yıl:2015 sayı:1

Transkript

yıl:2015 sayı:1
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
TÜRKİYE’DEKİ ÇOKULUSLU ŞİRKETLERİN İNCELEMESİ:
GÜBRETAŞ ÖRNEĞİ
Arş. Gör. M. Burak ÜNLÜÖNEN1, Arş. Gör. Cemil ŞENEL2
ÖZET
Bu çalışmada yurtdışına doğrudan yabancı yatırım yapan Türk şirketlerinden Gübretaş’ın yaptığı
yatırımın OLI Paradigması, yerleşim yerine özgü koşullar ve yatırım amaçlarına göre incelenmiştir. Bu başlıklar
altında oluşturulan kavramsal çerçeve kapsamında, liderlik ettiği konsorsiyumla satın alınan Razi Petrochemical
Şirketi değerlendirilmiştir. Çalışma bulguları değerlendirildiğinde, Gübretaş Şirketi yaptığı yatırımla bir
çokuluslu şirket haline gelmiş ve başarılı bir yatırım olduğu sonuca varılmış ve elde edilen diğer bulgular
tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: OLI Paradigması, Çokuluslu şirketler, Doğrudan Yabancı yatırımlar, Gübretaş
ABSTARCT
The main focus of the study is Gübretaş, one of the Turkish companies who does FDIs abroad and the OLI
paradigm of its investments with respect to local circumstances and aims. Regarding this framework, Razi
Petrochemical, a company which is acquired by the consortium led by Gübretaş is analyzed. The data obtained
from the study led to the conclusion that Gübretaş became a multinational company after the acquisition and the
investment was well-made. The remaining findings are discussed afterwards.
Key Words: OLI Paradigm, International Companies, Foreign Direct Investments, Gübretaş
1. Giriş
Küreselleşme ile beraber finans ve yatırım alanındaki gelişmeler, uluslararası finansal
birleşmelerin önünü açmıştır. Bu gelişmeler ile birlikte uluslararası şirketler ve sermaye
hareketleri yeni bir boyut kazanmıştır. Küreselleşen ekonomi, hızla ilerlemeye devam eden
teknoloji; finansal piyasaların ve ulusal ekonomilerin sınırlarını ortadan kaldırmıştır.
Küreselleşmenin hızla yayılmasında çok uluslu işletmeler ve yaptıkları faaliyetlerin esasını
oluşturan doğrudan yabancı yatırımların payı büyüktür.
1
Gazi Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Yüksekokulu, Bankacılık Bölümü, Araştırma
Görevlisi
2
Gazi Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Yüksekokulu, Bankacılık Bölümü, Araştırma
Görevlisi
7
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
Büyük
bir
köy
haline
gelen
dünyamızda
uluslararası
faaliyetler
oldukça
yoğunlaşmıştır. Pakistan pamuğundan dokunmuş çarşafa yatıyor, Amerikan malı jiletle tıraş
oluyor, cildimiz tahriş olmasın diye Fransız malı afershave kullanıyor, iki de bir çalan Iphone,
Samsung, HTC cep telefonlarına anında cevap veriyor, İsviçre malı saatler kullanıyor, güvenli
olduğu için Alman malı arabaları, ekonomik olduğu için Japon arabalar tercih ediyoruz.
Giyimde İtalyan kalıplı ayakkabıdan, Fransız malı eşarptan, Amerikan tasarımcılarının
çizgilerinden vazgeçemiyoruz(Serinkan ve Bağcı, 2012:93).
Çok uluslu şirketlerin gelişimi, Dünya pazarında etkin olması, II.Dünya Savaşı
sonrasında uluslar arası pazarlardaki fırsatların fark edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Dış
pazarlardaki fırsatların çok uluslu firmalar tarafından fark edilmesinden sonra ürün ve
hizmetlerin uluslar arası ticareti sürekli olarak bir gelişme içerisine girmiştir(Kirpilani, 1984).
Hızla gelişen uluslararası piyasalar ve ticaret hacmi, ülkeleri yöneten hükümetleri çok uluslu
şirketleri kendi ülkelerinin kalkınmaları için göz önünde tutmak zorunda oldukları bir faktör
haline getirmiştir.
Küreselleşen dünyamızı anlamak için çok uluslu şirketleri tanımak bir ön koşul haline
gelmiştir. Diğer bir çokuluslu şirket, çokuluslu girişim, ulus-ötesi şirket gibi farklı kullanılan
adlarla anılan bu şirketleri anlamak modern kapitalist ekonominin ve hatta modern siyasi,
kültürel, toplumsal işleyiş süreçlerini ve ne şekilde örgütlendiklerini anlayabilmek için
gereklidir(Akçaoğlu, 2008).
Mevcut çalışmada çokuluslu şirketler ve faaliyet konusu olan doğrudan yabancı
yatırım kavramları ışığında, Gübretaş şirketinin yaptığı doğrudan yabancı yatırım, Dunning’in
OLI paradigması kuramsal çerçevesinde incelenecektir.
2.Kuramsal Çerçeve
2.1.Çokuluslu Şirket ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar
Çokuluslu şirketlerin ve doğrudan yabancı yatırımların değişik tanımları yapılmıştır.
