telgraf 468-1 - Telgraf Gazetesi – Londra

Transkript

telgraf 468-1 - Telgraf Gazetesi – Londra
İran’ın Londra
Büyükelçiliği
Yumurta
Yağmuruna
Tutuldu
Sayfa 2
Day-Mer’de
Yapılan Denizleri
Anma Etkinliğine
Yoğun İlgi
Walthamstow’un
Bir Günü:
Faşîstler, AntiFaşistler ve
Binden Fazla
Polis
Sayfa 25
Sayfa 27
telgraf.co.uk
Carşamba,
13/05/2015
Sayı
HAFTALIK HABER GAZETESİ
468
SEÇİMLERİN KADERİ
AVRUPA’DAKİ
HALKIMIZIN ELİNDE
‘Alevilerin inanç
özgürlüğü mücadelesi
ne kadar kutsal ise
Kürt halkının özgürlük
mücadelesi de bir o
kadar kutsaldır’
Turgut Öker
Geçtiğimiz Pazar günü Wood Green’de bulunan
Dominion Centre’da yapılan Tv10 ile dayanışma
gecesinden konuşan Avrupa Alevi Birlikleri
Konfederasyonu eski başkanı ve HDP İstanbul
milletvekili adayı Turgut Öker HDP’nin Türkiye
halklarının acılarının bileşeni olduğunu belirterek,
bu ülkeyi ırkçı ve kafatasçı yöneticilerden kurtarmak
için yola çıktıklarını ifade etti.
Öker ayrıca HDP ile ittifağı eleştiren kesimlere de
cevap vererek; ‘kim ne derse desin bu Avrupa Alevi
Birlikleri Konfederasyonun, hepimizin kararıdır,
ve yolumuz açıktır’ dedi. Kürt hareketinin ve Alevi
hareketinin ortak mücadelesinin önemine değinen
Öker; ‘Alevilerin inanç özgürlüğü mücadelesi ne
kadar kutsal ise Kürt halkının özgürlük mücadelesi
de bir o kadar kutsaldır’ dedi.
HDP İLE İTTİFAKI SORGULAMAK
SİZİN EN SON İŞİNİZ OLMALI
Binden fazla kişinin katıldığı Tv 10 ile dayanışma
gecesinde bir konuşma yapan Britanya Alevi
Federasyonu başkanı İsrafil Erbil de, HDP ile ilgili
bazı Alevilerden gelen tepkilere cevap verdi. Erbil,
HDP’nin Alevilerin taleplerini kabul ettiğini ve ittifakın
da bu temelde gerçekleştiğini ifade ettikten sonra
şunları belirtti; ‘Ben özellikle farklı siyasi partilere oy
verecek dostlardan isteğim, oy verdikleri partilerin
Alevilerin taleplerine kulak vermelerini sorgulamalarını
istiyorum. Eğer bu sorgulamayı yapamıyorsanız, eğer
oy verdiğiniz partiyi Alevilerin taleplerini kabul eden
bir noktaya getiremiyorsanız, o zaman Alevilerin
taleplerini Kabul eden HDP ile ittifakı sorgulamak
sizin en son işiniz olmalı.’
Haberin devamı sayfa....’de
Tory Hükümeti İlk
Gününe Protesto
İle Başladı
Geçtiğimiz Perşembe günü Birleşik Krallıkta yapılan
genel parlamento seçimlerinde kullanılan oyların yüzde
36’sını alarak 331 milletvekili çıkaran Muhafazakar
partisine karşı Cumartesi günü yüzlerce kişi başbakanlık
önünde toplanarak protesto gösterisi yaptı. Gösterilerde
polisler ile eylemciler arasında çatışmalar yaşanırken,
birçok eylemci gözaltına alındı. Eylemde mevcut seçim
sistemi de eleştirilirken, Muhafazakar partinin aldığı oyun
kayıtlı seçmen sayısının yüzde 24’üne denk geldiğini ve
bu yüzdelik ile çoğunluğun temsil edilmediği ifade edildi.
Devamı sayfa …’de
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
2
İran’ın Londra Büyükelçiliği Kapısına
‘Faşist İran Rejimi’ Asıldı
İran’ın Londra
büyükeleçiliği önünde
toplanan Kürdistanlılar
‘Faşist İran Rejimi’ yazılı
afişi astıktan sonra binayı
yumurta yağmuruna tuttu.
İran rejiminin istihbarat elemanlarının
tecavüzünden kurtulmak için Doğu
Kürdistan’ın Mahabad kentinde intihar
etmek zorunda kalan Ferinaz Xoşrowanî
için hafta sonu iki tane eylem düzenlendi. Cumartesi günü Trafalgar meydanında
toplanan bir grup Kürdistanlı Ferinaz
Xoşrawani’nin resimlerini taşıyarak İran
rejimini protesto etti.
Pazar
günü
İran’ın
Londra
büyükelçiliğinin
önünde
toplanan
Kürdistanlılar elçiliğin kapısına ‘Faşist
iran rejimi’ yazısı astıktan sonra, binayı
yumurta yağmuruna tuttular.
BİR YIL İÇERİSİNDE 753
KİŞİ İDAM EDİLDİ
Ferinaz Xoşrawani’nin ölümünden
sonra başta Mahabad’ta olmak üzere
Doğu Kürdistan’ın birçok kentinde
yoğun protesto gösterileri yaşanmıştı.
İran rejimi güvenlik güçleri protestoculara çok sert müdahale etmiş ve birçok
kişiyi yaralamıştı. İran’da insan hakları
ihlalleri devam ederken BM raporu bir
yıl içerisinde 753 kişinin idam edildiğini
açıkladı.
BM, İran’da geçen yıl 753 kişinin idam
edildiğini açıkladı. BM İnsan Hakları
İran Özel Raportörü Ahmed Şahid,
16 Mart’ta İnsan Hakları Konseyi’ne
sunacağı raporunda, “İran’da 2014’te 753
kişi idam edildi. Bu, son 12 yılın en yüksek rakamı” dedi
BM, İran’da geçen yıl 753 kişinin idam
edildiğini açıkladı. BM İnsan Hakları İran
Özel Raportörü Ahmed Şahid, 16 Mart’ta
İnsan Hakları Konseyi’ne sunacağı raporunda, “İran’da 2014’te 753 kişi idam
edildi. Bu, son 12 yılın en yüksek rakamı”
dedi. Geçen yıl idam edilenler arasında 25
kadının bulunduğuna işaret eden Şahid,
53 kişinin ise halk önünde idam edildiği
bilgisini verdi. Hasan Ruhani, ılımlı
söylemlerle seçilmişti, katliam ve idama
sarılmıştı.
HAFTALIK HABER GAZETESI • ROJNAMEYA NÛÇEYAN A HEFTANE
Editör Alaettin Sinayiç
Grafiker Yüksel Adıgüzel
[email protected]
[email protected]
Muhabirler Esra Türk • Erem Kansoy • Yasemin Kazan
Reklam Dilek Bozkurt - 0743 836 9969
[email protected]
[email protected] - [email protected]
Soru ve görüşleriniz: [email protected]
Adres: Tel News Ltd. 33 Dalston Lane, London, E8 3DF
Telefon: 0207 9230 838 - 0742 9481 490
Web: www.telgraf.co.uk
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
3
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
4
YPG Saflarında Savaşan İngiliz Yaralandı
Ocak ayında İngiltere’nin Dorset kentinden Rojava’ya giderek YPG’ye katılan
Jac Holmes adlı İngiliz gencin Daiş ile çıkan çatışmada yaralandığı haberi geldi.
Rojava’nın Til Nasir yakınlarında
yaralandığı belirtilen 22 yaşındaki Jac
Holmes Daily mail gazetesine verdiği
demeçte dönmek istemediğini ifade etti.
Rojava’da yaşananları her gün izlemenin ve bunun karşısında Britanya
hükümetinin ve dünyanın sessizliğini
izlemenin kendisini rahatsız ettiğini
belirten Jac Holmes, hiç bilmediği
topraklardaki insanların mücadelesine destek olmak için yola çıktığını
belirtti. Rojava tamamen özgürleşene
kadar orada kalıp savaşmaya devam
edeceğini belirten Jac Holmes, belki
özgürleştikten sonra da buralarda
kalıp oranın gelişimine destek sunmaya çalışacağını açıkladı.
YPG saflarında savaşan Konstandinos Eric Scurfield adlı genç Britanyalı
da 2 Mart’ta Rojava’da Daiş ile çıkan
çatışmada yaşamını yitirmişti. Cenazesi 26 Mart’ta Nottingham’da toprağa
verilmişti.
Rojava’nın Qamîşlo kentine bağlı
Til Berak’ta 2 Mart’ta yaşamını yitiren
Britanya vatandaşı YPG’li savaşçı
Konstandinos Erik Scurfield’in (Ke-
mal) annesi Vasilis Scurfield Başbakan
David Cameron, ABD Başkanı Barack
Obama ve Avrupa Komisyonu’nun
başkanı Jean-Claude Juncker’in dikkatine yönelik bir imza kampanyası
başlattı.
DAİŞ’in
durdurulmasında
hükümetlerin kararlı hareket etmesi için konunun parlamentoda
tartışılabilmesini sağlamak amacıyla
yüz bin imzaya ihtiyaç olduğunu
ifade eden anne Scurfield, imza
kampanyasının mümkün olduğunca
her kesime ulaştırılmasını talep etti.
‘’Stop ISIS. Act decisively’’ (DAİŞ’i
durdurun.
İstikrarlı
Davranın)
başlığıyla hazırlanan kampanyaya
www.change.org üzerinden imza verilerek destek olunabilir.
Konstandinos Eric Scurfield
Holloywood Sahnelerinden YPG Saflarına
Pek çok Hollywood filminde
rol alan İngiliz aktör, Michael
Enright, Daiş’e karşı savaşmak
için Rojava’ya giderek YPG
saflarına katıldı.
Birçok Hollywood filminde rol alan İngiliz
aktör, Michael Enright, IŞİD’e karşı savaşmak
için YPG saflarında eğitim alıyor.
‘Karayip Korsanları’, ‘Knight and Day’ başta
olmak üzere çok sayıda Hollywood yapımında
rol alan İngiliz aktör Michael Enright, sinema kariyerine ara verdi.
Daily Mail’in haberine göre 51 yaşındaki aktör Kobani’ye geçerek YPG’ye katıldı. Enright,
2 aydır savaş eğitimi alıyor. Haberde Enright’ın
16 yaşında sinemaya adım attığı ve 19’unda da
tanınan bir aktör haline geldiği ancak askeri faaliyette hiç bulunmadığı belirtildi.
Hollywood yıldızının YPG’ye katıldıktan
sonra askeri eğitim aldığı ifade edildi. Enright,
filmlerinde hep Radikal silahlı düşmanları
öldürdüğünü ve bu rolün gerçeğe dönüştüğünü
söyledi.
ABD’ye ya da İngiltere’ye dönmek
istemediğini ve burada mutlu olduğunu belirten
Michael Enright, “Eğer İngiltere ciddi bir şekilde
IŞİD’i vursaydı örgüt bugün Rojava ve Suriye’de
kalmazdı” diye konuştu.
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
5
Halkevi Yeni Yönetimini Belirledi
1984 yılından bu yana
başken Londra’da topluma hizmet veren
Halkevi yeni dönem
yönetimini
belirledi. Dalston bölgesinde hizmet veren
Halkevi’ne 9 kişilik
yönetim kurulu seçildi.
12 Nisan 2015 tarihinde
yapılan Britanya Kürt Halk
Meclisi Genel Kongresinde
151 kişilik yönetim kurulu
belirlenmişti. Britanya Kürt
Halk
Meclisi
bünyesinde
çalışmalarını yürüten Halkevi
yeni örgütlenme sistemi içerisinde mevcut yönetimini halk
meclisine seçilen 151 kişilik
yönetim
içerisinden
seçti.
Hafta sonu yapılan toplantıda
belirlenen
yönetim
kurulu
üyeleri şöyle: Yaşar İsmailoğlu,
İbrahim Çolak, Yeter Kurban,
Nazlı Akkaya, Filiz Doğan,
Songül Çulcu, Emine Karasoylu, Sinan Aslan ve Fırat Kuzu.
Halkevi 31-33 Dalston Lane,
E8 3DF adresinde hizmet veriyor.
6
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
---
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
7
Londra’da Çekilen ‘Diren’
Filmi İzleyiciyle Buluştu
Eğitim Köşesi
OKTAY
ŞAHBAZ
Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı
[email protected]
Kardeşler arası
ilişkiler
Uzun emekler ve özverili
çalışmalar sonucunda tamamlanan
‘Diren’ filminin, 9 Mayıs’ta yapılan
galasına yoğun ilgi vardı.
Yaşamlarına Londra’da devam eden toplumumuzun yetiştirdiği ik genç Birkan Tercanlı ve Baran Bolat,
‘Diren’ isimli filmlerini Mayıs ayında gösterime sundu.
9 Mayısta Odeon Lee Valley sinemasında yapılan Gala
gösterimine yoğun bir ilgi vardı.
Birkan ve Baran arkadaşlar, sıfır bütçeyle çektikleri
filmlerinde, Londra’da doğup büyüyen bir gencin hikayesini anlatıyor. Film en başta, zayıf bir aile ilişkisi ve
zorlu yaşam koşulları içinde bir çıkış yolu arayan gencin
tutunduğu tek dal, fedakar annesi ve kızarkadaşıdır. Zorluklar ve sıkıntıların yakasını bırakmadığı gencin yaşamı
içinde çıkmaza sürüklenişini beyaz perdeye yansıtan
gençler, her üretken genç arkadaşlarımız gibi sponsor
sıkıntıları ile de yüzleşti.
Başrollerini Can Kabadayı ve Susku Ekim Kaya’nın
yaptığı filmin yönetmenliğini Birkan Tercan ve yardımcı
yazarlık, yardımcı yönetmenlik ve filmin ses kayıtlarını
ise Baran Bolat gerçekleştirdi. ‘Diren’ filminde, Ayşe
Nurdoğan, Erol Demir, Nazım Demir, Cem Yeşil, Dilan
Seçgin, Ozan Opan, Mehmet Emin Şahin, Cem Ok ve
Ufuk Bay’da oyunculukları ile filmin yapım aşamasında
büyük emek ortaya koydular.
Film hakkında gazetemize açıklamada bulunan yönetmen Birkan Tercanlı, “yaşadığımız ülkede toplumsal
sorunlarımızı dile getirecek bir film hazırlamak istedim.
Bu filmin aileleri etkilemesini değilde daha çok bir me-
saj vermek ve çocuklarına daha duyarlı davranmaları
gerektiğini göstermektirç biz gençlere biraz daha destek
sunulması gerektiğini savunuyorum. Filmin yapım
aşamasında ve günlük yaşantımız da da karşılaştığımız
en büyük sorun, aile desteği ve ailenin biz gençlere olan
inancı ve motivasyonu. Ailelerimiz gençlere dahada
destek olmalı ve motive etmeli.
CAFE • OFF LICENCE/MARKET • KEBAB TAKE AWAY • FISH & CHIPS RESTAURANT
İŞ KREDİSİ, SİGORTA
BTL Mortgage, Is Kredisi, Business Plan ve Marketing Planlari
MORTGAGE (BTL)
Ve iş yeri krediniz icin tamamen guvenebileceginiz tek isim:
Finans sektöründe de 25 senedir toplumumuzun hizmetindeyiz.
SAİM KÖKSAL
ARCIS FİNANCE & MANAGEMENT CONSULTANCY
73 Silver Street, Edmonton, London N18 1RP | [email protected] | www.arcisfinance.com
Tel: 0208 803 4545 – 0208 344 7744 Mobile: 079 31 33 22 32
WE ARE DIRECTLY AUTHORISED AND REGULATED BY FSA, CONSUMER CREDIT LICENCE NO: 632 555
YOUR MORTGAGE IS AT RISK IF YOU DO NOT KEEP UP REPAYMENTS ON A MORTGAGE OR OTHER LOANS SECURED ON IT
Bu hafta sizlere son dönemlerde sıkça rastladığım bir sorun hakkında bir yazı yazmak istedim. Özellikle yetişkinler
olarak eş, dost ve akrabalarımız ile ilişkilerimizin iyi olmasına
dikkat ederiz. Öyle ki bazen abla ve abilerimiz için her şeyi
yapmaya hazır olan bir toplumuz. Fakat yeni kuşak gençlik
ve çocuklarda şimdiden başlayan bir gerginlik var. Daha çok
küçük yaşta bile kardeşler arasında kıskançlık, saldırganlık,
bağımlılık, her şeyi tekeline alma eğilimi ve benzeri davranış
bozukluklarına rastlamak mümkün. Durum böyle olunca ev
içinde gerilim ve sıkıntı da eksik olmuyor. Bu konuyla ilgili
yapılan araştırmalardan yola çıkarak sizlere bir şeyler anlatmak istedim, umarım faydalı olur.
Her ne kadar kardeşler arasındaki bağ kültürümüzde çok
değerli gibi görünse de bu ilişkinin temelinde ‘rekabet’ her zaman bulunmaktadır. Çocukların bu rekabetlerinin temelinde
anne ya da babaya yalnızca kendilerinin sahip olma, onları
başkalarıyla paylaşmak istememe gibi düşünceler yatar.
Kardeş ilişkilerinin temelinde iki önemli etken vardır. Bunlardan birincisi, annenin tutumu; ikincisi ise çocuğun sıra, yaş,
cinsiyet gibi özellikleri. Bu sorun eğer anne ve baba çalışıyorsa
daha da kotu olabilir. Çocukları ile fazla zaman ayıramayan
aileler yaptıkları davranışlar ile çocuklar arasındaki rekabeti
çoğu zaman derinleştirebilir. Bizim toplumda isteyerek yada
istemeyerek en çok yapılan hatalardan bir tanesi de bu olarak
görülüyor.
Çocuklarımızı bir birbirleriyle karşılaştırmak onların zamanla birbirlerinde nefret etmesine neden olabilir. Özellikle
çok başarılı olan çocuğu örnek olarak göstermek ve onun
kadar başarılı olamayan kardeşi buna zorlamak, o düzeye
çıkamayacağına inanan çocuğun, meşhur olmak için, olumsuz
yollara sapmasına kadar varan davranış bozukluklarını benimsemesine neden olabilmektedir. Çocukları aşırı zorlamak, bir
çok hallerde onları gerekli gereksiz birbiriyle karşılaştırmak,
yetişkinlerin istediği gibi olumlu sonuç vermemektedir.
Yetişkinler, çocuklarının olumlu ilişkiler kurmalarını istiyorlarsa “Neden kardeşin gibi olamıyorsun? Anlamıyorum’’
türünden kıyaslayıcı konuşmalardan sakınmalıdırlar.
Anne-babanın dikkat etmesi gereken en önemli konulardan
biri de ‘kıyaslamadır’. Çocuklar arasında yapılan kıyaslama
çocuklar arası rekabeti ve doğal olarak kıskançlığı ciddi anlamda tetikleyecektir. Bunun için ebeveynler her çocuğunun
davranışını ayrı ayrı takdir etmeli ve her çocuğunun hatasını
ayrı ayrı ele almalıdır. “Bak ağabeyin ne kadar çalışkan sen
de çalışsana!” gibi klişeleşmiş bir söz çocuğu olumsuz etkiler. Eğer anne çocuğunun çalışmasını istiyorsa bunu diğer
kardeşleriyle kıyaslamadan direk olarak uygun bir üslupla
söylemelidir.
Sonuç olarak başta da belirtildiği gibi çocuklar arasındaki
kıskançlığa en büyük etken ebeveynin ve esas olarak annenin tavır ve tutumlarıdır. Her durumda çocuklarla ayrı ayrı
ilgilenilmeli, onlara hayatlarında yaşayacakları değişiklerle
ilgili açıklamalar yapılmalı, kıyaslamalardan kesin bir
şekilde kaçınılmalıdır. Anne baba arasındaki problemler de
çocukların duygu durumlarını etkilediğinden çocuklara anne
ya da baba yanında bir taraf olma baskısından kaçınılmalıdır.
Ayrıca çocuklar arasında yapılacak cinsiyete ilişkin ayrım da
çocuğu çok olumsuz etkileyeceğinden bu şekilde yapılan evlat
ayrımlarından kaçınılmalıdır.
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
8
KİM NE DERSE DESİN BU
Haber: Alaettin Sinayiç
Foto: Erem Kansoy-Yasemin Kazan
Geçtiğimiz Pazar günü Wood Green’de
bulunan Dominion Centre’da yapılan
Tv10 ile dayanışma gecesinden konuşan
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu
eski başkanı ve HDP İstanbul milletvekili adayı Turgut Öker HDP’nin Türkiye
halklarının acılarının bileşeni olduğunu
belirterek, bu ülkeyi ırkçı ve kafatasçı
yöneticilerden kurtarmak için yola
çıktıklarını ifade etti.
Katılımın çok yoğun olduğu
dayanışma gecesi Hüseyin Mehmet Gazi dedenin konuşması
ve seslendirdiği deyiş ile başladı.
Gecede HDP’li gençlerin geçen
hafta yaptığı futbol turnuvasında
şampiyon olan takıma kupası Turgut Öker tarafından verildi. Britanya Alevi gençleri de gecede sahneye çıkarak Turgut Öker şahsında
tüm güçleriyle HDP’nin yanında
olduklarını ifade ettiler.
