BOŞANMADA MADDİ TAZMİNAT

Transkript

BOŞANMADA MADDİ TAZMİNAT
BOŞANMADA MADDİ TAZMİNAT
Emine Serin OF
Ilgın Hâkimi
Giriş
Evlilik içi ilişkilerde taraflar sevgilerinin hatırına birçok duruma tahammül etmekte ancak
boşanma ile artık aile içinde olup biten ne varsa ne kadar kırgınlık, üzüntü, sır varsa gün yüzüne
çıkmakta, davalar sırasında taraflar birbirine düşmanmış gibi davranmaktadır. Boşanma
sonrasında en çok sorun boşanmanın sonuçlarından olan mali konularda çıkmakta, taraflar çoğu
zaman yaşanmışlıkların bedelini ödetmek amacı ile tazminat ve nafaka yoluna başvurmaktadır.
Boşanmanın mali sonuçları denince aklımıza maddi tazminat, manevi tazminat ve yoksulluk
nafakası ile mal rejiminin tasfiyesi hususları gelmektedir. 4721 sayılı Kanunla eşler ve çocuklar
açısından güvence sağlayan tazminat ve nafaka konularında düzenlemeler yapılmış, daha çağdaş
ve taraflar arası dengeyi sağlayıcı uygulamaya geçilmiştir. Ayrıca, aile mahkemelerinin kurulması
ile bu konuda uzmanlaşmış hâkimlerin davaya bakmasının sağlanması ve dava sırasında dinlenen
uzman kişiler yardımı ile eşlerin ve çocukların en az yıpranma ile normal hayata adaptasyonları
sağlanma amacı taşınmaktadır.
Çalışmamızda öncelikle, tazminat kavramı, maddi tazminatın hukuki niteliği, amaçlarından
bahsedilecek. Maddi tazminatın istenebilme şartları, maddi tazminat miktarları, ödenme biçimleri,
maddi tazminatın azaltılması, arttırılması, kaldırılması, tarafları, istenmesinde zamanaşımı süreleri
ve bu davalarda görevli ve yetkili mahkeme, harç ve vekalet ücreti, ispat yükü tek tek
anlatılacaktır. Ayrıca, 4721 sayılı Kanunla gelen değişikliklerden yeri geldikçe bahsedilecek,
Yargıtay kararlarından örnekler verilecektir.
1. Boşanmada tazminat kavramı
I. Tanımı
Evlenme, aile hukukuna özgü bir sözleşmedir. Boşanma ile meydana gelen zarar
sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zarar olmayıp, aile müessesesinin emrettiği
yükümlülüklerin ihmal ve ihlalinden kaynaklanan zarardır.1
Hukukta zarar, sözleşmeye aykırılıktan veya hukuk düzeninin herkese yüklediği emirlerin
ihlalinden kaynaklanmaktadır.2 TMK madde 174 haksız fiilin özel bir çeşidini düzenlemekte, bu
haksız fiil aile birliğinin gerektirdiği vazifelerin ihmal veya ihlalinden doğmaktadır.3
TMK madde 174‟e göre mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen
kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği
gibi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu
taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini talep edebilir. 4721 sayılı
Kanun ile davacının kusursuz olması koşulu kaldırılmış, davalının kusurlu olması yeterli
görülmüştür. Davacının kusurunun bulunması genel hükümler gereğince, Borçlar Kanununun
42‟nci madde ve devamı hükümlerinin uygulanması sonucu tazminattan indirim ya da tazminata
hiç hükmetmeme sebebi sayılacaktır.4
II. Hukuki nitelik
Boşanma hukukunda zarar, haksız fiilin özel bir türü olarak karşımıza çıkar. Zarar
boşanmaya sebep olan fiilden kaynaklanmakta, mevcut olan ve boşanmadan kaynaklanan bir
1
Bilge Öztan, “Aile Hukuku”, Ankara, 2000, s. 99.
Fikret Eren, “Borçlar Hukuku Genel Hükümler”, C. II, Ankara, 1994, s. 4, 6, 21.
3
Bilge Öztan, s. 370.
4
Mehmet Akif Tutumlu, “Yeni Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Evliliğin Butlanı, Boşanma,
Ayrılık Sebepleri ve Boşanmanın Hukuki Sonuçları”, s. 439.
2
65
zararın söz konusu olması gerekmekte, TMK madde 174 vasıtasıyla zararın tazmini yoluna
gidilmektedir.
Doktrinde bir görüş, maddi tazminatın hukuki niteliğinin sözleşme veya haksız fiilden
doğan bir tazminat olmayıp kendine özgü mahiyet taşıdığını benimsemektedir.5 Oysa ki, TMK
madde 174‟de düzenlenen Borçlar Kanunumuzdaki haksız fiil kurumunun özel bir şekli olup
temelde kusura dayanan sorumluluk söz konusudur. Kusurun evlilik içinde meydana gelmiş
olması, temelde geçerli olan sorumluluk ilkesine farklılık getirmemektedir. Esasen kusur, taraflar
arasında meydana geldiği anda mevcut olan ilişki ve ortama göre değişik mahiyet taşımakta ancak
doğan zararın dayandığı hukukun temel ilkelerinden taşacak ölçeğe varamamaktadır.6
Sorumluluğun esasını kanun maddesinin ayrı olması değiştirmeyeceği gibi, hukuk sistemimizde
geçerli olan sorumluluk çeşidinin özel bir düzenlemesi olabilir.7
2. Boşanmada maddi tazminat
I. Genel olarak
4721 sayılı Kanunun madde 174/I hükmü, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma
yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi
tazminat talep etme hakkını düzenlemektedir.
Eski Medeni Kanun madde 143 hükmüne göre, mevcut ve muntazar bir menfaati boşanma
yüzünden haleldar olan kabahatsiz karı veya kocanın, kabahatli olan taraftan münasip bir maddi
tazminat talebine hakkı vardır. Bu madde hükmüne göre, davacının boşanmada kusursuz,
davalının ise kusurlu olması gerekliydi. 4721 sayılı Kanunla eski düzenlemeden farklı olarak,
kusuru daha az olan tarafa da maddi tazminat isteyebilme hakkı tanınmış, tamamen kusursuz
olmanın mümkün olmayacağı gerçeğini kanun koyucu göz ardı etmemiştir.
II. Maddi tazminatın hukuki niteliği, amacı ve fonksiyonu
A. Hukuki nitelik
Boşanma halinde maddi tazminat talebinin hukuki niteliği açısından bir sözleşmenin ihlali
mi yoksa bir haksız eylem olup olmadığı tartışmalı olmakla beraber, doktrinde ağır basan görüş
bir haksız eylem tazminatı olduğu,8 bir hukuki ilişkinin ihlali olduğu için nispi bir haksızlık
olduğudur.9
Maddi tazminat alacağı, başkasına temlik edilebilir veya zarara uğrayan kimsenin ölümü
halinde mirasçılarına geçer. Talep sahibi, hakkından tümüyle veya kısmen vazgeçebilir.
B. Amacı ve fonksiyonu
Boşanma halinde maddi tazminat talebinin amacı, boşanma nedeniyle kusursuz veya daha
az kusurlu taraf bakımından ortaya çıkan zararları gidermektir.10 Boşanma sonrasında eşin bu
talebi, evlilikteki hayat standardının boşanmadan sonra da devam ettirebilmesine yöneliktir.11
Maddi tazminat, boşanma yüzünden meydana gelen maddi zararları karşılamaya yönelik
olup, Borçlar Kanununun düzenlediği ölüme neden olma halinde yoksun kalınan destek tazminatı
ve yaralanma halinde cismani zarardan doğan tazminatı matematiksel olarak hesaplama imkanı
varken, boşanma halindeki maddi tazminatı hesaplama imkanı yoktur.
5
Bilge Öztan, s. 370.
Bilal Köseoğlu, “Boşanmanın Mali Sonuçları”, basılmamış yüksek lisans tezi, Ankara, 2001, s. 11.
7
Osman Kaçar, “Boşanmada Tazminat”, basılmamış yüksek lisans tezi, Ankara, 1993, s. 23.
8
Ahmet Kılıçoğlu, “Medeni Kanunumuzun Aile - Miras ve Eşya Hukukunda Getirdiği Yenilikler”, Ankara,
2003, s. 16.
9
Cemal Oğuz, “Medeni Kanun Madde 174/I ile 175 Arasındaki Farklar”, Gazi Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi, Haziran-Aralık, 2000, C. IV, S. 1-2, s. 26.
10
Bilge Öztan, s. 370.
11
Cemal Oğuz, s. 26.