Çok uluslu şirketler, yatırım faaliyetlerini birden fazla ülkede sürdüren, üretimle ilgili
kararların bir merkezden alındığı, çeşitli yollarla bağlı şirketlerin kararlarını etkileyebilen
şirketlerdir (Ulaş, 2004). Birleşmiş Milletlere göre çok uluslu işletmeler (Şatıroglu, 1984):
a) Ekonomik işletme birimlerinin hukuki sekli ve uğraşı alanlarına bakılmaksızın iki ya da
daha fazla ülkede faaliyet gösteren,
8
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
b) İşletme birimleri arasında evrensel stratejiyi oluşturmak üzere, uyumlu ve ortak
politikaların saptanmasına yol açan, bir ya da birden fazla karar alma merkezinin efektif
kontrolüne dayalı bir karar alma sistemi altında, nüfusun sahiplik ya da birimler arasındaki
diğer bağlar yoluyla kullanıldığı,
c) Bilgi, kaynak ve sorumlulukların birimler arasında paylaşıldığı ekonomik işletmelerden
oluşan bir ticari teşebbüstür.
Bu açıklamalardan çokuluslu işletmeleri, en iki ülkede kendi kontrolü altında
üretimsel faaliyetler yürüten şirketler olarak tanımlayabiliriz. Bu işletmeler, ana şirket
bağlılarından müteşekkildir. Ana şirketin yer aldığı ülke ‘konuk ülke’, yatırımın yapıldığı ülke
ise ‘konak ülke’ olarak tanımlanabilir(Akçaoğlu, 2008).
Doğrudan yabancı yatırımlar ise, IMF’nin Ödemeler Dengesi 5. El Kitabı ve
OECD’nin Doğrudan Yatırım Tanımları Kitabı’nda (OECD Benchmark Definition of Foreign
Direct Investment-4th Edition), doğrudan yatırım, bir ülkede yerleşiklerin başka bir ülkede
yerleşik şirkette sürekli bir pay elde ettiği uluslararası yatırım kategorisi olarak
tanımlanmaktadır. Şirket payında sürekli mülkiyet, yabancı yatırımcının uzun vadeli bir
yatırımının varlığını ve şirketin yönetiminde etkin olduğunu göstermektedir. Doğrudan
yatırım şirketi, yabancı yatırımcının bir şirketteki hisse senetlerinin yüzde 10 ve/veya daha
fazlasına sahip olduğu şirketler olarak tanımlanmakta, hisse senetlerinin yüzde 10 ve/veya
daha fazlasına sahip olunması doğrudan yatırım ilişkisinin varlığını belirlemektedir. Bu arada
esas olan kontrol gücüdür. Eğer kontrol gücü elinde yoksa bu yatırım portföy yatırımı olarak
değerlendirilir(TCMB, 2012).
Doğrudan yabancı yatırım üç unsur içermektedir. Yani üç işlem istatistiklere
doğrudan yabancı yatırım olarak geçmektedir. (1) Doğrudan yatırımcının kendi ülkesi dışında
bir ülkede yer alan bir firmanın hisselerini satın alması olarak adlandırılan öz sermaye veya
iştirak sermayesi (equity capital). (2) Doğrudan yatırımcının elde ettiği kazancın bağlı
şirketler tarafından yeniden yatırıma dönüştürülmesi (reinvested earnings) Doğrudan yabancı
yatırım olarak adlandırılmaktadır. (3) Ana şirket ile bağlı şirketler arasında uzun veya kısa
dönemli borç veya alacak işlemleri yani şirket içi kredi/borçlar (intra-company loan/debt)
doğrudan yabancı yatırım olarak kaydedilir (UNCTAD, 2005).
Doğrudan yabancı yatırımla yoluyla pazara girmek; ulaştırma maliyetleri, gümrük
tarifeleri, hükümetlerin kendi ülkerinde uyguladığı engelleri ortadan kaldırma, yatırım yapılan
ülke pazarına ve konak ülkenin komşu pazarlarına ulaşım gibi bir çok avantaja sahiptir.
Yapılan bu yatırım ise hem sermayenin geldiği (konuk ülke) ülkeye, hem de yatırımın
yapıldığı ülkeye (konak ülke) bir takım kazançlar sağlamaktadır. Coşkun (2001)’un ifadesiyle
9
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
doğrudan yabancı yatırımlar, sermaye ve teknolojinin bir bütün halindeki akışını içermektedir.
Büyüme ve ticaret teorisinden bilindiği üzere sermaye akımları, sermaye ithal eden ülkedeki
kişi başı GSYIH’yi yükseltmektedir. Daha iyi teknolojiye erişim, sürdürülebilir büyümenin
yegâne kaynağını oluşturmaktadır. Üstelik doğrudan yabancı yatırım, sermaye sahibi ve
sermaye ithal eden ülkeler arasında risk paylaşımına da neden olmaktadır. Bu durum ise,
sermaye akımlarının bu türünü borçlanmadan daha cazip kılmaktadır. Kısacası doğrudan
yabancı yatırım, ülkelere pazar disiplini, teknoloji ve yönetimsel uzmanlık transferi, risk
paylaşımı gibi bir takım faydalar sağlamaktadır.