Öker, HDP ile ittifakı eleştiren
kesimlere cevap vererek; ‘kim ne
derse desin bu Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonun, hepimizin kararıdır, ve yolumuz açıktır’
dedi. Kürt hareketinin ve Alevi
hareketinin ortak mücadelesinin önemine de değinen Öker;
‘Alevilerin inanç özgürlüğü mücadelesi ne kadar kutsal ise Kürt
halkının özgürlük mücadelesi de
bir o kadar kutsaldır’ dedi.
Dayanışma gecesine katılan
HDP İstanbul İkinci bölge
birinci sıra adayı Turgut Öker
7 Haziran’da yapılacak genel
seçimlere ve Alevilerin HDP
ile yapılan ittifakına ilişkin
değerlendirmelerde bulundu.
Oy kullanma hakkına sahip herkesi sandığa gitmeye
çağıran Öker konuşmasında şu
açıklamaları yaptı; ‘‘Türkiye’nin
tüm farklı kimlikleri, tüm ezilen,
ELİ KANLI DİKTATÖRE
DUR DEME ZAMANI
sesleri kısılan halkları bu engelleri
aştı zaten, barajlar yıkıldı zaten,
şimdi sorun, iktidarı ele geçirmiş,
devleti ele geçirmiş bu eli kanlı
diktatör Tayip Erdoğan’ı sandıkta
da yenmek önemli.
Özellikle Londra’da yaşayan oy
kullanma hakkına sahip olan canlar, şayet o gün sandık başına gitmezseniz bu anlattıklarımın hiçbiri
karşılığını bulmamış olur. İki eliniz
kanda da olsa 30-31 Mayıs tarihinde sandık başına gidip Halkların
Demokratik Partisine oy vererek,
faşist Yezide dur diyelim.
SEÇİMLERİN KADERİ
AVRUPA’DAKİ
HALKIMIZIN ELİNDE
Eş genel başkanımız Selahattin Demirtaş’ın da dediği gibi bu
seçimlerin kaderi Avrupa’daki
halkımızın elinde. Avrupa’da 3
milyon civarında oy var, biz Dersim bombalandığında, Maraş kana
bulandığında, Sivas, çorum kana
bulandığında, Madımak ateşe
verildiğinde, açlığımızdan, sefaletimizden dolayı, biz Kızılbaşlar
o kutsal topraklarımızı terk etmek zorunda kaldık, acı çektik
gözyaşı döktük, bugün Avrupa’da
yaşayan
Kızılbaşlar
olarak,
burada bulunuşumuz ilk defa bizim lehimize dönüştü, ilk defa
Avrupa’da
yaşıyor
olmamız,
Türkiye’de devrimci güçlerin
yürüttüğü mücadeleye ilk defa ciddi katkı sunma durumuna geldik.
Avrupa’da alacağımız 400 bin oy
seçimlerin kaderini değiştirecektir.
ALEVİLER HDP İLE
NEDEN İTTİFAK YAPTI
Ben 27 yıldır Alevilerin özgür
bir şekilde yaşaması için mücadele veriyorum. Biz Avrupa’da
bir tane Alevi kültür merkezi ile
başladık, şuanda 270 tane Alevi
kültür merkezimiz var. Avrupa’da
önümüze koyduğumuz tüm hedefleri gerçekleştirdik. Yürüttüğümüz
büyük mücadele ile artık kimseden
korkmadan, cesurca sokaklara
çıkabiliyoruz. Ama Türkiye’de halen ciddi sıkıntılar var, Aleviler birlik değil. Biz daha üç yıl önceden,
gezi süreci olmadan, daha İşid ortaya çıkmamışken, Sol sosyalist
kesimler, Alevi hareketi ve Kürt
hareketi bir araya gelmesini istedik,
ve biz buna öncülük ettik. Bugün
ne kadar doğru bir şey yaptığımızı
görüyoruz. Kürt hareketi ile Alevi
hareketini yan yana getirmekle çok
doğru bir şey yapmışız.
Biz 27 yıldır bağımsız bir
Alevi örgütlenmesi olmamıza
rağmen, tüm proglarımızda ve
çalışmalarımızda dedik ki Alevilerin inanç özgürlüğü mücadelesi
ne kadar kutsal ise Kürt halkının
özgürlük mücadelesi bir o kadar kutsaldır. Şimdi bu iki damar
birleşti ve Halkların Demokratik
Partisi Alevilerin tüm taleplerini programına aldı. HDP bize
siz mecliste kendi adınıza kimi
görmek istiyorsanız kendiniz karar
verin dedi. Biz 269 Alevi örgütü
toplandık ve 265 temsilci bu öneriye evet dedik. Bu noktada kim ne
derse desin bu AABK’nin kararıdır,
hepimizin kararıdır. Ve bu noktada
da yolumuz açıktır.
KÜRT GERİLLARI TÜM
HALKLARI KORUYOR
Bir aydır Türkiye’deyim, her
yeri geziyoruz, yıllardır bu Şafii,
Sünni, bu Alevi, bu Müslüman diye
halkları karşı karşıya getiren bu
güçler öyle bir zehir saçmışlarki,
şuanda da aynı güçler bu zehiri
saçmaya devam ediyor. Ama artık
bunu başaramayacaklar.
Türkmenler ırakta kuşatıldılar,
ölümle yüz yüze kaldılar, onların
yardımına ne Nato ne de Birleşmiş
milletler gitti, kendi kaderleri ile
baş başa kaldılar. Süryaniler, Ezidiler Şengal dağında büyük bir
soykırımla karşı karşıya kaldılar,
yine Nato ne de BM yardımlarına
gitmedi, onların imdadına kim
yetişti, başta yiğit Kürt kadın
gerillaları olmak üzere Kürt özgürlük hareketi yetişti. Bu biz Aleviler
için bir dönüm noktası oldu.
Kendi özgün kimliğimizi ve
davamızı koruyarak, seçimden sonra da bizim davamız Alevi davası
olacak. Amacımız güçlü bir Alevi
hareketi yaratmak. Bizler mecliste
kendi kökleri üzerinde güçlenen,
Alevilerin ve Kızılbaşların birliğini
sağlayan bir siyasi hareketin bugün
olduğu gibi yine Ermenilerle, Süryanilerle, Ezidilerle ve Kürt Özgürlük Hareketi ile yoldaşça yolumuza
devam edeceğiz.’’
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
HEPİMİZİN KARARIDIR
HDP İLE İTTİFAKI
SORGULAMAK SİZİN EN
SON İŞİNİZ OLMALI
Binden fazla kişinin katıldığı
Tv 10 ile dayanışma gecesinde
bir konuşma yapan Britanya Alevi
Federasyonu başkanı İsrafil Erbil
de, HDP ile ilgili bazı Alevilerden
gelen tepkilere cevap verdi. Erbil,
HDP’nin Alevilerin taleplerini kabul ettiğini ve ittifakın da bu temelde gerçekleştiğini ifade ettikten
sonra şunları belirtti; ‘Ben özellikle
farklı siyasi partilere oy verecek
dostlardan isteğim, oy verdikleri
partilerin Alevilerin taleplerine
kulak vermelerini sorgulamalarını
istiyorum. Eğer bu sorgulamayı
yapamıyorsanız, eğer oy verdiğiniz
partiyi Alevilerin taleplerini kabul
eden bir noktaya getiremiyorsanız,
o zaman Alevilerin taleplerini Kabul eden HDP ile ittifakı sorgulamak sizin en son işiniz olmalı.’
Erbil konuşmasında şunları belirtti; ‘‘Seçim süreciyle birlikte
Alevi tabanında bazı tartışmalar
başlamış, Konfederasyon nasıl gider Alevileri bir partiye yamar, satar
yada Alevilerin oylarını bir partiye
yönlendirir. Onlara söylenmesi gereken şu; biz Alevilerin taleplerinden vazgeçmedik, bizler Alevilerin
inanç değerlerinden vazgeçerek
kimseyle ittifak yapmadık. Biz
ALevilerin oy verdikleri partilerden gelen teklifleri değerlendirdik.
Alevilerin HDP’lileşmesinden çok,
HDP’nin Alevilerin talepleri kabul
etmesi ile gerçekleşti.
SİYASETİ ALEVİ BİLİNCİYLE
YAPACAK SİYASETÇİLERE
İHTİYACIMIZ VAR
Alevilerin sorunu siyasi yollarla çözülecek sorunlardır. Biz
inancımızı artık yaşayabiliyoruz,
sorun yok. Ama bugün AKP Alevi dedelerini okullarda okutarak,
kendisine biaat eden, Türk-İslam
tezini savunan, Aleviliğin içini
boşaltan çalışmalar yürütüyor. Bunun karşısında durmak için, bugün
Suriye’de bizi katleden zihniyete
karşı durmak için siyasi arenada
olmamız gerekiyor. Siyaseti Alevi
bilinciyle yapabilecek siyasetçilerin oraya gitmesi gerekiyor. Alevi
bilincinden taviz vermeden ittifaklar yapmak gerekiyor. Tam da bu
bilinçle yapılan bu ittifak nedeniyle, Aleviler, Alevi örgütleri bunu
söylüyoruz. Ama hiç bir Aleviye
zorla, kafasına silah dayayarak
oyunu bu partiye ver demiyoruz.
Biz hangi siyasi parti ne demiş,
Alevi kurumların başkanlarını
nerede aday göstermiş, bunları
anlatıyoruz. Bunları anlatmak bizim görevimiz. Sadece rapor vermek değil, aynı zamanda bu partinin, bu felsefenin yaklaşımını
anlatıyoruz. Bunları yaparken
Alevi
örgütlerini
parçalamak
gibi hedefimiz yok. Önemli olan
Alevilerin sorunlarının ve taleplerinin siyasi mercilerde çözülmesi
için Aleviliğinden taviz vermeyen
siyasetçileri oraya göndermektir.
Bunun yolu da bu defa HDP’den
geçiyor.’’
Dayanışma gecesinin müzik
programında Sezgin Coşkun, Ali
Sizer, Koma Zelal de sahneye
çıkarak en güzel ezgilerini paylaştı.
9
10
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
Tory Hükümeti İlk Gününe
Protesto İle Başladı
Foto: Erem Kansoy
Geçtiğimiz Perşembe günü Birleşik Krallıkta yapılan
genel parlamento seçimlerinde kullanılan oyların
yüzde 36’sını alarak 331 milletvekili çıkaran Muhafazakar partisine karşı Cumartesi günü yüzlerce
kişi başbakanlık önünde toplanarak protesto gösterisi yaptı. Gösterilerde polisler ile eylemciler
arasında çatışmalar yaşanırken, birçok eylemci
gözaltına alındı. Eylemde mevcut seçim sistemi
de eleştirilirken, Muhafazakar partinin aldığı oyun
kayıtlı seçmen sayısının yüzde 24’üne denk geldiğini
ve bu yüzdelik ile çoğunluğun temsil edilmediği
ifade edildi.
Birleşik
Krallık’ta
Perşembe günü yapılan seçimlerde David Cameron’un
liderliğindeki Muhafazakar
Parti seçimlerden zaferle
çıkmış ve kazandığı 331 sandalye ile çoğunluk sayısını
yakalamıştı.
Cameron
tarafından kurulan hükümetin
birinci gününde başbakanlık
binası önünde bir araya gelen yüzlere kişi protesto eylemi gerçekleştirdi. Kızgın
eylemciler ara ara polis ile
çatışırken sık sık Muhafazakar parti karşıtı sloganlar attı.
Mevcut seçim sistemini de eleştiren eylemciler
hükümetin aldığı yüze 36’lık
oyun çoğunluk olmadığını,
kendilerinin yüzde 64’lük
çoğunluk olduğunu söylediler.
London Black Revs, The
Brick Lane Debates, BirminghamStrong Justice 4
ALL, Kashmiri Students Cam-
paign UK, Rojava Solidarity Working Group, Class War,
Occupy Democracy, Occupy
UAL, Our Brixton ve Sisters
Uncut gibi gruplar da eyleme
destek verdiler.
Toplamda
46,425,386
kayıtlı seçmenin olduğu
seçimlere katılım oranının
%66.1 olduğu seçimlerde
İşçi Parti büyük bir kan
kaybı yaşamış ve genel
başkanı Ed Milliband istifa etmişti. Seçimlerde kan
kaybeden diğer parti olan
Liberal Demokratların genel
başkanı Nick Clegg de istifa
etmişti. Kendisi aday olduğu
yerden kaybetmiş olsa da
ülke genelinde oylarını yükselten UKİP’in lideri Nigel
Farage istifa eden üçüncü
lider olmuştu. Ancak daha
Farage daha sonra kararını
değiştirerek başkanlığa devame edeceğini açıklamıştı.
11
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
12
HACKNEY, HARİNGEY, ENFİELD
VE İSLİNGTON İŞÇİ PARTİ DEDİ
Toplumumuzun yoğun olarak
yaşadığı Kuzey Londra’nın
Hackney, Haringey, Enfield ve
İslington bölgelerinde İşçi Partili adaylar Meg Hillier, Diane
Abbott, Joan Ryan, Kate
Osamor, David Lammy, Catherine West, Jeremy Corbyn,
Emily Thornberry seçimlerden
başarıyla çıkarak milletvekili
seçildiler.
CATHERINE WEST
DAVID BURROWES
DAVİD LAMMY
DIANE ABBOTT
EMILY THORNBERRY
JEREMY CORBYN
JOAN RYAN
KATE OSAMOR
MEG HILLIER
ENFİELD NORTH’TA JOAN RYAN
ZORLU YARIŞI KAZANDI
İşçi Parti’li Joan Ryan, Muhafazakar
Parti’li Nick deBois’ya 2010 genel seçimlerinde, kaybettiği milletvekilliği sandalyesini zorlu bir yarış sonucunda tekrar kazandı.
Ryan, 20,172 oy ile, 1,086 çoğunluk kazanarak deBois’ı geride bırakarak, ülke
genelinde büyük bir yenilgi yaşayan, İşçi
Parti için önemli bir kazanç elde etti.
Ryan, zafer konuşmasında seçim
kampanyasına destek verenlere ve ailesine teşekkür edip, mücadele eden bir
milletvekili olacağını dile getirdi. Ryan
şöyle konuştu: ‘‘Son beş senede, Enfield
North’ta çok zor bir zaman geçirdik. Chase
Farm hastanesini korumak için mücadele
edeceğim. Ulusal Sağlık Kurumu’nu (NHS)
korumak için ve Enfield halkının ihtiyacı
olan bütün hizmetleri korumak için mücadele edeceğim. Enfield North’ın bütün
çocuklarının iyi eğitim almaları için mücadele edeceğim. Daha fazla staj imkanları,
düşük üniversite harçları, adil vergi oranları,
en kısa zamanda saatte sekiz sterlin asgari
ücret uygulanması, bölgedeki aileler için
daha iyi evler, ilk evlerini satın alanlara
destek için mücadele edeceğim. Zor olacak, ama hep birlikte çalışırsak, Enfield’de
yaşayanlar ve çalışanlar için daha iyi bir gelecek sağlayabiliriz.’’
ENFIELD NORTH- KATILIM %66
• İşçi Parti- Joan Ryan: 20,172
• Muhafazakar Parti- Nick de
Bois: 19,086
• Christian Peoples- Yemi Awowla: 207
• Ukip- Deborah Cairns: 4,133
• Yeşiller- David Flint: 1,303
• Liberal Demokrat PartiCara Jenkinson: 1,059
• TUSC- Joe Simpson: 177
Kate Osamor Edmonton’da İşçi Parti’nin
Oylarını Arttırdı
Edmonton’da 1997 yılından itibaren
milletvekili olan Andy Love’ın emekli olmasıyla, İşçi Parti’nin Edmonton
adayı olan Kate Osamor, parti’nin oylarını
arttırarak büyük bir başarı elde etti.
Osamor, 25,388 oy ile, en yakın rakibi,
Muhafazakar Parti’li Türk aday, Gönül
Daniels’ı, 15,419 oy çoğunluğuyla geride
bıraktı.
Böylece, Edmonton’da, 2010 seçimlerinde %53.7 oy alan İşçi Parti, bu yıl %61.4
oy oranını yakalamış oldu.
Osamor, zafer konuşmasında şöyle
konuştu: ‘‘İşçi Parti sadece NHS’i kurtarabilir. Ben 15 yılımı NHS’e verdim ve milletvekili olarak zamanımı, aynı değerlerle,
vermekten onur duyarım.’’
EDMONTON- KATILIM %63
• İşçi Parti- Kate Osamor: 25,388
• Muhafazakar Parti- Gönül
Daniels: 9,969
• Yeşiller- Douglas Coker: 1,358
• TUSC- Lewis Peacock: 360
• Liberal Demokrat Parti- David Schmitz: 897
• Ukip- Neville Watson: 3,366
ENFIELD SOUTHGATE- KATILIM %70
• Muhafazakar Parti- David Burrowes: 22,624 (2010- 21,928)
• İşçi Parti- Bambos Charalambous: 17,871 (2010- 14,302)
• Yeşiller- Jean Robertson Molly: 1,690
(2010, aday değişimi var- 632)
• Ukip- David Schofield: 2,109
(2010, aday değişimi var- 505)
• Liberal Democrat- Paul Smith: 1,518
(2010, aday değişimi var- 6,124)
HACKNEY SOUTH &
SHOREDITCH- KATILIM %57
•
•
•
•
•
•
•
•
İşçi Parti- Meg Hillier: 30,663
Yeşiller- Charlotte George: 5,519
Bağımsız- Russell Shaw Higgs: 78
Liberal Demokrat Parti- Ben Mathis: 2,136
Ukip- Angus Small: 1,818
Muhafazakar Parti- Jack Tinley: 6,420
Bağımsız- Gordon Shrigley: 28
TUSC- Brian Debus: 302
HACKNEY NORTH- KATILIM %56
İşçi Parti- Diane Abbott: 31,357
Muhafazakar- Amy Gray: 7,349
Yeşiller- Heather Finlay: 7,281
Liberal Demokrat- Simon de Deney: 2,492
• Ukip- Keith Fraser: 1,085
•
•
•
•
TOTTENHAM- KATILIM %60
• İşçi Parti- David Lammy: 28,654
• Muhafazakar Parti- Stefan Mrozinski: 5,090
• Liberal Demokrat Parti- Turhan Özen: 1,756
• Ukip- Tariq Saeed: 1,512
• Yeşiller- Dee Searle: 3,931
Tusc- Jenny Sutton: 1,324
HORNSEY & WOOD
GREEN- KATILIM %73
• İşçi Parti- Catherine West: 29,417
• Liberal Demokrat Parti- Lynne
Featherstone: 18,359
• Yeşiller- Gordon Peters: 3,146
• Ukip- Clive Morrison: 1,271
• Muhafazakar Parti- Suhail Rahuja: 5,347
İSLINGTON NORTH • İşçi Parti- Jeremy Corbyn: 29,659
• Muhafazakar Parti- Dr
Alex Burghart: 8465
• Yeşiller- Caroline Russell: 5,043
• Ukip- Greg Clough: 1,971
• Liberal Demokrat Parti- Julian Gregory: 3,984
• Sosyalist (Britanya)- Bill Martin: 112
İSLINGTON SOUTH & FINSBURY
• İşçi Parti- Emily Thornberry: 22,547
• Yeşiller- Charlie Kiss: 3,371
UkipPete Muswell: 3,375
• Muhafazakar Parti- Dr
Mark Lim: 9,839
• Liberal Demokrat Parti- Terry Stacy: 4,829
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
13
EMEKÇİLERİ ZORLU YILLAR BEKLİYOR
Birleşik Krallık genelinde 7
Mayıs’ta yapılan genel seçim
sonuçları siyaset sahnesinde
deprem yarattı. Sonuçlar
açıklandıktan sonra üç parti
liderinden peş peşe istifalar
geldi. Muhafazakar parti
başkanı David Cameron Kraliçe Elizabeth’i ziyaret ederek
hükümeti kurma yetkisi aldıktan
hemen sonra işbaşı yaparak
hükümeti kurdu.
‘bıraktığımız yerden devam edeceğiz’ diyen
Cameron, yeni dönem kabinesinde bir çok
aynı bakan ile devam etti- Liberal Demokrat
Parti’nin hükümet ortağı olmamasıyla
bakanlıklarda yeni isimlere de yer açıldı.
Cameron’ın bakanlarının ‘merhametli’
ve ‘adil’ yaklaşımlarının olacağı söylediği
aktarıldı. Fakat, seçim beyanlarında sosyal
yardım harcamasında 12 milyar kesinti ve
İnsan Hakları Yasası’nın (Human Rights
Act) kaldırılması yer alan Muhafazakar Parti, yeni kabinesiyle bunları gerçekleştirmesi
bekleniliyor. Avrupa İnsan Hakları
Antlaşmasının Birleşik Krallık yasalarına
dahil edilmesini sağlayan Human Rights
Act’ın kaldırılmaması için Change.org’da
imza kampanyası başlatıldı.
Seçimlerin Galibi: Muhafazakar
Parti ve İskoçya Ulusal Parti
Bakanlık görev dağılımları:
Aldığı %36.9 oy ile 331 milletvekili
çıkaran Muhafazakar Parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu bu şekilde elde etmiş
oldu. İngiltere genelinde Muhafazakar Parti
oylarını artırırken, İskoçya’da ise İskoçya
Ulusal Parti 56 milletvekili çıkararak seçimlerden büyük bir zaferle çıktı.
