Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri

Transkript

Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
İLAÇLAMA UYGULAMA DOSYASI
İÇERİĞİ
•
ÖN YAZI
•
MACROPEST ORGANİZASYON KURULUM ŞEMASI
•
VERGİ LEVHASI, İŞYERİ AÇMA VE ÇALIŞMA RUHSATI,
•
İLAÇ UYGULAMA İZİN BELGESİ, MESUL MÜDÜRLÜK BELGESİ
•
TAAHHÜTNAME
•
GENEL BİLGİLER
 KULLANILAN KİMYASALLARA AİT BELGELER
 UYGULAMA DOSYASI
•
Uygulama Tarih Çizelgesi
•
Pestisit Kullanım Raporu
•
Kimyasallara Ait Sağlık Güvenlik Bilgileri
•
Uygulama Raporu
•
Halk Sağlığı Alanında Haşerelerle Mücadele İşlem
Formu (EK-1 BELGESİ)
•
Sözleşme Şartnamesi ve Fiyat Teklifi
•
İşletme Risk Analiz Raporu
•
Pest Kontrol Sertifikası
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI HİZMETLERİ
Bu güne kadar bilinen çevre sağlığı hizmetlerine yeni bir yorum, yeni bir değer ve
anlam kazandırmak amacıyla Aydın il merkezinde çalışma hayatına başlamış bulunmaktadır.
Misyonumuz;
MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI HİZMETLERİ, Danışmanlık ve İlaçlama Hizmetleri
Firması olarak bizler yeni ufuklara yelken açarken, hizmetteki kalitemizi, farklılığımızı ve
üstünlüğümüzü ortaya koyarak yüzde yüz müşteri memnuniyetini sağlamak ve bu ilkelerden
asla taviz vermemek; bütün bunları taahhüt ederken de işimize olan hakimiyetimizi,
ciddiyetimizi ve dürüstlüğümüzü bir standart haline getirmek ve en önemlisi sizlerin güvenini
kazanabilmektir.
MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI HİZMETLERİ, Danışmanlık ve İlaçlama Hizmetleri,
sağladığı dokümantasyon hizmetlerinin anlık ve geriye dönük izlenebilirliği açısından
anlaşılabilirliğin en üst seviyede olmasına azami ölçüde dikkat etmektedir. Sektörel
anlamdaki spesifik raporlama hizmetlerimiz; turizm, un ve yem fabrikaları, gıda depoları,
zeytin incir işletmeleri, unlu mamul üreticileri, ekmek fırınları ve büyük fabrikalarda vb. değişik
sektörlere cevap verecek şekilde tasarlanmıştır. İlaçlama çalışmalarının da ötesinde,
Mühendislik Danışmanlık Hizmetleri vermek adına kurulmuş bir firma konumundadır.
Vizyonumuz;
Profesyonellik hedefinde, zengin bilgi birikimi ve azimli çalışma isteğimizle “Verimli
Çalışma, Kaliteli Netice” sloganımızı devam ettiriyoruz. Yeni başarılara yelken açıyor,
kalitemizi siz değerli Aydınlılarla buluşturuyoruz. Kaliteli Hizmet Anlayışımızla aranan firma
olmayı başarmış durumdayız.
Bu başarılarımızı devam ettirmek ve sizlere daha kaliteli hizmet verebilmek adına
vizyonumuzu daha da büyütüp genişletiyoruz.
Gerek zirai, gerekse çevre sağlığı amacıyla kullanılan halk arasında “böcek ilacı”
olarak da anılan insektisitlerin hepsi aslında çok güçlü birer kimyasaldır.Bu kimyasalların
etkilerini hemen gözlemleyemesek de bir şekilde vücuda alınan kimyasallar uzun vadede
kronik etki göstererek insan hayatında çok ciddi kanserojen etkiler gösterebilmektedir.
Dolayısı ile bu derecede risk taşıyan, çevremizi, ailemizi ve tüm bir toplumu ilgilendiren
böylesine hayati bir konunun hafife alınmaması ve yüzeysel bilgilerle geçiştirilmemesi
gerekmektedir. Biz MACROPEST, İlaçlama Hizmetleri Firması olarak üzerimize düşen görevi
bir ödev olarak addediyoruz. Toplumumuzun bilinçlenmesi ve kaliteli bir hizmetin neticelerini
güvenle yaşayabilmesi ve yapılan çalışmaları anlaşılır bir şekilde izleyebilmesi en büyük
dileğimizdir…
Konularına tam olarak hakim, akademiksel eğitimleri başarıları ve birikimleri olan, ilgili
bakanlığın öngördüğü eğitim, seminer, belge ve ruhsatları almış, tam donanımlı bir uzman
kadro ile çalışıyor olmak hem bizim; ailelerimizin ve çevremizin; hem de işyerlerimizin,
müşterilerimizin güvenlik ve sağlığı açısından yansınamaz bir önem arz etmekte olduğunu
düşünmekteyiz.
MACROPEST, İlaçlama Hizmetleri Şirketi olarak, deneyimli Ziraat Mühendisimiz
Sayın YUNUS GÜVEN yönetiminde, konularında uzman ve deneyimli saha personelimizle
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
sizleri daha güvenli, garantili ve profesyonel bir çalışma ile buluşturmaktan ve yeni başarılara
sayenizde yelken açıyor olmaktan gurur duyuyoruz.
SAYGILARIMIZLA
SAYIN YETKİLİ...
Macropest Çevre Sağlığı İlaçlama Hizmetleri 01.01.2014 tarihinde Aydın’da yapılan fizibiliteler
neticesinde Aydın da faaliyetlerine başlamıştır. Macropest Çevre Sağlığı ve Aydın il - ilçelerinde faaliyet
gösteren ilaçlama firmalarının ciddi anlamda insan sağlığına önem vermeden yapmış oldukları uygulamalar ile,
kullanılan kimyasalların insan sağlığını tehdit ettiğini, çevre kirliliğine yol açmasına sebep verdiğini ve doğa
döngüsünde bir tehdit unsuru olarak uygulamaların yapıldığını tespit etmiş ve bu amaçla;
Bilinçli uzman kadro ile
İnsan sağlığını ön planda tutarak
Çevre ve doğayı kirletmeden, dengeyi bozmadan
Bilgi ve uygulama becerilerinin kaynaşması ile,
Uygulama farklılığı ve Prensipli çalışmaları ile
Profesyonel bir firma olarak,
Aydın ili ve ilçelerinde İlaçlama çalışmalarını yapmak üzere “Akbük mah 3003 cad no :/c
DİDİM/AYDIN ” adresinde faaliyetlerine başlamıştır.
Macropest Çevre Sağlığı İlaçlama Hizmetleri, Ziraat Mühendisleri, Veteriner Hekimi ve Teknikerlerden
oluşan deneyimli ve her biri konusunda uzman kişilerden oluşan bir kadro ile bilinçli ve etkin çalışmalar yapabilmek
adına kurulmuş Firma olarak hizmet vermektedir.
Amacımız; İstenmeyen Zararlılara karşı mücadele ve Çevre Sağlığı , Hijyen - Sanitasyon alanlarında
verebileceğimiz çalışmalar ile bu konudaki sorun ve sorumluluklarınızı üstlenerek, çalışmaların etkin olmasını
sağlamak ve ekonomik açıdan olabilirlik sınırları içerisinde sorunların kesin neticelere kavuşmasını sağlamaktır.
“UZMANLIK; BİLGİYİ GEREKTİRİR,
BİLGİ; KALİTEYİ GETİRİR,
KALİTE; İŞİ FARKLI KILAR.
Genel olarak İstenmeyen Canlılarla Mücadele Yöntemi (Pest Prevention) 7 noktada, İlaçlama çalışmaları,
Hijyen, Yalıtım ve Depolama şartlarının da yapmış olduğu etkiler dikkate alınarak değerlendirilmektedir. Bu
Program, tüm içeriği ile uzman çalışma yapan kuruluşların bünyesinde olması gerekmekte olup, firmamız bünyesinde
de bulunmaktadır. Bu detaylar şunlardır;
1. Birimlerinizin tüm alanları Uzman kişiler tarafından tetkik edilerek, birimlerinizdeki potansiyel
problem alanların tespitinin yapılması,
2. Birimlerinizdeki tetkiklerimiz 5 aktivite alanını kapsamaktadır; Giriş noktaları, Su kaynakları, Gıda
kaynakları, Yuvalanma noktaları ve Çalışan/üretim sahalarıdır.
3. İstenmeyen zararlıların gelişim süreçleri değişik olmalarından dolayı yapılacak mücadelelerin de farklı
olması gerekmektedir. MACROPEST bilgili, tecrübeli, ve profesyonel uygulamaları ile bu konularda
almış olduğu eğitimler doğrultusunda çözüme ulaşmaktadır.
4. Yapılan teknik ziyaretlerdeki amaç; tüm birimlerdeki hijyenik gereksinmeler, depolama standartları,
temizlik konuları ve haşereler ve kemirgenler için uygun yaşam alanlarının tespit edilerek işletme
sahibine rapor olarak sunulup, çeşitli öneri ve yaptırımlarda bulunmaktır.
5. İstenmeyen Canlılar İle Mücadele Yöntemi, MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI Hizmetleri olarak bir
Strateji’dir. Bu sistem ile Vektör canlıların minimum düzeye indirmeyi, hatta sıfır noktasına
ulaştırmayı (yalıtım, hijyen, depolama, yemleme, tuzak ile) garanti eder. Bu yöntem tercih edilen
yöntemdir.
6. Hizmetleri, öncelikle var olan probleminize karşı, işletmenizin imkanları ölçüsünde doğru, akılcı, en
uygun uygulama çözümlerini belirtir, tavsiyede bulunur, uygulamayı siz tercih edersiniz.
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
7.
Yapılan çalışmalar dahilinde, tarafınıza verilecek olan raporların özellikle dikkate alınarak, onarım,
yenileme, tadilat gerektiren durumların da tarafınıza bildirilmesi ile uygulamalardaki etkinliliğin
maksimum düzeye çıkarılması sağlanacaktır.
Var olan haşere problemi ve akabinde yapılacak çalışmalara istinaden, işletmenin fiziki durumu, yalıtım,
hijyen, depolama gereksinimleri, tadilat konuları dikkate alınarak maliyet hesaplanmaktadır. Maliyet, kullanılan
kimyasal ya da iş gücüne göre belirlenmemektedir.
“Maliyete ana etken; İşletmenin risk durumudur”
ORGANİZASYON KURULUM ŞEMASI
Adı : YUNUS
Soyadı : GÜVEN
Görevi : ŞİRKET GENEL MÜDÜR
HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ
Adı : MÜŞERREF
Soyadı : GÜVEN
Ünvanı : Halkla İlişkiler/İnsan
Kaynakları
Görevi : Departman Müdürü
TEKNİK MÜDÜR
Adı : HÜSEYİN
Soyadı : TAKTAKOĞLU
Ünvanı : Teknik Müdür
Görevi : Departman Müdürü
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
PEST KONTROLÖR
Adı
Soyadı
Ünvanı
Görevi
: ALİ
: UZUN
: Tekniker
:Pest Kontrolör
VERGİ LEVHAMIZ
İLAÇLAMA MESUL MÜDÜRLÜK BELGESİ
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
UYGULAMALARDA BULUNMASI GEREKEN KADRO VE ÇALIŞMA
PRENSİPLERİ
1. İLAÇLAMADAKİ AMAÇ NEDİR ?
• Zarar Veren Haşere ve Benzeri Canlıların Yok Edilmesi!
• Hastalık Risklerinin Ortadan Kalkması,
• Çalişmada Kullanılan Kimyasalların İnsanlara Zararsız Olması,
• Çevre Kirliliği Yaratmamak
• Hedef Dışı Canlılara Zarar Vermemek
Şartı İle...........
- Birçok hastalıklara sebebiyet veren, alerjik nezle , astım ve birçok hastalığın taşıyıcısı
olan ve sağlığımızı tehdit eden patojenlerin taşıyıcısı haşerelerin ortadan kaldırılması.
2. İLAÇLAMADA HANGİ TÜR VE ÖZELLİKTE İLAÇLAR KULLANILMALIDIR ?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından onaylanmış, T.C. Sağlık Bakanlığınca
ruhsatlandırılmış ve ithalatına
izin verilmiş kimyasalla olmalıdır.
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
Neden ? Çünkü; Ruhsatlandırılmamış ve izin belgeleri olmayan kimyasalların bırakmış
oldukları kalıntılar, hedef dışı canlılar için büyük bir risk oluşturken, dogal çevreyede zarar
vermektedir. Aynı zamanda bu zarara, bilinçsizce yapılan dozlama ve seçilen kimyaslların
uygulamaları da katkıda bulunmaktadır. Bu riskin ve çevre kirliliginin asgari düzeye indirilmesi bu
kapsamdaki kimyasalların doğru seçimi ve doğru dozda ve en önemlisi doğru zamanda – doğru
kişiler tarafından kullanımıyla mümkün olabilmektedir.
3. KULLANILAN KİMYASALLARIN İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ NELERDİR ?
Kimyasalar; ilaçlama esnasında kullanılan kimyasalların etki türlerine göre (temas ,
solunum, sindirim yoluyla) insan bünyesine alımaktadır. Birtakım kimyasalların taşımış oldukları
ağır metaller vücuttan atılamamakta, insanın yağ dokusunda birikmekte, enzimleri inaktive
(etkisiz ) ederek kanser, karaciğerin fonksiyonlarını kaybetmesine, böbrek yetmezliği...vb
hastalıklara sebep olmakta, yada alınan yüksek doz, direkt ölümlere yol açabilmektedir.
“Ancak doğru seçilen ve uygulanan kimyasalların
İnsan Sağlığı üzerine HİÇBİR ETKİSİ YOKTUR.”
