001 hpb dergi giri..qxp
Transkript
001 hpb dergi giri..qxp
Türk HPB Türk Hepato-Pankreato-Bilier Cerrahi Dergisi Türk Hepato-Pankreato-Bilier Cerrahi Derneði Yayýn Organýdýr ©Ýstanbul Medikal Yayýncýlýk SÜRELÝ YAYINLAR dizisi “Türk HPB” Dergisi Editör: Prof. Dr. Ali Emre Ýstanbul Üniversitesi Ýstanbul Týp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalý 2005 Cilt 1 Sayý 2 www.hpb.org.tr ISSN 1305 - 4708 “TÜRK HPB” DERGÝSÝNÝN YAYIN HAKLARI TÜRK HEPATO PANKREATO BÝLÝER CERRAHÝ DERNEÐÝ’NE AÝTTÝR. Yasalar uyarýnca, bu yapýtýn basým haklarý Ýstanbul Medikal Yayýncýlýk ltd.þti.'ye aittir. Yazýlý izin alýnmadan ve kaynak olarak gösterilmeden, elektronik, mekanik ve diðer yöntemlerle kýsmen veya tamamen kopya edilemez; fotokopi, teksir, baský ve diðer yollarla çoðaltýlamaz. 2005 Ýstanbul Medikal Yayýncýlýk Ltd. Þti. 34104, Çapa - Ýstanbul / Türkiye Deniz Abdal Mah. Baþvekil Cad. Çeþme Sok. No. 3 Çapa 34104 ÝSTANBUL • Tel: (0212) 5842060 • Faks: (0212) 5842061 www.istanbultip.com e-mail: [email protected] Yayýna Hazýrlayan / Ýstanbul Medikal Yayýncýlýk Ltd. Þti. ÝMY Adýna Sanat Yöneticisi / A. Metin Övet (0212) 584 20 60/13 - 0533 638 61 66 Redaksiyon ve Düzelti / Prof. Dr. Yaman Tekant, Prof. Dr. Cumhur Yeðen Sayfa Düzeni / E. Recai Tosun (0212) 584 20 60/18 - 0532 410 77 19 Ýstanbul Medikal Yayýncýlýk Kapak / Özlem Arabacý (0212) 584 20 60/13 Baský ve Cilt / Ohan Matbaacýlýk Ltd. Þti. (0212) 276 34 20 TÜRK HEPATO - PANKREATO - BÝLÝER CERRAHÝ DERGÝSÝ YAZIM KURALLARI Türk HPB “Türk Hepato-Pankreato-Biliyer Cerrahi Derneði yayýn organýdýr. Ýstanbul Medikal Yayýncýlýk tarafýndan basýlýr. Türk HPB, derlemeler, özgün makaleler, klinik notlar, deneysel notlar, vaka sunumlarý, hýzlý yayýnlar ve editöre mektuplar yayýnlar. Dergi yýlda dört kez (Ocak-Nisan-Temmuz-Ekim) yayýnlanýr. Daha önce herhangi bir dilde özet dýþýnda yayýnlanmadýklarý veya deðerlendirme aþamasýnda olmadýklarý bildirilen yazýlar yayýn kurulu tarafýndan ele alýnýr ve hakem deðerlendirmesine sunulur. Haberleþme Çalýþmanýn asýl metni ve üç kopyasý (asýl metni içeren CD ile beraber) aþaðýdaki adrese gönderilmelidir: Prof. Dr. Ali Emre Türk HPB Dergisi Editörü Niþantaþý, Valikonaðý Cad. 159/5, Birlik Apt. 34365 ÝSTANBUL. Gönderilen yazýlarla ilgili olarak aþaðýdaki faks, eposta ve telefonlara baþvurulabilir: [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] Faks ve telefon: 0212 635 30 82 -0212 631 21 13 0212 233 19 37 Yazým kurallarý Yazarlar "Biyomedikal Dergilere Gönderilen Yazýlar Ýçin Tek Tip Kurallar”dan yararlanmalýdýrlar (Ann Intern Med 1997;126:36-47, JAMA 1997;277:927-934). Bu doküman www.icmje.org adresinde de bulunabilir. Gönderilen bütün yazýlara, yazarlarýn hepsi tarafýndan imzalanan, okunup onaylandýðýný belirten bir mektup eklenmelidir. Yazý kabul edildiði takdirde bütün baský haklarý (copyright) dergiye geçmiþ olur. Eðer metindeki malzeme, ilaç ve aletlerden yazarlarýn yarar saðlamasý durumu veya böyle bir olasýlýk varsa bu durum belirtilmelidir. Dergi bu bilgiyi yayýnlar veya yayýnlamaz. Ýnsan denekleri üstündeki çalýþmalar 1975 Helsinki Bildirgesinin 1983’te düzenlenmiþ þekline uygun olmalý, her denekten bilgilendirilmiþ onay alýnmalýdýr. Tablo, resim ve þekiller Her tablo veya þekil ayrý sayfada verilmelidir. Resmin arkasýna aþaðýdaki bilgiler kaydedilmelidir: 1. Üst taraf okla gösterilmelidir 2. Tablo, þekil veya resmin numarasý yazýlmalýdýr. 3. Ýlk yazarýn ismi belirtilmelidir. 4. Fotoðraflar kaliteli olmalýdýr. Renkli basým, masraf yazarlar tarafýndan karþýlandýðý takdirde mümkündür. Baþlýk sayfasý Yazar ilgili konuda yayýnlanmýþ çalýþmalarý ile tanýnmýþ uzmanlar olmalýdýr. Bir konu detaylý bir biçimde ele alýnmalýdýr. Bir özet verilmelidir. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Özgün makaleler Özet Metin her biri ayrý sayfalarda baþlayan bölümler þeklinde gönderilmelidir: Özet (Türkçe ve Ýngilizce, en fazla 250 sözcük)-giriþ-gereç ve yöntemler-bulgularsonuçlar-kaynaklar-þekil veya resim alt yazýlarý. Her yazýda en fazla 200 sözcük içeren özet olmalýdýr. Özet þu þekilde yapýlandýrýlmalýdýr: amaç, yöntem, bulgular ve sonuçlar. Klinik notlarý veya deneysel notlar Kaynaklar Özgün gözlemler, bir yöntemin yararlý varyasyonlarý, sýk rastlanan teknik güçlükler için pratik çözümler bildirilebilir. Altýyüz kelimeyi aþmamalý, kýsa bir özet verilmelidir. Metinde geçiþ sýralarýna göre numaralandýrýlmalýdýr. Dergi adlarý Index Medicus sistemine göre kýsaltýlmalýdýr. Kaynaklara atýflar "tek tip kurallar"a uygun olmalýdýr. Kaynaklarýn doðruluðu yazarýn sorumluluðundadýr. Metin kategorisi Derleme Makalenin baþlýðý Yazarlarýn ad ve soyadlarý Çalýþmanýn yapýldýðý kurum veya kurumlar Haberleþme adresi (telefon, faks ve e-posta) Mali destek kaynaklarý Metin kategorisi Anahtar sözcük (3-10 kelime) Vaka sunumu 500 kelimeyi geçmemeli, kýsa bir özet verilmelidir. Hýzlý yayýnlar Araþtýrýcýlar çabuk iletmek istedikleri özgün bulgularýn 600-1200 kelimelik ön raporlar halinde bu bölümde deðerlendirebilirler. Bir özet verilmeli, bu kategoride bildirilme nedeni anlatýlmalýdýr. Editöre mektuplar Yayýnlanan herhangi bir yazý halinde görüþler bu bölümde iletilebilir. Ayrýca özgün makale boyutlarýnda olmayan yazýlara yer verilebilir. Bu yazýlar toplam 1200 kelime 10 kaynak 2 adet resim, þekil veya tabloyu aþmamalýdýr. Örnek Makale: Hermanek P, Sobin L, Wittekind C. How to improve the present TNM staging system. Cancer 1999;86:2189-91. Kitap: Büchler M, Malfertheiner P, Friess H, Senn T, Beger H.G. Chronic pancreatitis with inflammatory mass in the head of the pancreas.: a special entity In: Chronic pancreatitis (Beger HG, Büchler M, Ditschuneit H, Malfertheiner P, eds). 2nd-ed. Springer-Verlag, Heidelberg 1990:41-47. Türk HPB Türk Hepato-Pankreato-Bilier Cerrahi Dergisi Editör Ali Emre, Ýstanbul Yardýmcý editörler Yaman Tekant, Ýstanbul Cumhur Yeðen, Ýstanbul Bilimsel danýþma kurulu Osman Abbasoðlu, Ankara Koray Acarlý, Ýstanbul Bülent Acunaþ, Ýstanbul Ulus Akarca, Ýzmir Alper Akýnoðlu, Adana Hikmet Akkýz, Adana Þükrü Aktan, Antalya Nusret Akyürek, Ankara Ethem Alhan, Trabzon Aydýn Alper, Ýstanbul Nusret Aras, Ankara Orhan Arýoðul, Ýstanbul Hüseyin Astarcýoðlu, Ýzmir Ýbrahim Astarcýoðlu, Ýzmir Orhan Bilge, Ýstanbul Hakan Bozkaya, Ankara Mehmet Çaðlýkülekçi, Mersin Yýlmaz Çakaloðlu, Ýstanbul Ahmet Çoker, Ýzmir Fügen Çullu, Ýstanbul Aydýn Dalgýç, Ankara Alper Demirbaþ, Antalya Haluk Demiryürek, Adana Abdulkadir Dökmeci, Ankara Þükrü Emre, New York Sadýk Ersöz, Ankara Ertuðrul Göksoy, Ýstanbul Haldun Gündoðdu, Ankara Selim Gürel, Bursa Cem Kalaycý, Ýstanbul Sedat Karademir, Ýzmir Kaan Karayalçýn, Ankara Selim Karayalçýn, Ankara Zeki Karasu, Ýzmir Murat Kýlýç, Ýzmir Sadýk Kýlýçturgay, Bursa Nezihi Oygür, Antalya Atilla Ökten, Ýstanbul Durkaya Ören, Erzurum Ýlgin Özden, Ýstanbul Yýlmaz Özen, Bursa Ömer Özütemiz, Ýzmir