Toplamda 46,425,386 kayıtlı seçmenin
olduğu seçimlere katılım oranının %66.1
olduğu seçimlerde partilerin kazandıkları
milletvekili sayısı şöyle:
Muhafazakar Parti (Conservatives) : %36.9 ile 331 milletvekili
İşçi Parti (Labour): %30.5
ile 232 milletvekili
UKİP: %12.6 ile 1 milletvekili
Liberal Demokrat Parti (Lib
Dem): %7.8 ile 8 milletvekili
İskoçya Ulusal Partisi (SNP):
%4.7 ile 56 milletvekili
Yeşiller Partisi (Green):
%3.8 ile 1 milletvekili
Seçimlerden zaferle ayrılan ve tahminlerin üzerinde destek gören Muhafazakâr
Parti lideri David Cameron, Buckhingham
Sarayı’nda İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in
huzuruna çıkıp hükümeti kurma yetkisi aldıktan sonra, başbakanlık konutuna
dönüp zafer konuşması yaptı.
Cameron, AB
üyeliğinin referanduma götürülmesi dâhil
seçim kampanyası boyunca verilen sözleri
tutacaklarını söyledi. Muhafazakar Parti
lideri Cameron; İskoçya, Galler ve Kuzey
İrlanda için varılan ‘yerinden yönetim,
yetki devri’ uygulamasını da en kısa sürede
yürürlüğe sokacaklarını ifade etti.
İskoçya Ulusal Partisinden
büyük çıkış
SNP genel seçim kampanyasını,
İskoçya’nın bağımsızlığı vaadi üzerinden
yürütmedi, bunun yerine kemer sıkmaya
son, sağlık sistemini koruma, sosyal
harcamaları artırma, İskoçya’yı nükleer silahlardan arındırma vaatleri öne çıktı. Ancak İskoçya’da Mayıs 2016’da bölgesel
parlamento seçimleri yapılacak. SNP bu
seçim kampanyasında konuyu yeniden gündeme getirecek. SNP lideri Nicola Sturgeon
kampanyası boyunca yakında ikinci bir
bağımsızlık referandumu isteyip istemeyecekleri sorusuna net bir yanıt vermedi.
3 Parti Lideri İstifa Etti
Seçim sonuçları netleştiğinde İşçi parti,
Liberal Demokrat parti ve UKİP liderleri
istifa etti. Ancak UKİP lideri Nigel Farage
dün yaptığı açıklamada başkanlığa devam
edeceğini belirterek istifasını geri çekti.
Milliband: Artık Liderliği
Başkasının Yapma Zamanı geldi
Ed Miliband, 17 yaşında katıldığı İşçi
Partisi’nin lideri olma ‘ayrıcalığına sahip
olduğu’ için partiye teşekkür etti ve ailesiyle
vakit geçirmek için sabırsızlandığını söyledi. Miliband, İşçi Partisi’nin geri döneceği
sözünü verdi ve “Mücadele devam ediyor”
dedi.
Miliband, parlamentodaki sandalyelerini kaybeden arkadaşları için çok üzgün
olduğunu söyledi ve “İngiltere’nin daha
güçlü bir İşçi Partisi’ne ihtiyacı var. Artık
liderliği başkasının almasının zamanı geldi”
dedi.
İşçi Partisi, 2010 yılındaki genel seçimlerde parlamentoya 258 milletvekili
sokmuştu. Bu seçimlerde ise bu rakam 234’e
düştü. Parti özellikle İskoçya’da büyük kan
kaybetti. Ed Miliband, partinin yeni lideri
seçilene kadar yardımcısı Harriet Harman’ın
geçici olarak görevi üstleneceğini söyledi.
Liberal Demokrat Parti Büyük
Bir Hezimete Uğradı
Liberal Demokrat Parti ülke genelinde
adeta hezimete uğradı. Parti lideri Nick
Clegg istifa etti.
İktidarın
küçük
ortağı
Liberal
Demokrat Parti’nin lideri Nick Clegg, istifa konuşmasında “Bu seçimlerin Liberal
Demokratlar için fevkalade zor olmasını zaten bekliyordum” dedi.
Arkadaşlarının parlamentodaki sandalyelerini kaybetmeleri için ‘çok üzücü’ diyen
Clegg, sonuçların tahmin edebileceğinden
çok daha ezici olduğunu söyledi. Liberal
Demokrat Parti’nin 2010 seçimlerinde elde
ettiği 57 milletvekili sayısı bu seçimlerde
8’e düştü.
Irkçı Parti Oyları Yükseltti
Ancak Liderini Seçtiremedi
Irkçı ve Faşist politikaları ile ön plana
çıkan Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi
(UKİP) ülke genelinde oylarını ciddi anlamda yükseltirken genel başkanı Nigel Farage seçilemedi. UKİP ülke genelinde aldığı
yüzde 12.7 oya rağmen parlamentoya sadece 1 milletvekili gönderebildi.
MUHAFAZAKAR PARTİ 18 YIL
SONRA İLK KABİNESİNİ KURDU
Seçimlerden zaferle çıkan Muhafazakar
Parti, 18 yıl sonra tek başına iktidar olarak
kabinesini kurdu. Başbakan David Cameron, Pazartesi günü bir araya getirdiği kabinesiyle ilk toplantısını gerçekleştirdi.
Seçim
kampanyası
süresince
Maliye Bakanı- George Osborne
İçişleri Bakanı Theresa May
Dışişleri Bakanı- Philip Hammond
İş ve Emeklilik BakanıIan Duncan Smith
Savunma Bakanı- Michael Fallon
Sağlık Bakanı- Jeremy Hunt
Adalet Bakanı- Michael Gove
Ticaret Bakanı- Sajid Javid
House of Commons BaşkanıChris Grayling
Eğitim Bakanı ve Kadın ve Eşitlikten
sorumlu bakan- Nicky Morgan
Enerji ve İklim Değişikliği
bakanı- Amber Rudd
Toplum ve Belediyeler
Bakanı- Greg Clark
Uluslararası Gelişim BakanıJustine Greening
Ulaşım Bakanı- Patrick McLoughlin
Kültür Medya ve Spor BakanıJohn Whittingdale
Çevre, Gıda ve Tarım
Bakanı- Elizabeth Truss
İstihdam Bakanı- Priti Patel
Ana Muhalefet İşçi Parti’nin
Gölge Kabinesi:
Ana Muhalefet ve İşçi Parti geçici başkanı- Harriet Harman
Gölge Maliye Bakanı- Chris Leslie
Gölge Dışişleri Bakanı- Hilary Benn
Gölge İçişleri Bakanı-
Yvette Cooper
Gölge Adalet Bakanı- Lord
Falconer of Thoroton
Gölge Sağlık Bakanı- Andy Burnham
Gölge Ticaret Bakanı- Chuka Umunna
Gölge İş ve Emeklilik
Bakanı- Rachel Reeves
Gölge Eğitim Bakanı- Tristram Hunt
Gölge Savunma Bakanı- Vernon Coaker
Gölge Toplum ve Belediyeler
Bakanı- Emma Reynolds
Gölge Enerji ve İklim Değişikliği
Bakanı- Caroline Flint
Gölge House of Commons
Bakanı- Angela Eagle
Gölge Ulaşım Bakanı- Michael Dugher
Gölge Uluslararası Gelişim
Bakanı- Mary Creagh
Gölge Çevre, Gıda ve Tarım
Bakanı- Maria Eagle
Gölge Kadın ve Eşitlikler
Bakanı- Gloria De Piero
Gölge Kültür, Medya ve Spor
Bakanı- Chris Bryant.
14
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
15
Öker’den Haringey Esnafına Ziyaret
HDP İstabul ikinci bölge birinci sıraya
adayı Turgut Öker Pazartesi günü Haringey esnafını ziyaret etti.
Sabah erken saatlerde Kürt Toplum Merkezinde
Kürt halk meclisi üyeleri ile kahvalatıda bir araya geldi.
Yapılan kahvaltılı toplantıda gündem yaklaşan genel
seçimlerdi.
Kahvaltı programından sonra kalabalık bir grupla
Haringey’de bulunan esnafı ziyaret eden Öker’e Britanya Kürt Halk Meclisi eşbaşkanı Türkan Budak, Roj
kadın meclisi temsilcileri, Ciwanen Azad temsilcileri,
BAF başkanı İsrafil Erbil, Alevi gençlik temsilcileri
eşlik etti. Tek tek esnafları ziyaret eden Öker hem esnafı
dinledi, hem de yaklaşan seçimlere dönük duyarlılık
çağrısı yaptı.
Öker Cemevini de ziyaret ettikten sonra ülkedeki
seçim çalışmalarına katılmak üzere Türkiye’ye döndü.
HDP yurtdışında oyların tutulduğu odalara güvenlik kamerası istedi
HDP, yurtdışında kullanılan oyların güvende olmadığı endişesinin
Bern Konsolosluğu’da seçim materyallerinin tutulduğu çok
anahtarlı odanın daha önce belirtilmeyen yedek anahtarının ortaya
çıkması üzerine YSK’ya başvurarak, bu odalara güvenlik kamerası
konulmasını istedi.
Yazılı bir açıklama yapan HDP, yurt
dışında ilk olarak Ağustos 2014’te oy kullanma hakkı elde eden Türkiyeli seçmenlerin, 7 Haziran’da ise ilk kez milletvekili
seçimleri için 54 ülkede 112 temsilcilikte
oy kullanacağını hatırlattı. Yurt dışında oy
kullanımının birçok ülkedeki temsilciliklerde 8-31 Mayıs tarihleri arasında
yapıldığı da vurgulanan açıklamada, “Bu
ülkelerde 24 gün sürecek oy kullanımında
her gün seçim merkezlerinde kullanılan oy
sayısı tespit edilerek torbalar halinde saklama kuruluna teslim ediliyor ardından muhafaza odasına alınıyor.
OYLAR GÜVENDE Mİ?
Yurt dışı temsilciliklerindeki muhafaza
odalarında bu kadar uzun süre bekleyecek
oy pusulalarının güvende olamayacağı
tartışılırken odanın iki parti temsilcisi ve
konsolosluk görevlisinde olmak üzere 3 anahtarla koruma altına alınması uygulaması
geliştirildi.
Ancak 10 Mayıs tarihinde yaşanan
bir olay, bu uygulamanın oyların güvende
olduğu intibası yaratma amacından öteye
gitmediğini ortaya çıkardı” dedi.
TEMSİLCİLİKTE YEDEK
ANAHTARLAR VAR
91 bin bin kayıtlı Türkiyeli seçmenin
bulunduğu İsviçre’de oy kullanılan 3
merkezden biri olan Bern Konsolosluğu’nda
gerçekleşen olayın oyların güvende olup
olmadığı yönündeki endişeleri haklı
çıkardığı vurgulanan HDP açıklamasında
şunlar ifade edildi: “HDP temsilciler-
inin tutanak altına aldığı olaya göre, Bern
Konsolosluğunda
kurayla
muhafaza
odasının anahtarı verilen iki parti temsilcisinden biri olan AKP’li temsilci,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘gönlündeki
partiye destek için’ gittiği Almanya’daki
etkinliğine yanına anahtarını alarak gitti.
Bu
durumda
anahtarı
olmadan
açılamaması gereken muhafaza odasının
kapısı çilingir yardımı olmadan açılarak
oy pusulaları alındı. Bu durum verilen
anahtarların yedeklerinin temsilcilikte
bulunduğunu ve tüm konsoloslukların partilerin haberi olmaksızın sandıklara ve seçim
materyallerine erişilebileceği ve oyların
değiştirebileceği ortaya çıkmış oldu.”
HDP YSK’YA BAŞVURDU
HDP’nin bugün bu durumu YSK’ya bir
dilekçe ile bildirerek yurtdışında seçim
güvenliğinin tehdit altında olduğunu ve bu
sebeple sandıkların 24 saat izlenebilmesini sağlayacak bir kamera sisteminin tüm
yabancı seçim bölgelerinde uygulanması
önerisinde bulundu.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ali
Ürküt imzasıyla YSK’ya gönderdiği dilekçede ortaya çıkan güvenlik açığının yurtdışı
seçim sürecini açıkça tehdit ettiğine dikkat
çekilerek, diğer yurt dışı seçim merkezlerinde de anahtarların çoğaltılmış olması ihtimaline karşın tüm saklama odalarının içinde
24 saat aktif güvenlik kamerası kurulması
istenen dilekçede şöyle denildi:
“Ekteki tutanaklardan da anlaşılabileceği
üzere 10 Mayıs’ta Bern Konsolosluğu’nda
seçim materyallerinin tutulduğu odaya
erişimle ilgili ortaya çıkan güvenlik açığının
yurt dışı seçim sürecini açıkça tehdit ettiği
görülmektedir.
Diğer yurtdışı seçim merkezlerinde de
anahtarların çoğaltılmış olması ihtimali göz
önünde bulundurularak tüm güvenli odaların
içinde ve giriş kısımlarında 24 saat aktif ve
kayıtlı olabilecek güvenlik kameralarının
kurulması ve tüm müşahitlerin izleyebileceği
imkanların sağlanması kritik bir gereklilik
halini almıştır. Bu konuda YSK’nın gerekli
önlemleri almasını diliyor, sonucu hakkında
partimizin bilgilendirilmesini umuyoruz.”
Başvuruya Bern’de 10 Mayıs’ta tutulan
tutanaklar da eklendi.
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
16
İngiliz vatandaşı çocuğu
olan kaçak göçmenler
oturum alma hakkına sahip
İçişleri Bakanlığı’nın (Home
Office) 9 Temmuz 2012
yılında çıkardığı bir kanun
sayesinde İngiltere’de kaçak
bulunan ya da vizeli gelip de
vize süresi bitmiş olanların
İngiliz vatandaşı çocuğu
varsa oturum alma şansına
kavuştuğuna dikkat çeken Kılıç & Kılıç Avukatlık Bürosu Göçmenlik Uzmanı Emel Yılmaz, bu durumda olan birçok müvekkilerine
oturum aldıklarını söyledi.
Kaçak durumdaki kişinin İngiliz
vatandaşı çocuğunun olmasının bu
tür bir oturum başvurusu için yeterli
olduğunu kaydeden Yılmaz, kişinin
eşinden/partnerinden
boşanmış
olmasının ya da ayrı yaşıyor olmasının
böyle bir başvuru yapmaya engel
olmadığını ifade etti. Göçmenlik
Uzmanı Emel Yılmaz konuyla ilgili
olarak şöyle konuştu:
“Temmuz 2012 yılında çıkan bir
yasa ile bu ülkede kaçak durumda olup
da İngiliz vatandaşı çocuğu olanların
oturuma başvurma hakkı doğdu. Bu
yasanın yürürlüğe girdiği tarihten
bu yana yüzlerce müvekkilimize bu
yasaya dayalı olarak oturum aldık.
Kişinin bu yasadan dolayı oturuma
başurması için halen evli olması şartı
aranmıyor; yani çocuğunun olduğu
eşinden/partnerinden boşanmış ya
da ayrılmış olması sorun değil. Kişi
evli değilse çocuğuyla resmi görüşme
hakkının olması yeterli. Böyle bir
başvuru için partnerin ya da eski partnerin rızasının olması da gerekmiyor.
Ayrıca bu tür bir başvuru için kişinin
belli bir gelirinin olması ya da çalışma
şartı aranmıyor. Kişinin eşi yardım alıyorsa bile
kaçak durumdaki kişinin başvuru hakkı var.”
İNGİLTERE’DE HERHANGİ BİR
KAYDIN OLMASI ŞART DEĞİL
Kaçak durumdaki bir kişinin İngiliz vatandaşı
çocuğundan dolayı oturuma başvurması için
İngiltere’de herhangi bir kaydının olması şartının
aranmadığının da altını çizen hukukçu Emel Yılmaz,
başvuracak kişinin sadece Türk pasaportuna ihtiyacı
olduğunu söyledi. Yılmaz sözlerini şöyle devam etti:
“Kaçak durumdaki ya da vize süresini aşmış
kişinin böyle bir başvuru için Türk pasaportunun olması gerekiyor. Her Türkiye vatandaşı,
İngiltere’de kaçak ya da hiçbir kaydı yoksa bile,
belli evrakları sağlayarak Türk konsolosluğundan
Türk pasaportunu çıkarabilir. Oturuma başvuracak
kişinin pasaportu eğer Home Office’te ise o zaman
Türk pasaportu çıkarma şartı da yok.”
Bu tür oturum başvurularında Home Office’in bazen DNA testi isteyebildiğine dikkat çeken Yılmaz,
başarılı bir başvuru sonunda alınan oturumun her
Göçmenlik Uzmanı Emel Yılmaz
iki buçuk yılda bir yenilenmek şartıyla 10 yıllık
olduğunu söyledi. Yılmaz oturumun türü ve özellikleriyle ilgili olarak ise şöyle konuştu:
“Normalde bu tür bir oturum alındığında 10 yıl
boyunca yardım almama şartı konuyordu. Ancak
yardım almama şartı ile ilgili olarak bazı müvekkilerimiz adına yaptığımız itiraz başvurularından da
şu ana kadar hep olumlu sonuç aldık. Yani yadım almama şartına itiraz edip ortadan kaldırabiliyoruz ve
kişi devlet yardımı da alabilecek duruma geliyor. Bu
tür oturum sahibi kişiler rahatlıkla Türkiye’ye gidebiliyor, İngiltere’de resmi olarak çalışabiliyor ya da
kendi işini kurabiliyor.”
Bu durumda olanların iyi bir dosya ile
başvurmaları gerektiğinin de altını çizen Yılmaz,
kişinin oturum alma şansının belli kriterlere göre
değiştiğini söyledi. Konuyla ilgili daha geniş bilgi
almak isteyenler 0208 888 8341 ve 07852 11 77 30
numaralı telefonları arayabilirler.
Kılıç & Kılıç Avukatlık Bürosunun yeni adresi:
307 West Green Road, N15 3PA, London.
Email: [email protected]
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
17
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
18
Türk Büyükelçiliği Önüne Siyah Çelenk
Haber: Şükrü Bolat
Fotoğraf: Erem Kansoy
28 Mart’ta Suriye’nin İdlib
köyünde, 25 Nisan’da Cisr eşŞuğur’da Alevilere karşı yapılan
katliâmlar; Britanya Alevi Federasyonu tarafından TC Londra
Büyükelçiliği’ne siyah çelenk
bırakılarak protesto edildi.
Çarşamba günü başkent Londra’da,
TC Büyükelçiliği’nin önünde toplanan
kalabalık, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan’ın Anısına, Dersim katliamları
Anısına ve Suriye’de yaşamını yitiren tüm
Aleviler ve bugüne kadar yapılan katliamlarla hayatını kaybeden tüm Aleviler adına
bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.
Siyah Çelenk bırakmak isteyen gruba;
önce üç kişi tarafından bırakabileceği ifade
edilmesine rağmen, daha sonra polislerin
TC büyükelçilik yetkililerinden aldığı talimat ile Büyükelçilik yetkililerinin siyah
Çelenk bırakma eylemine izin vermedikleri
belirtilerek çelenk bırakılması engellendi.
Bunun üzerine TC Büyükelçiliğinin
Londra’daki Binasının önüne siyah çelenk
bırakılması kararlaştırılarak yaşanan olaylar, yapılan açıklamalarla kınandı.
Türkiye başta olmak üzere; Diktatör
ve Gerici rejimlerin, Suriye Halkları üzerinden hesap yaparak katliamlarına devam ettikleri belirtildi. AKP hükümetleri
tarafından desteklenmiş olan cihatçı çetelerin, bugüne kadar Suriye topraklarında
genç, yaşlı demeden yüz binlerce insanın
hayatına kıydığı vurgulandı.
28 Mart’ta Suriye’de İdlib köyünü ve
25 Nisan’da Cisr eş-Şuğur bölgesini ele
geçiren El Kaide’nin Suriye kolu; Nusra
Cephesi öncülüğündeki cihatçı çeteler, Cisr
eş-Şuğur’un yaklaşık 3 kilometre güney
batısında yer alan ve çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu, İştebrak Köyü’nde katliam
yapmış, Katliamda onlarca Alevi yaşamını
yitirmişti. Katliam görüntüleri, çetelerin, kendi sosyal medya sayfalarında propaganda amaçlı
yayınlanmış, Türkiye ve başta Avrupa olmak üzere bir çok Alevi, Gazeteci, Yazar,
Aydın ve Sanatçı; Alevi katliamlarına sessiz kalmamak gerektiğini vurgulayarak,
yaşananları protesto etmişlerdi.
TC. Londra Büyükelçiliği önünde
yapılan konuşmalarda; Ortadoğuda kendi
iktidarlarını gericilik üzerine inşaa eden diktatörlerin, sorgulamayan ve kadere boyun
eğen toplumlar yaratmayı hedeflemekte
olduğu ifade edilirken, Buna biaat etmeyen
Alevilerin, diktatörlerin projesi içerisinde
yer almayı ret ettiği vurgulandı.
‘‘Biz Aleviler; bu katliamlara dur demek
için, gereken tüm demokratik mücadelemize
devam edeceğiz. Türkiye ve Avrupa Alevi
kurumları olarak başta; Suriye-Türkiye
sınırında ve tüm metropollerde, Suriyedeki
Alevilerin sesi ve çığlığı olacağız. Özellikle belirtmek isteriz ki; başta Ingiletere
hükümeti olmak üzere hiçbir kapitalist ve
emperyalist rejim bu katliamlarda masum
değildir.’’
