kan ve kalp mucizesi - Muslim Library Muslim Library

Transkript

kan ve kalp mucizesi - Muslim Library Muslim Library
YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDA
Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani,
bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n
evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl›
ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r.
Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000
sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl› dile çevrilmifltir.
Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n
mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤›
tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n
mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r.
Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini
ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rp-
ça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da
yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca
ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir.
Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok
insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü,
kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde
düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl
ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya
Külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r.
Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini
görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik
etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.
Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri
karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada
güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak
ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu
hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel
kanaatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n
çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan
kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin
ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç
kal›nabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›,
Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a
tafl›maya bir vesile olacakt›r.
Harun
Yahya
3
OKUYUCUYA
Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer
ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140
y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek
çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.
Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n
tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n
ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r.
Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili
ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam
olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar
dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler.
Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl›
olacakt›r.
Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple
dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir.
Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise
önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz
özellikleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli
kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat
edilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlayamazs›n›z.
Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤›
"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.
Birinci Bask›: Kas›m, 2003 / ‹kinci Bask›: Mart, 2006 / Üçüncü Bask›: Mart, 2008
ARAfiTIRMA YAYINCILIK
Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi
A Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul / Tel: (0 212) 222 00 88
Bask›: Seçil Ofset
100. Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi
4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar-‹stanbul / Tel: (0 212) 629 06 15
www.harunyahya.org - www.harunyahya.net
içindekiler
G‹R‹fi 8
1. BÖLÜM
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan 12
2. BÖLÜM
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp 180
3. BÖLÜM
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar› 204
4. BÖLÜM
Mükemmel Dolafl›m A¤› Karfl›s›nda
Evrim Ç›kmaz› 246
EK BÖLÜM
Evrim Yan›lg›s› 256
iz dahil tüm insanlar dünyaya gelmeden önce
anne karn›nda dokuz uzun ay geçirirler. ‹nsan, bu aflaman›n bafllang›c›nda sadece anne
karn›nda geliflmeye bafllayan küçücük bir
hücre toplulu¤undan ibarettir... 22. günde fasulye tanesinden bile küçüktür. Bir gün, bu
toplulu¤un tam orta yerinde küçücük bir
yumru, bir emir al›r ve aniden atmaya bafllar. Vücuttaki tüm di¤er
hücreler sakindir ama o sürekli hareket eder ve asla durmaz. Asla
"biraz durup dinlenme ihtiyac›" hissetmez. Ta ki, aradan on y›llar
geçip de "dur" emrini alaca¤› güne kadar. Geçen bu süre ise, bir insan ömrünü tan›mlar. Bu küçük yumruya "baflla" ve "dur" emirlerini kim vermektedir?
Siz henüz anne karn›nda 3 haftal›kken atmaya bafllayan bu
mükemmel pompan›n, yani kalbin, çok önemli bir sorumlulu¤u
vard›r. Vücut içinde kan›n dolaflmas›n› sa¤lamak; bir baflka deyiflle sizi meydana getiren ve t›pk› sizin gibi "canl›" olan yaklafl›k 100
trilyon hücreye hayat vermek; bu hücrelerin nefes al›p vermelerini
ve beslenmelerini sa¤lamak, onlar› temizlemek, hastal›klar›n› iyilefltirmek ve onlar› düflmanlardan korumak... Sizi oluflturan hücreleri, dolay›s›yla sizi yaflatan bu sistemi kuran kimdir?
Peki size yaflam veren bu sistemin varl›¤› için siz ne yapt›n›z?
Sizin böyle bir sisteme sahip olmak için yapabilece¤iniz bir fley
yoktu, çünkü henüz dünyaya gözlerinizi açmadan sizin için haz›rlanm›fl bir düzenin içinde yaflamaya bafllad›n›z. Sahip oldu¤unuz beden kusursuz bir flekilde sizin için haz›rland›. Örne¤in
çevrenizi net olarak görebilmeniz için mükemmel bir çift göz yarat›ld›. D›flar›daki hava ile henüz karfl›laflm›fl olman›za ra¤men,
periyodik olarak soluk alman›z› sa¤layacak solunum sisteminiz
daha siz anne karn›ndayken olufltu. Besinlerin her türlüsünü sindirebilecek bir sindirim sistemine, size özel parmak izleriyle birlikte parmaklara ve ellere, gözlerinizi yabanc› maddelerden koruyacak göz kapaklar› ve kirpiklere ve bunun gibi çok say›da organ ve özelli¤e sahip olarak dünyaya geldiniz. H›zla yaklaflan bir
cisme karfl› otomatik olarak göz kapaklar›n›z› kapatarak gözünüzü koruman›z› sa¤layan refleks ve bunun gibi daha
birçok "koruma tedbiri", hiç haberiniz yokken al›nd› ve
bedeninize yerlefltirildi. Bunlar için hiçbir zaman u¤rafl vermenize gerek olmad›.
Harun
Yahya
9
10
Girifl
Bu sistemleri sizin için Yaratan, en kusursuz flekilde bedeninize
yerlefltiren Allah't›r. Sonsuz güç sahibi Allah flu ana kadar yaflam›fl
olan ve flu anda yaflayan tüm insanlar› ayn› mükemmel sistemlere
sahip olarak yaratmaktad›r.
Size yaflam veren kalp ve onun hareketlendirdi¤i dolafl›m sistemi de iflte bu kusursuz ve eksiksiz düzenin bir parças›d›r. Kalbin
pompalad›¤› "kan" adl› mucizevi s›v›, hareket etmeye bafllad›¤› andan itibaren bedeninizdeki hemen her hücreye "hayat" tafl›r. Kan,
gözünüzden ayak parmaklar›n›za kadar her noktay› dolaflan mükemmel bir a¤ ile tüm bedeninizi kaplar. Siz büyürsünüz, o geliflir.
Siz hastalan›rs›n›z, sizi o savunur. Yaflaman›z için hücrelerinizin beslenmesini o sa¤lar. Vücudunuzu o temizler. En önemlisi sizi yaflatacak olan oksijeni vücudun her hücresine ulaflt›rma görevi ona aittir.
Bedeninizde dolaflan bu s›v›, yani kan, özel bir nimet, büyük bir mucizedir. Gelin bu mucizeyi birlikte inceleyelim ve böylece onu Yaratan Rabbimiz'in varl›¤›na ve gücüne bir kez daha tan›k olal›m...
AKILLI TASARIM YAN‹ YARATILIfi
Allah'›n yaratmak için
tasar›m yapmaya ihtiyac› yoktur
Kitap boyunca yer yer kullan›lan 'tasar›m' ifadesinin do¤ru anlafl›lmas› önemlidir. Allah'›n kusursuz bir tasar›m yaratm›fl olmas›,
Rabbimiz’in önce plan yapt›¤› daha sonra yaratt›¤› anlam›na gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah’›n yaratmak için herhangi bir 'tasar›m' yapmaya ihtiyac› yoktur. Allah'›n tasarlamas› ve yaratmas› ayn› anda olur. Allah bu tür eksikliklerden
münezzehtir.
Allah'›n, bir fleyin ya da bir iflin olmas›n› diledi¤inde, onun olmas› için yaln›zca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde flöyle buyurulmaktad›r:
Bir fleyi diledi¤i zaman, O'nun emri yaln›zca: "Ol" demesidir;
o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O, bir
iflin olmas›na karar verirse, ona yaln›zca "OL" der, o da
hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Harun
Yahya
11
endinize aynada flöyle bir bak›n. Yüzünüzün ve bedeninizin sadece 2 milimetre alt›nda, oldukça büyük bir
h›zla ve bas›nçla akmakta olan k›rm›z› s›v›n›n varl›¤›n› hissedebiliyor
musunuz?
Binlerce
kilometrelik
muhteflem bir damar a¤›n›n, kan› metrelerce yukar› f›rlatabilecek kadar büyük bir güçle pompalayan kalbin at›fl›n›n fark›nda m›s›n›z?
Hay›r, aynadaki görüntünüzde, bu muazzam hareketlilikten eser yoktur. Oysa siz son derece sakin yaflam›n›za devam
ederken, hatta gece uyurken bile bu kofluflturmaca hiç kesintiye u¤ramadan sürer. Kalp büyük bir güçle ve fliddetli bir sesle
kan› pompalamakta, kan da büyük bir h›zla ve yine yo¤un bir
gürültü ile akmaktad›r. Tüm bunlar›n fark›nda olmaman›z›n
en önemli sebebi ise, yine sizin için özel olarak yarat›lm›fl olan
ince derinizdir. Size, alt›ndaki bu ola¤anüstü hareketlili¤i gizlercesine düzgün, güzel ve sakin bir görünüm kazand›r›r.
Kan, kalp ve damar a¤›ndan oluflan ve bedeninizin içinde
siz yaflad›¤›n›z sürece hiç aksamadan iflleyen bu sisteme "kan
dolafl›m›" denir. Kan›n dolafl›m serüveni, say›s›z detaydan
oluflan eflsiz bir yarat›l›fl delilidir.
Kan, vücutta hem tafl›y›c› hem de denetleyici gibi hareket
eder. Bedenin içinde sürekli olarak dolafl›r durur ve bu
yolculu¤u s›ras›nda her an mutlaka yapaca¤› bir ifl vard›r:
Harun
Yahya
13
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
◆ Kan, bedendeki haberleflmenin neredeyse tamam›n› üstlenir.
◆ Hücrelerin ve dolay›s›yla bedenin enerji kazanabilmesi
için gerekli olan hammaddeler kan›n içinde tafl›n›r.
◆ Bedenin s›cakl›¤›n› adeta bir klima gibi ayarlar. Vücut
›s›m›z, kan sayesinde sürekli olarak sabittir.
◆ Kan›n dolafl›m› s›ras›nda, içindeki koruma birimleri sürekli olarak ifl bafl›ndad›r. Vücuda girebilecek mikroplara karfl› her an tetiktedirler.
◆ Kan, vücudun yiyecek servisini de üstlenmifltir. Besinler tüm hücrelere kan vas›tas›yla da¤›t›l›r.
◆ At›klar›n ve zehirlerin toplan›p tafl›nd›¤› bir kanalizasyon sistemi olarak da ifllev görür.
◆ Kan bir tür tamir birimini de içinde bar›nd›r›r. Damar-
Adnan
Oktar
14
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
larda oluflan her y›rt›k ve hasar, bu birim taraf›ndan hemen
belirlenir ve onar›l›r. Peki, böylesine farkl› ve gerekli ifller baflaran bu mekanizma nas›l ifller? Bu sistem hangi unsurlardan
oluflur? Tüm bu unsurlar› ve bu dolafl›m a¤›n› uyumlu k›lan
nedir? Kanda bulunan hangi molekül nas›l bir görev üstlenmifltir? Görevini nas›l yerine getirir ve nas›l harekete geçer?
Nereden emir al›r ve nas›l organize olur?
Elbette bütün bunlar, birazdan cevaplar›n› detayl› olarak
inceleyece¤imiz oldukça önemli sorulard›r. Ve bu sorular bizleri, tüm hayat›m›z› ilgilendiren çok önemli bir gerçekle yüzyüze b›rak›r: Vücudumuz, rastgele ortaya ç›kmam›flt›r. En ince detaylar›na kadar planlanm›fl ve özenle biçimlendirilmifl
bir bedene sahibiz. Bu bedenin kökeni, son 150 y›ld›r bilim
dünyas›na çeflitli aldatmacalarla egemen olmaya çal›flan Darwinizm'in iddia etti¤i gibi "rastlant›lar" olamaz. Kökenimiz,
rastlant›lara dayal› bir "evrim" süreci de¤il, her detay› planlanm›fl bir "yarat›l›flt›r".
Bu yarat›l›fl›n sahibi ise, sadece biz insanlar› de¤il, tüm
canl›lar›, tüm evreni, var olan herfleyi yaratan Yüce Allah't›r.
Birazdan detaylar›n› inceleyece¤imiz kan dolafl›m›ndaki
mükemmellikler, Allah'›n yaratmas›n›n benzersiz örneklerinden
sadece biridir. Kitap boyunca kan› ve onu hareketlendiren sistemlerdeki ayr›nt›lar›, bu ayr›nt›lardaki uyum ve kusursuzlu¤u
gözler önüne serecek ve Allah'›n yaratma sanat›ndaki mükemmelli¤i görece¤iz. Allah, yaratmas›ndaki üstünlü¤ü, biz insanlara yol gösterici olarak indirdi¤i Kuran'da flöyle haber verir:
Görmüyorlar m›; gökleri ve yeri yaratan Allah, onlar›n
benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde flüphe olmayan bir süre (ecel) k›lm›flt›r. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler. (‹sra Suresi, 99)
Harun
Yahya
15
Kan sadece genel olarak yaflam›n nedeni de¤ildir, ayn› zamanda k›sa
veya uzun yaflaman›n, uyuman›n, seyretmenin, yetene¤in, zekan›n,
kuvvetin de nedenidir. Yaflam için ilk ve ölüm için ise son fleydir.1
Bilim adamlar› kan›n benzeri olan bir s›v›y› üretmek için
uzun süredir çabalamakta ancak baflar›l› olamamaktad›rlar.2
Bunun en önemli sebebi kan›n içinde tafl›d›¤› birbirinden özel
moleküllerin ve bunlar›n gerçeklefltirdi¤i ifllemlerin "s›rr›na"
henüz tam olarak ulafl›lamam›fl olunmas›d›r. Ancak flu bir gerçektir ki, kan›n nitelikleri tam olarak anlafl›lsa bile, bu özelliklere sahip molekülleri üretmek ve onlar› birarada ifllevsel k›lmak,
bilim adamlar› için yine büyük bir ç›kmaz olacakt›r. Kan› meydana getiren elemanlar› birer birer inceledi¤imizde bu gerçe¤i
daha iyi anlar›z. Her bir molekül belirli bir ifllemi yapmak için
özel olarak görevlendirilmifl, biçimlendirilmifltir. Bir baflka deyiflle, damarlar›n içinde "özel bir yarat›l›fl›n" var oldu¤u aç›kt›r.
Kan, bir s›v›dan çok, vücudumuzdaki kemik veya kas dokular› gibi bir dokudur. Ancak kuflkusuz onlardan farkl›d›r,
çünkü kemik veya kas dokular›n› oluflturan hücreler
birbirlerine s›k›ca kenetlenmifl durumdad›rlar. Kan
da bir doku olmas›na ra¤men böyle bir özelli¤e sa-
Adnan
Oktar
16
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
hip de¤ildir. Kan s›v›s› içindeki hücreler birbirlerinden ba¤›ms›z olarak, serbest halde dolafl›rlar. Alyuvar, akyuvar ve
trombosit gibi kan hücreleri, kan plazmas› içinde yüzer durumdad›rlar.
Küçücük bir çizikten dolay› parma¤›n›zdan s›zan bir damla kan, asl›nda içinde yaklafl›k 250 milyon alyuvar, 400 bin akyuvar ve milyonlarca trombosit bar›nd›r›r. Ayr›ca bu genifl
Koflarken düflüp baca¤›n› kanatan bir çocuk, asl›nda milyonlarca alyuvar ve
trombositini, binlerce akyuvar›n› kaybeder. Kan›n içindeki tüm bu parçalar›n
her biri hayat›m›z için ayr› bir öneme sahiptir.
Harun
Yahya
17
Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktar›n›n yar›s›n› olufltururlar. Ancak buna
ra¤men, yan yana dizildikleri takdirde, 96.500 km'lik bir çizgi oluflturabilecek
kadar fazlad›rlar. Bu uzunluk, dünyan›n çevresini iki kez dolaflmaya yeterlidir.
toplulu¤un her üyesi son derece önemli görevlere sahiptir.
Her bedende 5 ila 6 litre aras› kan bulunur. Bu miktar ortalama vücut a¤›rl›¤›n›n %7-8'ini oluflturur. Kan›n yar›s›, s›v›
olan bölümden yani plazmadan meydana gelir. Di¤er yar›s›
ise kan›n içinde çeflitli görevler üstlenmifl olan hücreler veya
moleküllerdir. Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktar›n›n yar›s›n› oluflturmalar›na ra¤men, yan yana dizildikleri takdirde
96.500 km'lik bir çizgi oluflturabilecek kadar fazlad›rlar. Bu,
dünyan›n çevresini iki kez dolaflmaya yeterli bir uzunluktur.3
Dahas› bu hücreler sürekli yenilenir. Vücutta
Adnan
Oktar
18
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
günde 260-400 milyar kadar kan hücresi üretilir. Bu üretim
gerçekten de göz kamaflt›r›c›d›r. Ana merkez olan kemik ili¤inde gerçekleflen bu üretim, "kök hücre" ad› verilen özel bir
hücrenin de¤iflik bölünme yeteneklerine ba¤l›d›r. "Kök hücre",
vücudun ihtiyaç duydu¤u kan hücresini üretmekle görevlendirilmifltir. Bu hücrenin üretimi ve gerçeklefltirdi¤i görev ise
gerçek anlamda hayranl›k uyand›r›c›d›r.
Özel Üretim Merkezi: Kök Hücre
Kemik ili¤inde kök hücrenin belirlenme ifllemi son derece
flafl›rt›c›d›r. Kemik ili¤inde üretilen her on bin hücreden sadece bir tanesi kök hücre özelli¤ini tafl›r. Bu say› bazen yüz binde bir ihtimale kadar düfler. Üretilen kök hücrenin görünüflte
di¤er hücrelerden herhangi bir fark› yoktur. Ancak asl›nda bu,
oldukça özel bir hücredir. Sahip oldu¤u özellikler, yaflam›m›z› kusursuz bir biçimde devam ettirebilmemizi sa¤layacak kadar hassas ve hayatidir. Bu özel hücre, öncelikle vücut içindeki ihtiyaçlar› belirler, ard›ndan da kendisine has bölünme yetene¤i sayesinde ihtiyaca göre bazen alyuvarlar›, bazen de savunman›n bafl elemanlar› olan akyuvarlar› oluflturur.4
Neden on bin hücreden sadece bir tanesi böyle bir karar almakta ve böyle bir yetene¤e sahip olmaktad›r? Siz, bedeninizde bulunan bu yetenekli hücrenin varl›¤›n›n fark›nda bile olmazs›n›z. Sizin gibi, sizi meydana getiren her hücre gibi, bu
özel hücre de Allah diledi¤i için özel bir bölünme flekline, vücudun gereksinimini belirleme ve farkl› hücreler meydana getirebilme üstünlü¤üne sahiptir. Bu mükemmel organizasyon ve bu özel hücrenin yetenekleri, asla sona ermeyen
mükemmel bir dolafl›m›n gerçekleflmesini sa¤lar.
Harun
Yahya
19
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Kan s›v›s›, sürekli olarak ayn› miktarda kan hücresi tafl›yarak
yolculu¤una devam eder.
Kök hücre konusundaki çal›flmalar›yla tan›nan John Hopkins Üniversitesi Onkoloji Uzman› Profesör Curt Civin, bu
özel hücreyi flu flekilde tan›mlar:
O, her bir hücrenin atas›, babas›d›r. (...) Bölünebilir ve kendisini ço¤altabilir, kendi kendini yenileyebilir veya kendisini iki farkl› hücre
fleklinde farkl›laflt›rabilir. T›pk› dallara ayr›lan bir a¤aç gibi.5
Allah kök hücreyi bu önemli görevleri yerine getirebilmesi için özel olarak yaratm›flt›r. Örne¤in kök hücre, çevresinden
ald›¤› kimyasal ve elektriksel sinyallere göre hareket eder. Hasara u¤ram›fl olan hücreler kök hücreye gönderdikleri kimyasal sinyaller sayesinde vücutta hücre üretimine ihtiyaç oldu¤unu haber verirler. Kök hücrede üretilen yeni hücreler, hasar›n meydana geldi¤i yere do¤ru yola koyulur ve hasarl› hücrelerin yerini al›rlar. Bu flekilde, haftalar içinde tek bir kök
hücresi farkl› tiplerdeki kan hücrelerinin tümünü üretebilir.
Bir kanama sonunda yok olan alyuvarlar ya da bir enfeksiyon
sonucunda ölen akyuvarlar, ne eksik ne fazla, gerekli miktarda ve ihtiyaç olan zamanda yenilenerek vücuttaki yerlerini alm›fllard›r.
21. Yüzy›l›n içinde yaflad›¤›m›z flu günlerde biyologlar, halen kök hücrelerin di¤er hücrelerle diyalog kurmas›n› sa¤layan kimyasal dili çözmeye çal›flmaktad›rlar.6 ‹nsan bedeninde
tek bir kök hücrenin her an defalarca gerçeklefltirdi¤i bu ifllem,
insanl›k için hala büyük bir soru iflaretidir.
Bu üretimin ne kadar s›kl›kla yap›lmas› gerekti¤i de önemli bir sorudur. Akyuvarlar sadece birkaç saat yaflarlar.
Kana giren bir bakteriyi sindirir ve ard›ndan ölürler.
Trombositlerin ömrü iki hafta, alyuvarlar›n ise dört
Adnan
Oktar
20
çoklu etkiye sahip
kök hücreleri
lenfoid kök
hücre
miyeloid
kök hücre
eritroblast
megakaryositoblast
miyeloblast
megakaryosit
eritrositler
(k›rm›z› kan hücreleri)
trombositler
bazofil
eozinofil
nötrofil
tanecikli lökositler
monosit
kemik ili¤inde
geliflen B
lenfosit
timüste
geliflen T
lenfosit
taneciksiz lökositler
beyaz kan hücreleri
Yukar›daki flemada, k›rm›z› ilikte, çeflitli kan hücrelerinin hangi aflamalarda olufltu¤u gösterilmektedir. Çoklu etkiye sahip kök hücreleri, miyeloid ve lenfoid ad›
verilen özelleflmifl kök hücrelerine dönüflür. Bu hücrelerden miyeloid kök hücre,
alyuvar, trombosit ve lenfosit d›fl›ndaki- beyaz kan hücrelerine dönüflebilir. Lenfoid kök hücre ise savunmada rol alan lenfositlerin oluflmas›n› sa¤lar. Kök hücrelerin bu bilinçli farkl›lafl›m› sayesinde çeflitli görevlere sahip kan hücreleri oluflur.
21
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ayd›r. Tüm bu hücrelerin sürekli olarak yenilenmeleri gerekmektedir. Sadece tek bir hafta içinde, kemik ili¤iniz milyarlarca hücre üretmek zorundad›r. Bu üretim ise, tek bir ana hücrenin denetimi ve faaliyetleri ile mümkün olmaktad›r.7 Beden
içindeki kesintisiz hareketlili¤i ve bedenin hassas yap›s›n› dikkate ald›¤›m›zda, hem oksijen tafl›yarak hem de düflmanlarla
savaflarak bedeni koruyan bu sistemin, tek bir hücrenin denetiminde olmas›, elbette insan› düflündürmelidir.
Tek bir hücrenin bu üretimin tüm sorumlulu¤unu üstlenmesi, Allah'›n yarat›fl›ndaki eflsiz güzelli¤i görebilmek aç›s›ndan çok önemlidir. Bu mükemmel örnek ayn› zamanda, yarat›l›fl gerçe¤ini inkar etmeye çal›flan Darwinistlerin iddialar›na
karfl› da reddedilemez bir kan›t oluflturmaktad›r.
Kan›n K›rm›z› Rengi: Alyuvarlar
K›rm›z› kan hücreleri, yani alyuvarlar, kanda en fazla bulunan hücrelerdir. Görevleri ise hücrelerin yaflamas› için en
gerekli olan malzemeyi, yani oksijeni tafl›makt›r. Sadece bununla kalmaz bedeni temizlemek için hücrelerde birikmifl
olan karbondioksiti de kalbe geri iletirler.
Tek bir damla kan›n %99'unu k›rm›z›
kan hücreleri, yani alyuvarlar oluflturur. Bunlar ayn› zamanda "eritrosit" ola-
Adnan
Oktar
22
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
rak da adland›r›lmaktad›rlar. Bedenimizde yaklafl›k 25 trilyon
k›rm›z› kan hücresi bulunmaktad›r. Bu miktar Samanyolu Galaksisi'ndeki y›ld›z say›s›n›n yüzlerce kat›d›r.8 Vücutta dolaflan
alyuvarlar›n rahatl›kla bir futbol sahas›n›n yar›s›n› kaplayabildiklerini bilmek bu miktar›n daha iyi anlafl›lmas›na kuflkusuz
yard›mc› olacakt›r.9 Birbirlerine pefl pefle ba¤land›klar›n› düflündü¤ümüzde bu hücreler, 47.000 km'lik bir kule oluflturabilmektedirler.10 Yine bedenimizdeki alyuvarlar› bir hal› gibi
yere serme olana¤›m›z olsa, bu hücrelerin 3.800 km2'lik bir alan› kaplad›klar›n› görürüz. Bu rakam ise yaklafl›k dört dönümlük bir araziye eflittir.11 Vücuttaki alyuvarlar›n say›s› o kadar
çoktur ki, ölenlerin yerini almak üzere saniyede 3 milyon kadar yeni alyuvar hücresi kana kar›fl›r.12
K›rm›z› kan hücreleri vücuttaki en büyük kemiklerin süngerimsi dokular›nda yani iliklerinde bulunan kök hücreler taraf›ndan üretilirler. Tek bir alyuvar hücresi, 4 ayl›k ömrünü
tamamlay›p kemik ili¤ine geri dönene kadar akci¤erler ve di¤er vücut dokular› aras›nda 75.000 tam devir yapar. Siz bu
sayfay› çevirene kadar vücudunuzdaki yaklafl›k 3 milyon k›rm›z› kan hücrenizi yitirirsiniz. Ama ayn› anda kemik ili¤inizde sizin için bir o kadar yeni alyuvar çoktan üretilmifltir bile.13
Bu denge son derece önemlidir. Ömrünü tamamlayan kan
hücrelerinin yeri mutlaka yenileri ile doldurulur. Kemik ili¤i
hiç durmadan bir üretim halindedir. Ald›¤› kimyasal sinyal ile
yo¤un bir çal›flma bafllat›r. ‹htiyaç tamamlan›nca da çal›flmay›
sona erdirir.
Bunu sa¤layan kimyasal haberleflme göz kamaflt›r›c›d›r.
Hücreler vücutta yüzlerce farkl› çeflitteki molekül yoluyla haberleflirler. Kök hücreye iletilmesi gereken mesaj,
bir protein ile paketlenerek yola koyulur. Hedefteki
Harun
Yahya
23
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
hücre, gelen sinyali tan›mas›n› sa¤layan bir protein reseptörü
a盤a ç›kar›r. Bu reseptör, kimyasal sinyali tafl›yan proteine
ba¤land›¤›nda, bilgi, hedef hücreye ulaflm›fl olur.
Birkaç cümle ile anlatt›¤›m›z bu ifllem, asl›nda oldukça
kompleks detaylar içermektedir. Bilim adamlar›, günümüzde
halen bu sinyalleflme sisteminin s›rlar›n› çözmeye çal›flmaktad›rlar. Kök hücrelerin, ürettikleri hücreleri vücudun ihtiyaç
olan bölümlerine hangi karar ile gönderdi¤i ise günümüzün
en önemli araflt›rma konular›ndan bir tanesidir.14 Bedenimizdeki bu sistemin, insan›n s›rr›n› çözemedi¤i bir kompleksli¤e
sahip olmas›, onun üstün bir yarat›l›flla var edildi¤inin aç›k
göstergelerinden biridir.
Vücutta her saniye gerekli miktarda alyuvar›n üretilmesi
ve yeni hücrelerin ihtiyaç duyulan noktaya do¤ru tereddütsüz
yönelmeleri nas›l mümkün olmaktad›r? Vücudun tek bir noktas›nda, kemik ili¤inde bulunan tek bir ba¤›ms›z hücrenin,
kuflkusuz vücudun geri kalan›nda olup bitenlerden haberinin
olmas› mümkün de¤ildir. Kendisi için yarat›lm›fl olan sinyalleflme sistemi ise, olabilecek en mükemmel haberleflme a¤›d›r.
Bu mükemmel yap›, elbette vücutta meydana gelen tüm ifllemleri en ince ayr›nt›s›na kadar bilen, onlar› yarat›p infla etmifl olan Allah'›n eseridir.
Alyuvarlar son derece küçük hücrelerdir. Bunun nedeni
bu hücrelerin kana kar›flmadan önce, sahip olduklar› çekirdek, mitokondri, ribozom ve di¤er organelleri d›flar› atmalar›d›r. Alyuvarlar bunu adeta fluurlu bir flekilde yaparlar; çünkü
bünyelerine, ilerleyen sat›rlarda detayl› inceleyece¤imiz mucizevi bir molekül olan "hemoglobin"i almak zorundad›rlar. Alyuvarlar organellerinin pek ço¤unu d›flar› at›p
hemoglobini içlerine alarak, bu molekülün yaklafl›k
Adnan
Oktar
24
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
4 ayl›k ömründe güvenli bir flekilde görevini yerine getirebilmesini sa¤larlar. Alyuvarlar›n hücre zarlar›, normal flartlarda
bir hücre zar›na sahip olmayan ve tehlikelere karfl› son derece
aç›k olan hemoglobin için son derece önemli bir k›l›ft›r. Hemoglobin, bu koruyucu tabakan›n sahip oldu¤u çeflitli enzimler sayesinde kan›n içinde bozulmaktan da korunmaktad›r.15
Alyuvarlar, kendi içlerinde hemoglobin için oldukça genifl
bir yer açmak zorundad›rlar. Çünkü tek bir alyuvar hücresinin
içine, 300 milyon hemoglobin yerleflecektir.16 300 milyon he-
Ömrünü tamamlayan kan hücrelerinin haberi çeflitli enzimler yoluyla kemik ili¤indeki kök hücreye iletilir. Kök hücre, vücuttaki ihtiyaca
göre yeni hücrelerin üretim ifllemini bafllat›r.
Harun
Yahya
Kök hücre
25
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
moglobin molekülü, tek bir alyuvar›n %90'›n› kaplar. Alyuvarlar, kanda çekirdeklerini kaybetmifl olan yegane hücrelerdir.
D›flar› att›klar› organeller ise vücudun temizleyicileri olan akyuvarlar taraf›ndan an›nda yok edilirler. fiafl›rt›c› olan, alyuvarlar›n tüm bilgilerini tafl›yan bir çekirdekten mahrum olmalar›na ra¤men, 120 günlük yaflamlar›n› sorunsuz sürdürebilmeleri için gerekli olan enzim ve proteinleri muhafaza etmeleridir. 4 ay boyunca kendileri için al›nan bu özel tedbir sayesinde hayatta kal›rlar. Ama art›k bölünemeyen dolay›s›yla üreyemeyen birer tafl›y›c›d›rlar.
Bu örnekte de görüldü¤ü gibi, insan bedenini meydana
getiren sistemler, en küçük ayr›nt›lar›na kadar oldukça büyük
bir komplekslik sergilerler. Bu kitap boyunca kan ve onu hareketlendiren sistemler hakk›nda çok say›da hayret verici ve
"ak›lc› biçimde planlanm›fl" detaylar göreceksiniz. Bir alyuvar
hücresinin kendi içindeki organellerini d›flar› atmas›, kendisiyle ilgili tüm bilgileri bar›nd›ran -dolay›s›yla "hayatta kalmas›" için varl›¤› zorunlu olan- çekirde¤ini feda etmesi ve sadece yaflam›n› belli bir süre devam ettirmek için gerekli erza-
Kemik ili¤indeki, genç alyuvar yaflam›na bafllarken içindeki çekirde¤i atar ve tafl›makla sorumlu oldu¤u hemoglobini bünyesine al›r. (a) Bu alyuvar daha sonra damarlarda dolafl›rken resimde görüldü¤ü gibi disk
fleklini al›r. (b)
Adnan
Oktar
a)
26
b)
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
¤› yan›nda tutmas›, bu ak›lc› detaylardan yaln›zca birkaç tanesidir. Bütün bunlar› gerçeklefltirebilmek için alyuvar›n, k›sa
yaflam›nda gerekli ve gereksiz olan organelleri tan›mas›, hemoglobini içine almas› gerekti¤ini bilmesi ve daha da önemlisi hemoglobinin insan yaflam› için öneminin fark›nda olmas›
gerekmektedir. E¤er bu küçük detaylardan bir tanesi ihmal
edilse, örne¤in alyuvar içine hemoglobini alamasa, vücutta
oksijen da¤›l›m› olmayacakt›r.
Alyuvar›n, bir tür intihar anlam›na gelen bu davran›fl›n›n,
Darwin'in evrim teorisine önemli bir darbe indirdi¤ine de dikkat etmek gerekir. Darwinizm, tüm canl›lar›n kendi neslini devam ettirme savafl› verdi¤i varsay›m› üzerine kurulmufltur.
Darwinizm'in günümüzdeki savunucular›ndan biri olan Richard Dawkins, bu yaflam mücadelesini genlere indirgemekte
ve her canl›n›n "genlerinin varl›¤›n› korumak için" mücadele
etti¤ini ileri sürmektedir. Oysa bir canl› hücre olan alyuvar, çekirde¤ini ve dolay›s›yla genlerini b›rakarak, bu varsay›m›n
tam aksi yönünde hareket etmekte, kendini feda etmektedir.
Çünkü Darwinizm'in iddia etti¤i gibi "yaflam mücadelesi" s›-
Akci¤erden ç›kan ve oksijen tafl›yan alyuvarlar aç›k k›rm›z›
renklidir. (c) Ancak alyuvarlar oksijeni dokulara b›rak›nca parlakl›klar› kaybolur
ve daha koyu k›rm›z› renge bürünürler. (d)
c)
Harun
Yahya
d)
27
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ras›nda tesadüfen ortaya ç›kmam›fl, özel bir görevle yarat›lm›flt›r.
Yaflad›¤›m›z süre içerisinde bu sistem asla bozulmaz. Herfleyi kusursuzca var eden Allah, bu özel hücreyi de say›s›z yarat›l›fl delillerinden bir tanesi olarak var etmifltir. Kuran'da
Allah'›n herfleye hakim oldu¤u flu flekilde bildirilmektedir:
"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan
Allah'a tevekkül ettim. O'nun, aln›ndan yakalay›p-denetlemedi¤i hiçbir canl› yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdo¤ru bir yol üzerinedir (dosdo¤ru yolda olan› korumaktad›r.)" (Hud Suresi, 56)
Alyuvarlar›n Yass› fiekli
Alyuvarlar›n gerçeklefltirdi¤i tafl›ma, s›radan bir ifllem de¤ildir. Baflka herhangi bir hücre, oksijen tafl›yamaz. Kendilerine has
flekilleriyle alyuvarlar, bu özel görev için yarat›lm›fl hücrelerdir.
Alyuvarlar, yass›, yuvarlak ve her iki yan› bas›k flekilleriyle muazzam birer "yarat›l›fl harikas›d›rlar".
Alyuvar›n oksijen tafl›mas›n› sa¤layan pek çok faktör vard›r ve söz konusu faktörlerin hepsi gereklidir. Bunlardan biri
fleklinin yass› olmas›d›r. Bu yass› flekil, hücrenin yüzey alan›n› art›rmakta ve oksijen ile temas›n› kolaylaflt›rmakta, ayn› zamanda oksijeni gerekli zamanda gerekli yere kolayca b›rakabilmesini sa¤lamaktad›r. Alyuvar, flekli sayesinde normal bir
hücre formunda iken alabilece¤inden çok daha fazla oksijen
atomunu yüklenebilir ve ihtiyaç duyan dokulara bunu kolayl›kla iletebilir.
Alyuvarlar›n yass› flekli bu hücrelerin damarlardan
rahatl›kla geçiflleri için de önemlidir. Biraz önce belirt-
Adnan
Oktar
28
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
ti¤imiz gibi alyuvarlar, damarlar içinde dolaflan en küçük hücrelerdir. Oksijenin vücutta her yere ulaflt›r›labilmesi için bu
boyut son derece önemlidir. Ancak kimi zaman alyuvarlar›n
karfl›lar›na çok küçük boyutlarda k›lcal damarlar ç›kar. Kimi
zaman yaklafl›k 5 mikrometre gibi bir inceli¤e ulaflabilen bu
damarlar, yar›çap› 7-8 mikrometre olan alyuvarlar için zorlu
tünellerdir.17 Alyuvarlar›n bu tünelleri aflmalar› gerekir çünkü
k›lcal damarlar, daha sonra detayl› olarak üzerinde durulaca¤› gibi, besinlerin ve oksijenin tüm dokulara ulaflmas›n› sa¤layan son derece önemli kan damarlar›d›r. Alyuvarlar›n bu damarlara s›¤amayacak kadar büyük olmalar› normal flartlarda
çok büyük bir sorun yaratmal›d›r. Ancak alyuvarlar, kendileri
için özel olarak meydana getirilmifl üstün yarat›l›fllar›n›n bir
Anahtar:
1mikrometre =
1/10,000 cm veya
1/1,000 mm
7-8 mikrometre
alyuvar›n yüzeyden
görünüflü
alyuvar›n kesiti
Alyuvarlar, damar içinde dolaflan en küçük hücreler
olmalar›na ra¤men bazen çok dar kanallarla karfl›lafl›rlar. Yaklafl›k 7-8 mikrometre boyutundaki bu hücreler için zaman zaman karfl›lar›na ç›kan 5 mikrometrelik dar kanallar oldukça zorlu tünellerdir.
29
Harun
Yahya
Alyuvarlar her iki yönüde içbükey olan disk fleklindeki hücrelerdir. Bu flekilleri sayesinde damarlar›n içinde bükülerek
hücre zar›
e¤ilebilirler. Ancak alyuvarlar›n esnekli¤inin bir baflka sebebi de hücre zar›d›r. Solda alyuvar›n elektron mikroskobundaki görüntüsü görülüyor. (200.000 kez büyütülmüfl) K›rm›z› oklarla iflaretli k›s›m alyuvar›n incecik k›lcal damarlardan
kolayca geçiflini sa¤layan esnek hücre zar›d›r. Vücuttaki
hücrelerin oksijene sahip olabilmeleri için, alyuvarlar›n bu
özelli¤i son derece önemlidir.
gere¤i olarak, böyle bir sorun yaflamazlar: Esnektirler. Hemen
her flekle girebilen bir torba gibidirler. Böylesine rahat flekil
de¤ifltirebilmelerinin en önemli nedeni, alyuvarlar›n içlerinde
tafl›d›klar› maddelerin miktar›na oranla çok genifl bir hücre
zar›na sahip olmalar›d›r. Böylece hücre zor hareket edece¤i
alanlara girse de, hücre zar› gerilmez ve di¤er hücrelerde oldu¤u gibi y›rt›lmaz.18 Bu son derece avantajl› bir
durumdur. Esneyerek flekil de¤ifltirebilen bu hücre-
Adnan
Oktar
30
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
ler çaplar› kendilerinden daha dar olan damarlardan bu sayede geçebilirler.
Bu avantajl› durum ayn› zamanda çok özel bir durumdur
da kuflkusuz. Allah, hemoglobin ve alyuvar gibi iki farkl› yap›y› birbirine uyumlu yaratm›fl ve onlar› birlikte hareket etmelerini sa¤layacak özelliklerle donatm›flt›r. Alyuvar›n sahip oldu¤u yass› flekil, ortada kusursuz bir yarat›l›fl örne¤i oldu¤unun çok önemli göstergelerinden bir tanesidir. Kuflkusuz
Allah, alyuvar›n büyüklü¤ünü k›lcal damarlara uyumlu olarak da yaratmaya Kadir'dir. Ancak mevcut yap›, insan bedeni
için olabilecek en ideal de¤erlerdedir. Bu, herfleyin varl›¤›n›,
varl›¤› boyunca geçirece¤i halleri tespit ve tayin eden ve ona
göre yaratan, onlar› yoktan var eden Yüce Allah'›n eseridir.
Bu muhteflem yarat›l›fl›n önemini daha iyi anlamak için,
söz konusu yap›da oluflan bir sorunun nas›l sonuçlar›n›n olabilece¤ini incelemekte fayda vard›r. E¤er alyuvar›n fleklinde
veya esnekli¤inde herhangi bir sorun meydana gelirse bu durum, dokulara oksijen ve besinin ulaflamamas› yani o dokunun ölümü demektir. Alyuvarlar›n ulaflamad›klar› dokular ise
ölüme mahkum olur.
Yass› fleklin önemini anlayabilmek için son derece önemli
bir hastal›k olan "orak hücre anemisini" incelemek gerekmekEsneyerek flekil de¤ifltirebilen alyuvarlar vücudun en dar ve uzak
yerlerine ulaflabilirler. Örne¤in
yanda karaci¤er hücrelerinin
aras›nda oksijen tafl›yan kan
hücreleri görülüyor. Karaci¤er
gibi hayati organlar›n her
bölümüne ulaflabilmeleri,
kan hücrelerinin üstün
yarat›l›fl› sayesinde
mümkün olmaktad›r.
Harun
Yahya
31
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
tedir. Bu hastal›k, alyuvarlar›n fleklinin bozulmas› ile oluflan
bir hastal›kt›r.
Hücreler "hemoglobin S" ad› verilen anormal bir hemoglobin tipi içerirler. Bu hemoglobin, oksijensiz kald›¤› zamanlarda alyuvar içinde uzun kristaller fleklinde çöker ve alyuvar›n
fleklini bir çeflit ora¤a benzetir. Alyuvar›n de¤iflen bu flekli, yeterli oksijen tafl›yamamas›na neden olur ve bir süre sonra alyuvar kütlesi azalmaya bafllar. Ayr›ca flekli de¤iflen hücreler
damarlar›n içinde birikerek t›kanmaya neden olurlar. Hücreyi
orak flekline getiren kristal yap›n›n ince ucu ise kimi zaman
hücre zar›n›n y›rt›lmas›na neden olur.19
Hastal›¤›n hissedilen etkileri ise son derece ciddidir. Kemiklerde, kaslarda ya da kar›nda günlerce veya haftalarca süren fliddetli a¤r› ve krizler meydana gelir. Alyuvarlar›n dar retina damarlar›na ulaflamamalar› nedeniyle görme bozukluklar› hatta körlük oluflur. Karaci¤erdeki ifllev bozuklu¤u sar›l›k
hastal›¤›na sebep olabilir. Çocuklarda büyüme gecikir. Vücut,
enfeksiyonlara aç›k hale gelir. Ve daha da önemlisi beyindeki
küçük kan damarlar›n›n t›kanmas› nedeniyle beynin baz› bölümlerinde hasarlar oluflabilir. Kimi zaman bu durum felç ile
sonuçlanabilmektedir.
Bu hastal›k birkaç saat içinde bile son derece tehlikeli boyutlara ulaflabilir. Orak hücre anemisine küçük yafllarda yakalanm›fl olan kifliler, hastal›¤›n ölümcül olmamas› için yaflamlar› boyunca tedavi görmek zorunda kal›rlar. Ve tekrar
hat›rlatal›m; sebep yaln›zca alyuvar hücrelerinin fleklindeki
bozukluktur.
Bu önemli hastal›kla ilgili belki de en flafl›rt›c› iddia
ise evrimcilerden gelir. Evrimciler için bu hastal›k, evrim süreci için bir sözde "delildir"!
Adnan
Oktar
32
atardamar
k›lcal damarlar
alyuvar
Üstte, göz retinas›ndaki k›lcal damar
a¤› görülmektedir. Yanda ise, orak
hücre anemisi hastal›¤›n›n bir sonucu
olarak orak flekline dönüflmüfl bir alyuvar hücresi görülmektedir. Orak
flekline gelen bu hücreler, esnekliklerini kaybederler ve dar retina damarlar›na ulaflamazlar. Bu durumda görme bozukluklar› hatta körlük oluflur.
orak kan hücresi
Orak Hücre Anemisi Hastal›¤› Hakk›nda
Evrimci Yan›lg›lar
Evrim teorisi canl›lar›n kökenini iki do¤al mekanizmaya ba¤lar: Do¤al seleksiyon ve mutasyon. Bu mekanizmalar içinde evrimcilerin kendisinden yeni bi-
Harun
Yahya
33
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
yolojik yap›lar üretmesi bekledikleri ise mutasyondur. Teoriye
göre, mutasyonlar›n en az›ndan bir k›sm› "yararl›" olmal›, yani canl›lara yeni genetik bilgiler eklemeli, onlara daha önceden var olmayan organlar, biyokimyasal yap›lar kazand›rmal›d›r. Bu "yararl›" özellikler de do¤al seleksiyon taraf›ndan seçilecek ve böylece evrim gerçekleflecektir.
Bu, hayali bir senaryodan baflka birfley de¤ildir. Çünkü bu
teorinin en önemli sorunu gerçek dünyada hiç "yararl› mutasyon" olmamas›d›r. Genetik biliminin geliflmesinden bu yana,
Darwinist biyologlar iddialar›n› do¤rulayacak bir mutasyon
örne¤i gözlemlemek için uzun u¤rafl›lar vermifllerdir. Ancak
saptad›klar›, üzerinde çal›flt›klar›, deneyler yapt›klar› tüm
mutasyon örnekleri canl›y› gelifltirmek bir yana, ona zarar
vermifl, kimi zaman canl›n›n ölümüne neden olmufl, en iyi ihtimalle de etkisiz kalm›flt›r. Darwinistler, tüm baflar›s›z deneyimlerine ra¤men vazgeçmemektedirler. Mutasyonlar›n fayda
getirebilece¤ine ve canl›lara yeni faydal› özellikler ekleyebilece¤ine dair inançlar›n› korumaktad›rlar.
Bu inançlar›n› ayakta tutabilmek için de son derece ciddi
hatta ölümcül olan bir hastal›k olan orak hücre anemisini sözde "faydal› mutasyon" örne¤i olarak kabul etmekten çekinmezler. Bu hastal›kta, hemoglobinin fleklinin bozulmas›na neden olan faktör, bir mutasyondur. Meydana gelen mutasyon,
hemoglobinin oksijeni tafl›ma yetene¤ine zarar vermektedir.
Bu nedenle oksijen, vücuttaki önemli baz› hücrelere tafl›namaz
hale gelmekte ve önceki bölümde belirtti¤imiz gibi bu durum
ciddi hastal›klara yol açmaktad›r. Öyle ki hastal›k, ölümcül
boyutlara kadar ulaflabilmektedir.
Ancak söz konusu bozukluklara yol açan mutasyon örne¤i, baz› evrimci biyologlar taraf›ndan çok
Adnan
Oktar
34
35
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
garip bir flekilde "faydal› mutasyon" olarak tan›mlan›r. (Liselerde okutulan biyoloji kitaplar›nda dahi bu yanl›fl bilginin ö¤retildi¤ini görmek mümkündür.) Bu iddian›n dayana¤› ise,
hemoglobin molekülünde meydana gelen söz konusu mutasyonun, bir baflka hastal›k olan s›tmaya karfl› koruma oluflturmas›d›r. Orak hücre anemisi hastal›¤›na sahip kifliler, genetik
olarak hem anneden hem de babadan mutasyona u¤ram›fl iki
tane orak hücre geni al›rlar. Ancak sadece anneden veya babadan tek bir mutasyona u¤ram›fl gen alanlar, tafl›y›c› konumundad›rlar. Bu kiflilerde hastal›¤›n belirtileri çok güçlü de¤ildir.
Ancak bu kiflilerin tek bir mutasyona u¤ram›fl gen tafl›yor olmalar›, onlar› s›tma hastal›¤›na karfl› dirençli k›lar.
S›tma virüsünün özelli¤i, flekli yuvarlak olan sa¤l›kl› kan
hücrelerine sald›rmas›d›r. Bu nedenle, orak haline gelerek de¤iflmifl olan kan hücrelerine sald›rmaz. Dolay›s›yla, s›tma virüsü bu kiflilerin vücuduna girse de, virüs hastal›¤a sebebiyet
vermeyecektir.20
Evrimciler, mutasyona u¤rayan bu hücrenin insan bedenini s›tma hastal›¤›na karfl› dirençli k›lmas›n› bir fayda olarak
kabul eder ve buna sebep olan mutasyonu da faydal› mutasyon örne¤i olarak tan›mlarlar. Oysa, meydana geldi¤i bedende ciddi, hatta ölümcül hastal›klara yol açan, vücuttaki baz›
organ ve dokular›n beslenememesine dolay›s›yla ölümüne neden olan, sonraki nesillere bile ulaflarak yay›lan bu mutasyonun insana verdi¤i büyük zararlar ortadad›r. Ancak, evrimciler tüm bu gerçekleri göz ard› ederek, hastal›¤›n s›tmaya karfl› sa¤lad›¤› k›smi ba¤›fl›kl›¤› evrimin bir "arma¤an›" olarak de¤erlendirmektedirler. Elbette bu son derece saçma bir yorumdur. Bu mant›kla hareket edildi¤inde, do¤ufltan
görme özürlü olan kiflilerin, araba kullanmak zo-
Adnan
Oktar
36
normal alyuvar hücresi
orak hücre
s›tma virüslü kan hücresi
Evrimciler, orak hücre anemisi hastal›¤›na yakalanan kiflilerin
s›tma hastal›¤›na karfl› dirençli olmalar›n› bir fayda olarak kabul eder ve buna sebep olan mutasyonu faydal› mutasyon örne¤i olarak tan›mlarlar. Oysa, orak hücre anemisi hastal›¤›,
son derece ciddi, hatta ölümcül hastal›klara yol açan, vücuttaki baz› organ ve dokular›n beslenememesine ve dolay›s›yla
ölümüne neden olan, sonraki nesillere de ulaflarak yay›lan
önemli bir hastal›kt›r. Kuflkusuz böyle bir hastal›¤›n "faydal› mutasyon" örne¤i olarak kabul edilmesi mümkün
de¤ildir.
37
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
runda kalmayacaklar› ve bu nedenle de trafik kazas›ndan ölme riskinin azalaca¤› da iddia edilebilir. Hatta ak›lalmaz bu
mant›¤a göre kör olarak do¤mak, genetik bir arma¤an olarak
bile kabul edilebilir. Bu yorum ne kadar anlams›z ise evrimcilerin orak hücre anemisi ile ilgili "faydal› mutasyon" yorumlar› da o derece anlams›zd›r.
Brown Üniversitesi Biyoloji Profesörü David M. Menton,
söz konusu sözde "faydal›" mutasyonu flu flekilde aç›klar:
"Kan hemoglobininde meydana gelen bu mutasyon 'faydal›' olarak
kabul edilir, çünkü buna sahip
olanlar (ve hayatta kalabilenler!)
s›tma hastal›¤›na
daha dirençli olmaktad›rlar. Bu
'faydal›' mutasyonun özellikleri
Evrimciler orak hücre
anemisi hastal›¤›n› faydal›
mutasyon olarak kabul
ederler. ‹nsan nesline zarar› aç›k olan bir genetik
hastal›¤›, evrime delil olarak göstermek teorinin
ne derece zay›f temeller
üzerine kurulu oldu¤unun önemli delillerindendir.
Adnan
Oktar
38
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
ise flunlard›r: kar›nda ve eklemlerde akut a¤r›lar, bacaklarda ülserler, bozulmaya u¤ram›fl k›rm›z› kan hücreleri ve bunun sonucunda
kimi zaman ölüme sebebiyet verebilen afl›r› kans›zl›k. Buradan 'kötü' mutasyonlar›n neye benzedi¤ini flöyle bir düflünün! Mutasyonlar konusunda Nobel Ödülü sahibi olan H. J. Mueller flunlar› söylemektedir: 'Mutasyonlar›n do¤alar› ile ilgili olarak, yap›lm›fl olan
deneyler göstermifltir ki, bunlar›n büyük bir ço¤unlu¤u hayatta kalma ve üreme ifllevinde organizmaya zararl›d›r. ‹yi olanlar ise oldukça nadir olarak oluflur, bu nedenle tümünü zararl› olarak kabul edebiliriz'."21
Evrimcilerin bu iddias›yla ilgili dikkate al›nmas› gereken
bir nokta daha vard›r. Hastal›ktan fazla etkilenmeyen tafl›y›c›
kiflilerin yo¤unlukla bulundu¤u bölge, s›tma hastal›¤› riskinin
de son derece yüksek oldu¤u bir bölge, yani Afrika'd›r. Bu demektir ki, bir insan›n sözde faydal› bir mutasyon sayesinde
orak hücre anemisi tafl›y›c›s› olmas›, ona asl›nda, hasarl› geni
kendi çocuklar›na geçirme imkan› vermifltir. Söz konusu genin
bu flekilde yay›lmas› ise, gelecek nesillerin hem anne hem de
babadan hasarl› geni alma ihtimallerini güçlendirir. Hem anne
hem de babadan al›nan iki hasarl› gen ise, çocu¤un kaç›n›lmaz
olarak ya orak hücre anemisine yakalanmas› veya s›tma hastal›¤›na karfl› ba¤›fl›kl›k tafl›mamas› anlam›na gelmektedir.
Nitekim hemoglobinin içindeki 287 amino asit içinden sadece bir tanesinin de¤iflikli¤e u¤ramas› ile meydana gelen bu
hastal›k, hastal›¤› tafl›yan kiflilerin %25'inin ölümüne neden olmaktad›r.22
Orak hücre anemisi konusunda dünyaca ünlü otoritelerden say›lan The Sickle Cell Disease Patient (Orak Hücre Anemisi Hastas›) kitab›n›n yazar› Dr. Felix Konotey-Ahulu
konuyla igili olarak flunlar› söylemektedir:
Harun
Yahya
39
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
"S›tmaya karfl› dirençli olman›z, genlerinizi sonraki nesillere iletecek
kadar hayatta kalabilece¤inizi gösterir. Ancak ortaya ç›kan fley zarard›r, seçilen fleyin kompleksli¤ini art›ran veya onu gelifltiren bir etkisi yoktur. Ve toplumda daha fazla tafl›y›c›n›n olmas›, daha fazla kiflinin bu korkunç hastal›¤a yakalanaca¤› anlam›na gelmektedir. "23
Aç›kt›r ki, evrimciler, tüm canl›lar›n oluflumu için en önemli mekanizmalardan biri olarak kabul ettikleri mutasyonlar konusunda önemli bir çeliflki yaflamaktad›rlar. ‹nsan nesline zarar› aç›k olan bir genetik "hastal›¤›", evrime delil olarak göstermeleri, asl›nda teorinin ne derece zay›f temeller üzerine kurulu oldu¤unu bir kez daha göstermektedir. Görünen o ki, tümüyle çökmüfl olan bir teori, fanatik taraftarlar› taraf›ndan
Alyuvarlar›n içine yerleflerek kana k›rm›z› rengini
veren hemoglobin, son derece hayati bir göreve
sahiptir. Hücrelerin yaflamas›n› sa¤layan oksijen onun sayesinde vücuda da¤›l›r, vücuttan at›lmas› gereken karbondioksit
de yine hemoglobin sayesinde d›flar›ya verilir.
Adnan
Oktar
40
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
ayakta tutulmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak bu çaba, söz konusu
Darwinistleri küçük düflürmekten öteye gidemeyecektir.
Ola¤anüstü Bir Molekül: Hemoglobin
Ço¤u zaman bedeninizde sizi yaflatmak için büyük bir çaba sarf edildi¤ini fark etmezsiniz. Siz; çal›fl›r, yorulur, uyur, yemek yer veya spor yaparken, içinizdeki hummal› çal›flma hiç
durmadan devam eder. Sizi yaflatmak için programlanm›fl
moleküller, size fark ettirmeden, hata yapmadan, s›k›lmadan,
dinlenmeden görev bafl›ndad›rlar.
Kana k›rm›z› rengini veren hemoglobin, insan bedenini
oluflturan say›s›z molekülden sadece bir tanesidir. Görevi ise
hayatidir: Vücudun her hücresini o yaflat›r. Vücudun yaflamas›n› sa¤layan oksijen onun sayesinde da¤›l›r, vücuttan at›lmas› gereken karbondioksit onun sayesinde toplan›r. Yaflamam›z
için s›rf nefes al›p vermemiz yeterli de¤ildir. Bedende saniyeler içinde geliflen bir hareketlenme ile al›nan oksijenin yaklafl›k 100 trilyon hücreye teker teker da¤›t›lmas›, d›flar›ya verilecek karbondioksitin ise teker teker toplanmas› gerekmektedir.
Hayatta kalabilmemiz, tümüyle kompleks olan bu mikro sistemin faaliyetine ba¤l›d›r. Yeryüzünde yap›lan hiçbir bilimsel
çal›flma, hemoglobin gibi oksijen tafl›yabilen bir mekanizman›n gelifltirilmesini sa¤layamam›flt›r.
Hemoglobin, kendine has özelliklere sahip, ola¤anüstü
kompleks bir moleküldür. Bu kompleks molekül de, tüm özellikleriyle, herfleyi bilen, herfleye gücü yeten Hayy (diri) olan
Allah'›n bir mucizesidir. Bu büyük mucizenin özelliklerini
incelerken, Allah'›n birbirinden muhteflem eserler yaratmaya kadir oldu¤u ve bu eserleri her insanda eksiksiz olarak var etti¤i gerçe¤ini sürekli ak›lda tut-
Harun
Yahya
41
Adnan
Oktar
42
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
mak gerekmektedir. Bu gerçe¤i görmek, Allah'a flükredip
O'nu yüceltmenin en önemli yollar›ndan biridir. Allah bir
ayette flu flekilde buyurmufltur:
O, Hayy (diri) oland›r. O'ndan baflka ‹lah yoktur; öyleyse
dini yaln›zca Kendisi'ne halis k›lanlar olarak O'na dua
edin. Alemlerin Rabbine hamd olsun. (Mümin Suresi, 65)
Mucize Molekül Oksijen Tafl›yor
Bilim adamlar›n›n "ola¤anüstü bir molekül" tan›m›, hemoglobinin birbirinden farkl› iflleri ayn› anda yapabilmesinden kaynaklanmaktad›r. Hemoglobin, akci¤erlerdeki k›lcal
damarlardan geçerken etraf›ndaki milyonlarca molekül içinden oksijeni seçer. Yöntemi ise son derece ak›lc›, bir o kadar da
flafl›rt›c›d›r. Hemoglobin, oksijen atomlar›n› kendine has yöntemi ile adeta "yakalar". Ancak bu ifllemin çok hassas bir flekilde yap›lmas› gerekmektedir, çünkü oksijen ba¤land›¤› molekülleri okside etme özelli¤ine sahiptir. Oksidasyon ise söz konusu molekülün tüm ifllevlerini yitirmesine neden olan bir tür
zehirlenmedir.
