Askeri darbe girişiminin engellenmesi demokrasinin ve

Transkript

Askeri darbe girişiminin engellenmesi demokrasinin ve
%
!
)
%
%"
*+#
(
+
$" % %
%
6-'&2"
"))03
/ -&%&*!" .'"-& &- ! - " $&-&;&
)&*& &(" . -.8(!8 +9-0! * 6('" 25*"/&)&*& ' *( 1" 3+-(
"(" $"4&-)"2& %"!"#("2"* 0 .'"-& ' ('8;) .+*0 0 4+'
. 28! .'"- 1" .&1&( 2 ; )8*8 2&/&-&-'"* 0)%0-&2"/&)&3&*
'0-0(0;0*0 $"-4"'(";/&-"* 6-'&2" 626' &(("/ " (&.&
/ -&%&*!" &(' '"3 +) ( *!8 0(1 -( !!"("- .+' '( $61"*&()"3 ( *( - !0-0) $"/&-&(!& * ' ! - " $&-&;&)&
; -82 0( ; ) !8 "*$"(("*!&
0- ! &- '"3 ! % 10-$0(02+-03 ")+'- .&2& 53$6-(6'
("-& % '( -8 1" /+,(0). ( ! 2 *8;) 28 +-/ ! * ' (!8'
6('"2& +*28(( - $"-&2" $5/6-" "' +( * ! - "("- $"-"'4".&
1" ' 2* 98 *" +(0-. +(.0* %&4 &- &4&)!" ' 0( "!&(")"3
- " $&-&;&)&*&* "*$"(("*)".&*& 626' &- ."1&*4 &("
' -;8( -'"* !")+'- /&'(";)" .6-" &*&* '".&*/&2" 09- /8(
) '.838* $"(&;/&-&()".&*& &*. * % '( -8* 1" !")+'- .&2"
! 2 (8 %0'0' !"1("/& &('"("-&*!"* .( 1 3$"4&()")".&*&
!")+'- .&)&3&* '&;& 2 ! ! - $-0, "$")"*(&9& 25*"/&)&
&(" 2 - () ) .8*8 &./&2+-03 1" "'(&2+-03
"))03
/ -&%(& .'"-& ! - " $&-&;&)&*" ' -;8
48' -'"* 2 ; )8*8 2&/&-"* /6) ;"%&/("-&)&3" (( %7/ * - %
)"/ 2 - (8( -8)83
&( ;&# ( - !&(&2+-03
"))03
"'
'*+
(
$
!(
(&
!(
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:22 Page 2
Edirne Şubesi
Genel Kurulu
Sayfa 24
Sayı: 76 Ağustos 2016
Tez-Koop-iş
Sendikası
Edirne Şubesi 10. Genel
Kurulu 9 Nisan 2016 tarihinde toplandı ve Şube
Başkanlığına
Mehmet
Meral yeniden seçildi.
Tez-Koop-İş Sendikası
Yayın Organı
Tez-Koop-İş Sendikası
Adına Sahibi:
Osman Gürsu
(Genel Başkan)
Sorumlu Yazı İşleri
Müdürü:
Haydar Özdemiroğlu
(Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Mali Sekreteri)
Yayın hazırlığı ve düzenleme:
Haluk Şensu
Yasal Haklar:
Bu dergide yar alan yazı, makale, fotoğraf ve tasarım unsurlarının bir
bölümü veya tamamı (elektronik ortamda çoğaltmak da dahil) alıntının
kaynağı belirtilerek yapılabilir •
Yazılardaki görüşler yazarlarına aittir
ve sendika tüzel kişiliğini hiçbir
biçimde bağlamaz • Dergiye iletilen
yazı, belge, fotoğraf, karikatür gibi
ürünler geri gönderilmez.
Yönetim yeri ve iletişim adresleri:
Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Merkezi
Mebusevleri, İller Sokak No: 7
06580 Tandoğan-Ankara
Tel: 0312. 213 34 44
Faks: 0312. 213 34 30
İnternet: www.tezkoopis.org
Elektronik posta:
[email protected]
Baskı Tarihi: Ağustos 2016
Baskı:
Ziraat Gurup Matbaacılık,
Ambalaj San. ve Tic. A.Ş.
İstanbul Yolu Trafo Karşısı
Varlık-Ankara
Tel: 0 312 384 73 44 - 45
Yayın türü: Yerel Süreli Yayın
İzmir 2 Nolu Şube
Genel Kurulu
Sayfa 28
Sendikamız İzmir 2 Nolu
Şubesi Genel Kurulu 16
Nisan 2016 tarihinde toplandı ve Şube Başkanlığına Caner Fırat yeniden
seçildi.
Madde 2
1. İşçi ve işveren teşekkülleri, gerek doğrudan
doğruya, gerek mümessilleri veya üyeleri vasıtasıyla
birbirlerinin kuruluşları, işleyişleri ve idarelerini
müdahalede bulunmalarına karşı gerekli surette himaye edileceklerdir.
2. Bilhassa işçi teşekküllerini bir işverenin veya bir
işveren teşekkülünün kontrolüne tabi kılmaya, bir işverenin veya bir işveren teşekkülünün kendi nüfuzu
altına alınmış işçi teşekkülleri ihdasını tahrik etmeye
veya işçi teşekküllerinin mali yollarla veya başka bir
şekilde desteklemeye matuf tedbirler, bu maddedeki
manası ile müdahale hareketlerinden sayılır.
(Örgütlenme ve Toplu Pazarlık İlkelerinin Uygulanmasına İlişkin 98 sayılı ILO Sözleşmesi’nden)
Real’de
yeni dönem sözleşme
Sayfa 30
Mediamarkt’ta
2. Dönem TİS
Sayfa 36
Türkiye’de
perakende
sektörünün önemli kuruluşlarından Real’de çalışan üyelerimiz adına
sürdürülen toplu iş sözleşmesi anlaşma sağlanması üzerine
ve 30
Mayıs 2015 tarihinde imzalandı.
Ülkemizin en büyük elektronik perakende zincir
mağazalarından Mediamarkt’ta çalışan üyelerimiz adına MS İstanbul İç
ve Dış Ticaret Limited Şirketi ile 2. Dönem İşletme
Toplu İş Sözleşmesi 31
Mayıs 2016 tarihinde imzalandı.
Yeni zincir:
Kiralık işçilik
Sayfa 70
6 Mayıs 2016 tarihi, AKP
milletvekillerinin iki ellerini
havaya kaldırarak kabul
ettirdikleri yeni yasa ile
birlikte Türkiye’ de işçi sınıfı için önemli bir tarihi
dönemeçtir.
Sendikal
tarih için ilk buluşma
Sayfa 20
Çalıştıkça emekli
maaşı düşüyor mu?
Sayfa 62
Son zamanlarda en çok
sorulan soruların başında
geliyor "Ne kadar fazla çalışırsan
bağlanacak
emekli maaşı o nispette
düşük olacağı" kulaktan
kulağa yayılmaktadır. Aslında, normal koşullarda
işçilerin prim ödeme gün
sayısı arttıkça bağlanacak emekli maaşının daha
yüksek olması gerekmektedir.
Sendikamız 54. yaşını da
geride bıraktı. Ülkemizde
yasal olarak sendikaların
kurulmaya
başlandığı
1946’dan sonra örgütlenme çabalarının artmaya başladığı dönemin
ardından işkolumuzda da
kurulan sendikaların devamı olan Tez-Koop-İş,
özellikle son yıllarda
büyük bir atılım sürecine
girdi.
Modern
Kölelik
Sayfa 52
Köle” ve “Kölelik” günlük
yaşantımızda sıklıkla kullandığımız kavramlar. Ve
bu kavramlar sıradan bir
sözcük olmanın ötesinde
anlamlar taşıyor. Yalnızca
siyasal, toplumsal ve ekonomik bir kavram olarak
değil üstelik...
İ Ç İ N D E K İ L E R
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:22 Page 1
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 14:52 Page 2
Ülkemizi yüceltecek olan
demokrasidir
Bu süreç, demokratik kazanmaların, demokrasiye ve özgürlüklere duyulan güvenin
sonucudur. Çünkü, ülkemizde demokrasiyi,
özgürlükleri ve toplumsal dayanışmayı ortadan kaldıracak; toplumu birbirine karşıt düşman gruplara ya da kesimlere ayıracak hiçbir
girişim ve süreç kabul edilemez. Bu nedenle
ülkemizi demokratik hak ve özgürlükler yönünden olduğu gibi dünya ülkeleri arasında
onyıllarca geriye götürmeyi amaçlayan darbe
girişiminin geciktirilmeden bastırılması ülkemizin geleceği ve bağımsızlığı açısından son
derece önemlidir, değerlidir.
Darbe girişiminin tümüyle ortadan kaldırılarak Türkiye’nin yeni bir darbe ortamına girmemesinin ön koşulları çok yönlü önlemlerin
yaşama geçirilmesidir. Bunlar demokratik-
Değerli üyelerimiz,
Türkiye Cumhuriyeti 15 Temmuz 2016 tarihinde büyük bir darbe girişimi ile sarsıldı. Öncelikle genelkurmayı, kuvvet komutanlıklarını, stratejik özellikteki kamu kurumlarını
ve iletişim kuruluşlarını ele geçirmeye çalışan
darbeciler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast girişiminde bulunmak istediler. Ülkenin bağımsızlığını ve Cumhuriyetin
kuruluşunu sağlayan Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ni bombaladılar. Ankara ve İstanbul
başta olmak üzere birçok kentte terör estirdiler. Ancak darbe girişimi, halkın, hükümetin,
medyanın ve siyasal partilerin gösterdiği kararlılık ve dirençli tutumu sonucu kısa sürede
etkisizleştirildi ve böylece amaçlarına ulaşamadılar.
2
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 14:52 Page 3
İşte bu nedenle, Anayasanın temel ilkeleriyle bağdaşmayan, Türkiye’nin taraf olduğu
ILO sözleşmelerinin ilkelerine ters ya da karşıt yasa tasarılarının yasalaşma süreçleri durdurulmalıdır.
İçinde bulunduğumuz dönemde gündeme
getirilmek istenen kıdem tazminatının yeniden düzenlenmesi çabaları, “otomatik” ya da
“zorunlu” bireysel emeklilik sistemi uygulamalarına geçişe ilişkin yasa taslağı çalışmaları gündemden çıkartılmalıdır. Yine ülkemizde nitelikli işgücü istihdamına darbe
vuracak, Uluslararası İşgücü Kanun Tasarısı
yasalaştırılmamalıdır.
Bu arada özellikle belirtmek gerekir ki modern kölelik biçimi olan taşeron sistemi tümüyle kaldırılmalı; kamuda tüm taşeronda
çalışanlara sendikal hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmayacağı, tam tersine onlara geniş güvencelerin getirileceği kadro düzenlemesi
yaşama geçirilmelidir.
Demokratik hak ve özgürlüklerin korunduğu ve geliştirildiği; insan haklarının, barışın
ve özgürlük rüzgarlarının estiği bir Türkiye
özlemimiz hiç bitmeyecek...
Yolumuz, doğrultumuz emeğin ve demokrasinin yüceltildiği bir ülke...
Saygılarımla.
leşme sürecinin kesintiye uğratılmaksızın
ilerletilmesidir; devlet yapısının ve tüm kamu
kurum ve kuruluşlarının demokratikleştirilmesidir; insan hakları ve hukuk devleti ilkelerinden sapmadan önlemler alınmasıdır;
özgürlüklerle örülü örgütlü toplumun gerçekleştirilmesidir; ülkenin kuzeyinde, güneyinde, doğusunda ve batısında, kırında-kentinde demokratik kuralların egemen
kılınmasıdır; toplumsal dayanışmayı güçlendirecek açılımları yaşama geçirmektir.
Kısa, orta ve uzun gelecekte ülkemiz demokrasisinin gelişmesi için gösterilecek tüm
çabalarda sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının ve demokratik toplum örgütlerinin duyarlılığı ve katılımı önemli temel unsurlardandır.
Tez-Koop-iş Sendikası olarak ülkemizin
bağımsızlığına, laik ve sosyal hukuk devleti
ilkelerine içtenlikle bağlılığımızı her koşulda
vurguladık ve vurguluyoruz. Bu sendikal
yaklaşımımız varlık şartlarımızdan biridir ve
öyle kalacaktır.
Değerli üyelerimiz,
Ülkemizi derinden sarsan 15 Temmuz
darbe girişimi sırasında yaşamlarını yitiren
tüm yurttaşlarımıza ve bu arada örgütlü bulunduğumuz Media Markt’ta çalışan ve 15
Temmuz gecesi darbe girişimine karşı dururken İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde şehit olan Sendikamız üyesi
Muharrem Kerem Yıldız’a Allah‘tan rahmet,
ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır;
yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
Osman Gürsu
Genel Başkan
Değerli üyelerimiz,
Ülkemizin zorlu süreçlerden geçtiği bir dönemde sendikal hak ve özgürlüklere dönük
sınırlandırıcı yaklaşımlardan ve emeği güçsüzleştirecek, kazanımlarını geriye götürecek veya ortadan kaldıracak tutum ve
kararlardan ısrarla kaçınılması, hem demokratik açılımın zorunluluğudur, hem de toplumsal
dayanışmanın
güçlendirilmesi
yönünden çok önemlidir.
3
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:22 Page 4
SENDİKAL GÜNDEM
“Kiralık İşçilik” güvencesizliği yapılandıran
“Kölelik Yasası”dır
tarafından "Emeğin istismarı, insan onuruna
yakışmayan durumların
doğması ve çalışma barışının bozulmasına yol
açabileceği" gerekçesiyle TBMM’ne gönderdiği kiralık işçiliğe ilişkin
düzenleme böylece tam
7 yıl sonra bazı ekleme
Siyasal iktidar sendikaların tepkilerine rağmen 5
Mayıs 2016 tarihinde “kölelik yasası” olarak nitelendirilen kiralık işçilik ve
esnek çalışmaya ilişkin
düzenlemeleri Meclis'ten
geçirdi.
2009 yılında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
ve değişikliklerle yeniden
yasalaştı. Çalışma hayatına getirilen yeni sistemde, özel istihdam
büroları yani uluslararası
terminolojiye göre “İstihdam Ajansları” işçileri işletmelere kiralayacak.
Kiralama süresi, bazı
alanlarda süreli, bazılarında süresiz olacak. Kiralık işçiler, ücret ve
haklarını istihdam bürolarından alacaklar. İş hacminin artışı gerekçesiyle
de toplam istihdamın
dörtte biri kiralık işçiden
oluşturulabilecek.
Kiralık işçilik sistemine
getirilen kurallar sınırlama niteliği taşımaktan
çok, kiralık işçilik sistemini kolaylaştırıcı düzenlemeler niteliğinde. Buna
göre işletmenin iş hacmi-
Demokrasi ve sendikalar-1
Gerçekten özgür ve bağımsız bir sendikal hareket, ancak
temel insan haklarına saygı gösterilen ortamlarda gelişebilir.
Sendikal hakları yalnızca bir toplumsal kesim hakları olarak
görmek, hem sendikaları tarihsel ve toplumsal olarak küçümsemek anlamına gelir hem de demokrasinin değersizleştirilmesi anlamına... Sendikaların her türlü etkinliğini ve özellikle
demokratik eylem ve gösteri düzenleme özgürlüğünü ve hatta
belirli bir ön koşul olmaksızın endüstriyel eylem yapma özgürlüğünü sürdürmeleri emeğin özgürlükleri anlamında değerlendirilmelidir. Günümüzde sendikasız bir demokrasiyi düşünmek
kesin olarak olanaksızdır.
4
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:22 Page 5
nin öngörülemeyen ölçüde artması durumunda
geçici işçi sayısı, toplam
işçi sayısının dörtte birini
geçemeyecek. Yine 10
ve daha az işçi çalıştırılan işyerlerinde bu sayı 5
işçiye kadar çıkabilecek.
Aynı holding veya şirketler topluluğu içinde 6
aylık kiralama yapılabilecek. Ancak bu süre iki
kere uzatmayla 18 aya
çıkarılabilecek.
Sözleşme süresinin dolmasına rağmen geçici iş
ilişkisi devam ederse, belirsiz süreli iş sözleşmesi
kurulmuş sayılacak.
Kiralık işçilik konusunda getirilen sözde “sınırlar” ise şöyle:
-Toplu işçi çıkarılan
işyerlerinde 8 ay süresince, grev-lokavt uy-
gulamasında,
kamu
kurum ve kuruluşlarında,
yer
altında
maden çıkarılan iş yerlerinde kiralık işçi çalıştırılamayacak.
-Geçici sözleşmede
işçinin ne kadar süre
içerisinde işe çağrılmazsa haklı nedenle iş
sözleşmesini feshedebileceği belirtilecek, bu
süre üç ayı geçemeyecek. Kiralık işçinin ücretini işveren değil,
özel istihdam bürosu
ödeyecek.
-Özel istihdam bürosu, ücret bordrosunu
aylık olarak işverene
gönderecek. İşveren,
istihdam bürosunun
ücreti ödemediğini tespit ederse, büroya borcundan mahsup edip
kiralık işçinin ücretini
kendisi yatıracak.
-Özel istihdam büroları, kamu kadroları için
aracılık yapamayacak.
-İstihdam bürosunun,
12 ay boyunca hiçbir
işe yerleştirmeye aracılık yapmaması halinde
izni iptal edilecek.
Yasal düzenlemenin 20
Mayıs 2016 tarihinde
Resmi Gazete'de yayımlanması ardından insan
haklarına aykırı düzenlemenin iptali istemiyle hazırlanan dilekçe Cum–
huriyet Halk Partisi tarafından 15 Temmuz 2016
tarihinde Anayasa Mahkemesine sunuldu.
Anayasa Mahkemesi
önünde basın açıklaması
yapan CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, 7
milyon kayıtlı işçinin yarısını ilgilendiren bu düzenlemede işçiler için
olumsuz sonuçlar doğuracak pek çok hüküm bulunduğunu
belirterek,
“Kiralık işçiliği 21. yüzyılın kölelik yasası olarak görüyoruz. Kiralık
işçilik çalışma hayatını
kaosa sokacak, çalışanların haklarını geriye götürecek, çalışma
barışını kökten bozacaktır” dedi. Anayasa
Mahkemesi önünde yapılan basın toplantısına
Türk-İş, DİSK ve Hak-İş
konfederasyonları temsilcileri katıldı. Konfederasyon temsilcileri güven–
cesiz çalışmanın esas tutularak, emeğin alınılırsatılır bir meta gibi
algılanmasını kınandılar.
Demokrasi ve sendikalar-2
Örgütlenme özgürlüğü, yalnızca, temel insan haklarına ve
özellikle insan yaşamına ve kişisel güvenliğe ilişkin olanlara
tamamen saygı duyulduğu, bunların güvence altına alındığı
koşullarda kullanılabilir. Şiddet ve belirsizlik ortamı sendikaların kitleselleşmesini sınırlandırırken, o ülkenin totaliter bir ülke
olarak tanımlanması sonucunu doğurur. Demokrasi için sendikalar mutlak bir zorunluluk, sendikalar için özgürlük tartışmasız bir varlık şartıdır. Bir ülkede sosyal hakların güçlü
olması, temel insan haklarının genişliği, etkinliği ve kurumsallaşması ile dolaysız bağlıdır. Tersini ya da eksiğini düşünmek
demokratik ilke ve kurallara açıkça aykırıdır.
5
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 6
Türk-İş: “Emeğin sorunları ve
güvencesizleşme artıyor”
Her yıl Haziran ayının
ilk haftası içinde Cenevre’de düzenlenen Uluslararası
Çalışma
Konferansı, her ülkeden
gelen işçi-işveren ve
devlet temsilcilerinden
oluşan delegelerle toplanmakta ve çalışma yaşamına ilişkin sorunları
değerlendirmektedir.
Konfederasyonumuz
Türk-İş Genel Başkanı
Ergün Atalay, 105. ILO
Konferansında yaptığı
konuşmada teröre ve
mülteci sorununa dikkat
çekerken ülkemiz çalışma yaşamında zorlu
sorunların varlığına işaret etti. Atalay konuşmasında şunları söyledi:
“Türkiye’de çalışma
hayatında bir çok sorun
bulunmaktadır. Bir yandan esnek çalışma yaygınlaşırken
diğer
yandan kayıt dışı çalıştırma devam etmektedir.
Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş
ilişkisi kurulmasına yönelik yasa çıkarılmıştır.
Mevcut sorunlarımıza
çözüm ararken, maalesef işçilerin kazanılmış
haklarına karşı yeni düzenlemeler gündeme
getirilmiştir.
Gönüllü olması gereken iş uyuşmazlıklarında
arabuluculuk
zorunlu hale getirilmek
istenmektedir. İş sözleşmesinin zayıf tarafı
Demokrasi ve sendikalar-3
Toplu iş sözleşmelerinin amacı, çok genel olarak işçilerin
çalışma ve yaşama standartlarını korumak, geliştirmek olarak
tanımlanabilir. Toplu iş sözleşmeleriyle çalışanlar, sendikalı olmanın verdiği güçle örgütlenme güvencesi içinde kalmalıdır.
Ancak bunun yanında işçiler toplu iş sözleşmeleriyle olabildiğince güçlü istihdama giriş güvencesine, iş güvencesine,
gelir güvencesine, mesleksel beceri ve nitelik güvencesine,
sağlıklı ve güvenlikli ortamda çalışma güvencesine,
sendikaları tarafından temsil edilme ve katılım güvencesine ve
istihdamdan çıkışta haklarını yitirmeme güvencesine kavuşturulmalıdırlar.
6
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 7
olan işçiler korumasız
bırakılacaktır. Bu kabul
edilecek bir durum değildir. Şimdi de otomatik katılımlı bireysel
emeklilik sistemi getirilmek istenmektedir. Bu
sistemin dünyada eşi
benzeri yoktur. Dünyada bir ilktir. Sadece
işçiden kesinti yapılmasını öngören bu sistem,
çalışma barışının bozulması ve çalışanların
reel gelirinin azalması
gibi sonuçlar doğuracaktır.
Kıdem tazminatıyla ilgili düzenlemeler belirli
aralıklarla gündeme getirilmektedir. Bu konuda
hak
kaybına
kesinlikle müsade etmeyeceğiz.
Taşeron ile geçici işçiler konusunda ise hükümet
bir
çalışma
başlatmıştır. Sendikaların talepleri dikkate alınarak sonuçlanmasını
bekliyoruz.
Ayrıca ifade etmek isterim ki; kamu görevlilerinin
grev
hakkı
olmadığından toplu görüşme müzakerelerinin
etkisi sınırlı kalmaktadır.”
keskinleştiği ve her biri
sıradan bir sorun olmaktan uzaklaşarak tehdit ve
tehlike düzeyine yükseldiği sendikalar yönünden
unutulmamalıdır.
