2010 Naviga Dergisi Cambaz İpte Balık Dipte Gerek

Transkript

2010 Naviga Dergisi Cambaz İpte Balık Dipte Gerek
BALIK TURNUVASI
Cambaz ipte,
balık dipte gerek
“Teknemi alırım, balığımı avlarım” diyenlerle, “Balığını avlarsın onlara el
koyarım” diyenlerin aynı gökyüzü altında, aynı kıyıda fakat farklı makamlarda
buluştukları yerde yaşananlar kimleri haklı, kimleri haksız çıkardı anlayamadım.
Anladığım tek şey, teknelerini araçlarının arkasına takıp fedakarlıkla biri
Midilli’den diğeri İstanbul’dan gelen ve diğer katılımcılarla mükemmel bir sportif
faaliyeti paylaşanların yaşadığı, yaşattıkları zevklerdi.
‘Uluslararası Bodrum Sportif Balık Avı’ yaşlandıkça denizden gelen yaşamın
anlamını daha iyi kavrayacağız. Bu yazıyı kaleme almam bana yaşamla
aramdaki bağın rengini, kalınlığını ve inceliğini öğretirken denizdeki ahlaka ait
sarsılmaz kararlar almama da yetti. Bir balık avı turnuvasından öğrendiklerim ve
fotoğrafladıklarımla zengin hissettim kendimi. Beğeninize sunuyorum.
Yazı ve fotoğraflar: Hasan Onuker
“Tanrılar balık tutmakla geçirilen süreyi,
insana bahşedilen süreden düşmezler.”
Babil atasözü
Sonbaharda… Sabahın gündoğumunu
çok bekleyeceği bir yerde ‘balık esintisi’
insanı üşütüyor. Kırmızı bir mont, rengi gibi
sıcak tutar mı insanı? Tutar tabii!
Az sonra, düşsel bir yolculuğa çıkacağım.
Bu gibi durumlarda not defterimle benim
aramda mükemmel bir yakınlaşma başlar
(buna iletişim de denebilir belki) ve şiir iter
beni. Hafızamdaki kapısını açar. Uzanır…
İter beni gitmem için…
“Bir çift güvercin havalansa/Yanık yanık
koksa karanfil/Değil bu anılacak şey değil/
Apansız geliyor aklıma.”
Melih Cevdet Anday da sanki bir yerlerden
bakıyor iskeledeki koşuşturmalara.
Oysa, yorucu bir kara yolculuğundan
sonra, sabahın seherinde kalkmak, üstelik
‘balıkçı’ da değilsen!
Gerçekten beni birşeylerin itmesinde fayda
vardı. Kapı artık arkasına kadar açıktı.
“Neredeyse gün doğacaktı/Herkes gibi
kalkacaktınız/Belki daha uykunuz da vardı/
Geceniz geliyor aklıma”
Çoktan koltuk halatlarımızı çözmüştük
(04:10). Daha ilk mil geride kalmamıştı.
Yarışçı teknelerden biri yeşil bir lazerle günün
ilk atraksiyonunu yaptı.
Umberto Eco, Yanlış Savaş’ta (La Guerre
du Faux) blucinden söz ederken ‘Üstümde
varlığını sürdürüyor, ağırlığını duyuyorum’ der.
Gerek nesnelerin, gerek canlıların böyle
azizlikleri vardır (bu nasıl azizlikse).
Varlık sürdürmek ve ağırlığını
hissettirmek, işte bu, az sonra gündoğumu
ile birlikte karşılaşacağımız yegane
unsurdu. Sürdürülebilir varlık, ‘catch and
release’ yani yakala ve bırak! Ağırlığı
hissetmek ise bir jigging sonucu, iğneye
takılmaktı. Azizlikten kastım buydu! Ben, bir
hak diye düşündüm bunu, 22 knot havada
Gökova Körfezi’nde dalgalara göğüs atan
bir Arvor 25 ile tam yol giderken.
