KOYUN VE KEÇİLERDE ABORT VE NEDENLERİ

Transkript

KOYUN VE KEÇİLERDE ABORT VE NEDENLERİ
KOYUN VE KEÇİLERDE ABORT VE NEDENLERİ
Doç. Dr. Abdulkadir KESKİN
Uludağ Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Klinik Bilimler Bölümü,
Doğum ve Jinekoloji AD-BURSA
Koyun ve keçilerde döl ve süt verimi işletmelerin karlılığını belirleyen önemli iki
parametredir. Bazı ırklarda verimlilik bakımından sütün ikinci planda kalması döl verimini
daha da önemli hale gelmektedir. Bununla birlikte 2014 yılı itibarıyla Türkiye’de üretilen
sütün %91.4’ü ineklerden, %6’sı koyundan ve %2.3’ü keçilerden elde edilmektedir. Aynı
zamanda üretilen kırmızı etin %87.5’i sığırlardan, %10’u koyunlardan %2.3’ü keçilerden elde
edilmektedir (TUİK, 2014). Koyun ve keçilerden elde edilecek daha fazla et ve süt üretimi
için döl verimliliğinin sağlıklı bir şekilde devam ettirilmesi gerekmektedir.
Koyun ve keçilerde sıfat döneminde gebe kalma oranı (fetilizasyon oranı %85-95,
doğurma oranı %75-85) oldukça yüksektir. Gebe kalma üzerine etkili olumsuz faktörler
ineklere kıyasla oldukça azdır (Erdem ve Sarıbay, 2012). Ancak gebelik devamının
sağlanması ve sağlıklı bir şekilde yavru elde edilmesinde önemli problemler vardır. Bu
problemlerin en başında da abortlar gelmektedir. Abortlar dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
ciddi anlamda ekonomik kayba yol açan en önemli nedenler arasındadır. Özellikle enfeksiyöz
kaynaklı abortlar bireysel olmaktan çok sürü bazında kendini gösterir. Abort fırtınası olarak
tabir edilen durumlarda sürüdeki koyun ve keçilerin ~%50-60 birkaç gün içerisinde yavru
atmakta ve bu tür durumlarda işletmenin o yıl içerisinde beklediği ekonomik karlılık yerini
zarara bırakmaktadır (Menzies ve Miller, 2006; Mobini S, 2006).
Abortu takiben abort yapmış koyunların vaginal akıntıları, yavru suları, aborte fetüs
koyun barınaklarını ve meraları enfekte etmekte ve enfeksiyonların hem sürü içerisinde hem
de çevre işletmelere yayılmasında etkili olmaktadır. Bazı durumlarda enfeksiyon kaynağı
bakteriler çevre şartlarında uzun süre canlı kalabilmektedir (Mobini S, 2006). Bu durumlar
abortların hem prevalanslarını hem de oluşturdukları maddi zararı artırmaktadır (Menzies ve
Miller, 2006; Luther JS, 2006).
Abort sadece ekonomik boyutuyla değerlendirmek doğru değildir. Zoonotik etkisiyle
de halk sağlığı üzerinde önemli etkileri vardır. Çoğu abort nedeni insanlarda hastalıklara
(Brusellozis, Kamfilobakteriyozis, Toxoplazmozis, Enzootik abortlar) hatta hamile kadınlarda
abortlara yol açabilmektedir (Brusellozis, Kamfilobakteriyozis, Enzootik abortlar).
Sürü bazında koyun ve keçilerde de belirli bir abort oranı normal olarak kabul
edilmektedir. Bu oranın sürü bazında % 3-5’i geçmemesi istenmektedir (Menzies ve Miller,
2006). Sürü içerisinde %5’in üzerinde bir abort vakası ile karşılaşıldığında mutlaka altındaki
etiyolojik nedenler araştırılmalı ve gerekli koruma ve kontrol önlemleri alınmalıdır. Abort
nedenini tespit etmek için; a) koyunlardaki klinik bulgular iyi belirlenmeli, b) sürü hakkında
yeterli bilgiye sahip olunmalı ve c) mutlaka laboratuvar sonuçlarına sahip olunmalıdır.
Laboratuvar sonuçları önemlidir ve güvenilir bir sonuç elde edebilmek için doğru organlardan
doku örnekleri ve doğru zamanda kan ve serum numunelerinin alınması gerekmektedir.
Alınan numuneler soğuk zincir altında laboratuvara ulaştırılmalıdır. Etiyolojik neden ortaya
konduktan sonra sürü içerisinde etiyolojik nedene yönelik etkin mücadele başlatılmalı, gebe
olan diğer koyun ve keçiler var olan enfeksiyondan korunmalı ve gelecek üreme mevsimi için
bir kontrol planı oluşturulmalıdır (Menzies ve Miller, 2006; Mobini S, 2006; Luther JS,
2006).
