Transatlantik Eğilimler

Transkript

Transatlantik Eğilimler
Transatlantik Eğilimler
Temel Bulgular 2013
Transatlantik Eğilimler 2013 Ortakları
İÇİNDEKİLER
Önsöz...............................................................................................................................................................ii
Özet..................................................................................................................................................................1
Araştırma Yöntemi........................................................................................................................................8
Bölüm Bir: Transatlantik İlişkiler ve Küresel Görüşler.............................................................................9
Alt Başlık: Avrupalılar AB Ekonomi Politikasına Daha Az Güven Duyarken, AB’nin Küresel
Liderliğini Hala Destekliyor.....................................................................................................................12
Bölüm İki: Ekonomik Kriz, Avrupa ve Ticaret......................................................................................... 19
Alt Başlık: Çoğunluk Genel Olarak Harcamaları Kısmak İsterken, Spesifik Durumlarla İlgili
Tereddütte................................................................................................................................................. 22
Bölüm Üç: Transatlantik Güvenlik............................................................................................................ 27
Alt Başlık: NATO Neden Gerekli – Ve Neden Değil?............................................................................ 29
Alt Başlık: Afganistan’da Birliklerin Kalması Konusunda Müttefik Görüşleri Farklı...................... 34
Alt Başlık: İsveç ve NATO......................................................................................................................... 36
Bölüm Dört: Hareketlilik, Göç ve Entegrasyon....................................................................................... 37
Alt Başlık: Akdeniz Ülkeleri’nin Göç Konusunda Duyguları Karışık.................................................. 43
Bölüm Beş: Türkiye..................................................................................................................................... 45
T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | i
Önsöz
B
u araştırma, Dünya Görüşleri adıyla 2002
yılında başlayan Transatlantik Eğilimler
(TT) araştırmasının on ikincisidir. On yılı
aşkın bir süredir dış politikada yaşanan güçlükler,
NATO desteği, ekonomi ve diğer dünya güçlerinin
yükselişi dahil bir dizi transatlantik konuda, ABD
ve Avrupa kamuoyunun başlıca kaynaklarından biri
haline gelmiştir. Araştırmadan elde edilen veriler
politika yapıcılar, medya mensupları, düşünce kuruluşları ve akademisyenler için çok değerli bir araç
olmuştur. Orijinal bir araştırma yapmanın yanında
Transatlantik Eğilimler’in bir amacı da, transatlantik
topluluğun üyeleri olarak Avrupa ve ABD’nin stratejik
politika hedefleri, amaçları ve değerleri hakkındaki
tartışmaları beslemektir.
Araştırmalarımızla yansıtılan bu oniki yıl hem
Avrupa hem de ABD için ABD’nin Irak’a müdahalesi,
Afganistan’da ittifakın rolü ve küresel ekonomik kriz
hakkında Atlantik’in iki yakasında ciddi görüş ayrılık-
ii | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
larının ortaya çıktığı kargaşayla dolu yıllar olmuştur.
Araştırma, Atlantik’in iki yakasındaki görüşlerin
tekrar yakınlaştığı bu süre içerisinde Avrupa içinde
gittikçe derinleşen Kuzey – Güney bölünmesine de
dikkat çekmektedir.
Daha önce yapılan Transatlantik Eğilimler: Göç adlı
bir başka araştırma esas alınarak bu seneki TT araştırmasına hareketlilik, göç ve entegrasyon hakkında
bir bölüm daha eklenmiştir. Verilerden göreceğiniz
gibi bu yeni bölüm, dış politika, ekonomi ve güvenlik
bölümlerine gerekli eklemeler sunmaktadır. Giderek
küreselleşen bir dünyada transatlantik ilişkilere
yönelik artan ilginin yaşandığı günümüzde bu bölüm
araştırmaya derinlik ve çeşitlilik katmıştır.
Craig Kennedy
Başkan, Marshall Fonu
Özet
G
eçen sene boyunca Atlantik’in iki yakasında
politika yapıcılar hem ekonomik anlamda
hem de dış politikada bir çok güçlükle
yüzleşirken, bu durum bazı ülkelerdeki yaklaşan
ulusal seçimlerin etkisiyle daha da belirginleşmiştir. Bu güçlükler arasında beş yılı aşkın bir süredir
devam eden ekonomik karmaşanın etkisi, Orta Doğu
ve Kuzey Afrika’daki siyasi devrimlerin geleceğine
dair endişeler, İran’ın nükleer programı, NATO’nun
Afganistan’daki misyonunu 2014 yılında bitirmeye
yönelik hazırlıkları ve Suriye’de giderek kötüleşen iç
savaş sayılabilir. Transatlantik Eğilimler, Amerika
Birleşik Devletleri ile Avrupa arasındaki karmaşık
ilişkinin ve bu ülkelerin küresel güçlüklere nasıl tepki
verdiğinin genel bir resmini ortaya koymaktadır.1
Bu bağlamda araştırma bazı önemli bulguları kapsamaktadır. Bunlardan dört tanesi öne çıkmaktadır:
■■ Avrupalılar’ın Avrupa Birliği ve Avro ile ilgili
memnuniyetsizlikleri artmıştır;
■■ Avrupa içerisinde başarılı olan ve halen ekonomi
alanında zorluklar yaşayan ülkeler arasındaki
bölünme giderek artmaktadır;
■■ NATO’nun birincil önemi demokratik
ülkelerin oluşturduğu bir ittifak olmasından
kaynaklanmaktadır; ve
■■ Türkiye tek taraflı dış politikaya doğru yönelimine
sabit bir şekilde devam etmektedir.
Transatlantik İlişkiler: Atlantik’in iki yakasında da
çoğunluk karşılıklı olumlu görüşlere sahip olmaya
1 Bu yılın araştırmasında yer alan ülkeler ABD, Türkiye ve Fransa,
Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya,
İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık dahil 11 Avrupa Birliği ülkesidir. devam etmektedir ve dünyada güçlü ABD ve Avrupa
Birliği liderliğini arzu etmektedir. Hem ABD hem de
Avrupa’da yanıt verenler ne Rus ne de Çin liderliğini
istemektedir ve Çin’in transatlantik topluluk için bir
ekonomik tehdit olduğunu belirtmektedir. İran’dan
kaynaklanan tehdit ile ilgili olarak Amerikalılar’ın
ve Avrupalılar’ın verdikleri yanıtlar daha yakın hale
gelmiştir. Ancak Avrupa’da yanıt verenler 2011’den
beri ABD’nin Avrupa’nın ulusal çıkarları için Asya’dan
daha önemli olduğunu söylerken, ABD’de yanıt
verenler Asya’yı daha önemli görmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri: ABD’de yanıt verenlerin
yarısı, Başkan Obama’nın uluslararası politikalarını
onaylamakta; ancak hükümetin ekonomiyi ele alış
şeklini beğenmemektedir. Amerikalılar’ın çoğunluğu
ekonomik krizden kişisel olarak etkilendiğini hala
dile getirmektedir. Aynı zamanda sabit bir çoğunluk
da harcamalarda daha fazla kesinti yapılmasını tercih
etmektedir.
Avrupa Birliği: Üye devletler bir bütün olarak AB’yi
desteklemeye devam etmektedir. AB’de güçlü bir
çoğunluk AB ile ilgili olumlu duygular beslemekte
ve AB’nin küresel konularda önemli bir rol oynamasını istemektedir. Ancak, Avrupa’da verilen yanıtlar,
Avrupa’nın ekonomik yönetişim şekline giderek daha
az güven duyulduğunu göstermektedir. Avrupa’da
büyük ve giderek artan bir çoğunluk, AB’nin üye
devletlerin ekonomik ve bütçe politikalarına dair
kontrolüne karşı çıkmaktadır. Avro’nun oynadığı role
dair olumsuz duygularda da artış görülmüştür.
Liderlere Destek: ABD Başkanı Barack Obama’ya
dair görüşler Fransa ve İspanya’daki önemli düşüşlere
rağmen Avrupa’da olumlu olmaya devam ederken,
ABD’de neredeyse eşit şekilde bölünmüştür. Çoğu
T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 1
Avrupalı kendi hükümetlerine ilişkin giderek artan
olumsuz düşünceler ifade ederken, bu görüşler
özellikle Fransa, İtalya, Portekiz ve İspanya’da daha
belirgin olmuştur. Alman Şansölyesi Angela Merkel,
Avrupa’daki ekonomik krizi ele alış şekli açısından
bir çok AB hükümetine göre daha popüler olmasına
rağmen, genel olarak Avrupa’da geçen seneye kıyasla
daha az popüler olmuştur.
Ekonomik Politika: Atlantik’in iki yakasında da
giderek artan çoğunluk hükümetlerinin ekonomik
politikalarına dair memnuniyetsizliklerini dile getirirken, ekonomik sistemlerinin hakkaniyet yerine küçük
bir azınlığın çıkarlarını koruduğuna inandıklarını
belirtmiştir. Hükümet harcamalarının kesilmesine
dair genel destek mevcut olmakla birlikte çoğunluk,
münferit ülke içi önceliklerde harcamaların olduğu
gibi kalması ya da artırılmasını istemektedir.
Güvenlik Politikası: Amerika Birleşik Devletleri ve
AB’de çoğunluk NATO’nun gerekliliğine dair devam
eden inançlarını belirtirken, NATO’nun öneminin
yük paylaşımını kolaylaştırmak veya askeri tehditlere karşı koruma rolü üstlenmekten ziyade bir
demokrasiler topluluğu olmasından kaynaklandığını
belirtmişlerdir. Türkiye’deki yanıtlar ise halen karmaşıktır ama yanıt verenlerin çoğu gelecekte ülkelerinin
yalnız hareket etmesini istemektedir. İran’ın yarattığı
güçlüklere ne şekilde yanıt verileceği konusunda ise
bir uyum söz konusudur. ABD, AB ve Türkiye’de çoğu
kişi, diğer yöntemlerdense ekonomik yaptırımları
tercih etmektedir. Transatlantik topluluk insansız
hava aracı kullanımı hakkında bölünmüş görüşlere
sahiptir: ABD’de yanıt verenler bunların kullanımını
isterken, AB ve Türkiye’de yanıt verenler buna karşı
çıkmaktadır.
Afganistan ve Suriye: ABD ve AB’de çoğunluk – özellikle de Fransa, Almanya ve İsveç — ülkelerinin Afgan
askerlerini ve polis memurlarını eğitmeye yönelik bir
misyona katkı vermesini onaylarken, Türkiye’de yanıt
verenler önemli ölçüde bu görüşe karşı çıkmaktadır.
Yanıt verenler Suriye müdahalesi konusunda ise isteksizdir; uluslararası ortak görüş geçen seneden daha
bile fazla ölçüde herhangi bir müdahale şekline karşı
çıkmaktadır.
2 | T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
Rusya: Uluslararası meselelerde Rusya’nın liderliğini istemeyenler Atlantik’in iki yakasında giderek
artmaya devam ederken, ABD’de yanıt verenler
arasındaki görüş ayrılığı daha fazladır. Bu da Rusya’ya
dair giderek artan olumsuz görüşlerle örtüşmektedir.
Çin/Asya: Küresel konularda Çin liderliğini isteyip istemediği ilk defa sorulan Amerikalılar’ın ve
Avrupalılar’ın çoğunluğu bu görüşe karşı çıkmıştır. Bu
da Çin’e yönelik giderek artak daha az olumlu görüşlerle eşleşmektedir. “Çin, Japonya ve Güney Kore gibi
Asya ülkelerinin” ulusal çıkarları için Avrupa’dan
daha önemli olup olmadığı sorulan Amerikalılar’ın
görüşleri eşit şekilde bölünmüşken, üç Avrupalı’dan
ikisi ABD’yi tercih etmektedir. Ancak Avrupa ve Çin
tercihi sunulan Amerikalı yanıt verenlerin çoğunluğu
Avrupa’yı Çin’e tercih ederken, dört Avrupalı’dan üçü
ABD’yi Çin’e tercih etmiştir. Daha önceki yıllarda
olduğu gibi Atlantik’in iki yakası da Çin’i ekonomik
bir tehdit olarak algılarken, sadece Amerikalılar
Çin’in askeri bir tehdit de oluşturduğuna inanmaktadır. Diğer yükselen güçlerden Hindistan, Brezilya
ve Endonezya ise çoğunluk veya çoğu kişi tarafından
ekonomik tehditten ziyade ekonomik fırsat olarak
görülmektedir.
Göç: Göçe dair endişeler göçün ekonomik etkisine
ilişkin endişelerle yeni bir renk kazanmıştır. Krizin
çok sert vurduğu bazı (ama sadece bazı) ülkelerde
yanıt verenler, göçün toplumlarında oynadığı rolden
duydukları endişeyi dile getirmeye genellikle daha
yatkındır. Aynı zamanda çoğunluk göçmenlerin
genellikle iyi entegre olduklarını ve ülke ekonomisi ve kültüründen nadiren kopuk olduklarını
belirtmişlerdir.
Türkiye: Türkiye’nin AB ve ABD liderliğine dair
olumlu görüşlerinde geçen sene bir düşüş yaşanmıştır
ve çoğunluk hala Birleşik Devletler ve Avrupa Birliği
için olumlu düşüncelere sahip değildir. Türkler kendi
hükümetleri hakkında karışık duygular beslerken,
ülkelerinin uluslararası duruşuna daha da güvenir
olmuşlardır.
İsveç: İsveç’in araştırmadaki üçüncü yılı daha önce
olduğu gibi kamuoyunun çok sayıda konuda diğer AB
ülkelerinden ayrıştığını ortaya koymaktadır. İsveçliler
dış ticaret ve dış müdahale konularına daha sıcak
bakarken, artan oranda da olsa ekonomik durumları
hakkında daha az kötümserdir.
ARAŞTIRMANIN BAŞLICA BULGULARI
Transatlantik İlişkiler ve Küresel Görüşler
■■ AB’de yanıt verenlerin yarısından biraz fazlası
(%55), geçen seneye göre neredeyse aynı kalarak,
ABD’nin dünyadaki sorunlarla ilgili daha güçlü
liderlik sergilemesini arzu ettiğini bildirmiştir.
Neredeyse dört Avrupalı’nın üçü (%70’i) ABD’ye
ilişkin olumlu görüşlere sahipken, Avrupa ülkeleri
arasında büyük farklar göze çarpmaktadır.
ABD’ye dair olumlu görüşler Polonya’da %65’ten
%72’ye çıkarken, Avrupa’da başka yerlerde önemli
düşüşler görülmüştür. Örneğin, İspanya’da on
puanlık bir düşüşle %62’ye gerilemiştir. ABD’ye
dair görüşler Türkiye’de pek de olumlu olmazken,
yedi puanlık artışla olumsuz düşünenlerin yüzdesi
%64’e çıkmıştır.
■■ Amerikalılar’ın yüzde elli yedisi (geçen seneye
göre altı puan düşüşle) Avrupa Birliği’nin de güçlü
liderlik sergilemesini istediklerini belirtmişlerdir.
Avrupa Birliği içinde AB liderliğine yönelik destek
Birleşik Krallık’ta beş puan yükselerek %60’a
çıkmış, ancak Fransa’da sekiz puan düşerek %68’e
ve İspanya’da 11 puan düşerek %56’ya gerilemiştir.
AB’ye yönelik olumlu görüşler ABD’de %50
ve Avrupa’da %66 ile istikrarını sürdürmüştür.
Türklerin yüzde altmış üçü AB liderliğini
istemezken, %60’ı AB’nin kendisi hakkında
olumsuz görüşlere sahiptir.
■■ Amerikalılar’ın çoğu (%46) Rusya’nın küresel
liderliğine sıcak bakmazken, üç Avrupalı’nın
ikisi (%65) ve Türkiye’de yanıt verenlerin %67’si
aynı görüştedir. Rusya’ya dair olumsuz görüşler,
Amerikalılar’ın %59’u, Avrupalılar’ın %62’si (geçen
seneye göre yedi puan artışla) ve Türklerin %68’i
tarafından dile getirilmiştir.
■■ Çin’in küresel liderliğine dair soru ilk kez
sorulmuştur ve Amerikalılar’ın çoğu (%47),
Avrupalılar’ın %65’i ve Türkler’in %72’si Çin’in
liderliğini istememektedir. Benzer şekilde, ABD’de
yanıt verenlerin %58’i, Çin’e dair olumsuz görüş
bildirirken, Avrupalılar’ın %60’ı ve Türkler’in
%63’ü buna katılmaktadır.
■■ “Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Asya
ülkelerinin” ulusal çıkarları için Avrupa’dan daha
önemli olup olmadığı sorulan Amerikalılar’ın
görüşleri daha eşit şekilde bölünmüştür (Asya:
%45, Avrupa: %44). Bu, geçen senenin tersi;
2011’de ifade edilen tutumların benzeridir. Aynı
zamanda üç Avrupalı’dan ikisi (%64), ABD’yi
tercih etmektedir. Ancak, Avrupa ve Çin arasında
bir tercih yapmaları istenilen Amerikalılar’ın
çoğunluğu (%53) Avrupa’yı Çin’e tercih ederken,
dört Avrupalı’dan üçü (%71) ABD’yi Çin’e tercih
etmiştir. ABD ile “Asya ülkeleri” arasında seçim
yapması istendiğinde Türklerin çoğu (%39)
Asya ülkelerini seçerken, %27’si ABD’yi tercih
etmiştir. ABD ile Çin arasında seçim yapılması
istendiğinde ise %41 ABD’yi tercih ederken, %34
Çin’i seçmiştir.
■■ Daha önceki yıllarda olduğu gibi Atlantik’in iki
yakasında da yanıt verenler, Çin’i ekonomik
bir fırsattan ziyade tehdit olarak algılamaktadır
(ABD %62, AB %46, Türkiye %41). Avrupalılar’ın
yüzde kırk biri, Çin’i ekonomik bir fırsat olarak
tanımlarken, Amerikalılar’ın %28’i, Türkler’in
ise %31’i bu görüşe katılmaktadır. Sadece
Amerikalılar (%49) Çin’in askeri bir tehdit de
oluşturduğuna inanmaktadır. Avrupalılar’ın
çoğunluğu (%56) ve üç Türk’ten ikisi (%60) bu
görüşe katılmamaktadır.
■■ Yanıt verenler, Batılı güçler dışındaki
yükselmekte olan ülkelerle yapılacak potansiyel
ekonomik işbirliği hakkında daha iyimserdirler.
Avrupalılar’ın yüzde altmış dördü, Hindistan,
Brezilya ve Endonezya gibi ülkelerin ekonomik
bir fırsat sunduğuna inanmaktadır — Birleşik
Devletler (%48) ve Türkiye’de (%31) de çoğu kişi
buna inanmaktadır. İşbirliğine dair en kuvvetli
destek ise %73 ile Hollanda’da saptanırken,
İspanya, Almanya ve İsveç %71 ile Hollanda’yı
takip etmiştir.
T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 3
Ekonomik Kriz, Avrupa ve Ticaret
■■ İnsanlar ekonomiden zarar görmeye
devam etmektedir. Avrupalılar’ın (%65) ve
Amerikalılar’ın (%75) istikrarlı çoğunluğu
krizden kişisel olarak etkilendiğini ifade etmeyi
sürdürmüştür. Rakamların ciddi artış gösterdiği
Fransa’yı (12 puan artışla %65) yedi puan artarak
%60’a ulaşan Polonya izlemiştir.
■■ Beş Avrupalı’dan dördü (%82), Amerikalılar’ın
%68’i ve Türkler’in %69’u ekonomik
sistemlerinin faydalarının küçük bir gruba
gittiğini söylemektedir. Amerikalılar’ın sadece
%25’i, Avrupalılar’ın %15’i ve Türkler’in %23’ü
ekonomik sistemlerinin herkes için adil olduğunu
düşünmektedir. Adaletsizlik algısı en çok
İtalya (%93), Portekiz (%92), İspanya (%91) ve
Slovakya’da (%88) kaydedilmiştir.
■■ ABD’de yanıt verenlerin çoğunluğu (%58)
borcun azaltılması için hükümet harcamalarında
kısıntı yapılmasını desteklerken, Avrupalılar’ın
çoğu (%45) bu görüşe katılmaktadır. Ancak,
yine de Avrupa’daki yanıtlar ciddi farklılıklar
göstermektedir. Portekiz’de yüzde yetmiş harcama
kısıntısı isterken, İsveç’te (%47), Almanya’da
(%43), Polonya’da (%36), Birleşik Krallık’ta (%38)
ve Türkiye’de (%39) çoğu kişi mevcut harcama
düzeyinin sürdürülmesini tercih etmektedir.
Hükümet harcamalarının artırılmasını isteyenler
ise azınlıkta kalmıştır.
■■ Ancak, özel harcama kalemlerinde yapılacak
kesintiler söz konusu olduğunda yanıt verenler
sıklıkla mevcut kesintilerin sürdürülmesi ve
hatta artırılması şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Amerikalılar ve Avrupalılar daha çok savunma
kesintilerine sıcak bakarken, Atlantik’in iki
yakasında da %46, mevcut düzeyin sürdürülmesini
desteklemiştir. Amerikalılar’ın %26’sı ve
Avrupalılar’ın %38’i savunma harcamalarında
kısıntı yapılmasını istemektedir. Ancak Avrupa’da
çoğunluk veya çoğu kişi refah, bilim, teknoloji
ve eğitim ile ulaştırma ve altyapı harcamalarının
artırılmasını desteklerken, Birleşik Devletler’de
çoğunluk veya çoğu kişi refah, ulaştırma ve altyapı
4 | T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
harcamalarının mevcut düzeyde sürdürülmesini
ancak bilim, teknoloji ve eğitim harcamalarının
artırılmasını tercih etmektedir. Türkiye’de
yanıt verenler iddialı hükümet harcamalarını
desteklemektedir. %50 savunma harcamaların
arttırılmasını onaylamaktadır.
■■ Atlantik’in her iki yakasında da giderek artan
sayıda kişi (Amerikalılar 2012’den beri 12 puan
artışla %64 oranında, Avrupalılar 2012’den beri
beş puan artışla %62 oranında) hükümetlerinin
ekonomiyi ele alış şeklini onaylamamaktadır.
Bu memnuniyetsizlikteki artışın en fazla
olduğu ülke 17 puan artışla %74’e ulaşan Fransa
olmuştur. Çoğunlukların olumlu görüşe sahip
olduğu iki ülkede dahi oranlarda ciddi düşüşler
olmuştur: İsveç 15 puan gerileyerek %74’e ve
Almanya 12 puan gerileyerek %56’ya düşmüştür.