4. UZMAN OLMAYAN KİŞİLERİN YAPTIKLARI UYGULAMALARIN RİSKLERİ NELERDİR ?
• İnsan sağlığının tehdidi,
• Hedef olmayan canlılara verilen zararlar (Balık, Kuş, Kedi, Köpek..vs)
• Çevre Kirliliği (Geri dönüşümü olmayan kimyasalların kullanımı ile),
• Haşere sorununun devam etmesi (Problemin devamı),
• Ekonomik kayıp..., olarak karşımıza çıkmaktadır.
5. NEDEN UZMAN KADRONUN BU ÇALIŞMALARDA BİREBİR OLMASI
GEREKMEKTEDİR ?
Uygulamanın başarılı olabilmesi için mücedele edilecek zararlı türünün biyolojisinin ve
yaşam evrelerinin iyi bilinmesi gerekmektedir.
Sağlığınızı tehdit altına almadan, yaşamınızı riske sokmadan, bu çalışmaların konusunda
bilgili, uygulama yeterliliğine sahip, mücadelesini verdiği canlı gruplarının her türlü özelliklerini
bilen, insanlara ve çevreye verdiği zararları tespit edebilen ve bu konularda eğitim almış olan
Ziraat Mühendisliği’nin ilgili fakültelerinden mezun olmuş kişilerin denetimi ve birebir
çalışmaların içerisinde yer alacak kişiler tarafından yapılması gerekmektedir.
SONUÇ OLARAK;
Bu bilgilerin ışığı altında, yukarıda bahsi geçen özelliklere sahip olan kadromuz ile yaşamış
olduğunuz yada yaşayabileceğiniz her türlü haşere problemlerinizi çözmek için, bizler görev
başındayız. Bilinçli ve profesyonel zihniyetimizle, bilgi, tecrübe ve deneyimlerimiz ile ilgili
telefonlarınızı bekliyoruz.
Saygılarımızla...
MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI HİZMETLERİ
AMACIMIZ...!
Tüm yaşam alanların da sıklıkla görülen uçan, yürüyen, haşere ve kemirgenler;
insanları doğrudan rahatsız ederek, gıda maddelerini tüketerek veya ekonomik değeri
olan ürün ve ekipmanlara zarar vererek olumsuzluklara neden oldukları gibi , tehlikeli ve
bulaşıcı hastalıkların taşınmasında da aktif rol oynarlar.
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
Bu nedenden dolayı söz konusu olan bu zararlılarla etkin mücadele, bu canlıların
biyolojilerini, davranış biçimlerini ve üreme–yaşam çevrimlerini çok iyi bilmekle
gerçekleşebilmektedir.
1. Mevcut problemin hangi haşere türlerinden kaynaklandığının tespit edilmesi.
2. Mevcut problemlerin varolma nedenlerinin ortaya konması ve genel
değerlendirme.
3. Problemin ortadan kaldırılabilmesi için yapılması gereken çalışmanın
niteliklerinin sistematiğinin ve yöntemlerinin ortaya konması.
ÖNEMLİ NOT:
Ayrıca bu çalışmalar 60 no’lu kanun hükmündeki kararca, 20 Haziran 1995 tarihinde,
Resmi Gazetede yayımlanan 22327 sayılı kararnameye göre,
“Gıda Üretimi – Tüketimi ve Denetlemesine” dair yönetmelik çerçevesinde zorunlu
kılınmıştır.
Bu yönetmelik, 09 Haziran 1998 ve 09 Haziran 1999 tarihlerinde revize edilerek Resmi
Gazetede yayınlanmıştır.
Ayrıca 27 Ocak 2005 Tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Halk Sağlığı Alanında
Haşerelere Karşı İlaçlama Usul ve Esaslarını Hakkında Yönetmelik Gereğince 6.Madde
kapsamında Ziraat Mühendislerinin Ev, Okul, Otel,Hastane, İşyeri, Üretim yeri, Fabrika
Benzeri;Halkın yemesi, içmesi, eğlenmesi, spor yapması gibi insan yerleşim ve çalışma
yerleri ve gündelik yaşamıyla ilgili fiziki mekanlar ve çevreleri kapsayan bölgelerde Halk
Sağlık Hizmeti alınması artık Halk sağlığının korunması amacıyla bir zorunluluk haline
gelmiştir. Bu nedenle görev tanımlaması geçen firmalar bu Halk Sağlık Hizmetlerinden
Faydalanmalıdır.
YAPILACAK UYGULAMALARIN KAPSAM VE MAHİYETİ
Uygulama yapılacak mücadele yönteminde öncelikle, alan tetkiki yapıldıktan sonra, alanda
bulunan birimler açısından ele alınarak çalışmaya tabii tutulmalıdır.
Bu alanlar;
- Servis alanları
- Ortak kullanım alanları
- Mutfak ve yemek alanları
- Çöp Alanları
- Eğitim odaları ve diğer odaları
- Bahçe ve Tüm Çevre
Alanı
- Arşivler Kazan Daireleri
- Foseptik Çukurları
- Market ve Depolama Alanları olarak belirlenerek
çalışma altına alınmalıdır.
Yukarıda adı geçen tüm birimlerde uygulamasını yapacağımız mücadele yöntemleri ve
nedenleri aşağıda
bilginize sunulmuştur.
1. MEKANİK MÜCADELE
Mekanik Mücadelede; haşerelerin ve istenmeyen canlıların barınacağı , besleneceği,
dinleneceği ortamları ortadan kaldırmak ve/veya en aza indirmek için yapılacak çevresel
çalışmaları kapsar. Mekanik mücadele yapılmadığı taktirde yapılacak diğer mücadele
yöntemlerinden olumlu ve sürekli sonuç almak ve başarıya ulaşmak mümkün değildir.
2. FİZİKSEL MÜCADELE
Fiziksel Mücadele; çekici koku ve tada sahip yiyecekleri kullanarak hazırlanacak kapanlar
ve/veya yapışkan tuzaklar, canlı yakalama sistemleri, özel gözlem noktaları, istasyon
sistemleri(monitör) kullanılarak yapılacak olan çalışmaları kapsar.
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
Bu mücadele yönteminin amacı; mekanik mücadele yöntemlerinin uygulanmış olduğu
alanların kontrolüdür.
3. KİMYASAL MÜCADELE
Kimyasal Mücadelede; tarafımızdan hazırlanan ilaç skalamızda belirtilen İnsektisit, Pestisit ve
Rodentisit
kimyasalları ile hedef zararlı türlerine uygun görülen yöntemler ve etki mekanizmaları ile mücadele
altına alınmasıdır.
• Pretroidler ve Karbomatlar : Nöronları bloke eder, uyarım geçişini
engelleyip sinirlerin işlevini durdurup ölümü meydana getirir. (solunum ve kontak yoluyla)
• Organofosfatlar : Asetilkolin üretimini durdurup enzimlerle geçen
uyarımların geçişini engellerler ve ölüm meydana getirirler. (Sindirim yoluyla etkiyenler)
• Anticoaguliantlar : Kanın pıhtılaşmasında fibrinojenin fibrin ağına
dönüşmesinde gerekli olan trombin üretimini engelleyerek hedef kemirgenlerin iç kanama ile
ölümünü meydana getirirler. Yapılacak olan çalışmalar akabinde ve tüm periyotlardaki uygulamalar
neticesinde uygulama yöntemi, kullanılan
kimyasallar, yapılan çalışmaların genel durumu ve işletmelerin sağlığı açısından durum ve öneri konularını
kapsayan özel raporlar tarafımızca tutulacaktır.Yapılan çalışma neticesinde verilecek olan rapordaki
ana başlıklar şunlardır;
• İSTİLA
• HİJYEN
• YALITIM
• DEPOLAMA
Bahsi geçen konularda mutlak suretle yapılması gereken işlemler, öneriler ve destek
sağlayabileceğimiz her türlü kapsam dahilinde, techizat, doküman ve ekstra uygulamaların tamamlanır
MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI Hizmetleri tarafından sağlanacaktır.
TAAHHÜTNAME
1.
Mücadelesi yapılacak olan alanlarda kullanılacak kimyasalların WHO
(Dünya Sağlık Örgütü)’nün öngördüğü ve T. C. Sağlık Bakanlığı tarafından
onaylanmış kimyasalların kullanılacağını
(kimyasalların isim, etken maddesi, antidotu, kullanım alanları gibi bilgilerini içeren çizelge
ve dokümanlar ekte yer almaktadır),
2.
kişilerden
Bu çalışmaların bizzat konusunda bilgili, uzman, deneyimli ve vasıflı
oluşturulmuş bir kadro ile yapılacağını,
3.
Yapılacak uygulamalar esnasında, arşiv ve dolaplarda bulunan
evrakların, özel eşyaların
zarar görmemesi amaçlı, özel kimyasallar ve yöntemler ile çalışma yapılacağını,
4.
Sürekli çalışmalarda, periyodik uygulamalarda, hedef zararlıların
bağışıklık sistemlerini
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
geliştirici kimyasalların kullanılmayacağını, uygun dozda kimyasalların kullanılacağını,
ve değişik yöntemler ile kapsamlı çalışmaların yapılacağını, Taahhüt eder
bilgilerinize sunarız.
Saygılarımızla...
MACROPEST
ÇEVRE SAĞLIĞI HİZMETLERİ
UYGULAMA ÇALIŞMALARIMIZ
Evinizde, iş yerlerinizde, ofis
alanlarınızda, üretim yerlerinde,
fabrikalar ve hastanelerde, hijyen
gerektiren kuruluşlarda, kamu
kuruluşlarında, özel şirketlerde, tarla
ve bahçe alanlarınızda uzman
ekibimizle haşere ve fare mücadele
çalışmaları konusunda başarılıyız.
Entegre zararlı canlı yönetimi –
çevre sağlık hizmetleri konusunda
HİZMET VERİYORUZ. Haşere ve
fare mücadelesi alanında sistemli
çalışan tek firma olduğumuzu
gururla Aydın halkına duyuruyoruz.
Aydınımız ve çevre ilçelerimiz
alanında bilgili, eğitimli, başarılı
uzman firmalara layıktır, Aydınımız gelişen ve gelişmekte olan iller bazında iyi düzeye
gelmeye devam etmektedir. Başarılı hizmet kalitesini siz Aydınlılarla buluşturan
MACROPEST Yaşam kalitenizi en iyi seviyeye getirmek için çalışıyor.
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
GENEL BİLGİLER
YÜRÜYEN HAŞERELER (BÖCEKLER)
1. Tespit edilen Türler 2. Yaşam Şekilleri 3. İnsan sağlığına ve çevreye verdikleri zararlar
1. Tespit edilen Türler:
a. Amerikan Hamam Böceği : ( Periplaneta americana ): Erginlerin boyu 2,5 – 4 cm. boyunda,
kırmızımsı kahve renkli olurlar. Yumurta paketlerini duvar kenarlarına
bırakırlar. Uygun şartlarda bir dişi hayatı boyunca 30 – 60 arasında
yumurta paketi bırakır. Yumurta paketleri içerisinde genellikle 16 adet
yumurta bulunur. Yumurta paketlerinin açılma süresi 6 – 12 hafta sürer.
Nimflerin ergin hale geçme süresi sıcak yerlerde ve gıdanın bulunduğu
yerde 4 – 5 aydır. Erginlerin ömürleri 1 yıl olup, serin yerlerde 2 yıla
kadar çıkabilmektedir.
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
b. Alman Hamam Böceği : ( Blatella germanica ): 1,5 cm. boyunda, açık sarımsı kahve renkte
olurlar. Yumurtalarını yavru çıkıncaya kadar vücudunda yumurta
kesesinde taşırlar. Uygun şartlarda bir dişi hayatı boyunca 4 – 12
arasında yumurta paketi bırakır. Yumurta paketleri içerisinde 35 – 45
adet yumurta bulunur. Yumurta paketleri 31 0C’de 16 günde açılır.
Nimflerin ergin hale geçme süresi sıcak yerlerde ve gıdanın bulunduğu
yerde 1 – 1,5 aydır. Alman hamam böceklerinin çok yaygın olmasının
nedeni , üreme yeteneğinin hızlı olmasıdır. Erginlerin ömürleri sıcak
ortamlarda 3 – 4 ay, serin yerlerde ise 5 – 8 ay kadardır.
ve dişileri daha
renkte olurlar.
benzerlik
c.
Doğu Hamam Böceği : ( Blatta
orientalis ): Erginlerin boyu 2 – 3 cm.
boyunda,erkekleri koyu, kırmızımsı kahve
koyu kahverenkte veya siyaha çalar
Çoğalmaları amerikan hamam böceğine ile
göstermektedir.
2. Yaşam Şekilleri
Bu türler ev, lokanta, fırın, otel, hastane, gıda depoları, kütüphane, büro, ve seralarda
bulunurlar. Bu yerlerin mutfak ve kilerlerinde görülürler. Ayrıca gıda artıklarının bulunduğu
yerlerdeki delik ve çatlakların içinde; banyodaki çamaşır dolapları, mutfaktaki ekmek dolapları ve
çekmecelerin içinde; kâğıt ve kitap raflarında; lavabo banko altlarında, kanalizasyon sistemi ve
bodrum gibi rutubetli ortamlar ve sıcak kalorifer kazanlarının bulunduğu, su borularının geçtiği
bölgelerde görülürler.
3. İnsan sağlığına ve çevreye verdikleri zararlar
İnsanların bilhassa gıda maddelerine ve eşyalarına zarar verirler. Asıl zararları; bunlar üzerinde
bıraktıkları pislikler, lekeler ve kokular olur. Böceklerin bulaşmasına maruz kalmış gıda maddeleri yıkansa
veya pişirilse bile bu koku kaybolmaz. Bu koku böceğin karın kısmında bulunan bir guddenin ifrazatından
ileri gelmektedir.