Bu plan dahilinde beklenmedik bir abort vakası ile karşılaşıldığında enfeksiyonun sürü
içerisinde yayılmasını engellemek için; a) yemliklerin ve sulukların koyun ve kedi dışkısı ile
kontamine olup olmadıklarının kontrol edilmesi, b) yemlik ve sulukların dezenfekte edilerek
temizlenmesi, c) abort yapmış ya da abort için klinik bulguları olan hayvanların sürüden
ayrılması, d) aborte yavru ve yavru zarlarının yakılması ya da gömülmesi, e) hayvanların
yerden yem yemesinin önlenmesi, f) laboratuvar sonucuna göre etken belirlendikten sonra
hızlı bir şekilde gebe olan tüm koyunların aşılanması (Bursellozis, Enzootik abortus veya
Vibriozis), g) koyun başına 5 gün boyunca 500 mg klortetrasiklin yemlerine katılmalı 5.
Günden sonra 250 mg klortetrasiklinle abortlar bitene kadar devam edilmesi, h) eğer abort
salgını şiddetli ise uzun etkili tetrasiklinler 20 mg/kg’ dan (LA, 200 mg) parenteral
uygulanmalı, ı) eğer abort etkeni salmonella ise ampicillin veya spektinomisin kullanılmalıdır
(Menzies ve Miller, 2006; Mobini S, 2006; Luther JS, 2006).
Abort salgınından sonra, gelecek gebelik ve yavrulama mevsimi için mutlaka bir
abort’tan koruma planı geliştirilmelidir. Buna göre sürü mutlaka aşılanmalıdır. Aşılama
programına sıfat mevsiminden 60 gün önce başlanmalı ve rapeli gerektiren aşılar ilk aşıdan 30
gün sonra uygulanmalıdır. Yemlik ve sulukların temizlenip dezenfekte edilmelidir. Koyun ve
keçi barınaklarının temizlenmesi, duvarlarının badana edilmesi, altlıkların değiştirilmesi ve
yerlerin dezenfete edilmesi gerekmektedir. Bulunan bölgede yaygın salgın varsa mera
kullanımına dikkat edilmelidir. Mutlaka genç koyun ve keçiler yaşlı hayvanlardan ayrı
barındırılmalıdır (Mobini S, 2006). Hastalık çıkmış sürülerden koyun satın alınmamalı ve
dışardan satın alınan koyunların mutlaka test yapılarak alınması gerekmektedir (Menzies ve
Miller, 2006; Luther JS, 2006).
Koyun ve keçilerdeki abort nedenleri enfeksiyöz ve nonenfeksiyöz kaynaklı olmak
üzere 2 ana başlıkta incelenir. Bu nedenler Tablo-1 de ayrıntılı olarak verilmektedir.
Tablo-1. Koyun ve keçilerde aborta yol açan başlıca nedenler
1-Nonenfeksiyöz nedenler
2-Enfeksiyöz nedenler
Besleme bozukluklarına bağlı abortlar
Brusellozis
Kötü barındırma ve çevre koşullarına bağlı abortlar
Kamfilobakteriyozis
Hormonal nedenlere bağlı abortlar
Salmonellozis
Hatalı ilaç uygulamaları
Listeriozis
Stres ve travma
Enzootik abortus
Border Disease
Leptospirazis
Mavi Dil
Toxoplazmozis
1-NONENFEKSİYÖZ NEDENLER
1.1.Beslenmeye bağlı abortlar
Nonenfeksiyöz nedenler arasında beslenme ve beslenmeye bağlı bozukluklar ön
plandadır. Özellikle kalitesiz kaba yem, yetersiz mera ve konsantre yemde alımındaki
problemler koyun ve keçilerde enerji ve protein yetersizliklere ve buna bağlı abort yada
zayıf/ölü kuzu doğumuna neden olabilmektedir. Gebeliğin son 1/3’ündeki yetersiz enerji
alınımı yavru gelişimini durdurur. Yağ rezervi yetersiz ve gelişimini tamamlayamamış küçük
ve zayıf yavru doğumuna neden olur. Beslenmeyle ilişkili olarak iyot, bakır ve selenyum
eksikliği abort ve ölü doğumlara yol açabilmektedir (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve
Erdoğan, 2012).