Türkiye’de %52, hükümetin ekonomik politikasını
onaylamadığını belirtmiştir. Bu rakam, 2012’de
kaydedilen rakamların tersidir.
■■ Avrupalılar, Alman Şansölyesi Angela Merkel’in
(%47 olumlu) ekonomik krizi AB’den daha iyi
idare ettiğine inanmaktadır (%43 olumlu, %49
olumsuz). Krizden en çok etkilenen Avrupa
ülkelerinde AB’nin ekonomik krizi yönetmesine
dair memnuniyetsizlik en yüksek olmuştur
(İspanya: 75%; Fransa, Portekiz, Birleşik
Krallık: %55; İtalya: %49). Ancak Merkel’in
memnuniyetsizlik derecelendirmeleri sorunlu
ekonomilerde çok yükselmiştir — Portekiz’de %65
ve İspanya’da %82.
■■ AB’de yanıt verenlerin çoğunluğu (%57) AB
üyeliğinin ekonomileri için yararlı olduğuna
inanmaktadır. Ancak, Avrupa’da bu konuda
Almanya’dan (%71) Birleşik Krallık’a (%40) kadar
ciddi farklılıklar ve bazı dramatik düşüşler (20
puan gerileyerek, %49’a düşen Portekiz gibi)
vardır.
■■ Araştırmanın yapıldığı üç Avrupa ülkesi hariç
tüm ülkelerde çoğunluk (AB ortalaması: %60)
Avro’nun ekonomileri için kötü olduğuna
inandıklarını (veya üye olmayan ülkeler kötü
olacağını) söylemişlerdir. Sadece Almanya’da,
Slovakya’da ve Romanya’da çoğunluk veya çoğu
kişi Avro’nun ekonomileri için iyi olduğuna
inanmaktadır.
■■ Ancak pek az kişi Avro’dan vazgeçmeyi
düşünmektedir. Ülkelerinin Avro Bölgesi’nden
çıkıp çıkmamasına dair soru sorulanların sadece
küçük bir azınlığı (en yüksek %30 ile İspanya
olmuştur) Avro Bölgesi’nden çıkmak istediklerini
belirtmiştir.
■■ Avrupa’da giderek artan çoğunluk (geçen seneye
göre 11 puan artışla bu sene %68) AB’nin ulusal
bütçeler üzerindeki kontrolünü onaylamazken,
sadece %26 bunu desteklemektedir. Geçen
sene ulusal bütçeler üzerinde AB’nin daha fazla
kontrolü olmasını çoğunluğun desteklediği tek
ülke olan Almanya’da destek %37’ye gerilemiş,
Almanlar’ın %60’ı üye devletlerin ulusal kontrole
sahip olmasını istemişlerdir.
■■ AB’de yanıt verenlerin yüzde elli altısı ve Birleşik
Devletler’de % 49’u, transatlantik ticaretin ve
yatırımın artmasının ekonomilerinin büyümesine
yardım edeceğine inanmaktadır. AB’de yüzde
otuz iki ve ABD’de %39 artan ticaret ve yatırımın
ulusal ekonomileri daha savunmasız duruma
getireceğini düşünmektedir. Bu konuda
Türkler daha şüphecidir; çoğu kişi (%43) bunun
ekonomilerini daha kırılgan hale getireceğinden
endişe etmektedir.
Transatlantik Güvenlik
■■ Amerikalılar’ın (%33), Avrupalılar’ın (%42) ve
Türkler’in (%40) çoğu güvenlik ve diplomasi
konularındaki transatlantik ortaklıkta kendi
taraflarının daha bağımsız bir yaklaşım
benimsemesi gerektiğini düşünmektedir.
■■ NATO, AB’de yanıt verenlerin %58’i ve
Amerikalılar’ın %55’i tarafından “halen gerekli”
olarak kabul edilmektedir.
■■ NATO’nun halen gerekli olduğuna inanan
çoğunluğun içerisinde, Avrupa’da çoğunluk (%56,
toplam örneklemin %32’si) ve Birleşik Devletler’de
çoğu kişi (%46, toplam örneklemin %25’i)
NATO’nun halen gerekli oluşunun “beraber hareket
edecek demokratik ülkelerin ittifakı” olmasından
kaynaklandığına inanmaktadır. Türkler’in yüzde
otuzu; toplam örneklemin %12’si bu görüşe
katılmaktadır. Amerikalılar’ın yüzde yirmi dördü;
toplam örneklemin %13’ü, ABD’nin karşısında
hala çok ciddi askeri tehditler olduğuna inanırken,
Avrupalılar’ın %15’i; toplam örneklemin %9’u,
ve Türkler’in %23’ü; toplam örneklemin %9’u,
bunu onaylamaktadır. Amerikalılar’ın yüzde on
beşi; toplam örneklemin %8’i, NATO’nun askeri
maliyetlerin paylaşımına yardımcı olduğunu
söylerken, Avrupalılar’ın %12’si (örneklemin
%7’si) ve Türkler’in %27’si (örneklemin %11’i) bu
görüştedir. Amerikalılar’ın sadece %9’u (örneklemin
%5’i) “askeri müdahaleler ancak NATO desteğiyle
yapılırsa meşrudur” ifadesine katılmaktadır.
Avrupalılar’ın %13’ü (örneklemin %7’si) ve
Türkler’in %15’i (örneklemin %6’sı) bu görüşü
onaylamaktadır.
■■ NATO’nun ülkelerinin güvenliği için artık gerekli
olmadığına inanan azınlığın arasında ABD’de
çoğunluk (%52, toplam örneklemin %17’si) ve
Avrupa’da çoğu kişi (%35%, toplam örneklemin
%12’si) kendi ülkelerinin “askeri kararları alabilme
yetisine sahip olması gerektiğini” söylemişlerdir.
Türkler’in yüzde yetmişi; toplam örneklemin
%27’si buna katılmaktadır. Avrupalılar’ın yüzde
otuz dördü (toplam örneklemin %11’i) AB’nin
kendine ait bir savunma örgütü olması gerektiğini
düşünmektedir. Amerikalılar’ın yüzde otuz ikisi
(toplam örneklemin %10’u) Avrupalılar’ın kendi
güvenliklerini kendilerinin çözmesi ifadesine
destek vermektedir. Amerikalılar’ın yüzde onu
(toplamın %3’ü) ve Avrupalılar’ın %26’sı (toplamın
%9’u) ülkelerini tehlikeye sokan başlıca bir tehdit
olmadığını söylemiştir. Türkiye’de %21 — toplam
örneklemin %8’i - buna katılmaktadır.
■■ NATO 2014 yılında Afganistan’daki misyonuna
son verecektir ancak bazı birlikler Afgan ulusal
ordusunu ve polis kuvvetlerini eğitmek amacıyla
Afganistan’da kalabilecektir. Kendi ülkelerinin
T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 5
böylesi bir çabaya destek vermesi konusunda
görüşleri sorulduğunda Amerikalılar’ın %54’ü
olumlu cevap verirken, Avrupalılar’ın %53’ü buna
katılmıştır. Türklerin çoğunluğu (%51) böyle bir
girişime Türkiye’den birlik gönderilmesine destek
vermemektedir.
■■ İnsansız hava araçlarının Afganistan ve Pakistan
gibi yerlerde şüpheli düşmanları tespit etmek
ve ortadan kaldırmak için kullanılmasını
onaylayıp onaylamadıkları sorulduğunda ABD’de
yanıt verenlerin %71’i olumlu yanıt verirken,
Avrupalılar’ın %53’ü onay vermemiştir. Türkiye’de
yanıt verenlerin %60’ı karşı çıkmış, sadece %29
buna onay vermiştir.
■■ Savunma harcamaları sorulduğunda ABD ve
Avrupa’da çoğu kişi (%46) mevcut harcamaların
sürdürülmesini istemiştir. Avrupalılar’ın yüzde
otuz sekizi harcamaların azaltılmasını isterken,
Amerikalılar’ın sadece %26’sı bunu talep
etmektedir. Türkiye’de çoğunluk (%50), savunma
harcamasının artırılmasını desteklerken, %32
mevcut harcama düzeyinin sürdürülmesini
istemiştir.
■■ Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki Arap isyanlarıyla
ilgili olarak Avrupa (%58) ve Türkiye’de (%57)
çoğunluk, ABD’de çoğu kişi (%47) demokrasiyi
istikrara tercih ettiklerini söylemişlerdir.
■■ Suriye’de bir müdahalenin istenip istenmediği
konusunda ise AB’de (2012’ye göre 13 puan artışla,
%72), ABD’de (7 puan artışla, %62) ve Türkiye’de
(15 yüzde puanı artışla, %72) çoğunluk ülkelerinin
Suriye çatışmasının tamamen dışında kalması
gerektiğine inanmaktadır.
■■ İran’ın nükleer silahlar edinmesinin en iyi ne
şekilde önleneceğine dair transatlantik görüşler
birbirine yakın hale gelmiştir. Çoğu Amerikalı
(%29) ekonomik yaptırımların uygulanmasını
desteklemektedir. Avrupalılar’ın (dört puan
artışla, %32) ve Türkler’in (11 yüzde puanı artışla,
%27) çoğu daha önceki yıllardan farklı olarak bu
6 | T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
görüşe katılırken, sadece Avrupalılar ekonomik
teşviklerin teklif edilmesini tercih etmektedir.
■■ Transatlantik Eğilimler’de yanıt verenlere
ilk defa Kore’nin mevcut nükleer programı
hakkında ülkelerinin nasıl hareket etmesini
istedikleri sorulmuştur. Amerikalılar’ın (%30)
ve Avrupalılar’ın (%29) çoğu, başka herhangi
bir seçenektense ekonomik yaptırımların
uygulanmasını tercih etmişlerdir.
■■ Savaşın kimi zaman adaleti yerine getirmek
için gerekli olup olmadığına dair genel soruya
Amerikalılar’ın %68’i gerekli cevabını verirken,
Avrupalılar’ın sadece %31’i bu görüşte olmuştur.
Bu da uzun zaman öncesinden beri kayıt edilen
eğilimin devamıdır.
■■ İsveçliler, NATO operasyonlarına katılım
konusunda eşit şekilde bölünmüştür, %47 bu tip
operasyonları desteklerken, %49 bunlara karşı
çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler’in liderliğinde
bu tip bir operasyonun yapılması hakkında ne
düşündükleri sorulduğunda İsveçliler’in %62’si
olumlu görüş bildirmişlerdir.
Hareketlilik, Göç ve Entegrasyon
■■ Göçün bir tehdit mi yoksa fırsat mı olduğu
şeklindeki soruya Amerikalılar, eşit şekilde
bölünmüş yanıtlar vermişlerdir (sorun olarak
görenler 2011’deki rakamdan altı yüzde puanı
gerileyerek %47 olmuştur, fırsat diyenler %46’dır).
Avrupalılar’ın yüzde kırk dördü göçü daha çok
sorun olarak nitelendirirken, %41 fırsat olarak
düşündüğünü belirtmiştir. Türkler’in yüzde elli
dördü, göçü sorun kabul ederken, sadece %18’i
fırsat olarak değerlendirmektedir.
■■ ABD’de (%73 – 2011 yılında %82 idi) ve Avrupa’da
(%69) çoğunluk yasal göç konusunda endişe
duymadıklarını söylemişlerdir. Buna karşın,
Türkler’in %60’ı yasal göçten endişe duymaktadır.
■■ Amerikalılar’ın yüzde altmış biri yasadışı göçten
endişe duymaktadır, Avrupalılar’ın %71’i,
Türkler’in %69’u bu görüşe katılmaktadır.
■■ Hemen hemen yanıt verenlerin tümü
ülkelerindeki göçmen yüzdesinin mevcut olandan
daha fazla olduğuna inanmaktadır.
■■ Amerika’da çoğu kişi (%41) ülkelerinde “aşırı çok”
göçmen olduğunu söylerken, Avrupalılar’ın %33’ü
bu görüştedir. Avrupalılar’ın çoğu ülkelerinde
“çok ama aşırı düzeyde olmayan” göçmen
yaşadığına inanmaktadır. Amerikalılar’ın %39’u
bu görüştedir. Türkiye’de yanıt verenlerin çoğu
(%35) ülkelerinde “çok” göçmen olmadığını
düşünmektedir.
■■ Birleşik Devletler (%61) ve Avrupa’da (%52)
çoğunluk ilk kuşak göçmenlerin iyi entegre
olduğuna inanırken, Türkiye (%74), İsveç (%61)
ve Fransa’da (%53, 2011 rakamından altı yüzde
puan artışla) çoğunluk ve Almanya’da (%48)
çoğu kişi bu göçmenlerin iyi entegre olamadığını
düşünmektedir.
■■ İkinci kuşak göçmenlere dair görüşler daha
olumludur. Amerikalılar’ın yüzde altmış sekizi,
ikinci kuşağın daha iyi entegre olduğuna
inanırken, Avrupalılar’ın %59’u bu görüşe
katılmaktadır. Yanıt veren Türkler’in yüzde elli
altısı ikinci kuşak göçmenlerin entegrasyonunun
zayıf olduğuna inanmaktadır.
■■ Atlantik’in her iki tarafında da kamuoyu —
Amerikalılar’ın %68’i, Avrupalılar’ın %58’i ve
Türkler’in %61’i — hükümetlerinin göç yönetimi
politikalarından memnun değildir.
■■ Türkiye’de (%70) ve ABD’de (%50) çoğunluk
“göçmenlerin ülke vatandaşlarının elinden işleri
aldığı” inancındadır. Avrupa’da çoğunluk (%62)
buna katılmamaktadır.
■■ ABD’de (%69) ve Avrupa’da (%66) üçte ikilik bir
çoğunluk “göçmenlerin genellikle işçi sıkıntısı olan
alanlardaki işleri yapmaya yardımcı olduklarına”
inanmaktadır. Bu konudaki Türk görüşleri ise eşit
şekilde bölünmüştür (katılan %52, katılmayan
%43).
■■ Amerikalılar’ın çoğunluğu (%54) ve Avrupalılar’ın
çoğu (49%) “göçmenlerin yeni işletmeler açmaları
nedeniyle yeni işler yaratmaya yardımcı oldukları
fikrine” inanmaktadır.
■■ Amerika’da (%57) ve Avrupa’da (%50) çoğunluk
“göçmenlerin sosyal hizmetler üzerinde bir yük
olduğunu” söylemektedir. “Göçmenlerin ulusal
kültür için bir tehdit olup olmadığı” sorulduğunda
Avrupa’da (%69) ve Amerika’da (%64) üçte ikilik
bir çoğunluk tehdit oluşturmadığı şeklinde yanıt
vermişlerdir.
■■ “Göçmenlerin kültürü zenginleştirip
zenginleştirmediği” sorusuna ABD’de (%69)
ve Avrupa’da (%60) üçte ikilik bir çoğunluk
zenginleştirdiği şeklinde cevap vermişlerdir.
Yanıt veren Türkler’in yüzde altmış biri bu görüşe
katılmamaktadır.
■■ ABD’de yanıt verenlerin üçte ikisi iç göçün ülkeleri
için sorun olmadığını söylerken, Avrupalılar’ın
%57’si bunun sorun olduğunu düşünmektedir.
Türkler’in görüşleri ikiye bölünmüştür; %46
iç göçü sorun görürken, %45 bu görüşe
katılmamaktadır.
Türkiye
■■ Türkiye’de yanıt verenlerin yüzde kırk dördü
(2004’de %73 idi) halen Avrupa Birliği üyeliğini
desteklemektedir; %34 (2004’de %9 iken) AB
üyeliğinin kötü olacağına inanmaktadır.
■■ AB’de yanıt verenlerin yüzde yirmisi Türkiye’nin
AB üyeliğinin iyi bir şey olacağına inanırken, %33
kötü olacağını düşünmekte, %37 ne iyi ne de kötü
olur demektedir.
■■ Türkiye’de yanıt verenlerin yüzde otuz sekizi
Türkiye’nin uluslararası konularda bağımsız
hareket etmesi gerektiğini düşünürken, %21
Türkiye’nin AB ile işbirliği yapması gerektiğine
inanmaktadır.
T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 7
ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
Araştırma anketi TNS Opinion tarafından, Polonya,
Slovakya, Romanya ve Türkiye haricinde (bu ülkelerde telefon penetrasyonu daha düşük olduğundan
yüz yüze görüşmeler yapılmıştır) tüm ülkelerde
Bilgisayar Destekli Telefon Mülakatı kullanılarak
gerçekleştirilmiştir.
Her bir ülkede, rastgele seçilen 18 yaş ve üstü
yaklaşık 1000 erkek ve kadın ile görüşme yapılmıştır.
Görüşmeler, 3 Haziran ile 27 Haziran 2013 tarihleri
arasında gerçekleştirilmiş, Türkiye’de bir hafta ara
verilerek, 2 Temmuz’da bitirilmiştir.
Araştırmanın yapıldığı 13 ülkenin her birindeki ulusal
örnekleme dayalı sonuçların %95 oranında güvenilir
olduğu ve örnekleme ve rastgele hatalara bağlı hata
payının artı eksi üç yüzde puanı olduğu söylenebilir.
AB örnekleminin toplamına dayanan sonuçlar için ise
hata marjı, artı/eksi bir yüzde puanıdır. Örnekleme
bağlı hataların yanında, soruların yazılış tarzı ve
araştırmanın gerçekleştirilmesinde ortaya çıkan fiili
zorluklar da kamuoyu araştırmalarının bulguları
açısından hataya veya sapmaya neden olabilir.
Geçen senelerin raporlarıyla tutarlılığı sağlayabilmek
üzere 2010 yılından önce ilk kez sorulan eğilimle ilgili
sorular için ortalamalar, her bir ülkedeki erişkin nüfusun büyüklüğüne bağlı olarak ağırlıklandırılmıştır.
2010 veya takip eden yılardan itibaren sorulan yeni
sorular için sonuçlar, örneklemin nüfusun yaş, cinsiyet ve eğitim gibi karakteristiklere uyumlu olması
için yine ağırlıklandırılmıştır.
Verilerin işlenmesi tamamlandığında, araştırma ile
ilgili veriler Michigan Üniversitesi Üniversitelerarası
Siyasi ve Sosyal Araştırmalar Konsorsiyumu (InterUniversity Consortium for Political and Social
Research - ICPSR), Connecticut Üniversitesi Roper
Kamuoyu Araştırmaları Merkezi (Roper Center for
Public Opinion Research) ve GESIS Leibniz Sosyal
Bilimler Enstitüsü’ne (GESIS-Leibniz Institute for the
Social Sciences) teslim edilmiş ve akademisyen ve
diğer ilgili tarafların kullanımına açılmıştır.
Araştırma yöntemine dair daha detaylı bilgiye ve
soruların tam metnine http://trends.gmfus.org/
adresinden ulaşabilirsiniz.
8 | T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
Avrupa Ortalamalarına Dair Notlar:
Zaman içerisinde araştırmaya yeni Avrupa ülkeleri
dahil edilmiştir. Yeni ülkelerin eklenmesi Avrupa
çapındaki ortalamaları değiştirmişse de, istatistiksel
açıdan önemli bir değişiklik yaratmamıştır. Bu nedenle,
sunumun daha kolay olabilmesi için çok sayıda
farklı ortalamalar tek bir ortalamanın parçasıymış
gibi değerlendirilmiştir. Daha önceki yıllar için AB
ortalamaları belirtildiğinde, 2002-2003 için AB7,
2004-2006 için AB9, 2007-2010 için AB10 ve 2011’den
itibaren de AB11 kullanılmıştır.
Bildirilen Avrupa Ortalamaları
AB7
20022003
İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya,
Polonya ve (2003) Portekiz
AB9
20042006
AB7 ile aynı + Slovakya ve İspanya
AB11
20072010
AB9 ile aynı + Bulgaristan ve Romanya
AB12
20112012
AB11 ile aynı + İsveç
Toplam Kapsam
YIL
KAPSAM
2002
ABD + E6
Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda,
Polonya, Birleşik Krallık
2003
ABD + E7
Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda,
Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz
20042005
ABD + E10
Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda,
Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz,
Türkiye, Slovakya, İspanya
20062010
ABD + E12
Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda,
Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz,
Türkiye, Slovakya, İspanya,
Bulgaristan, Romanya
2011
ABD + E13
Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda,
Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz,
Türkiye, Slovakya, İspanya,
Bulgaristan, Romanya, İsveç
2012
ABD + E13
+ Rusya
Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda,
Polonya, Birleşik Krallık
ABD + E12
Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda,
Polonya, Birleşik Krallık, Portekiz,
Türkiye, Slovakya, İspanya, Romanya,
İsveç
2013
AVRUPA KAPSAMI
Bölüm Bir:
Transatlantik İlişkiler ve Küresel Görüşler
Atlantik’in iki yakasında da devam eden ekonomik
kriz, transatlantik topluluğu birbiriyle ilişkilendiren
bağlantıların istikrarını etkilememiştir. Kriz, karşılaşılan zorlu küresel politika soruları karşısında hem
ABD hem de Avrupa liderliğine duyulan gereksinimin kabullenilmesini teşvik etmektedir. Birleşik
Devletler, uluslararası düzeyde popülerliğini korurken, Başkan Barack Obama’ya Avrupalılar’ın verdiği
destek bu popülerliği güçlendirmektedir. Almanya’nın
liderliği ise Avrupa Birliği içerisinde beğeni toplamaktadır. Aynı zamanda, krizden en çok etkilenen Avrupa
ülkeleri tarafından verilen farklı tepkiler, Avrupa
içinde gittikçe artan gerilimin göstergesidir.
Amerikalılar ve aynı şekilde Avrupalılar, kendilerini
Batılı olmayan güçlerin yükselişi ile tehdit edilir
konumda hissetmektedirler. Birleşik Devletler, Rusya
ile sadece belli konularda angaje olmayı seçebilecek
konumdayken, Putin rejiminden gün geçtikçe daha
fazla kuşku duyan Avrupa, daha geniş bir alanda ilişki
içinde olmak zorundadır. Aynı zamanda, Çin’in yükselişi transatlantik topluluk için devam eden bir tehdit
oluşturmakta iken; Hindistan, Brezilya ve Endonezya
gibi diğer yükselen güçlerin küresel yönetişimin
ortaya koyduğu güçlüklerle baş etmek için ABD ve
Avrupa ile beraber hareket edip etmeyeceği belirsiz
kalmaya devam etmektedir.
