İşçi - Köylü - Özgür Gelecek

Transkript

İşçi - Köylü - Özgür Gelecek
2009’da şahit olduk
İşçi-köylü
İşçi düşmanlığının, emek düşmanlığının ayyuka çıktığı bir yıl oldu 2009. Emekçilere
saldırının durmadığı, egemenlerin halkın en küçük
talebine tahammül edemediği bir yıldı. Faşizm tarafından hiç bu yılda olduğu kadar aşağılanmamıştık. Hiç bu kadar çaresizliğe ve umutsuzluğa
hapsedilmemiştik. Yaşama dair olana, küçük de
olsa umutlarımıza, sevinçlerimize hiç mi hiç tahammülleri yoktu onların. Soruyoruz; en eşitsiz,
en adaletsiz, en insanlık dışı gelişmeler bu yıl bu
ülkede yaşanmadı da nerede yaşandı?
2010 bütçesi de toplumun temel ihtiyaç ve
talepleri görmezden gelinerek hazırlandı yine.
2010 büyüme hedefi yüzde 3,5 iken, bütçe gelirlerinde yüzde 18 artış beklenmesinden çıkarılacak
sonuç, sofraya gelen ekmeğin biraz daha küçüleceğinden başka bir anlam ifade etmiyor. 2010
bütçe giderlerinde yüzde 7,6, gelirlerinde ise yüzde
18,2 oranında artış gözükmektedir. Bu artışlar
zamlar yoluyla halka fatura edilecektir.
Yanı faşizmin 2010 yılı resminde ne yazık ki
emekçilere güneş vurmuyor. Her türlü hukuksuzluk, işten atma, ayrımcılık, adaletsizlik emekçiler
için reva görülüyor. Biz bu halk düşmanı bütçeyi
onaylamıyoruz! Faşizmin 2010 yılı umutlarını kabusa çevirmek için birlik ve dayanışmadan, örgütlenmekten başka bir çıkar yol gözükmüyor. Yeter
ki faşizmin insan yiyen çarklarına “tıkır tıkır” işleyen düzenine sessiz kalmayalım. 2010’un güneşli
Sayfa 9
resmini biz yapalım!
Demokratik Halk İktidarı İçin
a
’
0
1
0
2
n
a
d
’
9
0
0
2
Kriz, açlık, yoksulluk,
direniş, mücadele, dayanışma
Sayı:
56
* 8-21 Ocak 2009
* Fiyatı: 1.50 TL
Değişen ne?
TEKEL direnişçisi kadınlar:
Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olurmuş!
2010’un emekçilere getirecekleri de daha ilk günden bir
bir ortaya serildi bile.
Yılbaşı sabahı akaryakıttan tütün ürünlerine kadar bir dizi
zamla uyandık.
Krizin büyüttüğü işsizlik, yoksulluk, açlık ise 2009’dan
devraldığımız diğer dertler oldu.
Kürt halkına yönelik saldırılar, yılın ilk günlerinden
itibaren de hiç hızını kesmedi.
2010’a aynı zamanda direnişlerle girdik; TEKEL’den
Esenyurt’a bir dizi direniş bu yıla aktardığımız direnişler
oldu.
Yeni yılda daha fazla işsizlik, yoksulluk, açlık olacaksa,
daha fazla direniş, daha fazla dayanışma örgütlemek de
bizim görevimizdir.
“Elimizin
hamuruyla değil,
alnımızın teriyle
direniyoruz!”
20’li günlere varan direnişlerinde
TEKEL işçileri kadın-erkek omuz omuza
üretiyor; hakları için omuz omuza mücadele ediyor. Ankara’ya geldikleri günden
bu yana “Zafer direnen emekçinin olacak” şiarını pratikte somutluyorlar.
TEKEL işçilerinin günlerdir süren direnişinde kadınların rolü farklı değil. Zaten
ilk günden beri “kadın başımızla ayaktayız”, “elimizin hamuruyla değil; alnımızın teriyle direniyoruz” diyerek Ankara’dalar ve köle gibi çalıştırılan tüm kadınlara umut ışığı oluyorlar.
Hepimizin dilinde olan TEKEL’deki
kadın işçilerin bu duruşu hepimiz için bir
deneyim oluşturuyor. Kendiliğinden yakılan bu direniş ateşini yaymak, büyütmek işçilerin emekçilerin, gençliğin mücadelesinde, kadınların önemini daha iyi görmek zorundayız. Emekçi kadınların örgütlenmesinin ve bu bağlamda Yeni Demokrat
Kadın örgütlenmesinin önemi bu direnişte
bir kez daha karşımıza çıkıyor. Sayfa 10
İşçi-köylü’den
Dar pratikten kurtulmak için,
sınıf hareketinin adımlarını
takip edelim
C
M
Y
Sayfa 2
K
* ISSN: 1307-878X
TEKEL başlangıç,
dalga dalga geliyor direnişler
“Açılım” tartışmaları, Kürt sorunu,
“şüpheli” intiharlar, Arınç’a suikast soruşturmasının gölgesindeki ülke gerçekliği, Ankara’da TEKEL işçilerinin
çaktığı kıvılcımla ülkenin dört bir yanına yayılan ateşle yanıp-kavruluyor.
Ankara ayazı işçilerin direniş sıcaklığını kesemediği gibi aksine bu sıcak
dalganın yayılmasını da engelleyemiyor.
“Ölmek var, dönmek yok” diyen işçiler, devletin saldırısı, sarı-sendikal bürokrasinin setlerini gelecekleri için bir
bir çiğneyip geçiyor. Ülkenin dört bir yanında sokakları dolduran işçiler “bıçak
kemikte” diye bağırıyor. 25 Kasım grevi
sonrası soruşturma furyasına demiryolu
işçilerinin tepkisi; Esenyurt Belediyesi
işçilerinin ivmesi yükselen direnişi; İtfaiye işçilerinin demokratik haklarına
Sınıfsal Yaklaşım
Şiddet ve meşruiyet
Sayfa 3
sahip çıkma mücadelesi, TEKEL ve dayanışma eylemleriyle ülkenin dört bir
yanına yayılan eylemler 2010 yılının ülkemizde nasıl geçeceğinin de güçlü sinyallerini veriyor.
Direniş işçi sınıfına çok şey öğretiyor, bilinçlendiriyor. En temel demokratik hakkın kazanımı için bedelin ne
olduğunu görüyor. Türk, Kürt, Laz
hepsi ekmek kavgası zamanı ortaklaşıyor, birleşiyor. Ancak bunların hiçbiri
var olanı değiştirmeye yetmiyor. MHP,
CHP kapılarını çalan TEKEL işçisi,
Anıtkabir’i ziyaret ediyor. Bu gerçeği
ne yadırgayacağız ne de tepkiyle karşılayacağız. Çünkü TEKEL işçisi somutunda yansıyan bu görüntüler ülkemiz
işçi sınıfının ağırlıkta oluşturduğu profil. Sınıf bilinçli işçinin rolü de tam da
Sayfa 8
burada açığa çıkıyor.
Çeşitli tartışmalar, eğitimler üzerinden
yürütülen kitle faaliyetimizin değerlendirmesiyle somutlaştırmaya çalıştığımız kitle
politikamız elbette ki belli yetersizlikleri
bağrında taşımaktadır. Kuşkusuz ki adımlarımız büyüdükçe, hızlandıkça daha
somut politikalar belirleyecek, daha somut
politikalar belirledikçe adımlarımızı büyüteceğiz. “Kitlelerden kitlelere” şiarı tam
da bu noktada yaşam bulacaktır.
Önümüzdeki dönem kitle faaliyetimizde bir genişlemeyi hedeflemekle beraber var olan yerlerde yoğunlaşmayı temel
almalıyız. Yoğunlaşmadan genişleyen bir
kitle faaliyeti hâkimiyetsizliği getireceği
gibi, örgütleme konusundaki adımlarımızı
zayıflatacaktır. Yoğunlaşmadan anlamamız
gereken ne olmalıdır, genişlettiğimiz alanlarda öncelikle neler yapacağız? Bunlara
vereceğimiz yanıtlar önümüzdeki dönem
kitle faaliyetimizin politik-örgütsel çerçe Sayfa 9
vesini çizecektir.
Evrensel Bakış
Pusula
Gelişme militan bir
çizgiyle sağlanır!
Köylü kitleleri içindeki
faaliyetimiz...
Sayfa 11
Kapitalist restorasyonun
yarattığı “Kağıttan
kaplan!”
Sayfa 13
 Zulme karşı
işçiler direnişte
Sendikadan istifa etmedikleri için
işten çıkarılan Esenyurt Belediyesi
işçileri, Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun zulmüne karşı direnişle Sayfa 4
rini sürdürüyor.
 ”Kavgadan
kaçmıyoruz!”
31 Aralık’ta İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’ne bağlı BİMTAŞ’ta sözleşmeleri sona eren ve işten çıkartılacak olan itfaiye işçileri, direniş
Sayfa 5
ateşini yaktı.
 Polis tacizine
protesto
Yeni Demokrat Kadınlar, Kıraç’ta
evinin önünde polisin yönlendirdiği
bir kişinin tacizine uğrayan İşçiköylü okuru Songül Araç için çeşitli
eylemler gerçekleştirdi. Sayfa 10
 Edirne’de linç
girişimi
Edirne’de 16 Aralık’ta tutuklanan
Gençlik Derneği üyelerinin serbest
bırakılması ve İncirlik Üssü’nün kapatılması için imza kampanyası yapanlara linç girişimi gerçekleştirildi.
Sayfa 7
 Kürtçe şarkı
ölüm nedeni
Bir barda, arkadaşlarının isteği
üzerine Kürtçe şarkı söyleyen Emrah
Gezer, orada bulunan Özel Harekat
polisleri ile tartıştıktan sonra dışarıda
pusu kuran polislerin açtığı ateşle sırtından vurularak öldürüldü.
Sayfa 6
 Polis terörüne
karşı eylem
19 Kasım günü Esenyurt’ta polis tarafından katledilen Alaattin Karadağ
ve diğer insanlar için adalet talebiyle
BDSP, PDD, EHP ve TÖP tarafından bir
yürüyüş gerçekleştirildi. Sayfa 7
‹flçi-köylü 2
Yaflam›n içinden
8-21 Ocak 2010
‹flçi-köylü’den
‹flçi-Köylü senin sesin!
Dar pratikten kurtulmak için, s›n›f
‹nanc›n› güçlü umudunu taze tut!
Dede Sultan
Devletin devrimci ve yurtsever bas›na yönelik
sald›r›lar›n›n artt›¤› bir dönemde, böylesi dayan›flma
etkinlikleri özel bir önem tafl›yor
Gazetemiz kitlelerden beslenebildi¤i
oranda ayakta kalabilir, geliflip, güçlenebilir! Gazetemizin kolektif bir ajitatör ve
örgütleyici misyonunu yerine getirebilmesinde, okurlar›yla kurdu¤u ba¤ önemli
bir yerde durmaktad›r. Bu bilinçle hareket eden okurlar›m›z, devrimci ve yurtsever bas›n›n ciddi sald›r›larla karfl› karfl›ya kald›¤› bugünlerde dayan›flmay› büyütmek için bir kampanya örgütlediler.
‹stanbul’un birçok bölgesinde okur
toplant›lar›n düzenlendi¤i bu kampanya
süresince kitlesel gazete-broflür ve bildiri da¤›t›mlar› gibi çeflitli etkinliklerle gazetemizin sesini daha genifl kesimlere ulaflt›rmak için yo¤un bir emek harcand›. Daha önce girilmeyen birçok bölgeye gazetemizi ulaflt›ran okurlar›m›z, bir süredir
iliflkilerimizin zay›flad›¤› okurlar›m›zla da
bu kampanya vesilesi ile tekrardan bir araya gelme imkan› buldular.
‹ki ay› aflk›n süre boyunca gazetemizin daha ileri düzeyde sahiplenilmesi, genifl kitlelere/yeni okurlara ulaflt›r›lmas›
hedefi ile gerçeklefltirilen kampanya, 3
Ocak’ta Kartal’da Hasan Ali Yücel Kültür
Merkezinde düzenlenen bir gece sona
erdi.
Gecede, sahne, “‹flçi-Köylü senin
sesin, Sesimize ses kat!” yaz›l› pankart ile süslendi, Kültür Merkezinin duvarlar›na “Devrimci Bas›n susturulamaz!”, “Suzan Zengin’e Özgürlük”
yaz›l› afifller as›ld›.
Devletin devrimci ve yurtsever bas›-
na yönelik sald›r›lar›n›n artt›¤› bir dönemde, böylesi dayan›flma etkinlikleri
özel bir önem tafl›yor. Coflkulu bafllayan
gecemizde, ilk olarak devrimci, yurtsever
ve muhalif bas›na karfl› kapatma, yasaklama, çal›flanlar›n› ve okurlar›n› gözalt›na
alma/tutuklama gibi bask›larla ilgili bir
söylefli yap›ld›.
Söylefliye; Günlük gazetesi yazarlar›ndan Salih Sezgin, Tutuklu Gazetecilerle Dayan›flma Platformu (TGDP) sözcüsü Necati Abay ve gazetemiz çal›flanlar›ndan To¤ay Okay kat›ld›.
Yurtsever bas›n›n, Gündem gazetesiyle yay›n hayat›na bafllad›¤› günden beri
devletin sald›r›lar›n›n ard›n›n kesilmedi¤ini söyleyen Sezgin, özellikle ’90’l› y›llarda,
gazete bürolar›n›n bombaland›¤›n›, kapat›ld›¤›n›, çal›flanlar›n›n kaç›r›ld›¤›n›, öldürüldü¤ünü anlatt›. Ancak 2000’li y›llardan
sonra her ne kadar böylesi sald›r›lar›n
pek yaflanmad›¤›n›, ama bu kez de sürekli kapatma sald›r›lar›na u¤rad›klar›n› belirterek, “bugüne kadar kaç gazetemiz kapand›, say›s›n› bile hat›rlam›yorum” dedi.
Sezgin’in ard›ndan söz alan Abay da,
2006’da yürürlü¤e giren Terörle Mücadele Yasas›’n›n asl›nda Toplumla Mücadele Yasas› oldu¤unun alt›n› çizdi ve
TMY’den önce hapishanelerde toplam 9
gazeteci ve yazar›n bulunmas›na ra¤men
yasa sonras›nda, 3 y›lda, bu say›n›n 35’e
ç›kt›¤›n› belirtti.
Söyleflide son olarak söz alan Okay,
yurtsever bas›n›n yan›s›ra devrimci ve di-
¤er muhalif yay›nlar›n da devletin sald›r›lar›n›n hadefinde oldu¤unu belirtti. Devletin, devrimci ve yurtsever bas›ndan neden korktu¤una de¤inen Okay, “Devlet,
de bas›n›n halka ulaflmada ne kadar
önemli bir araç oldu¤unun fark›nda ve bu
yüzden de gerçekleri anlatan bizleri susturmaya çal›flmaktad›r” dedi.
Konuflmalar›n ard›ndan gecede sahne
alan Dede Sultan, s›cac›k yürekleri,
sesleri ve canl› ezgileri ile geceye renk
katarken, “Böyledir bizim sevdam›z”
türküsü ile dayan›flma ile büyüyen sevdam›z› selamlad›. Dede Sultan’›n seslendirdi¤i Zazaca, Kürtçe ve Türkçe ezgilerle
kitle halaya durdu.
Konserin ard›ndan Anadolu ve Avrupa Yakas› ‹flçi-Köylü okurlar›n›n geceyi
selamlayan mesaj›n› okundu. Mesajda;
Kartal Büro çal›flan›m›z Suzan Zengin’in
tutuklanmas› hat›rlat›larak son dönemlerde devrimci ve yurtsever bas›na yönelik sald›r›lar›n artt›¤›n›, bu sald›r›lar›n devrimci ve yurtsever bas›n›n okurlar› taraf›ndan daha ileri düzeyde sahiplenilmesi
ile afl›labilece¤ini vurgulad›. Yürütülen
kampanyan›n kitle faaliyetini örmenin bir
arac› olarak ele al›nd›¤›n› dile getiren
okurumuz, gazetemizle dayan›flman›n en
önemli halkas›n›n kitlelerle bütünleflmekten geçti¤ini ifade etti.
Yeni Demokrat Gençlik de geceyi selamlayan bir mesajla, dayan›flman›n önemine de¤inerek, önümüzdeki günlerde
Hrant Dink için yap›lacak eylemlere kat›l›m ça¤r›s› yapt›. Hapishanelerdeki tüm
tutsak Partizanlar›n içeriden d›flar›ya sevgi, umut ve direnç dolu selamlar› okundu.
Mesajlar›n ard›ndan, 70’li y›llardan
bugüne yay›mlanan gazete ve dergilerimiz, bu yay›nlar›m›za dönük bask›lar›n ve
bunlara karfl› gösterilen direnifllerin ifllendi¤i bir sinevizyon
gösterimi yap›ld›. Oldukça ilgi çeken ve coflkuyla izlenen gösterim
boyunca alk›fl ve sloganlar hiç durmad›. Hapishanelerde, gerillada, çal›flma yürüttü¤ü çeflitli
alanlarda flehit düflen,
gazetemiz eski çal›flanlar› Ak›ner Ça¤lar, Fehiman Bozgurt, Ner-
giz Gülmez, Murat Ar›cak ve Muharrem Yi¤itsoy’un resim ve video görüntülerinin yer ald›¤› gösterim s›ras›nda
kitle, alk›fl eflli¤inde “Devrim flehitleri
ölümsüzdür” sloganlar›n› hayk›rd›.
Sinevizyonun ard›ndan, Mezopotamya Kültür Merkezi bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren Koma Çiya sahne ald›.
Devrimci bir gazetenin, okurlar› taraf›ndan sahiplenilmesinin çok anlaml› oldu¤unu belirten Koma Çiya, yapt›¤› Kürtçe ve
Türkçe konuflmas›yla gecemizi selamlad›.
Bizleri hem duyguland›ran hem de
coflku ile halaylara durduran Koma Çiya’n›n ezgilerinin ard›ndan Yeni Demokrat Kad›nlar da toplumun her kesiminden kad›n›n yaflad›¤› sorunlar› anlatan tiyatro gösterimi sundular.
Gecede AT‹K, AT‹K-YDG, Yeni Kad›n; Devrimci Demokrasi Gazetesi, Kartal Kald›raç okurlar›; Gebze, Çukurova,
Bursa-Gemlik ‹flçi-Köylü okurlar›, Bak›rköy Hapishanesinden tutsak Partizanlar
ve tutuklu Kartal Büro çal›flan›m›z Suzan
Zengin’in mesajlar› okundu.
Gecede son olarak sahne alan Grup
‹syan Atefli, önce “gerçekleri korkmadan, çekinmeden yazan ‹flçi-köylü gazetesi emekçilerini” selamlad›. Konserlerinde Tuzla tersanelerinde yaflam›n› yitiren
iflçiler için yazd›klar› eseri seslendiren
‹syan Atefli’nin ezgileri eflli¤inde çekilen
halaylarla gece sona erdi.
S›k s›k “Suzan Zengine özgürlük”,
“Devrimci bas›n susturulamaz” sloganlar›n›n at›ld›¤› gecede, Umut yay›mc›l›k stant açarak yay›n hayat›na bafllad›¤›
günden bugüne yay›nlad›¤› kitaplar›n› ve
yay›nlar›n› tan›tt›. Ayr›ca çeflitli yay›nevlerinden kad›n sorunu üzerine kitaplar
toplayan Yeni Demokrat Kad›nlar da resimli dövizleri ile renkli bir stant açt›lar.
Koma Çiya
‹fl yerinde sömürülüyoruz, Evde eziliyoruz!
Özgürlü¤ümüz için örgütleniyoruz!
“Kad›n sorununun yak›c›l›¤›n› daha da fazla hissetti¤imiz bir süreçte, bu soruna sessiz kalamazd›k.”
Kad›nlar›n kendi ayaklar› üzerine dikilerek, emek mücadelesinde yer almas›n› sa¤lamak amac›yla, k›sa bir
süre önce yeniden bafllad›¤›m›z Yeni Demokrat Kad›n faaliyeti çerçevesinde; gazetemizin dayan›flma
gecesinde bizler de yerimizi ald›k.
Daha öncesinden yapt›¤›m›z toplant›larda, kendimizi nas›l ifade edebilece¤imiz yönlü ald›¤›m›z kararlar
do¤rultusunda, gecede; çeflitli yay›nevlerinden kad›n sorunu üzerine
toplad›¤›m›z kitaplarla bir stant açt›k. Yeni Demokrat Kad›n dövizleri
ile de zenginlefltirdi¤imiz stand›m›za
ilgi yo¤undu. “‹fl yerinde sömürülüyoruz, Evde eziliyoruz! Özgürlü¤ümüz için örgütleniyoruz!” fliar›yla haz›rlad›¤›m›z anket
ve bildirilerin de yo¤un bir flekilde
da¤›t›m›n› gerçeklefltirdik. Yap›lan
anketler sayesinde birçok kad›nla
sohbet etme olana¤› yakalad›k. Daha iyi bir kad›n çal›flmas› yürütebilmek için, kad›nlardan ö¤renmek ge-
rekti¤i bilinciyle haz›rlad›¤›m›z ankette, kad›nlara; “ne gibi sorunlar
yaflad›klar›, sorunlar›na nas›l
çözüm arad›klar›, nas›l bir kad›n çal›flmas› istedikleri” vb. sorular sorarak
çal›flmam›za yön
verebilecek cevaplar arad›k.
Birçok kad›n;
bir kad›n çal›flmas›na kesinlikle ihtiyaç oldu¤unu, genelde
kad›nlar›n çok
bilinçsiz oldu¤unu ve bunu k›rmak gerekti¤ini
belirterek faaliyetimizin dikkate de¤er bir çaba oldu¤unu ve
semtlerde de bu anketleri yapmam›z gerekti¤ini vurgulad›lar.
Yeni Demokrat Kad›nlar olarak
gecede bir de tiyatro gösterimi yapma karar› alm›flt›k. Bu do¤rultuda
semtteki arkadafllar›m›z›n haz›rlad›¤›
gösterimde “iflçi-köylü-ev emek-
çisi-zengin ve devrimci kad›n”
tiplemelerine yer verildi. Kad›n›n
toplumdaki rolü ve yaflad›¤› problemlere de¤inilen gösterimde; kad›n
sorununun s›n›fsal bir sorun oldu¤u
ve do¤all›¤›nda
yoksul kad›nlar›n
toplumun en çok
ezilen kesimi oldu¤u vurgusu ön
plandayd›. Greve
giden bir kad›n iflçi tiplemesinin de
yer ald›¤› gösterimde mücadelenin
erkeklere
karfl› de¤il, erkek
iflçi ve emekçilerle birlikte sistemin kendisine yöneltilmesi gerekti¤ine ve zaferin
ancak böyle kazan›labilece¤ine vurgu yap›ld›. Devrimci kad›n tiplemesinde ise; gözalt›nda, iflkencede, hapishanede vs. devrimci kad›n kimli¤imizden dolay› sald›r›lar›n boyutunun ve fleklinin de (taciz, tecavüz)
farkl›laflt›¤›n›n, ancak “Gö¤ün Ya-
r›s›” olan bizlerin direnmekten baflka çaresi olmad›¤›n›n ve sistemin biz
kad›nlardan ve s›n›f›m›zdan korktu¤unun alt› çizildi. Tiyatro gösteriminde görev alan arkadafllar›m›z›n,
gösterim esnas›nda oldukça heyecanl› olmalar› nedeniyle yer yer s›k›nt› yaflamalar›na ra¤men, oyunu ilgiyle izleyen seyirciler, alk›fllarla arkadafllar›m›za moral verdiler. Gösterim, “Kad›n-erkek el ele, demokratik devrime” slogan› ile sona erdi.
Yeni Demokrat Kad›n çal›flmas›n›n
süreklili¤ini sa¤lamay› hedef edindi¤imiz bir dönemde yap›lan bu etkinlik; kendimizi farkl› flekillerde ifade
edebilme, kitleye tan›tabilme olana¤› buldu¤umuz ve bundan sonraki
çal›flmalar›m›zda bizlere yard›mc›
olacak materyaller sunmas› bak›m›ndan önemli bir yerde durmakta.
“Gö¤ün Yar›s›” olan bizler bu etkinlikteki çal›flmalar›m›zdan ald›¤›m›z moral ve güçle, faaliyetlerimizi
daha da yo¤unlaflt›racak, do¤ru zemin ve pratiklerde bir kad›n çal›flmas› örgütleyece¤iz!
(‹stanbul’dan Bir Yeni
Demokrat Kad›n)
hareketinin ad›mlar›n› takip edelim!
Devrimci teoriden, politik çizgi ve yönelimlerimizden beslenmeyen, belirlenen hedefe belli bir plan ve program içinde
yarat›c› bir tarzda yürümeyen her pratik tekrara dönüflmekten kurtulamaz. Tekrarlanan pratikler, de¤iflmeyen çal›flmalar,
belli bir alana s›k›flm›fl, s›n›rl› say›da insanla yürütülen, yenili¤e
ve geliflmeye kapal› benzer faaliyetlerin tümü bizleri darlaflt›r›r. Devrimci prati¤in karfl›t› olan dar pratik, söyleminden de
anlafl›laca¤› gibi devrimci politikadan beslenmeyen, politik bilincin yön vericili¤inde yürümeyen sadece pratik görevler boyutuyla yürütülen faaliyet olarak karfl›m›za ç›kar. Bu tarz sadece sonuçlar› itibar›yla de¤il ayn› zamanda düflünsel, siyasal, örgütsel, kitlesel ve kadrosal boyutuyla da darl›k yaflar.
Bu da faaliyetçiler üzerinde k›r›lmaya yol açar. Her prati¤e bir ideoloji yön veriyorsa dar prati¤e yön veren ideoloji
küçük burjuva ideolojisidir. Bu ideolojinin yön verdi¤i pratik
de, kendi ideolojisine uygun kadro ve militan flekillenmesini
yarat›r. Bu faaliyetçiler sadece pratikçi özellikleriyle flekillenir. Ve bu sürecin militanlar› belli baflar›lar elde etseler de,
uzun vadede ortaya ç›kan politik sorunlara çözüm getiremeyerek k›r›lmalar›n yaflanmas› kaç›n›lmaz olur. Çünkü dar bir
alana s›k›flarak ezberlenmifl pratikten kurtulamayan, s›n›rl› say›da insanla yürütülen faaliyet kendi dar bak›fl aç›l› faaliyetçilerini yarat›r. Sonuç olarak istenilen düzeyde bir baflar› yakalanamaz ve baflar›s›zl›klarla örülü pratik bir süreci ve yenilgi dönemini yaflayan kiflilerde kendine, farkl› düzeyde de olsa halka
karfl› güvensizlik yaflanmaya bafllar.
Bu noktada önemli noktalardan biri devrimci teoriye hâkimiyet sa¤lamak iken di¤er bir önemli ve kritik nokta da genel politik çizgimizin ve yönelimimizin kavranmas›d›r. Çeflitli
vesilelerle dile getirdi¤imiz, yazd›¤›m›z, yay›mlad›¤›m›z birçok konudaki yönelim ve belirlenen hedeflerin
aç›k ve net olarak kavranmas› gerekir. Önümüzdeki süreci hangi politika ve yönelimle örgütleyece¤imiz, hangi yöntem ve araçlarla hangi ön hedefe varmay› hedefledi¤imizi bilerek örgütsel çal›flmalar netlefltirilip, somutlanmal›d›r. Bu konuda belli bir netli¤e ve kavray›fla sahip olunarak, devrimci
pratik örgütlenmeye baflland›¤›nda baflar›y› yakalamak yak›n
ve mümkün olur. Kimi dönemler çeflitli konularda kampanya
tarz› ele al›nan ve hedefleri ve yönelimleri net kimi çal›flmalarda yaflanan olumluluklar ve bize katt›klar› ortadad›r.
Sürecin faaliyetçileri ancak genifl bir kitle faaliyetiyle darl›¤›, s›n›rl›l›¤› aflabilir ezberlenmifl pratikleri bozabilir. Yukar›da
da alt›n› çizdi¤imiz gibi tek tek “ayn›” bireylere, kurumlara, kap›lara gidilerek yürütülen faaliyet, belli bir tekrar› ve beraberinde belli bir s›radanlaflmay› da getirir. Gerek düflünsel gerekse moral olarak yenilenmeyen, yarat›c›l›kla beslenmeyen,
farkl› alanlara belli bir plan ve program do¤rultusunda aç›l›m
yapmayan, kitlelere canl› politik ba¤lar kuramayan bir faaliyet
eksikliklerini aflma noktas›nda da yeterli büyüklükteki ad›mlar› atamaz. Ancak kafas› aç›k, kimlerle ne yapaca¤›n› ve nas›l yapaca¤›n› bilen, hangi yöntemi uygulayaca¤›n› bilen faaliyetçiler
bu dar pratik ve al›flkanl›klar karfl›s›nda kararl› bir direnç gösterebilir. Ancak o zaman zorluklar karfl›s›nda k›r›lmadan, darlaflmadan, sürekli ö¤renerek ve ö¤rendiklerimizi s›nayarak,
kitlelerin içinde olman›n sonsuz coflkusu ile ileriye do¤ru büyük militan ad›mlar atabiliriz. Bu militan örnekleri Ankara’da
direniflleri 20’li günleri geride b›rakan kad›nl› erkekli TEKEL
iflçileri, Esenyurt Belediye iflçileri, itfaiye iflçileri sunmaktad›r.
Böylesi tarihsel bir süreçte hepimizin görevi Ankara Devrimci Demokratik Sendikal Birlik faaliyetçilerinin alt›n› çizdi¤i gibi
“… süreci daha olumluya çevirmede rol oylamak gibi
bir görev hepimizi bekliyor” belirlemesinin alt›n› dolduracak ad›mlar atmakt›r. Ya da Yeni Demokratik Kad›n ‹nisiyatifi’nden arkadafllar›n ellerinin hamuruyla de¤il, al›nlar›n›n teriyle direnen TEKEL’in kad›n iflçilerini ziyaretlerinin ard›ndan
yapt›klar› “bu direnifl ateflini yakmak, büyütme; iflçilerin, emekçilerin ve gençli¤in mücadelesinde kad›nlar›n önemini daha iyi görmek zorunday›z. Emekçi kad›nlar›n örgütlenmesinin ve bu ba¤lamda Yeni Demokrat Kad›nlar›n da önemi bu direniflte bir kez daha karfl›m›za ç›k›yor” söylemini yaflama geçirmektir.
Proleter ideolojinin yön verdi¤i devrimci çal›flmay› yürüten tüm faaliyetçilerin düflünsel dünyas›nda her bir pratik süreç sonunda “daha farkl› alanlara ve daha fazla say›da
kitleye nas›l gidebilirim?”, “daha nitelikli ve etkili çal›flma nas›l yürütürüm?”, “nas›l bir örgüt yarat›r›m?”
sorular› vard›r/olmal›d›r. “Daha iyisini nas›l yapabilirim?” sorusu ve baflarma kayg›s› hiçbir zaman kafam›zdan eksik olmamal›, her pratik süreç içerisinde yer al›p, ders ve deneyimler hanemize eklenmelidir. Her bir devrimci pratik, kapsaml›
ve çok yönlü bir sorgulama ve de¤erlendirme yap›larak iflçilerin, emekçilerin, halk›m›z›n, gençlerin sorunlar›, talep ve çeliflkileri üzerinde devrimci sonuçlar ç›kar›lmay› hak etmektedir. O halde çal›flmalar›m›z›
asla var olanla ve var›lan yerle s›n›rlamamal›, bulundu¤umuz
her alanda, her pratik sonras› daha zengin verilerle ve bilgilerle yeni bir faaliyetin örgütlenmesine zemin haz›rlamaya çal›flmal›y›z. Unutmamal›y›z ki, her yeni devrimci çal›flma faaliyetçilerin yürüyüfl h›z›n› da art›r›r. Bir önceki baflar›l› çal›flman›n
moral ve coflkusuyla yeni çal›flman›n sürdürücüsü olmaya çal›flmak as›l hedeflerimizden birisi olmal›d›r.
‹flçi-köylü 3
Politika-yorum
8-21 Ocak 2010
“Topyekûn sald›r›lar, egemenlerin gelecek kayg›s›n›n ürünüdür!”
Gerilim stratejisi hemen tüm tarihsel süreçlerde, egemen s›n›flar›n varl›klar›n› sürdürebilmesinin önemli bir arac› olarak devreye
sokulmufltur. Ülkemizdeki geliflmelere bak›ld›¤›nda, tüm geliflmelerin ve yarat›lan suni gündemlerin de bu strateji üzerinden yükseltildi¤ini söyleyebiliriz.
Ülke egemen s›n›flar›n›n ve her düzeyde
temsilcilerinin Osmanl›’dan ald›klar› ayak
oyunlar› da eklendi¤inde, ortaya nas›l bir tablo
ç›kabilece¤i ise, geliflmelerin seyrinden de anlafl›lmaktad›r. Bu seyir, bir yandan toplumu suni gündemlerle germe (gerilim stratejisi) di¤er
yandan halk aras›ndaki karfl›tl›klar› iyice k›z›flt›rma yönünde yol al›rken bir baflka tarafta da
iflçi ve emekçi y›¤›nlara ve onlar›n eylemlerine
yo¤un sald›r› biçiminde geliflmektedir.
Tüm bu geliflmelerin Erdo¤an’›n son ABD
ziyaretinden dönmesi sonras›nda iyice t›rman›fla geçti¤i ise dikkatlerden kaçmamal›d›r.
Geliflmelere dönük genel bir bak›flla ilk
etapta söylenebilecek olan fludur ki; ülkeye ve
bölgeye dönük bir dizi emperyalist plan projenin hayata geçirilmesi çabalar›nda belirgin bir
art›fl söz konusudur. Ancak bu yönlü çabalardaki art›fl, ayn› zamanda egemen s›n›flar›n gelecekleri noktas›nda duyduklar› kayg›larda da
ciddi art›fl yafland›¤›n› göstermektedir.
Ayn› kayg›, Erdo¤an’›n dönüflü sonras› yaflanan geliflmelere de damgas›n› vurmaktad›r.
“Kürt Ulusu”, sahtekârl›¤›n›n yaflamda karfl›l›k bulmamas›, ABD emperyalizminin onay›
ve “Model Ortakl›k” kapsam›nda, DTP’nin kapat›lmas›n› getirdi. DTP’li vekiller, kapatman›n
hemen ard›ndan ilan ettikleri, “meclisten çekilme” karar›n›, BDP ile devam etmeye dönüfltürdüler. Bu iki karar aras›ndaki sürede “ilginç” bir geliflme de yafland›. Eski DTP’li vekiller karar de¤iflikli¤inin gerekçesini aç›klarken
“Öcalan istedi diye mecliste kal›yoruz” dediler. ‹flte “ilginç” durum da bundan sonra ortaya ç›kt›. Muhalefet partileri bu aç›klamaya birkaç c›l›z elefltiri getirmekle yetindiler. AKP ise
aç›klamay› “tahilsiz” de¤erlendirerek “yar›m
a¤›z” elefltiriyle geçifltirdi.
Oysa genel olarak Kürt halk›na, özel olarak
da DTP’ye-DTP’lilere dönük, kapatma baflta
olmak üzere-hala süren-sald›r›lar›n bafll›ca gerekçesi olarak “Öcalan’›n talimat› ile hareket
edilmesi” geliyordu. Hem de ortada ciddi kan›tlar bile olmuyordu bu iddialar getirilirken.
Hem muhalefetin, hem hükümetin hem de
bir bütün olarak devlet kademelerinin mecliste kalma gerekçesini görmezden-duymazdan
gelmeyi ye¤lemelerinin hiç kuflkusuz önemli
bir nedeni vard›. Bu nedenin bafl›nda erken seçim tart›flmalar› geliyordu. Ve kimse buna haz›rl›kl› de¤ildi.
Emekçiler sokaklar›
zapt ediyor
Emek cephesinde yaflanan geliflmeler, Türkiye’nin önündeki süreçte toplumsal patlamalar riski en yüksek ülkeler aras›nda olmas›na
dönük tespiti adeta do¤ruluyordu.
Bu tespiti destekleyen en büyük etkenlerin
bafl›nda, ülkedeki yoksullaflman›n h›zla büyümesi gelmekte. Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Genel Müdürlü¤ü’nün (SYGDM) son verileri, 2,6 milyon ailenin sosyal yard›mlarla yaflam›n› sürdürmeye çal›flt›¤›n› gösteriyor. Bu
da, toplam nüfusun yedide birinin sosyal yard›ma muhtaç durumda oldu¤unu kan›tl›yor. Egemen s›n›flar h›zl› yoksullaflmaya dair bu tablonun, genifl emekçi y›¤›nlarda giderek artan bir
öfkeye dönüflece¤ini çok iyi bilmekteler. 25
Kas›m memur eylemleri, TEKEL, itfaiye,
TCDD ve daha çok say›da iflkolunda çal›flan
emekçilerin eylemleri, öfkenin iyice kabard›¤›n›n, soka¤a taflt›¤›n›n göstergesidir. ‹flçi emekçi eylemlerinin kamuoyunda yaratt›¤› etki egemen s›n›flar›n korkular›n› iyice büyütmektedir.
Ancak korkular› büyüyenler sadece egemen s›n›flar de¤il, ayn› zamanda kendi s›n›f›na
ihanet içinde olan sar›-bürokrat sendikal önderliklerdir. Bunlar›n üretimden gelen gücün
eyleme dönüflmesini engelleme çabalar›,
emekçiler taraf›ndan bofla ç›kar›lmaktad›r. Bu
da onlar› (zorunlu olarak) eylemleri desteklemeye, yeni eylem kararlar› almaya zorlamaktad›r. Çünkü öyle görünüyor ki, emekçiler sokaklar› zapt etmeye, emek ve halk düflmanlar›n›n “yatarak para kazan›yorlar” söylemini onlar›n yüzüne çarpmaya kararl›yd›lar.
TC tarihinde “ilk”ler
‹flte ayn› günlerde gerilim stratejisi bir kez
daha imdada yetifliyordu. Sivil ve askeri bürok-
S›n›fsal Yaklafl›m
fi‹DDET VE MEfiRU‹YET
Emperyalist merkezleri yönlendiren de, yerel ölçekte faflist ve gerici
devletleri çekip çeviren de ayn› sistemin ç›kar ve güdüleridir. Güdüden
kast edilen irade d›fl› de¤il “do¤al”
konum alan davran›fl biçimleridir. Kâr
olgusu ve fliddet bunun en önde giden hallerine örnektir. S›n›flar aras›
iliflkilerin belli bir formda ele al›nd›¤›
zemin olarak hukukun hak ve özgürlükler alan›na yönelik her türlü tasarrufu, baflka bir deyimle “aç›l›m›” da
bu kapsamdad›r. Tarih boyu çok çeflitli toplum ve ölçeklerde, farkl› de¤iflkenlerle yürüyen hak ve özgürlükler kavgas›n›n devrimlerle s›çramalar yarat›p insanl›¤›n ortak hazinesine
katt›¤› kazan›mlar›n hiçbiri, gerçek
de¤erine uygun bir bedel ödenmeksizin elde edilmemifltir. Sistemin surlar›nda gedik açma, mücadelede yeni
mevzi ve modeller oluflturman›n önüne geçme eylemi birçok yol ve yöntem içermektedir.
Egemenlerin, sistemin efendisi
zorbalar›n, sömürgen ve asalak s›n›flar›n kendi ç›karlar›ndan taviz vermek,
belli imtiyazlar›ndan vazgeçmek ve kimi inisiyatif alanlar›n› terk etmek için
daha esasl› noktalarda ciddi bir tehlike içerisinde olmas› gerekir. Ezilenler ad›na s›n›f mücadelesinin illa ki silahl› yönteme dayanmak suretiyle elde etti¤i kazan›mlar üzerinden, kâh
yeni açt›¤› hareket alanlar›na yaslanarak kâh vazgeçilmez usulle ilerledi-
¤i koflullarda, düflman bak›m›ndan klasik refleksin ötesinde her türlü plan›n,
taktik geri çekilme ve uzlafl› çabas›n›n
yads›namaz bir yeri vard›r. Sorun buna yönelik hamlelerin, kuflatma ve
bo¤may› nihai aflamaya tafl›mada, yeni
bir statü oluflturmak amac›yla kullan›lmas›na hizmet edici biçimde de¤erlendirilebilmesidir.
AKP eliyle devreye sokulan aç›l›m
politikas›na yönelik “tasfiye” tart›flmas›nda yaflanan kaosun özünde de bu
gerçekli¤in ay›rd›nda olamama hali
vard›r. AKP’nin ve bu ba¤lamda egemen s›n›flar›n süreçten beklentisine
uygun biçimde ›srar ve inatla aç›l›mda
diretmesi elbette anlafl›l›r olmal›d›r.
Kozmik oda hikâyesi yaflan›rken yap›lan MGK toplant›s›ndan sürece devam mesaj› ç›kmas› da bu kapsamdad›r, Refladiye’ye yan›t olarak Trabzon’da savafl gemisinden “gürleyen”
Baflbu¤’un aç›l›ma dair tek olumsuz
kelime sarf etmemesi de…
Burada anlafl›lmaz gibi görünen
Ulusal Hareket’in tutumudur. Kapatma- yasaklama karar› ve ard›ndan gelen KCK operasyonuna ra¤men “aç›l›m” kapan›nda ›srar hali üzerinde
durulmal›d›r. AKP’yi hala samimiyet
testine tabi tutma hadisesi, hala yeni
flans ve krediler açma tavr› kendi stratejisini deflifreye iliflkin kayg›s›z bir
durumu ifade etmektedir. Stratejinin
net oldu¤u, bütün kozlar›n bilindi¤i ve
kartlar›n aç›k oynand›¤› tart›flmal›d›r.
rasi aras›nda uzunca zamand›r devam eden çat›flma, yeni bir kurgu ile gündemlefliyordu.
Askeri otoriteyi konjonktürel ihtiyaca göre
hizaya sokma, devlet kademelerinde yeniden
yap›land›rma gibi çabalar›n da bir parças› olarak devreye sokulan bu yeni kurgu, önceki gün
ve aylarda s›kça piyasaya sunulan komplo teorilerinin bir baflka versiyonu idi. Böylece
AKP’nin düflen halk deste¤i (taban›n›n demek
daha do¤ru) karfl›s›nda baflvurmay› al›flkanl›k
haline getirdi¤i ma¤duriyet edebiyat›n›n ve pozisyonunun dozu da art›r›lm›fl oluyordu. Son
komplo teorisi Ar›nç’a “suikast giriflimi” biçiminde sunuluyordu. ‹ki askeri istihbaratç›n›n
Ar›nç’›n evi önünde gözalt›na al›nmas› fleklinde
yaflanan geliflmeye, Genelkurmay taraf›ndan
verilen tepki, durumu a¤za-göze bulaflt›ran
cinsten olunca, hükümet cephesi daha da cesaretleniyordu. Yandafl medyan›n da katk›lar› ile
art›k “suikast giriflimi” iddias› bafll›ca gündem
haline getirilmifl, böylelikle de di¤er hayati gündemlerin geri plana itilmesi de sa¤lanm›flt›.