Yalçýn Polat, Erzurum Ýzzet Rozanes, Ýstanbul Ýskender Sayek, Ankara Erdoðan Sözüer, Kayseri Özlem Süoðlu, Ýstanbul Hakan Þentürk, Ýstanbul Ýlkay Þimþek, Ýzmir Ethem Tankut, Ýzmir Ertan Tatlýcýoðlu, Ankara Yaman Tokat, Ýzmir Nurdan Tözün, Ýstanbul Özgür Yaðmur, Adana Rýfat Yalýn, Ýstanbul Hasan Yersiz, Los Angeles Sezai Yýlmaz, Malatya Zeki Yýlmaz, Kayseri Cihan Yurdaydýn, Ankara Yýldýray Yüzer, Ýzmir Türk HPB Türk Hepato-Pankreato-Bilier Cerrahi Dergisi Pankreas kanseri, sýklýk bakýmýndan dünyada 13. sýrada olmasýna karþýn, ölüme yol açma bakýmýndan 8. sýrada gelmektedir. Çok yoðun görülmemesine karþýn, 5 yýllýk yaþam þansýnýn bazý tümör tipleri dýþýnda olmamasý ve klinik tablonun oldukça kötü seyretmesi, yaþam süresi kadar yaþam kalitesinin de bu süreçte ele alýnmasýný gerektirmektedir. Bu arada taný yöntemlerinin geliþmesi kadar gerek tanýsal dönemde gerekse palyatif süreçte saðaltýmýn bir parçasý olarak giriþimsel radyolojinin öneminin arttýðýný görmekteyiz. Günümüzde pankreas kanseri saðaltýmý için en yetkin yaklaþýmýn giriþimsel radyoloji ünitelerinin olduðu merkezlerde yapýldýðý tartýþmasýzdýr. Preoperatif dönemde, cerrahi giriþimin baþarý þansýný arttýrmak için yine giriþimsel radyolojik yöntemlere baþvurulmaktadýr. Öte yandan operasyon sonrasý erken dönemde görülebilecek bazý yaþamsal komplikasyonlarýn giderilmesinde önemli rol oynamaktadýr. Bunlara en tipik örnek gastroduodenal arterden olan sentinel kanamalarýn anjiyografi ile durdurulmasý gösterilebilir. Cerrahi yaklaþým bilindiði gibi küratif þansýn kullanýlabilmesi için tek seçenektir. Ancak baþvuran hastalarýn sadece %30 kadarýnda cerrahi saðaltým yapýlabilmesi, yapýlanlarda da çok erken nükslerin olmasý hem cerrahiye bakýþýn, hem de adjuvan saðaltýmlarýn yeniden ele alýnmasýný gerektirmektedir. Günümüzde saptanan en küçük tümörlerde bile perineural invazyon görülmesi, aslýnda erken dönem zannedilen pankreas adenokanserlerinde bile invaziv bulgularýn olduðunu düþündürmektedir. Bu da adjuvan yaklaþýmlarýn önemini arttýran baþka bir öðedir. Genel anlamda radyoterapi ve kemoterapinin etkisi konusunda ESPAC ve APA'nýn çok merkezli çalýþmalarýnýn sonuçlarýnýn alýnmaya baþlamasýyla bu konuda da kavramlar hem yeþermeye hem de yeni þekliyle ele alýnmaya baþlamýþtýr. Örneðin artýk yaþam kalitesinin ön planda olduðu geç evrede veya küratif þansýn denendiði erken evrede kemoterapi uygulama þekli hemen hemen tek tip hale gelmektedir. Son zamanlarýn en umut verici kemoterapi ajaný Gemsitabinin tek veya kombine, ya da radyoterapi ile ardýþýk kullanýlmasý saðkalýmýn yanýsýra yaþam kalitesine çok önemli katký saðlamaktadýr. Dergimizin bu sayýsýnda giderek dünya bilimi ile bütünleþen ülkemizde, pankreas kanseri konusunda bu baþlýklarda durumu ve gelecekte bizi nelerin beklediðini, aðýrlýklý olarak genç nesilden meslektaþlarýmýzýn yaklaþýmlarý eþliðinde yeniden ele almayý hedefledik. Amacýna ulaþmasý dileðiyle. Ahmet Çoker, Orhan Bilge Deðerli meslektaþlarým, Türk HPB Dergisinin ilk sayýsý elinize ulaþtý. Sizlerden aldýðýmýz duyumlardan ve mesajlardan ilk sayýmýzýn beðenildiðini zannediyoruz. Kuþkusuz ki bazý kusurlarýmýz olmuþtur ve olacaktýr. Desteðinizle bunlarýn kýsa zamanda düzeleceðini umuyoruz. Ýkinci sayýmýzda Ahmet Çoker ve Orhan Bilge'nin düzenledikleri "pankreas tümörleri" konulu simpozyum yer almaktadýr. Konusunda deneyimli meslektaþlarýmýzýn çalýþmalarýnýn bilgilerimize önemli katkýsý olacaðýný düþünüyoruz. Bu sayýda ayrýca 5-8 Mayýs 2005 te Adana'da Çukurova Üniversitesi'nin evsahipliðinde yapýlacak olan 7. ulusal kongremizin bildiri özetleri bulunmaktadýr. Kongremize bu konuya ilgi duyan tüm meslektaþlarýmýzýn katýlýmýný bekliyor, içten sevgi ve saygýlarýmýzý sunuyoruz. Ali Emre Ýçindekiler 1 Moleküler Açýdan Pankreatik Kanser ve Tedavi Hedefleri Mert Erkan, Yaman Tekant 6 Pankreas Tümörlerinde Radyoloji Ege Terzibaþýoðlu, Arzu Poyanlý 13 Pankreasýn Nadir Görülen Tümörlerinde Cerrahi Tutum Pars Tunçyürek, Jens Mayer 18 Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým Çiðdem Erten, Ulus Ali Þanlý, Erdem Göker 37 Mezenkimal Stromasýz Biliyer Kistadenomun Habis Deðiþimi: Vaka Sunumu Neþet Köksal, Mehmet Ali Uzun, Tolga Müftüoðlu, Önder Peker, Kemal Demir 40 7. Ulusal Hepato-Pankreato-Bilier Cerrahi Kongresi Bilimsel Programý 5-8 Mayýs 2005 Adana 42 7. Ulusal Hepato-Pankreato-Bilier Cerrahi Kongresi Bildiri ve Posterleri 5-8 Mayýs 2005 Adana Servet Aðdeniz, 64-65 Tolga Akçam, 43-46-62 A. Aktekin, 68 Hýzýr Yakup Akyýldýz, 62 Ali Alparslan, 64 Volkan Arayýcý, 51 Tarýk Artýþ, 43-65 Ýbrahim Astarcýoðlu, 51 Ünal Aydýn, 50 Baki Aydoðan, 47 M. Aynacý, 53 Þener Balas, 42 Oktay Banlý, 45 Abdulkadir Bedirli, 54 Halil Bilgel, 43 Fatih Büyüker, 68 Hakan Canbaz, 51 Ali Coþkun, 57 Mehmet Çaðlýkülekçi, 53 Kenan Çalýþkan, 43-56 Tolga Demirbaþ, 66 Arif Hakan Demirel, 55 Ayhan Dinçkan, 58 Ahmet Doðrul, 44 Nazif Erkan, 63 Gökhan Garip, 47 Sibel Gelecek, 43 Gülnur Göllü, 45-61 Mehmet Görgün, 63 Barýþ Gürcü, 49-58 G. Gürleyik, 49-67 Ýlhan Karabýçak, 52 Sedat Karademir, 55 Ökkeþ Ýbrahim Karahan, 65 M. Kýlýç, 49 Miray Kýlýç, 69 Serdar Kuru, 65 A. Kuvvetli, 55 Tolga Müftüoðlu, 67 Yalçýn Özdemir, 59 Recep Pekcici, 64 K. Yalçýn Polat, 49 Gürhan Sakman, 43 Bülent Salman, 45-59 Tuba Sanal, 59 Y. Selim Sarý, 48-65 Mustafa Tercan, 57 Metin Tilki, 67 Ýkbal Tokat, 49 Ersun Topal, 59 Ömer Topçu, 52-53-55 Nurkan Törer, 45 Alper Uðuz, 45 S. Ulukaya, 49 Ali Ulvi Öngören, 57 M. A. Uzun, 61-63 Ali Uzunköy, 69 Ethem Ünal, 61 Asuman Yavuz, 57 Cengiz Yýlmaz, 63 Tuðbahan Yýlmaz, 51 Taner Yiðit, 65 Osman Yüksel, 47-61 Türk HPB 2005 Cilt 1, Sayý 2 Mezenkimal Stromasýz Biliyer Kistadenomun Habis Deðiþimi: Vaka Sunumu Türk HPB Neþet Köksal1, Mehmet Ali Uzun1, Tolga Müftüoðlu1, Önder Peker2, Kemal Demir3 Haydarpaþa Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, 2. Genel Cerrahi1, Patoloji2, Radyoloji3 Klinikleri, ÝSTANBUL Özet Biliyer kistadenokarsinom karaciðerin ya da daha az sýklýkla karaciðer dýþý biliyer sistemin ender görülen kistik tümörüdür. Bu lezyonun orijini tartýþmalýdýr. Mezenkimal stromalý kistadenom, kistadenokarsinom için prekanseröz bir lezyon olarak bilinirken, mezenkimal stromasýz kistadenomun habis deðiþimi netleþmemiþtir. Karaciðer biliyer kistadenokarsinomu olan 60 yaþýnda bir kadýn hastaya sað triseksiyonektomi uygulandý. Rezeksiyon materyalinin makroskopik incelemesinde müsinöz sývý içeren, papiller çýkýntýlarý olan, multiloküle kistik tümör görüldü. Tümörün histopatolojik incelemesinde mezenkimal stroma gözlenmedi. Tümörün kistik bölümlerinden alýnan örneklerde epitel tabakada deðiþiklik yokken, karaciðer parenkimini infiltre etmiþ alanlarda belirgin atipi saptandý. Sonuç olarak, hastamýzda biliyer kistadenokarsinomun mezenkimal stromasýz kistadenomdan kaynaklandýðý düþünüldü. Anahtar kelimeler Biliyer kistadenokarsinom, Mezenkimal