BİRLEŞİK DEVLETLER LİDERLİĞİNE YÖNELİK
DESTEK SÜRÜYOR…
ABD liderliğine yönelik destek devam ederken,
Avrupalılar’ın %55’i ve Amerikalılar’ın %77’si
ABD’nin güçlü bir rolü olmasını çok veya bir ölçüde
istemektedir (Tablo 1). ABD’nin liderliğine yönelik
Amerikan desteği geçen seneki %82’den küçük bir
düşüşle beş yüzde puanı kadar azalmış olsa da hala
önemli bir çoğunluğu temsil etmektedir. Avrupa
içinde önemli kaymaların görüldüğü ülkeler yalnızca
İtalya, Polonya ve İspanya olmuştur. ABD liderliğine
yönelik destek, İtalya’da %49’dan %56’ya, Polonya’da
%38’den %50’ye çıkmış, İspanya’da %39’dan %30’a
gerilemiştir. Avrupa’da ABD liderliğini bir şekilde
istemeyen veya hiç istemeyenlerin en yüksek olduğu
ülkeler, geçen seneye göre yedi yüzde puanı artışla,
%67’ye ulaşan İspanya ve geçen seneden bir yüzde
puanı düşerek %52 olan Slovakya olmuştur.
Türkler’in ABD liderliğine yönelik desteği zaten
düşükken daha da gerilemiştir. 2012’ye göre beş yüzde
puanı düşüşle yanıt veren Türkler’in yüzde yirmi biri,
güçlü ABD liderliğini çok istediklerini veya bir şekilde
istediklerini belirtirken, 2012’ye göre on yüzde puanı
artışla %69, bir şekilde istemediğini veya hiç istemediğini söylemiştir.
… ABD’YE DAİR OLUMLU GÖRÜŞLER DEVAM
EDİYOR
Birleşik Devletler’in uluslararası popülerliği benzer
şekilde istikrar göstermektedir. AB’de yanıt verenlerin (2012’ye göre dört yüzde puanı düşüşle) yüzde
yetmişi, Birleşik Devletler ile ilgili görüşlerini çok
olumlu veya bir şekilde olumlu olarak tanımlarken,
(2012’ye göre dört puan artışla) %26 bir şekilde veya
çok olumsuz görüşte olduklarını bildirmişlerdir
(Tablo 2). Birleşik Devletler’e yönelik olumlu görüşler en çok Polonya’da artarken (%65’ten %72’ye);
Hollanda’da (%78’ten %69’a), Romanya’da (%84’ten
%77’ye), İsveç’te (%67’den %57’ye), İspanya’da
(%72’den %62’ye) ve Birleşik Krallık’ta (%76’dan
%67’ye) gerilemiştir.
T R A N S AT L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 9
Tablo 1: Küresel Konularda Kimin Liderliği İsteniyor?
100
80
ABD
AB
Yüzde
60
Rusya
Çin
40
20
77
57
40
42
55
71
27
26
21
26
16
15
0
ABD’de
AB’de
Türkiye’de
S1a-d
Tablo 2: Dünya Güçlerinin Beğenilirliği
100
80
ABD
AB
60
Yüzde
Çin
Rusya
40
20
81
50
32
28
70
66
31
28
32
35
27
23
0
ABD’de
AB’de
Türkiye’de
S4.1-4.4
10 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
Türkiye’de ABD’ye dair olumlu görüş düşük seyretmeye devam ederken, Birleşik Devletler için olumlu
düşünenlerin yüzdesi %34’ten %32’ye düşmüş, olumsuz görüştekilerin yüzdesi ise %57’den %64’e çıkmıştır.
AB liderliğini bir şekilde veya çok isterken, geçen
seneye göre sekiz puan artışla %63’ü AB liderliğini bir
şekilde veya hiç istememektedir.
… AB’YE DAİR GÖRÜŞLER DE OLUMLUDUR
Yanıt verenler genellikle AB için olumlu
düşünmektedir. Avrupa’da yanıt verenlerin %66’sı,
geçen seneye göre bir yüzde puanı düşüşle, AB
hakkında çok olumlu veya bir şekilde olumlu
görüşe sahiptir. En düşük derecelendirmeler
Birleşik Krallık’ta (2012’de %46 iken, bu yıl %50)
ve İspanya’da (2012’de %64 iken, bu yıl %59) görülürken en yüksek Romanya’da (2012’de %84 iken, bu
yıl %77), Polonya’da (2012’de %68 iken, bu yıl %76)
ve Almanya’da (geçen seneye göre değişmeyerek
%75) olmuştur. Yanıt veren İngilizler %44 ile AB
hakkında en olumsuz görüşlere sahip olanlardır
(2012’de %49); bu grup AB’yi ya hiç ya da bir şekilde
beğenmemektedirler. ABD’de yanıt verenlerin %50’si
(geçen sene %57), AB için olumlu düşünürken,
AB LİDERLİĞİNE YÖNELİK DESTEK OLDUKÇA
GÜÇLÜ …
Dünya meselelerinde AB liderliğine yönelik güçlü
destek devam etmektedir. Birleşik Devletler’de yanıt
verenlerin %57’si, geçen seneki %63’ten düşük olarak,
güçlü AB liderliğini çok veya bir şekilde isterken,
Avrupalılar’ın %71’i aynı şekilde yanıt vermiştir
(Tablo 3). AB içerisinde AB liderliğine yönelik destek
Fransa’da (%76’dan %68’e) ve İspanya’da (%67’den
%56’ya) düşmüş iken, Birleşik Krallık’ta (%55’den
%60’a) artmıştır. AB liderliğini en az isteyenler
İspanyollar, İngilizler ve Fransızlar olmuştur (sırasıyla
%42, %31 ve %30).
Türkiye’den yanıt verenlerin bu konudaki görüşleri de
farklılık göstermektedir. Türkler’in yüzde yirmi altısı
Tablo 3: ABD’ye Karşın AB Liderliği
100
80
AB liderliği için ABD desteği
79
80
79
73
76
ABD liderliği için AB desteği
73
68
64
72
69
63
60
55
Yüzde
72
55
54
57
52
45
40
36
39
37
36
36
2006
2007
2008
55
20
0
2002
2003
2004
2005
2009
* 2002-2003’den AB7, 2004-2006’den AB9, 2007-2013’den AB11 kullanılmıştır.
2010
2011
2012
2013
S1a, 1b
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 11
AVRUPALILAR AB EKONOMİ POLİTİKASINA DAHA AZ GÜVEN DUYARKEN, AB’NİN KÜRESEL
LİDERLİĞİNI HALA DESTEKLIYOR
Avrupalılar, geçen yıllara nazaran, bu yıl ekonomik krizle ilgili daha da çok endişe bildirmemelerine rağmen
— geçen seneki %66’ya kıyasla yanıt verenlerin yüzde 65’i krizden kişisel olarak etkilendiğini söylerken, %34’ü
etkilenmediğini belirtmiştir (geçen sene %33) – AB’nin ekonomik yönetişimine yönelik güvenleri önemli ölçüde
azalmıştır. Bu yıl Avrupalı yanıt verenlerin yüzde yirmi altısı, geçen seneki %37’den gerileyerek, AB’nin üye devletlerin ekonomik ve bütçe politikaları hakkında daha fazla otoritesi olması gerektiğine inandıklarını söylerken;
%68 ise her üye devletin kendi otoritesine sahip olması gerektiğine inandığını belirtmiştir (geçen sene %57).
Değerlerdeki kaymalar münferit ülkelerde daha da fazla olmuştur. Bu yıl yanıt veren İspanyollar’ın yüzde yirmi
biri (geçen sene %42) ulusal ekonomik politika üzerinde AB’nin otoritesini isterken; yanıt veren İtalyanlar’ın
%28’i (geçen seneki değerden 15 yüzde puanı düşüşle), Almanlar’ın %37’si (geçen seneki değerden 16 yüzde puanı
düşüşle) ve Fransızlar’ın %29’u (geçen seneki değerden 16 yüzde puanı düşüşle) bu görüşe katılmaktadır. Krizden
en fazla etkilenen ülkelerde en fazla olmakla beraber genellikle Avrupalılar, AB üyeliğinin kendi ulusal ekonomileri için kötü olduğuna daha çok inanır olmuşlardır. Bu yıl yanıt veren Fransızlar’ın yüzde otuz altısı (geçen
sene %25) ülkelerinin Avrupa Birliği üyeliğinin ekonomileri üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu söylerken;
yanıt veren İspanyollar’ın %44’ü (geçen sene %38) ve Portekizliler’in %42’si (geçen sene %25) bu görüştedir.
Avrupa’nın ekonomik yönetişimine yönelik duyulan güven azalmış olmasına rağmen, yanıt veren Avrupalılar
Avrupa’nın küresel konulardaki rolü hakkında olumlu görüş bildirmeye devam etmektedirler. Yanıt veren
Avrupalılar’ın yüzde yetmiş biri, dünyada güçlü Avrupa liderliğini istemektedir (2006’dan beri sadece 5 yüzde
puanı düşüşle). Avrupalılar, AB hakkında genel olarak olumlu düşünmeye devam etmektedir. Yanıt verenlerin
%66’sı, (2009’da %72’si) AB’yi olumlu şekilde tanımlamıştır.
%33’ü (geçen sene %31) AB’ye ilişkin olumsuz
görüşlere sahiptir.
Türklerin yüzde otuz beşi, AB için olumlu düşünürken, %60’ı (2012’de %53), AB için olumsuz görüşlere
sahiptir.
RUS LİDERLİĞİ PEK İSTENMİYOR …
Rusya’ya ilişkin görüşleri sorulduğunda ABD’de yanıt
verenlerin yüzde 40’ı, geçen seneki %45’ten gerileyerek, Rusya’nın küresel liderliğini istediğini söylerken,
%46’sı ise istemediğini belirtmiştir. Avrupalılar’ın
görüşleri daha az bölünmüştür. 2012’de %25’e kıyasla,
AB’de yanıt verenlerin %27’si Rus liderliğini istemektedir. Yüzde altmış beş bunu istemediğini belirtmiştir.
Buna Türkiye de katılmaktadır. Türkler’in yüzde on
altısı Rus liderliğini isterken, %67’si istemediğini söylemiştir. Slovakya ve Birleşik Krallık, Rus liderliğini
en çok isteyenler olurken (sırasıyla %39 ve %38) en az
isteyenler %81 ve %75 ile İspanya ve Polonya’dır.
12 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
… RUSYA’YA DAİR GÖRÜŞLER DE OLUMSUZ
Benzer şekilde araştırmanın yapıldığı pek çok ülkede
Rusya’ya dair genel görüşler olumsuzdur. AB’de yanıt
verenlerin yüzde yirmi sekizi (geçen sene %37) Rusya
için olumlu duygulara sahipken; geçen sene %55’ten
bu yıl %62’ye çıkan bir kesim olumsuz duygularını
ifade etmiştir. Slovaklar, Rusya için en olumlu düşünenler olurken (2012’ye göre altı yüzde puanı düşüşle
%58), İsveç ve Almanya en olumsuz görüşlere sahip
ülkelerdir (sırasıyla %76 ve %74). ABD sonuçları da
AB sonuçlarının neredeyse aynısıdır. Amerikalılar’ın
yüzde yirmi sekizi, geçen seneye göre on dört yüzde
puanı düşüşle, Rusya için olumlu görüş bildirirken,
geçen seneye göre on bir yüzde puanı artışla %59,
olumsuz görüşte olduklarını ifade etmişlerdir.
Türkler de buna katılmaktadır. Rusya için olumlu
düşünenler 2012’de %32’den bu yıl yüzde yirmi üçe
gerilemiş, olumsuz düşünenler ise 2012’de %53 iken,
bu yıl %68 olmuştur.
Tablo 4: Çin’in Liderliğini Kim İstiyor?
100
80
47
65
72
60
Yüzde
İsteksiz
İstekli
40
20
42
0
ABD
26
AB
15
Türkiye
S1d
PEK AZ KİŞİ ÇİN LİDERLİĞİNİ İSTİYOR…
Ankete katılanlar Çin ile ilgili sorulara benzer yanıtlar
vermişlerdir. Amerikalılar’ın yüzde kırk ikisi Çin’in
küresel liderliğini isterken, %47’si istememektedir.
AB’de yanıt verenlerin %26’sı Çin liderliğini isterken,
%65’i istememektedir (Tablo 4). Birleşik Krallık,
Çin’in liderliği hakkında en olumlu düşünen ülke
olurken, sonuçlar genel olarak Amerikan görüşleriyle
benzerlik göstermektedir: yanıt veren İngilizler’in
%42’si Çin liderliğini istemekte, %43’ü ise istememektedir. Çin liderliğini en az isteyenler İspanya,
Slovakya, İtalya ve Fransa’dır (sırasıyla %83, %77, %71
ve %71).
düşünmektedir. Avrupa içinde daha keskin kaymalar da yaşanmıştır. Çin ile ilgili olumlu görüşlerin
17 yüzde puanı gerilediği Romanya’da %62, geçen
yıl olumlu düşünürken, bu yıl %45 bu görüştedir.
Düşüş, Portekiz’de 15 yüzde puanı (%48’den %33’e),
İspanya’da 14 yüzde puanı (%48’den %34’e) ve
Hollanda’da 14 yüzde puanı (%50’den %36’ya) olmuştur. Yanıt veren Alman ve İtalyanlar, %71 ve %70
ile Çin’e dair en olumsuz görüşlere sahip olanlardır.
Birleşik Devletler’de yanıt verenlerin %32’si (2012’ye
göre dokuz yüzde puanı düşüşle) Çin hakkında
olumlu görüş bildirirken, 2012’ye göre altı yüzde
puanı artışla %58’i olumsuz düşündüğünü söylemiştir.
Türkiye, Çin liderliğine Avrupa’dan bile daha olumsuz
yaklaşmaktadır: Türklerin %15’i Çin liderliğini isterken, %72’si istememektedir.
Türkiye’de yanıt verenlerin %27’si, geçen seneye göre
12 yüzde puanı düşüşle, bu konuda olumlu görüş
bildirirken, geçen seneye göre 18 yüzde puanı artışla
%63 olumsuz görüşler ifade etmiştir.
… ÇİN’E DAİR GÖRÜŞLER DE OLUMSUZ
Geçen seneye göre on yüzde puanı düşüşle,
Avrupalılar’ın yüzde otuz biri Çin için çok olumlu
veya bir şekilde olumlu düşünürken; %60’ı (geçen
sene %50) Çin için çok olumsuz veya olumsuz
BAŞKAN OBAMA DİĞER ÜLKELERDE ÜLKESİNE
GÖRE DAHA POPÜLER OLMAYA DEVAM EDİYOR
Başkan Barack Obama’ya Birleşik Devletler’de verilen
destek geçen senelerde olduğu gibi ne çok fazla ne
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 13
Tablo 5: Başkan Obama’ya Dair Görüşlerde Değişim (2012 – 2013)
Türkiye’de yanıt verenlerin %35’i, geçen seneye göre
yedi yüzde puanı düşüşle ancak 2010’dan yedi puan
artışla, Obama’nın uluslararası politikalarını onaylamaktadır. Geçen seneye göre on yüzde puanı ve
14 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
-12
İs
pa
ny
a
-8
Fr
an
sa
ç
-8
ve
-7
İs
-4
Tü
rk
iye
şik
rle
Bi
çok az kaydedilmiştir: yanıt verenlerin %50’si, geçen
seneye göre dört yüzde puanı, 2009’a göre 7 yüzde
puanı düşüşle, Obama’nın uluslararası politikalarını
onaylamaktadır. Geçen seneye göre iki, 2009’a göre
dokuz yüzde puanı artışla yüzde kırk dört ise uluslararası politikaları onaylamamaktadır. Öte yandan
Avrupa’da yanıt verenlerin %69’u, Obama’nın uluslararası politikalarını geçen seneye göre iki, 2009’a
göre 14 yüzde puanı düşüşle, beğenmektedir (Tablo
5). Geçen seneye göre bir yüzde puanı düşüşle, ancak
2009’a göre on üç puan artışla, yanıt verenlerin yüzde
yirmi biri bu politikaları onaylamamaktadır. Avrupa
içinde Hollanda, İtalya ve Almanya en yüksek desteği
verirken (sırasıyla %77, %76 ve %76), en olumsuz
görüşler İspanya’da (%31), Slovakya’da (%31) ve
İsveç’te (%27) olmuştur.
-4
AB
al
lı
k
-4
Kr
m
Al
ak
y
-3
an
ya
-2
a
-2
ov
Ro
m
an
ya
Ho
lla
nd
a
Po
lo
ny
a
-15
-1
D
Po
rte
ki
z
2
Sl
11
0
İta
lya
Yüzde
15
S2
2010’a göre beş yüzde puanı düşüşle, yüzde elli üç bu
politikaları onaylamamaktadır.
VATANDAŞLARIN KENDİ HÜKÜMETLERİNE
DESTEĞİ AZALIYOR
Avrupa’da pek çok kişi kendi hükümetlerinin uluslararası politikayı ele alışlarıyla ilgili karışık duygulara
sahiptir. Geçen seneden yedi yüzde puanı düşüşle
yüzde elli bu politikaları onaylarken, geçen seneye
göre yedi yüzde puanı artışla %45’i onaylamamaktadır
(Tablo 6). Alman, İsveçli ve Hollandalı yanıt verenler
sırasıyla %77, %70 ve %61 ile hükümetlerinin uluslararası politikalarını en fazla onaylayanlar olmuşken,
İspanyollar ve Portekizler bu politikaları en az onaylayanlar olmuşlardır (sırasıyla %27 ve %38). Yanıt veren
İspanyollar da memnuniyetsizliklerini en fazla ifade
edenlerdendir; geçen seneye göre 11 yüzde puanı
artışla %70’i hükümetlerinin uluslararası politikasını
hiç beğenmemekte veya beğenmemektedir.
Tablo 6: Kendi Hükümetlerine Dair Görüşlerde Değişim (2012 - 2013)
15
4
0
4
0
-7
-7
-8
-9
-9
-11
-13
-15
-21
Yüzde
-4
-15
BİRLEŞİK DEVLETLER (YİNE) ASYA’YI, AVRUPA
İSE BİRLEŞİK DEVLETLER’İ TERCİH EDİYOR
Birleşik Devletler’de yanıt verenlerin görüşlerinde bir
kayma gerçekleşmiştir; “Çin, Japonya ve Güney Kore
gibi Asya ülkelerini” ABD’nin ulusal çıkarları için
Avrupa Birliği ülkelerinden daha önemli olarak nitelendirmektedirler. Bu, geçen senenin tersi; 2011’de ilk
kez ifade edilen tutumların tekrarıdır. Geçen seneye
göre on bir yüzde puanı artışla yüzde kırk beş, Asya’yı
daha önemli olarak nitelendirirken, geçen seneden 11
yüzde puanı düşüşle %44 ise Avrupa’yı daha önemli
olarak görmektedir (Tablo 7).
Aynı zamanda Avrupa, Asya’ya karşılık ABD’ye
yönelik tercihini sürdürmüştür; geçen seneye göre
üç yüzde puanı artışla Avrupalılar’ın %64’ü Birleşik
Fr
an
sa
D
Po
rte
ki
z
AB
pa
ny
a
İs
Po
lo
ny
a
Sl
ov
ak
ya
Kr
şik
rle
Bi
Türkiye’de yanıt verenlerin %51’i, aynen 2012’de
olduğu gibi, hükümetlerinin uluslararası politikalarını
beğenmektedir; geçen seneye göre üç yüzde puanı
artışla %42 ise bu politikaları onaylamamaktadır.
İta
lya
al
l
Ro ık
m
an
ya
ç
ve
İs
Tü
rk
iye
Ho
Al
m
an
ya
lla
nd
a
-30
S3
Devletler’i daha önemli olarak nitelendirirken, geçen
seneden iki yüzde puanı düşüşle %27’si Asya’yı daha
önemli bulmuştur. Avrupa içinde ABD’yi daha önemli
olarak tanımlayan ülkeler %70 ile Birleşik Krallık,
%69 ile Fransa ve yine %69 ile Romanya olmuştur.
İspanya’da yanıt verenlerin %41’i, Asya’yı daha önemli
görmekte ve İsveçli yanıt verenlerin %37’si bu fikri
paylaşmaktadır.
Türkiye’de geçen seneye göre iki yüzde puanı
düşüşle, yanıt verenlerin yüzde yirmi yedisi, Birleşik
Devletler’i daha önemli olarak tanımlamaktadır. Geçen seneye göre yedi yüzde puanı düşüşle
yüzde otuz dokuz ise Asya’yı daha önemli olarak
nitelendirmiştir.
…ANCAK ASYA’DA ODAK NOKTASI ÇİN
OLDUĞUNDA, BİRLEŞIK DEVLETLER VE AVRUPA
BİRBİRLERİNİ TERCİH ETMEKTEDİR
Ancak soru farklı şekilde sorulduğunda ve yanıt
verenlere Çin mi yoksa “Çin, Japonya, Güney Kore
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 15
Tablo 7: ABD İçin En Önemli Bölge
100
80
Asya Ülkeleri
Yüzde
60
AB
55
51
45
40
44
38
34
20
0
2011
2012
2013
S11a
gibi Asya ülkeleri” mi daha önemli şeklinde sorulduğunda yanıtlar önemli ölçüde değişiklik göstermiştir.
Amerikalılar Avrupa Birliği ülkelerinin Çin’den
daha önemli olduğunu söylerken (%53), Avrupalılar
Birleşik Devletler ile olan ilişkilerinin daha önemli
olduğunu belirtmişlerdir (%71). Avrupa içinde
Almanya ve Birleşik Krallık, Amerika’ya en fazla
önem veren ülkeler olurken (sırasıyla %82 ve %75),
Portekiz ve İspanya en az önem verenler olmuştur
(sırasıyla %52 ve %60).
Bu yanıt geçen üç yıl boyu görece istikrarlı olmuştur.
Avrupalılar’ın yüzde kırk altısı, geçen seneye göre bir
yüzde puanı artışla, Çin’i daha çok ekonomik bir tehdit olarak görürken; Amerikalılar’ın %62’si (2012’de
%59) ve Türkler’in %41’i de (2012’de %39) bu görüştedir. Avrupalılar’ın yüzde kırk biri, 2012’de olduğu gibi,
Çin’i ekonomik bir fırsat olarak değerlendirirken,
2012’ye göre iki puan düşüşle Amerikalılar’ın %28’i ve
2012’ye göre bir yüzde puanı düşüşle Türkler’in %31’i
de bu görüşe katılmaktadır.