Gıda maddeleri direkt sağlığımızla ilgisi bulunan kıymetlerdir. Birimlerinizde bulunan zararlılar,
gıda maddelerinde geri dönüşü olmayan zararlar meydana getirirken aynı zamanda bu türlerin asıl zararları
olan, vücutlarına ve ağızlarına bulaştırdıkları çeşitli hastalık etmenlerini insanlara ve hayvanlara taşımasıdır.
Bu sebeple bu böceklere minör zararlılar gözüyle bakmak doğru değildir. İnsan ve hayvan sağlığı bakımından
çok önemli sayıldıkları için bunlara karşı muhakkak şekilde mücadele uygulanması gerekir. Yapılan
araştırmalarla bu böceklerin poliomyetilis virüsünün en az 4 ırkının; patojen solucanlardan, 7 türünün
yumurtalarının yine bu guruptan, 12 türün erginlerinin Verteblata’lara tabii ara konukçu olduğu ve
insanlarda hastalık yapan 3 patojen protozoa ile 2 tür patojen fungus’un bu böcekler tarafından insanlara
taşındığı saptanmış bulunmaktadır.
Bunlardan ayrı olarak, patojen ve simbiyotik olan 45 tür bakteri, 40 tür fungus, 6 tür maya, 90 tür
protozoa ve 45 muhtelif tür solucan’ında bu böceklerle ilgili olduğu halen tespit edilmiş durumdadır. Bu
verilen rakamların hamam böceklerinin mikroorganizmalarla ne kadar yakından ilişkili ve ne kadar potansiyel
bir zararlı olduklarını göstermektedir. Bu haşereler veba, kolera, tüberküloz, dizanteri, tifo, koli, gibi
hastalık etmenlerini de bir yerden diğer bir yere taşıyarak, gıda maddelerine bulaştırarak bu hastalıkların
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
insanlarda görülmesine yol açar. Hatta bu zararlıların cüzzam ve kansere sebep oldukları yolunda
görüşlerde mevcuttur.
Birimlerinizde tespit edilen zararlılar hemen hemen her şeyi yiyebilmektedirler. Genellikle
omnivordurlar; yani bitkisel ve hayvansal gıda alırlar. İkinci derecede peynir, et, mobilya, deri, duvar
kağıtları ve ölü hayvanları tercih ederler. Bunlar dışında yünlü eşyaları, fotoğraf, kitap, sigara kâğıdı gibi
maddeleri de yerler. Bütün bunların neticesinde büyük ekonomik kayıplara sebep olurlar.
Günümüzde zararlılara karşı kullanılan kimyasal ilaçların hemen tümünün hedef zararlıya olan
etkilerinin yanında sıcak kanlı canlılara ve yararlı organizmalara da olumsuz etkileri bulunmaktadır.
Unutmamamız gerekir ki;
“HERŞEY ZEHİRLİDİR; HİÇ BİR ŞEY ZEHİR DEĞİLDİR, MADDEYİ ZEHİRLİ KILAN DOZDUR”
ilkesi toksikolojinin temel yasasıdır.
Bu gerçekler ışığında yapılacak çalışmanın etkin olması ve istenmeyen olaylarla karşılaşılmaması için
bu çalışmaların; konusunda uzman ve yine uygulayıcılarında bu kişilerden oluşan ekipler tarafından yapılması
gerekmektedir. Takdir edeceğiniz üzere yapılacak çalışmalarda kullanılacak kimyasallar bu kimyasalların
dozu ve uygulama yöntemleri, mücadelesi yapılacak hedef zararlının biyolojisinin çok iyi bilinmesiyle
mümkün olabilecektir.
Bu veriler dikkate alındığında takdir edeceğiniz üzere sadece bir kereye mahsus yapılacak
çalışmalardan istenen sonuç alınamayacaktır.
Yapılması gereken çalışmanın bilimsel olması ve problemin tamamen ortadan kaldırılabilmesi için 3
aşamalı bir çalışma yapılması gerekmektedir.
1. AŞAMA : Erginlerin yok edilmesi,
2. AŞAMA : Yeni yumurta bırakılmasını engellemek ve yumurtadan çıkanların (nimflerin) yok edilmesi,
3. AŞAMA : Zararlılardan temizlenen alanın dışarıdan girişlere ve yeni bulaşmalara karşı korunmasını
kapsar.
AKREPLER ( Scorpionidae):
Tespit Edilen Türler
Buthus gibbosus, Prionurus crassicaudata, Scorpiomaurus fuscus, Euscorpia
italicus; Türkiye’de yaşayan akrep türleridir.
Erginlerinin boyu türlere göre değişmekle birlikte çoğunlukla 5 cm.’
dir. Sarı, mavi, kırmızımsı, kahverengi ve siyah renkte olurlar. Karnının son
halkasında bir çift zehir bezi bulunan eğri bir iğne vardır. Solunumları trake
sistemiyle olur. Canlı doğum yaparlar. (Vivipar). Dişileri 20 – 25 kadar yavru
yaparlar ve yavrularını bir hafta sırtlarında taşırlar. 3 – 7 defa deri
değiştiren yavrular 1 – 4 yılda gelişimini tamamlar ve yıllarca canlı yaşarlar.
Örümcekler ve böceklerle beslenirler. Avlarını ağız ekleri (chelicera,
pedipalpus) yardımıyla yakaladıktan sonra vücutlarının sonundaki zehirli
iğne ile sokarak öldürürler. Hayvan kışkırtılmazsa iğnesini kullanmaz.
Resim:1 Buthus
gibbosus
İnsan sağlığına ve çevreye verdikleri zararlar
Yiyecek bulma ve korunma amacıyla açık noktalardan bina içlerine girerler. İç alana girdiklerinde
elbise, ayakkabı, yatak gibi risk yaratan noktalarda dolaşırlar. Çoğunlukla insanın çıplak eli veya ayağı,
temas ettiği akrep tarafından sokulur. Akrep, çok hareketli olan kuyruğunun ucunda bulunan zehir kesesine
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
bağlı iğnesi ile sokar. Akrep zehirlenmesine scorpionizm denir. Küçük türler deriyi delemediğinden arı
sokması gibi lokal kırmızılık yapar. Tüm akrepler sokar ancak, çok az türleri hariç, yalnız böcek sokmasına
alerjik reaksiyon verenler için tehlikelidirler. Büyük türler ciddi, hatta öldürücü sistemik reaksiyonlar
yapabilir. Akrep zehiri berrak ve toksik maddeler içeren renksiz toksalbumindir. Zehir, yakıcı ağrı duygusu
ve belirgin şişkinlik şeklinde lokal reaksiyon yaratır. İltihap ve ağrı, sokulan yerden uzakça mesafelere
kadar yayılabilir. Gentruroides, Prionurus, Buthus, Euscorpia, Scorpia, Tityus cinslerine bağlı türlerin
nörotoksik zehiri vardır ve ölüme neden olurlar. Bu zehir sokma yerinde aşırı duyarlılık, bulantı, boğaz
kaslarının sertleşmesi, salyanın artması, terleme, dilin kısmi felci, karın bölgesinde kramplar, kusma,
rahatsızlık gibi genelleşmiş reaksiyonlar meydana getirirler. Ender olarak solunum felci sonucu ölüm olur.
Tüm akrep sokmaları, mümkün olduğu kadar çabuk doktor tarafından tedavi edilmelidir. Akrep tarafından
sokulan bir insana ilk yardım olarak turnike ve etil klorür veya su içindeki buz parçaları ile kriyoterapi
yapılmalıdır. Bir turnike hemen sokma yerine yakın olarak uygulanır ve sokulan yere buz parçaları konur. Bu
arada bir kaba su ve buz parçaları konarak sokulan bacak veya kol turnikenin takıldığı yere kadar buzlu
suya daldırılır. Beş dakika sonra turnike çıkarılır; fakat sokulan kısım en az
2 saat daha buzlu suda tutulur.
AKREP MÜCADELESİ
Akrepler yumurtalarını açılana kadar vücutlarında taşıdıkları için
mücadelesi zordur. Akrepler normalde açık havada geceleri beslenmeye
çıkarlar. Gün boyunca tahta parçası, kaya altları, rutubetli kalas, enkaz ve
yıkıntılarda bulunurlar. İstila edecekleri evlerde rutubetli alanları tercih
ederler. Mücadeleye başlamadan önce ilk adım olarak eve yakın yerlerde
bulunan harabe gibi bölgelerde titiz bir araştırma yapılmalı, mücadeleye bu
bölgelerden başlanmalıdır.
Resim:2 Prionurus crassicaudata
MÜCADELE İPUÇLARI
Bir konutun çevresindeki akrep sayısını azaltmak için, mümkün olduğunca yerdeki yığın, döküntü ve
bitkilerden kurtulmak gerekir. Ultraviyole ışık altında tüm akrepler yeşil renkte parlarlar, dolayısıyla
akreplerin bulunduğu yerlerde gece yürürken, taşınabilir bu tür bir lamba faydalı olacaktır. İstila
durumunda profesyonel hizmet alınması kalıcı çözüm üretmek açısından daha doğrudur.
PİRELER (Ctenocephalides canis, Ctenocephalides felis ):
Geriye doğru uzayan dikenlerle kaplı, yanlardan iyice
basıklaşmış vücutlarıyla dikkat çeken pireler yaklaşık 1 – 10 mm.
boylarındadır. Genellikle sarı tonlarında kahverengi, koyu kahverengi
ve siyaha yakın koyu renktedirler. Çok güçlü bacakları sayesinde
boyundan 200 katı aşkın sıçramalar yapabilirler. Pirelerin hayatı
uzundur. Aralarında 1 – 2 yıl yaşayan türleri vardır. Dişi pireler
yumurtalarını genellikle barınaklarda, zemin çatlaklarına, hasırların,
kilimlerin, halıların altına, tozlu yerlere bırakırlar.
Resim:3 Ctenocephalides canis – (köpek piresi)
Yumurtadan çıkan larvalar organik artıklar ve yetişkin pirelerin pislikleriyle beslenirler. Larvalardan
pupalar ve pupalardan yetişkin pireler çıkar. Bu gelişme süresi çevre ısısına ve pire türüne bağlı olarak
değişir. 20 – 30 gün olabileceği gibi uygun olmayan şartlarda özellikle pupa dönemi uzayarak gelişme aylarca
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
hatta bir yıl sürebilir. Pire, veba ve endemik tifüs yayılmasında aracıdır. Pirelerin önemli türleri Pulex
irritans (insan piresi) ve Xenopsylla cheopis (sıçan piresi) dir.
ZARARLARI
Vücut yapıları konaklarının tüy ve kılları arasında dolaşmaya son derece uygundur. Sıcakkanlı
hayvanların kanını emerek beslenir, konakları arasında yer değiştirirken son derece tehlikeli hastalıkları
da bulaştırabilirler.
İnsan piresi özellikle derinin en ince olduğu ve yoğun kılcal damar ağı içeren bölgelerine yerleşir.
Ağız parçalarının sivri uzantısı deriyi delerek konağının dokusuna iyice yapışır. Şişene kadar kanla beslenen
pire daha sonra konağın giysileri arasına ya da yaşadığı çevredeki uygun yerlere gizlenir.
Pire bazen son derece tehlikeli olabilir. Konaklama Hymenolepis diminuta türü tenyaları (şerit)
taşıyabilir. Özellikle keme ya da fare piresi denen tür son derece tehlikelidir. Pirelerin kan emerken
bulaştırdıkları hastalıklar arasında vebayla birlikte tifüs ve siper humması sayılabilir. İnsanlarla iç içe
yaşayan kedi ve köpeklerde bulunan asalaklar, aşırı ürediklerinde ya da doğal konaklarını bulamadıklarında
insanlara da üşüşebilir.
MÜCADELESİ
Pire ısırıkları kabarcıklı ve kaşıntılı, döküntü biçiminde kızarıklıklara yol açar. Salgınlar genellikle
yaz aylarında ve çocuklar arasında görülür. Pire üşüşen kişilerin hemen yıkanıp giysilerini uygun biçimde
temizlemesi gerekir. Kaşıntı giderici ilaçlar deri örselenmesini önleyebilir. Genel temizlik kurallarına
uyulmalı, evde beslenen hayvanlar ile bulunulan ortam derhal pireden arındırılmalıdır. Konutlarda temizliğe
dikkat edilmelidir. Evcil hayvanlarda sürekli olarak Veteriner Hekim kontrolünde pire mücadelesi
yapılmalıdır.
BİTLER ( P.humanus )
Bitler boz renkli, birkaç milimetre uzunluğunda ve yengeci
andıran biçimde asalak böceklerdir. Bit yumurtalarından nimfler çıkar.
Nimf üç defa gömlek değiştirir ve yetişkin hale geçer. Yetişkin dişiler
genellikle 8 – 10 yumurta verirler. Doğrudan dokunma ya da giyecekler
aracılığıyla bulaşırlar. Vücut biti ( Pediculus humanus) tifüs, Baş biti
dönüşlü humma ve siper humması gibi hastalıkların yayılmasında önemli
rol oynar. Bitlenme ayrıca, şiddetli kaşıntı, aynı bölgenin çok sayıda
ısırılmasına bağlı olarak geniş şişlik ve kızartılara neden olur. Enfekte
kan emen bit 6 gün sonra enfeksiyon nakledebilir. Enfekte bitlerin
hayat
süreleri
kısadır,
genellikle
12
günde
ölür.
Resim:4 P.humanus
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
Vücut biti 2 – 4 mm. uzunluğundadır. Giysilerin dikiş yerlerinde ya da uygun kıvrımlarında barınır
ve ürer. Deriye yalnızca kan emmek için gider. Yumurtalarını konağın iç çamaşırlarına bırakır.
Baş biti 1 – 2 mm. uzunluğundadır. Kan emmediği zaman sıkıca saç diplerine tutunur. Özellikle ense
bölgesinde bulunurlar. Zaman zaman tutundukları yerleri bırakıp deriye inerek kan emer, sirke denen
yumurtalarını saç diplerine sıkıca yapıştırırlar. Yumurtalar 7 – 8 günde açılarak içlerinden yeni bitler çıkar.