2.2. Doğrudan Yabancı Yatırımlar İçin Geliştirilen Teoriler ve Eklektik
Paradigma(OLI Paradigması)
Doğrudan dış yatırımlar ile ilgili teoriler; Aksak Pazar Teorisi(Hymer, 1960,1976),
Davranışsal Yaklaşım (Ahoroni, 1966), İşlem Maliyeti Teorisi(Williamson,1975-1978, Teece,
1981, Hennart, 1982), İçselleştirme Teorisi (Buckley ve Casson, 1976, Rugman 1980),
Ürünün Yaşam Seyri Teorisi (Vernon, 1966), İskandinav Okulu (Johanson ve WiedersheimPaul, 1975, Johanson ve Vahlne, 1977), Yenilik Adaptosyon Modeli (Bilkey ve Tesar 1977;
Çavuşgil 1980; Andersen 1993; Czinkota 1982; Reid, 1981,Wortzel ve Wortzel, 1981, Lim ve
Diğerleri, 1991, Rao ve Naidu,1992), Uppsala Uluslararasılaşma Modeli (Johanson ve
Vahine,1977, 1990; Johanson ve Wiedersheim-Paul ,1975 Welch ve Luastarinen,1988),
Şebeke Ağı Modeli (Johanson ve Mattson, 1988,1992) ve Eklektik Paradigma olarak
söyleyebiliriz(Akçaoğlu,2004; Ulaş,2003; Yıldırım,2007).
Bu teorilerin hiçbiri tek başına tüm doğrudan yabancı yatırımları açıklamakta yeterli
olmamalarına rağmen her biri doğrudan yabancı yatırımları açıklanmasında önemli katkılarda
bulunmuşlardır. Mevcut çalışma Eklektik Paradigma(OLI Teorisi) kuramsal çerçevesinde
incelenecektir.
Dunning (1977, 1979, 1980, 1988) tarafından çokuluslu şirketlerin doğrudan yabancı
yatırım faaliyetlerini açıklamak üzere geliştirilen eklektik paradigma, mikro yaklaşımlı
doğrudan yabancı yatırımları açıklayan en kapsamlı teorik çerçevedir. Paradigmanın eklektik
olarak etiketlenmesinin nedeni, çok sayıda farklı teorik yaklaşımları bir araya getirerek
doğrudan yabancı yatırımları açıklamaya çalışmasından dolayıdır. Gerçekten teori,
organizasyon teorisi, firma teorisi, dış ticaret teorisi, içselleştirme teorisi ve lokasyon
teorisinin içerdiği unsurları sentezleyerek, analitik bir teorik çerçeve ortaya koymaktadır
(Taylor ve Thrift, 1986; Dunning,1988; 1993).
10
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
Paradigmanın temel hipotezi, firmalar üç avantaja sahip olursa veya üç avantaj var
olduğu durumda DYY’nin meydana geleceği şeklindedir(Dunning, 1988: 1993, 2001);
(1) Firmaya özgü avantajlar veya sahiplik avantajları (ownership-spesificadvantages-O):
Firma diğer rakip ülkelerin firmalarının sahip olmadığı avantajlara sahiptir. Firmanın
mülkiyetinden olan bu avantajlar genellikle dokunulamaz/görünmeyen/soyut varlıklardan
(intangible assets) oluşur.
(2) Lokasyona özgü avantajlar (Location-spesific advantages-L): Birinci ve ikinci
koşulun gerçekleştiği durumda, firmanın sahip olduğu avantajları yabancı bir ülkede kârlı bir
şekilde kullanabileceği lokasyonun bulunması gerekir. Yabancı ülkedeki lokasyon, firmanın
kendi ülkesindeki lokasyondan daha avantajlı olmak veya daha fazla çekici olmak
durumundadır. Aksi taktirde firma yabancı piyasalara DYY yapmak yerine ihracat yapmayı
tercih edecektir.
(3) İçselleştirme avantajları (internalization advantages-I): İlk şarta sahip olan firma sahip
olduğu avantajları bunları yabancı firmalara satmak ya da kiralamak yerine bu avantajları
firmaya daha fazla yarar/avantaj sağladığı için bizzat kendisi içselleştirerek kullanır.
Dunning bu üç avantaja (Ownership, Location, Internalization) OLI avantajları adını
vermektedir. Bu nedenle zaman zaman eklektik paradigma OLI paradigması şeklinde de
anılmaktadır.
Teori diğer teorilere göre daha kapsamlı olmasına rağmen yine de eleştirilere maruz
kalmıştır. Bunlardan bir tanesi değişken sayısının fazla olmasından dolayı değişkenlerin
açıklayıcı etkisinin neredeyse sıfıra yaklaşmasıdır. Diğer bir eleştiri de teorideki değişkenlerin
birbirlerinden bağımsız olmamalarıdır(Dulupçu ve Demirel, 2005).