TC Londra Büyükelçiliği önünde
gerçekleştirilen siyah çelenk bırakma eyleminde; Suriye’de katledilen, Alevi çocuklar, kadınlar, yaşlılar başta olmak üzere;
öldürülen, katliama uğrayan tüm halkların;
Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Türkmenlerin, Ezidilerin ve Arapların katillerinin, Türkiye Cumhuriyeti devlet yöneticileri olduğu vurgulandı.
Alevilere yapılan bu katliamların ve
saldırıların bütün
insanlığa
karşı
yapıldığı, vicdanlı, demokrat insanların, bu
katliamlara ve bu saldırılara karşı mücadele
etmesi gerektiği ifade edildi.
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
19
“Özgürleştirme ve Yeniden İnşa Birlikte Sürecek”
Röportaj: Yasemin Kazan
fayda var. Biz mücadelemizi pratik
anlamda yürütürken onlar da kendi
ağları çerçevesinde teorik anlamda
bu mücadeleyi sürdürüyorlar. Daiş
hepimizin ortak düşmanıdır, bu
nedenle ortak düşmana birlikte
karşı durmalıyız. Bizler Türkiye ile
iyi ilişkiler içinde olmayı temenni
ediyoruz. Bizlerin Türkiye’ye
yaklaşımı kardeşçe bir yaklaşımdır,
Türkiye’den beklentimiz de böyle
bir yaklaşımdır.
Kobani Kantonu Yönetimi Başkanı Enver Müslim: “Kobani’yi yeniden
inşa ederken, kendi irademizle ve gücümüzle;
halkımızı, topraklarımızı,
onurumuzu savunmaya
da devam edeceğiz.”
Kobani’nin yeniden inşası için
Amed’de 2-3 Mayıs tarihlerinde
düzenlenen konferansın sonuç
bildirgesinde şu ifadelere yer
verildi: “İnançla el ele vererek
tüm sömürgeci güçlere en güzel
cevabı Kobani’yi hep birlikte inşa
ederek vereceğiz. Birlik ruhu ile
korunmuş Kobani’nin, inşasının
da bu ruhla gerçekleştirilmesi gerekmektedir.”
Kobani’nin
demokratik,
ekolojik ve kadın özgürlükçü bir
şekilde yeniden inşasının yanı
sıra direnişin yarattığı etkilere de
yer veren sonuç bildirgesinde şu
açıklamalar da dikkati çekiyor:
“Kobani direnişiyle hem askeri
anlamda hem de siyasi anlamda ilk
kez Kürdistani güçler birbirine bu
kadar yakınlaştı ve sömürgeci zihniyetin sınırlarını anlamsızlaştırdı.
Toplumun iradesi, iktidarcı kapitalist sistemin tüm saldırılarını
boşa çıkarılabileceğini kanıtladı.”
Bu açıklamalara bakılırsa;
Ortadoğu’da Kürtsüz bir barışın ve
istikrarın olmayacağı görülüyor.
“Kimseye boyun eğmeyeceğiz, ya
özgürlük ya ölüm” şiarıyla direnen
Kobani, bizlere yeni bir yaşam
biçimini öğretiyor ve öğretmeye
de devam edecek…
Konferans
öncesi
Enver
Müslim’e yönelttiğimiz sorular
arasında göç edenlerin akibeti ve
sınır kapısı sorunu da vardı. Konferansta bu iki konuya yönelik
alınan kararlar; Kobani halkının
tekrar geri dönmesi ve inşa
çalışmalarına aktif bir şekilde dahil olması yönündeydi. Sınır kapısı
engelinin kalkması için ise; tüm
uluslararası kurum ve kuruluşlara
diplomatik çalışmalar başlatmaları
çağrısı yapıldı.
Enver
Müslim
Amed’de,
“Kobani’yi yeniden inşa etmek insanlık değerlerine sahip
çıkmaktır” sloganıyla organize edilen konferansa yönelik
görüşlerini şöyle açıkladı:
“Amacımız Kobani’nin her
yönüyle yeniden inşası; yani
şehrin bütün renkleri ile yeniden
canlandırılması,
çocukların
okullarına geri dönebilmesi, göz
yaşı döken annelerin topraklarına
yeniden kavuşması… Bu konferansla hedeflenen yeniden inşa
süreci sadece binaların inşası
kapsamıyor:
Eğitim, sosyal,
kültürel, ekonomik, ekolojik ve
yaşamsal tüm faaliyetleri idame
ettirebilmek ve bunları da aşama
aşama aktif hale getirebilmek.
Konferansta
sunduğumuz
rapor var olan koşullar çerçevesinde detaya inilerek mühendisler tarafından hazırlanmıştır.
Birinci aşama mevcut sorunları
paylaştırmaktı; herkesin bir görev
üstlenebilmesi, ikinci aşama ise
bu görev alanlarının dağılımı ve
bir sonraki konferansın geniş
çapta
yapılabilmesi…
Yani
tüm uluslarası kamuoyunu dahil edebileceğimiz bir çalışma
başlatmak. Delegasyonlar bu
raporu dağıtıp, paylaşılabilir,
tartışmaya açabilir ve daha fazla ne katabilirim diye çalışma
yürütebilirler. Bu çalışmalarla beraber yavaş yavaş inşa da devam
edecek.
Kobani yalnızca Kürtlerin
şehri değil onu maddi ve manevi anlamda destekleyen tüm
insanların şehridir. Bu konferansta Kürdistani bütün değerlerin,
örgüt ve kurumların yer alması ve
önümüzdeki uluslararası konferans
için de bir zemin oluşturacaktır.”
Direnişin
devam
ettiği
dönemde;
“Göstereceğimiz
direniş
zaferi
getirecektir.
Daiş’in Kobani’ye girme hesabı
yanlıştır” açıklamasını yapan
Enver Müslim’in, zafer sonrası
Kobani’nin inşası ve bölgedeki
duruma yönelik sorularımıza
yanıtları ise şöyle:
Daiş tehlikesinin devam
etmesi inşa sürecini
nasıl etkileyecek?
Daiş tehlikesi kolay kolay
bitecek gibi değil. Bölgede Musul ve Rakka gibi iki önemli şehri
elinde tutuyor ve bunun yanı sıra
Çeçenistan ve Afganistan gibi
ülkelerden de besleniyor. Daha
önceden örgütlenmiş bir yapı
olması sebebiyle kolayca bitirilemez. Biz de bunun farkında
olduğumuz
için
Kobani’yi
yeniden inşa ederken, kendi irademizle ve gücümüzle; halkımızı,
topraklarımızı, onurumuzu savunmaya da devam edeceğiz.
Özgürleştirme ve yeniden inşa birlikte devam edecek.
“Olası bir katliamın vebali
herkesin boynunadır”
Kobani’nin yeniden inşasında
uluslararası destek alabilmek
için ne tür temaslarınız oldu?
Bulunduğumuz konum gereği
etrafımız Daiş çeteleri ile sarılı ve
savaş halen tüm gerçekliği ile devam ediyor. Daiş vahşetine karşı
direnen bir halka bütün insanlığın
sahip çıkması gerekiyor çünkü bu
direniş insanlık onurunun tarihi
bir direnişidir. Uluslararası anlamda diyaloglarımız kesilmiş değil;
ancak netice itibarı ile çok fazla
bir ilerleme de yok. Bu konuda
çok büyük bir kaygı taşıdığımızı
söyleyemem.
Bugüne
kadar
desteklerini sunanların bunu devam
ettireceklerine inancımız tam. Eğer
destek göremezsek de, Kobani halkı
daha öncede yaptığı gibi yine direnir ve yeniden yapılandırmaya var
gücüyle yine devam eder. Ancak
olası bir katliamın vebali herkesin
boynunadır. Biz yapabileceğimizi
yapıyoruz ve yapmaya da devam
edeceğiz.
Şuan için Kobani’de
herhangi bir inşa çalışması
söz konusu mu?
Yeniden inşa boyutuyla birçok kesim tarafından verilmiş
sözler var. Tabi bunların hepsi
halen söz aşamasında ve pratik
anlamda atılmış bir adım henüz
yok. Sadece sağlık alanından
uluslararası bazı kurumların pratik
çalışmaları başladı ve devam ediyor. Yapacağımız diğer konferansta
durum biraz daha netleşecek.
“Yenilmezliğin yenilmesi”
Rojava’nın
insansızlaştırılması yani
Kürtsüzleştirilmesi çabaları
var mı? Kobani’nin düştü
düşecek açıklamaları
konusunda neler
söyleyeceksiniz?
Uluslararası destek gören Daiş
vahşetinin salmış olduğu korku,
işgal ettikleri yerlerde hakimiyetlerini kolaylıkla sağlayabilmeleri, zi-
“Türkiye’nin bize yaklaşımı
hinlerde onlar yenilemez algısını Daiş’in yaklaşımından farksız
yarattı. Kobani direnişi Daiş’in olur”
yenilmezliğinin yenilmesidir. Daiş
çeteleri Kobani’de hakimiyetlerini
kolaylıkla sağlayacaklarını zannediyordu fakat sonuç hiç de bekledikleri gibi olmadı. Ne onların ne
de onlar üzerinden hesap yapanların
Kobani’deki planları tuttu. Kobani
halkı tarihi bir mücadele vererek
bu planları bozdu. Bu mücadelenin
bedeli yüzlerce gencimizin kanıyla
ödendi. Eğer biz Kobani’de direnmeseydik bugün Daiş Türkiye’ye
girmişti.
Kürtler, Türkler, Ermeniler,
Asuriler ve Araplar her zaman
beraberce yaşadı ve böyle de
yaşamaya devam etmek istiyor.
Bizler demokratik bir Suriye için
mücadele veriyoruz. Her halkın,
kimliğin, inancın kendisini özgürce
ifade ettiği ve örgütlendiği bir
demokratik Suriye için bu mücadelemiz devam edecek. Bu mücadelemiz Ortadoğu sorununa da
çözüm olacaktır.
“Türkiye’nin Daiş ile işbirliği
yaptığını kanıtlar nitelikte…”
Daiş çetesini destekleyen
ülkeler olduğunu ifade ettiniz.
Hangi ülkeler destek veriyor
ve bununla ilgili herhangi bir
kanıt veya belge var mı?
Bir bütün olarak devletleri
suçlamak istemiyoruz, ancak kimi
kurum ve kuruluşlar aracılığıyla
Daiş’e destek ve yardım yapıldığı
açıkça ortada. Akçapınar sınır
kapısından yaralı Daiş üyelerinin
geçirilmesi, Cerablus ve Til Abyad tarafında geçişlerin yapılması,
Daiş’in hakim olduğu köylerde
Türkiye treninin durması ve
Mürşitpınar sınır kapısından giren
bomba… Daiş ile işbirliği yapan birkaç ülke gibi, bu saydığım
olaylar da Türkiye’nin Daiş ile
işbirliği yaptığını kanıtlar nitelikte… Hatta bu yaşananları bizzat Türkiye hükümetine de sorduk
ve önerilerde bulunduk. Daiş ile
işbirliği yapan kurum ve karanlık
organizasyonların açığa çıkarılması
için bağımsız bir komisyon
oluşturulmalıdır. Tabi ki Türkiye’de
Daiş’e düşman olanlar ile ortak mücadele yürütüğümüzü de eklemekte
Kobani’ye gönderilen insani
yardımların geri çevrilmesi
ve Mürşitpınar sınır kapısının
açılması konusunda Türkiye
ile temaslarınız var mı? Bu
kapı açılmazsa Kobani’nin
inşası nasıl gerçekleşecek?
Biz Türkiye’nin sınır kapısını
açmayacağını iddia etmiyoruz.
Fakat üç tarafımız da Daiş çetesi ile
çevrili ve Türkiye’de sınır kapısını
kapatırsa, o zaman Türkiye’nin bize
yaklaşımı Daiş’in yaklaşımından
farksız olur. Bizim talebimiz
kapının resmi olarak açılmasıdır.
Bu konuda devlet yetkilileri ile
görüşmelerimiz devam ediyor. En
son Başbakan Davutoğlu’na bu
konuda bir mektup da gönderdik.
Kobani’nin yeniden inşa edilebilmesi, halkın geri dönebilmesi ve
yeniden normal yaşamına devam
edebilmesi için bu kapının açılması
gerekiyor. Mevcut durumdaki gibi
sınır kapısının sadece bazı insani
yardımlara açık olması yeterli
değil. Şuan binlerce kişi Kobani’de
yaşamını çok zor koşullarda idame
ettirmeye çalışıyor. Bu anlamda
çok ciddi ihtiyaçlar var; su ve gıda
ihtiyacından ilaç ihtiyacına kadar… Mürşitpınar sınır kapısının
açılması konusunda çalışmalarımız
ve girişimlerimiz devam edecek.
Kobani’den göç edenlerin
bazıları geri döndü ancak kalanların
geri dönmesi için neler yapılıyor?
Göç edenlerin geri dönüşleri
konusundaki
çalışmalarımız
savaş döneminde bile devam etti.
Dönenler için bir kamp inşa ettik.
Ancak bunun birçok zorluğu var;
şehirde halen birçok patlamamış
bomba ve mayın, sınır kapısı ve
altyapı sorunu var. Uluslararası
kurumlardan bu konuda destek ve
dayanışma olmazsa geri dönüşler
mevcut durumda biraz zor olacak. Bunun yanı sıra bazı kesimlerin Kobani ve tüm Rojava’nın
boşaltılması, insansızlaştırılması
gibi uğraş ve istekleri durumu daha
da zorlaştırıyor.
Kantonlar arası yardımlaşma
yapılabiliyor mu?
Mevcut fiziki koşullardan
kaynaklı zorluklar var fakat buna
rağmen hem Afrin hem de Cezire
kantonlarının destekleri devam
ediyor.
20
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
21
BİR GARİP GENEL SEÇİM
Dr. Utkan Alacakanat
7 Mayıs 2015 yapılan
Birleşik Krallık genel
seçimlerinden hiç bir
tad alamadım. Ne kadar
monoton ve gereksiz bir
seçim havasıydı öyle, .
Alışık olduklarımızın çok
dışında. Ben de ilk defa
bu ülkede oy kullanan
biri olarak itiraz ediyorum . Böyle seçim olmaz
kardeşim.
Niye mi?
Alin size bir sürü gerekçe.
Kimsenin önünde promp yoktu.
Arkalarında da her söze cevap vermeye hazır danışmanları olmadı.
Ne gereksiz bir tartışma
programlarıydı öyle, içim sıkıldı.
Hatta daha da ileri giderek halktan insanların sorularına yanıt vermeye başladılar. Dahası bir terbiyesiz kalkıp başbakana yalancısınız
diyebildi. Şok üstüne şok yaşıyorum.
Bu densizin derhal hapse atılması
ve süründürülmesi gerekirken, hiç
bir şey olmadı. Nerede hırsız olduğu
aşikar Cumhurbaşkanlarına hırsız
diyenlerin hapislere atıldığı o güzel
ülke.
Çok garip bir seçim canım kimsenin umurunda değil arkadaşlar
arasında senin adayın benim adayım
diyerek kavgalar çıkmıyor, hatta
aile içi kavgalar çıkmıyor.
Bütün
medya
organlarında
seçimde en az bir ay önce başlayan
liderler arasındaki tartışmaları heyecan ve merakla izledim.
Bununla da yetinmemişler posta
ile oy kullanmak diye bir şey icad
etmişler, Aman Allahım ya zarf
açılır ve benim oyum değiştirilirse,
daha da önemlisi kaydederken
Hırsızlar partisine yazılırsa bütün
oylar diye kaygılanmıyor insanlar.
Hiç kimse rakibine hakaret etmedi, Hatta bardak fırlatan bile
olmadı. Son derece saygılı bir
şekilde iktidara gelirlerse neler yapabileceklerini anlattılar, Hiç biri
ekran karşısına çıkıp rakipleriyle
tartışmaktan korkmadı ve kaçmadı.
Böyle seçim mi olur kardeşim.
Pooling centre’da (sandık) ne polis var, ne de son anda kandırmaya
yeltenen partililer,
Gidiyorsun
sakince oy kullanıyorsun. Üstelik
kurşun kalemle vereceğin partinin
karşısına bir çarpı koyuyorsun.
Kafayı yemiş bu İngilizler, O kurşun
kalem silinir ve yerine hırsızlar partisine oyum verilirse, Yok yok hiç
güvenilir değil bu seçimler.
Daha da ötesi kapalı kabin
yok zarf yok, her şey aleni. Kesin
çalınmıştır oylar.
İnanılır gibi değil gece saat 10’a
kadar oy kullanabiliyorsun, yani
işinden olmana gerek yok , Akşam
iş çıkışında gidip oy kullanabilirsin.
Saat 5 dedi mi sandıkları kapatıp oy
kullanmayan isçileri mağdur etmeden seçim mi olur kardeşim.
Saat 10 oldu ben zevkle oturmuş
bekliyorum elektrikler kesilecek
diye
Bir saat oldu kesilmedi 2 saat oldu
kesilmedi. Sonunda dayanamadım
elektrik idaresini aradım
Kardeşim niye kesilmiyor bu elektrikler.
Karşımdaki adam şaşkın bir
şekilde, Bu ülkede elektrikler hiç
kesilmez beyefendi dedi.
Ama bugün seçimler yapıldı
sonuçlar açıklanıyor, Kedilerde mi
girmedi trafoya diye çıkıştım ama
nafile . Adam bana git başımdan der
gibi bir cevap verip telefonu kapadı.
Doğrusu hiç alışık değilim böyle
aydınlık ve açık bir seçim sonucu
izlemeye, Yok yok bunlar seçim
nasıl yapılır bilmiyorlar, inanıyorum
oy çalmayı da beceremezler.
Sonuçlar 2-3 saat içinde neredeyse netleşti, Şimdi sokaklarda
çılgınca korna çalan , bağırarak
zaferi kutlayan insanların sokağa
çıkmasını bekliyor,. Sabahın 2’si
hala çıt yok sokakta. Bunlar ne
uyuz insanlar secim zaferini bile
kutlayamıyorlar.
Yok bu İngilizlerin seçim konusunda daha çok pişmesi ve
öğrenmesi lazım. Böyle gürültüsüz
tadı tuzu olmuyor seçimlerin.
Nerde o benim alışık olduğum
secim atmosferleri? Her seçimde
olağan üstü önlemler alınmasına
rağmen bir kaç kişi mutlaka oldurulur. Bir tek cinayet bile işlenmedi
seçim günü ve sonrasında oy
yada aday nedeniyle. Yalancı ve
hırsızların hükmettiği ülkede mutlaka sahtekârlıklar yapılır oylar
çalınır, ve hatta bu yaptıklarıyla
öğünülürdü. İngiliz politikacılarını
oraya göndermek lazım ders
almaları için .
En çok zoruma giden de, secimin hemen ertesi günü; Kaybeden
partilerin liderleri sorumlu benim
deyip istifa ettiler, yahu durum ne
oluyor? Bilmiyor musunuz , bir yerlerde secimi kaybedenler bile secimden zaferle çıktıklarını söyleyip
koltuğa yapışırlar, Aceleniz ne ,
Sizin ülkenizde hiç mi koyun yok ,
Biraz daha gütmeyi denesenize…
Olmuyor böyle, duyarlı ve onurlu
insanlarla secim yapmakta tad vermiyor.
Hiç ama hiç tadı yok Ingiltere’de
genel seçimlerin, Ben bir daha seçim
döneminde burada olmak istemem.
Gelelim sonuçlara; Muhafazakar
parti kendinin bile beklemediği bir
oy alarak tek başına iktidara geldi.
Ingiliz halkı tutarlı ve ekonomideki
dengeli tavrını ödüllendirdi David
Cameron’un. Haklıydılar da, onlar
kadar istikrarlı bir propaganda yapanda yoktu zaten.
Seçimin en büyük mağlubu İsçi
partisi oldu bence,
Geçen dönemden 26 milletvekili daha az çıkararak anketleri
bile yanılttılar. Ed Miliband’ın
liderlik vasfı hep sorgulanıyordu.
Kardeşinin
arkasında
liderlik yapan birini İngiltere halkları
cezalandırdı. Işçi partisi daha çok
etnik azınlıkların yoğun olduğu yerlerden başarılı çıktı, Etnik Minority partisi olmaktan derhal çıkması
gerekiyor.
UKIP 15% oy almasına rağmen
sadece bir tek MP çıkarabildi. Bu
da secim sistemini sorgular hale
getirdi. Kendisinin yarısı kadar oy
alan SNP 56 Milletvekili çıkarırken
UKIP ‘in bir Milletvekili çıkartması
çok adil değil. Sistem sorgulanmalı
ve daha adil bir seçim sistemine
geçilmeli diye düşünüyorum.
Liberal Demokratlar zaten bitmiş
bir partiydi, bu seçim de onun kanıtı
olmuş oldu. Yakışıklı Lider çok oy
almak için yeterli değilmiş, İngiltere
halkları bunu bize öğretmiş oldu.
22
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
23
ONUNCU YOUNGEAST
FESTIVAL’İ DÜZENLENDİ
2 - 3 Mayıs günleri,
MostArt Centre’da
gerçekleşen YoungEast
Festivaline yaşları 6 ile
26 arasında değişen 50
genç müzisyen katıldı.
2006 yılından bu yana Londra’da
düzenlenip bu yıl Onuncu’suna erişilen GuitarEast ve YoungEast Festival’lerin bu yılki etabında minik
rockçılar yetişkinleri imrendirecek bir
performans sergilediler.