Konferansta konuşan
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman
Soylu, ekonomik büyümeye vurgu yaparak
istihdam sorunlarının azaldığ ı n ı
belirtti.
Tam istihdam, saygın
iş hedefleri
ve sosyal
koruma sistemlerinin tesis edilmesinin yoksulluğun sona
erdirilmesinde
büyük
önem taşıdığına inandıklarını dile getiren Soylu,
özellikle çalışan yoksulluğu ile mücadelede asgari ücret sistemlerinin
güçlendirilmesi, eşitsizliklerle mücadele, kadınların ve gençlerin işgücüne
katılım oranlarının artırılmasını önemli politika
alanları olarak benimsediklerinin altını çizdi.
Burada özellikle vurgulamak istiyoruz. Türk-İş
Genel Başkanı Ergün
Atalay’ın ancak küçük bir
bölümünü dile getirdiği
sorunların çok daha yaygın, derin ve şiddetli olduğu gerçeği, ekonomik
ve sosyal sorunların azalmak bir yana genelleştiği,
Demokrasi ve sendikalar-4
ILO'nun Sendika Özgürlüğünü ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı Sözleşmesi'ne göre; "Çalışanlar
herhangi bir ayırım yapılmaksızın önceden izin almadan istedikleri kuruluşları kurmak ve yalnız bu kuruluşların tüzüklerine
uymak koşulu ile bunlara üye olmak hakkına sahiptirler. Yine
çalışanlar örgütlerinin tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek,
temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini
düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler.
Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya
uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü
müdahaleden sakınmalıdırlar."
7
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 8
rasyonu (CGT)’nin gerçekleştirdiği eylemlere
gençlik örgütleri ve demokratik kuruluşlar da destek verdi.
Avrupa Futbol Şampiyonasının yapıldığı günlerde de ivme kazanan
eylemlerde çok sayıda
göstericinin
gözaltına
alınması, gösterilerin hızını kesemedi.
Hollande hükümetinin
gündeme getirdiği iş yasası değişiklikleri, güvencesizleşmeyi çoğaltırken,
çalışma sürelerinin artmasına neden olacak sonuçlar doğuracak ve
genel olarak kazanılmış
hakların azaltılması sonucunu yaratacak değişiklikleri kapsıyor...
Getirilmek istenen değişikliklere göre günlük
azami 10 saatlik çalışma
süresi 12 saate çıkarılabilecek, iş sözleşmesinde
değişiklik yapmak isteyen
çalışanlar işten atılabilecek, yarı zamanlı çalışan-
Fransa işçi sınıfı dayatmalara karşı
direniyor; her yerde...
Fransa’da sendikalar,
Hükümetin getirdiği yeni
iş yasası değişikliklerine
karşı büyük bir direniş
sürdürüyor. Mart ayının
ilk günlerinden başlayan
tepkiler, etkili grevlerin
oluşmasını
sağlarken
yine
tüm
kentlerde
zaman zaman güvenlik
güçleriyle çatışmalara dönüşen eylemler gerçekleştirildi. Bu durum emek
haklarına ve sendikal hak
ve özgürlüklere duyulan
güvenin ne kadar önemli
olduğunu gösteriyor.
Başta Fransa’nın en
büyük ve etkili sendikal
örgütü Genel İş Konfede-
Demokrasi ve sendikalar-5
Anayasamızın 90. Maddesi’ne göre Türkiye’nin taraf olarak
imzaladığı her türlü uluslararası sözleşme kanun hükmündedir
ve bunların Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. 90. Maddenin son bendine göre;
“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı
konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas
alınır.” Bu kesin hüküm, Türkiye’nin taraf olduğu tüm insan
haklarına ilişkin uluslarararası sözleşmeler için de geçerlidir.
Yine sendikal özgürlükleri içeren ILO Sözleşmeleri için de...
Bu sözleşmeleri ve kapsamlarını tanımamak ya da keyfince
darlaştırmak demokrasi ile bağdaşmaz, olanaksızdır.
8
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 9
ların haftalık 24 saat olan
asgari çalışma süresi düşürülecek, fazla mesailerde daha az ödeme
yapılabilecek.
Sendikalar aylardır sürdürülen etkili eylemler konusunda
geri
adım
atmamakta kararlı.
Madenciler özelleştirmelere karşı
yine ayakta...
Türkiye sosyal tarihinin
unutulmaz eylemlerinden
biri 1991 yılında gerçekleşti.
Zonguldak işçileri madenlerin
kapatılması,
özelleştirilmesi girişimlerine karşı yollara düştü,
kara, soğuğa, açlığa rağmen...
Ve o günkü ANAP Hükümetini dize getirdiler,
süreci kesintiye uğrattılar,
durdurdular...
Aradan geçen çeyrek
yüzyıl sonra bu kez daha
sinsi bir operasyonla
Zonguldak madenleri bir
kez daha özelleştirilmek
isteniyor. Bu kez yürürlüğe sokulmak istenen en
az 1991 yılında gerçekleştirilmek istenen kadar
kapsamlı, geniş ve bir o
kadar sinsi bir operasyon...
Ama Zonguldak yine
ayakta!...
Zonguldak maden işçileri yine ayakta.
Zonguldak'ta Türkiye
Taşkömürü Kurumu'nun
(TTK) 5 müessesesinden
en büyüğü olan ve 3 bin
işçinin çalıştığı Karadon
Müessese
Müdürlüğü'nün özelleştirme kapsamına
alınması
istemine karşı eylemler
gerçekleştiriliyor.
14 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen kitlesel gösteriye binlerce
Zonguldaklı katılırken Kuruma ait maden ocaklarında çalışan işçiler, iş
çıkışında kent merkezindeki
Madenci
Anıtı
önünde toplandı. Eylemde, "Zonguldak, madenci omuz omuza",
"Madenci
ekmeğine
sahip çık", "Vur vur inlesin Ankara dinlesin"
sloganları attı.
Madenci Anıtı önünde
basın açıklaması yapan
Genel Maden İşçileri
Sendikası Genel Başkanı
Ahmet Demirci, Zonguldak üzerinde 1990 ve
1994 yıllarında, yine kara
bulutlar
dolaştığını,
maden
ocaklarının,
demir-çelik sektörünün
tehdit edildiğini söyledi.
Demirci konuşmasında
özetle şunları söyledi:
"Ülkemiz sanayisinin
belini kırmak istiyorlar.
Uluslararası tekeller ve
yerli işbirlikçileri, kendi
kazançlarını artırmak
için bizi, Zonguldak ve
bölge halkını, sonra da
ülkemiz insanlarını işsizliğe, açlığa, yoksulluğa mahkum etmek
istiyorlar. Bugün bunun
ilk adımını TTK Karadon
Müessesesi'nde atmak
istiyorlar. Çünkü Karadon
Müessesesi,
TTK'nın bel kemiğidir.
İşsizlik: Yapısallaşıyor mu?
ILO’nun, “Yoksulluğa Son Vermek için İşlerin
Dönüştürülmesi” başlıklı raporuna göre küresel yoksulluk gelişmekte olan ülkelerde artmaktadır. Rapora göre gelişen ve
kalkınmakta olan dünyanın yüzde 36’sından fazlası yoksulluk
içinde yaşamaktadır.
Gelişmekte olan ekonomilerde aşırı ya da orta derecede
yoksulların yaklaşık üçte birinin işi bulunuyor. Ama bu işler öyle
işler ki kırılgan nitelikler gösteriyor. Çünkü bu işler, kimi zaman
ücret ödenmeyen veya kesintili olarak ödenen herhangi bir
sosyal koruma sunmayan işler. Bu işlerde çalışanların sayısı
hiç de az değil: 1.5 milyar...
9
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 10
En kısa sürede TTK'dan
kurtulmanın hesabını
yapıyorlar. Buna izin verecek miyiz? TTK'nın
özelleştirilmesi girişimlerinden vazgeçildiği
resmen açıklanıncaya
kadar eylem ve etkinliklerimiz devam edecek.
Son nefesimize kadar,
bir tek arkadışımız dahi
ayakta kalsa bu mücadele, madenci kardeşlerimiz ve Zonguldak
halkımızla
birlikte
devam edecektir. Biz
madenciler ve Zonguldak halkı olarak 1990 ve
1994'de tek yürek ve tek
ses olarak bu yanlışa
nasıl 'dur' dediysek,
bugün de engel olacağız. Bu hükümet de
Zonguldak'ın TTK'ya,
Türkiye'nin de Zonguldak'a ihtiyacı olduğunu
görecektir. Biz Zonguldak gerçeğini hep birlikte anlatmaya devam
edeceğiz. Bu ses 1990
yılında Türkiye'de ve
dünyada yankılanmış,
siyasi iktidar bedelini
ödemiştir. Bu ses 1994
yılında Türkiye'nin dört
bir yanında yankılanmış
ve o siyasi iktidar bedelini ödemiştir."
ITUC: Emekçilerin yaşam ve
çalışma koşulları kötü
Tüm dünyada 162 ülkeden 180 milyon işçiyi
temsil eden Uluslararası
Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), Türkiye’de
sendikal hak ve özgürlüklerin kötüleştiğini açıkladı.
Konfederasyonumuz
Türk-İş’in de üye olduğu
ITUC’un, dünyada işçi
haklarına ilişkin olarak
yayınladığı rapora göre
Türkiye 141 ülke arasında işçi hakları yönünden en kötü 10 ülke
arasında yer aldı.
Ülkemiz ile aynı kategoride yer alan diğer ülkeler
Belarus,
Çin,
Kolombiya, Kamboçya,
Guatemala, Hindistan,
İran, Katar ve Birleşik
Arap Emirlikleri...
Haziran ayı başında
yayınlanan ITUC raporunda Türkiye’de sendikaların
barışçı
gösterilerinin hedef alındığı ve 1390 sendika
üyesinin yargılandığı vurgulandı. ITUC raporunun
Türkiye’deki hak ihlallerini
aktardığı bölümde kamu
çalışanı sendikaları üyelerinin sendikal etkinlikte
bulundukları
gerekçesiyle
yargılandıkları,
görev yeri değişikliklerine
uğratıldığı kimilerinin ise
gözaltına alınıp tutuklandığı belirtildi.
Sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının 10
Ekim’de
Ankara’da
düzenlediği barış mitingine yapılan kanlı saldırıda “İş, barış ve
demokrasi pankartı altında yürüyenlere yönelik terörist saldırılarında
100’den fazla insanın
yaşamını yitirdiği” belirtilirken, ülkenin yasalar
ve uluslararası sözleşmelerle tanıdığı sendikal hak
ve özgürlüklerin kısıtlanmaması gerektiği vurgulandı.
15-16 Haziran’ın 46. Yılı
15-16 Haziran 1970’de 1961 Anayasası’nın görece özgürlük
ortamını ortadan kaldırmak isteyen siyasal iktidarın, sendikal
haklara yönelik açık saldırısına karşı örgütlü olarak gerçekleştirdikleri direniş, sendikal yasalarda yapılmak istenen değişiklikleri engellemenin yanında, demokratik toplumsal eylem
kültürünün yeni boyutlar kazanmasına yol açmıştır. 1970 yılında
Türkiye’yi sarsan bu iki gün, özgürlüklerin ve kazanımların korunması kararlılığının ne kadar önemli olduğunu gösterirken aynı
zamanda sendikal özgürlüklerin kamu makamlarından, kamu kuruluş ve kurumlarından; işverenlerle onların siyasal örgütlerinden bağımsız kalmaları ile yaşama geçebileceğini somut olarak
kanıtlamıştır.
10
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 11
“Zorunlu katılımlı “Bireysel Emeklilik”
sistemi büyük sorunlar yaratacak”
AKP iktidarının son dönemde gündeme getirmek istediği bireysel
emeklilik sistemine zorunlu katılım uygulamasına işçi sendikalarından
önemli tepkiler geldi.
Türk-İş Genel Başkanı
Ergun Atalay, 13 Haziran
2016 tarihinde basına ve
kamuoyuna yaptığı açıklamada uygulamanın hak
kısıtlamalarına yol açağını ve gerçekçi olmadığını belirtti.
Ergün Atalay açıklamasında özetle şunlar belirtti:
“Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek,
Yürüyüş (*)
Yürüdüler, yürüdüler hep.
Közleri közleri hele.
Çelikten yaylar gibiydi.
Dizleri dizleri hele.
Sarı, yanık, kara uzun,
Yüzleri yüzleri hele.
Görüyordu alçaklığı
Gözleri gözleri hele.
Baba, oğul, ana, çocuk
Kızları kızları hele.
11
Sessizlik tuz buz olmuştu.
Sözleri sözleri hele.
Bir ses yansırdı dağlardan
Sazları sazları hele.
Yürüdüler, yürüdüler hep
İzleri izleri hele.
(*) Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın
bu şiiri 15-16 Haziran için
yazılmıştır.
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:23 Page 12
çalışanların tasarrufları
üzerinden, otomatik katılımlı ve başlangıçta
zorunlu bir tasarruf sistemi üzerinde çalıştıklarını ifade etmektedir. Bu
konuda kamuoyuna yapılan açıklama dışında,
herhangi bir tasarı veya
metin Konfederasyonumuzla paylaşılmamıştır.
Çalışanların tasarrufları üzerinden kurgulanacak ‘otomatik katılımlı’
bir sistemin 10 yılda
ülke ekonomisine 100
milyar TL ek tasarruf
yaratacağı ifade edilmektedir.
Bireysel Emeklilik Sistemi’nde otomatik katılım uygulaması sadece
ücretli çalışan üzerinden yapılmak istenmektedir. Bu düzenleme
yaklaşık 18 milyon ücretli çalışanı ilgilendirmektedir.
Türkiye’de uygulanmak istenen otomatik
katılım modelinin bir
başka örneğini Dünyada görmek mümkün
değildir.
Kaldı ki, mevcut Bireysel Emeklilik Sistemi
uygulaması Türkiye’de
beklenen sonucu ver-
memiştir. 2013 yılında
devlet katkısı gibi çok
ciddi bir teşvik sağlanmış olmasına rağmen
kamuoyunda
benimsenmemiştir.
Sınırlı sayıda kişinin
katılımı söz konusu olmuştur. Bu sisteme girenler iyi bir gelir elde
edemediklerini düşündüklerinden sistemden
çıkmaktadır. Sistemin,
belirlenen dönemden
önce çıkış yapılması halinde, birikim sağlayamama
sonucunu
doğurması nedeniyle,
tasarrufunu belirli bir
amaç doğrultusunda
yapan kişiler için bu
sistem iyi bir alternatif
de olmamaktadır.
Devletin resmi verilerine göre bir kişinin asgari
aylık
geçim
maliyeti net 1.600 TL
olarak belirlenmişken
aylık net asgari ücret
1.300 TL olarak kararlaştırılmıştır. Her ay 300
TL eksik ücret alan çalışandan ayrıca 100 TL
zorunlu bireysel emeklilik kesintisi yapılması,
çalışanları açlığa mahkum etmektir.
Bu uygulamada ısrar
edilmesi, iş barışının
bozulması ve çalışanların reel gelirinin azalması gibi sonuçlar
doğuracaktır. Bu uygulama işgücü piyasasına
zarar verecektir.
OECD ülkeleri içerisinde yıllık ancak 10 Bin
Dolar ile reel asgari ücretin en düşük seviyelerde olduğu Türkiye
için bu şekilde tasarrufların artırılması rasyonel
olmayacaktır.
Bunun yerine kullanılabilir gelirin artırılması
üzerinden bir politika
bileşeni üretilmelidir.
Sonuç olarak; getirilmek istenen ‘zorunlu’
bireysel emeklilik sistemi, sürekli gündemde
tutulan ve tüm hazırlıklarının bitirildiği iddia
edilen yeni kıdem tazminatı sistemine geçiş
olarak değerlendirilmelidir.
Bireysel Emeklilik Sistemi’nin
güçlenmesi
için atılan her adımın
aynı zamanda kıdem
tazminatını bu sistem
içine alabilmek için geçilen bir aşama olarak
görmek mümkündür.”
e-ticarette tırmanan gelişim
Türkiye 79 milyona dayanan nüfusu ve 40 milyona yaklaşan
internet kullanıcısının bulunduğu bir ülke... Kredi kartı kullanımının yaygın olduğu ülkenin, e-ticaret potansiyeli oldukça
büyük. Perakende sektörüne ilişkin araştırma yapan kuruluşlar
bu durumun önümüzdeki yıllarda katlanarak artacağını belirtiyor. Bu sürecin önemli itici güçlerinden biri fiziki mağazaların
online tiracette güçlerini artırmak üzere çok kanallı perakendeciliğe önem vermeleri ve yatırım yapmaları... Bu durumun
işkolundaki sendikalar açısından sonucu, güvencesizleştirmeye karşı genel olarak çalışanları ve üyelerini daha etkili biçimde örgütlemek, korumak; güncel gelişmelerin evrilme
süreçlerini izlemek olmalıdır...
12
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 13
“Daha etkili düzenleme, daha güçlü
denetim, daha fazla yaptırım”
28 Nisan günü Dünya
sendikal örgütleri ve Uluslararası Çalışma Örgütü
(ILO) tarafından Dünyada İş Kazalarında Yaşamlarını
Kaybeden
İşçileri Anma Günü olarak belirlenmiştir.
28 Nisan’da Tez-Koopİş Sendikası Genel Yöne-
tim Kurulu tarafından yapılan açıklamada iş sağlığı ve güvenliği sorunun
ülkenin önemli sorunları
arasında bulunduğunu
dikkat çekilerek etkili önlemler alınması gerektiğini vurgulandı.
“Günlük
yaşamın
akışı içinde genel ola-
rak görünmez kılınan ya
da ancak çok büyük
olayların ardından gündeme gelen önemli bir
konu da iş sağlığı ve
güvenliği sorunudur.
Oysa Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün
raporlarına göre her yıl
Dünyada 270 milyon iş
kazası gerçekleşmekte;
160 milyon insan, çalışmaya bağlı nedenlerle
hastalanmakta ve ortalama 2 milyon 400 bin
insan, iş kazası ve meslek hastalıklarına bağlı
olarak yaşamlarını yitirmektedir. Bunun anlamı
günde yaklaşık 5 bin kişinin öldüğüdür.
İnsana yakışır iş ortamlarının ve iş ilişkilerinin büyük ölçüde
gerçekleştirilmediği, zorunlu yasal denetimlerin yapılamadığı ya da
eksik veya hatalı yapıldığı; yasal kuralların yetersiz
olduğu
ve
uygulanmadığı
ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği sorunları çok
önemli sorun olma özelliğini korumaktadır. Güvenlik
kültürünün
yetersizliği genel bir
toplumsal sorun ol-
makla birlikte, bu can
alıcı konuda devlet kurumlarının, Hükümetlerin ve hatta ne yazık ki
sendikaların iş sağlığı
ve iş güvenliği kültürünün uzağında olduğu
söylenebilir.
İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ülkemizde
yaşanan sorunlar, küresel ölçekte yaşanan
olumsuzluklar gibi trajiktir. Çünkü her yıl yaklaşık 1500 işçi, iş kazası
ve meslek hastalıkları
sonucu yaşamını kaybetmekte; çok büyük
bölümü sakatlanmakta,
geçici veya kalıcı biçimde işgöremez duruma gelmektedir. Son
yıllarda Soma, Ermenek
ve Zonguldak madenlerinde yaşanan toplu iş
cinayetleri başta olmak
üzere inşaat, tersane ve
tarım işçilerinin karşılaşlaştığı iş cinayetleri,
bu konuda yaşanan sorunların
ne
kadar
önemli olduğunun birer
kanıtıdır.
Bu olumsuz sonuçları
yaratan etkenler çok
yönlüdür. Özellikle taşeron sisteminin varlığı ile
yoğun, sürekli ve gü-
Perakende sektörü yaygınlaşıyor
TÜİK verilerine göre Türkiye’nin nüfusu 79 milyona dayanmaktadır ve nüfusun yüzde 76’sı 15-64 yaş aralığındadır; yaş
ortalaması ise 30,5’tir. Kentleşmeye bağlı olarak, işgücüne
yeni katılan bireyler, tarım dışı sektörlere yani hizmet, ticaret
ve sanayi sektörlerine yönelmektedir. Türkiye ekonomisinde
ciro bakımından imalat sektöründen sonra ikinci sırada olan
perakende sektöründe ise istihdam artışı sürmektedir. Perakende sektörü yalnızca önemli bir istihdam kaynağı değil, aynı
zamanda işgücüne çeşitlilik katan sektör özelliği taşımaktadır.
Bu durum sendikalar yönünden çok önemlidir; örgütlenme ve
güvencelere ilişkin politikaları yeniden oluşturmak için...
13
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 14
vencesiz
çalışmalar
bunların başta gelen
nedenlerindendir. Yasal
düzenlemelerin yetersizliği; iş kazaları ve
meslek hastalıklarına
ilişkin cezasızlık sisteminin varlığı; işyeri
çevre etki değerlendirmelerinin bilimsel ölçütlerden uzak biçimde
düzenlenmesi; meslek
hastalıkları konusunda
koruyucu ve tedavi
edici sağlık kurumlarının yetersizliği gibi birçok faktör, iş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin önlemleri zayıflatmaktadır.
Bütün bunların yanında
iş kazalarını ve bunların
nedenlerini büyük ölçüde olağanlaştırarak,
“ecel”le, “fıtrat”la açıklamaya çalışmak, denetleyici-yaptırımcı
sistemlerden ve kurumsallaşmalardan kaçınmak, en az kazaların
kendisi kadar tehlikeli
bir alt kültür olma özelliğindedir.
Öncelikle yapılması
gereken, insan onuruna
yakışır çalışmanın gerçekleşmesi doğrultusunda önlemler almak;
sorunlara “engellene-
meyecek kaza yoktur”
anlayışı ile yaklaşmaktır.
-Türkiye’nin yıllardır
neredeyse kabul etmemekte direndiği Uluslararası
Çalışma
Örgütü’nün iş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin tüm
sözleşmeleri
mutlaka
kabul edilmeli ve bu sözleşmelere uygun yasal
düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.
-İş Sağlığı ve Güvenliği
Yasası’nın kapsamı genişletilmeli ve bu yasaya
bağlı yönetmelik ve tüzükler yenilenerek çıkar-
tılmalıdır.
-Yasal düzenlemelerin
uygulanmasını sağlayacak etkili denetimler kurumsallaştırılmalıdır.
-İş kazaları ve meslek
hastalıkları konusunda
cezasızlaştırmaya
yol
açacak tüm girişimler en-
gellenmeli; çevre ve işe
ilişkin suçlara etkili cezalar getirilmelidir.
-İş kazalarına yol açan
taşeronlaşma
başta
olmak üzere tüm insan
onuru ile bağdaşmayacak istihdam biçimleri ortadan kaldırılmalıdır.”
