Forma 01

Transkript

Forma 01
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
2005 / Cilt: 22 Sayõ: 1 / ss. 1-20
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal
Açõdan Modernleşme Eğilimleri
Tuğça POYRAZ*
Birsen ŞAHİN**
Gülay ARIKAN***
Özet
Araştõrmanõn amacõ, modernleşme kuramõnõn, modernleşmenin zamanla bireysel ve toplumsal hayatõn tüm alanlarõnõ etkileyen eşgüdümlü bir süreç olduğunu varsayarak, araştõrma köylerindeki bireysel ve kurumsal modernleşme eğilimlerini saptamaktõr. Bu bağlamda bireysel (bağõmsõz karar alma, kaderci/rasyonel zihniyet, sosyal hareketlilik) ve kurumsal (aile, eğitim, sağlõk,
siyaset ve din) açõdan modernleşme eğilimleri geleneksel-modern toplum dikotomisi içinde değil,
geleneksel ve modern toplumlarõn özelliklerinin bir arada görüldüğü Lerner (1964: 47)’õn “geçiş
halinde toplum” kavramõyla açõklanmõştõr.
Anahtar Sözcükler: Geleneksel toplum, modern toplum, geçiş halinde toplum, göreli olarak modernleşmiş toplum, göreli olarak modernleşmemiş toplum.
Abstract
The aim of this research is to reach to contatations on trends of individual and institutional
modernization in the above mentioned villages by assuming that the theory of modernization is a
coordinate process affecting gradually all domains of social and individual life. In this context,
modernization trends from the point of view of individuals (making a decision independently,
having fatalist/rational mentality, social mobility, being individuals ready for modernization) and
institutions (family, education, health, politics and religion) are explained not in the framework of
traditional-modern dichotomy but by the help of Lerner’s (1964: 47) “traditional society” concept
in which the characteristics of traditional and modern societies co-exist.
Key words: Traditional society, modern society, transition society, relatively modernized
society, relatively not modernized society
1. Giriş
Kalecik Karasõ üzüm çeşidinin üretilmesi için Türkiye’deki en uygun iklim koşullarõndan birine sahip olan Kalecik ilçesi, son yõllarda bağcõlõk açõsõndan özel sektör
ve devlet kuruluşlarõnõn dikkatini çekmiştir.
Kalecik köylerinde bağcõlõkla uğraşan ailelerden gerek geleneksel usullerle üretim yapanlar, gerekse Kavaklõdere Şarap Fabrikasõ ile anlaşarak modern telli terbiye tekniğini kullananlar; ekonomide modernleşmenin koşullarõndan satõş (ticari) amaçlõ üretim
yapmalarõna rağmen; yatõrõm eksikliği, sağlõklõ ve uzun vadeli planlama ve politikalarõn
* Araştõrma Görevlisi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
** Araştõrma Görevlisi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
*** Prof. Dr., Hacettepe Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
1
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
yapõlamamasõ ve bağlarõn yeni olmasõ gibi nedenlerden ötürü hane tipi üretim yapmaktadõrlar. Bu durum, üretilen üzümün kalite ve veriminin düşük olmasõna neden olmakta,
aynõ zamanda bağcõlõktan elde edilen gelirin yüksek düzeylere ulaşamamasõna dolayõsõyla araştõrma köylerindeki bağcõ ailelerin sosyo-ekonomik düzeylerinin halen düşük olmasõna ve köylerde kõrsal yoksulluk denilen yapõnõn egemenliğine yol açmaktadõr. Bu
yapõ ise, köylerin dõşarõya göç vermesine sebep olmaktadõr. Bu nedenle hem köylerden
kentlere göçün kõsmen yavaşlamasõ, hem de bir ülkenin kalkõnmasõnda gerekli faktörlerden biri olan köylerdeki yaşam koşullarõnõn iyileştirilmesi ve modernleşmesi açõsõndan
bağcõlõk önemli bir ekonomik aktiviteyi oluşturmaktadõr. Buradan hareketle araştõrma
kapsamõndaki köylerde modernleşme eğilimlerinin saptanmasõ önem kazanmaktadõr.
Çalõşmada modernleşme kuramõnõn, modernleşmenin zamanla bireysel ve toplumsal hayatõn tüm alanlarõnõ etkileyen eşgüdümlü bir süreç olduğu varsayõmõ kabul edilerek, araştõrma köylerindeki bireysel ve kurumsal modernleşme eğilimleri saptanmaya
çalõşõlmõştõr. Tarõmda modernleşmenin sağlanabilmesinin öncelikli koşullarõ arasõnda,
modern kodlara içsel olarak hazõr olan bireyler, bu bireylerin etkileşim halinde olduklarõ toplumsal kurumlarõn modernleşme sürecine açõk olmasõ ve özel sektör ya da devlet
kuruluşlarõnõn bu konuda üreticilere destek vermesi sayõlabilir.
Çalõşma konumuza ilişkin daha önce yapõlmõş araştõrmalarda (Uğuzman, 2000;
Kõray, 1998; 1963; Atalay, 1983; Boran, 1992; Uygun, 1984; Türkdoğan, 1977; Silier,
1976; Tuğaç v.d.,1970; Yasa, 1969; Tütengil, 1969; Kurtkan, 1968; Stirling 1965) daha
çok; aile yapõsõ, eğitim düzeyi, dine ve yeniliğe ilişkin tutumlar, göç, gelir ve tüketim kalõplarõ ile boş zaman faaliyetleri gibi konular ele alõnmõştõr.
Araştõrmanõn amacõ, Kalecik’e bağlõ bağcõlõkla uğraşan on köyde satõş amaçlõ
bağcõlõk yapõlmasõ nedeniyle ekonomik açõdan görülen modernleşme eğilimlerinin; aile,
eğitim, sağlõk, siyaset ve din gibi toplumsal kurumlarõ etkileyip etkilemediğini saptamak
ve köylülerin temel sorunlarõnõ belirlemektir.
2. Kuramsal ve Kavramsal Çerçeve
2.1. Kuramsal Çerçeve
Modernleşme, Batõlõ sosyologlar tarafõndan gelişmekte olan bütün toplumlarõn,
Batõ toplumlarõna benzer aşamalardan geçecekleri varsayõmõndan hareketle ortaya konulmuş bir kavramdõr. Modernleşme teorisi, klasik evrim teorisi ve yapõsal-fonksiyonalist teori olarak genellikle iki farklõ teoriye dayandõrõlmaktadõr. Klasik evrim teorisi içinde modernleşme, toplumlarõ iki uçlu tasnife tabi tutma şeklinde ele alõnmõştõr. Klasik evrim teorisyenlerine Maine (statüye dayalõ-sözleşmeye dayalõ toplumlar), Tönnies (cemaat-cemiyet), Spencer (askeri toplum-sanayi toplumu), Cooley (birincil grup-ikincil grup)
ve Durkheim (mekanik dayanõşmaya dayanan toplumlar-organik dayanõşmaya dayanan
toplumlar)’õn dikotomik analizleri örnek verilebilir.
Gerth ve Mills, Bendix ve San, toplumlarõ iki uçlu tasnife tabi tutma geleneğine
Weber tarafõndan son verildiğini belirtmişlerdir. Weber tarafõndan bir geçişsel otorite biçiminin formüle edilmesi, toplumdaki otorite biçimlerinin ve o otorite biçimleri içinde
rastlanacak bürokratik yapõlarõn ikiden çok alternatif içinde çözümlenmesi olanağõnõ yaratmõştõr (Aktaran Heper, 1974: 25). Yapõsal fonksiyonalist teoride ise Parsons, modernite ve gelenek üzerine Weber ve Tönnies’in perspektiflerini birleştirecek biçimde hare2
Tuğça POYRAZ-Birsen ŞAHİN-Gülay ARIKAN
ket etmiştir. Böylece klasik evrim kuramcõlarõnõn ikili toplum tasnifine dayanan açõklamalarõ bir ölçüde kõrõlmõş ve modernleşme teorilerinde “geçiş toplumu” (Lerner, 1964)
ya da “göreli olarak modernleşmemiş toplum” ve “göreli olarak modernleşmiş toplum”
(Levy, 1996) kavramlarõ kullanõlmaya başlanmõştõr.
Ancak yine de geleneksel-modern toplum ayrõmõ, modernleşme teorilerine başlangõç noktasõ sağlamõştõr. Geleneksel-modern şeklinde ayrõlan ikili toplum sõnõflandõrmalarõ, hem toplumlar arasõ karşõlaştõrmalõ araştõrmalarda kullanõlmasõ bakõmõndan, hem
de bir toplumun tarihsel süreçte geçirdiği aşamalarõ anlamak açõsõndan faydalõdõr. Ancak,
ideal tiplerin, sosyal realitede bire bir karşõlõğõ bulunmamaktadõr. İşte bu noktada iki ideal uç arasõnda bulunan geçiş tipi toplum kavramõ devreye girmektedir. Geçiş tipi toplum
kavramõ, geleneksel ve modern unsurlarõn bir arada yaşayabildiğine işaret etmektedir.
Modernleşmecilerin toplumlarõn değişmesini düz çizgisel bir biçimde gelenekselden moderne, azgelişmişlikten gelişmişliğe doğru ele almalarõ, “geleneksel” ve “modern” toplum şeklinde saf (ideal) tipler yaratmalarõ, geçiş tiplerini göz önüne almamalarõ, tüm azgelişmiş toplumlarõn nihai olarak Batõda geliştirilen modellere doğru ilerleme
göstereceğini varsayarak teolojik bir eğilim içinde olmalarõ, bu kuramlarõn özellikle endüstrileşmekte olan toplumlarõ açõklamalarõnõ önlemektedir (Özen, 1991: 8-9). Bu konuda Gusfield (1971: 25) ve Dönmezer (1984: 173) de geleneksel-modern karşõtlõğõna dayanan teorilerin içerdiği yanõlgõyõ vurgulamaktadõrlar. Onlara göre geleneksel toplumlarõn değişimden yoksun ve durağan olduklarõ varsayõmõ, bu toplumlarõn dõş etkileşimleri
göz önüne alõndõğõnda geçerli değildir. Ayrõca, geleneksel ve modern biçimlerin her zaman çatõşma halinde olduğu varsayõmõ da geçersizdir. Sanayileşmiş bir toplumda da geleneksel unsurlar canlõlõklarõnõ koruyabilirler. Kõsaca, geçiş özelliği gösteren toplum tipindeki modernleşme sürecinde geleneksel ve modern uçlarõn birlikte yer aldõğõ yadsõnamaz.
Çalõşmada ele alõnacak bireysel özellikler ve aile kurumu, geleneksel-modern
toplum dikotomisi içinde değil, geleneksel ve modern toplumlarõn özelliklerinin bir arada görüldüğü Lerner (1964: 47)’õn geçiş halinde toplum kavramõyla açõklanacaktõr.