Özetle Dunning’in yaklaşımı sahiplik, lokasyon ve içselleştirme avantajları bakımından
doğrudan yabancı yatırım faaliyetinin kim tarafından, nerede ve niçin yapıldığını analiz
etmeye çalışmaktadır. Sahiplik avantajı firmaya özgü olup firmanın dışarıda yatırım
yapabilmesini mümkün kılar. Lokasyon avantajı, bir ülkeye özgü olup üretim yerinin seçimini
gerektirir. İçselleştirme avantajı ise, dış üretimin piyasalar aracılığıyla mı (örneğin lisans
verme gibi) yoksa hiyerarşi ile mi (Doğrudan yabancı yatırım) yapılacağını belirler(Yavan,
2004).
Çokuluslu şirketler yaptıkları yatırımları Dunning’e göre şu amaçlarla gerçekleştirirler.
Bu amaçlar; Doğal kaynak arayışı, Pazar arayışı, Etkinlik arayışı ve Stratejik aktif arayışıdır.
Bir çokuluslu şirketin faaliyetlerinin konuk ve konak ülkeler açısından ne tür sonuçlara gebe
olacağı, o şirketin faaliyet türü ve faaliyetinin gerisinde bu amaçlardan hangilerinin
bulunduğu ile yakın ilişkilidir(Akçaoğlu, 2008).
11
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
Bu çalışmada Gübretaş şirketi, Akçaoğlu’nun(2004) yaptığı çalışmada Türk
şirketlerinin Türkiye’ye özgü koşullar ve yatırım yapılan ülkeye özgü koşullar altında
sınıflandırmıştır. İki başlık altında dokuz adet faktöre göre Türk çok uluslu şirketlerinin yurt
dışına yatırım yapma nedenleri incelenmiştir. Bu faktörler aşağıdaki tabloda mevcuttur;
Tablo-1: Türk İşletmelerinin Uluslararasılaşma Nedenleri
Yerleşim Yerine Özgü Koşullar
Türkiye’ye Özgü Koşullar
-İtici Faktörler-
Hedef/ Evsahibi Ülkeye Özgü Koşullar
-Çekici Faktörler -
İtici Unsurlar Faktörü
Çekici Unsurlar Faktörü
İç Rekabet Faktörü
Dış Rekabet Faktörü
Kaynak Faktörü
Fırsat Faktörü
Pazar Çeşitlendirme Faktörü
İstikrar Faktörü
Büyük Pazar Faktörü
Kaynak: Akçaoğlu, Emin, Türk Firmalarının Dış Yatırımları: Saikler ve Stratejiler,
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2004:187.
Türkiye’ye özgü koşullar itici faktörler iki grupta toplanmıştır. İtici unsurlar faktörü;
Türkiye’ de üretim maliyetlerinin artışı, yüksek enerji maliyetleri, istikrarsız döviz kurları,
yüksek faiz oranları, bürokrasiden kaynaklı zorluklar v.b. İç rekabet faktörü; Yabancı
12
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
sermayeli rakip şirketlerin Türkiye’deki yatırımları, dış pazarlardaki kota engelleri, satın
alınma tehdidi v.b. unsurları içermektedir.
Hedef ülkeye özgü koşulları açıklayan faktörleri Tablo-1 ‘de görüldüğü gibi yedi
başlık altında incelemiştir.
Mevcut çalışmada yaptığı faaliyetlerle çokuluslu bir şirket olan Gübretaş firması,
yukarıda anlatılan Türkiye’ye özgü faktörler ve Hedef ülkeye özgü faktörler sınıflandırması
kapsamında; şirketin sahip olduğu hangi avantajlardan yararlandığı, hangi amaçlar
doğrultusunda doğrudan yabancı yatırımı gerçekleştirdiği soruları cevaplandırılarak
incelenecektir.
3. Türk Çokuluslu Şirketleri ve Gübretaş Örneği
3.1. Türk Çokuluslu Şirketleri Hakkında Genel Değerlendirme
Türkiye’nin dış yatırımları 1990’lardan itibaren dikkat çekici derecede artmıştır.
Nitekim UNCTAD’ın 2006 yılı Dünya Yatırım Raporu’nda Türkiye, BRIC (Brezilya, Rusya,
Hindistan ve Çin) ve yeni sanayileşmiş ülkelerle (Güney Kore, Tayvan, Singapur ve HongKong) birlikte gelişmekte olan ülkeler içinde dış yatırım yapan en önemli ülkelerden biri
olarak gösterilmektedir. Bu raporda Türkiye, aynı zamanda bulunduğu Batı Asya bölgesinin
lider dış yatırımcısı durumundadır (UNCTAD 2006: 131). Türkiye’nin önemli bir dış
yatırımcı ülke olduğu pek çok Türk firmasının bölgesel, bazılarının ise küresel çapta
çokuluslu şirket haline gelmesi gerçeğiyle de açığa çıkmaktadır (Aykut ve Goldstein 2006).
Yurt içinde yerleşiklerin yurt dışında yaptıkları yatırımlar (sermaye), 2011 yılı
sonunda 23,9 milyar ABD dolarından yüzde 13,8 oranındaki artışla 2012 yılı sonunda 27,2
milyar ABD dolarına yükselmiştir. Sektörel dağılıma göre, bu tutarın 19,3 milyar ABD
dolarlık kısmı Hizmetler sektörüne (alt kalem olarak yurt dışındaki mali aracı kuruluşlara
yapılan yatırım tutarı 14,1 milyar ABD doları), 7,9 milyar ABD dolarlık kısmı ise Sınai
sektöre yapılan yatırımlardan oluşmaktadır.