Hemoglobin, oksijenin beraberinde getirece¤i bu tehlikeye
karfl› Allah'›n yaratt›¤› mükemmel bir sistemle var edilmifltir:
Hemoglobin oksijeni tafl›rken ona tam olarak ba¤lanmaz, oksijeni t›pk› bir mafla ile tutar gibi bir ucundan yakalar ve götürece¤i yere kadar bu flekilde tafl›r. Bu kuflkusuz son derece tedbirli bir yöntemdir. Yüce Allah, oksijenin oksidasyon özelli¤i ile bu
önemli tedbiri birlikte yaratm›flt›r. Kuflkusuz bu uyuma ön yarg›s›z bir biçimde bakanlar, buradaki mükemmelli¤i aç›kça
görebilirler. Hemoglobinin, oksijendeki tehlikeyi keflfederek bir tedbir gelifltirmek, deneyip yan›larak ona
Harun
Yahya
43
amino asit 1
amino asit 2
amino asit 3
amino asit 4
amino asit 5
amino asit 6
hidrojen ba¤›
hidrojen ba¤›
beta düzlemi
alfa sarmal›
Biology, R.A. Wallace, G.P. Sanders, R.J. Ferl, Harpers Collins College Publishers
‹LK YAPI
Amino asit say›s›, tipi ve
düzeni taraf›ndan belirlenir ve polipeptit olarak
flekillenir.
‹K‹NC‹L YAPI
Polipeptit bir beta düzlemi
veya alfa sarmal› oluflturabilir. Karboksil ve amino
asitler aras›nda hidrojen
ba¤lar› oluflur.
ÜÇÜNCÜL YAPI
Sarmal, belirgin flekillerde
büküldü¤ünde meydana
gelir. Bu flekil küresel proteinlerin özelli¤idir.
hemoglobinin
alt ünitesi
beta zinciri
alfa zinciri
HEM
DÖRDÜNCÜL YAPI
Bükülen protein pek çok alt
üniteden oluflan tek bir protein
oluflturmak için birleflebilir. Buna örnek olan oksijen tafl›yan
protein hemoglobin, iki alfa iki
tane de beta zincirine sahiptir.
beta zinciri
alfa zinciri
Üstteki flemada hemoglobinin oluflum aflamalar› gösterilmektedir. Son derece kompleks bir yap›ya sahip olan hemoglobin, kanda oksijeni tafl›yabilmek
için mükemmel bir yarat›l›fla sahiptir. Bu nedenle hemoglobinin aminoasit
yap›s›ndaki herhangi bir de¤ifliklik, onun oksijen tafl›ma kabiliyetini de yitirmesine sebep olacakt›r.
44
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
göre sistem belirlemek gibi bir imkan› yoktur. Herfleyden önce bahsetti¤imiz yaln›zca bir moleküldür. Bu önemli tedbir,
tüm kompleksli¤i ile, hemoglobinin ilk ortaya ç›kt›¤› anda, hemoglobin ile birlikte yarat›lm›flt›r. Hemoglobinin oksijeni yakalamas›n› sa¤layan biyokimyasal detaylar ise, böyle bir mekanizman›n tesadüf eseri meydana gelemeyece¤ini aç›kça sergiler niteliktedir.
Hemoglobin molekülünde dört zincirden oluflmufl globin
ad› verilen bir protein bulunmaktad›r. Her globin, "hem grubu" ad› verilen bir baflka moleküle ba¤l›d›r. Hem gruplar›, oksijenin hemoglobine ba¤lanmas›nda son derece önemlidirler.
Hem gruplar›n›n her biri birer demir iyonu tafl›r. Bu durumda
karfl›m›za, dört hem grubunun sahip oldu¤u dört demir iyonu ç›kar. Asl›nda akci¤erlerdeki oksijeni kendisine ba¤layan
ve bunu dokularda serbest b›rakan daima bu demir iyonlar›d›r. Ancak globinin de bu ifllemde son derece önemli bir rolü
vard›r. Globinin flekli, birazdan inceleyece¤imiz gibi önemli
bir kontrol mekanizmas› ve eflsiz bir yarat›l›fl harikas›d›r. Ayr›ca bu molekülün amino asit dizilimindeki en küçük bir de¤ifliklik, hemoglobinin oksijen tafl›ma kabiliyetini tümüyle de¤ifltirmektedir.
Kan›n özelliklerini anlatmaya bafllarken, her ayr›nt›n›n
birbirinden farkl› ve kompleks detaylar içermekte oldu¤unu
belirtmifltik. Sistemin küçük parçalar›na do¤ru inildikçe, bu
komplekslik ve çeflitlili¤in daha da artmakta oldu¤una dikkat
çekmifltik. Allah'›n bu gibi detaylar ve komplekslikler yaratmas›, sistemin iflleyebilmesi için bunlar›n varl›¤›n› zorunlu
k›lmas›, yarat›l›fl gerçe¤ini kabullenmek istemeyenleri
aç›klamas›z b›rak›r. Bu gibi örnekler Allah'a iman
Harun
Yahya
45
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
edenlerin ise inançlar›n› güçlendirir. Verdi¤imiz tüm bu teknik detaylar, bu kompleksli¤i daha ayr›nt›l› gözler önüne serdi¤i için, inkarc›lar› daha fazla flüphe içinde b›rakmakta, iman
edenler için de güven ve kararl›l›k vesilesi olmaktad›r.
Sistemin detaylar›n› incelemeye devam etti¤imizde globinin, demirin oksijen al›m›n› kontrol alt›nda tutan özel bir flekle sahip oldu¤unu görürüz. Hemoglobin molekülündeki dört
hem, normal flartlarda birbirlerine paralel, globin molekülüne
ise dikey durumdad›r. Ancak hem gruplar› kendilerine oksijen ba¤lad›klar›nda, bu paralellik kaybolur. Paralelli¤in kaybolma sebebi hem gruplar›n›n birbirlerinden mümkün oldu¤unca uzaklaflmas›d›r. Kendisine oksijen atomu ba¤layan hem
gruplar›ndan bir tanesi, bu ba¤lanman›n ard›ndan öyle çarp›l›r ve bükülür ki, kendisinden sonra gelen di¤er grubun da
çarp›lmas›na neden olur. Böylece ikinci hem, daha kolay oksijen ba¤layabilmekte ve bu ba¤lanmalar s›ras›nda demirler
aras›nda oluflabilecek bir oksijen köprüsünün kurulmas› önlenmifl olmaktad›r. E¤er hemlerin birbirine paralelli¤i nedeni
ile oksijen atomlar› aras›nda köprüler oluflmufl olsayd›, iki de¤erli hemoglobin molekülü oksitlenerek bozulacakt›.24
Bu durumu bir çubu¤a as›l› b›rakt›¤›m›z dört ayr› m›knat›sa benzetebiliriz. M›knat›slar ayn› kutuplara sahip olduklar›ndan birbirlerini iteceklerdir. Birbirine yaklaflan her m›knat›s
parças›n›n di¤erini itti¤ini düflünürsek, birbirinden uzaklaflmaya çal›flan ve bu nedenle de flekilden flekile giren m›knat›slarla karfl›lafl›r›z. ‹flte demir iyonlar› da oksijene ba¤land›klar›nda, t›pk› ayn› yüklere sahip m›knat›slar gibi hareket eder ve
mümkün oldu¤unca birbirlerinden uzaklaflmaya çal›fl›rlar.
Burada m›knat›slar›n as›l› oldu¤u çubuk, globin mole-
Adnan
Oktar
46
F Sarmal›
Hem
Porfirin
Fe2+
Porfirin
O2
Hemoglobin molekülündeki 4 hem grubu oksijeni yakalay›p tafl›makla görevlidir. Oksijensizken birbirine paralel durumda olan bu hem gruplar›, oksijene ba¤land›klar›nda paralel flekillerini kaybedip, çarp›l›p bükülmeye bafllarlar. Bunun nedeni oksijenlerin birbirlerine yaklaflarak demir iyonlar› aras›nda oksijen
köprülerinin oluflmas›n› engellemektir. Bu önlem son derece önemlidir. Bu tedbir sayesinde iki hemoglobin molekülünün oksitlenerek bozulmas› önlenmifl olmaktad›r. Her
k›rm›z› kan hücresindeki yaklafl›k 270 milyon hemoglobin, bu önemli tedbiri sürekli olarak almaktad›r.
Harun
Yahya
47
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
külleri, hareketlerini sa¤layan unsur yani m›knat›slar›n as›l›
oldu¤u "ip" hem gruplar›, m›knat›slar da oksijenlerdir. Hemoglobinin 4 ayr› oksijen molekülüne ba¤lanmas› vücudun
oksijen ihtiyac›n› karfl›lamak üzere meydana getirilmifl özel
bir yarat›l›flt›r.
Her k›rm›z› kan hücresinin ortalama 270 milyon hemoglobin molekülü tafl›d›¤› göz önüne al›nd›¤›nda, vücutta oksijen
da¤›t›m›n›n ne kadar geliflmifl bir boyutta oldu¤u daha iyi anlafl›lmaktad›r. Bu mükemmel da¤›t›m›n yukar›da anlatt›¤›m›z
özel yaratl›fla sahip olmas› da, son derece önemlidir. Söz konusu moleküller, sanki oksijenin beraberinde getirece¤i tehlikeyi hesap edebilir, buna göre birbirlerinden uzaklaflmalar›
gerekti¤ini bilir gibi davran›rlar. Daha da önemlisi, yeryüzündeki her insan vücudunda trilyonlarca molekülde ayn› tedbir
mutlaka al›nm›flt›r. Çünkü onlar, Allah'›n yaratt›¤› ve her an
kontrolünde tuttu¤u yarat›l›fl örnekleridir. Her biri Allah'›n,
"hükmünü yerine getiren" anlam›na gelen Kadi s›fat›n›n tecellileridir. Ve bu nedenle yeryüzündeki her yarat›l›fl örne¤i gibi,
Allah'›n varl›¤›n›, sonsuz gücünü ve ilmini bize tan›t›rlar. Rabbimiz'in üstün ilmi Kuran'da flu flekilde bildirilir:
‹flte gayb› da, müflahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O'dur. Ki O, yaratt›¤› herfleyi en güzel yapan ve insan› yaratmaya bir çamurdan bafllayand›r. (Secde
Suresi, 6-7)
Bu tafl›ma serüveninde hemoglobin ile oksijen aras›nda
gerçekten de son derece zay›f bir ba¤ meydana gelmifltir ve bu
ba¤ herhangi bir durumda hemen kopmaya haz›rd›r. Bu zay›f
ba¤›n, bir baflka yarat›l›fl harikas› oldu¤u gerçe¤i ise bir
sonraki aflamada karfl›m›za ç›kar. Gerekli dokulara
oksijenin b›rak›labilmesi için iki molekülün kolayca
Adnan
Oktar
48
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
HEMOGLOB‹N
Globin zincirleri
Normal kan: Oksijen
tafl›yan hemoglobin
molekülleri kana
k›rm›z› rengini verir.
Oksijen
molekül çifti
Demir atomlar› ile
hem molekülleri
Oksijen
molekül çiftleri
OKS‹HEMOGLOB‹N
Demir eksikli¤i anemisi:
Anemide, k›rm›z› kan hücreleri say›ca azd›r, hemoglobin eksikli¤i nedeniyle renkleri soluktur ve normal alyuvarlardan daha az oksijene sahiptirler.
Dört ayr› oksijen molekülüne ba¤lanabilmesini sa¤layan özel yarat›l›fl› ile
hemoglobin, mucizevi bir oksijen tafl›ma yetene¤ine sahiptir. Dolafl›m sistemi boyunca bu de¤erli molekülleri büyük bir itina ile tafl›r ve oksijen ihtiyac› baflgöstermifl olan dokularda tafl›d›¤› yükü usulca b›rak›r.
birbirlerinden ayr›lmalar› gerekmektedir. Aradaki zay›f ba¤,
bu ifllemi kolaylaflt›rmaktad›r. E¤er arada sa¤lam bir ba¤ meydana gelseydi, oksijen molekülü vücutta tafl›nmas›na ra¤men
dokularda b›rak›lamayacak, oksijen yüklü alyuvarlar dokular›n yan›ndan geçip gidecekti. Bu ise bizim için mutlak
bir ölüm demektir.
Zay›f ba¤›n oluflup k›r›lma oran› da ince bir
Harun
Yahya
49
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
düzenle belirlenmifltir. Oksijen molekülünün hemoglobine
ba¤lanmas›n› sa¤layan ortam, yüksek oksijen bas›nc›d›r. Vücutta oksijen bas›nc› düfltü¤ünde oksijen ve hemoglobin aras›nda meydana gelmifl olan zay›f ba¤ k›r›l›r ve oksijen hemoglobinden ayr›l›r. ‹flte bu mekanizma akci¤erlerden dokulara
oksijen tafl›nmas›n›n temelini oluflturmaktad›r.25 Vücutta böyle bir mekanizman›n hiç kesintiye u¤ramadan iflliyor olmas›
gerekmektedir. E¤er oksijen bas›nc› ihtiyaç duyulan zamanda
ve ihtiyaç duyulan yerde düflmezse, dokular hiçbir zaman nefes alamazlar. Oksijensiz bir doku ise varl›¤›n› uzun süre devam ettiremeyecektir.
Ayn› durum kan bas›nc› için de geçerlidir. Hemoglobinin
bir dokuya ne kadar oksijen verece¤ini belirlemesi, ancak bir
kan bas›nc› sabitli¤i söz konusu oldu¤unda mümkün olabilmektedir. Kandaki bu bas›nc›n sabit durabilmesi ise hemoglobin molekülünün oksijen ve karbondioksit d›fl›nda tafl›d›¤› bir
baflka molekül ile mümkün olur: Azotmonoksit. E¤er hemoglobin beraberinde azotmonoksit tafl›m›yor olsayd›, kan bas›nHemoglobin, beraberinde tafl›d›¤› azotmonoksit sayesinde hangi dokuya ne kadar oksijen
verece¤ini bilmektedir.
Hemoglobinin tafl›d›¤›
azotmonoksit, vücuttaki kan bas›nc›n›n sabit
kalmas›n› sa¤lamaktad›r. Dokulara hangi
miktarda oksijen da¤›t›lmas› gerekti¤i, kan
bas›nc›n›n sabitli¤i ile sa¤lan›r.
Adnan
Oktar
50
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
k›lcal damar yata¤›
arteriyol
toplardamar
toplar damara do¤ru
arteriyolden
plazma
k›rm›z›
proteinleri
kan
hücresi
kan bas›nc›
= 40 mm Hg
- ozmotik bas›nç= 25 mm
net kan
= 15 mm
bas›nc›
su
(H2O)
amino asitler
oksijen
(O2)
ozmotik bas›nç = 25 mm Hg
- kan bas›nc› = 10 mm
net ozmotik
= 15 mm
bas›nç
su
(H2O)
glikoz
(C6H12O6)
doku
hücresi
at›k
moleküller
karbondioksit
(CO2)
Üstteki flemada k›lcal damarla doku aras›ndaki gaz al›flverifli gösterilmektedir.
K›lcal damar›n arteriyole ba¤land›¤› noktada kan bas›nc›, ozmotik bas›nçtan
daha yüksektir ve bu nedenle su, oksijen, amino asitler ve glikoz kan dolafl›m›ndan ayr›lmaya e¤ilim gösterirler. K›lcal damar›n toplardamara ba¤land›¤›
noktada ise bu durumun tam tersi olarak ozmotik bas›nç, kan bas›nc›ndan daha yüksektir. Bu nedenle de su, karbondioksit ve di¤er at›k moleküller kan dolafl›m›na dahil olurlar. Bas›nç farklar›ndan oluflan bu mükemmel yarat›l›fl, oksijen ve besinlerin tüm vücuda da¤›lmas›n› sa¤lar.
c› sürekli olarak de¤iflim gösterecek ve gerekli dokulara gerekli miktarda oksijen verilmemesi ya da afl›r› oksijen verilmesi
durumu ortaya ç›kacakt›.26 Bu durumda da dokular ya yanacak ya da oksijensizlikten öleceklerdi.
Hemoglobin molekülü ile ilgili flimdiye kadar verdi¤imiz
tüm bilgiler onun yaflam için özel yarat›lm›fl bir yap› oldu¤unu aç›kça do¤rulamaktad›r. Bu molekül, canl›lar›n yeryüzündeki geliflimini tümüyle rastlant›lara ba¤layan Darwinistler
için önemli bir sorun teflkil etmektedir. E¤er Darwinistler hemoglobinin rastlant›ya dayal› mutasyon-
Harun
Yahya
51
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
lar›n bir eseri oldu¤u iddias›nda ›srar edeceklerse; vücudun
içinde, oksijen ile son derece hassas bir kimyasal uyuma sahip
olan hemoglobin adl› molekülün genetik bilgisinin nas›l ortaya ç›kt›¤›n› ve bu genetik bilgi var olmadan önce, kan dolafl›ml› canl›lar›n nas›l solunum yapt›klar›n›, oksijeni nas›l dokulara tafl›d›klar›n› aç›klamal›d›rlar.
Unutmamak gerekir ki, hemoglobinin varl›¤› kan dolafl›m›
için zorunludur ve oksijen soluyarak yaflayan hiçbir organizma, bu molekülün rastlant›sal mutasyonlarla oluflmas›n› ve
zaman içinde mükemmelleflmesini bekleyemez. E¤er hemoglobin, oksijene zay›f bir ba¤la ba¤lanacak ve böylece onu dokulara tafl›yacak, sonra da dokulardaki at›k maddeyi toplay›p
bunu akci¤erde yeniden b›rakacak olan çok özel yap›s›na ilk
andan itibaren sahip olmasayd›, kan dolafl›m› mümkün olmazd›. Bu da bizlere kan dolafl›m›n›n, kalp, damar a¤›, kan s›v›s› gibi zaten kendi içinde son derece kompleks olan dokular›n yan›nda, hemoglobin gibi özel moleküllerle birlikte bir anda ve eksiksiz olarak ortaya ç›km›fl olmas› gerekti¤ini gösterir.
Bir di¤er ifadeyle kan dolafl›m›n›n kökeni evrim de¤il, yarat›l›flt›r.
Canl›lar alemi içinde 'nas›l' ve 'neden' sorular›na verilebilecek her cevap, aç›kça yarat›l›fl gerçe¤inin birer izah› olacakt›r. Bundan dolay›d›r ki, Darwinistler, yaflam›n kompleks yap›s›n›n nas›l ortaya ç›kt›¤› sorusuna hiçbir zaman cevap getirememektedirler. Karfl›lar›na ç›kan her eser, istedi¤ini istedi¤i
gibi yapmaya gücü yeten, Kadir olan Allah'›n yaratmas›d›r.
Kuran'da bu gerçek flu flekilde bildirilir:
Art›k, do¤ular›n ve bat›lar›n Rabbine yemin ederim; Biz
gerçekten güç yetireniz. (Mearic Suresi, 40)
Adnan
Oktar
52
Hemoglobin hem yap›s› hem de görevleri itibariyle son derece özel
bir moleküldür. E¤er hemoglobin, oksijene zay›f ba¤ ile ba¤lan›p,
onu dokulara tafl›mas›n›, sonra da dokulardaki at›k maddeyi toplay›p
oksijeni akci¤erde yeniden b›rakmas›n› sa¤layan çok özel yap›s›na ilk
andan itibaren sahip olmasayd› kan dolafl›m› mümkün olmazd›.
Kuflkusuz hemoglobin de, kan dolafl›m sisteminin di¤er elemanlar› ile birlikte ayn› anda yarat›lm›flt›r. Bir di¤er deyiflle, kan dolafl›m›n›n kökeni evrim de¤ildir. Bu sistem
Rabbimiz'in üstün yarat›fl›n›n delillerinden sadece bir
Harun
tanesidir.
Yahya
53
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Mucize Molekül, Karbondioksit Tafl›yor
Hemoglobin ile ilgili olarak Darwinistleri açmaza sokan,
sadece hemoglobinin oksijen tafl›ma özelli¤i de¤ildir. Hemoglobin ayn› zamanda verdi¤imiz nefes ile d›flar› att›¤›m›z karbondioksiti de hücrelerden teker teker toplama yetene¤ine sahiptir.
Karbondioksitin kanda tafl›nmas› oksijen kadar riskli de¤ildir. ‹flte bu nedenle karbondioksit kanda oksijenden çok daha
büyük miktarlarda tafl›nabilir. Dinlenme s›ras›nda 100 ml kan,
dokulardan akci¤erlere ortalama 4 ml karbondioksit tafl›r. Oksijen tafl›yan hemoglobin kana parlak k›rm›z› rengini verirken,
karbondioksiti akci¤erlere geri döndüren hemoglobin parlakl›¤›n› kaybeder ve koyu k›rm›z›, mora yak›n bir renk al›r. Deri
yüzeyindeki damarlar›n koyu renk görünmesinin nedeni iflte
budur.
Karbondioksit, kan içinde genellikle karbonik asik formunda tafl›n›r. Sadece ortalama %5'lik bir k›sm› hemoglobine ba¤lanarak akci¤erlere iletilmektedir. Karbondioksidin %10'luk
bir k›sm› ise çözünmüfl gaz halindedir.
Karbondioksit, hemoglobine oldukça zay›f bir ba¤ ile ba¤lan›r. Serbest kal›p hemoglobinden uzaklaflmas› aflamas›nda
ise devreye giren faktör yine oksijendir. Haldane etkisi dedi¤imiz bu kimyasal olayda, karbondioksitten daha kuvvetli bir
asit olan oksijen hemoglobine ba¤lan›r ve karbondioksitin kandan uzaklaflmas›n› sa¤lar. Haldane etkisi, dokularda oksijen
ihtiyac› bafl gösterdi¤inde, hemoglobinin oksijenden ayr›fl›p
daha fazla karbondioksite tutunmas›n› sa¤larken, ayn› kimyasal etki akci¤erlerde tam tersi etki göstermektedir. Oksijen miktar›n›n daha fazla oldu¤u akci¤erlerde, güçlü
Adnan
Oktar
54
oksijenli kan
akci¤er
arteriyolü
(O2 az)
oksijensiz kan
akci¤er
toplardamarc›¤›
(O2 fazla)
bronfl
alveol
bofllu¤u
alveol
Haldane etkisi, dokularda
oksijen ihtiyac› olufltu¤unda, hemoglobinin oksijenden ayr›fl›p daha fazla karbondioksite tutunmas›n› sa¤lar. Ayn› kimyasal etki, akci¤erlerde
tam tersi bir etki göstermektedir. Bu etki ile hemoglobinin oksijen ve
karbondioksit al›flverifli
yapt›¤› noktalar mükemmel bir hassasiyetle belirlenmifl olur.
hava
Alyuvardaki hemoglobinin tafl›d›¤› oksijen alveolden k›lcal damara
geçer. Karbondioksit de k›lcal damardan alveole
geçer.
Harun
Yahya
55
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
asit etkisi ile oksijen hemoglobine ba¤lanmakta ustaca davran›r ve karbondioksit, ç›k›fl kap›s›na geldi¤inde, "mecburen"
ba¤l› oldu¤u hemoglobinden ayr›lmak zorunda kal›r.27
Bahsetti¤imiz bu ifllem, son derece kompleks kimyasal bir
olayd›r. Burada dikkat çekilmesi gereken nokta ise, hemoglobinin oksijen ve karbondioksit al›flveriflini yapt›¤› noktalar›n mükemmel bir hassasiyetle belirlenmifl olmas›d›r. Hemoglobin,
dokularda oksijeni b›rakmal› ve karbondioksiti yüklenmelidir,
karbondioksitin ç›k›fl yeri olan akci¤erlerde ise söz konusu al›flveriflin tersi yap›lmal›d›r. Bu de¤iflim, bedenin hiçbir zaman bir
baflka noktas›nda gerçekleflmez. Bu dönüflüm sistemini sa¤layan kimyasal dengenin, kan dolafl›m›yla ayn› anda ortaya ç›km›fl olmas› ise zorunludur, zaman içinde, rastlant›sal mutasyonlarla, kademe kademe evrimleflmesi mümkün de¤ildir.
Kimi zaman da kandaki hemoglobin genellikle d›fl etkilerle oluflan karbonmonoksite ba¤lan›r. Karbonmonoksit zehirlenmesi ad› verilen olay iflte budur. Hava gaz›, kömür gaz› veya egzozdan ç›kan gazlar›n havaya karbonmonoksit olarak
kar›flmas›n›n ard›ndan vücuda al›nan bu gaz kandaki hemoglobine ba¤lan›r. Böylece hemoglobine ba¤l› veya ba¤lanacak
olan oksijenin yerine geçer. Hemoglobinin karbonmonoksite
ilgisi ise oksijene olan ilgisinden daha fazlad›r. Hemoglobin
karbonmonoksite 500 kez daha s›k› ba¤lan›r ve bu durum oksijen eksikli¤inden ölüme neden olabilir.28
Hemoglobinin ‹çindeki Demir Mucizesi
Hemoglobinde bulunan ve oksijenin tafl›nmas› iflleminde büyük bir pay› olan demir, Allah'›n yaratt›¤› büyük
mucizelerden bir tanesidir. Çeflitli yollarla vücuda ve
Adnan
Oktar
56
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
do¤ruca ince ba¤›rsa¤a al›nan demir bir globin proteinine
ba¤lanarak kan plazmas›na do¤ru hareket eder. Burada demiri tafl›yan moleküle "apotransferrin" ad› verilir. Demir globin
molekülüne serbest olarak ba¤lanm›flt›r ve vücudun herhangi
bir yerinde, herhangi bir dokunun hücrelerinde serbest kalabilir. Demirin hücreler taraf›ndan al›m›n›n kontrolü büyük ölçüde demir tafl›yan molekül olan apotransferrine aittir. Apotransferrin, kanda sadece demiri tafl›makla kalmaz, ayn› zamanda hücre içine girerek bu molekülü gerekli bölgeye b›rak›r. Vücut demire doymufl duruma geldikten sonra, karaci¤er
daha az miktarlarda apotransferrin üretmektedir. Bir baflka
deyiflle, karaci¤er vücudun ihtiyac›n› belirler ve ihtiyaca göre
bir üretim yapar. Böylece vücut içinde demirin tafl›nma ifllemi
azal›r.29
Bu durumda vücut içinde oldukça düzenli bir haberleflme
sisteminin oldu¤una bir kez daha flahit oluruz. Demirin vücutta fazla miktarda yay›lmas› son derece ciddi rahats›zl›klar›
da beraberinde getirecektir. Ancak Allah'›n bir nimet olarak
yaratt›¤› söz konusu kontrol mekanizmas› ile üretimin hangi
miktarda yap›lmas› gerekti¤i adeta bellidir. Her an vücutta bu
hassas ölçüm yap›l›r ve yaklafl›k 100 trilyon hücrenin her birinin hangi miktarda demire ihtiyac› oldu¤u belirlenir. ‹htiyaca
göre yap›lan üretim ayn› zamanda bir nevi tasarruftur.
Demirin vücuttaki emilim h›z› oldukça yavaflt›r. Maksimum h›z, günde ancak birkaç miligramd›r. Bu demektir ki, besinlerle afl›r› miktarda demir al›nsa bile bunun yaln›zca az bir
bölümü vücutta kullan›lacakt›r.
Ancak geri kalan miktar israf edilmez. Kanda dolaflan
demire art›k vücudun ihtiyac› yoksa, bu durumda fazla demir iyonlar› daha sonra kullan›lmak üzere sak-
Adnan
Oktar
58
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
lan›r. Vücuttaki bütün hücreler, özellikle karaci¤er hücreleri,
adeta daha sonra kullan›laca¤›n› bilircesine, söz konusu fazla
demiri kendi içlerinde depo ederler. Böyle bir depolama iflleminden hücrelerin haberdar olmas› ise son derece önemlidir.
Hiçbir hücre, kendisine gelen demiri bafl›bofl ve kontrolsüz
olarak kullanmaz. Hiçbir hücre, di¤erlerinden farkl› bir karar
vererek demir iyonlar›n› bir kenara atmaz. Ellerinde çok de-
Vücuda al›nan demirin oldukça az bir miktar› kullan›l›r. Ancak vücut için son
derece önemli olan bu özel malzemenin geri kalan› hiçbir zaman israf edilmez. Vücuttaki fazla demir iyonlar›, sonra kullan›lmas› gerekti¤i bilinircesine,
vücuttaki baz› hücreler taraf›ndan depo edilir. Depo görevi yapan bu hücrelerden biri de karaci¤er hücresidir. Karaci¤er hücreleri adeta bir fabrikan›n
depolama bölümü gibi çal›flarak vücuttaki fazla demiri ileride kullan›lmak
üzere depolarlar.
KARAC‹⁄ER HÜCRES‹
safra
kesesi
yolu
karaci¤er
arterinin
kolu
kap›
toplardamar›n›n
kolu
merkezi
toplardamar
Harun
Yahya
karaci¤er
toplardamar›
59
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
¤erli bir hazine saklad›klar›n›n fark›nda gibi hareket ederler.
Bu gerçek bize gösterir ki, hücreler içinde kusursuz bir planlama vard›r. Söz konusu bu plan, sürekli olarak kontrol alt›nda
tutulmaktad›r. Aç›kt›r ki, bu plan ve kontrol, herfleyi idare
edip ayakta tutan, Kaim olan Allah'a aittir. Bu harika sistemdeki kusursuzlu¤un sebebi budur.
Allah'›n Zat›n› görmemiz kuflkusuz ki mümkün de¤ildir.
Ancak ak›ll› ve vicdanl› bir insan, çevresindeki bu gibi
yarat›l›fl örneklerine bakarak Allah'›n mutlak ve Yüce varl›¤›n› hemen görüp anlayabilir. Allah'›n mutlak varl›¤›na iliflkin
delliler, tüm aç›kl›¤›yla gözler önündedir. Rabbimiz, Kendi üstün sanat›n› bir ayette flu flekilde tarif eder:
Adnan
Oktar
60
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
O Allah ki, Yaratan'd›r, (en güzel bir biçimde) kusursuzca
var edendir, 'flekil ve suret' verendir. En güzel isimler
O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar›n tümü O'nu tesbih
etmektedir. O, Aziz, Hakim'dir. (Haflr Suresi, 24)
Darwinistlere Meydan Okuyan
Mucize Molekül
Darwinizm, canl›lar›n iki do¤al mekanizma ile ortaya ç›kt›klar›n› ve gelifltiklerini öne sürer: Do¤al seleksiyon ve mutasyon. Gerçekte bu iki mekanizman›n hiçbir flekilde yeni bir
canl› var etmesi ya da bir canl›ya bir özellik katmas› mümkün
de¤ildir. (Bkz. Harun Yahya, Hayat›n Gerçek Kökeni, 2003) Ancak
yine de Darwinist kaynaklarda tüm canl›lar, bu iki kör mekanizman›n eseri olarak anlat›l›r. Oysa biraz dikkatli bak›ld›¤›nda, bu anlat›mlarda, söz konusu mekanizmalar›n neleri baflard›klar› hakk›nda en ufak bir bilgi yoktur.
‹flte bu nedenle, okudu¤unuz veya izledi¤iniz her evrimci
yay›n, spekülatiftir. Örne¤in bir deniz canl›s›n›n çeflitli mutasyonlarla kara canl›s› olmaya bafllad›¤›n› anlatan bir belgeseldeki ya da bir makaledeki uzun cümleler, bilimsel terimlerle
donat›lm›fl olabilir. Ancak, "sözde mutasyonlar›n nerede, ne
sebeple meydana geldi¤i, canl›da ne tip etkilere ve de¤iflimlere sebep oldu¤u, hangi aflamalarla gerçekleflti¤i" gibi as›l olarak aç›klanmas› gereken detaylar› evrimcilerin izahlar›nda bulabilmeniz mümkün de¤ildir. Çünkü evrimciler bu hayali aflamalar› aç›klamaya teflebbüs ederlerse, asl›nda evrim diye bir
sürecin olmad›¤›n› itiraf etmek zorunda kalacaklar›n›n bilincindedirler.
Hemoglobin için yap›lan evrimci aç›klamalar da
Harun
Yahya
61
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
bu flekildedir. Hemoglobin gibi bir mucize molekülün hayali
evrimi hakk›nda, spekülasyon d›fl›nda bilimsel de¤eri olan tek
bir aç›klamaya bile rastlayamazs›n›z.
Hemoglobin, hem kompleks yap›s›, hem de farkl› canl›larda sergilenen farkl› formlar›yla, evrimciler için ciddi bir zorluk oluflturmaktad›r. Evrimci genetikçi Gordon Rattray Taylor,
Great Evolution Mystery adl› kitab›nda bu durumu flu flekilde
itiraf etmektedir:
"Hemoglobin, pek çok farkl› filumda görünerek, evrim hikayesinde
gelifligüzel flekilde ortaya ç›kmaktad›r. Paramecium ad› verilen baz›
türlerde (hemen her biyoloji dersinde ö¤retilen son derece basit tek
hücreli canl›) bulunur. Kurtçuklarda, yumuflakçalarda, böceklerde
ve hatta baklagillerin köklerinde vard›r. Bütün bu farkl› canl›lar›n
nas›l tümünde bulundu¤u ise oldukça aç›klamas›zd›r. Tek bir fley
aç›k gibi görünmektedir; her seferinde, tamamen birbirinden ba¤›ms›z flekilde, bu molekül tekrar tekrar karfl›m›za ç›kmaktad›r. "30
Bir evrimci olmas›na ra¤men Gordon Rattray Taylor'›n
aç›kça kabul etmek zorunda kald›¤› bu gerçek son derece
önemlidir. Hemoglobinin, birbirinden farkl› canl›larda farkl›
flekillerde bulunmas› ve bu farkl› yap›lar›n hayali evrimsel flemalardan birine oturmamas›, bu önemli molekülün her canl›
grubu için ayr› ve özel olarak yarat›lm›fl oldu¤u gerçe¤ini
aç›kça göstermektedir. Taylor'un "birbirinden ba¤›ms›z flekilde ortaya ç›k›fl" olarak nitelendirmeyi tercih etti¤i gerçek, "yarat›l›fl gerçe¤i"dir.
Ayn› gerçe¤i biyokimya profesörü Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis (Evrim: Kriz ‹çinde Bir Teori) isimli kitab›nda flu flekilde aç›klamaktad›r:
"Moleküler seviyede; bal›k, amfibiyen, sürüngen ve memeli s›ralamas›ndan oluflan geleneksel evrim serisinin en küçük bir
Adnan
Oktar
62
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
izi bile yoktur. Hayret verici olan ise insan, hemoglobini yönünden,
bal›ktan daha çok lamprey'e (y›lan bal›¤› fleklinde bir su hayvan›)
daha yak›nd›r. "31
Dahas›, hemoglobinin kompleks yap›s›, di¤er tüm kompleks organizmalarda oldu¤u gibi, rastgele herhangi bir mutasyona izin vermeyecek derecede hassast›r. Hemoglobin proteinini meydana getiren amino asit dizilimi, sahip oldu¤u özel
dizilimi yitirdi¤i anda ifle yaramaz bir amino asit y›¤›n›ndan
hemoglobin molekülü
Hemoglobinin kompleks yap›s›, di¤er tüm kompleks organizmalarda
oldu¤u gibi, rastgele oluflan herhangi bir mutasyona izin vermeyecek
derecede hassast›r. Yap›s›nda meydana gelebilecek herhangi bir rastgele kimyasal etki, bu de¤erli proteini bir anda ifle yaramaz bir amino asit y›¤›n›na dönüfltürebilir.
hemoglobin molekülünün amino asit dizilimi
amino asit 1
amino asit 2
amino asit 4
amino asit 3
amino asit 5
amino asit 6
Harun
Yahya
63
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
baflka bir fley olmayacakt›r. Bu molekülün kendisi için belirlenmifl özel amino asit dizilimine tesadüfen sahip olabilmesi
ancak 10950'de 1 ihtimaldir. Yani imkans›zd›r.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (Massachusetts
Institude of Technology – MIT) Murray Eden'in konu ile ilgili
yorumlar› flöyledir:
"Hemoglobin iki zincirden oluflur; alfa ve beta. Alfay› betaya çevirmek için en az 120 mutasyon gerekmektedir. Bu de¤iflikliklerden en
az 34'ü, 2 veya 3 nükleotid aras›nda yer de¤ifltirmelerin gerçekleflmesini gerektirir. Ancak, e¤er mutasyon s›ras›nda tek bir amino asit
de¤iflikli¤i meydana gelirse, sonuç kan›n bozulmaya u¤ramas›d›r ve organizma ölür!"32
alfa zinciri
beta zinciri
E¤er hemoglobini oluflturan amino asitlerden rastgele bir tanesini ç›kar›r ve-
alfa zinciri
beta zinciri
hem
Hemoglobini oluflturan alfa ve
beta zincirlerini birbirlerine
dönüfltürmek için en az 120
mutasyon gerekmektedir. Ancak bu mutasyonlar s›ras›nda
tek bir amino asit de¤iflikli¤i,
kan hücrelerinin bozulmas›na
sebep olabilmektedir. Orak
hücre anemisi hastal›¤›n›n
nedeni meydana
gelen tek bir mutasyondur.
Adnan
Oktar
64
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
ya bu amino asitlerden rastgele iki tanesinin yerini birbirleri
ile de¤ifltirirseniz, bu durumda protein bozulmaya u¤rayabilir veya tüm ifllevini kaybedebilir. Buna en iyi örnek, daha önce inceledi¤imiz orak hücre anemisi hastal›¤›d›r. Orak hücre
anemisi oluflmas› için tek sebep, hemoglobin dizilimini oluflturan sadece iki amino asitin birbirleri ile yer de¤ifltirmesidir.
Son derece ciddi rahats›zl›klara sebep olan ve henüz tedavisi
bulunmayan bu hastal›k, hemoglobini oluflturan 287 amino
asit aras›ndan sadece iki tanesinin farkl› yerde bulunmas› ile
kendisini gösterir. Nobel Ödülü sahibi biyoloji profesörü George Wald, konu ile ilgili olarak flunlar› söylemektedir:
"Herhangi bir türdeki TEK B‹R mutasyonal de¤ifliklik hemoglobinin düzgün çal›flmamas›na neden olur. Örne¤in, hemoglobindeki
287 amino asitten tek bir tanesinin de¤iflikli¤e u¤ramas› orak hücre
anemisine neden olmaktad›r. Bu hastal›kta glutamik asit ünitesi,
valin ünitesi ile yer de¤ifltirmifltir – ve sonuç: Bu hastal›¤a yakalananlar›n %25'i ölmektedir. "33
Darwinistler, evrimi güçlü bilimsel kan›tlara sahip bir teori, hatta bir "gerçek" gibi göstermek çabas›ndad›rlar. Oysa
Allah'›n benzersiz bir flekilde yaratt›¤› tek bir hemoglobin molekülü bile, sahip oldu¤u komplekslik ve canl›lar aras›nda hayali "evrim a¤ac›"na meydan okuyan da¤›l›m› ile, teoriyi ç›kmaza sokmaya yeterlidir.
Kaslar›n Oksijen Kayna¤›: Miyoglobin
Vücutta kaslara oksijen tafl›ma görevini üstlenen miyoglobin ad›nda bir baflka molekül daha vard›r. Bu molekül hemoglobine çok benzer, fakat özelli¤i, hemoglobinden
farkl› olarak tek bir oksijen atomu tafl›yabilmesidir.
Harun
Yahya
65
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Miyoglobin kaslar için yarat›lm›fl özel bir moleküldür. Çünkü
kaslar›n oksijene olan ihtiyac›, azar azar ve belirli miktardad›r.
Miyoglobin, dört de¤il sadece bir tane oksijen atomu tafl›yarak, kaslar›n gereksinimlerine cevap verir. Ancak vücuttaki di¤er hücreler için böyle bir durum söz konusu de¤ildir. Kan›n,
di¤er dokulara, hemen her saniye bol miktarda oksijeni tafl›mas› flartt›r. Dokulardaki bu gereksinim, hemoglobinin dört
oksijen molekülüne ba¤lanabilmesi ile karfl›lanm›flt›r.
E¤er söz konusu görev da¤›l›m› tersine dönseydi, miyoglobin vücuda yeterli oksijeni da¤›tamayacak, hemoglobin de
kaslara fazla oksijen vererek onlar›n yanmalar›na neden olacakt›. Ama ne hemoglobin ne de miyoglobin oksijeni vücutta
farkl› bir yere tafl›mazlar. Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah'›n
emriyle hareket eden bu moleküller görevlerini eksiksiz olarak yerine getirirler. Bir ayette flöyle bildirilir:
Peki onlar, Allah'›n dininden baflka bir din mi ar›yorlar?
Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese deO'na teslim olmufltur ve O'na döndürülmektedirler. (Al-i
‹mran Suresi, 83)
Miyoglobin-Hemoglobin ile ‹lgili
Evrim ‹ddialar›n›n As›ls›zl›¤›
Benzer görevler üstlenen hemoglobin ve miyoglobin molekülleri, benzer moleküler özelliklere sahiptirler. Sahip olduklar› hem gruplar› birbirlerinden hiçbir fark göstermez ve
sahip olduklar› dört zincir de ayn› flekilde katlan›r. Bu benzerli¤i evrimciler kendi teorileri için bir delil olarak kabul etmifl ve 1959 y›l›nda bu iki molekülü sözde "akraba"
ilan etmifllerdir.
Adnan
Oktar
66
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Do¤ada, pek çok yap› moleküler olarak benzerdir. Birbirlerinden tek bir atom ile ayr›lan iki molekül, birbirinden tamamen farkl› iki yap›y› oluflturabilirler. Hatta atomlar›n›n ayn›
ancak birbirlerine ba¤lan›fl biçimlerinin farkl› olmas› bile iki
molekülden bir tanesini lezzetli bir yiyecek di¤eriniyse bir
a¤aç dal› haline getirebilmektedir. Hemoglobin ve miyoglobin
de ayn› özelliklerle karfl›m›za ç›kan iki farkl› moleküldür. Birbirlerine benzer moleküler yap›lar› oldu¤u do¤rudur. Ancak
buradan yola ç›karak hemoglobinin miyoglobinden evrimleflti¤i iddias›n› ortaya atmak ak›l d›fl›d›r. Her evrimci iddiada oldu¤u gibi bu iddia da, herhangi bir bilimsel delille desteklenmemektedir.
miyoglobin
hemoglobin
Kaslar, vücudun di¤er hücrelerinden daha az oksijene ihtiyaç
duyarlar. Bu nedenle, kaslara oksijen da¤›t›m›n› yapmak üze re farkl› bir molekül yarat›lm›flt›r. Hemoglobin tafl›d›¤› 4
oksijen ile dokular›n gereksinimini karfl›larken, miyoglomiyoglobin, tafl›d›¤› tek oksijen atomu ile kaslara hayat verir. Bu
özel tasar›m Allah'›n kusursuz yaratmas›d›r.
67
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Evrimcilerin bu konudaki iddialar› miyoglobin molekülünün zaman içinde u¤rad›¤› mutasyonlar sonucunda de¤iflip
"geliflerek" hemoglobine dönüfltü¤ü yönündedir. Ancak hemoglobin de, miyoglobin de son derece kompleks yap›lar›
olan ve oldukça kompleks kimyasal ifller gerçeklefltiren iki
özel moleküldür. Bu moleküller üzerinde herhangi bir mutasyon etkisi, en küçük bir de¤ifliklik, yap›n›n tamamen bozulmas›na yol açacak kadar etkilidir. Miyoglobin molekülünün dizilimi öylesine hassast›r ki, rastgele mutasyonlar bir yana, dizilime yap›lan kontrollü bir müdahale bile, molekülü ifllevsiz b›rakabilir. Dahas›, evrimcilerin iddialar›n› kan›tlayabilmek için,
miyoglobin ile hemoglobin aras›ndaki
her geçifl aflamas›n›n fonksiyonel
Miyoglobin molekülünün dizilimi tek bir
oksijen atomunu da¤›tabilecek flekilde tasarlanm›fl özel
bir dizilimdir.
Bu dizilime
yap›lacak rastgele bir müdahale bu özel
yap›y› bozacak
ve molekülün ifllevsiz kalmas›na neden olacakt›r.
balina sperm
miyoglobini
Adnan
Oktar
68
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
(ve dahas› bir önceki aflamadan daha yararl›) olmas› gereklidir. Oysa böyle bir "ara form" tarif edilememektedir.
Bütün bunlar›n yan› s›ra, hemoglobini miyoglobinin geliflmifl hali olarak tan›mlamak da son derece yanl›fl ve yan›lt›c›d›r. Miyoglobin, kaslar› beslemek için, tek bir oksijen molekülü tafl›mak üzere yarat›lm›fl özel bir moleküldür. Hemoglobinden farkl› olarak böyle bir yap›ya sahip olmas› ve kaslar› yanmaktan kurtarmas›, onun yarat›lm›fl oldu¤unun aç›k delillerindendir. Daha önce de belirtti¤imiz gibi, kaslara, vücuttaki
di¤er hücrelerden farkl› miktarda oksijen aktar›m›, vücuttaki
yarat›l›fl örneklerinden bir tanesini oluflturmaktad›r.
Bu iddia ile ilgili olarak bir baflka önemli boflluk, evrimcilerin hemoglobini oluflturdu¤unu iddia ettikleri miyoglobinin
kökenini henüz aç›klayamam›fl olmalar›d›r.
Alyuvarlar ‹htiyaç Belirliyor
Alyuvarlar, adeta yapt›klar› iflin öneminin fark›ndad›rlar.
Bu nedenle sürekli olarak vücut içinde devriye gezer, ihtiyaç
tespit eder ve ola¤anüstü bir durumla karfl› karfl›ya kald›klar›nda da tedbir al›rlar. Örne¤in, oksijeni b›rakma iflini, çok çal›flan ve oksijene acil gereksinimi olan bir dokunun yan›ndan
geçerken yaparlar. Burada gerekli olan oksijeni dokuya iletir,
vücudun temel besini olan flekerin yak›lmas›ndan dolay› a盤a ç›kan karbondioksiti al›r, onu akci¤ere tafl›r, orada b›rak›r
ve yeniden kendilerine oksijen ba¤larlar.
Yap›lan bu al›flveriflte, daha önce detaylar›n› aç›klad›¤›m›z
çok hassas bir denge vard›r. Alyuvar hücreleri nerede oksijen gereksinimi varsa mutlaka oraya do¤ru hareket
ederler. Ayn› zamanda vücutta alyuvar hücresine ih-
Harun
Yahya
69
Adnan
Oktar
70
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
tiyaç olup olmad›¤›na da denetim yaparak karar verirler. Bu
denetimin önemi ise çok büyüktür. Hücrelerinizin ve vücudunuzdaki yap›lar›n oksijensiz kalarak ölmesi, yap›lan bu titiz
denetim nedeniyle önlenmifl olur.
Yüksekçe bir da¤a t›rman›rken vücudunuzda meydana
gelen de¤ifliklikler de bu titiz denetimin bir sonucudur. Vücutta de¤ifliklikler meydana gelmesinin nedeni, yükseklik artt›kça eskisi gibi rahat oksijen bulam›yor oluflunuzdur. Atmosferdeki %21'lik oksijen, yer çekiminin etkisiyle alt tabakalarda
daha yo¤undur. Siz, daha az yo¤un atmosfer ile karfl›laflt›¤›n›zda bu ortama ilk baflta uyum sa¤layamazs›n›z. Gitgide halsizleflir, yürüyemez, bitkin düfler, hatta bay›labilirsiniz. Çünkü
bedeninizde art›k, sa¤l›kl› yaflam›n›z› devam ettirebilmek için
yeterli oksijen yoktur. Ancak bu sorun, Allah'›n insan bedenine verdi¤i baz› destek özellikler sayesinde çözülür.
Öncelikle bu farkl› ortamda, vücut alarma geçer. Vücudun
ilk önlemi, kritik dokular›n, özellikle beynin, düzenli bir flekilde çal›flmas› için yeteri kadar oksijen al›p almad›¤›n› kontrol
etmektir. Beyin, vücudun ald›¤› oksijenin %20'sini kulland›¤›ndan, bedenin bafll›ca korunmas› gereken bölgesidir. Solunum ve kalp damarlar›n› meydana getiren sistem tamamen bu
görevi yerine getirecek flekilde yarat›lm›flt›r. Kalbin yak›nlar›ndaki kan damarlar›ndan birço¤u, oksijen bas›nc›ndaki düflmelere karfl› çok hassas biyolojik terazilerle donat›lm›flt›r. ‹leride detaylar›n› belirtece¤imiz bu konu, Allah'›n herfleyi büyük bir denge ile yaratt›¤› gerçe¤inin büyük bir delilidir. Sinir
hücreleriyle uyar›lan akci¤er kaslar› faaliyetlerini h›zland›r›r
ve daha fazla havan›n akci¤erlere gitmesi için soluk al›p
verme oran›n› art›r›rlar. Yüksek bir ortama ilk ç›kt›¤›n›zda nefes nefese kalman›z›n nedeni budur. Bu s›-
Harun
Yahya
71
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
rada kendine has kimyevi sayaçlarla donat›lm›fl olan beyin,
oksijen bak›m›ndan zengin olan kan›n vücut dokular›na daha
çabuk ulaflmas› için kalbe daha güçlü ve h›zl› atmas› yönünde
mesajlar gönderir.
Bütün bunlar geçici tedbirlerdir. E¤er bunlar al›nmasayd›,
metabolizmadaki bu de¤iflikli¤e uzun süre dayanabilmeniz
mümkün olmaz, oldukça yorgun düflerdiniz. As›l kal›c› tedbir
ise bütün bu olanlar sonras›nda arka planda gerçekleflecektir.
Düflük yo¤unluklu havada oksijen de azd›r. Bu s›n›rl› oksijeni yakalamak için ekstra alyuvar üretme ifllemi çok k›sa bir süre içinde bafllar. Da¤›n yüksek yamaçlar›na ç›k›p, nefesinizin s›k›flt›¤›n› hissetti¤iniz hatta bay›lmak üzere oldu¤unuz bu rahats›zl›k döneminden yaklafl›k birkaç saat sonra, vücut yeni ortam
için kal›c› bir tedbir al›nmas› gerekti¤ine karar verir. Bu karar
üzerine, böbrek ve k›smen karaci¤er taraf›ndan "eritropoietin"
ad›nda bir hormon salg›lanmaya bafllar. Bu hormon kemik ili¤ine daha fazla alyuvar üretilmesi yönünde mesajlar gönderir. 3
ila 5 gün içinde "destek kuvvetleri" denebilecek yeni alyuvarlar
kan›n içine da¤›l›rlar. 15. günden sonra eritropoitein üretimi
azalacakt›r. Çünkü art›k vücut bulundu¤u ortama uyum göstermifl, bedenin alarm durumu sona ermifltir.34
Bu uyum gerçekten de hayranl›k uyand›r›c›d›r. Deniz seviyesi ile 1800 m yükseklik aras›nda yaflayanlar›n bir damla
kan›nda yaklafl›k 5 milyon alyuvar hücresi bulunurken, daha
yüksek yerlerde örne¤in 4200 m yükseklikte yaflayan insanlar›n bir damla kan›nda yaklafl›k 7 milyon alyuvar hücresi
bulunur.
Yüksekli¤e göre üretilen alyuvarlar›n yap›s› da de¤iflir. Yükseklere ç›k›ld›kça, bedende bulunan alyuvar
hücreleri de çeflitli kimyasal de¤iflimlere u¤rarlar.
Adnan
Oktar
72
Harun
Yahya
73
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Meydana gelen bu kimyasal de¤iflim ile, bu yeni ortamda alyuvar hücreleri normalden daha çok hemoglobin tafl›rlar.
Dahas›, alyuvarlardaki hemoglobin, yüksekli¤e ba¤l› olarak
daha çabuk oksijen yükleyip boflaltacak flekilde yeni bir
yap›da üretilmeye bafllan›r. Di¤er organ ve dokular da bu
ak›lc› tedbirlere uyum sa¤lar. Kaslara tafl›nan oksijen miktar›n›
Yükseklere ç›k›ld›kça, örne¤in 4.200 m. yükseklikte, bir
damla kanda 7 milyon alyuvar hücresi bulunur. Bu, normale oranla daha fazlad›r. Kandaki alyuvar fazlal›¤›, oksijen oran› az olan bölgelerde insan›n yaflam›n› devam ettirebilmesi için al›nm›fl önemli bir tedbirdir.
Adnan
Oktar
74
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
mümkün oldu¤unca azaltabilmek için, kaslar›n boyutlar›nda
fark edilir derecede küçülme meydana gelir. Bu kusursuz sistem sayesinde de hafif bir bafl a¤r›s› fleklindeki ilk tecrübenizden sonra 15-20 gün içinde yeni flartlara uyum sa¤lars›n›z.
Kalp at›fllar›n›z art›k normale dönmüfltür ve kendinizi rahat
hissetmeniz için derin derin nefes alman›za gerek kalmaz.35
Deniz seviyesi ile 1.800 m. yükseklik aras›nda yaflayan kiflilerin bir damla kan›nda 5 milyon alyuvar
hücresi bulunur. Oksijen oran›n›n bol oldu¤u bu bölgelerde söz konusu oran, bir insan›n normal vücut
fonksiyonlar›n› yerine getirmesi için yeterlidir.
Harun
Yahya
75
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Bu muazzam kontrolü elinde bulunduran insan›n kendisi
midir? Oksijen yetersizli¤ine karfl› koyamayarak bayg›nl›k
aflamas›na gelen birçok insan›n, kendi bedenindeki bu mükemmel kurtar›c›lardan haberi bile yoktur. O halde, bu kontrolü sa¤layan kimdir? Bu hassas sistemin kurucusu, Darwinistlerin öne sürdü¤ü gibi, rastgele bir zamanda rastgele bir
flekilde meydana gelen mutasyonlar olabilir mi? Sistem o kadar mükemmel bir donan›ma sahiptir ve o kadar ak›ll› hareket
eder ki, akl›n› kullanan her insan burada kusursuz bir yarat›l›fl›n var oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r. Üretim yapan organlar, tedbir alan dokular, beyni korumaya çal›flan kalp ve
damarlar, enzim üretimi emrini veren uyar›c›lar, enzimi üreten böbrek ve karaci¤er, birbirleriyle müthifl bir koordinasyon
içinde sürekli hareket halinde olan hücreler, tüm bunlar›n saBeyin vücudun ald›¤› oksijenin ortalama %20'sini kullanmaktad›r. Vücutta oksijen eksikli¤i baflgösterdi¤inde ise korunmas› gereken ilk yer, beyindir. Kalp ve solunum sistemi bu özel organ› korumak üzere özel olarak tasarlanm›fl çeflitli donan›mlara sahiptir. Beden içine al›nan oksijeni çeflitli önlemlerle ilk planda beyne gönderirler.
Adnan
Oktar
76
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
hip oldu¤u her protein, her enzim, her molekül, her atom ola¤anüstüdür. Beden içinde hiçbir kar›fl›kl›k yoktur.
Bütün bu ola¤anüstülük, Allah'›n eflsiz ve kusursuz sanat›d›r. O, herfleyi yaratm›flt›r, her yere ve herfleye Hakim'dir.
Yeryüzündeki bütün varl›klar, bu varl›klar›n içindeki sistemler O'nun bilgisi ve kontrolü alt›ndad›r. O; gözeten, yöneten,
bütün yarat›lm›fllar› düzenle ve dengeyle idare eden ve birbirine yard›mc› k›lan, Müdebbir olan Allah't›r. Yeryüzündeki
her eser O'nun tecellisidir ve O'na itaat eder. Çünkü Allah kainat›n gerçek sahibidir. Yarat›l›fl› O'na ait oldu¤u gibi yönetimi
de sadece O'na aittir. Allah ayetlerinde bu önemli gerçe¤i flu
flekilde bildirir:
‹flte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan baflka ‹lah yoktur.
Herfleyin Yarat›c›s›'d›r, öyleyse O'na kulluk edin. O, herfleyin üstünde bir Vekil'dir. Gözler O'nu idrak edemez; O ise
bütün gözleri idrak eder. O, Latif oland›r, haberdar oland›r.
(Enam Suresi, 102-103)
Ömrü Tükenen Alyuvarlar
Kan s›v›s› içindeki serüvenleri 120. güne yaklafl›rken, alyuvarlar›n yaflam sistemleri giderek daha az aktif duruma gelir.
Hücreler yaflland›kça giderek daha hassaslaflmaya bafllarlar.
Alyuvar›n hassaslaflan zar› dolafl›m›n s›k›fl›k noktalar›ndan
geçerken y›rt›labilir. Özellikle 3 mikrometre çap›ndaki k›rm›z›
dalak pulpas›ndan geçerken 8 mikrometre çap›ndaki alyuvarlar parçalan›rlar. Bu s›k›flmalar sonucunda dala¤›n pulpas›nda
çok miktarda alyuvar parçalar› bulunur. (Vücuttan herhangi bir sebeple dalak al›nd›¤›nda, söz konusu parçalanma yaflanmayaca¤›ndan, kandaki anormal ve yafll› hücrelerin say›s› da artar.)
Harun
Yahya
77
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Yaflam› sona eren alyuvarlar, vücudun birçok bölgesinde,
özellikle karaci¤er, dalak ve kemik ili¤indeki makrofaj hücreleri taraf›ndan parçalan›rlar. Bu parçalanma s›ras›nda alyuvar
hücresinde bulunan hemoglobin serbest kal›r. Sonraki birkaç
saat içinde makrofajlar hemoglobinden demiri ay›klar ve bunu kanda tafl›yarak ya yeni alyuvar yap›m› için kemik ili¤ine
ya da daha sonra kullan›lmak üzere karaci¤er ve di¤er doku-
yaklafl›k 120 günlük döngü
amino
asitler
globin
demir
protein sentezi için
tekrar kullan›l›yor
Fe3+
transferrin
Fe3+
Fe3+
Fe3+
hem
bilirubin
biliverdin
alyuvar
ölümü ve
fagositoz
karaci¤er
bilirubin
+
globin
+
Vitamin B12
+
eritropoietin
ince ba¤›rsak
böbrek
bilirubin
dalakta,
karaci¤erde
veya k›rm›z›
ilikte makrofaj
urobilinojen
bakteri
ANAHTAR:
Kanda
sterkobilin
kal›n ba¤›rsak
Safrada
feçes
Yaflam› sona eren alyuvarlar özellikle karaci¤er, dalak ve kemik ili¤indeki makrofaj hücreler taraf›ndan parçalan›rlar. Makrofajlar, hemoglobin içindeki demiri
ay›klar ve bunu demir depolar›na götürürler. Hemoglobin molekülünün
geri kalan› ise, safra pigmentine dönüfltürülür. Parçalanan hücrenin hiçbir parças› bofla gitmemifl, tekrar kullan›lmak üzere vücudun çeflitli
yerlerine gönderilmifltir.
Adnan
Oktar
78
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
lardaki demir depolar›na götürürler. Hemoglobin molekülünün geri kalan› ise makrofajlar taraf›ndan bir safra pigmentine dönüfltürülür. Sonuçta parçalanan hücrenin hiçbir parças›
bofla gitmeden vücudun çeflitli bölgeleri için tekrar kullan›lmak üzere depolan›r.36
Böyle bir depolama sistemine kim neden ihtiyaç duymufltur? Vücudu meydana getiren parçalar yaln›zca molekül ve
hücrelerdir. Bunlar, at›klar› yok etmeleri ve demir gibi vücut
için de¤erli maddeleri sonraki üretimler için saklamalar› gerekti¤ini nas›l ö¤renmifllerdir? Aralar›nda aç›kça bir planlama
vard›r. Alyuvarlar›n belli zamanlarda parçalanmalar› gerekti¤ine karar veren, parçalama görevini makrofajlara veren bir
‹rade oldu¤u aç›kt›r. ‹flte bu ‹rade, yaratt›¤› eserler vesilesiyle
bize Kendisi'ni tan›tan Rabbimiz Allah't›r. O'nu tan›mam›z›n
ve Yüceli¤ini anlamam›z›n bir yolu, yaratt›¤› varl›klardaki detaylar› düflünmektir. ‹nsan bedeninde inceledi¤imiz tüm bu
harikal›klar, bizi Allah'›n yaratm›fl oldu¤u gerçe¤inin kan›tlar›ndand›r.