stroma, Kistik tümör, Karaciðer. Giriþ Vaka Biliyer kistadenokarsinom karaciðerin çok ender görülen kistik tümörüdür. Bu neoplazi ile ilgili yayýnlarýn çoðu tek vaka sunumlarý ve literatür taramalarýndan oluþur, etyolojisi ve klinik özellikleri tam olarak ortaya konulmamýþtýr1-6. Biliyer kistadenokarsinom intrahepatik safra kanalýndan, selim kistik lezyonlardan ya da kistadenomdan kaynaklanabilir7. Wheeler ve arkadaþlarý kistadenomlarda mezenkimal stromayý ve mezenkimal stromalý kistadenomlarda habis deðiþimi tarif etmiþtir. Mezenkimal stromasýz kistadenomun habis deðiþimi ise net deðildir. Bu yazýda mezenkimal stromasýz kistadenomdan kaynaklanan biliyer kistadenokarsinom vakasý sunuldu. Halsizlik, karýn aðrýsý ve þiþkinliði þikayetleri ile hastanemize baþvuran 60 yaþýnda kadýn hastanýn aðrýsý sað üst kadran ve epigastrium yerleþimli ve künttü. Fizik muayenede sað üst kadraný ve epigastriumu dolduran, sert, yüzeyi düzgün, hafif hassas karaciðer büyümesi vardý. Laboratuar deðerleri alkalen fosfataz yüksekliði (270 IU/L, normal: 53-128 IU/L), hipoalbuminemi (2.9 g/dL) ve anemi (Hb: 7.8 g/dL) dýþýnda normal sýnýrlardaydý. Karýn ultrasonografisi (US) ve bilgisayarlý tomografisinde (BT) karaciðer sað lobunu ve sol lob medial segmentini dolduran, solid alanlarý ve kist içine papiller çýkýntýlarý olan 21x13 cm boyutlarýnda multikistik kitle görüldü (Resim 1). US ve BT Resim 1. Biliyer kistadenokarsinomun BT' deki görüntüsü. Resim 2. Rezeke edilen tümörün makroskopik görüntüsü. Mehmet Ali Uzun Haydarpaþa Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi 2. Genel Cerrahi Kliniði ÝSTANBUL [email protected] Ýstanbul Medikal Yayýncýlýk 2005 Mezenkimal Stromasýz Biliyer Kistadenomun Habis Deðiþimi: Vaka Sunumu A B Resim 3. A. Kistik tümör ile karaciðer parenkiminin iç içe girdiði infiltrasyon alaný ( x 40 H E). B. Orta derecede atipi gösteren epitel hücreleri ile çevrelenmiþ adenoid oluþum. Hücresel mezenkimal stroma yoktur ( x 200 H E). bulgularý karaciðerin kistik tümörleri ile alveoler ekinokokkoz arasýnda ayýrýcý taný için yeterli bulunmadý. Karsinoembriyojenik antijen, karbohidrat antijen 19-9 ve alfa-fetoprotein düzeyleri normal sýnýrlarda olup parazit için serolojik çalýþma sonuçlarý negatifti. Tümörün solid alanlarýndan alýnan Tru-cut biyopsi materyalinde biliyer orijinli papiller neoplazm saptandý. Seçici hepatik arteriografide sol hepatik arterin avasküler tümör tarafýndan orta hatta itildiði görüldü. Ýnferior venakavografi normaldi. Laparotomide karaciðerin sað lobu ve sol lobun medial segmenti kistik tümör tarafýndan tutulmuþtu. Sað triseksiyonektomi (segment 4, 5, 6, 7, 8 rezeksiyonu) yapýldý. Parenkim transeksiyonu Pringle manevrasý uygulanmadan, parmakla ezme tekniði ile yapýldý ve toplam üç ünite eritrosit süspansiyonu kullanýldý. Ameliyat sýrasýnda bir komplikasyon geliþmedi. Ameliyat sonrasý dönemde karaciðer yetmezliði bulgularý geliþen hasta bu tablo ile 9. günde öldü. Rezeke edilen tümörün makroskopik olarak 20x12x10 cm boyutlarýnda, kapsüllü, kesitlerinde %70'i kistik ve karaciðer sað lobunun rezidüel parenkimi içine infiltre olduðu görüldü (Resim 2). Tümörün kistik bölümlerinde selim tek katlý kübik ve yüksek silindirik hücreler izlenirken solid bölümlerin invaziv solid ve papiller alanlardan oluþtuðu görüldü. Mezenkimal stroma yoktu. Tümörün epitel örtüsünde herhangi bir atipik yada habis deðiþim gözlenmezken parenkimi infiltre eden kýsýmlarýnda belirgin atipi gözlendi (Resim 3 a - b). Tümöre mezenkimal stromasýz biliyer kistadenokarsinom tanýsý kondu. Tartýþma Biliyer kistadenokarsinom vakalarýn %97'sinde karaciðer içi, %3'ünde karaciðer dýþý biliyer sistem- den kaynaklanýr. Kadýnlarda daha sýk görülmekte olup ortalama yaþ 56.2 dir1. En sýk semptom çeþitli derecelerde karýn aðrýsýnýn eþlik ettiði karýnda kitle ve þiþkinliktir2,7. BT ve US'de tümör tipik olarak papiller çýkýntýlarý ve internal bölmeleri olan kistik kitle olarak görülür8. Vakamýz karýn aðrýsý ve þiþkinliði þikayetleri ile baþvurmuþtu, BT ve US bulgularý tipik görünümle uyumluydu. Bazý biliyer kistadenokarsinomlar, kistadenomlarýn habis deðiþimleri ile geliþir2,7,9. Wheeler ve arkadaþlarý7 kistadenomlarda mezenkimal stromayý tarif etmiþ ve mezenkimal stromalý kistadenomlarýn habis deðiþimine dikkat çekmiþtir. Bu mezenkimal stroma epitelin hemen altýnda, genellikle kalýnlýðý 3 mm’den az olan, farklýlaþmamýþ mezenkimal hücreler, damarlar ve yoðun stromal yapýlar içeren bir tabakadýr. Bu yapýlarýn hemen dýþýnda belirgin derecede yüksek kollajen içeren bað dokusu vardýr. Mezenkimal stromalý kistadenomlar sýklýkla kadýnlarda olmak üzere ortalama 40 yaþýnda ortaya çýkar ve net olarak prekanserözdür. Mezenkimal stromasýz kistadenomlar ise daha ileri yaþlarda, hem erkek hem kadýnlarda benzer sýklýkta görülür ve habis deðiþimi tartýþmalýdýr6,7. Vakamýzda tümörün her santimetresi için örnek alýnmasýna raðmen mezenkimal stroma saptanmadý. Tümörün kistik bölümlerinden yapýlan örneklemelerde epitel örtüsünde atipik deðiþiklik görülmezken, karaciðerin içine infiltre olan solid bölümlerde belirgin atipi gözlendi. Bu bulgulara dayanarak, hastamýzda mezenkimal stromasýz kistadenomdan kaynaklanan kistadenokarsinom varlýðýný düþündük. Sonuç olarak, mezenkimal stromasýz kistadenomun biliyer kistadenokarsinom için prekanseröz bir lezyon olduðu kanýsýndayýz. M. A. Uzun ve Ark. Kaynaklar 1. 2. 3. 4. Lauffer JM, Baer HU, Maurer CA et al. Biliary cystadenocarcinoma of the liver: the need for complete resection. Eur J Cancer 1998;34:1845-51. Ishak KG, Willis GW, Cumminus CD vet al. Biliary cystadenoma and cystadenocarcinoma: report of 14 cases and review of the literature. Cancer 1977;39:322-38. Frameglia M, Nimura Y, Hayakawa N et al. Biliary cystadenocarcinoma resected by segment 3 and 4 hepatectomy. HepatoGastroenterology 1996;43:1029-34. Kubota E, Katsumi K, Iida M et al. Biliary cystadenocarcinoma followed up as benign cystadenoma for 10 years. J Gastroenterol 2003;39:278-82. 5. 6. 7. 8. 