6
66
III. Maddi tazminat şartları
A. Boşanmaya karar verilmiş olması
Maddi tazminat boşanmaya dayalı bir hak olup, talebin kabulü için öncelikle boşanmaya
karar verilmiş olması gerekir. Nitekim TMK madde 174/I maddesinde de “boşanma yüzünden
zedelenen” ifadesi ile ilgili hususa işaret edilmekte,12 süregelen Yargıtay uygulamasının da bu
yönde olduğu görülmektedir.13
Boşanma davası reddedilince maddi tazminata karar verilmesi mümkün olmayacağı gibi,14
ayrılığa karar verildiğinde evlilik bağı devam ettiği için eşlerin evlilikten doğan hak ve
yükümlülükleri sona ermeyip bu durumda da maddi tazminata hükmedilmeyecektir.15 Ancak,
ayrılık süresi dolduktan sonra ayrılık kararına dayanılarak açılacak boşanma davası sonucunda
boşanma davası kabul edilmişse maddi tazminat verilebilir.16
Yine evlilik ilişkisi boşanma kararı dışında, mesela ölüm ile sona erdiğinde, miras hukuku
hükümleri devreye girecek maddi tazminat talebi dikkate alınmayacaktır.17
TMK madde 174‟e göre boşanma kararının varlığı maddi tazminata hükmedilmesinin sıkı
sıkıya bir şekil şartı olup, boşanma kararı ile zararın doğması arasında uygun illiyet bağı
aranmaktadır. Ayrılık halinde ise böyle bir ilginin varlığından söz edilemeyeceği gibi, maddi
tazminata hükmetmek de mümkün olmayacaktır.18
Tazminat talep edilebilmesi için, aile mahkemesi yoksa Hâkimler Savcılar Yüksek
Kurulunca belirlenen asliye hukuk hâkimi tarafından boşanma kararı verilmeli19 ve bu karar
kesinleşmelidir.20
B. Talep şartı
Talep olmadan hâkim re‟sen tazminata hükmedemez21 (HUMK madde 74). Ayrıca, taleple
bağlılık kuralı (talepten fazlaya hükmetme yasağı) uyarınca tazminat belirlenirken istem miktarı
aşılamaz.22 Maddi tazminat davalarında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması diye bir kavram
söz konusu olmayacağı gibi, ne istenecekse belirtilmelidir. Hâkimin istenilen miktarı aşması söz
konusu olmayacağı gibi, fazlaya ilişkin hakları saklı tutması da imkansızdır.
Maddi tazminatın yabancı para esas alınarak yapılması da imkânsızdır. Zira ortada yabancı
para üzerinden yapılmış bir sözleşmeden kaynaklanan bir dava söz konusu değildir.23
Maddi tazminat talebinde bulunma, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan bizzat hak
sahibi yani boşanma sonucu maddi zarara uğrayan taraf ileri sürebilir. Talep sahibi bu haktan
tamamen veya kısmen vazgeçebilir.24
12
M. Akif Tutumlu, s. 442; Nazif Kaçak, “Açıklamalı - İçtihatlı Boşanma Davalarında Maddi ve Manevi
Tazminat ile Yoksulluk Nafakası”, Ankara, 2006, s. 20.
13
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesinin 16.11.1998 tarih ve 10394/12271 sayılı kararı.
14
Mustafa Kıcalıoğlu, “4721 sayılı Yeni Türk Medeni Kanununa Göre Boşanma Halinde Maddi ve Manevi
Tazminat”, ABD., 2002/2, s. 42.
15
Selahattin Sulhi Tekinay, “Türk Aile Hukuku”, İstanbul, 1990, s. 257; Demet Özdamar, “Türk
Hukukunda Özellikle Türk Medeni Kanunu Hükümleri Karşısında Kadının Hukuki Durumu”, Ankara, 2002, s.
383; Bahattin Aras, “Boşanma Davalarında Yargılama Usulü ve Aile Mahkemeleri”, Ankara, 2007, s. 319.
16
Ömer Uğur Gençcan, “Boşanma Hukuku”, Ankara, 2006, s. 681.
17
Cemil Dikmen, “Boşanmada Maddi Zarar ve Tazmini”, YD. 1982, C. 8, s. 289.
18
Bilge Öztan, s. 370; Bilal Köseoğlu, s. 35.
19
Ö. Uğur Gençcan, s. 680.
20
Ali İhsan Özuğur, “Evlilik Birliğini Sona Erdiren Nedenler Boşanma, Ayrılık ve Evlenmenin İptali
Davaları Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulleri”, Ankara, 2004, s. 1105.
21
Ali İhsan Özuğur, s. 1105.
22
Nazif Kaçak, s. 20.
23
Ömer Uğur Gençcan, s. 673; YHGK 27.01.1999 T., E.2-6, K.41; Talih Uyar, “Türk Medeni Kanunu”,
„Aile Hukuku‟ C. II, III, Ankara, 2002, s. 1815.
24
Aydın Zevkliler ve diğerleri, “Medeni Hukuk”, Ankara, 2000, s. 929; Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi,
22.10.1993 T., E.8938, K.9751 (YKD. 1994 S. 7 s. 1057).
67
Öğretide hak sahibinin sezgin olmaması ve onun adına yasal temsilcinin de tazminat
talebini ileri sürmediği hallerde hâkimin vesayet makamını bundan haberdar ederek, vasinin
talepte bulunmasını sağlaması gerektirdiği savunulmuş, kamu çıkar ve düzeninin bunu
gerektirdiği de azınlık tarafından dile getirilmiştir.25 Fakat bu görüş tutarlı olmayıp, kişiye sıkı
sıkıya bağlı bu hakkı, kişi adına yasal temsilcisi kullanamaz.26
Hâkime verilen dilekçede maddi tazminat için istekte bulunan taraf, ne istediğini açık seçik
göstermelidir. Sadece tazminat istediğini söyleyip, tazminatın türüne ilişkin beyanda bulunmamış
ise hâkim istenilen tazminatın niteliğini açıklattırmak zorundadır.27 Çoğu kez eşya ve altınlara
yönelik istem, maddi tazminat adı altında istenildiğinden, bu istekler 4721 sayılı Kanunun
174‟üncü maddesinde öngörülen istekten farklı olarak harca bağlı olduğundan, hâkim dilekçeyi
dikkatlice incelemeli, gerekirse HUMK‟un
75/2 maddesine göre açıklama yapılmasını
istemelidir.28 Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin diğerine yaptığı parasal destekler ve
katkılar ile diğer eşin edindiği mallar için açılacak davalar, çeyiz senedindeki eşyalar ve ziynet
eşyalarından doğmuş uyuşmazlıklar alacak niteliğinde istemler olup, TMK madde 174/I‟e
dayanılarak istenilemez.29
Yargıtay, maddi tazminat mı, yoksulluk nafakası mı, manevi tazminat mı istendiği
dilekçeden anlaşılamıyorsa hâkim tarafın isteğini açıklattırmalı derken,30 bazı kararlarında da
dilekçedeki ibarelerden maddi tazminat olduğu açık ise açıklattırmaya gerek duymamıştır.31
Maddi tazminata ilişkin istek, boşanma davası kesinleşmeden her an yazılı olarak
yapılabileceği gibi, sözlü açıklamanın duruşma tutanağına geçirilmesi şeklinde de olabilir.32
C. Bir zarar doğmuş olması
Maddi zarar, bir kimsenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalmadır. Zarar
verici eylem olmasaydı malvarlığının bulunacağı durum ile eylem sonucu bulunduğu durum
arasındaki fark maddi zarar olup, bu zarar malvarlığının aktifinin azalmasından, mahrum kalınan
kârdan veya pasifin artmasından kaynaklanabilir. Maddi zarar, doğrudan-dolaylı-yansıma, mevcut-müstakbel-muhtemel nitelikte olabilir.33 Boşanma halinde bahsedilen maddi zarar teknik
anlamdaki zarar kavramından farklı olup, maddi tazminat talep eden eşin mevcut veya beklenen
yararları zarar görmüş olmalıdır. Zararın hukuka aykırı bir eylem sonucu doğması halinde
tazminat söz konusu olur. Eylem kanuna, ahlaka, örf ve âdete ait kuralları ihlal ediyorsa hukuka
aykırılık oluşturur.34
Varolan yararlar eşin parasal bir zarara uğraması sonucunu doğuran mevcut bir parasal
durumu ifade etmektedir. Örnek olarak, eşlerin evlilik birliği içinde sağladıkları bakım nafaka
hakkını, mal rejimi ile elde ettikleri hakları, diğer eşin bir malını kullanarak ve işleyerek sağladığı
yararı, diğer eşin işyerinde çalışarak elde ettiği kazanç kaynağı gibi çıkarları gösterebiliriz.35 Var
olan yararların belirlenmesinde ölçü, evlilik hukukunun eşlere getirdiği yararlardır. Evlilik
birliğinin çözülmesi durumunda da yine evlilik hukukunun sağladığı yararların geleceğe dönük
olarak ortadan kalkacağı varsayımına dayanılmaktadır.36
25
Namık Yalçınkaya, Şakir Kaleli, “Yeni Boşanma Hukuku”; C. I-II, Ankara, 1988, s. 1813.
