Transatlantik Eğilimler
Transkript
Transatlantik Eğilimler
Transatlantik Eğilimler Temel Bulgular 2013 Transatlantik Eğilimler 2013 Ortakları İÇİNDEKİLER Önsöz...............................................................................................................................................................ii Özet..................................................................................................................................................................1 Araştırma Yöntemi........................................................................................................................................8 Bölüm Bir: Transatlantik İlişkiler ve Küresel Görüşler.............................................................................9 Alt Başlık: Avrupalılar AB Ekonomi Politikasına Daha Az Güven Duyarken, AB’nin Küresel Liderliğini Hala Destekliyor.....................................................................................................................12 Bölüm İki: Ekonomik Kriz, Avrupa ve Ticaret......................................................................................... 19 Alt Başlık: Çoğunluk Genel Olarak Harcamaları Kısmak İsterken, Spesifik Durumlarla İlgili Tereddütte................................................................................................................................................. 22 Bölüm Üç: Transatlantik Güvenlik............................................................................................................ 27 Alt Başlık: NATO Neden Gerekli – Ve Neden Değil?............................................................................ 29 Alt Başlık: Afganistan’da Birliklerin Kalması Konusunda Müttefik Görüşleri Farklı...................... 34 Alt Başlık: İsveç ve NATO......................................................................................................................... 36 Bölüm Dört: Hareketlilik, Göç ve Entegrasyon....................................................................................... 37 Alt Başlık: Akdeniz Ülkeleri’nin Göç Konusunda Duyguları Karışık.................................................. 43 Bölüm Beş: Türkiye..................................................................................................................................... 45 T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | i Önsöz B u araştırma, Dünya Görüşleri adıyla 2002 yılında başlayan Transatlantik Eğilimler (TT) araştırmasının on ikincisidir. On yılı aşkın bir süredir dış politikada yaşanan güçlükler, NATO desteği, ekonomi ve diğer dünya güçlerinin yükselişi dahil bir dizi transatlantik konuda, ABD ve Avrupa kamuoyunun başlıca kaynaklarından biri haline gelmiştir. Araştırmadan elde edilen veriler politika yapıcılar, medya mensupları, düşünce kuruluşları ve akademisyenler için çok değerli bir araç olmuştur. Orijinal bir araştırma yapmanın yanında Transatlantik Eğilimler’in bir amacı da, transatlantik topluluğun üyeleri olarak Avrupa ve ABD’nin stratejik politika hedefleri, amaçları ve değerleri hakkındaki tartışmaları beslemektir. Araştırmalarımızla yansıtılan bu oniki yıl hem Avrupa hem de ABD için ABD’nin Irak’a müdahalesi, Afganistan’da ittifakın rolü ve küresel ekonomik kriz hakkında Atlantik’in iki yakasında ciddi görüş ayrılık- ii | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 larının ortaya çıktığı kargaşayla dolu yıllar olmuştur. Araştırma, Atlantik’in iki yakasındaki görüşlerin tekrar yakınlaştığı bu süre içerisinde Avrupa içinde gittikçe derinleşen Kuzey – Güney bölünmesine de dikkat çekmektedir. Daha önce yapılan Transatlantik Eğilimler: Göç adlı bir başka araştırma esas alınarak bu seneki TT araştırmasına hareketlilik, göç ve entegrasyon hakkında bir bölüm daha eklenmiştir. Verilerden göreceğiniz gibi bu yeni bölüm, dış politika, ekonomi ve güvenlik bölümlerine gerekli eklemeler sunmaktadır. Giderek küreselleşen bir dünyada transatlantik ilişkilere yönelik artan ilginin yaşandığı günümüzde bu bölüm araştırmaya derinlik ve çeşitlilik katmıştır. Craig Kennedy Başkan, Marshall Fonu Özet G eçen sene boyunca Atlantik’in iki yakasında politika yapıcılar hem ekonomik anlamda hem de dış politikada bir çok güçlükle yüzleşirken, bu durum bazı ülkelerdeki yaklaşan ulusal seçimlerin etkisiyle daha da belirginleşmiştir. Bu güçlükler arasında beş yılı aşkın bir süredir devam eden ekonomik karmaşanın etkisi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki siyasi devrimlerin geleceğine dair endişeler, İran’ın nükleer programı, NATO’nun Afganistan’daki misyonunu 2014 yılında bitirmeye yönelik hazırlıkları ve Suriye’de giderek kötüleşen iç savaş sayılabilir. Transatlantik Eğilimler, Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa arasındaki karmaşık ilişkinin ve bu ülkelerin küresel güçlüklere nasıl tepki verdiğinin genel bir resmini ortaya koymaktadır.1 Bu bağlamda araştırma bazı önemli bulguları kapsamaktadır. Bunlardan dört tanesi öne çıkmaktadır: ■■ Avrupalılar’ın Avrupa Birliği ve Avro ile ilgili memnuniyetsizlikleri artmıştır; ■■ Avrupa içerisinde başarılı olan ve halen ekonomi alanında zorluklar yaşayan ülkeler arasındaki bölünme giderek artmaktadır; ■■ NATO’nun birincil önemi demokratik ülkelerin oluşturduğu bir ittifak olmasından kaynaklanmaktadır; ve ■■ Türkiye tek taraflı dış politikaya doğru yönelimine sabit bir şekilde devam etmektedir. Transatlantik İlişkiler: Atlantik’in iki yakasında da çoğunluk karşılıklı olumlu görüşlere sahip olmaya 1 Bu yılın araştırmasında yer alan ülkeler ABD, Türkiye ve Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık dahil 11 Avrupa Birliği ülkesidir. devam etmektedir ve dünyada güçlü ABD ve Avrupa Birliği liderliğini arzu etmektedir. Hem ABD hem de Avrupa’da yanıt verenler ne Rus ne de Çin liderliğini istemektedir ve Çin’in transatlantik topluluk için bir ekonomik tehdit olduğunu belirtmektedir. İran’dan kaynaklanan tehdit ile ilgili olarak Amerikalılar’ın ve Avrupalılar’ın verdikleri yanıtlar daha yakın hale gelmiştir. Ancak Avrupa’da yanıt verenler 2011’den beri ABD’nin Avrupa’nın ulusal çıkarları için Asya’dan daha önemli olduğunu söylerken, ABD’de yanıt verenler Asya’yı daha önemli görmektedir. Amerika Birleşik Devletleri: ABD’de yanıt verenlerin yarısı, Başkan Obama’nın uluslararası politikalarını onaylamakta; ancak hükümetin ekonomiyi ele alış şeklini beğenmemektedir. Amerikalılar’ın çoğunluğu ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiğini hala dile getirmektedir. Aynı zamanda sabit bir çoğunluk da harcamalarda daha fazla kesinti yapılmasını tercih etmektedir. Avrupa Birliği: Üye devletler bir bütün olarak AB’yi desteklemeye devam etmektedir. AB’de güçlü bir çoğunluk AB ile ilgili olumlu duygular beslemekte ve AB’nin küresel konularda önemli bir rol oynamasını istemektedir. Ancak, Avrupa’da verilen yanıtlar, Avrupa’nın ekonomik yönetişim şekline giderek daha az güven duyulduğunu göstermektedir. Avrupa’da büyük ve giderek artan bir çoğunluk, AB’nin üye devletlerin ekonomik ve bütçe politikalarına dair kontrolüne karşı çıkmaktadır. Avro’nun oynadığı role dair olumsuz duygularda da artış görülmüştür. Liderlere Destek: ABD Başkanı Barack Obama’ya dair görüşler Fransa ve İspanya’daki önemli düşüşlere rağmen Avrupa’da olumlu olmaya devam ederken, ABD’de neredeyse eşit şekilde bölünmüştür. Çoğu T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 1 Avrupalı kendi hükümetlerine ilişkin giderek artan olumsuz düşünceler ifade ederken, bu görüşler özellikle Fransa, İtalya, Portekiz ve İspanya’da daha belirgin olmuştur. Alman Şansölyesi Angela Merkel, Avrupa’daki ekonomik krizi ele alış şekli açısından bir çok AB hükümetine göre daha popüler olmasına rağmen, genel olarak Avrupa’da geçen seneye kıyasla daha az popüler olmuştur. Ekonomik Politika: Atlantik’in iki yakasında da giderek artan çoğunluk hükümetlerinin ekonomik politikalarına dair memnuniyetsizliklerini dile getirirken, ekonomik sistemlerinin hakkaniyet yerine küçük bir azınlığın çıkarlarını koruduğuna inandıklarını belirtmiştir. Hükümet harcamalarının kesilmesine dair genel destek mevcut olmakla birlikte çoğunluk, münferit ülke içi önceliklerde harcamaların olduğu gibi kalması ya da artırılmasını istemektedir. Güvenlik Politikası: Amerika Birleşik Devletleri ve AB’de çoğunluk NATO’nun gerekliliğine dair devam eden inançlarını belirtirken, NATO’nun öneminin yük paylaşımını kolaylaştırmak veya askeri tehditlere karşı koruma rolü üstlenmekten ziyade bir demokrasiler topluluğu olmasından kaynaklandığını belirtmişlerdir. Türkiye’deki yanıtlar ise halen karmaşıktır ama yanıt verenlerin çoğu gelecekte ülkelerinin yalnız hareket etmesini istemektedir. İran’ın yarattığı güçlüklere ne şekilde yanıt verileceği konusunda ise bir uyum söz konusudur. ABD, AB ve Türkiye’de çoğu kişi, diğer yöntemlerdense ekonomik yaptırımları tercih etmektedir. Transatlantik topluluk insansız hava aracı kullanımı hakkında bölünmüş görüşlere sahiptir: ABD’de yanıt verenler bunların kullanımını isterken, AB ve Türkiye’de yanıt verenler buna karşı çıkmaktadır. Afganistan ve Suriye: ABD ve AB’de çoğunluk – özellikle de Fransa, Almanya ve İsveç — ülkelerinin Afgan askerlerini ve polis memurlarını eğitmeye yönelik bir misyona katkı vermesini onaylarken, Türkiye’de yanıt verenler önemli ölçüde bu görüşe karşı çıkmaktadır. Yanıt verenler Suriye müdahalesi konusunda ise isteksizdir; uluslararası ortak görüş geçen seneden daha bile fazla ölçüde herhangi bir müdahale şekline karşı çıkmaktadır. 2 | T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 Rusya: Uluslararası meselelerde Rusya’nın liderliğini istemeyenler Atlantik’in iki yakasında giderek artmaya devam ederken, ABD’de yanıt verenler arasındaki görüş ayrılığı daha fazladır. Bu da Rusya’ya dair giderek artan olumsuz görüşlerle örtüşmektedir. Çin/Asya: Küresel konularda Çin liderliğini isteyip istemediği ilk defa sorulan Amerikalılar’ın ve Avrupalılar’ın çoğunluğu bu görüşe karşı çıkmıştır. Bu da Çin’e yönelik giderek artak daha az olumlu görüşlerle eşleşmektedir. “Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkelerinin” ulusal çıkarları için Avrupa’dan daha önemli olup olmadığı sorulan Amerikalılar’ın görüşleri eşit şekilde bölünmüşken, üç Avrupalı’dan ikisi ABD’yi tercih etmektedir. Ancak Avrupa ve Çin tercihi sunulan Amerikalı yanıt verenlerin çoğunluğu Avrupa’yı Çin’e tercih ederken, dört Avrupalı’dan üçü ABD’yi Çin’e tercih etmiştir. Daha önceki yıllarda olduğu gibi Atlantik’in iki yakası da Çin’i ekonomik bir tehdit olarak algılarken, sadece Amerikalılar Çin’in askeri bir tehdit de oluşturduğuna inanmaktadır. Diğer yükselen güçlerden Hindistan, Brezilya ve Endonezya ise çoğunluk veya çoğu kişi tarafından ekonomik tehditten ziyade ekonomik fırsat olarak görülmektedir. Göç: Göçe dair endişeler göçün ekonomik etkisine ilişkin endişelerle yeni bir renk kazanmıştır. Krizin çok sert vurduğu bazı (ama sadece bazı) ülkelerde yanıt verenler, göçün toplumlarında oynadığı rolden duydukları endişeyi dile getirmeye genellikle daha yatkındır. Aynı zamanda çoğunluk göçmenlerin genellikle iyi entegre olduklarını ve ülke ekonomisi ve kültüründen nadiren kopuk olduklarını belirtmişlerdir. Türkiye: Türkiye’nin AB ve ABD liderliğine dair olumlu görüşlerinde geçen sene bir düşüş yaşanmıştır ve çoğunluk hala Birleşik Devletler ve Avrupa Birliği için olumlu düşüncelere sahip değildir. Türkler kendi hükümetleri hakkında karışık duygular beslerken, ülkelerinin uluslararası duruşuna daha da güvenir olmuşlardır. İsveç: İsveç’in araştırmadaki üçüncü yılı daha önce olduğu gibi kamuoyunun çok sayıda konuda diğer AB ülkelerinden ayrıştığını ortaya koymaktadır. İsveçliler dış ticaret ve dış müdahale konularına daha sıcak bakarken, artan oranda da olsa ekonomik durumları hakkında daha az kötümserdir. ARAŞTIRMANIN BAŞLICA BULGULARI Transatlantik İlişkiler ve Küresel Görüşler ■■ AB’de yanıt verenlerin yarısından biraz fazlası (%55), geçen seneye göre neredeyse aynı kalarak, ABD’nin dünyadaki sorunlarla ilgili daha güçlü liderlik sergilemesini arzu ettiğini bildirmiştir. Neredeyse dört Avrupalı’nın üçü (%70’i) ABD’ye ilişkin olumlu görüşlere sahipken, Avrupa ülkeleri arasında büyük farklar göze çarpmaktadır. ABD’ye dair olumlu görüşler Polonya’da %65’ten %72’ye çıkarken, Avrupa’da başka yerlerde önemli düşüşler görülmüştür. Örneğin, İspanya’da on puanlık bir düşüşle %62’ye gerilemiştir. ABD’ye dair görüşler Türkiye’de pek de olumlu olmazken, yedi puanlık artışla olumsuz düşünenlerin yüzdesi %64’e çıkmıştır. ■■ Amerikalılar’ın yüzde elli yedisi (geçen seneye göre altı puan düşüşle) Avrupa Birliği’nin de güçlü liderlik sergilemesini istediklerini belirtmişlerdir. Avrupa Birliği içinde AB liderliğine yönelik destek Birleşik Krallık’ta beş puan yükselerek %60’a çıkmış, ancak Fransa’da sekiz puan düşerek %68’e ve İspanya’da 11 puan düşerek %56’ya gerilemiştir. AB’ye yönelik olumlu görüşler ABD’de %50 ve Avrupa’da %66 ile istikrarını sürdürmüştür. Türklerin yüzde altmış üçü AB liderliğini istemezken, %60’ı AB’nin kendisi hakkında olumsuz görüşlere sahiptir. ■■ Amerikalılar’ın çoğu (%46) Rusya’nın küresel liderliğine sıcak bakmazken, üç Avrupalı’nın ikisi (%65) ve Türkiye’de yanıt verenlerin %67’si aynı görüştedir. Rusya’ya dair olumsuz görüşler, Amerikalılar’ın %59’u, Avrupalılar’ın %62’si (geçen seneye göre yedi puan artışla) ve Türklerin %68’i tarafından dile getirilmiştir. ■■ Çin’in küresel liderliğine dair soru ilk kez sorulmuştur ve Amerikalılar’ın çoğu (%47), Avrupalılar’ın %65’i ve Türkler’in %72’si Çin’in liderliğini istememektedir. Benzer şekilde, ABD’de yanıt verenlerin %58’i, Çin’e dair olumsuz görüş bildirirken, Avrupalılar’ın %60’ı ve Türkler’in %63’ü buna katılmaktadır. ■■ “Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkelerinin” ulusal çıkarları için Avrupa’dan daha önemli olup olmadığı sorulan Amerikalılar’ın görüşleri daha eşit şekilde bölünmüştür (Asya: %45, Avrupa: %44). Bu, geçen senenin tersi; 2011’de ifade edilen tutumların benzeridir. Aynı zamanda üç Avrupalı’dan ikisi (%64), ABD’yi tercih etmektedir. Ancak, Avrupa ve Çin arasında bir tercih yapmaları istenilen Amerikalılar’ın çoğunluğu (%53) Avrupa’yı Çin’e tercih ederken, dört Avrupalı’dan üçü (%71) ABD’yi Çin’e tercih etmiştir. ABD ile “Asya ülkeleri” arasında seçim yapması istendiğinde Türklerin çoğu (%39) Asya ülkelerini seçerken, %27’si ABD’yi tercih etmiştir. ABD ile Çin arasında seçim yapılması istendiğinde ise %41 ABD’yi tercih ederken, %34 Çin’i seçmiştir. ■■ Daha önceki yıllarda olduğu gibi Atlantik’in iki yakasında da yanıt verenler, Çin’i ekonomik bir fırsattan ziyade tehdit olarak algılamaktadır (ABD %62, AB %46, Türkiye %41). Avrupalılar’ın yüzde kırk biri, Çin’i ekonomik bir fırsat olarak tanımlarken, Amerikalılar’ın %28’i, Türkler’in ise %31’i bu görüşe katılmaktadır. Sadece Amerikalılar (%49) Çin’in askeri bir tehdit de oluşturduğuna inanmaktadır. Avrupalılar’ın çoğunluğu (%56) ve üç Türk’ten ikisi (%60) bu görüşe katılmamaktadır. ■■ Yanıt verenler, Batılı güçler dışındaki yükselmekte olan ülkelerle yapılacak potansiyel ekonomik işbirliği hakkında daha iyimserdirler. Avrupalılar’ın yüzde altmış dördü, Hindistan, Brezilya ve Endonezya gibi ülkelerin ekonomik bir fırsat sunduğuna inanmaktadır — Birleşik Devletler (%48) ve Türkiye’de (%31) de çoğu kişi buna inanmaktadır. İşbirliğine dair en kuvvetli destek ise %73 ile Hollanda’da saptanırken, İspanya, Almanya ve İsveç %71 ile Hollanda’yı takip etmiştir. T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 3 Ekonomik Kriz, Avrupa ve Ticaret ■■ İnsanlar ekonomiden zarar görmeye devam etmektedir. Avrupalılar’ın (%65) ve Amerikalılar’ın (%75) istikrarlı çoğunluğu krizden kişisel olarak etkilendiğini ifade etmeyi sürdürmüştür. Rakamların ciddi artış gösterdiği Fransa’yı (12 puan artışla %65) yedi puan artarak %60’a ulaşan Polonya izlemiştir. ■■ Beş Avrupalı’dan dördü (%82), Amerikalılar’ın %68’i ve Türkler’in %69’u ekonomik sistemlerinin faydalarının küçük bir gruba gittiğini söylemektedir. Amerikalılar’ın sadece %25’i, Avrupalılar’ın %15’i ve Türkler’in %23’ü ekonomik sistemlerinin herkes için adil olduğunu düşünmektedir. Adaletsizlik algısı en çok İtalya (%93), Portekiz (%92), İspanya (%91) ve Slovakya’da (%88) kaydedilmiştir. ■■ ABD’de yanıt verenlerin çoğunluğu (%58) borcun azaltılması için hükümet harcamalarında kısıntı yapılmasını desteklerken, Avrupalılar’ın çoğu (%45) bu görüşe katılmaktadır. Ancak, yine de Avrupa’daki yanıtlar ciddi