print job

Transkript

print job
Bakanlık Yayın No : 377
Müdürlük Yayın No : 058
ISSN 1300-9508
İZMİR YÖRESİNDEKİ DOĞAL KIZILÇAM
ORMANLARINDA EKTOMİKORİZAL
MANTARLARIN BELİRLENMESİ
Determination of the Ectomycorrhizal Fungi in the Natural
Turkish Pine (Pinus brutia Ten.) in the İzmir Region
(ODC:181.351)
Dr. Hülya AKÇA
Dr. Hidayet KARAKURT
Gıyasettin AKBİN
Doç. Dr. M. Halil SOLAK
TEKNİK BÜLTEN NO: 44
T.C.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI
EGE ORMANCILIK ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜ
EGE FORESTRY RESEARCH INSTITUTE
İZMİR - TÜRKİYE
Yayın Kurulu
Editorial Board
Başkan
Head
Dr. Fevzi BİLGİN
Üyeler
Members
M. Emin AKKAŞ
Dr. Mehmet SAYMAN
H. Handan ÖNER
Hadiye BAŞAR
Yayınlayan
Ege Ormancılık Araştırma Müdürlüğü
Mustafa Kemal Bulvarı No: 75
Zeytinalanı Urla 35315 İzmir TÜRKİYE
Published by
Ege Forestry Research Institute
Mustafa Kemal Bulvarı No: 75
Zeytinalanı Urla 35315 İzmir TURKEY
Yayın Kabul Tarihi: 2009
Tel : +90 232 766 34 95
Faks: +90 232 766 34 99
E-posta:
[email protected]
Web: www.efri.gov.tr
Baskı
GÜNDOĞDU ELEKTRONİK
Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
ISSN 1300-9508
ÖNSÖZ
Bitkiler ve mantarların oluşturdukları ve her iki ortağına da yarar sağlayan
simbiyotik ilişki mikoriza olarak adlandırılmaktadır. Mikorizalar bitkiye daha iyi
mineral beslenme ve su alımını sağlarken, klorofilsiz olan mantar da bitkiden
fotosentez ürünlerini almaktadır. Bu çalışmada, ormanlık alanlarımızın en yaygın
türlerinden biri olan Kızılçamın (Pinus brutia Ten.) İzmir Orman Bölge Müdürlüğü
sınırlarındaki doğal yayılış alanlarında bulunan ektomikorizal mantarlar
belirlenmiştir.
Proje çalışmalarımızın başlangıcında mantar teşhislerine yönelik yardım ve
yönlendirmedeki emeklerinden dolayı Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü,
Mikrobiyoloji Anabilim Dalı çalışanlarından Biyolog Tekin Gezer’e
teşekkürlerimizi sunarız.
Örnek alanların yerlerini harita üzerinde işaretleme ve haritaların
oluşturulması aşamasında titiz bir şekilde çalışarak bize yardımcı olan Jeoloji
Mühendisi Zülfü Boza’ya, laboratuar aşamasında mantarların fotoğraflarının
çekilmesinde özveriyle çalışan Biyolog Handan Öner ve Jeoloji Mühendisi Nuran
Altun’a teşekkür ederiz.
Kurumumuz elemanlarından Şehmuz Bal, Mehmet Cazip, Osman Alterim
başta olmak üzere arazi çalışmalarında emeği geçen bütün mesai arkadaşlarımıza;
projenin yazım aşamasındaki emeklerinden dolayı bilgi işlem personeli Bülent
Toksoy’a emekleri ve özverileri için sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
Dr. Hülya AKÇA
Dr. Hidayet KARAKURT
Gıyasettin AKBİN
Doç. Dr. M. Halil SOLAK
I
ÖZ
Bu araştırma İzmir Orman Bölge Müdürlüğü sınırları içinde doğal kızılçam
(Pinus brutia Ten.) sahalarında bulunan ektomikorizal mantarların belirlenmesi
amacıyla yürütülmüştür. Arazi çalışmalarında, toplam olarak 93 saha incelenmiş, 75
sahada mikorizal mantarların yer aldığı belirlenmiştir. Toplam 122 mantar türünün
21 cinse ait olan 71 adedi ektomikorizal birliktelik oluşturan türlerdendir. Bu
ektomikorizal cinslerin örnek alanlarda bulunma oranlarına göre dağılımı ise
sırayla; Suillus % 68, Russula % 66,7, Lactarius % 46,7, Tricholoma % 40,
Chroogomphus % 38,7, Inocybe % 24, Amanita % 22, Hebeloma ve Laccaria %
14,7, Hygrophorus % 13,3, Cortinarius % 10,7 diğer cinsler ise % 10’un altında
olarak bulunmuştur. Leccinium lepidum ülkemizde yeni kayıt olarak belirlenmiştir.
Sonuç olarak doğal kızılçam ormanlarının ektomikorizal mantarlar açısından zengin
tür çeşitliliğine sahip olduğu görülmüştür.
ABSTRACT
This study was conducted to find out ectomycorrhizal fungi found in the
Turkish red pine (Pinus brutia Ten.) forests in Izmir Forest Regional Directorate.
During the field surveys, a total of 93 sites were examined, and it was determined
that ectomycorrhizal fungi were located in 75 sampling sites. Although 122 fungus
species were determined, a total 71 of these fungi species, that were belong to 21
genera, were ectomycorrhizal. Distribution of the total number ectomycorrhizal
genera to the total 75 sampling sites were investigated. Suillus is at the top with 68
%, and Russula was 66.7 %, Lactarius was 46.7%, , Tricholoma was 40 %,
Chrogomphus was 38.7 %, Inocybe was 24 %, Amanita was 22%, Hebeloma and
Laccaria were 14.7 %, Hygrophorus was 13.3 %, Cortinarius was 10.7 %, and the
other genera are 10 % and less. Leccinium lepidum was determined as a new record
in Turkey. As a conclusion, the natural turkish pine (Pinus brutia Ten.) forests were
seen having rich ectomycorrhizal fungi species.
III
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ .................................................................................................................................... I ÖZ ......................................................................................................................................... III ABSTRACT.......................................................................................................................... III İÇİNDEKİLER ...................................................................................................................... V ÇİZELGELER DİZİNİ ....................................................................................................... VII ŞEKİLLER DİZİNİ .............................................................................................................. IX 1. GİRİŞ .................................................................................................................................. 1 1.1. Mineral Besin Elementlerinin Alınması....................................................................... 5 1.2. Mikorizal Bitkilerde Karbon Değişimi ........................................................................ 6 1.3. Mikorizal İlişkinin Bitkide Su Kullanımına Etkisi....................................................... 7 2. Literatür Özeti ................................................................................................................... 10 3. MATERYAL VE YÖNTEM ............................................................................................ 15 3.1. Materyal ..................................................................................................................... 15 3.2. Yöntem....................................................................................................................... 15 3.2.1. Mantar Teşhisinde Kullanılan Yardımcı Yöntemler ........................................... 15 3.2.1.1. Kimyasal Ayıraçların Kullanılması .............................................................. 15 3.2.1.2. Mikroskobik Özellikler ................................................................................ 16 3.3. Toprak Örneklerinin Alınması ................................................................................... 16 3.3.1. Toprak analiz metotları ....................................................................................... 16 3.3.2. Toprak özelliklerinin değerlendirme metodları ................................................... 17 3.4. Örnek Alanların Haritalandırılması............................................................................ 17 4. BULGULAR ..................................................................................................................... 18 4.1 Ektomikorizal Mantar Türleri ..................................................................................... 26 5. TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER............................................................................ 52 ÖZET .................................................................................................................................... 55 SUMMARY .......................................................................................................................... 56 KAYNAKLAR ..................................................................................................................... 57 V
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 1. Ektomikorizal mantarların sporokarplarına rastlanan örnek alanların
mevki ve denizden yükseklik bilgileri ................................................... 19
Çizelge 2. Ektomikorizal mantar cinsleri ve rastlanan örnek alan numaraları ........ 21
VII
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında ektomikorizal
mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir harita .......................... 18 Şekil 2. Ektomikorizal tür içeren cinslerin örnek alınan alanlara göre dağılımı ..... 22 Şekil. 3. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında Suillus cinsi
ektomikorizal mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir harita ... 23 Şekil 4. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında Russula cinsi
ektomikorizal mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir harita ... 23 Şekil 5. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında Lactarius
cinsi ektomikorizal mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir
harita. ......................................................................................................... 24 Şekil . 6. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında Tricholoma
cinsi ektomikorizal mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir
harita. ......................................................................................................... 24 Şekil 7. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında
Chroogomphus cinsi ektomikorizal mMantarlara rastlanan örnekleme
alanlarını gösterir harita. ............................................................................ 25 Şekil 8. Ektomikorizal türlerin örnek alınan alanlardaki rastlanma sıklığı. ............ 26 IX
1. GİRİŞ
Bitkiler ve mantarların oluşturdukları ve her iki ortağına da yarar sağlayan
simbiyotik ilişki mikoriza olarak adlandırılmaktadır. Mikorizalar bitkiye daha iyi
mineral beslenme ve su alımını sağlarken, klorofilsiz olan mantar da bitkiden
fotosentez ürünlerini almaktadır.
Allen (1991) mikorizayı, kök ve kök benzeri yapılarda oluşan, bitkiden
mantara enerji taşınırken inorganik kaynakların da fungustan bitkiye taşındığı bir
mutualistik simbiyoz olarak tanımlamıştır.
Dikotiledonların % 83’ü, monokotiledonların % 79’u ve Gymnospermlerin
tümü mikoriza oluşturmaktadırlar (Wilcox, 1991).
Orman ağaçlarının mikorizalarına mutlak bağımlılığı, ektomikorizal
Pinaceae türlerinin güney yarıküreye ithal edilmesi ile ortaya çıkmıştır. Bu ithal
türler sadece kendilerine eşlik eden ektomikorizal mantar simbiyontlarla birlikte
olduklarında hayatlarını idame ettirip yetişebilmektedirler. Bu konudaki klasik
örneklerden biri radiata çamıdır (Pinus radiata D. Don). Avustralya’da ve Yeni
Zelanda’da fidanlıkları tesis edilirken ilk çabalar başarısız olmuştur. Ancak çam
meşcerelerindeki yerli mikorizal mantarlar bilinçsiz olarak ekim yastıklarına
karıştırıldığında, fidanlar başarılı bir şekilde büyümüşler ve fidanlıktan sonra
dikildikleri sahalarda da hayatlarını devam ettirmişlerdir. Bugün Avustralya ve
Yeni Zelanda’daki çam ağaçlandırma sahaları dünyanın en verimli ormanları
arasındadır (Molina and Trappe, 1984).
Mantarlar, toprak mikroorganizma birlikteliğinin önemli parçalarındandır
ve toprak strüktürünü, su dengesini ve besin maddelerinin kullanılabilirliğini güçlü
bir şekilde etkilemektedirler (Tinker et al., 1992; Marschener and Dell, 1994).
Toprak oluşum proseslerini doğrudan ya da diğer toprak canlılarıyla birlikte
etkilerken ayrıca etkileşimde oldukları bitkilerin beslenme ve sağlık durumu
üzerinde de etkilidirler. Mantarlar ayrıca, endüstriyel işlemler sonucu oluşan
materyal yığınları ve atıklar gibi tahrip edilmiş alanlarda da özel bir önem
taşımaktadırlar.
Mikorizal birlikler yapı ve fonksiyon bakımından çeşitlidir. Birçok
istisnalarına rağmen; değişen klimatik kuşaklarda hakim vejetasyonda yerleşip
çoğalan farklı mikorizal tiplerini enlem (veya rakım), toprak özellikleri, yapı ve
işlev bakımından kabaca genellemek mümkündür (Sylvia, 2008).
1
Mikorizaları yedi farklı grupta inceleyebiliriz.
A) Arbutoit mikorizalar
Bu tipteki mikorizalar Ericaceae familyasına ait bir çok bitkide etkilidirler.
İyi gelişmiş fungal bir kılıf ve hücrelerin dış tabakalarıyla sınırlanmış bir Hartig net
vardır. Dış kortikal hücrelerin yoğun nüfuzu görülür ve hif yumağı hücreyi
doldurur. Bu tip mikorizalar orman ağaçlarında oluşturulan ektomikorizalara benzer
ancak hücre nüfuzu ile ayrılırlar. Arbutoid mikorizalar orman ağaçlarında
ektomikoriza oluşturanlarla aynı ana türlerdir ve Basidiomycetes grubunda yer
alırlar.
Fungal kılıfı ektomikorizalarda olduğu gibi konukçuyu topraktan yalıtır, o
nedenle topraktan alınan bütün mineraller bu kılıftan geçmek zorundadır.
B) Ektomikorizalar (EM)
Ektomikoriza formundaki funguslar çoğunlukla Basidiomycetes
grubundandır ve büyük bir çoğunluğu gayet büyük şapkalara sahiptirler.
Çoğu ektomikorizal mantarlar kökün morfolojisinin değişmesine yol açan
bitki büyüme maddeleri sentezleyebilir. Morfolojideki bu farklılaşmalar türden türe
değişmektedir. Örneğin; birinde dallanma bütünüyle bastırılırken, diğerinde çok bol
dallanma olabilir ve bir tek kök 2000 kadar mikorizal uç yoğunluğuna sahip
olabilmektedir.
Çoğu ektomikorizalar yoğun bir hif yumağı oluşturmaktadır. Halbuki
diğerleri hif sarmalından yoksun ve düzgün görünümlü olabilir. Bu iki formun
arasında değişik yapılar da bulunabilmektedir.
Mikoriza oluşumunun ilk işareti kısa bir kök etrafında mantar misellerinin
görülmesidir. Miseller kalınlaşarak kılıf oluşturur, bu bazen manto olarak da
adlandırılır. Kılıf bir veya iki hücre kalınlığındadır ve bütün kök apeks dahil
çoğunlukla genç köklerle toprak arasında direkt bir temas olamayacak şekilde kılıf
tarafından sarılmıştır. Normal olarak kılcal kök gelişimi bütünüyle bastırılmıştır.
Böylece kök tarafından absorbe edilen su ve bütün mineraller mantar kılıfı içinden
geçmek zorundadır.
Hücre bölünmesi zonu ötesinde kılıfın iç tarafında olan hifler kök kortikal
hücreleri arasına nüfuz eder ve Hartig net denilen hif ağını oluşturur. Hartig netin
hücrelerinin büyüklük ve şekli ektomikoriza mantar türlerine bağlı olarak büyük
oranda değişir. Bu türlerin penetrasyon derinliği hiçbir zaman endodermisin ötesine
geçmez. Hartig net, kortikal hücrelerle geniş bir şekilde temas edebilen üç boyutlu
bir dallanmadır. Bu dallanma mineral besin maddelerinin bitkiye, metabolitlerin de
endofite etkili bir şekilde transferinde etkilidir. Kortikal hücrelerin hif penetrasyonu
normal olarak ortaya çıkmaz ve bu hücre duvarı ile sınırlıdır.
2
Ektomikoriza hifleri yan kökleri tamamıyla kaplayarak bunların doğrudan
besin maddesi alımını engelleyebilir.
Ektomikoriza mantarları ılıman kuşak ormanlarındaki ağaçların % 90’ında
bulunabilir ve her bir ağaç eş zamanlı olarak çok sayıda mantar türüyle birlikte
olabilir.
Orman tabanındaki besin döngüsündeki değişiklikler mantar süksesyonu ile
açıklanabilir. Orman yaşlanırken otlu zemin florası gölgelenir, ağaçtan daha fazla
dökülen inatçı çöp toprak alt sistemine girer, artıkların kalma süresi artar ve artıklar
orman tabanında birikir. Kapalılığın tamamlanmasına yakın fungal türler çeşitlilik
olarak en yüksek noktaya ulaşır. Böylece erken mikorizal kolonilerin besin maddesi
alımını topraktaki inorganik besin havuzlarından optimize ettiği öne sürülebilir.
Ancak, alana daha sonra gelen mantarlar, dökülen ibrelerden besin maddelerinin
mineralizasyon değerinin çok daha düşük olması nedeniyle, büyük inorganik besin
havuzlarından yararlanmayabilirler. Bu mikorizal mantarlar bir dereceye kadar
saprofit yetenek gösterebilirler veya saprofit topluluklarla ilişki içinde olabilirler.
Pinaceae familyasının bütün üyeleri ektomikoriza oluşturmaktadır. Ayrıca
Fagaceae ve Betulaceae familyasının üyeleri, Arbutus ve Tilia türleri de
ektomikoriza oluştururlar (Molina and Trappe, 1984).
C) Ektendomikorizalar
Ektendomikorizalar Pinus ve diğer koniferlerin fidelerinin erken
aşamasında bulunur. Kılıf incedir, bazı durumlarda hemen hemen yoktur.
Meristematik bölgenin hemen arkasında iyi gelişmiş Hartig net bulunur. Daha da
geride hücreler funguslar tarafından nüfuz edilmiştir ve konukçu plazmalemmasının
kuşattığı hifler tarafından neredeyse doldurulmuştur. Ağacın büyümesinin gençlik
veya olgunluk aşamasında bunlar genellikle ektomikorizalarla yer değiştirirler. Ama
Harley and Harley (1987)’e göre ektendomikorizalar yetişkin ağaçlarda da bulunur.
Bazı Angiospermlerde de benzer mikorizaların bulunduğu bildirilmiştir (Harley and
Harley, 1987). Yapılan bazı çalışmalarda (Harley and Smith, 1983), artan bir
mineral beslenmeye bağlı olarak konukçu ağaçta gelişkin bir büyüme olduğunu
göstermiştir.
D) Erikoid mikorizalar
Oluşturulan mikoriza türü endomikorizadır. Erikoid mikorizalar, klimatik
ve edafik stres koşullarının yoğun olarak yaşandığı çevrelerdeki bitkilerle birlikte
gelişmiştir ve bunlar bu çevrelerin dominant bitkilerdir. Bu bitkiler karakteristik
olarak ortamın asitlik derecesi uç seviyelere ulaştığı zaman dominant olurlar. Bu
çok düşük pH şartlarında besin maddelerinin mineralizasyonu durur ve metalik
elementler maksimum düzeyde çözünürlük gösterir. Calluna ve Vaccinium
türlerinin bazı streslere çok yüksek yapısal toleransa sahip oldukları bilinmektedir.
3
Genellikle ericoid mikoriza oluşumu toleransı arttırır ve bu bitkilerin yaşamlarını
devam ettirebilmeleri mikoriza oluşumuna bağlıdır.
E) Monotropoid mikorizalar
Ericales içindeki Monotropaceae familyası üyelerinde gözlenen bir
mikoriza tipidir. Monotropoid mikorizalar kalın yekpare bir misel kılıfına, kök
korteksinde bir hücre derinliğinde Hartig nete ve bu yüzden de sınırlı hücre içi
nüfuzuna sahiptir. En son oluşan yapıları, hızlı ve kısa mesafeli çözelti nakli
ihtiyacı olduğunda bazı bitki türlerinde oluşan özelleşmiş transfer hücrelerine
benzemektedir.
Monotropoid mikorizayı oluşturan fungus aynı zamanda bir ağaçla
ektomikorizal ilişki de geliştirebilir. Bu üç parçalı ilişkide Monotropa, Ptetospora
ve Sarcodes türleri karbon ve enerji ihtiyaçlarının bir kısmını, belkide çoğunu
ağaçtan müşterek bir mikorizal fungus yoluyla alırlar.
