Henry Zhao - New Left Review
Transkript
Henry Zhao - New Left Review
KONFÜÇYUS’U TARTIfiMAK* Henry Zhao gh Jean-François Billeter Contre François Jullien Allia, Paris, 2006 Çin felsefesiyle ilgilenen Bat› bilimi uzun süre kendi küçük uzmanlaflm›fl alan›yla, yani sadece -onlar da ilerde kendi ö¤rencilerini e¤itebilsinler diye- birkaç ö¤renciyi e¤iten birkaç bilimciyle s›n›rl› kald›. Onlar sayg›de¤er üniversitelerin muhafaza etmeyi seçtikleri nadir bir tür oluflturmaktayd›. Bu konu, belirtilen kurumlarda oldukça zay›f bir ilgiye mazhar olmaktayd›, d›flar›daysa durum daha vahimdi. fiimdiye kadar bir kütüphane sessizli¤inde olan *) NLR (II) 44, Mart-Nisan 2007. 300 bat› Çinbilim çevrelerinde, Çin’de yaklafl›k bir yüzy›ld›r sürdürülen geleneksel felsefe üzerine bir tart›flman›n alevlenmesi bu yüzden büyük sürpriz oldu. Daha hayret verici olan›, Fransa’n›n en ünlü Çinbilimcisinin, daha k›demli bir Çinbilimci akademisyen taraf›ndan, bizzat bafll›kta ad›n›n an›ld›¤› bir kitapç›kla k›nanmas› oldu. E¤er ben François Jullien olsayd›m, bunu bir onur olarak kabul ederdim. Konfüçyus felsefesi üzerine tart›flmalar› yo¤unlaflt›ran ve Çin’de vücut bulan tutku, elbette güvenli bir mesafede durarak tart›flmay› hayret dolu bak›fllarla izlemeyi al›flkanl›k haline getirmifl yabanc› bilimciler aras›nda tasavvur edilemez gözüküyordu. Ta ki flu ana kadar. Jean-François Billeter’in Contre François Jullien adl› kitap盤›, neredeyse her sayfas›nda yanl›fll›¤a duyulan bir öfkenin yak›c› izlerini tafl›yor. Billeter özellikle on alt›nc› yüzy›l isyanc› düflünürü Li Zhi üzerine, geç Ming idarecileri dönemi ba¤lam›nda yapt›¤› sosyolojik araflt›rmas› ve Daoist klasik Zhuangzi üzerine çal›flmas›yla tan›nan 1939 do¤umlu, Frans›z-‹sviçreli kökenli bir bilimcidir. Cenevre Üniversite’sinde Çinbilim Bölümü’nün kurulmas›nda yer alm›fl ve kendisi de bu bölümde emekli oldu¤u 1999 y›l›na kadar çal›flm›flt›r. Ancak bu öfkeyle yan›p tutuflan metinden gördü¤ümüz üzere, entelektüel hayattan henüz emekli olmam›flt›r. Billeter’›n hedefindeki kifli, François Jullien, daha gösteriflli bir kariyere sahiptir. Halen Paris VII Üniversitesi’nde Çin Felsefesi profesörü olan Jullien, ayn› zamanda Fransa’n›n genel entelektüel hayat›nda tan›nm›fl bir simad›r: Le Monde ve Le Débat’te çal›flmalar›yla ilgili mülakatlar yap›lm›flt›r ve bir dan›flman olarak, Çin’in onlarca biny›ll›k kültürüne dair ‘bir kavray›fla’ sahip olmak isteyen -ki buray› iyice tan›madan Konfüçyus, Sunzi ve Laozi’nin Halk Cumhuriyeti’nden bir kâr elde etmek zor olaca¤›na ikna edilmifl- ifladamlar› ve yat›r›mc›lar nezdinde oldukça ra¤bet görmektedir. 1951 do¤umlu Jullien, L’École Normale Supérieure’de Yunan felsefesi üzerine çal›fl›rken, 1970’lerin bafllar›nda -on befl y›l boyunca kendisiyle yap›lan pek çok mülakatta ve kitaplar›nda aç›klad›¤› gibi- Çin felsefesinin, Avrupa düflüncesinin bütün ‘yayg›n ortak kabulleri’ni tart›flmaya açaca¤› umuduyla Çin çal›flmalar›na geçti. Böylesi bir tart›flma için donan›lacak uygun silah Çin’dir, zira Jullien için Avrupa’n›n ‘büyük öteki’sini oluflturabilecek, tarihi etkilemeye muktedir yegâne kültür Çin kültürüdür: “Arap ve Ya301 hudi dünyalar› ile bizim tarihimiz aras›nda oldukça yak›n bir ba¤ vard›r. Yunanca ile Sanskritçe aras›ndaki ufak tefek farklar› akla getirerek dilbilimsel olarak Hindistan’la da bir ba¤›m›z oldu¤unu unutmayal›m. Avrupa’dan tamam›yla kurtulmak için tek seçene¤imiz Çin’dir: Japon kültürü sadece bunun bir çeflitlemesidir.” 1970’lerde gerçekleflen bu uzmanl›k alan› de¤iflimini, flafl›rt›c› olmayan biçimde fiangay ve Pekin’de geçirilen bir dönem (19751977) ve modern Çin edebiyat›n›n öncü ikonoklast› Lu Xun üzerine bir doktora tezi izledi. 