Zevkliler ve diğerleri, s. 929.
27
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 21.09.1998 T., E.8327, K.9604.
28
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 05.07.2004 T., E.8148, K.8988; Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 22.09.2005
T., E.9875, K.12623; Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 05.05.2004 T., E.4778, K.5813.
29
Mustafa Kıcalıoğlu, s. 5.
30
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 15.02.2002 T., E.966, K.2026.
31
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 29.11.1994 T., E.10093, K.11655.
32
Mustafa Şimşek, “Açıklamalı-İçtihatlı Aile Mahkemelerinin Görevine Giren Davalar ve Yargılama
Usulü”, Ankara, 2007, s. 29.
33
Selahattin Sulhi Tekinay ve diğerleri, “Borçlar Hukuku Genel Hükümler”, İstanbul, 2000, s. 498.
34
Mustafa Kıcalıoğlu, s. 75.
35
Aydın Zevkliler ve diğerleri, s. 922.
36
Ömer Uğur Gençcan, s. 665.
26
68
Büyük miktarlardaki harcamalar da varolan çıkarın yitirilmesi olarak kabul edilirken,
evlenme öncesi ve sırasında evlilik akdi amacıyla yapılmış harcamalar bu anlamda bir kayıp
olarak kabul edilemez. Evlilik sürecinde eşlerin birbirine vermiş oldukları hediyeler ise, evlilik
töreni sırasında verilen hediyelerin aksine varolan bir çıkarın yitirilmesi olarak değerlendirilir.
Öğretide, bazı yazarlar evlilik birliği içinde eşlerin birbirine yardım etme yükümlülüğü
çerçevesinde verilen değerler ile, birliğin günlük ihtiyaçları ve geçimi için yapılan giderlerin
maddi tazminat anlamında yitirilen parasal değerden sayılmayacağını, buna karşılık boşanmanın
yol açtığı fazladan giderlerin örneğin ortak konutun terk edilmesi için yapılan giderlerin, yol
giderinin, taşınma masraflarının, tedavi giderlerinin, yeni bir ev tutularak döşenmesi için yapılan
giderlerin varolan parasal çıkar sayılacağını kabul etmişlerdir.37
Beklenen çıkar, henüz doğmamış bulunan fakat evlilik devam etse idi büyük bir olasılıkla
doğacaktı denilebilen olası çıkarları ifade etmektedir. Beklenen çıkarlara örnek olarak, eşi dolayısı
ile alacağı dul maaşından yoksun kalması, yine aileye ait işletmede çalışarak gelir elde etmekte
iken, boşanma nedeniyle bu olanağın yitirilmesi durumları gösterilebilir.38
Miras hakkının beklenen çıkarlardan sayılıp sayılmayacağı konusunda doktrinde bir görüş,
yasal miras hakkının beklenen menfaat olduğunu, ölüme bağlı tasarruftan doğan miras hakkının
ise beklenen menfaat olmadığını belirtirken,39 diğer yazarlar ise bir ayrım yapmadan miras
haklarının kaybını beklenen menfaatlerden saymaktadır.40 Bir diğer grup yazarlar ise, boşanan
eşlerin birbirinin mirasçısı olma imkanını kaybetmelerinin boşanmanın asli sonuçlarından olduğu
için, miras menfaatini maddi tazminat kapsamına almanın güç olduğunu ifade etmekte,41 bazı
yazarlar da evlilik birliği devam etse idi tazminat istenenin diğerinden önce öleceği, diğerinin
onun ölüm tarihinde mirasçılığa ehil olup olmayacağı belli olmadığı, olasılıklarla adalet
dağıtılamayacağı sebepleri ile,42 miras hakkının beklenen çıkarlardan sayılmayacağını
belirtmektedir. Kanımızca, yasal miras hakkı beklenen menfaat sayılmalı, ölüme bağlı tasarruftan
doğan miras hakkı beklenen menfaat sayılmamalıdır. Zira, hukukumuzda mirasçılık sıfatı ya
doğrudan kanundan ya da miras bırakanın iradesinden, ölüme bağlı tasarrufundan doğmaktadır.43
Yasal miras hakkı kanunen mirasçıların hakkı olup miras bırakanın iradesine bağlı olmadığından
yasal miras hakkını beklenen menfaat olarak öngörmek daha doğru olacaktır. Ölüme bağlı
tasarruftan doğan miras hakkı ise, miras bırakanın iradesine bağlı olup irade yıllar içinde
değişebileceğinden beklenen menfaat olarak kabul edilemez.
Yargıtay, beklenen yararları örneklerken; karı koca arasındaki mal rejimlerinin erken sona
erdirilmesi, bir yardım sandığı yararlarından yoksun kalmayı örnek olarak göstermektedir.44
Bununla birlikte, yetişkin çocukların infak, iaşe ve evlendirme giderleri,45 kadının malların
alınması sırasında kocasına parasal katkıda bulunması,46 araç alımına katkı47 gibi şeylerin maddi
tazminatı gerektirmeyeceği, yine evliliğe emek vermenin48 maddi tazminatı gerektirecek bir olay
olmadığı gibi yoksulluğa düşeceğinden bahisle maddi tazminata hükmedilemeyeceğine 49 ilişkin
kararlar da bulunmaktadır.
Yine evlilik birliği sürerken bir eşin diğer eşe yaptığı parasal katkılar ve ev eşyaları, altın,
ziynet eşyaları gibi alınmış mallar için alacak davası açılması gerektiği bu malların maddi
37
Aydın Zevkliler ve diğerleri, s. 923.
Aydın Zevkliler ve diğerleri, s. 923, 924.
39
Selahattin Tekinay, s. 260.
40
Bilge Öztan, s. 290.
41
N. Feyzi Feyzioğlu, “Aile Hukuku”, İstanbul, 1986, s. 455.
42
Ömer Uğur Gençcan, s. 667.
43
Rona Serozan ve diğerleri “Miras Hukuku”, Ankara, 2004, s. 109.
44
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 27.09.1990 T., E.3059, K.8653.
45
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 26.05.1993 T., E.5021, K.5570.
46
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 22.02.1993 T., E.12800, K.694.
47
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 24.06.1997 T., E.5340, K.7365.
48
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 02.02.1993 T., E.12964, K.693.
49
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 12.10.1992 T., E.9035, K.9435.
38
69
tazminat kapsamına girmediği bazı yazarlarca savunulmuş, söz konusu alacakların boşanma
davası ile birlikte ya da cevap süresi içinde karşı dava olarak ya da açılacak ayrı bir dava ile harcı
da yatırılarak karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.50
Sonuç olarak, varolan yararlar evlilik birliği sürdüğü sırada kullanılabilen, beklenen yararlar
ise ileride gerçekleşmesi ihtimali bulunan çıkarlardır. Var olan yararların kullanılması boşanma ile
sona ermiş, beklenen yarara ise boşanma yüzünden kavuşulamamıştır. Beklenen çıkarların
karşılığı olan tazminat miktarı, boşanma olmasaydı eşin evlilik birliği içinde sağlayabileceği
yararlar kadar olacak gelecekte evlilik birliğinin maddi yönden sağlayacağı yararlar önceden
kestirilemediğinden gerçek zarar değil uygun bir tazminat istenebilecektir.
D. Tazminat isteyen tarafın kusursuz veya daha az kusurlu olması
Kusur, hukuka aykırı eylemde bulunan kişinin hukuk düzeni tarafından beğenilmeyen
davranışları olup, sorumluluğun kaynağını oluşturur.51 Maddi tazminat isteyen tarafın boşanmada
kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekir. Maddi tazminat isteyen eş karşı tarafın kusuru
nedeniyle boşanmaya karar verildiğini ispatlamalıdır.52
Boşanma davasında kusur itiraz niteliğinde olup hâkim re‟sen göz önünde tutacaktır.