Bu ülkede kadın-1
Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından dünyada yıllardır çok gerilerdedir (2014 yılında, 155 ülke arasında 71. sırada) Peki siyasal yapılar bunun değişmesi için çaba harcıyor
mu? Bu soruya ne yazık ki olumlu bir yanıt verilemez. Bunun
yanında özellikle gerçek dışı ve kimi zaman da yalanla tanımlanan karşılaştırmalar yapılıyor. Özellikle dikkati çeken bir
konu da kadın istihdamı sorununun ekonomik ve toplumsal
gelişme ile bağlantılandırılmamasıdır. Toplumsal cinsiyet sorunu kalkınma politikaları açısından öncelikli bir sorun olarak
görülmemekte, kadınların işgücüne katılımını artırmak için bütünlüklü politikalar üretmemektedir. Söylenecek söz şu: Bu
durum sürdürülemez, değiştirilmelidir.
14
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 15
TMMOB: “Yabancı işgücü, denetimsiz
biçimde ülkemize giremez”
Yıllık ücretli izin için yeni düzenleme
nasıl sonuç verecek?
İş Yasası’nın yıllık ücretli izine ilişkin 56. Maddesi değişti.
26 Nisan 2016 tarihinde Resmi Gazete’de
yer alan değişikliğe göre
daha önce “Bir bölümü
en çok on günden aşağı
olmamak üzere en çok
üçe bölünebilen” yıllık
ücretli izin, artık “Bir bölümü en çok on günden
aşağı olmamak üzere
bölümler halinde kullanılabilecek.”
Bu değişikliğin Resmi
Gazetede yayınlandığı
gün kimi gazetelerde yer
alan “İş Yasası’nda yıllık
izin süresi arttı” haberleri
gerçek dışı çoğu bilmeden yazılmış haberlerdir.
Peki yıllık iznin 10 günlük süresi dışındaki sürelerinin istenildiği gibi
bölünmesi “iyi” bir değişiklik mi? Bu konuda biz
soralım siz yanıt verin:
- Yıllık izninizi işvereniniz tarafından bazen
birer-ikişer günlük bölümler halinde kullandırılmasını ister misiniz?
- Daha önce kimi zorunluluklar sonucu “mazeret
izni“
olarak
kullanabildiğiniz izinlerinizin yapılan değişiklikten
sonra “yıllık izinden sayılarak” tükenmesine var
mısınız?
Yani değişiklik “iyi
mi”, “Kötü mü?” Yaşayacak ve göreceğiz...
Uluslararası
İşgücü
Kanun Tasarısı'na karşı
yürütülen mücadele kapsamında 14 Temmuz
2016 günü TMMOB tarafından düzenlenen basın
açıklamasında tasarının
“tartışmasız olarak mühendis, mimar ve şehir
plancılarını kendi ülkesinde mülteci haline getireceği” vurgulandı.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’ın yaptığı basın
açıklamasında özetle şu
görüşler dile getirildi:
“Uluslararası İşgücü
Kanun
Tasarısı”,
TMMOB’ye bağlı 102
meslek disiplinini ve
diğer tüm akademik
meslek disiplini mensuplarını işsizlik tehdidi
ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu yasa tasarısı yılda 51 bini mezun
olan ve şu anda mühendislik, mimarlık öğrenimi gören 435 bin
öğrencinin geleceğiyle
de ilgilidir. Bu gibi tasarılar, ancak sömürge ülkelerde
kurulan
kolonilerde gündeme
gelebilir. Çünkü bu
yasa tasarısı ülkenin
kendi işgücünü hiçe sayarak, yabancı sermayenin getireceği her
türlü iş gücüne koşulsuz ve denetimsiz olarak ülkemizin kapılarını
açmaktadır.”
Bu ülkede kadın-2
Kadınlar açısından, çalışma sonucu elde edilen gelir, ülkemizde birçok alanda “çalışmasam da olur” dedirtecek düzeyde düşüktür. Altı yaşın altında çocuk sahibi olan yüksek
eğitimli kadınların yüzde 25’i işlerini bırakmakta ve bunların
yüzde 30,4’ü işi bırakma nedeni olarak aldıkları ücretin çocuk
bakımına harcadıkları miktara çok yakın olmasını göstermektedir. Türkiye, 6 yaşın altında çocuk bulunan hane sayısında
yüzde 35 ile Meksika’dan sonra ikinci sıradadır. 15 yaşın altında çocuğu olan annelerin çalışma yaşamına katılma oranı
ise yüzde 30 ile en düşük seviyededir. Söylenecek söz şu:
Bu durum sürdürülemez, değiştirilmelidir.
15
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 16
TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI:
İŞKOLUNUN EN BÜYÜK,
TÜRKİYE’NİN 4. BÜYÜK SENDİKASI...
16
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 17
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu uyarınca
yayınlanan Temmuz 2016 tarihli istatistiğe göre, sendikamız Tez-Koop-İş, “10 Nolu Ticaret, Büro, Eğitim
ve Güzel Sanatlar İşkolu”nun en büyük sendikasıdır. Aynı zamanda Tez-Koop-İş Türkiye’nin dördüncü
büyük sendikasıdır ve ülkemizin en büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş’in ikinci büyük sendikasıdır.
Sendikamız, son yıllarda genişleyen ve etkinleşen büyümesini daha ileri boyutlara taşımaya, işkolunda
çalışan onbinlerce işçiyi örgütlemeye, onlara toplu iş sözleşmeleriyle yeni ekonomik, sendikal ve sosyal
güvenceler sağlamaya kararlıdır.
17
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 18
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin’i ziyaret
Konfederasyonumuz Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ile Sendikamız Genel Başkanı Osman Gürsu 13 Haziran 2016 tarihinde TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin’i ziyaret ederek toplu iş sözleşmesinin uygulanmasına ilişkin sorunları görüştü. Görüşmede TÜBİTAK Genel Sekreter Vekili Süleyman Yaşar da
bulundu.
DMO Genel Müdürü E. Levent Şahin’i ziyaret
Sendikamız Genel Sekreteri Hakan Bozkurt, Toplu İş Sözleşmesi Daire Başkanı Mehmet Babadağ ile
Ankara 1 Nolu Şube İdari Sekreteri Mustafa Kirman, 13 Haziran 2016 tarihinde Devlet Malzeme Ofisi
(DMO) Genel Müdürü E. Levent Şahin'i ziyaret ederek toplu iş sözleşmesinin uygulanmasından doğan
sorunları görüştü. Sorunların çözümünde sendika-işveren ilişkisinin önemi vurgulandı.
18
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 19
Ege Üniversitesi’ni ziyaret
Genel Sekreterimiz Hakan Bozkurt, İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Caner Fırat ve Şube İdari Sekreteri Tuğrul Çan
ile işyeri temsilcilerimiz Ege Üniversitesi Genel Sekreteri Zafer Gücin'i makamında ziyaret etti. İşyeri sorunlarının
görüşüldüğü ziyarette, toplu iş sözleşmesi uygulanması sorunlarının aşılması kararlılığı belirtilirken 10 aylık vizeli
olarak çalışan işçilerin kadroya alması için ortaklaşa çalışma başlatılması kararı alındı.
TMMOB Yöneticileri ile birlikte...
Genel Başkan Osman Gürsu ile Genel Sekreter Hakan Bozkurt, örgütlü bulunduğumuz Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği (TMMOB)'ni ziyaret ederek, Emin Koramaz başkanlığında göreve gelen yeni TMMOB Yönetim Kurulunu tebrik etti ve çalışmalarında başarılar diledi. Görüşmede TMMOB’de çalışan üyelerimizin sorunları yanında
genel ekonomik ve sosyal sorunlar değerlendirildi.
19
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 20
SENDİKAMIZA
EMEK VERMİŞ
YÖNETİCİLERLE
TOPLANTI
S
endikamız 54. yaşını da
geride bıraktı. Ülkemizde
yasal olarak sendikaların
kurulmaya başlandığı 1946’dan
sonra örgütlenme çabalarının artmaya başladığı dönemin ardından işkolumuzda da kurulan
sendikaların devamı olan TezKoop-İş, özellikle son yıllarda
büyük bir atılım sürecine girdi.
Sendikamızın tarihi gerçekte
tüm sendikaların izlediği genel
doğrultuda gelişti; inişli-çıkışlı bir
süreç...
Gelecek öngörüsü bulunan siyasal, ekonomik, sosyal ve sendikal örgütler “dün”lerine sıradan
bir miras olarak bakmazlar, bak-
20
mamalıdırlar. “Dün”ü geleceğe
uzanan toplumsal emeğin ve toplumsal özverinin türevi ve izdüşümü
olarak
görürler,
görmelidirler.
Sendikamızın, kendi tarihine
ilişkin çalışmalara yeni boyut vermek üzere başlattığı girişimlerin
ilki 16 Mayıs 2016 tarihinde başa-
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 21
TEZ-KOOP-İŞ
TARİHİ İÇİN
İLK BULUŞMA
rılı biçimde yaşama geçirildi. Sendikamıza emek veren, onu zor
koşullarda koruyan sendikamız
yöneticileri, sendikamızın Ankara’da düzenlediği toplantıda
genel merkez ve şube yöneticileri
ile biraraya geldi. Genel Başkan
Osman Gürsu, Genel Yönetim
Kurulu üyeleri ve Şube Başkanla-
rının katıldığı toplantı, 16 Mayıs
2016’da Ankara’da Barcelo
Otel’de yapıldı.
Toplantının açılışında konuşan
Genel Mali Sekreter Haydar Özdemiroğlu, kurumsal tarih çalışmalarına
boyut
vermek
istediklerini belirterek katılımcılara teşekkür etti.
21
Toplantıda konuşan Genel Başkan Osman Gürsu, geçmişte birlikte emek verdikleri ya da ismen
duydukları bir çok yöneticiyle yeniden biraraya gelmenin kendilerini çok mutlu ettiğini belirtti.
Gürsu, emeğe ve emekçilere saldırıların giderek sertleştiği bir dönemde, Tez-Koop-İş’in daha da
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 22
Genel Başkan Osman Gürsu konuşurken (Üstte) ve toplantıdan bir görünüm (altta).
güçlenmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini vurguladı.
Gürsu konuşmasında şunları
söyledi:
“Yarım asrı geçmiş tarihi ile ülkemiz
sendikal
hareketine
damga vurmuş sendikamızın
kurumsal tarihini oluşturmak
üzere gerçekleştirdiğimiz programlı çalışmalarımızın ilk aşamasını oluşturan bu toplantı,
sendikamızın bugününe ışık
oluşturacağı gibi geleceğe uzanan yolumuzu çok daha belirgin
biçimde netleştirecek ve aydınlatacaktır.
Sendikamız büyük zorlukların,
olanaksızlıkların ve tüm sendikal hareketin yaşadığı gibi devletin ve işverenlerin çok yönlü
baskıları içinden bugünlere
ulaştı.
Yarım asrı aşan bu süreçte
binlerce işyerinde örgütlenme
çalışmaları gerçekleştirildi.
Bu örgütlenme çalışmalarının
önemli bölümü başarıldı. Ama
önemli bölümü de baskılarla ve
yıldırma girişimleriyle durdurulmaya, etkisiz kılınmaya çalışıldı
ve hatta engellendi.
Çok sayıda işçi demokratik
haklarını kullandığı ve sendikasını beyninde ve yüreğinde
22
onurla taşıdığı için işten çıkartıldı, işsiz kaldı, aç ve açıkta bırakıldı.
Kimi zaman ise taktik değiştirdiler.
Bizlerin kararlığını ve inancını
kıramayanlar, içten yıkmaya,
korkutmaya ve sindirmeye çalıştı. Sandılar ki parçalarsak
daha kolay söz geçiririz, daha
kolay durdururuz, daha kolay
boyun eğdiririz, daha kolay yıkarız, yok ederiz.
Ama yıldıramadılar, boyun eğdiremediler, ve yok edemediler.
Tam tersine her yenilgi, üyelerimizi sendikamıza daha da ke-
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 23
Katılımcı eski yöneticiler, sendikal yaşamlarına ilişkin anılarını paylaşarak bizleri onurlandırdılar.
netledi, yeni bir güç verdi ve
yeni bir atılım başlattı.
Ve Tez-Koop-İş, böylece yarım
asır boyunca binler, onbinler
oldu.
Birkaç kentteki örgütlenmesi
tüm ülkeye yayıldı, serpildi, büyüdü...
Ekonomik, sosyal ve demokratik hakları için kararlı mücadelesini;
toplu
sözleşme
görüşmelerinde, grevlerde, kitle
gösterilerinde kısaca tüm toplumsal alanlarda gösteren sendikamız, ilkeli tutumunu korudu
ve daha da geliştirdi.
Bugün sendikamızın saygınlı-
ğını oluşturan sizlerin de kararlılıkla sürdürdüğü bu tutarlı yaklaşımdır, mücadele geleneğidir.
Sendikamızın kurumsal tarihinin belgelenmesinde önemli bir
aşama olarak gördüğümüz bu
çalışmanın yeni boyutlarda sürdürülmesinde de bizlere katkı
sağlayacağınıza inanıyor ve güveniyoruz.
Bu toplantı için davetimizi
kabul ettiğiniz, bunu anlamlı bir
görev olarak gördüğünüz ve burada yeniden hep birlikte olduğumuz için sevincimi bir kez
daha vurgulamak istiyor ve sizlere ayrı ayrı teşekkür ediyor,
23
Sendikamız Genel Yönetim Kurulu adına saygılar sunuyorum.”
Toplantıya katılan davetliler, yaptıkları konuşmalarda böylesi organizasyonla biraraya gelmelerine
neden olan yöneticilere teşekkür
ederek, bunun kendilerine gurur
verdiğini ifade ettiler.
Tam gün süren toplantıda, deneyimlerini ve önerilerini Genel Merkez ve Şube Başkanları ile
paylaşan geçmiş dönem yöneticilerimiz, Tez-Koop-İş Sendikası’nın
geçmişten geleceğe daha da büyümesi ve etkinleştirilmesi için üstlerine düşeni yapmaya hazır
olduklarını dile getirdi.
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 24
Edirne Şube Genel Kurulu
T
ez-Koop-iş Sendikası
Edirne Şubesi 10.
Genel Kurulu 9 Nisan
2016 tarihinde toplandı ve Şube
Başkanlığına Mehmet Meral yeniden seçildi.
Divan Başkanlığı'nı Genel
Sekreter Hakan Bozkurt’un,
Divan Başkan Yardımcılığını
Genel Mali Sekreter Haydar
Özdemiroğlu, Divan üyeliklerini
Genel Örgütlenme Sekreteri
Çağdaş Duyar ile Genel Eğitim
Sekreteri İsmail Aydın’ın yaptığı
Genel Kurula sendikamız şube
başkanları ve yöneticileri katıldı-
lar.
Genel Kurulda konuşan
Genel Başkan Osman Gürsu,
son dönemde sendikal yasalar
başta olmak üzere istihdama
ilişkin düzenlemelere değindi.
Gürsu kiralık işçilik, esnek çalışma ve kıdem tazminatı fo-
Genel Başkan Osman Gürsu konuşmasında güncel ekonomik ve sosyal sorunlara değindi.
24
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 25
nuna geçiş konusundaki yasal
düzenleme girişimlerinin sıradan yasal değişiklikler olarak
değerlendirilemeyeceğini, işsizliğin ikili hanelerde seyreden ülkede güvencelerin çok daha
önemli ölçüde arttığını belirtti.
Genel Başkan Osman Gürsu
konuşmasında şunları söyledi:
“Ülkemizde giderek daha
artan ekonomik ve toplumsal
bir dizi sorun arasında temel
çalışma sorunları ile sendikal
hak ve özgürlükler varlığını
her geçen gün belirgin biçimde ortayla çıkarmaktadır.
İçinde bulunduğumuz dönemde sendikal hak ve özgürlükler,
gerek
yasal
düzenlemelerdeki emek karşıtı yaklaşımlar, gerekse
somut uygulamalar açısından
tam bir düzensizlik ve kuralsızlık görüntüsü vermektedir.
Son yıllarda sendikalı ve
toplu iş sözleşmeli olsun ya
da olmasın tüm emekçiler,
güvencesiz çalışma yöntemlerinin ağır baskısı altında tutulmak istenmektedir.
Güvencesiz çalışma biçimi
olarak uygulanan taşeronlaşma özel ve kamu sektörü
ayrımı yapmaksızın tüm sektörlere yayılmakta, genişlemektedir.
Düzensizleşme, kuralsızlaşma ve bozulmanın adı olan
taşeronlaştırma, emek sömürüsünün ne kadar ağır ve ölçüsüz olduğunu göstermesi
yönünden anlamlıdır.
Siyasal iktidarın son dönemde kamuda taşeronda çalışanların kadroya geçirilmesi
açıklamaları çok yönlü soruları da beraberinde getirmiştir. İktidar yetkililerinin bu
Şube Başkanı Mehmet Meral konuşurken (üstte) ve Genel Kuruldan görünümler
25
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 26
Genel Kuruldan görünümler...
konuda yaptığı açıklamalar,
umutlu bekleyişleri tümüyle
kırmıştır. Çünkü getirilmek istenen yeni sistemle yüzbinlerce işçi farklı yöntemlerle
işsiz kalacaktır. Genel çoğunluk ise örgütlenme hak ve özgürlükleri başta olmak üzere
temel haklara ulaşamayacak
ve tümüyle güvencesiz ortamda bırakılacaktır.”
Genel Kurul’da konuşan
Şube Başkanı Mehmet Meral,
ülkemizin zor bir süreçten geçtiğini, çalışma yaşamını ilgilendiren çok önemli değişikliklerin
gündeme getirildiğini belirterek
özetle şunları söyledi:
“Hepimizin yakından takip
ettiği gibi ülkemizde, hemen
hemen her gün şehit haberleriyle karşılaşıyoruz. Ülkenin
doğusu uzun bir zamandan
beri yarı savaş halinde, günlük yaşam neredeyse ablukaya alınmış 4 ayda 52 kez
sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, sivil halk bir nevi göçe
zorlanmış. Ülkemizin kalbi,
başkentinde, belki de ülke tarihinin en büyük terör saldırısına maruz kalmış “Emek,
barış, demokrasi mitingi”
kana bulanmış; 103 masum
vatandaşımız Ankara tren garında hayatını kaybetmiştir.
Takip eden günlerde ülkemizin en önemli şehrinde İstiklal
caddesinde canlı bomba saldırısında yine 4 masum can
gitmiş, 36 kişide yaralanmış,
Yine Ankara’da Genelkurmayın ve Kuvvet Komutanlıklarının kalbi sayılabilecek yerde
29 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 61 kişi yaralanmıştır.
Bu gibi birçok olay canımızı
yakmış, ocakları söndürmüş,
günlük yaşamımıza korku salmış, ekonomiyi derinden etkilemiştir. Bu yaşadığımız
olaylar bizlere ne Soma’yı, ne
de Ermenek maden faciasını
unutturmuştur. Onlar daha
dün gibi tazedir. Hiçbir zaman
unutmadık unutmayacağız
26
da.
Ülke gündemi bu olumsuzluklarla boğuşurken birde bizler,
çalışma
yaşamımızı
yakından ilgilendiren bir çok
konuda gündemimizi meşgul
etmeye başladı.
İşte zamanında karayollarında taşeron çalışan emekçi
kardeşlerimize yapıldığı gibi,
720 bin kamu çalışanına
kadro müjdesi verildi. Aslında
bunun kadro olmadığı gün
gibi ortadadır. 3 yıllık sözleşmeli statüde çalışacak olan
bu kişiler belli güvenlik soruşturmasından ve sınavdan geçirilerek, aynı ücretleriyle
ağızlarına bir tutam bal sürülmüş olacaktır.
Diğer bir konuda özel istihdam büroları yani halk arasında kiralık işçi düzenlemesi
son rötuşlarını bekliyor. Hayata geçtiğinde sınırlı olan
sendikal haklarımız daha azalacak, iş ve ücret güvencemiz
belki de ortadan kalkacaktır.
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 27
Bu yasa geçtikten sonra
belki de sıra kıdem tazminatına gelecek, yıllardan beri
temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp
önümüze getirilen bu konu
belki de bizlerin en büyük dayanağı olmaktan çıkarılacaktır.”
Edirne Şube Başkanı Mehmet
Meral, bu önemli koşullarda
sendikaların ve üyelerinin sorumluluklarının çok daha fazla
arttığınıı vurgulayarak yeni sendikal ve sosyal politikaların gerekli olduğunu söyledi.
Genel Kurul’da konuşan Ankara 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Barın, sendikaların yaşadığı
sorunların günümüzde daha da
arttığını, siyasal iktidarın gündeme getirdiği son yasal değişikliklerle daha da artacağını
vurguladı. Barın, tüm demokrasi
ve emek güçlerinin birlikte davranmalarının zorunlu olduğunu
belirtti.
Yapılan seçimler sonucunda
Edirne Şube Başkanlığına Mehmet Meral yeniden seçilirken
Şube İdari Sekreterliğine Zafer
Sezgin Geldi, Şube Mali Sekreterliğine Haydar Turan, Şube Örgütlenme Sekreterliğine Janberk
Kılıç, Şube Eğitim Sekreterliğine
Murat Kırçiçek seçildiler.
Edirne Şubesi Denetim Kurulu
üyeliklerine Coşkun Boztuna,
Osman Ersin Gemici, Halil
Yavuz Çetin; Şube Disiplin Kurulu üyeliklerine Hikmet Keskin,
Vedat Gültekin, Serkan Öksüz
seçildiler.
Genel Kurul’da göreve getirilen tüm Şube Yönetim, Denetim
ve Disiplin Kurulu üyelerini kutlar, çalışmalarında başarılar dileriz.
Genel Kuruldan görünümler...
27
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 28
İzmir 2 Nolu Şube Genel Kurulu
S
endikamız İzmir 2
Nolu Şubesi Genel
Kurulu 16 Nisan 2016
tarihinde toplandı ve Şube Başkanlığına Caner Fırat yeniden
seçildi.
Divan Başkanlığı'nı Genel
Sekreter Hakan Bozkurt’un,
Divan Başkan Yardımcılığını
Genel Mali Sekreter Haydar
Özdemiroğlu, Divan üyeliklerini
Genel Örgütlenme Sekreteri
Çağdaş Duyar ile Genel Eğitim
Sekreteri İsmail Aydın’ın yaptığı Genel Kurula sendikamız
şube başkanları ve yöneticileri
ile Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi
Süleyman Yıldırım, Türk-İş’e
bağlı şubelerin başkan ve yöneticileri katıldılar.
Genel Kurul’da konuşan
Genel Başkan Osman Gürsu,
ülkemizin büyük siyasal ve
sosyal sorunların yaşandığı bir
dönemden geçtiğini, bölgede
süren savaşın toplumsal ve
ekonomik yaşamı derinden etkilediğini belirterek ülkemizde
ekonomik ve toplumsal eşitsizlikler ve gelir dağılımı giderek
çok daha fazla bozulduğunu
vurguladı.