Bireysel özellikler açõsõndan değerlendirildiğinde, geleneksel toplumlarda insan;
yeniliği reddetme eğilimindedir (Lerner, 1964: 49), mecbur kalmadõkça fiziksel hareketlilik gerçekleştirmez. Bu tür toplumlarda rasyonel düşünce yerine batõl inançlar ve gelenekler egemendir (Levy 1996:108), kendini başkalarõnõn yerine koyma ve onlarõ anlama
becerisi (Marshall 1999:193) anlamõna gelen empati görülmez, ekonomik bağõmlõlõk söz
konusudur. Geleneksel toplumlarda aile ve akrabalõk temel belirleyicidir, evrensel kriterler dikkate alõnmaz. Başka bir deyişle bu toplumlarda parçacõ etik geçerlidir (Levy,
1996: 98-99).
Modern toplumlarda insan yeni deneyimlere ve fikirlere açõktõr (Inkeles, 1977:
154, Lerner, 1964: 49), öncelikle fiziksel hareketlilik, daha sonra ise sosyal hareketlilik
konusunda özgürdür. Bu toplumlarda geleneksel değerlere bağlõlõktan bir kopuş başlamõş ve rasyonel düşünce tarzõ egemen olmuştur. Modern toplumlarõn bireylerinde empati kapasitesi yüksektir (Lerner, 1964: 50) ve bireylerin kararlarõnõ aile ya da akrabalarõndan bağõmsõz bir şekilde verdikleri evrensel standartlar hakimdir. Yukarõda sõralanan
özelliklere karşõn, sosyal realitede her iki toplumun özelliklerini barõndõran geçiş halin3
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
de toplumlar söz konusudur ki, bu toplumlarõn bireyleri hem geleneksel hem de modern
insan için belirtilen özellikleri bir arada taşõmaktadõr.
Modernleşme aile kurumu açõsõndan ele alõndõğõnda, geleneksel ve modern toplumlar evlilik şekli, evlenme yaşõ, evlenme esnasõnda gerçekleştirilen gelenekler, nikah
şekli, evlenildiği zaman oturulan mekan, hanenin büyüklüğü, ailedeki otorite kalõplarõ,
rol dağõlõmõ, karar alma ve çocuk yetiştirme tarzõ gibi özelliklere göre farklõlaşmaktadõr.
Geleneksel toplumlarda uzmanlaşma yok denecek kadar az olduğundan aile; eğitim, üretim, sağlõk gibi bir çok fonksiyonu üstlenmiştir. Bu toplumlarda en çok rastlanan
aile tipi, baba soylu geniş aile tipi ve kök ailesidir. Geleneksel ailede, erken yaşta evlilik, (Türkdoğan, 1977:65; Kağõtçõbaşõ, 1969:92; Aziz, 2000:69; Ozankaya, 1984:293),
aile büyüklerinin etkili olduğu eş seçimi, daha çok akraba evliliği ile köy içi evlilik söz
konusu olmaktadõr. Evlenilirken geleneksel usullere uygun olarak imam nikahõ yaptõrõlmakta ve buna bağlõ olarak birden fazla evlilik görülmektedir. Genellikle evlilikten aşk
türü beklentiler olmadõğõ için, geleneksel toplumlarda boşanma oranõ düşüktür (Balaban,
1984:184,187; Yasa, 1969:65,72; Özbay, 1984:58; Timur, 1972:70,77). Otorite kalõplarõna bakõldõğõ zaman ise, bunun daha çok yaş ve cinsiyete göre belirlendiği görülür (Kõray, 1998:163; Vergin, 1977:180-181, Özbay, 1984:38). Çocuklara faydacõ değerler yüklenen geleneksel toplumlarda; çocuklarõn aileye katkõsõ daha çok ekonomiktir. Ayrõca çocuklar gelecek ve yaşlõlõk güvencesi olarak görülmektedir. Başlangõçta çocuklar aileye
bağõmlõ iken, ebeveynin yaşlanõp çocuklarõnõn evine taşõnmasõndan sonra, anne-baba çocuğa bağõmlõ hale gelmekte ve böylece aile, daima bağõmlõ aile olma özelliği taşõmaktadõr (Kağõtçõbaşõ, 1984:133-134; Başaran, 1984:154; Özbay, 1984: 133).
Modern toplumlarda ise, erken yaşta evliliğin azaldõğõ, gençlerin eş seçimine
kendilerinin karar verdiği, akraba evliliğinin olmadõğõ, resmi nikahõn yapõldõğõ, yeni evlilerin ailelerinden ayrõ bir evde yaşadõğõ, ailede otoritenin eşler arasõnda eşit olarak dağõtõldõğõ, çocuklarõn yetiştirilmesinde demokratik kurallarõn uygulandõğõ, çocuklarõn eğitimine önem verildiği, onlarõn sadece psikolojik değerinin olduğu, kõz ve erkek çocuklar
arasõnda ayrõm yapõlmadõğõ, evliliklerde anlaşmazlõklarõn ve boşanmalarõn fazla olduğu
çekirdek aile tipi görülmektedir.
Gusfield’e göre, geleneksel toplumlarda meydana gelen değişmeler, bu toplumlarda görülen geleneksel geniş aile tipinin yanõ sõra, modern toplumlarda görülen çekirdek aile tipine ait özelliklerin de görülmesine neden olmaktadõr. Bunun sonucunda ise
ailelerde ikili yapõlar söz konusu olmakta ve bu durum “geçiş tipi aile” ya da “geçiş halindeki aile” olarak kavramlaştõrõlmaktadõr. “Geçiş tipi aile” lerde, hem değişmekte olan
hem de değişmiş olan yapõ ve oluşumlar bir arada bulunmaktadõr (Özen, 1991: 9,19).
2.2. Kavramsal Çerçeve
2.2.1. Geleneksel ve Modern Toplumlar
Lerner, Eisenstadt, Huntington ve Black geleneksel toplum ve modern toplumun
özelliklerini genel olarak şu şekilde birbirinden ayõrmaktadõrlar (Aktaran Sarõbay 1985:
46-47).
Geleneksel Toplumlar: Durağanlõğõn, tarõm sektörüne dayalõ bir iktisadi yapõnõn,
geçimlik ekonominin, ilkel düzeyde bir teknolojinin, çok düşük düzeyde okur-yazarlõk
oranõnõn, düşük hayat standardõnõn, yatay ve dikey sosyal hareketsizliğin egemen oldu4
Tuğça POYRAZ-Birsen ŞAHİN-Gülay ARIKAN
ğu toplumlardõr. Geleneksel toplumlarda işlevsel belirliliği olan kurumlar yerine, daha
çok yüz yüze ilişkilerin hakim olduğu toplumsal hayat söz konusudur; yasa ve kurallardan çok gelenek ve göreneklerin hakim olduğu bir yönetim yapõsõ vardõr. Aynõ zamanda
geleneksel toplumlar, kaderci zihniyet ve kalõtõmõn hakim olduğu bir kültürel sistem ile
dindarlõk ve ailelerin egemen olduğu şahsileştirilmiş politik sistem ile karakterize edilir.
Modern Toplumlar: Sanayileşme ve kentleşmenin, yatay ve dikey sosyal hareketliliğin, okur-yazarlõk oranõnõn ve eğitim düzeyinin yüksek olduğu, haberleşme olanaklarõnõn etkin ve yaygõn olduğu, sosyal ve siyasal yapõda kurumlaşmanõn arttõğõ, yönetimde
görevlerin siyasal olarak farklõlaştõğõ, demokratikleşmenin arttõğõ ve laikleşmenin kültürel, sosyal ve siyasal yapõda yaygõnlaştõğõ, kitlelerin artan şekilde yönetime katõldõğõ toplumlardõr.
2.2.2. Geçiş Halinde Toplum
Geleneksel-modern şeklindeki ikili toplum sõnõflandõrmasõnõ “geçiş halinde toplum” kavramõyla yumuşatan Lerner (1964), değişmenin derecesini göz önüne alarak toplumlarõ; geleneksel, geçişli ve modern toplumlar olmak üzere üçe ayõrmaktadõr. Ona göre geleneksel toplumlar ile modern toplumlar değişmenin en az ve en çok olduğu uçlarõ
temsil ederken, geçiş tipi toplumlar her iki ucun etkisi altõnda fakat, modern gelişmeye
yönelmiş oluşumlarõ temsil etmektedirler. Lerner (1964: 111) geçiş tipi topluma örnek
olarak Türkiye’yi vermiştir. Çünkü ona göre Türkiye, Batõ toplumlarõna göre henüz modern bir toplum olmayõp, geleneksel ve modern olmak üzere her iki yapõyõ da bir arada
bulunduran bir özelliğe sahiptir.
Tütengil (1980: 146)’e göre ise geçiş döneminde bulunan azgelişmiş ülkelerde bir
yandan geri kalmõş sosyal yapõlar süregelirken, bir yandan da çağdaş kurumlar ortaya
çõkmaktadõr. İşte “ikili yapõlar” denen durum budur. İkili sosyal ve ekonomik yapõlarda,
geleneksel olan ile çağdaş olanõn aynõ toplumda bir arada bulunmasõ söz konusudur.
2.2.3. Göreli Olarak Modernleşmiş ve Göreli Olarak Modernleşmemiş
Toplumlar
Göreli olarak modernleşmemiş ve göreli olarak modernleşmiş toplum kavramlarõ Levy (1996)’e aittir. Levy, bu şekilde ayõrdõğõ toplum kategorisiyle, klasik evrim kuramcõlarõnda görülen kesin dikotomileştirmeyi yumuşatmõştõr. Levy, modernleşme konusundaki çeşitli yanõlgõlara işaret ederek, bu yanõlgõlarõ şöyle özetlemektedir: En başta batõ toplumu ve batõlõ olmayan toplumlar gibi bir genelleme yapmak yanõltõcõdõr, çünkü bu
toplumlar iki genel kategoride düşünülecek kadar net özelliklere sahip değildir. Ayrõca
modern toplumlarda görülen nitelikler modern olmayan toplumlarda, modernleşmek için
ön koşul olmayabilir. Bir toplumun modernleşmesi için modernleşmiş toplumlardaki aynõ kalõplarõ gerçekleştirmesi gerekmez. Şöyle ki; sonradan modernleşmeye başlayan ülkelerdeki modernleşmenin ön koşullarõ, daha önce modernleşmiş olan ülkelerdeki modernleşme için gerekli olan ön koşullarla aynõ olmayabilir. Öte yandan modernleşmeye
başlayan bir grup toplum için gerekli olan ön koşullar daha sonra modernleşecek bir
grup toplum için gerekli olan ön koşullar olmayabilir. Özetle Levy, her devirde her toplum için geçerli modernleşme reçetesi olmadõğõ fikrini ileri sürer.
