Slayt 1 - BİYOLOGLAR ve BİYOLOJİ

Transkript

Slayt 1 - BİYOLOGLAR ve BİYOLOJİ
Liken Biyoçeşitliliği Açısından Uludağ’ın Önemi
Prof. Dr. Şule ÖZTÜRK
Dr. Seyhan ORAN
Uludağ Üniversitesi
Fen – Edebiyat Fakültesi
Biyoloji Bölümü
Görükle - BURSA
Liken Biyoçeşitliliği Açısından Uludağ’ın Önemi
Liken nedir?
Likenlerin ;
Morfolojik özellikleri,
Doğa için önemi,
Kullanım alanları,
Uludağ’ ın özellikleri
Uludağ’ın likenler için önemi
Liken terimi doğada iki ayrı organizma olarak
tanımlanan bir mantar ile bir yosun (alg)’un bir arada
yaşamaları, yaşam fonksiyonlarını aralarında iş bölümü
yaparak düzenledikleri, tek başlarındaki
görünümlerinden çok farklı bir görünüm kazanmaları ile
ortaya çıkan organizmayı tanımlamak için kullanılır.
One detail that had never thought of before: the fungal partner
Doğada bitki, hayvan ya da diğer farklı sistematik
gruplarda yer alan organizmalar ortak bir yaşam alanını
paylaşırlar.
Bu canlı objeler çevrelerindeki cansız özellikteki
ortam öğeleri ile de uyumlu ilişkiler içinde olmaları
halinde hayatlarını devam ettirebilirler.
Süreklilik gösteren bu sisteme ekosistem denir.
Son yıllarda liken birlikteliği bir ekosistem olarak kabul
edilmektedirler.
Liken oluşumuna katılan iki ya da üç farklı organizmanın
toprak, ağaç kabuğu, dalı, kaya yüzeyi gibi bir ortamda uzun yıllar
canlılıklarını sürdürebilecek şekilde bir arada bulunarak doğada
yer alması durumunda bu oluşum, canlı üye sayısı az olmakla
birlikte, ekosistemin en küçük örneğini oluşturmaktadır.
Liken yapısına katılan organizmaların birbirleriyle
oluşturdukları karşılıklı yardımlaşma özellikleri likenlerin
aynı zamanda ortak yaşamın (simbiyotik yaşam) özel bir
formu olan “Karşılıklı Yardımlaşma” (Mutualistik İlişki)’ nın
da güzel bir örneğidir.
Liken birliğinde
yaşam döngüsü
Genel olarak liken oluşumunun %80-90’ nında
mantar dominant bileşen olarak bulunur. Tropik
bölgelerde yaşayan bazı cinslerde ise liken
yapısına katılan alg dominant durumdadır.
Liken tallusunda mantar egemenliği
Bu birliktelikte mantarın hakim durumda olması
likenlerin tanımlanmasında öncelikli olarak mantarın
değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Liken kelimesi
yerine likenlere “Liken oluşturan mantar” ifadesi de
sıklıkla kullanılmaktadır. Sistematik değerlendirmede
de
mantar
sınıflandırması
göz
önünde
bulundurulmaktadır.
Cladonia sp. tallusunda Trebouxia sp. nin mantar hifi
tarafından sarılması
Likenler çevremizde gördüğümüz
ot, çalı, ağaççık gibi bitki olarak
tanımlanan ve çoğunluğu çiçek
adı verilen gösterişli yapıları ile dikkat
çeken doğa üyesi olmayıp, oldukça sade görünüşleri
yanında çoğunun sahip olduğu güzel renkleri ile fark
edilirler.
Kök, gövde, yaprak ve çiçek gibi farklılaşmış organlara
sahip değildirler, kendilerine özgü bazen çok şekilsiz,
bazen ise çok dekoratif görünüşte Tallus yapısındadırlar.
Likenin temel yapısı ve görünümünde büyük öneme sahip
olan mantarlar yeryüzündeki beş önemli canlı aleminden birini
oluştururlar.