1978-1981 aras›nda Jullien art›k Hong Kong’da resmi atamayla görevdeydi ve 1985 ile 1987 aras›n› da Japonya’da geçirdi. 1989’da Paris’e dönüflünden itibaren oldukça üretken bir evreye girdi: Sonuncusu neredeyse Billeter’e do¤rudan cevap olacak biçimde, afla¤› yukar› her y›l bir kitap ortalamas›yla bugüne de¤in 23 kitap yay›nlad›. Frans›z bas›n› her yay›na oldukça genifl bir yer ay›rd› ve cömert bir onaylamayla karfl›lad›. Kitaplar› pek çok yabanc› dile çevrildi; dört tanesi Çince ve flafl›rt›c› flekilde alt› tanesi de Vietnamca olarak yay›mland›. Jullien’in ilk büyük eseri Process or Creation (Süreç yahut Yarat›l›fl, 1989) on yedinci yüzy›l Konfüçyus felsefecisi Wang Fuzhi üzerine bir çal›flmad›r. Jullien felsefeciyi ‘Çin edebiyat›n›n genel düflünme biçimi’nin asli örne¤i olarak nitelendirir. Kitap ana temalar›n ve Jullien’in daha sonraki bütün çal›flmalar›nda kullanaca¤› ‘mukayeseci’ metodun ayr›nt›l› bir flemas›n› sunar; bu bak›mdan, Jullien’in çal›flmalar›n›n kesin bir tutarl›l›¤› sahip oldu¤u kabul edilebilir. Çin düflüncesi, sadece Avrupa düflüncesinden temelde farkl› de¤il, Jullien’in öne sürdü¤ü üzere, ondan çok daha üstündür. Zira Çin felsefesi ifle ‘yarat›l›fl’ mevhumu yerine ‘süreç’ mevhumuna yo¤unlaflarak bafllad›¤› için, varl›¤a dair bir kambur gibi tafl›nan gizemlerden, dolay›s›yla metafizik tart›flmalardan azade olarak varl›¤›n› sürdürebilir. Kitap Jullien’in h›rsl› ve gelecek vaat eden genç bir akademisyen olarak tan›nmas›n› sa¤lar ve temelde Tanr› mevhumuyla ilgilendi¤i bu eserinden sonra s›rada sanat vard›r. Praise of Blandness (Tevazuya Övgü, 1991) adl› kitab›nda Çin esteti¤inde de¤er verilen ve bizde ço¤unlukla bir ‘tasvir zenginli¤inden yoksunluk’ olarak görülen sadeli¤in, asl›nda pek çok muhtemel çeflitlemeyi ve hatta ‘içsel bir kopufl’u mümkün k›ld›¤›ndan her türlü tasvir zenginli¤inden üstün oldu¤unu iddia eder. Felsefede oldu¤u gibi estetikte de Çin, Avrupa karfl›s›nda aç›k bir biçimde galiptir. 302 1992’de The Propensity of the Things: A History of Efficacy in China (fieylerin Temayülü: Çin’de Etkinin Tarihi) kitab›nda Jullien bir baflka flaflaal› felsefi meseleye parmak basar. Shi harfinin (sözcü¤ünün) tam karfl›l›¤› -sözlük tan›m› ‘iktidar, tesir, nüfuz, güç; veçhe, hâller ve koflullar’› içerecek biçimde- oldukça mu¤lakt›r, Jullien’in bunu yorumlay›fl› ve aç›kça Leibniz’den ödünç ald›¤› bir terimle ‘temayül’ (propensity) olarak çevirmesiyse karmaflaya bir ç›k›fl sunmaktan çok uzakt›r. Takip eden y›l, Figures of Immanence’de (‹çkinli¤in Figürleri) Jullien, “‘tuhaf kitaplar›n en tuhaf›’ olan I-Ching’in felsefi bir okumas›”n› sunar. Bir kez daha içkinlik anlay›fl›yla donanm›fl Çin, aflk›nl›k kurgusuyla bulanm›fl Bat›’yla kap›flt›r›lmakta ve müsabakay› yine Çin kazanmaktad›r. The Book of Changes’de (De¤iflimler Kitab›) ise Jullien’in iddias›, Çin düflüncesinin dünyaya dair gizeme ya da soyutlamaya baflvurmayan bir kavray›fl gelifltirerek, oda¤›na varl›k sorunlar›n› veya Tanr›’y› alan Avrupa düflüncesinin tam z›tt› bir yap›y› teflkil etti¤idir. Bir kez daha, ancak Jullien’in Helenlefltirilmifl ya da Avrupal›laflt›r›lm›fl terimler vas›tas›yla yapt›¤› oldukça serbest yorumlarla, erken Çin felsefesinin üstünlü¤ü aç›klan›r. Oldukça paradoksal görünen böylesi bir okuma, bizzat Jullien taraf›ndan “Çin’i, Yunanistan’a uzanan dolambaçl› bir yol olarak kabul etme” biçiminde aç›klanan entelektüel stratejisinin sinyalini vermektedir. Gerçekten de bir sonraki hacimli kitab› (400 sayfa) Detour and Access: Strategies of Meaning in China and Greece (Dolambaç ve Eriflim: Çin ve Yunanistan’da Anlam Stratejileri, 