1.1.1. Bakır eksikliği
Fötal gelişim sırasında yavruda geri dönüşümsüz lezyonlara yol açar. Yavru canlı
doğsa bile kuzularda enzootik ataksiye ve doğumu takiben birkaç hafta içerisinde de arka
bacaklarda felç şekillenmesine yol açar. Bunun için mutlaka bakır eksikliğinden gebe
hayvanları korumak gerekir. Bakırın eksikliği gibi fazlalığı da zehirlenmeye ve de abortlara
yol açar. Koyunlarda bakır zehirlenmesinde idrarda hemoglobin, müköz membranlarda sarılık
ve takiben abort şekillenir (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve Erdoğan, 2012).
1.1.2. İyot eksikliği
Hayvanlarda aborta ve zayıf yavru doğumuna neden olur. Aborte fetüste troid bezinin
oldukça büyük olmasına bağlı fetüsün her iki boyun bölgesinde aşırı büyük şişkinlik
belirgindir. Gebeliğin son dönemlerinde abort şekillendiyse yavrunun yün örtüsü
bulunmayabilir. Yavru canlı doğsa bile yaşam gücü oldukça zayıftır ve kuzulara iyot takviyesi
yapılmazsa yavrular ölür (Menzies ve Miller, 2006).
1.1.3. Selenyum eksikliği
Selenyum eksikliği sonucu şekillenen hastalıklara ülkemizde de oldukça sık
karşılaşılmaktadır. Selenyum eksikliğine bağlı erken embiryonik ölümlere, abortlara,
gebeliğin uzamasına ve kuzularda beyaz kas hastalığına neden olur. Selenyum embriyonun
hayatta kalabilmesi için gerekli olan önemli mineraller arasındadır. Selenyumun eksikliği
gibi fazlalığı da probleme yol açmakta ve zehirlenmelere neden olmaktadır (Kalender ve
Erdoğan, 2012).
1.1.4. Toksik bitkiler
Zehirli bitkilerin yenmesi sonucu fetüste kongenital defektlere, erken embiryonik
ölümlere ve abortlara yol aça bilmektedir. Bunlar arasında astragalus (geven otu), oxytropis
(baklagil türü), verratum califonicum yer almaktadır.
1.2. Stres ve travmaya bağlı abortlar
Uygun olmayan tutma şekilleri ve yün kırpma sırasında meydana gelen travmalar,
yemleme sırasında ya da barınaklarda meydana gelen sıkışma ve itişmeye bağlı abortlar
meydana gelebilmektedir. Gebe hayvanların uzun süren taşınmaları, aşırı efor harcamasına
neden olan durumlar gibi stres faktörleri de aborta neden olur. Bununla birlikte yırtıcı hayvan
saldırısı gibi sıkılıkla karşılaşılmayan streslere bağlı olarak abortlar şekillenebilmektedir.
1.3. Hatalı ilaç uygulamaları
Fenotiyazin ve karbon tetraklorür gibi anthelmintikler, gebeliğin geç dönemlerinde
tetramizol, prostaglandin F2 alfa ve dexametazone uygulamaları aborta yol açarlar.
2. ENFEKSİYÖZ NEDENLER
Koyun ve keçilerde şekillenen abortların asıl nedenleri bateri, virüs ve protozoa
kaynaklı enfeksiyöz abortlardır. Brusellozis, Kamfilobakteriyozis, Salmonellozis, Listeriozis,
Border Disease, Toxoplazmozis, Enzootik abortus, Mavi Dil, Leptospirazis koyunlarda aborta
yol açan önemli enfeksiyöz hastalıklardır (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve Erdoğan,
2012; Nak 2013). Aşağıda Türkiye’de sıklıkla karşılaşılan enfeksiyöz hastalıklar hakkında
ayrıntılı bilgi verilmiştir.
2.1. Brusellozis
Ülkemizdeki abort vakalarının çoğunluğundan sorumlu bir hastalıktır. Görülme
insidensi %12-36 arasında değişmektedir. Zoonoz olması önemini ve ciddiyetini daha da
artırmaktadır. Brucella mellitensis hem koyun hem de keçilerde aborta yol açarken Brucella
ovis sadece koyunlarda aborta yol açmaktadır (Mobini S, 2006). Brusellozis Türkiye’nin
bulunduğu coğrafyada oldukça yaygınken Avrupa’nın ve Amerika’nın bazı bölgelerinden
eradike edilmiştir. Bu haliyle bile hemen hemen tüm dünyanın uğraştığı bir hastalık ve koyun
ve keçilerde önemli bir abort nedenidir (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve Erdoğan, 2012;
Nak 2013). Türkiye’de yapılan koyun ve keçide brusellozsin seroprevelansının belirlendiği bir
saha çalışmasında; koyunda seropozitiflik %33 keçilerde %39 saptanmıştır. Bu oranlar abort
yapan koyun ve keçilerde çok daha yüksek bulunmuştur (Şahin ve Yıldız, 2006). Benzer
çalışmalarda da koyun abortlarının yaklaşık %30’undan fazlasının Brusellozis kaynaklı
olduğunu saptanmıştır (Sağlam ve ark., 1998; Büyük ve ark., 2011).