13
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
Şekil- 1:
Yurt dışındaki doğrudan yatırımların 2012 yılı sonunda 16,5 milyar ABD doları
tutarındaki kısmı AB ülkelerini de içeren Avrupa ülkelerine, 7,4 milyar ABD dolarlık kısmı
ise Asya ülkelerine yapılmıştır (TCMB, 2012).
Çalışmamız kapsamında Gübretaş şirketinin İran’da yaptığı doğrudan yabancı yatırım
incelenecektir. Beşli’ye göre(2013) İran dışa kapalı ekonomik yapısı, uyguladığı dış ticaret
kontrolleri, yüksek gümrük tarifeleri, tarife dışı engeller, bankacılık ve ödemeye ilişkin
sorunlar, iki ülke arasındaki ulaşım ağlarının yetersizliği ve sınır kapılarında karşılaşılan
sorunlar gibi engeller nedeniyle 2003 yılına dek ticari ilişkilerimizin boyutu istenen düzeyde
gerçekleşmemiştir. Benzer sebeplerle İran pazarında Türk firmaları ile rekabet edecek Avrupa
firmalarının sayısı da sınırlıdır.
İran ile 1996 yılında 1 Milyar Dolar civarında olan dış ticaret hacmimiz, 2008 yılı
itibarıyla 10 Milyar Dolar’ı aşmıştır. Türkiye aleyhinde seyreden dış ticaret dengesi, İran’dan
doğal gaz ithalatı ile birlikte son yıllarda daha da artmış ve 2008 yılı itibarıyla 6 Milyar
Dolar’ın üzerinde gerçekleşmiştir. 2009 yılında, küresel ekonomik krizin etkisiyle iki ülke
ticaret hacminin yaklaşık 5,5 Milyar Dolar’a gerilemekle birlikte, kriz etkilerinin hızla
atlatıldığı 2010 yılında hacim olarak 10,6 milyar dolar aşılmıştır. 2011 yılında ise 16 milyar
dolarlık dış ticaret hacmine ulaşılmasına rağmen iki ülke arasındaki dış ticaret dengesi
14
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
Türkiye aleyhine ilerlemektedir. 2012 yılında ise 2011 yılına göre ihracatımız %176 oranında
artış göstererek 9,9 milyar dolara ulaşmış, ithalatımız ise bir önceki yıla göre %3 oranında
azalarak 11,9 milyar dolara düşmüştür(Beşli, 2013).
Gübretaş şirketi, 2008 yılında İran ile Türkiye arasındaki gelişen ticari ilişkilerin
katkısıyla, bu ülkenin en büyük kimyevi gübre tesisi Razi Petrochemical Şirketini, liderliğini
kendilerinin çektiği konsorsiyum ile satın almıştır. Bu satın alma olayı ile Gübretaş’ı
çokuluslu şirket kapsamına girmiştir.
3.2. GÜBRETAŞ ve Bu Şirketin Doğrudan Dış Yatırımı
Gübretaş, 1952 yılında tarım sektörüne kimyevi gübre girdisi tedarik etmek amacıyla
kurulmuştur. 2013 yılı itibari ile sektörde %28,82 lik bir Pazar payına sahiptir. Tarım kredi
kooperatifleri aracılığıyla satışlarının önemli bir kısmını gerçekleştirmektedir. Toplamda
2.539 bayisi ile Türkiye’nin tarım yapılabilen her yerine satış yapılabilecek dağıtım ağına
sahiptir. Yıllık üretim miktarı Türkiye fabrikalarında 512.342 ton’dur. Türkiye içinde satış
miktarı ton olarak 2013 yılı rakamları ile 1.651.237 ton’dur.
Tarım sektörü, ülkemiz ekonomisi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Milli gelirin %
8.4’ünü karşılayan tarım sektörünün ihracattaki payı da % 10.7’dir. Türkiye, son 10 yılda
yıllık tarımsal üretim hacmini 23 milyardan 62 milyar USD’nin üzerine çıkararak dünyanın 7.
büyük tarımsal üretim değerine ulaşmıştır. Çok sayıda üründeki üstünlüğüyle dünyanın en
büyük tarım ülkelerinden biri haline gelen Türkiye, son 2009-2012 yılları arasında bu
rakamlarla aynı zamanda Avrupa'da da 1. sıraya yükselmiş durumdadır.
Tarımsal üretimi etkileyen diğer faktörler uygun olduğunda, kimyevi gübre verim
artışını en çok destekleyen girdidir. Bitkisel üretimin ve çiftçilerin gelirlerinin
arttırılabilmesinin verimliliğin artırılmasına bağlı olduğu, verimliliğin geliştirilmesinde ise en
etkin yollardan birisinin doğru gübre kullanımı olduğu bilinen bir gerçektir. Gübrelerin
verimlilik artışındaki payı koşullara göre değişse de, genel olarak %50 civarında olduğu ifade
edilmektedir. Ülkemizde, bilinçli tarımın yaygınlaşmasıyla, kimyevi gübreye olan talep yıllar
itibari ile artış göstermiştir. Bu bağlamda, doğal olarak Gübre Fabrikalarının yıllar itibari ile
üretim hacmi artış göstermiştir.