Genel
Başkan
Osman
Gürsu, ülkemizde giderek daha
artan ekonomik ve toplumsal
bir dizi sorun arasında temel
çalışma sorunları ile sendikal
hak ve özgürlükler varlığını her
geçen gün belirgin biçimde ortaya çıkardığını söyleyerek son
dönemde gündeme getirilen kiralık işçilik, esnek istihdam ve
kıdem tazminatı fonu yasalaştırma çalışmalarına değindi.
28
Gürsu, gündeme getirilen yasaların işçilerin sosyal ve sendikal
haklarını sınırlandıracağını belirterek, kıdem tazminatı fono
uygulamasına geçilmesine şiddetle karşı çıktıklarını söyledi.
Osman Gürsu, özetle şunları
söyledi:
“Türkiye’de işçi haklarının
tartışılamaz ve vazgeçilemez
bir hakkı olan kıdem tazminatı, her işçi için sıradan parasal
bir
tutar
değil,
kazanılmış bir sosyal hak
olarak anlamlıdır. Çünkü
kıdem tazminatı, işçinin yıpranması karşılığında ödenir
ve işçinin yıllarca birikmiş
emeğinin karşılığıdır; işçiyi
koruma araçlarından biridir;
işçinin uzun süre sabırla çalışması karşılığında yaşamın
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:24 Page 29
Genel Başkan Osman Gürsu
zorlukları na karşı soluklanmadır. Çünkü kıdem tazminatı, işçinin işsiz kaldığı
sürede gereksinimlerini karşılaması amacıyla ödenen bir
çeşit “sigorta”dır ve işçinin
iş güvencesini sağlama işlevini gören koruyucu bir
araçtır. Tüm bu nedenlerle
Türkiye’de işçilerin temel kazanımlarından
biri
olan
kıdem tazminatı hakkı, titizlikle korunması gereken
temel haklardan biridir. Bu
hakkı yeniden düzenleme adı
altında önce etkisiz kılmaya
çalışarak daha sonra da ortadan kaldırmayı hedeflemek,
sıradan bir hak kısıtlaması
kavramı ile tanımlanamayacak bir eylemdir ve hatta sosyal suçtur.
İşte bu neden koşullar ne
olursa olsun direnmek tüm
İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Caner Fırat
sendikalar için demokratik ve
toplumsal bir yükümlülüktür.”
Genel Kurul’da konuşan
Şube Başkanı Caner Fırat, Ortadoğu’da yaşanan savaş koşullarının
tüm
dünyayı
etkilediğini ancak ülkemizi çok
daha yakıcı biçimde tehdit ettiğini belirterek barışın egemen
kılınması için yalnızca hükemetlerin değil sendikaların ve
toplumsal örgütlerin de görevi
olduğunu vurguladı. Caner
Fırat konuşmasında “Barış isteyenler bugün içeri alınıyor.
Biz savaş ortamına dur demeye ve inadına barış demeye devam edeceğiz” dedi.
Konuşmasında sendikal hak ve
özgürlüklerin kısıtlanması girişimlerini yorumlayan Fırat, sendikal birlik politikalarının güncel
bir politika olmanın ötesinde
29
kavrayıcı genel ve bütünsel bir
politika olması zorunludur dedi.
Yapılan seçimler sonucunda
İzmir 2 Nolu Şube Başkanlığına
Caner Fırat yeniden seçilirken
Şube İdari Sekreterliğine Tuğrul
Çan, Şube Mali Sekreterliğine
İbrahim Güler, Şube Örgütlenme Sekreterliğine Merih Berberler,
Şube
Eğitim
Sekreterliğine Özgehan Çetintürk seçildiler.
İzmir 2 Nolu Şube Denetim
Kurulu üyeliklerine Yasin Yılmaz, Kenan Aydemir, İdris
Durna; Şube Disiplin Kurulu
üyeliklerine Gürbüz Yüksel,
Vedat Güzeldere, Behram Kılıç
seçildiler.
Genel Kurul’da göreve getirilen tüm Şube Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu üyelerini
kutlar, çalışmalarında başarılar
dileriz.
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 30
Real Hipermarket’te yeni dönem
toplu iş sözleşmesi
T
ürkiye’de
perakende
sektörünün önemli kuruluşlarından Real Hipermarket’te çalışan üyelerimiz
adına sürdürülen toplu iş sözleşmesi anlaşma sağlanması üzerine ve 30 Mayıs 2015 tarihinde
imzalandı.
1 Ocak 2016-31 Aralık 2017
tarihleri arasında geçerli olacak
toplu iş sözleşmesinin sendikamız Genel Merkezinde düzenlenen imza törenine sendikamız
adına Genel Başkan Osman
Gürsu, Genel Sekreter Hakan
Bozkurt, Genel Mali Sekreter
Haydar Özdemiroğlu, Genel Yönetim Kurulu Üyesi Salih Gö-
nüllü, şube yöneticileri ve toplu iş
sözleşmesi uzmanları; işveren
adına Real Hipermarketler Zinciri
A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı
Mehmet Özşuca ile Fikret M. Çıbıkkol, Erdal Usluer katıldı.
İmza töreninde konuşan
Genel Başkan Osman Gürsu,
Real Hipermarket’te imzalanan
toplu iş sözleşmesinin tüm çalışanlara hayırlı olması dileğinde
bulundu ve toplu iş sözleşmesi
görüşmelerinde gösterdikleri anlayış için işveren temsilcilerine
teşekkür etti.
Törende işveren adına konuşan Mehmet Özşuca toplu iş
sözleşmesinin sonuçlanmasın30
dan mutluluk duyduklarını belirterek çağdaş yaklaşımla sonuçlanan toplu sözleşmenin hayırlı
olmasını istedi.
Ülkemizin önemli perakende
mağazalar zincirinden biri olan
Real Hipermarket’te çalışan
Tez-Koop-İş Sendikası üyelerinin
yararlanacağı toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sendikamızın
üye ve temsilcilerin katılım ve
öneriyle oluşturulan toplu iş sözleşmesi teklifi üzerinden sürdürüldü.
İlk oturumu 15 Ocak 2016 tarihinde İstanbul’da başlayan
toplu iş sözleşmesinde ücretler
ve parasal sosyal konusunda
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 31
özetle şu hükümler bulunmaktadır:
Ücret zamları: Üyelerin 31
Aralık 2015 tarihindeki ücretlerine 1 Ocak 2016 tarihinden geçerli olmak üzere brüt yüzde 6
oranında zam uygulanmasını
öngören toplu iş sözleşmesine
göre ikinci yıl ücret zammı Tüketici Fiyat Endeksine göre belirlenecek.
Mağazaların yıllık ciro ve giderlerde belirlenen hedeflerin
tutması halinde üyelere 2016 yılındaki toplam 12 aylık ücretlerinin yüzde 2’si kadar prim
verilecektir. Yine işçilere, 2017
yılında çalıştıkları marketlerin sonuçlarına göre ciro ve giderlerde
belirlenen hedeflerin tutması halinde 2017 yılındaki toplam 12
aylık ücretlerinin yüzde 1’i kadar
prim verilecektir. Primler sonuç-
larının açıklandığı ayı takip eden
ayda ödenecektir.
Yıllık ücretli izin: İşyerinde 1
yılını dolduran üyeye aşağıda
belirtildiği şekilde yıllık ücretli izin
verilir.
1 Haziran 2016 tarihinden
önce işe girenlerin yıllık izin süreleri; 1-2 (2. yıl dahil) için 15
gün; 3-5 (5. yıl dahil) için 20 gün;
6-14 (14.yıl dahil) için; 25 gün;
15 yıl dahil fazla olanlara 26 gün;
1 Haziran 2016 tarihinden
sonra işe girenlerin yıllık izin süreleri; 1-5 (5. yıl dahil) için 14
gün; 5-14 (14. yıl dahil) için 20
gün; 15 yıl dahil fazla olanlara
26 gün yıllık ücretli izin verilir.
Sosyal izinler:
-Üyenin evlenmesi halinde
beş işgünü,
-Üyenin ana, baba, kardeş, eş
ve çocuklarının ölümü halinde
31
dört işgünü ücretli izin verilir. Yukarıda sayılan yakınlarının mağazanın bulunduğu il merkezi
dışında bulunması halinde
üyeye yolun uzaklığına göre en
fazla iki güne kadar ücretli izin
verilir.
-Üyenin torunu, büyükanne,
büyükbaba, anneanne, dede,
kayınvalide,
kayınpederinin
ölümü halinde iki gün ücretli izin
verilir. Yukarıda sayılan yakınlarının mağazanın bulunduğu il
merkezi dışında bulunması halinde üyeye yolun uzaklığına
göre en fazla iki güne kadar ücretli izin verilir.
-Üyenin eşinin doğum yapması halinde beş gün,
-Üyenin evlat edinmesi halinde üç gün,
-Üyenin çocuğunu evlendirmesi, sünnet ettirmesi halinde iki
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 32
işgünü, evini taşıması halinde bir
işgünü,
-Üyelerin en az yüzde yetmiş
oranında engel veya süreğen
hastalığı olan çocuğunun tedavisinde hastalık raporuna dayalı
olarak ve çalışan ebeveynden
sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan ve bölümler halinde 10 gün,
-Üyenin bir iş yerinden diğer
bir iş yerine veya yeni açılacak
marketlere transfer olması halinde, ikametgahını yeni transfer
olduğu lokasyona uygun bir lokasyona taşıması gerekiyorsa üç
gün,
-Üyenin ikamet ettiği ya da
kendisinin, eşinin, anne, babasının ikametgahında yangın, sel,
deprem ve diğer doğal afetlere
uğraması halinde hasarın derecesine göre ücretli mazeret izni
verilir.
-Ücretsiz mazeret izni:
-Ücretsiz izin talebinde bulunan her üyeye yasal izin hakları
dışında 2 gün önceden işverenin
onayı ve işi aksatmamak kaydıyla yılda toplam 10 işgününe
kadar ücretsiz mazeret izni verilir. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile
çalışan ve aynı zamanda öğrenimine devam eden üyelere de
belgelemek kaydıyla, imtihanlarına girebilmeleri için ayrıca
Real Toplu İş Sözleşmesi Sendikamız Genel Merkezinde törenle imzalandı (Üstte) ve sözleşme görüşmelerinden...
32
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 33
sınav günlerinde ücretsiz izin verilir.
-Üyelere, eş, ana, baba veya
çocuğunun hastanede refakat
gerektiren bakım ve ağır hastalığı halinde hastane raporu ile
belgelemek kaydıyla 2 aya kadar
ücretsiz izin verilir.
-Kıdem tazminatı: İşçinin iş
sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona
erdiği durumlarda; işçiye her hiz-
met yılı için otuz günlük giydirilmiş ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Üyenin ölümü
halinde bu ödeme her yıl için kırk
gün üzerinden hesaplanır. Yıldan
artan süreler için de bu oranlar
üzerinden ödeme yapılır.
-Sağlık Yardımı ve İzin Ücreti: -İşveren hastalanarak viziteye
çıkan üyelerinin Sosyal Güvenlik
Kurumunun sigortalı adına hiz-
Real toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden...
33
met satın aldığı sağlık tesislerinden, her toplu iş sözleşmesi yılında 4 defaya kadar (4 dahil) 10
güne kadar raporlu bırakılmaları
halinde; ücretlerinden herhangi
bir kesinti yapmaz. 4 defadan
sonra alınacak rapor süresine
isabet eden ücret ödenmez. İşçi
istirahatine ait bilgiyi aynı gün
içerisinde ilgili yöneticisine bildirmekle yükümlüdür.
-Hastalanarak viziteye çıkan
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 34
işçilerin Sosyal Güvenlik Kurumu
kapsamındaki sağlık kuruluşlarından alacağı iş görmezlik raporu öncelikle ilk kademe
yöneticisine vermek suretiyle gerekli idari işlemler başlatılır. İşyerinde oluşan, acil vakalarda
işçilerin en yakın Sosyal Güvenlik Kurumunun sigortalı adına
hizmet satın aldığı sağlık tesislerine taşınmasını sağlamak için
yapılan yol giderlerinin ödenmesini işveren kabul eder.
-Ancak; üye, Sosyal Güvenlik
Kurumundan aldığı geçici iş göremezlik ödeneğini, aldığı günü
takip eden 5 gün içerisinde işverenin kasasına öder. İşçinin bu
ücreti işverene ödememesi halinde; işveren yaptığı ödemeyi
müteakip aydaki işçi ücretinden
mahsup eder.
-İşveren, zabıtaca öngörülen
sağlık karnelerinin yaptırılması
için gerekli parayı ve zamanı vermeyi kabul eder.
-İş kazası, meslek hastalığı ile
ağır hastalık (verem, kanser vb.)
hallerinde işçinin istirahatli olduğu döneme ilişkin ücreti tam
olarak öder. Bu tür iş kazası ve
hastalık halleri, 4 kez raporlu bırakılma hesabında dikkate alınmaz.
İkramiye: A. 1 Haziran 2016
tarihinden önce işe giren işçilere
12 aylık ücretlerine ilaveten yılda
4 defa aylık brüt ücretleri tutarında ikramiye verilir. İkramiyeler
genel olarak Mart, Haziran, Eylül,
Aralık ücretleri ile birlikte ödenir.
Çocuk Yardımı: Tam ve
kısmi süreli üyenin 18 yaşını doldurmamış ve 18 yaşını doldurmakla birlikte her ne şekilde
olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan çocuklarından her biri
için, işveren her ay 657 sayılı Yasada öngörülen miktarda çocuk
yardımı yapmayı kabul eder.
Yakacak Yardımı: 1 Haziran
2016 tarihinden önce işe giren ve
31 Ağustos itibari ile 1 tam yılını
doldurmuş üyelere; sözleşmenin
birinci yılı Ağustos ayında 350,00
TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki
ödenir.
1 Haziran 2016 tarihinden
sonra işe giren ve 31 Ağustos itibari ile 1 tam yılını doldurmuş
üyelere; sözleşmenin birinci yılı
Ağustos
ayında
300,00
TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki
ödenir.
Bu yardım tutarları, sözleşmenin ikinci yılındaki ücret zammı
oranında ve ücretin zamlandığı
tarih itibariyle artırılarak uygulanacaktır.
Tahsil Yardımı: İşveren, kıdemi 6 aydan fazla, öğrenim
yapan çocuğu bulunan üyelere
belgelenmek kaydıyla yılda 1
defa ve Ekim ayı içerisinde ödenmek üzere sözleşmenin birinci
yılında aşağıda gösterildiği şekilde tahsil yardımı yapmayı
kabul eder.
• Üyenin okul öncesi öğrenim
(anaokulu) ve ilköğretim, lise ve
dengi okullara giden her çocuğu
için brüt 210,00.-TL,
• Üyenin yükseköğrenime
giden her çocuğu için brüt
275,00.-TL.
Bu yardım tutarı, sözleşmenin
ikinci yılında ücret zammı oranında ve ücretin zamlandığı tarih
itibariyle artırılarak uygulanacaktır.
Yıllık izin ücreti: 1 Haziran
2016 tarihinden önce işe giren ve
31 Temmuz itibari ile 1 tam yılını
doldurmuş üyelere; sözleşmenin
birinci yılı Temmuz ayında
200,00 TL/Yıl/net işyeri alışveriş
çeki ödenir.
-1 Haziran 2016 tarihinden
34
sonra işe giren ve 31 Temmuz itibari ile 1 tam yılını doldurmuş
üyelere; sözleşmenin birinci yılı
Temmuz
ayında
150,00
TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki
ödenir.
Bu yardım tutarları, sözleşmenin ikinci yılında ücret zammı
oranında ve ücretin zamlandığı
tarih itibariyle artırılarak uygulanacaktır.
Bayram Yardımı: 1 Haziran
2016 tarihinden önce işe giren,
üyelere her yıl Kurban ve Ramazan Bayramlarının arife gününe
kadar sözleşmenin birinci yılında
135,00.- TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki ödenir.
1 Haziran 2016 tarihinden
sonra işe giren, üyelere her yıl
Kurban ve Ramazan Bayramlarının arife gününe kadar sözleşmenin birinci yılında 100,00.TL/Yıl/net işyeri alışveriş çeki
ödenir.
Bu yardım tutarları, sözleşmenin ikinci yılında ücret zammı
oranında ve ücretin zamlandığı
tarih itibariyle artırılarak uygulanacaktır.
Ramazan aylarında işçilere,
tutarı işverence belirlenecek olan
Ramazan Paketi verilir.
Kıdem zammı: Üyelere beşinci yılını doldurduğu aydaki ücretine, bir sonraki aydan geçerli
olmak üzere yüzde 5 ücret artışı
yapılacaktır.
Üyelere dokuzuncu yılını doldurduğu aydaki ücretine, bir sonraki aydan geçerli olmak üzere
yüzde 2 ücret artışı yapılacaktır.
Real Hipermarket Toplu iş
Sözleşmesinin tüm üyelere hayırlı olmasını diliyoruz.
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 35
Spor Genel Müdürlüğü Temsilcileri Toplantısı
16 Haziran 2016 tarihinde sendikamız Genel Merkezi’nde Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerlerindeki sendika işyeri temsilcileri ile birlikte işyeri uygulama sorunları ile ilgili genel
değerlendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan Genel Sekreter Hakan Bozkurt, işyerlerinde yaşanan sorunların çözümünde birlik ve dayanışmanın zorunlu olduğunu belirtti.
35
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 36
MediaMarkt’ta
2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi
Ü
lkemizin en büyük
elektronik perakende
zincir mağazalarından
Mediamarkt’ta çalışan üyelerimiz adına MS İstanbul İç ve Dış
Ticaret Limited Şirketi ile 2.
Dönem İşletme Toplu İş Sözleşmesi 31 Mayıs 2016 tarihinde
imzalandı.
1 Mart 2016-28 Şubat 2019
tarihleri arasında yürürlükte
alacak olan toplu iş sözleşmesi
görüşmeleri 3 Şubat 2016 tarihinde İstanbul'da başlatıldı.
İkinci dönem olarak bağıtlanan toplu iş sözleşmesinde ücretler ve parasal sosyal
konusunda özetle şu hükümler
bulunmaktadır:
Ücret zamları: Birinci yıl
ücret zammı 1 Mart 2016 tarihinde işyerinde çalışan üyelerin, 31 Aralık 2015 tarihi
itibariyle aldıkları brüt çıplak ücretlerine 1 Mart 2016 tarihinden
geçerli olmak üzere yüzde 5
oranında zam uygulanacaktır.
İkinci ve Üçüncü yıl ücret zamları ise TÜİK tarafından açıklanan Tüketici Fiyat Endeksine
bağlı oarak arttırılacaktır.
Ek Ödeme: Sendika üyesi
işçilere sözleşmenin birinci yılında her ay ücretleri ile birlikte
brüt 210,00 TL ek ödeme yapılacaktır. Bu tutar, sözleşmenin
36
ikinci ve üçüncü yıllarında ücret
zammı oranında ve ücretin
zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanacaktır.
Tahsil yardımı:
İşveren,
öğrenim yapan çocuğu bulunan
üyelere belgelenmek kaydıyla
yılda bir defa ve Eylül ayı içerisinde ödenmek üzere sözleşmenin birinci yılında aşağıda
gösterildiği şekilde tahsil yardımı yapmayı kabul eder.
-Üyenin okul öncesi öğrenim
(anaokulu) ve ilköğretim, lise ve
dengi okullara giden her çocuğu için brüt 200,00 TL/Yıl,
-Üyenin yükseköğrenime
giden her çocuğu için brüt
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 37
250,00 TL/Yıl.
-Bu tutarlar, sözleşmenin
ikinci ve üçüncü yıllarında ücret
zammı oranında ve ücretin
zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanır. Bu uygulama
sonucu oluşan yarım kuruş ve
üzeri küsuratlar bir kuruşa tamamlanır, yarım kuruşun altındaki değerler dikkate alınmaz.
Evlenme Yardımı: Evlendiğini belgeleyen üyeye, bir defaya mahsus olmak üzere bir
çeyrek altın yardım yapmayı işveren kabul eder. Aynı işyerinde
çalışan üyelerin evlenmesi halinde, bu yardım ikisine de ayrı
ayrı verilir.
Doğum ve Ölüm Yardımı:
-İşveren, üyenin kendisinin
veya eşinin doğum yapması halinde sözleşmenin birinci yılında
brüt 350TL doğum yardımı yapmayı kabul eder.
-İşveren, üyenin ana, baba,
eş ve çocuklarının ölümü halinde sözleşmenin birinci yılında brüt 500 TL ölüm yardımı
yapmayı kabul eder.
-İşveren, üyenin normal
ölümü halinde sözleşmenin birinci yılında brüt 2.000 TL ölüm
yardımı yapmayı kabul eder.
-İşveren, üyenin iş kazası ve
meslek hastalığı sonucu ölümü
halinde, yasal hakları dışında
sözleşmenin birinci yılında brüt
5.000 TL ölüm yardımını ödemeyi kabul eder.
Bu tutarlar, sözleşmenin
ikinci ve üçüncü yıllarında ücret
zammı oranında ve ücretin
zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanır.
37
Bayram Yardımı:
İşverence, üyelere her yıl
Ramazan Bayramında brüt
150 TL, Kurban Bayramında
brüt 200 TL tutarında bayram
yardımı ödenir.
Bu tutarlar, sözleşmenin
ikinci ve üçüncü yıllarında ücret
zammı oranında ve ücretin
zamlandığı tarih itibariyle artırılarak uygulanır.
İşçinin ölümü halinde
kıdem Tazminatı: Üyenin
ölümü halinde bu ödeme her
yıl için kırk gün üzerinden hesaplanır. Yıldan artan süreler
için de bu oranlar üzerinden
ödeme yapılır.
Mediamarkt’ta çalışan üyelerimizi kapsayan Toplu iş Sözleşmesinin hayırlı olmasını
diliyoruz.
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 38
Ankara 2 Nolu Şube Kadın Çalışma Grubu
Ankara 2 Nolu Şube’de oluşturulan “Kadın Çalışma Grubu”nun gerçekleştirdiği toplantıların birincisi 23 Mayıs
2016 tarihinde, ikincisi ise 20 Haziran 2016 tarihinde yapıldı. Toplumsal cinsiyet sorunun bilimsel olarak değerlendirildiği toplantının açılışını yapan Şube Başkanı Mustafa Barın, kadının toplumsal rolünün bilimsel olarak ele alındığı
toplantıların programlı biçimde sürdürüleceğini belirtti ve çalışmalara katılan akademisyenlere teşekkür etti.