Sonra, defter ıslandı, devreye dijital
teybim girdi.
O zaman dijital notlara geçelim
19 (on dokuz) tekne katılım belgesi
vermişti. Yat yarışlarındaki gibi ‘sportif balık
avı’ yapılan teknelerin isimleri de ilginçti!..
Aralarında kulağa hoş gelenler de vardı.
Bunları siz de yakalayabilirsiniz: Salty
Sookie, Little Mermaid, Rio Mare, Şeray,
Ecine III, Alive, Tornado, Hoocie Mamma,
Don Questo, Grandsan, Kıracha, Sure, Ciner,
Parthenia, Sotra, Big Game, Thomas, Deep
Blue, Gemibaşı.
Yenilikçi, öncü ve lider deniz kültürü
dergisi Naviga da sponsorlar arasında
yerini almıştı. Bu tam bize göreydi. Hatta
bana göre… Yaşayanın, yaşanılanın ortaya
çıkarılmasının adıdır fenomenoloji!
Gün doğmak üzereydi. Turnuvanın
Başhakemi Dr. Serdar Günseren ile aynı
teknedeydim. Yakınımızdaki teknelerle VHF
11’den irtibat kuruyorduk. Aklım hâlâ yarım
kalan uykumla aynı yastıktaydı sanki. Hiç
kullanmadığım bir zamanın göz kapaklarını
bu balık avı turnuvası için kim açtı? Sinaritler-mi, Albacore-lar-mı? Bilmiyordum. Bir
de gün boyu kahve içemeyeceğimi de
bilmiyordum. Sonradan anladım bunu.
Saat 05:38’di ve dakikalar önce start
verilmişti. Sonrasında ‘start alan tekneler
kendini bildirsin’ anonsu yapıldı. Bu arada
turnuva boyunca VHF’i çalışmayan ama
anonsları duyan tekneler de olacaktı.
Pruvamız 125-135 derece arasındaydı. Orta
sulardaydık. Turnuvanın merkez hakemide
Serdar Günseren’di. Haluk Tepe ve Derya
Güner ise diğer hakemler... Merkez hakem,
Little Mermaid, Tornado ve Rio Mare’ye
ulaşamıyordu. Diğer hakemlerden bu konuda
yardım istendiğinde saat 06:33’tü. Little
Mermaid telsizini açmayı unutmuştu. Onunla
olan sorun kısa sürede giderildi. 06:49’da
Mersincik açığındaydık. Mersincik ile Kocadağ
arasında ‘sırtı’ çekenler vardı. Kocadağ ve
kıyıya yakın bölgede ise ‘jigging’ yapanların
olacağını tahmin ediyordum. Şimdilik kıyıya
olan mesafemiz 1,2 mil kadardı.
İlk balık avlandı
Tüm turnuva teknelerine ilk balık avı
anonsu hakem teknesinden yapıldı. İlk av,
Salty Sookie teknesinde gerçekleşmişti.
10 kilo civarında bir albacore yakalanmıştı
(06:50). Tornado da (Yunanistan) 10 kiloluk
bir albacore yakalamıştı. Merkez hakem
kısa süre sonra ilk avı gerçekleştiren Salty
Sookie teknesinden koordinat vermesini
istedi. Ekip meşgul olduğunu ve bu bilgiyi
naviga 041
BALIK TURNUVASI
daha sonra verebileceğini söyledi. Kısa
süre sonra koordinat açıklandı: 36˚49’
57’’ K–27˚ 29’ 65’’ D. Salty Sookie’nin
meşguliyetinin sebebi anlaşılmıştı. Az
sonra ikinci avlarını gerçekleştireceklerdi.
Bu avda da koordinatlar yakındı: 36˚49’
461’’ K–27˚ 30’ 630’’ Başhakem Serdar
Günseren koordinatları alırken ‘aynı
bölgeye yoğunlaşmanızı önermiyorum’
anonsunu tekrarlıyordu (07:27). Kısa
sürede iki av gerçekleştiren bu ekip,
üçüncüsünü yaptıkları takdirde buz
kutularında yerlerinin olmayacağını hatta
buz ihtiyaçlarının olduğunu bildirdiklerinde
hakem teknesinden yapılan anonsla
sadece buz yardımı alabileceklerini
öğrendiler (07:34).