15
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
Şekil-2. Türkiye Gübre Sektörü
Dünyada yaklaşık 400 milyon ton kimyevi gübre tüketilmekte ve her yıl %2 civarında
büyüme gerçekleşmektedir. Ülkemizde ise gübre tüketimi son on yılda durağan bir hale
gelmiş ve ortalama 5 milyon ton/yıl olarak sabitlenmiştir. Bitki besin maddesi bazında hektara
85 kg gübre kullanmaktayız. Bu rakam dünya ortalamasının (116 kg/ha) altında, gelişmiş
ülkelerin (200 kg/ha) ise çok gerisindedir. Bitki besin maddesi bazında hektara 85 kg gübre
kullanmaktayız. Bu rakam dünya ortalamasının (116 kg/ha) altında, gelişmiş ülkelerin (200
kg/ha) ise çok gerisindedir .
16
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
Şekil-3. Türkiye Gübre Tüketimi (Milyon ton)
Kimyevi gübrenin yapılmasında temel girdiler olan “Fosfat, Azot ve Amonyak”
kaynakları açısından ülkemiz zengin değildir ve bu ana girdilerin %95’i dış pazarlardan temin
edilmektedir. Bu kaynaklar da ağırlıklı olarak Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde yer
almaktadır. Dünya’da tarım ürünlerinin enerji girdisi olarak kullanılması birlikte gübreye olan
talep giderek artmaktadır. Talep artışını karşılayacak arz olmaması sebebiyle Dünya gübre
sektöründe 2006 yılında fiyatlar yükselmiştir. Gübretaş firması misyonu gereği ‘Yerel
piyasadan Global oyunculuğa’, yurtdışında yatırım yaparak çokuluslu olma sürecini
başlatmıştır. Bu süreçte hammadde kaynaklarına sahip ülkelere yatırım yapma kararı almıştır.
Bu karar doğrultusunda Rusya, Ukrayna, İran, Tunus, Suriye ve Mısır gibi ülkelerde yatırım
arayışına girmiştir.
Doğrudan yabancı yatırımlar kapsamında konuk ülke şirketleri için yatırım kararı
verirken, bazı seçenekleri değerlendirirler. Bu seçenekler, sıfırdan yeni tesisler kurma, mevcut
tesisleri satın alma ve yahut yerel firmayla ortak girişimde bulunma şeklindedir. Bunların
içinde yeni tesis kurma en maliyetli seçenektir. Gübretaş yaptığı yatırımda yeni tesis kurma
hem maliyetli hem de zaman boyutu sebebiyle, satın alma seçeneğini kullanmıştır. Kimyevi
gübre tesisi kurmak ortalama 4 yıl sürmektedir.
Ekonomik fizibilite sonucu hammadde kaynaklarına sahip olması ve üretim halindeki
gübre fabrikalarını özelleştirme kararı alması nedeniyle yatırım kararı İran üzerinde
yoğunlaştırmıştır. Yatırımın yapıldığı yıllarda, İran’ın dünya sistemine entegre olma yolunda
adımlar atıyor olması, yabancı yatırımları ülkesine çekmek için cazip teşvikler sunması, yasal
17
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
düzenlemeler yaparak özelleştirme faaliyetlerine hız vermesi bu ülkenin tercih edilmesinde
etkin olmuştur. Razi Petrochemical tesisinin özelleştirme kapsamında satışa çıkması, Gübretaş
liderliğindeki konsorsiyumu harekete geçirmiştir. Razi Petrochemical şirketi 850 bin
metrekare arazi üzerine kurulu tesiste 8 fabrika ve 19 ünite bulunmaktadır. Basra körfezinde
stratejik konumda olan tesis 3 geminin yanaşabileceği bir limana sahiptir. 2500 kişilik bir
ekiple üretimini sürdüren şirketin yıllık cirosu 1 milyar dolar civarındadır. Yıllık 4.375.000
ton kurulu kapasiteye sahiptir.
Özellikle İran enerji kaynaklarına sahip olmasının yanında, bu konuda avantajlar
sağlaması yatırım kararı başka bir etken olmuştur. Şirket liderlik ettiği konsorsiyumla birlikte
2008 yılında İran’ın Razi Petrochemical şirketini 656 milyon dolara satın almıştır. Bu
konsorsiyumda Gübretaş’ın payı %48.8, Asyagas’ın %23.91, Tabosan’ın %10.88’dir. Şirketin
geri kalan pay ortaklığı İranlı bir işadamı(%11,95) ve işçilerin(%4.38) paylarından
oluşmaktadır. Satın alınan şirketin yönetim kurulunun 5 üyesinden 3 tanesi Gübretaş
tarafından atanacağından, söz konusu şirket bağlı ortaklık olarak değerlendirilecektir. Bu satın
alma işleminde %20 peşin ödenmiş geri kalan tutar; 6 aylık taksitler halinde İran hükümetine
ödenmiştir. Bu satın alma işleminin son taksiti Nisan 2013 yılında ödenerek tamamlanmıştır.
