Dergi özetini görmek için tıklayınız.

Transkript

Dergi özetini görmek için tıklayınız.
ISSN: 2147-1045
TıpHD
TIP HUKUKU DERGİSİ
JOURNAL OF MEDICAL LAW
İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ
TIP HUKUKU ARAŞTIRMALARI BİRİMİ
YAYINI
NİSAN 2013
YIL: 2 S: 3
Tıp Hukuku Dergisi
Journal of Medical Law
“Hakemli Dergidir” / “Peer reviewed Journal”
Yıl 2013 Sayı 3
Year 2013 Issue 3
Yayın Sahibi / Publisher: Legal Yayıncılık A.Ş. adına Sahibi ve Genel
Yayın Yönetmeni On Behalf of Legal
Yayıncılık A.S. Publisher and Executive Editor
Av. / Aal. Lütfürrahman BAŞÖZ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Responsible Manager: Av./Aal. Ramazan ÇAKMAKCI
Yayımcının Adı /
Name of Publishing Company: Legal Yayıncılık A.Ş.
Basımcının Adı / Printed by: Net Kırtasiye Tanıtım ve Matbaa San. Tic. Ltd.
Şti (Net Copy Center)
(Sertifika No./Certificate No. 13723)
Tel. 0212 249 40 60
Basıldığı Yer / Place of Publication: İnönü Cad. Beytülmalcı Sk. No: 23/A
Gümüşsuyu/Beyoğlu-İstanbul
Basım Tarihi / Publication Date: 2013
Yönetim Yeri /Place of Management: Bahariye Cad. No: 63/6 Kadıköy/İstanbul
Tel. 0216 449 04 86 Faks/Fax: 0216 449 04 87
(Sertifika No. / Certificate No. 27563)
E-posta / E-mail: [email protected]
URL: www.legal.com.tr
Yayın Türü / Type of Publication: Bu dergi yılda iki sayı olarak yayımlanan yerel,
süreli hakemli bir hukuk dergisidir/
This journal is a peer-reviewed national law
journal published two times in a year
ISSN: 2147-1045
Dergiye yapılan atıflarda “TıpHD” kısaltması kullanılmalıdır.
For citations please use the abbreviation: “TıpHD”
Katkıda bulunmak isteyenler için iletişim bilgileri/
All correspondence concerning articles and other submissions should be
addressed to:
E-mail: [email protected]
Bahariye Cad. Çam Apt. No: 63 D. 6 Kadıköy – İstanbul
Tel: (216) 449 04 85 – 449 04 86 Faks: (216) 449 04 87
Bu dergide yayımlanan yazılarda ileri sürülen görüşler yazarlara aittir.
Articles published in this journal represent only the views of the contributors.
Copyright © 2013
Tüm hakları saklıdır. Bu yayının hiçbir bölümü, Legal Yayıncılık A.Ş. ile Prof.
Dr. Dr. h.c. Hakan Hakeri’nin yazılı izni olmadan, fotokopi yoluyla veya
elektronik, mekanik ve sair suretlerle kısmen veya tamamen çoğaltılamaz,
dağıtılamaz, kayda alınamaz.
All rights reserved. No part of this publication may be copied, reproduced,
stored in a retrieval system, or transmitted, in any form or by means, without
the prior expressed permission in writing of the Legal Yayıncılık A.S. and Prof.
Dr. Dr. h.c. Hakan Hakeri.