Ancak bu olay “TC tarihinde ilk” olarak
olan baz› geliflmeleri de beraberinde getirdi.
Ordu bünyesinde Özel Harekât olarak da
bilinen, “Seferberlik Bölge Baflkanl›¤›” bas›larak, arama yap›ld›. Bir baflka ilk de, Genelkurmay Baflkan›’n›n, yan›na Kara Kuvvetleri Komutan›n› da alarak, Baflbakan’›n “aya¤›na” gitmesinde yafland›.
Bu geliflmeler, hem sistemi hem de sistemi
ayakta tutan kurumlar› yeniden yap›land›rmaya
dönük sürecin h›zla iflletildi¤ini de göstermektedir. Süreç asl›nda devletin sivil-askeri tüm
kademelerinde belli bir mutabakat çerçevesinde iflletilmektedir. Baflbu¤’un Erdo¤an’a yapt›¤›
ani ve kofltura kofltura gitti¤i ziyaret, olsa olsa
baz› uzlaflma noktalar›n›n çi¤nenmesinin hat›rlat›lmas›na dönüktür. Bunu yaparken flunu da
bilmekteler ki, emir “büyük yerlerden” gelmektedir. Buna karfl› ç›kmaya ise ne kendilerinin ne de sivil bürokrasinin gücü yetecektir.
Bunun içindir ki asker ve sivil bürokrasi
aras›ndaki çat›flma özde egemen s›n›flar aras›
hegemonya kavgas›d›r. Bu kavga ise yeri geldi¤inde s›k› bir uzlaflmaya dönüflebilmektedir ve
yapt›klar› güvenlik zirveleri bunun en somut
kan›t›d›r. “Terörle Mücadele” ad› alt›nda daha
s›kça toplanan zirvelerde bu “z›t kutuplar”,
Güç ve moral ba¤lam›nda süreci ciddi
oranda etkileyecek böylesi bir takti¤in
kaybettirici özelli¤ine dair yak›n dönemde bir dizi örnek yaflanm›fl ve artan a¤›rl›k sürekli daha geri bir mevzi
kurularak tafl›nmaya çal›fl›lm›flt›r.
Aç›l›m sürecini flekillendiren faktörlerden birisi de Ulusal Hareket’in
öteden beri izledi¤i, buna teflne halli
tutumdur. Soruna bir yandan “tasfiye”
deyip buna iliflkin çok aç›k örnekler
vesilesiyle köprüyü at›c› tutum ve söylemler de gelifltirip ama sonras›nda bir
manevrayla yeniden kulvara dönme
halini Ulusal Hareket özneleri aras›ndaki çeliflki ve hatta çat›flma olarak yorumlamak yan›lt›c›d›r. Belli üslup farklar› olmas›na karfl›n süreçten beklenti
noktas›nda asli rol üstlenenler bak›m›ndan ciddi bir çeliflkiden söz etmek
olas› görünmemektedir.
Taraf pozisyonu alanlar›n gerek
pazarl›k gücünü art›rma gerekse de
kendi s›n›f ve taban›ndaki temsil kabiliyetine yönelik politikalar› dikkatle izlenmek durumundad›r. Zira bir tak›m
mekanizmalarla kontrol alt›na al›nmak
ve yönlendirilmeye çal›fl›lmakla beraber kitleyle kurulan iliflkinin belli bir
noktadan sonra “ikna”y› gerektirdi¤i
aç›kt›r. Ama daha önemlisi kitlelerin
dönüfltürücü ve de¤ifltirici gücüdür.
Bunu hafife alanlar›n karfl›laflt›¤› sondan geri dönme flans› da ço¤u kez bulunmamaktad›r.
Hâkim s›n›flar aras›ndaki dalafl›n,
Ar›nç’a suikast gerekçesiyle Seferberlik Tetkik Kurulu’nda arama yap›lmas›na uzanan bir boyut almas› elbette
önemlidir. Bunun önemi, t›pk› ‹rtica
Eylem Plan›’ndaki ›slak imza mevzusunda oldu¤u gibi olay›n provokasyon
mu gerçek mi oldu¤undan çok ulaflt›-
halk düflmanl›¤›nda ortaklaflmada zirveye ulaflm›fllard›r. Bu da art›k kendilerini ne kadar güvensiz hissettiklerine de iflaret etmektedir. Bu
güvensizlik, toplum içinde kendileri aç›s›ndan
“tehlike” oluflturdu¤unu düflündükleri tüm kesimlere karfl› bask› ve sald›r›lar›n art›r›lmas› kararlar›nda da kendini göstermektedir. Bu kararlar ise hiç vakit geçirilmeden hayata geçirilmektedir.
Ortado¤u pazar›na aç›lma
hesaplar›
Polisin iflçi-emekçi eylemlerine sald›r›lar›n›
s›klaflt›rmas›, “orant›s›z güç” kullan›m› da güvenlik zirvelerinde al›nan kararlardan baz›lar›d›r. Ancak sald›r›lar›n dozaj› özellikle emek
cephesi ve Kürt ulusal hareketi üzerinde yo¤unlaflmaktad›r.
“KCK Operasyonu” ad› alt›nda, eski
DTP’liler, yeni BDP’li belediye baflkanlar›na ve
çok say›da kurumlar›na dönük bask›nlar, gözalt›lar, tutuklamalar da ayn› zirvelerin sonuçlar›d›r. Belediye Baflkanlar›na vd. dönük operasyonlardan yans›yan bir kare ise düflündürücü
olman›n da ötesinde, gelece¤e dair korkutucudur. Bu kare de savc›l›¤a ç›kar›lan gözalt›ndakiler, elleri kelepçeli, tek s›ra halinde, yanlar›nda
birer polisle dizilmifl olarak görülmekteler.
Adeta Nazi toplama kamp›n›n günümüzdeki yans›mas›n› ça¤r›flt›ran bir karedir bu. Ve gelece¤e dönük tehlikenin boyutlar›na da iflaret
etmektedir.
Ayn› zamanda da Kürt Ulusal Hareketi’ni
tasfiye etme çabalar›n›n ald›¤› boyuta dikkat
çekmektedir. Zaten Kürt Ulusal Hareketi’ni
tasfiye etme söylemi art›k aç›ktan Kürt Aç›l›m›
söyleminin yerini alm›flt›r. Tasfiye çabalar› ise
sadece ülke içinde de¤il, hareketin etkin oldu¤u ‹ran-Irak-Suriye gibi ülkeler nezdinde de
sürdürülmektedir.
Erdo¤an’›n ayn› günlerde gerçeklefltirdi¤i
Suriye ziyaretinin bafll›ca konular›ndan biri de
budur. Hareketin etkin oldu¤u di¤er ülkeler gibi, Suriye de tasfiye sürecine daha aktif dâhil
edilmek istenmektedir.
Emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n sonucudur ki,
Türk egemen s›n›flar›n›n, emperyalist tekelleri
Ortado¤u’da daha etkin hale getirme çabalar›
son süreçte h›z kazanm›flt›r. Bu çabalar›n›n uy-
¤› noktalard›r. Hem TSK içerisinde
etkin olan kli¤in hem de AKP önderli¤indeki güçlerin bu dalaflta bir dizi
hamlesi yaflanmaktaysa da devletin
belli kurumlar› bak›m›ndan “sars›c›”
uygulamalar
devreye
girmifltir.
TSK’n›n önce emekli generalleri ile alt
düzey muvazzaflar› tutuklanm›fl, sonra
s›ra “darbe” olay›ndaki kuvvet komutanlar›n›n sorgulanmas›na gelmifl, nihayet “namus” mahremiyetli kozmik
odaya da girilmifltir.
Odada kendi senaryo ya da kuflkular› çerçevesinde bir arama yap›ld›¤›
aç›kt›r. Öyle bir odada birilerinin umdu¤u gibi gerçekten kontrgerilla faaliyetine ait kritik öneme sahip belgelerin olmayaca¤› da ortadad›r. Bu ifl sahiplerinin devlet aç›s›ndan hayati nitelik tafl›yan bilgileri böyle bir odada
bulunduraca¤›n› sanmak safl›kt›r. Ama
sorun bütün bunlar›n ötesinde, “kozmik” unvanl› bir odaya girilme hadisesidir. T›pk› ilk önceki tutuklama ve
“hastal›k” bahanesiyle b›rakma, ›slak
imza nedeniyle karargâhtan iki kez
muvazzaf subay al›p tutuklama ve b›rakma ya da dokunulmaz payesi verilen eski kuvvet komutanlar›n›n ifadesini alma olaylar› gibi...
Bütün bu olaylar›n, eflekten düflmekten beter hale gelen genelkurmay
baflkan›na baflta adli ve idari bak›mdan
“dokunamama” olmak üzere, “›s›rma ve fakat koparamama” haliyle iki
yönlü mesaj verdi¤i bir gerçektir. Bir
yönüyle “gözbebe¤imiz” denilen
TSK’n›n gerçekten rejim aç›s›ndan sahip oldu¤u bu konumdan soyundurulmamas›na özen gösterilmekte, bir
yandan da gerek s›n›f mücadelesi üzerindeki tesir gücü gerekse de rol ve
kabiliyetini gelifltirmek amac›yla
gulay›c›s› AKP bir yandan da temsil etti¤i sermaye kesimlerini nemaland›rmaya çal›flmaktad›r. Sadece Amerikan emperyalizminin de¤il,
AB’nin önde gelen emperyalist ülkelerinin, örne¤in Alman emperyalizminin bu yönlü beklentileri de en üst düzeyde yerine getirilmek
istenmektedir. Almanya’n›n, AB kozu üzerinden Irak’a yo¤unlaflmak istedi¤i bilinmektedir.
Türk egemen s›n›flar› anlafl›lan, kriz içinde
debelenen emperyalist efendilerinin ya¤ma ve
talan alanlar›n› geniflleterek, onlara rahat nefes
ald›rmaya yeminliler!
Sonuç olarak:
Bu yönlü gayretlerinin sadece ekonomik
boyutu yoktur. Emperyalistler bölgenin ya¤ma
ve talan›n› kolaylaflt›rmak için bölge ülkelerine
gözda¤› vermeyi, gerekirse iflgal savafllar› ç›karmay›, Türk egemen s›n›flar› üzerinden art›rmaya çal›flmaktalar. Türkiye’de konuflland›rmak istedikleri Füze Kalkan› projesi de bu çabalar›n ürünüdür. Ancak Füze Kalkan› projesi
ülke egemen s›n›flar›nca mümkün mertebe
gündeme getirilmek istenmemekte, di¤er gündemler aras›nda saklanmaya özen gösterilmektedir. Yine askeri bir proje olan, ABD’nin
2010 y›l›nda Türkiye üzerinden Irak’tan asker
çekme giriflimleri de ayn› flekilde arka plana
itilmektedir.
Bugün üstü örtülmek istenen en önemli
meseleler de yine bu projelerle ba¤lant›l›d›r.
Bunlar, iflçi-emekçi y›¤›nlara, Kürtlere ve bir
bütün olarak toplumsal muhalefete dönük sald›r›lard›r. Bu sald›r›lar emperyalist projelerin
engelsiz hayata geçirilmek istenmesi hedefini
de içermektedir. Gerek ekonomik-siyasal gerekse de askeri projelerin cephe gerisine dönük ezme-sindirme-bask› alt›na alma hedefine
ulafl›lmadan hayata geçirilemeyece¤i bilinmektedir. Topyekûn sald›r›lar›n alt›ndaki en önemli nedenlerden biri de budur. Di¤er ve daha
önemli bir neden ise egemen s›n›flar›n gelecek korkusudur. Bu korku emperyalizme
uflakl›k edenlerde daha da had safhadad›r.
Çünkü onlar bir yandan efendilerinin gözünden düflme, di¤er yandan da kendi yoksul halklar›n›n öfkesinden korkmaktalar. Ama en çok
da bu öfkenin aya¤a dikilmesinden!
AKP’ye ha bire puan toplama ve
kan pompalama ifllemleri yap›lmaktad›r. B›rak›n önceki darbe planlar›n›,
‹rticay› Önleme, Kafes gibi eylem planlar› ile suikast olaylar›n›n senaryo ya
da provokasyondan ibaret oldu¤una
kolayl›kla inanmak mümkün müdür?
Egemen s›n›f parti, klik ya da güç
merkezleri aras›ndaki çat›flman›n fliddetlenmesiyle s›n›f mücadelesinin keskinleflme potansiyeli ya da derecesi
aras›nda dolays›z bir iliflki bulundu¤u
gerçe¤i, kendisini uzun bir süredir yo¤unlaflan ve çok yönlü parametrelere
uzanarak akan ülke gündeminde göstermektedir. Durum bir yönüyle oldukça karmafl›k görünmekte, politik
aktörler ile yaflanan olaylar aras›ndaki
ba¤lant› noktalar› birbirine dolaflmaktad›r. Ama bir yönüyle de son derece
aç›k bir süreç izlenmekte, flafl›rt›c› gibi
görünen tüm geliflmeler genifl bir
perspektif ve kapsaml› analizlerle yerli
yerine oturtulabilmektedir.
Kafalar› kar›flt›ran ve asl›nda böyle
olmas› için özellikle özenli davran›lan
husus, topluma yönelik ideolojik manipülasyonlar sayesinde etkili olmaktad›r. Bunlar›n bafl›nda s›n›f mücadelesinin bitti¤i, s›n›flar›n ortadan kalkt›¤›
dolay›s›yla emperyalist-kapitalist sistemin baflkalaflt›¤›, sorunlarla bafla ç›kma
ve taleplerle iliflkilenme zemininin
“iyilefltirmeye” yönelik bir hal ald›¤›d›r. Tarihte zorun rolünü/ ifllevini kaybetti¤i, bundan ötürü de “devrim”lerin gündemden kalkt›¤› iddias›yla tamamlanan bu “yeniça¤” tespitinin
her türlü toplumsal iliflki ve hareket
üzerinde icra etti¤i tesir tahmin edilemeyecek boyutlardad›r.
Bu tahliller yukar›da alt› çizilen
ana bafll›klar etraf›nda bir dizi önemli
baflka noktalara da temas etmekle
bambaflka bir sistem analizine kap›
aralamaktad›r. Bu kapsamda, s›n›flar›n
yasland›¤› ve hareketlendi¤i, yeniden
ve yeniden üretti¤i, ekonomi, ideoloji ve siyaset olgusunun potas›nda yo¤rulan devlet, demokrasi ile hak ve özgürlükler rejiminden bahsetmek gerekecektir. Bu eritme ve yo¤urma faaliyeti elbette s›n›f mücadelesinin
ürünüdür. Emperyalistler (ve her türden gericiler, faflistler) ile genel olarak savunma konumunda bulunan
ezilen halk ve uluslar aras›ndaki savafl›n, her yeni ad›m, plan ve politikada
karfl›l›¤› vard›r.
‹nsanl›¤›n mevcut “zora dayal›”
toplumsal iflbölümüyle azg›n bir sömürü cenderesinde üretti¤i ve yine ayn›
egemenlik a¤› çerçevesinde adaletsiz/haks›z biçimde tüketti¤i bir düzeni
sürdürmeyi ve son vermeyi amaçlayanlar›n kavgas›nda s›n›f iflbirli¤i ve
uzlafl›s› üzerinden çözülebilen bir sorun yoktur. Sistemin kendisi adil “çözüm”e ulaflmay› engelleyen yöntemini
zor eksenli kurmufl olmakla ezilen
halk ve uluslara tek ç›k›fl yolu b›rakmaktad›r. Bu yoldan ilerlemeye çal›flanlara karfl› refleks dilinin fliddet olmas›, kendinden menkul bir “meflruiyet”e dayand›r›lmaktad›r. Yasall›kla
ifade edilen, hukuk argümanlar›yla tatland›r›lan bu statükoyu parçalaman›n
meflru zemini ise s›n›f gerçe¤ine dayan›larak yürütülen mücadeleyle varl›k
kazanmaktad›r. Silahl› mücadele bunun asli yata¤› ise 25 Kas›m’›n ard›ndan ivme kazanan Tekel direnifliyle
mesaj geçen iflçi s›n›f› da “vazgeçilmez/temel” bileflenidir.
‹flçi-köylü 4
‹flçi/köylü
8-21 Ocak 2010
‹tfaiye iflçileri: “Kavgadan kaçm›yoruz yüre¤imizi ald›k da geldik!”
1 Aral›k’ta ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› B‹MTAfi’ta sözleflmeleri sona erecek ve iflten ç›kar›lacak olan itfaiye
iflçileri direnifl ateflini yakt›. Daha önce ifllerine ve sendikalar›na sahip ç›kmak için yapt›klar› eylemde polisin sald›r›s›na maruz kalan iflçiler kararl›.
‹flçi-Köylü gazetesi olarak ses kay›t cihaz›m›z› 25 Kas›m günü Büyükflehir Belediyesi
karfl›s›nda bulunan parkta bir eylemle çad›r
açan iflçilere uzatt›k ve B‹MTAfi’ta yaflananlar› sorduk.
3
- ‹tfaiyede neler yaflan›yor?
Süleyman Çetin; 4 y›ld›r itfaiyede floför
olarak çal›fl›yorum. ‹stanbul fiile’liyim
Bizler ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne
ba¤l› B‹MTAfi’ta çal›flan itfaiye iflçileri olarak
bugün burada topland›k. Burada toplanmam›z›n nedeni özellefltirme ile birlikte kaybedece¤imiz kazan›lm›fl haklar›m›za sahip ç›kmak.
5 senedir B‹MTAfi’›n olan ihale, özel bir
flirkete verildi. Tafleronlaflt›rma ile birlikte
bizlerin kazan›lm›fl haklar› gasp edilmek isteniyor. Zaten Mart ay›ndan itibaren bu sürecin sinyalleri verilmiflti. Bizler kanunen T‹S
hakk›na sahibiz, yaln›z bunu belediye, 7 Aral›k’ta hileli olarak yapt›¤› ihale ile yok etmeye
çal›flt›. fiu an çal›fl›yoruz ama 31 Aral›k’tan
sonra tamamen LAP‹S-MAKRO adl› flirkete
geçerek haklar›m›z› yitirece¤iz.
Bizler insanlar›n yaflam›n› kurtarmak için kendi yaflam›n› hiçe sayan insanlar›z. Yaflad›¤›m›z olaylar› anlatsak belki
de kitaplar yaz›l›r. Kaç defa ölümden döndük,
kaç defa ölüm gördük. Buna ra¤men böylesine kutsal bir ifl kâr h›rs›yla yok edilmeye çal›fl›yor.
Biz haklar›m›z için mücadele ediyoruz.
Ama polisin tavr›n›n hiç de adil olmad›¤›n›
gördük. Bizler suyu hayat kurtarmak için s›karken polisin bizden ald›¤› suyu canlara k›y-
Lüleburgaz’da Adliye önünde
bas›n aç›klamas›
KP Lüleburgaz ilçe binas› önünde çeflitli sendikalar›n
önderli¤inde yap›lan ve siyasi parti yöneticileri, sendikac›lar, iflçiler ve Partizan dergisi okurlar›n›n da kat›ld›¤›
toplu sözleflme görüflme sürecine yönelik hükümetin politikalar›n› elefltiren bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi.
Aç›klaman›n ard›ndan kolluk güçleri kimi ifadeleri suç unsuru kabul ederek 21 kifli hakk›nda 2911 say›l› kanuna muhalefetten 6 aydan az olmamak koflulu ile 5 y›la kadar hapis istemi ile dava açt›. 23 Aral›k 2009 tarihindeki duruflmada san›k s›fat›yla 21 kifli, avukatlar› ve dostlar› haz›r bulundu.
A
‹fadelerin al›nmas›ndan sonra Adliye binas›n›n önünde bir
araya gelen Emek Platformu bileflenleri ad›na Petrol-‹fl Sendikas› fiube Baflkan› Turgut Düflova bir aç›klama yapt›.
Aç›klama bir dahaki celsenin tarihi aç›klanarak son buldu.
(Lüleburgaz ‹K okurlar›)
Geliflmeler kayg› verici...
9 Aral›k günü bir araya gelen KESK üyeleri E¤itim-Sen
önünden SES Malatya fiubesi önüne kadar bir yürüyüfl
gerçeklefltirdi. Yürüyüfl sonunda yap›lan aç›klamada “Ülkenin yaflamakta oldu¤u a¤›r gündem kayg› vericidir” denilerek özellikle son süreçte yaflanan devletin “Kürt
Aç›l›m›” ad› alt›nda gerçeklefltirdi¤i politikalar ve yine son
dönemde sokaklardaki gerilimin ve linçlerin art›r›lmaya çal›fl›ld›¤› söylendi.
(Malatya)
1
mak için s›kt›¤›n› ö¤rendik. B›rak›n suyu, ald›¤›m›z nefese bile engel koyarak 1 metreden
yüzümüze biber gaz› s›k›t›lar. Ama biz bugün
buraday›z ve mücadele etmeye devam ediyoruz, etmeye de devam edece¤iz.
“Yolsuzlu¤un, h›rs›zl›¤›n
üstadlar› onlar!”
- Siz neler söylemek istersiniz?
Yasin Akgün; Rizeliyim, 3 y›ld›r itfaiyede
floför olarak çal›fl›yorum. Türkiye’de hak
gasplar› art›k s›ra d›fl› olmaktan ç›kt›. Herkes
bu yaflananlar hakk›nda bilgi sahibidir. Bu noktadan sonra art›k harekete geçmek gerekmekte. Ve biz de harekete geçtik. Bu bizim
en do¤al hakk›m›z ve hakk›m›z› sonuna
kadar savunaca¤›z. Bizleri buna zorlad›lar.
Bizlerin ço¤u B‹MTAfi’ta kadrolu iflçi de¤iliz
ama bunun getirdi¤i s›k›nt›lar zaten var. Bizler
bu s›k›nt›lar›n özel bir flirkette daha da artaca¤› endiflesindeyiz. Bizleri bu noktada bir
‹tfaiye iflçileri
direnifl atefli yakt›
‹tfaiye iflçileri ifllerine, sendikalar›na ve haklar›na sahip ç›kmaya devam ediyor.
Büyükflehir Belediyesi’nin ‹tfaiye de tafleron sistemini getirmesine ve özellefltirmeye tepki gösteren itfaiye iflçileri bu kez yang›n› söndürmüyor direnifl ateflini
yak›yor.
B‹MTAfi’ta ihaleyi kazanan Makro flirketi iflçilere
sözleflme imzalamalar› için bask› uyguluyor. ‹flçileri teker teker odalara alarak imza atmaya zorlayan flirketin
sözleflmesinde herhangi bir kaza durumunda do¤acak
masraf da iflçiye yükleniyor. Sözleflmede ayr›ca itfaiye
iflçilerinin Büyükflehir s›n›rlar› içinde di¤er ifllerde de
(temizlik, garsonluk vb) çal›flt›r›labilece¤i ve sözleflmenin iflverenin iste¤i durumunda tek tarafl› olarak hiçbir
hak talep edilmeksizin feshedilebilece¤i yer al›yor. B‹MTAfi’ta ihale usulsüz bir flekilde, gizlice Makro flirketine
verildi. Beyaz Holding’e ba¤l› flirketlerden biri olan Lapis E¤itim’in Makro flirketiyle kurdu¤u ortakl›k ihaleyi
alm›fl durumda. Beyaz Holding ‹stanbul Büyükflehir
Belediyesinde ‹SMEK ihalelerini almas› ile biliniyor.
Deniz Feneri davas›nda ad› s›k s›k geçen eski RTÜK
Malatya’da 50
ö¤retmene
grev cezas›
D‹SK, tutuklanan üyelerine
sahip ç›kt›!
‹SK yapt›¤› bir eylemle tutuklanan üyelerinin serbest b›rak›lmas›n› istedi.
D
7 Aral›k günü Nakliyat-‹fl Sendikas›na yönelik gerçeklefltirilen
operasyonda gözalt›na al›nan ve ard›ndan tutuklanan Nakliyat-‹fl Genel Baflkan› Ali R›za Küçükosmano¤lu ve dokuz sendika üyesinin serbest b›rak›lmas› talebi ile 30 Aral›k günü saat 12.00’de Taksim Gezi Park›’nda oturma eylemi gerçeklefltirildi. “Sendikal hak ve özgürlüklerin takipçisiyiz, Tutuklu Nakliyat ‹fl Genel Baflkan› ve yöneticileri serbest b›rak›ls›n” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› eylemde s›k s›k “Direne direne kazanaca¤›z”, “Cezaevleri bizi y›ld›ramaz” sloganlar› at›ld›. Eyleme KESK ve
TTB yöneticileri de destek verdi.
(‹stanbul)
kukla yerine koyuyorlar.
Hiçbir ifllevi olmayan bir
oyuncak yerine koyuyorlar
bunun nedeni de elbette ki
yolsuzlu¤un önünü açmak.
Bu nokta oldukça önemli,
itfaiyeyi alan flirketin sahiplerini hemen herkes tan›maktad›r. Yolsuzlu¤un, h›rs›zl›¤›n üstatlar›d›r bu kifliler. Buradan zaten yolsuzlu¤un olaca¤› bellidir. Ama di¤er ve çok önemli bir nokta var ki o da, itfaiyenin bir
kâr kap›s› olmad›¤›d›r. Burada bir üretim yoktur, aksine bir tüketim ve bu tüketimle beraber kurtar›lan hayatlar vard›r.
‹tfaiye tamamen halk›n vergisi ile giderlerini karfl›lar ve sadece can kurtar›r. ‹flte bu
özellefltirme ile birlikte bu flah›slar halk›n
vergisine el koyacaklar. Vergiler halka yol, su
baflkan› Zahit Akman da Holdingin yöneticilerindendi.
Makro flirketinin dayatt›¤› kölelik koflullar›na ve asgari ücrete karfl› itfaiye iflçileri de sessiz kalm›yor. ‹stiklal Caddesinde sorunlar›na dikkat çekmek amac›yla birçok eylem yapan iflçiler yeni y›la da direniflle girdi. ‹flçiler y›lbafl› gecesi gerçeklefltirdikleri eylemle geleceklerine sahip ç›kacaklar›n› bir kez daha ilan etti.
Belediye karfl›s›nda çad›r kurarak direnifle geçen itfaiye iflçileri 4 Ocak Pazartesi günü saat 18.00’de
Taksim Tramvay dura¤›nda buluflarak Galatasaray
Meydan›’na yürüdü.
Belediye-‹fl Sendikas› 5 No’lu fiube taraf›ndan örgütlenen meflaleli eylemde itfaiye iflçileri “‹stanbul
uyuma itfaiyene sahip ç›k” ve “Yang›nda can kay›plar› artacak sorumluluk Topbafl’›n olacak”
Kamu çal›flanlar›n›n 25 Kas›m’da 1
günlük ifl b›rakma eylemine kat›ld›klar›
gerekçesiyle Malatya’da 50 ö¤retmene
k›nama ve uyar› cezas› verildi.
Türkiye genelinde 25 Kas›m’da düzenlenen grevinin ard›ndan çeflitli
kentlerde pefl pefle soruflturmalar
aç›lmaya baflland›. Son olarak Malatya’da okul yöneticileri, 1 günlük ifl b›rakma eylemine kat›lan ö¤retmenlerin
ifadelerine baflvurdu. Yaklafl›k 50 ö¤retmene uyar›, k›nama, baz›lar›na da 1
günlük maafl kesme cezas› verildi. Birçok ö¤retmenle ilgili soruflturman›n
sürdü¤ü ifade edilirken, baz› okul yöneticilerinin de ö¤retmenlerin savunmalar›n› ald›ktan sonra cezaya yer olmad›¤›na karar verdi¤i belirtildi.
E¤itim-Sen Malatya fiube Baflkan›
Cengiz Karabay, yap›lan uygulaman›n yasalara ayk›r› oldu¤unu belirte-
“Hastanemize
Sa¤l›k emekçileri
dokunmay›n!”
özellefltirmelere
karfl› eylemde
SES Bak›rköy fiubesi, ‹TO, Ça¤dafl
Yaflam› Destekleme Derne¤i, Cüzzamla
Savafl Derne¤i ve hastane çal›flanlar›,
Bak›rköy’de bulunan Lepra Deri ve
Zührevi Hastal›klar› Hastanesi’nin
kapat›larak Dr. Sadi Konuk Devlet Hastanesi Cildiye Klini¤i’ne ba¤lanmas›n›
protesto etti.
24 Aral›k günü hastane önünde bir
araya gelen kitle “Lepra hastas› yaln›z de¤ildir”, “Sa¤l›k hakt›r, sat›lamaz” sloganlar›n› atarak sa¤l›kta devam eden sald›r›lar› protesto etti.
(‹stanbul)
vb. olarak dönecek söylemleri art›k tarihe
kar›flacak. Anlayaca¤›n›z h›rs›z patron olacak
ve h›rs›zl›¤›n› yasal bir flekilde gerçeklefltirecek. En baflta belirttik, biz bir flekilde bu direnifle bafllad›k ve art›k direnmekte kararl›y›z.
fiu an burada çalan türküde oldu¤u gibi;
“Kavgadan kaçm›yoruz, yüre¤imizi ald›k da geldik…”
(‹stanbul)
yaz›l› pankartlar açarak ‹stanbul uyuma itfaiyene
sahip ç›k”, “‹tfaiyede tafleron istemiyoruz” sloganlar›n› hayk›rd›. ‹stiklal Caddesi boyunca alk›fl ve sloganlarla yürüyen iflçilere çevreden geçenlerde destek
verdi.
Galatasaray Meydan›’nda iflçilere seslenen Türk
Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak Tekel’de direniflin
sürdü¤ünü itfaiye iflçilerinin de bu direniflleri ile Tekel
iflçilerine moral verdi¤ini dile getirdi.
Belediye-‹fl sendikas› 5 no’lu flube baflkan› Nihat Altafl’ ta ‹tfaiyede yaflanan yolsuzluk, usulsüz ihaleler ve
iflçilerin taleplerine yönelik Büyükflehir’in flu ana kadar
kamuoyuna hiçbir aç›klama yapmad›¤›n› söyleyerek Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl’› itfaiyede yaflananlar› aç›klamaya ça¤›rd›.
Altafl; iflçilere sözleflme imzalamalar› için bask› yap›ld›¤›n› ancak iflçilerin buna direniflle yan›t verdi¤ini,
kurulan çad›rda direniflin sürdü¤ünü ve eylemlerine
aral›ks›z devam edeceklerini sözlerine ekledi.
‹flçiler konuflmalar s›ras›nda s›k s›k “Tekel itfaiye
omuz omuza”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” sloganlar›n› hayk›rd›. Eylemde 5 Ocak günü Türk-‹fl yöneticilerinin de kat›l›m› ile ‹tfaiye önüne gerçeklefltirilecek
eylemin ça¤r›s› da yap›ld›. Devrimci, ilerici kurumlar›n
da destek verdi¤i eylem kitlesel ve coflkuluydu. Devrimci, ilerici kurumlar eylemlerin yan› s›ra Büyükflehir’in karfl›s›na kurulan çad›r› da s›k s›k ziyaret ederek
itfaiye iflçileri ile dayan›flmay› büyütüyorlar. (‹stanbul)
rek, konuyu yarg›ya tafl›yacaklar›n›
söyledi. Kamu emekçilerinin uluslararas› sözleflmeler ve anayasal haklar›na
dayanarak uyar› grevine kat›ld›¤›n›
vurgulayan Karabay, “Bu durum aç›kça
yarg› kararlar›n› uygulamamak ve hiçe
saymakt›r. Buradan E¤itim-Sen olarak
ta
›rsa
f
i
z
Kri
nler
e
r
i
çev
Bankalar krizi f›rsata
çevirdi!
Küresel ekonomik krizin bafl aktörlerinden bankalar›n timsah gözyafl› döktü¤ü k›sa sürede ortaya ç›kt›.
Bankac›l›k Denetleme ve Düzenleme Kurumunun aç›klad›¤› ‘Bankalar›n 2009 y›l› görünüm raporuna’ göre bankalar kâr oranlar›n› yüzde 41.1
Sa¤l›k emekçileri yapt›klar› bir eylemle
Cerrahpafla T›p Fakültesi Sosyal Tesisleri’nin
özellefltirilmesini protesto etti. 24 Aral›k
Perflembe günü Cerrahpafla T›p Fakültesi
önünde gerçekleflen eylemde “Sosyal tesisler sat›lamaz”, “Tafleron sat›fl› iptal edilsin”
vb. sloganlar at›ld›. SES Aksaray fiube ve Tez
Koop-‹fl 5 No’lu fiubenin birlikte gerçeklefltirdi¤i eyleme ‹stanbul Üniversitesi ö¤rencileri de destek verdi. Ayn› hastanede 2005 y›l›nda yemekhane özellefltirilmifl, bunun sonucunda yemek fiyatlar› ve iflçilerin çal›flma süreleri artm›flt›. (‹stanbul)
tüm okul müdürlerini uyar›yoruz!
Yarg› kararlar›na uymayarak suç iflliyorsunuz! E¤itim-Sen olarak bu suçu
iflleyen okul müdürleri hakk›nda suç
duyurusunda bulunaca¤›m›z›n bilinmesini istiyor ve uyar›yoruz” fleklinde
konufltu. (ANF)
‹stanbul ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü,
21 Aral›k 2009 tarihinde, ‹stanbul Lepra Hastanesi ve Bak›rköy
Dr. Sadi Konuk E¤itim Araflt›rma
Hastanesi baflhekimlerini davet
ederek, ‹stanbul Lepra Hastanesinin kapat›larak Dr. Sadi Konuk
Devlet Hastanesi Cildiye Klini¤i’ne ba¤lanaca¤› bilgisini vermifltir. Bu bilgi hastalar›n yaflamlar›n›n
sonuna kadar hak ettikleri lepraya
özgü çok yönlü bak›m› alabilmelerinin engellenece¤i kuflkusunu do¤urmaktad›r. Bak›rköy Ruh ve Sinir Hastal›klar› Hastanesi’nin içinde 28. servis olarak 1981 y›l›nda
üçlü protokolle özel dal hastanesi
art›rd›.
15.7 milyar lira net kâr sa¤layan
bankalar›n sermaye yeterlilik oran›
da yüzde 20’ye ulaflt›. Krizi yaratanlar
görünüfle bak›l›rsa onu f›rsata çevirmeyi de baflarm›fl. Peki ya krizin bedelini ödeyenler ne durumda?
olarak kurulmufltur. Burada yap›lan çal›flmalar baflka ülkelerde lepral› hastalara uygulanmak üzere
örnek al›nmaktad›r. Bugün Sa¤l›k
Bakanl›¤› kay›tlar›na göre 2500 civar›nda ilaçla tedavisi bitmifl ama
di¤er sa¤l›k sorunlar› ve sosyal rehabilitasyonu için takip edilmesi
gereken eski lepral› vard›r. Yeni
vakalar eskiye oranla az da olsa
cüzzamla mücadele, devaml›l›k istemektedir. Yeni vakalar›n tedavisi eski vakalar›n takip ve gereksinimlerinin sa¤lanmas› için kurumun gelifltirilerek devam› sa¤lanmal›d›r.
Zalimin zulmüne karfl› iflçiler direniflte!
26 Aral›k günü saat15.00’te
Esenyurt Meydan›’nda bir araya
gelen iflçiler, s›n›f dostlar› ile birlikte Esenyurt Belediyesi’nin önüne
yürüdü. “Zalimin zulmüne karfl› Esenyurt Belediyesi’nde
131. gün/Belediye-‹fl Sendikas› 2 No’lu fiube” pankart›n›n
aç›ld›¤› eylemde s›k s›k “Y›lg›nl›k
yok direnifl var”, “‹flçi düflman›
iflbirlikçi AKP”, “TEKEL iflçisi
yaln›z de¤ildir” sloganlar› at›ld›.
Belediye önünde bas›n aç›klamas›n› okuyan Belediye-‹fl 2 No’lu
fiube Baflkan› Hasan Gülüm; iflçi
s›n›f›n›n mücadelesinin giderek
yükseldi¤ine dikkat çekti.
Eyleme Esenyurt’ta Direnen
Belediye ‹flçileri ve Pazar Emekçileri ile Dayan›flma Platformu’nun
yan›s›ra devrimci Demokratik
Sendikal Birlik’in de içinde
oldu¤u sendika ve örgütler de
‹flçi-köylü 5
‹flçi/köylü
8-21 Ocak 2010
destek verdi.
‹lk iflten ç›kar›lan yedi iflçinin
davas› ise 28 Aral›k günü görüldü
ve sonuçland›. Mahkeme iflçilerin
sendikal› olduklar› için iflten ç›kar›ld›¤›na ve ifle iadesine karar verdi. Belediye Baflkan› ise karar› Yarg›tay’a götürmeye haz›rlan›yor.
E¤er Yarg›tay iflçileri hakl› bulursa (büyük olas›l›kla öyle olacak)
Belediye Baflkan› iflçilere k›dem ve
ihbar tazminatlar›
ile mahkeme masraflar›n› da ödeyecek. Mahkemenin
verdi¤i karar, ifle
iade olmas›na ra¤men bunun hiçbir
hukuki yapt›r›m›
bulunmuyor.
Mahkeme verdi¤i
karar›n
pefline
düflmüyor. Bu da
adaletin iflçilere yönelik bir ayr›cal›¤› olsa gerek.
Esenyurt iflçileri ise seslerini
duyurmakta ve direniflte kararl›.
Önceki hafta Bo¤az Köprüsü’nü
trafi¤e kapatarak bir eylem gerçeklefltiren iflçiler, ifllerine sendikal› olarak dönmek istiyor.
‹flçi-Köylü gazetesi olarak direniflin 135. gününde iflçilere geliflen süreci ve köprü eylemini sor-
duk. Sendika iflyeri temsilcisi Aliflan Abalay kararl›: “En do¤al
hakk›m›z› istiyoruz. Sald›r›ya
u¤rad›k gözalt›na al›nd›k.
Ama bask›lar bizi y›ld›ramayacak” diyor.
‹flçilerden Hasan Mangal
da, ifle geri dönünceye kadar direnifli sürdüreceklerini dile getirenlerden…
Esenyurt iflçileri TEKEL’de yaflananlar› da ilgiyle takip ediyor.
TEKEL iflçilerine desteklerini sunmay› ve direnifli selamlamay› da ihmal etmiyorlar.
Her hafta düzenledikleri eylemleri için, direniflin 135. gününde 30 Aral›k Çarflamba günü direnifl yerinde bir araya gelen iflçiler
ve s›n›f dostlar› bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aç›klamada mahkeme süreci özetlendi.
Sendikadan istifa etmedikleri gerekçesiyle
iflten ç›kar›lan Esenyurt Belediyesi iflçileri ve
Büyükflehir Belediyesi bünyesindeki itfaiye ifllerinin özellefltirilmesi sonucu iflten ç›kar›lacak iflçiler Bo¤az Köprüsünde eylem yapt›.
23 Aral›k günü ö¤len saatlerinde Bo¤az
Köprüsü’nde trafi¤i durdurarak kendilerini
köprüye zincirleyen ve “Zalimin zulmüne
karfl› Esenyurt Belediyesi’nde direnifl
Esenyurt ve itfaiye iflçileri
Bo¤az Köprüsü’nü trafi¤e kapatt›!
sürüyor” yaz›l› pankart açan iflçiler, ellerindeki ekmekleri göstererek “Hepimiz ekmek
Direnifl alanlar›ndaki k›v›lc›m› atefle çevirelim
gemenler krizi f›rsata çevirip
kârlar›n› art›rman›n yollar›n›
ararken bir yandan da kriz bahanesiyle iflçi ve emekçilerin elindeki (zaten k›r›nt› halinde olan) haklar› gasp
ediyor (iflsizlik fonunun patronlara
peflkefl çekilmesi gibi). Ancak bu
gasplar her yerde sessizlikle karfl›lanm›yor ve iflçiler de üretimden gelen
güçlerini kullanarak yaflananlara karfl› mücadeleyi yükseltiyor. ‹flçi ve
emekçilerin, direnifl ve grevlerle verdi¤i mücadele gün geçtikçe art›yor
ve iflçiler sessizli¤i sloganlar›yla parçal›yor. Bu direnifllerden biri olan
Sinter ise bir y›l›n› doldurmufl bulunuyor. Dudullu Organize Sanayi’nde
E
bulunan Sinter Metal Fabrikas›’nda
sendikal› olduklar› için iflten at›lan iflçiler, 22 Aral›k 2008’den bu yana direnifllerini sürdürüyor.
Biz de hem onlar›n yan›nda oldu¤umuzu bir kez daha göstermek
hem de seslerine ses katmak amac›yla 22 Aral›k 2009 tarihinde direnifllerinin 1. y›l›nda bir etkinlik gerçeklefltiren Sinter metal iflçilerini ziyarete gittik ve bir söyleyifli gerçeklefltirdik.
- Direnifliniz birinci y›l›n› doldurdu. Bununla ilgili bas›n aç›klamas› ve k›sa bir etkinlik gerçeklefltirdiniz. fiu anki süreci nas›l
de¤erlendiriyorsunuz?
Lale Balta; Direniflimizin bafl›ndan
beri en büyük beklentimiz sendikal› olmak. Bizler tek bafl›na patronla de¤il,
sistemle de savafl›yoruz. Mahkemelerimiz hala devam ediyor.
Ferit Yalç›n; Bu
bir y›l içerisinde çok
fley ö¤rendik. Örne-
¤in bu sistemde her fley patrondan
yana ve bu anlamda bizden daha
“güçlü”, ancak bizim gücümüz eme¤imizden geliyor ve biz olmadan o
kâr›na kâr katamaz. Davam›z oldukça uzad›. Bu da demek oluyor ki patronun tepede adamlar› var. Bizimle
birlikte bafllayan direnifller sona erdi. Ama bizim davalar›n yar›s› bile
görülmedi.
Türkiye’de, her fleyin özellefltirilip, sömürünün tavan yapt›¤› bir
dönemde, Türkiye’deki iflçi s›n›f›
ad›na burada bir mevzi açt›k biz. Bir
y›ldan beri bu mevzinin güçlenmesi
için çabal›yoruz. Buran›n bir örnek
olmas›n› istiyorduk. Burada bafllayan
mücadele k›v›lc›m›n›n her tarafa
yans›mas›n› bekliyorduk. Gücümüz
oran›nda çaba gösterdik ve göstermeye de devam edece¤iz.