Bedendeki söz konusu ifl bölümünde meydana gelebilecek
tek bir aksakl›k bile son derece ciddi rahats›zl›klara, hatta
ölümlere sebep olabilir. O halde bütün bunlar›n rastlant›ya dayal› mutasyonlar yoluyla, aflama aflama oluflmas› mümkün
olabilir mi? Elbette ki böyle bir fley mümkün de¤ildir. Demirin
dönüflümünü sa¤layan enzimler eksik olsa, vücutta demir eksikli¤i meydana gelecektir. Alyuvarlar›n üretimini sa¤layan
hormonlar görevini yapmasa, kandaki alyuvar miktar› gitgide
azalacakt›r. Bunun gibi daha pek çok sistem, birbiriyle büyük
bir koordinasyon içinde çal›flmak zorundad›r. Dolay›s›yla, sistemin kusursuz olarak iflleyebilmesi için bütün
parçalar›n eksiksiz olarak birarada olmas› flartt›r. Ve
Harun
Yahya
79
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
bedenimizde, bir sistemin ifllemesi için gereken tüm parçalar
eksiksiz olarak biraradad›r. ‹flte bu, Allah'›n Kendi kudretini
bizlere tan›tt›¤› mucizelerden sadece bir tanesidir.
Dolay›s›yla Darwinistlerin, canl›lar›n çeflitli aflamalarla ve
tesadüfi olaylarla meydana geldi¤i yönündeki saçma iddialar›, her konuda oldu¤u gibi bu konuda da desteksiz kalm›flt›r.
Vücut hücrelerine hayat tafl›yan bir alyuvar›n; kendisini üreten kemik ili¤i, kendisini parçalayan makrofajlar, içine yerleflen hemogbolin, oksijeni tafl›yan demir, içinde dolaflt›¤› kan
s›v›s›, kendisini bütün hücrelere tafl›yan kan damarlar›, hareketini, ço¤almas›n›, azalmas›n› sa¤layan say›s›z enzim ve hormon ve elbette yolculu¤unun bafllang›ç noktas› olan kalp ile
beraber var olmas› gerekmektedir. Bu parçalardan yaln›zca bir
tanesinin eksik olmas› alyuvar› kendi bafl›na, hiçbir ifle yaramayan bir hücre y›¤›n› haline getirecektir. Bu durumda, kuflkusuz bu mükemmel sistemin iflleyifli için tesadüflerden veya
hayali bir evrim sürecinden bahsetmek mümkün de¤ildir.
Vücutta meydana gelen her ifllem, yap›lan her ifl bölümü,
harekete geçen her enzim, özenle yarat›lm›flt›r ve Allah'›n emrine tabidir. Gelmifl geçmifl her insanda bu böyle olmufltur ve
dünya üzerinde flu anda yaflamakta olan milyarlar›n da her birinde bu müthifl yarat›l›fl›n kan›tlar› her an hakimdir. Bu aç›k
gerçe¤e yarat›l›fl d›fl›nda aç›klamalar getirmeye çal›flmak, büyük bir ak›ls›zl›k ve sonuca ulaflmayacak bir çaba olacakt›r.
Çünkü Allah'›n kusursuz sanat› gözler önündedir. Kuran'da
bu gerçek flu flekilde bildirilir:
Allah, herfleyin Yarat›c›s›'d›r. O, herfley üzerinde Vekil'dir. Göklerin ve yerin anahtarlar› O'nundur.
Allah'›n ayetlerine (karfl›) inkar edenler ise; iflte onlar, hüsrana u¤rayanlard›r. (Zümer Suresi, 62-63)
Harun
Yahya
81
Yedi¤iniz lezzetli bir yemek, soludu¤unuz hava, içinde
bulundu¤unuz ortam, tokalaflt›¤›n›z insanlar sizinle ne kadar
fazla yabanc› maddeyi buluflturur fark›nda m›s›n›z? Kimi zaman içti¤iniz suda bile sizi hasta edebilecek mikroplar, ne zaman harekete geçece¤i belli olmayan tehlikeli virüsler vard›r.
Ancak gün içinde defalarca vücudunuza giren bu zararl› maddelerin varl›¤›n› anlamazs›n›z bile. Bunun nedeni size zararl›
fleyleri tespit edip yok etmekle özel olarak görevlendirilmifl
bir ordunun varl›¤›d›r. Allah'›n insanlar için büyük bir nimet
olarak yaratt›¤› ve dünyada efli benzeri olmayan bu üstün savunma ordusu, damarlar›n›z›n içinde sürekli olarak devriye
gezmektedir.
Akyuvarlar ya da di¤er ad› ile lökositler, beyaz kan hücreleridir. Normal flartlarda ortalama 1 mm3 kanda 6-10 bin aras›nda akyuvar bulunmaktad›r. Dolafl›m içinde ortalama 500
alyuvara karfl›l›k bir tek akyuvar bulunur. E¤er dolafl›mdaki
tüm akyuvarlar biraraya toplanabilseler, bir kahve fincan›n›
ancak doldurabilirler.37 Ancak vücutta bir enfeksiyon baflgösterdi¤inde akyuvarlar›n say›s› 1 mm3 kanda 30 bine kadar yükselebilmektedir.38
Bu hücreler savaflç› hücrelerdir. Vücuda giren
Adnan
Oktar
82
83
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
her türlü yabanc› maddeyi tan›r ve onlarla savafl›rlar. Bir k›sm› do¤rudan mikroplarla savafl›rken, bir k›sm› da yabanc›
molekülleri ve mikroplar› tan›yarak sistemi uyar›r.
Akyuvarlar kemik ili¤inde üretilir ve orada yaflarlar. Kemik ili¤inin üretim h›z› saniyede 1.2 milyon akyuvar hücresidir. Bu miktar bir ömür boyunca yar›m ton akyuvar anlam›na gelmektedir.39 Kemik ili¤i, adeta bir s›¤›nak veya bir
depodur akyuvarlar için. Kanda bir miktar akyuvar hücresi
haz›r bulunmaktad›r. Kemik ili¤indeki akyuvar hücreleri
ise, ancak bir tehlike durumu söz konusu oldu¤unda dolafl›ma kat›l›rlar. Onlar için kan, vücudun her yerine hareket
edebilecekleri eflsiz bir ulafl›m arac›d›r. Kan yolu ile vücuda
girmifl olan mikroplar yol boyunca yok edilir, dokulara s›zm›fl olanlar da akyuvarlar›n u¤rad›klar› dokular boyunca
ortadan kald›r›l›rlar.
Bir akyuvar›n kalpten bafla gidip gelmesi yaklafl›k 10 saniye, ayak baflparma¤›na yani vücudun kalpten en uzak bölgesine ulafl›p dönmesi ise yaklafl›k bir dakika sürer. Tek bir
akyuvar hücresinin bir gün içinde vücutta yapt›¤› tur ise,
1000'den fazlad›r.40 Akyuvarlar, çekirdekli ve renksiz hücrelerdir ancak çekirdekli olmalar›na ra¤men dolafl›ma kat›ld›ktan sonra bölünme yeteneklerini kaybederler. Amaçlar›
art›k bölünmek de¤il, savaflmakt›r. Dolafl›ma kat›lmalar›n›n
ard›ndan ömürleri kanda 3-4 saat, dokularda ise 3-4 gündür.41 Allah'›n, vücudu korumak için özel olarak yaratt›¤› bu
savaflç›lar 3-4 gün içinde, tehlike durumunu ortadan kald›r›rlar.
Ciddi enfeksiyon durumlar›nda akyuvarlar›n yaflam süresi genellikle birkaç saate kadar düfler. Çünkü bu hücreler h›zla hasar alan bölgeye ilerler, burada görev-
Adnan
Oktar
84
Harun
Yahya
85
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
lerini yerine getirir ve iflleri bitti¤inde son derece yorgun düflmüfl olduklar›ndan k›sa sürede ölürler. Ama bu s›rada enfeksiyonun ortadan kald›r›labilmesi için kemik ili¤inde üretim
devam etmektedir. Vücutta bir enfeksiyon durumu olmad›¤›nda da, akyuvarlar bafl›bofl de¤ildirler. Vücudu düflmanlardan korumasalar da yapacak çok önemli bir iflleri vard›r. Akyuvarlar, vücuttaki 100 trilyon hücrenin her birini günde birkaç defa kontrol edecek flekilde devriye gezerler. Bu devriye
s›ras›nda hastal›kl› ve yafllanm›fl hücreleri tespit edip yok
ederler. Hatta yafllanm›fl ve görev yapamayacak olan akyuvar
hücreleri de di¤er akyuvarlar taraf›ndan ortadan kald›r›l›r.
Akyuvar kavram›, asl›nda tek tip bir hücreyi temsil etmemektedir. Genel anlamda akyuvarlar› oluflturan hücreler, büyüklüklerine ve çekirdekli olup olmad›klar›na göre befle ayr›l›rlar. Bunlar; lenfositler (T ve B), monositler, nötrofiller, özonofiller ve bazofillerdir. Bu hücrelerin aralar›ndaki ifl da¤›l›m›
ise gerçek anlamda kusursuzdur.
Savunma Askerlerinin ‹fl Bölümü
Vücudun Gizli Koruyucusu Bazofiller
Birçok insan sistemin kusursuzlu¤unun bir gere¤i olarak
kanda p›ht› oluflumunun vücuda getirebilece¤i risklerden genelde habersiz yaflar. Oysa birazdan detaylar›na de¤inece¤imiz gibi kan›n p›ht›laflmas› ifllemi, benzersiz, kusursuz ve hayat kurtar›c› bir sistem olmas›n›n yan›nda, yanl›fl iflleyip vücut
içinde p›ht› oluflturdu¤u takdirde insan yaflam› için büyük bir
tehlike oluflturabilecek bir sistemdir.
Kan, d›flar›ya ç›k›p hava ile birleflti¤i anda p›ht›laflmaya bafllar. Bu, bizim hayat›m›z› kurtaran mükem-
Adnan
Oktar
86
Kan hücresinin
türü
Kandaki yaflam
süreleri
Fonksiyonlar›
Nötrofil
7 saat
ba¤›fl›kl›k savunmas›
Özonofil
8-12 gün
parazitlere karfl› savunma
birkaç saat ila
birkaç gün
enfeksiyonel savunma
3 gün
ba¤›fl›kl›k tetkiki
bellek hücreleri
y›llarca
yaflayabilir
antikor üretimi
Bazofil
Monosit
B Lenfosit
T Lenfosit
bellek hücreleri
y›llarca
yaflayabilir
hücresel savunma
Genel anlamda akyuvarlar ad›n› verdi¤imiz savunma hücreleri asl›nda farkl›
görevlere sahip çeflitli askerlerden oluflmufltur. Yukar›daki flemada görülen
mükemmel ifl bölümü ile her savunma hücresi, nerede hangi görevi yerine
getirmesi gerekti¤ini bilir. Allah'›n insanlar için bir nimet olarak yaratt›¤› bu
sistem sayesinde vücudun savunmas› son derece h›zl› ve etkili bir flekilde
gerçekleflmektedir.
87
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
mel bir sistemdir. Ancak kan, e¤er d›flar›da oldu¤u gibi gezdi¤i damarlar içinde de p›ht›lafl›rsa, iflte bu durum yaflam› çok
k›sa bir sürede sona erdirebilir. Bunun için küçücük bir kan
p›ht›s›n›n, kalbe giden damarlardan bir tanesini t›kamas› yeterlidir. ‹flte bu tehlike, bazofiller taraf›ndan ortadan kald›r›lmaktad›r.
Bazofiller kana "heparin" ad› verilen bir madde b›rak›rlar.
Bu özel madde, kan›n damarlar›n içinde iken p›ht›laflmas›n›
önler. Bir baflka deyiflle, vücutta meydana gelebilecek muhtemel bir tehlike, daha tehlike ortaya ç›kmadan al›nan bir önlem
ile giderilmektedir. ‹flte bu, insan vücudunu incelerken sürekli olarak karfl›laflt›¤›m›z önemli bir gerçektir. Tedbir, tehlike
baflgöstermeden önce al›nmaktad›r.
Heparin, kan› sadece p›ht›lardan de¤il damar› t›kayacak
baflka maddelerden de korur. Kandaki ya¤, bunun bir örne¤idir. Heparin maddesi, ya¤l› bir yemek yendikten sonra da faaliyet halindedir ve yap›lan bu temizlik yaflam›n devam› için
son derece önemlidir.42
Heparin, insan bedeninin her detay›nda ortaya ç›kan
yarat›l›fl›n bir baflka örne¤idir. Di¤er tüm organlar, dokular, moleküller yerinde olsa, ancak heparin olmasa, insan yaflam› süremeyecektir. Birçok insan›n tüm bu kompleks sistemden habersiz bir flekilde, rahatça yaflayabilmesi sistemin mükemmelli¤inden kaynaklanmaktad›r. Bu kadar kompleks, iç içe geçmifl, son
derece hassas dengelere dayal› bir sistemin Darwinizm'in iddia
etti¤i gibi kör tesadüflerin ürünü olmas› ise olanaks›zd›r. Yaflam
incelendikçe, evrimin gerçekleflmesi kesin olarak imkans›z bir
süreç oldu¤u tekrar tekrar ortaya ç›kmakta, yarat›l›fl delilleri de bütün aç›kl›¤› ile gözler önüne serilmektedir.
Adnan
Oktar
88
Harun
Yahya
89
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Parazit Avc›s› Eozinofiller
Bu akyuvar türünün düflmanlar› yakalama konusundaki
yetenekleri, vücudun dev savunucular› olan makrofajlar kadar geliflmifl de¤ildir. Ancak eozinofiller bir konuda ustad›rlar: Vücuda giren parazitleri hemen ortadan kald›r›rlar.
Parazitler, vücuttaki di¤er savunma hücreleri taraf›ndan
ele geçirilemeyecek kadar büyüktürler. Bu nedenle vücudun
savunma hücreleri, tüm mikroplara karfl› mükemmel bir savafl
verebilmelerine karfl›n parazitler üzerinde etkili de¤ildirler.
Ancak elbette bu insan bedeni için bir eksiklik de¤ildir. Eozinofillerin varl›¤›, parazitlerin ortadan kalkmas› için yeterlidir. Asl›nda parazitler, eozinofillerden de büyüktür. Buna ra¤men eozinofiller parazite tutunup onu öldürmeyi baflar›rlar.43
Kemik ili¤inde üretilmelerinin sonras›nda, ezonofiller dokulara do¤ru yolculuk ederler. Parazitler vücuda girdiklerinde, lenfosit ve nötrofiller, hemen ezonofilleri harekete geçirecek enzimler salg›larlar. Ezonofillerin parazitleri öldürme yöntemleri ise söz konusu yabanc› hücrenin içine toksik madde
salg›lama fleklindedir. Bu savunma hücreleri, bizleri oldukça
önemli tehlikelerden her saniye korumalar›na ra¤men, ezonofillerin yap›s› ve fonksiyonlar› hakk›nda bilinenler oldukça azd›r.44 Darwinistlerin geliflimini tesadüflere ba¤lamaya çal›flt›klar› bu mükemmel yap› henüz tam olarak çözülememifltir. Elde edilen her detay bu hücreleri Allah'›n kusursuz bir
yarat›l›flla var etti¤ini ortaya koymaktad›r.
Monosit ve Nötrofiller ‹fl Bafl›nda
Yukar›da sayd›¤›m›z beyaz kan hücrelerinin tümü
insan bedenini korumak için görevlendirilmifl as-
Adnan
Oktar
90
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
kerlerdir. Ald›klar› isimler, farkl› fonksiyonlar göstermelerinden kaynaklanmaktad›r. Bununla birlikte aralar›nda nas›l bir
görev da¤›l›m› oldu¤unu bilmek önemlidir. Bu nedenle, öncelikle nötrofillerin gerçeklefltirdikleri "fagositoz" ifllemini incelemekte fayda vard›r. Bu ifllem, monositlerin geliflmifl flekilleri
olan makrofajlar taraf›ndan da uygulanan bir yöntemdir.
Fagositoz ifllemi, asl›nda bir hücrenin nas›l "ak›l" kulland›¤›n› anlayabilmek için yeterli bir delildir. Vücuda giren sinsi bir
(a) Makrofaj, ço¤alm›fl olan bakterinin üzerine do¤ru bir uzant›
f›rlat›r. (b) Böylece bakteri
makrofaj taraf›ndan yakalan›r.
(c) Daha sonra makrofaj, bakterinin hücre zar›n› delerek onun
içini boflalt›r.
Ancak savunma ifllemi burada sona ermez. Bakteriden kalan art›k
parçalar›n temizlenmesi için makrofaj, bakterinin kimlik bilgilerini al›r
ve bir flama gibi kendi üzerine yap›flt›r›r. Bu flama, bir baflka savunma hücresi olan lenfositlerin daha önce vücuda giren bakteriler
hakk›nda bilgi sahibi olmalar›n› sa¤lar.
Harun
Yahya
91
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
sald›rgan, bu yöntemle önce kelepçelenir, sonra etkisiz hale getirilir ve ard›ndan da yok edilir. Yöntem son derece sistemli ve her
türlü yabanc› maddeyi ortadan kald›rabilecek kadar da etkilidir.
Fagositoz ifllemini gerçeklefltiren hücrelere genel olarak
"fagositler" ad› verilmektedir. Fagositlerin en önemli özelli¤i
daha önce de belirtti¤imiz gibi, ak›ll› birer varl›k gibi hareket
etmeleri adeta etraf› teftifl ederek düflman hücreyi hemen teflhis etmeleri, ona kaç›fl ve hayatta kalma imkan› vermemeleridir. Bu hücreler, yalanc› ayaklar yard›m› ile düflman hücreyi
kendi içlerine alarak parçalar ve sindirirler. Bunu yaparken,
bu hücrelerin vücuda girmifl olan bir yabanc›y› nas›l tan›d›klar›n›n üzerinde durmak gerekmektedir. Bu oldukça önemlidir çünkü vücut içindeki mikroskobik canl›lar›n tümü birbirlerine benzerler. Peki bu ay›r›m nas›l yap›l›r?
Vücudun do¤al yap›lar›, fagositoza dirençli pürüzsüz yüzeylere sahiptir. Allah'›n vücut hücrelerine do¤al pürüzsüz bir
yap› vermesinin özel bir hikmeti ve önemi vard›r. Fagositler
genellikle sald›rgan hücreleri d›fl yüzeylerinden tan›rlar. Pürüzsüzlük, onlara karfl›laflt›klar› hücrenin "dost" oldu¤u mesaj›n› verir. Ama e¤er bu dost hücrenin yüzeyinde herhangi bir
sebeple bir pürüzlenme meydana gelirse bu durumda fagositleri durdurman›n imkan› yoktur. Vücudun kendi dokusu,
kendi savaflç›s› taraf›ndan yok edilir.
Pürüzsüz yap›n›n yan› s›ra vücudun do¤al yap›lar›n›n pek
ço¤u fagositleri iten koruyucu protein k›l›flar›na sahiptir. Bu
k›l›f›n özel ve gerçek anlamda mucizevi bir savunma mekanizmas› vard›r. Fagositlerin av› olan yabanc› parçalarda ve ölü
dokularda söz konusu koruyucu k›l›f bulunmamaktad›r.
Bütün bunlar›n d›fl›nda ba¤›fl›kl›k sisteminin fagositlere yard›mc› olan özel bir fonksiyonu bulunmak-
Adnan
Oktar
92
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
tad›r. Ba¤›fl›kl›k sistemi, genellikle bakteri gibi yabanc›lara
karfl› antikorlar gelifltirir. Bu antikorlar belirledikleri bakterilerin üzerlerine tutunur ve bakteriyi fagositoz için elveriflli hale
getirirler. Antikorun yöntemi ise flafl›rt›c›d›r. Antikor bunu, bir
yandan bakteriye bir yandan da fagositlere tutunarak gerçeklefltirir.45
Makrofajlar yüzeylerinden tan›d›klar›
düflman hücrelerine sald›r›r ve hücrenin bir bölümünü kendi üstlerine yap›flt›r›rlar. Bu, vücutta düflman oldu¤unu
haber veren ve savunma hareketini
bafllatan en önemli uyar›d›r.
(2) makrofajlar
mikrobu parçalar ve
bu parçalardan
baz›lar›n› kendi
yüzeyine yap›flt›r›r.
(1) makrofajlar
mikroba
sald›r›r
(3) savunma
hareketi bafllar
mikrop
sald›r›ya
u¤rayan vücut
hücresi
monositler
(4) proteinler
salg›lan›r
olgun makrofaj
do¤al
öldürücüler
(6) vücut ›s›s› artar
do¤al öldürücüler
hastal›kl› vücut
hücrelerine
sald›r›r.
(5) monositler, olgun
makrofajlar haline
dönüflmeye bafllar.
Makrofajlar, mikrobu ele geçirdikten sonra (1) bölgesel bir iltihaplanma
bafllar. Makrofajlar mikrobun yüzeyinden parçalar› kendi üzerlerine
yap›flt›r›rlar. (2) Bu da savunma sisteminin harekete geçmesini (3)
ve proteinlerin salg›lanmas›n› sa¤lar. (4) Baz› proteinler monositlerin geliflmesini h›zland›r›r (5), baz›lar› da ateflin yükselmesine
neden olur. (6)
93
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Vücut içindeki bir hücrenin kendi görevini bilerek, vücutta yabanc› av›na ç›kmas› ve bunun için çeflitli donan›mlara sahip olmas› ak›l sahibi her insan› biraz durup düflündürmelidir. Fagositler bir gün, aniden karar de¤ifltirip oksijen tafl›maya bafllamaz veya bir kas hücresi haline gelmezler. Onlar, savunman›n bir parças› olarak yerine getirmeleri gereken görevi, her yeni gün mutlaka eksiksizce gerçeklefltirirler. Yapt›klar› ifl son derece zor ve ayn› zamanda da oldukça risklidir. Ama
bakteriyi tan›y›p teflhis etme konusunda hiçbir zaman yan›lmazlar. Onlar, gözleri olmad›¤› halde görür, beyinleri olmad›¤› halde "aklederler ve düflünürler". Bu durumda yapt›klar›n›n gözle, beyinle veya bir baflka fiziksel özellikle ba¤lant›s›n›n olmad›¤› aç›kt›r. Onlar, yeryüzündeki her canl›y› kusursuz
özelliklerle donatan ve "her an" gözetimi alt›nda tutan Allah'›n
emri alt›ndad›rlar. Sahip olduklar› sistemlerdeki mükemmelli¤in sebebi budur. Allah ayetinde flöyle bildirir:
Allah, yedi gö¤ü ve yerden de onlar›n benzerini yaratt›. Emir,
bunlar›n aras›nda durmadan iner; sizin gerçekten Allah'›n
herfleye güç yetirdi¤ini ve gerçekten Allah'›n ilmiyle herfleyi
kuflatt›¤›n› bilmeniz, ö¤renmeniz için. (Talak Suresi, 12)
Düflman K›skaca Al›n›yor
Dokulara giren nötrofiller olgun hücreler olduklar› için hemen fagositoza bafllayabilirler. Nötrofil, yabanc› hücreye yaklafl›nca, önce bu hücreye dokunur ve hücre etraf›nda çeflitli
yönlere do¤ru giden yalanc› kollar uzat›r. Karfl›l›kl› kollar hücreyi sarar, hücre etraf›nda karfl›lafl›r ve birbirleriyle kaynafl›rlar. Yabanc› hücre art›k nötrofilin içindedir. Hücre
daha sonra hücre zar›n› kaybederek nötrofil sitoplaz-
Adnan
Oktar
mas›n›n içine do¤ru çöker. Bir nötrofil, ölmeden ön-
94
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
bulafl›c›
madde
Makrofaj antijenik
maddeyi yakalar.
Antijenik madde
kuflat›l›r ve iflleme tabi
tutulur.
Antijenik madde
yeni bir MHC klas II
proteiniyle birleflir.
Yeni birleflen MHC klas
II bölgesi oluflur.
MHC klas II antijen
bölgelerine sahip antijen tan›t›c› makrofaj
lizozom
antijen
Yeni tip II
antijen
bölgesi
lizozom
antijen
virütik
veya
kanserli
madde
d›fl istilac›lara (bakteri, mantar)
karfl› savunma
MHC klas I antijen bölgelerine sahip antijen
tan›t›c› makrofaj
Yeni tip I
antijen
bölgesi
Makrofaj virütik veya
kanserli maddeyi
yakalar. Antijenik
madde kuflat›l›r ve
iflleme tabi tutulur.
Virütik veya kanserli
proteinler parçalan›r
ve MHC klas I proteiniyle birleflir.
Yeni birleflen
MHC klas I
bölgesi
oluflur.
Virütik veya kanserli antijenlere karfl› savunma
Antijen Tan›t›c› Makrofaj
Makrofaj›n vücuda giren istilac› hücreyi yakalay›p, yok etme yöntemi son derece sistemlidir. Makrofaj, antijenik maddeyi yakalar ve onu MHC klas 1 ve 2
bölgelerini oluflturmak için kullan›r, iflleme tabi tutar. Antijen, MHC proteinine ba¤lanarak T hücrelerinin yüzey reseptörlerine uyacak yüzey kompleksini
meydana getirir. Kompleksin içerdi¤i MHC proteini öldürücü T hücresine mi
yoksa yard›mc› T hücresine mi ba¤lanaca¤›na kendisi karar verir.
ce genellikle 5-20 bakteriyi fagosite edebilir, yani yok eder.
Monositlerin ise görevlerini yerine getirmek için önce geliflmeleri gerekmektedir. Makrofajlar›n ilk hali olan monositler, dokulara geçmeden önce kanda 10-20 saat kadar dolafl›rlar. Dokulara geçtikten sonra fliflerek genifller ve makrofaj halini al›rlar. Fagositoz ifllemleri s›ras›nda parçalanmad›kça aylarca hatta y›llarca yaflayabilirler. Doku makrofajlar› dokularda sürekli olarak enfeksiyonlara karfl› savunma sa¤layan kusursuz bir sistemdir. Fagositoz yöntemleri ise
nötrofillerden daha farkl›d›r. Genellikle 100 bakteri-
Harun
Yahya
95
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
yi fagosite edebilecek yetene¤e sahiptirler. Nötrofiller, bakterilerden büyük parçalar› fagosite edemezken, makrofajlar çok
daha büyük parçalar› da ortadan kald›rabilirler.
Nötrofiller fagosite ettikleri hücreleri genellikle kendi içlerinde sindirirler. Bu sindirim sonucunda bakteriden zehirli
maddeler salg›lan›r ve nötrofil en fazla 25 bakteriyi fagosite ettikten sonra, bu zehirli madde kendi ölümüne neden olacak
kadar artar. Bir anlamda nötrofil, bizi yaflatmak için kendini
feda etmektedir. Bundan sonra art›k zehirli bir zararl› madde
haline gelen nötrofil, makrofajlar taraf›ndan fagosite edilerek
yok edilir.
Makrofajlar ise düflmanlar›n› sindirdikten sonra, at›k parçalar› d›flar›ya b›rakabilme yetene¤ine sahiptirler. Bu nedenle
zehirlenme tehlikeleri yoktur. Bunun bir sonucu olarak oldukça fazla say›da bakteri öldürdükten sonra bile aylarca hatta
y›llarca yaflayabilirler.46
Bütün bu anlatt›klar›m›z, karfl›laflt›¤›m›z her sistemde
hayranl›kla izledi¤imiz Allah'›n sonsuz akl›n›n birer delilidir.
Vücut içindeki küçücük canl›lar›n, bir düflman› fark edip ona
karfl› tedbirler almas›, hayranl›k uyand›r›c› bir durumdur. Ancak bu küçük canl›lar, düflmanlar›n› sadece öldürmekle kalmazlar. Bu düflman›n bir daha vücuda girmesi durumunda
ona karfl› haz›rl›kl› olmak için önlem de al›rlar. Bu amaçla
makrofaj, düflman hücreyi yutunca, ondan, antijen olarak
isimlendirilen ve düflman›n kimlik bilgilerini içeren bir bölümü kopar›r. Bu antijeni bir flama gibi kendi yüzeyine yerlefltirerek tafl›maya bafllar. Bu flama, savunman›n bafl kahramanlar› olan lenfositlerin rehberidir. Makrofajlar›n sa¤lad›¤› bu
ön e¤itim sayesinde vücudun di¤er savunma hücreleri olan lenfositler, vücudun ana düflmanlar›n› tan›r-
Adnan
Oktar
96
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
lar. Bu düflmanlar vücuda tekrar girdiklerinde lenfositler taraf›ndan aniden yok edileceklerdir.
Tüm bu gerçekleri ak›lc› ve önyarg›s›z bir biçimde de¤erlendiren bir insan, canl›lar›n kökeninin rastlant›lara dayal› bir
"evrim süreci" oldu¤u hikayesinin geçersizli¤ini kavrayacakt›r. Elbette bütün bu gerçekleri bildi¤i hatta detaylar›n› inceledi¤i halde ›srarla evrim teorisinin savunuculu¤unu yapan kifliler de vard›r. Fakat bu kifliler, bu konuda son derece dogmatik davranmakta, sadece Allah'›n apaç›k varl›¤›n› kabul etmemek için yarat›l›fl delillerine direnmektedirler. Yeryüzündeki
birbirinden çeflitli ve hiçbir flüpheye yer vermeyen delillere
ra¤men, delilsiz bir teoride saplan›p kalmalar›, baflka aç›klama kabul etmemeleri, inkarlar›n›n psikolojik temelli oldu¤una
iflaret eder.
Savunma sisteminin elemanlar› sadece düflman› öldürmekle kalmaz ayn› zamanda düflman›n vücuda bir daha girmesi durumunda
haz›rl›kl› olmak için önlem de al›rlar. Bütün bunlar olup biterken,
birçok insan Allah'›n yaratt›¤› bu mükemmel sistemden habersiz
bir yaflam sürer.
97
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Üstün güç sahibi Rabbimiz olan Allah'a boyun e¤ip, O'nun
yaratt›klar›n› takdir edip O'nu yüceltmek, kendi benliklerini
ilah edinmifl bu insanlara zor gelir. Oysa yapmalar› gereken
sadece Allah'›n mutlak hakimiyetini görüp, bunu gere¤i gibi
takdir edip Allah'a flükretmektir. Allah'›n yeryüzündeki eserlerini inceleyip tan›yan, her geçen gün yeni muhteflem özellikler keflfeden ve Allah'a iman eden insanlar gün geçtikçe artmaktad›r. Öyle ki günümüzde evrim saplant›s›ndan kurtularak bu gerçekleri görmeye bafllayan çok fazla say›da bilim
adam› vard›r.
Ordunun Baflkumandanlar›: Lenfositler
Makrofajlar›n sa¤lad›klar› koruma vücut için gerçekten de
son derece önemlidir. Düflmanlar›n istilas›, birinci planda bu
ak›ll› hücrelerin faaliyetleri sayesinde sindirilmektedir. Peki
makrofajlar bu kadar yo¤un bir faaliyet içindelerse, bir baflka
öldürücü hücre olan lenfositlerin varl›¤› neden gereklidir? Neden vücut için ikinci bir korumaya ihtiyaç duyulmaktad›r?
Bunun nedeni istilac›lar›n farkl› özelliklerde olabilmeleridir. Her an bizimle buluflabilecek muhtemel düflmanlara karfl›
beden içinde ayr› ayr› tedbirler al›nm›flt›r. Kimi zaman çok
kapsaml› ve kuvvetli bir orduya ihtiyaç duyulabilir. Çünkü
baz› düflmanlar, iflgal ettikleri bedeni tümüyle ele geçirebilecek kadar güçlü olabilmektedirler. ‹flte böyle tehlikeli durumlarda lenfositler devreye girer ve iflgalcilerle s›cak bir savafla
bafllarlar.
Lenfositler, düflmanlar› durduracak zehirli kimyasal silahlara sahiptirler. Birkaç mikron büyüklü¤ündeki bir
hücrenin, zehir üretimine bafllayabilmesi ve bunu
Adnan
Oktar
98
Harun
Yahya
99
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
gerekli yer ve durumlarda da kullanmay› baflarabilmesi kuflkusuz muhteflem bir yarat›l›fl delilidir. Teknolojik imkanlar›
olan ak›l sahibi bir insan için bir zehirin üretilebilmesi son derece kompleks bir ifllemdir. Oysa buradaki üretici, kanda dolaflan herhangi bir hücredir ve kuflkusuz hiçbir kimya bilgisine sahip de¤ildir. Dahas›, üstün yetenekli lenfosit için sadece
bu zehire sahip olmas› da yeterli de¤ildir. Onu nerede muhafaza etmesi ve nerede kullanmas› gerekti¤ini tespit etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde hem kendisi tafl›d›¤› zehirden dolay› zarar görecek hem de vücut, kendi askerlerinin sald›r›s›
ile yenik düflecektir.
Lenfositler o kadar tedbirli ve ak›ll›d›rlar ki, özelliklerini
anlat›rken adeta fluurlu bir insandan bahsediliyor izlenimine
kap›labilirsiniz. Asl›nda bu karfl›laflt›rma bile yeterli de¤ildir.
Çünkü fluurlu ve tedbirli bir insan bile ister istemez hata yapabilir. Oysa lenfositler için bu ihtimal geçerli de¤ildir. Bu ak›ll›
hücrelerin öncelikle vücut taraf›ndan kendileri için üretilen zehiri ne kendilerine ne de bizlere zarar vermeyecek flekilde tafl›malar› gerekmektedir.
Lenfositler, bu maddenin muhtemel zarar›n› bilircesine zehiri kendi hücre zarlar›nda bulunan keseciklerin içinde tafl›rlar. Lenfositlerin büyük bir tedbirle tafl›d›klar› bu zehiri hangi
hücreye enjekte edeceklerini biliyor olmalar› gerekmektedir.
Bu bilgiden yoksun olmalar› son derece büyük bir tehlikedir,
çünkü bu usta savaflç›lar vücuttaki "her hücreyi" ortadan kald›rabilecek kadar güçlüdürler. Düflman ile dostu ay›rt edememeleri vücuttaki tüm hücrelerin ölümüne neden olabilir.
T›p bilimi ile u¤raflanlar, bu üstün yetene¤e hayretle
flahit olurlar. Lenfositler düflman hücreleri tan›r, bu
hücrelere yaklafl›r ve yanlar›nda tafl›d›klar› zehiri bu
Adnan
Oktar
100
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
düflman hücrenin içine enjekte ederler. Gözleri veya kollar› olmayan bir mikroorganizma nas›l olup da, görünürde birbirinden pek fark› olmayan bu mikro canl›lar› ay›rt edebilmektedir?
Lenfositlerin bu ifllem s›ras›nda kulland›klar› yöntemler gerçekten de flafl›rt›c›d›r.
‹nsanlar birbirlerini d›fl görünümlerinden ve seslerinden
tan›rlar. Lenfositler ise düflmanlar›n› sahip olduklar› protein
moleküllerinden tan›rlar. Bakteri ve virüs proteinlerinin her
biri, insan›n sahip oldu¤u proteinlerden farkl›d›r. Ba¤›fl›kl›k
Sa¤da T hücreleri kanser hücresine sald›r›yor.
Afla¤›da bu ifllem s›ras›nda T hücresinin yapt›klar› görülüyor. Öldürme ifllemi s›ras›nda
T hücresi içindeki perforin proteinini a盤a ç›kar›r. Perforin proteinleri hedefteki hücrenin
zar›nda delik açarlar.
Böylece s›v› ve tuzlar
hedef hücrenin içine girer ve sonunda zararl›
hücre içine çökerek
ölür.
b)
a)
T hücresi çekirde¤i
T hücresi
bofllu¤u
perforin
molekülleri
öldürücü T
hücresinin içi
T hücresi
zar›
hedef
hücrenin içi
Harun
Yahya
hedef
hücrenin zar›
101
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
hücreleri bu farkl›l›¤› hemen alg›larlar.47 Bu oturdu¤unuz eve
bir h›rs›z›n girmifl olmas› gibidir. Siz eve bir yabanc›n›n girmifl
oldu¤unu nas›l hemen hissederseniz lenfositler de vücuttaki
bu beklenmedik misafiri, sahip oldu¤u bu farktan dolay› hemen anlamaktad›r.
Bu mucizevi durumu Darwinistlerin kendi teorilerine göre
aç›klamalar› gerekir. Lenfosit bir hücredir ve yapt›¤› fleyleri deneyip yan›larak "ö¤renme" gibi bir durumu yoktur. Evrim savunucular›n›n tüm bunlar› aç›klayabilmeleri için, söz konusu
savunma hücresinin zaman içinde vücut hücreleri ile düflman
hücrelerini ay›rt etmeyi ö¤renmesi, bunlar› nas›l öldürece¤ine
karar vermesi, bunun için zehir üretmesi, kendine ve içinde
bulundu¤u bedene zarar vermemek için bu zehiri tafl›yacak
keseler meydana getirmesi gibi aflamalar› izah etmeleri gerekmektedir. Ayr›ca tüm
bunlar› yaparken hayatta kalmay› da baflarmas› gerekmekteResimde HIV virüsünün
sald›r›s›na u¤ram›fl olan
bir T lenfositi görülmektedir. T lenfositleri son
derece güçlü hücreler olmalar›na ra¤men, HIV virüsünün kendisini yenileme h›z› karfl›s›nda etkisiz
kal›rlar. Vücuttaki savunmaya tan›t›lamayan sürekli de¤iflime u¤rayan
HIV virüsü, savunma
hücrelerine sald›r›r
ve vücuttaki bu
sistemi etkisiz
hale getirir.
Adnan
Oktar
102
Harun
Yahya
103
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
dir. Evrime göre bütün bu aflamalar tesadüfen meydana gelmelidir. Çünkü evrimin temelinde fluurlu ve planl› geliflmeler
yoktur. Herfley kontrolsüz bir ortamda rastgele geliflmelidir.
fiu durumda evrimin iddialar›na göre lenfosit de ancak vücudun savunma ihtiyac› baflgösterdi¤inde, tesadüfi mutasyonlar sonucunda yavafl yavafl bahsetti¤imiz özelliklere sahip olacakt›r. Tabi, yüzlerce, hatta binlerce y›l› alacak olan hayali tesadüfi aflamalar s›ras›nda insan vücudunun nas›l korunaca¤›
meçhuldür. Bu flartlar alt›nda, savunma sistemi geliflmemifl bir
vücut, içine giren bakteri veya virüs nedeni ile birkaç gün içinde ölebilir. Ama bu mükemmel ve ak›lc› sistemi meydana getirdi¤i öne sürülen tesadüfler her nas›lsa, o kadar yerli yerinde ve
planl› meydana gelmifltir ki, tek bir hatadan bile bahsetmek
mümkün de¤ildir.
Yukar›daki hikayeyi kabul etmek elbette ki mümkün de¤ildir. Ancak flafl›rt›c› olan evrimcilerin temel iddias›n›n bu olmas›d›r. fiuursuz tesadüflerin hata yapmadan mükemmel organizmalar, sistemler ve kompleks yap›lar meydana getirmesi mümkün de¤ildir çünkü zaten tesadüflerin kendileri mevcut sistem içinde hataya sebep olurlar. Belirli bir kompleksli¤e
sahip herhangi bir mekanizmaya bile yap›lan rastgele bir müdahale, mutlaka zarar getirecektir. Savunma sistemi gibi ola¤anüstü derecede kompleks bir sistemin tesadüfen oluflmayaca¤› ve geliflmeyece¤i ise aç›kt›r. Hiçbir bilimsel geçerlili¤i olmayan bir masal›, bilimsel terimlerle süslemek, bu masal› kurtarmayacakt›r kuflkusuz.
Bütün bu anlat›lanlar karfl›s›nda insan›n verece¤i bir karar
vard›r. Ya fluursuz tesadüflerin bütün bunlar› baflard›¤›na
ve mucizeler meydana getirdi¤ine inanacak ya da bu
iddian›n son derece temelsiz ve mant›ks›z bir hika-
Adnan
Oktar
104
Harun
Yahya
105
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
yeden ibaret oldu¤u gerçe¤ini kabul edecektir. E¤er tüm özellikleriyle kusursuz bir savunma hücresinin varl›¤›ndan bahsediyorsak, burada fluursuz ve plans›z tek bir aflaman›n bile
devreye giremeyece¤ini aç›kça görmek gerekir. Lenfosit, kendisini yaflatan tüm organelleri, zehirini tafl›yabilece¤i keseleri,
düflmanlar›n› tan›ma kabiliyeti ve savaflma yetene¤i ile birlikte var oldu¤u sürece ifllevini görebilir ve varl›¤›n› sürdürebilir.
Bu özelliklerden bir tanesini ay›r›p bir kenara atmam›z, tek bir
tanesini al›p "bu uzun zaman içinde aflamalarla olufltu" dememiz mümkün de¤ildir. Bu hücre, di¤er herfley gibi Allah diledi¤i anda, tüm özellikleri ile insan vücudundaki yerini alm›flt›r. Allah diledi¤i için her bedende görevini mükemmel bir flekilde yerine getirmektedir, her an, her yapt›¤› iflte Rabbimiz'in
gözetimi alt›ndad›r. Allah bir ayetinde bu gerçe¤i flu flekilde
bildirir:
Allah, yedi gö¤ü ve yerden de onlar›n benzerini yaratt›.
Emir, bunlar›n aras›nda durmadan iner; sizin gerçekten
Allah'›n herfleye güç yetirdi¤ini ve gerçekten Allah'›n ilmiyle herfleyi kuflatt›¤›n› bilmeniz, ö¤renmeniz için. (Talak
Suresi, 12)
Lenfositlerin Görev Da¤›l›m›: B ve T Lenfositleri
B hücreleri vücudun silah fabrikalar›d›r. Kemik ili¤inde
oluflur, kan yolu ile lenflere geçer ve burada yaflamlar›n› sürdürürler. Tehlike an›nda lojistik destek B hücreleri taraf›ndan
sa¤lan›r. Düflman› öldürmek için üretilen silahlar antikorlard›r. B hücreleri Y fleklinde antikorlar meydana getirir ve bunlar›n binlercesini yuvarlak bedenlerine yap›flt›r›rlar. Hücrenin k›l›f›n› art›k bu alg›lay›c› antikorlar oluflturmaktad›r. Vücuda giren bir yabanc›n›n bu alg›lay›c› ra-
Adnan
Oktar
dardan kaçmas› mümkün de¤ildir. B lenfositleri bu
106
bakteri
hasarl› deriden içeri
girer
makrofaj yüzeyinde MHC iflaretleyicisi
2. makrofaj›n içindeki enzimler bakteriyal hücreyi sindirir fakat antijenlerine dokunmaz. Antijen parçalar›
makrofaj yüzeyine yerlefltirilir ve
burada MHC iflaretleyicisi ile birleflir.
Yard›mc› T hücreleri, bu antijenMHC kompleksi taraf›ndan harekete
geçirilir.
antijen
1. Bakteriyel sald›r› makrofajlar›n fagositoz
yapt›¤› iltihabi savunmay› harekete geçirir.
3. zara yap›flan antikora
sahip olan B
hücresi, ayn›
zamanda antijeni de kullan›r. Bu yolla MHC-antijen kompleksine de
sahip olmufl
olur.
4. yard›mc› T hücresi antijen tafl›yan makrofaj›
tan›r. Daha sonra B hücresi ile ba¤lant›ya geçerek
onun ço¤almas›n› sa¤lar.
antijen-MHC
iflaretleyicisi
zara yap›flan
antikor
B bellek
hücresi
MHC iflaretleyicisi
yard›mc›
T hücresi
5. Yeni oluflan baz› B
hücreleri, antikor
salg›layan plazma
hücrelerine dönüflür.
antijen-MHC kompleksi için
reseptörlü yard›mc› T hücresi
8. Baz› B hücreleri,
bellek hücreleri
olarak farkl›lafl›r.
plazma
hücresi
6. Antijenle birleflen hareket halindeki antikorlar, düflman› yok etmek
için iflaretlerler.
7. iltihabi savunman›n gücü
artt›r›l›r. (örne¤in daha fazla
makrofaj harekete geçer)
Bu flemada iltihabi durumlarda vücudun ne flekilde savunma yapt›¤› görülmektedir. Bu örnek, bakteri sald›r›s›na karfl› antikorlar›n savunmas›d›r. Plazma hücreleri antikor a盤a ç›kar›rlar. Bu antikorlar kanda dolafl›r ve sald›rganlar› iflaretlerler. ‹flaretlenen bu sald›rganlar, makrofajlar gibi di¤er savunma
ajanlar›n›n harekete geçip, savunmaya kat›lmas›n› sa¤lar.
flekli ald›ktan sonra y›llar boyunca bedende t›pk› bir dedektif
gibi dolafl›rlar. Vücuda bir yabanc› girdi¤inde ise alarm durumu bafllam›fl olur. B lenfositleri bunlar› hemen alg›lar ve düflman›n bulundu¤u yere do¤ru h›zla ilerler. Bu hücreler, yakalad›klar› düflman›n, örne¤in bir virüsün tüm proteinlerini içlerine al›r ve onu parçalarlar. Daha sonra virüs parçalar›n› ise kendi hücrelerinin yüzeyine ya-
Harun
Yahya
107
Antijen antikor
ba¤lant›s›n›n
detaylar›
Antijen ba¤lanma
alan›
Kompleman
ba¤lanma
alan›
Antijen ba¤lanma
alan›
antijen
ba¤lanma alan›
Makrofajlara
ba¤lanma
alan›
b) IgG molekül flemas›
a) IgG molekül modeli
antijen
c) antikor sembolü
d) antijeni saran antikorlar
T hücrelerinin tafl›d›klar› antijenleri B lenfositlerine tan›tmalar›n›n ard›ndan B
hücreleri ço¤al›r. Bunun sonras›nda ise bunlara uygun antikorlar üretmeye
bafllarlar. Antikorun antijene olan uyumu ise kusursuz bir tasar›md›r.
p›flt›r›rlar. Olay sona erdi¤inde B lenfositinin üzerinde virüs
parçalar› kal›r. Bu parçalar, art›k düflman›n kime ait oldu¤unu
belirleyen "antijenlerdir".
Bu aflamadan sonra B hücrelerinin deste¤e ihtiyac› vard›r.
Destek için yarat›lm›fl olan yard›mc› T hücreleri hemen bir ihtiyaç durumu oldu¤unu fark eder. Yard›mc› T hücreleri antijen
parçalar› tafl›yan B hücrelerini tan›r ve onlara yaklafl›p
çarparlar. Bu çarp›flma s›ras›nda B lenfositleri T hücrelerine bir dizi direktif içeren bir madde salg›lar.
Adnan
Oktar
108
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Bu direktiflerde söz konusu antijenin bir "düflmana" ait oldu¤u ve bu düflman›n kimli¤ini di¤er T ve B hücrelerine ya da
bir baflka deyiflle di¤er polis birimlerine göstermesi gerekti¤i
belirtilmektedir.48 Yard›mc› T hücreleri direktifleri al›r almaz
oradan uzaklafl›rlar.
Bu aflamada T hücrelerini yak›ndan tan›mak yerinde olacakt›r. T hücreleri, kalbin hemen üzerinde yer alan timus bezinde oluflurlar. Olgunlaflt›ktan sonra burada çeflitli antijenleri tan›may› ö¤renirler. Bu e¤itim yaflant›m›z›n geri kalan› için son derece önemli bir e¤itimdir. Antijeni tatimus
n›mayan bir savunma hücresinin
vücudu savunmas› kuflkusuz ki
mümkün de¤ildir. Timusta oluflan T
hücreleri o kadar kapsaml› bir e¤itimden geçerler ki, do¤ada bulunan
T hücreleri
"yüz milyonlarca" antijeni rahatl›kla
tan›yabilmektedirler. Ald›klar› e¤itimi mucizevi ve ola¤anüstü k›lan ise
lenf dü¤ümüne ilerliyor
bedenimizde, laboratuvarda oluflturulan yapay antijenleri bile tan›yabi-
antijenler
uyar›l›yor
çeflitli tipteki
T hücreleri
hücrelerin
gerçeklefltirdi¤i ba¤›fl›kl›k
len T hücrelerinin bulunmas›d›r.
Savunma sisteminin en temel elemanlar›ndan olan T hücreleri timus bezinde üretilirler. Üretimin ard›ndan bir dizi e¤itim bafllar. Çünkü T hücreleri,
karfl›lar›na ç›kan antijenleri tan›mak
zorundad›rlar. Bu mucizevi e¤itim sonucunda hücreler laboratuvarda yapay olarak üretilen antijenleri bile tan›yabilmektedirler.
Harun
Yahya
109
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Vücudun içindeki gözle görülmeyen bir hücrenin, d›fl dünyadaki tehlikelerden haberdar olup ona göre tedbir gelifltirdi¤i
gerçe¤ine karfl› evrimcilerin getirdi¤i veya getirebilecekleri
herhangi bir aç›klama yoktur. Bu müthifl gerçe¤in tek aç›klamas›, d›fl dünyan›n da bedenin içindeki yap›lar›n da Yarat›c›s›'n›n "tek" olmas›d›r. Kuflkusuz, bu Yarat›c› herfleyi kusursuz
yaratan Allah't›r.
Tehlike an›nda direktifi alan yard›mc› T hücreleri ald›klar›
bilgiler do¤rultusunda bedene yay›l›rlar. Art›k vücuttaki tüm
B hücreleri düflman›n varl›¤›ndan haberdard›r ve onun tüm
özelliklerini tan›maktad›r. Bu tehlike karfl›s›nda yard›mc› T
hücreleri taraf›ndan uyar›lan B lenfositleri ço¤almaya bafllarlar. B hücreleri adeta birkaç bin kez bölünürler. Ancak üretilen
yeni hücreler daha önceki B hücreleri gibi alg›lay›p yok etme
kabiliyetine sahip de¤ildirler. Onlar›n görevi bu kez, beden
içine yay›larak antijenleri aramakt›r. Bu hücreler uygun antijenleri bulduklar›nda onlara yap›fl›rlar. Böylece savunma sisteminin bir baflka kan hücresi olan "do¤al öldürücüleri" harekete geçirirler. Yok etme ifllemini kendilerinden daha güçlü
olan bu hücrelere b›rak›rlar.
B lenfositlerinin antikor fabrikalar›n› üretmeleri ve antikor
üretimine bafllamalar› yaklafl›k 5 gün sürer. Bu süre içinde vücudun savunmas›n›, do¤ufltan var olan ba¤›fl›kl›k sisteminin
görevli hücreleri devral›r. ‹nsan bu süre içinde kendisini oldukça halsiz hisseder ve genellikle atefli yükselir. 5 günün ard›ndan B hücreleri görevi devrald›klar›nda, düflman hücreler
h›zla öldü¤ünden iyileflme bafl gösterir.
K›zam›k gibi baz› hastal›klar› hayat›m›z boyunca sadece bir kere geçirmemizin sebebi B lenfositlerinin art›k k›zam›k virüsünü tan›yor olmas›d›r. Virüs, vücu-
Adnan
Oktar
110
Patojen vücuda sald›r›r
B
hücreleri
Makrofaj, antijen-MHC antijen kompleksini
yüzeyinde tafl›r ve IL-1 salg›lar.
yard›mc›
T hücresi
Aktif B
hücreleri
geliflirler
ve
bölünerek
ço¤almaya
bafllarlar.
Yard›mc› T hücresi kompleks ile birleflir.
Yard›mc› T hücresi interlökin salg›lar
Savaflç› B lenfositleri kolonisi
Baz› B hücreleri plazma hücrelerini
meydana getirmek için farkl›lafl›rlar
plazma
hücreleri
kalan bellek
hücreleri
Plazma hücreleri belirli antikorlar› salg›larlar
a盤a
ç›kan
antikorlar
Antikorlar lenf ve kan yoluyla sald›r› bölgesine tafl›n›rlar
sald›r› bölgesine do¤ru
Bir B hücresi antijene ba¤lan›p, T hücreleri de interlökin salg›lamaya bafllad›¤›nda B hücreleri hareketlenerek ço¤almaya bafllar. Ço¤alan B hücreleri farkl›lafl›r ve bir k›sm› antikor a盤a ç›karan plazma hücrelerine dönüflür. Plazma
hücreleri lenf dokular›nda kal›r ama antikorlar kan ve lenf yoluyla enfeksiyon
bölgesine giderler. Antijen-antikor kompleksleri oluflur ve kompleman sistemini uyar›rlar. Baz› B hücreleri, bellek hücresi haline gelir ve enfeksiyondan
y›llar sonra da yine antikor salg›lamaya devam ederler.
da girer girmez bu hücreler taraf›ndan tan›nd›¤›ndan hemen
sindirilir ve ortadan kald›r›l›r. Virüsün tekrar hastal›¤a sebep
olmak için f›rsat› yoktur. Vücuda afl› ile hastal›k mikrobu enjekte edilmesinin sebebi de B hücrelerine bu hastal›¤› tan›tmakt›r.49
Harun
Yahya
111
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Yak›n Takip
Vücut içinde karmafl›kl›k aç›s›ndan neredeyse insanlar
aras›ndaki sosyal yaflamdan farkl› olmayan bir sistem vard›r.
Aradaki tek fark, d›flar›daki sosyal yaflamda kahramanlar› insanlar›n, vücut içinde ise hücrelerin oluflturmas›d›r. Buna ra¤men, kullan›lan yöntemlerin, uygulanan taktiklerin, al›nan
tedbirlerin birbirlerine son derece benzer oldu¤unu görürüz.
Hücreler de fluurlu insanlar gibi kendilerini koruma, ak›ll›
davranma, tedbir alma benzeri yeteneklere sahiptirler. Bunun
en önemli örneklerinden bir tanesi yine savunma hücreleri
aras›nda yaflan›r.
Baz› mikroplar, vücut içinde kendilerine sald›racak olan lenfositlerden nas›l korunacaklar›n› bilirler. Mikrop vücut içindeki
bir hücreye yerleflir ve gözden kaybolur. Örne¤in verem mikrobu son derece kurnazd›r: Özellikle gelip kendisini yok edecek
olan makrofajlar›n içine yerleflir.
Allah'›n yaratt›¤› sistemlerin tümünde sonsuz bir akl›n tecellileri vard›r. Tek hücreli bir mikro canl›n›n insan bedeninde
kendisini bekleyen tehlikelerden haberdar olmas› ve üstün bir
fluur gerektiren bir yöntem belirlemesi bu akl›n tecellilerinden
yaln›zca birkaç›d›r. Bir verem mikrobunun neye göre böyle
davrand›¤›, nas›l olup da tehlikenin fark›na vard›¤›, nas›l bir
olay sonucunda makrofaj›n içine girmeyi akletti¤i ve bunun
gibi yüzlerce soru, tüm bunlara tesadüflerle, rastgele mutasyonlarla aç›klama getirmeye çal›flan evrim teorisi ve taraftarlar› için cevaps›zd›r. Evrim taraftarlar›n›n bu mikroalemdeki
fluurlu davran›fllara tesadüflerle aç›klama getirmeleri mümkün de¤ildir. Bu, Allah'›n üstün yaratmas›d›r.
Tek bir hücre içinde sergilenen benzersiz akl›n
daha birçok delili vard›r. Örne¤in mikroplar her ne
Adnan
Oktar
112
HLA antijen
makrofaj
T hücresi
antijen
lenf dokusundaki T hücreleri
reseptör
ifllem görmüfl antijen (yabanc›)
duyarl› T hücresi
genifller ve bölünür
Yard›mc›
T hücreleri
Öldürücü T hücrelerinin
ço¤almas›n› sa¤layan proteini a盤a ç›kar›r, fagositozu
artt›r›r ve B hücrelerinin
plazma hücrelerine
dönüflmelerini sa¤lar.
öldürücü T
hücreleri
antijenleri
yok ederek
DNA'lar›na
zarar verir.
Geciktirilmifl
hassas
T hücreleri
alerjide ve doku
naklinde önemli
olan kimyasallar
salg›lar.
Bask›lay›c›
T hücreleri
Yard›mc› T hücresi ve
öldürücü T hücrelerinin
faaliyetini, fagositozu ve
antikor üretimini
bask›lar.
Bellek T
hücreleri
orijinal antijenleri tan›r
Yukar›daki flemada görüldü¤ü gibi farkl› rollere sahip olan çeflitli T hücreleri, bu
görevlerini eksiksizce yerine getirerek, kusursuz bir savunma yaparlar.
öldürücü T
hücresi
tümör hücresi
tümörde aç›lan delik
Hücreler, insanlar gibi kendilerini koruma, ak›ll› davranma, taktik gelifltirme ve
tedbir alma gibi yeteneklere sahiptirler. Aralar›nda hayranl›k uyand›r›c› ifl bölümü ve denetim vard›r. Bu ifl bölümü sayesinde düflman› tespit eder, öldürür ve sonraki nesillere düflman› tan›tabilirler. Yukar›da solda görülen öldürücü T hücresi tümörü tan›r ve ona ba¤lan›r. Daha sonra tümörün
zar›n› delecek proteinler salg›lar. Solda ise öldürücü T hücresinin salg›lad›¤› proteinler taraf›ndan delinen tümör görülüyor. Bu delik k›sa
Harun
bir süre içinde tümörün yok olmas›na neden olacakt›r.
Yahya
113
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
kadar hücre içine saklansalar da, vücudun düflman›n sakland›¤› yeri ortaya ç›karan bir savunma sistemi vard›r. Bakteri
makrofaj›n içine s›zd›ktan sonra makrofaj›n içinde bulunan
özel bir molekül, bakteriden bir parça al›r ve onu hücre yüzeyine tafl›r. Yard›mc› T hücreleri ise karfl›lar›ndaki bu kar›fl›m›
tan›r ve makrofajlar›n, kendi içlerinde bir yabanc›n›n oldu¤unu anlamalar›n› sa¤layan bir madde salg›larlar. Yeri belirlenen
düflman kolayca yok edilecektir.
Vücudun di¤er hücrelerine s›zan düflmanlar ise, öldürücü
T hücreleri taraf›ndan saptan›p ortadan kald›r›l›rlar. Burada
hücrenin içine bir yabanc›n›n yerleflti¤ini haber veren ise, hücre içindeki görevli özel moleküllerdir. Hücrenin içine giren virüsün parçalar›n› yüzeye ç›kararak T hücrelerini yard›ma ça¤›r›rlar. Öldürücü T hücreleri, virüse çarpar ve virüsün istila
etti¤i hücreyi tümüyle yok ederler.50 Burada asl›nda virüsün
yerleflti¤i hücrenin bir anlamda fedakarl›¤› da söz konusudur.