Bulaşma yavru atan koyun ve keçilerin vaginal akıntıları, aborte fetüs, yavru zarları ve
suları bol miktarda brusella etkeni taşır. Bundan dolayı bir koyun veya keçinin brusella
kaynaklı abortu sonucu sürünün barındırıldığı barınak ve meranın tümünün enfekte olma
olasılığı vardır (Mobini S, 2006). Bulaşma daha çok oral yolla ve müköz membranlar
vasıtasıyla olur. Abortu takiben yemlik ve sulukların enfekte olması etkenin diğer hayvanlar
tarafından alınmasını kolaylaştırır (Kalender ve Erdoğan, 2012).
Klinik olarak en önemli bulgu gebeliğin son dönemlerinde karşılaşılan abortlardır.
Aborta yakın dönemde koyun ve keçilerde hafif iştahsızlık ve durgunluğu takiben abort
şekillenir. Bunun dışında bazen herhangi bir klinik bulgu gözlemlenmez. Abort yapan
hayvanlarda yavru zarlarının retensiyonu şekillenebilir. Bazı durumlarda artritis, toplallık,
mastitis ve erkek hayvanlarda orşitis görülür (Sağlam ve ark., 1998; Mobini S, 2006;
Kalender ve Erdoğan, 2012).
Atık fötüslerde makroskopik olarak, subkutan dokularda yaygın ödem, göğüs ve karın
boşluğunda açık kırmızı renkte bir sıvı birikimi vardır (Sağlam ve ark., 1998). Akciğerlerde
yaygın lezyonlar (bronkopnömoni) ve abomazum içeriği bulanık sarı-kahverenkli ve
fibrinlidir (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve Erdoğan, 2012).
Tanıda atık yapan koyun ve keçilerden; vaginal akıntı, yavru zarları, süt ve yavruya ait
dalak, karaciğer ve mide içeriğinden alınan örneklerden bakteriyolojik kültür yapılabilir.
Kültürü takiben bakteri identifikasyonuna gidilir (Sağlam ve ark., 1998; Büyük ve ark., 2011;
Kalender ve Erdoğan, 2012). Tanıda serolojik testlerden de faydalanılabilir. Bu amaçla sürüde
hızlı test yapmak ve sonuca ulaşmak amacıyla Rose Bengal Lam Aglütinasyon ve Tüp
Aglütinasyon testleri kullanılabilir. Bunun yanında Komplement Fiksasyon, Direkt veya
İndirekt ELİSA testleri yapılabilir (Şahin ve Yıldız, 2006; Büyük ve ark., 2011). Aşılı
hayvanları doğal enfekte hayvanlardan ayırmak için Native Hapten Based Gel Presipitasyon
testleri kullanılabilir (Nak 2013).
Hastalığın tedavisi yok ve ihbarı mecburi bir hastalıktır. Bundan dolayı koruma
programları oluşturulmalıdır. Buruselladan korunmada en etkili yol aşılama programlarının
sıkı uygulanmasıdır. Brusellaya karşı canlı fakat attenue edilmiş aşılar kullanılmaktadır.
Brucella Mellitensis Rev. 1 genç aşısı 3-8 aylık kuzu ve oğlaklara, Brusella Rev. 1 ergin aşısı
8 aylıktan büyük koyun ve keçilere uygulanmaktadır. Son iki yıldır ülkemizde yine canlı
attenue BrupenM aşısı 3-6 aylık genç hayvanlara konjüktival uygulanmaktadır (Kalender ve
Erdoğan, 2012; Nak 2013).
2.2. Enzootik Abortus
Etken Chlamydia psittaci’dir. Hem intrasellüler hemde extrasellüler yaşam döngüsüne
sahip ve dokuz farklı immunotipi olan bir bakteridir (Entrican ve ark., 2012). İmmunotip 1 C.