- Yeni bir y›la girdik. Sizler de
yeni y›l› direniflinizle karfl›lad›n›z.
Bu y›ldan beklentileriniz nedir?
L. Balta; Yeni y›l› kutlayamad›k
çünkü evlerimize götürecek ne param›z ne ekme¤imiz var. Bu yüzden
yeni y›ldan beklentilerim direniflimizin kazan›mla sonlanmas›. Yeni y›l›
isyan, direnifl ve zafer y›l› olmas›
KENT A.fi. iflçisinin mücadelesi
sürüyor
umuduyla kar›fl›l›yoruz.
F. Yalç›n; Yeni y›lda bu bask›c›
rejime karfl›, daha duyarl› ve hak alma mücadelelerinin daha çok olmas›n› diliyoruz.
- Son olarak eklemek istedi¤iniz bir fley var m›?
F. Yalç›n; 1 y›ldan beri topyekûn, sistemle mücadele ediyoruz.
Sistemin çürüttü¤ü, pasifize etti¤i
ezilenleri, iflçileri gafletten uyand›r›p mücadeleye katmaya çal›fl›yoruz.
Bir fleylerin fark›nda olmalar›n› sa¤lamaya çal›fl›yoruz. Di¤er taraftan
da sistemin kolluk kuvvetleri ve yasalar› ile mücadele ediyoruz. Kararl›y›z, ama tükenece¤imiz nokta da
var. Ne kadar güç ve destek al›rsak
o kadar iyi.
Sinter Metal direniflçileri uzun
zamand›r direniyor ve haklar› olan›
alana kadar direnifl yerlerinde mücadele edeceklerini söylüyorlar. Ama
bir y›ldan fazlad›r maddi ve manevi
olarak çok y›prand›klar›n› da dile getiriyorlar. ‹flçiler direniyor ve bizleri
de direnifllere sahip ç›kmaya ça¤›r›yor. Bu ça¤r›ya kulak verelim ve direnifl alanlar›ndaki k›v›lc›m› bir yang›na çevirelim…
(Kartal)
Geçti¤imiz aylarda ‹zmir’e ba¤l› Karfl›yaka Belediyesi taraf›ndan 5747 yasa
çerçevesinde hizmet
daralmas› bahane
edilerek iflten ç›kart›lan ve uzun süreli
bir direnifl örgütleyen Kent A.fi. iflçileri CHP’yi bir kez daha protesto etti.
26 Aral›k günü
CHP ‹lçe Örgütünün delege seçimlerinin gerçekleflece¤i Maviflehir Kapal› Spor Salonu önünde bir
araya gelen Kent A.fi. iflçileri, burada bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Yap›lan aç›klamada Kent
A.fi. iflçilerinin hizmet daralmas›
bahane gösterilerek iflten at›lmalar›ndan k›sa bir süre sonra, belediyenin ihaleleri ‹stanbullu bir firmaya peflkefl çekti¤ine ve 550 tafleron iflçinin ifle al›nd›¤a dikkat
çekilerek yaflan›lan sorunun çözümü için CHP’li hiçbir yetkilinin
kendilerini muhatap almad›¤› belirtildi.
Ataflehir’de
karfl› greve do¤ru
Kimilerinin te¤et geçti kimilerinin de y›k›p geçti dedi¤i kriz, günden günü a¤›rl›¤›n› emekçinin s›rt›nda hissettiriyor. Ve kazan›lm›fl haklar›n gasp edilmek istenmesi de emekçilerin sorunlar›n› daha da büyütüyor.
Yap›lan bu sald›r›lara sessiz kalmayan D‹SK Genel‹fl Sendikas› ‹stanbul Anadolu 1 No’lu fiubesi bir
bas›n aç›klamas› yapt›. Ataflehir Belediyesi’ndeki toplu ifl
sözleflmesi görüflmelerinin uyuflmazl›kla sonuçland›¤›n›n
ve bu süreç içersinde 47 üyelerinin (2 kifli iflyeri temsilcisi olmak üzere) ifl akitlerinin feshedilmesi sebebiyle
Belediyede greve do¤ru gittiklerinin duyurusu yap›ld›.
Kad›köy Alt›yol Meydan›’nda toplanan sendika üyeleri
ve emekçiler, bas›n aç›klamas›ndan sonra Kad›köy
Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na yürüyüfle geçti. Ataflehir Belediye Baflkan› hakk›nda suç duyurusunda bulunuldu.
Hemen ard›ndan da Ataflehir’e giderek orada da bir suç
duyurusunda bulunuldu.
(Kartal)
CHP’li belediye 98 kifliyi
iflten att›
HP’li Buca Belediyesi’nde temizlik, park
ve bahçe ifllerini yapan tafleron flirkete
ba¤l› çal›flan 98 iflçinin ifline son verildi¤i ö¤renildi.
Yans›yan bilgilere göre, yaklaflan CHP Buca ‹lçe
Kongresi nedeniyle iflçilerin ifline son verildi¤i ve
ç›kar›lan iflçilerin yerine yeni iflçilerin al›naca¤› ileri sürüldü.
(‹zmir)
C
le burada tepkilerini dile getirdiler. Kitle
ad›na konuflma yapan Recep Or, Ar›zl›
halk›n›n, 7 ayd›r eylem yapt›¤›n› ve yetkililerin çözümden uzak, uzlaflmaz bir tav›r
sergiledi¤ini belirterek, Ar›zl›’n›n son 4
ayl›k süreçte ola¤anüstü hal durumlar›n›
aratmayan bir
konumda oldu¤unu ifade etti.
Kamusal alanda
eylem yapma
özgürlü¤ünün
bu ülkede bulundu¤unu, flu
an uygulanan
bu
sald›r›n›n
aç›klanabilir bir
taraf› olmad›¤›n› vurgulayan
Or, Ar›zl› sitenin giriflinde bir çevik kuvvet otobüsünün
durdu¤unu ve site içinde gezen sivil polislerin depremzedeleri gözalt›na almaya çal›flt›¤›n› belirtti. Bu durumun psikolojik
rahats›zl›klara neden oldu¤u noktas›nda
hemfikir olduklar›n› söyleyen Or, ayr›ca
çocuklar›n polisi gördü¤ünde korkar hale
geldi¤ini ve bu durumu oyunlara bile tafl›d›klar›n› belirtti.
(H. Merkezi)
CHP’nin Tekel iflçilerinin direnifli süresince tak›nd›¤› ikiyüzlü
tavra atfen “CHP milletvekilleri, Tekel iflçilerine sahip ç›kt›¤›n›z gibi kendi belediyenizin
att›¤› KENT A.fi. iflçilerine
neden sahip ç›km›yorsunuz?”
pankart› açan iflçiler “Tekel, Kent
Afi el ele, mücadeleye” slogan› att›lar.
Yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan delege seçimlerinin yap›ld›¤› salonun önünde oturma eylemi bafllatan iflçiler yo¤un “güvenlik” önlemlerinin al›nmas›na ra¤men uzun süreli bir oturma eylemi gerçeklefltirdi.
(‹zmir)
HES’ler
virüs
gibi
yay›l›yor
Ar›zl›da “Ola¤an Üstü Hal”
17 A¤ustos depreminin ard›ndan Irak
hükümetinin flartl› deste¤i üzerine yap›lan Ar›zl› konutlar›ndaki depremzedelerin onurlu mücadelesi büyük bir kararl›l›kla devam ediyor. Her türlü onur k›r›c›,
afla¤›lay›c› sald›r›ya ra¤men bar›nma
hakk› mücadelelerini devam
ettiren Ar›zl›
sakinleri, haklar› için hakl› mücadelelerinden
vazgeçmediler.
Son olarak yaflanan sald›r›lar›n etkisi üzerine psikolojilerinin bozuldu¤unu ve tedavi olmaya geldiklerini belirten depremzedeler, 28 Aral›k Pazartesi günü Kocaeli Devlet Hastanesi
önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirmek istedi.
Poliklinikler binas›na kadar gelen depremzedelere yönelik özel güvenlik amiri
ve güvenlikçiler taraf›ndan bir sald›r› gerçekleflti. Yap›lan sald›r›yla karfl› direnen
depremzedeler zorla hastane d›fl›na ç›kar›ld›lar. Hastane d›fl›na zorla ç›kar›lan kit-
savaflç›s›y›z”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”
sloganlar›n› hayk›rd›.
Eylemlerinin amaçlar›n› hayk›ran iflçiler,
TEKEL iflçilerinin direnifllerini de selamlad›.
Belediye-‹fl ‹stanbul 2 No’lu fiube Baflkan›
Hasan Gülüm; “Sesimizi duyurmak istiyoruz, hakl› oldu¤umuzu herkesin görmesi için
illa ki buralarda olmam›z m› gerekiyor? 130
gündür arkadafllar›m›z, aç susuz, Esenyurt
Belediyesi önünde ifllerine dönebilmek için direniyorlar. ‹tfaiye taflerona
verilmek isteniyor, buradaki arkadafllar›m›z da
direniyor. ‹tfaiyeyi tafleronlaflt›rarak asl›nda
‹stanbul’u yak›yorlar” sözleri ile eylemlerinin
amac›n› anlatt›.
Gözalt›na al›nan iflçiler ve sendika yöneticileri Çengelköy Polis Karakolu’na götürüldükten sonra akflam saatlerinde serbest b›rak›ld›.
Ayn› saatlerde Taksim Meydan›’nda toplanan iflçiler buradan Galatasaray Lisesi’ne yürüdü. “Direne direne kazanca¤›z” sloganlar›n› hayk›ran iflçiler gözalt›na al›nan arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. (‹stanbul)
Türkiye’nin birçok bölgesinde devlet
destekli olarak hayata geçirilmek istenen HES projeleri, gerçekleflen
mahkemelere ve kararlara ra¤men
birçok yerde faaliyetine devam etmektedir. Durdurma karar› olmas›na
ra¤men birçok yerde bulunan
HES’ler faaliyetlerine devam etmekte, do¤aya ve buna ba¤l› olarak tar›msal alanlara ve üreticiye zarar
vermekte. Bu sald›r›lara karfl› mücadele eden bölge halklar› çeflitli eylemlerle seslerini duyurmaya çal›fl›yor. Son olarak Artvin’de yap›lmak
istenen HES’e karfl› ‹stanbul’da bir
araya gelen Artvinliler, “Do¤a düflman› projelere” karfl› örgütlenme
karar› ald›.
29 Aral›k günü ‹stanbul Sefaköy Kültür
Merkezi’nde gerçeklefltirilen “Halk
suyuna sahip ç›k›yor” adl› panelde
konuflan Y›ld›z Teknik Üniversitesi
Çevre Mühendisli¤i Ö¤retim Üyesi
Beyza Üstün, Dünya Su Konseyi’nin 2006 y›l›nda “havzalar› birlikte
yönetece¤iz” diyerek gözlerini Türkiye’ye dikti¤ini, kamuya ait olan Devlet Su ‹flleri’nin de Çevre ve Orman
Bakanl›¤›’na ba¤lanmas› ile birlikte
plan yapma yetkisini ele geçirdi¤ini
vurgulad›.
Üstün ayr›ca HES’i yapanlar›n “çakt›rmadan” maden aramaya da bafllad›¤›na, HES’in yap›ld›¤› yerlerin maden
olan yerlerle ayn› yerde olduklar›na
dikkat çekti. Son olarak fiavflat Papart
Derelerin Kardeflli¤i Platformu Sözcüsü Ayvaz Ifl›k bir konuflma yapt›.
Ifl›k ekonomik sosyal ve kültürel alanda büyük bir de¤iflim yafland›¤›na ve
bu geliflme ile birlikte bu projelerin
hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤›na de¤inerek köylerin korunmas› için gereken mücadeleyi vermeye haz›r olduklar›n› belirtti.
(H. Merkezi)
‹flçi-köylü 6
Denge Azadi
8-21 Ocak 2010
Devlet “iyi fleyler”e, Kürt halk› eyleme devam ediyor!
Operasyonun
yap›ld›¤› günden
itibaren her yerde
protesto aç›klamalar› yap›ld›. ‹l ve
ilçe binalar› önlerine binlerce insan
topland›. Birçok
demokratik kitle
örgütü, ayd›n ve
sanatç› BDP’yi ziyaret ederek, destek verdi.
yaca¤›” vurguland›.
‹stanbul ve Kocaeli’de baz› ayd›n, sanatç›
ve demokrat kifliler, BDP’ye üye olarak, sald›r›ya tepki gösterdiler. ‹zmir’de de, 46 kiflinin tutuklanmas›n› protesto etmek için AKP
‹l Binas›’na siyah çelenk b›rak›ld›.
fi›rnak’ta bir araya gelen Demokratik Özgür Kad›n Hareketi (DÖKH) üyeleri “Yarat›k Kürtler de¤ildir, savafla destek verendir” pankart›yla, hem Bülent Ar›nç’›n
Emine Ayna’ya hakaret etmesini hem de sald›r›lar› k›nad›lar.
Hukuk ambalajl› gözalt›lar protesto edildi
TC’nin “iyi fleyler olacak” mesaj›n›n ard›ndan bafllat›lan “aç›l›m”›n ard›ndan Kürt
ulusal hareketine yönelik dalga dalga operasyonlar düzenlendi ve Nisan ay›ndan bu yana
DTP ve BDP’li 218 siyasetçi gözalt›na al›narak, bunlardan 140’› tutukland›. Kürtleri soka¤a döken bu sald›r›lar›n en sonuncu “dalgas›”, 24-25 Aral›k’ta yap›lan “KCK-Türkiye
Meclisi”ne yönelik operasyon oldu. 80’i aflk›n kiflinin gözalt›na al›nd›¤› ve 46 kiflinin tutukland›¤› bu operasyon terörüne, halk da
yapt›¤› eylemlerle karfl›l›k verdi.
29 Mart yerel seçimlerinde; egemenler,
DTP’ye karfl› kutuplaflarak, anti-propagandalar›n› art›rarak zafer elde etmek isterken
hüsrana u¤ram›fllard›. O dönemden seçilen
belediye baflkanlar›n›n, yard›mc›lar›n›n, DTP
ve BDP il, ilçe baflkanlar›n›n da tutukland›¤›
bu sald›r›lar, birçok ilde yap›lan eylemlerle
protesto edildi.
Diyarbak›r eski DTP ‹l Binas› önünde bir
araya gelen binlerce kifli ve DTP’li milletvekilleri, burada sabaha kadar nöbet tuttular.
Hakkâri, Amed, Van, fi›rnak, Mardin gibi birçok yerde binlerce insan yürüyüfl düzenledi.
Kolluk kuvvetleri istisnas›z her eyleme sald›rd›, yüzlerce kifliyi gözalt›na ald› ve onlarca
kifliyi yaralad›. Adana, Mersin, ‹stanbul gibi illerde düzenlenen bas›n aç›klamalar›nda
“devletin, Kürtlerin iradesi olan kiflilere sald›rd›¤› ve böylece zulüm etti¤i,
ancak Kürtlerin de buna sessiz kalama-
‹nsan Haklar› Derne¤i ‹zmir fiubesi, ÇHD ve T‹HV 25 Aral›k tarihinde Konak Sümerbank önünde bir
bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Kitle
ad›na bas›n aç›klamas›n› yapan Hülya Üçp›nar “aç›l›m” süreci ile birlikte de¤iflen dengelerin yeniden
oturtulmas› ad›na yap›lan bu tür sald›r›lar›, “hukuk” ambalajl› bask›lar›
k›nad›klar›n› belirtti.
Ertesi gün ise BDP ‹zmir il örgütü il binas› önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
BDP ad›na aç›klamay› okuyan BDP ‹zmir ‹l
Baflkan› Ahmet Demiro¤lu, hukuksal alanda eflitli¤i, kültürel alanda çok kültürlülü¤ü
sa¤laman›n mümkün oldu¤unu belirterek, bunun yolunun parti kapatma, gözalt› ve tutuklamalar olmad›¤›n› söyledi. “Analar›n aht›
yerde kalmaz, gözyafllar›yla çiçek sulanmaz.
Zalimlerin zulmü artt›kça, zeval bulmas› ya-
OPERASYON VE SONRASINDA BÖLGEDE YAfiANANLAR
24 Kas›m’da gece yar›s› bafllad› operasyon… Amed, ‹stanbul, ‹zmir, Mardin, Siirt,
Hakkari, Dersim, Batman, Urfa, fi›rnak ve
Van’da kap›lar vuruldu, evlere, derneklere,
parti binalar›na bask›n düzenlendi. Kapat›lan DTP ve yeni kurulan BDP’ye yap›lan bu
sald›r›lar için, Diyarbak›r Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› dü¤meye basm›flt›. Amaç, “KCKTürkiye Meclisi’ne darbe vurmak”… Sonuç, içlerinde belediye baflkanlar›n›n, yard›mc›lar›n›n, parti il baflkanlar›n›n, avukatlar›n, insan haklar› savunucular›n›n da bulundu¤u 80’i aflk›n kifli gözalt›na al›nd›.
PKK lideri Abdullah Öcalan’›n tecrit
koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›lmas›, ard›ndan
DTP’nin Anayasa Mahkemesi taraf›ndan
kapat›lmas› sonras›, Kürtler sokaklara dökülmüfl, eylemler düzenlemifllerdi. Eylemlere tahammül edemeyen kolluk kuvvetleri, halka sald›rm›fl; üç kifli yaflam›n› yitirmifl,
bini aflk›n insan gözalt›na al›nm›fl ve yüzlerce kifli de tutuklanm›flt›. Erdo¤an’›n ABD
ziyareti ve DTP’nin kapat›lmas›n›n ard›ndan, 8 ay önce Abdullah Gül’ün “iyi fleyler
olacak” diyerek bafllatt›¤› “aç›l›m”, yeni bir
sürece girmifl ve bu sürecin de egemenlere yarayan “iyi fleyler”e gebe oldu¤u anlafl›lm›flt›r!
Operasyon terörünün ard›ndan Kürtler yine sokaklara dökülmüfl, kolluk kuvvetleri yine sald›rm›fl ve çat›flmalar ç›km›flt›r. ‹flte 24 Aral›k’tan bu yana yaflananlar:
* Amed, Van, Urfa, Batman, Hakkari,
fi›rnak, A¤r›, ‹stanbul, Mardin, ‹zmir gibi
birçok ilde ç›kan çat›flmalarda, yap›lan ev
bask›nlar›nda 300’den fazla kifli gözalt›na
al›nd›, 100’den fazla kifli tutuklanm›fl ve ç›kan çat›flmalar da onlarca kifli de yaralanm›flt›r. Gözalt›na al›nan ve tutuklananlar›n
ço¤unlu¤unu çocuklar oluflturmaktad›r.
* Urfa’da yürüyüfle kat›ld›klar› için gözalt›na al›nan 4 kifliye, 30 Aral›k günü görülen duruflmalar›nda “muhtemelen ellerinde tafl olabilir” gibi komik bir iddiayla
12’fler y›l 3’er ay hapis “cezas›” verildi.
* Operasyondan pay›n› alan yerlerden
biri de Diyarbak›r ‹HD fiubesi oldu. Sabah›n erken saatlerinde, insan haklar› savunucular›, binay› basan polise arama izinleri
olmad›¤›n› söyleyerek direndiler. Ancak
hemen savc›l›¤a giden polis, çok k›sa bir
sürede belgeyi alarak, burada arama yapt›.
* 30 Aral›k’ta, Diyarbak›r’da operasyonu protesto etmek için yürüyüfl yapan kitleye sald›ran polisin rastgele att›¤› gaz
bombalar›ndan biri, Havva Toprak adl› bir
kad›n›n evine geldi. Gazdan etkilenerek
hastaneye kald›r›lan Toprak’›n 8 ayl›k hamile oldu¤u ve düflük yapma ihtimali bulundu¤u belirtiliyor.
* 25 Aral›k’ta, Yozgat’ta mevsimlik iflçi
olarak çal›flan bir Kürt olan Mehmet Nuri
Turan, memleketi Van’a gitmek için ald›¤›
biletin tarihini de¤ifltirmek için gitti¤i Gülen Turizm Firmas›’nda “Buras› Diyarbak›r
de¤il, Yozgat” diyen görevli taraf›ndan b›çakl› sald›r›ya u¤rad›.
* Afyon-Kocatepe Üniversitesi’nde
okuyan 3 Kürt ö¤renci, “bunlar teröristtir” diyen 20 kiflilik faflist bir grubun sald›r›s›na u¤rad›.
* Ankara’da da, üniversite okuyan 3
Küt ö¤renciye faflist bir grup, sald›rd›. Olay› protesto eden ö¤rencilere sald›ran polis, ö¤rencileri gözalt›na ald›. Bir kifli tutukland›.
(H. Merkezi)
CHP’den istifalar
devam ediyor!
Onur Öymen’in Dersim katliam›n› savundu¤u konuflmas›n›n ard›ndan CHP’den istifalar devam
ediyor. Son olarak 27 Aral›k günü
CHP Avc›lar ‹lçe Örgütü önünde bir
araya gelen 107 CHP üyesi Dersimli yapt›klar› bas›n aç›klamas› ile istifa
ettiklerini duyurdular. Aç›klama s›ras›nda “Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k” vb. sloganlar at›ld›.
Eylemde bas›n metnini okuyan Hasan Do¤an, CHP’nin Alevileri arka
bahçesi olarak gördü¤ünü ve CHP
iktidar orta¤› oldu¤u dönemlerde
Kahramanmarafl, Çorum ve Sivas
Mad›mak katliamlar›n›n yafland›¤›n›
hat›rlatt›.
(‹stanbul)
Alevilerin katilleri Alevi aç›l›m›nda!
24 Aral›k günü saat 13.00’te
Taksim Tramvay dura¤›nda bir araya gelen Pir Sultan Abdal Dernekleri ‹stanbul fiubeleri Alevi aç›l›m›
ad› alt›nda yürütülen çal›fltaylara
Marafl katliam›n›n birinci derece
sorumlular›ndan Ökkefl Kenger’in
davet edilmesini protesto etti.
“Marafl ne ilk ne de son” yaz›l›
pankart açan kitle, Marafl katliam›n›n dönemin mülki amirleri taraf›ndan organize edildi¤ini ve katliam›
planlayanlardan biri olan Ökkefl
Kenger’in önce akland›¤›n› ard›ndan da milletvekili yap›larak mecli-
se girdi¤ini dile getirdi. Kitle ad›na
bas›n aç›klamas›n› okuyan Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Kad›köy
fiube Baflkan› Fethi Bölükgiray;
katliamlarla ilgili gizli belgelerin
aç›lmas›n›, sorumlular›n hesap vermesini ve Alevi aç›l›m›na katillerden hesap sorularak bafllanmas›n›
istedi. “Dün Marafl’ta, bugün
Sivas’ta, çözüm faflizme karfl›
savaflta” vb. sloganlar›n at›ld›¤› eylemde, bir önceki gün Haber
Türk’te yay›nlanan programda Alevilere hakaret edilmesi de protesto edildi.
(‹stanbul)
k›nd›r” diyen Demiro¤lu, tutuklanan partili
arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi.
(‹zmir)
Urfa-Siverek
24 Aral›k’ta BDP’li belediye baflkanlar› ve
DTP’ye yönelik yap›lan operasyon Siverek’te
yap›lan bir bas›n aç›klamas›yla k›nand›. Saat
13.00’te BDP Siverek ‹lçe Binas› önünde toplanan kalabal›k kitle, buradan Kanl›kuyu Meydan›’na kadar sloganlar atarak yürüdü. S›k s›k
“Tasfiyeye karfl› direnifl meflrudur”,
“AKP flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma”, “Ateflle
oynamay›n, yanars›n›z” sloganlar›n› hayk›rarak bas›n aç›klamas›n› gerçeklefltirdi.
Aç›klamay›, kapat›lan DTP’nin il baflkan›
Melik Karaç okudu. Aç›klamada, seçilmifllere gözalt› operasyonlar› devletin halka tahammülsüzlü¤ünün bir göstergesidir denildi.
Kitle bas›n aç›klamas›ndan sonra tekrar parti
binas›na kadar yürüdü.
(Siverek ‹K okurlar›)
Bask›lara son!
‹HD Antep fiubesi son dönemde artan
gözalt› ve tutuklamalar› protesto için 26
Aral›k Cumartesi günü bir bas›n aç›klamas› düzenledi.
Bas›n aç›klamas›nda; ‹HD Diyarbak›r fiubesi hakk›nda arama karar› bulunmad›¤› halde aranmas› ile ilgili “yap›lan bask›n ve ç›kar›lan arama karar› hukuk d›fl›d›r. ‹nsan haklar›
savunucular›na ve demokrasi güçlerine yönelik bask›nlara son verin” denildi.
(Antep ‹K Okurlar›)
‹kiyüzlü medyadan
ahlak dersi!
Operasyonun gerçekleflti¤i gün, binlerce Kürt ile bir araya gelen eski DTP milletvekilleri ve partililer, burada saatler süren
bir oturma eylemi gerçeklefltirdi. Eylem s›ras›nda aç›klama yapan Diyarbak›r Belediye
Baflkan› Osman Baydemir, konuflmalar› nedeniyle burjuva medyan›n “elefltiri oklar›na”
hedef oldu. Devletin Kürtlere yönelik sald›r›lar›n› destekleyen, tutuklananlar›n darbe
döneminde oldu¤u gibi tek s›ra haline dizilip kelepçelenmesini “elefltirmeye” bile cesaret edemeyen medya, Baydemir’e “ahlak
dersi” verilmesi gerekti¤ine kanaat getirdi.
Medyan›n bu “ahlak dersinin” ne kadar ikiyüzlü oldu¤unu anlamak için çok yak›n zamanda yaflananlara bakmak yeterli olur:
Egemenlerin elinde oyuncak olan ayn› medya, bize, Türkiye’de “siyaset” yapman›n yolunun art›k “delikanl›ca” konuflmaktan geçti¤ini ve halka “Anan› da al git”, “Yalanc›s›n”, “Yan gelip yat›yorlar”, “Garip yarat›k”
diyenlerin bu “aç›k” konuflmalar›n›n samimiyetini(!) anlat›p duruyor. (H. Merkezi)
Gerillan›n cesedine bile tahammülleri yok!
Kürt ulusunun her türlü mücadelesine azg›nca
sald›ran sistem; demokratik alanda tutuklama terörü estirirken k›rsalda ise gerillaya olan sald›r›lar›na
devam ediyor.
Bu sald›r›lar›n en yo¤un yafland›¤› alanlardan biri
olan gerillada ise tahammülsüzlük en üst boyuttad›r.
Daha önceden de öldürülen gerillalar›n cesetlerine
çeflitli iflkenceler yapan TC ordusu (kad›n gerilla cesetlerine tecavüzden, kulak kesmelere ve kafalar›n
taflla ezilmesine kadar) bu vukuatlar›na bir yenisini
daha ekledi. 4 Aral›k tarihinde Cudi Da¤› bölgesinde ç›kan bir çat›flmada flehit düflen Metin Güleç
(Zafer Cudi) ile Yakup Dellayimilan’›n cesetleri
askerler taraf›ndan metrelerce sürüklenip tekmelendi. Yakup Dellayimilan, ‹ran vatandafl› oldu¤u için
cesedi teslim edilmezken Metin Güleç’in cenazesi
11 Aral›k tarihinde fi›rnak’›n Da¤konak köyünde 10
bin kiflilik bir kitle ile topra¤a verildi.
(‹stanbul)
“Devlet, gerillan›n flahs›ndan da mezar›ndan da korkuyor!”
lü¤ün sembolü can yoldafls›n” dizeleriyle bafllayan bir fliiri yazd›ran
aile hakk›nda bugüne kadar 50’nin
üstünde dava aç›ld›. “Örgüt propagandas›” yapmaktan aç›lan son
davada ise, baba fiükrü Binici’ye
10 ay hapis “cezas›” verildi. Baba
Binici, “devletin çocuklar›n›n flahs›ndan, cenazesinden korktu¤u gibi mezarlar›ndan da korktu¤unu”
söyledi.
(H. Merkezi)
14 Nisan 2007’de Dersim’in
Hozat k›rsal›nda yaflanan çat›flmada flehit düflen PKK gerillas› Jehat Binici (Faik Suruç)’nin ailesinin yaflad›klar›, sistemin kinini
sergiledi¤i olaylardan biridir.
O¤ullar›n›n vasiyeti üzerine, mezar tafl›na; “Jêhat yoldafl, yoldafllar›n diyor ki; da¤lar›n heybetini kanatlar›nda tafl›yan bir flahin, yürekleri ayd›nlatan güvenin özgür-
Aç›l›yoruz; Kürtçe flark› söylemek bile ölüm sebebi!
Daha önce de defalarca Kürt halk›na yönelik sald›r›larla gündeme gelen Ankara’da bir Kürt genci, kendi
dilinde flark› söyledi¤i için vurularak katledildi.
Arkadafl›n›n do¤um gününü kutlamak için gittikleri
bir barda, arkadafllar› istedi¤i için Kürtçe flark› söyleyen Emrah Gezer, orada bulunan Özel Harekât polisleri ile tart›flmaya bafllad›. Polislerin yan›nda bulunan
Sinem Uluda¤ isimli kad›n›n “pis PKK’l›lar, PKK’l›larla ayn› ortamda kalamam” demesi üzerine olay
daha da büyüdü ve polisler d›flar›ya ç›kar›ld›. Ancak
olay bununla bitmedi. D›flar›da pusu kuran polislerin
açt›¤› atefl sonucu Emrah Gezer s›rt›ndan vurularak öldürüldü. Daha önce bölgede Özel Harekât Timi olarak görev yapan S.A. gözalt›na al›nd›. (H. Merkezi)
Kay›plar›m›z›n avukatlar›n› de¤il, failleri tutuklay›n!
248. Hafta
Kay›p yak›nlar›n›n mücadelesi, 248. haftada da devam etti.
Devletin ölüm mangalar›n›n katletti¤i ve çeflitli bahanelerle yaflananlar› örtmeye çal›flt›¤› yap›lan bas›n
aç›klamas› ile kitlelere duyuruldu. Ayr›ca faillerin yarg›lanmas› için mücadele eden avukatlar›n tutukland›¤› da
hat›rlat›ld›. 26 Aral›k Cumartesi günü saat 12.00’de yap›lan eylemde “Kay›plar belli failleri nerede?” ve
“Kay›plar›m›z›n avukatlar›n› de¤il, failleri tutuklay›n” yaz›l› pankartlar aç›ld›. Eylemde bas›n metnini
‹HD üyesi Sebla Arcan okudu. Arcan; 24 Aral›k günü ‹HD Diyarbak›r fiube Baflkan› Muharrem Erbey ve
BDP’li belediye baflkanlar›n›n tutuklanmas›n›n demokrasi mücadelesine s›k›lan bir kurflun oldu¤unu belirtti.
249. Hafta
Kay›plar›n bulunmas› ve sorumlular›n yarg›lanmas›
talebi ile Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen kay›p yak›nlar› 2010’un ilk eylemini gerçeklefltirildi. Eylemde aç›klama öncesi 2010 y›l› için haz›rlanan bir mesaj okundu. Mesajda kay›plar›n katillerinin yarg›lanmas›
noktas›nda hiçbir ad›m›n at›lmad›¤› vurguland›.
2 Ocak Cumartesi günü gerçekleflen oturma eyleminde kitle ad›na bas›n metnini ‹HD Kay›plara Karfl› Komisyon üyesi ‹lker Eraslan okudu. Eraslan J‹TEM ve
Genelkurmay’›n faaliyetleri hakk›nda ard› ard›na itiraflar›n gelmeye devam etti¤ini belirterek, gerçeklerin su üstüne ç›kt›¤›n› ve art›k gizlenemedi¤ini belirtti. Yaflanan
katliamlar›n sorumlular›n›n ortaya ç›kmas›na ra¤men
herhangi bir cezai ifllemin yap›lmad›¤›na da de¤inen ‹lker,
katillerin peflini b›rakmayacaklar› belirtti. (‹stanbul)
Halk›n gündemi
8-21 Ocak 2010
‹flçi-köylü 7
Marafl’›n ve 19 Aral›k’›n yaras› kanamaya devam ediyor!
undan 31 y›l önce gerçekleflen ve günlerce estirilen terörün ard›ndan yüzlerce insan›n katledildi¤i Marafl katliam› protesto edildi ve sorumlular›n a盤a ç›kart›lmas›
bir kez daha istendi.
‹zmir Büyükflehir Belediyesi önünde bir
araya gelen Alevi Bektafli Derne¤i ve Yöre
Dernekleri Platformu üyeleri, Marafl katliam›n›n 31. y›ldönümünü protesto etmek amac›yla
bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› gerçeklefltiren Alevi Bektafli Derne¤i ve Yöre Dernekleri
Platformu Dönem Sözcüsü fiehri Tu¤cular,
Marafl’ta Alevilerin genci, yafll›s›, çolu¤u cocu¤uyla birlikte topyekun bir katliama maruz kald›¤›n› belirterek, tüm bu olaylar›n devletin
gözü önünde cereyan etti¤ini söyledi. Marafl’›,
Çorum’u, Gazi’yi, 1 May›s’›, 19 Aral›k’› kimseye unutturamayacaklar›n› dile getiren Tu¤cular
hiçbir halk›n adaletsiz kalmayaca¤›n›, adaletsiz
yaflayamayaca¤›n› belirtti. Tu¤cular, Marafl
olaylar›n›n üzerinden 31 y›l geçmesine karfl›n
henüz hiç kimsenin bu olaylar nedeniyle ceza
B
almad›¤›n› ifade ederek sorumlular›n yarg›
önüne ç›kar›lmas›n› istedi.
(‹zmir)
okurlar› olarak kat›ld›k.
PSAKD binas›ndan yürüyüfle bafllayan kitle
sloganlarla Cumhuriyet Meydan›’na geldi. Bas›n metni okunurken faflistler “fiehitler ölmez vatan
bölünmez” sloganlar› atarak eylemi provoke etmeye
çal›flt›. Ancak kitle k›flk›rtma
giriflimlerine prim vermedi.
(Erzincan’dan ‹K
okurlar›)
Mu¤la
Marafl katliam›n› unutmad›k!
Erzincan’da 24 Aral›k günü Pir Sultan
Abdal Kültür Derne¤i’nin düzenledi¤i Marafl katliam›n› anma eylemine bizler de Partizan
Edirne’de linç giriflimi
Egemenler taraf›ndan yay›lan/yay›lmak istenen kendine
muhalif devrimci kesimlere yönelik linç kampanyalar› devam
ediyor. Daha önce Çanakkale Bayramiç’te, ‹zmir ve Ayd›n’da,
Kürt milliyetinden halk›m›za yönelik linç giriflimleri yarat›lmak istenen bask› ve korku ortam›n›n sonuçlar›d›r.
Son olarak Edirne’de 16 Aral›k’ta “yasak yay›n” bulundurdu¤u gerekçesiyle gözalt›na al›nan ve DHKP-C üyesi olduklar› iddias›yla tutuklanan Edirne Gençlik Derne¤i üyeleri Harika K›z›lkaya ve Cevahir Erdem adl› iki ö¤rencinin serbest b›rak›lmas› ve ‹ncirlik Üssü’nün kapat›lmas› için Edirne
Gençlik Derne¤i üyeleri ve tutuklanan ö¤rencilerin anneleri
bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan bas›n aç›klamas›yla beraber
aç›lan stantta imza toplanmaya baflland›. ‹mza toplanmas› s›ras›nda yaklafl›k 750 kifli, “buras› Edirne, burada hain yok”,
Her Türk asker do¤maz!
“Her Türk asker do¤ar” faflist slogan› ile gençlere askerlik yapmay› dayatan devlet, kendi bekas›n› sa¤layabilmek ad›na, halk›n çocuklar›n› kendine hizmet etmeye mecbur etmekte ve bunun ad›na da “vatani görev” demektedir.
Bu “görev”ini yerine getirmek istemeyenler ise “vatan
haini” muamelesi görmektedir. Çeflitli sebeplerden dolay›
askere gitmeyi reddedip vicdani ret hakk›n› kullananlar ise
türlü bask›lara maruz kalmaktad›r. Vicdani ret hakk›n› kullanarak askere gitmeyen Enver Aydemir, 31 Aral›k 2007 ta-
20 Aral›k Pazar günü saat 15.00’te S›n›rs›zl›k Meydan›’nda “Hayata Dönüfl” katliam›n› protesto etmek için bir bas›n aç›klamas›
yap›ld›. Bas›n aç›klamas›n› YDG, DGH, DevLis, Gençlik Federasyonu ve MDG birlikte gerçeklefltirdi. Eyleme Yurtsever Demokrat
Gençlik de destek verdi.
(Mu¤la YDG)
“Kahrolsun PKK” sloganlar› ile bas›n aç›klamas› yapan ve imza toplayanlara linç girifliminde bulundu. Polisin her zamanki
gibi vatandafl› “hain”lere karfl› “duyarl› olal›m”, “gerekli ifllemleri yap›yoruz” gibi linçlere teflvik eden söylemleri aras›nda
yap›lan linç giriflimi Gençlik Derne¤i üyelerinin polis otosuna
bindirilmesiyle devam etti. Polis otosuna bindirilen gençlere
otobüste de sald›r› devam etti.
3 Ocak’ta, Edirne’ye giden Halk Cephesi üyeleri, Edirne
giriflinde polis barikat›yla karfl›laflt›. Direnen kitleye, polis ve
faflist bir güruh birlikte sald›rd›, olayda 5 kifli yaraland›. Yine
ayn› gün, Kars ve Erzincan’da Gençlik Denrne¤i üyelerine sald›ran polis, 38 kifliyi gözalt›na ald›.
Yarat›lan korku ve linç ortam› egemenlerin devrimci, ilerici ve yurtsever kesime yönelik bask› politikalar›n›n tahammülsüzlü¤ünün sonucudur. Yap›lan linç giriflimlerine “ vatandafl hassasiyeti” olarak gösterip meflru gören egemenler yarat›lan korku ve linç ortam›n›n sorumlular›d›r.
(‹zmir)
rihinde tutuklanm›fl ve 4 ay tutsakl›¤›n ard›ndan serbest b›rak›lm›flt›. 24 Aral›k günü tekrar tutuklanarak askeri hapishaneye götürülen Aydemir, burada tek tip elbise uygulamas›n›
reddetti¤i gerekçesi ile iflkence görmüfl ve sonras›nda açl›k
grevine bafllam›flt›r.
Konuyla ilgili olarak 27 Aral›k tarihinde Vicdani Retçi
Enver Aydemir’le Dayan›flma ‹nisiyatifi Galatasaray
Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aydemir’in
ailesi o¤ullar›n›n falakaya yat›r›ld›¤›n› ve kaba dayaktan geçirildi¤ini, bunun üzerine açl›k grevine bafllayan Aydemir’e zorla
serum verilmeye çal›fl›ld›¤›n› belirtti. O¤ullar›n›n açl›k grevine
devam etti¤ini ve sa¤l›k durumundan endifle duyduklar›n›
söylediler.
(‹stanbul)
Resmi ideolojinin “flairi” ‹smet Özel’e Alevilerden dava!
Ülkemiz egemenlerinin ülkemizi Türk-Sünni anlay›fl›
üzerinden teklefltirmeye çal›flmas› bunun sonucu olarak da
kendi d›fl›ndaki milletleri, mezhepleri yok sayma, inkâr ve
imha etme politikalar›n› savunan kendini “ayd›n”, “flair”
olarak niteleyip resmi ideolojiye yaltaklanan aymaz kiflilerin ç›kmas› do¤ald›r. Son olarak kendini flair olarak niteleyen ‹smet Özel’in aç›klamalar› resmi ideolojinin kendi propagandalar›n› yapan insanlar› yaratmas› sonucudur.
Burjuva medyada bir programda ‹smet Özel’in Aleviler hakk›ndaki konuflmas›nda “Türk olmayana gâvur denir.
Gâvur da akl› olsa Müslüman olurdu. Aleviler de Müslüman olamazlar. Aleviler, Haçl› ordular›n›n Anadolu’daki
kal›nt›lar›. Anadolu sadece Türk yurdudur. Alevilik ilkellik-
Polis terörüne karfl›
‹stiklal Caddesi’nde eylem
19 Kas›m günü Esenyurt’ta polis taraf›ndan katledilen Alaattin Karada¤ ve sokak ortas›nda polisler taraf›ndan katledilenlere adalet talebiyle ‹stiklal Caddesi’nde kitlesel bir
yürüyüfl gerçekleflti. BDSP, Proleter Devrimci Durufl, EHP ve TÖP’ün ça¤r›s›yla 26
Aral›k günü saat 13.00’te gerçeklefltirilen eylemde “Karada¤ cinayeti ayd›nlat›ls›nKatiller yarg›lans›n” pankart› ile Festus
Okey, Engin Çeber, U¤ur Kaymaz, Baran
Tursun ve Ceylan Önkol’un resimleri tafl›nd›.
“Siyasi cinayetler ayd›nlat›ls›n”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›n›n
at›ld›¤› yürüyüfl, Galatasaray Lisesi önünde
sona erdi.
Yap›lan bas›n aç›klamas›nda polisin iflledi¤i tüm cinayetlerin ayd›nlat›lmas› için her
Cumartesi ayn› yer ve saatte eylemler gerçeklefltirilece¤i duyuruldu. (‹stanbul)
tir. Bunu herkes kolayl›kla gözlemleyebilir. Aleviler, Haçl›
Seferleri baflar›s›zl›kla sonuçland›ktan sonra buray› terk etmek istemeyen Avrupal›lard›r” fleklindeki sözleri Alevi halk›nda büyük tepkiyle karfl›land›.
Tunceli Barosu’na ba¤l› avukatlar taraf›ndan Tunceli Baflsavc›l›¤›’na “bir inanç ve bu inanca mensup vatandafllara yönelik hakaret etti¤i gibi bu sözlerini bas›n yolu ile dile getirmifltir. Halk› dil, din, ›rk ve bölge fark› gözeterek, kin ve düflmanl›¤a tahrik etti¤i gibi bir inanc› aç›k flekilde afla¤›lam›flt›r.
Bu sözlerin suç teflkil etti¤i çok aç›k bir flekilde ortadad›r”
diyerek, Özel ve yay›n boyunca suç teflkil eden fiillere müdahalede bulunmayan televizyon yetkilileri hakk›nda kamu davas› aç›lmas› talebiyle baflvuruda bulundular.
(‹zmir)
Filistin’e özgürlük, ‹srail’e boykot!