TIP HUKUKU DERGİSİ
Bahariye Cad. Çam Apt. No: 63 D. 6 Kadıköy – İstanbul
Tel: (216) 449 04 85 – 449 04 86 Faks: (216) 449 04 87
İnternet adresi: www.legal.com.tr / E-posta: [email protected]
EDİTÖR/EDITOR IN CHIEF
Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan Hakeri
YAYIN KURULU/EDITORIAL BOARD
Prof. Dr. Refik Korkusuz
Prof. Dr. Hamdi Tutkun
Doç. Dr. Fatih Yağmur
Doç. Dr. Özlem Yenerer Çakmut
Doç. Dr. Ümit Gezder
Yrd. Doç. Dr. Murat Tumay
Yrd. Doç. Dr. Murat Aydın
Yrd. Doç. Dr. Halid Özkan
DANIŞMA KURULU/ADVISORY BOARD
Prof. Dr. Dr. h.c. Yener Ünver
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Mehmet Ayan
Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Ramazan Çağlayan
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Faik Çelik
İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Prof. Dr. Murat Doğan
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi
Prof. Dr. Hans Lilie
Martin Luther Üniversitesi, Tıp-Etik-Hukuk Merkezi Müdürü
Prof. Dr. Erdem Özkara
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
Prof. Bruce Patsner
Houston Üniversitesi Tıp Hukuku Enstitüsü
Prof. Dr. Henning Rosenau
Augsburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Pervin Somer
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Sadık Söğüt
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi
Prof. Dr. Zafer Zeytin
Türk Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Doç. Dr. Haluk İnce
Adli Tıp Kurumu
Yrd. Doç. Dr. Yahya Deryal
Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi
TIP HUKUKU DERGİSİ
Sayı 3/Yıl 2013
İÇİNDEKİLER
Acil Sağlık Çalışanlarına Saldırı ve Şiddet
Doç. Dr. Acar AREN
Op. Dr. Fatih BAŞAK
Op. Dr. Gürhan ÇELİK
Op. Dr. Mehmet Emin GÜNEŞ
Op. Dr. Sevinç Mert MAHSUNİ
Op. Dr. Erdem KINACI.............................................................................................. 1
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Ötanazi ile İlgili Kararları Hakkında
Bir Değerlendirme
Yrd. Doç. Dr. Mehmet MADEN ............................................................................... 11
İslam Hukuku Açısından Akdi Bir İlişkinin Bulunmadığı Durumlarda
Hekim ile Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuki Niteliği
Yrd. Doç. Dr. Ahmet EKŞİ ....................................................................................... 31
Hukuki Açıdan Sünnet (Beschneidung)
Yrd. Doç. Dr. Erdal YERDELEN ............................................................................. 43
İngiltere ve Türkiye’de Psikiyatri Hastalarına Uygulanan Zorunlu
Tedavinin Hukuken Karşılaştırılması
Feyzan ÖZBAY (LLM) ............................................................................................. 75
Vaka Çalışması: Beyin Ölümü Konusunda Cumhuriyet Savcısının
Yetkilerinin Sınırları ve Hukuki Sorumluluğu
Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan HAKERİ
Yrd. Doç. Dr. Ata BOZOKLAR .............................................................................. 105
Danıştay Kararı ........................................................................................................ 117
LEGAL HUKUK DERGİLERİ SİPARİŞ FORMU.............................................. 126
LEGALBANK ABONELİK FORMU .................................................................... 127
JOURNAL OF MEDICAL LAW
Issue 3/Year 2013
CONTENTS
Aggression and Violence Against Emergency
Health Care Employees
Assoc. Prof. Dr. Acar AREN
Dr. Fatih BAŞAK
Dr. Gürhan ÇELİK
Dr. Mehmet Emin GÜNEŞ
Dr. Sevinç Mert MAHSUNİ
Dr. Erdem KINACI .................................................................................................... 1
An Evaluation of the Case-Law of the European Court of Human Rights on
Euthanasia
Asst. Prof. Dr. Mehmet MADEN .............................................................................. 11
The Doctor and Patient Relationship Between the Contracts Without the
Legal Nature of the Relationship of Islamic Law
Asst. Prof. Dr. Ahmet EKŞİ ...................................................................................... 31
The Legal Aspect of Circumcision
Asst. Prof. Dr. Erdal YERDELEN............................................................................ 43
A Legal Comparison of Involuntary Treatment Provided for Patients with
Mental Disorder in the UK and Turkey
Feyzan ÖZBAY (LLM) ............................................................................................. 75
Case Study: Limits of Powers of Public Prosecutors on Determination of
Brain Death and Judicial Responsibility
Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan HAKERİ
Asst. Prof. Dr. Ata BOZOKLAR............................................................................. 105
Council State Decision .............................................................................................. 117
ORDERING FORM FOR THE LEGAL LAW JOURNALS............................... 126
SUBSCRIPTION FORM FOR THE LEGALBANK LAW
DATABASE............................................................................................................... 127
ACİL SAĞLIK ÇALIŞANLARINA SALDIRI VE ŞİDDET
(AGGRESSION AND VIOLENCE AGAINST EMERGENCY
HEALTH CARE EMPLOYEES)
Doç. Dr./Assoc. Prof. Dr. Acar AREN
Op. Dr. Fatih BAŞAK
Op. Dr. Gürhan ÇELİK
Op. Dr. Mehmet Emin GÜNEŞ
Op. Dr. Sevinç Mert MAHSUNİ
Op. Dr. Erdem KINACI
ÖZET
AMAÇ: Sağlık çalışanları her geçen gün diğer çalışanlara göre daha çok saldırı
ve şiddet mağduru olmaktadırlar. Bu çalışmada İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Acil cerrahi nöbeti tutan sağlık çalışanlarına uygulanan iş yeri saldırılarının sıklığı ve
türünün belirlenmesi ve hastane ortamındaki ilgili risk faktörlerinin ve hukuksal
sorunlarının saptanması amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER: 24 doktor, 16 hemşire ve 7 sağlık personeli anket tarzında
hazırlanan sorularla yüz yüze sorgulandılar. Ankete katılanların verdikleri cevaplar,
risk faktörleri değerlendirildi.