farklılıklar göstermektedir. Portekiz’de yüzde yetmiş harcama kısıntısı isterken, İsveç’te (%47), Almanya’da (%43), Polonya’da (%36), Birleşik Krallık’ta (%38) ve Türkiye’de (%39) çoğu kişi mevcut harcama düzeyinin sürdürülmesini tercih etmektedir. Hükümet harcamalarının artırılmasını isteyenler ise azınlıkta kalmıştır. ■■ Ancak, özel harcama kalemlerinde yapılacak kesintiler söz konusu olduğunda yanıt verenler sıklıkla mevcut kesintilerin sürdürülmesi ve hatta artırılması şeklinde görüş bildirmişlerdir. Amerikalılar ve Avrupalılar daha çok savunma kesintilerine sıcak bakarken, Atlantik’in iki yakasında da %46, mevcut düzeyin sürdürülmesini desteklemiştir. Amerikalılar’ın %26’sı ve Avrupalılar’ın %38’i savunma harcamalarında kısıntı yapılmasını istemektedir. Ancak Avrupa’da çoğunluk veya çoğu kişi refah, bilim, teknoloji ve eğitim ile ulaştırma ve altyapı harcamalarının artırılmasını desteklerken, Birleşik Devletler’de çoğunluk veya çoğu kişi refah, ulaştırma ve altyapı 4 | T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 harcamalarının mevcut düzeyde sürdürülmesini ancak bilim, teknoloji ve eğitim harcamalarının artırılmasını tercih etmektedir. Türkiye’de yanıt verenler iddialı hükümet harcamalarını desteklemektedir. %50 savunma harcamaların arttırılmasını onaylamaktadır. ■■ Atlantik’in her iki yakasında da giderek artan sayıda kişi (Amerikalılar 2012’den beri 12 puan artışla %64 oranında, Avrupalılar 2012’den beri beş puan artışla %62 oranında) hükümetlerinin ekonomiyi ele alış şeklini onaylamamaktadır. Bu memnuniyetsizlikteki artışın en fazla olduğu ülke 17 puan artışla %74’e ulaşan Fransa olmuştur. Çoğunlukların olumlu görüşe sahip olduğu iki ülkede dahi oranlarda ciddi düşüşler olmuştur: İsveç 15 puan gerileyerek %74’e ve Almanya 12 puan gerileyerek %56’ya düşmüştür. Türkiye’de %52, hükümetin ekonomik politikasını onaylamadığını belirtmiştir. Bu rakam, 2012’de kaydedilen rakamların tersidir. ■■ Avrupalılar, Alman Şansölyesi Angela Merkel’in (%47 olumlu) ekonomik krizi AB’den daha iyi idare ettiğine inanmaktadır (%43 olumlu, %49 olumsuz). Krizden en çok etkilenen Avrupa ülkelerinde AB’nin ekonomik krizi yönetmesine dair memnuniyetsizlik en yüksek olmuştur (İspanya: 75%; Fransa, Portekiz, Birleşik Krallık: %55; İtalya: %49). Ancak Merkel’in memnuniyetsizlik derecelendirmeleri sorunlu ekonomilerde çok yükselmiştir — Portekiz’de %65 ve İspanya’da %82. ■■ AB’de yanıt verenlerin çoğunluğu (%57) AB üyeliğinin ekonomileri için yararlı olduğuna inanmaktadır. Ancak, Avrupa’da bu konuda Almanya’dan (%71) Birleşik Krallık’a (%40) kadar ciddi farklılıklar ve bazı dramatik düşüşler (20 puan gerileyerek, %49’a düşen Portekiz gibi) vardır. ■■ Araştırmanın yapıldığı üç Avrupa ülkesi hariç tüm ülkelerde çoğunluk (AB ortalaması: %60) Avro’nun ekonomileri için kötü olduğuna inandıklarını (veya üye olmayan ülkeler kötü olacağını) söylemişlerdir. Sadece Almanya’da, Slovakya’da ve Romanya’da çoğunluk veya çoğu kişi Avro’nun ekonomileri için iyi olduğuna inanmaktadır. ■■ Ancak pek az kişi Avro’dan vazgeçmeyi düşünmektedir. Ülkelerinin Avro Bölgesi’nden çıkıp çıkmamasına dair soru sorulanların sadece küçük bir azınlığı (en yüksek %30 ile İspanya olmuştur) Avro Bölgesi’nden çıkmak istediklerini belirtmiştir. ■■ Avrupa’da giderek artan çoğunluk (geçen seneye göre 11 puan artışla bu sene %68) AB’nin ulusal bütçeler üzerindeki kontrolünü onaylamazken, sadece %26 bunu desteklemektedir. Geçen sene ulusal bütçeler üzerinde AB’nin daha fazla kontrolü olmasını çoğunluğun desteklediği tek ülke olan Almanya’da destek %37’ye gerilemiş, Almanlar’ın %60’ı üye devletlerin ulusal kontrole sahip olmasını istemişlerdir. ■■ AB’de yanıt verenlerin yüzde elli altısı ve Birleşik Devletler’de % 49’u, transatlantik ticaretin ve yatırımın artmasının ekonomilerinin büyümesine yardım edeceğine inanmaktadır. AB’de yüzde otuz iki ve ABD’de %39 artan ticaret ve yatırımın ulusal ekonomileri daha savunmasız duruma getireceğini düşünmektedir. Bu konuda Türkler daha şüphecidir; çoğu kişi (%43) bunun ekonomilerini daha kırılgan hale getireceğinden endişe etmektedir. Transatlantik Güvenlik ■■ Amerikalılar’ın (%33), Avrupalılar’ın (%42) ve Türkler’in (%40) çoğu güvenlik ve diplomasi konularındaki transatlantik ortaklıkta kendi taraflarının daha bağımsız bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini düşünmektedir. ■■ NATO, AB’de yanıt verenlerin %58’i ve Amerikalılar’ın %55’i tarafından “halen gerekli” olarak kabul edilmektedir. ■■ NATO’nun halen gerekli olduğuna inanan çoğunluğun içerisinde, Avrupa’da çoğunluk (%56, toplam örneklemin %32’si) ve Birleşik Devletler’de çoğu kişi (%46, toplam örneklemin %25’i) NATO’nun halen gerekli oluşunun “beraber hareket edecek demokratik ülkelerin ittifakı” olmasından kaynaklandığına inanmaktadır. Türkler’in yüzde otuzu; toplam örneklemin %12’si bu görüşe katılmaktadır. Amerikalılar’ın yüzde yirmi dördü; toplam örneklemin %13’ü, ABD’nin karşısında hala çok ciddi askeri tehditler olduğuna inanırken, Avrupalılar’ın %15’i; toplam örneklemin %9’u, ve Türkler’in %23’ü; toplam örneklemin %9’u, bunu onaylamaktadır. Amerikalılar’ın yüzde on beşi; toplam örneklemin %8’i, NATO’nun askeri maliyetlerin paylaşımına yardımcı olduğunu söylerken, Avrupalılar’ın %12’si (örneklemin %7’si) ve Türkler’in %27’si (örneklemin %11’i) bu görüştedir. Amerikalılar’ın sadece %9’u (örneklemin %5’i) “askeri müdahaleler ancak NATO desteğiyle yapılırsa meşrudur” ifadesine katılmaktadır. Avrupalılar’ın %13’ü (örneklemin %7’si) ve Türkler’in %15’i (örneklemin %6’sı) bu görüşü onaylamaktadır. ■■ NATO’nun ülkelerinin güvenliği için artık gerekli olmadığına inanan azınlığın arasında ABD’de çoğunluk (%52, toplam örneklemin %17’si) ve Avrupa’da çoğu kişi (%35%, toplam örneklemin %12’si) kendi ülkelerinin “askeri kararları alabilme yetisine sahip olması gerektiğini” söylemişlerdir. Türkler’in yüzde yetmişi; toplam örneklemin %27’si buna katılmaktadır. Avrupalılar’ın yüzde otuz dördü (toplam örneklemin %11’i) AB’nin kendine ait bir savunma örgütü olması gerektiğini düşünmektedir. Amerikalılar’ın yüzde otuz ikisi (toplam örneklemin %10’u) Avrupalılar’ın kendi güvenliklerini kendilerinin çözmesi ifadesine destek vermektedir. Amerikalılar’ın yüzde onu (toplamın %3’ü) ve Avrupalılar’ın %26’sı (toplamın %9’u) ülkelerini tehlikeye sokan başlıca bir tehdit olmadığını söylemiştir. Türkiye’de %21 — toplam örneklemin %8’i - buna katılmaktadır. ■■ NATO 2014 yılında Afganistan’daki misyonuna son verecektir ancak bazı birlikler Afgan ulusal ordusunu ve polis kuvvetlerini eğitmek amacıyla Afganistan’da kalabilecektir. Kendi ülkelerinin T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 5 böylesi bir çabaya destek vermesi konusunda görüşleri sorulduğunda Amerikalılar’ın %54’ü olumlu cevap verirken, Avrupalılar’ın %53’ü buna katılmıştır. Türklerin çoğunluğu (%51) böyle bir girişime Türkiye’den birlik gönderilmesine destek vermemektedir. ■■ İnsansız hava araçlarının Afganistan ve Pakistan gibi yerlerde şüpheli düşmanları tespit etmek ve ortadan kaldırmak için kullanılmasını onaylayıp onaylamadıkları sorulduğunda ABD’de yanıt verenlerin %71’i olumlu yanıt verirken, Avrupalılar’ın %53’ü onay vermemiştir. Türkiye’de yanıt verenlerin %60’ı karşı çıkmış, sadece %29 buna onay vermiştir. ■■ Savunma harcamaları sorulduğunda ABD ve Avrupa’da çoğu kişi (%46) mevcut harcamaların sürdürülmesini istemiştir. Avrupalılar’ın yüzde otuz sekizi harcamaların azaltılmasını isterken, Amerikalılar’ın sadece %26’sı bunu talep etmektedir. Türkiye’de çoğunluk (%50), savunma harcamasının artırılmasını desteklerken, %32 mevcut harcama düzeyinin sürdürülmesini istemiştir. ■■ Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki Arap isyanlarıyla ilgili olarak Avrupa (%58) ve Türkiye’de (%57) çoğunluk, ABD’de çoğu kişi (%47) demokrasiyi istikrara tercih ettiklerini söylemişlerdir. ■■ Suriye’de bir müdahalenin istenip istenmediği konusunda ise AB’de (2012’ye göre 13 puan artışla, %72), ABD’de (7 puan artışla, %62) ve Türkiye’de (15 yüzde puanı artışla, %72) çoğunluk ülkelerinin Suriye çatışmasının tamamen dışında kalması gerektiğine inanmaktadır. ■■ İran’ın nükleer silahlar edinmesinin en iyi ne şekilde önleneceğine dair transatlantik görüşler birbirine yakın hale gelmiştir. Çoğu Amerikalı (%29) ekonomik yaptırımların uygulanmasını desteklemektedir. Avrupalılar’ın (dört puan artışla, %32) ve Türkler’in (11 yüzde puanı artışla, %27) çoğu daha önceki yıllardan farklı olarak bu 6 | T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 görüşe katılırken, sadece Avrupalılar ekonomik teşviklerin teklif edilmesini tercih etmektedir. ■■ Transatlantik Eğilimler’de yanıt verenlere ilk defa Kore’nin mevcut nükleer programı hakkında ülkelerinin nasıl hareket etmesini istedikleri sorulmuştur. Amerikalılar’ın (%30) ve Avrupalılar’ın (%29) çoğu, başka herhangi bir seçenektense ekonomik yaptırımların uygulanmasını tercih etmişlerdir. ■■ Savaşın kimi zaman adaleti yerine getirmek için gerekli olup olmadığına dair genel soruya Amerikalılar’ın %68’i gerekli cevabını verirken, Avrupalılar’ın sadece %31’i bu görüşte olmuştur. Bu da uzun zaman öncesinden beri kayıt edilen eğilimin devamıdır. ■■ İsveçliler, NATO operasyonlarına katılım konusunda eşit şekilde bölünmüştür, %47 bu tip operasyonları desteklerken, %49 bunlara karşı çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler’in liderliğinde bu tip bir operasyonun yapılması hakkında ne düşündükleri sorulduğunda İsveçliler’in %62’si olumlu görüş bildirmişlerdir. Hareketlilik, Göç ve Entegrasyon ■■ Göçün bir tehdit mi yoksa fırsat mı olduğu şeklindeki soruya Amerikalılar, eşit şekilde bölünmüş yanıtlar vermişlerdir (sorun olarak görenler 2011’deki rakamdan altı yüzde puanı gerileyerek %47 olmuştur, fırsat diyenler %46’dır). Avrupalılar’ın yüzde kırk dördü göçü daha çok sorun olarak nitelendirirken, %41 fırsat olarak düşündüğünü belirtmiştir. Türkler’in yüzde elli dördü, göçü sorun kabul ederken, sadece %18’i fırsat olarak değerlendirmektedir. ■■ ABD’de (%73 – 2011 yılında %82 idi) ve Avrupa’da (%69) çoğunluk yasal göç konusunda endişe duymadıklarını söylemişlerdir. Buna karşın, Türkler’in %60’ı yasal göçten endişe duymaktadır. ■■ Amerikalılar’ın yüzde altmış biri yasadışı göçten endişe duymaktadır, Avrupalılar’ın %71’i, Türkler’in %69’u bu görüşe katılmaktadır. ■■ Hemen hemen yanıt verenlerin tümü ülkelerindeki göçmen yüzdesinin mevcut olandan daha fazla olduğuna inanmaktadır. ■■ Amerika’da çoğu kişi (%41) ülkelerinde “aşırı çok” göçmen olduğunu söylerken, Avrupalılar’ın %33’ü bu görüştedir. Avrupalılar’ın çoğu ülkelerinde “çok ama aşırı düzeyde olmayan” göçmen yaşadığına inanmaktadır. Amerikalılar’ın %39’u bu görüştedir. Türkiye’de yanıt verenlerin çoğu (%35) ülkelerinde “çok” göçmen olmadığını düşünmektedir. ■■ Birleşik Devletler (%61) ve Avrupa’da (%52) çoğunluk ilk kuşak göçmenlerin iyi entegre olduğuna inanırken, Türkiye (%74), İsveç (%61) ve Fransa’da (%53, 2011 rakamından altı yüzde puan artışla) çoğunluk ve Almanya’da (%48) çoğu kişi bu göçmenlerin iyi entegre olamadığını düşünmektedir. ■■ İkinci kuşak göçmenlere dair görüşler daha olumludur. Amerikalılar’ın yüzde altmış sekizi, ikinci kuşağın daha iyi entegre olduğuna inanırken, Avrupalılar’ın %59’u bu görüşe katılmaktadır. Yanıt veren Türkler’in yüzde elli altısı ikinci kuşak göçmenlerin entegrasyonunun zayıf olduğuna inanmaktadır. ■■ Atlantik’in her iki tarafında da kamuoyu — Amerikalılar’ın %68’i, Avrupalılar’ın %58’i ve Türkler’in %61’i — hükümetlerinin göç yönetimi politikalarından memnun değildir. ■■ Türkiye’de (%70) ve ABD’de (%50) çoğunluk “göçmenlerin ülke vatandaşlarının elinden işleri aldığı” inancındadır. Avrupa’da çoğunluk (%62) buna katılmamaktadır. ■■ ABD’de (%69) ve Avrupa’da (%66) üçte ikilik bir çoğunluk “göçmenlerin genellikle işçi sıkıntısı olan alanlardaki işleri yapmaya yardımcı olduklarına” inanmaktadır. Bu konudaki Türk görüşleri ise eşit şekilde bölünmüştür (katılan %52, katılmayan %43). ■■ Amerikalılar’ın çoğunluğu (%54) ve Avrupalılar’ın çoğu (49%) “göçmenlerin yeni işletmeler açmaları nedeniyle yeni işler yaratmaya yardımcı oldukları fikrine” inanmaktadır. ■■ Amerika’da (%57) ve Avrupa’da (%50) çoğunluk “göçmenlerin sosyal hizmetler üzerinde bir yük olduğunu” söylemektedir. “Göçmenlerin ulusal kültür için bir tehdit olup olmadığı” sorulduğunda Avrupa’da (%69) ve Amerika’da (%64) üçte ikilik bir çoğunluk tehdit oluşturmadığı şeklinde yanıt vermişlerdir. ■■ “Göçmenlerin kültürü zenginleştirip zenginleştirmediği” sorusuna ABD’de (%69) ve Avrupa’da (%60) üçte ikilik bir çoğunluk zenginleştirdiği şeklinde cevap vermişlerdir. Yanıt veren Türkler’in yüzde altmış biri bu görüşe katılmamaktadır. ■■ ABD’de yanıt verenlerin üçte ikisi iç göçün ülkeleri için sorun olmadığını söylerken, Avrupalılar’ın %57’si bunun sorun olduğunu düşünmektedir. Türkler’in görüşleri ikiye bölünmüştür; %46 iç göçü sorun görürken, %45 bu görüşe katılmamaktadır. Türkiye ■■ Türkiye’de yanıt verenlerin yüzde kırk dördü (2004’de %73 idi) halen Avrupa Birliği üyeliğini desteklemektedir; %34 (2004’de %9 iken) AB üyeliğinin kötü olacağına inanmaktadır. ■■ AB’de yanıt verenlerin yüzde yirmisi Türkiye’nin AB üyeliğinin iyi bir şey olacağına inanırken, %33 kötü olacağını düşünmekte, %37 ne iyi ne de kötü olur demektedir. ■■ Türkiye’de yanıt verenlerin yüzde otuz sekizi Türkiye’nin uluslararası konularda bağımsız hareket etmesi gerektiğini düşünürken, %21 Türkiye’nin AB ile işbirliği yapması gerektiğine inanmaktadır. T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 7 ARAŞTIRMA YÖNTEMİ Araştırma anketi TNS Opinion tarafından, Polonya, Slovakya, Romanya ve Türkiye haricinde (bu ülkelerde telefon penetrasyonu daha düşük olduğundan yüz yüze görüşmeler yapılmıştır) tüm ülkelerde Bilgisayar Destekli Telefon Mülakatı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Her bir ülkede, rastgele seçilen 18 yaş ve üstü yaklaşık 1000 erkek ve kadın ile görüşme yapılmıştır. Görüşmeler, 3 Haziran ile 27 Haziran 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş, Türkiye’de bir hafta ara verilerek, 2 Temmuz’da bitirilmiştir. Araştırmanın yapıldığı 13 ülkenin her birindeki ulusal örnekleme dayalı sonuçların %95 oranında güvenilir olduğu ve örnekleme ve rastgele hatalara bağlı hata payının artı eksi üç yüzde puanı olduğu söylenebilir. AB örnekleminin toplamına dayanan sonuçlar için ise hata marjı, artı/eksi bir yüzde puanıdır. Örnekleme bağlı hataların yanında, soruların yazılış tarzı ve araştırmanın gerçekleştirilmesinde ortaya çıkan fiili zorluklar da kamuoyu araştırmalarının bulguları açısından hataya veya sapmaya neden olabilir. Geçen senelerin raporlarıyla tutarlılığı sağlayabilmek üzere 2010 yılından önce ilk kez sorulan eğilimle ilgili sorular için ortalamalar, her bir ülkedeki erişkin nüfusun büyüklüğüne bağlı olarak ağırlıklandırılmıştır. 2010 veya takip eden yılardan itibaren sorulan yeni sorular için sonuçlar, örneklemin nüfusun yaş, cinsiyet ve eğitim gibi karakteristiklere uyumlu olması için yine ağırlıklandırılmıştır. Verilerin işlenmesi tamamlandığında, araştırma ile ilgili veriler Michigan Üniversitesi Üniversitelerarası Siyasi ve Sosyal Araştırmalar Konsorsiyumu (InterUniversity Consortium for Political and Social Research - ICPSR), Connecticut Üniversitesi Roper Kamuoyu Araştırmaları Merkezi (Roper Center for Public Opinion Research) ve GESIS Leibniz Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne (GESIS-Leibniz Institute for the Social Sciences) teslim edilmiş ve akademisyen ve diğer ilgili tarafların kullanımına açılmıştır. Araştırma yöntemine dair daha detaylı bilgiye ve soruların tam metnine http://trends.gmfus.org/ adresinden ulaşabilirsiniz. 