Siyonist ‹srail’in Filistin’de gerçeklefltirdi¤i katliam, y›ldönümünde
protesto edildi. 27 Aral›k günü Taksim Tünel’de bir araya gelen yüzlerce kifli “Gazze ablukas›n›n kald›r›lmas› için, iflgalin son bulmas›
için, utanç duvar›n›n y›k›lmas›
için, mültecilerin geri dönüfl
hakk› için ‹srail’e boykot” pan-
kart› açarak Taksim Meydan›’na yürüdü. Filistin ‹çin ‹srail’e Karfl› Boykot Giriflimi’nin örgütledi¤i eylemde
s›k s›k “Davos’ta kand›rma, ‹srail burada”, “Konya’da tatbikat,
Gazze’de felaket” sloganlar› at›ld›.
Yürüyüfl cadde üzerinde bulunan
halk taraf›nda alk›fllarla desteklendi.
(‹stanbul)
ÇHD’den faflist sald›r›lara tepki
DTP’nin kapat›lmas›ndan sonra
çeflitli illerde yaflanan faflist sald›r›lar, Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i taraf›ndan yap›lan bir bas›n aç›klamas›
ile protesto edildi. 30 Aral›k Çarflamba saat 12.30’da Galatasaray Lisesi önünde “Ça¤dafl Hukukçu-
lar Derne¤i” yaz›l› pankart›n aç›lmas› ile bafllayan eylemde, bas›n
metnini Av. Taylan Tanay okudu.
Tanay; Türkiye’nin birçok yerinde
yaflanan linç giriflimlerini ve bu sald›r›lar› hakl› gören siyasal iktidar› protesto ettiklerini söyledi. (‹stanbul)
Dersim-Pertek
Pertek YDG 19 Aral›k katliam›n› k›namak
amac›yla yaflam›n› yitiren tüm devrimci tutsaklar› ve tecridi konu alan bir sinevizyon gösterimi düzenledi. 27 Aral›k Pazar günü ise Marafl
katliam›n›n y›ldönümü dolay›s›yla bir dakikal›k
sayg› duruflu ve ard›ndan Marafl katliam› sinevizyonu izlenildi.
(Dersim Pertek YDG)
Siverek’te 19 Aral›k ve
Marafl protestosu
F Tiplerinde yaflanan hak gasplar›n› protesto etmek ve Marafl katliam›nda yaflam›n› yitirenleri anmak amaçl› Siverek E¤itim-Sen’de bir
etkinlik gerçeklefltirildi. 25 Aral›k Cuma günü
gerçeklefltirilen etkinlikte 19 Aral›k katliam›n›
anlatmak amaçl› “Keflke olmasayd›” adl›,
Marafl Katliam›’n› anlatmak için de bir baflka
belgesel gösterildi. Yap›lan konuflmalarda F
Tiplerinde tecritin bugün de yafland›¤›na de¤inildi.
(Siverek ‹K okurlar›)
19 Aral›k katliam›n›n
hesab›n› soraca¤›z
Elimize e-posta kanal›yla geçen bir habere göre TKP/ML
T‹KKO militanlar› ülkemiz hapishanelerinde faflizmin
gerçeklefltirdi¤i katliam› lanetlemek ve 19 Aral›k flehitlerini anmak için bir eylem gerçeklefltirdi.
19 Aral›k Cumartesi günü Sar›gazi Yenido¤an Mahallesi
Ufuk Caddesi üzerine militanlar taraf›ndan “19-22
Aral›k Katliam›n›n Hesab›n› Soraca¤›z
TKP/ML T‹KKO” yaz›l› bomba süsü verilmifl pankart as›ld›¤› ö¤renildi. Elimize geçen haberde ayr›ca
ayn› bölgede yine “‹bo yafl›yor T‹KKO savafl›yor”,
“Umudun ad› TKP/ML T‹KKO”, “Devrim flehitleri
ölümsüzdür”, “Gerillalar ölmez yaflas›n Halk Savafl›”, “TKP/ML saflar›nda örgütlen, T‹KKO’ya
kat›l, savafl” sloganlar›n›n parti ve ordu imzalar›yla
birlikte birçok noktaya yaz›ld›¤› ve ‹brahim Kaypakkaya flablonlar›n›n TKP/ML T‹KKO imzalar›yla birlikte
yap›ld›¤› ifade ediliyor.
Sincan F Tipi’nde neler oluyor?
Robokop, panzer ve tatbikat
tipi hapishanelerin aç›lmas›yla beraber uygulanan
tecrit ve tredman her geçen gün a¤›rlaflarak içerde
tutsaklara d›flar›da da ailelere uygulanmaktad›r. Tutsaklar›
yaln›zlaflt›rmak için yap›lan uygulamalara her geçen gün bir
yenisi eklenmektedir. Son dönemde Sincan F Tipi’nde yaflananlar bunlara yeni örneklerdir. Son 3 ayda yaflananlar içerde tutsaklara bask›y› a¤›rlaflt›rm›fl, ailelere ise görüflleri dayan›lmaz hale getirmifltir! Verilmeyen gazeteler, sevk ve iletiflim sorunlar›n›n yan› s›ra onursuz aramalar s›klaflm›fl, aç›k
görüfllerde kalem-ka¤›t yasaklanm›fl, iç çamafl›r›, çorap gibi
tutsaklar›n ihtiyaçlar›n› elden yat›rma yasaklanm›fl, kantinden
almaya zorlanm›flt›r. Bunlar›n d›fl›nda görüfle giden ailelere
de onursuz arama dayat›lmakta, bunu kabul etmeyen aileler
ise kötü muamele ile karfl›laflmakta hatta bununla da yetinmeyip k›nama, uyar› ve 1 ay ile 1 y›l aras›nda de¤iflen görüfl
cezalar›yla karfl›laflmakta.
Kas›m ay› görüflünde onursuz aramayla karfl›laflan Yaflar
‹nce’nin görüflçüsü görüfle ç›plak ayakla girmifl, bu yüzden
uyar›lm›fl ve bir daha yaparsan “görüfl cezas› al›rs›n” diye
tehdit edilmifl, yine ayn› ay görüfl yapan Ercan Akp›nar’›n arkadafl görüflçüsü Özge Astan ise onursuz aramay› kabul etmedi¤i için 1 ay görüfl cezas› alm›flt›r. Erol Zavar’›n efli Elif
Zavar da ayn› uygulamaklara maruz kalm›fl ve görüflünün büyük bir k›sm›n› bu aramalar esnas›nda kaybetmifltir. Bunlar›n
yan› s›ra Aral›k ay›n›n son iki haftas›nda görüfl saatlerinde
“asker aramas› var” denilerek görüfller engellenmekte ve aileler saatlerce bekletilmekte. Özellikle son hafta görüfle giden aileler F 1 etraf›nda onlarca robokop, asker, z›rhl› akrep arac› ve komutanlarla karfl›lafl›nca çocuklar›n›n hayat›ndan endifle etmeye bafllad›lar, bilgi almak istedilerse de hiçbir yetkili bir aç›klama yapmad›, gerekçe olarak da “gizlilik
var” denildi. Ad›na tatbikat dedikleri bu manzara ile karfl›laflmak aileleri endiflelendirmekte ve Sincan F Tipi’nde neler
oluyor sorusunu akla getirmekte!
(Ankara’dan bir ‹K okuru)
F
PfiTA: “Sesimizi duvarlar›n
ard›na tafl›yal›m!”
gemenlerin bask› politikalar›n›n en çok hissedildi¤i
alanlardan biri olan hapishanelerde tecrit koflullar›
her geçen gün a¤›rlaflt›r›larak, devrimci ve yurtsever tutsaklar daha da yaln›zlaflt›r›lmaya çal›fl›lmakta ve üzerlerindeki bask›lar art›r›lmaktad›r. Hapishanelerde yaflanan
bu bask›lara karfl› d›flar›dan da örgütlü bir ses yükselmedikçe sistemin hapishanelere yönelik politikalar› daha da
pervas›zlaflmaktad›r. Sistemin bu politikalar›na karfl›
devrimci tutsaklar›n yaln›z olmad›¤›n› göstermek ad›na
Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri (PfiTA) taraf›ndan “Kalemimizdeki prangal› k›ral›m, hücrelerden bir
tu¤la da biz sökelim” fliar›yla yaklafl›k iki ay önce bafllat›lan kampanya kapsam›nda 25 Aral›k günü Galatasaray Lisesi önünde yap›lan bir bas›n aç›klamas› ile tutsaklara yeni y›l kartlar› gönderildi.
“Ülkemiz hapishanelerinde tutsak edilen, tecrit hücrelerinde yaln›zlaflt›r›lmaya, sese, ›fl›¤a, kendisine ve insanl›¤a yabanc›laflt›r›lmaya çal›fl›lan evlatlar›m›z, efllerimiz ve
kardefllerimiz yaln›z de¤ildir. Adaletsizli¤in ve sömürünün kayna¤› sistem oldukça ülkemiz hapishaneleri ezilenlerin u¤rak yeri olmay› sürdürecek ve biz tutsak yak›nlar› da onlar›n d›flar›daki sesi olmaya devam edece¤iz” denilen aç›klaman›n ard›ndan Galatasaray Postanesi’nden hapishanelerde bulunan tüm Partizan tutsaklar›na yeni y›l kartlar› gönderildi.
(‹stanbul)
E
T E C R ‹ T E
S O N !
Hapishaneler; devletin, devrimci ve yurtsever tutsaklardan öç alma ad›na futursuzca sald›r›lar›n›
sergiledi¤i alanlardan biri olmaya devam ediyor!
* Tutsaklara yönelik hak gasplar›, fiziksel ve cinsel sald›r›lar› ile ünlü Sincan Kad›n Hapishanesi’nde idare ayn›
tutumunu sürdürüyor. Güler Bülent, Gönül Bulut ve
Deniz Y›ld›z adl› tutsaklara, hastaneye giderken askerin sald›rarak cinsel tacizde bulundu¤u ö¤renildi. Bu
sald›r› üzerine tutsaklar, hastaneye gitmekten vazgeçerek, tedavi olamad›lar.
* Yine Sincan Kad›n Hapishanesi’nde bulunan PKK’li kad›n tutsak Afyon Korkmaz’›n 5 y›ld›r aya¤›nda ve bafl›nda flarapnel parçalar› bulundu¤u ve tedavi edilmedi¤i belirtildi. Korkmaz’›n kardefli Mehmet Korkmaz,
kardeflinin di¤er kad›n tutsaklar›n yaflad›¤› sald›r›y› ö¤renince hastaneye gitmekten vazgeçti¤ini söyledi.
* Türkiye Kürdistan›’nda son süreçlerde yaflanan kolluk
kuvvetlerinin tutuklama terörü nedeniyle Diyarbak›r D
Tipi Hapishane’de yer kalmad›¤›, bu yüzden de tutsaklar›n bir k›sm›n›n baflka hapishanelere sevk edildi¤i belirtildi.
* Van F Tipi Hapishane’de bulunan PKK’li tutsaklar, Abdullah Öcalan’a yönelik tecriti protesto etmek için 5
Aral›k’ta bafllatt›klar› süresiz ve dönüflümlü açl›k grevi
sonras›nda kendilerine yönelik bask›lar›n artt›¤›n› söylediler. So¤uklar›n artt›¤› flu günlerde bilinçli olarak kaloriferlerinin söndürüldü¤ünü, battaniye verilmedi¤ini,
görüflçülerinin ve kendilerinin “ince arama” ad› alt›nda
onursuzca aranmaya çal›fl›ld›¤›n› ve görüfl sürelerinin k›salt›ld›¤›n› belirten tutsaklar, duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulundular.
* ‹zmir-Buca K›r›klar 1 No’lu F Tipi Hapishane’de bulunan PKK’li tutsaklar, “ifl yurtlar›”na ç›kmad›klar› gerekçesiyle sohbet haklar›n›n ellerinden al›nmaya çal›fl›ld›¤›n› belirttiler.
* Ankara-Sincan 2 No’lu F Tipi Hapishane’de bulunan ve
4 y›ld›r kanser hastas› olan Abdulsamet Çelik’in durumunun giderek a¤›rlaflt›¤› belirtildi. Çelik’in son 20
günde almas› gereken 2 ünite kan›n 4 üniteye ç›kar›ld›¤›n› ve bunun anlam›n›n sa¤l›k durumunun giderek kötüleflmesi oldu¤unu yazan arkadafl› tutsak Murat Duruk; gönderdi¤i mektupta duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulundu.
* Son dönemlerde Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan tutuklama terörü nedeniyle dolan hapishanelerden biri
de Van F Tipi Hapishane oldu. Hapishane idaresi,
bu duruma “çözüm bularak(!)”, tutsaklar›n “ceza” olarak gönderildi¤i hücreleri de “ko¤ufl” haline getirdi!
Van Barosu, bu durumun hukuka ayk›r› oldu¤unu belirterek tepki gösterdi.
‹flçi-köylü 8
Politika-gündem
8-21 Ocak 2010
2010 y›l›; “TEKEL bafllang›ç,
dalga dalga geliyor” direnifller!
‹flçi s›n›f›na yönelik kapsaml› sald›r›lar›n hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤› ve bunun karfl›s›nda
direnifllerin yafland›¤› bir y›l oldu 2009. ATV-Sabah, Sinter Metal, Entes, Tersane,
E-Kart, DESA, YÖRSAN, Kent Afi, Esenyurt ve sonuncusu TEKEL iflçilerinin direnifliyle
kapand› bu y›l. Yaflanan direnifllere kaynakl›k eden sald›r›lar›n bafl›nda sendikalaflma
hakk›n›n gasp› ve ekonomik talepler gelmekte.
“ Aç›l›m” tart›flmalar›, Kürt sorunu,
“flüpheli” intiharlar, Ar›nç’a suikast soruflturmas›n›n gölgesindeki ülke gerçekli¤i, Ankara’da TEKEL iflçilerinin çakt›¤› k›v›lc›mla
ülkenin dört bir yan›na yay›lan ateflle yan›pkavruluyor. Ankara ayaz› iflçilerin direnifl s›cakl›¤›n› kesemedi¤i gibi aksine bu s›cak
dalgan›n yay›lmas›n› da engelleyemiyor.
“Ölmek var, dönmek yok” diyen iflçiler,
devletin sald›r›s›, sar›-sendikal bürokrasinin
setlerini gelecekleri için bir bir çi¤neyip geçiyor. Ülkenin dört bir yan›nda sokaklar›
dolduran iflçiler “b›çak kemikte” diye ba¤›r›yor. 25 Kas›m grevi sonras› soruflturma
furyas›na demiryolu iflçilerinin tepkisi;
Esenyurt Belediyesi iflçilerinin ivmesi yükselen direnifli, ‹tfaiye iflçilerinin demokratik
haklar›na sahip ç›kma mücadelesi, TEKEL
ve dayan›flma eylemleriyle ülkenin dört bir
yan›na yay›lan eylemler 2010 y›l›n›n ülkemizde nas›l geçece¤inin de güçlü sinyallerini veriyor.
TEKEL özellefltirildi,
fatura iflçiye kesildi
12 bin TEKEL iflçisini Ankara ayaz›nda
bekleten sald›r› özellefltirme. Bugüne getiren süreç ise TEKEL Sigara ‹flletmelerinin
özellefltirilmesiyle bafllad›. Özellefltirilen
TEKEL fabrikalar›nda çal›flan 3 bin 133 iflçiden, 2 bin 749’u Yaprak Tütün ‹flletmeleri’ne gönderildi. Ancak 2008 y›l›nda devlet
bu iflletmeleri de bir bir kapatmaya bafllad›.
Sadece 6 fabrika kapat›lmad› ancak onlar›n
da 2010 y›l› Haziran ay›nda kap›lar›na kilit
tak›lmas›n› bekliyor. TEKEL’den Yaprak
Tütün ‹flletmelerine gönderilen iflçiler fabrikalar›n kapanacak olmas› nedeniyle 657
say›l› yasan›n 4/C maddesi kapsam›na sokulmak isteniyor. Hiçbir sosyal güvence ve
hak olmaks›z›n iflçiler sözleflmeli, di¤er bir
ifadeyle “kiral›k” iflçi statüsünde asgari ücretin de alt›nda en fazla 10 ay çal›flt›r›lacaklar. ‹flçilerin direnifline neden olan bu sald›r› sendika, toplu sözleflme, k›dem tazminat› gibi kazan›lm›fl haklarlar›n›n gasp edilmesinin yan› s›ra açl›¤a da terk edilmesi anlam›na geliyor.
2009 y›l›n›n Kas›m-Aral›k ay›nda yaflanan iflçi ve emekçi direniflleri egemenlerin
sald›r› yasalar›n› görece zorlanmadan
geçirmesine karfl›n, bunlar› uygularken zorlanaca¤›n› göstermesinin ötesinde toplumun tüm kesimlerinin sokaklara taflan öfkesi korkular›n›n as›l nedeni. Kürt halk›n›n
bedeli her ne olursa olsun sokaklardaki isyan›, kamu emekçilerinin 25 Kas›m grevi,
ard›ndan iflçi s›n›f›n›n yayg›nlaflan eylemleri
bugünün ve en önemlisi de yar›n›n hiç de
kolay geçmeyece¤ini gösteriyor. Kriz yeni
dev dalgalarla varl›¤›n› koruyor; iflsizlik, açl›k ve “sosyal patlama” gerçe¤i de¤ifltirilemiyor. Zira tart›fl›lan 2010 y›l› bütçesi de
tablonun de¤iflmeyece¤ini, “felaketin” daha
da büyüyece¤ini söylüyor. Aslan pay›n›n
haks›z savafla ayr›ld›¤› bütçede d›fl borcun
ödenmesi hedefleniyor. Tüm bunlar ise halk›n cebinden geçmifl y›llarda al›nan paran›n
daha da art›r›lmas›yla mümkün olacak. Y›la
zamlarla merhaba diyen emekçi halk›m›z›
do¤algaza, elektri¤e, benzine ve sigaraya
yap›lacak yeni zamlar bekliyor. Kriz gerekçesiyle daralan istihdam alanlar›n›n yaratt›¤›
iflsizlik bilançosu patlamaya haz›r bir bomba misali sürekli art›yor.
‹flçi ve emekçilerin 2009 y›l›nda yaflad›klar› önümüzdeki y›la ›fl›k tutarken 2010 y›la
devredilen direnifllere yenileri eklendi ve
yenilerin eklenece¤i bir döneme kaç›n›lmaz
olarak giriliyor. TEKEL iflçilerinin ifadesiyle;
“TEKEL iflçisi iflin bafllang›c›. Dalga
dalga geliyor. Haziran 15’ten sonra
Karayollar›, TEDAfi, fleker fabrikalar›, hepsi ayn› bizim konumumuza düflecek.”
2009 y›l›ndan 2010 y›l›na
evrilen direnifller
‹flçi s›n›f›na yönelik kapsaml› sald›r›lar›n
hayata geçirilmeye çal›fl›ld›¤› ve bunun karfl›s›nda direnifllerin yafland›¤› bir y›l oldu
2009. ATV-Sabah, Sinter Metal, Entes, Tersane, E-Kart, DESA, YÖRSAN, Kent Afi,
Esenyurt ve sonuncusu TEKEL iflçilerinin
direnifliyle kapand› bu y›l. Yaflanan direnifllere kaynakl›k eden sald›r›lar›n bafl›nda sendikalaflma hakk›n›n gasp› ve ekonomik talepler gelmekte. Bu direnifllerin bir k›sm›
gösterilen kararl›l›k sonucu kazan›mla sonuçlan›rken (DESA bir örnek), bir k›sm›
devam ediyor (Sinter Metal, Entes, Kent
Afi vd.), direnifllerin a¤›rl›k bölümü ise
mahkeme süreçlerine havale edilmifl durumda. (ATV-Sabah gibi)
Hepsi tek bafl›na incelenmeyi gerektiren bu direnifllerin s›n›rl› düzeydeki ayr›m
noktalar›ndan ziyade, bulufltuklar› ortak
noktalar üzerinden tart›flmak ve sonuçlar
ç›karmak daha faydal› olacakt›r. ‹flçilerin direnifllerini sürdürdükleri ifl kollar› ya da
bölgeleri farkl› olsa da yaflad›klar› ayn›.
Fabrika önlerinde kurulan çad›rlara
hapsedilen bu direnifllerin bir k›sm› fabrika
iflgalleriyle bafllam›fl (Gürsafl, Sinter, Brisa
buna örnektir), ancak gerek patronun devlet destekli sald›r›s›, gerekse de sendikalar›n tutumundan kaynakl› bu direnifller çad›rlara mahkum edilmifltir. Lokal düzeyde
devam eden direnifller kimi zaman birleflse
de bu birleflme damgas›n› vuracak bir nitelik kazanmam›fl, dönemsel bir özellikle s›n›rl› kalm›flt›r. Ülkemizde iflçi s›n›f›n›n mücadelesinde esasl› sorunlardan biri olma niteli¤ine sahip olan bu gerçek, kazan›m sa¤lanmas›nda s›n›f›n önündeki en önemli etkenlerden biri.
Örne¤in ‹zmir Kent A.fi. iflçilerinin direnifli ve Ankara yürüyüflü iflçiler aç›s›ndan
önemli deneyim ve birikimin oluflmas›na
neden olmufltur. Ankara yürüyüflü s›ras›nda u¤rad›klar› illerden destek görmüfl olmas›na ra¤men bu destek s›n›rl› bir düzeyde kalm›flt›r. Abdi ‹pekçi Park›’nda faflistlerin sald›r›s›na u¤rayan iflçiler, Ankara bekleyiflinden sonuç olamay›nca ‹zmir’e gönderilmifllerdir. Toplumun di¤er kesimleriyle
buluflamayan bu direnifllerde baflar›n›n da
ancak bu yolla sa¤lanabilece¤ini iflçiler de
yaflad›klar› direnifl deneyimlerinden biliyorlar. 100’lü günleri geride b›rakan Esenyurt
Belediyesi iflçileri, “Mücadelemizi kazanmak için direniflimizi Esenyurt
halk›n›n gündemine sokmak ve Belediye üzerinde birlikte bas›nç uygulamak zorunday›z” diyorlar.
2010 y›l› da özellefltirme y›l› olacak
Devletin geçti¤imiz aylarda aç›klad›¤›
Orta Vadeli Program’da öngörülen hedefler do¤rultusunda 2010-2012 döneminde;
esnek çal›flma modellerinin yayg›nlaflt›r›laca¤›, yavafllayan özellefltirme politikalar›na
yeniden h›z kazand›r›laca¤›, sosyal harcamalarda k›s›tlamaya gidilece¤i ve sa¤l›k alan›n›n tamamen ilaç tekellerine peflkefl çekilece¤i ilan edilmiflti.
’90’l› y›llarla birlikte h›zland›r›lan özellefltirme sald›r›s› devlet taraf›ndan muhalefeti engellemek için parça parça da olsa uy-
gulad›¤› sistemli bir politika olarak hayata
geçirilmektedir. Sald›r› iflçi ve köylüleri y›k›m›n efli¤ine getirirken, ülke zenginliklerinin
emperyalistlere peflkefl çekilmesi, üretim
alanlar›n›n yok edilerek ba¤›ml›l›¤›n art›r›lmas› ve milyonlarca insan›n aç ve iflsiz kalmas›na neden oluyor.
Uzun bir süredir gündemde olan fleker
fabrikalar›n›n sat›fl› Ar›nç’a suikast tart›flmalar›n›n yo¤unlaflt›¤› günlerde sessiz sedas›z
gerçeklefltirildi. Türkiye fleker fabrikalar›na
ait Kastamonu, K›rflehir, Turhal, Yozgat,
Çorum ve Çarflamba fleker fabrikalar› özellefltirildi. Malatya, Erzincan, Elaz›¤ ve Elbistan fleker fabrikalar›n›n sat›fl› ile ilgili aç›lan
ihaleye son teklif de 21 Ocak 2010 tarihinde al›nacak. Özellefltirme idaresi Baflkanl›¤›
(Ö‹B) taraf›ndan flekerin özellefltirilmesiyle
ilgili yap›lan aç›klamada: “Türkiye’nin Japonya’dan sonra flekerde en pahal›
ikinci ülke oldu¤u, Türkfleker’in bir an
önce özellefltirilmesi ve Türkiye’deki
fleker fabrika say›s›n›n 12’ye düflürülerek fleker ithalinin serbest b›rak›lmas›
gerekti¤i” yönündeki ifade özellefltirmenin ana mant›¤›n› ifade ediyor. Yani bu iflletmelerdeki maliyetler gerekçe gösterilerek
özellefltiriliyor, böylece devletin s›rt›ndaki
yük hafifletilmifl oluyor.
fiekerin özellefltirilmesi ülkemizde geçim
kayna¤› fleker pancar› olan üreticinin sonu
anlam›na geliyor. 1998 y›l›nda bafllat›lan kotal› pancar ve fleker üretimi özellefltirmeyle
birlikte daha yo¤unlaflt›r›lacak. fieker-‹fl Sendikas› fabrikalar›n sat›fl›ndan sonra yapt›¤›
aç›klamada: “Türkfleker’e ait dört fabrikan›n sat›lmas› durumunda kamu sektörü y›lda 145 milyon dolarl›k kârdan
mahrum olacakt›r. Sat›lamayan fabrikalar›n gerçek d›fl› gerekçelerle kapat›lmas›, kurulu yat›r›m de¤eri yaklafl›k
3 milyar dolar civar›nda olan kamu
varl›¤›n›n da yok edilmesi anlam›na
gelecektir. Böylesi bir uygulama sonucunda, baflta do¤u bölgeleri olmak
üzere birçok yörede 400 binin üzerinde çiftçinin pancar tar›m›ndan d›fllanaca¤›; fleker üretiminde 700 bin ton, istihdamda ise 15 bin kiflilik bir daralma
yaflanaca¤›” ifade ediliyor. Yani 2010 y›l›
Haziran ay›nda fleker fabrikalar›nda çal›flan
15 bin iflçi de TEKEL iflçileriyle ayn› “kaderi”
paylaflacak. Onlar da Özel ‹stihdam Bürolar›nda 4/C kapsam›na al›narak “kiral›k iflçi”
statüsüne sahip olacaklar.
2010 y›l› özellefltirme listesi flekerle bitmiyor, s›rada TEDAfi var. Özellefltirme için
ihaleler aç›lm›fl ancak henüz sonuçland›r›lamam›flt›r. TEDAfi için öngörülen süre ise
en geç 2010’un sonu. Di¤er taraftan mahkeme onay› ve sözleflme bekleyen özellefl-
tirme alanlar›ndan bir di¤eri de ‹zmir, Derince, Band›rma, Samsun limanlar›.
Tüprafl, Seka, Telekom, TEKEL, TEDAfi, fieker ve limanlar. Kimisi özellefltirildi, kimisi s›ras›n› bekliyor. Ülkenin tüm bu
zenginlikleri tek tek sat›l›rken; iflçiler devlete “satacak bir fley b›rakmad›n›z?” diye sesleniyorlar.
Sendikal bürokrasi ve yol ayr›m›
‹flçi s›n›f› ve emekçiler böylesine ciddi
sald›r›larla karfl› karfl›yayken, mücadele
trendi yükselirken üzerinden atlan›lmamas›
gereken önemli bir nokta da sendikalar.
Son örnek olmas› bak›m›ndan TEKEL
somutunda Türk-‹fl’in tutumuyla bafllayal›m. Birincisi flunu vurgulamak gerekir ki
iflçiler Ankara’ya Türk-‹fl’in öncülü¤ünde
gelmediler. ‹flbirlikçi, sar› sendikan›n iradesine ra¤men bu eylemin karar›n› alm›fl ve
gerçeklefltirmifllerdir. Kald› ki TEKEL iflçileri özellefltirme sürecinin bafl›ndan itibaren
yaflad›klar›yla sendikalar›n›n nas›l bir anlay›fla sahip oldu¤unu ve devletle iliflkisini biliyorlar. Bu yüzden “M. Kumlu devletle
anlaflarak fabrikalar› satt›” diyorlar. Bir
de “‹flin asl› ne biliyor musunuz? Erdo¤an
hükümeti
önlerinde,
kendilerinden ba¤›ms›z
ayakta duran
bir güç istemiyor. fiu an
bizim buradaki meselemiz de o.
Yukar›da büyükler savafl›yor, olan
bize oluyor.
Mustafa
Kumlu Tes‹fl’ten geldi.
Herkes bilir
ki, AK Parti
Tes-‹fl’te kuruldu, yani Mustafa Kumlu bunlar›n kankas›. Burada Kumlu’yla gitmeyece¤ini herkes görüyor”. Bu belirleme TEKEL
iflçisinin yaflad›klar›ndan ç›kard›¤› sonuç. Bu
belirlemeyle birlikte Türk-‹fl’e genel grev
ça¤r›s›nda bulunuyor, direnifl sürecine di¤er emekçi kesimlerin de kat›lmas› gerekti¤i ifade ediliyor.
TEKEL iflçilerinin direnifllerinin 9. gününde Baflkanlar Kurulu toplant›s›n› gerçeklefltiren Türk-‹fl dört hafta her Cuma
günü birer saat art›r›larak ifl b›rakma karar›
ald›. ‹lk eylem 25 Aral›k Cuma günü gerçeklefltirildi. Zonguldak maden iflçilerinden,
ülkenin dört bir yan›nda bir dizi iflkolunda
iflçiler dayan›flma eylemi gerçeklefltirdi.
D‹SK ve KESK sembolik destekle s›n›rl› kald›. Eylemdeki iflçiler hem TEKEL iflçileri
hem de kendi gelecekleri için soka¤a ç›kt›.
Hepsi biliyor ki bugün TEKEL yar›n kendileri… Dün bu ihtimal iflçiler aç›s›ndan çok
uzakt› belki ama bugün böyle de¤il. fieker,
liman, TEDAfi iflçileri Ankara Güven
Park’ta kendi geleceklerini görüyorlar.
Ciddi sald›r›lar›n uyguland›¤› bu kriz koflullar›nda en son Baflkanlar Kurulu toplant›s›n› Nisan ay›nda yapan Türk-‹fl, TEKEL iflçilerinin zorlamas›yla yeni bir toplant› yapmak zorunda kalm›flt›r. 24 Aral›k toplant›
sonuçlar›na göre de bundan sonra haftal›k
toplant›larla durum de¤erlendirmesi yapacak. Sald›r› yasalar› devlet taraf›ndan onaylan›p, uygulamaya sokulurken üç maymunlar› oynayan sendikalar gelinen noktada ifl-
çilerin zorlamas›yla belli kararlar al›yorlar.
‹flçilerin Türk-‹fl genel merkezinin önünde
“Genel grev, genel direnifl”, “Türk-‹fl
salla hükümet düflecek” slogan› att›¤›
noktada eylem karar› almad›¤› takdirde nas›l bir sonuçla karfl›laflaca¤›n› çok iyi biliyor.
Türk-‹fl bu süreçle birlikte ciddi bir “s›nav”
veriyor. Al›nan eylem karar›nda sürecin 1
aya yay›lmas›, tam gün ifl durdurma yerine
her hafta birer saat art›r›larak ifl b›rakma
karar›n›n al›nmas› TEKEL iflçisiyle birlikte
ivmesi yükselen süreci pasifize etme ve etki gücünü k›rma hedefine yöneliyor. Bekleme süreci ve zamana yay›lmas› iflçinin bugün için kararl› olan iradesini k›rma tehlikesine sahip oldu¤u önceki direnifl örneklerinden sabittir. Genel grev gibi bir mücadele silah›n› bugün sadece Türk-‹fl de¤il, hiçbir
sendika konfederasyonu uygulayabilecek
bir niteli¤e sahip de¤ildir. Dün oldu¤u gibi
bugün de kendilerine biçilen misyon gere¤i
“s›n›flar› uzlaflt›rmak” devlet politikalar›na
paralel ad›mlar atmak görevlerini yerine
getiriyorlar. Bu niteliklerine ra¤men devlet
sendikalar› önemli oranda tasfiye etme
planlar› içinde.
17 Ocak 2010’da yürürlü¤e girecek
olan yeni yasayla ülkemizde say›lar› 3 milyon 230 bin olarak ifade edilen sendikal› iflçi say›s› 750 bine inecek. Bu yasan›n di¤er
bir anlam› da sendikalar›n toplu sözleflme
yetkilerinin düflmesi ve bir dizi sendikan›n
kap›s›na kilit vurulmas›. Mevcut sendikalar›n gerçekli¤i devleti rahats›z eden bir konumda olmasa da bu sald›r›yla en geri örgütlülüklere bile tahammülünün olmad›¤›n›
çok net göstermektedir. Sald›r›lar›n merkezinde sendikas›zlaflt›rman›n olmas› bu anlam›yla bir tesadüf de¤il, patronlar ve devletin kendilerine karfl› esas tehlikenin tespit
edilmesi anlam›na gelmektedir.
‹flçi s›n›f› ve kamu emekçileri aras›nda
bugün itibar›yla sar›-sendikal konfederasyonlar›n “hangisi daha az” sar› tart›flmas›
anlam›na gelen ayr›m belirleme tart›flmalar›n› bir kenara koymak gerekir.
Zira bu sendikalar sahip olduklar› bu
gerçekli¤e ra¤men iflçi ve emekçileri bünyelerinde toplayan örgütlülüklerdir. Bu nedenle politikam›z bunlara s›rt çevirmek de¤il, aksine iflçi ve emekçilere bu gerçekleri
anlatabilmek için içlerinde olmak olmal›d›r.
Direnifl iflçi s›n›f›na çok fley ö¤retiyor,
bilinçlendiriyor. En temel demokratik hakk›n kazan›m› için bedelin ne oldu¤unu görüyor. Türk, Kürt, Laz hepsi ekmek kavgas›
zaman› ortaklafl›yor, birlefliyor. Ancak bunlar›n hiçbiri var olan› de¤ifltirmeye yetmiyor. MHP ve CHP’nin kap›lar›n› çalan TEKEL iflçisi, An›tkabir’i ziyaret ediyor. Bu
gerçe¤i ne yad›rgayaca¤›z ne de tepkiyle
karfl›layaca¤›z. Çünkü TEKEL iflçisi somutunda yans›yan bu görüntü ülkemiz iflçi s›n›f›n›n a¤›rl›kta oluflturdu¤u profil. S›n›f bilinçli iflçinin rolü de tam da burada a盤a ç›k›yor. Onlar›n yaflam ve direniflte edindikleri
s›n›rl› bilinci, do¤ru rotaya oturtmak ve hedefini netlefltirmek.
S›n›f mücadelesi aç›s›ndan s›cak ve çetin
bir y›l bekliyor bizi. Kabaran dalgay› yakalayamamak, gerisinde kalmak gibi bir alternatifimiz yok. ‹flçi s›n›f›n›n sar›-sendikal iradeyi kimi yerde aflarak, kimi yerde tabi kalarak yürüttü¤ü mücadelenin do¤ru bir rotaya oturabilmesi ancak militan sendikal anlay›flla mümkün olacakt›r. Program›n› oluflturmufl, hedeflerini iflçi s›n›f›n›n geliflen ve
geliflecek olan mücadelesinin içinde yer alarak, ona önderlik ederek ete-kemi¤e büründürecektir…
‹flçi-köylü 9
Politika-gündem
Çeflitli tart›flmalar, e¤itimler üzerinden yürütülen kitle faaliyetimizin de¤erlendirilmesiyle
somutlaflt›rmaya çal›flt›¤›m›z kitle politikam›z
elbette ki belli yetersizlikleri ba¤r›nda tafl›maktad›r. Kuflkusuz ki ad›mlar›m›z büyüdükçe,
h›zland›kça daha somut politikalar belirleyecek,
daha somut politikalar belirledikçe ad›mlar›m›z› büyütece¤iz. “Kitlelerden kitlelere” fliar› tam
da bu noktada yaflam bulacakt›r.
Önümüzdeki dönem kitle faaliyetimizde bir
genifllemeyi hedeflemekle beraber var olan
yerlerde yo¤unlaflmay› temel almal›y›z. Yo¤unlaflmadan geniflleyen bir kitle faaliyeti hâkimiyetsizli¤i getirece¤i gibi, örgütleme konusundaki ad›mlar›m›z› zay›flatacakt›r. Yo¤unlaflmadan
anlamam›z gereken ne olmal›d›r, geniflletti¤imiz
alanlarda öncelikle neler yapaca¤›z? Bunlara verece¤imiz yan›tlar önümüzdeki dönem kitle faaliyetimizin politik-örgütsel çerçevesini çizecektir.
Ajitasyon Propaganda faaliyetimizin ele al›n›fl› ve örgütlenmesi
A/P faaliyeti kitlelerin duygu ve düflünce
dünyalar›na etki etme yani bilinç tafl›mada öncelikli arac›m›zd›r. Politik seviyemizle do¤ru
orant›l› olarak geliflecek olan A/P çal›flmalar›m›z kitlelerin içine girdikçe, onlar› tan›d›kça daha da somutlaflacakt›r. Ve kitlelerin örgütlenmesini hedefleyen bu çal›flma kesinlikle kendi
içinde örgütlemeyi gerektirmektedir. Savafl›m›z›n politik niteli¤ini, her bir yoldafl›n sadece
savaflç› de¤il politik birer savaflç› oldu¤u gerçekli¤ini unutmamas›yla gelifltirebiliriz. Yani
her yoldafl iyi birer ajitatör-propagandac› olmay› önüne görev olarak koymal›d›r. Yoldafllara düflen görev bu iken örgütümüz bununla yetinmeyip bu konuda daha
k›sa zamanda yetkinleflecek yoldafllar› öne ç›kartmal› ve e¤itmelidir.
Köylerde yapaca¤›m›z A/P bir haz›rl›¤›, bir
iç örgütlemeyi gerektirmektedir. Bu konuda
düflülecek bir kendili¤indencilik kaç›n›lmaz olarak A/P’mizin niteli¤ini düflürecek, amac›n› siliklefltirecektir. A/P gündemleri faaliyet öncesi
genel bileflen içinde mutlaka tart›fl›lmal› ve görevlendirme yap›lmal›d›r.
Genel geçer söylemlerin etkisinin hele ki
Dersim kitlesi üzerindeki etkisizli¤i düflünüldü¤ünde, daha somut canl› bir A/P kendini dayatmaktad›r. Bu da gündemin iyi takip edilmesi,
köylülerin çeliflkilerini çözümlemesi, sorunlar›na hakimiyetle olacak bir fleydir.
Kalabal›¤a yap›lan A/P’nin etkisi kitlede daha güçlü olacakken, A/P yapan yoldafl›n hitabetine de güç katacakt›r. Yani A/P çal›flmalar›m›zda toplant›lar esas olacakt›r.
Bu konuda bafllarda yaflanacak tutukluk bizleri korkutmamal›d›r, çünkü bu
Köylü kitleleri içindeki faaliyetimiz…
geçici bir durumdur. Yapt›¤›m›z her A/P bir
öncekinden daha nitelikli olacakt›r. Tabi bu
da kendili¤inden de¤il, her faaliyet sonras› A/P çal›flmam›z art›lar› eksileriyle
de¤erlendirilip sonuçlar ç›kar›ld›¤›nda
olacakt›r.
A/P çal›flmalar›m›z kitlelerin örgütlenmesi
için ideolojimizin, politikam›z›n dile gelme eylemi olarak alg›lanmas› gerekirken bu çal›flmalar›m›zda bildiri, broflür ve yay›nlar›m›z›n etkisi de
tart›fl›lmazd›r. Bu anlay›flla bu iki araç kesinlikle
karfl› karfl›ya getirilmemeli ve ikisi de birbirini
destekleyecek biçimde kullan›lmal›d›r.
Bu konuda ek olarak belirtmek gerekir ki
gerek kitlede gerekse örgütümüzde pratik tutumla devam etmeyen-ettirilmeyen A/P çal›flmas› kesinlikle arac›n amaçlaflmas›na hizmet
edecektir. Bir A/P’nin örgütlenmeye hizmet etmesi de tam da burada anlam bulacakt›r. A/P’si
yap›lan her konuya iliflkin pratik bir tutum belirlemeli, hedefledi¤imiz kitlenin tutum almas›n›
sa¤lamal›y›z.
Köylülerden/kitlelerden gelen
sorunlara müdahale anlay›fl›m›z,
çözme yöntemlerimiz ve onlar›
örgütlemede vazgeçilmez
ad›mlar›m›z
Öncelikle flunu bilince ç›karmal›y›z ki kitlelerin hiçbir sorunu yoktur ki sistemden ba¤›ms›z olsun. Bu
bilinçle onlardan örgütümüze tafl›nan her sorun do¤ru ele al›nd›¤›nda
onlar›n örgütlenmesine savafla kat›lmas›na hizmet edecektir. Bunun
için önce sorunlar›n s›n›fsaltoplumsal analizini do¤ru yapmak gerekmektedir. Sorunlar›
tek tek bireylerin sorunu olarak görmek uzlaflabilen çeliflkileri uzlaflmaz hale getirmeyi
yani çözememeyi getirecektir.
Çözülemeyen, do¤ru bir yaklafl›m
sergilenemeyen her sorun örgütümüze karfl› güvensizliklerini do¤uracak nihayetinde onlar› örgütleyemeyiflin nedenleri olacakt›r.
Kitlelerin ekonomik sorunlar›n› çözmeye
kalkmak devrim mücadelesini anlams›zlaflt›rmak olacakt›r. Örne¤in üretememe,
ürettiklerinin karfl›l›¤›n› alamama sorunlar› sömürü düzeninin varl›¤›yla ilgilidir ve devrimle
çözülecek sorunlard›r. Ancak bu kesinlikle sorunlar›n çözümünün devrime havale edilmesi
anlam›na gelmemelidir. Bu noktada onlar›n
ekonomik sorunlar›n›n çözümü için demokratik örgütlenme araçlar›n› zorlamak, yönlendirmek onlar› devrim mücadelesine kanalize etmenin ön kofluludur. Keza ekonomik-demokratik örgütlenmeler kitlede hak alma bilincini
gelifltirece¤i gibi k›s›tl› da olsa belli haklar›n
al›nmas›n› getirecektir. Burada unutulmamas› gereken ekonomik-demokratik örgütlenmelerin amaç de¤il devrim mücadelesinde araç oldu¤udur. Mevcut tabloda
bu bilincin ülkede köylü kitlesinde daha zay›f
oldu¤u gerçe¤i, onlar›n ekonomik demokratik
öz örgütlülükleri olan kooperatifler, köylü sendikalar›nda örgütlenmeleri için uzun ve özverili bir çal›flmay› gerektirmektedir. Bu günden yar›na kurulamayacak olan bu örgütlülükler bir
haz›rl›k sürecini gerektirmektedir. Bu haz›rl›¤›
küçük sorunlar üzerinden birlik olmalar›n› sa¤lama, dayan›flma duygular›n› güçlendirme perspektifi ile ilkel örgütlenmeleri ad›m ad›m büyüterek yapmal›y›z.
