Federasyon Bülteni - Turkse Federatie Nederland

Transkript

Federasyon Bülteni - Turkse Federatie Nederland
Federasyon Bülteni
Sayı: 34
Ekim 2015
Hollanda Türk Federasyon’un aylık etkinlik ve haber bülteni
Bu sayıda
Gaspıralı, vicdan ve Avrupa Türklüğü
Türk Federasyon teşkilatlanmaya hız
verdi
Ülkücü Şehitler Cengiz Akyıldız ve Fırat
Yılmaz Çakıroğlu anma programları
Önümüzde çok önemli bir fırsat var
Yurdakul Hollanda'da oy istedi
MHP İstanbul Esenyurt seçim bürosuna geçen yıl yapılan saldırıda
hayatını kaybeden Cengiz Akyıldız ve bu sene başında Ege
Üniversitesinde uğramış olduğu saldırı sonucu vefat eden Fırat Yılmaz
Çakıroğlu için Hollanda Türk Federasyon tarafından Amsterdam Mescid -i
Aksa Camii’nde, Enschede Türk Kültür Derneği’nde ve Rotterdam Versam
teşkilatında anma programları düzenlendi. Akyıldız ve Çakıroğlu için
Mevlidi Şerif okutuldu, dualar edildi ve çeşitli konuşmalar yapıldı.
Anma programları şehitler için saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla
başlatıldılar. Sinevizyon gösterilerinin yanı sıra ülkücü şehitlerin hayatları çeşitli
konuşmacılar tarafından katılımcılara aktarıldı.
Amsterdam’da yapılan anma programında teşkilat başkanı Necmi Çelik, Hollanda
Türk Federasyon genel sekreteri Erim Uğurlu ve Hollanda Türk Federasyon eski
genel başkanı Güven İşçi konuşmacı olarak söz aldılar.
Enschede ’de teşkilat başkanı Alpaslan Adıbelli ve Hollanda Türk Federasyon genel
başkanı Murat Gedik’in yanı sıra misafir konuşmacı olarak MHP Antalya milletvekili
Ahmet Selim Yurdakul da programa katkı sağladı.
Rotterdam’da yapılan anma programı ise Versam İlkem Kadın Kolları tarafından
organize edilerek açılış konuşması Hilal Şimşek tarafından yapılmıştır. Murat Gedik
ve MHP genel başkan yardımcısı ve İstanbul milletvekili Edip Semih Yalçın bu
programa konuşmacı olarak katılmışlardır.
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
Hollanda Türk Federasyon hac kafilesi
döndü
Haber Gazetesi röportaj: "Duvarları
yıkacağız, her tarafta olacağız"
Federasyon Bülteni
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
SAYFA 2
Federasyon Bülteni
Gaspıralı, vicdan ve Avrupa Türklüğü
“Her ne yazsan, kalemini üç kuruşluk
kara mürekkebe batırma, yüreğine
batırıp kanınla yaz. Böyle olursa, sözün
her yerde geçer, vicdanlara seslen, aksi
halde ciddiye alınmazsın işte bu
kadar!”
Bu sözler büyük mütefekkir, büyük
Türk önderi İsmail Gaspıralı’ya aittir.
Modernleşme, ilim ve teknoloji gibi
konuların Türk milletine benimsetilmesi için, “Dilde, fikirde, işte
birlik!” ülküsünün hayata geçirilmesi
için, gericilerle mücadeleden hiç
kaçmamış bu dava adamının 20.
yüzyılın başlarında söylemiş olduğu
sözler.
Vicdanlara seslen diyor, zaten Türk
toplumunun yaşamış olduğu sıkıntıların
büyük bir bölümü vicdandan uzak
kalmaktan ibaret değil mi? Belki de
insanımız vicdan kelimesinin anlamını
unuttu ya da unutturuldu, olmaz mı
yani?
“Kişiyi kendi davranışları hakkında bir
yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi
ahlak değerleri üzerine dolaysız ve
kendiliğinden yargılama yapmasını
sağlayan güç” olarak tanımlıyor Türk Dil
Kurumu (TDK) vicdanı. Şimdi fertlere
sorsak vicdan nedir diye kim bilir ne
kadar çeşitli cevaplar alınır?
Verilen
vicdan
tanımlamasında
ahlaktan bahsediliyor. Dar anlamda ele
alırsak bizler ahlakı milli, dini ve manevi
değerlerden oluşan bir kavram olarak
benimseriz.
Aynı TDK bakın vicdan kavramında
“kişinin
kendiliğinden
yargılama
yapmasından bahsediyor. Yargılama
için ne gerekir? Elbette bilgi gerekir.
Bilgi ise nasıl edilebilir? Elbette okumak
ve araştırmakla.
Dönelim tekrar Gaspıralı’ya: “Dünyada
doyulmayan ve doyulmayacak bir şey
varsa, o da bilim ve yetenektir… Bütün
kötülüklerin başı ve nedeni cahilliktir...
Okumalıyız, araştırmalıyız, öğrenmeliyiz... Rahat, mutlu, ileri gitmek istiyorsan, bilgilenmelisin… Bilim deryadır.”
Vicdan, ahlak, bilim, okumak derken iş
döndü dolaştı akıl ve mantığa dayandı.
Yüce Yaradan akıl vermiş, insanoğlunu
da bu sebepten en şerefli yaratık olarak
yaratmış.
Bu
kutlu
değeri
değerlendirmekle O’na var olan vefayı
göstermek hepimizin borcudur.
***
İsmail Gaspıralı Türk milletinin nice
değerlerinden sadece birisi. Onu iyi
okusak, onu iyi araştırsak bilgiden
noksan olan hayatımıza ne güzellikler
katılacaktır.
Onun “Dilde, fikirde, işte birlik!” ülküsü
Bahçesaray-Kırım’dan yükselip bütün
Türk Dünyası’nı kapsamıştır. Onun
Tercüman Gazetesi öyle bir yazı dili
kullanırdı ki Kazan’dan Kafkasya’ya,
Kırım’dan
Türkistan’a
kadar
anlaşılıyordu. Bu şunun kanıtıdır; ülkü
sahibi bir insanın çalışmaları çok büyük
işlere imza atabilir, yeter ki şuur,
samimiyet ve azim olsun.
Bu arada şunu da unutmamak lazım.
Her ülkü sahibi insan her türlü iftiraya
hazırlıklı olmalıdır. Özellikle öyle klişe
olan iftiralar var ki Gaspıralı bunlardan
da nasiplenmiştir. Vermiş olduğu kutlu
mücadelesinden dolayı kafirlikle bile
itham edilmiştir. Oysa “Gaspıralı Türkçü
olduğu kadar da İslamcıydı… Fakat
Gaspıralı’nın İslamcılığı fanatik ve körü
körüne inanmak değildi.” 1
Gaspıralı’nın bütün Türklere ışık olduğu
şu tespitinden de çıkmaktadır. Rus
yönetimi altında yaşayan Müslümanlardan
bahsederken
şöyle
bir
değerlendirmede bulunur: “Müslümanlar Ruslardan habersizdir, onları
tanımıyor, dilini bilmiyor, şehrini
tanımıyor, bilimini öğrenmiyor, basınını
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
izlemiyor. Böyle olduğu için Müslüman
kendi karanlık dünyasına çekiliyor,
kendini kaderine teslim ediyor…."2
Bakın devamında ne diyor: “Rusya
Müslümanları bilime, edebiyata, basına
ve araçlarına sahip değiller. Bu
konularda karşı tarafa da, yani Ruslara,
ciddi görevler düşmekte.” Rusya
Müslümanlarının o dönem %90’ı Türk
olduğundan,
Gaspıralı
Müslüman
politikasını
aynı
zamanda
Türk
politikası olarak kabul etmektedir.