Kasık biti adından da anlaşılacağı gibi kasık bölgesinde ve dış üreme organlarının çevresinde barınır.
Baş bitinden biraz daha küçüktür. Çıplak gözle bakınca deri döküntüsü sanılabilir. Öbür türlerden farklı
olarak hastalık bulaştırmamakla birlikte şiddetli kaşıntıya, iltihaplanmaya, deride kabarcıkların belirmesine
neden olur.
Bitlenmiş kişilerin kendileri, giysileri, yatağı, şapkası, başörtüsü ve tarağıyla temas edilmesi birer
bulaşma nedenidir. Bitlenmelerle ilgili bölgelerin ince dişli bir tarakla sık sık taranması, bit öldürücü krem
ve şampuanların kullanılması gerekir. Ayrıca bitlenen kişinin çamaşırları kaynatılmalı ve yakın ilişkide
bulunduğu kişiler de aynı işlemler uygulanmalıdır.
TAHTAKURULARI (Cimex lectularius )
Tahtakuruları, saklandıkları yerlerden gece çıkarak kanla beslenen, koyu kırmızı renkte, oval ve
basık vücutlu olan, ortalama 4 – 5 mm. uzunluğunda böceklerdir. Kendilerine has tipik viskiyi andırır
kokuları vardır. İnsanları özellikle vücutlarının örtülü olmayan yerlerinden ısırırlar. 6 – 8 haftada erişkin
hale gelerek 200 civarında yumurta bırakırlar. Isırdıkları yerlerde kırmızı, yuvarlak ve sert kaşıntılı
lezyonlar oluşur. Duyarlı kişilerde ürtiker, ödem ve kanamalı kabartılar görülebilir. Kaşıntıyla oluşan deri
örselenmesi ikincil enfeksiyonları hazırlar. Ender olarak genel alerjik tepkiler ortaya çıkabilir. Emdiği kanın
sindirim artıkları yatak çarşafında koyu lekeler olarak görülebilir.
Konağa yalnızca beslenmek için gelen asalak, daha sonra korunaklı yerlere çekilir. Emdiği kanı
sindirmesi günlerce sürebilir. Tahtakurusunun insana hiçbir hastalık bulaştırmadığı sanılmaktadır. Tedavi
genellikle belirtilere yöneliktir. Bu böceklerin üredikleri yapılarda bütünüyle yok edilmesi gerekmektedir.
Ama kullanılan zehirlere karşı dirençli nesiller geliştiğinden tahtakurusuyla mücadelede de farklı kimyasal
maddeler denenmek zorunda kalınmaktadır.
Özellikle Yatak tahtakuruları olarak adlandırılan türlerinin hemen
hepsi kuş ve memelilerden kan emerek beslenirler. Genellikle geceleri kan
emmek için çıkarlar, diğer zamanlarda ışıksız ortamlarda saklanırlar.
Resim:5 Tahtakurusu - Cimex lectularius
BALARISI (Apis mellifera, Honeybee)
Boy: 1,30 cm Renk: Altın sarısı ve kahverengi çizgili
ÖZELLİKLERİ
Balarıları on yılı aşkın süre yaşayan koloniler kuran sosyal
bir arı türüdür. Doğal ortamda ağaç kovukları, mağaralar,
kayalıklardaki yarıklarda yuva yaparlar. Ara sıra tavan
aralarında, duvar boşluklarında ve baca içlerinde de yuvalarına
rastlanır. Bir arı kolonisi, bir kraliçe, birkaç yüz erkek ve 10 – 80
bin işçi arıdan oluşur. Görünüş olarak birbirinden farklı olan bu
üç arıdan kraliçe arı ve işçi arılar dişidir. Bu arılar çiçekli
bitkilerden polen ve nektar alıp, bunları kullanarak kış boyunca
kolonilerini besleyecek balı üretirler. Arıları binalardan
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
uzaklaştırmayı zorlaştıran etken, peteklerinin bulundukları oyuklukları tamamen doldurmasıdır.
Resim:6 Bal arıları – Apis mellifera
Arı yavruları, sırasıyla larva ve pupa evrelerini tamamlayarak erişkin hale gelirler. Kraliçe arının
yumurtaları bırakması ile başlayan bu dönem boyunca arı yavrularına son derece özenli ve dikkatli bir bakım
uygulanır. İşçi arılar öncelikle kraliçenin yumurtlaması için peteklerin içinde özel olarak belirlenmiş bir
bölgede kuluçka hücreleri hazırlarlar. Bu hücrelere yumurtlamak için gelen kraliçe arı, hücrenin temizliğini
ve uygunluğunu kontrol ettikten sonra her peteğe birer yumurta bırakarak ilerler. Kraliçe arının büyük bir
hassasiyetle hücrelere yerleştirdiği arı yumurtaları yaklaşık 3 gün içinde gelişir. Bu sürenin sonunda
hücrelerden beyaz kurt şeklindeki arı larvaları çıkar. Yumurtadan çıkan bu canlıların gözleri, kanatları ve
bacakları yoktur. Dış görünüş olarak balarısına hiç benzemezler. Arı larvaları bu dönemdeki düzenli
beslenme sonucunda 6 gün içerisinde ilk ağırlıklarının 1500 katına ulaşırlar. Bu noktadan sonra büyüme
durur ve pupa aşaması başlar.
Resim:7 Bal arılarında gelişim
Resim:8 Pupa aşaması
MÜCADELE İPUÇLARI
Arı yuvalarına belirli bir mesafeden fazla yaklaşmamak gerekir. Gerekli eğitime ve koruyucu
ekipmana sahip olmayan kişilerin kalabalık bir yuvayı dağıtmaya çalışması çok risklidir. Bir yuva
dağıtıldığında ise, geride kalan bal ve peteklerin tamamen temizlenmemesi halinde ise, bunlar çürüyerek,
kötü koku ve lekeye sebep olacak, bu durum da ortama diğer böcekleri çekecektir.
YABAN ARISI (Vespula spp. Yellow Jacket)
2,0 - 2,5 cm. boyunda, siyah ve sarı çizgili renktedirler. Yuvalarını toprakta, örneğin eski kemirgen
yuvalarının içinde veya benzer deliklerde yapmayı tercih ederler.
Yabanarılarının binlercesi tek koloni halinde yaşarlar. İlkbaharın başında tek bir kraliçeden
başlayan koloni ilk birkaç ay çok küçüktür. Yaz aylarına gelindiğinde, problem yaratacak populasyona
ulaşırlar. Yuvaları bozulduğunda çok saldırgan olurlar ve çok acı vererek sokarlar. Bir kez soktuğunda ölen
balarılarından farklı olarak, yabanarıları birçok kez sokabilirler. Leşle beslenen haşereler olduklarından,
ağaçlık alanlarda veya arazilerde faydaları vardır. Ancak evlere yakın veya evlerin içinde bulunan koloniler,
orada yaşayan insanlar için tehdit oluştururlar. Böyle bir durum fark edildiğinde, koloniler muhakkak
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
elimine edilmelidir. Bu arılarla mücadelenin tehlikeli olması nedeniyle profesyonel bir firmadan hizmet
alınması daha doğrudur.
Yabanarısı sokmalarına karşı alınabilecek önlemler şunlardır
• Elektrikle çalışan çim biçme, budama makineleri kullanıldığında, yüksek ses ve vibrasyonun kışkırtıcı
etkisi düşünülerek yabanarısı saldırısına karşı dikkatli olunmalıdır.
• Yabanarısı yuvaları biliniyorsa o noktalardan uzak durulmalıdır.
• Bina duvarında girip çıktıkları görülen bir delik bulunduğunda, bu delik KAPATILMAMALIDIR. Zira
bina içine başka bir noktadan çıkış olabilir ve malzemenin cinsine göre duvarda delik bile açabilirler.
EŞEK ARISI ( Vespula vulgaris )
2,5 – 4,0 cm. boyunda, koyu ve açık kahverengi çizgili renktedirler. Genelde ağaçlarda ve çalılarda,
havai kağıt yuvalar kurarlar. Ancak özellikle bu tür arılar, tavan arası, baca, dış duvarlar gibi mekanlarda
da yuva kurmayı severler.
Eşekarıları bir yıl süreyle yaşayan koloniler kurarlar. Kışı geçirmiş olan kraliçe, ilkbaharla birlikte
uygun bir yuva bulur, içine küçük bir petek kurar ve ilk larvayı oluşturur. Bu larva yetişkin bir işçi arıya
dönüştüğünde, yuvanın büyütülmesi ve yiyecek bulunmasıyla uğraşırlar. Yuvalarının içini ve peteği, ağaç ve
kabuk parçacıklarından yaparlar. Kolonileri tehdit edilirse saldırgan olurlar. Yaz sonunda birkaç yüz işçi
arıdan oluşan populasyona ulaşırlar. Sonbahara doğru koloni kraliçeler üretir ve bunlar kışı geçirmek üzere
farklı yerlere uçarlar.
Dünyanın her yerine yayılmış olan eşekarılarından,
ülkemizde yaşayanları içerisinde genellikle sarı – siyah
renkleri ile hemen tanınırlar. Sokucu iğneleri çok küçük
ve
ince olduğundan iğnelerini soktuktan sonra bir zarara
uğramadan geriye çekebilirler. Bu nedenle defalarca
sokabilirler. Eşekarılarının zehirleri konusunda görüşler
farklıdır. Kişinin duyarlılığına göre bu etki farklı olur.
Alerjisi olanlarda bu etki fazla hissedilir. Sokma yerinin
vereceği zararla yakından ilgisi vardır.
Resim:9 Vespula vulgaris – Eşek arısı
Örneğin, herhangi bir yolla ağza, yutağa ya da boğaza kadar ulaşabilen bir eşek arısının sokması
durumunda meydana gelecek şişlik insanın boğularak ölmesine neden olabilir. Arılardaki sokma arzusu
türlere göre değişir. Ancak kendilerini tehlikede hissettikleri zaman saldırırlar. Özellikle sıcak havalarda
yuvalarına yaklaşırken dikkatli olmak gerekir. Çünkü sıcakta saldırganlıkları artar.
Ergin arılar, işçi arıları ve bunlara ait daha küçük familyalarının kontrolünde şu yöntemler geçerlidir
1. Hijyen yönetimi: İşçi arılar binalarda genellikle 3mm.’lik açıklıklarda yerleşim gösterirler,
kemirgen gözlem noktaları bu canlıların yerleşimine maruz kalabilir.
2. İnsektisit Kontrolü İle Lokal İlaçlama: Geniş ve dar alanlarda el ile kullanılan aerosollerin lokal
çalışmalarında ve iç – dış alan çalışmalarında önem taşır. Arı mücadelesinde arı öldürücü toksik
etkili insektisitler kullanılır. Pest kontrol operatörleri, arılar üzerinde öldürücü etkiye sahip
kimyasallar kullanırlar.
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
3.
4.
Yüzey Alanda Spreyleme: Kalıcı etki gösteren ve arı mücadelesinde kullanılan film, yani insektisit
içerikli film, lokal yerleşim gösteren arılarda rahatlıkla kulanılır. Yerleşimin noktasal olduğu
yerlerde iyi sonuç verir ve arılar tarafından tüketilir.
Arı Kontrolünde İnsektisit Kullanımı: Yaban arılarının açık havalarda ve güneşli günlerde
aktiviteleri yüksektir. Yaban arılarının uçuş bölgelerinde arı populasyonunun yoğun olduğu görülür.
Bu arılarda sosyal yerleşim, birlikte yaşam olgusu mevcuttur. Uygulama alanında aktivite bölgesi
içerisinde hızlı insektisit uygulaması yapılması tercih edilir. Bu uygulamalar toz kimyasal uygulaması,
yüzeye pülverize uygulama, arı tuzakları ve sis jeneratörleri olmak üzere çeşitli seçeneklerde
yapılabilmektedir.
a) Toz insektisit uygulamasında populasyonun giriş kısmına bu uygulama sağlanır. İşçi arılar aktivite
alanında bu giriş bölgesinden toz insektisiti iç alana taşırlar. Toz insektisitler mekanik tozlayıcı
aletler ile uygulanır.
b) Yüzey pülverize ilaçlama ise, genel olarak arı populasyonun bulunduğu bölgeye, yuvanın giriş holüne
veya direkt olarak yerleşim gösterdiği alan yüzeyine püskürtme ile uygulama yapılır.
c) Arı tuzakları ise; telden bir kafes oluşturularak, bu kafesin iç kısmına yaban arılarını çekici
özellikte olan bir materyelin yerleştirilmesi, bunun sonucunda da yaban arısının bu kafes içinde
kalarak dışarıya çıkmamasını amaçlayan bir sistemdir.
d) Sis uygulaması ise; kimyasalın sis haline getirilerek uygulandığı ve bu amaçla sis jeneratörlerinin
kullanıldığı bir sistemi kapsar.
YILANLAR ( Ophidia)
Tespit edilen türler
Önemli türleri Coluber caspius ( Hazer yılanı ), Malpolon monspessulans ( Çukurbaşlı yılan),
Vipera xanthia (Şeritli engerek)’ dir. Türkiye’de yaşadığı bilinen 5 ayrı familyadan 13 cinse bağlı 36 yılan
türü vardır. Bunlardan 7’si zehirli, 2’si az zehirli, geri kalan 27 yılan türü ise zehirsizdir.
Resim:10 Coluber caspius
(Hazer yılanı)
Resim:11 Malpolon monspessulan
(Çukurbaşlı yılan)
ÖZELLİKLERİ
Vücut ince, uzun ve silindirik şekilli olup, pullarla kaplıdır. Pulların büyüklükleri ve dizilimi,
sistematik açıdan önem taşır. Üyeler körelmiştir. Ancak bazı gruplarda üye kalıntılarına rastlanır. Dış kulak
açıklığı, kulak zarı, dış ve orta kulak ile östaki borusu bulunmaz. Göz kapakları yoktur, gözü örten sabit bir
şeffaf plak bulunur. Çatalsı dil, ağız kapalıyken bile dışarı uzatılabilir. Dile yapışan koku partikülleri, koku
almadan sorumlu olan Jacobson organına iletilir.