Köylülerin kendi aralar›ndaki sosyal sorunlar yine bu temeldeki çal›flmalar›n zeminini güçlendirmeye hizmet edecektir. K›sa vadenin
gündemi olan bu meseleyi daha da somutlaflt›racak olursak;
2010 y›l› bütçesinde görülece¤i üzere
bizle olan “problemleri” bitmedi. Sosyal adaletsizlik üzerine kurulu bir
sömürü rejimi ancak faflizmle mümkün olabilirdi. Çünkü sömürdükleri
bizleri rahat b›rakmamak onlar›n as›l
ifli. S›rt›m›zda tafl›d›¤›m›z bu asalaklar
ordusunun yaflayabilmesine seyirci
kald›¤›m›z müddetçe gelecekte bizi
pek hay›rl› geliflmelerin beklemedi¤i
de kesin.
Vergide biz, üreten biz, yaratan biz, bu asalaklar› s›rt›m›zda
tafl›yan yine biz!
Özellikle 2009 y›l›nda istihdam yaratmayan ve her geçen gün giderek
daralan bir ekonomi, iflsizli¤in rekor
düzeylerde seyrine devam etmesi, temel g›da ve tüketim harcamalar›na gelen fahifl zamlar 2010 y›l›nda karfl›laflaca¤›m›z temel sorunlar olarak gözüküyor.
2010 y›l›nda yap›lmas› planlanm›fl
biçime bak›ld›¤›nda tamam›yla egemen
s›n›flar›n ç›karlar›n› gözetti¤ini söylemek zorunday›z. Bütçeyi gelirleriyle,
onlardan kesilen vergilerle emekçiler
s›rtlarken bütçenin belirlenmesinde
onlara söz yok! Anti-demokratik uygulamalara bir benzer örnek de bütçenin belirlenmesinde göze çarp›yor. Asgari ücretin belirlenmesinden
tutal›m, emekçileri ve onlar›n sosyal
yaflamlar›n› do¤rudan etkileyen pek
amac›m›z de¤il onlar› örgütlemede arac›m›zd›r.
Gelen sorunlara dair bir ayr›flt›rmaya girerken önceli¤imiz karfl›l›kl› iki kifliyi, iki aileyi de¤il tüm köyü ilgilendiren sorunlar olmal›d›r.
Örne¤in bir su sorunu, yol sorunu gibi. Di¤er
sorunlarda yani iki kifli, iki aile aras›ndaki sorunlar› ve çözümü tüm köylüye mal etme anlay›fl› ile hareket etmeliyiz.
Gelen her soruna dair hiçbir yorum yapmadan önce genifl bir bilgilenmeye gitmek zorunludur. Bunu yeterince yapmad›¤›m›zda ne
türlü yan›lg›lar yaflad›¤›m›z ve çözümü sürece
yayd›¤›m›z pratikte yak›c› örnekleriyle karfl›m›zda durmaktad›r. Genifl bilgi toplamal› ve bir
ay›klama yapmal›y›z. En k›sa zamanda en genifl
bilgilenmeye ulaflt›ktan sonra mutlaka bir toplant›, toplant›da birer temsilci örgütlemeliyiz.
Toplant›larda bizlerden çok köylülerin konuflturulmas›n› hedeflemeliyiz. Bu onlar› daha yak›ndan tan›mam›za olanak sunacak, daha ileri
olanlar› tespit etmemizi sa¤layacakt›r.
Köylülerin üretim faaliyetlerindeki hastal›kyafll›l›k durumundan do¤an sorunlar›, bar›nma,
yoksulluk gibi sorunlar› için dayan›flma birlikleri örgütlemeliyiz. Kitleler, aralar›ndaki birçok
çeliflkiye ra¤men, hastal›k, ölüm, dü¤ün vb. konularda bir araya gelmektedir. Bu bir araya
gelifller tekil duyarl›l›ktan
grup duyarl›l›¤›na dönüfltürülmelidir.
Demokratik devrimin kitleler
içinde maddi bir karfl›l›¤a dönmesi
ad›m ad›m böyle örülecektir.
‹nceleme-araflt›rmada
hedef ve yöntemler
Efller, komflular aras› kavgalar, arazi, su vb.
üzerinden gelen sorunlara müdahale ederken
kesinlikle bir ayr›flmaya gitmeliyiz. Bunu yapmad›¤›m›z oranda dört bir yana yumruk sallama prati¤ine düflebilece¤imiz unutulmamal›d›r.
Keza amac›m›z küçük ad›mlarla bir kültür yaratmak, bir örgütlenme yaratmak
ve bu gibi sorunlar› kendilerinin çözmesini sa¤lamakt›r. Yine vurgu yapal›m elbette
bu tarz sorunlar› çözme kayg›s› tafl›r›z ancak bu
2009’da fiahit Olduk…
‹flçi düflmanl›¤›n›n, emek düflmanl›¤›n›n ayyuka ç›kt›¤› bir y›l oldu 2009.
Emekçilere sald›r›n›n durmad›¤›, egemenlerin halk›n en küçük talebine tahammül edemedi¤i bir y›ld› 2009. Faflizm taraf›ndan hiç bu y›lda oldu¤u kadar afla¤›lanmam›flt›k. Hiç bu kadar
hakarete ve tecavüze u¤ramam›flt›k.
Hiç bu kadar çaresizli¤e ve umutsuzlu¤a hapsedilmemifltik. Yaflama dair
olana, küçük de olsa umutlar›m›za, sevinçlerimize tahammülleri hiç mi hiç
yoktu onlar›n. Soruyoruz; en eflitsiz,
en adaletsiz, en insanl›k d›fl› geliflmeler
bu y›l bu ülkede yaflanmad› da nerede
yafland›?
Evet, 2009 y›l›n› geride b›rak›rken
halk›m›z› önemli derecede etkileyen
pek çok olumsuz geliflmeye de tan›kl›k ettik. Bu süreçte en ciddi sorunlar›n bafl›nda yoksullaflma ve akabinde
iflsizlik gibi yak›c› sorunlar gelirken
krizin her geçen gün daha da derinleflti¤ine ve bunal›ma yol açt›¤›na flahit olduk. Görünürde egemenlerin hiçbir
fley olmam›flças›na davranmaya devam
etmelerine, tak›nd›klar› tehditkar tutumlar›ndan vazgeçmemelerine ra¤men ülkemizde pek çok iflçi direnifli
yafland›. 2009 y›l› özellikle ekonomik
gidiflat›n giderek kötüleflmeye bafllad›¤› ve bu gidiflat›n sorumlular›n›n krizin
yükünü halka ç›kard›¤› bir y›l olarak
bitti ancak; krizin as›l sorumlular›n›n
8-21 Ocak 2010
çok geliflmede oldu¤u gibi emekçilere
söz hakk› tan›nm›yor. Çal›flma hayat›n› ilgilendiren pek çok geliflmede, iflçi
kesimlerinin görüflleri dikkate al›nm›yor. ‹flte böyle bir atmosferde 2010
y›l› bütçesini haz›rlayanlar›n hangi ç›karlar› gözeterek bir planlama yapt›klar› da gayet anlafl›l›r.
Zam! Zam! Zam!
2010 y›l› bütçesi toplumun temel
ihtiyaç ve talepleri görmezden gelinerek haz›rland›. 2010 büyüme hedefi
yüzde 3,5 iken bütçe gelirlerinde yüzde 18 art›fl beklenmesinden ç›kar›lacak sonuç sofraya gelen ekme¤in biraz
daha küçülece¤inden baflka bir anlam
ifade etmiyor. 2010 bütçe giderlerinde yüzde 7,6, gelirlerinde ise yüzde
18,2 oran›nda art›fl gözükmektedir.
Bu art›fllar zamlar yoluyla halka fatura
edilecektir. 2010 y›l› bütçesinde KDV
art›fl oran› yüzde 19, ÖTV’de art›fl
oran› ise yüzde 31,6 olarak gözükmektedir. Makine Mühendisleri Odas›’n›n bütçeye iliflkin kamuoyuna aktard›¤› görüfle göre ÖTV, KDV art›fllar› 2011’de 99,8 milyara, 2012’de 108
milyar TL’ye ç›karak sürecek ve önümüzdeki 3 y›l boyunca petrol ve do¤algaz ürünleri, motorlu tafl›t araçlar›,
alkollü içkiler, tütün mamulleri, kolal›
gazozlar, dayan›kl› tüketim mallar› ve
‹nceleme ve araflt›rma konular›m›z kendi içinde bir s›n›fland›rmay› gerektirmektedir. Düflman›n,
kitlenin, arazinin durumu kendi
içinde inceleme ve araflt›rmay› gerektirmektedir. Konumuz gere¤i
kitlelere dönük bir çal›flman›n
esaslar›n› ortaya koymaya çal›flaca¤›z ancak genel mant›¤›m›z kesinlikle farkl›laflmamal›d›r.
Do¤ru politika, do¤ru pratik, do¤ru karar
do¤ru bilgilerin içinden ç›kar. Kitle faaliyetimiz
aç›s›ndan politikam›z›n somutlaflmas›, prati¤imizin büyütülmesi sorunlar›n› tart›flt›¤›m›z yerde önce bilgilenmemizin yetersizli¤ine bakmal›y›z. Bu gerçekli¤i kabul etmemize karfl›n
bilgisizli¤imizi bilgiye, hâkimiyetsizli¤imizi hâkimiyete çevirecek olan inceleme ve araflt›rma
di¤er mallar, banka ve sigorta muameleleri, flans oyunlar› ve özel iletiflim
vergisinde sürekli zam yoluyla art›fl
sa¤lanacakt›r.
Bu da, önümüzdeki y›llar›n bütçelerinin de hangi do¤rultuda yönelece¤i üzerine temel bir göstergedir. 2010
y›l›nda sadece petrol ve do¤algaz
ürünlerine yüzde 26,2; tütün mamullerine ise yüzde 41,5’tir.
Ülke ekonomisinde gelirlerin büyük bir ço¤unlu¤unu yüzde 85’lik bir
oranla emekçiler omuzlarken bu yüzde 85’lik kesimin e¤itim, sa¤l›k gibi ihtiyaçlar› gözetilmemektedir. Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ayr›lan pay yüzde 9,8,
Sa¤l›k Bakanl›¤›’na ayr›lan pay yüzde
4,8 ile yerinde saymaktad›r. Diyanet
‹flleri Baflkanl›¤›’na ayr›lan pay›n 2,6
milyar TL olarak belirlenmesi ise zihniyeti göstermektedir. 2009 y›l›nda 13
milyon çal›flandan al›nan gelir vergisinde yüzde 10 art›fl gerçeklefltirilmifl ve
2010 y›l›nda 42,9 milyar TL gelir vergisi hedeflenmifltir.
Emperyalizm
Bütçeden Memnun
Görüldü¤ü gibi emekçiler gelirlerde önemli bir pay üstlenmekte ancak
emekçiler bu bütçede söz hakk›na sahip de¤ildir. En ufak bir hak talebinin
söz konusu iflçi ve emekçiler olunca
nas›l bir nefretle karfl›land›¤›na ise defalarca tan›kl›k ettik. Bu bütçeye göre
2010 y›l›nda ne mevcut iflsizlik çözülebilecek, ne sa¤l›k hizmetleri geniflleyebilecektir. 2010 y›l›, zamlar›n pervas›z-
çal›flmalar›n› ele al›fl›m›zda bir yüzeysellik, yöntemsizlik, kendili¤indencilik vard›r.
Önce bunun baflta belirtti¤imiz üzere bir
ihtiyaç oldu¤unu bilince ç›karmam›z gerekmektedir. Yöntemleri bunun üzerinden gelifltirece¤iz. Bu görevin yerine getirilifl süreci bile
bahsetti¤imiz bilincin geliflmesine hizmet edece¤i gibi bu çal›flman›n amaçlar›na ad›m ad›m
ulaflmam›z› sa¤layacakt›r.
Peki, nas›l ele alaca¤›z bu çal›flmay›?
Öncelikle k›sa zamanda kapsaml› sonuçlar, sosyo-ekonomik yap› tahlillerine girmek
hedeflenmemeli. Bu kesinlikle gerekli olup bu
çal›flmalar›n niceli¤i-niteli¤iyle daha do¤u yap›labilecek bir çal›flmad›r. Ancak bizim yapaca¤›m›z hem bu çal›flmay› parçalardan beslemek
hem de kitle faaliyetimizin çeliflkilerini çözümlemek, parçadaki politikalar›n› somutlaflt›rmakt›r. Bu inceleme ve araflt›rma çal›flmalar›ndaki
ad›m›m›z analiz yapma olarak tan›mlanabilir.
Sentez çal›flmalar›n›n olmazsa olmaz ön koflulu
olan analiz…
Mevcut bilgilerimizde ciddi bir yüzeyselli¤in, tek yanl›l›¤›n oldu¤u ve bu bilgilerin kesinlikle bir ay›klanmaya ihtiyac› oldu¤u unutulmamal›d›r. S›f›r bilgiye sahipmiflçesine hareket
ederek her ayr›nt›y› önemsemeliyiz.
Tek tek evlere, tek tek köylere dair bilgilere ulaflarak parçadan bütüne do¤ru bilgilenmeyi esas almal›y›z. Tüm köyleri birden incelemeye kalkmak henüz bir tarz yakalamad›¤›m›z için
zor olacakt›r. Önümüzdeki dönem bu çal›flma
daha ciddi ele al›nmal› özellikle ekonomik yaflam koflullar› daha bir dikkatle incelenmeli,
sosyal sorunlar› bir kenara itilmemelidir.
Bilgilerimizin esas kayna¤› kitleler olmal›d›r.
Tek tek bireylerden al›nacak bilgilerle s›n›rlanmak ciddi bir yan›lg› olacakt›r. Yapaca¤›m›z
toplant›larda köylüleri konuflturma, onlar›n inisiyatifini a盤a ç›karaca¤› gibi bilgilerinin bize
ak›fl gücünü art›racakt›r. Burada köylülerden
gelen bilgilerin de alg›sal bilgiler olaca¤›n›,
birbirleriyle ilgili bilgilerin onlar›n geri duygu ve
düflüncelerinden beslenebilece¤ini hesaba kat›lmal›y›z.
Emperyalistlerin ve uflaklar›n›n azg›nca süren bask› ve sömürüleri karfl›s›nda mücadelesini yaln›zca kendi varl›k yokluk derekesine indirenler devrimin gerçek sahibi olamazlar. Ülkemiz co¤rafyas›n›n demokratik halk devrimi,
Proletarya Partisi önderli¤inde geliflip güçlenecek halk ordusunun namlular›yla kurulacakt›r.
‹flte bu hedef bu günden ataca¤›m›z ad›mlar›n
h›z›yla, niteli¤iyle yak›nlaflacakt›r. Öyle ise vaktimiz yok! Dünden daha çok, dünden daha h›zl›, dünden daha nitelikli çal›flmalarla yüzümüzü
kitlelere, namlumuzu düflmana çevirmeliyiz!
(Dersim’den bir Partizan)
ca uygulanaca¤› bir y›l olacakt›r. 2010
y›l› bütçesi krizin bütün yükünü tamam›yla halka yükleyen bir bütçedir. Bu
bütçe ile büyük sermayedarlar korunmufl, halk›m›z ise flimdiden daha da
yoksullaflt›r›lm›flt›r. 2010 bütçesi halk›n gereksinimleri olan sa¤l›k, e¤itim,
iflsizlikle mücadelede için ayr›lmam›fl,
egemen s›n›flar›n d›fl borç ve faizleri
için kullan›lmas›n› hedeflemifltir. Bütçenin en büyük gideri son y›llar›n afl›r›
borçlanmas›ndan kaynaklanan ve 58,8
milyar TL ile bütçenin yüzde 27,67’sine denk düflen faiz ödemesidir. Görüldü¤ü gibi bu bütçeden emperyalistler oldukça memnun kalm›fllard›r. Krizin yükünü bizim de içinde oldu¤umuz
yar›-sömürge ülkelere yükleyen emperyalist devletler bat›rd›klar› tüm paralar› böylece geri kazanabilecekken
ülkemizin sad›k uflaklar› arac›l›¤› ile
halk›m›z›n kan›n› emmeye devam edeceklerini ilan etmifllerdir.
“T›k›r t›k›r” iflleyen
zulmün çarklar›!
Faflizmin 2010 y›l› resminde ne yaz›k ki emekçilere günefl vurmuyor.
Her türlü hukuksuzluk, iflten atma, ayr›mc›l›k, adaletsizlik emekçiler için reva görülüyor. Ve iflte bu zulmün çarklar› “t›k›r t›k›r” ifllemeye devam ediyor. Biz bu halk düflman› bütçeyi
onaylam›yoruz! Patronlar›n ekme¤ine
ya¤ süren bu bütçeyi onaylam›yoruz!
Faflizmin 2010 y›l› umutlar›n› kabusa
çevirmek için birlik ve dayan›flmadan,
örgütlenmekten baflka bir ç›kar yol
gözükmüyor. Yeter ki faflizmin insan
yiyen çarklar›na, “t›k›r t›k›r” iflleyen
düzenine sessiz kalmayal›m. 2010 y›l›n›n güneflli resmini biz yapal›m!
‹flçi-köylü 10
Gö¤ün yar›s›
8-21 Ocak 2010
“Elimizin hamuruyla de¤il; aln›m›z›n teriyle direniyoruz.”
kad›nlar tüm TEKEL iflçilerinin ve kamuoyunun da dilinde dolafl›yor.
Hepimizin dilinde olan TEKEL’deki kad›n
iflçilerin bu duruflu hepimiz için bir deneyim
oluflturuyor. Kendili¤inden yak›lan bu direnifl ateflini yaymak, büyütmek iflçilerin emekçilerin, gençli¤in mücadelesinde, kad›nlar›n
önemini daha iyi görmek zorunday›z. Emekçi kad›nlar›n örgütlenmesinin ve bu ba¤lam-
‹T‹F 2. Kad›nlar Kurultay›
Zürich’te gerçeklefltirildi
20 Aral›k tarihinde ‹T‹F 2. Kad›nlar Kurultay›
gerçekleflti. ‹lk söz alan ‹T‹F Yeni Kad›n Komite
Baflkan› aç›l›fl konuflmas›n› yapt›.
Siyasi perspektif yaz›s›n›n de¤erlendirilmesinde
kad›n delegeler taraf›ndan görüfller bildirildikten
sonra Faaliyet Raporu tart›fl›ld›. Her iki raporun delegeler taraf›ndan onaylanmas›n›n ard›ndan Yeni
Kad›n Temsilcisi seçildi ve Merkezi Kongreye delege seçimine geçildi.
Kurultay, divan›n kapan›fl konuflmas›n›n ard›ndan sonland›r›ld›.
Arnhem Türkiyeli ‹flçiler Derne¤i’nde de
“Göçmen kad›nlar›n psikolojik sorunlar› ve
çözüm yollar›” konulu e¤itim çal›flmas› bafllat›ld›.
(AT‹K Haber Merkezi)
TEKEL ‹flçilerine Destek Ziyareti
Avrupa 9. Kad›nlar Kurultay›;
Kad›n eme¤i, krizin kad›n eme¤ine yans›malar› ve görevlerimizi tart›flmak için 9.
Kurultay›m›zda buluflal›m!
AT‹K Kad›nlar Komisyonu olarak 9. Kurultay›m›zda, krizin özellikle emekçi kad›nlara yans›malar›n› ve görevlerimizi irdelemeye çal›flaca¤›z.
Kurultay›m›zda siz dostlar›m›z› yan›m›zda görmek, görüfllerinizden ö¤renmek yüre¤imize coflku, sesimize ses, gücümüze güç katacakt›r.
Tarih:16 / 17 Ocak 2010 (Cumartesi
/Pazar)
Bafllama Saati:14.00
Adres: Haus der Jugend Deutschherrnuter
12 60594 Frankfurt / Main
AT‹K KADINLAR KOM‹SYONU
31 Aral›k Perflembe günü Yeni Demokrat
Kad›n ‹nisiyatifi olarak direnifllerinin 17. gününde TEKEL iflçilerinin direniflini ziyaret ettik. Ziyaretimiz gecikmifl olsa da gerek iflçi s›n›f› mücadelesi için gerekse de s›n›f mücadelesinden ba¤›ms›z olmayan emekçi kad›nlar›n mücadelesinde önemli bir yeri olan bu direnifli ziyaret etmek
önemliydi.
“Tarlalarda, fabrikalarda, grevlerde,
mücadelede vard›k, var›z, var olaca¤›z”
fliarl› ozalitimizle Sakarya Meydan›’ndan Türk‹fl’e do¤ru yürüyüfle geçtik. “Tekel iflçisi yaln›z de¤ildir!”, “Kad›n-Erkek el ele mücadeleye!” sloganlar›n› atarak iflçilerin yan›na geldik. ‹flçiler; bizi alk›fllarla, coflkulu bir flekilde
karfl›lad›lar. Sloganlar›m›z› hep beraber att›k.
Daha sonra bir yoldafl›m›z kürsüye ç›karak Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi ad›na bir konuflma
yapt›. Konuflmam›zda “TEKEL iflçileri kad›n-erkek omuz omuza üretiyor; haklar› için de omuz
omuza mücadele ediyorlar. Geldikleri günden
bu yana ‘zafer direnen emekçinin olacak’ fliar›n›
pratikte somutlad›lar. Zafere kadar emin ad›mlarla yürüyorlar” diyerek TEKEL iflçilerinin direniflini selamlad›k. Ard›ndan direniflte kad›n iflçilerin özel önemini vurgulad›k ve elimizin hamuruyla de¤il; aln›m›z›n teriyle buraday›z diyen
kad›n TEKEL iflçilerinin umudumuzu art›rd›¤›n›
ve bizlerin de elimizin hamuruyla de¤il al›n terimizle onlar›n destekçisi oldu¤umuzu vurgulad›k. Konuflmadan sonra beraber sloganlar atarak eylemi bitirdik.
Ard›ndan bildiri da¤›t›m› ve özellikle kad›n
iflçilerle sohbetler gerçeklefltirdik. Gerek iflçiler
afl›s›ndan gerekse de bizim aç›m›zdan coflkulu
bir etkinlikti.
(Ankara Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi)
Batman’›n Sason ilçesinde
yaflanan olay, biz kad›nlar›n
toplumun
“al›flverifl
maddelerinden biri” olmam›z›n yan›
s›ra intikam içinde
araç oldu¤umuzu gösterdi! Yani birinden intikam alman›n yolu; onun k›z›na, efline ya da ailesindeki
herhangi bir kad›na zarar vermekten geçiyor! Örne¤in tüm emperyalizm imzal› savafllarda, izlenilen temel politikalardan biri olarak
“düflman›n kad›nlar›na” tecavüz edilmesi
de bunun göstergelerinden biridir! Ne de olsa,
kad›n -erkek egemen- ailenin ya da toplumun
“namusudur!” Ve “namusa” zarar vermek,
en büyük intikamd›r, erkek egemen zihniyetin
hâkim oldu¤u dünyam›zda! Sason’da yaflayan
korucu Dergani Aflireti’ne mensup evli ve 4
çocuk babas› Delil Yalç›n, X›yan Aflireti’nden
G.B.’yi kaç›rd›. Bunun üzerine X›yanl›lar da intikam amac›yla Yalç›n’›n eflini kaç›rd›. Bu kez
intikam s›ras› Derganilerdeydi! Onlar da X›yanl›lardan 3 çocuk annesi G.S.’yi kaç›rd›lar!
Bu “anlaflmazl›k”, bölge kaymakam›n›n araya
girmesi ve -“mal” misali- kad›nlar›n ailesine
teslim edilmesi ve ilk önce kaç›r›lan G.B.’nin
zaten evli olan Yalç›n’la evlendirilmesi ile çözüldü! Araya “devlet kurumunun” girmesi
ve olay› genç kad›n›n kuma olarak evlendirmeye “arac›” olmakla çözmesi de Türkiye’deki
feodalizmin kal›nt›lar›n›n, sistemle nas›l da perçinlendi¤ini bir kez daha kan›tlamaktad›r!
(‹stanbul’dan Yeni Demokrat bir Kad›n)
Ad›m›z “insan” olsa da,
cinsiyetimiz yani “kad›nl›¤›m›z” hep bunun önüne
geçirilmifltir. Ama öne
geçirilen “kad›nl›¤›m›z”
da; ev ifli yapmak, efle-kardefle-babaya-devlete “kay›ts›zflarts›z itaat etmek”, kendi hakk›nda söz sahibi olmamak ve de fliddeti, tecavüzü hatta ölümü kan›ksamak/bafl e¤mek ile s›n›rland›r›lm›flt›r. Erkek egemen düflüncenin
hâkim oldu¤u feodal toplumda, tüm bu söylediklerimiz, hayat›m›zda her gün yüz yüze
geldi¤imiz olaylard›r.
Ad›yaman’da daha çok k›sa bir süre önce, evinin avlusuna gömülen 16 yafl›ndaki
M.M’in haberini ald›k. “Erkeklerle konufluyor, aç›k giyiniyor” denilerek ailesinden
fliddet gören M.M, bu yüzden jandarmaya s›¤›nm›fl ve jandarma da bu feodal ya-
p›daki görevini yerine getirerek, onu ailesine
geri teslim etmiflti.
Bir ölüm haberi daha geldi Ad›yaman’dan… 17 yafl›ndayd› ‹.G. Lise son s›n›f
ö¤rencisiydi. “Evlilik yafl› geldi!” dedi büyükleri… Ne de olsa onun tüm karar haklar› ailesine aitti, ama o evlenmek istemiyordu,
“böyle bir hakk› olmamas›na ra¤men”… Bu,
kendini, evlenene kadar k›z›n›n “sahibi” olarak gören babay› öfkelendirmiflti! Baba,
‹.G’yi dövmeye bafllad›. Çok dövdü, hem de
çok… Baba, durmaks›z›n vuruyordu, “karar
hakk›n›” elinden ald›¤› k›z›n›n, flimdi de can›n› alm›flt›. ‹.G, babas›ndan yedi¤i dayak sonucu yaflam›n› yitirdi. Devlet, izledi ve görsün
istedi tüm kad›nlar… Erkek egemen toplumda, her aile bir devletçik gibi flekillenmifltir.
“Yaflamak istiyorsan, itaat edeceksin!”
(‹stanbul’dan Yeni Demokrat Bir Kad›n)
‹
“i .G
et ta
m at
ed
i!”
* Yeni Demokrat Kad›nlar ayn› konu ile ilgili
26 Aral›k Cumartesi günü de Esenyurt Meydan›’ndayd›. Önce Esenyurt Belediye iflçilerinin
eylemine kat›larak destek veren Yeni Demokrat
Kad›nlar, ard›ndan saat 16.00’da meydanda bir
araya gelerek “Kad›na yönelik fliddete hay›r”
yaz›l› pankart açt›. “Devlet elini bedenimden
çek”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son”,
“Jin, jiyan, azadi”, “Bedenimiz, eme¤imiz,
kimli¤imiz, bizimdir” sloganlar›n› hayk›ran emekçi kad›nlar, tacizetecavüze ve fliddete karfl› duracaklar›n› hayk›rd›.
Yap›lan bas›n
aç›klamas›nda kad›nlar› erke¤in namusu olarak gören anlay›fl›n devam etti¤i dile getirilirken muhalif
ve devrimci kimli¤i ile öne ç›kan kad›nlar›n sindirilmek istendi¤i belirtildi. Aç›klamada Songül
Araç’›n ‹flçi-Köylü gazetesi okuru ve Yeni Demokrat Kad›n faaliyetçisi oldu¤u belirtilirken,
gözalt›na al›nan her devrimci kad›n›n bir flekilde kimli¤i ile ilgili hakarete u¤ramas›n›n erkek
egemen sömürücü düzeninin bir sonucu oldu¤u dile getirildi. Ard›ndan Songül Araç da söz
alarak bu tür sald›r›lar›n emekçi kad›nlar›n mücadelesini y›ld›ramayaca¤›n› söyledi.
Aç›klamaya EHP’li Kad›nlar, Emekçi Kad›n
Komisyonlar›, ESP Giriflimi, Belediye iflçileri ve
Devrimci Demokratik Sendikal Birlik de destek
verdi. (‹stanbul)
20 y›ll›k eme¤in böyle silinip at›lmas›na izin vermeyiz. Ömrümüzü, sa¤l›¤›m›z› feda ettik. Tozun,
topra¤›n, pisli¤in içinde çal›fl›yoruz. Baflbakan önce gelip görsün sonra yorum yaps›n.
- 4/ C uygulamas› ile ilgili ne düflünüyorsunuz?
- 4/C kölelik yasas›d›r. Hiçbir sosyal hakk›n
yok. Güvence, k›dem tazminat› hakk›n, y›ll›k iznin
yok. Hatta hasta olmaya bile hakk›n yok. Bu
4/C’yi nas›l kabul edebiliriz ki.
- Kad›n iflçi olarak bu direnifl sizi nas›l etkiliyor?
- Biz birçok zorlu¤u gö¤üsleyerek burada duruyoruz. So¤u¤a, ya¤mura, çamura ra¤men buraday›z daha da önemlisi çocuklar›m›z› b›rak›p geldik. Onlar› günlerdir görmüyoruz. Onlar›n hasretine ra¤men buraday›z, dayan›yoruz. Kad›n olarak
her zaman mücadeleci olduk ve olmaya da devam
ediyoruz. Bunu Emine han›ma da sormak istiyoruz. Kad›n kad›n› anlar derler. Emine han›ma sormak laz›m anlar m› bizi?
- Sendikan›n tutumunu, karar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
- Sendikal anlamda Türk-‹fl’in böyle bir ad›m
atmas›, sürekli eylem karar› almas› önemli ve
olumlu. Sorun sadece TEKEL’in de¤il. Bütün çal›flanlar› ilgilendiren bir konu. Ancak ‹lerleyen günlerde daha etkili eylemler noktas›nda kararlar
al›nmal›.
(Ankara Yeni Demokrat Kad›n ‹nisiyatifi)
‹n
t
yo ikam
ka lu
d› da ›n
ge nd
çe an
r!
da Yeni Demokrat Kad›n örgütlülü¤ünün önemi
bu direniflte bir kez daha karfl›m›za ç›k›yor.
- Buraya neden geldiniz?
- Biz burada onur mücadelesi veriyoruz. Y›lmad›k b›kmad›k; b›kmayaca¤›z da. Kazanaca¤›m›za
da inan›yoruz. Tüm arkadafllarla inan›yoruz buna.
Sonuna kadar buraday›z. Ölüm de olsa buraday›z.
- Peki, bu süreçten beklentileriniz neler?
- Özlük haklar›m›z›n verilmesi ve yatay geçifllerin tan›nmas›n› istiyoruz. Ve onun mücadelesini
veriyoruz.
- Baflbakan onlar yat›yorlar, çal›flm›yorlar diyor. Bu konuyla ilgili ne düflünüyorsunuz?
- Sadece gülüp geçiyoruz. fiu an hala fabrikalar çal›fl›yor ve iflçi arkadafllar›m›z har›l har›l balya
s›y›r›yorlar. Baflbakan gidip önce onu görsün.
Bunca y›l›n eme¤ini bir lokmada silip at›yorlar. Biz
y›lmad›k. Bile¤imizin gücüyle, eme¤imizle, al›nterimizle kazand›k. Y›llard›r bu flekilde çal›fl›yoruz. Biz
Yeni Demokrat Kad›nlar, polis tacizini protesto etti!
Yeni Demokrat Kad›nlar yapt›klar› eylemlerle ile ‹flçi-Köylü gazetesi okuru Songül Araç’a
yönelik polis tacizini protesto etti.
* 22 Aral›k günü ‹HD ‹stanbul fiubede gerçeklefltirilen bas›n toplant›s›nda ‹HD ad›na söz
alan Sevim Kalman, emekçi kad›nlar›n her gün
say›s›z sald›r›ya maruz kald›¤›n›, sistemin bunu
körükledi¤ini özellikle muhalif kimli¤i ile öne ç›kan devrimci kad›nlar›n hedeflendi¤ini söyledi.
Kalman’›n ard›ndan Yeni Demokrat Kad›nlar
ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan P›nar Kalayc›; Songül Araç’›n 7 Aral›k günü evinin
önünde sivil polislerin yönlendirmesi ile gece saat
10.30 sular›nda
25-30 yafllar›ndaki
biri taraf›ndan taciz edildi¤ini ve iki sokak ilerde polis arac› bulunmas›na ra¤men flahs›n rahat tav›rlar›n›n dikkat
çekti¤i belirtildi.
Yeni Demokrat Kad›nlar; sokakta, hapishanede, gözalt›nda muhalif, devrimci ve ilerici kad›nlar›n sindirilmek istendi¤ini ve bu amaçla polis taraf›ndan ya da yönlendirmeleri neticesinde
tacize-tecavüze, hakarete maruz kald›klar›n› dile getirdiler. Ard›ndan yaflad›klar›n› anlatan
Songül Araç da, akrabalar›n›n ve ailesinin bulundu¤u mahallede yap›lan bu sald›r›n›n polisin
yönlendirmesi sonucu gerçekleflti¤ini, bu tür
bask›lar›n devrimci kad›nlar›n mücadelesini
durdurmayaca¤›n› söyledi.
Yeni Demokrat Kad›nlardan
G
ö
ka rün
gö d m
rü ›n ey
öl nm lar› en
üm e n
le yen
ri
Art›k hepimizin belleklerine kaz›nd›lar… Durufllar›yla, Polis copuna, so¤u¤a, sendikan›n zaman
zaman karars›z tutum almas›na ra¤men dimdik
ayaktalar. Onlar TEKEL iflçileri…
20’li günlere varan direnifllerinde TEKEL iflçileri kad›n-erkek omuz omuza üretiyor; haklar›
için omuz omuza mücadele ediyor. Geldikleri
günden bu yana “Zafer direnen emekçinin
olacak” fliar›n› pratikte somutlad›lar.
TEKEL iflçilerinin günlerdir süren direniflinde
de kad›nlar›n rolü farkl› de¤il. Zaten ilk günden
beri “kad›n bafl›m›zla ayaktay›z”, “elimizin
hamuruyla de¤il; aln›m›z›n teriyle direniyoruz” diyerek Ankara’dalar ve köle gibi çal›flt›r›lan bütün kad›nlara umut ›fl›¤› oluyorlar. Çünkü
bütün iflçilerin emekçilerin sorunu olan 4/C uygulamas› onlar için daha da büyük ma¤duriyet demek. Güvencesiz çal›flma, sa¤l›k, emeklilik haklar›n›n gasp› kad›n olduklar› için de onlar için daha
büyük y›k›m demek. Bunun bilincinde olan TEKEL
iflçisi kad›nlar da “üretirken vard›k direnirken
de buraday›z” diyorlar. Hatta “buraday›z” demenin ötesine geçiyorlar; sloganlar›n susmas›na
müsaade etmeyen en çok onlar oluyorlar. Sendikan›n karars›zl›¤›na, direniflin k›r›lmas›na yol açabilecek söylemlerine karfl› da en uyan›k olanlar,
h›zl› tepki gelifltirebilenler kad›nlar. Çocuklar›n›
b›rak›p gelmifller, kimisi rahats›zl›klar›na ra¤men
burada, ama kararl›lar. Bu kararl›l›klar›yla hepimize örnek oluyorlar. Kad›n›n rolünü bu durufllar›yla yeniden ortaya koyuyorlar.
Erkek iflçiler de kad›nlara imrenerek bak›yorlar. Ço¤u T. Kürdistan›’ndan gelen erkek iflçiler küçük yaflta evlendirilen, dayak yiyen, ev ifllerine bakan, anne rolü bile bazen kendisine çok
görülen kad›nlar›n bu durumunu flafl›rarak izliyorlar. Belki de bu direniflten önce kad›nlar için
onlar hiçbir fleyden anlamaz diyorlard›. fiimdi ise
Abdi ‹pekçi’deki polis sald›r›s›nda polisin önüne
geçen, cop, gaz karfl›s›nda korkmadan öne at›lan
“Eski kocas› ayr› yaflad›¤›
efli Dilek Dafldelen’i cep
telefonuna gelen mesajlar nedeniyle öldürdü,
kafas›na tek kurflun s›karak.
Gaziantep’te Meryem Kaçan
terk etmek istedi¤i efli taraf›ndan
öldürüldü. Lüleburgaz’da bir kad›n›n
eski sevgilisi hem onu hem de yeni sevgilisini
öldürdü...”
“Görünmeyen” kad›n cinayetleri 3. sayfa
haberlerini doldurmaya devam ediyor. Neredeyse her gün tan›k olmaya “aflikar” b›rak›ld›¤›m›z kad›n cinayetleri her geçen gün artan
bir yerde duruyor. Bu ölümlere bir yenisi de
geçti¤imiz günlerde ‹zmit’ten eklendi. 3 gün
ara ile 2 farkl› kad›n boflanmak istedikleri eflleri taraf›ndan “katledildi”. 40 yafl›ndaki Sezai
Unutmaz’›n 3 gün önce kendisine boflanma
davas› açan efli 35 yafl›ndaki Mahkün Unutmaz’› otobüsün içinde çocu¤unun yan›nda
tabancayla 5 el atefl ederek öldürmesinin ard›ndan 3 gün geçmiflti ki Derince ilçesinde
benzer bir cinayet ifllendi. 24 yafl›ndaki Ümit
Güneri, “fliddetli geçimsizlik nedeniyle” kendisini terk edip, boflanma davas› açan 3 y›ll›k
efli 23 yafl›ndaki Zeynep Güneri’yi 5 kurflun
ile katletti.
Kad›n ölümleri art›yor ve bu durum egemenler eli ile her geçen gün daha da meflrulaflt›r›l›yor. Yap›lan araflt›rmalar kad›n cinayetlerinin 2009’a kadar yüzde 1400 oran›nda
artt›¤›n› ve 2002’de 66 kad›n öldürülürken,
bu say›n›n 2009’un ilk 7 ay›nda 953’e ulaflt›¤›n› gösteriyor.
(‹stanbul’dan Yeni Demokrat Bir Kad›n)
Y
O
R
U
M
S
U
Z
* 3 Ocak: Bitlis-Adilcevaz’da, Müyesser Keklik isimli kad›n, efli taraf›ndan gö¤sünden vurularak öldürüldü.
* 3 Ocak: ‹zmir-Gaziemir’de yaflayan
Tülin P. isimli bir kad›n 4. kattaki evinin
balkonundan atlayarak intihar etmek istedi.
* 2 Ocak: Urfa-Birecik’te yaflayan
fi.Ö., töre bask›s›ndan kaynakl› F›rat nehrine atlayarak intihara teflebbüs etti.
* 1 Ocak: Hatay’da yaflayan Hasret
Aksoy isimli ev emekçisi kad›n, kendini
Asi Nehri’ne atarak intihara teflebbüs etti.
* 1 Ocak: Konya’da yaflayan Asuman Can, tart›flt›¤› efli taraf›ndan 25 yerinden b›çakland›.
* 31 Aral›k: ‹zmir-Seferihisar’da, 13
yafl›ndaki H.K.’n›n abisi taraf›ndan tecavüze u¤rad›¤› için hamile kald›¤› ortaya ç›kt›.
* 30 Aral›k: Bursa’da, Medine A.
isimli genç kad›n, sevgilisi taraf›ndan, sabah sporuna “gitme” dedi¤i gerekçesiyle
önce fiziksel fliddete u¤rad›, sonra da tabanca ile vuruldu.
* 30 Aral›k: I¤d›r’da yaflayan Hatice Tapt›k, cep telefonuna gelen mesajdan, gitti¤i karakolda flikayetçi olmad›¤›
için efli taraf›ndan 8 yerinden b›çaklanarak öldürüldü.
* 28 Aral›k: Mu¤la-Milas’ta üniversite
okuyan Özge Nur Özdamar adl› genç kad›n, kendini yaflad›¤› evin banyosuna asarak intihar etti.
* 27 Aral›k: Bursa-Orhangazi’de yaflayan Çi¤dem Kaya, eflinden boflanmak
istedi¤i için kendi kardefli taraf›ndan 11
yerinden b›çakland›.
* 27 Aral›k: ‹stanbul-Tuzla’da, Necmiye Cankut isimli kad›n, boflanmak istedi¤i efli taraf›ndan çocu¤unun gözleri
önünde b›çaklanarak öldürüldü.
* 27 Aral›k: Mu¤la-Marmaris’te yaflayan Dilek Timur adl› kad›n, görüflmek
istemedi¤i sevgilisi taraf›ndan pompal› tüfekle vurularak öldürüldü.
* 26 Aral›k: Adana-Yüre¤ir’de yaflayan 17 yafl›ndaki D.Z., biri akrabas› olmak
üzere 4 kiflinin cinsel tacizine u¤rad›. D.Z.,
akrabas› taraf›ndan sat›lmak için kaç›r›laca¤›n› ö¤renince intihara teflebbüs etti.
* 25 Aral›k: Diyarbak›r-Ba¤lar’da,
hemflire olan Derya Aksoy adl› kad›n,
tabancayla kendini vurarak intihar girifliminde bulundu.
* 25 Aral›k: ‹stanbul-Maltepe’de yaflayan Gülseren Serin, boflanmak istedi¤i efli taraf›ndan baltayla öldürüldü.
* 25 Aral›k: ‹zmir-Yeflilyur’ta yaflayan ‹lknur I., kendisini aldatt›¤›n› iddia
etti¤i efli taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü.
* 24 Aral›k: Batman’da yaflayan Zübeyde Güzel, oturduklar› apartman›n 4.
kat›ndan kendisini merdiven bofllu¤una
atarak intihar etti.
* 24 Aral›k: Mu¤la-Milas’ta yaflayan
lise ö¤rencisi Naciye D., sabah erken saatlerde okula yüzüne kezzap at›ld›. Naciye’nin yüzünün tan›nmayacak hale gelirken, sald›rgan›n eski erkek arkadafl› oldu¤u belirtildi.
* 24 Aral›k: Adana-Seyhan’da yaflayan Zehra Demir adl› kad›n, ye¤eninin
tecavüz sald›r›s›na karfl› koyunca, ye¤eni taraf›ndan 8 yerinden b›çaklanarak
öldürüldü.
* 24 Aral›k: Konya’da avukatl›k yapan
A.Y. adl› kad›n, müvekkili oldu¤u iki kifli
taraf›ndan kaç›r›larak tecavüze u¤rad›.
* 24 Aral›k: Sivas’ta mide a¤r›s›yla
hastaneye giden 16 yafl›ndaki F.D., bir süre önce abisi taraf›ndan tecavüze u¤rad›¤›nda hamile kald›¤›n› ö¤rendi ve burada
do¤um yapt›.
* 24 Aral›k: Mersin-Mezitli’de 9 yafl›ndaki Hatice C. adl› çocuk, komflusu
taraf›ndan kaç›r›larak tecavüz edildikten
sonra bo¤az› kesilerek öldürüldü.