Vücudu korumak pahas›na öldürücü T hücrelerinin kendisini
yok etmesini göze almaktad›r.
Dikkat edilirse, bütün bu olup biten ifllemlerde rastgele veya
fluursuz tek bir aflama gerçekleflmemektedir. Hatta sergilenen
olaylar, gözle görülmeyen bir hücreden asla beklenmeyecek üstün bir fluurun göstergesidir. Bahsetti¤imiz tüm bu hareketlilik,
milimetrik alanlar içinde, boyutlar› mikronlarla ölçülen tek hücreli canl›lar›n birbirleri ile mücadeleleridir. Beyni, sinir sistemi,
karar mekanizmas› olmayan bir hücreden ak›l kullanmas›n›
bekleyemeyece¤imize ve yap›lan fluurlu ifllemleri onun üstün
yeteneklerine ba¤layamayaca¤›m›za göre, hayranl›¤› akl›n
tek sahibine yöneltmek gerekti¤i aç›kt›r. Bu üstün gücün ve akl›n sahibi, elbette herfleyi mükemmel yaratan Allah't›r.
Adnan
Oktar
114
1) aktif yard›mc›
T hücreleri
lenfokin üretirler.
4 ) Öldürücü T
hücreleri hasarl›
vücut hücrelerini
tan›r ve yok ederler.
2) lenfokinler
a盤a ç›kar
3) Lenfokinler, antijene
ba¤lanan baz› T hücrelerine ço¤alma emri
verirler
lenfokinler,
makrofajlar›
enfeksiyon bölgesine çekerler.
sald›r›ya
u¤rayan
vücut
hücresi
5) Sald›r› sakinleflince bask›lay›c› T hücreleri h›zla ço¤al›r ve savunma sisteminin
durmas›n› h›zland›r›r.
6) Az say›daki T
hücresi bellek hücresi olarak yaflamaya devam eder.
Hücresel savunma sistemi 3 aflamadan oluflur. T hücrelerinin harekete geçerek
sald›rmas›, ba¤›fl›kl›k sistemini bask›lay›c› hücrelerin ço¤almas› ve bellek hücrelerinin ortaya ç›k›fl›. Vücut aktif savunmay› tamamlad›ktan sonra art›k geri çekilme
zaman› gelmifltir. Bunun için bask›lay›c› T hücreleri h›zla ço¤almaya bafllar ve
savunma iflleminin durmas›n› çabuklaflt›r›r.
Ba¤›fl›kl›k Sistemi Normale Dönüyor
Yukar›da detaylar›yla bahsetti¤imiz bu hareketlilik, vücudun ola¤anüstü flartlar alt›ndaki durumunu göstermektedir.
E¤er bu hareketlilik kontrolsüz bir biçimde sürüp giderse, yani hastal›k sonras›nda B hücreleri üremeye devam eder, T hücreleri oradan oraya koflturarak tüm savunma hücrelerini hareketlendirirse, kontrolsüz ve amaçs›z bir savafl sürmüfl olacakt›r. Bu durum ise, sa¤lam hücrelerin de zarar görmesi, vücudun afl›r› derecede bitkin düflmesi ve y›k›mla sonuçlanacakt›r. Bunu önlemek için, savafl›n bitti¤i haberinin tüm bedene yay›lmas› gerekir. ‹flte bu görev de yine bir baflka kan hücresine; "bask›lay›c› T hücresine" düflmek-
Harun
Yahya
115
UYARI:
E¤er ilk ba¤lant› bu yolla ise;
ANT‹JEN
(dokuda tespit edilen
yabanc› moleküler yap›)
e¤er ‹K‹NC‹L savunma
gerçekleflirse:
MAKROFAJLAR
B HÜCRELER‹
makrofajlar istilac›lar hakk›ndaki
bilgileri T hücrelerine iletirler
YARDIMCI
T HÜCRELER‹
e¤er ikincil savunma do¤rudan harekete geçerse
BELLEK
T HÜCRES‹
B hücreleri, üzerlerine antijen ba¤layarak
uyar›lm›fl B hücrelerine dönüflürler.
yard›mc› T hücreleri
uyar›lm›fl B
UYARILMIfi B
hücreleHÜCRELER‹
rinin h›zla
ço¤almas›n› sa¤lar.
yard›mc› T hücreleri, öldürücü
T hücrelerini harekete geçirir
uyar›lm›fl B hücreleri
plazma hücrelerine dönüflür
PLAZMA
HÜCRELER‹
ÖLDÜRÜCÜ
T HÜCRES‹
Baz› B hücreleri bellek
hücresi olarak saklan›r
BELLEK B
HÜCRELER‹
plazma hücreleri antikor salg›larlar
h›zl› ikincil bölünme
ANT‹KORLAR
ANA HEDEF:
hücre içi (virüsler, baz› mantarlar ve protozoanlar; kanser hücreleri, nakledilen hücreler)
ANA HEDEF:
hücre d›fl› (bakteri, virüslerin hücre d›fl› evreleri,
baz› mantarlar ve protozoanlar)
SONUÇ:
Öldürücü T hücreleri hasta, mutasyona u¤ram›fl
veya yabanc› hücrelere sald›r›r; makrofajlar
güçlenir. (fagositoz)
SONUÇ:
Antikor antijene ba¤lan›r, makrofajlar›n
istilac›lar› yok etmesini veya kompleman
istilac›lar›n tahrip edilmesini sa¤lar.
ANT‹KOR YOLUYLA BA⁄IfiIKLIK S‹STEM‹
HÜCRE YOLUYLA BA⁄IfiIKLIK S‹STEM‹
‹nsan›n savunma sistemi ola¤anüstü derecede komplekstir.
Bu flemada bile pek çok detay atlanm›fl, pek çok ifllem
belirtilmemifltir. Sistemin iflleyifli, genel hatlar›yla bile
son derece detayl› ve ak›lc›d›r.
116
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
tedir. Bu hücre, hareketli savunma hücrelerini sakinlefltirerek
ba¤›fl›kl›k sisteminin tekrar normal hale dönmesini sa¤lar.
Bask›lay›c› T hücreleri salg›lad›klar› maddelerle B hücrelerinin etkinliklerini yavafllat›rlar. Öldürücü T hücrelerinin savafl› durdurmalar›n› sa¤larlar. Yard›mc› T hücrelerinin say›s›n›
azalt›r ve bedeni sakinlefltirirler.
Savafl art›k bitmifltir. Ortada pek çok ölü hücre, bakteri art›klar› ve enkazlar vard›r. ‹flte bu aflamada devreye fagositler
girer. Fagositler savafl alan›na yay›l›r ve ne kadar art›k ve ölü
hücre varsa bunlar›n tümünü temizler. Temizlik s›ras›nda etrafta zarar görmüfl dokulara da bir dizi ilk yard›m uygular ve
hasar görmüfl bölümlerini yenilerler.
Savafl sonras›nda T ve B hücrelerinin ço¤u birkaç gün içinde ölürler. Geriye kalan küçük bir grup ise yaflam›n› uzunca bir
süre sürdürür. Bu hücreler vücutta yaflanan olaylar›n "flahitleridir" ve kendi nesillerinin devam› için hayatta kalmalar› son derece önemlidir. Onlar savafl›n bafllamas›na neden olan sald›rgan›n "tan›nma iflaretini" yani antijenini tan›makta ve bu özelliklerinden dolay› art›k savunma hücresi de¤il, "bellek hücresi"
olarak an›lmaktad›rlar. Daha önce sald›rm›fl olan bir virüse karfl› kazan›lm›fl olan "ba¤›fl›kl›k" bu bellek hücrelerinin sayesinde
gerçekleflmektedir. Bellek hücresi vücuda istila amac› ile giren
ayn› hücreyi bir sonraki seferde kap›da karfl›layacak ve güçlenmesine izin vermeden onun yok edilmesini sa¤layacakt›r.
Burada bahsetti¤imiz iki düflman, birbirinden habersiz iki
farkl› hücredir. Bir tanesi vücudun içinde yaflar, di¤eri ise d›flar›dan gelen bir ziyaretçidir. Bu hücreler, birbirlerini "tan›ma"
gibi bir mekanizmaya nas›l sahip olabilirler? Bir hücre,
tehlikeli gördü¤ü hücre ile ilgili bilgileri hangi kararla
ve nas›l üzerinde tafl›r? Tüm di¤er arkadafllar› ölür-
Harun
Yahya
117
Adnan
Oktar
118
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
ken o neden ve nas›l hayatta kal›r? Say›s›z detay›n› gördü¤ümüz kusursuz savunma sisteminin rastgele geliflen olaylar,
kontrolsüz ve kör tesadüflerle meydana gelebilece¤ine inanabilir misiniz? Bu kadar delil karfl›s›nda buna inanmak elbette
olanaks›zd›r. Burada meydana gelen bilinçli olaylar, fluurlu bir
insan›n bile idare yetene¤ini aflacak kadar kusursuz ve kontrollüdür. Bu durum bizi daima ayn› gerçekle karfl› karfl›ya getirir: De¤il tesadüfi mutasyonlarla, bilinçli insanlar›n müdahalesiyle bile oluflamayacak bu sistem aç›kça yarat›l›fl gerçe¤ini
gösterir.
Herfleyi "ol" emri ile yaratan Allah, bu küçücük canl›lar›
yoktan var etmifl, onlara mükemmel bir uyum ve düzen vermifl ve yapmalar› gereken görevleri ilham etmifltir. ‹flte bu nedenle bu savunma hücresi vücudun düflman›n› tan›makta,
onu haf›zas›nda tutmakta, onun sonraki nesillere zarar vermesini engellemek için nöbet beklemektedir. Allah'›n üstün bir
ilimle yaratt›¤› bu canl›lar›n varl›¤› tek bafl›na bir insan› imana yöneltmek için yeterli bir sebeptir ve Allah'›n Yüce kudretinin bir delilidir.
Allah Kuran'da flöyle buyurur:
fiu halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin
Rabbi Allah'›nd›r. Göklerde ve yerde büyüklük
O'nundur. O, Üstün ve Güçlüdür,
Hüküm ve Hikmet sahibidir.
(Casiye Suresi, 36-37)
Harun
Yahya
119
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Kandaki Ak›ll› Koruma Görevlileri:
Kompleman Molekülleri
Çok fazla çeflitte hücre tipine sahip olan beyaz kan hücreleri yani akyuvarlar, nefes almaya bafllad›¤›n›z andan itibaren
sizler için zararl› olabilecek herfleyle savaflmaya programlanm›fllard›r. Sahip oldu¤unuz bu kusursuz mekanizman›n en
küçük parças›n›n bile eksik olmas›, basit bir hastal›ktan dolay› ölmenize neden olabilir.
Bedeninizde bu mükemmel mekanizman›n yan› s›ra, siz
hastalanmasan›z da faaliyet halinde olan koruma görevlileri
bulunmaktad›r. Bu koruma görevlileri, sizin do¤umunuzdan
ölümünüze kadar vücuttaki "her hücreye" sald›rmaya programlanm›flt›r. Bu gerçekten de flaflk›nl›k uyand›r›c›d›r, bedeni
savunmak için var olmalar›na ra¤men, bedeni oluflturan tüm
hücreleri düflman görürler. Bunlar›n oluflturdu¤u sisteme
"kompleman sistemi" ad› verilir. Kompleman molekülleri 20
farkl› proteinden oluflan moleküllerdir. Karaci¤erde üretilir ve
dolafl›m sistemine oradan kat›l›rlar. Normal flartlarda kan›n
içinde gelifligüzel ve etkisizce dolaflan hücrelerdir. Ancak uyar›ld›klar›nda, aniden, gördükleri bütün hücreleri yok etme karar› al›rlar.
Ald›klar› bu uyar› tek bir kompleman hücresi kanal› ile
vücuttaki sistemin tümüne yay›l›r. Uyar› ile vücutta dost düflman ay›r›m› yapmazlar. Bu nedenle vücudun kendi hücrelerine de ba¤lan›p onlar› yok etmeye de yönelebilirler. Ama vücut
hücrelerini öldürmelerine izin yoktur. Çünkü vücut hücreleri,
kendilerini koruma yetene¤ine sahip oldukça ak›ll› hücrelerdir. Kompleman moleküllerini gördükleri anda "tan›rlar". Kompleman molekülleri bedene ait hücrelere
de¤er de¤mez, vücudun kendi hücreleri onlar› et-
Adnan
Oktar
120
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
zar sald›r›
kompleksi olufluyor
a¤›z
Aktive olmufl kompleman aflama aflama patojenin zar›na ba¤lan›r ve zar sald›r› kompleksini
oluflturur.
Zar sald›r› kompleksi a¤z›
hücrenin yok edilmesini
sa¤lar.
kisiz hale getirir. Böylelikle vücut kendi askerleri taraf›ndan
vurulmam›fl olur. Vücuda girmifl olan yabanc› organizmalar
ise, hiç beklemedikleri bu koruma görevlilerinin mutlaka sald›r›s›na u¤rayacaklard›r. Kompleman moleküllerinden bir tanesi
yabanc› organizmaya ba¤land›¤›nda, flekil de¤iflikli¤ine u¤rar.
Bunu, kompleman molekülünün sahip oldu¤u ilk proteinin
bakteriye ba¤lanmas› izler. Daha sonra, kompleman sisteme ait
di¤er proteinler de bakteriye teker teker ba¤lan›rlar ve kompleman avc›lar›, istilac› bakterinin yüzeyini sarm›fl olur. Kompleman sisteminin son eleman› ise hücre zar›na sald›rmakla sorumludur. Bu ak›ll› molekül, savunmas›z kalm›fl bakterinin
tek korumas› olan hücre zar›nda bir delik açar.51 Sald›r›
sonras›nda bakteri içine su alarak patlar. Bazen de
kompleman molekülleri baflka bir yöntem kullan›r-
Harun
Yahya
121
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
lezyon
Kompleman
hücreleri sald›rgan hücrenin
yüzeyinde delik
açarak lezyona
neden olur.
Böylece sald›rgan hücrenin
zarar› engellenmifl olur.
kompleman
proteinleri
plazma zar›
lar. Düflmanlar›n› ince bir zarla kaplar ve bu flekilde onlar› di¤er yiyici hücreler için iflaretlerler.
Bu örnekte de görüldü¤ü gibi, insan bedeninin her parças›nda muazzam bir ak›l hakimdir. Bu akla, bedeni koruyan, savunan, yaflatan her organizma sahiptir. Bedene ait hücrelerin,
kompleman sald›rganlar›n› tan›malar› flartt›r. Yoksa tek bir sald›r›, insan yaflam›n› sona erdirebilir. Bu güçlü korumalar›n her
an görev bafl›nda olmalar› gerekmektedir. fiimdi bir düflünelim:
‹nsan bedenindeki bu kusursuz kompleman sisteminin varl›¤›n›n kaç kifli fark›ndad›r? Konunun uzman› bilimadamlar›
d›fl›nda söz konusu mekanizmay› tan›yanlar›n say›s› kuflkusuz
son derece s›n›rl›d›r. Bu gerçe¤e ra¤men, istisnas›z her insan bu
mükemmel sistem ile donat›lm›fl durumdad›r. Bu sistem, her an
hiç durmadan faaliyet halindedir. Çünkü onlar› Rabbimiz olan
Allah yarat›r ve onlara vücutta savaflma veya korunma bilgisini Allah verir. Nerede kime karfl› mücadele edeceklerini
onlara Allah ilham eder. Görevlerini Allah belirler ve
sahip olduklar› kusursuzluk Allah'›n onlara bir lüt-
Adnan
Oktar
122
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
‹nsan bedeninin her parças›nda muazzam bir ak›l hakimdir. Vücudu korumakla görevlendirilmifl hücreler düflman› tan›y›p yok edecek mükemmel sistemlerle donat›lm›fllard›r.
fudur. Ve siz, Allah diledi¤i için ve diledi¤i flekilde vücudunuza giren istilac›lardan korunursunuz. Anlatt›¤›m›z bu mükemmel sistem, her detay› ile, sonsuz kudret ve güce sahip
olan Rabbimiz'in bir eseridir.
Vücut içindeki savafl her zaman zafer ile sonuçlanmayabilir. Kompleman moleküllerinden daha becerikli bakterilerin
vücuda girmesi, bu moleküllerin tüm düzenini altüst edebilir.
Bu durumda ortaya ç›kan karfl›l›kl› ak›l gösterisi ise son derece hayret vericidir. Örne¤in, akci¤er enfeksiyonlar›na neden
olan pnömokok bakterileri, kendilerine sald›racak olan savaflç› molekülleri daha vücuda girmeden tan›maktad›rlar. Onlara bu molekülleri tan›tan, her iki organizman›n da niteliklerini tan›yan, onlar› yaratm›fl olan, onlar› her an
izleyen ve denetimi alt›nda bulunduran Yüce Rab-
Harun
Yahya
123
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
HIV virüsü, daha önce hiç bulunmad›¤› bir bedende kendisi ile kimin savaflaca¤›n› bilir. Bu nedenle vücuttaki hücrelere teker teker sald›rmaktansa, kendisine savafl açacak olan savunma hücrelerinin içine girip yerleflir ve onlar› enfekte eder. Savunma elemanlar› hasar görmüfl olan bir ba¤›fl›kl›k sistemi art›k
ifllevini yitirmifltir.
bimiz'dir. Vücuda enfeksiyon amac› ile giren bu bakteriler,
kendilerini kompleman moleküllerine karfl› tan›nmaz yapan
kaygan bir zarla kapl›d›rlar. Bu sayede kompleman molekülleri, bu bakterilerin davetsiz ve zararl› misafirler oldu¤unu
anlamayacaklard›r.
Bakterinin bundan sonra vücutta diledi¤i gibi yoluna devam etti¤ini zannedebilirsiniz. Oysa mükemmel bir mekanizmaya sahip olan insan bedeninde, birinci tuzaktan kurtulan
yabanc›lar ikinci büyük engelle karfl›laflacaklard›r. Dev makrofajlar bakterinin tan›nmas›n› engelleyen kaygan k›l›f› y›rtar,
onu uzun kollar› ile yakalay›p yerler. Bu yöntemi tercih etmediklerinde ise, bakterileri iflaretleyen bir madde salg›larlar.
Bakteriler iflaretlenince, kompleman molekülleri ve di¤er yiyici hücreler onlar› tan›r ve yok ederler.52
Bütün bunlar, vücuda giren yabanc› bakterinin de,
Adnan
Oktar
124
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
vücut içinde onunla savaflan moleküllerin de tek bir Yarat›c›'n›n eseri oldu¤unu göstermektedir. Bakteriler, nas›l bir tehlikeyle karfl›laflacaklar›n›n aç›kça fark›ndad›rlar. Vücut hücreleri ise, vücuda girecek muhtemel bir bakteriye karfl›, henüz onu
tan›madan tedbir gelifltirmifllerdir. Bu elbette herfleyi, bütün
kainat›n Sahibi ve mutlak surette Hükümdar›, Melik olan
Allah'›n yaratt›¤› gerçe¤ini gözler önüne sermek için vücudumuzda var edilmifl örneklerden bir tanesidir. Ayetlerde bu
gerçe¤e flu flekilde dikkat çekilir:
De ki: ‹nsanlar›n Rabbine s›¤›n›r›m. ‹nsanlar›n Malikine,
‹nsanlar›n (gerçek) ‹lah›na; (Nas Suresi, 1-3)
Hak Melik olan Allah pek Yücedir, O'ndan baflka ‹lah yoktur; Kerim olan Arfl'›n Rabbidir. (Mü'minun Suresi, 116)
Henüz çaresi bulunamam›fl öldürücü bir hastal›k olan
AIDS ise sald›rgan›n da savunucunun da tek bir Yarat›c›n›n
eseri oldu¤u gerçe¤ine bir baflka önemli örnektir. Bu hastal›¤›n sebebini oluflturan HIV virüsü, vücudun savunma mekanizmas›na karfl› planlanm›fl bir taktikle beraber vücuda girer.
Daha önce görmedi¤i bir bedende adeta kendisi ile kimin savaflaca¤›n› bilmektedir. ‹flte bu nedenle vücuda girdi¤i anda,
di¤er virüsler gibi herhangi bir hücrenin içine s›zmaktansa,
do¤ruca vücuttaki yabanc›lar› yok edip bunu di¤er savunma
elemanlar›na haber vermekle görevli olan "Haberci T" hücresinin içine girer. Hücreyi bozar ve onun tehlikeyi haber vermesine izin vermez. Elemanlar› hasar görmüfl olan ba¤›fl›kl›k
sistemi art›k eskisi gibi ifllevini göremez hale gelir. Bunun sonucunda vücut art›k en basit bir grip mikrobu ile bile çarp›flamayacak durumdad›r. HIV virüsünün savunma sistemini y›k›c› etkisi nedeniyle, bir grip virüsü bile insan› öldürebilir.
Harun
Yahya
125
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Tütün mozaik virüsü (TMV)
Grip virüsü
Adenovirüs
Savunma sistemini
meydana getiren
tek bir eleman›
devreden ç›kar›rsan›z savunma sistemi ifllev göremez hale gelir. Savunma sistemini
oluflturan akyuvarlar indirgenemez
kompleksliktedirler. Allah'›n yaratt›¤› üstün eserlere
muazzam bir örnek teflkil ederler.
Lambda bakteriyofaj
Savunma Hücreleri Olmasa…
Savunma sistemini oluflturan hücreler kompleks bir a¤ ile
birbirlerine ba¤›ml› hareket ederler. Bunlardan baz›lar› tehlikeyi fark eder, bir k›sm› ön durdurma harekat›n› bafllat›r, bir k›sm› di¤er savunma hücrelerine haber verir, bir k›sm› as›l öldürücü darbeyi vurur, bir k›sm› da gelecekteki tehlikelere karfl›
hat›rlat›c› olarak bir kenarda bekler. Meydana gelen bu a¤›n sadece tek bir parças›n› ç›kar›rsan›z, art›k savunma sisteminiz
yoktur. Örne¤in bu sistemden e¤er yard›mc› T hücrelerini
ç›kar›rsan›z, vücutta öldürücü hücrelerin bulunmas›-
Adnan
Oktar
na ra¤men bunlar tehlikenin fark›na bile varmaya-
126
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
caklard›r. B hücreleri ve öldürücü T hücrelerini ç›kar›rsan›z,
yard›mc› T hücrelerinin tehlikeyi haber verece¤i herhangi bir
üst birim olmayacakt›r. Bu sistemden Do¤al Öldürücüleri ç›kar›rsan›z, vücuda giren dirençli düflmanlar›n ortadan kalkmas›
mümkün olmayacak, tek bir güçlü bakteri bedenin felç olmas›na neden olacakt›r. Bellek hücrelerini ç›kar›rsan›z, vücudun yabanc› organizmalara karfl› ba¤›fl›kl›¤› olmayacak ve vücuttaki
savunma hücreleri içeri giren ayn› düflman ile defalarca savaflmak zorunda kalacakt›r. Bu da k›sa bir süre içinde savunma
sisteminin güçsüz düflmesi anlam›na gelecek, vücudu yeni
hastal›klara aç›k hale getirirken, ayn› zamanda sürekli ayn›
hastal›klara yakalanmam›za sebep olacakt›r.
Dolay›s›yla kan dolafl›m›n›n savunma sistemini oluflturan
lökositler, "indirgenemez kompleksliktedir". Bunun anlam›
fludur: Bu mekanizmadaki herhangi bir parçay› eksiltmeniz,
devreden ç›karman›z mümkün de¤ildir. E¤er parçalardan birisi eksilirse, sistemin hiçbir ifllevi kalmayacakt›r. Sistemin ifllev görememesinin sonucu ise, basit bir nezle virüsünün bile
k›sa bir süre içinde ölüme sebep olmas›d›r. Vücuda giren virüs, hiçbir engelle karfl›laflmayaca¤› için diledi¤i hücreye yerleflecek ve diledi¤i kadar üreyecektir. Normal flartlarda vücut
hücrelerinin üretimi son derece kontrollü bir biçimde denetlenir. Ancak virüsün kendi mekanizmas›nda buna benzer bir
denetim olmad›¤›ndan virüs, içine girdi¤i hücrenin imkanlar›n› kullanarak k›sa sürede vücudu istila edecektir. Savunma
sistemi "kemoterapi" gibi tedavi yöntemleri ile yok edilmifl
olan kiflilerin ve AIDS hastalar›n›n her hastal›¤a son derece
aç›k olmalar›n›n nedeni budur.
Savunma hücreleri olmasa, vücuda bu savunmay›
yapabilecek bir sistemin dahil edilmesi flartt›r. E¤er
bu mümkün de¤ilse sonuç kaç›n›lmaz olarak ölüm-
127
Harun
Yahya
Adnan
Oktar
128
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
dür. Lösemi hastal›¤› da savunma hücrelerinin deformasyonundan kaynaklanan AIDS gibi öldürücü bir hastal›kt›r. Bu
hastal›kta kandaki lökositlerin flekilleri anormalleflir ve farkl›lafl›r. Farkl› flekildeki lökositler art›k görevlerini yapamazlar
ve bu durum, genel savunma mekanizmas›n›n geri kalmas›na
neden olur. Hemen bütün lösemilerde kontrolsüz ço¤alan
hücreler çevredeki dokulara yay›l›r ve bunlar›n imkanlar›n›
kullan›rlar. Bu nedenle dokular k›sa bir süre içinde eski fonksiyonlar›n› yerine getiremeyerek bozulurlar.
Lösemili dokular›n büyük bir h›zla yeni hücreler üretmeye bafllamas›, vücut s›v›lar›nda çok fazla miktarda besin maddesine, özellikle amino asit ve vitaminlere gereksinim do¤urur. Bunun sonucunda vücudun enerjisi gitgide azal›r. Afl›r›
amino asit kullan›m› normal vücut proteinlerinin tükenmesine neden olur. Böylece lösemili dokular büyür ve di¤er dokular zay›flar. Sistemin bu flekilde devam etmesi bile k›sa bir süre içinde ölüme neden olabilir.53 Hastan›n iyileflmesinin en etkili yolu, kendisine sa¤lam ve sa¤l›kl› kan hücreleri üretebilecek yeni bir kemik ili¤idir.
Görüldü¤ü gibi, sistemin evrimle ortaya ç›km›fl olmas›
mümkün de¤ildir, çünkü ancak tüm unsurlar›yla birlikte çal›flt›¤›nda ifle yaramaktad›r. Bu sistem, tüm özellikleri ile birlikte
yarat›lm›fl olan ve tüm parçalar›n birarada koordinasyonu ile
iflleyen bir mükemmellik örne¤idir. ‹flte bu nedenle önemli bir
yarat›l›fl delilidir. Allah'›n yaratmas›ndaki kusursuzluk bir kez
daha karfl›m›zdad›r. Bir ayette Allah yarat›l›fl gerçe¤ini flu flekilde bildirir:
Bu, Allah'›n yaratmas›d›r. fiu halde, O'nun d›fl›nda
olanlar›n yaratt›klar›n› Bana gösterin. Hay›r, zulmedenler, aç›kça bir sap›kl›k içindedirler. (Lokman Suresi, 11)
129
Harun
Yahya
Kan hücreleri, yani alyuvar ve akyuvarlar, üstlendikleri
görevler gere¤i bütün vücudu dolaflmak zorundad›rlar. Ama
bunu tek bafllar›na yapmalar› imkans›zd›r. Hücrelerin kendilerini hareket ettiren çeflitli mekanizmalar› olsa bile, içinde hareket edebilecekleri bir s›v›n›n varl›¤› zorunludur. ‹çinde dolafl›p duran farkl› nitelikteki hücreleri ile birlikte, vücudumuzun
her noktas›n› her saniye katedip duran bu s›v› plazmad›r.
Plazma kan›n %55'ini oluflturur. Plazman›n bilefliminde
%90 oran›nda su, kandaki su miktar›n› ayarlamada kullan›lan
albümin, vitaminlerin tafl›nmas›nda kullan›lan globülin, kan›n
p›ht›laflmas›nda kullan›lan fibrinojen, glikoz ve di¤er besinler,
hücreler aras› s›v›n›n PH'›n› ve s›v› miktar›n› ayarlamakta kullan›lan iyonlar, ya¤lar, aminoasitler, vitaminler ve oksijen, karbondioksit ve nitrojen gibi çözünmüfl gazlar bulunmaktad›r.54
Plazma tafl›d›¤› maddeler ve sahip oldu¤u özelliklerle vücut için önemli görevler üstlenir. Bunlar›n en önemlisi, besinleri ve at›klar› tafl›mas›d›r. Di¤er önemli özelli¤i, kan bas›nc›n›n belli bir seviyede kalmas›n› sa¤lamakt›r. Is› da¤›l›m› da yine plazman›n özelliklerinden biridir. Ayr›-
Adnan
Oktar
130
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
ca plazma kan ile di¤er dokular›n asit düzeyini belirli bir seviyede tutmakla görevlidir.
Plazma, "kan s›v›s›" oldu¤undan, afl›r› terlemede plazma
miktar› %50 oran›nda azalabilece¤i gibi, sulu fleyler fazla içildi¤inde normalin %60 oran›nda artabilir de. Plazman›n içerdi¤i su ise, kan›n esas eleman›d›r. Plazman›n içinde kat› maddeler olarak proteinler bulunur. Bunlar, kan›n p›ht›laflmas›n› sa¤layan fibrinojen (Kan›n P›ht›laflmas› bölümünde detayl› olarak incelenecektir), kan hücreleri ve vücut s›v›s›n›n oran›n›
kan al›n›r
santrifuj
tüpe koyulur
PLAZMA % 55
‹çindekiler
Temel fonksiyonlar
Su
Di¤er maddeleri
tafl›mak için çözelti
Tuzlar (elektrolitler)
Sodyum
Potasyum
Kalsiyum
Magnezyum
Klor
Bikarbonat
Ozmotik denge, pH
dengesi ve zar
geçirgenli¤inin
düzenlenmesi
Plazma proteinleri
Albumin
Fibrinojen
Globulinler
Kan›n % 55'ini oluflturan
plazma, tafl›d›¤› maddeler ve
sahip oldu¤u özellikler nedeniyle vücut için son derece
önemlidir. Besinlerin ve at›klar›n tafl›nmas›ndan kan bas›nc›n›n kontrolüne kadar vücudun dengesini sa¤layan
pek çok fley plazman›n özelliklerine ve genifl hareket kabiliyetine ba¤›ml›d›r.
Ozmotik denge, pH
dengesi
kan›n p›ht›laflmas›
savunma (antikorlar)
ve ya¤ tafl›nmas›)
Kanla tafl›nan maddeler
Besinler (örne¤in, glikoz, vitaminler, amino
asitler)
Metabolizma art›klar› (üre, ürik asit)
Solunum gazlar› (CO2 ve O2)
Hormonlar
Harun
Yahya
131
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
düzenleyen albümin ve antikor yönünden zengin olan globülinlerdir. Bunlar›n aras›ndan bizim için son derece büyük önemi olan albüminleri incelemek yerinde olacakt›r.
Ak›ll› Bir Tafl›y›c›: Albümin
Albümin say›ca en fazla olan plazma proteinidir ve tafl›y›c› görevini üstlenmifltir. Albüminin basit bir tafl›y›c› olmad›¤›n› belirtmek gerekir. Albümin kanda bulunan kolesterol gibi
ya¤lar›, hormonlar› ve bir safra kesesi maddesi olan zehirli ve
sar› renkli bilirubini tafl›r. Bunlar›n yan› s›ra, c›va, penisilin ve
baflka ilaçlar› da kendisine ba¤lar. Zehirleri karaci¤erde b›rak›r, besin maddelerini ve hormonlar› ise gerekli yere götürür.
Ya¤lar›n vücutta bir protein taraf›ndan tafl›nmas›n›n çok
büyük önemi vard›r. E¤er ya¤lar, albümin taraf›ndan tafl›nmasayd›, tüm ya¤ molekülleri birbirleri ile birleflir ve kanda, t›pk› çorban›n üzerinde biriken ya¤ öbekleri gibi denetimsiz bir
flekilde yüzerlerdi. Bu da bir süre sonra damar t›kan›kl›klar›na
yol açar ve ölüme neden olurdu.
hormon
kandaki tafl›y›c› protein
Vücutta tafl›ma ifllemi kan yoluyla yap›l›r. Kan s›v›s›n› kullanarak çeflitli
maddeleri tafl›ma özelli¤ine sahip molekül ise albümindir. Kolesterol,
ya¤ ve bilirubin gibi zehirler tafl›yabildi¤i gibi çeflitli hormon ve besinleri de tafl›r. Bu protein, zehirleri karaci¤erde b›rak›p, besin ve
hormonlar› ilgili yere tafl›yabilecek özel bir yetene¤e de sahiptir.
Adnan
Oktar
132
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
düz kas hücreleri
damar bofllu¤u
kolestrol
kristalleri
ya¤
Ya¤lar e¤er albümin taraf›ndan tafl›nmasayd›, ya¤ molekülleri birbirleriyle birleflir ve kanda denetimsiz bir flekilde yüzerlerdi. Bu durum k›sa süre içinde damar t›kan›kl›klar›na neden olur ve organ kayb› veya ölüm gibi sonuçlar› beraberinde getirebilirdi.
Hormonlar vücut içinde da¤›lmas› gereken haberlerden
sorumludurlar. Onlar için de mutlaka bir ulafl›m yolu gerekmektedir. Hormonlar›n gerekli yere iletilmesinde de ilgili
protein yine albümindir. E¤er albüminin hormonlar› ba¤lay›c› bu özelli¤i olmasayd›, büyümemizden geliflmemize kadar
bizimle ilgili tüm fonksiyonlar sona erecek, ac›kmam›zdan
susamam›za kadar hiçbir uyar› vücudun ilgili bölümlerine
ulaflamayacakt›. Vücut su ihtiyac› duymas›na ra¤men, bunu
fark etmeyecek ve k›sa bir süre içinde su miktar›n›n eksilmesi sebebiyle yaflam sona erecekti. Albümin, iflte bu müthifl habercilerin görevlerini yapabilmeleri için özel olarak yarat›lm›fl olan ve neyi nereye iletmesi gerekti¤ini adeta "bilen"
bir proteindir.
Albüminin görevleri bununla s›n›rl› de¤ildir.
Atardamarda hareket halinde olan besin maddeleri-
Harun
Yahya
133
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
nin dokular›n içlerine ulaflabilmeleri için doku duvar›n› aflmalar› gerekmektedir. Doku duvar› ise, pek çok gözene¤e sahip
olsa da hiçbir maddenin geçifline izin vermez. Besinlerin dokulardan içeri girmelerini sa¤layan en önemli unsur kan bas›nc›d›r. Kan bas›nc›n›n itici kuvveti sayesinde besin gerekli
yerlere ulaflabilmektedir. Ancak kan bas›nc› ile dokulara iletilen maddelerin miktar›n›n normalden fazla olma ihtimali vard›r. Dokulara afl›r› miktarda besin maddesinin yüklenmesi bu
dokularda ödem oluflmas›na sebep olacakt›r. Bunu önlemek
için, kan bas›nc›n›n s›v›y› kana geri çeken rakibi albümin devreye girer. Albümin kandaki yüksek yo¤unlu¤u nedeni ile suyu, adeta bir sünger gibi emer. Albümin olmasayd›, beden, suda beklemifl bir fasulye gibi fliflerdi.
Beyinde ise kandaki maddelerin doku duvar›ndan geçme
biçimlerinin farkl› olmas› gerekmektedir. Çünkü beyin hassas
Bedende beyin için
çok özel bir koruma
vard›r. Kandaki maddeler, beyindeki doku duvar›ndan özel
bir denetim sonras›nda geçerler. K›lcallar›n duvar›ndaki
endotel hücreler
adeta geçilemez bir
tabaka oluflturur.
Kandaki maddeler,
ancak bu denetimi
atlatabilirlerse söz
konusu beyin hücrelerine ulaflabilirler.
beyin k›lcal
damarlar›
endotel
hücreler
su, oksijen
veya glikoz
astrosit
sinir
hücreleri
beyin
omurilik s›v›s›
kan ak›fl›
Adnan
Oktar
134
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
bir organd›r ve kandaki maddeler e¤er denetimsiz bir flekilde
beyindeki dokulara geçerlerse, bu durum nöronlara zarar verebilir. Bu nedenle beyin için özel bir koruma vard›r. Beyindeki dokular yo¤un hücre tabakalar› ile kapat›lm›flt›r. Kandaki
maddelerin, içeri girebilmek için adeta bir pasaport denetiminden geçmeleri ve bu hücreleri aflmalar› gerekmektedir.
Ancak kandaki maddeler pasaport kontrolünü aflsalar bile beyin dokular›n›n içine girdiklerinde bafl›bofl de¤ildirler. Belirli
beyin hücreleri, damarlar ve sinir hücreleri aras›nda s›k›fl›k bir
flekilde yer alarak, kendilerini doku duvar›na adeta yap›flt›r›rlar. Kandaki maddeler, ancak bu s›k› denetimi atlatabilirlerse
söz konusu beyin hücrelerine ulaflabilirler.55
Bedenin baz› organlar›n›n, di¤erlerinden daha hassas bir
flekilde korunmas› gerekmektedir. Ve bedendeki "her hücre"
adeta bunu bilir. Bedende korunmas› gereken bafll›ca organ
beyindir. Beynin hasar görmesi, bedenin tümünü etkileyen
büyük sorunlar› beraberinde getirir. Beynin hassas düzenini
ve yap›s›n› bozacak herhangi bir fley, bedenin dengesinin bozulmas› demektir. ‹flte bu nedenle bu hassas organ, say›s›z ayr›nt›ya sahip kompleks mekanizmalarla korunmufltur. Hücreler bu özel korumay› bildiklerinden dikkatli hareket ederler.
Kalp bu hassasiyeti bildi¤inden, kan› beyne özel ve ölçülü bir
flekilde pompalar. Beyinde bulunan koruma görevlileri bu itinay› bildiklerinden geçifle ona göre izin verirler. K›sacas› vücuttaki her mekanizma, bu ana karargah› koruma görevini
mutlaka üstlenmifltir. Burada da yine organlar›n ve yap›lar›n
"bildiklerini" ifade etti¤imiz tüm bu ifllemler, gerçekte
Allah'›n canl›lar üzerinde tecelli eden sonsuz ak›l ve ilminin birer göstergesidir. Bu gerçe¤in sürekli olarak
hat›rlanmas› gerekmektedir.
Harun
Yahya
135
beyindeki kan damarlar›
Vücuttaki her hücre beynin, di¤er
organlardan daha iyi korunmas› gerekti¤ini adeta bilir. Hücreler bu
özel korumay› bildiklerinden dikkatli hareket ederler. Örne¤in kalp, bu
hassasiyeti bildi¤inden, kan› beyne
özel ve ölçülü bir flekilde pompalar.
Bu, Allah'›n her beden için yaratt›¤›
çok özel ve kusursuz bir tedbirdir.
Adnan
Oktar
136
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Beyne yönelik özel koruma, vücudun içinde kontrollü bir
sistemin oldu¤unu bir kez daha kan›tlamaktad›r. fiuursuz birer et parças› olan hücreler kuflkusuz böyle bir bilince sahip
olamazlar. Beyni ve onu oluflturan hücreleri her an Allah korumakta ve özel olarak muhafaza etmektedir. Bu hassas kontrol her an devam eder. E¤er aksi bir durum olursa, bu kontrolsüzlük k›sa bir süre içinde ölüm getirebilir.
P›ht›laflman›n ‹lk Ad›mlar›:
Trombositler
Kan›n bir di¤er önemli eleman› da trombositlerdir. Trombositler, bir yaralanma durumunda yaralanan bölgeyi ilk tamir etme ve bu bölgede p›ht› oluflmas› için bir dizi olay› bafllatma görevini üstlenmifl olan hücrelerdir. Trombositlerin kan
içindeki yaflam süreleri 7-9 gündür. Dolafl›mdaki toplam hacimleri ise son derece küçüktür. Bir insanda bulunan trombositler, ancak bir çay kafl›¤›n› doldurabilecek orandad›r.56
Trombositler asl›nda gerçek hücreler de¤ildirler. Renksiz
ve çekirdeksizdirler. Bunun nedeni, kemik ili¤inin büyük hücrelerinden kopan parçalardan oluflmalar›d›r. Ve varl›klar›n›n
en önemli nedeni, kan›n p›ht›laflmas› için gerekli olan ilk aflamay› oluflturmakt›r. Bu hücreler, p›ht›laflma özelliklerinden
dolay› ço¤unlukla fark›na var›lmayan ve günde yüzlercesi görülen damarlardaki y›rt›klar›n kapat›lmas› görevi için son derece önemlidirler.57
Trombositler, kemik ili¤i hücrelerinden kopup ayr›ld›ktan
ve kan dolafl›m›na kat›ld›ktan sonra "trombosit" ad›n›
al›rlar. Genel olarak en önemli özellikleri bir yere yap›flma e¤iliminde olmalar›d›r. Fakat yarat›l›fllar›nda-
Harun
Yahya
137
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ki üstünlü¤ün aç›k bir kan›t› olarak trombositler kan damarlar›n›n içini döfleyen normal endotel hücrelerine yap›flmazlar.
E¤er yap›flsalard›, kan damarlar›n›n içinde birikecek, yani damar içinde p›ht›laflacak ve bu da damar›n t›kanmas›na neden
olacakt›. Kalbe veya beyne giden tek bir damar›n t›kanmas› ise
ço¤u zaman ölüm nedeni olabilmektedir.
Bu hücrelerin yap›flkanl›k özellikleri, ancak damar›n içindeki söz konusu endotel doku herhangi bir flekilde zarar gördü¤ünde ortaya ç›kar. Endotel hücreler zarar gördü¤ünde bu
yap›n›n alt›ndaki protein yap› yani kollajen a盤a ç›kar. Kollajen yap›, trombosit için bu damar› kaplayan hücrelerden farkl› bir yap›d›r, o nedenle yap›flkanl›k özelli¤i hemen ön plana
ç›kar.
Yaran›n aç›lmas›ndan sonraki 15-20 saniye içinde p›ht›laflma ifllemi bafllam›flt›r. Bu bölgeye ulaflan trombositler, içerdikleri maddeleri bu ortama b›rak›rlar. Ortama b›rak›lan maddelerden biri olan ADP, trombositlerin yap›s›nda baz› de¤iflikliklerin meydana gelmesine neden olur. Trombositler fliflmeye
bafllar, düzensiz bir flekil al›rlar ve yüzeylerinden say›s›z ç›k›nt› uzan›r. Yap›flkanl›k özellikleri çok daha fazla artm›flt›r.
Trombositlerde meydana gelen bu de¤ifliklik önemlidir, çünkü
plazma içinde bafl›bofl dolaflan di¤er trombosit hücreleri, bu
de¤iflikli¤i fark ettiklerinde de¤iflim geçirmifl olan trombositlerin yan›na giderek onlara ba¤lan›rlar. Ortama b›rak›lan ADP,
di¤er trombositlere durumu haber veren bir habercidir.
Bu olay son derece h›zl› bir flekilde geliflir ve damar içinde
aç›lm›fl olan bu yara, trombositlerin söz konusu ifl birli¤i nedeniyle k›sa bir süre içinde t›kan›r. Art›k detayl› bir p›ht›laflma için zemin oluflturulmufltur. E¤er damarda
meydana gelen y›rt›k küçükse, trombosit t›kac› tek
Adnan
Oktar
138
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Bedenimizde bir yara aç›ld›¤›nda p›ht›laflma elemanlar› hemen ifl bafl›ndad›r.
Yaran›n aç›lmas›ndan 15-20 saniye sonra p›ht›laflma ifllemi bafllam›flt›r. Bu
mekanizmadaki her eleman›n görevi hayati olur. Devreden tek bir tanesini ç›karmak mümkün de¤ildir. Kan›n p›ht›laflma sistemi, indirgenemez komplekslik sisteminin en önemli delillerinden biridir.
bafl›na kan kayb›n› hemen durdurabilir.58
‹fllem, bu kadarla s›n›rl› de¤ildir. Damar duvarlar›n› oluflturan endotel hücreler, böyle bir acil durum söz konusu oldu¤unda, von Willebrand faktörü (VWF) ad› verilen bir protein
salg›larlar. Bu protein trombositlerin hasarl› damar duvar›na tutunmalar›n› kolaylaflt›r›r ve onlar›n kaza yerini
görüp geçmemelerini sa¤lar. VWF önce hasarl› bölgeyi oluflturan kollajene ba¤lan›r. Trombositin kol-
139
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
lajene ba¤lanmas›n› da bu flekilde sa¤lar. Bu durumda, endotel hücrelerin de son derece ak›ll› davrand›klar›n›n, kendilerinden tamamen farkl› bir yap› olan kollajen yap›y› tan›d›klar›n›n ve trombositlere yard›mc› olmak için plan yapt›klar›n›n
iddia edilmesi gerekmektedir. Oysa bunlar yaln›zca birer hücredir.
Kimya bilgileri veya yap›flmay› kolaylaflt›racak bir protein
üretmek için laboratuvarlar› yoktur. Zarar› tespit edecek, buna karfl› tedbir gelifltirecek ve bu tedbir ile hayat kurtaracak
bir bilinçleri yoktur. Bu hücreler, yeryüzündeki tüm insanlarda, ayn› görevi yerine getirmek için haz›r bulunmaktad›rlar.
Bu üstün yap›l› hücreler ne bir insan akl›n›n ne de hayali evrim sürecinin bir eseri olabilirler. Bunlar ancak, yaratt›¤› herfleye bir düzen, intizam ve kusursuzluk veren Allah'›n eserleridir. Allah, varl›¤› mevcudat›n bütün ihtiyaçlar›na yeten (Kafi),
kuflatan (Muhit) ve istedi¤ini istedi¤i gibi yapmaya gücü yeten (Kadir)'dir. Ancak Kendisi'ne flükredilen, bütün varl›¤›n
diliyle yegane övülen (Hamid)'dir. O, örneksiz olarak yaratan
(Bedi)'dir. Kuran'da bu gerçek flu flekilde belirtilir:
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O, bir
iflin olmas›na karar verirse, ona yaln›zca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Tüm p›ht›laflma iflleminin bafllang›c› olan trombositlerin
görevlerine geri döndü¤ümüzde, bu özel hücrelerin sahip olduklar› bu kapat›c› özelli¤in beden için son derece önemli bir
ilk aflama oldu¤unu görürüz. Bu mekanizmadaki her eleman›n görevi hayatidir. Devreden tek bir tanesini ç›karmam›z
mümkün de¤ildir. Örne¤in trombositlerin yap›flmas›n›
kolaylaflt›rmaya yarayan yukar›da bahsetti¤imiz protein VWF'nin eksikli¤i ya da bozuklu¤u p›ht›laflma
Adnan
Oktar
140
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
sisteminin tamamen bozulmas›na neden olmaktad›r. P›ht›laflma sistemindeki bozukluklar ise, tedavisi henüz günümüzde
belirli flartlar dahilinde yap›labilen hatta kimi zaman bafla ç›k›lamayan önemli hastal›klar›n sebebidir.
Bu mucizevi varl›klar, son derece önemli özelliklere sahiptirler. Sadece birer hücre parças›ndan oluflan bu kurtar›c›lar,
kendi içlerinde kas›lma ve büzülmeyi sa¤layan özel bir prote-
k›rm›z› kan hücresi
trombosit
hasar
gören
deride
kolajen
a) Trombosit t›kac›
Trombositler, p›ht›laflma
mekanizmas›n›n en önemli elemanlar›ndan bir tanesidir. Vücutta hasar›n
oluflmas›n›n ard›ndan
trombositlerin yap›s›nda
mucizevi ve son derece
gerekli birtak›m de¤ifliklikler olur. Devreye giren
çeflitli enzim ve proteinlerle meydana gelen ilk t›kaç, oldukça hayatidir. Bu
mekanizmay› oluflturan
elemanlar›n tek bir tanesini devreden ç›karmak
mümkün de¤ildir.
b) Trombosit hareketi
trombosit
t›kac›
Harun
Yahya
c) Trombositlerin biraraya toplanmalar›
141
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ini, kontraktil proteinlerini de içlerinde bar›nd›r›rlar. Bu proteinler, yara üzerinde trombositlerin meydana getirdi¤i t›kac›
daha kuvvetli hale getirmeye yaramaktad›rlar.59 Trombositlerin görevleri, oluflturduklar› ilk p›ht› ile sona ermemektedir.
Gerçek p›ht› olufltuktan sonra görevleri farkl› flekillerde devam eder. Bu konu "Kan›n P›ht›laflmas›" bölümünde detayl›
olarak incelenecektir.
Trombositlerin bu üstün çabas› sürerken, vücut da kendi
içinde çeflitli tedbirler al›r. Yaran›n aç›ld›¤› damar duvar›ndaki düz kaslar kas›lmaya bafllarlar. Buradaki amaç, yaran›n
olufltu¤u bölgeye do¤ru giden kan miktar›n› ve kan bas›nc›n›
azaltmakt›r. Böylelikle trombositler ifl bafl›ndayken bölgeye,
oluflan p›ht›y› bozacak fazlal›kta kan gitmemifl olur ve beden
fazla kan kaybetmez.
Meydana gelen en küçük bir çizikte bile vücudunuzdaki
her damar, bu ak›lc› tedbiri mutlaka almaktad›r. Ancak siz bunun fark›nda bile olmazs›n›z, hatta kimi zaman elinizdeki bu
küçük çizi¤e dikkat bile etmezsiniz. Oysa o an, o bölgede
hummal› bir çal›flma vard›r. Fark›na bile varmad›¤›n›z bu küçük çizik ile u¤raflman›z, oradan s›zan kan› sizin durdurmaya
çal›flman›z gerekmez. Zaten isteseniz de bu sürekli ak›fl› durduramazs›n›z. Kan›n p›ht›laflmas›nda görevlendirimifl ak›ll›
hücreleriniz ise, mükemmel organizasyonlar› ile gereken her
önlemi sizin için almaktad›rlar.
Bütün bu ifllemler olurken, vücudunuz için flimdiye kadar
belki de hiç düflünmedi¤iniz bir tehlike baflgösterir. Trombositler birbirlerine yap›flmakta ve oluflan yaray› kapatmaktad›rlar. Ama bu yap›flman›n bu bölgeden d›flar›ya taflma ve
milimetrik çaplara sahip damar› t›kama olas›l›¤› da
vard›r. Yaran›n olufltu¤u yerde bu tehlikenin önlen-
Adnan
Oktar
142
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
mesi flartt›r. Elbette ki bu mükemmel sistem içinde bu soruna
karfl› da bir tedbir al›nm›flt›r. Damar duvar› bu tehlikeye karfl›
özel bir protein (prostasiklin) sentezler. Bu özel protein trombosit t›kac›n›n sadece ilgili yerde olmas›n› ve ifli bitince durmas›n› sa¤lar.60
Trombositler sadece birer hücredir. ‹nsan›n ölümüne neden olabilecek hayati bir hatay› yapmamalar›, bu hücrelere ait
bir özellik de¤ildir flüphesiz. Bütün bu koordinasyonu ve organizasyonu hücrelerin gerçeklefltirdi¤ine inanmak akla ve
mant›¤a ayk›r›d›r. Bedenimizdeki bu muhteflem düzende
Allah'›n mutlak varl›¤› ve kontrolü çok aç›kça görülmektedir.
Allah yaratt›¤› herfleyi en kusursuz yapan, üstün güç sahibi
oland›r.
Harun
Yahya
143
"Charles Darwin, Galapagos Adalar›'n›n kayal›klar›nda dolafl›rken
–kendi ad›n› alacak ispinozlar› incelerken- mutlaka elini kesmifl veya dizini yaralam›fl olmal›. Genç bir macerac› olan Darwin, herhalde bunun üzerinde pek fazla durmam›flt›r. Bir adada araflt›rma yapan bilim adamlar› için ac›, hayat›n gerçe¤i say›l›r ve ifllerinin tamamlanmas› gerekiyorsa bunu dikkate bile almamak gerekir.
Sonunda akan kan duracak ve aç›k yara iyileflecektir. Darwin bunu
fark etseydi, asl›nda neler olup bitti¤i hakk›nda pek fazla fley söyleyemeyecekti. Kan›n p›ht›laflma sistemini bilmedi¤inden, alt›nda yatan mekanizmalar›n da neler olabilece¤ini bile tahmin edemezdi; zaten moleküler düzeyde hayat›n mekanizmalar›n›n aç›klanmas› için
yüz y›l geçmesi gerekiyordu."61
Bir evrimci için, do¤ada aç›klanmas› mümkün olmayan
pek çok fley vard›r. E¤er bir mekanizma, kendi kendine oluflamayacak kadar kompleksse ve ayn› zamanda çal›flabilmesi
için bütün parçalar›n›n eksiksiz olarak birarada olmas› gerekiyorsa, bu durum söz konusu evrimci için savundu¤u teoriyi ortadan kald›rmaya yetecek kadar büyük bir delildir. Darwin de dahil olmak üzere, hayatlar› boyunca
evrimciler "indirgenemez bir kompleksli¤e" sahip
Adnan
Oktar
144
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Kuflkusuz Darwin herhangi
bir yerini yaralad›¤›nda o
bölgede meydana gelen p›ht›laflma faaliyetlerini biliyor
olsayd›, teorisi için bir baflka
büyük ç›kmazla karfl› karfl›ya
oldu¤unu anlard›.
Günümüzün Darwinistleri
bu önemli gerçe¤in aç›kça
fark›ndad›rlar. Buna ra¤men
bu teoriyi desteklemeleri,
Darwinizm'in, Allah inanc›na ve yarat›l›fl gerçe¤ine karfl› gelifltirilmifl bir ideoloji oldu¤unu göstermektedir.
pek çok mekanizma ile karfl›laflm›fllard›r. Bunlar›n belki de en
önemlilerinden biri, bedenimizde son derece do¤al bir flekilde
gerçekleflen kan›n p›ht›laflmas› olay›d›r.
Ola¤anüstü kompleksli¤inden dolay› "gözü düflünmek beni teorimden so¤uttu" diyen Darwin'in yaflad›¤› dönemde kan›n p›ht›laflmas› gibi bilmedi¤i daha pek çok kompleks sistem
vard›. Profesör Michael Behe'nin de belirtti¤i gibi, e¤er Darwin elini kesti¤inde bu yara üzerinde kan›n hangi aflamalarla
p›ht›laflt›¤›n› bilseydi, kuflkusuz bu kendi teorisi için bir baflka
büyük ç›kmaz› daha beraberinde getirecekti. Günümüzde, bu
önemli gerçe¤i gören, laboratuvarlarda bu ola¤anüstü mekanizman›n aflamalar›na flahit olan evrimciler de vard›r. Tek bir
aflamas› bile evrim ile aç›klanamayan bu mucizevi olaya ra¤men hala evrim destekçilerinin var olmas›, Darwinizm'in
dine karfl› gelifltirilmifl bir ideoloji, yarat›l›fl gerçe¤ini
inkar etmek için ortaya at›lm›fl bir dogma oldu¤unu
bir kez daha kan›tlamaktad›r.
Harun
Yahya
145
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Bir Yaralanman›n Ard›ndan
Vücutta Yaflananlar
Bir kaba bir miktar s›v› koyun ve kab›n alt›ndan bir delik
aç›n. S›v›, her ne olursa olsun, mutlaka kab›n alt›ndaki bu delikten dökülmeye bafllayacak ve kab›n tamam› boflalana kadar
da dökülmeye devam edecektir. Bu s›v›y› durdurabilmeniz
için deli¤i bir flekilde kapatman›z gerekir. Aksi takdirde durdurman›z imkans›zd›r. Yeryüzünde, bir a¤ örerek, aç›lan deli¤i kendi kendine kapatabilen tek s›v› "kan"d›r. ‹flin daha da
mucizevi yan›, bunu yapan kan›n, müthifl bir h›zla hareket halinde olufludur.
Bir yerinizi yaralad›¤›n›zda, yaralanan yerde gerçekleflen
ifllemlerin fark›nda bile olmazs›n›z. Oradan akan kan›n bir
süre sonra duraca¤›ndan ve birkaç hafta içinde yaran›n tamamen kapan›p ortadan kaybolaca¤›ndan eminsinizdir. Kanaman›n durmas› ve yaran›n kapanmas› için sizin pek bir fley
yapman›za gerek yoktur. Zaten kan e¤er bunu kendi kendine
yapmazsa, bu ak›fl› durdurup yaran›n kapanmas›n› sa¤layacak bir yolunuz da yoktur. Ne yaparsan›z yap›n, kan›n bu sürekli ak›fl›n› engelleyemezsiniz. Bunu yapmak için ancak, kan› p›ht›laflt›ran faktörlere ihtiyac›n›z vard›r. Peki nedir bu faktörler?
Kanda ve dokularda p›ht›laflman›n meydana gelmesini
sa¤layan 40'dan fazla madde bulunur. Bunlar›n bir k›sm› p›ht›laflmay› bafllat›r, bir k›sm› h›zland›r›r, bir k›sm› da p›ht›laflmay› sona erdirir. Bedende p›ht›laflma, p›ht›laflmay› h›zland›ran faktörler ile p›ht›laflmay› engelleyen faktörler aras›ndaki
dengeye ba¤l›d›r. Normal flartlarda p›ht›laflmay› engelleyen faktörlerin h›zland›ranlardan daha çok olmas›
Adnan
Oktar
146
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
gerekmektedir. Böylelikle bedende kontrolsüz bir p›ht›laflma
durumu söz konusu olmaz. H›zland›r›c› faktörün engelleyici
faktörden daha fazla oldu¤u tek an, bir damar›n zedelenme
an›d›r.62
Damar zedelendi¤inde vücutta oldukça yo¤un bir hareketlenme bafllar. Birkaç saniye sonra vücuttaki tüm sinirler ve
tamir sistemleri uyar›lm›flt›r. P›ht›laflma mekanizmalar›, daha
önce trombositler konusunda inceledi¤imiz gibi, kaybedilen
kan miktar›n› azaltm›flt›r. Yaran›n bulundu¤u yerde salg›lanan
kimyevi maddeler herhangi bir enfeksiyona karfl› akyuvarlar›
harekete geçirmifltir. E¤er oluflan yara çok büyükse, alarma
geçen beyin ve iç salg› bezleri, kana kimyevi madde ve hormon ordusu salg›layarak dengesi bozulan vücudun faaliyetlerini düzenlemeye çal›fl›rlar. Bu, Allah'›n bedende yaratt›¤› ola¤anüstü bir kontrol mekanizmas›d›r.
doku hasar›
üst deri
deri
mikroplar
fagositler
harekete
geçifl
Bir yerinizi yaralad›¤›n›zda p›ht›laflma için
görevlendirilmifl 40
kadar madde harekete geçer. Birkaç saniye sonra vücuttaki
tüm sinirler ve tamir
sistemleri uyar›lm›flt›r. Allah'›n bedenimizde yaratt›¤› müthifl kontrol mekanizmas› bir kez daha
karfl›m›zdad›r.
k›lcal damar
Harun
Yahya
147
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
A¤›r tahribatlarda büyük önlemler al›nmas› ve aç›lan yarada p›ht›laflma iflleminin hemen bafllamas› gerekmektedir.