38
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 39
Akdeniz Üniversitesi’nde imza töreni
Akdeniz Üniversitesi’nde çalışan üyelerimizi kapsayan toplu iş sözleşmesi 9 Mayıs 2016 tarihinde
imzalandı. İmza törenine Sendikamız adına Genel Sekreter Hakan Bozkurt, Antalya Şube Başkanı
Barış Özdemir, Şube İdari Sekreteri Tuncay Çevik, işyeri temsilcileri Taner Köroğlu, M. Kemal
Kont, Zekeriya Delibaşı, İlhan Geniş; İşveren adına Genel Sekreter Cengiz Sayın, Genel Sekreter
Yardımcısı Alim Turan, Faruk Barış Mutluay, Halil Ersus, Yasemin Yarıtaş, Mehmet Efe, Nadir
Güler, Erhan Karadaş, Süleyman Çelik katıldı. Bozkurt ve Sayın toplu iş sözleşmesinin tüm işçilere
hayırlı olmasını dilediler. Üyelerimizin kazanımlarını geliştiren toplu iş sözleşmesi 1 Ocak 2016-31
Aralık 2017 tarihleri yürürlükte kalacak.
39
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 40
E
meğin en büyük günü
1 Mayıs, tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde
de geleceğe duyulan umut ve
kararlılık ile kutlandı.
Dünya işçilerinin birlik-mücadele ve daylanışma günü 1
Mayıs’ta hemen tüm ülkelerde
gerçekleştirilen kitle gösterilerinde emeğin ulusal ve uluslararası
istemleri
vurgulanırken, sömürüsüz,
baskısız, savaşsız bir dünya
özlemi dile getirildi.
Türk-İş Çanakkale’de 1
Mayıs kutlamaları yaparken,
DİSK ve KESK İstanbul Bakırköy’de, Hak-İş ise Adapazarı’nda 1 Mayıs gösterileri
yaptı.
Konfederasyon genel merkezlerinin gerçekleştirdiği kitle
gösterilerinin dışında birçok il
ve ilçe merkezinde de kitlesel
40
ya da simgesel 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. Sendikamız
üyeleri bir yandan Çanakkale’de düzenlenen kutlamalara katılırken, diğer yandan
şube merkezlerinin bulunduğu
il ve ilçe merkezlerinde gerçekleştirilen kutlamalarda da
yer aldılar.
İstanbul Taksim’de 1 Mayıs
gösterilerine bir kez daha izin
verilmemesini başta DİSK
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 41
YAŞASIN DÜNYA
İŞÇİLERİNİN
BİRLİK, MÜCADELE,
DAYANIŞMA GÜNÜ 1 MAYIS
41
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 42
olmak üzere sendikalar tepki ile
karşıladı. İşçi sendikaları temsilcileri 1 Mayıs kutlamalarının
yapılmaması için polis çemberinde tutulan Taksim’de 1 Mayıs
1977’de katledilen
işçileri
anmak üzere tören gerçekleştirdiler. Türk-İş Genel Sekreteri
Pevrul Kavlak başkanlığında,
üye sendikaların katılımıyla
oluşturulan Türk-İş heyeti, Taksim Cumhuriyet Anıtına çelenk
ve Kazancı Yokuşu’na karanfil
bıraktı. Kavlak burada yaptığı
açıklamada, 1 Mayıs 1977’de
meydana gelen olaylarda yaşamlarını yitiren işçileri andı ve
tüm faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını istedi; “İşçi bayramını özgürce kutlamak,
insanca çalışmak ve yaşamak istiyoruz” dedi.
Çanakkale’de gerçekleştirilen
mitingde konuşan Türk-İş
Genel Başkanı Ergün Atalay
“Emekçilerimizin her yıl
büyük bir özlemle beklediği
ve bayram havasında kutlanan 1 Mayıs’ı ülkemizin
içinde bulunduğu koşulların
ve zamanın ruhuna uygun
şekilde kutlanmak için Başkanlar Kurulumuzun aldığı
karar doğrultusunda bu yıl
merkezi düzeyde Çanakkale’de kutluyoruz.” dedi.
Türkiye’nin sıkıntılı günlerden
geçtiğini, çalışanların önemli
sorunlarının olduğunu belirten
Genel Başkanı Atalay; başta
kıdem tazminatı olmak üzere,
taşeron çalıştırma, kiralık işçilik,
esnek çalışma ve çalışma hayatını ilgilendiren birçok konuda
düzenlemeler yapılmak istendiğini söyledi. Atalay konuşmasına şöyle devam etti: "Kıdem
42
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 43
tazminatını her sene pişirip,
pişirip ülkenin gündemine
getiriyorlar. Bu alanda bulunanlar en fazla 2 bin TL ücret
alıyor, 30 sene çalışıyorlar.
30 sene sonra aldıkları tazminat 60 bin TL oluyor. 2 bin
liradan, 2 lira para biriktirme
imkânları olmuyor.”
“Esnek Çalışma” adı altında
“Kiralık İşçilik” tasarısının meclise getirilmeye çalışıldığına
değinen Atalay; hükümete sesANKARA lenerek defalarca toplantı yapıldığını belirtti ve Türk-İş’in
taleplerinin dikkate alınmasını
istedi.
Sendikamız Genel Yönetim
Kurulu 1 Mayıs 2016’da ekonomik ve demokratik istemlerin
yer aldığı bir açıklama yaptı.
Tez-Koop-İş Genel Yönetim
Kurulu’nun 1 Mayıs bildirisinde
şu görüşlere yer verildi:
“Türkiye, çok büyük ekonomik, toplumsal ve siyasal
sorunların yaşandığı, kazanılmış temel hak ve özgürlüklerin
geri
alınmak
istendiği,
demokrasinin
otokrasiyle ezilmeye çalışıldığı tehlikeli bir süreçten geçiyor.
Birkaç ekonomik ve toplumsal olgu bu tehlikeli gidişin somut kanıtlarıdır:
- Türkiye, basın özgürlüğünde 180 ülke arasında
151’inci sıradadır. Medyaya
ve tüm basın-yayın organlarına dönük açık ve gizli baskılar
her
geçen
gün
genişletilmekte, çeşitlendirilmektedir.
- Türkiye, genel olarak istihdam sorunlarının her
geçen gün daha da büyü43
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 44
ANTALYA
düğü ülkeler arasındadır.
Açık işsizlik, eksik istihdam
ve cesareti kırıldığı için iş
aramayı bırakmış işsizlerle
birlikte işsizlerin oranı yüzde
25’i geçmektedir.
-Türkiye, kadına dönük
eşitsizlikler konusunda 145
ülke arasında 135. sıradadır.
Kadınların işgücüne katılım
oranı yüzde 30’lardadır. Bu
rakam ülkemizin Avrupa ülkeleri arasında en gerisinde olduğunu gösteren acı bir
gerçekliktir.
-Türkiye, kayıt-dışı istihdam yönünden dikkati çekmektedir. Resmi verilere göre
bu oran yüzde 40’lara dayanmaktadır. Bunun anlamı
kadın-erkek,
genç-ihtiyar,
milyonlarca insanın güvencesiz ve kötü koşullarda yaşadığıdır.
-Türkiye, kamu borçları açısından son yıllarda katlanarak artan ağır borç yükünün
altındadır. 2015 yılı sonu iti44
bariyle brüt borç stoku 680
milyar liraya dayanmıştır.
-Türkiye, yurttaşların bireysel borç tutarları yönünden
tehlikeli bir noktadadır. Yurttaşların yalnızca bankalara
olan borçları son 14 yılda 57
kat artış göstermiştir. Bireysel borç nedeniyle icra işlemi
yapılan dosya sayısı 2015 yılı
sonunda 25 milyona ulaşmıştır.
-Türkiye, Ortadoğu’da yaşanan ve son yıllarda daha
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 45
GEBZE
45
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 46
da alevlenen savaşın ağır yükünü çeken ülkelerin başında
gelmektedir. Neredeyse 3
milyona dayanan mülteci nüfusunun önemli bölümü son
derece kötü koşullarda yaşama tutunurken çalışma
olanağı bulabilenler ise sıklıkla köle veya köle benzeri
uygulamalarla karşı karşıyadır.
-Kadın-erkek, genç-yaşlı
hangi toplumsal kesimden
gelirse gelsin veya hangi toplumsal kategoride değerlendirilse
değerlendirilsin,
emekçi haklarına yönelik
kapsamlı ve sistematik sınırlamalar yeni boyutlarda sürdürülmektedir.
-Sendikal hak ve özgürlükler üzerindeki baskı ve kısıtlamalar
durdurulama–
maktadır. Temel insan haklarından olan sendikalaşma
hakkı önündeki engeller sonucu çalışanların ancak
yüzde 10’nu sendikalıdır.
-Taşeronlaşma başta olmak
üzere güvencesizlik ve korunmasızlık kamu ve özel
sektör ayrımı olmaksızın tüm
alanlarda yaygınlaşmaktadır.
Kamuda taşeronda çalışanlar
için gündeme getirilen yasal
düzenlemeler, ayrımcılık ve
eşitsizlikleri arttıracak nitelikler göstermektedir.
-İşçilerin kazanılmış hakkı
olan kıdem tazminatı, finansal fon sistemi ile yok edilmek istenirken esneklik
uygulamaları ile temel kazanımlar tırpanlanmaya çalışılmaktadır.
-İnsan tacirliği şirketleri
olan Özel İstihdam Bürola-
MUĞLA
46
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:25 Page 47
rına geniş yetkiler tanınarak
kiralık işçilik sistemine geçilmek istenmektedir.
-İş sağlığı ve güvenliği konusunda etkili denetimlerin
olmaması ve cezasızlaştırmalar sonucu, her yıl yaklaşık
1500 işçi yaşamlarını kaybetmekte ve yüzbinlercesi yaralanmaktadır.
-Terör örgütlerinin gerçekleştirdiği ve her biri birer katliam olarak gerçekleşen kanlı
saldırılar, ülkenin birçok kentinde günlük yaşamı daha da
sorunlu duruma getirmektedir.
-Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşanan çatışma ortamı, yüzbinlerce insanın
topraklarından, evlerinden ve
binlerce yıldır birlikte yaşadıkları toplumsal ortamdan
uzaklaştırmaktadır.
Kısacası, uygulanan toplumsal ve ekonomik politikalarla işsizlik, güvencesizlik
giderek daha da genişlerken;
emek, hak, demokrasi ve
insan odaklı uygulamalar yürürlüğe sokulmamakta; kriz
ve kaosu koşullandıran,
insan hak ve özgürlüklerine,
demokrasiye aykırı uygulamalara süreklilik kazandırılmak istenmektedir.
Yaşanan tüm olumsuzlukları durdurmak, susmamak,
tepki göstermek, demokrasinin ve özgürlüklerin güvencesi
olan
sendikaların
toplumsal görevi ve demokratik yükümlülüğüdür.
İşte bu nedenlerle Dünya
işçilerinin birlik-mücadele ve
dayanışma günü 1 Mayıs’ta
el ele veriyoruz.”
GİRESUN
TRABZON
47
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 48
ÇANAKKALE
48
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 49
ÇANAKKALE
ESKİŞEHİR
49
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 14:50 Page 50
13 MAYIS 2014, SOMA:
50
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 14:50 Page 51
UNUTTURMAYACAĞIZ
Manisa Soma madenlerinde 13 Mayıs 2014
tarihinde 301 madencinin iş cinayeti nedeniyle
ölümlerinin üzerinden 2 yıl, geçti. Her yıl iş icinayetlerinde ortalama iki bine yakın işçiyi yitiriyoruz.
Onları unutmayacağız, unutturmayacağız.
Onları yaşamdan kopartan nedenleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Her yıl binlerce
işçinin ölümüne yol açanları unutmayacağız,
unutturmayacağız.
İş cinayetlerine neden olanları bağışlamıyoruz, bağışlamayacağız.
Tez-Koop-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu
51
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 52
52
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 53
İnsanlığın baş belası:
Modern kölelik
K
öle” ve “Kölelik” günlük yaşantımızda sıklıkla kullandığımız kavramlar. Ve bu kavramlar sıradan bir sözcük olmanın
ötesinde anlamlar taşıyor. Yalnızca siyasal, toplumsal ve ekonomik bir kavram olarak değil üstelik...
Köleliliğin yüzyılların ötesinde yaşanan bir sorun
olduğunu düşünenler yanılır. Eğer kölelikten
“Beyaz adamın” kırbacıyla genellikle siyahları
zorla çalıştırması ya da zincirlere vurulmuş yüzlerce/binlerce siyah insanın gemilere doldurularak
tek tek ya da toplu satılmasından söz ediliyorsa
kuşkusuz böyle bir kölelik ve köle ticareti artık günümüzde görünür değil.
Ancak dahası var...
Günümüzdeki kölelik ve köle benzeri uygulamalar başka görünümlerde ortaya çıkıyor. Kölelik ve
benzeri uygulamalar hiç de uzağımızda değil; yan
sokakta belki, belki aynı binada, aynı kentte... Ama
çok yakınımızda, inanın...
Modern kölelik ve köle benzeri uygulamalar, geleneksel köleliğin ve ticaretinin yasaklanması nedeniyle daha örtülü, daha saklanan ve çoğunlukla
geleneksel “formlarla” biçimlenmiş yeni görüntülerde ortaya çıkıyor.
53
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 54
MODERN KÖLELİK?
Kölelik ve köle ticareti, komünal
toplumların dağılmasını izleyen dönemlerden sonra ortaya çıkan feodalitede ve kapitalizmde tam
anlamıyla ortadan kaldırılamamış
özellikle 18. Yüzyılın son yıllarından
sonra günümüze kadar çok hızla
daralan bir alanda kalmasına rağmen farklı biçimlerde sürmüştür.
Afrika’dan çok sayıda siyah kölenin gönderildiği Amerika kıtasında
1771 yılında Haiti’de gerçekleşen
köle ayaklanması köle ticaretinin
yasaklanmasına uzanan yolda çok
önemli bir uğrak noktası oluşturmuştur.
Köle ticaretinin ilk olarak yasaklandığı ülke 18. Yüzyılın sonlarında
Amerika’nın Vermont (1777),
Pennsylvania (1780), Massachusetts (1783) ve Connecticut (1784)
gibi doğu ve kuzey eyaletleri olmuştur.
Avrupa’da köle ticaretini yasaklayan ilk ülkeler arasında 1803 yılında Danimarka, 1807 yılında
İngiltere ve daha sonra Hollanda’dır. Ancak özellikle Meksika, Şili,
Bolivya ve birçok Latin Amerika ülkesinde 19. Yüzyılın erken dönemlerinden başlayarak köle ticareti
yasaklanmaya başlamıştır.
Köle ticaretinin yasaklanmasında
dönüm noktalarından biri 18611865 yılları arasında süren Amerikan iç savaşından sonra köleliğe
karşı olan Kuzey Eyaletlerinin savaşı kazanmasıdır.
Kölelik karşıtı sistematik yasal
düzenlemeler ilk olarak İngiltere’de
gerçekleştirildi ve diğer Avrupa ülkeleriyle kölelik ticareti karşıtı anlaşmalar ağı oluşturmaya başladı.
19. Yüzyılın ortalarına kadar
Fransa, Avusturya, Prusya, Rusya,
Hollanda, Portekiz ve İspanya isteksiz de olsa bazı anlaşmaları imzaladılar. Osmanlı imparatorluğu
özellikle İngiltere’nin büyük baskısı
sonucu Sultan Abdülmecid tarafından 1847’de bir fermanla köle ticaretini
yasakladı. Ancak
ne
Osmanlı’da ne de Avrupa’nın sömürgeci ülkelerinde kapitalizmin
ilerlemesine rağmen kölelik ve köle
benzeri geleneksel uygulamalar tümüyle sona ermedi. Özellikle emperyalist ülkeler Afrika, Uzakdoğu,
Ortadoğu ve Güney Amerika ve Karayyiplerdeki sömürgelerinde köleliği kimi zaman açık, kimi zaman da
gizli biçimde korudular, yaşattılar.
1926’da Milletler Cemiyeti’nin
bütün dünyada köleliği yasaklamasına rağmen kölelik uygulamaları
daralan toplumsal alanında varlığını sürdürdü.
Kölelik konusunda en önemli
uluslarası sözleşme 1926 yılında
Milletler Cemiyeti tarafından kabul
edilen “Esaretin Men’i Sözleşmesi”dir (Türkiye bu sözleşmeyi
1933 yılında kabul etti). 1949 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi köleliği tümüyle
yasakladı.
1956 yılında Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu’nda kabul edilen “Kölelik, Köle Ticareti, Köleliğe Benzer
Uygulama ve Geleneklerin Ortadan
Kaldırılmasına Dair Sözleşme” kavramları daha da somutlandırdı. Ülkemizin 27 Aralık 1963 tarihinde
kabul ettiği bu sözleşmeye göre geleneksel kölelik tanımına somut
açıklık getirildi. Sözleşmenin köleliğe benzer uygulamalar ve gelenekler başlıklı Birinci Maddesinde
köleliğe benzer uygulamalar ve ge-
54
lenekler şöyle tanımlanmaktadır:
“a) Borç sebebiyle kölelik; yani
bir borçlunun bir borcun teminatı
olarak şahsen hizmet etmeği
veya murakabesi altındaki bir
kimsenin hizmet etmesini taahhüt eylediği halde bu hizmetlerin mukabili âdilâne bedelin
borcun ödenmesine tahsis edilmemesi veya bu hizmetlerin
süresinin tahdit ve mahiyetlerinin tesbit olunmaması hal veya
şartı;
b) Serflik; yani bir kimsenin
kanun, teamül veya bir anlaşmaya göre diğer bir kimseye ait
arazi üzerinde yaşama ve çalışmaya mecbur olması ve bu diğer
kimseye ücret mukabilinde veya
ücretsiz muayyen şekilde hizmet
etmesi hali ve bu halini değiştirme imkânına malik olmaması;
c) Aşağıdaki uygulama veya
gelenekten herhangi biri:
i) Bir kadının, reddetmek hakkı
olmadan, anne ve babasına, vâsisine, ailesine veya diğer herhangi bir şahıs yahut topluluğa
nakdi veya aynî bir ivaz mukabilinde evlendirilmesi vaadinde bulunulması veya evlendirilmesi;
ii) Bir kadının kocasının,
bunun ailesinin veya mensup olduğu aşiretin bu kadını ivaz mukabili veya sair şekilde üçüncü
bir şahsa devretmek hakkına
sahip olması;
iii) Kocasının ölümü üzerine
kadının miras yolu ile diğer bir
şahsa devredilebilmesi;
d) Bir çocuğun veya 18 yaşından aşağı temyiz kudretini haiz
bir kimsenin gerek anne ve babası, yahut bunlardan biri, gerekse vasisi tarafından, şahsını
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 55
veya işini istismar maksadiyle
bedel mukabilinde veya bedelsiz
diğer bir şahsa devrine müsait
olan herhangi bir uygulama ve
gelenek.”
HANGİ BİÇİMLER?
Kölelik ve kölelik benzeri uygulamalar günümüzde farklı biçimlerde
ortaya çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler Örgütü’ne bağlı kuruluşlar ve
özellikle Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), savaş ve çatışmaların
yarattığı mülteci yaşamın ve genel
olarak göçmenlik başta olmak
üzere köleliğin farklı biçimlerinin 21.
Yüzyılda önemli ölçüde arttığına
işaret etmektedir.
Bu kölelik biçimleri genel olarak
şöyle yantısılmaktadır:
1- Geleneksel kölelik- Bireyin
yasa, gelenek veya anlaşma gereği
başka birine ait bir mülkte çalışmaya zorunlu bırakılmasıdır. İşçinin/çalışanın statü değiştirebilme
yeterliliğinin olmaması bu tür köleliği oluşturmaktadır. Geleneksel anlamda kölelikte bireyler yaşamları
boyunca sürecek bir kölelik statüsünde
tanımlanırlar-yaşatılırlar.
Onlar gerçek ticaret unsuru olan
birer mal ya da meta olarak görülürler.
2-Borç köleliği- Bir insan borca
karşılık zorla alıkonulur. Zorla alıkonulanın çalıştırılması borcunu geri
ödemesi içindir. Bu tür işçiler çok az
kazandıkları veya hiç kazanamadıkları için borçlarını geri ödemeleri
zordur ve borçları sonraki nesile
bile aktarılabilir. Kölelik borcu geleneksel kölelikten kesinlikle ayırt edilemez. Çünkü bu borç, para
ödenene kadar kişinin kendi sürdüğü topraktan ya da kendi işinden
ayrılmasını önlemektedir.
GENİŞ TANIM
Teoride bir borcun, bir
süre içinde geri ödenmesi mümkün olmaYENİ TANIM
sına rağmen, burada
borçlunun tüm çabalarına karşın borcunu
Dünyanın farklı yerleödeyemediği bir körinde, kölelik teriminin
lelik durumu ortaya
çıkmaktadır.
Norkendisiyle birlikte insan
malde borç, köle işçi
ticareti, zorla çalıştırma,
çocuklar tarafından
borç köleliği, zorla evlilik
ödenir. Ortaklık, kölelik borcunun alve çocuk istismarı ve titında
kalan
careti gibi diğer kavramborçlulara giden
köleliğin
dahil
lar
tanıdık bir yoldur.
modern biçimlerini ta3- Zorla çanımlamak için farklı terlıştırma- Zorminolojiler kullanılıyor.
lama, baskı,
ceza, tehdit
Bütün bu suçların
ve özgürlüortak bazı noktaları var.
ğün esirModern köleliğin kısaca
genmesi
yoluyla
tanımı; bir insanın başka
çalıştıbir insanı istismar amaçlı
rılma.
kullanması, kontrol etmesi, kazanç elde etmesi, satması veya
ortadan kaldırması yoluyla o bireyi özgürlümahrum
ğünden
bırakarak egemenlik kurması veya kontrol etmesidir.