Gaspıralı’nın bu sözlerini bugünümüze
uyarladığımızda Avrupa Türklüğü’ne
nasıl da uymaktadır. Rus yerine Batı
Avrupa ve Müslüman yerine Avrupa
Türklüğünü koyalım. Gaspıralı açıkçası
burada yaşamış olunan topluma uyum
sağlayamamaktan bahsediyor. Aynı
Gaspıralı her zaman asimilasyona da
dikkat çekmekte ve karşı tarafın da
uyum için adımlar atması gerektiğini
dile getirmekte. Fakat uyum için ilk ve
en
önemli
adımın
o
dönem
Müslümanlarda olduğunu dile getirir.
Tıpkı Avrupa Türklerinden ilk ve önemli
adımların atılması gerektiği gibi. Aynı
Gaspıralı milleti uyarır: “Avrupa’nın iyi,
kötü neyi varsa, çocuk gibi elimize
almayalım.
Yetişkin
insan
gibi
araştıralım: Nedir? Ne işe yarar?
Vicdan, hak, adaletin neresinde
duruyor?”
Son sözde Gaspıralı yine vicdandan
bahsediyor ve buna hak ve adaleti
ekliyor. Önünde bulundurmasının
Gaspıralı’nın maneviyata bağlılığı, aklı
her zaman duygusallığın önünde
bulundurmasının
yanında
ileri
görüşlülüğü de her zaman göze
çarpmaktadır: kadına verilmesi gereken
değerler, Müslümanlar için tertiplemiş
olduğu Kurultaylar, eğitimde uygulamış
olduğu yeni sistem ve elbette ortak
Türk alfabesi bunlardan sadece
örneklerdir.
Türkçe konusunda ise onu anlatmaya
zaten gerek yoktur. Bir makalesinde
SAYFA 3
Federasyon Bülteni
der ki: “Türkçesi olan bir kelime yerine
diğer bir dilin sözünden yararlanmak
edebi cinayettir.” 3
Türk birliği konusuna ise nasıl vurgu
yapıyor: “Tatar kavimi mevcut değil,
Tatar dili yoktur! Dilimize ne ad
verilirse verilsin, gerçekte bu dilin adı
Türk dilidir!” 4
Ya Türkün savaşçı Ruhu için ne diyor:
“Savaş zamanı saçlı, saçsız; kadın, erkek
yoktur, asker vardır.”
***
Gaspıralı gibi nice değerlerimiz var
bizim, tarihten atiye ışık olup maalesef
yeterince
tanınmayan.
Gerçi
tanınmamaları için de çalışanlar iyi
çalışmıyorlar değil ya. “Milli aidiyet her
şeyden önce gelir, her şeyden
kutsaldır.” sözünden de anlaşılacağı
gibi Gaspıralı’nın var oluşu elbette
birilerini rahatsız etmeye devam
etmektedir.
Özellikle
Stalin
döneminden itibaren yok edilmek
istenen Gaspıralı’nın fikri ve onun
emanetleri elbet gerektiği gibi Türk
insanına anlatılmalı ve okutulmalıdır.
Onun ileri görüşlülüğü sadece Türk
insanı için değil, bütün insanlık için bir
ışıktır. İşte o ışık her daim yanmalı ve
etrafını ışıtmalıdır. Her şeye rağmen bu
mücadele devam etmelidir, bu
sebepten “Bu dünya umut dünyasıdır,
niye umutsuz olalım?” sorusunu
Gaspıralı her zaman sormuştur.
Büyük mütefekkirin sözüyle bu yazıyı
sonlandıralım:
“Milletin
hangi
düşüncede ve neye yeterli olduğunu
gelecek gösterecek. Bana gelince, siyasi
inanç ve görüşümün temeli, ‘Türkoğlu
Türk’
olduğumdur.
Önce
Türk
olmadıkça ne aristokrat olurum, ne de
demokrat. Ne halkçı olurum, ne
sosyalist. Eğer bana ‘Türklükten,
milletçilik ülküsünden elini çek, mutlu
olursun’ deseler, ben bu tür
mutluluktan mutsuzluğu üstün tutarım.
Benim ben olmamam ne aklıma gelir,
ne vicdanıma sığar.”
Son cümlede yine vicdan ve onu
destekleyen akıl.
H.T.F. Genel Başkanı
Murat Gedik
1
“İsmail Bey Gaspıralı”, Türk Kültürü,
sayı 23, 1964
2
“İsmail Gaspıralı Dünyası” Abid Tahirli,
İleri Yayınları, s 108, 2014
3
“Dil Sorunu”, Tercüman,
sayı 31, 11 Ağustos 1896
4
“Can ve Hayat Sorunu”, Tercüman,
sayı 50, 11 Aralık 1909
Türk Federasyon teşkilatlanmaya hız verdi
Yaz sezonu öncesi Hollanda Türk
Federasyon icra kurulunun aldığı karar
doğrultusunda
Hollanda
Türk
Federasyon Hollanda’da teşkilat ağını
geliştirmek için hız verdi. “Gönül
Sohbetleri” adı altında sürdürülen bu
çalışmayla hedef Hollanda’nın her
yerinde Türk Federasyon’un temsil
edilmesi yatmaktadır.
İcra kurulu üyelerinin Hollanda’nın
muhtelif yerlerinde sohbet programları
düzenleyerek
bu
teşkilatlanma
çalışmalarına katkı sağlamaktadırlar.
Ede,
Veenendaal,
Zaandam,
Gorinchem, Veghel gibi yerlere öncelik
tanınmış olup buralarda en kısa
zamanda temsilciler atanacaktır.
Teşkilatlanma konusunda bir açıklama
yapan genel başkan Murat Gedik:
“Federasyon olarak teşkilatlanma
konusuna gelecek aylarda öncelik
tanıyacağız. Hedefimiz her Türk’ün
bulunduğu yerde Hollanda Türk
Federasyon’un temsil edilmesidir. Bu
binalı bir teşkilat tarafından olur, oba
kapsamında temsil olur ya da ferdi
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
temsilcilik bazında olur.
Ede,
Veenendaal, Zaandam, Gorinchem ve
Veghel gibi yerlerde toplantılar yaptık
ve inşallah en kısa zamanda oralarda
yaşayan insanımızla istişare sonucu
atamaları yapacağız.”