Körmen mevki açıklarındaydık. Sabahın
erken saati olmasına karşın kuzeyden sert
hava gelmeye başlamıştı. Bizim olduğumuz
yerde ise denizler sakindi (07:49).
Tornado’nun ikinci albacore’u tekneye
aldığı haberi saat 08:00’de geldi. Salty
Sookie 08:03’te saat başı arama kuralına
uyarak hakem teknesine ‘her şeyin
yolunda’ olduğu anonsunu geçti. Kıracha
104 naviga
ekibi bir adet Albacore yakaladığında saat
08:04’tü. Bu tekne ile starttan sonra ilk
kez iletişim kurulmuştu. Hakem derhal
teknenin bulunduğu koordinatı istediyse
de VHF 11’den yapılan anonslar sağlıklı
algılanamadı. Bu ana kadar toplam beş
adet Albacore tutulmuştu.
Saat 09:45’te Datça Yarımadası’nın
Gökova’ya bakan kısmında Karadağ’ın
dibindeydik. Kıyıda jigging yapan Deep
Blue’yu gördük. Onların bu tekniğini hemen
fotoğrafladım. Bu çalışma saat 04:00’dan
beri yapabildiğim yegane (ilk) fotoğraf
karelerini oluşturmuştu. Şimdi, Karadağ’ın
dibinde sahile yaklaşık 150 metre (yüz elli)
mesafede kıyıya paralel seyir halindeyiz.
Pruvamız 248 derecede. Motorumuzun
gücü 230 HP. Yarım yol hızla ilerliyoruz
(09:47).
Kıracha ekibi ikinci avlarını
gerçekleştirdiğin bunun bir sinarit olduğunu
öğrendim (09:49). Bulunduğumuz
yerden ayrılmıyorduk. Saat 09:52’de yine
Kocadağ eteklerindeydik. Nefis bir bitki
örtüsü bu kıyıları kaplamış durumdaydı.
Dağın oldukça dik ve kesik kesik inen bir
yapısı vardı. Önümüzdeki burnun hemen
arkasında 36 adet yel değirmeni devamlı
dönüyordu. Temiz bir coğrafyada temiz
bir enerji üretimi vardı. Bu ahenk dev
pervanelerinden ses seda çıkmadan
sürüyordu.
Saat 10:05’te yarışmacılardan birinin
avlanırken ‘paraşüt’ kullandığı haberi ulaştı.
Hakeme sordular. Cevap şu oldu; “Balığı
yormak için kullanıyorsa hayır. Tekneyi
yavaşlatmak için kullanıyorsa serbesttir.”
Muhtemelen ‘sırtı’ çekiyorlardı. Yapılan
görüşme bir fikir alışverişiydi bence!
Kos Adası’ndan gelerek bu turnuvaya
katılan Big Game saat 11:00’de dört
kiloluk bir lahoz yakaladı ve denize bıraktı.
Arkasından bir kiloluk sinarit yakaladı.
Onu da bıraktı. Bu süper bir davranıştı.
Ülkemizde daha yeni olan ‘sportif balıkçılık’
ta ‘yakala ve bırak’ olayını başlatmak,
rayına oturtmak üç senelik bir uğraş
sonrasında kabul görebilmişti. Big Game
Ekibi’nin yaptığı bu davranış onlara
yakın pozisyonda bulunan hakem Derya
Güner tarafından da videoya alınmıştı.
Kısa süre sonra Big Game Ekibi’nin bu
davranışı ‘merkez hakem’ tarafından tüm
katılımcılara anons edildi.