* 23 Aral›k: Adana’da ameliyat masas›nda narkozlu bir flekilde bulunan
K.A.Y., hastane teknisyeni taraf›ndan cinsel tacize u¤rad›.
Onlar Beynimizde B i l i n ç , Yüre¤imizde
C e s a r e t , Kavgam›zda D i r e n ç t i r l e r !
Topraklar›m›zda devrimci 盤›r›n ilk yap›c›s› Mustafa Suphi 14
Ocak 1924’te 14 yoldafl›yla birlikte Kemalist faflistler taraf›ndan katledildi. Dünyada ezilen emekçi halk›n kurtulufl mücadelesini yaratan
ve tüm dünyaya umut ve ›fl›k olan
devrimci önder Lenin 24 Ocak’ta,
Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht15 Ocak 1919’da Alman
Nazi faflistleri taraf›ndan katledildi.
Yine Proletarya Partisi’nin ilk flehidi
Ali Haydar Y›ld›z 24 Ocak 1973’te
Dersim topraklar›nda ölümsüzleflmifltir. ‹flte bu nedenden dolay›
Proletarya Partisi 1978 y›l›nda yapm›fl oldu¤u 1. Konferans›nda Ocak
ay›n›n son haftas›n› PART‹ VE
DEVR‹M fiEH‹TLER‹N‹ ANMA HAFTASI ilan etmifltir.
Komünistlerin devrim karfl›s›ndaki kararl›l›klar›, durufllar›, devrim
stratejisi, zorbalar› her zaman korkutmufltur. Bu nedenle, emperyalizmin, faflizmin, sömürücü egemen s›n›flar›n halk üzerinde estirdi¤i sömürü, bask› ve terörü yok etmek ve
eme¤in dünyas›n› yaramak için yola
ç›kanlara yönelik nefreti anlamak
zor olmasa gerek. Egemenler uyuyan halk› aya¤a kald›ran bir hareketin varl›¤›n› hiçbir zaman istemez.
Bugün sosyalizm öldü safsatas›n›
yaymaya çal›flsalar da dünyada ve ülkemizde devrim hedefini yerine getirmek için verilen mücadele onlara
en iyi bir cevap olmaktad›r. Açl›¤›n,
yoksullu¤un, sefaletin, zulmün ya-
fland›¤› bir dünyada ne devrimler tarih üzerinden silinecek ne de devrimciler... Osmanl›’dan, Cumhuriyet’in kuruluflundan bu güne yaflanan halk katliamlar› bizim kurtuluflumuzun yolunu göstermifltir. Tarihe
damgas›n› vuran halk ayaklanmalar›
özünde ilericili¤i bar›nd›rm›flt›r. Bir
gelenek yaratan Pir Sultanlar, fieyh
Saitler, Börklüceler, Bedrettinler
halka yol gösterici olmufl halk kahramanlar›d›r. Kararl›l›klar›yla, bafl e¤meyen durufllar›yla, günümüze b›rakt›klar› de¤erleriyle devrimci mücadelemize katk› sunmufllard›r.
Onlardan ö¤renme perspektifiyle ve bilinciyle sürecimize tafl›nm›fllard›r. Onlar›n devamc›lar› Denizler,
Mahirler devrim gelene¤ini daha ileriye tafl›ma iddias›yla, devrim hedefini daha büyütmeyi kuflanarak ölüme
gülerek cevap vermifllerdir. Ölümü
kucaklayanlar›n hedefleri de
büyük olur. Tüm tasfiyeci rüzgârlara karfl› komünist bir kiflilik sergilenerek halk›n ç›karlar›n›, koruyan, sistemin yönelimini, sömürü a¤›n› do¤ru tahlil eden, yaflad›¤›m›z sorunlara
çözüm bulan, bize ait olan› büyütmenin, bize ait olmayan›n y›k›lmas›n›n
hangi yöntem ve araçlarla olaca¤›n›,
s›n›f mücadelesinin, s›n›fl› toplumun
varl›¤›n› ortaya koyan sa¤lam bir parti olmadan, yerine getirmek zordur
deyip partileflmeyi yaratan ‹brahim
Kaypakkaya yoldafl›m›z, sa¤lam, bilimsel bir dünya görüflü üzerinde infla etti Proletarya Partisini.
Pusula
Geliflme militan bir çizgiyle sa¤lan›r!
S›n›f savafl›m›nda örgütlü mücadeleyi tercih eden her devrimci bunun
ideolojik, siyasal, örgütsel zeminini
sürekli yenilemek ve güçlendirmek
zorundad›r. Çünkü devrimcilik ani öfkelerle, çevreden etkilenmelerle yürütülecek bir “meslek” de¤ildir. Çevremizde etkilenerek veya u¤rad›¤›m›z
haks›zl›klardan dolay› devrimci olabiliriz. Ama devrimci kalmay› baflarmak
tam da dikkat çekti¤imiz temel sorunlardan sistemli bir çal›flma ve geliflen
yeni durumlara yan›t olmak için her
dakika, her saniye kendi içinde yenilemeyi içeren, buna aç›k olan bir pratik
duruflu gerektirir. “Devrimcilik bir
yaflam tarz›d›r” belirlemesinin anlam› da budur.
Devrimcili¤in içsellefltirilmesi, yaflam›n örgütlenmesini zorunlu k›lar. Burada sözünü etti¤imiz örgütlülük bireysel de¤il, kolektiftir. Çünkü
devrimden söz ediyoruz. Ve parti,
devrim için vazgeçilmez bir araç ise,
parti ile bütünleflmek, tüm enerjimizigücümüzü bu bünye içinde harekete
geçirmek gereklilikten çok bir zorunluluktur. Partiyle bütünleflmek; partinin her sorununa kafa yormakt›r, par-
‹flçi-köylü 11
Kavga okulu
8-21 Ocak 2010
tinin de¤erlerini korumakt›r, partiyi
gelifltirip güçlendirmek için çaba sarf
etmektir. Peki, partiyle bütünleflmeden tüm bunlar yap›labilir mi? Kesinlikle hay›r! Bütünleflmenin olmad›¤›
yerde, parti ifllerine bofl zamanlar ayr›l›r. Ve yap›lan ifller de “gözlerimi kapar›m vazifemi yapar›m” anlay›fl› temelinde yap›l›r. Yarat›c›l›k, kendinden bir
fleyler katmadan olmaz. Tüm bunlar›n
olmas› için bir devrimci heyecan›n, militan bir duruflun olmas› gerekir. Devrimci atakl›k, fedakarl›k için tam da ifade etti¤imiz bu özellikler flartt›r.
Bu özelliklere sahip olunmadan,
militanl›¤a dair yap›lacak analizlerin
hiçbir hükmü olmaz. Militan olal›m
demekle de militan olunmaz. Bir yaflam tarz›n›n, bir felsefenin militan› olmak ideolojik bir sorundur. Bu meselede sa¤lanacak her
netlik, her geliflme s›n›f mücadelesinin
tüm alanlar›nda atak, ne yapt›¤›n›, ne
istedi¤ini bilen ve bildi¤ini uygulamak
için de özveriden-fedakarl›ktan kaç›nmayan devrimin militan kifliliklerinin
ortaya ç›kmas›n› tetikler. Bu demektir ki; militanlaflmak için
ideolojik zaaflarla hesaplaflmak
Bu bilinçle partiyi ileriye tafl›yan ve büyüten 300’ü aflk›n flehidimiz var. Bugün aram›zda bedenen
olmasalar da onlar›n mücadelesi,
kararl›l›klar›, ba¤l›l›klar›, feda ruhlar› yüre¤imizde ve bilincimizde yafl›yor ve yaflataca¤›z. fiehitlerimizi
anarken hangi bilinçle, hangi ruhla
onlar› yaflam›m›zda nas›l bütünlefltirdi¤imiz bizim için önemlidir.
Onlar› sadece düfltükleri tarihlerde sembolik olarak anmak m› yoksa onlar› bilincimizde, beynimizde,
yaflam›m›zda cisimlefltirmek mi bu
önemli. Onlar›n ard›llar› olabilmek,
onlar› yaflatabilmek, yaflam›m›zdaki, prati¤imizdeki duruflumuzla,
görev bilincimizle, mücadele duruflumuzla ba¤lant›l›d›r. Onlara s›k› s›k›ya sar›lmay›, Proletarya Partisi’ne
sar›lmak olarak alg›lamak bize do¤ru ve bilimsel yolu gösterecektir.
fiehitlerimizi böyle ele al›rsak
ve onlardan ö¤rendi¤imiz sahiplenme bilinciyle hareket
edersek, mücadeleyi ileriye tafl›r›z ve ç›kan yanl›fllara, tasfiyeci rüzgarlara karfl› dururuz.
Tarihe ad›n› yazd›ranlar, günefli
kucaklay›p, halk›n sevgilisi oldular.
Tohum oldular, yaflamak için. ‹flte
15 Nisan da bu tarihin ad› oldu. Halil Çak›ro¤lu yoldafl›m›z›n flehit düflmeden önce söyledikleri “Beni b›rak›n, partiyi güçlendirin yoldafllar” demesi bize örnek ve yol
göstericidir.
Ayfer Celep, Dilek Polat,
Nergiz Gülmez yoldafllar “sistemin tüm özelliklerinden s›yr›larak
kavgan›n yükünü omuzlamak” diyorlard›. Kendilerini ortaya koyarken biz de var›z deme cesaretini
göstererek hedeflerinde hiç tereddüt etmiyorlard›. Da¤larda özgürlü¤ün halay›na efllik etmeyi iflaret
ederek s›n›rs›z bir dünya yaratana
dek savafl›n yolunu gösteriyorlard›.
Kendilerini daha ileriye tafl›mak,
görevlerine lay›k olabilmek hedefini
kuflanm›fllard›. Partinin uzatt›¤› ele
karfl›l›k vererek komutanlaflmada
bize örnek olmufllard›r. Dilek Polat
yoldafl “ya çemberin içindesin
ya da d›fl›nda” söylemi ile hangi
s›n›f›n temsilcileri olmam›z›, hangi
ve bu hesaplaflmay› da mutlaka
devrimci pratikle iç içe ele almak gerekir. Gerilla savafl›n›n gelifltirilmesinde, fabrikalarda, iflyerlerinde, semt, gençlik çal›flmas›nda, pratik
sorunlar›n çözümünde soyutlanm›fl
bir ideolojik e¤itim, bir siyasal tart›flma zaman kayb›ndan baflka bir fley
de¤ildir. Tekrarlayacak olursak militanl›k; gerilla sald›r›lar›nda, sokak gösterilerinde, grev çad›rlar›nda, fabrika iflgallerinde, antiemperyalist mücadele ile kazan›l›r. Bunlar›n olmad›¤› yerde o militanca flekillenifli yaratmak mümkün
de¤ildir. Bu anlam›yla militanl›k üzerinde yürütece¤imiz tüm tart›flmalarda yüzümüzü soka¤a, direnifl mevzilerine çevirmeliyiz. ‹zleyen de¤il, sürece
kar›flan, müdahale eden olmal›y›z.
Hedefleri net olarak belirlenmifl
planl›, sistemli bir müdahale yetersizliklerimizi, t›kan›kl›klar›m›z› görme
sürecine hizmet eder; hangi noktadan
nas›l bafllamam›z gerekti¤i konusunda
bize bir fikir sunar. Çünkü günü kurtarma çabas›, gelifli güzel müdahaleler
sonuç itibariyle bize bir fley kazand›rm›yor. Sadece çal›flanlar› zihinsel olarak biraz daha yorar. Oysa bugün ihtiyaç duyulan zihinsel tembelli¤i aflan,
devrimci atakl›¤› sa¤layan militan bir
durufltur. O halde tüm enerjimizi bu
tarz bir flekilleniflin yarat›lmas› için
yaflam biçimini tercih etmemizi
göstermifltir bize. Mücadeleye yan
çizenlerin surat›na birer tokat, bizlere de ›fl›k olmufllard›r.
Dersim’in asi ve yi¤it k›z› Nergiz,
zindanlarda hayk›r›fl›n sesi oldu. Açl›¤›n sesini duymayan, bedenini açl›¤a yat›r›rken Partiye ve yoldafllar›na
olan ba¤l›l›¤›yla bütünleflmiflti tüm
benli¤inde. Direnmenin simgesiydi onu ölümsüzlefltiren. ‹natç›l›l›¤›yla bilinen can›m›z, düflmana
karfl› bu inad›n› sürdürmüfltür. Ondan ö¤renmek denince akla parti,
yoldafll›k ve direnme bilincini kuflanmak gelmeli.
Dersim da¤lar› asili¤iyle, güzelli¤iyle bilinir. ‹çinde bar›nd›rd›¤› bu
güzelliklerle tafl›nm›flt›r halklar›n bilincine. Tan›k olmufltur tarihimize
olumluluklar›yla, yetmezlikleriyle,
yarat›lan de¤erleriyle. Sürecimiz
her dönem zorluklar› içinde bar›nd›r›yor. Buna güç getirmek, gö¤üs
germek bizi büyütüyor diyordu
Sevda yoldafl›m›z... tan›fl›k oldu¤umuz bu topraklarda savafl› büyütmek, partiyi yeniden güçlendirmek,
halka umut olmak, onlara do¤ru
yaklaflmak, yaratabilmenin tek yoludur. Bugün yap›lanlar belki istenilen
düzeyde olmayabilir, ancak bu yolda küçük ama ileriye ad›mlar›m›zla
hedefe varmak için yürüyoruz.
Düflman›n gücünü gözümüzde büyütmeden üstüne gidebilmek, kendi
gücümüze dayanmak, ezilen halk
kitleriyle bütünleflmek bizi düflman
karfl›s›nda yenilmez k›lar. Belki bu
gün say›m›z az olabilir. Ama ço¤almak olmak bizim elimizde. Bunu
devrimler tarihi bize onlarca kez
deneyimlerle kan›tlam›flt›r. Do¤ru
bir ideoloji, politika, strateji ve taktikle mücadele edilince hedefe ulaflamamak için bir neden yoktur. Bunun için de flehit yoldafllar›m›z›n
tüm olumlu ve olumsuz deneyimlerinden ö¤renmeliyiz. Bu özel haftay› bugün yükseltilen flovenizme karfl› mücadeleyle birlefltirerek en verimli flekilde de¤erlendirelim.
(Dersim’den bir Partizan)
harcamam›z gerekiyor.
Devrimci pratikle birlikte edinece¤imiz her bilgi de¤iflmemize ve de¤ifltikçe de¤ifltirme-dönüfltürme pratiklerine daha ileri düzeyde katk›lar
sunmam›za yol açar.
Örgütlü olan tüm güçlerin ö¤renme, sorgulama seferberli¤i içinde olmas› birçok problemin çözümünü kolaylaflt›racakt›r. Bilme eylemi, elefltiri
sanat›n› yap›c› k›lar, yani düflündürme
ve de¤ifltirme sürecine katk› sunar.
Bilme eylemi sonuçlardan hareketle
baflar› ve baflar›s›zl›klar›n matematiksel toplam›n› yapmaz. Tam tersine
baflar› ve baflar›s›zl›klar›n nedenlerini
somut verilerle ortaya ç›kar›r. Yürünmesi ve yürünmemesi gereken yollar
konusundaki kar›fl›kl›¤› gidererek netli¤i sa¤lar. Peki birikim nas›l sa¤lan›r?
Tabii ki okuyarak, araflt›rarak ve
en önemlisi de s›n›f savafl›m›n›n
prati¤ine kar›flarak, prati¤inden
ö¤renerek, kolektif tart›flmay›çal›flmay› önemseyerek. Bunlar›
d›fllayan bir ö¤renme sanat› olamaz.
Yoldafl Mao’nun “kitlelerin ö¤rencisi
olunmadan ö¤retmeni olunamaz” fliar›nda vurgulamak istedi¤i de kitlelerden ö¤renmenin gereklili¤i ve zorunlulu¤udur.
Tüm bu veriler bize çok yönlü ve
kapsaml› bir ö¤renme eyleminin gereklili¤ine iflaret ediyor. Zaten böyle
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER
Atilla Özkan; 18 Ocak 1976’da aralar›nda Muhsin Bodur ve Mete
Altan adl› faflistlerin de oldu¤u MHP ve siyasi flube polisleriyle girdi¤i çat›flmada flehit düfltü.
Kayseri’de 1957 y›l›nda dünyaya gelen Özkan’›n yaflam› binbir güçlükle
doluydu. 70’li y›llarda devrimci düflüncelere ilgi duyan Özkan, Partizanlarla
1973 y›l›ndan sonra iliflki kurdu. Lise son s›n›fta okulu terk ederek Zeytinburnu ve Kazl›çeflme’deki fabrikalarda çal›flmaya bafllad›. ‹flçi s›n›f›n›n içinde
yo¤un bir propaganda faaliyeti yürüttü. ‹stanbul’un önder kadrolar›ndand›.
Bu mücadele sonucunda k›sa sürede düflman›n hedefi haline geldi. Zeytinburnu Veliefendi’de kald›¤› ev bir ihbar sonucu düflman güçleri taraf›ndan kuflat›l›r. Evde bulunanlar son mermilerine kadar çat›fl›rlar. Atilla Özkan yaral› bir
flekilde tutsak düfler. Cellâtlar onu hastaneye kald›rmayarak ölüme terk
eder.
Meral Yakar; Gaziantep Nizip do¤umlu olan Meral Yakar (Kinem) ö¤renim için geldi¤i ‹stanbul’da ö¤renci gençli¤in akademik-demokratik mücadelesinden etkilenmifl ve k›sa sürede bu mücadeledeki yerini alm›flt›r.
Meral Yakar’›n devrimci düflüncelerle bütünleflmesi zor olmad›. ‹brahim
Kaypakkaya önderli¤inde ideolojik ve siyasi olarak PDA revizyonistlerine ve
her türden oportünistlere karfl› yürütülen yo¤un mücadelenin içinde oldu.
Halka, devrime ve partisine olan ba¤l›l›¤›n›, inanc›n› yürüttü¤ü fedakâr faaliyetlerinde ortaya koydu. Meral Yakar, ‹stanbul’da bir yoldafl›n›n silah›n› temizlerken meydana gelen kaza sonucunda yaraland›. Yaras›n›n a¤›r olmas›ndan dolay› hastaneye kald›r›lan Meral Yakar’› tan›yan iflkenceci katiller yaral›
haldeyken onu sorguya ald›. 22 Ocak 1973’te ise onu gözalt›nda katlettiler.
Meral Yakar bugünlere uzanan direnifl gelene¤inin ilk ad›m›n› att›.
Mehmet Günalp; 1960 Erzincan Refahiye’de dünyaya geldi. ‹stanbul’da
Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde okurken tan›flt› devrimci düflüncelerle. Partizanlarla iliflki kuran Günalp, 16 Ocak 1980’de ‹stanbul fiiflli’de sivil faflistler
taraf›ndan katledildi.
Polat ‹yit; 20 y›ll›k devrimci yaflam› boyunca belki yüzlerce kez ölüm denilen o bedensel engeli aflm›fl, devrime ve halka karfl› yürütülen her sald›r›ya
karfl› savaflm›flt›r Polat ‹yit. 1979’da ‹stanbul’da polisle girdi¤i çat›flmada çocuk denecek yafltad›r. 12 Eylül AFC’sini zindanda karfl›lar. Zindanda daima direnifli büyütür. 1982 y›l›nda d›flar› ç›kar ç›kmaz kavgan›n ortas›nda yerini al›r.
1985’te yeniden tutsak düfler. Bir y›l sonra tekrar serbest b›rak›ld›¤›nda zor
bir süreçten geçilmektedir. ‹stanbul, Adana, Mersin, Kayseri’de çal›flma yürütür.1990 y›l›ndan itibaren gerilladad›r. 1996’da son kez tutsak düfler. ’96
Ölüm Orucu ve Süresiz Açl›k Grevi’nde görev al›r.69 günlük direniflin sonunda bedeni direncini yitirmifl, kanser tüm bünyesini sarm›flt›r. Hastal›k
ölümcül olmas›n ra¤men devlet onu tahliye etmez. 15 Ocak 1997’de flehit
düfler. Devlet onun için yap›lmak istenen cenaze törenine izin vermek istemez ancak Partizanlar›n ve halk›n sahiplenmesi sonucu büyük çat›flmalar yaflan›r. Ve ona lay›k bir tören gerçeklefltirilir.
Yel Da¤› fiehitleri
1993 y›l›n›n Ocak ay›n›n sonlar›nda üstlenme alanlar›n›n deflifre olmas› ve
hava taarruzuna maruz kalmalar› üzerine yer de¤ifltirmek zorunda kalan 50
kiflilik gerilla birli¤i Yel Da¤›nda bir destan yaratt›.
Önlerinde iki seçenek vard›: Ya düflman›n üstlendi¤i ovaya inerek imha
olmak ya da Munzur’u aflmak. Gerillalar ikinci yolu seçtiler ve uzun yürüyüfl
bafllad›. Bir 盤l›k koptu yürekten; 21 Ocak’ta Zeki Peker yürüyemeyece¤ini söyleyerek “Yoldafllar beni b›rak›n, benim kavgam buraya kadar,
benden yoldafllara ve kavgam›za selam söyleyin” dedi. Munzur Erkan Fener’i ald› bu kez birlikten. Ali Demirda¤ yürüyemiyordu art›k.
Ama ses ç›karmam›flt›. Yoldafllar bafl›na topland›. Dr. Hü aya¤a kalkmak istedi baflaramad›. Zafer iflareti yapabildi ancak. Köyün ›fl›klar› görünmüfltü art›k.
Munzur boyun e¤miflti Partizanlara… Fakat Barbara Anna Kirstler, Ali
Ekber Batasul ve Ali ‹hsan Yalç›n köye ulaflt›ktan sonraki günlerde zatürre sonucu yaflamlar›n› yitirerek Yel Da¤› flehitleri olarak tarihin onurlu
sayfalar›ndaki yerlerini ald›lar.
bir yönelim içine girmeden dünyada
ve ülkemizdeki geliflmeleri yorumlamak, ortaya do¤ru devrimci sonuçlar
ç›karmak da zordur. Özellikle ileri
militan ve kadrolardaki darl›klar›n
afl›lmas›, çok yönlü ve kapsaml› bir
geliflimi için inceleme ve araflt›rmada
süreklili¤i sa¤lanm›fl bir çizginin oturtulmas› gerekir. Çok yönlü bir incelemenin, yazma eyleminde bir derinlik
kazand›raca¤› aç›kt›r.
Elbette ki öngörülen bu hedeflere
ulaflmak yo¤un bir eme¤i gerektirir.
Asl›nda devrimci militanl›¤›n kendisi
de budur. Çünkü bireysel beklentilerini gerçeklefltirme hedefinden vazgeçmeyen herhangi bir bireyin, devrimin gerçek manada bir militan› olmas› düflünülemez. fiu aç›k ki; yaflam›n›
ezilenlerin kurtulufluna adamak, zaman›n› mücadeleye göre planlamak
anlam›na gelir. Sözgelimi devrimci bir
iflçi, fabrikas›na gidip çal›fl›p, ifl bitiminden sonra “devrimcilik” yapan
biri de¤ildir; devrimci bir iflçi fabrikada, ifl yerinde di¤er s›n›f kardefllerini
ekonomik, demokratik, siyasal talepler için örgütleyen, bunun için plan
yapan bir iflçidir. Bu durum, devrimci
ö¤renciler, köylüler vb. tüm kesimler
için de geçerlidir. Bu görevlerini yerine getirmeyenler, yani devrimci çal›flmaya zaman ay›rmayanlar›n, bunun
için plan yapmayanlar›n devrimci kim-
likleri tart›flmal› hale gelir. Çünkü bu
durufl s›radan bir durufltur ve burada mevcut durumu de¤ifltirmeye dönük bir çaba yoktur. Keza kiflisel beklentilerinde, hayat tarzlar›nda de¤iflikli¤e gitmeyenlerin, halk›n davas›na
hizmet etmek için bunlardan vazgeçme fedakarl›¤›nda bulunmayanlar›n
devrimci durufllar› problemlidir.
Tüm bunlardan ç›kar›lmas› gereken sonuçlara gelince; devrimci yaflama, örgütlülü¤e at›lan ilk ad›m ayn›
zamanda önceki yaflam tarz›n›n de¤iflimine dönük yap›lan müdahalenin de
bafllang›c›d›r. ‘’Özel mülkiyetçi, özel
yaflamc›’’ düflünüfl tarz›yla hesaplaflmay› bafllatma sürecine girme eylemidir. Bu u¤urda sa¤layaca¤›m›z her geliflme, eski burjuva-feodal al›flkanl›klardan kurtulma, yeni yaflam tarz›na
göre flekillenmeyi ifade eder. Dolay›s›yla eski ile yeni aras›ndaki mücadele
yaflam›n her alan›nda sürüyor ve sürmek zorundad›r. Eski al›flkanl›klardan
vazgeçme, bir kavray›fl› bir fedakarl›¤›
gerektirir. E¤er ortada bir de¤iflim
yoksa, yani eski ile yeni yaflam tarz›
aras›ndaki fark, bulunan ortamda-çevrede hissedilemiyorsa, buradaki devrimcilik söylemi, devrim iddias› sadece laftan ibarettir. De¤iflimden, etki
gücünden yoksun tüm söylemlerin s›n›f mücadelesi aç›s›ndan hiçbir de¤eri
ve hükmü yoktur.
‹flçi-köylü 12
Enternasyonal
8-21 Ocak 2010
Kopenhag Çevre Zirvesi: Bol laf, s›f›r icraat…
Emperyalistler aras› çeliflkilerle ilgili olarak esas mücadele ABD ile Çin aras›nda gerçekleflirken Kyoto Protokolü ile kendisini s›n›rlayan tek emperyalist güç olan
Avrupa Birli¤i de bu çat›flmada zaman zaman boy göstermifltir. Bununla beraber yar›-sömürge, yoksul ülkeler de, bir yandan zengin ülkelerin
ikiyüzlü politikalar›n› teflhir ederken di¤er yandan emperyalistler aras› çeliflkilerden yararlanma gayretine düflmüfllerdir.
-18 Aral›k tarihlerinde Danimarka’n›n baflkenti Kopenhag’da toplanan Birleflmifl Milletler ‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesi 15. Taraflar
Konferans› dünya genelini etkileyen ekoloji felaketinin sorumlular›n› sorunun çözümü için bir araya getirmifl ve bunun sonucunda 11 gün boyunca bol laf salatas› yap›lm›fl, kitlelere bol bol sözler verilmifl ancak
tekelci kapitalizmin temsilcileri kendilerinden beklendi¤i gibi somut bir ad›m atma konusunda niyetsizliklerini bir kez daha göstermifllerdir.
200’e yak›n ülkenin en üst düzey temsilcilerinin bir araya geldi¤i Kopenhag Zirvesinin amac› dünyan›n karfl› karfl›ya kald›¤› insan eliyle gerçekleflen en büyük ekolojik felaket olan küresel ›s›nmaya ve sonuçlar›na
karfl› 2012’den sonra neler yap›labilece¤i
üzerine bir yol haritas› belirlemekti. Bu konuda flu ana kadar imzac› devletleri ba¤lay›c›
hükümler tafl›yan tek uluslararas› sözleflme
olan Kyoto Protokolünün 2012’de süresinin sonlanmas› sebebiyle 2012 sonras› dönem önem kazanmaktayd›.
‹klim de¤iflikli¤i konferans›n›n üç gündemi gaz emisyonlar›n›n hangi oranda s›n›rland›r›laca¤›, finansal destek meselesi ve sürecin nas›l devam edece¤iydi. Ancak her ne kadar toplant›ya 200’e yak›n devlet üst düzeyde kat›lsa da ve çok say›da çevre örgütü
temsil edilse de kararlar ABD, Çin, ‹ngiltere
baflta olmak üzere Brezilya ve Güney Afrika’n›n da dahil oldu¤u dar toplant›larda al›nm›fl, net ve somut hedefleri olan bir karar›n
ç›kar›lmas›na bu güçler set çekmifltir.
7
Bir siyasi mücadele alan› ve flov
meydan› olarak
Kopenhag Zirvesi
Bu zirve gevezelikten ve siyasi güç gösterisinden baflka bir anlama gelmemektedir.
Zirve bir yandan emperyalist devletler aras›
güç mücadelesinin bir arenas› haline gelmiflken di¤er yandan yar›-sömürge yoksul ülkelerle zengin emperyalist ülkeler aras›ndaki
çeliflkilerin de ortaya ç›kt›¤› bir yere dönüflmüfltür.
Emperyalistler aras› çeliflkilerle ilgili olarak esas mücadele ABD ile Çin aras›nda gerçekleflirken Kyoto Protokolü ile kendisini
s›n›rlayan tek emperyalist güç olan Avrupa
Birli¤i de bu çat›flmada zaman zaman boy
göstermifltir. Bununla beraber yar›-sömürge, yoksul ülkeler de, bir yandan zengin ülkelerin ikiyüzlü politikalar›n› teflhir ederken
di¤er yandan emperyalistler aras› çeliflkilerden yararlanma gayretine düflmüfllerdir.
Özellikle küresel iklim de¤iflikli¤ine karfl› gerekli önlemleri alma konusunda emperyalist
devletlerden finansal destek alma söz konusu oldu¤unda bu ülkeler daha fazla çaba göstermekte ve konferans›n genel gündemi
içinde en çok bu yönüyle ilgilenmektedir.
Bununla beraber konferansta Çin, “geliflmekte olan, yoksul ülkelerin savunucusu ve
temsilcisi” rolüne soyunurken Avrupa Birli¤i, özellikle ‹ngiltere ve Fransa da, bilhassa
Afrika ülkeleriyle iliflkilerini gelifltirmeye çal›flm›fl ve kendisi Kyoto Protokolüne uyarken ad›m atmayan ABD ve Çin’i teflhir ederek siyasi ve ekonomik nüfuzunu artt›rmaya
çal›flm›flt›r. Çin 14 Aral›k günü finansal destek konusunda yoksul ülkelerle zengin ülkeler anlaflamay›nca yoksul ülkelerin bir araya
geldi¤i G77 grubuyla konferans salonunu geçici olarak terk ederek flov yapm›fl, ‹ngiltere
ve Fransa ise Etiyopya Baflkan›n›n yoksul ülkelere finansal destek sa¤lamak amac›yla hava ve deniz yolu sanayilerine özel bir vergi
uygulanmas› önerisini destekleyerek bu
alanda yeni bir manevraya imza atm›flt›r.
ABD emperyalizmi ise Kyoto Protokolünü dahi imzalamam›flken Kopenhag Zirvesi’nde siyasi flov yapmay› ihmal etmemifltir.
ABD hem D›fl ‹flleri Bakan› H. Clinton hem
de bizzat Obama üzerinden prestij toplama
gayretindeydi. Afganistan’a 30 bin asker
göndererek savafl› keskinlefltirece¤i aç›klamas›n› yapan ve Irak’taki iflgali sürdüren,
dünyan›n en militarist devleti olarak askeri
müdahalelerde ekolojiye büyük zararlar veren “Nobel Bar›fl Ödüllü” Obama zirveye laf
de¤il ifl üretmeye geldi¤ini belirterek iklim
de¤iflikli¤ine karfl› mücadelede kararl› oldu¤unu söylemifl ve ilk ifl olarak Zirvenin önde
gelen liderleri ile toplanarak Zirve’nin sonunda kabul edilen belgenin ilk tasla¤›ndaki
tüm somut öneri ve talepleri ç›kartarak belgeyi hiçbir somut öneri içermeyen bir hale
çevirmeyi baflarm›flt›r.
Obama konferans esnas›nda aç›kça
Çin’i dünyada en fazla gaz emisyonunun
gerçekleflti¤i ülke oldu¤u için elefltirse de
bu çok da samimi bir elefltiri de¤ildir.
Çünkü Çin’in son y›llarda bu konuda
ABD’yi geçerek dünyaya daha fazla zarar
vermesinin en önemli sebebi Çin’de do¤aya zarar veren endüstrilerin büyük ço¤unlu¤unun ABD baflta olmak üzere Bat›’n›n
talepleri do¤rultusunda çal›flmas›d›r. Dolay›s›yla Çin’in verdi¤i zarar salt Çin’le ilgili
de¤il bir bütün emperyalist-kapitalist sistemin kâr azmi ve üretim anlay›fl› ile ilgili bir
meseledir.
Çin ise Konferans öncesinde dünya
kamuoyuna yapt›¤› aç›klamada sera gaz›
emisyon oran›n› düflürece¤ini, çevre-dostu sanayiye geçifl yapaca¤›n› ve çevre sorununa daha fazla önem verece¤ini ilan
etti. Bunun bir nedeni Çin’de özellikle k›rsal
kesimlerde çevre kirlili¤ine karfl› yürütülen
kitlesel ve militan mücadelenin bask›s› iken
di¤er ve daha bask›n olan sebebi küresel
ekonomik kriz döneminde yüksek büyüme
oran›n› sürdürmek ve krizin etkilerini azaltmak için devletin harcamalar›n› art›rma karar› do¤rultusunda çevre kirlili¤ini engelleyecek yat›r›mlara a¤›rl›k vermeye karar vermesidir.
Bununla beraber emperyalizm,
özellikle de ABD, ekolojik felakete
karfl› önlem al›nmas› için yoksul ülkelere verilecek finansal destek meselesini geleneksel siyasetlerine uygun flekilde kendilerine olan ba¤›ml›l›klar›n›
derinlefltirme gayesiyle bir silah olarak kullanm›flt›r. Finansal destek hem belirli flartlara ba¤›ml› k›l›nm›fl hem de uluslar
aras› gözetim, fleffafl›k ve paran›n ak›betinin
tespiti için iç politikaya müdahale konusunda yeni bir araç ve bahane ortaya serilmifltir.
Bu yaklafl›m yoksul ülkelerin tepkisini çekmekle birlikte en sert ve ciddi direnifl
Çin’den gelmifl, Çin temsilcileri uluslararas›
gözlem ve denetimi egemenliklerine müdahale sayacaklar›n› ilan etmifller, finansal des-
te¤i kabul etmeyeceklerini bildirmifllerdir.
Zirvede küresel ›s›nmada belirleyici bir
rolü olan karbondioksit ve çeflitli zararl›
gazlar›n sonucunda atmosferde sera etkisinin yarat›larak yeryüzü ›s›s›n›n artmas› nedeniyle sera gaz›n›n emisyonunun azalt›lmas› üzerinde bir karara varmak mümkün olmam›flt›r. Bunun en önemli sebebi ise meselenin samimi, bilimsel bir temelde ekoloji
sorununu çözmek amac›yla de¤il de emperyalist güçler aras›nda mücadelede bir koz
olarak de¤erlendirilmesidir. Buna göre
özellikle Çin’in dünya piyasalar›nda artan
a¤›rl›¤›na karfl› Çin’in en önemli kozu olan
ucuz ifl gücü ve çevreye duyars›zl›k konusunda ad›m atarak ürünlerinin piyasa fiyat›n›n artmas› ve dünya ekonomisindeki rekabet gücünün zay›flat›lmas›d›r. Bu do¤rultuda
ABD Senatosuna ABD sanayisinin ç›karlar›n›n korunmas› için Çin’in çeflitli yapt›r›mlar›
Sanayi devrimi öncesine göre küresel s›cakl›k günümüzde 0.7 derece artm›flt›r.
Konferansta emperyalist ülkeler 2050’de en
fazla 2 dereceye ulaflmas› için çaba harcamay› ve sera gaz› emisyonunda % 50 azalmay›
hedeflemeyi savunsa da yoksul ülkeler ve
küresel ›s›nmadan en çok etkilenen ada devletleri ›s›nman›n en fazla 1.5 derece olmas›n› ve gaz emisyonunda % 80 azalmay› savunmaktad›r. Sera gaz› emisyonunun ve küresel
›s›nman›n en büyük sebebi sanayileflmifl emperyalist ülkelerken yoksul, yar›-sömürge
ülkelerin küresel ›s›nmaya katk›s› oldukça
düflüktür. Bunun için söz konusu kararlar›n
hayat bulmas› ciddi bir yat›m› flart kofltu¤undan bu konuda mücadele bir sonuca ulaflamam›flt›r.
Sözleflmede Kyoto Protokolünün geçerli oldu¤u belirtilmifltir. Konferansta Kyoto
Protokolünün 2012 sonras›nda 2020’ye ka-
kabul etmesi, aksi takdirde ise ekonomik yapt›r›mlar›n gündeme getirilmesi üzerine bir önerge
de sunulmufltur. Özcesi
mesele ekoloji ile ilgili
kayg›lar de¤ildir.
Zirve sonucunda duyurulan belge ise ne Avrupal›lar› ne Afrikal›lar›
ne de küçük ada devletlerini memnun etmifltir.
Greenpeace gibi örgütler
anlaflmay› mahkum ederken Sudan’›n BM temsilcisi ve yoksul ülkelerin ortak hareket etti¤i G77 blo¤unun sözcüsü Lumumba Di-Aping ilan edilen sözleflmeye karfl› mücadele edeceklerini ve Obama ile Kyoto Protokolünü imzalamayan
Bush yönetimi aras›nda hiçbir fark olmad›¤›n› vurgulad›.
Sözleflmeye ayr›ca Bolivya, Küba, Venezüella, Ekvator gibi devletlerin üyesi oldu¤u
ALBA üyesi ülkeler de sert flekilde karfl› ç›kt›. Venezüella temsilcisi BM’ye darbe yap›ld›¤›n› ilan ederken ALBA ad›na aç›klama yapan
Morales ise konferans›n anti-demokratik oldu¤unu, yoksul ülkelerin rüflvetle sat›n al›nmaya çal›fl›ld›¤›n› ve Obama’n›n flov yapmak
yerine Kyoto’yu imzalamas› ve iflgallere son
vermesi gerekti¤i ça¤r›s›nda bulundu.
dar geçerlili¤inin uzat›lmas› da tart›fl›l›rken
Avrupa Birli¤i, ABD’nin imzalamad›¤› ve emperyalist güçler aras›nda yaln›zca AB’nin uydu¤u bu antlaflma yerine herkesi ba¤layan
yeni bir antlaflman›n haz›rlanmas›n› savunmaktad›r.
Konferansta ayr›ca yoksul ülkelere küresel ›s›nmaya karfl› gerekli önlemleri almak
amac›yla 2012’ye kadar 30 milyar dolar,
2020’ye kadar ise 100 milyar dolar verilmesi kabul edilmifltir ancak paran›n kayna¤›
netlefltirilmemifltir.
Ayr›ca Çin ve Hindistan uluslararas› gözetimi kabul etmemektedir ve bu da verilen
sözlerin tutulup tutulmad›¤›n›n nas›l tespit
edilip ölçülece¤i konusunu cevaps›z b›rakmaktad›r.
Bu sözleflme ile yaln›zca her ülke küresel
›s›nmaya karfl› bireysel olarak harekete geçece¤i ve önlem alaca¤› sözünü vermekle
yetinmifltir. Somut hedeflere de¤inilmemesi
bu nedenle kimseyi tatmin etmemifltir. Kabul edilen belgenin ilk tasla¤›nda yer alan
2050’ye kadar gaz emisyonu oran›n›n % 50
düflürülmesi teklifi de, ki bu oran da yoksul
ülkeleri memnun etmemifltir, Obama’n›n çabas›yla belgeden ç›kar›lm›flt›r.
Sözleflmenin özellikleri
Zirvenin sonunda ilan edilen ve Kopenhag Mutabakat› ad› verilen belge ise herhangi bir ba¤lay›c›l›¤› olmayan bir içeri¤e sahip. Ba¤lay›c› bir hukuksal antlaflman›n ne
zaman haz›rlanaca¤› ve bu süre zarf›nda ne
yap›laca¤› üzerine somut bir yönelim de sunulmam›flt›r.
Tiranlara, sömürücülere, asalak lara karfl› dünyay› ve insanl›¤›
kurtarmak için mücadele edelim!
Çevre krizinin küresel ekonomik krizle
do¤rudan bir ilgisi vard›r. Her ikisinin de sebebi emperyalist-kapitalist sistemdir. Sömürüye dayanan, sald›rgan ve kâr odakl› bir sistem olan emperyalizm, kendisiyle birlikte
gezegenimizi ve tüm insanl›¤› da mahva sürüklemektedir.
Kopenhag’da toplananlar bu sistemin
temsilcileridir. Zirveye öncülük edenler te-
kelci kapitalizmdir. Dünya halklar›n›n gerçek talep ve ç›karlar› ise zirve salonuna girememifl, halklar›n öfkesi sokaklarda yank›lanm›flt›r. Zirvede demagojik söylemlerle
gezegenin hali üzerine a¤›tlar yak›l›rken d›flar›da Danimarka polisi eylem yapanlara
sald›rmakta, 2 bine yak›n insan› gözalt›na almaktad›r.
Kopenhag Zirvesi ikiyüzlülü¤ün sahne ald›¤› bir gevezelik ah›r›d›r. Ülkesini kapitalistler için ucuz iflgücü cennetine, emekçiler
için cehenneme çeviren ve halk›na kurflun
s›kan Çin ile Hindistan’›n kalbindeki tüm
dünya için oldukça de¤erli olan ormanlarda
ABD’nin Afganistan’a y›¤d›¤›ndan daha fazla
askeri -150 bin- y›¤arak Maoistlere ve yoksul halka savafl açan, gezegenin ekolojisi için
oldukça önemli olan bu bölgedeki ormanlar› savafl alan›na çeviren ve bölgede devrimcileri ezip halk› sürdükten sonra bu de¤erli
yerleri çok uluslu flirketlere ya¤malatt›rmay›
amaçlayan Hindistan yoksul dünyan›n savunucusu k›l›¤›na girmifl, teröre karfl› mücadele ad› alt›nda T. Kürdistan›’ndaki ormanlar›
yakan, çevreye her türlü zarar› veren TC
a¤›rbafll› sözler dillendirmifl, askeri iflgallerle
ülkeleri y›k›nt›ya çeviren, ekolojiye dönüflü
olmayan zararlar veren ve kitle imha silahlar›na sahip olan ABD ise güzel günlerden
dem vurmufl, tüm bunlar yaflan›rken sokaklar Danimarka flartlar›nda görülmedik bir
fliddete tan›k olmufltur.
Dünya halklar› yoksullukla, ekonomik
krizle ve ekonomik ya¤ma savafllar›yla zor
flartlarda yaflamaya zorlan›rken tekelci kapitalizm dünyan›n tüm yeralt› ve yer üstü kaynaklar›n› ya¤malamakla, halklar› daha a¤›r
koflullarda sömürmekle meflgul. Sera gaz›
emisyonlar›n›n tek sorumlusu salt kâr h›rs›na dayal› emperyalist kapitalist sistemin
enerji, ulafl›m, madencilik, inflaat, imalat, endüstriyel tar›m vb. alanlardaki ya¤mac› prati¤idir. Bu sald›rganl›¤›n en büyük ma¤duru
da insanl›¤›n parças› oldu¤u do¤ad›r.