55
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:26 Page 56
ILO: MODERN KÖLELİK GERÇEK BİR TEHLİKE
zorla çalıştırılması üzerine
Modern köleliğin farklı
yapabilmeleri
araştırma
biçimlerine üzerine duyarlıiçin kapsamlı çalışmalar
lığı geliştirmek konusunda
yürütmesinin zorunlu olUluslararası Çalışma Örduğu belirtiliyor.
gütü (ILO) bir dizi çalışma
ILO’ya göre durum çok
gerçekleştiriyor.
boyutlardadır
dramatik
Özellikle son 10 yıldır
çapında yakdünya
Çünkü
ILO zorla çalıştırmanın yayinsan,
milyon
20.9
laşık
gınlığını tahmin edebilmek
aldatıveya
yapılarak
baskı
için hedeflenen bölgelerde
larak zorla çalıştırılmaktaveya hedeflenen ülkelerde
dır.
ve toplumlarda araştırma
Mayıs 2014’te yayınlayöntemleri deneniyor. Olanan “Kârlar ve Yoksulluk:
sılıklı örneklemenin mümZorla Çalıştırmanın Ekonokün olmadığı ülkelerde
adlı rapora göre,
misi”
yapılısayısal araştırmalar
esas neçalıştırmada
zorla
yor. Ermenistan, Banglayoksulluk,
arasında
denler
deş, Bolivya, Çin, Etiyopya,
savunmasızlık, eğitim ve
Gürcistan, Fildişi Sahilleri,
yazarlık düzeyinin düokur
Moldova, Myanmar, Nepal,
göç ve başka enşüklüğü,
Nijer, Sri Lanka, Tayland ve
bulun–
faktörler
formel
Zambiya üzerinde uygulaçazorla
Kanıtlar,
maktadır.
nan çalışmalarda zorla çakarşıesas
lıştırmaya karşı
lışmanın boyutları ölçül–
lık olarak önleme ve
meye çalışılıyor. Bu araştırkorumaya yönelik daha
maların sonuçları zorla çave acil önlemlerin
güçlü
için
lıştırmayı önlemek
gerektiğini ortaya
alınması
kanıta dayalı politikalar
Rapor aynı zakoyuyor.
yapmak amacıyla karar
çalıştırmanın
zorla
manda,
alınmasını kolaylaştırmak
hakfaktörleri
belirleyici
olarak tanımlanıyor.
sunuyor.
bilgiler
yeni
kında
ILO’nun 2012 yılında
Bu bilgiler; hükümetlerin
yayınladığı zorla çalıştırma
ve ortaklarının zorla çalışüzerine sayısal araştırmatırmanın olduğu yerlerde
lar rehberinde zorla çalışdurdurmaya değil
sadece
“Görmesi
üzerine
tırma
oluşmadan
zamanda
aynı
zor”
da
zor, sayması daha
politikayönelik
önlemeye
belirlemesi yapılırken ulugeliştirprogramlar
ve
lar
sal istatistik kurumları ve
melerini sağlamaya öncelik
araştırma enstitülerinin yer.
tanımalarıdı
tişkinlerin ve çocukların
56
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 57
4- Çocuk işçiliği, çocuk ticareti
ve çocuk işgücü sömürüsünün
en kötü biçimleri- Çocuk işgücü
sömürüsünü kapsayan durumlar
çocukların sağlığını, güvenliğini
veya psikolojilerini zedeleyecek köleliği, cinsel istismarı, yasa dışı etkinlikleri ve tehlikeli çalışma
koşullarını içerir. Zorla dilendirilme,
ev içi kölelik, taş ocağı ve tuğla fırınında çalıştırma, balıkçılık alanında
uzun saatler ve ödeme olmadan
çalıştırılmak gibi durumlar bunun
somut örneklerini oluşturur.
5- Çocukların ticari cinsel istismarı- Çocuk fuhuşu, çocuk seks turizmi ve çocuk pornografisi modern
kölelik biçimlerinin en kötü görünümlerini yansıtır.
7- Cinsel istismar ve zorla çalıştırmak için insan ticareti- İnsanlar, ekonomik veya cinsel
istismar amaçlı tehdit, kandırma ve
baskı gibi yöntemlerle toplatılır.
“Tüccarlar”, kurbanın pasaportuna
zorla alıkoyarlar, ücretlerini ödemezler ve istekleri dışında çalışmaya zorlarlar. Bazı durumlarda
bireyler organ ticareti amacıyla zorlanır.
8- Cinsel kölelik- Çoğu zaman
silahlı işgal veya çatışma zamanlarında ortaya çıkan ve zor kullanma
veya tehditle bireylerin cinsel istismarıdır.
9- Zorla veya erken yaşta evlendirilme, eş ticareti ve dulun
miras kalması- Evlilik şartları altında köle benzeri uygulamalardır.
Bir veya her iki tarafın da özgür ve
geçerli rızası ya da oluru olmadan
ve para veya başka bir mal karşılığı
zorla gerçekleştirilen evliliklerdir.
Dulun miras kalması ise kocasının
ölümünden sonra dul kalan bir ka-
dının, kocasının erkek kardeşi veya
başka bir aile bireyi ile evlendirilmesidir.
10- Savaşlarda çocukların kullandırılması- Dünyanın birçok yerinde, askeri hizmete giren
çocuklara zorla askeri işler yaptırılması da modern kölelik tanımları
arasında değerlendirilmektedir. Bu
süreçte bulunun çocuklar için sonuçlar son derece yıkıcıdır. Bazı
çocuklar sorguya alınırken, çocuklara işkence edilirken, çocuklar dövülürken veya savaş esiri
olarak tutulurken birçoğu silahlı
operasyonlarda ölmekte ya da etkisiz hale getirilmektedir.
11- Dinsel kuruluşlar ve tarikat
bağlantılarıyla illegal din veya tarikat içi etkinlikler ya da zorla veya
zorunlu çalıştırmalar yaygın biçimde ortaya çıkan köleliğe benzer
durumlardır.
GÖZLER KAPANAMAZ,
SAĞIR OLUNAMAZ;
HELE DİLSİZ HİÇ!...
Silahların ve korkuların egemenliğindeki Ortadoğu’da milyonlarca
sivilin, yüzyıllardır yaşadıkları ülkeleri terk ederek mülteci yaşamına
zorlanması, geçim ve can derdi yanında kölelik ilişkilerinin doğmasına
da yol açtı. Özellikle Suriye ve
Irak’ta yaşanan insanlık dramı yalnızca mülteci yaşamına zorlananlar
açısından değil aynı zamanda topraklarında kalmak durumunda bulunanlar açısından da kölelik
ilişkilerini yarattı. Suriye ve Irak’ta
köleliği yaşatmak isteyen vahşi-terörist gruplar, kadınlar ve çocuklar
başta olmak üzere onbinlerce insanı köle olarak kullanmaya başladılar.
57
Günümüzde mülteci yaşamına
zorlanan milyonlarca insanın yaşama tutunmak için Türkiye’de ve
çevre ülkelerde kölece çalıştırılmalarına sıklıkla tanık olunmaktadır.
Özellikle tarımsal işletmelerde tek
tek ya da gruplar halinde köle olarak çalıştırılan çok sayıda insanın
bulunduğu bilinmektedir. Bu durum
günümüzde de sürdürülmekte ve
ne yazık ki engellenmemektedir.
Modern köleliğin bölgeler ve ülkeler düzeyinde ne ölçüde ve nasıl
yaygınlaştırıldığına ilişkin düzenlenen raporlarda Avrupa’da modern
köleliğin en yaygın yaşandığı ülkenin Türkiye olduğu açık biçimde belirtilmektedir.
Raporlara
göre
Türkiye’de inşaat, ev işleri, sürücülük gibi işlerde çalışan yabancılar
güvencesiz ve zor koşullarda tutulmaktadır.
Bu önemli sorun yalnızca devlet
kurumları ve siyasal partiler yönünden değil, aynı zamanda sendikalar
yönünden de dikkatle sorgulanması, izlenmesi ve tepki gösterilmesi gereken bir sorundur.
Söylenecek söz çok bu konuda...
Sendikalar köle ve benzeri uygulamalar konusunda duyarlılıklarını
daha da arttırmalıdır.
Nedeni
açık... Sendikacılık yalnızca “yetki
peşinde” olmak değildir; yalnızca
toplu iş sözleşmesi imzalamak da...
Daha fazlası, daha ilerisidir. Çünkü
“özgür insan olmak”, başkasındaki
acıyı, insanlık dışı tutsaklığı yaşayabilmektir, anlayabilmektir de aynı
zamanda.
Köleliğe gözlerini kapatanlar,
sağır olanlar ve dilsizleşenler; nelere açarlar gözlerini, nasıl yaşarlar
suskunluğu ve sessizliği... bin defa
düşünmeli...
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 58
BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ SANILDIĞINDAN ÇOK DAHA BÜYÜK
K
üresel düzeyde son
olarak yayınlanan 2014
Küresel Kölelik Endeksi raporu dünyada kölelik ve
kölelik benzeri uygulamaların
sanıldığından çok daha fazla olduğunu göstermektedir.
Kölelik uygulamalarının yaygın olduğu ülkeler genellikle Afrika ülkeleridir.
Batı Afrika ülkesi olan Moritanya köleliğin yaygın olarak ortaya çıktığı ülkelerin başında
yer alıyor. Geleneksel köleliğin
yoğun olduğu ülkede 2014 yılında nüfusun yüzde 4’ü (yaklaşık 155 bin 600) köleleştirilmiş
durumda. Moritanya Hükümetinin almaya çalıştığı bazı etkili
uygulamaların
sonucunun
zaman alacağı ve geleneksel
köleliğin etkisini daha uzun
süre var olacağı belirtiliyor.
Ancak bunun ötesinde Asya
ülkelerinde de kölelik uygulamalarını yaygın olarak gözlemek olanaklı...
Ekonomisinin büyük bölümü
pamuk üretimine ve ihracatına
bağlı bir Orta Asya ülkesi olan
Özbekistan Cumhuriyeti Endekste ikinci sırada. Özbekistan’ın listede yükselmesinin
nedeni hükümet destekli zorla
çalıştırmanın uygulanmasıdır.
Özbekistan’daki modern kölelik
tahminlerinin kesinliğini ölçmek
oldukça zor olsa da hükümetin
58
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 59
yurttaşlarını her yıl iki ay boyunca pamuk toplamaları için
zorladığı çeşitli örgütlerce belgelenmiştir. Tahminlerin en
ılımlısı, Özbekistan nüfusunun
yaklaşık yüzde 4’ünün (yaklaşık 1 milyon 200 bin) her yıl
pamuk hasat zamanı modern
kölelik ilişkileriyle çalıştırılmasıdır.
Modern köleliğin yaygın olduğu üçüncü ülke Haiti gösterilirken nüfusunun yüzde
1.4’ünün
modern
kölelik
içinde olmasıyla endekste dördüncü sırada olan Katar,
önemli ölçüde yabancı işçi çalıştırmaktadır.
Bu ülkeleri Hindistan, Pakistan, Kongo Demokratik
Cumhuriyeti, Sudan, Suriye ve
Orta Afrika Cumhuriyeti izlemektedir. Bu ülkelerin ilk 10
arasında olmasının ana nedenlerinin başında yoksulluğun ve özellikle savaş ve
çatışmanın modern kölelik
üzerindeki etkisindendir.
Köleliğin sayısal olarak
fazla olduğu ülkeler arasında
Çin, Endonezya, Bangladeş,
Güney Sudan gelmektedir.
Küresel Kölelik Endeks’ine
göre Türkiye 160 ülke arasında
barındırdığı köle sayısına dayalı veriye göre Dünyada
29’uncu sırada ve Avrupa'da
kölelik riski en yüksek ülke du-
rumundadır. Buna göre Türkiye’de 120 bin "köle" bulunmaktadır.
Türkiye için bu rakamların
çok daha yukarılara çıkması
olasıdır. Çünkü; mültecilerin
çalıştırılma koşulları; mevsimlik tarım işçiliğinin yaygınlığı;
dayıbaşılığına dayalı rödavans
sistemiyle çalıştırılan maden
ocakları gerçeği; özellikle Zonguldak başta olmak üzere kimi
bölgelerde yasa dışı biçimde
çalıştırılan yabancı ve yerli işçiler; balıkçılık alanında kuraldışı çalışmaların geleneksel
yüzde sistemiyle sürdürülmesi; taşeronda çalıştırmanın
vahşi sömürü koşullarını arttırması gibi birçok faktör değerlendirildiğinde bu rakamın
çok daha üst düzeylerde olduğu söylenebilir.
Ne yapılabilir?
Ülkemiz için öncelikle hızlı
biçimde belirlemelerin yapılması ve buna uygun önleyici
tutum geliştirilmesi zorunludur.
Bu gelişmeleri yalnızca
kamu makamlarının insafına
bırakmak geçerli bir yöntem
olamaz. Yaptırımcı politikaların oluşturulmasında sendikaların katılımı ve görüşleri son
derece önemli roller içeren politikaların oluşturulmasını sağlayabilir.
59
23 Ağustos:
Köleliğe Karşı
Mücadele ve
Köleliğin
Kaldırılmasını
Anma Günü̈
22 Ağustos 1791 gününü 23 Ağustos gününe bağlayan gece,
Toussaint Louverture
önderliğinde Santo Domingo
(günümüzde
Haiti ve Dominik Cumhuriyeti)’da gerçekleşen köle ayaklanması
transatlantik köle ticaretinin ortadan kaldırılmasında çok önemli
bir rolü bulunmaktadır.
Bölgede gerçekleşen
köle isyanı, Karayip
koloni sisteminin zayıflamasını sağlarken köleliğin sonunu getiren
süreçte belirleyici olmuştur.
İnsanlık tarihi açısından önemli olan 23
Ağustos, günümüzde
Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından Köleliğe Karşı Mücadele
Günü ve Köleliğin Kaldırılmasını Anma Günü
olarak kutlanmaktadır.
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 60
“KÖLELİK VEYA
YENİ EN ALTTAKİLER/YENİ KÖLELER: SIĞINMACILAR
M
ilyonlarca sığınmacı Suriye ve
Irak’tan kaçarak
ülkemizde yaşamlarını sür“Madde 4- Hiç kimse köledürüyor. Sığınmacıların bir
lik veya kulluk altında bubölümü kendilerine tanınan
lundurulamaz; kölelik ve
olanakların kısıtlılığı ve
köle ticareti her türlü şekyaşam zorlukları nedeniyle
liyle yasaktır.” (İnsan Hakçoğunlukla ölümü göze alıları Evrensel Bildirgesi)
yor ve çoluk çocuk Avrupa
ülkelerine geçiyor. Bunla“Madde 1- İşbu mukavelerın önemli bir bölümü ise
nameye nazaran şurası
boğularak yaşamlarını yimukarrerdir ki:
tirdi, yitiriyor.
1. Esaret, üzerinde mülkiTürkiye’de yaşamlarını
yet hakkına mahsus havas
sürdüren yaklaşık 3 miltamamen veya kısmen icra
yona yakın sığınmacı
edilen bir şahsın hal ve
ise yıllardır çok zor koşartıdır.
şullarda yaşama tutu2. Esir ticareti, esaret hanuyor.
line irca etmek üzere bir
Sığınmacı olarak
şahsın zaptı, iktisabı ve
ülkemizde bulunan
mülkiyetinin terki fiillerini;
insanların önemli
satmak veya mübadele
bölümü
kimi
etmek üzere bir esirin iktizaman dilenerek
sabı fiilini; satmak veya
yaşamını sürdümübadele etmek üzere ikrürken
çok
tisap edilen bir esirin satış
önemli bölümü
veya mübadele tarikile
ise son yıllarda
terki ve kezalik umumiyet
çoğunlukla geitibarıle her türlü esir nakliçici/gündeyat ve ticareti fiillerini ihtiva
likçi işlerde
eder.
çalışıyor.
(Milletler Cemiyeti’nin
SığınmaEsaretin Meni hakkında
c ı l a r ı n
25 Eylül 1926 tarihli muiçinde bukavelenamesi)
lunduğu
KULLUK YASAKTIR”
60
zor koşulları “fırsata” dönüştüren ve bunu çoğunlukla
“lütuf”, “hayır yapmak” olarak
sunan küçüklü-büyüklü işverenler, onları genellikle
son derece kötü koşullarda
ve boğaz tokluğuna çalıştırıyor. Onların çalışma ortamı kimi zaman inşaatlar,
kimi zaman oto ya da organize sanayi sitelerindeki
son derece düşük statülü
işler veya mevsimlik işçi
olarak
tarlalar.
Onlar
Adana’da çapa yapıyor, Isparta’da elma topluyor, Ankara’da soğan söküyor,
Bolu’da kümeslerde çalışıyor; Balıkesir’de zeytin,
Düzce’de, Giresun’da fındık
topluyor... Hemen hepsinin
ücretleri düşük ödeniyor,
ücret ödemeleri geciktiriliyor ya da eksik ödeniyor;
borçlandırılıyor, zorla “tutuluyor”
Bir başka anlatımla onların artık adım atmadığı, çalıştırılmadığı bir ortam
neredeyse yok.
Onların
köle ya da köle benzeri koşullarında çalıştırılmaları ne
ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleşmeler açısından, ne de yasalarımız
açısından olanaklı değildir;
tartışmasız biçimde suçtur.
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 61
Yasalar Türkiye’de sığınmacıların çalıştırılmasını (genellikle uygulan–
masa veya yeterli korunmalardan uzak hükümler taşıyor
olsa da) kurallara bağlamış
durumdadır.
Tarım dışı işlerde çalışma
konusunda daha kesin ve belirgin kurallar olmasına ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’ndan “Çalışma İzni”
alma zorunluluğu bulunmasına
rağmen, tarım ve hayvancılık işlerinde çalışacak olanların izin almalarına gerek bulunmamakta, ilgili
valiliklere bildirim yapmaları gerekmektedir.
Çalışan sığınmacılara yapılacak
ücret ödemesinin mutlaka yürürlükteki asgari ücret düzeyinde olması zorunludur.
Bu arada belirtilmelidir ki, ülkemizde
bulunan mültecilerin kölelik koşullarında
bulundurulmaları, yalnızca çalışma alanında yaşanmamaktadır. Çok sayıda kadının alınıp-satıldığı, cinsel istismara
zorlandığı ve kimi illerde fotoğraflı kataloglarla satılabildiği haberleri yazılmaktadır.
Sığınmacı ya da değil hiçbir insan kölelik
koşullarında tutulamaz; köleliği ve kulluğa
zorlanamaz. Buna izin vermemek devletin
temel, öncelikli ve dışlayamayacağı görevidir. Bu konuda alınacak önlemlerdeki en
küçük zayıflık, en küçük gecikme, en küçük
denetimsizlik var olan sorunları daha da
arttıracaktır.
61
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:27 Page 62
62
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 63
Çalıştıkça emekli maaşı düşüyor mu?
Mustafa Balkız
(Sosyal Güvenlik Uzmanı)
[email protected]
S
on zamanlarda en çok sorulan soruların başında geliyor "Ne kadar
fazla çalışırsan bağlanacak emekli
maaşı o nispette düşük olacağı" kulaktan
kulağa yayılmaktadır. Aslında, normal koşullarda işçilerin prim ödeme gün sayısı arttıkça
bağlanacak emekli maaşının daha yüksek
olması gerekmektedir. Ancak değişik zamanlarda yapılan düzenlemelerle çalıştıkça
emekli maaşının düştüğü bir maaş bağlama
sistemi getirildi. Asgari ücret veya bu ücrete
yakın maaş alanların aylıklarındaki düşüş
her ay için 3 TL kadar olmaktadır.
Sosyal devlet olmanın en önemli göstergesi sosyal güvenlik açıklarıdır. SGK ise bu
açıkların artması nedeniyle sosyal devlet
olma ilkesini bir yana bırakarak bu açıkların
azaltılması yönünde çalışmalar başlattı.
2003 yılında Türkiye'de 2 çalışan bir emekliyi
finanse ediyordu. Bu oran 2015 yılında bir
çalışana karşı bir emekli düşer hale geldi.
Sağlıklı bir sosyal güvenlik sistemi için 4
aktif çalışanın bir emekliyi finanse etmesini
düşünen hükümet sosyal güvenlik sistemine
para aktaracağına emeklilere bağlanacak
maaşı düşürme yolunu seçti. "SGK'nın açıkları var" dediler, "Açıkların kapanması lazım"
dediler. Açıkları kapatmanın iki yolu vardı. Ya
işverenlerden daha fazla prim alacaklardı ya
da emekli aylıklarını düşüreceklerdi. Hükümet ikincisini tercih etti.
Önce aylık bağlama oranı (ABO) düşürüldü. 9000 Gün prim ile emekli olanların
1999'dan önce aylık bağlama oranı yüzde
76 iken 2000--2008 arasında yüzde 65'e,
2008 sonrası için de yüzde 50'ye düşürüldü.
Diğer yandan alt sınır uygulaması getirilerek
5510 sayılı kanunda hesaplanan aylığın sigortalının çalışma sureleri için prime esas
günlük kazanç alt sınırları dikkate alınarak,
eski sistem taban aylığı ile yeni sistem taban
aylığı arasında yüzde 25 fark emekliler aleyhine işletilmeye başlandı. Bunu basit bir örnekle anlatmak gerekirse;
Doğum tarihleri aynı, işe giriş tarihleri aynı
olan üç arkadaş var. Çalıştıkları süre içinde
hep asgari ücretten maaş almışlar. Bunlardan ilki 1999 tarihinde 15 yıllık çalışma süresini doldurmuş 3600 gün prim ödemiş
yaşını beklemek üzere işinden ayrılmış.
İkincisi 30 Eylül 2008 yılına kadar çalışmış. Bu zaman zarfında 6120 gün prim ödeyerek ayrılıp yaşını beklemeye başlamış.
Üçüncüsü 2015 yılı Ekim ayına kadar çalışmaya devam etmiş. Bu zaman diliminde
8600 gün prim ödemiş. Her üçüncünde
emeklilik yaşı 2015 Kasım ayında dolmuş.
1999 tarihinden sonra çalışması olmayan
ve toplamda 3600 gün prim ödeyerek emekli
olan birinci arkadaşa aylık 1300 TL maaş
bağlanıyor. 6120 gün prim ödemiş ve 2008
tarihinden önce işi bırakmış olan sigortalıya
1050 TL maaş bağlanıyor. 8600 gün prim
ödemiş ve 2008 tarihinden sonrası içinde
çalışmaya devam eden üçüncü arkadaşa
900 TL maaş bağlanıyor. Görüleceği gibi
hep asgari ücretle çalışan işçilerin emekli
maaşları çalıştıkça düşmektedir. Emekli maaşlarının düşmemesi için 2016 yılı için aylık
brüt maaşın 4000 ve üzeri maşla çalışmaktır. Bir diğer konu, işveren işçiye ödediği ücretin gerçek ücret üzerinden SGK'ya
bildirilmesini sağlamaktır.
63
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 64
Erken emeklilik hangi koşullarda
gerçekleşebilir?
Yaşını dolduran, hizmet süresini tamamlayan ve bu süre içinde istenilen sayıda prim ödeyen sigortalılar, emekli olmaya hak kazanıyorlar. Bunların yanında belirli koşulları yerine getirmiş olanlar vaktinden önce emekli olmaya hak kazanıyor. İşte erken emekli olmaya tesir eden etkenler.
ERKEN YAŞLANMA
DOĞUM BORÇLANMASI YAPMAK
Normal de gerçek yaşından çok daha yaşlı görünen kadın veya erkeğin hastane raporuyla tescil
edilmesine erken yaşlanma denir. Erken yaşlandığı SGK tarafından tespit edilen sigortalılar diğer
koşulları da yerine getirmişlerse kadın ve erkek 50
yaşında emekli olurlar.
5510 sayılı yasa ile kadınlara doğum borçlanması
getirilmiştir.