Psittaci koyun ve keçilerde aborta yol açarken, immunotip 2 C. Psittaci kuzu ve oğlaklarda
pnömoni ve artritise yol açar (Menzies ve Miller, 2006). Daha önce abort yapmış hayvanların
sürüye alınmaları sürü için en büyük tehlikedir. Özellikle ilkine gebe kalan genç hayvanlarda
abort daha fazla görülür. Enfeksiyon sonrası abort oranı gebelik zamanı ile ilişkili olarak
%25-60 arasındadır. İlerleyen yıllarda bu oran %5-15 arasında değişebilir (Menzies ve Miller,
2006; Mobini S, 2006; Kalender ve Erdoğan, 2012). Türkiye’de yapılan bir çalışmada abort
yapan koyunlardan alınan numunelerin yaklaşık %13’ünde Chlamydia psittaci tespit
edilmiştir (Duman ve Durak, 1998)
Bulaşma koyundan koyuna şeklinde olur. Atık yapan koyunların vaginal akıntıları,
yavru zarları ve suları, dışkı ve nasal akıntılarıyla temas eden koyunlara sindirim ve solunum
yoluyla bulaşma şekillenir. Gebeliğin erken döneminde enfekte olan koyunlarda abort
enfeksiyon alınımından 50-80 gün sonra şekillenir. Gebeliğin 100. Gününden önce abort
şekillenmesi nadirdir. Bir kez abort yapan hayvanlar 3 yıl boyunca bir daha abort yapmazlar.
Ancak bu tür koyunlar enfeksiyonu sürü içerisinde sürekli olarak vaginal akıntılarıyla yayarlar
ve sürü için rezervuar haline gelirler (Entrican ve ark., 2012). Gebeliğin ileri dönemlerinde
enfeksiyona yakalanmış koyunlarda abort şekillenmeyebilir ancak koyunlar latent enfekte
hale gelirler. Takip eden gebelikte bu koyunlar abort yaparlar (Menzies ve Miller, 2006;
Kalender ve Erdoğan, 2012).
Hayvanlarda aborttan 2-3 gün önce başlayan bir vaginal akıntı haricinde bir klinik
bulgu gözlenmez. Vaginal akıntıyı takiben abortlar şekillenir. Makroskopik olarak belirlenen
en önemli bulgu plesentada gözlemlenen nekroz ve kalınlaşmadır (Menzies ve Miller, 2006).
Tanı amaçlı vaginal akıntı, fötüse ait karaciğer, dalak gibi dokulardan bakteriyoloji ekimler
yapılarak tanı konulabilir. Serolojik olarak Komplement fiksasyon, direkt ELİSA yapılabilir.
Kan örneği hem abort zamanı hem de abortu takiben 2-3 hafta sonra alınmalıdır (Duman ve
Durak, 1998).
Korumada aşı uygulamaları önemlidir. Sıfat mevsiminden önce yapılacak aşılama
sürüyü bu enfeksiyon kaynaklı aborta karşı korur ve etkenin sürü içerisinde yayılımını
engeller. Daha önce bu enfeksiyonla enfekte sürülerde antibiyotik kullanımı enfeksiyonu
kontrol altına alabilir. Gebeliğin 95. Gününden itibaren başlanan 20 mg/kg dozunda uzun
etkili oksitetrasiklinin doğuma kadar 2 hafta aralıklarla verilmesi tavsiye edilir (Menzies ve
Miller, 2006; Kalender ve Erdoğan, 2012). Tetrasiklinlere karşı koyunlarda bir direnç gelişimi
söz konusu değilken, tetrasiklinlerle tedavinin persiste/kronik enfekte hayvanlar üzerindeki
etkinliği tam olarak ortaya konmamıştır. Bununla birlikte enfeksiyonun erken zamanlarında
tetrasiklinlerle tedavi oldukça başarılıdır (Entrican ve ark., 2012).
2.3. Salmonellozis
Birçok salmonella türü koyun ve keçilerde abort şekillendirebilir. Özellikle S. abortus
ovis, S. dublin, S. typhimurium ve S. arizonae sıklıkla abort vakalarından izole edilirler. S.
abortus ovisin meydana getirdiği abortlar ciddi ekonomik kayıplara neden olur ve bu etkene
bağlı abort oranı bazen %60’lara kadar çıkabilmektedir (Luther JS, 2006).
Salmonella abortus ovis’de bulaşma sindirim yoluyla olurken diğer türlerde bulaşma
kontamine yem ve su, yabani kuşlar, evcil karnivorlar ve hastalık taşıyan diğer çiftlik
hayvanları vasıtasıyla olur. S. abortus ovis konakçıya spesifiktir ve hastalığın sürü içerisinde
yayılmasında koyunlar etkilidir (Nak Y, 2013). Bu etken koyunların mezenterik lenf
yumrularına yerleşirler ve uzun süre burada canlı kalırlar. Böylece koyunlar sürü için
salmonella yönünden taşıyıcı olurlar (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve Erdoğan, 2012).
Klinik olarak S. abortus ovis’te yaygın abortlar görülürken, canlı doğan kuzular çok
zayıf ve güçsüzdürler ve doğumu takiben birkaç saat içerisinde ölürler. Diğer salmonella (S.
typhimurium ve S. dublin) kaynaklı hastalıklarda genel durum bozukluğu, ateş, kötü kokulu
vaginal akıntı, ishal görülebilir. Bulguların şiddetine bağlı anne kayıpları da olabilir (Luther
JS, 2006).