Yanıt veren Türklere Çin ile Birleşik Devletler
arasında bir seçim yapmaları söylendiğinde yanıtlar
neredeyse eşit olarak bölünmüştür. Yüzde kırk bir
ABD’yi daha önemli olarak tanımlarken, %34 Çin’i
daha önemli gördüğünü belirtmiştir.
Ancak Avrupa içinde farklılık gösteren yanıtlar,
giderek daha da katı hale gelen Kuzey – Güney bölünmesi çerçevesinde ayrışmaktadır. Fransa, Portekiz ve
İspanya’da çoğunluklar — sırasıyla %65, %56 ve %56
— Çin’i daha çok ekonomik bir tehdit olarak tanımlarken, Hollanda’da yanıt verenlerin %61’i, İsveç’te
%60’ı ve Birleşik Krallık’ta %59’u Çin’i daha çok
ekonomik bir fırsat olarak görmektedir.
ATLANTİK’İN İKİ YAKASI DA ÇİN’İ EKONOMİK
TEHDİT OLARAK GÖRÜRKEN, SADECE ABD ÇİN’İN
ASKERİ TEHDİT DE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR
Farklı ölçülerde olmakla beraber; Avrupalılar,
Amerikalılar ve Türkler Çin’i ekonomik bir fırsattan
ziyade ekonomik bir tehdit olarak algılamaktadırlar.
16 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
Çin’in askeri bir tehdit olup olmadığı sorusu hakkında transatlantik topluluk daha da bölünmüştür.
Amerikalılar’ın çoğu (2012’de %51‘den gerileye-
Tablo 8: Yükselen Güçlere Karşın Çin - Ekonomik Fırsat mı?
100
Hindistan, Brezilya ve Endonezya
Çin
80
Yüzde
60
40
20
58 25
48 28
48 30
31 31
69 33
50 33
64 34
71 36
71 47
53 49
68 59
71 60
73 61
rek %49) Çin’i askeri bir tehdit olarak görürken,
Avrupalılar’ın çoğunluğu (2012’de %53’den %56’ya
çıkmıştır) buna katılmamaktadır. Görüşlerin
yoğunluğu Avrupalı devletler arasında değişkenlik gösterirken, çoğunluğun veya çoğu kişinin
Avrupalılar’ın uzlaşısına katılmadığı ülke bulunmamaktadır: Romanya ve Hollanda, Çin’in askeri
bir tehdit teşkil etmediğine en çok inanılan ülkeler
olurken (sırasıyla %66 ve %64), Polonya buna en az
inanılan ülke olmuştur (%43’e karşın, %41 askeri tehdit olmadığını onaylamamaktadır). Türkiye’de, geçen
seneden beri beş yüzde puanı artışla, yanıt verenlerin
%60’ı Çin’in askeri bir tehdit teşkil etmediğini söylerken, geçen seneye göre üç yüzde puanı düşüşle %21’i
askeri tehdit olduğuna inandığını söylemiştir.
TRANSATLANTİK TOPLULUK DİĞER YÜKSELEN
ÜLKELERDE EKONOMİK FIRSATLAR GÖRÜYOR
Çin’in yarattığı ekonomik tehditten endişe duymalarına karşın, yanıt verenler yükselmekte olan diğer
lla
nd
a
ç
Ho
ve
İs
Ro
m
an
ya
Bi
rle
şik
Kr
al
lık
an
ya
m
Al
pa
ny
a
İs
İta
lya
Po
rte
ki
z
Po
lo
ny
a
Tü
rk
iye
a
ak
y
Sl
ov
D
AB
Fr
an
sa
0
S12, S14
ülkelerle yapılabilecek potansiyel ekonomik işbirliği
konusunda iyimserdirler. Hindistan, Brezilya ve
Endonezya gibi ülkelerin yeni pazarlar ve yatırımlar
için fırsattan ziyade iş ve refah için tehdit teşkil edip
etmediği sorulduğunda üç Avrupalı’dan ikisi (%64)
fırsat olarak gördüğünü söylerken, Avrupalılar’ın
%23’ü buna katılmamıştır. Avrupa içinde bazı ülkeler bu konuda daha da olumlu düşünmektedirler.
Hollanda’da yanıt verenlerin yüzde yetmiş üçü ve
İspanya, Almanya ve İsveç’te %71’i yükselen güçlerin
bir fırsat olduğunu düşünmektedir (Tablo 8). Yanıt
veren Fransızlar yükselen güçlerin daha çok bir tehdit
oluşturduğuna en çok inananlar olmuşlardır (%32).
ABD ve Türkiye’de yanıt verenler bu konuda daha az
olumlu düşünmektedir. Yanıt veren Amerikalılar’ın
yüzde kırk sekizi yükselen güçlerin ekonomik bir
fırsat olduğuna inanırken, %43 tehdit teşkil ettiklerini
düşünmektedir. Yanıt veren Türkler daha da kararsızdır. Yüzde otuz bir, yükselen güçleri fırsat olarak
değerlendirirken, yüzde 27 buna katılmamaktadır.
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 17
18 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
Bölüm İki:
Ekonomik Kriz, Avrupa ve Ticaret
A
merika’da ekonomik iyileşme için atılan
olumlu adımlara ve Avrupa’da gerçekleştirilen başarılı kemer sıkma önlemlerine
rağmen ekonomik kriz Atlantik’in iki yakasında
da ekonomik istikrarı tehdit etmeye devam
etmektedir. Ekonomik kriz, hükümetlerin rolü ve
Avrupa projesinin geleceğine dair transatlantik
diyaloğu başlatmış ve harcama, sosyal öncelikler
ve uluslararası işbirliğiyle ilişkili soruların öne
çıkmasına neden olmuştur. Yunanistan, Portekiz,
İtalya ve İspanya krizin Avrupa’daki merkezlerini
oluşturmaya devam ederken; Birleşik Krallık’ın
Avrupa’dan duyduğu memnuniyetsizlik gün geçtikçe artmaktadır.
Bu yılın araştırması harcama, kemer sıkma, Avrupa’da
işbirliği ve eşitlik konularına odaklanmış ve yanıt
verenlere potansiyel transatlantik ticaret girişimi
hakkında ilk izlenimleri sorulmuştur.
EKONOMİK KRİZDEN ETKİLENEN ÇOĞUNLUK
SABİTTİR
Ekonomik krizden kişisel olarak etkilenip etkilenmedikleri sorulduğunda Avrupalılar’ın ve Amerikalılar’ın
önemli bir bölümü etkilendikleri şeklinde cevap
vermişlerdir. Avrupa’da yüzde altmış beş (2012’de
%66, 2009’da %55) kendilerinin veya ailelerinin bir
şekilde veya çok etkilendiklerini söylerken, Birleşik
Devletler’de %75 (2012’de %79, 2009’da %74) benzer şekilde yanıt vermiştir (Tablo 9). Dahası bazı
ülkelerde yanıtlar değişmemiş görünmekle beraber
(Portekiz’de geçen yıl %89, bu yıl %90, Romanya’da
geçen yıl %88, bu yıl %89, İspanya’da geçen yıl %80,
bu yıl %82 etkilendiğini söylemiştir), diğer ülkelerde
önemli kaymalar olmuştur. Fransa’da yanıt verenlerin
yüzde altmış beşi (geçen yıl %53) krizden etkilen-
diğini bildirmiştir. Polonya’da yant verenlerde de
bu rakam geçen yıl %53 iken %60’a çıkmıştır. Bu yıl
daha az kişinin krizden etkilendiği ifade edilen tek
ülke İsveç’tir. Geçen seneye göre yedi yüzde puanı
düşüşle yanıt verenlerin %29’u çok veya bir şekilde
etkilenmiştir. İsveçliler ve Almanlar gerçekten
etkilenmediğini veya hiç etkilenmediğini en çok dile
getirenler olmuştur (sırasıyla %70 ve %56).
Türkiye’nin yanıtı daha önceki yıllarda olduğu gibi
Avrupa ortalaması civarındadır. Türkler’in, geçen
seneye göre yedi yüzde puanı düşüşle, yüzde altmış ikisi çok veya bir şekilde krizden etkilendiğini
söylerken, 2012’ye göre altı yüzde puanı artışla yanıt
verenlerin %33’ü etkilenmediğini belirtmektedir.
ÖNEMLİ ÇOĞUNLUK EKONOMİK HAKKANİYETE
YÖNELİK İNANCINI YİTİRMİŞTİR
Avrupa’da, Birleşik Devletler’de ve Türkiye’de büyük
çoğunluk, ekonomik sistemlerinin orantısız olarak
çoğunluğu feda ederek pek az kişiyi ödüllendirdiğine
inanmaktadır. Amerikalılar’ın yüzde altmış sekizi,
Avrupalılar’ın %82’si ve Türkler’in %69’u küçük
bir grubun ekonomik sistemlerinden faydalandığına inandıklarını söylerken; Amerikalılar’ın %25’i,
Avrupalılar’ın %15’i ve Türkler’in %23’ü ekonomik
sistemlerinin herkes için adil olduğuna inanmaktadır. Avrupa içinde bazı ülkelerde neredeyse oy birliği
sağlanmıştır. İtalyanlar’ın %93’ü (2012’de %89),
ekonomik sistemlerinin küçük bir azınlığı ödüllendirdiğini düşünmektedir. Portekiz’de %92 (2012’de %90),
İspanya’da %91 (geçen sene %82) ve Slovakya’da %88
(geçen sene %85) aynı düşüncededir (Tablo 10). Yanıt
verenler arasında sistemlerinin herkes için adil olduğuna en çok inanan ülkeler %35 ile Hollanda, %34 ile
İsveç ve %25 ile Amerika olmuştur.
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 19
Tablo 9: Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler
100
80
82
78
75
74
61
60
55
75
69
60
Yüzde
79
76
65
66
62
55
40
20
AB
ABD
Türkiye
0
2009
2010
2011
2012
2013
S21
100
80
60
60
Yüzde
80
40
20
0
100
Yüzde
AB’de Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler: Fransa
42
53
56
53
65
2009
2010
2011
2012
2013
0
S21
AB’de Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler: Portekiz
100
80
80
60
60
40
20
0
47
78
80
89
90
2009
2010
2011
2012
2013
AB’de Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler: Almanya
40
20
Yüzde
Yüzde
100
56
54
45
45
44
2009
2010
2011
2012
2013
S21
AB’de Ekonomik Krizden Etkilendiğini Söyleyenler: İspanya
40
64
71
2009
2010
71
80
82
2012
2013
20
0
S21
20 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
2011
S21
Bu sene, ekonomisinin hakkaniyetli olduğuna inananların belirgin şekilde yükseldiği tek ülke Türkiye
olmuştur. Türkler’in yüzde yirmi üçü sistemlerinin
esas olarak adil olduğunu düşünmektedir. Bu rakam
2012’de %16 olmuştur.
verenler sırasıyla %18, %23 ve %23 ile hükümetlerinin
ekonomik politikalarına en az destek verenler olmuşlardır (Tablo 12).
Birleşik Devletler’de yanıt verenlerin %32’si (geçen
seneye göre 14 yüzde puanı düşüşle) hükümetlerinin
ekonomik politikasından memnunken, geçen seneye
göre 12 yüzde puanı artışla %64 bu politikalardan
memnun değildir.
HÜKÜMETLERİN EKONOMİYİ ELE ALIŞI GİDEREK
DAHA AZ DESTEK GÖRÜYOR
Araştırmaya katılan hemen her ülke, hükümetlerinin
ekonomik tutumuna dair olumsuz görüşler bildirirken, pek çoğu geçen seneye göre dahi daha olumsuz
yanıtlar vermişlerdir. Avrupa’da yanıt verenlerin
%34’ü (geçen sene %41) hükümetlerinin ekonomik
yaklaşımını onaylarken, %62 onaylamamaktadır
(geçen sene %57). Düşüşler münferit ülkelerde daha
da keskin olmuştur. Fransa’da (geçen sene %57 iken)
bu sene yanıt verenlerin yüzde yetmiş dördü hükümetlerinin ekonomik politikalarını onaylamamakta;
Hollandalılar’ın %66’sı (geçen sene %52) ve Polonyalı
yanıt verenlerin %75’i (geçen sene %65) bu görüşü
paylaşmaktadır. İspanyol, Polonyalı ve Fransız yanıt
100
Yanıt veren Almanlar karışık duygular içindedir; %56
hükümetlerinin ekonomik politikasını beğenirken
(geçen sene %68), %41 bu politikaları onaylamamaktadır (geçen sene %31). İsveçliler’in %59’u politikaları
beğenirken (geçen sene %74), %38 buna katılmamaktadır (2012’de %24).
Türkiye’de yanıt verenlerin %43’ü hükümetlerinin
ekonomik politikasını beğenirken, %52 bu görüşte
değildir. 2012’ye göre bir ters dönüş söz konusudur;
çünkü geçen yıl onaylayanların oranı %55, onaylamayanların oranı ise %38 olmuştur.
Tablo 10: Ekonomik Sistemin Faydalarından Küçük Bir Grup Faydalanıyor
2012
2013
80
40
89 93
90 92
82 91
85 88
74 85
77 83
73 81
72 80
71 73
72 69
64 68
50 58
54 58
20
eç
İs
v
lla
nd
a
D
Ho
AB
Tü
rk
iye
Po
lo
ny
a
rle
şik
Kr
al
lık
Bi
an
ya
m
Al
Fr
an
sa
a
Ro
m
an
ya
ak
y
Sl
ov
an
ya
İs
p
Po
rte
ki
z
0
İta
lya
Yüzde
60
S22
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 21
Tablo 11: Kamu Harcamaları Azalsın
100
80
Yüzde
60
40
61
Fr
an
sa
İta
lya
58
53
49
42
42
24
23
Tü
rk
iye
66
Po
lo
ny
a
Ho
lla
nd
Bi
a
rle
şik
Kr
al
lık
70
Po
rte
ki
z
20
32
29
23
ç
ve
İs
an
ya
m
Al
pa
ny
a
İs
AB
D
Ro
m
an
ya
Sl
ov
ak
ya
0
S24
ÇOĞUNLUK GENEL OLARAK HARCAMALARI KISMAK İSTERKEN, SPESİFİK DURUMLARLA İLGİLİ
TEREDDÜTTE
Amerikalılar’ın yüzde elli sekizi geçen seneki gibi borçları azaltmak için hükümetin kamu harcamalarını
kısmasını isterken, %22 mevcut düzeyleri korumak istemekte ve %15 harcamaların artmasını tercih etmektedir. Avrupalılar benzer şekilde cevap vermişlerdir: Çoğu Avrupalı, geçen seneye göre beş yüzde puanı düşüşle
bu yıl %45, harcamaların kısılmasını isterken, %30 mevcut düzeyin korunmasını ve %19 da harcamaların
artırılmasını talep etmektedir.
Ancak Avrupa içinde ulusal yanıtlar büyük farklılıklar göstermektedir. Portekiz’de yanıt verenlerin yüzde
yetmişi, Fransa’da %66’sı ve İtalya’da %61’i harcamaların kısılmasını isterken, İsveç’te (%47), Almanya’da (%43),
Hollanda’da (%37), Polonya’da (%36) ve Birleşik Krallık’ta (%38) çoğu kişi mevcut düzeyin korunmasını istemekte; Birleşik Krallık’ta (%34), Hollanda’da (%30) ve İspanya’da (%28) önemli bir azınlık hükümet harcamalarının
artırılmasını talep etmektedir (Tablo 11).
En önemli değişiklikler yanıt veren Türkler’de görülmüştür. Çoğu Türk mevcut harcama düzeylerini korumak
isterken (2012’ye göre altı yüzde puanı düşüşle %39), harcamaların artırılmasını isteyenlerin oranı 2012’dekinden 16 yüzde puanı artışla %11’den %27’ye çıkmış ve harcamaların kısılmasını isteyenlerin sayısını geçmiştir
(%23).
Savunma harcamaları, refah devleti programları, bilim, eğitim ve altyapı gibi özel kalemlerde harcamaların
kısılması sorusu sorulduğunda yanıt verenler mütevazı kesintileri desteklemekle beraber; mevcut
programların olduğu gibi kalmasını veya ilgili harcamaların artırılmasını talep etmişlerdir.
22 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
Amerikalılar ve Avrupalılar en çok savunma harcamalarının azaltılması konusunda olumlu düşünmektedir.
Hem Birleşik Devletler’de hem de Avrupa Birliği’nde yanıt verenlerin %46’sı harcamaların sürdürülmesini
desteklerken; ABD’de yanıt verenlerin %26’sı ve Avrupa’da %38’i kesinti yapılmasını istemektedir. ABD’de
sadece %25 ve AB’de % 14 harcamaların artırılmasını desteklemektedir.
Hemen hemen diğer tüm alanlarda çoğunluk veya çoğu kişi harcamaların sürmesini veya artmasını talep
etmektedir. Avrupalı yanıt verenlerin yüzde kırk üçü refah devleti harcamalarının artırılmasını desteklerken,
ABD’de yanıt verenlerin % 46’sı mevcut refah devleti harcamaları düzeyinin sürdürülmesini talep etmektedir1.
Avrupa’da yanıt verenlerin yüzde altmış sekizi ve ABD’lilerin %61’i bilim, teknoloji ve eğitim harcamalarının
artırılmasını istemektedir. Avrupalı yanıt verenlerin yüzde kırk üçü ve ABD’dekilerin %39’u ulaştırma ve altyapı
harcamalarının artırılmasını isterken mevcut düzeyde kalmasını isteyenlerin oranı Avrupa’da %41 ve ABD’de
%40 olmuştur.
Türkler bu konuda bir istisnadır. Yanıt veren Türkler bilim ve teknoloji harcaması konusunda ABD’de ve
Avrupa’da yanıt verenler gibi düşünse de — %66 bu harcamaların artırılmasını, %23 mevcut düzeyde
kalmasını ve %7 kesilmesini istemiştir — diğer alanlardaki harcamalarda çok daha iddialı taleplerde
bulunmuşlardır. Türkiye’de yanıt verenlerin yüzde elli dokuzu refah devleti programları harcamalarının
artırılmasını isterken, %62 ulaştırma ve altyapı harcamalarının artırılmasını talep etmiştir. Belki de en çok
dikkat çeken, yanıt veren Türklerin %50’sinin savunma harcamalarının artırılmasını istemesi olmuştur. Buna
karşılık %32 mevcut düzeyin sürdürülmesini, %15 ise kesinti yapılmasını talep etmektedir.
Savunma
100
80
Artırılsın
57 53
52
50
46 46
45
47
60
54
56
53 48
46
51
51
55
59
61
65
66
69
71
76
77
83
48
48
Ulaştırma ve Altyapı
Kr
al
lık
a
ak
y
ov
İs
Sl
S25.3
Refah
100
80
İs
ve
ç
pa
ny
Al
a
m
an
ya
İta
lya
A
Ho BD
lla
nd
a
Tü
Bi
rle rk
şik iye
Fr
an
s
Po a
lo
ny
Po a
rte
Ro kiz
m
an
ya
pa
ny
a
İta
Sl lya
ov
ak
Po ya
rte
ki
z
İs
S25.1
Bi
lo
Ho nya
lla
nd
a
A
Ro BD
m
an
ya
İs
ve
ç
Al
m
an
ya
F
rle ran
şik sa
Kr
a
Po llık
0
100
80
Azaltılsın
53 50
45
Po
rte
ki
z
an
y
Fr a
a
Ho nsa
lla
nd
a
İs
p
Po
lo
ny
a
AB
D
r
Al allık
m
an
Ro ya
m
a
Sl nya
ov
ak
ya
İs
ve
Tü ç
rk
iye
İta
lya
0
S25.4
20
44
47
49
52
57
59
62
49
49
46
44
43
38
0
ak
Po ya
rte
ki
z
54
Kr
al
lık
40
40
ov
44
Mevcut Düzey
Korunsun
Sl
40
20 46 49 52 53 59 62 63
Artırılsın
60
Fr
an
Ho sa
lla
nd
a
Bi
rle AB
şik D
Mevcut Düzey
Korunsun
İt
Al aly
m a
an
ya
İs
v
e
Ro
ç
m
an
İs ya
pa
ny
a
Tü
rk
iye
Po
lo
ny
a
60
Eşit
Bölünenler
Yüzde
Artırılsın
K
40
20
0
Tü
rk
iye
Mevcut
Düzey
Korunsun
Azaltılsın
Yüzde
Yüzde
Eşit
Bölünenler
Mevcut Düzey
Korunsun
40
20 50
Yüzde
Artırılsın
80
60
Bi
rle
şik
Bilim, Teknoloji ve Eğitim
100
S25.2
1 ABD araştırmasında kullanılan kelimeler “sosyal güvenlik ve tıbbi bakım (medicare)” olmuştur T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 23
%73, %64, %59 ve %58), krizden en çok etkilenen üç
ülkeden — İspanya, Portekiz ve İtalya — memnuniyetsiz sesler gelmiştir (sırasıyla %82, %65 ve %58)
(Tablo 12).
ÇOĞUNLUK ŞANSÖLYE MERKEL’İN EKONOMİK
KRİZİ AB’DEN DAHA İYİ İDARE ETTİĞİNİ SÖYLÜYOR
AB’nin ekonomik krizi idare etmesiyle ilgili görüşler sorulduğunda yanıt veren Avrupalılar’ın %43’ü
olumlu düşündüklerini söylerken, %49 olumsuz
görüşte olduğunu bildirmiştir. Krizden en az etkilenen ülkeler en olumlu düşünenler olmuşlardır:
Almanya’da (%54), Hollanda’da (%53) ve Polonya’da
(%55) çoğunluk olumlu görüşteyken, Fransa (%55),
İtalya (%49), Portekiz (%55) ve İspanya’da (%75)
çoğunluk veya çoğu kişi olumsuz görüştedir. Birleşik
Krallık’ta %33 onaylamakta, %55 onaylamamaktadır.