Bazı türleri gıda olarak kullanılan mantarlar çoğalma
özellikleri bakımından farklı özellikler taşımakta ve bunlardan
üç farklı formu (Ascomycotina, Basidiomycotina ve
Deuteromycotina) liken yapısında mantar bileşeni (Mikobiyont)
olarak bulunmaktadır.
Doğada bağımsız yaşamaları durumunda saprofitik
beslenme özelliğinde olan mantarlar liken yapısına
katıldıkları zaman, birlikte yaşamın bir kazancı olarak bu
özelliklerini terk ederler ve algin sentezlediği organik
maddelerden yararlanırlar.
Liken yapısına katılan algler ise su ortamında yaşayan ve
yosun olarak bilinen birçok türden bazılarını içeren üyelerdir.
Liken yapısına katılmaları durumunda mantarların olumlu
beslenme kazanımında olduğu gibi, algler de su ortamından
kurtularak karada yaşayabilme dolayısıyla yeni bir yaşam yeri
şansı elde etmektedirler.
Liken yapısında yer alan algler (Fotobiyont), tüm algler
de görüldüğü gibi, içerdikleri fotosentetik renk maddeleri
(Pigmentler) ile besin üretme özelliğinde olup bu ortak
yaşamda hem kendisi için hem de mantar için gerekli organik
maddeleri sentezler (Stigonema sp.).
Stigonema sp.
Liken yapısına katılan algler sadece yeşil alg (Chlorophyta)
ya da mavi-yeşil alg (Mavi-yeşil bakteri=Cyanobacteria) veya
her ikisi aynı liken tallusunda bir arada bulunacak şekilde
organize olabilirler.
Nostoc sp.
Trentepohlia sp.
Likenler yapılarında yer alan alg ve mantarın kendi
morfolojik şekillerinden tamamen farklı görünüşlere sahiptirler.
Likenleri morfolojik yapılarına göre üç temel grupta incelemek
mümkündür.
• Dalsı (Çalımsı) Likenler (Fruticose): Tallusları şerit ya da iplik
şeklinde (Usnea barbata)
• Yapraksı Likenler (Foliose): Tallusları yaprak görünümünde
(Xanthoria parietina)
• Kabuksu Likenler (Crustose): Tallusları kabuk
gibi olup yaşadıkları yüzeye sıkıca yapışmış
olan likenler (Diploschistes ocellatus).
Yeryüzünde yayılış gösteren bitkilerden farklı olarak
likenler birçok canlının yaşayamadığı çok soğuk, çok sıcak,
kurak veya aşırı derecede suya doygun ortamlarda
yaşayabilen organizmalardır.
Kök gibi tutunma organına sahip olmayan likenler
toprak, kaya, ağaç kabuğu, odun kütüğü, deri gibi uzun
süre kalıcı, hareketsiz olma özelliği taşıyan birçok substrat
(yüzey) üzerinde yaşabilmektedirler.
Likenlerin en çok yayılış gösterdikleri substratlar üç temel grup
oluşturur.
Epifitik Likenler: Çeşitli ağaçların, çok yıllık
ve iyi gelişmiş çalı formundaki bitkilerin
gövde ve dallarında gelişen likenlerdir.
Saksikol Likenler: Kalkerli, silisli gibi farklı
kimyasal yapıdaki (kalkerli: bazik, silisli: asidik)
kayalar üzerinde yaşayabilen likenlerdir.
Terrikol Likenler: Kimyasal bileşimi çeşitlilik
gösteren toprak (silisli ya da kalkerli)
materyali üzerinde gelişen likenler için
kullanılan bir tanımdır.
Bu temel yayılış alanları dışında ağaç ya da beton içerikli
bahçe çiti, eski kiremitler gibi ortamlar da likenlerin gelişimi için
uygun substratlardır.
Kimi durumlarda bir liken tallusu bir başka liken için substrat
görevi yapabilir. Konak bir liken üzerinde gelişen bu konukçu
likenlere “Likenikol mantar” tanımı kullanılmaktadır.