8 | T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 Avrupa Ortalamalarına Dair Notlar: Zaman içerisinde araştırmaya yeni Avrupa ülkeleri dahil edilmiştir. Yeni ülkelerin eklenmesi Avrupa çapındaki ortalamaları değiştirmişse de, istatistiksel açıdan önemli bir değişiklik yaratmamıştır. Bu nedenle, sunumun daha kolay olabilmesi için çok sayıda farklı ortalamalar tek bir ortalamanın parçasıymış gibi değerlendirilmiştir. Daha önceki yıllar için AB ortalamaları belirtildiğinde, 2002-2003 için AB7, 2004-2006 için AB9, 2007-2010 için AB10 ve 2011’den itibaren de AB11 kullanılmıştır. Bildirilen Avrupa Ortalamaları AB7 20022003 İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya, Polonya ve (2003) Portekiz AB9 20042006 AB7 ile aynı + Slovakya ve İspanya AB11 20072010 AB9 ile aynı + Bulgaristan ve Romanya AB12 20112012 AB11 ile aynı + İsveç Toplam Kapsam YIL KAPSAM 2002 ABD + E6 Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Birleşik Krallık 2003 ABD + E7 Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz 20042005 ABD + E10 Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz, Türkiye, Slovakya, İspanya 20062010 ABD + E12 Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz, Türkiye, Slovakya, İspanya, Bulgaristan, Romanya 2011 ABD + E13 Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz, Türkiye, Slovakya, İspanya, Bulgaristan, Romanya, İsveç 2012 ABD + E13 + Rusya Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Birleşik Krallık ABD + E12 Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz, Türkiye, Slovakya, İspanya, Romanya, İsveç 2013 AVRUPA KAPSAMI Bölüm Bir: Transatlantik İlişkiler ve Küresel Görüşler Atlantik’in iki yakasında da devam eden ekonomik kriz, transatlantik topluluğu birbiriyle ilişkilendiren bağlantıların istikrarını etkilememiştir. Kriz, karşılaşılan zorlu küresel politika soruları karşısında hem ABD hem de Avrupa liderliğine duyulan gereksinimin kabullenilmesini teşvik etmektedir. Birleşik Devletler, uluslararası düzeyde popülerliğini korurken, Başkan Barack Obama’ya Avrupalılar’ın verdiği destek bu popülerliği güçlendirmektedir. Almanya’nın liderliği ise Avrupa Birliği içerisinde beğeni toplamaktadır. Aynı zamanda, krizden en çok etkilenen Avrupa ülkeleri tarafından verilen farklı tepkiler, Avrupa içinde gittikçe artan gerilimin göstergesidir. Amerikalılar ve aynı şekilde Avrupalılar, kendilerini Batılı olmayan güçlerin yükselişi ile tehdit edilir konumda hissetmektedirler. Birleşik Devletler, Rusya ile sadece belli konularda angaje olmayı seçebilecek konumdayken, Putin rejiminden gün geçtikçe daha fazla kuşku duyan Avrupa, daha geniş bir alanda ilişki içinde olmak zorundadır. Aynı zamanda, Çin’in yükselişi transatlantik topluluk için devam eden bir tehdit oluşturmakta iken; Hindistan, Brezilya ve Endonezya gibi diğer yükselen güçlerin küresel yönetişimin ortaya koyduğu güçlüklerle baş etmek için ABD ve Avrupa ile beraber hareket edip etmeyeceği belirsiz kalmaya devam etmektedir. BİRLEŞİK DEVLETLER LİDERLİĞİNE YÖNELİK DESTEK SÜRÜYOR… ABD liderliğine yönelik destek devam ederken, Avrupalılar’ın %55’i ve Amerikalılar’ın %77’si ABD’nin güçlü bir rolü olmasını çok veya bir ölçüde istemektedir (Tablo 1). ABD’nin liderliğine yönelik Amerikan desteği geçen seneki %82’den küçük bir düşüşle beş yüzde puanı kadar azalmış olsa da hala önemli bir çoğunluğu temsil etmektedir. Avrupa içinde önemli kaymaların görüldüğü ülkeler yalnızca İtalya, Polonya ve İspanya olmuştur. ABD liderliğine yönelik destek, İtalya’da %49’dan %56’ya, Polonya’da %38’den %50’ye çıkmış, İspanya’da %39’dan %30’a gerilemiştir. Avrupa’da ABD liderliğini bir şekilde istemeyen veya hiç istemeyenlerin en yüksek olduğu ülkeler, geçen seneye göre yedi yüzde puanı artışla, %67’ye ulaşan İspanya ve geçen seneden bir yüzde puanı düşerek %52 olan Slovakya olmuştur. Türkler’in ABD liderliğine yönelik desteği zaten düşükken daha da gerilemiştir. 2012’ye göre beş yüzde puanı düşüşle yanıt veren Türkler’in yüzde yirmi biri, güçlü ABD liderliğini çok istediklerini veya bir şekilde istediklerini belirtirken, 2012’ye göre on yüzde puanı artışla %69, bir şekilde istemediğini veya hiç istemediğini söylemiştir. … ABD’YE DAİR OLUMLU GÖRÜŞLER DEVAM EDİYOR Birleşik Devletler’in uluslararası popülerliği benzer şekilde istikrar göstermektedir. AB’de yanıt verenlerin (2012’ye göre dört yüzde puanı düşüşle) yüzde yetmişi, Birleşik Devletler ile ilgili görüşlerini çok olumlu veya bir şekilde olumlu olarak tanımlarken, (2012’ye göre dört puan artışla) %26 bir şekilde veya çok olumsuz görüşte olduklarını bildirmişlerdir (Tablo 2). Birleşik Devletler’e yönelik olumlu görüşler en çok Polonya’da artarken (%65’ten %72’ye); Hollanda’da (%78’ten %69’a), Romanya’da (%84’ten %77’ye), İsveç’te (%67’den %57’ye), İspanya’da (%72’den %62’ye) ve Birleşik Krallık’ta (%76’dan %67’ye) gerilemiştir. T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 9 Tablo 1: Küresel Konularda Kimin Liderliği İsteniyor? 100 80 ABD AB Yüzde 60 Rusya Çin 40 20 77 57 40 42 55 71 27 26 21 26 16 15 0 ABD’de AB’de Türkiye’de S1a-d Tablo 2: Dünya Güçlerinin Beğenilirliği 100 80 ABD AB 60 Yüzde Çin Rusya 40 20 81 50 32 28 70 66 31 28 32 35 27 23 0 ABD’de AB’de Türkiye’de S4.1-4.4 10 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 Türkiye’de ABD’ye dair olumlu görüş düşük seyretmeye devam ederken, Birleşik Devletler için olumlu düşünenlerin yüzdesi %34’ten %32’ye düşmüş, olumsuz görüştekilerin yüzdesi ise %57’den %64’e çıkmıştır. AB liderliğini bir şekilde veya çok isterken, geçen seneye göre sekiz puan artışla %63’ü AB liderliğini bir şekilde veya hiç istememektedir. … AB’YE DAİR GÖRÜŞLER DE OLUMLUDUR Yanıt verenler genellikle AB için olumlu düşünmektedir. Avrupa’da yanıt verenlerin %66’sı, geçen seneye göre bir yüzde puanı düşüşle, AB hakkında çok olumlu veya bir şekilde olumlu görüşe sahiptir. En düşük derecelendirmeler Birleşik Krallık’ta (2012’de %46 iken, bu yıl %50) ve İspanya’da (2012’de %64 iken, bu yıl %59) görülürken en yüksek Romanya’da (2012’de %84 iken, bu yıl %77), Polonya’da (2012’de %68 iken, bu yıl %76) ve Almanya’da (geçen seneye göre değişmeyerek %75) olmuştur. Yanıt veren İngilizler %44 ile AB hakkında en olumsuz görüşlere sahip olanlardır (2012’de %49); bu grup AB’yi ya hiç ya da bir şekilde beğenmemektedirler. ABD’de yanıt verenlerin %50’si (geçen sene %57), AB için olumlu düşünürken, AB LİDERLİĞİNE YÖNELİK DESTEK OLDUKÇA GÜÇLÜ … Dünya meselelerinde AB liderliğine yönelik güçlü destek devam etmektedir. Birleşik Devletler’de yanıt verenlerin %57’si, geçen seneki %63’ten düşük olarak, güçlü AB liderliğini çok veya bir şekilde isterken, Avrupalılar’ın %71’i aynı şekilde yanıt vermiştir (Tablo 3). AB içerisinde AB liderliğine yönelik destek Fransa’da (%76’dan %68’e) ve İspanya’da (%67’den %56’ya) düşmüş iken, Birleşik Krallık’ta (%55’den %60’a) artmıştır. AB liderliğini en az isteyenler İspanyollar, İngilizler ve Fransızlar olmuştur (sırasıyla %42, %31 ve %30). Türkiye’den yanıt verenlerin bu konudaki görüşleri de farklılık göstermektedir. Türkler’in yüzde yirmi altısı Tablo 3: ABD’ye Karşın AB Liderliği 100 80 AB liderliği için ABD desteği 79 80 79 73 76 ABD liderliği için AB desteği 73 68 64 72 69 63 60 55 Yüzde 72 55 54 57 52 45 40 36 39 37 36 36 2006 2007 2008 55 20 0 2002 2003 2004 2005 2009 * 2002-2003’den AB7, 2004-2006’den AB9, 2007-2013’den AB11 kullanılmıştır. 2010 2011 2012 2013 S1a, 1b T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 11 AVRUPALILAR AB EKONOMİ POLİTİKASINA DAHA AZ GÜVEN DUYARKEN, AB’NİN KÜRESEL LİDERLİĞİNI HALA DESTEKLIYOR Avrupalılar, geçen yıllara nazaran, bu yıl ekonomik krizle ilgili daha da çok endişe bildirmemelerine rağmen — geçen seneki %66’ya kıyasla yanıt verenlerin yüzde 65’i krizden kişisel olarak etkilendiğini söylerken, %34’ü etkilenmediğini belirtmiştir (geçen sene %33) – AB’nin ekonomik yönetişimine yönelik güvenleri önemli ölçüde azalmıştır. Bu yıl Avrupalı yanıt verenlerin yüzde yirmi altısı, geçen seneki %37’den gerileyerek, AB’nin üye devletlerin ekonomik ve bütçe politikaları hakkında daha fazla otoritesi olması gerektiğine inandıklarını söylerken; %68 ise her üye devletin kendi otoritesine sahip olması gerektiğine inandığını belirtmiştir (geçen sene %57). Değerlerdeki kaymalar münferit ülkelerde daha da fazla olmuştur. Bu yıl yanıt veren İspanyollar’ın yüzde yirmi biri (geçen sene %42) ulusal ekonomik politika üzerinde AB’nin otoritesini isterken; yanıt veren İtalyanlar’ın %28’i (geçen seneki değerden 15 yüzde puanı düşüşle), Almanlar’ın %37’si (geçen seneki değerden 16 yüzde puanı düşüşle) ve Fransızlar’ın %29’u (geçen seneki değerden 16 yüzde puanı düşüşle) bu görüşe katılmaktadır. Krizden en fazla etkilenen ülkelerde en fazla olmakla beraber genellikle Avrupalılar, AB üyeliğinin kendi ulusal ekonomileri için kötü olduğuna daha çok inanır olmuşlardır. Bu yıl yanıt veren Fransızlar’ın yüzde otuz altısı (geçen sene %25) ülkelerinin Avrupa Birliği üyeliğinin ekonomileri üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu söylerken; yanıt veren İspanyollar’ın %44’ü (geçen sene %38) ve Portekizliler’in %42’si (geçen sene %25) bu görüştedir. Avrupa’nın ekonomik yönetişimine yönelik duyulan güven azalmış olmasına rağmen, yanıt veren Avrupalılar Avrupa’nın küresel konulardaki rolü hakkında olumlu görüş bildirmeye devam etmektedirler. Yanıt veren Avrupalılar’ın yüzde yetmiş biri, dünyada güçlü Avrupa liderliğini istemektedir (2006’dan beri sadece 5 yüzde puanı düşüşle). Avrupalılar, AB hakkında genel olarak olumlu düşünmeye devam etmektedir. Yanıt verenlerin %66’sı, (2009’da %72’si) AB’yi olumlu şekilde tanımlamıştır. %33’ü (geçen sene %31) AB’ye ilişkin olumsuz görüşlere sahiptir. Türklerin yüzde otuz beşi, AB için olumlu düşünürken, %60’ı (2012’de %53), AB için olumsuz görüşlere sahiptir. RUS LİDERLİĞİ PEK İSTENMİYOR … Rusya’ya ilişkin görüşleri sorulduğunda ABD’de yanıt verenlerin yüzde 40’ı, geçen seneki %45’ten gerileyerek, Rusya’nın küresel liderliğini istediğini söylerken, %46’sı ise istemediğini belirtmiştir. Avrupalılar’ın görüşleri daha az bölünmüştür. 2012’de %25’e kıyasla, AB’de yanıt verenlerin %27’si Rus liderliğini istemektedir. Yüzde altmış beş bunu istemediğini belirtmiştir. Buna Türkiye de katılmaktadır. Türkler’in yüzde on altısı Rus liderliğini isterken, %67’si istemediğini söylemiştir. Slovakya ve Birleşik Krallık, Rus liderliğini en çok isteyenler olurken (sırasıyla %39 ve %38) en az isteyenler %81 ve %75 ile İspanya ve Polonya’dır. 12 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 … RUSYA’YA DAİR GÖRÜŞLER DE OLUMSUZ Benzer şekilde araştırmanın yapıldığı pek çok ülkede Rusya’ya dair genel görüşler olumsuzdur. AB’de yanıt verenlerin yüzde yirmi sekizi (geçen sene %37) Rusya için olumlu duygulara sahipken; geçen sene %55’ten bu yıl %62’ye çıkan bir kesim olumsuz duygularını ifade etmiştir. Slovaklar, Rusya için en olumlu düşünenler olurken (2012’ye göre altı yüzde puanı düşüşle %58), İsveç ve Almanya en olumsuz görüşlere sahip ülkelerdir (sırasıyla %76 ve %74). ABD sonuçları da AB sonuçlarının neredeyse aynısıdır. Amerikalılar’ın yüzde yirmi sekizi, geçen seneye göre on dört yüzde puanı düşüşle, Rusya için olumlu görüş bildirirken, geçen seneye göre on bir yüzde puanı artışla %59, olumsuz görüşte olduklarını ifade etmişlerdir. Türkler de buna katılmaktadır. Rusya için olumlu düşünenler 2012’de %32’den bu yıl yüzde yirmi üçe gerilemiş, olumsuz düşünenler ise 2012’de %53 iken, bu yıl %68 olmuştur. Tablo 4: Çin’in Liderliğini Kim İstiyor? 100 80 47 65 72 60 Yüzde İsteksiz İstekli 40 20 42 0 ABD 26 AB 15 Türkiye S1d PEK AZ KİŞİ ÇİN LİDERLİĞİNİ İSTİYOR… Ankete katılanlar Çin ile ilgili sorulara benzer yanıtlar vermişlerdir. Amerikalılar’ın yüzde kırk ikisi Çin’in küresel liderliğini isterken, %47’si istememektedir. AB’de yanıt verenlerin %26’sı Çin liderliğini isterken, %65’i istememektedir (Tablo 4). Birleşik Krallık, Çin’in liderliği hakkında en olumlu düşünen ülke olurken, sonuçlar genel olarak Amerikan görüşleriyle benzerlik göstermektedir: yanıt veren İngilizler’in %42’si Çin liderliğini istemekte, %43’ü ise istememektedir. Çin liderliğini en az isteyenler İspanya, Slovakya, İtalya ve Fransa’dır (sırasıyla %83, %77, %71 ve %71). düşünmektedir. Avrupa içinde daha keskin kaymalar da yaşanmıştır. Çin ile ilgili olumlu görüşlerin 17 yüzde puanı gerilediği Romanya’da %62, geçen yıl olumlu düşünürken, bu yıl %45 bu görüştedir. Düşüş, Portekiz’de 15 yüzde puanı (%48’den %33’e), İspanya’da 14 yüzde puanı (%48’den %34’e) ve Hollanda’da 14 yüzde puanı (%50’den %36’ya) olmuştur. Yanıt veren Alman ve İtalyanlar, %71 ve %70 ile Çin’e dair en olumsuz görüşlere sahip olanlardır. Birleşik Devletler’de yanıt verenlerin %32’si (2012’ye göre dokuz yüzde puanı düşüşle) Çin hakkında olumlu görüş bildirirken, 2012’ye göre altı yüzde puanı artışla %58’i olumsuz düşündüğünü söylemiştir. Türkiye, Çin liderliğine Avrupa’dan bile daha olumsuz yaklaşmaktadır: Türklerin %15’i Çin liderliğini isterken, %72’si istememektedir. Türkiye’de yanıt verenlerin %27’si, geçen seneye göre 12 yüzde puanı düşüşle, bu konuda olumlu görüş bildirirken, geçen seneye göre 18 yüzde puanı artışla %63 olumsuz görüşler ifade etmiştir. … ÇİN’E DAİR GÖRÜŞLER DE OLUMSUZ Geçen seneye göre on yüzde puanı düşüşle, Avrupalılar’ın yüzde otuz biri Çin için çok olumlu veya bir şekilde olumlu düşünürken; %60’ı (geçen sene %50) Çin için çok olumsuz veya olumsuz BAŞKAN OBAMA DİĞER ÜLKELERDE ÜLKESİNE GÖRE DAHA POPÜLER OLMAYA DEVAM EDİYOR Başkan Barack Obama’ya Birleşik Devletler’de verilen destek geçen senelerde olduğu gibi ne çok fazla ne T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 13 Tablo 5: Başkan Obama’ya Dair Görüşlerde Değişim (2012 – 2013) Türkiye’de yanıt verenlerin %35’i, geçen seneye göre yedi yüzde puanı düşüşle ancak 2010’dan yedi puan artışla, Obama’nın uluslararası politikalarını onaylamaktadır. Geçen seneye göre on yüzde puanı ve 14 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 -12 İs pa ny a -8 Fr an sa ç -8 ve -7 İs -4 Tü rk iye şik rle Bi çok az kaydedilmiştir: yanıt verenlerin %50’si, geçen seneye göre dört yüzde puanı, 2009’a göre 7 yüzde puanı düşüşle, Obama’nın uluslararası politikalarını onaylamaktadır. Geçen seneye göre iki, 2009’a göre dokuz yüzde puanı artışla yüzde kırk dört ise uluslararası politikaları onaylamamaktadır. Öte yandan Avrupa’da yanıt verenlerin %69’u, Obama’nın uluslararası politikalarını geçen seneye göre iki, 2009’a göre 14 yüzde puanı düşüşle, beğenmektedir (Tablo 5). Geçen seneye göre bir yüzde puanı düşüşle, ancak 2009’a göre on üç puan artışla, yanıt verenlerin yüzde yirmi biri bu politikaları onaylamamaktadır. Avrupa içinde Hollanda, İtalya ve Almanya en yüksek desteği verirken (sırasıyla %77, %76 ve %76), en olumsuz görüşler İspanya’da (%31), Slovakya’da (%31) ve İsveç’te (%27) olmuştur. -4 AB al lı k -4 Kr m Al ak y -3 an ya -2 a -2 ov Ro m an ya Ho lla nd a Po lo ny a -15 -1 D Po rte ki z 2 Sl 11 0 İta lya Yüzde 15 S2 2010’a göre beş yüzde puanı düşüşle, yüzde elli üç bu politikaları onaylamamaktadır. VATANDAŞLARIN KENDİ HÜKÜMETLERİNE DESTEĞİ AZALIYOR Avrupa’da pek çok kişi kendi hükümetlerinin uluslararası politikayı ele alışlarıyla ilgili karışık duygulara sahiptir. Geçen seneden yedi yüzde puanı düşüşle yüzde elli bu politikaları onaylarken, geçen seneye göre yedi yüzde puanı artışla %45’i onaylamamaktadır (Tablo 6). Alman, İsveçli ve Hollandalı yanıt verenler sırasıyla %77, %70 ve %61 ile hükümetlerinin uluslararası politikalarını en fazla onaylayanlar olmuşken, İspanyollar ve Portekizler bu politikaları en az onaylayanlar olmuşlardır (sırasıyla %27 ve %38). Yanıt veren İspanyollar da memnuniyetsizliklerini en fazla ifade edenlerdendir; geçen seneye göre 11 yüzde puanı artışla %70’i hükümetlerinin uluslararası politikasını hiç beğenmemekte veya beğenmemektedir. Tablo 6: Kendi Hükümetlerine Dair Görüşlerde Değişim (2012 - 2013) 15 4 0 4 0 -7 -7 -8 -9 -9 -11 -13 -15 -21 Yüzde -4 -15 BİRLEŞİK DEVLETLER (YİNE) ASYA’YI, AVRUPA İSE BİRLEŞİK DEVLETLER’İ TERCİH EDİYOR Birleşik Devletler’de yanıt verenlerin görüşlerinde bir kayma gerçekleşmiştir; “Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkelerini” ABD’nin ulusal çıkarları için Avrupa Birliği ülkelerinden daha önemli olarak nitelendirmektedirler. Bu, geçen senenin tersi; 2011’de ilk kez ifade edilen tutumların tekrarıdır. Geçen seneye göre on bir yüzde puanı artışla yüzde kırk beş, Asya’yı daha önemli olarak nitelendirirken, geçen seneden 11 yüzde puanı düşüşle %44 ise Avrupa’yı daha önemli olarak görmektedir (Tablo 7). Aynı zamanda Avrupa, Asya’ya karşılık ABD’ye yönelik tercihini sürdürmüştür; geçen seneye göre üç yüzde puanı artışla Avrupalılar’ın %64’ü Birleşik Fr an sa D Po rte ki z AB pa ny a İs Po lo ny a Sl ov ak ya Kr şik rle Bi Türkiye’de yanıt verenlerin %51’i, aynen 2012’de olduğu gibi, hükümetlerinin uluslararası politikalarını beğenmektedir; geçen seneye göre üç yüzde puanı artışla %42 ise bu politikaları onaylamamaktadır. İta lya al l Ro ık m an ya ç ve İs Tü rk iye Ho Al m an ya lla nd a -30 S3 Devletler’i daha önemli olarak nitelendirirken, geçen seneden iki yüzde puanı düşüşle %27’si Asya’yı daha önemli bulmuştur. Avrupa içinde ABD’yi daha önemli olarak tanımlayan ülkeler %70 ile