9. Shimada M, Kajiyama K, Saitoh et al. Cystic neoplasms of the Liver: A report of two cases with special reference to cystadenocar cinoma. Hepato-Gastroenterology 1996;43:249-54. Asahara T, Itamoto T, Katayama et al. A case of biliary cyst-adenocarcinoma of the liver. Hiroshima J Med Sci 1999;48:45-8. Wheeler DA, Edmondson HA. Cystadenoma with mesenchymal stroma (CMS) in the liver and bile ducts: a clinicopathologic study of 17 cases, 4 with malignant change. Cancer 1985;56:1434-45. Kanamori H, Kawahara H, Oh S et al. A case of biliary cystade nocarcinoma with recurrent jaundice: diagnostic evaluation of computed tomography. Cancer 1985;55:2722-24. Woods GL. Biliary cystadenocarcinoma: case report of the hepatic malignancy in benign cystadenoma. Cancer 1981;47:2936-40. Türk HPB 2005 Cilt 1, Sayý 2 Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým Çiðdem Erten, Ulus Ali Þanlý, Erdem Göker Türk HPB Ege Üniversitesi Týp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalý ÝZMÝR Özet Pankreas adenokarsinomu, kansere baðlý ölümlerin en sýk nedenlerinden birisidir. Uzmanlaþmýþ pankreas kanseri ekipleri, artmýþ cerrahi rezeksiyon oranlarý ve azalmýþ postoperatif mortalite oranlarý nedeniyle, pankreas adenokarsinomu sonuçlarýnda bir miktar düzelme bildirilmektedir. Pankreas kanserinin agressif biyolojik doðasý ve Kemoterapilere dirençli olmasý nedeniyle ve bu tedavi rejimlerini deðerlendirecek büyük randomize kontrollü çalýþmalarýn rölatif yokluðunda, medikal onkolojik tedavilerdeki geliþmeler oldukça zordur. ESPAC-1 (The European Study Group for Pancreatic Cancer, Avrupa Pankreas Kanseri Çalýþma Grubu) çalýþmasý yaklaþýk 600 hastayý içeren en büyük pankreas kanser çalýþmasýdýr. Bunun sonuçlarýna göre en iyi adjuvant Kemoterapi rejimi bolus 5- fluorourasil ve folinik asit uygulamasýdýr. Bu çalýþmadaki kemoRadyoterapi kolunda ortalama saðkalým 15.5 ay bulunmuþtur ve diðer çalýþmalar ile karþýlaþtýrýlabilir. Ancak Kemoterapi kolundaki ortalama saðkalým 19.7 aydýr ve diðer multimodalite rejimlerinden (intraoperatif Radyoterapi, adjuvant kemoRadyoterapi, neoadjuvant tedaviler) daha üstün bulunmuþtur. Adjuvant 5- Fluorourasil / folinik asit tedavisinin yerini ileride Gemsitabin alabilir, ancak bunun devam eden ESPAC-3 gibi büyük çalýþmalar ile konfirme edilmesi gereklidir. ESPAC-1 ve ESPAC-3 gibi büyük çalýþmalar adjuvant tedavinin geliþmesine yeni standartlar getirmiþtir, bu tedavilerin esas amacý küratif cerrahi sonrasý hastalarýn saðkalýmýný ve hayat kalitelerini düzeltmektir.Ýlerlemiþ ve metastatik pankreas kanserinde ise standart tedavi þekli tek ajan Gemsitabindir. Gemsitabinin diðer ajanlar ile (Cisplatin, Ýrinotekan, Oksaliplatin, Fluoropirimidinler gibi) kombinas yonunun hastalarda saðkalým ve yaþam kalitesi üzerine olumlu bir katkýsý gözlenmemiþtir. Ýlerlemiþ pankreas kanserinde Kemoterapinin birincil hedefi semptom palyasyonudur. Pankreas kanseri tanýsýný alan hastalarda operasyon, geleneksel Kemoterapi ve Radyoterapi ile tedaviye raðmen 5 yýllýk saðkalým oranlarý halen oldukça kötüdür. Bu durum göz önüne alýnýrsa, yeni tedavi stratejilerini deneyen klinik çalýþmalarýn desteklenmesi gereklidir. Özellikle son beþ yýlda hastalýðýn moleküler biyolojisinin daha iyi anlaþýlmýþ olmasý nedeniyle, gen tedavisi, antianjiojenik tedaviler, sinyal iletim inhibisyonu stratejileri ve immunoterapi gibi yeni tedavi yaklaþýmlarý geliþtirilmeye baþlanmýþtýr. Giriþ Pankreatik duktal adenokarsinom, geliþmiþ ülkelerde kanser ile iliþkili ölümlerde ilk 10 nedenin içinde yer alýr. Avrupa'da yýlda 40.000'in üzerinde1-3, Amerika Birleþik Devletleri'nde (ABD) ise ~30.000 ölüme neden olmaktadýr1,4. ABD'de kansere baðlý ölümlerde beþinci sýradadýr ve yýlda 28.000-30.300 arasýnda yeni taný alan olgu vardýr5. Çoðu ülkede yaþam þartlarý daha batýlýlaþtýkça insidansý da dramatik olarak artmýþtýr. Pankreas adenokarsinomunun insidansý ~9/100.000'dir5. En yüksek insidansý 10-12/100.000 civarýnda saptanmýþtýr1-3. Ýnsidansý erkeklerde kadýnlardan daha fazladýr (rölatif risk 1,35)5. En yüksek insidans oraný yaþamýn 7. ve 8. dekatlarýnda olmaktadýr ve ortalama 60-65 yaþlarýnda taný konulmaktadýr5. Pankreas kanserinde etiolojik risk faktörleri mevcuttur7-14. Tütün kullanýmý pankreas kanserlerinin %20-30'unun geliþiminde etkili olur8. Karbonmonoksit, siyanür, benzen, amonyak, nitrözamin, arsenik ve hidrokarbonlar da sigara gibi etki gösterir. Diabetes mellitus, kronik karaciðer sirozu, kronik pankreatit, kolesterolden zengin diyet ve kolesistektomi öyküsü olanlarda pankreas kanseri riski artmaktadýr7,8. Obesite ve fiziksel aktivite azalmasýnýn pankreas kanseri riskini artýrdýðý gösterilmiþtir10. Erdem Göker Ege Üniversitesi Týp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalý ÝZMÝR Pankreas kanserinde kazanýlmýþ veya kalýtýlmýþ gen mutasyonlarý vardýr13. K-ras onkojeninin aktivasyonu ile beraber tümör baskýlayýcý genlerin (p53, DPC4, p16 ve BRCA2) inaktivasyonu pankreas kanseri geliþimi ile iliþkilidir. Pankreas kanserinde %10-20 oranýnda herediter veya ailesel bir geçiþ olduðu tahmin edilmektedir14. Herediter meme ve over karsinomu, herediter nonpolipozis kolorektal kanser, Peutz Jeghers sendromu gibi bazý genetik sendromlar ile pankreas kanseri arasýnda iliþki gözlenmiþtir5,13. Tedavi edilmemiþ pankreas kanseri olgularýnda saðkalým sonuçlarý kötüdür ve tüm evreleri ele alýndýðýnda ortalama 1 yýllýk saðkalým oraný %19 iken, 5 yýllýk saðkalým oraný %4'tür5. Pankreas kanserlerinin çoðunluðu (%80) taný anýnda metastatiktir. Cerrahi sýnýrlarý tümörsüz olan ve lenf nodu tutulumu olmayan olgularda en iyi kür þansý tanýyan yaklaþým, cerrahi rezeksiyondur ve 5 yýllýk saðkalým oraný uzmanlaþmýþ bir merkezde %40'a çýkabilmektedir 6,7. Çoðu olguda hastalýk lokal ileri veya metastatik olduðu için ancak %10-15 olgu rezeksi-yona uygundur ve cerrahi ile ortalama saðkalým 13-18 aydýr15-19. Daha radikal pankreatik rezeksiyonlar ve geniþletilmiþ lenfadenektomiler yapýlmasýna raðmen saðkalým sonuçlarý düzelememiþtir20-23. Pankreas kanserinin kötü saðkalým oranlarýnýn bir nedeni de, tüm tedavi formlarýna Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým dirençli agressif bir fenotipe sahip olmasýdýr24. Mevcut antikanser ilaçlar ile tedavinin sonuçlarý da kötüdür. Son yýllarda sonuçlarý düzeltmek amacýyla adjuvant ve neo-adjuvant tedavilerin geliþtirilmesi konusunda çaba harcanmaktadýr25-40. Ancak yine de metastatik ve rekürren hastalýðýn tedavisi oldukça zordur. Ýlerlemiþ hastalýðý olanlar için daha etkin tedaviler gereklidir. Hastalýðýn biyolojik temellerinin daha iyi anlaþýlmasýndan dolayý yeni tedavi stratejileri geliþtirilmeye baþlanmýþtýr. Olasý yaklaþýmlar; gen tedavisi, antianjiojenik ilaçlar, immunoterapi ve hücre sinyalizasyonu inhibitörleri olabilir. Adjuvant Tedavi Yaklaþýmlarý Adjuvant tedavi rezidüel olarak kalabilecek herhangi bir mikroskopik hastalýðý tedavi ederek, cerrahi sonrasý saðkalýmý düzeltmeyi hedefler. Pankreas kanserinin moleküler düzeyde anlaþýlmasý, erken evrelerde hastalýðý tanýyabilecek görüntüleme tekniklerinin geliþmesi ve cerrahi tekniklerin oldukça ilerlemesine raðmen, rezeke edilebilir hastalýkta 5 yýllýk saðkalým oraný halen %10-20 arasýnda (en iyi koþullarda %40'a varabilir) ve tüm evrelerde ortalama saðkalým oraný %3-4 civarýndadýr5,6,35. Potansiyel olarak küratif cerrahi uygulanan olgularýn %50'den fazlasýnda uzak metastaz veya lokal nükslerin geliþtiði pek çok retrospektif analizde gösterilmiþtir. Adjuvant Sistemik Kemoterapi Pankreas kanserinde tek baþýna adjuvant Kemoterapi uygulamasýnýn rolünü araþtýran az sayýda bildiri vardýr (Tablo 1). Çoðu seriler adjuvant tedavinin bir parçasý olarak Radyoterapiyi de içerdikleri için, Kemoterapinin tek baþýna etkinliðine ait veriler yok gibidir. Splinter ve ark.41 1980'lerin baþlarýnda yaptýklarý bir çalýþmada 16 olguya adjuvant olarak 5 siklus 5- Fluorourasil (5-Fu), Doksorubisin ve Mitomisin-C (MMC) [FAM rejimi] verip, 36 olguyu da operasyon sonrasý izleme almýþlar. FAM rejimi kötü tolere edilmiþ, olgularýn yarýsý Kemoterapi dozunun yarýsýný bile alamamýþlar. 