Tanıda klinik bulguların diğer abort nedenlerine göre daha şiddetli olması
salmonellayı şüphelendirebilir. Bunla birlikte kesin tanı atık yavru ve yavru zarlarından
yapılacak olan bakteriyolojik kültür ya da serolojik testlerden (Yavaş Mikro Aglünitasyon
Testi) yararlanılabilir (Menzies ve Miller, 2006; Nak Y, 2013).
Geniş spektrumlu antibiyotikler özellikle oksitetrasiklinler sürüye 7 gün boyunca
uygulanır. Septisemi bulguları olan koyun ve keçilere destekleyici sağaltım (sıvı sağaltımı ve
antienflamatuvar) uygulanır. Korumada Salmonellozis için geliştirilmiş aşılar kullanılabilir
(Kalender ve Erdoğan, 2012).
2.4. Kamfilobakteriyozis
Hem Campylobacter jejuni hem de C. fetus koyunlarda ve keçilerde aborta yol
açabilir. Ancak C. fetüs koyun sürülerinde yaygın abortlara daha çok yol açar. Bulaşma oral
yolla şekillenir. Abort yapmış koyunların vaginal akıntıları, aborte fetüs, yavru zarları ve
sularının kirlettiği yem ve suların tüketilmesi bulaşmada önemli rol oynar (Menzies ve Miller,
2006: Mobini S, 2006).
Gebeliğin erken döneminde enfeksiyona maruz kalma erken embiryonik ölümlere yol
açar. Gebeliğin orta döneminde enfeksiyon bulaşırsa abortlar 10 ile 20 gün sonra şekillenir.
Ancak koyun ve keçilerde abortlar sıklıkla gebeliğin son 2 ayında şekillenir. Gebeliğin geç
döneminde enfeksiyon zayıf veya ölü kuzu doğumuna neden olur (Luther JS, 2006). Abort
öncesi çoğunlukla klinik belirti gözlemlenmezken, bazı durumlarda çoğu abort vakasında
olduğu gibi vulvada şişme ve kırmızımtırak bir vaginal akıntı görülebilir. Abort sonrası
immunite gelişir ve abort yapan koyunlar bir daha abort yapmazlar. Ancak sürüden sürüye
değişmekle birlikte yaşlı koyunların %5-10 her yıl bu enfeksiyona bağlı abort yapmaya
devam ederler (Menzies ve Miller, 2006; Luther JS, 2006).
Atık fötüslerde deri altı yaygın ödem, vücut boşluklarında şiddetli yangı bulguları
vardır. Atık fötüsün karaciğerinde 1-2 cm çaplı nekrotik alanlar görülebilir. Tanıda direkt
olarak bakteriyolojik ekim yapılabilir. Serolojik yapılan değerlendirmeler tanıda yetersiz
kalabilir (Büyük ve ark., 2011).
Hastalıktan korunmada aşılamalar önemlidir. Eğer bir salgın durumuyla karşılaşıldıysa
multivalan aşı kullanılmalı ve bu aşı sonrası bağışıklık şekilleninceye kadar antibakteriyel
ilaçlarla desteklenmelidir. Eğer sürüde Kamfilobakteriyozis saptanmışsa bivalan aşı 2 kez
kullanılmalıdır. Birincisi aşım öncesi diğeri ise ilk aşıdan 60-90 gün sonradır. Hastalık çıkmış
sürülerde abortların önüne geçmek için uzun etkili tetrasiklinlerden 20 mg/kg dozda kas içi
antibiyotik kullanılmalıdır (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve Erdoğan, 2012).
2.5. Listeriozis
Listerio monocytogenes ve L. ivanovii kaynaklı enfeksiyonlar dünya genelinde
oldukça yaygındır. Koyunlarda, keçilerde, ineklerde, insanlarda ve birçok memeli
hayvanlarda aborta, encephalitise ve septisemiye yol açarlar (Menzies ve Miller, 2006;
Mobini S, 2006).
Koyunlarda enfeksiyonun başlıca kaynağı kötü hazırlanmış ve pH’ı 6 ve üzerinde olan
silajlardır. Aynı zamanda slajların fare, kuş ve diğer evcil hayvanların dışkılarıyla kontamine
olması da etkilidir. Bununla birlikte enfekte hayvanların dışkıları, idrarları, süt ve
plesentalarıyla etkeni sürü içerisinde yayarlar (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve
Erdoğan, 2012).
Hastalığın birkaç değişik şekli vardır. Bazı hayvanlarda klinik tabloya bu şekillerden
bir veya birden fazlası eşlik edebilir. Bunlar encephalitis şekli, abort şekli, septisemi ve ishal
şekli, keratakonjüktivitis ve mastitis şekli ve de kuzularda septisemi ve ölüm şeklidir.