F) Orkide mikorizaları
Bunlar Orchidaceae bitkileriyle Bacidiomycetes ve nadiren Ascomycetes
fungusların arasında oluşturulan endomikorizalardır.
Funguslar hücre içi yumaklar oluşturur veya konukçu dokusu içinde
düzensiz hifler şeklindedir. Bu yapılar pelotonlar olarak bilinir ve sadece sınırlı bir
süre için varolurlar. Orkide mikorizaları ne kılıfa ne de benzer bir yapıya sahiptir.
Ama hifler enfekte organ etrafındaki toprağa nüfuz ederler.
Bütün hayat döngüleri boyunca orkideler mikorizal ortaklarına zorunlu
olarak bağlıdırlar. Doğal şartlar altında orkide tohumları çimlenmeyi
başaramayacak ve protocorm mikorizal fungus tarafından enfekte edilmezse
gelişemeyecektir. Hayat döngüsünün fotosentetik olmayan bölümü boyunca bir
orkide karbon bileşiklerini fungusdan alır. Fotosentez fazının başında bu karbon
transferi durur. Olgun bitki karbon açısından fungal ortağından bağımsız
görünmektedir.
G) Vesicular-Arbuskular ve Arbuskular mikorizalar
VAM ve arbuskular mikorizalar, bitki kökleriyle Glomales ordosundaki
funguslar arasında oluşturulan endomikorizalardır.
Mikorizal konukçu fakültatif veya zorunlu olarak fungal ortağına bağlı
olarak yaşayabilir. Bu mikorizal birliklerin evrimsel olarak çok eski olduğu, diğer
mikoriza tipleri ve mikorizasız yaşamın ise daha yakın bir zamanda evrimleşmiş
olduğu düşünülmektedir. Aslında toprağın vasküler bitkilerce başarılı bir şekilde
işgalinde Vezikular-arbuskular mikorizaların gelişmiş olabileceği ve köklerin
evriminde bir kontrol etkisi rolü olabileceği söylenmektedir. Diğer birçok
4
mikorizada bulunan funguslardan farklı olarak bu tipteki mikorizal funguslar bitki
köklerinin veya kök organ kültürünün yokluğunda yetiştirilemezler. Diğer
mikorizaların çoğunun aksine funguslar konukçunun kök yapısını önemli miktarda
değiştirmezler. Fungusların varlığı kökün temizlenip boyandıktan sonra mikroskop
altında incelenmesiyle saptanır. İki cinsin üyelerinin vezikül oluşturmaması
arbuskular mikoriza adının vezikular-arbuskular adından daha uygun olup
olamayacağı konusunda tartışmalara yol açmıştır.
1.1. Mineral Besin Elementlerinin Alınması
Toprak çözeltisinde bir besin maddesi eksik olduğunda alımı etkileyen
kritik, kök parametresi yüzey alanıdır. Mikorizal fungusun hifleri kökün emiş yüzey
alanını büyük miktarda etkileme potansiyeline sahiptir. Örneğin, Rousseau et al.
(1994)’e atfen Sylvia et al. 2004, ekstramatrikal miseller total besin emiş yüzey
kitlesinin % 20’sinden daha azına sahipken, çam fidelerinin emiş yüzey alanının %
80’ine yakınını oluşturduklarını bildirmiştir. Aynı zamanda ekstramatrikal hiflerin
dağılım ve fonksiyonunu da dikkate almak gereklidir. Eğer mikoriza besin alımında
etkili ise hifler kök etrafında gelişen besin tüketim zonunun ötesinde de dağılmış
olmalıdır. Bir besin tüketim zonu, difüzyon yoluyla yerine yenisi gelmesinden çok
daha hızlı bir şekilde, toprak çözeltisinden besin kaldırıldığında oluşur. Fosfat gibi
mobilitesi zayıf bir iyon için köke yakın yerde keskin ve dar bir tüketim bölgesi
oluşur. Hifler bu aralığı kolayca geçerek toprağa doğru büyür ve yeterli miktarda
fosfor (P) alır. Çinko ve bakır gibi mikro besin elementlerin alımında da mikorizalar
iyileşme sağlar. Çünkü bu elementler de bir çok toprakta difüzyon açısından
sınırlıdır. Nitrat gibi daha mobil besinler için tüketim zonu geniştir ve küçük bir
olasılıkla hifler kökün kendisi tarafından etkilenmeyen zonun içine doğru yoğun bir
şekilde büyümektedir. Mikorizalar tarafından etkili besin emilimine etki eden bir
başka faktör köklere oranla dar olan çaplarıdır. Bir besin için difüzyon eğrisinin
dikliği emiş biriminin çapıyla ters orantılıdır. Bu nedenle toprak çözeltisi hif gibi
dar bir emiş birimi yüzeyinde daha az tüketilmelidir. Üstelik dar hifler köklerin
hatta kılcal köklerin erişemediği küçük toprak gözeneklerine kolayca girebilirler.
Mikorizalara atfedilen bir başka avantaj, bitki tarafından kolay bir şekilde
kullanılamayan fosfor havuzlarına erişebilmesidir. Bu erişimin mekanizması;
oksalat gibi düşük molekül ağırlıklı organik anyonların hareketleriyle, organik
asitler tarafından inorganik ve organik fosforun salınımıdır. Bu salınım; 1) liganddeğişim reaksiyonlarıyla metalhidroksit yüzeylerinde emilmiş fosforun yer
değiştirmesi, 2) fosfor emen metaloksit yüzeylerin çözülmesi, 3) çözeltideki
kompleks metaller ve metal fosfatların çökelmesini önlemesi ile gerçekleşmektedir
(Fox et al. 1990’a atfen Sylvia et al. 2004).
Bazı EM funguslar büyük oranda oksalik asit üretir bu da kısmen EM
kökleri tarafından gelişmiş besin alımını açıklar. Mikorizal fungusun inorganik
5
fosforu serbest bırakmasının bir başka mekanizması organik maddenin
mineralizasyonu yoluyladır. Organik fosfat ester (C-O-P) bağlarının fosfataz
aracılığıyla hidrolizi yoluyla olur. Saf kültürlerde ve kesilmiş ve dokunulmamış kısa
endomikoriza köklerinde mikorizal funguslar için önemli miktarda fosfataz
aktivitesi belirlenmiştir. Arazi koşullarında fosfataz aktivitesi ile endomikoriza
mantolu fungal hiflerin uzunluğu arasında pozitif bir korelasyon bildirilmiştir
(Hausling and Marschner, 1989’a atfen Sylvia et al. 2004). Bu verinin yorumunda
dikkatli olmak gereklidir. Çünkü bitki kökleri ve birlikte olduğu mikro flora da
organik asit ve fosfatazları üretir bununla birlikte mikorizal funguslar bu aktiviteyi
arttırırlar (Sylvia et al. 2004).
Ericoid ve EM azotun mineralizasyonunda önemli bir role sahiptir (Read et
al. 1989’a atfen Sylvia et al. 2004). Toprağa giren çoğu bitki döküntüsü yüksek bir
C/N oranına sahiptir, lignin ve tanen açısından da zengindir. Sadece birkaç
mikorizal fungus bu birincil kaynakları mobilize edebilir. Bununla birlikte Ericoid
ve EM fungusların büyük bir çoğunluğu ölü mikrobial biyomas gibi sekonder
organik madde kaynaklarından N ve diğer besin elementlerini elde edebilir. Organik
azotu depolimerize etme yeteneğine sahip hidrolitik ve oksidatif enzimlerin büyük
bir çoğunluğu gösterilmiştir. Bu tip mikorizalar asidik ve yüksek oranda organik
toprakların hakim olduğu yerlerde N döngüsünde önemli bir role sahip olabilir ve
bu türler oralarda baskın durumdadırlar.
1.2. Mikorizal Bitkilerde Karbon Değişimi
Mikorizal funguslar arbuskular mikorizal funguslarda olduğu gibi
karbonunu sadece konukçu bitkiden alan mecburi simbiyontlardan,
endomikorizalarda olduğu gibi karbonunu ölü kaynaklardan mineralize ederek
alabilen seçici simbiyozlara kadar uzanır. Doğada heterotrofik mikorizal funguslar
karbonun hepsini ya da çoğunu ototrofik konukçu bitkiden alır. Ektomikorizalar ve
Ericoid mikorizalar konukçu karbonhidratını mannitol ve trehalose gibi mantara
özgü depo karbonhidratına çevirir ve bu karbonhidratın fungal partnere taşınmasını
desteklemek amacıyla bir fotosentez ürünü havuzu oluşturulur. Arbuskular
mikorizalarda lipidler vezikül ve diğer fungal yapılarda birikir ve konukçu
fotesentez ürünleri için benzer bir besin havuzu oluşturulur.
Bitki tarafından asimile edilen toplam karbonun %20’si fungal ortağa
transfer edilir. Bu transfer konukçuya bir yük gibi gözükebilir. Bununla birlikte
konukçu bitki mikorizal kolonizasyonu takiben fotosentetik aktivitesini artırabilir
ve bu sayede toprağa doğru olan karbon kaybını karşılayabilir. Bazen bitki
büyümesinin bastırılması mikorizal kolonizasyona atfedilmiştir. Fakat genellikle bu
olay düşük ışık koşullarında veya yüksek fosfor durumda olmaktadır.
Bir ekosistemde mikoriza tarafından toprağa doğru olan karbon akışı bir
çok önemli işleve sahiptir. Bazı mikorizalar ekstramatrikal hifler hidrolitik enzimler
6
üretirler ve bunlar organik madde mineralizasyunu ve besin maddesi alınabilirliği
üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilirler. Mikorizaların ekstramatrikal hifleri aynı
zamanda toprak partiküllerini biraraya bağlar ve toprak agregasyonunu geliştirir.
Tipik olarak toprağın gramında 1-20 m arasında arbuskular mikoriza hifi vardır
(Sylvia, 1990’a atfen Sylvia et al. 2004). Fungal ortak üzerine karbon akışının bir
başka önemli sonucu da mikorizosfor olarak adlandırılan özgün rizosfer mikrobial
topluluğun gelişmesidir. Toprak bilimciler toprak agregasyonun gelişmesi ve
sağlıklı bitki-toprak sisteminin sürdürülmesi için toprağa doğru olan karbon akışının
kritik olduğunun farkına varmışlardır. Bu olaya, mikorizal kolonizasyonun önemli
bir faydası olarak bakılmalıdır.
1.3. Mikorizal İlişkinin Bitkide Su Kullanımına Etkisi
Mikorizal funguslar konukçu bitkide su ilişkilerini değiştirirler. Stoma
iletkenlikliği, transprasyon oranı ve yaprak su potansiyeli sıklıkla kurak
koşullardaki mikorizal bitkilerde daha çok su alınmasından dolayı daha yüksektir.
Bu bilgi bizi böyle bitkilerin mikorizasız bitkilere göre daha yüksek fotosentez
oranı ve daha yüksek su içeriğine sahip oldukları iddiasına götürebilir. Fakat
fungusun konukçu bitkideki su ilişkilerini değiştirme mekanizması
bilinememektedir. Farklı hipotezler yetersiz sonuçlarla test edilmiştir Konu ile ilgili
hipotezler 1) mikorizal bitkide dolaylı olarak P alınmasını geliştirmek, 2) mikorizal
kök sisteminde etkili hidrolik iletkenliğin yükseltilerek veya kök yapısının
değiştirilmesiyle, ekstraradikal fazdan bile su alınmasını geliştirme 3) Hormanal
sinyallerdeki değişiklikler yoluyla konukçu bitkide su düzenlemesinin biyokimyasal
modifikasyonu, 4) Mikorizal bitkilerde ozmoregülator cevapların veya toprak su
tutma kapasitesindeki değişiklik olarak sıralanabilir (Morte et al.2000).
Bu tip mekanizmalar çoğunlukla Arbuskular mikorizal birlikteliklerde
çalışılmıştır ve diğer mikoriza türlerine ilişkin az sayıda bilgi bulunmaktadır.
Mikorizaların yararları ile ilgili yukarıda verilen verilen genel bilgileri
Brundrett (2008) maddeler halinde sıralayarak daha anlaşılır bir hale getirmiştir.
a) Mikorizanın bitkiye faydaları
•
Bitkinin erişebileceği toprak hacmini arttırarak bitkinin alacağı
besin maddelerini arttırmak.
•
Bitkilere normal şartlarda yarayışlı olmayan formdaki besin
maddelerini alarak bitkinin besin maddesi teminini kolaylaştırmak.
7
•
Bazı ektomikorizal ve ericoid mantarlar topraktan besin maddesi
alınmasını
engelleyen
fenolik
bileşikleri
parçalama
yeteneğindedirler.
•
Ektomikorizal ve Vesiküler Arbüsküler mikorizal mantarların
köklere
yerleşmesi
parazit
mantarlardan
ve
nematodlardan
korunmayı sağlar.
•
Bitkilere beslenme dışındaki faydaları su ilişkilerinde, fitohormon
seviyelerinde,
karbon
asimilasyonundaki
değişmelerle
ilgili
olmakla birlikte bunların yorumlanması çok zordur.
•
Mikorizal faydalar daha fazla hasat, besin maddelerinin birikmesi
ve üremedeki başarıyı içerebilir.
•
Mikorizalar kök mimarisinde, vesiküler dokularda değişimlere yol
açacak şekilde büyüme sağlayabilirler.
•
Mantar misellerinin farklı bitki türlerine bağlantısı yoluyla önemli
miktarda karbon transferinin olduğu ölçülmüştür. Bu bitkiler
arasındaki rekabeti azaltmakta ve ekosistemin stabilitesini ve
çeşitliliğini arttırmaktadır.
•
Hakim ağaçlar tarafından desteklenen hif ağı fidanların yerleşip
hayatlarını sürdürmelerine veya alt tabakada gölgelenen ağaçların
büyümesine yardımcı olmaktadır.
•
Ölü
bitkilerden
canlı
bitkilere
besin
maddesi
taşınmasını
sağlamaktadır.
b) Mikorizaların ekosistemdeki diğer rolleri
•
Özellikle kökler faal olmadığında topraktaki hifler sistemden
kayıpların önlenmesine yardımcı olarak besin maddesi döngüsünde
önemli bir rol oynarlar.
8
•
Hifler karbonu bitki köklerinden besin maddesi döngüsü prosesiyle
ilgili diğer toprak organizmalarına aktaran bir kanal görevi görürler.
Bu yüzden toprak besin zincirinin parçalayıcı diğer üyeleriyle
işbirliği yapmış olurlar.
•
Topraktaki hifler saprofit mantarlardan besin maddesini alarak
besin maddesi döngüsünde önemli bir role sahip olurlar.
•
Mikorizal kökler ve mantarların şapkaları omurgasız hayvanlar için
gıda kaynağı ve barınma yeridirler.
•
Mikorizalar topraktaki mikroorganizma topluluklarını etkiler ve
mikorizosfere ifrazatta bulunurlar.
•
Ektomikorizal mantarların oluşturduğu hif tabakası toprağın
strüktürünü önemli ölçüde değiştirmektedir.
•
Mikorizal mantarlar toprak organik maddesinin kalitesini ve
miktarını değiştirmek suretiyle toprakta karbon depolanmasında
faydalı katkılarda bulunmaktadır.
9
2. LİTERATÜR ÖZETİ
Lindahl (2001) saprofit ve ektomikorizal mantarları içeren toprak ortamında
besin maddelerinin yer değişimini araştırmak için işaretlenmiş fosfor kullanarak
besin maddelerinin taşınmasını açıklamaya çalışmıştır. Ektomikorizal mantarlar
işaretlenmiş radyoaktif fosforu saprofit misellerlerden taşınır hale getirmiş ve
ihtiyaç duyan konukçu bitkiye vermiştir. Aynı şekilde saprofit mantarlarda
mikorizal misellerden fosforu taşınabilir hale getirme ve taşıma yeteneği
göstermişlerdir. Gözlenen bu fosfor iletimini açıklamak amacıyla Lindahl (2001)
basidiomycetes mantarların birbirlerinin misellerini öldürerek veya tahrip ederek
besin maddelerini elde ettiklerini öne sürmüştür.
Çevre kirliliğinin orman ekosistemlerine verdiği zararlardan birisi de metal
zehirlenmeleridir. Jentschke and Godbold (2000) “Metal zehirlenmeleri ve
ektomikorizalar” başlıklı derlemelerinde orman ağacı fidanlarında metal
zehirlenmesinin azaltılmasında ektomikorizaların faydalı etkilerini gösterebilecek
delilleri özetlemişlerdir. Bu makalede konukçu bitkinin metale maruz kalmasını
azaltmak amacıyla mantar dokularının metalleri emme rolleri incelenmiştir.
Brundrett (2004) farklı bir makalesinde mikorizal birlikteliklerin çeşitliliği
ve sınıflandırılmasını ele alarak, mikorizal birliktelikleri tanımlamış, çeşitlilikleri
hakkında bilgi vermiş, mikoriza tip ve kategorilerinden ve sınıflandırılmalarından
söz etmiştir. Mikorizal mantarlarla bitkiler arasındaki karşılıklı ilişkilerdeki
çeşitlilik bu yayında değerlendirilmiştir. Mikorizal mantarlar konukçu ve konukçu
olmayan bitkilerde birlikte oldukları bitkilerin hayatları boyunca değişen rollerle
endofitler, nekrotroflar ve antagonistler olarak da işlev görürler. Mikorizal
birliktelikler esasen konukçu bitki tarafından düzenlenen anatomik kıstaslar
tarafından tanımlanmakta ve sınıflandırılmaktadır. Bu kıstaslarla tanımlanmış
mikorizal birlikteliklerin tipleri ve kategorileri için gözden geçirilmiş bir
sınıflandırma şeması teklif edilmiştir. Vesiküler-arbüsküler mikorizal
birlikteliklerin ana kategorileri “lineer” veya “kıvrık”tır. Ektomikorizal birliktelikler
ise “epidermal” veya “kortikal”dir. Kıvrık vesiküler-arbüsküler mikorizal
birlikteliklerin ve epidermal ektomikorizal birlikteliklerin alt kategorileri belirli bazı
konukçu bitkilerde görülmektedir. Mantar tarafından kontrol edilen özellikler
vesiküler-arbüsküler ve ektomikorizal birliktelik kategorilerinde morfotipleri
oluşturmaktadır.
Arbutoid
ve
monotropoid
birliktelikler
epidermal
ektomikorizaların alt kategorileri olarak mütalaa edilmelidir ve ektoendomikorizalar
ektomikorizaların bir morfotipi olarak sınıflandırılmalıdırlar. Hem arbüsküller hem
de vesiküller glomeromycotan mantarlar tarafından oluşturulmaktadırlar.