Çene kemikleri kaynaşmamıştır. Çenenin sağ ve sol yarıları ile, alt ve üst çeneler birbirinden
ayrılabilir. Bu yapı özelliği sayesinde, kendilerinden çok daha iri avları bile rahatlıkla yutabilirler. Kural
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
olarak av önce felç edilir veya öldürülür, sonra da bütün olarak yutulur. Göğüs kemiklerinin (Sternum)
bulunmaması, iri avların yutulmasına yardımcı olan diğer bir özelliktir. Kaburgaları çok sayıdadır. Sol
akciğer körelmiştir, sağ akciğer ise vücut boyunca uzanır. Diğer tüm organlar da uzun yapılıdır. Boşaltım
ürünleri ürik asit formundadır. İç döllenme görülür. Bazılarında güçlü zehir bezleri ve çeşitli tipte zehir
dişleri bulunur. Çoğu türde ayrıca, savunma veya karşı cinsin ilgisini çekme amaçlı olarak koku bezleri vardır.
Bazı yılan gruplarında ise, avın vücut sıcaklığını algılayabilen (termosensor), kızılötesi ışınlara duyarlı "çukur
organları" bulunur.
İnsan sağlığına ve çevreye verdikleri zarar
Bütün yılanlar doğal dengenin korunması yönünde önemlidir. Yok edilecek olurlarsa, onların besinini
oluşturan zararlı farelerin ve başka hayvanların kontrolü güçleşebilir. Yılanların besinlerini canlı hayvanlar
oluşturur. Birçokları taze öldürülmüş bile olsa ölü hayvanı besin olarak
almazlar. Besinlerini memeliler, kuşlar, bazı sürüngenler ( kertenkele)
ve bazı omurgasız hayvanlar oluşturur.
Ege Bölgesi’nde (İzmir çevresi) Malpolon monspessulans
(Çukurbaşlı yılan) türü daha fazla görülmektedir. Bunlar daha çok
taşlık ve kuru bölgelerde bundan başka bahçe ve su kenarlarında
bulunurlar.
Yılanlar bitki zararlısı olmayıp tarım alanlarında ve yılanların
bulunabileceği yerlerde çalışan insanları, ısırarak zehirlemesi ve bu
insanlarda korku yaratması sebebiyle zarar ve rahatsızlık verirler. Resim:12 Vipera ursinii (Engerek yılanı)
ÇIYANLAR ( Chilapoda)
Tespit edilen türler
En yaygın türü Scolopendra morsitans (çiyan)’dır. En uzun çıyan Scolopendra gigantea olup 35
cm.’ ye ulaşır. Çıyanların 3000 kadar türü tanımlanmıştır.
Yaşam şekilleri
Taş, kaya ve kabuk altlarındaki toprak ve humus içerisinde bulunur. Tüm türler avcılıkla geçinirler
yani karnivordurlar. Avlarını küçük Arthropoda (eklembacaklılar) oluşturur. Fakat büyük çıyanlar
salyangoz ve kurbağa yavrularını yer. Özellikle gece beslenirler ve çabuk hareket ederler. Av, zehir tırnağı
ile yakalanır ve öldürülür. Zehir tırnağı, ağız parçalarını örten gövdenin ilk segmentinden çıkar. Büyük
formlarda güçlü zehir tırnakları ile deriyi delebildiğinden, ergin insanlarda birçok rahatsızlığa, küçük
çocuklarda ölüme neden olabilir. Yurdumuzda bulunanların insanı sokma yeteneği yok sayılır.
Resim:13 Scolopendra morsitans (çıyan)
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
İnsan sağlığına ve çevreye verdikleri zararlar
Chilopoda türleri karanlık ve nemli yerleri severler. Geceleri yatakta ya da giyim eşyalarını giyerken
dokunulunca sokar ve zehirlerler. Çıyan zehirlenmelerine skolopendrizm denir. Hayvan, canı acıdığında veya
hareketine engel olunduğunda kendisini korumak için sokar. Soktukları yerde ağrı, sızı, kızartı, şişkinlik,
ödem meydana gelir. Ani başlayan ağrı bir saat içinde azalır. Zehirlenme çoğunlukla şiddetli değildir. Yalnız
çocuklar için tehlikeli olabilir. Ağrıya karşı lokal olarak sodyum bikarbonat, magnezyum sülfat, amonyak
kompresleri ve buz uygulaması iyi gelir.
SİVRİSİNEKLER Tespit edilen Türler
Anopheles spp. Culex spp. Aedes spp.
Yaşam şekilleri, Biyolojileri ve Zararları
Tüm sivrisineklerin yaşam çevreleri yumurta, larva, pupa ve ergin olmak üzere 4 aşamadan oluşur.
İlk üç aşama, sucul ortamlarda geçerken, ergin sivrisinek karada yaşar. Bu türlerin dişileri kanla,
erkekleri bitki özsuyuyla beslenir. Dişilerin ortalama ömrü 15 – 150 gün, erkeklerin ise 4 – 7 gün arasında
değişmektedir. Ergin dişiler kan emdikten sonra vücutlarında geliştirdiği 100 – 150 adet yumurtayı en
yakın durgun su birikintisine bırakırlar. Su sıcaklığına bağlı olarak (15 – 40 0C) yumurtalar, larva , pupa
evrelerini 10 – 20 gün içerisinde tamamlayarak ergin hale dönüşürler.
Resim:14 Anopheles spp. , Culex spp. ve larvaları
SİVRİSİNEK ÜREME ALANLARI (BİOTOPLARI);

Bataklıklar ve yavaş akan akarsular, göller, dere ve nehir kıyısındaki durgun su odakları,

Çayır ve ormanlık alandaki biriken kar ve yağmur suları,

Sulama kanalları, çeşme yalakları,

Çeltik üretim tarlaları,

Temel çukurları, taş oyukları, ağaç kovuklarında biriken sular,

Konutların balkonunda bulunan saksı, bidon gibi su biriken kaplar,  Bahçelerde bırakılan fıçı,
kova ve oto lastikleri,  Açıkta akan lağım suları ve foseptik kuyuları.
CULEX, ANOPHELES, AEDES YUMURTALARI;
10
Su Isısı ( 0C )
Larva dönemini tamamlama
süresi (gün)
30 – 40
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
15
20
25
30
35
26
18
14
11
7
CULEX, ANOPHELES, AEDES LARVALARI;
Su Isısı ( 0C )
15
20
25
Pupa dönemini
4–5
2,5
> 1,5
tamamlama süresi
(gün)
Ergin sivrisinekler üredikleri alandaki ot, yosun, bitki özsuyu ve birikinti sularla beslenerek 6 –
12 saat içerisinde döllenmek amacı ile üreme ortamını terk ederler.
DÖLLENEN DİŞİ SİVRİSİNEĞİN EMME VE YUMURTA GELİŞTİRME EVRESİ;
15
30
Ortam Isısı ( 0C )
Yumurta geliştirme
evresi (gün)
7
1–2
35
> yumurta gelişmez
SİVRİSİNEKLERİN ARACI OLDUĞU HASTALIKLAR;

Protozoonlar (Sıtma)

Helmintler (Brugia malayi, Wuchereria bancrofti)  Arbovirüsler (Deng humması, Sarı
humma, Batı nil humması)

Meningo – Ensefalitler (St.Louis ensefaliti, Batı at ensefaliti, Kalifornia ensefaliti)
Macropest Çevre Sağlığı Hizmetleri
KARASİNEKLER
Tespit
•
•
•
•
edilen Türler
Musca spp.
Famma spp.
Muscina spp.
Stomoxys spp.
Resim:15 Musca spp. ve Stomoxys
spp.
Yaşam şekilleri
Kara sinekler kokuya çok hassas oldukları gibi ısıya da çok duyarlıdırlar. Sık sık bulundukları
çalılıklarda yada bitkilerin yapraklarının gölgesinde dinlenirler. Beslenme yerleri hayvan ve insan artıkları,
geniş çapta da hayvan ve insan dışkılarıdır. Gündüzleri yiyecek temin edebilecekleri yerlerde yaşayan bu
sinekler geceleri dinlenmek için eşyaların kenarlarında , iplerde, tellerde ve tavanlarda konaklarlar.
Çöplük ve lağım birikintileri bu sinekler için ideal beslenme yerleridir. Her türlü organik atıkların
bulunduğu ortanda hayat bulur.
Erginlerin ömrü 40 – 50 gündür. Yaşamı boyunca 5 – 6 defa, her defasında 100 – 150 yumurta
yaparlar. Bu yumurtalar ortam sıcaklığına bağlı olarak 16 – 35 0C’ de 7 – 44 günde yumurta, larva, pupa
evrelerinden sonra ergin hale gelirler.
Yediklerini tekrar besinlerin üzerine kusarak dekompoze eder ve kendilerinin yiyebileceği şekle
dönüştürürler. Bu sinek türleri vücutlarının gerek iç gerek dış yapısında; virüsler, bakteriler, protozoalar,
helminth yumurtaları gibi patojen mikroorganizmaları taşıyarak bir çok hastalığın bulaşmasına sebep
olurlar.
KARASİNEK MÜCADELESİ
Karasinek mücadelesinde ayrıca; iç alanlarda pulverize uygulama, karasinek gözlem noktaları, yapışkan
bantlar, dış alanlarda; atomizör uygulama, pülverize uygulama, vb. çalışmaları programlayarak
uygulamalarımızı sürdürmekteyiz
FARELER (KEMİRGENLER)
Tespit edilen Türler
Rattus norvegicus L. (Norveç sıçanı, lağım sıçanı) : Sırt rengi
açıktan koyu kahverengiye kadar değişir. Kuyruk kısa, kulaklar
küçük ve kaba burunludur. Yılda 2 – 7 doğum yapar ve her
doğumda 5 – 14 yavru meydana getirir. Vücut ağırlığı 200 – 400
g., boyu 18 – 25 cm.’ dir. Ortalama 3 – 4 yıl yaşarlar. Kentsel ve
kırsal alanlarda yaygındırlar. Oyuklar, çöplükler, kanalizasyonlar
iç ve dış alanlar yaşam yerleridir.
Resim:16 Rattus norvegicus L.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ -
Rattus rattus L. (Ev sıçanı, Çatı sıçanı ) : Sırt rengi koyu
kahverengiden siyaha kadar değişir. Burun sivri, kuyruk uzun ve
kulakları geniştir, ayrıca iyi bir tırmanıcıdır. Yılda 2 – 7 doğum ve
her doğumda 5 – 14 yavru meydana getirir. Vücut ağırlığı 120– 175
g., boyu 16 – 21 cm.’ dir. Sıklıkla yer üstünde, yer altında,
ağaçlarda, evlerde, paketleme yerleri, ürün depolarında, gemi ve
limanlarda yaşar. Dünyanın her yerine dağılmıştır.
Resim:17 Rattus rattus L.
Mus musculus L. (Ev Faresi) : Sırt açık veya koyu gri rengindedir. Yılda 4 – 8 doğum ve her
doğumda 6 – 12 yavru meydana getirir. Vücut ağırlığı 9 – 25 g., boyu 7 – 8 cm.’ dir. Hastalık nakletme
ve hasar vermesi diğer iki türe göre daha azdır. Evlerde, yiyecek depolarında, kilerlerde,
ambarlarda, kovuk ve duvar içlerinde yaşadığı için mücadelesi daha zordur. Özel tedbirlerin alınması
gerekir.
Resim:18 Mus musculus L.
Yaşam şekilleri
Fareler kendilerini korumak ve yavrularını saklamak için barınak ararlar. Aynı zamanda
dinlenmeye de meraklı olduklarından yuvalarını kolay erişilmeyecek yerlere yaparlar. Farelerin en iyi
yuvalandıkları yerler binaların bodrum katları, kapalı ve gizli kalmış köşeler,atılmış eşyaların arkaları,
kovuk ve duvar içleridir. Fareler insanların ve diğer düşmanların ulaşamayacağı yerlerde gizlenirler.
İnsan sağlığına ve çevreye verdikleri zararlar
İşletmeleriniz ve bağlı birimlerinde; yoğunlukla karşılaşılabilen kemirgen (fare – sıçan) türleri
insanlar ve çevre için büyük risk ve hastalık taşıyan zararlı hayvanlardır. Veba, Tifüs Salmonellosis,
Kuduz, Leptospiroz veya enfeksiyoz sarılık, Lymphocytic choriomeningitis (Lenfositik koryomenenjit),
Humma ve bağırsak parazitleri gibi hastalıklara neden olurlar. Salgın hastalıklar içinde veba en korkunç
olanlarından biridir. İnsanlık tarihinde derin acılar bırakmıştır.
Bu zararlılar evlerde, depo ve işyerlerinde her türlü besin maddelerini yer, tahta eşyaları (mobilya) kâğıt
ve kitapları kemirir. Çuval ve ambalaj kutularını parçalayarak depo edilen maddelerin zarar görmesine
neden olmakla birlikte, pislik ve sidikleri ile besin maddelerini kirleterek kullanılmayacak hale getirirler.
Ayrıca keskin dişleriyle binaları, sert maddeleri, kurşun ve demir boruları , elektrik kablolarını tahrip
ederler. Hatta kısa devrelere yol açarak, elektrik kaynaklı yangınlara da sebebiyet verirler.