Hastalığın abort formunda abortlar genellikle gebeliğin son döneminde meydana gelir. Eğer
enfeksiyon gebeliğin son döneminde alınmışsa abort şekillenmez ancak doğan kuzuların
yaşama şansı oldukça düşüktür. Aborte yavruların karaciğerinde yeşil beyaz lokal nekroz
alanları görülür. Abort yapan hayvanlarda koyu kahverengi vaginal akıntı gözlemlenir,
semptisemiye bağlı ölümler yaşanabilir (Menzies ve Miller, 2006).
Tanıda fötüsten alınan dokulardan ve vaginal akıntıdan alınan örneklerden
bakteriyolojik kültür yapılabilir. Klinik vakalarda tedavi uygulanabilir. Ancak encephalitis
şekillendiği durumlarda tedavi sonuç vermez. Korunmada kaliteli ve uygun pH’lı silajlar
kullanılmalıdır (Nak Y, 2013).
2.6.Toxoplazmozis
Koyun ve keçilerde infertilteye, mumifikasyona, abort, ölü doğum ve zayıf yavru
doğumuna neden olan ve Toxoplasma gondi tarafından meydana getirilen protozoal bir
hastalıktır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça yaygın bir hastalıktır. Bulaşma
oosit içeren kedi dışkısıyla kontamine yem ve suların tüketilmesiyle meydana geldiği gibi
transplesental yolla da bulaşma söz konusudur (Dubey JP, 2009).
Klinik bulgu enfeksiyonun şekillendiği gebelik dönemine göre değişmektedir.
Enfeksiyon sonrası abort oranı %5-50 arasında değişmektedir. Keçilerde bu oran %3-30
arasındadır (Menzies ve Miller, 2006; Mobini, 2006). Enfeksiyon gebeliğin erken
dönemlerinde (tohumlama ya da aşım sonrası 60 gün) şekillenirse embiryonik ya da fötal
kayıplara neden olur. Enfeksiyon gebeliğin orta dönemlerinde meydana geldiyse abort veya
mumifikasyonla sonuçlanır. Gebeliğin 120. gününden sonraki enfeksiyonlarda yaşama
kapasitesi düşük ve zayıf yavru doğumlarına ya da ölü doğumlara neden olabilir. Abort yapan
koyunlarda immunute hayat boyu devam ederken, keçilerde immunite gelişmeyebilir ve bir
sonraki gebelikte abort şekillenebilir (Menzies ve Miller, 2006; Mobini, 2006; Kalender ve
Erdoğan, 2012).
Makroskopik olarak kotiledonlar üzerinde 1-3 mm çapında beyaz kalsifiye multiple
nodüllerin görülmesi toxoplazmosis için diagnostiktir. Serolojik testler yapılarak teşhis
doğrulanmalıdır. Bu amaçla İndirekt floresan antikor testi, ELİSA gibi testler
kullanılabilmektedir (Dubey JP, 2009). Serolojik olarak antikor titresi 4 kat artabilir ve bu
şekilde sürekli kalabilir. Sürekli artmış antikor titresi yeni enfeksiyonun varlığını göstermekle
birlikte abortla ilişkilendirilemeyebilir. Ancak orta derecede artmış antikor titresi yeni
enfeksiyonun varlığını göstermez (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve Erdoğan, 2012).
Serolojik olarak toxaplazma tespit edilmiş sürülerde gebelik süresince hayvan başına
15 mg/gün monensin yedirilmesi koruyucu bir önlemdir. Bir antikoksidiyal olan dekoquinatın
2 mg/kg dozunda verildiğinde toxaplazmaya bağlı yavru kayıplarını en aza indirdiği
bildirilmektedir. Koruyucu amaçlı canlı takozoitlerden etkili bir aşı geliştirilmiştir. Aşılama
kuzular ve oğlaklar 5 aylıkken, koyun ve keçilere ise koç ve teke katımından 4 ay önce
yapılmalıdır. Gebe hayvanlar aşılanmamalıdır (Menzies ve Miller, 2006; Kalender ve
Erdoğan, 2012).
2.7. Mavi Dil
Mavi dil hastalığı evcil ve yabani ruminantlarda görülen ve artropod ile bulaştırılan
orbivirus kaynaklı bir hastalıktır. Orbivirusları taşıyan sokucu sineklerdir (Culicoides
veriipennis). Bununla birlikte diğer Culicoides türleri de etkenleri taşıyabilmektedir.