3 yýllýk saðkalým oraný tedavi kolunda %24, izlem kolunda %28 bulunmuþ ve adjuvant Kemoterapinin bir faydasý olmadýðý bildirilmiþtir. Ýlk prospektif randomize çalýþma Bakkevold ve ark.27 tarafýndan yapýlmýþ. Orta dozda FAM rejimi verilen ya da sadece izlem yapýlan olgularda 5 yýllýk saðkalým oranlarý incelendiðinde; Kemoterapi kolunda %4 iken, izlem kolunda %8 bulunmuþ ve uzun dönem saðkalýmda Kemoterapinin yararý gösterilememiþ. Ancak ortalama saðkalýma bakýlýnca Kemoterapi kolunda 23 ay, izlem kolunda 11 ay bulunmuþ ve hastalýk rekürrensi de tedavi kolunda daha geç gözlenmiþ. Bu çalýþmada ampuller karsinomlarýn varlýðý nedeniyle ve her iki kanser tipinin saðkalým analizlerinin ayrý ayrý yapýlmamasý nedeniyle pankreas adenokarsinomunda Kemoterapinin yararýný deðerlendirmek zor olmuþtur. Baumel ve ark.42 yaptýklarý bir retrospektif analizde 1982-1988 arasýnda pankreas rezeksiyonu yapýlmýþ olan 787 olgu deðerlendirilmiþ. 43 olguya standardizasyon yapýlmadan Kemoterapi rejimleri uygulanmýþ, 127 olgu adjuvant olarak sadece Radyoterapi almýþ ve 527 olguya ise cerrahi sonrasý hiçbir tedavi verilmemiþ. Ortalama saðkalým sadece izlem yapýlan kolda 12.4 ay iken, adjuvant Kemoterapi kolunda 11.5 ay bulunmuþ. Ancak bu analizde Kemoterapi alan ve almayan gruplardaki hastalýk evrelerine ait bir bilgi verilmemiþ, belki de adjuvant Kemoterapi alan gruptaki hastalar daha ileri bir evrededir. Daha yakýn zamanlarda ESPAC-1(The European Study Group for Pancreatic Cancer) çalýþmasý açýklanmýþtýr36-38. 1994-2000 yýllarý arasýnda 11 Avrupa ülkesinde 61 merkezde yapýlan prospektif ve ran- Tablo 1: Pankreas adenokarsinomunda adjuvant sistemik Kemoterapi Seriler Period Splinter et al. [41] 1972-1984 1980-1984 Bakkevold et al.[27] 1984-1987 Baumel et al. [42] 1982-1988 43 Neoptolemos et al. 1994-2000 [36-38] ESPAC-1 Olgu sayýsý Rejim 36 16 31 (24 PDAC)*** 30 (23 PDAC) 527 Spesifik olmayan 235 238 FAM* FAM 11.5 5-FU/FA** Ortalama saðkalým(ay) 11 23 12.4 45 70 - 14 19.7 *FAM: 5-Fluorourasil, Doksorubisin, Mitomisin-C **FU/FA: 5-Fluorourasil/ Folinik Asit ***PDAC: Pankreas duktal adeno karsinomu Saðkalým oranlarý (%) 1 yýl 3 yýl 5 yýl 28 24 30 27 8 4 E. Göker ve ark. domize kontrollü bir çalýþma olan ESPAC-1' toplam 541 olgu kaydedilmiþ36-38. Bu olgularýn 238'i Kemoterapi alýp, 235'i almamýþ. Hastalarýn 285'i 2x2 tam randomizasyona alýnmýþ. Adjuvant Kemoterapi alan grupta ortalama saðkalým belirgin derecede iyi saptanmýþ (19,4 aya 14 ay; p< 0.0005). Tam 2x2 randomizasyon yapýlan 285 hasta ele alýndýðýnda ise iki kol arasýndaki fark azalmýþ (17.4 aya 15.9 ay) ve analiz zamanýnda istatistiksel bir öneme ulaþmamýþ. Genel olarak Kemoterapi rejimi iyi tolere edilmiþ. Histolojik olarak cerrahi sýnýrýn durumuna göre Kemoterapinin etkinliði araþtýrýlmýþ37. 541 olgunun cerrahi sýnýrý pozitif olan 101'inde (%19) ortalama saðkalým10.9 ay iken, cerrahi sýnýrý tümörsüz olan grupta 16.9 ay olarak bulunmuþ (p: 0.0006). Histolojik olarak cerrahi sýnýr durumunun etkili bir prognostik faktör olduðu kabul edilmiþ. Cerrahi sýnýrý tümörsüz olanlarýn bir kýsmý Kemoterapi almýþ, bir kýsmý ise almamýþ. Tedavi alan grupta ortalama sað kalým 20.7 ay iken, almayanlarda 15.3 ay olarak gözlenmiþ. Cerrahi sýnýrý pozitif olan hastalarda ise daha küçük bir alt grupta bu farklýlýk çok daha az olarak gözlenmiþ (Kemoterapi alanlarda 11 ay, almayanlarda 10.3 ay). Böylece cerrahi sýnýr pozitif olan pankreas kanserlerinin biyolojik olarak daha agressif kanserler olduðu gösterilmiþ 37. 546 hastaya ulaþýnca yapýlan daha yeni bir analizde ne rezeksiyon tipinin ne de komplikasyon geliþiminin adjuvant Kemoterapi sonuçlarýndan etkilendiði gözlenmiþ38. ESPAC-1 çalýþmasýnda ikinci son nokta olarak hayat kalitesi cevaplarý incelenmiþ. Doksaný Kemoterapi alan ve 86'sý Kemoterapi almamýþ olan 176 olgunun hayat kalitesi cevabý analizlerinde belirgin bir fark saptanmamýþ. Her iki grubun skorlarýnda cerrahi sonrasý 3 aylýk takipte benzer düzelmeler gözlenmiþ36. ESPAC-1 çalýþmasý, rezeksiyon uygulanmýþ pankreas adenokarsinomu olgularýnda adjuvant olarak sadece Kemoterapi verilmesinin istatistiksel anlamý olmasa da bir sað kalým avantajý saðladýðýný gösteren ilk çalýþmadýr. Bu bulgularda sonra Avrupa, Kanada ve Avustralya'da ortak yürütülecek, 990 hasta içerecek ESPAC-3 çalýþmasý düzenlenmiþtir. Burada hastalar 3 kolda karþýlaþtýrýlacaktýr; i- Ýzlem kolu, ii- 5FU/folinik asit kolu (ESPAC-1'deki gibi), iiiGemsitabin kolu. Çalýþma devam etmektedir. Adjuvant Bölgesel Kemoterapi: Bölgesel tedavinin amacý, karaciðer metastazlarýnda sistemik toksisiteyi en aza indirerek Kemoterapi dozlarýný artýrmaktýr. Çöliyak aks, portal ven ve hepatik arterler kullanýlarak küçük çalýþmalar yapýlmýþtýr, sonuçlarý ümit vericidir43-46. Bazý çalýþmalarda rezeke edilemeyecek tümörlerin evrelerinin gerileyip, rezeke edilebilir hale geldiði gösterilmiþtir. Ishikawa ve ark.43,44 pankreas kanseri rezeksiyonu esnasýnda 27 olguda hepatik arter veya portal vene kateter yerleþtirmiþler ve cerrahiden 28-35 gün sonra sürekli 5-FU hepatik perfüzyonu uygulamýþlar. 1 ve 3 yýllýk sað kalýmda kontrol grubuna (n: 67) göre belirgin iyileþme gözlenmiþ, sadece %8 olgu karaciðer metastazýndan kaybedilmiþ. Hans Berger grubu45,46 20 olguya çöliyak aks yolu ile 6 siklus Mitoksantron, 5-FU, Folinik asit ve Cisplatin uygulamýþlar. Bu gruptaki ortalama sað kalým 21 ay, kontrol grubunda ise 9.3 ay bulunmuþ. Tedavi grubunda sadece %15 olguda karaciðer metastazý geliþmiþ. 