Fransa’daki INRA Araştırma Enstitüsünden Plassard (1996) “Kurak ve yarı
kurak kuşakta orman ağaçlarının mikorizalanması: Kalkerli topraklarda mineral
beslenme” isimli yayınında yüksek oranda kalsiyumla ve bikarbonat iyonlarıyla ve
10
toprak çözeltisinin yüksek pH değerleriyle karakterize edilen kalkerli topraklarda
karaçam (Pinus nigra ssp nigricans var. austria) türünün beslenmesi konusundaki
araştırmasının sonuçlarını sunmuştur. Kalkerli toprakların hızlı bir nitritleşme
oranına ve kalkerli mineraller yüzünden çözülebilir fosforun (P) bağlanmasına
uygun olduklarına inanılmaktadır. Denemeler sonucunda mikorizalı olmayan
karaçamda toprağa CaCO3 ilavesiyle mineral azotun (N) özellikle nitrat azotunun
(N-NO3) kullanılmasının azaldığı görülmüştür. Bunun tersine daha önce kalkerli
topraklara dayanıklı olarak değerlendirilen bu türün büyümesi ve N metabolizması
kök sisteminde ektomikorizalar oluşunca mükemmel olarak eski durumuna
gelmiştir. Mantar türleri teşhis edilmemesine rağmen, sonuçlar karaçamın kalkerli
topraklara ektomikorizal birliktelikler yoluyla uyum sağladığını göstermiştir.
Ektomikorizal mantarlar nitrat ortamı üzerinde in vitro olarak yetiştirildiklerinde
çözülemez kalkerli P minerallerini çözebilme yeteneğindedirler. Fosforun bu
çözünme yeteneği muhtemelen araştırılan tür tarafından oksalat biyosentezi ve
ifrazatı ile ilgilidir. Bir Akdeniz sahasından izole edilen, ektomikorizal bir
basidiomycetes türü olan Rhizopogon roseolus tarafından kalkerli mineral fosforun
çözünmesi vitro şartlarda araştırılmıştır. Elde edilen veriler bu mantar türünün
konukçu bitkiye çözülemez P kaynağındaki P’u kullanmaya yardımcı olabileceğini
kanıtlamaktadır.
St. John (1992) “Mikorizal mantarların ve faydalı diğer
mikroorganizmaların biyolojik çeşitlilik projelerindeki önemi” konulu tebliğinde
doğal ekosistemlerde fotosentez dışındaki ekosistem fonksiyonlarının
mikroorganizmalar ve mikrofauna tarafından yerine getirildiğini açıklamaktadır.
Besin maddelerinin alınması, azotun bağlanması, organic kalıntıların parçalanması,
bitkilerin büyümelerinin teşvik edilmesi, bitkilerin hastalık amillerinden korunması
ve toprak strüktürünün oluşturulması doğal ekosistemlerde mikroorganizmalar
tarafından yerine getirilen hayati hizmetlerdendir. Birçok doğal bitki türünün
hayatını sürdürebilmesi ve başarılı bir şekilde gelişebilmesi faydalı
mikroorganizmalara sıkı bir şekilde bağlıdır. St. John (1992) bu tebliğinde yukarıda
sayılan ekosistem hizmetlerini yerine getiren bu mikroorganizma türleri ve işlevleri
hakkında kısa bilgiler de vermiştir.
Mikorizaların özelliklerinin sahada belirlenmesi konulu Meotto’nun (1996)
bu bildirisinde mikorizaların teşhisi ve özelliklerinin belirlenmesi ile ilgili özellikle
İtalya’da eski tarihlerden beri yapılan çalışmalar konusunda özet bilgiler verilmiştir.
1879 yılında Giuseppe Gibelli adlı bilim insanı tarafından Torino Üniversitesi
Botanik Enstitüsünde çalışırken mikorizal simbiyoz fenomeni keşfedilmiştir. Daha
sonra mikorizaların araştırılması ve karakterizasyonu yapılmış ve bu aşılama
yoluyla mikoriza sentezine yol açmıştır. Sahada büyüyen bitkilerin mikorizal
misellerinin izolasyonu ve bunların steril fidanlara aşılanması bazı mantar türlerinin
kendi mikorizal biçimlerini oluşturmasına imkan sağlamıştır. Mikorizaların tam
11
teşhisi simbiyotik mantar yenebilir karpoforlar (mesela trüfler) ürettiğinde özellikle
önemlidir. Mikorizaların morfolojik olarak karakterizasyonunda makroskobik
parametrelerin dikkate alınması gereklidir, ancak mikroskobik özellikler en
önemlileridir. Bir cins içindeki sadece bir türü bile ayırmaya imkan veren anatomik
ve morfolojik incelemeler yoluyla mikorizaları karakterize etmek mümkündür.
Torino’daki Toprak Mikolojisi Araştırma Merkezi (Centro di Studio sulla
Micologia del Terreno -CNR) tarafından incelenen asli ektomikorizalar değerli
mantar türlerini içine alan Tuber cinsinin türleridir. Mikorizaları doğru bir şekilde
teşhis etmek için, biyokimyasal ve biyomoleküler tekniklerdeki gelişmeler daha
ileri ve daha hassas bir şekilde morfolojik analizleri destekleyecektir.
Diaz et al. (1996) Halep çamı (Pinus halepensis) ormanlarında
mikorizaların karakterizasyonu konulu çalışmalarında; ektomikorizaların doğal
şartlardaki sayıları ve biyokütleleri ile sera denemeleri sonucunda mikorizal aşılama
potansiyelleri belirlenmiştir. Diğer yandan, doğal şartlardaki ektomikorizaların
morfolojik tipleri ve sporokarplardan mikorizaların ekstraksiyonu teknikleri
açıklanmıştır. Genel olarak Suillus, Rhizopogon ve Cenococcum geophilum
tarafından oluşturulan mikorizalar daha fazla olduğu belirtilmiştir.
Habte and Osorio (2001) özet eserlerinde mikorizalar ve özellikle
arbüsküler mikorizal mantarlar hakkında önemli bilgiler sunmuşlardır. Mikorizal
mantarların bitki beslenmesindeki rolleri ve fosforun alınma mekanizmaları kısaca
anlatılmış, ardından arbüsküler mikorizal mantarları aşılamayı etkileyen faktörler
(AMF propagüllerinin bolluğu, topraktaki P durumu, bitkilerin arbüsküler mikorizal
mantarlara bağımlılıklarındaki değişme, toprak tahribatı) açıklanmıştır. Son olarak
aşı kaynakları, aşıların depolanması ve aşılama uygulamaları ve oranları hakkında
da bilgi verilmiştir.
Tagliaferro (1996) saksılarda ve sahada mikorizaların kontrolü: ilkeler ve
düzenlemeler adlı bir bildiri sunmuştur. Bu bildiride orman ağacı fidanlarının
mikorizal enfeksiyonunun kontrol edilmesinin ve sertifikalandırılmasının bitki
üretim materyallerinin uluslararası ticareti için gerekli olduğundan söz edilmiştir.
Bu bildiride İtalyan bölge idaresi yetkilileri tarafından araştırılmış olan Tuber sp.
bulaşmış fidanların kontrolü ve sertifikalanması için bir metodoloji açıklanmıştır.
Gutierrez et al. (1996), kurak ve yarı kurak bölgelere adapte olmuş yenebilir
mantar türlerinin moleküler karakterizasyonu ve in vitro şartlardaki bitkiciklerin
mikorizalanması konulu bildirilerinde özellikle Terfezia claveryi türünü
incelemişlerdir. Araştırmacılar Terfezia claveryi türünün karakterizasyonu ve teşhisi
için PCR-RAPD tekniklerini kullanmışlardır. Helianthemum almeriense türünün
doku kültürüyle üretilmiş bitkicikleri in vitro ortamında Terfezia claveryi ile
mikorizalandırılmıştır. Mikorizalanma oranı yaklaşık % 75 bulunmuş ve Terfezia
claveryi gevşek hüflerle kesik bir manto ile ektendomikoriza oluşturmuştur.
12
Kibar ve Pekşen (2007), ektomikorizalar hakkında derledikleri
makalelerinde ektomikorizaların ormancılıktaki ve tarımdaki öneminden söz
etmişlerdir. Bu makalede önce mikoriza kavramını ve mikorizaların yapılarını
özetle açıklamışlardır. Ektomikorizal bitkiler ve mantarlar hakkında bilgilerin
yanında ektomikoriza oluşumunu etkileyen faktörleri de sunmuşlardır. Sonuç olarak
ektomikorizanın tarım ve ormancılıktaki önemini vurgulamışlardır. Şekillerle ve
çizelgelerle zenginleştirilen bu metinde orman ağacı türlerindeki ektomikorizalar
hakkında bilgiler bulunmaktadır.
Mleczko, (2004) çinko atıklarının bulunduğu iki farklı alanda saprobik ve
mikorizal mantarları incelemiştir. Araştırma alanının en önemli özelliği topraktaki
yüksek Ca oranları ve pH’ ın nötr veya bazik oluşudur. Bu alanlarda kalsiyumlu
ortamlarda yaşadığı bilinen Clitocybe inornata, Geastrum minimum, Chrogomphus
rutilus, hatta Tricholoma scalpturatum ve Lycoperdon lividum saprobik ve
mikorizal mantar türleridir.
Lilleskov, (2001) ortama azot girdisinin artmasının ektomikorizal mantar
çeşitliliğini azalttığını belirtmektedir. Ancak bu azalmanın sporokarp üretimine
bakarak değerlendirilmesinin güvenilir olamayacağını, toprak altı organlardaki
durumunun da belirlenmesi gerektiğini ifade etmektedir.
Ektomikorizal mantarlar asit nitelikli organik topraklarda, alkali
topraklardan daha fazla bulunurlar. Ancak düşük nitrat düzeyli topraklarda ve nötr
pH’larda, asit koşullardan daha iyi mikoriza oluşumu belirlendiği bildirilmektedir.
Yüksek nitrat ve kireç düzeyleri mikoriza enfeksiyonunu engellemektedir (Haktanır
ve Arcak’a atfen Kibar ve Pekşen, 2007).
Tüfekçi (2007) doktora çalışmasında, sedir fidanının büyüme, gelişme ve
besin elementleri alımına mikoriza aşılamanın etkisini araştırmıştır. Sera
koşullarında sterilize edilmiş ve edilmemiş üç değişik yetiştirme ortamında, orman
ekosisteminden izole edilen üç farklı mikoriza mantarı türünün (Lactarius delicious,
Hebeloma crustuliniforme, Tricholoma ustale) iki değişik aşılamasının (tohum
ekimi aşamasında ve fide dikimi aşamasında) etkilerini incelemiştir. Vejetasyon
süresi sonunda, fidanların gelişme parametrelerini ölçmüş, toprak üstü aksamındaki
besin maddesi içerikleri ile kökteki mikoriza enfeksiyon oranlarını belirlemiştir.
Özellikle H. crustuliniforme türü ile fide şaşırtması aşamasında yapılan aşılamanın,
diğer mikoriza türlerine özellikle de tohum ekimi sırasında yapılan aşılamaya
kıyasla sedir fidanlarının gelişimi üzerindeki etkisini daha yüksek bulmuştur.
Çok uzun zamandan beri orman özelliğini kaybetmiş alanlarda yeniden
ağaçlandırma yaparken bazı zorluklar yaşanmaktadır. Bunun nedenini toprağın
biyolojik ve fiziksel yapısındaki değişikliklerde aramak gerekmektedir. Her
mikoriza türünü istenilen alana yerleştirilmesi uygun olmayabilir. Çünkü her bir
mikoriza türü uygun bir türle simbiyoz ilişki kurabilmektedir. Örneğin yüksek alan
13
ağaçlandırmalarında kullanılabilecek mikorizal mantarın düşük sıcaklıklara
adaptasyon yeteneği olması gereklidir (Moser 1964’e atfen Çolak ve Pitterle, 1999).
Her mikorizal mantar türü bütün yetişme ortamlarına uygun olmadığı için mikoriza
orijini büyük önem taşımaktadır. Fidanlıklarda yapılan aşılama çalışmalarında
doğru orijinli mikorizaların aşılanması gereklidir (Walker 1986 ve Tarja 1989’a
atfen Çolak ve Pitterle 1999).
Bu çalışma ile Kızılçam ormanlarında doğal olarak yer alan ektomikorizal
mantarların türlerinin ve yayılışlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.
14
3. MATERYAL VE YÖNTEM
3.1. Materyal
Projede kullanılan mantar örnekleri 2005 ve 2006 yıllarında İzmir Orman
Bölge Müdürlüğü sınırlarında yer alan doğal Kızılçam (Pinus brutia Ten.)
sahalarından toplanmıştır. Mantar örneklerinin toplanma zamanı üç örnekte ilkbahar
diğer tüm örneklerde sonbahar mevsimi olmuştur. Mantarlar toplam 93 alandan
örneklenmiş, bunlardan 75 tanesinde ektomikorizal mantarlar bulunmuştur.
Arazi çalışmalarında bulunan mantarın öncelikle bulunduğu ortamda
fotoğrafı çekildikten sonra şapka ve sap kısmı koparılarak örnek numarası yazılmış
kağıt torbalara konulmuştur. Bu sırada arazi defterine ortamla ilgili yükseklik, yön,
çevredeki bitki örtüsü ile mantarla ilgili renk, koku, örnek ve fotoğraf numarası gibi
özellikler kaydedilmiştir. Örneklemede her tür için mümkün olduğunca iki veya üç
örnek alınmaya çalışılmıştır.
Laboratuvara getirilen örnekler daha detaylı (örnek sayısı yeterli olduğunda
kesit alınarak) olarak fotoğrafları çekildikten sonra oda sıcaklığında kurutulmak
üzere ızgaralara yerleştirilmiştir.
3.2. Yöntem
Mantarların teşhisleri Orton and Waitig, 1979; Moser, 1983; Philips, 1981;
Breintenbach and Kränzlin, 1984, Breintenbach and Kränzlin, 1991; Breintenbach
and Kränzlin 1995, Harding et al., 1996; Breintenbach and Kränzlin, 2000;
kaynaklarından yararlanılarak yapılmıştır.
3.2.1. Mantar Teşhisinde Kullanılan Yardımcı Yöntemler
3.2.1.1. Kimyasal Ayıraçların Kullanılması
Tanı amacıyla yapılan mikroskobik çalışmalarda kimyasal ayıraç olarak
konsantre sülfirik asit, anilin mavisi, Melzer ayıracı, ve amonyum hidroksit
kullanılmıştır. Makroskobik çalışmalarda ise sodyum hidroksit, potsyum hidroksit,
nitrik asit, anilin ve sülfovanilinden yararlanılmıştır.Ayıraçlar Largent (1986)’a
göre hazırlanmıştır. Konsantre sülfirik asit, anilin ve nitrik asit ise doğrudan
kullanılmıştır.
NaOH: 10 gram sodyum hidroksit 90 ml. distile su içerisinde eritilerek
hazırlanmıştır.
KOH: 3 gram potasyum hidroksit 97 ml distile su içerisinde eritilerek
hazırlanmıştır. Boletus sp. ve Suillus sp. türlerinin ayrılmasında kullanılmıştır.
Sülfovanilin: 5 gram saf vanilin 2 ml distile su ve 4 ml konsantre sülfirik
asit karışımıyla elde edilmiştir. Russula türlerinin ayırt edilmesinde kullanılmıştır.
15
NH4OH: 10 gram amonyum hidroksit 90 ml. distile su içerisinde eritilerek
hazırlanmıştır. Kesitlerin mikroskop altında incelenmesi sırasında ortam olarak
kullanılmıştır.
Melzer ayıracı: 1,5 gram iyot, 5 gram potasyum iyodür ve 100 gram kloral
hidrat 100 ml distile suda ısıtılarak eritilir. Basidiosporlara uygulanmıştır ve yine
renk değişimi üzerine etkilidir.
Anilin mavisi: 0,5 gram anilin mavisi 49 ml distile suda çözünür. Daha
sonra bu solusyon 100 gram laktik asit, 100 gram fenol, 150 ml gliserin ile 50 ml
distile su içinde karıştırılarak ayraç hazırlanmış olur. Bu ayıraç basidiosporlara
uygulanmaktadır ve rengi deniz mavisine dönenler siyonofilik sporlar olarak
adlandırılmaktadır. Familya ve genusların ayırımında önemli bir yere sahiptir (Allı,
2005).
Anilin ve nitrik asit Agaricusların ayırımında kullanılmıştır. Mantarın
şapkasına çizgi halinde sürülen anilin üzerine + işareti şeklinde nitrik asit sürülür ve
iki çizginin kesiştiği yerde türe bağlı olarak turuncu rengin oluşup oluşmaması
teşhisde kullanılan bir özelliktir. Capelli (1984)’e atfen Allı (2005) bu reaksiyonu
Schaeffer Reaksiyonu olarak adlandırılmakta ve turuncu renk oluşturanlar SR (+)
oluşturmayanlar SR (-) olarak tanımlanmaktadır.
3.2.1.2. Mikroskobik Özellikler
Mantarın himenyum tabakasından alınan ince kesitler lam üzerinde % 2’lik
NaOH çözeltisi ile karıştırılarak preparat hazırlanır. Mikrometrik oküler yardımıyla
spor boyutları ölçülür, bu arada spor rengi, şekli, askus ya da basidium içinde kaç
tane spor bulunduğu not edilerek teşhiste bu verilerden yararlanılmıştır.
3.3. Toprak Örneklerinin Alınması
Örnek alanlar tesadüfi olarak makromantarların şapka (sporokarp)
kısımlarının görülmesi ile belirlenmiştir. Toprak örnekleri de örnek alanın ortalama
özelliğini temsil eden bir yerde toprak çukuru açılarak ve üst toprak kısmından
horizonlara göre alınmıştır.
Profil aynasında usulüne uygun olarak tespit edilen horizonlar veya
katmanlardan yaklaşık 1 kg kadar olacak şekilde toprak örnekleri alınarak naylon
poşetlere konmuştur. Toprak örnekleri; alan adı, profil numarası, derinlik ve tarih
bilgileri içerecek şekilde etiketlenerek laboratuara getirilmiştir.
3.3.1. Toprak analiz metotları
Laboratuara getirilen toprak örnekleri hava kurusu hale getirilip, 2 mm’lik
elekten geçirildikten sonra analize hazır hale getirilmiştir (Kacar, 1993).
16
Tekstür: Toprak tekstürü “Bouyoucos Hidrometre Yöntemi” ile
belirlenmiştir (Gülçur, 1974).
Total Kireç (%CaCO3) : Total kireç miktarları “Scheibler Kalsimetre
Yöntemi” ile belirlenmiştir (Kacar, 1993).
Tuzluluk (EC×103): Elektriki iletkenlikleri 1:2,5 oranında hazırlanmış
toprak-su süspansiyonunda cam elektrotlu EC metre ile belirlenmiştir (Jackson,
1958).
Toprak reaksiyonu (pH): Toprak örneklerinin reaksiyonları (pH), 1:2,5
oranında hazırlanmış toprak-su süspansiyonunda cam elektrotlu pH metre ile
ölçülmüştür (Jackson, 1958).
Organik Madde: Organik madde miktarları “Walkley-Black Yaş Yakma
Yöntemi” ile belirlenmiştir (Kacar, 1993).
Total Azot: Total azot içerikleri “Kjeldahl Yöntemi” ile tam otomatik
Kjeltec-20 cihazı kullanılarak belirlenmiştir (Bremner, 1960).
Yarayışlı Fosfor: Fosfor miktarları, toprakların pH ve kireç miktarları göz
önünde bulundurularak, “Olsen Yöntemi” ve “Bray&Kurtz No.1 Yöntemi”ne göre
belirlenmiştir (Kacar, 1993).