Bunu sa¤lamak için ola¤anüstü h›zda bir iletiflim sistemi flartt›r. Sinirlerin beyne, tahribat›n s›n›rlar› hakk›nda bilgi göndermesinin ard›ndan sadece 50 milisaniye geçmifltir. Bu, gerçekten de bafl döndürücü bir h›zd›r. Kifli, belki de, henüz bedeninde bir yara aç›ld›¤›n›n bile fark›nda de¤ildir.
E¤er kanama durdurulmazsa, vücuttaki kan bas›nc›n›n
düflmesi ve s›v› miktar›n›n azalmas› baflta beyin olmak üzere
tüm vücut organlar›na zarar verecektir. Kan kayb› nedeniyle
beyin fonksiyonlar› durdu¤unda önce bayg›nl›k, yaklafl›k 30
saniye içinde de fluur kayb› meydana gelir. Ard›ndan normal
bir kan bas›nc› ile çal›flabilen böbrekler, kan bas›nc›n›n düflmesi sonucunda ifllevlerini yerine getirememeye bafllarlar. ‹flte bu
Vücutta kanaman›n durmas› son derece önemlidir. E¤er kanama durdurulamazsa, beyin, böbrekler gibi hayati organlar kan bas›nc›n›n düflmesi ve
s›v› miktar›n›n azalmas› nedeniyle zarar görecektir. Ancak bir damar zedelendi¤inde bu ola¤anüstü p›ht›laflma a¤›n› oluflturan faktörler hemen görev bafl›ndad›r.
Adnan
Oktar
148
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
nedenle kanaman›n hemen durmas› çok önemlidir.
‹lk önlemler ise hayatidir. Damar›n kesilmesinden sonraki
iki saniye içinde damar›n duvar› ani bir spazm ile yani bir refleks hareketi ile kas›l›r. Kal›n duvarlara sahip olan atardamar
ise baflka bir önlem al›r ve otomatik olarak kapanarak vücuda
kan ak›fl›n› en aza indirmeye bafllar. Damarda kanama ne kadar fazlaysa, spazm da o kadar çok olur. Söz konusu refleks
hareketi 20-30 dakika kadar sürebilir. Bu önlemin ard›ndan
trombositler devreye girerler. Kanama çok yo¤un ise 10-15 saniye içinde, kanama yo¤un de¤ilse 1 veya 2 dakika içinde
trombosit p›ht›s› meydana gelir ve kan ak›fl› büyük ölçüde
durdurulur.63
Art›k yaran›n tamamen kapanmas› ve vücut fonksiyonlar›n›n eskisi gibi devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle art›k devreye p›ht›laflma mekanizmas› girer.
Ola¤anüstü Niteliklerdeki Bir Bal›k A¤›
Kanda p›ht›laflmaya etki eden 40 faktörü tek bir kitapta
detayl› olarak incelememiz imkans›zd›r. Bu nedenle, p›ht›laflma sisteminin sadece ana elemanlar›n› tan›tmak yerinde olacakt›r. Daha önce plazma konusunu incelerken, plazman›n
içinde bulunan proteinlerden bir tanesinin de fibrinojen oldu¤unu belirtmifltik. Fibrinojen p›ht›laflma mekanizmas›n›n en
önemli elemanlar›ndand›r ve p›ht› malzemesinin kandaki dura¤an halidir. Tuzun suda erimesi gibi, o da plazma içinde erimifl durumdad›r. Vücutta herhangi bir yara oluflana kadar,
son derece sakin bir flekilde dolafl›r durur.
Vücutta bir yara meydana geldi¤inde, trombin
ad›ndaki bir baflka protein, fibrinojenin zincirindeki
Harun
Yahya
149
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
üç halkadan iki tanesini keser. Art›k bu protein, fibrinojen de¤il "fibrin"dir ve bu aflamadan sonra aktif haldedir. Fibrinin
kesilen yüzeyleri yap›flkan parçalara sahiptir. Bu yap›flkan
parçalar da di¤er fibrinlerin gelerek kendisine yap›flmalar›na
neden olur. Fibrinlerin birbirlerine yap›flarak meydana getirdikleri bu kütle, kan›n ak›fl›n› durdurmak için meydana getirilmifl ilk p›ht›d›r. ‹lk aflamada detayl› bir çal›flma yap›lmadan
bu ilk p›ht›n›n oluflturulmas› için gayret gösterilir. Buradaki
amaç, kan› durdurmak, ayn› zamanda da en az protein kullanarak bir ilk yard›m yapmakt›r yani proteinden tasarruf etmektir.
Vücutta yaran›n aç›lmas› ile aniden harekete geçen trombin, buldu¤u bütün fibrinojenlerin zincir halkalar›n› kesmeye
bafllar. Fakat trombinin bunu sürekli olarak veya yaran›n bulundu¤u yerden farkl› bir yerde yapmamas› gerekmektedir,
çünkü e¤er bu flekilde ba¤›ms›z hareket ederse, kesti¤i tüm
fibrinler birbirlerine yap›flacak ve dolafl›m içinde kontrolsüz
p›ht›lar meydana gelecektir. Oluflan bu p›ht›lar ise damarlar›n
t›kanmas›na yol açacakt›r. Bu durumda trombinin bir flekilde
"bask› alt›nda tutulmas›" ve gerekli zamanda gerekli flekilde
hareket etmek için bir ültimatom almas› gerekmektedir.
Bu aflamada, söz konusu mekanizman›n bir "indirgenemez komplekslik" oldu¤unu kan›tlayan bir ba¤lant› daha karfl›m›za ç›kar: Trombini harekete geçiren bir baflka protein olan
Stuart faktörü. Stuart faktörü, kanda bulunan protrombini keserek onu aktif durumda bir trombin haline dönüfltürür. Ancak burada bir problemle karfl› karfl›ya kal›r›z. E¤er Stuart faktörü, amaçs›zca gördü¤ü her protrombini trombin haline
dönüfltürürse, yine kontrolsüz bir hareketlenme meydana gelecek ve dolafl›m içinde p›ht›laflma oluflma
Adnan
Oktar
150
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
ihtimali artacakt›r. Bu durumda Stuart faktörünün de kanda
sürekli olarak aktif halde bulunmamas› ve hareketlenmek için
ültimatom beklemesi gerekmektedir.
Stuart faktörünün harekete geçebilmesi için ültimatom,
Akselerin ad›ndaki bir baflka proteinden gelir. Ancak Akselerin de kanda kendi halinde dolaflan bir proteindir. Kanda kendi halinde dolaflan bu proteinin de aktifleflmesi gerekmektedir. Ve elbette bunun için de bir proteine ihtiyaç vard›r. Ancak
iflin en flafl›rt›c› yan›, Akselerinin hareketlenmesini sa¤layan
proteinin "trombin" olmas›d›r. Oysa hat›rlayaca¤›n›z gibi
Damarda bir zedelenme olufltu¤unda (altta) trombosit ad› verilen partiküller (üstte sa¤da), kan›n vücuttan d›flar› akmas›n› engellemek için bir dizi reaksiyon
bafllatan kimyasallar salg›larlar.
Bu reaksiyonlardan bir tanesi,
kan hücrelerinin ve plazman›n
yolunu kesecek bir a¤ meydana getiren fibrinin
üretilmesidir. (üstte
solda) Böylece vücutta kan kayb›na
karfl› acil bir önlem al›n›r.
Harun
Yahya
151
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
trombin bu s›ralamada Akselerinin oldu¤u yerden daha sonra
gelmektedir. Peki böyle bir fley nas›l olur?
Vücutta bunun için tedbir al›nm›flt›r. Normal flartlarda
kanda her zaman bir miktar trombin bulunur. Dolay›s›yla
kandaki bu hareketlenmeyi bafllatan kanda haz›r bulunan, söz
konusu trombin molekülleridir. Ancak herfleye ra¤men, kan›n
p›ht›laflmas› iflleminde ard› arkas›na gelen bu aktifleflmelerin
nas›l sa¤land›¤› ve ilk planda trombinin nas›l hareketlendi¤i
henüz tam olarak anlafl›lamam›flt›r.64
Buraya kadar anlatt›¤›m›z aflamalarda önemli olan, vücuttaki bu benzersiz sistemin ola¤anüstü kompleksli¤idir. Üstelik, henüz burada detaylar› anlat›lmam›fl olan pek çok protein
ve enzim bulunmaktad›r. Sadece trombini üreten 16 farkl› enzim oldu¤u düflünüldü¤ünde, tüm bu aflamalarda devreye giren tek bir enzimin ç›kar›lmas›n›n mekanizmay› tamamen
durduraca¤› aç›kt›r.65 Örne¤in e¤er Stuart faktörü protrombini
keserek onu trombine dönüfltürmezse, trombin fibrinojenin
yan›ndan sakince geçip gidecek, bu arada da yaralanan kifli
muhtemelen kan kayb›ndan ölecektir. Aktifleflenler, aktiflefltirenler ve p›ht›laflmay› sa¤layanlar›n tümü ayn› anda birarada
bulunmak zorundad›rlar. ‹flte tek bir parçay› bile ay›rmam›z›n
mümkün olmad›¤› "indirgenemez komplekslik" budur.
Darwinistlerin karfl› karfl›ya kald›klar› zorluk, bu tan›mlamalardan sonra daha aç›k anlafl›lmaktad›r. Evrim teorisine göre, devreye giren say›s›z proteinden bir tanesinin mutlaka ilk
olarak oluflmufl olmas› ve aradan geçen uzun zaman dilimleri
içinde de di¤erlerinin s›rayla oluflmalar› gerekmektedir. Ancak elbette böyle bir bekleme sürecine hiçbir canl› dayanamayacakt›r. Sistem eksiksiz olmad›¤› sürece de "ara
aflamalar" fayda sa¤lamayacak, dolay›s›yla asl›nda
Adnan
Oktar
152
Kan damar› hasar görür
damar büzülür
hasarl› damardaki
kan ak›m› azal›r
trombositler hücre
duvar›nda kolajen
ba¤lar oluflturur
trombosit t›kac›
hasarl› hücreler ve trombositler p›ht›laflma faktörlerini tetikleyen maddeleri a盤a ç›kar›r
kanda p›ht›laflma faktörlerini
içeren bir dizi reaksiyon bafllar
1. aflama
protrombin tetikleyici
2. aflama
+
protrombin tetikleyici, Ca2
protrombin
trombin
trombin, Ca2+
fibrin
lifleri
fibrinojen
3. aflama
P›ht›
Kan hücreleri fibrinlerin içinde
kal›r ve p›ht›n›n güçlenmesine
yard›mc› olur
Elektron mikroskobunda görüntülenen
kan p›ht›s›n›n bir k›sm›. K›rm›z› kan hücreleri fibrin a¤›n›n içinde as›l› durumdalar.
Yaralanan damarda p›ht› oluflumu, son derece mucizevi bir olayd›r. P›ht›n›n
oluflumu için çok fazla say›da faktör ve enzim ifl bafl›ndad›r. Bu parçalar›n hepsi zincirleme çal›flarak birbirlerine harekete geçirirler. Örne¤in bu mekanizmada sadece trombini üreten 16 farkl› parça vard›r. Bunlardan bir tanesinin
devre d›fl› kalmas› p›ht›laflma ifllemini sona erdirecektir. Evrim teorisine göre,
devreye giren say›s›z proteinden bir tanesinin mutlaka ilk olarak oluflmufl olmas› ve aradan geçen uzun zaman dilimleri içinde de di¤erlerinin s›rayla
oluflmalar› gerekmektedir. Ancak elbette böyle bir bekleme sürecine
hiçbir canl› dayanamayacakt›r. Böyle bir sistem ancak herfleyi ile eksiksiz olarak var oldu¤u takdirde iflleyebilir. Bu da bize, bu mükemmel sistemlerin Allah'›n yarat›fl›n›n örnekleri oldu¤unu aç›kça
göstermektedir.
Harun
Yahya
153
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
bir "ara aflama" var olmayacakt›r. Bu muazzam sistem, hiçbir
flüpheye meydan vermeyecek flekilde, tüm sistemleri, enzimleri, mekanizmalar› ile tek bir anda oluflmufl ve faaliyetine
bafllam›flt›r. Bu sistemi tüm muhteflem özellikleri ve kompleksli¤i ile yaratan Yüce Allah't›r. O, yerleri ve gökleri yaratm›fl, yaratt›¤› her varl›kta Kendi ilmini sergilemifltir. ‹flte Darwinistlerin kabullenmekten kaç›nd›klar› gerçek budur.
Mükemmel Organizasyonda
Ak›lc› Önlemler
Vücudun korunmas› için gereken tek bir ifllemde al›nan
tedbirler dahi hayret vericidir. P›ht›laflma, vücudun koruma
özelliklerinden sadece bir tanesidir. Devreye giren ve önlem
alan binlerce hücrenin çabalar› ise gerçek anlamda göz kamaflt›r›c›d›r.
Vücudunuzun herhangi bir yerinde meydana gelen p›ht›n›n bir süre sonra büzüfltü¤ünü fark edersiniz. Bunun nedeni
p›ht›n›n oluflmas›ndan sonraki bir-iki dakika içinde kas›lmaya
bafllamas› ve 30-60 dakika içinde de içindeki s›v›n›n ayr›lmas›d›r. Bu büzüflme rastgele meydana gelmez, vücudunuzdaki
ak›ll› p›htlaflma hücrelerinin ald›klar› mükemmel bir tedbir
örne¤idir. Yaran›n büzüflmesi s›ras›nda tekrar devreye giren
hücreler ise, trombositlerdir. Trombositler, büzülmenin meydana gelmesi için daha önce sözünü etti¤imiz kontraktil proteinlerini salg›larlar. Büzüflen p›ht›, kan damarlar›n›n y›rt›lan
kenarlar›n› biraraya çeker ve bunlar›n birbirlerine daha çabuk
ba¤lanmalar›n› sa¤lar. Bir baflka deyiflle p›ht›laflman›n
h›zlanmas›na yard›mc› olur. Trombositler tekrar devreye girdiklerinde, meydana gelen p›ht› iplikçikleri-
Adnan
Oktar
154
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
nin sa¤lamlaflmas› için bu ipliklerin ba¤lant› yerlerine tutunurlar. Ayn› zamanda salg›lad›klar› bir madde ile oluflan çapraz ba¤lar aras›ndaki fibrini de iyice sabitlefltirirler.66
Kan, çeflitli nedenlerden dolay› sadece yaran›n bulundu¤u
yerin üzerinde p›ht›lafl›r. Milimetrenin binde dokuzu kal›nl›¤›ndaki k›lcal damarlar› düflündü¤ümüzde, bunun ancak mükemmel bir organizasyonun ve hassas bir matematik hesab›n›n sonucu oldu¤u aç›kça anlafl›lmaktad›r. Çünkü kan›n, nerede ne miktarda p›ht›laflmas› gerekti¤ini bilmesi ve yeterli seviyeye gelince karar vererek p›ht›laflmay› durdurmas› flartt›r. Bu
aflamada devreye giren bir protein vard›r: Antitrombin. Antitrombin, kan›n p›ht›laflmas› için aktifleflmifl olan tüm protein-
Kan›n sadece yaran›n bulundu¤u
yerin üzerinde
p›ht›laflmas› son
derece önemlidir. Antitrombin
ad› verilen protein, kan› p›ht›laflt›ran tüm
proteinleri birer
birer durdurur.
Böylelikle kan,
sadece ilgili yerde ve yeterli
miktarda p›ht›laflmaktad›r. Bu
mükemmel sistemdeki tek bir aksama kan›n damarlarda p›ht›laflmas›na neden olacak ve bu durum ölüme bile sebebiyet verebilecektir.
Harun
Yahya
155
Adnan
Oktar
156
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
leri birer birer durdurur. Elbette antitrombinin devreye girmesi için de say›s›z enzim görev bafl›ndad›r. Buradaki ifllemler
fazla detaylara girilmeden ele al›nacakt›r.
Yaran›n, ilk iyileflmeye bafllad›¤›nda ne kadar hassas oldu¤u herkesçe bilinir. En küçük bir darbe hemen yaran›n tekrar
aç›lmas›na ve kan ak›fl›n›n bafllamas›na neden olur. Vücutta
bunun için de bir tedbir al›nm›flt›r. Fibrin sabitleme faktörü
ad› verilen bir protein p›ht›y› oluflturan fibrinleri birbirlerine
iyice ba¤layarak s›k›flt›r›r. E¤er böyle güçlendirici bir faktör olmasayd›, yara bizim günlük s›radan hareketlerimizle bile hemen aç›lacak ve bu bölgenin iyileflmesi asla mümkün olmayacakt›. P›ht›laflma s›ras›nda al›nan bir baflka önlem de p›ht›n›n
ortadan kald›r›l›fl› ile ilgilidir. Yaran›n iyileflmesinin ard›ndan
oluflan p›ht›n›n da bozulmas› gerekmektedir. Plazmin ad› verilen bir protein bu görevi üstlenmifltir. Plazmin fibrinlerin yan›na gider ve onlar› teker teker keserek p›ht›y› bozar. Asl›nda
plazmin bu ifli, fibrinlerin ilk olufltu¤u anda yapmaya bafllar.
Bir baflka deyiflle fibrinler biraraya gelerek p›ht›y› oluflturmaya çal›fl›rlarken, plazmin de bir yandan oluflan bu fibrinleri
kesmekle meflguldür. Bu iki ifllemin zamanlamas› o kadar
dengeli yarat›lm›flt›r ki plazmin fibrinleri kesip ortadan kald›rmaya çal›fl›rken, yara da iyileflir. Yaran›n meydana gelmesinde fibrinin oluflumu ne kadar h›zl›ysa, onun plazmin taraf›ndan ortadan kald›r›l›fl› da o kadar yavaflt›r ve ifllemler tam
olmas› gereken zamanda biterler.67
Bu mekanizman›n sadece yukar›da genel hatlar› ile anlatt›¤›m›z kadar›n› bilen bir insan bile, böyle bir sistemde rastgele geliflen herhangi bir olay›n nas›l bir zarara sebep
olabilece¤ini rahatl›kla tahmin edebilir. Bu durumda
evrimcilere sormak gerekir, acaba hangi tesadüf
Harun
Yahya
157
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
p›ht›laflma için son derece önemli olan bir proteini üreterek
onu kan›n içine yerlefltirmifltir? Hangi tesadüf, onu harekete
geçirmek için bir baflka protein üretmesi gerekti¤ini düflünmüfl ve buna göre birbirine ba¤›ml› bir zincir oluflturmufltur?
Hangi tesadüf proteine, tam vücut yaraland›¤› anda harekete
geçmesi gerekti¤ini ö¤retmifl ve hangi tesadüf yara iyileflti¤i
anda faaliyetini durdurmufltur? Bu tesadüfler, milyonlarca insanda nas›l ayn› s›ralama ile kusursuz bir flekilde meydana gelir ve asla kan›n p›ht›laflma sistemindeki bu özel düzeni bozmazlar? Neden trombin, Akselerinden önce harekete geçmez,
neden fibrinojen durup dururken p›ht› oluflturmaya bafllamaz? Bu birbirine ba¤l› çal›flan, ola¤anüstü sistemin tek bir
aflamas›n›n tesadüfen oluflma imkan› var m›d›r?
Elbette bu derece muazzam detaylara ve son derece hassas zamanlama ve dengelere sahip söz konusu düzenin tek
bir aflamas›ndaki tek bir enzimin bile oluflumu tesadüfi de¤ildir. Tüm sistemi, sistemdeki her detay› yaratan, bütün varl›klara egemen olan, bütün iflleri kontrolü alt›nda tutan Rak›b
olan Allah't›r. Allah vücudumuzdaki tüm sistemleri son derece kompleks ve kusursuz yaratm›flt›r. Bu gibi deliller evrimcilerin tesadüf iddialar›n›n geçersizli¤ini aç›kça sergilemek ve
yarat›l›fl gerçe¤ini kan›tlamak için yeterlidir. Bu asl›nda, Darwinistlerin de aç›kça gördükleri ve zaman zaman itiraf ettikleri büyük bir gerçektir. Ancak onlar, herfleye ra¤men inkarlar›nda ›srar ederler. Allah Kuran'da flöyle bildirir:
fiimdi onlara sor: Yarat›l›fl bak›m›ndan onlar m› daha zorlu,
yoksa Bizim yaratt›klar›m›z m›? Do¤rusu Biz onlar›, c›v›kyap›flkan bir çamurdan yaratt›k. Hay›r, sen (bu muhteflem
yarat›fla ve onlar›n inkar›na) flafl›rd›n kald›n; onlar ise
alay edip duruyorlar. (Saffat Suresi, 11-12)
Adnan
Oktar
158
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Tam ve Mükemmel Çal›flan Sistem
Yukar›da anlatt›¤›m›z birbiri ile ba¤lant›l› bu muazzam
sistemin tek bir halkas›n›n eksik olmas› durumunda ne olur?
Bu, son derece önemli ve evrimcilerin bu konudaki iddialar›n› tümüyle geçersiz k›lan bir sorudur. Bu zincirin tek bir halkas›n› devreden ç›kard›¤›m›zda kan, p›ht›laflma ifllevini yerine getiremeyecektir.
Bu durum ne tip sonuçlar do¤urabilir? Normal flartlarda
bir insan, vücudunda bir Stuart faktörünün veya baflka bir
proteinin eksikli¤ini hissetmez. Ancak vücudun herhangi bir
yerinde kanama bafllad›¤›nda bu eksiklik kendisini hemen
gösterir hatta bunun sonuçlar› hayati olabilir. Bafllayan kanama bir türlü durmaz ve kesik küçük olsa bile son derece büyük bir sorun haline gelebilir. D›flar›dan etki bu flekildedir. ‹çeride ise, aniden bafllayan iç kanamalar eklemlere ve k›k›rdaklara oldukça büyük zararlar vermeye bafllar ve kanamalar
durdurulamazsa sonuç kaç›n›lmaz olarak ölüm olur.
Hemofili hastal›¤› bu duruma en önemli örnektir. Bu hastal›kta kandaki p›ht›laflma sisteminin "sadece bir üyesi" fonksiyonunu yerine getirememektedir. Bu durum, kan›n p›ht›laflmas›n› tümüyle engeller. P›ht›laflamayan kan, aç›lan herhangi
bir yaradan hiç durmadan d›flar› akacakt›r. D›flar›dan bir bas›nçla engellense bile, yara hiçbir flekilde kapat›lamayacakt›r.
Bu sorunun halledilmesi için genellikle kifliye taze plazma takviyesi yap›l›r veya yetersiz olan p›ht›laflma faktörü kanama
bölgesine verilir.68 Tek bir faktörün eksikli¤i, sistemi tamamen
ifllevsiz hale getirmektedir. Ve e¤er söz konusu t›bbi müdahaleler gerçekleflmezse, kan›n ak›fl›n› durdurman›n baflka
bir yolu yoktur.
Adnan
Oktar
160
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Hayali evrim sürecinin hiç var olmad›¤›n›n delillerinden
biri de p›ht›laflma sistemindeki mükemmellik ve kompleksliktir. Darwinistlere göre her faktör aflama aflama geliflmifltir ve
bu durumda aflamalar›n her biri tek bafl›na ifllevsizdir. P›ht›laflma sistemi ancak milyonlarca y›l geçip, tüm elemanlar "tesadüfen" biraraya gelebilmeyi baflard›klar›nda, görevini yapmaya bafllayacakt›r… Kuflkusuz ki canl›lar›n böyle bir geliflimi bekleyebilmeleri mümkün de¤ildir. Sadece bu gerçek bile
evrimin tümüyle hayali bir süreç oldu¤unu göstermek için yeterlidir.
Mechanisms in Blood Coagulation, Fibrinolysis and the Complement System (Kan›n P›ht›laflmas›ndaki Mekanizmalar, Fibrinoliz ve Kompleman Sistem) isimli kitab›n yazar› Torben Halkier, p›ht›laflma sistemindeki indirgenemez kompleksli¤i flu
flekilde ifade etmifltir:
"Bu tip bir sistem kendi bafl›na b›rak›lamaz. P›ht›laflma ifllemindeki baflar›, her ifllemde oluflan pek çok ince ayarl› modülasyon ve düzenlemenin bir sonucudur. Biraz daha az veya biraz daha çok aktivite organizma için eflit seviyede zarar vericidir. Kan›n p›ht›laflmas›nda as›l konu düzendir. "69
P›ht›laflma zincirindeki tek bir halkan›n hatta bu halkay›
oluflturan tek bir genin bile evrimcilerin iddia etti¤i gibi tesadüfen oluflamayaca¤›n›, Leigh Üniversitesi biyokimya profesörü Michael Behe ise flu flekilde aç›klamaktad›r:
"Kan› p›ht›laflt›ran proteinlerin, genlerinin flöyle bir kar›flt›r›lmas›yla olufltu¤unu söylemek, düzenli ve anlaml› bir paragraf oluflturmak amac›yla ansiklopediden rastgele seçilen cümleleri biraraya
getirmeye benzer. "70
Bu sistemin rastgele oluflma olas›l›¤›n›n imkans›zl›¤› ise flu flekilde hesaplanm›flt›r:
Harun
Yahya
161
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
"Kan p›ht›laflma sistemine sahip hayvanlar›n kabaca 10.000 geni
oldu¤unu düflünelim. Bunlar›n her biri ortalama üç ayr› parçaya
ayr›lm›flt›r. Bu da toplam olarak 30.000 gen parças› demektir.
TPA'n›n (p›ht›laflmada rol oynayan proteinlerden bir tanesi) dört
ayr› çeflit bask›n geni vard›r. 'Farkl› kar›flt›rmalar' yoluyla bu dört
bask›n geni biraraya getirme ihtimali, 30.0004 kadard›r. Bu da yaklafl›k olarak 1/109 demektir. Bir milyon kiflinin her sene piyango oynad›¤› varsay›l›rsa, herhangi birinin (belirli bir kifli de¤il) oyunu
kazanmas›ndan önce, yaklafl›k bin milyar sene geçmesi gerekmektedir. Bin milyar sene flu an evrenin tahmin edilen yafl›n›n yüz kat›
kadard›r. "71
Profesör Behe'nin de belirtti¤i gibi "Dünyada hiç kimsenin
p›ht›laflma flelalesinin nas›l meydana geldi¤i hakk›nda mutlak
bir fikri yoktur."72 Burada önemli olan, sistemin tesadüflerle
oluflamayacak kadar kompleks, kusursuz ancak üstün bir Yarat›c›'n›n eseri olabilecek kadar mükemmel oldu¤unu görebilmektir. Yeryüzünde hakim olan yarat›l›fl gerçe¤inin varl›¤›n›
anlamak vücudumuzdaki gözle görülmeyen sistemlerin her
aflamas›nda benzeri olmayan bir "akl›n" büyük bir ihtiflamla
ortaya ç›kt›¤›n› kavramakt›r. Akl›n› kullanabilen hiçbir insan,
bu gerçekleri görmekte tereddüt etmeyecektir. Allah'›n mutlak
varl›¤›, tüm ihtiflam› ile gözler önündedir. Allah, insan›n kusursuz yarat›l›fl›n› bir ayetinde flu flekilde aç›klamaktad›r:
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir
alaktan (embriyo) yaratt›; sonra sizi bir bebek olarak ç›karmakta, sonra güçlü (erginlik) ça¤›n›za eriflmeniz, sonra da
yafllanman›z için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden
kiminin daha önce hayat›na son verilmektedir; ad› konulmufl bir ecele eriflmeniz ve belki akl›n›z› kullanman›z için
(Allah sizi böyle yaflat›r). (Mümin Suresi, 67)
Adnan
Oktar
162
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Evrim Teorisi, Kan›n P›ht›laflma
Sistemini Aç›klayamamaktad›r
Michael Behe, indirgenemez komplekslik kavram›n› ilk
olarak gündeme getirdi¤inde, kan›n p›ht›laflma mekanizmas›n› bafll›ca örnek olarak vermiflti. Bedendeki say›s›z indirgenemez komplekslik örne¤i aras›ndan özellikle bu sistemi seçmesi, sistemi meydana getiren parçalar›n hem ayr› ayr› hem de
beraberken sergiledikleri üstün yarat›l›fl örnekleriydi.
Çok geçmeden Behe'nin kan›n p›ht›laflma sistemi ile ilgili
bu aç›klamalar›na evrimci çevreler taraf›ndan yo¤un bir tepki
geldi. Böyle kompleks bir sistemin özelliklerinin aç›klanmas›
ve bunlar›n birbirinden ba¤›ms›z olarak evrimleflmifl olmalar›n›n imkans›zl›¤›n›n bilimsel olarak ortaya konmas›, evrim
teorisine karfl› önemli bir meydan okumayd›. Tepki göstermekte gecikmeyenlerin en bafl›nda 35 y›ll›k kariyerinin uzmanl›k konusu "kan›n p›ht›laflmas›" olan California Üniversitesi biyokimya profesörü koyu bir evrimci olan Russel Doolittle geliyordu.
Doolittle, yeni bir laboratuvar araflt›rmas› ile, farelerde kan›n p›ht›laflma sistemindeki iki bilefli¤in devreden ç›kar›labilece¤inin kan›tland›¤›n› iddia etmiflti. Doolittle'a göre, bu iki bileflik p›ht›laflma mekanizmas›nda bulunmamas›na ra¤men fareler sorunsuz yaflamlar›na devam edebilmektelerdi. Ancak
gerçekte durum hiç de Doolittle'›n iddia etti¤i flekilde de¤ildi.
Doolittle ya araflt›rma sonuçlar›n› tümüyle yanl›fl okumufl veya insanlar› yanl›fl yönlendirebilmek için önemli birkaç noktay› ihmal etmekte sak›nca görmemiflti. Araflt›rma sonuçlar›n›n yay›nland›¤› kaynakta (Bugge et al., "Loss of Fibrinogen Rescues Mice from the Pleiotropic Effects of Plasmi-
Adnan
Oktar
164
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
nogen Deficiency," Cell 87, 1996: 709-19) bu farelerin ciddi sa¤l›k problemleri oldu¤u ve fonksiyonel bir p›ht›laflma mekanizmalar›n›n olmad›¤› aç›kça belirtilmekteydi. Yani, Doolittle'›n
iddia etti¤inin aksine, farelerin p›ht›laflma sistemi "indirgenebilir" de¤ildi.73
Doolittle'›n bir baflka iddias› ise, p›ht›laflmay› oluflturan
proteinlerin benzerli¤i konusuna dayanmaktad›r.74 Proteinlerde bulunan amino asit s›ralamas›ndaki benzerli¤in, onlar›n
ortak atadan gelmelerinin bir sonucu oldu¤unu iddia eden
Doolittle, sistemin bu flekilde milyonlarca y›l içinde evrimleflti¤ini öne sürmüfltür. Bu evrimci spekülasyona göre, p›ht›laflma ifllemine katk›da bulunan proteinlerin s›ralamas› birbirlerine, hatta iflleme dahil olmayan di¤er proteinlere bile benzemektedir. Dolay›s›yla bunlar, ayn› genin kopyalanmas› sonucunda meydana gelmelidirler. Bunun da anlam› hepsinin tek
bir sözde ortak atan›n kopyalar›ndan oluflmufl olmalar›d›r. Bu
hayali atan›n kopyalar›ndan oluflan proteinler, zamanla ufak
tefek de¤iflikliklere maruz kalm›fllar ve birbirine benzer ama
farkl› fonksiyonlar› olan p›ht›laflma proteinlerinin tümünü
meydana getirmifllerdir.
Michael Behe, kan›n p›ht›laflma mekanizmas›n›n hayali
evrimi için ortaya at›lm›fl bu sözde en büyük iddiaya flu cevab› vermektedir:
"Kan›n p›ht›laflmas›ndaki proteinlere yeni bir protein ekleme ifllemi oldukça flüphelidir. Biri di¤erinin önünde, bir baflkas› bir
sonrakinden önce görev al›r ve bir proteini kopyalamak bu flelalede size yepyeni bir basamak sa¤lamaz. Kopyalanm›fl proteinin
iki kopyas› da aktive edecekleri ayn› proteini hedef alacaklard›r. Ve yine bunlar›n ikisi de bir önceki ayn› protein
taraf›ndan aktive edileceklerdir. Bu flelalenin nas›l
Harun
Yahya
165
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
meydana geldi¤ini aç›klamak için, bir bilim adam›n›n, kopyalanan proteinin yeni bir hedef ve yeni bir aktivatör ile birlikte flelalede yepyeni bir basamak haline geldi¤i detayl› güzergah› belirtmesi gerekmektedir. Dahas›, p›ht›laflma kolayl›kla bozulabilir
ve kontrolsüz oldu¤unda çok ciddi problemlere yol açabilir. Kan›n p›ht›laflmas›n›n evrimi için öne sürülecek ciddi bir modelde,
kan›n ne kadar miktarda p›ht›laflaca¤›, ne kadar bas›nca karfl› koyaca¤›, uygunsuz p›ht›laflmalar›n hangi s›kl›kta olaca¤› ve bunun gibi pek çok sorunun cevaplanmas› gerekmektedir.
Profesör Doolittle, bu sorulardan hiçbirini aç›klam›fl de¤ildir. Çal›flmas›n›, hangi proteinin hangisinin atas› oldu¤u konusuna dayand›rm›fl ve ellerini kald›rarak 'bu sistemlerin mutlaka do¤al seleksiyonla bir flekilde biraraya gelmifl olmalar› gerekir' gibi bir sonucuna varm›flt›r. (...) Çal›flmas› yaln›zca (proteinlerdeki) s›ralama kar-
Adnan
Oktar
166
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
fl›laflt›rmalar›n› içermektedir. Doolittle'›n, kan›n p›ht›laflma flelalesinin do¤al seleksiyonla meydana gelip gelemeyece¤i konusunda
hiçbir fikri yoktur. "75
Proteinler aras›ndaki benzerlikler, elbette ki evrim için hiçbir delil oluflturmamaktad›r. (Konuyla ilgili ayr›nt›l› bilgi için
bkz. Evrim Aldatmacas›, Harun Yahya) Bunun yan› s›ra, Doolittle'›n iddias›ndaki kopyalanm›fl gen, bir öncekinin ayn›s›
yani bir öncekinin sahip oldu¤u ayn› parçalara sahip bir gen
olacakt›r. Sadece kopyalanarak yeni özellikler kazanmas›
mümkün de¤ildir.
Kan›n p›ht›laflma sistemindeki özel görevli protenlerin flu
anki varl›¤›n› aç›klamak için bu bilim adam›n›n, kopyalanm›fl
bir genin nas›l yeni ve farkl› özellikler kazand›¤›n› aç›klamas›
Harun
Yahya
167
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
gerekmektedir. Ancak 35 y›ll›k kariyerini kan›n p›ht›laflmas›
konusuna adam›fl olan Doolittle için, bu da aç›klamas›zd›r.
Doolittle ile ayn› hataya düflen Brown Üniversitesi hücre
biyolojisi profesörü Kenneth Miller da kopyalanm›fl genlerin,
bu özel sistemin hayali evrimi için bir aç›klama oldu¤u iddias›nda bulunmufltur. Miller, bilimsellikten son derece uzak
olan bu iddias›n› bir kitab›nda flu flekilde aç›klam›flt›r:
"... Kopyalanan genlerden bir tanesi yanl›fll›kla kan dolafl›m› içine
girmifltir. Burada, aktive edici proteaza maruz kalana kadar proteinin üretim ifllevi durmufl durumdad›r. Aktive edilmesi de ancak
damarlardan birisi hasar görünce mümkün olur. Bu noktadan sonra, mekanizman›n her bir detay› do¤al seleksiyon taraf›ndan belirle-
Bir kan damar› hasar gördü¤ünde (sa¤da altta) kan p›ht›s› ad› verilen kan hücreleri
(sa¤da üstte) baz› kimyasal maddeler salg›lamaya bafllar ve kan› durdurmaya yarayan pek
çok reaksiyona sebep olurlar. Bu reaksiyonlardan biri fibrin ad› verilen
bir kimyasal oluflturur, bu da
kan ak›fl›n› engelleyecek bir
a¤ meydana getirir. (sol
üstte)
Adnan
Oktar
168
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
nir. Acaba sistemin pek çok aflamal› kompleksli¤i nereden gelmektedir? Yine, bunun cevab› da gen kopyalanmas›d›r. P›ht›laflma proteaz genlerinden bir tanesinin kopyas› olufltu¤unda, do¤al seleksiyon,
var olan proteaz› aktive edecek küçük de¤ifliklikleri meydana getirecektir. fielalenin hassasl›¤›n› art›rmak için ekstra bir kontrol daha
eklenmektedir. "76
Söz konusu sistemin nas›l iflledi¤i hakk›nda en küçük bir bilgi vermeyen bu aç›klamaya, bilimsel cevap kan›n p›ht›laflma
mekanizmas›ndaki ola¤anüstülü¤ü görerek, tüm detaylar›ndaki
kusursuz yarat›l›fl› defalarca aç›klayan Behe'den gelmektedir:
"Profesör Miller, problemin ortadan kalkmas› için 'gen kopyalanmas›' terimini burada aç›kça sihirli bir de¤nek gibi kullanm›fl, ancak problem bir türlü ortadan kalkmam›flt›r. Miller'in, do¤al seleksiyonun her aflamay› belirledi¤i yönündeki ön kabulü oldukça flüphelidir, çünkü p›ht›laflmadaki her aflama oldukça ciddi flekilde düzenlenmelidir, aksi takdirde oldukça tehlikeli olabilir. (...) Miller'in
ifadeleri, yeni kopyalanm›fl proteazlar›n hareketlerinin nas›l belirlendi¤ini aç›klamamaktad›r. (...) Bu k›sa hikaye, kan›n p›ht›laflma
flelalesindeki indirgenemez kompleksli¤in, do¤al seleksiyon ile nas›l
bir iliflkisinin oldu¤unu anlama konusunda son derece faydas›zd›r.
Bu benim akl›ma flunu getiriyor: Hikayenin as›l amac› asl›nda bizlere p›ht›laflman›n nas›l meydana geldi¤ini göstermek de¤il, biyokimyasal kompleksliklere aflina olmayan kiflileri, Darwinizm'in herfleyi kontrol alt›na ald›¤›na ikna etmektir. Ancak Darwinizm'in
böyle bir kontrolü yoktur. "77
Harun
Yahya
169
Adnan
Oktar
170
Daha önce pek çok kere üzerinde durdu¤umuz, evrimcilerin masals› anlat›m›, Michael Behe'nin de dikkat çekti¤i gibi,
konuya aflina olmayan kifliler için ilgi çekici olabilir. Ancak günümüzde, bu yöndeki çal›flmalar artt›kça, e¤itim seviyesi gelifltikçe, insanlar yeryüzündeki muhteflem dizayn›n detaylar›n› gitgide daha çok keflfetmekte ve yarat›l›fl gerçe¤ini tüm
aç›kl›¤›yla görmektedirler. Evrimcilerin geleneksel yöntemleri, çok yak›n bir zamanda flimdiki sözde geçerlili¤ini de yitirecektir. Bütün bu gerçeklere, insan bedenindeki ve canl›lardaki
ola¤anüstü kompleksi¤in detaylar›n› anlatan bilimsel tüm delillere ra¤men, evrimciler birbirlerinin aç›klamalar›na s›¤›narak hala teorileri için bir ç›kar yol aramaya çal›flmaktad›rlar.
Darwinistler masals› iddialar›n› ön plana ç›karacaklar› bir
ortam›n oluflmas›n› beklemekte, yeryüzündeki muazzam düzen içinde, kendi iddialar›na zemin oluflturacak bir "hata"n›n
veya bir bofllu¤un oluflmufl olmas›n› ümit etmektedirler. Oysa
ayette belirtildi¤i gibi yeryüzünde bak›p inceleyecekleri her
yerde bir kusursuzluk hakimdir bu nedenle hiçbir eksiklik bulamayacaklard›r.
Üstün güç sahibi, her türlü yaratmay› bilen Yüce Rabbimiz
yaratmas›nda çeliflki bulmaya çal›flanlarla ilgili olarak Mülk
Suresi'ndeki ayetlerde flöyle buyurmaktad›r:
O, biri di¤eriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök
yaratm›fl oland›r. Rahman (olan Allah)›n yaratmas›nda hiçbir
'çeliflki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. ‹flte gözü(nü)
çevirip-gezdir; herhangi bir çatlakl›k (bozukluk ve çarp›kl›k)
görüyor musun?
Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmifl bir halde bitkin
olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)
Harun
Yahya
171
Tarihte yap›lan ilk kan naklinde hastaya bir hayvan›n kan›
verilmiflti. Hasta k›sa bir süre içinde öldü ve buna kimse bir
anlam veremedi. Verilen farkl› hayvan kanlar› da ifle yaramay›nca, insandan insana nakil fikri do¤du. Kan ihtiyac› baflgösterdi¤inde, "kan›n›n bol oldu¤u" düflünülen ve rastgele seçilen
birkaç kifliden nakil denemeleri yap›ld›. Ancak bu denemelerin de ço¤u baflar›s›zl›kla sonuçland›. Kan nakliyle u¤raflan ilk
hekimler, bu önemli s›v›y› iki özelli¤inden dolay› tam olarak
analiz edip tan›yam›yorlard›. Bunlardan birincisi kan›n beden
d›fl›nda p›ht›laflma özelli¤i, ikincisi ise, kan verdikleri kiflinin
ölme olas›l›¤›yd›.78 Kanda, hekimlerin çözemedikleri farkl› bir
fleylerin olmas› gerekiyordu. Biyokimya biliminin geliflece¤i
zamana kadar bu "farkl› fleylerin" ne oldu¤u anlafl›lamad›.
Kan›n, k›rm›z› bir s›v›dan ibaret olmad›¤›n›n ortaya ç›k›fl›
20. yüzy›l›n bafllar›na rastlar. Her insan›n kan›nda di¤er insanlardan farkl› olabilecek çeflitli faktörler vard›r. Dolay›s›yla kan
naklinin gerçekleflebilmesi için her iki kiflide de bu faktörlerin
uyumu aran›r. "Kan grubu" dedi¤imiz fley, insan›n sahip oldu¤u bu özel faktörlerin belirlenmesidir. Kan grubunu belirleyen faktörler ise 300'den fazlad›r. Bu faktörlerin
her biri, sizi di¤er insanlardan ay›rt eder.
Adnan
Oktar
172
Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan
Kan grubunu belirleyen özellikler, alyuvarlarda sakl›d›r.
Alyuvarlar›n zarlar›nda bulunan 200 farkl› molekül aras›ndan
bizleri belki de en yak›ndan ilgilendiren, kana A, B ve 0 grubu
özelli¤ini veren moleküllerdir. Alyuvarlar, ya A grubu, ya B
grubu moleküllerini, ender olarak her ikisini (AB) birden tafl›r
ya da hiçbirini (0 grubu) tafl›mayabilirler.
Alyuvarlar›nda A grubu moleküller bulunan kiflilerin kan›nda B grubu moleküllerine karfl› antikorlar vard›r. Bu, B
grubu moleküllerine karfl› savafl demektir. ‹flte bu nedenle A
grubu kan tafl›yan bir insana B grubuna ait bir kan verildi¤inde, ba¤›fl›kl›k sistemi birkaç saniye içinde harekete geçer ve bu
"yabanc›y›" yok etmeye çal›fl›r. Bunun sonucu ise, son derece
ciddidir. Kan hücreleri patlar, kan p›ht›lafl›r, böbrekler ve akci¤erler ifllevlerini yerine getirememeye bafllar. Ani müdahale
edilmedi¤i sürece sonuç büyük oranda ölüm olur.
Kanlar›nda her iki molekülü de tafl›mayan kifliler, yani 0
grubu kana sahip insanlar, her iki moleküle karfl› da antikor
gelifltirmifllerdir. Onlar ancak, bu iki moleküle de sahip olmayan, yani kendileri gibi 0 grubu kana sahip bir kifliden kan alabilirler. Kanlar›nda her iki molekül de bulunan AB grubu kana sahip kifliler ise, bu moleküllerin hiçbirine antikor gelifltirmemifllerdir. S›rf A grubu veya s›rf B grubu kana sahip kiflilerden de kan alabilirler.
Alyuvarlar üzerinde bulunan ve yukar›daki moleküller gibi ayn› derecede öneme sahip bir baflka molekül ise Rhesus
(Rh) faktörüdür. E¤er bir insan›n alyuvar›nda bu molekül varsa, kan grubu Rh pozitif (+), yoklu¤unda ise kan grubu Rh
negatif (-) olur. Rhesus faktörü en büyük önemini gebelikteki kan uyuflmazl›klar›nda gösterir. Rhesus faktörü
olmayan hamile bir kad›n, do¤umdan k›sa bir süre
Harun
Yahya
173
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
sonra Rhesus faktörü olan bebe¤ine karfl› antikor gelifltirir. Bu
antikorlar, ilk bebe¤e zarar vermeyeceklerdir. Ancak Rhesus
faktörüne sahip ikinci bebek, annede art›k haz›r bulunan bu
antikorlar›n sald›r›s›na u¤rar. Antikorlar bebe¤in bedenini hedef al›r, onun taze alyuvarlar›n› yok eder. Bebekte kans›zl›k ve
kalp hastal›klar› bafl gösterir. Bebe¤in sa¤ olarak do¤mas› zordur ama do¤sa bile küçük bedenindeki alyuvarlar›n parçalanmalar› sonucunda bilirubin ad› verilen zehirli bir madde oluflmufltur. Bu madde genellikle beyne zarar verir ve meydana gelen zihinsel rahats›zl›klar sonuçta ölüme bile yol açabilir.79
Kan› keflfetmek ancak geçti¤imiz yüzy›lda mümkün olmufltur. Oysa kan, ilk insan yarat›ld›¤› andan itibaren damarlarda dolaflmakta, görevlerini yerine getirmekte, çeflitli malzemeleri, faktörleri, molekülleri içinde tafl›maktad›r. ‹nsan›n bu
mucizeyi tam olarak tan›makta bile bu kadar aciz kalabilmesi,
onun Allah'a olan teslimiyetini ve hayranl›¤›n› daha da art›rmal›d›r.
Allah, kuvvet ve kudret sahibi oland›r, herfleyin üzerindedir, Muktedir'dir. Tasvir eden, herfleye flekil ve suret veren,
Musavvir'dir. Gözetici ve koruyucu, Müheymin'dir. Ve Allah,
herfleyde ve her hadisede büyüklü¤ünü gösteren, Mütekebbir'dir. Allah'› hakk›yla takdir etmeli, yaratt›¤› fleylerde Rabbimiz'in bu üstün s›fatlar›n› görüp anlamal› ve O'na yönelip
dönmeliyiz. O'na yönelip dönen, kuflkusuz dünyada ve ahirette kazançl› olacakt›r. Allah bir ayette flu flekilde bildirir:
O Allah ki, O'ndan baflka ‹lah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tür; Selam'd›r; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir;
Cebbar'd›r; Mütekebbir'dir. Allah, (müflriklerin) flirk kofltuklar›ndan çok Yücedir. (Haflr Suresi, 23)
Adnan
Oktar
174
Kan›, içindeki çeflitli faktörlerle birlikte keflfetmek ancak geçti¤imiz yüzy›lda mümkün olmufltur. Oysa, kan ilk insan yarat›ld›¤› andan bugüne kadar damarlarda dolaflmakta, görevlerini yerine getirmektedir. Bu
kuflkusuz, herfleyde büyüklü¤ünü, gücünün s›n›rs›zl›¤›n› gösteren
Allah'›n üstün yaratmas›d›r.
Harun
Yahya
175
‹nsan vücudundaki sistemler görevlerini yerine getirirken, yap›lan iflin koordinasyonunu, düzenini, organizasyonunu da üstlenirler. Bu kitapta vücuttaki yap›lar›n "ak›ll›" olarak tan›mlanmas›n›n ve buradan yola ç›karak bu akl›n kayna¤›n›n aç›klanmaya çal›fl›lmas›n›n nedeni budur. Kuflkusuz "ak›ll› bir hücre" veya "ak›ll›
bir organ" yak›flt›rmas› mecazi bir yak›flt›rmad›r. Çünkü bir beyni
ve sinir sistemi olmayan hücre veya dokular›n kendi bafllar›na bir
bilinç sahibi olmalar› mümkün de¤ildir. Ancak tümünün yapt›klar› ifllerde flafl›rt›c› bir bilinç ortaya ç›kmaktad›r. Bu ise Darwinistler ve tüm materyalistler için büyük bir ç›kmazd›r. Çünkü materyalistler de, bilincin beyindeki hücrelerden ve bu hücrelerin aras›ndaki kimyasal reaksiyonlardan do¤du¤unu savunurlar. K›sacas› materyalist iddiaya göre, "bilinç, beyinden ibarettir".
Materyalistler bilinci beyne indirgemeye çal›fl›rlarken, bilimsel gözlemler beyni bile olmayan canl›lar›n bilinç sahibi olduklar›n› göstermektedir. Bu kitap boyunca inceledi¤imiz "ak›ll› hücreler" bunun bir örne¤idir. Son y›llarda bakteriler ve di¤er tek
hücreliler üzerinde yap›lan gözlemler de, bu mikroskobik canl›lar›n son derece "ak›ll›" davrand›klar›n›, adeta içinde bulunduklar› ortam› de¤erlendirip karar verdiklerini göstermektedir. Moleküler biyolog Michael Denton flöyle yazar:
"Bir toz zerresinden bile daha küçük olmalar›na ra¤men, amipler, çok daha kompleks canl›lara benzer yaflam stratejileri izlerler. E¤er bir amibi al›p onu bir kedinin boyutlar›na geti-
Adnan
Oktar
176
rebilseydik, bu memeliyle yaklafl›k ayn› derecede bir zekaya sahip oldu¤unu görecektik. Peki ama bu küçücük canl›lar nas›l olup da bu denli
iyi hesaplanm›fl kararlar alabilmektedirler?... Bir amip yakalamak istedi¤i av›n› bilinçli olarak kovalar, av› yön de¤ifltirdi¤inde o da onun ard›ndan yön de¤ifltirir, bu takibi uzun süre devam ettirir. Bu davran›fllar moleküler düzeyde aç›klanamamaktad›r."
Üstteki al›nt›n›n son cümlesine dikkat etmek gerekir. Amiplerin davran›fllar›, "moleküler" düzeyde, yani kimyasal reaksiyonlarla, fiziksel etkilerle aç›klanabilecek türden de¤ildir. Bu
canl›lar, bilinçli olarak adeta karar vererek hareket etmektedirler.
Dikkat çekici olan ise ne bir beyne, ne de sinir sistemine sahip olmamalar›d›r. Protein, ya¤ ve sudan oluflan birer hücredirler sadece. Bakterilerin ak›ll› davran›fllar›n› gösteren baflka örnekler
de vard›r.
Bir sinir hücresi bedende hayret verici flekilde ak›ll› davran›r. Ancak kuflkusuz bir sinir hücresini "ak›ll›" olarak tan›mlamak, akl›n ona ait oldu¤unu
kabul etmek anlam›na gelmemektedir. Vücuttaki sistemlerin yapt›klar› ifllerde flafl›rt›c› bir bilincin ortaya ç›kmas› sonsuz ak›l sahibi
olan Yüce Allah'tan ilham almalar› nedeniyledir.
Harun
Yahya
177
Ünlü Frans›z bilim dergisi Science et Vie'nin Temmuz 1999
say›s›nda bildirildi¤ine göre, bakteriler birbirleri ile haberleflmekte ve bu haberlere dayanarak karar vermektedirler.
Science et Vie'de bu haberleflmenin son derece kompleks bir
sistemle iflledi¤i vurgulanmaktad›r. Bakterilerin yüzeyinde
elektrik sinyalleri yayan ve alg›layan mekanizmalar vard›r.
Bakteriler bu sayede birbirlerine sinyaller yollamakta, içinde
bulunduklar› ortam›n özellikleri, bu ortamdaki besin durumu
gibi bilgiler aktarmaktad›rlar. Bu bilgilere göre de, daha ne kadar ço¤almalar› ve ço¤almay› ne zaman durdurmalar› gerekti¤i konusunda karar vermektedirler.
K›sacas›, gözle görülmeyecek kadar küçük canl›lar, etraflar› hakk›nda bilgi toplamakta, sonra bunlar› yorumlay›p birbirlerine aktarmakta ve sonra da belirli bir yönde karar verip uygulamaktad›r. Hem de grup halinde...
Tüm bu örnekler, canl›larda asla maddeye indirgenemeyecek bir bilinç oldu¤unu göstermektedir. "En kompleks canl›"
say›lan insandan, "en basit canl›" say›lan tek hücrelilere kadar,
canl›larda madde-ötesi bir kaynaktan gelen flafl›rt›c› bir bilinç
vard›r.
Peki bu madde ötesi kaynak nedir?
Kuran'da, bizlere bu konuda çok önemli bilgiler verilir.
Örne¤in balar›lar›ndan söz edilen ayetlerde, bu canl›lar›n gösterdikleri "bilinçli" davran›fllar› kendilerine Allah'›n ilham etti¤i bildirilmektedir:
"Rabbin balar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n
kurduklar› çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaflt›rd›¤› yollarda yürü-uçuver. Onlar›n kar›nlar›ndan
Adnan
Oktar
178
türlü renklerde flerbetler ç›kar, onda insanlar için bir flifa
vard›r. fiüphesiz düflünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vard›r." (Nahl Suresi, 68-69)
Bir baflka ayette de tüm canl›lar›n Allah'›n hakimiyetinde
oldu¤u haber verilmektedir. Kuran'da bildirildi¤i üzere,
"O'nun, aln›ndan yakalay›p-denetlemedi¤i hiçbir canl› yoktur." (Hud Suresi, 56)
‹flte Kuran'da aç›klanan bu s›r, canl›lardaki gizemli bilincin
kayna¤›d›r. Bilinç, materyalistlerin sand›¤› gibi maddenin bir
özelli¤i de¤ildir. Maddeyi oluflturan atomlar› her ne yaparsan›z yap›n, bilinç sahibi k›lamazs›n›z. Bilincin, mutlaka bir baflka bilinçten gelmesi gerekir. Canl›lardaki bilinç ise, Allah'›n ilham›ndan kaynaklanmaktad›r.
‹nsan bedeninde veya bir baflka organizmadaki hücrelerde
ortaya ç›kan ak›l da, Allah'›n varl›klar üzerindeki mutlak hakimiyetinin bir tecellisidir. Allah, yaratt›¤› varl›klar vesilesiyle
Kendisi'ni tan›tmakta ve insanlar bu eserlere bakarak Allah'›n
sonsuz gücünü ve kudretini
tan›y›p takdir edebilmektedirler. Bu nedenle bu kitaptaki
fluur örneklerini s›ralarken, bu önemli gerçe¤in sürekli
olarak ak›lda tutulmas› gerekmektedir.
Harun
Yahya
179
enüz 22 günlük ceninin sol yan›nda
hareket etmeye bafllayan küçük hücre
toplulu¤unu hat›rlayal›m. Bu ilk k›p›rt›, yaflam demektir. Art›k bu hücre
toplulu¤u uzunca bir süre hiç durmayacakt›r. Asla yorulmayacakt›r. Dakikada yaklafl›k 70 kere, bir y›lda yaklafl›k 35 milyon kere, ortalama bir ömür boyunca ise 2 trilyon kere atacakt›r.80 Tüm hayat› boyunca yaklafl›k 227 milyon litre kan pompalayacakt›r.81
Bu hayret verici miktar; günde 10 tonluk bir tankeri82, bir
ömür boyunca ise tam kapasiteli 100 yüzme havuzunu doldurabilmektedir.83 Ve bu ola¤anüstü pompa, ritmik düzenini hiç
bozmaz, flafl›rmaz, eskimez. Kan› pompalama ve vücudun içine da¤›tma kabiliyetini ölene kadar hiç yitirmez. Çünkü bu,
üstün bir sanat›, kusursuzlu¤u, benzeri sa¤lanamayacak bir
dengeyi ve muazzam bir akl› ayn› anda yaratmaya Kadir olan
Allah'›n ola¤anüstü bir mucizesidir.
Ceninin kalbi, pompalanacak bir kan olmadan saatler
önce atmaya bafllar. Kan oluflmadan hareketlenen bu ak›ll›
organ›n aniden atmaya bafllamas›n›n sebebi acaba nedir? Sebep, besine olan ihtiyaçt›r. Henüz bir beden oluflmam›flt›r.
Oluflan embriyo ise geliflmek için besine, oksijene ve hormonlara ihtiyaç duyar. Ayr›ca küçük embriyoda at›klar da
vard›r. Bunlar›n da uzaklaflt›r›lmas› gerekmektedir. ‹flte
bu nedenle, Allah'tan ilham alan bu müthifl pompa,
ba¤›ms›z ve kusursuz hareketini gerekli zaman ve
yerde aniden bafllat›r.84
Harun
Yahya
181
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Bu büyük mucizeye ait her detay, bir insan›n iman etmesi,
Allah'›n apaç›k varl›¤›n›n delillerini görmesi için yeterlidir.
Kalbin tüm özelliklerinde son derece özel bir yarat›l›fl hakimdir. Kalp, bedendeki tüm mucizevi sistemlerden ayr› olarak,
tek bafl›na, vücudumuzdaki kusursuz yarat›l›fl›n çok büyük
bir örne¤idir. "‹nsan› yaflatabilecek" buna benzer bir mekanizma meydana getirilememifltir. Kalp, kendisini oluflturan hücreleri, özel kapakç›k sistemleri ve bunlar›n aç›lma ve kapanma
düzenleri ile son derece kompleks ve özellikli bir sistemdir.
Onun yapt›¤› iflin benzerini yapabilecek bir organ daha yok-
3. haftadan itibaren geliflmeye bafllayan embriyonik kalp hamilelik
boyunca tek pompa olarak çal›fl›r.
Çünkü kan sadece ceninin vücudunda ve plasentada dolaflmaktad›r. Ancak ayn› zamanda do¤um
sonras›nda oksijen, soluma ile direkt havadan al›nd›¤› için embriyonik kalbin 4 odac›¤a da sahip olmas› gerekir. Bu fizyolojik ikilem flu
flekilde çözülmüfltür: Kalbin odac›klar›nda bulunan 2 delik hem kan›n bu odac›klarda tutulmas›n›
sa¤lar hem de henüz geliflmemifl
akci¤er damarlar› korunmufl olur.
Bu delikler bebek ilk nefesini al›p,
a¤lamaya bafllad›¤›nda görevlerini
sona erdirerek otomatik olarak
kapan›rlar. Bu yarat›l›fl harikas›
Rabbimiz'in yaratma sanat›ndaki
kusursuzlu¤u bize bir kez
daha göstermektedir.
embriyon
kalbi
Adnan
Oktar
182
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp
tur. ‹fli, kan› hiç durmadan oldukça kuvvetli bir flekilde pompalamakt›r. Kan oldu¤u müddetçe, bedenin d›fl›nda bile görevini yapmaya devam edebilir.