5
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
3. Hipotezler
Araştõrmada hipotez-test edici boyuta ağõrlõk verilerek, ilişki arayõcõ özelliğin
baskõn olmasõ temel alõnmõştõr. Modernleşme kuramlarõndan yola çõkõlarak, özellikle geçiş tipi toplum kavramõ üzerinde durulan çalõşma; modern toplumlarda gözlenen eşler
arasõnda cinsiyet ayrõmõnõn azalmasõ, eğitim ve yõllõk gelir düzeyinin artmasõ değişkenleri temel alõnarak kurgulanmõştõr. Bu çerçevede bağcõ ailelerinin modernleşme eğilimlerini ortaya çõkarmak üzere oluşturulan araştõrmanõn hipotezleri, araştõrmanõn bağõmlõ
değişkenleri olan evlenme yaşõ, evlenme biçimi, karar alma, siyasi katõlma, doğum kontrolü ve dini ibadetleri yerine getirme ile araştõrmanõn bağõmsõz değişkenlerini oluşturan
cinsiyet, eğitim ve yõllõk gelir düzeyi arasõndaki ilişkileri ortaya çõkarmak doğrultusunda kurulmuştur. Burada belirtilmesi gereken husus, kuramsal çerçeve oluşturulurken modernleşme konusu bireysel ve kurumsal boyutta ele alõndõğõ için hipotezlerin kurulmasõnda da aynõ noktaya dikkat edilmesidir. Bu açõklamalara uygun olarak araştõrmanõn hipotezleri şunlardõr*:
Aile İle İlgili Hipotezler:
1. Cinsiyet ile evlilik yaşõ arasõnda ilişki vardõr.
2. Evlenme biçimi ile evlenme yaşõ arasõnda ilişki vardõr.
3. Eğitim düzeyi ile evlenme biçimi arasõnda ilişki vardõr.
4. Eğitim düzeyi ile kadõn ve erkeğin birlikte karar almasõ arasõnda ilişki vardõr.
5. Yõllõk gelir düzeyi ile kadõn ve erkeğin birlikte karar almasõ arasõnda ilişki vardõr.
Siyaset İle İlgili Hipotezler:
1. Cinsiyet ile siyasi katõlma arasõnda ilişki vardõr.
2. Eğitim ile siyasi katõlma arasõnda ilişki vardõr.
3. Yõllõk gelir düzeyi ile siyasi katõlma arasõnda ilişki vardõr.
Sağlõk İle İlgili Hipotezler:
1. Eğitim ile ailede doğum kontrolü ve çocuk sayõsõna karar verme arasõnda ilişki vardõr.
2. Yõllõk gelir düzeyi ile ailede doğum kontrolü ve çocuk sayõsõna karar verme
arasõnda ilişki vardõr.
Din İle İlgili Hipotezler:
1. Eğitim düzeyi ile dini ibadetleri yerine getirme arasõnda ilişki vardõr.
4. Metod ve Teknikler
Çalõşma, kullanõlan kuramsal çerçeve ve araştõrma problemine uygun olarak uygulamalõ sosyolojik esaslarda yürütülmüştür. Geleneksel ve modern unsurlarõn saptanmasõ, varolan durumun tespit edilmesi ve sorunlarõn ortaya çõkarõlmasõ açõsõndan durum
saptayõcõ; modernleşme üzerinde etkili olan unsurlarõ arama açõsõndan ise ilişki arayõcõ
bir araştõrmadõr.
* Ekonomi kurumu ile ilgili hipotezler bu çalõşmanõn devamõ niteliğindeki diğer makalede yer ala-
cağõ için, bu makaledeki hipotezler arasõnda yer almamaktadõr.
6
Tuğça POYRAZ-Birsen ŞAHİN-Gülay ARIKAN
4.1. Evren ve Örneklem
4.1.1. Araştõrmanõn Evreni
Araştõrma sahasõ ile ilgili bilgilerin toplanmasõ, örneklem seçiminin gerçekleştirilmesi ve uygulama yapõlabilmesi için 2 Temmuz- 2 Eylül 2002 tarihleri arasõnda Kalecik ilçesine üç kez gidilmiştir.
İlçedeki resmi kuruluşlardan yörenin sosyal ve kültürel özellikleri, çalõşma koşullarõ, iklimi, hasat zamanõ, bağ alanlarõ ve bunlarõn verimlilik düzeylerine ilişkin bilgi
alõnmõştõr. Uygulama aşamasõnõn ve örneklem seçiminin sorunsuz gerçekleştirilmesi
için, yetkili mercilerden bölgenin haritasõ temin edilmiştir.
İlçe Tarõm Müdürlüğü’nden Kalecik’te 50 adet köy olduğu, üzüm üreticiliği bakõmõndan köylerin dört bölgeye ayrõldõğõ öğrenilmiştir. Buna göre bağcõlõğõn yapõldõğõ
dört bölgeyi oluşturan 25 köy araştõrmanõn evrenini oluşturmaktadõr.
4.1.2. Araştõrmanõn Örneklemi
Köylerin Seçimi
Araştõrmanõn örneklemini belirlemek için, öncelikle Ankara İl Tarõm Müdürlüğü’nden alõnan istatistiki bilgiler (örneğin; hangi köylere bağcõlõkla ilgili olarak ne miktarda arazi tahsis edildiği, hangi köylerde tarõmsal faaliyetler içinde bağcõlõğõn ön plana
çõktõğõ, yõllõk üzüm üretim miktarõnõn ne kadar olduğu gibi), İlçe Tarõm Müdürlüğü’nden
gelen istatistiki bilgilerle karşõlaştõrõlarak, köylerin adlarõ ve harita üzerinde konumlarõ
tespit edilmiştir. Buna göre bağcõlõkla uğraşan köylerin dört bölgeye ayrõldõğõ, profesyonel anlamda bağcõlõğõn (ticarileşmiş, satõşa yönelik) I. ve II. bölgelerdeki köylerde yapõldõğõ; III. ve IV. bölgedeki köylerde yaşayan insanlarõn ise ancak kendi ihtiyaçlarõnõ karşõlayacak kadar üzüm yetiştirdikleri ve ticari gaye taşõmadõklarõ öğrenilmiş olup, yapõlan
gözlemler ve görüşmeler sonucu bu bilgiler doğrulanmõştõr. Adõ geçen bölgeler:
I. Bölge: Kõzõlõrmak Havza’sõnõn sağ ve sol kõsmõ bu bölgeyi oluşturmaktadõr.
Gümüşpõnar, Gökdere, Uyurca, Alibeyli, Buğra, Akkuzulu, Gökçeören, Karalar ve Avşar köyleri birinci bölgede yer almaktadõr.
II. Bölge: Kõzõlõrmak Nehri civarõnõ oluşturmaktadõr. Çandõr, Hacõköy, Kargõn,
Satõlar, Tilki, Mahmutlar ve Elmapõnar köyleri bu bölgede bulunmaktadõr. I. ve II. bölgelerde yüksek sistemli, ticari nitelikte bağcõlõk yapõlmaktadõr.
III. Bölge: Kõnõk, Altõntaş ve Şabanözü köyleri bu bölgede bulunmaktadõr.
IV. Bölge: Çiftlik, Karahöyük, Değirmenkaya, Yeniçöte ve Hasayaz köyleri ise
bu bölgeyi oluşturmaktadõr. III. ve IV. bölgelerde bağcõlõk, eski sistemle yapõlmaktadõr.
Bu köylerdeki bağcõlõk, genellikle ticari nitelikte değildir; üreticiler ürünlerini fabrikaya
satmayõp, kendileri tüketmektedirler.
Araştõrmanõn örneklemini genellikle profesyonel anlamda bağcõlõğõn yapõldõğõ I.
ve II. bölgeye dahil olan dokuz köy (Gökçeören, Gümüşpõnar, Satõlar, Karalar, Buğra,
Akkuzulu, Alibeyli, Gökdere, Uyurca) ile III. bölgede yer alan Kõnõk Köyü ve yedek olarak Çandõr Nahiye’si oluşturmaktadõr. Uygulama esnasõnda Karalar Köyü’nde yeterli sayõda üreticiye ulaşõlamadõğõndan, yedek olarak seçilen Çandõr Nahiyesi araştõrmaya dahil edilmiştir.
7
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
Hanelerin Seçimi
Tespit edilen üretici köylerin listesi, ilçedeki yetkili mercilere verilerek, adõ geçen köylerdeki profesyonel (ticari nitelikli) olarak bağcõlõkla uğraşan büyük üreticilerin
listesi istenmiştir. Sonuç olarak on köyden 60 üretici hane reisinin isimleri ve adresleri
gelmiştir. Bunlarõn köylere göre dağõlõmõ ise şöyledir: Akkuzulu’da 10, Buğra’da 10,
Uyurca’da 30, Kõnõk’da 10, Gümüşpõnar’da 10, Gökdere’de 12, Gökçeören’de 10, Alibeyli’de 11, Satõlar’da 8, Çandõr’da 9 üretici ile ilçedeki 4 üreticidir.
Araştõrmanõn örneklemi, 60 erkek üretici ve eşleri ile ilçedeki 4 erkek üretici, adõ
geçen on köyün muhtarlarõ ve ilçedeki 5 üst düzey yönetici olmak üzere toplam 139 kişiden oluşmaktadõr.
Araştõrmanõn başõnda anket formlarõn 60 erkek üretici ve eşlerine uygulanmasõ
planlandõğõ halde, ilçedeki 4 üretici dahil 64 erkeğe; bir takõm teknik aksaklõklar ve kadõnlardan bazõlarõnõn köy dõşõnda bulunmalarõndan ötürü 46 kadõna ulaşõlmõştõr. Bunun
yanõ sõra on köy muhtarõ ve 5 üst düzey yöneticiye “yarõ yapõlandõrõlmõş görüşme” uygulanmõştõr. Kõsaca araştõrmanõn örneklem grubu 125 kişiden oluşmaktadõr.
4.2. Örneklemin Nitelikleri
46 kadõn (%41.8) ve 64 erkekten (%58.2) oluşan örneklem grubunun %80’i 40
yaş ve üstüdür. Bu veri muhtarlarla yapõlan mülakatlarda da belirtildiği gibi, genç nüfusun dõşarõya göç etmesi sonucu araştõrma köylerinde yaşlõ nüfusun yoğunluk gösterdiğini desteklemektedir.
Örneklem grubunun %90.6’sõ köyde, %5.5’i ilçede ve %3.9’u ise ilde doğmuştur.
Büyük çoğunluğun köyde doğmuş olmalarõ düşünce ve davranõşlarõnda geleneksel değer
ve göreneklerin, gündelik yaşamlarõnda yüz yüze ilişkilerin hakim olduğunu ve tarõma
dayalõ bir iktisadi yapõda faaliyet gösterdiklerini betimlemektedir.
Eğitim düzeyi açõsõndan bakõldõğõnda, örneklemin %48.2’sinin ilkokul mezunu
olduğu, %18.2’sinin okuma-yazma bilmediği, %18.2’sinin ortaokul mezunu, %8.2’sinin
yalnõz okur-yazar olduğu, %5.5’inin lise mezunu, %1.8’inin ise yüksek okul ve üniversite mezunu olduğu görülmektedir. Eğitim, köy toplumunun dõş dünyaya açõlmasõ ve
modernleşmesinin bir yolu olarak kabul edildiğinde (Şafak 1992:13), örneklem grubunun eğitim düzeyinin modernleşme süreçlerine katõlõmõ zorlaştõracağõ düşünülebilir.
Köylerde okul olmamasõ ya da öğrenci sayõsõnõn yetersiz olmasõ nedeniyle okul olan
köylerde eğitim yapõlamamasõ, ilçedeki eğitim imkanlarõnõn yetersizliği gibi sebeplerden
ötürü örneklemin modern bir toplumun gerektirdiği eğitim düzeyine ulaşamadõğõ görülmektedir. Ancak çocuğun sosyalleşmesinde ailenin yanõ sõra, formel eğitim kurumlarõnõn
da rol oynamasõ ve taşõmalõ eğitim sisteminin yaygõn olmasõ, Kalecik köylerinde eğitimin modernizasyona etkisinin artacağõna işaret etmektedir.
