kan ve kalp mucizesi - Muslim Library Muslim Library
Transkript
kan ve kalp mucizesi - Muslim Library Muslim Library
YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDA Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r. Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000 sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 57 farkl› dile çevrilmifltir. Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r. Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir. Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rp- ça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir. Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r. Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir. Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r. Harun Yahya 3 OKUYUCUYA Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür. Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedir. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r. Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler. Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r. Bunun yan›nda, sadece Allah r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir. Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r. Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat edilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlayamazs›n›z. Bu kitapta kullan›lan ayetler, Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤› "Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r. Birinci Bask›: Kas›m, 2003 / ‹kinci Bask›: Mart, 2006 / Üçüncü Bask›: Mart, 2008 ARAfiTIRMA YAYINCILIK Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi A Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul / Tel: (0 212) 222 00 88 Bask›: Seçil Ofset 100. Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi 4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar-‹stanbul / Tel: (0 212) 629 06 15 www.harunyahya.org - www.harunyahya.net içindekiler G‹R‹fi 8 1. BÖLÜM Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan 12 2. BÖLÜM Dünyadaki En Verimli ‹fl Makinesi: Kalp 180 3. BÖLÜM Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› 204 4. BÖLÜM Mükemmel Dolafl›m A¤› Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz› 246 EK BÖLÜM Evrim Yan›lg›s› 256 iz dahil tüm insanlar dünyaya gelmeden önce anne karn›nda dokuz uzun ay geçirirler. ‹nsan, bu aflaman›n bafllang›c›nda sadece anne karn›nda geliflmeye bafllayan küçücük bir hücre toplulu¤undan ibarettir... 22. günde fasulye tanesinden bile küçüktür. Bir gün, bu toplulu¤un tam orta yerinde küçücük bir yumru, bir emir al›r ve aniden atmaya bafllar. Vücuttaki tüm di¤er hücreler sakindir ama o sürekli hareket eder ve asla durmaz. Asla "biraz durup dinlenme ihtiyac›" hissetmez. Ta ki, aradan on y›llar geçip de "dur" emrini alaca¤› güne kadar. Geçen bu süre ise, bir insan ömrünü tan›mlar. Bu küçük yumruya "baflla" ve "dur" emirlerini kim vermektedir? Siz henüz anne karn›nda 3 haftal›kken atmaya bafllayan bu mükemmel pompan›n, yani kalbin, çok önemli bir sorumlulu¤u vard›r. Vücut içinde kan›n dolaflmas›n› sa¤lamak; bir baflka deyiflle sizi meydana getiren ve t›pk› sizin gibi "canl›" olan yaklafl›k 100 trilyon hücreye hayat vermek; bu hücrelerin nefes al›p vermelerini ve beslenmelerini sa¤lamak, onlar› temizlemek, hastal›klar›n› iyilefltirmek ve onlar› düflmanlardan korumak... Sizi oluflturan hücreleri, dolay›s›yla sizi yaflatan bu sistemi kuran kimdir? Peki size yaflam veren bu sistemin varl›¤› için siz ne yapt›n›z? Sizin böyle bir sisteme sahip olmak için yapabilece¤iniz bir fley yoktu, çünkü henüz dünyaya gözlerinizi açmadan sizin için haz›rlanm›fl bir düzenin içinde yaflamaya bafllad›n›z. Sahip oldu¤unuz beden kusursuz bir flekilde sizin için haz›rland›. Örne¤in çevrenizi net olarak görebilmeniz için mükemmel bir çift göz yarat›ld›. D›flar›daki hava ile henüz karfl›laflm›fl olman›za ra¤men, periyodik olarak soluk alman›z› sa¤layacak solunum sisteminiz daha siz anne karn›ndayken olufltu. Besinlerin her türlüsünü sindirebilecek bir sindirim sistemine, size özel parmak izleriyle birlikte parmaklara ve ellere, gözlerinizi yabanc› maddelerden koruyacak göz kapaklar› ve kirpiklere ve bunun gibi çok say›da organ ve özelli¤e sahip olarak dünyaya geldiniz. H›zla yaklaflan bir cisme karfl› otomatik olarak göz kapaklar›n›z› kapatarak gözünüzü koruman›z› sa¤layan refleks ve bunun gibi daha birçok "koruma tedbiri", hiç haberiniz yokken al›nd› ve bedeninize yerlefltirildi. Bunlar için hiçbir zaman u¤rafl vermenize gerek olmad›. Harun Yahya 9 10 Girifl Bu sistemleri sizin için Yaratan, en kusursuz flekilde bedeninize yerlefltiren Allah't›r. Sonsuz güç sahibi Allah flu ana kadar yaflam›fl olan ve flu anda yaflayan tüm insanlar› ayn› mükemmel sistemlere sahip olarak yaratmaktad›r. Size yaflam veren kalp ve onun hareketlendirdi¤i dolafl›m sistemi de iflte bu kusursuz ve eksiksiz düzenin bir parças›d›r. Kalbin pompalad›¤› "kan" adl› mucizevi s›v›, hareket etmeye bafllad›¤› andan itibaren bedeninizdeki hemen her hücreye "hayat" tafl›r. Kan, gözünüzden ayak parmaklar›n›za kadar her noktay› dolaflan mükemmel bir a¤ ile tüm bedeninizi kaplar. Siz büyürsünüz, o geliflir. Siz hastalan›rs›n›z, sizi o savunur. Yaflaman›z için hücrelerinizin beslenmesini o sa¤lar. Vücudunuzu o temizler. En önemlisi sizi yaflatacak olan oksijeni vücudun her hücresine ulaflt›rma görevi ona aittir. Bedeninizde dolaflan bu s›v›, yani kan, özel bir nimet, büyük bir mucizedir. Gelin bu mucizeyi birlikte inceleyelim ve böylece onu Yaratan Rabbimiz'in varl›¤›na ve gücüne bir kez daha tan›k olal›m... AKILLI TASARIM YAN‹ YARATILIfi Allah'›n yaratmak için tasar›m yapmaya ihtiyac› yoktur Kitap boyunca yer yer kullan›lan 'tasar›m' ifadesinin do¤ru anlafl›lmas› önemlidir. Allah'›n kusursuz bir tasar›m yaratm›fl olmas›, Rabbimiz’in önce plan yapt›¤› daha sonra yaratt›¤› anlam›na gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah’›n yaratmak için herhangi bir 'tasar›m' yapmaya ihtiyac› yoktur. Allah'›n tasarlamas› ve yaratmas› ayn› anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah'›n, bir fleyin ya da bir iflin olmas›n› diledi¤inde, onun olmas› için yaln›zca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde flöyle buyurulmaktad›r: Bir fleyi diledi¤i zaman, O'nun emri yaln›zca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82) Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O, bir iflin olmas›na karar verirse, ona yaln›zca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117) Harun Yahya 11 endinize aynada flöyle bir bak›n. Yüzünüzün ve bedeninizin sadece 2 milimetre alt›nda, oldukça büyük bir h›zla ve bas›nçla akmakta olan k›rm›z› s›v›n›n varl›¤›n› hissedebiliyor musunuz? Binlerce kilometrelik muhteflem bir damar a¤›n›n, kan› metrelerce yukar› f›rlatabilecek kadar büyük bir güçle pompalayan kalbin at›fl›n›n fark›nda m›s›n›z? Hay›r, aynadaki görüntünüzde, bu muazzam hareketlilikten eser yoktur. Oysa siz son derece sakin yaflam›n›za devam ederken, hatta gece uyurken bile bu kofluflturmaca hiç kesintiye u¤ramadan sürer. Kalp büyük bir güçle ve fliddetli bir sesle kan› pompalamakta, kan da büyük bir h›zla ve yine yo¤un bir gürültü ile akmaktad›r. Tüm bunlar›n fark›nda olmaman›z›n en önemli sebebi ise, yine sizin için özel olarak yarat›lm›fl olan ince derinizdir. Size, alt›ndaki bu ola¤anüstü hareketlili¤i gizlercesine düzgün, güzel ve sakin bir görünüm kazand›r›r. Kan, kalp ve damar a¤›ndan oluflan ve bedeninizin içinde siz yaflad›¤›n›z sürece hiç aksamadan iflleyen bu sisteme "kan dolafl›m›" denir. Kan›n dolafl›m serüveni, say›s›z detaydan oluflan eflsiz bir yarat›l›fl delilidir. Kan, vücutta hem tafl›y›c› hem de denetleyici gibi hareket eder. Bedenin içinde sürekli olarak dolafl›r durur ve bu yolculu¤u s›ras›nda her an mutlaka yapaca¤› bir ifl vard›r: Harun Yahya 13 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ◆ Kan, bedendeki haberleflmenin neredeyse tamam›n› üstlenir. ◆ Hücrelerin ve dolay›s›yla bedenin enerji kazanabilmesi için gerekli olan hammaddeler kan›n içinde tafl›n›r. ◆ Bedenin s›cakl›¤›n› adeta bir klima gibi ayarlar. Vücut ›s›m›z, kan sayesinde sürekli olarak sabittir. ◆ Kan›n dolafl›m› s›ras›nda, içindeki koruma birimleri sürekli olarak ifl bafl›ndad›r. Vücuda girebilecek mikroplara karfl› her an tetiktedirler. ◆ Kan, vücudun yiyecek servisini de üstlenmifltir. Besinler tüm hücrelere kan vas›tas›yla da¤›t›l›r. ◆ At›klar›n ve zehirlerin toplan›p tafl›nd›¤› bir kanalizasyon sistemi olarak da ifllev görür. ◆ Kan bir tür tamir birimini de içinde bar›nd›r›r. Damar- Adnan Oktar 14 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan larda oluflan her y›rt›k ve hasar, bu birim taraf›ndan hemen belirlenir ve onar›l›r. Peki, böylesine farkl› ve gerekli ifller baflaran bu mekanizma nas›l ifller? Bu sistem hangi unsurlardan oluflur? Tüm bu unsurlar› ve bu dolafl›m a¤›n› uyumlu k›lan nedir? Kanda bulunan hangi molekül nas›l bir görev üstlenmifltir? Görevini nas›l yerine getirir ve nas›l harekete geçer? Nereden emir al›r ve nas›l organize olur? Elbette bütün bunlar, birazdan cevaplar›n› detayl› olarak inceleyece¤imiz oldukça önemli sorulard›r. Ve bu sorular bizleri, tüm hayat›m›z› ilgilendiren çok önemli bir gerçekle yüzyüze b›rak›r: Vücudumuz, rastgele ortaya ç›kmam›flt›r. En ince detaylar›na kadar planlanm›fl ve özenle biçimlendirilmifl bir bedene sahibiz. Bu bedenin kökeni, son 150 y›ld›r bilim dünyas›na çeflitli aldatmacalarla egemen olmaya çal›flan Darwinizm'in iddia etti¤i gibi "rastlant›lar" olamaz. Kökenimiz, rastlant›lara dayal› bir "evrim" süreci de¤il, her detay› planlanm›fl bir "yarat›l›flt›r". Bu yarat›l›fl›n sahibi ise, sadece biz insanlar› de¤il, tüm canl›lar›, tüm evreni, var olan herfleyi yaratan Yüce Allah't›r. Birazdan detaylar›n› inceleyece¤imiz kan dolafl›m›ndaki mükemmellikler, Allah'›n yaratmas›n›n benzersiz örneklerinden sadece biridir. Kitap boyunca kan› ve onu hareketlendiren sistemlerdeki ayr›nt›lar›, bu ayr›nt›lardaki uyum ve kusursuzlu¤u gözler önüne serecek ve Allah'›n yaratma sanat›ndaki mükemmelli¤i görece¤iz. Allah, yaratmas›ndaki üstünlü¤ü, biz insanlara yol gösterici olarak indirdi¤i Kuran'da flöyle haber verir: Görmüyorlar m›; gökleri ve yeri yaratan Allah, onlar›n benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde flüphe olmayan bir süre (ecel) k›lm›flt›r. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler. (‹sra Suresi, 99) Harun Yahya 15 Kan sadece genel olarak yaflam›n nedeni de¤ildir, ayn› zamanda k›sa veya uzun yaflaman›n, uyuman›n, seyretmenin, yetene¤in, zekan›n, kuvvetin de nedenidir. Yaflam için ilk ve ölüm için ise son fleydir.1 Bilim adamlar› kan›n benzeri olan bir s›v›y› üretmek için uzun süredir çabalamakta ancak baflar›l› olamamaktad›rlar.2 Bunun en önemli sebebi kan›n içinde tafl›d›¤› birbirinden özel moleküllerin ve bunlar›n gerçeklefltirdi¤i ifllemlerin "s›rr›na" henüz tam olarak ulafl›lamam›fl olunmas›d›r. Ancak flu bir gerçektir ki, kan›n nitelikleri tam olarak anlafl›lsa bile, bu özelliklere sahip molekülleri üretmek ve onlar› birarada ifllevsel k›lmak, bilim adamlar› için yine büyük bir ç›kmaz olacakt›r. Kan› meydana getiren elemanlar› birer birer inceledi¤imizde bu gerçe¤i daha iyi anlar›z. Her bir molekül belirli bir ifllemi yapmak için özel olarak görevlendirilmifl, biçimlendirilmifltir. Bir baflka deyiflle, damarlar›n içinde "özel bir yarat›l›fl›n" var oldu¤u aç›kt›r. Kan, bir s›v›dan çok, vücudumuzdaki kemik veya kas dokular› gibi bir dokudur. Ancak kuflkusuz onlardan farkl›d›r, çünkü kemik veya kas dokular›n› oluflturan hücreler birbirlerine s›k›ca kenetlenmifl durumdad›rlar. Kan da bir doku olmas›na ra¤men böyle bir özelli¤e sa- Adnan Oktar 16 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan hip de¤ildir. Kan s›v›s› içindeki hücreler birbirlerinden ba¤›ms›z olarak, serbest halde dolafl›rlar. Alyuvar, akyuvar ve trombosit gibi kan hücreleri, kan plazmas› içinde yüzer durumdad›rlar. Küçücük bir çizikten dolay› parma¤›n›zdan s›zan bir damla kan, asl›nda içinde yaklafl›k 250 milyon alyuvar, 400 bin akyuvar ve milyonlarca trombosit bar›nd›r›r. Ayr›ca bu genifl Koflarken düflüp baca¤›n› kanatan bir çocuk, asl›nda milyonlarca alyuvar ve trombositini, binlerce akyuvar›n› kaybeder. Kan›n içindeki tüm bu parçalar›n her biri hayat›m›z için ayr› bir öneme sahiptir. Harun Yahya 17 Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktar›n›n yar›s›n› olufltururlar. Ancak buna ra¤men, yan yana dizildikleri takdirde, 96.500 km'lik bir çizgi oluflturabilecek kadar fazlad›rlar. Bu uzunluk, dünyan›n çevresini iki kez dolaflmaya yeterlidir. toplulu¤un her üyesi son derece önemli görevlere sahiptir. Her bedende 5 ila 6 litre aras› kan bulunur. Bu miktar ortalama vücut a¤›rl›¤›n›n %7-8'ini oluflturur. Kan›n yar›s›, s›v› olan bölümden yani plazmadan meydana gelir. Di¤er yar›s› ise kan›n içinde çeflitli görevler üstlenmifl olan hücreler veya moleküllerdir. Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktar›n›n yar›s›n› oluflturmalar›na ra¤men, yan yana dizildikleri takdirde 96.500 km'lik bir çizgi oluflturabilecek kadar fazlad›rlar. Bu, dünyan›n çevresini iki kez dolaflmaya yeterli bir uzunluktur.3 Dahas› bu hücreler sürekli yenilenir. Vücutta Adnan Oktar 18 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan günde 260-400 milyar kadar kan hücresi üretilir. Bu üretim gerçekten de göz kamaflt›r›c›d›r. Ana merkez olan kemik ili¤inde gerçekleflen bu üretim, "kök hücre" ad› verilen özel bir hücrenin de¤iflik bölünme yeteneklerine ba¤l›d›r. "Kök hücre", vücudun ihtiyaç duydu¤u kan hücresini üretmekle görevlendirilmifltir. Bu hücrenin üretimi ve gerçeklefltirdi¤i görev ise gerçek anlamda hayranl›k uyand›r›c›d›r. Özel Üretim Merkezi: Kök Hücre Kemik ili¤inde kök hücrenin belirlenme ifllemi son derece flafl›rt›c›d›r. Kemik ili¤inde üretilen her on bin hücreden sadece bir tanesi kök hücre özelli¤ini tafl›r. Bu say› bazen yüz binde bir ihtimale kadar düfler. Üretilen kök hücrenin görünüflte di¤er hücrelerden herhangi bir fark› yoktur. Ancak asl›nda bu, oldukça özel bir hücredir. Sahip oldu¤u özellikler, yaflam›m›z› kusursuz bir biçimde devam ettirebilmemizi sa¤layacak kadar hassas ve hayatidir. Bu özel hücre, öncelikle vücut içindeki ihtiyaçlar› belirler, ard›ndan da kendisine has bölünme yetene¤i sayesinde ihtiyaca göre bazen alyuvarlar›, bazen de savunman›n bafl elemanlar› olan akyuvarlar› oluflturur.4 Neden on bin hücreden sadece bir tanesi böyle bir karar almakta ve böyle bir yetene¤e sahip olmaktad›r? Siz, bedeninizde bulunan bu yetenekli hücrenin varl›¤›n›n fark›nda bile olmazs›n›z. Sizin gibi, sizi meydana getiren her hücre gibi, bu özel hücre de Allah diledi¤i için özel bir bölünme flekline, vücudun gereksinimini belirleme ve farkl› hücreler meydana getirebilme üstünlü¤üne sahiptir. Bu mükemmel organizasyon ve bu özel hücrenin yetenekleri, asla sona ermeyen mükemmel bir dolafl›m›n gerçekleflmesini sa¤lar. Harun Yahya 19 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Kan s›v›s›, sürekli olarak ayn› miktarda kan hücresi tafl›yarak yolculu¤una devam eder. Kök hücre konusundaki çal›flmalar›yla tan›nan John Hopkins Üniversitesi Onkoloji Uzman› Profesör Curt Civin, bu özel hücreyi flu flekilde tan›mlar: O, her bir hücrenin atas›, babas›d›r. (...) Bölünebilir ve kendisini ço¤altabilir, kendi kendini yenileyebilir veya kendisini iki farkl› hücre fleklinde farkl›laflt›rabilir. T›pk› dallara ayr›lan bir a¤aç gibi.5 Allah kök hücreyi bu önemli görevleri yerine getirebilmesi için özel olarak yaratm›flt›r. Örne¤in kök hücre, çevresinden ald›¤› kimyasal ve elektriksel sinyallere göre hareket eder. Hasara u¤ram›fl olan hücreler kök hücreye gönderdikleri kimyasal sinyaller sayesinde vücutta hücre üretimine ihtiyaç oldu¤unu haber verirler. Kök hücrede üretilen yeni hücreler, hasar›n meydana geldi¤i yere do¤ru yola koyulur ve hasarl› hücrelerin yerini al›rlar. Bu flekilde, haftalar içinde tek bir kök hücresi farkl› tiplerdeki kan hücrelerinin tümünü üretebilir. Bir kanama sonunda yok olan alyuvarlar ya da bir enfeksiyon sonucunda ölen akyuvarlar, ne eksik ne fazla, gerekli miktarda ve ihtiyaç olan zamanda yenilenerek vücuttaki yerlerini alm›fllard›r. 21. Yüzy›l›n içinde yaflad›¤›m›z flu günlerde biyologlar, halen kök hücrelerin di¤er hücrelerle diyalog kurmas›n› sa¤layan kimyasal dili çözmeye çal›flmaktad›rlar.6 ‹nsan bedeninde tek bir kök hücrenin her an defalarca gerçeklefltirdi¤i bu ifllem, insanl›k için hala büyük bir soru iflaretidir. Bu üretimin ne kadar s›kl›kla yap›lmas› gerekti¤i de önemli bir sorudur. Akyuvarlar sadece birkaç saat yaflarlar. Kana giren bir bakteriyi sindirir ve ard›ndan ölürler. Trombositlerin ömrü iki hafta, alyuvarlar›n ise dört Adnan Oktar 20 çoklu etkiye sahip kök hücreleri lenfoid kök hücre miyeloid kök hücre eritroblast megakaryositoblast miyeloblast megakaryosit eritrositler (k›rm›z› kan hücreleri) trombositler bazofil eozinofil nötrofil tanecikli lökositler monosit kemik ili¤inde geliflen B lenfosit timüste geliflen T lenfosit taneciksiz lökositler beyaz kan hücreleri Yukar›daki flemada, k›rm›z› ilikte, çeflitli kan hücrelerinin hangi aflamalarda olufltu¤u gösterilmektedir. Çoklu etkiye sahip kök hücreleri, miyeloid ve lenfoid ad› verilen özelleflmifl kök hücrelerine dönüflür. Bu hücrelerden miyeloid kök hücre, alyuvar, trombosit ve lenfosit d›fl›ndaki- beyaz kan hücrelerine dönüflebilir. Lenfoid kök hücre ise savunmada rol alan lenfositlerin oluflmas›n› sa¤lar. Kök hücrelerin bu bilinçli farkl›lafl›m› sayesinde çeflitli görevlere sahip kan hücreleri oluflur. 21 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ayd›r. Tüm bu hücrelerin sürekli olarak yenilenmeleri gerekmektedir. Sadece tek bir hafta içinde, kemik ili¤iniz milyarlarca hücre üretmek zorundad›r. Bu üretim ise, tek bir ana hücrenin denetimi ve faaliyetleri ile mümkün olmaktad›r.7 Beden içindeki kesintisiz hareketlili¤i ve bedenin hassas yap›s›n› dikkate ald›¤›m›zda, hem oksijen tafl›yarak hem de düflmanlarla savaflarak bedeni koruyan bu sistemin, tek bir hücrenin denetiminde olmas›, elbette insan› düflündürmelidir. Tek bir hücrenin bu üretimin tüm sorumlulu¤unu üstlenmesi, Allah'›n yarat›fl›ndaki eflsiz güzelli¤i görebilmek aç›s›ndan çok önemlidir. Bu mükemmel örnek ayn› zamanda, yarat›l›fl gerçe¤ini inkar etmeye çal›flan Darwinistlerin iddialar›na karfl› da reddedilemez bir kan›t oluflturmaktad›r. Kan›n K›rm›z› Rengi: Alyuvarlar K›rm›z› kan hücreleri, yani alyuvarlar, kanda en fazla bulunan hücrelerdir. Görevleri ise hücrelerin yaflamas› için en gerekli olan malzemeyi, yani oksijeni tafl›makt›r. Sadece bununla kalmaz bedeni temizlemek için hücrelerde birikmifl olan karbondioksiti de kalbe geri iletirler. Tek bir damla kan›n %99'unu k›rm›z› kan hücreleri, yani alyuvarlar oluflturur. Bunlar ayn› zamanda "eritrosit" ola- Adnan Oktar 22 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan rak da adland›r›lmaktad›rlar. Bedenimizde yaklafl›k 25 trilyon k›rm›z› kan hücresi bulunmaktad›r. Bu miktar Samanyolu Galaksisi'ndeki y›ld›z say›s›n›n yüzlerce kat›d›r.8 Vücutta dolaflan alyuvarlar›n rahatl›kla bir futbol sahas›n›n yar›s›n› kaplayabildiklerini bilmek bu miktar›n daha iyi anlafl›lmas›na kuflkusuz yard›mc› olacakt›r.9 Birbirlerine pefl pefle ba¤land›klar›n› düflündü¤ümüzde bu hücreler, 47.000 km'lik bir kule oluflturabilmektedirler.10 Yine bedenimizdeki alyuvarlar› bir hal› gibi yere serme olana¤›m›z olsa, bu hücrelerin 3.800 km2'lik bir alan› kaplad›klar›n› görürüz. Bu rakam ise yaklafl›k dört dönümlük bir araziye eflittir.11 Vücuttaki alyuvarlar›n say›s› o kadar çoktur ki, ölenlerin yerini almak üzere saniyede 3 milyon kadar yeni alyuvar hücresi kana kar›fl›r.12 K›rm›z› kan hücreleri vücuttaki en büyük kemiklerin süngerimsi dokular›nda yani iliklerinde bulunan kök hücreler taraf›ndan üretilirler. Tek bir alyuvar hücresi, 4 ayl›k ömrünü tamamlay›p kemik ili¤ine geri dönene kadar akci¤erler ve di¤er vücut dokular› aras›nda 75.000 tam devir yapar. Siz bu sayfay› çevirene kadar vücudunuzdaki yaklafl›k 3 milyon k›rm›z› kan hücrenizi yitirirsiniz. Ama ayn› anda kemik ili¤inizde sizin için bir o kadar yeni alyuvar çoktan üretilmifltir bile.13 Bu denge son derece önemlidir. Ömrünü tamamlayan kan hücrelerinin yeri mutlaka yenileri ile doldurulur. Kemik ili¤i hiç durmadan bir üretim halindedir. Ald›¤› kimyasal sinyal ile yo¤un bir çal›flma bafllat›r. ‹htiyaç tamamlan›nca da çal›flmay› sona erdirir. Bunu sa¤layan kimyasal haberleflme göz kamaflt›r›c›d›r. Hücreler vücutta yüzlerce farkl› çeflitteki molekül yoluyla haberleflirler. Kök hücreye iletilmesi gereken mesaj, bir protein ile paketlenerek yola koyulur. Hedefteki Harun Yahya 23 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ hücre, gelen sinyali tan›mas›n› sa¤layan bir protein reseptörü a盤a ç›kar›r. Bu reseptör, kimyasal sinyali tafl›yan proteine ba¤land›¤›nda, bilgi, hedef hücreye ulaflm›fl olur. Birkaç cümle ile anlatt›¤›m›z bu ifllem, asl›nda oldukça kompleks detaylar içermektedir. Bilim adamlar›, günümüzde halen bu sinyalleflme sisteminin s›rlar›n› çözmeye çal›flmaktad›rlar. Kök hücrelerin, ürettikleri hücreleri vücudun ihtiyaç olan bölümlerine hangi karar ile gönderdi¤i ise günümüzün en önemli araflt›rma konular›ndan bir tanesidir.14 Bedenimizdeki bu sistemin, insan›n s›rr›n› çözemedi¤i bir kompleksli¤e sahip olmas›, onun üstün bir yarat›l›flla var edildi¤inin aç›k göstergelerinden biridir. Vücutta her saniye gerekli miktarda alyuvar›n üretilmesi ve yeni hücrelerin ihtiyaç duyulan noktaya do¤ru tereddütsüz yönelmeleri nas›l mümkün olmaktad›r? Vücudun tek bir noktas›nda, kemik ili¤inde bulunan tek bir ba¤›ms›z hücrenin, kuflkusuz vücudun geri kalan›nda olup bitenlerden haberinin olmas› mümkün de¤ildir. Kendisi için yarat›lm›fl olan sinyalleflme sistemi ise, olabilecek en mükemmel haberleflme a¤›d›r. Bu mükemmel yap›, elbette vücutta meydana gelen tüm ifllemleri en ince ayr›nt›s›na kadar bilen, onlar› yarat›p infla etmifl olan Allah'›n eseridir. Alyuvarlar son derece küçük hücrelerdir. Bunun nedeni bu hücrelerin kana kar›flmadan önce, sahip olduklar› çekirdek, mitokondri, ribozom ve di¤er organelleri d›flar› atmalar›d›r. Alyuvarlar bunu adeta fluurlu bir flekilde yaparlar; çünkü bünyelerine, ilerleyen sat›rlarda detayl› inceleyece¤imiz mucizevi bir molekül olan "hemoglobin"i almak zorundad›rlar. Alyuvarlar organellerinin pek ço¤unu d›flar› at›p hemoglobini içlerine alarak, bu molekülün yaklafl›k Adnan Oktar 24 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan 4 ayl›k ömründe güvenli bir flekilde görevini yerine getirebilmesini sa¤larlar. Alyuvarlar›n hücre zarlar›, normal flartlarda bir hücre zar›na sahip olmayan ve tehlikelere karfl› son derece aç›k olan hemoglobin için son derece önemli bir k›l›ft›r. Hemoglobin, bu koruyucu tabakan›n sahip oldu¤u çeflitli enzimler sayesinde kan›n içinde bozulmaktan da korunmaktad›r.15 Alyuvarlar, kendi içlerinde hemoglobin için oldukça genifl bir yer açmak zorundad›rlar. Çünkü tek bir alyuvar hücresinin içine, 300 milyon hemoglobin yerleflecektir.16 300 milyon he- Ömrünü tamamlayan kan hücrelerinin haberi çeflitli enzimler yoluyla kemik ili¤indeki kök hücreye iletilir. Kök hücre, vücuttaki ihtiyaca göre yeni hücrelerin üretim ifllemini bafllat›r. Harun Yahya Kök hücre 25 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ moglobin molekülü, tek bir alyuvar›n %90'›n› kaplar. Alyuvarlar, kanda çekirdeklerini kaybetmifl olan yegane hücrelerdir. D›flar› att›klar› organeller ise vücudun temizleyicileri olan akyuvarlar taraf›ndan an›nda yok edilirler. fiafl›rt›c› olan, alyuvarlar›n tüm bilgilerini tafl›yan bir çekirdekten mahrum olmalar›na ra¤men, 120 günlük yaflamlar›n› sorunsuz sürdürebilmeleri için gerekli olan enzim ve proteinleri muhafaza etmeleridir. 4 ay boyunca kendileri için al›nan bu özel tedbir sayesinde hayatta kal›rlar. Ama art›k bölünemeyen dolay›s›yla üreyemeyen birer tafl›y›c›d›rlar. Bu örnekte de görüldü¤ü gibi, insan bedenini meydana getiren sistemler, en küçük ayr›nt›lar›na kadar oldukça büyük bir komplekslik sergilerler. Bu kitap boyunca kan ve onu hareketlendiren sistemler hakk›nda çok say›da hayret verici ve "ak›lc› biçimde planlanm›fl" detaylar göreceksiniz. Bir alyuvar hücresinin kendi içindeki organellerini d›flar› atmas›, kendisiyle ilgili tüm bilgileri bar›nd›ran -dolay›s›yla "hayatta kalmas›" için varl›¤› zorunlu olan- çekirde¤ini feda etmesi ve sadece yaflam›n› belli bir süre devam ettirmek için gerekli erza- Kemik ili¤indeki, genç alyuvar yaflam›na bafllarken içindeki çekirde¤i atar ve tafl›makla sorumlu oldu¤u hemoglobini bünyesine al›r. (a) Bu alyuvar daha sonra damarlarda dolafl›rken resimde görüldü¤ü gibi disk fleklini al›r. (b) Adnan Oktar a) 26 b) Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ¤› yan›nda tutmas›, bu ak›lc› detaylardan yaln›zca birkaç tanesidir. Bütün bunlar› gerçeklefltirebilmek için alyuvar›n, k›sa yaflam›nda gerekli ve gereksiz olan organelleri tan›mas›, hemoglobini içine almas› gerekti¤ini bilmesi ve daha da önemlisi hemoglobinin insan yaflam› için öneminin fark›nda olmas› gerekmektedir. E¤er bu küçük detaylardan bir tanesi ihmal edilse, örne¤in alyuvar içine hemoglobini alamasa, vücutta oksijen da¤›l›m› olmayacakt›r. Alyuvar›n, bir tür intihar anlam›na gelen bu davran›fl›n›n, Darwin'in evrim teorisine önemli bir darbe indirdi¤ine de dikkat etmek gerekir. Darwinizm, tüm canl›lar›n kendi neslini devam ettirme savafl› verdi¤i varsay›m› üzerine kurulmufltur. Darwinizm'in günümüzdeki savunucular›ndan biri olan Richard Dawkins, bu yaflam mücadelesini genlere indirgemekte ve her canl›n›n "genlerinin varl›¤›n› korumak için" mücadele etti¤ini ileri sürmektedir. Oysa bir canl› hücre olan alyuvar, çekirde¤ini ve dolay›s›yla genlerini b›rakarak, bu varsay›m›n tam aksi yönünde hareket etmekte, kendini feda etmektedir. Çünkü Darwinizm'in iddia etti¤i gibi "yaflam mücadelesi" s›- Akci¤erden ç›kan ve oksijen tafl›yan alyuvarlar aç›k k›rm›z› renklidir. (c) Ancak alyuvarlar oksijeni dokulara b›rak›nca parlakl›klar› kaybolur ve daha koyu k›rm›z› renge bürünürler. (d) c) Harun Yahya d) 27 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ras›nda tesadüfen ortaya ç›kmam›fl, özel bir görevle yarat›lm›flt›r. Yaflad›¤›m›z süre içerisinde bu sistem asla bozulmaz. Herfleyi kusursuzca var eden Allah, bu özel hücreyi de say›s›z yarat›l›fl delillerinden bir tanesi olarak var etmifltir. Kuran'da Allah'›n herfleye hakim oldu¤u flu flekilde bildirilmektedir: "Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, aln›ndan yakalay›p-denetlemedi¤i hiçbir canl› yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdo¤ru bir yol üzerinedir (dosdo¤ru yolda olan› korumaktad›r.)" (Hud Suresi, 56) Alyuvarlar›n Yass› fiekli Alyuvarlar›n gerçeklefltirdi¤i tafl›ma, s›radan bir ifllem de¤ildir. Baflka herhangi bir hücre, oksijen tafl›yamaz. Kendilerine has flekilleriyle alyuvarlar, bu özel görev için yarat›lm›fl hücrelerdir. Alyuvarlar, yass›, yuvarlak ve her iki yan› bas›k flekilleriyle muazzam birer "yarat›l›fl harikas›d›rlar". Alyuvar›n oksijen tafl›mas›n› sa¤layan pek çok faktör vard›r ve söz konusu faktörlerin hepsi gereklidir. Bunlardan biri fleklinin yass› olmas›d›r. Bu yass› flekil, hücrenin yüzey alan›n› art›rmakta ve oksijen ile temas›n› kolaylaflt›rmakta, ayn› zamanda oksijeni gerekli zamanda gerekli yere kolayca b›rakabilmesini sa¤lamaktad›r. Alyuvar, flekli sayesinde normal bir hücre formunda iken alabilece¤inden çok daha fazla oksijen atomunu yüklenebilir ve ihtiyaç duyan dokulara bunu kolayl›kla iletebilir. Alyuvarlar›n yass› flekli bu hücrelerin damarlardan rahatl›kla geçiflleri için de önemlidir. Biraz önce belirt- Adnan Oktar 28 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ti¤imiz gibi alyuvarlar, damarlar içinde dolaflan en küçük hücrelerdir. Oksijenin vücutta her yere ulaflt›r›labilmesi için bu boyut son derece önemlidir. Ancak kimi zaman alyuvarlar›n karfl›lar›na çok küçük boyutlarda k›lcal damarlar ç›kar. Kimi zaman yaklafl›k 5 mikrometre gibi bir inceli¤e ulaflabilen bu damarlar, yar›çap› 7-8 mikrometre olan alyuvarlar için zorlu tünellerdir.17 Alyuvarlar›n bu tünelleri aflmalar› gerekir çünkü k›lcal damarlar, daha sonra detayl› olarak üzerinde durulaca¤› gibi, besinlerin ve oksijenin tüm dokulara ulaflmas›n› sa¤layan son derece önemli kan damarlar›d›r. Alyuvarlar›n bu damarlara s›¤amayacak kadar büyük olmalar› normal flartlarda çok büyük bir sorun yaratmal›d›r. Ancak alyuvarlar, kendileri için özel olarak meydana getirilmifl üstün yarat›l›fllar›n›n bir Anahtar: 1mikrometre = 1/10,000 cm veya 1/1,000 mm 7-8 mikrometre alyuvar›n yüzeyden görünüflü alyuvar›n kesiti Alyuvarlar, damar içinde dolaflan en küçük hücreler olmalar›na ra¤men bazen çok dar kanallarla karfl›lafl›rlar. Yaklafl›k 7-8 mikrometre boyutundaki bu hücreler için zaman zaman karfl›lar›na ç›kan 5 mikrometrelik dar kanallar oldukça zorlu tünellerdir. 29 Harun Yahya Alyuvarlar her iki yönüde içbükey olan disk fleklindeki hücrelerdir. Bu flekilleri sayesinde damarlar›n içinde bükülerek hücre zar› e¤ilebilirler. Ancak alyuvarlar›n esnekli¤inin bir baflka sebebi de hücre zar›d›r. Solda alyuvar›n elektron mikroskobundaki görüntüsü görülüyor. (200.000 kez büyütülmüfl) K›rm›z› oklarla iflaretli k›s›m alyuvar›n incecik k›lcal damarlardan kolayca geçiflini sa¤layan esnek hücre zar›d›r. Vücuttaki hücrelerin oksijene sahip olabilmeleri için, alyuvarlar›n bu özelli¤i son derece önemlidir. gere¤i olarak, böyle bir sorun yaflamazlar: Esnektirler. Hemen her flekle girebilen bir torba gibidirler. Böylesine rahat flekil de¤ifltirebilmelerinin en önemli nedeni, alyuvarlar›n içlerinde tafl›d›klar› maddelerin miktar›na oranla çok genifl bir hücre zar›na sahip olmalar›d›r. Böylece hücre zor hareket edece¤i alanlara girse de, hücre zar› gerilmez ve di¤er hücrelerde oldu¤u gibi y›rt›lmaz.18 Bu son derece avantajl› bir durumdur. Esneyerek flekil de¤ifltirebilen bu hücre- Adnan Oktar 30 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ler çaplar› kendilerinden daha dar olan damarlardan bu sayede geçebilirler. Bu avantajl› durum ayn› zamanda çok özel bir durumdur da kuflkusuz. Allah, hemoglobin ve alyuvar gibi iki farkl› yap›y› birbirine uyumlu yaratm›fl ve onlar› birlikte hareket etmelerini sa¤layacak özelliklerle donatm›flt›r. Alyuvar›n sahip oldu¤u yass› flekil, ortada kusursuz bir yarat›l›fl örne¤i oldu¤unun çok önemli göstergelerinden bir tanesidir. Kuflkusuz Allah, alyuvar›n büyüklü¤ünü k›lcal damarlara uyumlu olarak da yaratmaya Kadir'dir. Ancak mevcut yap›, insan bedeni için olabilecek en ideal de¤erlerdedir. Bu, herfleyin varl›¤›n›, varl›¤› boyunca geçirece¤i halleri tespit ve tayin eden ve ona göre yaratan, onlar› yoktan var eden Yüce Allah'›n eseridir. Bu muhteflem yarat›l›fl›n önemini daha iyi anlamak için, söz konusu yap›da oluflan bir sorunun nas›l sonuçlar›n›n olabilece¤ini incelemekte fayda vard›r. E¤er alyuvar›n fleklinde veya esnekli¤inde herhangi bir sorun meydana gelirse bu durum, dokulara oksijen ve besinin ulaflamamas› yani o dokunun ölümü demektir. Alyuvarlar›n ulaflamad›klar› dokular ise ölüme mahkum olur. Yass› fleklin önemini anlayabilmek için son derece önemli bir hastal›k olan "orak hücre anemisini" incelemek gerekmekEsneyerek flekil de¤ifltirebilen alyuvarlar vücudun en dar ve uzak yerlerine ulaflabilirler. Örne¤in yanda karaci¤er hücrelerinin aras›nda oksijen tafl›yan kan hücreleri görülüyor. Karaci¤er gibi hayati organlar›n her bölümüne ulaflabilmeleri, kan hücrelerinin üstün yarat›l›fl› sayesinde mümkün olmaktad›r. Harun Yahya 31 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ tedir. Bu hastal›k, alyuvarlar›n fleklinin bozulmas› ile oluflan bir hastal›kt›r. Hücreler "hemoglobin S" ad› verilen anormal bir hemoglobin tipi içerirler. Bu hemoglobin, oksijensiz kald›¤› zamanlarda alyuvar içinde uzun kristaller fleklinde çöker ve alyuvar›n fleklini bir çeflit ora¤a benzetir. Alyuvar›n de¤iflen bu flekli, yeterli oksijen tafl›yamamas›na neden olur ve bir süre sonra alyuvar kütlesi azalmaya bafllar. Ayr›ca flekli de¤iflen hücreler damarlar›n içinde birikerek t›kanmaya neden olurlar. Hücreyi orak flekline getiren kristal yap›n›n ince ucu ise kimi zaman hücre zar›n›n y›rt›lmas›na neden olur.19 Hastal›¤›n hissedilen etkileri ise son derece ciddidir. Kemiklerde, kaslarda ya da kar›nda günlerce veya haftalarca süren fliddetli a¤r› ve krizler meydana gelir. Alyuvarlar›n dar retina damarlar›na ulaflamamalar› nedeniyle görme bozukluklar› hatta körlük oluflur. Karaci¤erdeki ifllev bozuklu¤u sar›l›k hastal›¤›na sebep olabilir. Çocuklarda büyüme gecikir. Vücut, enfeksiyonlara aç›k hale gelir. Ve daha da önemlisi beyindeki küçük kan damarlar›n›n t›kanmas› nedeniyle beynin baz› bölümlerinde hasarlar oluflabilir. Kimi zaman bu durum felç ile sonuçlanabilmektedir. Bu hastal›k birkaç saat içinde bile son derece tehlikeli boyutlara ulaflabilir. Orak hücre anemisine küçük yafllarda yakalanm›fl olan kifliler, hastal›¤›n ölümcül olmamas› için yaflamlar› boyunca tedavi görmek zorunda kal›rlar. Ve tekrar hat›rlatal›m; sebep yaln›zca alyuvar hücrelerinin fleklindeki bozukluktur. Bu önemli hastal›kla ilgili belki de en flafl›rt›c› iddia ise evrimcilerden gelir. Evrimciler için bu hastal›k, evrim süreci için bir sözde "delildir"! Adnan Oktar 32 atardamar k›lcal damarlar alyuvar Üstte, göz retinas›ndaki k›lcal damar a¤› görülmektedir. Yanda ise, orak hücre anemisi hastal›¤›n›n bir sonucu olarak orak flekline dönüflmüfl bir alyuvar hücresi görülmektedir. Orak flekline gelen bu hücreler, esnekliklerini kaybederler ve dar retina damarlar›na ulaflamazlar. Bu durumda görme bozukluklar› hatta körlük oluflur. orak kan hücresi Orak Hücre Anemisi Hastal›¤› Hakk›nda Evrimci Yan›lg›lar Evrim teorisi canl›lar›n kökenini iki do¤al mekanizmaya ba¤lar: Do¤al seleksiyon ve mutasyon. Bu mekanizmalar içinde evrimcilerin kendisinden yeni bi- Harun Yahya 33 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ yolojik yap›lar üretmesi bekledikleri ise mutasyondur. Teoriye göre, mutasyonlar›n en az›ndan bir k›sm› "yararl›" olmal›, yani canl›lara yeni genetik bilgiler eklemeli, onlara daha önceden var olmayan organlar, biyokimyasal yap›lar kazand›rmal›d›r. Bu "yararl›" özellikler de do¤al seleksiyon taraf›ndan seçilecek ve böylece evrim gerçekleflecektir. Bu, hayali bir senaryodan baflka birfley de¤ildir. Çünkü bu teorinin en önemli sorunu gerçek dünyada hiç "yararl› mutasyon" olmamas›d›r. Genetik biliminin geliflmesinden bu yana, Darwinist biyologlar iddialar›n› do¤rulayacak bir mutasyon örne¤i gözlemlemek için uzun u¤rafl›lar vermifllerdir. Ancak saptad›klar›, üzerinde çal›flt›klar›, deneyler yapt›klar› tüm mutasyon örnekleri canl›y› gelifltirmek bir yana, ona zarar vermifl, kimi zaman canl›n›n ölümüne neden olmufl, en iyi ihtimalle de etkisiz kalm›flt›r. Darwinistler, tüm baflar›s›z deneyimlerine ra¤men vazgeçmemektedirler. Mutasyonlar›n fayda getirebilece¤ine ve canl›lara yeni faydal› özellikler ekleyebilece¤ine dair inançlar›n› korumaktad›rlar. Bu inançlar›n› ayakta tutabilmek için de son derece ciddi hatta ölümcül olan bir hastal›k olan orak hücre anemisini sözde "faydal› mutasyon" örne¤i olarak kabul etmekten çekinmezler. Bu hastal›kta, hemoglobinin fleklinin bozulmas›na neden olan faktör, bir mutasyondur. Meydana gelen mutasyon, hemoglobinin oksijeni tafl›ma yetene¤ine zarar vermektedir. Bu nedenle oksijen, vücuttaki önemli baz› hücrelere tafl›namaz hale gelmekte ve önceki bölümde belirtti¤imiz gibi bu durum ciddi hastal›klara yol açmaktad›r. Öyle ki hastal›k, ölümcül boyutlara kadar ulaflabilmektedir. Ancak söz konusu bozukluklara yol açan mutasyon örne¤i, baz› evrimci biyologlar taraf›ndan çok Adnan Oktar 34 35 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ garip bir flekilde "faydal› mutasyon" olarak tan›mlan›r. (Liselerde okutulan biyoloji kitaplar›nda dahi bu yanl›fl bilginin ö¤retildi¤ini görmek mümkündür.) Bu iddian›n dayana¤› ise, hemoglobin molekülünde meydana gelen söz konusu mutasyonun, bir baflka hastal›k olan s›tmaya karfl› koruma oluflturmas›d›r. Orak hücre anemisi hastal›¤›na sahip kifliler, genetik olarak hem anneden hem de babadan mutasyona u¤ram›fl iki tane orak hücre geni al›rlar. Ancak sadece anneden veya babadan tek bir mutasyona u¤ram›fl gen alanlar, tafl›y›c› konumundad›rlar. Bu kiflilerde hastal›¤›n belirtileri çok güçlü de¤ildir. Ancak bu kiflilerin tek bir mutasyona u¤ram›fl gen tafl›yor olmalar›, onlar› s›tma hastal›¤›na karfl› dirençli k›lar. S›tma virüsünün özelli¤i, flekli yuvarlak olan sa¤l›kl› kan hücrelerine sald›rmas›d›r. Bu nedenle, orak haline gelerek de¤iflmifl olan kan hücrelerine sald›rmaz. Dolay›s›yla, s›tma virüsü bu kiflilerin vücuduna girse de, virüs hastal›¤a sebebiyet vermeyecektir.20 Evrimciler, mutasyona u¤rayan bu hücrenin insan bedenini s›tma hastal›¤›na karfl› dirençli k›lmas›n› bir fayda olarak kabul eder ve buna sebep olan mutasyonu da faydal› mutasyon örne¤i olarak tan›mlarlar. Oysa, meydana geldi¤i bedende ciddi, hatta ölümcül hastal›klara yol açan, vücuttaki baz› organ ve dokular›n beslenememesine dolay›s›yla ölümüne neden olan, sonraki nesillere bile ulaflarak yay›lan bu mutasyonun insana verdi¤i büyük zararlar ortadad›r. Ancak, evrimciler tüm bu gerçekleri göz ard› ederek, hastal›¤›n s›tmaya karfl› sa¤lad›¤› k›smi ba¤›fl›kl›¤› evrimin bir "arma¤an›" olarak de¤erlendirmektedirler. Elbette bu son derece saçma bir yorumdur. Bu mant›kla hareket edildi¤inde, do¤ufltan görme özürlü olan kiflilerin, araba kullanmak zo- Adnan Oktar 36 normal alyuvar hücresi orak hücre s›tma virüslü kan hücresi Evrimciler, orak hücre anemisi hastal›¤›na yakalanan kiflilerin s›tma hastal›¤›na karfl› dirençli olmalar›n› bir fayda olarak kabul eder ve buna sebep olan mutasyonu faydal› mutasyon örne¤i olarak tan›mlarlar. Oysa, orak hücre anemisi hastal›¤›, son derece ciddi, hatta ölümcül hastal›klara yol açan, vücuttaki baz› organ ve dokular›n beslenememesine ve dolay›s›yla ölümüne neden olan, sonraki nesillere de ulaflarak yay›lan önemli bir hastal›kt›r. Kuflkusuz böyle bir hastal›¤›n "faydal› mutasyon" örne¤i olarak kabul edilmesi mümkün de¤ildir. 37 Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ runda kalmayacaklar› ve bu nedenle de trafik kazas›ndan ölme riskinin azalaca¤› da iddia edilebilir. Hatta ak›lalmaz bu mant›¤a göre kör olarak do¤mak, genetik bir arma¤an olarak bile kabul edilebilir. Bu yorum ne kadar anlams›z ise evrimcilerin orak hücre anemisi ile ilgili "faydal› mutasyon" yorumlar› da o derece anlams›zd›r. Brown Üniversitesi Biyoloji Profesörü David M. Menton, söz konusu sözde "faydal›" mutasyonu flu flekilde aç›klar: "Kan hemoglobininde meydana gelen bu mutasyon 'faydal›' olarak kabul edilir, çünkü buna sahip olanlar (ve hayatta kalabilenler!) s›tma hastal›¤›na daha dirençli olmaktad›rlar. Bu 'faydal›' mutasyonun özellikleri Evrimciler orak hücre anemisi hastal›¤›n› faydal› mutasyon olarak kabul ederler. ‹nsan nesline zarar› aç›k olan bir genetik hastal›¤›, evrime delil olarak göstermek teorinin ne derece zay›f temeller üzerine kurulu oldu¤unun önemli delillerindendir. Adnan Oktar 38 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ise flunlard›r: kar›nda ve eklemlerde akut a¤r›lar, bacaklarda ülserler, bozulmaya u¤ram›fl k›rm›z› kan hücreleri ve bunun sonucunda kimi zaman ölüme sebebiyet verebilen afl›r› kans›zl›k. Buradan 'kötü' mutasyonlar›n neye benzedi¤ini flöyle bir düflünün! Mutasyonlar konusunda Nobel Ödülü sahibi olan H. J. Mueller flunlar› söylemektedir: 'Mutasyonlar›n do¤alar› ile ilgili olarak, yap›lm›fl olan deneyler göstermifltir ki, bunlar›n büyük bir ço¤unlu¤u hayatta kalma ve üreme ifllevinde organizmaya zararl›d›r. ‹yi olanlar ise oldukça nadir olarak oluflur, bu nedenle tümünü zararl› olarak kabul edebiliriz'."21 Evrimcilerin bu iddias›yla ilgili dikkate al›nmas› gereken bir nokta daha vard›r. Hastal›ktan fazla etkilenmeyen tafl›y›c› kiflilerin yo¤unlukla bulundu¤u bölge, s›tma hastal›¤› riskinin de son derece yüksek oldu¤u bir bölge, yani Afrika'd›r. Bu demektir ki, bir insan›n sözde faydal› bir mutasyon sayesinde orak hücre anemisi tafl›y›c›s› olmas›, ona asl›nda, hasarl› geni kendi çocuklar›na geçirme imkan› vermifltir. Söz konusu genin bu flekilde yay›lmas› ise, gelecek nesillerin hem anne hem de babadan hasarl› geni alma ihtimallerini güçlendirir. Hem anne hem de babadan al›nan iki hasarl› gen ise, çocu¤un kaç›n›lmaz olarak ya orak hücre anemisine yakalanmas› veya s›tma hastal›¤›na karfl› ba¤›fl›kl›k tafl›mamas› anlam›na gelmektedir. Nitekim hemoglobinin içindeki 287 amino asit içinden sadece bir tanesinin de¤iflikli¤e u¤ramas› ile meydana gelen bu hastal›k, hastal›¤› tafl›yan kiflilerin %25'inin ölümüne neden olmaktad›r.22 Orak hücre anemisi konusunda dünyaca ünlü otoritelerden say›lan The Sickle Cell Disease Patient (Orak Hücre Anemisi Hastas›) kitab›n›n yazar› Dr. Felix Konotey-Ahulu konuyla igili olarak flunlar› söylemektedir: Harun Yahya 39 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ "S›tmaya karfl› dirençli olman›z, genlerinizi sonraki nesillere iletecek kadar hayatta kalabilece¤inizi gösterir. Ancak ortaya ç›kan fley zarard›r, seçilen fleyin kompleksli¤ini art›ran veya onu gelifltiren bir etkisi yoktur. Ve toplumda daha fazla tafl›y›c›n›n olmas›, daha fazla kiflinin bu korkunç hastal›¤a yakalanaca¤› anlam›na gelmektedir. "23 Aç›kt›r ki, evrimciler, tüm canl›lar›n oluflumu için en önemli mekanizmalardan biri olarak kabul ettikleri mutasyonlar konusunda önemli bir çeliflki yaflamaktad›rlar. ‹nsan nesline zarar› aç›k olan bir genetik "hastal›¤›", evrime delil olarak göstermeleri, asl›nda teorinin ne derece zay›f temeller üzerine kurulu oldu¤unu bir kez daha göstermektedir. Görünen o ki, tümüyle çökmüfl olan bir teori, fanatik taraftarlar› taraf›ndan Alyuvarlar›n içine yerleflerek kana k›rm›z› rengini veren hemoglobin, son derece hayati bir göreve sahiptir. Hücrelerin yaflamas›n› sa¤layan oksijen onun sayesinde vücuda da¤›l›r, vücuttan at›lmas› gereken karbondioksit de yine hemoglobin sayesinde d›flar›ya verilir. Adnan Oktar 40 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ayakta tutulmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak bu çaba, söz konusu Darwinistleri küçük düflürmekten öteye gidemeyecektir. Ola¤anüstü Bir Molekül: Hemoglobin Ço¤u zaman bedeninizde sizi yaflatmak için büyük bir çaba sarf edildi¤ini fark etmezsiniz. Siz; çal›fl›r, yorulur, uyur, yemek yer veya spor yaparken, içinizdeki hummal› çal›flma hiç durmadan devam eder. Sizi yaflatmak için programlanm›fl moleküller, size fark ettirmeden, hata yapmadan, s›k›lmadan, dinlenmeden görev bafl›ndad›rlar. Kana k›rm›z› rengini veren hemoglobin, insan bedenini oluflturan say›s›z molekülden sadece bir tanesidir. Görevi ise hayatidir: Vücudun her hücresini o yaflat›r. Vücudun yaflamas›n› sa¤layan oksijen onun sayesinde da¤›l›r, vücuttan at›lmas› gereken karbondioksit onun sayesinde toplan›r. Yaflamam›z için s›rf nefes al›p vermemiz yeterli de¤ildir. Bedende saniyeler içinde geliflen bir hareketlenme ile al›nan oksijenin yaklafl›k 100 trilyon hücreye teker teker da¤›t›lmas›, d›flar›ya verilecek karbondioksitin ise teker teker toplanmas› gerekmektedir. Hayatta kalabilmemiz, tümüyle kompleks olan bu mikro sistemin faaliyetine ba¤l›d›r. Yeryüzünde yap›lan hiçbir bilimsel çal›flma, hemoglobin gibi oksijen tafl›yabilen bir mekanizman›n gelifltirilmesini sa¤layamam›flt›r. Hemoglobin, kendine has özelliklere sahip, ola¤anüstü kompleks bir moleküldür. Bu kompleks molekül de, tüm özellikleriyle, herfleyi bilen, herfleye gücü yeten Hayy (diri) olan Allah'›n bir mucizesidir. Bu büyük mucizenin özelliklerini incelerken, Allah'›n birbirinden muhteflem eserler yaratmaya kadir oldu¤u ve bu eserleri her insanda eksiksiz olarak var etti¤i gerçe¤ini sürekli ak›lda tut- Harun Yahya 41 Adnan Oktar 42 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan mak gerekmektedir. Bu gerçe¤i görmek, Allah'a flükredip O'nu yüceltmenin en önemli yollar›ndan biridir. Allah bir ayette flu flekilde buyurmufltur: O, Hayy (diri) oland›r. O'ndan baflka ‹lah yoktur; öyleyse dini yaln›zca Kendisi'ne halis k›lanlar olarak O'na dua edin. Alemlerin Rabbine hamd olsun. (Mümin Suresi, 65) Mucize Molekül Oksijen Tafl›yor Bilim adamlar›n›n "ola¤anüstü bir molekül" tan›m›, hemoglobinin birbirinden farkl› iflleri ayn› anda yapabilmesinden kaynaklanmaktad›r. Hemoglobin, akci¤erlerdeki k›lcal damarlardan geçerken etraf›ndaki milyonlarca molekül içinden oksijeni seçer. Yöntemi ise son derece ak›lc›, bir o kadar da flafl›rt›c›d›r. Hemoglobin, oksijen atomlar›n› kendine has yöntemi ile adeta "yakalar". Ancak bu ifllemin çok hassas bir flekilde yap›lmas› gerekmektedir, çünkü oksijen ba¤land›¤› molekülleri okside etme özelli¤ine sahiptir. Oksidasyon ise söz konusu molekülün tüm ifllevlerini yitirmesine neden olan bir tür zehirlenmedir. Hemoglobin, oksijenin beraberinde getirece¤i bu tehlikeye karfl› Allah'›n yaratt›¤› mükemmel bir sistemle var edilmifltir: Hemoglobin oksijeni tafl›rken ona tam olarak ba¤lanmaz, oksijeni t›pk› bir mafla ile tutar gibi bir ucundan yakalar ve götürece¤i yere kadar bu flekilde tafl›r. Bu kuflkusuz son derece tedbirli bir yöntemdir. Yüce Allah, oksijenin oksidasyon özelli¤i ile bu önemli tedbiri birlikte yaratm›flt›r. Kuflkusuz bu uyuma ön yarg›s›z bir biçimde bakanlar, buradaki mükemmelli¤i aç›kça görebilirler. Hemoglobinin, oksijendeki tehlikeyi keflfederek bir tedbir gelifltirmek, deneyip yan›larak ona Harun Yahya 43 amino asit 1 amino asit 2 amino asit 3 amino asit 4 amino asit 5 amino asit 6 hidrojen ba¤› hidrojen ba¤› beta düzlemi alfa sarmal› Biology, R.A. Wallace, G.P. Sanders, R.J. Ferl, Harpers