Gübretaş, Razi Petrochemical Şirketini doğrudan yabancı yatırımını yaptıktan sonra,
2008 yılı itibari ile birlikte konsolidasyon sağlanmaya çalışılmıştır. İran ile uyumlu olması
tam konsolidasyon işlemi 2009 yılında tamamlanmıştır.
Şirket satın alma işlemi yapıldıktan sonra organizasyonel yapılanmaya gidilmiştir. Bu
yapılanma sadece üst yönetim değişikliği ile sınırlı kalmıştır. Şirketin kapasite artırımı için
100 milyon dolarlık yatırım yapılması kararlaştırılmıştır. 2008 yılında %41 olan kapasite
kullanım oranı, 2009 yılında %45, 2010 yılında %48’e, 20111 yılında %53 yükselmiştir.
İran’a uygulanan dış yaptırım ve ambargolar neticesinde 2012 yılında kapasite kullanım oranı
%41’e düşmüştür. 2013 yılı itibari ile bu oran tekrar %46 seviyesine çıkmıştır; bu oranda
üretim ile 1.651. 228 ton üretim yapılmaktadır. Türkiye’nin üretilen kimyevi gübre miktarı
2013 yılı itibari ile 3, 58 milyon ton’dur, bu miktarlar Razi yatırımının büyüklüğünün
göstergelerindedir.
Razi Petrochemical şirketi, İran’da 126.000 ton kapasiteli, 2012 yılında Arya
Phosphoric Jonoob şirketinin ilk olarak %88’ini, 2013 yılında ise kalan kısmını alarak
tamamına sahip olmuştur. Toplamda bu alım için 30 milyon dolar ödenmiştir.
Gübretaş bu doğrudan yabancı yatırım ile firma değerini yükseltmiştir. Şirketi satın
aldığı 2008 yılında Gübretaş’ın değeri 195 milyon TL’den, 510 milyon TL’ye yükselmiştir.
2014 Mayıs ayı itibari ile Gübretaş’ın piyasa değeri 1.312 milyon TL’dir.
18
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
Gübretaş bu yatırımı ile faaliyet raporlarına göre 900 milyon TL’lik para harcamıştır.
Bu yatırımdan temettü olarak, 2011’de 130 milyon TL’sı, 2012’de 203 milyon TL’sı, 2013’te
233,4 milyon TL’sı kazanmıştır; 2014 yılı içinde 213,6 milyon TL temettü olarak belirlenmiş,
ne zaman ödeneceği yönetim kurulu tarafından belirlenecektir. Yapılan yatırım kendisini
finanse etmiş gözükmektedir.
Gübretaş, bu yatırımı ile ilk kez yaptığı bir doğrudan yabancı yatırımda başarılı
olmuştur. Bu yatırım Türk şirketlerinin çokuluslu şirket olarak doğrudan yabancı yatırımlarda
başarılı olacaklarına dair güzel bir örnektir.
4. Sonuç
Küreselleşme sonucu ekonomide sınırların kalkması, yaşanan rekabet, iç pazarda
yaşanan daralmalar v.b. bir çok neden yurt içindeki yerleşik şirketleri uluslararası piyasalara
girmeye itmiştir. Yurt dışı piyasalarda yer almak başta ihracat olmak üzere, lisans
antlaşmaları, franchising, yönetim sözleşmeleri ve doğrudan yabancı yatırım seçeneklerinin
birini veya bir kaç tane seçeneği aynı anda uygulama şeklinde olabilmektedir. Yurt içi
yerleşik şirketlerin yaptığı doğrudan yabancı yatırımlar yıllar itibari ile artarak devam
etmektedir. Bu yatırımların artması ile birlikte Türk çokuluslu şirketleri doğmakta ve var
olanlar piyasada etkinliğini artırmaktadır.
Bu çalışmada, çokuluslu şirket ve doğrudan yabancı yatırım kavramları hakkında
genel bilgi verilerek, Türk doğrudan yabancı yatırımlarını boyutlarını inceleyen bir kuramsal
çerçeve oluşturulmuştur. Bu çerçeve kapsamında, Türk çokuluslu şirketi Gübretaş’ın İran’ın
Razi Petrochemical şirketini liderliğini yaptığı konsorsiyumla satın alması incelenmiştir.
Çalışma liteartürde yer alan diğer çalışmalar ve Gübretaş’ın kamuoyu ile paylaştığı faaliyet
raporları üzerinden yürütülmüştür.
Çalışmamızda daha önceki yapılan çalışmalardan farklı olarak, Türk çokuluslu
şirketlerin genel yatırımlarının ayrıntılı veyahut Türkiye’ye yapılan yabancı yatırımlar değil,
Türk çokuluslu şirketinin yaptığı bir yatırım, Eklektik paradigma çerçevesinde, Türk şirketini
yabancı ülkelere yatırım yapmaya iten ve çeken koşullar başlıkları altında, hangi amaçlarla
yatırımın yapıldığı incelenmiştir.