HALEN ÇOĞU KİŞİ AB ÜYELİĞİNİN YARARINA
İNANIYOR AMA AVRO İÇİN AYNI ŞEY GEÇERLİ
DEĞİL
2012’ye göre dört yüzde puanı, 2011’e göre on yüzde
puanı düşüşle Avrupalı yanıt verenlerin yüzde elli
yedisi genel olarak AB üyeliğinin ekonomileri için
iyi olduğuna inandıklarını söylerken, 2012’ye göre
3 yüzde puanı artışla %34 kötü olduğuna inandığını ifade etmektedir. Yine pek az ülke genel
ortalamadan farklılık göstermektedir. Almanlar’ın
%71’i, Polonyalılar’ın %66’sı, Slovaklar’ın %62’si
ve Romanyalılar’ın %61’i üyeliğin iyi olduğunu
söylerken, yanıt veren İngilizler’in sadece %40’ı,
İsveçliler’in %48’i ve İspanyollar’ın %49’u (geçen
Avrupalılar, Alman Şansölyesi Angela Merkel’in
liderliğine daha fazla güvenmektedir. %47, Merkel’in
ekonomik krizi idare etme şeklini beğendiğini ifade
ederken, %42 beğenmediğini söylemiştir. Ancak bu
rakamlar tek tek bakıldığında ülkeler arasında ciddi
farklılıklar göstermektedir: Hollanda, Almanya, İsveç
ve Fransa’da geniş çoğunluklar onaylarken (sırasıyla
Tablo 12: Ekonomik Krizle En İyi Kim Baş Ediyor?
100
Alman Şansölyesi
Angela Merkel
Kendi ülkesi
AB
80
Yüzde
60
40
20
73 53 32
64 54 56
59 46 59
58 42 23
56 55 23
43 53 34
43 33 35
42 54 30
33 41 32
30 41 26
28 46 43
15 21 18
24 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
pa
ny
a
İs
Tü
rk
iye
Po
rte
ki
z
İta
lya
Ro
m
an
ya
k
Kr
a
llı
a
Bi
rle
şik
ak
y
ov
Sl
Po
lo
ny
a
Fr
an
sa
ç
ve
İs
an
ya
m
Al
Ho
lla
nd
a
0
S23, S31.1-2
seneye göre on sekiz yüzde puanı düşüşle) bu görüşe
katılmaktadır. Hollanda’da bu görüşe katılanların
yüzdesi 2010’dan beri 15 yüzde puanı düşmüştür.
Portekiz’de AB üyeliğinin iyi olduğu şeklinde yanıt
verenlerin sayısı geçen seneye göre 20 yüzde puanı
düşüşle %69’dan %49’a gerilemiştir.
Yanıt veren İngilizler’in yüzde elli sekizi ve
İsveçliler’in %81’i Avro kullansalar kötü olabileceğini
belirtmişlerdir.
Ancak pek az kişi Avro’yu bırakmayı istemektedir. Avro kullanımının ülkeleri için kötü olduğu
şeklinde cevap verenlere daha önceki para birimlerine dönmeyi isteyip istemedikleri sorulduğunda
bu alt kümenin çoğunluğu; Fransa’da (%57, tüm
örneklemin %27’si), İtalya’da (%51, tüm örneklemin %24’ü), Hollanda’da (%54, tüm örneklemin
%22’si), Portekiz’de (%55, tüm örneklemin %27’si)
ve İspanya’da (%51, tüm örneklemin %30’u), Avro’yu
muhafaza etmek istemişlerdir. Almanya’da (%57,
tüm örneklemin %26’sı) ve Slovakya’da (%58, tüm
örneklemin %19’u) bu alt kümenin çoğunluğu daha
önceki para birimlerine dönmeyi tercih ettiklerini
belirtmişlerdir.
Aynı zamanda araştırmanın yapıldığı hemen her
ülkede çoğunluklar Avro kullanımının ekonomileri
için kötü olduğunu (veya Avro Bölgesi dışındaki ülkelerde kötü olabileceğini) ifade etmişlerdir. Avrupalı
yanıt verenlerin yüzde altmışı Avro kullanımının kendileri için kötü olduğuna inanırken, %33 iyi olduğunu
düşünmektedir. Avrupa içinde Fransa’da yanıt verenlerin %64’ü (2012’de %52) kötü olduğunu söylerken,
Portekiz’de yanıt verenlerin %65’i (geçen sene %55)
ve İspanyollar’ın da %63’ü bu görüştedir (geçen sene
%57) (Tablo 13). Almanya’da ve Slovakya’da çoğunluk
veya çoğu kişi Avro kullanımının iyi olduğunu düşünmektedir (sırasıyla %52 ve %59).
Tablo 13: Avro Ekonomi için Kötüdür / Kötü Olabilir
100
2013
2012
2011
80
Yüzde
60
40
20
31 31 32
30 35 39
49 45 44
47 45 51
46 51 58
54 57 63
54 52 64
52 71 64
58 55 65
67 84 81
77 89 86
k
al
lı
ve
ç
eş
ik
Kr
İs
Bi
rl
€)
z(
ki
rte
Po
Po
lo
ny
a
)
Fr
an
sa
(€
)
(€
)
İs
pa
ny
a
(€
İta
lya
)
(€
)
(€
Ho
lla
nd
a
an
ya
m
Al
Sl
ov
ak
y
a
(€
)
Ro
m
an
ya
0
S29
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 25
AB’NİN ULUSAL EKONOMİK POLİTİKA
ÜZERİNDEKİ KONTROLÜNDEN RAHATSIZ
OLANLARIN SAYISI ÇOĞALIYOR
Yanıt verenlerin pek azı Avrupa Birliği’nin, üye
devletlerin ekonomik ve bütçe politikaları üzerinde
daha fazla otoritesi olması gerektiğine inanmaktadır.
Avrupalı yanıt verenlerin yüzde yirmi altısı (geçen
sene %37 ve 2011’de %40) AB’nin ulusal ekonomik
politika üzerinde kontrolü olması gerektiğine inanırken, geçen sene %57 ve 2011’de %55 olan ve bu yıl
%68’e çıkan bir kesim, böylesi bir kontrolün olmaması
gerektiğini düşünmektedir. İngiliz, İsveçli, İspanyol
ve Hollandalı yanıt verenler, her üye devletin kendi
ekonomik otoritesine sahip olması gerektiğine en çok
inananlar olmuştur (sırasıyla %82, %81, %75 ve %75).
EKONOMİK KRİZE RAĞMEN PEK ÇOK KİŞİ
TRANSATLANTİK TİCARETİN ARTMASINI TERCİH
EDİYOR
AB’de yanıt verenlerin yüzde elli altısı ve ABD’de
%49’u transatlantik ticaretin ve yatırımların artmasının ekonomilerinin büyümesine yardımcı olacağına
inandıklarını söylerken, AB’de %32 ve ABD’de %39
artan ticaret ve yatırımların ulusal ekonomileri daha
savunmasız hale düşüreceğine inandıklarını ifade
etmişlerdir. Avrupa içinde her ülkede çoğunluk veya
çoğu kişi, özellikle Hollanda’da %62, İtalya’da %60,
İspanya’da %59 ve Birleşik Krallık’ta %58, artan ticaretin faydalı olacağını söylemiştir (Tablo 14).
Yanıt veren Türkler daha şüphecidir. Türklerin yüzde
yirmi sekizi artan ticaretin ekonomilerinin büyümesine yardımcı olacağını düşündüklerini söylerken,
%43 bunun ekonomilerini savunmasız konuma düşüreceğinden endişe ettiklerini bildirmişlerdir.
Alman yanıt verenler AB’nin ulusal ekonomik
politika üzerinde kontrolü olması gerektiğine en çok
inananlar olsa da yine de bu görüşe sahip olanlar
azınlıktır (%37) - %53 gibi bir çoğunluğun bu görüşte
olduğu geçen seneye göre 16 yüzde puanı düşüş söz
konusudur.
Tablo 14: Transatlantik Ticarete İlişkin Tutumlar
100
Ekonomiyi daha
savunmasız hale
getirir
80
29
22
32
35
33
32
36
40
28
60
Yüzde
Ekonominin
büyümesini
sağlar
39
25
28
37
43
49
49
47
28
40
57
56
56
an
ya
60
AB
62
al
lık
Po
rte
ki
z
20
59
58
55
54
49
26 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
D
Po
lo
ny
a
Ro
m
an
ya
Sl
ov
ak
ya
Tü
rk
iye
AB
ve
ç
İs
Fr
an
sa
Al
m
Kr
şik
pa
ny
a
İs
İta
lya
Bi
rle
Ho
lla
nd
a
0
S32
Bölüm Üç:
Transatlantik Güvenlik
N
ATO’nun Afganistan misyonu yavaş yavaş
sonlanırken ve Irak ile Libya müdahaleleri
geçmişte kalırken, Suriye’deki durumun
giderek kötüleşmesi, geçen sene transatlantik güvenlik ve istikrar açısından en önemli tehdit olmuştur.
Suriye’de durumun belirgin şekilde kötüye gitmesine
ve kitlesel mülteci akımlarının komşu ülkeler üzerinde yarattığı baskıya rağmen uluslararası harekat
konusunda uzlaşı sağlanamamıştır. Aynı zaman
zarfında küresel topluluğun ilgi göstermesi gereken
yıllardır süren konular da mevcuttur: İran’daki başkanlık seçimleri, İran – ABD müzakerelerinin yolunu
açar gibi görünürken, İran’ın nükleer programına
dair endişeler devam etmektedir. Yılın başlarında
Kuzey Kore yeni nükleer denemeleri ve giderek artan
savaş kokan söylemleriyle gazetelerin manşetlerinde
yerini almıştır. ABD’nin Libya’daki Bingazi Elçiliği’ne
Eylül 2012’de yapılan saldırı sonrasında Orta Doğu
ve Kuzey Afrika’da yaşanmakta olan geçiş dönemleri
yeniden mercek altına alınmıştır. Son olarak, savaş
dönemlerinde insansız hava araçlarının kullanımının
meşruiyeti Amerika ve Avrupa kamuoyunu bölmeye
devam etmektedir.
GÜVENLİK ORTAKLIKLARINA DAİR GÖRÜŞLER
KARIŞIKTIR
Daha önceki yıllarda olduğu gibi Transatlantik
Eğilimler araştırmasına katılanlara Birleşik Devletler
ve Avrupa Birliği arasında güvenlik ve diplomatik
konularda ortaklıkların daha yakın mı olması, aynı mı
kalması yoksa tarafların daha bağımsız bir yaklaşıma
mı sahip olması gerektiği sorulmuştur. Görüşler
eşit şekilde bölünmüş olmasına rağmen hem çoğu
Avrupalı (2004’e göre dokuz yüzde puanı düşüşle
%42) hem de çoğu Amerikalı (2004’e göre 13 yüzde
puanı artışla %33) kendi taraflarının daha bağımsız
bir yaklaşım benimsemesini istemiştir (Tablo 15).
Amerikalıların üçte biri (%30) ortaklığın hemen
hemen aynı kalmasını isterken, Avrupalı yanıt verenlerin %25’i bu görüşü paylaşmaktadır. Atlantik’in iki
yakasında da yanıt verenlerin yüzde yirmi dokuzu
ilişkilerin daha da yakınlaşmasını istemektedir.
Amerikan tarafında bu, 2004’den beri 31 yüzde puanlık bir düşüş anlamına gelmektedir.
Kendi taraflarının daha bağımsız bir yaklaşım benimsemesini isteyenler arasında en yüksek yüzdeler %54
ile Portekiz, %52 ile İspanya — aynı zamanda 9 yüzde
puanı ile en fazla artış, %50 ile Fransa ve %49 ile
İtalya’da olmuştur. Romanyalılar (%21) ve Polonyalılar
(%26) bu seçeneği en az tercih edenlerdir.
Kendi taraflarının Atlantik’in karşı yakasındaki
ortaklarıyla daha yakın olmasını isteyenler içinde
en yüksek yüzdeler Romanya’da (geçen seneye göre
6 yüzde puanı düşüşle, %43), İtalya’da (geçen seneye
göre yedi yüzde puanı düşüşle, %36) ve İspanya’da
(geçen seneye göre 6 yüzde puanı düşüşle, %34)
olmuştur. Daha yakın ilişkilerle en az ilgilenenler
Portekizliler (%20), Hollandalılar ve İngilizler’dir
(ikisi de %21). Slovaklar (%43) ve İsveçliler (%38) her
şeyin olduğu şekliyle sürmesini en çok isteyenlerdir.
Türklerin çoğu (%40), ülkelerinin daha bağımsız bir
yaklaşım benimsemesini isterken, %25 ilişkilerin aynı
şekilde devam etmesini ve %12 de daha yakın hale
gelmesini talep etmektedir.
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 27
Tablo 15: ABD – AB Ortaklığı’nın Geleceği
100
80
21
49
52
26
50
42
33
40
34
45
42
32
54
Daha yakın
olmalı
Yüzde
60
40
Daha bağımsız
bir yaklaşım
benimsenmeli
31
40
12
10
34
18
25
30
33
38
32
31
Aynı kalmalı
43
22
25
20
12
20
43
36
34
32
30
29
29
25
23
21
21
21
ç
lla
n
rle
şik da
Kr
al
lık
Sl
ov
ak
ya
Po
rte
ki
z
Tü
rk
iye
ve
Bi
Ho
İs
D
an
ya
m
AB
Al
AB
Fr
an
sa
pa
ny
a
Po
lo
ny
a
İs
İta
lya
Ro
m
an
ya
0
AVRUPA VE ABD’DE İSTİKRARLI BİR ÇOĞUNLUK
NATO’NUN HALEN GEREKLİ OLDUĞUNA İNANIYOR
NATO’nun Afganistan misyonunun nihai başarısına
ilişkin yaygın kötümserliğe ve ittifağın yük paylaşımına Avrupalılar’ın katkısına yönelik tartışmalara
rağmen NATO, ülkeler tarafından güvenlikleri için
“halen gerekli” görülmektedir. Amerikalılar’ın %55’i
ve Avrupalılar’ın %58’i bu görüştedir. Değerler
2002’den beri pek az değişmiştir.
Ancak tek tek bakıldığında ülkeler arasında ciddi
farklılıklar vardır. Rakamlar Hollanda’da %72 ile
Birleşik Krallık’ta %69’dan, İtalya’da %46’ya (geçen
seneye göre 6 puan düşüşle) ve Polonya’da %47’ye
kadar inmektedir. Slovakya desteğin en fazla azaldığı
ülke olmuştur (7 puan düşüşle, %54).
Geçen yıllarda olduğu gibi Türkiye, kamuoyu desteğinin en az olduğu NATO ülkesidir. Yanıt verenlerin
sadece %39’u NATO’nun güvenlikleri için gerekli
olduğuna inanmaktadır.
28 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
S5
AMERİKALILAR DÜŞMANA KARŞI İNSANSIZ HAVA
ARACI KULLANIMINI ONAYLIYOR, AVRUPALILAR
KARŞI ÇIKIYOR
Afganistan ve Pakistan gibi yerlerde şüpheli düşmanların tespiti ve ortadan kaldırılması için insansız
hava araçlarının daha yaygın şekilde kullanımını
onaylayıp onaylamadıkları sorulduğunda ABD’de
yanıt verenlerin %71’i onayladığını söylerken,
Avrupalıların %53’ü onaylamamaktadır. İnsansız hava
aracının kullanımını en çok destekleyenler Birleşik
Krallık (%55), Fransa (%52) ve Hollanda’dır (%49).
Onaylamayanların en fazla olduğu ülkeler ise İspanya
(%65), İsveç (%63) ve Almanya’dır (%61).
Türkiye’de yanıt verenlerin %60’ı kullanımı onaylamazken, sadece %29 karşı çıkmamaktadır.
BİRLEŞİK DEVLETLER VE AVRUPA’DA ÇOĞU
KİŞİ MEVCUT SAVUNMA HARCAMALARININ
SÜRDÜRÜLMESİNİ İSTİYOR
Hükümetlerinin genel olarak harcamaları azaltması,
sürdürmesi veya artırması konusunda soru soruldu-
NATO NEDEN GEREKLİ – VE NEDEN DEĞİL
NATO’nun ülkelerinin güvenliği için halen gerekli olduğuna inananların çoğunluğu içinde Avrupa’da çoğunluk
(%56, tüm örneklemin %32’si) ve Birleşik Devletler’de çoğu kişi (%46, tüm örneklemin %25’i) “NATO’nun
beraber hareket etmesi gereken demokratik ülkelerin ittifakı olduğu” ifadesine katılmaktadır. Bu ifadeyi en
fazla destekleyenler Almanya (%71, tüm örneklemin %43’ü), İspanya (%61, tüm örneklemin %32’si) ve Portekiz
(%58, tüm örneklemin %37’si) iken en az destek Polonya’dan (%44, tüm örneklemin %21’i) gelmiştir.
Yanıt veren Amerikalılar’ın yüzde yirmi dördü halen ABD için tehlike teşkil eden başlıca askeri tehditler
olduğunu söylerken (toplam örneklemin %13’ü), Avrupalılar’ın sadece %15’i bu görüştedir (toplam örneklemin %9’u). Askeri tehditlerin mevcudiyetine en fazla inananlar Slovakya (%27, toplamın %15’i) ve Birleşik
Krallık iken (%25, toplamın %17’si) en az inanan Almanya (%8, toplamın %5’i) ve Hollanda’dır (%8, toplamın
%6’sı).
Amerikalılar’ın yüzde on beşi (toplamın %8’i) NATO’nun askeri harekatların maliyetini paylaşmakta ülkelere
yardım ettiğine inanmaktadır. Avrupalılar’ın %12’si (toplamın %7’si) aynı şeyi söylemektedir. En fazla onaylayanlar Fransızlar olmuşlardır (%17, toplamın %11’i).
Amerikalılar’ın sadece %9’u (toplamın %5’i) “askeri harekatlar ancak NATO’nun desteği ile meşrudur” ifadesine katılırken, Avrupalılar’ın %13’ü (toplamın %8’i) bunu onaylamaktadır. Bu mantığı en çok destekleyenler
Romanya (%22, toplamın %15’i), Fransa (%17, toplamın %11’i) ve Hollanda (%17, toplamın %12’si) olurken en
az destek Slovakya’dan (%8) gelmiştir.
Türkiye’de yanıt verenlerin %30’u (toplamın %12’si) NATO’nun demokrasiler ittifakı olduğu için gerekli
olduğuna inanırken, %27 (toplamın %11’i) askeri harekatların maliyetlerini paylaşmaya yardımcı olduğunu
Tablo 16a: NATO Hala Gerekli
100
ABD
AB
Türkiye
80
69
62
Yüzde
60
56
53
60
57
52
40
61
55
60
55
60
59
62
61
60
62
58
58
56
55
37
38
39
2011
2012
2013
59
44
35
38
35
30
20
0
2002
2003
2004
Soru, 2003’te sorulmamıştır.
2005
2006
2007
2008
2009
2010
S6
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 29
Tablo 16b:
NATO neden hala gerekli?
x
NATO neden artık gerekli değil?
NATO bir demokratik
ülkeler ittifakıdır
Türkiye artık kendi askeri
kararlarını alabilmeli
Halen ülkemiz için tehlike
yaratan önemli tehditler mevcut
Türkiye için tehlike yaratan
önemli bir tehdit yok
NATO, ülkelerin askeri harekat
maliyetlerini paylaşmalarına yardım eder
Bilmiyorum/Cevap yok
Askeri harekat ancak NATO
desteklerse meşrudur
Bilmiyorum/Cevap yok
9
2
5
6
13
21
12
15
46
56
70
15
24
ABD
AB
Türkiye
S6, S7, S8
belirtmekte ve %23 (toplamın %9’u) ülkelerinin halen askeri tehditlerle karşı karşıya olduğunu düşünmektedir.
Yüzde on beş (toplamın %6’sı) askeri harekatın ancak NATO desteği ile meşru olabileceğine inanmaktadır.
NATO’yu artık ülkelerinin güvenliği için gerekli görmeyen azınlık içerisinde ABD’de çoğunluk (%52, toplam
örneklemin %17’si) ve Avrupa’da çoğu kişi (%35, toplam örneklemin %12’si) kendi ülkelerinin “kendi askeri
kararlarını alabilmesi gerektiğine” inanmaktadır. Bu ifade en çok Birleşik Krallık’ta (%60, toplamın %14’ü) ve
Polonya’da (%41, toplamın %15’i) desteklenirken, en az Slovakya’da dile getirilmiştir (%22, toplamın %7’si).
Avrupalılar’ın yüzde otuz dördü, (toplamın %11’i) Avrupa Birliği’nin kendi savunma kuruluşuna sahip olması
gerektiğine inanmaktadır. En çok onaylayanlar Fransa (%46, toplamın %16’sı), İtalya (%43, toplamın %16’sı) ve
İspanya (%40, toplamın %17’si) iken, en az destek Romanya’dan gelmiştir (%17, toplamın %4’ü).
Amerikalılar’ın yüzde otuz ikisi (toplamın %10’u) Avrupa’nın kendi güvenliğini kendisinin sağlaması gerektiği
ifadesine katılmaktadır.
Amerikalılar’ın yüzde onu (toplamın %3’ü) ve Avrupalılar’ın %26’sı (toplamın %9’u) kendi ülkeleri için tehlike
oluşturan başlıca bir askeri tehdit olmadığını söylemektedir. Bu ifadeyi en çok destekleyenler Slovakya (%44,
toplamın %15’i), Portekiz (%39, toplamın %12’si) ve Almanya (%33, toplamın %12’si) olmuştur.
Türkiye’de yanıt verenlerin %70’i (toplamın %27’si) ülkelerinin kendi askeri kararlarını alması gerektiğine
inanmaktadır. Yüzde yirmi bir (toplamın %8’i) ülkelerine yönelik başlıca bir tehdit olmadığını düşünmektedir.
30 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
ğunda yanıt verenlerin çoğu ya sürdürülmesini ya da
azaltılmasını seçmiştir.
Ancak, özellikle savunma harcamaları sorulduğunda
Birleşik Devletler’de ve Avrupa’da çoğu kişi (ikisinde de %46) mevcut askeri harcama düzeylerini
sürdürmek istemektedir ki; bu rakam 2011’den beri
değişmemiştir.2 Bu seçeneği en çok destekleyenler
Fransa (%57), Birleşik Krallık (%53), Polonya (%52)
ve Hollanda (%50) olmuştur.
Avrupalılar’ın yüzde otuz sekizi harcamaların azaltılmasını isterken (2012’de %39), Amerikalılar’ın sadece
%26’sı (2012’de %32) bu görüştedir. Avrupa’da harcamaların azaltılmasına en fazla desteği İspanya (%56),
İtalya (%53) ve Slovakya (%48) vermiştir.
Amerikalılar’ın yüzde yirmi beşi savunma harcamalarının artırılmasını istemektedir (geçen sene %20 idi).