1995) bu yönde aç›k bir giriflimdir. Kitapta en eski Konfüçyusçu ve Daoist klasikleri -Analects (Seçmeler), Mencius, Laozi, Zhuangzi- ele al›r ve ortak niteli¤i paylaflt›klar›n› keflfeder: söylemin, özcü evrenselliklerle meflgul olmak yerine farkl›l›¤› gelifltirmeyi mümkün k›lacak biçimde muhtemel bak›fl aç›lar›n› biraraya getiren belirsiz bir formu. Böylesi bir ‘dolambaçl›’ yolu yürüyerek, Yunan logos’undan oldukça ötede -ve hatta özellikle k›yaslan›rlarsa bunun ne kadar ‘soyut ve dura¤an’ oldu¤unun görülebilece¤i- bir noktaya ‘eriflmek’ mümkündür. Burada gerek sav gerekse sonuç, Jullien’in çal›flmalar›n›n tipik olgular›d›r. Ziyadesiyle üretken oldu¤u 1995 y›l›nda Jullien bir kitap daha yay›nlad›; bu Mencius ile ayd›nlanmac› bir filozof aras›ndaki hayali bir tart›flmay› okuyucuya sunan A Dialog on Morals’di (Ahlâk Üzerine Bir Diyalog). Ayd›nlanmac› filozof Jullien’in kurgulad›¤› 303 bir tür melez, Pascal, Schopenhauer ve Kant’›n gerçekd›fl› bir birleflimiydi ve onun bilge taraf›ndan alt edildi¤ine tan›k olmak flafl›rt›c› de¤ildi. Çal›flmalar›n›n rotas›n› etikten siyasal ve askeri felsefeye çeviren Jullien, Treatise on Efficacy’de (Etki Üzerine ‹nceleme, 1997) savaflta ya da diplomaside Bat›l›lar›n (Aristoteles, Machiavelli, Clausewitz) Çinlilerden (Sunzi, Hanfeizi, Guiguzi) daha beceriksiz idareciler oldu¤unu keflfetti. Çinliler etkilili¤in öncelikli olarak hareketsizlikle mümkün olac¤›n› düflünürken, Bat›l›lar aç›kça “direniflin üstesinden gelmek için neleri varsa ortaya koyma”ya, yani tüketime güveniyorlard›. 1998 y›l›nda yapt›¤› ve o zamana kadarki kitaplar› aras›nda en çok dile çevrilen çal›flmas› A Sage Has No Ideas’da (Fikri Olmayan Bilge) Jullien, Çinli düflünürlerin ‘fikir’leri de¤il bilgeli¤i kulland›¤›, oysa Bat›l› düflünürlerin soyutlama ve model infla etme faaliyetinde bulundu¤undan dem vurur. Çinliler gerçe¤i do¤an›n sundu¤u flekilde benimser, bu nedenle herhangi bir soyut fikir do¤aya karfl› bir önyarg› tesis eder. Dolay›s›yla bilge bu önyarg›lardan fliddetle uzak dururken, Avrupal›lar bu önyarg›lar› besleyerek kendilerini hakiki felsefeden uzaklaflt›rmaktan baflka bir fley yapmazlar. 2000 y›l›nda Jullien daha önce Tevazuya Övgü’de inceledi¤i ‘tasvir zenginli¤inden yoksunluk’ meselesini daha somut biçimde ele ald›¤› The Impossible Nude’la (‹mkâns›z Ç›plakl›k) estetik alan›na geri döndü. Avrupa kültüründe ç›plakl›k her zaman var olmufltu, ama Çin sanat›n› neredeyse tamamen bu tasvirlerden yoksundu. Bedenin örtülmesine dair bu yaklafl›m fark› felsefi bir mukayeseyi hakl› k›l›yordu ve böylesi bir mukayese de Jullien’i ç›plakl›k tasvirinin günümüze ait bir teflhir biçimi oldu¤u sonucuna götürüyordu; Çin yaklafl›m›, yok olana yapt›¤› vurguyla “ontolojiye hissi bir eriflimi’ mümkün k›l›yordu. 2003’te The Great Image Has No Form’da (Biçimi Olmayan Mükemmel ‹mge) Bat› sanat›n›n nesnenin ‘nesnelli¤i’ni aflmay› saplant› haline getirdi¤ini ve bu yüzden sürekli gerçe¤in hayaletinin peflinden kofltu¤unu, Çin sanat›n›n ise aksine kendini nesnenin d›fl görünüflüyle s›n›rlamad›¤›n› belirtti; ‘mükemmel imge’ gerçekli¤in benzeri olmaktan uzakt›r ve böylece sabit bir biçim içine hapsedilmifl noksanl› bir imge olma tehlikesinden kurtulur. Yukar›da an›lan kitaplar sadece Jullien’in bugüne kadarki çal›flmalar› aras›ndan sundu¤umuz bir seçki. Eklektizm suçlamalar›na 304 karfl›l›k, kendisi de çal›flmalar›n›n ‘birbirlerinden kopuk’ olarak görülebilece¤ini (Le Débat’taki mülakatta oldu¤u gibi) rahatl›kla kabul eder: strateji, tevazu, ahlâk, vs. Ama bunlar “genel olarak Avrupal› akl›n önyarg›lar›na dair temel soruya aç›lan kap›lard›r. Bu ak›lla cepheden savaflamayaca¤›m