BULGULAR: Psikolojik şiddet uygulaması fiziksel şiddetten daha çok
karşımıza çıktı. Sözlü saldırıya son bir yıl içinde tüm çalışanlar maruz kalmışlar %100
(%18 haftalık, % 70 aylık sıklıkla), fiziksel şiddet ise %87 olguda yıllık (%19 haftalık,
%14aylık) sıklıkta görülmüştür. Saldırıya uğrayanların sadece %40 polisi bir kere
aramışlar ve %27 si ise mahkemelik olmuştur. Tüm sağlık çalışanlar acil serviste
çalışmaktan endişe duymaktadırlar ve mevcut saldırılara karşı alınacak önlemler
konusunda eğitilmelerinin faydalı olacağı kanaatindedirler. Acilde bekleme zamanının
en anlamlı risk faktörü olduğu gözlendi. Şiddet olaylarının hastane idaresine
bildirilmemesi önemli bir başka bulgu olarak saptandı.
SONUÇ: Sağlık çalışanlarına yapılan şiddet uygulamalarının sıklığı, bize “Safe
Care” gibi koruyucu programların geliştirilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Acil
çalışanlara uygulanan şiddet İstanbul’da ciddi bir problem olarak karşımıza
çıkmaktadır. Daha geniş kapsamlı araştırmalar ile konunun daha yakından araştırılması
gerektiği kanaatine varıldı.
Anahtar Kelimeler: İşyeri saldırıları, sözlü taciz, şiddet uygulama, güvenli
tedavi
ABSTRACT
OBJECTIVE: Health care employees are more likely than other workers to be
victims of violence or aggression.The aim of this study was to determine the prevalence and
nature of workplace violence against health care employees in the surgical emergency
department of Istanbul Educational and Research Hospital and to identify the risk factors
and legal problems related to violence in the hospital environment.
METHODS: A cross-sectional questionnaire study was designed and 24
doctors, 16 nurses and 7 health care workers were invited to complete a face to face
questionnaire.
RESULTS: Psychological violence was more prevalent than was physical
violence. Verbal abuse had been experienced in the preceding year by 100% (18%
Acil Sağlık Çalışanlarına Saldırı ve Şiddet
2
weekly, 70 % monthly) and physical violence was reported by 87% (19% weekly, 14 %
monthly) by the questionnaires. 40 % of the employees had once called police and 27
% had a dispute to be settled in court.All employees remained worried about violence
at work. Emergency department waiting times are the most significant predisposing
factors.
CONCLUSION: The frequency of violent acts and stress related to the health
care employees point out the strong need for the development of preventive programs
like “safe care” to address the issue of violence at work. Further large-scale studies
should be conducted to more closely examine the problem.
Keywords: Workplace violence, verbal abuse, violent acts, safe care
***
“..All employees remained worried about violence at work and thought training
to deal with potentially violent situations would be useful. 27 % employees had legal
problems. The frequency of violent acts and stress related to the health care employees
point out the strong need for the development of preventive programs like “safe care”
to address the issue of violence at work. Violence in hospitals is a concern nationally as
well internationally. Workplace violence against emergency workers is a significant
problem in Istanbul. Further large-scale studies should be conducted to more closely
examine the problem and create solutions.”