Değişebilir Potasyum, Kalsiyum, Magnezyum ve Sodyum İçerikleri:
“Amonyum Asetat Yöntemi” ile flamefotometre ve atomik absorbsiyon
spektrofotometre (AAS) kullanılarak belirlenmiştir (Jackson,1958).
3.3.2. Toprak özelliklerinin değerlendirme metodları
Ektomikorizal mantarların örneklendiği alanların topraklarının toprak türü
Çepel (1985)’in, organik madde miktarları Kantarcı (1987)’nın, kireç içerikleri
Kacar (1993)’ın, toprak reaksiyonu Anonim (1993)’ün, tuzluluk Kılcı ve ark.
(2003)’nın, azot Bremner (1960)’in, fosfor Anonim (2007a)’in, potasyum,
kalsiyum, magnezyum ve sodyum ise Anonim (2007b)’in önerdiği sınıflandırmalara
göre gruplandırılmışlardır. Değerlendirmeler, ektomikorizal mantarların
örneklendiği alanların bu gruplara dağılım oranlarına göre yapılmıştır.
3.4. Örnek Alanların Haritalandırılması
İzmir Orman Bölge Müdürlüğünden alınan kızılçam ormanlarını gösterir
vektör tabanlı sayısal harita üzerinde örnek alanlar belirlenmiştir. Örnek alanların
yerleri Google Earth ve ArcGIS/ArcInfo yardımıyla veri tabanı oluşturularak
sayısal harita üzerinde işaretlenmiştir.
17
4. BULGULAR
İzmir Orman Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde yer doğal kızılçam
sahalarında toplam 93 örnek alanda rastlanılan şapkalı mantarlar toplanmıştır.
Yapılan teşhisler sonucu ektomikorizal mantar olduğu belirlenen alan sayısı 73
olarak saptanmış ve örnekleme alanları Şekil 1’de gösterilmiştir. Bu alanlara ait
mevki ve denizden yükseklik bilgileri ise Çizelge 1’de liste halinde verilmiştir.
Şekil 1. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında ektomikorizal
mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir harita.
Figure 1. Map of sampling sites found mycorrizal fungi in İzmir Regional
Directorate natural Pinus brutia Ten. Forests.
18
Çizelge 1. Ektomikorizal mantarların sporokarplarına rastlanan örnek alanların
mevki ve denizden yükseklik bilgileri
Table 1. Location and altitude parameters of sample sites found sporocarps of
ectomycorrhizal fungi
Örnek Alan
Enlem
Boylam
Denizden yükseklik
No
(DD.SS.SS)
(DD.SS.SS)
(m)
1
38°21'43.54"K
27°2'0.89"D
200
3
38°17'18.01"K
27°11'25.01"D
160
4
38°18'45.47"K
27°10'52.54"D
160
5
38°19'21.68"K
27°14'39.79"D
220
6
38°14'18.92"K
26°34'55.31"D
635
7
39°14'24.24"K
27°7'15.38"D
640
8
38°21'42.07"K
27°26'5.71"D
500
9
37°54'48.03"K
27°20'20.84"D
280
10
38°19'23.20"K
27°13'34.04"D
650
12
38°18'31.45"K
27°10'43.76"D
155
13
38°13'53.34"K
26°30'26.84"D
80
14
38°23'15.31"K
26°59'30.64"D
150
15
38°23'12.84"K
26°59'32.14"D
170
16
38°23'4.95"K
26°59'39.32"D
240
17
38°22'48.22"K
26°59'37.64"D
370
18
38°15'47.56"K
26°57'41.31"D
700
19
38°18'28.65"K
27°11'4.55"D
165
20
38°26'39.72"K
27°19'35.21"D
500
21
38°25'31.60"K
27°20'47.54"D
650
22
38°25'12.02"K
27°24'1.22"D
450
23
38°25'7.85"K
27°23'54.72"D
520
24
38°31'51.66"K
27°16'52.45"D
450
25
38°29'51.92"K
27°16'17.81"D
380
26
38°33'30.76"K
27°19'39.55"D
405
27
38°35'23.37"K
27°21'11.49"D
170
28
38°35'21.73"K
27°20'56.73"D
300
29
38°35'15.13"K
27°20'18.59"D
475
30
38°28'53.33"K
27°27'57.00"D
380
31
38°29'28.49"K
27°27'51.05"D
570
32
38°29'41.91"K
27°27'19.54"D
560
33
38°28'59.40"K
27°27'25.71"D
395
34
38°16'16.17"K
26°58'3.50"D
750
35
38°16'5.39"K
27° 0'27.85"D
650
19
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
37°56'25.04"K
37°54'5.92"K
39°10'37.41"K
39°13'26.72"K
39°14'0.47"K
38°23'13.58"K
38°24'49.44"K
38°23'38.98"K
38°18'16.09"K
38°19'11.14"K
38°19'47.25"K
38°59'50.33"K
38°59'15.78"K
38°19'3.55"K
38°19'3.32"K
38°13'50.05"K
38°26'46.42"K
38°29'9.87"K
38°25'39.22"K
38°27'2.65"K
38°57'18.50"K
38°42'9.92"K
38°43'8.83"K
38°44'14.54"K
38°44'44.89"K
38°32'7.04"K
38°32'35.00"K
38°33'45.20"K
38°33'49.04"K
38°59'51.68"K
39° 6'38.60"K
39° 8'44.14"K
38°29'55.38"K
38°30'16.20"K
38°31'24.82"K
38°32'24.65"K
38°24'6.43"K
38°16'4.50"K
37°53'12.37"K
37°55'8.14"K
27°26'22.87"D
27°23'38.13"D
27°9'29.45"D
27°8'19.50"D
27°8'16.31"D
27°27'2.09"D
27°24'50.92"D
27°25'51.79"D
27°14'0.30"D
27°16'53.31"D
27°16'0.36"D
27°54'25.08"D
27°54'57.05"D
27°49'36.31"D
27°49'33.14"D
28°34'43.81"D
28° 6'57.31"D
27°48'9.71"D
27°52'7.68"D
27°51'19.16"D
26°56'54.23"D
27°17'40.74"D
27°16'10.62"D
27°15'57.97"D
27°13'29.72"D
27° 7'45.83"D
27° 9'35.04"D
27°12'19.88"D
27°12'2.06"D
26°56'39.36"D
26°59'25.73"D
27° 0'37.78"D
27°16'52.63"D
27°16'32.83"D
27°20'3.21"D
27°20'39.55"D
27°41'2.03"D
27°39'55.69"D
27°22'8.12"D
27°20'22.45"D
20
430
480
220
490
550
250
550
400
210
320
290
250
400
520
505
400
290
130
620
480
40
100
210
200
305
425
700
550
490
65
165
210
350
350
630
560
550
500
280
350
Çizelge 2’de ise bu araştırma projesi kapsamında toplanarak teşhis edilen
ektomikorizal mantar cinslerinin rastlandığı örnek alan numaraları liste halinde
verilmiştir.
Çizelge 2. Ektomikorizal mantar cinsleri ve örnek alan numaraları
Table 2. Ectomycorrhizal fungus genera and sample site numbers
Cinsler
Amanita
Boletopsis
Boletus
Chantharellus
Chroogomphus
Geastrum
Hebeloma
Hygrophorus
Inocybe
Laccaria
Lactarius
Leccinium
Leucopaxillus
Lycoperdon
Lyophyllum
Ramaria
Rhizopogon
Russula
Sarcadon
Sarcosphaera
Suillus
Tricholama
Xerocomus
Örnekleme yapılan alan numaraları
3, 5, 15, 19, 21, 25, 30, 57, 59, 36, 38, 453, 44, 45, 46, 50,
55
4, 64, 40, 49, 50
19, 36
28
7, 16, 18, 20, 26, 32, 62, 63, 73, 68, 69, 71, 75, 34, 35, 36,
38, 40, 41, 43, 44, 45, 47, 48, 51, 52, 53, 54, 55
53
21, 22, 29, 56, 68, 70, 38, 45, 46, 54, 55
18, 63, 34, 35, 37, 42, 49, 50, 51, 54
19, 65, 71, 72, 74, 34, 35, 38, 39, 43,44, 45, 46, 48, 49, 51,
52, 54
16, 22, 33, 63, 72, 73, 34, 37, 40, 50, 52
1, 6, 16, 18, 19, 24, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 33, 63, 64, 68,
69, 72, 73, 34, 35, 36, 37, 38, 40, 43, 44, 46, 48, 49, 50, 51,
52, 54, 55
46
37
6, 17, 33, 72, 73, 40, 46, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55
50
8, 17, 19
36, 40, 49, 50
7, 17, 19, 20, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 33, 57, 58,
61, 63, 64, 56, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 34,
35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50,
51, 52
49
12, 62
10, 13, 14, 16, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 26, 27, 28, 29, 30,
31, 32, 33, 57, 58, 59, 60, 61, 56, 65, 69, 70, 71, 72, 73, 74,
75, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 41, 42, 43, 44, 46, 47, 48, 49, 52,
53, 54, 55
4, 6, 8, 9, 10, 12, 18, 31, 32, 63, 64, 68, 70, 71, 34, 35, 36,
37, 40, 41, 43, 44, 45, 47, 48, 49, 51, 52, 53, 54
19
21
Bu mantar cinsine
rastlanan örnek
alan sayısı
17
5
2
1
29
1
11
10
18
11
35
1
1
15
1
3
4
50
1
2
51
30
1
Çalışma kapsamında doğal kızılçam sahalarından örneklenen mantarlar 49
cins altında yer almaktadır. Bu cinslerden 23 tanesi ektomikorizal tür içermektedir.
Ektomikorizal tür içeren cinslerin örnek alanlara dağılımını gösteren grafikte de
(Şekil 2) görüleceği gibi Suillus (51), Russula (50), Lactarius(35), Tricholoma (30)
ve Chroogomphus (29) ilk beş sırada yer almaktadır.
Bolluk/ Abundance
60
51
50
Bolluk/ Abundance
50
40
35
29
4
3
2
2
1
1
1
1
1
Leucopaxillus
Sarcadon
5
Leccinium
8
Geastrum
10
Cantharellus
11
Sarcosphaera
11
10
Boletus
17
Ramaria
18
20
Rhizopogon
30
30
Boletopsis
Cortinarius
Hygrophorus
Laccaria
Hebeloma
Amanita
Inocybe
Chroogomphus
Tricholoma.
Lactarius
Suillus
Russula
0
Şekil 2. Ektomikorizal tür içeren cinslerin örnek alınan alanlara göre dağılımı
Figure 2. Distributions of genera containing the ectomycorrizal fungus species the
sampling sites.
Örnek alanlarda rastlanılması açısından ilk beş sırada yer alan bu cinslerin
bulunduğu alanlar beş ayrı haritada gösterilmiştir (Suillus Şekil 3, Russula Şekil 4,
Lactarius Şekil 5, Tricholoma Şekil 6, Chroogomphus Şekil 7).
22
Şekil. 3. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında Suillus cinsi
ektomikorizal mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir harita
Figure 3. Map of the sampling sites including genus ectomycorrizal fungus,
Suillus in natural Pinus brutia Ten. forest in İzmir Forest Regional
Directorate.
Şekil 4. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında Russula cinsi
ektomikorizal mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir harita
Figure 4. Map of the sampling sites including genus ectomycorrizal fungus,
Russula in natural Pinus brutia Ten. forest in İzmir Forest Regional
Directorate.
23
Şekil 5. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında Lactarius
cinsi ektomikorizal mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir
harita.
Figure 5. Map of the sampling sites including genus ectomycorrizal fungus,
Lactarius in natural Pinus brutia Ten. forest in İzmir Forest Regional
Directorate
Şekil . 6. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında Tricholoma
cinsi ektomikorizal mantarlara rastlanan örnekleme alanlarını gösterir
harita.
Figure 6. Map of the sampling sites including genus ectomycorrizal fungus,
Tricholoma in natural Pinus brutia Ten. forest in İzmir Forest Regional
Directorate
24
Şekil 7. İzmir Orman Bölge Müdürlüğü doğal kızılçam ormanlarında
Chroogomphus cinsi ektomikorizal mantarlara rastlanan örnekleme
alanlarını gösterir harita.
Figure 7. Map of the sampling sites including genus ectomycorrizal
fungus, Chroogomphus in natural Pinus brutia Ten. forest in
İzmir Forest Regional Directorate.
İzmir Orman Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde yer alan doğal kızılçam
ormanlarından toplanan mantarlar tür ve cins düzeyinde teşhis edilmiştir. Toplanan
mantarlardan 390 örnek tür, 160 örnek cins düzeyinde teşhis edilerek, toplam 50
cinse ait 123 tür belirlenmiştir.
Ektomikorizal cinslerden Russula teşhis edilebilen 31 tür ile çeşitlilik
açısından en önemli cins olmaktadır. Tür çeşitliliği açısından sırasıyla, Lactarius ve
Tricholoma 5’er tür, Amanita, Hygrophorus ve Suillus 4’er tür , Inocybe ve
Hebeloma 2’şer tür içermektedir. Bunun yanı sıra Cortinarius cinsine ait 8 örnek
bulunmasına karşın tür düzeyinde teşhisleri yapılamamıştır.
Tür düzeyinde teşhisleri yapılan örneklerin alandaki rastlanma miktarını
gösteren grafik Şekil 8’de verilmiştir.
25
28
30
25
21
18
18
20
17
14
15
12
9
9
9
10
5
0
Şekil 8. Ektomikorizal türlerin örnek alınan alanlardaki rastlanma sıklığı.
Figure 8. The coincidence frequency of ectomycorrhizal fungus species in
sampling sites.
Teşhis edilen mantarlardan herhangi bir izolasyon veya enfeksiyon testi
yapılmadığı için ektomikorizal özellik gösteren türler literatüre göre belirlenmiştir.
Bu yöntemle belirlenen ektomikorizal tür sayısı 71 olarak bulunmuştur.
Ektomikorizal türler aşağıda sıralanmaktadır.
4.1 Ektomikorizal Mantar Türleri
Ascomyccetes
Pezizaceae
Sarcasphaera
Sarcasphaera crassa (Santi: Steudel.) Pouz.
Çam ormanlarında özellikle kalkerli topraklarda gruplar halinde yetişir ve
zehirlidir (Allı, 2005).
Bu çalışmada Sarnıç-piknik alanından örneklenmiştir.
Basidiomycetes
26
Cantharellaceae
Cantharellus cibarius Fr. Yumurta mantarı (Tavuk Mantarı" veya
"Tavukbacağı Mantarı" olarak adlandırılır. Ünye'de ise "Tavuk Tirmidi" olarak
bilinir).
Yenilebilen lezzetli bir mantar türüdür. Kurutulmaya ve turşu yapımına
uygundur. Ancak zehirli Omphalotus olearius'e çok benzediği için dikkatli
olunmalıdır.
Bergama- Kozak yolu ve Selçuk- Meryemana’da bulunmuştur.
Thelephoraceae
Boletopsis
Boletopsis leucomelaena (Pers) Fayod.
Literatüre göre yenir ancak tadı acı olduğu için tercih edilmez.
Sarnıç-Hanımın Çiftliği, Karagöl- Emiralem yolu, Bergama-Kozak yolu,
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçlik üstünde rastlanmıştır.
Sarcadon leucopus (Pers.) Maas Geest.& Nannf.
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçlik köyü üzerinde 550 m.’de bulunmuştur
Geastraceae
Geastrum sesile (Sowerby) Pouzar.
Turgutlu- Salihli arasında bulunmuştur.
Rhizopogonaceae
Rhizopogon
Rhizopogon luteolus Fr. (Domalan)
Çam ormanlarında özellikle kumlu alanlarda yetişmektedir (Işıloğlu, 1992).
Çamlık-Şirince yolu, Ödemiş-Aldağ-Kerpiçlik Köyü yukarısında rastlanmıştır.
Rhizopogon roseoulus (Corda) Th. Fr.
Çam ormanlarında ve açıklıklarında yetişmektedir. Bergama-Kozak yolu ve
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçlik Köyü yukarısında rastlanmıştır.
27
Boletaceae
Suillus bellini (Inz.) Watl.
Efem çukuru, Efem çukuru-Çatalca barajı yolu, Kavaklıdere, Sabuncubeli,
Sabuncubeli-tepe sapağı, Manisa-Spil dağı yolu, Manisa Avdal Köyü, Yamanlar
Köyü, Çiçekli Köyü, Yakaköy, Efemçukuru köy civarı, (Selçuk) Çamlık-Şirince
yolu,Selçuk-Kireçli Köyü, Bergama-İncecikler, Gördes-Gürenez, Ödemiş-Aldağ,
Horzum Yaylası- Çıkrıkçılar yolu’nda rastlanmıştır.
Suillus bovinus (Pers.) Raussel
Urla-Zeytinler Köyü, Çatalkaya İl Ormanı, Kemalpaşa Nif yolu,
Kemalpaşa- Kiraz Köyü, Yukarı Kayapınar Köyü (Sabuncubeli-Yamanlar dağı
arası), Sabuncubeli, Yakaköy, Ovacık-Sarılar, Ödemiş-Aldağ- Kerpiçli Köyü’nde
rastlanmıştır.
Suillus collinitus (Fr.) O. Kuntze
Dikili-Deliktaş Köyü civarında rastlanmıştır.
Suillus granulatus (L. ex Fr.) O. Kuntze.
Salihli-Termal tesisleri civarında rastlanmıştır.
Boletus versicolar Rostk.
Sarnıç civarında rastlanmıştır
Leccinium lepidum
Buca-Kaynaklar’da rastlanmıştır ve Türkiye için yeni kayıttır (Solak ve ark.
2007)
Gomphidiaceae
Chrogomphus rutilus (Fr.) O. K. Miller. Geyik mantarı. Yenir.
Her zaman Pinus ormanlarında yaygın olarak bulunur (Moser, 1983;
Işıloğlu,1992; Allı, 2005). Bergama- Kozak yolu, Çatalkaya İl Ormanı,
Efemçukuru, Kavaklıdere, Manisa-Karakoca Köyü, Spil Dağı-Manisa yönü,
28
Yamanlar Köyü, Karagöl, Çiçekli Köyü, Yakaköy, Meryemana, Efemçukuru köy
civarı, Çamlık-Şirince yolu-taş ocakları, Kemelpaşa Karabel, Nif Dağı, Buca
Araplar Köyü, Buca-Belenbaşı, Gördes-Dingiller, Gördes-Gürenez, AlaşehirÇamlık, Salihli-Termal tesisleri, Turgutlu-Salihli yolu, Horzum yaylası yolunda
rastlanmıştır.
Hygrophoraceae
Hygrophorus camarophyllus (Alb.& Schwein.) Dumée, Grandjean& Maire
Efemçukuru, Karagöl, Nif Dağı, Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli mevkii, AlaşehirÇamlık, Horzum Yaylası yolunda rastlanmıştır.
Hygrophorus discoideus (Pers.) Fr.
Nif Dağı’nda rastlanmıştır.
Hygrophorus ebernus (Bull.)Fr.
Karagöl ve Nif Dağı’nda rastlanmıştır.
Hygrophorus ligatus Fr.
Selçuk-Kireçli Köyü, Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli mevkiinde rastlanmıştır.