için elimde tek bir seçenek vard›: bir tür sorunsal a¤› örmek için bir noktadan di¤erine koflmak”. Her kitab›nda, en az›ndan Frans›zca’da muntazam olan birkaç kolay ak›lda kal›r ifadeyi okuyucuya sunarak, Çin felsefesinin çekici bir flekilde farkl› ve yine de anlafl›labilir ve ayr›ca sadece Bat› felsefesinden üstün de¤il, ayn› zamanda Bat›l›lar için oldukça ayd›nlat›c› oldu¤unu göstermeyi baflar›r. Ancak bizler do¤al olarak merak ederiz: E¤er Çin düflüncesi Antik Yunan ya da herhangi bir baflka uygarl›¤›n düflüncesinden çok daha iyiyse, neden baz› Çinliler kendilerinin en muhteflem kültüre sahip oldu¤unu görmeyi baflaram›yorlar? Burada en basitinden Çin’in, Çin için ‘öteki’ olmad›¤› söylenerek ifle bafllanabilir. Billeter ise tam da bu noktadan meseleye dahil olur. Billeter’in karfl›-sald›r›s›, Jullien’i çal›flmalar›n›, Çin’in mutlak ötekili¤i miti üzerine kuran Avrupal› araflt›rmac›lar silsilesinin en sonuncusu olarak tan›mlar. Billeter, Çin’in ‘esas öteki’yi teflkil etti¤ini düflünen di¤er bilimcilerden, Victor Segalen, Marcel Granet, Richard Wilheim ve Pierre Rcykmans’dan al›nt›lar yapar. Ancak bu mitin kökleri Voltaire’e ve on sekizinci yüzy›l›n ‘Çinbilim Ayd›nlanmas›’na kadar geri izlenebilir. Elbette Voltaire ve filozoflar Çin’i, ülkelerinde çat›flt›klar› bir tür idarenin z›tt›n› yans›tan bir ayna olarak kulland›lar. Billeter, Jullien’in bu miti oldu¤u gibi al›p günümüze uyarlad›¤›, ancak bunu yaparken onun siyasal önemini gizledi¤ini iddia eder. Bu tart›flmadaki sav›n›n özünde de bizzat bu iddia yatmaktad›r. Voltaire ve ça¤dafllar› Çin’e dair tasavvurlar›n› bizzat düflmanlar›n›n, yani Cizvitlerin sundu¤u resim üzerinden flekillendirdiler. Cizvitlerin ‹mparatorluk kurumlar›n› ve onlar› flekillendiren Konfüçyus düflüncesini tasvir eden iç aç›c› bir tablo çizme yönünde tutkulu bir maddi ilgileri vard›, zira ‹mparatorlu¤u, bizzat ‹mparatorun flahs› vas›tas›yla yukar›dan dönüfltürmeyi umuyorlard›. Bunun yolu da, aç›klad›klar› üzere, hayret verici biçimde “hanedanlar›n entelektüel evrenine s›çraman›n bir vas›tas›” olan Konfüçyusçuluktan geçmekteydi. Cizvitler, Billeter’e göre, Jullien’nin en son propagandac›s› oldu¤u muhteflem Çin ‘öteki’si mitini yaratanlard›. Billeter’in iddias›, meselenin 305 dü¤üm noktas›n›n, Çin felsefesinin gerek -‹mparatorluk ideolojisi olarak- tarihsel gerekse bugünkü siyasal kullan›mlar›na dair bir kavray›flta oldu¤udur. Billeter ilk sürecin k›sa bir aç›klamas›n› verir. Milattan önce alt›nc› yüzy›lla üçüncü yüzy›l aras›nda Konfüçyusçulu¤un ‘ilk dönemi’ olarak bilinen zamanda, Çin birbiriyle sürekli karfl› karfl›ya kalan çok say›da prensli¤i ve krall›¤›yla bir ülkeden daha çok co¤rafi bir kavramd›. Bu durumu Antik Yunan’la benzerlik gösteriyordu ve yine Yunan’da oldu¤u gibi de¤iflik felsefe okullar› prenslerin ve krallar›n gözüne girebilmek için birbirleriyle rekabet etmektelerdi; Konfüçyus (M.Ö. 551-479) ve onun takip eden müritler kufla¤› bu oldukça çok say›daki okul aras›nda sadece birini teflkil ediyordu. Çin’i Qin hanedanl›¤› (M.Ö. 221-206) alt›nda birlefltirme yönünde ilk deneme k›sa ömürlü ve ac›maz oldu; yöneticiler hukuki çal›flmalar d›fl›nda bütün klasik metinleri yakt›lar. M.