Makalenin devamına, dergimizin Nisan 2013 tarihli
3. sayısından ulaşabilirsiniz
TıpHD - Sayı: 3 / Yıl: 2013
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNİN ÖTANAZİ İLE
İLGİLİ KARARLARI HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME
(AN EVALUATION OF THE CASE-LAW OF THE EUROPEAN COURT OF HUMAN
RIGHTS ON EUTHANASIA)
Yrd. Doç. Dr./Asst. Prof. Dr. Mehmet MADEN*
ÖZET
Ötanazi ile ilgili olarak vermiş olduğu kararlar incelendiğinde, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi’nin ötanazi konusunda giderek esneyen bir durum sergilediği
izlenimi uyanmaktadır. Hâlbuki, Mahkeme’nin, ötanazinin bir hak olarak iddia
edilemeyeceği konusunda net bir tutum sergilemesi gerekir. Taraf devletlerin, ötanaziyi
hukuken tanımak bakımından bir takdir marjından söz etmek mümkün değildir.
“Sözleşme’nin amacı” ve yaşam hakkını koruyan 2 nci maddesi, bu sonuca ulaşmak
için yeterli yorum vasıtalarıdır. Yine, taraf devletler arasında, ötanazinin hak olarak
iddia edilemeyeceği konusunda bir konsensüs vardır ve bu durum büyük çoğunluğunun
iç hukukuyla teyit edilmektedir. Özel hayatın korunması ve kişisel otonomi, ne zaman
ve nasıl öleceğini seçme hakkı veren kavramlar değildir.
Anahtar Kelimeler: Ötanazi, yardım alınmış intihar, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, yaşamın korunması, kişisel otonomi,
özel hayatın korunması.
ABSTRACT
As a conclusion from the research on the euthanasy related case law of the
European Court of Human Rights, it seems possible to state that the Court’s approach
to euthanasia has became more flexible in time. But the Court should be firm in stating
that euthanasia cannot be regarded as a right. It is impossible to accept that the
Contracting States have margin of appreciation in legalising euthanasy. “Object of the
Convention” and the “right to life” which is protected under the 2 nd Article of the
Convention are the interpretation tools which enable to reach this conclusion.
Moreover, there is a consensus between the Contracting States that euthanasy cannot
be regarded as a right and this consensus is reflected in the law of the large majority of
them. “Protection of the private life” and the “personal autonomy” cannot be
regarded as giving a right to choose when and how to die.
Keywords: Euthanasia, assisted suicide, European Court of Human Rights,
European Convention on Human Rights, protection of life, personal autonomy,
protection of private life.
***
“...Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yukarıdaki kararları incelendiğinde,
ötanazi konusunda esneyen bir durum sergilediği izlenimi uyanmaktadır. Hâlbuki,
Mahkeme’nin, ötanazinin bir hak olarak iddia edilemeyeceği konusunda net bir tutum
sergilemesi gerekir. Taraf devletlerin, ötanaziyi hukuken tanımak bakımından bir takdir
marjından söz etmek mümkün değildir. Bu sonuca, Sözleşme’nin amacından hareketle
bile ulaşılması mümkündür. Yine, yaşam hakkını koruyan 2 nci madde bu görüşü
desteklemektedir.”
Makalenin devamına, dergimizin Nisan 2013 tarihli
3. sayısından ulaşabilirsiniz
*
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku
Öğretim Üyesi
İSLAM HUKUKU AÇISINDAN AKDİ BİR İLİŞKİNİN
BULUNMADIĞI DURUMLARDA HEKİM İLE HASTA
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ
(THE DOCTOR AND PATIENT RELATIONSHIP BETWEEN THE CONTRACTS
WITHOUT THE LEGAL NATURE OF THE RELATIONSHIP OF ISLAMIC LAW)
Yrd. Doç. Dr./Asst. Prof. Dr. Ahmet EKŞİ∗
ÖZET
Hekim ile hasta arasındaki ilişki bir sözleşmeye dayanmadığı durumlarda
vekâletsiz iş görme ve haksız fiil ilişkisi söz konusudur. Zaruret hâli, acil durumlar,
ameliyatın genişletilmesi, gibi durumlarda hasta ile hekim arasında vekâletsiz iş görme
ilişkisi ortaya çıkar. Tedavi sözleşmesinin bulunmaması veya sözleşme hükümlerinin
aşılması hâlinde de doktor ile hasta arasında haksız fiil ilişkisi sözkonusu olur. Ayrıca
hekimin bir hastane ortamında yaptığı müdahalelerden doğan sorumluluğu haksız fiil
kapsamında değerlendirilir.