Birleşik Krallık, %69 ile Fransa ve yine %69 ile Romanya olmuştur. İspanya’da yanıt verenlerin %41’i, Asya’yı daha önemli görmekte ve İsveçli yanıt verenlerin %37’si bu fikri paylaşmaktadır. Türkiye’de geçen seneye göre iki yüzde puanı düşüşle, yanıt verenlerin yüzde yirmi yedisi, Birleşik Devletler’i daha önemli olarak tanımlamaktadır. Geçen seneye göre yedi yüzde puanı düşüşle yüzde otuz dokuz ise Asya’yı daha önemli olarak nitelendirmiştir. …ANCAK ASYA’DA ODAK NOKTASI ÇİN OLDUĞUNDA, BİRLEŞIK DEVLETLER VE AVRUPA BİRBİRLERİNİ TERCİH ETMEKTEDİR Ancak soru farklı şekilde sorulduğunda ve yanıt verenlere Çin mi yoksa “Çin, Japonya, Güney Kore T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 15 Tablo 7: ABD İçin En Önemli Bölge 100 80 Asya Ülkeleri Yüzde 60 AB 55 51 45 40 44 38 34 20 0 2011 2012 2013 S11a gibi Asya ülkeleri” mi daha önemli şeklinde sorulduğunda yanıtlar önemli ölçüde değişiklik göstermiştir. Amerikalılar Avrupa Birliği ülkelerinin Çin’den daha önemli olduğunu söylerken (%53), Avrupalılar Birleşik Devletler ile olan ilişkilerinin daha önemli olduğunu belirtmişlerdir (%71). Avrupa içinde Almanya ve Birleşik Krallık, Amerika’ya en fazla önem veren ülkeler olurken (sırasıyla %82 ve %75), Portekiz ve İspanya en az önem verenler olmuştur (sırasıyla %52 ve %60). Bu yanıt geçen üç yıl boyu görece istikrarlı olmuştur. Avrupalılar’ın yüzde kırk altısı, geçen seneye göre bir yüzde puanı artışla, Çin’i daha çok ekonomik bir tehdit olarak görürken; Amerikalılar’ın %62’si (2012’de %59) ve Türkler’in %41’i de (2012’de %39) bu görüştedir. Avrupalılar’ın yüzde kırk biri, 2012’de olduğu gibi, Çin’i ekonomik bir fırsat olarak değerlendirirken, 2012’ye göre iki puan düşüşle Amerikalılar’ın %28’i ve 2012’ye göre bir yüzde puanı düşüşle Türkler’in %31’i de bu görüşe katılmaktadır. Yanıt veren Türklere Çin ile Birleşik Devletler arasında bir seçim yapmaları söylendiğinde yanıtlar neredeyse eşit olarak bölünmüştür. Yüzde kırk bir ABD’yi daha önemli olarak tanımlarken, %34 Çin’i daha önemli gördüğünü belirtmiştir. Ancak Avrupa içinde farklılık gösteren yanıtlar, giderek daha da katı hale gelen Kuzey – Güney bölünmesi çerçevesinde ayrışmaktadır. Fransa, Portekiz ve İspanya’da çoğunluklar — sırasıyla %65, %56 ve %56 — Çin’i daha çok ekonomik bir tehdit olarak tanımlarken, Hollanda’da yanıt verenlerin %61’i, İsveç’te %60’ı ve Birleşik Krallık’ta %59’u Çin’i daha çok ekonomik bir fırsat olarak görmektedir. ATLANTİK’İN İKİ YAKASI DA ÇİN’İ EKONOMİK TEHDİT OLARAK GÖRÜRKEN, SADECE ABD ÇİN’İN ASKERİ TEHDİT DE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR Farklı ölçülerde olmakla beraber; Avrupalılar, Amerikalılar ve Türkler Çin’i ekonomik bir fırsattan ziyade ekonomik bir tehdit olarak algılamaktadırlar. 16 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 Çin’in askeri bir tehdit olup olmadığı sorusu hakkında transatlantik topluluk daha da bölünmüştür. Amerikalılar’ın çoğu (2012’de %51‘den gerileye- Tablo 8: Yükselen Güçlere Karşın Çin - Ekonomik Fırsat mı? 100 Hindistan, Brezilya ve Endonezya Çin 80 Yüzde 60 40 20 58 25 48 28 48 30 31 31 69 33 50 33 64 34 71 36 71 47 53 49 68 59 71 60 73 61 rek %49) Çin’i askeri bir tehdit olarak görürken, Avrupalılar’ın çoğunluğu (2012’de %53’den %56’ya çıkmıştır) buna katılmamaktadır. Görüşlerin yoğunluğu Avrupalı devletler arasında değişkenlik gösterirken, çoğunluğun veya çoğu kişinin Avrupalılar’ın uzlaşısına katılmadığı ülke bulunmamaktadır: Romanya ve Hollanda, Çin’in askeri bir tehdit teşkil etmediğine en çok inanılan ülkeler olurken (sırasıyla %66 ve %64), Polonya buna en az inanılan ülke olmuştur (%43’e karşın, %41 askeri tehdit olmadığını onaylamamaktadır). Türkiye’de, geçen seneden beri beş yüzde puanı artışla, yanıt verenlerin %60’ı Çin’in askeri bir tehdit teşkil etmediğini söylerken, geçen seneye göre üç yüzde puanı düşüşle %21’i askeri tehdit olduğuna inandığını söylemiştir. TRANSATLANTİK TOPLULUK DİĞER YÜKSELEN ÜLKELERDE EKONOMİK FIRSATLAR GÖRÜYOR Çin’in yarattığı ekonomik tehditten endişe duymalarına karşın, yanıt verenler yükselmekte olan diğer lla nd a ç Ho ve İs Ro m an ya Bi rle şik Kr al lık an ya m Al pa ny a İs İta lya Po rte ki z Po lo ny a Tü rk iye a ak y Sl ov D AB Fr an sa 0 S12, S14 ülkelerle yapılabilecek potansiyel ekonomik işbirliği konusunda iyimserdirler. Hindistan, Brezilya ve Endonezya gibi ülkelerin yeni pazarlar ve yatırımlar için fırsattan ziyade iş ve refah için tehdit teşkil edip etmediği sorulduğunda üç Avrupalı’dan ikisi (%64) fırsat olarak gördüğünü söylerken, Avrupalılar’ın %23’ü buna katılmamıştır. Avrupa içinde bazı ülkeler bu konuda daha da olumlu düşünmektedirler. Hollanda’da yanıt verenlerin yüzde yetmiş üçü ve İspanya, Almanya ve İsveç’te %71’i yükselen güçlerin bir fırsat olduğunu düşünmektedir (Tablo 8). Yanıt veren Fransızlar yükselen güçlerin daha çok bir tehdit oluşturduğuna en çok inananlar olmuşlardır (%32). ABD ve Türkiye’de yanıt verenler bu konuda daha az olumlu düşünmektedir. Yanıt veren Amerikalılar’ın yüzde kırk sekizi yükselen güçlerin ekonomik bir fırsat olduğuna inanırken, %43 tehdit teşkil ettiklerini düşünmektedir. Yanıt veren Türkler daha da kararsızdır. Yüzde otuz bir, yükselen güçleri fırsat olarak değerlendirirken, yüzde 27 buna katılmamaktadır. T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 17 18 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 Bölüm İki: Ekonomik Kriz, Avrupa ve Ticaret A merika’da ekonomik iyileşme için atılan olumlu adımlara ve Avrupa’da gerçekleştirilen başarılı kemer sıkma önlemlerine rağmen ekonomik kriz Atlantik’in iki yakasında da ekonomik istikrarı tehdit etmeye devam etmektedir. Ekonomik kriz, hükümetlerin rolü ve Avrupa projesinin geleceğine dair transatlantik diyaloğu başlatmış ve harcama, sosyal öncelikler ve uluslararası işbirliğiyle ilişkili soruların öne çıkmasına neden olmuştur. Yunanistan, Portekiz, İtalya ve İspanya krizin Avrupa’daki merkezlerini oluşturmaya devam ederken; Birleşik Krallık’ın Avrupa’dan duyduğu memnuniyetsizlik gün geçtikçe artmaktadır. Bu yılın araştırması harcama, kemer sıkma, Avrupa’da işbirliği ve eşitlik konularına odaklanmış ve yanıt verenlere potansiyel transatlantik ticaret girişimi hakkında ilk izlenimleri sorulmuştur. EKONOMİK KRİZDEN ETKİLENEN ÇOĞUNLUK SABİTTİR Ekonomik krizden kişisel olarak etkilenip etkilenmedikleri sorulduğunda Avrupalılar’ın ve Amerikalılar’ın önemli bir bölümü etkilendikleri şeklinde cevap vermişlerdir. Avrupa’da yüzde altmış beş (2012’de %66, 2009’da %55) kendilerinin veya ailelerinin bir şekilde veya çok etkilendiklerini söylerken, Birleşik Devletler’de %75 (2012’de %79, 2009’da %74) benzer şekilde yanıt vermiştir (Tablo 9). Dahası bazı ülkelerde yanıtlar değişmemiş görünmekle beraber (Portekiz’de geçen yıl %89, bu yıl %90, Romanya’da geçen yıl %88, bu yıl %89, İspanya’da geçen yıl %80, bu yıl %82 etkilendiğini söylemiştir), diğer ülkelerde önemli kaymalar olmuştur. Fransa’da yanıt verenlerin yüzde altmış beşi (geçen yıl %53) krizden etkilen- diğini bildirmiştir. Polonya’da yant verenlerde de bu rakam geçen yıl %53 iken %60’a çıkmıştır. Bu yıl daha az kişinin krizden etkilendiği ifade edilen tek ülke İsveç’tir. Geçen seneye göre yedi yüzde puanı düşüşle yanıt verenlerin %29’u çok veya bir şekilde etkilenmiştir. İsveçliler ve Almanlar gerçekten etkilenmediğini veya hiç etkilenmediğini en çok dile getirenler olmuştur (sırasıyla %70 ve %56). Türkiye’nin yanıtı daha önceki yıllarda olduğu gibi Avrupa ortalaması civarındadır. Türkler’in, geçen seneye göre yedi yüzde puanı düşüşle, yüzde altmış ikisi çok veya bir şekilde krizden etkilendiğini söylerken, 2012’ye göre altı yüzde puanı artışla yanıt verenlerin %33’ü etkilenmediğini belirtmektedir. ÖNEMLİ ÇOĞUNLUK EKONOMİK HAKKANİYETE YÖNELİK İNANCINI YİTİRMİŞTİR Avrupa’da, Birleşik Devletler’de ve Türkiye’de büyük çoğunluk, ekonomik sistemlerinin orantısız olarak çoğunluğu feda ederek pek az kişiyi ödüllendirdiğine inanmaktadır. Amerikalılar’ın yüzde altmış sekizi, Avrupalılar’ın %82’si ve Türkler’in %69’u küçük bir grubun ekonomik sistemlerinden faydalandığına inandıklarını söylerken; Amerikalılar’ın %25’i, Avrupalılar’ın %15’i ve Türkler’in %23’ü ekonomik sistemlerinin herkes için adil olduğuna inanmaktadır. Avrupa içinde bazı ülkelerde neredeyse oy birliği sağlanmıştır. İtalyanlar’ın %93’ü (2012’de %89), ekonomik sistemlerinin küçük bir azınlığı ödüllendirdiğini düşünmektedir. Portekiz’de %92 (2012’de %90), İspanya’da %91 (geçen sene %82) ve Slovakya’da %88 (geçen sene %85) aynı düşüncededir (Tablo 10). Yanıt verenler arasında sistemlerinin herkes için adil olduğuna en çok inanan ülkeler %35 ile Hollanda, %34 ile İsveç ve %25 ile Amerika olmuştur. T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 19 Tablo 9: Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler 100 80 82 78 75 74 61 60 55 75 69 60 Yüzde 79 76 65 66 62 55 40 20 AB ABD Türkiye 0 2009 2010 2011 2012 2013 S21 100 80 60 60 Yüzde 80 40 20 0 100 Yüzde AB’de Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler: Fransa 42 53 56 53 65 2009 2010 2011 2012 2013 0 S21 AB’de Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler: Portekiz 100 80 80 60 60 40 20 0 47 78 80 89 90 2009 2010 2011 2012 2013 AB’de Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler: Almanya 40 20 Yüzde Yüzde 100 56 54 45 45 44 2009 2010 2011 2012 2013 S21 AB’de Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler: İspanya 40 64 71 2009 2010 71 80 82 2012 2013 20 0 S21 20 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 2011 S21 Bu sene, ekonomisinin hakkaniyetli olduğuna inananların belirgin şekilde yükseldiği tek ülke Türkiye olmuştur. Türkler’in yüzde yirmi üçü sistemlerinin esas olarak adil olduğunu düşünmektedir. Bu rakam 2012’de %16 olmuştur. verenler sırasıyla %18, %23 ve %23 ile hükümetlerinin ekonomik politikalarına en az destek verenler olmuşlardır (Tablo 12). Birleşik Devletler’de yanıt verenlerin %32’si (geçen seneye göre 14 yüzde puanı düşüşle) hükümetlerinin ekonomik politikasından memnunken, geçen seneye göre 12 yüzde puanı artışla %64 bu politikalardan memnun değildir. HÜKÜMETLERİN EKONOMİYİ ELE ALIŞI GİDEREK DAHA AZ DESTEK GÖRÜYOR Araştırmaya katılan hemen her ülke, hükümetlerinin ekonomik tutumuna dair olumsuz görüşler bildirirken, pek çoğu geçen seneye göre dahi daha olumsuz yanıtlar vermişlerdir. Avrupa’da yanıt verenlerin %34’ü (geçen sene %41) hükümetlerinin ekonomik yaklaşımını onaylarken, %62 onaylamamaktadır (geçen sene %57). Düşüşler münferit ülkelerde daha da keskin olmuştur. Fransa’da (geçen sene %57 iken) bu sene yanıt verenlerin yüzde yetmiş dördü hükümetlerinin ekonomik politikalarını onaylamamakta; Hollandalılar’ın %66’sı (geçen sene %52) ve Polonyalı yanıt verenlerin %75’i (geçen sene %65) bu görüşü paylaşmaktadır. İspanyol, Polonyalı ve Fransız yanıt 100 Yanıt veren Almanlar karışık duygular içindedir; %56 hükümetlerinin ekonomik politikasını beğenirken (geçen sene %68), %41 bu politikaları onaylamamaktadır (geçen sene %31). İsveçliler’in %59’u politikaları beğenirken (geçen sene %74), %38 buna katılmamaktadır (2012’de %24). Türkiye’de yanıt verenlerin %43’ü hükümetlerinin ekonomik politikasını beğenirken, %52 bu görüşte değildir. 2012’ye göre bir ters dönüş söz konusudur; çünkü geçen yıl onaylayanların oranı %55, onaylamayanların oranı ise %38 olmuştur. Tablo 10: Ekonomik Sistemin Faydalarından Küçük Bir Grup Faydalanıyor 2012 2013 80 40 89 93 90 92 82 91 85 88 74 85 77 83 73 81 72 80 71 73 72 69 64 68 50 58 54 58 20 eç İs v lla nd a D Ho AB Tü rk iye Po lo ny a rle şik Kr al lık Bi an ya m Al Fr an sa a Ro m an ya ak y Sl ov an ya İs p Po rte ki z 0 İta lya Yüzde 60 S22 T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 21 Tablo 11: Kamu Harcamaları Azalsın 100 80 Yüzde 60 40 61 Fr an sa İta lya 58 53 49 42 42 24 23 Tü rk iye 66 Po lo ny a Ho lla nd Bi a rle şik Kr al lık 70 Po rte ki z 20 32 29 23 ç ve İs an ya m Al pa ny a İs AB D Ro m an ya Sl ov ak ya 0 S24 ÇOĞUNLUK GENEL OLARAK HARCAMALARI KISMAK İSTERKEN, SPESİFİK DURUMLARLA İLGİLİ TEREDDÜTTE Amerikalılar’ın yüzde elli sekizi geçen seneki gibi borçları azaltmak için hükümetin kamu harcamalarını kısmasını isterken, %22 mevcut düzeyleri korumak istemekte ve %15 harcamaların artmasını tercih etmektedir. Avrupalılar benzer şekilde cevap vermişlerdir: Çoğu Avrupalı, geçen seneye göre beş yüzde puanı düşüşle bu yıl %45, harcamaların kısılmasını isterken, %30 mevcut düzeyin korunmasını ve %19 da harcamaların artırılmasını talep etmektedir. Ancak Avrupa içinde ulusal yanıtlar büyük farklılıklar göstermektedir. Portekiz’de yanıt verenlerin yüzde yetmişi, Fransa’da %66’sı ve İtalya’da %61’i harcamaların kısılmasını isterken, İsveç’te (%47), Almanya’da (%43), Hollanda’da (%37), Polonya’da (%36) ve Birleşik Krallık’ta (%38) çoğu kişi mevcut düzeyin korunmasını istemekte; Birleşik Krallık’ta (%34), Hollanda’da (%30) ve İspanya’da (%28) önemli bir azınlık hükümet harcamalarının artırılmasını talep etmektedir (Tablo 11). En önemli değişiklikler yanıt veren Türkler’de görülmüştür. Çoğu Türk mevcut harcama düzeylerini korumak isterken (2012’ye göre altı yüzde puanı düşüşle %39), harcamaların artırılmasını isteyenlerin oranı 2012’dekinden 16 yüzde puanı artışla %11’den %27’ye çıkmış ve harcamaların kısılmasını isteyenlerin sayısını geçmiştir (%23). Savunma harcamaları, refah devleti programları, bilim, eğitim ve altyapı gibi özel kalemlerde harcamaların kısılması sorusu sorulduğunda yanıt verenler mütevazı kesintileri desteklemekle beraber; mevcut programların olduğu gibi kalmasını veya ilgili harcamaların artırılmasını talep etmişlerdir. 22 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 Amerikalılar ve Avrupalılar en çok savunma harcamalarının azaltılması konusunda olumlu düşünmektedir. Hem Birleşik Devletler’de hem de Avrupa Birliği’nde yanıt verenlerin %46’sı harcamaların sürdürülmesini desteklerken; ABD’de yanıt verenlerin %26’sı ve Avrupa’da %38’i kesinti yapılmasını istemektedir. ABD’de sadece %25 ve AB’de % 14 harcamaların artırılmasını desteklemektedir. Hemen hemen diğer tüm alanlarda çoğunluk veya çoğu kişi harcamaların sürmesini veya artmasını talep etmektedir. Avrupalı yanıt verenlerin yüzde kırk üçü refah devleti harcamalarının artırılmasını desteklerken, ABD’de yanıt verenlerin % 46’sı mevcut refah devleti harcamaları düzeyinin sürdürülmesini talep etmektedir1. Avrupa’da yanıt verenlerin yüzde altmış sekizi ve ABD’lilerin %61’i bilim, teknoloji ve eğitim harcamalarının artırılmasını istemektedir. Avrupalı yanıt verenlerin yüzde kırk üçü ve ABD’dekilerin %39’u ulaştırma ve altyapı harcamalarının artırılmasını isterken mevcut düzeyde kalmasını isteyenlerin oranı Avrupa’da %41 ve ABD’de %40 olmuştur. Türkler bu konuda bir istisnadır. Yanıt veren Türkler bilim ve teknoloji harcaması konusunda ABD’de ve Avrupa’da yanıt verenler gibi düşünse de — %66 bu harcamaların artırılmasını, %23 mevcut düzeyde kalmasını ve %7 kesilmesini istemiştir — diğer alanlardaki harcamalarda çok daha iddialı taleplerde bulunmuşlardır. Türkiye’de yanıt verenlerin yüzde elli dokuzu refah devleti programları harcamalarının artırılmasını isterken, %62 ulaştırma ve altyapı harcamalarının artırılmasını talep etmiştir. Belki de en çok dikkat çeken, yanıt veren Türklerin %50’sinin savunma harcamalarının artırılmasını istemesi olmuştur. Buna karşılık %32 mevcut düzeyin sürdürülmesini, %15 ise kesinti yapılmasını talep etmektedir. Savunma 100 80 Artırılsın 57 53 52 50 46 46 45 47 60 54 56 53 48 46 51 51 55 59 61 65 66 69 71 76 77 83 48 48 Ulaştırma ve Altyapı Kr al lık a ak y ov İs Sl S25.3 Refah 100 80 İs ve ç pa ny Al a m an ya İta lya A Ho BD lla nd a Tü Bi rle rk şik iye Fr an s Po a lo ny Po a rte Ro kiz m an ya pa ny a İta Sl lya ov ak Po ya rte ki z İs S25.1 Bi lo Ho nya lla nd a A Ro BD m an ya İs ve ç Al m an ya F rle ran şik sa Kr a Po llık 0 100 80 Azaltılsın 53 50 45 Po rte ki z an y Fr a a Ho nsa lla nd a İs p Po lo ny a AB D r Al allık m an Ro ya m a Sl nya ov ak ya İs ve Tü ç rk iye İta lya 0 S25.4 20 44 47 49 52 57 59 62 49 49 46 44 43 38 0 ak Po ya rte ki z 54 Kr al lık 40 40 ov 44 Mevcut Düzey Korunsun Sl 40 20 46 49 52 53 59 62 63 Artırılsın 60 Fr an Ho sa lla nd a Bi rle AB şik D Mevcut Düzey Korunsun İt Al aly m a an ya İs v e Ro ç m an İs ya pa ny a Tü rk iye Po lo ny a 60 Eşit Bölünenler Yüzde Artırılsın K 40 20 0 Tü rk iye Mevcut Düzey Korunsun Azaltılsın Yüzde Yüzde Eşit Bölünenler Mevcut Düzey Korunsun 40 20 50 Yüzde Artırılsın 80 60 Bi rle şik Bilim, Teknoloji ve Eğitim 100 S25.2 1 ABD araştırmasında kullanılan kelimeler “sosyal güvenlik ve tıbbi bakım (medicare)” olmuştur T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 23 %73, %64, %59 ve %58), krizden en çok etkilenen üç ülkeden — İspanya, Portekiz ve İtalya — memnuniyetsiz sesler gelmiştir (sırasıyla %82, %65 ve %58) (Tablo 12). ÇOĞUNLUK ŞANSÖLYE MERKEL’İN EKONOMİK KRİZİ AB’DEN DAHA İYİ İDARE ETTİĞİNİ SÖYLÜYOR AB’nin ekonomik krizi idare etmesiyle ilgili görüşler sorulduğunda yanıt veren Avrupalılar’ın %43’ü olumlu düşündüklerini söylerken, %49 olumsuz görüşte olduğunu bildirmiştir. Krizden en az etkilenen ülkeler en olumlu düşünenler olmuşlardır: Almanya’da (%54), Hollanda’da (%53) ve Polonya’da (%55) çoğunluk olumlu görüşteyken, Fransa (%55), İtalya (%49), Portekiz (%55) ve İspanya’da (%75) çoğunluk veya çoğu kişi olumsuz görüştedir. Birleşik Krallık’ta %33 onaylamakta, %55 onaylamamaktadır. HALEN ÇOĞU KİŞİ AB ÜYELİĞİNİN YARARINA İNANIYOR AMA AVRO İÇİN AYNI ŞEY GEÇERLİ DEĞİL 2012’ye göre dört yüzde puanı, 2011’e göre on yüzde puanı düşüşle Avrupalı yanıt verenlerin yüzde elli yedisi genel olarak AB üyeliğinin ekonomileri için iyi olduğuna inandıklarını söylerken, 2012’ye göre 3 yüzde puanı artışla %34 kötü olduğuna inandığını ifade etmektedir. Yine pek az ülke genel ortalamadan farklılık göstermektedir. Almanlar’ın %71’i, Polonyalılar’ın %66’sı, Slovaklar’ın %62’si ve Romanyalılar’ın %61’i üyeliğin iyi olduğunu söylerken, yanıt veren İngilizler’in sadece %40’ı, İsveçliler’in %48’i ve İspanyollar’ın %49’u (geçen Avrupalılar, Alman Şansölyesi Angela Merkel’in liderliğine daha fazla güvenmektedir. %47, Merkel’in ekonomik krizi idare etme şeklini beğendiğini ifade ederken, %42 beğenmediğini söylemiştir. Ancak bu rakamlar tek tek bakıldığında ülkeler arasında ciddi farklılıklar göstermektedir: Hollanda, Almanya, İsveç ve Fransa’da geniş çoğunluklar onaylarken (sırasıyla Tablo 12: Ekonomik Krizle En İyi Kim Baş Ediyor? 