Ö. 206’dan itibaren geliflen ikinci denemede, yani Han hanedan› döneminde farkl› bir yaklafl›m getirildi. Han ayn› anda hem bakan hem maiyet hem de filozof olan idarecileri, Billeter’in adland›rd›¤› üzere ‘imparatorluk-öncesi’ Konfüçyusçulu¤u bir kozmolojik ve ahlâki ö¤retiler dizisi olacak flekilde yeniden infla ettiler. ‹dareciler, yeni do¤mufl imparatorlu¤a ideolojik destek olarak hizmet edebilecek bir felsefeye fliddetle ihtiyaç duyuyorlard›. Önceki devrin gaddarca bask›c› ‘hukukçuluk’uyla kaynaflt›rarak -ve asl›nda bunun biraz da üstünü örterek- Han idarecileri böylece Konfüçyusçulu¤un ‘ikinci dönemi’ni bafllatm›fl oldular. Yirminci yüzy›l›n bafllar›nda tamamen alt üst olmadan önce bu erken ideolojiler oldukça baflar›l›yd›lar, öyle ki iki bin y›l› aflk›n bir süre Çin’de imparatorluk kurumlar› ve felsefelerinin kal›c› bir flekilde hayatta kalmas›na yard›mc› oldular. Billeter’in yarg›s›, “bugün ‘Çin medeniyeti’ olarak kabul etti¤imiz fleyin imparatorluk despotizmiyle çok yak›ndan iliflkili oldu¤u” yönündedir –ve aç›kça herhangi bir despotizmle hiçbir iliflkisi bulunmayan ve “Avrupa tarihi boyunca deneyimlenen siyasal özgürlük ve demokrasi”nin kayna¤› olarak hizmet eden Yunan felsefesinin tezat›d›r. Hatta Çin’de saf felsefi kavramlar olarak görünen fleyler, örne¤in -genellikle ‘›l›ml›l›k, orta yol’ olarak çevrilen, ama Jullien ‘düzenleme’ olarak adland›rd›¤›Zhongyong bile, Billeter’in iddia etti¤i üzere, asl›nda kraliyet memurlar›na sunulmufl bir yönetim tekni¤i sunulmufltur. 306 Konfüçyusçulu¤un baflar›l› dönemleri eflit derecede siyasal olmufltur. Güney Song ve Ming hanedanlar› zaman›nda, on ikinci yüzy›ldan on beflinci yüzy›la kadar, Budizm ve Daoizmden etkilenmifl birçok âlim Konfüçyus felsefesinin daha incelikli bir flekilde geliflmesine katk›da bulundular. Bu yeniden canlanma ço¤unlukla ‘üçüncü dönem’ -ya da Bat›’da oldu¤u gibi Neo-Konfüçyusçuluk- olarak an›l›r. Fakat 1644’den itibaren, etnik az›nl›k yönetimlerini meflru k›lma kayg›s›ndaki Mançu hanedanl›¤› imparatorlar›, Konfüçyusçu eti¤in daha tutucu bir türüne baflvurarak onu bir nevi köktenci dogmatizme dönüfltürdüler. Çin’in on dokuzuncu yüzy›lda Bat›’n›n askeri ve kültürel istilas›yla maruz kald›¤› travmatik yüzleflmeden sonra Konfüçyusçuluk genel olarak Çin’in modernleflmesinin önündeki en büyük engel olarak de¤erlendirildi. Ancak yirminci yüzy›l›n ikinci yar›s› onu diriltmeye yönelik pek çok giriflime sahne oldu. Bu çabalar Yeni-Konfüçyusçuluk (Xin Ruxue) olarak bilinir ve genellikle ‘dördüncü dönem’ olarak an›l›r. Dolay›s›yla Jullien’in abart›l› ve siyasal niteli¤i yok edici anlat›lar›na karfl› geçti¤i sald›r›da Billeter’in eli oldukça güçlüdür. Ancak Billeter, Jullien’in, her çal›flmas›nda ‘›skalanm›fl yüzleflme’ye iflaret eden felsefi iddialar›n› çürütmekte biraz zorlanmaktad›r. Jullien baflka bir felsefi gelene¤e ba¤l› oldu¤unu belirtmesine ra¤men, bunun temsilcisi olacak unsurlar›n kendini belli etmesine asla izin vermez: az say›da do¤rudan al›nt› ya da temel metinlerin ayr›nt›l› okumas› vard›r ve ad›n› and›¤› düflünürlere dair bütünlüklü bir ba¤lamsal de¤erlendirme sunmaz. Onun yerine Jullien, tematik bir odaklaflmayla farkl› anlay›fllar aras›nda ifline yarayan› seçip daha az önemli gördü¤ü ya da sav›na ters düflenleri bir kenarda b›rakarak, Çin’deki felsefi manzaran›n homojenlefltirilmifl bir de¤erlendirmesini sunan bir teknik uygular. Jullien’in ayn› zamanda kulland›¤› çeviri yöntemiyle Çin’in ötekili¤i mitini güçlendirmektedir. Dao ya da Shi gibi kavramlar ba¤lamlar›ndan basitçe kopar›l›p baz› New Age’ci yaklafl›k anlamlar› içinde kullan›lamaz. Dao’yu, Jullien’nin yapt›¤› gibi, ‘süreç’ olarak çevirmek, sadece uzman olmayanlar› etkilemekte baflar›l› olan bir yan›lt›c› adland›rmad›r. Çinbilimci Jullien gerçekte Çinli olana ihanet etmekle suçlan›yor. Billeter, belirli baz› sözcüklere odaklanmaktansa bütün ba¤lam›n çevrilmesi gerekti¤ini ve bunun da sadece ifle bir ortak insani deneyimi var sayarak ve temel ‘ayn›l›klar’a dair bir kavray›fl gelifltirerek bafllan›rsa 307 mümkün olabilece¤ini belirtiyor. Billeter’in tart›flt›¤› üzere, Çinlilerin