SAYFA 4
Federasyon Bülteni
Önümüzde çok önemli bir fırsat var
Hollanda’ya
gelen
Milliyetçi
Hareket Partisi (MHP) Genel
Başkan
Yardımcısı
İstanbul
Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın,
Türkiye’de
özellikle
muhalif
medyaya yapılan baskıyı kabul
etmediğini söyledi.
TÜRKİYE’DE BASINA BASKIYI ŞİDDETLE
KINIYORUM
‘Ülkenin geleceği için gönül sohbetleri’
programı kapsamında Hollanda’ya
gelen Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili
Prof. Dr. Semih
Yalçın, Türk
Federasyon’un
Rotterdam
Oba
Restoran'ında düzenlediği toplantıda
“Daha önce de Milliyetçi Hareket
Partisi adına muhalif medyanın
susturulmasını kınamıştık. Maalesef
mevcut siyasi iktidar her konuda
olduğu gibi, basın özgürlüğü konusunda
da haddini aştı. Bir dikta rejimi
oluşturdu. Öncelikli olarak basın
mensupları ve işadamlarının üzerlerine
gidiyorlar. Daha öncekileri tenkit
ettiğimiz gibi, bu olayı da Todays
Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent
Keneş’in, polis eşliğinde zapt-u rapt
altına alınmasını, adeta müsadere
edercesine baskın yapılmasını şiddetle
kınıyorum. Bu durum kabul edilecek bir
davranış biçimi değildir. İktidar
korkuları ile hareket eden ve bu
korkuların verdiği yanlışlıkları ön plana
alan ayıplı halini saklamaya çalışan bir
vaziyet içerisinde. Ancak bu baskılar
kendilerini
kurtaramayacak.
MHP
olarak bu durumu tekrar ve tekrar
şiddetle kınıyoruz” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan
Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr.
Semih Yalçın, “Türkiye’de Başbakan da
vesayet altında olduğu için, bu
Cumhurbaşkanı’nın diktası ve vesayeti
altında bir ülke gerçeğini hep birlikte
görüyoruz. Bu nasıl sonlandırılacak.
Önümüzde çok önemli bir fırsat var. 1
Kasım seçimleri. 1 Kasım’da aziz
milletimiz, devlet ve milletimizin bekası
için, ülkenin geleceği adına doğruları
sandıktan çıkarabilmeli. Ne olur ise
olsun, bunlar ile mücadele edebilecek
iktidarın
da
parlamenterler
demokrasinin
seçim
sandığından
çıkması lazım. Biz buna talibiz. MHP
terör dahil bu tür yolsuzlukların, kaba
davranışların, bu dikta heveslilerin
önüne geçmeye ve ülkeyi selamete
götürmeye taliptir. Dolayısıyla 1
Kasım’da halk tarafından verilecek
karar çok önemlidir” ifadesini kullandı.
CUMHURİYETİMİZ
VURULDU
MERKEZİNDEN
Ülkenin kan yerine döndüğüne, AKP
hükümetinin ise okul ve yardım
kuruluşlarına yönelik operasyonlara
ağırlık verdiğine değinen Yalçın,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz kan
yerine döndü. Yangın yeri maalesef. Bir
kaos oluşmaya başladı. Biraz önce de
ifade ettiğim gibi terör örgütlerinin
Ankara’da
bomba
patlatması,
Cumhuriyet’in merkezinden vurulması
anlamına gelir. Terörün Ankara’ya
kadar sirayet etmiş olması, çok tehlikeli
bir vaziyetin oluşması halidir. Bütün
bunlardan kurtulabilmemizin yolu ve
yordamı da Türk milletinin vereceği
oyda, irade beyanında saklıdır. Bu son
terör saldırısından sonra artık 1 Kasım
seçimleri daha da önemlidir. Sizin
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
vasıtanızla milletimize sesleniyoruz. 1
Kasım bu tarih ve bu saatten sonra
daha da önem arz etmeye başlamıştır.
Lütfen bu problemler ile baş edebilecek
siyasi iradeyi, bir iktidarı iş başına
getirsinler. Biz buna talibiz diyoruz.”
ÇÖZÜM SÜRECİNİ BU NOKTAYA
GETİRENLER HESAP VERECEKLER
Eski iki bakan olan Atalay ve Ala’nın son
açıklamaları ile kendilerini aklamaktan
kurtarmayacağını savunan Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih
Yalçın, “Hiç kimse kendilerini 13 yıl
sonra, bu yanlış ve hataların içerisinde
olan,
hiç
bir
yetkili
kendini
kurtaramayacaktır. Nasıl biz 17-25
Aralık yolsuzlukları ile mücadele sözü
verdiysek, çözüm sürecini bu noktaya
getirenler aynı şekilde yargı önünde bu
millete hesap verecekler. Daha doğrusu
hesap vermek zorundalar. Bunu biz
taahhüt ediyoruz. Dikkat ederseniz
koalisyon oluşumunda ilklerimiz de
bunun ifadesidir. MHP’nin bunlar şahsi
istekleri değildir. Daha doğrusu millet
adına konmuş isteklerdir. Dolayısıyla
MHP iktidar olduğu takdirde bütün
bunlar son bulacaktır. Ben bu müjdeyi
şimdiden veriyorum” dedi.
Kaynak: İnterAjans/CHA
SAYFA 5
Federasyon Bülteni
Yurdakul Hollanda'da oy istedi
MHP MYK Üyesi ve Antalya
milletvekili Prof. Dr. Ahmet Selim
Yurdakul,
Hollanda'da
Türk
seçmenlerle buluştu.
Hollanda'da vatandaşlarla bir araya
gelen Antalya milletvekili Prof. Dr.
Ahmet Selim Yurdakul, 5 gün süren
konferans ve gezi programlarını
tamamladı.
1 Kasım 2015 erken genel seçimleri için
Hollanda'da yerleşik 245.548 Türk
seçmen 21-25 Ekim tarihlerinde
Rotterdam ve Amsterdam'da oy
kullanacak.
Erken Seçimin sebebi Cumhurbaşkanı
Erdoğan'dır
Hollanda'da erken seçimle ilgili soruları
yanıtlayan Yurdakul, 7 Haziran seçimleri
sonrası
ülkede
koalisyonu
istemeyen kişinin Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ifade
ederek her söz açıldığında 'milli iradeye
saygı' diyenlerin 7 Haziran seçimlerinde
sandıktan çıkan milli iradeye saygı
göstermediğini kaydetti. MHP olarak
her zaman milli iradeye saygı gösterdiklerini belirten Yurdakul, Hollanda'da
yaşayan vatandaşlara yaptığı açıklamada, “Milli iradeye saygısı olmayan ve
bunu kabul etmeyen bir tek kişi vardır.
O da maalesef Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan'dır. Zaten
Erdoğan'ın görevlendirdiği Başbakan
Ahmet Davutoğlu'nun hiçbir partiye
koalisyon teklifi götürmediği de
anlaşılmıştır.” dedi.
Türkiye'nin kaderini belirleyecek olan
seçimler yurtdışında daha erken
tarihlerde icra edilecek.
Tüm Türkiye'nin heyecanla beklediği
seçimlerin kaderini etkileyecek seçim
bölgelerinden birisi de Hollanda.