Sticta limbata üzerinde
gelişmiş bir likenikol mantar
Bu ortak yaşamda besin
üretici diğer bir ifade ile
fotosentetik organizma olan
alg
oluşturduğu
besin
maddelerini
mantar
ile
paylaşmaktadır.
Böylece
saprofit özellikteki mantar bu
beslenme şeklini terk eder.
Mantar algden besin
sağlamasına
karşılık
bu
birliktelik için su ve mineral
madde sağlar.
Alg tarafından üretilen
karbohidratlar
mantar
tarafından biriktirilir veya
diğer
metabolitlere
dönüştürülür. Bu maddelerin
biriktirilme yeri medulla ya
da üst korteks dokusudur.
Liken yapısında yer alan mantar ve alg bileşeni
bağımsız yaşamaları halinde üretmedikleri bazı kimyasal
maddeleri ortak yaşam oluşturmaları durumunda
sentezleyebilirler.
Üretilen bu kimyasal maddeler liken talluslarını
olumsuz çevre koşullarına adaptasyonlarını sağlamak
dışında daha pek çok fonksiyonlara sahiptir.
Parmotrema crinitum’ da lekanorik asit için
medullada C (Sodyum hipoklorit) testi:
Parmelia sulcata’ da salazinik asit için
K (Potasyum hidroksit) testi:
Buellia halonia’ da ksantonlar için
medullada C testi:
Physcia stellaris’ de atranorin için K testi:
Kaynak bilgilerinde likenlerin geçmiş tarih dönemlerinde
halk ilaçları arasında yer aldığı ve liken talluslarının morfolojik
şekilleri ile çeşitli hastalıklar arasındaki benzerlikler dikkate
alınarak kullanıldığı görülmektedir. Örn: uzun ipliksi görünümde
bir dalsı liken cinsi olan Usnea türlerinden hazırlanan toz
preparatlar saç uzatılması amacı ile kullanılmıştır.
Günümüzde de bu cinsin metabolik ürünleri arasında yer
alan usnik asidin çeşitli şampuanların ve bazı preparatların
bileşimde yer aldığı görülmektedir.
(Usnea sp.) 1 oz. brown glass
bottle (Three month cold
infusion of the fresh, ground
Usnea lichen in virgin olive
oil, strained and bottled).
Infused Usnea Oil is used topically
as an antibiotic and antifungal.
Ramalina farinacea ve Cladonia foliacea’ den izole edilen
usnik asidin kanser hücrelerine karşı yüksek oranda sitotoksik
aktivite gösterdiği tespit edilmiştir (Koparal ve ark. 2006).
Ramalina farinacea
Cladonia foliacea
Bir başka çalışmada önemli liken metabolitlerinden
olan parietin, atranorin, usnik asit ve giroforik asidin insan
kanser hücreleri üzerinde baskılayıcı etkiye sahip olduğu
bulunmuştur (Backorova ve ark. 2011).
Likenlerin ürettikleri asit özellikteki maddelerin
doğada toprak oluşumunda önemli bir görevi vardır.
Bu görevin önemini vurgulamak için “Öncül Bitki (Piyonir) ”
tanımı kullanılmaktadır. Bir kaya üzerinde ilk tutunabilen
materyal bir kabuksu liken tallusudur.
Likenin ürettiği asit özellikteki metabolitlerin
kaya yüzeyini aşındırıcı etkisi havanın nemi ile daha
etkili hale gelir. Kaya partikülleri bu zeminde
yapraksı ve hatta küçük dalsı likenlerin gelişimini
kolaylaştırır.
Süksesyon ve Likenler
Ufalanmış kaya miktarındaki artış
doğadaki örümcek, böcek gibi diğer
organizmaların da yaşam alanlarının
genişlemesine yardım eder.
Hayvansal organizmaların ve likenlerin parçalanmaya
uğrayan ölü materyalleri de oluşan ince toprak tabakasının
organik içeriğinin artmasını sağlar.