Tricholomataceae
Laccaria laccata (Scop. ex Fr.) Bk&Br.
Yenilebilen bir türdür.
Çatalkaya il ormanı, Kemalpaşa- Nif Dağı etekleri, Manisa-Spil Dağı yolu,
Karagöl, Ovacık-Sarılar, Bayındır, Efemçukuru Köy civarı, Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli
mevkii, Salihli termal tesisler üstünde rastlanmıştır.
Tricholoma caligatum (Viv.) Ricken.
Özellikle Japonya’da çok tercih edilen yenilebilen bir mantardır. Mersin ve
Muğla’dan (Fethiye) toplanarak ihraç edilmektedir.
29
Sarnıç-Hanımın çiftliği, Sarnıç-Torbalı yolu, Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli Köyü
üzerinde rastlanmıştır.
Tricholoma equestre (L.) P. Kumm.
Oldukça zehirli bir mantar türüdür.
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli Köyü üzeri ve Gördes-Gürenez’de rastlanmıştır.
Tricholoma fracticum (Britzelm.) Kreisel.
Efemçukuru, Kemalpaşa-Sütçüler Köyü, ,Spil Dağı-Manisa yönü, KaragölEmiralem yolu, Çiçekli Kent Ormanı, Yakaköy, Yakaköy üzeri, Efemçukuru köy
civarı, Efemçukuru Çatalca Barajı yolu, Çamlık-Şirince yolu, Selçuk-Kireçli Köyü,
Bergama-Kozak yolu, Kemalpaşa-Karabel, Nif Dağı, Buca Araplar, GördesGürenez ve Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli Köyü üzerinde rastlanmıştır.
Tricholoma popilinum J.E. Lange,
Bergama-Kozak yolunda rastlanmıştır.
Tricholoma terreum (Schaeff.) Quél. Karakız mantarı
Yenilebilen bir mantar türüdür.
Karagöl, Buca-Belenbaşı, Gördes-Gürenez, Alaşehir-Çamlık, SalihliTermal üstü, Turgutlu-Salihli arası, Horzum Yaylası yolunda rastlanmıştır.
Lyophyllum decastes (Fr.) Sign
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli Köyü üzerinde rastlanmıştır.
Leucopaxillus giganteus Quél. Kotl.
Çatalkaya İl Ormanı ve Selçuk-Kireçli Köyünde rastlanmıştır.
Amanitaceae
Amanita caesarea (Scop. ex Fr) Pers. ex Schw. İmparator mantarı
Amanita türleri içerisinde görünüşünün çok ayırd edici olması nedeniyle
güvenle yenilebilen bir mantar türüdür. Amanita cinsinin genellikle çok zehirli
30
türleri içermesi nedeniyle, bu tür mantarlar kesinlikle sadece uzmanları tarafından
toplanmalıdır. Amatör ve yeni başlayan mantar toplayıcılarına tavsiye edilemez.
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli Köyü (525 m) üzerinde rastlanmıştır.
Amanita exelsa (Fr.) P.Kumm.
Çamlık-Şirince yolunda rastlanmıştır.
Amanita ovoidea (Bull.) Link
Literatüre göre yenir, fakat Amanita cinsi üyeleri kolayca
karıştırılabilmektedir. Işıloğlu (1992) ülkemizde Erdemli’de toplanıp yenildiğini
bildirmiştir.
Çatalca barajı, Nif Dağı eteği, Selçuk-Çamlık, Meryemana, Ali Onbaşı
Deresi, Sarnıç piknik alanı, Çatalkaya, Çatalkaya il ormanı, Sarnıç-Efemçukuru,
Sabuncubeli, Manisa-Avdal Köyü, Avdal Köyü-Aliağa yolu, Çiçekli Kent Ormanı,
Bergama-Kozak yolu, Kemalpaşa-Karabel, Buca-Araplar, Buca-Belenbaşı, BucaKaynaklar’da rastlanmıştır.
Amanita vaginata (Bull.) Lam.
Çatalkaya İl Ormanı, Kemalpaşa-Sütçüler Köyü’nde rastlanmıştır.
Cortinariaceae
Inocybe geophylla (Sow.:Fr.) Kumm.) var geophylla (Pers.) P. Kumm.
Bornova-Yakaköy’de rastlanmıştır.
Inocybe geophylla (Sow.:Fr.) Kumm.) var lilacina (Peck.) Gill.
Ovacık-Sarılar, Efemçukuru köy civarı, Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli Köyü
üzeri, Alaşehir-Çamlık, Salihli-Termal tesisler üzerinde rastlanmıştır.
Hebeloma aestivale Vesterh.
Çiçekli Kent Ormanında rastlanmıştır.
Hebeloma sinapizans (Fr.) Sacc.
Buca-Belenbaşı’nda rastlanmıştır.
31
Ramariacaea
Ramaria abietina (Pers.) Quél.
Çatalkaya’da rastlanmıştır.
Ramaria flava (Schaeff.) Quél.
Efemçukuru’nda rastlanmıştır.
Russulaceae
Russula aeruginea Fr.
Karagöl ve Dikili-Çağlan’da rastlanmıştır.
Russula amethystina Quél.
Manisa-Spil Dağı yolunda rastlanmıştır.
Russula atrorubens Quél.
Bergama-İncecikler’de rastlanmıştır.
Russula chloroides var. chloroides (Krombh.) Bres.
Sabuncubeli- yangın ekibi binası üstü ve Efemçukurunda rastlanmıştır.
Russula curtipes F.H. Moller & Jul. Schäff.
Kemalpaşa-Kiraz mevkiinde rastlanmıştır.
Russula cyanoxantha (Schaeff). Fr.
Kemalpaşa-Sütçüler Köyü’nde rastlanmıştır.
Russula delica Fr.
Çatalkaya İl Ormanı, Kavaklıdere, Manisa-Karakoca Köyü, Manisa- Spil
Dağı yolu, Yamanlar Köyü üzeri, Karagöl yolu-dispanser civarı, Karagöl-Emiralem
yolu, Çandarlı-Dikili yolu, Dikili-Karaoba Köyü, Çiçekli Kent Ormanı,
Meryemana, Efemçukuru köy civarı, Selçuk-Kireçli Köyü, Kozak-yangın kulesi
32
yolu, Bergama-Kozak yolu, Kemalpaşa-Karabel, Nif Dağı, Gördes-Gürenez ve
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli Köyü üzerinde rastlanmıştır.
Russula densifolia Secr. ex. Gillet
Çiçekli Kent Ormanı, Yakaköy ve Ovacık-Sarılar’da rastlanmıştır.
Russula emetica (Schaeff.) Pers.
Çandarlı-Dikili yolunda rastlanmıştır.
Russula farinipes Romell
Manisa-Karakoca Köyü ve Çamlık-Şirince yolu.
Russula foetens (Pers.) Pers
Sabuncubeli ve Selçuk-Çamlık’ta rastlanmıştır.
Russula luteotacta Rea.
Sarnıç’ta rastlanmıştır.
Russula maculata Quél.& Roze
Manisa Karakoca Köyü’nde rastlanmıştır.
Russula medullata Romagn.
Meryemana’da rastlanmıştır.
Russula nana Killerm.
Buca-Araplar mevkisinde rastlanmıştır.
Russula nitida (Pers.) Fr.
Kemalpaşa-Sütçüler Köyü’nde rastlanmıştır.
Russula olivacea (Schaeff.) Fr.
Manisa Avdal Köyü, Yakaköy, Yakaköy üstü ve Selçuk-Kireçli Köyü’nde
rastlanmıştır.
33
Russula olivascens (Pers.) Bres.
Sabuncubeli yangın ekip binası üstünde rastlanmıştır.
Russula persicina Krombh.
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli Köyü’nde rastlanmıştır.
Russula purpurata Crawshay
Ovacık-Sarılar ve Meryemana’da rastlanmıştır.
Russula quelettii Fr.
Manisa Avdal Köyü, Efemçukuru, Bergama-Kozak yolu, Gördes-Gürenez,
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli köyü üzerinde görülmüştür.
Russula rhodopus
Sabuncubelinde görülmüştür.
Russula romelli Maire
Dikili-Çağlan, Dikili-Karaoba
Efemçukuru köy civarında rastlanmıştır
Russula rosea Pers.
Selçuk-Çamlık’ta rastlanmıştır.
Köyü,
Bornova-Çiçekli
Köyü
ve
Russula rubroalba (Singer) Romagn.
Manisa-Sabuncubeli
Russula sanguinea (Schumach.) Rauschert
Bergama-Kozak yolunda rastlanmıştır.
Russula torulasa Bres.
Karagöl, Çiçekli Kent Ormanı ve Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli’de rastlanmıştır.
Russula unicolor
34
Çatlkaya İl Ormanında rastlanmıştır
Russula vinosa Lindblad
Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli’de rastlanmıştır
Russula viscida Kudr.
Sabuncubeli’nde rastlanmıştır.
Russula xerampelina (Schaeff) Fr.
Bayındır’da rastlanmıştır.
Lactarius deliciosus (L.) Gray.
Sabuncubeli, Sabuncubeli yangın ekip binası civarı, Kemalpaşa-Sütçüler
Köyü üzeri, Karagöl, Çiçekli Kent Ormanı, Çiçekli Köyü, Selçuk-Kireçli Köyü,
Bergama-İncecikler, Kozak, Buca-Araplar, Ödemiş-Aldağ, Alaşehir-Çamlık
yolunda rastlanmıştır.
Lactarius deterrimus Gröger.
Çatalkaya İl ormanı, Efemçukuru, Sarnıç, Sabuncubeli, Kemalpaşa-Sütçüler
Köyü, Manisa-Spil Dağı yolu, Ovacık-Sarılar, Bayındır, Efemçukuru, KemalpaşaKarabel, Buca-Kaynaklar, Gördes-Gürenez, Salihli-Termal, Horzum Yaylası yolu,
Salihli-Çıkrıkçı’da rastlanmıştır.
Lactarius sanguifiluus (Paulet) Fr.
Karagöl-Emiralem yolu, Efemçukuru, Nif, Ödemiş-Aldağ-Kerpiçli üstünde
rastlanmıştır.
Lactarius semisanguifiluus R. Heim & Leclair.
Çamlık-Şirince yolunda rastlanmıştır.
Lactarius vellereus (Fr.) Fr.
Bergama-İncecikler’de rastlanmıştır.
35
Doğal Kızılçam ormanlarında yapılan çalışmalar kapsamında toplanan
örnekler içerisinde ektomikorizal olmayan 26 cins ve bunlara ait 48 tür
belirlenmiştir.
Literatürde zaman zaman mikorizal olarak gösterilmesine rağmen
çoğunlukla saprofit (Mleczko, 2004) olarak tanımlanan türlere birkaç örnek aşağıda
sıralanmıştır.
Clitocybe alexandri (Gill.) Konr.
Manisa Karakoca Köyü’nde rastlanmıştır.
Clitocybe bresadoliana Sing.
Ali Onbaşı deresi ve Bayındır’da rastlanmıştır.
Clitocybe clavipes (Pers. ex. Fr.) Kummer.
Çandarlı-Deliktaş Köyü’nde rastlanmıştır.
Clitocybe geotropa (Bull. ex Fr.) Quél
Karagöl, Bornova-Yakaköy, Bergama-İncecikler,
rastlanmıştır.
Buca
Araplar’da
Clitocybe odora (Bull. ex Fr) Kummer
Kemalpaşa-Kiraz Köyü, Bornova-Çiçekli Kent ormanı, Ovacık-Sarılar’da
rastlamıştır.
Clitocybe sinopicoides Peck.
Kemalpaşa-Kiraz Köyü, Sabuncubeli, Yamanlar Köyü üzeri ve Karagöl’de
rastlanmıştır.
4.2 Toprak Analiz Bulguları
Mantar toplanan alanlardan arazinin toprak yapısını belirlemek üzere toprak
örnekleri alınarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçları toplam örnek alanlarının en az
10 tane ve yukarısında gözlenebilen mantarlar için cins düzeyinde
değerlendirilmiştir.
Suillus
Suillus cinsine ait türlerin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
36
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, Suillus cinsinin örneklendiği
alanların toprak türünün; % 49,02 oranında kumlu balçık, % 9,80 oranında kumlu
killi balçık, % 23,53 oranında balçık, % 9,80 oranında killi balçık, % 7,85 oranında
kil olduğu belirlenmiştir.
Örnekleme alanlarının toprakları kaba, orta ve ince tekstürlü olarak
sınıflandırıldığında ise; % 15,69’u kaba tekstürlü, % 74,51’i orta tekstürlü, % 9,80’i
ise ince tekstürlü topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Suillus cinsinin örneklendiği alanların
% 58,82’si düşük, % 21,57’si orta ve % 19,61’i yüksek düzeyde organik madde
içeren topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir
toprakla karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Suillus cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının; % 60,78’inin kireçsiz, % 3,92’sininin az kireçli, % 1,96’sının orta
kireçli, % 11,76’sının yüksek kireçli, % 19,62’sinin çok yüksek kireçli ve %
1,96’sının ise aşırı kireçli topraklar sınıfında olduğu görülmüştür.
Toprak Reaksiyonu: Örnek alanların % 13,73’ü hafif asit, % 33,33’ü nötr,
% 19,61’i hafif alkali, % 33,33’ü ise orta şiddetli alkali topraklara sahiptirler.
Bu değerlere göre örnekleme alanlarındaki toprakların % 13,73’ü asidik, %
33,33’ü nötr ve % 52,94’ü bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Örnekleme alanlarının tamamı tuzsuz topraklar
sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; alanların; %
45,10’unun çok düşük, % 25,49’unun düşük, %11,77’sinin orta, %7,84’ünün
yüksek ve % 9,80’inin çok yüksek total azot içeren topraklara sahip olduğu
belirlenmiştir.
Fosfor: Örnekleme alanlarına ait toprakların fosfor seviyelerinin % 86,28
oranında çok düşük, % 1,96 oranında düşük, % 5,88 oranında orta ve % 5,88
oranında yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 21,57’sinin çok düşük, %
31,37’sinin düşük, % 33,33’ünün orta, % 13,73’ünün yüksek potasyum ihtiva eden
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde potasyum
içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Suillus cinsinin örneklendiği alanlarının hiçbirinde çok düşük
kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu toprakların % 1,96’sı
düşük, % 9,80’i orta, % 37,26’sı yüksek kalsiyum ihtiva ederken; % 50,98’i çok
yüksek kalsiyum içermektedir.
37
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük magnezyum içeren bir toprağa da rastlanmamıştır. Alanların % 3,92’si düşük,
% 74,51’i orta, % 19,61’i yüksek ve % 1,96’sı çok yüksek seviyede magnezyum
ihtiva eden topraklara sahiptir.
Sodyum: Sodyum içeriklerinin % 90,20 oranında çok düşük, % 5,88
oranında düşük ve % 3,92 oranında orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Yüksek
ve çok yüksek seviyede sodyum içeren bir alan yoktur.
Russula
Russula cinsinin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
Toprak Tekstürü: Alanların toprak türünün; % 52,00 oranında kumlu
balçık, % 16,00 oranında kumlu killi balçık, % 18,00 oranında balçık, % 8,00
oranında killi balçık, % 6,00 oranında kil olduğu belirlenmiştir.
Russula cinsinin örneklendiği alanların toprakları kaba, orta ve ince
tekstürlü olarak sınıflandırıldığında ise; % 16,00’sı kaba tekstürlü, % 76,00’sı orta
tekstürlü, % 48,00’i ise ince tekstürlü topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Russula cinsinin örneklendiği
alanların % 54,00’ü düşük, % 28,00’i orta ve % 18,00’i yüksek düzeyde organik
madde içeren topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir
toprakla karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Örnekleme alanlarına ait toprakların
topraklarının; % 66,00’sının kireçsiz, % 4,00’ünün az kireçli, % 2,00’sinin orta
kireçli, % 6,00’sının yüksek kireçli, % 18,00’inin çok yüksek kireçli ve %
4,00’ünün ise aşırı kireçli topraklar sınıfında olduğu görülmüştür.
Toprak Reaksiyonu: Örnek alanların % 20,00’si hafif asit, % 36,00’sı
nötr, % 16,00’sı hafif alkali, % 28,00’i ise orta şiddetli alkali topraklara sahiptirler.
Bu değerlere göre Russula cinsinin örneklendiği alanların topraklarının %
20,00’si asidik, % 36,00’sı nötr ve % 44,00’ü bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Russula cinsinin örneklendiği alanların topraklarının
tamamı tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; Russula
cinsinin örneklendiği alanlarının; % 44,00’ünün çok düşük, % 26,00’sının düşük, %
16,00’sının orta, % 6,00’sının yüksek ve % 8,00’inin çok yüksek total azot içeren
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir.
38
Fosfor: Russula cinsinin örneklendiği alanların topraklarının fosfor
seviyelerinin % 86,00 oranında çok düşük, % 4,00 oranında düşük, % 4,00 oranında
orta ve % 6,00 oranında yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 16,00’sının çok düşük, %
32,00’sinin düşük, % 36,00’sının orta, % 16,00’sının yüksek potasyum ihtiva eden
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde potasyum
içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Russula cinsinin örneklendiği alanlarının hiçbirinde çok düşük
ve düşük kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu toprakların %
16,00’ı orta, % 42,00’si yüksek kalsiyum ihtiva ederken; % 42,00’si çok yüksek
kalsiyum içermektedir.
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük magnezyum içeren bir toprağa rastlanmamıştır. Alanların % 2,00’si düşük, %
70,00’i orta, % 26,00’sı yüksek ve % 2,00’si çok yüksek seviyede magnezyum
ihtiva eden topraklara sahiptir.
Sodyum: Russula cinsinin örneklendiği alanların topraklarının sodyum
içeriklerinin % 92,00 oranında çok düşük, % 6,00 oranında düşük ve % 2,00
oranında orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Yüksek ve çok yüksek seviyede
sodyum içeren bir alan yoktur.
Lactarius
Lactarius cinsinin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, Lactarius cinsinin
örneklendiği alanların toprak türünün; % 2,86 oranında balçıklı kum, % 54,29
oranında kumlu balçık, % 11,43 oranında kumlu killi balçık, % 22,86 oranında
balçık, % 2,86 oranında killi Balçık, % 5,70 oranında kil olduğu belirlenmiştir.
Lactarius cinsinin örneklendiği alanların toprakları kaba, orta ve ince
tekstürlü olarak sınıflandırıldığında ise; % 14,29’u kaba tekstürlü, % 77,14’ü orta
tekstürlü, % 8,57’si ise ince tekstürlü topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Lactarius cinsinin örneklendiği
alanların % 57,14’ü düşük, % 22,86’sı orta ve % 20,00’si yüksek düzeyde organik
madde içeren topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir
toprakla karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Lactarius cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının; % 71,43’ünün kireçsiz, % 2,86’sının az kireçli, % 2,86’sının orta
kireçli, % 11,42’sinin yüksek kireçli, % 8,57’sinin çok yüksek kireçli ve %
2,86’sının ise aşırı kireçli topraklar sınıfında olduğu görülmüştür.
39
Toprak Reaksiyonu: Bu cinse ait örnek alanların % 22,86’sı hafif asit, %
34,29’u nötr, % 17,14’ü hafif alkali, % 27,71’i ise orta şiddetli alkali topraklara
sahiptirler.