Yakala ve bırak
Yakala ve bırak mantığı, Türkiye’de daha
yeni yeni amatör balık avı camiasında
konuşulur olmuştu. Buradaki temel kural,
sürdürülebilir balıkçılığı sağlamak için,
balık neslinin korunmasıydı. Özellikle her
balığın en az bir nesil üredikten sonra
avlanmasının sağlanmasıydı. Tabii bunun
için tüm balık türlerinin nasıl ve hangi
mevsimde ürediklerini, kaç yaşında
olgunlaştıklarını bilmek gerekiyordu. Bütün
bunların dışında uygun takımla avlanmak
ve uygun şekilde balığın tekneye alınması
da önemliydi. Kısa sürede ağzındaki iğnenin
balık incitilmeden çıkartılarak denize
bırakılmalıydı. Diğer unsurlardan biriyse
‘krom nikel’ iğne kullanmamaktı. Herhangi
bir nedenden dolayı iğneyi çıkartmadan
balık salınırsa veya kendiliğinden tekne
veya elden kurtulursa ‘krom nikel’ iğnenin
suda erimeyeceği gerçeğini de görmekanlamak gerekiyordu. Düşünsenize alt
çenesinde kocaman bir iğne ile yaşamak
zorunda olan ve her an can çekişerek
ölüme yaklaşan bir sinarit.
Çok derinden balığın süratle yukarı
çekilmesi de yanlışlardan biriydi. Böyle
bir durumda balığın yüzme kesesi şişerdi.
Bu durumu bilmeyen yarışmacı(lar)
balığı salsalar dahi balığın yüzemediğini
göreceklerdi. Oysa bunun için özel
aparatlar vardı. Bunlarla balığın yüzme
kesesi söndürülür sonrasında balığa biraz
da su üstünde masaj yapılır, tekrar yüzmesi
sağlanır ve bırakılması gerçekleştirilirdi.
Pekiyi, her türlü balık yakalandıktan
sonra geri bırakılır mıydı? Evet. Amatör
balıkçılık sirkülerinde belirli sınırlamalar da
vardı. Avlama sınırları gibi. Onların dışına
çıkılmaması esastı. Bir de o günkü balık
ihtiyacı ve sınırı kadar avlanmak doğru
olandı. Boyut olarak on kiloluk veya yarım
kiloluk bir balık da denize bırakılabilirdi.
Bu işin teknik olarak ayrıntılarında
gerekli olan aletler de her an kullanıma
hazır olmalıydı. Özel eldivenler, çekme
tekniği, mümkünse bu iş için yapılmış
özel penseler… Balığın iç organlarına
takılmayıp ağzına veya ağız kenarına
takılan özel iğneler de önemliydi.
Yakalanıp bırakıldıktan sonra balığın iç
organlarına zarar verilmemiş olması
işin ahlaki boyutuydu. Bu her şeyden
önce bu bir kültür ve eğitim meselesiydi.
Bu tür turnuvalar işin ahlakını, önemini
göstermek için bir fırsattı aslında. Bir de
bu sportif faaliyetin arkasında bir sürü
sektörün olduğunu anımsamakta yarar
vardı. Tekne yapımcıları, onların servisleri,
olta malzemesi üreticileri ve yine onları
satanlar, elektronik cihazlar, turizm
şirketleri… Bu açıdan ülkemiz ve kıyılarımız
oldukça büyük bir potansiyele sahip.
Balıkçılık ahlakında bir de çevreyi koruma
şartı var. Ahlaklı balıkçı gittiği yere çöp
bırakmaz, denizi kirletmez. Diğer bir kural
ise balığa yaşadığı ortamda avlanırken
şans tanınmasıydı. Bunu kesinlikle
kurtulamayacağı iğneler, kopartamayacağı
misinalarla veya hileli özel balık çekicilerle
avlanmamak gerekiyor.
Ülkemizdeki bu turnuva, uluslararası
amatör balıkçılık federasyonu kuralları
ülkemizin amatör balıkçılık sirküleri ve
bölgeye has konulan kurallar ile yapılıyordu.