24 olgu içeren benzer bir çalýþmada, bölgesel perfüzyon uygulanan grupta ortalama sað kalým 23 ay ve 4 yýllýk saðkalým oraný %54 olarak saptanmýþ47. Bölgesel perfüzyon uygulamasýna intraoperatif Radyoterapi ilavesinin ilave bir saðkalým yararý saðlamadýðý gösterilmiþtir48. Adjuvant Ýntraoperatif Radyoterapi ( ÝORT): ÝORT adjuvant tedavide tek baþýna veya eksternal Radyoterapi (EBRT) ile kombine olarak kullanýlmýþtýr (30,33,49,50). ÝORT'nin sað kalým oranlarý belki de tek baþýna EBRT uygulamasýna göre daha azdýr ve EBRT ile kombine edilince de sað kalýmda belirgin avantajý olmadýðý gösterilmiþtir 28-30,33,36,49,51. Tek baþýna ÝORT uygulamasýnýn lokal nükste %50'lik bir azalma saðladýðý gösterilse de52, bunun sað kalýma bir faydasý olmadýðý gözlenmiþtir 28-30,33,36,49,51. Adjuvant KemoRadyoterapi: Ardýndan idame Kemoterapi yapýlmadan uygulanan adjuvant kemoradyoterapi ABD'de bir çok randomize olmayan çalýþmada kullanýlmýþtýr 29,33,51,53,54 (Tablo 2). Genellikle iyi tolere edilse de adjuvant Kemoterapiye göre veya tek baþýna uygulanan Radyoterapiye göre sað kalým avantajý saðladýðý açýkça gösterilememiþtir. EORTC (European Organisation for Research and Treatment of Cancer) tarafýndan organize edilen çok merkezli randomize bir faz III çalýþmada toplam 218 pankreas kanseri veya ampuller kanser olgusu küratif cerrahi uygulandýktan sonra, adjuvant kemoRadyoterapi kolu ve izlem kolu olarak ikiye ayrýlmýþ 28. Bu olgulara adjuvant kemorad-yoterapi Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým sonrasý idame Kemoterapi verilmemiþ. Toplam 93 olguya 40 Gy EBRT ve 5-FU infüzyonu verilebilmiþ. Pankreas kanserli olgularýn tedavi kolundakilerde (n: 60) ortalama sað kalým 17.1 ay iken gözlem kolundakilerde (n:54) 12.6 ay olarak bulunmuþ, ancak istatistiksel olarak anlamlý bir fark saptanmamýþ (p: 0.099). Adjuvant kemoradyoterapinin güvenli olmasý ve iyi tolere edilmesine raðmen, saðkalýma anlamlý bir faydasý olmadýðýna karar verilmiþ (28). ESPAC-1 çalýþmasýnda da36 adjuvant kemoradyoterapi alan 175 olguda ortalama saðkalým 15.5 ay iken, kemoradyoterapi almayan 178 olguda 16.1 ay olarak bulunmuþ. Sonuç olarak, cerrahi sýnýrý pozitif olan bu olgularda adjuvant kemoRadyoterapinin bir saðkalým avantajý saðlamadýðý ve potansiyel bir faydanýn, cerrahi sonrasý adjuvant Kemoterapi ile saðlanacaðý ileri sürülmüþ (p: 0.24)36,37. Mehta ve ark.33 randomize olmayan çalýþmalarýnda 1994-1999 arasýnda 52 hastada tümör yataðý ve bölgesel lenf nodlarýna 45 Gy ve cerrahi sýnýrý pozitif olan hastalara ilave destek RT (total doz 54 Gy) uygulamýþlar. RT ile eþ zamanlý 200-240 mg/m2 /gün 5-FU yavaþ infüzyonu uygulanmýþ. Ortalama saðkalým 32 ay olarak gözlenmiþ. Bu sonuçlar, 5-FU 'in bolus veya yavaþ infüzyon ile verildiði diðer çalýþmalarýn sonuçlarýndan oldukça yüksektir. Allen ve ark.55 yaptýklarý bir faz I çalýþmada ise cerrahi sýnýrý pozitif olan (n: 9), lenf nodu pozitif olan (n: 27) veya cerrahi sýnýrý ve lenf nodu pozitif olan (n: 7) olgulara tam doz Gemsitabin vererek (1000 mg/m2/hafta x 3 / 28 günde) tolere edilebilecek maksimum Radyoterapi dozu belirlenmeye çalýþmýþlar. Baþlangýçta 1.2 Gy/Fraksiyon dozlarýnda total 24 Gy Radyoterapi verilmiþ. Sonra fraksiyonlarda 0.2 GY artýþlar yapýlarak finalde total 42 Gy'e ulaþýlmýþ. 25 olgu protokolü tamamlayabilmiþ, 2 olguda doz sýnýrlayýcý gastrointestinal toksisiteler gözlenmiþ. Ortalama saðkalým 16.2 ay olarak bulunmuþ. Adjuvant Kemoradyoterapi ve Ýdame Kemoterapi: Gastrointestinal Tümör Çalýþma Grubunun (ITSG) in vitro havyan ve insan çalýþmalarýnda 5 FU bazlý kombine kemoRadyoterapi modellerinin en geçerli yöntem olduðu belirtilmiþtir26. Yapýlan bir çalýþma25 Radyoterapi ile eþ zamanlý bolus 5-FU uygulamasýndan sonra idame 5-FU verilmesinin, cerrahi sonrasý tedavi almayan gruba göre saðkalým avantajý saðladýðýný göstermiþtir. Rezeke edilebilir hastalýðý olan 43 olguya cerrahi uygulandýktan sonra bir grubu izleme alýnmýþ ve diðer gruba da kemoRadyoterapi (40 Gy RT+bolus 5-FU) ile ardýndan 2 yýl boyunca hastalýk nüksüne kadar haftalýk 5-FU uygulanmýþ. Tedavi kolunda ortalama sað kalým 20 ay iken, izlem kolunda 11 ay saptanmýþ. 2 yýllýk sað kalým oranlarý ise sýrasýyla %42 ve %15 olarak bulunmuþ25,26. GISTG çalýþmasý pankreas cerrahisinden sonra adjuvant tedavinin saðkalýmý uzattýðýný gösteren ilk çalýþmadýr. Ancak sonuçlarýn inandýrýcý olabilmesi için çalýþýlan hasta sayýsý azdýr. Gözlenen faydanýn kombinasyon tedavisine mi, yoksa Kemoterapi veya Radyoterapiye mi ait olduðu belli deðildir. Bu uyarýlara raðmen bu kombinasyon protokolleri yaygýn olarak kullanýlmýþtýr18,25,26,31,32,34,35,55-59. Yeo ve ark.18, pankreas kanserinde cerrahi sonrasýnda uygulanan tedavilerin saðkalýma etkisini inceleyen prospektif ve randomize olmayan bir çalýþma yapmýþlar. Toplam 173 olgunun bir grubuna standart GÝTSG rejimi kemoradyoterapi ve sonrasýnda idame 5-FU tedavisi, bir grubuna daha yüksek doz Radyoterapi+sürekli 5-FU infüzyonu+folinik asit verilmiþ, son gruba da herhangi bir adjuvant tedavi verilmemiþ. Tedavi alan gruplarda daha iyi sað kalým sonuçlarý saptanmýþ. Standart rejimde ortalama saðkalým 21 ay, 1 yýllýk saðkalým oraný %80 ve 2 yýllýk saðkalým %44 iken, yoðun tedavi alan grupta bu deðerler sýrasý ile 17.5 ay, %70, %22 ve kontrol grubunda ise 13.5 ay, %54, %30 olarak bulunmuþ. UKPACA-1 (UK Pancreatic Cancer Group, UK Pankreas Kanser Grubu) çalýþmasýnda (31,60) GITSG adjuvant rejimi kullanýlarak 40 olgu ile çalýþýlmýþ. Ortalama saðkalým 13.2 ay ve 5 yýllýk saðkalým oraný %15 olan bu çalýþmada lenf nodlarýnýn durumuna göre analiz yapýldýðýnda; lenf nodu negatif olanlarda 2 yýllýk saðkalým oraný %60 iken, lenf nodu tutulumu olanlarda %18 bulunmuþ. Bu verilere bakarak bazý kritik prognostik faktörlerin varlýðýndan bahsedilebilir. Þöyleki; cerrahi sýnýrlarýn durumu, lenf nodu tutulumu (özellikle 3'ün üzerinde lenf nodu), tümör çapýnýn (özellikle 3 cm üzerinde olmasý) ve kötü diferansiye komponentin varlýðý hastalarýn risk gruplarýna ayrýlmasýna yardýmcý olur61. Pankreas kanserinde Kemoterapinin etkinliðini artýrmak için 5-FU ile diðer ajanlarýn kombinasyonlarý denenmiþtir. Kalifornia Üniversitesi grubu 63 lokal ileri pankreas kanseri olan 38 olguda Mitomycin-C (MMC)10 mg/m2 / 6 haftada bir + 5FU 200 mg/m2/gün sürekli infüzyon+folinik asit 30 mg/m2/haftada bir+dipridamol 75 mg/gün vermiþler. 14 parsiyel ve 1 tam cevap gözlenmiþ, tüm E. Göker ve ark. hastalardaki ortalama saðkalým 15.5 ay bulunmuþ. Bu rejim daha sonralarý cerrahi sonrasý adjuvant kemoRadyoterapi kombinasyonlarýnda kullanýlmýþ. Johns Hopkins grubu32 cerrahi uygulanan 39 olguya kombine kemoRadyoterapi (50 Gy/2 hafta ve sonra 25 Gy) + (5-FU 400 mg/m2/1-3.gün, MMC 10 mg/m2/1.gün, folinik asit 20 mg/m2/1-3. gün, dipridamol 75 mg/gün/0-4. gün/28 günde) verip, kemoRadyoterapiden 4 hafta sonra ilave 4 siklus ayný Kemoterapiyi vermiþler. Ortalama saðkalým 16 ay olarak bulunmuþ. Virginia Mason Týp Merkezi, cerrahi rezeksiyon uygulanmýþ 33 pankreas kanseri olgusunu iki tedavi koluna ayýrmýþ. Birinci kola; Radyoterapi ile beraber 5-FU 200 mg/m2/gün sürekli infüzyon, haftalýk Cisplatin 30 mg/m2 ve Ýnterferon alfa 3 milyon ünite subkutan/gün aþýrý verilmiþ. Ýkinci kola ise; GITSG rejimi kemoradyoterapi uygulanmýþ34. Kombine kemoRadyoterapiden sonra 9-14. haftalarda ve 1722. haftalarda iki kez 6 haftalýk 5-FU 200 mg/m2/gün sürekli infüzyonu uygulanmýþ. Ýnterferon bazlý kemoradyoterapi alan 17 olgunun 13'ünde ve GITSG bazlý kemoradyoterapi alan 16 olgunun 7'sinde lenf nodu tutulumu varmýþ. Ýnterferon grubunda önemli grade III/IV gastrointestinal toksisiteler meydana gelmiþ. GITSG bazlý kemoradyoterapi alan grupta ortalama saðkalým 18.5 ay, 2 yýllýk saðkalým oraný %54 iken, interferon bazlý tedavi alan grupta bu deðerler sýrasý ile 24 ay üzeri ve %84 olarak bulunmuþ. Virginia Mason grubu bunu takiben bir çalýþma daha yapmýþ64. Cerrahi uygulanan 53 olguya interferon bazlý ayný kemoradyote-rapiyi uygulamýþlar. 