Ancak, evlilik birliğinin sarsılmasına dayanan boşanma davasında, davacının kusurunun daha ağır
olması durumunda davalının açılan davaya itiraz hakkı olduğu, ancak bu itirazın hakkın kötüye
kullanılması niteliğinde olması halinde evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar
bakımından yarar kalmadığı bahsiyle boşanmaya karar verileceği TMK madde 166‟da
belirtilmiştir. Bu hükümde yer alan itiraz hakkı niteliği itibariyle bir def‟i olup hâkim re‟sen göz
önüne alamaz.53
Tazminat isteyen eşin boşanmaya sebep olan eylemi iradi olmalıdır. Akıl hastalığı sebebiyle
açılan boşanma davasında, akıl hastası olan eşten maddi tazminat istenilmesi olanaksızdır.54
Buradaki kusursuzluk tam bir kusursuzluk hali olmayıp, kusursuzluğun tespitinde bakılacak
olan husus tazminat isteyen eşin boşanma sebebinde kusurunun bulunup bulunmadığı, tazminat
talep edenin kusuru ile boşanma sebebinin oluşması arasında uygun bir illiyet bağının bulunup bulunmadığıdır. Tazminat isteyen tarafın kusuru, boşanmaya sebep olan olaylara oranla tali (ikinci)
derecede ise, örneğin eşi zina yapan kadının yatak odasını ayırması gibi durumlar var ise hâkim
tazminata karar verebilir.55 Hâkim, tali kusuru müterafik kusur sayarak BK 44‟e göre tazminatın
indirilmesine gidebilir.56 Doktrindeki bu görüş Yargıtay tarafından da benimsenmiş oybirliği ile
kabul edilen içtihat, TMK‟ye geçirilmiştir.57
Daha az kusurlu olma ise tazminat isteyenin tazminat istenene göre daha az oranda kusurlu
olmasıdır.58 4721 sayılı Kanun ile az kusuru olan eşe de boşanma halinde maddi tazminat isteme
hakkı tanınmıştır. Kusurun azlığı tazminat hukukunun genel ilkelerine göre belirlenecek, tek
başına boşanmaya neden olmayacak derecede kalmış davranışın oluşturduğu kusur, az kusur
olarak değerlendirilebilir. Az kusurlu eşin eylemi olmasaydı bile, diğer eşin kusurlu eylemi
boşanmaya karar vermek için yeterli olmalıdır. Örneğin, karşı tarafın tahrik, teşvik, kışkırtma ve
benzeri davranışlarına tepki niteliğinde olan ve tek başına boşanma için yeterli olmayan
davranışları hafif kusur olarak açıklanabilir. Davacının az kusuru olması halinde maddi tazminat
miktarı “kusur” oranında indirim yapılarak belirlenecektir.
50
Mustafa Kıcalıoğlu, s. 41, 42.
Selahattin Sulhi Tekinay ve diğerleri, “Borçlar Hukuku”, İstanbul, 1993, s. 495.
52
Bilge Öztan, s. 483.
53
Ebru Ceylan, “Türk ve İsviçre Hukukunda Boşanmanın Hukuki Sonuçları”, İstanbul, 2006, s. 82.
54
Ömer Uğur Gençcan, s. 664.
55
Mustafa Dural ve diğerleri, “Türk Özel Hukuku”, C. III, “Aile Hukuku”, İstanbul, 2005, s. 145.
56
Turgut Akıntürk, “Türk Medeni Hukuku, Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku”, İstanbul, 2004,
s. 145.
57
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 29.06.1992 T., E.7262, K.7408 (M. Akif Tutumlu, s. 443); YHGK,
10.11.1999 T., E.2-887, K.932 (Talih Uyar, s. 1774); YHGK, 02.07.1997 T., E.2-414, K.634.
58
Mustafa Dural ve diğerleri, s. 146.
51
70
Kusurlu taraftan maddi tazminat isteyen eş, kusursuz veya daha az kusurlu ise maddi
tazminat verilmeli, eşit kusurlu,59 ağır kusurlu, tam kusurlu ise maddi tazminat istemi
reddedilmelidir.
Evliliğin temelinden sarsılmasına dayanarak açılan boşanma davasında, davacının daha
fazla kusurlu olduğunu belirleyen somut bir kural olmayıp, hâkim eşlerden hangisinin
davranışının daha çok kusurlu olduğunu kişilerin sosyal, kültürel yapılarını, değer yargılarını ve
çevrelerini dikkate alarak olayların özelliklerine göre takdir eder.60 Boşanma davasında maddi
tazminat için aranılan kusur, TMK madde 166/II gereği aranılan kusurdan farklı olup, ilgili
maddede adı geçen “ağır kusur” diğer tarafın kusuruna göre daha ağır olan kusur yanında aynı
zamanda evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan kusur olarak tanımlanabilir.61 TMK
madde 174/I hükmünde aranan kusur evlilik birliğinin yükümlülüklerinin ihlali ile ortaya çıkan
kusurdur.62
Eski Medeni Kanun madde 143/I madde hükmüne göre “kabahatsiz karı veya kocanın,
kabahatli olan taraftan …”, TMK madde 174/I hükmünde ise “kusursuz veya daha az kusurlu
tarafın kusurlu taraftan” uygun bir maddi tazminat isteyebileceği düzenlenmiş, eski MK‟de,
maddi tazminat isteyen tarafın mutlak kusursuz olması şartı aranmıştır. TMK‟de, eski MK‟den
farklı olarak “daha az kusurlu” tarafa da maddi tazminat talebinde bulunabilme hakkı tanınmıştır.
E. Tazminat istenen tarafın kusurlu olması
4721 sayılı TMK ile maddi ve manevi tazminatı düzenleyen maddede eski MK aksine “eş”
sözcüğü yerine “taraf” sözcüğü kullanılmış, madde gerekçesinde maddi ve manevi tazminat
davalarının boşanma kararından sonra da açılabilen davalar olduğu, boşanmadan sonra da
boşanmış eşlere halen “eş” demenin mümkün olmayacağı, bu sebeple maddedeki “eş” sözcüğü
yerine “taraf” sözcüğünün daha uygun olacağı şeklinde açıklama yapılmıştır.63 Bu sebeple “davalı
eş” deyimi doktrinde uygun görülmemiş “tazminat istenen eş”,64 “tazminat ödemekle yükümlü
eş”,65 “tazminat borçlusu” deyimleri kullanılmıştır.
Davalı tazminat istenen taraf boşanmada kusurlu olmalıdır.66 Tazminat istenen tarafa akıl
hastalığı gibi iradi olmayan sebeplerle kusur yüklenemiyorsa tazminat talebi reddedileceği gibi,
eşit kusurlu olması halinde de talep reddedilecektir. Aranan kusur boşanma sebebinde etkili olan
kusur olup, kusurun ağır olması şart değildir.67 Kusurun tespitinde evlilik öncesi veya sonrası
olaylar değil, evliliğin devamı boyunca meydana gelen olaylar esas alınır.68
Mutlak boşanma nedenleri olan zina (TMK madde 161), hayata kast, pek kötü veya onur
kırıcı davranış (TMK madde 162) nedenleri ile terk (TMK madde 164) varlığının kanıtlanması
halinde boşanmaya karar verileceğinden, davalı eş kusurlu sayılacaktır. Hiçbir sebep yokken,
eylemli üç yıl ayrı yaşama süresinden (TMK 166/son) yararlanmak için boşanma davası açılması
kusur oluşturur. Yargıtay, hiçbir sebep yokken boşanma davası açmayı da kusurlu davranış olarak
görmekte, boşanma hükmünü elde etmek için yapılan davranışları kusurlu davranış olarak
nitelemiştir. Eylemli ayrılık sebebiyle açılan bir boşanma davası şu şekilde gerekçelendirilmiştir;
“Koca hiçbir boşanma sebebi yokken eşi hakkında boşanma davası açmış, dava reddedilmiş, ret
kararının kesinleşmesinden sonra üç sene ayrı yaşamış ve 743 sayılı eski MK‟nin 134/son
maddesinden yararlanarak boşanma hükmünü elde etmiştir. Kadının geçimsizlikte hiç bir kusuru
yoktur. Kocanın boşanma hükmünü elde etmesi için yapmış olduğu bu davranışlarını kusur kabul
59
Mustafa Kıcalıoğlu, s. 44.
Turgut Akıntürk, s. 265.
61
Bilge Öztan, s. 405.
62
Mustafa Dural ve diğerleri, s. 145.
63
Mehmet Akif Tutumlu, s. 439.
64
Ömer Uğur Gençcan, s. 663; Feyzioğlu, s. 404.
65
Aydın Zevkliler ve diğerleri, s. 965.
66
Ali İhsan Özuğur, s. 1105.
67
Kemal Oğuzman, Mustafa Dural; “Aile Hukuku”, İstanbul, 1998, s. 144.
68
Bilge Öztan, s. 372.
60
71
etmek gerekir.”69 Başka bir anlatımla, mutlak boşanma nedenleri kusur ilkesine dayandığından, bu
nedenlerden birisine dayanılarak karar verildiğinde davalı tarafın kusuru sabitleşmiş olur. Nisbi
boşanma sebeplerinden suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK madde 163) nedeni de
evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğinden, davalı taraf kusurlu sayılacak; yine evlilik birliğinin
temelden sarsılması (TMK madde 166) nedeniyle boşanma halinde ise, kusur durumu somut
olayın özelliğine göre belirlenecektir.70
Anlaşmalı boşanma davalarında ise kusur araştırması yapılamaz.71 Çünkü, hâkimin taraflar
boşanma yolunda iradelerini açıkladıkları anda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğunu
araştırması olanaksız olup, evlilik en az bir yıl sürmüşse eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin
diğerinin davasını kabul etmesi durumunda evlilik birliği temelinden sarsılmış olduğu kabul
olunur. Bu sebeple de eşlerden birini diğerinden daha fazla kusurlu kabul etmek olanaksızdır.72
Hem 743 sayılı Kanunda hem de 4721 sayılı Kanunda maddi tazminat istenen tarafın
kusurlu olması yer almış, kusurlu olması şartı aranmıştır.