Öte yandan örneklemin yõllõk gelir düzeylerine bakõldõğõnda; bağcõlarõn %36.4’ü
2-4 milyar, %29.1’i 2 milyardan az, %14.5’i 5-7 milyar, %13.6’sõ 8-10 milyar, %6.4’ü
ise 10 milyar ve daha fazla yõllõk gelire sahiptir.
4.3. Veri Toplama Teknikleri
Kalecik’te bağcõlõkla uğraşan köylerde modernleşme eğilimlerini ele alan bu çalõşmada; kavramsal ve kuramsal çerçevenin oluşturulmasõnda varolan yazõlõ literatüre
8
Tuğça POYRAZ-Birsen ŞAHİN-Gülay ARIKAN
başvurulmuş; uygulama aşamasõnda ise nicel verilerin toplanmasõ için üzüm üreticilerine “hane reisi ve eşi anketi” uygulanmõş ve gözlem tekniği kullanõlmõştõr.
Araştõrmanõn birincil temel bilgileri ağõrlõklõ olarak anket yolu ile elde edilmiştir.
Toplam 102 sorudan oluşan hane reisi ve eşi anketinde, bu sorulardan 89 tanesi kapalõ
uçlu, 13 tanesi açõk uçludur.
4.4. Veri Analizi Teknikleri
Verilerin analizinde 110 kişinin sorulara verdiği cevaplar dikkate alõnmõştõr. 110
anketin %27.3’ü Uyurca, %10.9’u Gökdere, %10’u Alibeyli, %9.1’i Buğra ve Akkuzulu, %8.2’si Çandõr, %7.3’ü Satõlar, %6.4’ü Kõnõk ve Gümüşpõnar, %5.5’i ise Gökçeören
köylerinde uygulanmõştõr.
Araştõrmadan elde edilen ham veriler, öncelikle SPSS programõna girilerek frekans (f) ve yüzde (%) tablolarõ oluşturulmuş; örneklemin genel özellikleri tek ve iki yönlü tablolar halinde gösterilmiştir. Daha sonra araştõrmanõn amacõna göre çapraz tablolar
oluşturularak bazõ değişkenler arasõndaki ilişkiler, yüzde oranlarõ bakõmõndan yorumlanmõştõr. Araştõrmada kullanõlan bağõmsõz ve bağõmlõ değişkenlerin X2 analizleri yapõlmõştõr. Grup ortalamalarõ arasõndaki anlamlõlõk düzeyi 0,05 üzerinden sõnanmõştõr.
5. Bulgularõn Tartõşõlmasõ ve Sonuçlar
Modernleşme kuramlarõnõn geleneksel ve modern toplum dikotomilerine bir katkõ olarak Lerner’õn “geçiş tipi toplum” kavramõ temel alõnarak hazõrlanan araştõrma sonucunda elde edilen bulgular satõş amaçlõ üretim yapan köylerin ekonomik yapõsõndaki
modernleşme eğilimlerinin, diğer alanlarda da görüldüğü; hem kurumsal hem de bireysel özellikler açõsõndan araştõrma köylerinde geleneksel ile modern özelliklerin bir arada
bulunduğu ve araştõrma köylerinin “geçiş tipi toplum” özelliği gösterdiği yönündedir.
Ayrõca bağõmsõz değişkenlerden daha çok cinsiyet ve eğitimin modernleşme üzerinde etkili olduğu; gelir düzeyinin ise modernleşme üzerinde daha az etkili olduğu görülmüştür.
Kalecik’in bağcõlõkla uğraşan köylerinde modernleşme eğilimlerinin incelendiği
araştõrmada elde edilen sonuçlar üç başlõk altõnda ifade edilebilir:
• Kurumsal ilişkiler açõsõndan modernleşme eğilimleri
• Bireysel ilişkiler açõsõndan modernleşme eğilimleri
• Bağcõlõkta modernleşme eğilimleri*
5.1. Kurumsal İlişkiler Açõsõndan Modernleşme Eğilimleri
5.1.1. Aile Kurumu İle İlgili Bulgularõn Değerlendirilmesi ve Sonuçlar
Aile kurumuna ilişkin yapõlan incelemeler sonucunda, örneklem grubunun büyük
bir kõsmõnõn (% 94.4) evlenirken hem modern hem de geleneksel usullere uygun olarak
resmi nikah ve imam nikahõnõ birlikte yaptõrdõklarõ saptanmõştõr. Bu durum, diğer köy ça* “Bağcõlõkta modernleşme eğilimleri”ne ilişkin sonuçlar; bağcõ ailelerle ilgili ekonomi kurumu-
nu temel alan ve bu çalõşmanõn devamõ niteliğindeki diğer makalede yer alacaktõr.
9
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
lõşmalarõ sonuçlarõ ile benzerlik göstermektedir. Dolayõsõyla bu sonuçlar, resmi nikahõn
bir yasa buyruğu olduğu için yerine getirilmeye çalõşõlmasõ; dini nikahõn ise dinin gereği olduğu için yerine getirilmesi (Balaban, 1984: 187 ve Yasa, 1969: 65) ile ilgilidir.
Örneklem grubunun evlenme şeklinin ise büyük oranda (%70.9) görücü usulü ile
olduğu görülmüştür. Görücü usulü ile evliliğin yaygõn olmasõ, kõrsal kesimdeki aileler
üzerinde yapõlan çalõşmalarõn sonuçlarõ ile benzerdir. Bu sonuçlara göre köyde evlenme,
genellikle gençlerin ortak kararõyla değil, “dünürcülük” geleneği içinde iki ailenin evlilik yoluyla birbirlerine hõsõm olmayõ istemeleri sonucunda gerçekleşir (Timur, 1972: 70,
Özbay, 1984: 58, Balaban, 1984: 184 ve Ozankaya, 1984: 292) ki bu, geleneksel topluma özgü özelliklerden biri olan görücü usulü evliliğin araştõrma köylerinde de yaygõn olduğunu göstermektedir. Görücü usulü evliliğin yaygõn olduğu örneklem grubunda, başlõk parasõ geleneğini uygulayanlar ile uygulamayanlarõn oranõ yaklaşõk olarak birbirine
eşittir. Köylerde yoğun olarak uygulanan başlõk parasõ geleneğinden (Timur, 1972:82)
vazgeçilmeye başlanmasõ ise modern kriterlere uyum için atõlmõş bir adõm olarak değerlendirilebilir.
Araştõrma köyleri evlenme yaşõ açõsõndan incelendiğinde, kõrsal kesimde evlenme yaşõnõn, kentsel bölgelere göre oldukça düşük olduğu -genellikle kõzlar için 15, erkekler için 18- yönündeki bulgulara benzer sonuçlara ulaşõlmõştõr (Türkdoğan, 1977: 65,
Kağõtçõbaşõ, 1969: 92, Aziz, 2000: 69, Balaban, 1984: 184 ve Ozankaya, 1984: 293). Örneklem grubunun tamamõna yakõnõ geleneksel değerlere uygun olarak, küçük yaşta evlenmiştir. Erkekler için evliliğin en yoğun görüldüğü yaş grubu 18-19 iken, kadõnlar için
17 ve daha küçük yaş grubudur. Evlilik yaşõnõn bu kadar küçük olmasõnda, daha çok
gençlerin erken yaşlarda tarlada çalõşmaya başlamalarõ ve genellikle ilköğretim veya liseden sonra eğitimlerine son vermeleri etkilidir.
Cinsiyet ile evlilik yaşõ ( X2=28.58, sd=5, P=0.01) ve eğitim düzeyi ile evlenme
biçimi ( X2=18.40, sd=10, P=0.049) arasõnda ilişki olduğu yönündeki beklentimiz doğrulanõrken; evlenme yaşõ ile evlenme biçimi arasõnda ilişki olduğu yönündeki beklentimiz doğrulanmamõştõr.
Örneklem grubunda tek eşlilik oldukça yaygõn iken, akraba evliliği fazla yaygõn
değildir. Akraba evliliğinin yaygõn olmamasõ, bu çalõşmayõ kõrsal alanda yapõlan diğer
araştõrma sonuçlarõndan farklõlaştõrmaktadõr. Çünkü daha önce yapõlan çalõşmalar, kõrsal
kesimde akraba evliliğinin oldukça yaygõn olduğunu göstermektedir (Timur, 1972: 77,
Yasa, 1969: 75). Ulaşõlan bir başka sonuç ise örneklem grubunda medeni kanunda yapõlan son düzenlemelerden haberdar olmayanlarõn yüksek bir orana (%67.5) sahip olmasõdõr. Yeni gelişmelerden haberdar olmak ya da yeniliğe açõk olmak Inkeles (1977: 154)’in
modern insan kriterlerinden birini oluşturmaktadõr. Bu bağlamda örneklem grubunun
medeni kanunda yapõlan yeni düzenlemelerden haberdar olmamasõ, geleneksel insan niteliği taşõdõğõnõ göstermektedir.
Araştõrma köylerinde görücü usulü ile evlilik azalmõş olmakla birlikte başlõk parasõ geleneğini yerine getirme, küçük yaşta evlenme ve medeni kanundaki değişikliklerden haberdar olmama geleneksel; akraba evliliğinin fazla yaygõn olmamasõ ve tek eşliliğin yaygõn olarak görülmesi modern; resmi nikah ile imam nikahõnõn birlikte kõydõrõlmasõ ise hem geleneksel hem de modern nitelik taşõmaktadõr. Bu durumda araştõrma köyle10
Tuğça POYRAZ-Birsen ŞAHİN-Gülay ARIKAN
rinde eş seçimi ve evlenme konusunda, geleneksel ile modern öğelerin bir arada bulunduğu söylenebilir.
Boşanma oranõnõn çok düşük olduğu örneklem grubunun %66.1’i eşleri ile iyi geçindiğini, %30.3’ü ise ara sõra tartõştõğõnõ belirtmektedir. Yaptõğõmõz görüşmeler ve gözlemler sonucunda, boşanma oranõnõn düşük olmasõnõn; kişilerin, evlilik kurumuna ilişkin
geleneksel değerlere sahip olmasõnõn yanõ sõra eşler arasõnda ciddi problemlerin olmayõşõ ile de ilgili olduğu anlaşõlmõştõr. Sosyal güvenliğin sağlanmasõnda etkili bir kişi ya da
kurumun bulunmadõğõ Kalecik köylerinde, bir uyum ve sosyal güvenlik mekanizmasõ
olarak aile, köylerdeki en önemli sosyal yardõm ve dayanõşma kurumu niteliğini taşõmaktadõr.
Örneklem grubunun evlendikleri zaman kimlerle oturduğu konusunda ise, evlendiğinde erkeğin ailesi ile birlikte oturanlarõn örneklemin büyük bir kõsmõnõ (%59.7) oluşturduğu sonucuna ulaşõlmõştõr. Araştõrma esnasõnda ise örneklemin yarõdan fazlasõ
(%68.8) sadece eşi ya da bekar çocuklarõyla oturmaktadõr. Bu sonuçlar, Türkiye’de kõrsal kesimde, yeni evlenen çiftlerin bir süre erkeğin ailesi ile birlikte yaşayarak ataerkil
nitelik taşõyan geleneksel aileyi oluşturduğu; daha sonra ise evli çiftin aileden ayrõlarak
kendilerine ait bir eve taşõnõp çekirdek aileye dönüştüğü (Merter, 1990: 32, Yasa, 1973:
144, Özbay, 1984: 53 ve Kõray, 1998: 34 ) yönündeki araştõrma sonuçlarõ ile benzerdir.