FARE VE SIÇAN MÜCADELESİ ÇALIŞMA ESASLARIMIZ
Mücadelesini verdiğimiz zararlı türler içerisinde mücadelesi en zor olan ve çalışmaları devamlılık
arz eden ender türlerden olan fare ve sıçanlar oldukça zeki hayvanlardır.,
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ -
Yapılan çalışmalar belirli bir sistematik içerisinde tamamen özel gözlem noktaları ile yapılmak
zorundadır. Aksi durumlarda çalışmalar başarı sağlamaktan çok uzak olmaktadır. Bunun sebebini sizlere
kısaca açıklamak gereği duyuyoruz. Fare ve sıçanlar içgüdüsel olarak özel olarak belirlemiş oldukları yol
güzergahlarını kullanmaları , açıkta ve ortamlarında daha önce görmedikleri bir nesneyle veya yem
türevinde bir maddeyle karşılaşmaları durumunda o maddeye dokunmamaktadır. Yaklaşık 15 gün gibi bir
süre geçtikten, o maddeye alıştıktan sonra dokunmaktadırlar. Ortama özel sistemi olmadan açıkta
bırakılan yemler, o anda populasyonun en yaşlı ve kondisyondan düşmüş olan öncü hayvana yedirilir.
Belirli bir süre geçtikten sonra yemi yiyen öncü zarar görmemişse diğerleri de o formatta ki yemleri
güven içerisinde yerler. Fakat yemi yiyen öncü fare/sıçan rahatsızlanmış yada ölmüşse bu durumda diğer
fare ve sıçanlar kendilerine zarar veren nesneyi öğrenmiş olurlar. Böylece o formatta ve kokuda hiçbir
maddeyi en az 3 ay boyunca yemezler. Bu durum karşımıza başarısızlık olarak çıkmakla beraber hem
zaman hem de ekonomik bir kayıptır. Yapılması gereken çalışmanın başarıya ulaşması; taktir edeceğiniz
üzere mücadele verilen canlıların biyolojik ve sosyal yapılarının çok iyi bilinmesiyle mümkün olabilecektir.
Yukarıda sunduğumuz yapılması gereken çalışmaların temel esasları doğrultusunda;
1. İlgili alanın fizibilitesinin çıkartılması,
2. Yapılan fizibilite çalışmasına göre zararlı güzergahlarının saptanması,
3. Belirlenen güzergahlara populasyonun yoğunluk tahminine göre özel istasyon sistemlerinin
kurulması,
4. Yapılan kontrollerde en az ayda bir olmak koşuluyla zararlı güzergahlarının tam belirlenebilmesi
çalışmaları ve düzenli yem değişimi, bütün bu çalışmalar mühendisler tarafından planlanarak,
bizzat yine ziraat mühendisleri tarafından uygulanacaktır.
FARE – SIÇAN MÜCADELESİNDE YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALARIN AVANTAJLARI;
1. Hedef olmayan canlıların; yani insanların evcil ve vahşi hayvanların çoğunluğunun fare zehiri ile temasını
engelleyerek doğabilecek olumsuzlukların önüne geçmek
2. Kullanılan fare zehirlerinin kir, toz , yağmur ve rutubetten korunarak fareler için çekici halde kalmasını
sağlamak
3. Monitörler fareler için karanlık, kapalı ve muhafazalı bir ortam sağladığından onların çekinmeksizin zehiri
yemelerini sağlamak
4. Zehirlerin dökülme ve zarar görmesini engellemek.
5. Fare zehiri olarak kullanacağımız mum blokların farenin tüy ve ayaklarının zemine temas olasılığı
azalacağından muhtemel kontaminasyon riskini azaltmak
6. Mühendislerimizin kontrolleri sırasında
istasyonlardaki zehir tüketiminin tespiti yapılarak fare
populasyonunun tespiti için monitör görevini görmesini sağlamak.
7. Kullanacağımız istasyon sistemi sayesinde yetkisiz ve ilgisiz kişilerin monitörleri açmalarını engellemek
olacaktır.
YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMANIN FARE VE SIÇANLARA ETKİ MEKANİZMALARI
PROTROMBİN ÖNCÜ MADDELERİNİN
ZEHİRİN YENMESİ İLE VİT. K1 AKTİVİTESİ
ÜZERİNE GÜÇLÜ ETKİ GÖSTERİR.
TROMBİN YETERSİZLİĞİYLEDE
CANLIDA KANAMANIN SÜREKLİ
OLMASINA NEDEN OLACAKTIR.
BUNUN SONUCUNDADA AŞIRI KAN
OLUŞUMU İÇİN GEREKLİ OLAN VİT. K1 BU
YAPILARA ZEHİRİN ETKEN MADDESİ
DOLAYISIYLA KATILAMAZ.
BÖYLECE PLAZMADA YETERLİ MİKTARDA
PROTROMBİN OLUŞMAZ VE PIHTILAŞMA İÇİN
GEREKLİ TROMBİN YAPILAMAZ.
KANIN PIHTILAŞMASINDA FİBRİNOJEN
FİBRİN AĞINA DÖNÜŞMESİNDE GEREKLİ
OLAN TROMBİN YETERSİZLİĞİ OLACAKTIR.
KAYBI HEDEF ZARARLININ KESİN
ÖLÜMÜNE YOL AÇACAKTIR.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ -
1.
Kemirgenlerin
erzak
deposundaki
zararları
neticesinde birçok ürün kullanım dışı kalmakta ve
satılan mal kalitesinde kayıplar ortaya çıkmaktadır.
2.
Kemirgenlerin elektrik kablolarına verdikleri zararlarla birlikte kısa devre sonucu yangın tehlikesi
ortaya çıkmaktadır. Böylece bir iş yerinin yanarak yok olması bir fare olsa da kaçınılmaz bir durumdur.
Bu yüzden fare mücadelesi zorunluluk gerektiren bir konuyu oluşturmaktadır.
3.
Mus musculus türü kemirgen mücadelesinde kullandığımız monitör sisteminde ise her iki
tarafından girişi olan bu
sistemlerde duvar yüzeyine paralel
konumlandırma sistemi mevcuttur. Bu sistem sayesinde fare rahatlıkla bu sistemin içine girebilir ve
daha önceden yerleştirmiş olduğumuz yemi tüketebilir. Yem tüketildikten sonra farelerden ölüm
meydana gelmeye başlar. Farelerde ölüm sonrasında leş kokusu hissedilmemektedir. Çünkü fare iç
kanama geçirdikten sonra kan midesinde birikmekte bununla birlikte kuruma yolu ile ölüm
gerçekleşmektedir.
Rattus norvegicus ve Rattus rattus türü kemirgen mücadelesinde
kullandığımız patentli sıçan monitörü. Bu monitörlerin yerleştirilmesi ve kontrolü,
uzman pest kontrol operatörleri ve ziraat mühendisleri tarafından
yürütülmektedir.
Kemirgenlerin mücadelesinde kullandığımız, çekici özellikte kokusuz, iz
bırakmayan, güvenli, Sağlık Bakanlığı Ruhsatlı mum blok yemler.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ -
KUŞLAR (Aves)
Tespit Edilen Bazı Türler
Columbiformes (Güvercinler), Corvus monedula (Şehir kargası), Corvus corax (Kuzgun) Passer
domesticus ( Ev serçesi), P. montanus (Dağ serçesi), Sturnus vulgaris (Sığırcık)
Güvercin
Ekin kargası
Serçe kuşu
Yaşam Şekilleri, Biyolojileri ve Zararları
Kuşlar yumurtlayan canlılar olup havada uçan, kısmi olarak uçamayan türleri de olan canlılardır.
Koloni yada tek olarak yaşayabilirler. Genel anlamda yuvaları; evlerin saçak altlarında, harabelerde, su
kaynakları yakınlarında, yüksek ağaçlarda bulunur. Yuvalarını çamur, ot v.b şeyler ile kendileri yapmakta
yada hazır olan ağaç kovukları, mağaralar, suni yuvaları kullanırlar. Kuşlar yılda ortalama 1 – 2 kere
yumurtlarlar. Her seferinde 4 – 8 arasında yumurta bırakırlar, ve 15 – 25 gün kuluçka döneminden sonra
çıkan yavrular 15 – 20 gün içinde uçacak hale gelir. Ortalama olarak kargalar 30 – 100, serçeler 15 – 40,
sığırcıklar 15 – 20 yıl yaşarlar.
Genel anlamda tarımsal alanlarda zararlı olmalarına karşılık yerleşim alanlarında da insanların
sağlıkları açısından bünyelerindeki çeşitli bit, kene, haşere türleri vasıtası ile hastalıklara sebebiyet
vermektedirler. Ayrıca bulundukları mekanlarda dışkıları ve oluşturdukları yuvalar ile hem hastalık
taşıyıcıları olmalarından çeşitli hastalıklara hem de görüntü kirliliğine ve hatta bazı bölgelerde ses
kirliliğine sebebiyet vermektedirler. Kuşlar ile mücadele yöntemlerinde özellikle caydırıcılık sistemi
kullanılmakta olup ileri boyutlarda olan istila durumlarında ise kimyasallar ile mücadeleye gidilmektedir.
Zararlı kuşlara karşı en iyi mücadele, kültürel önlemlerle yapılmaktadır.
Bunlar;
• Yumurtalarını toplamak,
• Yuvalarını bozmak,
• Kaçırmak için rüzgarda ses yapan, güneşte parlayan ( alüminyum veya polietilen) levhalar
asmak,
• Binaların dış yüzüne tent asmak veya konakladıkları yüzeylere sivri uzun çiviler
yerleştirmek,
• Kendi ölüsünü asmak,
• Münavebe,
Erken hasat,
Tüfekle vurmak.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ -
NOT: Bu mücadele yöntemlerinin bilinçli ve uzman kişiler tarafından yapılması
gerekmektedir.
KARINCALAR
Tespit
•
•
•
•
•
Edilen Bazı Türler
Yaprak Kesici Karıncalar
Dokumacı Karıncalar
Hasatçı Karıncalar
Bal Karıncaları Çalışkan
Odun Karıncaları
Çöl
Lejyoner Karıncalar
Kadife Karıncalar
Ateş Karıncaları
Karıncalar
Karıncaları
Yeryüzünde en kalabalık nüfusa sahip olan canlılar, karıncalardır. Her yeni doğan 40 insana karşılık, 700
milyon karınca dünyaya gelir.
Böcek türlerinin en "sosyal"lerinden biri olan karıncalar, son derece iyi "örgütlenmiş" bir düzen içinde,
"koloniler" denen topluluklar halinde yaşarlar. Örgütlenmeleri öyle gelişmiş bir düzen içindedir ki, bu açıdan
insanlarınkine benzer bir uygarlığa sahip oldukları bile söylenebilir. Karıncalar besinlerini üretip depolarken,
yavrularını gözetir, kolonilerini korur ve savaşırlar. Hatta "terzilik" yapıp, "tarım"la uğraşan, "hayvan yetiştiren"
koloniler bile vardır. Aralarında çok güçlü bir iletişim ağı bulunan bu hayvanlar, toplumsal örgütlenme ve
uzmanlaşma açısından bakıldığında, hiçbir canlı ile kıyaslanamayacak üstünlüktedirler.
Karıncalar gruplar halinde yaşayabilen canlılardır. Tek başlarına hayatlarını sürdürmeleri mümkün
değildir.
Karıncaların 80 milyon yıl önce arkaik bir yabanarısı türü olan "Tiphiidae"den türediklerini, 65 – 40 milyon
yıl önce aniden "kendi iradeleriyle" sosyalleşmeye başladıklarını ve böceklerin evriminin en üst basamağını
oluşturdukları iddia edilmektedir.
Karınca dünyası çoğunlukla yeraltında oluşturulur. Bazı türler ise yuvalarını toprak yüzeyinde veya
ağaçlarda kurarlar. Galerilerden oluşan yeraltı kentlerinde, kanatları artık yaşamsal etkinliklerine bir yarar
sağlayamayacağı için, koloniler kanatsız bireylerden oluşur. Nüfus artışı sonucu yeni kentler kurma aşamasına
gelindiğinde, kanatlı ve cinsiyetli bireyler oluşmaya başlar. Bu bireyler yeni kentler kurmak için yuvalarını terk
ederek çiftleşme uçuşuna giderler. Çiftleşme uçuşuna diğer yuvalardan gelen bireyler de katılınca bir göç başlar.
Bazı karınca türlerinde birbirlerini bulan çiftler havada, diğerleri ise çiftleşme uçuşunun bitiminde yere
konduktan sonra çiftleşirler. Döllenmeden sonra dişi karınca, diğer deyişle kraliçe, kolonisini kurmaya hazırdır.
Erkek karınca ise, kraliçenin ömrü boyunca vereceği yumurtaların döllenmesi için gerekli spermin tamamını ona
aktarıp, görevini yerine getirdikten kısa bir süre sonra ölür.
Kraliçe, kuracağı yeni kentin temellerini atmak amacıyla uygun bir yer arayıp bulduğunda, kanatlarını atar. Kent
başlangıçta kraliçenin ilk yavrularının gelişmesini sağlayacak olan küçücük bir odadan ibarettir. Bu odacığı
hazırlayan kraliçe, yumurtalarını bırakmaya başlar ve 6-8 hafta içerisinde kraliçeye yardımcı olacak işçi
karıncalar gelişir. Kraliçe, işçi bireylerin büyümesini sağlamak için kendi vücut salgılarını kullanır. Bu nedenle
zaman içinde vücudundaki yağların %73’ünü, proteinin ise %61’ini yitirir. Tamamı kraliçenin kız çocuklarından
oluşan işçi bireyler kentin kurulması için gerekli görevleri üstlenince, kraliçe sadece yumurtlama işlevini yüklenir.
İşçi bireyler, koloni büyüdükçe birbirine düzenli galerilerle bağlı olan özel amaçlı yeni odalar yaparlar. Bunlar,
yumurtaların gelişmesi için yapılan kuluçka odaları, yavruların beslendiği kreşler, besinlerin depolandığı kilerler
ve hatta mantar üretiminin yapıldığı bahçelerdir.