100 Alman Şansölyesi Angela Merkel Kendi ülkesi AB 80 Yüzde 60 40 20 73 53 32 64 54 56 59 46 59 58 42 23 56 55 23 43 53 34 43 33 35 42 54 30 33 41 32 30 41 26 28 46 43 15 21 18 24 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 pa ny a İs Tü rk iye Po rte ki z İta lya Ro m an ya k Kr a llı a Bi rle şik ak y ov Sl Po lo ny a Fr an sa ç ve İs an ya m Al Ho lla nd a 0 S23, S31.1-2 seneye göre on sekiz yüzde puanı düşüşle) bu görüşe katılmaktadır. Hollanda’da bu görüşe katılanların yüzdesi 2010’dan beri 15 yüzde puanı düşmüştür. Portekiz’de AB üyeliğinin iyi olduğu şeklinde yanıt verenlerin sayısı geçen seneye göre 20 yüzde puanı düşüşle %69’dan %49’a gerilemiştir. Yanıt veren İngilizler’in yüzde elli sekizi ve İsveçliler’in %81’i Avro kullansalar kötü olabileceğini belirtmişlerdir. Ancak pek az kişi Avro’yu bırakmayı istemektedir. Avro kullanımının ülkeleri için kötü olduğu şeklinde cevap verenlere daha önceki para birimlerine dönmeyi isteyip istemedikleri sorulduğunda bu alt kümenin çoğunluğu; Fransa’da (%57, tüm örneklemin %27’si), İtalya’da (%51, tüm örneklemin %24’ü), Hollanda’da (%54, tüm örneklemin %22’si), Portekiz’de (%55, tüm örneklemin %27’si) ve İspanya’da (%51, tüm örneklemin %30’u), Avro’yu muhafaza etmek istemişlerdir. Almanya’da (%57, tüm örneklemin %26’sı) ve Slovakya’da (%58, tüm örneklemin %19’u) bu alt kümenin çoğunluğu daha önceki para birimlerine dönmeyi tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Aynı zamanda araştırmanın yapıldığı hemen her ülkede çoğunluklar Avro kullanımının ekonomileri için kötü olduğunu (veya Avro Bölgesi dışındaki ülkelerde kötü olabileceğini) ifade etmişlerdir. Avrupalı yanıt verenlerin yüzde altmışı Avro kullanımının kendileri için kötü olduğuna inanırken, %33 iyi olduğunu düşünmektedir. Avrupa içinde Fransa’da yanıt verenlerin %64’ü (2012’de %52) kötü olduğunu söylerken, Portekiz’de yanıt verenlerin %65’i (geçen sene %55) ve İspanyollar’ın da %63’ü bu görüştedir (geçen sene %57) (Tablo 13). Almanya’da ve Slovakya’da çoğunluk veya çoğu kişi Avro kullanımının iyi olduğunu düşünmektedir (sırasıyla %52 ve %59). Tablo 13: Avro Ekonomi için Kötüdür / Kötü Olabilir 100 2013 2012 2011 80 Yüzde 60 40 20 31 31 32 30 35 39 49 45 44 47 45 51 46 51 58 54 57 63 54 52 64 52 71 64 58 55 65 67 84 81 77 89 86 k al lı ve ç eş ik Kr İs Bi rl €) z( ki rte Po Po lo ny a ) Fr an sa (€ ) (€ ) İs pa ny a (€ İta lya ) (€ ) (€ Ho lla nd a an ya m Al Sl ov ak y a (€ ) Ro m an ya 0 S29 T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 25 AB’NİN ULUSAL EKONOMİK POLİTİKA ÜZERİNDEKİ KONTROLÜNDEN RAHATSIZ OLANLARIN SAYISI ÇOĞALIYOR Yanıt verenlerin pek azı Avrupa Birliği’nin, üye devletlerin ekonomik ve bütçe politikaları üzerinde daha fazla otoritesi olması gerektiğine inanmaktadır. Avrupalı yanıt verenlerin yüzde yirmi altısı (geçen sene %37 ve 2011’de %40) AB’nin ulusal ekonomik politika üzerinde kontrolü olması gerektiğine inanırken, geçen sene %57 ve 2011’de %55 olan ve bu yıl %68’e çıkan bir kesim, böylesi bir kontrolün olmaması gerektiğini düşünmektedir. İngiliz, İsveçli, İspanyol ve Hollandalı yanıt verenler, her üye devletin kendi ekonomik otoritesine sahip olması gerektiğine en çok inananlar olmuştur (sırasıyla %82, %81, %75 ve %75). EKONOMİK KRİZE RAĞMEN PEK ÇOK KİŞİ TRANSATLANTİK TİCARETİN ARTMASINI TERCİH EDİYOR AB’de yanıt verenlerin yüzde elli altısı ve ABD’de %49’u transatlantik ticaretin ve yatırımların artmasının ekonomilerinin büyümesine yardımcı olacağına inandıklarını söylerken, AB’de %32 ve ABD’de %39 artan ticaret ve yatırımların ulusal ekonomileri daha savunmasız hale düşüreceğine inandıklarını ifade etmişlerdir. Avrupa içinde her ülkede çoğunluk veya çoğu kişi, özellikle Hollanda’da %62, İtalya’da %60, İspanya’da %59 ve Birleşik Krallık’ta %58, artan ticaretin faydalı olacağını söylemiştir (Tablo 14). Yanıt veren Türkler daha şüphecidir. Türklerin yüzde yirmi sekizi artan ticaretin ekonomilerinin büyümesine yardımcı olacağını düşündüklerini söylerken, %43 bunun ekonomilerini savunmasız konuma düşüreceğinden endişe ettiklerini bildirmişlerdir. Alman yanıt verenler AB’nin ulusal ekonomik politika üzerinde kontrolü olması gerektiğine en çok inananlar olsa da yine de bu görüşe sahip olanlar azınlıktır (%37) - %53 gibi bir çoğunluğun bu görüşte olduğu geçen seneye göre 16 yüzde puanı düşüş söz konusudur. Tablo 14: Transatlantik Ticarete İlişkin Tutumlar 100 Ekonomiyi daha savunmasız hale getirir 80 29 22 32 35 33 32 36 40 28 60 Yüzde Ekonominin büyümesini sağlar 39 25 28 37 43 49 49 47 28 40 57 56 56 an ya 60 AB 62 al lık Po rte ki z 20 59 58 55 54 49 26 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 D Po lo ny a Ro m an ya Sl ov ak ya Tü rk iye AB ve ç İs Fr an sa Al m Kr şik pa ny a İs İta lya Bi rle Ho lla nd a 0 S32 Bölüm Üç: Transatlantik Güvenlik N ATO’nun Afganistan misyonu yavaş yavaş sonlanırken ve Irak ile Libya müdahaleleri geçmişte kalırken, Suriye’deki durumun giderek kötüleşmesi, geçen sene transatlantik güvenlik ve istikrar açısından en önemli tehdit olmuştur. Suriye’de durumun belirgin şekilde kötüye gitmesine ve kitlesel mülteci akımlarının komşu ülkeler üzerinde yarattığı baskıya rağmen uluslararası harekat konusunda uzlaşı sağlanamamıştır. Aynı zaman zarfında küresel topluluğun ilgi göstermesi gereken yıllardır süren konular da mevcuttur: İran’daki başkanlık seçimleri, İran – ABD müzakerelerinin yolunu açar gibi görünürken, İran’ın nükleer programına dair endişeler devam etmektedir. Yılın başlarında Kuzey Kore yeni nükleer denemeleri ve giderek artan savaş kokan söylemleriyle gazetelerin manşetlerinde yerini almıştır. ABD’nin Libya’daki Bingazi Elçiliği’ne Eylül 2012’de yapılan saldırı sonrasında Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaşanmakta olan geçiş dönemleri yeniden mercek altına alınmıştır. Son olarak, savaş dönemlerinde insansız hava araçlarının kullanımının meşruiyeti Amerika ve Avrupa kamuoyunu bölmeye devam etmektedir. GÜVENLİK ORTAKLIKLARINA DAİR GÖRÜŞLER KARIŞIKTIR Daha önceki yıllarda olduğu gibi Transatlantik Eğilimler araştırmasına katılanlara Birleşik Devletler ve Avrupa Birliği arasında güvenlik ve diplomatik konularda ortaklıkların daha yakın mı olması, aynı mı kalması yoksa tarafların daha bağımsız bir yaklaşıma mı sahip olması gerektiği sorulmuştur. Görüşler eşit şekilde bölünmüş olmasına rağmen hem çoğu Avrupalı (2004’e göre dokuz yüzde puanı düşüşle %42) hem de çoğu Amerikalı (2004’e göre 13 yüzde puanı artışla %33) kendi taraflarının daha bağımsız bir yaklaşım benimsemesini istemiştir (Tablo 15). Amerikalıların üçte biri (%30) ortaklığın hemen hemen aynı kalmasını isterken, Avrupalı yanıt verenlerin %25’i bu görüşü paylaşmaktadır. Atlantik’in iki yakasında da yanıt verenlerin yüzde yirmi dokuzu ilişkilerin daha da yakınlaşmasını istemektedir. Amerikan tarafında bu, 2004’den beri 31 yüzde puanlık bir düşüş anlamına gelmektedir. Kendi taraflarının daha bağımsız bir yaklaşım benimsemesini isteyenler arasında en yüksek yüzdeler %54 ile Portekiz, %52 ile İspanya — aynı zamanda 9 yüzde puanı ile en fazla artış, %50 ile Fransa ve %49 ile İtalya’da olmuştur. Romanyalılar (%21) ve Polonyalılar (%26) bu seçeneği en az tercih edenlerdir. Kendi taraflarının Atlantik’in karşı yakasındaki ortaklarıyla daha yakın olmasını isteyenler içinde en yüksek yüzdeler Romanya’da (geçen seneye göre 6 yüzde puanı düşüşle, %43), İtalya’da (geçen seneye göre yedi yüzde puanı düşüşle, %36) ve İspanya’da (geçen seneye göre 6 yüzde puanı düşüşle, %34) olmuştur. Daha yakın ilişkilerle en az ilgilenenler Portekizliler (%20), Hollandalılar ve İngilizler’dir (ikisi de %21). Slovaklar (%43) ve İsveçliler (%38) her şeyin olduğu şekliyle sürmesini en çok isteyenlerdir. Türklerin çoğu (%40), ülkelerinin daha bağımsız bir yaklaşım benimsemesini isterken, %25 ilişkilerin aynı şekilde devam etmesini ve %12 de daha yakın hale gelmesini talep etmektedir. T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 27 Tablo 15: ABD – AB Ortaklığı’nın Geleceği 100 80 21 49 52 26 50 42 33 40 34 45 42 32 54 Daha yakın olmalı Yüzde 60 40 Daha bağımsız bir yaklaşım benimsenmeli 31 40 12 10 34 18 25 30 33 38 32 31 Aynı kalmalı 43 22 25 20 12 20 43 36 34 32 30 29 29 25 23 21 21 21 ç lla n rle şik da Kr al lık Sl ov ak ya Po rte ki z Tü rk iye ve Bi Ho İs D an ya m AB Al AB Fr an sa pa ny a Po lo ny a İs İta lya Ro m an ya 0 AVRUPA VE ABD’DE İSTİKRARLI BİR ÇOĞUNLUK NATO’NUN HALEN GEREKLİ OLDUĞUNA İNANIYOR NATO’nun Afganistan misyonunun nihai başarısına ilişkin yaygın kötümserliğe ve ittifağın yük paylaşımına Avrupalılar’ın katkısına yönelik tartışmalara rağmen NATO, ülkeler tarafından güvenlikleri için “halen gerekli” görülmektedir. Amerikalılar’ın %55’i ve Avrupalılar’ın %58’i bu görüştedir. Değerler 2002’den beri pek az değişmiştir. Ancak tek tek bakıldığında ülkeler arasında ciddi farklılıklar vardır. Rakamlar Hollanda’da %72 ile Birleşik Krallık’ta %69’dan, İtalya’da %46’ya (geçen seneye göre 6 puan düşüşle) ve Polonya’da %47’ye kadar inmektedir. Slovakya desteğin en fazla azaldığı ülke olmuştur (7 puan düşüşle, %54). Geçen yıllarda olduğu gibi Türkiye, kamuoyu desteğinin en az olduğu NATO ülkesidir. Yanıt verenlerin sadece %39’u NATO’nun güvenlikleri için gerekli olduğuna inanmaktadır. 28 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 S5 AMERİKALILAR DÜŞMANA KARŞI İNSANSIZ HAVA ARACI KULLANIMINI ONAYLIYOR, AVRUPALILAR KARŞI ÇIKIYOR Afganistan ve Pakistan gibi yerlerde şüpheli düşmanların tespiti ve ortadan kaldırılması için insansız hava araçlarının daha yaygın şekilde kullanımını onaylayıp onaylamadıkları sorulduğunda ABD’de yanıt verenlerin %71’i onayladığını söylerken, Avrupalıların %53’ü onaylamamaktadır. İnsansız hava aracının kullanımını en çok destekleyenler Birleşik Krallık (%55), Fransa (%52) ve Hollanda’dır (%49). Onaylamayanların en fazla olduğu ülkeler ise İspanya (%65), İsveç (%63) ve Almanya’dır (%61). Türkiye’de yanıt verenlerin %60’ı kullanımı onaylamazken, sadece %29 karşı çıkmamaktadır. BİRLEŞİK DEVLETLER VE AVRUPA’DA ÇOĞU KİŞİ MEVCUT SAVUNMA HARCAMALARININ SÜRDÜRÜLMESİNİ İSTİYOR Hükümetlerinin genel olarak harcamaları azaltması, sürdürmesi veya artırması konusunda soru soruldu- NATO NEDEN GEREKLİ – VE NEDEN DEĞİL NATO’nun ülkelerinin güvenliği için halen gerekli olduğuna inananların çoğunluğu içinde Avrupa’da çoğunluk (%56, tüm örneklemin %32’si) ve Birleşik Devletler’de çoğu kişi (%46, tüm örneklemin %25’i) “NATO’nun beraber hareket etmesi gereken demokratik ülkelerin ittifakı olduğu” ifadesine katılmaktadır. Bu ifadeyi en fazla destekleyenler Almanya (%71, tüm örneklemin %43’ü), İspanya (%61, tüm örneklemin %32’si) ve Portekiz (%58, tüm örneklemin %37’si) iken en az destek Polonya’dan (%44, tüm örneklemin %21’i) gelmiştir. Yanıt veren Amerikalılar’ın yüzde yirmi dördü halen ABD için tehlike teşkil eden başlıca askeri tehditler olduğunu söylerken (toplam örneklemin %13’ü), Avrupalılar’ın sadece %15’i bu görüştedir (toplam örneklemin %9’u). Askeri tehditlerin mevcudiyetine en fazla inananlar Slovakya (%27, toplamın %15’i) ve Birleşik Krallık iken (%25, toplamın %17’si) en az inanan Almanya (%8, toplamın %5’i) ve Hollanda’dır (%8, toplamın %6’sı). Amerikalılar’ın yüzde on beşi (toplamın %8’i) NATO’nun askeri harekatların maliyetini paylaşmakta ülkelere yardım ettiğine inanmaktadır. Avrupalılar’ın %12’si (toplamın %7’si) aynı şeyi söylemektedir. En fazla onaylayanlar Fransızlar olmuşlardır (%17, toplamın %11’i). Amerikalılar’ın sadece %9’u (toplamın %5’i) “askeri harekatlar ancak NATO’nun desteği ile meşrudur” ifadesine katılırken, Avrupalılar’ın %13’ü (toplamın %8’i) bunu onaylamaktadır. Bu mantığı en çok destekleyenler Romanya (%22, toplamın %15’i), Fransa (%17, toplamın %11’i) ve Hollanda (%17, toplamın %12’si) olurken en az destek Slovakya’dan (%8) gelmiştir. Türkiye’de yanıt verenlerin %30’u (toplamın %12’si) NATO’nun demokrasiler ittifakı olduğu için gerekli olduğuna inanırken, %27 (toplamın %11’i) askeri harekatların maliyetlerini paylaşmaya yardımcı olduğunu Tablo 16a: NATO Hala Gerekli 100 ABD AB Türkiye 80 69 62 Yüzde 60 56 53 60 57 52 40 61 55 60 55 60 59 62 61 60 62 58 58 56 55 37 38 39 2011 2012 2013 59 44 35 38 35 30 20 0 2002 2003 2004 Soru, 2003’te sorulmamıştır. 2005 2006 2007 2008 2009 2010 S6 T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 29 Tablo 16b: NATO neden hala gerekli? x NATO neden artık gerekli değil? NATO bir demokratik ülkeler ittifakıdır Türkiye artık kendi askeri kararlarını alabilmeli Halen ülkemiz için tehlike yaratan önemli tehditler mevcut Türkiye için tehlike yaratan önemli bir tehdit yok NATO, ülkelerin askeri harekat maliyetlerini paylaşmalarına yardım eder Bilmiyorum/Cevap yok Askeri harekat ancak NATO desteklerse meşrudur Bilmiyorum/Cevap yok 9 2 5 6 13 21 12 15 46 56 70 15 24 ABD AB Türkiye S6, S7, S8 belirtmekte ve %23 (toplamın %9’u) ülkelerinin halen askeri tehditlerle karşı karşıya olduğunu düşünmektedir. Yüzde on beş (toplamın %6’sı) askeri harekatın ancak NATO desteği ile meşru olabileceğine inanmaktadır. NATO’yu artık ülkelerinin güvenliği için gerekli görmeyen azınlık içerisinde ABD’de çoğunluk (%52, toplam örneklemin %17’si) ve Avrupa’da çoğu kişi (%35, toplam örneklemin %12’si) kendi ülkelerinin “kendi askeri kararlarını alabilmesi gerektiğine” inanmaktadır. Bu ifade en çok Birleşik Krallık’ta (%60, toplamın %14’ü) ve Polonya’da (%41, toplamın %15’i) desteklenirken, en az Slovakya’da dile getirilmiştir (%22, toplamın %7’si). Avrupalılar’ın yüzde otuz dördü, (toplamın %11’i) Avrupa Birliği’nin kendi savunma kuruluşuna sahip olması gerektiğine inanmaktadır. En çok onaylayanlar Fransa (%46, toplamın %16’sı), İtalya (%43, toplamın %16’sı) ve İspanya (%40, toplamın %17’si) iken, en az destek Romanya’dan gelmiştir (%17, toplamın %4’ü). Amerikalılar’ın yüzde otuz ikisi (toplamın %10’u) Avrupa’nın kendi güvenliğini kendisinin sağlaması gerektiği ifadesine katılmaktadır. Amerikalılar’ın yüzde onu (toplamın %3’ü) ve Avrupalılar’ın %26’sı (toplamın %9’u) kendi ülkeleri için tehlike oluşturan başlıca bir askeri tehdit olmadığını söylemektedir. Bu ifadeyi en çok destekleyenler Slovakya (%44, toplamın %15’i), Portekiz (%39, toplamın %12’si) ve Almanya (%33, toplamın %12’si) olmuştur. Türkiye’de yanıt verenlerin %70’i (toplamın %27’si) ülkelerinin kendi askeri kararlarını alması gerektiğine inanmaktadır. Yüzde yirmi bir (toplamın %8’i) ülkelerine yönelik başlıca bir tehdit olmadığını düşünmektedir. 