Anahtar Kelimeler: İslam hukuku, hekim, hasta, haksız fiil
ABSTRACT
In the cases of the relationship between doctor and patient is not based on a
contract and in tort gestio relationship in question. State of necessity, emergency,
surgery, expanding the relationship with such situations arise gestio between the
patient and the physician. Treatment of the provisions of the contract or agreement
shall be payable in the absence of tort, the relationship between doctor and patient is
concerned. In addition, the physician in a hospital environment is considered within
the scope of tort liability for interference.
Keywords: Islamıc law, doctor, patient, tort
***
“..Hekim ile hasta arasındaki ilişki sarih ya da zımni olarak kurulmuş bir akde
dayanmadığı durumlarda vekâletsiz iş görme ve haksız fiil ilişkisi söz konusudur.
Zaruret hâli, acil durumlar, ameliyatın genişletilmesi, gibi durumlarda hasta ile hekim
arasında vekâletsiz iş görme ilişkisi ortaya çıkar. Hekim, hastanın reddettiği bir
tedaviyi, hastaya uygulaması hâlinde de vekâletsiz iş görme sözkonusu olur...”
Makalenin devamına, dergimizin Nisan 2013 tarihli
3. sayısından ulaşabilirsiniz
∗
Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi, [email protected]
HUKUKİ AÇIDAN SÜNNET (BESCHNEIDUNG)
(THE LEGAL ASPECT OF CIRCUMCISION)
Yrd. Doç. Dr./Asst. Prof. Dr. Erdal YERDELEN*
ÖZET
Sünnet uygulaması pek çok dinde ve değişik milletlerin kültüründe karşımıza
çıkmaktadır. Günümüzde sünnet uygulamasını genellikle Yahudi ve İslam dinindeki bu
eylemin algılanışı şekillendirmektedir. Sünnet uygulaması, tarihi, dini, tıbbi ve hukuki
yönleri olan bir konudur. Sünnetin tarihi, dini ve tıbbi yönleri değişik kaynaklarda
incelenmiştir. Bu çalışmada ise sünnet hukuki açıdan değerlendirilecektir. Sünnetin
tıbbi müdahale olup olmadığı, hukuka uygunluk nedenleri, ebeveynin rızası,
endikasyon, sosyal uygunluk, din ve inanç özgürlüğü, çocuğun dini eğitimi kapsamında
değerlendirmeler yapılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sünnet, Tıbbi Müdahale, Hukuka Uygunluk Nedeni,
Ebeveyn Rızası, Dini İnanç Hürriyeti
ABSTRACT
The performance of circumcision has a place in the cultures of different
communities and many religions. Today the performance is mostly shaped by the
understanding of this act in Islam and Jewish religions. The performance of
circumcision is a matter with historical, religious, medical and legal aspects. The
historical, religious and medical aspects of it has been analyzed in different sources. In
this article, the legal aspect of circumcision will be analyzed. Assessments will be made
with regard to whether circumcision is a medical intervention or not, the grounds of
justification, parental consent, indication, social convenience, freedom of religion and
the right to religious education of the child.
Keywords: Circumcision, Medical Intervention, Grounds of Justification, Parental
Consent, Freedom of Religion
ZUSAMMENFASSUNG
Die rituelle Beschneidung erscheint in vielen Religionen und Kulturen der
verschiedenen Völker. Die Beschneidung wurde mehr von jüdischen Glauben und der
Religion des Islam geprägt. Die Beschneidung ist so ein Thema, dass das historische,
religiöse, medizinische und rechtliche Aspekte besitzt. Die Beschneidung wurde durch
verschiedenen Quellen nach historischer, religiöser und medizinischer Aspekte untersucht.
In dieser Studie wird die Beschneidung als eine juristische Sicht bearbeitet. In dieser
*
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Öğretim Üyesi
Hukuki Açıdan Sünnet
6
Hinsicht wird die Beschneidung im Rahmen medizinischer Intervention, der
Rechtsfertigungsgründe, elterlicher Einwilligung, der İndikation, Sozialadaquates, der
Religionsfreiheit, religioser Erziehung der Kinder beurteilt.