ZARARLARI:
Karıncalar üzerlerinde taşımış olduğu patojen mikroorganizmaları gezindiği ve dolaştığı yerlerde özellikle gıda
maddelerine bulaştırarak insanların hastalanmasına yol açmaktadırlar. Ayrıca gıda maddelerini tüketme ve
bulaşma sebebiyle ürün kayıplarına sebep olurlar.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ -
KURU MEYVE ZARARLILARI
Ambar zararlıları söz konusu olduğu zaman kuru meyve kavramı oldukça geniş bir ürün (incir, üzüm, kayısı,
erik, fındık, fıstık,ceviz,badem) grubunu kapsamına alır. Bu ürünler ülkemiz ihracatında önemli yer tutan
ürünlerdir. İhracata dönük olması bu ürünlerin ambarlama döneminde böcek bulaşmalarından ve zararlılarından
mutlaka korunmasını gerektirir.
Önemli türler şunlardır; Ephestia cautella (İncir kurdu), Ephestia figuliella (Kuru incir güvesi), Plodia
interpunctella (Kuru meyve güvesi), Oryzaephilus surinamensis (Testereli böcek),
C.bipustulatus,
Carpophilus hemipterus, C.mutilatus, C. Obsoletus (Ekşilik böcekleri), Carpoglyphus lactis (Kuru meyve
akarı).
KURU MEYVE ZARARLILARI İLE SAVAŞIM
Kuru meyve zararlısı böcekler ambarlanan kuru meyvelere, bahçe, kurutma (sergi) ve depolama
dönemlerinde bulaşırlar. Özellikle kuru incirde zararlı olan incir kurdu, kuru meyve güvesi ve ekşilik böceklerinin
ağaç ve sergi döneminde ürüne yoğun şekilde bulaştığı görülmüştür. Kuru üzüm güvesi de üzüme sergi döneminde
bulaşabilmektedir.Testere dişli böcek ve kuru meyve akarı ise ürüne depoda bulaşmaktadır. Bu sebepten dolayı
bu böceklerle savaş uygulamasına ağaç döneminde başlanarak sergi ve kurutma dönemlerinde devam edilmelidir.
Ağaç ve sergi döneminde alınması gereken bazı kültürel önlemler şunlardır
1. Bahar aylarında bahçeler temizlenmeli, böceklere barınak olabilecek ürün artıkları (iğlek, eski ürün
kalıntıları vb.) toplanıp gömülmeli ya da yakılmalıdır.
2. Ürün kerevetler üzerinde kurutulmalı, sergilerin üzeri geceleri örtülmelidir.
3. Ürün için kullanılan sepet, sele, küfe, çuval gibi ambalajlar fümige edilerek kullanılmalıdır.
4. Ürün gündüz taşınmalı, gece taşınma zorunluluğu varsa üstü örtülmelidir.
5. Ürün sergiden sonra fümige edildikten sonra ambara konmalıdır.
6. Ürünün taşındığı araçlar temiz olmalıdır.
7. Ürünün konacağı ambarda temizlik, badana ve boş ambar ilaçlaması yapılmalıdır.
8. Ambarda eski ürün ile yeni ürün bir arada bulundurulmamalıdır.
Depo zararlılarına karşı kimyasal savaşım üç ayrı şekilde yapılır
1. BOŞ AMBAR/DEPO İLAÇLAMASI: Bu ilaçlamalar depo ve ambarlarda uygulanacak bir dizi kültürel
önlemler sonrasında 1 hafta sonra, ürün ambara girmeden 15 gün önce ambar boş olarak Malathion,
carbaryl, primiphos methyl, dichlorvos etkili maddeye sahip ilaçlar kullanılarak yapılır
2. KORUYUCU İLAÇLAMA: Boş ambar ilaçlamasından sonra ürünlerin ilaçlanarak ambar / depoya
alınmasıdır. Bu ilaçlama her yiyecek maddesi ve ürün için yapılamaz. Örneğin hububatta toz malathion ile
ilaçlama yapılabilir.
3. DOLU AMBAR/DEPO İLAÇLAMASI: Eğer hububat ve yiyecek maddeleri ambara konmadan önce veya
depolama sırasında böceklenmiş ise fumige edilmesi gerekmektedir.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ-
FÜMİGASYON
Her türlü biyolojik dönemlerdeki böcekleri ve diğer zararlı hastalık etmenlerini öldürmek amacı ile kapalı
bir ortama belirli bir ısıda ve belirli bir miktarda gaz halindeki kimyasal bir madde (=fümigant) vermek ve belirli
bir süre gazı bu ortamda tutmak amacı ile yapılan işlemdir.
Fümigasyonun amacı ve önemi
Her türlü bitkisel ve hayvansal kaynaklı ürünler ile diğer materyalleri zararlı etmenlerden arındırarak,
bu etmenlerin tahribatını ve ürün kaybını önlemek suretiyle ürünün sağlıklı halde bulunması amacını
gerçekleştirmektedir. Bu işlem insektisit, fungusit, rodentisit, hematosit ve akarisidlerle mücadelenin güç veya
imkansız olduğu hallerde başvurulan son çaredir. İşte bu gaye ile yapılan fümigasyon işleminin yapısındaki esaslar
olan:
1. Bulaşık ürüne direkt olarak tatbik edilebilen bir yöntem olması,
2. Difüzyon yüksekliği nedeniyle üründe uç noktalara kadar nüfuz edebilme ve homojen dağılma imkanı
sağlaması,
3. Gıda maddelerindeki kalıntı ve koku oranının tolerans sınırları içinde bulunması,
4. Kısa sürede büyük miktardaki ürünlere uygulanabilme olanağı sağlaması,
5. Diğer savaş yöntemlerine oranla daha az masraf ve iş gücü gerektirmesi,
6. Zararlı etmenlerin tüm biyolojik dönemlerine etkili olması gibi özellikler Fumigasyon işleminin olumlu
yönlerini teşkil etmektedir.
Bu olumlu yönlere sahip fümigasyon işlemi sonucunda gerek ihracat ve gerekse ithalat bakımından pek
çok kolaylıklar sağlanmakta ve dolayısıyla yurda tehlikeli zararlı etmenlerin her biyolojik dönemdeki canlı halinin
girmesi önlenmekte ve alıcı isteklerine uygun temizlikte ürünlerin hazırlanması sağlanmaktadır.
Bu öneme sahip fümigasyon işleminde kullanılan fümigantların
1.
Taşındıkları kaplara ve uygulandıkları ortama aşındırıcı etki yapmaları,
2.
Uygulandıkları ürünlerle sabit bileşimli ve istenilmeyen kalıntılar yapmaları,
3.
Canlı bitkilerde bozulmalara, üretim materyallerinde (=tohum v. b.) çimlenme kaybına neden olmaları,
4. Parlayıcı, patlayıcı ve yanıcı olmaları,
5. İnsanlar üzerinde de yüksek toksik etkide bulunabilmeleri gibi olumsuz özelliklerinden ötürü bu işlemin
fumigasyon operatörlük belgesine sahip uzman kişilerce çok dikkatli ve tekniğine uygun şekilde yapılmasını
gerektirmektedir.
FÜMİGANT
Fümigasyonda kullanılan ve kapalı bir yere sevk edilerek (zehirli) gaz halinde zararlı etmenleri imha
edebilen katı, sıvı veya gaz durumundaki kimyasal maddelerdir.
Fümigantlar tesirlerini ya sinir sistemine etkili olmak veya canlı hücre protoplazmasının oksijen alıp
vermesinde görevli hayati önemdeki oksidase, peroksidase, ve reduktase gibi enzimlere etki ederek solunuma
engel olmak suretiyle yaparlar.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ-
Fümigasyon işleminde en çok kullanılan fümigantlar; methly bromide, hidrojen fosfit ve alüminyum
fosfitler olup, bu kimyasalların kullanma dozu ve uygulama süresi, depo hacmine ve depo sıcaklığına göre
belirlenmektedir. Bu uygulamalar kapalı yerlerde veya plastik örtüler altında yapılmalı ve fümigasyondan sonra
bu yerler iyice havalandırılmalıdır.
DEPO ZARARLILARI
KAPRA BÖCEĞİ (Trogoderma granarium Everst.)
Erginler kırmızımsı kahverengi ve oval şekillidir. Vücut üzerinde açık renkli enine bantlar ve kıllar bulunur.
Ergin dişi 2.5 mm. erkek 1.8 mm. boyundadır. Yumurtaları saydam – beyaz renklerdedir. Larvaları yaşına göre 0.5
– 5.5 mm. boyda, halkalı bir görünüşe sahiptir. Vücut çok sert esmer kıllarla kaplıdır. Vücut sonunda uzun bir kıl
demeti bulunur. Pupa soluk esmer renkli, sırtı hariç diğer bölümleri tüylerle kaplıdır.
BİYOLOJİSİ VE ZARARI
En çok buğday da zarar yapmakta hububat, yağlı pastalar, süt tozu, bira mayası, makarna, kuru meyve, sebze
tohumları, küspe ve yer fıstığında da zarar yapan polifag bir türdür.
Kapra böceği erginleri gıdalanmaksızın 14 – 22 gün yaşayabilirler. Ergin dişi 30 – 126 adet yumurta bırakır.
Yumurtadan çıkan larva ortamdaki gıdaları yiyerek gelişir. Larva 5 – 6 gömlek değiştirerek pupa olur. Normal
koşullarda gelişme süresi 40 – 56 gündür. Yılda ortalama 4 – 5 döl verirler. Uygun koşullarda yıldaki döl sayısı
12’ye kadar çıkabilmektedir. Kapra böceği denmesinin en büyük nedeni ilk kez Hindistan’da tuğla delikleri
arasında bulunması ve bu adı almasıdır. Bu zararlının kontrolünü ve mücadelesini zorlaştıran bazı önemli yaşayış
özellikleri vardır. Örneğin; larvalar gıdalanmaksızın 4 – 5 yıl yaşayabilmektedirler. Ambarların yarık ve
çatlaklarında bu larvaların yerleşim gösterdikleri gözlenmektedir.
Sadece depolarda yaşayan bu canlılar, tarlada zararlı değillerdir. Kıllı larvaları her şeye kolayca
tutunabildiklerinden, depoya giren çıkan ürünlere kolayca bulaşırlar veya taşınabilirler. Larvaları tohumun
embriyonunu yiyerek zarara başlar, daha sonra endosperm ve tohum kabuğunu da yerler. Artıkları ile ürünü
kirletirler, erginlerinin yaşam süresi, kısa olduğu ve az beslendikleri için zararları önemsizdir.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ-
Larva
Resim:24 Kapra Böceği ve larvası ( Trogoderma granarium Everst.)
TESTERELİ BÖCEK (Oryzaephilus surinamensis )
Erginleri ince, uzun, yassı şekilli kırmızıdan koyu
kahverengiye değişen renkte bir böcektir. Boyu 2.5 – 3
mm. dir. Pronotomun her iki yanında 6’şar adet testere
dişi şeklinde çıkıntı vardır. Yumurta beyaz renkli ince ve
uzun şekillidir. Larva silindirik şekilli beyaz renkli yaklaşık
3 mm. uzunluktadır. Pupaları ise krem renklidir ve 3 – 3.5
mm. boydadır.
Resim:25 O. Surinamensis
BİYOLOJİSİ VE ZARARI
Pirinç, mısır, sorgum, buğday, kuru tütün, kuru meyve, kuru sebze ve diğer hububat ürünlerinde zararlı bir
türdür.
Erginler 8 – 10 ay yaşarlar. Bir dişi ortalama 170 yumurta bırakır, 5 gömlek değiştiren larva pupa olur.
Uygun koşullarda 5 – 6 haftada gelişim gösterir ve yılda 5 – 6 döl verir. Zarara uğramış hububatta sekonder
zararlı olarak önem taşır. Depoda ısının yükselmesine, kızışmaya ve küflenmeye neden olurlar.
Özellikle mısırda pupa döneminden çıkan erginler bir hafta sonra çiftleşerek yumurta bırakmaya
başlarlar. Yumurtalarını mısır tanesinin genellikle embriyo kısmına yakın yerlerden hortumları ile açtıkları
deliklere bırakırlar. Larva pupa dönemini tane içinde geçirir. Erginler 6 – 8 ay yaşarlar ve bu süre içinde 120 –
280 yumurta bırakır, yılda 5 – 6 döl verirler. Bu türün kanatları gelişmiştir, bu nedenle uçabilir ve yaz aylarında
tarlada iken mısır tanelerinin üzerine yumurta bırakırlar. Hasat sonrasında ürünle, ambara geçerek burada
zararlara sebep olurlar.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ-
BUĞDAY BİTİ (Sitophilus granarius (L.))
Erginleri parlak koyu kahve veya esmer renkli 3 – 5
boyundadır, baş kısımlarında bir çift kuvvetli mandibulaları
alt kanatları körelme gösterdiğinden uçamazlar.
Yumurtaları beyaz renklidir, larvaları ise krem renkli olup 2,5
boyunda ve bacaksızdır. Pupaları ise genellikle sarımsı beyaz
ve 4 mm. boyundadır. Bu dönemde hortum, baş ve bacaklar
belirgindir.
mm.
bulunur,
– 3 mm.
renkli
Resim:26 Sitophilus granarius (L.)
BİYOLOJİSİ VE ZARARI
Öncelikle buğday ve çavdarı tercih eder, yulaf, arpa ve mısırda da zararlı olabilir. Erginlerine baklagil
tohumları, un, kepek ve irmikte rastlanırsa da bunlarda çoğalamazlar.
Erginler bir hafta içinde çitleşerek yumurta bırakmaya başlarlar, ergin dişi yumurtalarını buğday
danesine açtığı deliğe bırakarak salgısı ile bu yumurtayı sabitler. Yumurta sayısı 150 – 300 arasında değişir.
Yumurta, larva ve pupa dönemine dane içinde geçer. Uygun koşullarda gelişme süresi 30 – 45 gündür.