30 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 ğunda yanıt verenlerin çoğu ya sürdürülmesini ya da azaltılmasını seçmiştir. Ancak, özellikle savunma harcamaları sorulduğunda Birleşik Devletler’de ve Avrupa’da çoğu kişi (ikisinde de %46) mevcut askeri harcama düzeylerini sürdürmek istemektedir ki; bu rakam 2011’den beri değişmemiştir.2 Bu seçeneği en çok destekleyenler Fransa (%57), Birleşik Krallık (%53), Polonya (%52) ve Hollanda (%50) olmuştur. Avrupalılar’ın yüzde otuz sekizi harcamaların azaltılmasını isterken (2012’de %39), Amerikalılar’ın sadece %26’sı (2012’de %32) bu görüştedir. Avrupa’da harcamaların azaltılmasına en fazla desteği İspanya (%56), İtalya (%53) ve Slovakya (%48) vermiştir. Amerikalılar’ın yüzde yirmi beşi savunma harcamalarının artırılmasını istemektedir (geçen sene %20 idi). Avrupalılar’ın ise sadece %14’ü bu görüştedir (2012’de %11 idi). Bu seçeneği en çok onaylayanlar %29 ile İsveç ve %28 ile Birleşik Krallık olmuştur. Türkiye’de çoğunluk (%50), geçen seneye göre çok büyük bir artış olan 21 yüzde puanı artışla, savunma harcamalarının artırılmasını desteklemektedir. Onları mevcut harcama düzeyinin sürdürülmesini isteyen %32’lik bir grup takip etmektedir. Yanıt veren Türkler’in sadece %15’i askeri harcamalarda kısıntı yapılmasını talep etmektedir. KAMUOYU, ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA’DA İSTİKRARDAN ÇOK DEMOKRASİNİN ÖNEMİNE İNANIYOR Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki en son gelişmeler dikkate alınarak yanıt verenlere iki önermeden birini seçmeleri söylenmiştir: “demokratik olmayan hükümetlerin kabullenilmesi anlamına da gelse demokrasi daha önemlidir” ve “bir süre istikrarsızlığı beraberinde getirse de demokrasi daha önemlidir.” Avrupa’da çoğunluk (%58) ve ABD’de çoğu kişi (%47) demokrasiyi istikrara tercih etmiştir. Bu seçeneğe en fazla destek İtalya ve İsveç’ten gelmiş (ikisi de %73), İspanya (%71), Fransa (%69) ve Almanya (%55) onları takip etmiştir. İstikrarı demokrasiye tercih edenlerin en fazla olduğu ülkeler ise Romanya (%52), Polonya (%50) ve Portekiz’dir (%47). Yanıt veren Türkler’in çoğunluğu (57%) Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da demokrasiyi tercih etmişlerdir. %25 istikrarı seçmiştir. %18 bilmediğini söylemiş veya cevap vermek istememiştir. SURİYE MÜDAHALESİ İSTENMİYOR Burada yanıt verenlere hükümetin muhalif hareketi bastırmak için askeri güç kullandığı Suriye’ye müdahale edilmesinin istenip istenmediği hakkında son zamanda tartışmalar olduğu anlatılmıştır. Hükümetlerinin tamamen bu işin dışında mı kalması gerektiği yoksa müdahalede mi bulunması gerektiği sorulduğunda Birleşik Devletler’de üçte ikilik bir çoğunluk (7 yüzde puanı artışla, %62) ve Avrupa’da yanıt verenlerin neredeyse dörtte üçü (13 yüzde puanı artışla %72) bu işin dışında kalınmasını tercih etmiştir. Özellikle Slovakya (%85), Romanya (%82), Portekiz (%80), İspanya (%76) ve Almanya (%75), ülkelerinin karışmaması konusunda ısrarlı olmuştur. Bu görüşteki artışın en çok gözlendiği ülkeler Hollanda (20 yüzde puanı artışla, %68) ve İspanya olmuştur (18 yüzde puanı artışla, %76) (Tablo 17). Birleşik Devletler’de yanıt veren üç kişiden biri (5 yüzde puanı düşüşle, %30) ve Avrupa’da daha azı (10 yüzde puanı düşüşle, %22) ülkelerinin Suriye’ye müdahale etmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu grup içinde en fazla destek verenler Fransa (%33) ve İsveç iken (%31) yine de sırasıyla 12 ve 13 yüzde puanı düşüş gerçekleşmiştir. Türkiye’de yanıt verenlerin %72’si (15 yüzde puanı artışla) ülkelerinin Suriye’nin dışında kalması gerektiğini söylerken, sadece %21 (11 yüzde puanı düşüşle) müdahaleyi tercih etmektedir. 2012’de araştırmanın yapıldığı ülkelerin çoğunda bu soruyu “bilmiyorum” veya “yanıt vermek istemiyorum” şeklinde yanıtlayanların sayısı iki haneli 2 Eğilimlere dair veriler 2011 Transatlantik Eğilimler araştırmasının 36a sorusunu esas almaktadır. T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 31 Tablo 17: Suriye Müdahalesi İstenmiyor 100 2012 2013 80 Yüzde 60 40 70 85 20 68 82 68 80 58 76 63 75 59 72 57 72 56 70 67 70 59 70 48 68 50 65 55 62 48 61 rakamlarla ifade edilirken, bu sene %2-9’a kadar düşmüştür. AB VE BİRLEŞİK DEVLETLER ARTIK İRAN’A KARŞI ASKERİ HAREKATTANSA YAPTIRIMLARI TERCİH EDİYOR İran’ın nükleer silahlara sahip olmasının engellenmesine ilişkin görüşlerde Atlantik’in iki yakasında uzlaşı sağlanmıştır. Amerikalılar’ın çoğu (%29) ekonomik yaptırımların uygulanmasını tercih etmektedir. Avrupalılar’ın çoğu (dört yüzde puanı artışla, %32) buna katılmaktadır. Bu, Avrupalılar’ın ekonomik teşviklerin sunulmasını desteklediği geçen yıllara göre bir değişimdir. Yaptırım seçeneğini en fazla destekleyenler Hollanda (%38) ve Almanya (%37) iken, en düşük değerler İtalya’da ve Slovakya’da tespit edilmiştir (ikisi de %26). Ekonomik teşviklerin sunulmasını tercih edenlerde ciddi bir düşüş olurken, Avrupalılar’ın sadece %18’i (16 yüzde puanı düşüşle) ve Amerikalılar’ın %8’i (12 32 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 ç ve İs D AB Fr an sa Po lo ny rle a şik Kr al lık Ho lla nd a Bi İta lya Tü rk iye AB an ya m Al Sl ov ak y a Ro m an ya Po rte ki z İs pa ny a 0 S18 yüzde puanı düşüşle) bu görüşü desteklemektedir. 2012’de teşvikleri en çok isteyen Almanya’da destek bu yıl 17 yüzde puan düşerek %44 olmuştur (Tablo 18). Ne Amerikalılar (8%, 2010’dan beri 17 yüzde puanı düşüşle) ne de Avrupalılar (2010’dan beri istikrarlı şekilde %11) İran içinde İran hükümetinin muhaliflerine destek teklif edilmesini desteklemektedir. Bu seçeneği en çok destekleyenler İsveçliler olmuştur (%23). Amerikalılar ve Avrupalılar nükleer tesislerin sabote edilmesi için bilgisayar teknolojisinin kullanımını neredeyse aynı seviyede desteklemektedir (sırasıyla %13 ve %12). Bu seçenek, araştırmada ilk kez yer almıştır. Avrupa’da İtalyanlar (%19), Slovaklar (%16), Portekizliler (%15) ve Fransızlar (%14) bu seçeneği özellikle destekleyenler olmuştur. Almanlar, İsveçliler (ikisi de %8) ve Hollandalılar (%9) ise en az destekleyenlerdir. Araştırmanın yapıldığı AB ülkelerinde (%5) ve ABD’de (%6) masada başka seçenekler varken İran’ın nükleer silah sahibi olmasını basitçe kabul edenlerin oranı daha önceki yıllarda olduğu gibi düşük olmuştur. AB’de pek az kişi diğer seçeneklerdense askeri harekatı tercih ederken (%7), ABD’de %18 (2010’a göre 9 puan artışla) bunu tercih etmektedir. Avrupa’da sadece Fransızlar (%13) bu konuda Amerikalılar’a yakın görüş belirtmiştir. Yanıt veren Türkler (11 yüzde puanı artışla, %27) ekonomik yaptırımların uygulanması konusunda Amerikalılar ve Avrupalılar ile aynı görüştedir. Ancak, geçmişte olduğu gibi, Amerikalılar’dan ve Avrupalılar’dan daha fazla Türk (%22) İran’ın nükleer silah sahibi olmasını kabullenmeye hazırdır. Hatta çok daha az Türk (%5) askeri harekatı onaylamaktadır. HİÇ BİR ŞEY İŞE YARAMAZSA İRAN’A KARŞI GÜÇ KULLANILSIN MI? Pek az Avrupalı ve Amerikalı, geniş bir seçenek yelpazesi sunulduğunda, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için askeri harekat yapılmasını desteklerken, sorunun bağlamını değiştirmek çok farklı sonuçların alınmasına neden olmuştur. İran için askeri olmayan bir seçenek tercih edenlere daha sonra tüm askeri olmayan seçeneklerin tükendiği söylenmiştir. Bu kez nükleer İran ile askeri harekat seçenekleri arasında seçim yapmaları istenmiştir. Bu senaryoda Avrupalılar’ın çoğu (%48 veya toplam örneklemin %35’i) ve Amerikalılar’ın çoğunluğu (%64 veya toplam örneklemin %37’si) güç kullanımını tercih etmektedir. Askeri seçenek, en fazla onayı Portekiz’de (%65, toplam örneklemin %44) ve Fransa’da (%61, toplam örneklemin %46’sı) alırken, en az Almanya (%39, toplam örneklemin %32’si) ve Slovakya (%33, toplam örneklemin %21’i) destek vermiştir. Askeri harekatın tek mevcut alternatif Tablo 18: İran’da Nasıl Hareket Edilmeli? 40 ABD 30 AB Yüzde Türkiye 20 10 0 29 32 27 Ekonomik yaptırımlar uygulanmalı 18 7 5 Askeri harekat yapılmalı 13 12 8 8 18 6 Nükleer tesisler bilgisayar teknolojisiyle sabote edilmeli Ekonomik teşvikler sunulmalı 8 11 6 6 5 22 Hükümetin İran’ın nükleer muhalifleri silahlara desteklenmeli sahip olması kabullenilmeli S15a T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 33 AFGANİSTAN’DA BİRLİKLERİN KALMASI KONUSUNDA MÜTTEFİK GÖRÜŞLERİ FARKLI Geçen sene Afganistan’daki birliklerin düzeyi konusunda ne yapılması gerektiği sorulduğunda Polonya, Fransa, İtalya, Birleşik Krallık ve Almanya’da çoğunluk tüm birliklerin tamamen çekilmesini istemiştir (sırasıyla %62, %61, %55, %52 ve %51). ABD’de çoğu kişi buna katılmaktadır (%44).1 Dahası, Avrupalılar Afganistan’a müdahaleyi bir hata olarak tanımlamaktadır (Polonya - %55, Fransa ve İtalya - %51, Birleşik Krallık -%52 ve Almanya - %53) ve istikrar beklentileri sorulduğunda kötümser olduklarını söylemişlerdir (Polonya - %54, Fransa - %84, İtalya - %67, Birleşik Krallık - %70 ve Almanya - %81). Ancak bu sene Avrupalılar’ın çoğunluğu (%53), Afgan ordusunun ve polis kuvvetlerinin eğitilmesi amacıyla Afganistan’da birliklerin kalmasını istemektedir. Fransa’da yanıt verenlerin yüzde altmış dördü, Birleşik Krallık’ta %58’i ve Almanya’da %60’ı ülkelerinin bu çabaya katkı vermesini desteklerken, Fransa’da yanıt verenlerin %34’ü, Birleşik Krallık’ta %40’ı ve Almanya’da %39’u buna karşı çıkmıştır. Yanıt veren Amerikalılar da benzer düşünmektedir. Yüzde elli dört, Afganistan’da birliklerin kalmasını isterken, %43 buna karşı çıkmaktadır (Tablo 19). Slovak, Polonyalı, İtalyan, Romen yanıt verenler daha az istekli olmuşlardır. Slovaklar’ın yüzde elli dördü hükümetlerinin birliklere katkıda bulunmasını istemezken, Polonyalılar (%53), İtalyanlar ve Romenler (%51) buna katılmaktadır. Yanıt veren Türkler de bu konuda olumlu değildir. Türkler’in yüzde elli biri Türkiye’nin katılımını onaylamazken, %37 onaylamaktadır. Tablo 19: Ordu ve Polis Kuvvetlerinin Eğitimi için Afganistan’da Kalınmalı mı? 100 Onaylıyor Onaylamıyor 80 Yüzde 60 40 20 64 34 63 33 60 39 58 41 58 40 55 40 54 43 53 44 49 49 43 51 42 51 40 54 39 53 37 51 Tü rk iye Ro m an ya Sl ov ak ya Po lo ny a İta lya an ya İs p AB AB D ve ç Al m an ya Ho lla nd Bi a rle şik Kr al lık Po rte ki z İs Fr an sa 0 S19 1 2012 verileri Transatlantik Eğilimler 2012’de yer alan 32.1, 32.2, 32.3, 33.1, 33.2, 33.4, 33.5, 34a, ve 34b sayılı soruları esas almaktadır. 34 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 olması durumunda nükleer bir İran’ın kabul edilmesi seçeneği en çok Almanya’da desteklenirken, (%51, toplam örneklemin %41’i) Hollanda (%45, toplam örneklemin %34’ü) ve Birleşik Krallık (%45, toplam örneklemin %32) onu izlemiştir. Ancak bu soruya “bilmiyorum veya cevap vermek istemiyorum” şeklinde yanıt verenlerin oranı da yüksektir, hatta Slovakya’da çoğu kişi bu yanıtı vermiştir (%35). Yanıt veren Türkler’in yüzde kırk sekizi (toplam örneklemin %23’ü) nükleer İran’ı kabul etmeyi tercih ederken, sadece %23 (toplam örneklemin %20’si) askeri harekatı desteklemekte, %29 bilmediğini veya yanıt vermek istemediğini söylemektedir. AVRUPALILAR VE AMERİKALILAR KUZEY KORE İÇİN BENZER ÇÖZÜMLER ÖNERİYOR … Bu sene ilk defa Transatlantik Eğilimler’de yanıt verenlere Kuzey Kore’nin mevcut nükleer programı ile ne şekilde başa çıkılmasını istedikleri sorulmuştur. Amerika (%30) ve Avrupa’da (%29) çoğu kişi ekonomik yaptırımları tercih ederken, Avrupa’da en büyük ikinci grup %21 ile ekonomik teşvikleri desteklemiş; Amerikalılar’ın %19’u askeri harekata destek vermiştir. Avrupalılar’ın yüzde on biri ve Amerikalılar’ın %15’i nükleer tesislerin sabote edilmesi için bilgisayar teknolojisinin kullanımını istemektedir. Avrupalılar’ın yüzde on biri ve Amerikalıların %6’sı hükümetin muhaliflerine destek verilmesini istemektedir. Pek az yanıt veren (Avrupa’da %7 ve Amerika’da %6) Kuzey Kore’nin nükleer silah sahibi olmasını kabullenmektedir. Avrupalılar’ın sadece %6’sı askeri harekatı desteklemektedir. Yanıt veren Türkler’in çoğu “bilmiyorum veya yanıt vermek istemiyorum” derken, ikinci büyük grup ekonomik yaptırımların uygulanmasını tercih etmektedir. …ANCAK GÜÇ KULLANIMINDA GÖRÜŞLER BÖLÜNMÜŞ Bir çok seçenek sunulmuşken Kuzey Kore’nin nükleer silah programını durdurmak için askeri harekat yapılması fikrini pek az Amerikalı ve Avrupalı tercih etmektedir. Ancak İran’da olduğu gibi sorunun bağlamının değiştirilmesi çok farklı sonuçlara yol açmaktadır. Kuzey Kore için askeri olmayan bir seçenek tercih edenlere bu kez de tüm askeri olmayan yolların tükendiği söylenmiştir. Kendilerine ya nükleer Kore’yi kabul etme ya da askeri harekat seçenekleri sunulmuştur. Bu senaryoda, Avrupa ve Birleşik Devletler görüş ayrılığı yaşamaktadır: Amerikalılar’ın çoğunluğu (%67, toplam örneklemin %40’ı) güç kullanımını tercih ederken, Avrupalılar’ın çoğu (%44, toplam örneklemin %28’i) nükleer Kuzey Kore’yi kabul etmeye hazırdır. Askeri seçenek en çok Fransa’da (%51, toplam örneklemin %37’si) ve İspanya’da (%48%, toplam örneklemin %36’sı) desteklenmiştir. Askeri harekatın mevcut tek alternatif olması durumunda nükleer bir güç olarak Kuzey Kore’nin kabul edilmesi seçeneği en çok Almanya’da (%59, toplam örneklemin %49’u), Birleşik Krallık’ta (%57, toplam örneklemin %39’u), İsveç’te (%48, toplam örneklemin %35’i) ve Hollanda’da (%46%, toplam örneklemin %33’ü) kabul görmüştür. Türkiye’de yanıt verenlerin %62’si (toplam örneklemin %33’ü) nükleer güç Kuzey Kore’yi kabul ederken, sadece %24 (toplam örneklemin %13’ü) askeri harekatı tercih etmektedir. Bu soruya “bilmiyorum veya yanıt vermek istemiyorum diyenler artmış, özellikle İtalya ve Slovakya’da yüksek olmuştur (sırasıyla %33 ve %31). GÜÇ KULLANIMI: UYGULAMADA OLMASA DA İLKE OLARAK ATLANTİK’İN İKİ YAKASINDA GÖRÜŞ AYRILIKLARI Birleşik Devletler ve Avrupa güç kullanımı konusunda anlaşamamaktadır ve araştırmalarımız göstermiştir ki ne değişen güvenlik ortamı ne de krizler bu kökleri çok derinde yatan farklılık üzerinde etkiye sahiptir. 2013 yılında savaşın kimi zaman adaleti yerine getirmek için gerekli olup olmadığı sorulduğunda, 6 yüzde puanı düşüşle, %68’i gerekli yanıtını veren Amerikalılar’la, %31’i bu görüşte olan Avrupalılar arasında 37 yüzde puanı fark tespit edilmiştir. %59 (beş yüzde puanı düşüş ile) ile Birleşik Krallık gerekli görüşünü desteklerken, geri kalan tüm T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 35 İSVEÇ VE NATO Geçen sene yanıt veren İsveçliler, özellikle Birleşmiş Milletler liderliğinde olursa yurt dışında yapılacak askeri müdahalelerde yer almak için istekli olduklarını söylemişlerdir. 2012’de İsveçliler’in %56’sı Irak’a müdahaleyi doğru bulduklarını belirtirken (Avrupalı yanıt verenlerin %38’i bu görüştedir), %62 aynı şeyi Afganistan için ifade etmiştir (Avrupalılar’ın %42’si onaylamıştır). Ciddi bir çoğunluk (%68), Libya müdahalesini de desteklemiştir.1 Yanıt veren İsveçliler, Afganistan’daki birliklerin seviyesinin olduğu gibi kalmasını da en çok destekleyen olurken (%45), tüm birliklerin çekilmesini en az isteyenlerden olmuşlardır (%26). Gelecekteki NATO operasyonlarına katılımları sorulduğunda Birleşmiş Milletler söz konusu olana kadar İsveç görüşleri eşit şekilde bölünmüş çıkmaktadır. Yüzde kırk yedi, genel olarak NATO operasyonlarına katılımı desteklemekte, %67 Birleşmiş Milletler önderliğinde katılımı tercih etmektedir. Bu sene, NATO operasyonlarına katılımla ilgili görüşler değişmemiş gibidir — %47, geçen senenin araştırmasında olduğu gibi, NATO operasyonlarına katılımı desteklediğini söylerken, %62 ancak Birleşmiş Milletler önderliğinde olursa NATO operasyonlarına katılımı destekleyeceğini belirtmiştir ki; bu 2012’ye göre beş yüzde puanı düşüş demektir. Ancak yanıt veren İsveçliler, İsveç’in ittifaka katılmasıyla daha fazla ilgilenir olmuşlardır. Yanıt verenlerin yüzde otuz altısı, 2012 yılına göre 12 yüzde puanı artışla, İsveç’in NATO’ya girmesi gerektiğini düşünürken, 2012’ye göre 13 yüzde puanı düşüşle, %56 bu görüşe katılmamaktadır. Yanıt veren İsveçliler, Afgan polis kuvvetleri ve askeri personelinin eğitilmesi için bazı birliklerin Afganistan’da kalmasını en çok destekleyenler olmuşlardır. Yüzde yirmi beş, bu görüşe kuvvetle destek verirken, %39 bir şekilde onaylamaktadır. 