Bu değerlere göre Lactarius cinsinin örneklendiği alanların topraklarının %
22,86’sı asidik, % 34,29’u nötr ve % 42,85’i bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Lactarius cinsinin örneklendiği alanların topraklarının
tamamı tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; Lactarius
cinsinin örneklendiği alanlarının; % 45,71’inin çok düşük, % 22,86’sının düşük, %
8,57’sinin orta, % 11,43’ünün yüksek ve % 11,43’ünün çok yüksek total azot içeren
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir.
Fosfor: Lactarius cinsinin örneklendiği alanların topraklarının fosfor
seviyelerinin % 82,86 oranında çok düşük, % 2,86 oranında düşük, % 2,86 oranında
orta ve % 11,42 oranında yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 25,71’inin çok düşük, %
25,71’inin düşük, % 40,00’ının orta, % 8,58’inin yüksek potasyum ihtiva eden
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde potasyum
içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Lactarius cinsinin örneklendiği alanlarının hiçbirinde çok düşük
kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu toprakların % 2,86’sı
düşük, % 17,14’ü orta, % 40,00’ı yüksek kalsiyum ihtiva ederken; % 40,00’ı çok
yüksek kalsiyum içermektedir.
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük ve çok yüksek seviyelerde magnezyum içeren bir toprağa rastlanmamıştır.
Alanların % 5,72’si düşük, % 77,14’ü orta, % 17,14’ü yüksek seviyede magnezyum
ihtiva eden topraklara sahiptir.
Sodyum: Analiz sonuçlarına göre toprakların sodyum içeriklerinin % 91,43
oranında çok düşük ve % 8,57 oranında düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir.
Orta, yüksek ve çok yüksek seviyede sodyum içeren bir alan yoktur.
Tricholama
Tricholama cinsinin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, Tricholama cinsinin
örneklendiği alanların toprak türünün; % 3,33 oranında balçıklı kum, % 43,33
oranında kumlu balçık, % 6,66 oranında kumlu killi balçık, % 23,34 oranında
balçık, % 20,00 oranında killi balçık, % 3,33 oranında kil olduğu belirlenmiştir.
40
Tricholama cinsinin örneklendiği alanların toprakları kaba, orta ve ince
tekstürlü olarak sınıflandırıldığında ise; % 13,33’ü kaba tekstürlü, % 80,00’i orta
tekstürlü, % 6,67’si ise ince tekstürlü topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Tricholama cinsinin örneklendiği
alanların % 60,00’ı düşük, % 23,33’ü orta ve % 16,67’si yüksek düzeyde organik
madde içeren topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir
toprakla karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Analiz sonuçlarına göre toprak örneklerinin %
60,00’ının kireçsiz, % 3,33’ünün orta kireçli, % 10,00’unun yüksek kireçli, %
20,00’sinin çok yüksek kireçli ve % 6,67’sinin ise aşırı kireçli topraklar sınıfında
olduğu görülmüştür. Bu alanlarda az kireçli toprağa sahip bir alana rastlanmamıştır.
Toprak Reaksiyonu: Bu cinse ait örnek alanların % 6,67’si hafif asit, %
33,33’ü nötr, % 30,00’u hafif alkali, % 30,00’u ise orta şiddetli alkali topraklara
sahiptirler.
Bu değerlere göre Tricholama cinsinin örneklendiği alanların topraklarının
% 6,67’si asidik, % 33,33’ü nötr ve % 60,00’ı bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Örnekleme yapılan alalanlara ait toprakların tamamı
tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; Tricholama
cinsinin örneklendiği alanlarının; % 50,00’sinin çok düşük, % 23,33’ünün düşük, %
13,34’ünün orta, % 10,00’unun yüksek ve % 3,33’ünün çok yüksek total azot içeren
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir.
Fosfor: Topraktaki fosfor seviyelerinin % 80,00 oranında çok düşük, %
3,33 oranında düşük, % 6,67 oranında orta ve % 10,00 oranında yüksek olduğu
tespit edilmiştir.
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 26,67’sinin çok düşük, %
23,33’ünün düşük, % 23,33’ünün orta, % 26,67’sinin yüksek potasyum ihtiva eden
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde potasyum
içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Tricholama cinsinin örneklendiği alanların hiçbirinde çok düşük
ve düşük kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu toprakların %
16,67’si orta, % 36,67’si yüksek kalsiyum ihtiva ederken; % 46,66’sı çok yüksek
kalsiyum içermektedir.
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük ve çok yüksek seviyelerde magnezyum içeren bir toprağa rastlanmamıştır.
Alanların % 16,67’si düşük, % 63,33’ü orta, % 20,00’si yüksek seviyede
magnezyum ihtiva eden topraklara sahiptir.
41
Sodyum: Tricholama cinsinin örneklendiği alanların topraklarının sodyum
içeriklerinin % 76,67 oranında çok düşük ve % 23,33 oranında düşük düzeyde
olduğu tespit edilmiştir. Orta, yüksek ve çok yüksek seviyede sodyum içeren bir
alan yoktur.
Chroogomphus
Chroogomphus cinsinin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, Chroogomphus cinsinin
örneklendiği alanların toprak türünün; % 51,72 oranında kumlu balçık, % 3,45
oranında kumlu killi balçık, % 31,03 oranında Balçık, % 10,35 oranında killi balçık,
% 3,45 oranında kil olduğu belirlenmiştir.
Chroogomphus cinsinin örneklendiği alanların toprakları kaba, orta ve ince
tekstürlü olarak sınıflandırıldığında ise; % 13,79’u kaba tekstürlü, % 79,31’i orta
tekstürlü, % 6,90’ı ise ince tekstürlü topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Örnek alınan alanların % 62,07’si
düşük, % 17,24’ü orta ve % 20,69’u yüksek düzeyde organik madde içeren
topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir toprakla
karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Örnekleme alanlarının; % 62,07’sinin kireçsiz,
% 3,45’inin orta kireçli, % 10,34’ünün yüksek kireçli, % 20,69’unun çok yüksek
kireçli ve % 3,45’inin ise aşırı kireçli topraklar sınıfında olduğu görülmüştür. Bu
alanlarda az kireçli toprağa sahip bir alana rastlanmamıştır.
Toprak Reaksiyonu: Bu cinse ait örneklerin toplandığı alanların %
13,79’u hafif asit, % 34,48’i nötr, % 20,69’u hafif alkali, % 31,04’ü ise orta şiddetli
alkali topraklara sahiptirler.
Bu değerlere göre Chroogomphus cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının % 13,79’u asidik, % 34,48’i nötr ve % 51,73’ü bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Chroogomphus cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının tamamı tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu;
Chroogomphus cinsinin örneklendiği alanlarının; % 48,28’inin çok düşük, %
20,69’unun düşük, % 17,24’ünün orta, % 10,34’ünün yüksek ve % 3,45’inin çok
yüksek total azot içeren topraklara sahip olduğu belirlenmiştir.
Fosfor: Chroogomphus cinsinin örneklendiği alanların topraklarının fosfor
seviyelerinin % 82,76 oranında çok düşük, % 3,45 oranında düşük, % 3,45 oranında
orta ve % 10,34 oranında yüksek olduğu tespit edilmiştir.
42
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 31,03’ünün çok düşük,
% 27,59’unun düşük, % 31,03’ünün orta, % 10,35’inin yüksek potasyum ihtiva
eden topraklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde
potasyum içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Chroogomphus cinsinin örneklendiği alanlarının hiçbirinde çok
düşük kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu toprakların %
3,45’i düşük, % 17,24’ü orta, % 31,03’ü yüksek kalsiyum ihtiva ederken; % 48,28’i
çok yüksek kalsiyum içermektedir.
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük ve çok yüksek seviyelerde magnezyum içeren bir toprağa rastlanmamıştır.
Alanların % 6,90’ı düşük, % 72,41’i orta, % 20,69’u yüksek seviyede magnezyum
ihtiva eden topraklara sahiptir.
Sodyum: Chroogomphus cinsinin örneklendiği alanların topraklarının
sodyum içeriklerinin % 93,10 oranında çok düşük ve % 6,90 oranında düşük
düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Orta, yüksek ve çok yüksek seviyede sodyum
içeren bir alan yoktur.
Inocybe
Inocybe cinsinin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, Inocybe cinsinin örneklendiği
alanların toprak türünün; % 50,00 oranında kumlu balçık, % 11,11 oranında kumlu
killi balçık, % 22,22 oranında balçık, % 16,67 oranında killi balçık olduğu
belirlenmiştir.
Inocybe cinsinin örneklendiği alanların toprakları kaba, orta ve ince
tekstürlü olarak sınıflandırıldığında ise; % 22,22’si kaba tekstürlü, % 72,22’si orta
tekstürlü, % 5,56’sı ise ince tekstürlü topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Inocybe cinsinin örneklendiği
alanların % 61,11’i düşük, % 27,78’i orta ve % 11,11’i yüksek düzeyde organik
madde içeren topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir
toprakla karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Inocybe cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının; % 72,22’sinin kireçsiz, % 5,56’sının orta kireçli, % 11,11’inin çok
yüksek kireçli ve % 11,11’inin ise aşırı kireçli topraklar sınıfında olduğu
görülmüştür. Bu alanlarda az kireçli ve yüksek kireçli topraklara sahip alanlara
rastlanmamıştır.
Toprak Reaksiyonu: Bu cinse ait örnek alanların % 11,11’i hafif asit, %
44,44’ü nötr, % 22,22’si hafif alkali, % 22,22’si ise orta şiddetli alkali topraklara
sahiptirler.
43
Bu değerlere göre Inocybe cinsinin örneklendiği alanların topraklarının %
11,11’i asidik, % 44,44’ü nötr ve % 44,44’ü bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Inocybe cinsinin örneklendiği alanların topraklarının
tamamı tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; Inocybe
cinsinin örneklendiği alanlarının; % 50,00’sinin çok düşük, % 27,77’sinin düşük, %
11,11’inin orta, % 5,56’sının yüksek ve % 5,56’sının çok yüksek total azot içeren
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir.
Fosfor: Inocybe cinsinin örneklendiği alanların topraklarının fosfor
seviyelerinin % 77,18 oranında çok düşük, % 5,55 oranında orta ve % 16,67
oranında yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu alanlarda düşük düzeyde fosfor içeren
bir alana rastlanmamıştır.
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 22,22’sinin çok düşük, %
27,78’inin düşük, % 33,33’ünün orta, % 16,67’sinin yüksek potasyum ihtiva eden
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde potasyum
içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Inocybe cinsinin örneklendiği alanlarının hiçbirinde çok düşük
ve düşük kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu toprakların %
16,67’si orta, % 38,89’u yüksek kalsiyum ihtiva ederken; % 44,44’ü çok yüksek
kalsiyum içermektedir.
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük ve düşük seviyelerde magnezyum içeren bir toprağa rastlanmamıştır.
Alanların , % 83,33’ü orta, %11,11’i yüksek ve % 5,56’sı çok yüksek seviyede
magnezyum ihtiva eden topraklara sahiptir.
Sodyum: Inocybe cinsinin örneklendiği alanların topraklarının sodyum
içeriklerinin % 94,44 oranında çok düşük ve % 5,56 oranında düşük düzeyde
olduğu tespit edilmiştir. Orta, yüksek ve çok yüksek seviyede sodyum içeren bir
alan yoktur.
Amanita
Amanita cinsinin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, Amanita cinsinin örneklendiği
alanların toprak türünün; % 23,53 oranında kumlu balçık, % 23,53 oranında kumlu
44
killi balçık, % 17,65 oranında balçık, % 29,41 oranında killi balçık, % 5,88
oranında kil olduğu belirlenmiştir.
Bu alanların toprakları kaba, orta ve ince tekstürlü olarak
sınıflandırıldığında ise; % 82,35’i orta tekstürlü, % 17,65’i ise ince tekstürlü
topraklar sınıfında yer alırken kaba tekstürlü sınıfa giren bir alan tespit
edilmemiştir.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Örnek alınan alanların % 76,47’si
düşük, % 23,53’ü orta düzeyde organik madde içeren topraklara sahiptir. Bu
alanlarda yüksek ve çok yüksek düzeyde organik maddeli toprağa sahip bir alana
rastlanmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Amanita cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının; % 47,06’sının kireçsiz, % 17,65’inin yüksek kireçli, % 23,53’ünün
çok yüksek kireçli ve % 11,76’sının ise aşırı kireçli topraklar sınıfında olduğu
görülmüştür. Bu alanlarda az ve orta kireçli toprağa sahip bir alana rastlanmamıştır.
Toprak Reaksiyonu: Bu cinse ait örnek alanların % 23,54’ü hafif asit, %
11,76’sı nötr, % 5,88’i hafif alkali, % 58,82’si ise orta şiddetli alkali topraklara
sahiptirler.
Bu değerlere göre Amanita cinsinin örneklendiği alanların topraklarının %
23,54’ü asidik, % 11,76’sı nötr ve % 64,70’i bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Amanita cinsinin örneklendiği alanların topraklarının
tamamı tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; Amanita
cinsinin örneklendiği alanlarının; % 52,94’ünün çok düşük, % 35,29’unun düşük, %
11,77’sinin orta düzeyde total azot içeren topraklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu
alanlarda yüksek ve çok yüksek düzeyde azot içeren bir alana rastlanmamıştır.
Fosfor: Amanita cinsinin örneklendiği alanların topraklarının fosfor
seviyelerinin % 94,12 oranında çok düşük ve % 5,88 oranında yüksek olduğu tespit
edilmiştir. Bu alanlarda düşük ve orta düzeyde fosfor içeren bir alana
rastlanmamıştır.
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 11,77’sinin çok düşük, %
29,41’inin düşük, % 35,29’unun orta, % 23,53’ünün yüksek potasyum ihtiva eden
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde potasyum
içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Amanita cinsinin örneklendiği alanlarının hiçbirinde çok düşük
kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu toprakların % 5,88’i
düşük, % 5,88’i orta, % 23,53’ü yüksek kalsiyum ihtiva ederken; % 64,71’i çok
yüksek kalsiyum içermektedir.
45
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük ve çok yüksek seviyelerde magnezyum içeren bir toprağa rastlanmamıştır.
Alanların % 5,88’i düşük, % 76,47’si orta, % 17,65’i yüksek seviyede magnezyum
ihtiva eden topraklara sahiptir.
Sodyum: Amanita cinsinin örneklendiği alanların topraklarının sodyum
içeriklerinin % 82,35 oranında çok düşük ve % 5,88 oranında düşük ve %11,77
oranında orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Yüksek ve çok yüksek seviyede
sodyum içeren bir alan yoktur.
Hebeloma
Hebeloma cinsinin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, Hebeloma türlerinin
örneklendiği alanların toprak türünün; % 18,18 oranında kumlu balçık, % 18,18
oranında kumlu killi balçık, % 27,27 oranında balçık, % 27,27 oranında killi balçık,
% 9,10 oranında kil olduğu belirlenmiştir.
Örneleme alanlarındaki toprakları kaba, orta ve ince tekstürlü olarak
sınıflandırıldığında ise; % 90,90’ı orta tekstürlü, % 9,10’u ise ince tekstürlü
topraklar sınıfında yer alırken kaba tekstürlü sınıfa giren bir alan tespit
edilmemiştir.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Hebeloma türlerinin örneklendiği
alanların % 54,55’i düşük, % 36,36’sı orta ve % 9,09’u yüksek düzeyde organik
madde içeren topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir
toprakla karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Hebeloma cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının; % 63,64’ünün kireçsiz, % 9,09’unun yüksek kireçli, % 18,18’inin çok
yüksek kireçli ve % 9,09’unun ise aşırı kireçli topraklar sınıfında olduğu
görülmüştür. Bu alanlarda az ve orta kireçli toprağa sahip bir alana rastlanmamıştır.
Toprak Reaksiyonu: Bu cinse ait örnek alanların % 18,18’i hafif asit, %
27,27’si nötr, % 18,18’i hafif alkali, % 36,37’si ise orta şiddetli alkali topraklara
sahiptirler.
Bu değerlere göre Hebeloma cinsinin örneklendiği alanların topraklarının %
18,18’i asidik, % 27,27’si nötr ve % 54,55’i bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Hebeloma cinsinin örneklendiği alanların topraklarının
tamamı tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; Hebeloma
cinsinin örneklendiği alanlarının; % 54,55’inin çok düşük, % 9,09’unun düşük, %
46
27,27’sinin orta ve % 9,09’unun yüksek düzeyde total azot içeren topraklara sahip
olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde azot içeren bir alana
rastlanmamıştır.
Fosfor: Hebeloma cinsinin örneklendiği alanların topraklarının fosfor
seviyelerinin % 72,73 oranında çok düşük, % 9,09 oranında orta ve % 18,18
oranında yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu alanlarda düşük düzeyde fosfor içeren
bir alana rastlanmamıştır.
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 27,28’inin çok düşük, %
18,18’inin düşük, % 1818’inin orta, % 36,36’sının yüksek potasyum ihtiva eden
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde potasyum
içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Hebeloma cinsinin örneklendiği alanlarının hiçbirinde çok
düşük, düşük ve orta seviyede kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla
karşılaşılmamıştır. Bu toprakların % 45,45’i yüksek kalsiyum ihtiva ederken; %
54,55’i çok yüksek kalsiyum içermektedir.
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük ve çok yüksek seviyelerde magnezyum içeren bir toprağa rastlanmamıştır.
Alanların % 9,09’u düşük, % 63,64’ü orta, % 27,27’si yüksek seviyede magnezyum
ihtiva eden topraklara sahiptir.
Sodyum: Hebeloma cinsinin örneklendiği alanların topraklarının sodyum
içeriklerinin % 90,91 oranında çok düşük ve % 9,09 oranında orta düzeyde olduğu
tespit edilmiştir. Düşük, yüksek ve çok yüksek seviyede sodyum içeren bir alan
yoktur.
Laccaria
Laccaria cinsinin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, Laccaria cinsinin örneklendiği
alanların toprak türünün; % 90,90 oranında kumlu kalçık ve % 9,10 oranında balçık
olduğu belirlenmiştir.
Laccaria cinsinin örneklendiği alanların toprakları kaba, orta ve ince
tekstürlü olarak sınıflandırıldığında ise; toprakların tamamının orta tekstürlü
topraklar sınıfında yer aldığı tespit edilmiştir.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Laccaria cinsinin örneklendiği
alanların % 54,55’i düşük, % 27,27’si orta ve % 18,18’i yüksek düzeyde organik
madde içeren topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir
toprakla karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Laccaria cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının tamamının kireçsiz topraklar sınıfında yer aldığı tespit edilmiştir. Bu
47
alanlarda az, orta, yüksek, çok yüksek ve aşırı kireçli toprağa sahip bir alana
rastlanmamıştır.
Toprak Reaksiyonu: Bu cinse ait örnek alanların % 36,36’sı hafif asit, %
36,36’sı nötr, % 27,28’i hafif alkali topraklara sahiptirler. Bu alanlarda orta şiddetli
alkali toprak reaksiyonuna sahip bir alana rastlanmamıştır.