Hastalığın klinik olarak ortaya çıkması sineklerin yaşam döngüsüyle ilişkilidir. İnekler
herhangi bir klinik bulgu göstermeden 90 gün boyunca virüsü taşıyabilirler. Enfekte koyunlar
21 gün içerisinde virüsten kurtulabilirler ancak yine de ölüm oranı %10-50 arasında
değişebilir (Kalender ve Erdoğan, 2012; Nak Y, 2013).
Mavi dil virüsü ile enfekte koyunlarda yüksek ateş, kulaklarda, yüzde ve dilde şişme,
ağız ve burunlarda ülserler ve topallık görülür. Gebeliğin erken döneminde fötüs enfekte
olursa fötüslerin %20 sine yakınında hidrosefalus ve iskeletlerde deformite görülür. Bu tür
fötüsler ya atılır ya da gebelik normal seyreder ve yavrular bu şekilde doğabilir. Keçilerde
mavi dil nadiren görülür (Kalender ve Erdoğan, 2012).
Tanıda serolojik olarak kompetatif ELİSA kullanılabilirken, agar jel diffuzyon,
komplement fiksasyon, hemaglütinasyon inhibisyon testleri de kullanılabilir. Hastalığın kesin
tedavisi yoktur. Hasta koyunlara semptomatik tedavi uygulanabilir. Hastalığın bulaşmasını
engellemek daha önemlidir. Bunun için taşıyıcı sineklerin kontrolü gerekir ve sineklerin
yaşam döngüsü kırılmalıdır. Bu amaçla sineklerle ilaçla mücadele ve çevre temizliği
yapılmalıdır (Menzies ve Miller, 2006).
Kaynaklar
1. Büyük F., Çelebi Ö., Şahin M., Ünver A., Tazegül E. iki farklı koyun ve keçi sürüsünde
Brucella ve Camphylobacter ortak enfeksiyonu. Kafkas Uni. Vet. Fak. Der. 17:177-180,2011.
2. Dubey JP. Toxoplasmosis in sheep-The last 20 years. Veterinary Parasitology, 136:1-14,
2009.
3. Duman R., Durak Y. Konya yöresindeki koyunlarda atıklara neden olan Chlamidia psittaci
infeksiyolarının komplement fiksasyon testi ile araştırılması. Tr. J. Of Vet. And Anim.
Sci., 22:511-515, 1998.
4. Erdem H., Sarıbay MK. Gebelik ve tanı yöntemleri. Alınmıştır: Semacan A., Kaymaz M.,
Fındık M., Köker A. (Editör). Çiftlik Hayvanlarında Doğum ve Jinekoloji, 1. Baskı, Malatya,
Medipress, 567-584, 2012.
5. Entrican G., Wheelhouse N., Wattegedera SR., Longbottom D. New challeghes for
vaccination to prevent chlamydial abortion in sheep. Comp. Imm. Mic. And Infc. Disea.
35:271-276, 2012
6. Kalender H., Erdoğan G. Gebelik patolojisi. Alınmıştır: Semacan A., Kaymaz M., Fındık M.,
Köker A. (Editör). Çiftlik Hayvanlarında Doğum ve Jinekoloji, 1. Baskı, Malatya, Medipress,
585-613, 2012.
7. Luther JS. Abortions in Sheep. Causes, control and prevention. www.ag.ndsu.edu.
Erişim:18.03.2015.
8. Menzeis PI., Miller R. Abortion in sheep: diagnozis and control. In: Youngquiest RS.,
Threlfall WR (Editors), Current Theraphy in in Large Animal Theriogenelogy, second Ed.
Philedelphia, WB. Sounders, 577-584, 2006.
9. Mobini S. Infectious causes of abortion. . In: Youngquiest RS., Threlfall WR (Editors),
Current Theraphy in in Large Animal Theriogenelogy, second Ed. Philedelphia, WB.
Sounders, 538-585474, 2006.
10. Nak Y. Koyun ve keçilerde yavru atma ve ölü doğumlara tanısal yaklaşım. Koyun Keçi
Sağlığı Sempozyum Kitapçığı, 23-25 Mayıs 2013, Antalya sayfa: 59-67.
11. Sağlam YS., Türkanıt SS., Taştan R., Bozoğlu H., Otlu S. Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde
görülen bakteriyel sığır ve koyun abortlarının etiyolojik ve patolojik yönden incelenmesi. Vet.
Bil. Derg., 14:2;133-145, 1998.
12. Şahin T., Yıldız A. Hatay yöresindeki koyun ve keçilerde brusellozisin seroprevalansının
araştırılması. Fırat Üni. Vet. Fak. Der. 20:5;331-335, 2006.
13. Türkiye
İstatistik
Kurumu.
Hayvansal
Üretim
İstatistikleri
2014.
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=16183, Erişim:18.03.2015

Benzer belgeler