1 2012 verileri, yine Transatlantik Eğilimler 2012’de yer alan 32.1, 32.2, 32.3, 33.1, 33.2, 33.4, 33.5, 34a ve 34b sorularını esas almaktadır. Avrupa ülkelerine kıyasla, yine ABD’ye en yakın yanıt veren ülke olmuştur. Yine de savaşı adalete erişim için bir araç olarak gören ABD görüşü 2006’dan beri on ve 2003’den beri 16 yüzde puanı düşmüştür. Aynı zaman zarfında savaşı onaylamayanların yüzdesi İspanya (dokuz yüzde puanı artışla %83), İtalya (beş yüzde puanı artışla %79), Slovakya (altı yüzde puanı artışla %75) ve Hollanda (sekiz yüzde puanı artışla %57) gibi bazı Avrupa ülkelerinde artmıştır. Ancak yine Transatlantik Eğilimler göstermiştir ki NATO’nun Afganistan’daki birlikleri (Afgan polis 36 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 kuvvetlerini eğitecek bazı birlikleri bıraksa da) çekmesi ve Suriye’ye müdahale edilmesi gibi güç kullanımı içeren geniş yelpazedeki güvenlik politikası konularında ABD ve Avrupa kamuoyu görüşleri birbirine yakındır. Bölüm Dört: Hareketlilik, Göç ve Entegrasyon A tlantik’in her iki yakasındaki toplumlar hareketlilik ve göçün beraberinde getirdiği güçlüklerle ve fırsatlarla mücadele ederken, bir dizi ilgili konu, politika yapıcıların gündeminde tırmanışa geçmiştir. Çoğu zaman da bu konular, dış politika, güvenlik politikası ve ekonomik politika ile çeşitli şekillerde bağlantılıdır.3 Birleşik Devletler göç reformunu tartışmaya devam etmektedir. Avrupa içinde ise ekonomik krizin en çok Almanya’ya, aynı zamanda da küresel güneydeki ülkelere, hareketlilik akımları üzerinde görünür bir etkisi olmuştur. Gerçek göçmen sayısına bakılmaksızın göç konusu, pek çok ülkede göçün ekonomik ve sosyal etkileri nedeniyle endişe uyandırmaya devam etmektedir. Alman politikacılar giderek artan göçü, azalan nüfusu dengelediği ve işgücü sıkıntılarını çözdüğü için daha çok olumlu bir gelişme olarak nitelendirmektedirler. Alman hükümeti geçen sene – bir politika dönüşü olarak –AB içinden ve dışından göçmenleri istihdam edebilmek için bir takım düzenlemeler yapmıştır ve bununla birlikte Almanya, İsveç ile beraber, OECD ülkeleri arasında en açık göç politikalarına sahip ülkeler konumuna gelmiştir. 3 Bu bölümde verilen 2008-2011 verileri, Transatlantik Eğilimler: Göç – TTI adlı ayrı bir araştırmadan alınmıştır. Bazı TTI soruları bu bölümde kullanılmıştır. 2013 verilerinin daha önceki yılların veri kümeleriyle karşılaştırılması potansiyel bir çerçeveleme etkisi nedeniyle sınırlı kalmıştır çünkü ilk kez göç sorularından önce ekonomi, güvenlik ve dış politikaya dair sorular sorulmuştur. Bu sene göçle ilgili bir bölüm TT içinde yer alırken, görüşmecilere yasal göçmen tanımı “ulusal hükümetin izni ile bir ülkede çalışan ve/ veya yaşayan kişi” olarak verilmiştir. “Yasadışı göçmen” ise “ulusal hükümetin izni olmadan bir ülkede çalışan ve/veya yaşayan kişi” olarak tanımlanmıştır. AMERİKALILAR VE AVRUPALILAR GÖÇÜN SORUN MU, YOKSA FIRSAT MI OLDUĞU KONUSUNDA ANLAŞAMIYOR Genel olarak göç algısını değerlendirmenin iyi bir yolu, yanıt verenlere göçün ülkeleri için bir fırsat mı, yoksa sorun mu olduğu şeklinde soru sormaktadır. Bu soruda Amerikalılar eşit şekilde bölünmüştür (sorun diyenler: 2011’e göre altı yüzde puanı düşüşle %47; fırsat diyenler: %46). Benzer şekilde, Avrupalılar’ın %44’ü göçü daha çok bir sorun olarak nitelendirirken, %41 fırsat olduğuna inanmaktadır. Avrupa’da göçün sorun olduğu şeklindeki görüş en çok Birleşik Krallık’ta (%64), Slovakya’da (%52) ve Fransa’dadır (%50). İsveç (%68) ve Almanya’da (%62) yanıt verenler göçü fırsat olarak nitelendirirken, Almanlar göç konusunda çok daha iyimser eğilimlere sahiptir. Türkiye’de yanıt verenlerin %54’ü göçü daha çok sorun olarak değerlendirirken, sadece %18 göçün fırsat olduğunu düşünmektedir. Yüzde on iki, her ikisi de diye yanıt vermiştir. Açıkça görülmektedir ki, araştırmada yer alan görece düşük göçmen nüfusa sahip ülkeler (Polonya, Romanya ve Slovakya) göçü ne fırsat ne de sorun olarak görmektedir (sırasıyla %13, %21 ve %19) (Tablo 20). ATLANTİK’İN İKİ YAKASINDA DA BÜYÜK ÇOĞUNLUK YASAL GÖÇTEN ENDİŞE DUYMUYOR... Yasal göç planları tasarlamak ve yasadışı göçü kontrol etmek Atlantik’in her iki yakasında da temel politika güçlüklerindendir. Yasal göç için endişe duyup duymadıkları sorulduğunda Amerika’da (2011’de %82’den gerileyerek, %73) ve Avrupa’da (%69) çoğunluk endişelenmediklerini söylemektedir. Avrupa’da bu görüş en çok İsveç (%78), Romanya (%77), İspanya (%75), T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 37 Tablo 20: Dış Göç – Fırsattan Çok Sorun 100 2011 2013 80 Yüzde 60 40 20 68 64 52 54 46 50 53 47 48 46 44 58 44 42 41 41 43 32 27 22 Portekiz (%74), İtalya (%72) ve Almanya’da (69%) ifade edilmiştir (Tablo 21). Ancak Amerikalılar’ın dörtte biri (2011’den beri yedi puan artışla, %25) yasal göçten endişe duyduğunu söylerken, Avrupalılar’ın %29’u bu görüşü paylaşmaktadır. En çok endişe duyulan ülkeler Birleşik Krallık (2008’den beri altı yüzde puanı artışla, %41), Slovakya (%35), Hollanda ve Fransa (%32, Fransa’da 2008’den beri 11 yüzde puanı artışla) olmuştur. ç ve İs Po lo ny a Ho lla nd a Po rte ki z Al m an ya Ro m an ya pa ny a AB İs İta lya D AB a Fr an sa ak y ov Sl Tü rk iye Bi rle şik Kr al lı k 0 S40 İtalya (%86), Birleşik Krallık (2008’den beri on bir yüzde puanı artışla, %80), İspanya (%74), Almanya (2008’den beri altı yüzde puanı artışla, %72) ve Fransa’dır (2008’den beri dokuz yüzde puanı artışla %71). Amerikalılar’ın sadece %37’si endişe etmediğini söylerken, Avrupalılar’ın %27’si bu görüştedir (Polonya ve Romanya: %48, İsveç: %39, Slovakya: %38). Buna karşın Türkler’in üçte ikilik bir çoğunluğu (%60) yasal göçten endişe duyduğunu söylerken, sadece %33 buna katılmamaktadır. Yasadışı göçten endişe duyan Türkler’in duyguları Avrupalılar ile benzerlik göstermektedir (%69). Yanıt veren Türkler’in sadece %23’ü yasadışı göç için endişe duymadığını söylemiştir. … AMERİKALILAR’IN VE AVRUPALILAR’IN ÜÇTE İKİSİ YASADIŞI GÖÇTEN ENDİŞE DUYUYOR Yasadışı göçten endişe duyup duymadıkları sorulduğunda Amerikalılar’ın %61’i endişe duyduğunu söylerken, Avrupalılar’ın %71’i bu görüşü paylaşmaktadır. En çok endişe duyanlar Portekiz (%88), ATLANTİK’İN HER İKİ YAKASINDA DA KAMUOYU GÖÇMEN SAYILARINI GERÇEKTE OLDUĞUNDAN YÜKSEK ALGILIYOR Göçmen nüfusun büyüklüğüne dair tahminler kamuoyunun göç algısına dair çok değerli göstergelerdir. Yanıt verenlerden 0 ile 100 arasında bir ölçek kulla- 38 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 Tablo 21: Dış Göç Konusunda Endişeli 100 Yasal Göç Yasadışı Göç 80 Yüzde 60 40 20 26 88 27 86 41 80 24 74 29 72 29 71 32 71 60 69 32 69 25 61 19 59 35 59 27 46 18 46 narak ülkelerindeki göçmen nüfusun (ülke dışında doğmuş olanların) yüzdesi hakkında tahminde bulunmaları istenmiştir. Daha önceki yıllarda olduğu gibi kamuoyu, ülkedeki göçmen nüfusun payı hakkında çok abartılı tahminler yapmıştır. Ortalamada ABD’de yanıt verenler, ülkelerindeki göçmen payını %42.1 olarak tahmin etmiştir ama aslında ABD nüfusunun sadece %13’ü yurt dışında doğmuştur.4 Portekizli yanıt verenler, ülkelerinde ikamet edenlerin %34.6’sının göçmen olduğunu söylemişlerdir (gerçek rakam %8.3’tür). Nüfuslarının %18.3’ünün yabancı ülkelerde doğmuş olabileceğini söyleyen İsveçliler gerçeğe en yakın tahmini yapanlar olmuştur (gerçek rakam %15.1). Yanıt veren Türkler, göçmen payını %21.2 olarak tahmin ederken, gerçek rakam %2.0’dır (Tablo 22). 4 Bu alt bölümdeki tüm referanslar OECD’nin Uluslararası Göç Görünüm Raporu’ndan (2013) alıntıdır. Veriler 2011 verileridir. (Türkiye: 2000). Romanya için veri yoktur. a Po lo ny a Ro m an ya ov ak y ç Sl ve İs D AB lla nd a Ho Tü rk iye Fr an sa AB an ya m Al k pa ny a İs Kr al lı şik İta lya Bi rle Po rte ki z 0 S36.1, S36.2 Bu soruyla ilgili “bilmiyorum veya yanıt vermek istemiyorum” ifadeleri özellikle yüksek olmuş, Romanya’da %50’ye çıkmıştır. ÇOĞU KİŞİ GÖÇMENLERİN ÇOK SAYIDA OLDUĞUNU AMA AŞIRI ÇOK OLMADIĞINI SÖYLÜYOR Bu soruda yanıt verenlere ülkelerindeki göçmenlerin “aşırı çok” mu ,“çok ama aşırı değil” mi veya “çok değil” mi olduğu sorulmuştur. Amerikalılar’ın çoğu (2011’den altı puan düşüşle, %41) ülkelerinde “aşırı çok” göçmen olduğuna inanırken, Avrupalılar’ın %33’ü bu görüştedir. En çok endişelenenler 2008’den beri istikrarlı giden %55 ile Birleşik Krallık’ta olmuştur. Fransa ve İtalya’da (%43), Portekiz’de (%41) ve Hollanda’da (%37) çoğu kişi aynı düşünmektedir. En fazla artış 2011’den beri on yüzde puanı, 2008’den beri 16 yüzde puanı ile Fransa’da olmuştur (Tablo 23). Avrupalılar’ın çoğu (39%) göçmen nüfusunu “çok ama aşırı değil” şeklinde tanımlarken, Amerikalılar’ın T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 39 Tablo 22: Tahmini Göçmen Sayıları 50 Tahmini ortalama Kayıtlı Göçmen Nüfusu 40 Yüzde 30 20 10 ç ve 12 2 9 4 7 Po lo ny a Sl ov ak ya Ro m an ya 18 15 İs m an ya 20 13 Al Ho 21 2 Tü rk iye 23 11 lla nd a 24 15 pa ny a 25 12 İs rle şik AB 25 9 Fr an sa 31 12 İta lya 35 8 Kr al lık 42 13 D Po rte ki z Bi 0 *Kayıtlı göçmen nüfusu rakamları OECD’nin Uluslararası Göç Görünüm Raporu’ndan (2013) alıntıdır. Veriler 2011 verileridir. (Türkiye: 2000). Romanya için veri yoktur. S42 Tablo 23: Ülkede Aşırı Çok Göçmen Var 100 2011 2013 80 Yüzde 60 40 20 9 6 4 Po lo ny a Ro m an ya Sl ov ak ya İs Al m 23 ve ç 28 24 an ya 25 Tü rk iye 48 31 pa ny a D 40 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 33 İs 37 AB 41 Po rte ki z Ho lla nd a 47 41 AB İta lya 48 43 Bi rle şik 33 43 Fr an sa 57 55 Kr al lık 0 S35 %39’u bu görüşe katılmıştır. Avrupa içinde Almanya (%55) ve İsveç’te çoğunluk bu seçeneği tercih etmiştir. Sadece Romanya ve Slovakya’da (ikisi de %51) yanıt verenlerin çoğunluğu ülkelerindeki göçmen sayısını “çok değil” olarak nitelendirmiştir. Göçmen çocuklarının entegrasyonunun zayıf olduğuna inananların en yüksek olduğu ülke 2011’e göre 17 yüzde puanı artarak %55 ile Fransa, İsveç (%43), Birleşik Krallık (2011’e göre dokuz yüzde puanı artarak %38), Almanya ve Hollanda (ikisi de %35) olmuştur. Türkiye’de yanıt veren çoğu kişi (%35) ülkelerindeki göçmen sayısını “çok değil” şeklinde değerlendirmiştir. %32 “çok ama aşırı değil” ve %25 “aşırı çok” yanıtını tercih etmiştir. Yanıt veren Türkler’in yüzde elli beşi, ikinci kuşak göçmenlerin entegrasyonunun zayıf olduğunu düşünürken, %33 tam tersine inanmaktadır. BİRLEŞİK DEVLETLER’DE ÇOĞUNLUK VE AVRUPA’DA PEK ÇOK KİŞİ İLK KUŞAK GÖÇMENLERİN İYİ ENTEGRE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR… Hem Avrupa hem de Birleşik Devletler’de kamuoyu, göçmenlerin entegrasyonu konusunda oldukça iyimserdir. Birleşik Devletler’de (%61) ve Avrupa’da (%52) çoğunluk ilk göçmen kuşağının toplumlarına iyi entegre olduğunu düşünmektedir. Portekiz (%79), Romanya (%69), İspanya (%63), İtalya ve Slovakya (ikisi de % 60) ve Hollanda’da (%54) çoğunluk bu görüştedir. Birleşik Krallık’ta (%48) ve Polonya’da (%47) çoğu kişi böyle düşünmektedir (Tablo 24). ÇOĞUNLUK, HÜKÜMETLERİN GÖÇ YÖNETİMİNİ BECEREMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR Atlantik’in her iki yakasında da kamuoyu hükümetlerinin göç politikalarını idare etme şeklinden memnun değildir. Amerikalılar’ın yüzde altmış sekizi, ABD hükümetinin bu konuyu kötü idare ettiğine inanırken, Avrupalılar’ın %58’i bu görüştedir. Avrupa’da hükümetin göç yönetimine dair endişeler en yüksek İtalya (%83), İspanya (2011’e göre dokuz yüzde puanı artışla, %74), Birleşik Krallık (%72), İsveç (%64), Fransa (2011’e göre yedi yüzde puanı düşüşle, %59) ve Hollanda’da (%54) olmuştur. Polonya (%49) ve Portekiz’de (%44) çoğu kişi bu endişeyi paylaşmaktadır. Ancak İsveç (%61) ve Fransa’da (2011’den beri altı yüzde puanı artışla, %53) çoğunluk, Almanya’da da çoğu kişi (%48) bu görüşe katılmamakta, göçmenlerin entegrasyonunun zayıf olduğunu düşünmektedir. Türkiye’de yanıt verenlerin %74’ü ilk kuşak göçmenlerin entegrasyonunun zayıf olduğunu söylemektedir. Sadece %13 buna karşı çıkmıştır. … GÖÇMENLERİN ÇOCUKLARI İÇİN AYNI ŞEYİ DAHA FAZLA KİŞİ SÖYLÜYOR Yanıt verenlere ikinci kuşak göçmenler hakkında soru sorulduğunda yanıtlar daha da olumlu olmuştur. 2011’e göre 6, 2010’a göre 11 yüzde puanı düşüşle, Amerikalılar’ın yüzde altmış sekizi ikinci kuşağın iyi entegre olduğuna inanırken, Avrupalılar’ın %59’u bu görüşe katılmıştır. Bu görüşü en çok destekleyenler Portekiz (%82), İspanya (%73), Slovakya (%71) ve İtalya ile Romanya’dır (ikisi de %66). Sadece Almanya’da (2011’den beri 16 yüzde puanı artışla, %54) yanıt verenlerin çoğunluğu hükümetlerinin göç politikasını onaylamaktadır. Nedensel bir ilişki kurulamamakla beraber, Almanya’nın 2012 ve 2013’de Alman işgücü piyasasını göçmenlere açacak pek çok yeni yasayı geçirmiş olduğunu burada hatırlatmakta yarar vardır. Bu dönemde göç ile ilgili kamuoyu tartışmaları, giderek azalan nüfusu dengelemek ve Almanya’nın dünyada rekabet gücünü koruyabilmesi için işgücü piyasalarındaki boşlukları doldurmak amacıyla göçün artırılması ihtiyacı çerçevesinde olmuştur. Alman Şansölyesi Merkel’in “çok kültürlülüğün başarısızlığından” söz ettiği 2010 yılı gerilerde kalmıştır. Türkiye’de yanıt verenlerin %61’i hükümetin bu işi iyi idare edemediğine inanırken, sadece %29 buna katılmamaktadır. T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 41 Tablo 24: Göçmenler ve Çocukları Ne Derece Entegre Olabiliyor? 100 Göçmenler Göçmen çocukları 80 Yüzde 60 40 20 “Göçmenlerin ülkede doğanların elinden işlerini alıp almadığı” hakkındaki soruya ABD’de yanıt verenlerin yarısı aldığı yönünde yanıt vermiştir (2011’den beri yedi yüzde puanı düşüşle, %50). Avrupa’da çoğunluk (%62) tersi görüştedir; en çok karşı çıkanlar Almanya (2011’den beri beş yüzde puanı artışla, %80), İsveç (%77), Fransa (2011’den beri beş yüzde puanı düşüşle %69), İtalya (%67), İspanya (%65) ve Hollanda’dır (%62). Yanıt veren Türkler’in yüzde yetmişi, göçmenlerin ülke vatandaşlarının işlerini ellerinden aldığına inanmaktadır, sadece %24 bu görüşe katılmamaktadır. “Göçmenlerin işçi bulmanın sıkıntılı olduğu alanlardaki işleri yapmaya yardımcı olup olmadığı” 42 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 ve Al İs 13 33 Tü rk iye 34 49 ç 46 59 an ya 46 43 m 47 50 Fr an sa k al lı Kr şik Bi GÖÇMENLER EKONOMİ VEYA KÜLTÜR İÇİN TEHDİT OLARAK ALGILANMIYOR Göçe dair algı, hem kültürel hem de ekonomik endişelerle şekillenmektedir. Yanıt verenlere, artan göçün yarar ve zararlarının hangi önemli kriterlere bağlı olduğuna işaret edecek bir dizi soru sorulmuştur. 48 55 Po lo ny a 52 59 AB 54 61 rle Sl Ho ak y a 60 71 lla nd a 60 66 ov 61 68 İta lya 63 73 D 69 66 AB 79 82 Po rte ki z Ro m an ya İs pa ny a 0 S37a, S37b sorulduğunda Birleşik Devletler’de üçte ikilik bir çoğunluk (%69) yardımcı olduklarını düşünürken, Avrupa’da da (%66) benzer sonuç alınmıştır. Bu görüşü en çok destekleyenler, Almanya (%75), İsveç (%74), İtalya (%71) ve Hollanda’dır (70%). Bu görüşe karşı çıkanların en çok olduğu ülkeler Slovakya (%43) ve Romanya’dır (%40). Türkiye’de görüşler daha eşit şekilde bölünmüştür; yüzde elli iki, göçmenlerin sıkıntılı alanlardaki işleri aldıklarına inanırken, %43 bu görüşte değildir. “Göçmenlerin iş alanları açarak yeni iş imkanları yaratmaya yardımcı olup olmadıkları” sorusuna Amerikalılar’ın çoğunluğu (%54) olumlu yanıt verirken %43 iş imkanları yaratmadıkları şeklinde yanıt vermiştir. Avrupalılar daha eşit bölünmüştür, %49 olumlu ve %47 olumsuz görüştedir. Göçmenlerin yeni iş imkanları yarattığına en çok inananlar İsveç (%74), Romanya (%59), Portekiz (%54), Almanya ve Birleşik Krallık’tadır (ikisi de %52). Olumsuz görüş en fazla İspanya (%58) ve Fransa’dadır (%54). AKDENİZ ÜLKELERİNİN GÖÇ KONUSUNDA DUYGULARI KARIŞIK AB’ye yasadışı giriş yapmak isteyenlerin sayısı (AB sınır kuruluşu FRONTEX verilerine göre1), 2012’de yarı yarıya azalmış olmasına rağmen Türkiye, İtalya, Portekiz ve İspanya gibi Akdeniz ülkeleri için halen ortak endişeler mevcuttur. Kuzey Afrika’ya coğrafi olarak çok yakın olan bu ülkeler, geçmiş yıllarda göçle ilişkili özellikle mülteciler, sığınmacılar ve yasadışı göç gibi çok çeşitli güçlüklerle karşılaşmışlardır. Türkiye son zamanlarda Suriye, İran ve Irak gibi çatışma bölgelerinden kaçan mültecilerinin akınına uğramıştır. Göçle ilişkili konularda böylesi gelişmelerin kamuoyuna nasıl yansıdığına baktığımızda 2013 verilerinin Akdeniz bölgesinde bazı benzerlikler taşıdığını ancak bazı önemli farklılıkları da içerdiğini görüyoruz. Söz edilen dört ülkenin hepsinde çoğunluk yasadışı göç konusunda endişe duymaktadır (%88 ile Portekiz, %86 ile İtalya, %74 ile ispanya ve %69 ile Türkiye) ve hükümetlerinin göç politikasını “kötü” ve hatta “çok kötü” idare ettiklerine inanmaktadır. İtalya (%83) ve İspanya (%74) bu konuda en çok şüphe duyan ülkelerdir. 