Yurtdışı seçmenlerin, bu seçimlerde
belirleyici bir güç olduğunu beyan eden
Yurdakul “Yurtdışında yaşayan Türk
vatandaşlarının,
Türkiye
aşığı
olduklarını ve anavatanlarının içinde
bulunduğu terör belasına ve siyasi
belirsizliklere karşı duyarlı olduklarını
söyledi”.
Yoğun
Hollanda
Programı
5
gün
süren
Hollanda
gezisi
süresince
MHP
MYK Üyesi Prof.
Dr. Ahmet Selim
Yurdakul, Hollanda
Türk Federasyon’a
bağlı Amsterdam,
Enschede,
Den
Haag, Schiedam,
Utrecht,
Beverwijk,
Veghel
ve
Dordrecht
teşkilatlarında
vatandaşlarımızla bir araya geldi.
Vatandaşların Türkiye'deki durum
hakkında merak ettikleri soruları
yanıtlayan Yurdakul ”Gösterilen ilgi ve
alakadan
çok
memnunuz.
Vatandaşlarımız, MHP'nin Türkiye için
kurtarıcı bir parti olduğunu görerek,
ülkemizin ekonomik refahı ve güvenli
geleceği için hazırladığımız plan ve
projelerimizi takdirle karşılıyorlar”
dedi.
Neden Koalisyon Kurulamadı?
Kendisine en çok 7 Haziran seçimleri ve
koalisyon görüşmeleri ile ilgili sorular
yönlendiren
gurbetçi
Türk
vatandaşlarına
seslenen
Antalya
milletvekili Yurdakul “Herkes şundan
emin olsun ki Recep Tayyip Erdoğan'ın
kafasında hala tek parti tarafından
yönetilen,
hukuku,
adaleti
ve
demokrasiyi önemsemeyen bir iktidar
tasviri var. Bu nedenle sözde hükümet
kurması için Erdoğan tarafından
görevlendirilen
Başbakan
Ahmet
Davutoğlu'nun hiçbir partiye koalisyon
teklifinde bulunmadığı bilinmelidir. AKP
13 yıldır ülkemizin kaynaklarını tek
başına kullanan ve sadece kendi
yandaşı birkaç aileyi zengin etmek
üzerine şekillendirdiği bir siyasetin
kölesidir. Öyle ki devlet kaynaklarından
istifade ettiği ekonomik çıkarlarını
korumak için teröristlerle bile el sıkışan
AKP'nin verdiği tavizler bugün itibariyle
Türk Milletine terör eylemleri olarak
zarar vermektedir. İnşaat ettiği
saraylarda, lüks ve şatafatın eksik
olmadığı uçak ve helikopterde yaşayan
AKP'nin
artık
Türk
Milletinden
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
uzaklaştığı ve bu nedenle insanların
taleplerini görmüyor” dedi.
Teröristlerle beraber yürüyen herkes
Teröristlerle beraber ıslanacak
Hollanda'daki vatandaşların yükselen
terör sorunuyla ilgili soruları üzerine
konuşan MHP MYK Üyesi Yurdakul
“AKP, Oslo'dan beri teröristlerle
beraber yürüyor. Şimdi kandırılmışız
diye manevra yapmaya çalışan AKP'nin
samimi olmadığını herkes biliyor. Sen
askere operasyon izni vermeyeceksin,
sen teröristlerin ellerini kollarını sallaya
sallaya
karakolların
önünden
geçmesine göz yumacaksın, Türkiye'de
güzel şeyler oluyor diyeceksin,
ülkemize bomba ve silah yığan
teröristlerle kol kola basın açıklamaları
yapacaksın sonra da bizi kandırmışlar
diyeceksin, kimse inanmaz. Tüm
vatandaşlarımız
bilsin
ki,
MHP
iktidarında teröristlerin tamamı ve o
yollarda teröristlerle beraber yürüyen
herkes hesap verecek. Şehitlerimizin
kanı teröristlerin, o teröristleri
görmezden gelenlerin ve teröristlerle
müzakere edenlerin üzerine değmiştir.
Sorumlu olan herkes, vatana ihanetten
yargılanacaktır” dedi.
Suriyeli Mültecilerin Sorumlularından
biri de AKP
Rotterdam'da bir esnafın, Suriyeli
mültecilerle ilgili sorusuna “Suriye'nin,
bugün ne kadar zor bir durumda
olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki bu
durumda
AKP'nin
yanlış
dış
politikasının
payı
var.
İnşallah
Suriye'nin içine düştüğü bu kötü halden
kendimiz için dersler çıkartarak, birlik
SAYFA 6
Federasyon Bülteni
ve beraberliğimizi korumak üzere elini
taşın altına koyan MHP'ye verilen oylar
ile inşallah MHP iktidara gelecek ve
ülkemizin üzerinde oynanan oyunları
sona erdireceğiz” diyerek cevap verdi.
MHP Yükseliyor
Seçimlere ilişkin beklentilerini anlatan
Yurdakul “Son kamuoyu yoklamalarına
göre MHP'nin oyları yükseliyor.
Doğrusu ayakları yere basan ve her
kesimden vatandaşımızı kucaklayan
atılımcı bir ekonomi programımız var.
Bununla birlikte milletimiz, artan
güvenlik sorunlarının en iyi MHP
iktidarı ile çözüleceğine emin. Huzurlu
bir gelecek ve güvenli bir Türkiye için
seçmenlere
çağrıda
bulunuyoruz.
Ülkenin geleceği için oy istiyoruz” dedi.
Kaynak: Antalya Haber Bülteni
Hollanda Türk Federasyon Hac kafilesi döndü
Hac görevlerini yerine getirmek
için Hollanda Türk Federasyon umuzla kutsal topraklara giden
hacı
adayları
hacı
olmanın
mutlulukları ile tekrar Hollanda’ya
döndüler.
Hollanda Türk Federasyon hac kafilesi
Amsterdam Schiphol Havalimanında
güllerle karşılandı.
Hacıların
yakınlarıyla
buluşması,
duygusal
sahnelerin
yaşanmasına
sebep oldu.
Hollanda Türk Federasyon Genel
başkan yardımcısı ve hac ve din işleri
sorumlusu Tuncay Bahtiyar yapılan hac
organizasyonu ile ilgili bir açıklama
yaptı; Tuncay Bahtiyar konuşmasında:
“Hollanda Türk Federasyon hac
kafilesiyle Allaha şükürler olsun bugün
sağ salim döndük. Türkiye'den gelen
kardeşlerimiz oldu, daha önceden
gelenler oldu ama son kafile olarak
bugün Amsterdam havaalanına indik
elhamdülillah, sağ olsun dostlar
arkadaşlar bizleri karşıladılar.
Suudi Arabistan'da Mekke'de oluşan
bazı olumsuzluklar vardı. Birincisi
hepimizin malumu olduğu üzere vinç
kazası. Tabii ki bu Allah‘ın takdiri ama
bunun hakkında bir çok söylemler var.