Collins College Publishers ‹LK YAPI Amino asit say›s›, tipi ve düzeni taraf›ndan belirlenir ve polipeptit olarak flekillenir. ‹K‹NC‹L YAPI Polipeptit bir beta düzlemi veya alfa sarmal› oluflturabilir. Karboksil ve amino asitler aras›nda hidrojen ba¤lar› oluflur. ÜÇÜNCÜL YAPI Sarmal, belirgin flekillerde büküldü¤ünde meydana gelir. Bu flekil küresel proteinlerin özelli¤idir. hemoglobinin alt ünitesi beta zinciri alfa zinciri HEM DÖRDÜNCÜL YAPI Bükülen protein pek çok alt üniteden oluflan tek bir protein oluflturmak için birleflebilir. Buna örnek olan oksijen tafl›yan protein hemoglobin, iki alfa iki tane de beta zincirine sahiptir. beta zinciri alfa zinciri Üstteki flemada hemoglobinin oluflum aflamalar› gösterilmektedir. Son derece kompleks bir yap›ya sahip olan hemoglobin, kanda oksijeni tafl›yabilmek için mükemmel bir yarat›l›fla sahiptir. Bu nedenle hemoglobinin aminoasit yap›s›ndaki herhangi bir de¤ifliklik, onun oksijen tafl›ma kabiliyetini de yitirmesine sebep olacakt›r. 44 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan göre sistem belirlemek gibi bir imkan› yoktur. Herfleyden önce bahsetti¤imiz yaln›zca bir moleküldür. Bu önemli tedbir, tüm kompleksli¤i ile, hemoglobinin ilk ortaya ç›kt›¤› anda, hemoglobin ile birlikte yarat›lm›flt›r. Hemoglobinin oksijeni yakalamas›n› sa¤layan biyokimyasal detaylar ise, böyle bir mekanizman›n tesadüf eseri meydana gelemeyece¤ini aç›kça sergiler niteliktedir. Hemoglobin molekülünde dört zincirden oluflmufl globin ad› verilen bir protein bulunmaktad›r. Her globin, "hem grubu" ad› verilen bir baflka moleküle ba¤l›d›r. Hem gruplar›, oksijenin hemoglobine ba¤lanmas›nda son derece önemlidirler. Hem gruplar›n›n her biri birer demir iyonu tafl›r. Bu durumda karfl›m›za, dört hem grubunun sahip oldu¤u dört demir iyonu ç›kar. Asl›nda akci¤erlerdeki oksijeni kendisine ba¤layan ve bunu dokularda serbest b›rakan daima bu demir iyonlar›d›r. Ancak globinin de bu ifllemde son derece önemli bir rolü vard›r. Globinin flekli, birazdan inceleyece¤imiz gibi önemli bir kontrol mekanizmas› ve eflsiz bir yarat›l›fl harikas›d›r. Ayr›ca bu molekülün amino asit dizilimindeki en küçük bir de¤ifliklik, hemoglobinin oksijen tafl›ma kabiliyetini tümüyle de¤ifltirmektedir. Kan›n özelliklerini anlatmaya bafllarken, her ayr›nt›n›n birbirinden farkl› ve kompleks detaylar içermekte oldu¤unu belirtmifltik. Sistemin küçük parçalar›na do¤ru inildikçe, bu komplekslik ve çeflitlili¤in daha da artmakta oldu¤una dikkat çekmifltik. Allah'›n bu gibi detaylar ve komplekslikler yaratmas›, sistemin iflleyebilmesi için bunlar›n varl›¤›n› zorunlu k›lmas›, yarat›l›fl gerçe¤ini kabullenmek istemeyenleri aç›klamas›z b›rak›r. Bu gibi örnekler Allah'a iman Harun Yahya 45 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ edenlerin ise inançlar›n› güçlendirir. Verdi¤imiz tüm bu teknik detaylar, bu kompleksli¤i daha ayr›nt›l› gözler önüne serdi¤i için, inkarc›lar› daha fazla flüphe içinde b›rakmakta, iman edenler için de güven ve kararl›l›k vesilesi olmaktad›r. Sistemin detaylar›n› incelemeye devam etti¤imizde globinin, demirin oksijen al›m›n› kontrol alt›nda tutan özel bir flekle sahip oldu¤unu görürüz. Hemoglobin molekülündeki dört hem, normal flartlarda birbirlerine paralel, globin molekülüne ise dikey durumdad›r. Ancak hem gruplar› kendilerine oksijen ba¤lad›klar›nda, bu paralellik kaybolur. Paralelli¤in kaybolma sebebi hem gruplar›n›n birbirlerinden mümkün oldu¤unca uzaklaflmas›d›r. Kendisine oksijen atomu ba¤layan hem gruplar›ndan bir tanesi, bu ba¤lanman›n ard›ndan öyle çarp›l›r ve bükülür ki, kendisinden sonra gelen di¤er grubun da çarp›lmas›na neden olur. Böylece ikinci hem, daha kolay oksijen ba¤layabilmekte ve bu ba¤lanmalar s›ras›nda demirler aras›nda oluflabilecek bir oksijen köprüsünün kurulmas› önlenmifl olmaktad›r. E¤er hemlerin birbirine paralelli¤i nedeni ile oksijen atomlar› aras›nda köprüler oluflmufl olsayd›, iki de¤erli hemoglobin molekülü oksitlenerek bozulacakt›.24 Bu durumu bir çubu¤a as›l› b›rakt›¤›m›z dört ayr› m›knat›sa benzetebiliriz. M›knat›slar ayn› kutuplara sahip olduklar›ndan birbirlerini iteceklerdir. Birbirine yaklaflan her m›knat›s parças›n›n di¤erini itti¤ini düflünürsek, birbirinden uzaklaflmaya çal›flan ve bu nedenle de flekilden flekile giren m›knat›slarla karfl›lafl›r›z. ‹flte demir iyonlar› da oksijene ba¤land›klar›nda, t›pk› ayn› yüklere sahip m›knat›slar gibi hareket eder ve mümkün oldu¤unca birbirlerinden uzaklaflmaya çal›fl›rlar. Burada m›knat›slar›n as›l› oldu¤u çubuk, globin mole- Adnan Oktar 46 F Sarmal› Hem Porfirin Fe2+ Porfirin O2 Hemoglobin molekülündeki 4 hem grubu oksijeni yakalay›p tafl›makla görevlidir. Oksijensizken birbirine paralel durumda olan bu hem gruplar›, oksijene ba¤land›klar›nda paralel flekillerini kaybedip, çarp›l›p bükülmeye bafllarlar. Bunun nedeni oksijenlerin birbirlerine yaklaflarak demir iyonlar› aras›nda oksijen köprülerinin oluflmas›n› engellemektir. Bu önlem son derece önemlidir. Bu tedbir sayesinde iki hemoglobin molekülünün oksitlenerek bozulmas› önlenmifl olmaktad›r. Her k›rm›z› kan hücresindeki yaklafl›k 270 milyon hemoglobin, bu önemli tedbiri sürekli olarak almaktad›r. Harun Yahya 47 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ külleri, hareketlerini sa¤layan unsur yani m›knat›slar›n as›l› oldu¤u "ip" hem gruplar›, m›knat›slar da oksijenlerdir. Hemoglobinin 4 ayr› oksijen molekülüne ba¤lanmas› vücudun oksijen ihtiyac›n› karfl›lamak üzere meydana getirilmifl özel bir yarat›l›flt›r. Her k›rm›z› kan hücresinin ortalama 270 milyon hemoglobin molekülü tafl›d›¤› göz önüne al›nd›¤›nda, vücutta oksijen da¤›t›m›n›n ne kadar geliflmifl bir boyutta oldu¤u daha iyi anlafl›lmaktad›r. Bu mükemmel da¤›t›m›n yukar›da anlatt›¤›m›z özel yaratl›fla sahip olmas› da, son derece önemlidir. Söz konusu moleküller, sanki oksijenin beraberinde getirece¤i tehlikeyi hesap edebilir, buna göre birbirlerinden uzaklaflmalar› gerekti¤ini bilir gibi davran›rlar. Daha da önemlisi, yeryüzündeki her insan vücudunda trilyonlarca molekülde ayn› tedbir mutlaka al›nm›flt›r. Çünkü onlar, Allah'›n yaratt›¤› ve her an kontrolünde tuttu¤u yarat›l›fl örnekleridir. Her biri Allah'›n, "hükmünü yerine getiren" anlam›na gelen Kadi s›fat›n›n tecellileridir. Ve bu nedenle yeryüzündeki her yarat›l›fl örne¤i gibi, Allah'›n varl›¤›n›, sonsuz gücünü ve ilmini bize tan›t›rlar. Rabbimiz'in üstün ilmi Kuran'da flu flekilde bildirilir: ‹flte gayb› da, müflahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O'dur. Ki O, yaratt›¤› herfleyi en güzel yapan ve insan› yaratmaya bir çamurdan bafllayand›r. (Secde Suresi, 6-7) Bu tafl›ma serüveninde hemoglobin ile oksijen aras›nda gerçekten de son derece zay›f bir ba¤ meydana gelmifltir ve bu ba¤ herhangi bir durumda hemen kopmaya haz›rd›r. Bu zay›f ba¤›n, bir baflka yarat›l›fl harikas› oldu¤u gerçe¤i ise bir sonraki aflamada karfl›m›za ç›kar. Gerekli dokulara oksijenin b›rak›labilmesi için iki molekülün kolayca Adnan Oktar 48 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan HEMOGLOB‹N Globin zincirleri Normal kan: Oksijen tafl›yan hemoglobin molekülleri kana k›rm›z› rengini verir. Oksijen molekül çifti Demir atomlar› ile hem molekülleri Oksijen molekül çiftleri OKS‹HEMOGLOB‹N Demir eksikli¤i anemisi: Anemide, k›rm›z› kan hücreleri say›ca azd›r, hemoglobin eksikli¤i nedeniyle renkleri soluktur ve normal alyuvarlardan daha az oksijene sahiptirler. Dört ayr› oksijen molekülüne ba¤lanabilmesini sa¤layan özel yarat›l›fl› ile hemoglobin, mucizevi bir oksijen tafl›ma yetene¤ine sahiptir. Dolafl›m sistemi boyunca bu de¤erli molekülleri büyük bir itina ile tafl›r ve oksijen ihtiyac› baflgöstermifl olan dokularda tafl›d›¤› yükü usulca b›rak›r. birbirlerinden ayr›lmalar› gerekmektedir. Aradaki zay›f ba¤, bu ifllemi kolaylaflt›rmaktad›r. E¤er arada sa¤lam bir ba¤ meydana gelseydi, oksijen molekülü vücutta tafl›nmas›na ra¤men dokularda b›rak›lamayacak, oksijen yüklü alyuvarlar dokular›n yan›ndan geçip gidecekti. Bu ise bizim için mutlak bir ölüm demektir. Zay›f ba¤›n oluflup k›r›lma oran› da ince bir Harun Yahya 49 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ düzenle belirlenmifltir. Oksijen molekülünün hemoglobine ba¤lanmas›n› sa¤layan ortam, yüksek oksijen bas›nc›d›r. Vücutta oksijen bas›nc› düfltü¤ünde oksijen ve hemoglobin aras›nda meydana gelmifl olan zay›f ba¤ k›r›l›r ve oksijen hemoglobinden ayr›l›r. ‹flte bu mekanizma akci¤erlerden dokulara oksijen tafl›nmas›n›n temelini oluflturmaktad›r.25 Vücutta böyle bir mekanizman›n hiç kesintiye u¤ramadan iflliyor olmas› gerekmektedir. E¤er oksijen bas›nc› ihtiyaç duyulan zamanda ve ihtiyaç duyulan yerde düflmezse, dokular hiçbir zaman nefes alamazlar. Oksijensiz bir doku ise varl›¤›n› uzun süre devam ettiremeyecektir. Ayn› durum kan bas›nc› için de geçerlidir. Hemoglobinin bir dokuya ne kadar oksijen verece¤ini belirlemesi, ancak bir kan bas›nc› sabitli¤i söz konusu oldu¤unda mümkün olabilmektedir. Kandaki bu bas›nc›n sabit durabilmesi ise hemoglobin molekülünün oksijen ve karbondioksit d›fl›nda tafl›d›¤› bir baflka molekül ile mümkün olur: Azotmonoksit. E¤er hemoglobin beraberinde azotmonoksit tafl›m›yor olsayd›, kan bas›nHemoglobin, beraberinde tafl›d›¤› azotmonoksit sayesinde hangi dokuya ne kadar oksijen verece¤ini bilmektedir. Hemoglobinin tafl›d›¤› azotmonoksit, vücuttaki kan bas›nc›n›n sabit kalmas›n› sa¤lamaktad›r. Dokulara hangi miktarda oksijen da¤›t›lmas› gerekti¤i, kan bas›nc›n›n sabitli¤i ile sa¤lan›r. Adnan Oktar 50 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan k›lcal damar yata¤› arteriyol toplardamar toplar damara do¤ru arteriyolden plazma k›rm›z› proteinleri kan hücresi kan bas›nc› = 40 mm Hg - ozmotik bas›nç= 25 mm net kan = 15 mm bas›nc› su (H2O) amino asitler oksijen (O2) ozmotik bas›nç = 25 mm Hg - kan bas›nc› = 10 mm net ozmotik = 15 mm bas›nç su (H2O) glikoz (C6H12O6) doku hücresi at›k moleküller karbondioksit (CO2) Üstteki flemada k›lcal damarla doku aras›ndaki gaz al›flverifli gösterilmektedir. K›lcal damar›n arteriyole ba¤land›¤› noktada kan bas›nc›, ozmotik bas›nçtan daha yüksektir ve bu nedenle su, oksijen, amino asitler ve glikoz kan dolafl›m›ndan ayr›lmaya e¤ilim gösterirler. K›lcal damar›n toplardamara ba¤land›¤› noktada ise bu durumun tam tersi olarak ozmotik bas›nç, kan bas›nc›ndan daha yüksektir. Bu nedenle de su, karbondioksit ve di¤er at›k moleküller kan dolafl›m›na dahil olurlar. Bas›nç farklar›ndan oluflan bu mükemmel yarat›l›fl, oksijen ve besinlerin tüm vücuda da¤›lmas›n› sa¤lar. c› sürekli olarak de¤iflim gösterecek ve gerekli dokulara gerekli miktarda oksijen verilmemesi ya da afl›r› oksijen verilmesi durumu ortaya ç›kacakt›.26 Bu durumda da dokular ya yanacak ya da oksijensizlikten öleceklerdi. Hemoglobin molekülü ile ilgili flimdiye kadar verdi¤imiz tüm bilgiler onun yaflam için özel yarat›lm›fl bir yap› oldu¤unu aç›kça do¤rulamaktad›r. Bu molekül, canl›lar›n yeryüzündeki geliflimini tümüyle rastlant›lara ba¤layan Darwinistler için önemli bir sorun teflkil etmektedir. E¤er Darwinistler hemoglobinin rastlant›ya dayal› mutasyon- Harun Yahya 51 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ lar›n bir eseri oldu¤u iddias›nda ›srar edeceklerse; vücudun içinde, oksijen ile son derece hassas bir kimyasal uyuma sahip olan hemoglobin adl› molekülün genetik bilgisinin nas›l ortaya ç›kt›¤›n› ve bu genetik bilgi var olmadan önce, kan dolafl›ml› canl›lar›n nas›l solunum yapt›klar›n›, oksijeni nas›l dokulara tafl›d›klar›n› aç›klamal›d›rlar. Unutmamak gerekir ki, hemoglobinin varl›¤› kan dolafl›m› için zorunludur ve oksijen soluyarak yaflayan hiçbir organizma, bu molekülün rastlant›sal mutasyonlarla oluflmas›n› ve zaman içinde mükemmelleflmesini bekleyemez. E¤er hemoglobin, oksijene zay›f bir ba¤la ba¤lanacak ve böylece onu dokulara tafl›yacak, sonra da dokulardaki at›k maddeyi toplay›p bunu akci¤erde yeniden b›rakacak olan çok özel yap›s›na ilk andan itibaren sahip olmasayd›, kan dolafl›m› mümkün olmazd›. Bu da bizlere kan dolafl›m›n›n, kalp, damar a¤›, kan s›v›s› gibi zaten kendi içinde son derece kompleks olan dokular›n yan›nda, hemoglobin gibi özel moleküllerle birlikte bir anda ve eksiksiz olarak ortaya ç›km›fl olmas› gerekti¤ini gösterir. Bir di¤er ifadeyle kan dolafl›m›n›n kökeni evrim de¤il, yarat›l›flt›r. Canl›lar alemi içinde 'nas›l' ve 'neden' sorular›na verilebilecek her cevap, aç›kça yarat›l›fl gerçe¤inin birer izah› olacakt›r. Bundan dolay›d›r ki, Darwinistler, yaflam›n kompleks yap›s›n›n nas›l ortaya ç›kt›¤› sorusuna hiçbir zaman cevap getirememektedirler. Karfl›lar›na ç›kan her eser, istedi¤ini istedi¤i gibi yapmaya gücü yeten, Kadir olan Allah'›n yaratmas›d›r. Kuran'da bu gerçek flu flekilde bildirilir: Art›k, do¤ular›n ve bat›lar›n Rabbine yemin ederim; Biz gerçekten güç yetireniz. (Mearic Suresi, 40) Adnan Oktar 52 Hemoglobin hem yap›s› hem de görevleri itibariyle son derece özel bir moleküldür. E¤er hemoglobin, oksijene zay›f ba¤ ile ba¤lan›p, onu dokulara tafl›mas›n›, sonra da dokulardaki at›k maddeyi toplay›p oksijeni akci¤erde yeniden b›rakmas›n› sa¤layan çok özel yap›s›na ilk andan itibaren sahip olmasayd› kan dolafl›m› mümkün olmazd›. Kuflkusuz hemoglobin de, kan dolafl›m sisteminin di¤er elemanlar› ile birlikte ayn› anda yarat›lm›flt›r. Bir di¤er deyiflle, kan dolafl›m›n›n kökeni evrim de¤ildir. Bu sistem Rabbimiz'in üstün yarat›fl›n›n delillerinden sadece bir Harun tanesidir. Yahya 53 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Mucize Molekül, Karbondioksit Tafl›yor Hemoglobin ile ilgili olarak Darwinistleri açmaza sokan, sadece hemoglobinin oksijen tafl›ma özelli¤i de¤ildir. Hemoglobin ayn› zamanda verdi¤imiz nefes ile d›flar› att›¤›m›z karbondioksiti de hücrelerden teker teker toplama yetene¤ine sahiptir. Karbondioksitin kanda tafl›nmas› oksijen kadar riskli de¤ildir. ‹flte bu nedenle karbondioksit kanda oksijenden çok daha büyük miktarlarda tafl›nabilir. Dinlenme s›ras›nda 100 ml kan, dokulardan akci¤erlere ortalama 4 ml karbondioksit tafl›r. Oksijen tafl›yan hemoglobin kana parlak k›rm›z› rengini verirken, karbondioksiti akci¤erlere geri döndüren hemoglobin parlakl›¤›n› kaybeder ve koyu k›rm›z›, mora yak›n bir renk al›r. Deri yüzeyindeki damarlar›n koyu renk görünmesinin nedeni iflte budur. Karbondioksit, kan içinde genellikle karbonik asik formunda tafl›n›r. Sadece ortalama %5'lik bir k›sm› hemoglobine ba¤lanarak akci¤erlere iletilmektedir. Karbondioksidin %10'luk bir k›sm› ise çözünmüfl gaz halindedir. Karbondioksit, hemoglobine oldukça zay›f bir ba¤ ile ba¤lan›r. Serbest kal›p hemoglobinden uzaklaflmas› aflamas›nda ise devreye giren faktör yine oksijendir. Haldane etkisi dedi¤imiz bu kimyasal olayda, karbondioksitten daha kuvvetli bir asit olan oksijen hemoglobine ba¤lan›r ve karbondioksitin kandan uzaklaflmas›n› sa¤lar. Haldane etkisi, dokularda oksijen ihtiyac› bafl gösterdi¤inde, hemoglobinin oksijenden ayr›fl›p daha fazla karbondioksite tutunmas›n› sa¤larken, ayn› kimyasal etki akci¤erlerde tam tersi etki göstermektedir. Oksijen miktar›n›n daha fazla oldu¤u akci¤erlerde, güçlü Adnan Oktar 54 oksijenli kan akci¤er arteriyolü (O2 az) oksijensiz kan akci¤er toplardamarc›¤› (O2 fazla) bronfl alveol bofllu¤u alveol Haldane etkisi, dokularda oksijen ihtiyac› olufltu¤unda, hemoglobinin oksijenden ayr›fl›p daha fazla karbondioksite tutunmas›n› sa¤lar. Ayn› kimyasal etki, akci¤erlerde tam tersi bir etki göstermektedir. Bu etki ile hemoglobinin oksijen ve karbondioksit al›flverifli yapt›¤› noktalar mükemmel bir hassasiyetle belirlenmifl olur. hava Alyuvardaki hemoglobinin tafl›d›¤› oksijen alveolden k›lcal damara geçer. Karbondioksit de k›lcal damardan alveole geçer. Harun Yahya 55 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ asit etkisi ile oksijen hemoglobine ba¤lanmakta ustaca davran›r ve karbondioksit, ç›k›fl kap›s›na geldi¤inde, "mecburen" ba¤l› oldu¤u hemoglobinden ayr›lmak zorunda kal›r.27 Bahsetti¤imiz bu ifllem, son derece kompleks kimyasal bir olayd›r. Burada dikkat çekilmesi gereken nokta ise, hemoglobinin oksijen ve karbondioksit al›flveriflini yapt›¤› noktalar›n mükemmel bir hassasiyetle belirlenmifl olmas›d›r. Hemoglobin, dokularda oksijeni b›rakmal› ve karbondioksiti yüklenmelidir, karbondioksitin ç›k›fl yeri olan akci¤erlerde ise söz konusu al›flveriflin tersi yap›lmal›d›r. Bu de¤iflim, bedenin hiçbir zaman bir baflka noktas›nda gerçekleflmez. Bu dönüflüm sistemini sa¤layan kimyasal dengenin, kan dolafl›m›yla ayn› anda ortaya ç›km›fl olmas› ise zorunludur, zaman içinde, rastlant›sal mutasyonlarla, kademe kademe evrimleflmesi mümkün de¤ildir. Kimi zaman da kandaki hemoglobin genellikle d›fl etkilerle oluflan karbonmonoksite ba¤lan›r. Karbonmonoksit zehirlenmesi ad› verilen olay iflte budur. Hava gaz›, kömür gaz› veya egzozdan ç›kan gazlar›n havaya karbonmonoksit olarak kar›flmas›n›n ard›ndan vücuda al›nan bu gaz kandaki hemoglobine ba¤lan›r. Böylece hemoglobine ba¤l› veya ba¤lanacak olan oksijenin yerine geçer. Hemoglobinin karbonmonoksite ilgisi ise oksijene olan ilgisinden daha fazlad›r. Hemoglobin karbonmonoksite 500 kez daha s›k› ba¤lan›r ve bu durum oksijen eksikli¤inden ölüme neden olabilir.28 Hemoglobinin ‹çindeki Demir Mucizesi Hemoglobinde bulunan ve oksijenin tafl›nmas› iflleminde büyük bir pay› olan demir, Allah'›n yaratt›¤› büyük mucizelerden bir tanesidir. Çeflitli yollarla vücuda ve Adnan Oktar 56 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ do¤ruca ince ba¤›rsa¤a al›nan demir bir globin proteinine ba¤lanarak kan plazmas›na do¤ru hareket eder. Burada demiri tafl›yan moleküle "apotransferrin" ad› verilir. Demir globin molekülüne serbest olarak ba¤lanm›flt›r ve vücudun herhangi bir yerinde, herhangi bir dokunun hücrelerinde serbest kalabilir. Demirin hücreler taraf›ndan al›m›n›n kontrolü büyük ölçüde demir tafl›yan molekül olan apotransferrine aittir. Apotransferrin, kanda sadece demiri tafl›makla kalmaz, ayn› zamanda hücre içine girerek bu molekülü gerekli bölgeye b›rak›r. Vücut demire doymufl duruma geldikten sonra, karaci¤er daha az miktarlarda apotransferrin üretmektedir. Bir baflka deyiflle, karaci¤er vücudun ihtiyac›n› belirler ve ihtiyaca göre bir üretim yapar. Böylece vücut içinde demirin tafl›nma ifllemi azal›r.29 Bu durumda vücut içinde oldukça düzenli bir haberleflme sisteminin oldu¤una bir kez daha flahit oluruz. Demirin vücutta fazla miktarda yay›lmas› son derece ciddi rahats›zl›klar› da beraberinde getirecektir. Ancak Allah'›n bir nimet olarak yaratt›¤› söz konusu kontrol mekanizmas› ile üretimin hangi miktarda yap›lmas› gerekti¤i adeta bellidir. Her an vücutta bu hassas ölçüm yap›l›r ve yaklafl›k 100 trilyon hücrenin her birinin hangi miktarda demire ihtiyac› oldu¤u belirlenir. ‹htiyaca göre yap›lan üretim ayn› zamanda bir nevi tasarruftur. Demirin vücuttaki emilim h›z› oldukça yavaflt›r. Maksimum h›z, günde ancak birkaç miligramd›r. Bu demektir ki, besinlerle afl›r› miktarda demir al›nsa bile bunun yaln›zca az bir bölümü vücutta kullan›lacakt›r. Ancak geri kalan miktar israf edilmez. Kanda dolaflan demire art›k vücudun ihtiyac› yoksa, bu durumda fazla demir iyonlar› daha sonra kullan›lmak üzere sak- Adnan Oktar 58 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan lan›r. Vücuttaki bütün hücreler, özellikle karaci¤er hücreleri, adeta daha sonra kullan›laca¤›n› bilircesine, söz konusu fazla demiri kendi içlerinde depo ederler. Böyle bir depolama iflleminden hücrelerin haberdar olmas› ise son derece önemlidir. Hiçbir hücre, kendisine gelen demiri bafl›bofl ve kontrolsüz olarak kullanmaz. Hiçbir hücre, di¤erlerinden farkl› bir karar vererek demir iyonlar›n› bir kenara atmaz. Ellerinde çok de- Vücuda al›nan demirin oldukça az bir miktar› kullan›l›r. Ancak vücut için son derece önemli olan bu özel malzemenin geri kalan› hiçbir zaman israf edilmez. Vücuttaki fazla demir iyonlar›, sonra kullan›lmas› gerekti¤i bilinircesine, vücuttaki baz› hücreler taraf›ndan depo edilir. Depo görevi yapan bu hücrelerden biri de karaci¤er hücresidir. Karaci¤er hücreleri adeta bir fabrikan›n depolama bölümü gibi çal›flarak vücuttaki fazla demiri ileride kullan›lmak üzere depolarlar. KARAC‹⁄ER HÜCRES‹ safra kesesi yolu karaci¤er arterinin kolu kap› toplardamar›n›n kolu merkezi toplardamar Harun Yahya karaci¤er toplardamar› 59 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ¤erli bir hazine saklad›klar›n›n fark›nda gibi hareket ederler. Bu gerçek bize gösterir ki, hücreler içinde kusursuz bir planlama vard›r. Söz konusu bu plan, sürekli olarak kontrol alt›nda tutulmaktad›r. Aç›kt›r ki, bu plan ve kontrol, herfleyi idare edip ayakta tutan, Kaim olan Allah'a aittir. Bu harika sistemdeki kusursuzlu¤un sebebi budur. Allah'›n Zat›n› görmemiz kuflkusuz ki mümkün de¤ildir. Ancak ak›ll› ve vicdanl› bir insan, çevresindeki bu gibi yarat›l›fl örneklerine bakarak Allah'›n mutlak ve Yüce varl›¤›n› hemen görüp anlayabilir. Allah'›n mutlak varl›¤›na iliflkin delliler, tüm aç›kl›¤›yla gözler önündedir. Rabbimiz, Kendi üstün sanat›n› bir ayette flu flekilde tarif eder: Adnan Oktar 60 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan O Allah ki, Yaratan'd›r, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'flekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar›n tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakim'dir. (Haflr Suresi, 24) Darwinistlere Meydan Okuyan Mucize Molekül Darwinizm, canl›lar›n iki do¤al mekanizma ile ortaya ç›kt›klar›n› ve gelifltiklerini öne sürer: Do¤al seleksiyon ve mutasyon. Gerçekte bu iki mekanizman›n hiçbir flekilde yeni bir canl› var etmesi ya da bir canl›ya bir özellik katmas› mümkün de¤ildir. (Bkz. Harun Yahya, Hayat›n Gerçek Kökeni, 2003) Ancak yine de Darwinist kaynaklarda tüm canl›lar, bu iki kör mekanizman›n eseri olarak anlat›l›r. Oysa biraz dikkatli bak›ld›¤›nda, bu anlat›mlarda, söz konusu mekanizmalar›n neleri baflard›klar› hakk›nda en ufak bir bilgi yoktur. ‹flte bu nedenle, okudu¤unuz veya izledi¤iniz her evrimci yay›n, spekülatiftir. Örne¤in bir deniz canl›s›n›n çeflitli mutasyonlarla kara canl›s› olmaya bafllad›¤›n› anlatan bir belgeseldeki ya da bir makaledeki uzun cümleler, bilimsel terimlerle donat›lm›fl olabilir. Ancak, "sözde mutasyonlar›n nerede, ne sebeple meydana geldi¤i, canl›da ne tip etkilere ve de¤iflimlere sebep oldu¤u, hangi aflamalarla gerçekleflti¤i" gibi as›l olarak aç›klanmas› gereken detaylar› evrimcilerin izahlar›nda bulabilmeniz mümkün de¤ildir. Çünkü evrimciler bu hayali aflamalar› aç›klamaya teflebbüs ederlerse, asl›nda evrim diye bir sürecin olmad›¤›n› itiraf etmek zorunda kalacaklar›n›n bilincindedirler. Hemoglobin için yap›lan evrimci aç›klamalar da Harun Yahya 61 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ bu flekildedir. Hemoglobin gibi bir mucize molekülün hayali evrimi hakk›nda, spekülasyon d›fl›nda bilimsel de¤eri olan tek bir aç›klamaya bile rastlayamazs›n›z. Hemoglobin, hem kompleks yap›s›, hem de farkl› canl›larda sergilenen farkl› formlar›yla, evrimciler için ciddi bir zorluk oluflturmaktad›r. Evrimci genetikçi Gordon Rattray Taylor, Great Evolution Mystery adl› kitab›nda bu durumu flu flekilde itiraf etmektedir: "Hemoglobin, pek çok farkl› filumda görünerek, evrim hikayesinde gelifligüzel flekilde ortaya ç›kmaktad›r. Paramecium ad› verilen baz› türlerde (hemen her biyoloji dersinde ö¤retilen son derece basit tek hücreli canl›) bulunur. Kurtçuklarda, yumuflakçalarda, böceklerde ve hatta baklagillerin köklerinde vard›r. Bütün bu farkl› canl›lar›n nas›l tümünde bulundu¤u ise oldukça aç›klamas›zd›r. Tek bir fley aç›k gibi görünmektedir; her seferinde, tamamen birbirinden ba¤›ms›z flekilde, bu molekül tekrar tekrar karfl›m›za ç›kmaktad›r. "30 Bir evrimci olmas›na ra¤men Gordon Rattray Taylor'›n aç›kça kabul etmek zorunda kald›¤› bu gerçek son derece önemlidir. Hemoglobinin, birbirinden farkl› canl›larda farkl› flekillerde bulunmas› ve bu farkl› yap›lar›n hayali evrimsel flemalardan birine oturmamas›, bu önemli molekülün her canl› grubu için ayr› ve özel olarak yarat›lm›fl oldu¤u gerçe¤ini aç›kça göstermektedir. Taylor'un "birbirinden ba¤›ms›z flekilde ortaya ç›k›fl" olarak nitelendirmeyi tercih etti¤i gerçek, "yarat›l›fl gerçe¤i"dir. Ayn› gerçe¤i biyokimya profesörü Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis (Evrim: Kriz ‹çinde Bir Teori) isimli kitab›nda flu flekilde aç›klamaktad›r: "Moleküler seviyede; bal›k, amfibiyen, sürüngen ve memeli s›ralamas›ndan oluflan geleneksel evrim serisinin en küçük bir Adnan Oktar 62 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan izi bile yoktur. Hayret verici olan ise insan, hemoglobini yönünden, bal›ktan daha çok lamprey'e (y›lan bal›¤› fleklinde bir su hayvan›) daha yak›nd›r. "31 Dahas›, hemoglobinin kompleks yap›s›, di¤er tüm kompleks organizmalarda oldu¤u gibi, rastgele herhangi bir mutasyona izin vermeyecek derecede hassast›r. Hemoglobin proteinini meydana getiren amino asit dizilimi, sahip oldu¤u özel dizilimi yitirdi¤i anda ifle yaramaz bir amino asit y›¤›n›ndan hemoglobin molekülü Hemoglobinin kompleks yap›s›, di¤er tüm kompleks organizmalarda oldu¤u gibi, rastgele oluflan herhangi bir mutasyona izin vermeyecek derecede hassast›r. Yap›s›nda meydana gelebilecek herhangi bir rastgele kimyasal etki, bu de¤erli proteini bir anda ifle yaramaz bir amino asit y›¤›n›na dönüfltürebilir. hemoglobin molekülünün amino asit dizilimi amino asit 1 amino asit 2 amino asit 4 amino asit 3 amino asit 5 amino asit 6 Harun Yahya 63 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ baflka bir fley olmayacakt›r. Bu molekülün kendisi için belirlenmifl özel amino asit dizilimine tesadüfen sahip olabilmesi ancak 10950'de 1 ihtimaldir. Yani imkans›zd›r. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (Massachusetts Institude of Technology – MIT) Murray Eden'in konu ile ilgili yorumlar› flöyledir: "Hemoglobin iki zincirden oluflur; alfa ve beta. Alfay› betaya çevirmek için en az 120 mutasyon gerekmektedir. Bu de¤iflikliklerden en az 34'ü, 2 veya 3 nükleotid aras›nda yer de¤ifltirmelerin gerçekleflmesini gerektirir. Ancak, e¤er mutasyon s›ras›nda tek bir amino asit de¤iflikli¤i meydana gelirse, sonuç kan›n bozulmaya u¤ramas›d›r ve organizma ölür!"32 alfa zinciri beta zinciri E¤er hemoglobini oluflturan amino asitlerden rastgele bir tanesini ç›kar›r ve- alfa zinciri beta zinciri hem Hemoglobini oluflturan alfa ve beta zincirlerini birbirlerine dönüfltürmek için en az 120 mutasyon gerekmektedir. Ancak bu mutasyonlar s›ras›nda tek bir amino asit de¤iflikli¤i, kan hücrelerinin bozulmas›na sebep olabilmektedir. Orak hücre anemisi hastal›¤›n›n nedeni meydana gelen tek bir mutasyondur. Adnan Oktar 64 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ya bu amino asitlerden rastgele iki tanesinin yerini birbirleri ile de¤ifltirirseniz, bu durumda protein bozulmaya u¤rayabilir veya tüm ifllevini kaybedebilir. Buna en iyi örnek, daha önce inceledi¤imiz orak hücre anemisi hastal›¤›d›r. Orak hücre anemisi oluflmas› için tek sebep, hemoglobin dizilimini oluflturan sadece iki amino asitin birbirleri ile yer de¤ifltirmesidir. Son derece ciddi rahats›zl›klara sebep olan ve henüz tedavisi bulunmayan bu hastal›k, hemoglobini oluflturan 287 amino asit aras›ndan sadece iki tanesinin farkl› yerde bulunmas› ile kendisini gösterir. Nobel Ödülü sahibi biyoloji profesörü George Wald, konu ile ilgili olarak flunlar› söylemektedir: "Herhangi bir türdeki TEK B‹R mutasyonal de¤ifliklik hemoglobinin düzgün çal›flmamas›na neden olur. Örne¤in, hemoglobindeki 287 amino asitten tek bir tanesinin de¤iflikli¤e u¤ramas› orak hücre anemisine neden olmaktad›r. Bu hastal›kta glutamik asit ünitesi, valin ünitesi ile yer de¤ifltirmifltir – ve sonuç: Bu hastal›¤a yakalananlar›n %25'i ölmektedir. "33 Darwinistler, evrimi güçlü bilimsel kan›tlara sahip bir teori, hatta bir "gerçek" gibi göstermek çabas›ndad›rlar. Oysa Allah'›n benzersiz bir flekilde yaratt›¤› tek bir hemoglobin molekülü bile, sahip oldu¤u komplekslik ve canl›lar aras›nda hayali "evrim a¤ac›"na meydan okuyan da¤›l›m› ile, teoriyi ç›kmaza sokmaya yeterlidir. Kaslar›n Oksijen Kayna¤›: Miyoglobin Vücutta kaslara oksijen tafl›ma görevini üstlenen miyoglobin ad›nda bir baflka molekül daha vard›r. Bu molekül hemoglobine çok benzer, fakat özelli¤i, hemoglobinden farkl› olarak tek bir oksijen atomu tafl›yabilmesidir. Harun Yahya 65 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Miyoglobin kaslar için yarat›lm›fl özel bir moleküldür. Çünkü kaslar›n oksijene olan ihtiyac›, azar azar ve belirli miktardad›r. Miyoglobin, dört de¤il sadece bir tane oksijen atomu tafl›yarak, kaslar›n gereksinimlerine cevap verir. Ancak vücuttaki di¤er hücreler için böyle bir durum söz konusu de¤ildir. Kan›n, di¤er dokulara, hemen her saniye bol miktarda oksijeni tafl›mas› flartt›r. Dokulardaki bu gereksinim, hemoglobinin dört oksijen molekülüne ba¤lanabilmesi ile karfl›lanm›flt›r. E¤er söz konusu görev da¤›l›m› tersine dönseydi, miyoglobin vücuda yeterli oksijeni da¤›tamayacak, hemoglobin de kaslara fazla oksijen vererek onlar›n yanmalar›na neden olacakt›. Ama ne hemoglobin ne de miyoglobin oksijeni vücutta farkl› bir yere tafl›mazlar. Alemlerin Yüce Rabbi olan Allah'›n emriyle hareket eden bu moleküller görevlerini eksiksiz olarak yerine getirirler. Bir ayette flöyle bildirilir: Peki onlar, Allah'›n dininden baflka bir din mi ar›yorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese deO'na teslim olmufltur ve O'na döndürülmektedirler. (Al-i ‹mran Suresi, 83) Miyoglobin-Hemoglobin ile ‹lgili Evrim ‹ddialar›n›n As›ls›zl›¤› Benzer görevler üstlenen hemoglobin ve miyoglobin molekülleri, benzer moleküler özelliklere sahiptirler. Sahip olduklar› hem gruplar› birbirlerinden hiçbir fark göstermez ve sahip olduklar› dört zincir de ayn› flekilde katlan›r. Bu benzerli¤i evrimciler kendi teorileri için bir delil olarak kabul etmifl ve 1959 y›l›nda bu iki molekülü sözde "akraba" ilan etmifllerdir. Adnan Oktar 66 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan Do¤ada, pek çok yap› moleküler olarak benzerdir. Birbirlerinden tek bir atom ile ayr›lan iki molekül, birbirinden tamamen farkl› iki yap›y› oluflturabilirler. Hatta atomlar›n›n ayn› ancak birbirlerine ba¤lan›fl biçimlerinin farkl› olmas› bile iki molekülden bir tanesini lezzetli bir yiyecek di¤eriniyse bir a¤aç dal› haline getirebilmektedir. Hemoglobin ve miyoglobin de ayn› özelliklerle karfl›m›za ç›kan iki farkl› moleküldür. Birbirlerine benzer moleküler yap›lar› oldu¤u do¤rudur. Ancak buradan yola ç›karak hemoglobinin miyoglobinden evrimleflti¤i iddias›n› ortaya atmak ak›l d›fl›d›r. Her evrimci iddiada oldu¤u gibi bu iddia da, herhangi bir bilimsel delille desteklenmemektedir. miyoglobin hemoglobin Kaslar, vücudun di¤er hücrelerinden daha az oksijene ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle, kaslara oksijen da¤›t›m›n› yapmak üze re farkl› bir molekül yarat›lm›flt›r. Hemoglobin tafl›d›¤› 4 oksijen ile dokular›n gereksinimini karfl›larken, miyoglomiyoglobin, tafl›d›¤› tek oksijen atomu ile kaslara hayat verir. Bu özel tasar›m Allah'›n kusursuz yaratmas›d›r. 67 Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Evrimcilerin bu konudaki iddialar› miyoglobin molekülünün zaman içinde u¤rad›¤› mutasyonlar sonucunda de¤iflip "geliflerek" hemoglobine dönüfltü¤ü yönündedir. Ancak hemoglobin de, miyoglobin de son derece kompleks yap›lar› olan ve oldukça kompleks kimyasal ifller gerçeklefltiren iki özel moleküldür. Bu moleküller üzerinde herhangi bir mutasyon etkisi, en küçük bir de¤ifliklik, yap›n›n tamamen bozulmas›na yol açacak kadar etkilidir. Miyoglobin molekülünün dizilimi öylesine hassast›r ki, rastgele mutasyonlar bir yana, dizilime yap›lan kontrollü bir müdahale bile, molekülü ifllevsiz b›rakabilir. Dahas›, evrimcilerin iddialar›n› kan›tlayabilmek için, miyoglobin ile hemoglobin aras›ndaki her geçifl aflamas›n›n fonksiyonel Miyoglobin molekülünün dizilimi tek bir oksijen atomunu da¤›tabilecek flekilde tasarlanm›fl özel bir dizilimdir. Bu dizilime yap›lacak rastgele bir müdahale bu özel yap›y› bozacak ve molekülün ifllevsiz kalmas›na neden olacakt›r. balina sperm miyoglobini Adnan Oktar 68 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan (ve dahas› bir önceki aflamadan daha yararl›) olmas› gereklidir. Oysa böyle bir "ara form" tarif edilememektedir. Bütün bunlar›n yan› s›ra, hemoglobini miyoglobinin geliflmifl hali olarak tan›mlamak da son derece yanl›fl ve yan›lt›c›d›r. Miyoglobin, kaslar› beslemek için, tek bir oksijen molekülü tafl›mak üzere yarat›lm›fl özel bir moleküldür. Hemoglobinden farkl› olarak böyle bir yap›ya sahip olmas› ve kaslar› yanmaktan kurtarmas›, onun yarat›lm›fl oldu¤unun aç›k delillerindendir. Daha önce de belirtti¤imiz gibi, kaslara, vücuttaki di¤er hücrelerden farkl› miktarda oksijen aktar›m›, vücuttaki yarat›l›fl örneklerinden bir tanesini oluflturmaktad›r. Bu iddia ile ilgili olarak bir baflka önemli boflluk, evrimcilerin hemoglobini oluflturdu¤unu iddia ettikleri miyoglobinin kökenini henüz aç›klayamam›fl olmalar›d›r. Alyuvarlar ‹htiyaç Belirliyor Alyuvarlar, adeta yapt›klar› iflin öneminin fark›ndad›rlar. Bu nedenle sürekli olarak vücut içinde devriye gezer, ihtiyaç tespit eder ve ola¤anüstü bir durumla karfl› karfl›ya kald›klar›nda da tedbir al›rlar. Örne¤in, oksijeni b›rakma iflini, çok çal›flan ve oksijene acil gereksinimi olan bir dokunun yan›ndan geçerken yaparlar. Burada gerekli olan oksijeni dokuya iletir, vücudun temel besini olan flekerin yak›lmas›ndan dolay› a盤a ç›kan karbondioksiti al›r, onu akci¤ere tafl›r, orada b›rak›r ve yeniden kendilerine oksijen ba¤larlar. Yap›lan bu al›flveriflte, daha önce detaylar›n› aç›klad›¤›m›z çok hassas bir denge vard›r. Alyuvar hücreleri nerede oksijen gereksinimi varsa mutlaka oraya do¤ru hareket ederler. Ayn› zamanda vücutta alyuvar hücresine ih- Harun Yahya 69 Adnan Oktar 70 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan tiyaç olup olmad›¤›na da denetim yaparak karar verirler. Bu denetimin önemi ise çok büyüktür. Hücrelerinizin ve vücudunuzdaki yap›lar›n oksijensiz kalarak ölmesi, yap›lan bu titiz denetim nedeniyle önlenmifl olur. Yüksekçe bir da¤a t›rman›rken vücudunuzda meydana gelen de¤ifliklikler de bu titiz denetimin bir sonucudur. Vücutta de¤ifliklikler meydana gelmesinin nedeni, yükseklik artt›kça eskisi gibi rahat oksijen bulam›yor oluflunuzdur. Atmosferdeki %21'lik oksijen, yer çekiminin etkisiyle alt tabakalarda daha yo¤undur. Siz, daha az yo¤un atmosfer ile karfl›laflt›¤›n›zda bu ortama ilk baflta uyum sa¤layamazs›n›z. Gitgide halsizleflir, yürüyemez, bitkin düfler, hatta bay›labilirsiniz. Çünkü bedeninizde art›k, sa¤l›kl› yaflam›n›z› devam ettirebilmek için yeterli oksijen yoktur. Ancak bu sorun, Allah'›n insan bedenine verdi¤i baz› destek özellikler sayesinde çözülür. Öncelikle bu farkl› ortamda, vücut alarma geçer. Vücudun ilk önlemi, kritik dokular›n, özellikle beynin, düzenli bir flekilde çal›flmas› için yeteri kadar oksijen al›p almad›¤›n› kontrol etmektir. Beyin, vücudun ald›¤› oksijenin %20'sini kulland›¤›ndan, bedenin bafll›ca korunmas› gereken bölgesidir. Solunum ve kalp damarlar›n› meydana getiren sistem tamamen bu görevi yerine getirecek flekilde yarat›lm›flt›r. Kalbin yak›nlar›ndaki kan damarlar›ndan birço¤u, oksijen bas›nc›ndaki düflmelere karfl› çok hassas biyolojik terazilerle donat›lm›flt›r. ‹leride detaylar›n› belirtece¤imiz bu konu, Allah'›n herfleyi büyük bir denge ile yaratt›¤› gerçe¤inin büyük bir delilidir. Sinir hücreleriyle uyar›lan akci¤er kaslar› faaliyetlerini h›zland›r›r ve daha fazla havan›n akci¤erlere gitmesi için soluk al›p verme oran›n› art›r›rlar. Yüksek bir ortama ilk ç›kt›¤›n›zda nefes nefese kalman›z›n nedeni budur. Bu s›- Harun Yahya 71 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ rada kendine has kimyevi sayaçlarla donat›lm›fl olan beyin, oksijen bak›m›ndan zengin olan kan›n vücut dokular›na daha çabuk ulaflmas› için kalbe daha güçlü ve h›zl› atmas› yönünde mesajlar gönderir. Bütün bunlar geçici tedbirlerdir. E¤er bunlar al›nmasayd›, metabolizmadaki bu de¤iflikli¤e uzun süre dayanabilmeniz mümkün olmaz, oldukça yorgun düflerdiniz. As›l kal›c› tedbir ise bütün bu olanlar sonras›nda arka planda gerçekleflecektir. Düflük yo¤unluklu havada oksijen de azd›r. Bu s›n›rl› oksijeni yakalamak için ekstra alyuvar üretme ifllemi çok k›sa bir süre içinde bafllar. Da¤›n yüksek yamaçlar›na ç›k›p, nefesinizin s›k›flt›¤›n› hissetti¤iniz hatta bay›lmak üzere oldu¤unuz bu rahats›zl›k döneminden yaklafl›k birkaç saat sonra, vücut yeni ortam için kal›c› bir tedbir al›nmas› gerekti¤ine karar verir. Bu karar üzerine, böbrek ve k›smen karaci¤er taraf›ndan "eritropoietin" ad›nda bir hormon salg›lanmaya bafllar. Bu hormon kemik ili¤ine daha fazla alyuvar üretilmesi yönünde mesajlar gönderir. 3 ila 5 gün içinde "destek kuvvetleri" denebilecek yeni alyuvarlar kan›n içine da¤›l›rlar. 15. günden sonra eritropoitein üretimi azalacakt›r. Çünkü art›k vücut bulundu¤u ortama uyum göstermifl, bedenin alarm durumu sona ermifltir.34 Bu uyum gerçekten de hayranl›k uyand›r›c›d›r. Deniz seviyesi ile 1800 m yükseklik aras›nda yaflayanlar›n bir damla kan›nda yaklafl›k 5 milyon alyuvar hücresi bulunurken, daha yüksek yerlerde örne¤in 4200 m yükseklikte yaflayan insanlar›n bir damla kan›nda yaklafl›k 7 milyon alyuvar hücresi bulunur. Yüksekli¤e göre üretilen alyuvarlar›n yap›s› da de¤iflir. Yükseklere ç›k›ld›kça, bedende bulunan alyuvar hücreleri de çeflitli kimyasal de¤iflimlere u¤rarlar. Adnan Oktar 72 Harun Yahya 73 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Meydana gelen bu kimyasal de¤iflim ile, bu yeni ortamda alyuvar hücreleri normalden daha çok hemoglobin tafl›rlar. Dahas›, alyuvarlardaki hemoglobin, yüksekli¤e ba¤l› olarak daha çabuk oksijen yükleyip boflaltacak flekilde yeni bir yap›da üretilmeye bafllan›r. Di¤er organ ve dokular da bu ak›lc› tedbirlere uyum sa¤lar. Kaslara tafl›nan oksijen miktar›n› Yükseklere ç›k›ld›kça, örne¤in 4.200 m. yükseklikte, bir damla kanda 7 milyon alyuvar hücresi bulunur. Bu, normale oranla daha fazlad›r. Kandaki alyuvar fazlal›¤›, oksijen oran› az olan bölgelerde insan›n yaflam›n› devam ettirebilmesi için al›nm›fl önemli bir tedbirdir. Adnan Oktar 74 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan mümkün oldu¤unca azaltabilmek için, kaslar›n boyutlar›nda fark edilir derecede küçülme meydana gelir. Bu kusursuz sistem sayesinde de hafif bir bafl a¤r›s› fleklindeki ilk tecrübenizden sonra 15-20 gün içinde yeni flartlara uyum sa¤lars›n›z. Kalp at›fllar›n›z art›k normale dönmüfltür ve kendinizi rahat hissetmeniz için derin derin nefes alman›za gerek kalmaz.35 Deniz seviyesi ile 1.800 m. yükseklik aras›nda yaflayan kiflilerin bir damla kan›nda 5 milyon alyuvar hücresi bulunur. Oksijen oran›n›n bol oldu¤u bu bölgelerde söz konusu oran, bir insan›n normal vücut fonksiyonlar›n› yerine getirmesi için yeterlidir. Harun Yahya 75 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Bu muazzam kontrolü elinde bulunduran insan›n kendisi midir? Oksijen yetersizli¤ine karfl› koyamayarak bayg›nl›k aflamas›na gelen birçok insan›n, kendi bedenindeki bu mükemmel kurtar›c›lardan haberi bile yoktur. O halde, bu kontrolü sa¤layan kimdir? Bu hassas sistemin kurucusu, Darwinistlerin öne sürdü¤ü gibi, rastgele bir zamanda rastgele bir flekilde meydana gelen mutasyonlar olabilir mi? Sistem o kadar mükemmel bir donan›ma sahiptir ve o kadar ak›ll› hareket eder ki, akl›n› kullanan her insan burada kusursuz bir yarat›l›fl›n var oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r. Üretim yapan organlar, tedbir alan dokular, beyni korumaya çal›flan kalp ve damarlar, enzim üretimi emrini veren uyar›c›lar, enzimi üreten böbrek ve karaci¤er, birbirleriyle müthifl bir koordinasyon içinde sürekli hareket halinde olan hücreler, tüm bunlar›n saBeyin vücudun ald›¤› oksijenin ortalama %20'sini kullanmaktad›r. Vücutta oksijen eksikli¤i baflgösterdi¤inde ise korunmas› gereken ilk yer, beyindir. Kalp ve solunum sistemi bu özel organ› korumak üzere özel olarak tasarlanm›fl çeflitli donan›mlara sahiptir. Beden içine al›nan oksijeni çeflitli önlemlerle ilk planda beyne gönderirler. Adnan Oktar 76 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan hip oldu¤u her protein, her enzim, her molekül, her atom ola¤anüstüdür. Beden içinde hiçbir kar›fl›kl›k yoktur. Bütün bu ola¤anüstülük, Allah'›n eflsiz ve kusursuz sanat›d›r. O, herfleyi yaratm›flt›r, her yere ve herfleye Hakim'dir. Yeryüzündeki bütün varl›klar, bu varl›klar›n içindeki sistemler O'nun bilgisi ve kontrolü alt›ndad›r. O; gözeten, yöneten, bütün yarat›lm›fllar› düzenle ve dengeyle idare eden ve birbirine yard›mc› k›lan, Müdebbir olan Allah't›r. Yeryüzündeki her eser O'nun tecellisidir ve O'na itaat eder. Çünkü Allah kainat›n gerçek sahibidir. Yarat›l›fl› O'na ait oldu¤u gibi yönetimi de sadece O'na aittir. Allah ayetlerinde bu önemli gerçe¤i flu flekilde bildirir: ‹flte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan baflka ‹lah yoktur. Herfleyin Yarat›c›s›'d›r, öyleyse O'na kulluk edin. O, herfleyin üstünde bir Vekil'dir. Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, Latif oland›r, haberdar oland›r. (Enam Suresi, 102-103) Ömrü Tükenen Alyuvarlar Kan s›v›s› içindeki serüvenleri 120. güne yaklafl›rken, alyuvarlar›n yaflam sistemleri giderek daha az aktif duruma gelir. Hücreler yaflland›kça giderek daha hassaslaflmaya bafllarlar. Alyuvar›n hassaslaflan zar› dolafl›m›n s›k›fl›k noktalar›ndan geçerken y›rt›labilir. Özellikle 3 mikrometre çap›ndaki k›rm›z› dalak pulpas›ndan geçerken 8 mikrometre çap›ndaki alyuvarlar parçalan›rlar. Bu s›k›flmalar sonucunda dala¤›n pulpas›nda çok miktarda alyuvar parçalar› bulunur. (Vücuttan herhangi bir sebeple dalak al›nd›¤›nda, söz konusu parçalanma yaflanmayaca¤›ndan, kandaki anormal ve yafll› hücrelerin say›s› da artar.) Harun Yahya 77 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Yaflam› sona eren alyuvarlar, vücudun birçok bölgesinde, özellikle karaci¤er, dalak ve kemik ili¤indeki makrofaj hücreleri taraf›ndan parçalan›rlar. Bu parçalanma s›ras›nda alyuvar hücresinde bulunan hemoglobin serbest kal›r. Sonraki birkaç saat içinde makrofajlar hemoglobinden demiri ay›klar ve bunu kanda tafl›yarak ya yeni alyuvar yap›m› için kemik ili¤ine ya da daha sonra kullan›lmak üzere karaci¤er ve di¤er doku- yaklafl›k 120 günlük döngü amino asitler globin demir protein sentezi için tekrar kullan›l›yor Fe3+ transferrin Fe3+ Fe3+ Fe3+ hem bilirubin biliverdin alyuvar ölümü ve fagositoz karaci¤er bilirubin + globin + Vitamin B12 + eritropoietin ince ba¤›rsak böbrek bilirubin dalakta, karaci¤erde veya k›rm›z› ilikte makrofaj urobilinojen bakteri ANAHTAR: Kanda sterkobilin kal›n ba¤›rsak Safrada feçes Yaflam› sona eren alyuvarlar özellikle karaci¤er, dalak ve kemik ili¤indeki makrofaj hücreler taraf›ndan parçalan›rlar. Makrofajlar, hemoglobin içindeki demiri ay›klar ve bunu demir depolar›na götürürler. Hemoglobin molekülünün geri kalan› ise, safra pigmentine dönüfltürülür. Parçalanan hücrenin hiçbir parças› bofla gitmemifl, tekrar kullan›lmak üzere vücudun çeflitli yerlerine gönderilmifltir. Adnan Oktar 78 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan lardaki demir depolar›na götürürler. Hemoglobin molekülünün geri kalan› ise makrofajlar taraf›ndan bir safra pigmentine dönüfltürülür. Sonuçta parçalanan hücrenin hiçbir parças› bofla gitmeden vücudun çeflitli bölgeleri için tekrar kullan›lmak üzere depolan›r.36 Böyle bir depolama sistemine kim neden ihtiyaç duymufltur? Vücudu meydana getiren parçalar yaln›zca molekül ve hücrelerdir. Bunlar, at›klar› yok etmeleri ve demir gibi vücut için de¤erli maddeleri sonraki üretimler için saklamalar› gerekti¤ini nas›l ö¤renmifllerdir? Aralar›nda aç›kça bir planlama vard›r. Alyuvarlar›n belli zamanlarda parçalanmalar› gerekti¤ine karar veren, parçalama görevini makrofajlara veren bir ‹rade oldu¤u aç›kt›r. ‹flte bu ‹rade, yaratt›¤› eserler vesilesiyle bize Kendisi'ni tan›tan Rabbimiz Allah't›r. O'nu tan›mam›z›n ve Yüceli¤ini anlamam›z›n bir yolu, yaratt›¤› varl›klardaki detaylar› düflünmektir. ‹nsan bedeninde inceledi¤imiz tüm bu harikal›klar, bizi Allah'›n yaratm›fl oldu¤u gerçe¤inin kan›tlar›ndand›r. Bedendeki söz konusu ifl bölümünde meydana gelebilecek tek bir aksakl›k bile son derece ciddi rahats›zl›klara, hatta ölümlere sebep olabilir. O halde bütün bunlar›n rastlant›ya dayal› mutasyonlar yoluyla, aflama aflama oluflmas› mümkün olabilir mi? Elbette ki böyle bir fley mümkün de¤ildir. Demirin dönüflümünü sa¤layan enzimler eksik olsa, vücutta demir eksikli¤i meydana gelecektir. Alyuvarlar›n üretimini sa¤layan hormonlar görevini yapmasa, kandaki alyuvar miktar› gitgide azalacakt›r. Bunun gibi daha pek çok sistem, birbiriyle büyük bir koordinasyon içinde çal›flmak zorundad›r. Dolay›s›yla, sistemin kusursuz olarak iflleyebilmesi için bütün parçalar›n eksiksiz olarak birarada olmas› flartt›r. Ve Harun Yahya 79 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan bedenimizde, bir sistemin ifllemesi için gereken tüm parçalar eksiksiz olarak biraradad›r. ‹flte bu, Allah'›n Kendi kudretini bizlere tan›tt›¤› mucizelerden sadece bir tanesidir. Dolay›s›yla Darwinistlerin, canl›lar›n çeflitli aflamalarla ve tesadüfi olaylarla meydana geldi¤i yönündeki saçma iddialar›, her konuda oldu¤u gibi bu konuda da desteksiz kalm›flt›r. Vücut hücrelerine hayat tafl›yan bir alyuvar›n; kendisini üreten kemik ili¤i, kendisini parçalayan makrofajlar, içine yerleflen hemogbolin, oksijeni tafl›yan demir, içinde dolaflt›¤› kan s›v›s›, kendisini bütün hücrelere tafl›yan kan damarlar›, hareketini, ço¤almas›n›, azalmas›n› sa¤layan say›s›z enzim ve hormon ve elbette yolculu¤unun bafllang›ç noktas› olan kalp ile beraber var olmas› gerekmektedir. Bu parçalardan yaln›zca bir tanesinin eksik olmas› alyuvar› kendi bafl›na, hiçbir ifle yaramayan bir hücre y›¤›n› haline getirecektir. Bu durumda, kuflkusuz bu mükemmel sistemin iflleyifli için tesadüflerden veya hayali bir evrim sürecinden bahsetmek mümkün de¤ildir. Vücutta meydana gelen her ifllem, yap›lan her ifl bölümü, harekete geçen her enzim, özenle yarat›lm›flt›r ve Allah'›n emrine tabidir. Gelmifl geçmifl her insanda bu böyle olmufltur ve dünya üzerinde flu anda yaflamakta olan milyarlar›n da her birinde bu müthifl yarat›l›fl›n kan›tlar› her an hakimdir. Bu aç›k gerçe¤e yarat›l›fl d›fl›nda aç›klamalar getirmeye çal›flmak, büyük bir ak›ls›zl›k ve sonuca ulaflmayacak bir çaba olacakt›r. Çünkü Allah'›n kusursuz sanat› gözler önündedir. Kuran'da bu gerçek flu flekilde bildirilir: Allah, herfleyin Yarat›c›s›'d›r. O, herfley üzerinde Vekil'dir. Göklerin ve yerin anahtarlar› O'nundur. Allah'›n ayetlerine (karfl›) inkar edenler ise; iflte onlar, hüsrana u¤rayanlard›r. (Zümer Suresi, 62-63) Harun Yahya 81 Yedi¤iniz lezzetli bir yemek, soludu¤unuz hava, içinde bulundu¤unuz ortam, tokalaflt›¤›n›z insanlar sizinle ne kadar fazla yabanc› maddeyi buluflturur fark›nda m›s›n›z? Kimi zaman içti¤iniz suda bile sizi hasta edebilecek mikroplar, ne zaman harekete geçece¤i belli olmayan tehlikeli virüsler vard›r. Ancak gün içinde defalarca vücudunuza giren bu zararl› maddelerin varl›¤›n› anlamazs›n›z bile. Bunun nedeni size zararl› fleyleri tespit edip yok etmekle özel olarak görevlendirilmifl bir ordunun varl›¤›d›r. Allah'›n insanlar için büyük bir nimet olarak yaratt›¤› ve dünyada efli benzeri olmayan bu üstün savunma ordusu, damarlar›n›z›n içinde sürekli olarak devriye gezmektedir. Akyuvarlar ya da di¤er ad› ile lökositler, beyaz kan hücreleridir. Normal flartlarda ortalama 1 mm3 kanda 6-10 bin aras›nda akyuvar bulunmaktad›r. Dolafl›m içinde ortalama 500 alyuvara karfl›l›k bir tek akyuvar bulunur. E¤er dolafl›mdaki tüm akyuvarlar biraraya toplanabilseler, bir kahve fincan›n› ancak doldurabilirler.37 Ancak vücutta bir enfeksiyon baflgösterdi¤inde akyuvarlar›n say›s› 1 mm3 kanda 30 bine kadar yükselebilmektedir.38 Bu hücreler savaflç› hücrelerdir. Vücuda giren Adnan Oktar 82 83 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ her türlü yabanc› maddeyi tan›r ve onlarla savafl›rlar. Bir k›sm› do¤rudan mikroplarla savafl›rken, bir k›sm› da yabanc› molekülleri ve mikroplar› tan›yarak sistemi uyar›r. Akyuvarlar kemik ili¤inde üretilir ve orada yaflarlar. Kemik ili¤inin üretim h›z› saniyede 1.2 milyon akyuvar hücresidir. Bu miktar bir ömür boyunca yar›m ton akyuvar anlam›na gelmektedir.39 Kemik ili¤i, adeta bir s›¤›nak veya bir depodur akyuvarlar için. Kanda bir miktar akyuvar hücresi haz›r bulunmaktad›r. Kemik ili¤indeki akyuvar hücreleri ise, ancak bir tehlike durumu söz konusu oldu¤unda dolafl›ma kat›l›rlar. Onlar için kan, vücudun her yerine hareket edebilecekleri eflsiz bir ulafl›m arac›d›r. Kan yolu ile vücuda girmifl olan mikroplar yol boyunca yok edilir, dokulara s›zm›fl olanlar da akyuvarlar›n u¤rad›klar› dokular boyunca ortadan kald›r›l›rlar. Bir akyuvar›n kalpten bafla gidip gelmesi yaklafl›k 10 saniye, ayak baflparma¤›na yani vücudun kalpten en uzak bölgesine ulafl›p dönmesi ise yaklafl›k bir dakika sürer. Tek bir akyuvar hücresinin bir gün içinde vücutta yapt›¤› tur ise, 1000'den fazlad›r.40 Akyuvarlar, çekirdekli ve renksiz hücrelerdir ancak çekirdekli olmalar›na ra¤men dolafl›ma kat›ld›ktan sonra bölünme yeteneklerini kaybederler. Amaçlar› art›k bölünmek de¤il, savaflmakt›r. Dolafl›ma kat›lmalar›n›n ard›ndan ömürleri kanda 3-4 saat, dokularda ise 3-4 gündür.41 Allah'›n, vücudu korumak için özel olarak yaratt›¤› bu savaflç›lar 3-4 gün içinde, tehlike durumunu ortadan kald›r›rlar. Ciddi enfeksiyon durumlar›nda akyuvarlar›n yaflam süresi genellikle birkaç saate kadar düfler. Çünkü bu hücreler h›zla hasar alan bölgeye ilerler, burada görev- Adnan Oktar 84 Harun Yahya 85 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ lerini yerine getirir ve iflleri bitti¤inde son derece yorgun düflmüfl olduklar›ndan k›sa sürede ölürler. Ama bu s›rada enfeksiyonun ortadan kald›r›labilmesi için kemik ili¤inde üretim devam etmektedir. Vücutta bir enfeksiyon durumu olmad›¤›nda da, akyuvarlar bafl›bofl de¤ildirler. Vücudu düflmanlardan korumasalar da yapacak çok önemli bir iflleri vard›r. Akyuvarlar, vücuttaki 100 trilyon hücrenin her birini günde birkaç defa kontrol edecek flekilde devriye gezerler. Bu devriye s›ras›nda hastal›kl› ve yafllanm›fl hücreleri tespit edip yok ederler. Hatta yafllanm›fl ve görev yapamayacak olan akyuvar hücreleri de di¤er akyuvarlar taraf›ndan ortadan kald›r›l›r. Akyuvar kavram›, asl›nda tek tip bir hücreyi temsil etmemektedir. Genel anlamda akyuvarlar› oluflturan hücreler, büyüklüklerine ve çekirdekli olup olmad›klar›na göre befle ayr›l›rlar. Bunlar; lenfositler (T ve B), monositler, nötrofiller, özonofiller ve bazofillerdir. Bu hücrelerin aralar›ndaki ifl da¤›l›m› ise gerçek anlamda kusursuzdur. Savunma Askerlerinin ‹fl Bölümü Vücudun Gizli Koruyucusu Bazofiller Birçok insan sistemin kusursuzlu¤unun bir gere¤i olarak kanda p›ht› oluflumunun vücuda getirebilece¤i risklerden genelde habersiz yaflar. Oysa birazdan detaylar›na de¤inece¤imiz gibi kan›n p›ht›laflmas› ifllemi, benzersiz, kusursuz ve hayat kurtar›c› bir sistem olmas›n›n yan›nda, yanl›fl iflleyip vücut içinde p›ht› oluflturdu¤u takdirde insan yaflam› için büyük bir tehlike oluflturabilecek bir sistemdir. Kan, d›flar›ya ç›k›p hava ile birleflti¤i anda p›ht›laflmaya bafllar. Bu, bizim hayat›m›z› kurtaran mükem- Adnan Oktar 86 Kan hücresinin türü Kandaki yaflam süreleri Fonksiyonlar› Nötrofil 7 saat ba¤›fl›kl›k savunmas› Özonofil 8-12 gün parazitlere karfl› savunma birkaç saat ila birkaç gün enfeksiyonel savunma 3 gün ba¤›fl›kl›k tetkiki bellek hücreleri y›llarca yaflayabilir antikor üretimi Bazofil Monosit B Lenfosit T Lenfosit bellek hücreleri y›llarca yaflayabilir hücresel savunma Genel anlamda akyuvarlar ad›n› verdi¤imiz savunma hücreleri asl›nda farkl› görevlere sahip çeflitli askerlerden oluflmufltur. Yukar›daki flemada görülen mükemmel ifl bölümü ile her savunma hücresi, nerede hangi görevi yerine getirmesi gerekti¤ini bilir. Allah'›n insanlar için bir nimet olarak yaratt›¤› bu sistem sayesinde vücudun savunmas› son derece h›zl› ve etkili bir flekilde gerçekleflmektedir. 87 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ mel bir sistemdir. Ancak kan, e¤er d›flar›da oldu¤u gibi gezdi¤i damarlar içinde de p›ht›lafl›rsa, iflte bu durum yaflam› çok k›sa bir sürede sona erdirebilir. Bunun için küçücük bir kan p›ht›s›n›n, kalbe giden damarlardan bir tanesini t›kamas› yeterlidir. ‹flte bu tehlike, bazofiller taraf›ndan ortadan kald›r›lmaktad›r. Bazofiller kana "heparin" ad› verilen bir madde b›rak›rlar. Bu özel madde, kan›n damarlar›n içinde iken p›ht›laflmas›n› önler. Bir baflka deyiflle, vücutta meydana gelebilecek muhtemel bir tehlike, daha tehlike ortaya ç›kmadan al›nan bir önlem ile giderilmektedir. ‹flte bu, insan vücudunu incelerken sürekli olarak karfl›laflt›¤›m›z önemli bir gerçektir. Tedbir, tehlike baflgöstermeden önce al›nmaktad›r. Heparin, kan› sadece p›ht›lardan de¤il damar› t›kayacak baflka maddelerden de korur. Kandaki ya¤, bunun bir örne¤idir. Heparin maddesi, ya¤l› bir yemek yendikten sonra da faaliyet halindedir ve yap›lan bu temizlik yaflam›n devam› için son derece önemlidir.42 Heparin, insan bedeninin her detay›nda ortaya ç›kan yarat›l›fl›n bir baflka örne¤idir. Di¤er tüm organlar, dokular, moleküller yerinde olsa, ancak heparin olmasa, insan yaflam› süremeyecektir. Birçok insan›n tüm bu kompleks sistemden habersiz bir flekilde, rahatça yaflayabilmesi sistemin mükemmelli¤inden kaynaklanmaktad›r. Bu kadar kompleks, iç içe geçmifl, son derece hassas dengelere dayal› bir sistemin Darwinizm'in iddia etti¤i gibi kör tesadüflerin ürünü olmas› ise olanaks›zd›r. Yaflam incelendikçe, evrimin gerçekleflmesi kesin olarak imkans›z bir süreç oldu¤u tekrar tekrar ortaya ç›kmakta, yarat›l›fl delilleri de bütün aç›kl›¤› ile gözler önüne serilmektedir. Adnan Oktar 88 Harun Yahya 89 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Parazit Avc›s› Eozinofiller Bu akyuvar türünün düflmanlar› yakalama konusundaki yetenekleri, vücudun dev savunucular› olan makrofajlar kadar geliflmifl de¤ildir. Ancak eozinofiller bir konuda ustad›rlar: Vücuda giren parazitleri hemen ortadan kald›r›rlar. Parazitler, vücuttaki di¤er savunma hücreleri taraf›ndan ele geçirilemeyecek kadar büyüktürler. Bu nedenle vücudun savunma hücreleri, tüm mikroplara karfl› mükemmel bir savafl verebilmelerine karfl›n parazitler üzerinde etkili de¤ildirler. Ancak elbette bu insan bedeni için bir eksiklik de¤ildir. Eozinofillerin varl›¤›, parazitlerin ortadan kalkmas› için yeterlidir. Asl›nda parazitler, eozinofillerden de büyüktür. Buna ra¤men eozinofiller parazite tutunup onu öldürmeyi baflar›rlar.43 Kemik ili¤inde üretilmelerinin sonras›nda, ezonofiller dokulara do¤ru yolculuk ederler. Parazitler vücuda girdiklerinde, lenfosit ve nötrofiller, hemen ezonofilleri harekete geçirecek enzimler salg›larlar. Ezonofillerin parazitleri öldürme yöntemleri ise söz konusu yabanc› hücrenin içine toksik madde salg›lama fleklindedir. Bu savunma hücreleri, bizleri oldukça önemli tehlikelerden her saniye korumalar›na ra¤men, ezonofillerin yap›s› ve fonksiyonlar› hakk›nda bilinenler oldukça azd›r.44 Darwinistlerin geliflimini tesadüflere ba¤lamaya çal›flt›klar› bu mükemmel yap› henüz tam olarak çözülememifltir. Elde edilen her detay bu hücreleri Allah'›n kusursuz bir yarat›l›flla var etti¤ini ortaya koymaktad›r. Monosit ve Nötrofiller ‹fl Bafl›nda Yukar›da sayd›¤›m›z beyaz kan hücrelerinin tümü insan bedenini korumak için görevlendirilmifl as- Adnan Oktar 90 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan kerlerdir. Ald›klar› isimler, farkl› fonksiyonlar göstermelerinden kaynaklanmaktad›r. Bununla birlikte aralar›nda nas›l bir görev da¤›l›m› oldu¤unu bilmek önemlidir. Bu nedenle, öncelikle nötrofillerin gerçeklefltirdikleri "fagositoz" ifllemini incelemekte fayda vard›r. Bu ifllem, monositlerin geliflmifl flekilleri olan makrofajlar taraf›ndan da uygulanan bir yöntemdir. Fagositoz ifllemi, asl›nda bir hücrenin nas›l "ak›l" kulland›¤›n› anlayabilmek için yeterli bir delildir. Vücuda giren sinsi bir (a) Makrofaj, ço¤alm›fl olan bakterinin üzerine do¤ru bir uzant› f›rlat›r. (b) Böylece bakteri makrofaj taraf›ndan yakalan›r. (c) Daha sonra makrofaj, bakterinin hücre zar›n› delerek onun içini boflalt›r. Ancak savunma ifllemi burada sona ermez. Bakteriden kalan art›k parçalar›n temizlenmesi için makrofaj, bakterinin kimlik bilgilerini al›r ve bir flama gibi kendi üzerine yap›flt›r›r. Bu flama, bir baflka savunma hücresi olan lenfositlerin daha önce vücuda giren bakteriler hakk›nda bilgi sahibi olmalar›n› sa¤lar. Harun Yahya 91 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ sald›rgan, bu yöntemle önce kelepçelenir, sonra etkisiz hale getirilir ve ard›ndan da yok edilir. Yöntem son derece sistemli ve her türlü yabanc› maddeyi ortadan kald›rabilecek kadar da etkilidir. Fagositoz ifllemini gerçeklefltiren hücrelere genel olarak "fagositler" ad› verilmektedir. Fagositlerin en önemli özelli¤i daha önce de belirtti¤imiz gibi, ak›ll› birer varl›k gibi hareket etmeleri adeta etraf› teftifl ederek düflman hücreyi hemen teflhis etmeleri, ona kaç›fl ve hayatta kalma imkan› vermemeleridir. Bu hücreler, yalanc› ayaklar yard›m› ile düflman hücreyi kendi içlerine alarak parçalar ve sindirirler. Bunu yaparken, bu hücrelerin vücuda girmifl olan bir yabanc›y› nas›l tan›d›klar›n›n üzerinde durmak gerekmektedir. Bu oldukça önemlidir çünkü vücut içindeki mikroskobik canl›lar›n tümü birbirlerine benzerler. Peki bu ay›r›m nas›l yap›l›r? Vücudun do¤al yap›lar›, fagositoza dirençli pürüzsüz yüzeylere sahiptir. Allah'›n vücut hücrelerine do¤al pürüzsüz bir yap› vermesinin özel bir hikmeti ve önemi vard›r. Fagositler genellikle sald›rgan hücreleri d›fl yüzeylerinden tan›rlar. Pürüzsüzlük, onlara karfl›laflt›klar› hücrenin "dost" oldu¤u mesaj›n› verir. Ama e¤er bu dost hücrenin yüzeyinde herhangi bir sebeple bir pürüzlenme meydana gelirse bu durumda fagositleri durdurman›n imkan› yoktur. Vücudun kendi dokusu, kendi savaflç›s› taraf›ndan yok edilir. Pürüzsüz yap›n›n yan› s›ra vücudun do¤al yap›lar›n›n pek ço¤u fagositleri iten koruyucu protein k›l›flar›na sahiptir. Bu k›l›f›n özel ve gerçek anlamda mucizevi bir savunma mekanizmas› vard›r. Fagositlerin av› olan yabanc› parçalarda ve ölü dokularda söz konusu koruyucu k›l›f bulunmamaktad›r. Bütün bunlar›n d›fl›nda ba¤›fl›kl›k sisteminin fagositlere yard›mc› olan özel bir fonksiyonu bulunmak- Adnan Oktar 92 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan tad›r. Ba¤›fl›kl›k sistemi, genellikle bakteri gibi yabanc›lara karfl› antikorlar gelifltirir. Bu antikorlar belirledikleri bakterilerin üzerlerine tutunur ve bakteriyi fagositoz için elveriflli hale getirirler. Antikorun yöntemi ise flafl›rt›c›d›r. Antikor bunu, bir yandan bakteriye bir yandan da fagositlere tutunarak gerçeklefltirir.45 Makrofajlar yüzeylerinden tan›d›klar› düflman hücrelerine sald›r›r ve hücrenin bir bölümünü kendi üstlerine yap›flt›r›rlar. Bu, vücutta düflman oldu¤unu haber veren ve savunma hareketini bafllatan en önemli uyar›d›r. (2) makrofajlar mikrobu parçalar ve bu parçalardan baz›lar›n› kendi yüzeyine yap›flt›r›r. (1) makrofajlar mikroba sald›r›r (3) savunma hareketi bafllar mikrop sald›r›ya u¤rayan vücut hücresi monositler (4) proteinler salg›lan›r olgun makrofaj do¤al öldürücüler (6) vücut ›s›s› artar do¤al öldürücüler hastal›kl› vücut hücrelerine sald›r›r. (5) monositler, olgun makrofajlar haline dönüflmeye bafllar. Makrofajlar, mikrobu ele geçirdikten sonra (1) bölgesel bir iltihaplanma bafllar. Makrofajlar mikrobun yüzeyinden parçalar› kendi üzerlerine yap›flt›r›rlar. (2) Bu da savunma sisteminin harekete geçmesini (3) ve proteinlerin salg›lanmas›n› sa¤lar. (4) Baz› proteinler monositlerin geliflmesini h›zland›r›r (5), baz›lar› da ateflin yükselmesine neden olur. (6) 93 Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Vücut içindeki bir hücrenin kendi görevini bilerek, vücutta yabanc› av›na ç›kmas› ve bunun için çeflitli donan›mlara sahip olmas› ak›l sahibi her insan› biraz durup düflündürmelidir. Fagositler bir gün, aniden karar de¤ifltirip oksijen tafl›maya bafllamaz veya bir kas hücresi haline gelmezler. Onlar, savunman›n bir parças› olarak yerine getirmeleri gereken görevi, her yeni gün mutlaka eksiksizce gerçeklefltirirler. Yapt›klar› ifl son derece zor ve ayn› zamanda da oldukça risklidir. Ama bakteriyi tan›y›p teflhis etme konusunda hiçbir zaman yan›lmazlar. Onlar, gözleri olmad›¤› halde görür, beyinleri olmad›¤› halde "aklederler ve düflünürler". Bu durumda yapt›klar›n›n gözle, beyinle veya bir baflka fiziksel özellikle ba¤lant›s›n›n olmad›¤› aç›kt›r. Onlar, yeryüzündeki her canl›y› kusursuz özelliklerle donatan ve "her an" gözetimi alt›nda tutan Allah'›n emri alt›ndad›rlar. Sahip olduklar› sistemlerdeki mükemmelli¤in sebebi budur. Allah ayetinde flöyle bildirir: Allah, yedi gö¤ü ve yerden de onlar›n benzerini yaratt›. Emir, bunlar›n aras›nda durmadan iner; sizin gerçekten Allah'›n herfleye güç yetirdi¤ini ve gerçekten Allah'›n ilmiyle herfleyi kuflatt›¤›n› bilmeniz, ö¤renmeniz için. (Talak Suresi, 12) Düflman K›skaca Al›n›yor Dokulara giren nötrofiller olgun hücreler olduklar› için hemen fagositoza bafllayabilirler. Nötrofil, yabanc› hücreye yaklafl›nca, önce bu hücreye dokunur ve hücre etraf›nda çeflitli yönlere do¤ru giden yalanc› kollar uzat›r. Karfl›l›kl› kollar hücreyi sarar, hücre etraf›nda karfl›lafl›r ve birbirleriyle kaynafl›rlar. Yabanc› hücre art›k nötrofilin içindedir. Hücre daha sonra hücre zar›n› kaybederek nötrofil sitoplaz- Adnan Oktar mas›n›n içine do¤ru çöker. Bir nötrofil, ölmeden ön- 94 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan bulafl›c› madde Makrofaj antijenik maddeyi yakalar. Antijenik madde kuflat›l›r ve iflleme tabi tutulur. Antijenik madde yeni bir MHC klas II proteiniyle birleflir. Yeni birleflen MHC klas II bölgesi oluflur. MHC klas II antijen bölgelerine sahip antijen tan›t›c› makrofaj lizozom antijen Yeni tip II antijen bölgesi lizozom antijen virütik veya kanserli madde d›fl istilac›lara (bakteri, mantar) karfl› savunma MHC klas I antijen bölgelerine sahip antijen tan›t›c› makrofaj Yeni tip I antijen bölgesi Makrofaj virütik veya kanserli maddeyi yakalar. Antijenik madde kuflat›l›r ve iflleme tabi tutulur. Virütik veya kanserli proteinler parçalan›r ve MHC klas I proteiniyle birleflir. Yeni birleflen MHC klas I bölgesi oluflur. Virütik veya kanserli antijenlere karfl› savunma Antijen Tan›t›c› Makrofaj Makrofaj›n vücuda giren istilac› hücreyi yakalay›p, yok etme yöntemi son derece sistemlidir. Makrofaj, antijenik maddeyi yakalar ve onu MHC klas 1 ve 2 bölgelerini oluflturmak için kullan›r, iflleme tabi tutar. Antijen, MHC proteinine ba¤lanarak T hücrelerinin yüzey reseptörlerine uyacak yüzey kompleksini meydana getirir. Kompleksin içerdi¤i MHC proteini öldürücü T hücresine mi yoksa yard›mc› T hücresine mi ba¤lanaca¤›na kendisi karar verir. ce genellikle 5-20 bakteriyi fagosite edebilir, yani yok eder. Monositlerin ise görevlerini yerine getirmek için önce geliflmeleri gerekmektedir. Makrofajlar›n ilk hali olan monositler, dokulara geçmeden önce kanda 10-20 saat kadar dolafl›rlar. Dokulara geçtikten sonra fliflerek genifller ve makrofaj halini al›rlar. Fagositoz ifllemleri s›ras›nda parçalanmad›kça aylarca hatta y›llarca yaflayabilirler. Doku makrofajlar› dokularda sürekli olarak enfeksiyonlara karfl› savunma sa¤layan kusursuz bir sistemdir. Fagositoz yöntemleri ise nötrofillerden daha farkl›d›r. Genellikle 100 bakteri- Harun Yahya 95 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ yi fagosite edebilecek yetene¤e sahiptirler. Nötrofiller, bakterilerden büyük parçalar› fagosite edemezken, makrofajlar çok daha büyük parçalar› da ortadan kald›rabilirler. Nötrofiller fagosite ettikleri hücreleri genellikle kendi içlerinde sindirirler. Bu sindirim sonucunda bakteriden zehirli maddeler salg›lan›r ve nötrofil en fazla 25 bakteriyi fagosite ettikten sonra, bu zehirli madde kendi ölümüne neden olacak kadar artar. Bir anlamda nötrofil, bizi yaflatmak için kendini feda etmektedir. Bundan sonra art›k zehirli bir zararl› madde haline gelen nötrofil, makrofajlar taraf›ndan fagosite edilerek yok edilir. Makrofajlar ise düflmanlar›n› sindirdikten sonra, at›k parçalar› d›flar›ya b›rakabilme yetene¤ine sahiptirler. Bu nedenle zehirlenme tehlikeleri yoktur. Bunun bir sonucu olarak oldukça fazla say›da bakteri öldürdükten sonra bile aylarca hatta y›llarca yaflayabilirler.46 Bütün bu anlatt›klar›m›z, karfl›laflt›¤›m›z her sistemde hayranl›kla izledi¤imiz Allah'›n sonsuz akl›n›n birer delilidir. Vücut içindeki küçücük canl›lar›n, bir düflman› fark edip ona karfl› tedbirler almas›, hayranl›k uyand›r›c› bir durumdur. Ancak bu küçük canl›lar, düflmanlar›n› sadece öldürmekle kalmazlar. Bu düflman›n bir daha vücuda girmesi durumunda ona karfl› haz›rl›kl› olmak için önlem de al›rlar. Bu amaçla makrofaj, düflman hücreyi yutunca, ondan, antijen olarak isimlendirilen ve düflman›n kimlik bilgilerini içeren bir bölümü kopar›r. Bu antijeni bir flama gibi kendi yüzeyine yerlefltirerek tafl›maya bafllar. Bu flama, savunman›n bafl kahramanlar› olan lenfositlerin rehberidir. Makrofajlar›n sa¤lad›¤› bu ön e¤itim sayesinde vücudun di¤er savunma hücreleri olan lenfositler, vücudun ana düflmanlar›n› tan›r- Adnan Oktar 96 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan lar. Bu düflmanlar vücuda tekrar girdiklerinde lenfositler taraf›ndan aniden yok edileceklerdir. Tüm bu gerçekleri ak›lc› ve önyarg›s›z bir biçimde de¤erlendiren bir insan, canl›lar›n kökeninin rastlant›lara dayal› bir "evrim süreci" oldu¤u hikayesinin geçersizli¤ini kavrayacakt›r. Elbette bütün bu gerçekleri bildi¤i hatta detaylar›n› inceledi¤i halde ›srarla evrim teorisinin savunuculu¤unu yapan kifliler de vard›r. Fakat bu kifliler, bu konuda son derece dogmatik davranmakta, sadece Allah'›n apaç›k varl›¤›n› kabul etmemek için yarat›l›fl delillerine direnmektedirler. Yeryüzündeki birbirinden çeflitli ve hiçbir flüpheye yer vermeyen delillere ra¤men, delilsiz bir teoride saplan›p kalmalar›, baflka aç›klama kabul etmemeleri, inkarlar›n›n psikolojik temelli oldu¤una iflaret eder. Savunma sisteminin elemanlar› sadece düflman› öldürmekle kalmaz ayn› zamanda düflman›n vücuda bir daha girmesi durumunda haz›rl›kl› olmak için önlem de al›rlar. Bütün bunlar olup biterken, birçok insan Allah'›n yaratt›¤› bu mükemmel sistemden habersiz bir yaflam sürer. 97 Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Üstün güç sahibi Rabbimiz olan Allah'a boyun e¤ip, O'nun yaratt›klar›n› takdir edip O'nu yüceltmek, kendi benliklerini ilah edinmifl bu insanlara zor gelir. Oysa yapmalar› gereken sadece Allah'›n mutlak hakimiyetini görüp, bunu gere¤i gibi takdir edip Allah'a flükretmektir. Allah'›n yeryüzündeki eserlerini inceleyip tan›yan, her geçen gün yeni muhteflem özellikler keflfeden ve Allah'a iman eden insanlar gün geçtikçe artmaktad›r. Öyle ki günümüzde evrim saplant›s›ndan kurtularak bu gerçekleri görmeye bafllayan çok fazla say›da bilim adam› vard›r. Ordunun Baflkumandanlar›: Lenfositler Makrofajlar›n sa¤lad›klar› koruma vücut için gerçekten de son derece önemlidir. Düflmanlar›n istilas›, birinci planda bu ak›ll› hücrelerin faaliyetleri sayesinde sindirilmektedir. Peki makrofajlar bu kadar yo¤un bir faaliyet içindelerse, bir baflka öldürücü hücre olan lenfositlerin varl›¤› neden gereklidir? Neden vücut için ikinci bir korumaya ihtiyaç duyulmaktad›r? Bunun nedeni istilac›lar›n farkl› özelliklerde olabilmeleridir. Her an bizimle buluflabilecek muhtemel düflmanlara karfl› beden içinde ayr› ayr› tedbirler al›nm›flt›r. Kimi zaman çok kapsaml› ve kuvvetli bir orduya ihtiyaç duyulabilir. Çünkü baz› düflmanlar, iflgal ettikleri bedeni tümüyle ele geçirebilecek kadar güçlü olabilmektedirler. ‹flte böyle tehlikeli durumlarda lenfositler devreye girer ve iflgalcilerle s›cak bir savafla bafllarlar. Lenfositler, düflmanlar› durduracak zehirli kimyasal silahlara sahiptirler. Birkaç mikron büyüklü¤ündeki bir hücrenin, zehir üretimine bafllayabilmesi ve bunu Adnan Oktar 98 Harun Yahya 99 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ gerekli yer ve durumlarda da kullanmay› baflarabilmesi kuflkusuz muhteflem bir yarat›l›fl delilidir. Teknolojik imkanlar› olan ak›l sahibi bir insan için bir zehirin üretilebilmesi son derece kompleks bir ifllemdir. Oysa buradaki üretici, kanda dolaflan herhangi bir hücredir ve kuflkusuz hiçbir kimya bilgisine sahip de¤ildir. Dahas›, üstün yetenekli lenfosit için sadece bu zehire sahip olmas› da yeterli de¤ildir. Onu nerede muhafaza etmesi ve nerede kullanmas› gerekti¤ini tespit etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde hem kendisi tafl›d›¤› zehirden dolay› zarar görecek hem de vücut, kendi askerlerinin sald›r›s› ile yenik düflecektir. Lenfositler o kadar tedbirli ve ak›ll›d›rlar ki, özelliklerini anlat›rken adeta fluurlu bir insandan bahsediliyor izlenimine kap›labilirsiniz. Asl›nda bu karfl›laflt›rma bile yeterli de¤ildir. Çünkü fluurlu ve tedbirli bir insan bile ister istemez hata yapabilir. Oysa lenfositler için bu ihtimal geçerli de¤ildir. Bu ak›ll› hücrelerin öncelikle vücut taraf›ndan kendileri için üretilen zehiri ne kendilerine ne de bizlere zarar vermeyecek flekilde tafl›malar› gerekmektedir. Lenfositler, bu maddenin muhtemel zarar›n› bilircesine zehiri kendi hücre zarlar›nda bulunan keseciklerin içinde tafl›rlar. Lenfositlerin büyük bir tedbirle tafl›d›klar› bu zehiri hangi hücreye enjekte edeceklerini biliyor olmalar› gerekmektedir. Bu bilgiden yoksun olmalar› son derece büyük bir tehlikedir, çünkü bu usta savaflç›lar vücuttaki "her hücreyi" ortadan kald›rabilecek kadar güçlüdürler. Düflman ile dostu ay›rt edememeleri vücuttaki tüm hücrelerin ölümüne neden olabilir. T›p bilimi ile u¤raflanlar, bu üstün yetene¤e hayretle flahit olurlar. Lenfositler düflman hücreleri tan›r, bu hücrelere yaklafl›r ve yanlar›nda tafl›d›klar› zehiri bu Adnan Oktar 100 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan düflman hücrenin içine enjekte ederler. Gözleri veya kollar› olmayan bir mikroorganizma nas›l olup da, görünürde birbirinden pek fark› olmayan bu mikro canl›lar› ay›rt edebilmektedir? Lenfositlerin bu ifllem s›ras›nda kulland›klar› yöntemler gerçekten de flafl›rt›c›d›r. ‹nsanlar birbirlerini d›fl görünümlerinden ve seslerinden tan›rlar. Lenfositler ise düflmanlar›n› sahip olduklar› protein moleküllerinden tan›rlar. Bakteri ve virüs proteinlerinin her biri, insan›n sahip oldu¤u proteinlerden farkl›d›r. Ba¤›fl›kl›k Sa¤da T hücreleri kanser hücresine sald›r›yor. Afla¤›da bu ifllem s›ras›nda T hücresinin yapt›klar› görülüyor. Öldürme ifllemi s›ras›nda T hücresi içindeki perforin proteinini a盤a ç›kar›r. Perforin proteinleri hedefteki hücrenin zar›nda delik açarlar. Böylece s›v› ve tuzlar hedef hücrenin içine girer ve sonunda zararl› hücre içine çökerek ölür. b) a) T hücresi çekirde¤i T hücresi bofllu¤u perforin molekülleri öldürücü T hücresinin içi T hücresi zar› hedef hücrenin içi Harun Yahya hedef hücrenin zar› 101 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ hücreleri bu farkl›l›¤› hemen alg›larlar.47 Bu oturdu¤unuz eve bir h›rs›z›n girmifl olmas› gibidir. Siz eve bir yabanc›n›n girmifl oldu¤unu nas›l hemen hissederseniz lenfositler de vücuttaki bu beklenmedik misafiri, sahip oldu¤u bu farktan dolay› hemen anlamaktad›r. Bu mucizevi durumu Darwinistlerin kendi teorilerine göre aç›klamalar› gerekir. Lenfosit bir hücredir ve yapt›¤› fleyleri deneyip yan›larak "ö¤renme" gibi bir durumu yoktur. Evrim savunucular›n›n tüm bunlar› aç›klayabilmeleri için, söz konusu savunma hücresinin zaman içinde vücut hücreleri ile düflman hücrelerini ay›rt etmeyi ö¤renmesi, bunlar› nas›l öldürece¤ine karar vermesi, bunun için zehir üretmesi, kendine ve içinde bulundu¤u bedene zarar vermemek için bu zehiri tafl›yacak keseler meydana getirmesi gibi aflamalar› izah etmeleri gerekmektedir. Ayr›ca tüm bunlar› yaparken hayatta kalmay› da baflarmas› gerekmekteResimde HIV virüsünün sald›r›s›na u¤ram›fl olan bir T lenfositi görülmektedir. T lenfositleri son derece güçlü hücreler olmalar›na ra¤men, HIV virüsünün kendisini yenileme h›z› karfl›s›nda etkisiz kal›rlar. Vücuttaki savunmaya tan›t›lamayan sürekli de¤iflime u¤rayan HIV virüsü, savunma hücrelerine sald›r›r ve vücuttaki bu sistemi etkisiz hale getirir. Adnan Oktar 102 Harun Yahya 103 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ dir. Evrime göre bütün bu aflamalar tesadüfen meydana gelmelidir. Çünkü evrimin temelinde fluurlu ve planl› geliflmeler yoktur. Herfley kontrolsüz bir ortamda rastgele geliflmelidir. fiu durumda evrimin iddialar›na göre lenfosit de ancak vücudun savunma ihtiyac› baflgösterdi¤inde, tesadüfi mutasyonlar sonucunda yavafl yavafl bahsetti¤imiz özelliklere sahip olacakt›r. Tabi, yüzlerce, hatta binlerce y›l› alacak olan hayali tesadüfi aflamalar s›ras›nda insan vücudunun nas›l korunaca¤› meçhuldür. Bu flartlar alt›nda, savunma sistemi geliflmemifl bir vücut, içine giren bakteri veya virüs nedeni ile birkaç gün içinde ölebilir. Ama bu mükemmel ve ak›lc› sistemi meydana getirdi¤i öne sürülen tesadüfler her nas›lsa, o kadar yerli yerinde ve planl› meydana gelmifltir ki, tek bir hatadan bile bahsetmek mümkün de¤ildir. Yukar›daki hikayeyi kabul etmek elbette ki mümkün de¤ildir. Ancak flafl›rt›c› olan evrimcilerin temel iddias›n›n bu olmas›d›r. fiuursuz tesadüflerin hata yapmadan mükemmel organizmalar, sistemler ve kompleks yap›lar meydana getirmesi mümkün de¤ildir çünkü zaten tesadüflerin kendileri mevcut sistem içinde hataya sebep olurlar. Belirli bir kompleksli¤e sahip herhangi bir mekanizmaya bile yap›lan rastgele bir müdahale, mutlaka zarar getirecektir. Savunma sistemi gibi ola¤anüstü derecede kompleks bir sistemin tesadüfen oluflmayaca¤› ve geliflmeyece¤i ise aç›kt›r. Hiçbir bilimsel geçerlili¤i olmayan bir masal›, bilimsel terimlerle süslemek, bu masal› kurtarmayacakt›r kuflkusuz. Bütün bu anlat›lanlar karfl›s›nda insan›n verece¤i bir karar vard›r. Ya fluursuz tesadüflerin bütün bunlar› baflard›¤›na ve mucizeler meydana getirdi¤ine inanacak ya da bu iddian›n son derece temelsiz ve mant›ks›z bir hika- Adnan Oktar 104 Harun Yahya 105 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ yeden ibaret oldu¤u gerçe¤ini kabul edecektir. E¤er tüm özellikleriyle kusursuz bir savunma hücresinin varl›¤›ndan bahsediyorsak, burada fluursuz ve plans›z tek bir aflaman›n bile devreye giremeyece¤ini aç›kça görmek gerekir. Lenfosit, kendisini yaflatan tüm organelleri, zehirini tafl›yabilece¤i keseleri, düflmanlar›n› tan›ma kabiliyeti ve savaflma yetene¤i ile birlikte var oldu¤u sürece ifllevini görebilir ve varl›¤›n› sürdürebilir. Bu özelliklerden bir tanesini ay›r›p bir kenara atmam›z, tek bir tanesini al›p "bu uzun zaman içinde aflamalarla olufltu" dememiz mümkün de¤ildir. Bu hücre, di¤er herfley gibi Allah diledi¤i anda, tüm özellikleri ile insan vücudundaki yerini alm›flt›r. Allah diledi¤i için her bedende görevini mükemmel bir flekilde yerine getirmektedir, her an, her yapt›¤› iflte Rabbimiz'in gözetimi alt›ndad›r. Allah bir ayetinde bu gerçe¤i flu flekilde bildirir: Allah, yedi gö¤ü ve yerden de onlar›n benzerini yaratt›. Emir, bunlar›n aras›nda durmadan iner; sizin gerçekten Allah'›n herfleye güç yetirdi¤ini ve gerçekten Allah'›n ilmiyle herfleyi kuflatt›¤›n› bilmeniz, ö¤renmeniz için. (Talak Suresi, 12) Lenfositlerin Görev Da¤›l›m›: B ve T Lenfositleri B hücreleri vücudun silah fabrikalar›d›r. Kemik ili¤inde oluflur, kan yolu ile lenflere geçer ve burada yaflamlar›n› sürdürürler. Tehlike an›nda lojistik destek B hücreleri taraf›ndan sa¤lan›r. Düflman› öldürmek için üretilen silahlar antikorlard›r. B hücreleri Y fleklinde antikorlar meydana getirir ve bunlar›n binlercesini yuvarlak bedenlerine yap›flt›r›rlar. Hücrenin k›l›f›n› art›k bu alg›lay›c› antikorlar oluflturmaktad›r. Vücuda giren bir yabanc›n›n bu alg›lay›c› ra- Adnan Oktar dardan kaçmas› mümkün de¤ildir. B lenfositleri bu 106 bakteri hasarl› deriden içeri girer makrofaj yüzeyinde MHC iflaretleyicisi 2. makrofaj›n içindeki enzimler bakteriyal hücreyi sindirir fakat antijenlerine dokunmaz. Antijen parçalar› makrofaj yüzeyine yerlefltirilir ve burada MHC iflaretleyicisi ile birleflir. Yard›mc› T hücreleri, bu antijenMHC kompleksi taraf›ndan harekete geçirilir. antijen 1. Bakteriyel sald›r› makrofajlar›n fagositoz yapt›¤› iltihabi savunmay› harekete geçirir. 3. zara yap›flan antikora sahip olan B hücresi, ayn› zamanda antijeni de kullan›r. Bu yolla MHC-antijen kompleksine de sahip olmufl olur. 4. yard›mc› T hücresi antijen tafl›yan makrofaj› tan›r. Daha sonra B hücresi ile ba¤lant›ya geçerek onun ço¤almas›n› sa¤lar. antijen-MHC iflaretleyicisi zara yap›flan antikor B bellek hücresi MHC iflaretleyicisi yard›mc› T hücresi 5. Yeni oluflan baz› B hücreleri, antikor salg›layan plazma hücrelerine dönüflür. antijen-MHC kompleksi için reseptörlü yard›mc› T hücresi 8. Baz› B hücreleri, bellek hücreleri olarak farkl›lafl›r. plazma hücresi 6. Antijenle birleflen hareket halindeki antikorlar, düflman› yok etmek için iflaretlerler. 7. iltihabi savunman›n gücü artt›r›l›r. (örne¤in daha fazla makrofaj harekete geçer) Bu flemada iltihabi durumlarda vücudun ne flekilde savunma yapt›¤› görülmektedir. Bu örnek, bakteri sald›r›s›na karfl› antikorlar›n savunmas›d›r. Plazma hücreleri antikor a盤a ç›kar›rlar. Bu antikorlar kanda dolafl›r ve sald›rganlar› iflaretlerler. ‹flaretlenen bu sald›rganlar, makrofajlar gibi di¤er savunma ajanlar›n›n harekete geçip, savunmaya kat›lmas›n› sa¤lar. flekli ald›ktan sonra y›llar boyunca bedende t›pk› bir dedektif gibi dolafl›rlar. Vücuda bir yabanc› girdi¤inde ise alarm durumu bafllam›fl olur. B lenfositleri bunlar› hemen alg›lar ve düflman›n bulundu¤u yere do¤ru h›zla ilerler. Bu hücreler, yakalad›klar› düflman›n, örne¤in bir virüsün tüm proteinlerini içlerine al›r ve onu parçalarlar. Daha sonra virüs parçalar›n› ise kendi hücrelerinin yüzeyine ya- Harun Yahya 107 Antijen antikor ba¤lant›s›n›n detaylar› Antijen ba¤lanma alan› Kompleman ba¤lanma alan› Antijen ba¤lanma alan› antijen ba¤lanma alan› Makrofajlara ba¤lanma alan› b) IgG molekül flemas› a) IgG molekül modeli antijen c) antikor sembolü d) antijeni saran antikorlar T hücrelerinin tafl›d›klar› antijenleri B lenfositlerine tan›tmalar›n›n ard›ndan B hücreleri ço¤al›r. Bunun sonras›nda ise bunlara uygun antikorlar üretmeye bafllarlar. Antikorun antijene olan uyumu ise kusursuz bir tasar›md›r. p›flt›r›rlar. Olay sona erdi¤inde B lenfositinin üzerinde virüs parçalar› kal›r. Bu parçalar, art›k düflman›n kime ait oldu¤unu belirleyen "antijenlerdir". Bu aflamadan sonra B hücrelerinin deste¤e ihtiyac› vard›r. Destek için yarat›lm›fl olan yard›mc› T hücreleri hemen bir ihtiyaç durumu oldu¤unu fark eder. Yard›mc› T hücreleri antijen parçalar› tafl›yan B hücrelerini tan›r ve onlara yaklafl›p çarparlar. Bu çarp›flma s›ras›nda B lenfositleri T hücrelerine bir dizi direktif içeren bir madde salg›lar. Adnan Oktar 108 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan Bu direktiflerde söz konusu antijenin bir "düflmana" ait oldu¤u ve bu düflman›n kimli¤ini di¤er T ve B hücrelerine ya da bir baflka deyiflle di¤er polis birimlerine göstermesi gerekti¤i belirtilmektedir.48 Yard›mc› T hücreleri direktifleri al›r almaz oradan uzaklafl›rlar. Bu aflamada T hücrelerini yak›ndan tan›mak yerinde olacakt›r. T hücreleri, kalbin hemen üzerinde yer alan timus bezinde oluflurlar. Olgunlaflt›ktan sonra burada çeflitli antijenleri tan›may› ö¤renirler. Bu e¤itim yaflant›m›z›n geri kalan› için son derece önemli bir e¤itimdir. Antijeni tatimus n›mayan bir savunma hücresinin vücudu savunmas› kuflkusuz ki mümkün de¤ildir. Timusta oluflan T hücreleri o kadar kapsaml› bir e¤itimden geçerler ki, do¤ada bulunan T hücreleri "yüz milyonlarca" antijeni rahatl›kla tan›yabilmektedirler. Ald›klar› e¤itimi mucizevi ve ola¤anüstü k›lan ise lenf dü¤ümüne ilerliyor bedenimizde, laboratuvarda oluflturulan yapay antijenleri bile tan›yabi- antijenler uyar›l›yor çeflitli tipteki T hücreleri hücrelerin gerçeklefltirdi¤i ba¤›fl›kl›k len T hücrelerinin bulunmas›d›r. Savunma sisteminin en temel elemanlar›ndan olan T hücreleri timus bezinde üretilirler. Üretimin ard›ndan bir dizi e¤itim bafllar. Çünkü T hücreleri, karfl›lar›na ç›kan antijenleri tan›mak zorundad›rlar. Bu mucizevi e¤itim sonucunda hücreler laboratuvarda yapay olarak üretilen antijenleri bile tan›yabilmektedirler. Harun Yahya 109 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Vücudun içindeki gözle görülmeyen bir hücrenin, d›fl dünyadaki tehlikelerden haberdar olup ona göre tedbir gelifltirdi¤i gerçe¤ine karfl› evrimcilerin getirdi¤i veya getirebilecekleri herhangi bir aç›klama yoktur. Bu müthifl gerçe¤in tek aç›klamas›, d›fl dünyan›n da bedenin içindeki yap›lar›n da Yarat›c›s›'n›n "tek" olmas›d›r. Kuflkusuz, bu Yarat›c› herfleyi kusursuz yaratan Allah't›r. Tehlike an›nda direktifi alan yard›mc› T hücreleri ald›klar› bilgiler do¤rultusunda bedene yay›l›rlar. Art›k vücuttaki tüm B hücreleri düflman›n varl›¤›ndan haberdard›r ve onun tüm özelliklerini tan›maktad›r. Bu tehlike karfl›s›nda yard›mc› T hücreleri taraf›ndan uyar›lan B lenfositleri ço¤almaya bafllarlar. B hücreleri adeta birkaç bin kez bölünürler. Ancak üretilen yeni hücreler daha önceki B hücreleri gibi alg›lay›p yok etme kabiliyetine sahip de¤ildirler. Onlar›n görevi bu kez, beden içine yay›larak antijenleri aramakt›r. Bu hücreler uygun antijenleri bulduklar›nda onlara yap›fl›rlar. Böylece savunma sisteminin bir baflka kan hücresi olan "do¤al öldürücüleri" harekete geçirirler. Yok etme ifllemini kendilerinden daha güçlü olan bu hücrelere b›rak›rlar. B lenfositlerinin antikor fabrikalar›n› üretmeleri ve antikor üretimine bafllamalar› yaklafl›k 5 gün sürer. Bu süre içinde vücudun savunmas›n›, do¤ufltan var olan ba¤›fl›kl›k sisteminin görevli hücreleri devral›r. ‹nsan bu süre içinde kendisini oldukça halsiz hisseder ve genellikle atefli yükselir. 5 günün ard›ndan B hücreleri görevi devrald›klar›nda, düflman hücreler h›zla öldü¤ünden iyileflme bafl gösterir. K›zam›k gibi baz› hastal›klar› hayat›m›z boyunca sadece bir kere geçirmemizin sebebi B lenfositlerinin art›k k›zam›k virüsünü tan›yor olmas›d›r. Virüs, vücu- Adnan Oktar 110 Patojen vücuda sald›r›r B hücreleri Makrofaj, antijen-MHC antijen kompleksini yüzeyinde tafl›r ve IL-1 salg›lar. yard›mc› T hücresi Aktif B hücreleri geliflirler ve bölünerek ço¤almaya bafllarlar. Yard›mc› T hücresi kompleks ile birleflir. Yard›mc› T hücresi interlökin salg›lar Savaflç› B lenfositleri kolonisi Baz› B hücreleri plazma hücrelerini meydana getirmek için farkl›lafl›rlar plazma hücreleri kalan bellek hücreleri Plazma hücreleri belirli antikorlar› salg›larlar a盤a ç›kan antikorlar Antikorlar lenf ve kan yoluyla sald›r› bölgesine tafl›n›rlar sald›r› bölgesine do¤ru Bir B hücresi antijene ba¤lan›p, T hücreleri de interlökin salg›lamaya bafllad›¤›nda B hücreleri hareketlenerek ço¤almaya bafllar. Ço¤alan B hücreleri farkl›lafl›r ve bir k›sm› antikor a盤a ç›karan plazma hücrelerine dönüflür. Plazma hücreleri lenf dokular›nda kal›r ama antikorlar kan ve lenf yoluyla enfeksiyon bölgesine giderler. Antijen-antikor kompleksleri oluflur ve kompleman sistemini uyar›rlar. Baz› B hücreleri, bellek hücresi haline gelir ve enfeksiyondan y›llar sonra da yine antikor salg›lamaya devam ederler. da girer girmez bu hücreler taraf›ndan tan›nd›¤›ndan hemen sindirilir ve ortadan kald›r›l›r. Virüsün tekrar hastal›¤a sebep olmak için f›rsat› yoktur. Vücuda afl› ile hastal›k mikrobu enjekte edilmesinin sebebi de B hücrelerine bu hastal›¤› tan›tmakt›r.49 Harun Yahya 111 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Yak›n Takip Vücut içinde karmafl›kl›k aç›s›ndan neredeyse insanlar aras›ndaki sosyal yaflamdan farkl› olmayan bir sistem vard›r. Aradaki tek fark, d›flar›daki sosyal yaflamda kahramanlar› insanlar›n, vücut içinde ise hücrelerin oluflturmas›d›r. Buna ra¤men, kullan›lan yöntemlerin, uygulanan taktiklerin, al›nan tedbirlerin birbirlerine son derece benzer oldu¤unu görürüz. Hücreler de fluurlu insanlar gibi kendilerini koruma, ak›ll› davranma, tedbir alma benzeri yeteneklere sahiptirler. Bunun en önemli örneklerinden bir tanesi yine savunma hücreleri aras›nda yaflan›r. Baz› mikroplar, vücut içinde kendilerine sald›racak olan lenfositlerden nas›l korunacaklar›n› bilirler. Mikrop vücut içindeki bir hücreye yerleflir ve gözden kaybolur. Örne¤in verem mikrobu son derece kurnazd›r: Özellikle gelip kendisini yok edecek olan makrofajlar›n içine yerleflir. Allah'›n yaratt›¤› sistemlerin tümünde sonsuz bir akl›n tecellileri vard›r. Tek hücreli bir mikro canl›n›n insan bedeninde kendisini bekleyen tehlikelerden haberdar olmas› ve üstün bir fluur gerektiren bir yöntem belirlemesi bu akl›n tecellilerinden yaln›zca birkaç›d›r. Bir verem mikrobunun neye göre böyle davrand›¤›, nas›l olup da tehlikenin fark›na vard›¤›, nas›l bir olay sonucunda makrofaj›n içine girmeyi akletti¤i ve bunun gibi yüzlerce soru, tüm bunlara tesadüflerle, rastgele mutasyonlarla aç›klama getirmeye çal›flan evrim teorisi ve taraftarlar› için cevaps›zd›r. Evrim taraftarlar›n›n bu mikroalemdeki fluurlu davran›fllara tesadüflerle aç›klama getirmeleri mümkün de¤ildir. Bu, Allah'›n üstün yaratmas›d›r. Tek bir hücre içinde sergilenen benzersiz akl›n daha birçok delili vard›r. Örne¤in mikroplar her ne Adnan Oktar 112 HLA antijen makrofaj T hücresi antijen lenf dokusundaki T hücreleri reseptör ifllem görmüfl antijen (yabanc›) duyarl› T hücresi genifller ve bölünür Yard›mc› T hücreleri Öldürücü T hücrelerinin ço¤almas›n› sa¤layan proteini a盤a ç›kar›r, fagositozu artt›r›r ve B hücrelerinin plazma hücrelerine dönüflmelerini sa¤lar. öldürücü T hücreleri antijenleri yok ederek DNA'lar›na zarar verir. Geciktirilmifl hassas T hücreleri alerjide ve doku naklinde önemli olan kimyasallar salg›lar. Bask›lay›c› T hücreleri Yard›mc› T hücresi ve öldürücü T hücrelerinin faaliyetini, fagositozu ve antikor üretimini bask›lar. Bellek T hücreleri orijinal antijenleri tan›r Yukar›daki flemada görüldü¤ü gibi farkl› rollere sahip olan çeflitli T hücreleri, bu görevlerini eksiksizce yerine getirerek, kusursuz bir savunma yaparlar. öldürücü T hücresi tümör hücresi tümörde aç›lan delik Hücreler, insanlar gibi kendilerini koruma, ak›ll› davranma, taktik gelifltirme ve tedbir alma gibi yeteneklere sahiptirler. Aralar›nda hayranl›k uyand›r›c› ifl bölümü ve denetim vard›r. Bu ifl bölümü sayesinde düflman› tespit eder, öldürür ve sonraki nesillere düflman› tan›tabilirler. Yukar›da solda görülen öldürücü T hücresi tümörü tan›r ve ona ba¤lan›r. Daha sonra tümörün zar›n› delecek proteinler salg›lar. Solda ise öldürücü T hücresinin salg›lad›¤› proteinler taraf›ndan delinen tümör görülüyor. Bu delik k›sa Harun bir süre içinde tümörün yok olmas›na neden olacakt›r. Yahya 113 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ kadar hücre içine saklansalar da, vücudun düflman›n sakland›¤› yeri ortaya ç›karan bir savunma sistemi vard›r. Bakteri makrofaj›n içine s›zd›ktan sonra makrofaj›n içinde bulunan özel bir molekül, bakteriden bir parça al›r ve onu hücre yüzeyine tafl›r. Yard›mc› T hücreleri ise karfl›lar›ndaki bu kar›fl›m› tan›r ve makrofajlar›n, kendi içlerinde bir yabanc›n›n oldu¤unu anlamalar›n› sa¤layan bir madde salg›larlar. Yeri belirlenen düflman kolayca yok edilecektir. Vücudun di¤er hücrelerine s›zan düflmanlar ise, öldürücü T hücreleri taraf›ndan saptan›p ortadan kald›r›l›rlar. Burada hücrenin içine bir yabanc›n›n yerleflti¤ini haber veren ise, hücre içindeki görevli özel moleküllerdir. Hücrenin içine giren virüsün parçalar›n› yüzeye ç›kararak T hücrelerini yard›ma ça¤›r›rlar. Öldürücü T hücreleri, virüse çarpar ve virüsün istila etti¤i hücreyi tümüyle yok ederler.50 Burada asl›nda virüsün yerleflti¤i hücrenin bir anlamda fedakarl›¤› da söz konusudur. Vücudu korumak pahas›na öldürücü T hücrelerinin kendisini yok etmesini göze almaktad›r. Dikkat edilirse, bütün bu olup biten ifllemlerde rastgele veya fluursuz tek bir aflama gerçekleflmemektedir. Hatta sergilenen olaylar, gözle görülmeyen bir hücreden asla beklenmeyecek üstün bir fluurun göstergesidir. Bahsetti¤imiz tüm bu hareketlilik, milimetrik alanlar içinde, boyutlar› mikronlarla ölçülen tek hücreli canl›lar›n birbirleri ile mücadeleleridir. Beyni, sinir sistemi, karar mekanizmas› olmayan bir hücreden ak›l kullanmas›n› bekleyemeyece¤imize ve yap›lan fluurlu ifllemleri onun üstün yeteneklerine ba¤layamayaca¤›m›za göre, hayranl›¤› akl›n tek sahibine yöneltmek gerekti¤i aç›kt›r. Bu üstün gücün ve akl›n sahibi, elbette herfleyi mükemmel yaratan Allah't›r. Adnan Oktar 114 1) aktif yard›mc› T hücreleri lenfokin üretirler. 4 ) Öldürücü T hücreleri hasarl› vücut hücrelerini tan›r ve yok ederler. 