Bu değerlere göre Laccaria cinsinin örneklendiği alanların topraklarının %
36,36’sı asidik, % 36,36’sı nötr ve % 27,28’i bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Laccaria cinsinin örneklendiği alanların topraklarının
tamamı tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; Laccaria
cinsinin örneklendiği alanlarının; % 54,55’inin çok düşük, % 9,09’unun düşük, %
18,18’inin orta ve % 18,18’inin çok yüksek düzeyde total azot içeren topraklara
sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda yüksek düzeyde azot içeren bir alana
rastlanmamıştır.
Fosfor: Laccaria cinsinin örneklendiği alanların topraklarının fosfor
seviyelerinin % 81,82 oranında çok düşük, % 9,09 oranında düşük ve % 9,09
oranında yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu alanlarda orta düzeyde fosfor içeren
bir alana rastlanmamıştır.
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 36,36’sının çok düşük, %
18,18’inin düşük, % 45,46’sının orta seviyede potasyum ihtiva eden topraklara
sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda yüksek ve çok yüksek düzeyde potasyum
içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Laccaria cinsinin örneklendiği alanlarının hiçbirinde çok düşük
kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu toprakların % 9,09’u
düşük, % 18,18’i orta, % 63,64’ü yüksek kalsiyum ihtiva ederken; % 9,09’u çok
yüksek kalsiyum içermektedir.
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük, düşük ve çok yüksek seviyelerde magnezyum içeren bir toprağa
rastlanmamıştır. Alanların , % 90,91’i orta, % 9,09’u ise yüksek seviyede
magnezyum ihtiva eden topraklara sahiptir.
Sodyum: Laccaria cinsinin örneklendiği alanların topraklarının sodyum
içeriklerinin tüm alanlarda çok düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Düşük,orta,
yüksek ve çok yüksek seviyede sodyum içeren bir alan yoktur.
Hygrophorus
Hygrophorus cinsinin örneklendiği alanların topraklarının özellikleri
sınıflandırılarak incelendiğinde;
48
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, Hygrophorus cinsinin
örneklendiği alanların toprak türünün; % 90,00 oranında kumlu balçık ve % 10,00
oranında balçık olduğu belirlenmiştir.
Bu alanların toprakları kaba, orta ve ince tekstürlü olarak
sınıflandırıldığında ise; toprakların tamamının (%100,00) orta tekstürlü topraklar
sınıfında yer aldığı tespit edilmiştir.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Örnekleme alanlarının % 50,00’si
düşük, % 30,00’u orta ve % 20,00’si yüksek düzeyde organik madde içeren
topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir toprakla
karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Örnek alınan alanların topraklarının
%90,00’ının kireçsiz ve % 10,00’unun az kireçli topraklar sınıfında yer aldığı tespit
edilmiştir. Bu alanlarda orta, yüksek, çok yüksek ve aşırı kireçli toprağa sahip bir
alana rastlanmamıştır.
Toprak Reaksiyonu: Bu cinse ait örnek alanların % 10,00’u hafif asit, %
60,00’ı nötr, % 30,00’u hafif alkali topraklara sahiptirler. Bu alanlarda orta şiddetli
alkali toprak reaksiyonuna sahip bir alana rastlanmamıştır.
Bu değerlere göre Hygrophorus cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının % 10,00’u asidik, % 60,00’ı nötr ve % 30,00’u bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Hygrophorus cinsinin örneklendiği alanların
topraklarının tamamı tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; Hygrophorus
cinsinin örneklendiği alanlarının; % 50,00’sinin çok düşük, % 10,00’unun düşük, %
20,00’sinin orta ve % 20,00’sinin yüksek düzeyde total azot içeren topraklara sahip
olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda çok yüksek düzeyde azot içeren bir alana
rastlanmamıştır.
Fosfor: Örnekleme yapılan alanların topraklarının fosfor seviyelerinin %
70,00 oranında çok düşük, % 10,00 oranında düşük, % 10,00 oranında orta ve %
10,00 oranında yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Potasyum: Bu cinsin örneklendiği alanlarının; % 40,00’ının çok düşük, %
20,00’sinin düşük, % 20,00’sinin orta seviyede potasyum ihtiva eden topraklara
sahip olduğu belirlenmiştir. Bu alanlarda yüksek ve çok yüksek düzeyde potasyum
içeren bir alana rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Hygrophorus cinsinin örneklendiği alanlarının çok düşük, düşük
ve çok yüksek kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu
toprakların % 10,00’u orta, % 90,00’ı yüksek kalsiyum içermektedir.
49
Magnezyum: Analiz sonuçlarına göre bu cinsin örneklendiği alanlarda çok
düşük, düşük ve çok yüksek seviyelerde magnezyum içeren bir toprağa
rastlanmamıştır. Alanların, % 90,00’ı orta, % 10,00’u ise yüksek seviyede
magnezyum ihtiva eden topraklara sahiptir.
Sodyum: Hygrophorus cinsinin örneklendiği alanların topraklarının
sodyum içeriklerinin tüm alanlarda çok düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir.
Düşük,orta, yüksek ve çok yüksek seviyede sodyum içeren bir alan yoktur.
Örnekleme alanlarının genel toprak özellikleri
Ektomikorizal mantarların örneklendiği tüm alanların topraklarının
özellikleri sınıflandırılarak incelendiğinde;
Toprak Tekstürü: Analiz sonuçlarına göre, ektomikorizal mantarların
örneklendiği alanların toprak türünün; % 1,37 oranında balçıklı kum, % 49,32
oranında kumlu balçık, % 12,33 oranında kumlu killi balçık, % 17,81 oranında
balçık, % 12,33 oranında killi balçık, % 6,84 oranında kil olduğu belirlenmiştir.
Alanların toprakları kaba, orta ve ince tekstürlü olarak sınıflandırıldığında
ise; % 16,44’ü kaba tekstürlü, % 73,97’si orta tekstürlü, % 9,59’u ise ince tekstürlü
topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Organik Madde Miktarı: Örnekleme alanlarının % 53,42’si
düşük, % 27,40’ı orta ve % 19,18’i yüksek düzeyde organik madde içeren
topraklara sahiptir. Bu alanlarda çok yüksek organik madde içeren bir toprakla
karşılaşılmamıştır.
Toprakların Karbonatları: Ektomikorizal mantarların örneklendiği
alanların topraklarının; % 64,38’inin kireçsiz, % 2,74’ünün az kireçli, % 1,37’sinin
orta kireçli, % 9,59’unun yüksek kireçli, % 17,81’inin çok yüksek kireçli ve %
4,11’inin ise aşırı kireçli topraklar sınıfında olduğu görülmüştür.
Toprak Reaksiyonu: Örnek alanların % 17,81’i hafif asit, % 32,88’i nötr,
% 16,43’ü hafif alkali, % 32,88’i ise orta şiddetli alkali topraklara sahiptirler.
Bu değerlere göre Ektomikorizal mantarların örneklendiği alanların
topraklarının % 17,81’i asidik, % 32,88’i nötr ve % 49,31’i bazik topraklardır.
Toprak Tuzluluğu: Ektomikorizal mantarların örneklendiği alanların
topraklarının tamamı tuzsuz topraklar sınıfında yer almaktadır.
Toprağın Besin Maddeleri
Azot: Analiz sonuçlarına göre yapılan sınıflandırma sonucu; Ektomikorizal
mantarların örneklendiği alanlarının; % 42,47’sinin çok düşük, % 24,65’inin düşük,
% 17,81’inin orta, % 5,48’inin yüksek ve % 9,59’unun çok yüksek total azot içeren
topraklara sahip olduğu belirlenmiştir.
50
Fosfor: Ektomikorizal mantarların örneklendiği alanların topraklarının
fosfor seviyelerinin % 86,30 oranında çok düşük, % 2,74 oranında düşük, % 4,11
oranında orta ve % 6,85 oranında yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Potasyum: Tüm alanların; % 20,55’inin çok düşük, % 26,03’ünün düşük,
% 35,62’sinin orta, % 17,80’inin yüksek potasyum ihtiva eden topraklara sahip
olduğu belirlenmiştir. Alanlarda çok yüksek düzeyde potasyum içeren bir toprağa
rastlanmamıştır.
Kalsiyum: Ektomikorizal mantarların örneklendiği alanlarının hiçbirinde
çok düşük kalsiyum içeriğine sahip bir toprakla karşılaşılmamıştır. Bu toprakların
% 2,74’ü düşük, % 13,70’i orta, % 35,61’i yüksek kalsiyum ihtiva ederken; %
47,95’i çok yüksek kalsiyum içermektedir.
Magnezyum: Örnekleme yapılan alanlarda çok düşük magnezyum içeren
bir toprağa rastlanmamıştır. Alanların % 10,96’sı düşük, % 64,38’i orta, % 23,29’u
yüksek ve % 1,37’si çok yüksek seviyede magnezyum ihtiva eden topraklara
sahiptir.
Sodyum: Ektomikorizal mantarların örneklendiği alanların topraklarının
sodyum içeriklerinin % 78,08 oranında çok düşük, % 16,44 oranında düşük ve %
5,48 oranında orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Yüksek ve çok yüksek seviyede
sodyum içeren bir alan yoktur.
51
5. TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER
Ülkemizde ibreli ve yaprak döken ormanları oluşturan Pinus, Picea, Abies,
Fagus, Betula, Populus, Sedrus ve Quercus gibi cinslerin ektomikoriza
oluşturdukları bilinmektedir (Brundrett et al. 1996; Tarkka, 2000). Sözü edilen
türlerden oluşan orman alanlarında yapılan bir çalışmada, 1 m2’de 60.000-1.200.000
arasında ektomikoriza bulunduğu belirtilmiştir (Jonsson 1988’e atfen Kibar ve
Pekşen, 2007).
Orman alanlarında ölü örtü ve humus çok önemli besin kaynağıdır ve
ektomikorizalar P, N vediğer besin elementlerini bitkilere doğru mobilize
edebilirler (Dell, 2002). Doğada 5000-6000 tür mantarın mikorizal olduğu ve
bunların büyük bir bölümünün de ektomikorizal olduğu tahmin edilmektedir
(Parlade, 2001; Molina and Trappe, 1984). Mikorizal ilişki bitki için besin
elementlerinin ve suyun alınmasında ve taşınmasını kolaylaştırarak ve patojen
enfeksiyonlarının azaltılmasında bitkiye faydalı olmaktadır.
İzmir yöresindeki doğal Kızılçam sahalarında 2005 ve 2006 yılları arasında
72 ektomikorizal mantar türü belirlenmiştir. Ektomikoriza oluşturan cinslerin
çoğunluğu Basidiomycota (45), bir kısmı (18)Ascomycota bir bölümü ise
Zygomycota’ya (2) aittir (Kibar ve Pekşen, 2007; Brundrett 2004; Brundrett 2008).
Proje kapsamında, 21 cinse ait 72 ektomikorizal mantarın sadece bir tanesi
Ascomycota diğerleri Basidiomycota içinde yer almaktadır. Sonuçlarımız
Kızılçamın ektomikorizal mantarlar açısından çeşitlilik gösterdiğini ortaya
koymaktadır.
Toplam 75 sahadan örneklediğimiz ektomikorizal mantarlardan Suillus %
68 ile en üst sıra yer almaktadır. Daha sonra sırasıyla Russula % 66, Lactarius %
46.7, Tricholoma % 40, Chroogomphus % 38.7, Inocybe % 24, Amanita % 22.7
Hebeloma % 14.7, Laccaria % 14.7, Hygrophorus % 13.3, Cortinarius % 10.7,
Boletopsis % 6.7, Rhizopogon % 5.3 , Ramaria % 4 Boletus % 2.7 Sarcopsphera %
2.7, Cantharellus % 1.3 , Geastrum % 1.3 ,Leccinium % 1.3, Leucopaxillus % 1.3
ve Sarcadon % 1.3 oranlarında yayılış göstermiştir.
Tür çeşitliliği açısından değerlendirildiğinde Russula 31 tür ile en fazla
sayıda tür içeren cins olmuştur. Daha sonra sırasıyla, Lactarius ve Tricholoma 5’er
tür, Amanita, Hygrophorus ve Suillus 4’er tür, Rhizopogon, Ramaria, Inocybe ve
Hebeloma 2’şer tür, diğer cinsler ise tek tür içermektedir.
Mleczko, (2004) kalsiyumlu ortamlarda yaşadığı bilinen Clitocybe
inornata, Geastrum minimum, Chroogomphus rutilus, hatta Tricholoma
scalpturatum ve Lycoperdon lividum türlerinin saprobik ve mikorizal özellik
gösterdiğini belirtmiştir.
52
Tricholoma cinsine ait türlerin toplandığı alanların %88.33’ü
Chroogomphus rutilus’e ait alanların da % 79.31’i kalsiyum açısından yüksek ve
çok yüksek olarak değerlendirilmiştir ve bu sonuçlar, Mleczko, (2004)’ün
çalışmasını desteklemektedir.
Russula çeşitlilik açısından birinci sırada olup, yayılış açısından ise ikinci
sırada yer alan önemli bir cinstir. Bu cinsin yayılış alanlarının % 70’inde N miktarı
çok düşük ve düşük, % 16’sında ise orta düzeyde bulunmuştur. Lilleskov (2001) N
girdisinin fazla olduğu koşullarda Russula’nın sporokarp oluşumunun azaldığını
bildirdiği yayını ile elde eldilen sonuçlar uyumludur.
Toplam örnek alanları azot (% 67.12’si çok düşük ve düşük) ve fosfor (%
89.04’ü çok düşük ve düşük) bakımından fakirdir. Mikoriza oluşumunun bu tür
topraklardaki önemi çeşitli yayınlarda vurgulanmıştır. Sonuçlar toprak reaksiyonu
açısından değerlendirildiğinde örnek alanlarının %17.81 asidik, %32.88’i nötr ve %
49.31’i bazik topraklara sahiptir. Bu sonuçlar “ektomikorizal mantarların asidik
koşullarda bazik koşullardan daha fazla bulunmasına” (Haktanır ve Arcak’a atfen
Kibar ve Peşken, 2007) ait literatür bilgisi ile çelişir gibi görünmesine neden
olmaktadır. Ancak mantar yayılışı, yani alandaki tür çeşitliliği ile toprak reaksiyonu
arasında detaylı bir çalışma yapılmamıştır. Ayrıca nötr pH’larda ektomikoriza
oluşumu asit koşullardan daha iyi olmaktadır (Haktanır ve Arcak’a atfen Kibar ve
Pekşen, 2007).
Örnek alanların % 67.12’si çok düşük ve düşük, %10.96’ı orta ve yüksek
değerlerde 21.92’i çok yüksek ve aşırı kireçli bulunmuştur. Bu sonuçlar yüksek
kireç miktarlarının mikoriza oluşumunu engellediği verileriyle uyumludur.
Tamamlanan bu araştırma projesinin sonucunda aşağıdaki tavsiyelerde
bulunabiliriz:
Öncelikle doğal ağaç ve çalı türlerimize özgü ektomikorizal mantarların
belirlenmesi gerekmektedir.
Yararlanılmak istenen mantarın biyolojisi ve konukçu bitkideki etkisi
belirlenmesinin yanı sıra, hangi amaca hizmet edeceğinin bilinmesinde yarar
bulunmaktadır. Bu amaçla, kökten veya şapkadan yapılacak izolasyonla saf
kültürler elde edilerek daha sonra aşı materyali olarak kullanılabilecektir.
Fidanlıklarda her ağaç veya çalı türü için kendi doğal ortamının toprağı
hatta türe özgü kılcal köklerin yer aldığı materyal aşılama amacıyla kullanılabilir.
Orman ekosistemlerinin gelişmesine paralel olarak değişen mikorizal
birlikteliklerin anlaşılmasına yönelik daha ayrıntılı araştırmalara gereksinim vardır.
Orman ekosistemlerinin iklim değişikliklerinden etkilenmesinin bir sonucu
olarak mikorizal birlikteliklerin yapısı ve özellikleri de değişebilmektedir. Ayrıca
53
orman ekosistemlerinin tuttuğu karbon miktarında toprak altındakilerin oranı
azımsanamayacak seviyede olup, bu konunun araştırılması faydalı olacaktır.
54
ÖZET
İZMİR YÖRESİNDEKİ DOĞAL KIZILÇAM ORMANLARINDA
EKTOMİKORİZAL MANTARLARIN BELİRLENMESİ
Bitkilerin mantarlarla kuruduğu simbiyotik ilişki mikoriza olarak
tanımlanmaktadır. Bu ilişkide mantar bitkiden enerji sağlarken bitkiye inorganik
kaynakları sağlamaktadır. Mikorizalar kökte oluşturdukları morfolojik yapıları söz
konusu olduğunda ekto ve endo mikorizalar olmak üzere iki grupta
incelenmektedir. İbreli orman ağaçlarında genellikle ektomikoriza oluşumu
görülmektedir. Ağaç büyümesi üzerine mantarların olumlu etkilerini; daha iyi
mineral tuz beslenmesi, N ve P sağlanmasının kolaylaştırılması, stres toleransı
kazandırılması, toprak patojenlerinden korunma ve suyun daha iyi alınabilmesi gibi
sıralayabiliriz.
Doğal kızılçam (Pinus brutia) sahalarında bulunan ektomikorizal
mantarların belirlenmesi amacıyla yapılan arazi çalışmalarında, örnek alınan toplam
alan sayısı 93, mikorizal mantarların yer aldığı alan sayısı 75 olarak belirlenmiştir.
Proje kapsamında doğal kızılçam sahalarından toplanan mantarlardan 390 örnek tür
düzeyinde, 160 örnek cins düzeyinde teşhis edilmiştir. Toplam tür sayısı 122
olmasına karşın bunlardan ektomikorizal olanlar ise 71 adettir. Ektomikorizal tür
içeren 21 cins belirlenmiştir. Bunlardan Russula teşhis edilen 31 tür ile çeşitlilik
açısından en önemli cins olmakta ve tür çeşitliliği açısından sırasıyla, Lactarius ve
Tricholoma 5’er tür, Amanita, Hygrophorus ve Suillus 4’er tür içermektedir.
Ektomikorizal cinslerin toplam (75) örnek alanlara göre dağılım oranlarına
bakıldığında Suillus % 68 oranıyla en üst sırada yer alırken sırasıyla; Russula %
66,7; Lactarius % 46,7; Tricholoma % 40; Chrogomphus % 38,7; Inocybe % 24;
Amanita % 22; Hebeloma ve Laccaria % 14,7; Hygrophorus % 13,3; Cortinarius %
10,7 diğer cinsler ise % 10’un altında yer almaktadır. Çalışma sırasında bulunan
Leccinium lepidum ülkemizde yeni kayıt olarak belirlenmiştir.
İzmir Orman Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde yer alan doğal kızılçam
sahaları ektomikorizal mantarlar açısından zengin tür çeşitliliğine sahip olduğu
görülmektedir. İleride bunlar arasında en etkili olanların belirlenerek fidanlık
aşamasında kullanılması ve yapılacak ağaçlandırma çalışmalarına katkı sağlaması
yararlı olacaktır.
55
SUMMARY
DETERMINATION OF THE ECTOMYCORRHIZAL FUNGI IN THE
NATURAL TURKISH PINE (Pinus brutia Ten.) IN THE İZMİR REGION
The symbiotic relation between plants and fungi is defined as mychorrhizas.