F. Boşanma ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması
Boşanma ile ortaya çıkan ve çıkma ihtimali olan maddi zarar ile boşanma73 arasında illiyet
bağı bulunmalı, yani boşanma sonucu tazminat talep eden zarara uğramış olmalıdır.74
Borçlar hukukuna göre uygun illiyet bağı, somut olayla gerçekleşen türden bir neticeyi,
olayların normal akışına ve hayat tecrübelerine göre mahiyeti ve ana temayülü itibariyle meydana
getirmeye genel olarak elverişli olan veya bu türde bir neticeyi gerçekleştirme ihtimalini objektif
olarak arttıran mecburi şart ile söz konusu netice arasındaki bağdır.75 Aile hukuku açısından
davalı eşin kusurlu bir davranışı ile maddi zarar meydana gelmelidir.76 Kusurlu eşin boşanmaya
sebep olan davranışı aile refahına ve aile birliğine yönelik olup, boşanmaya sebebiyet verdiğinden
gerçekleşen zararın doğmasına sebep olmuş bu anlamda her ne kadar maddi tazminatın sebebi
boşanma gibi görünse de aslında boşanmaya sebep olan davalı eşin kusurlu davranışı olmuştur.77
Bu nedenle evliliğin devamı boyunca meydana gelen olaylar esas alınmalıdır.78 Maddi tazminat
isteyen taraf, boşanmaya ve yarar kaybına davalı tarafın kusurlu davranışlarının neden olduğunu
ispatlarsa illiyet bağı kurulmuş olacaktır.79
G. Zararın hukuka aykırı bir eylem sonucu doğmuş olması
Doktrinde genellikle boşanmaya sebep olan olayların TMK anlamında haksız davranışlar
olup eşlerden birinin kusurlu davranışının maddi tazminat nedeni sayılabilmesi için hukuka
aykırılık bağının ayrıca aramaması gerektiğini düşünürken,80 bazı yazarlar81 ve Yargıtay hukuka
aykırılık bağı şartını da aramaktadır. Yargıtay, hukuka aykırılık bağını genel tazminat hukukunda
aranan bir şart olduğu için kıyas yolu ile aynen boşanmadan doğan tazminat hukukunda da
aramaktadır.82 Emredici hukuk kurallarına, ahlaka, örf ve âdetlere ilişkin kurallara aykırılık
eylemi hukuka aykırı hale getirir.83
69
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 09.05.1997 T., E.3869, K.5065
Mustafa Kıcalıoğlu, s. 44.
71
Ömer Uğur Gençcan, s. 664.
72
Ömer Uğur Gençcan, s. 380.
73
Ebru Ceylan, s. 86.
74
Ali İhsan Özuğur, s. 1105; Bilge Öztan, s. 372.
75
Bilal Köseoğlu, s. 33.
76
Ebru Ceylan, s. 86.
77
Osman Kaçar, s. 65.
78
Aydın Zevkliler ve diğerleri, s. 925.
79
Ebru Ceylan, s. 86; Mustafa Kıcalıoğlu, s. 45.
80
Aydın Zevkliler ve diğerleri, s. 925.
81
Bilge Öztan, s. 371; Mustafa Kıcalıoğlu, s. 45; Ali İhsan Özuğur, s. 1105.
82
Bilal Köseoğlu, s. 39.
83
Ömer Uğur Gençcan, s. 673.
70
72
H. Evliliğe emek vermek tek başına tazminat için yeterli değildir
Yargıtay kararlarında TMK gereğince maddi tazminata karar verilebilmesi için davalının,
mevcut ve muntazar bir menfaatinin boşanma yüzünden haleldar olduğunun gerçekleşmiş
olmasının gerekli olup, davalının evliliğe emek vermesinin tek başına maddi tazminatı gerektiren
olay olmadığı kanısına varılmıştır.84
IV. Maddi tazminat miktarı
Maddi tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin hüküm açık, infazda tereddüde yer
vermeyecek şekilde olmalı ki,85 ne kadar maddi tazminat miktarı isteminde bulunulduğu bilinsin
ve hâkim ona göre maddi tazminata hükmedebilsin.86 TMK madde 174/I‟de davacının uygun bir
miktarda maddi tazminat isteyebileceğini belirtmiş, tam olarak somut bir ölçü getirmemiştir.
Bunun sebebi ise bu konuda tam olarak matematiksel bir hesaplamanın mümkün olmamasıdır.
Ayrıca madde lafzından davacı tarafın tüm zararlarının karşılanmasının şart olmadığı sonucuna
ulaşılabilir.87 Hâkim maddi tazminat miktarını belirlerken takdir yetkisini hakkaniyet ilkesine göre
kullanacak, tazminat miktarının belirlenmesinde BK madde 43/I‟deki genel hüküm olan olayın
özelliklerine ve failin kusur derecesine göre takdir yetkini kullanacaktır.88 Maddi tazminat
miktarının hesabında borçlunun birlikte kusuru tazminat hesabından indirim sebebidir.89
Boşanma halindeki maddi tazminat, kusursuz veya daha az kusurlu tarafın haksız olarak
boşanma ile yüz yüze gelmesi sonucu, katlanmak zorunda kaldığı maddi zorluklar ve kayıpların
karşılığıdır. Zararın miktarı ise boşanma yüzünden evlilik birliği sona erdiği için artık kullanma
olanağı kalmayan ve ileride kavuşması ihtimali ortadan kalkan yararlar kadar olacaktır. TMK
madde 174‟te uygun bir tazminat öngörülmüş, tazminat miktarı belirlemede tazminat hukukunun
kabul ettiği tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ekonomik koşullar, paranın satın alma gücü
gibi nedenler ile TMK‟nin 4‟üncü maddesindeki hakkaniyet ilkeleri gözetilecektir. Nitekim
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu‟nun 27.05.1992 tarih, 2-255/352 sayılı kararında boşanma
yüzünden kaybedilen yararın, evlilik birliğinin sürdüğü dönemde normal koşullar altında, diğer
eşten yapmasını bekleyeceği ölçüde, makul, ciddi ve sürekli olması gerektiğini ifade etmiştir.
Doktrin ve uygulamada maddi tazminatı belirlemede kabul edilen ölçütler şunlardır;
toplumun genel yapısı ve yaşam koşulları, tarafların evlilik birliği içindeki durumları ile sahip
oldukları olanaklar, maddi tazminat talep eden taraf açısından zedelenen menfaatlerin varlığı,
eğitim düzeyi, yaş itibariyle yeniden evlenme şansını kaybetme oranı, evliliğin devam süresi,
tarafların boşanmadaki kusur dereceleri, boşanma sebebiyle diğer eşin sosyal güvenlik
kuruluşunun imkanlarından yoksun kalması (kıdem tazminatı, tedavi yardımı, sosyal tesislerden
yararlanma vb.), oturdukları evin yeri ve özellikleri, aile bireylerinin barınma, beslenme, eğitim
gibi yaşam özellikleri, eşlerin çalışıp çalışmadıkları ve gelirleri, ortak malların idare ediliş biçimi,
eşin işyerinde çalışıyor ise boşanma nedeniyle işsiz kalması, davacının eşine güvenerek
öğreniminden ve işinden ayrılmış olması, istenilen tazminatın başka bir yerden karşılanması
olanağının bulunup bulunmadığı, kusur durumu ile davacı tarafın varsa daha az olan kusuru,
tarafların sağlığı, çocuklara bakmakla yükümlü olup olmadıkları, yaşlarını bir arada değerlendirerek özellikle ileriye dönük geçim çıkarları göz önünde tutulmalıdır.90
84
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 02.02.1993 T., E.1992/12964, K.1993/693.
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 21.03.2005 T., E.1090, K.4361
86
Ömer Uğur Gençcan, s. 684.
87
Harun Bulut, “Aile Hukukunda Maddi ve Manevi Tazminat Davaları Nişanın Bozulmasından
Kaynaklanan Davalar Yabancı Unsurlu Davalar”, İstanbul, 2007, s. 5.
88
İlhan Ulusan, “Özellikle Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşçiyi Gözetme Borcu”,
İstanbul, 1990, 131; Kaçak, s. 24.
89
Haluk Nomer, “Haksız Fiil Sorumluluğunda Maddi Tazminatın Belirlenmesi”, İstanbul, 1996, s. 95, 151.