2) lenfokinler a盤a ç›kar 3) Lenfokinler, antijene ba¤lanan baz› T hücrelerine ço¤alma emri verirler lenfokinler, makrofajlar› enfeksiyon bölgesine çekerler. sald›r›ya u¤rayan vücut hücresi 5) Sald›r› sakinleflince bask›lay›c› T hücreleri h›zla ço¤al›r ve savunma sisteminin durmas›n› h›zland›r›r. 6) Az say›daki T hücresi bellek hücresi olarak yaflamaya devam eder. Hücresel savunma sistemi 3 aflamadan oluflur. T hücrelerinin harekete geçerek sald›rmas›, ba¤›fl›kl›k sistemini bask›lay›c› hücrelerin ço¤almas› ve bellek hücrelerinin ortaya ç›k›fl›. Vücut aktif savunmay› tamamlad›ktan sonra art›k geri çekilme zaman› gelmifltir. Bunun için bask›lay›c› T hücreleri h›zla ço¤almaya bafllar ve savunma iflleminin durmas›n› çabuklaflt›r›r. Ba¤›fl›kl›k Sistemi Normale Dönüyor Yukar›da detaylar›yla bahsetti¤imiz bu hareketlilik, vücudun ola¤anüstü flartlar alt›ndaki durumunu göstermektedir. E¤er bu hareketlilik kontrolsüz bir biçimde sürüp giderse, yani hastal›k sonras›nda B hücreleri üremeye devam eder, T hücreleri oradan oraya koflturarak tüm savunma hücrelerini hareketlendirirse, kontrolsüz ve amaçs›z bir savafl sürmüfl olacakt›r. Bu durum ise, sa¤lam hücrelerin de zarar görmesi, vücudun afl›r› derecede bitkin düflmesi ve y›k›mla sonuçlanacakt›r. Bunu önlemek için, savafl›n bitti¤i haberinin tüm bedene yay›lmas› gerekir. ‹flte bu görev de yine bir baflka kan hücresine; "bask›lay›c› T hücresine" düflmek- Harun Yahya 115 UYARI: E¤er ilk ba¤lant› bu yolla ise; ANT‹JEN (dokuda tespit edilen yabanc› moleküler yap›) e¤er ‹K‹NC‹L savunma gerçekleflirse: MAKROFAJLAR B HÜCRELER‹ makrofajlar istilac›lar hakk›ndaki bilgileri T hücrelerine iletirler YARDIMCI T HÜCRELER‹ e¤er ikincil savunma do¤rudan harekete geçerse BELLEK T HÜCRES‹ B hücreleri, üzerlerine antijen ba¤layarak uyar›lm›fl B hücrelerine dönüflürler. yard›mc› T hücreleri uyar›lm›fl B UYARILMIfi B hücreleHÜCRELER‹ rinin h›zla ço¤almas›n› sa¤lar. yard›mc› T hücreleri, öldürücü T hücrelerini harekete geçirir uyar›lm›fl B hücreleri plazma hücrelerine dönüflür PLAZMA HÜCRELER‹ ÖLDÜRÜCÜ T HÜCRES‹ Baz› B hücreleri bellek hücresi olarak saklan›r BELLEK B HÜCRELER‹ plazma hücreleri antikor salg›larlar h›zl› ikincil bölünme ANT‹KORLAR ANA HEDEF: hücre içi (virüsler, baz› mantarlar ve protozoanlar; kanser hücreleri, nakledilen hücreler) ANA HEDEF: hücre d›fl› (bakteri, virüslerin hücre d›fl› evreleri, baz› mantarlar ve protozoanlar) SONUÇ: Öldürücü T hücreleri hasta, mutasyona u¤ram›fl veya yabanc› hücrelere sald›r›r; makrofajlar güçlenir. (fagositoz) SONUÇ: Antikor antijene ba¤lan›r, makrofajlar›n istilac›lar› yok etmesini veya kompleman istilac›lar›n tahrip edilmesini sa¤lar. ANT‹KOR YOLUYLA BA⁄IfiIKLIK S‹STEM‹ HÜCRE YOLUYLA BA⁄IfiIKLIK S‹STEM‹ ‹nsan›n savunma sistemi ola¤anüstü derecede komplekstir. Bu flemada bile pek çok detay atlanm›fl, pek çok ifllem belirtilmemifltir. Sistemin iflleyifli, genel hatlar›yla bile son derece detayl› ve ak›lc›d›r. 116 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan tedir. Bu hücre, hareketli savunma hücrelerini sakinlefltirerek ba¤›fl›kl›k sisteminin tekrar normal hale dönmesini sa¤lar. Bask›lay›c› T hücreleri salg›lad›klar› maddelerle B hücrelerinin etkinliklerini yavafllat›rlar. Öldürücü T hücrelerinin savafl› durdurmalar›n› sa¤larlar. Yard›mc› T hücrelerinin say›s›n› azalt›r ve bedeni sakinlefltirirler. Savafl art›k bitmifltir. Ortada pek çok ölü hücre, bakteri art›klar› ve enkazlar vard›r. ‹flte bu aflamada devreye fagositler girer. Fagositler savafl alan›na yay›l›r ve ne kadar art›k ve ölü hücre varsa bunlar›n tümünü temizler. Temizlik s›ras›nda etrafta zarar görmüfl dokulara da bir dizi ilk yard›m uygular ve hasar görmüfl bölümlerini yenilerler. Savafl sonras›nda T ve B hücrelerinin ço¤u birkaç gün içinde ölürler. Geriye kalan küçük bir grup ise yaflam›n› uzunca bir süre sürdürür. Bu hücreler vücutta yaflanan olaylar›n "flahitleridir" ve kendi nesillerinin devam› için hayatta kalmalar› son derece önemlidir. Onlar savafl›n bafllamas›na neden olan sald›rgan›n "tan›nma iflaretini" yani antijenini tan›makta ve bu özelliklerinden dolay› art›k savunma hücresi de¤il, "bellek hücresi" olarak an›lmaktad›rlar. Daha önce sald›rm›fl olan bir virüse karfl› kazan›lm›fl olan "ba¤›fl›kl›k" bu bellek hücrelerinin sayesinde gerçekleflmektedir. Bellek hücresi vücuda istila amac› ile giren ayn› hücreyi bir sonraki seferde kap›da karfl›layacak ve güçlenmesine izin vermeden onun yok edilmesini sa¤layacakt›r. Burada bahsetti¤imiz iki düflman, birbirinden habersiz iki farkl› hücredir. Bir tanesi vücudun içinde yaflar, di¤eri ise d›flar›dan gelen bir ziyaretçidir. Bu hücreler, birbirlerini "tan›ma" gibi bir mekanizmaya nas›l sahip olabilirler? Bir hücre, tehlikeli gördü¤ü hücre ile ilgili bilgileri hangi kararla ve nas›l üzerinde tafl›r? Tüm di¤er arkadafllar› ölür- Harun Yahya 117 Adnan Oktar 118 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ken o neden ve nas›l hayatta kal›r? Say›s›z detay›n› gördü¤ümüz kusursuz savunma sisteminin rastgele geliflen olaylar, kontrolsüz ve kör tesadüflerle meydana gelebilece¤ine inanabilir misiniz? Bu kadar delil karfl›s›nda buna inanmak elbette olanaks›zd›r. Burada meydana gelen bilinçli olaylar, fluurlu bir insan›n bile idare yetene¤ini aflacak kadar kusursuz ve kontrollüdür. Bu durum bizi daima ayn› gerçekle karfl› karfl›ya getirir: De¤il tesadüfi mutasyonlarla, bilinçli insanlar›n müdahalesiyle bile oluflamayacak bu sistem aç›kça yarat›l›fl gerçe¤ini gösterir. Herfleyi "ol" emri ile yaratan Allah, bu küçücük canl›lar› yoktan var etmifl, onlara mükemmel bir uyum ve düzen vermifl ve yapmalar› gereken görevleri ilham etmifltir. ‹flte bu nedenle bu savunma hücresi vücudun düflman›n› tan›makta, onu haf›zas›nda tutmakta, onun sonraki nesillere zarar vermesini engellemek için nöbet beklemektedir. Allah'›n üstün bir ilimle yaratt›¤› bu canl›lar›n varl›¤› tek bafl›na bir insan› imana yöneltmek için yeterli bir sebeptir ve Allah'›n Yüce kudretinin bir delilidir. Allah Kuran'da flöyle buyurur: fiu halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah'›nd›r. Göklerde ve yerde büyüklük O'nundur. O, Üstün ve Güçlüdür, Hüküm ve Hikmet sahibidir. (Casiye Suresi, 36-37) Harun Yahya 119 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Kandaki Ak›ll› Koruma Görevlileri: Kompleman Molekülleri Çok fazla çeflitte hücre tipine sahip olan beyaz kan hücreleri yani akyuvarlar, nefes almaya bafllad›¤›n›z andan itibaren sizler için zararl› olabilecek herfleyle savaflmaya programlanm›fllard›r. Sahip oldu¤unuz bu kusursuz mekanizman›n en küçük parças›n›n bile eksik olmas›, basit bir hastal›ktan dolay› ölmenize neden olabilir. Bedeninizde bu mükemmel mekanizman›n yan› s›ra, siz hastalanmasan›z da faaliyet halinde olan koruma görevlileri bulunmaktad›r. Bu koruma görevlileri, sizin do¤umunuzdan ölümünüze kadar vücuttaki "her hücreye" sald›rmaya programlanm›flt›r. Bu gerçekten de flaflk›nl›k uyand›r›c›d›r, bedeni savunmak için var olmalar›na ra¤men, bedeni oluflturan tüm hücreleri düflman görürler. Bunlar›n oluflturdu¤u sisteme "kompleman sistemi" ad› verilir. Kompleman molekülleri 20 farkl› proteinden oluflan moleküllerdir. Karaci¤erde üretilir ve dolafl›m sistemine oradan kat›l›rlar. Normal flartlarda kan›n içinde gelifligüzel ve etkisizce dolaflan hücrelerdir. Ancak uyar›ld›klar›nda, aniden, gördükleri bütün hücreleri yok etme karar› al›rlar. Ald›klar› bu uyar› tek bir kompleman hücresi kanal› ile vücuttaki sistemin tümüne yay›l›r. Uyar› ile vücutta dost düflman ay›r›m› yapmazlar. Bu nedenle vücudun kendi hücrelerine de ba¤lan›p onlar› yok etmeye de yönelebilirler. Ama vücut hücrelerini öldürmelerine izin yoktur. Çünkü vücut hücreleri, kendilerini koruma yetene¤ine sahip oldukça ak›ll› hücrelerdir. Kompleman moleküllerini gördükleri anda "tan›rlar". Kompleman molekülleri bedene ait hücrelere de¤er de¤mez, vücudun kendi hücreleri onlar› et- Adnan Oktar 120 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan zar sald›r› kompleksi olufluyor a¤›z Aktive olmufl kompleman aflama aflama patojenin zar›na ba¤lan›r ve zar sald›r› kompleksini oluflturur. Zar sald›r› kompleksi a¤z› hücrenin yok edilmesini sa¤lar. kisiz hale getirir. Böylelikle vücut kendi askerleri taraf›ndan vurulmam›fl olur. Vücuda girmifl olan yabanc› organizmalar ise, hiç beklemedikleri bu koruma görevlilerinin mutlaka sald›r›s›na u¤rayacaklard›r. Kompleman moleküllerinden bir tanesi yabanc› organizmaya ba¤land›¤›nda, flekil de¤iflikli¤ine u¤rar. Bunu, kompleman molekülünün sahip oldu¤u ilk proteinin bakteriye ba¤lanmas› izler. Daha sonra, kompleman sisteme ait di¤er proteinler de bakteriye teker teker ba¤lan›rlar ve kompleman avc›lar›, istilac› bakterinin yüzeyini sarm›fl olur. Kompleman sisteminin son eleman› ise hücre zar›na sald›rmakla sorumludur. Bu ak›ll› molekül, savunmas›z kalm›fl bakterinin tek korumas› olan hücre zar›nda bir delik açar.51 Sald›r› sonras›nda bakteri içine su alarak patlar. Bazen de kompleman molekülleri baflka bir yöntem kullan›r- Harun Yahya 121 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ lezyon Kompleman hücreleri sald›rgan hücrenin yüzeyinde delik açarak lezyona neden olur. Böylece sald›rgan hücrenin zarar› engellenmifl olur. kompleman proteinleri plazma zar› lar. Düflmanlar›n› ince bir zarla kaplar ve bu flekilde onlar› di¤er yiyici hücreler için iflaretlerler. Bu örnekte de görüldü¤ü gibi, insan bedeninin her parças›nda muazzam bir ak›l hakimdir. Bu akla, bedeni koruyan, savunan, yaflatan her organizma sahiptir. Bedene ait hücrelerin, kompleman sald›rganlar›n› tan›malar› flartt›r. Yoksa tek bir sald›r›, insan yaflam›n› sona erdirebilir. Bu güçlü korumalar›n her an görev bafl›nda olmalar› gerekmektedir. fiimdi bir düflünelim: ‹nsan bedenindeki bu kusursuz kompleman sisteminin varl›¤›n›n kaç kifli fark›ndad›r? Konunun uzman› bilimadamlar› d›fl›nda söz konusu mekanizmay› tan›yanlar›n say›s› kuflkusuz son derece s›n›rl›d›r. Bu gerçe¤e ra¤men, istisnas›z her insan bu mükemmel sistem ile donat›lm›fl durumdad›r. Bu sistem, her an hiç durmadan faaliyet halindedir. Çünkü onlar› Rabbimiz olan Allah yarat›r ve onlara vücutta savaflma veya korunma bilgisini Allah verir. Nerede kime karfl› mücadele edeceklerini onlara Allah ilham eder. Görevlerini Allah belirler ve sahip olduklar› kusursuzluk Allah'›n onlara bir lüt- Adnan Oktar 122 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ‹nsan bedeninin her parças›nda muazzam bir ak›l hakimdir. Vücudu korumakla görevlendirilmifl hücreler düflman› tan›y›p yok edecek mükemmel sistemlerle donat›lm›fllard›r. fudur. Ve siz, Allah diledi¤i için ve diledi¤i flekilde vücudunuza giren istilac›lardan korunursunuz. Anlatt›¤›m›z bu mükemmel sistem, her detay› ile, sonsuz kudret ve güce sahip olan Rabbimiz'in bir eseridir. Vücut içindeki savafl her zaman zafer ile sonuçlanmayabilir. Kompleman moleküllerinden daha becerikli bakterilerin vücuda girmesi, bu moleküllerin tüm düzenini altüst edebilir. Bu durumda ortaya ç›kan karfl›l›kl› ak›l gösterisi ise son derece hayret vericidir. Örne¤in, akci¤er enfeksiyonlar›na neden olan pnömokok bakterileri, kendilerine sald›racak olan savaflç› molekülleri daha vücuda girmeden tan›maktad›rlar. Onlara bu molekülleri tan›tan, her iki organizman›n da niteliklerini tan›yan, onlar› yaratm›fl olan, onlar› her an izleyen ve denetimi alt›nda bulunduran Yüce Rab- Harun Yahya 123 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ HIV virüsü, daha önce hiç bulunmad›¤› bir bedende kendisi ile kimin savaflaca¤›n› bilir. Bu nedenle vücuttaki hücrelere teker teker sald›rmaktansa, kendisine savafl açacak olan savunma hücrelerinin içine girip yerleflir ve onlar› enfekte eder. Savunma elemanlar› hasar görmüfl olan bir ba¤›fl›kl›k sistemi art›k ifllevini yitirmifltir. bimiz'dir. Vücuda enfeksiyon amac› ile giren bu bakteriler, kendilerini kompleman moleküllerine karfl› tan›nmaz yapan kaygan bir zarla kapl›d›rlar. Bu sayede kompleman molekülleri, bu bakterilerin davetsiz ve zararl› misafirler oldu¤unu anlamayacaklard›r. Bakterinin bundan sonra vücutta diledi¤i gibi yoluna devam etti¤ini zannedebilirsiniz. Oysa mükemmel bir mekanizmaya sahip olan insan bedeninde, birinci tuzaktan kurtulan yabanc›lar ikinci büyük engelle karfl›laflacaklard›r. Dev makrofajlar bakterinin tan›nmas›n› engelleyen kaygan k›l›f› y›rtar, onu uzun kollar› ile yakalay›p yerler. Bu yöntemi tercih etmediklerinde ise, bakterileri iflaretleyen bir madde salg›larlar. Bakteriler iflaretlenince, kompleman molekülleri ve di¤er yiyici hücreler onlar› tan›r ve yok ederler.52 Bütün bunlar, vücuda giren yabanc› bakterinin de, Adnan Oktar 124 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan vücut içinde onunla savaflan moleküllerin de tek bir Yarat›c›'n›n eseri oldu¤unu göstermektedir. Bakteriler, nas›l bir tehlikeyle karfl›laflacaklar›n›n aç›kça fark›ndad›rlar. Vücut hücreleri ise, vücuda girecek muhtemel bir bakteriye karfl›, henüz onu tan›madan tedbir gelifltirmifllerdir. Bu elbette herfleyi, bütün kainat›n Sahibi ve mutlak surette Hükümdar›, Melik olan Allah'›n yaratt›¤› gerçe¤ini gözler önüne sermek için vücudumuzda var edilmifl örneklerden bir tanesidir. Ayetlerde bu gerçe¤e flu flekilde dikkat çekilir: De ki: ‹nsanlar›n Rabbine s›¤›n›r›m. ‹nsanlar›n Malikine, ‹nsanlar›n (gerçek) ‹lah›na; (Nas Suresi, 1-3) Hak Melik olan Allah pek Yücedir, O'ndan baflka ‹lah yoktur; Kerim olan Arfl'›n Rabbidir. (Mü'minun Suresi, 116) Henüz çaresi bulunamam›fl öldürücü bir hastal›k olan AIDS ise sald›rgan›n da savunucunun da tek bir Yarat›c›n›n eseri oldu¤u gerçe¤ine bir baflka önemli örnektir. Bu hastal›¤›n sebebini oluflturan HIV virüsü, vücudun savunma mekanizmas›na karfl› planlanm›fl bir taktikle beraber vücuda girer. Daha önce görmedi¤i bir bedende adeta kendisi ile kimin savaflaca¤›n› bilmektedir. ‹flte bu nedenle vücuda girdi¤i anda, di¤er virüsler gibi herhangi bir hücrenin içine s›zmaktansa, do¤ruca vücuttaki yabanc›lar› yok edip bunu di¤er savunma elemanlar›na haber vermekle görevli olan "Haberci T" hücresinin içine girer. Hücreyi bozar ve onun tehlikeyi haber vermesine izin vermez. Elemanlar› hasar görmüfl olan ba¤›fl›kl›k sistemi art›k eskisi gibi ifllevini göremez hale gelir. Bunun sonucunda vücut art›k en basit bir grip mikrobu ile bile çarp›flamayacak durumdad›r. HIV virüsünün savunma sistemini y›k›c› etkisi nedeniyle, bir grip virüsü bile insan› öldürebilir. Harun Yahya 125 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Tütün mozaik virüsü (TMV) Grip virüsü Adenovirüs Savunma sistemini meydana getiren tek bir eleman› devreden ç›kar›rsan›z savunma sistemi ifllev göremez hale gelir. Savunma sistemini oluflturan akyuvarlar indirgenemez kompleksliktedirler. Allah'›n yaratt›¤› üstün eserlere muazzam bir örnek teflkil ederler. Lambda bakteriyofaj Savunma Hücreleri Olmasa… Savunma sistemini oluflturan hücreler kompleks bir a¤ ile birbirlerine ba¤›ml› hareket ederler. Bunlardan baz›lar› tehlikeyi fark eder, bir k›sm› ön durdurma harekat›n› bafllat›r, bir k›sm› di¤er savunma hücrelerine haber verir, bir k›sm› as›l öldürücü darbeyi vurur, bir k›sm› da gelecekteki tehlikelere karfl› hat›rlat›c› olarak bir kenarda bekler. Meydana gelen bu a¤›n sadece tek bir parças›n› ç›kar›rsan›z, art›k savunma sisteminiz yoktur. Örne¤in bu sistemden e¤er yard›mc› T hücrelerini ç›kar›rsan›z, vücutta öldürücü hücrelerin bulunmas›- Adnan Oktar na ra¤men bunlar tehlikenin fark›na bile varmaya- 126 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan caklard›r. B hücreleri ve öldürücü T hücrelerini ç›kar›rsan›z, yard›mc› T hücrelerinin tehlikeyi haber verece¤i herhangi bir üst birim olmayacakt›r. Bu sistemden Do¤al Öldürücüleri ç›kar›rsan›z, vücuda giren dirençli düflmanlar›n ortadan kalkmas› mümkün olmayacak, tek bir güçlü bakteri bedenin felç olmas›na neden olacakt›r. Bellek hücrelerini ç›kar›rsan›z, vücudun yabanc› organizmalara karfl› ba¤›fl›kl›¤› olmayacak ve vücuttaki savunma hücreleri içeri giren ayn› düflman ile defalarca savaflmak zorunda kalacakt›r. Bu da k›sa bir süre içinde savunma sisteminin güçsüz düflmesi anlam›na gelecek, vücudu yeni hastal›klara aç›k hale getirirken, ayn› zamanda sürekli ayn› hastal›klara yakalanmam›za sebep olacakt›r. Dolay›s›yla kan dolafl›m›n›n savunma sistemini oluflturan lökositler, "indirgenemez kompleksliktedir". Bunun anlam› fludur: Bu mekanizmadaki herhangi bir parçay› eksiltmeniz, devreden ç›karman›z mümkün de¤ildir. E¤er parçalardan birisi eksilirse, sistemin hiçbir ifllevi kalmayacakt›r. Sistemin ifllev görememesinin sonucu ise, basit bir nezle virüsünün bile k›sa bir süre içinde ölüme sebep olmas›d›r. Vücuda giren virüs, hiçbir engelle karfl›laflmayaca¤› için diledi¤i hücreye yerleflecek ve diledi¤i kadar üreyecektir. Normal flartlarda vücut hücrelerinin üretimi son derece kontrollü bir biçimde denetlenir. Ancak virüsün kendi mekanizmas›nda buna benzer bir denetim olmad›¤›ndan virüs, içine girdi¤i hücrenin imkanlar›n› kullanarak k›sa sürede vücudu istila edecektir. Savunma sistemi "kemoterapi" gibi tedavi yöntemleri ile yok edilmifl olan kiflilerin ve AIDS hastalar›n›n her hastal›¤a son derece aç›k olmalar›n›n nedeni budur. Savunma hücreleri olmasa, vücuda bu savunmay› yapabilecek bir sistemin dahil edilmesi flartt›r. E¤er bu mümkün de¤ilse sonuç kaç›n›lmaz olarak ölüm- 127 Harun Yahya Adnan Oktar 128 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan dür. Lösemi hastal›¤› da savunma hücrelerinin deformasyonundan kaynaklanan AIDS gibi öldürücü bir hastal›kt›r. Bu hastal›kta kandaki lökositlerin flekilleri anormalleflir ve farkl›lafl›r. Farkl› flekildeki lökositler art›k görevlerini yapamazlar ve bu durum, genel savunma mekanizmas›n›n geri kalmas›na neden olur. Hemen bütün lösemilerde kontrolsüz ço¤alan hücreler çevredeki dokulara yay›l›r ve bunlar›n imkanlar›n› kullan›rlar. Bu nedenle dokular k›sa bir süre içinde eski fonksiyonlar›n› yerine getiremeyerek bozulurlar. Lösemili dokular›n büyük bir h›zla yeni hücreler üretmeye bafllamas›, vücut s›v›lar›nda çok fazla miktarda besin maddesine, özellikle amino asit ve vitaminlere gereksinim do¤urur. Bunun sonucunda vücudun enerjisi gitgide azal›r. Afl›r› amino asit kullan›m› normal vücut proteinlerinin tükenmesine neden olur. Böylece lösemili dokular büyür ve di¤er dokular zay›flar. Sistemin bu flekilde devam etmesi bile k›sa bir süre içinde ölüme neden olabilir.53 Hastan›n iyileflmesinin en etkili yolu, kendisine sa¤lam ve sa¤l›kl› kan hücreleri üretebilecek yeni bir kemik ili¤idir. Görüldü¤ü gibi, sistemin evrimle ortaya ç›km›fl olmas› mümkün de¤ildir, çünkü ancak tüm unsurlar›yla birlikte çal›flt›¤›nda ifle yaramaktad›r. Bu sistem, tüm özellikleri ile birlikte yarat›lm›fl olan ve tüm parçalar›n birarada koordinasyonu ile iflleyen bir mükemmellik örne¤idir. ‹flte bu nedenle önemli bir yarat›l›fl delilidir. Allah'›n yaratmas›ndaki kusursuzluk bir kez daha karfl›m›zdad›r. Bir ayette Allah yarat›l›fl gerçe¤ini flu flekilde bildirir: Bu, Allah'›n yaratmas›d›r. fiu halde, O'nun d›fl›nda olanlar›n yaratt›klar›n› Bana gösterin. Hay›r, zulmedenler, aç›kça bir sap›kl›k içindedirler. (Lokman Suresi, 11) 129 Harun Yahya Kan hücreleri, yani alyuvar ve akyuvarlar, üstlendikleri görevler gere¤i bütün vücudu dolaflmak zorundad›rlar. Ama bunu tek bafllar›na yapmalar› imkans›zd›r. Hücrelerin kendilerini hareket ettiren çeflitli mekanizmalar› olsa bile, içinde hareket edebilecekleri bir s›v›n›n varl›¤› zorunludur. ‹çinde dolafl›p duran farkl› nitelikteki hücreleri ile birlikte, vücudumuzun her noktas›n› her saniye katedip duran bu s›v› plazmad›r. Plazma kan›n %55'ini oluflturur. Plazman›n bilefliminde %90 oran›nda su, kandaki su miktar›n› ayarlamada kullan›lan albümin, vitaminlerin tafl›nmas›nda kullan›lan globülin, kan›n p›ht›laflmas›nda kullan›lan fibrinojen, glikoz ve di¤er besinler, hücreler aras› s›v›n›n PH'›n› ve s›v› miktar›n› ayarlamakta kullan›lan iyonlar, ya¤lar, aminoasitler, vitaminler ve oksijen, karbondioksit ve nitrojen gibi çözünmüfl gazlar bulunmaktad›r.54 Plazma tafl›d›¤› maddeler ve sahip oldu¤u özelliklerle vücut için önemli görevler üstlenir. Bunlar›n en önemlisi, besinleri ve at›klar› tafl›mas›d›r. Di¤er önemli özelli¤i, kan bas›nc›n›n belli bir seviyede kalmas›n› sa¤lamakt›r. Is› da¤›l›m› da yine plazman›n özelliklerinden biridir. Ayr›- Adnan Oktar 130 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ca plazma kan ile di¤er dokular›n asit düzeyini belirli bir seviyede tutmakla görevlidir. Plazma, "kan s›v›s›" oldu¤undan, afl›r› terlemede plazma miktar› %50 oran›nda azalabilece¤i gibi, sulu fleyler fazla içildi¤inde normalin %60 oran›nda artabilir de. Plazman›n içerdi¤i su ise, kan›n esas eleman›d›r. Plazman›n içinde kat› maddeler olarak proteinler bulunur. Bunlar, kan›n p›ht›laflmas›n› sa¤layan fibrinojen (Kan›n P›ht›laflmas› bölümünde detayl› olarak incelenecektir), kan hücreleri ve vücut s›v›s›n›n oran›n› kan al›n›r santrifuj tüpe koyulur PLAZMA % 55 ‹çindekiler Temel fonksiyonlar Su Di¤er maddeleri tafl›mak için çözelti Tuzlar (elektrolitler) Sodyum Potasyum Kalsiyum Magnezyum Klor Bikarbonat Ozmotik denge, pH dengesi ve zar geçirgenli¤inin düzenlenmesi Plazma proteinleri Albumin Fibrinojen Globulinler Kan›n % 55'ini oluflturan plazma, tafl›d›¤› maddeler ve sahip oldu¤u özellikler nedeniyle vücut için son derece önemlidir. Besinlerin ve at›klar›n tafl›nmas›ndan kan bas›nc›n›n kontrolüne kadar vücudun dengesini sa¤layan pek çok fley plazman›n özelliklerine ve genifl hareket kabiliyetine ba¤›ml›d›r. Ozmotik denge, pH dengesi kan›n p›ht›laflmas› savunma (antikorlar) ve ya¤ tafl›nmas›) Kanla tafl›nan maddeler Besinler (örne¤in, glikoz, vitaminler, amino asitler) Metabolizma art›klar› (üre, ürik asit) Solunum gazlar› (CO2 ve O2) Hormonlar Harun Yahya 131 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ düzenleyen albümin ve antikor yönünden zengin olan globülinlerdir. Bunlar›n aras›ndan bizim için son derece büyük önemi olan albüminleri incelemek yerinde olacakt›r. Ak›ll› Bir Tafl›y›c›: Albümin Albümin say›ca en fazla olan plazma proteinidir ve tafl›y›c› görevini üstlenmifltir. Albüminin basit bir tafl›y›c› olmad›¤›n› belirtmek gerekir. Albümin kanda bulunan kolesterol gibi ya¤lar›, hormonlar› ve bir safra kesesi maddesi olan zehirli ve sar› renkli bilirubini tafl›r. Bunlar›n yan› s›ra, c›va, penisilin ve baflka ilaçlar› da kendisine ba¤lar. Zehirleri karaci¤erde b›rak›r, besin maddelerini ve hormonlar› ise gerekli yere götürür. Ya¤lar›n vücutta bir protein taraf›ndan tafl›nmas›n›n çok büyük önemi vard›r. E¤er ya¤lar, albümin taraf›ndan tafl›nmasayd›, tüm ya¤ molekülleri birbirleri ile birleflir ve kanda, t›pk› çorban›n üzerinde biriken ya¤ öbekleri gibi denetimsiz bir flekilde yüzerlerdi. Bu da bir süre sonra damar t›kan›kl›klar›na yol açar ve ölüme neden olurdu. hormon kandaki tafl›y›c› protein Vücutta tafl›ma ifllemi kan yoluyla yap›l›r. Kan s›v›s›n› kullanarak çeflitli maddeleri tafl›ma özelli¤ine sahip molekül ise albümindir. Kolesterol, ya¤ ve bilirubin gibi zehirler tafl›yabildi¤i gibi çeflitli hormon ve besinleri de tafl›r. Bu protein, zehirleri karaci¤erde b›rak›p, besin ve hormonlar› ilgili yere tafl›yabilecek özel bir yetene¤e de sahiptir. Adnan Oktar 132 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan düz kas hücreleri damar bofllu¤u kolestrol kristalleri ya¤ Ya¤lar e¤er albümin taraf›ndan tafl›nmasayd›, ya¤ molekülleri birbirleriyle birleflir ve kanda denetimsiz bir flekilde yüzerlerdi. Bu durum k›sa süre içinde damar t›kan›kl›klar›na neden olur ve organ kayb› veya ölüm gibi sonuçlar› beraberinde getirebilirdi. Hormonlar vücut içinde da¤›lmas› gereken haberlerden sorumludurlar. Onlar için de mutlaka bir ulafl›m yolu gerekmektedir. Hormonlar›n gerekli yere iletilmesinde de ilgili protein yine albümindir. E¤er albüminin hormonlar› ba¤lay›c› bu özelli¤i olmasayd›, büyümemizden geliflmemize kadar bizimle ilgili tüm fonksiyonlar sona erecek, ac›kmam›zdan susamam›za kadar hiçbir uyar› vücudun ilgili bölümlerine ulaflamayacakt›. Vücut su ihtiyac› duymas›na ra¤men, bunu fark etmeyecek ve k›sa bir süre içinde su miktar›n›n eksilmesi sebebiyle yaflam sona erecekti. Albümin, iflte bu müthifl habercilerin görevlerini yapabilmeleri için özel olarak yarat›lm›fl olan ve neyi nereye iletmesi gerekti¤ini adeta "bilen" bir proteindir. Albüminin görevleri bununla s›n›rl› de¤ildir. Atardamarda hareket halinde olan besin maddeleri- Harun Yahya 133 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ nin dokular›n içlerine ulaflabilmeleri için doku duvar›n› aflmalar› gerekmektedir. Doku duvar› ise, pek çok gözene¤e sahip olsa da hiçbir maddenin geçifline izin vermez. Besinlerin dokulardan içeri girmelerini sa¤layan en önemli unsur kan bas›nc›d›r. Kan bas›nc›n›n itici kuvveti sayesinde besin gerekli yerlere ulaflabilmektedir. Ancak kan bas›nc› ile dokulara iletilen maddelerin miktar›n›n normalden fazla olma ihtimali vard›r. Dokulara afl›r› miktarda besin maddesinin yüklenmesi bu dokularda ödem oluflmas›na sebep olacakt›r. Bunu önlemek için, kan bas›nc›n›n s›v›y› kana geri çeken rakibi albümin devreye girer. Albümin kandaki yüksek yo¤unlu¤u nedeni ile suyu, adeta bir sünger gibi emer. Albümin olmasayd›, beden, suda beklemifl bir fasulye gibi fliflerdi. Beyinde ise kandaki maddelerin doku duvar›ndan geçme biçimlerinin farkl› olmas› gerekmektedir. Çünkü beyin hassas Bedende beyin için çok özel bir koruma vard›r. Kandaki maddeler, beyindeki doku duvar›ndan özel bir denetim sonras›nda geçerler. K›lcallar›n duvar›ndaki endotel hücreler adeta geçilemez bir tabaka oluflturur. Kandaki maddeler, ancak bu denetimi atlatabilirlerse söz konusu beyin hücrelerine ulaflabilirler. beyin k›lcal damarlar› endotel hücreler su, oksijen veya glikoz astrosit sinir hücreleri beyin omurilik s›v›s› kan ak›fl› Adnan Oktar 134 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan bir organd›r ve kandaki maddeler e¤er denetimsiz bir flekilde beyindeki dokulara geçerlerse, bu durum nöronlara zarar verebilir. Bu nedenle beyin için özel bir koruma vard›r. Beyindeki dokular yo¤un hücre tabakalar› ile kapat›lm›flt›r. Kandaki maddelerin, içeri girebilmek için adeta bir pasaport denetiminden geçmeleri ve bu hücreleri aflmalar› gerekmektedir. Ancak kandaki maddeler pasaport kontrolünü aflsalar bile beyin dokular›n›n içine girdiklerinde bafl›bofl de¤ildirler. Belirli beyin hücreleri, damarlar ve sinir hücreleri aras›nda s›k›fl›k bir flekilde yer alarak, kendilerini doku duvar›na adeta yap›flt›r›rlar. Kandaki maddeler, ancak bu s›k› denetimi atlatabilirlerse söz konusu beyin hücrelerine ulaflabilirler.55 Bedenin baz› organlar›n›n, di¤erlerinden daha hassas bir flekilde korunmas› gerekmektedir. Ve bedendeki "her hücre" adeta bunu bilir. Bedende korunmas› gereken bafll›ca organ beyindir. Beynin hasar görmesi, bedenin tümünü etkileyen büyük sorunlar› beraberinde getirir. Beynin hassas düzenini ve yap›s›n› bozacak herhangi bir fley, bedenin dengesinin bozulmas› demektir. ‹flte bu nedenle bu hassas organ, say›s›z ayr›nt›ya sahip kompleks mekanizmalarla korunmufltur. Hücreler bu özel korumay› bildiklerinden dikkatli hareket ederler. Kalp bu hassasiyeti bildi¤inden, kan› beyne özel ve ölçülü bir flekilde pompalar. Beyinde bulunan koruma görevlileri bu itinay› bildiklerinden geçifle ona göre izin verirler. K›sacas› vücuttaki her mekanizma, bu ana karargah› koruma görevini mutlaka üstlenmifltir. Burada da yine organlar›n ve yap›lar›n "bildiklerini" ifade etti¤imiz tüm bu ifllemler, gerçekte Allah'›n canl›lar üzerinde tecelli eden sonsuz ak›l ve ilminin birer göstergesidir. Bu gerçe¤in sürekli olarak hat›rlanmas› gerekmektedir. Harun Yahya 135 beyindeki kan damarlar› Vücuttaki her hücre beynin, di¤er organlardan daha iyi korunmas› gerekti¤ini adeta bilir. Hücreler bu özel korumay› bildiklerinden dikkatli hareket ederler. Örne¤in kalp, bu hassasiyeti bildi¤inden, kan› beyne özel ve ölçülü bir flekilde pompalar. Bu, Allah'›n her beden için yaratt›¤› çok özel ve kusursuz bir tedbirdir. Adnan Oktar 136 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan Beyne yönelik özel koruma, vücudun içinde kontrollü bir sistemin oldu¤unu bir kez daha kan›tlamaktad›r. fiuursuz birer et parças› olan hücreler kuflkusuz böyle bir bilince sahip olamazlar. Beyni ve onu oluflturan hücreleri her an Allah korumakta ve özel olarak muhafaza etmektedir. Bu hassas kontrol her an devam eder. E¤er aksi bir durum olursa, bu kontrolsüzlük k›sa bir süre içinde ölüm getirebilir. P›ht›laflman›n ‹lk Ad›mlar›: Trombositler Kan›n bir di¤er önemli eleman› da trombositlerdir. Trombositler, bir yaralanma durumunda yaralanan bölgeyi ilk tamir etme ve bu bölgede p›ht› oluflmas› için bir dizi olay› bafllatma görevini üstlenmifl olan hücrelerdir. Trombositlerin kan içindeki yaflam süreleri 7-9 gündür. Dolafl›mdaki toplam hacimleri ise son derece küçüktür. Bir insanda bulunan trombositler, ancak bir çay kafl›¤›n› doldurabilecek orandad›r.56 Trombositler asl›nda gerçek hücreler de¤ildirler. Renksiz ve çekirdeksizdirler. Bunun nedeni, kemik ili¤inin büyük hücrelerinden kopan parçalardan oluflmalar›d›r. Ve varl›klar›n›n en önemli nedeni, kan›n p›ht›laflmas› için gerekli olan ilk aflamay› oluflturmakt›r. Bu hücreler, p›ht›laflma özelliklerinden dolay› ço¤unlukla fark›na var›lmayan ve günde yüzlercesi görülen damarlardaki y›rt›klar›n kapat›lmas› görevi için son derece önemlidirler.57 Trombositler, kemik ili¤i hücrelerinden kopup ayr›ld›ktan ve kan dolafl›m›na kat›ld›ktan sonra "trombosit" ad›n› al›rlar. Genel olarak en önemli özellikleri bir yere yap›flma e¤iliminde olmalar›d›r. Fakat yarat›l›fllar›nda- Harun Yahya 137 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ki üstünlü¤ün aç›k bir kan›t› olarak trombositler kan damarlar›n›n içini döfleyen normal endotel hücrelerine yap›flmazlar. E¤er yap›flsalard›, kan damarlar›n›n içinde birikecek, yani damar içinde p›ht›laflacak ve bu da damar›n t›kanmas›na neden olacakt›. Kalbe veya beyne giden tek bir damar›n t›kanmas› ise ço¤u zaman ölüm nedeni olabilmektedir. Bu hücrelerin yap›flkanl›k özellikleri, ancak damar›n içindeki söz konusu endotel doku herhangi bir flekilde zarar gördü¤ünde ortaya ç›kar. Endotel hücreler zarar gördü¤ünde bu yap›n›n alt›ndaki protein yap› yani kollajen a盤a ç›kar. Kollajen yap›, trombosit için bu damar› kaplayan hücrelerden farkl› bir yap›d›r, o nedenle yap›flkanl›k özelli¤i hemen ön plana ç›kar. Yaran›n aç›lmas›ndan sonraki 15-20 saniye içinde p›ht›laflma ifllemi bafllam›flt›r. Bu bölgeye ulaflan trombositler, içerdikleri maddeleri bu ortama b›rak›rlar. Ortama b›rak›lan maddelerden biri olan ADP, trombositlerin yap›s›nda baz› de¤iflikliklerin meydana gelmesine neden olur. Trombositler fliflmeye bafllar, düzensiz bir flekil al›rlar ve yüzeylerinden say›s›z ç›k›nt› uzan›r. Yap›flkanl›k özellikleri çok daha fazla artm›flt›r. Trombositlerde meydana gelen bu de¤ifliklik önemlidir, çünkü plazma içinde bafl›bofl dolaflan di¤er trombosit hücreleri, bu de¤iflikli¤i fark ettiklerinde de¤iflim geçirmifl olan trombositlerin yan›na giderek onlara ba¤lan›rlar. Ortama b›rak›lan ADP, di¤er trombositlere durumu haber veren bir habercidir. Bu olay son derece h›zl› bir flekilde geliflir ve damar içinde aç›lm›fl olan bu yara, trombositlerin söz konusu ifl birli¤i nedeniyle k›sa bir süre içinde t›kan›r. Art›k detayl› bir p›ht›laflma için zemin oluflturulmufltur. E¤er damarda meydana gelen y›rt›k küçükse, trombosit t›kac› tek Adnan Oktar 138 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan Bedenimizde bir yara aç›ld›¤›nda p›ht›laflma elemanlar› hemen ifl bafl›ndad›r. Yaran›n aç›lmas›ndan 15-20 saniye sonra p›ht›laflma ifllemi bafllam›flt›r. Bu mekanizmadaki her eleman›n görevi hayati olur. Devreden tek bir tanesini ç›karmak mümkün de¤ildir. Kan›n p›ht›laflma sistemi, indirgenemez komplekslik sisteminin en önemli delillerinden biridir. bafl›na kan kayb›n› hemen durdurabilir.58 ‹fllem, bu kadarla s›n›rl› de¤ildir. Damar duvarlar›n› oluflturan endotel hücreler, böyle bir acil durum söz konusu oldu¤unda, von Willebrand faktörü (VWF) ad› verilen bir protein salg›larlar. Bu protein trombositlerin hasarl› damar duvar›na tutunmalar›n› kolaylaflt›r›r ve onlar›n kaza yerini görüp geçmemelerini sa¤lar. VWF önce hasarl› bölgeyi oluflturan kollajene ba¤lan›r. Trombositin kol- 139 Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ lajene ba¤lanmas›n› da bu flekilde sa¤lar. Bu durumda, endotel hücrelerin de son derece ak›ll› davrand›klar›n›n, kendilerinden tamamen farkl› bir yap› olan kollajen yap›y› tan›d›klar›n›n ve trombositlere yard›mc› olmak için plan yapt›klar›n›n iddia edilmesi gerekmektedir. Oysa bunlar yaln›zca birer hücredir. Kimya bilgileri veya yap›flmay› kolaylaflt›racak bir protein üretmek için laboratuvarlar› yoktur. Zarar› tespit edecek, buna karfl› tedbir gelifltirecek ve bu tedbir ile hayat kurtaracak bir bilinçleri yoktur. Bu hücreler, yeryüzündeki tüm insanlarda, ayn› görevi yerine getirmek için haz›r bulunmaktad›rlar. Bu üstün yap›l› hücreler ne bir insan akl›n›n ne de hayali evrim sürecinin bir eseri olabilirler. Bunlar ancak, yaratt›¤› herfleye bir düzen, intizam ve kusursuzluk veren Allah'›n eserleridir. Allah, varl›¤› mevcudat›n bütün ihtiyaçlar›na yeten (Kafi), kuflatan (Muhit) ve istedi¤ini istedi¤i gibi yapmaya gücü yeten (Kadir)'dir. Ancak Kendisi'ne flükredilen, bütün varl›¤›n diliyle yegane övülen (Hamid)'dir. O, örneksiz olarak yaratan (Bedi)'dir. Kuran'da bu gerçek flu flekilde belirtilir: Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O, bir iflin olmas›na karar verirse, ona yaln›zca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117) Tüm p›ht›laflma iflleminin bafllang›c› olan trombositlerin görevlerine geri döndü¤ümüzde, bu özel hücrelerin sahip olduklar› bu kapat›c› özelli¤in beden için son derece önemli bir ilk aflama oldu¤unu görürüz. Bu mekanizmadaki her eleman›n görevi hayatidir. Devreden tek bir tanesini ç›karmam›z mümkün de¤ildir. Örne¤in trombositlerin yap›flmas›n› kolaylaflt›rmaya yarayan yukar›da bahsetti¤imiz protein VWF'nin eksikli¤i ya da bozuklu¤u p›ht›laflma Adnan Oktar 140 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan sisteminin tamamen bozulmas›na neden olmaktad›r. P›ht›laflma sistemindeki bozukluklar ise, tedavisi henüz günümüzde belirli flartlar dahilinde yap›labilen hatta kimi zaman bafla ç›k›lamayan önemli hastal›klar›n sebebidir. Bu mucizevi varl›klar, son derece önemli özelliklere sahiptirler. Sadece birer hücre parças›ndan oluflan bu kurtar›c›lar, kendi içlerinde kas›lma ve büzülmeyi sa¤layan özel bir prote- k›rm›z› kan hücresi trombosit hasar gören deride kolajen a) Trombosit t›kac› Trombositler, p›ht›laflma mekanizmas›n›n en önemli elemanlar›ndan bir tanesidir. Vücutta hasar›n oluflmas›n›n ard›ndan trombositlerin yap›s›nda mucizevi ve son derece gerekli birtak›m de¤ifliklikler olur. Devreye giren çeflitli enzim ve proteinlerle meydana gelen ilk t›kaç, oldukça hayatidir. Bu mekanizmay› oluflturan elemanlar›n tek bir tanesini devreden ç›karmak mümkün de¤ildir. b) Trombosit hareketi trombosit t›kac› Harun Yahya c) Trombositlerin biraraya toplanmalar› 141 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ini, kontraktil proteinlerini de içlerinde bar›nd›r›rlar. Bu proteinler, yara üzerinde trombositlerin meydana getirdi¤i t›kac› daha kuvvetli hale getirmeye yaramaktad›rlar.59 Trombositlerin görevleri, oluflturduklar› ilk p›ht› ile sona ermemektedir. Gerçek p›ht› olufltuktan sonra görevleri farkl› flekillerde devam eder. Bu konu "Kan›n P›ht›laflmas›" bölümünde detayl› olarak incelenecektir. Trombositlerin bu üstün çabas› sürerken, vücut da kendi içinde çeflitli tedbirler al›r. Yaran›n aç›ld›¤› damar duvar›ndaki düz kaslar kas›lmaya bafllarlar. Buradaki amaç, yaran›n olufltu¤u bölgeye do¤ru giden kan miktar›n› ve kan bas›nc›n› azaltmakt›r. Böylelikle trombositler ifl bafl›ndayken bölgeye, oluflan p›ht›y› bozacak fazlal›kta kan gitmemifl olur ve beden fazla kan kaybetmez. Meydana gelen en küçük bir çizikte bile vücudunuzdaki her damar, bu ak›lc› tedbiri mutlaka almaktad›r. Ancak siz bunun fark›nda bile olmazs›n›z, hatta kimi zaman elinizdeki bu küçük çizi¤e dikkat bile etmezsiniz. Oysa o an, o bölgede hummal› bir çal›flma vard›r. Fark›na bile varmad›¤›n›z bu küçük çizik ile u¤raflman›z, oradan s›zan kan› sizin durdurmaya çal›flman›z gerekmez. Zaten isteseniz de bu sürekli ak›fl› durduramazs›n›z. Kan›n p›ht›laflmas›nda görevlendirimifl ak›ll› hücreleriniz ise, mükemmel organizasyonlar› ile gereken her önlemi sizin için almaktad›rlar. Bütün bu ifllemler olurken, vücudunuz için flimdiye kadar belki de hiç düflünmedi¤iniz bir tehlike baflgösterir. Trombositler birbirlerine yap›flmakta ve oluflan yaray› kapatmaktad›rlar. Ama bu yap›flman›n bu bölgeden d›flar›ya taflma ve milimetrik çaplara sahip damar› t›kama olas›l›¤› da vard›r. Yaran›n olufltu¤u yerde bu tehlikenin önlen- Adnan Oktar 142 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan mesi flartt›r. Elbette ki bu mükemmel sistem içinde bu soruna karfl› da bir tedbir al›nm›flt›r. Damar duvar› bu tehlikeye karfl› özel bir protein (prostasiklin) sentezler. Bu özel protein trombosit t›kac›n›n sadece ilgili yerde olmas›n› ve ifli bitince durmas›n› sa¤lar.60 Trombositler sadece birer hücredir. ‹nsan›n ölümüne neden olabilecek hayati bir hatay› yapmamalar›, bu hücrelere ait bir özellik de¤ildir flüphesiz. Bütün bu koordinasyonu ve organizasyonu hücrelerin gerçeklefltirdi¤ine inanmak akla ve mant›¤a ayk›r›d›r. Bedenimizdeki bu muhteflem düzende Allah'›n mutlak varl›¤› ve kontrolü çok aç›kça görülmektedir. Allah yaratt›¤› herfleyi en kusursuz yapan, üstün güç sahibi oland›r. Harun Yahya 143 "Charles Darwin, Galapagos Adalar›'n›n kayal›klar›nda dolafl›rken –kendi ad›n› alacak ispinozlar› incelerken- mutlaka elini kesmifl veya dizini yaralam›fl olmal›. Genç bir macerac› olan Darwin, herhalde bunun üzerinde pek fazla durmam›flt›r. Bir adada araflt›rma yapan bilim adamlar› için ac›, hayat›n gerçe¤i say›l›r ve ifllerinin tamamlanmas› gerekiyorsa bunu dikkate bile almamak gerekir. Sonunda akan kan duracak ve aç›k yara iyileflecektir. Darwin bunu fark etseydi, asl›nda neler olup bitti¤i hakk›nda pek fazla fley söyleyemeyecekti. Kan›n p›ht›laflma sistemini bilmedi¤inden, alt›nda yatan mekanizmalar›n da neler olabilece¤ini bile tahmin edemezdi; zaten moleküler düzeyde hayat›n mekanizmalar›n›n aç›klanmas› için yüz y›l geçmesi gerekiyordu."61 Bir evrimci için, do¤ada aç›klanmas› mümkün olmayan pek çok fley vard›r. E¤er bir mekanizma, kendi kendine oluflamayacak kadar kompleksse ve ayn› zamanda çal›flabilmesi için bütün parçalar›n›n eksiksiz olarak birarada olmas› gerekiyorsa, bu durum söz konusu evrimci için savundu¤u teoriyi ortadan kald›rmaya yetecek kadar büyük bir delildir. Darwin de dahil olmak üzere, hayatlar› boyunca evrimciler "indirgenemez bir kompleksli¤e" sahip Adnan Oktar 144 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan Kuflkusuz Darwin herhangi bir yerini yaralad›¤›nda o bölgede meydana gelen p›ht›laflma faaliyetlerini biliyor olsayd›, teorisi için bir baflka büyük ç›kmazla karfl› karfl›ya oldu¤unu anlard›. Günümüzün Darwinistleri bu önemli gerçe¤in aç›kça fark›ndad›rlar. Buna ra¤men bu teoriyi desteklemeleri, Darwinizm'in, Allah inanc›na ve yarat›l›fl gerçe¤ine karfl› gelifltirilmifl bir ideoloji oldu¤unu göstermektedir. pek çok mekanizma ile karfl›laflm›fllard›r. Bunlar›n belki de en önemlilerinden biri, bedenimizde son derece do¤al bir flekilde gerçekleflen kan›n p›ht›laflmas› olay›d›r. Ola¤anüstü kompleksli¤inden dolay› "gözü düflünmek beni teorimden so¤uttu" diyen Darwin'in yaflad›¤› dönemde kan›n p›ht›laflmas› gibi bilmedi¤i daha pek çok kompleks sistem vard›. Profesör Michael Behe'nin de belirtti¤i gibi, e¤er Darwin elini kesti¤inde bu yara üzerinde kan›n hangi aflamalarla p›ht›laflt›¤›n› bilseydi, kuflkusuz bu kendi teorisi için bir baflka büyük ç›kmaz› daha beraberinde getirecekti. Günümüzde, bu önemli gerçe¤i gören, laboratuvarlarda bu ola¤anüstü mekanizman›n aflamalar›na flahit olan evrimciler de vard›r. Tek bir aflamas› bile evrim ile aç›klanamayan bu mucizevi olaya ra¤men hala evrim destekçilerinin var olmas›, Darwinizm'in dine karfl› gelifltirilmifl bir ideoloji, yarat›l›fl gerçe¤ini inkar etmek için ortaya at›lm›fl bir dogma oldu¤unu bir kez daha kan›tlamaktad›r. Harun Yahya 145 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Bir Yaralanman›n Ard›ndan Vücutta Yaflananlar Bir kaba bir miktar s›v› koyun ve kab›n alt›ndan bir delik aç›n. S›v›, her ne olursa olsun, mutlaka kab›n alt›ndaki bu delikten dökülmeye bafllayacak ve kab›n tamam› boflalana kadar da dökülmeye devam edecektir. Bu s›v›y› durdurabilmeniz için deli¤i bir flekilde kapatman›z gerekir. Aksi takdirde durdurman›z imkans›zd›r. Yeryüzünde, bir a¤ örerek, aç›lan deli¤i kendi kendine kapatabilen tek s›v› "kan"d›r. ‹flin daha da mucizevi yan›, bunu yapan kan›n, müthifl bir h›zla hareket halinde olufludur. Bir yerinizi yaralad›¤›n›zda, yaralanan yerde gerçekleflen ifllemlerin fark›nda bile olmazs›n›z. Oradan akan kan›n bir süre sonra duraca¤›ndan ve birkaç hafta içinde yaran›n tamamen kapan›p ortadan kaybolaca¤›ndan eminsinizdir. Kanaman›n durmas› ve yaran›n kapanmas› için sizin pek bir fley yapman›za gerek yoktur. Zaten kan e¤er bunu kendi kendine yapmazsa, bu ak›fl› durdurup yaran›n kapanmas›n› sa¤layacak bir yolunuz da yoktur. Ne yaparsan›z yap›n, kan›n bu sürekli ak›fl›n› engelleyemezsiniz. Bunu yapmak için ancak, kan› p›ht›laflt›ran faktörlere ihtiyac›n›z vard›r. Peki nedir bu faktörler? Kanda ve dokularda p›ht›laflman›n meydana gelmesini sa¤layan 40'dan fazla madde bulunur. Bunlar›n bir k›sm› p›ht›laflmay› bafllat›r, bir k›sm› h›zland›r›r, bir k›sm› da p›ht›laflmay› sona erdirir. Bedende p›ht›laflma, p›ht›laflmay› h›zland›ran faktörler ile p›ht›laflmay› engelleyen faktörler aras›ndaki dengeye ba¤l›d›r. Normal flartlarda p›ht›laflmay› engelleyen faktörlerin h›zland›ranlardan daha çok olmas› Adnan Oktar 146 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan gerekmektedir. Böylelikle bedende kontrolsüz bir p›ht›laflma durumu söz konusu olmaz. H›zland›r›c› faktörün engelleyici faktörden daha fazla oldu¤u tek an, bir damar›n zedelenme an›d›r.62 Damar zedelendi¤inde vücutta oldukça yo¤un bir hareketlenme bafllar. Birkaç saniye sonra vücuttaki tüm sinirler ve tamir sistemleri uyar›lm›flt›r. P›ht›laflma mekanizmalar›, daha önce trombositler konusunda inceledi¤imiz gibi, kaybedilen kan miktar›n› azaltm›flt›r. Yaran›n bulundu¤u yerde salg›lanan kimyevi maddeler herhangi bir enfeksiyona karfl› akyuvarlar› harekete geçirmifltir. E¤er oluflan yara çok büyükse, alarma geçen beyin ve iç salg› bezleri, kana kimyevi madde ve hormon ordusu salg›layarak dengesi bozulan vücudun faaliyetlerini düzenlemeye çal›fl›rlar. Bu, Allah'›n bedende yaratt›¤› ola¤anüstü bir kontrol mekanizmas›d›r. doku hasar› üst deri deri mikroplar fagositler harekete geçifl Bir yerinizi yaralad›¤›n›zda p›ht›laflma için görevlendirilmifl 40 kadar madde harekete geçer. Birkaç saniye sonra vücuttaki tüm sinirler ve tamir sistemleri uyar›lm›flt›r. Allah'›n bedenimizde yaratt›¤› müthifl kontrol mekanizmas› bir kez daha karfl›m›zdad›r. k›lcal damar Harun Yahya 147 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ A¤›r tahribatlarda büyük önlemler al›nmas› ve aç›lan yarada p›ht›laflma iflleminin hemen bafllamas› gerekmektedir. Bunu sa¤lamak için ola¤anüstü h›zda bir iletiflim sistemi flartt›r. Sinirlerin beyne, tahribat›n s›n›rlar› hakk›nda bilgi göndermesinin ard›ndan sadece 50 milisaniye geçmifltir. Bu, gerçekten de bafl döndürücü bir h›zd›r. Kifli, belki de, henüz bedeninde bir yara aç›ld›¤›n›n bile fark›nda de¤ildir. E¤er kanama durdurulmazsa, vücuttaki kan bas›nc›n›n düflmesi ve s›v› miktar›n›n azalmas› baflta beyin olmak üzere tüm vücut organlar›na zarar verecektir. Kan kayb› nedeniyle beyin fonksiyonlar› durdu¤unda önce bayg›nl›k, yaklafl›k 30 saniye içinde de fluur kayb› meydana gelir. Ard›ndan normal bir kan bas›nc› ile çal›flabilen böbrekler, kan bas›nc›n›n düflmesi sonucunda ifllevlerini yerine getirememeye bafllarlar. ‹flte bu Vücutta kanaman›n durmas› son derece önemlidir. E¤er kanama durdurulamazsa, beyin, böbrekler gibi hayati organlar kan bas›nc›n›n düflmesi ve s›v› miktar›n›n azalmas› nedeniyle zarar görecektir. Ancak bir damar zedelendi¤inde bu ola¤anüstü p›ht›laflma a¤›n› oluflturan faktörler hemen görev bafl›ndad›r. Adnan Oktar 148 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan nedenle kanaman›n hemen durmas› çok önemlidir. ‹lk önlemler ise hayatidir. Damar›n kesilmesinden sonraki iki saniye içinde damar›n duvar› ani bir spazm ile yani bir refleks hareketi ile kas›l›r. Kal›n duvarlara sahip olan atardamar ise baflka bir önlem al›r ve otomatik olarak kapanarak vücuda kan ak›fl›n› en aza indirmeye bafllar. Damarda kanama ne kadar fazlaysa, spazm da o kadar çok olur. Söz konusu refleks hareketi 20-30 dakika kadar sürebilir. Bu önlemin ard›ndan trombositler devreye girerler. Kanama çok yo¤un ise 10-15 saniye içinde, kanama yo¤un de¤ilse 1 veya 2 dakika içinde trombosit p›ht›s› meydana gelir ve kan ak›fl› büyük ölçüde durdurulur.63 Art›k yaran›n tamamen kapanmas› ve vücut fonksiyonlar›n›n eskisi gibi devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle art›k devreye p›ht›laflma mekanizmas› girer. Ola¤anüstü Niteliklerdeki Bir Bal›k A¤› Kanda p›ht›laflmaya etki eden 40 faktörü tek bir kitapta detayl› olarak incelememiz imkans›zd›r. Bu nedenle, p›ht›laflma sisteminin sadece ana elemanlar›n› tan›tmak yerinde olacakt›r. Daha önce plazma konusunu incelerken, plazman›n içinde bulunan proteinlerden bir tanesinin de fibrinojen oldu¤unu belirtmifltik. Fibrinojen p›ht›laflma mekanizmas›n›n en önemli elemanlar›ndand›r ve p›ht› malzemesinin kandaki dura¤an halidir. Tuzun suda erimesi gibi, o da plazma içinde erimifl durumdad›r. Vücutta herhangi bir yara oluflana kadar, son derece sakin bir flekilde dolafl›r durur. Vücutta bir yara meydana geldi¤inde, trombin ad›ndaki bir baflka protein, fibrinojenin zincirindeki Harun Yahya 149 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ üç halkadan iki tanesini keser. Art›k bu protein, fibrinojen de¤il "fibrin"dir ve bu aflamadan sonra aktif haldedir. Fibrinin kesilen yüzeyleri yap›flkan parçalara sahiptir. Bu yap›flkan parçalar da di¤er fibrinlerin gelerek kendisine yap›flmalar›na neden olur. Fibrinlerin birbirlerine yap›flarak meydana getirdikleri bu kütle, kan›n ak›fl›n› durdurmak için meydana getirilmifl ilk p›ht›d›r. ‹lk aflamada detayl› bir çal›flma yap›lmadan bu ilk p›ht›n›n oluflturulmas› için gayret gösterilir. Buradaki amaç, kan› durdurmak, ayn› zamanda da en az protein kullanarak bir ilk yard›m yapmakt›r yani proteinden tasarruf etmektir. Vücutta yaran›n aç›lmas› ile aniden harekete geçen trombin, buldu¤u bütün fibrinojenlerin zincir halkalar›n› kesmeye bafllar. Fakat trombinin bunu sürekli olarak veya yaran›n bulundu¤u yerden farkl› bir yerde yapmamas› gerekmektedir, çünkü e¤er bu flekilde ba¤›ms›z hareket ederse, kesti¤i tüm fibrinler birbirlerine yap›flacak ve dolafl›m içinde kontrolsüz p›ht›lar meydana gelecektir. Oluflan bu p›ht›lar ise damarlar›n t›kanmas›na yol açacakt›r. Bu durumda trombinin bir flekilde "bask› alt›nda tutulmas›" ve gerekli zamanda gerekli flekilde hareket etmek için bir ültimatom almas› gerekmektedir. Bu aflamada, söz konusu mekanizman›n bir "indirgenemez komplekslik" oldu¤unu kan›tlayan bir ba¤lant› daha karfl›m›za ç›kar: Trombini harekete geçiren bir baflka protein olan Stuart faktörü. Stuart faktörü, kanda bulunan protrombini keserek onu aktif durumda bir trombin haline dönüfltürür. Ancak burada bir problemle karfl› karfl›ya kal›r›z. E¤er Stuart faktörü, amaçs›zca gördü¤ü her protrombini trombin haline dönüfltürürse, yine kontrolsüz bir hareketlenme meydana gelecek ve dolafl›m içinde p›ht›laflma oluflma Adnan Oktar 150 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan ihtimali artacakt›r. Bu durumda Stuart faktörünün de kanda sürekli olarak aktif