Kalp, her dakika ortalama 70 kere atarak, vücuttaki kan›n
bir gün içinde 1000 tam devir yapmas›n› sa¤lar. Bunun anlam›, tüm kan›n, vücuttaki her hücreyi 1000 kere ziyaret etmesi,
gerekli besinleri onlara iletmesi, oksijeni verip karbondioksiti
almas›, hasarlar› tamir etmesi, aksakl›klar› gidermesi ve art›klar› toplamas›d›r. Vücuttaki her hücre, kalbin bu yorulmak bilmez gayreti sayesinde günde 1000 defa teftiflten geçirilir. Bu
flekilde kalp günde 8 bin litre kan pompalar.85 Uykuda bile yetiflkin bir insan›n kalbi, saatte yaklafl›k 340 lt. kan pompalamaktad›r. Bu h›zla toplam yedi dakika içinde bir araban›n
benzin deposunu rahatl›kla doldurmak mümkündür.86
Kalp; su, ya¤ ve proteinin biraraya gelmesiyle oluflan,
yumruk büyüklü¤ünde bir et parças›d›r. Bu et parças›, dünyadaki tüm uzmanlar›n biraraya gelerek bilgisayarlar ile
meydana getirecekleri en teknolojik pompadan bile daha mükemmel ve kusursuz bir sisteme sahiptir. Bu benzersiz et parças›, kan› 3 metre kadar yukar› f›rlatabilecek muazzam bir
güce sahiptir.87
Kalbin bir baflka mucizevi özelli¤i ise, vücudun gereksinim duydu¤u oranda kan pompalayabilmesi, vücudun ihtiyac›n› tespit edebilmesidir. Kalp, dinlenme halindeki bir kiflide
dakikada yaln›zca 4-6 litre kan pompalar. Bu miktar o anda bu
kifli için yeterlidir, çünkü vücuttaki hücrelerin bu aflamada
fazla miktarda oksijene ihtiyaçlar› yoktur. Ancak egzersiz
yapan bir kiflide oksijen ihtiyac› artar, hücrelere oksijenin
daha h›zl› biçimde iletilmesi gerekir. Kalp hemen bu
ihtiyac› tespit eder ve daha h›zl› atmaya bafllar.
Harun
Yahya
183
Adnan
Oktar
184
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp
Egzersiz s›ras›nda kalbin dakikada pompalad›¤› kan miktar›
dört ila yedi kat kadar artm›flt›r.88
fiimdi kalbin bahsetti¤imiz bu belli bafll› özelliklerinin mükemmelli¤ini görmek için bir karfl›laflt›rma yapal›m. Bir su tesisat› kurdu¤unuzu düflünün, bu tesisat saniyede en az bir,
dakikada ise ortalama 65-70 kere su pompalayacak olsun. Bu
pompa ile her saniye "yüz trilyon" kiflinin evine, ayn› tazyikle
su gitmesi gereksin. Ayn› zamanda tesisat›n, hangi evin ne kadar suya ihtiyac› oldu¤unu da tespit etmesi, ihtiyaç duyulan
eve daha fazla miktarda su göndermesi gereksin. Kurulan bu
sistemin, en az 70 sene boyunca, en küçük bir ar›za göstermemesi, paslan›p çürümemesi, evlere ulaflan hatlar›n tek bir tanesinin bile devreden ç›kmamas› ise önemli ayr›nt›lardan birkaç› olsun.
Böyle bir sistem nas›l meydana getirilebilir? Bu, pek çok
yönden imkans›zd›r. Ayn› tazyik ile ayn› anda yüz trilyon evin
ihtiyac›n› karfl›laman›z zordur. Bu kadar büyük bir h›zla ve
de¤iflmeyen bir ritimle hareket eden bir makinenin ise, 10-15
seneden fazla dayanmas› söz konusu olamaz. Bu aflamaya gelene kadar bile, makinenin mutlaka defalarca bak›mdan geçirilmesi ve meydana gelen aksakl›klar›n giderilmesi gerekmektedir. Böyle bir mekanizman›n hatas›z olarak uzun y›llar ifllemesi imkans›zd›r. Ayr›ca bahsetti¤imiz s›radan bir cihazd›r.
Bu cihaz›n, evlerdeki ihtiyaçlar› tespit edip, durum de¤erlendirmesi yap›p ihtiyaç olan yerlere fazla miktarda su gönderdi¤ini iddia etmek mant›kla uyuflmayacakt›r.
Bütün bunlar›n yan› s›ra, kurdu¤unuz bu tesisat›n bir insan akl›n›n denetiminde oldu¤unu da hat›rlatmak gerekir. Her aflamas› sizin veya sizin gibi ak›ll› varl›klar›n
kontrolündedir. Tesisat› siz kurmufl, borular› siz dö-
Harun
Yahya
185
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Bir su tesisat› kurdu¤unuzu
düflünün. Bu tesisat›n saniyede en az 1, dakikada ise ortalama 65-70 kere su pompalamas› ve suyu yaklafl›k 100
trilyon eve ulaflt›rmas› gereksin. Üstelik ayn› tazyikle...
Kuflkusuz böyle bir tesisat
pek çok yönden oluflturulmas› imkans›z bir sistemdir. Oysa bedende bu örnekle k›yaslanmayacak kusursuzlukta
bir a¤ sistemi mevcuttur. Vücuttaki her hücreye ulaflabilen damar a¤›, beden içinde
mükemmel ve bilinçli bir da¤›t›m sisteminin oldu¤unun
bir baflka kan›t›d›r.
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp
flemifl, bak›m›n› siz yapm›fls›n›zd›r. Böyle bir mekanizman›n
geçen binlerce y›l içinde, demir ve çimentonun biraraya gelerek kendi kendine olufltu¤unu, tesadüfen oluflmufl bir miktar
suyu aniden ritmik bir flekilde pompalamaya bafllad›¤›n› daha
sonra da tam yüz trilyon eve ulaflacak bir boru sisteminin kendi kendine döflendi¤ini elbette iddia edemezsiniz. Buna çevrenizdeki tek bir kifli bile inanmayacakt›r. Sistemin ak›ll› bir varl›k taraf›ndan meydana getirildi¤i aç›kt›r.
Ancak evrimciler, bu yapay sistemle k›yas bile olmayacak
mükemmellikteki kalp-dolafl›m sisteminin kör tesadüfler sayesinde meydana geldi¤ini iddia edebilmektedirler. Henüz
anne karn›nda atmaya bafllayan bu muazzam pompan›n kontrolsüz ve rastgele olaylar sonucunda hareketlenip insan› yaflatt›¤›n› öne sürerler. Bu benzersiz eserin sahibi olan Yüce
Kudret'in aç›k varl›¤›n› görmezden gelirler. Ama bu mucizevi
organ, birazdan daha detayl› inceleyece¤imiz her özelli¤inde,
Allah'›n üstün akl›n› ve gücünü insanlara tan›tmaktad›r. Ayetlerde flöyle buyrulur:
‹nsan, 'kendi bafl›na ve sorumsuz' b›rak›laca¤›n› m› san›yor. Kendisi, ak›t›lan meniden bir damla su de¤il miydi?
Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yaratt›
ve bir 'düzen içinde biçim verdi.' Böylece ondan, erkek ve
difli olmak üzere çift k›ld›. (Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren de¤il midir? (K›yamet Suresi, 36-40)
Kalbin Çal›flma Mekanizmas›
Kalbin oldukça sistemli bir mekanizmas› vard›r. Bu
mekanizmada meydana gelen tek bir aksakl›k o insan›n
hayat›n› sona erdirebilir. Kalbin sahip oldu¤u mekanizmalardan en önemlisi sa¤ ve sol taraf›nda bulu-
Harun
Yahya
187
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
nan pompalard›r. Kalbin her iki taraf›nda da kulakç›k ve kar›nc›klar bulunmaktad›r. Küçük pompa her iki tarafta da kulakç›klard›r, büyük pompalar› ise kar›nc›klar oluflturur. Kalbin
sol taraf› temiz kan ile ilgilenir. Gelen temiz kan› organ ve dokulara ulaflt›rmak, kalbin sol taraf›nda bulunan sol kulakç›k
ve sol kar›nc›¤a düfler. Kalbin sa¤ taraf› ise kirli kan ile ilgilenir. Sa¤ kar›nc›k ve sa¤ kulakç›k kirli kan› temizlenmek üzere
akci¤erlere ulaflt›rmak için görev bafl›ndad›r.
Temiz kan kalbe ulaflt›¤›nda önce üst taraftaki küçük pompaya, yani sol kulak盤a dolar. Buradan alt tarafta bulunan büyük pompaya yani sol kar›nc›¤a iletilir. Kirli kan da, yine ayn›
flekilde sa¤ kulakç›ktan sa¤ kar›nc›¤a iletilir. Kalpteki her ku-
akci¤er atardamar›
aort
yar›may fleklindeki
kapakç›klar
üst ana toplardamar
akci¤er toplardamar›
sa¤ kulakç›k
sol kulakç›k
üç çatall› kapakç›k
mitral kapakç›k
alt ana toplardamar
a)
sa¤ kar›nc›k
sol kar›nc›k
e)
b)
d)
c)
Adnan
Oktar
Ok yönü, kan›n ak›fl yönünü göstermektedir. Kalp kas›ld›¤›nda kan, kapakç›ktan kar›nc›klara gönderilir. Yar›m ay fleklindeki kapakç›klar
kapan›r. Kar›nc›klar kas›lmaya bafllar ve kan› vücuda gönderir.
188
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp
lakç›k birbirlerinden farkl› görünseler de asl›nda yapt›klar› ifl
ayn›d›r. Her biri belirli bir hedefe do¤ru kan› iletmekle görevlidir.
Mekanizman›n sistemli çal›flmas›, bahsetti¤imiz bu s›ral›
ifllem nedeniyle çok önemlidir. Herfleyin s›ra ile yap›lmas› gerekmektedir. E¤er bu düzen bozulursa, kalp vücuda ya hiç
kan pompalayamayacak ya da kalbe afl›r› kan yüklenmesi olacakt›r. Bu s›ralaman›n do¤ru yap›labilmesi için kulakç›k ve kar›nc›klar aras›nda kapaklar vard›r. Bu kapaklar kan›n ak›fl yönüne do¤ru tek tarafl› olarak aç›l›rlar. Kulakç›klar kas›ld›¤›nda bu kapaklar aç›l›r ve kan büyük pompan›n yani kar›nc›klar›n içine dolar. Bu ifllem gerçeklefltikten sonra, kan›n geldi¤i
üst ana toplardamar
aort
sol akci¤er
atardamar›
sa¤ akci¤er
atardamar›
sol akci¤er
toplardamar›
sa¤ akci¤er
toplardamar›
sol kulakç›k
sa¤ kulakç›k
kalp
toplardamar›
kalp kapak盤›ndaki kaslar
koroner
atardamar
alt ana toplardamar
sa¤ kar›nc›k
sol kar›nc›k
kalp kapak盤›
kapal›
Ana toplardamar, oksijensiz kan› bedenin sa¤ k›sm›na getirir ve akci¤er
damarlar› bu kan› akci¤erlere iletir. Akci¤er toplardamar› oksijenli kan› akci¤erlerden kalbin sol taraf›na getirir ve aort bu kan› vücuda
gönderir. Kan›n bu hareketi s›ras›nda kalp kapakç›klar› kas›larak kan›n odac›klar aras›nda geçiflini sa¤lar.
189
kalp kapak盤›
aç›k
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Kalp kapakç›klar›, kan›n ak›fl yönüne do¤ru tek tarafl› olarak aç›l›rlar. Kulakç›klar kas›ld›¤›nda bu kapaklar aç›l›r ve kan kar›nc›klar›n içine dolar. Büyük
tazyikle akan kan›n geri dönmemesi için kapaklar hemen kapan›r.
kalp kapakç›klar›
aç›k
kapal›
tendonlar
gevflek
s›k›
kaslar
gevflek
(a) kapakç›k aç›k
kas›lm›fl
(b) kapakç›k kapal›
yere geri dönmemesi için kapaklar tekrar kapan›r.
Bu kapaklar, kalbin kar›nc›klar›nda da vard›r. Kar›nc›klar
kas›ld›¤›nda bu kapaklar aç›l›r ve kan›n vücuda do¤ru akmas› sa¤lan›r. Pompalama ifllemi durdu¤unda ise kapaklar kapan›r ve pompalanan kan›n kalbe geri dönmesi engellenir. Bizim
"kalp at›fl›" olarak alg›lad›¤›m›z ses ise, san›ld›¤› gibi kalbin
kas›l›p gevflemesi sonucunda ç›kan ses de¤ildir. Kalp at›fl›n›
dinlerken, asl›nda bu dört kapak盤›n fliddetle aç›l›p kapanma
seslerini duyar›z.
Bu kusursuz sistemin sahip oldu¤u üstün komplekslik bir
yana, evrimciler aç›s›ndan böylesine ritmik bir düzen ile kapaklar›n aç›l›p kapanmas› bile tek bafl›na büyük bir sorundur.
Çünkü hiçbir canl›n›n böylesine ritmik bir düzeni elde edinceye kadar bekleyecek zaman› yoktur. Meydana gelen en
küçük aksakl›k canl›n›n bedeninde a¤›r hasarlara sebep olabilecektir. Kapaklar›n aç›lma ve kapanma
Adnan
Oktar
190
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp
düzeninin, her canl›da henüz bir cenin halindeyken bile muntazam ifllemesi gerekmektedir. Böyle seri bir hareketin tesadüfen meydana gelen mutasyonlarla oluflmas› ve bunun hiçbir
aksama göstermeden tüm canl›larda tesadüfen kusursuz ifllemesi ise mant›kl› hiçbir insan›n kabul edemeyece¤i büyük bir
aldatmacad›r.
Vücutta Ritmik Hareket Eden
Tek Hücre: Kalp Kas› Hücreleri
Beden, yaklafl›k yüz trilyon hücreden meydana gelir. Bu
hücrelerin her birinin farkl› görevleri ve özellikleri vard›r. Kimisi, alyuvar hücrelerinde oldu¤u gibi çekirdeksizdir, kimisi
solunum borusundaki hücrelerde oldu¤u gibi tüycüklere sahiptir. Kimisinin ise hareketini sa¤layan çeflitli motorlar› vard›r. Ama vücutta öyle bir hücre vard›r ki, baflka hiçbir hücrede bulunmayan özel bir yetene¤e sahiptir. Bu yetenek, hücrenin "büzülme ve aç›lma" hareketi yapabilmesidir ve bu yetene¤e sahip hücrelerden oluflan kalp iflte bu yüzden "atar".
Kalpte bulunan bu hücreler özel kas hücreleridir. Bu hücre toplulu¤unu özel yapan; henüz geliflmeye bafllayan bir
embriyoda aniden hareket etmeye bafllamalar›d›r. Bir aç›k
kalp ameliyat› s›ras›nda, "kendilerine ba¤l› tüm sinirler al›nm›fl ve çevrelerindeki organlarla tüm ilgileri kesilmifl olmas›na ra¤men" bu hücreler "atmaya" devam edebilir. Hatta bu
hücrelerden "tek bir tanesini" d›flar› ç›kar›p mikroskop alt›na
koydu¤unuzda bile, kanla besledi¤iniz sürece, atmaya devam
edecektir.89 Bu hücreleri özel yapan, görünürde insan akl›n›n eseri olan hiçbir kontrol mekanizmas›n›n denetiminde olmamas›na ra¤men atmaya, kan pompala-
Harun
Yahya
191
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
maya ve insan› yaflatmaya adeta bir karar vermifl gibi davranmalar›d›r.
Onlar›n "atmalar›n›" sa¤layan özellik, üzerlerinden geçen
elektrik ak›m›d›r. Kalbi oluflturan her hücre, adeta canl› bir pil
gibidir. Kalp at›fl› ad›n› verdi¤imiz hareketi bafllatan kimyasal
enerjiyi kendileri olufltururlar. Hücrelerin bu özelli¤i, hiçbir
evrimci iddia ile aç›klanamayacak ola¤anüstü bir özelliktir.
Kalp hücreleri kendileri için gerekli olan elektri¤i, kanda rahatça bulabildikleri potasyum ve sodyum elementleri ile sa¤larlar. Bu iki elementi meydana getiren atomlar, sahip olduklar› bir elektronu kaybetmifl atomlard›r. Dolay›s›yla fazladan
k›lcal damar
ara
diskler
zar
kalp kas hücresi
çekirdek
a) flema
kalp kas›
ara
diskler
çekirdek
kalp
kas› lifi
b) kalp kas›n›n
mikroskop foto¤raf›
Adnan
Oktar
Kalp kas›, son derece özel bir tasar›ma sahiptir. Kalp kas›n› oluflturan
her hücre "tek bafl›na" atabilme yetene¤ine sahiptir. Bu hücreler, üzerlerinden geçen elektrik ak›m›n› kullanan adeta canl› birer pil gibidirler.
192
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp
bir protonlar›, yani art› yükleri bulunmaktad›r.
Kalp hücreleri, oldukça fazla miktarda potasyum iyonuna
sahiptirler, bu hücreleri çevreleyen s›v›da ise sodyum bulunmaktad›r. Hücre zar›, kalp kaslar›ndan sodyumu d›flar› atar ve
içeriye potasyum al›r. Hücre zar› sodyumu d›flar› verme iflini,
potasyumu içine alma iflinden daha h›zl› gerçeklefltirdi¤i için
atomlar›n sahip oldu¤u fazladan art› yük, hücrenin d›fl›nda y›¤›lmaya bafllar. Belli bir s›n›ra geldi¤inde, ak›m aniden tersine
döner ve sodyum iyonlar› tekrar hücrenin içine girmeye bafllarlar. Bu ani de¤ifliklik, bir elektrik ak›m› meydana getirir ve
kalp kas› kas›larak geri çekilir.90 Hücrelerin atmas›n› sa¤layan
özellik, bu kimyasal geliflmelerle meydana gelir.
Kalp at›fl›n›n bafllama iflareti ise sa¤ kulakç›kta bulunan
ufac›k bir hücre toplulu¤una ba¤l›d›r. Kalp sinüsü ya da S.A
yumrusu ad› verilen bu hücre toplulu¤unun verdi¤i elektriksel iflaret iki küçük kas demetiyle kalp kas›na iletilir. Hücreler,
üzerlerine gelen elektrik ak›m›n›, alt k›s›mlar›nda bulunan di¤er tüm kalp kaslar›na ulaflt›r›rlar. Bu ak›m dalgas›, sa¤ kulakç›ktan bafllayarak afla¤›ya do¤ru bütün kas hücrelerini uyar›r
ve böylece tüm kalbe yay›l›r. Kalbe gelen bu elektrik ak›mlar›
"pacemaker" ad› verilen bir sinir demeti taraf›ndan koordine
edilir. Pacemaker ritmi denetlerken, vücudun gereksinimine
kulak verir. Bedenin ihtiyaçlar›na göre kalbi h›zland›rma veya
yavafllatma gibi bir yetene¤i vard›r.
Ancak kalbin tamam› bir anda kas›lmaz. Çünkü kalbin,
hem kan toplamas› hem de toplad›¤› kan› pompalamas› gerekmektedir. E¤er kalbin tüm hücreleri ayn› anda kas›lsayd›,
henüz kan kalpte toplanamadan vücuda pompalanacakt›. Bunun sonucunda da, sadece birkaç damla kan vücuda iletilebilecekti. Oysa kulakç›klar toplad›klar›
Harun
Yahya
193
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
kan›, kendilerinden daha büyük olan kar›nc›klara, onlar kas›lmadan önce iletmelidirler. ‹flte bu nedenle kalp üzerinde bulunan kaslar, adeta kendi s›ralar›n› bilircesine, birbirlerinin kas›lmalar›n› beklerler. Kar›nc›klar kas›l›rken kulakç›klar gevfler,
böylelikle kulakç›k gevfledi¤i için kan afla¤› do¤ru akar, kar›nc›k da kas›ld›¤› için kan› toplar. Acaba bu s›ralama nas›l her
zaman bu kadar düzenlidir?
Kalp hücrelerini ayr› ayr› al›p mikroskop alt›nda inceleme
imkan›n›z olsayd›, her bir hücrenin farkl› h›zlarda att›klar›n›
görürdünüz. Bu son derece flafl›rt›c› ama ayn› zamanda da gerçek anlamda mucizevi bir durumdur. Ancak bu bir düzensizli¤in de¤il, aksine kusursuz bir düzenin göstergesidir. Kalbin,
ritmik ve senkronize bir atma flekli vard›r. Hücreler, bu senkronizasyona uygun olarak ne zaman kas›l›p ne zaman gevflepacemaker
Kalp at›fl›, pacemaker ad› verilen kalbin içindeki sinir dokular›n›n bulundu¤u alan taraf›ndan kontrol edilir. Alttaki resimde kar›nc›kta bulunan sinir a¤lar› görülmektedir.
sol kulakç›k
sol kar›nc›k
sa¤ kulakç›k
sa¤ kar›nc›k
kulakç›klar› ay›ran bölme
Adnan
Oktar
194
Harun
Yahya
195
Resimde kalbin
elektriksel faaliyetini gösteren
kalp elektrosu
görülüyor. Kalp,
ritmik ve senkronize atar. Bu
düzenli ritim sayesinde vücuda
uygun miktarda
kan ak›m› sa¤lan›r.
yeceklerini adeta
"bilirler". Allah,
hücrelerin her birine atmalar› gereken zaman aral›¤›n› ilham etmifltir. Bu yüzden her birinin atma h›z› ve s›ras› farkl›d›r.91
Birbirinden farkl› ritmlerde atan iki kalp hücresi biraraya
geldiklerinde, bu ak›ll› hücreler ola¤anüstü bir mekanizma ile
aniden ortak bir ritme uyum sa¤lamaya bafllarlar. Hepsi biraraya geldi¤inde ise birbirine uyumlu hücrelerin oluflturdu¤u
tek bir organ halini al›r ve kan›n en iyi pompalanaca¤› ritmi
tuttururlar. Bu ola¤anüstü gerçek, Allah'›n insanlar için yaratt›¤› özel nimetlerden biridir. Hücreler aras›ndaki kusursuz
uyum da Rabbimiz'in sanat›n›n delillerindendir. Allah herfleye Hakim olan, çok üstün güç sahibi oland›r.
Adnan
Oktar
196
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp
Kalp Hücrelerinin Zamanlamas›
Kalbin, zamanlamas› kusursuz olan bir düzeni vard›r. Bu
da kalbi oluflturan hücreler aras›ndaki koordinasyon ve haberleflme ile sa¤lan›r. Burada elbette ilk dikkati çeken yine
hücrelerde tecelli eden "ak›l"d›r. Kalbi oluflturan bu ak›ll› hücreler ak›m›, kalbin di¤er taraf›na do¤ru saniyede yaklafl›k 60
cm h›zla gönderirler. Sinyal, S.A yumrusu ad› verilen bir bölgeden gönderilmifltir. S.A yumrusunu oluflturan hücrelerin
sinyali ürettikleri süre ise saniyenin 14'te biri kadard›r. Burada
ikinci ak›m› üreten hücreler bulunur ve A.V. yumrusu ad›n›
al›rlar.
Ak›m, h›zla ilerlerken s›rayla iki kulak盤› harekete geçirir
ve kan toplamak için bunlar›n kas›lmalar›n› sa¤lar. Hala ilerlemekte olan elektrik ak›m› tam kar›nc›k kaslar›na ulaflacakken, sa¤ kulakç›k ile sa¤ kar›nc›k aras›ndaki kas dokusunda
bulunan özel ipliksi hücreler taraf›ndan durdurulurlar. Bu durum, ak›m›n kar›nc›¤a ulafl›rken gecikmesine neden olur.
Ak›m, saniyede 20 cm h›za düfler ve saniyenin 16'da biri gibi
bir sürede iletilmeye bafllar. Bu gecikme son derece önemlidir.
Bu gecikme nedeni ile kar›nc›klar kas›lmadan, kulakç›klar
kendi içlerini kanla doldurmufl ve pompalamak için haz›rlanacak f›rsat bulabilmifllerdir.92 Kalbin senkronize hareketinin
s›rr› budur.
Kalbin elektriksel sisteminde üzerinde durulacak detaylar
bunlarla da s›n›rl› de¤ildir. Bu elektrik sisteminin mucizevi
özelliklerine bir örnek, ilk ak›m› bafllatan S.A yumrusudur.
Asl›nda kalbin di¤er bölümleri de kalp kaslar›n› harekete
geçiren S.A yumrusu ile ayn› yetene¤e sahiptirler. A.V.
yumrusu da, iki kar›nc›¤› birbirinden ay›ran Purkin-
Harun
Yahya
197
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
je lifleri de böyle bir ak›m› üretip kalbi harekete geçirebilirler.
Peki acaba neden bu görev sadece S.A yumrusuna b›rak›lm›flt›r? Bunun nedeni S.A yumrusu ile iletilen ak›m›n di¤erlerinden kayda de¤er derecede h›zl› olmas›d›r. S.A yumrusu, kendili¤inden uyar› oluflturabilen dokular›n uyar›lar› henüz do¤madan önce onlar› uyar›r. ‹flte bu h›z›ndan dolay›, tüm elektriksel hareketi S.A yumrusu bafllat›r. E¤er ak›m di¤er yumrularda bafllat›lsayd›, bu durum vücudun çeflitli organlar›na kan
gitmemesine veya geç gitmesine neden olacakt›.93 Bunun sonuçlar› ise kuflkusuz son derece ciddi boyutlarda olacakt›. Nitekim, ilk 4-5 saniye içinde beyne kan gitmemesi, kiflinin bay›lmas›na neden olacak ve bu süre daha da uzarsa, ölüm meydana gelecekti.
Bütün bu özelliklere bakarak kalbin, kendi enerjisini kendisi üreten ve bu enerji ile son derece senkronize ve uyumlu
bir flekilde hareket eden fluurlu bir canl› oldu¤unu görürüz.
Hareketin bafllad›¤› yer, belli miktarda hücreden oluflan küçük
bir yumrudur. Bu hücre toplulu¤u, ak›m› ne kadar h›zla iletmesi gerekti¤ini bilir. Aksi takdirde kalp, kendi üzerine düflen
görevi yerine getiremeyecek ve kan› pompalamayacakt›r.
Kalp ayn› zamanda kendi üretti¤i elektrik ak›m›n›n miktar›n›
da çok iyi tespit eder. E¤er ölçülemeyecek kadar küçük miktarda bir ak›m kontrolsüz olarak bu bölgeden geçerse bu durum, sonucu ölüm olabilecek sorunlara neden olur.94
Bunlar›n d›fl›nda, kalbin kendi senkronizasyonunu kendi
ayarlama özelli¤i vard›r. Yan yana bulunan kalp hücrelerinde
hangisinin kas›lma ve gevfleme ritmi daha yüksekse di¤erini
kontrol alt›na al›r. Bu senkronizasyon bozulursa, bir hücre kas›l›rken di¤eri gevflerse, gerekti¤i gibi bir pompalama olmaz. Bunun sonucunda da k›sa bir zaman
Adnan
Oktar
198
A.V. yumrusu
Purkinje
lifleri
S.A. yumrusu
kar›nc›k
ritmi
kulakç›k/
kar›nc›k
genifllemesi
milivolt
kulakç›k
ritmi
milisaniye
a)
Normal
EKG
b)
kalp at›fl›n›n
h›zlanmas›
kapakç›k daralmas›
kar›nc›k kas›lmas›
anormal EKG
a) S.A. yumrusu, kulak盤›n kas›lmas›n› sa¤layan bir uyar› gönderir. Bu
uyar› A.V. yumrusuna ulaflt›¤›nda, kar›nc›¤a Purkinje lifleri yolu boyunca
kas›lma sinyali gönderir.
b) Normal EKG, kalbin düzgün çal›flt›¤›n› gösterir. P dalgas› kulakç›k kas›ld›¤›nda, QRS dalgas› kar›nc›k kas›ld›¤›nda ve T dalgas› da kar›nc›klar
kas›lmadan normal hale geçerken oluflur.
c) Anormal EKG'de ise sinüs taflikard› h›zl› pacemaker nedeniyle h›zl› kalp at›m›na neden olmaktad›r. Kar›nc›klar›n düzensiz hareketi
nedeniyle düzensiz bir kalp at›m› meydana gelmifltir. Bu esnada
kapakç›k daralmas› da olur.
Harun
Yahya
199
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
içinde kalp durur ve bu durum saniyeler içerisinde ölüme neden olur.95
K›sacas› kalp, sürekli enerji üreten, kan› koordine eden,
Allah'tan ald›¤› ilham ile kendi kendine kas›l›p gevfleyen, kendi düzenini kendisi ayarlayabilen hem ak›ll›, hem de planlama, hesap yapma, tedbir alma ve h›zl› hareket etme özelliklerine sahip özel hücrelerden oluflmufltur.
Kalbi Besleyen Özel A¤
Kalp, tüm vücudu besleyen bir organd›r. Ve di¤er tüm organlar gibi o da beslenmelidir. Üstelik kalp, yapt›¤› iflin yo¤unlu¤u ve son derece özel bir organ olmas› nedeniyle çok daha fazla oksijene ve besine ihtiyaç duyar. Ancak kalp kas›, besin maddelerinin ve oksijenin geçemeyece¤i kadar kal›n ve s›k› bir dokudur. Dolay›s›yla kalp, kendi içinden geçen damardan yararlanamaz. O halde bu de¤erli organ nas›l beslenir?
fiimdiye kadar inceledi¤imiz bütün bu yarat›l›fl harikalar›n›n yan›s›ra kalp yine yarat›l›fl harikas› bir sistem ile beslenir.
Kalp, kendisini besleyen özel bir donan›ma sahiptir. Bu donan›m›n ad› "koroner atardamarlar"d›r.
Koroner atardamar yoluyla kalpten ç›kan kan›n ilk al›c›s›
kalptir. Koroner atardamarlar, akci¤erden gelen en temiz ve en
bol oksijenli kan› tafl›yan aort atardamar›ndan ayr›lm›fl iki ayr› dald›r. Bu damarlar›n özelli¤i yaln›zca kalbi beslemek için
yarat›lm›fl olmalar›d›r. Koroner atardamarlar, di¤er damarlar›n tersine kalpten ç›k›p organlara gitmek yerine tekrar kalbe
geri dönerler. Böylece en bol oksijenli kan, baflka hiçbir yere u¤ramadan, adeta vücudun oksijene en fazla ihtiyac› olan bölgesini tespit etmiflcesine kalbi beslemek
Adnan
Oktar
için u¤rafl›r. Kalp hücreleri çal›flabilmek için oksije-
200
Dünyadaki En Verimli
‹fl Makinesi: Kalp
ni ve flekeri enerjiye dönüfltürdü¤ünden, koronerdeki kan bu
maddeler aç›s›ndan zengin olmak zorundad›r. Çünkü kalbin
enerji ikmali ihtiyaca göre ayarlan›r ve birkaç saniye içinde
dört-befl kat›na ç›kabilir.96
Koroner damarlar o kadar mükemmel bir flekilde döflenmifltir ki, böyle bir yap›n›n var olmas› için ancak bir plan ve
düzenlemenin olmas› gerekti¤i aç›kt›r. Kalbe giren bu atardamarlar, bir a¤aç gibi daha küçük dallara ayr›larak kalp kas›n›n
her yan›na yay›l›rlar. Çünkü kalbi oluflturan her hücrenin sürekli olarak besin ve oksijen almas› gerekmektedir. Bu damarlar kalbe do¤ru giderken, ayr›ca birbirleriyle ara ba¤lant›lar
yaparlar. Bunun nedeni fludur: Damarlardan herhangi biri bir
flekilde t›kan›rsa, kalp beslenemez ve ölür. Bu son derece
önemli bir tehlikedir ve ara ba¤lant›lar da böyle bir ihtimale
karfl› al›nm›fl önemli birer tedbirdir. E¤er damarlardan bir tanesi t›kan›rsa, bu tedbir sayesinde kan di¤er damardan yoluna devam eder, t›kal› bölgeyi aflar ve kalbe mutlaka ulafl›r.
Burada flöyle bir soru sormak gerekir: Acaba tesadüfler,
kan damar›n›n t›kanma ihtimalini "düflündükleri" için mi, daha ortada böyle bir tehlike yokken bir tedbir almay› uygun
görmüfllerdir? Bu elbette imkans›zd›r. Tesadüfler, bilinçli hiçbir müdahaleye yer vermeyen, rastgele ve fluursuz olaylard›r.
Bu yarat›l›fl, insan da dahil olmak üzere her türlü varl›¤a suret
veren, onlara ait her türlü detay› bilen, onlar› yaratan Allah'a
aittir. Allah Kuran'da bu gerçe¤i flöyle bildirir.
Rabbinin Yüce ismini tesbih et, ki O, yaratt›, 'bir düzen
içinde biçim verdi', takdir etti, böylece yol gösterdi. (A'la
Suresi, 1-3)
Harun
Yahya
201
Adnan
Oktar
202
Harun
Yahya
203
üz trilyon evi, genifl bir alana yerlefltirdi¤inizi ve daha önceki örne¤imizde oldu¤u gibi onlar›n aras›na bir su
tesisat› döfledi¤inizi düflünün. Kuflkusuz bu oldukça zahmetli ve zor bir ifl
olacakt›r. Yine de bunu baflard›¤›n›z›
varsayal›m. Ama ne yaparsan›z yap›n, meydana getirdi¤iniz
bu tesisat a¤› için çok genifl bir alana ihtiyaç duyars›n›z. Peki
benzer bir tesisat›, en minyatür hali ile insan bedeni büyüklü¤ünde bir alana yerlefltirebilir misiniz? Ya da soruyu flu flekilde soral›m, yaklafl›k 100.000 kilometrelik (96.600 km) bir a¤›
flekilden flekle sokarak, insan›n yaflamas› için en gerekli, insan
bedenine s›¤acak kadar hesapl›, 100 trilyon hücrenin her birine u¤rayacak kadar kapsaml› bir flekilde döfleyebilir misiniz?
Bunu yapman›z imkans›zd›r. Sizin oluflturamayaca¤›n›z böyle bir dolafl›m a¤› sizin için vücudunuzda haz›r edilmifltir. Henüz siz dünyada de¤ilken sizin için yarat›lm›fl ve tüm hücrelerinize hayat vermifltir. Bu sistem, bedeninizde mükemmel
yarat›l›fl harikalar›ndan bir di¤erini tafl›d›¤›n›z›n en önemli
delillerdendir. ‹nsan bedenindeki dolafl›m a¤›n›n böylesine
mucizevi bir yap›ya sahip olmas›, Allah'a iman etmek için bafll› bafl›na yeterli bir sebeptir.
Kalp, 96.560 km'lik bir damar a¤›na hiç durmadan kan
pompalar. Bu uzunluk, dünyay› ekvatordan itibaren iki
defa çevirebilecek bir uzunluktur.97 Bir insan bedeni
içine yerlefltirilmifl böyle bir a¤, elbette hayret verici-
Harun
Yahya
205
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
dir. Bu mucizeyi daha detayland›rmak için birkaç matematiksel bilgi daha verelim. Vücutta bulunan ve kimisi ancak mikroskop alt›nda görülebilen k›lcal damarlar›n uzunlu¤u toplam
60.000 km'dir.98 Bu damarlar›n toplam yüzey büyüklükleri ise
8000 m2'yi (8 km2) bulur. Sadece akci¤erlerde ise 300 milyon
k›lcal damar bulunmaktad›r. Bunlar e¤er uç uca eklenseler,
2400 km'lik bir uzunlu¤a ulaflabilirler.99 Beyne ait olan k›lcallar›n uzunlu¤u ise yaklafl›k 650 km.'dir. Bu da, Amerika'n›n iki
Adnan
Oktar
206
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
farkl› eyaletinde bulunan iki flehrin örne¤in Boston ile Washington DC'nin aras›ndaki uzakl›k kadard›r.100
Verilen bu bilgiler, bir insan bedeninde tesadüflere yer olamayaca¤›n› gösteren say›s›z delilden birkaç›d›r. Bu konunun
mucizevi olan bir baflka yönü de 100 trilyon hücreye uzanan
binlerce kilometrelik bu muhteflem a¤›n ço¤u zaman fark›nda
bile olunmas›d›r. Ne aynaya bakt›¤›m›zda bunun bir belirtisini görürüz, ne bu dinmeyen hareketi hissederiz, ne de sistemin çal›fl›rken ç›kard›¤› yo¤un gürültünün fark›na var›r›z. Sistem öyle mükemmel bir flekilde yarat›lm›flt›r ki, bir aksama
meydana gelmedi¤i için yaflam›m›z› son derece sorunsuz geçirir, ufak tefek aksamalar haberimiz bile olmadan tamir edildi¤i için bunlar›n fark›na bile varmay›z. Yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir topluluk, hiçbir teknoloji, böylesine dar bir alanda
bu derece muhteflem, kusursuz, esnek ve ayn› zamanda canl›
bir yaflam a¤›n› meydana getirme gücüne sahip de¤ildir. Bu
muhteflem sanat, herfleyi kusursuz yaratan, kerem ve ikram
sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'›n eseridir.
"100 trilyon hücreye ulaflan" diye belirtti¤imiz bu damar
a¤›n› çok daha detayl› düflünmek gerekmektedir. Göz kapa¤›m›zdan, ayak parmaklar›m›za kadar, saç diplerimizden kirpiklerimize kadar bu mükemmel yap› her noktam›z› kaplam›flt›r. E¤er bu a¤, tek bir bölgeye veya tek bir organa ulaflmazsa o organ çürüyüp gidecektir. Tekrar hat›rlatmak gerekir
ki, kan olmadan vücut nefes alamaz, yani ölür.
Vücuttaki bu hatas›z da¤›t›m nas›l yap›l›r? Tesadüf iddialar›n›n as›ls›zl›¤›n› görmek için bu da¤›t›m sisteminin detaylar›n› bilmek oldukça önemlidir. Vücuttaki dolafl›m
a¤›, üç ayr› görev için biraraya gelmifl üç farkl› tipte
damardan oluflmaktad›r.
Harun
Yahya
207
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Küçük Alyuvar Hücresinin Yolculu¤u
Kemik ili¤inde üretilen bir alyuvar hücresinin dolafl›m sistemine kat›labilmek için ulaflaca¤› ilk yer, kalbin sol kulak盤›d›r. Buras› temiz kan›n birikti¤i, oksijen ve besin bak›m›ndan
son derece zengin olan bir bölümüdür. Alyuvar hücresinin burada bulunma amac› da budur: Oksijeni yüklenmek ve vücudun di¤er hücrelerine ulaflt›rmak. Alyuvar, dolafl›m sistemine
kat›labilmek için önce sol kulakç›ktan ayr›l›r. Bunun için karfl›s›na ç›kan ilk fley dev bir kap›d›r. Kap›dan geçtikten sonra,
art›k geri dönüfl yoktur. fiimdi çok daha genifl bir bölmeye
ulaflm›flt›r. Burada kendisi gibi pek çok hücre bulunur ve kan
oksijence son derece zengindir. Bu büyük bölmede oldukça
güçlü bir pompa sayesinde bir kap›dan daha geçer ve dar bir
tünelin içine girer.
Art›k küçük alyuvar hücresi dolafl›m›n içindedir. Bu, vücudun "büyük dolafl›m›" ya da di¤er anlam› ile "sistemik dolafl›md›r". Büyük dolafl›m ile küçük hücremiz, akci¤erler d›fl›nda bedenin tümünü turlayan bir tünel sisteminin içine girmifltir. Alyuvar hücresinin dolaflmak için girdi¤i ilk tünel, vücudun en güçlü damar› olan aort atardamar›d›r.
Vücuda Oksijen Da¤›t›l›yor
Aort atardamar›, kan›n kalpten ç›k›fl noktas›d›r. ‹çinde oldukça fazla miktarda kan bar›nd›r›r ve geniflli¤i yetiflkin bir
insanda 2,5 cm'i bulmaktad›r.101 Bu damar, temiz kan› di¤er
damarlara da¤›tacak ana damar oldu¤undan son derece dayan›kl› ve güçlü olmal›d›r. Çünkü kan, bu damardan oldukça yüksek bir bas›nçla da¤›t›l›r. Ve tam olmas› gerekti¤i gibi, son derece özel bir yarat›l›fl› vard›r.
Adnan
Oktar
208
CO2
O2
doku hücreleri
üst ana toplardamar
akci¤er atardamar›
büyük kan
dolafl›m›
k›lcallar›
CO2
CO2
akci¤er
k›lcal
damar›
sa¤
kulakç›k
O2
O2
akci¤er
akci¤er
akci¤er
topladamarlar›
sol
kar›nc›k
sa¤
kar›nc›k
doku hücreleri
alt ana
toplardamar
sol
kulakç›k
aort
O2
CO2
büyük kan
dolafl›m›
k›lcallar›
Kan›n içindeki bir hücre, beden içindeki yolculu¤una sol kulakç›kta bafllar. Bütün
bedeni çeflitli damarlar yoluyla kateden hücre, akci¤erlere döndü¤ünde yolculu¤unu bitirmifltir. Bu yolculuk s›ras›nda ayak parma¤›ndan beyne kadar ulaflmakta, mikronlarla ölçülen k›lcallara kadar tüm damarlar› güzergah olarak kullanmaktad›r. Bu arada vücut dokular›na oksijen b›rak›r, karbondioksiti de alarak akci¤erler yoluyla vücuttan at›lmas›n› sa¤lar.
Kalpten ç›kan aort ve akci¤er atardamar›, üç tabakadan
meydana gelmifl damarlard›r. En d›flta lifli ba¤ dokudan meydana gelmifl bir d›fl tabaka vard›r. Bu tabakadaki ba¤ dokusunun varl›¤› son derece önemlidir. Bu dokuda bulunan elastik
lifler, her türlü bas›nca karfl› dayan›kl›l›k sa¤lamaktad›r.
E¤er damarlar›n bu özelli¤i olmasayd›, kalbin at›fl kuvveti ile son derece bas›nçl› gelen kan, bu damarlar›n
yap›s›n› kaç›n›lmaz olarak bozacak hatta y›rt›lmala-
Harun
Yahya
209
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
r›na neden olacakt›. Allah'›n bu önemli damarda sergiledi¤i
özellikler, "örneksiz yaratan" anlam›na gelen Bedi isminin bir
baflka tecellisidir. Bu at›m›n günde yüzlerce kez gerçekleflti¤i
gerçe¤ini de göz önüne al›rsak, damar›n sadece bir gün içinde
parçalanma ihtimali oldukça yüksek olacakt›. Ama söz konusu korunma sistemi bu ihtimalleri ortadan kald›rm›fl ve uzun
bir ömür boyunca damar›n bu bas›nca karfl› koymas›n› sa¤lam›flt›r. Bu ayn› zamanda koruyan ve gözeten Allah'›n kullar›na karfl› flefkatinin de bir göstergesidir.
Aort damar›n›n orta k›sm›nda düz kaslardan meydana gelen elastik lifler bulunur. Bu kaslar, gönderilen kan›n miktar›n›n ayarlanmas› için oldukça büyük bir öneme sahiplerdir.
Kaslar, daral›p aç›larak atardamar›n çap›n› azalt›p art›rmaya
yarar. Organ ve dokulara giden kan miktar›, bu elastik yap› sayesinde dengelenir. Aortun ve akci¤er atardamar›n›n iç yüzeyinde ise tek s›ral› yass› epitel dokudan oluflmufl bir tabaka bulunmaktad›r.102 Bu dokunun son derece önemli bir özelli¤i vard›r. Bu doku sayesinde damar›n iç yüzeyi adeta cilalanm›fl gibidir. Bu cilal› ve ya¤l› yüzey, sürtünmeyi azaltmakta ve kan›n
kolayl›kla ve süratli olarak ak›p gitmesini sa¤lamaktad›r.
Aort damar›, sola do¤ru bir yay çizerek ikiye ayr›l›r. Üste
giden damar bafl ve kollara, alta ayr›lan damar ise çeflitli yan
damarlarla di¤er organlara yay›l›r. ‹stirahat koflullar›nda atardamarlar, akci¤erlerden oksijeni ald›ktan sonra, genel olarak
10 saniyeden az bir zamanda bunu dokulara ulaflt›r›rlar. Ancak a¤›r egzersiz yap›ld›¤› zamanlarda atardamarlardaki kan›n h›z› daha da artar. Kandaki hücreler art›k oksijeni 2-3 saniye gibi k›sa bir zaman içinde tafl›yabilirler. Bu nedenle
Allah'tan ald›klar› ilhamla vücudun ihtiyac›n› çok iyi
gözetme yetene¤ine sahip olmufllard›r. Atardamar-
Adnan
Oktar
210
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
aort kavisi
gö¤üs aortu
Aort atardamar› kalpten ç›karak bir yay fleklinde ikiye ayr›l›r. Üste
giden damar bafl ve kollara, alta ayr›lan damar
ise çeflitli yan damarlara ve organlara gider.
Dinlenirken aort, akci¤erdeki oksijeni 10 saniyeden az bir zamanda
dokulara tafl›r. Egzersiz
zamanlar›nda ise, bu
h›z 2-3 saniyeye kadar
düfler.
lar›n bir baflka önemli özelli¤i ise, kan›n kalpten aral›kl› gelmesi s›ras›nda yüksek bas›nçl› bir rezervuar oluflturmas› ve kan›n
bir k›sm›n›, ikinci bir kalp vurumuna kadar depo etmesidir. Bu
görev için yukar›da bahsetti¤imiz özel yap› son derece önemlidir. Atardamarlar, sahip olduklar› geniflleyebilen kas yap›lar›
sayesinde böyle bir depolama ifllevine sahiptirler. Bu özellik,
bedende sürekli kan bulunmas›n› sa¤lar. Damarlardaki bu esneklik baflka aç›lardan da önemlidir. Atardamar esnek oldu¤u
için, kan bu sisteme pompaland›¤›nda bas›nc›n afl›r› yükselmesi önlenir. Ayn› zamanda esneklik, kalp at›mlar› s›ras›nda
yüksek atardamar bas›nc›n› devam ettirerek dokulara kesintisiz olarak kan ak›m›n›n devam etmesini sa¤lar.103 Allah, damarlara verdi¤i esneklik özelli¤ini, vücudun dengesini muhafaza edecek pek çok detay için gerekli k›lm›flt›r.
Atardamarlar genellikle vücudun dokular›na gömülmüfl olarak derinlerde bulunurlar. Ancak baz› yerlerde, örne¤in el bile¤inde, flakaklarda, boyunda,
Harun
Yahya
211
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
endotel
ATARDAMAR
k›lcal damar
iç tabaka
arteriyol
endotel
elastik lif
orta tabaka
düz kas ve
elastik doku
d›fl tabaka
(elastik ve
kolajen fiberler)
damar bofllu¤u
toplardamar
Atardamar›n d›fl tabakas›nda bulunan
elastik lifler her türlü bas›nca karfl› dayan›kl›l›k sa¤lamaktad›r. Kuvvetli kalp at›fllar›na karfl› direncin kayna¤› bu liflerdir.
Orta k›s›mdaki elastik lif ise düz kaslardan oluflmufltur. Bu kaslar gönderilen
kan miktar›n›n ayarlanmas› için oldukça
önemlidir. ‹ç tabakadaki yass› epitel doku ise, kan›n rahat ak›fl› için pürüzsüz
olarak tasarlanm›fl bir yap›d›r. Adeta cilal› olan bu yüzey, sürtünmeyi azaltarak
kan›n kolay ak›fl›n› sa¤lar.
ayak s›rt›nda ve ayak bile¤inin d›fl yan›nda yüzeye yak›nd›rlar.
Bu bölgelerde, her kalp at›m›nda kan›n atardamar›n duvar›na
bas›nçla vurarak geçifli hissedilebilir. Bas›nç o kadar yüksektir
ki, deri alt›ndan bile bu hareket kolayl›kla hissedilebilir.
Atardamarlar›n vücudun dokular›nda gömülü olmas› yaflam›m›z için son derece önemli bir tedbirdir. Atardamar, al›nm›fl bu tedbir sayesinde yaralanmalar s›ras›nda kolayl›kla hasar görmez. Damarlar›, bunlar›n içindeki kan› sahip oldu¤u
tazyikle birlikte yaratan ve tüm bunlar› her an denetleyen
Rabbimiz, bu kusursuz düzen ile insan› her an karfl› karfl›ya
kalabilece¤i önemli bir tehlikeden korumufltur. Sadece bu
sebep bile, insan›n Allah'a yönelip ona flükretmesi için
yeterlidir.
Adnan
Oktar
212
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
Yaralanmalar s›ras›nda hasar gören genellikle toplardamarlard›r. Bu damarlar, daha sonra detayl› inceleyece¤imiz gibi bas›nçl› ve ak›flkan bir kana sahip de¤ildirler. Bu nedenle
yaralanma s›ras›nda kan, a¤›r ve k›vaml› bir flekilde d›flar›ya
akarak kolay p›ht›laflmaya olanak sa¤lar. Ancak atardamar›n
hasar görmesi durumunda, aç›k k›rm›z› renkteki bas›nçl› kan,
d›flar›ya h›zla f›flk›rarak akar. Bu oldukça tehlikeli bir kanamad›r ve k›sa süre içinde tedbir al›nmad›¤› takdirde kan kayb›ndan ölüme neden olur.
Atardamar›n Ba¤lant› Noktas›: Arteriyoller
Kan›n, ana atardamarlardan bafllayarak da¤›t›labilmesi
için atardamarlar›n dallara ayr›lmas› gerekmektedir. ‹flte bu
nedenle geniflli¤i 2,5 cm kadar olan ana atardamarlar, sadece
birkaç mikron çap›ndaki bir k›lcal damar haline gelinceye kadar dallan›r. Bu arada küçük alyuvar hücremiz, dallanan bu
karmafl›k yol boyunca maceras›na devam etmektedir. Atardamarlar›n içindeki güçlü kan bas›nc› nedeni ile alyuvar, saniyeler içinde vücutta oldukça uzun bir mesafe katetmifltir. Dokulara ulaflmak ve sahip oldu¤u oksijeni ve besinleri b›rakabilmek için ise hedefi, k›lcal damarlara ulaflmakt›r.
Arteriyoller, atardamar sisteminin son küçük dallar›d›r.
Bir baflka deyiflle atardamarlar›n k›lcallara ayr›lmadan önceki
son halleridir. Bu damarlar, kan›n k›lcal damarlara gönderilmesinde kontrol sübaplar› gibi görev görürler. Arteriyollerin
en önemli özelli¤i, kendilerini tamamen kapatacak ya da birkaç kat geniflletebilecek kadar güçlü bir kas sistemine sahip olmalar›d›r. Bunun en önemli nedeni de dokular›
besleyen k›lcal damarlara ulaflan kan› kontrol alt›na
almak ve dokulara "ihtiyaçlar› kadar" oksijen ve be-
Harun
Yahya
213
düz kas elastik
tabakan›n üzerine
kaplar
d›fl tabaka
n
te
lp
ka
düz kas hücresi
taban zar›
endotel
endotel
arteriyol
b) arteriyolün yap›s›
k›lcal damar
toplardamar
endotel
Arteriyoller, atardamarlar›n k›lcallara ayr›lmadan
önceki halleridir. Kan›n,
k›lcal damarlara gönderilmesinde sübap görevi görürler. Bu nedenle çok
özel tasar›ma sahip yap›lar› vard›r. Güçlü kas sistemleri nedeniyle ince yap›l› k›lcal damarlara giden
kan› kontrol alt›nda tutarak, onlar›n hasar görmesini engeller.
kalbe do¤ru
a) k›lcal damar a¤›n›n detaylar›
sin gönderebilmektir. Bas›nçl› kan›n aniden k›lcallara geçmesini önleyerek, son derece ince olan bu damarlar›n zarar görmesini engellemektir. ‹flte bu nedenle arteriyollerin direnci büyük dolafl›mdaki tüm direncin yaklafl›k yar›s›n› oluflturur ve
büyük dolafl›m›n bütün bölgelerinde en yüksektir.104
Kan ak›m›, hemen hemen her dokuda küçük atardamarlar›n ve arteriyollerin daral›p genifllemesi ile kontrol edilir. Ama
flu bir gerçektir ki, en küçük damar›n bile ak›m› etkileyebilme
özelli¤i vard›r. Bu damarlar, ak›m›n h›z›n› etkileyebilecekleri
gibi tamamen durmas›na da neden olabilirler. Bunun nedeni damarlar›n hangi hücrelere özel muamelede bulunacaklar›n› belirleyebilmeleridir. Bu hassas belir-
Adnan
Oktar
214
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
lemenin yap›labilmesi için kan küçük atardamarlar› terk eder
ve ancak birkaç milimetre boyunda ve 8-50 mikron çap›nda
olan arteriyollere geçer. Her arteriyol 10-100 k›lcal damar› besleyebilecek flekilde dallara ayr›l›r.105
Küçük alyuvar, bir arteriyolün içine girerek, bundan sonra
besleyece¤i doku için ayr›lm›fl olur. Dokuya gerekli besini ve
oksijeni ulaflt›rmak için bir k›lcal damar›n içine girmesi gerekmektedir. Kendisine yol gösterecek olan güçlü sübaplardan birinden geçecek yani arteriyollerin bir tanesini aflacakt›r. Art›k
görevini yerine getirme zaman› gelmifltir.
Saç Telinden ‹nce Ak›ll› K›lcallar
Oturdu¤unuz evin büyüklü¤ünü bir düflünün. E¤er ortalama bir apartman dairesinde oturuyorsan›z, evinizin alan› yaklafl›k 150 m2 kadard›r. Vücudunuzda bulunan yaklafl›k 10 milyar k›lcal damar›n toplam yüzey alan› ise evinizin 3.5 kat› kadar, yani yaklafl›k 500 m2'dir.106 Bu önemli k›yas› yapmadan önce flunu hat›rlatmak gerekir; k›lcal damarlar›n en büyü¤ünün
çap› 9 mikron kadard›r. (9 mikron, milimetrenin binde 9'udur)
Hatta öyle k›lcal damarlar vard›r ki, ancak mikroskop alt›nda
seçilip fark edilebilirler. Vücudun her noktas›na ulaflacak flekilde yerlefltirilen bu genifl a¤, muhteflem bir yarat›l›fl örne¤idir.
Bu örne¤i detayl› olarak incelemek, Yüce Allah'›n büyüklü¤ünü insana tekrar tekrar hat›rlatmal›d›r.
Bir organa giren atardamar, k›lcallar›n sübaplar›n› oluflturan arteriyol haline gelinceye kadar alt› ya da sekiz kez dallanarak incelir. Sonra arteriyol de iki-üç kez dallanarak çap›n› 9 mikrona kadar düflürür ve yoluna k›lcal damar
olarak devam eder. Baz› k›lcal damarlar o kadar küçüktür ki, baz› büyük hücrelerin geçifline izin ver-
Harun
Yahya
215
mezler. Alyuvarlar bile böyle damarlar›n içinden tek s›ra halinde ya da esneyip biçimlerini de¤ifltirerek geçebilirler.
Atardamarlardan saatte 1,5 km h›zla ilerleyen kan, k›lcal
damarlara girdi¤inde binde 1 oran›nda yavafllar. Vücutta her
bölge ola¤anüstü kapsaml› bir k›lcal damar a¤› ile örülmüfltür.
Binlerce kilometreyi bulan uzunluklar› ile tek bir insandaki
k›lcal damarlar, Amerika Birleflik Devletlerini bir ucundan di¤er ucuna kadar geçebilirler.107 Bu mükemmel mekanizma, vücuttaki tüm hücreleri besleyebilmek için meydana getirilmifl
benzersiz bir yarat›l›fl örne¤idir. Nitekim bir hücre, bir k›lcal
damara en fazla 20-30 mikron uzakl›kta olabilir. Bir baflka deyiflle bu uzakl›k 0.02 mm'dir ve 100 trilyon hücreyi dolaflan bu mükemmel a¤›n kapsam›n› anla-
Adnan
Oktar
mak bak›m›ndan yeterlidir.
216
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
Bu aç›klamalar› yaparken durup biraz düflünmek gerekmektedir. ‹nsan ancak bu özelliklerin detaylar›n› düflündü¤ünde karfl›s›ndaki yarat›l›fl›n muhteflemli¤ini anlayabilir. Aksi takdirde anlat›lanlar, herhangi bir fizyoloji kitab›nda bulunabileceklerden farkl› olmayacakt›r. Kal›nl›¤› mikronlarla ifade edilen bu yarat›l›fl harikas›n›n, vücuttaki "her" hücreye ulaflabilmesi, gerçek anlamda bir mucizedir. Ola¤anüstü bir yarat›l›flt›r. fiöyle bir düflünün; elleriniz, yüzünüz, ayaklar›n›z, kollar›n›z, k›sacas› bedeninizdeki her milimetrekare say›s›z k›lcal
damar a¤›n› içinde bar›nd›ran mükemmel bir yap›ya sahiptir.
Daha da flafl›rt›c› ve hayranl›k uyand›r›c› olan, tüm bu a¤lar›n
mutlaka birbirleriyle ba¤lant›lar›n›n olmas›, her birinin tek
bir kaynaktan beslenmesidir. Sadece tek bir parma¤›n›zda
yüzlerce k›lcal damar›n bulundu¤unu hesaba katt›¤›n›zda bunun ne kadar büyük bir harika oldu¤unu daha iyi anlayabilir-
k›lcal damar
k›rm›z› kan hücresi
K›lcal damarlar öylesine dar kanallard›r ki, birçok maddenin girifline
izin vermezler. Hatta oldukça küçük olan alyuvarlar bile baz› k›lcallardan tek s›ra halinde veya flekil de¤ifltirerek geçebilirler.
217
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
siniz. ‹nsan›n hayranl›kla seyretti¤i bu mükemmellik, Allah'›n
yaln›zca "Ol" emri ile var olmufltur ve kuflkusuz yerlerin ve
göklerin tek sahibi alemlerin Rabbi olan Allah, bunlar›n çok
daha mükemmellerini yaratmaya Kadir'dir. Nitekim Allah
Kuran'da bu gerçe¤i insanlara flu flekilde bildirmifltir:
Elbette göklerin ve yerin yarat›lmas›, insanlar›n yarat›lmas›ndan daha büyüktür. Ancak insanlar›n ço¤u bilmezler.