Kadınların doğum borçlanması yapmaları için işe
girdikten sonra yapmış oldukları doğumları borçlanacakları için, doğum borçlanması işe giriş tarihlerini öne çekmez. Ancak hizmet süresini
tamamlamış ve yaşını doldurmuş fakat prim gün
sayısına ihtiyacı olan anneler borçlanma yaparak
erken emekli olurlar.
ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER
01.07.1990 tarihinde sigortalı olan bir kadın 1993
ile 1999 tarihleri arasında 3 doğum yapmış. Toplam 3500 gün prim ödedikten sonra işten ayrılmış
olan bu kadının emekli olabilmesi için 47 yaş ve
5400 gün prime ihtiyacı vardır. 3500 gün primi
ödemesi bulunan bu kadın 3 çocuk için 6 yıl borçlanma yaparak 2160 gün kazanacağından kendisi için yeterli olan 5450 gün prime ulaşmaktadır.
Bu sigortalı borçlanma yaparak 6 yıl önce emekli
olma hakkını kazanmaktadır.
Başkasının bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğu olan anneler 5 yıl önce emekli olurlar.
Bu annelerin 1 Ekim 2008 tarihinden sonraki çalışmaları yılda 360 gün olarak değil 450 gün olarak
değerlendirilir. Çocuğunun ağır engelli olması nedeniyle çalışamayan anneler isteğe bağlı prim
ödedikleri takdirde aynı haklardan yararlanırlar.
ASKER BORÇLANMASI YAPMAK
Sigortalı olarak işe girmeden önce askere giden
erkek sigortalılar, askerlik borçlanması yaptıkları
takdirde hizmetlerini öne çekerek askerlik yaptıkları süre kadar erken emekli olurlar. Ayrıca askerlik
süresi kadar prim ilavesi yapılır.
YIPRANMALI ÇALIŞMA
Çalışma koşulları ağır olan mesleklerde çalışanlar
daha erken emekli oluyorlar.
Yıpranma payı hakkına sahip olan mesleklerde
çalışanların çalıştıkları ger yıl için 60 ile 90 gün
aralığında fiili hizmet zammı verilmektedir. Böylece yıpranmalı çalışanlar 5 yıl erken emekli olma
hakkına sahip oluyorlar.
4447 SAYILI YASADAN ÖNCE İŞE GİRENLER
8 Eylül 1976 tarihinden önce işe başlamış olan erkekler 25 yıl, 8 Eylül 1981 tarihinden önce işe başlamış olan kadınlar 20 yıl çalışmış ve 5000 gün
prim ödemişlerse yaşlarına bakılmaksızın emekli
olabilirler Yine işe girdikleri tarih dikkate alınarak
15 yılda 3600 gün prim ödemesi bulunan erkekler
55 ile 60 yaş aralığında kadınlar ise 50 ile 58 yaş
aralığında emekli olurlar.
Yıpranma hakkına sahip olan bazı meslekler, kurşun ve arsenik işlerinde çalışanlar, cam fabrika ve
atölyelerinde çalışanlar, madenlerin yer altında
çalışanları, çimento fabrikalarında çalışanlar, civa
üretiminde çalışanlar gibi.
64
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 65
Adana 1 Nolu Şubede Temsilci Eğitimi
Adana 1 Nolu Şubede eski ve yeni temsilcilere yönelik olarak düzenlenen eğitim seminerinde yasal ve güncel gelişmeler
değerlendirildi.
Genel Eğitim Danışmanı Volkan Yaraşır tarafından sunulan eğitim seminerine Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın, Şube
Başkanı Hülya Özcan, Şube İdari Sekreteri İbrahim Halil Bebe ve Şube Mali Sekreteri Fikret Yaşar katıldı.
25 Mayıs günü düzenlenen seminerin açış konuşmasını yapan Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın ”Türkiye kritik bir süreçten
geçiyor. Suriye’deki iç savaşın fay hatları Türkiye’yi de sarsmaya başladı. İşçi sınıfına sistemli saldırılar yapılıyor. Özel istihdam
büroları, kiralık işçilik bu saldırıların en önemlilerinden biri. Bizim elimizde sendikamızdan başka bir silah yok. Sendikamıza
sahip çıkalım” dedi. Şube Başkanı Hülya Özcan “sistematik seminerlerimizle şubemizi daha nitelikli ve daha örgütlü hale getireceğiz” diyerek başarılar diledi. Bu arada 24 Mayıs akşamı Mersin’de yeni örgütlendiğimiz Özgüneş işçilerine temel sendikal
eğitim niteliğinde seminer verildi. 25 Mayıs günü yeni temsilcilerle “sendikal yapı, temsilci ilişkisi, sendikal organlar, temsilcinin
iş hukukundaki yeri” üzerine seminer yapıldı. Seminerde konuşan Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın ve Şube Başkanı Hülya
Özcan semnidek eğitimin önemini vurguladılar.
65
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 66
İzmir Şubesi Temsilciler Kurultayı
Sendikamız İzmir Şubesi tarafından düzenlenen
Temsilciler Kurultayı, Genel Başkan Osman Gürsu'nun
katılımıyla 19 Nisan 2016 tarihinde İzmir Barosu Toplantı Salonunda yapıldı. Toplantıda konuşan Genel Baş-
66
kan Osman Gürsu, sendikal yaşamda sorunların giderek arttığına dikkat çekerek sendikal birlik ve dayanışmanın önemine değindi. Osman Gürsu, kiralık işçilik,
güvencesiz esnek çalışma ve kıdem tazminatı fonu
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 67
başta olmak üzere bir dizi yeni saldırıların gerçekleştirilmeye çalışıldığı vurgulayarak sendikalara ve üyelere
somut görevler düştüğünü söyledi.
Toplantıda konuşan Şube Başkanı S. Birol Aslanoğlu,
sendika temsilcilerinin üye sendika ilişkisinde belirleyici
önemde bulunduğunu belirterek, emek ve demokrasi
karşıtı uygulamalara karşı demokratik hakları sonuna
dek kullanarak birlikte davranmak gerektiğini söyledi.
Tüm şube sınırlarındaki işyerlerinden gelen temsilcilerle gerçekleşen Temsililer Kurultayı, sendikal çalışmalara yeni boyutlar getirmesi yönünde ileri bir adım olarak
öne çıktı.
67
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 68
Sağlık çalışanına yönelik şiddet ve
Beyaz Kod uygulaması
Leyla Ezgi
(Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği)
Ü
lkemizde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet
önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Bu
sorunun hem hastaların sağlık hizmetlerinde
yararlanmasında hem de sağlık çalışanlarının motivasyonlarının düşmesinde etkili olduğu düşünülmektedir.
Sağlık çalışanlarına hukuki destek sağlanmasının sağlık
çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi açısından
önemli bir adım olduğu düşünülerek 663 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’de (1) sağlık çalışanlarına hukuki
destek sağlanması öngörülmüştür. Bu Kanun Hükmünde Kararname’nin 54. Maddesinde Bakanlık ve
bağlı kuruluşlarında sağlık hizmeti sunarken veya görevlerinden dolayı personele karşı işlenen suçlar nedeniyle ceza hukuku kapsamında yürütülen işlemler ve
davalarda, personelin talebi üzerine bakanlık ve bağlı
kuruluşlarca hukuki yardım yapılacağı öngörülmüştür.
Aynı maddeye göre Bakanlık ve bağlı kuruluşlarda bulunan hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar vekalet ibraz etmeden ilgili personeli vekil sıfatı
ile temsil edebilecektir. Sağlık Bakanlığı Personeline
Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki
Yardımın Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik (2)
ile bu konuda yapılacak hukuki yardıma ilişkin usul ve
esaslar belirlenmiştir. Yönetmeliğin yayımlanması ile
Beyaz Kod uygulamasına başlanmıştır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarını takip etmek üzere 7 gün
24 saat hizmet sunan Beyaz Kod Çağrı Merkezi kurulmuş www.beyazkod.saglik.gov.tr internet adresi oluşturulmuştur.
Bu yazımızda beyaz kod uygulaması ile ilgili yasal düzenlemeler ve işleyişi konusunda bilgilere yer vereceğiz.
Beyaz Kod uygulamasından kimler yararlanabilir?
Yönetmeliğin 1. Maddesine göre;
• Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında kadrolu
veya sözleşmeli görev yapan personel
• Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında gönüllü ve ücretsiz sağlık hizmeti verenler (3) ve
• Aile Hekimliği Kanunu (4) kapsamında görev yapanlar
Sağlık hizmeti sunarken veya sağlık hizmetleri ile ilgili
görevleri nedeniyle Kendilerine karşı suç işlenirse yö-
68
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 69
netmeliğin öngördüğü uygulamalardan yararlanabilirler.
masını sağlar.
Bu kişilerin hukuki yardımdan yararlanabilmesi
için hangi şartlar bulunmalıdır?
Yönetmeliğin 5. Maddesinde personelin hangi koşullarda hukuki yardımdan yararlanabileceği sayılmıştır:
• Sağlık hizmeti sunumu sırasında veya bu görevlerinden dolayı personele karşı kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiilin gerçekleştirilmiş olması.
• İlgilinin veya kanuni mirasçılarının talepte bulunması.
• İlgili personelin soruşturma safhasında şüpheli,
kovuşturma safhasında ise sanık durumunda bulunmaması.
• Personelin olayda hem mağdur hem de sanık
veya şüpheli olması
Hallerinde personelin hukuki yardımdan yararlanabileceği belirtilmektedir.
Kimler talepte bulunabilir?
Bakanlıkça kendisine bildirim yapılan birim işlenen
suçtan mağdur olan personele veya yaşamını kaybetmiş ise kanuni mirasçılarına bir avukatın hukuki yardımını isteyip istemedikleri sorulur. Suçun mağdurunun ya
da kanuni mirasçılarının talebi yönünde işlem yapılır.
Yönetmelik kapsamında yer alan hukuki
yardımlarda vekâlet ilişkisi nasıl kurulacaktır?
Yönetmeliğin 6. Maddesine göre Yönetmelik kapsamında bulunan suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmalarda “Bakanlık ve bağlı kuruluşlar merkez ve taşra
teşkilatı ile döner sermaye teşkilatı kadrolarında bulunan
avukatlar ile 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanununa göre hizmet alımı suretiyle kendilerine idarece vekâlet verilmiş avukatlar, ayrıca vekâletname ibrazı gerekmeksizin ilgili personelin veya kanuni
mirasçılarının vekili sıfatıyla işlem yapmaya yetkilidir.”
Bu kapsamda bulunan avukatların, personeli savunması için personel tarafından ayrıca vekil olarak tayin
edilmesine gerek yoktur. Bu avukatlar, vekâlet belgesi
sunmadan personelin vekilliğini yapabilecektir.
Bildirim nasıl yapılacaktır?
Bakanlık tarafından sağlık hizmeti sunulurken veya
sağlık hizmetleri görevleri nedeniyle sağlık personeline
karşı işlenen fiillerin bildirimlerin yapılacağı ve kayıtların
tutulacağı bir sistem kurulmuştur. Özel veya kamuda
gerçekleşen tüm vakalar için bu sisteme bildirim yapılmalıdır. Bu sisteme başvuru aşağıdaki yollardan biri kullanılarak yapılabilir:
• 113 numaralı telefon hattı aranarak,
• www.beyazkod.saglik.gov.tr internet adresine
giriş yapılarak
• Çalışan Hakları ve Güvenliği ya da bu amaçla kurulmuş birime başvurarak
Başvuruyu ilgili sağlık kurum ve kuruluşunun yöneticisi, adli mercilere ve Bakanlıkça kurulan sisteme bildirdiği gibi mağdur personel de bu bildirimi yapabilir.
Bildirim üzerine Bakanlık, olayın adli makamlara taşınıp
taşınmadığını araştırır ve durumu ilgili hukuk birimlerine
bildirir.
Bakanlık tarafından Kanunlarda personele karşı suç
olarak tanımlanan bir fiil, herhangi bir şekilde öğrenildiğinde, Bakanlık taşra teşkilatı için sağlık müdürlüklerince bağlı kuruluşlar taşra teşkilatı için bu kuruluşların
taşra teşkilatı amirlerince yönetmeliğe uygun davranıl-
Hukuk birimleri tarafından nasıl
değerlendirme yapılır?
Hukuki yardımın yapılması için talepte bulunulan
taşra ve bağlı kuruluşlar taşra teşkilatı hukuk birimleri
yaptıkları inceleme sonucunda olayın yönetmelik kapsamında olmadığı yönünde bir karar alırsa bunu gerekçeli olarak ilgili birim amirine ve talepte bulunan kişiye
bildirir. Bu karara karşı personel itiraz ederse veya birim
amiri yeniden yazılı talepte bulunursa en geç yedi gün
içerisinde ilgisine göre Bakanlık Hukuk Müşavirliğine
veya Kurum Hukuk müşavirliğine gönderilir.
Bakanlık Hukuk Müşavirliğine veya Kurum Hukuk Müşavirliği tarafından verilen karar, ilgili personel ve birim
amirine ve taşra teşkilatı hukuk birimine bildirilir. Bu
karar kesindir ve taşra teşkilatı hukuk birimi buna göre
işlem yapmak ile yükümlüdür.
Hukuki yardım hangi hallerde sona erer?
İdare tarafından personele yapılan hukuki yardım
aşağıdaki hallerde sona erer
• Personelin ya da kanuni mirasçılarının hukuki
yardım talebini geri alması,
• Adli mercilerce yapılacak tahkikat neticesinde
personelin sanık durumuna gelmesi, (personelin
hem sanık hem de mağdur olduğu durumlarda sona
ermez)
Hukuki yardım personelin ya da kanuni mirasçının talebi üzerine sonlandırılırsa durum ilgili birim amirine ve
soruşturma safhasında yetkili Cumhuriyet Savcısına bildirilir. Kovuşturma safhasında ise yetkili mahkemeye bildirilir. Bu içerik ile yürütülmesi amaçlanan hukuki
yardımın sağlık çalışanlarının hukuki açıdan desteklenmesi yönünde önemli adım olduğu bir gerçektir. Uygulamadan sonra yayımlanan konu ile pek çok bilimsel
yayın, ülkemizde sağlıkta şiddet konusunda pek çok
konu başlığına dikkat çekilmesini sağlamıştır. Tabi uygulamanın sağlık çalışanı - hasta ilişkisi üzerinde ve
hasta haklarına ulaşım konusunda etkilerinden de söz
etmek mümkündür. Bir dahaki yazımızda uygulamanın
başlattığı tartışmalar ve konu ile ilgili düzenlemeler ile
ilgili bilgilere yer vereceğiz.
(1) 2 kasım 2011 tarihli 28103 mükerrer Sayılı R.G’de yayımlanan
Sağlık Bakanlığı Ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat Ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(2) 28.04.2012 tarihli ve 28277 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
(3) 11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 52 nci maddesi çerçevesinde
(4) 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı
69
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 70
Kiralık işçilik:
70
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 71
İşçi sınıfına yeni bir zincir, yeni bir disiplin...
Dr. Oğuz Topak
6
Mayıs 2016 tarihi, AKP
milletvekillerinin iki ellerini havaya kaldırarak
kabul ettirdikleri yeni yasa ile
birlikte Türkiye’ de işçi sınıfı için
önemli bir tarihi dönemeçtir.
Kiralık işçilik yasası olarak da
bilinen bu yasa ile özellikle
mevsimlik tarım işçileri ve ev
hizmetlerinde çalışan işçiler kiralık işçi büroları eliyle işverenlere
kiralanacaklardır.
Bu
sektörlerin dışındaki sayısı yaklaşık 10 milyon işçiyi de doğrudan veya dolaylı olarak
ilgilendirmektedir.
Yasa, özetle işçi sınıfının kıyısında bulunan emekçileri kiralık işçi büroları aracılığıyla
emek pazarına güvencesiz bir
şekilde dâhil edilmelerini düzenlemektedir. Ayrıca diğer
sektörlerde de doğum, askerlik,
hastalık gibi insani nedenler ile
işyerlerinde sağlık ve güvenlik
nedeniyle acil durumların ortaya çıkması hallerinde iş
görme edimini yerine getiremeyen emekçilerin yerine sermayenin çalışma günü kayıplarını
giderebilmesi amacıyla Özel İstihdam Bürolarından işçi kiralayabilmesinin yolunu açmaktadır. Bu Yasanın işçi sınıfına yönelik en önemli saldırısı ise
bütün sektörlerde işletmenin
asıl işi olmayan işlerde, aralıklı
olarak yapılan işlerde ve üretim
artışı hallerinde kiralık işçi çalıştırabilmesine yönelik düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler ile
işgücü maliyetlerinin düşürülmesi hedeflenmiş, mutlak ve
göreli emek sömürüsü daha da
arttırılarak sermaye birikimi için
yeni bir düzenleme yapılmıştır.
Bu yasanın toplumsal ve kurumsal anlamda oturduğu alanı
71
üç eksende ele almak gerekir.
Birincisi, sınıf mücadeleleri açısından ne anlam ifade ettiğidir.
Söz konusu yasa, genel olarak
sermayenin ücretin tabanda sabitlenmesine ve işgücü maliyetlerinin düşürülme arzusuna
olumlu bir yanıt olarak tanımlanabilir. Bu yasa, İşçi sınıfının
büyük bir çoğunluğunun, yaklaşık 7 milyon işçinin, asgari ücret
aldığı ülkemizde, işçi sınıfının
daha da büyük bir çoğunluğunun asgari ücrete mahkûm edileceğinin açık kanıtıdır. Dahası,
proleterleşme süreci açısından
kapitalizmin kendi dinamikleri
dışında, dışarıdan bir müdahale
yapılmıştır. Özellikle, mevsimlik
tarım işçileri ile ev hizmetlerinde çalışan işçi sınıfının en
yoksul kesimlerinin proleterleştirilmesine yönelik bu düzenleme, bir yandan bu kesimlerin
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 72
ücretliler sınıfına geçmesine
neden olurken diğer yandan
bağımsız küçük üreticileri de
yok ederek ücretlilik ilişkisini
başat hale getirecektir. Aynı şekilde neo- liberalizmin kendisi
dışındaki her şeyi ve her alanı
kapsayıcı doğasının yansıması
olan bu düzenleme, işçi sınıfının kompartımanları arasına
yeni bir katman yaratmaktadır.
Bu yeni katman yukarı ya da
aşağı hareket edemeyen, çoğu
zaman eğreti bir biçimde ücretlilik ilişkisi içerisinde yer alan bir
katman olacaktır. Sınıf içindeki
parçalanmayı daha da arttıracak bu kesimler, aynı zamanda
yedek sanayi ordusunun işlevini üstlenecek bir etki yaratacaktır. Özelikle, üretimin ve
birikimin döngüsel krizlerine
karşı sübap niteliğinde bir etki
yaratacak olan bu kesim, birikimin dinamik sektörlerinin emek
gücü ihtiyacını karşılayabilecek
bir rezerv olarak konumlanacaktır.
İkinci eksen ise emek süreci
açısından etkileridir. Neo-liberalizmin genel eğilimi emek sürecinin parçalanarak emeğin
üretimin bilgisine yönelik üretim
içerisindeki gücünü kırma yönündedir. Bir yandan esneklik
yoluyla üretim içerisinde emeğin değersizleştirilmesine yönelik adımlar atılırken diğer
yandan emeğin üretim süreci
içerisinde yeniden ve yeniden
kurulan yeni disiplin etme yöntemleriyle bağımlılığı arttırılır.
Kiralık işçilik, bu tür işçilerin disipline edilmesi açısından oldukça
önemli
bir
katkı
koymaktadır. Bir yandan yasal
düzenlemeler aracılığıyla getirilmiş korumalardan yoksunlaştırılan bu kitle güvencesizleştirildiğinden daha kolay
kontrol edilebilecek, üretimin ve
karın maksimizasyonu için gerekli özveriyi göstermek zorunda bırakılacaktır. Diğer
yandan da işyerindeki diğer işçiler açısından potansiyel rakip
haline geleceklerdir. Özellikle,
Buroway’ın tanımladığı üretim
içi politikada, fabrikalarda bu
yeni işçi grubu, işverenlerin mihenk taşları haline gelecektir.
Olası örgütlenmelere, direnişlere, kesintilere karşı kullanabilecekleri bir grup olarak
tanımlanacaklardır. Aynı zamanda bu kiralık işçiler de fabrika içerisinde kalıcı olabilmek
amacıyla kendi çıkarlarını gütmeye yönelik eğilimlerini sergileyeceklerdir. Bu da üretim
süreci içerisinde mutlak ve göreli artı değer sömürüsünün artışına yol açabilecektir.
Üçüncü eksen ise politik
alana ilişkindir. Bu alana yönelik etkinin iki boyutu bulunmaktadır.
Birincisi,
sendikal
hareketin gücünün kırılmasına
yönelik etkisidir. Özellikle, Türkiye’de işletme ve işyeri düzeyindeki yüksek oranlı yetki
barajlarının bulunması nedeniyle, işverenler bu kiralık işçileri kolaylıkla bir örgütlenme
kırıcısı olarak kullanabileceklerdir. Şöyle ki, Türkiye’de kamu
kesimi dışında toplu sözleşme
imzalanan işyerlerinde kapsam
dışı personel olarak tanımlanan
işçi sayısı, o işletmedeki işçi sayısının yaklaşık yüzde 20’sini
oluşturmaktadır. Doğal olarak,
72
bu işyerinde yüzde 25 oranında
kiralık işçi çalıştırma , yüzde 10
oranında yabancı işçi çalıştırma
hakkı ile yüzde 10 oranında
Türkiye İş Kurumu bünyesindeki işbaşı eğitimleri için alınan
işçilerle birleşince herhangi bir
sendikanın toplu sözleşme yetkisi alabilmesinin yegâne yolu
işveren ile çatışmamasına bağlıdır. Özellikle neo-liberalizmin
dayandığı mikro korporatizmin,
egemenliğine yol açacak bir
etki yaratmaktadır. Bu düzenlemenin Türkiye’deki deyişle sosyal diyalog sendikacılığının
önündeki engelleri kaldıracağı
gibi, çatışmacı militan sendikacılığında yok edilmesi açısından oldukça geniş imkanlar
sunduğu aşikardır.
İkinci etki ise neo-liberalizmin
devletin kurumsal yapısındaki
yarattığı dönüşüm sürecine etkileridir. Özellikle, mevsimlik
tarım işlerinin veya ev işlerinin
metalaştırılması ve piyasalaştırılmasının yanı sıra aynı zamanda kiralık işçilerin sosyal
güvencelerinin de kendine özgü
olarak şekillendirileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Emeğin kendini yeniden üretebileceği sosyal ücretin unsurları
olan kurumların dönüşümü de
kaçınılmaz olarak karşımıza çıkacaktır. Şöyle ki, hastalık veya
genel sağlık sigortasının bu işçilerin çalışmadıkları dönemde
koruyucu mekanizmaları bulunmadığından ve gelir testi gibi
uygulamalar nedeniyle yıl içerisindeki gelirleri de yoksulluk sınırının altında veya kıyısında
belirleneceğinden bu işçiler için
sağlık hakkı bir anlamda paza-
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 73
rın kendi dinamiklerine bırakılmış durumdadır. Emeklilik sigortasından
fiilen
yararlanamayacak olmaları da
kamusal sosyal güvenlik kurumlarına yönelik olumsuz bir
baskı yaratacaktır. Özellikle, bireysel emeklilik sisteminin zorunlu hale getirilmesi, özel
sağlık sigortaları gibi mekanizmaların devreye sokulmasında
bir baskı grubu olarak kullanılacaklardır.