2011’de yapılan Transatlantik Eğilimler Göç araştırmasında, yanıt veren İspanyollar’ın ve İtalyanlar’ın çoğunluğu, yoksulluk, siyasi veya dinsel zulüm, silahlı çatışmadan fiziksel olarak zarar görülmesi veya bir doğal afet sonucu zorunlu göç mağduru olmuş kişilere karşı sempati duyduklarını belirtmişlerdir. Yoksulluktan kaçanlara yönelik destek, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’tansa, daha çok Akdeniz ülkelerinden gelmiştir. Yukarıda söz edilen benzerliklere rağmen, bölgedeki kamuoyu algısında konunun nüanslarını ve ayrımlarını sergileyen bazı çarpıcı farklılıklar da vardır. Örneğin, İtalya’da söz konusu ekonomik etkiler olduğunda, insanlar göçle ilgili şüpheci görüşlerinden uzaklaşmaktadırlar. Yanıt veren İtalyanlar’ın çoğu (%67) göçmenlerin İtalyan vatandaşlarının elinden işlerini almadığına inanırken, %71 göçmenlerin sıkıntılı alanlardaki işleri yaptıklarına inandığını söylemiştir. Yanıt veren İtalyanlar, göçmenlerin İtalyan toplumuna iyi hatta çok iyi entegre olduğunu belirtmişlerdir (%60). Özellikle ikinci kuşak için bu görüşte olanlar çoktur (%66). Yüzde yetmiş beş göçmenleri ulusal kültür için tehdit olarak görmemektedir. Portekiz’de %50, göçün sorundan çok fırsat olduğunu söylemiştir. Yanıt veren İspanyollar eşit şekilde bölünmüştür; %44 göçün fırsat olduğuna inanırken, %44 sorun olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. Dahası, ekonomik krizden kendilerinin veya ailelerinin etkilendiğini söyleyenler arasında bile Portekiz’de %52 göçü fırsat olarak değerlendirmektedir. Genellikle, Türkiye dışında kalan Akdeniz ülkelerinde kamuoyu, yasal göçün yasadışı göçten daha az sorunlu olduğunu düşünmektedir. 1 http://www.frontex.europa.eu/assets/Publications/Risk_Analysis/Annual_Risk_Analysis_2013.pdf Yanıt veren Türklerin yüzde kırk dördü göçmenlerin yeni iş imkanları yarattığına inanırken %49 buna karşı çıkmaktadır. Türkiye’de yanıt verenlerin yüzde altmış dokuzu göçmenlerin sosyal hizmetler için yük olduğunu düşünmekte, sadece %25 buna katılmamaktadır. “Göçmenlerin sosyal hizmetler açışından yük olup olmadığı” sorulduğunda 2011’e göre altı yüzde puanı düşüşle ABD’de çoğunluk (%57) ve Avrupa’da %50 yük olduklarını söylemiştir. Bu görüşü en çok destekleyenler Slovakya (%71), Fransa (%57), Polonya (%57) ve Birleşik Krallık’tır (2011’e göre yedi yüzde puanı düşüşle, %56). Göçmenlerin yük olduğuna katılmayanlar İspanya (2011’e göre 16 yüzde puanı artışla, %55), Romanya (%53) ve İsveç’tir (%51).5 “Göçmenlerin ulusal kültür için tehdit olup olmadığı” sorulduğunda Avrupa’da (%69) ve Birleşik Devletler’de (%64) üçte ikilik bir çoğunluk tehdit olmadığını söylemektedir. Bu görüşe katılanlar en çok İspanya (%80), Almanya (%77), İtalya (%75), Romanya (%75) ve Portekiz’dedir (%74). Göçmenlerin ulusal kültür için tehdit teşkil ettiğine en çok inananlar Türkiye (%55) ve Birleşik Krallık’tadır (%46). Hollanda ve Fransa’da göçün kültürel bir tehdit olduğuna dair yıllarca kamuo- 5 Bakınız Transatlantik Eğilimler: Göç 2010, devletin sağladığı sağlık hizmetlerine erişim ve yasadışı göç konusu. T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 43 yunu meşgul eden tartışmalara rağmen bu ülkelerde yanıt verenlerin sadece üçte biri göçmenlerin ulusal kültür için bir tehdit olduğuna inandığını söylemiştir (Hollanda %33, Fransa %34). İÇ GÖÇ SORUN MU? AMERİKALILAR HAYIR DİYOR, AVRUPALILAR SORUN DİYOR İç göçün ülkeleri için sorun olup olmadığı sorulduğunda yanıt veren Amerikalılar’ın üçte ikisi (%69) sorun olmadığını söylerken, Avrupalılar’ın %57’si sorun olarak nitelendirmiştir. Avrupa’da buna en çok inananlar, çok yüksek iç göç düzeylerine sahip ülkeler olan Portekiz (%88), İtalya (%82), Polonya (%82), İspanya (%80) ve Romanya’dır (%72). Hollanda’da (%86), İsveç’te (%77) ve Almanya’da (%68) yanıt verenler iç göçün ülkeleri için sorun olmadığına en çok inananlar olmuşlardır (Tablo 25). “Göçmenlerin ülkenin kültürünü zenginleştirip zengileştirmediği” sorulduğunda, Amerikalılar’ın (%69) ve Avrupalılar’ın (%60) üçte ikilik çoğunluğu zenginleştirdiğini belirtmiştir. Onay en çok İsveç (%82), Almanya (%71), Portekiz (%68), Hollanda ve Portekiz’den (ikisi de %66) gelmiştir. Yanıt veren Türkler’in yüzde altmış biri göçmenlerin ülkelerinin kültürünü zenginleştirdiğine inanmamaktadır, %33 buna inanmaktadır.6 Türkiye’de iç göçü sorun olarak görenler (%46) ile görmeyenler (%45) eşit olarak bölünmüştür. 6 Transatlantik Eğilimler: Göç 2011 Araştırmasındaki 16. Kıyaslama Sorusu: Göçün ulusal kültürü yeni adetler ve fikirlerle zenginleştirdiği mi yoksa olumsuz bir etkisi mi olduğu sorulduğunda araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde çoğunluk (ABD %55, Avrupa %58) zenginleştirdiğini söylemektedir. Sadece Birleşik Krallık’ta yanıt verenlerin çoğunluğu (%50) göçün olumsuz bir etkisi olduğuna inanmaktadır. Tablo 25: İç Göç Bir Sorun 100 80 Yüzde 60 40 38 31 28 19 13 lla nd a 46 ç 56 Kr al lı 72 AB D 57 Tü rk iye 80 an ya 67 Fr an sa İta lya 82 AB 82 Ro m an ya Sl ov ak ya 88 Po rte ki z 20 44 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 Ho k ve İs m Al şik Bi rle Po lo ny a İs pa ny a 0 S41 Bölüm Beş: Türkiye T ürkiye, geçen sene ülke içinde ve dışında iki ayrı güçlükle karşılaşmıştır. İlki komşularıyla ilgilidir. Suriye bölünmeye devam ederken, Türkiye gün geçtikçe daha fazla sayıda mülteciye kucak açmak zorunda kalmıştır. Bu da Türk hükümetini, genel olarak kaçınmayı tercih ettiği bir çatışmada daha çok rol oynamaya zorlamıştır. Türkler Suriye’deki çatışmayı -ve Batı’nın nasıl hareket edeceğiyle ilgili belirsizliği - sonuç ne olursa olsun bunun kaçınılmaz olarak Türkiye’ye sirayet edeceğini bilerek gözlemlemektedir. Türkiye’nin karşılaştığı ikinci güçlük, kendi hükümetleriyle ilgilidir. Ülke içindeki rahatsızlıklar baharın sonuna doğru açık çatışmaya dönüşmüştür. Türkiye’deki protestolar özünde kentsel gelişim planlarına karşı başlamışken, giderek Türk hükümetinin din, konuşma özgürlüğü, örgütlü muhalefet konularındaki duruşuyla alevlenmiştir.7 TÜRKİYE’NİN İÇ POLİTİKASI BELİRSİZ… 2013’te Türkler ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiklerini daha az ifade eder olmuşlardır (Geçen sene %69, 2009’da %78, bir şekilde veya çok etkilendiğini söylerken, rakam bu sene %62 olmuştur) ve Avrupa’daki genel eğilimin tersine ekonomik sistemlerinin esas olarak adil olduğuna daha çok inanmaktadırlar (geçen sene %16’ya kıyasla, bu yıl %23). Giderek artan sayıda Türk, kendisini ekonomik krizden etkilenmemiş olarak tanımlarken — geçen sene %27, 2009’da %18 iken 2013’te %33 — Avrupalılar giderek daha az bu ifadeye katılmaktadır; bu yıl Avrupalılar’ın %34’ü krizden etkilenmediğini 7 Not: Türkiye’deki hükümet karşıtı protestolar nedeniyle saha çalışması geçici bir süre ertelenmiş ve 2 Temmuz’a kadar tamamlanamamıştır. söylemiştir. 2009’da bu rakam %44 olmuştur. Benzer şekilde ekonomik sistemlerinin adil olmadığına inanan Türklerin oranı da %72’den %69’a düşmüştür. Böyle düşünen Avrupalılar’ın oranı ise %77’den %82’ye çıkmıştır. Ekonomik kriz, göç dahil olmak üzere bir çok iç politika konusuna yönelik tutumlar üzerinde de etkili olmuştur. Ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiğini düşünenlerin çoğunluğu (%64) göçün sorun olduğunu düşünmekte, sadece %16’sı göçü fırsat olarak değerlendirmektedir. Ekonomik krizden etkilenmeyenler arasında %47, göçün sorun olduğunu söylerken, fırsat olarak algılayanlar %26’dır (Tablo 26). Aynı zamanda Türkler, hükümetlerinin ekonomik liderliğinden de eskisi kadar memnun değildirler. 2011’deki %47 ve geçen seneki %55’ye nazaran bu sene yüzde kırk üç, hükümetin ekonomik gidişatını beğenirken, 2011’de %45 ve geçen sene %38’den bu sene %52’ye çıkan bir grup beğenmemektedir. Aynı durum, hükümetin göç yönetimi için de geçerlidir. Yanıt verenlerin %61’i, hükümetin bu konudaki performansını beğenmezken, %29 bu görüşe katılmamaktadır. Yanıt veren Türkler’in çoğu hükümetin mevcut harcama düzeyini sürdürmesini istemektedir — ABD’deki %22, AB’deki %30’a kıyasla, %39 — ancak belirli harcama öncelikleri söz konusu olduğunda daha memnuniyetsizdir. Türkler’in yüzde ellisi, savunma harcamalarının artırılmasını isterken, %32 mevcut düzeyde kalmasını istemektedir. Yüzde elli dokuz, refah devleti programlarının artmasını talep ederken, %30 mevcut düzeyde devam etmesini tercih etmektedir. Yüzde altmış altı, bilim ve T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 45 Tablo 26: Ekonomik Krizden Kişisel Olarak Etkileneneler 100 2009 80 2010 2011 Yüzde 60 2012 2013 40 78 76 55 69 62 55 60 61 66 65 20 0 Türkiye eğitim harcamalarının artmasını talep ederken, %23 mevcut düzeyin sürüdürülmesini talep etmektedir. %62, ulaştırma ve altyapı harcamalarının artmasını istemekte, %28 mevcut düzeyin sürdürülmesini desteklemektedir. …AMA ULUSLARARASI DÜZEYDE GÜVEN ARTMIŞTIR Hükümetin ekonomik politikalarıyla ilgili memnuniyetsizliklerini ifade etseler bile Türkler, Birleşik Devletler’de ve Avrupa’da yanıt verenlere kıyasla giderek artan sıklıkta ve tutarlılıkta, hükümetlerinin uluslararası politikalarına destek vermektedir. Geçen seneden beri değişmeksizin ve 2011’den beri altı yüzde puanı artışla, Türkler’in yüzde elli biri hükümetin uluslararası politikalarını onaylamaktadır. Bu oran Amerikalılar’da %41, Avrupalılar’da %50’dir. Geçen seneki %39 ve 2011’deki %47’ye göre bu sene %42, bu politikaları beğenmemektedir. Yanıt veren Amerikalılar’ın %52’si, Avrupalılar’ın %45’i bu görüştedir. 46 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 AB S21 Yanıt veren Türkler hala Avrupa Birliği’ne girmeyi istemektedir, ancak bu istekleri son on yılda önemli ölçüde azalmıştır. Geçen seneki %48 ve 2004’deki %73’ten gerileyerek Türkler’in yüzde kırk dördü, AB üyeliğinin iyi olacağını söylerken, iyi olmayacağını söyleyen Türkler’in oranı 2004’te %9 ve geçen sene %29 iken, bu sene yüzde otuz dört olarak kayedilmiştir. Ancak yine de Türkiye, AB’ye üyeliği konusunda üye devletlerin çoğunun Türkiye’nin üyeliği hakkında düşündüğünden daha olumlu düşünmektedir. Yanıt veren Avrupalılar’ın yüzde yirmisi Türkiye’nin AB üyeliğinin iyi olacağına inanırken, %33 kötü olacağını söylemekte, %37 ne iyi ne de kötü olur şeklinde yanıt vermektedir. Türkler’in AB üyeliği için istekliliği kısmen de olsa kendi hükümetlerine yönelik kararlarını gölgeleyen bazı ekonomik endişelerden kaynaklanıyor olabilir. Geçen seneye göre 19 yüzde puanı artışla yanıt veren Türkler’in yüzde kırk altısı, AB’nin ekonomik krizi yönetme şeklini beğenirken, %35 beğenmemektedir (AB içinde beğenenlerin oranı %43 olmuştur). Türkler, transtatlantik ticaretin artmasından duydukları şüphe konusunda da yalnız kalmışlardır. Birleşik Devletler’de %49 ve AB’de %56’ya kıyasla, Türkiye’de yanıt verenlerin yüzde yirmi sekizi ticaretin artmasının ekonomilerinin büyümesine yardımcı olacağına inanırken, ABD’de %39, AB’de %32’ye kıyasla, Türkiye’de %43 ticaretin artmasının ekonomiyi daha savunmasız hale getireceğini düşünmektedir. Yine de yanıt veren Türkler, İran ile ilişkili transatlantik uzlaşıya katılmaya başlamıştır: çoğu Türk (%27) İran’ı nükleer programını terk etmeye ikna etmek için ekonomik yaptırımların kullanılmasını isterken, aynı seçenek ABD (%29) ve AB’de de (%32) çoğu yanıt veren tarafından tercih edilmiştir. Yanıt veren Türkler’in yüzde yirmi ikisi İran’ın nükleer silahlara sahip olmasını kabullenmektedir. Aslında Türkiye’nin Avrupa özlemine rağmen yanıt veren Türkler’in çoğu, AB, ABD veya bölgedeki komşularıyla işbirliği içinde hareket etmektense Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini söyleme eğilimindedir. Yanıt veren Türkler’in yüzde otuz sekizi uluslararası konularda Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini düşünmekte, %21 AB ile işbirliği yapılmasını desteklemektedir. Geçen seneye göre 12 yüzde puanı düşüşle, Türklerin yüzde sekizi Türkiye’nin Orta Doğu ülkeleri ile işbirliği yapmasını dilemektedir. Suriye konusu sorulduğunda yanıt veren Türkler, müdahale için geçen seneye kıyasla çok daha isteksiz olmuşlardır. Bu sene yüzde yetmiş iki (2012’de %57 iken) Türkiye’nin tamamen bunun dışında kalması gerektiğini söylerken, %21, Türkiye’nin müdahale etmesi gerektiğine inanmıştır. Bu rakam geçen sene %32 olarak kaydedilmiştir. Türkler, Afganistan’da birliklerin bırakılmasına da karşı çıkmaktadır — %51 bunu onaylamazken, %37 onaylamaktadır. Türkler, insansız hava aracı kullanımını da şiddetle reddetmektedirler. Yüzde altmış, insansız hava aracı kullanımına karşı çıkmaktadır. Genel toplamın %42’sini teşkil ettiğinden bu oldukça güçlü bir görüştür. %29, insansız hava aracı kullanımını onaylamaktadır (Tablo 27). NATO KONUSUNDA TÜRKİYE BÖLÜNMÜŞ, YALNIZ BAŞINA HAREKET ETME ÖZGÜRLÜĞÜ İSTİYOR Yanıt veren Türkler, NATO hakkında bölünmüş görüşlere sahiptir; %39 gerekli olduğunu düşünürken, %39 gerekli olmadığına inanmaktadır (geçen seneki oranlar %38 ve %39 idi). NATO’nun hala önemli Tablo 27: Türkiye Kiminle İşbirliği Yapmalı? olduğunu düşünenler, bunun en önemli nedeninin NATO’nun temsil ettiği demokrasiler topluluğu 15 olduğuna inanırken (%30), NATO’nun askeri harekatx ların yükünü paylaştırması 9 38 ikinci neden olarak ifade 2 edilmiştir (%27). 8 NATO’nun artık gerekli olmadığına inananların 8 21 ciddi bir çoğunluğu — %70 — Türkiye’nin kendi askeri kararlarını alabilmesi gerektiğine inanmaktadır. Türkiye yalnız hareket etsin Avrupa Birliği Ülkeleri Amerika Birleşik Devletleri Orta Doğu Ülkeleri Rusya Yukarıdakilerin Hepsi Bilmiyorum/ Cevap yok S33 T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 47 İSTER YASAL, İSTER YASADIŞI OLSUN TÜRKİYE GÖÇTEN ENDİŞE DUYUYOR Türkiye’de göçle ilişkili genel tutumlar kötümser görünmektedir. Yüzde elli dört, göçü daha çok bir sorun olarak tanımlarken, sadece %18 göçün bir fırsat olduğunu düşünmektedir. Yüzde on iki, her ikisi de şeklinde yanıt vermektedir. Türkler, hem yasal hem de yasadışı göçten endişe etmektedirler; üçte ikilik bir çoğunluk (%60) yasal göçten endişe duyduğunu söylerken, %33 buna karşı çıkmaktadır. Türkler’in yasadışı göçle ilgili endişeleri (%69) Avrupa (%71) ile 48 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 aynı doğrultudadır. Türkler’in sadece %23’ü yasadışı göçten endişe etmediğini söylemektedir. Göçle ilişkili Türk kamuoyunda son zamanda yer alan tartışmaların çoğunun odağı geçici göç olmuştur. Çoğu İran ve Irak’tan olmak üzere geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye ciddi bir sığınmacı akımı gerçekleşmiştir. Ayrıca Türkiye yaklaşık 140.000 Suriyeli mülteciye de geçici koruma sağlamıştır. Ülkelerindeki göçmenlerin payının ne kadar olduğu sorusuna Türkler’in tahmini yanıtı %21.2 olmuştur; oysa gerçek rakam %2.0’dır. Transatlantik Eğilimler, ABD ve Avrupa kamuoyuna yönelik Martin, Konstanz Üniversitesi Mikrososyoloji Profesörü Claudia her yıl gerçekleştirilen kapsamlı bir araştırmadır. Araştırma, Diehl ve Barrow Cadbury Trust Program Yöneticisi Ayesha TNS Opinion tarafından 3-271 Haziran 2013 tarihleri arasında Saran yer almıştır. ABD, Türkiye ve Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık olmak üzere 11 Avrupa Birliği üye devletinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma, Marshall Fonu (GMF) ve Compagnia di San Paolo’nun bir projesidir, Barrow Cadbury Trust, LusoAmericana Vakfı, BBVA Vakfı, Communitas Vakfı ve İsveç Temel Bulgular Raporu’nun yazarları, Transatlantik Eğilimler Proje Lideri ve Kıdemli Transatlantik Araştırmacı Constanze Stelzenmüller ve Transatlantik Eğilimler Program Koordinatörü Josh Raisher’dir. Göç ve Entegrasyon Programı Direktörü Astrid Ziebarth ve Kıdemli Transatlantik Araştırmacı Tanja Dışişleri Bakanlığı tarafından desteklenmektedir. Wunderlich, Temel Bulgular Raporu’nun Dördüncü Bölümü’nü Araştırmanın danışma komitesinde İtalya Siena Üniversitesi veri analizine önemli katkılarda bulunmuşlardır. İtalya Siena Siyaset Bilimi Profesörü Pierangelo Isernia, ABD Tufts Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırma yapan Kaat Smets’in Üniversitesi Siyaset Bilimi Doçenti Richard Eichenberg, ve yardımlarını da dile getirmek isteriz. Bridget Parker ve Anika İtalya Compagnia di San Paolo Program Yöneticisi Nicoló Meister araştırma verilerinin görsel sunumunu yapmış ve bu Russo Perez bulunmaktadır. Hareketlilik, Göç ve Entegrasyon raporun hazırlanmasına yardımcı olmuşlardır. başlıklı dördüncü bölümde ek olarak Georgetown Üniversitesi Uluslararası Göç Çalışmaları Enstitüsü Yönetici Direktörü Susan 1 Türkiye’deki protestolar nedeniyle saha çalışması geçici olarak ertelenmiş ve 2 Temmuz 2013’e kadar sürmüştür. şekillendirmiş ve hem proje koordinasyonuna hem de genel www.transatlantictrends.org Marshall Fonu (GMF) ve Compagnia di San Paolo’nun ortak bir projesidir ve Luso-Americana Vakfı, BBVA Vakfı, Communitas Vakfı, İsveç Dışişleri Bakanlığı ve Barrow Cadbury Trust’ın desteği ile gerçekleştirilmiştir.