halde bulunmamas› ve hareketlenmek için ültimatom beklemesi gerekmektedir. Stuart faktörünün harekete geçebilmesi için ültimatom, Akselerin ad›ndaki bir baflka proteinden gelir. Ancak Akselerin de kanda kendi halinde dolaflan bir proteindir. Kanda kendi halinde dolaflan bu proteinin de aktifleflmesi gerekmektedir. Ve elbette bunun için de bir proteine ihtiyaç vard›r. Ancak iflin en flafl›rt›c› yan›, Akselerinin hareketlenmesini sa¤layan proteinin "trombin" olmas›d›r. Oysa hat›rlayaca¤›n›z gibi Damarda bir zedelenme olufltu¤unda (altta) trombosit ad› verilen partiküller (üstte sa¤da), kan›n vücuttan d›flar› akmas›n› engellemek için bir dizi reaksiyon bafllatan kimyasallar salg›larlar. Bu reaksiyonlardan bir tanesi, kan hücrelerinin ve plazman›n yolunu kesecek bir a¤ meydana getiren fibrinin üretilmesidir. (üstte solda) Böylece vücutta kan kayb›na karfl› acil bir önlem al›n›r. Harun Yahya 151 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ trombin bu s›ralamada Akselerinin oldu¤u yerden daha sonra gelmektedir. Peki böyle bir fley nas›l olur? Vücutta bunun için tedbir al›nm›flt›r. Normal flartlarda kanda her zaman bir miktar trombin bulunur. Dolay›s›yla kandaki bu hareketlenmeyi bafllatan kanda haz›r bulunan, söz konusu trombin molekülleridir. Ancak herfleye ra¤men, kan›n p›ht›laflmas› iflleminde ard› arkas›na gelen bu aktifleflmelerin nas›l sa¤land›¤› ve ilk planda trombinin nas›l hareketlendi¤i henüz tam olarak anlafl›lamam›flt›r.64 Buraya kadar anlatt›¤›m›z aflamalarda önemli olan, vücuttaki bu benzersiz sistemin ola¤anüstü kompleksli¤idir. Üstelik, henüz burada detaylar› anlat›lmam›fl olan pek çok protein ve enzim bulunmaktad›r. Sadece trombini üreten 16 farkl› enzim oldu¤u düflünüldü¤ünde, tüm bu aflamalarda devreye giren tek bir enzimin ç›kar›lmas›n›n mekanizmay› tamamen durduraca¤› aç›kt›r.65 Örne¤in e¤er Stuart faktörü protrombini keserek onu trombine dönüfltürmezse, trombin fibrinojenin yan›ndan sakince geçip gidecek, bu arada da yaralanan kifli muhtemelen kan kayb›ndan ölecektir. Aktifleflenler, aktiflefltirenler ve p›ht›laflmay› sa¤layanlar›n tümü ayn› anda birarada bulunmak zorundad›rlar. ‹flte tek bir parçay› bile ay›rmam›z›n mümkün olmad›¤› "indirgenemez komplekslik" budur. Darwinistlerin karfl› karfl›ya kald›klar› zorluk, bu tan›mlamalardan sonra daha aç›k anlafl›lmaktad›r. Evrim teorisine göre, devreye giren say›s›z proteinden bir tanesinin mutlaka ilk olarak oluflmufl olmas› ve aradan geçen uzun zaman dilimleri içinde de di¤erlerinin s›rayla oluflmalar› gerekmektedir. Ancak elbette böyle bir bekleme sürecine hiçbir canl› dayanamayacakt›r. Sistem eksiksiz olmad›¤› sürece de "ara aflamalar" fayda sa¤lamayacak, dolay›s›yla asl›nda Adnan Oktar 152 Kan damar› hasar görür damar büzülür hasarl› damardaki kan ak›m› azal›r trombositler hücre duvar›nda kolajen ba¤lar oluflturur trombosit t›kac› hasarl› hücreler ve trombositler p›ht›laflma faktörlerini tetikleyen maddeleri a盤a ç›kar›r kanda p›ht›laflma faktörlerini içeren bir dizi reaksiyon bafllar 1. aflama protrombin tetikleyici 2. aflama + protrombin tetikleyici, Ca2 protrombin trombin trombin, Ca2+ fibrin lifleri fibrinojen 3. aflama P›ht› Kan hücreleri fibrinlerin içinde kal›r ve p›ht›n›n güçlenmesine yard›mc› olur Elektron mikroskobunda görüntülenen kan p›ht›s›n›n bir k›sm›. K›rm›z› kan hücreleri fibrin a¤›n›n içinde as›l› durumdalar. Yaralanan damarda p›ht› oluflumu, son derece mucizevi bir olayd›r. P›ht›n›n oluflumu için çok fazla say›da faktör ve enzim ifl bafl›ndad›r. Bu parçalar›n hepsi zincirleme çal›flarak birbirlerine harekete geçirirler. Örne¤in bu mekanizmada sadece trombini üreten 16 farkl› parça vard›r. Bunlardan bir tanesinin devre d›fl› kalmas› p›ht›laflma ifllemini sona erdirecektir. Evrim teorisine göre, devreye giren say›s›z proteinden bir tanesinin mutlaka ilk olarak oluflmufl olmas› ve aradan geçen uzun zaman dilimleri içinde de di¤erlerinin s›rayla oluflmalar› gerekmektedir. Ancak elbette böyle bir bekleme sürecine hiçbir canl› dayanamayacakt›r. Böyle bir sistem ancak herfleyi ile eksiksiz olarak var oldu¤u takdirde iflleyebilir. Bu da bize, bu mükemmel sistemlerin Allah'›n yarat›fl›n›n örnekleri oldu¤unu aç›kça göstermektedir. Harun Yahya 153 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ bir "ara aflama" var olmayacakt›r. Bu muazzam sistem, hiçbir flüpheye meydan vermeyecek flekilde, tüm sistemleri, enzimleri, mekanizmalar› ile tek bir anda oluflmufl ve faaliyetine bafllam›flt›r. Bu sistemi tüm muhteflem özellikleri ve kompleksli¤i ile yaratan Yüce Allah't›r. O, yerleri ve gökleri yaratm›fl, yaratt›¤› her varl›kta Kendi ilmini sergilemifltir. ‹flte Darwinistlerin kabullenmekten kaç›nd›klar› gerçek budur. Mükemmel Organizasyonda Ak›lc› Önlemler Vücudun korunmas› için gereken tek bir ifllemde al›nan tedbirler dahi hayret vericidir. P›ht›laflma, vücudun koruma özelliklerinden sadece bir tanesidir. Devreye giren ve önlem alan binlerce hücrenin çabalar› ise gerçek anlamda göz kamaflt›r›c›d›r. Vücudunuzun herhangi bir yerinde meydana gelen p›ht›n›n bir süre sonra büzüfltü¤ünü fark edersiniz. Bunun nedeni p›ht›n›n oluflmas›ndan sonraki bir-iki dakika içinde kas›lmaya bafllamas› ve 30-60 dakika içinde de içindeki s›v›n›n ayr›lmas›d›r. Bu büzüflme rastgele meydana gelmez, vücudunuzdaki ak›ll› p›htlaflma hücrelerinin ald›klar› mükemmel bir tedbir örne¤idir. Yaran›n büzüflmesi s›ras›nda tekrar devreye giren hücreler ise, trombositlerdir. Trombositler, büzülmenin meydana gelmesi için daha önce sözünü etti¤imiz kontraktil proteinlerini salg›larlar. Büzüflen p›ht›, kan damarlar›n›n y›rt›lan kenarlar›n› biraraya çeker ve bunlar›n birbirlerine daha çabuk ba¤lanmalar›n› sa¤lar. Bir baflka deyiflle p›ht›laflman›n h›zlanmas›na yard›mc› olur. Trombositler tekrar devreye girdiklerinde, meydana gelen p›ht› iplikçikleri- Adnan Oktar 154 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan nin sa¤lamlaflmas› için bu ipliklerin ba¤lant› yerlerine tutunurlar. Ayn› zamanda salg›lad›klar› bir madde ile oluflan çapraz ba¤lar aras›ndaki fibrini de iyice sabitlefltirirler.66 Kan, çeflitli nedenlerden dolay› sadece yaran›n bulundu¤u yerin üzerinde p›ht›lafl›r. Milimetrenin binde dokuzu kal›nl›¤›ndaki k›lcal damarlar› düflündü¤ümüzde, bunun ancak mükemmel bir organizasyonun ve hassas bir matematik hesab›n›n sonucu oldu¤u aç›kça anlafl›lmaktad›r. Çünkü kan›n, nerede ne miktarda p›ht›laflmas› gerekti¤ini bilmesi ve yeterli seviyeye gelince karar vererek p›ht›laflmay› durdurmas› flartt›r. Bu aflamada devreye giren bir protein vard›r: Antitrombin. Antitrombin, kan›n p›ht›laflmas› için aktifleflmifl olan tüm protein- Kan›n sadece yaran›n bulundu¤u yerin üzerinde p›ht›laflmas› son derece önemlidir. Antitrombin ad› verilen protein, kan› p›ht›laflt›ran tüm proteinleri birer birer durdurur. Böylelikle kan, sadece ilgili yerde ve yeterli miktarda p›ht›laflmaktad›r. Bu mükemmel sistemdeki tek bir aksama kan›n damarlarda p›ht›laflmas›na neden olacak ve bu durum ölüme bile sebebiyet verebilecektir. Harun Yahya 155 Adnan Oktar 156 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan leri birer birer durdurur. Elbette antitrombinin devreye girmesi için de say›s›z enzim görev bafl›ndad›r. Buradaki ifllemler fazla detaylara girilmeden ele al›nacakt›r. Yaran›n, ilk iyileflmeye bafllad›¤›nda ne kadar hassas oldu¤u herkesçe bilinir. En küçük bir darbe hemen yaran›n tekrar aç›lmas›na ve kan ak›fl›n›n bafllamas›na neden olur. Vücutta bunun için de bir tedbir al›nm›flt›r. Fibrin sabitleme faktörü ad› verilen bir protein p›ht›y› oluflturan fibrinleri birbirlerine iyice ba¤layarak s›k›flt›r›r. E¤er böyle güçlendirici bir faktör olmasayd›, yara bizim günlük s›radan hareketlerimizle bile hemen aç›lacak ve bu bölgenin iyileflmesi asla mümkün olmayacakt›. P›ht›laflma s›ras›nda al›nan bir baflka önlem de p›ht›n›n ortadan kald›r›l›fl› ile ilgilidir. Yaran›n iyileflmesinin ard›ndan oluflan p›ht›n›n da bozulmas› gerekmektedir. Plazmin ad› verilen bir protein bu görevi üstlenmifltir. Plazmin fibrinlerin yan›na gider ve onlar› teker teker keserek p›ht›y› bozar. Asl›nda plazmin bu ifli, fibrinlerin ilk olufltu¤u anda yapmaya bafllar. Bir baflka deyiflle fibrinler biraraya gelerek p›ht›y› oluflturmaya çal›fl›rlarken, plazmin de bir yandan oluflan bu fibrinleri kesmekle meflguldür. Bu iki ifllemin zamanlamas› o kadar dengeli yarat›lm›flt›r ki plazmin fibrinleri kesip ortadan kald›rmaya çal›fl›rken, yara da iyileflir. Yaran›n meydana gelmesinde fibrinin oluflumu ne kadar h›zl›ysa, onun plazmin taraf›ndan ortadan kald›r›l›fl› da o kadar yavaflt›r ve ifllemler tam olmas› gereken zamanda biterler.67 Bu mekanizman›n sadece yukar›da genel hatlar› ile anlatt›¤›m›z kadar›n› bilen bir insan bile, böyle bir sistemde rastgele geliflen herhangi bir olay›n nas›l bir zarara sebep olabilece¤ini rahatl›kla tahmin edebilir. Bu durumda evrimcilere sormak gerekir, acaba hangi tesadüf Harun Yahya 157 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ p›ht›laflma için son derece önemli olan bir proteini üreterek onu kan›n içine yerlefltirmifltir? Hangi tesadüf, onu harekete geçirmek için bir baflka protein üretmesi gerekti¤ini düflünmüfl ve buna göre birbirine ba¤›ml› bir zincir oluflturmufltur? Hangi tesadüf proteine, tam vücut yaraland›¤› anda harekete geçmesi gerekti¤ini ö¤retmifl ve hangi tesadüf yara iyileflti¤i anda faaliyetini durdurmufltur? Bu tesadüfler, milyonlarca insanda nas›l ayn› s›ralama ile kusursuz bir flekilde meydana gelir ve asla kan›n p›ht›laflma sistemindeki bu özel düzeni bozmazlar? Neden trombin, Akselerinden önce harekete geçmez, neden fibrinojen durup dururken p›ht› oluflturmaya bafllamaz? Bu birbirine ba¤l› çal›flan, ola¤anüstü sistemin tek bir aflamas›n›n tesadüfen oluflma imkan› var m›d›r? Elbette bu derece muazzam detaylara ve son derece hassas zamanlama ve dengelere sahip söz konusu düzenin tek bir aflamas›ndaki tek bir enzimin bile oluflumu tesadüfi de¤ildir. Tüm sistemi, sistemdeki her detay› yaratan, bütün varl›klara egemen olan, bütün iflleri kontrolü alt›nda tutan Rak›b olan Allah't›r. Allah vücudumuzdaki tüm sistemleri son derece kompleks ve kusursuz yaratm›flt›r. Bu gibi deliller evrimcilerin tesadüf iddialar›n›n geçersizli¤ini aç›kça sergilemek ve yarat›l›fl gerçe¤ini kan›tlamak için yeterlidir. Bu asl›nda, Darwinistlerin de aç›kça gördükleri ve zaman zaman itiraf ettikleri büyük bir gerçektir. Ancak onlar, herfleye ra¤men inkarlar›nda ›srar ederler. Allah Kuran'da flöyle bildirir: fiimdi onlara sor: Yarat›l›fl bak›m›ndan onlar m› daha zorlu, yoksa Bizim yaratt›klar›m›z m›? Do¤rusu Biz onlar›, c›v›kyap›flkan bir çamurdan yaratt›k. Hay›r, sen (bu muhteflem yarat›fla ve onlar›n inkar›na) flafl›rd›n kald›n; onlar ise alay edip duruyorlar. (Saffat Suresi, 11-12) Adnan Oktar 158 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Tam ve Mükemmel Çal›flan Sistem Yukar›da anlatt›¤›m›z birbiri ile ba¤lant›l› bu muazzam sistemin tek bir halkas›n›n eksik olmas› durumunda ne olur? Bu, son derece önemli ve evrimcilerin bu konudaki iddialar›n› tümüyle geçersiz k›lan bir sorudur. Bu zincirin tek bir halkas›n› devreden ç›kard›¤›m›zda kan, p›ht›laflma ifllevini yerine getiremeyecektir. Bu durum ne tip sonuçlar do¤urabilir? Normal flartlarda bir insan, vücudunda bir Stuart faktörünün veya baflka bir proteinin eksikli¤ini hissetmez. Ancak vücudun herhangi bir yerinde kanama bafllad›¤›nda bu eksiklik kendisini hemen gösterir hatta bunun sonuçlar› hayati olabilir. Bafllayan kanama bir türlü durmaz ve kesik küçük olsa bile son derece büyük bir sorun haline gelebilir. D›flar›dan etki bu flekildedir. ‹çeride ise, aniden bafllayan iç kanamalar eklemlere ve k›k›rdaklara oldukça büyük zararlar vermeye bafllar ve kanamalar durdurulamazsa sonuç kaç›n›lmaz olarak ölüm olur. Hemofili hastal›¤› bu duruma en önemli örnektir. Bu hastal›kta kandaki p›ht›laflma sisteminin "sadece bir üyesi" fonksiyonunu yerine getirememektedir. Bu durum, kan›n p›ht›laflmas›n› tümüyle engeller. P›ht›laflamayan kan, aç›lan herhangi bir yaradan hiç durmadan d›flar› akacakt›r. D›flar›dan bir bas›nçla engellense bile, yara hiçbir flekilde kapat›lamayacakt›r. Bu sorunun halledilmesi için genellikle kifliye taze plazma takviyesi yap›l›r veya yetersiz olan p›ht›laflma faktörü kanama bölgesine verilir.68 Tek bir faktörün eksikli¤i, sistemi tamamen ifllevsiz hale getirmektedir. Ve e¤er söz konusu t›bbi müdahaleler gerçekleflmezse, kan›n ak›fl›n› durdurman›n baflka bir yolu yoktur. Adnan Oktar 160 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan Hayali evrim sürecinin hiç var olmad›¤›n›n delillerinden biri de p›ht›laflma sistemindeki mükemmellik ve kompleksliktir. Darwinistlere göre her faktör aflama aflama geliflmifltir ve bu durumda aflamalar›n her biri tek bafl›na ifllevsizdir. P›ht›laflma sistemi ancak milyonlarca y›l geçip, tüm elemanlar "tesadüfen" biraraya gelebilmeyi baflard›klar›nda, görevini yapmaya bafllayacakt›r… Kuflkusuz ki canl›lar›n böyle bir geliflimi bekleyebilmeleri mümkün de¤ildir. Sadece bu gerçek bile evrimin tümüyle hayali bir süreç oldu¤unu göstermek için yeterlidir. Mechanisms in Blood Coagulation, Fibrinolysis and the Complement System (Kan›n P›ht›laflmas›ndaki Mekanizmalar, Fibrinoliz ve Kompleman Sistem) isimli kitab›n yazar› Torben Halkier, p›ht›laflma sistemindeki indirgenemez kompleksli¤i flu flekilde ifade etmifltir: "Bu tip bir sistem kendi bafl›na b›rak›lamaz. P›ht›laflma ifllemindeki baflar›, her ifllemde oluflan pek çok ince ayarl› modülasyon ve düzenlemenin bir sonucudur. Biraz daha az veya biraz daha çok aktivite organizma için eflit seviyede zarar vericidir. Kan›n p›ht›laflmas›nda as›l konu düzendir. "69 P›ht›laflma zincirindeki tek bir halkan›n hatta bu halkay› oluflturan tek bir genin bile evrimcilerin iddia etti¤i gibi tesadüfen oluflamayaca¤›n›, Leigh Üniversitesi biyokimya profesörü Michael Behe ise flu flekilde aç›klamaktad›r: "Kan› p›ht›laflt›ran proteinlerin, genlerinin flöyle bir kar›flt›r›lmas›yla olufltu¤unu söylemek, düzenli ve anlaml› bir paragraf oluflturmak amac›yla ansiklopediden rastgele seçilen cümleleri biraraya getirmeye benzer. "70 Bu sistemin rastgele oluflma olas›l›¤›n›n imkans›zl›¤› ise flu flekilde hesaplanm›flt›r: Harun Yahya 161 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ "Kan p›ht›laflma sistemine sahip hayvanlar›n kabaca 10.000 geni oldu¤unu düflünelim. Bunlar›n her biri ortalama üç ayr› parçaya ayr›lm›flt›r. Bu da toplam olarak 30.000 gen parças› demektir. TPA'n›n (p›ht›laflmada rol oynayan proteinlerden bir tanesi) dört ayr› çeflit bask›n geni vard›r. 'Farkl› kar›flt›rmalar' yoluyla bu dört bask›n geni biraraya getirme ihtimali, 30.0004 kadard›r. Bu da yaklafl›k olarak 1/109 demektir. Bir milyon kiflinin her sene piyango oynad›¤› varsay›l›rsa, herhangi birinin (belirli bir kifli de¤il) oyunu kazanmas›ndan önce, yaklafl›k bin milyar sene geçmesi gerekmektedir. Bin milyar sene flu an evrenin tahmin edilen yafl›n›n yüz kat› kadard›r. "71 Profesör Behe'nin de belirtti¤i gibi "Dünyada hiç kimsenin p›ht›laflma flelalesinin nas›l meydana geldi¤i hakk›nda mutlak bir fikri yoktur."72 Burada önemli olan, sistemin tesadüflerle oluflamayacak kadar kompleks, kusursuz ancak üstün bir Yarat›c›'n›n eseri olabilecek kadar mükemmel oldu¤unu görebilmektir. Yeryüzünde hakim olan yarat›l›fl gerçe¤inin varl›¤›n› anlamak vücudumuzdaki gözle görülmeyen sistemlerin her aflamas›nda benzeri olmayan bir "akl›n" büyük bir ihtiflamla ortaya ç›kt›¤›n› kavramakt›r. Akl›n› kullanabilen hiçbir insan, bu gerçekleri görmekte tereddüt etmeyecektir. Allah'›n mutlak varl›¤›, tüm ihtiflam› ile gözler önündedir. Allah, insan›n kusursuz yarat›l›fl›n› bir ayetinde flu flekilde aç›klamaktad›r: O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan (embriyo) yaratt›; sonra sizi bir bebek olarak ç›karmakta, sonra güçlü (erginlik) ça¤›n›za eriflmeniz, sonra da yafllanman›z için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayat›na son verilmektedir; ad› konulmufl bir ecele eriflmeniz ve belki akl›n›z› kullanman›z için (Allah sizi böyle yaflat›r). (Mümin Suresi, 67) Adnan Oktar 162 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Evrim Teorisi, Kan›n P›ht›laflma Sistemini Aç›klayamamaktad›r Michael Behe, indirgenemez komplekslik kavram›n› ilk olarak gündeme getirdi¤inde, kan›n p›ht›laflma mekanizmas›n› bafll›ca örnek olarak vermiflti. Bedendeki say›s›z indirgenemez komplekslik örne¤i aras›ndan özellikle bu sistemi seçmesi, sistemi meydana getiren parçalar›n hem ayr› ayr› hem de beraberken sergiledikleri üstün yarat›l›fl örnekleriydi. Çok geçmeden Behe'nin kan›n p›ht›laflma sistemi ile ilgili bu aç›klamalar›na evrimci çevreler taraf›ndan yo¤un bir tepki geldi. Böyle kompleks bir sistemin özelliklerinin aç›klanmas› ve bunlar›n birbirinden ba¤›ms›z olarak evrimleflmifl olmalar›n›n imkans›zl›¤›n›n bilimsel olarak ortaya konmas›, evrim teorisine karfl› önemli bir meydan okumayd›. Tepki göstermekte gecikmeyenlerin en bafl›nda 35 y›ll›k kariyerinin uzmanl›k konusu "kan›n p›ht›laflmas›" olan California Üniversitesi biyokimya profesörü koyu bir evrimci olan Russel Doolittle geliyordu. Doolittle, yeni bir laboratuvar araflt›rmas› ile, farelerde kan›n p›ht›laflma sistemindeki iki bilefli¤in devreden ç›kar›labilece¤inin kan›tland›¤›n› iddia etmiflti. Doolittle'a göre, bu iki bileflik p›ht›laflma mekanizmas›nda bulunmamas›na ra¤men fareler sorunsuz yaflamlar›na devam edebilmektelerdi. Ancak gerçekte durum hiç de Doolittle'›n iddia etti¤i flekilde de¤ildi. Doolittle ya araflt›rma sonuçlar›n› tümüyle yanl›fl okumufl veya insanlar› yanl›fl yönlendirebilmek için önemli birkaç noktay› ihmal etmekte sak›nca görmemiflti. Araflt›rma sonuçlar›n›n yay›nland›¤› kaynakta (Bugge et al., "Loss of Fibrinogen Rescues Mice from the Pleiotropic Effects of Plasmi- Adnan Oktar 164 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan nogen Deficiency," Cell 87, 1996: 709-19) bu farelerin ciddi sa¤l›k problemleri oldu¤u ve fonksiyonel bir p›ht›laflma mekanizmalar›n›n olmad›¤› aç›kça belirtilmekteydi. Yani, Doolittle'›n iddia etti¤inin aksine, farelerin p›ht›laflma sistemi "indirgenebilir" de¤ildi.73 Doolittle'›n bir baflka iddias› ise, p›ht›laflmay› oluflturan proteinlerin benzerli¤i konusuna dayanmaktad›r.74 Proteinlerde bulunan amino asit s›ralamas›ndaki benzerli¤in, onlar›n ortak atadan gelmelerinin bir sonucu oldu¤unu iddia eden Doolittle, sistemin bu flekilde milyonlarca y›l içinde evrimleflti¤ini öne sürmüfltür. Bu evrimci spekülasyona göre, p›ht›laflma ifllemine katk›da bulunan proteinlerin s›ralamas› birbirlerine, hatta iflleme dahil olmayan di¤er proteinlere bile benzemektedir. Dolay›s›yla bunlar, ayn› genin kopyalanmas› sonucunda meydana gelmelidirler. Bunun da anlam› hepsinin tek bir sözde ortak atan›n kopyalar›ndan oluflmufl olmalar›d›r. Bu hayali atan›n kopyalar›ndan oluflan proteinler, zamanla ufak tefek de¤iflikliklere maruz kalm›fllar ve birbirine benzer ama farkl› fonksiyonlar› olan p›ht›laflma proteinlerinin tümünü meydana getirmifllerdir. Michael Behe, kan›n p›ht›laflma mekanizmas›n›n hayali evrimi için ortaya at›lm›fl bu sözde en büyük iddiaya flu cevab› vermektedir: "Kan›n p›ht›laflmas›ndaki proteinlere yeni bir protein ekleme ifllemi oldukça flüphelidir. Biri di¤erinin önünde, bir baflkas› bir sonrakinden önce görev al›r ve bir proteini kopyalamak bu flelalede size yepyeni bir basamak sa¤lamaz. Kopyalanm›fl proteinin iki kopyas› da aktive edecekleri ayn› proteini hedef alacaklard›r. Ve yine bunlar›n ikisi de bir önceki ayn› protein taraf›ndan aktive edileceklerdir. Bu flelalenin nas›l Harun Yahya 165 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ meydana geldi¤ini aç›klamak için, bir bilim adam›n›n, kopyalanan proteinin yeni bir hedef ve yeni bir aktivatör ile birlikte flelalede yepyeni bir basamak haline geldi¤i detayl› güzergah› belirtmesi gerekmektedir. Dahas›, p›ht›laflma kolayl›kla bozulabilir ve kontrolsüz oldu¤unda çok ciddi problemlere yol açabilir. Kan›n p›ht›laflmas›n›n evrimi için öne sürülecek ciddi bir modelde, kan›n ne kadar miktarda p›ht›laflaca¤›, ne kadar bas›nca karfl› koyaca¤›, uygunsuz p›ht›laflmalar›n hangi s›kl›kta olaca¤› ve bunun gibi pek çok sorunun cevaplanmas› gerekmektedir. Profesör Doolittle, bu sorulardan hiçbirini aç›klam›fl de¤ildir. Çal›flmas›n›, hangi proteinin hangisinin atas› oldu¤u konusuna dayand›rm›fl ve ellerini kald›rarak 'bu sistemlerin mutlaka do¤al seleksiyonla bir flekilde biraraya gelmifl olmalar› gerekir' gibi bir sonucuna varm›flt›r. (...) Çal›flmas› yaln›zca (proteinlerdeki) s›ralama kar- Adnan Oktar 166 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan fl›laflt›rmalar›n› içermektedir. Doolittle'›n, kan›n p›ht›laflma flelalesinin do¤al seleksiyonla meydana gelip gelemeyece¤i konusunda hiçbir fikri yoktur. "75 Proteinler aras›ndaki benzerlikler, elbette ki evrim için hiçbir delil oluflturmamaktad›r. (Konuyla ilgili ayr›nt›l› bilgi için bkz. Evrim Aldatmacas›, Harun Yahya) Bunun yan› s›ra, Doolittle'›n iddias›ndaki kopyalanm›fl gen, bir öncekinin ayn›s› yani bir öncekinin sahip oldu¤u ayn› parçalara sahip bir gen olacakt›r. Sadece kopyalanarak yeni özellikler kazanmas› mümkün de¤ildir. Kan›n p›ht›laflma sistemindeki özel görevli protenlerin flu anki varl›¤›n› aç›klamak için bu bilim adam›n›n, kopyalanm›fl bir genin nas›l yeni ve farkl› özellikler kazand›¤›n› aç›klamas› Harun Yahya 167 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ gerekmektedir. Ancak 35 y›ll›k kariyerini kan›n p›ht›laflmas› konusuna adam›fl olan Doolittle için, bu da aç›klamas›zd›r. Doolittle ile ayn› hataya düflen Brown Üniversitesi hücre biyolojisi profesörü Kenneth Miller da kopyalanm›fl genlerin, bu özel sistemin hayali evrimi için bir aç›klama oldu¤u iddias›nda bulunmufltur. Miller, bilimsellikten son derece uzak olan bu iddias›n› bir kitab›nda flu flekilde aç›klam›flt›r: "... Kopyalanan genlerden bir tanesi yanl›fll›kla kan dolafl›m› içine girmifltir. Burada, aktive edici proteaza maruz kalana kadar proteinin üretim ifllevi durmufl durumdad›r. Aktive edilmesi de ancak damarlardan birisi hasar görünce mümkün olur. Bu noktadan sonra, mekanizman›n her bir detay› do¤al seleksiyon taraf›ndan belirle- Bir kan damar› hasar gördü¤ünde (sa¤da altta) kan p›ht›s› ad› verilen kan hücreleri (sa¤da üstte) baz› kimyasal maddeler salg›lamaya bafllar ve kan› durdurmaya yarayan pek çok reaksiyona sebep olurlar. Bu reaksiyonlardan biri fibrin ad› verilen bir kimyasal oluflturur, bu da kan ak›fl›n› engelleyecek bir a¤ meydana getirir. (sol üstte) Adnan Oktar 168 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan nir. Acaba sistemin pek çok aflamal› kompleksli¤i nereden gelmektedir? Yine, bunun cevab› da gen kopyalanmas›d›r. P›ht›laflma proteaz genlerinden bir tanesinin kopyas› olufltu¤unda, do¤al seleksiyon, var olan proteaz› aktive edecek küçük de¤ifliklikleri meydana getirecektir. fielalenin hassasl›¤›n› art›rmak için ekstra bir kontrol daha eklenmektedir. "76 Söz konusu sistemin nas›l iflledi¤i hakk›nda en küçük bir bilgi vermeyen bu aç›klamaya, bilimsel cevap kan›n p›ht›laflma mekanizmas›ndaki ola¤anüstülü¤ü görerek, tüm detaylar›ndaki kusursuz yarat›l›fl› defalarca aç›klayan Behe'den gelmektedir: "Profesör Miller, problemin ortadan kalkmas› için 'gen kopyalanmas›' terimini burada aç›kça sihirli bir de¤nek gibi kullanm›fl, ancak problem bir türlü ortadan kalkmam›flt›r. Miller'in, do¤al seleksiyonun her aflamay› belirledi¤i yönündeki ön kabulü oldukça flüphelidir, çünkü p›ht›laflmadaki her aflama oldukça ciddi flekilde düzenlenmelidir, aksi takdirde oldukça tehlikeli olabilir. (...) Miller'in ifadeleri, yeni kopyalanm›fl proteazlar›n hareketlerinin nas›l belirlendi¤ini aç›klamamaktad›r. (...) Bu k›sa hikaye, kan›n p›ht›laflma flelalesindeki indirgenemez kompleksli¤in, do¤al seleksiyon ile nas›l bir iliflkisinin oldu¤unu anlama konusunda son derece faydas›zd›r. Bu benim akl›ma flunu getiriyor: Hikayenin as›l amac› asl›nda bizlere p›ht›laflman›n nas›l meydana geldi¤ini göstermek de¤il, biyokimyasal kompleksliklere aflina olmayan kiflileri, Darwinizm'in herfleyi kontrol alt›na ald›¤›na ikna etmektir. Ancak Darwinizm'in böyle bir kontrolü yoktur. "77 Harun Yahya 169 Adnan Oktar 170 Daha önce pek çok kere üzerinde durdu¤umuz, evrimcilerin masals› anlat›m›, Michael Behe'nin de dikkat çekti¤i gibi, konuya aflina olmayan kifliler için ilgi çekici olabilir. Ancak günümüzde, bu yöndeki çal›flmalar artt›kça, e¤itim seviyesi gelifltikçe, insanlar yeryüzündeki muhteflem dizayn›n detaylar›n› gitgide daha çok keflfetmekte ve yarat›l›fl gerçe¤ini tüm aç›kl›¤›yla görmektedirler. Evrimcilerin geleneksel yöntemleri, çok yak›n bir zamanda flimdiki sözde geçerlili¤ini de yitirecektir. Bütün bu gerçeklere, insan bedenindeki ve canl›lardaki ola¤anüstü kompleksi¤in detaylar›n› anlatan bilimsel tüm delillere ra¤men, evrimciler birbirlerinin aç›klamalar›na s›¤›narak hala teorileri için bir ç›kar yol aramaya çal›flmaktad›rlar. Darwinistler masals› iddialar›n› ön plana ç›karacaklar› bir ortam›n oluflmas›n› beklemekte, yeryüzündeki muazzam düzen içinde, kendi iddialar›na zemin oluflturacak bir "hata"n›n veya bir bofllu¤un oluflmufl olmas›n› ümit etmektedirler. Oysa ayette belirtildi¤i gibi yeryüzünde bak›p inceleyecekleri her yerde bir kusursuzluk hakimdir bu nedenle hiçbir eksiklik bulamayacaklard›r. Üstün güç sahibi, her türlü yaratmay› bilen Yüce Rabbimiz yaratmas›nda çeliflki bulmaya çal›flanlarla ilgili olarak Mülk Suresi'ndeki ayetlerde flöyle buyurmaktad›r: O, biri di¤eriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratm›fl oland›r. Rahman (olan Allah)›n yaratmas›nda hiçbir 'çeliflki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. ‹flte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlakl›k (bozukluk ve çarp›kl›k) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmifl bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4) Harun Yahya 171 Tarihte yap›lan ilk kan naklinde hastaya bir hayvan›n kan› verilmiflti. Hasta k›sa bir süre içinde öldü ve buna kimse bir anlam veremedi. Verilen farkl› hayvan kanlar› da ifle yaramay›nca, insandan insana nakil fikri do¤du. Kan ihtiyac› baflgösterdi¤inde, "kan›n›n bol oldu¤u" düflünülen ve rastgele seçilen birkaç kifliden nakil denemeleri yap›ld›. Ancak bu denemelerin de ço¤u baflar›s›zl›kla sonuçland›. Kan nakliyle u¤raflan ilk hekimler, bu önemli s›v›y› iki özelli¤inden dolay› tam olarak analiz edip tan›yam›yorlard›. Bunlardan birincisi kan›n beden d›fl›nda p›ht›laflma özelli¤i, ikincisi ise, kan verdikleri kiflinin ölme olas›l›¤›yd›.78 Kanda, hekimlerin çözemedikleri farkl› bir fleylerin olmas› gerekiyordu. Biyokimya biliminin geliflece¤i zamana kadar bu "farkl› fleylerin" ne oldu¤u anlafl›lamad›. Kan›n, k›rm›z› bir s›v›dan ibaret olmad›¤›n›n ortaya ç›k›fl› 20. yüzy›l›n bafllar›na rastlar. Her insan›n kan›nda di¤er insanlardan farkl› olabilecek çeflitli faktörler vard›r. Dolay›s›yla kan naklinin gerçekleflebilmesi için her iki kiflide de bu faktörlerin uyumu aran›r. "Kan grubu" dedi¤imiz fley, insan›n sahip oldu¤u bu özel faktörlerin belirlenmesidir. Kan grubunu belirleyen faktörler ise 300'den fazlad›r. Bu faktörlerin her biri, sizi di¤er insanlardan ay›rt eder. Adnan Oktar 172 Benzersiz Yaflam S›v›s›: Kan Kan grubunu belirleyen özellikler, alyuvarlarda sakl›d›r. Alyuvarlar›n zarlar›nda bulunan 200 farkl› molekül aras›ndan bizleri belki de en yak›ndan ilgilendiren, kana A, B ve 0 grubu özelli¤ini veren moleküllerdir. Alyuvarlar, ya A grubu, ya B grubu moleküllerini, ender olarak her ikisini (AB) birden tafl›r ya da hiçbirini (0 grubu) tafl›mayabilirler. Alyuvarlar›nda A grubu moleküller bulunan kiflilerin kan›nda B grubu moleküllerine karfl› antikorlar vard›r. Bu, B grubu moleküllerine karfl› savafl demektir. ‹flte bu nedenle A grubu kan tafl›yan bir insana B grubuna ait bir kan verildi¤inde, ba¤›fl›kl›k sistemi birkaç saniye içinde harekete geçer ve bu "yabanc›y›" yok etmeye çal›fl›r. Bunun sonucu ise, son derece ciddidir. Kan hücreleri patlar, kan p›ht›lafl›r, böbrekler ve akci¤erler ifllevlerini yerine getirememeye bafllar. Ani müdahale edilmedi¤i sürece sonuç büyük oranda ölüm olur. Kanlar›nda her iki molekülü de tafl›mayan kifliler, yani 0 grubu kana sahip insanlar, her iki moleküle karfl› da antikor gelifltirmifllerdir. Onlar ancak, bu iki moleküle de sahip olmayan, yani kendileri gibi 0 grubu kana sahip bir kifliden kan alabilirler. Kanlar›nda her iki molekül de bulunan AB grubu kana sahip kifliler ise, bu moleküllerin hiçbirine antikor gelifltirmemifllerdir. S›rf A grubu veya s›rf B grubu kana sahip kiflilerden de kan alabilirler. Alyuvarlar üzerinde bulunan ve yukar›daki moleküller gibi ayn› derecede öneme sahip bir baflka molekül ise Rhesus (Rh) faktörüdür. E¤er bir insan›n alyuvar›nda bu molekül varsa, kan grubu Rh pozitif (+), yoklu¤unda ise kan grubu Rh negatif (-) olur. Rhesus faktörü en büyük önemini gebelikteki kan uyuflmazl›klar›nda gösterir. Rhesus faktörü olmayan hamile bir kad›n, do¤umdan k›sa bir süre Harun Yahya 173 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ sonra Rhesus faktörü olan bebe¤ine karfl› antikor gelifltirir. Bu antikorlar, ilk bebe¤e zarar vermeyeceklerdir. Ancak Rhesus faktörüne sahip ikinci bebek, annede art›k haz›r bulunan bu antikorlar›n sald›r›s›na u¤rar. Antikorlar bebe¤in bedenini hedef al›r, onun taze alyuvarlar›n› yok eder. Bebekte kans›zl›k ve kalp hastal›klar› bafl gösterir. Bebe¤in sa¤ olarak do¤mas› zordur ama do¤sa bile küçük bedenindeki alyuvarlar›n parçalanmalar› sonucunda bilirubin ad› verilen zehirli bir madde oluflmufltur. Bu madde genellikle beyne zarar verir ve meydana gelen zihinsel rahats›zl›klar sonuçta ölüme bile yol açabilir.79 Kan› keflfetmek ancak geçti¤imiz yüzy›lda mümkün olmufltur. Oysa kan, ilk insan yarat›ld›¤› andan itibaren damarlarda dolaflmakta, görevlerini yerine getirmekte, çeflitli malzemeleri, faktörleri, molekülleri içinde tafl›maktad›r. ‹nsan›n bu mucizeyi tam olarak tan›makta bile bu kadar aciz kalabilmesi, onun Allah'a olan teslimiyetini ve hayranl›¤›n› daha da art›rmal›d›r. Allah, kuvvet ve kudret sahibi oland›r, herfleyin üzerindedir, Muktedir'dir. Tasvir eden, herfleye flekil ve suret veren, Musavvir'dir. Gözetici ve koruyucu, Müheymin'dir. Ve Allah, herfleyde ve her hadisede büyüklü¤ünü gösteren, Mütekebbir'dir. Allah'› hakk›yla takdir etmeli, yaratt›¤› fleylerde Rabbimiz'in bu üstün s›fatlar›n› görüp anlamal› ve O'na yönelip dönmeliyiz. O'na yönelip dönen, kuflkusuz dünyada ve ahirette kazançl› olacakt›r. Allah bir ayette flu flekilde bildirir: O Allah ki, O'ndan baflka ‹lah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tür; Selam'd›r; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'd›r; Mütekebbir'dir. Allah, (müflriklerin) flirk kofltuklar›ndan çok Yücedir. (Haflr Suresi, 23) Adnan Oktar 174 Kan›, içindeki çeflitli faktörlerle birlikte keflfetmek ancak geçti¤imiz yüzy›lda mümkün olmufltur. Oysa, kan ilk insan yarat›ld›¤› andan bugüne kadar damarlarda dolaflmakta, görevlerini yerine getirmektedir. Bu kuflkusuz, herfleyde büyüklü¤ünü, gücünün s›n›rs›zl›¤›n› gösteren Allah'›n üstün yaratmas›d›r. Harun Yahya 175 ‹nsan vücudundaki sistemler görevlerini yerine getirirken, yap›lan iflin koordinasyonunu, düzenini, organizasyonunu da üstlenirler. Bu kitapta vücuttaki yap›lar›n "ak›ll›" olarak tan›mlanmas›n›n ve buradan yola ç›karak bu akl›n kayna¤›n›n aç›klanmaya çal›fl›lmas›n›n nedeni budur. Kuflkusuz "ak›ll› bir hücre" veya "ak›ll› bir organ" yak›flt›rmas› mecazi bir yak›flt›rmad›r. Çünkü bir beyni ve sinir sistemi olmayan hücre veya dokular›n kendi bafllar›na bir bilinç sahibi olmalar› mümkün de¤ildir. Ancak tümünün yapt›klar› ifllerde flafl›rt›c› bir bilinç ortaya ç›kmaktad›r. Bu ise Darwinistler ve tüm materyalistler için büyük bir ç›kmazd›r. Çünkü materyalistler de, bilincin beyindeki hücrelerden ve bu hücrelerin aras›ndaki kimyasal reaksiyonlardan do¤du¤unu savunurlar. K›sacas› materyalist iddiaya göre, "bilinç, beyinden ibarettir". Materyalistler bilinci beyne indirgemeye çal›fl›rlarken, bilimsel gözlemler beyni bile olmayan canl›lar›n bilinç sahibi olduklar›n› göstermektedir. Bu kitap boyunca inceledi¤imiz "ak›ll› hücreler" bunun bir örne¤idir. Son y›llarda bakteriler ve di¤er tek hücreliler üzerinde yap›lan gözlemler de, bu mikroskobik canl›lar›n son derece "ak›ll›" davrand›klar›n›, adeta içinde bulunduklar› ortam› de¤erlendirip karar verdiklerini göstermektedir. Moleküler biyolog Michael Denton flöyle yazar: "Bir toz zerresinden bile daha küçük olmalar›na ra¤men, amipler, çok daha kompleks canl›lara benzer yaflam stratejileri izlerler. E¤er bir amibi al›p onu bir kedinin boyutlar›na geti- Adnan Oktar 176 rebilseydik, bu memeliyle yaklafl›k ayn› derecede bir zekaya sahip oldu¤unu görecektik. Peki ama bu küçücük canl›lar nas›l olup da bu denli iyi hesaplanm›fl kararlar alabilmektedirler?... Bir amip yakalamak istedi¤i av›n› bilinçli olarak kovalar, av› yön de¤ifltirdi¤inde o da onun ard›ndan yön de¤ifltirir, bu takibi uzun süre devam ettirir. Bu davran›fllar moleküler düzeyde aç›klanamamaktad›r." Üstteki al›nt›n›n son cümlesine dikkat etmek gerekir. Amiplerin davran›fllar›, "moleküler" düzeyde, yani kimyasal reaksiyonlarla, fiziksel etkilerle aç›klanabilecek türden de¤ildir. Bu canl›lar, bilinçli olarak adeta karar vererek hareket etmektedirler. Dikkat çekici olan ise ne bir beyne, ne de sinir sistemine sahip olmamalar›d›r. Protein, ya¤ ve sudan oluflan birer hücredirler sadece. Bakterilerin ak›ll› davran›fllar›n› gösteren baflka örnekler de vard›r. Bir sinir hücresi bedende hayret verici flekilde ak›ll› davran›r. Ancak kuflkusuz bir sinir hücresini "ak›ll›" olarak tan›mlamak, akl›n ona ait oldu¤unu kabul etmek anlam›na gelmemektedir. Vücuttaki sistemlerin yapt›klar› ifllerde flafl›rt›c› bir bilincin ortaya ç›kmas› sonsuz ak›l sahibi olan Yüce Allah'tan ilham almalar› nedeniyledir. Harun Yahya 177 Ünlü Frans›z bilim dergisi Science et Vie'nin Temmuz 1999 say›s›nda bildirildi¤ine göre, bakteriler birbirleri ile haberleflmekte ve bu haberlere dayanarak karar vermektedirler. Science et Vie'de bu haberleflmenin son derece kompleks bir sistemle iflledi¤i vurgulanmaktad›r. Bakterilerin yüzeyinde elektrik sinyalleri yayan ve alg›layan mekanizmalar vard›r. Bakteriler bu sayede birbirlerine sinyaller yollamakta, içinde bulunduklar› ortam›n özellikleri, bu ortamdaki besin durumu gibi bilgiler aktarmaktad›rlar. Bu bilgilere göre de, daha ne kadar ço¤almalar› ve ço¤almay› ne zaman durdurmalar› gerekti¤i konusunda karar vermektedirler. K›sacas›, gözle görülmeyecek kadar küçük canl›lar, etraflar› hakk›nda bilgi toplamakta, sonra bunlar› yorumlay›p birbirlerine aktarmakta ve sonra da belirli bir yönde karar verip uygulamaktad›r. Hem de grup halinde... Tüm bu örnekler, canl›larda asla maddeye indirgenemeyecek bir bilinç oldu¤unu göstermektedir. "En kompleks canl›" say›lan insandan, "en basit canl›" say›lan tek hücrelilere kadar, canl›larda madde-ötesi bir kaynaktan gelen flafl›rt›c› bir bilinç vard›r. Peki bu madde ötesi kaynak nedir? Kuran'da, bizlere bu konuda çok önemli bilgiler verilir. Örne¤in balar›lar›ndan söz edilen ayetlerde, bu canl›lar›n gösterdikleri "bilinçli" davran›fllar› kendilerine Allah'›n ilham etti¤i bildirilmektedir: "Rabbin balar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n kurduklar› çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaflt›rd›¤› yollarda yürü-uçuver. Onlar›n kar›nlar›ndan Adnan Oktar 178 türlü renklerde flerbetler ç›kar, onda insanlar için bir flifa vard›r. fiüphesiz düflünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vard›r." (Nahl Suresi, 68-69) Bir baflka ayette de tüm canl›lar›n Allah'›n hakimiyetinde oldu¤u haber verilmektedir. Kuran'da bildirildi¤i üzere, "O'nun, aln›ndan yakalay›p-denetlemedi¤i hiçbir canl› yoktur." (Hud Suresi, 56) ‹flte Kuran'da aç›klanan bu s›r, canl›lardaki gizemli bilincin kayna¤›d›r. Bilinç, materyalistlerin sand›¤› gibi maddenin bir özelli¤i de¤ildir. Maddeyi oluflturan atomlar› her ne yaparsan›z yap›n, bilinç sahibi k›lamazs›n›z. Bilincin, mutlaka bir baflka bilinçten gelmesi gerekir. Canl›lardaki bilinç ise, Allah'›n ilham›ndan kaynaklanmaktad›r. ‹nsan bedeninde veya bir baflka organizmadaki hücrelerde ortaya ç›kan ak›l da, Allah'›n varl›klar üzerindeki mutlak hakimiyetinin bir tecellisidir. Allah, yaratt›¤› varl›klar vesilesiyle Kendisi'ni tan›tmakta ve insanlar bu eserlere bakarak Allah'›n sonsuz gücünü ve kudretini tan›y›p takdir edebilmektedirler. Bu nedenle bu kitaptaki fluur örneklerini s›ralarken, bu önemli gerçe¤in sürekli olarak ak›lda tutulmas› gerekmektedir. Harun Yahya 179 enüz 22 günlük ceninin sol yan›nda hareket etmeye bafllayan küçük hücre toplulu¤unu hat›rlayal›m. Bu ilk k›p›rt›, yaflam demektir. Art›k bu hücre toplulu¤u uzunca bir süre hiç durmayacakt›r. Asla yorulmayacakt›r. Dakikada yaklafl›k 70 kere, bir y›lda yaklafl›k 35 milyon kere, ortalama bir ömür boyunca ise 2 trilyon kere atacakt›r.80 Tüm hayat› boyunca yaklafl›k 227 milyon litre kan pompalayacakt›r.81 Bu hayret verici miktar; günde 10 tonluk bir tankeri82, bir ömür boyunca ise tam kapasiteli 100 yüzme havuzunu doldurabilmektedir.83 Ve bu ola¤anüstü pompa, ritmik düzenini hiç bozmaz, flafl›rmaz, eskimez. Kan› pompalama ve vücudun içine da¤›tma kabiliyetini ölene kadar hiç yitirmez. Çünkü bu, üstün bir sanat›, kusursuzlu¤u, benzeri sa¤lanamayacak bir dengeyi ve muazzam bir akl› ayn› anda yaratmaya Kadir olan Allah'›n ola¤anüstü bir mucizesidir. Ceninin kalbi, pompalanacak bir kan olmadan saatler önce atmaya bafllar. Kan oluflmadan hareketlenen bu ak›ll› organ›n aniden atmaya bafllamas›n›n sebebi acaba nedir? Sebep, besine olan ihtiyaçt›r. Henüz bir beden oluflmam›flt›r. Oluflan embriyo ise geliflmek için besine, oksijene ve hormonlara ihtiyaç duyar. Ayr›ca küçük embriyoda at›klar da vard›r. Bunlar›n da uzaklaflt›r›lmas› gerekmektedir. ‹flte bu nedenle, Allah'tan ilham alan bu müthifl pompa, ba¤›ms›z ve kusursuz hareketini gerekli zaman ve yerde aniden bafllat›r.84 Harun Yahya 181 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Bu büyük mucizeye ait her detay, bir insan›n iman etmesi, Allah'›n apaç›k varl›¤›n›n delillerini görmesi için yeterlidir. Kalbin tüm özelliklerinde son derece özel bir yarat›l›fl hakimdir. Kalp, bedendeki tüm mucizevi sistemlerden ayr› olarak, tek bafl›na, vücudumuzdaki kusursuz yarat›l›fl›n çok büyük bir örne¤idir. "‹nsan› yaflatabilecek" buna benzer bir mekanizma meydana getirilememifltir. Kalp, kendisini oluflturan hücreleri, özel kapakç›k sistemleri ve bunlar›n aç›lma ve kapanma düzenleri ile son derece kompleks ve özellikli bir sistemdir. Onun yapt›¤› iflin benzerini yapabilecek bir organ daha yok- 3. haftadan itibaren geliflmeye bafllayan embriyonik kalp hamilelik boyunca tek pompa olarak çal›fl›r. Çünkü kan sadece ceninin vücudunda ve plasentada dolaflmaktad›r. Ancak ayn› zamanda do¤um sonras›nda oksijen, soluma ile direkt havadan al›nd›¤› için embriyonik kalbin 4 odac›¤a da sahip olmas› gerekir. Bu fizyolojik ikilem flu flekilde çözülmüfltür: Kalbin odac›klar›nda bulunan 2 delik hem kan›n bu odac›klarda tutulmas›n› sa¤lar hem de henüz geliflmemifl akci¤er damarlar› korunmufl olur. Bu delikler bebek ilk nefesini al›p, a¤lamaya bafllad›¤›nda görevlerini sona erdirerek otomatik olarak kapan›rlar. Bu yarat›l›fl harikas› Rabbimiz'in yaratma sanat›ndaki kusursuzlu¤u bize bir kez daha göstermektedir. embriyon kalbi Adnan Oktar 182 Dünyadaki En Verimli ‹fl Makinesi: Kalp tur. ‹fli, kan› hiç durmadan oldukça kuvvetli bir flekilde pompalamakt›r. Kan oldu¤u müddetçe, bedenin d›fl›nda bile görevini yapmaya devam edebilir. Kalp, her dakika ortalama 70 kere atarak, vücuttaki kan›n bir gün içinde 1000 tam devir yapmas›n› sa¤lar. Bunun anlam›, tüm kan›n, vücuttaki her hücreyi 1000 kere ziyaret etmesi, gerekli besinleri onlara iletmesi, oksijeni verip karbondioksiti almas›, hasarlar› tamir etmesi, aksakl›klar› gidermesi ve art›klar› toplamas›d›r. Vücuttaki her hücre, kalbin bu yorulmak bilmez gayreti sayesinde günde 1000 defa teftiflten geçirilir. Bu flekilde kalp günde 8 bin litre kan pompalar.85 Uykuda bile yetiflkin bir insan›n kalbi, saatte yaklafl›k 340 lt. kan pompalamaktad›r. Bu h›zla toplam yedi dakika içinde bir araban›n benzin deposunu rahatl›kla doldurmak mümkündür.86 Kalp; su, ya¤ ve proteinin biraraya gelmesiyle oluflan, yumruk büyüklü¤ünde bir et parças›d›r. Bu et parças›, dünyadaki tüm uzmanlar›n biraraya gelerek bilgisayarlar ile meydana getirecekleri en teknolojik pompadan bile daha mükemmel ve kusursuz bir sisteme sahiptir. Bu benzersiz et parças›, kan› 3 metre kadar yukar› f›rlatabilecek muazzam bir güce sahiptir.87 Kalbin bir baflka mucizevi özelli¤i ise, vücudun gereksinim duydu¤u oranda kan pompalayabilmesi, vücudun ihtiyac›n› tespit edebilmesidir. Kalp, dinlenme halindeki bir kiflide dakikada yaln›zca 4-6 litre kan pompalar. Bu miktar o anda bu kifli için yeterlidir, çünkü vücuttaki hücrelerin bu aflamada fazla miktarda oksijene ihtiyaçlar› yoktur. Ancak egzersiz yapan bir kiflide oksijen ihtiyac› artar, hücrelere oksijenin daha h›zl› biçimde iletilmesi gerekir. Kalp hemen bu ihtiyac› tespit eder ve daha h›zl› atmaya bafllar. Harun Yahya 183 Adnan Oktar 184 Dünyadaki En Verimli ‹fl Makinesi: Kalp Egzersiz s›ras›nda kalbin dakikada pompalad›¤› kan miktar› dört ila yedi kat kadar artm›flt›r.88 fiimdi kalbin bahsetti¤imiz bu belli bafll› özelliklerinin mükemmelli¤ini görmek için bir karfl›laflt›rma yapal›m. Bir su tesisat› kurdu¤unuzu düflünün, bu tesisat saniyede en az bir, dakikada ise ortalama 65-70 kere su pompalayacak olsun. Bu pompa ile her saniye "yüz trilyon" kiflinin evine, ayn› tazyikle su gitmesi gereksin. Ayn› zamanda tesisat›n, hangi evin ne kadar suya ihtiyac› oldu¤unu da tespit etmesi, ihtiyaç duyulan eve daha fazla miktarda su göndermesi gereksin. Kurulan bu sistemin, en az 70 sene boyunca, en küçük bir ar›za göstermemesi, paslan›p çürümemesi, evlere ulaflan hatlar›n tek bir tanesinin bile devreden ç›kmamas› ise önemli ayr›nt›lardan birkaç› olsun. Böyle bir sistem nas›l meydana getirilebilir? Bu, pek çok yönden imkans›zd›r. Ayn› tazyik ile ayn› anda yüz trilyon evin ihtiyac›n› karfl›laman›z zordur. Bu kadar büyük bir h›zla ve de¤iflmeyen bir ritimle hareket eden bir makinenin ise, 10-15 seneden fazla dayanmas› söz konusu olamaz. Bu aflamaya gelene kadar bile, makinenin mutlaka defalarca bak›mdan geçirilmesi ve meydana gelen aksakl›klar›n giderilmesi gerekmektedir. Böyle bir mekanizman›n hatas›z olarak uzun y›llar ifllemesi imkans›zd›r. Ayr›ca bahsetti¤imiz s›radan bir cihazd›r. Bu cihaz›n, evlerdeki ihtiyaçlar› tespit edip, durum de¤erlendirmesi yap›p ihtiyaç olan yerlere fazla miktarda su gönderdi¤ini iddia etmek mant›kla uyuflmayacakt›r. Bütün bunlar›n yan› s›ra, kurdu¤unuz bu tesisat›n bir insan akl›n›n denetiminde oldu¤unu da hat›rlatmak gerekir. Her aflamas› sizin veya sizin gibi ak›ll› varl›klar›n kontrolündedir. Tesisat› siz kurmufl, borular› siz dö- Harun Yahya 185 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Bir su tesisat› kurdu¤unuzu düflünün. Bu tesisat›n saniyede en az 1, dakikada ise ortalama 65-70 kere su pompalamas› ve suyu yaklafl›k 100 trilyon eve ulaflt›rmas› gereksin. Üstelik ayn› tazyikle... Kuflkusuz böyle bir tesisat pek çok yönden oluflturulmas› imkans›z bir sistemdir. Oysa bedende bu örnekle k›yaslanmayacak kusursuzlukta bir a¤ sistemi mevcuttur. Vücuttaki her hücreye ulaflabilen damar a¤›, beden içinde mükemmel ve bilinçli bir da¤›t›m sisteminin oldu¤unun bir baflka kan›t›d›r. Dünyadaki En Verimli ‹fl Makinesi: Kalp flemifl, bak›m›n› siz yapm›fls›n›zd›r. Böyle bir mekanizman›n geçen binlerce y›l içinde, demir ve çimentonun biraraya gelerek kendi kendine olufltu¤unu, tesadüfen oluflmufl bir miktar suyu aniden ritmik bir flekilde pompalamaya bafllad›¤›n› daha sonra da tam yüz trilyon eve ulaflacak bir boru sisteminin kendi kendine döflendi¤ini elbette iddia edemezsiniz. Buna çevrenizdeki tek bir kifli bile inanmayacakt›r. Sistemin ak›ll› bir varl›k taraf›ndan meydana getirildi¤i aç›kt›r. Ancak evrimciler, bu yapay sistemle k›yas bile olmayacak mükemmellikteki kalp-dolafl›m sisteminin kör tesadüfler sayesinde meydana geldi¤ini iddia edebilmektedirler. Henüz anne karn›nda atmaya bafllayan bu muazzam pompan›n kontrolsüz ve rastgele olaylar sonucunda hareketlenip insan› yaflatt›¤›n› öne sürerler. Bu benzersiz eserin sahibi olan Yüce Kudret'in aç›k varl›¤›n› görmezden gelirler. Ama bu mucizevi organ, birazdan daha detayl› inceleyece¤imiz her özelli¤inde, Allah'›n üstün akl›n› ve gücünü insanlara tan›tmaktad›r. Ayetlerde flöyle buyrulur: ‹nsan, 'kendi bafl›na ve sorumsuz' b›rak›laca¤›n› m› san›yor. Kendisi, ak›t›lan meniden bir damla su de¤il miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yaratt› ve bir 'düzen içinde biçim verdi.' Böylece ondan, erkek ve difli olmak üzere çift k›ld›. (Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren de¤il midir? (K›yamet Suresi, 36-40) Kalbin Çal›flma Mekanizmas› Kalbin oldukça sistemli bir mekanizmas› vard›r. Bu mekanizmada meydana gelen tek bir aksakl›k o insan›n hayat›n› sona erdirebilir. Kalbin sahip oldu¤u mekanizmalardan en önemlisi sa¤ ve sol taraf›nda bulu- Harun Yahya 187 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ nan pompalard›r. Kalbin her iki taraf›nda da kulakç›k ve kar›nc›klar bulunmaktad›r. Küçük pompa her iki tarafta da kulakç›klard›r, büyük pompalar› ise kar›nc›klar oluflturur. Kalbin sol taraf› temiz kan ile ilgilenir. Gelen temiz kan› organ ve dokulara ulaflt›rmak, kalbin sol taraf›nda bulunan sol kulakç›k ve sol kar›nc›¤a düfler. Kalbin sa¤ taraf› ise kirli kan ile ilgilenir. Sa¤ kar›nc›k ve sa¤ kulakç›k kirli kan› temizlenmek üzere akci¤erlere ulaflt›rmak için görev bafl›ndad›r. Temiz kan kalbe ulaflt›¤›nda önce üst taraftaki küçük pompaya, yani sol kulak盤a dolar. Buradan alt tarafta bulunan büyük pompaya yani sol kar›nc›¤a iletilir. Kirli kan da, yine ayn› flekilde sa¤ kulakç›ktan sa¤ kar›nc›¤a iletilir. Kalpteki her ku- akci¤er atardamar› aort yar›may fleklindeki kapakç›klar üst ana toplardamar akci¤er toplardamar› sa¤ kulakç›k sol kulakç›k üç çatall› kapakç›k mitral kapakç›k alt ana toplardamar a) sa¤ kar›nc›k sol kar›nc›k e) b) d) c) Adnan Oktar Ok yönü, kan›n ak›fl yönünü göstermektedir. Kalp kas›ld›¤›nda kan, kapakç›ktan kar›nc›klara gönderilir. Yar›m ay fleklindeki kapakç›klar kapan›r. Kar›nc›klar kas›lmaya bafllar ve kan› vücuda gönderir. 