Saat 11:29’du ve biz yeniden Mersincik
önlerindeydik. Serdar Günseren ile sportif
balık avı, yakala ve bırak konusu ile daha
birçok şeyi konuştum. Hem teknelerin
yanına gittim, hem notlar aldım. Güzel bir
çalışmaydı. Öğleden sonra rüzgâr şiddetini
artırdı. Dalgalar yükseldi. Daha hamleli
oldu. Koca Gökova Körfezi’nin içinde
turlayıp duruyorduk.
11:51’de Kıracha teknesi ve ekibini
yakaladığı balıklarla fotoğrafladım. Saat
12:10’da Mersincik önündeki iki küçük
adanın doğuya bakan tarafında yeniden
Big Game teknesinin yakınındaydık.
Bir balon balığı yakalayıp bıraktıklarını
öğrendim. Buz kutularında tartıya
götürecekleri tek bir balık bile yoktu. Kıyıya
400 metre mesafede yarışmaya devam
ediyorlardı.
Tartı işlemi, hesaplamalar ve çekilen
videolar seyredildikten sonra salt ‘yakala
ve bırak’ yaptıkları için Big Game ekibinin
gün sonunda 48 puanları olacaktı.
15:30’da oltaların denizden toplanması
anonsu ile merkez üssümüz olan Kefaluka
Resort’a geri dönüş heyecanı da başlamıştı.
Sırada yakalanan balıklarla birlikte tartı
heyecanı vardı.
Hep Kefaluka’da buluşsak
İlk gün, Kefaluka Resort’un (Kefaluka;
otelin bulunduğu Bodrum, Akyarlar’ın eski
ismi. Anlamı; rüzgârların birleştiği, kesiştiği
yer) denize uzanan T iskeleye bağlanan
teknelerden buz kutuları içinde tartıya
getirilen balıkları görüntülemek için bir
gazeteci ordusu hazır bekliyordu. İki dakika
içinde fotoğraflar çekildi. Kefaluka müşterileri
de hatıra fotoğrafı çektirmek için yarıştı. Hiç
balıkla hatıra fotoğrafı çektiren otel müşterisi
görmemiştim. Eve dönünce Aziz Nesin’in
% Kaç Aptalız kitabında (Kırmızı Yayınları 2.
Baskı) tekrar gezintiye çıkacağım.
Az sonra ortalık karışacaktı. Avlanan
balıklara el konulacağını kısa sürede
anlamıştım. Yazımın spotunda da belirttiğim
gibi… Ama bu durum ne organizasyonun
canını sıktı, ne sponsorların, ne yarışmacıların.
Mevzuat hazretlerini tanımayan var (mıy)dı?
Yoktu tabii! Ama gazeteci ordusunun tamamı
bu haberi atlamıştı. Ertesi gün tutanağı
okudum turnuva ofisinde. Bazı şeylerin ‘bu
kadar’ yazılmasında fayda vardır inancı ile
dosyanın kapağını kapatıp, üstüne en ağır
vazoyu koydum. Ezilir belki diye! Nedenini
bilmeden.
İkinci ve sonraki gün
İkinci gün başhakemle birlikte karada
kaldım. Kendisi ile çok değerli çalışmalar
yaptım. Fotoğraf ve röportaj bankama
yatırımda bulundum. Naviga’nın zengin
konuları arasında sportif balıkçılığa yer
buldukça bunları sizlerle paylaşacağım.
İkinci gün tutulan tüm balıklar Bodrum
Sağlık Vakfı Turgutreis Özürlü Çocuklar
ve Rehabilitasyon Eğitim Merkezi’ne
bağışlandı ve bu bağışa yarışmacılar ve
hakemlerden destek geldi.
Üçüncü gün hava şartları kötüleşince
denize çıkılamadı.