atalar›na dair yüce kanaatleri olmayabilir, zira paradoksal biçimde ‘özgür ve sa¤duyulu olan’ insanlar despotizmden bu kadar da çok hofllanmayabilirler. Jullien’in Çin kavramlar›n› Helenlefltirmesine karfl› ç›kmak için, Billeter Çinlileri ‘aram›zdaki insanlar’ olarak tasvir etmeyi, böylece onlar›n felsefelerini siyasal bak›mdan kavranabilir k›lmaya çal›fl›yor. Erken Çin felsefesini imparatorluk ideolojisi olarak yeniden modellemeye dair de¤erlendirmesini takiben Billeter, bu felsefenin çöküflüne efllik eden entelektüel huzursuzlu¤u tart›flmaya açar. Baz› aç›lardan bu k›s›mlar, bu karmafl›k meselelere ›fl›k tutabilecek biçimde Çinbilim âleminde de¤il de gerçek dünyada yaflayan Çinlilerin tutumlar›na yer vererek onun kitab›n›n en ilgi çekici yan›n› oluflturur. Billeter’e göre, yirminci yüzy›l›n bafllar›nda Dört May›s kufla¤›ndan do¤an modern Çin entelijansiyas›, geleneksel Çin düflüncesine karfl› tutumlar› itibariyle dört fraksiyona ayr›l›r. (Komünist Parti’nin kurucusu Chen Duxiu gibi) radikal ikonoklastlar bunu tamam›yla reddederler; (liberal-flüpheci tarihçi Gu Jigang gibi) elefltirel entelektüeller bunun ‘kutsal’ kayna¤›n› sorgularlar; (ilk Çin felsefesi tarihi yazar› Feng Youlan gibi) mukayeseciler Bat› felsefesiyle mukayese etmeyi denerler; (Konfüçyusçu e¤itmen Qian Mu gibi) püristler bunun kesinlikle mukayese edilemeyece¤inde ›srar ederler, ayn› zamanda bu Bat›’ya anlat›lamaz bir fleydir. Bu dört fraksiyon asl›nda iki kampa ayr›labilir: elefltirenler ve savunanlar. Savunanlar aras›nda hem mukayeseciler hem de püristler, farkl› yaklafl›mlara sahip olsalar da ayn› sonuca ulafl›rlar: Çin’in üstünlü¤ü. Billeter’e göre Jullien, tipik bir mukayesecidir ve Çinli benzerleri gibi, her seferinde Çin felsefesinin di¤er bütün felsefelerden üstün oldu¤u sonucuna var›r. Modern Çin’deki daha sonraki bilimci kuflaklar› aras›nda da hem elefltirenlerin hem savunucular›n halefleri vard›r ve geçen y›llarla birlikte yavafl yavafl sönümlenmesi gereken kap›flma, özellikle Çin’in ekonomik yükseliflinden sonra daha da hararetlenmifltir. Billeter iki genç bilimciden al›nt› yapar. Bir pürist olan Mou Zhongjian, 2005 y›l›nda arkaik Çinceyle yazd›¤› “Büyük Çin Yolu” adl› makalesinde, Bat› medeniyetinin zirveye ulaflt›ktan sonra art›k hem kültürel hem de ekonomik olarak inifle geçti¤ini ve yirmi birinci yüzy›l›n Çin’in olaca¤›n› beyan eder. Yeni ikonoklastlar› temsil eden, Nankai Üniversite308 si’nden Li Dongjun, 2004’te yazd›¤› kitab› Konfüçyus ve Konfüçyusçu Devrimin Kutsanmas›’nda bir temsil sistemi olarak Konfüçyusçulu¤un Çin zihniyeti üzerinde inatç› bir tesiri oldu¤unu ve imparatorlu¤un y›k›lmas›n›n üzerinden bir as›r geçmifl olmas›na ra¤men hâlâ onun ‘tebaa’s›n› “bütünün [toplulu¤un] yarar›na [bireyin] kendinden feragat etme vazifesi”ni yerine getirmeye yönlendirdi¤ini iddia eder. Billeter, Çin’in ‘esas öteki’ oldu¤una dair mitin da¤›t›lmas›na yönelik bir ça¤r› yapar. Çin felsefesini bir ‹mparatorluk ideolojisi olarak kavramak siyasal bir gerekliliktir: “tarihte oynad›¤› rolü küçültmek için de¤il, ona karfl› yaklafl›m›m›z› belirlemek için.” Bu kavray›fl› gelifltirmeye acilen ihtiyaç vard›r, zira “geçmiflte Çin ve Avrupa birbirinden uzak yaflam›fl olsa da, bu kadim ayr›m art›k geçerli de¤ildir. Bugün ayn› tarihsel anla yüzlefliyoruz, birbirimizi anlamal› ve birlikte hareket etmeliyiz.” Bugün öteki miti, Çin ile Bat› aras›ndaki karfl›l›kl› anlay›fl› engellemektedir. Bu bile, sözde amac› bu anlay›fl› gelifltirmek olan Jullien’e verilebilecek yeterli bir cevapt›r. Billeter bunu aç›k aç›k ortaya koyar: “Mukayeseciler daha gönüllü flekilde devlet iktidar›yla uyum