Avrupalılar’ın ise sadece %14’ü bu görüştedir (2012’de
%11 idi). Bu seçeneği en çok onaylayanlar %29 ile
İsveç ve %28 ile Birleşik Krallık olmuştur.
Türkiye’de çoğunluk (%50), geçen seneye göre çok
büyük bir artış olan 21 yüzde puanı artışla, savunma
harcamalarının artırılmasını desteklemektedir.
Onları mevcut harcama düzeyinin sürdürülmesini
isteyen %32’lik bir grup takip etmektedir. Yanıt veren
Türkler’in sadece %15’i askeri harcamalarda kısıntı
yapılmasını talep etmektedir.
KAMUOYU, ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA’DA
İSTİKRARDAN ÇOK DEMOKRASİNİN ÖNEMİNE
İNANIYOR
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki en son gelişmeler dikkate alınarak yanıt verenlere iki önermeden
birini seçmeleri söylenmiştir: “demokratik olmayan
hükümetlerin kabullenilmesi anlamına da gelse
demokrasi daha önemlidir” ve “bir süre istikrarsızlığı
beraberinde getirse de demokrasi daha önemlidir.”
Avrupa’da çoğunluk (%58) ve ABD’de çoğu kişi (%47)
demokrasiyi istikrara tercih etmiştir. Bu seçeneğe en
fazla destek İtalya ve İsveç’ten gelmiş (ikisi de %73),
İspanya (%71), Fransa (%69) ve Almanya (%55)
onları takip etmiştir. İstikrarı demokrasiye tercih
edenlerin en fazla olduğu ülkeler ise Romanya (%52),
Polonya (%50) ve Portekiz’dir (%47).
Yanıt veren Türkler’in çoğunluğu (57%) Orta Doğu
ve Kuzey Afrika’da demokrasiyi tercih etmişlerdir.
%25 istikrarı seçmiştir. %18 bilmediğini söylemiş veya
cevap vermek istememiştir.
SURİYE MÜDAHALESİ İSTENMİYOR
Burada yanıt verenlere hükümetin muhalif hareketi bastırmak için askeri güç kullandığı Suriye’ye
müdahale edilmesinin istenip istenmediği hakkında son zamanda tartışmalar olduğu anlatılmıştır.
Hükümetlerinin tamamen bu işin dışında mı kalması
gerektiği yoksa müdahalede mi bulunması gerektiği
sorulduğunda Birleşik Devletler’de üçte ikilik bir
çoğunluk (7 yüzde puanı artışla, %62) ve Avrupa’da
yanıt verenlerin neredeyse dörtte üçü (13 yüzde
puanı artışla %72) bu işin dışında kalınmasını tercih
etmiştir. Özellikle Slovakya (%85), Romanya (%82),
Portekiz (%80), İspanya (%76) ve Almanya (%75),
ülkelerinin karışmaması konusunda ısrarlı olmuştur. Bu görüşteki artışın en çok gözlendiği ülkeler
Hollanda (20 yüzde puanı artışla, %68) ve İspanya
olmuştur (18 yüzde puanı artışla, %76) (Tablo 17).
Birleşik Devletler’de yanıt veren üç kişiden biri (5
yüzde puanı düşüşle, %30) ve Avrupa’da daha azı
(10 yüzde puanı düşüşle, %22) ülkelerinin Suriye’ye
müdahale etmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu grup
içinde en fazla destek verenler Fransa (%33) ve İsveç
iken (%31) yine de sırasıyla 12 ve 13 yüzde puanı
düşüş gerçekleşmiştir.
Türkiye’de yanıt verenlerin %72’si (15 yüzde puanı
artışla) ülkelerinin Suriye’nin dışında kalması gerektiğini söylerken, sadece %21 (11 yüzde puanı düşüşle)
müdahaleyi tercih etmektedir.
2012’de araştırmanın yapıldığı ülkelerin çoğunda
bu soruyu “bilmiyorum” veya “yanıt vermek istemiyorum” şeklinde yanıtlayanların sayısı iki haneli
2 Eğilimlere dair veriler 2011 Transatlantik Eğilimler araştırmasının
36a sorusunu esas almaktadır.
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 31
Tablo 17: Suriye Müdahalesi İstenmiyor
100
2012
2013
80
Yüzde
60
40
70 85
20
68 82
68 80
58 76
63 75
59 72
57 72
56 70
67 70
59 70
48 68
50 65
55 62
48 61
rakamlarla ifade edilirken, bu sene %2-9’a kadar
düşmüştür.
AB VE BİRLEŞİK DEVLETLER ARTIK İRAN’A KARŞI
ASKERİ HAREKATTANSA YAPTIRIMLARI TERCİH
EDİYOR
İran’ın nükleer silahlara sahip olmasının engellenmesine ilişkin görüşlerde Atlantik’in iki yakasında uzlaşı
sağlanmıştır. Amerikalılar’ın çoğu (%29) ekonomik
yaptırımların uygulanmasını tercih etmektedir.
Avrupalılar’ın çoğu (dört yüzde puanı artışla, %32)
buna katılmaktadır. Bu, Avrupalılar’ın ekonomik
teşviklerin sunulmasını desteklediği geçen yıllara göre
bir değişimdir. Yaptırım seçeneğini en fazla destekleyenler Hollanda (%38) ve Almanya (%37) iken, en
düşük değerler İtalya’da ve Slovakya’da tespit edilmiştir (ikisi de %26).
Ekonomik teşviklerin sunulmasını tercih edenlerde
ciddi bir düşüş olurken, Avrupalılar’ın sadece %18’i
(16 yüzde puanı düşüşle) ve Amerikalılar’ın %8’i (12
32 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
ç
ve
İs
D
AB
Fr
an
sa
Po
lo
ny
rle
a
şik
Kr
al
lık
Ho
lla
nd
a
Bi
İta
lya
Tü
rk
iye
AB
an
ya
m
Al
Sl
ov
ak
y
a
Ro
m
an
ya
Po
rte
ki
z
İs
pa
ny
a
0
S18
yüzde puanı düşüşle) bu görüşü desteklemektedir.
2012’de teşvikleri en çok isteyen Almanya’da destek bu
yıl 17 yüzde puan düşerek %44 olmuştur (Tablo 18).
Ne Amerikalılar (8%, 2010’dan beri 17 yüzde puanı
düşüşle) ne de Avrupalılar (2010’dan beri istikrarlı
şekilde %11) İran içinde İran hükümetinin muhaliflerine destek teklif edilmesini desteklemektedir. Bu
seçeneği en çok destekleyenler İsveçliler olmuştur
(%23).
Amerikalılar ve Avrupalılar nükleer tesislerin sabote
edilmesi için bilgisayar teknolojisinin kullanımını
neredeyse aynı seviyede desteklemektedir (sırasıyla %13 ve %12). Bu seçenek, araştırmada ilk kez
yer almıştır. Avrupa’da İtalyanlar (%19), Slovaklar
(%16), Portekizliler (%15) ve Fransızlar (%14) bu
seçeneği özellikle destekleyenler olmuştur. Almanlar,
İsveçliler (ikisi de %8) ve Hollandalılar (%9) ise en az
destekleyenlerdir.
Araştırmanın yapıldığı AB ülkelerinde (%5) ve
ABD’de (%6) masada başka seçenekler varken İran’ın
nükleer silah sahibi olmasını basitçe kabul edenlerin oranı daha önceki yıllarda olduğu gibi düşük
olmuştur.
AB’de pek az kişi diğer seçeneklerdense askeri harekatı tercih ederken (%7), ABD’de %18 (2010’a göre
9 puan artışla) bunu tercih etmektedir. Avrupa’da
sadece Fransızlar (%13) bu konuda Amerikalılar’a
yakın görüş belirtmiştir.
Yanıt veren Türkler (11 yüzde puanı artışla, %27)
ekonomik yaptırımların uygulanması konusunda
Amerikalılar ve Avrupalılar ile aynı görüştedir.
Ancak, geçmişte olduğu gibi, Amerikalılar’dan ve
Avrupalılar’dan daha fazla Türk (%22) İran’ın nükleer
silah sahibi olmasını kabullenmeye hazırdır. Hatta çok
daha az Türk (%5) askeri harekatı onaylamaktadır.
HİÇ BİR ŞEY İŞE YARAMAZSA İRAN’A KARŞI GÜÇ
KULLANILSIN MI?
Pek az Avrupalı ve Amerikalı, geniş bir seçenek
yelpazesi sunulduğunda, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için askeri harekat yapılmasını
desteklerken, sorunun bağlamını değiştirmek çok
farklı sonuçların alınmasına neden olmuştur. İran
için askeri olmayan bir seçenek tercih edenlere daha
sonra tüm askeri olmayan seçeneklerin tükendiği
söylenmiştir. Bu kez nükleer İran ile askeri harekat
seçenekleri arasında seçim yapmaları istenmiştir.
Bu senaryoda Avrupalılar’ın çoğu (%48 veya toplam
örneklemin %35’i) ve Amerikalılar’ın çoğunluğu
(%64 veya toplam örneklemin %37’si) güç kullanımını tercih etmektedir. Askeri seçenek, en fazla
onayı Portekiz’de (%65, toplam örneklemin %44) ve
Fransa’da (%61, toplam örneklemin %46’sı) alırken,
en az Almanya (%39, toplam örneklemin %32’si) ve
Slovakya (%33, toplam örneklemin %21’i) destek
vermiştir. Askeri harekatın tek mevcut alternatif
Tablo 18: İran’da Nasıl Hareket Edilmeli?
40
ABD
30
AB
Yüzde
Türkiye
20
10
0
29 32 27
Ekonomik
yaptırımlar
uygulanmalı
18 7
5
Askeri
harekat
yapılmalı
13 12 8
8 18 6
Nükleer
tesisler
bilgisayar
teknolojisiyle
sabote edilmeli
Ekonomik
teşvikler
sunulmalı
8 11
6
6
5 22
Hükümetin İran’ın nükleer
muhalifleri
silahlara
desteklenmeli
sahip
olması
kabullenilmeli
S15a
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 33
AFGANİSTAN’DA BİRLİKLERİN KALMASI KONUSUNDA MÜTTEFİK GÖRÜŞLERİ FARKLI
Geçen sene Afganistan’daki birliklerin düzeyi konusunda ne yapılması gerektiği sorulduğunda Polonya,
Fransa, İtalya, Birleşik Krallık ve Almanya’da çoğunluk tüm birliklerin tamamen çekilmesini istemiştir (sırasıyla
%62, %61, %55, %52 ve %51). ABD’de çoğu kişi buna katılmaktadır (%44).1 Dahası, Avrupalılar Afganistan’a
müdahaleyi bir hata olarak tanımlamaktadır (Polonya - %55, Fransa ve İtalya - %51, Birleşik Krallık -%52 ve
Almanya - %53) ve istikrar beklentileri sorulduğunda kötümser olduklarını söylemişlerdir (Polonya - %54,
Fransa - %84, İtalya - %67, Birleşik Krallık - %70 ve Almanya - %81).
Ancak bu sene Avrupalılar’ın çoğunluğu (%53), Afgan ordusunun ve polis kuvvetlerinin eğitilmesi amacıyla
Afganistan’da birliklerin kalmasını istemektedir. Fransa’da yanıt verenlerin yüzde altmış dördü, Birleşik Krallık’ta
%58’i ve Almanya’da %60’ı ülkelerinin bu çabaya katkı vermesini desteklerken, Fransa’da yanıt verenlerin
%34’ü, Birleşik Krallık’ta %40’ı ve Almanya’da %39’u buna karşı çıkmıştır. Yanıt veren Amerikalılar da benzer
düşünmektedir. Yüzde elli dört, Afganistan’da birliklerin kalmasını isterken, %43 buna karşı çıkmaktadır (Tablo 19).
Slovak, Polonyalı, İtalyan, Romen yanıt verenler daha az istekli olmuşlardır. Slovaklar’ın yüzde elli dördü
hükümetlerinin birliklere katkıda bulunmasını istemezken, Polonyalılar (%53), İtalyanlar ve Romenler (%51)
buna katılmaktadır. Yanıt veren Türkler de bu konuda olumlu değildir. Türkler’in yüzde elli biri Türkiye’nin
katılımını onaylamazken, %37 onaylamaktadır.
Tablo 19: Ordu ve Polis Kuvvetlerinin Eğitimi için Afganistan’da Kalınmalı mı?
100
Onaylıyor
Onaylamıyor
80
Yüzde
60
40
20
64 34
63 33
60 39
58 41
58 40
55 40
54 43
53 44
49 49
43 51
42 51
40 54
39 53
37 51
Tü
rk
iye
Ro
m
an
ya
Sl
ov
ak
ya
Po
lo
ny
a
İta
lya
an
ya
İs
p
AB
AB
D
ve
ç
Al
m
an
ya
Ho
lla
nd
Bi
a
rle
şik
Kr
al
lık
Po
rte
ki
z
İs
Fr
an
sa
0
S19
1 2012 verileri Transatlantik Eğilimler 2012’de yer alan 32.1, 32.2, 32.3, 33.1, 33.2, 33.4, 33.5, 34a, ve 34b sayılı soruları esas almaktadır.
34 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
olması durumunda nükleer bir İran’ın kabul edilmesi
seçeneği en çok Almanya’da desteklenirken, (%51,
toplam örneklemin %41’i) Hollanda (%45, toplam
örneklemin %34’ü) ve Birleşik Krallık (%45, toplam
örneklemin %32) onu izlemiştir.
Ancak bu soruya “bilmiyorum veya cevap vermek
istemiyorum” şeklinde yanıt verenlerin oranı da yüksektir, hatta Slovakya’da çoğu kişi bu yanıtı vermiştir
(%35).
Yanıt veren Türkler’in yüzde kırk sekizi (toplam
örneklemin %23’ü) nükleer İran’ı kabul etmeyi tercih
ederken, sadece %23 (toplam örneklemin %20’si)
askeri harekatı desteklemekte, %29 bilmediğini veya
yanıt vermek istemediğini söylemektedir.
AVRUPALILAR VE AMERİKALILAR KUZEY KORE
İÇİN BENZER ÇÖZÜMLER ÖNERİYOR …
Bu sene ilk defa Transatlantik Eğilimler’de yanıt
verenlere Kuzey Kore’nin mevcut nükleer programı
ile ne şekilde başa çıkılmasını istedikleri sorulmuştur.
Amerika (%30) ve Avrupa’da (%29) çoğu kişi ekonomik yaptırımları tercih ederken, Avrupa’da en büyük
ikinci grup %21 ile ekonomik teşvikleri desteklemiş;
Amerikalılar’ın %19’u askeri harekata destek vermiştir. Avrupalılar’ın yüzde on biri ve Amerikalılar’ın
%15’i nükleer tesislerin sabote edilmesi için bilgisayar
teknolojisinin kullanımını istemektedir. Avrupalılar’ın
yüzde on biri ve Amerikalıların %6’sı hükümetin
muhaliflerine destek verilmesini istemektedir. Pek az
yanıt veren (Avrupa’da %7 ve Amerika’da %6) Kuzey
Kore’nin nükleer silah sahibi olmasını kabullenmektedir. Avrupalılar’ın sadece %6’sı askeri harekatı
desteklemektedir.
Yanıt veren Türkler’in çoğu “bilmiyorum veya yanıt
vermek istemiyorum” derken, ikinci büyük grup ekonomik yaptırımların uygulanmasını tercih etmektedir.
…ANCAK GÜÇ KULLANIMINDA GÖRÜŞLER
BÖLÜNMÜŞ
Bir çok seçenek sunulmuşken Kuzey Kore’nin nükleer
silah programını durdurmak için askeri harekat
yapılması fikrini pek az Amerikalı ve Avrupalı
tercih etmektedir. Ancak İran’da olduğu gibi sorunun bağlamının değiştirilmesi çok farklı sonuçlara
yol açmaktadır. Kuzey Kore için askeri olmayan bir
seçenek tercih edenlere bu kez de tüm askeri olmayan yolların tükendiği söylenmiştir. Kendilerine
ya nükleer Kore’yi kabul etme ya da askeri harekat
seçenekleri sunulmuştur. Bu senaryoda, Avrupa
ve Birleşik Devletler görüş ayrılığı yaşamaktadır:
Amerikalılar’ın çoğunluğu (%67, toplam örneklemin
%40’ı) güç kullanımını tercih ederken, Avrupalılar’ın
çoğu (%44, toplam örneklemin %28’i) nükleer
Kuzey Kore’yi kabul etmeye hazırdır. Askeri seçenek
en çok Fransa’da (%51, toplam örneklemin %37’si)
ve İspanya’da (%48%, toplam örneklemin %36’sı)
desteklenmiştir. Askeri harekatın mevcut tek alternatif olması durumunda nükleer bir güç olarak Kuzey
Kore’nin kabul edilmesi seçeneği en çok Almanya’da
(%59, toplam örneklemin %49’u), Birleşik Krallık’ta
(%57, toplam örneklemin %39’u), İsveç’te (%48, toplam örneklemin %35’i) ve Hollanda’da (%46%, toplam
örneklemin %33’ü) kabul görmüştür.
Türkiye’de yanıt verenlerin %62’si (toplam örneklemin
%33’ü) nükleer güç Kuzey Kore’yi kabul ederken,
sadece %24 (toplam örneklemin %13’ü) askeri harekatı tercih etmektedir. Bu soruya “bilmiyorum veya
yanıt vermek istemiyorum diyenler artmış, özellikle
İtalya ve Slovakya’da yüksek olmuştur (sırasıyla %33
ve %31).
GÜÇ KULLANIMI: UYGULAMADA OLMASA DA
İLKE OLARAK ATLANTİK’İN İKİ YAKASINDA GÖRÜŞ
AYRILIKLARI
Birleşik Devletler ve Avrupa güç kullanımı konusunda anlaşamamaktadır ve araştırmalarımız
göstermiştir ki ne değişen güvenlik ortamı ne de
krizler bu kökleri çok derinde yatan farklılık üzerinde etkiye sahiptir. 2013 yılında savaşın kimi zaman
adaleti yerine getirmek için gerekli olup olmadığı
sorulduğunda, 6 yüzde puanı düşüşle, %68’i gerekli
yanıtını veren Amerikalılar’la, %31’i bu görüşte olan
Avrupalılar arasında 37 yüzde puanı fark tespit edilmiştir. %59 (beş yüzde puanı düşüş ile) ile Birleşik
Krallık gerekli görüşünü desteklerken, geri kalan tüm
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 35
İSVEÇ VE NATO
Geçen sene yanıt veren İsveçliler, özellikle Birleşmiş Milletler liderliğinde olursa yurt dışında yapılacak askeri
müdahalelerde yer almak için istekli olduklarını söylemişlerdir. 2012’de İsveçliler’in %56’sı Irak’a müdahaleyi
doğru bulduklarını belirtirken (Avrupalı yanıt verenlerin %38’i bu görüştedir), %62 aynı şeyi Afganistan
için ifade etmiştir (Avrupalılar’ın %42’si onaylamıştır). Ciddi bir çoğunluk (%68), Libya müdahalesini de
desteklemiştir.1 Yanıt veren İsveçliler, Afganistan’daki birliklerin seviyesinin olduğu gibi kalmasını da en çok
destekleyen olurken (%45), tüm birliklerin çekilmesini en az isteyenlerden olmuşlardır (%26). Gelecekteki
NATO operasyonlarına katılımları sorulduğunda Birleşmiş Milletler söz konusu olana kadar İsveç görüşleri eşit
şekilde bölünmüş çıkmaktadır. Yüzde kırk yedi, genel olarak NATO operasyonlarına katılımı desteklemekte,
%67 Birleşmiş Milletler önderliğinde katılımı tercih etmektedir.
Bu sene, NATO operasyonlarına katılımla ilgili görüşler değişmemiş gibidir — %47, geçen senenin
araştırmasında olduğu gibi, NATO operasyonlarına katılımı desteklediğini söylerken, %62 ancak Birleşmiş
Milletler önderliğinde olursa NATO operasyonlarına katılımı destekleyeceğini belirtmiştir ki; bu 2012’ye göre
beş yüzde puanı düşüş demektir.
Ancak yanıt veren İsveçliler, İsveç’in ittifaka katılmasıyla daha fazla ilgilenir olmuşlardır. Yanıt verenlerin yüzde
otuz altısı, 2012 yılına göre 12 yüzde puanı artışla, İsveç’in NATO’ya girmesi gerektiğini düşünürken, 2012’ye
göre 13 yüzde puanı düşüşle, %56 bu görüşe katılmamaktadır. Yanıt veren İsveçliler, Afgan polis kuvvetleri ve
askeri personelinin eğitilmesi için bazı birliklerin Afganistan’da kalmasını en çok destekleyenler olmuşlardır.
Yüzde yirmi beş, bu görüşe kuvvetle destek verirken, %39 bir şekilde onaylamaktadır.
1 2012 verileri, yine Transatlantik Eğilimler 2012’de yer alan 32.1, 32.2, 32.3, 33.1, 33.2, 33.4, 33.5, 34a ve 34b sorularını esas almaktadır.
Avrupa ülkelerine kıyasla, yine ABD’ye en yakın yanıt
veren ülke olmuştur. Yine de savaşı adalete erişim için
bir araç olarak gören ABD görüşü 2006’dan beri on ve
2003’den beri 16 yüzde puanı düşmüştür. Aynı zaman
zarfında savaşı onaylamayanların yüzdesi İspanya
(dokuz yüzde puanı artışla %83), İtalya (beş yüzde
puanı artışla %79), Slovakya (altı yüzde puanı artışla
%75) ve Hollanda (sekiz yüzde puanı artışla %57)
gibi bazı Avrupa ülkelerinde artmıştır.
Ancak yine Transatlantik Eğilimler göstermiştir ki
NATO’nun Afganistan’daki birlikleri (Afgan polis
36 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
kuvvetlerini eğitecek bazı birlikleri bıraksa da)
çekmesi ve Suriye’ye müdahale edilmesi gibi güç
kullanımı içeren geniş yelpazedeki güvenlik politikası konularında ABD ve Avrupa kamuoyu görüşleri
birbirine yakındır.