Ödül töreni akşam 20:30’da başladığında
her şey ne kadar güzel hazırlanmış onu
gördüm. Sponsorlar arasında Naviga da
vardı. Ben de temsilci olarak otelin genel
müdürü olan sevgili dostum Fatih’le birlikte
en güzel yerden sahneye bakıyordu. Marina
Yacht Club’ta zevkle dinlediğimiz müzik grubu
son gece de mini bir ziyafet çekti hepimize.
Yunanlı dostlarımıza Haris Alexiou’dan şarkılar
bile söyledi. Organizasyondan sorumlu
Kefaluka Resort’un (Akyarlar) iskelesinde
naviga 043
BALIK TURNUVASI
Haluk Tepe’yi sevindiren olayların başında
avlanan balıkların % 60’nın denize bırakması
geliyordu. Bu konu bile daha emekleme
aşamasında olan sportif balık avı ahlakı
içinde yer alan değerli bir unsurdu.
Daha sonra, geçen sene Yunanlılardan
öğrendiğimiz ‘jigging’i bu sene bizim de
uyguladığımız ve başarılı olduğumuzu
duyduk. Turnuvanın ilk ödülü, kırmızı
anoraklı Yunanlı katılımcılara verildi. Yakala
ve bırak uyguladıkları için daha sonraki
günlerde de iyi puan toplayan Big Game
ekibi Kos Adası’na kupaları ile döndüler.
Gecenin sonunda balıkçıların alkışlarının
başka yerde duyduklarımdan daha farklı
olduğunu yakaladım ama o alkışları
bırakmadım. Hâlâ kulağımda. Sponsor
olarak bizim de emeğimizin geçtiğine
sevinerek odama döndüm.
Sabah uzun bir kara yolculuğu beni
bekliyordu. Otelin otoparkında erkenden
kalkıp teknelerini römorklarına koymuş
Kıracha ve buraya Midilli’den gelen Thomas
adlı tekneleri gördüm. Birbirimize iyi
yolculuklar diyerek Bodrum’dan ayrıldık.
Hafıza kartı
Thomas teknesi Midilli’den Bodrum’a
teknelerini arabalarının arkasında çekerek
geldi. Sürdürülebilir Balıkçılık Özel
Ödülü’ne layık görüldü. Kıracha teknesi
de İstanbul’dan treyler üzerinde geldi ve
yarıştı. Bunlar amatör balıkçılığı yürekten
katkıya ve desteğe güzel örnekler.
Türü tehlike altında olan balıkların
tamamı suya geri bırakıldı. Sirküler limitleri
ve haricinde kesinlikle av yapılmadı.
Marina Yacht Club’ın da desteği ile
muhteşem bir gala gecesi yaşandı. ‘Aynı
zamanda ‘Big Catch’ Marina Yacht Club
Ödülü ve turnuvaya kattıkları büyük değer
için Şenkar Öztüzün’ü unutmamak gerekir.
Dergimiz Naviga’ya iki yıldır
organizasyon komitesine ve turnuvaya
verdikleri destek ve yazdıkları yazılar ile
sportif balıkçılığın tanıtılmasını sağlamaları
106 naviga
nedeniyle teşekkür plaketi verildi.
Kazananların büyük ödülü Marintek
firmasından geldi. Amatör balıkçılığa verdiği
destek için biz de Marintek’i alkışlıyoruz.
Kefaluka Resort Genel Müdürü Sayın
Fatih Can Ekşi’ye yaptığı mükemmel ev
sahipliği için teşekkür edildi.
Bodrum Deniz Ticaret Odası ve Bodrum
Ticaret Odası da turnuvayı destekleyenlerin
arasındaydı.
Bodrum’da sezonu uzatmak ve turizm
geliri sağlamak amacıyla bodrum guletiyle
yarışmaya müşterileriyle katılan Gemibaşı
teknesine Bodrum Deniz Ticaret Özel Ödülü
verildi.
Toplam 20 teknede yaklaşık 100
yarışmacı ve aileleri yer aldı.
Özetle amatör balıkçı etiği
Amatör balıkçı diğer balıkçıların
haklarına saygılıdır.