Buna benzer olarak Kõray (1998: 117), geçici geniş ailelerin büyük bir kõsmõnõn geniş aile yapõsõndan çekirdek aile yapõsõna geçiş süreci içinde, bir kõsmõnõn ise aile yaşamõ döngüsü sonucu oluştuğunu belirtir. Ona göre kõrsal ailedeki tipik bir değişim kalõbõ ise şöyledir: Yeni evlenen çift bir süre patriarkal modele göre kocanõn ebeveynleriyle yaşar; daha sonra bu patriarkal geniş aile yapõsõ, genç çiftin kendisine ayrõ bir ev açmak için taşõnmasõyla parçalanõr. İlerleyen yõllardaysa, erkeğin ya da kadõnõn artõk kendine bakamayacak kadar yaşlanan ebeveynleri (ya da ebeveynlerinden biri) çiftin yanõna yerleşir; ancak genç erkek evin reisi olarak kalõr.
Ailede otorite kalõplarõ konusunda ulaşõlan sonuçlara bakõldõğõnda: Örneklem
grubunu oluşturan kadõnlarõn tamamõna yakõnõnõn ailedeki yerlerini evin hanõmõ, erkeklerin tamamõna yakõnõnõn ise aile reisi olarak tanõmladõklarõ görülmektedir. Aile içinde
otoritenin kime ait olduğuna ilişkin olarak ise, örneklem grubunun %62.3’ü aile içinde
otoritenin babada, %29.2’si anne ve babada, %5.7’si annede, %2.8 gibi çok düşük bir
oranõ ise yaşlõ kimselerde toplandõğõnõ belirtmiştir. Bu veriler aile içi ilişkilerde, babanõn
otoriter rolü olduğu, yaşlõlarõn giderek otoritelerini yitirdikleri (Özbay, 1984: 38 ve Kõray, 1998: 35) yönündeki açõklamalara uygundur. Yaşlõ kuşaklar artõk köydeki yaşantõyõ
örgütleyememekte, otoritelerini kaybetmekte ve sadece saygõ duyulan kişiler haline gelmektedirler. Örneklemin yarõdan fazlasõnõn önemli bir konuda danõştõğõ kişi olarak eşini
göstermesi de yaşlõlarõn otorite kaybõnõ destekler niteliktedir.
Geleneksel aile yapõsõnda erkekten dõşarõda çalõşmasõ, ekmek parasõ kazanmasõ;
kadõndan ise başta yemek olmak üzere, diğer ev işlerini yapmasõ beklenmektedir. Ailenin günlük uğraşõsõ içinde yiyecek alõmõna karar verme kadõnõn, bunlarõn alõmõ ise, yakõn bir yerden alõnacaksa kadõnõn, uzak bir yerden toptan alõnacaksa erkeğin görevidir
(Aziz 2000:101-102). Örneklem grubuna göre, erkeğin ve kadõnõn aile içindeki en önemli görevi; erkekler için ailenin geçimini sağlamak, kadõnlar için ise ev işleri yapmaktõr.
Her toplumda, kadõn ve erkeğe ilişkin rollerin belli olduğu ve bireylerin bunlarõ sosyali11
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
zasyon sürecinde öğrendikleri (Schmidt, 1996:389; Başaran, 1984: 156; Arõkan, 1998:
1) görüşüne benzer şekilde, örneklem grubunun sosyalizasyon sürecinde kõrsal toplum
yapõsõna uygun olarak, geleneksel toplumlara özgü cinsiyete dayalõ işbölümünün geçerli olduğu sonucuna ulaşõlmõştõr.
Otoritenin babada olmasõ, kişilerin kendilerini tanõmlama biçimleri ve kadõnlarla
erkeklerin ev ile ilgili önemli görevlerinin cinsiyete göre belirlenmesi geleneksel değerlere; yaşlõ kimselerin otoritelerini kaybetmeleri ve örneklem grubunun önemli bir konuda yaşlõ kişilere değil de, eşlerine danõşmalarõ modern değerlere uygundur ve eş seçimi
ile evlenmeye benzer olarak burada da geleneksel ile modern değerler bir arada bulunmaktadõr.
Genel olarak bakõldõğõnda, geleneksel toplumun ataerkil aile yapõsõnda ailede karar alma konusunda erkek egemen iken, modern toplumda kadõnõn aile içindeki rollerinin artmasõyla birlikte aile ve ev ile ilgili konularda kadõn ve erkeğin birlikte karar aldõklarõ görülmektedir. Örneklem grubumuzda karar alma konusunda ulaşõlan sonuçlar ise şu
şekildedir: Mutfak harcamalarõna, ev işlerine ve kadõnõn çalõşma yaşamõna karar vermede daha çok kadõnlar; erkeğin çalõşma yaşamõna karar vermede erkekler; giyim-kuşam
ve ev eşyasõ tercihi ile eve misafir çağõrma ve tatile gitmeye karar vermede ise daha çok
kadõnlar ve erkekler birlikte karar vermektedirler. Buradan ev işleri ve mutfakla ilgili konularda karar almanõn, geleneksel kriterlere uygun olarak, daha çok kadõnõn görevi şeklinde düşünüldüğü sonucu çõkarõlabilir. Kadõnõn çalõşma yaşamõna ilişkin kararõn kendine bõrakõlmasõ ve yukarõda belirtilen diğer konularda kadõn ve erkeklerin ortak karar almasõ ise modern kriterlere uygundur.
Cinsiyet ile karar alma süreci arasõnda ilişki olduğu yönündeki beklentimiz cinsiyet ile kadõnõn çalõşma yaşamõna (X2=8.25, sd=2, P=0.016), cinsiyet ile erkeğin çalõşma yaşamõna (X2=9.14, sd=2, P=0.010) ve cinsiyet ile giyim kuşam tercihine (X2=7.48,
sd=2, P=0.024) karar verme arasõnda ilişki bulunmasõyla gerçekleşirken; cinsiyet ile
mutfak harcamalarõna, ev eşyasõ tercihine, ev işlerine, eve misafir çağõrmaya karar verme arasõnda ilişki bulunmamasõ nedeniyle gerçekleşmemiştir. Gelir ve eğitim düzeyi değişkenleri ile mutfak harcamalarõna, giyim kuşam tercihine, ev eşyasõ tercihine, ev işlerine, eve misafir çağõrmaya karar verme arasõnda ilişki olmadõğõ da karar alma konusunda ulaşõlan bir başka sonuçtur.
Ailede karar alma yönünde elde edilen bu sonuçlar da eş seçimi, evlilik ve otorite konusunda olduğu gibi hem geleneksel hem de modern unsurlarõ bir arada taşõmaktadõr.
Örneklem grubunda yer alan ailelerin çocuklarõ ve çocuk yetiştirme tarzlarõ konusunda elde edilen bulgular ise şu şekildedir:
Örneklem grubunda yer alan kişilerin yarõdan fazlasõ üç ya da dört çocuğa sahiptir ve okuma-yazma bilmeyen çocuk oranõ sadece %0.9’dur. Çocuklarõnõn okuma-yazma
oranõnõn yüksek olduğu örneklem grubunda, çocuklarõ lise ve üstü eğitim alanlarõn oranõnõn oldukça az olmasõ, araştõrma köylerinin eğitim konusunda yetersiz olduğunu göstermektedir. Yaptõğõmõz görüşmeler ve gözlemler sonucunda, çocuklarõn ve gençlerin
eğitimlerini yarõda kesmelerinin nedenleri arasõnda; tarõm sektöründe işgücü olarak çalõşma, erken yaşta evlenme, taşõmalõ eğitim sistemi ve maddi yetersizliklerin sayõlabileceği anlaşõlmõştõr.
12
Tuğça POYRAZ-Birsen ŞAHİN-Gülay ARIKAN
Çocuklarõn yetiştirilmesinde, büyütülmesinde ve okutulmasõnda daha çok annebaba birlikte etkili olmaktadõr (%35.2); çocuklarõn yetiştirilmesinde yumuşak ve hoşgörülü davrananlarõn oranõ (%43.2), sert ve disiplinli davrananlarõn (%21.5) oranõndan
yüksektir. Ayrõca örneklem grubunda, çocuklarõ ile arkadaş gibi olduklarõnõ belirtenlerin
oranõ (%75.9) da oldukça yüksektir. Bunun yanõ sõra anne aracõlõğõ ile babayla iletişim
kuran çocuklarõn, kõz çocuk için %12.6, erkek çocuk için %15.2 gibi bir orana sahip olmasõ da, geleneksel toplumlarda gözlenen, annenin baba ile çocuk arasõndaki ilişkilerde
aracõ rol oynayarak, babanõn çocuk üzerindeki otoritesini yumuşatmasõ işlevinin hala devam ettiğini göstermektedir.
Örneklem grubunun neredeyse tamamõna yakõnõnõn, çocuklarõ evlendikten sonra
onlarõn nerede yaşamalarõnõ istedikleri konusundaki düşünceleri; hem kõz çocuk (%96.7)
hem de erkek çocuk (%82.8) için çocuklarõnõn ayrõ ev açmalarõ yönündedir. Anne ve babalarõn hem kõz hem de erkek çocuklarõnõn ayrõ bir ev açmalarõnõ isteme oranlarõnõn oldukça yüksek olmasõ geniş aileden çekirdek aile yapõsõna doğru bir geçişin yaşandõğõnõ
göstermektedir. Ancak çocuklarõ evlendiğinde onlarõ yanõna almak istediğini belirtenlerden büyük kõsmõ bunu, daha çok erkek çocuk için (%12.1) istediklerini ifade etmişlerdir.
Ayrõca çocuklarõ evlenirken, çocuklarõnõn eş seçimini kendileri yapanlar ile bu konuda
çocuklarõnõn tercihini kabul eden ailelerin oranõ birbirine çok yakõndõr. Araştõrma sonucunda ulaşõlan bir başka bulgu ise, örneklem grubunun büyük bir kõsmõnõn (%77.8) çocuklarõnõ ileride “yaşlõlõk güvencesi” olarak görmekte olduğudur. Geleneksel ailede erkek çocuk ailenin devamõnõ sağlayan, aileye ekonomik güç katan ve yaşlõlõk güvencesi
olan çocuk olarak görülmektedir (Kağõtçõbaşõ, 1984:133-134, Kõray, 1998: 17, Başaran,
1984:154). Erkek çocuk için belirtilen bu özellikler, örneklem grubunda da oldukça yüksek düzeydedir.
Cinsiyet, yõllõk gelir ve eğitim düzeyi ile çocuk terbiyesi ve çocuklarõn eğitimine
karar verme arasõnda ilişki olduğu yönündeki beklentimiz gerçekleşmemiş ve bunlar arasõnda ilişki bulunmamõştõr.