Toprak kalınlığı giderek artan kaya yüzeyi sırasıyla, o bölge
için uygun, karayosunları, eğrelti otları, çalı, ağaççık ve son olarak
ağaç türlerinin gelişimine uygun hale gelir. Bu nedenle likenler
çıplak kaya süksesyonunda
“ ÖNCÜL BİTKİLERDİR”.
Likenlerin bilime olan bir diğer katkısı biyolojik
belirteç “Biyoindikatör” olarak kullanılabilmesidir. Bir ağaç
gövdesi ve dalları üzerinde likenleri çok iyi gelişmiş ve
çeşitli şekillerdeki tallusları ile görebiliyorsak bu bölgede
havanın kükürtdioksit (SO2) içeriğinin sağlık için tehlikeli
düzeyde olmadığını diğer bir ifadeyle o bölgenin havasının
temiz olduğunu söyleyebiliriz.
Uzun süreli yüksek kükürtdioksit kirlenmesi altında olan
bölgelerde ortamı ilk terk eden organizmalar likenler olmaktadır.
Bu özellikleri ile şehir planlamacılarına biyolojik belirteç olarak
hizmet edebileceği çeşitli çalışmalar ile gösterilmiştir.
Yoğun kükürtdioksit kirliliği etkisi altında olan şehir
merkezlerinde ağaç gövdeleri üzerinde dekoratif liken talluslarını
göremeyişimizin nedeni budur. Likenlerce fakir bu yerlere “Liken
Çölü” adı verilir.
Pollüsyon Likeni (Lecanora conizaeoides )
Bursa il merkezinde yapılan bir çalışmada SO2
liken dağılımı üzerindeki etkisi incelenmiştir (Öztürk ve
ark. 1997). Bu çalışmada, şehir merkezinde hava
kirliliğinin yoğun olması nedeniyle likenlerin
bulunmayışına karşılık şehir merkezinden uzak
kısımlarda, Uludağ’ın eteklerinde liken varlığı tespit
edilmiştir.
Marmara Bölgesinin 2543 m ile en yüksek dağı olan
ve kuzey-batı güney-doğu yönünde uzanan Uludağ ilk
çağlarda Olympos Mysios, Osmanlı döneminde ise Keşiş
Dağı olarak isimlendirilmiştir.
40 km uzunluğa yaklaşık 20 km genişliğe sahip olan
dağ önemli yükseltilere (Zirve Tepe (2468 m), Kuşaklıkaya
Tepe (2232 m), Şahinkaya Tepe (2200 m), Paşaçayırı
(2099 m), Fatin Tepe (1900 m), Çobankaya Tepe (1750 m),
Bakacak Tepe (1743 m)) sahiptir.
Dağın en yüksek kesimindeki sırtlar birinci zamana ait mermerleşmiş
kireçtaşından meydana gelmiştir.
Bu sırtlarda kuzeyde yaklaşık 300 metrelik dik bir duvarla granit ve
gnays tipi billursal kayaçlara geçilmektedir.
Karatepe’nin kuzeyinde dördüncü zamanda buzul aşındırması sonucu
oluşan teknelerin sularla dolması sonucu oluşmuş Karagöl, Aynalıgöl,
Kilimligöl ve Buzlugöl gibi buzul gölleri yer almaktadır.
Bu bölgede ayrıca bölgedeki buzullar tarafından şekillendirilmiş
Yılanlıkaya, Devetaşı, Cennetkaya ve Çobankaya gibi kaya kitlelerine
rastlanır.
Kilimligöl
Aynalıgöl
Buzlugöl
Bunların önünde Sarıalan (1621 m), Kirazlıyayla (1505
m), Kadıyayla (1252 m) ve Sorba yaylaları gibi düzlükler
bulunmaktadır.
Dağın güneyi daha dik ve sarp olup bu bölgede Ketenlik
yaylası (1420 m), doğu kesiminde ise Kıran yaylası (1900 m),
Kirseyazılıtaş Tepe (2340 m), Arpakarı Tepe (2330 m) ve
Eğrikar Tepe (2451 m) gibi yükseltiler yer almaktadır (Kaynak
ve ark. 2007).