Büyük bir fırtına vardı bunu kabul
etmek gerekir. Alınacak önlemleri
bütün yetkililer alsa da o fırtınaya
gerçekten vinçler dayanmazdı.
Allah (cc) ölenlere rahmet eylesin
kalanlara sabırlar ihsan eylesin.
Mina‘da olan kaza ise bizim
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
geçişimizden yarım saat sonra vuku
buluyor. Çok şükür bizler bir zayiat
görmedik ama büyük bir kayıp olduğu
ortada. Suudi makamları 4173 ölü
olduğunu açıkladı ve kabul ettiler.
Rabbim bir daha böyle acı göstermesin.
İnşallah oradaki inşaatlar bittikten
sonra haccın daha güzel daha rahat
olacağına eminiz.
Rabbim gitmeyenlere de nasip etsin.“
dedi.
Hollanda Türk Federasyon Suudi
Arabistan Hac Bakanlığından almış
olduğu yetki ile her yıl düzenli olarak
hac ve umre organizeleri yapmaktadır.
SAYFA 7
Federasyon Bülteni
"Duvarları yıkacağız, her tarafta olacağız"
HABER GAZETESİ RÖPORTAJ - MURAT GEDİK
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
İsmim Murat Gedik, 1973 Nijmegen
doğumluyum. Evliyim, dört çocuğum
var. Tahsil hayatıma Hollanda'da, ilk
önce MAVO'dan başladım, sonra HAVO
yaptım, daha sonra Arnhem Yüksel
Okulu'nda Ekonomi bölümünü bitirdim.
Şu an özel bir şirketin mali işletmesini
yürütüyorum. Bu arada çeşitli kurslar
yaptım ve en son kendi bölümümde
master da yaptım. Tabi bu eğitimleri
alınca işyerinde yükselme şansın yüksek ama sırf federasyondan dolayı işleri
askıya aldım. Yine de hem Federasyon
işlerini hem de kendi profesyonel işimi
bir arada yürütebiliyorum.
Gençliğinize bakacak olursak, bu işler
sizde nasıl gelişti?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, benim
eğitimimde buraya kadar gelmemin en
büyük sebebi teşkilattır. Ben 17
yaşlarında
rahmetli
Türkeş'in
fikriyatıyla tanıştım ve onun yolundan
gittim. Anne ve babam, 'oğlum oku
adam ol' diye teşvik ediyordu okumaya,
ama önümüzde kimse yoktu. Bu
teşkilat beni okumaya yöneltti. Hem
master yapmama vesile oldu, hem de
ben 23 yaşında teşkilat başkanı oldum.
17 yaşlarımda Türkçe okumaya da
başladım. Türk tarihini özellikle manevi
değerleri fikir adamlarının kitaplarını
okumaya başladım. Necip Fazıl ve Atsız
Bey gibi kitapları romanları okudum.
Beni en çok etkileyen kitaplardan biri
Rahmetli Türkeş'in '1944 Milliyetçilik
Olayı' diye bir kitabı vardı. İlk ciddi Türk
kitabıdır elime aldığım. Okurken ürperdim. İnsanların inanmış olduğu uğurda
neler çektiğini ve pes etmediğini
gördüm. Demek ki böyle adamlar da
varmış dedim. Okuduğum kitaplarda
bir yere takılıp kalmadım, bir görüş
veya diğer dünya anlayışı olan kitaplara
da göz attım. Örneğin Stalin'in hayatını
okudum, nefret ettiğim bir insan,
milyonlarca insanı katletmiş, ama o tip
insanların hayatını okumak bilmek te
lazım.
Genelde teşkilat daha yaşlı insanların
elindeydi değil mi?
Nijmegen Teşkilatında öyle değildi. Biz
teşkilatlanmayı önümüzdeki yaşlılardan
değil okuyarak öğrendik. Bu bizim artı
yönümüz.
Anadolu
çocuğuyuz,
ülkücülere ayrı bir sevdamız var.
Okumayı bilinçli bir şekilde seçtim,
bunun da çok faydasını gördüm ve
görüyorum. Ben şekilciliğe çok
karşıyım. İnsanların kafa yapısının daha
önemli olduğu düşüncesindeyim. O
dönemlerde yaklaşık 20 yaşında
federasyonlarda belirli görevlerde
bulundum. Özel projelerde katkımız
oldu. Bundan yaklaşık 10 sene önce
aktif olarak federasyon yönetimine
girdim. 9 yıl genel sekreterlik yaptım.
Güven Başkanla beraber yaptık. 19
Mayıs 2012 tarihinden itibaren ise Türk
Federasyon
Genel
Başkanlığı
yapıyorum. Bunun yanında hem
öğrencilik dönemimde hem de bu
teşkilatta
başkanlığımın
yanında
Hollanda'nın muhtelif yerlerinde de
teşkilat
kurulmalarında
altyapı
çalışmalarında bulundum. Teşkilat
sorunlarını iyi tanıyorum, çünkü en
alttan başladım.
Nasıl bir fark var sekreterlik ve
başkanlık arasında son üç senedir?
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
Elbette sorumluluk daha fazla. Biz
genel sekreterlik dönemimizde bu
kadar olmasa da federasyonun dışarıya
yüzü olmuştuk. Onun tabi ki faydasını
gördüm genel sekreterlikten başkanlığa
giderken. Federasyon dışı veya bizim
camianın
dışındaki
kurum
ve
kuruluşlarla irtibatların çoğunda ben
olduğum için onun kolaylığını da
yaşadım
ve
halen
yaşıyorum.
Sorumluluk konusunda çok fark var, o
dönem genel sekreterlik daha çok
yaptığımız
çalışmaların
dışarıya
yansımasaydı. Şimdi her iş size bakıyor.
Federasyonumuzun iyi bir ekibi var
çoğu ya burada doğmuş veya küçük
yaşta Hollanda'ya gelmiş. Bu ekibin
içerisinde yüksek lisanslı üç tane
arkadaş var master yapmış. Yani bu
arkadaşlarımızda vizyon konusunda iyi.
İçinde bulundukları ortamı tanıyan
insanlar. Bizim federasyonumuzda hiç
kimse yoktur ki dışarıdan gelmiş olsun.
Bir bakıma kendi adamımızı kendimiz
yetiştirdik.
Biz dedik ki, "Bu federasyon dört duvar
arasında kaldığı müddetçe millete
hizmeti götüremeyiz, bu dört duvarı
kırmamız lazım" hatta ben şu cümleyi
kullandım "Şu oturduğumuz oda
'Ergenekon'dur" dedim. Buradaki
duvarları yıkacağız, demirden dağı
eritip çıkacağız dedik. Her yerde
olacağız, yüzümüz her yerde görülecek,
fakat bir şartımız var bizim milli manevi
değerlerimize ters düşen ortamlarda
olamayız. Onun dışında bütün Türk
kuruluşlarının hepsiyle oturup çay
kahve içeriz.
Diğer kuruluşlarla olan ilişkileriniz
nasıl hangi seviyede. Bu ilişkilerde siz
davet eden taraf mı yoksa edilen taraf
mısınız?