sa¤larken, geçmiflte elefltirel düflünceyi destekleyenler siyasal özgürlük ve demokrasiye taraf olurlar.” Contre François Jullien’in sonuncu bölümü olan “Bir Seçim Yapmak Gerek” okuyucuyu bir tutum almaya ça¤›r›r. Billeter’in kitab›n›n bir de¤erlendirmesini sunan ben de san›r›m bu ça¤r›ya icabet etmekten geri durmayaca¤›m. Fakat sadece bu seçenekler aras›ndan m› tercih yapmam›z gerekiyor? Bence gerek Jullien’in geleneksel Çin felsefesinin siyasal niteli¤ini yok edici yaklafl›m›, gerekse Billeter’in -Yunan düflüncesine dayand›rmam›z zor olan, daha çok oldukça yeni bir Avrupa ürünü say›lan- modern liberalizmin ‘evrensel’ standartlar› uyar›nca siyasallaflt›rmas› büyük ölçüde sorunludur. Mesele Çin’in özel ya da evrensel olup olmad›¤› de¤ildir, bir dereceye kadar Çin her ikisi birdendir. Ama Çinlilere tekrar ve tekrar onlar›n kültürünün tek ve benzersiz oldu¤unu -geçmiflte ve halen daha- ve ölümcül Bat› hastal›¤›n› iyilefltirece¤ini anlatmak, basitçe Çinlilerin yarar›na de¤ildir. Böylesi bir tutum Voltaire’in Avrupa’s›nda oldukça popülerdi ve Jullien’inkinde de gayet iyi rol oynayabilir. Fakat Jullien’in son derece bafltan ç›kar›c› bir flekilde resmetti¤i fantastik ötekilik, geçen birkaç yüzy›lda Çin’e zarar verdi. Bugün ötekili¤in istenen bir izdüflümü oldu¤una inanmak için 309 hiçbir sebep yok. Jullien ve di¤er karfl›laflt›rmac›lar›n üstünlük iddialar›n› ne kadar s›k›ca ba¤lamakta olduklar›n› dikkate almadan Çin felsefesi farkl›l›¤›n so¤uk kozas›ndan Bat›’ya do¤ru kaçmal›. Dürüst olmak gerekirse, Jullien felsefenin nerede politikayla kesiflti¤ini gayet iyi biliyor. E¤er kitaplar›ndaki Çin biçimi ‘etkililik/geçerlilik’ tart›flmas› biraz anlafl›lmas› güç olsayd›, en az›ndan Çinli okuyucu için bas›n röportajlar› çok daha fazla kesilirdi. 2005 Le Monde röportaj›nda, ‘89 bahar›nda sadece ö¤rencilerin ve Komünist Parti’de bir k›s›m az›nl›¤›n demokrasi yanl›s› oldu¤unu aç›klam›flt›. Büyük ço¤unluk düzenin korunmas›ndan yanayd›, bunu da donan›m› en iyi olan Çin Komünist Partisi sa¤lard›, böylelikle ço¤unluk çok çal›flmaya ve daha fazla zengin olmaya devam edebilirdi. Çin hükümeti Kültürel Devrim’in sonundan ve karfl›-Maoculaflt›rman›n güç kaybetmesinden sonra ortaya ç›kan patlamaya haz›r durumu nas›l düzenleyece¤ini bilmekteydi. Dedi¤ini yapt›ran bir üslûpla Deng Xiaoping, ekonomik reformlar› konusunda tart›flmalara sürüklenmekten ustaca kaç›nd›, onun yerine, yank› uyand›ran baflar›lar sa¤layan ‘sessiz devrim’i öne sürdü. Jullien Deng’in baflar›s›n›n sebebini Çin ‘etkililik’ kavray›fl›na dayanan stratejik düflünme tarz› olarak aç›klad›. Jullien bile, aç›kça olmasa da, bugün Çin’de felsefenin siyasal nitelikli oldu¤unu kabul eder. Asl›nda, tart›flmaya aç›k flekilde her zamankinden daha siyasal nitelikli demek gerekir. 1980’ler ve 1990’larda, ‘Konfüçyusçulu¤un yeniden dirilifli’ için a¤›rl›kl› olarak ABD’de ders veren Çinli akademisyenlerce tutulan güçlü bir hareket vard›. Bu akademisyenler Weberci püritenizmle k›yaslanabilir Konfüçyusçu çal›flma eti¤inin Uzak Do¤u ülkelerinde kapitalizmin kazand›¤› görülmeye de¤er baflar›lar›n arkas›nda yatt›¤›n› ileri sürüyorlard›. Harward’dan Du Weiming bu hareketin önder y›ld›z›yd›. “‹lk baflta,” diyordu, “Uzak Do¤u ülkelerinde güçlü ekonomi ve devlet aras›nda bir iflbirli¤i vard›r ve ikinci olarak, demokrasi, elitizm/seçkincilik ve ahlâki e¤itim aras›nda da iflbirli¤i vard›r ve son olarak bireylerin kendi kiflisel kazan›mlar›n› talep etmelerine izin verilmesine ra¤men, çok kuvvetli bir tak›m ruhu vard›r.” Du Weiming, s›kl›kla bu ülkelerdeki flirketlerin ço¤unun aile baz›nda çal›flt›¤›n›, bu yüzden Bat›l› rakiplerinden daha etkili/verimli (Jullien gurur duyard›) oldu¤unu belirtir. 