90
Mustafa Kıcalıoğlu, s. 46; Nazif Kaçak, s. 24; Aydın Zevkliler ve diğerleri,
s. 925; Ebru Ceylan, s.
87; Ali İhsan Özuğur, s. 1106.
85
73
Türk hukukunda irat şeklindeki maddi tazminatın hesabında eşin evlilikte sahip olduğu
hayat standardı esas alınmaktadır.91 Ancak, bu hayat standardının birebir tesis edilmesi, sanki hiç
boşanmamış gibi aynı rahatlığa sahip olması ne kadar adaletlidir? Burada hakkın kötüye
kullanılması durumuna dikkat edilmelidir. Üç beş ay evli kalan maddi durumu kötü olan kadının
zengin eşinden ayrılınca da zengin bir hayat sürmesi sağlanması ne kadar adaletlidir? Bu durum
kötü niyetli evliliklere yol açacaktır.
Boşanmadan sonra evlilik birliği sona erdiğinde, boşanmada kusursuz veya daha az kusurlu
eş olan çoğu kez kadınların, çocukları ile birlikte ortada kaldıkları, maddi ve manevi sıkıntılar
içine girdikleri görülmekte, boşanmadan sonra yeniden kendileri ve çocukları için yaşam
kurmaları zor olmaktadır. Bu yüzden kolay ve basit bir yöntem geliştirilerek, hızlı ve doğru karar
verme sağlanmalıdır.92 Ancak, burada iki taraf için de objektif kriter tespiti gereklidir.
İsviçre Federal Mahkemesi ve doktrini tarafından maddi tazminatın tespiti konusunda şu
kriterler tespit edilmiştir;
a. Evlilik kısa süre devam etmişse ve evlilikten çocuk doğmamışsa tazminata
hükmolunmaz. Bu durumda kusurlu eşin evlilik birliğindeki hayat standardını boşanmış kusursuz
eşe sağlaması kendisinden beklenemez.
b. Evlilik uzun süre devam etmişse ve bu evlilikten çocuklar olmuşsa tazminat talebine
hakkı olan eş, evlilik devam ederken sahip olduğu yaşam standardının devamını talep edebilir.
Kısa ve uzun süreli evlilik kıstasında, mahkeme kararlarında kesin bir sınır
belirlenmemesine rağmen sınır senelere göre belirlenmemiş; kural olarak beş yıldan az süreli
evlilikler kısa, on yıldan çok süreli evlilikler uzun süreli evlilik olarak değerlendirilmiştir.
c. Tazminata hükmolunurken, boşanan eşin kendi geçimini sağlayıp sağlayamayacağı da
göz önünde tutulur. Bu husus gözetilirken talebe hakkı olan eşin malvarlığından elde ettiği gelir,
bir işte çalışıp çalışmadığı, müşterek çocuğa bakmak zorunda olup olmadığı, kişisel durumu
(sağlığı, eğitimi), yaşı gibi hususlar göz önünde tutulur. Yine tazminatla yükümlü olan eş, diğer
eşe münasip bir ödemede bulunuyor ve kendisi de evlenme sırasındaki yaşama standardında
değişiklik yapmıyorsa, ödenecek miktarda evlenme sırasındaki yaşam standardı esas alınır.
Tazminata hükmedilirken ödemeye yükümlü tarafın fiilen mevcut olan geliri esas alınır. Elde
edilen kazancın yetmemesi halinde, yükümlü tarafın objektif iyi niyet kurallarına göre ne miktar
bir gelir elde edeceği hesaplanır, bu miktarın elde edilebileceğinin beklenebilir olması gerekir.
İhtimali bir gelir sadece gerçekten elde edebileceği durumlarda esas alınır.93
Sonuç olarak; görülüyor ki İsviçre Federal Mahkemesi ve doktrini tarafından kısmen daha
objektif kriterler tespit edilmiş uygulama birliğine gidilmiştir. Türk hukukunda da böyle bir
düzenlemeye acilen ihtiyaç vardır.
V. Maddi tazminatın ödeme biçimi
Maddi tazminat, ayni veya nakdi şekilde olabilir. Ayni tazminat ödenmesi için tarafların bu
hususta anlaşmış olmaları gerekir. Örneğin, zirai bir işletmenin bırakılması veya aile konutu veya
başka bir konut da duruma göre eşe maddi tazminat olarak verilebilir.94 Hâkim, muayyen şeylerin
verilmesi şeklinde ayni veya muayyen bir miktarın ödenmesi şeklinde nakdi olarak maddi
tazminata hükmedebilir.
TMK madde 176‟ya göre maddi tazminatın, toptan veya durumun gereklerine göre irat
biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Buradaki kriter tarafların sosyal ve ekonomik durumları
ile somut olayın özellikleridir. Tazminatın bir defada ve toptan ödenmesine karar verilirse borç
sona ereceği gibi uygulama açısından da daha pratik bir çözüm yöntemi olacaktır.95 Maddi
91
Cemal Oğuz, s. 31.
Mustafa Kıcalıoğlu, s. 12.
93
Bilge Öztan, s. 375 ilâ 377.
94
Bilge Öztan, s. 378.
95
Ali İhsan Özuğur, s. 1107.
92
74
tazminata irat şeklinde ödeme yönünde karar verildiğinde birbirine yabancı duruma gelmiş
taraflar yeniden yüz yüze gelmek zorunda kalacak ve bir takım sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu
nedenlerle maddi tazminatın toptan ödenmesine karar verme tarafların yararına olacaktır.96
Eski Medeni Kanunda, 3444 sayılı Yasa ile değişik 145‟inci maddesi ile hâkimin, maddi
tazminatın sermaye (toptan) veya durumun gereklerine göre dönemsel gelir (irat) biçiminde
ödenmesini kararlaştırabileceği getirilmiş, TMK‟de bu maddeyi karşılayan şekilde TMK madde
176‟da düzenleme yapılmıştır.97
Maddi tazminatın toptan veya irat biçiminde ödenmesine karar verilirse de taksit şeklinde
ödenmesine karar verilemez. Yargıtay, boşanmanın eki niteliğinde olan hükmedilecek
tazminatların ödenme biçiminin TMK‟nin 176‟ncı maddesinde açıklandığını, bu maddeye göre
maddi tazminatın toptan veya irat biçiminde, manevi tazminatın ise sadece toptan olarak
ödenmesine karar verilebileceğini, mahkemece yasada belirtilen ödeme biçimi dışına çıkarılarak
hükmedilecek maddi ve manevi tazminatın taksit şeklinde ödenmesine karar verilmesinin doğru
olmadığını kararlarında belirtmiştir.98
Aynı şekilde tazminatın toptan ödenmesine karar verilirse de bölünerek ödenmesine karar
verilemez. Nitekim Yargıtay, mahkemede TMK 176/son maddesine uygun istek olmadan ve
maddi tazminata irat şeklinde hükmolunmadan, infazda tereddüde yer verecek şekilde
tazminatların bölünerek takdirinin doğru olmadığına karar vermiştir.99
Taraflar arasında bir anlaşma yoksa maddi tazminat Türk parası olarak ödenir.100
Maddi tazminatta faiz boşanma kararının kesinleşme tarihindeki kanuni faiz oranına göre
takdir edilir.101 Zira maddi tazminat alacağı kesinleşmekle belirgin ve muaccel bir alacak haline
gelmektedir.102 Maddi tazminat boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinde hüküm ifade edeceği
için faize boşanma davasının kesinleşmesi tarihinde hükmolunur. Ancak maddi tazminata ilişkin
istek boşanma davası ile beraber değil de, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra bir yıllık
zamanaşımı süresi içerisinde ayrı bir dava ile istenmişse dava tarihinden itibaren faize
hükmedilir.103
VI. Maddi tazminat miktarın azaltılması, arttırılması veya tazminatın kaldırılması
İrat biçiminde ödenen maddi tazminat veya nafakayı gerektiren sebep ortadan kalkar ya da
önemli ölçüde azalır veya borçlunun mali gücü önemli ölçüde eksilirse, iradın indirilmesine veya
kaldırılmasına karar verilebileceği gibi, değişen durumlara göre ve hakkaniyet gerektiriyorsa
iradın arttırılmasına da karar verilebilir. Sözleşme veya hüküm ile kendisine maddi tazminat veya
irat tesis edilmiş olan eşin yoksulluğunun ortadan kalkması, haysiyetsiz hayat sürmesi, bir
evlenme akdi olmadan fiilen karı koca gibi yaşaması, yeniden evlenmesi veya eşlerden birinin
ölmesi halinde, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça irat kesilecektir.104 TMK‟de bu düzenleme
emredici nitelikte değildir. Eski MK madde 145‟de “aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça” ibaresine
yer verilerek sayılan bu durumlar gerçekleşse dahi irat şeklindeki tazminatın ödenmesine devam
edilebileceği vurgulanmıştır.105 TMK‟de “aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça” ibaresine yer
verilmemiş daha net bir düzenleme yer almıştır. Ancak, düzenlemenin halen emredici nitelikte
olmadığı ve maddede sayılan durumlar olsa bile aksi kararlaştırılarak maddi tazminatın
ödenmesine devam edilebileceği konusunda görüş beyan eden yazarlar da bulunmaktadır.106
96
Mustafa Kıcalıoğlu, s. 48.