Uludağ’ın alçak kesimlerinde Bursa şehrinde hakim
olan Akdeniz iklimi görülmektedir.
Dağın üst kesimlerine doğru çıkıldıkça bu iklim yerini
daha yağışlı ve soğuk bir iklime terk etmektedir.
Farklı iklimsel ve yapısal özelliklere sahip Uludağ’da oluşan özel
habitatlar pek çok bitki türü için yaşam alanları oluşturmaktadır.
Bitkisel çeşitlilik merkezi olan Uludağ, şimdiki bulgulara göre 30’u
Uludağ, yaklaşık 107’si Türkiye için endemik olmak üzere toplam 137
endemik türe ev sahipliği yapmaktadır.
Ayrıca küresel ölçekte nesli tehlike altında olan 3, Avrupa
ölçeğinde ise 54 türün yaşam alanını oluşturmaktadır.
Linum olympicum
Uludağ’ın eteklerinden başlayıp zirveye kadar farklı
yüksekliklerde yer alan farklı vejetasyon kuşakları dünyada çok az
görülen bir özellik olup Uludağ’a ayrı bir önem kazandırır.
Lauretum Kuşağı (350 metreye kadar): Bu kuşak
Defne (Laurus nobilis), Funda (Erica arborea), Zeytin (Olea
europea), Kurtbağrı (Ligustrum vulgare), Kocayemiş (Arbutus
unedo), Girit Ladeni (Cistus creticus), Katran Ardıcı (Juniperus
oxycedrus), Meşe (Quercus sp.), Fındık (Coryllus avellana) gibi
türlerden oluşan bir maki formasyonu oluşturmaktadır.
Castanetum Kuşağı (350-700 m): Bu kuşak Kestane
(Castanea sativa), Ardıç (Juniperus oxycedrus), Erguvan
(Cerris siliquastrum), Akçakesme (Phillyrea latifolia),
Katırtırnağı (Spartium junceum), Meşe (Quercus sp.),
Alıç (Crataegus monogyna), Fındık (Coryllus avellana),
Girit Ladeni (Cistus creticus), Kızılcık (Cornus mas) ve
Yabani gül (Rosa canina) gibi türlerden oluşmaktadır.
Fagetum Kuşağı (700-1500 m): Bu kuşak Kayın (Fagus
orientalis), Karaçam (Pinus nigra subsp. nigra var.
caramanica), Meşe (Quercus sp.), Kestane (Castanea sativa),
Gürgen (Carpinus betulus), Titrek Kavak (Populus tremula)
gibi türlerin meydana getirdiği karışık ve yer yer saf kayın
ormanlarondan oluşmaktadır. Karaçam çoğunlukla Kayın ve
Göknar ağaçları ile karışık ormanlar oluşturur. Ayrıca 10001200 metreler arasında Uludağ’ın çeşitli yamaçlarında saf
ormanlar halinde de bulunmaktadır.
Abietum Kuşağı (1500-2100 m): Uludağ’ın doğu ve
güney yamaçlarında 1200 metrelerden başlayan Göknar
ormanları çoğunlukla (Abies bornmuelleriana subsp.
nordmanniana) saf ormanlar oluşturur.
Ancak bazı yerlerde bu yapıya Karaçam (Pinus nigra
subsp. nigra var. caramanica), Gürgen (Carpinus
betulus), Bodur Ardıç (Juniperus communis var. saxatilis),
Yabani Mersin, Ayı Üzümü (Vaccinium myrtillus), Yabani
Erik (Prunus divaricata), Üvez (Sorbus aucoparia) gibi
türlerin de katıldığı karışık ormanlar yer alır.
Alpinetum Kuşağı (2100-2543 m): Bu kuşak Uludağ’ın bazı
kesimlerinde subalpin ve alpin kuşak olarak ayırt edilmektedir.