Doğal kaynakların kullanımında
başkalarının haklarını korur gözetir.
Doğal kaynakların kullanımında etik
davranışları teşvik eder.
Su ortamındaki ve içindeki tüm
canlılara saygı duyar, değer verir ve korur.
Mevcut mevzuat çerçevesinde sadece
istediği ve yeteri kadar balığı alıkoyar.
Asla avlanan balıkları ziyan etmez.
İhtiyacı olmayan veya avlanma
limitleri dışında olan balıkları mutlak
dikkatli bir şekilde geri salar.
Asla avlandığı bölgeyi ve suyu
kirletmez, ardında kullandığı balıkçılık
malzemeleri de dahil atık bırakmaz.
Amatör olta balıkçılık ve amatör
denizcilik kurallarını bilir ve uygular.
Başkalarının da uymasını ve öğrenmesine
yardımcı olur.
Sürekli yeni bilgi ve becerisini
geliştirmek için araştırır.
Bilgisini diğer amatör balıkçılarla
paylaşır.
Amatör ve sportif balıkçılığın gelişmesi
için destek ve katkıda bulunur.
Big Catch Marina Yacht Club Ödülü ve
Turnuva Birincisi
1. Tekne Adı: Salty Sookie
Tekne Sahibi: Can Erbayav
Tekne Boyu: 6.20 metre
Motor Gücü: 150 HP
Yarışmacılar: Can Erbayav, Tayfun Meriç,
Anıl Çiftçi,
Yakala ve Bırak Ödülü
Tekne Adı: Big Game
Tekne Sahibi: Tyrikos Georgio
Tekne Boyu: 5,10 metre
Motor Gücü: 90 HP
Yarışmacılar: Tyrikos Georgio, Giorgaras
Maloniz, Tyrikos Giorgos
Sürdürülebilir Amatör Balıkçılık
Özel Ödülü
Tekne Adı: Thomas
Tekne Sahibi: Mirogiannis Efstratios
Tekne Boyu: 5,40 metre
Motor Gücü: 80 HP
Yarışmacılar: Mirogiannis Efstratios,
Thomas Thomas, Katrakazas Haralambos,
Logios Efstratios
Şakir Tüfekçi Turnuva Özel Ödülü
Tekne Adı: Hoocie Mamma
Tekne Sahibi: Necmettin Yay
Tekne Boyu: 10,00 metre
Motor Gücü: 630 HP
Yarışmacılar: Necmettin YAY, Hüseyin
Aslan, Osman Aydın, Mehmet Aydın, Ahmet
Okkerman
Bayan Katılımcı Ödülü
Pierrette Sarıkey (Fransa)
Tekne Adı: Ecine III
Tekne Sahibi: Enis Sarıkey
Tekne Boyu: 16 metre
Motor Gücü: 2X557 HP
En Küçük Katılımcı Ödülü
Robin Mazon (Türkiye)
Tekne Adı: Little Mermaid
Deniz Ticaret Odası Özel Ödülü
Tekne Adı: Gemibaşı

Benzer belgeler

Bodrum Sportif Balıkçılık Turnuvası 2015 Yılı Turnuva Kuralları

Bodrum Sportif Balıkçılık Turnuvası 2015 Yılı Turnuva Kuralları yarışmaya müşterileriyle katılan Gemibaşı teknesine Bodrum Deniz Ticaret Özel Ödülü verildi. Toplam 20 teknede yaklaşık 100 yarışmacı ve aileleri yer aldı. Özetle amatör balıkçı etiği Amatör balıkç...

Detaylı

Naviga 2015 Yazısı İçin Tıklayınız

Naviga 2015 Yazısı İçin Tıklayınız müdürü olan sevgili dostum Fatih’le birlikte en güzel yerden sahneye bakıyordu. Marina Yacht Club’ta zevkle dinlediğimiz müzik grubu son gece de mini bir ziyafet çekti hepimize. Yunanlı dostlarımız...

Detaylı