188 Dünyadaki En Verimli ‹fl Makinesi: Kalp lakç›k birbirlerinden farkl› görünseler de asl›nda yapt›klar› ifl ayn›d›r. Her biri belirli bir hedefe do¤ru kan› iletmekle görevlidir. Mekanizman›n sistemli çal›flmas›, bahsetti¤imiz bu s›ral› ifllem nedeniyle çok önemlidir. Herfleyin s›ra ile yap›lmas› gerekmektedir. E¤er bu düzen bozulursa, kalp vücuda ya hiç kan pompalayamayacak ya da kalbe afl›r› kan yüklenmesi olacakt›r. Bu s›ralaman›n do¤ru yap›labilmesi için kulakç›k ve kar›nc›klar aras›nda kapaklar vard›r. Bu kapaklar kan›n ak›fl yönüne do¤ru tek tarafl› olarak aç›l›rlar. Kulakç›klar kas›ld›¤›nda bu kapaklar aç›l›r ve kan büyük pompan›n yani kar›nc›klar›n içine dolar. Bu ifllem gerçeklefltikten sonra, kan›n geldi¤i üst ana toplardamar aort sol akci¤er atardamar› sa¤ akci¤er atardamar› sol akci¤er toplardamar› sa¤ akci¤er toplardamar› sol kulakç›k sa¤ kulakç›k kalp toplardamar› kalp kapak盤›ndaki kaslar koroner atardamar alt ana toplardamar sa¤ kar›nc›k sol kar›nc›k kalp kapak盤› kapal› Ana toplardamar, oksijensiz kan› bedenin sa¤ k›sm›na getirir ve akci¤er damarlar› bu kan› akci¤erlere iletir. Akci¤er toplardamar› oksijenli kan› akci¤erlerden kalbin sol taraf›na getirir ve aort bu kan› vücuda gönderir. Kan›n bu hareketi s›ras›nda kalp kapakç›klar› kas›larak kan›n odac›klar aras›nda geçiflini sa¤lar. 189 kalp kapak盤› aç›k Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Kalp kapakç›klar›, kan›n ak›fl yönüne do¤ru tek tarafl› olarak aç›l›rlar. Kulakç›klar kas›ld›¤›nda bu kapaklar aç›l›r ve kan kar›nc›klar›n içine dolar. Büyük tazyikle akan kan›n geri dönmemesi için kapaklar hemen kapan›r. kalp kapakç›klar› aç›k kapal› tendonlar gevflek s›k› kaslar gevflek (a) kapakç›k aç›k kas›lm›fl (b) kapakç›k kapal› yere geri dönmemesi için kapaklar tekrar kapan›r. Bu kapaklar, kalbin kar›nc›klar›nda da vard›r. Kar›nc›klar kas›ld›¤›nda bu kapaklar aç›l›r ve kan›n vücuda do¤ru akmas› sa¤lan›r. Pompalama ifllemi durdu¤unda ise kapaklar kapan›r ve pompalanan kan›n kalbe geri dönmesi engellenir. Bizim "kalp at›fl›" olarak alg›lad›¤›m›z ses ise, san›ld›¤› gibi kalbin kas›l›p gevflemesi sonucunda ç›kan ses de¤ildir. Kalp at›fl›n› dinlerken, asl›nda bu dört kapak盤›n fliddetle aç›l›p kapanma seslerini duyar›z. Bu kusursuz sistemin sahip oldu¤u üstün komplekslik bir yana, evrimciler aç›s›ndan böylesine ritmik bir düzen ile kapaklar›n aç›l›p kapanmas› bile tek bafl›na büyük bir sorundur. Çünkü hiçbir canl›n›n böylesine ritmik bir düzeni elde edinceye kadar bekleyecek zaman› yoktur. Meydana gelen en küçük aksakl›k canl›n›n bedeninde a¤›r hasarlara sebep olabilecektir. Kapaklar›n aç›lma ve kapanma Adnan Oktar 190 Dünyadaki En Verimli ‹fl Makinesi: Kalp düzeninin, her canl›da henüz bir cenin halindeyken bile muntazam ifllemesi gerekmektedir. Böyle seri bir hareketin tesadüfen meydana gelen mutasyonlarla oluflmas› ve bunun hiçbir aksama göstermeden tüm canl›larda tesadüfen kusursuz ifllemesi ise mant›kl› hiçbir insan›n kabul edemeyece¤i büyük bir aldatmacad›r. Vücutta Ritmik Hareket Eden Tek Hücre: Kalp Kas› Hücreleri Beden, yaklafl›k yüz trilyon hücreden meydana gelir. Bu hücrelerin her birinin farkl› görevleri ve özellikleri vard›r. Kimisi, alyuvar hücrelerinde oldu¤u gibi çekirdeksizdir, kimisi solunum borusundaki hücrelerde oldu¤u gibi tüycüklere sahiptir. Kimisinin ise hareketini sa¤layan çeflitli motorlar› vard›r. Ama vücutta öyle bir hücre vard›r ki, baflka hiçbir hücrede bulunmayan özel bir yetene¤e sahiptir. Bu yetenek, hücrenin "büzülme ve aç›lma" hareketi yapabilmesidir ve bu yetene¤e sahip hücrelerden oluflan kalp iflte bu yüzden "atar". Kalpte bulunan bu hücreler özel kas hücreleridir. Bu hücre toplulu¤unu özel yapan; henüz geliflmeye bafllayan bir embriyoda aniden hareket etmeye bafllamalar›d›r. Bir aç›k kalp ameliyat› s›ras›nda, "kendilerine ba¤l› tüm sinirler al›nm›fl ve çevrelerindeki organlarla tüm ilgileri kesilmifl olmas›na ra¤men" bu hücreler "atmaya" devam edebilir. Hatta bu hücrelerden "tek bir tanesini" d›flar› ç›kar›p mikroskop alt›na koydu¤unuzda bile, kanla besledi¤iniz sürece, atmaya devam edecektir.89 Bu hücreleri özel yapan, görünürde insan akl›n›n eseri olan hiçbir kontrol mekanizmas›n›n denetiminde olmamas›na ra¤men atmaya, kan pompala- Harun Yahya 191 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ maya ve insan› yaflatmaya adeta bir karar vermifl gibi davranmalar›d›r. Onlar›n "atmalar›n›" sa¤layan özellik, üzerlerinden geçen elektrik ak›m›d›r. Kalbi oluflturan her hücre, adeta canl› bir pil gibidir. Kalp at›fl› ad›n› verdi¤imiz hareketi bafllatan kimyasal enerjiyi kendileri olufltururlar. Hücrelerin bu özelli¤i, hiçbir evrimci iddia ile aç›klanamayacak ola¤anüstü bir özelliktir. Kalp hücreleri kendileri için gerekli olan elektri¤i, kanda rahatça bulabildikleri potasyum ve sodyum elementleri ile sa¤larlar. Bu iki elementi meydana getiren atomlar, sahip olduklar› bir elektronu kaybetmifl atomlard›r. Dolay›s›yla fazladan k›lcal damar ara diskler zar kalp kas hücresi çekirdek a) flema kalp kas› ara diskler çekirdek kalp kas› lifi b) kalp kas›n›n mikroskop foto¤raf› Adnan Oktar Kalp kas›, son derece özel bir tasar›ma sahiptir. Kalp kas›n› oluflturan her hücre "tek bafl›na" atabilme yetene¤ine sahiptir. Bu hücreler, üzerlerinden geçen elektrik ak›m›n› kullanan adeta canl› birer pil gibidirler. 192 Dünyadaki En Verimli ‹fl Makinesi: Kalp bir protonlar›, yani art› yükleri bulunmaktad›r. Kalp hücreleri, oldukça fazla miktarda potasyum iyonuna sahiptirler, bu hücreleri çevreleyen s›v›da ise sodyum bulunmaktad›r. Hücre zar›, kalp kaslar›ndan sodyumu d›flar› atar ve içeriye potasyum al›r. Hücre zar› sodyumu d›flar› verme iflini, potasyumu içine alma iflinden daha h›zl› gerçeklefltirdi¤i için atomlar›n sahip oldu¤u fazladan art› yük, hücrenin d›fl›nda y›¤›lmaya bafllar. Belli bir s›n›ra geldi¤inde, ak›m aniden tersine döner ve sodyum iyonlar› tekrar hücrenin içine girmeye bafllarlar. Bu ani de¤ifliklik, bir elektrik ak›m› meydana getirir ve kalp kas› kas›larak geri çekilir.90 Hücrelerin atmas›n› sa¤layan özellik, bu kimyasal geliflmelerle meydana gelir. Kalp at›fl›n›n bafllama iflareti ise sa¤ kulakç›kta bulunan ufac›k bir hücre toplulu¤una ba¤l›d›r. Kalp sinüsü ya da S.A yumrusu ad› verilen bu hücre toplulu¤unun verdi¤i elektriksel iflaret iki küçük kas demetiyle kalp kas›na iletilir. Hücreler, üzerlerine gelen elektrik ak›m›n›, alt k›s›mlar›nda bulunan di¤er tüm kalp kaslar›na ulaflt›r›rlar. Bu ak›m dalgas›, sa¤ kulakç›ktan bafllayarak afla¤›ya do¤ru bütün kas hücrelerini uyar›r ve böylece tüm kalbe yay›l›r. Kalbe gelen bu elektrik ak›mlar› "pacemaker" ad› verilen bir sinir demeti taraf›ndan koordine edilir. Pacemaker ritmi denetlerken, vücudun gereksinimine kulak verir. Bedenin ihtiyaçlar›na göre kalbi h›zland›rma veya yavafllatma gibi bir yetene¤i vard›r. Ancak kalbin tamam› bir anda kas›lmaz. Çünkü kalbin, hem kan toplamas› hem de toplad›¤› kan› pompalamas› gerekmektedir. E¤er kalbin tüm hücreleri ayn› anda kas›lsayd›, henüz kan kalpte toplanamadan vücuda pompalanacakt›. Bunun sonucunda da, sadece birkaç damla kan vücuda iletilebilecekti. Oysa kulakç›klar toplad›klar› Harun Yahya 193 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ kan›, kendilerinden daha büyük olan kar›nc›klara, onlar kas›lmadan önce iletmelidirler. ‹flte bu nedenle kalp üzerinde bulunan kaslar, adeta kendi s›ralar›n› bilircesine, birbirlerinin kas›lmalar›n› beklerler. Kar›nc›klar kas›l›rken kulakç›klar gevfler, böylelikle kulakç›k gevfledi¤i için kan afla¤› do¤ru akar, kar›nc›k da kas›ld›¤› için kan› toplar. Acaba bu s›ralama nas›l her zaman bu kadar düzenlidir? Kalp hücrelerini ayr› ayr› al›p mikroskop alt›nda inceleme imkan›n›z olsayd›, her bir hücrenin farkl› h›zlarda att›klar›n› görürdünüz. Bu son derece flafl›rt›c› ama ayn› zamanda da gerçek anlamda mucizevi bir durumdur. Ancak bu bir düzensizli¤in de¤il, aksine kusursuz bir düzenin göstergesidir. Kalbin, ritmik ve senkronize bir atma flekli vard›r. Hücreler, bu senkronizasyona uygun olarak ne zaman kas›l›p ne zaman gevflepacemaker Kalp at›fl›, pacemaker ad› verilen kalbin içindeki sinir dokular›n›n bulundu¤u alan taraf›ndan kontrol edilir. Alttaki resimde kar›nc›kta bulunan sinir a¤lar› görülmektedir. sol kulakç›k sol kar›nc›k sa¤ kulakç›k sa¤ kar›nc›k kulakç›klar› ay›ran bölme Adnan Oktar 194 Harun Yahya 195 Resimde kalbin elektriksel faaliyetini gösteren kalp elektrosu görülüyor. Kalp, ritmik ve senkronize atar. Bu düzenli ritim sayesinde vücuda uygun miktarda kan ak›m› sa¤lan›r. yeceklerini adeta "bilirler". Allah, hücrelerin her birine atmalar› gereken zaman aral›¤›n› ilham etmifltir. Bu yüzden her birinin atma h›z› ve s›ras› farkl›d›r.91 Birbirinden farkl› ritmlerde atan iki kalp hücresi biraraya geldiklerinde, bu ak›ll› hücreler ola¤anüstü bir mekanizma ile aniden ortak bir ritme uyum sa¤lamaya bafllarlar. Hepsi biraraya geldi¤inde ise birbirine uyumlu hücrelerin oluflturdu¤u tek bir organ halini al›r ve kan›n en iyi pompalanaca¤› ritmi tuttururlar. Bu ola¤anüstü gerçek, Allah'›n insanlar için yaratt›¤› özel nimetlerden biridir. Hücreler aras›ndaki kusursuz uyum da Rabbimiz'in sanat›n›n delillerindendir. Allah herfleye Hakim olan, çok üstün güç sahibi oland›r. Adnan Oktar 196 Dünyadaki En Verimli ‹fl Makinesi: Kalp Kalp Hücrelerinin Zamanlamas› Kalbin, zamanlamas› kusursuz olan bir düzeni vard›r. Bu da kalbi oluflturan hücreler aras›ndaki koordinasyon ve haberleflme ile sa¤lan›r. Burada elbette ilk dikkati çeken yine hücrelerde tecelli eden "ak›l"d›r. Kalbi oluflturan bu ak›ll› hücreler ak›m›, kalbin di¤er taraf›na do¤ru saniyede yaklafl›k 60 cm h›zla gönderirler. Sinyal, S.A yumrusu ad› verilen bir bölgeden gönderilmifltir. S.A yumrusunu oluflturan hücrelerin sinyali ürettikleri süre ise saniyenin 14'te biri kadard›r. Burada ikinci ak›m› üreten hücreler bulunur ve A.V. yumrusu ad›n› al›rlar. Ak›m, h›zla ilerlerken s›rayla iki kulak盤› harekete geçirir ve kan toplamak için bunlar›n kas›lmalar›n› sa¤lar. Hala ilerlemekte olan elektrik ak›m› tam kar›nc›k kaslar›na ulaflacakken, sa¤ kulakç›k ile sa¤ kar›nc›k aras›ndaki kas dokusunda bulunan özel ipliksi hücreler taraf›ndan durdurulurlar. Bu durum, ak›m›n kar›nc›¤a ulafl›rken gecikmesine neden olur. Ak›m, saniyede 20 cm h›za düfler ve saniyenin 16'da biri gibi bir sürede iletilmeye bafllar. Bu gecikme son derece önemlidir. Bu gecikme nedeni ile kar›nc›klar kas›lmadan, kulakç›klar kendi içlerini kanla doldurmufl ve pompalamak için haz›rlanacak f›rsat bulabilmifllerdir.92 Kalbin senkronize hareketinin s›rr› budur. Kalbin elektriksel sisteminde üzerinde durulacak detaylar bunlarla da s›n›rl› de¤ildir. Bu elektrik sisteminin mucizevi özelliklerine bir örnek, ilk ak›m› bafllatan S.A yumrusudur. Asl›nda kalbin di¤er bölümleri de kalp kaslar›n› harekete geçiren S.A yumrusu ile ayn› yetene¤e sahiptirler. A.V. yumrusu da, iki kar›nc›¤› birbirinden ay›ran Purkin- Harun Yahya 197 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ je lifleri de böyle bir ak›m› üretip kalbi harekete geçirebilirler. Peki acaba neden bu görev sadece S.A yumrusuna b›rak›lm›flt›r? Bunun nedeni S.A yumrusu ile iletilen ak›m›n di¤erlerinden kayda de¤er derecede h›zl› olmas›d›r. S.A yumrusu, kendili¤inden uyar› oluflturabilen dokular›n uyar›lar› henüz do¤madan önce onlar› uyar›r. ‹flte bu h›z›ndan dolay›, tüm elektriksel hareketi S.A yumrusu bafllat›r. E¤er ak›m di¤er yumrularda bafllat›lsayd›, bu durum vücudun çeflitli organlar›na kan gitmemesine veya geç gitmesine neden olacakt›.93 Bunun sonuçlar› ise kuflkusuz son derece ciddi boyutlarda olacakt›. Nitekim, ilk 4-5 saniye içinde beyne kan gitmemesi, kiflinin bay›lmas›na neden olacak ve bu süre daha da uzarsa, ölüm meydana gelecekti. Bütün bu özelliklere bakarak kalbin, kendi enerjisini kendisi üreten ve bu enerji ile son derece senkronize ve uyumlu bir flekilde hareket eden fluurlu bir canl› oldu¤unu görürüz. Hareketin bafllad›¤› yer, belli miktarda hücreden oluflan küçük bir yumrudur. Bu hücre toplulu¤u, ak›m› ne kadar h›zla iletmesi gerekti¤ini bilir. Aksi takdirde kalp, kendi üzerine düflen görevi yerine getiremeyecek ve kan› pompalamayacakt›r. Kalp ayn› zamanda kendi üretti¤i elektrik ak›m›n›n miktar›n› da çok iyi tespit eder. E¤er ölçülemeyecek kadar küçük miktarda bir ak›m kontrolsüz olarak bu bölgeden geçerse bu durum, sonucu ölüm olabilecek sorunlara neden olur.94 Bunlar›n d›fl›nda, kalbin kendi senkronizasyonunu kendi ayarlama özelli¤i vard›r. Yan yana bulunan kalp hücrelerinde hangisinin kas›lma ve gevfleme ritmi daha yüksekse di¤erini kontrol alt›na al›r. Bu senkronizasyon bozulursa, bir hücre kas›l›rken di¤eri gevflerse, gerekti¤i gibi bir pompalama olmaz. Bunun sonucunda da k›sa bir zaman Adnan Oktar 198 A.V. yumrusu Purkinje lifleri S.A. yumrusu kar›nc›k ritmi kulakç›k/ kar›nc›k genifllemesi milivolt kulakç›k ritmi milisaniye a) Normal EKG b) kalp at›fl›n›n h›zlanmas› kapakç›k daralmas› kar›nc›k kas›lmas› anormal EKG a) S.A. yumrusu, kulak盤›n kas›lmas›n› sa¤layan bir uyar› gönderir. Bu uyar› A.V. yumrusuna ulaflt›¤›nda, kar›nc›¤a Purkinje lifleri yolu boyunca kas›lma sinyali gönderir. b) Normal EKG, kalbin düzgün çal›flt›¤›n› gösterir. P dalgas› kulakç›k kas›ld›¤›nda, QRS dalgas› kar›nc›k kas›ld›¤›nda ve T dalgas› da kar›nc›klar kas›lmadan normal hale geçerken oluflur. c) Anormal EKG'de ise sinüs taflikard› h›zl› pacemaker nedeniyle h›zl› kalp at›m›na neden olmaktad›r. Kar›nc›klar›n düzensiz hareketi nedeniyle düzensiz bir kalp at›m› meydana gelmifltir. Bu esnada kapakç›k daralmas› da olur. Harun Yahya 199 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ içinde kalp durur ve bu durum saniyeler içerisinde ölüme neden olur.95 K›sacas› kalp, sürekli enerji üreten, kan› koordine eden, Allah'tan ald›¤› ilham ile kendi kendine kas›l›p gevfleyen, kendi düzenini kendisi ayarlayabilen hem ak›ll›, hem de planlama, hesap yapma, tedbir alma ve h›zl› hareket etme özelliklerine sahip özel hücrelerden oluflmufltur. Kalbi Besleyen Özel A¤ Kalp, tüm vücudu besleyen bir organd›r. Ve di¤er tüm organlar gibi o da beslenmelidir. Üstelik kalp, yapt›¤› iflin yo¤unlu¤u ve son derece özel bir organ olmas› nedeniyle çok daha fazla oksijene ve besine ihtiyaç duyar. Ancak kalp kas›, besin maddelerinin ve oksijenin geçemeyece¤i kadar kal›n ve s›k› bir dokudur. Dolay›s›yla kalp, kendi içinden geçen damardan yararlanamaz. O halde bu de¤erli organ nas›l beslenir? fiimdiye kadar inceledi¤imiz bütün bu yarat›l›fl harikalar›n›n yan›s›ra kalp yine yarat›l›fl harikas› bir sistem ile beslenir. Kalp, kendisini besleyen özel bir donan›ma sahiptir. Bu donan›m›n ad› "koroner atardamarlar"d›r. Koroner atardamar yoluyla kalpten ç›kan kan›n ilk al›c›s› kalptir. Koroner atardamarlar, akci¤erden gelen en temiz ve en bol oksijenli kan› tafl›yan aort atardamar›ndan ayr›lm›fl iki ayr› dald›r. Bu damarlar›n özelli¤i yaln›zca kalbi beslemek için yarat›lm›fl olmalar›d›r. Koroner atardamarlar, di¤er damarlar›n tersine kalpten ç›k›p organlara gitmek yerine tekrar kalbe geri dönerler. Böylece en bol oksijenli kan, baflka hiçbir yere u¤ramadan, adeta vücudun oksijene en fazla ihtiyac› olan bölgesini tespit etmiflcesine kalbi beslemek Adnan Oktar için u¤rafl›r. Kalp hücreleri çal›flabilmek için oksije- 200 Dünyadaki En Verimli ‹fl Makinesi: Kalp ni ve flekeri enerjiye dönüfltürdü¤ünden, koronerdeki kan bu maddeler aç›s›ndan zengin olmak zorundad›r. Çünkü kalbin enerji ikmali ihtiyaca göre ayarlan›r ve birkaç saniye içinde dört-befl kat›na ç›kabilir.96 Koroner damarlar o kadar mükemmel bir flekilde döflenmifltir ki, böyle bir yap›n›n var olmas› için ancak bir plan ve düzenlemenin olmas› gerekti¤i aç›kt›r. Kalbe giren bu atardamarlar, bir a¤aç gibi daha küçük dallara ayr›larak kalp kas›n›n her yan›na yay›l›rlar. Çünkü kalbi oluflturan her hücrenin sürekli olarak besin ve oksijen almas› gerekmektedir. Bu damarlar kalbe do¤ru giderken, ayr›ca birbirleriyle ara ba¤lant›lar yaparlar. Bunun nedeni fludur: Damarlardan herhangi biri bir flekilde t›kan›rsa, kalp beslenemez ve ölür. Bu son derece önemli bir tehlikedir ve ara ba¤lant›lar da böyle bir ihtimale karfl› al›nm›fl önemli birer tedbirdir. E¤er damarlardan bir tanesi t›kan›rsa, bu tedbir sayesinde kan di¤er damardan yoluna devam eder, t›kal› bölgeyi aflar ve kalbe mutlaka ulafl›r. Burada flöyle bir soru sormak gerekir: Acaba tesadüfler, kan damar›n›n t›kanma ihtimalini "düflündükleri" için mi, daha ortada böyle bir tehlike yokken bir tedbir almay› uygun görmüfllerdir? Bu elbette imkans›zd›r. Tesadüfler, bilinçli hiçbir müdahaleye yer vermeyen, rastgele ve fluursuz olaylard›r. Bu yarat›l›fl, insan da dahil olmak üzere her türlü varl›¤a suret veren, onlara ait her türlü detay› bilen, onlar› yaratan Allah'a aittir. Allah Kuran'da bu gerçe¤i flöyle bildirir. Rabbinin Yüce ismini tesbih et, ki O, yaratt›, 'bir düzen içinde biçim verdi', takdir etti, böylece yol gösterdi. (A'la Suresi, 1-3) Harun Yahya 201 Adnan Oktar 202 Harun Yahya 203 üz trilyon evi, genifl bir alana yerlefltirdi¤inizi ve daha önceki örne¤imizde oldu¤u gibi onlar›n aras›na bir su tesisat› döfledi¤inizi düflünün. Kuflkusuz bu oldukça zahmetli ve zor bir ifl olacakt›r. Yine de bunu baflard›¤›n›z› varsayal›m. Ama ne yaparsan›z yap›n, meydana getirdi¤iniz bu tesisat a¤› için çok genifl bir alana ihtiyaç duyars›n›z. Peki benzer bir tesisat›, en minyatür hali ile insan bedeni büyüklü¤ünde bir alana yerlefltirebilir misiniz? Ya da soruyu flu flekilde soral›m, yaklafl›k 100.000 kilometrelik (96.600 km) bir a¤› flekilden flekle sokarak, insan›n yaflamas› için en gerekli, insan bedenine s›¤acak kadar hesapl›, 100 trilyon hücrenin her birine u¤rayacak kadar kapsaml› bir flekilde döfleyebilir misiniz? Bunu yapman›z imkans›zd›r. Sizin oluflturamayaca¤›n›z böyle bir dolafl›m a¤› sizin için vücudunuzda haz›r edilmifltir. Henüz siz dünyada de¤ilken sizin için yarat›lm›fl ve tüm hücrelerinize hayat vermifltir. Bu sistem, bedeninizde mükemmel yarat›l›fl harikalar›ndan bir di¤erini tafl›d›¤›n›z›n en önemli delillerdendir. ‹nsan bedenindeki dolafl›m a¤›n›n böylesine mucizevi bir yap›ya sahip olmas›, Allah'a iman etmek için bafll› bafl›na yeterli bir sebeptir. Kalp, 96.560 km'lik bir damar a¤›na hiç durmadan kan pompalar. Bu uzunluk, dünyay› ekvatordan itibaren iki defa çevirebilecek bir uzunluktur.97 Bir insan bedeni içine yerlefltirilmifl böyle bir a¤, elbette hayret verici- Harun Yahya 205 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ dir. Bu mucizeyi daha detayland›rmak için birkaç matematiksel bilgi daha verelim. Vücutta bulunan ve kimisi ancak mikroskop alt›nda görülebilen k›lcal damarlar›n uzunlu¤u toplam 60.000 km'dir.98 Bu damarlar›n toplam yüzey büyüklükleri ise 8000 m2'yi (8 km2) bulur. Sadece akci¤erlerde ise 300 milyon k›lcal damar bulunmaktad›r. Bunlar e¤er uç uca eklenseler, 2400 km'lik bir uzunlu¤a ulaflabilirler.99 Beyne ait olan k›lcallar›n uzunlu¤u ise yaklafl›k 650 km.'dir. Bu da, Amerika'n›n iki Adnan Oktar 206 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› farkl› eyaletinde bulunan iki flehrin örne¤in Boston ile Washington DC'nin aras›ndaki uzakl›k kadard›r.100 Verilen bu bilgiler, bir insan bedeninde tesadüflere yer olamayaca¤›n› gösteren say›s›z delilden birkaç›d›r. Bu konunun mucizevi olan bir baflka yönü de 100 trilyon hücreye uzanan binlerce kilometrelik bu muhteflem a¤›n ço¤u zaman fark›nda bile olunmas›d›r. Ne aynaya bakt›¤›m›zda bunun bir belirtisini görürüz, ne bu dinmeyen hareketi hissederiz, ne de sistemin çal›fl›rken ç›kard›¤› yo¤un gürültünün fark›na var›r›z. Sistem öyle mükemmel bir flekilde yarat›lm›flt›r ki, bir aksama meydana gelmedi¤i için yaflam›m›z› son derece sorunsuz geçirir, ufak tefek aksamalar haberimiz bile olmadan tamir edildi¤i için bunlar›n fark›na bile varmay›z. Yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir topluluk, hiçbir teknoloji, böylesine dar bir alanda bu derece muhteflem, kusursuz, esnek ve ayn› zamanda canl› bir yaflam a¤›n› meydana getirme gücüne sahip de¤ildir. Bu muhteflem sanat, herfleyi kusursuz yaratan, kerem ve ikram sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'›n eseridir. "100 trilyon hücreye ulaflan" diye belirtti¤imiz bu damar a¤›n› çok daha detayl› düflünmek gerekmektedir. Göz kapa¤›m›zdan, ayak parmaklar›m›za kadar, saç diplerimizden kirpiklerimize kadar bu mükemmel yap› her noktam›z› kaplam›flt›r. E¤er bu a¤, tek bir bölgeye veya tek bir organa ulaflmazsa o organ çürüyüp gidecektir. Tekrar hat›rlatmak gerekir ki, kan olmadan vücut nefes alamaz, yani ölür. Vücuttaki bu hatas›z da¤›t›m nas›l yap›l›r? Tesadüf iddialar›n›n as›ls›zl›¤›n› görmek için bu da¤›t›m sisteminin detaylar›n› bilmek oldukça önemlidir. Vücuttaki dolafl›m a¤›, üç ayr› görev için biraraya gelmifl üç farkl› tipte damardan oluflmaktad›r. Harun Yahya 207 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Küçük Alyuvar Hücresinin Yolculu¤u Kemik ili¤inde üretilen bir alyuvar hücresinin dolafl›m sistemine kat›labilmek için ulaflaca¤› ilk yer, kalbin sol kulak盤›d›r. Buras› temiz kan›n birikti¤i, oksijen ve besin bak›m›ndan son derece zengin olan bir bölümüdür. Alyuvar hücresinin burada bulunma amac› da budur: Oksijeni yüklenmek ve vücudun di¤er hücrelerine ulaflt›rmak. Alyuvar, dolafl›m sistemine kat›labilmek için önce sol kulakç›ktan ayr›l›r. Bunun için karfl›s›na ç›kan ilk fley dev bir kap›d›r. Kap›dan geçtikten sonra, art›k geri dönüfl yoktur. fiimdi çok daha genifl bir bölmeye ulaflm›flt›r. Burada kendisi gibi pek çok hücre bulunur ve kan oksijence son derece zengindir. Bu büyük bölmede oldukça güçlü bir pompa sayesinde bir kap›dan daha geçer ve dar bir tünelin içine girer. Art›k küçük alyuvar hücresi dolafl›m›n içindedir. Bu, vücudun "büyük dolafl›m›" ya da di¤er anlam› ile "sistemik dolafl›md›r". Büyük dolafl›m ile küçük hücremiz, akci¤erler d›fl›nda bedenin tümünü turlayan bir tünel sisteminin içine girmifltir. Alyuvar hücresinin dolaflmak için girdi¤i ilk tünel, vücudun en güçlü damar› olan aort atardamar›d›r. Vücuda Oksijen Da¤›t›l›yor Aort atardamar›, kan›n kalpten ç›k›fl noktas›d›r. ‹çinde oldukça fazla miktarda kan bar›nd›r›r ve geniflli¤i yetiflkin bir insanda 2,5 cm'i bulmaktad›r.101 Bu damar, temiz kan› di¤er damarlara da¤›tacak ana damar oldu¤undan son derece dayan›kl› ve güçlü olmal›d›r. Çünkü kan, bu damardan oldukça yüksek bir bas›nçla da¤›t›l›r. Ve tam olmas› gerekti¤i gibi, son derece özel bir yarat›l›fl› vard›r. Adnan Oktar 208 CO2 O2 doku hücreleri üst ana toplardamar akci¤er atardamar› büyük kan dolafl›m› k›lcallar› CO2 CO2 akci¤er k›lcal damar› sa¤ kulakç›k O2 O2 akci¤er akci¤er akci¤er topladamarlar› sol kar›nc›k sa¤ kar›nc›k doku hücreleri alt ana toplardamar sol kulakç›k aort O2 CO2 büyük kan dolafl›m› k›lcallar› Kan›n içindeki bir hücre, beden içindeki yolculu¤una sol kulakç›kta bafllar. Bütün bedeni çeflitli damarlar yoluyla kateden hücre, akci¤erlere döndü¤ünde yolculu¤unu bitirmifltir. Bu yolculuk s›ras›nda ayak parma¤›ndan beyne kadar ulaflmakta, mikronlarla ölçülen k›lcallara kadar tüm damarlar› güzergah olarak kullanmaktad›r. Bu arada vücut dokular›na oksijen b›rak›r, karbondioksiti de alarak akci¤erler yoluyla vücuttan at›lmas›n› sa¤lar. Kalpten ç›kan aort ve akci¤er atardamar›, üç tabakadan meydana gelmifl damarlard›r. En d›flta lifli ba¤ dokudan meydana gelmifl bir d›fl tabaka vard›r. Bu tabakadaki ba¤ dokusunun varl›¤› son derece önemlidir. Bu dokuda bulunan elastik lifler, her türlü bas›nca karfl› dayan›kl›l›k sa¤lamaktad›r. E¤er damarlar›n bu özelli¤i olmasayd›, kalbin at›fl kuvveti ile son derece bas›nçl› gelen kan, bu damarlar›n yap›s›n› kaç›n›lmaz olarak bozacak hatta y›rt›lmala- Harun Yahya 209 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ r›na neden olacakt›. Allah'›n bu önemli damarda sergiledi¤i özellikler, "örneksiz yaratan" anlam›na gelen Bedi isminin bir baflka tecellisidir. Bu at›m›n günde yüzlerce kez gerçekleflti¤i gerçe¤ini de göz önüne al›rsak, damar›n sadece bir gün içinde parçalanma ihtimali oldukça yüksek olacakt›. Ama söz konusu korunma sistemi bu ihtimalleri ortadan kald›rm›fl ve uzun bir ömür boyunca damar›n bu bas›nca karfl› koymas›n› sa¤lam›flt›r. Bu ayn› zamanda koruyan ve gözeten Allah'›n kullar›na karfl› flefkatinin de bir göstergesidir. Aort damar›n›n orta k›sm›nda düz kaslardan meydana gelen elastik lifler bulunur. Bu kaslar, gönderilen kan›n miktar›n›n ayarlanmas› için oldukça büyük bir öneme sahiplerdir. Kaslar, daral›p aç›larak atardamar›n çap›n› azalt›p art›rmaya yarar. Organ ve dokulara giden kan miktar›, bu elastik yap› sayesinde dengelenir. Aortun ve akci¤er atardamar›n›n iç yüzeyinde ise tek s›ral› yass› epitel dokudan oluflmufl bir tabaka bulunmaktad›r.102 Bu dokunun son derece önemli bir özelli¤i vard›r. Bu doku sayesinde damar›n iç yüzeyi adeta cilalanm›fl gibidir. Bu cilal› ve ya¤l› yüzey, sürtünmeyi azaltmakta ve kan›n kolayl›kla ve süratli olarak ak›p gitmesini sa¤lamaktad›r. Aort damar›, sola do¤ru bir yay çizerek ikiye ayr›l›r. Üste giden damar bafl ve kollara, alta ayr›lan damar ise çeflitli yan damarlarla di¤er organlara yay›l›r. ‹stirahat koflullar›nda atardamarlar, akci¤erlerden oksijeni ald›ktan sonra, genel olarak 10 saniyeden az bir zamanda bunu dokulara ulaflt›r›rlar. Ancak a¤›r egzersiz yap›ld›¤› zamanlarda atardamarlardaki kan›n h›z› daha da artar. Kandaki hücreler art›k oksijeni 2-3 saniye gibi k›sa bir zaman içinde tafl›yabilirler. Bu nedenle Allah'tan ald›klar› ilhamla vücudun ihtiyac›n› çok iyi gözetme yetene¤ine sahip olmufllard›r. Atardamar- Adnan Oktar 210 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› aort kavisi gö¤üs aortu Aort atardamar› kalpten ç›karak bir yay fleklinde ikiye ayr›l›r. Üste giden damar bafl ve kollara, alta ayr›lan damar ise çeflitli yan damarlara ve organlara gider. Dinlenirken aort, akci¤erdeki oksijeni 10 saniyeden az bir zamanda dokulara tafl›r. Egzersiz zamanlar›nda ise, bu h›z 2-3 saniyeye kadar düfler. lar›n bir baflka önemli özelli¤i ise, kan›n kalpten aral›kl› gelmesi s›ras›nda yüksek bas›nçl› bir rezervuar oluflturmas› ve kan›n bir k›sm›n›, ikinci bir kalp vurumuna kadar depo etmesidir. Bu görev için yukar›da bahsetti¤imiz özel yap› son derece önemlidir. Atardamarlar, sahip olduklar› geniflleyebilen kas yap›lar› sayesinde böyle bir depolama ifllevine sahiptirler. Bu özellik, bedende sürekli kan bulunmas›n› sa¤lar. Damarlardaki bu esneklik baflka aç›lardan da önemlidir. Atardamar esnek oldu¤u için, kan bu sisteme pompaland›¤›nda bas›nc›n afl›r› yükselmesi önlenir. Ayn› zamanda esneklik, kalp at›mlar› s›ras›nda yüksek atardamar bas›nc›n› devam ettirerek dokulara kesintisiz olarak kan ak›m›n›n devam etmesini sa¤lar.103 Allah, damarlara verdi¤i esneklik özelli¤ini, vücudun dengesini muhafaza edecek pek çok detay için gerekli k›lm›flt›r. Atardamarlar genellikle vücudun dokular›na gömülmüfl olarak derinlerde bulunurlar. Ancak baz› yerlerde, örne¤in el bile¤inde, flakaklarda, boyunda, Harun Yahya 211 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ endotel ATARDAMAR k›lcal damar iç tabaka arteriyol endotel elastik lif orta tabaka düz kas ve elastik doku d›fl tabaka (elastik ve kolajen fiberler) damar bofllu¤u toplardamar Atardamar›n d›fl tabakas›nda bulunan elastik lifler her türlü bas›nca karfl› dayan›kl›l›k sa¤lamaktad›r. Kuvvetli kalp at›fllar›na karfl› direncin kayna¤› bu liflerdir. Orta k›s›mdaki elastik lif ise düz kaslardan oluflmufltur. Bu kaslar gönderilen kan miktar›n›n ayarlanmas› için oldukça önemlidir. ‹ç tabakadaki yass› epitel doku ise, kan›n rahat ak›fl› için pürüzsüz olarak tasarlanm›fl bir yap›d›r. Adeta cilal› olan bu yüzey, sürtünmeyi azaltarak kan›n kolay ak›fl›n› sa¤lar. ayak s›rt›nda ve ayak bile¤inin d›fl yan›nda yüzeye yak›nd›rlar. Bu bölgelerde, her kalp at›m›nda kan›n atardamar›n duvar›na bas›nçla vurarak geçifli hissedilebilir. Bas›nç o kadar yüksektir ki, deri alt›ndan bile bu hareket kolayl›kla hissedilebilir. Atardamarlar›n vücudun dokular›nda gömülü olmas› yaflam›m›z için son derece önemli bir tedbirdir. Atardamar, al›nm›fl bu tedbir sayesinde yaralanmalar s›ras›nda kolayl›kla hasar görmez. Damarlar›, bunlar›n içindeki kan› sahip oldu¤u tazyikle birlikte yaratan ve tüm bunlar› her an denetleyen Rabbimiz, bu kusursuz düzen ile insan› her an karfl› karfl›ya kalabilece¤i önemli bir tehlikeden korumufltur. Sadece bu sebep bile, insan›n Allah'a yönelip ona flükretmesi için yeterlidir. Adnan Oktar 212 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› Yaralanmalar s›ras›nda hasar gören genellikle toplardamarlard›r. Bu damarlar, daha sonra detayl› inceleyece¤imiz gibi bas›nçl› ve ak›flkan bir kana sahip de¤ildirler. Bu nedenle yaralanma s›ras›nda kan, a¤›r ve k›vaml› bir flekilde d›flar›ya akarak kolay p›ht›laflmaya olanak sa¤lar. Ancak atardamar›n hasar görmesi durumunda, aç›k k›rm›z› renkteki bas›nçl› kan, d›flar›ya h›zla f›flk›rarak akar. Bu oldukça tehlikeli bir kanamad›r ve k›sa süre içinde tedbir al›nmad›¤› takdirde kan kayb›ndan ölüme neden olur. Atardamar›n Ba¤lant› Noktas›: Arteriyoller Kan›n, ana atardamarlardan bafllayarak da¤›t›labilmesi için atardamarlar›n dallara ayr›lmas› gerekmektedir. ‹flte bu nedenle geniflli¤i 2,5 cm kadar olan ana atardamarlar, sadece birkaç mikron çap›ndaki bir k›lcal damar haline gelinceye kadar dallan›r. Bu arada küçük alyuvar hücremiz, dallanan bu karmafl›k yol boyunca maceras›na devam etmektedir. Atardamarlar›n içindeki güçlü kan bas›nc› nedeni ile alyuvar, saniyeler içinde vücutta oldukça uzun bir mesafe katetmifltir. Dokulara ulaflmak ve sahip oldu¤u oksijeni ve besinleri b›rakabilmek için ise hedefi, k›lcal damarlara ulaflmakt›r. Arteriyoller, atardamar sisteminin son küçük dallar›d›r. Bir baflka deyiflle atardamarlar›n k›lcallara ayr›lmadan önceki son halleridir. Bu damarlar, kan›n k›lcal damarlara gönderilmesinde kontrol sübaplar› gibi görev görürler. Arteriyollerin en önemli özelli¤i, kendilerini tamamen kapatacak ya da birkaç kat geniflletebilecek kadar güçlü bir kas sistemine sahip olmalar›d›r. Bunun en önemli nedeni de dokular› besleyen k›lcal damarlara ulaflan kan› kontrol alt›na almak ve dokulara "ihtiyaçlar› kadar" oksijen ve be- Harun Yahya 213 düz kas elastik tabakan›n üzerine kaplar d›fl tabaka n te lp ka düz kas hücresi taban zar› endotel endotel arteriyol b) arteriyolün yap›s› k›lcal damar toplardamar endotel Arteriyoller, atardamarlar›n k›lcallara ayr›lmadan önceki halleridir. Kan›n, k›lcal damarlara gönderilmesinde sübap görevi görürler. Bu nedenle çok özel tasar›ma sahip yap›lar› vard›r. Güçlü kas sistemleri nedeniyle ince yap›l› k›lcal damarlara giden kan› kontrol alt›nda tutarak, onlar›n hasar görmesini engeller. kalbe do¤ru a) k›lcal damar a¤›n›n detaylar› sin gönderebilmektir. Bas›nçl› kan›n aniden k›lcallara geçmesini önleyerek, son derece ince olan bu damarlar›n zarar görmesini engellemektir. ‹flte bu nedenle arteriyollerin direnci büyük dolafl›mdaki tüm direncin yaklafl›k yar›s›n› oluflturur ve büyük dolafl›m›n bütün bölgelerinde en yüksektir.104 Kan ak›m›, hemen hemen her dokuda küçük atardamarlar›n ve arteriyollerin daral›p genifllemesi ile kontrol edilir. Ama flu bir gerçektir ki, en küçük damar›n bile ak›m› etkileyebilme özelli¤i vard›r. Bu damarlar, ak›m›n h›z›n› etkileyebilecekleri gibi tamamen durmas›na da neden olabilirler. Bunun nedeni damarlar›n hangi hücrelere özel muamelede bulunacaklar›n› belirleyebilmeleridir. Bu hassas belir- Adnan Oktar 214 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› lemenin yap›labilmesi için kan küçük atardamarlar› terk eder ve ancak birkaç milimetre boyunda ve 8-50 mikron çap›nda olan arteriyollere geçer. Her arteriyol 10-100 k›lcal damar› besleyebilecek flekilde dallara ayr›l›r.105 Küçük alyuvar, bir arteriyolün içine girerek, bundan sonra besleyece¤i doku için ayr›lm›fl olur. Dokuya gerekli besini ve oksijeni ulaflt›rmak için bir k›lcal damar›n içine girmesi gerekmektedir. Kendisine yol gösterecek olan güçlü sübaplardan birinden geçecek yani arteriyollerin bir tanesini aflacakt›r. Art›k görevini yerine getirme zaman› gelmifltir. Saç Telinden ‹nce Ak›ll› K›lcallar Oturdu¤unuz evin büyüklü¤ünü bir düflünün. E¤er ortalama bir apartman dairesinde oturuyorsan›z, evinizin alan› yaklafl›k 150 m2 kadard›r. Vücudunuzda bulunan yaklafl›k 10 milyar k›lcal damar›n toplam yüzey alan› ise evinizin 3.5 kat› kadar, yani yaklafl›k 500 m2'dir.106 Bu önemli k›yas› yapmadan önce flunu hat›rlatmak gerekir; k›lcal damarlar›n en büyü¤ünün çap› 9 mikron kadard›r. (9 mikron, milimetrenin binde 9'udur) Hatta öyle k›lcal damarlar vard›r ki, ancak mikroskop alt›nda seçilip fark edilebilirler. Vücudun her noktas›na ulaflacak flekilde yerlefltirilen bu genifl a¤, muhteflem bir yarat›l›fl örne¤idir. Bu örne¤i detayl› olarak incelemek, Yüce Allah'›n büyüklü¤ünü insana tekrar tekrar hat›rlatmal›d›r. Bir organa giren atardamar, k›lcallar›n sübaplar›n› oluflturan arteriyol haline gelinceye kadar alt› ya da sekiz kez dallanarak incelir. Sonra arteriyol de iki-üç kez dallanarak çap›n› 9 mikrona kadar düflürür ve yoluna k›lcal damar olarak devam eder. Baz› k›lcal damarlar o kadar küçüktür ki, baz› büyük hücrelerin geçifline izin ver- Harun Yahya 215 mezler. Alyuvarlar bile böyle damarlar›n içinden tek s›ra halinde ya da esneyip biçimlerini de¤ifltirerek geçebilirler. Atardamarlardan saatte 1,5 km h›zla ilerleyen kan, k›lcal damarlara girdi¤inde binde 1 oran›nda yavafllar. Vücutta her bölge ola¤anüstü kapsaml› bir k›lcal damar a¤› ile örülmüfltür. Binlerce kilometreyi bulan uzunluklar› ile tek bir insandaki k›lcal damarlar, Amerika Birleflik Devletlerini bir ucundan di¤er ucuna kadar geçebilirler.107 Bu mükemmel mekanizma, vücuttaki tüm hücreleri besleyebilmek için meydana getirilmifl benzersiz bir yarat›l›fl örne¤idir. Nitekim bir hücre, bir k›lcal damara en fazla 20-30 mikron uzakl›kta olabilir. Bir baflka deyiflle bu uzakl›k 0.02 mm'dir ve 100 trilyon hücreyi dolaflan bu mükemmel a¤›n kapsam›n› anla- Adnan Oktar mak bak›m›ndan yeterlidir. 216 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› Bu aç›klamalar› yaparken durup biraz düflünmek gerekmektedir. ‹nsan ancak bu özelliklerin detaylar›n› düflündü¤ünde karfl›s›ndaki yarat›l›fl›n muhteflemli¤ini anlayabilir. Aksi takdirde anlat›lanlar, herhangi bir fizyoloji kitab›nda bulunabileceklerden farkl› olmayacakt›r. Kal›nl›¤› mikronlarla ifade edilen bu yarat›l›fl harikas›n›n, vücuttaki "her" hücreye ulaflabilmesi, gerçek anlamda bir mucizedir. Ola¤anüstü bir yarat›l›flt›r. fiöyle bir düflünün; elleriniz, yüzünüz, ayaklar›n›z, kollar›n›z, k›sacas› bedeninizdeki her milimetrekare say›s›z k›lcal damar a¤›n› içinde bar›nd›ran mükemmel bir yap›ya sahiptir. Daha da flafl›rt›c› ve hayranl›k uyand›r›c› olan, tüm bu a¤lar›n mutlaka birbirleriyle ba¤lant›lar›n›n olmas›, her birinin tek bir kaynaktan beslenmesidir. Sadece tek bir parma¤›n›zda yüzlerce k›lcal damar›n bulundu¤unu hesaba katt›¤›n›zda bunun ne kadar büyük bir harika oldu¤unu daha iyi anlayabilir- k›lcal damar k›rm›z› kan hücresi K›lcal damarlar öylesine dar kanallard›r ki, birçok maddenin girifline izin vermezler. Hatta oldukça küçük olan alyuvarlar bile baz› k›lcallardan tek s›ra halinde veya flekil de¤ifltirerek geçebilirler. 217 Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ siniz. ‹nsan›n hayranl›kla seyretti¤i bu mükemmellik, Allah'›n yaln›zca "Ol" emri ile var olmufltur ve kuflkusuz yerlerin ve göklerin tek sahibi alemlerin Rabbi olan Allah, bunlar›n çok daha mükemmellerini yaratmaya Kadir'dir. Nitekim Allah Kuran'da bu gerçe¤i insanlara flu flekilde bildirmifltir: Elbette göklerin ve yerin yarat›lmas›, insanlar›n yarat›lmas›ndan daha büyüktür. Ancak insanlar›n ço¤u bilmezler. (Mü'min Suresi, 57) Allah'›n bu küçük damarlarda yaratt›¤› mucizeler bu kadarla s›n›rl› de¤ildir. K›lcal damarlar, boyutlar› ile k›yaslanmayacak kadar büyük bir öneme sahiptirler. Bu damarlar, s›v›, besin maddeleri, hormonlar ve di¤er maddelerin kan ile dokular aras›ndaki geçiflini sa¤lamaktad›r. Bu göreve uygun k›lcal damar kan hücresi KILCAL DAMARLARDA GEÇ‹fi MEKAN‹ZMALARI NASIL OLUR? moleküllerin geçifli hücre içi s›v› a) Hücre içi s›v›s› arac›l›¤›yla kan ve doku hücreleri aras›nda madde al›flverifli gerçekleflir. doku hücresi a) b) Endotel hücre duvar›ndan maddelerin geçiflinin 4 farkl› yolu bu flemada görülmektedir. endotel aral›k hücre içi yar›¤› ba¤lay›c› doku aral›k difüzyonu direkt difüzyon Adnan Oktar b) 218 hücre içi difüzyon kesecikler Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› olarak k›lcal damarlar›n çeperleri son derece incedir ve küçük molekülleri geçirebilecek özel yap›lara sahiptir. K›sacas›, dokular›n beslenme ve oksijen sa¤lama, ayn› zamanda fazlal›klar›ndan kurtulma gibi hayati ifllemlerinin tümü k›lcallar sayesinde gerçekleflmektedir. K›lcal damarlar›n çeperleri 0.5 mikron kadard›r. Bu çeperler üzerinde al›flveriflin sa¤land›¤› çeflitli kap›lar vard›r. Hücreler için gerekli olan tüm maddeler bu kap›lardan geçmek zorundad›rlar. Ancak kanda bulunan çeflitli proteinler bu kap›lardan geçemeyecek kadar büyüktürler. Bu durum, sadece gerekli maddelerin dokulara ulaflmas›n›, kan›n içinde kalmas› gereken di¤er moleküllerin de yollar›na devam etmesini sa¤lamaktad›r. Bu ayn› zamanda, kan s›v›s›n›n yani plazman›n doku hücreleri k›lcal damar›n arteriyol ba¤lanma bölgesi ozmotik k›lcal damar›n venöze bas›nç ba¤lanma bölgesi ozmotik bas›nç kan bas›nc› hücre içi s›v› kan bas›nc› içeriye giren net bas›nç d›flar›ya ç›kan net bas›nç c) K›lcal damarlardan geçen toplam s›v› ak›fl›, genellikle kan bas›nc› ile ozmotik bas›nç aras›ndaki farka ba¤l›d›r. Kan bas›nc› d›fla do¤ru bir güç sa¤lar. Ozmotik bas›nç ise s›v›y› içeri do¤ru çeker. Bunun sonucunda s›v› arteriyole ba¤lanma bölgesindeki yar›klar yoluyla k›lcal damarlardan d›flar› itilir ve venözle ba¤lant› bölgesinde tekrar kana geri al›n›r. Harun Yahya 219 Adnan Oktar 220 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› dokular›n içine s›zmas›n› da engellemektedir. Damarlar›n içinde bulunan moleküller s›v›n›n bu geçiflini durdurmakta ve kan ak›fl›n›n devam etmesini sa¤lamaktad›rlar. S›v› miktar›nda çok az bir oran›n d›fl›nda bir azalma olmad›¤› için vücuttaki dengeyi olumsuz etkileyecek bir durum oluflmaz. 