Bu sistemde do¤a yaln›zca bir hammaddedir. Bunun sonucudur ki son 15 y›lda 150 y›l›n en s›cak dönemini yafl›yoruz, bunun sonucunda deniz seviyesi 1961-96 aras›nda y›ll›k 1.8 mm yükselirken 1996’dan bu
yana 3.1 mm yükselmektedir. Bunun sonucunda dünyan›n dört bir yan›nda çevre felaketleri, seller, büyük y›k›mlar, devasa orman
yang›nlar› gerçekleflmektedir. Ancak bunlar
da emperyalist sistemi durdurmamakta, kriz
ortam›n›n da etkisiyle çok uluslu flirketler
özellikle de maden ve enerji flirketleri do¤al
kaynaklara ulaflabilmek için Asya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da ya¤mac› bir rekabetle halk› evsiz b›rakmakta, tüm dünya için
oldukça de¤erli olan ormanlar› yok etmekte,
nehirleri kirletmektedir. Emperyalist tekeller hammaddelerin ya¤mas›n›n ard›ndan gerilerinde çevre kirlili¤i ve sera gaz› emisyonlar› b›rakarak farkl› bölgelere gitmektedirler.
Bilgi teknolojisinde, genetikte, robot
teknolojisinde, tar›mda ve t›p alan›nda devasa geliflmeler yaflanmas›na karfl›n bu bilimsel
geliflmeler insanl›¤›n temel sorunlar›n› çözmek amac›yla de¤erlendirilmektedir. Tam
tersine açl›k, yoksulluk, hastal›klar, ekolojik
y›k›m tüm h›z›yla devam etmektedir. Bu sorunlar›n çözümü için koflullar mevcuttur. Bilimsel geliflim insan odakl› bir yaklafl›mla ve
üretim kaynaklar›n›n üzerinde kolektif bir
denetimle kâr de¤il insan için de¤erlendirilerek toplumsal kalk›nma için kullan›labilir. Bu
nedenle insanl›¤› ve dünyay› kurtarmak için
kararl› bir anti-emperyalist, devrimci mücadeleye ihtiyaç vard›r. Naz›m Hikmet’in de
dedi¤i gibi,
Ya ölü y›ld›zlara götürece¤iz hayat›, ya da ölüm inecek yeryüzüne...
‹flçi-köylü 13
Dünyadan
8-21 Ocak 2010
19 Aral›k katliam›n› unutmayaca¤›z!
Londra
19 Aral›k katliam› Londra’da, tüm dünyadaki politik tutsaklar›n özgürlü¤ü için mücadele ça¤r›s›yla protesto
edildi. Uluslararas› Politik Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi (UPOTUDAK), Özgür Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi (ÖTDK) ve Devrimci Demokrasi Gazetesi taraf›ndan örgütlenen 19
Aral›k anmas›, Türkiyelilerin yo¤un olarak yaflad›¤›
Wood Green’de yap›ld›.
Anma, “19 Aral›k katliam›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z”, “Politik tutsaklara özgürlük” sloganlar›yla sonland›r›ld›.
ra UPOTUDAK temsilcisi Hüseyin Sap da kat›ld›.
Yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan, 19 Aral›k 2000 katliam›na ve Cumartesi Annelerine iliflkin bir film gösterildi. Filmin ard›ndan k›sa bir konuflma yapan AT‹K
temsilcisi, 19 Aral›k öncesi, an› ve sonras›ndaki geliflmelere k›saca de¤inerek katliam›n boyutunu gözler
önüne serdi.
Sempozyumda ilk söz Ümit Efe ald› ve hapishanelerin
tarihsel geçmifline de¤inerek, “Tüm bunlara karfl› direnmek, inatç› bir flekilde mücadeleyi
yükseltmek gerekir” dedi.
Stuttgart
19 Aral›k günü bir sempozyum düzenlendi. UPOTUDAK taraf›ndan gerçeklefltirilen sempozyuma Türkiye’den fiebnem Korur Fincanc› (T‹HV), Ümit
Efe (‹HD) ve ‹smet Yurtsever’in (TUYAB) yan› s›-
Konuflmas›na AT‹K’e teflekkürlerini
sunarak bafllayan Türkiye ‹nsan Haklar› Vakf› (T‹HV) Baflkan› fiebnem
Korur Fincanc›, çözüm için birarada bulunduklar›n› ve 19 Aral›k katliam›n›n devletin çok kararl› bir operasyonu oldu¤unu vurgulad›. Fincanc› devamla, “Türkiye belki de Açl›k
Grevi ve Ölüm Oruçlar›’n›n en çok
yafland›¤› ülke konumundad›r. ‹çerde
AT‹K-YDG’den Merkezi
E¤itim Kamp›
tutsaklar, d›flarda yak›nlar› bu eylemleri gerçeklefltirdiler” dedi.
TUYAB’tan ‹smet Yurtsever de tutsak ve yak›nlar›n›n selamlar›n› ileterek bafllad›¤› konuflmas›nda günümüze iliflkin bilgiler verdi. Son olarak söz alan UPOTUDAK temsilcisi Hüseyin Sap, çal›flmalar› hakk›nda
bilgi verdi. 19 Aral›k 2000’i yaflayan bir gazi de yaflad›klar›n› anlatt›.
‹sviçre
Zürih’te ‹T‹F, ‹DHF, ‹G‹F, Al›nteri, Halkevi, FEKAR
ve Bir-Kar taraf›ndan 19 Aral›k katliam›n› protesto
yürüyüflü gerçeklefltirildi.
“19 Aral›k Katliam›n› unutmayaca¤›z” yaz›l› pankart yürüyüflün en önünde tafl›nd›, her kurum da
kendi bayrak ve flamalar›yla yürüyüfle kat›l›m sa¤lad›.
Yürüyüfl boyunca DETUDAK’›n Almanca bildirisi
okundu.
TC Konsoloslu¤u önüne gelindi¤inde ise konuflmalar
yap›ld›ktan sonra sayg› durufluna geçildi. Devrimci
tutsaklar›n yaln›z olmad›¤›, özgürlük mücadelesinin
birer neferleri olduklar› ve sahiplenileceklerinin ifade edilmesinin ard›ndan sloganlarla yürüyüfl sonland›r›ld›.
Augsburg
Enternasyonal Kültür Merkezi’nde katliama iliflkin sempozyum yap›ld›. Sempozyuma fiebnem Korur Fincanc›, Ümit Efe ve UPOTUDAK temsilcisi kat›ld›.
Ümit Efe genel olarak dünya genelinde ise hapishanelerin oluflum sürecine ve Türkiye’deki hapishaneler sürecine de¤indi. Ard›ndan sözü fiebnem Korur Fincanc› ald›. Fincanc›, katliamda kimyasal silahlar›n kullan›ld›¤›n› söyledi.
AT‹K Yeni Demokratik Gençlik Avusturya’n›n ‹nnsbruck kentinde gençlik kamp› gerçeklefltirdi¤ini duyurdu. Merkezi Yürütme Kurulu taraf›ndan yap›lan aç›klamada, kamp›n 3 gün sürdü¤ü belirtildi ve “gelen bir
öneri ile kamp, YDG kurucu üyesi ve flu anda hapishanede tutsak olan ‹smail Y›lmaz yoldafla atfedildi”
denildi.
Avrupa’n›n birçok ülkesinden YDG’lilerin kat›l›m›yla
gerçekleflen kampta Ajitasyon/Propaganda, YDG tarihi, Yöneticilik, Ayd›nlanma Ça¤›ndan Günümüze Avrupa’da S›n›f Mücadelesi ve Enternasyonalizm, E¤lence
Anlay›fl› gibi konular›n yan› s›ra, çal›flma gruplar› fleklinde pratik atölye çal›flmalar›n›n yap›ld›¤› ö¤renildi.
YDG Baflkan›’n›n konuflmas›na da yer verilen aç›klamada, “Böylesi olumlu bir e¤itim kamp›n› gerçeklefltirmifl
olman›n verdi¤i enerji ile yaklaflan 20. kongremize gitmek oldukça önemlidir. Bu nedenle, her birimiz 20
y›ll›k eme¤e yak›fl›r bir çal›flma azmiyle sürecimizi daha etkin k›lmak zorunday›z” denildi.
Gazze kuflatmas›n›n y›ldönümünde FHKC aç›klamas›
Siyonist ‹srail’in Gazze sald›r›s›n›n birinci
y›ldönümünde Filistin Halk Kurtulufl Cephesi bir aç›klama yaparak Gazze halk›n›n direnifl ve azminin, sald›r›n›n üzerinden bir y›l geçtikten sonra da güçlü ve sa¤lam oldu¤unu söyledi. 26 Aral›k günü yap›lan aç›klamada iflgalde
yaklafl›k bin befl yüz insan›n katledildi¤i, on
binlerce insan›n yaraland›¤› ve yerlerinden
edildi¤i, on binlercesinin evlerinin y›k›ld›¤› hat›rlat›ld›.
“ABD’nin ‘bar›fl ve görüflme’ hakk›ndaki
sözcüklerinin, iflgal topraklar›m›z› çalarken,
haklar›m›z› ihlal eder ve halk›m›z› katlederken
tatl› konuflmalar, yalan sözler ve ucuz hamlelerden baflka bir fley olmad›¤› aydan aya, y›ldan
y›la daha aç›k hale geliyor” denilen aç›klamada
ayn› zamanda sözde “bar›fl süreci”nin gürültüsünün sadece iflgalcilerin suçlar›n› gizledi¤ine
ve Siyonist iflgal ve onun Washington’daki
stratejik müttefikinin amaçlar›na hizmet etti¤ine de¤iniliyor.
“‹flgal savafl ayg›t›n›n liderleri katliam ve
barbarl›kla güvenlik ve zafer kazanabilece¤ini, halk›m›z›n kararl›l›k ve direnifl iradesini,
ulusal haklar›m›za ba¤l›l›¤›m›z› k›rabilece¤ini
zannetmekteler. Bununla birlikte gerçekte,
onlar zafer ve sözde güvenlik kazanmam›fllar, hatta sald›r›lar› Lübnan ve Filistin’den direniflle tamamen püskürtülerek yenilgiye u¤rat›lm›fllard›r.”
Arap halk›n› ve uluslararas› ilerici güçleri
kendileriyle süren dayan›flmalar›ndan dolay›
Evrensel Bak›fl
Kapitalist restorasyonun yaratt›¤›
“K⤛ttan Kaplan!”
Dünya emperyalist-kapitalist sistemini ayakta tutan kimi dayanaklar›n birer birer y›k›ld›¤› art›k ayan beyan ortada.
Sistemin kendini yenileyebilmesiayakta kalmas› bu dayanaklar›n tekrar onu tafl›yabilecek biçimde onar›lmas›na, yeni dayanaklarla güçlendirilmesine ba¤l›.
Sistemin ayakta kalmakta giderek zorland›¤›na dair en belirgin
göstergeler, 2000’li y›llar›n bafl›ndan itibaren artt›. Bu art›fl, dayanaklar› güçlendirme çabalar›n› da h›zland›rd›.
Bu çabalar en çok da iflgal politikalar›n›n yayg›nlaflmas›nda, yeni ya¤ma-talan alanlar›na odaklanmada görüldü. Ancak sistemdeki çatlaklar
büyümeye devam etti. En büyük çatlak ise, uzunca y›llard›r emperyalistkapitalist sistemin öncü gücü olma
iddias›n› koruyan, ABD emperyaliz-
minde görüldü. 2007 sonlar›nda ortaya ç›kan ABD merkezli ekonomik
krizle birlikte, çatlak tüm dünyay›
sarmaya bafllad›. Ne milyar dolarl›k
önlem paketleri ne de iflgal-ya¤matalan politikalar›n› geniflletme-derinlefltirme hedefli birbiri ard›na belirlenen yeni stratejiler, çatlakta en küçük bir onar›ma yol açt›. Aksine,
ABD emperyalizminin gücünde zay›flama, imaj›n›n iyice düflmesi sorunlar› büyüdü, dünya hâkimiyeti iddias›n› tehdit eder hale getirdi. Bu
tehdidin büyümesindeki en önemli
etken ise, öncü güç olma iddias›n›n
art›k di¤er emperyalist güçler taraf›ndan gündeme getirilmesi, onlar›n
da tüm stratejilerini bu yönlü belirlemesiydi. Emperyalistler aras›
rekabetin giderek t›rmanmas›ndan
baflka bir ad› yoktu bunun. AB, Rusya, Japonya ve Çin gibi emperyalist
güçler art›k dünya pazarlar›nda üstün bir konuma gelme, de¤ilse eflit
gurur ve flükranla selamlad›klar›n› söyleyen
FHKC, Filistin düflmanlar›n›n tamamen yenilgiye u¤rat›lmas› için bu dayan›flman›n güçlendirilerek devam etmesi gerekti¤ine vurgu yapt›.
FHKC Siyasi Büro üyesi ve sürgündeki kolunun lideri yoldafl Dr. Maher Taher, Gazze üzerindeki ablukan›n k›r›lmas› için insan
haklar› elefltirilerinin ve insanc›l projelerin gerekli oldu¤unu ama bunlar›n ablukay› tek bafllar›na k›rabilecek yeterlilikte olmad›¤›n› ifade
etti. Uluslararas› insan haklar› örgütlerinin, bu
katliamlar› do¤rulayarak belgelemesinin önemine dikkat çeken yoldafl Taher, Gazze’de 1,5
milyon Filistinli abluka alt›nda ac› çekerken,
Arap hükümetlerinin ve resmi uluslararas›
toplulu¤un sessizli¤ini korudu¤una dikkat çek-
ti ve Arap rejimlerinin sessizli¤inin ‹srail’in
suçlar›n›n devam etmesine izin verdi¤ini ve bu
yüzden de Gazze ablukas›n›n suç ortaklar› oldu¤unu ifade etti.
FHKC, Gazze ablukas›n›n basit bir insanl›k sorunu olmad›¤›n› ayn› zamanda Filistin
halk› üzerinde politik bir abluka oldu¤unu
söyledi ve sözlerini flu flekilde sonland›rd›:
“Düflman ‹srail Filistin halk›n›n teslimiyet bayra¤›n› çekmesini, direniflten vazgeçmesini ve
ABD ve Siyonizm’in koflul ve flartlar›n› kabul
etmesini istemektedir. Fakat Filistin halk› tüm
bunlara ra¤men, koflullar ne olursa olsun savaflmaya devam edecek, teslimiyeti reddedecek ve direnifl bayra¤›n› dalgaland›rmay› sürdürecek!”
pay alma arzular›n› güdemiyorlard›.
de pek görülemiyordu.
Asl›nda öteden beri var olan rekabetin iyice k›z›flmas›n›n ifadesiydi
bu durum.
90’l› y›llarda Clinton’un bu ülkeye yapt›¤› ziyaret s›ras›nda ABD heyeti canl› yay›n ve seçilmifl bir kitle
talep etmifl, bu talep yerine getirildi¤inde, Clinton canl› yay›nda Çin’i,
hem de kendi ülkesinde dünya kamuoyu karfl›s›nda elefltirme f›rsat›n›
kaç›rmam›flt›. Çin Obama ziyaretinde canl› yay›n talebini ret etmiflti.
Ancak Çin yönetiminin canl› yay›n
ve ABD heyetinin daha bir dizi talebini geri çevirmesinin alt›nda yatan
neden sadece ilkinden ders ç›karm›fl
olmalar› ile ilintili de¤ildir. Neden,
daha çok da Çin’in bu süre içinde
büyüyen gücü ile ilintilidir. Çin’in
emperyalist kapitalist dünya sistemine giderek nas›l entegre oldu¤unun,
büyüyen emperyalist bir güç oldu¤unun göstergesidir ayn› zamanda.
ABD emperyalizminin içine düfltü¤ü pozisyon en çok da Çin’in ifline
yarad› denilebilir. Dünya pazar›nda
giderek daha büyük bir paya sahip
olan Çin’in bu yükselifli, di¤er emperyalist güçlerin bu “büyüyen dev”
ile iliflkilerini daha ileri tafl›mas›n›
adeta zorunlu k›ld›. Bu güçlerin karfl›s›nda ise, mali krizin merkezi görünümündeki, ayn› zamanda Çin’le her
alanda k›yas›ya rekabet halinde olan
ABD emperyalizmi geliyordu.
ABD emperyalizminin Çin’le bir
dizi ekonomik vd. projeler kapsam›ndaki iliflki gelifltirme giriflimlerinin sonuncusu, geçti¤imiz haftalarda
gerçekleflti. “Yeni imaj” Obama, kalabal›k bir heyetle Çin’e bir ziyaret
yapt›.
Asl›nda bu ziyaretlerle birlikte,
ABD emperyalizminin son y›llarda
ne kadar güçsüzleflti¤i de bir kez daha ortaya ç›kt›. Bir dizi uflak-kukla
rejimin liderleri ile yap›lan karfl›l›kl›
ziyaretlerdeki “evin efendisi” görüntüsü, bu ziyaretten yans›yan kareler-
Çin’in emperyalist dünya sistemine entegre olma süreci 1976’da,
Mao’nun ölümünden sonra bafllad›.
Bir karfl› devrimle iktidar› ele geçiren yeni bürokratik burjuvazi, devrimin kazan›mlar›n› bir bir ortadan
kald›rmakta, kapitalist restorasyon
sürecini bafllatmakta tereddüt etmedi.
Mao’nun “Sosyalizmi kendi
(AT‹K Haber Merkezi)
Rotterdam’da stant
çal›flmas›
HT‹F’in birkaç ay önce bafllatt›¤›
ekonomik krize karfl› kampanya çerçevesinde Rotterdam’da stant çal›flmas› gerçeklefltirildi. HT‹F Rotterdam
Komitesi taraf›ndan çarfl› merkezinde
aç›lan stantta bildiri da¤›t›m› yap›ld›.
Hollandaca ve Türkçe ç›kar›lan
“Yoksullaflmaya Hay›r; Ekonomik Krizin Nedeni Emekçiler
De¤ildir!” fliarl› broflürlerinin da¤›t›ld›¤› stant çal›flmas›nda ayr›ca konuflmalar da yap›ld›. AT‹K ve YDG bayraklar›n›n as›ld›¤› stantta, HT‹F imzal›
“‹flsizli¤e ve Yoksullu¤a Hay›r”
yaz›l› pankart aç›ld›.
(AT‹K Haber Merkezi)
gücüne dayanarak infla etme”
anlay›fl› h›zla terk edildi, Çin’in kapitalist dünya pazar›na entegrasyonu
bafllat›ld›. Bu tarihlerden itibaren ülkeye girmeye bafllayan yabanc› sermaye, mal ithal› vb. uygulamalar, revizyonistlerin iddialar›n›n aksine,
sosyalist inflaya de¤il, kapitalist restorasyonu h›zland›rmaya hizmet
ediyordu.
Uluslararas› yat›r›mlar›n büyük
bölümü ise, 1997’de Çin’e ba¤lanan
Hong Kong’la birlikte Çin, uluslararas› mali sermaye merkezine sahip olmakla birlikte, New York ve
Londra’dan sonra dünyan›n üçüncü
uluslararas› banka merkezi de burada. Bu da Çin’i derinleflmeyi sürdüren mali krizden ç›k›fl çabalar›nda da
önemli bir yere oturtmakta.
1979 y›l›nda ülkenin güney bat›s›nda aç›lan ilk dört “Özel Ticaret
Bölgesi”ni, k›sa sürede ülkenin dört
bir yan›nda, hem de yabanc› sermaye ile aç›lan, say›lar› h›zla artan baflkalar› izledi. Bat›l› emperyalistler bu
süreci var güçleri ile desteklediler.
Çünkü 1.3 milyarl›k nüfusu ile
Çin uluslararas› tekellerin ifltah›n› kabart›yordu. 1995 y›l›na gelindi¤inde, do¤rudan yabanc› yat›r›mlar›n oran› 1980 y›l›na oranla 50
kat artm›flt›. 1990’l› y›llar›nda, AB,
ABD ve Japonya gibi güçlerin Çin’e
dönük yat›r›mlar›nda s›çramalar› 50
milyar dolar› aflm›flt› bile.
Sonuç olarak, kapitalizmin restorasyonu, proletarya enternasyonalizminin bu kalesini, dünya hâkimiyet
iddias›na soyunacak derecede bir
emperyalist gücü dönüfltürmüfl bulunmakta. Çin hükümet temsilcileri
Obama karfl›s›ndaki durufllar›n› da
bu güçten almaktalar. Çocuk eme¤i
baflta olmak üzere, yo¤un sömürüdür ayn› zamanda bu gücü yaratan.
Çin bunun içindir ki hala uluslararas› tekellerin Asya Stratejilerinin merkezinde bulunmaktad›r.
Uluslararas› üretimin yo¤unlaflma
merkezi haline gelmiflti.
Ancak bu güç de t›pk› di¤er emperyalist güçler gibi, Mao’nun tan›m›yla “k⤛ttan kaplan” olman›n ötesinde de¤ildi.
Çin halk› er geç Mao’nun miras›na sahip ç›kacak ve kendi k⤛t kaplan›n› da yerle bir edecektir. Harekete geçen halk y›¤›nlar›n›n korkutucu gücü önünde ne Çin’deki ne de
dünyadaki k⤛ttan kaplanlar›n durmas› mümkündür!”
‹flçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
8-21 Ocak 2010
Tarihten
k›sa k›sa...
DEVR‹M‹N “ Y E N ‹ L M E Z ” VE
“ U S L A N M A Z ” KARTALLARI
Di¤erlerinden çok farkl› gibi görünmese
de, hatta belki gerçekten bir fark› olmasa da
tarihsel “tesadüfler” düflünüldü¤ünde bizlere
sistemle mücadeleyi görev bilmifl birçok yaflam› hat›rlatacakt›r. Ocak ay›, içerisinde yer
ald›¤› mevsimin tüm so¤uklu¤unu ard›nda b›rakt›klar› ile ›s›tan, an›lar› ile mücadelemizi
tutuflturan ve kardelen misali “k›fla” inat yeniden ve yeniden yefleren birçok yaflam› hat›rlatacakt›r. Ve daha bir anlaml› k›lacakt›r
kendisini.
Düflündü¤ümüzde sadece ülkemizden
isimler de¤il enternasyonal anlamda da birçok isim gelecektir akl›m›za. Yitirdi¤imiz ancak mücadelemize tohum olan isimler. Rosa
Lüksemburg ve Karl Liebknecht gibi.
“O bir kartald› ve hep kartal
olarak kalacak”
Lenin, 5 Mart 1870 y›l›nda Polonya’da
Yahudi bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen Rosa Lüksemburg’u bu sözlerle tan›ml›yor. Polonyal›lar ise ona Polonya’n›n k›z›l gülü anlam›na gelen “Prima Donna” lakab›n›
yak›flt›r›yor. Rosa’ya bu s›fatlar›n yak›flt›r›lmas›n›n ve bugün hala dünya çap›nda “k›z›l
bir gül” olarak an›lmas›n›n nedenini anlamak
için onun 49 y›ll›k yaflam›n› k›sa da olsa gözden geçirmek yeterlidir. Rosa’n›n ad›n› and›¤›m›z yerde yoldafl› Karl Liebknecht’i anmamak ise büyük bir haks›zl›k olacakt›r.
Rosa Lüksemburg ve yoldafl› Karl Liebknecht 15 Ocak 1919’da Berlin’de, daha
sonras›nda Alman faflizminin ünlü isimlerinin içinde yer alacak olan Freikorps (Gönüllü K›ta) taraf›ndan tutukland›lar. Eden
Hotel’e getirilen Rosa ve Karl burada kendilerinden geçene dek dövüldüler, Karl
kendisine yap›lan bu iflkence sonras› bafl›ndan vurularak katledilirken Rosa Lüksemburg Landwehr kanal›na at›ld›. 25 Ocak günü Friedrichsfelde Mezarl›¤›’nda Karl’›n bedeni topra¤a verilirken yan›na Rosa için
bofl bir yer b›rak›ld›. Yaflanan bu katliamdan
tam 4 ay sonra Rosa’n›n cans›z bedeni Berlin’de bir kanal›n havuzunda bulundu ve
Rosa 13 Haziran 1919’da yoldafl› Karl’›n yan›na gömüldü.
Lüksemburg’un devrimci mücadelesi ve
haks›zl›klara karfl› ac›mas›z duruflu çocuklu¤una denk düflecek y›llarda bafllad›. Küçük
bir k›z çocu¤u iken tafl›nd›klar› Varflova’da
faaliyet yürüten Proletariat Partisi ile tan›flt›. Proletariat Partisi o s›ralarda epeyce
güçlü bir örgütlenme idi. A¤›rl›kla büyük
kentlere hapsolmufl bir hareketti ve ancak lise, üniversite ö¤rencileri içersinde bir etki
yaratabiliyordu. Rosa Lüksemburg okuldaki
birkaç y›l›nda devrimci bir grupla iliflki kurmufltu. Dara¤ac›nda dört kifli can verdi¤inde
henüz on befl yafl›ndayd›. Okuldaki son y›l›nda siyasal bak›mdan aktif, derslerinde de bir
o kadar baflar›l› olan Rosa art›k “disipline
gelmez” yan› ile tan›n›yordu.
‹kinci Proletariat’›n da yeni bir tutuklama
dalgas› ile zay›flat›lmas› sonras›nda, Polonya
‹flçiler Birli¤i yöneticileri yurt d›fl›na gitti.
Rosa da bilinçli bir tercih ve ailesinin maddi
deste¤i ile Zürih’te genç bir mülteci ö¤renci
olarak yaflam›na bafllad›.
Rosa’n›n, Marks ve Engels’ in yap›tlar›yla
tan›flmas› bu döneme denk gelir. Zürih Üniversitesi’nde felsefe fakültesine kaydoldu ve
matematik, do¤a bilimleri derslerini takip etti. 1892’de Hukuk Fakültesine geçti. Rosa’n›n yaflam› kuflkusuz üniversite ile s›n›rl›
de¤ildi.
Birleflik Polonya Sosyalist Partisi
(PSP) 1892 sonunda kuruldu¤unda, bütün
mülteci gruplar ona kat›ld›. Sprawa Robotnicza (‹flçi Davas›) küçük bir genç ve Polonyal› bir grubun eseri olarak 1893’te yay›n hayat›na bafllad›. Rosa, R. Kruzsynska takma
ad›n› kullanarak gazetenin editörlü¤ünü üstlendi. Rosa’n›n ve yoldafl› Karl’›n y›llar› zorlu
ve çetin mücadeleler ile geçti ve Alman sol
hareketinin iki önemli ismi olan Rosa Lüksemburg ile 1871 Almanya do¤umlu Karl Liebknecht 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl› s›ras›nda Almanya’da kurulan Spartaküs Birli¤i’nin önderleri olarak tarihe geçtiler.
Almanya, 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl›
sonras› içine girdi¤i yenilginin bedelini halk
y›¤›nlar›na yoksullu¤u ve sefaleti dayatarak
fatura etmeye çal›fl›yordu. Fakat halk bu faturay› ödemeye hiç de raz› de¤ildi. Prusya
Krall›¤›n›n bu haks›z savafl sonras› dayatt›¤›
koflullar› reddeden y›¤›nlar, krall›¤›n devrilmesi ve halk›n iktidar›n›n iflbafl›na gelmesi
için o dönem var olan devrimci kitle hareketlerine yöneldiler, savafl›n onlara yükledi¤i
bu haks›zl›¤› kabul etmediler.
Halk y›¤›nlar›n›n bafllatm›fl oldu¤u bu mücadele onlar› tek bir çat› alt›nda birlefltirerek
önderlik edecek bir komünist partisinin olmamas›ndan kaynakl› bir süre sonra farkl›
kanallara da¤›ld›. Bu dönemde, Alman komünist hareketinin önderlerinden Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht de kitlelerin bu
hareketlili¤ine aktif bir kat›l›m göstererek
müdahale etmeye çal›flt›lar. 1 Ocak 1916’da
kurulan ve ad›n› Rosa Lüksemburg’un yay›nlanan program broflüründe kulland›¤› “Spartaküs” isminden alan “Spartaküs Birli¤i”
burjuvazinin kurulu bulunan gerici cumhuriyetine karfl› “Sovyet Cumhuriyeti” fliar›n›
yükseltti. Emekçi halk›n devrimci iktidar›n›
hedefleyen Spartaküs Birli¤i, artan devrimci
mücadeleye önderlik edebilmek ve geliflen
kitle hareketini bir f›rsata yani devrimin lehine çevirebilmek için 1918 y›l›nda toplanan
kongreleri ile isimlerini Almanya Komünist Partisi (KPD) olarak de¤ifltirdiler. Alman iflçi s›n›f› hareketinin örgütleyicilerinden
olan Rosa ve Karl savafl boyunca devam
eden direnifllerin, grevlerin tam ortas›nda
yer ald›lar, bu harekete önderlik ettiler.
Alman iflçi hareketi tarihine Ocak ayaklanmas› olarak geçen olaylar, 4 Ocak
1919’da devrimci düflünceye yak›nl›¤› ile tan›nan polis müdürünün görevden al›nmas›yla
alevlendi. 11 Ocak tarihinde ise düflman›n
sald›r›s› fiilen bafllad›. ‹flgallerin yafland›¤› bu
süre zarf›nda birçok insan kurfluna dizildi, tutukland›. Ayn› gün KPD binas›na girilerek talanlar gerçeklefltirildi. Ayaklanma s›ras›nda
iflgal edilen binalar›n hepsi teker teker ele
geçirildi, iflgalciler katledildi. Katledilenler
aras›nda Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht de yer al›yordu.
B‹R D‹REN‹fi DESTANI; AL‹fiER
Günlerin h›zl› geçip gitti¤i bir dönemdeyiz. Zaman h›zla ak›p gidiyor.
De¤iflim toplumsal ve bireysel formda, fark›nda olal›m veya olmayal›m
kendi yasalar›n› iflleterek gerçeklefliyor. Kimileri ileriye, kimileri geriye...
“Bir Ad›m ‹leri ‹ki Ad›m Geri” yahut.
Daha havada yank›s› kesilmeden unutulan sözler, kurumam›fl mürekkepler, h›zla de¤iflen görüntüler, ruh halleri, al›fl›ld›k durumlar oldu son zamanlarda. Bütün bunlar elbette bir
gebelik sanc›s›d›r!
Meclis kürsüsünden “Halk Partili”
Öymen’in sarf etti¤i pusuya yatm›fl
faflizmin, sislerin, tozun duman›n aras›ndan o dehflet yüzünü göstermesinin ifadesi olan sözler halen hat›rlardad›r. Hat›rlarda olmas› ne kelime,
mutlaka o sözler birilerinin kulaklar›nda, bir türlü dinmeyen ac›lar›nda
ç›nlay›p durmaktad›r. Elbette o sözler bir gerçe¤in ifadesi ve itiraf›yd›,
flafl›rmamak, dumur olmamak gerekti. Olan›n ve hep olan›n, halen gerçekleflmekte olan›n yal›n ifadesiydi o
sözler. Elbette Mustafa Kemal, yaln›z
o de¤il, bir bütün Cumhuriyet askersivil bürokrasisi hiçbir zaman analar›
düflünecek kadar insan olmad›lar!
Olamazlar da!
Kabuk ba¤lamaya yüz tutmufl tüm
yaralar›n için için kanamaya bafllad›¤›,
unutulmaya yüz tutmufl tüm insani
korkular›n depreflti¤i günler yaflad›k,
yafl›yoruz. Söz Dersim’den aç›lm›flken
elbette yolumuz ac›lardan, y›k›mlardan, kay›plardan, sürgünlerden, korkulardan, bebelerin ›ngalar›ndan geçecektir. Dersim’in bu co¤rafyada yaflayan herkeste ayr› bir yans›mas›,
herkeste ayr› bir ça¤r›fl›m› vard›r.
Dersim deyince Alifler’i anmamak, Alifler’i kuflanmamak, Alifler’i bilmemek, Alifler’i duymamak imkâns›z! Ve tabi Zarife’yi!
Alifler’i Zarife’den, Zarife’yi Ali-
fler’den ayr› düflünmek bulutla
ya¤muru ayr› düflünmek gibi bir
fley olsa gerek!
Zaman›n›n büyük Kürt entelektüel savaflç› önderi Alifler! Kay›tlara göre 1882 do¤umlu. Koçgiri’ye (Sivas)
ba¤l› ‹mranl›-Azgêr Köyü’nde dünyaya gelmifl. ‹lk gençlik y›llar›nda iyi bir
e¤itim gören Alifler, Koçgiri afliretleri
reisi Mustafa Pafla’n›n kâtipli¤ini yapm›fl. Burada siyasi, diplomatik, askeri
e¤itim alarak, Mustafa Pafla taraf›ndan
Dersim ve Koçgiri afliretleri aras›nda
iliflki ve birli¤i sa¤lamak üzere görevlendirilmifl. S›k s›k Koçgiri, Dersim,
Erzurum bölgeleri aras›nda çeflitli faaliyetler için bulunmufl. Rusya’ya, Ermenistan’a gidip geldi¤i ve buralarda
Kürt halk mücadelesi için çeflitli görüflmeler yapt›¤› bilinmektedir. Bu
yüzden hemen “k›z›l damgas›n›” da
yemifltir. Koçgiri Halk Hareketi’nin
çeflitli iç ihanetler ve afliretler aras›
birli¤in bozulmas› yüzünden yenilgiyle
sonuçlanmas› üzerine Alifler ve hayat
arkadafl› Zarife Dersim’e geçerler.
1921’den itibaren zaman zaman Koçgiri’ye gitse de Zarife’yle beraber
Dersim’de yaflam›fllard›r.
As›l olarak Kürt afliretler aras›nda
birlik sa¤lamak gibi büyük ve belki de
dünyan›n en zor ifllerinden birine soyunan Alifler halka dayanmaktad›r.
VARDIM, VARIM,
VAROLACA⁄IM!
Rosa Lüksemburg’un katledilmesinin ard›ndan bize birçok fleyi ile birlikte devrimci
mücadelesini ve ödedi¤i bedeli özetleyen flu
sözleri kald›. Rosa, 14 Ocak 1919’da yani ölmeden önce son yay›mlanan yaz›s›nda “Berlin’de düzen hüküm sürüyor! Sizi budala
zaptiyeler! Kum üzerine kurulu sizin düzeniniz. Devrim daha yar›n olmadan zincir
flak›rt›lar› içinde yeniden do¤rulacakt›r. Ve sizleri dehflet içersinde b›rak›p
trampet sesleri aras›nda flunu bildirecektir: Vard›m, Var›m, Var olaca¤›m!” diyordu.
Ayn› gazetede Karl ise Rosa’n›n söylediklerini tamamlayarak “yenilmedik” diye
hayk›r›yordu. “S›k› durun! Kaçmad›k,
yenilmedik! Çünkü Spartaküs atefl ve
ruh demektir. Yürek ve can demektir.
Proleter devrimin iradesi ve eylemi
demektir. Çünkü Spartaküs zafer özlemini, s›n›f bilinçli proletaryan›n mücadele azmini temsil etmektedir.
Bunlar elde edildi¤i zaman biz ister
yaflayal›m ister yaflamayal›m, program›m›z yaflayacakt›r ve kurtulan halklar›n dünyas›na egemen olacakt›r.”
Yaflamlar›n› ve inand›klar› dünyay› özetleyen bu cümleleri ile onlar, devrimci mücadelenin yenilmez ve “uslanmaz” kartallar›
olarak tarihe önemli bir not düfltüler. “Devrimin de yenilmez ve uslanmaz oldu¤unun”
alt›n› çizerek tüm dünya emekçilerini kurtulufla ve özgürlü¤e götürecek yolun nereden
geçti¤ini bir kez de onlar gösterdiler. ‹nsanl›k tarihi ile k›yasland›¤›nda “ne de k›sa” dedi¤imiz ömürlerine koskoca bir tarih s›¤d›ran Rosa ve Karl’›n mücadelesi bugün dünyan›n dört bir yan›nda sürmektedir. Onlar›
anman›n ve yaflatman›n yolu ise bu mücadelenin tam ortas›ndan geçmektedir.
Halk›n içinde, yan›ndad›r. Elinde saz›,
dilinde kelam› mücadelesini anlatmaktad›r. Ö¤renciler yetifltirmifl,
Kürtçe üzerine çal›flmalar yapm›fl,
dersler vermifltir. ‹ngilizce ve Frans›zcay› bildi¤i rivayet edilen Alifler Dersim bölgesinde düzenli bir ordu kurma çabas› içinde olmufltur. Bu askeri
güçlerin Genelkurmay›, ayn› zamanda
yüre¤i ve beynidir. Ve fakat Dersim
bölgesi d›fl›nda kalan Kürtlerin de birlik olmalar› gerekti¤inin bilincindedir,
bu yüzden Nuri Dersimi ile yaz›flmalar› olmufl, ama bu konuda sonuç alamam›flt›r.
Saz› ve tüfe¤iyle halk aras›nda dolaflarak, amaçlar›n› anlatm›flt›r. Anadolu’daki Dadalo¤lu, Köro¤lu, Karacao¤lan vd. halk kahramanlar›yla bu
yönüyle oldukça benzerlikler göstermektedir. Kürt halk›n›n Köro¤lusudur! Halk edebiyat›n›n günümüze ulaflan önemli bir halkas›d›r. Savaflç› bir
dengbejdir! Yazd›klar› dilden dile dolaflm›fl Koçgiri’nin, Dersim’in giderek
bütün Kürt halk›n›n 盤l›¤› olmufltur.
Çok yönlülü¤ü ile Kürt halk› aras›nda
daha hayattayken bir efsanedir. Edebiyat›n› kavgadan al›r, kavgaya verir.
Bu o kadar sa¤lam bir halkad›r ki her
dönemin Kürt savaflç› sanatç›lar›n›n
öncüsü olmay› sürdürmektedir.
Bu entelektüel, ayd›n, diplomat,
sanatç›n›n Zarife ile olan iliflkisi, evlili¤i, üzerinde ayr›ca durmay› gerektiren bir konudur. Geleneksel bir Kürt
ailesi olman›n tüm s›n›rlar›n› daha o
* 22 Ocak 1969’da Teksif Sendikas›na
ba¤l› iflçiler Defterdar Fabrikas›’nda
greve ç›kt›.
* 22 Ocak 1977’de ‹stanbul’da Saraçhane-Sultanahmet aras›nda “Faflizme
Ölüm” yürüyüflü yap›ld›. Yürüyüfle 5
bin kifli kat›ld›
* 7 Ocak 1973’te Cibali Tütün Fabrikas›’nda 3500 iflçi yemek boykotu yapt›.
* 11 Ocak 1969 tarihinde Singer Fabrikas›’nda polis iflçilere sald›rd›. 14 iflçi yaraland›. Fabrika bir gün önce iflçiler taraf›ndan iflgal edilmiflti.
* 13 Ocak 1994’te memurlar grevli, toplu sözleflmeli sendika haklar› ve yüzde
15’lik memur zamm›n› protesto etmek
için Ankara’da eylem yapt›. Ankara Emniyet müdürü Orhan Taflanlar’›n emriyle emekçilere sald›r›ld›.
* 9 Ocak 1969’da Ortado¤u Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bir ay süreyle tatil
edildi. 6 Ocak günü üniversitede Vietnam kasab› ad›yla bilinen Amerikan Büyükelçisi Robert Komer’in makam otomobili ö¤renciler taraf›ndan yak›lm›flt›.
* 2 Ocak 1980’de polis ve jandarma direniflteki için TAR‹fi (‹zmir, ‹ncir, Üzüm,
Pamuk ve Zeytinya¤› Tar›m Sat›fl Kooperatifleri Birli¤i) iflçilerine sald›rd›; 50
kifli yaraland›, 600 iflçi gözalt›na al›nd›.
TAR‹fi’e ba¤l› iflyerlerinde iflçiler direnifle geçti.
* 1905 Devrimi: Rusya’n›n en büyük
sanayi kenti Petersburg’un en büyük
fabrikas› olan Putilov’da grevin bafllad›¤› 9 Ocak 1905 günü 140 bin kadar
iflçi çal›flma saatlerinin düflürülmesi ve
sefaletin son bulmas›n› isteyerek yürüyüfle geçti. Çar, içinde Bolfleviklerin
de bulundu¤u yoksulluk ve açl›kla bo¤uflan ve bundan kurtulmak isteyen iflçi y›¤›n›n üstüne atefl açt›rd›. Bunun
sonucunda binden fazla iflçi yaflam›n›
yitirdi.
“Kanl› Pazar” olarak bilinen ve 9
Ocak 1905’te yaflanan bu katliam
1905 devriminin fitilini atefller. Ocak
ay› boyunca yap›lan eylem, grev ve direnifllere 440 bin iflçi kat›l›r. Ayaklanma iflçilerin iktidar organlar› olan Sovyetleri ortaya ç›kard›. Aral›k’ta ayaklanma Bolfleviklerin önderli¤inde
Moskova’ya s›çrad›. Ancak ayaklanma
Çar taraf›ndan bast›r›ld›.
y›llarda aflm›fl bir gerçeklikle karfl›
karfl›yay›z. Birbirlerine daha o zaman
“Heval” diye hitap eden, kavgada, hayatta, emekte, fedakarl›kta, savaflta ve
hatta ölümde eflit bir örnektir Alifler’le Zarife. Bunda elbette Alifler’in
ayd›n devrimci kiflili¤inin belirli bir çekicili¤i vard›r. Ama Zarife’yi ayr› bir
karakter, kiflilik olarak ele almak gerekmektedir.
Geleneksel kad›nl›¤›n, hem de
Kürt halk gerçekli¤i içinde o y›llarda
bu kadar parçalanabilmesi, oldukça
büyük bir bilinç ve yürek gerektirmektedir. Efliyle birlikte da¤lara
ç›kmak, savaflmak, üretmek ve
ölmek Zarife’ce bir yaflamd›r. Bu
büyük bir aflkt›r. En az Leyla ile Mecnun, Kerem ile Asl›, Ferhat ile fiirin
aflk› kadar büyük bir aflkt›r. Böyle bir
aflkla beslenmeyen hangi zorunlu iliflki yaflad›klar› hayat›n küçücük bir zerresini kald›rabilir. Bir halk›n özgürlük
davas›n› omuzlamay› ahd etmifl, görev
bilmifl ve bunun için hayatlar›n› ellili
altm›fll› yafllar›nda bile da¤lara vurmufl
özgür bir çift onlar. Zarife rivayete
göre Seyit R›za’n›n sofras›na oturup
onunla yemek yiyebilen tek kad›nd›r.