Bütün kuruluşlarla ilişkimiz iyi, biz
hiçbirini dışlamıyoruz ve dışlanmak ta
istemiyoruz. Yılda ortalama dört tane
faaliyetimiz var Hollanda çapında.
Bunun dışında daha küçük çaplı onlarca
faaliyetimiz var. Bunların hepsine
insanları davet etmiyoruz ama bütün
SAYFA 8
Federasyon Bülteni
faaliyetlerimiz herkese açıktır. Başka
kurumların bizimle davet konusunda
yarışacak gücü yok, aktiflik açısından
diyorum. Fert bazında ve kurum
bazında hepsiyle de görüşüyoruz. Çoğu
konuda bir araya gelebiliyoruz, ama
zaman zaman gelemediğimiz de oluyor.
Bizde karar almak mekanizması çok
hızlıdır. Ben hiç bir şeyi kafama göre
karar almam ama 1 saat içinde dönüş
yapabilirim. Arkadaşlarla WhatsApp
aracılığıyla görüşüp etkin karar
alabiliyoruz.
Peki hangi alanlarda birlikte hareket
edebileceğinizi düşünüyorsunuz?
Her konuda olabilir. Milli manevi
bayramlarda, bu ülkenin başta Türkler
olmak üzere yabancılara uygulamış
olduğu politikalara karşı ve Türkiye
gündemini
ilgilendiren
konularda
olabilir. Ama siyasi yaklaşımların bunu
engellediği düşüncesindeyim. Kutlu
Doğum programlarını teşkilatlarımız
mevcut bulunduğu şehirlerde diğer
Türk kuruluşlarıyla birlikte yaptı
beraberlik yürüsün diye, fakat maalesef
fazla yürümedi. Bunun bitmesi bizden
kaynaklanmadı. Birileri ya egosunu
yenemedi ya da bu çok yorucu dendi
veya kendini istediği tarzda ön cephede
görmek istedi. Hatta müşterek
konularda, kendi teşkilatlarımızın ismi
geçmeden sadece Türk Platformu adına
yapabilirsiniz dedik. Bunları biz teşvik
ettik; ama bir yere kadar gidiyor ve
maalesef siyasallaşmaması gereken
kurumlardaki siyasallaşma bizi çok
üzdü.
söylüyorum. Bu konuda çok eleştiri de
aldım. Biz oyunbozan olmayacağız.
Allah'ın buyurduğu gibi saflarımızı sık
tutacağız, aramıza şeytan girmeyecek.
Kendi derneğimizde yapıyoruz ama
bizim dışımızdaki kurumlara camilere
götürmüyoruz.
ama başkanım bu pek iyi değil diyorlar
tamam diyoruz. Kurum ve kuruluşlarda
biraz daha Hollanda'ya yönelmesi
lazım.
Yarım milyonluk nüfusumuz var.
Geçmiş 50 seneyi değerlendirirsek
istenilen seviyede miyiz?
Düşmanlık yoktur yazılarımda. Bir de,
ben bir şeye dikkat ediyorum, Allah
korusun iftiradan korkarım. Benim
temsil etmiş olduğum bir fikir var, bu
fikrin yeşermesinde şehitlerin kanları
ve gözyaşları var. Birileri bunu siyasi
rant için kullanmaya kalkarsa kusura
bakmasın.
Hayır kesinlikle değil, ne kurum ne de
fert bazında. 50 seneye rağmen, açık
ve net bir şekilde söylüyorum; Türk
milleti hala bu ülkeye uyum
sağlayamamıştır.
Uyum
ve
asimilasyonun arasını çizmek lazım.
Bizim federasyonumuzun çıkış noktası
gelecek nesiller için, milli manevi
değerlerini hâlâ ayakta tutan, fakat
yaşamış olduğu toplum ile barışık ve iç
içe. Olaylara beraber bir çözüm arama
konusunda geride kalıyoruz. Elbette ki
50 sene öncesine bakarak iyiyiz. Hatta
kitabımda da yazdım, bizim anne
babalarımız 60'ların sonunda geldi ve
uyum sağlayamadılar. Çoğumuzun
anne babası kırsal kesimden çıkıp
gelmiş. Köyü dışında bir yere gitmemiş.
Buraya geldiler dili, dini başka. Onlara
bakarak elbette ki daha iyiyiz, ama hala
bizim
gençliğimiz
yeterince
Hollandacayı da tam kavrayamamış, üst
seviyede Hollandaca konuşamıyor.
Üniversite
okuyan
öğrencilerimiz
100'de üç seviyelerinde, ki bu çok az.
Bu neden kaynaklanıyor acaba
Bu biraz şuur meselesi gibi geliyor
bana. Okusam ne olacak düşüncesi var
maalesef. Ben her zaman diyorum oku
diploman olsun, değerlendir veya
değerlendirme. Bir de ortam önemli.
Okula gittiğinde Türkler birbirini bulur
hep bir arada olur. Çoğunluk okumadığı
zaman bu azınlık yeterince örnek
olmuyor.
Siz camilerin seçim ortamı olarak
kullanılmasını eleştirmiştiniz
Eğitime bakışınız nasıl?
Ona zaten baştan beri ben karşıyım.
Zaman zaman siyasi partilerin vekilleri
geliyor, MHP'nin de vekilleri de geliyor.
MHP'li vekiller tabii ki bana gelecek
çünkü aynı fikri paylaşıyoruz. Ben
burada
genel
başkan
olduğum
müddetçe hiçbir milletvekili gelip de bir
camide program yapamaz, çok açık
Eğitim konusunda biz çok olumlu
tepkiler alıyoruz herkesten bu başarı
ise yaptığımız çalışmalar konusunda. Bu
yedi kişinin işi değil bizim arka planda
görünmeyen burada doğup yetişen
üniversite okul okumuş veya okumakta
olan arkadaşlarımız var. Ben bazen
proje sunuyorum bana çok hoş geliyor
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
Yazılarınızda
sert
kullanıyorsunuz…
bir
dil
Ben de maalesef son zamanlarda
zaman zaman kendimi Türkiye'nin
siyasetine kaptırmış olarak buluyorum.
Seçim arifesi olduğu için. Bunlar ters
şeyler. Dikkat ettiyseniz, buradaki
seçim olayı milleti kutuplaştırmaya
götürüyor. Buna çok dikkat etmemiz
lazım, ben yanlış yapıyorsam Murat
Bey burada yanlış yapıyorsun çok ileri
gidiyorsun diyebilmesi lazım iyi niyet
sahibi arkadaşlarımızın.
Öte yandan bu eski ülkücü olayına
muazzam karşıyım. Benim teorik yapım
sağlam, özellikle Hollanda'da kimin ne
yaptığı geçmişinde nerede bulunduğu
konusunda istihbaratımız ve bilgimiz
var. Birileri kalkıp ta, Murat Gedik yeni
yetme bir toydur bunun geçmişi
yoktur, 40 yaşında Federasyon Başkanı
demesin.