Çalışmaya göre, Gübretaş şirketi başarılı bir doğrudan bir yabancı yatırım yapmıştır.
Söz konusu yatırımı Türkiye’ye özgü koşullar altında itici faktörleri başlığı altında
incelediğimizde; Türkiye’de üretim maliyetlerinin artış göstermesi, yüksek enerji maliyetleri
19
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
ve istikrarsız döviz kurları gibi unsurlar bu yatırımda etkili olmuşlardır. Diğer iç rekabet
açısından baktığımızda, Türkiye’de bu sektörde faaliyet gösteren 7 adet şirket vardır.
Gübretaş üretim ve satış hacmi ile 2. Sırada yer almaktadır. Rekabet artarak devam
etmektedir; bu faktörlerin bir araya gelmesi yurt dışına yatırımı teşvik etmiştir. Çalışmayı
hedef ülkeye özgü koşullara –çekici faktörler- göre değerlendirirsek; bu yatırımı en cazip
kılan İran’ın yabancı yatırımlara sağladığı teşvikler, kimyevi gübre sektöründe hammadde
kaynaklarına ulaşım, işçilik maliyetlerinin ve enerji maliyetlerinin düşük olması, yapılan
yatırım kapsamında başka pazarlara erişim sağlanmıştır.
Çalışma kapsamında, Gübretaş
şirketi yaptığı yatırımın 5 yıl içinde geri dönüşümünü sağlamıştır. Gübretaş bu yatırımı,
doğrudann yabancı yatırım yapan amaçları açısından inceleğimizde; doğal kaynak arayan,
pazar arayan, etkinlik arayan ve stratejik aktif erişme amaçlarını hepsini kapsadığı
görülmektedir.
Çalışmamızın sonuçlarının, sadece Gübretaş faaliyet raporlarında ve Kamuyu
Aydınlatma
Platformu
çerçevesinde
paylaşılan
bilgiler
esas
alındığı
düşünülerek
değerlendirilmesi gerekir. Bu konuda temel alınarak yapılacak çalışmalarda, aynı alanda
faaliyet gösteren şirketlerin yaptığı doğrudan yabancı yatırımlar, karşılaştırılarak bu
yatırımların verimliliği ölçülebilir.
20
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
Kaynakça
AKÇAOĞLU,
Emin,
Türk
Firmalarının
Dış
Yatırımları:
Saikler
ve
Stratejiler,
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2004.
AKÇAOĞLU, Emin, Değişen Dünyada Çokuluslu İşletmeler, Doğudan Dergisi, MayısHaziran, s. 132-141, 2008.
AYKUT, Dilek ve Andrea Goldstein “Developing Country Multinationals: South-South
Investment Comes of Age”. OECD Development Centre Working Paper. No. 257, 2006.
BEŞLİ, M.Süleyman, Pazar Geliştirme-Ülke Masaları-İran, İhracat Bilgi Platformu, Ekonomi
Bakanlığı, 2014.
COŞKUN, Recai , “Determinants of Direct Foreign Investment in Turkey”, European
Business Review, Vol.13, No. 4, pp. 221–226, 2001.
GÜBRETAŞ,
2008,2009,2010,2011,2012,2013
tarihli
Faaliyet
Raporları.
www.gubretas.com.tr.
IMF, Balance of Payments Manuel, 5.Handbook, 2005.
KIRPILANI, V.H., Marketing Management, Millenium Edition, Prentice Hall, New Jersey,
2000.
OECD, OECD Benchmark Definition of Foreign Direct Investment, Fourt edition, 2008.
SATIROĞLU, Kadir, Çok uluslu Şirketler, Ankara, A.Ü.S.B.F. Yayınları,No:536,1984.
SERİNKAN, Celalettin ve BAĞCI, Zübeyir, Çok Uluslu İşletmelerin Faaliyet Şekilleri Ve
Organizasyon Yapıları, Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi / Cilt:1 / Sayı:2 / Aralık
2012.
TCMB, Uluslararası Yatırım Pozisyonu, Aralık, 2012.
ULAŞ, Dilber, Uluslararası Pazarlara Giriş Stratejisi Olarak Ortak Girişimler (Joint Venture)
ve Türkiye’de Uygulamaları, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, 2003.
ULAŞ, Dilber, “Çokuluslu Şirketlerin Ortak Girişim Stratejisini Kullanma ve Sonlandırma
Nedenleri”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Sayı: 2, cilt: 59, s. 151-178. (2004).
UNCTAD, World Investment Report ; The Shift Towards Services, New York: United
Nations, 2005.
21
BANKACILIK VE FINANSAL ARAŞTIRMALAR DERGISI (BAFAD) YIL:2015 SAYI:1
YAVAN, Nuri, Türkiye’de Doğrudan Yabancı Yatırımların Lokasyon Seçimi Üzerine
Uygulamalı Bir Araştırma, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2006.
YILDIRIM, M.Halit, Yurtdışına Yatırım Yapan Türk İşletmelerinde Örgüt Yapısı Ve
Karşılaşılan Sorunlar: İmalat Sektöründe Bir Araştırma, Yayımlanmamış Doktora Tezi,
Ankara, 2007.
22

Benzer belgeler