Bunu sa¤layan yaln›zca Alifler’in efli
olmas› de¤il, aksine bizzat onun Zarife olarak yaflam›n›n ve kavgas›n›n
uyand›rd›¤› büyük sayg›nl›kt›r. Bu feodal çitleri y›kmak, hatta kendinde
yerle bir etmek Zarife’ye has bir durumdur. Kürt mitolojisinde s›kça
rastlanan savaflç› ana tanr›ça mitinin
en son halkas› gibidir. Günümüzdeki
direniflçi Kürt kad›n tipolojisi Zarife’nin ça¤dafl yorumu, ideolojik donan›ml›s›d›r, dersek bu pek de abart›l›
olmayacakt›r.
Sar› pafla/ Çetelerden sonra girip savafla/ Geçmifltir bafla/ Ankara’da ota¤›na
kurulup/ Bizi oyalamakla/Bafllam›fl ifle
Bu dizeler Alifler’e aittir ve onun,
resmi ideolojiyle aras›ndaki iliflkiyi
netlikle ortaya koymaktad›r. Ayn› zamanda günümüz için de genel bir deyifl olarak an›lmay› hakeden dizeler.
fiark›lara da söz olmufl, “Koçgiri Bafllad› harba/sesi gitti flarka garba/iki ordu
asker geldi/dayanmad›lar bu harba...”
dizeleri de Alifler’den günümüze ulaflm›fl ve halk›n dilinde bir isyan türküsüne dönüflmüfltür.
Her zaman ders ç›kar›lmas› gereken bir iç ihanet sonucu hunharca
katledilmifller Alifler ve Zarife. Bar›nd›klar› ma¤ara da Alifler’in ve Zarife’nin özel eflyalar›, rivayete göre Alifler’in bir sand›¤›n içinde korudu¤u
yaz›, mektup ve fliirleri cenazeleriyle
birlikte devlete teslim edilmifl. Bu yaz›lar, mektuplar, fliirler halk›m›z›n de¤erleridir. Ve muhtemelen Genelkurmay arflivinde tutulmaktad›rlar. Mutlaka halk›m›z onlar› bir gün oradan
alacakt›r! Alifler’in ve Zarife’nin, bu
iki isyan çiçe¤inin, bu iki halk sevdal›s›n›n, bu iki yi¤it önderin mezar yerleri bile belli de¤ildir.
Ama halk›m›z›n yüre¤inde ve bilincinde sonsuza dek yaflayacaklar...
‹flçi-köylü 15
Okur/Haber
8-21 Ocak 2010
“Sefalete mahkum olmay› reddediyoruz” diyen TEKEL iflçisi yaln›z de¤ildir!
Türkiye’nin dört bir yan›ndan gelip çal›flt›klar› iflyerini, ifllerini ve geleceklerini kaybetmemek için Ankara’da toplanan ve direnen
TEKEL iflçilerinin mücadeleleri sürerken ailelerinin ve di¤er kurumlar›n da destek eylemleri devam ediyor.
Mersin
ve MHP gibi partilerin bu konuda ikiyüzlü politika izledi¤ini söyledi. TEKEL iflçilerinin çeflitli bask›lar›yla karfl› karfl›ya kald›¤›n› ve bu
bask›lara hükümet ile ilgili kurumlar›n sessiz
kald›¤›na vurgu yapt›.
Aç›klaman›n ard›ndan 5 dakikal›k
oturma eylemi yap›ld›.
‹zmir
DHF, ESP-G, Halk Cephesi ve Partizan
eylemlerini sürdüren TEKEL iflçilerine destek
amac›yla Petrol-‹fl Sendikas› binas› önünden
AKP Mersin il binas› önüne do¤ru yürüyüfl
düzenledi. Yürüyüflte, “TEKEL iflçisi yaln›z
de¤ildir” pankart› aç›larak, “TEKEL iflçisini
selaml›yoruz”, “Emekçi kad›nlar›n direniflini
selaml›yoruz” dövizleri tafl›nd›, üç kifli üzerinde “Ölmek var dönmek yok”, “Krizin faturas› iflçiye de¤il patrona kesilsin”,
“Açl›k s›n›r›n›n alt›nda yafl›yoruz” yaz›l›
beyaz kefen giydi.
AKP ‹l binas› önünde sona eren yürüyüflün ard›ndan oturma eylemi yap›ld›. Kitle ad›na aç›klama yapan Nihal Gül, egemen güçlerin kriz döneminden en az hasarla ç›kabilmek
için faturay› yoksullara kesti¤ini, AKP, CHP
Tek G›da-‹fl Ege Bölge Temsilcili¤i, direniflte olan TEKEL iflçilerinin
yan›nda olduklar›n› dile getirmek için
28 Aral›k tarihinde bir eylem gerçeklefltirdi. ‹zmir Fuar› kap›s›n›n önünde
bir araya geldikten sonra yürüyüfle geçen iflçiler buradan Basmane Meydan›na kadar bir yürüyüfl gerçeklefltirdi.
Meydanda sendika ad›na yap›lan bas›n
aç›klamas›n› Tek G›da-‹fl Sendikas› Örgütlenme Uzman› Ömer Seyfettin At›lgan gerçeklefltirdi. At›lgan, bu mücadelenin di¤er iflçi
ve emekçilerin mücadelesinden asla ayr›lamayaca¤›n› söyledi.
22 Aral›k günü ise TEKEL iflçilerinin aileleri iflçilerin örgütlü oldu¤u Türk-‹fl yönetimi-
Merhaba,
imi zaman Afganistan’da, kimi zaman Irak’ta, kimi zaman Filistin’de katliamlar yaflad› insanl›k. Kimi zaman Türkiye Kürdistan’›nda Kürtler maruz kald› bu katliamlara, bazen de Sivas’ta, Çorum’da, Marafl’ta, Gazi ve Ümraniye’de Aleviler. Ama bir bütündü bu
sald›r›lar. Amaç ayn›yd›; egemenlerin
egemenliklerini sürdürmesi için ezilenler üzerindeki bask›s›.
K
Peki, sadece katliamlar m›, bu
sald›r›lar›n arac›? Bir milletin dilini, kültürünü unutmas› ya da
unutturulmas› da katliamlar
kadar ac› de¤il midir? Hep kapal›
kutu olarak bilinir ülkemizde Arap
Alevi ya da küçümseme anlam›nda
tan›mlanan fellahlar. Gerçi onlar da
yaflam›fllard›r Yavuz Sultan Selim’in
Osmanl›s› döneminde katliamlar›.
Sürgünleri de yaflam›flt›r, Suriye’den,
er, Kad›n Hapishanesi revirinin önü.
Revirin hemen önündeki koridorun
trafi¤i oldukça yo¤un. Bu yo¤unlu¤un nedeni,
bir yandan revir doktoruna muayene olmaya
gelenler, di¤er yandan da, “afl›” yapt›rmak isteyenlerin o gün revire ç›k›yor olmas›. Afl›, baflka günlerde de oldukça yo¤un olan revir talebini daha da art›rm›fl anlafl›lan.
Revir doktoru günde yaklafl›k 200 kifliyi
muayene ediyor. Muayene denince, öyle titiz,
ayr›nt›l› bir muayene anlafl›lmas›n. Teflhis (t›bbi donan›m›ndan oldukça yetersiz olmas›n›n da
etkisiyle) deyim yerindeyse, “el yordam›” ile
konuyor. Verilen ilaçlar da elbet buna uygun
oluyor. Ciddi bir rahats›zl›k flüphesi oldu¤unda
ya da herhangi bir tahlil (kan vb.) gerekti¤inde,
hastaneye sevk ediliyorsunuz. Ama durun!
Sevk deyince hemen öyle ayn› gün veya günlerde hastaneye götürdüklerini zannetmeyin!
Önce s›raya al›n›yorsunuz. Sizin önünüzde
e¤er flansl›ysan›z 100-150 kifli, yok de¤ilseniz
bilmem kaç yüz kifli oluyor s›ras› gelip, hastaneye gitmeyi bekleyen. Yani en acil tetkik için
bekleme süreniz ortalama 7-8 ay, bazen daha
da uzun…
S›ran›z geldi diyelim. Bu da hemen götürülece¤inizin garantisi olmuyor. Mahkemeye
götürülenlerden yer kal›rsa, o gün ring
say›s› “yeterli” ise, askerin de “keyfi”
yerindeyse hastaneyi garantilediniz demektir!
Tabi bunun hastaneye gittikten sonraki k›sm› da var. Muayene s›ras›nda askerin d›flar›
ç›kmama “inad›”, muayene olmadan geri gelmeniz anlam›na gelebiliyor.
Y
ne genel grev ça¤r›s›nda bulundu. Direniflteki
iflçilerin aileleri AKP ‹l binas› önünde bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
Meydan›’na yürüdüler.
Kurumlar ad›na yap›lan ortak aç›klamada
Tekel’de çal›flan iflçilerin direniflinin tüm
emekçilere sorumluluklar yükledi¤i belirtilerek sahiplenme ça¤r›s› yap›ld›.
25 Aral›k günü de Türk-‹fl Bursa
fiubeleri taraf›ndan Fomara Meydan›’ndan AKP ‹l binas›na bir yürüyüfl
yap›ld›. Yürüyüfle D‹SK, KESK ve birçok ilerici ve devrimci kurum da destek verdi. Burada yap›lan aç›klamada
AKP hükümetinin sald›rgan tutumu
k›nand›.
Antep
Bursa
26 Aral›k günü Osmangazi Metro ‹stasyonu önünde bir araya gelen Partizan’›n da
aralar›nda bulundu¤u çeflitli kurumlar “Zafer
direnen emekçinin olacak”, “TEKEL iflçisi
yaln›z de¤ildir” sloganlar›yla, alk›fllarla Kent
Lübnan’dan topraklar›ndan edilip
Türkiye’ye gönderilerek. Sevmez
kendisinden baflkas›n›, mesela
Türk’ü, Kürt’ü. Ama kendili¤inden
gelmemifltir bu düflünce. Ezildi¤inin
fark›ndad›r. Bunun içindir d›flar›ya(!)
karfl› kapal›l›¤›. Ama Türk iflçisiyle,
Kürt köylüsüyle birleflmedikçe bu
sömürünün ortadan kalmayaca¤›n›n
bilincinde de¤ildir. Peki, nas›l fark›na varacak?
“Ça¤›r›yorum sizi, bütün Arap
milliyetini; Çünkü açl›k içinde çocuklar›n›z› okutam›yorsunuz. Her zaman ‘yar›n ne yiyece¤im, ne ifl yapaca¤›m?’ diye düflünüyorsunuz. Art›k
bunlar için, hepsi için düflünmeyeceksiniz, art›k sevindiresiniz, yaflam›n›z› tatl›laflt›ras›n›z diye sizi Ordumuza ça¤›r›yorum.”
Böyle ça¤›r›yordu y›llar önce Karadeniz da¤lar›n› ad›mlayan Arap kökenli bir yoldafl, yap›lan bir röportajda, kurtuluflun yolunu iflaret ederek.
Bu röportaj› okurken, flehirde faaliyet yürüten biri olarak, “bir gün
ben de Kürt, Türk ve di¤er milliyetlerden yoldafllar›mla bu da¤lar› ad›mlayaca¤›m” diyordum. Ve flimdi gerillada bir Arap olarak Türk, Kürt ve
di¤er yoldafllar›mla ayn› dili konuflu-
25 Aral›k Cuma günü Antep
Türk-‹fl il temsilcili¤i TEKEL iflçileriyle
dayan›flma amac›yla 1 saat ifl b›rakma
eylemi yapt›. AKP Antep il binas› önünde bas›n aç›klamas› yap›ld› ve özellefltirme politikalar› protesto edildi. Bas›n aç›klamas›nda “sadece TEKEL iflçileri de¤il, özellefltirmeye, kapatmalara ve iflsizlefltirmelere muhatap tüm
iflçiler, huzursuz ve endiflelidir” denildi.
Bas›n aç›klamas›na YDG, Genç-Sen,
yorum. Ayn› dili konufluyoruz Karadenizli bir Türk yoldafl›mla, yoksul
Kürt köylüsü Dersimlilerle. Kurtuluflun dili ayn›d›r. Özgürlü¤ün dili
ayn›… Ve biz bu dili ideolojimizin
yönlendirdi¤i klefllerimizin seslerinde birlefltiriyoruz. Kürtlerle özdeflleflen kardelenlerin direngenli¤ini
örnek al›yoruz. Yediveren gül misali
farkl› kültürleri yafl›yoruz gerilla saflar›nda.
Gerillaya ilk kat›ld›¤›m günü hat›rl›yorum. Arap bir yoldafl›m karfl›lam›flt› ilkin, sonra Kürt yoldafl›m. Az
ilerde bekleyen Türk yoldafl›mla tamaml›yoruz birli¤in noktaya varacak
ad›mlar›n›. Kurtuluflun yolu da böyle
de¤il mi? Özgürlük, ba¤›ms›zl›k ve nihai hedeflere “Baflta Türk, Kürt ve
çeflitli milliyetlere” diye bafllam›yor
mu bildirilerimiz? Sonra dünyan›n sar›-beyaz-siyah ellerinin birleflmesiyle
yo¤rulmayacak m›, yeni bir dünyan›n
hamuru?
Ço¤u zaman birbirimizin özelliklerini, kültürünü ö¤renmeye çal›fl›yoruz. Kimi zaman bir Arap olarak
Zazaca birkaç kelime ö¤renmeye çal›fl›yoruz. Bir de bak›yoruz ki Kürt
bir yoldafl, Arapça kelimelerin ve anlamlar›n›n yaz›l› oldu¤u bir ka¤›t gös-
gözlerini utanarak, yere indirip, suskunlukla
cevapl›yor. Üstelemiyorum. Yine bank›n di¤er
ucunda ise, rahat davranmaya çal›flan, ancak s›k›nt›l› oldu¤u gözden kaçmayan “esmer” bir
baflka genç kad›n var. “Hasta m›s›n?” diyerek
“laf at›yorum.” Amac›m biraz sohbet etmek.
Sorumu biraz gönülsüzce “Evet” diye yan›tl›yor. Ad›n›n Gönül oldu¤unu ö¤reniyorum daha sonra. Gönül’ün neden burada oldu¤u asl›nda önemli de¤il. Çünkü o sadece bu ülkenin
de¤il, tüm dünyan›n en afla¤›lanan halk toplulu¤una mensup. O bir Roman. Onlar› tutuklamak daha baflka bir y›¤›n ac› çektirmek için neden çok! O “buçuk” olarak an›lan kesimden… Dünyan›n “lanetlilerinden”!
‹lk baflta konuflmaya pek hevesli de¤il gibi
görünen Gönül “aç›l›yor”. Yüzünde Romanlara has, o nefleli gülüfl, tüm netli¤i ile ortaya ç›k›yor. “Beni burada herkes tan›r” diyor. Belli
ki onu burada s›kça konuk ediyorlar.
Hapishanedeki Romanlar genelde ayn› ko¤uflta kal›yorlar. Hemen tüm adliler gibi,
onlar›n “günlük” yaflam› da gece bafll›yor. Gündüz daha ziyade uyuyorlar. Gönül bu
aralar uyku sorunlar› oldu¤unu söylüyor. Bunun nedeni, daha önce –hemen tüm adlilere
verilen- uyku haplar›n› bu aralar alamay›fllar›ym›fl. “‹dare art›k vermiyor” diyor.
Bu arada “senin suçun ne?” diye soruyor.
“Siyasi” diyorum. Siyasinin ne oldu¤unu bilmiyor. Anlayabilece¤i bir dil seçerek anlatmaya
Sivas
30 Aral›k Çarflamba günü saat 12.30’da
Cumhuriyet Üniversitesi Merkezi Kafeterya
önünde YDG, DGH, Emek Gençli¤i, Gençlik
Muhalefeti ve TKP’nin örgütledi¤i bir bas›n
aç›klamas› yap›ld›. Merkezi Kafeterya 2. katta
masalarda otururken alk›fllarla aya¤a kalkt›k
YDG’li arkadafl oturan emekçi çocuklar›na bu
direnifle destek verilmesi gerekti¤ini, TEKEL
iflçilerinin hakl› mücadelesinde onlar› yaln›z
b›rakmamak gerekti¤ini anlatt› ve bas›n aç›klamas›na davet etti. Alk›fl ve sloganlarla kafeteryan›n önüne inildi.
Yaklafl›k 50 kifliyle yapt›¤›m›z bas›n aç›klamas›nda “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep
beraber ya hiç birimiz”, “TEKEL iflçileri
yaln›z de¤ildir”, “A¤a-patron saltanat›na
son” vb. sloganlar at›l›rken aç›lan pankartta
“AKP sald›r›yor, emekçiler direniyor!
TEKEL iflçileri yaln›z de¤ildir” yaz›l›yd›.
(Sivas YDG)
teriyor. Anlafl›lan o bizden daha h›zl›. Tak›l›yoruz sen Araps›n, Dersimlisin, Türk’sün diye. Ne anlam› var ki
ne oldu¤unun! Ad›na Türkiye denen
bu co¤rafyan›n tüm da¤lar›n› ad›mlad›¤›m›zda gelmeyecek mi o görkemli zafer? Bugün Dersim köylüsüyle
kaynaflan gerillalar, dün Karadeniz’de de¤il miydi, yar›n Toroslar’da
Arap milliyetiyle buluflmayacak m›?
Özgürlü¤ün dili gibi yolu da ayn› de¤il mi? Bu yol MLM bilimini
rehber edinen yeflil gözlünün bizlere
miras› olan Proletarya Partisi saflar›nda örgütlenip, iflçi köylü kurtulufl
ordusunda savaflmaktan geçer. Bu
soruya yan›t olman›n milliyeti yoktur. Egemenlerin azg›nca sald›r›n›n
oldu¤u yerde isyan etmek meflruysa
bu Arap, Türk, Kürt ve her milliyetin ortak direnifli, zulme baflkald›r›s›
ile geliflecektir.
Bir a¤aç düflünün. Gövdeye yap›lan afl›larla dallarda farkl› filizler aç›yor ve bu filizler fakl› meyvelere dönüflüyor. Ayn› gövde, ayn› dallar,
farkl› meyveler. Parti de böyle de¤il
mi? Ayn› gövdede buluflan farkl› milliyetlerden yoldafllar var. Ama tek
bir kültürü oluflturuyorlar saflarda.
Ve Araplar da bu gövdeye kan tafl›-
“… Desene sizin oras› çok s›k›c›”
Diyelim ki tüm her fley yolunda gitti ve
doktorun karfl›s›na ç›kt›n›z. Ve siz sevk ald›¤›n›z günlerde, yani 7-8 ay önce hissetti¤iniz rahats›zl›k belirtilerini o günlerde -herhangi bir
nedenle- hissetmiyorsunuz. O vakit de doktorun flu sözleri ile karfl›laflabiliyorsunuz: “Niye
belirtiler varken gelmedin?”
Haydaaa, getirdiler de gelmedik mi?!
‹flte o gün revire gelenleri de böyle bir süreç bekliyordu. Afl› olmaya gelenlerin büyük
bölümünün yan›nda çocuklar var. Bunlar›n ço¤u yabanc›lar ko¤uflunda kalan, Kenya, Sudan,
Türkmenistan ve çeflitli Avrupa ülkelerinden,
ürkek bak›fll› kad›nlar. Sistem onlar› yurtlar›ndan al›p, buraya savurmufl.
Adlilere dönük genel denebilecek afla¤›lay›c› yaklafl›m, yabanc› kad›nlara dönük daha da
belirginlefliyor. Hiçbiri, tahliye oldu¤unda bizzat müdür taraf›ndan d›fl ç›k›fl kap›s›na kadar
u¤urlanan, kimi fl›mar›k “ünlü” kadar “flansl›”
de¤il elbette.
Ancak onlar yeri geldi¤inde utanmas›n› da biliyorlar. Revirin önündeki bankta
birkaç kad›n oturuyor. Yüzlerinde s›k›nt›-utanma ve asl›nda kime-neye oldu¤unu pek bilmedikleri anlafl›lan bir öfke var.
Doktora ç›kmay› beklerken, yer aç›lan bir
banka oturuyorum. Bank›n bir ucunda kuca¤›nda birkaç ayl›k bebe¤iyle, çok genç, sordu¤umda Türkmenistanl› oldu¤unu söyleyen bir
kad›n oturuyor. “Neden buradas›n?” sorumu,
DGH, KESK, D‹SK ve çeflitli kurumlar da
kat›ld›. Kitle slogan atarak da¤›ld›. (Antep
YDG)
çal›fl›yorum.
Aç›l›mdan söz aç›l›yor. Bu aralar “Roman
Aç›l›m›” oldu¤unu, kendisinin ne düflündü¤ünü
soruyorum. “Amaaan Kürt aç›l›m› dediler, ne oldu ki, Roman aç›l›m›ndan ne olsun” diye özetliyor düflüncesini.
Kald›¤›m›z ko¤ufltaki yaflam› merak ediyor.
Kolektif yaflamdan söz ediyor, örne¤in sabah
erken kalk›p topluca kahvalt› yapt›¤›m›z›, daha
sonraki zaman›m›zda ise okuma-yazma vb. çal›flmalar içinde oldu¤umuzu aktar›yorum.
Yüz ifadesi biraz flaflk›nlaflarak yüzüme bak›yor ve ; “Ooo desene, sizin oras› çok s›k›c›!” diyor, hemen ard›ndan da iki elini birlefltirip, parmak flaklatma hareketi yaparak “biz
oynar›z, flark› söyleriz hep” diye ekliyor.
Romanlarla yap›lan bir röportajda Romanlara bunca ac›ya, afla¤›lanmaya ra¤men,
yan bir damard›r bu ülke topraklar›nda. Proletarya Partisi’nin gerilla
alan›nda da böyle dedik. Ayn› bar›nak çat›fl› alt›nda ilk defa yafl›yorum
ben de bir Arap olarak Mehmet Demirda¤ E¤itim ve Üslenim Kamp›’n›
gerilla olarak. Çünkü bilmek gerekir
ki, ezenle-ezilenin oldu¤u bir dünyada kurtuluflun yolu, ad›na Türkiye
denen co¤rafyada gerilla saflar›nda
savaflmaktan geçer. Bu amaçla toplanm›fl bir avuç yürek, koskoca denen k⤛ttan kaplanlar›n karfl›s›nda.
Her yoldafl kendi kültürüyle gelerek
buluflmufltur saflarda. Özgürlü¤ün
dili, yolu gibi kültürü de bir de¤il mi? Proletarya kültürü de¤il mi
insanca yaflam›n temellerini att›racak
olan dünyan›n kültürü. Ayn› kültürü
kuflanacak olsak da her birey kendi
kültürünü yans›t›yor bar›na¤a. Kimi
zaman Kürtlere özgü babuko yeme¤i yap›l›yor, kimi zaman Araplara özgü humus. Bazen K›z›l›rmak’tan Günün ‹lk Ifl›¤›n› dinliyoruz, kimi zaman
G. Munzur’dan Zazaca Sono, G. Yorum’dan ise Arapça Tenruh marfl›n›.
Böyle renklendiriyor bir avuç yoldafl
bar›nakta gerilla yaflam›n›.
(Dersim’den bir Partizan)
nas›l bu kadar nefleli bir halk toplulu¤u olabildikleri soruluyor; bunun yan›t› ise flu oluyor:
“Bizim ac›lara, afla¤›lanmaya tepkimiz
de böyle iflte.”
Hapishanedeki Romanlar hapishanenin en
nefleli sakinleri… Koridorlar onlar›n flark›-türkü sesleriyle inliyor. Burada sanki daha bir
“nefleliler”. Belli ki ac›lar› artt›kça, tepkileri de
art›yor.
(Bak›rköy Kad›n Hapishane’den
bir ‹K okuru)
Baflsa¤l›¤›
Baflsa¤l›¤›
YDG okuru Turan Can Aslan ve Sincan
Hapishanesi’nde tutsak Engin Aslan’›n
babas› Aliseydi Aslan uzun süredir
devam eden kronik bronflit hastal›¤›
sonucu yaflam›n› yitirmifltir. Ailesi ve
tüm dostlar›n›n ac›s›n› paylafl›yor,
baflsa¤l›¤› diliyoruz.
(‹‹zmir ‹K ve YDG okurlar›)
Yoldafl›m›z Ahmet Kartal’›n annesi
Mahpup Kartal yaflam›n› yitirdi.
Ailesine ve dostlar›na baflsa¤l›¤› dileriz.
Yaflam› boyunca devrimcilerin ve
Partizan’›n yan›nda oldu ve onlar› kendi
evlatlar› olarak sahiplendi.
Sar›gazi Partizan)
(S
İşçi-köylü
BİZ H ALK IZ G ELE CEK E LLER İMİZ DE DİR !
Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti.
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh.
İmam Murat Sk. No: 8/1 AksarayFatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks:
(0212) 621 61 33 Sahibi ve Yazıişleri
Müdürü: Çilem ÖNSEL
Baskı: SM Matbaacılık Sanayi Cad. Altay
Sk. Yenibosna/İSTANBUL
Tel: (0212) 452 23 02
BÜROLAR
Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02
Ankara: Sağlık 1 Sokak No:17/19 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65
İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07
Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 94
Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18
Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98
Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8
Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
TEKEL Direnişinden Sayfalara Düşenler...
Tekel işçileri direnişlerinin 20’li günlerinde… Türk-İş binasının önünde bekleyen
işçiler artık sabırlarının sınırlarında geziniyorlar. Soğuk hava, polis tacizleri, Türkİş’in gönülsüzce iş yapması ve Başkanlar
Kurulu toplantısından genel grev yerine sürekli eylem(!) kararının çıkması onları epey
zora sokuyor. Buna rağmen kararlılar,
“Ölmek var, dönmek yok!” attıkları en
coşkulu slogan hala.
Peki işçiler 20. güne gelirken neler yaşandı? Bunun cevabını en iyi onlar verir elbette. Biz sadece onların direnişine ortak
olanlar kimliğinde anlatabiliyoruz. Bu 20
gün süresince gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerde yaptığımız sohbetler izlenimlerimizin
omurgasını oluşturdu.
Bilindiği üzere, Türk-İş binasının önüne
gelmeden önce Abdi İpekçi Parkı’nda polis
saldırısıyla karşılaştılar. Türk-İş’in önündeki
ilk günlerinde gündemlerinde bu saldırı
vardı. “Dayağa, gaza alışığız da bacım, en
çok ne koydu, biliyor musun? Koyun gibi
ıslatılmak” diyordu Diyarbekir’den Hakim
Abi. “Ne yapacaksınız?” sorusunun cevabı
ise netti. “Biz buraya tatile gelmedik. Sonuna kadar buradayız. Ölümü göze almışız.
Buradan eli boş dönersek evdekilerin yüzüne nasıl bakarız?”
Sonrasıysa hep bekleyiş… Bu süre zarfında Türk-İş işçilere maddi hiçbir destek
sunmadığı gibi binanın önünü “esnaf şikayetçi” diyerek boşaltmak istedi. Başkanlar
Kurulu toplantısından çıkan “bekleme” kararının direnişi olumsuz etkilediği bir gerçek; ama süreci hala direnen emekçinin
belirlediğini de görmek gerek. Türk-İş’in attığı her adım onların tutumunun ürünü, bu
ortada. Eylem kararının yetersizliği işçilerce
dile getirilse de süreci olumluya çevireceklerine inançları tam.
Direnişin başından itibaren kadınlar da
ön saflarda yerlerini aldılar. Evlerini çocuklarını emanet ederek yola düşmüşler ve inanılmaz bir özgüven ve direngenlikle “Biz de
buradayız” diyorlar. Tepkilerini en rahat
gösterenler de onlar, yeri geldiğinde hesap
sorarken en cüretkâr olanlar da… Kadının
mücadele içindeki varlığının kanıtıymışçasına dimdik duruyorlar Türk-İş’in ya da
polis barikatının önünde. Onlar kendilerini
ifade ettikleri biçimiyle “ellerinin hamuruyla değil alınlarının teriyle direniyorlar.”
Bütün bunların yanı sıra ortaya atılan bir
fikir vardı ki direnişin vardığı noktayı
açıkça ortaya seriyordu: Kendini yakma ya
da Türk-İş’in penceresinden atlama. Direnişin ikinci haftasına gelindiğinde artık dillendirilmeye
başlanmıştı.
“Kendimi
yakayım, hem ilgiyi burada olanlara çekmiş
oluruz hem de çocuklara aylık bağlarlar. Dirimiz 650 lira ediyor, ölürsem 1500 lira ve-
buradan sesleniyoruz; Sesimizi duysunlar.
Bizleri özlük haklarımızla birlikte başka kurumlara nakletsinler. Bu olmadığı sürece ne
kadar sürerse sürsün bu direniş devam edecek.
- Peki aileleriniz direnişinize nasıl bakıyorlar?
- 15-16 gündür buradayız. Ailelerimizle
doğru düzgün iletişim kuramıyoruz. Ama
bir amacımız var. Onlar da bu bilinçteler.
Bizlere destek olmaya devam ediyorlar. Ve
böyle de devam edecek başka çaremiz yok.
Şunu da söyleyeyim; Ben dahil birçok arkadaşım diyoruz ki biz şimdi ölsek ailelerimize 1.200 TL maaş bağlanacak. 4/C’ye
geçtiğimiz zaman ise alacağımız para 650
lira. Sırf bu sebeple kendini yakmayı bile
ciddi ciddi düşünen arkadaşlarımız var.
Artık biz canımızdan vazgeçtik. Çocuklarımızın, ailelerimizin geleceğini düşünüyoruz
sadece.
- Abdi İpekçi’de polis saldırısının olduğu gün gerekçe olarak işçilerin arasına
giren “yasadışı örgüt” yandaşlarının provokasyonunu
öne
sürdüler. Bu konuyla
ilgili ne düşünüyorsunuz?
Başbakan’ın
açıkladığı anlamda
ideolojik bir yaklaşımımız yok. Ama eğer
ekmeğini
istemek
ideolojikse biz buna
devam edeceğiz. Toplumun her kesiminden
her görüşten insan var
burada. Hepimizin
mücadelesi ortak. Ve
bu mücadele sonuna
Dayağa, gaza alışığız da bacım, en çok ne koydu,
“D
kadar devam edecek.
biliyor musun? Koyun gibi ıslatılmak”
- Genel anlamda
gelen destek nasıl?
- Destek çok güzel. Biz haklılığımızı anfazla takılmadan süreci olumluya çevirmede
latabildiğimiz oranda ise her şey çok daha
rol oynamak gibi bir görev hepimizi bekligüzel olacak. Abdi İpekçi’de uygulanan o
yor.
baskıyı ve zulmü herkes gördü. Yine herkes
İşte bunlar 20’li günlerine gelen Tekel
bizim işçi sınıfına yakışır olgunluktaki duişçileri direnişinden sayfalara düşen birkaç
ruşumuzu da gördü. Desteğin bu kadar
izlenimdi. Sonrasını hep beraber örüp yine
yoğun olmasının sebebi bizim örgütlü gühep beraber göreceğiz. Bu arada hep beraber
cümüz ve onurlu duruşumuzdur. Bu durum
öğreneceğiz ve mücadelemizi yine birlikte
bizim daha da güçleneceğimizi ve desteğin
büyüteceğiz. Umutla…
de artacağını gösteriyor. Biz haklıyız ve sonuna kadar direneceğiz.
- Direniş sürecini nasıl değerlendiri- İşyerinde çalışma koşullarınızdan
yorsunuz?
bahseder misiniz kısaca?
- Adıyaman’dan Mehmet Abi (Tekel
- Mesleki hastalıkların en fazla yaşanİşçisi); Hala dimdik ayaktayız çünkü haklı
dığı sektörlerden biridir Tekel. En az yılda
bir mücadele veriyoruz. Haklıyız ve taviz
iki defa yani 6 ayda bir akciğer taraması yavermemiz mümkün değil. Bunu hükümetin
pılması gerekiyor. Ancak bu uygulanmıyor.
bilmesi gerekiyor. Açlığa mahkum edilerek
Akciğer kanseri riski çok fazla. Yine ağır taöldürülmektense, direnerek ölmeyi tercih
şımaktan ötürü bel ve boyun fıtığı çok sık
ediyoruz. Onun için hükümet yetkililerine
yaşanıyor. Ne Sağlık Bakanlığı ne işveren
ne de sendika tarafından bu koşullarda çalışan işçilerin sağlığını korumak amacıyla
hiçbir şey yapılmadı.
riyorlar aylık” sözleri tarifsiz bir kararlılığın
göstergesi, bir taraftan da kaybedecek bir
şeylerinin olmadığının kanıtıydı.
Burada biraz da kitle örgütlerinin ve siyasal partilerin tutumuna bakmak gerekir.
Direnişin ilk gününden itibaren yoğun bir
ilgi söz konusu. Bu ilginin onlara güç kattığı, coşku ve cesaret verdiği yadsınamaz.
Zaten işçiler de ziyarete gelenleri karşılama
biçimleriyle bunu gösteriyorlar. Bu destek
çok önemli bir yerde duruyor. “Siz olmasanız bu kadar gün burada duramazdık” benzeri söylemler önemi vurguluyor. Ancak
belki de tarafımızdan söylenmesi gereken
“asıl siz olmasaydınız bu direniş hiç gerçekleşmeyecek ve biz bu amaçla buraya hiç
gelemeyecektik” olabilir.
Geçen 20 güne baktığımızda çeşitli nedenlerle memleketine gidenler, işlerini halledip dönenler ve yeni katılanlar olduğu
görülüyor. Coşku ilk günlere kıyasla azalsa
da kararlılık kendini koruyor. Direnişin zamana yayılmasının tehlikeleri her zaman var
ve bu noktada da “neden uzatılıyor?”a daha
4/C çağdışıdır!
DDSB’den
TEKEL
işçilerine
ziyaret
C
M
Y
K
- Buraya neden geldiniz?
- Diyarbakır’dan bir TEKEL İşçisi;
Buraya 31.01.2010’da kapanacak olan işyerlerimizin kapatılmasına karşı vermiş olduğumuz haklı mücadelemiz için geldik.
AKP Hükümeti 31.01.2010 tarihinden sonra
özlük haklarımızı elimizden alıp bizi 4/C
diye tabir edilen çağdışı bir uygulamaya tabi
tutmak istiyorlar. Biz de Tekel’de çalışan 12
DDSB olarak 22 Aralık 2009 tarihinde saat
18.30’da Sakarya Caddesi’nde bir araya gelerek,
“Zafer Örgütlenen Birleşen Mücadele Eden
Emekçinin Olacak” yazılı pankartımızla ve flamalarımızla yürüyüşe geçtik. Bizleri TEKEL işçileri karşıladı. Yürüyüş boyunca alkışlarla
sloganlarımıza eşlik ettiler. İşçilerin alana geldiğimizde ellerimizden flamaları alıp kendilerinin
taşıması bizi çok mutlu etti.
Alana girdiğimizde ıslıklar ve zılgıtlar eşliğinde coşkulu bir şekilde bizi selamladılar.
DDSB’li bir arkadaşımızın kürsüden işçilere
seslenmesi istendiğinde arkadaşımız; “İlk günden
bu yana işçilerin yanındayız. Ve direniş zaferle sonuçlanıncaya kadar da yanınızda olacağız. Zafer
örgütlü ve birlikte mücadele edilerek kazanılır.
TEKEL işçilerinin bu onurlu mücadelesini selamlıyoruz” diyerek işçileri selamladı. İşçiler de
bin arkadaşımızla beraber 4/C’nin bir intihar olduğunu, kabul edilemez olduğunu,
çağdışı bir uygulama olduğunu haykırmak
için hep birlikte bir mücadele içine girdik.
Ve bu mücadelenin hem yanındayız hem de
takipçisi olacağız.
- İşyerinde koşullarınız nasıldı?
- Onu gelip görmek lazım. Beş metrelik
yerde gözünüzün önünü zor görürsünüz.
Toz, duman içindedir. Başbakanın dediği
gibi yan gelip yatmıyoruz. Buraya geldiğimiz gün bile işimizi yaptık, öyle çıktık yola.
- Türkiye Kürdistanı’ndan gelen işçiler
çok daha kararlı ve militan bir duruş sergiliyorlar. Sizce bunun nedeni ne olabilir?
- 40 yaşına geldim. 40 yıllık yaşantım
eylemlerle, haksızlığa karşı başkaldırıyla
geçti. Bizim bölgemiz ekonomik açıdan çok
geridir. Bununla beraber bölgede çalışan insanlar sadece kendi çoluğuna çocuğuna bakmakla yükümlü değildirler. Bizim
amcamızın çocuğu, dayımızın çocuğu da
bizim çocuğumuz sayılır. Aldığımız maaşta
bir sürü insanın hakkı var. Bu sebeple de direnişimiz bir kat daha artmak zorunda.
Direniş destekle büyür!
- Tekel İşçilerin direnişlerine nasıl bakıyorsun? Süreç sence nasıl devam edecek?
Sultan (Hacettepe Üniversitesi, 1.
Sınıf Öğrencisi); Tekel İşçilerinin direnişlerinden AKP binasının önüne gittikleri gün
haberdar oldum. O süreçten itibaren haberleri takip ediyorum, sık sık işçilerin yanına
gelmeye çalışıyorum. Yine farklı kampüslerden öğrenci arkadaşlarla birlikte ziyaretler örgütlüyoruz.
Direniş gerçekten çok anlamlı. Ancak
gözlemleyebildiğim kadarıyla burada çelişkiler çok yoğun bir biçimde yaşanıyor. İyi
ve kötü; direniş ve teslim olma anlamında
bölünmeler var. Her şeye rağmen direniş
bunca gündür devam ediyor. Toplumun
farklı kesimlerinden farklı anlayışlara sahip
olan işçiler burada birlikte ekonomik ve demokratik talepleri için mücadele ediyorlar.
Biz de bu direnişe öğrenciler olarak destek
veriyoruz.
- Öğrenci olarak bu sürece neden müdahilsin? 4/C uygulaması ile ilgili, Tekel
İşçileri Abdi İpekçi Parkı’nda yapılan polis
müdahalesiyle ilgili neler düşünüyorsun?
- Biz öğrenciler olarak halkın içindeyiz,
halkız. Gözümüzün önünde bir haksızlık yapılıyor. Buna göz yumamayız. 4/C uygulaması ile işçilerin sendikal ve demokratik
hakları ellerinden alınıyor. Maaşları düşürülüyor. Keyfi bir şekilde işten çıkarılabilmelerinin yolu açılıyor. Bu çok büyük bir
haksızlık. Sürece bu sebeple müdahil oluyoruz.
- 4/C uygulaması ile Abdi İpekçi Par
kında yaşanan müdahale ile öğrencilere
yapılan akademik ekonomik saldırıları
benzeştiriyor musun?
- Abdi İpekçi Parkı’nda polisin işçilere
karşı uyguladığı şiddet ile öğrencilere kalkan coplar aynı anlayışın ürünüdür. Üniversitelerde öğrencileri baskı altına almak için
her türlü saldırıyı gerçekleştiren anlayış,
Abdi İpekçi’de işçilere bu muameleyi
mübah görmüştür. Aynı zihniyet üniversitelerde muhalif sesleri soruşturmalarla, disiplin cezalarıyla, evlere gönderilen
mektuplarla bastırmaya çalışmaktadır.
(Ankara DDSB)
“Tekel işçileri sizinle gurur duyuyor”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”,
“Birlik mücadele zafer” sloganlarıyla karşılık
verdi. Ardından DDSB olarak çıkardığımız “Kazandığımız haklar için direnelim, yeni haklarımız için mücadele edelim” başlıklı bildiri
dağıtıldı. İşçiler flamalarımız alıp taşıdıkları gibi
bildirilerimizi de dağıtmaya yardımcı oldular.
(Ankara DDSB)
“Yaşasın sınıf
dayanışması!”
İstanbul
Türk-İş Başkanlar Kurulu tarafından
TEKEL işçileriyle dayanışma amacıyla ilan
edilen eylem takvimi doğrultusunda belediye
işçileri 25 Aralık sabahı işe 2 saat geç başladı.
Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda buluşan
işçiler “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz” yazılı pankart açtı. Basın
açıklamasını okuyan Belediye-İş 2 Nolu Şube
Başkanı Hasan Gülüm, Türk-İş’in açıkladığı
eylemlerin ilkini gerçekleştirdiklerini söyledi.
Eyleme Tüm Bel-Sen Bakırköy Şubesi de destek verdi.
Akşam saatlerinde de Mecidiyeköy’de bulunan Cevahir Alışveriş Merkezi önünden AKP
ilçe binasına doğru yapılan yürüyüşle sınıf kardeşleri, TEKEL işçilerini yalnız bırakmadı.
Binlerce emekçi “İtfaiye ve TEKEL işçilerine
yönelik insanlık dışı saldırıyı kınıyoruz” yazılı pankart açarak yürüdü. Eyleme “Yangında
can kayıpları artacak, sorumluluk Kadir
Topbaş’ın olacak” yazılı pankart açan itfaiye
işçileri ve “Zalimin zulmüne karşı Esenyurt
Belediyesi’nde 131. Gün” yazılı pankart açan
Esenyurt Belediye işçileri de katıldı.
Yürüyüş sırasında yolu trafiğe kapatan binlerce işçi “Türk-İş uyuma, işçine sahip çık”
sloganları ile Türk-İş’in saldırılara karşı takındığı pasif tutumu protesto etti. Türk-İş’in örgütlediği eyleme DİSK ve KESK’e bağlı
sendikalar da destek verdi. Eylemde işçilerin
Türk-İş’e olan tepkisi ön plandaydı.
Kartal
Bu dayanışmasının bir örneği de 25 Aralık
Cuma günü Kartal’da gerçekleştirilen eylemdi.
Kartal Ahmet Şimşek Koleji’nin önünde toplanan işçiler AKP ilçe binasına doğru yürüyüşe
geçtiler. Ankara Caddesi’nde engelle karşılaşan
işçiler, engele takılmayarak yürüyüşlerine
devam etti. Eyleme çevrede bulunan insanlar
da destek verdi.
Yürüyüş tekrar Hasan Ali Yücel Kültür
Merkezi’nin önünde kolluk güçlerinin barikatıyla karşılaştı ve barikat tekrar işçilerin direnişiyle geri çekilmek zorunda kaldı. Kültür
Merkezi’nin balkonunu kürsü olarak kullanan
işçiler, sistemin baskılarına boyun eğmeyeceklerini ısrarla yinelediler. Eyleme DİSK 1ve2
No’lu Şubeler, Genel-İş, Türk Metal, Petrol-İş
2 No’lu Şube, KESK, Tuzla Deri-İş, Harb-İş,
Demiryolu-İş, Basın-İş gibi daha birçok sendika destek verdi.

Benzer belgeler