Geçtiğimiz on yıllık süreç içerisinde 500’ün üzerinde genç müzisyene sahne, basın ve medya
aracılığıyla seslerini duyurma ve
yükseltmeleri için platform sunmaya
çalışan festivaller zincirinde yer alan
Sudden Exit, Canan Sağar, Olcay
Bayır gibi solist veya topluluklarımız, kendi beste ve sözleriyle oluşturdukları albümleriyle adlarını sadece
Londra ve Türkiye’de değil, bir kaç
kıtada birden duyurmaya başladılar.
Festivale çocukluk yaşlarında katılıp da, şimdi kolej veya üniverisite
aşamasında okumakta olan Ayhan
Ekerer, Hasan Coştu, Hilal Sak gibi
gençlerimizin ise, Türkiye’de ve İngiltere’deki dinletilerde, rock konser
ve festivallerinde yer alıyor olmaları, yetişmekte olan yeni genç kuşağa
enerji ve moral aşılıyor.
Müzik öğretmenleri Sedat Sarıcı,
Suzan Beyazıt ve Hakan Doğuç’un
yönetiminde gerçekleşen festivalde
yeni başlayanından üniversite öncesi
akademik eğitim derecelendirmesinde en yüksek seviye olan Grade 8’e
kadar her seviyeden genç sahne aldı.
Edip Akbayram Londra’da
Sevenleri İle Buluşacak
Ses sanatçısı Edip Akbayram başkent Londra’da
yapılacak konserde
sevenleri ile buluşacak.
19 Mayıs’ta Dominion
Centre’da yapılacak konser İnternational Music
and Dance Centre direktörü Mehmet Karakuş
tarafından organize
ediliyor.
19 Mayıs Salı akşamı saat
19:30’da başlayacak konserin biletleri kapıdan temin edilebilir.
Wood Green’de bulunan Dominion
Centre’da yapılacak konsere Edip
Akbayram dev kadrosu ile birlikte
katılıyor. Aynı konserde Özkan Orman da sahne alacak.
Konseri organize eden Mehmet
Karakuş 12 yıldır İnternational Music and Dance adlı okulda müzik
ve dans eğitimleri veriyor. Bunun
yanında şimdiye kadar çok sayıda
başarılı konser organize eden
Karakuş tüm müzikseverleri Edip
Akbayram konserine davet etti.
24
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
25
Denizler Londra’da da anıldı
Haber: Arif Bektaş
Foto: Erem Kansoy
Türkiye’nin dört köşesinde ve dünyanın bir
çok yerinde olduğu gibi Londra’da da Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam
edilişlerinin 43. yılında anıldı. Türk Kürt Toplumu Dayanışma Merkezi (DAY-MER) tarafından
düzenlenen anmaya 300’den fazla kişi katıldı.
Kuzey Londra’daki Londra
Toplum Merkezi’nde düzenlenen anmada konuşan DAY-MER
Başkanı Aslı Gül, Denizlerin,
ezenlerin karşısında ezilenlerin
yanında savaştıklarını ve idealleri uğruna hayatlarını ortaya koymaktan tereddüt etmediklerini
söyledi. Gül, Denizlerin mücadelesine sahip çıkmanın yolunun
günümüzdeki mücadele içinde
yer almaktan geçtiğini belirterek, onların bıraktığı yerden sosyalizm mücadelesinin devam
ettiğini söyledi. Aslı Gül, sağlık,
eğitim alanlarındaki saldırılara da
değinerek, İngiltere’de, bu mücadele içinde yer almanın Denizlerin mücadelesine sahip çıkmak
anlamına geldiğini de sözlerine
ekledi.
Dayanışma zamanı
DAY-MER Gençlik Komisyonu üyesi Sevgi Taş’ın da bir
konuşma yaptığı anmada konuşan
HDP Britanya Koordinasyonu
Temsilcisi Burhan Tanrıverdi,
tıpkı Mahirlerin Denizleri kurtarmak için cezaevinden kaçıp
eylem yaptıkları gibi, büyük
dayanışmaların günümüzde de
önemli olduğunu ve Türkiye’deki
haksızlıklara,
yolsuzluklara,
inkar ve talana karşı HDP içinde
bütünleşmek gerektiğini belirtti.
Denizlerin mücadelesinin devam ettiğini, idealleri ve sosyalizm arzularının yeni kuşaklar
aracılığı ile devam ettiğini
söyleyen Tanrıverdi, Denizlerin
idam sehpasındaki sloganlarına
bakıldığında, onların sosyalizme
ve halkların bağımsızlıklarına
duydukları bağlılığın kolayca
görülebileceğini kaydetti.
DAY-MER
Gençliğinin
oluşturduğu koro grubu, şiir dinletisi ve sinevizyonla devam eden
etkinlikte, DAY-MER Müzik
Topluluğu da sahne aldı. Sinevizyon ve şiir dinletisinde yer yer duygusal anların da yaşandığı anmada,
sanatçı Özkan Orman da türküleriyle katıldı. Orman proğramı içinde
yaptığı konuşmada, böyle mücadele ve isyan türküleri söylemesinde Denizlerin mücadelesinin
büyük payının olduğunu belirterek, anmada sahne aldığı için de
onur duyduğunu söyledi.
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
26
Bozcader’li Gençler, Köylüleri
Hüseyin İnan’ı Andılar
6 mayıs 1972’de, devrimci arkadaşları
Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan ile idam
edilen Hüseyin İnan, Bozcader’li
köylüleri tarafından anıldı.
Sivasın Gürün ilçesine bağlı Bozhüyük ve Camiliyurt
köyleri derneği Bozcader, her sene Bozhüyüklü olan Hüseyin İnan için bir anma etkinliği düzenliyor. Bu sene, gençlerin özellikle emekleriyle düzenlenen geceye ilgi büyük
oldu.
Gençlik kollarının düzenlediği anma etkinliğinde İnan,
Gezmiş ve Aslan’ın hayatları ve devrimci mücadelelerinin
anlatıldığı slayt gösterisinde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanan Alevi ve demokrasi karşıtı katliamları ve diğer
devrimcilerin hayatları ve mücadeleleri de anlatıldı.
Gençlik kollarından Hasan Durna’nın hazırlayıp
sunduğu slayt gösterisinde İnan’ın mücadelesinin bugün
için önemi ve gençlerin onun değerlerine sahip çıkmaları
için ailelerinin çocuklarına İnan’ı anlatmalarının önemi
vurgulandı.
Durna, Gezmiş’lerin, dönemlerinden önce yaşanan
katliamların tekrarlanmaması için mücadele ettiklerini ve
geriye bıraktıkları mücadelenin devam etmesi gerektiğini
ifade etti.
Gezmiş, Aslan ve İnan’ın ailelerine yazdıkları son mektuplar, idam edilmeden önce söyledikleri son sözleri Durna
yanı sıra, gençlik kollarından, Deniz Çifci ve Okan Doğan
okudular. Devrim şehitleri Sinan Cemgil, Mahir Çayan ve
İbrahim Kaypakkaya’nın hayatları ve devrimci mücadelelerine de sunumda yer verildi.
Sunumda, Cumhuriyet’in kurulduğu dönemden bu
yana Türk ve Sunni’ler dışında diğer etnik kökenler ve
dinlerin asimile edildikleri anlatıldı. Dersim katliamında
Atatürk ve manevi kızı Sabiha Gökçen’in rollerinin de
özellikle belirtildiği sunumda, İnan’ların idamlarının par-
lamento oylamasında CHP’li milletvekillerinin toplamının
‘hayır’ oyunu kullanmamaları eleştirildi. Ayrıyeten, Sabiha
Gökçen isminin havaalanına verilmesinin ve Fatih Sultan
isminin İstanbul’un üçüncü köprüsüne verilme planının
Alevilere karşı yapılan katliamların tasvibi ve hakaret
olduğu ifade edildi.
Sunumda Koçgiri katliamı, Dersim katliamı, 1 Mayıs
1977, Malatya katliamı, Maraş katliamı, 12 Eylül darbesi,
Sivas katliamı, Gazi olayları, ‘Hayata dönüş operasyonu’
ve AKP hükümetinin bugün yürüttüğü siyasi baskı anlatıldı.
Sunumda son olarak Daiş çetelerinin Rojava, Şengal, Suriye ve Irak’ta Aleviler ve Kürtlere karşı katliamları anlatıldı.
Büyük bir ilgiyle dinlenilen slayt gösterisi süresince
Grup Anatolia, duygulu yorumuyla sevilen devrimci
şarkılar seslendirdiler.
100. yılında Ermeni Soykırımı konulu
panel Londra’da gerçekleştirildi
Sınıf Teorisi
Dergisinin “100
Yıldönümünde Ermeni
Soykırımını Lanetliyoruz”
Paneli Londra Yüz Çiçek
Açsın Kültür Merkezi’n
de yoğun bir katılımla
gerçekleştirildi.
Saygı duruşunun ardından Panelist Recep Maraşlı’nın
hazırladığı Ermeni Soykırımına yönelik Sinevizyon
gösterimi ile başlayan panel, moderatörün İbrahim
Kaypakaya’nın resmi ideolojiden ve modernizmden
kopuşunu verdiği örneklerle anlattıktan sonra sözü Recep
Maraşlı’ya bıraktı. “Ermeni soykırımının yapıldığına dair
belgeler varmı? diye sorulur çoğu kere. Arşivleri açalım
diye de önerilerde bulunurlar egemenler. Oysa belgeleri
tutanlar kendileri ve arşivlere yerleştirilenler de yine kendileridir. Bu arşivlerin güvenirliliği nedir? biliyoruz ki binlerce Ermeninin doğum kayıtları var ama ölüm kayıtları
yoktur. Mesela kendi kayıtlarında 1915 yılında Adana’da
52 bin Ermeni yaşıyorken, 1965 yılında yine kendilerinin
yaptığı bir araştırmada 28 Ermeni yaşadığı açığa çıkıyor.
Yine aynı tarihlerde Wan’da 65 bin ve sonrasında 1 kişi
kalıyor. Kayseri’de 50 bin ve sonrasında 9 kişi kalıyor. Bir
çok ilde aynı sonuçlar ortaya çıkıyor. Peki ne oldu bu insanlara? Bundan daha büyük bir belge ve ıspat varmıdır” diye
devam eden Maraşlı bir soru üzerine bir kısım Kürtlerin de
Ermeni soykırımında devlete yardımcı olduğunu savundu.
Daha sonra söz Muzaffer Oruçoğlu’na verildi. İşin
insani boyutunu aktaran Oruçoğlu “Bir bakıma hepimiz
suçlu konumundayız. İnsanlığı en derinden saran ideoloji
dindir ve her din kendi dışındaki inancı sapkınlık olarak
yorumlar ve kendi inançlarının cennete götüreceğini,
diğerlerinin ise cehennemi boylayacaklarını vaaz eder
ve cehennemde ne kadar kalacaklarını ise tanrının bile
bilmediği” şeklinde aktardı. “Her imparatorluğun bir kalbi
vardır ve Anadolu Osmalı İmparatorluğunun da kalbi
vardı, kapitalizmin atılım göstermesi nedeniyle ulusal bilincin ve milli uyanışların gerçekleştiğini ve bunun milli
isyanlara yol açtığını biliyoruz. O dönemler Ermeni milli
bilinci gelişkindir. Üretici güçlerin gelişmesiyle işin daha
da hızlandığı görülüyordu. Bütün diğer gelişmelerin de
oluşmasıyla İttihat Terakki ulusal devlet planları başlamış
oluyordu. Böylelikle Teşkilat-ı Mahsusa, Kürt derebeyleri ve azılı mahkumlar kullanılarak kafile kafile Ermeni
katliamlarına girişildi. Kabul etmeliyiz ki halkın da elleri
kanlıdır. Halkın eleştiriye tutulmamasını anlamak mümkün değil! Çözüm noktasında hayalci olmalıyız çünkü
hayalci insanlar gerçekleri kolayca söylerler. Ortada batı
Ermenistan diye bir yer var ve bunun kurulmasını savunmak gerekir. Kurulur veya kurulmaz, gerçekleşir veya
gerçekleşmez ama bizim hakkını teslim etmemiz gerekir ve
gerçeklerin hakkını vermemiz gerekir. Batı Ermenistanın
tanınması gerekir. Bunu açık açık savunmalıyız.”
Sorulan sorulara verilen cevaplar sonrasında, 17
Mayıs 2015 günü yapılacak olan önder Kaypakkaya anma
yürüyüşüne yapılan çağrı ile panel sona erdi.
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
Walthamstow’un Bir Günü: Faşîstler,
Anti-Faşistler ve Binden Fazla Polis
Geçtiğimiz Cumartesi günü doğu
Londra’nın Walthamstow bölgesinde
gösteri düzenleyen İngiliz Savunma
Ligi-EDL adlı faşist-ırkçı gruba karşı
anti faşist gruplar da karşı eylem
düzenledi. Gösteri yerine binden fazla polis gönderilerek, her iki grubun
birbirine yakınlaşması engellendi.
Londra’nın en kozmopolit bölgelerinden birisi
olan ve Walthamstow’da EDL adlı ırkçı grup,
bölgedeli Müslüman nüfusunun çok arttığını iddia
ederek göçmenlere karşı ırkçı bir gösteri düzenledi.
Londra dışından da gelenlerin içerisinde olduğu
yaklaşık yüz kişilik ırkçı gruba karşı anti faşistler
de karşı gösteri düzenlemek istedi. Gösteri yerine
binden fazla polis ve yüzlerce polis aracı sevkedildi. Her iki grubun bir birine temas etmemesi için
etten duvar ören polis özellikle de Anti-Faşist grubu çembere aldı.
Hemen hemen gün boyu devam eden gösteride
ırkçı EDL grubu üyeleri sık sık `defolunun gidin`,
`Biz Israili destekliyorz`, `Sağlık için ülkemize
gelmeyin` şeklinde göçmen karşıtı ırkçı sloganlar attılar. Sayıları 2 bini bulan Anti-Faşist grubu
birbirinden ayıran polisler, grubun bir araya gelmesini engelledi. Bunun üzerine Anti-Faşist grup,
‘Polis Nazileri Koruyor’ şeklinde slogan atarak
polisin tavrını protesto etti.
Gün boyu devam eden gergin eylemden sonra
ırkçı grup yine polis güvenliği altında BlackHorse
tren istasyonuna kadar götürüldüler. Polisler ile
Anti-Faşist gruplar arasında ara ara gerginlikler ve
kovalamacalar yaşandı.
27
28
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
Sudoku Zor
Sudoku Basit
KARİKATÜRLER
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
29
Bozcader FC Şampiyon
Sivasın Gürün ilçesine bağlı Bozhüyük ve
Camiliyurt köyleri derneği, Bozcader’in futbol
takımı, Bozcader FC yarıştığı ligde yenilgisiz
şampiyon oldu.
Serkan Boyraz yönetimindeki Bozcader FC, The Edmonton & District Sunday Football
League adındaki, Pazar ligine
sezon başında dördüncü kümeden giriş yapmıştı. Yenilgisiz,
şampiyon olarak üçüncü lige
yükselen takım, önümüzdeki
döneme güçlü bir giriş yapması
bekleniyor.
Bozcader FC’nin 2014-15 sezonun gol kralı, 24 gol ile, Umut
Doğan oldu.
Bozcader FC’nin başarısını
kutlamak
için,
son
lig
maçlarında, dernek başkanı İrfan
Sağır dahil, bir çok dernek yöneticisi ve üyeler, takımlarını
yalnız bırakmadılar.
Boyraz, duygularını şöyle
ifade etti: ‘‘Çok gururluyum
ve önümüzdeki sezon için
heyecanlıyım. Ligi başarıyla
bitireceğimizden emindim ve
daha azını beklemiyordum.
Oyuncularıma
inanıyordum
ve yaklaşımları oldukça olumluydu.’’ Sezon başında, Boyraz
takımının iyi sonuçlar alıp, kısa
bir zamanda birinci kümeye
yükseleceğini ifade etmişti- bu
sezonda gösterdikleri performans, hızlı bir yükseliş sergileyebileceklerinin
mümkün
olduğunun işareti.
Kupa yarışında da başarılı
performans sergileyen takım,
Challenge Cup, Divisional Cup,
League Cup ve Supplementary
Cup, yarışmalarında çeyrek
ve yarı finallere yükselmeyi
başarmıştı.
The Edmonton & District
Sunday Football League, 90
seneyi aşkındır aktif ve dört kümeden oluşuyor. 1925 senesinde
kurulan Pazar ligi, 2004 sen-
esinde İngiliz Futbol Derneği’ne
(FA) katılma kararı alarak, ülkenin belirlenmiş diğer liglerinin
arasına dahil oldu.
Boyraz, desteklerinden dolayı
takımın sponsorları Meray Nuts,
Lebara, GSI Insurance, Where
to Save ve Kings Chicken &
Pizza’a teşekkür etti.
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
30
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
Bu sayfada
£10
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
DRİVİNG LAND
ŞOFÖR OKULU
Kısa sürede fazla para harcamadan
ehliyet almak, güvenli sürücü
olmak için vitesli & otamatik
direksiyon dersleri verilir.
Erken test günü alınır
Ali 07723921216
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip
olmak için henüz gec değil, özel ve grup
dersleri ile kendinizi yeniden
kesfetme zamanı.
Deniz Dogrusoz
Personal Trainer
www.deniz-personal-tranining.com
07427424619
Ufuk Kaya
07405891522
El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel
el sanatları.
Her türlü boya ve dekorasyon
işi itina ile yapılır.
TOPCU MOBILE CAR MECHANIC
Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır
REPAIRS
SERVICING
DIAGNOSTICS
PRE-MOT/FAILURES
AHMET TOPCU
07415106521
07405756462
Horizon Books
Kitap Satış Temsilcisi
MEM Painting
and Decoration
Mahmut Söylemez
Hurdar Sinop Tel:07448 654 828
07455947693
ALTUN
CLEANING
SERVICES
Hurdar Hand
Crafts
Özel Türkçe
Dersi
Türkçe diksiyon ve gramer
dersleri verilir.
Diren Yalçın
07504 662756
07984 513 968
BALINZA LAUNDRY &
CLEANING SERVICES
Her türlü çamaşır yıkama işi
yapılır. Evden alıp eve teslim
servisimiz mevcuttur.
One 2 One
English
for children and adults
07428336181
OREL
BOOKKEEPING
& ADMIN
07768282295
[email protected]
Yıldız Adıgüzel
Qualified English Language Teacher
SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL,
IELTS & BUSINESS ENGLISH
For more information and Free consultation:
t 0753 4491 623
e [email protected]
ÇARŞAMBA, 13 MAYIS 2015
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
31
Bu sayfada
£30
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
ÇARŞEM, 13 GULAN 2015
9
REWŞA ŞÎZOFRENÎK TIRSA JI AŞTIYÊ
Serhildana ku dest pê kir tirseke mezin xist nava
dewlet û hikûmetê. Dewleta tirk û hikûmeta AKP’ê
careke din xwe avêtin bextê Rêber Apo ku ev serhildana gel rawestîne Dema Serokomar Recep Tayîp
Erdogan li ser desthilatdariya
AKP’ê bû (hê jî li ser e) ji bo hemû
sazî, dezgeh, komele û derdorên
cuda bi xwe ve girê bide hemû rê
û rêbaz bi kar anî. Bi vê yekê gelekî nepixî. Xwe wekî hêzekî ku
dê qet têk neçe û dê qet rûyê wî yê
rast dernekeve holê didît. Hatibû
asta yek zilamî û desthilatdariya
herî xurt ku digot qey dê her tim
wiha be. Lê Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan bi têkoşîn, xebat û
berhemên xwe, ew vala derxistin
û rûyê wan yê rast derxist holê.
Li ser vê yekê hikûmeta AKP’ê
û Erdogan hêj zêde har bûn. Li
hemberî Rêber Apo, Tevgera
Azadiyê û siyaseta kurd (ku îro
li bakurê Kurdistanê û Tirkiyeyê
DBP û HDP’ê dimeşîne) ket nav
hewldanên tolhildan, tunekirin,
pasîfîzekirin û reşkirinê. Ji ber
fikr, felsefe û paradîgmaya Rêber
Apo ku li hemberî netewdewletê,
neteweya demokratîk pêşdixist û
rêveberiya xwecihî esas digirt û
li bakurê Kurdistanê li hemberî
dewletê ji bo civakê dibû altarnatîfa herî guncav. Ku roj bi roj
şênber dibû. Bi taybetî di hilbijartinên 30’yê adara 2009’an de
nêzî 100 şaredarî ket destê siyaseta
kurd. Hikûmeta AKP’ê ku di heman demê de bi cemaeta Gulen re
tevdigeriya tehamulî vê serkeftin û
tercîha civakê ya demokratîk nekir
dest bi operasyonên qirkirina siyasî yên di bin navê KCK’ê de kir.
Bi hezaran siyasetmedarên kurd ku
paradîgmaya Rêber Apo dixistin
meriyetê hatin girtin. Bi vê qirkirinê, xwestin ku pardîgmaya Rêber
Apo ya xweseriya demokratîk asteng bikin. Lê Tevgera Azadiyê,
gelê kurd li hemberî van kiryarên
AKP’ê têkoşînek bê hempa da.
Li bakurê Kurdistanê gerîlayên
HPG’ê hemleya rizgariyê da destpêkirin û li Botanê gelek heremên
ku di bin hêzên dagirkerên artêşa
tirk de bûn hatin rizgarkirin. Her
wiha HPG’ê heremên ku rizgar kirin xistin bin kontrola xwe.