Bu kuşakta genellikle Bodur Ardıç (Juniperus communis var.
saxatilis) ile Ayı Üzümü (Vaccinium myrtillus) toplulukları oldukça
geniş alanları örter ve Geven (Astragalus sp.), Kardikeni
(Acantholimon ulucinum), Yem Verici (Festuca sp.), Altay
Menekşesi (Viola althaica subsp. oreades) gibi yastık oluşturan
bitkiler de bu yapıya katılır.
Obrizya (Aubrieta olympica), Kaz Teresi (Arabis drabiformis),
Kanarya Otu (Senecio olympicus), Keten (Linum olympicum), Kekik
(Thymus bornmuelleri), Dönbaba (Erodium olympicum, Erodium
sibthorpianum subsp. sibthorpianum) kayalık ve taşlık açık
alanlarların önemli endemik türleridir.
Ayrıca bu kuşakta ülkemizde nadir görülen turbalık alanlar ve
türce zengin geniş nemli çayırlar yer alır. Bu özel habitatlarda Kıl
Otu (Nardus stricta), Hasır Otu (Juncus anatolicus), Festuca
türleri, Karanfil Otu (Geum coccineum), Beşparmak Otu
(Potentilla sp.), Salep (Orchis sp.) gibi türler yaşam bulurlar.
Uludağ’ da çok çeşitli bitki örtüsünün oluşu liken çeşitliliği
üzerinde son derece önem taşımaktadır. Farklı ağaç katmanları
belirli liken taksonlarının gelişimini kolaylaştırmakta ve bu
yükseltilerde çok sıklıkla görülen karakteristik türler
belirlenmektedir.
Liken gelişimi birçok ortam faktörü ile ilişkilidir.
Likenler su depolayabilme yeteneğine sahip olmadıkları için
hava nemi liken yaşamını kontrol eden önemli bir çevre
faktörüdür.
Güneş likenleri için ışık gelişimi kontrol eden önemli bir
etmendir. Likenlerin bazı türlerde çok küçük talluslar ile temsil
edilmesi nedeniyle ağaç katmanları arasında oluşan korunaklı
mikro klima alanları da liken yayılışında önem taşımaktadır.
900-1400 m arasında yoğun örtü oluşturan Fagetum
zonunda yüksekliğe bağlı olarak en sık yayılış gösteren
likenler;
Lecanora argentata
Lecanora carpinea
Lecanora chlarotera
Lecanora intumescens
Lecidella elaechroma
Parmelia sulcata
Bu likenlerin oluşturduğu liken kompozisyonunun
alt ve üst yükseltilerde farklılık gösterdiği ve yüksekliğin
epifitik liken dağılımında istatistik olarak önemli olduğu
belirlenmiştir (Öztürk ve ark. 2010).
1200 – 1400 m arasında yoğun yayılış gösteren
Pinus nigra üzerinde en geniş yayılış gösteren likenlerin;
Hypogymnia farinacea, Pseudevernia furfuracea olduğu
belirlenmiştir (Güvenç ve ark. 2009).
Hypogymnia farinacea
Pseudevernia furfuracea
Uludağ’ da 1500-1900 m arasında yayılış gösteren
Abies
nordmanniana
(Steven)
Spach
subsp.
bornmuelleriana (Mattf.) Coode & Cullen (Uludağ
göknarı)’nın oluşturduğu Abietum zonu da bünyesinde
çok çeşitli ve geniş yayılışlı liken taksonları
barındırmaktadır. Bu zonda en çok rastlanan türler;
Bryoria capillaris
Caloplaca herbidella
Hypogymnia tubulosa
Lecanora saligna
1500-1600 m için karakteristik türler;
Phlyctis argena
Rinodina capensis
Usnea rigida
1700-1900 m için karakteristik türler;
Buellia disciformis
Parmeliopsis ambigua
Bryoria implexa
Farklı
yükseltilerdeki
karakteristik türlerin değişiklik
göstermesi, yüksekliğin liken
dağılımı ve çeşitliliğini kontrol
eden önemli faktörlerden biri
olduğunu göstermiştir (Öztürk
ve Güvenç 2010).