Schlüsselwörter (Keywords): Beschneidung, medizinische Intervention,
Rechtsfertigungsgründe, elterliche Einwilligunug, Religionsfreiheit
***
“...Sünnet bir kasten yaralama eylemidir, küçük çocuk bu konuda rıza
gösterecek ehliyete sahip değildir, geçerli rıza olmadığından eylemi gerçekleştiren
cezalandırılır, gibi bir basit analojiyle çözülecek sorun değildir. Sünnetin temel hak ve
hürriyetler kapsamında değerlendirilmesi ve hangi hakka öncelik tanınacağının tespiti,
yanlış ve yetersiz bir zeminde tartışmanın yapılmasına neden olmaktadır. Çocuğun
vücut bütünlüğü açısından bakıldığında, çocuğun rahatı hukuki açıdan tam olarak belirlenmiş ve açıklanmış bir terim değildir. “Sünnet eylemini, çocuğun dini aidiyetlik
duygusu açısından zihinsel ve duygusal anlamda rahatına daha çok hizmet edeceği,
vücuduna verilecek basit bir rahatsızlığın –bu da lege artis, iyileşme amaçlıdır- bunun
karşısında değerlendirilemeyeceği” ileri sürülebilir. Aksine düşünenler ise “vücuda
verilen acı ile ilerdeki dini özgürlük konusunda yapabileceği tercihin engellenmiş
olması çocuğun rahatına sayılamaz”, görüşünü rahatlıkla savunabilirler. Çocuğun
faydasının tartılması da oldukça zor bir konu olarak durmaktadır. Vaftiz ederken
çocuğun suya daldırılması ve bu esnada el ile hafifçe vurulması, kulağının deldirilmesi,
sünnet ettirilmesi gibi hafiften ağıra doğru sıralanan eylemlerden hangisinin çocuğun
yararına olmayacağı ve bu sınırın neye göre belirleneceği de açık olmayan bir
konudur.”
Makalenin devamına, dergimizin Nisan 2013 tarihli
3. sayısından ulaşabilirsiniz
TıpHD - Sayı: 3 / Yıl: 2013
İNGİLTERE VE TÜRKİYE’DE PSİKİYATRİ HASTALARINA
UYGULANAN ZORUNLU TEDAVİNİN HUKUKEN
KARŞILAŞTIRILMASI
(A LEGAL COMPARISON OF INVOLUNTARY TREATMENT PROVIDED FOR
PATIENTS WITH MENTAL DISORDER IN THE UK AND TURKEY)
Feyzan ÖZBAY (LLM)*
ÖZET
Hastaya rızası olmaksızın zorunlu tıbbi müdahalede bulunulması veya hastanın
tedavi amacıyla zorla hastaneye yatırılması özellikle psikiyatri alanında sık karşılaşılan
durumlardandır. Zorunlu tedavinin, hastanın kişilik ve özgürlük hakkına bir müdahale
niteliğinde olması nedeniyle, psikiyatrlar ve diğer sağlık personeli, anılan görevlerini
ifa ederken bazı hukuki ve etik sorunlarla karşılaşabilmektedirler. İngiltere’de 1983’te
Ruh Sağlığı Kanunu ve 2005‘te Zihinsel Yeterlilik Kanunu kabul edilerek ruh
hastalarının bakım ve zorunlu tedavileriyle ilgili kapsamlı düzenlemeler getirilmiştir.
Anahtar kelimeler: Psikiyatri hastalarının hakları, zorunlu tedavi, tedavi için
zorla hastaneye yatırma, ruh sağlığı kanunu, zihinsel yeterlilik kanunu, ruh sağlığı yasa
tasarısı
ABSTRACT
Involuntary treatment of a patient who lacks of capacity or detaining the patient
in hospital when s/he suffers from mental disorder is often experienced in the field of
psychiatry. Psychiatrists and other health workers may encounter some difficulties
regarding legal and ethical considerations while performing their unpleasant task
since it is an infringement of human rights and the right to liberty. The Mental Health
Act (1983) and the Mental Capacity Act (2005) both of which provide a comprehensive
framework for the care and treatment of people with mental disorder were adopted in
England and Wales.
***
“..Ruh hastalarının zorunlu tedavilerinde bazı hukuki çözümler önerilmiştir.