Xwe avêtin lingên Rêber Apo
Di heman demê de li rojavayê
Kurdistanê jî şoreşek pêk hatibû
û gelê kurd destkeftiyên mezin bi
dest xistibûn. Dîsa li hemberî zext
û zordariya dewletê li girtîgehên
Tirkiye û Kurdistanê bi hezaran
girtiyên siyasî jî bi berxwedanek
bêhempa çalakiya greva birçîbûnê
dest pê kiribûn. Ev berxwedana
zindan di raya giştî de deng veda.
Ev yek AKP xist nav tirs û xofên
mezin. Hikûmeta AKP’ê, ev serhildan û berxwedan li hemberî xwe
wekî xetereyek mezin dîtin. Li ser
vê yekê ketin nav lig û tevgerê.
Xwe avêtin lingên Rêber Apo û
xwestin berxwedana li zindanan û
şerê şoreşgerî yê ku ji aliyê HPG’ê
hatibû destpêkirin bidawî bike.
Rêber Apo jî li ser sozên ku danê
bangawaziyek kir û di roja 68’an de
berxwedêran çalakiya xwe bi dawî
kirin.
Destpêka komkujiyan
Dawiya 2012’an dewletê bi
Rêber Apo re hevdîtin kir û Rêber
Apê pêvajoyek da destpêkirin. Lê
di dawiya 2012’an de careke din
hêzên dagirker dest bi qirêjiyên
xwe kir û li Licêya Amedê di nav
de fermandarê HPG’ê û Endamê
Meclisa Leşkerî Numan Amed
jî di nav de 10 şervanê Têkoşîna
Azadiyê şehîd xistin. Di heman
demê de di 9’ê çileya 2013’an
bi destê MÎT’a Tirkiyeyê ve li
paytextê Fransa Parîsê 3 jinên
şoreşger ên kurd Sakîne Cansiz,
Fîdan Dogan û Leyla Şaylemez bi
awayekî hovane hatin qetilkirin.
Li hemberî van kiryarên dijmirovî
gelê kurd nerazîbûnên tund nîşanî
dewlet û hikûmeta AKP’ê da.
Zextên 2013’an
Rêberê Apo di Newroza
2013’an de pêvajoya diyalog û
çareseriyê da destpêkirin. Piştî ku
ev pêvajoya ji aliyê Rêber Apo
ve hat destpêkirin dewleta tirk dest
bi çêkirina qereqol, kalekol, bendav û HES’an kir. Dîsa di navbera
Rojava û Bakur de xendek kola û
dîwarê bi bilindiya 3 metroyî kir.
Bi sedan welatiyên ku nerazîbûn
nîşanî van kiryarên qirêj dan hatin
binçavkirin, girtin û qetilkirin. Her
wiha ambargo danî ser rojavayê
Kurdistanê.
Haya wî çawa tune ye?
Li ser hewldanên Rêber Apo
yên demokratîk û çareseriyê Heyeta Îmraliyê li Qesra Çankayayê di
28’ê Sibatê de bi amedebûna alîgirê
serokwezîrê tirk Yalçin Akdogan û
Wezîrê Karê Hundur Efkan Ala
li ser 12 xalên ku hatibûn lihevkirin ji raya giştî re bi daxuyaniyeke
çapemeniyê hat aşkerakirin. Li aliyê din jî serokomarê tirk Erdogan
derket pêşberî çapemeniyê û got;
“Tiştên ku li Dolmabahçeyê hatin
aşkerakirin haya min jê tune û ez
napejirînim”. Li ser vê daxuyaniya wî berdevkê hikûmetê Bulent
Arinç jî wî derewandibû û gotibû;
“Em her tiştî pê re parve dikin. Ne
gengaz e ku haya serokomar ji van
geşedanan tune be.” Ev şîzofreniya
Erdogan nîşan dide. Her tiştê ku di
bin konrola wî de ye, çawa dibe ku
haya wî jê tune be.
Erdogan dîn û har bû
Erdogan êdî hewldanên Rêber
Apo yên ji bo demokrasiyê baş
dîtibû. Di heman demê de rûyên
wan yên di neçareseriyê de israr,
baş hatibû teşhîrkirin. Bi ketina
pêvajoya hilbijartinê û piştgiriya
ku HDP’ê ji raya giştî wergirt,
Erdogan har û dîn kir. Carek din
dest bi zimandirêjî, heqaret û
hewldanên provokatîf kir û got;
“Pirsgirêka kurd tune ye; kesên
ku bibêjin pirsgirêka kurd heye,
li Îmraliyê dewlet li ser maseyê
rûneştiye, ew cudakar in. HDP
dixwaze cudakariyê bike” û hwd.
Armanc ew bû ku pêvajoyê têk
bibe û di hilbijartinê de HDP bi ser
nekeve.
Tirsa Erdogan
Lewma Erdogan baş dizane ku
ev pêvajo pêşve biçe û HDP jî bi
ser bikeve dê mîna berê nikaribe
her tîştî li gorî xwe pêk bîne û
desthilatdariya xwe bimeşîne. Lewra hevserokê HDP’ê Selehattîn
Demîrtaş bang li Erdogan kiribû
û gotibû; ‘Em ê te nekin ‘serok’’,
ev gotinên Demîrtaş û atmosfera
ku HDP’ê li Tirkiyeyê dabû avakirin tirs xistibû dilê Erdogan û
AKP’ê. Ev tirsa wan a ji hêzên
demorasiyê, wan li hemberî gel û
hêzên çareseriyê xist nav tevgera
qirêj û êdî bi awayekî vekirî dest
bi provokasyonên têkbirinê kirin.
Armanca provokasyonê
Provokasyona xwe ya herî
qirêj li Giyadîna Agiriyê li Çiyayê
Tendûrekê pêk anîn. Welatiyên ku
xwestin mîhrîcana çandina şitlê
daran li dar bixin asteng kirin.
Xwestin leşkerên xwe bi gerîlayên
HPG’ê bidin kuştin ku di raya giştî
ya Tirkiyeyê de xwe mafdar bidin
xuyakirin. Lê bi belge û dîmenan
ev hewldanên wan ên provokatîf
derket holê. Di encama vê provokasyonê de 2 gerîlayên HPG’ê
û hevserokê HDP’a Giyadinê yê
berê Cezmî Budak şehîd ketin.
Îlankirina pêvojoya şer
Dîsa
li
Şirnex,
Colemêrg,
Mêrdîn, Amed, Bedlîs û gelek
deverên din operasyonên leşkerî
dan destpêkirin û gelek qatên gerîlayan topbaran kirin. Carek din
di bin navê ewlehiyê de dest bi
girtina cerdevanên nû kirin. Dîsa
li seranserê Tirkiyeyê êrîşên li
hemberî buroyên hilbijartin û navendên HDP’ê pêk tên. Ev hemû jî
tên wateya ku pêvajoya şer hatiye
destpêkirin.
Mebesta desthilatdariyê
Niha dema ku mirov li rewşa
nûnerên dewlet û hikûmeta
AKP’ê, ji wezîr heta serokwezîr û
heta serokomar dinêre, mirov ew
rewşa şîzofrenîk di wecên wan de
dibîne. Dibe ku ev têgeha şîzofren
tam li cihê xwe rûnene. Lê dikevin karekterên ji hevdu cuda. Di
esasê xwe de tu karekterê wan
hêvî û baweriyê nade. Bi nêzîkbûna hilbijartinê jî ev bi awayekî
beloq kifş bû. Heke AKP bi tena
serê xwe desthilatdariyê bi dest
nexe, îhtimal heye ku hilbijartinên
lezgîn têxe rojevê. An jî mumkûn e
ku kaoseke mezin derxîne. Lewre
bi hemû şaneyên xwe otorîterî,
dîktatorî û faşîzmê dijî û diparêze.
Niha hemû hewldanên wan ên
provokatîf û êrîşên wan ên li ser
HDP’ê, bi vê mebestê ye.
Rûpoşa xapînok a
Erdogan ketiye
Ev demek e hikûmeta AKP’ê
û serokomarê tirk Recep Tayyîp
Erdogan travmayên dînik nîşan
didin. Di heman demê de ketine
rewşeke şîzofrenîk. Em bala xwe
bidin wan ku bi çi awayî tev digerin. Erdoganê beriya were desthilatdariyê xwe hertim wekî demokrat,
mafparêz û dijberê emperyalîzmê
dida xuyakirin. Di aliyê din de jî
xwe wekî oldar û mirovhez dida
xuyakirin. Lê rastî ne wiha bû,
rûpoş bû, ya li ser çavê wî. Heta
astekê jî mirov dikare bibêjê gelek derdor bi vî awayî xapand û bi
xwe ve girê da. Lê ev rûpoşa wî
ji aliyê Tevgera Azadiyê ve hat
xwarê. Êdî nizane ku dê çi bike.
Rûyê xwe yê qirêj bi kîjan rûpoşê
binixumîne. Jiber ewqas qirêjiyên
wî û derdora wî derketiye holê ku
nizane dê çawa veşêre.
Li dijî gavavêtinê ye
Li aliyekî dewletê bi Rêber Apo
re hevdîtin dikir li aliyê din jî çiqas
polîtîkayên qirêj hebûn dixist dewreyê. Êdî ji aliyê her kesî ve dihat dîtin ku li gorî ruhê pêvajoyê
gavên ku diviya bihata avêtin ji
aliyê dewlet û hikûmetê ve nedihat avêtin. Li hemberî vê yekê
jî bi awayekî vekirî dijminatiya
gelê kurd dihat kirin. Ne tenê li
Bakur di heman demê de li Rojava jî gelek hovitiyên dijmirovî
pêk anîn. Dewleta tirk xwest ku
li ser hîmên ‘lihevkirina bi hêzên
hegemonîk ên kurewî’ re Şoreşa
Rojava bifetisîne û gelê kurd qir
bike. Lewre armanca serweriyê ew
bû ku ev felesefe û feraseta Rêber
Apo têk bibe ku ji gelên bindest
re nebe mînak. Li ser vê armancê
çeteyên xwe yên hov DAIŞ ava kirin û ajotin ser gelê kurd û civaka
êzidî. Ligel ku pêvojayeke ji aliyê
Rêber Apo hatibû destpêkirin û
bi nûnerên dewletê re hevdîtin
pêk dihatin jî, hikûmeta AKP’ê
û Erdogan bi awayekî aşkera
piştgiriyeke bêsînor dan çeteyan.
Êrîşî Kobanê dikirin Van çeteyan
ji Tirkiyeyê piştgirî werdigirtin
û bi hemû hêza xwe êrîşî Kobanê dikirin. Ji bo Kobanê bikeve,
dewleta tirk bi awayekî aşkera
tanq, top, çek didan û rêya çeteyan
vedikir û çeteyên hovkar diparast.
Dîsa gelek yekîneyên xwe yên taybet jî xist nav çeteyan û bi ahengsazî û bi tifaq dimeşiyan. Gelê
kurd êdî tehamulî ev tifaqa kirêt
nekir û di 6’ê Cotmehê de rabû
ser piyan. Li seranserê Kurdistan û
Tirkiyeyê gel daket kolanan û her
der veguherand cihê serhildanê.
Serhildana ku dest pê kir tirseke
mezin xist dilê dewlet û hikûmetê.
Dewleta tirk û hikûmeta AKP’ê
careke din xwe avêtin bextê Rêber
Apo û xwestin ku ev serhildana
gel rawestîne. Li ser bangawaziya
Rêber Apo gelê kurd rawestiya.
ÇARŞEM, 13 GULAN 2015
8
HEVOKÊN
HEMWATE
Amed Tîgrîs-A.Welat
Di wêje û gramerê de hem bêjeyên hemwate û hem jî
hevokên hemwate hene. Lê bêjeyên hemwate û hevokên hemwate her yek xwedî taybetmendiyên cuda
ne. Bêjeyên hemwate dikarin wateyên wan ji sedî
sed wekî hev an jî gelek nêzîkî hev bin, lê hevokên
hemwate bi tenê dikarin xwedî heman wateyan bin.
Ji ber ku bêjeyên hemwate ji yek bêjeyî pêk tên; lê
hevokên hemwate ji çend bêjeyên cuda pêk tên û
mirov dikare cihê rêzkirina bêjeyan jî biguhere.
Ji ber vê yekê wateya hevokên
hemwate her yek bi rengekî cuda
ye, bi tenê wateyên hevokan
nêzîkî hev in. Rêzkirin û guhertina
bêjeyan nuansên cuda peyda dikin
lê dîsa armanca sereke ji binî ve
nayê guhertin û hevok hemwate
dimînin. Ev formulasyona yekem
e lê dîsa mirov dikare di formulasyona duyem de jî gelek bêjeyan
cuda bi kar bîne; belê dîsa armanc
û wateya hevokan nêzîkî hev
dimînin. Ev çawa dibe? Ez dikarim
wiha li jêr çend mînakan bidim ku
mijar bi awayekî zelal were fêmkirin. Nimûne ji bo Formulasyona
yekem ku bêje nayêne guhertin lê
cihê rêzkirina wan tên guhertin:
Ez dixwazim îsal li Amedê beşdarî
festîvala zebeşan bibim.
Ez îsal dixwazim li Amedê
beşdarî festîvala zebeşan bibim.
Îsal ez li Amedê dixwazim beşdarî
festîvala zebeşan bibim. Mirov
dikare bi heman bêjeyan çend hevokên hemwate yên din jî lê zêde
bike. Li vir bêje heman bêje ne lê
cihê bêjeyan hatine guhertin. Her
çiqas nûansên biçûk hebin jî dîsa
wate û armanca sereke ya hevoka
yekem nehatiye guhertin. Nimûne
ji bo formulasyona duyem ku bêje
tên guhertin lê wate heman wate
dimîne: Li Amedê her sal festîvala
zebeşan heye, ez jî dixwazim îsal
beşdarî wê bibim. Ji bo zebeşên
Amedê hersal festîval tê lidarxistin, îsal ez jî dixwazim beşdarî
festîvalê bibim.
Ev her du formulasyon jî hevokên hemwate ne lê bêjeyên wan
ne yek in, cuda ne. Dîsa jî ji aliyê
wateyê ve formulasyona yekem û
duyem yek in. Gelo mirov dikare
bêje ji van hevokan yek an du rast
in û yên din şaş in? Na! Hemû hevok rast in lê bi çend formên cuda
hatine nivisîn. Ji van hevokan yek
an du dikarin ji yên din baştir li
hev bin û li guhên mirov xweştir
û ahengtir bên. Dibe ku li gorî devoka herêma mirov be jî. Her kes
kurdiya herêma xwe baştir û rastir
dibîne. Ji bo ku bi salan wê formu-
lasyonê bihîsiye û bi kar aniye.
Loma jê re baş, xweş û rastir tê. Gelek nivîskar û bi taybetî
redaktor û edîtorên me, di nav van
hevokan de ya herêma xwe rastir
û duristir dibînin, xêz didin ser
alternatîfên din, sansor û qedexe
dikin. Ji vî kar û berpirsiyariyê re
jî dibêjin xebata redektekirinê. Ev
ne rast e. Ev kar û helwest li dijî
zanistiya lengustîkî ye. Ji ber ku
ev helwest ziman di nav qalibên
hesinî de teng dike û dewlemendî,
rengînî, elastîkî û estetîka ziman
dikuje.
LI ÇIYAYAN ZIMANÊ TEMBÛRÊ BI COŞTIR E
Ji bo gerîlayan huner parçeyekî
ji jiyanê ye. Gerîla Egîd Serhad
jî bi tembûra xwe hewl dide ku
çand û hunera kurdî li çiyayên
azad biparêze û pêş bixe
hez dikin. Li aliyê jî teknîka şelpe jî îfadeya
hestên serhildêr a gerîla dijî.”
ELEWÎTÎ ÇANDA ME YE
Egîd bi lêv kir ku ji roja ku PKK hatiye
avakirin heta niha, zemîneke ji bo ku gel û
baweriyên cuda xwe îfade bikin û bi taybetî jî aliyên ku ji aliyên ku pergalê ve hewl
hatiye dayîn ku bê tinekirin, li ser linga bê
girtin, avakirine û têkiliya elewîtiyê ya bi
PKK’ê re wiha vegot: “Elewîtî ne terzeke
jiyanê ya ji me dûr e. Edalet, exlaq, jiyana
komunal a di civakê de ji bo me her tim
bûye mînak. Dîsa her tim aliyê bindest e.
Elewîtiya ku pergal hewl dide tune bike,
reng û cewhera vê erdnîgariyê ye. Jiyana
elewîtiyê jiyana demokrasiyê ye. Divê ev
nirx bên xurtkirin. Ji roja ku Rêber Apo dest
bi têkoşînê kir elewî parastin.”
Dema tê gotin gerîla gotin tişta yekem tê
hişê mirovan çek û şer e. Lê dema mijar bibe
gerîlayên PKK’ê, rewş berovajî dibe. Gerîla
ligel şervaniya xwe, xwe di hunerê de jî pêş
dixîn. Ji bo gerîla huner parçeyekî jiyanê
ye. Wiha ye ku gelek gerîlayan navê xwe bi
hunera xwe di Têkoşîna Azadiya Kurdistanê
de nivîsî. Ozan Mizgîn, Ozan Sefkan, Ozan
Serhad, Delîla û gelekên din li çiyayan bi
hunera xwe bûn destdan.
LI GERÎLATIYÊ HUNER
Gerîla Egîd Serhad jî di şopa gerîlayên
ku li çiyayan bi hunera xwe jî hebûn, diçe.
Egîd bi tembûra xwe û teknîka şelpkeyê
balê dikişîne. Di 1985’an de li Eleşkîrta
Agiriyê ji dayik bûye. Di temenê biçûk de
jiyana metropolên mezin nas dike. Eleqeya
wî ya ji bo tembûrê li Stenbolê pêş dikeve,
li hemberî beytên elewiyan eleqeya wî zêde
dibe. Tevî ku di malbata wî de kes li dijî
muzîkê ne eleqedar e jî Egîd bi eşqeke mezin ji tembûra xwe dûr nakeve. Demekê li
dibistaneke tembûrê perwerdeyê dibîne û di
çarçoveya derfetên xwe de, xwe pêş dixe.
Ji bo Egîd jiyan weke ku dixwest neçû.
Şerê ku di biçûkatiya xwe de li Kurdistanê
şahidiya wê kir, hê jî didome. Di 2008’an
de dema zanîngeh dixwend, li dijî operasyonên li çiyayên Kurdistanê berdewam dikir,
li dijî terora polîsan a li ser gelê kurd bêdeng
nema û zanîngeha ku beşa fîzîkê dixwend,
terk kir û derket çiyayan.
Egîd piştî hat çiyayê Kurdistanê jî eleqeya
xwe ji tembûra xwe nebirî. Ji ber şert û
mercên zehmet ên gerîlayan derfetê lêdanê
nedîtiya. Di sala duyem a gerîlatiyê de ev
derfet dîtiye û dest bi lêdana tembûrê kiriye.
Eleqeya gerîlayan a li dijî muzîka elewiyan
moreleke mezin daye Egîd. Wisa ye ku her
dema ku Egîd li tembûrê dide, hevalên wî
dibêjin ji min re jî beytek û piştre bi şelpe
berdewam bike. Egîdê ku bi piştgiriya
hevalê xwe tembûrê lê dide, rastî eleqeyeke
mezin tê. Egîd sedema eleqeya ji bo beytên
elewiyan wiha got: “Beytên elewiyan xwedî
felsefeyek kûr in. Dîsa di hundirê wê de
berxwedan heye. Xweîfadekirina gelê ku li
ber xwe dide ye. Ev rewş rastiya me ye. Ji
me ne qutkirî ye. Ji bo vê gerîla ji beytan
NASNAMEYA GERÎLA
Egîd di berdewamiya axaftina xwe de
bi lêv kir ku gerîla ne tenê bi şer, bi çand
û hunerê re jî eleqedar dibe, her gerîlayek
nasnameya wan a hunerî jî heye û wiha got:
“Hevalên me yên di tevgerê de yên bi çanda
xwe re eleqedar bûne û şehîd ketine hene.
Hîna hevalên me yên têkoşîna vê didin
hene. Gerîla ne tenê şervan di heman demê
de hunermend in jî. Taybetiya ku gerîlayan
ji artêşên din cuda dike ev e. Bi muzîk û
wêjeyê re eleqedar dibin. Mînak Hozan Sefkan, Hogir, Serhat, Mizgîn, Şîlan û Bakî.”
ÇARŞEM, 13 GULAN 2015
7
Ebola li Lîberyayê qediya:
Dor hatiye welatên din
Şewba Ebola ku di nava salekê de rê li ber
mirina zêdeyî 11 hezar Afrîkayî vekir, hat ragihandin ku li Lîberyayê bi temamî hatiye têkbirin. Armanca Neteweyên Yekbûyî (NY) qedandina vîrûsê li Gîne û Sîerra Leone ye.
Şewba Ebola ku di Kanûna 2013’an de
destpê kir û li welatên Rojavayê Afrîkayê Gîne,
Lîberya û Sîerra Leone bi 26 hezar 600 kesî ket,
rê li ber mirina zêdeyî 11 hezar kesî vekir. Hat
ragihandin ku li Lîberyaya heta roja îro 4 hezar
716 kesan jiyana xwe ji dest dane, şewba Ebola
lê bi dawî bûye.
Di daxuyaniya duh a Rêxistina Tenduristiyê
ya Cîhanê (WHO) a Neteweyên Yekbûyî de hat
gotin ku di nava 42 rojên dawî de li Lîberyayê
nexweşekî ji ber vîrûsa ebola nehatiye dîtin.