Zevkliler ve diğerleri, s. 926.
98
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 27.04.2004 T, E.4597, K.5394.
99
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 21.03.2005 T., E.1090, K.4361.
100
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 31.03.2005 T., E.3128, K.5212.
101
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 09.07.2002 T., E.8330, K.9182
102
Ebru Ceylan, s. 90.
103
Ömer Uğur Gençcan, s. 685.
104
Ali İhsan Özuğur, s. 1107.
105
Aydın Zevkliler ve diğerleri, s. 928.
106
Ömer Uğur Gençcan, s. 683.
97
75
TMK madde 176/III‟de sayılan irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminatın
mahkeme kararıyla kaldırılmasına karar verilen durumlar olan; haysiyetsiz hayat sürme ve
alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması sebepleri toplumsal ahlaki
kaygılar ve TMK madde 176/III‟de belirtilen evlenme ile iradın kesilmesinden kurtulmak için
evlilik dışı ilişki seçilmesi yolunu seçmeyi önlemeye yöneliktir.107 Diğer bir sebep olan
yoksulluğun ortadan kalkması ile irat şeklindeki maddi tazminatın mahkeme kararıyla kaldırılması
doktrinde yoksulluğun maddi tazminatta aranan şart olmadığı bahsi ile eleştirilmiştir.108 Tüm bu
üç sebep için hâkim şartları değerlendirecek elde ettiği kanaate göre karar verecektir. Mesela,
yoksulluğun zail olup olmadığının tespiti yeni bir yargılama ile tespit edilebilecektir. TMK madde
176‟da kendiliğinden ortadan kalkma sebepleri olarak düzenlenen sebeplerde, tarafların ölümü ve
yeniden evlenmeleri nüfus kaydı ile ispatlanabilen durum olup ilgili belgelerin dosyaya ibrazı ile
taraf yükümlülükten kurtulacak, yeni bir yargılama gerektirmeyecektir. Böylece pratik bir sonuca
ulaşmak mümkün olacaktır.109
İrat şeklinde ödenmesine karar verilen maddi tazminatın kendiliğinden ortadan kalktığı
durumlar, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü durumlarıdır.
Yeniden evlenme durumunda irat alacaklısının yeni bazı imkanlara kavuşması, bakım ve iaşesinin
yeni eş tarafından sağlanacak olması sebebi ile iradın kalkması hakkaniyet gereğidir. Doktrinde,
boşanma sebebiyle uğranılan zararın sadece bakım menfaatlerinin kaybından ibaret olmadığı, bu
sebeple yeni evlenme ile irat alacaklısının bütün zararlarının kalkmayacağı, iradın kaldırılması
konusunda takdirin hâkime bırakılması gerektiğini ileri süren görüşler de mevcuttur.110 Maddi
tazminatın kendiliğinden ortadan kalktığı durum olan taraflardan birinin ölümü sebebini
inceleyecek olursak; maddi tazminat, tazminatı alacak olanın mirasçılarına geçer. Maddi tazminat,
bakım yükümlülüğüne ilişkin ise ve irat şeklinde ödeniyorsa tazminata hak kazanan kişinin veya
iradı ödeyen kimsenin ölmesiyle sona erer ve ölen eşin mirasçılarının ödemenin devamını isteme
hakları kalmaz. Beklenen menfaatlerin kaybı nedeniyle maddi tazminatın ödenmesine
hükmolunmuşsa ödemenin devamını talep etme hakları vardır.111
Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın
arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Maddi tazminat iradının arttırılması reel artış
niteliğinde değil, iradın para değerindeki düşme nedeniyle alım gücündeki eksilmenin
giderilmesine ilişkindir.112 Burada göz önüne alınan husus boşanma olmasaydı eşin
sürdürebileceği yaşam standardıdır.
Eski MK‟de maddi tazminatın azaltılması için mali güçteki azalmanın “önemli” derecede
olması aranırken TMK‟de bu husus aranmamış ancak uygulama ile aranması gerektiği sonucuna
varılmıştır. İrat yükümlüsünün mali gücündeki azalma, irat borçlusunun işini değiştirmesi,
işyerinin kazanç kaybına uğraması veya başka evlilik nedeniyle ortaya çıkabilir.113
TMK madde 176/V hükmü, yenilik getirerek irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi
tazminatın, gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda
ödeneceğinin karara bağlanabileceğini düzenlemekte ekonomik bakımdan güçsüz olan nafaka
alacaklılarının artırım davalarını ve bu nedenle mağduriyetlerini önlemek açısından olumlu bir
düzenlemeye gitmektedir.114
107
Aydın Zevkliler ve diğerleri, s. 927-928.
Bilal Köseoğlu s. 52; Osman Kaçar, s. 99.
109
Bilal Köseoğlu, s. 55.
110
S. Sulhi Tekinay s. 268; Zevkliler ve diğerleri, s. 927; Bilal Köseoğlu, s. 51.
111
Bilge Öztan, s. 378, 379.
112
Cemal Oğuz, s. 32.
113
Ebru Ceylan, s. 91.
114
Ebru Ceylan, s. 92.
108
76
VII. Maddi tazminat isteminde zamanaşımı
Maddi tazminat istemi boşanma davasının fer‟i olarak boşanma davası ile birlikte ileri
sürülebileceği gibi,115 boşanma kararından sonra da TMK madde 178 hükmü gereği boşanma
hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi içinde de ileri sürülebilir.116 Bu
hükümle, boşanmadan ayrı talep edilen tazminat ve nafaka davaları ile eşlerin karşı karşıya
gelmesi ve uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesi önlenmek istenmiştir. Eski MK‟de böyle bir
hüküm bulunmayıp eski yasada boşanmanın sonucu olan tazminata ilişkin davanın her zaman
açılabileceğini düşünen yazarlar117 olduğu gibi, BK madde 60‟daki genel zamanaşımı süresi
içinde davanın açılmasının mümkün olabileceği bu yüzden de bir yıllık zaman aşımı süresine tabi
olduğunu belirten yazarlar da118 bulunmakta ve Yargıtayın görüşü de bu doğrultuda olmaktaydı.119
VIII. Maddi ve manevi tazminatta görevli ve yetkili mahkeme
Maddi ve manevi tazminatta görevli mahkeme aile mahkemesi olup, aile mahkemesi
bulunmayan yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi
görevlidir.120 Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya boşanma
davasına bakan mahal mahkemesidir.
IX. Maddi tazminat davalarında yargılama usulü
Boşanmadan kaynaklanan maddi tazminat davalarında 09.01.2003 tarihli ve 4787 sayılı
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun usulleri uygulanır.
Mahkeme tarafların mali ve içtimai sosyal durumlarını bünyesinde bulunan uzman sosyal
çalışmacı ve pedagog, psikolog kişiler aracılığı ile araştırarak iki tarafın yararına olan kararı
verir.121
X. Maddi tazminat davalarında harç ve vekalet ücreti
Maddi tazminat istemi, boşanma davası ile birlikte ileri sürülmüşse boşanma davasının fer‟i
niteliğinde olduğundan ayrıca harca bağlı değildir.122 Boşanma davası ile birlikte ya da boşanma
davası devam ederken verilecek dilekçe ile ya da tutanağa yazdırılmak suretiyle maddi tazminat
taleplerinde bu istemler için ayrıca harç alınmaz.123
Maddi tazminat istemi bağımsız bir dava ile istenilmişse harca bağlıdır.124
Örneğin Yargıtay, son oturum karşılık davasındaki maddi tazminatın doğum masraflarından
kaynaklandığını açıklayan kişinin isteğini, boşanmanın eki (fer‟isi) olarak yorumlanamayacağını,
nisbi harç alınarak eksik olan harcın ikmal edilmesi gerektiğine karar vermiş, doğum masraflarını
115
Turhan Esener, “Boşanmadan Mütevellit Maddi ve Manevi Zararın Tazmini Ne Zamana Kadar Talep
Edilebilir?”, AÜHFD, C. VIII, 1951, S. 1, 2, s. 656-657.