Son dönemde yurtdışındaki Türklerin
de oy verme imkanına kavuşmasıyla,
yurtdışında 3 milyona yakın oy
SAYFA 9
Federasyon Bülteni
kullanma potansiyeli var. Türkler
geleneksel olarak son 50 seneye
baktığımızda çok fazla ciddiye
alınmamış, kendi kaderleriyle baş başa
bırakılmışlar. Neden böyle oldu?
Şimdi şunun altını bir kere çizelim. Yine
benim durumuma geliyorum 70'li
yılların sonu 80'li yılların başı devlet
buraya imam göndermemiş, öğretmen
göndermemiş. Kim ilgilenmiş buradaki
vatandaşlarla hatırlıyor musunuz?
Yurtdışındaki Türkler ile ilgilenen ilk kişi
Alparslan Türkeş'tir. Onun için diyanet
camilerinin yüzde 90'ını, abartmıyorum, ülkücüler yapmıştır. Yani
sadece ülkücü hareket tarafından
ciddiye alındık, ama bu vatandaşa mal
olmadı. Başbuğ Türkeş'in bir felsefesi
var. Nerede Türk varsa orası bizim ilgi
alanımıza girer. Genel Başkan da bu
konuyla çok ilgileniyor ve seçim
beyannamelerine bakın şu geçer
'iktidar olduğumuzda Türk Dünyası
Bakanlığı'nı kuracağız' diye.
Öbür taraftan baktığımızda maalesef
diğer siyasi partiler bu konuya oy
avcılığı ile bakıyorlar. Askerlik konusu
da böyle önce 11 bine çıkarıldı. Tepki
geldi diye 6100'e indirildi iyilik yapmış
gibi. Sonuçta sen çıkarttın sonrada
buna göre indireceğiz diyorsun. Zaten
büyüklerimiz yeterince sömürüldü.
Bizler de halen sömürülüyoruz.
Türkiye'de gayrimenkul olanlar sıkıntı
yaşıyorlar. Türkiye'ye giderken yollarda
çile çekiliyor. Türk Havayolları şirketi
belki de dünyanın en pahalı havayolu
şirketi, yani hala bizler burada ezilirken
devlet sahip çıkmıyor. Güçlü bir Türkiye
olsaydı Hollanda Türkçe derslerine
ilkokuldan kaldıramazdı. Güçlü bir
iktidar olsa Ankara Antlaşması'na aykırı
durumlara tavır konurdu. Keşke önce
bunları halletseler de ondan sonra
seçme, seçilme hakkına el atsalar.
Kapalı bir toplumuz. Açılmak için bir
kere toplumu iyi bilmek lazım, gündemi
takip etmek gerekiyor. Nerede
gerekiyorsa orada temsil etmek lazım.
Bizim gençliğe baktığımızda ne oluyor?
Okuyanlar genelde ya hukukçu oluyor
ya tıp okuyor. Siyasal Bilgilerde kaç
Türk var mesela. Siyasal bilgilerde
genelde maneviyat kültürümüze ters
düşen Türk kökenli gençler var. Çünkü
milletvekillerimize baktığımızda bir iki
istisna hariç oy verip de keşke
vermeseydim dediğim oldu. Adam çıktı
milletvekili oldu, Ermeni sorununu
soykırıma çevirdi. Adamın adı Türk
diye oy verilmez, bu çağrımı her zaman
yineliyorum.
Yeni vekillerimizi başarılı
musunuz
Tunahan
ve
arkadaşları?
buluyor
Selçuk
Başarılı bulup bulmamak için henüz
erken diyorum. Fakat girişimlerini
cesaret dolu buluyorum. Kendilerini
daha da geliştirmeleri lazım. Sadece
Türklere
hitap
etmediklerini
göstermeleri gerekiyor. Popülizmden
uzak kalmaları da lazım. Sadece Türk
insanlarına yönelirlerse ki; öyle
olduklarını düşünmüyorum sadece
Türk toplumuna yönelerek vekil
çıkaramazlar.
Türkiye'deki ile buradaki sağ görüşlü
partiler birbiriyle kıyaslayamazsınız.
Siyaset öyle bir şey ki yaşamış olduğu
toplumda milletin toplumun menfaati
neredeyse
orada
olursun.
Ben
Türkiye'de Türk milliyetçisiyim burada
ben Türk milliyetçisiyim diyemiyorum
henüz
yavaş
yavaş
ısındırarak
söylüyorum. Çünkü benim milliyetçilik
anlayışımla,
buradaki
milliyetçilik
anlayışının arasında dağlar kadar fark
var. Burada milliyetçilik dediğiniz
zaman Nasyonal sosyalizme giriyor
hemen ırkçılık ve faşizme gidiyor.
Halbuki Türk milliyetçiliği başka bir şey.
Biz tamamen kültürel bakıyoruz
Allah'ın kabul etmediği hiçbir görüşü
kabul etmiyoruz. Türkiye'deki sol ve
buradaki solu birbiriyle kıyaslamazsın.
Toplum olarak siyasete daha mı
yakınız ama
Evet bir toplum olarak siyasete yakınız,
futbola yakınız, hepimiz teknik
direktörüz, MHP ve CHP'nin başına ben
geçeyim; Türkiye güllük gülistanlık.
Siyasete yakınız, ama altyapıda
maalesef henüz zayıf.
Gençliğe nasıl bir vizyon çiziyorsunuz
federasyon açısından?
Benim kitaba yazdığım bir konu ve her
zaman tekrarlıyorum. Avrupa Türkleri
tek başına bir Türk değildir. Büyük bir
coğrafyanın bir parçasıdır Türk gençliği.
Tarihi tek elden almak lazım. Adam
çıkıyor 'Ben Osmanlı torunuyum diyor'.
Ben de Osmanlı torunuyum ama
Osmanlı kimin torunuydu ona kafa
yormuyor. Bunu güven açısından
söylüyorum. Kendisinin tarihten alacağı
güvene ben inanıyorum. Bugün öyle bir
hale geldik ki belirli kesim Osmanlı'ya
düşman olmaya başladı. Sanki Osmanlı
'dan itibaren bu millet var veya
birilerine göre Atatürk'ten itibaren bu
millet var. O da onun askeriydi. Bu bir
silsiledir. Bütün bir tarihi ele almak
lazım güven açısından.
Hollanda medyasının buradaki Türk
toplumuna sistematik bir aşağılayıcı
bir
tutumu
var.
Bunu
nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Bizim Türk toplumunun bir zafiyeti var.
Bu topluluk ciddi bir manada
Hollandaca gazete çıkaramaz mıydı bu
zamana kadar? İşte buralarda uyumda
hala gerilerdeyiz.
Türk sosyal demokratlar Tunahan
Kuzu için PvdA'da iken 'aslında PvdA
gibi sol bir partide ama gelenek olarak
sağ
zihniyete
sahip'
diyerek
eleştirmişlerdi...
Kapalı bir toplum muyuz?
Türkiye'de sağ görüşlü olup burada sol
görüşlü olmak diye bir şey yok zaten.
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
Buradaki Türk gençliğine özellikle İmam
-ı Azam gibi, İmam-ı Maturidi gibi
değerleri tekrar bilinçaltına sokmamız
lazım. Çünkü biz aklı bir kenara atmaya
başladık en büyük sıkıntımız. Orada
öyle bir gençlik yetiştirmemiz lazım ki
akıl
ile
duygusallığı
ölçüp
dengeleyebilmeliler.