Bi vî rengî zelal bû ku nexweşî bi temamî ji vî
welatî çûye.
Li Lîberyayê mirina herî dawî ya ji ber
Ebola di 28’ê Adarê de hatibû tespîtkirin. Li
vî welatî heta roja îro bi giştî 10 hezar 500
nexweşên ji ber vîrûsa Ebola hatibûn dîtin û ji
van 4 hezar 716 kes miribûn. Li Lîberyayê hejmara nexweşên heftane dihatin tespîtkirin ji 300
heta 400 kesî bû.
Di daxuyaniya WHO ya meha Adarê de hatibû ragihandin ji bilî Lîberyayê rewşa li Gîne
û Sîerra Leone tirsnak e. Li van her du welatan hînê bi dehan kes her hefte bi nexweşiyê
dikevin û tê texmînkirin ku gelek cenazeyên ji
rayedaran re nehatine gotin ên mirovên ji ber
nexweşiyê mirine, bêyî wergirtina tedbîran
hatine veşartin.
Li hemberî vîrûsa Ebola hînê tedawiyeke
zelal nehatiye dîtin. Derziya bi navê VSVEBOV a ji aliyê pisporên Kanadayî ve hatiye
çêkirin hînê li Gîneyê di asta testê de ye. Derziyeke din a li DYA hat amadekirin jî li Lîberyayê
hatibû ceribandin.
Li Nepalê bi şîdeta
7.3 pileyî erd hejiya
Di daxuyaniya Navenda Lêkolîna Jeolojîk a DYA de hat ragihandin ku erdheja 10 kîlometre di binê erdê de rû da, li paytexta Nepal Kamtandû û li paytexta
Hîndîstan Delhî ya Nû jî hatiye hîskirin.
Li dû erdheja saet di 12:35 a wexta herêmê rû da de, mirovên li paytexta Nepal
Katmandûyê bi tirs ji avahiyan derketin û reviyan.
Li Qada Sor merasîmeke mezin
Di 70. Salvegera serketina Yekîtiya Sovyetan a li hember Elmanyaya Nazî, li Qada Sor bi tevlîbûna 16 hezar û 127 leşkeran merasîma meşa girseyî pêk hat.
Tankên Armata T-14 ku ji aliyê hin derdoran ve wek tankên herî bihêz ên cîhanê tên
nirxandin, fuzeyên 50 ton, bi dehan balafirên
şer, çekên modela herî dawî û zêdetirî 16 hezar
leşker tevlî merasîma meşa leşkerî bûn. Rûsyayê
bi qasî saetekê têkildarî hêza xwe ya leşkerî
xwepêşandan li dar xist.
Afîşên Stalîn jî bal kişandin, tifaqên Rûsyayê
yên Amerîkî û Ewropayî yên di serketina li hember Naziyan de merasîm boykot kirin.
Li Qada Sor a Moskowa li rex Serokdewletê Rûsya Vladîmîr Pûtîn, gelek serokdewlet jî
amade bûn. Di nav wan de serokên Çîn, Misir,
Hîndîstan Venezuella, Afrîkaya Başûr û Kuba
hebûn.
Bi sedhezaran mirov ji bo pîrozbahiyan li
Qada Sor kom bûn, Vladîmîr Pûtîn di axaftina
xwe ya merasîmê de got: “Ya li hember Elmanyaya Hîtler nuqteya dawî li şer xist Artêşa Sor
bû. Yekîtiya Sovyetan di şerê herî bi xwîn de
cih girt.”
Yekîtiya Komarên Sosyalîst a Sovyet di
tevahiya 2’yemîn Şerê Cîhanê de bi mirina
zêdetirî 25 mîlyon mirovan li dijî faşîzmê û
parastina welêt de berdêla herî giran dabû.
Vladîmîr Pûtîn, her çiqasî serokdewletên wan
jî nehatibûn ji ber tevkariya di serketina li hember Naziyan de gelên Îngîltere, Fransa û DYA
spas kir.
Hevdîtinên navbera
Yewnanîstan-YE dewam dikin
Muzakereyên di navbera Yekîtiya
Ewropa (YE) û Yewnanîstanê dewam
dikin. Hikûmeta Syrîza hewl dide
ji sozên daye gel tawîzan nede. Tê
gotin ku di nava du hefteyan de wê
li Yewnanîstanê pirsgirêka lîkîdîte
derkeve holê.
Wezîrê Maliyeyê yê Yewnanîstanê Yanîs
Varûfakîs, di demeke ku muzakereyên bi YE
re dewam dike de daxuyaniyek da û diyar kir
ku di dayîna deynê cemaweriyê de welatê wî
wê zehmetiyan bikşîne. Varûfakîs ragihand ku
pirsgirêka lîkîdîte ya welatê wî ‘lezgîn’ e û anî
ziman ku heta du hefteyan dibe ku ew dikarin
diravdanê bikin.
Li Brukselê jî di mijarên teqawîtî, baca
hêzahiya lêzêdebûyî û reforma xebatê de muzakere dewam dikin. Yekîtiya Ewropa û saziyên
fînansî yên navneteweyî di berdêla hin tawîzên
ji mafên civakî dixwazin dest ji wergirtina baca
zêde ji yên xwedî hatineyên zêde bê berdan.
Li Peravên Diranên Fîlan kremên spîkirina çerm hatin qedexekirin
Li Peravên Diranên Fîlan kremên
spîkirina çerm bi sedema ji bo tenduristiyê nebaş in hatin qedexekirin.
Hilberînên spîkirina çerm, tevî ku tê zanîn
rê li ber pançeşêr, diyabet û nexweşiyên çerm û
hwd nexweşiyan vedike jî, li Afrîkayê bi taybet
di nav jinan de pir tên bikaranîn.
Di daxuyaniya Wezareta Tenduristiyê ya
Peravên Diranên Fîlan de, hat gotin ku kremên
di nav wan de madeya pîgmend û hîdrokînan
hene bi temamî hatine qedexekirin.
Lê belê pispor diyar dikin ku ev qedexe wê
nikaribe rê li ber bikaranîna van kreman bigire.
Li Gambîa tevî hatiye qedexekirin jî ev berhem tên bikaranîn.
Tê texmînkirin ku li Afrîkaya Başûr tevî ev
berhem bi salan e, qedexe ne jî ji her sê jinan
yek bi kar tîne.
Li gor rapora 2008’an a Bernameya Hawirdorê ya NY, welatê herî zêde ev berhem tên bikaranîn Nîjerya ye.
ÇARŞEM, 13 GULAN 2015
6
NY bi PYD’ê re ‘çareseriya
li Sûriyeyê’ axivî
Nûnerê Neteweyên Yekbûyî yê Sûriyeyê
Staffan De Mistura di çarçoveya amadekariyên civîna Cenevre-3 bi heyeteke ji endamên Partiya Yekîtiya Demokratîk (PYD)
û Rêveberiya Xweseriya Demokratîk a Rojava hevdîtin pêk anî.
Nûnerê Neteweyên Yekbûyî li Sûriyeyê Staffan De Mistura Li paytexta Swîsre
Cenevre bi Hevserokê Partiya Yekîtiya
Demokratîk (PYD) Salih Muslim, Nûnerê
(PYD) yê Ewropayê Ebdulselam Mistefa û
Nûnera Rêveberiya Xweseriya Demokratîk
a Rojava li Ewropayê Sînem Mihemed re
rûnişt.
Têkildarî hevdîtinê Hevserokê PYD’ê
Muslim got ku hevdîtin erênî derbas bûye
û bal kişand ku ji bo çareseriyeke siyasî ya
li Sûriyeyê hevdîtinên bi vî awayî girîng
in. Muslim diyar kir ji nûnerê NY re gotine ku sîstema li Rojava ji bo çareseriyeke
demokratîk a li Sûriyeyê modelek e.
Muslim anî ziman ku ji Mistura re
têkoşîna YPG’ê ya li hember DAIŞ’ê bi
xetên giştî careke din bibîr xistine û diyar
kirine ev têkoşîn ne tenê ji bo gelê Kurd ji
bo tevayî gelan e.
Muslim destnîşan ku bal kişandine ser
rola aştiyane ya Kurd ji dîrokê heta roja
me îro dilîzin û ji bo çareseriyeke siyasî ya
tevayî gelan digire nav xwe wê xebatên xwe
bidomînin. Muslim got ku ji heyetê ragihandine divê NY jî li ser vî esasî stratejiyeke
çareseriyê pêş bixe.
Muslim, ragihand rayedarên NY ew jî di
nav de wê hevdîtinên bi hêzên muxalif ên
din re bidomîne.
Li Cizîr û Kobanê gelek
çete hatin kuştin
Navenda Çapemeniyê ya YPG’ê,
der barê operasyonên YPG/YPJ’ê
yên li kantonên Cizîr û Kobanê
yên bi armanca ji holê rakirina
gefa çeteyên DAIŞ’ê û paqijkirina
derdorê tê meşandin de, daxuyaniyek nivîskî weşand.
Navendê diyar kir ku xebatên lêgerînê yên li
gundên Mişêrfa û Aşra yên li rojavayê Hesekê ku
duh ji çeteyan hatibû paqijkirin bi encam bûye û
got, “Hêzên me di van gundan de tevî 7 termên
çeteyan dest danîn li ser doçkeke 23,5 mm, 7 kleş,
2 BKC, 1 roketavêja B7 û 13 guleyên, dîsa gelek
cebilxaneyên van çekan û hejmarek zêde amûrên
leşkerî. Hêzên me li vir 4 maşîneyên çeteyan ku
yek ji van doçka 23,5 mm yek jî doçka 14,5 mm
bar kirî bû rûxandin.”
2 GUNDÊN LI ROJAVAYÊ HESEKÊ
HATIN AZADKIRIN, HERÎ KÊM
3 ÇETE HATIN KUŞTIN
Di daxuyaniyê de hat ragihandin ku duh berêvarê bi armanca azadkirina gundên Xanat û Emero yên 9 km li rojavaye Hesekê ne, operasyonek
hatiye lidarxistin û di encamê de her du gund ji
çeteyan hatine paqijkirin. Li gorî daxuyaniyê di
pevçûnên li van gundan de hejmareke zêde çete
hatine kuştin û tevî termên 3 çeteyan 2 kleş, 1
BKC, 1 roketavêja B7 û hejmarek zêde cebilxane
hatine desteserkirin.
Navendê da xuyakirin ku komên çete nîvê
şevê êrîşî gundê Emero kirine û di encama pevçûna heta saet 02’an, çeteyan windahiyeke giran dane.
LI HERÊMA ALYA GUNDEK Û 4
GUNDIK HATIN AZADKIRIN
Navenda Çapemeniyê ya YPG’ê da zanîn ku
duh bi şev li herêma Alya jî li hember qadên di
bin dagirkeriya çeteyan de bû operasyonek pêk
hatiye û di encamê de gundê Lîfaf û 4 gundikên
bi navê Ehmedê Kino, Mala Ehmet Xelef, Mala
Ebû Xelef û Mala Naîf Xelîl ji çeteyan hatine paqijkirin. Hejmara kuştî û birîndarên çeteyan a di
vê operasyone de heta niha nehatiye zelalkirin.
Navend diyar kir ku hêzên YPG/YPJ’ê li heman herême êrîşî komên çete yên li gundê Şêx
Recûm xwe bi cih kiribûn kirin û di encama vê
çalakiyê de maşîneke çeteyan tevî çeteyên tê de
hatiye rûxandin.
GUNDÊ HÎLALÊ HAT RIZGARKIRIN,
LI GUNDÊ HEWŞA NASIR
PEVÇÛNÊN DIJWAR DIQEWIMIN
Di dewama daxuyaniyê de hat ragihandin ku
îro ber destê sibehê li heman herême bi armanca
rizgarkirina gundê Hîlalê operasyonek hatiye lidarxistin û piştî pevçûnên dijwar gund ji çeteyan
hatiye paqijkirin. Li gorî daxuyaniyê li gundê
Hewşa Nasir ê li heman qadê ye pevçûnên dijwar
diqewimin û li vir jî tankeke çeteyan tevî çeteyên
tê de hatiye rûxandin. Pevçûnên li vê herêmê dewam dikin.
LI KOBANÊ GUNDÊ KARTÊL HAT
PAQIJKIRIN: 15 ÇETE HATIN KUŞTIN
Navenda Çapemeniyê ya YPG’ê der barê roja
239. a berxwedana Kobanê de jî agahî da û diyar
kir ku hêzên YPG/YPJ’ê duh bi şev tevî şervanên
Suwar El Reqqa li rojhilatê Kobanê operasyonek
hevbeş meşandine û ev operasyona ji bo rizgarkirina gundê Kartêl û derdora wê bi serketî bi encam bûye. Di encama vê operasyonê de gundê
Kartêl û girê stratejîk a Kartêl ji çeteyan hatiye
paqijkirin. Li gorî daxuyaniyê, di vê operasyonê de 15
endamên çete hatin kuştin, 9 cenazeyên wan ketin destê hêzên YPG/YPJ’ê.
Di daxuyaniyê de hat gotin, “Di vê operasyonê de rêhevalekî me ku bi lehengî şer dikir
gihîşt şehadetê.”
Karasû: Gelê me
yê li Ewropayê divê
biçe ser sindoqan
Endamê Konseya Rêveber a KCK’ê Mûstafa Karasû bang li
gelên Kurdistanî û Tirkiyeyî yên li Ewropayê dijîn kir, ku biçin
ser sindoqan û dengê xwe bikar bînin. Karasû destnîşan kir
ku 7’ê Hezîranê firsendeke û divê ji dest neyê revandin.
Endamê Konseya Rêveber a KCK’ê
Mûstafa Karasû da xuyakirin ku di 7’ê
Hezîranê de wê hilbijartina herî girîng a
Tirkiyeyê were kirin û ev hilbijartin di asta
şoreşê de dikare rê li ber pêşketinan veke.
Karasû diyar kir ku weke tevgera
azadiyê ya Kurdistanê ew dixwazin hêzên
demokrasiyê di vê hilbijartinê de bi ser
bikevin û got, “Ji ber ku em bawer in êşên
gelê me û hêzên demokrasiyê bi salan
kişandine, berdêlên dane, dikarin bi rêyên
têkoşîna siyasî û demokratîk re Tirkiyeyê
demokratîk bike û pirsgirêka Kurd çareser
bike. Lewma di vê hilbijartinê de roleke
girîng dikeve ser milê gelê me yê li Ewropayê.”
‘BI RÊBAZÊN ŞERÊ TAYBET
RE BI ZORÊ KOÇBER BÛN’
Karasû bibîr xist ku gelê Kurdistanê
yê li Ewropayê ji ber rejîma 12’ê Îlonê
û kuştinên kiryar nediyar ên salên 90’î ji
neçarî koçî Ewropayê kiriye û got, “Her
wiha ji ber mêtîngerî, xizanî û rêbazên şerê
taybet îro li Ewropayê bi mîlyonan Kurdistanî û Tirkiyeyê dijîn. Eger îro gelê me ji
xaka xwe hatiye dûrxistin, hatiye koçkirin,
li erdnîgariyeke ji çand, ziman û welatên
xerîb dijîn, sedema vê yekê demokratîknebûna Tirkiyeyê û çaresernekirina pirsgirêka Kurd e.”
‘AZADIYA TIRKIYEYÊ BI
AZADIYA GELÊ KURD DIBE’
Karasû anî ziman ku azadiya Tirkiyeyê
bi azadiya gelê Kurd dibe û destnîşan kir
ku ji ber vê yekê girîng e HDP di vê hilbijartinê de bi ser bikeve. Karasû diyar kir
ku HDP partiya sîwanî ya hevpar a gelên
Tirkiye û gelê Kurd e û ragihand ku ji bo
jiyaneke demokratîk û azad a Sûnî, Elewî,
Êzidî, Ermenî, Çerkez, Ereb, hemû bawerî
û komên etnîkî, pêwîste partiyeke weke
HDP li Tirkiyeyê bi ser bikeve. ‘BI SERKETINA HDP’Ê RE
WÊ KOÇBERKIRINA BI
ZORÊ JI HOLÊ RABE’
Karasû da xuyakirin ku ji ber van hemû
sedeman hilbijartin ji bo gelê Kurdistanê
yê koçberî Ewropayê hatiye kirin girîng e
û got, “Eger HDP di vê hilbijartinê de bi
ser bikeve, ev yek wê bi hewldana we ya
hevpar be. Hingî wê koçberiya ji zorê ji
holê rabe, hemû polîtîkayên zextdar ji holê
rabin. Ji her kesî bêhtir gelê Kurdistanê bi
wateya jiyana li cihek lê demokrasî, azadî û
jiyan bi xwe nîne, dizane. Gelê me yê koçî
Ewropayê bûye jî nesîba xwe ji vê girtiye,
li her şêwe zext û îşkenceyê rast hatiye.
Ji ber vê yekê gelê me yê li Ewropayê bi
taybetî gelê me yê li Elmanyayê divê di vê
hilbijartinê de gelekî bixebite.”
7 HEZÎRANÊ FIRSENDEKE
DÎROKÎ YE
Karasû bibîr xist ku di sala 1993-94’an
de ew weke nûnerê rêxistinê yê li wê derê
xebitiye û axaftina xwe wiha dewam kir:
“Ez dizanim ku gelê Kurd ê li Ewropayê
ji aliyê madî û manewî ve kedeke mezin
daye vê têkoşînê. Bi dehan salane gelê
me li Ewropayê her şêwe berdêl daye
û amade ye ji niha û pê ve jî bide. Bûye
paceya li cîhanê ya Kurdan, ku weke gelekî bê parêzer dihat naskirin. Li hemberî hewldanên dewleta Tirk ên tepisandina Têkoşîna Azadiyê ya Kurd her tim
bi rêbazên têkoşîna demokratîk li dij derketiye. Dem hatiye ku ked û berdêlên bi salan hatine dayîn êdî veguherin destketiyên
şênber. Ji bo vê jî firsendeke gelekî girîng
a dîrokî derketiye pêşiya me. 7’ê Hezîranê
firsendeke dîrokî ye, bikaranîna vê firsendê
bi awayekî rast, di destê me de ye.”
‘GIRÎNG E HER KES DI VÊ DEMA
HILBIJARTINÊ DE SEFERBER BIBE’
Endamê Konseya Rêveber a KCK’ê
Mûstafa Karasû got, “Gelê me yê li Ewropayê divê qîma xwe bi tenê bi dengdanê
neyne, cîran û dostên xwe jî bibe ser sindoqan. Ji ber ku di van hilbijartinan de, ez nabêjim derbaskirina ji bendê, ji bo bidestxistina dengekî ji rêjeyeke bilind, divê gelê
me yê li Ewropayê destekê bide HDP’ê.
Di serî de gelê me yê li Elmanya tevahiya
gelê me yê lİ Ewropayê, pêwîste heta 31’ê
Gulanê bi tempoyeke bilind bixebitin û
baweriya me ji vê heye. Girîng e her kes di
vê hilbijartinê de wezîfeya dikeve ser milê
xwe bi ruhê seferberiyê bicih bîne.”
‘BANG LI TEVAHIYA GELÊ ME
DIKIM KU DENGÊ XWE BIDE HDP’Ê
Karasû destnîşan kir ku divê her kes bi
ruhê seferberiyê, bi coşa şoreşgerî û dildariya azadiyê bixebitin û axaftina xwe
bi vê bangê bi dawî kir: “Eger bi vî rengî
xebat were meşandin, wê gelê me yê li
Ewropayê di serketina HDP’ê de roleke
mezin bilîze. 7’ê Hezîranê firsendeke, divê
ji dest neyê revandin. Yekane rêya hegemonya AKP’ê bisekinîne, hîn bêhtir xebat
û bi xurtî derketina ji sindoqê ye. Li ser
vê bingehê tang li tevahiya gelê me yê li
Ewropayê dijî dikim ku dengê xwe bide
HDP’ê, silav, hezkirin û rêzên xwe pêşkêşî
tevahiya gelê me dikim.”
ÇARŞEM, 13 GULAN 2015
5
Li Paytext Londonê Jibo Ferînaz Banga Adaletê
Kurdistaniyên li bajarê Londonê yê
Birîtanyayê dijîn li ber avahiya Sefaretxaneya Îranê ji bo piştigiriya serhildanên
bajarê Mihabadê ên li dijî kiryarên rejîma
Îranê xwepêşandanek lidarxistin. Li Londonê roja Yekşemê ji aliyê komek Kurdistanî ve li ber sefaretxaneya Îranê li dijî
siyasta rejima Îranê a li himberî gelê Kurd
bi teybet li ser jinên Kurd dide meşandin
xwepêşandanek lidarxistin û bûyara li ser
jina kurd a li bajarê rojhilatê Kurdistanê
Mihabadê pêkhatî şermezar kirin. Koma ku li pêşiya sefaretxaneyê kombûyî afîşa
ku li ser “Rejîma Îranê
ya Faşîst” bi derî ve hat
dalîqandin. Pişt re jî heman
komê sefaretxaneya Îranê
dagirkirin û hêk li avahiya
sefaretaxaneyê dan.
Çalakiyek li qada Trafalgarê jî hat kirin
Li bajarê Mahabad ê Rojhilatê Kurdistanê li hember jina Kurd Ferînaz Xosrawanî hewldana tecawizê
ya ji aliyê Îtlaat û hêzên
taybet û û tiştên piştî wê rû
dan, roja Şemiyê li paytext
Londonê ji hêlan bi dehan
Kurd ve li qada Trafalgarê
hat şermezar kirin.