53 olgunun 23'ü toksisiteler nedeniyle hastaneye yatmýþ. Buna raðmen klinik etkinliði ümit verici bulunmuþ, ortalama saðkalým 46 ay ve 2 yýllýk saðkalým %53 olarak saptanmýþ64. Temmuz 2002'de RTOG (Radiation Therapy Oncology Group) R97-04 çalýþmasý kapatýlmýþ7,62. Bu faz III çalýþmada 518 pankreas kanserli olgu iki kolda randomize edilmiþ: i) 3 hafta boyunca 5-FU 250/mg/m2/gün sürekli infüzyonu, sonrasýnda radyoterapi ile eþ zamanlý 5-FU 250 mg/m2/gün (RT boyunca) ve kemoradyoterapi sonrasýnda 2 siklus 5-FU sürekli infüzyonu. ii) Kemoradyoterapi öncesi Gemsitabin 1000 mg/m2/haftada bir (28 günde 3 hafta), ardýndan 5-FU sürekli infüzyonu ile kemoradyoterapi ve sonrasýnda 3 siklus sadece Gemsitabin. Buradaki soru; 5-FU bazlý kemoradyoterapiden önce ve sonra Gemsitabin verilmesi, 5FU verilmesinden daha etkin olur mu? 1997'de bu çalýþma dizayn edilirken Gemsitabinin radyoterapi ile beraber güvenli uygulanabilirliði hakkýnda yeterli veri yoktu. Bu çalýþmanýn saðkalým sonuçlarý önemli olacaktýr. Neo-adjuvant Tedavi: Neoadjuvant tedavi, pek çok nedenden dolayý operasyon sonrasý adjuvant Kemoterapiye göre daha çekici bir alternatif olabilir. Þöyle ki; • Cerrahi ile devaskülarize olmayan ve iyi oksijenlenen hücrelerde radyasyon daha etkili olur • Cerrahiye baðlý olarak peritona tümör hücresi dökülmesi ve Kontaminasyon teorik olarak azaltýlabilir • Neoadjuvant tedavi sonrasý yeniden evrelenecek olan metastatik hastalar tam rezeksiyona ihtiyaç duymadan Palyatif yaklaþýmlardan fayda görebilir • Lokal ileri tümörlerin evresini geriletmek ve rezeksiyon oranýný artýrmak amaçlý verilebilir • Neoadjuvant yaklaþým ile adjuvant tedavinin gecikme riski elimine edilebilir Majör pankreatik rezeksiyonlar sonrasý postoperatif komplikasyonlarýn insidansý, cerrahi sonrasý mortalitedeki dramatik azalmaya raðmen %30-45 arasýndadýr35. Pankreas kanserinde neoadjuvant tedaviyi savunanlar, cerrahi sonrasý komplikasyonlardan dolayý hastalarýn önemli bir kýsmýnýn adjvant tedaviyi alamayacaðýný belirtmiþlerdir.40. Pek çok grup, pankreas kanserinde neoadjuvant yaklaþýmý geliþtirmeye çalýþmýþtýr63,65,66-72,39,40,70,. Ancak randomize kontrollü ve büyük hasta grubu içeren çalýþmalar yoktur. Neoadjuvant tedavi sonrasý rezeksiyon uygulanan total hasta sayýsý oldukça azdýr. M.D. Anderson grubu66, lokal rezektabl pankreas adenokarsinomu olan132 olguya operasyon öncesi 45- 50.4 Gy (1.8 Gy/fraksiyon) radyoterapi veya 30 Gy hýzlý fraksiyone (3Gy/ Fraksiyon) radyoterapi ile beraber kombine olarak 5-FU 300 mg/m2/gün yavaþ infüzyon veya Gemsitabin 400 mg/m2/haftalýk veya Paklitaksel 60 mg/m2 /haftalýk tedavi uygulamýþlar. Ortalama 19 ay izlenen hastalarda cerrahide gecikme olmamýþ ve tedavi gruplarý arasýnda saðkalým sürelerinde belirgin bir fark saptanmamýþ. Genel ortalama saðkalým 21 ay bulunmuþ. M.D. Anderson grubu yaptýklarý diðer bir çalýþmada69, neoadjuvant tedavi olarak Paklitaksel (60 mg/m2/haftalýk) ile 30 Gy hýzlý fraksiyone radyoterapi uygulamýþlar. Cerrahi rezeksiyona gidecek olgulara ayný zamanda intraoperatif radyoterapi de verilmiþ. 16 hastada grade III toksisiteler geliþmiþ. Exploratris laparotomi yapýlan 25 olgunun 20'sine Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým cerrahi rezeksiyon uygulanmýþ, histolojik tam yanýtý olan hasta saptanmamýþ. Ortalama izlem süresi 45 ay olan hastalarda potansiyel küratif cerrahiden sonra 3 yýllýk saðkalým oraný %28 ve genel ortalama saðkalým 19 ay olarak bulunmuþ. Hoffman ve ark.67 lokalize rezektabl pankreas kanseri olan 53 olguya operasyon öncesi 50.4 Gy (1.8 Gy/ fraksiyon) ile kombine olarak MitomisinC (MMC) 10 mg/m2/2. gün ve 5-FU 1000 mg/m2/2-5. günler ve 29-32. günlerde sürekli infüzyon þeklinde uygulamýþlar. 41 olguya exploratris laparotomi uygulanmýþ ve 24 olguya potansiyel küratif rezeksiyon uygulanabilmiþ. Cerrahi uygulanamayan olgularýn 11'inde hepatik veya peritoneal metastaz ve 6'sýnda da lokal ilerleme saptanmýþ. Tüm olgularda genel saðkalým 9.7 ay iken cerrahi uygulanan grupta 15.7 ay olarak bulunmuþ. Lokalize rezektabl hastalýðý olan 30 olgu içeren diðer bir seride de68 hastalara operasyon öncesi 50.4 GY RT ve 5-FU sürekli infüzyonu verilmiþ.14 olgu cerrahiye gitmiþ. Ortalama saðkalým rezeke edilen grupta 34 ay iken rezeksiyon uygulanmayan grupta 8 ay olarak gözlenmiþ. Snady ve ark39, 68 olguya neoadjuvant olarak RT ile kombine olarak 5-FU, Streptozotosin, Cisplatin (FSP rejimi) vermiþler. Tüm grubun saðkalýmý 23.6 iken cerrahi uygulanan grupta 32 ay bulunmuþ. Ayný zamanda 91 olgu içeren diðer bir gruba da baþlangýçta rezeksiyon uygulanýp sonrasýnda 63 olguya (%69) adjuvant kemoterapi (RT ile beraber veya tek baþýna) verilmiþ. Bu grupta ortalama saðkalým 14 ay bulunmuþ. Mehta ve ark 76 seçilmiþ olan sadece 9 olguda neoadjuvant tedavi ile ortalama saðkalýmýn 30 ay olduðunu bildirmiþlerdir. Bunlara zýt olarak M.D. Anderson grubu randomize olmayan çalýþmalarýnda40,70,74 neoadjuvant veya adjuvant tedavi alan gruplar arasýnda belirgin bir saðkalým farklýlýðý gösterememiþlerdir. Bahsedilen bu çalýþmalar akýl karýþtýran pek çok faktörden etkilenebilir. Uzman bir pankreas kanseri cerrahi ekibi, diðer bir ekip tarafýndan rezeke edilemez denen lokal ileri hastalýðý rezeke edebilir. Örneðin Johns Hopkins grubu rezektabl olmadýðý söylenen 78 olgunun 52'sine rezeksiyon uygulamýþtýr73. Rezeke edilebilir ve edilemez lokal hastalýðýn ayrýmýnda AJCC 6. baskýsýnda açýklamalar yapýlsa da, bunlarýn ayrýmýnda halen bazý çeliþkiler vardýr. Bu nedenle hem tedavi seçiminde hem de olgularý rapor edilmesinde problemler ortaya çýkmaktadýr. Akýl karýþtýran diðer bir faktör de pankreas duktal adenokarsinomu ile intra- pankreatik safra kanalý karsinomlarýnýn rezeke edilen örneklerde bazen ayrýmlanamamasýdýr. Ýntrapankreatik safra kanalý kanserleri ve/veya ampuller kanserlerin saðkalým oranlarý pankreas duktal adenokarsinomlarýndan daha iyidir. Günümüzde son veriler göstermektedir ki; neoadjuvant kemoradyoterapi güvenli bir þekilde uygulanabilse de adjuvant tedavilere göre önemli bir saðkalým avantajý yoktur. Marjinal olarak rezeke edilebilir hastalarda bu tedavi yaklaþýmý, hastalýk evresini geriletmede ve cerrahi sonuçlarýnýn iyileþmesinde önemli bir avantaja sahip olabilir. Ancak randomize kontrollü büyük çalýþmalar olmadýðý için pankreas kanserinde neoadjuvant tedavinin rolü sadece deneysel olarak kabul edilebilir. Son zamanlarda ECOG grubu prospektif randomize bir çalýþma planlamýþtýr61. Yoðun Gemsitabin bazlý veya Gemsitabin/5-FU/Platin bazlý kemoradyoterapi alacak hastalarda rezektabl olmayan hastalýk ile potansiyel olarak rezektabl olan hastalýk ayrýmý yapýlarak (özellikle superior mezenterik arterin tam