1990’lar›n ‘yeniden canlanmas›,’ her nas›lsa, 1997’de aniden patlayan ve Ejderha Yolu (ya da Konfüçyusçulu¤un etki alan›) ola310 rak adland›r›lan, Singapur’dan Japonya ve Güney Kore’ye kadarki alan boyunca h›zl›ca yay›lan Asya krizi taraf›ndan sar›n›p sarmaland›; bu da ekonomilerinin k›r›lganl›¤›n› gösterdi ve baz› durumlarda bu ülkelerin siyasal durumlar›n› da. Ne var ki geçmifl y›llarda bir baflka hareket, guoxue re ya da ‘yerel felsefe atefli’ Çin anakaras›n› bozk›r atefli gibi kas›p kavurmaktayd›. Felsefeyi popülefltirenler devlet televizyonlar›nda birer y›ld›za dönüfltü, 1980’lerde ABD’de evangelistleri hat›rlatan bir flekilde. Okul ö¤rencilerine Konfüçyus ezberden ö¤retildi, onu anlamak ya da yorumlama ihtiyac› olmadan. 2006’da, Konfüçyus’a olan popüler ilgiyi yeniden canland›rmak için bir dizi çaba vard›. May›s’ta birkaç internet devi ‘ulusal felsefe ustalar›’n›n seçimi için destekleyici oldu; Temmuz’da, fiangay’daki ‘Konfüçyusçu ‹lkokul’un tan›t›m› büyük tart›flmalara yol açt›, ‘standart’ Konfüçyus heykeli ve portresi uluslararas› düzeyde serbest b›rak›ld›, çok say›da bilimci Konfüçyus’un do¤um gününün resmi ‘E¤itmenler Günü’ olarak kabul edilmesi önerisini imzalad›. Birçok hevesli ö¤renci, s›navlar›na girmeden önce Konfüçyus için tütsü yakt› ve onun heykeline tap›nd›, Buda’ya tap›nd›¤›ndan daha fazla, çünkü Buda bilimsel de¤ildi. Güvenilir ve ak›ll›ca bir öneri. Fakat Konfüçyus için bu daha ve daha fazla yapma çabalar› bitip tükenmiyor. Bask›n ç›kacak daha nicelerini de görece¤iz. Jullien, ideallefltirdi¤i erken Çin felsefesinin, kendi ‘atefli’ni masum apolitik bir peçeyle tedarik etmesine yard›m edebilece¤ini fark edememifl olabilirdi. Hükümetin ‘yerel felsefe atefli’ne dair tutumu belirsiz olmaktad›r. Kurucular›n hepsi ikonoklast olmas›na ra¤men, Komünist Parti bu konuyu 1980’lerden itibaren tart›flmaya açm›flt›r. Çin küreselleflmeyi ve uluslararas› rekabeti kendi lehine keflfetmektedir. Asl›nda, flu anda Çin Komünist Partisi, Amerika Birleflik Devletleri, Avrupa ve Rusya’da yükselmekte olan siyasal tecridin ve ekonomik korumac›l›¤›n ipuçlar›na karfl› çok hassast›r. Çin’i kendi içine dönmeye hevesli görmeyiflimizin sebebi de budur. Di¤er taraftan, hükümet kendi yönetimini meflrulaflt›rmak için kitleler aras›nda birlefltirici güç olan milli duygular› düflünmektedir. Otoriteler karars›z kald›klar›ndan, ‘atefl’, flu ana kadar, kitleler ve entelektüeller aras›nda kendili¤inden bir hareket halindedir, halk aras›nda yeni bulunmufl ulusal gurur canland›r›lm›fl ama hükümet taraf›ndan sadece yar›m-a¤›zla desteklenmifltir. Benim yeniden yerleflti¤im fle311 hir, Chengdu’da, insanlar Pazar sabahlar› geleneksel Çin felsefesi üzerine dersleri dinlemek için çay evlerinde toplan›yorlar, ama ideolojik uyar›lar› da dinlemek isterler mi, flüpheliyim. Fakat ‘ateflin’ kendisi, flüphenin ötesinde, kendi gündeminde ideolojik, modern günümüz Çin’inde, de¤erlerin bofllu¤unu doldurmak için bir deneme. Çin’in yükselen ekonomik gücüyle dürtüklenmifl ‘atefl’ h›zla geliflecek. Bu yüzden Billeter’in gündeme getirdi¤i meseleler bu çok önemli. Ötekilik üzerindeki felsefi spekülasyon, bir kere afl›r›ya kaçt› m›, riskler tehlikeli bir flekilde çekici hale gelmekte. Farkl›l›¤› tan›nmaz ve ulafl›lmaz bir fleye teslim ederek çeflitlilik cesaretlendirilebilir. Ötekilik bir mite dönüfltürüldü¤ünde, ne içeride olanlara ne d›flar›da olanlara hizmet edebilir. Frans›z Çinbilimcileri aras›ndaki bu alevli tart›flma, umal›m ki ötekiyi öteki olarak tutma pahas›na daha dolu bir tart›flma aç›s›ndan sadece bir girizgah olsun. (Türkçesi: Aykut Tunç K›l›ç) 312