Memleketimiz koşullarında yılda 3 – 4 döl verir. Eğer yoğun populasyon oluşursa üründe kızışmaya neden olur,
böylelikle ürün kullanılmaz hale gelmektedir. Doğrudan sağlam daneye zarar veren primer bir zararlıdır.
UN BİTİ Tribolium castaneum Hbst.
KIRMA BİTİ Tribolium confusum Duv.
Erginleri parlak koyu kırmızı renkte, 3.5 – 4
mm. boyunda, yassı şekildedir. Baş ve göğüs sık
noktalıdır. Kın kanatların üzeri boyuna ince çizgilidir.
Kırma bitinde gözün ön kısmındaki şakak çıkıntısı göz
hizasını geçer.
Un bitinde ise geçmez. Bu iki türü birbirinden
ayıran özellik ise un bitinde antenlerin son üç
halkasının diğerlerinden daha geniş olmasıdır. Her iki
türün
yumurtası
beyaz
renklidir.
Larvalar
olgunlaştığında 5 – 7 mm. boyda ve sarımsı
kahverengi renktedir. Larvalar olgunlaştığında 5 – 7
mm, boyda ve sarımsı kahve renklidir. Pupa önce
beyaz sonra sarı renklidir.
Resim:27Tribolium castaneum Hbst
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ-
BİYOLOJİSİ VE ZARARLARI
Tribolium ssp. Un, kepek, irmik, hububat, çikolata, baharat, kuru meyve ve baklagillerde zararlı türlerdir.
Erginlerin yaşama süresi ortalama 1 yıldır. Ancak erginlerin 3 – 4 yıl kadar yaşayabildikleri bilinmektedir.
Ergin dişi yaşadığı sürece 300 – 400 yumurta bırakır. Larva 5 gömlek değiştirdikten sonra pupa olur. Normal
koşullarda gelişme süresi 46 – 60 gündür. Her iki türde yılda üç dört döl verirler.
Depolanmış hububatın sekonder bir zararlısıdır. Genellikle diğer zararlılar tarafından zedelenmiş
hububatta veya kırılmış danelerde zararlı olurlar. Tüneller açtıkları için undaki bulaşığı kolayca farkedilir. Çok
ağır bulaşmalarda ortamda belirgin bir asit kokusu oluşur. Yoğun bulaşmalarda ürünün gıda maddesi olarak
değerini tamamen yok eder.
GÜVELER
DEĞİRMEN GÜVESİ Anagasta küehniella (Zell.)
Ergin güve dumanlı gri renkte ve 10 – 14 mm. boyundadır. Ön kanatlar üzerinde enine zigzag bantlar
vardır. Arka kanatlar sarımsı / beyaz renkli ve saçaklıdır. Kanat açıklığı 16 – 20 mm. dir. Yumurta beyaz
renkli ve oval şekillidir, larvalar ise krem renkli ve kıllarla kaplıdır. Olgun larva 12 – 19 mm. boyda, pupa
sarımsı kahverengi ve 9 mm boydadır.
BİYOLOJİSİ VE ZARARI
Larvalar asıl zararını unda yapmakla birlikte bazen hububat, kepek,ekmek, kuru meyve, bisküvi, palamut,
kakao gibi ürünlerde de zarar yapar.
Erginler 1 – 2 hafta yaşarlar. Ergin dişi yaşamı süresince 140 yumurta bırakır. Yumurtalar gıda ortamına
bırakılır. Olgunlaşan larva gıda ortamını terk ederek, ambarda ki çatlak, yarık, girinti vs. yerlerde koza örerek
pupa olurlar. Gelişme süresi normal koşullarda 6 – 8 haftadır, yılda 3 – 4 döl verirler.
Resim:29 Anagasta küehniella (Zell.)
Zararı ise, yiyerek, ipliksi maddelerle ürünü birbirine bağlayarak, bıraktıkları gömlek artığı, dışkı gibi
kalıntılarla kirletmek sureti ile olur.
İNCİR KURDU Ephestia cautella (Walk.)
Erginlerin kanat açıklığı 16 – 20 mm., boyları
10 mm.’ dir. Ön kanatlar beyazımsı – gri renkli ve
saçaklıdır. Yumurta oval şekilli ve beyaz renklidir.
Açılıma doğru renk sarımsı – turuncuya döner. Olgun
larva 10 mm. boyundadır. Sırtı pembemsi, diğer
bölümleri kirli beyaz renklidir. Vücut koyu renkli
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ-
9 –
halkalardan çıkan kıllarla kaplıdır. Pupa koza içinde 6 – 8 mm. boyunda ve kahve renklidir.
BİYOLOJİSİ VE ZARARI
İncir, üzüm, erik, kayısı, hurma v.b. kuru meyvelerde, kestane ceviz, iç fındık, antep fıstığı, yer fıstığı,
badem, susam, ayçiçeği v.b. yağlı tohumlarda, hububat ve mamülleri, kakao, süt tozu, baharat, keçiboynuzu, v.b.
materyallerde zararlı bir türdür.
Erginler 1 – 2 hafta yaşarlar. Ergin dişi bu sürede ortalama 230 – 270 kadar yumurta bırakır. Yumurtalar
gıda ortamına bırakılır. Larva 5 gömlek değiştirdikten sonra pupa olur. Uygun koşullarda gelişme süresi 42 – 52
gündür. Bu zararlı Karadeniz Bölgesi fındık depolarında üç döl verir. Ege bölgesinde ise sergilerde yumurta
bıraktıkları incirlerin depolara alınması nedeniyle döl sayısı 4’e kadar çıkabilir.
Depolanmış materyalin üst yüzeyinde ipek iplikleri ile sarılmış larva dışkıları ile bir örtü oluşturabilirler.
Pupa kozalarına da çuvallanmış üründe ürünün çuvala değdiği yerlerde rastlamak mümkündür. Tahıl danelerinde
yeme zararı tipik olanak embriyo bölgesinde olur.
Yapılan araştırma çalışmalarına göre; İncir Kurdu, Kuru Meyve Güvesi ve Kuru İncir Güvesi Ege
Bölgesinde kuru incirin sergi döneminde %12 – 23, depolarda ise %39 – 68 oranında kayıplara neden oldukları
kanıtlanmıştır. Ayrıca bu zararlıların larva döneminde incir içine bıraktıkları baş kapsülleri dış satımda sorunlara
yol açabilmektedir.
KURU İNCİR GÜVESİ Ephestia figuliella (Gregs.)
Ergin kımızı, ender olarak açık sarı renkli olup, 8 - 9 mm. boyundadır. Kanat açıklığı 18 – 26 mm.’ dir. Ön
kanatlar enine koyu renk bantlıdır. Arka kanatlar ise daha açık renkli ve saçaklıdır. Yumurta, larva ve pupanın
morfolojik özellikleri incir kurduna benzer.
BİYOLOJİSİ VE ZARARI
İncir, üzüm, erik, kayısı, hurma v.b. kuru meyvelerde, kestane,
ceviz, iç fındık, antep fıstığı, yer fıstığı, badem, susam, ayçiçeği, v.b.
yağlı tohumlarda, hububat ve mamüllerinde, kakao, süttozu, baharat,
keçiboynuzu v.b. materyallerde zararlı bir türdür.
Erginler 24 gün yaşar, ergin dişi bu sürede 350 kadar yumurta bırakır.
Uygun koşullarda gelişme süresi 43 gündür ve yılda 3 – 4 döl verirler.
Esas zararını kuru üzümlerde yaparlar, larvaları yiyerek yaptıkları zarardan başka, salgıları ve pislikleri
ile bulundukları gıda ortamını kirletirler. Ördükleri ağlarla üzümün görüntüsünün bozulmasına ve pazar değerinin
düşmesine neden olurlar.
KURU MEYVE GÜVESİ Plodia interpunctella (Hbn.)
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ-
Erginin ön kanatlarının bir bölümü sarı, bir
bölümü kırmızı ve koyu lekelidir. Boyu ortalama 9 mm.
kanat açıklığı 18 mm.’ dir. Arka kanatlar sarımsı gri
renklidir. Larva kirli beyazdan pembemsi – kreme kadar
değişen renklere sahiptir. Boyu 10 – 12 mm.’ dir. Pupa
koza içinde kahverengi renkte ve 6 – 8 mm. boydadır.
BİYOLOJİSİ VE ZARARI
Kuru incir, kuru kayısı, fındık, kuru üzüm, yağlı
tohumlar, hububat, un ve mamulleri, kakao ve baharatta
zararlı bir türdür.
Erginler pupa döneminden çıkar çıkmaz
çiftleşerek, yumurta bırakmaya başlarlar. Ergin dişi 2 –
4 haftalık yaşam süresince gıda ortamına 300 – 400
kadar yumurta bırakır. Larva 5 gömlek değiştirdikten
sonra koza örerek pupa olur.
Resim:30 Plodia interpunctella
Gelişme süresi, uygun koşullarda 37 – 52 gündür. Yılda koşullara göre 2 – 5 döl verirler. Zarar
yüksek olduğu zaman ürünün üzerini bir ağ örtüsü ile kapatabilir. Buğday ve çavdar da yalnızca embriyoyu
yer. Mısırda ise endospermi de yiyebilir.
UYGULAMALARDA KULLANILACAK KİMYASALLAR
HAŞERE MÜCADELESİNDE KULLANILACAK KİMYASALLAR
AKTİF MADDE
LD DEĞERİ
ANTİDOTU
DIACAP
DİAZİNON
> 5,05 mg / kg
ATROPİN, PAM
TAKSOGONİN
İÇ VE DIŞ MEKANLAR
EMPIRE
CHLORPYRIFOS
25,000 mg / kg
TEHLİKE SIN.
YOKTUR
İÇ VE DIŞ MEKANLAR
AVERKILL SC 50
DELTAMETHRIN
15,00 mg / kg
SEMPTOMATİK
TEDAVİ
KALICI YÜZEY
K – OTHRINE SC 50
DELTAMETHRIN
15,00 mg / kg
GLADIATOR
CHLORPYRIFOS
135 mg / kg
ADI
CYHALOTHRIN
SEMPTOMATİK
TEDAVİ
KALICI YÜZEY
İÇ VE DIŞ MEKANLAR
SEMPTOMATİK
LAMBDA
ICON 10 CS
SEMPTOMATİK
TEDAVİ
KULLANILACAK ALAN
79 mg / kg
TEDAVİ
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ-
İÇ VE DIŞ MEKANLAR
SOLFAC EC 50
MAXFORCE JEL YEM
PREMISE JEL YEM
DDVP
ALPHAMOST
CYFLUTHRIN
5,000 mg / kg
SEMPTOMATİK
TEDAVİ
İÇ VE DIŞ MEKANLAR
HYDRAMETHYLNON
% 2,26
5,000 mg / kg
SEMPTOMATİK
TEDAVİ
İÇ VE DIŞ MEKANLAR
IMIDACLOPRID
%2,15
5,000 mg / kg
SEMPTOMATİK
TEDAVİ
İÇ VE DIŞ MEKANLAR
DICHLORVOS
50 mg / kg
ALPHA
CYPERMETHRIN
79 – 400 mg / kg
ATROPİN (2 – 100 mg)
TAKSOGONİN
SEMPTOMATİK
TEDAVİ
DIŞ MEKANLAR
İÇ VE DIŞ MEKANLAR
FARE VE SIÇAN MÜCADELESİNDE KULLANILACAK KİMYASALLAR
AKTİF MADDE
LD DEĞERİ
ANTİDOTU
KULLANILACAK ALAN
KLERAT
BRODIFACOUM
0,22 – 0,27 mg/kg
VİTAMİN K1
İÇ VE DIŞ ALAN
RODİLON
DIFETHIALONE
1,1 – 1,8 mg,kg
VİTAMİN K2
İÇ VE DIŞ ALAN
DIFENACOUM
1,250 mg / kg (akut
dermal)
VİTAMİN K
İÇ VE DIŞ ALAN
BROMADIOLONE
0,56 mg / kg
VİTAMİN K1
İÇ VE DIŞ ALAN
ADI
MUSAL
RATİBROM
KARASİNEK VE SİVRİSİNEK MÜCADELESİNDE KULLANILACAK KİMYASALLAR
AKTİF MADDE
LD DEĞERİ
ANTİDOTU
KULLANILACAK
ALAN
AZAMETHIFOS
>1,548 mg/kg (ak. oral)
>3,100 (ak. dermal))
ATROPİN, PAM.
TOKSİGONİN
KALICI YÜZEY
AGITA
THIAMETHOXAM
>5000 mg/kg (ak. oral)
>2000 mg/kg (ak. dermal)
BİOSİT
CYPERMETHRIN
TETRAMETHRIN PBO
>2000 mg/kg
SEMPTOMATİK
TEDAVİ
DIŞ MEKAN
BİOSİT S10 EC
CYPERMETHRIN
>2500 mg/kg
SEMPTOMATİK
TEDAVİ
DIŞ MEKAN
ALTOSİT
S-METHOPRENE
34,600 mg/kg
TOKSİK DEĞİLDİR
DIŞ MEKAN
VECTOBAC
BACILLUS
THURINGIENSIS
30,000 mg/kg
TOKSİK DEĞİLDİR
DIŞ MEKAN
XXL
DOĞAL PİRETRİN
TOKSİK DEĞİLDİR
TOKSİK DEĞİLDİR
İÇ MEKAN
ADI
ACTOGART 50 WP
** Uzman kadromuz tarafından yapılacak kontroller neticesinde, yukarıda etken maddeleri verilen ilaçlardan uygun
görülenler belirlenen ilaçlama periyotlarında kullanılacaktır
NOT : Kimyasalların LD değerleri ne kadar düşükse o oranda insan sağlına zararı yoktur.
- MACROPEST ÇEVRE SAĞLIĞI İLAÇLAMA HİZMETLERİ-

Benzer belgeler