(Mü'min Suresi, 57)
Allah'›n bu küçük damarlarda yaratt›¤› mucizeler bu kadarla s›n›rl› de¤ildir. K›lcal damarlar, boyutlar› ile k›yaslanmayacak kadar büyük bir öneme sahiptirler. Bu damarlar, s›v›, besin maddeleri, hormonlar ve di¤er maddelerin kan ile
dokular aras›ndaki geçiflini sa¤lamaktad›r. Bu göreve uygun
k›lcal damar
kan hücresi
KILCAL DAMARLARDA GEÇ‹fi
MEKAN‹ZMALARI NASIL OLUR?
moleküllerin
geçifli
hücre içi s›v›
a) Hücre içi s›v›s› arac›l›¤›yla kan ve
doku hücreleri aras›nda madde
al›flverifli gerçekleflir.
doku
hücresi
a)
b) Endotel hücre duvar›ndan maddelerin geçiflinin 4 farkl› yolu bu
flemada görülmektedir.
endotel
aral›k
hücre içi
yar›¤›
ba¤lay›c›
doku
aral›k
difüzyonu
direkt
difüzyon
Adnan
Oktar
b)
218
hücre içi
difüzyon
kesecikler
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
olarak k›lcal damarlar›n çeperleri son derece incedir ve küçük
molekülleri geçirebilecek özel yap›lara sahiptir. K›sacas›, dokular›n beslenme ve oksijen sa¤lama, ayn› zamanda fazlal›klar›ndan kurtulma gibi hayati ifllemlerinin tümü k›lcallar sayesinde gerçekleflmektedir.
K›lcal damarlar›n çeperleri 0.5 mikron kadard›r. Bu çeperler üzerinde al›flveriflin sa¤land›¤› çeflitli kap›lar vard›r. Hücreler için gerekli olan tüm maddeler bu kap›lardan geçmek zorundad›rlar. Ancak kanda bulunan çeflitli proteinler bu kap›lardan geçemeyecek kadar büyüktürler. Bu durum, sadece gerekli maddelerin dokulara ulaflmas›n›, kan›n içinde kalmas›
gereken di¤er moleküllerin de yollar›na devam etmesini sa¤lamaktad›r. Bu ayn› zamanda, kan s›v›s›n›n yani plazman›n
doku hücreleri
k›lcal damar›n
arteriyol ba¤lanma
bölgesi
ozmotik k›lcal damar›n
venöze
bas›nç
ba¤lanma
bölgesi
ozmotik
bas›nç
kan
bas›nc›
hücre içi
s›v›
kan
bas›nc›
içeriye giren
net bas›nç
d›flar›ya ç›kan
net bas›nç
c) K›lcal damarlardan geçen toplam s›v› ak›fl›, genellikle kan bas›nc› ile ozmotik bas›nç aras›ndaki farka ba¤l›d›r. Kan bas›nc› d›fla do¤ru bir güç sa¤lar. Ozmotik bas›nç ise s›v›y› içeri do¤ru çeker. Bunun sonucunda s›v› arteriyole ba¤lanma bölgesindeki yar›klar yoluyla k›lcal damarlardan d›flar› itilir ve venözle
ba¤lant› bölgesinde tekrar kana geri al›n›r.
Harun
Yahya
219
Adnan
Oktar
220
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
dokular›n içine s›zmas›n› da engellemektedir. Damarlar›n
içinde bulunan moleküller s›v›n›n bu geçiflini durdurmakta ve
kan ak›fl›n›n devam etmesini sa¤lamaktad›rlar. S›v› miktar›nda çok az bir oran›n d›fl›nda bir azalma olmad›¤› için vücuttaki dengeyi olumsuz etkileyecek bir durum oluflmaz. 108
Ya¤da eriyen maddeler ise, k›lcallar›n kap›lar›ndan geçmek zorunda de¤ildirler. Bunlar, do¤rudan k›lcal damarlar›n
zarlar›ndan içeriye s›zabilirler. Bu son derece önemli bir özelliktir çünkü k›lcallar›n zar özelliklerinden kaynaklanan bu kolay geçifl ile oksijen ve karbondioksitin çok miktarda ve h›zl›
bir flekilde aktar›lmas› mümkün olur. Dolay›s›yla bu gazlar›n
dokulara ulaflma h›zlar›, sodyum, glikoz gibi s›v›da erimeyen
maddelere göre birkaç kat daha fazlad›r. Bu durum, dokular›n
bu gazlara olan ihtiyac› ile do¤ru orant›l›d›r. Bir baflka deyiflle, ihtiyaç bafl gösterdi¤inde geçifl gerçekleflir.
Birkaç mikrondan oluflan ve bir ba¤ dokusu ile kas dokusundan meydana gelen bu ak›ll› borular, bulunduklar› dokunun ihtiyac›na göre kan›n ak›fl›n› ve duruflunu kontrol ederler.
Bu kontrol kuflkusuz Allah'›n büyük bir nimetidir. Bu önemli
tedbir ile k›lcal damarlardan kan sürekli olarak akmaz. K›lcallarda ak›m, saniyeler ya da dakikalar içinde kesik kesiktir.
E¤er doku fazla miktarda oksijene ihtiyaç duyuyorsa, bu durumda üstün bir kontrol mekanizmas› ile k›lcal damarlar kas
dokusunun etkisi ile genifller ve ak›m›n devam etti¤i periyodlar› uzat›rlar. Böylece dokuya daha fazla kan ak›m› ve dolay›s›yla daha fazla oksijen ve besin ak›fl› olur.109
Bu ak›ll› borular›n içine girmifl olan küçük alyuvar hücremiz, bu dar alan içinde zorlukla ve dura dura hareket
etmektedir. ‹çinde bulunan hemoglobin molekülleri
sayesinde yol boyunca itina ile tafl›d›¤› oksijenini b›-
Harun
Yahya
221
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
kan ak›fl›
arteriyol
k›rm›z›
kan
hücresi
k›lcal
damar
oksijen ve
besinler
at›klar
toplardamar
doku
s›v›s›
kan ak›fl›
doku
hücresi
Bir alyuvar hücresi, oksijen ihtiyac› olan hücreye yaklafl›r ve ona oksijeni usulca b›rak›r. Hücreden ald›¤› karbondioksit ile art›k yükü de¤iflmifltir. Karbondioksiti vücuttan d›flar› b›rakmak üzere toplardamarlardan geçerek akci¤erlere
do¤ru yola koyulur.
rakmak için haz›rd›r. Oksijen ihtiyac› olan bir hücreye yaklafl›r, tafl›d›¤› oksijen moleküllerini, oksijenin kendisine veya hücreye zarar vermemesi için "usulca" b›rak›r. Ve
onun yerine hücrenin d›flar› atmas› gereken karbon-
Adnan
Oktar
222
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
dioksiti al›r. Art›k geri dönüfl yolculu¤una haz›rd›r. Baflka bir
yük yüklenmifltir, hedefine dönmesi gerekmektedir. Hedefledi¤i yer ise, yükünü al›p yola koyuldu¤u ilk merkez, yani
kalptir.
Burada bahsetti¤imiz bir k›lcal damard›r. Yapt›¤› ifl, aç›kça
bir önlemdir ve bu, ancak insan gibi ak›ll› bir varl›¤›n düflünüp karar verebilece¤i bir uygulamad›r. Ancak as›l dikkat çekici olan bedenin içindeki olaylar›n pek ço¤unun biz insanlar
için bile birer s›r olmas›d›r. Bu sat›rlar› okuyanlar›n pek ço¤u,
k›lcal damarlarda gerçekleflen bu olaylar gibi vücut içindeki
pek çok ifllemi ilk defa duymakta, al›nan önlemlerin ilk defa
fark›na varmaktad›rlar. Bu durumda, önlemleri alan›n insan
olamayaca¤›n› bir kez daha görürüz.
Allah, yeryüzünde birbirinden kusursuz eserler yarat›r.
Akl›n kayna¤›n› anlamak için bunlar› "görmek" yeterlidir.
Allah, "gören" ile "göremeyen" insan› ayetlerinde flu flekilde
bildirir:
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah't›r."
De ki: "Öyleyse, O'nu b›rak›p kendilerine bile yarar da, zarar da sa¤lamaya güç yetiremeyen birtak›m veliler mi (tanr›lar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eflit olabilir mi? Veya karanl›klarla nur eflit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratmas› gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi
benzeflti? De ki: "Allah, herfleyin Yarat›c›s›'d›r ve O, Tek'tir,
Kahredici oland›r." (Ra'd Suresi, 16)
Kör olanla (basiretle) gören bir olmaz; iman edip salih
amellerde bulunanlarla kötülük yapan da. Ne az ö¤üt
al›p-düflünüyorsunuz. (Mü'min Suresi, 58)
Harun
Yahya
223
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Dev Dolafl›m A¤›n›n Geri Dönüfl Yolu:
Toplardamarlar
Karbondioksiti yüklenip geri dönmeye haz›rlanan alyuvar
hücresi, k›lcal damardan uzaklafl›rken içinde bulundu¤u tünel
gitgide genifller. Kendisine, pek çok alyuvar hücresi ve di¤er
baflka hücreler kat›lm›flt›r. Kalabal›k bir ordu fleklinde gitgide
geniflleyen bir tünele do¤ru yollar›na devam ederler. Kendilerini harekete geçiren yüksek bas›nç art›k azalm›flt›r. Bundan
sonra daha a¤›r bir flekilde ilerlemeleri gerekmektedir. Tafl›d›klar› yük ise karbondioksittir. Oksijenin sa¤lad›¤› aç›k k›rm›z› renk neredeyse tamamen yok olmufltur. Tafl›d›klar› karbondioksit nedeni ile kan›n rengi art›k mora dönük koyu bir
renktir.
Alyuvar›n yoluna devam etti¤i bu dev tüneller, toplardamarlard›r. Bu damarlar, vücudu dolaflan hücrelerin eve dönüfl
yoludur. En genifl toplardamar, bir kalem kal›nl›¤›ndad›r.110
Kandaki hücreler, dokulardan toplad›klar› karbondioksiti ve
di¤er at›klar›, vücuttan d›flar› atmak ya da de¤erlendirmek
üzere ana merkeze götürmektedirler. Kalp, kendisine dönen
iki büyük toplardamar› karfl›lar. Bunlardan bir tanesi, beyin ve
gö¤üsten dönen üst vena cava, di¤eri ise mide ve vücudun alt
k›sm›ndan geri dönen alt vena cava'd›r. Kalbe dönen bu toplardamarlar sayesinde karbondioksit akci¤erler yoluyla d›flar›
verilecek, onun yerine al›nan yeni oksijen atomlar› ile kan
hücrelerinin hiç bitmeyen bu yolculuklar› tekrar bafltan bafllayacakt›r. Küçük alyuvar hücresi, ayn› görevi defalarca yerine
getirecektir. Tek bir gün içinde bu uzun yolu "tam 1000 kere", hiç yorulmadan ve dinlenmeden katedecektir.111
Toplardamarlar, t›pk› atardamarlar gibi son dere-
Adnan
Oktar
224
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
ce büyük damarlard›r. Ancak bunlar›n çeperleri, kaslar› bulundu¤u halde atardamarlardan incedir. Bunun en önemli sebebi
kan›n, geri dönüfl yolunda art›k fliddetli bir bas›nç ile akm›yor
olufludur. Toplardamarlar›n, bas›nca karfl› koyma gibi bir zorunlulu¤u olmamas›na ra¤men kaslara sahip olmas›n›n son derece önemli bir sebebi vard›r. Toplardamarlar, kaslar› sayesinde
kas›l›p geniflleyerek fazla miktarda kan› depo edebilme gibi bir
Toplardamarlar, atardamar ve k›lcal damarlardaki toplam kan›n 3 kat› kadar kan tafl›rlar. Böyle yüksek
miktarda kan tafl›yabilmesi toplardamarlar›n yap›s› sayesindedir.
boyun toplardamar›
flahdamar›
köprücükalt› atardamar›
köprücükalt› toplardamar›
akci¤er atardamar›
üst ana toplardamar
akci¤er toplardamar›
alt ana
toplardamar
aort
böbrek
toplardamar›
böbrek
atardamar›
kar›n zar› toplardamar›
kar›n zar› atardamar›
karn›n
alt›ndaki
atardamar
karn›n
alt›ndaki
toplardamar
uyluk
atardamar›
uyluk
toplardamar›
bacak
toplardamar›
Harun
Yahya
225
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
d›fl k›l›f
düz kas,
elastik
fiberler
taban zar›
toplardamar›n yap›s›
endotelyum
kapakç›k
Toplardamarlar, atardamarlar gibi kuvvetli kan bas›nc›na maruz kalmazlar. Bu nedenle yap›lar› daha farkl›d›r. Toplardamarlar, özel kaslar› sayesinde kas›l›p geniflleyerek fazla miktarda kan› içlerinde depolayabilirler. Böylece herhangi bir ihtiyaç
an›nda toplardamarlarda saklanan bu kan hemen kullan›labilir.
yetene¤e sahiptirler. Depolad›klar› bu kan›, dolafl›m›n herhangi
bir yerinde ihtiyaç oldu¤u zaman haz›r durumda tutarlar.112
Burada flu önemli bilgiyi vermek yerinde olacakt›r. Dolafl›m sistemindeki bütün kan›n %84'ü büyük dolafl›mda kullan›l›r. Bu miktar›n %64'ü ise toplardamarlarda dönüfl yolculu¤undad›r. Atardamarlarda gezen kan oran› sadece %15'dir.
Vücutta 60.000 km.'lik bir alan kaplayan k›lcal damarlarda ise
sadece %5 oran›nda kan bulunmaktad›r. Kalp, kan›n %5'ini,
küçük dolafl›m ise %9'unu kullan›r.113 Verdi¤imiz bu bilgilerde
en dikkat çeken yön kuflkusuz toplardamarlar›n sahip oldu¤u
yüksek oran ve k›lcal damarlar›n sahip oldu¤u son derece düflük orand›r. Toplardamarlar, büyük dolafl›mda atardamarlardaki ve k›lcal damarlardaki toplam kan›n 3 kat› kadar kan tafl›rlar. Toplardamarlar›n bu kadar yüksek oranda kan tafl›malar›, biraz önce belirtti¤imiz gibi bir depo görevi görmelerinden kaynaklanmaktad›r. K›lcal damarlar›n içerdi¤i kan
miktar› ise, yapt›klar› ifl ile k›yasland›¤›nda oldukça
düflüktür. Bu ince damarlara, daima kontrollü bir
Adnan
Oktar
226
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
madde ak›fl› vard›r.
Vücutta kan kayb› meydana geldi¤i ve kan bas›nc› düflmeye bafllad›¤› zaman, dolafl›m›n çeflitli bölgelerinde bas›nç refleksleri do¤ar ve bunlar toplardamarlara çeflitli sinyaller gönderirler. Mesaj› alan toplardamarlar bu bilgi do¤rultusunda
kas›lmaya bafllar. Toplardamarlar, bu özellikleri sayesinde vücuttaki kan eksikli¤ini rahatl›kla giderebilmektedir. Vücutta
toplam kan hacminin %20'si bile eksilse, toplardamarlar›n sahip olduklar› bu özel depo sayesinde bu sorun hemen giderilir ve dolafl›m sistemi normal bir flekilde fonksiyonunu sürdürmeye devam eder.
Bas›nc› oldukça az olan toplardamarlar içindeki kan›n vücutta hareket etmesi -özellikle de akci¤ere yani yukar› do¤ru
hareket etmesi- zor gözükmektedir. Ancak bu sorun, vücuttaki mükemmel bir sistem ile çözülmüfltür. Hareket etti¤imiz
her an, bedenimizde bulunan kaslar toplardamarlar›n üzerine
bas›nç yapar ve bu damarlardaki kan›n hareketlenmesine yard›mc› olurlar. Bacak damarlar›m›zdan kaslar sayesinde kan›n
yukar› çekilmesi için uygulanan bas›nç, yerçekiminin yere
do¤ru uygulad›¤› kuvvete eflittir. Toplardamarlar, bacak kol
gibi hareketli bölgeleri geçip iskelet kaslar›ndan uzaklaflt›¤›nda ise ona yard›mc› olan kaslar, solunum kaslar›d›r. Akci¤erin
hemen alt›nda bulunan ana toplardamardaki kan, her nefes
al›fl›m›zla birlikte harekete geçer. Dolay›s›yla geniflleyen gö¤üs kafesinin meydana getirdi¤i bas›nç kan›n kalbe do¤ru yol
almas›n› sa¤lar.
Toplardamarlar›n kan›n ak›fl›n› kontrol etmek için bunun
d›fl›nda da mekanizmalar› vard›r. Bunlardan en önemlisi,
atardamarlarda bulunmayan, sadece toplardamarlara
özgü kapakç›klard›r. Toplardamarlardaki bu kapak-
Harun
Yahya
227
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
TOPLARDAMAR
alt tabaka
endotel
tek yönlü toplardamar kapak盤›
orta tabaka
düz kas ve
elastik doku
kapakç›klar
d›fl tabaka
(elastik ve
kolajen fiberler)
damar
bofllu¤u
Vücudumuzdaki toplardamarlar, yapt›klar› iflin bir gere¤i olarak farkl› bir özelli¤e
sahiptirler. Kirli kan› kalbe geri götüren toplardamarlar›n içinde aç›l›p kapanabilen
kapakç›klar vard›r. Bu kapakç›klar sayesinde kan›n geriye do¤ru akmas› engellenir ve
kirli kan bu yöntemle kalbe geri tafl›n›r. Bu muhteflem yarat›l›fl, kusursuz yaratan
Rabbimiz'in üstün ilmini bize bir kez daha gösterir.
ç›klar, t›pk› kalp kapakç›klar›nda oldu¤u gibi, kan›n tek bir
yönde akmas›na olanak verir ve arkas›ndan kapan›rlar. Böylece bas›nc› az olan kan›n geriye do¤ru akmas› engellenmifl
olur.114 Atardamarlarda böyle bir mekanizmaya ihtiyaç yoktur.
Çünkü bas›nç son derece yüksektir ve kan›n geri dönüflü gibi
bir ihtimal söz konusu de¤ildir. Allah'›n son derece kusursuz
ve detayl› yaratt›¤› bu sistemde ihtiyaç olan ile olmayan ay›rt
edilmifl ve damarlar, kan› iletebilmek için kendilerine en gerekli sisteme sahip olmufllard›r. Damar a¤›n›n bu muazzam mekanizmas›, hiç flüphesiz "bir düzen içinde biçim veren"
(A'la Suresi, 2) ve "kusursuzca var eden" (Haflr Suresi, 24) Allah'›n bir eseridir. Allah, insan› yaratm›fl ve
Adnan
Oktar
228
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
bedenindeki say›s›z kompleks mekanizmay› bu yarat›l›fla delil
k›lm›flt›r.
Aradaki bu büyük bas›nç fark›na ra¤men, atardamarlardan
da toplardamarlardan da her saniye akan kan miktar› ayn›d›r.
Vücudun böyle bir dengeye ihtiyac› vard›r, aksi takdirde vücudun belirli yerlerinde kan birikmeleri meydana gelecektir. Toplardamarlarda, bas›nç dolay›s›yla atardamarlardaki gibi "h›zl›"
akan bir kan yoktur. Yani toplardamarlar›n, atardamarlarla eflit
seviyede kan tafl›mas› imkans›z görünmektedir. Ancak durum
hiç de öyle de¤ildir, toplardamarlar çaplar› oldukça genifl damarlar olduklar›ndan bol miktarda kan tafl›yabilirler. Yani birinden h›zl›, di¤erinden ise damar›n geniflli¤i nedeni ile bol miktarda kan akar. Böylelikle iki ana damar aras›ndaki gidifl dönüfl
miktar› mükemmel bir flekilde dengelenir.115
Vücuttaki "dengeler", birçok insan için çok tan›d›k bir kavram de¤ildir. Çünkü bu dengelerden herhangi biri sebepsiz
yere bozulmaya u¤ramaz. Bu nedenle pek çok insan yaflam›n›
sorunsuz geçirir. Oysa vücudun içinde sürekli sabit olmas› gereken, asla bozulmamas›, zarar görmemesi gereken say›s›z
denge vard›r. Kan›n bedendeki dolafl›m sistemi de bu dengelerden bir tanesidir. Bu dengeyi olumsuz etkileyebilecek pek
çok faktör vard›r ama dengenin sabit kalmas› için oluflturulan
düzen o kadar benzersizdir ki, kalpten ç›kan kan miktar›yla
kalbe dönen kan miktar› ayn›d›r. Bu dengenin bozuldu¤unu
varsayal›m; böyle bir durumda vücuda gönderilen kan geri
dönemedi¤i için vücudun belli yerlerinde toplanacakt›r. Bu
da, vücudun çeflitli yerlerinde ödemlerin ve damar çatlamalar›ndan kaynaklanan yaralar›n oluflmas›na neden olacakt›r. Kalbe yetersiz kan döndü¤ü için temizlenen
kan miktar› da oldukça az olacak ve kalpten yeni
Harun
Yahya
229
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
gönderilecek olan temiz kan, bedeni besleme konusunda yetersiz kalacakt›r. Bir süre bu dengesizlik devam etti¤inde ise,
vücut organlar› beslenemeyerek ölmeye bafllayacakt›r.
Gelen kan ile giden kan aras›ndaki oran›n "eflit" olmas›n›n
önemini vurgulad›¤›m›zda, bunun yine size özel yarat›lm›fl bir
yap› oldu¤unu aç›kça anlars›n›z. Allah'›n, can ba¤›fllayan, sa¤l›k veren, dirilten ve yaflatan anlamlar›na gelen Muhyi s›fat›,
bu önemli örnek ile bir kez daha karfl›m›za ç›km›fl olur. Görüldü¤ü gibi detay detay incelenen herfley, bizi yaratan Allah'› daha iyi tan›mam›z›, O'nun kudretini anlamam›z› sa¤lamaktad›r.
Herfleyimizi O'na borçlu oldu¤umuzu bize göstermektedir.
Allah'›n tüm yaratt›¤› nimetler karfl›s›nda insan›n yapmas› gereken ise Allah'a sürekli flükretmesi ve yaflam›n› O'nu raz› edecek flekilde geçirmesidir. ‹nkarc›lar, bunu yapmayarak, canl›lardaki özelliklere yarat›l›fl d›fl›nda yeni aç›klamalar arayarak
Allah'›n apaç›k varl›¤›n› di¤er insanlara da inkar ettirebileceklerini zannederler. Oysa Allah, üstün, kuvvetli, güçlü ve ma¤lup edilmesi mümkün olmayan, galip oland›r. Bu gerçek bir
ayette flöyle belirtilir:
Allah, yazm›flt›r: "Andolsun, Ben galip gelece¤im ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü
ve üstün oland›r. (Mücadele Suresi, 21)
Toplardamarlardaki yolculuk sonras›nda kan, temizlenmek üzere akci¤erlere getirilir. Tafl›nan karbondioksit buradan
d›flar› at›lacakt›r. Vücutta oksijen tafl›yan tek toplardamar ise
akci¤er toplardamar›d›r. Akci¤er toplardamar›n›n neden böyle farkl› bir görev üstlendi¤i ise, vücuttaki "küçük kan dolafl›m›" incelendi¤inde anlafl›lacakt›r.
Adnan
Oktar
230
Harun
Yahya
231
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Akci¤erlerde Kan›n Temizlenmesi
ve Küçük Kan Dolafl›m›
Alyuvar›n yolculu¤a bafllay›p bütün vücudu katetmesinin
ard›ndan yaklafl›k 40 saniye geçmifltir. Alyuvar hücresi, art›k
bafllad›¤› yerde, yani kalptedir. Bu defa karbondioksit dolu
kirli bir kan içinde dolaflmaktad›r. Ancak bu kan›n temizlenmesi flartt›r. ‹flte bu nedenle alyuvar hücresi, "küçük kan dolafl›m›" ad› verilen bu yeni yolculu¤a bafllamak üzere, sa¤ kulakç›ktaki yerini al›r. Yolculu¤unun daha ilk bafl›nda yaflad›klar›n› bu defa da kalbin sa¤ taraf›nda yaflamak zorundad›r. Sa¤
kulakç›ktaki kapa¤›n aç›lmas› ile birlikte yan›ndaki di¤er arkadafllar›yla sa¤ kar›nc›¤a geçer. Sa¤ kar›nc›¤a geçmesiyle
CO2
Dolafl›m sistemi içinde
oksijen akci¤erlerden
dokulara tafl›n›r. Karbondioksit ise dokulardan akci¤erlere tafl›n›r.
Glikoz, ba¤›rsaklar
taraf›ndan emilir ve
geçici olarak
karaci¤erde glikojen
olarak depo edilir.
Daha sonra buradan
dokulara gönderilir. Bu
kusursuz ifl bölümü
Allah'›n eserlerindeki
kusursuzlu¤u bir kez
daha göstermektedir.
O2
akci¤erler
kalp
ana
toplardamar
üre
Adnan
Oktar
232
aort
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
üzerindeki kapak art›k kapanm›flt›r. Geri dönmesi imkans›zd›r. Sa¤ kar›nc›¤›n içinde oldukça k›sa bir süre kal›r ve hemen
ard›ndan ikinci kapak akci¤erlere do¤ru giden anayolu açar.
‹kinci yolculuk bafllam›flt›r. Ancak bu di¤erinden daha k›sad›r.
‹flte bu nedenle "küçük dolafl›m" olarak isimlendirilir.
Sa¤ kulakç›ktan pompalanan kan akci¤er atardamar›na
ulafl›r. Akci¤er atardamar› kalpten ç›kt›ktan sonra ikiye ayr›larak sa¤ ve sol akci¤ere kollar gönderir. Akci¤erlere giren bu
damarlar akci¤erlerin içinde, oksijen ile karbondioksitin yer
de¤ifltirdi¤i hava kesecikleri olan alveollerin çeperinde, çeflitli
k›lcal damarlara ayr›l›r. Burada kirli kandaki karbondioksit alveollere, alveollerdeki oksijen ise kana geçer. Temizlenen kan,
akci¤er toplardamar› ile kalbin sol kulak盤›na, yani yolculu¤un ilk bafllad›¤› yere getirilir. Bir toplardamar›n ilk defa olarak temiz kan tafl›mas› durumu bu flekilde gerçekleflmektedir.
D›flar›dan gelen hava akci¤erlere bronfllar yolu ile dolar.
Bronfllar akci¤ere girdiklerinde ise çeflitli kollara ayr›l›rlar. Alveoller, iflte bu kollard›r. Akci¤erlerin içinde hava ile dolu olarak 300 milyon alveol bulunmaktad›r. Bunlar›n tümünün çeperi, oksijen-karbondioksit al›flveriflini gerçeklefltirecek k›lcal
damarlarla çevrilidir. Buradan yola ç›karak sadece akci¤erlerdeki k›lcal damarlar›n çap›n› tahmin etmek zor de¤ildir. Alveollerin yüzey alanlar› yaklafl›k 230 m2'dir. Bu miktar, bir tenis
kortunun büyüklü¤üne eflit bir büyüklüktür. Milimetrenin
milyonda biri kal›nl›¤›ndaki duvarlar› ile k›lcal damarlar ve
alveoller, bizler için hayati öneme sahip görevlerini yerine getirirler.116
Akci¤erlerde gerçeklefltirilen bu gaz al›flverifli gerçekten de mucizevidir. Akci¤er her dakika 56x1021 (56
say›s›n›n yan›na 21 s›f›r getirilmesi ile oluflan say› –
Harun
Yahya
233
KILCAL DAMAR
kana
geçen
oksijen
alveole
giden
karbondioksit
oksijenli
kan
ALVEOL
bronfllar
kan hücreleri
kirli kan
hücre
zar›
alveol
k›lcaldamar
hücresi
sitoplazma
taban zar›
fiberleri
temiz kan
Alveoller, hava ile k›lcal damarlardaki kan
aras›ndaki bariyerin toplam kal›nl›¤› 4 mikrometredir. Bu kal›nl›k, tek bir alyuvar
hücresinin yar›çap› kadard›r. Bu bariyerdeki afl›r› incelik, iki yöne do¤ru gerçekleflen
gaz al›flveriflinin oldukça h›zl› ve etkili oldu¤unu göstermektedir.
alveol
hücresi
aktif yüzey
katman›
oksijen
molekülünün yolu
akci¤erdeki
hava
Adnan
Oktar
234
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
56 septrilyon) oksijen atomunu hücrelere ulaflt›r›r.117 Yapmam›z gereken tek fley nefes almakt›r. Günlük hayat›m›z› devam
ettirirken, içimize çekti¤imiz bir miktar hava ile akci¤erlerimizde bu muazzam gaz de¤iflimi müthifl bir h›zla gerçekleflir.
Bu al›flverifl sonras›nda art›k oksijen yüklenmifl olan küçük alyuvar hücremiz, yolculu¤unun ilk bafl›na dönmüfl, dokulara
oksijen tafl›mak için sol kulakç›ktaki yerini alm›flt›r. Sayfalard›r sadece genel hatlar› ile anlatt›¤›m›z bu muazzam yolculuk
ise, bir dakikadan daha az sürmüfltür.
fiu önemli detay› hat›rlatmakta fayda vard›r. E¤er k›lcal
damarlar, alveollerden bir miktar uzak olsalar, bu önemli al›flveriflin gerçekleflmesi imkans›zlafl›r. Onlar›n, hemen alveollerin yak›n›nda yer almalar›, sat›rlard›r defalarca karfl›laflt›¤›m›z
ve hayranl›k duydu¤umuz mükemmel bir yarat›l›fl örne¤inden baflka bir fley de¤ildir. De¤il bir tesadüfi olay, planlar yapabilen, düflünüp tasarlayan, akl›n› kullanabilen bir insan bile bedenin her noktas›nda varl›¤›n› aç›kça gösteren bu kusursuz özellikleri gerçeklefltirebilme yetene¤ine sahip de¤ildir.
Bu eser, müthifl bir Akl›n, büyük ve Yüce bir Kudretin eseridir.
‹flte Allah, bize Kendisi'ni bu önemli yarat›l›fl delilleriyle tan›t›r. Düflünüp anlayabilen bir insan için Allah'›n eserlerini görmek oldukça kolayd›r. Allah, Kuran'da bu önemli gerçe¤i flöyle bildirmifltir:
Allah, herfleyin Yarat›c›s›'d›r. O, herfley üzerinde Vekil'dir.
Göklerin ve yerin anahtarlar› O'nundur. Allah'›n ayetlerine
(karfl›) inkar edenler ise; iflte onlar, hüsrana u¤rayanlard›r.
(Zümer Suresi, 62-63)
Harun
Yahya
235
Kan Ak›m›n›n
Kontrol Mekanizmas›
Yap›lacak olan bir iflin getirece¤i faydalar› ve zararlar› hesaplayarak ona göre tedbir almak; insana,
yani “akla" özgü bir kabiliyettir.
Ancak sadece insan bedenindeki
dolafl›m sistemine bakt›¤›m›zda
bile insandan daha "ak›ll›" görünen baz› varl›klar›n birarada müthifl bir organizasyonu üstlendiklerini anlar›z. Sorumluluklar› ise büyüktür: Bir insan hayat›! ‹flte bu
yüzden hiç ara vermeden, hiç hata
yapmadan ve en önemlisi de her
durum ve flarta karfl› tedbir alarak
yollar›na devam etmeleri gerekmektedir.
Vücuttaki bu mekanizman›n
"ak›ll›" oldu¤unu ispat eden birçok
delil vard›r. Bedende, daha önce
birkaç kere de¤indi¤imiz gibi, "ihtiyaçlar saptanmaktad›r". Bunun
hangi kararla yap›ld›¤› ve ihtiyaçlar› kimin saptad›¤› belli de¤ildir.
Ama kalp, damarlar, kan›n içinde
gezen hücreler, hep birlikte müthifl
fluurlu bir organizasyon gerçeklefltirirler. Buna göre kalp, kan› belirli
Adnan
Oktar
236
miktarda pompalar, alyuvarlar
sahip olduklar› oksijeni belirli
hücrelere da¤›t›r ve en önemlisi
de damarlar belirli yerlere kan
ak›fl›n› sa¤larlar.
Siz uyurken veya dinlenirken, kalbinizin pek fazla kan
pompalamas› gerekmez. Yata¤›n›zdan aniden do¤ruldu¤unuzda nefes nefese kalman›z›n nedeni aradaki bu farkl›l›kt›r. Kalp,
siz uyurken ancak sizi hayatta
tutacak kadar kan pompalar. Bu
elbette de¤erli bir tasarruftur.
Yata¤›n›zdan kalk›p yürümeye
bafllad›¤›n›zda kalbin hareketi
artar. Sizi daha fazla zor durumda b›rakmadan mesaj gerekli yere iletilmifltir: Vücut hareket halindedir ve daha fazla kana ihtiyaç vard›r. Bir yere do¤ru koflmaya bafllad›¤›n›zda ise kalbinizin kan pompalama h›z› ve hacmi 6-7 kat kadar artar. Vücut bu
konuda çok iktisatl›d›r. Vücudun her yan›na her an ayn› miktarda kan gitmez. Kan, yemek
yedi¤inizde midenize, yüzdü¤ünüzde akci¤erlerinize ve kaslar›n›za, bir fley okudu¤unuzda
Harun
Yahya
237
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
beyninizde toplan›r. Çünkü o anda beslenmesi ve nefes almas› gereken en önemli hücreler o bölgelerdedir.
‹ktisat, sadece böyle zamanlar için geçerli de¤ildir. Normal
flartlarda beden, kaslar› beslemek için afl›r› bir gayret göstermez. Kaslar, bedenin %30-40'›n› oluflturmaktad›r. Buna ra¤men
günlük dinlenme halinde kaslara giden kan miktar› flafl›rt›c›
derecede düflüktür. Ama kaslar›n›z› çal›flt›rmaya bafllad›¤›n›zda, metabolik aktiviteniz 50 kat, kaslara kan ak›fl› ise 20-25 kat
kadar artar.118 Bu gerçekten de hayret verici bir de¤iflikliktir. Bir
egzersiz s›ras›nda kaslar›n gerçekten de bu afl›r› kan ak›m›na
ihtiyaçlar› vard›r. E¤er kaslar, normal flartlarda da bu kadar büyük miktarda kana ihtiyaç duysalard›, kuflkusuz kalbin bu metabolizmaya yetiflebilmesi imkans›zlafl›rd›. Bedenin ak›ll› de-
Adnan
Oktar
Spor yaparken kaslar›m›z normal flartlara oranla 20-25 kat daha fazla kana ihtiyaç duyarlar. E¤er normal flartlarda kaslar bu miktarda
kana ihtiyaç duysayd›, kalbin bu afl›r› tempoya gücü yetmezdi. Ancak herfleyi bir ölçüyle yaratan Rabbimiz, kalbimizi de, kaslar›m›z› da birbirine uygun yaratm›flt›r.
238
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
netleyicileri, bunun yerine mevcut kan› beyin gibi daha önemli ve gerekli yerlerde kullanmay› tercih ederler.
Beyin, sürekli beslenmesi ve oksijen almas› gereken bir organd›r. Bunun tek nedeni, bedende tüm olup bitenleri ve tüm
organlar› kontrolü alt›nda bulundurmas›d›r. ‹flin ilginç yan›
ise, kalp, kan damarlar› ve kan hücreleri bu hayati gerçe¤in
fark›ndad›rlar. ‹flte bu nedenle, beyne kan ak›fl›, ne pahas›na
olursa olsun mutlaka sürdürülür. Damarlar›n beyne her dakika yaklafl›k 1 lt kan ulaflt›rmalar› gerekmektedir. Bir kanama
an›nda ise vücutta azalan kan, bu görevi üstlenmifl sinirler taraf›ndan beyne do¤ru çekilir. Beyinde bulunan damarlar, kendilerini bu acil duruma göre ayarlar, aç›l›r ya da daral›rlar. Durumdan haberdar olan vücudun di¤er bölümlerindeki kan damarlar›, bu ana merkezi kurtarabilmek için kendi geçifllerini
durdururlar. Böylelikle daha az öneme sahip organlara kan
gitmesi engellenir. ‹nsan bedeninin her noktas›nda kendisini
gösteren "ak›l", bir kez daha karfl›m›zdad›r.
Vücuttaki her dokunun kan ak›m› gereksinimleri, tam olarak ihtiyac› karfl›layacak flekilde kontrol edilir –ne eksik ne
fazla.- Örne¤in, en önemli gereksinimi oksijen olan bir dokuya kan ak›m›, dokunun tam oksijen alabilece¤i miktar kadar
bazen de biraz daha fazlad›r. Fakat bundan daha çok kan ak›m› hiçbir zaman olmaz. Bu müthifl kontrol, dokular›n beslenmesini hiçbir zaman yetersiz duruma düflürmedi¤i gibi, kalbin ifl yükünü de minimum düzeyde tutar.119 Son derece büyük bir öneme sahip olan bu kontrol sistemi ise, damarlar›n
geçifl izni sa¤lay›p sa¤lamamalar› ile ilgilidir. Damarlar, ancak ihtiyaç içinde olan doku için yollar›n› açar, yani genifller, o s›rada daha az kana ihtiyaç duyan bir doku
için ise yolu kapat›r, yani kas›l›rlar. Damarlar› kas-
Harun
Yahya
239
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Vücudun ana merkezi olan beyin herhangi bir kaza durumunda öncelikli korunmas› gereken organlardan biridir. Vücudumuzdaki kan damarlar› beynin bu önceli¤ini bilircesine hareket ederler. Beyne giden kan miktar›n›n azalmas› durumunda hem beyin kan damarlar› hem de di¤er damarlar acil önlem al›rlar. Beyin damarlar› bu durumda genifller veya daral›rlar, vücuttaki di¤er damarlar da
bu ana merkezi kurtarabilmek için kendi geçifllerini durdururlar.
larla çevreleyen mükemmel yarat›l›fl›n önemi iflte buradad›r.
Peki böyle bir kontrol mekanizmas› olmasayd› ve vücuttaki
her doku ve organ her an eflit seviyede kan ile beslenseydi ne
olurdu? O zaman kalbin, flu ankinden bir kat daha fazla kan
pompalamas› gerekirdi.120 Kalp, muhtemelen böyle bir tempoya yetiflemez ve k›sa bir süre içinde yorgun düflerdi. Bedeninizin fazla oksijene gereksinim duydu¤u zamanlar›; yüksek bir
da¤a ç›kt›¤›n›z› veya afl›r› yo¤un bir spor yapt›¤›n›z› düflünün. Vücudunuzda meydana gelen oksijen ihtiyac›n› karfl›lamak için ne kadar h›zl› nefes al›rs›n›z ve
Adnan
Oktar
240
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
kalbiniz ne kadar h›zl› atar. Bedenin tüm dokular›n›n ayn› miktarda kanla beslenmesi, size günün 24 saati buna benzer bir durumu, hatta belki de daha yo¤ununu yaflatacakt›r. Bu k›yas, bedenin bu kontrol mekanizmas›n›n sizin için ne kadar büyük
önem tafl›d›¤›n› göstermek için yeterlidir.
Damarlar, gerçekten de bu mükemmel kontrol için özel
olarak yarat›lm›fllard›r. Acil durumlarda ne yapmalar› gerekti¤ini bilir ve buna göre son derece ak›lc› ve "hayat kurtar›c›"
tedbirler al›rlar. Örne¤in so¤uk bir ortam, vücut ›s›s›n›n azalmas› ve beynin zarar görmesine neden olabilecek tehlikeli bir
ortamd›r. Ancak insan, damarlar›n bu üstün kabiliyetleri sayesinde fliddetli so¤uklara dayanabilecek bir metabolizmaya sahip olur. So¤uk bir hava ile karfl›lafl›ld›¤›nda ayak ve el parmaklar›ndaki damarlar, al›nan ilk tedbir ile hemen büzülürler.
Bu flekilde el ve ayak parmaklar›na kan ak›fl› azalt›lm›fl ve vücuttaki kan›n so¤umas› önlenmifl olur. Bilindi¤i gibi el ve
ayaklardaki damarlar, yüzeye yak›n damarlard›r ve bu nedenle vücuttaki kan›n so¤umas›na neden olabilirler. Kan›n so¤umas› ise kan ile beslenen kalp ve beynin de so¤umas› anlam›na gelir ki, bu çok büyük bir tehlikedir.
Ciddi derecede so¤uk bir hava ile karfl›lafl›ld›¤›nda ise, vücudunuzdaki damarlar sizi donmaktan, yani ölümden kurtarmak için parmaklar›n›z› feda eder ve bu bölgeye kan ak›m›n›
tamamen durdururlar. Ayn› anda beyin de mesaj göndererek
kaslar›n birbirlerine dokunarak titremelerini sa¤lar. Bu titreme sonucunda hareketlenen damarlar ve dolay›s›yla kan, vücut ›s›s›n›n biraz daha artmas›na neden olur.121 Karl› bir havada d›flar› ç›kt›¤›n›zda kuflkusuz siz de vücudunuzda
al›nm›fl bu tedbirlerin etkisini hemen hissedersiniz.
Vücudunuzda so¤uktan ilk etkilenen yerler el ve
Harun
Yahya
241
Adnan
Oktar
242
Kusursuz Ulafl›m A¤›:
Kan Damarlar›
ayaklar›n›zd›r. So¤uktan dolay› vücudunuzda bafllayan titreme de, beyinden gelen ültimatomun bir sonucudur.
Damarlar›n büzülüp gevflemeleri kuflkusuz beynin kontrolündedir. Beyin, çeflitli sinir hücreleri ve hormonlar sayesinde ilgili damarlara mesajlar gönderir. Buna göre, hangi dokunun neye ihtiyac› var belirlenmifl olur. Örne¤in, tümüyle psikolojik bir olay olmas›na ra¤men utand›¤›n›zda ya da çok bunald›¤›n›zda, sinirlerinizden gelen sinyaller, atardamarlar› saran kaslara ulafl›r. Atardamar kaslar›n›n gevflemesi sonucunda
kan ak›fl› fazlalafl›r ve yüzünüz aniden k›zar›r.122
K›lcal damarlar ise, bu konuda en özgür davranan damarlard›r. Tamamen ihtiyaca göre kan ak›fl›na devam eder, gerekti¤inde ak›fl› tamamen keser, gerekti¤inde de vardiyal› olarak
kan›n geçifline izin verirler. Örne¤in siz dinlenirken, pek çok
k›lcal damar›n›zdaki kan ak›fl› durmufltur. Ama ince ba¤›rsa¤›n›zda, yeme¤in hemen arkas›ndan kan ak›fl› h›zlan›r. Normal flartlarda vücudunuzun bütün k›lcal damarlar›n› dolduracak kadar kan›n›z yoktur. E¤er vücut, tüm k›lcal damarlarlar›n›z› kan ile doldurmufl olsayd›, beyninize kan gitmezdi ve k›sa bir süre içinde bay›l›rd›n›z. Böyle bir durumun biraz uzun
sürmesi ise, beyninizin ölümüne neden olurdu.123
K›lcal damarlar›n kan›n ak›fl›n› do¤rudan kontrol edebilme kabiliyetleri, kan›n so¤umamas› ve dolay›s›yla vücut ›s›s›n›n sabit kalmas› aç›s›ndan da son derece önemli bir özelliktir.
So¤uk havalarda özellikle cilde yak›n bölgelerdeki k›lcal damarlar›n ak›fllar›n› durdurmalar›, burada ›s› kayb›n›n meydana gelmesini engellemifl olur.124
Vücudun ›s›s›n›n dengede tutulmas›nda, so¤uk kadar s›cak da etkilidir. Afl›r› s›cakta vücuttaki damarlar
Harun
Yahya
243
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
tam tersi bir yöntem kullan›rlar. S›cak bir ortama girdi¤inizde
derinize yak›n olan kan damarlar› genifller. Kan, cildinize, yani yüzeye yak›n yerlere hücum etmifltir. Bu nedenle yüzünüz
k›rm›z›lafl›r. Kandaki ›s›, cildinizi ›s›t›r ve bu ›s› da deriden havaya verilir. Böylelikle ortam s›cak olmas›na ra¤men, bedenin
›s›s› normal seviyede kal›r.
Daha pek çok detay› olan bu muazzam tedbirler karfl›s›nda akl›n› kullanabilen her insan, karfl›s›ndaki önemli gerçe¤in
fark›na varm›flt›r. Karfl›m›zda, insan akl›n›n s›n›rlar›n› aflan bir
ak›l, muazzam bir kusursuzluk vard›r. Bütün bunlara aç›k fluurla aç›klama arayan bir insan, Rabbimiz olan Allah'›n mutlak
varl›¤›n› ve hakimiyetini fark edecektir.
Kitab›n bafl›ndan beri anlat›lan bu mükemmellikler,
Allah'›n Yüce varl›¤›n›n, "her yerde" oldu¤unu gösterebilmek,
ihtiflaml› eserlerinin kendi bedenimizde de var oldu¤unu fark
ettirebilmek içindir. Bu aç›k gerçekleri göremeyen veya görmeyi reddeden kifliler, düfltükleri büyük yan›lg›n›n ahirette
fark›na varacaklard›r. Kendilerine gösterilmifl say›s›z delili
görmezden gelmenin, hatta gördükleri halde tüm bunlar için
baflka aç›klamalar araman›n karfl›l›¤› Allah Kat›nda oldukça
büyük olabilir. Bile bile inkar edenler için Allah sonsuz bir cehennem hayat› haz›rlam›flt›r.
Akl›n› kullanan her insan›n, ahiret hayat›n›n gerçekli¤ine
ihtimal verip biraz düflünmesi ve cehennem azab›ndan ciddi
flekilde korkmas› gerekmektedir. Allah, inkarlar› ile ahirete gidenlerin durumunu bir ayette flu flekilde aç›klar:
Gerçek olan va'd yaklaflm›flt›r, iflte o zaman, inkar edenlerin
gözleri yuvalar›ndan f›rlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hay›r, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler). (Enbiya Suresi, 97)
Adnan
Oktar
244
Harun
Yahya
245
nsan bedeninde "kan" denen k›rm›z› bir s›v›
oldu¤u kuflkusuz tarihin bafllang›c›ndan
beri biliniyordu. Ancak kan›n vücut içinde
sabit durmad›¤›, "dolaflt›¤›" çok sonralar›
anlafl›ld›. Bunun keflfi, ‹slam dünyas›n›n bilim, sanat ve düflünce alanlar›nda dünyan›n
öncüsü oldu¤u Ortaça¤'da mümkün oldu: Müslüman hekim
‹bn en-Nafis ilk kez kan dolafl›m›n› detayl› olarak aç›klad›. Ayn› gerçe¤in Avrupal›lar taraf›ndan ö¤renilmesi ise, 17. yüzy›l›n ilk yar›s›nda William Harvey'in bulgular›yla oldu. Harvey,
Anatomica de Motu Cordis et Sanguinis in Animalibus (Hayvanlarda Kalbin ve Kan›n Haraketi Hakk›nda Anatomik Bir Çal›flma) adl› kitab›nda, kan›n kalp taraf›ndan pompalanarak tüm
vücudu dolaflt›¤›n› kan›tlar›yla ortaya koydu.
E¤er sizin de bedeninizde akan kan›n varl›¤›ndan daha
önce hiç haberiniz olmasayd› ve bir gün bunu aniden keflfetseydiniz, bir hayli flafl›r›rd›n›z. Sizi ilk hayrete düflüren, derinizin hemen alt›nda alabildi¤ine k›rm›z› bir rengin hakimiyeti olurdu. Bu s›v›n›n son derece h›zl› bir biçimde hiç durmadan akmakta oldu¤unu ö¤rendi¤inizde ise daha da çok flafl›racakt›n›z. D›flar›ya akan kan›n bir süre sonra "kendili¤inden"
durup p›ht›laflarak, akt›¤› bölgeyi tamamen farkl› bir görünüme getirdi¤ine flahit olacakt›n›z ve bundan dolay› flaflk›nl›¤›n›z daha da artacakt›. Bu s›v›n›n neden böyle "özel" oldu¤unu ve bedeninize neden ve nas›l yerlefltirilmifl oldu¤unu merak etmeye bafllayacakt›n›z.
Biraz detayl› inceledi¤inizde ise kan olmadan
247
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
bedeninizin yaflayamad›¤›n› ama belki de daha ilginci, "bedeniniz olmadan da kan›n yaflayamad›¤›n›" fark edecektiniz. ‹flte bu nedenle ne yaparsan›z yap›n, hangi laboratuvarda incelerseniz inceleyin, bu mükemmel yap›n›n detaylar›n› asla tam
anlam›yla ö¤renemeyecektiniz.
Bu durum flu an için de geçerli. Bilim adamlar› kan› tüm detaylar› ve tüm fonksiyonlar› ile incelemeyi henüz tam olarak baflaramad›lar. Bunu yapmalar› da flu an için pek mümkün görünmüyor çünkü kan, ancak insan bedeninde canl› özelli¤i gösterebiliyor. ‹nsan bedeninden ayr›ld›¤›nda adeta "ölüyor" ve p›ht›laflmaya
bafll›yor.
Kanla ilgili genel bir
bilgi edinebilmemizin sebebi ise, kan›
oluflturan hücrelerin
kandan ayr›flt›r›larak
incelenebilmesi…
Kan, vücudun d›fl›na
ç›kt›¤›nda p›ht›lafl›r
ve canl›l›k özelli¤ini
yitirir. Art›k adeta ölmüfl gibidir. Bu nedenle bilim adamlar›
kan›n tüm özelliklerini laboratuvar ortam›nda inceleyememektedirler. Bu da
bilim dünyas›n›n, kan›n benzeri bir s›v›n›n
yap›lmas›ndan henüz
çok uzak oldu¤unu
göstermektedir.
Adnan
Oktar
248
Mükemmel Dolafl›m A¤›
Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz›
Bilim adamlar›, içindeki hücreler al›nm›fl olan plazmay› da saklamaya u¤rafl›yorlar ama bunun muhafaza edilebilmesi için de
kimyasal ifllemler gerekiyor. Mikroskop alt›nda belli bir yaflam
ve hareket flekline sahip hücrelerin ise insan bedeninde de ayn›
özelliklere sahip olup olmad›klar› bilinmiyor. ‹flte bu nedenle,
say›s›z bilim adam› biraraya gelip, dünyan›n en geliflmifl laboratuvarlar›nda, en geliflmifl sistemlerle kan›n bir taklidini yapmay› baflaramad›lar. fiu andaki araflt›rmalar en az›ndan sadece
oksijen tafl›yabilen yedek bir s›v› yapma yönünde yürütülüyor.
Verilen tüm bu detaylar, bu konuda biraz durup düflünülmesini sa¤lamak içindir. Baz› medya, e¤itim kurumlar› veya
"popüler kültür" arac›l›¤›yla verilen gizli veya aç›k telkin, bir
"evrimleflmenin" var oldu¤u üzerinedir. Bu öylesine bir ön kabuldür ki, evrim savunucular› insanlar›n bu konu üzerinde
fazla düflünmelerini istemezler. Bilimsellik k›l›f› alt›nda asl›nda son derece komik bir masal anlat›r, onu da birkaç kimya
formülü ile süslerler. Tüm bunlara çeflitli spekülasyonlar hatta sahtekarl›klar da eklenince ortaya son derece ciddiye al›nan, bilimsel kurumlarda konu edilen, hakk›nda konferanslar
verilen bir evrim teorisi hikayesi ç›kar. Asl›nda ç›kart›lan bu
yo¤un gürültü ile anlat›lmak istenen sadece fludur: Bu muazzam evren, kusursuz insan bedeni, birbirinden çeflitli hayvan
ve bitkiler, k›sacas› var olan herfley "tesadüfen" oluflmufltur.
‹ddia o kadar mant›ks›z ve utanç vericidir ki, art›k kimi bilim
adamlar› bunu aç›kça dile getirmez, bilimsel terimler kullanarak olay› geçifltirmeye çal›fl›rlar.
Bu konu üzerinde fazla düflünülmesini istememelerinin
sebebi de budur. Çünkü yeryüzündeki "herhangi bir fley"
biraz derinlemesine incelendi¤inde, evrim teorisinin
ne kadar büyük bir yan›lg› oldu¤u rahatl›kla anlafl›-
Harun
Yahya
249
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
labilir. Karfl›laflt›¤›n›z her sistem öylesine detayl› ve ak›lc›d›r
ki, tesadüflerle meydana gelmesi bir yana, tek bir tesadüfün
bile sistemin ak›fl›n› bozaca¤› hemen görülür. ‹ncelenen fleyin,
bir canl›n›n vücut mekanizmas› veya bir çiçe¤in kompleks yap›s› olmas› da gerekmez. Tek bir proteinin amino asit dilimi,
canl›l›¤›n yarat›lm›fl oldu¤unu anlamak için yeterlidir. Bu kitapta inceledi¤imiz kan dolafl›m sistemini genel hatlar›yla
flöyle bir hat›rlamaya çal›fl›n. Evrim teorisi, bu detayl›, son derece kompleks ve herfleyden önemlisi hayati önemi olan mekanizman›n say›s›z üyesi içinden "tek bir makromolekülün bi-
Adnan
Oktar
250
Mükemmel Dolafl›m A¤›
Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz›
le kökenini" aç›klayamamaktad›r. Aç›klamas› da mümkün de¤ildir, çünkü bu muhteflem organizasyon içinde tek bir rastgele müdahale, sistemi tümüyle altüst etmeye yeter. Darwinist
e¤ilimli Bilim ve Teknik dergisinde, bu gerçek flu sözlerle itiraf
edilmektedir:
"Kanda gerçekleflen herfley son derece karmafl›k ve birbiriyle iliflkilidir. Herfley, en küçük ayr›nt›ya var›ncaya kadar kusursuz bir flekilde düzenlenmifltir. Kanda o kadar kusursuz bir iflleyifl vard›r ki, en
ufak bir bozuklu¤un çok ciddi sonuçlar› olabilir. "125
Kan, ancak bedende canl›d›r. Beden de ancak kan oldu-
Harun
Yahya
251
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
¤unda yaflar. Dolay›s›yla kan›n, ne önce ne sonra, tam zaman›nda yani kan dolafl›m›yla yaflayan ilk canl›yla birlikte var olmas› gerekmektedir. Sadece var olmas› yeterli de¤ildir, hareket de etmesi gerekir. O halde kalp de ayn› anda var olmal›d›r.
Kalp ve kan bafl›bofl hareket edemezler. Bir güzergahlar›n›n
olmas› gerekir. ‹flte bu yüzden kan damarlar›n›n da tam bu s›rada döflenmesi gerekmektedir.
Evrimcilerin iddialar› göz önünde al›nd›¤›nda tesadüfler
sonucunda yeryüzündeki ilk kan dolafl›m sistemine sahip organizmalar›n ortaya ç›km›fl oldu¤unu kabul etmek gerekir. Fosiller, bu özellikteki organizmalar›n, di¤er tüm kompleks yaflam formlar›yla birlikte, Kambriyen devirde ortaya ç›kt›¤›n›
göstermektedir. Kambriyen canl›lar›n›n ço¤unda kan dolafl›m
sisteminin bulundu¤u bilinmektedir. Daha önceden fosil kay›tlar›nda sadece tek hücreliler ve çok basit baz› çok hücreliler
varken, Kambriyen'de kan dolafl›m›n›n nas›l olup da bir anda,
herhangi bir öncülü olmadan ortaya ç›kt›¤› sorusu, evrim teorisi aç›s›ndan cevaps›zd›r. Çok hücreli bir canl›n›n bedeninin yaflayabilmesi için onu oluflturan milyonlarca hücrenin "ayr› ayr›" yaflat›lmas› gerekmektedir. Bu durumda kan damarlar› her
hücreye u¤rayan mükemmel ulafl›m a¤› ile birlikte bedenin yaflamaya bafllad›¤› ilk an kusursuz olarak var olmal›d›r. Oksijeni içeri alacak solunum mekanizmalar›, direktifleri verecek beyin, kan› üretecek organlar, damarlar, k›saca vücuttaki di¤er
mekanizmalar olmadan da bu sistemin varl›¤›n›n bir anlam›
yoktur. Bu kusursuz yap› içinden tek bir parçan›n sonradan
oluflmas›n›, ifllev görebilmek için di¤erlerinin oluflmas›n› beklemesi imkans›zd›r. Damarlar›n "zamanla" meydana gelip, milyonlarca sene boyunca içlerinde dolaflacaklar›
kan›n oluflmas›n› beklemeleri ya da kan›n, tesadüfen
Adnan
Oktar
252
Mükemmel Dolafl›m A¤›
Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz›
kendisini hareketlendirecek bir pompan›n oluflmas›n› bekleyerek bir köflede ifllevsiz kalmas› gibi bir ihtimal elbette son derece mant›ks›zd›r. Ancak evrim teorisinin savundu¤u fley "tam
olarak" budur.
Bu durumda evrimcilere sormak gerekir: Sözde tesadüfen oluflan kan›, flu an yapay olarak üretmek neden imkans›zd›r? Onlara göre tesadüflerin rahatl›kla baflard›klar› ve hiç
hata yapmad›klar› bu üretim, acaba neden 21. yüzy›l›n teknolojisi ve bilgi sahibi bilim adamlar› ile baflar›lamamaktad›r? Bu tesadüfler, do¤al ortamda rastgele geliflen olaylar olmalar›na ra¤men, nas›l olmufl da kan› yaln›zca canl› bede-
Harun
Yahya
253
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ninde yaflayacak flekilde "özel bir üretimle" gelifltirebilmifllerdir? Hücrelere teker teker görevler da¤›tan, onlar için belli bir güzergah belirleyen, kalp hücrelerine kas›lma direktifi
veren acaba hangi tesadüftür? Bu tesadüflerin tümünün dolafl›m sistemini oluflturan mekanizmaya faydal› bir fleyler eklemifl olmas› gerekir çünkü hatas›z ve mükemmel bir sistem
oluflsa bile, sadece tek bir yanl›fl müdahale, sistemi tamamen
ortadan kald›rmaya yetecektir. Peki bu durumda tümüyle
fluurlu gerçekleflen bu olaylara "tesadüf" denmesi mümkün
olur mu? Sistemin her parças›nda, her detay›nda fluur vard›r.
‹nsan, bu fluurun detaylar›n› henüz bir yüzy›l önce ve sadece genel hatlar› ile keflfedebilmifltir. Bütün bunlar› yaratan
herfleyden üstün olan, sonsuz güç sahibi Yüce Allah't›r.
Evrimcilerin bu gerçe¤i reddetmelerinin tek nedeni,
Allah'›n apaç›k varl›¤›n› kabul etmemek konusunda kendilerini flartland›rm›fl olmalar›d›r. Gerçekte canl›l›¤›n kompleksli-
Adnan
Oktar
254
¤ini gözlemleyen bir bilim adam›n›n, bunlar› tesadüflerin
meydana getirdi¤ini düflünmesi ve buna inanmas› mümkün
de¤ildir. Evrimcilerin hiçbir bilimsel dayana¤› olmayan bu teoriyi savunmaya çal›flmalar›n›n tek sebebi, Allah'›n kusursuz
yarat›fl›n› görmezden gelmeleridir. Yeryüzündeki her detayda
aç›kça sergilenen yarat›l›fl gerçeklerine gözlerini kapat›p, rastgele tesadüfleri kendilerine ilah edinmeleridir.