Bağcõ ailelerin çocuklarõ ile ilgili verilerden; özellikle erkek çocuklarõn yaşlõlõk
güvencesi olarak görülmesi ve az da olsa anne aracõlõğõ ile babayla iletişim kurulmasõ geleneksel kriterlere; çocuklar üzerinde aile büyüklerinin çok fazla etkili olmamasõ, onlar
üzerinde sadece anne ya da sadece babanõn baskõn olmamasõ, göreli olarak çocuk sayõsõnõn az olmasõ, çocuklarõn büyütülmesi ve okutulmasõnda anne ve babanõn birlikte etkili olmasõ, çocuklarla arkadaş gibi olunmasõ, çocuklar evlendiğinde ayrõ ev açmalarõnõn
istenilmesi ise daha çok modern kriterlere uygundur. Ayrõca çocuklarõn yetiştirilmesinde
katõ disiplin tarzõndan uzaklaşmaya başlanõlmasõ ve çocuklarõ evlenirken çocuğunun eşini kendisi seçenler ile eş seçimini çocuklarõna bõrakanlarõn oranlarõnõn birbirine yakõn olmasõ ise modernliğe geçişin göstergesi olarak düşünülebilir.
Özetle, örneklem grubu aile kurumu açõsõndan incelendiğinde; eş seçimi ve evlenmede, otorite ve karar almada geleneksel ile modern değerlerin bir arada bulunduğu
görülmektedir. Bu durum araştõrma köylerindeki aile kurumunun geleneksel ve modern
değerleri bir arada taşõmasõ anlamõnda “geçiş tipi topluma” uygun özellikler taşõdõğõna
işaret etmektedir.
13
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
5.1.2. Eğitim Kurumu İle İlgili Bulgularõn Değerlendirilmesi ve Sonuçlar
Araştõrma köylerinin bir kõsmõnda ilköğretim okulu olmasõna rağmen, bu okullar
öğrenci sayõsõnõn azlõğõ nedeni ile eğitim ve öğretime kapalõ bulunmaktadõr. Bu nedenle
köylerde, özellikle ilköğretim için, yaygõn olarak taşõmalõ eğitim yapõlmaktadõr. Köylerde öğrenci sayõsõnõn az olmasõnõn nedeni ise, gençlerin evlenerek şehre yerleşmesi, orada çocuk sahibi olmasõ ve köylerde genellikle yaşlõlarõn bulunmasõdõr.
Örneklem grubunun %18.2’si okuma-yazma bilmezken, %48.2’si ilkokul mezunudur. Bu oranlara bakõldõğõnda eğitim düzeyinin düşük olduğu görülmektedir. Anne ve
babalarõnõn da eğitim seviyesi düşük olan örneklem grubunun, eğitim seviyesinin onlara kõyasla daha yüksek olduğu görülmektedir. Burada örneklem grubunun eğitim düzeyi
ile gelir düzeyinin düşük olmasõ, Aziz (2000:19)’in ülkenin gelişmişlik ve gelişmemişlik göstergelerinden biri olan eğitim düzeyinin, toplumun refah düzeyinin bir göstergesi
olduğu görüşüne benzerlik göstermektedir.
Örneklemin neredeyse tamamõna yakõnõ, hem kõz (%91.6) hem de erkek (%97.2)
çocuklarõn mutlaka okutulmasõ gerektiğini düşünmektedir. Bu durum, kõz ve erkek çocuklarõn okula gönderilmeme nedenlerinin cinsiyete göre farklõlaştõğõ (Özbay, 1984:57;
Çavdar, 1976:40; Gök, 1990:176; Köker, 1988) yönündeki geleneksel kriterlerden uzaklaşmaya işaret etmektedir. İlköğretimden sonra da çocuklarõnõ okutmak isteyen bazõ aileler, bunu maddi durumlarõ iyi olmadõğõ için yapamadõklarõnõ ifade etmişlerdir. Okumayazma bilmeyen çocuk sayõsõ yok denecek kadar az olan (%0.9) araştõrma köylerinde,
çocuklarõn meslek seçiminde, daha çok çocuklarõn kendi isteklerinin (%64.4) etkili olduğu da ulaşõlan bir başka sonuçtur. Fakat aileler her ne kadar çocuklarõnõn meslek tercihlerini kendilerine bõraktõklarõnõ belirtseler de, çocuklarõnõn hangi mesleğe sahip olmasõnõ istedikleri sorulduğunda, bu konudaki beklentilerini ortaya koyanlarõn oranõ oldukça yükselmektedir. Buna göre ailelerin, kõz ve erkek çocuklarõnõn sahip olmalarõnõ tercih
ettikleri meslekler, erkekler için daha çok doktorluk ve mühendislik iken, kõzlar için doktorluk ve öğretmenliktir.
Araştõrma köylerinde açõlan kurslar olup olmadõğõ konusunda ise hem köylülerden hem de yetkili kişilerden alõnan bilgilere göre, araştõrma köylerinin hiçbirinde meslek ve yetenek kurslarõ olmadõğõ öğrenilmiştir. Özellikle yeni mesleklerin öğrenilmesini
ya da yeni yeteneklerin ve mesleki becerilerin geliştirilmesini sağlayan kurslarõn açõlmamasõ araştõrma köyleri için bir kayõptõr.
Kõsaca örneklem grubunun eğitim düzeyinin düşük olmasõ ve halk eğitim kurslarõnõn açõlmamasõ geleneksel kriterlere; eğitime önem vermeleri, çocuklarõnõ okutmak
açõsõndan kõz-erkek çocuk arasõnda ayrõm yapmamalarõ ve çocuklarõn mesleki tercihlerini daha çok onlara bõrakmalarõ modern kriterlere uygundur. Bu durum araştõrma köylerinin eğitim kurumu açõsõndan geleneksel ve modern unsurlarõn bir arada bulunduğu “geçiş tipi toplum”un özelliklerini taşõdõğõnõ göstermektedir.
5.1.3. Sağlõk Kurumu İle İlgili Bulgularõn Değerlendirilmesi ve Sonuçlar
Kalecik’te bir devlet hastanesi ve Çandõr’da bir sağlõk ocağõ bulunmasõna rağmen; örneklem grubunu oluşturan bireyler, sağlõk sorunlarõyla karşõlaştõklarõnda genellikle Çankõrõ Devlet Hastanesi ve yakõn illerdeki hastanelere gitmektedirler. Bu durumun
nedenleri olarak; hastanede ihtiyaç duyulan uzman doktorlarõn bulunmamasõ, teknik do14
Tuğça POYRAZ-Birsen ŞAHİN-Gülay ARIKAN
nanõm yetersizliği ve buna bağlõ olarak doğum dahil olmak üzere birçok durumda başvuran hastalarõn hastane personeli tarafõndan diğer hastanelere yönlendirilmesi sayõlabilir.
Örneklem grubunun doktor tercihinde en etkili olan faktör, doktorun alanõnda iyi
olmasõdõr. Ayrõca kadõn hastalõklarõ tedavisi için tercih edilen doktorun cinsiyetinin
önemli olmadõğõnõ belirtenlerin oranõ yüksektir. Bunun yanõ sõra doktor tercihinde cinsiyetin önemli olmadõğõnõ belirten erkeklerin oranõ, kadõnlardan daha yüksektir ki, bu durum ilk bakõşta erkeklerin bu konuda daha modern eğilimlere sahip olduğunu düşündürmektedir.
Örneklem grubunun çocuklarõnõn nerede doğduğu hakkõnda elde edilen sonuçlar;
çocuklarõn %26.2’sinin hastanede, %43’ünün evde, %30.8’inin ise bir kõsmõnõn evde bir
kõsmõnõn hastanede doğduğu şeklindedir. Doğum kontrolü uygulayanlarõn yarõdan biraz
fazla olmasõ da ulaşõlan bir başka sonuçtur. Doğum kontrolü uygulamak isteyen kadõnlarõn oranõnõn erkeklerden yüksek olmasõ, Yasa (1973: 211)’nõn çalõşmasõnda erkeklerin
aile planlamasõ konusunda kadõnlara göre daha katõ olduğu yönündeki araştõrma sonuçlarõna benzerdir. Burada doğum kontrol yöntemi uyguladõklarõnõ belirtenlerin oranõnõn
aslõnda çok da yüksek olmamasõna rağmen, örneklemin sahip olduğu çocuk sayõsõna bakõldõğõnda bunun dört ya da beş çocuğu geçmemesi ilginçtir. Doğum kontrolü uygulama
oranõnõn yüksek olmamasõna rağmen, çocuk sayõsõnõn kõrsal toplum yapõsõ içinde göreli
olarak fazla olmamasõ; görüşme yapõlan kişilerin bu konuda açõklama yapmaktan çekindikleri için, doğum kontrolü uygulamadõklarõ yönünde bilgi vermelerinden kaynaklanabilir. Doğum kontrolü ve çocuk sayõsõna karar verme ile eğitim arasõndaki ilişki incelendiğinde, bazõ çalõşmalardan elde edilen sonuçlarõn (Özbay, 1984:57) aksine, bunlar arasõnda ilişki olmadõğõ görülmüştür.
Kõsaca örneklem grubunun hastalõk tedavisi için tercih ettiği usullerin modern olduğu, fakat araştõrma köylerinde de, ilçede de sağlõk hizmetlerinin yeterli olmadõğõ sonucuna ulaşõlmõştõr. Bu durum araştõrma köylerinin sağlõk kurumu açõsõndan geleneksel
ve modern unsurlarõn bir arada bulunduğu “geçiş tipi toplum”un özelliklerini taşõdõğõnõ
göstermektedir.
5.1.4. Siyaset Kurumu İle İlgili Bulgularõn Değerlendirilmesi ve Sonuçlar
Örneklem grubunun büyük bir kõsmõ (%80.9) siyasetle ilgilenmediğini belirtmiş
olmasõna rağmen, bunlarõn tamamõna yakõnõ (%98.2), modern toplumun önemli özelliklerinden olan seçimlerde oy verme görevini yerine getirdiklerini ifade etmişlerdir. Örneklem grubunun oy kullandõklarõ fakat siyasetle ilgilenmedikleri yönündeki ifadeleri
üzerinde, araştõrma köylerine gittiğimiz zamanõn seçimlere yakõn bir tarih olmasõnõn ve
kişilerin siyasi tercihlerini soracağõmõzdan çekinmelerinin etkisi olduğu düşünülebilir.
Örneklem grubunun seçimlerde bir siyasi partiye oy verirken dikkat ettiği hususlarõn başõnda, partinin ülkenin kalkõnmasõna inandõrõcõ çözümler vaat etmesi (%37.3),
daha sonra ise partinin ve adaylarõnõn dürüst olmasõ (%29.1) gelmektedir; buna karşõn
parti liderinin ya da adaylarõnõn hemşehri ve tanõdõk olmasõna önem verme oranõnõn çok
az olmasõ (%1.8) dikkat çekicidir. Türkiye’nin en önemli sorunu olarak hayat pahalõlõğõ,
enflasyon ve işsizliği gören örneklem grubunun bu konudaki düşünceleri kentlilerden
farklõ değildir.