116
Kanımızca, kanunda öngörülen bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olmalı, zira TMK ile getirilen bu
sürenin amacı, tarafların yıllar sonra bir araya gelerek yaşadıkları olayları, yıpranmışlıkları yeniden
hatırlamalarını önleme olduğuna göre bu sürenin hak düşürücü süre olması gerekmektedir. Zamanaşımı özelliği
nedeniyle süresinden sonra açılan maddi ve manevi tazminat isteklerinde şayet davalı süresinde zamanaşımı
itirazında bulunmazsa hâkim tarafından re‟sen gözetilemeyen bir durumdur. Ayrıca, hâkimin maddi tazminat
miktarının tespitinde göze aldığı hususlarda düşünülecek olursa, bir yıldan uzun bir süre geçtikten sonra hâkimin
durum değerlendirmesi yapması içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.
117
Ahmet Kılıçoğlu, s. 19.
118
Ömer Uğur Gençcan, s. 678.
119
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 11.01.1996 T., E.13618, K.186.
120
Ali Karagülmez, Sami Sezai Ural, “Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulleri”,
Ankara, 2003, s. 90-91.
121
Nazif Kaçak, s. 37.
122
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 04.02.2002 T., E.574, K.1235.
123
Nazif Kaçak, s. 42.
124
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 07.03.2005 T., E.1885, K.3400.
77
boşanmanın eki olarak yorumlamamıştır.125 Yine; Yargıtay, ev eşyaları ve ziynet eşyalarını da
boşanmanın fer‟i niteliğinde görmemiş ve ayrıca harca tabi olduğuna karar vermiştir.126
Maddi tazminat istemi boşanma davası ile birlikte ileri sürülmüş ise, istenilen tazminatın
kabul veya reddedilmesine bakılmaksızın ayrıca vekalet ücretine hükmedilmez. Ancak, boşanma
davasından ayrı olarak istemde bulunulmuşsa istenilen tazminatın kabul ve reddedilen miktarları
göz önünde tutularak vekalet ücretine karar verilir.127 Boşanma davaları, maktu vekalet ücretine
tabi olup, boşanma davası sırasında ileri sürülen para alacağı, ziynet veya ev eşyasının aynen iade
veya tazmini, katkı payı karşılığı, edinilmiş mallara katılma rejimi sonucu malların tasfiyesi,
değer artışı payı gibi istemler boşanmanın fer‟i niteliğinde olmayıp nisbi vekalet ücretine
tabidir.128 Vekalet ücreti taktirinde 1136 sayılı Avukatlık Kanununda 10.05.2001 tarihli ve 4667
sayılı Kanunla yapılan değişiklikle avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı
veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.129
125
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 25.06.2003 T., E.8578, K.9519.
Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 20.01.2003 T., E.14580, K 519 (Zafer Ergün, “Boşanma Davaları
Nişanlanma-Evlenme-Butlan-Velayet-Kişisel İlişki-Nafaka-Maddi ve Manevi Tazminat-Mal Rejimi, Babalık
Davası, Soybağı, Nesep (Yargıtay Kararları)”, Ankara, 2004, s. 891.
127
Nazif Kaçak, s. 42.
128
Zekeriya Yılmaz, “Hukuk Davalarında Yargılama Harç ve Giderleri ile Vekalet Ücreti”, Ankara, 2006,
s. 558.
129
YHGK, 11.12.2002 T., E.10-1039, K.1040 sayılı kararı (Mustafa Kıcalıoğlu, s. 40).
126
78
KAYNAKÇA
Akıntürk, Turgut; “Türk Medeni Hukuku, Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku”, İstanbul, 2004.
Aras, Bahattin; “Boşanma Davalarında Yargılama Usulü ve Aile Mahkemeleri”, Ankara, 2007.
Bulut, Harun; “Aile Hukukunda Maddi ve Manevi Tazminat Davaları Nişanın Bozulmasından Kaynaklanan
Davalar Yabancı Unsurlu Davalar”, İstanbul, 2007.
Ceylan, Ebru; “Türk ve İsviçre Hukukunda Boşanmanın Hukuki Sonuçları”, İstanbul, 2006.
Dikmen, Cemil; “Boşanmada Maddi Zarar ve Tazmini”, YD. 1982, C. 8.
Dural, Mustafa; Öğüz, Tufan; Gümüş, Alper; “Türk Özel Hukuku”, C. III, “Aile Hukuku”, İstanbul, 2005.
Eren, Fikret; “Borçlar Hukuku Genel Hükümler”, C. II, Ankara, 1994.
Ergün, Zafer; “Boşanma Davaları Nişanlanma - Evlenme - Butlan - Velayet - Kişisel İlişki-Nafaka - Maddi
ve Manevi Tazminat - Mal Rejimi, Babalık Davası, Soybağı, Nesep (Yargıtay Kararları)”, Ankara, 2004.
Esener, Turhan; “Boşanmadan Mütevellit Maddi ve Manevi Zararın Tazmini Ne Zamana Kadar Talep
Edilebilir?”, AÜHFD, C. VIII, 1951, S. 1, 2.
Feyzioğlu, N. Feyzi; “Aile Hukuku”, İstanbul, 1986.
Gençcan, Ömer Uğur; “Boşanma Hukuku”, Ankara, 2006.
Kaçak, Nazif; “Açıklamalı - İçtihatlı Boşanma Davalarında Maddi ve Manevi Tazminat ile Yoksulluk
Nafakası”, Ankara, 2006.
Kaçar, Osman; “Boşanmada Tazminat”, basılmamış yüksek lisans tezi, Ankara, 1993.
Karagülmez, Ali; Ural, S. Sezai; “Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulleri”, Ankara,
2003.
Kıcalıoğlu, Mustafa; “4721 sayılı Yeni Türk Medeni Kanununa Göre Boşanma Halinde Maddi ve Manevi
Tazminat”, ABD, 2002/2.
Kılıçoğlu, Ahmet; “Medeni Kanunumuzun Aile-Miras ve Eşya Hukukunda Getirdiği Yenilikler”, Ankara,
2003.
Köseoğlu, Bilal; “Boşanmanın Mali Sonuçları”, basılmamış yüksek lisans tezi Ankara, 2001.
Nomer, Haluk; “Haksız Fiil Sorumluluğunda Maddi Tazminatın Belirlenmesi”, İstanbul, 1996.
Oğuz, Cemal; “Medeni Kanun Madde 174/I ile 175 Arasındaki Farklar”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi, Haziran-Aralık, 2000, C. IV, S. 1-2.
Oğuzman, Kemal; Dural, Mustafa; “Aile Hukuku”, İstanbul, 1998.
Özdamar, Demet; “Türk Hukukunda Özellikle Türk Medeni Kanunu Hükümleri Karşısında Kadının Hukuki
Durumu”, Ankara, 2002.
Öztan, Bilge; “Aile Hukuku”, Ankara, 2000.
Özuğur, Ali İhsan; “Evlilik Birliğini Sona Erdiren Nedenler Boşanma, Ayrılık ve Evlenmenin İptali
Davaları Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulleri”, Ankara, 2004.
Serozan Rona; Engin, B. İlkay; “Miras Hukuku”, Ankara, 2004.
Şimşek, Mustafa; “Açıklamalı-İçtihatlı Aile Mahkemelerinin Görevine Giren Davalar ve Yargılama Usulü”,
Ankara, 2007.
Tekinay, S. Sulhi; Akman, Sermet; Burcuoğlu, Haluk; Altop, Atilla; “Tekinay Borçlar Hukuku Genel
Hükümler”, İstanbul, 2000.
Tekinay, S. Sulhi; Akman, Sermet; Burcuoğlu, Haluk; Altop, Atilla; “Borçlar Hukuku”, İstanbul, 1993.
Tekinay, Selahattin Sulhi; “Türk Aile Hukuku”, İstanbul, 1990.
Tutumlu, Mehmet Akif; “Yeni Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Evliliğin Butlanı, Boşanma, Ayrılık
Sebepleri ve Boşanmanın Hukuki Sonuçları”, Ankara, 2002.
Ulusan, İlhan ; “Özellikle Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İşçiyi Gözetme Borcu”,
İstanbul, 1990.
Uyar, Talih; “Türk Medeni Kanunu, „Aile Hukuku‟ ” C. II, III, Ankara, 2002.
Yalçınkaya, Namık; Kaleli, Şakir; “Yeni Boşanma Hukuku”; C. I-II, Ankara, 1988.
Yılmaz, Zekeriya; “Hukuk Davalarında Yargılama Harç ve Giderleri ile Vekalet Ücreti”, Ankara, 2006.
Zevkliler, Aydın; Acabey, Beşir; Gökyayla, Emre; “Medeni Hukuk”, Ankara, 2000.
79

Benzer belgeler

Boşanma Davaları - kucukoner.av.tr

Boşanma Davaları - kucukoner.av.tr iradi olmadığı anlaşılır ise, TMK md 166/1-2 dayanılarak boşanma kararı verilemez. Akıl hastası aleyhine açılacak boşanma davasının varsa vasisine karşı açılması, vasi yoksa bir vasi tayin edilmesi...

Detaylı