Bölüm Dört:
Hareketlilik, Göç ve Entegrasyon
A
tlantik’in her iki yakasındaki toplumlar
hareketlilik ve göçün beraberinde getirdiği
güçlüklerle ve fırsatlarla mücadele ederken,
bir dizi ilgili konu, politika yapıcıların gündeminde
tırmanışa geçmiştir. Çoğu zaman da bu konular, dış
politika, güvenlik politikası ve ekonomik politika ile
çeşitli şekillerde bağlantılıdır.3
Birleşik Devletler göç reformunu tartışmaya devam
etmektedir. Avrupa içinde ise ekonomik krizin en
çok Almanya’ya, aynı zamanda da küresel güneydeki
ülkelere, hareketlilik akımları üzerinde görünür bir
etkisi olmuştur. Gerçek göçmen sayısına bakılmaksızın göç konusu, pek çok ülkede göçün ekonomik ve
sosyal etkileri nedeniyle endişe uyandırmaya devam
etmektedir.
Alman politikacılar giderek artan göçü, azalan nüfusu
dengelediği ve işgücü sıkıntılarını çözdüğü için daha
çok olumlu bir gelişme olarak nitelendirmektedirler.
Alman hükümeti geçen sene – bir politika dönüşü
olarak –AB içinden ve dışından göçmenleri istihdam
edebilmek için bir takım düzenlemeler yapmıştır ve
bununla birlikte Almanya, İsveç ile beraber, OECD
ülkeleri arasında en açık göç politikalarına sahip ülkeler konumuna gelmiştir.
3 Bu bölümde verilen 2008-2011 verileri, Transatlantik Eğilimler:
Göç – TTI adlı ayrı bir araştırmadan alınmıştır. Bazı TTI soruları
bu bölümde kullanılmıştır. 2013 verilerinin daha önceki yılların
veri kümeleriyle karşılaştırılması potansiyel bir çerçeveleme etkisi
nedeniyle sınırlı kalmıştır çünkü ilk kez göç sorularından önce ekonomi, güvenlik ve dış politikaya dair sorular sorulmuştur. Bu sene
göçle ilgili bir bölüm TT içinde yer alırken, görüşmecilere yasal
göçmen tanımı “ulusal hükümetin izni ile bir ülkede çalışan ve/
veya yaşayan kişi” olarak verilmiştir. “Yasadışı göçmen” ise “ulusal
hükümetin izni olmadan bir ülkede çalışan ve/veya yaşayan kişi”
olarak tanımlanmıştır. AMERİKALILAR VE AVRUPALILAR GÖÇÜN SORUN
MU, YOKSA FIRSAT MI OLDUĞU KONUSUNDA
ANLAŞAMIYOR
Genel olarak göç algısını değerlendirmenin iyi bir
yolu, yanıt verenlere göçün ülkeleri için bir fırsat mı,
yoksa sorun mu olduğu şeklinde soru sormaktadır. Bu
soruda Amerikalılar eşit şekilde bölünmüştür (sorun
diyenler: 2011’e göre altı yüzde puanı düşüşle %47;
fırsat diyenler: %46). Benzer şekilde, Avrupalılar’ın
%44’ü göçü daha çok bir sorun olarak nitelendirirken, %41 fırsat olduğuna inanmaktadır. Avrupa’da
göçün sorun olduğu şeklindeki görüş en çok Birleşik
Krallık’ta (%64), Slovakya’da (%52) ve Fransa’dadır
(%50). İsveç (%68) ve Almanya’da (%62) yanıt verenler göçü fırsat olarak nitelendirirken, Almanlar göç
konusunda çok daha iyimser eğilimlere sahiptir.
Türkiye’de yanıt verenlerin %54’ü göçü daha çok
sorun olarak değerlendirirken, sadece %18 göçün
fırsat olduğunu düşünmektedir. Yüzde on iki, her ikisi
de diye yanıt vermiştir.
Açıkça görülmektedir ki, araştırmada yer alan görece
düşük göçmen nüfusa sahip ülkeler (Polonya, Romanya
ve Slovakya) göçü ne fırsat ne de sorun olarak görmektedir (sırasıyla %13, %21 ve %19) (Tablo 20).
ATLANTİK’İN İKİ YAKASINDA DA BÜYÜK
ÇOĞUNLUK YASAL GÖÇTEN ENDİŞE DUYMUYOR...
Yasal göç planları tasarlamak ve yasadışı göçü kontrol
etmek Atlantik’in her iki yakasında da temel politika
güçlüklerindendir. Yasal göç için endişe duyup duymadıkları sorulduğunda Amerika’da (2011’de %82’den
gerileyerek, %73) ve Avrupa’da (%69) çoğunluk endişelenmediklerini söylemektedir. Avrupa’da bu görüş
en çok İsveç (%78), Romanya (%77), İspanya (%75),
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 37
Tablo 20: Dış Göç – Fırsattan Çok Sorun
100
2011
2013
80
Yüzde
60
40
20
68 64
52
54
46 50
53 47
48 46
44
58 44
42
41
41
43 32
27
22
Portekiz (%74), İtalya (%72) ve Almanya’da (69%)
ifade edilmiştir (Tablo 21).
Ancak Amerikalılar’ın dörtte biri (2011’den beri yedi
puan artışla, %25) yasal göçten endişe duyduğunu
söylerken, Avrupalılar’ın %29’u bu görüşü paylaşmaktadır. En çok endişe duyulan ülkeler Birleşik Krallık
(2008’den beri altı yüzde puanı artışla, %41), Slovakya
(%35), Hollanda ve Fransa (%32, Fransa’da 2008’den
beri 11 yüzde puanı artışla) olmuştur.
ç
ve
İs
Po
lo
ny
a
Ho
lla
nd
a
Po
rte
ki
z
Al
m
an
ya
Ro
m
an
ya
pa
ny
a
AB
İs
İta
lya
D
AB
a
Fr
an
sa
ak
y
ov
Sl
Tü
rk
iye
Bi
rle
şik
Kr
al
lı
k
0
S40
İtalya (%86), Birleşik Krallık (2008’den beri on bir
yüzde puanı artışla, %80), İspanya (%74), Almanya
(2008’den beri altı yüzde puanı artışla, %72) ve
Fransa’dır (2008’den beri dokuz yüzde puanı artışla
%71).
Amerikalılar’ın sadece %37’si endişe etmediğini söylerken, Avrupalılar’ın %27’si bu görüştedir (Polonya
ve Romanya: %48, İsveç: %39, Slovakya: %38).
Buna karşın Türkler’in üçte ikilik bir çoğunluğu
(%60) yasal göçten endişe duyduğunu söylerken,
sadece %33 buna katılmamaktadır.
Yasadışı göçten endişe duyan Türkler’in duyguları
Avrupalılar ile benzerlik göstermektedir (%69). Yanıt
veren Türkler’in sadece %23’ü yasadışı göç için endişe
duymadığını söylemiştir.
… AMERİKALILAR’IN VE AVRUPALILAR’IN ÜÇTE
İKİSİ YASADIŞI GÖÇTEN ENDİŞE DUYUYOR
Yasadışı göçten endişe duyup duymadıkları sorulduğunda Amerikalılar’ın %61’i endişe duyduğunu
söylerken, Avrupalılar’ın %71’i bu görüşü paylaşmaktadır. En çok endişe duyanlar Portekiz (%88),
ATLANTİK’İN HER İKİ YAKASINDA DA KAMUOYU
GÖÇMEN SAYILARINI GERÇEKTE OLDUĞUNDAN
YÜKSEK ALGILIYOR
Göçmen nüfusun büyüklüğüne dair tahminler kamuoyunun göç algısına dair çok değerli göstergelerdir.
Yanıt verenlerden 0 ile 100 arasında bir ölçek kulla-
38 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
Tablo 21: Dış Göç Konusunda Endişeli
100
Yasal
Göç
Yasadışı
Göç
80
Yüzde
60
40
20
26 88
27 86
41 80
24 74
29 72
29 71
32 71
60 69
32 69
25 61
19 59
35 59
27 46
18 46
narak ülkelerindeki göçmen nüfusun (ülke dışında
doğmuş olanların) yüzdesi hakkında tahminde
bulunmaları istenmiştir. Daha önceki yıllarda olduğu
gibi kamuoyu, ülkedeki göçmen nüfusun payı hakkında çok abartılı tahminler yapmıştır. Ortalamada
ABD’de yanıt verenler, ülkelerindeki göçmen payını
%42.1 olarak tahmin etmiştir ama aslında ABD
nüfusunun sadece %13’ü yurt dışında doğmuştur.4
Portekizli yanıt verenler, ülkelerinde ikamet edenlerin
%34.6’sının göçmen olduğunu söylemişlerdir (gerçek
rakam %8.3’tür).
Nüfuslarının %18.3’ünün yabancı ülkelerde doğmuş
olabileceğini söyleyen İsveçliler gerçeğe en yakın tahmini yapanlar olmuştur (gerçek rakam %15.1). Yanıt
veren Türkler, göçmen payını %21.2 olarak tahmin
ederken, gerçek rakam %2.0’dır (Tablo 22).
4 Bu alt bölümdeki tüm referanslar OECD’nin Uluslararası Göç
Görünüm Raporu’ndan (2013) alıntıdır. Veriler 2011 verileridir.
(Türkiye: 2000). Romanya için veri yoktur.
a
Po
lo
ny
a
Ro
m
an
ya
ov
ak
y
ç
Sl
ve
İs
D
AB
lla
nd
a
Ho
Tü
rk
iye
Fr
an
sa
AB
an
ya
m
Al
k
pa
ny
a
İs
Kr
al
lı
şik
İta
lya
Bi
rle
Po
rte
ki
z
0
S36.1, S36.2
Bu soruyla ilgili “bilmiyorum veya yanıt vermek
istemiyorum” ifadeleri özellikle yüksek olmuş,
Romanya’da %50’ye çıkmıştır.
ÇOĞU KİŞİ GÖÇMENLERİN ÇOK SAYIDA
OLDUĞUNU AMA AŞIRI ÇOK OLMADIĞINI
SÖYLÜYOR
Bu soruda yanıt verenlere ülkelerindeki göçmenlerin
“aşırı çok” mu ,“çok ama aşırı değil” mi veya “çok
değil” mi olduğu sorulmuştur. Amerikalılar’ın çoğu
(2011’den altı puan düşüşle, %41) ülkelerinde “aşırı
çok” göçmen olduğuna inanırken, Avrupalılar’ın
%33’ü bu görüştedir. En çok endişelenenler 2008’den
beri istikrarlı giden %55 ile Birleşik Krallık’ta olmuştur. Fransa ve İtalya’da (%43), Portekiz’de (%41) ve
Hollanda’da (%37) çoğu kişi aynı düşünmektedir. En
fazla artış 2011’den beri on yüzde puanı, 2008’den beri
16 yüzde puanı ile Fransa’da olmuştur (Tablo 23).
Avrupalılar’ın çoğu (39%) göçmen nüfusunu “çok
ama aşırı değil” şeklinde tanımlarken, Amerikalılar’ın
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 39
Tablo 22: Tahmini Göçmen Sayıları
50
Tahmini
ortalama
Kayıtlı Göçmen Nüfusu
40
Yüzde
30
20
10
ç
ve
12 2
9
4
7
Po
lo
ny
a
Sl
ov
ak
ya
Ro
m
an
ya
18 15
İs
m
an
ya
20 13
Al
Ho
21 2
Tü
rk
iye
23 11
lla
nd
a
24 15
pa
ny
a
25 12
İs
rle
şik
AB
25 9
Fr
an
sa
31 12
İta
lya
35 8
Kr
al
lık
42 13
D
Po
rte
ki
z
Bi
0
*Kayıtlı göçmen nüfusu rakamları OECD’nin Uluslararası Göç Görünüm Raporu’ndan (2013) alıntıdır. Veriler 2011 verileridir.
(Türkiye: 2000). Romanya için veri yoktur.
S42
Tablo 23: Ülkede Aşırı Çok Göçmen Var
100
2011
2013
80
Yüzde
60
40
20
9
6
4
Po
lo
ny
a
Ro
m
an
ya
Sl
ov
ak
ya
İs
Al
m
23
ve
ç
28 24
an
ya
25
Tü
rk
iye
48 31
pa
ny
a
D
40 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
33
İs
37
AB
41
Po
rte
ki
z
Ho
lla
nd
a
47 41
AB
İta
lya
48 43
Bi
rle
şik
33 43
Fr
an
sa
57 55
Kr
al
lık
0
S35
%39’u bu görüşe katılmıştır. Avrupa içinde Almanya
(%55) ve İsveç’te çoğunluk bu seçeneği tercih etmiştir.
Sadece Romanya ve Slovakya’da (ikisi de %51) yanıt
verenlerin çoğunluğu ülkelerindeki göçmen sayısını
“çok değil” olarak nitelendirmiştir.
Göçmen çocuklarının entegrasyonunun zayıf olduğuna inananların en yüksek olduğu ülke 2011’e göre
17 yüzde puanı artarak %55 ile Fransa, İsveç (%43),
Birleşik Krallık (2011’e göre dokuz yüzde puanı
artarak %38), Almanya ve Hollanda (ikisi de %35)
olmuştur.
Türkiye’de yanıt veren çoğu kişi (%35) ülkelerindeki
göçmen sayısını “çok değil” şeklinde değerlendirmiştir. %32 “çok ama aşırı değil” ve %25 “aşırı çok”
yanıtını tercih etmiştir.
Yanıt veren Türkler’in yüzde elli beşi, ikinci kuşak
göçmenlerin entegrasyonunun zayıf olduğunu düşünürken, %33 tam tersine inanmaktadır.
BİRLEŞİK DEVLETLER’DE ÇOĞUNLUK VE
AVRUPA’DA PEK ÇOK KİŞİ İLK KUŞAK
GÖÇMENLERİN İYİ ENTEGRE OLDUĞUNU
DÜŞÜNÜYOR…
Hem Avrupa hem de Birleşik Devletler’de kamuoyu, göçmenlerin entegrasyonu konusunda oldukça
iyimserdir. Birleşik Devletler’de (%61) ve Avrupa’da
(%52) çoğunluk ilk göçmen kuşağının toplumlarına
iyi entegre olduğunu düşünmektedir. Portekiz (%79),
Romanya (%69), İspanya (%63), İtalya ve Slovakya
(ikisi de % 60) ve Hollanda’da (%54) çoğunluk bu
görüştedir. Birleşik Krallık’ta (%48) ve Polonya’da
(%47) çoğu kişi böyle düşünmektedir (Tablo 24).
ÇOĞUNLUK, HÜKÜMETLERİN GÖÇ YÖNETİMİNİ
BECEREMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR
Atlantik’in her iki yakasında da kamuoyu hükümetlerinin göç politikalarını idare etme şeklinden
memnun değildir. Amerikalılar’ın yüzde altmış
sekizi, ABD hükümetinin bu konuyu kötü idare
ettiğine inanırken, Avrupalılar’ın %58’i bu görüştedir.
Avrupa’da hükümetin göç yönetimine dair endişeler
en yüksek İtalya (%83), İspanya (2011’e göre dokuz
yüzde puanı artışla, %74), Birleşik Krallık (%72),
İsveç (%64), Fransa (2011’e göre yedi yüzde puanı
düşüşle, %59) ve Hollanda’da (%54) olmuştur. Polonya
(%49) ve Portekiz’de (%44) çoğu kişi bu endişeyi
paylaşmaktadır.
Ancak İsveç (%61) ve Fransa’da (2011’den beri altı
yüzde puanı artışla, %53) çoğunluk, Almanya’da da
çoğu kişi (%48) bu görüşe katılmamakta, göçmenlerin
entegrasyonunun zayıf olduğunu düşünmektedir.
Türkiye’de yanıt verenlerin %74’ü ilk kuşak göçmenlerin entegrasyonunun zayıf olduğunu söylemektedir.
Sadece %13 buna karşı çıkmıştır.
… GÖÇMENLERİN ÇOCUKLARI İÇİN AYNI ŞEYİ
DAHA FAZLA KİŞİ SÖYLÜYOR
Yanıt verenlere ikinci kuşak göçmenler hakkında
soru sorulduğunda yanıtlar daha da olumlu olmuştur.
2011’e göre 6, 2010’a göre 11 yüzde puanı düşüşle,
Amerikalılar’ın yüzde altmış sekizi ikinci kuşağın iyi
entegre olduğuna inanırken, Avrupalılar’ın %59’u bu
görüşe katılmıştır. Bu görüşü en çok destekleyenler
Portekiz (%82), İspanya (%73), Slovakya (%71) ve
İtalya ile Romanya’dır (ikisi de %66).
Sadece Almanya’da (2011’den beri 16 yüzde puanı
artışla, %54) yanıt verenlerin çoğunluğu hükümetlerinin göç politikasını onaylamaktadır. Nedensel bir
ilişki kurulamamakla beraber, Almanya’nın 2012 ve
2013’de Alman işgücü piyasasını göçmenlere açacak pek çok yeni yasayı geçirmiş olduğunu burada
hatırlatmakta yarar vardır. Bu dönemde göç ile ilgili
kamuoyu tartışmaları, giderek azalan nüfusu dengelemek ve Almanya’nın dünyada rekabet gücünü
koruyabilmesi için işgücü piyasalarındaki boşlukları
doldurmak amacıyla göçün artırılması ihtiyacı çerçevesinde olmuştur. Alman Şansölyesi Merkel’in “çok
kültürlülüğün başarısızlığından” söz ettiği 2010 yılı
gerilerde kalmıştır.
Türkiye’de yanıt verenlerin %61’i hükümetin bu işi
iyi idare edemediğine inanırken, sadece %29 buna
katılmamaktadır.
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 41
Tablo 24: Göçmenler ve Çocukları Ne Derece Entegre Olabiliyor?
100
Göçmenler
Göçmen çocukları
80
Yüzde
60
40
20
“Göçmenlerin ülkede doğanların elinden işlerini alıp
almadığı” hakkındaki soruya ABD’de yanıt verenlerin
yarısı aldığı yönünde yanıt vermiştir (2011’den beri
yedi yüzde puanı düşüşle, %50). Avrupa’da çoğunluk
(%62) tersi görüştedir; en çok karşı çıkanlar Almanya
(2011’den beri beş yüzde puanı artışla, %80), İsveç
(%77), Fransa (2011’den beri beş yüzde puanı düşüşle
%69), İtalya (%67), İspanya (%65) ve Hollanda’dır
(%62).
Yanıt veren Türkler’in yüzde yetmişi, göçmenlerin
ülke vatandaşlarının işlerini ellerinden aldığına inanmaktadır, sadece %24 bu görüşe katılmamaktadır.
“Göçmenlerin işçi bulmanın sıkıntılı olduğu alanlardaki işleri yapmaya yardımcı olup olmadığı”
42 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
ve
Al
İs
13 33
Tü
rk
iye
34 49
ç
46 59
an
ya
46 43
m
47 50
Fr
an
sa
k
al
lı
Kr
şik
Bi
GÖÇMENLER EKONOMİ VEYA KÜLTÜR İÇİN TEHDİT
OLARAK ALGILANMIYOR
Göçe dair algı, hem kültürel hem de ekonomik endişelerle şekillenmektedir. Yanıt verenlere, artan göçün
yarar ve zararlarının hangi önemli kriterlere bağlı
olduğuna işaret edecek bir dizi soru sorulmuştur.
48 55
Po
lo
ny
a
52 59
AB
54 61
rle
Sl
Ho
ak
y
a
60 71
lla
nd
a
60 66
ov
61 68
İta
lya
63 73
D
69 66
AB
79 82
Po
rte
ki
z
Ro
m
an
ya
İs
pa
ny
a
0
S37a, S37b
sorulduğunda Birleşik Devletler’de üçte ikilik bir
çoğunluk (%69) yardımcı olduklarını düşünürken,
Avrupa’da da (%66) benzer sonuç alınmıştır. Bu
görüşü en çok destekleyenler, Almanya (%75), İsveç
(%74), İtalya (%71) ve Hollanda’dır (70%). Bu görüşe
karşı çıkanların en çok olduğu ülkeler Slovakya (%43)
ve Romanya’dır (%40).
Türkiye’de görüşler daha eşit şekilde bölünmüştür;
yüzde elli iki, göçmenlerin sıkıntılı alanlardaki işleri
aldıklarına inanırken, %43 bu görüşte değildir.
“Göçmenlerin iş alanları açarak yeni iş imkanları
yaratmaya yardımcı olup olmadıkları” sorusuna
Amerikalılar’ın çoğunluğu (%54) olumlu yanıt verirken %43 iş imkanları yaratmadıkları şeklinde yanıt
vermiştir. Avrupalılar daha eşit bölünmüştür, %49
olumlu ve %47 olumsuz görüştedir. Göçmenlerin yeni
iş imkanları yarattığına en çok inananlar İsveç (%74),
Romanya (%59), Portekiz (%54), Almanya ve Birleşik
Krallık’tadır (ikisi de %52). Olumsuz görüş en fazla
İspanya (%58) ve Fransa’dadır (%54).
AKDENİZ ÜLKELERİNİN GÖÇ KONUSUNDA DUYGULARI KARIŞIK
AB’ye yasadışı giriş yapmak isteyenlerin sayısı (AB sınır kuruluşu FRONTEX verilerine göre1), 2012’de yarı yarıya
azalmış olmasına rağmen Türkiye, İtalya, Portekiz ve İspanya gibi Akdeniz ülkeleri için halen ortak endişeler
mevcuttur. Kuzey Afrika’ya coğrafi olarak çok yakın olan bu ülkeler, geçmiş yıllarda göçle ilişkili özellikle mülteciler, sığınmacılar ve yasadışı göç gibi çok çeşitli güçlüklerle karşılaşmışlardır. Türkiye son zamanlarda Suriye,
İran ve Irak gibi çatışma bölgelerinden kaçan mültecilerinin akınına uğramıştır. Göçle ilişkili konularda böylesi
gelişmelerin kamuoyuna nasıl yansıdığına baktığımızda 2013 verilerinin Akdeniz bölgesinde bazı benzerlikler
taşıdığını ancak bazı önemli farklılıkları da içerdiğini görüyoruz.
Söz edilen dört ülkenin hepsinde çoğunluk yasadışı göç konusunda endişe duymaktadır (%88 ile Portekiz,
%86 ile İtalya, %74 ile ispanya ve %69 ile Türkiye) ve hükümetlerinin göç politikasını “kötü” ve hatta “çok
kötü” idare ettiklerine inanmaktadır. İtalya (%83) ve İspanya (%74) bu konuda en çok şüphe duyan ülkelerdir. 2011’de yapılan Transatlantik Eğilimler Göç araştırmasında, yanıt veren İspanyollar’ın ve İtalyanlar’ın
çoğunluğu, yoksulluk, siyasi veya dinsel zulüm, silahlı çatışmadan fiziksel olarak zarar görülmesi veya bir
doğal afet sonucu zorunlu göç mağduru olmuş kişilere karşı sempati duyduklarını belirtmişlerdir. Yoksulluktan
kaçanlara yönelik destek, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’tansa, daha çok Akdeniz ülkelerinden gelmiştir.