108 Ya¤da eriyen maddeler ise, k›lcallar›n kap›lar›ndan geçmek zorunda de¤ildirler. Bunlar, do¤rudan k›lcal damarlar›n zarlar›ndan içeriye s›zabilirler. Bu son derece önemli bir özelliktir çünkü k›lcallar›n zar özelliklerinden kaynaklanan bu kolay geçifl ile oksijen ve karbondioksitin çok miktarda ve h›zl› bir flekilde aktar›lmas› mümkün olur. Dolay›s›yla bu gazlar›n dokulara ulaflma h›zlar›, sodyum, glikoz gibi s›v›da erimeyen maddelere göre birkaç kat daha fazlad›r. Bu durum, dokular›n bu gazlara olan ihtiyac› ile do¤ru orant›l›d›r. Bir baflka deyiflle, ihtiyaç bafl gösterdi¤inde geçifl gerçekleflir. Birkaç mikrondan oluflan ve bir ba¤ dokusu ile kas dokusundan meydana gelen bu ak›ll› borular, bulunduklar› dokunun ihtiyac›na göre kan›n ak›fl›n› ve duruflunu kontrol ederler. Bu kontrol kuflkusuz Allah'›n büyük bir nimetidir. Bu önemli tedbir ile k›lcal damarlardan kan sürekli olarak akmaz. K›lcallarda ak›m, saniyeler ya da dakikalar içinde kesik kesiktir. E¤er doku fazla miktarda oksijene ihtiyaç duyuyorsa, bu durumda üstün bir kontrol mekanizmas› ile k›lcal damarlar kas dokusunun etkisi ile genifller ve ak›m›n devam etti¤i periyodlar› uzat›rlar. Böylece dokuya daha fazla kan ak›m› ve dolay›s›yla daha fazla oksijen ve besin ak›fl› olur.109 Bu ak›ll› borular›n içine girmifl olan küçük alyuvar hücremiz, bu dar alan içinde zorlukla ve dura dura hareket etmektedir. ‹çinde bulunan hemoglobin molekülleri sayesinde yol boyunca itina ile tafl›d›¤› oksijenini b›- Harun Yahya 221 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ kan ak›fl› arteriyol k›rm›z› kan hücresi k›lcal damar oksijen ve besinler at›klar toplardamar doku s›v›s› kan ak›fl› doku hücresi Bir alyuvar hücresi, oksijen ihtiyac› olan hücreye yaklafl›r ve ona oksijeni usulca b›rak›r. Hücreden ald›¤› karbondioksit ile art›k yükü de¤iflmifltir. Karbondioksiti vücuttan d›flar› b›rakmak üzere toplardamarlardan geçerek akci¤erlere do¤ru yola koyulur. rakmak için haz›rd›r. Oksijen ihtiyac› olan bir hücreye yaklafl›r, tafl›d›¤› oksijen moleküllerini, oksijenin kendisine veya hücreye zarar vermemesi için "usulca" b›rak›r. Ve onun yerine hücrenin d›flar› atmas› gereken karbon- Adnan Oktar 222 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› dioksiti al›r. Art›k geri dönüfl yolculu¤una haz›rd›r. Baflka bir yük yüklenmifltir, hedefine dönmesi gerekmektedir. Hedefledi¤i yer ise, yükünü al›p yola koyuldu¤u ilk merkez, yani kalptir. Burada bahsetti¤imiz bir k›lcal damard›r. Yapt›¤› ifl, aç›kça bir önlemdir ve bu, ancak insan gibi ak›ll› bir varl›¤›n düflünüp karar verebilece¤i bir uygulamad›r. Ancak as›l dikkat çekici olan bedenin içindeki olaylar›n pek ço¤unun biz insanlar için bile birer s›r olmas›d›r. Bu sat›rlar› okuyanlar›n pek ço¤u, k›lcal damarlarda gerçekleflen bu olaylar gibi vücut içindeki pek çok ifllemi ilk defa duymakta, al›nan önlemlerin ilk defa fark›na varmaktad›rlar. Bu durumda, önlemleri alan›n insan olamayaca¤›n› bir kez daha görürüz. Allah, yeryüzünde birbirinden kusursuz eserler yarat›r. Akl›n kayna¤›n› anlamak için bunlar› "görmek" yeterlidir. Allah, "gören" ile "göremeyen" insan› ayetlerinde flu flekilde bildirir: De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah't›r." De ki: "Öyleyse, O'nu b›rak›p kendilerine bile yarar da, zarar da sa¤lamaya güç yetiremeyen birtak›m veliler mi (tanr›lar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eflit olabilir mi? Veya karanl›klarla nur eflit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratmas› gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeflti? De ki: "Allah, herfleyin Yarat›c›s›'d›r ve O, Tek'tir, Kahredici oland›r." (Ra'd Suresi, 16) Kör olanla (basiretle) gören bir olmaz; iman edip salih amellerde bulunanlarla kötülük yapan da. Ne az ö¤üt al›p-düflünüyorsunuz. (Mü'min Suresi, 58) Harun Yahya 223 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Dev Dolafl›m A¤›n›n Geri Dönüfl Yolu: Toplardamarlar Karbondioksiti yüklenip geri dönmeye haz›rlanan alyuvar hücresi, k›lcal damardan uzaklafl›rken içinde bulundu¤u tünel gitgide genifller. Kendisine, pek çok alyuvar hücresi ve di¤er baflka hücreler kat›lm›flt›r. Kalabal›k bir ordu fleklinde gitgide geniflleyen bir tünele do¤ru yollar›na devam ederler. Kendilerini harekete geçiren yüksek bas›nç art›k azalm›flt›r. Bundan sonra daha a¤›r bir flekilde ilerlemeleri gerekmektedir. Tafl›d›klar› yük ise karbondioksittir. Oksijenin sa¤lad›¤› aç›k k›rm›z› renk neredeyse tamamen yok olmufltur. Tafl›d›klar› karbondioksit nedeni ile kan›n rengi art›k mora dönük koyu bir renktir. Alyuvar›n yoluna devam etti¤i bu dev tüneller, toplardamarlard›r. Bu damarlar, vücudu dolaflan hücrelerin eve dönüfl yoludur. En genifl toplardamar, bir kalem kal›nl›¤›ndad›r.110 Kandaki hücreler, dokulardan toplad›klar› karbondioksiti ve di¤er at›klar›, vücuttan d›flar› atmak ya da de¤erlendirmek üzere ana merkeze götürmektedirler. Kalp, kendisine dönen iki büyük toplardamar› karfl›lar. Bunlardan bir tanesi, beyin ve gö¤üsten dönen üst vena cava, di¤eri ise mide ve vücudun alt k›sm›ndan geri dönen alt vena cava'd›r. Kalbe dönen bu toplardamarlar sayesinde karbondioksit akci¤erler yoluyla d›flar› verilecek, onun yerine al›nan yeni oksijen atomlar› ile kan hücrelerinin hiç bitmeyen bu yolculuklar› tekrar bafltan bafllayacakt›r. Küçük alyuvar hücresi, ayn› görevi defalarca yerine getirecektir. Tek bir gün içinde bu uzun yolu "tam 1000 kere", hiç yorulmadan ve dinlenmeden katedecektir.111 Toplardamarlar, t›pk› atardamarlar gibi son dere- Adnan Oktar 224 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› ce büyük damarlard›r. Ancak bunlar›n çeperleri, kaslar› bulundu¤u halde atardamarlardan incedir. Bunun en önemli sebebi kan›n, geri dönüfl yolunda art›k fliddetli bir bas›nç ile akm›yor olufludur. Toplardamarlar›n, bas›nca karfl› koyma gibi bir zorunlulu¤u olmamas›na ra¤men kaslara sahip olmas›n›n son derece önemli bir sebebi vard›r. Toplardamarlar, kaslar› sayesinde kas›l›p geniflleyerek fazla miktarda kan› depo edebilme gibi bir Toplardamarlar, atardamar ve k›lcal damarlardaki toplam kan›n 3 kat› kadar kan tafl›rlar. Böyle yüksek miktarda kan tafl›yabilmesi toplardamarlar›n yap›s› sayesindedir. boyun toplardamar› flahdamar› köprücükalt› atardamar› köprücükalt› toplardamar› akci¤er atardamar› üst ana toplardamar akci¤er toplardamar› alt ana toplardamar aort böbrek toplardamar› böbrek atardamar› kar›n zar› toplardamar› kar›n zar› atardamar› karn›n alt›ndaki atardamar karn›n alt›ndaki toplardamar uyluk atardamar› uyluk toplardamar› bacak toplardamar› Harun Yahya 225 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ d›fl k›l›f düz kas, elastik fiberler taban zar› toplardamar›n yap›s› endotelyum kapakç›k Toplardamarlar, atardamarlar gibi kuvvetli kan bas›nc›na maruz kalmazlar. Bu nedenle yap›lar› daha farkl›d›r. Toplardamarlar, özel kaslar› sayesinde kas›l›p geniflleyerek fazla miktarda kan› içlerinde depolayabilirler. Böylece herhangi bir ihtiyaç an›nda toplardamarlarda saklanan bu kan hemen kullan›labilir. yetene¤e sahiptirler. Depolad›klar› bu kan›, dolafl›m›n herhangi bir yerinde ihtiyaç oldu¤u zaman haz›r durumda tutarlar.112 Burada flu önemli bilgiyi vermek yerinde olacakt›r. Dolafl›m sistemindeki bütün kan›n %84'ü büyük dolafl›mda kullan›l›r. Bu miktar›n %64'ü ise toplardamarlarda dönüfl yolculu¤undad›r. Atardamarlarda gezen kan oran› sadece %15'dir. Vücutta 60.000 km.'lik bir alan kaplayan k›lcal damarlarda ise sadece %5 oran›nda kan bulunmaktad›r. Kalp, kan›n %5'ini, küçük dolafl›m ise %9'unu kullan›r.113 Verdi¤imiz bu bilgilerde en dikkat çeken yön kuflkusuz toplardamarlar›n sahip oldu¤u yüksek oran ve k›lcal damarlar›n sahip oldu¤u son derece düflük orand›r. Toplardamarlar, büyük dolafl›mda atardamarlardaki ve k›lcal damarlardaki toplam kan›n 3 kat› kadar kan tafl›rlar. Toplardamarlar›n bu kadar yüksek oranda kan tafl›malar›, biraz önce belirtti¤imiz gibi bir depo görevi görmelerinden kaynaklanmaktad›r. K›lcal damarlar›n içerdi¤i kan miktar› ise, yapt›klar› ifl ile k›yasland›¤›nda oldukça düflüktür. Bu ince damarlara, daima kontrollü bir Adnan Oktar 226 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› madde ak›fl› vard›r. Vücutta kan kayb› meydana geldi¤i ve kan bas›nc› düflmeye bafllad›¤› zaman, dolafl›m›n çeflitli bölgelerinde bas›nç refleksleri do¤ar ve bunlar toplardamarlara çeflitli sinyaller gönderirler. Mesaj› alan toplardamarlar bu bilgi do¤rultusunda kas›lmaya bafllar. Toplardamarlar, bu özellikleri sayesinde vücuttaki kan eksikli¤ini rahatl›kla giderebilmektedir. Vücutta toplam kan hacminin %20'si bile eksilse, toplardamarlar›n sahip olduklar› bu özel depo sayesinde bu sorun hemen giderilir ve dolafl›m sistemi normal bir flekilde fonksiyonunu sürdürmeye devam eder. Bas›nc› oldukça az olan toplardamarlar içindeki kan›n vücutta hareket etmesi -özellikle de akci¤ere yani yukar› do¤ru hareket etmesi- zor gözükmektedir. Ancak bu sorun, vücuttaki mükemmel bir sistem ile çözülmüfltür. Hareket etti¤imiz her an, bedenimizde bulunan kaslar toplardamarlar›n üzerine bas›nç yapar ve bu damarlardaki kan›n hareketlenmesine yard›mc› olurlar. Bacak damarlar›m›zdan kaslar sayesinde kan›n yukar› çekilmesi için uygulanan bas›nç, yerçekiminin yere do¤ru uygulad›¤› kuvvete eflittir. Toplardamarlar, bacak kol gibi hareketli bölgeleri geçip iskelet kaslar›ndan uzaklaflt›¤›nda ise ona yard›mc› olan kaslar, solunum kaslar›d›r. Akci¤erin hemen alt›nda bulunan ana toplardamardaki kan, her nefes al›fl›m›zla birlikte harekete geçer. Dolay›s›yla geniflleyen gö¤üs kafesinin meydana getirdi¤i bas›nç kan›n kalbe do¤ru yol almas›n› sa¤lar. Toplardamarlar›n kan›n ak›fl›n› kontrol etmek için bunun d›fl›nda da mekanizmalar› vard›r. Bunlardan en önemlisi, atardamarlarda bulunmayan, sadece toplardamarlara özgü kapakç›klard›r. Toplardamarlardaki bu kapak- Harun Yahya 227 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ TOPLARDAMAR alt tabaka endotel tek yönlü toplardamar kapak盤› orta tabaka düz kas ve elastik doku kapakç›klar d›fl tabaka (elastik ve kolajen fiberler) damar bofllu¤u Vücudumuzdaki toplardamarlar, yapt›klar› iflin bir gere¤i olarak farkl› bir özelli¤e sahiptirler. Kirli kan› kalbe geri götüren toplardamarlar›n içinde aç›l›p kapanabilen kapakç›klar vard›r. Bu kapakç›klar sayesinde kan›n geriye do¤ru akmas› engellenir ve kirli kan bu yöntemle kalbe geri tafl›n›r. Bu muhteflem yarat›l›fl, kusursuz yaratan Rabbimiz'in üstün ilmini bize bir kez daha gösterir. ç›klar, t›pk› kalp kapakç›klar›nda oldu¤u gibi, kan›n tek bir yönde akmas›na olanak verir ve arkas›ndan kapan›rlar. Böylece bas›nc› az olan kan›n geriye do¤ru akmas› engellenmifl olur.114 Atardamarlarda böyle bir mekanizmaya ihtiyaç yoktur. Çünkü bas›nç son derece yüksektir ve kan›n geri dönüflü gibi bir ihtimal söz konusu de¤ildir. Allah'›n son derece kusursuz ve detayl› yaratt›¤› bu sistemde ihtiyaç olan ile olmayan ay›rt edilmifl ve damarlar, kan› iletebilmek için kendilerine en gerekli sisteme sahip olmufllard›r. Damar a¤›n›n bu muazzam mekanizmas›, hiç flüphesiz "bir düzen içinde biçim veren" (A'la Suresi, 2) ve "kusursuzca var eden" (Haflr Suresi, 24) Allah'›n bir eseridir. Allah, insan› yaratm›fl ve Adnan Oktar 228 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› bedenindeki say›s›z kompleks mekanizmay› bu yarat›l›fla delil k›lm›flt›r. Aradaki bu büyük bas›nç fark›na ra¤men, atardamarlardan da toplardamarlardan da her saniye akan kan miktar› ayn›d›r. Vücudun böyle bir dengeye ihtiyac› vard›r, aksi takdirde vücudun belirli yerlerinde kan birikmeleri meydana gelecektir. Toplardamarlarda, bas›nç dolay›s›yla atardamarlardaki gibi "h›zl›" akan bir kan yoktur. Yani toplardamarlar›n, atardamarlarla eflit seviyede kan tafl›mas› imkans›z görünmektedir. Ancak durum hiç de öyle de¤ildir, toplardamarlar çaplar› oldukça genifl damarlar olduklar›ndan bol miktarda kan tafl›yabilirler. Yani birinden h›zl›, di¤erinden ise damar›n geniflli¤i nedeni ile bol miktarda kan akar. Böylelikle iki ana damar aras›ndaki gidifl dönüfl miktar› mükemmel bir flekilde dengelenir.115 Vücuttaki "dengeler", birçok insan için çok tan›d›k bir kavram de¤ildir. Çünkü bu dengelerden herhangi biri sebepsiz yere bozulmaya u¤ramaz. Bu nedenle pek çok insan yaflam›n› sorunsuz geçirir. Oysa vücudun içinde sürekli sabit olmas› gereken, asla bozulmamas›, zarar görmemesi gereken say›s›z denge vard›r. Kan›n bedendeki dolafl›m sistemi de bu dengelerden bir tanesidir. Bu dengeyi olumsuz etkileyebilecek pek çok faktör vard›r ama dengenin sabit kalmas› için oluflturulan düzen o kadar benzersizdir ki, kalpten ç›kan kan miktar›yla kalbe dönen kan miktar› ayn›d›r. Bu dengenin bozuldu¤unu varsayal›m; böyle bir durumda vücuda gönderilen kan geri dönemedi¤i için vücudun belli yerlerinde toplanacakt›r. Bu da, vücudun çeflitli yerlerinde ödemlerin ve damar çatlamalar›ndan kaynaklanan yaralar›n oluflmas›na neden olacakt›r. Kalbe yetersiz kan döndü¤ü için temizlenen kan miktar› da oldukça az olacak ve kalpten yeni Harun Yahya 229 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ gönderilecek olan temiz kan, bedeni besleme konusunda yetersiz kalacakt›r. Bir süre bu dengesizlik devam etti¤inde ise, vücut organlar› beslenemeyerek ölmeye bafllayacakt›r. Gelen kan ile giden kan aras›ndaki oran›n "eflit" olmas›n›n önemini vurgulad›¤›m›zda, bunun yine size özel yarat›lm›fl bir yap› oldu¤unu aç›kça anlars›n›z. Allah'›n, can ba¤›fllayan, sa¤l›k veren, dirilten ve yaflatan anlamlar›na gelen Muhyi s›fat›, bu önemli örnek ile bir kez daha karfl›m›za ç›km›fl olur. Görüldü¤ü gibi detay detay incelenen herfley, bizi yaratan Allah'› daha iyi tan›mam›z›, O'nun kudretini anlamam›z› sa¤lamaktad›r. Herfleyimizi O'na borçlu oldu¤umuzu bize göstermektedir. Allah'›n tüm yaratt›¤› nimetler karfl›s›nda insan›n yapmas› gereken ise Allah'a sürekli flükretmesi ve yaflam›n› O'nu raz› edecek flekilde geçirmesidir. ‹nkarc›lar, bunu yapmayarak, canl›lardaki özelliklere yarat›l›fl d›fl›nda yeni aç›klamalar arayarak Allah'›n apaç›k varl›¤›n› di¤er insanlara da inkar ettirebileceklerini zannederler. Oysa Allah, üstün, kuvvetli, güçlü ve ma¤lup edilmesi mümkün olmayan, galip oland›r. Bu gerçek bir ayette flöyle belirtilir: Allah, yazm›flt›r: "Andolsun, Ben galip gelece¤im ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün oland›r. (Mücadele Suresi, 21) Toplardamarlardaki yolculuk sonras›nda kan, temizlenmek üzere akci¤erlere getirilir. Tafl›nan karbondioksit buradan d›flar› at›lacakt›r. Vücutta oksijen tafl›yan tek toplardamar ise akci¤er toplardamar›d›r. Akci¤er toplardamar›n›n neden böyle farkl› bir görev üstlendi¤i ise, vücuttaki "küçük kan dolafl›m›" incelendi¤inde anlafl›lacakt›r. Adnan Oktar 230 Harun Yahya 231 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Akci¤erlerde Kan›n Temizlenmesi ve Küçük Kan Dolafl›m› Alyuvar›n yolculu¤a bafllay›p bütün vücudu katetmesinin ard›ndan yaklafl›k 40 saniye geçmifltir. Alyuvar hücresi, art›k bafllad›¤› yerde, yani kalptedir. Bu defa karbondioksit dolu kirli bir kan içinde dolaflmaktad›r. Ancak bu kan›n temizlenmesi flartt›r. ‹flte bu nedenle alyuvar hücresi, "küçük kan dolafl›m›" ad› verilen bu yeni yolculu¤a bafllamak üzere, sa¤ kulakç›ktaki yerini al›r. Yolculu¤unun daha ilk bafl›nda yaflad›klar›n› bu defa da kalbin sa¤ taraf›nda yaflamak zorundad›r. Sa¤ kulakç›ktaki kapa¤›n aç›lmas› ile birlikte yan›ndaki di¤er arkadafllar›yla sa¤ kar›nc›¤a geçer. Sa¤ kar›nc›¤a geçmesiyle CO2 Dolafl›m sistemi içinde oksijen akci¤erlerden dokulara tafl›n›r. Karbondioksit ise dokulardan akci¤erlere tafl›n›r. Glikoz, ba¤›rsaklar taraf›ndan emilir ve geçici olarak karaci¤erde glikojen olarak depo edilir. Daha sonra buradan dokulara gönderilir. Bu kusursuz ifl bölümü Allah'›n eserlerindeki kusursuzlu¤u bir kez daha göstermektedir. O2 akci¤erler kalp ana toplardamar üre Adnan Oktar 232 aort Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› üzerindeki kapak art›k kapanm›flt›r. Geri dönmesi imkans›zd›r. Sa¤ kar›nc›¤›n içinde oldukça k›sa bir süre kal›r ve hemen ard›ndan ikinci kapak akci¤erlere do¤ru giden anayolu açar. ‹kinci yolculuk bafllam›flt›r. Ancak bu di¤erinden daha k›sad›r. ‹flte bu nedenle "küçük dolafl›m" olarak isimlendirilir. Sa¤ kulakç›ktan pompalanan kan akci¤er atardamar›na ulafl›r. Akci¤er atardamar› kalpten ç›kt›ktan sonra ikiye ayr›larak sa¤ ve sol akci¤ere kollar gönderir. Akci¤erlere giren bu damarlar akci¤erlerin içinde, oksijen ile karbondioksitin yer de¤ifltirdi¤i hava kesecikleri olan alveollerin çeperinde, çeflitli k›lcal damarlara ayr›l›r. Burada kirli kandaki karbondioksit alveollere, alveollerdeki oksijen ise kana geçer. Temizlenen kan, akci¤er toplardamar› ile kalbin sol kulak盤›na, yani yolculu¤un ilk bafllad›¤› yere getirilir. Bir toplardamar›n ilk defa olarak temiz kan tafl›mas› durumu bu flekilde gerçekleflmektedir. D›flar›dan gelen hava akci¤erlere bronfllar yolu ile dolar. Bronfllar akci¤ere girdiklerinde ise çeflitli kollara ayr›l›rlar. Alveoller, iflte bu kollard›r. Akci¤erlerin içinde hava ile dolu olarak 300 milyon alveol bulunmaktad›r. Bunlar›n tümünün çeperi, oksijen-karbondioksit al›flveriflini gerçeklefltirecek k›lcal damarlarla çevrilidir. Buradan yola ç›karak sadece akci¤erlerdeki k›lcal damarlar›n çap›n› tahmin etmek zor de¤ildir. Alveollerin yüzey alanlar› yaklafl›k 230 m2'dir. Bu miktar, bir tenis kortunun büyüklü¤üne eflit bir büyüklüktür. Milimetrenin milyonda biri kal›nl›¤›ndaki duvarlar› ile k›lcal damarlar ve alveoller, bizler için hayati öneme sahip görevlerini yerine getirirler.116 Akci¤erlerde gerçeklefltirilen bu gaz al›flverifli gerçekten de mucizevidir. Akci¤er her dakika 56x1021 (56 say›s›n›n yan›na 21 s›f›r getirilmesi ile oluflan say› – Harun Yahya 233 KILCAL DAMAR kana geçen oksijen alveole giden karbondioksit oksijenli kan ALVEOL bronfllar kan hücreleri kirli kan hücre zar› alveol k›lcaldamar hücresi sitoplazma taban zar› fiberleri temiz kan Alveoller, hava ile k›lcal damarlardaki kan aras›ndaki bariyerin toplam kal›nl›¤› 4 mikrometredir. Bu kal›nl›k, tek bir alyuvar hücresinin yar›çap› kadard›r. Bu bariyerdeki afl›r› incelik, iki yöne do¤ru gerçekleflen gaz al›flveriflinin oldukça h›zl› ve etkili oldu¤unu göstermektedir. alveol hücresi aktif yüzey katman› oksijen molekülünün yolu akci¤erdeki hava Adnan Oktar 234 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› 56 septrilyon) oksijen atomunu hücrelere ulaflt›r›r.117 Yapmam›z gereken tek fley nefes almakt›r. Günlük hayat›m›z› devam ettirirken, içimize çekti¤imiz bir miktar hava ile akci¤erlerimizde bu muazzam gaz de¤iflimi müthifl bir h›zla gerçekleflir. Bu al›flverifl sonras›nda art›k oksijen yüklenmifl olan küçük alyuvar hücremiz, yolculu¤unun ilk bafl›na dönmüfl, dokulara oksijen tafl›mak için sol kulakç›ktaki yerini alm›flt›r. Sayfalard›r sadece genel hatlar› ile anlatt›¤›m›z bu muazzam yolculuk ise, bir dakikadan daha az sürmüfltür. fiu önemli detay› hat›rlatmakta fayda vard›r. E¤er k›lcal damarlar, alveollerden bir miktar uzak olsalar, bu önemli al›flveriflin gerçekleflmesi imkans›zlafl›r. Onlar›n, hemen alveollerin yak›n›nda yer almalar›, sat›rlard›r defalarca karfl›laflt›¤›m›z ve hayranl›k duydu¤umuz mükemmel bir yarat›l›fl örne¤inden baflka bir fley de¤ildir. De¤il bir tesadüfi olay, planlar yapabilen, düflünüp tasarlayan, akl›n› kullanabilen bir insan bile bedenin her noktas›nda varl›¤›n› aç›kça gösteren bu kusursuz özellikleri gerçeklefltirebilme yetene¤ine sahip de¤ildir. Bu eser, müthifl bir Akl›n, büyük ve Yüce bir Kudretin eseridir. ‹flte Allah, bize Kendisi'ni bu önemli yarat›l›fl delilleriyle tan›t›r. Düflünüp anlayabilen bir insan için Allah'›n eserlerini görmek oldukça kolayd›r. Allah, Kuran'da bu önemli gerçe¤i flöyle bildirmifltir: Allah, herfleyin Yarat›c›s›'d›r. O, herfley üzerinde Vekil'dir. Göklerin ve yerin anahtarlar› O'nundur. Allah'›n ayetlerine (karfl›) inkar edenler ise; iflte onlar, hüsrana u¤rayanlard›r. (Zümer Suresi, 62-63) Harun Yahya 235 Kan Ak›m›n›n Kontrol Mekanizmas› Yap›lacak olan bir iflin getirece¤i faydalar› ve zararlar› hesaplayarak ona göre tedbir almak; insana, yani “akla" özgü bir kabiliyettir. Ancak sadece insan bedenindeki dolafl›m sistemine bakt›¤›m›zda bile insandan daha "ak›ll›" görünen baz› varl›klar›n birarada müthifl bir organizasyonu üstlendiklerini anlar›z. Sorumluluklar› ise büyüktür: Bir insan hayat›! ‹flte bu yüzden hiç ara vermeden, hiç hata yapmadan ve en önemlisi de her durum ve flarta karfl› tedbir alarak yollar›na devam etmeleri gerekmektedir. Vücuttaki bu mekanizman›n "ak›ll›" oldu¤unu ispat eden birçok delil vard›r. Bedende, daha önce birkaç kere de¤indi¤imiz gibi, "ihtiyaçlar saptanmaktad›r". Bunun hangi kararla yap›ld›¤› ve ihtiyaçlar› kimin saptad›¤› belli de¤ildir. Ama kalp, damarlar, kan›n içinde gezen hücreler, hep birlikte müthifl fluurlu bir organizasyon gerçeklefltirirler. Buna göre kalp, kan› belirli Adnan Oktar 236 miktarda pompalar, alyuvarlar sahip olduklar› oksijeni belirli hücrelere da¤›t›r ve en önemlisi de damarlar belirli yerlere kan ak›fl›n› sa¤larlar. Siz uyurken veya dinlenirken, kalbinizin pek fazla kan pompalamas› gerekmez. Yata¤›n›zdan aniden do¤ruldu¤unuzda nefes nefese kalman›z›n nedeni aradaki bu farkl›l›kt›r. Kalp, siz uyurken ancak sizi hayatta tutacak kadar kan pompalar. Bu elbette de¤erli bir tasarruftur. Yata¤›n›zdan kalk›p yürümeye bafllad›¤›n›zda kalbin hareketi artar. Sizi daha fazla zor durumda b›rakmadan mesaj gerekli yere iletilmifltir: Vücut hareket halindedir ve daha fazla kana ihtiyaç vard›r. Bir yere do¤ru koflmaya bafllad›¤›n›zda ise kalbinizin kan pompalama h›z› ve hacmi 6-7 kat kadar artar. Vücut bu konuda çok iktisatl›d›r. Vücudun her yan›na her an ayn› miktarda kan gitmez. Kan, yemek yedi¤inizde midenize, yüzdü¤ünüzde akci¤erlerinize ve kaslar›n›za, bir fley okudu¤unuzda Harun Yahya 237 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ beyninizde toplan›r. Çünkü o anda beslenmesi ve nefes almas› gereken en önemli hücreler o bölgelerdedir. ‹ktisat, sadece böyle zamanlar için geçerli de¤ildir. Normal flartlarda beden, kaslar› beslemek için afl›r› bir gayret göstermez. Kaslar, bedenin %30-40'›n› oluflturmaktad›r. Buna ra¤men günlük dinlenme halinde kaslara giden kan miktar› flafl›rt›c› derecede düflüktür. Ama kaslar›n›z› çal›flt›rmaya bafllad›¤›n›zda, metabolik aktiviteniz 50 kat, kaslara kan ak›fl› ise 20-25 kat kadar artar.118 Bu gerçekten de hayret verici bir de¤iflikliktir. Bir egzersiz s›ras›nda kaslar›n gerçekten de bu afl›r› kan ak›m›na ihtiyaçlar› vard›r. E¤er kaslar, normal flartlarda da bu kadar büyük miktarda kana ihtiyaç duysalard›, kuflkusuz kalbin bu metabolizmaya yetiflebilmesi imkans›zlafl›rd›. Bedenin ak›ll› de- Adnan Oktar Spor yaparken kaslar›m›z normal flartlara oranla 20-25 kat daha fazla kana ihtiyaç duyarlar. E¤er normal flartlarda kaslar bu miktarda kana ihtiyaç duysayd›, kalbin bu afl›r› tempoya gücü yetmezdi. Ancak herfleyi bir ölçüyle yaratan Rabbimiz, kalbimizi de, kaslar›m›z› da birbirine uygun yaratm›flt›r. 238 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› netleyicileri, bunun yerine mevcut kan› beyin gibi daha önemli ve gerekli yerlerde kullanmay› tercih ederler. Beyin, sürekli beslenmesi ve oksijen almas› gereken bir organd›r. Bunun tek nedeni, bedende tüm olup bitenleri ve tüm organlar› kontrolü alt›nda bulundurmas›d›r. ‹flin ilginç yan› ise, kalp, kan damarlar› ve kan hücreleri bu hayati gerçe¤in fark›ndad›rlar. ‹flte bu nedenle, beyne kan ak›fl›, ne pahas›na olursa olsun mutlaka sürdürülür. Damarlar›n beyne her dakika yaklafl›k 1 lt kan ulaflt›rmalar› gerekmektedir. Bir kanama an›nda ise vücutta azalan kan, bu görevi üstlenmifl sinirler taraf›ndan beyne do¤ru çekilir. Beyinde bulunan damarlar, kendilerini bu acil duruma göre ayarlar, aç›l›r ya da daral›rlar. Durumdan haberdar olan vücudun di¤er bölümlerindeki kan damarlar›, bu ana merkezi kurtarabilmek için kendi geçifllerini durdururlar. Böylelikle daha az öneme sahip organlara kan gitmesi engellenir. ‹nsan bedeninin her noktas›nda kendisini gösteren "ak›l", bir kez daha karfl›m›zdad›r. Vücuttaki her dokunun kan ak›m› gereksinimleri, tam olarak ihtiyac› karfl›layacak flekilde kontrol edilir –ne eksik ne fazla.- Örne¤in, en önemli gereksinimi oksijen olan bir dokuya kan ak›m›, dokunun tam oksijen alabilece¤i miktar kadar bazen de biraz daha fazlad›r. Fakat bundan daha çok kan ak›m› hiçbir zaman olmaz. Bu müthifl kontrol, dokular›n beslenmesini hiçbir zaman yetersiz duruma düflürmedi¤i gibi, kalbin ifl yükünü de minimum düzeyde tutar.119 Son derece büyük bir öneme sahip olan bu kontrol sistemi ise, damarlar›n geçifl izni sa¤lay›p sa¤lamamalar› ile ilgilidir. Damarlar, ancak ihtiyaç içinde olan doku için yollar›n› açar, yani genifller, o s›rada daha az kana ihtiyaç duyan bir doku için ise yolu kapat›r, yani kas›l›rlar. Damarlar› kas- Harun Yahya 239 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Vücudun ana merkezi olan beyin herhangi bir kaza durumunda öncelikli korunmas› gereken organlardan biridir. Vücudumuzdaki kan damarlar› beynin bu önceli¤ini bilircesine hareket ederler. Beyne giden kan miktar›n›n azalmas› durumunda hem beyin kan damarlar› hem de di¤er damarlar acil önlem al›rlar. Beyin damarlar› bu durumda genifller veya daral›rlar, vücuttaki di¤er damarlar da bu ana merkezi kurtarabilmek için kendi geçifllerini durdururlar. larla çevreleyen mükemmel yarat›l›fl›n önemi iflte buradad›r. Peki böyle bir kontrol mekanizmas› olmasayd› ve vücuttaki her doku ve organ her an eflit seviyede kan ile beslenseydi ne olurdu? O zaman kalbin, flu ankinden bir kat daha fazla kan pompalamas› gerekirdi.120 Kalp, muhtemelen böyle bir tempoya yetiflemez ve k›sa bir süre içinde yorgun düflerdi. Bedeninizin fazla oksijene gereksinim duydu¤u zamanlar›; yüksek bir da¤a ç›kt›¤›n›z› veya afl›r› yo¤un bir spor yapt›¤›n›z› düflünün. Vücudunuzda meydana gelen oksijen ihtiyac›n› karfl›lamak için ne kadar h›zl› nefes al›rs›n›z ve Adnan Oktar 240 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› kalbiniz ne kadar h›zl› atar. Bedenin tüm dokular›n›n ayn› miktarda kanla beslenmesi, size günün 24 saati buna benzer bir durumu, hatta belki de daha yo¤ununu yaflatacakt›r. Bu k›yas, bedenin bu kontrol mekanizmas›n›n sizin için ne kadar büyük önem tafl›d›¤›n› göstermek için yeterlidir. Damarlar, gerçekten de bu mükemmel kontrol için özel olarak yarat›lm›fllard›r. Acil durumlarda ne yapmalar› gerekti¤ini bilir ve buna göre son derece ak›lc› ve "hayat kurtar›c›" tedbirler al›rlar. Örne¤in so¤uk bir ortam, vücut ›s›s›n›n azalmas› ve beynin zarar görmesine neden olabilecek tehlikeli bir ortamd›r. Ancak insan, damarlar›n bu üstün kabiliyetleri sayesinde fliddetli so¤uklara dayanabilecek bir metabolizmaya sahip olur. So¤uk bir hava ile karfl›lafl›ld›¤›nda ayak ve el parmaklar›ndaki damarlar, al›nan ilk tedbir ile hemen büzülürler. Bu flekilde el ve ayak parmaklar›na kan ak›fl› azalt›lm›fl ve vücuttaki kan›n so¤umas› önlenmifl olur. Bilindi¤i gibi el ve ayaklardaki damarlar, yüzeye yak›n damarlard›r ve bu nedenle vücuttaki kan›n so¤umas›na neden olabilirler. Kan›n so¤umas› ise kan ile beslenen kalp ve beynin de so¤umas› anlam›na gelir ki, bu çok büyük bir tehlikedir. Ciddi derecede so¤uk bir hava ile karfl›lafl›ld›¤›nda ise, vücudunuzdaki damarlar sizi donmaktan, yani ölümden kurtarmak için parmaklar›n›z› feda eder ve bu bölgeye kan ak›m›n› tamamen durdururlar. Ayn› anda beyin de mesaj göndererek kaslar›n birbirlerine dokunarak titremelerini sa¤lar. Bu titreme sonucunda hareketlenen damarlar ve dolay›s›yla kan, vücut ›s›s›n›n biraz daha artmas›na neden olur.121 Karl› bir havada d›flar› ç›kt›¤›n›zda kuflkusuz siz de vücudunuzda al›nm›fl bu tedbirlerin etkisini hemen hissedersiniz. Vücudunuzda so¤uktan ilk etkilenen yerler el ve Harun Yahya 241 Adnan Oktar 242 Kusursuz Ulafl›m A¤›: Kan Damarlar› ayaklar›n›zd›r. So¤uktan dolay› vücudunuzda bafllayan titreme de, beyinden gelen ültimatomun bir sonucudur. Damarlar›n büzülüp gevflemeleri kuflkusuz beynin kontrolündedir. Beyin, çeflitli sinir hücreleri ve hormonlar sayesinde ilgili damarlara mesajlar gönderir. Buna göre, hangi dokunun neye ihtiyac› var belirlenmifl olur. Örne¤in, tümüyle psikolojik bir olay olmas›na ra¤men utand›¤›n›zda ya da çok bunald›¤›n›zda, sinirlerinizden gelen sinyaller, atardamarlar› saran kaslara ulafl›r. Atardamar kaslar›n›n gevflemesi sonucunda kan ak›fl› fazlalafl›r ve yüzünüz aniden k›zar›r.122 K›lcal damarlar ise, bu konuda en özgür davranan damarlard›r. Tamamen ihtiyaca göre kan ak›fl›na devam eder, gerekti¤inde ak›fl› tamamen keser, gerekti¤inde de vardiyal› olarak kan›n geçifline izin verirler. Örne¤in siz dinlenirken, pek çok k›lcal damar›n›zdaki kan ak›fl› durmufltur. Ama ince ba¤›rsa¤›n›zda, yeme¤in hemen arkas›ndan kan ak›fl› h›zlan›r. Normal flartlarda vücudunuzun bütün k›lcal damarlar›n› dolduracak kadar kan›n›z yoktur. E¤er vücut, tüm k›lcal damarlarlar›n›z› kan ile doldurmufl olsayd›, beyninize kan gitmezdi ve k›sa bir süre içinde bay›l›rd›n›z. Böyle bir durumun biraz uzun sürmesi ise, beyninizin ölümüne neden olurdu.123 K›lcal damarlar›n kan›n ak›fl›n› do¤rudan kontrol edebilme kabiliyetleri, kan›n so¤umamas› ve dolay›s›yla vücut ›s›s›n›n sabit kalmas› aç›s›ndan da son derece önemli bir özelliktir. So¤uk havalarda özellikle cilde yak›n bölgelerdeki k›lcal damarlar›n ak›fllar›n› durdurmalar›, burada ›s› kayb›n›n meydana gelmesini engellemifl olur.124 Vücudun ›s›s›n›n dengede tutulmas›nda, so¤uk kadar s›cak da etkilidir. Afl›r› s›cakta vücuttaki damarlar Harun Yahya 243 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ tam tersi bir yöntem kullan›rlar. S›cak bir ortama girdi¤inizde derinize yak›n olan kan damarlar› genifller. Kan, cildinize, yani yüzeye yak›n yerlere hücum etmifltir. Bu nedenle yüzünüz k›rm›z›lafl›r. Kandaki ›s›, cildinizi ›s›t›r ve bu ›s› da deriden havaya verilir. Böylelikle ortam s›cak olmas›na ra¤men, bedenin ›s›s› normal seviyede kal›r. Daha pek çok detay› olan bu muazzam tedbirler karfl›s›nda akl›n› kullanabilen her insan, karfl›s›ndaki önemli gerçe¤in fark›na varm›flt›r. Karfl›m›zda, insan akl›n›n s›n›rlar›n› aflan bir ak›l, muazzam bir kusursuzluk vard›r. Bütün bunlara aç›k fluurla aç›klama arayan bir insan, Rabbimiz olan Allah'›n mutlak varl›¤›n› ve hakimiyetini fark edecektir. Kitab›n bafl›ndan beri anlat›lan bu mükemmellikler, Allah'›n Yüce varl›¤›n›n, "her yerde" oldu¤unu gösterebilmek, ihtiflaml› eserlerinin kendi bedenimizde de var oldu¤unu fark ettirebilmek içindir. Bu aç›k gerçekleri göremeyen veya görmeyi reddeden kifliler, düfltükleri büyük yan›lg›n›n ahirette fark›na varacaklard›r. Kendilerine gösterilmifl say›s›z delili görmezden gelmenin, hatta gördükleri halde tüm bunlar için baflka aç›klamalar araman›n karfl›l›¤› Allah Kat›nda oldukça büyük olabilir. Bile bile inkar edenler için Allah sonsuz bir cehennem hayat› haz›rlam›flt›r. Akl›n› kullanan her insan›n, ahiret hayat›n›n gerçekli¤ine ihtimal verip biraz düflünmesi ve cehennem azab›ndan ciddi flekilde korkmas› gerekmektedir. Allah, inkarlar› ile ahirete gidenlerin durumunu bir ayette flu flekilde aç›klar: Gerçek olan va'd yaklaflm›flt›r, iflte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalar›ndan f›rlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hay›r, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler). (Enbiya Suresi, 97) Adnan Oktar 244 Harun Yahya 245 nsan bedeninde "kan" denen k›rm›z› bir s›v› oldu¤u kuflkusuz tarihin bafllang›c›ndan beri biliniyordu. Ancak kan›n vücut içinde sabit durmad›¤›, "dolaflt›¤›" çok sonralar› anlafl›ld›. Bunun keflfi, ‹slam dünyas›n›n bilim, sanat ve düflünce alanlar›nda dünyan›n öncüsü oldu¤u Ortaça¤'da mümkün oldu: Müslüman hekim ‹bn en-Nafis ilk kez kan dolafl›m›n› detayl› olarak aç›klad›. Ayn› gerçe¤in Avrupal›lar taraf›ndan ö¤renilmesi ise, 17. yüzy›l›n ilk yar›s›nda William Harvey'in bulgular›yla oldu. Harvey, Anatomica de Motu Cordis et Sanguinis in Animalibus (Hayvanlarda Kalbin ve Kan›n Haraketi Hakk›nda Anatomik Bir Çal›flma) adl› kitab›nda, kan›n kalp taraf›ndan pompalanarak tüm vücudu dolaflt›¤›n› kan›tlar›yla ortaya koydu. E¤er sizin de bedeninizde akan kan›n varl›¤›ndan daha önce hiç haberiniz olmasayd› ve bir gün bunu aniden keflfetseydiniz, bir hayli flafl›r›rd›n›z. Sizi ilk hayrete düflüren, derinizin hemen alt›nda alabildi¤ine k›rm›z› bir rengin hakimiyeti olurdu. Bu s›v›n›n son derece h›zl› bir biçimde hiç durmadan akmakta oldu¤unu ö¤rendi¤inizde ise daha da çok flafl›racakt›n›z. D›flar›ya akan kan›n bir süre sonra "kendili¤inden" durup p›ht›laflarak, akt›¤› bölgeyi tamamen farkl› bir görünüme getirdi¤ine flahit olacakt›n›z ve bundan dolay› flaflk›nl›¤›n›z daha da artacakt›. Bu s›v›n›n neden böyle "özel" oldu¤unu ve bedeninize neden ve nas›l yerlefltirilmifl oldu¤unu merak etmeye bafllayacakt›n›z. Biraz detayl› inceledi¤inizde ise kan olmadan 247 Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ bedeninizin yaflayamad›¤›n› ama belki de daha ilginci, "bedeniniz olmadan da kan›n yaflayamad›¤›n›" fark edecektiniz. ‹flte bu nedenle ne yaparsan›z yap›n, hangi laboratuvarda incelerseniz inceleyin, bu mükemmel yap›n›n detaylar›n› asla tam anlam›yla ö¤renemeyecektiniz. Bu durum flu an için de geçerli. Bilim adamlar› kan› tüm detaylar› ve tüm fonksiyonlar› ile incelemeyi henüz tam olarak baflaramad›lar. Bunu yapmalar› da flu an için pek mümkün görünmüyor çünkü kan, ancak insan bedeninde canl› özelli¤i gösterebiliyor. ‹nsan bedeninden ayr›ld›¤›nda adeta "ölüyor" ve p›ht›laflmaya bafll›yor. Kanla ilgili genel bir bilgi edinebilmemizin sebebi ise, kan› oluflturan hücrelerin kandan ayr›flt›r›larak incelenebilmesi… Kan, vücudun d›fl›na ç›kt›¤›nda p›ht›lafl›r ve canl›l›k özelli¤ini yitirir. Art›k adeta ölmüfl gibidir. Bu nedenle bilim adamlar› kan›n tüm özelliklerini laboratuvar ortam›nda inceleyememektedirler. Bu da bilim dünyas›n›n, kan›n benzeri bir s›v›n›n yap›lmas›ndan henüz çok uzak oldu¤unu göstermektedir. Adnan Oktar 248 Mükemmel Dolafl›m A¤› Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz› Bilim adamlar›, içindeki hücreler al›nm›fl olan plazmay› da saklamaya u¤rafl›yorlar ama bunun muhafaza edilebilmesi için de kimyasal ifllemler gerekiyor. Mikroskop alt›nda belli bir yaflam ve hareket flekline sahip hücrelerin ise insan bedeninde de ayn› özelliklere sahip olup olmad›klar› bilinmiyor. ‹flte bu nedenle, say›s›z bilim adam› biraraya gelip, dünyan›n en geliflmifl laboratuvarlar›nda, en geliflmifl sistemlerle kan›n bir taklidini yapmay› baflaramad›lar. fiu andaki araflt›rmalar en az›ndan sadece oksijen tafl›yabilen yedek bir s›v› yapma yönünde yürütülüyor. Verilen tüm bu detaylar, bu konuda biraz durup düflünülmesini sa¤lamak içindir. Baz› medya, e¤itim kurumlar› veya "popüler kültür" arac›l›¤›yla verilen gizli veya aç›k telkin, bir "evrimleflmenin" var oldu¤u üzerinedir. Bu öylesine bir ön kabuldür ki, evrim savunucular› insanlar›n bu konu üzerinde fazla düflünmelerini istemezler. Bilimsellik k›l›f› alt›nda asl›nda son derece komik bir masal anlat›r, onu da birkaç kimya formülü ile süslerler. Tüm bunlara çeflitli spekülasyonlar hatta sahtekarl›klar da eklenince ortaya son derece ciddiye al›nan, bilimsel kurumlarda konu edilen, hakk›nda konferanslar verilen bir evrim teorisi hikayesi ç›kar. Asl›nda ç›kart›lan bu yo¤un gürültü ile anlat›lmak istenen sadece fludur: Bu muazzam evren, kusursuz insan bedeni, birbirinden çeflitli hayvan ve bitkiler, k›sacas› var olan herfley "tesadüfen" oluflmufltur. ‹ddia o kadar mant›ks›z ve utanç vericidir ki, art›k kimi bilim adamlar› bunu aç›kça dile getirmez, bilimsel terimler kullanarak olay› geçifltirmeye çal›fl›rlar. Bu konu üzerinde fazla düflünülmesini istememelerinin sebebi de budur. Çünkü yeryüzündeki "herhangi bir fley" biraz derinlemesine incelendi¤inde, evrim teorisinin ne kadar büyük bir yan›lg› oldu¤u rahatl›kla anlafl›- Harun Yahya 249 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ labilir. Karfl›laflt›¤›n›z her sistem öylesine detayl› ve ak›lc›d›r ki, tesadüflerle meydana gelmesi bir yana, tek bir tesadüfün bile sistemin ak›fl›n› bozaca¤› hemen görülür. ‹ncelenen fleyin, bir canl›n›n vücut mekanizmas› veya bir çiçe¤in kompleks yap›s› olmas› da gerekmez. Tek bir proteinin amino asit dilimi, canl›l›¤›n yarat›lm›fl oldu¤unu anlamak için yeterlidir. Bu kitapta inceledi¤imiz kan dolafl›m sistemini genel hatlar›yla flöyle bir hat›rlamaya çal›fl›n. Evrim teorisi, bu detayl›, son derece kompleks ve herfleyden önemlisi hayati önemi olan mekanizman›n say›s›z üyesi içinden "tek bir makromolekülün bi- Adnan Oktar 250 Mükemmel Dolafl›m A¤› Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz› le kökenini" aç›klayamamaktad›r. Aç›klamas› da mümkün de¤ildir, çünkü bu muhteflem organizasyon içinde tek bir rastgele müdahale, sistemi tümüyle altüst etmeye yeter. Darwinist e¤ilimli Bilim ve Teknik dergisinde, bu gerçek flu sözlerle itiraf edilmektedir: "Kanda gerçekleflen herfley son derece karmafl›k ve birbiriyle iliflkilidir. Herfley, en küçük ayr›nt›ya var›ncaya kadar kusursuz bir flekilde düzenlenmifltir. Kanda o kadar kusursuz bir iflleyifl vard›r ki, en ufak bir bozuklu¤un çok ciddi sonuçlar› olabilir. "125 Kan, ancak bedende canl›d›r. Beden de ancak kan oldu- Harun Yahya 251 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ¤unda yaflar. Dolay›s›yla kan›n, ne önce ne sonra, tam zaman›nda yani kan dolafl›m›yla yaflayan ilk canl›yla birlikte var olmas› gerekmektedir. Sadece var olmas› yeterli de¤ildir, hareket de etmesi gerekir. O halde kalp de ayn› anda var olmal›d›r. Kalp ve kan bafl›bofl hareket edemezler. Bir güzergahlar›n›n olmas› gerekir. ‹flte bu yüzden kan damarlar›n›n da tam bu s›rada döflenmesi gerekmektedir. Evrimcilerin iddialar› göz önünde al›nd›¤›nda tesadüfler sonucunda yeryüzündeki ilk kan dolafl›m sistemine sahip organizmalar›n ortaya ç›km›fl oldu¤unu kabul etmek gerekir. Fosiller, bu özellikteki organizmalar›n, di¤er tüm kompleks yaflam formlar›yla birlikte, Kambriyen devirde ortaya ç›kt›¤›n› göstermektedir. Kambriyen canl›lar›n›n ço¤unda kan dolafl›m sisteminin bulundu¤u bilinmektedir. Daha önceden fosil kay›tlar›nda sadece tek hücreliler ve çok basit baz› çok hücreliler varken, Kambriyen'de kan dolafl›m›n›n nas›l olup da bir anda, herhangi bir öncülü olmadan ortaya ç›kt›¤› sorusu, evrim teorisi aç›s›ndan cevaps›zd›r. Çok hücreli bir canl›n›n bedeninin yaflayabilmesi için onu oluflturan milyonlarca hücrenin "ayr› ayr›" yaflat›lmas› gerekmektedir. Bu durumda kan damarlar› her hücreye u¤rayan mükemmel ulafl›m a¤› ile birlikte bedenin yaflamaya bafllad›¤› ilk an kusursuz olarak var olmal›d›r. Oksijeni içeri alacak solunum mekanizmalar›, direktifleri verecek beyin, kan› üretecek organlar, damarlar, k›saca vücuttaki di¤er mekanizmalar olmadan da bu sistemin varl›¤›n›n bir anlam› yoktur. Bu kusursuz yap› içinden tek bir parçan›n sonradan oluflmas›n›, ifllev görebilmek için di¤erlerinin oluflmas›n› beklemesi imkans›zd›r. Damarlar›n "zamanla" meydana gelip, milyonlarca sene boyunca içlerinde dolaflacaklar› kan›n oluflmas›n› beklemeleri ya da kan›n, tesadüfen Adnan Oktar 252 Mükemmel Dolafl›m A¤› Karfl›s›nda Evrim Ç›kmaz› kendisini hareketlendirecek bir pompan›n oluflmas›n› bekleyerek bir köflede ifllevsiz kalmas› gibi bir ihtimal elbette son derece mant›ks›zd›r. Ancak evrim teorisinin savundu¤u fley "tam olarak" budur. Bu durumda evrimcilere sormak gerekir: Sözde tesadüfen oluflan kan›, flu an yapay olarak üretmek neden imkans›zd›r? Onlara göre tesadüflerin rahatl›kla baflard›klar› ve hiç hata yapmad›klar› bu üretim, acaba neden 21. yüzy›l›n teknolojisi ve bilgi sahibi bilim adamlar› ile baflar›lamamaktad›r? Bu tesadüfler, do¤al ortamda rastgele geliflen olaylar olmalar›na ra¤men, nas›l olmufl da kan› yaln›zca canl› bede- Harun Yahya 253 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ninde yaflayacak flekilde "özel bir üretimle" gelifltirebilmifllerdir? Hücrelere teker teker görevler da¤›tan, onlar için belli bir güzergah belirleyen, kalp hücrelerine kas›lma direktifi veren acaba hangi tesadüftür? Bu tesadüflerin tümünün dolafl›m sistemini oluflturan mekanizmaya faydal› bir fleyler eklemifl olmas› gerekir çünkü hatas›z ve mükemmel bir sistem oluflsa bile, sadece tek bir yanl›fl müdahale, sistemi tamamen ortadan kald›rmaya yetecektir. Peki bu durumda tümüyle fluurlu gerçekleflen bu olaylara "tesadüf" denmesi mümkün olur mu? Sistemin her parças›nda, her detay›nda fluur vard›r. ‹nsan, bu fluurun detaylar›n› henüz bir yüzy›l önce ve sadece genel hatlar› ile keflfedebilmifltir. Bütün bunlar› yaratan herfleyden üstün olan, sonsuz güç sahibi Yüce Allah't›r. Evrimcilerin bu gerçe¤i reddetmelerinin tek nedeni, Allah'›n apaç›k varl›¤›n› kabul etmemek konusunda kendilerini flartland›rm›fl olmalar›d›r. Gerçekte canl›l›¤›n kompleksli- Adnan Oktar 254 ¤ini gözlemleyen bir bilim adam›n›n, bunlar› tesadüflerin meydana getirdi¤ini düflünmesi ve buna inanmas› mümkün de¤ildir. Evrimcilerin hiçbir bilimsel dayana¤› olmayan bu teoriyi savunmaya çal›flmalar›n›n tek sebebi, Allah'›n kusursuz yarat›fl›n› görmezden gelmeleridir. Yeryüzündeki her detayda aç›kça sergilenen yarat›l›fl gerçeklerine gözlerini kapat›p, rastgele tesadüfleri kendilerine ilah edinmeleridir. Kimi evrim savunucular›, yapt›klar› önemli hatan›n fark›na varm›fl ve herfleyin üstün ak›l sahibi bir Yarat›c›’n›n eseri oldu¤u gerçe¤ini kabul etmek zorunda kalm›fllard›r. Yarat›l›fl gerçe¤i gözümüzü çevirdi¤imiz her yerdedir. Allah, öyle mükemmel bir evren ve do¤a yaratm›flt›r ki, keflfedilen her yenilik, karfl›lafl›lan her bilimsel detay mutlaka Rabbimiz'in Yüce Zat›n› gösterir. Bunlar›n tümü, kusursuzca var eden Allah'›n, benzeri olmayan eserlerindendir. Bunlar› görüp takdir eden, evrenin en büyük s›rr›n› kavram›fl, tüm varl›klar›n ve kendisinin yarat›l›fl amac›n› anlam›fl olacakt›r. Ve gördü¤ü her kan›tla birlikte, Allah'a daha çok yak›nlaflacakt›r. Bütün bu delillere ra¤men gerçe¤i reddeden ise, dünyada bofla giden çabas› için hay›flan›p dururken, ahirette de büyük bir azapla karfl›laflacakt›r. Allah bir ayette bu gerçe¤i flu flekilde bildirmektedir: Rablerine icabet edenlere daha güzeli vard›r. O'na icabet etmeyenler ise, yeryüzündekilerin tümü ve bununla birlikte bir kat› daha onlar›n olsa mutlaka (kurtulmak için) bunu fidye olarak verirlerdi. Sorgulaman›n en kötüsü onlar içindir. Onlar›n bar›nma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yarat›kt›r o!.. (Ra'd Suresi, 18) 255 arwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl gerçe¤ini reddetmek amac›yla ortaya at›lm›fl, ancak baflar›l› olamam›fl bilim d›fl› bir safsatadan baflka bir fley de¤ildir. Canl›l›¤›n, cans›z maddelerden tesadüfen olufltu¤unu iddia eden bu teori, evrende ve canl›larda çok mucizevi bir düzen bulundu¤unun bilim taraf›ndan ispat edilmesiyle çürümüfltür. Böylece Allah'›n tüm evreni ve canl›lar› yaratm›fl oldu¤u gerçe¤i, bilim taraf›ndan da kan›tlanm›flt›r. Bugün evrim teorisini ayakta tutmak için dünya çap›nda yürütülen propaganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarp›t›lmas›na, tarafl› yorumlanmas›na, bilim görüntüsü alt›nda söylenen yalanlara ve yap›lan sahtekarl›klara dayal›d›r. Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Evrim teorisinin bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son 2030 y›ld›r bilim dünyas›nda giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle 1980'lerden sonra yap›lan araflt›rmalar, Darwinist iddialar›n tamamen yanl›fl oldu¤unu ortaya koymufl ve bu gerçek pek çok bilim adam› taraf›ndan dile getirilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji gibi farkl› alanlardan gelen çok say›da bilim adam›, Darwinizm'in geçersizli¤ini görmekte, canl›lar›n kökenini art›k "yarat›l›fl gerçe¤iyle" aç›klamaktad›rlar. Harun Yahya 257 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er pek çok çal›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve almaya devam ediyoruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük önem nedeniyle, burada da özetlemekte yarar vard›r. Darwin'i Y›kan Zorluklar Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir ö¤reti olmas›na karfl›n, kapsaml› olarak 19. yüzy›lda ortaya at›ld›. Teoriyi bilim dünyas›n›n gündemine sokan en önemli geliflme, Charles Darwin'in 1859 y›l›nda yay›nlanan Türlerin Kökeni adl› kitab›yd›. Darwin bu kitapta dünya üzerindeki farkl› canl› türlerini Allah'›n ayr› ayr› yaratt›¤› gerçe¤ine karfl› ç›k›yordu. Darwin'e göre, tüm türler ortak bir atadan geliyorlard› ve zaman içinde küçük de¤iflimlerle farkl›laflm›fllard›. Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanm›yordu; kendisinin de kabul etti¤i gibi sadece bir "mant›k yürütme" idi. Hatta Darwin'in kitab›ndaki "Teorinin Zorluklar›" bafll›kl› uzun bölümde itiraf etti¤i gibi, teori pek çok önemli soru karfl›s›nda aç›k veriyordu. Darwin, teorisinin önündeki zorluklar›n geliflen bilim taraf›ndan afl›laca¤›n›, yeni bilimsel bulgular›n teorisini güçlendirece¤ini umuyordu. Bunu kitab›nda s›k s›k belirtmiflti. Ancak geliflen bilim, Darwin'in umutlar›n›n tam aksine, teorinin temel iddialar›n› birer birer dayanaks›z b›rakm›flt›r. Darwinizm'in bilim karfl›s›ndaki yenilgisi, üç temel bafll›kta incelenebilir: 1) Teori, hayat›n yeryüzünde ilk kez nas›l ortaya ç›kt›¤›n› asla aç›klayamamaktad›r. 2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmala- Adnan Oktar 258 Evrim Yan›lg›s› r›"n›n, gerçekte evrimlefltirici bir etkiye sahip oldu¤unu gösteren hiçbir bilimsel bulgu yoktur. 3) Fosil kay›tlar›, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir tablo ortaya koymaktad›r. Bu bölümde, bu üç temel bafll›¤› ana hatlar› ile inceleyece¤iz. Afl›lamayan ‹lk Basamak: Hayat›n Kökeni Evrim teorisi, tüm canl› türlerinin, bundan yaklafl›k 3.8 milyar y›l önce ilkel dünyada ortaya ç›kan tek bir canl› hücreden geldiklerini iddia etmektedir. Tek bir hücrenin nas›l olup da milyonlarca kompleks canl› türünü oluflturdu¤u ve e¤er gerçekten bu tür bir evrim gerçekleflmiflse neden bunun izlerinin fosil kay›tlar›nda bulunamad›¤›, teorinin aç›klayamad›¤› sorulardand›r. Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen evrim sürecinin ilk basama¤› üzerinde durmak gerekir. Sözü edilen o "ilk hücre" nas›l ortaya ç›km›flt›r? Evrim teorisi, yarat›l›fl› reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü müdahaleyi kabul etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasar›m, plan ve düzenleme olmadan, do¤a kanunlar› içinde rastlant›sal olarak meydana geldi¤ini iddia eder. Yani teoriye göre, cans›z madde tesadüfler sonucunda ortaya canl› bir Harun Yahya 259 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ hücre ç›karm›fl olmal›d›r. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanunlar›na ayk›r› bir iddiad›r. Cans›z Maddeler Hayat Oluflturamaz Darwin, kitab›nda hayat›n kökeni konusundan hiç söz etmemiflti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlay›fl›, canl›lar›n çok basit bir yap›ya sahip olduklar›n› varsay›yordu. Ortaça¤'dan beri inan›lan "spontane jenerasyon" adl› teoriye göre, cans›z maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canl› bir varl›k oluflturabileceklerine inan›l›yordu. Bu dönemde böceklerin yemek art›klar›ndan, farelerin de bu¤daydan olufltu¤u yayg›n bir düflünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yap›lm›flt›. Kirli bir paçavran›n üzerine biraz bu¤day konmufl ve biraz beklendi¤inde bu kar›fl›mdan farelerin oluflaca¤› san›lm›flt›. Etlerin kurtlanmas› da hayat›n cans›z maddelerden türeyebildi¤ine bir delil say›l›yordu. Oysa daha sonra anlafl›lacakt› ki, etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluflmuyorlar, sineklerin getirip b›rakt›klar› gözle görülmeyen larvalardan ç›k›yorlard›. Darwin'in Türlerin Kökeni adl› kitab›n› yazd›¤› dönemde ise, bakterilerin cans›z maddeden oluflabildikleri inanc›, bilim dünyas›nda yayg›n bir kabul görüyordu. Oysa Darwin'in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan befl y›l sonra, ünlü Frans›z biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu inanc› kesin olarak çürüttü. Pasteur yapt›¤› uzun çal›flma ve deneyler sonucunda vard›¤› sonucu flöyle özetlemiflti: "Cans›z maddelerin hayat oluflturabilece¤i iddias› art›k kesin olarak tarihe gömülmüfltür.126 Evrim teorisinin savunucular›, Pasteur'ün bulgu- Adnan Oktar lar›na karfl› uzun süre direndiler. Ancak geliflen bi- 260 Evrim Yan›lg›s› lim, canl› hücresinin karmafl›k yap›s›n› ortaya ç›kard›kça, hayat›n kendili¤inden oluflabilece¤i iddias›n›n geçersizli¤i daha da aç›k hale geldi. 20. Yüzy›ldaki Sonuçsuz Çabalar 20. yüzy›lda hayat›n kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu y›llarda ortaya att›¤› birtak›m tezlerle, canl› hücresinin tesadüfen meydana gelebilece¤ini ispat etmeye çal›flt›. Ancak bu çal›flmalar baflar›s›zl›kla sonuçlanacak ve Oparin flu itiraf› yapmak zorunda kalacakt›: "Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan en karanl›k noktay› oluflturmaktad›r."127 Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayat›n kökeni konusunu çözüme kavuflturacak deneyler yapmaya çal›flt›lar. Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikal› kimyac› Stanley Miller taraf›ndan 1953 y›l›nda düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu¤unu iddia etti¤i gazlar› bir deney düzene¤inde birlefltirerek ve bu kar›fl›ma enerji ekleyerek, proteinlerin yap›s›nda kullan›lan birkaç organik molekül (amino asit) sentezledi. O y›llarda evrim ad›na önemli bir aflama gibi tan›t›lan bu deneyin geçerli olmad›¤› ve deneyde kullan›lan atmosferin gerçek dünya koflullar›ndan çok farkl› oldu¤u, ilerleyen y›llarda ortaya ç›kacakt›.128 Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kulland›¤› atmosfer ortam›n›n gerçekçi olmad›¤›n› itiraf etti.129 Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l boyunca yürütülen tüm evrimci çabalar hep baflar›- Harun Yahya 261 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ s›zl›kla sonuçland›. San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü eokimyac› Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 y›l›nda yay›nlanan bir makalede bu gerçe¤i flöyle kabul eder: Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi¤imizde sahip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle karfl› karfl›yay›z: Hayat yeryüzünde nas›l bafllad›?130 Canl›lar›n Kompleks Yap›s› Evrim teorisinin hayat›n kökeni konusunda bu denli büyük bir açmaza girmesinin bafll›ca nedeni, en basit san›lan canl› yap›lar›n bile inan›lmaz derecede karmafl›k yap›lara sahip olmas›d›r. Canl› hücresi, insano¤lunun yapt›¤› bütün teknolojik ürünlerden daha karmafl›kt›r. Öyle ki bugün dünyan›n en geliflmifl laboratuvarlar›nda bile cans›z maddeler biraraya getirilerek canl› bir hücre üretilememektedir. Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla rastlant›larla aç›klanamayacak kadar fazlad›r. Hücrenin en temel yap› tafl› olan proteinlerin rastlant›sal olarak sentezlenme ihtimali; 500 amino asitlik ortalama bir protein için, 10950'de 1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olas›l›klar pratik olarak "imkans›z" say›l›r. Hücrenin çekirde¤inde yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inan›lmaz bir bilgi bankas›d›r. ‹nsan DNA's›n›n içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤›da dökülmeye kalk›lsa, 500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kütüphane oluflturaca¤› hesaplanmaktad›r. Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vard›r: DNA, yaln›z birtak›m özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yard›m› ile efllenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler do¤rultusunda gerçekleflir. Birbi- Adnan Oktar 262 rine ba¤›ml› olduklar›ndan, efllemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de ayn› anda var olmalar› gerekir. Bu ise, hayat›n kendili¤inden olufltu¤u senaryosunu ç›kmaza sokmaktad›r. San Diego California Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim 1994 tarihli say›s›nda bu gerçe¤i flöyle itiraf eder: Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zamanda rastlant›sal olarak oluflmalar› afl›r› derecede ihtimal d›fl›d›r. Ama bunlar›n birisi olmadan di¤erini elde etmek de mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla insan, yaflam›n kimyasal yollarla ortaya ç›kmas›n›n asla mümkün olmad›¤› sonucuna varmak zorunda kalmaktad›r.131 Kuflkusuz e¤er hayat›n do¤al etkenlerle ortaya ç›kmas› imkans›z ise, bu durumda hayat›n do¤aüstü bir biçimde "yarat›ld›¤›n›" kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en temel amac› yarat›l›fl› reddetmek olan evrim teorisini aç›kça geçersiz k›lmaktad›r. Evrimin Hayali Mekanizmalar› Darwin'in teorisini geçersiz k›lan ikinci büyük nokta, teorinin "evrim mekanizmalar›" olarak öne sürdü¤ü iki kavram›n da gerçekte hiçbir evrimlefltirici gü- Harun Yahya 263 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ce sahip olmad›¤›n›n anlafl›lm›fl olmas›d›r. Darwin, ortaya att›¤› evrim iddias›n› tamamen "do¤al seleksiyon" mekanizmas›na ba¤lam›flt›. Bu mekanizmaya verdi¤i önem, kitab›n›n isminden de aç›kça anlafl›l›yordu: Türlerin Kökeni, Do¤al Seleksiyon Yoluyla... Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki yaflam mücadelesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canl›lar›n hayatta kalaca¤› düflüncesine dayan›r. Örne¤in y›rt›c› hayvanlar taraf›ndan tehdit edilen bir geyik sürüsünde, daha h›zl› koflabilen geyikler hayatta kalacakt›r. Böylece geyik sürüsü, h›zl› ve güçlü bireylerden oluflacakt›r. Ama elbette bu mekanizma, geyikleri evrimlefltirmez, onlar› baflka bir canl› türüne, örne¤in atlara dönüfltürmez. Dolay›s›yla do¤al seleksiyon mekanizmas› hiçbir evrimlefltirici güce sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in fark›ndayd› ve Türlerin Kökeni adl› kitab›nda "Faydal› de¤ifliklikler oluflmad›¤› sürece do¤al seleksiyon hiçbir fley yapamaz" demek zorunda kalm›flt›.132 Lamarck'›n Etkisi Peki bu "faydal› de¤ifliklikler" nas›l oluflabilirdi? Darwin, kendi döneminin ilkel bilim anlay›fl› içinde, bu soruyu Lamarck'a dayanarak cevaplamaya çal›flm›flt›. Darwin'den önce yaflam›fl olan Frans›z biyolog Lamarck'a göre, canl›lar yaflamlar› s›ras›nda geçirdikleri fiziksel de¤ifliklikleri sonraki nesle aktar›yorlar, nesilden nesile biriken bu özellikler sonucunda yeni türler ortaya ç›k›yordu. Örne¤in Lamarck'a göre zürafalar ceylanlardan türemifllerdi, yüksek a¤açlar›n yapraklar›n› yemek için çabalarken nesilden nesile bo- Adnan Oktar yunlar› uzam›flt›. 264 Evrim Yan›lg›s› Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne¤in Türlerin Kökeni adl› kitab›nda, yiyecek bulmak için suya giren baz› ay›lar›n zamanla balinalara dönüfltü¤ünü iddia etmiflti.133 Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20.yüzy›lda geliflen genetik bilimiyle kesinleflen kal›t›m kanunlar›, kazan›lm›fl özelliklerin sonraki nesillere aktar›lmas› efsanesini kesin olarak y›kt›. Böylece do¤al seleksiyon "tek bafl›na" ve dolay›s›yla tümüyle etkisiz bir mekanizma olarak kalm›fl oluyordu. Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için 1930'lar›n sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yayg›n ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwinizm, do¤al seleksiyonun yan›na "faydal› de¤ifliklik sebebi" olarak mutasyonlar›, yani canl›lar›n genlerinde radyasyon gibi d›fl etkiler ya da kopyalama hatalar› sonucunda oluflan bozulmalar› ekledi. Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koruyan model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canl› türünün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er, kanat gibi say›s›z kompleks organlar›n›n "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara dayal› bir süreç sonucunda olufltu¤unu iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz b›rakan aç›k bir bilimsel gerçek vard›r: Mutasyonlar canl›lar› gelifltirmezler, aksine her zaman için canl›lara zarar verirler. Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rasgele bir etki ancak zarar verir. Amerikal› genetikçi B. G. Ranganathan bunu flöyle aç›klar: Harun Yahya 265 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararl›d›rlar. Çok ender olarak meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonlar›n evrimsel bir geliflme meydana getiremeyece¤ini gösterir. Zaten yüksek derecede özelleflmifl bir organizmada meydana gelebilecek rastlant›sal bir de¤iflim, ya etkisiz olacakt›r ya da zararl›. Bir kol saatinde meydana gelecek rasgele bir de¤iflim kol saatini gelifltirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacakt›r. Bir deprem bir flehri gelifltirmez, ona y›k›m getirir.134 Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgiyi gelifltiren mutasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonlar›n zararl› oldu¤u görüldü. Anlafl›ld› ki, evrim teorisinin "evrim mekanizmas›" olarak gösterdi¤i mutasyonlar, gerçekte canl›lar› sadece tahrip eden, sakat b›rakan genetik olaylard›r. (‹nsanlarda mutasyonun en s›k görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekanizmas›" olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i gibi, "tek bafl›na hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek bizlere do¤ada hiçbir "evrim mekanizmas›" olmad›¤›n› göstermektedir. Evrim mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim denen hayali süreç yaflanm›fl olamaz. Rastgele mutasyonlar insanlara ve di¤er tüm canl›lara her zaman zarar verirler. Resimde mutasyona u¤rad›¤› için önde fazladan iki baca¤› olan bir inek görülüyor. Adnan Oktar 266 Evrim Yan›lg›s› Fosil Kay›tlar›: Ara Formlardan Eser Yok Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl oldu¤unun en aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r. Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifllerdir. Önceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine dönüflmüfl ve bütün türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r. Teoriye göre bu dönüflüm yüz milyonlarca y›l süren uzun bir zaman dilimini kapsam›fl ve kademe kademe ilerlemifltir. Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde say›s›z "ara türler"in oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir. Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤men, bir yandan da baz› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan yar› bal›k-yar› sürüngen canl›lar yaflam›fl olmal›d›r. Ya da sürüngen özelliklerini tafl›rken, bir yandan da baz› kufl özellikleri kazanm›fl sürüngen-kufllar ortaya ç›km›fl olmal›d›r. Bunlar, bir geçifl sürecinde olduklar› için de, sakat, eksik, kusurlu canl›lar olmal›d›r. Evrimciler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inand›klar› bu teorik yarat›klara "ara-geçifl formu" ad›n› verirler. E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa bunlar›n say›lar›n›n ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olmas› gerekir. Ve bu ucube canl›lar›n kal›nt›lar›na mutlaka fosil kay›tlar›nda rastlanmas› gerekir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde bunu flöyle aç›klam›flt›r: E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan say›s›z ara-geçifl çeflitleri mutlaka yaflam›fl olmal›d›r... Bunlar›n yaflam›fl olduklar›n›n kan›tlar› da sadece fosil kal›nt›lar› aras›nda bulunabilir.135 Darwin'in Y›k›lan Umutlar› Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n dört bir yan›nda hummal› fosil araflt›rmalar› yap›l- 267 Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ d›¤› halde bu ara geçifl formlar›na rastlanamam›flt›r. Yap›lan kaz›larda ve araflt›rmalarda elde edilen bütün bulgular, evrimcilerin beklediklerinin aksine, canl›lar›n yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermifltir. Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir evrimci olmas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder: Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak inceledi¤imizde, türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürekli olarak ayn› gerçekle karfl›lafl›r›z; kademeli evrimle geliflen de¤il, aniden yeryüzünde oluflan gruplar görürüz.136 Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiçbir geçifl formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›kmaktad›rlar. Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Dahas›, bu canl› türlerinin yarat›ld›klar›n› gösteren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir canl› türünün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir M ‹ M Z ‹ ‹ Z ‹ Ç Ç E T E T H AH S SA Adnan Oktar 268 Evrim Yan›lg›s› atas› olmadan, bir anda ve kusursuz olarak ortaya ç›kmas›n›n tek aç›klamas›, o türün yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu gerçek, ünlü evrimci biyolog Douglas Futuyma taraf›ndan da kabul edilir: Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda yap›labilecek yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›km›fllard›r ya da böyle olmam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, bir de¤iflim süreci sayesinde kendilerinden önce var olan baz› canl› türlerinden evrimleflerek meydana gelmifl olmal›d›rlar. Ama e¤er eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya ç›km›fllarsa, o halde sonsuz güç sahibi bir ak›l taraf›ndan yarat›lm›fl olmalar› gerekir.137 Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükemmel bir M ‹ M Z ‹ ‹ Z ‹ Ç Ç E T E T H AH S SA Harun Yahya 269 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "türlerin kökeni", Darwin'in sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il yarat›l›flt›r. ‹nsan›n Evrimi Masal› Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikleri konu, insan›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia, bugün yaflayan modern insan›n maymunsu birtak›m yarat›klardan geldi¤ini varsayar. 4-5 milyon y›l önce bafllad›¤› varsay›lan bu süreçte, modern insan ile atalar› aras›nda baz› "ara form"lar›n yaflad›¤› iddia edilir. Gerçekte tümüyle hayali olan bu senaryoda dört temel "kategori" say›l›r: 1- Australopithecus 2- Homo habilis 3- Homo erectus 4- Homo sapiens Evrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na "güney maymunu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canl›lar gerçekte soyu tükenmifl bir maymun türünden baflka bir fley de¤ildir. Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles Oxnard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomistin Australopithecus örnekleri üzerinde yapt›klar› çok genifl kapsaml› çal›flmalar, bu canl›lar›n sadece soyu tükenmifl bir maymun türüne ait olduklar›n› ve insanlarla hiçbir benzerlik tafl›mad›klar›n› göstermifltir.138 Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhas›n› da, "homo" yani insan olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo serisindeki canl›lar, Australopithecuslar'dan daha geliflmifllerdir. Evrimciler, bu farkl› canl›lara ait fosilleri ard› ard›na dizerek hayali bir evrim flemas› olufltururlar. Bu Adnan Oktar flema hayalidir, çünkü gerçekte bu farkl› s›n›flar›n 270 Evrim Yan›lg›s› aras›nda evrimsel bir iliflki oldu¤u asla ispatlanamam›flt›r. Evrim teorisinin 20. yüzy›ldaki en önemli savunucular›ndan biri olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan zincir gerçekte kay›pt›r" diyerek bunu kabul eder.139 Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus > Homo sapiens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her birinin, bir sonrakinin atas› oldu¤u izlenimini verirler. Oysa paleoantropologlar›n son bulgular›, Australopithecus, Homo habilis ve Homo erectus'un dünya'n›n farkl› bölgelerinde ayn› dönemlerde yaflad›klar›n› göstermektedir.140 Dahas› Homo erectus s›n›flamas›na ait insanlar›n bir bölümü çok modern zamanlara kadar yaflam›fllar, Homo sapiens neandertalensis ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile ayn› ortamda yan yana bulunmufllard›r.141 Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin atalar› olduklar› iddias›n›n geçersizli¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Harvard Üniversitesi paleontologlar›ndan Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmas›na karfl›n, Darwinist teorinin içine girdi¤i bu ç›kmaz› flöyle aç›klar: E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› hominid (insan›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤ac›m›za ne oldu? Aç›kt›r ki, bunlar›n biri di¤erinden gelmifl olamaz. Dahas›, biri di¤eriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler.142 K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan hayali birtak›m "yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, yani s›rf propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan ibarettir. Bu konuyu uzun y›llar inceleyen, özellikle Aust- Harun Yahya 271 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ralopithecus fosilleri üzerinde 15 y›l araflt›rma yapan ‹ngiltere'nin en ünlü ve sayg›n bilim adamlar›ndan Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmas›na ra¤men, ortada maymunsu canl›lardan insana uzanan gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤› sonucuna varm›flt›r. Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›flt›r. Bilimsel olarak kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak kabul etti¤i bilgi dallar›na kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuckerman'›n bu tablosuna göre en "bilimsel" -yani somut verilere dayanan- bilgi dallar› kimya ve fiziktir. Yelpazede bunlardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir. Yelpazenin en ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›lan k›s›mda ise, Zuckerman'a göre, telepati, alt›nc› his gibi "duyum ötesi alg›lama" kavramlar› ve bir de "insan›n evrimi" vard›r! Zuckerman, yelpazenin bu ucunu flöyle aç›klar: Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim olarak varsay›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›lamaya ve insan›n fosil tarihinin yorumlanmas›na- girdi¤imizde, evrim teorisine inanan bir kimse için herfleyin mümkün oldu¤unu görürüz. Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili baz› yarg›lar› ayn› anda kabul etmeleri bile mümkündür.143 ‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne inanan birtak›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l› bir biçimde yorumlamalar›ndan ibarettir. Darwin Formülü! fiimdiye kadar ele ald›¤›m›z tüm teknik delillerin yan›nda, isterseniz evrimcilerin nas›l saçma bir inan›fla sahip olduklar›n› bir de çocuklar›n bile anlayabilece¤i kadar aç›k bir örnekle özetleyelim. Adnan Oktar 272 Evrim Yan›lg›s› Evrim teorisi canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedir. Dolay›s›yla bu iddiaya göre cans›z ve fluursuz atomlar biraraya gelerek önce hücreyi oluflturmufllard›r ve sonras›nda ayn› atomlar bir flekilde di¤er canl›lar› ve insan› meydana getirmifllerdir. fiimdi düflünelim; canl›l›¤›n yap›tafl› olan karbon, fosfor, azot, potasyum gibi elementleri biraraya getirdi¤imizde bir y›¤›n oluflur. Bu atom y›¤›n›, hangi ifllemden geçirilirse geçirilsin, tek bir canl› oluflturamaz. ‹sterseniz bu konuda bir "deney" tasarlayal›m ve evrimcilerin asl›nda savunduklar›, ama yüksek sesle dile getiremedikleri iddiay› onlar ad›na "Darwin Formülü" ad›yla inceleyelim: Evrimciler, çok say›da büyük varilin içine canl›l›¤›n yap›s›nda bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementlerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal flartlarda bulunmayan ancak bu kar›fl›m›n içinde bulunmas›n› gerekli gördükleri malzemeleri de bu varillere eklesinler. Kar›fl›mlar›n içine, istedikleri kadar amino asit, istedikleri kadar da (bir tekinin bile rastlant›sal oluflma ihtimali 10-950 olan) protein doldursunlar. Bu kar›fl›mlara istedikleri oranda ›s› ve nem versinler. Bunlar› istedikleri geliflmifl cihazlarla kar›flt›rs›nlar. Varillerin bafl›na da dünyan›n önde gelen bilim adamlar›n› koysunlar. Bu uzmanlar babadan o¤ula, kuflaktan kufla¤a aktararak nöbetlefle milyarlarca, hatta trilyonlarca sene sürekli varillerin bafl›nda beklesinler. Bir canl›n›n oluflmas› için hangi flartlar›n var olmas› gerekti¤ine inan›l›yorsa hepsini kullanmak serbest olsun. Ancak, ne yaparlarsa yaps›nlar o varillerden kesinlikle bir canl› ç›kartamazlar. Zürafalar›, aslanlar›, ar›lar›, kanaryalar›, bülbülleri, papa¤anlar›, atlar›, yunuslar›, gülleri, orkideleri, zambaklar›, karanfilleri, muzlar›, portakallar›, elmalar›, hurmala- Harun Yahya 273 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ r›, domatesleri, kavunlar›, karpuzlar›, incirleri, zeytinleri, üzümleri, fleftalileri, tavus kufllar›n›, sülünleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi milyonlarca canl› türünden hiçbirini oluflturamazlar. De¤il burada birkaç›n› sayd›¤›m›z bu canl› varl›klar›, bunlar›n tek bir hücresini bile elde edemezler. K›sacas›, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi oluflturamazlar. Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye bölüp, sonra art arda baflka kararlar al›p, elektron mikroskobunu bulan, sonra kendi hücre yap›s›n› bu mikroskop alt›nda izleyen profesörleri oluflturamazlar. Madde, ancak Allah'›n üstün yaratmas›yla hayat bulur. Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen ayk›r› bir safsatad›r. Evrimcilerin ortaya att›¤› iddialar üzerinde biraz bile düflünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu gerçe¤i aç›kça gösterir. Göz ve Kulaktaki Teknoloji Evrim teorisinin kesinlikle aç›klama getiremeyece¤i bir di¤er konu ise göz ve kulaktaki üstün alg›lama kalitesidir. Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nas›l görürüz?" sorusuna k›saca cevap verelim. Bir cisimden gelen ›fl›nlar, gözde retinaya ters olarak düfler. Bu ›fl›nlar, buradaki hücreler taraf›ndan elektrik sin yallerine dönüfltürülür ve beynin arka k›sm›ndaki görme merkezi denilen küçücük bir noktaya ulafl›r. Bu elektrik sinyalleri bir dizi ifllemden sonra beyindeki bu merkezde görüntü olarak alg›lan›r. Bu bilgiden sonra flimdi düflünelim: Beyin ›fl›¤a kapal›d›r. Yani beynin içi kapkaranl›kt›r, ›fl›k beynin bulundu¤u yere kadar giremez. Görüntü Adnan Oktar merkezi denilen yer kapkaranl›k, ›fl›¤›n asla ulafl- 274 Evrim Yan›lg›s› mad›¤›, belki de hiç karfl›laflmad›¤›n›z kadar karanl›k bir yerdir. Ancak siz bu zifiri karanl›kta ›fl›kl›, p›r›l p›r›l bir dünyay› seyretmektesiniz. Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzy›l teknolojisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤layamam›flt›r. Örne¤in flu anda okudu¤unuz kitaba, kitab› tutan ellerinize bak›n, sonra bafl›n›z› kald›r›n ve çevrenize bak›n. fiu anda gördü¤ünüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü baflka bir yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size dünyan›n bir numaral› televizyon flirketinin üretti¤i en geliflmifl televizyon ekran› dahi veremez. 100 y›ld›r binlerce mühendis bu netli¤e ulaflmaya çal›flmaktad›r. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, araflt›rmalar yap›lmakta, planlar ve tasar›mlar gelifltirilmektedir. Yine bir TV ekran›na bak›n, bir de flu anda elinizde tuttu¤unuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve kalite fark› oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik, TV ekran› size iki boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz. Uzun y›llard›r on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün görme kalitesine ulaflmaya çal›flmaktad›rlar. Evet, üç boyutlu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu görmek mümkün de¤il, kald› ki bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulan›k, ön taraf ise ka¤›ttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördü¤ü kadar net ve kaliteli bir görüntü oluflmaz. Kamerada da, televizyonda da mutlaka görüntü kayb› meydana gelir. ‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan mekanizman›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedirler. fiimdi biri size, odan›zda duran televizyon tesadüfler sonucunda olufltu, atomlar biraraya geldi ve Harun Yahya 275 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ bu görüntü oluflturan aleti meydana getirdi dese ne düflünürsünüz? Binlerce kiflinin biraraya gelip yapamad›¤›n› fluursuz atomlar nas›l yaps›n? Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluflturan alet tesadüfen oluflam›yorsa, gözün ve gözün gördü¤ü görüntünün de tesadüfen oluflamayaca¤› çok aç›kt›r. Ayn› durum kulak için de geçerlidir. D›fl kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vas›tas›yla toplay›p orta kula¤a iletir; orta kulak ald›¤› ses titreflimlerini güçlendirerek iç kula¤a aktar›r; iç kulak da bu titreflimleri elektrik sinyallerine dönüfltürerek beyne gönderir. Aynen görmede oldu¤u gibi duyma ifllemi de beyindeki duyma merkezinde gerçekleflir. Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ›fl›k gibi sese de kapal›d›r, ses geçirmez. Dolay›s›yla d›flar›s› ne kadar gürültülü de olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤men en net sesler beyinde alg›lan›r. Ses geçirmeyen beyninizde bir orkestran›n senfonilerini dinlersiniz, kalabal›k bir ortam›n tüm gürültüsünü duyars›n›z. Ama o anda hassas bir cihazla beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir sessizli¤in hakim oldu¤u görülecektir. Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle teknoloji nas›l kullan›l›yorsa, ses için de ayn› çabalar onlarca y›ld›r sürdürülmektedir. Ses kay›t cihazlar›, müzik setleri, birçok elektronik alet, sesi alg›layan müzik sistemleri Adnan Oktar 276 Evrim Yan›lg›s› bu çal›flmalardan baz›lar›d›r. Ancak, tüm teknolojiye, bu teknolojide çal›flan binlerce mühendise ve uzmana ra¤men kula¤›n oluflturdu¤u netlik ve kalitede bir sese ulafl›lamam›flt›r. En büyük müzik sistemi flirketinin üretti¤i en kaliteli müzik setini düflünün. Sesi kaydetti¤inde mutlaka sesin bir k›sm› kaybolur veya az da olsa mutlaka parazit oluflur veya müzik setini açt›¤›n›zda daha müzik bafllamadan bir c›z›rt› mutlaka duyars›n›z. Ancak insan vücudundaki teknolojinin ürünü olan sesler son derece net ve kusursuzdur. Bir insan kula¤›, hiçbir zaman müzik setinde oldu¤u gibi c›z›rt›l› veya parazitli alg›lamaz; ses ne ise tam ve net bir biçimde onu alg›lar. Bu durum, insan yarat›ld›¤› günden bu yana böyledir. fiimdiye kadar insano¤lunun yapt›¤› hiçbir görüntü ve ses cihaz›, göz ve kulak kadar hassas ve baflar›l› birer alg›lay›c› olamam›flt›r. Ancak görme ve iflitme olay›nda, tüm bunlar›n ötesinde, çok büyük bir gerçek daha vard›r. Beynin ‹çinde Gören ve Duyan fiuur Kime Aittir? Beynin içinde, ›fl›l ›fl›l renkli bir dünyay› seyreden, senfonileri, kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyen, gülü koklayan kimdir? ‹nsan›n gözlerinden, kulaklar›ndan, burnundan gelen uyar›lar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyokimya kitaplar›nda bu görüntünün beyinde nas›l olufltu¤una dair birçok detay okursunuz. Ancak, bu konu hakk›ndaki en önemli gerçe¤e hiçbir yerde rastlayamazs›n›z: Beyinde, bu elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve his olarak alg›layan kimdir? Beynin içinde göze, kula¤a, burna ihtiyaç duymadan tüm bunlar› alg›la- 277 Harun Yahya KAN VE KALP MUC‹ZES‹ yan bir fluur bulunmaktad›r. Bu fluur kime aittir? Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakas› ve sinir hücrelerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, herfleyin maddeden ibaret oldu¤unu zanneden Darwinist-materyalistler bu sorulara hiçbir cevap verememektedirler. Çünkü bu fluur, Allah'›n yaratm›fl oldu¤u ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek için göze, sesi duymak için kula¤a ihtiyaç duymaz. Bunlar›n da ötesinde düflünmek için beyne ihtiyaç duymaz. Bu aç›k ve ilmi gerçe¤i okuyan her insan›n, beynin içindeki birkaç santimetreküplük, kapkaranl›k mekana tüm kainat› üç boyutlu, renkli, gölgeli ve ›fl›kl› olarak s›¤d›ran Yüce Allah'› düflünüp, O'ndan korkup, O'na s›¤›nmas› gerekir. Materyalist Bir ‹nanç Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel bulgularla aç›kça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir. Teorinin hayat›n kökeni hakk›ndaki iddias› bilime ayk›r›d›r, öne sürdü¤ü evrim mekanizmalar›n›n hiçbir evrimlefltirici etkisi yoktur ve fosiller teorinin gerektirdi¤i ara formlar›n yaflamad›klar›n› göstermektedir. Bu durumda, elbette, evrim teorisinin bilime ayk›r› bir düflünce olarak bir kenara at›lmas› gerekir. Nitekim tarih boyunca dünya merkezli evren modeli gibi pek çok düflünce, bilimin gündeminden ç›kar›lm›flt›r. Ama evrim teorisi ›srarla bilimin gündeminde tutulmaktad›r. Hatta baz› insanlar teorinin elefltirilmesini "bilime sald›r›" olarak göstermeye bile çal›flmaktad›rlar. Peki neden?.. Bu durumun nedeni, evrim teorisinin baz› çevreler için, kendisinden asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inan›fl olufludur. Bu çevreler, materyalist felsefeye körü Adnan Oktar 278 Evrim Yan›lg›s› körüne ba¤l›d›rlar ve Darwinizm'i de do¤aya getirilebilecek yegane materyalist aç›klama oldu¤u için benimsemektedirler. Bazen bunu aç›kça itiraf da ederler. Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve ayn› zamanda önde gelen bir evrimci olan Richard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim adam›" oldu¤unu flöyle itiraf etmektedir: Bizim materyalizme bir inanc›m›z var, 'a priori' (önceden kabul edilmifl, do¤ru varsay›lm›fl) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir aç›klama getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri ve kurallar› de¤il. Aksine, materyalizme olan 'a priori' ba¤l›l›¤›m›z nedeniyle, dünyaya materyalist bir aç›klama getiren araflt›rma yöntemlerini ve kavramlar› kurguluyoruz. Materyalizm mutlak do¤ru oldu¤una göre de, ‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmesine izin veremeyiz.144 Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤l›l›k u¤runa yaflat›lan bir dogma oldu¤unun aç›k ifadeleridir. Bu dogma, maddeden baflka hiçbir varl›k olmad›¤›n› varsayar. Bu nedenle de cans›z, bilinçsiz maddenin, hayat› yaratt›¤›na inan›r. Milyonlarca farkl› canl› türünün; örne¤in kufllar›n, bal›klar›n, zürafalar›n, kaplanlar›n, böceklerin, a¤açlar›n, çiçeklerin, balinalar›n ve insanlar›n maddenin kendi içindeki etkileflimlerle, yani ya¤an ya¤murla, çakan flimflekle, cans›z maddenin içinden olufltu¤unu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime ayk›r› bir kabuldür. Ama Darwinistler kendi deyimleriyle "‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmemesi" için, bu kabulü savunmaya devam etmektedirler. Canl›lar›n kökenine materyalist bir ön yarg› ile bakmayan insanlar ise, flu aç›k gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canl›lar, üstün bir güç, bilgi ve akla sahip olan bir Yarat›c›'n›n eseridirler. Yarat›c›, tüm evreni yoktan var eden, en Harun Yahya 279 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canl›lar› yarat›p flekillendiren Allah't›r. Evrim Teorisi Dünya Tarihinin En Etkili Büyüsüdür Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yarg›s›z, hiçbir ideolojinin etkisi alt›nda kalmadan, sadece akl›n› ve mant›¤›n› kullanan her insan, bilim ve medeniyetten uzak toplumlar›n hurafelerini and›ran evrim teorisinin inan›lmas› imkans›z bir iddia oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r. Yukar›da da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar, büyük bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cans›z maddeyi dolduran ve bunlar›n kar›fl›m›ndan zaman içinde düflünen, akleden, bulufllar yapan profesörlerin, üniversite ö¤rencilerinin, Einstein, Hubble gibi bilim adamlar›n›n, Frank Sinatra, Charlton Heston gibi sanatç›lar›n, bunun yan› s›ra ceylanlar›n, limon a¤açlar›n›n, karanfillerin ç›kaca¤›na inanmaktad›rlar. Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar bilim adamlar›, pofesörler, kültürlü, e¤itimli insanlard›r. Bu nedenle evrim teorisi için "dünya tarihinin en büyük ve en etkili büyüsü" ifadesini kullanmak yerinde olacakt›r. Çünkü, dünya tarihinde insanlar›n bu derece akl›n› bafl›ndan alan, ak›l ve mant›kla düflünmelerine imkan tan›mayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çekip çok aç›k olan gerçekleri görmelerine engel olan bir baflka inanç veya iddia daha yoktur. Bu, Afrikal› baz› kabilelerin totemlere, Sebe halk›n›n Günefl'e tapmas›ndan, Hz. ‹brahim'in kavminin elleri ile yapt›klar› putlara, Hz. Musa'n›n kavminin alt›ndan yapt›klar› buza¤›ya tapmalar›ndan çok daha vahim ve ak›l almaz bir körlüktür. Gerçekte bu Adnan Oktar 280 Evrim Yan›lg›s› durum, Allah'›n Kuran'da iflaret etti¤i bir ak›ls›zl›kt›r. Allah, baz› insanlar›n anlay›fllar›n›n kapanaca¤›n› ve gerçekleri görmekten aciz duruma düfleceklerini birçok ayetinde bildirmektedir. Bu ayetlerden baz›lar› flöyledir: fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar. Allah, onlar›n kalplerini ve kulaklar›n› mühürlemifltir; gözlerinin üzerinde perdeler vard›r. Ve büyük azab onlarad›r. (Bakara Suresi, 6-7) … Kalpleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözleri vard›r bununla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar. ‹flte bunlar gafil olanlard›r. (Araf Suresi, 179) Allah Hicr Suresi'nde ise, bu insanlar›n mucizeler görseler bile inanmayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildirmektedir: Onlar›n üzerlerine gökyüzünden bir kap› açsak, ordan yukar› yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmifl bir toplulu¤uz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15) Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olmas›, insanlar›n gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalar› ve 150 y›ld›r bu büyünün bozulmamas› ise, kelimelerle anlat›lamayacak kadar hayret verici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç insan›n imkans›z senaryolara, saçmal›k ve mant›ks›zl›klarla dolu iddialara inanmalar› anlafl›labilir. Ancak dünyan›n dört bir yan›ndaki insanlar›n, fluursuz ve cans›z atomlar›n ani bir kararla biraraya gelip; ola¤anüstü bir organizasyon, disiplin, ak›l ve fluur gösterip kusursuz bir sistemle iflleyen evreni, canl›l›k için uygun olan her türlü özelli¤e sahip olan Dünya gezegenini ve say›s›z kompleks sistemle donat›lm›fl canl›lar› meydana getirdi¤ine inanmas›n›n, "büyü"den bafl- Harun Yahya 281 KAN VE KALP MUC‹ZES‹ ka bir aç›klamas› yoktur. Nitekim, Allah Kuran'da, inkarc› felsefenin savunucusu olan baz› kimselerin, yapt›klar› büyülerle insanlar› etkilediklerini Hz. Musa ve Firavun aras›nda geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak dini anlatt›¤›nda, Firavun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanlar›n topland›¤› bir yerde karfl›laflmas›n› söyler. Hz. Musa, büyücülerle karfl›laflt›¤›nda, büyücülere önce onlar›n marifetlerini sergilemelerini emreder. Bu olay›n anlat›ld›¤› ayetler flöyledir: (Musa:) "Siz at›n" dedi. (Asalar›n›) at›verince, insanlar›n gözlerini büyüleyiverdiler, onlar› dehflete düflürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116) Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yapt›klar› "aldatmacalar"la - Hz. Musa ve ona inananlar d›fl›nda- insanlar›n hepsini büyüleyebilmifllerdir. Ancak, onlar›n att›klar›na karfl›l›k Hz. Musa'n›n ortaya koydu¤u delil, onlar›n bu büyüsünü, ayetteki ifadeyle "uydurduklar›n› yutmufl" yani etkisiz k›lm›flt›r: Biz de Musa'ya: "Asan› f›rlat›ver" diye vahyettik. (O da f›rlat›verince) bir de bakt›lar ki, o bütün uydurduklar›n› derleyip-toparlay›p yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onlar›n bütün yapmakta olduklar› geçersiz kald›. Orada yenilmifl oldular ve küçük düflmüfller olarak tersyüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119) Ayetlerde de bildirildi¤i gibi, daha önce insanlar› büyüleyerek etkileyen bu kiflilerin yapt›klar›n›n bir sahtekarl›k oldu¤unun anlafl›lmas› ile, söz konusu insanlar küçük düflmüfllerdir. Günümüzde de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik k›l›f› alt›nda son derece saçma iddialara inanan ve bunlar› savunmaya hayatlar›n› adayanlar, e¤er bu iddialardan vazgeçmezlerse gerçekler tam anlam›yla a盤a ç›kt›¤›nda ve "büyü bozuldu¤unda" küçük duruma düfleceklerdir. Nitekim, yaklafl›k 60 yafl›na kadar evrimi savunan ve ateist bir fel- Adnan Oktar 282 Evrim Yan›lg›s› Firavun'un büyücüleri, astronomiden t›bba kadar her alanda söz sahibiydiler. Sahip olduklar› bilgiyi, toplumu etkilemek ve böylece Firavun'un bask›c› yöntemine güç kazand›rmak için kullan›yorlard›. Yanda büyücüleri tüm dünyay› ayakta tutarken tasvir eden bir eski M›s›r kabartmas›. sefeci olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yak›n gelecekte düflece¤i durumu flöyle aç›klamaktad›r: Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uyguland›¤› alanlarda, gelece¤in tarih kitaplar›ndaki en büyük espri malzemelerinden biri olaca¤›na ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar çürük ve belirsiz bir hipotezin inan›lmaz bir safl›kla kabul edilmesini hayretle karfl›layacakt›r.145 Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yak›n bir gelecekte insanlar "tesadüfler"in ilah olamayacaklar›n› anlayacaklar ve evrim teorisi dünya tarihinin en büyük aldatmacas› ve en fliddetli büyüsü olarak tan›mlanacakt›r. Bu fliddetli büyü, büyük bir h›zla dünyan›n dört bir yan›nda insanlar›n üzerinden kalkmaya bafllam›flt›r. Evrim aldatmacas›n›n s›rr›n› ö¤renen birçok insan, bu aldatmacaya nas›l kand›¤›n› hayret ve flaflk›nl›kla düflünmektedir. Harun Yahya 283 NOTLAR 1- William Harrey, The Human Body: An 14- http://www.ri.bbsrc.ac.uk/library/rese- Intelligent Design, Alan L. Gillen, Frank J. arch/cloning/glossary.html Sherwin III, Alan C. Knowies, Creation Re- 15- http://garildi.cumhuriyet.com.tr/cgi- search Society Books, Number 8, sf. 120 bin/sayfa.cgi?w+30+/cubilim/9810/24/t/ 2- Bilim ve Teknik Dergisi, fiubat 1998, say› b0703.html+hemoglobin 363, sf. 67 16-http://www.nsbri.org/HumanPhysSpa- 3- http://hes.ucf.k12.pa.us/gclaypo/circula- ce/focus3/bloodcomponents.html torysys.html 17- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu- 4- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiubat bat 1998, Say› 363, sf. 62 1998, say› 363, sf. 63 18- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt 5- John Hopkins Magazine, June 1996 - 1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 59 http://www.jhu.edu/~jhumag/696web/stem- 19- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt cell.html 1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 65 6- http://www.chicagotribune.com/techno- 20- http://www.csu.edu.au/learning/ncgr/gpi/ logy/local/chi- odyssey/hemo/evol.html 0109040232sep04,0,1412918.story 21- Bulletin of Atomic Sciences 11:331; 7- John Hopkins Magazine, June 1996 http://www.gennet.org/facts/metro09.html http://www.jhu.edu/~jhumag/696web/stem- 22- Luther D. Sunderland, Darwin's Enig- cell.html ma, Master Book Publishers, California, 8- Seymour Simon, The Heart "Our Circu- sf.137 latory System", First Mullberry Edition, 23- http://www.answersingenesis.org/ho- 1999, sf. 9 me/area/ 9- Bilim ve Teknik Dergisi, fiubat 1998, say› 363, sf. 61 Magazines/docs/v16n2_sickle_cell.asp 24- Mutahhar Yenson, ‹nsan Biyokimyas›, 10- Seymour Simon, The Heart "Our Cir- culatory System", First Mullberry Edition, 1999, sf. 9 11- Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Alparslan ÖZYAZICI; http://www.diyanet.gov.tr/DIYANET/nisan2001/dinsaglik.htm 12- Seymour Simon, The Heart "Our Cir- culatory System", First Mullberry Edition, 1999, sf. 9 13- The Incredible Machine, National Geographic Society, sf.100 Beta Bas›m Yay›n Da¤›t›m, sf. 484 25- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt 1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 709 26- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiubat 1998, Say› 363, sf. 61 27- www.library.uthscsa.edu/ms2/ICS/Respiratory/Note%20Cards/ICS-%20Acute%20Respiratory%20Failure.ppt; Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt 1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 716 28- Mutahhar Yenson, ‹nsan Biyokimyas›, Beta Bas›m, Yay›n, Da¤›t›m, sf. 486 29- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt Adnan Oktar 284 1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 66-67- Fizyoloji, 9. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, 68 sf.437 30- Gordon Rattray Taylor, The Great 46- Arthur C. Guyton, John E. Hall, T›bbi Evolution Mystery, Secker and Warburg, Fizyoloji, 9. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, London, Sf. 108 sf.436-437 31- http://pathlights.com/ce_encyclope- 47- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu- dia/15sim02.htm#Hemoglobin bat 1998, Say› 363, sf. 65 32- http://pathlights.com/ce_encyclope- 48- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu- dia/20hist12.htm bat 1998, Say› 363, sf. 65 33- http://pathlights.com/ce_encyclope- 49- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu- dia/20hist12.htm bat 1998, Say› 363, sf. 65-66 34- http://climb.mountainzone.com/eve- 50- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu- rest/2002/html/dispatch_0505_brown.html bat 1998, Say› 363, sf. 66 35- http://www.altrec.com/publis- 51- http://www.newton.dep.anl.gov/aska- hed/climb/healthfitness/climbingatnewhe- ci/mole00/mole00193.htm ights/ 52- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu- 36- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt bat 1998, say› 363, sf. 64-65 1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 68 37- The Human Body: An Intelligent De- sign, Alan L. Gillen, Frank J. Sherwin III, Alan C. Knowies, Creation Research Society Books, number 8, sf. 113-114 38- Regina Avraham, The Circulatory System, The Encyclopedia of Health, sf. 50 39- www.libertasmedia.com/alan/sirlar/vuc.html 40- www.libertasmedia.com/alan/sirlar/vuc.html 41- Ayten Sucu, Semra Bayar, Melahat Küpeli, Biyoloji Lise 2, MEB Devlet Kitaplar›, ‹stanbul 2000, sf. 26 42- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt 1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 84 43- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, Cilt 53- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 85 54- http://efnt1.fedu.metu.edu.tr/SCE51998/binzat/Kan.htm 55- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiubat 1998, say› 363, sf. 67 56- The Human Body: An Intelligent De- sign, Alan L. Gillen, Frank J. Sherwin III, Alan C. Knowles, Creation Research Society Monograph Series: Number 8, Creation Research Society Books, sf. 114 57- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 114 58- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7 Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 114115 59- http://www.tip.gazi.edu.tr/akd/temel/fizyoloji/kan1.html 1, 7. Bas›m, Nobel T›p Kitabevi, sf. 83-84 60- http://www.tip.ga- 44- http://www.hon.ch/Library/Theme/ zi.edu.tr/akd/temel/fizyolo- Allergy/Glossary/eosinophil.html ji/kan1.html 45- Arthur C. Guyton, John E. Hall, T›bbi Harun Yahya 285 61- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu- ding Darwin's God, Cliff Street Books, su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 84 1999, sf. 156-157 62- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. 77- http://www.discovery.org/viewDB/in- Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 115 dex.php3?program= 63- http://people.a2000.nl/aalan/vucut/bo- CRSC%20Responses&command=vi- lum4.html ew&id=442 64- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu- 78- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu- su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 87-88-89 bat 1998, say› 363, sf. 60 65- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu- 79- Bilim ve Teknik, Tübitak Yay›nlar›, fiu- bat 1998, say› 363, sf. 63 bat 1998, say› 363, sf. 62 66- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. 80- Seymour Simon, The Heart - Our Cir- Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 117 culatory System, Mulberry Books, New 67- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu- York, 1996, sf. 1 su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 94 81- Lionel Bender, Science Facts Human 68- The Human Body: An Intelligent De- Body, The Human Body: Its Mysteries and sign, Alan L. Gillen, Frank J. Sherwin III, Marvels, Crescent Books, 1992, sf. 35 Alan C. Knowles, Creation Research Soci- 82- http://www.diyanet.gov.tr/DIYANET/ni- ety Monograph Series: Number 8, Creati- san2001/dinsaglik.htm on Research Society Books, sf. 117 83- Human Body, Concise Encyclopedia, 69- http://www.discovery.org/viewDB/in- 2,000 articles on the human body, David dex.php3?program=CRSC%20Respon- Burnie, Dorling Kindersley Publishing, ses&command=view&id=442; Torben Hal- 1995, sf. 86 kier, Mechanisms in Blood Coagulation, 84- Robert A. Wallace, Gerald P. Senders, Fibrinolysis and the Complement System, Robert J. Ferl, Biology Ferl 2 – Biology The 1992, sf. 104 Science of Life, Harper Colins College Pub- 70- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu- lishers, sf. 812 su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 99 85- Thema Laorusse Thematik Ansiklopedi, 71- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu- Cilt 4, sf. 258 su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 100 86- http://people.a2000.nl/aalan/sir- 72- Michael J. Behe, Darwin'in Kara Kutu- lar/vuc.html su, Aksoy Yay›nc›l›k, 1998, sf. 103 87- Seymour Simon, The Heart - Our Cir- 73- http://www.discovery.org/viewDB/in- culatory System, Mulberry Books, New dex.php3?program=CRSC%20Responses&command=view&id=442 74- http://bostonreview.mit.edu/br22.1/doolittle.html 75- http://www.arn.org/docs/be he/mb_brrespbr.htm 76- Kenneth R. Miller, Fin- Adnan Oktar York, 1996, sf. 11 88- Arthur C. Guyton-John E. Hall, T›bbi Fizyoloji, 9. Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, sf.115 89- The Incredible Machine, National Geographic Society, 1986, sf. 123 90- The Incredible Machine, National Ge- 286 ographic Society, 1986, sf. 124 107- Sandra S. Gottfried, Biology Today, 91- The Incredible Machine, National Geog- Mosby – Year Book Inc., 1993, sf. 202 raphic Society, 1986, sf. 124 108- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. 92- http://people.a2000.nl/aalan/vucut/bo- Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 320- lum1.html 321 93- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. 109- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 244 Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 507 94- http://ww.boun.edu.tr/~pubrel/news/ar- 110- Seymour Simon, The Heart – Our siv/aralik00/aralik00.html Circulatory System, Mulberry Books, 1999, 95- http://ww.boun.edu.tr/~pubrel/news/ar- sf. 15 siv/aralik00/aralik00. html 111- Seymour Simon, The Heart – Our 96- Thema Larousse, Thematik Ansiklopedi, Circulatory System, Mulberry Books, 1996, 4. Cilt, sf. 258 sf. 19 97- http://hes.ucf.k12.pa.us/gclaypo/circula- 112- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. torysys.html Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 321 98- John Farndon-Angela Koo, Human 113- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Body – Factfinder, Dempsey Parr, 1999, Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 317- sf.53 99- http://people.a2000.nl/aalan/sirlar/vuc.html 100- http://www.nature.com/cgi-taf/DynaPage.taf? file=/nbt/journal/v17/n8/full/nbt0899_753.html 101- David Burnie, The Concise Encyclope- dia of the Human Body, Dorling Kindersley 1995, sf.90 102- http://efnt1.fedu.metu.edu.tr/SCE51998/binzat/damar.htm 103- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 319 104- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 317318 318 114- Seymour Simon, The Heart – Our Circulatory System, Mulberry Books, 1996, sf. 15 115- Body Atlas video – The Human Pump, Pioneer Production for The Learning Channel, 1994 Discovery Communications Inc. 116- The Incredible Machine, National Geographic Society, 1986, sf. 119 117- Regina Avraham, The Circulatory System, The Encyclopedia of Health, sf. 43 118- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 334 119- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 334 120- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Bask›, Nobel T›p Kitabevi, 1986, sf. 334 121- http://www.newton.dep.anl.gov/askas- 105- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. ci/bio99/bio99317.htm Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 320 122- Sandra S. Gottfried, Biology 106- Arthur C. Guyton, T›bbi Fizyoloji, 7. Today, Mosby – Year Book Bask›, Nobel T›p Kitabevleri, 1986, sf. 320 Harun Yahya 287 Inc., 1993, sf. 202 Ernst Mayr", Scientific American, Aral›k 123- Sandra S. Gottfried, Biology Today, 1992 Mosby – Year Book Inc., 1993, sf. 203 140- Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s. 124- Sandra S. Gottfried, Biology Today, 1103; A. J. Kelso, Physical Antropology, 1. Mosby – Year Book Inc., 1993, sf. 202 bask›, New York: J. B. Lipincott Co., 1970, 125- Bilim ve Teknik Dergisi, Tübitak Yay›n- s. 221; M. D. Leakey, Olduvai Gorge, c. 3, lar›, fiubat 1998, say› 363, sf. 67 Cambridge: Cambridge University Press, 126- Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular 1971, s. 272 Evolution and The Origin of Life, New 141- Time, Kas›m 1996 York: Marcel Dekker, 1977, s. 2 142- S. J. Gould, Natural History, c. 85, 127- Alexander I. Oparin, Origin of Life, 1976, s. 30 (1936) New York, Dover Publications, 143- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory 1953 (Reprint), s.196 Tower, New York: Toplinger Publications, 128- "New Evidence on Evolution of Early 1970, s. 19 Atmosphere and Life", Bulletin of the Ame- 144- Richard Lewontin, "The Demon-Haun- rican Meteorological Society, c. 63, Kas›m ted World", The New York Review of Bo- 1982, s. 1328-1330 oks, 9 Ocak 1997, s. 28 129- Stanley Miller, Molecular Evolution of 145- Malcolm Muggeridge, The End of Life: Current Status of the Prebiotic Synthe- Christendom, Grand Rapids: Eerdmans, sis of Small Molecules, 1986, s. 7 1980, s.43 139- J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog: Sen Yücesin, bize ö¤retti¤inden baflka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herfleyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olans›n. (Bakara Suresi, 32) Harun Yahya 288