Zira yükseklik nedeniyle
değişen ışık, nem, rüzgar gibi
etmenlerin liken çeşitliliğini ve
gelişimini etkileyen önemli
çevre
faktörleri
olduğu
bilinmektedir.
Uludağ sahip olduğu bitki
örtüsü
nedeniyle
epifitik
likenler
için
çok
uygun
ortamları oluşturur.
Ramalina fraxinea
Silisli ve kalkerli kaya ve aynı içerikli toprak yüzeylerin geniş yer kapladığı
Uludağ’ın alpin bölgesinin de kar örtüsüne dayanıklı özellikle kabuksu likenler
açısından zengin olduğu tespit edilmiştir (Güvenç ve Öztürk 2004).
Sporastatia testudinea
Umbilicaria cylindrica
Uludağ’da günümüze kadar yapılan çeşitli çalışmalarda
(Steiner (1916), Szatala (1940) , Verseghy (1982), Öztürk (1992),
Tore ve Ozturk (2009), Oran (2011)) farklı morfolojik yapıda, bir ya
da 2 veya 3 substrat üzerinde gelişme özelliğinde 326 liken
taksonu tespit edilmiştir.
Uludağ liken çeşitliliğinin belirlenmesine yönelik çok sayıda
çalışma yapılmış olmakla birlikte, bazı likenlerin çok küçük talluslar
ile temsil edilmesi nedeniyle arazi çalışmaları sırasında her zaman
gözden kaçan türler olabilmektedir.
Yapılacak ek çalışmalar ile günümüze kadar tespit edilmiş
liken taksonlarına ilavelerin olması ve 326 olan liken taksonu
sayısının artması mümkündür.
Çok sayıdaki çalışmada tespit edilen liken taksonlarından bazıları;
Anaptychia ciliaris
Collema furfuraceum
Buellia badia
Caloplaca lactea
Caloplaca cerina
Candelariella aurella
Cladonia fimbriata
Neofuscelia pulla
Ochrolechia pallescens
Parmelia submontana
Rinodina exigua
Tephromela atra
Squamarina cartilaginea
Rhizocarpon distinctum
Toninia sedifolia
Verrucaria calciseda
Görüldüğü gibi Uludağ birçoğu yüksek bitkiler gibi fazla göze
çarpmayan çok çeşitli likene ev sahipliği yapmaktadır.
Uludağ’ın liken zenginliğini koruyabilmek, yeni türlerin
yerleşmesine izin vermek ve Uludağ’ı gelecekte liken çölü haline
dönüştürmemek için görevlerimiz olduğunu unutmamalı ve
bunun için gereken önlemlerin alınması konusunda gereken
duyarlılığı göstermeliyiz.
Melanelixia sp.
Diploschistes sp.
Rhizocarpon sp.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
KAYNAKLAR:
Ahmadjian, V. (1993). The Lichen Symbiosis, John Wiley & Sons, Inc. USA.
Backorova, M., Backor, M., Mikes, J., Jendzelovsky, R. & Fedorocko, P. (2011). Variable responses of different human cancer cells to the lichen compounds
parietin, atranorin, usnic acid and gyrophoric acid, Toxicology in Vitro, 25: 37-44.
Güvenç, Ş., Öztürk, Ş.(2004). Lichen Records from the Alpine Region of Uludağ (Olympus) Mountain in Bursa – Turkey, Turk J Bot, 28: 299-306.
Guvenc, S., Oran, S. & Ozturk, S. (2009). The Epiphytic Lichens on Anatolian Black Pine [Pinus nigra Arnd. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe in Mt. Uludag
(Bursa–Turkey), Journal of Applied Biological Sciences, 3(2): 143-147.
Kaynak, G., Daşkın, R. ve Yılmaz, Ö. (2007). Bursa Bitkileri, T.C. Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, Bursa.