In this relation, fungus obtains energy from plant and fungus gives inorganic
resources. In terms of morphological structure in the plant roots, the mycorrrizas
could be regarded two groups as ecto- and endomycorrhizas. Ectomycorrhizal
formations usually can be seen in the conifers. The benefits of the fungus to the
trees could be listed as better mineral nutrition, help to acquire phosphorus and
nitrogen, help to gain stress resistance, help to protect from soil pathogens, help to
better water acquire.
In the field works for determining ectomycorrhizal fungi that are found in
natural Turkish pine (Pinus brutia Ten.), the total number of sample sites are 93,
and the number of sites that there are mycorrhizal fungi in them are 75. Totally 390
samples of them were identified as species level, 160 samples of them were
identified as genus level. Although the total fungi species were 122, only 71 of
them were ectomycorrhizal species. 21 genera containing ectomycorrhizal species
were determined. One of them Russula was the most important genus that has 31
species. The other genera were so: both of Lactairus and Tricholoma had 5 species;
each of Amanita, Hygrophorus and Suillus had 4 species.
Distribution of the total number ectomycorrhizal genera to the total 75
sampling sites were investigated. Suillus is at the top with 68%, and Russula was
66.7%, Lactarius was 46.7%, Tricholoma was 40%, Chrogomphus was 38.7%,
Inocybe was 24%, Amanita was 22%, Hebeloma and Laccaria were 14.7%,
Hygrophorus was 13.3%, Cortinarius was 10.7%, and the other genera are 10% and
less. During this project studies, Leccinium lepidum was determined as a new
record for Turkey.
The natural Turkish red pine forests that are in the Izmir Regional
Directorate were seen having as species rich considering ectomycorrhizal fungi. In
the future; it is advised that the most effective fungi species should be determined
among these fungi they should be utilized in the nursery and afforestation areas.
56
KAYNAKLAR
Allen, M. F. 1991 The Ecology of Mycorrhizae. Cambridge Univ. Press,
Cambridge, U.K.
Allı, H. 2005, Aydın yöresinin makrofungusları. Doktora tezi
Anonim, 1993, Soil Survey Division Staff. Soil Survey Manual. Soil Conservation
Service. U.S. Department of Agriculture Handbook 18.
Anonim, 2007a. Understanding A Soil Analysis. AgSource Haris Laboratory
Services. Technical Bulletins.
Anonim, 2007b. Explanation of Exchangeable Cation Analysis and Interpretation.
Soil Survey in NSW.
Breintenbach J. and Kränzlin F., 2000,“ Fungi of Switzerland. Volume 5.,
Agarics 3rd part Cortinariaceae”, Verlag Mykologia, Switzerland, 1-338 .
Breintenbach, J. and Kränzlin F., 1984, “Fungi of Switzerland. Volume 1.,
Ascomycetes”Verlag Mycologia, Switzerland, 1-30 (1984)
Breintenbach, J. and Kränzlin F., 1991, “Fungi of Switzerland. Volume 3.,
Boletes and Agarics 1”, Verlag Mykologia, Switzerland, 1-361 (1991).
Breintenbach, J. and Kränzlin F., 1995, “Fungi of Switzerland. Volume 4.,
Boletes and Agarics 2”, Verlag Mykologia, Switzerland, 1-368.
Bremner, J., M., 1960, Determination of nitrogen in soil by the Kjeldahl
prosedure. Journal of Agricultural Sciences, 55:11-13.
Brundrett, M., 2004, Diversity and clasification of mycorrhizal associations. Biol.
Review. Cambridge Philosophical Society, 79: 473-495
Brundrett, M., Bougher, N., Dell, B., Grove, T., and Malajczyk, N., 1996,
Working with Mycorrhizas in Forestry and Agriculture. Australian Centre
for International Agricultural Research, Canberra, 374pp.
Brundrett,
MC.
2008,
Mycorrhizal
Associations.
http://mycorrhizas.info/index.html. Ziyaret tarihi: 09/10/2008.
Çepel, N., 1985, Toprak Fiziği, İ.Ü. Yayın No : 3313, Orman Fak. Yayın No : 374,
İstanbul
Çolak, A.H., ve Pitterle, a., 1999. Yüksek Dağ Silvikültürü. Cilt 1- Orta Avrupa.
370s.
Dell, B., 2002, Role of Mycorrhizal Fungi in Ecosystems. CMU. Journal Vol. 1(1),
47-60.
57
KAYNAKLAR (Devam)
Diaz, G., Honrubia, M., Garcia, G. and Gutierrez, A. 1996. Caractérisation des
mycorhizes dans des bois de pin d'Alep sur le Sistema Ibérico (Espagne)
Résultats Préliminaires. In: Mycorhization des Plantes Forestières en Milieu
Aride et Semi-aride et la Lutte contre la Désertification dans le Bassin
Méditerranéen/ Mycorrhization of Forest Plants under Arid and Semi-arid
Conditions and Desertification Control in the Mediterranean Basin. Actes
du Séminaire du Groupe de Travail CIHEAM sur L'Utilisation des
Mycorhizes pour la Lutte contre la Désertification dans le Bassin
Méditerranéen (MYCOLUDESME), Zaragoza (Espagne), 15-17 novembre
1995. Cahiers Options Méditerranénnes, Volume 20: 43-50.
Gutierrez A.; Honrubia M.; Morte A.; Díaz G. 1996. Edible fungi adapted to
arid and semi-arid areas. Molecular characterization and in vitro
mycorrhization of micropropagated plantlets In: Mycorhization des Plantes
Forestières en Milieu Aride et Semi-aride et la Lutte contre la
Désertification dans le Bassin Méditerranéen/ Mycorrhization of Forest
Plants under Arid and Semi-arid Conditions and Desertification Control in
the Mediterranean Basin. Actes du Séminaire du Groupe de Travail
CIHEAM sur L'Utilisation des Mycorhizes pour la Lutte contre la
Désertification dans le Bassin Méditerranéen (MYCOLUDESME),
Zaragoza (Espagne), 15-17 novembre 1995. Cahiers Options
Méditerranénnes, Volume 20: 139-144.
Gülçur, F., 1974, Toprağın Fiziksel ve Kimyasal Analiz Metodları, İ.Ü. Yayın
No:1970, Orman Fakültesi Yayın No : 201, İSTANBUL
Habte, M. and Osorio, N.W. 2001. Arbuscular Mycorrhizas: Producing and
Applying Mycorrhizal Inoculum. College of Tropical Agriculture & Human
Resources (CTAHR), University of Hawaii at Manola
Harding., P., Lyon, T., and Tomblin, G., 1996, “How to identify edible
mushrooms”, Harper Collins Publishers, London, 1-192
Harley, J.L and Smith, S.E. 1983 Mycorrhizal Symbiosis. Academic Press,
London, U.K.
Harley, J.L. and Harley, E.l. 1987 A check-list of mycorrhiza in the British flora.
New Phytol. (Suppl.) 105:-102.
http://www.cavehill.uwi.edu/FPAS/bcs/mycorrhizas/types.html Ziyaret tarihi
05/05/2008.
Işıloğlu, M., 1992, Adana ve İçel İl Sınırlarında Yetişen Önemli Yenen ve Zehirli
Mantarlar Üzerine Taksonomik Araştırmalar. Doktora tezi, İnönü
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Malatya.
58
KAYNAKLAR (Devam)
Jackson,M.L., 1958. Soil Chemical Analysis. Prentice-Hall, Inc. Englewood Cliffs,
New Jersey, USA, 498 p.
Jentschke, G. and Godbold, L., 2000, Metal tokxicity and ectomycorrhizas.
Physiologia Plantarum 109: 107-116.
Kacar, B., 1993. Bitki ve Toprağın Fiziksel Analizleri III. A. Ü. Ziraat Fak. Eğitim
Arş. ve Geliştirme Vak. Yay. No:3.
Kantarcı, M. D., 1987, Toprak İlmi, İ. Ü. Yayın No : 3444, Orman Fak. Yayın No
: 387, İstanbul
Kılcı,M., Sayman,M. ve Akbin,G., 2003, Orman Ekosistemi ve Toprak
Etüdü,Orman Bak. Yayın No: 187,İzmir Orman Toprak Lab. Yayın No:17,
İzmir.
Kibar, B. ve Peşken, A. 2007. Ektomikorizanın Tarım ve Ormancılık Bakımından
Önemi. OMÜ Zir. Fak. Dergisi, 2007,22(2):232-238
Largent, D., 1986, “How toIdentify Mushrooms to Genus 1: Macroskopic
Features”, Edinburg Botanical Garden, Mad River pres, Eureka, 28-32.
Lilleskov, E.A., and Bruns, T., 2001. Nitrojen and ectomycorrhizal fungal
communities: what we know, what we need to know. New Phytologist
149(2):156-158.
Lindahl, B., 2001, Nutrient cycling in boreal forest-a mycological perspective:
Studies on phosphorus translocation within and between mycelia of
saprotrophic-and mycorrhizal fungi. Swedish University of Agricultural
Sciences, Upsala, Sweden, (Silvestria 214) 48p.(PhD Thesis).
Marschner, H., and Dell B., 1994, Nutrient uptake in mycorrhizal symbiosis. Plant
and Soil. 159:89-102.
Meotto, F. 1996. Caractérisation des mycorhizes sur le terrain. In: Mycorhization
des Plantes Forestières en Milieu Aride et Semi-aride et la Lutte contre la
Désertification dans le Bassin Méditerranéen. Actes du Séminaire du
Groupe de Travail CIHEAM sur L'Utilisation des Mycorhizes pour la Lutte
contre
la
Désertification
dans
le
Bassin
Méditerranéen
(MYCOLUDESME), Zaragoza (Espagne), 15-17 novembre 1995. Cahiers
Options Méditerranénnes, Volume 20: 33-41
Mleczko, P., 2004. Mycorrhizal and Saprobic Macrofungi of Two Zinc Wastes in
Southern Poland. Acta Biologica Cracoviensia Series Botanica 46:25-38,
2004.
59
KAYNAKLAR (Devam)
Molina, R. and J.M. Trappe. 1984. Mycorrhiza Management in Bareroot
Nurseries. In Duryea. Mary L., and Thomas D. Landis (eds.). 1984. Forest
Nursery Manual: Production of Bareroot Seedlings. Martinus Nijhoff/Dr W.
Junk Publishers. The Hague/Boston/Lancaster, for Forest Research
Laboratory, Oregon State University. Corvallis. 386 p.
Morte, A., Lovisolo, C., Schubert, A., 2000, Effect of drought stres on growth and
water relations of the mycorrhizal association Helianthemum almerienseTerfezia claveryi. Mycorrhiza 10:115-119
Moser, M., 1983, “Keys to Agarics and Boleti”, Gustav Fisher Verlag, Studgart 1535.
Orton, P., Watling, R., 1979, “British Fungus Flora Agarics and Boleti,
Coprinaceae 2: Coprinus”.Royal Botanic Garden, Edinburg, 1-148.
Parlade, J., Cohen, M., Doltra, J., Luque, J., and Pera, J., 2001. Continuous
measurement of stem-diameter growth response of Pinus pinea seedlings
mycorrhizal with Rhizopogon roseolus and submitted to two water regimes.
Mycorrhiza 11:129-136.
Philips1981, R., “Mushroom and other fungi of Great Britain and Europe”, Pan
boks Ltd., London, 1-288 (1981).
Plassard, C. 1996. La mycorhization des plantes forestières en milieu aride et semiaride:nutrition minerale en terrains calcaires. In: Mycorhization des Plantes
Forestières en Milieu Aride et Semi-aride et la Lutte contre la
Désertification dans le Bassin Méditerranéen/ Mycorrhization of Forest
Plants under Arid and Semi-arid Conditions and Desertification Control in
the Mediterranean Basin. Actes du Séminaire du Groupe de Travail
CIHEAM sur L'Utilisation des Mycorhizes pour la Lutte contre la
Désertification dans le Bassin Méditerranéen (MYCOLUDESME),
Zaragoza (Espagne), 15-17 novembre 1995. Cahiers Options
Solak, M. H., Işıloğlu, M., Kalmış, E., ve Allı, H., 2007. Makrofungi of Turkey.
Checklist. İzmir, 254s.
St. John, T. 1992. The Importance of Mycorrhizal Fungi and Other Beneficial
Microorganisms in Biodiversity Project. In: Western Forest Nursery
Associations Meeting at Fallen Leaf Lake, September14-18, 1992. 99-105
Sylvia, D., Fuhrmann, J. J. Hartel, P. G. Zuberer, D. A. 2004. Principles and
Applications of Soil Microbiology, 2/E . M. ISBN-10: 0130941174 ISBN13: 9780130941176 Publisher: Prentice Hall
Sylvia, D., http://cropsoil.psu.edu/sylvia/mycorrhiza.htm (Sylvia 2008)
60
KAYNAKLAR (Devam)
Tagliaferro F. 1996. Evaluation de la mycorhization en pot et en pleine terre:
principes de réglementation. In: Mycorhization des Plantes Forestières en
Milieu Aride et Semi-aride et la Lutte contre la Désertification dans le
Bassin Méditerranéen/ Mycorrhization of Forest Plants under Arid and
Semi-arid Conditions and Desertification Control in the Mediterranean
Basin. Actes du Séminaire du Groupe de Travail CIHEAM sur L'Utilisation
des Mycorhizes pour la Lutte contre la Désertification dans le Bassin
Méditerranéen (MYCOLUDESME), Zaragoza (Espagne), 15-17 novembre
1995. Cahiers Options Méditerranénnes, Volume 20: 63-73.
Tarkka, M., 2000, Developmentaly regulated proteins in Pinus sylvestris roots and
ectomycorrhiza PhD Thesis
Tinker, P.B., Jones, M.D. and Dural, D. M., 1992, A functional comparison of
ecto- and endomycorrhizas. In:Read DJ, Lewis DH, Fitter AH and
Alexander IJ [eds.], Mycorrhizas in ecosystems, 3003-310.CAB
International, Wallingford, UK.
Tüfekçi, S. 2007. Doğal Populasyonlardaki Toros Sediri (Cedrus Libani A.Rich)
Mikorizasının İzole Edilmesi ve Çoğaltılıp Fidan Üretiminde Kullanılması.
Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Toprak Anabilim Dalı.
Doktora Tezi. 161 s
Wilcox, H. E.,1991, Mycorrhizae. In ‘Plant Roots: the Hidden Half’ (Y. Waisel,
A.Eshel and U.Kafkafi, eds), Marcel Dekker, New York. 731-765.
61
EKLER
APPENDICES
Cantharellus cibarius Fr.
62
Sarcasphaera crassa (Santi: Steudel.) Pouz.
Boletopsis leucumelaena (Pers) Fayod.
63
Geastrum sesile (Sowerby) Pouzar.
Rhizopogon luteolus Fr. (Domalan)
64
Rhizopogon roseoulus (Corda) Th. Fr.
Suillus bellini (Inz.) Watl.
65
Suillus bovinus (Pers.) Raussel
Suillus collinitus (Fr.) O. Kuntze
66
Suillus granulatus (L. ex Fr.) O. Kuntze.
Boletus versicolar Rostk
67
Leccinium lepidum
Chrogomphus rutilus (Fr.)
68
Hygrophorus camarophyllus (Alb.& Schwein.) Dumée, Grandjean& Maire
Hygrophorus discoideus (Pers.) Fr.
69
Hygrophorus ebernus (Bull.)Fr.
Hygrophorus ligatus Fr.
70
Laccaria laccata (Scop. ex Fr.) Bk&Br.
Tricholoma caligatum(Viv.)Ricken.
71
Tricholoma equestre (L.) P. Kumm.
Tricholoma fracticum (Britzelm.)Kreisel.
72
Lyophyllum decates (Fr.) Sign
Luecopaxillus giganteus Quél. Kotl.
73
Amanita caesarea (Scop. ex Fr)
Amanita exelsa (Fr.)P.Kumm.
74
Inocybe geophylla (Sow.:Fr.)Kumm.) var geophylla (Pers.) P. Kumm
Inocybe geophylla (Sow.:Fr.) Kumm.) var lilacina (Peck.) Gill
75
Hebeloma aestivale Vesterh.
Ramaria abietina (Pers.) Quél.
76
Ramaria flava (Schaeff.) Quél.
Russula aeruginea Fr
77
Russula amethystina Quél.
Russula atrorubens Quél
78
Russula chloroides var. chloroides (Krombh.) Bres
Russula curtipes F.H. Moller &Jul. Schäff
79
Russula delica Fr.
Russula luteotacta Rea.
80
Russula queletti Fr
Russula rhodopus
81
Russula viscida Kudr.
Lactarius deliciosus (L.) Gray
82
Lactarius deterrimus Gröger.
Lactarius sangiufilus (Paulet) Fr.
83
Lactarius semisangiufilus R. Heim & Leclair.
Lactarius vellereus (Fr.) Fr.
84
EKLER
APPENDICES
Cantharellus cibarius Fr.
62
Sarcasphaera crassa (Santi: Steudel.) Pouz.
Boletopsis leucumelaena (Pers) Fayod.
63
Geastrum sesile (Sowerby) Pouzar.
Rhizopogon luteolus Fr. (Domalan)
64
Rhizopogon roseoulus (Corda) Th. Fr.
Suillus bellini (Inz.) Watl.
65
Suillus bovinus (Pers.) Raussel
Suillus collinitus (Fr.) O. Kuntze
66
Suillus granulatus (L. ex Fr.) O. Kuntze.
Boletus versicolar Rostk
67
Leccinium lepidum
Chrogomphus rutilus (Fr.)
68
Hygrophorus camarophyllus (Alb.& Schwein.) Dumée, Grandjean& Maire
Hygrophorus discoideus (Pers.) Fr.
69
Hygrophorus ebernus (Bull.)Fr.
Hygrophorus ligatus Fr.
70
Laccaria laccata (Scop. ex Fr.) Bk&Br.
Tricholoma caligatum(Viv.)Ricken.
71
Tricholoma equestre (L.) P. Kumm.
Tricholoma fracticum (Britzelm.)Kreisel.
72
Lyophyllum decates (Fr.) Sign
Luecopaxillus giganteus Quél. Kotl.
73
Amanita caesarea (Scop. ex Fr)
Amanita exelsa (Fr.)P.Kumm.
74
Inocybe geophylla (Sow.:Fr.)Kumm.) var geophylla (Pers.) P. Kumm
Inocybe geophylla (Sow.:Fr.) Kumm.) var lilacina (Peck.) Gill
75
Hebeloma aestivale Vesterh.
Ramaria abietina (Pers.) Quél.
76
Ramaria flava (Schaeff.) Quél.
Russula aeruginea Fr
77
Russula amethystina Quél.
Russula atrorubens Quél
78
Russula chloroides var. chloroides (Krombh.) Bres
Russula curtipes F.H. Moller &Jul. Schäff
79
Russula delica Fr.
Russula luteotacta Rea.
80
Russula queletti Fr
Russula rhodopus
81
Russula viscida Kudr.
Lactarius deliciosus (L.) Gray
82
Lactarius deterrimus Gröger.
Lactarius sangiufilus (Paulet) Fr.
83
Lactarius semisangiufilus R. Heim & Leclair.
Lactarius vellereus (Fr.) Fr.
84