Kimi evrim savunucular›, yapt›klar› önemli hatan›n fark›na varm›fl ve herfleyin üstün ak›l sahibi bir Yarat›c›’n›n eseri oldu¤u gerçe¤ini kabul etmek zorunda kalm›fllard›r. Yarat›l›fl
gerçe¤i gözümüzü çevirdi¤imiz her yerdedir. Allah, öyle mükemmel bir evren ve do¤a yaratm›flt›r ki, keflfedilen her yenilik, karfl›lafl›lan her bilimsel detay mutlaka Rabbimiz'in Yüce
Zat›n› gösterir. Bunlar›n tümü, kusursuzca var eden Allah'›n,
benzeri olmayan eserlerindendir. Bunlar› görüp takdir eden,
evrenin en büyük s›rr›n› kavram›fl, tüm varl›klar›n ve kendisinin yarat›l›fl amac›n› anlam›fl olacakt›r. Ve gördü¤ü her kan›tla
birlikte, Allah'a daha çok yak›nlaflacakt›r. Bütün bu delillere
ra¤men gerçe¤i reddeden ise, dünyada bofla giden çabas› için
hay›flan›p dururken, ahirette de büyük bir azapla karfl›laflacakt›r. Allah bir ayette bu gerçe¤i flu flekilde bildirmektedir:
Rablerine icabet edenlere daha güzeli vard›r. O'na icabet etmeyenler ise, yeryüzündekilerin tümü ve bununla birlikte
bir kat› daha onlar›n olsa mutlaka (kurtulmak için) bunu
fidye olarak verirlerdi. Sorgulaman›n en kötüsü onlar içindir. Onlar›n bar›nma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yarat›kt›r o!.. (Ra'd Suresi, 18)
255
arwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl
gerçe¤ini reddetmek amac›yla ortaya
at›lm›fl, ancak baflar›l› olamam›fl bilim
d›fl› bir safsatadan baflka bir fley de¤ildir. Canl›l›¤›n, cans›z maddelerden tesadüfen olufltu¤unu iddia eden bu teori, evrende ve canl›larda çok mucizevi bir düzen bulundu¤unun bilim taraf›ndan ispat edilmesiyle çürümüfltür. Böylece
Allah'›n tüm evreni ve canl›lar› yaratm›fl oldu¤u gerçe¤i, bilim
taraf›ndan da kan›tlanm›flt›r. Bugün evrim teorisini ayakta tutmak için dünya çap›nda yürütülen propaganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarp›t›lmas›na, tarafl› yorumlanmas›na, bilim
görüntüsü alt›nda söylenen yalanlara ve yap›lan sahtekarl›klara dayal›d›r.
Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Evrim
teorisinin bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son 2030 y›ld›r bilim dünyas›nda giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle 1980'lerden sonra yap›lan araflt›rmalar,
Darwinist iddialar›n tamamen yanl›fl oldu¤unu ortaya koymufl ve bu gerçek pek çok bilim adam› taraf›ndan dile getirilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji gibi
farkl› alanlardan gelen çok say›da bilim adam›, Darwinizm'in
geçersizli¤ini görmekte, canl›lar›n kökenini art›k "yarat›l›fl
gerçe¤iyle" aç›klamaktad›rlar.
Harun
Yahya
257
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er
pek çok çal›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve
almaya devam ediyoruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük önem
nedeniyle, burada da özetlemekte yarar vard›r.
Darwin'i Y›kan Zorluklar
Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir ö¤reti
olmas›na karfl›n, kapsaml› olarak 19. yüzy›lda ortaya at›ld›.
Teoriyi bilim dünyas›n›n gündemine sokan en önemli geliflme,
Charles Darwin'in 1859 y›l›nda yay›nlanan Türlerin Kökeni adl› kitab›yd›. Darwin bu kitapta dünya üzerindeki farkl› canl›
türlerini Allah'›n ayr› ayr› yaratt›¤› gerçe¤ine karfl› ç›k›yordu.
Darwin'e göre, tüm türler ortak bir atadan geliyorlard› ve zaman içinde küçük de¤iflimlerle farkl›laflm›fllard›.
Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanm›yordu; kendisinin de kabul etti¤i gibi sadece bir "mant›k yürütme" idi. Hatta Darwin'in kitab›ndaki "Teorinin Zorluklar›"
bafll›kl› uzun bölümde itiraf etti¤i gibi, teori pek çok önemli
soru karfl›s›nda aç›k veriyordu.
Darwin, teorisinin önündeki zorluklar›n geliflen bilim taraf›ndan afl›laca¤›n›, yeni bilimsel bulgular›n teorisini güçlendirece¤ini umuyordu. Bunu kitab›nda s›k s›k belirtmiflti. Ancak geliflen bilim, Darwin'in umutlar›n›n tam aksine, teorinin
temel iddialar›n› birer birer dayanaks›z b›rakm›flt›r.
Darwinizm'in bilim karfl›s›ndaki yenilgisi, üç temel bafll›kta incelenebilir:
1) Teori, hayat›n yeryüzünde ilk kez nas›l ortaya ç›kt›¤›n› asla aç›klayamamaktad›r.
2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmala-
Adnan
Oktar
258
Evrim Yan›lg›s›
r›"n›n, gerçekte evrimlefltirici bir etkiye sahip
oldu¤unu gösteren hiçbir bilimsel bulgu yoktur.
3) Fosil kay›tlar›,
evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir
tablo ortaya koymaktad›r.
Bu bölümde, bu üç
temel bafll›¤› ana hatlar›
ile inceleyece¤iz.
Afl›lamayan ‹lk Basamak: Hayat›n Kökeni
Evrim teorisi, tüm canl› türlerinin, bundan yaklafl›k 3.8
milyar y›l önce ilkel dünyada ortaya ç›kan tek bir canl› hücreden geldiklerini iddia etmektedir. Tek bir hücrenin nas›l olup
da milyonlarca kompleks canl› türünü oluflturdu¤u ve e¤er
gerçekten bu tür bir evrim gerçekleflmiflse neden bunun izlerinin fosil kay›tlar›nda bulunamad›¤›, teorinin aç›klayamad›¤›
sorulardand›r. Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen evrim
sürecinin ilk basama¤› üzerinde durmak gerekir. Sözü edilen
o "ilk hücre" nas›l ortaya ç›km›flt›r?
Evrim teorisi, yarat›l›fl› reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü müdahaleyi kabul etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasar›m, plan
ve düzenleme olmadan, do¤a kanunlar› içinde rastlant›sal
olarak meydana geldi¤ini iddia eder. Yani teoriye göre,
cans›z madde tesadüfler sonucunda ortaya canl› bir
Harun
Yahya
259
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
hücre ç›karm›fl olmal›d›r. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji
kanunlar›na ayk›r› bir iddiad›r.
Cans›z Maddeler Hayat Oluflturamaz
Darwin, kitab›nda hayat›n kökeni konusundan hiç söz etmemiflti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlay›fl›, canl›lar›n çok basit bir yap›ya sahip olduklar›n› varsay›yordu. Ortaça¤'dan beri inan›lan "spontane jenerasyon" adl› teoriye göre,
cans›z maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canl› bir varl›k
oluflturabileceklerine inan›l›yordu. Bu dönemde böceklerin yemek art›klar›ndan, farelerin de bu¤daydan olufltu¤u yayg›n bir
düflünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yap›lm›flt›. Kirli bir paçavran›n üzerine biraz bu¤day konmufl ve biraz
beklendi¤inde bu kar›fl›mdan farelerin oluflaca¤› san›lm›flt›.
Etlerin kurtlanmas› da hayat›n cans›z maddelerden türeyebildi¤ine bir delil say›l›yordu. Oysa daha sonra anlafl›lacakt› ki, etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluflmuyorlar,
sineklerin getirip b›rakt›klar› gözle görülmeyen larvalardan
ç›k›yorlard›.
Darwin'in Türlerin Kökeni adl› kitab›n› yazd›¤› dönemde
ise, bakterilerin cans›z maddeden oluflabildikleri inanc›, bilim
dünyas›nda yayg›n bir kabul görüyordu.
Oysa Darwin'in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan befl y›l sonra,
ünlü Frans›z biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu
inanc› kesin olarak çürüttü. Pasteur yapt›¤› uzun çal›flma ve
deneyler sonucunda vard›¤› sonucu flöyle özetlemiflti: "Cans›z
maddelerin hayat oluflturabilece¤i iddias› art›k kesin olarak
tarihe gömülmüfltür.126
Evrim teorisinin savunucular›, Pasteur'ün bulgu-
Adnan
Oktar
lar›na karfl› uzun süre direndiler. Ancak geliflen bi-
260
Evrim Yan›lg›s›
lim, canl› hücresinin karmafl›k yap›s›n› ortaya ç›kard›kça, hayat›n kendili¤inden oluflabilece¤i iddias›n›n geçersizli¤i daha
da aç›k hale geldi.
20. Yüzy›ldaki Sonuçsuz Çabalar
20. yüzy›lda hayat›n kökeni konusunu ele alan ilk evrimci,
ünlü Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu y›llarda ortaya att›¤› birtak›m tezlerle, canl› hücresinin tesadüfen
meydana gelebilece¤ini ispat etmeye çal›flt›. Ancak bu çal›flmalar baflar›s›zl›kla sonuçlanacak ve Oparin flu itiraf› yapmak
zorunda kalacakt›: "Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan en karanl›k noktay› oluflturmaktad›r."127
Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayat›n kökeni konusunu çözüme kavuflturacak deneyler yapmaya çal›flt›lar.
Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikal› kimyac› Stanley Miller
taraf›ndan 1953 y›l›nda düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu¤unu iddia etti¤i gazlar› bir deney düzene¤inde birlefltirerek ve bu kar›fl›ma enerji ekleyerek, proteinlerin yap›s›nda kullan›lan birkaç organik molekül (amino asit)
sentezledi.
O y›llarda evrim ad›na önemli bir aflama gibi tan›t›lan bu
deneyin geçerli olmad›¤› ve deneyde kullan›lan atmosferin
gerçek dünya koflullar›ndan çok farkl› oldu¤u, ilerleyen y›llarda ortaya ç›kacakt›.128
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kulland›¤› atmosfer ortam›n›n gerçekçi olmad›¤›n› itiraf etti.129
Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l
boyunca yürütülen tüm evrimci çabalar hep baflar›-
Harun
Yahya
261
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
s›zl›kla sonuçland›. San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü eokimyac› Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 y›l›nda
yay›nlanan bir makalede bu gerçe¤i flöyle kabul eder:
Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi¤imizde sahip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle karfl› karfl›yay›z: Hayat yeryüzünde nas›l bafllad›?130
Canl›lar›n Kompleks Yap›s›
Evrim teorisinin hayat›n kökeni konusunda bu denli büyük bir açmaza girmesinin bafll›ca nedeni, en basit san›lan
canl› yap›lar›n bile inan›lmaz derecede karmafl›k yap›lara sahip olmas›d›r. Canl› hücresi, insano¤lunun yapt›¤› bütün teknolojik ürünlerden daha karmafl›kt›r. Öyle ki bugün dünyan›n
en geliflmifl laboratuvarlar›nda bile cans›z maddeler biraraya
getirilerek canl› bir hücre üretilememektedir.
Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla
rastlant›larla aç›klanamayacak kadar fazlad›r. Hücrenin en temel yap› tafl› olan proteinlerin rastlant›sal olarak sentezlenme
ihtimali; 500 amino asitlik ortalama bir protein için, 10950'de
1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olas›l›klar pratik
olarak "imkans›z" say›l›r. Hücrenin çekirde¤inde yer alan ve
genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inan›lmaz bir bilgi bankas›d›r. ‹nsan DNA's›n›n içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤›da
dökülmeye kalk›lsa, 500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kütüphane oluflturaca¤› hesaplanmaktad›r.
Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vard›r: DNA, yaln›z
birtak›m özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yard›m› ile
efllenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak
DNA'daki bilgiler do¤rultusunda gerçekleflir. Birbi-
Adnan
Oktar
262
rine ba¤›ml› olduklar›ndan, efllemenin meydana
gelebilmesi
için
ikisinin de ayn› anda
var olmalar› gerekir. Bu
ise, hayat›n kendili¤inden olufltu¤u senaryosunu
ç›kmaza sokmaktad›r. San Diego California Üniversitesi'nden
ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim 1994 tarihli say›s›nda bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin
ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zamanda
rastlant›sal olarak oluflmalar› afl›r› derecede ihtimal d›fl›d›r. Ama
bunlar›n birisi olmadan di¤erini elde etmek de mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla insan, yaflam›n kimyasal yollarla ortaya ç›kmas›n›n asla mümkün olmad›¤› sonucuna varmak zorunda kalmaktad›r.131
Kuflkusuz e¤er hayat›n do¤al etkenlerle ortaya ç›kmas›
imkans›z ise, bu durumda hayat›n do¤aüstü bir biçimde "yarat›ld›¤›n›" kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en temel amac› yarat›l›fl› reddetmek olan evrim teorisini aç›kça geçersiz k›lmaktad›r.
Evrimin Hayali Mekanizmalar›
Darwin'in teorisini geçersiz k›lan ikinci büyük nokta, teorinin "evrim mekanizmalar›" olarak öne sürdü¤ü iki kavram›n da gerçekte hiçbir evrimlefltirici gü-
Harun
Yahya
263
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ce sahip olmad›¤›n›n anlafl›lm›fl olmas›d›r.
Darwin, ortaya att›¤› evrim iddias›n› tamamen "do¤al
seleksiyon" mekanizmas›na ba¤lam›flt›. Bu mekanizmaya verdi¤i önem, kitab›n›n isminden de aç›kça anlafl›l›yordu: Türlerin
Kökeni, Do¤al Seleksiyon Yoluyla...
Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki yaflam
mücadelesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canl›lar›n
hayatta kalaca¤› düflüncesine dayan›r. Örne¤in y›rt›c› hayvanlar taraf›ndan tehdit edilen bir geyik sürüsünde, daha h›zl› koflabilen geyikler hayatta kalacakt›r. Böylece geyik sürüsü, h›zl› ve güçlü bireylerden oluflacakt›r. Ama elbette bu mekanizma, geyikleri evrimlefltirmez, onlar› baflka bir canl› türüne, örne¤in atlara dönüfltürmez.
Dolay›s›yla do¤al seleksiyon mekanizmas› hiçbir evrimlefltirici güce sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in fark›ndayd› ve Türlerin Kökeni adl› kitab›nda "Faydal› de¤ifliklikler oluflmad›¤› sürece do¤al seleksiyon hiçbir fley yapamaz" demek
zorunda kalm›flt›.132
Lamarck'›n Etkisi
Peki bu "faydal› de¤ifliklikler" nas›l oluflabilirdi? Darwin,
kendi döneminin ilkel bilim anlay›fl› içinde, bu soruyu Lamarck'a dayanarak cevaplamaya çal›flm›flt›. Darwin'den önce
yaflam›fl olan Frans›z biyolog Lamarck'a göre, canl›lar yaflamlar› s›ras›nda geçirdikleri fiziksel de¤ifliklikleri sonraki nesle
aktar›yorlar, nesilden nesile biriken bu özellikler sonucunda
yeni türler ortaya ç›k›yordu. Örne¤in Lamarck'a göre zürafalar ceylanlardan türemifllerdi, yüksek a¤açlar›n yapraklar›n› yemek için çabalarken nesilden nesile bo-
Adnan
Oktar
yunlar› uzam›flt›.
264
Evrim Yan›lg›s›
Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne¤in Türlerin Kökeni adl› kitab›nda, yiyecek bulmak için suya giren baz› ay›lar›n
zamanla balinalara dönüfltü¤ünü iddia etmiflti.133
Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20.yüzy›lda geliflen genetik
bilimiyle kesinleflen kal›t›m kanunlar›, kazan›lm›fl özelliklerin
sonraki nesillere aktar›lmas› efsanesini kesin olarak y›kt›. Böylece do¤al seleksiyon "tek bafl›na" ve dolay›s›yla tümüyle etkisiz bir mekanizma olarak kalm›fl oluyordu.
Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar
Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için
1930'lar›n sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha
yayg›n ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwinizm, do¤al seleksiyonun yan›na "faydal› de¤ifliklik sebebi"
olarak mutasyonlar›, yani canl›lar›n genlerinde radyasyon gibi d›fl etkiler ya da kopyalama hatalar› sonucunda oluflan bozulmalar› ekledi.
Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koruyan
model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canl› türünün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er, kanat gibi say›s›z kompleks organlar›n›n "mutasyonlara", yani
genetik bozukluklara dayal› bir süreç sonucunda olufltu¤unu
iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz b›rakan aç›k bir bilimsel
gerçek vard›r: Mutasyonlar canl›lar› gelifltirmezler, aksine
her zaman için canl›lara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene
sahiptir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rasgele bir
etki ancak zarar verir. Amerikal› genetikçi B. G. Ranganathan bunu flöyle aç›klar:
Harun
Yahya
265
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararl›d›rlar. Çok ender olarak
meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik,
mutasyonlar›n evrimsel bir geliflme meydana getiremeyece¤ini
gösterir. Zaten yüksek derecede özelleflmifl bir organizmada
meydana gelebilecek rastlant›sal bir de¤iflim, ya etkisiz olacakt›r ya da zararl›. Bir kol saatinde meydana gelecek rasgele bir
de¤iflim kol saatini gelifltirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacakt›r. Bir deprem
bir flehri gelifltirmez, ona y›k›m getirir.134
Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgiyi
gelifltiren mutasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonlar›n zararl› oldu¤u görüldü. Anlafl›ld› ki, evrim teorisinin "evrim mekanizmas›" olarak gösterdi¤i mutasyonlar, gerçekte
canl›lar› sadece tahrip eden, sakat b›rakan genetik olaylard›r.
(‹nsanlarda mutasyonun en s›k görülen etkisi de kanserdir.)
Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekanizmas›"
olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i gibi,
"tek bafl›na hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek bizlere do¤ada hiçbir "evrim mekanizmas›" olmad›¤›n› göstermektedir. Evrim
mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim denen hayali süreç
yaflanm›fl olamaz.
Rastgele mutasyonlar insanlara ve di¤er tüm canl›lara her
zaman zarar verirler. Resimde mutasyona u¤rad›¤› için
önde fazladan iki baca¤› olan
bir inek görülüyor.
Adnan
Oktar
266
Evrim Yan›lg›s›
Fosil Kay›tlar›: Ara Formlardan Eser Yok
Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl oldu¤unun en aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r.
Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifllerdir. Önceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine
dönüflmüfl ve bütün türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r. Teoriye göre bu dönüflüm yüz milyonlarca y›l süren uzun bir zaman dilimini kapsam›fl ve kademe kademe ilerlemifltir.
Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde say›s›z "ara türler"in oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir.
Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤men,
bir yandan da baz› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan yar› bal›k-yar› sürüngen canl›lar yaflam›fl olmal›d›r. Ya da sürüngen
özelliklerini tafl›rken, bir yandan da baz› kufl özellikleri kazanm›fl sürüngen-kufllar ortaya ç›km›fl olmal›d›r. Bunlar, bir geçifl
sürecinde olduklar› için de, sakat, eksik, kusurlu canl›lar olmal›d›r. Evrimciler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inand›klar›
bu teorik yarat›klara "ara-geçifl formu" ad›n› verirler.
E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa bunlar›n say›lar›n›n ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca
olmas› gerekir. Ve bu ucube canl›lar›n kal›nt›lar›na mutlaka fosil kay›tlar›nda rastlanmas› gerekir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde bunu flöyle aç›klam›flt›r:
E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan say›s›z ara-geçifl
çeflitleri mutlaka yaflam›fl olmal›d›r... Bunlar›n yaflam›fl olduklar›n›n kan›tlar› da sadece fosil kal›nt›lar› aras›nda bulunabilir.135
Darwin'in Y›k›lan Umutlar›
Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n
dört bir yan›nda hummal› fosil araflt›rmalar› yap›l-
267
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
d›¤› halde bu ara geçifl formlar›na rastlanamam›flt›r. Yap›lan
kaz›larda ve araflt›rmalarda elde edilen bütün bulgular, evrimcilerin beklediklerinin aksine, canl›lar›n yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermifltir.
Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir
evrimci olmas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak inceledi¤imizde, türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürekli olarak ayn› gerçekle karfl›lafl›r›z; kademeli evrimle geliflen de¤il, aniden
yeryüzünde oluflan gruplar görürüz.136
Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiçbir
geçifl formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›kmaktad›rlar. Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Dahas›,
bu canl› türlerinin yarat›ld›klar›n› gösteren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir canl› türünün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir
M
‹
M
Z
‹
‹
Z
‹
Ç
Ç
E
T
E
T
H
AH
S
SA
Adnan
Oktar
268
Evrim Yan›lg›s›
atas› olmadan, bir anda ve kusursuz olarak ortaya ç›kmas›n›n
tek aç›klamas›, o türün yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu gerçek, ünlü
evrimci biyolog Douglas Futuyma taraf›ndan da kabul edilir:
Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda yap›labilecek yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›km›fllard›r ya
da böyle olmam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, bir de¤iflim süreci
sayesinde kendilerinden önce var olan baz› canl› türlerinden evrimleflerek meydana gelmifl olmal›d›rlar. Ama e¤er eksiksiz ve
mükemmel bir biçimde ortaya ç›km›fllarsa, o halde sonsuz güç
sahibi bir ak›l taraf›ndan yarat›lm›fl olmalar› gerekir.137
Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükemmel bir
M
‹
M
Z
‹
‹
Z
‹
Ç
Ç
E
T
E
T
H
AH
S
SA
Harun
Yahya
269
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "türlerin kökeni", Darwin'in sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il yarat›l›flt›r.
‹nsan›n Evrimi Masal›
Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikleri
konu, insan›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia, bugün yaflayan modern insan›n maymunsu birtak›m yarat›klardan geldi¤ini varsayar. 4-5 milyon y›l önce bafllad›¤›
varsay›lan bu süreçte, modern insan ile atalar› aras›nda baz›
"ara form"lar›n yaflad›¤› iddia edilir. Gerçekte tümüyle hayali
olan bu senaryoda dört temel "kategori" say›l›r:
1- Australopithecus
2- Homo habilis
3- Homo erectus
4- Homo sapiens
Evrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na "güney maymunu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canl›lar gerçekte soyu tükenmifl bir maymun türünden baflka bir fley de¤ildir. Lord Solly Zuckerman ve Prof.
Charles Oxnard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki
anatomistin Australopithecus örnekleri üzerinde yapt›klar›
çok genifl kapsaml› çal›flmalar, bu canl›lar›n sadece soyu tükenmifl bir maymun türüne ait olduklar›n› ve insanlarla hiçbir
benzerlik tafl›mad›klar›n› göstermifltir.138
Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhas›n› da, "homo" yani insan olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo serisindeki canl›lar, Australopithecuslar'dan daha geliflmifllerdir. Evrimciler, bu farkl› canl›lara ait fosilleri ard› ard›na dizerek hayali bir evrim flemas› olufltururlar. Bu
Adnan
Oktar
flema hayalidir, çünkü gerçekte bu farkl› s›n›flar›n
270
Evrim Yan›lg›s›
aras›nda evrimsel bir iliflki oldu¤u asla ispatlanamam›flt›r. Evrim teorisinin 20. yüzy›ldaki en önemli savunucular›ndan biri
olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan zincir gerçekte kay›pt›r" diyerek bunu kabul eder.139
Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus
> Homo sapiens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her birinin,
bir sonrakinin atas› oldu¤u izlenimini verirler. Oysa paleoantropologlar›n son bulgular›, Australopithecus, Homo habilis ve
Homo erectus'un dünya'n›n farkl› bölgelerinde ayn› dönemlerde yaflad›klar›n› göstermektedir.140
Dahas› Homo erectus s›n›flamas›na ait insanlar›n bir bölümü çok modern zamanlara kadar yaflam›fllar, Homo sapiens
neandertalensis ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile
ayn› ortamda yan yana bulunmufllard›r.141
Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin atalar› olduklar› iddias›n›n geçersizli¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Harvard
Üniversitesi paleontologlar›ndan Stephen Jay Gould, kendisi
de bir evrimci olmas›na karfl›n, Darwinist teorinin içine girdi¤i bu ç›kmaz› flöyle aç›klar:
E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› hominid
(insan›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤ac›m›za ne oldu?
Aç›kt›r ki, bunlar›n biri di¤erinden gelmifl olamaz. Dahas›, biri
di¤eriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler.142
K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan hayali
birtak›m "yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, yani s›rf propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n
evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan ibarettir.
Bu konuyu uzun y›llar inceleyen, özellikle Aust-
Harun
Yahya
271
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ralopithecus fosilleri üzerinde 15 y›l araflt›rma yapan ‹ngiltere'nin en ünlü ve sayg›n bilim adamlar›ndan Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmas›na ra¤men, ortada maymunsu canl›lardan insana uzanan gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤› sonucuna varm›flt›r.
Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›flt›r. Bilimsel olarak kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak kabul
etti¤i bilgi dallar›na kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuckerman'›n bu tablosuna göre en "bilimsel" -yani somut verilere dayanan- bilgi dallar› kimya ve fiziktir. Yelpazede bunlardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir. Yelpazenin en
ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›lan k›s›mda ise, Zuckerman'a
göre, telepati, alt›nc› his gibi "duyum ötesi alg›lama" kavramlar› ve bir de "insan›n evrimi" vard›r! Zuckerman, yelpazenin bu
ucunu flöyle aç›klar:
Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim olarak
varsay›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›lamaya ve insan›n
fosil tarihinin yorumlanmas›na- girdi¤imizde, evrim teorisine
inanan bir kimse için herfleyin mümkün oldu¤unu görürüz.
Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili baz›
yarg›lar› ayn› anda kabul etmeleri bile mümkündür.143
‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne inanan birtak›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l› bir
biçimde yorumlamalar›ndan ibarettir.
Darwin Formülü!
fiimdiye kadar ele ald›¤›m›z tüm teknik delillerin yan›nda, isterseniz evrimcilerin nas›l saçma bir inan›fla sahip
olduklar›n› bir de çocuklar›n bile anlayabilece¤i kadar aç›k bir örnekle özetleyelim.
Adnan
Oktar
272
Evrim Yan›lg›s›
Evrim teorisi canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedir. Dolay›s›yla bu iddiaya göre cans›z ve fluursuz atomlar
biraraya gelerek önce hücreyi oluflturmufllard›r ve sonras›nda
ayn› atomlar bir flekilde di¤er canl›lar› ve insan› meydana getirmifllerdir. fiimdi düflünelim; canl›l›¤›n yap›tafl› olan karbon,
fosfor, azot, potasyum gibi elementleri biraraya getirdi¤imizde bir y›¤›n oluflur. Bu atom y›¤›n›, hangi ifllemden geçirilirse
geçirilsin, tek bir canl› oluflturamaz. ‹sterseniz bu konuda bir
"deney" tasarlayal›m ve evrimcilerin asl›nda savunduklar›,
ama yüksek sesle dile getiremedikleri iddiay› onlar ad›na
"Darwin Formülü" ad›yla inceleyelim:
Evrimciler, çok say›da büyük varilin içine canl›l›¤›n yap›s›nda bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementlerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal flartlarda bulunmayan ancak bu kar›fl›m›n içinde bulunmas›n› gerekli
gördükleri malzemeleri de bu varillere eklesinler. Kar›fl›mlar›n
içine, istedikleri kadar amino asit, istedikleri kadar da (bir tekinin bile rastlant›sal oluflma ihtimali 10-950 olan) protein doldursunlar. Bu kar›fl›mlara istedikleri oranda ›s› ve nem versinler.
Bunlar› istedikleri geliflmifl cihazlarla kar›flt›rs›nlar. Varillerin
bafl›na da dünyan›n önde gelen bilim adamlar›n› koysunlar. Bu
uzmanlar babadan o¤ula, kuflaktan kufla¤a aktararak nöbetlefle
milyarlarca, hatta trilyonlarca sene sürekli varillerin bafl›nda
beklesinler. Bir canl›n›n oluflmas› için hangi flartlar›n var olmas› gerekti¤ine inan›l›yorsa hepsini kullanmak serbest olsun. Ancak, ne yaparlarsa yaps›nlar o varillerden kesinlikle bir canl› ç›kartamazlar. Zürafalar›, aslanlar›, ar›lar›, kanaryalar›, bülbülleri, papa¤anlar›, atlar›, yunuslar›, gülleri, orkideleri, zambaklar›, karanfilleri, muzlar›, portakallar›, elmalar›, hurmala-
Harun
Yahya
273
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
r›, domatesleri, kavunlar›, karpuzlar›, incirleri, zeytinleri,
üzümleri, fleftalileri, tavus kufllar›n›, sülünleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi milyonlarca canl› türünden hiçbirini oluflturamazlar. De¤il burada birkaç›n› sayd›¤›m›z bu canl› varl›klar›, bunlar›n tek bir hücresini bile elde edemezler.
K›sacas›, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi oluflturamazlar. Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye bölüp, sonra art arda baflka kararlar al›p, elektron mikroskobunu
bulan, sonra kendi hücre yap›s›n› bu mikroskop alt›nda izleyen profesörleri oluflturamazlar. Madde, ancak Allah'›n üstün yaratmas›yla hayat bulur.
Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen
ayk›r› bir safsatad›r. Evrimcilerin ortaya att›¤› iddialar üzerinde biraz bile düflünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu gerçe¤i aç›kça gösterir.
Göz ve Kulaktaki Teknoloji
Evrim teorisinin kesinlikle aç›klama getiremeyece¤i bir di¤er konu ise göz ve kulaktaki üstün alg›lama kalitesidir.
Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nas›l görürüz?" sorusuna k›saca cevap verelim. Bir cisimden gelen ›fl›nlar, gözde
retinaya ters olarak düfler. Bu ›fl›nlar, buradaki hücreler taraf›ndan elektrik sin yallerine dönüfltürülür ve beynin arka k›sm›ndaki görme merkezi denilen küçücük bir noktaya ulafl›r.
Bu elektrik sinyalleri bir dizi ifllemden sonra beyindeki bu
merkezde görüntü olarak alg›lan›r. Bu bilgiden sonra flimdi
düflünelim:
Beyin ›fl›¤a kapal›d›r. Yani beynin içi kapkaranl›kt›r,
›fl›k beynin bulundu¤u yere kadar giremez. Görüntü
Adnan
Oktar
merkezi denilen yer kapkaranl›k, ›fl›¤›n asla ulafl-
274
Evrim Yan›lg›s›
mad›¤›, belki de hiç karfl›laflmad›¤›n›z kadar karanl›k bir yerdir. Ancak siz bu zifiri karanl›kta ›fl›kl›, p›r›l p›r›l bir dünyay›
seyretmektesiniz.
Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzy›l teknolojisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤layamam›flt›r. Örne¤in flu anda okudu¤unuz kitaba, kitab› tutan ellerinize bak›n, sonra bafl›n›z› kald›r›n ve çevrenize bak›n. fiu anda gördü¤ünüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü baflka bir
yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size dünyan›n
bir numaral› televizyon flirketinin üretti¤i en geliflmifl televizyon ekran› dahi veremez. 100 y›ld›r binlerce mühendis bu netli¤e ulaflmaya çal›flmaktad›r. Bunun için fabrikalar, dev tesisler
kurulmakta, araflt›rmalar yap›lmakta, planlar ve tasar›mlar gelifltirilmektedir. Yine bir TV ekran›na bak›n, bir de flu anda elinizde tuttu¤unuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve kalite
fark› oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik, TV ekran› size iki boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.
Uzun y›llard›r on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün görme kalitesine ulaflmaya çal›flmaktad›rlar. Evet, üç
boyutlu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük
takmadan üç boyutlu görmek mümkün de¤il, kald› ki bu suni
bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulan›k, ön taraf ise ka¤›ttan
dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördü¤ü kadar net ve
kaliteli bir görüntü oluflmaz. Kamerada da, televizyonda da
mutlaka görüntü kayb› meydana gelir.
‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan
mekanizman›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedirler. fiimdi biri size, odan›zda duran televizyon tesadüfler sonucunda olufltu, atomlar biraraya geldi ve
Harun
Yahya
275
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
bu görüntü oluflturan aleti meydana getirdi dese ne düflünürsünüz? Binlerce kiflinin biraraya gelip yapamad›¤›n› fluursuz
atomlar nas›l yaps›n?
Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluflturan alet tesadüfen oluflam›yorsa, gözün ve gözün gördü¤ü görüntünün de tesadüfen oluflamayaca¤› çok aç›kt›r. Ayn› durum
kulak için de geçerlidir. D›fl kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vas›tas›yla toplay›p orta kula¤a iletir; orta kulak ald›¤› ses
titreflimlerini güçlendirerek iç kula¤a aktar›r; iç kulak da bu titreflimleri elektrik sinyallerine dönüfltürerek beyne gönderir. Aynen görmede oldu¤u gibi duyma ifllemi de beyindeki duyma
merkezinde gerçekleflir.
Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ›fl›k gibi sese de kapal›d›r, ses geçirmez. Dolay›s›yla d›flar›s› ne kadar
gürültülü de olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤men
en net sesler beyinde alg›lan›r. Ses geçirmeyen beyninizde bir
orkestran›n senfonilerini dinlersiniz, kalabal›k bir ortam›n
tüm gürültüsünü duyars›n›z. Ama o anda hassas bir cihazla
beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada
keskin bir sessizli¤in hakim oldu¤u
görülecektir.
Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle teknoloji
nas›l kullan›l›yorsa, ses
için de ayn› çabalar onlarca y›ld›r sürdürülmektedir. Ses kay›t cihazlar›,
müzik
setleri,
birçok
elektronik alet, sesi alg›layan müzik sistemleri
Adnan
Oktar
276
Evrim Yan›lg›s›
bu çal›flmalardan baz›lar›d›r. Ancak, tüm teknolojiye, bu teknolojide çal›flan binlerce mühendise ve uzmana ra¤men kula¤›n oluflturdu¤u netlik ve kalitede bir sese ulafl›lamam›flt›r. En
büyük müzik sistemi flirketinin üretti¤i en kaliteli müzik setini düflünün. Sesi kaydetti¤inde mutlaka sesin bir k›sm› kaybolur veya az da olsa mutlaka parazit oluflur veya müzik setini
açt›¤›n›zda daha müzik bafllamadan bir c›z›rt› mutlaka duyars›n›z. Ancak insan vücudundaki teknolojinin ürünü olan sesler son derece net ve kusursuzdur. Bir insan kula¤›, hiçbir zaman müzik setinde oldu¤u gibi c›z›rt›l› veya parazitli alg›lamaz; ses ne ise tam ve net bir biçimde onu alg›lar. Bu durum,
insan yarat›ld›¤› günden bu yana böyledir.
fiimdiye kadar insano¤lunun yapt›¤› hiçbir görüntü ve ses
cihaz›, göz ve kulak kadar hassas ve baflar›l› birer alg›lay›c› olamam›flt›r.
Ancak görme ve iflitme olay›nda, tüm bunlar›n ötesinde,
çok büyük bir gerçek daha vard›r.
Beynin ‹çinde Gören ve
Duyan fiuur Kime Aittir?
Beynin içinde, ›fl›l ›fl›l renkli bir dünyay› seyreden, senfonileri, kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyen, gülü koklayan kimdir?
‹nsan›n gözlerinden, kulaklar›ndan, burnundan gelen
uyar›lar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji
veya biyokimya kitaplar›nda bu görüntünün beyinde nas›l
olufltu¤una dair birçok detay okursunuz. Ancak, bu konu hakk›ndaki en önemli gerçe¤e hiçbir yerde rastlayamazs›n›z:
Beyinde, bu elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve
his olarak alg›layan kimdir? Beynin içinde göze, kula¤a, burna ihtiyaç duymadan tüm bunlar› alg›la-
277
Harun
Yahya
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
yan bir fluur bulunmaktad›r. Bu fluur kime aittir?
Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakas› ve sinir hücrelerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, herfleyin maddeden ibaret oldu¤unu zanneden Darwinist-materyalistler bu
sorulara hiçbir cevap verememektedirler. Çünkü bu fluur,
Allah'›n yaratm›fl oldu¤u ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek
için göze, sesi duymak için kula¤a ihtiyaç duymaz. Bunlar›n
da ötesinde düflünmek için beyne ihtiyaç duymaz.
Bu aç›k ve ilmi gerçe¤i okuyan her insan›n, beynin içindeki
birkaç santimetreküplük, kapkaranl›k mekana tüm kainat› üç
boyutlu, renkli, gölgeli ve ›fl›kl› olarak s›¤d›ran Yüce Allah'› düflünüp, O'ndan korkup, O'na s›¤›nmas› gerekir.
Materyalist Bir ‹nanç
Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel
bulgularla aç›kça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir.
Teorinin hayat›n kökeni hakk›ndaki iddias› bilime ayk›r›d›r,
öne sürdü¤ü evrim mekanizmalar›n›n hiçbir evrimlefltirici etkisi yoktur ve fosiller teorinin gerektirdi¤i ara formlar›n yaflamad›klar›n› göstermektedir. Bu durumda, elbette, evrim teorisinin bilime ayk›r› bir düflünce olarak bir kenara at›lmas› gerekir. Nitekim tarih boyunca dünya merkezli evren modeli gibi
pek çok düflünce, bilimin gündeminden ç›kar›lm›flt›r. Ama evrim teorisi ›srarla bilimin gündeminde tutulmaktad›r. Hatta
baz› insanlar teorinin elefltirilmesini "bilime sald›r›" olarak
göstermeye bile çal›flmaktad›rlar. Peki neden?..
Bu durumun nedeni, evrim teorisinin baz› çevreler için,
kendisinden asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inan›fl olufludur. Bu çevreler, materyalist felsefeye körü
Adnan
Oktar
278
Evrim Yan›lg›s›
körüne ba¤l›d›rlar ve Darwinizm'i de do¤aya getirilebilecek
yegane materyalist aç›klama oldu¤u için benimsemektedirler.
Bazen bunu aç›kça itiraf da ederler. Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve ayn› zamanda önde gelen bir evrimci olan Richard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim
adam›" oldu¤unu flöyle itiraf etmektedir:
Bizim materyalizme bir inanc›m›z var, 'a priori' (önceden kabul
edilmifl, do¤ru varsay›lm›fl) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir aç›klama getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri
ve kurallar› de¤il. Aksine, materyalizme olan 'a priori' ba¤l›l›¤›m›z nedeniyle, dünyaya materyalist bir aç›klama getiren araflt›rma yöntemlerini ve kavramlar› kurguluyoruz. Materyalizm
mutlak do¤ru oldu¤una göre de, ‹lahi bir aç›klaman›n sahneye
girmesine izin veremeyiz.144
Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤l›l›k u¤runa yaflat›lan bir dogma oldu¤unun aç›k ifadeleridir. Bu dogma, maddeden baflka hiçbir varl›k olmad›¤›n› varsayar. Bu nedenle de cans›z, bilinçsiz maddenin, hayat› yaratt›¤›na inan›r.
Milyonlarca farkl› canl› türünün; örne¤in kufllar›n, bal›klar›n,
zürafalar›n, kaplanlar›n, böceklerin, a¤açlar›n, çiçeklerin, balinalar›n ve insanlar›n maddenin kendi içindeki etkileflimlerle,
yani ya¤an ya¤murla, çakan flimflekle, cans›z maddenin içinden olufltu¤unu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime ayk›r› bir kabuldür. Ama Darwinistler kendi deyimleriyle "‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmemesi" için, bu kabulü
savunmaya devam etmektedirler.
Canl›lar›n kökenine materyalist bir ön yarg› ile bakmayan
insanlar ise, flu aç›k gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canl›lar,
üstün bir güç, bilgi ve akla sahip olan bir Yarat›c›'n›n
eseridirler. Yarat›c›, tüm evreni yoktan var eden, en
Harun
Yahya
279
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canl›lar› yarat›p flekillendiren Allah't›r.
Evrim Teorisi Dünya Tarihinin
En Etkili Büyüsüdür
Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yarg›s›z, hiçbir
ideolojinin etkisi alt›nda kalmadan, sadece akl›n› ve mant›¤›n›
kullanan her insan, bilim ve medeniyetten uzak toplumlar›n
hurafelerini and›ran evrim teorisinin inan›lmas› imkans›z bir
iddia oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r.
Yukar›da da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar, büyük bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cans›z maddeyi
dolduran ve bunlar›n kar›fl›m›ndan zaman içinde düflünen,
akleden, bulufllar yapan profesörlerin, üniversite ö¤rencilerinin, Einstein, Hubble gibi bilim adamlar›n›n, Frank Sinatra,
Charlton Heston gibi sanatç›lar›n, bunun yan› s›ra ceylanlar›n,
limon a¤açlar›n›n, karanfillerin ç›kaca¤›na inanmaktad›rlar.
Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar bilim adamlar›, pofesörler, kültürlü, e¤itimli insanlard›r. Bu nedenle evrim teorisi için
"dünya tarihinin en büyük ve en etkili büyüsü" ifadesini kullanmak yerinde olacakt›r. Çünkü, dünya tarihinde insanlar›n
bu derece akl›n› bafl›ndan alan, ak›l ve mant›kla düflünmelerine imkan tan›mayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çekip
çok aç›k olan gerçekleri görmelerine engel olan bir baflka
inanç veya iddia daha yoktur. Bu, Afrikal› baz› kabilelerin totemlere, Sebe halk›n›n Günefl'e tapmas›ndan, Hz. ‹brahim'in
kavminin elleri ile yapt›klar› putlara, Hz. Musa'n›n kavminin alt›ndan yapt›klar› buza¤›ya tapmalar›ndan çok
daha vahim ve ak›l almaz bir körlüktür. Gerçekte bu
Adnan
Oktar
280
Evrim Yan›lg›s›
durum, Allah'›n Kuran'da iflaret etti¤i bir ak›ls›zl›kt›r. Allah,
baz› insanlar›n anlay›fllar›n›n kapanaca¤›n› ve gerçekleri görmekten aciz duruma düfleceklerini birçok ayetinde bildirmektedir. Bu ayetlerden baz›lar› flöyledir:
fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar
için fark etmez; inanmazlar. Allah, onlar›n kalplerini ve kulaklar›n› mühürlemifltir; gözlerinin üzerinde perdeler vard›r. Ve büyük azab onlarad›r. (Bakara Suresi, 6-7)
… Kalpleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözleri
vard›r bununla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar.
‹flte bunlar gafil olanlard›r. (Araf Suresi, 179)
Allah Hicr Suresi'nde ise, bu insanlar›n mucizeler görseler
bile inanmayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildirmektedir:
Onlar›n üzerlerine gökyüzünden bir kap› açsak, ordan yukar› yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmifl bir toplulu¤uz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)
Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olmas›, insanlar›n gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalar› ve 150
y›ld›r bu büyünün bozulmamas› ise, kelimelerle anlat›lamayacak kadar hayret verici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç
insan›n imkans›z senaryolara, saçmal›k ve mant›ks›zl›klarla dolu iddialara inanmalar› anlafl›labilir. Ancak dünyan›n dört bir
yan›ndaki insanlar›n, fluursuz ve cans›z atomlar›n ani bir kararla biraraya gelip; ola¤anüstü bir organizasyon, disiplin, ak›l ve
fluur gösterip kusursuz bir sistemle iflleyen evreni, canl›l›k
için uygun olan her türlü özelli¤e sahip olan Dünya gezegenini ve say›s›z kompleks sistemle donat›lm›fl canl›lar› meydana getirdi¤ine inanmas›n›n, "büyü"den bafl-
Harun
Yahya
281
KAN VE KALP MUC‹ZES‹
ka bir aç›klamas› yoktur.
Nitekim, Allah Kuran'da, inkarc› felsefenin savunucusu
olan baz› kimselerin, yapt›klar› büyülerle insanlar› etkilediklerini Hz. Musa ve Firavun aras›nda geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak dini anlatt›¤›nda, Firavun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanlar›n topland›¤› bir yerde karfl›laflmas›n› söyler. Hz. Musa, büyücülerle
karfl›laflt›¤›nda, büyücülere önce onlar›n marifetlerini sergilemelerini emreder. Bu olay›n anlat›ld›¤› ayetler flöyledir:
(Musa:) "Siz at›n" dedi. (Asalar›n›) at›verince, insanlar›n
gözlerini büyüleyiverdiler, onlar› dehflete düflürdüler ve
(ortaya) büyük bir sihir getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)
Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yapt›klar› "aldatmacalar"la - Hz. Musa ve ona inananlar d›fl›nda- insanlar›n hepsini
büyüleyebilmifllerdir. Ancak, onlar›n att›klar›na karfl›l›k Hz.
Musa'n›n ortaya koydu¤u delil, onlar›n bu büyüsünü, ayetteki
ifadeyle "uydurduklar›n› yutmufl" yani etkisiz k›lm›flt›r:
Biz de Musa'ya: "Asan› f›rlat›ver" diye vahyettik. (O da f›rlat›verince) bir de bakt›lar ki, o bütün uydurduklar›n› derleyip-toparlay›p yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onlar›n
bütün yapmakta olduklar› geçersiz kald›. Orada yenilmifl
oldular ve küçük düflmüfller olarak tersyüz çevrildiler.
(Araf Suresi, 117-119)
Ayetlerde de bildirildi¤i gibi, daha önce insanlar› büyüleyerek etkileyen bu kiflilerin yapt›klar›n›n bir sahtekarl›k oldu¤unun anlafl›lmas› ile, söz konusu insanlar küçük düflmüfllerdir. Günümüzde de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik k›l›f› alt›nda son derece saçma iddialara inanan ve bunlar› savunmaya hayatlar›n› adayanlar, e¤er bu iddialardan vazgeçmezlerse
gerçekler tam anlam›yla a盤a ç›kt›¤›nda ve "büyü bozuldu¤unda" küçük duruma düfleceklerdir. Nitekim, yaklafl›k 60 yafl›na kadar evrimi savunan ve ateist bir fel-
Adnan
Oktar
282
Evrim Yan›lg›s›
Firavun'un büyücüleri, astronomiden t›bba kadar her alanda
söz sahibiydiler. Sahip olduklar› bilgiyi,
toplumu etkilemek
ve böylece Firavun'un bask›c› yöntemine güç kazand›rmak
için kullan›yorlard›.
Yanda büyücüleri
tüm dünyay› ayakta
tutarken tasvir eden
bir eski M›s›r kabartmas›.
sefeci olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yak›n gelecekte düflece¤i durumu
flöyle aç›klamaktad›r:
Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uyguland›¤› alanlarda, gelece¤in tarih kitaplar›ndaki en büyük espri malzemelerinden biri olaca¤›na ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar çürük ve belirsiz bir hipotezin inan›lmaz bir safl›kla kabul edilmesini hayretle karfl›layacakt›r.145
Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yak›n bir gelecekte
insanlar "tesadüfler"in ilah olamayacaklar›n› anlayacaklar ve
evrim teorisi dünya tarihinin en büyük aldatmacas› ve en fliddetli büyüsü olarak tan›mlanacakt›r. Bu fliddetli büyü, büyük
bir h›zla dünyan›n dört bir yan›nda insanlar›n üzerinden kalkmaya bafllam›flt›r. Evrim aldatmacas›n›n s›rr›n› ö¤renen birçok
insan, bu aldatmacaya nas›l kand›¤›n› hayret ve flaflk›nl›kla düflünmektedir.
Harun
Yahya
283
NOTLAR
1- William Harrey, The Human Body: An
14- http://www.ri.bbsrc.ac.uk/library/rese-
Intelligent Design, Alan L. Gillen, Frank J.
arch/cloning/glossary.html
Sherwin III, Alan C. Knowies, Creation Re-
15- http://garildi.cumhuriyet.com.tr/cgi-
search Society Books, Number 8, sf. 120
bin/sayfa.cgi?w+30+/cubilim/9810/24/t/
2- Bilim ve Teknik Dergisi, fiubat 1998, say›
b0703.html+hemoglobin
363, sf. 67
16-http://www.nsbri.org/HumanPhysSpa-
3- http://hes.ucf.k12.pa.us/gclaypo/circula-
ce/focus3/bloodcomponents.html
torysys.html
17- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
4- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiubat
bat 1998, Say› 363, sf. 62
1998, say› 363, sf. 63
18- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
5- John Hopkins Magazine, June 1996 -
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 59
http://www.jhu.edu/~jhumag/696web/stem-
19- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
cell.html
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 65
6- http://www.chicagotribune.com/techno-
20- http://www.csu.edu.au/learning/ncgr/gpi/
logy/local/chi-
odyssey/hemo/evol.html
0109040232sep04,0,1412918.story
21- Bulletin of Atomic Sciences 11:331;
7- John Hopkins Magazine, June 1996
http://www.gennet.org/facts/metro09.html
http://www.jhu.edu/~jhumag/696web/stem-
22- Luther D. Sunderland, Darwin's Enig-
cell.html
ma, Master Book Publishers, California,
8- Seymour Simon, The Heart "Our Circu-
sf.137
latory System", First Mullberry Edition,
23- http://www.answersingenesis.org/ho-
1999, sf. 9
me/area/
9- Bilim ve Teknik Dergisi, fiubat 1998, say›
363, sf. 61
Magazines/docs/v16n2_sickle_cell.asp
24- Mutahhar Yenson, ‹nsan Biyokimyas›,
10- Seymour Simon, The Heart "Our Cir-
culatory System", First Mullberry Edition,
1999, sf. 9
11- Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi
Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Alparslan ÖZYAZICI; http://www.diyanet.gov.tr/DIYANET/nisan2001/dinsaglik.htm
12- Seymour Simon, The Heart "Our Cir-
culatory System", First Mullberry Edition,
1999, sf. 9
13- The Incredible Machine, National Geographic Society,
sf.100
Beta Bas›m Yay›n Da¤›t›m, sf. 484
25- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 709
26- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiubat 1998, Say› 363, sf. 61
27- www.library.uthscsa.edu/ms2/ICS/Respiratory/Note%20Cards/ICS-%20Acute%20Respiratory%20Failure.ppt; Arthur C.
Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt 1, 7. Bas›m,
Nobel T›p Kitabevi, sf. 716
28- Mutahhar Yenson, ‹nsan Biyokimyas›,
Beta Bas›m, Yay›n, Da¤›t›m, sf. 486
29- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
Adnan
Oktar
284
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 66-67-
Fizyoloji, 9. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi,
68
sf.437
30- Gordon Rattray Taylor, The Great
46- Arthur C. Guyton, John E. Hall, T›bbi
Evolution Mystery, Secker and Warburg,
Fizyoloji, 9. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi,
London, Sf. 108
sf.436-437
31- http://pathlights.com/ce_encyclope-
47- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
dia/15sim02.htm#Hemoglobin
bat 1998, Say› 363, sf. 65
32- http://pathlights.com/ce_encyclope-
48- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
dia/20hist12.htm
bat 1998, Say› 363, sf. 65
33- http://pathlights.com/ce_encyclope-
49- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
dia/20hist12.htm
bat 1998, Say› 363, sf. 65-66
34- http://climb.mountainzone.com/eve-
50- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
rest/2002/html/dispatch_0505_brown.html
bat 1998, Say› 363, sf. 66
35- http://www.altrec.com/publis-
51- http://www.newton.dep.anl.gov/aska-
hed/climb/healthfitness/climbingatnewhe-
ci/mole00/mole00193.htm
ights/
52- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
36- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
bat 1998, say› 363, sf. 64-65
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 68
37- The Human Body: An Intelligent De-
sign, Alan L. Gillen, Frank J. Sherwin III,
Alan C. Knowies, Creation Research Society Books, number 8, sf. 113-114
38- Regina Avraham, The Circulatory
System, The Encyclopedia of Health, sf. 50
39- www.libertasmedia.com/alan/sirlar/vuc.html
40- www.libertasmedia.com/alan/sirlar/vuc.html
41- Ayten Sucu, Semra Bayar, Melahat Küpeli, Biyoloji Lise 2, MEB Devlet Kitaplar›,
‹stanbul 2000, sf. 26
42- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 84
43- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt
53- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 85
54- http://efnt1.fedu.metu.edu.tr/SCE51998/binzat/Kan.htm
55- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiubat 1998, say› 363, sf. 67
56- The Human Body: An Intelligent De-
sign, Alan L. Gillen, Frank J. Sherwin III,
Alan C. Knowles, Creation Research Society Monograph Series: Number 8, Creation Research Society Books, sf. 114
57- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 114
58- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 114115
59- http://www.tip.gazi.edu.tr/akd/temel/fizyoloji/kan1.html
1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 83-84
60- http://www.tip.ga-
44- http://www.hon.ch/Library/Theme/
zi.edu.tr/akd/temel/fizyolo-
Allergy/Glossary/eosinophil.html
ji/kan1.html
45- Arthur C. Guyton, John E. Hall, T›bbi
Harun
Yahya
285
61- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
ding Darwin's God, Cliff Street Books,
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 84
1999, sf. 156-157
62- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
77- http://www.discovery.org/viewDB/in-
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 115
dex.php3?program=
63- http://people.a2000.nl/aalan/vucut/bo-
CRSC%20Responses&command=vi-
lum4.html
ew&id=442
64- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
78- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 87-88-89
bat 1998, say› 363, sf. 60
65- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
79- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu-
bat 1998, say› 363, sf. 63
bat 1998, say› 363, sf. 62
66- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
80- Seymour Simon, The Heart - Our Cir-
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 117
culatory System, Mulberry Books, New
67- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
York, 1996, sf. 1
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 94
81- Lionel Bender, Science Facts Human
68- The Human Body: An Intelligent De-
Body, The Human Body: Its Mysteries and
sign, Alan L. Gillen, Frank J. Sherwin III,
Marvels, Crescent Books, 1992, sf. 35
Alan C. Knowles, Creation Research Soci-
82- http://www.diyanet.gov.tr/DIYANET/ni-
ety Monograph Series: Number 8, Creati-
san2001/dinsaglik.htm
on Research Society Books, sf. 117
83- Human Body, Concise Encyclopedia,
69- http://www.discovery.org/viewDB/in-
2,000 articles on the human body, David
dex.php3?program=CRSC%20Respon-
Burnie, Dorling Kindersley Publishing,
ses&command=view&id=442; Torben Hal-
1995, sf. 86
kier, Mechanisms in Blood Coagulation,
84- Robert A. Wallace, Gerald P. Senders,
Fibrinolysis and the Complement System,
Robert J. Ferl, Biology Ferl 2 – Biology The
1992, sf. 104
Science of Life, Harper Colins College Pub-
70- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
lishers, sf. 812
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 99
85- Thema Laorusse Thematik Ansiklopedi,
71- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
Cilt 4, sf. 258
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 100
86- http://people.a2000.nl/aalan/sir-
72- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu-
lar/vuc.html
su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 103
87- Seymour Simon, The Heart - Our Cir-
73- http://www.discovery.org/viewDB/in-
culatory System, Mulberry Books, New
dex.php3?program=CRSC%20Responses&command=view&id=442
74- http://bostonreview.mit.edu/br22.1/doolittle.html
75- http://www.arn.org/docs/be
he/mb_brrespbr.htm
76- Kenneth R. Miller, Fin-
Adnan
Oktar
York, 1996, sf. 11
88- Arthur C. Guyton-John E. Hall, T›bbi
Fizyoloji, 9. Bask›, Nobel T›p Kitabevleri,
sf.115
89- The Incredible Machine, National Geographic Society, 1986, sf. 123
90- The Incredible Machine, National Ge-
286
ographic Society, 1986, sf. 124
107- Sandra S. Gottfried, Biology Today,
91- The Incredible Machine, National Geog-
Mosby – Year Book Inc., 1993, sf. 202
raphic Society, 1986, sf. 124
108- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
92- http://people.a2000.nl/aalan/vucut/bo-
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 320-
lum1.html
321
93- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
109- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 244
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 507
94- http://ww.boun.edu.tr/~pubrel/news/ar-
110- Seymour Simon, The Heart – Our
siv/aralik00/aralik00.html
Circulatory System, Mulberry Books, 1999,
95- http://ww.boun.edu.tr/~pubrel/news/ar-
sf. 15
siv/aralik00/aralik00. html
111- Seymour Simon, The Heart – Our
96- Thema Larousse, Thematik Ansiklopedi,
Circulatory System, Mulberry Books, 1996,
4. Cilt, sf. 258
sf. 19
97- http://hes.ucf.k12.pa.us/gclaypo/circula-
112- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
torysys.html
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 321
98- John Farndon-Angela Koo, Human
113- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Body – Factfinder, Dempsey Parr, 1999,
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 317-
sf.53
99- http://people.a2000.nl/aalan/sirlar/vuc.html
100- http://www.nature.com/cgi-taf/DynaPage.taf?
file=/nbt/journal/v17/n8/full/nbt0899_753.html
101- David Burnie, The Concise Encyclope-
dia of the Human Body, Dorling Kindersley
1995, sf.90
102- http://efnt1.fedu.metu.edu.tr/SCE51998/binzat/damar.htm
103- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 319
104- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 317318
318
114- Seymour Simon, The Heart – Our
Circulatory System, Mulberry Books, 1996,
sf. 15
115- Body Atlas video – The Human Pump,
Pioneer Production for The Learning Channel, 1994 Discovery Communications Inc.
116- The Incredible Machine, National Geographic Society, 1986, sf. 119
117- Regina Avraham, The Circulatory
System, The Encyclopedia of Health, sf. 43
118- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 334
119- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 334
120- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 334
121- http://www.newton.dep.anl.gov/askas-
105- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
ci/bio99/bio99317.htm
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 320
122- Sandra S. Gottfried, Biology
106- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7.
Today, Mosby – Year Book
Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 320
Harun
Yahya
287
Inc., 1993, sf. 202
Ernst Mayr", Scientific American, Aral›k
123- Sandra S. Gottfried, Biology Today,
1992
Mosby – Year Book Inc., 1993, sf. 203
140- Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s.
124- Sandra S. Gottfried, Biology Today,
1103; A. J. Kelso, Physical Antropology, 1.
Mosby – Year Book Inc., 1993, sf. 202
bask›, New York: J. B. Lipincott Co., 1970,
125- Bilim ve Teknik Dergisi, Tübitak Yay›n-
s. 221; M. D. Leakey, Olduvai Gorge, c. 3,
lar›, fiubat 1998, say› 363, sf. 67
Cambridge: Cambridge University Press,
126- Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular
1971, s. 272
Evolution and The Origin of Life, New
141- Time, Kas›m 1996
York: Marcel Dekker, 1977, s. 2
142- S. J. Gould, Natural History, c. 85,
127- Alexander I. Oparin, Origin of Life,
1976, s. 30
(1936) New York, Dover Publications,
143- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory
1953 (Reprint), s.196
Tower, New York: Toplinger Publications,
128- "New Evidence on Evolution of Early
1970, s. 19
Atmosphere and Life", Bulletin of the Ame-
144- Richard Lewontin, "The Demon-Haun-
rican Meteorological Society, c. 63, Kas›m
ted World", The New York Review of Bo-
1982, s. 1328-1330
oks, 9 Ocak 1997, s. 28
129- Stanley Miller, Molecular Evolution of
145- Malcolm Muggeridge, The End of
Life: Current Status of the Prebiotic Synthe-
Christendom, Grand Rapids: Eerdmans,
sis of Small Molecules, 1986, s. 7
1980, s.43
139- J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog:
Sen Yücesin, bize ö¤retti¤inden
baflka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herfleyi bilen, hüküm
ve hikmet sahibi olans›n.
(Bakara Suresi, 32)
Harun
Yahya
288

Benzer belgeler