Yukarıda söz edilen benzerliklere rağmen, bölgedeki kamuoyu algısında konunun nüanslarını ve ayrımlarını
sergileyen bazı çarpıcı farklılıklar da vardır. Örneğin, İtalya’da söz konusu ekonomik etkiler olduğunda,
insanlar göçle ilgili şüpheci görüşlerinden uzaklaşmaktadırlar. Yanıt veren İtalyanlar’ın çoğu (%67) göçmenlerin İtalyan vatandaşlarının elinden işlerini almadığına inanırken, %71 göçmenlerin sıkıntılı alanlardaki işleri
yaptıklarına inandığını söylemiştir. Yanıt veren İtalyanlar, göçmenlerin İtalyan toplumuna iyi hatta çok iyi entegre olduğunu belirtmişlerdir (%60). Özellikle ikinci kuşak için bu görüşte olanlar çoktur (%66). Yüzde yetmiş
beş göçmenleri ulusal kültür için tehdit olarak görmemektedir. Portekiz’de %50, göçün sorundan çok fırsat
olduğunu söylemiştir. Yanıt veren İspanyollar eşit şekilde bölünmüştür; %44 göçün fırsat olduğuna inanırken,
%44 sorun olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. Dahası, ekonomik krizden kendilerinin veya ailelerinin
etkilendiğini söyleyenler arasında bile Portekiz’de %52 göçü fırsat olarak değerlendirmektedir.
Genellikle, Türkiye dışında kalan Akdeniz ülkelerinde kamuoyu, yasal göçün yasadışı göçten daha az sorunlu
olduğunu düşünmektedir.
1 http://www.frontex.europa.eu/assets/Publications/Risk_Analysis/Annual_Risk_Analysis_2013.pdf
Yanıt veren Türklerin yüzde kırk dördü göçmenlerin
yeni iş imkanları yarattığına inanırken %49 buna
karşı çıkmaktadır.
Türkiye’de yanıt verenlerin yüzde altmış dokuzu
göçmenlerin sosyal hizmetler için yük olduğunu
düşünmekte, sadece %25 buna katılmamaktadır.
“Göçmenlerin sosyal hizmetler açışından yük olup
olmadığı” sorulduğunda 2011’e göre altı yüzde puanı
düşüşle ABD’de çoğunluk (%57) ve Avrupa’da %50
yük olduklarını söylemiştir. Bu görüşü en çok destekleyenler Slovakya (%71), Fransa (%57), Polonya (%57)
ve Birleşik Krallık’tır (2011’e göre yedi yüzde puanı
düşüşle, %56). Göçmenlerin yük olduğuna katılmayanlar İspanya (2011’e göre 16 yüzde puanı artışla,
%55), Romanya (%53) ve İsveç’tir (%51).5
“Göçmenlerin ulusal kültür için tehdit olup olmadığı” sorulduğunda Avrupa’da (%69) ve Birleşik
Devletler’de (%64) üçte ikilik bir çoğunluk
tehdit olmadığını söylemektedir. Bu görüşe katılanlar en çok İspanya (%80), Almanya (%77), İtalya
(%75), Romanya (%75) ve Portekiz’dedir (%74).
Göçmenlerin ulusal kültür için tehdit teşkil ettiğine en çok inananlar Türkiye (%55) ve Birleşik
Krallık’tadır (%46). Hollanda ve Fransa’da göçün
kültürel bir tehdit olduğuna dair yıllarca kamuo-
5 Bakınız Transatlantik Eğilimler: Göç 2010, devletin sağladığı
sağlık hizmetlerine erişim ve yasadışı göç konusu.
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 43
yunu meşgul eden tartışmalara rağmen bu ülkelerde
yanıt verenlerin sadece üçte biri göçmenlerin ulusal
kültür için bir tehdit olduğuna inandığını söylemiştir
(Hollanda %33, Fransa %34).
İÇ GÖÇ SORUN MU? AMERİKALILAR HAYIR
DİYOR, AVRUPALILAR SORUN DİYOR
İç göçün ülkeleri için sorun olup olmadığı sorulduğunda yanıt veren Amerikalılar’ın üçte ikisi (%69)
sorun olmadığını söylerken, Avrupalılar’ın %57’si
sorun olarak nitelendirmiştir. Avrupa’da buna en çok
inananlar, çok yüksek iç göç düzeylerine sahip ülkeler
olan Portekiz (%88), İtalya (%82), Polonya (%82),
İspanya (%80) ve Romanya’dır (%72). Hollanda’da
(%86), İsveç’te (%77) ve Almanya’da (%68) yanıt
verenler iç göçün ülkeleri için sorun olmadığına en
çok inananlar olmuşlardır (Tablo 25).
“Göçmenlerin ülkenin kültürünü zenginleştirip
zengileştirmediği” sorulduğunda, Amerikalılar’ın
(%69) ve Avrupalılar’ın (%60) üçte ikilik çoğunluğu
zenginleştirdiğini belirtmiştir. Onay en çok İsveç
(%82), Almanya (%71), Portekiz (%68), Hollanda ve
Portekiz’den (ikisi de %66) gelmiştir.
Yanıt veren Türkler’in yüzde altmış biri göçmenlerin
ülkelerinin kültürünü zenginleştirdiğine inanmamaktadır, %33 buna inanmaktadır.6
Türkiye’de iç göçü sorun olarak görenler (%46) ile
görmeyenler (%45) eşit olarak bölünmüştür.
6 Transatlantik Eğilimler: Göç 2011 Araştırmasındaki 16.
Kıyaslama Sorusu: Göçün ulusal kültürü yeni adetler ve fikirlerle zenginleştirdiği mi yoksa olumsuz bir etkisi mi olduğu
sorulduğunda araştırmanın yapıldığı tüm ülkelerde çoğunluk
(ABD %55, Avrupa %58) zenginleştirdiğini söylemektedir. Sadece
Birleşik Krallık’ta yanıt verenlerin çoğunluğu (%50) göçün olumsuz
bir etkisi olduğuna inanmaktadır.
Tablo 25: İç Göç Bir Sorun
100
80
Yüzde
60
40
38
31
28
19
13
lla
nd
a
46
ç
56
Kr
al
lı
72
AB
D
57
Tü
rk
iye
80
an
ya
67
Fr
an
sa
İta
lya
82
AB
82
Ro
m
an
ya
Sl
ov
ak
ya
88
Po
rte
ki
z
20
44 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
Ho
k
ve
İs
m
Al
şik
Bi
rle
Po
lo
ny
a
İs
pa
ny
a
0
S41
Bölüm Beş:
Türkiye
T
ürkiye, geçen sene ülke içinde ve dışında
iki ayrı güçlükle karşılaşmıştır. İlki komşularıyla ilgilidir. Suriye bölünmeye devam
ederken, Türkiye gün geçtikçe daha fazla sayıda
mülteciye kucak açmak zorunda kalmıştır. Bu da Türk
hükümetini, genel olarak kaçınmayı tercih ettiği bir
çatışmada daha çok rol oynamaya zorlamıştır. Türkler
Suriye’deki çatışmayı -ve Batı’nın nasıl hareket edeceğiyle ilgili belirsizliği - sonuç ne olursa olsun bunun
kaçınılmaz olarak Türkiye’ye sirayet edeceğini bilerek
gözlemlemektedir.
Türkiye’nin karşılaştığı ikinci güçlük, kendi hükümetleriyle ilgilidir. Ülke içindeki rahatsızlıklar
baharın sonuna doğru açık çatışmaya dönüşmüştür.
Türkiye’deki protestolar özünde kentsel gelişim planlarına karşı başlamışken, giderek Türk hükümetinin
din, konuşma özgürlüğü, örgütlü muhalefet konularındaki duruşuyla alevlenmiştir.7
TÜRKİYE’NİN İÇ POLİTİKASI BELİRSİZ…
2013’te Türkler ekonomik krizden kişisel olarak
etkilendiklerini daha az ifade eder olmuşlardır
(Geçen sene %69, 2009’da %78, bir şekilde veya çok
etkilendiğini söylerken, rakam bu sene %62 olmuştur) ve Avrupa’daki genel eğilimin tersine ekonomik
sistemlerinin esas olarak adil olduğuna daha çok
inanmaktadırlar (geçen sene %16’ya kıyasla, bu yıl
%23). Giderek artan sayıda Türk, kendisini ekonomik krizden etkilenmemiş olarak tanımlarken
— geçen sene %27, 2009’da %18 iken 2013’te %33 —
Avrupalılar giderek daha az bu ifadeye katılmaktadır;
bu yıl Avrupalılar’ın %34’ü krizden etkilenmediğini
7 Not: Türkiye’deki hükümet karşıtı protestolar nedeniyle
saha çalışması geçici bir süre ertelenmiş ve 2 Temmuz’a kadar
tamamlanamamıştır.
söylemiştir. 2009’da bu rakam %44 olmuştur. Benzer
şekilde ekonomik sistemlerinin adil olmadığına
inanan Türklerin oranı da %72’den %69’a düşmüştür. Böyle düşünen Avrupalılar’ın oranı ise %77’den
%82’ye çıkmıştır.
Ekonomik kriz, göç dahil olmak üzere bir çok iç
politika konusuna yönelik tutumlar üzerinde de
etkili olmuştur. Ekonomik krizden kişisel olarak
etkilendiğini düşünenlerin çoğunluğu (%64) göçün
sorun olduğunu düşünmekte, sadece %16’sı göçü
fırsat olarak değerlendirmektedir. Ekonomik krizden
etkilenmeyenler arasında %47, göçün sorun olduğunu
söylerken, fırsat olarak algılayanlar %26’dır (Tablo 26).
Aynı zamanda Türkler, hükümetlerinin ekonomik
liderliğinden de eskisi kadar memnun değildirler.
2011’deki %47 ve geçen seneki %55’ye nazaran bu
sene yüzde kırk üç, hükümetin ekonomik gidişatını
beğenirken, 2011’de %45 ve geçen sene %38’den bu
sene %52’ye çıkan bir grup beğenmemektedir. Aynı
durum, hükümetin göç yönetimi için de geçerlidir.
Yanıt verenlerin %61’i, hükümetin bu konudaki
performansını beğenmezken, %29 bu görüşe
katılmamaktadır.
Yanıt veren Türkler’in çoğu hükümetin mevcut
harcama düzeyini sürdürmesini istemektedir —
ABD’deki %22, AB’deki %30’a kıyasla, %39 — ancak
belirli harcama öncelikleri söz konusu olduğunda
daha memnuniyetsizdir. Türkler’in yüzde ellisi,
savunma harcamalarının artırılmasını isterken,
%32 mevcut düzeyde kalmasını istemektedir. Yüzde
elli dokuz, refah devleti programlarının artmasını
talep ederken, %30 mevcut düzeyde devam etmesini tercih etmektedir. Yüzde altmış altı, bilim ve
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 45
Tablo 26: Ekonomik Krizden Kişisel Olarak Etkileneneler
100
2009
80
2010
2011
Yüzde
60
2012
2013
40
78
76
55
69
62
55
60
61
66
65
20
0
Türkiye
eğitim harcamalarının artmasını talep ederken, %23
mevcut düzeyin sürüdürülmesini talep etmektedir.
%62, ulaştırma ve altyapı harcamalarının artmasını
istemekte, %28 mevcut düzeyin sürdürülmesini
desteklemektedir.
…AMA ULUSLARARASI DÜZEYDE GÜVEN
ARTMIŞTIR
Hükümetin ekonomik politikalarıyla ilgili memnuniyetsizliklerini ifade etseler bile Türkler, Birleşik
Devletler’de ve Avrupa’da yanıt verenlere kıyasla
giderek artan sıklıkta ve tutarlılıkta, hükümetlerinin uluslararası politikalarına destek vermektedir.
Geçen seneden beri değişmeksizin ve 2011’den beri
altı yüzde puanı artışla, Türkler’in yüzde elli biri
hükümetin uluslararası politikalarını onaylamaktadır. Bu oran Amerikalılar’da %41, Avrupalılar’da
%50’dir. Geçen seneki %39 ve 2011’deki %47’ye göre
bu sene %42, bu politikaları beğenmemektedir. Yanıt
veren Amerikalılar’ın %52’si, Avrupalılar’ın %45’i bu
görüştedir.
46 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
AB
S21
Yanıt veren Türkler hala Avrupa Birliği’ne girmeyi
istemektedir, ancak bu istekleri son on yılda önemli
ölçüde azalmıştır. Geçen seneki %48 ve 2004’deki
%73’ten gerileyerek Türkler’in yüzde kırk dördü, AB
üyeliğinin iyi olacağını söylerken, iyi olmayacağını
söyleyen Türkler’in oranı 2004’te %9 ve geçen sene
%29 iken, bu sene yüzde otuz dört olarak kayedilmiştir. Ancak yine de Türkiye, AB’ye üyeliği konusunda
üye devletlerin çoğunun Türkiye’nin üyeliği hakkında
düşündüğünden daha olumlu düşünmektedir. Yanıt
veren Avrupalılar’ın yüzde yirmisi Türkiye’nin AB
üyeliğinin iyi olacağına inanırken, %33 kötü olacağını
söylemekte, %37 ne iyi ne de kötü olur şeklinde yanıt
vermektedir.
Türkler’in AB üyeliği için istekliliği kısmen de olsa
kendi hükümetlerine yönelik kararlarını gölgeleyen
bazı ekonomik endişelerden kaynaklanıyor olabilir.
Geçen seneye göre 19 yüzde puanı artışla yanıt veren
Türkler’in yüzde kırk altısı, AB’nin ekonomik krizi
yönetme şeklini beğenirken, %35 beğenmemektedir
(AB içinde beğenenlerin oranı %43 olmuştur).
Türkler, transtatlantik ticaretin artmasından duydukları şüphe konusunda da yalnız kalmışlardır. Birleşik
Devletler’de %49 ve AB’de %56’ya kıyasla, Türkiye’de
yanıt verenlerin yüzde yirmi sekizi ticaretin artmasının ekonomilerinin büyümesine yardımcı olacağına
inanırken, ABD’de %39, AB’de %32’ye kıyasla,
Türkiye’de %43 ticaretin artmasının ekonomiyi daha
savunmasız hale getireceğini düşünmektedir.
Yine de yanıt veren Türkler, İran ile ilişkili transatlantik uzlaşıya katılmaya başlamıştır: çoğu Türk (%27)
İran’ı nükleer programını terk etmeye ikna etmek
için ekonomik yaptırımların kullanılmasını isterken,
aynı seçenek ABD (%29) ve AB’de de (%32) çoğu
yanıt veren tarafından tercih edilmiştir. Yanıt veren
Türkler’in yüzde yirmi ikisi İran’ın nükleer silahlara
sahip olmasını kabullenmektedir.
Aslında Türkiye’nin Avrupa özlemine rağmen yanıt
veren Türkler’in çoğu, AB, ABD veya bölgedeki
komşularıyla işbirliği içinde hareket etmektense
Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini söyleme eğilimindedir. Yanıt veren Türkler’in yüzde
otuz sekizi uluslararası konularda Türkiye’nin yalnız
hareket etmesi gerektiğini düşünmekte, %21 AB ile
işbirliği yapılmasını desteklemektedir. Geçen seneye
göre 12 yüzde puanı düşüşle, Türklerin yüzde sekizi
Türkiye’nin Orta Doğu ülkeleri ile işbirliği yapmasını
dilemektedir.
Suriye konusu sorulduğunda yanıt veren Türkler,
müdahale için geçen seneye kıyasla çok daha isteksiz
olmuşlardır. Bu sene yüzde yetmiş iki (2012’de %57
iken) Türkiye’nin tamamen bunun dışında kalması
gerektiğini söylerken, %21, Türkiye’nin müdahale
etmesi gerektiğine inanmıştır. Bu rakam geçen sene
%32 olarak kaydedilmiştir. Türkler, Afganistan’da
birliklerin bırakılmasına da karşı çıkmaktadır —
%51 bunu onaylamazken, %37 onaylamaktadır.
Türkler, insansız hava aracı kullanımını da şiddetle
reddetmektedirler. Yüzde altmış, insansız hava
aracı kullanımına karşı çıkmaktadır. Genel toplamın %42’sini teşkil ettiğinden bu oldukça güçlü bir
görüştür. %29, insansız hava aracı kullanımını onaylamaktadır (Tablo 27).
NATO KONUSUNDA TÜRKİYE BÖLÜNMÜŞ, YALNIZ
BAŞINA HAREKET ETME ÖZGÜRLÜĞÜ İSTİYOR
Yanıt veren Türkler, NATO hakkında bölünmüş
görüşlere sahiptir; %39 gerekli olduğunu düşünürken,
%39 gerekli olmadığına inanmaktadır (geçen seneki
oranlar %38 ve %39 idi).
NATO’nun hala önemli
Tablo 27: Türkiye Kiminle İşbirliği Yapmalı?
olduğunu düşünenler,
bunun en önemli nedeninin NATO’nun temsil ettiği
demokrasiler topluluğu
15
olduğuna inanırken (%30),
NATO’nun askeri harekatx
ların yükünü paylaştırması
9
38
ikinci neden olarak ifade
2
edilmiştir (%27).
8
NATO’nun artık gerekli
olmadığına inananların
8
21
ciddi bir çoğunluğu — %70
— Türkiye’nin kendi askeri
kararlarını alabilmesi
gerektiğine inanmaktadır.
Türkiye yalnız hareket etsin
Avrupa Birliği Ülkeleri
Amerika Birleşik Devletleri
Orta Doğu Ülkeleri
Rusya
Yukarıdakilerin Hepsi
Bilmiyorum/
Cevap yok
S33
T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3 | 47
İSTER YASAL, İSTER YASADIŞI OLSUN TÜRKİYE
GÖÇTEN ENDİŞE DUYUYOR
Türkiye’de göçle ilişkili genel tutumlar kötümser
görünmektedir. Yüzde elli dört, göçü daha çok bir
sorun olarak tanımlarken, sadece %18 göçün bir fırsat
olduğunu düşünmektedir. Yüzde on iki, her ikisi de
şeklinde yanıt vermektedir. Türkler, hem yasal hem
de yasadışı göçten endişe etmektedirler; üçte ikilik
bir çoğunluk (%60) yasal göçten endişe duyduğunu
söylerken, %33 buna karşı çıkmaktadır. Türkler’in
yasadışı göçle ilgili endişeleri (%69) Avrupa (%71) ile
48 | T R A N S A T L A N T İ K E Ğ İ L İ M L E R 2 0 1 3
aynı doğrultudadır. Türkler’in sadece %23’ü yasadışı
göçten endişe etmediğini söylemektedir.
Göçle ilişkili Türk kamuoyunda son zamanda yer
alan tartışmaların çoğunun odağı geçici göç olmuştur.
Çoğu İran ve Irak’tan olmak üzere geçtiğimiz aylarda
Türkiye’ye ciddi bir sığınmacı akımı gerçekleşmiştir.
Ayrıca Türkiye yaklaşık 140.000 Suriyeli mülteciye de
geçici koruma sağlamıştır. Ülkelerindeki göçmenlerin
payının ne kadar olduğu sorusuna Türkler’in tahmini
yanıtı %21.2 olmuştur; oysa gerçek rakam %2.0’dır.
Transatlantik Eğilimler, ABD ve Avrupa kamuoyuna yönelik
Martin, Konstanz Üniversitesi Mikrososyoloji Profesörü Claudia
her yıl gerçekleştirilen kapsamlı bir araştırmadır. Araştırma,
Diehl ve Barrow Cadbury Trust Program Yöneticisi Ayesha
TNS Opinion tarafından 3-271 Haziran 2013 tarihleri arasında
Saran yer almıştır.
ABD, Türkiye ve Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya,
Portekiz, Romanya, Slovakya, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık
olmak üzere 11 Avrupa Birliği üye devletinde gerçekleştirilmiştir.
Araştırma, Marshall Fonu (GMF) ve Compagnia di San
Paolo’nun bir projesidir, Barrow Cadbury Trust, LusoAmericana Vakfı, BBVA Vakfı, Communitas Vakfı ve İsveç
Temel Bulgular Raporu’nun yazarları, Transatlantik Eğilimler
Proje Lideri ve Kıdemli Transatlantik Araştırmacı Constanze
Stelzenmüller ve Transatlantik Eğilimler Program Koordinatörü
Josh Raisher’dir. Göç ve Entegrasyon Programı Direktörü
Astrid Ziebarth ve Kıdemli Transatlantik Araştırmacı Tanja
Dışişleri Bakanlığı tarafından desteklenmektedir.
Wunderlich, Temel Bulgular Raporu’nun Dördüncü Bölümü’nü
Araştırmanın danışma komitesinde İtalya Siena Üniversitesi
veri analizine önemli katkılarda bulunmuşlardır. İtalya Siena
Siyaset Bilimi Profesörü Pierangelo Isernia, ABD Tufts
Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırma yapan Kaat Smets’in
Üniversitesi Siyaset Bilimi Doçenti Richard Eichenberg, ve
yardımlarını da dile getirmek isteriz. Bridget Parker ve Anika
İtalya Compagnia di San Paolo Program Yöneticisi Nicoló
Meister araştırma verilerinin görsel sunumunu yapmış ve bu
Russo Perez bulunmaktadır. Hareketlilik, Göç ve Entegrasyon
raporun hazırlanmasına yardımcı olmuşlardır.
başlıklı dördüncü bölümde ek olarak Georgetown Üniversitesi
Uluslararası Göç Çalışmaları Enstitüsü Yönetici Direktörü Susan
1 Türkiye’deki protestolar nedeniyle saha çalışması geçici olarak
ertelenmiş ve 2 Temmuz 2013’e kadar sürmüştür.
şekillendirmiş ve hem proje koordinasyonuna hem de genel
www.transatlantictrends.org
Marshall Fonu (GMF) ve Compagnia di San Paolo’nun ortak bir projesidir ve Luso-Americana Vakfı,
BBVA Vakfı, Communitas Vakfı, İsveç Dışişleri Bakanlığı ve Barrow Cadbury Trust’ın
desteği ile gerçekleştirilmiştir.

Benzer belgeler