Di çalakiyê de wêneyên
Ferînaz hatin rakirin û
dirûşmên, “Qatil Îran” û
“Jin, Jiyan Azadî” hatin gotin. Kurdistaniyan xwestin
hêzên navneteweyî zextê li
Îranê bikin.
Li Îranê ji serê salê ve zêdetirî 400 kes hatin darvekirin
Di pêvajoyeke ku di
navbera welatên rojavayî
û Îranê de muzakereyên
têkildarî nukleerê hene, binpêkirinên mafan ên li Îranê
bal dikişîne.
Li Îranê piştî Hasan
Rûhanî bû Serokkomar jî
darvekirinan ji leza xwe
tiştek winda nekir. Li gor
çavkaniyên muxalif ji serê
sersalê heta niha herî kêm
406 kes hatine darvekirin.
6’ê Gulanê li Girtîgeha
Urmiyê 6 kes bi komî hatin
darvekirin. Tenê di destpêka Gulanê de herî kêm
31 kes ku hatin darvekirin,
ji civaka navneteweyî ti
şermezarkirin nehat.
Rêxistina mafê mirovan
a Humain Rights a Îran a
navenda wê li Oslo ye, diyar kir ku di sala 2014’an de
753 kes hatine darvekirin.
Rejîma Îranê gelek kesên
tên darvekirin, bi awayekî
fermî aşkera nake. Hin kes
bi dizî tên veşartin. Ji ber vê
tê texmînkirin ku hejmara
rast a darvekirinan zêdetir e.
Rejîm her wiha îşkence û
pêkanînên hov ên wek qutkirina dest û lingan, derxistina çavan, kevirkirin, di
nav şert û mercên dij mirovî
de hiştin û hwd. pêk tîne.
Rejîm her wiha mudaxeleyî cil û bergan, modela
poran jî dike. Rejîma Îranê
têkildarî mijara înternet,
çapemenî û azadiya ramanê
di nav welatên herî zextdar
de cih digire.
ÇARŞEM, 13 GULAN 2015
4
‘Yê ji te bitirse bila wekî te be’ ‘Kujerên li Somayê ji aliyê
Hevserokê Giştî yê HDP’ê
Selahattîn Demirtaş bi
namzetên HDP’ê yên
Stenbolê herêma duyemîn
re li Qada Metro bi gel
re hat cem hev. Demîrtaş
bersiv da gotina Erdogan
a “Ji ber derketina min
a qadan nerehet in”.
Demîrtaş ji Erdogan re
got: “Em ji te re nabêjin
dernekeve qadan. Em ji te
natirsin. Êvaran jî mîtîngan
pêk bîne. Yê ji te bitirse bila wekî te
be.”Demîrtaş ji bo Serokwezîr Davutoglu jî got: “Em ji bo te xemgînın
Ahmet Xoce” û bang li Davutoglu kir
ku deng bide HDP’ê.
Hevserokê Giştî yê HDP’ê û namzetê
Stenbolê yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş, di
çarçoveya xebatên hilbijartinê de li Rawestgeha Metro ya Aksaray bi gel re hat gel hev.
Li qada ku bi alên HDP’ê hat xemilandin,
dirûşma, “Serokwezîr Demîrtaş” hat gotin,
horon û govend hat gerandin.
‘TI BEND LI HEMBER VÊ LEHIYÊ
NIKARE BISEKINE’
Di mîtîngê de piştî namzetên herêma duyemîn ên Stenbolê gel silavkirin, Hevserokên
Rêxistina HDP’ê ya Stenbolê Ayşe Erdem û
Cesîm Soylu axivîn. dema Hevserokê Giştî
yê Stenbolê Selahattîn Demîrtaş hat qadê coş
bilind bû. Demîrtaş bi dirûşma, “Serokwezîr
Demîrtaş” dest bi axaftina xwe kir. Demîrtaş
got: “Coşa we, heyecana we wê bibe lehî û
bendan derbas bike. Heta hûn li rex hev bin
wê ti bendên neyên hilweşandin nînbin. Ev
lehî heye ev lehî ti bend nikare li hember vê
lehiyê bisekine” û gel silav kir.
Demîrtaş diyar kir ku Serokkomarekî welatekî ji bo HDP di bin bendê de bimîne qad
bi qad digere û got: “Rojê 3 mîtîngan li dar
dixe. Hemû armanc ev e ku HDP di bin bendê
AKP’ê ve tên parastin!’
de bimîne. Ew ji demokrasiyê vê fêm dikin.”
‘YÊ JI TE RE BITIRSE BILA WEKÎ TE BE’
Demîrtaş bersiv da gotina Erdogan a
“Ji ber derketina min a qadan nerehet in”.
Demîrtaş ji Erdogan re got: “Em ji te re nabêjin dernekeve qadan. Em ji te natirsin.
Êvaran jî mîtîngan pêk bîne. Yê ji te bitirse
bila wekî te be.”
JI BO DAVUTOGLU DENG
BIDE HDP’Ê BANG
Demîrtaş di axaftina xwe bang li Serokwezîr Davutoglu kir û got: “Çima ti qad
bi qad digerî Ahmet Xoce. Ji bo te heyfe.
Em ji bo te xemgîn dibin. Binêre li Tirkiyeyê
yekane çareseriya demokrasiyê HDP ma. Ti
jî were deng bide HDP’ê herî kêm bila derfeta ku kursiyê te yê serokwezîrtiyê rizgar bibe
bimîne. Netirse em li rex tene. Em ê wî nekin
serok û em ê te jî nekin serokwezîr.”
Demîrtaş bibîr xist ku li Ewropayê dengdanê destpê kiriye û ev bang li hilbijêrên
Tirkiyeyî kir: “Mutleq biçin ser sindoqan.
Dengên xwe bidin. Nebêjin ‘Ma ji dengekî çi
derdikeve’. Dibe ku ya bendê hilweşîne zarfa
di destê te de ye. Dibe ku dengek dawiya
AKP’ê bîne.”
JI BO MAMOSTEYÊN NEHATIN
TAYÎNKIRIN SOZ
Demîrtaş ji bo mamosteyên nehatine
tayînkirin jî got: “Em di Hezîranê de werin
desthilatdariyê di Tîrmehê de hûn ê li ser
wezîfeya xwe bin.”
Di ser Komkujiya Somayê re ku 301
madenkaran jiyana xwe ji dest dane, çend
roj maye salek derbas bibe. Parêzerê
Komeleya Têkoşîn û Piştevaniya Karkerên
Madenê û Komeleya Hiqûqnasên Hemdem
Gokoglû diyar kir ku her çedn salek di ser
komkujiyê re derbas dibe jî hînê li navçeyê
guhertinek bi kêrî karkeran were nehatiye kirin. Parêzer Gokoglû da xuyakirin ku mirina
karkeran weke polîtîkayeke dewletê rû didin
û destnîşan kir ku kujer ji aliyê hikûmeta
AKP’ê ve tên parastin.
‘LI SOMA TIŞTEK NEGUHERÎ’
Parêzerê Komeleya Têkoşîn û Piştevaniya
Karkerên Madenê û Komeleya Hiqûqnasên
Hemdem Engîn Gokoglû ji ANF’ê re peyivî
û diyar kir ku her çend salek di ser Komkujiya Somayê re derbas dibe jî li navçeyê ti
guhertinek bi kêrî karkeran were nehatiye
kirin, li madenan hînê odeyên jiyanê nîne û
zexta li karkeran hînê dewam dike. Gokoglû
da zanîn ku ne tenê li madenan li sektorên
din jî karker ber bi mirinê ve tên dehfdan û
anî ziman ku li welêt komkujiyên karkeran
veguheriye polîtîkayeke dewletê.
Gokoglû bal kişand ser darizandina Soma
û ragihand ku kujer hînê nehatine darizandin û mîna dozên kar ên mîna vê, kujer bi
awayekî vekirî ji aliyê desthilatdariya siyasî
ve tên parastin. Gokoglû diyar kir ku daxwaza veguhastina dozê ji cihekî din re û daxwaza neanîna kiryaran ji rûniştina destpêkê
ya dozê re nîşan dide ku hewl tê dayîn bi
demêhiştinê re pêşî li darizandina kiryaran
were girtin. Gokoglû destnîşan kir ku ew ê rê
nedin vê yekê.
‘PÊWÎSTÎ BI FERASETEKE
SENDÎKAYÎ YA SERBIXWE HEYE’
Gokoglû rexne kir dadgeriyeke serbixwe
nîne û hêrsa kar mezin bûye, ewlekarî û nirxê
jiyan û tenduristiya karkeran nîne û anî ziman
ku bi têkoşîneke hevpar re ev pirsgirêk dikarin çareser bibin. Gokoglû rêvebirina sendîkayan jî rexne kir û ragihand ku sendîka bi
patronan re tevdigerin, lewma ji du aliyan ve
dor li karkeran hatiye girtin. Pêwîstî bi feraseteke sendîkayî ya serbixwe yan jî bi avakirina meclîsên karker heye.
DI 13’Ê GULANÊ DE BÎRANÎN
Parêzer Gokoglû da xuyakirin ku weke
Komeleya Têkoşîn û Piştevaniya Karkerên
Madenê ew ê di 13›ê Gulanê de li Kinikê bi
malbatên madenkaran re merasîma bîranînê
lidar bixin û ji bo xêra 301 madenkarên jiyana xwe ji dest dane, wê nan were belavkirin.
Dijminatiya Erdogan a Oxira te ne ya xêrê be!
li Rojava dewam dike
Serokkomarê Tirk Erdogan di
daxuyaniya xwe ya li hemberî
Rojava û HDP’ê de diyar kir ku
desteka ji bo çeteyan bi armanca
pêşîgirtina li xeta Efrîn-KobanêQamişlo hatiye kirin.
Serokkomarê Tirk Recep Tayyîp Erdogan
di vegera ji gera Elmanya û Belçîkayê de daxuyaniyek da û dijminatiya xwe ya li Rojava û
HDP’ê dewam kir.
Erdogan ku li hemberî Şaredariyên
DBP’yî zimanekî êrîşkar bikar anî û di ser
‘pêvajoya çareseriyê’ re HDP hedef girt, provokasyona li Agirî û êrîşên li hemberî HDP’ê
ji nedîtî ve hat.
XWESTINE XETÊ BIGIHÎNIN HEV!
Erdogan ê dijminatiya xwe ya li Rojava
dewam kir, li xwe mukur hat ku ji bo pêşî
li hevgirtina xeta Efrîn-Kobanê-Qamişlo,
destek ji çeteyan re hatiye dayîn.
Erdogan da xuyakirin ku desteka ji bo
çeteyan di ser Hatayê re dewam dikin û anî
ziman ku DYA bi erênî li projeya li vê qadê
diniêre. Erdogan got, “Amerîka hînê nû vê
dibîne. Perwerde bike-bi çek bike jî di nav de,
em xebatên îlankirina herêma ewle û herêma
li firîna balafiran qedexe bimeşînin. Niha
ekîbên me xebatan dimeşînin. Perwerde bikebi çek bike, destpê kir. Diyaloga me ya bi
Amerîka re bi erênî dewam dike, wê destekê
bidin.”
Kujer beşdarî cenazeyê darbekar Evren bûn.
Kesên ku li Kurdistanê navê wan tevlî
komkujiyan bûne, beşdarî cenazeyê dîktator
darbekar Kenan Evren bûn.
Berpirsê sereke yê Darbeya Faşîzan a 12’ê
Îlonê, 7. Serokkomarê Tirk Kenan Evren
ê 9’ê Gulanê li GATA ya dihat dermankirin,
mir û li Goristana Dewletê hat definkirin.
Di merasîma cenaze de, dema mele helaltî
xwest, çar kesan qîr kir û gotin ‘bila heram be’.
Gelek kesên ku navê wan tevlî cînayetên
kiryar nediyar ên li Kurdistanê pêk hatine,
bibûn, beşdarî merasîmê bûn. Orgeneralê teqawît ê Fermandariya Artêşa 1. ê berê Çevîk
Bîr, wezîrê berê Mehmet Agar jî beşdar bûn.
ÇARŞEM, 13 GULAN 2015
3
Pênc Salên Zehmet Li Pêşiya Kedkaran e
Heftê Gulanê roja Pêncşemê hilbijartina parlamentoyê yên Brîtanya pêk hat. Di hilbijartinan de ku
tevlîbûn ji sedî 66.1 bû, ji 650 herêmên hilbijartinê
Partiya Muhafezekar a Davîd Cameron serokê wê
ye 331 kursî bi dest xist. Piştî encamên hilbijartinê
Davîd Cameron hûkûmet di heman rojê de ava kir û
wezîrên xwe diyar kirin.
Partiya Karkeran bi 232 kursiyan bû duyemîn. Muhafezekaran
li gor sala 2010’an 25 kursiyên nû
qezenckirin. Partiya karkeran 26
kursî winda kir. Partiya Neteweyî
ya Îskoç (SNP) jî ku berê hejmara
kursiyên wê 6 bûn, derxist 56’an.
Enjamên hilbijartinê wisa ne:
Hejmara hilbijêran: 46,425,386
Hejmara kesên çûyîn
ser sindoqan: %66.1
Partiya Muhafazakar
(Conservatives) : %36.9
- 331 Parlementer
Parti Karkeran (Labour):
%30.5 - 232 Parlementer
UKİP: %12.6 - 1 parlamenter
Partîya Liberalên
Demokrat (Lib Dem):
%7.8 - 8 Parlementer
Partiya Neteweyî ya Îskoç
(SNP): %4.7 - 56 Parlementer
Partiya Keskan (Green):
%3.8 - 1 Parlementer
LI HACKNEY, HARİNGEY,
ENFİELD Û İSLİNGTON´Ê
NAMZETÊN PARTIYA
KARKERAN BI SER KETIN
Herêmên ku civaka me bi piranî lê jiyan dikeç wekî Hackney,
Haringey, Enfield û İslington´ê
namzetên Partiya Karkeran; Meg
Hillier, Diane Abbott, Joan Ryan,
Kate Osamor, David Lammy,
Catherine West, Jeremy Corbyn,
Emily Thornberry hatin hilbijartin.
LI HEMBER ENCAMÊN
HILBIJARTINÊ ÇALAKÎ
Piştî serketina Partiya Muhafazakar roja Şemiyê bi hezaran
kes li pêşiya serokwezareta Brîtanya kombûn û partiya Muhafazakar
şermezar kirin. Di navbera polês
û çalakvanan de pevçûn derket û
gelek çalakvan hatin girtin. Çalakvanan da zanîn ku Partiya Muhafazakar ne nûnerê wan e wan
qebûl nakin.
Qedera Hilbijartinê Di Destê Gelê Me Yê Ewropa´de ye
Serokê berê yê Konfederasyona Yekîtiya Elewiyan
Ya Ewropa û namzetê HDP´ê yê Stenbolê Turgut
Oker di şeva piştevaniya Tv10´ê de axivî û da zanîn
ku fersendeke mezin li pêşiya gelên azadîxwaz e û
banga xwedî derketinê li HDP´ê kir.
Roja Yekşemê li salona Dominion Centre ya li Wood Green
jibo piştevaniya Tv10´ê şeveke
piştevaniyê hat li dar xistin. Şeva
piştevaniyê ya ku zêdetirî hezar kesî
tevlî bûyî vegûherî mîtînga HDP´ê.
Tevî nûnerên gelek saziyên sivîl
hevserokên Meclîsa Gelê Kurd ya
Brîtanya Turkan Budak û Sabri çîmen, serokê federasyona Elewîyan
Israfîl Erbîl tevlî şevê bûn.
Elewî hatiye girtin û pêwiste ku
hemû kes liv ê biryarê xwedî derkeve.
Di şeva piştevaniyê de namzetê
HDP´ê yê Stenbolê Turgut Oker
axaftinek kir û banga hişyariyê
û xwedî derketina li HDP´ê kir.
Oker da zanîn k udi tevahî jiyana xwe ya têkoşînê de wan bi
qasî ku têkoşîna azadiya Elewiyan, têkoşîna azadiya gele Kurd
jî bi rûmet dibînin. Oker di axaftina xwe de bersiv da kesên ku
hevkariya din av wan û HDP´ê de
rexne dikin û da zanîn ku ev biryra
ya konfederasyona Elewiyên li
Ewropa ye û tê wateya biryara me
hemûyan e. Oker da zanîn ku ev
biryar bi îradeya 269 komeleyên
Di şevê de serokê Federasyona
Elewiyan Israfîl Erbîl jî axaftinek
kir û wî jî bersiv dan kesên ku ji
vê îttîfaqê nexweşin. Erbîl wiha
axivî: “HDP´ê hemû dexwazên
Elewiyan qebûl kirine û ev daxwaz xistine bernameya xwe de.
Ya jibo me herî girîng ew e ku
Elewî bi nasname û rûmeta xwe
ya Elewîtiyê di parlamentoyê de
cîh bigirin.”
Di şeve de hûnermendên wek
Alî Sizer, Sezgîn Coşkun û Koma
Zelal jî derketin ser dikê. Bername
heta derengiya şevê bi awayekî
coş berdewam kir.
ÇARŞEM, 13 GULAN 2015
2
Xaçepirs
Bersiva Hefteya Borî
PÊKENOK
Dûayên Kurd
û Tirkekî
Çi ji te re binivîsînim?
Birîn li pey birînê
Êş li pey êşê
Dil di kefenekî spî de
Xewn li ser darbestê
Nalîna xwînê
Binefşên kuştî
Rîhanên zuha
Û destên te yên ku dixwazim
aniha,
Bi ser wan de bibarim!!
Ehmed Huseynî
Dibêjin ku Kurd û Tirkek
ku her du jî pir feqîr in,
diçin hizûra Xwedê. Dibêjin
-Ya Rebbî em feqîr in û ji
te hinek tiştan dixwazin.
Xwedê dibêje “em daxwaza
evdên xwe qebûldikin lê çi
kesên ji xwe re çi bixwaze em
du qetên wi didin cîranê wî jî.
Hûn çi ji xwe re bixwazin em
ê du qata bidin hevalê wî, de
ka Kurdo tu pêşî bixwaze.”
Xwedê dibê baş e min
100 pez û 20 dewar dan
te û 200 pez û 40 dewarî
jî da cîranê te yê Tirk.
Kurd spasiya Xwedê dike û
disekine. Xwedê ji yê Tirk dipirse ka tu çi dixwazî, dibêje;
-Ey Allah’ım ez tu tiştek naxwazim, tenê çavekî min kor
bike…
(Ger ku xweda dûayê wî
Kurd
dibêje: qebûl bike, û çavekê wî kor
-Ya Rebbî ez dixwazim tu bike tê wateya ku dê du çavên
100 pezî 20 dewarî bidî min. cîranê wî kor bike.)
Demirtaş: Yê
ji te bitirse bila
wekî te be
Rupel 4
Li Paytext
Londonê
Jibo Ferînaz
Banga
Adaletê
Rupel 5
Rewşa
şîzofrenîk
tirsa ji aştiyê
Rupel 9
telgraf.co.uk
Çarşem,
13/05/2015
Hêjmar
ROJNAMEYA HEFTEYÎ
468
Dijminên Kedkaran Dê Pênc
Salên Din Li Ser Kar Bin!
Di hilbijartinên ji bo Kamaraya Avam a baskê jêr a Parlamentoya Brîtanya ya xwedî
650 parlamenterî ye hilbijartina roja Pênçşemê bi serketina Partiya Muhafezekar li
desthilatdariyê û Partiya Neteweyî ya Îskoç (SNP) bi encam bû. Piştî encamên sûrprîz
roja Şemiyê li pêşiya serokwezareta Brîtanya bi hezaran kes kom bûn û partiya
Cameron şermezar kirin.
Di hilbijartinan de ku tevlîbûn ji sedî 65
bû, ji 650 herêmên hilbijartinê Partiya
Muhafezekar a Davîd Cameron serokê
wê ye 331 kursî bi dest xist.
Partiya Karkeran bi 232 kursiyan bû
duyemîn. Muhafezekaran li gor sala
2010’an 25 kursiyên nû qezenckirin.
Partiya karkeran 26 kursî winda kir.
Partiya Neteweyî ya Îskoç (SNP) jî
ku berê hejmara kursiyên wê 6 bûn,
derxist 56’an.
Piştî encamên hilbijartinê her sê
serokên mûxalefetê li pey hev îstîfa
kirin. Seroka Partiya Karekaran Ed
Milliband, Serokê Partiya Lîberalên
Demokrat Nick Clegg û Serokê Partiya
UKIP´ê Nigel Farage bi daxûyaneyeke
giştî îstîfaya xwe eşkere kirin. Tevî ku
partiya nîjadperest UKIP´ê hejmara
dengên xwe bilind jî kirin lê serokê
partiyê nehatibû hilbijartin û îstîfa
kiribû, duh dîsa vegeriya ser karê xwe
û îstîfaya xwe şûn ve vegerand.
Berdewama nûçeyê di rûpelê 3´yan de ye
Qedera Hilbijartinê
Di Destê Gelê Me
Yê Ewropa´de ye
Serokê berê yê Konfederasyona Yekîtiya Elewiyan Ya Ewropa
û namzetê HDP´ê yê Stenbolê Turgut Oker di şeva piştevaniya
Tv10´ê de axivî û da zanîn ku fersendeke mezin li pêşiya gelên
azadîxwaz e û banga xwedî derketinê li HDP´ê kir.
Berdewama nuçeyê di rûpelê 3´yan de ye

Benzer belgeler