Örneğin, akli muayenesi gerekli olduğu düşünülen kimsenin ikametgâhının yargı
çevresine bağlı olduğu Sulh Hukuk Mahkemesi’ne durumun bildirilmesi ve
mahkemenin kişiyi dinlemesi ve belirli bir süre psikiyatri kliniğinde gerekli tetkiklerin
yapılabilmesi için koruma altına alınması yolunun, insan hakları ve hasta hakları
açısından en uygun yol olduğu ileri sürülmüştür.1
Bir diğer çözüm ise yukarıda detaylı bir şekilde incelenen Ruh Sağlığı Yasa
Tasarısının kabul edilerek uygulamadaki boşluğun doldurulmasıdır. Yukarıda
anlatılanların ışığında, Türkiye’de de ayrı bir kanuna duyulan ihtiyaç, Ruh Sağlığı Yasa
Tasarısı’nın bu konuda model bir kanun oluşturmasıyla karşılanabilecektir.”
Makalenin devamına, dergimizin Nisan 2013 tarihli
3. sayısından ulaşabilirsiniz
*
1
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi [[email protected]]
Feyzi Necmettin Feyzioğlu ve Cumhur Özakman, Aile Hukuku İstanbul (Filiz
Kitabevi 1986)
VAKA ÇALIŞMASI: BEYİN ÖLÜMÜ KONUSUNDA
CUMHURİYET SAVCISININ YETKİLERİNİN SINIRLARI VE
HUKUKİ SORUMLULUĞU
(CASE STUDY: LIMITS OF POWERS OF PUBLIC PROSECUTORS ON
DETERMINATION OF BRAIN DEATH AND JUDICIAL RESPONSIBILITY)
Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan HAKERİ*
Yrd. Doç. Dr./Asst. Prof. Dr. Ata BOZOKLAR**
ÖZET
Organ azlığı organ naklinin en önemli problemlerindendir. Birçok ülke bu
problemi çözmeye yönelik adımlar atmaktadır. Kadavradan organ alımı bu bakımdan
en iyi yöntem olmakla beraber etkin bir organizasyonu da çok güçtür. Bu nedenle
Türkiye’de organ naklinin %80’i canlılardan yapılmaktadır.
Beyin ölümünün belirlenmesi de kadavradan naklin en önemli sürecidir. Beyin
ölümünün tespiti, yasal süreç, ölenin bakımı, organın alımı ve dağıtımı bu süreçte en
önemli adımlardır. Bazen organ naklinin önündeki engel yasal engel olabilmektedir.
Süreci ve mevzuatı bilmeyen bir savcı süreci tıkayabilmekte ve organın heba olmasına
neden olabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Beyin ölümü, organ nakli, bağış, yasal süreç, savcının
yetkileri
ABSTRACT
Organ shortage is one of the most important problems in transplantation. All
countries in the world are making great efforts to solve this problem in an effective
way. Deceased donation is the best way to find suitable organs for transplantation but
they are very difficult to organize effectively. Due to the involved difficulties, living
donor organs are used in 80% of the transplantations in Turkey.
Detection of brain death cases in intensive care units and immediate referrals
carry great importance in the deceased donation process. Detecting the brain death in
time, the legislative process, the donor care, the organ procurement and allocation are
all very important steps in this process. Sometimes the only reason for not being able to
actualize a deceased organ donation is legislative. A prosecutor who doesn’t have any
idea about the procedure and regulations regarding deceased donation may block the
process and the organs can be wasted.
Keywords: deceased donation, transplantation, legislation, brain death.
***
“..Savcıların zaten ülkemizde sınırlı olan organ naklini zorlaştırıcı tutumları
konusunda uyarılmaları ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı nezdinde daha önce girişimde
bulunduk. Bakanlık hazırladığımız bir öneriyi Adalet Bakanlığı’na gönderdi ve sonuç
olarak bugün için artık konuyu uygulamada çözen bir genelge çıkarıldı....”
Makalenin devamına, dergimizin Nisan 2013 tarihli
3. sayısından ulaşabilirsiniz
*
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku
Anabilim Dalı Başkanı; İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku Araştırmaları
Birimi Başkanı.
**
İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi.