Görüldüğü üzere işçi sınıfı
açısından birçok olumsuz etkiye sahip bu düzenleme, ne
yazık ki hayata geçmiştir. Ancak
burada yukarıdaki satırları okuyan bir kişinin ilk aklına gelen
soruya da cevap vermek gerekir. “Peki, sendikalar neden
buna karşı çıkmadı?”
Bu sorunun cevabı ise oldukça kapsamlı ve tarihsel bir
analizi gerektirmesine rağmen
kısaca bazı saptamalarda bulunmak gerekir. Birinci saptama, ne yazık ki Türkiye’de işçi
sınıfının oldukça küçük bir kesimi sendikalıdır. Oldukça parçalı bir yapıya sahiptirler.
Sendikalar, temsil yetilerini ve
güçlerini kaybetmişlerdir. Sendikalar, bir yandan neo-liberal
süreç nedeniyle diğer yandan
AKP’nin parti-devleti politikalarının bir sonucunda yapısal olarak
sosyal
tabanlarını
kaybetmişler, üye tabanları daralmış, güven bunalımı yaşanan kurumlara dönüştürülmüşlerdir. Siyasal iktidarın ve sermayenin tanıdığı kadar yaşam
hakkını kabullenmişlerdir. İşte
tam da bu nedenle, sınıf mücadelesi açısından cepheden
karşı çıkılması gereken ve
genel grev nedeni olan bu düzenlemeye yönelik herhangi bir
adım atamamışlardır.
Bu noktada ikinci bir sorunun
da sorulması kaçınılmazdır.
“AKP, neden böyle bir yasayı,
neden böyle bir tarihi dönemeçte çıkarma ihtiyacı görmüştür?” AKP, açısından kartların
yeniden karıştırıldığı böyle bir
dönemde bu tür bir yasanın çıkarılması ilk aşamada yanlış bir
hamle olarak görülebilir. Özellikle bağımlı sınıfların “2023,
Büyük Türkiye” adı altında tanımlanan iki uluslu hegemonik
projeye olan bağlılıklarının yoksullaşma nedeniyle 7 Haziran’da yapılan seçimlerde
sarsılmış olmasına rağmen yeniden böyle bir yasayla bu sarsıntıyı derinleştirmek doğru bir
hamle olarak görülmeyebilir.
Ancak bu yaklaşım kısmen buz
dağının görünen kısmına odaklanmak anlamına gelir. Özellikle
7 Haziran sonrasında asgari
ücretin arttırılması bir anlamda
işçi sınıfının hegemonik projeye
yönelik bağımlılığını yeniden
tesis etme yolunda önemli bir
hamle olarak karşımıza çıkarken, diğer yandan bu ücret artışının
yarattığı
karlarda
erimede bir o kadar oluşturulan
iktidar bloğunun çatırdamasına
neden olmuştur. Uluslararası iş
bölümündeki ve Ortadoğu’da
yaşanan savaşın Türkiye’deki
yansımalarından birisi de
AKP’nin iktidar bloğunun dayandığı ulusötesi ve uluslararası sermayenin Türkiye’den
enerji alanında etkisini yitirmesi
nedeniyle cazibesini yitirmesi
73
ile sermaye güvenliğinin ortadan kalkması ve çekilmesi olmuştur.
Tıpkı
1930’lar
Almanya’sındaki gibi küçük ve
orta ölçekli sermayeye ve
küçük burjuvazinin en geri kesimlerine dayanan AKP açısından bu durum asgari ücretin
yükselmesiyle birlikte bir çözülme yaratmaya başlamıştır.
Çeşitli sermaye grupları açısından karlılık oranlarındaki bu düşüşün etkisi, birikim sürecini
doğrudan etkileyecektir. Dolayısıyla iktidar bloğu içerisinde çatırdamalara yol açacağından
İktidar bloğunun ana etken sermaye grubunun da inşaat sektörü ve buna bağlı finansal
sermaye ile küçük ölçekli sermayedarlar olması nedeniyle
yumuşatma ihtiyacı AKP açısından bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. AKP, ücret
kısıtı nedeniyle işgücü maliyetlerini düşürmenin farklı yollarını
aramaya yönelmiş ve küçük
sermayedarların da bu alandaki
taleplerini karşılama açısından
kiralık işçiliği böyle bir konjonktürde çıkarma ihtiyacı duymuştur.
Yasanın
gündeme
getirilmesi, komisyon görüşmeleri aşamasında ve sonrasında
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından desteklenmesi de
bunun açık bir kanıtıdır. Özellikle, “Başkanlık Sistemi” adı altında tanımlanan yönetim
biçiminin hayata geçirilmesinin
öncesinde bu sınıfların desteğinin ve rızasının yeniden tesis
edilmesi kaçınılmaz bir öncelik
haline gelmiştir.
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:28 Page 74
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNDEN...
Not: Sendikamızın toplu iş sözleşmesi çalışmalarının aktarıldığı bu bölümdeki haberler,
1 Ağustos 2016 tarihi itibariyle yansıtılmış özet bilgilerdir. Toplu iş sözleşmesi konusundaki gelişmeler ve ayrıntılar sendikamızın internet sayfasından izlenebileceği gibi işyeri
temsilcilerinden, şube yetkililerinden ve Genel Merkez Toplu Sözleşme Bürosu’ndan alınabilir.
TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANAN
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI
İzmir Barosu Başkanlığı işyerinde çalışan
üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak
için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu sözleşmeleri görüşmeleri başladı.
Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan mad-
deler tek metin haline getirilerek, toplu iş sözleşmesi taraflarca 04.03.2016 tarihinde imzalandı.
EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ
Ege Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki
tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu gö-
British Council İngiltere Büyükelçiliği Kültür Müsteşarlığı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden...
74
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 75
rüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren
arasında anlaşılan maddeler tek metin haline
getirilerek, toplu iş sözleşmesi taraflarca
18.03.2016 tarihinde imzalandı.
BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ
Bingöl Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki
tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren
arasında anlaşılan maddeler tek metin haline
getirilen toplu iş sözleşmesi 29.03.2016 tarihinde taraflarca imzalandı.
AMASYA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ
Amasya Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından
yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu
görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren
arasında anlaşılan maddeler tek metin haline
getirilen toplu iş sözleşmesi 07.04.2016 tarihinde taraflarca imzalandı.
GEMİ MÜHENDİSLERİ ODASI
Gemi Mühendisleri Odası işyerinde çalışan
üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak
için sendikamız tarafından yetki tespiti başvuru-
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Vakfı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden...
75
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 76
sunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan
maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 26.04.2016 tarihinde taraflarca imzalandı.
ADİLE SULTAN KASRI ÖĞRETMENEVİ
VE AKŞAM SANAT OKULU
Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi ve Akşam
Sanat Okulu işyerinde çalışan üyelerimiz adına
toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi
ile başlayan toplu görüşme sürecinin sonunda
28.04.2016 tarihinde toplu iş sözleşmesi taraflarca imzalandı.
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ
Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından
yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu
görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren
arasında anlaşılan maddeler tek metin haline
getirilen toplu iş sözleşmesi 09.05.2016 tarihinde taraflarca imzalandı.
REAL HİPERMARKETLER ZİNCİRİ A.Ş.
Real Hipermarketler Zinciri A.Ş. ve bağlı işyer-
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü (Üstte) ve ODTÜ Mezunları Derneği Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinden
(Üstte)...
76
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 77
lerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki
tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme süreci başladı.
Sendikamız ile işveren arasında anlaşılan
maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi 30.05.2016 tarihinde taraflarca imzalandı.
MS İSTANBUL İÇ VE DIŞ TİCARET
MS İstanbul İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi
ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına
toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti başvurusunda bulunuldu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafın-
dan sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi
ile toplu görüşme süreci başladı. Sendikamız ile
işveren arasında anlaşılan maddeler tek metin
haline getirilen toplu iş sözleşmesi 30.05.2016
tarihinde taraflarca imzalandı.
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ
Boğaziçi Üniversitesi ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından yetki tespiti
başvurusunda bulunuldu. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza
yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu görüşme
süreci başladı. Sendikamız ile işveren arasında
anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen
toplu iş sözleşmesi 13.07.2016 tarihinde taraflarca imzalandı.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü Toplu İş Sözleşmesi gelişmelerinin üyelerle paylaşıldığı toplantılardan...
77
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 78
KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ
REKTÖRLÜĞÜ
Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü ve bağlı
işyerlerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş
sözleşmesi yapmak için sendikamız tarafından
yetki tespiti başvurusunda bulunuldu. Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza yetki belgesinin gönderilmesi ile toplu
görüşme süreci başladı. Sendikamız ile işveren
sendikası KAMU-İŞ arasında anlaşılan maddeler tek metin haline getirilen toplu iş sözleşmesi
21.07.2016 tarihinde taraflarca imzalandı.
YETKİ TESPİT BAŞVURUSUNDA
BULUNULAN İŞYERLERİ/İŞLETMELER
Biyotek Tem. Ser. Per ve Yemekhane Hiz. Yazılım İnş. Mad. Tur. Ene. Ltd. Şti. işyerinde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi
yapmak için sendikamız tarafından Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetki tespit başvurusunda bulunuldu. Sendikamızın bu işyerinde Bakanlık tarafından yetki şartlarına sahip
olduğunun tespiti beklenmektedir.
YETKİ TESPİTİ GELEN
İŞYERİLER/İŞLETMELER
Cumhuriyet Üniversitesi, Zaloğlu Turizm İnşaat Temizlik Bilgi Sistem Otomasyon Medikal
Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti. işyerleri/işletmelerde çalışan üyelerimiz adına toplu iş sözleşmesi yapmak için Sendikamız tarafından yetki
tespiti başvurusunda bulunulmasının ardından
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Sendikamızın yetki şartlarına sahip olduğunun tespiti edilmiştir.
TOPLU GÖRÜŞME SÜRESİ DEVAM
EDEN İŞYERLERİ/İŞLETMELER
NT Sosyal Hizmetler Ankara, NT Sosyal Hizmetler Ardahan, Biyotek Tem. Servis Personel
Ve Yemek Hiz. Yaz. İnş. Malz. Tur. Enerji San.
ve Tic. Ltd. Şti., ODTÜ Mezunları Derneği,
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Genel Merkezi, 19 Mayıs Üniversitesi Vakfı, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü, Muğla Barosu Başkanlığı,
Alaaddin Keykubat Üniversitesi Rektörlüğü,
Dörtel Sosyal Hizmetler, Sinop Üniversitesi
Rektörlüğü, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
Genel Merkezi, AVS Group Toplu Temizlik
Yemek Gıda Teks. Rek. Ve Org. Oto Kir. Med.
Turz. İnş. Malz. San. Paz. Nak. Taah. Dış Tic.
Ltd. Şti., Britis Council Eğitim Hizmetleri Limited
Şirketi, Özgüneş Taşımacılık Forklift Hiz. Tic. Ve
San. Ltd. Şti., Kafkas Üniversitesi Rektörlüğü İşyerlerinde/işletmelerinde çalışan üyelerimiz
adına toplu iş sözleşmesi yapmak için Sendikamız toplu görüşmelere devam etmektedir.
YÜKSEK HAKEM KURULUNA
BAŞVURULAN İŞYERİ/İŞLETMELER
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İpekyol Turizm
İnşaat Tekstil M. K. İ. T. İ. İ. Ltd. Şti. – Yapışan
Nak. İnş. Gıda Bilg. Yak. Tem. Tekstil Özel Eğitim San. ve Tic. Ltd. Şti., Kafkas A.Ş., , M. A. C.
Temizlik İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. – Bengi Temizlik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., Asm Bilgi İşlem
İnşaat Otomotiv San. Ve Tic. Ltd. Şti.-Ankapol
Enerji Temizlik Yemek Bilgi İşlem Sosyal Hiz.
Taş. İth. İhr. Tic. Ve San. Ltd. Şti., Ender Kurumsal Hizmetler Danışmanlık İnşaat Gıda Mermer Temizlik İlaçlama San. ve Tic. Ltd. Şti.,
Emin Müt. Tem. Yem. Pos. Dağt. Hiz. Turz. Nak.
Pet. Ür. Gıda İnş. Hay. San. Tic. Ve Ltd. Şti. Mn Tem. Hiz. San. Ve Tic. A.Ş., Kale Sur Yapı
Kimyasalları İnş. Nak. Mad. Sos. Hiz. Tur. San.
Tic. Ltd. Şti., GÜ-PA İnş. Taah. Bil. İş. Med. Çay
Or. Ürn. Tem. Tur. İş. Tic. Ltd. Şti. işyeri/işletmelerinde toplu iş sözleşmesi görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanmış; resmi arabulucu da
görev süresi içinde uyuşmazlığı giderememiştir.
Resmi arabulucu raporunun sendikamıza tebliği
ile Yüksek Hakem Kurulu’na başvuru yapılmıştır.
ANLAŞMA TUTANAĞI İMZALANAN
İŞYERLERİ/İŞLETMELER
Antbirlik Antalya Pamuk ve Narenciye Tarım
Satış Kooperatifleri Birliği Genel Müdürlüğü,
Sinop Üniversitesi Rektörlüğü işyeri/işletmelerinde anlaşma sağlanmış olup toplu sözleşme
metni içinde gerekli düzenlemeler yapıldıktan
sonra imzalanacaktır.
78
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 79
İstanbul 1 Nolu Şube Temsilci Eğitimi
26-27 Mayıs tarihlerinde İstanbul 1 Nolu Şubeye bağlı işyerleri temsilcilerinin katıldığı eğitim seminerlerinde iş güvencesi hakları ile çalışma yaşamını ilgilendiren güncel gelişmeler değerlendirildi. Av. Olcay Korkmaz’ın sunduğu eğitim
seminerine Genel Eğitim Sekreteri İsmail Aydın, Şube Başkanı Nejla Önder, Şube İdari Sekreteri Özcan Kopal, Şube
Mali Sekreteri Berat Şeker, Şube Örgütlenme Sekreteri Nurettin Karaman ve Şube Eğitim Sekreteri Birol Cebecioğlu
katıldı.
Seminerin açılılış konuşmasını yapan İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Nejla Önder, iş güvencesi hakkının ülkemizde
kısıtlı olduğunu, var olan kazanımların ve hakların ise bilinçli biçimde etkisiz kılınmak istendiğini belirterek işverenlerin
en çok İş Kanunu’nun 25. Maddesine dayanarak işçileri işten çıkardığını, bu maddenin özellikle işçiler tarafından iyi bilinmesi gerektiğini, işçi sınıfına saldırıların arttığını, kiralık işçi düzenlemesinin bunlardan biri olduğunu belirtti. Genel
Eğitim Sekreteri İsmail Aydın yaptığı konuşmada sendikal eğitimin önemine değindi ve sendikal eğitim etkinliklerinin artarak süreceğini vurguladı.
79
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 80
SENDİKALI İŞÇİLERİN ÜRETTİĞİ ÜRÜNLERİ TÜKET
Bu marketlerde Tez-Koop-İş Sendikası üyesi işçiler çalışmaktadır
Sendikasız, güvencesiz ve toplu sözleşmesiz
çalışma koşullarına karşı,
tüketimden gelen gücümüzü gösterelim
80
dergi76-miz_Layout 1 05.08.2016 12:29 Page 81
TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU
Genel Başkan
Genel Sekreter
Genel Mali Sekreter
Genel Örgütlenme Sekreteri
Genel Eğitim Sekreteri
Genel Yönetim Kurulu Üyesi
Genel Yönetim Kurulu Üyesi
Osman GÜRSU
Hakan BOZKURT
Haydar ÖZDEMİROĞLU
Çağdaş DUYAR
İsmail AYDIN
Salih GÖNÜLLÜ
Cemal KEMENT
TEZKOOP-İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZİ
Mebusevleri, İller Sokak No: 7 06580 Tandoğan-Ankara Tel: 0312. 213 34 44 Faks: 0312. 213 34 30
İnternet: www.tezkoopis.org Elektronik posta: [email protected]
Toplu İş Sözleşmesi Bürosu: [email protected] Örgütlenme Bürosu: [email protected]
Eğitim Bürosu: [email protected] Muhasebe Bürosu: [email protected] Hukuk Bürosu: [email protected]
TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASI ŞUBELERİ
ADANA 1 NOLU ŞUBE
Şube Başkanı Hülya Özcan
Çınarlı Mah. İnönü Cad. N: 32/44 Adana
Tel: 0322.363 34 63 Faks: 0322. 363 34 63
http://adana1.tezkoopis.org
ANKARA 1 NOLU ŞUBE
Şube Başkanı Salih Gönüllü
Necatibey Cad. Sezenler Sok. No: 2/16
Sıhhıye/Ankara
Tel: 0312.231 74 95 Faks: 0312.231 74 96
http://ankara1.tezkoopis.org
ANKARA 2 NOLU ŞUBE
Şube Başkanı Mustafa Barın
Necatibey Cad. No: 84/1 Sıhhıye/Ankara
Tel: 0312.229 43 07 Faks: 0312.229 18 47
http://ankara2.tezkoopis.org
ANKARA 4 NOLU ŞUBE
Şube Başkanı Levent Koç
Necatibey Cad. Sezenler Sok.
No: 2/18 Sıhhıye/Ankara
Tel: 0312.231 74 98 Faks: 0312.231 74 97
http://ankara4.tezkoopis.org
ANTALYA ŞUBESİ
Şube Başkanı Barış Özdemir
Tahıl Pazarı Mah.
Adnan Menderes Bulvarı Yüce 2 Apt.
Kat: 2 D: 3 Antalya
Tel: 0242.242 91 05 Faks: 0242.248 15 89
http://antalya.tezkoopis.org
BURSA ŞUBESİ
Şube Başkanı Bülent Çetin
Kükürtlü Mah. Kardelen Sok. No: 3
A Blok D: 4 Osmangazi- Bursa
Tel: 0224.224 29 37 Faks: 0224.224 29 37
http://bursa.tezkoopis.org
DİYARBAKIR ŞUBESİ
Şube Başkanı Mehmet Pekgöz
Ofis Ekinciler Cad. Kristal Apt. No: 17/G
Diyarbakır
Tel: 0412.228 59 68 Faks: 0412.228 59 68 http://diyarbakir.tezkoopis.org
EDİRNE ŞUBESİ
Şube Başkanı Mehmet Meral
Mithatpaşa Mah. Londra Asfaltı
Rasathane Yanı No: 2 Kat: 3 Edirne
Tel: 0284.212 14 95 Faks: 0284.212 14 95
http://edirne.tezkoopis.org
ERZURUM ŞUBESİ
Şube Başkanı Hakan Kurt
Gez Mah. Karaveli Sok. Şimşek Apt. Kat: 2
Erzurum
Tel: 0442.234 60 89 Faks: 0442.233 88 02
http://erzurum.tezkoopis.org
ESKİŞEHİR ŞUBESİ
Şube Başkanı Recai Ilgın
Cumhuriyet Mah. Dilem Sok.
Çağlayan İş Merkezi. No: 1/61 Kat: 7 Eskişehir
Tel: 0222.221 45 26 Faks: 0222.220 83 74
http://eskisehir.tezkoopis.org
GAZİANTEP ŞUBESİ
Şube Başkanı Bilal Öztokmak
İncilipınar Mah. Nail Bilen Cad.
Ayıntap İş Merkezi. Kat: 2 No: 201 Gaziantep
Tel: 0342.323 33 43 Faks: 0342.323 33 43
http://gaziantep.tezkoopis.org
GEBZE ŞUBESİ
Şube Başkanı Engin Şevket Şimşek
Hacı Halil Mah. Yazı Cad. No: 33
Gebze/Kocaeli
Tel: 0262.646 18 49 Faks: 0262.646 67 64
http://gebze.tezkoopis.org
GİRESUN ŞUBESİ
Şube Başkanı Hüseyin Özdem
Gazi Cad. No: 113/3 Giresun
Tel: 0454.216 24 94 Faks: 0454.216 06 57
http://giresun.tezkoopis.org
İSTANBUL 1 NOLU ŞUBE
Şube Başkanı Nejla Önder
Halaskargazi Cad. No: 226
Çiftkurt Apt. Kat: 7 D: 24 Şişli/İstanbul
Tel: 0212.233 03 68-0212.233 0038
Faks: 0212.233 03 28
http://istanbul1.tezkoopis.org
İSTANBUL 4 NOLU ŞUBE
Şube Başkanı Cemal Kement
Merkez Mah. Büyükdere Cad.
Şimşek Apt. No: 3/6 Kat: 3
Şişli/İstanbul
Tel: 0212.232 39 47-0212.232 39 92
Faks: 0212.232 28 57
http://istanbul4.tezkoopis.org
İSTANBUL 5 NOLU ŞUBE
Şube Başkanı Selahattin Karakurt
Büyükdere Cad. No: 64/8 Kat: 3
Mecidiyeköy/İstanbul
Tel: 0212.347 40 77 Faks: 0212.347 40 78
http://istanbul5.tezkoopis.org
İZMİR ŞUBESİ
Şube Başkanı S. Birol Aslanoğlu
Şair Eşref Blv. Emlak Kredi Apt. No:
100/601 Alsancak/İzmir
Tel: 0232.463 52 59 Faks: 0232.463 54 72
http://izmir.tezkoopis.org
İZMİR 2 NOLU ŞUBE
Şube Başkanı Caner Fırat
Şair Eşref Blv. Emlak Kredi Apt. No:
100/101 Alsancak/İzmir Tel: 0232.421 43
45-0232.421 43 37 Faks: 0232.421 43 92
http://izmir2.tezkoopis.org
MUĞLA ŞUBESİ
Şube Başkanı Hüseyin Yıldız,
Şeyh Mah. Cumhuriyet Cad. Anıt Apt.
No: 5 D: 11 Muğla
Tel: 0252.213 19 55 Faks: 0252.213 19 14
http://mugla.tezkoopis.org
ZONGULDAK ŞUBESİ
Şube Başkanı Sedat Ölmez
Meşrutiyet Mah. Gazipaşa Cad.
Cumhuriyet İş Merkezi.
No: 15/6 Kat: 2 Zonguldak
Tel: 0372.253 40 39 Faks: 0372.251 52 72
http://zonguldak.tezkoopis.org

Benzer belgeler