15
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
Kadõnlarõn da erkeklerin de siyasi tercihlerini kendilerinin belirlediği ve kadõnlarla erkeklerin siyasi tercihleri ile eğitim seviyesi arasõnda ilişki bulunmadõğõ, siyasetle ilgili ulaşõlan bir başka sonuçtur.
Köylülerle yapõlan görüşmeler ve yetkili kişilerden alõnan bilgilere göre, köylerde özellikle sözü dinlenilen, iktidar ve prestij sahibi olan kişiler daha çok muhtarlardõr.
Köye yenilik getiren kişiler de muhtarlar gibi iktidar ve prestij sahibidirler, ancak köye
yenilik getirenlerin büyük bir kõsmõ yine muhtar ya da muhtar heyetidir; geriye kalanlar
ise köyün zenginleridir. Alibeyli Köyü’nde ise yeniliklerin köye girmesinde daha çok televizyon kanallarõnõn etkili olduğu öğrenilmiştir. Gökçeören ve Akkuzulu köylerinde,
muhtar ve köye yenilik getiren kişiler dõşõnda, onlara oranla daha az etkili olsa da, köylüye borç veren, köylü ile alõş-veriş yapan tüccarlarõn da iktidar ve prestij sahibi olduğu
saptanmõştõr. Fakat bütün bunlar köylerde her konuda doğrudan bu kişilerin söylediklerinin geçerli olduğu anlamõna gelmemektedir; köylüler bütün konularda kendi fikirlerini de belirtmektedirler. Bu açõdan köylerde oldukça demokratik bir ortam bulunduğu yorumu yapõlabilir. Araştõrma köylerinde, prestij ve iktidar sahibi kişi olarak muhtarlarõn
gösterilmesi, Türk Köyünde Modernleşme Eğilimleri Araştõrmasõ sonuçlarõ (Tugaç,
Yurt, Ergül ve Sevil, 1970: 254) ve Silier (1976: 139)’in Keban köylerinde yaptõğõ araştõrma sonuçlarõ ile benzerlik göstermektedir.
Burada siyasi örgütlenme oranõnõn düşük olmasõ ve kooperatifçiliğin yaygõn olmamasõ geleneksel kriterlere uygunken; örneklem grubunun oy kullanmasõ, oy kullanõrken parti adaylarõnõn hemşehri ya da tanõdõk olmasõ gibi geleneksel ilişkilerin devamõ
olan tercihlerde bulunmamasõ ve kadõnlarõn da erkeklerin de siyasi tercihlerinde daha
çok kendilerinin belirleyici olmasõ modern kriterlere uygundur. Bu durum araştõrma köylerinin siyaset kurumu açõsõndan geleneksel ve modern unsurlarõn bir arada bulunduğu
“geçiş tipi toplum”un özelliklerini taşõdõğõnõ göstermektedir.
5.1.5. Din Kurumu İle İlgili Bulgularõn Değerlendirilmesi ve Sonuçlar
Örneklem grubunun neredeyse hepsi, ramazan ayõnõn tamamõnda oruç tutmakta
(%94.5) ve her kurban bayramõnda kurban kesmekte (%93.6); yarõya yakõnõ (%48.2) ise
günde beş vakit namaz kõlmaktadõr. Ayrõca eğitim ile namaz kõlma (X2=35.98, sd=20,
P=0.015), oruç tutma (X2=29.13, sd=10, P=0.001) ve kurban kesme (X2=30.27, sd=15,
P=0.011) arasõnda ilişki bulunmuştur. Çocuklarõnõ Kur’an Kursu’na göndermek isteyip
de Kur’an Kursu olmadõğõ için gönderemeyenlerin oranõ yaklaşõk %52.9’dur.
Kõsaca örneklem grubunun dinin gereklerini yerine getirmeleri ve çocuklarõnõ
Kur’an Kursu’na göndermek istemeleri açõsõndan geleneksel değerlere bağlõ olduklarõ
görülmektedir.
5.2. Bireysel Özellikler Açõsõndan Modernleşme Eğilimleri
Araştõrma köylerinde uzun zaman önce kan davasõnõn olduğu, fakat son zamanlarda bu tür olaylara rastlanõlmadõğõ saptanmõştõr. Köylüler arasõnda küçük de olsa çõkan
tartõşma ve anlaşmazlõklar, daha çok belediyeden ya da Kavaklõdere Şarap Fabrikasõ’ndan onca (bağ fidesi) alabilenler ile alamayanlar arasõnda olmaktadõr. Bu durum, Kõray (1998)’õn köy topluluğu içindeki çatõşmalarõn köyün iç dinamiklerinden (içsel) değil
de, dõşsal dinamiklerden kaynaklandõğõ görüşüne benzerdir. Ayrõca araştõrma köylerinde
16
Tuğça POYRAZ-Birsen ŞAHİN-Gülay ARIKAN
görüşmeler yapõlõrken tanõk olunan, çeşme başõnda su için tartõşma yapõlmasõ da, suyun
yetersiz olmasõnõn araştõrma köylerinde tartõşma nedenlerinden biri olabileceğini düşündürmektedir.
Örneklem grubu hayatta başarõlõ olmak ve yükselebilmek için namuslu olmayõ
(%44.3), eğitimden (%24.6) daha önemli bir özellik olarak düşünmekte ve gelecekle ilgili beklentilerinde kaderciliğe çok az (%4.9) yer vermektedir. Geleneksel toplumlarda
çocuklarõn terbiyeli ve otoriteye saygõlõ olmasõ; modern toplumlarda ise özgür bir şahsiyetin ve yaratõcõ yeteneklerinin geliştirilmesi önem taşõmaktadõr (Tugaç, Yurt, Ergül ve
Sevil 1970:255). Bu açõdan örneklem grubuna bakõldõğõnda; çocuklarõnõn saygõlõ, dürüst,
azimli, dindar ve kendi kararlarõnõ kendisi veren gibi özelliklerin hepsini birden taşõmasõnõ isteyenlerin oranõnõn oldukça yüksek (%59.3) olduğu görülmektedir.
Ailelerin, çocuklarõnõn eşlerinin akraba olmasõnõ isteme oranlarõnõn (damat adayõ
için %8.7, gelin adayõ için %6.3) çok düşük olmasõ ve eş seçimini çocuklarõna bõrakacaklarõnõ söyleme oranlarõnõn %20’lerde olmasõ, eş seçimi konusunda geleneksel değerlerden modern değerlere doğru geçiş sürecinin başlamasõ olarak değerlendirilebilir. Bağcõ ailelerine evlenmiş erkek çocuklarõnõn eşlerini seçerken kararlarõnõ nasõl verdikleri sorulduğunda, çocuklardan kendi kararõ doğrultusunda hareket edenlerin oranõnõn %53.2,
anne-babalarõnõn görüşlerini dikkate alanlarõn oranõnõn ise %46.8 olduğu görülmüştür.
Bu oranlar eş seçiminde kişisel tercihler ile aile tercihinin hemen hemen eşit olduğunu
göstermektedir.
Örneklem grubunun gelin ve damat için aradõklarõ özellikler benzerlik taşõmaktadõr. Buna göre çocuklarõnõn eşlerinde aradõklarõ en önemli özellik, ahlaka (erkek çocuk
için %53.1, kõz çocuk için %48.9) ve yüksek eğitim seviyesine (erkek çocuk için %13,
kõz çocuk için %11.5) sahip olmasõdõr. Geleneksel topluma özgü olan, gelinin güzel olmasõ kriterinin araştõrma köylerinde en sonlarda yer almasõ dikkat çekicidir. Bu sonuçlar damatta aranan özellikler açõsõndan, Başaran (1984:150-151)’õn araştõrma sonuçlarõyla benzerlik taşõmakta, fakat gelin için aranan yüksek eğitim seviyesine sahip olma durumu açõsõndan farklõlaşmaktadõr. Aslõnda eğitimli olma, kõrsal toplumlarda, gelinler için
aranan bir özellik değildir; tamamiyle modern toplumlara özgü bir özelliktir. Bu durumda damat için belirlenen kriterler daha çok geleneksel değerlere uygunken, gelinler için
belirlenen kriterlerden eğitim, modern değerlere uygundur.
Örneklem grubunun kadõnõn dõşarõda ücretli bir işle çalõşma hayatõna katõlmasõ
konusundaki düşünceleri ise, kadõnõn çalõşma yaşamõnda yer almasõnõ istedikleri şeklinde ifade edilebilir. Diğer kõrsal bölgelerde olduğu gibi burada da kadõnlar yoğun emek
gerektiren tarõmsal üretimde yer almaktadõr. Genellikle küçük toprak sahipliğinde görülen, bitki yetiştiriciliği ya da sõnai tarõmõn yapõlmasõ durumunda kadõnõn el emeğine dayalõ çapa, hasat gibi işleri yapma durumu (Aziz, 2000:24-25) araştõrma köyleri için de
geçerlidir. Kõsaca kadõnlarõn çalõşmasõ konusunda örneklem grubu olumlu bir tavõr sergilemektedir. Bu konuda daha ayrõntõlõ bilgi için kadõnlarõn ve erkeklerin çalõşma yaşamõna karar verme ile cinsiyet, eğitim ve yõllõk gelir arasõndaki ilişkiye bakõlmõştõr. Cinsiyet ile erkeklerin çalõşma yaşamõna karar vermesi (X2=9.14, sd=2, P=0.010) ve cinsiyet ile kadõnõn çalõşma yaşamõna karar vermesi (X2=8.25, sd=2, P=0.016) arasõnda ilişki bulunmuştur. Eğitim ve yõllõk gelir değişkenleri ile kadõn ve erkeğin çalõşma yaşamõna karar vermesi arasõnda ilişki bulunmamõştõr.
17
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
Burada örneklem grubunun başarõ için namusa önem vermesi geleneksel değerlere; kaderciliğe verilen önemin azalmasõ, kadõnlarõn siyasi tercihlerinde kendilerinin etkili olmasõ ve gelin tercihinde eğitime önem verilmesi ise modern değerlere uygundur.
Ailelerin çocuklarõnõn saygõlõ, dürüst, azimli, dindar ve kendi kararlarõnõ kendisi veren
gibi özelliklerin hepsini birden taşõmasõnõ istemeleri, geleneksel ve modern değerlerin
bir arada olduğunu göstermektedir.
Günümüz toplumlarõnda modern değerlere açõklõğõn bir göstergesi; radyo, televizyon, tiyatro gibi kitle iletişim araçlarõna açõklõktõr. Bunlar içinde kõrsal kesimde daha
çok televizyon popülerdir (Aziz, 2000:93). Örneklem grubunun boş zamanlarõnõ değerlendirme faaliyeti olarak en yüksek oranda arkadaş, akraba ve komşu ziyaretlerinin, daha düşük oranda ise televizyon izlemenin geldiği saptanmõştõr. Televizyonda en çok izlenen programlar ise haberler, yabancõ ve yerli diziler ile sinema filmleridir. Ayrõca örneklem grubunun büyük çoğunluğu gazete okumamaktadõr. Bunun nedenlerinden biri
köylere gazete gelmemesidir. Burada boş zaman faaliyeti olarak daha çok arkadaş, akraba ve komşu ziyaretleri yapõlmasõ geleneksel değerlere uygundur.