DANIŞTAY KARARI
(COUNCIL STATE DECISION)
Özel Hastanelerin Reklam Yapması Nedeniyle İdari Para Cezası
Danıştay Onbeşinci Daire Başkanlığından:
Esas No: 2011/11279
Karar No: 2011/5725
İstemin Özeti: 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine
aykırı davranıldığından bahisle davacı şirkete 89.950, 00 TL idarî para cezası
verilmesine ve anılan reklamların durdurulmasına ilişkin 14.12.2004 tarih ve 111 sayılı
Reklam Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptaline
karar veren Ankara 4. İdare Mahkemesi'nin 07.02.2006 tarih ve E: 2005/200, K:
2006/95 sayılı kararının; davalı idarenin başvurusu üzerine Danıştay Başsavcılığı
tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun
yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Erhan Eryat
Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının, idari para cezasının iptaline ilişkin
kısmının 2577 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki
sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulması, reklam durdurmanın iptaline ilişkin
kısmının ise incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı: Tansel Çölaşan
Düşüncesi: Saray Sağlık Hizmetleri Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketine 4077
sayılı Kanun'un 4822 sayılı Kanunla değişik 16. maddesine aykırı şekilde reklam
yaptığı ileri sürülerek ve bu fiilin yıl içinde tekrarlanması nedeniyle reklam veren
sıfatıyla adına iki kat 89.950.000.000.-TL tutarında para cezası ve reklamın
durdurulması cezası uygulanmasına ilişkin 27.12.2004 tarih ve 247 sayılı Bakanlık
Oluru ile onaylanan Reklam Kurulunun 14.12.2004 tarih ve 111 sayılı kararının iptali
istemiyle açılan davada, Ankara 4. İdare Mahkemesince söz konusu işlemin iptaline
ilişkin olarak verilen 7.2.2006 tarihli ve E: 2005/200, K: 2006/95 sayılı kararın, davalı
Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına
bozulması istemi üzerine konu incelendi:
...
Bu durumda; söz konusu reklamın, çocuk sahibi olmayan dar gelirli
vatandaşlara tüp bebek tedavisi konusunda daha indirimli hizmet sunulacağını bildiren
mahiyette olduğu, bu haliyle tüketiciyi yanıltıcı, aldatıcı ve istismar edici nitelik
taşımadığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava
Danıştay Kararı
10
konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmadığından,
Mahkeme kararının idarî para cezasının iptaline ilişkin kısmının kanun yararına
bozulması gerekmektedir.
Temyiz edilen kararın, reklam durdurmanın iptaline ilişkin kısmına gelince;
4077 sayılı Kanun'un, uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 26. maddesi uyarınca,
idarî para cezalarının iptali istemiyle açılan davalarda verilen kararlar kesin olup, idarî
para cezası ile beraber Kanun'da öngörülen diğer idarî yaptırımların iptali istemiyle
açılan davalarda verilen kararların, para cezası dışındaki kısımlarına karşı temyiz
yoluna gidilebilmesi mümkündür. Bu açıdan; 19.04.2006 tarihinde davalı idareye tebliğ
edilen Mahkeme kararının, 30 günlük temyiz süresi geçmeden, 18.05.2006 tarihinde
Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile kanun yararına bozulması isteminde
bulunulduğu, Mahkeme kararının reklam durdurmanın iptaline ilişkin kısmının kesin
olmayıp temyiz edilebileceği ve temyiz süresi geçmemiş kararlara karşı kanun yararına
bozma yoluna gidilemeyeceği hususları dikkate alındığında, Mahkeme kararının
reklam durdurmanın iptaline ilişkin kısmının bu aşamada incelenmesine yasal olanak
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı tarafından yapılan kanun yararına
temyiz isteminin kısmen kabulü ile Ankara 4. İdare Mahkemesi'nin 07.02.2006 tarih ve
E: 2005/200, K: 2006/95 sayılı kararının idarî para cezasının iptaline ilişkin kısmının,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün hukuki
sonuçlarına etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, temyize
konu kararın reklam durdurmanın iptaline ilişkin kısmı açısından kanun yararına
bozma isteminin incelenmeksizin reddine, kararın birer örneğinin ilgili Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmesine ve kararın Resmî
Gazete'de yayımlanmasına, 19.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kararın devamına, dergimizin Nisan 2013 tarihli
3. sayısından ulaşabilirsiniz
TıpHD - Sayı: 3 / Yıl: 2013
LEGAL HUKUK DERGİLERİ SİPARİŞ FORMU
ORDERING FORM FOR THE LEGAL LAW JOURNALS
LEGALBANK ABONELİK FORMU
SUBSCRIPTION FORM FOR THE LEGALBANK LAW DATABASE

Benzer belgeler