Koparal, A. T., Ayaz Tüylü, B. & Türk, H. (2006). In vitro cytotoxic activities of (+) usnic acid and (-) usnic acid on V79, A549, and human lymphocyte cells and
their non-genotoxicity on human lymphocytes, Natural Product Research, 20 (14): 1300-1307.
Nash III, T.H., Ryan, B.D., Diederich, P., Gries, C., Bungartz, F. (2002). Lichen Flora of the Greater Sonoran Desert Region, Volume 1. Tempe, Arizona State
University.
Nash III, T.H., Ryan, B.D., Diederich, P., Gries, C., Bungartz, F. (2002). Lichen Flora of the Greater Sonoran Desert Region, Volume 1. Tempe, Arizona State
University.
Oran, S. (2011). Epiphytic lichen diversity on Fagus orientalis Lipsky and Fagus sylvatica L. in the Marmara region (Turkey), Biological Diversity and
Conservation, 4(1): 129-132.
Ozturk, S., Oran, S., Guvenc, S. & Dalkıran, N. (2010). Analysis of the distribution of epiphytic lichens in the oriental beech (Fagus orientalis Lıpsky) forests
along an altitudinal gradient in Uludag Mountain, Bursa – Turkey, Pak. J. Bot., 42(4): 2661-2670.
Öztürk, Ş. (1990). Türkiye için yeni liken kayıtları. Doğa-TR. J. of Botany, 14: 87-96.
Öztürk, Ş., Güvenç, Ş., Aslan, A. (1997). Distribution of Epiphytic Lichens and Sulphur dioxide (SO2) Pollution in the City of Bursa, Tr. J. of Botany, 21(4): 211215.
Öztürk, Ş. (1992). Uludağ'ın kabuksu ve dalsı likenleri üzerine bir araştırma. Doğa-Tr. J. of Botany 16: 405-409.
Öztürk, S., Guvenc, S. (2010). Comparison of the epiphytic lichen communities growing on various tree species on Mt. Uludağ (Bursa, Turkey), Turk J Bot,
34: 449-456.
Purvis, O.W., Coppins, B.J., Hawksworth, D.L., James, P.W., Moore, D.M. (Eds.) (1992). The lichen flora of Great Britain and Ireland. London, Natural History
Museum Publications.
Tore, B.K., Ozturk, S. (2009). Taxonomic Investigations on the Epiphytic Lichens
on Quercus sp. of Uludag (Bursa – Turkey), J. Biol. Environ. Sci., 3(7):17-24.
Uludağ, B. (2005). Bursa ili İnegöl ve Yenişehir ilçelerinin likenleri üzerinde taksonomik incelemeler. Uludağ Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
lisans tezi.
Wirth, V. (1995). Die Flechten Baden-Württembergs Teil 1-2. Ulmer, Stuttgart.
http://protist.i.hosei.ac.jp/pdb/images/Prokaryotes/Stigonemataceae/sp_1.html
http://www.google.ca/search?hl=tr&q=trebouxia&bav=on.2,or.r_gc.r_pw.r_qf.,cf.osb&biw=1203&bih
http://www.google.trentepohlia&aq=f&aqi=&aql=&gs_l=i
http://dbiodbs.univ.trieste.it/global/italic_ico
http://www.sharnoffphotos.com/lichensNH/lichen_tests.html

Benzer belgeler

PDF ( 5 ) - Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

PDF ( 5 ) - Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü kaya yüzeyini aşındırıcı etkisi havanın nemi ile daha etkili hale gelir. Kaya partikülleri bu zeminde yapraksı ve hatta küçük dalsı likenlerin gelişimini

Detaylı

View/Open - Giresun Üniversitesi

View/Open - Giresun Üniversitesi mikroorganizmaları öldürücü ve insan sağlığı için önemli özellikleri 1926 yılından bu yana laboratuarlarda araĢtırılmaya baĢlanmıĢtır (2). Likenler bir mantar, bir alg ya da bir mavi yeĢil algden m...

Detaylı