Büyük bir kõsmõ doğduğundan beri köyde yaşayan örneklem grubunun tamamõna
yakõnõ, oturduklarõ yerden memnun olduklarõnõ ve başka yere gitmek istemediklerini;
bunun en önemli nedeninin ise topraklarõna bağlõlõk olduğunu ifade etmişlerdir. Köylerinden göç etmek istemeyen köylülerin, köy dõşõna çõkma sebeplerinin başõnda alõş-veriş
gelmektedir. Seyahat amacõyla köy dõşõna çõkma sõklõklarõ ise oldukça azdõr. Köyden göç
etmek isteyenlerin ve zorunlu olmadõkça (seyahat amacõyla) köy dõşõna çõkanlarõn oranõnõn az olmasõ, köylülerde geleneksel topluma uygun olarak fiziksel hareketliliğin gelişmediğini göstermektedir.
Yaptõğõmõz görüşmeler ve gözlemler sonucunda, gençlerin genellikle eğitim ya da
iş amacõyla köy dõşõna çõktõklarõ ve gittikleri yerlere yerleştikleri, ancak köyleriyle ilişkilerini kesmedikleri, bayramlarda, yaz tatillerinde köylerini ziyaret ettikleri ve ailelerinden özellikle kõşlõk yiyecek konusunda yardõm aldõklarõ öğrenilmiştir. Bu durum daha
önce yapõlmõş çalõşmalarõn, köyden ayrõlan aile üyelerinin belirli bir süre daha ailelerinin sayesinde ayakta kaldõklarõ (Atalay, 1983:35, Özer, 1991:13, Kõray, 1998: 38 ve Özbay, 1984:52) yönündeki sonuçlarla benzerlik göstermektedir.
Örneklem grubumuzun gündelik yaşamlarõnda karşõlaştõklarõ sorunlarõn neler olduğuna bakõldõğõnda: Araştõrma köylerinde karşõlaşõlan en önemli sorunun su yetersizliği olduğu görülmektedir. Bunun ardõndan gelen diğer önemli sorunlar ise köylerde sağlõk ocaklarõnõn bulunmamasõ, köy yollarõnõn düzgün olmamasõ, eğitimin taşõmalõ eğitim
şeklinde yapõlmasõ ve tarõm eğitimi konusundaki yetersizliklerdir. Ayrõca araştõrma köylerinde kanalizasyon sisteminin olmamasõ da önemli sorunlar arasõndadõr.
Özetle, gerek bireysel özellikler, gerekse aile, eğitim, siyaset, sağlõk ve din gibi
kurumlar açõsõndan geleneksel ve modern değerlerin bir arada bulunduğu, örneklem grubumuzu oluşturan Kalecik’e bağlõ bağcõlõkla uğraşan on köy, Lerner’õn “geçiş tipi toplum” olarak kavramsallaştõrdõğõ toplum tipine uygun nitelikler taşõmaktadõr.
18
Tuğça POYRAZ-Birsen ŞAHİN-Gülay ARIKAN
Kaynakça
Arõkan, G. (1998), Türkiye’de Uzmanlõk Gerektiren Mesleklerde Kadõnlar (Profesyonel Kadõnlar), Ankara: Bizim Büro Basõmevi.
Atalay, B. (1983), Sanayileşme ve Sosyal Değişme (Kõrõkkale Araştõrmalarõ), Ankara: DPT Sosyal Planlama Dairesi Başkanlõğõ, Yay. No: 1917.
Aziz A. (2000), Kõrsal Alanda Kadõnõn İstihdama Katõlõmõ, Ankara: T.C. Başbakanlõk Kadõnõn Statüsü ve Sorunlarõ Genel Müdürlüğü.
Balaban A. R. (1984), “Kõrsal Kesimde: Aile Kurma, Çözme, Aile-İçi Etkileşim ve
İlişkiler”, TÜRKİYE’DE AİLENİN DEĞİŞİMİ-TOPLUMBİLİMSEL İNCELEMELER içinde (183-193), (Yayõna Hazõrlayan) Türköz Erder, Ankara: Türk Sosyal Bilimler Derneği.
Başaran F. (1984), “Ailede Cinsiyet Rollerine İlişkin Tutum Değişmeleri”, TÜRKİYE’DE AİLENİN DEĞİŞİMİ-TOPLUMBİLİMSEL İNCELEMELER içinde (145-161),
(Yayõna Hazõrlayan Türköz Erder), Ankara: Türk Sosyal Bilimler Derneği.
Boran B. (1992), Toplumsal Yapõ Araştõrmalarõ: İki Köy Çeşidinin Mukayeseli
Tetkiki, Bütün Kitaplarõ 3, Birinci Baskõ, İstanbul: Sarmal Yayõnevi.
Çavdar, T. ve diğerleri. (1976), Yüksek Öğrenimi Başaran Öğrenciler (19741975): Sosyo-Ekonomik Çözümleme, Ankara: D.P.T Yayõnlarõ.
Dönmezer, S. (1984), Sosyoloji, İstanbul: Hüsnütabiat Matbaasõ.
Gusfield, J.R. (1971), “Tradition and Modernity: Misplaced Polarities In The
Study of Social Change”, POLITICAL DEVELOPMENT AND SOCIAL CHANGE, (Ed.
J.L. Finkle, R.W.Gable), New York: Second Edition.
Heper, M. (1974), Bürokratik Yönetim Geleneği: Osmanlõ İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti, Ankara: ODTU.
Inkeles, A. (1977), “The Modernization of Man”, MODERNIZATION: DYNAMICS OF GROWTH, (Ed. Myron Weiner), Washington: Voice of America Series United
States Information.
Kağõtçõbaşõ, Ç. (1969), “Türkiye’de Çocuğun Değeri, Kadõnõn Rolü ve Doğurganlõğõ”, TÜRK TOPLUMUNDA KADIN, (Yayõna Hazõrlayan Nermin Abadan), Ankara:
Türk Sosyal Bilimler Derneği Yayõnlarõ.
Kağõtçõbaşõ Ç. (1984), İnsan, Aile ve Kültür, İstanbul: Remzi Kitabevi.
Kõray, M.B. (1963), Ereğli Ağõr Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabasõ, Ankara:
T.C, Başbakanlõk DPT Yayõnlarõ.
Kõray, M.B. (1998), Değişen Toplum Yapõsõ, M. Kõray’õn Toplu Eserleri 3, İstanbul: Bağlam Yayõncõlõk.
Köker, L. (1988), Türkiye’de Kadõn, Eğitim ve Siyaset: Yüksek Öğrenim Kurumlarõnda Kadõnõn Durumu Üzerine Bir İnceleme, Ankara Üniversitesi: Yayõmlanmamõş
Doktora Tezi.
Kurtkan, A. (1968), Köy Sosyolojisi, İstanbul: İ.Ü, İktisat Fak. Yayõnlarõ, Fakülteler Matbaasõ.
Lerner, D. (1964), The Passing of Traditional Society, London: The Free Press of
Glencoe Collier Macmillan Limited.
19
Kalecik’e Bağlõ Bağcõlõkla Uğraşan On Köyde Bireysel ve Kurumsal Açõdan...
Levy, M. Y. (1996), Modernization and The Structure of Societies, Volume I,
London: Transaction Publishers.
Marshall, G. (1999), Sosyoloji Sözlüğü, (Çev. Osman Akõnhay ve Derya Kömürcü), Ankara: Bilim ve Sanat Yayõnevi.
Merter, F. (1990), 1950-1988 Yõllarõ Arasõnda Köy Ailesinde Meydana Gelen Değişmeler, Ankara: T.C. Başbakanlõk Aile Araştõrmalarõ.
Ozankaya, Ö. (1984), Temel Toplumbilimleri Sözlüğü, Ankara: Savaş Yayõnevi.
Özbay, F. (1984), “Kõrsal Kesimde Toplumsal ve Ekonomik yapõ Değişmelerinin
Aile İşlevlerine Yansõmalarõ”, TÜRKİYE’DE AİLENİN DEĞİŞİMİ-TOPLUMBİLİMSEL
İNCELEMELER içinde (35-69), (Yayõna Hazõrlayan Türköz Erder), Ankara: Türk Sosyal Bilimler Derneği.
Özen, S. (1991), Sanayi Kasabasõnda Yaşam Biçimi ve Aile Yapõsõnda Meydana
Gelen Değişmeler, İzmir: Ege Ün. Edebiyat Fakültesi.
Sarõbay, A. Y. (1985), Türkiye’de Modernleşme, Din ve Parti Politikasõ, İstanbul:
Alan Yayõnlarõ.
Schmidt, R.B. (1996), “Akademik Yaşamda Kadõn”, SOSYAL BİLİMLERİN KADIN ARAŞTIRMALARINDAKİ TEORİK ANLAYIŞ VE DÜŞÜNCESİNDE YÖNTEMSEL
DÜŞÜNCELER içinde, (Der: H. Çubuk), Ankara: Türk-Alman Kültür İşleri Kurulu Yayõn Dizisi, No:9, Bizim Büro Basõmevi.
Silier, O. (1976), Keban Köylerinde Sosyo-Ekonomik Yapõ ve Yeniden Yerleşim
Sorunlarõ, Ankara: ODTU İdari İlimler Fakültesi.
Stirling, P. (1965), Turkõsh Village, United State of America: George Weidenfeld
& Nicolson Limited.
Şafak, B. (1992), Ankara’nõn İki Köyünde Örgün Eğitim ve Modernleşme Süreci,
Hacettepe Üniversitesi: Yayõmlanmamõş Doktora Tezi.
Timur, S. (1972, Türkiye’de Aile Yapõsõ, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayõnlarõ.
Tuğaç, A. ve diğerleri. (1970), Türk Köyünde Modernleşme Eğilimleri Araştõrmasõ, Ankara: T.C. DPT Yayõnlarõ, No 860.
Türkdoğan, O. (1977), Köy Sosyolojisinin Temel Sorunlarõ, İstanbul: Dede Korkut Yayõnlarõ.
Tütengil, C. O. (1969), Türkiye’de Köy Sorunu, İstanbul: Kitaş Yayõnlarõ.
Tütengil, C. O. (1980), Az Gelişmenin Sosyolojisi, İstanbul: Ülken Yayõnevi.
Uğuzman, T. (2000), Dört Divan Kasabasõnõn Sosyal ve Kültürel Araştõrmasõ,
Ankara: Yeni Ofset Matbaasõ.
Uygun, H. (1984), Kalecik (Ankara) Bir İlçenin Toplumsal Yapõsõ, Hacettepe Üniversitesi: Yayõmlanmamõş Doktora Tezi.
Vergin, N. (1977), “Toplumsal Değişme ve Türkiye’de Aile”, DİN, TOPLUM VE
SİYASAL SİSTEM içinde, İstanbul: Bağlam Yayõnlarõ.
Yasa, İ. (1969), 25 Yõl Sonra Hasanoğlan Köyü (Karşõlaştõrmalõ Bir Toplum Bilimsel Araştõrma), Ankara: A.Ü.S.B.F. Yayõnlarõ, No:170.
Yasa, İ. (1973), Türkiye’nin Toplumsal Yapõsõ ve Temel Sorunlarõ, İkinci Baskõ,
Ankara: Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayõnlarõ, No: 16.
20