SAYFA 10
Federasyon Bülteni
Federasyon olarak önümüzdeki 5 yıl
için yazmış olduğunuz bir plan var mı?
Ben üç sene oldu geleli, ne kadar
kalırım Allah kerim, ama hayalimde
şöyle bir federasyon var. Vizyon sahibi
kişilerin bizlerden sonra görev almaları.
Burayla uyum içerisinde çalışmaları
fakat Türk dünyasından kopmamak
şartıyla, böyle şahısların gelmesini
istiyoruz. Mevcut yapılanmalar ve
projelerimizde halen kiralık yerlerimiz
var. Hepsi mallık olması lazım.
İnsanda ne ararsınız?
o konuda ayrım yapmıyorum.
İnsanın maneviyatı önemli fakat şuurlu
bir
biçimde
maneviyat.
Yani
maneviyatında bazen cılkı çıkıyor.
Bunlara çok dikkat etmeye çalışıyorum.
Fakat özellikle iftira konusunda nasıl
olursa olsun bize göre değil.
Yazılarımda hiç bir tane kulaktan
duyma olay yok. Belirli bir dünya
görüşümüz var bunun teorik altyapımız
hamdolsun güzel görüyorum.
Özellikle çok merak ettiğiniz biri yok
mu?
Federasyonda her teşkilat artık
uzmanlık dalına yönelmesi gerekiyor,
birinci
önceliğimiz
bu.
Çünkü
federasyon
olarak
40
dalda
koşturuyoruz
dikkat
ederseniz
faaliyetlerimize bakın bin bir çeşit
faaliyet var. Bu hem yıpratıyor, hem
yoruyor, hem de başarıyı elde etmenin
önüne geçiyor.
Allah nasip ederse buradaki yetişen
neslin kitap nesli olması lazım.
Makaleler yazabilmesi, kitap üretmesi
lazım. Türkçe veya Hollandaca fark
etmez. Ufak basit bir kitapçık çıkarttım.
Dördüncü baskı yaptı, tüm gelirleri
teşkilata ait. Bunu yapabilecek
arkadaşlar da yapsın. Biz teşvik
ediyoruz, tabii ki uzmanlık alanında
yapılması lazım.
KISA KISA
Neler okursunuz, son okuduğunuz 3
kitap hangileri?
Son okuduğum kitap Enver Paşa ile
ilgili. Bu konuda o kadar çok şey
söylediler ki kitabını okumaya karar
verdim. Bu adam bu kadar kötü
geliyorsa bunda bir Türklük şuuru
vardır dedim, araştırdım ve dediğim
çıktı. Özellikle Enver Paşa ve Gazi
Mustafa Kemal ile ilgili kitaplar
okudum. Bunun dışında İmam'ı Azam
İmam'ı Maturidi ile ilgili kitaplar
okudum. Cengiz Aytmatov, ben onu
okurken hiç yabancı görmüyorum
ruhumu okşuyor bu tarz kitapları
seviyorum .
Hayatta neye önem verirsiniz?
Dik duruş. Gelişmek de önemli. Her
kişinin gelişime açık olması lazım.
Bizim hayatımızda yön veren, her
yönüyle yön veren rahmetli Türkeş.
Ben rahmetli Türkeş'in hiç elini
öpmedim şahsen hiç tanışmadım. Bir
kere önde gelen bir ağabeyimizle
yanına
gittik.
Ben
galiba
17
yaşlarındaydım, elini öpeceğim oradan
birisi bir göz kırptı ki, bir adım geri attık.
Öyle bir disiplin var. Ama Türkeş'i
kitaplardan yazılardan tanıdım. Birebir
duyduklarımla ben de onun yeri çok
başka. Alparslan Türkeş'de bütün Türk
büyüklerini görüyorum. Yani Türk
tarihini görüyorum. Zaman zaman
okuyorum ve yazıyorum bir şeyler
sonra diyorum ki bunu Türkeş de
söylemişti.
Bir de Atatürk'ün yeri vardır. Atatürk'ü
bize din düşmanı olarak öğrettiler ama
onun öyle olmadığını geç de olsa
öğrendim.
Çocuklarınızla ilişkileriniz nasıl zaman
ayırıyor musunuz?
Nelerden mutlu olursunuz?
Mutluluk, toplumumuzda bu da iyi oldu
güzel bir şey yaptık dersek mutlu
oluruz. Genel manada toplumumuzu
bağladığı zaman mutlu oluruz.
Sizi neler üzer?
Başka toplumlara baktığımız zaman,
onların ilerleyişi beni üzer. Mesela
diğer toplumlarda adamlar gitmişler
Mars'ta su bulmuşlar çıkıyor bizim
önde gelenler bu araştırma için o kadar
para harcanır mı diyor.
İhmal etmeyecek kadar zaman
ayırmaya
çalışıyorum.
Belki
görüşmekte zorlanıyoruz fakat birebir
takip ederim. Maalesef yeterince
görüşemiyoruz. Ama teşkilat-iş-aile
dengesini iyi kurmaya çalışıyorum.
Bizim yönetim kurulu toplantılarımız 50
dakikayı geçmez. O zaman üzerinde
başkalarında hakkı var.
Yolculuk yapmayı seviyor musunuz?
Severim, ama gideceğim yerlere trenle
giderim. Tren bağlantısı iyiyse trende
giderim çünkü trende yolculuk
yaparken kitap okuyabiliyorum.
Hayatımızın
merkezine
neler koydunuz?
Hayatımın merkezinde her
şeyden evvel Cenab-ı
Allah var ve bütün
insanları
kul
olarak
görmek, ilahlaştırmamak.
Rol modeliniz var mı?
Bütün Türk büyükleri. Ben
www.turkfederasyon.nl - [email protected]
SAYFA 11

Benzer belgeler

Ocak 2013 - Turkse Federatie Nederland

Ocak 2013 - Turkse Federatie Nederland Çakıroğlu için Hollanda Türk Federasyon tarafından Amsterdam Mescid -i Aksa Camii’nde, Enschede Türk Kültür Derneği’nde ve Rotterdam Versam teşkilatında anma programları düzenlendi. Akyıldız ve Çak...

Detaylı

Federasyon Bülteni - Turkse Federatie Nederland

Federasyon Bülteni - Turkse Federatie Nederland Mevlidi Şerif okutuldu, dualar edildi ve çeşitli konuşmalar yapıldı. Anma programları şehitler için saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlatıldılar. Sinevizyon gösterilerinin yanı sıra...

Detaylı

Federasyon Bülteni - Turkse Federatie Nederland

Federasyon Bülteni - Turkse Federatie Nederland Çakıroğlu için Hollanda Türk Federasyon tarafından Amsterdam Mescid -i Aksa Camii’nde, Enschede Türk Kültür Derneği’nde ve Rotterdam Versam teşkilatında anma programları düzenlendi. Akyıldız ve Çak...

Detaylı