veya kýsmi tutuluþu ve superior mezenterik ven boyunca tümör tutulumu ayrýmlanarak) önemli verilere ulaþýlacaktýr. Lokal Ýleri Hastalýðýn Tedavisine Genel Bakýþ: Pankreas kanserinde lokal ileri hastalýk, T4 lezyon olarak tarif edilen (AJCC 6. baskýsýnda) hastalýktýr. Primer tümör çöliyak dallarý ve superior mezenterik arteri tutmuþtur, rezeke edilemeyen primer tümör anlamýna gelir ve evre III'ü ifade eder. Hastalýkla iliþkili olan týkanma sarýlýðý, gastroduodenal týkanma veya aðrý nedeniyle nonoperatif veya bazen operatif palyasyon gerekebilir. Lokal ileri pankreas kanserine antikanser tedavi olarak Kemoradyoterapi, sadece Kemoterapi veya lokal direkt tedavi uygulanabilir61. Lokal ileri hastalýkta tedavinin amacý, hastalarý küratif cerrahiye uygun hale getirmeye çalýþmaktýr. Kemoradyoterapi yaklaþýmlarý: Pek çok prospektif randomize çalýþmada lokal ileri pankreas kanserinde kemoradyoterapi uygulamasýnýn tek baþýna radyoterapi ya da kemoterapi verilmesine göre yarar saðladýðý gösterilmiþtir25,80-84. Ýlk çalýþma 1969'a yayýnlanmýþ74. Lokal ileri pankreas kanseri olan 64 olguya 5-FU ile beraber radyoterapi (35-40 Gy) veya plasebo ile beraber radyoterapi verilmiþ. Ortalama saðkalým kombine E. Göker ve ark. tedavi kolunda 10.4 ay iken Radyoterapi kolunda 6.3 ay olarak bulunmuþ. GITSG da benzer þekilde 194 olguda radyoterapi ile kombine 5-FU verilen grupla sadece radyoterapi alan grubu karþýlaþtýrmýþ75. Yapýlan ara analizlerde genel saðkalým ve progresyona kadar geçen süre Kombinasyon kolunda daha iyi saptandýðý için radyoterapi kolu durdurulmuþ. Ýkinci bir GITSG çalýþmasýnda ise77 SMF (Streptozotosin, Mitomisin, 5-FU) verilen grup ile SMF ve beraberinde radyoterapi verilen kombinasyon kolu karþýlaþtýrýlmýþ. Kombinasyon kolunda ortalama sað kalým 9.7 ay iken, kemoterapi kolunda 7.4 ay bulunmuþ. Bu çalýþmaya zýt olarak 91 olgu içeren bir ECOG çalýþmasýnda bir kola 5-FU (600 mg /m2 / haftada bir), diðer kola da 5-FU ile kombine radyoterapi (40 Gy) verildiðinde, kombinasyon kolunda kemoterapi koluna göre önemli bir yarar gözlenmemiþ76. Deðiþik çalýþmalarda lokal ileri pankreas kanserinde radyoterapi ile kombine edilen farklý kemoterapötik ajanlar denenmiþ. Ýlk olarak 1980'de (SWOG) Southwest Onkoloji Grubu'nun yaptýðý randomize çalýþma yayýnlanmýþ78. Altmýþdokuz olguya testolactonlu veya testolactonsuz olarak MCCNU (metil lomustin) ve 5-FU ile kombine olarak radyoterapi uygulanmýþ. Kollar arasýnda genel saðkalýmda belirgin bir fark gözlenmemiþ, %83 miyelosupresyon geliþmiþ. GITSG'un yaptýðý bir çalýþmada79, 143 olgunun bir koluna radyoterapi ve 5-FU, diðer koluna da Radyoterapi ve doxorubicin verilmiþ. Ortalama saðkalým her iki kolda benzer bulunmuþ (8 ay), ancak doxorubicin kolunda daha ciddi toksisiteler geliþmiþ (p<0.05). Yapýlan bir fazII çalýþmada da80 radyoterapi ile Hycanton ve radyoterapi ile 5-FU kombinasyonlarý karþýlaþtýrýldýðýnda, saðkalýmda farklýlýk saptanmamýþ. Bu üç çalýþmada da deðiþik ajanlarýn kemoradyoterapide 5-FU'e göre saðkalým avantajý saðladýðý gösterilememiþ. Diðer bir çalýþmada 16 olguya selektif çöliyak arteriografi ile intraarteriyel Cisplatin (100mg/m2), infüzyonel 5-FU ve RT beraber uygulanmýþ81. 2 hafta ara sonrasýnda kemoradyoterapi tekrarlanmýþ, bu þekilde 3 siklus tedavi verilmiþ. Ortalama saðkalým 9 ay bulunmuþ ve 2 hastada parsiyel cevap gözlenmiþ. 5-FU'in yavaþ infüzyonunun radyoduyarlýlaþtýrýcý özelliði olmasý ilginçtir. Radyoterapi ile beraber 5-FU 200-250 mg/m2/gün- RT süresince yavaþ infüzyonu ile Radyoterapi ile beraber 5-FU 500 mg/m2/1-3. ve 2931. günlerde bolus uygulanan hastalar karþýlaþtýrýlmýþ82. 1 yýllýk saðkalým yavaþ infüzyon kolunda %34 iken, bolus uygulama kolunda %18 oranýnda saptanmýþ. Gemsitabinin potent radyo duyarlýlaþtýrýcý özelliði nedeniyle klinik faydasý olduðu bildirilmiþtir. Ýlk çalýþmalarda radyoterapi ile beraber uygulanan Gemsitabinin maksimum tolere edilebilecek dozu belirlenmiþ83 ve doz kýsýtlayýcý toksisiteler 700 mg/m2 dozda tanýmlanmýþ. Blackstock ve ark.84 haftada 2 gün 20 mg/m2 dozdan baþlayarak Gemsitabin ile radyoterapi kombinasyonu yaptýklarý lokal ileri pankreas kanseri olan 15 hastanýn 3'ünde kýsmi cevap gözlemiþler. M.D. Anderson grubu bir faz I çalýþmada85 hiperfraksiyone radyoterapi ile Gemsitabin (350-500 mg/m2/ hafta) uygulamýþlar ve faz II çalýþmalar için 350 mg/m2/haftalýk dozu önermiþler. Michigan Üniversitesi ise lokal ileri hastalýkta alternatif bir yolu denemiþ86, standart doz Gemsitabin (1000 mg/m2/hafta) ile beraber 24 Gy'den baþlayan ve doz artýrýmý ile giden radyoterapi uygulamýþ, önerilen faz II radyasyon dozu 36 Gy olarak saptanmýþ. Gemsitabin ile yapýlan kemoradyoterapiye diðer ajanlarýn ilave edilmesi ile çalýþmalar da yapýlmýþ. Bir ECOG çalýþmasýnda87 radyoterapi ile beraber Gemsitabin ve 5-FU infüzyonu uygulandýðýnda ciddi toksisiteler saptanýnca çalýþma sonlandýrýlmýþ. Diðer bir çalýþmada radyoterapi ile Gemsitabin ve Cisplatin kombinasyonu verilmiþ88. Baþlangýçta rezeke edilemeyecek durumda olan 30 olgunun 10'una cerrahi tedavi uygulanmýþ, 2 olguda tam cevap saptanmýþ. Lokal ileri pankreas kanserinde Radyoterapi ile kombinasyonda Gemsitabin mi yoksa 5-FU mi daha uygundur? Bu konuda M.D.Anderson grubu retrospektif bir analizde 114 olguyu incelemiþ89. Radyoterapi ile 5-FU infüzyonu (n:61) ya da Radyoterapi ile Gemsitabin(n:53) alan hastalar incelenmiþ. Ciddi toksisiteler Gemsitabin kolunda %23 iken, 5-FU kolunda %2 (p<0.0001) bulunmuþ. Gemsitabin alan 53 hastanýn 5 'ine ve 5-FU alan hastalarýn ise 1'ine cerrahi uygulanabilmiþ ve kýsa izleme raðmen ortalama saðkalým benzer bulunmuþ. Yapýlmýþ olan diðer bazý çalýþmalarda ise lokal ileri pankreas kanseri olgularýna kemoradyoterapi uygulamasý sonrasýnda idame olarak kemoterapi verilmesinin etkileri incelenmiþ. CALGB (Cancer and Leukemia Grup B, Kanser ve Lösemi Grubu) lokal ileri pankreas kanseri olan 38 olgu içeren faz III çalýþmasýnda90 Gemsitabin ile beraber kemoradyoterapi uygulanan hastalarda, kemoradyoterapi sonrasýnda hastalýk progresyonu olmayanlara idame olarak Gemsitabin uygulanmýþ. %60 olguda ciddi hematolojik ve %42 olguda ise ciddi gastrointestinal toksisiteler gözlenmiþ. Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým Ortalama saðkalým 7.9 ay bulunmuþ. Kamthan ve ark.91 evre II ve III rezeke edilemeyen pankreas kanserli 35 olguda üçlü ajan ile (5FU, Streptozotosin, Cisplatin) kemoradyoterapi uygulamýþlar. Kemoradyoterapi sonrasýnda da 5-FU ve folinik asit 14 günde bir uygulanmýþ. 35 olgunun 15'inde (%43) objektif bir cevap gözlenmiþ. Bu 15 olgunun 6'sýnda (%17) tam cevap saðlanmýþ, 5'ine cerrahi rezeksiyon uygulanmýþ ve rezeksiyon uygulanamayan kalan 4 olgunun 3'üne de ÝORT uygulanmýþ. Ortalama saðkalým 15 ay ve 1 yýllýk saðkalým oraný %26 olarak saptanmýþ. Ishii ve ark.56 lokal ileri pankreas kanseri olan 20 olguya yavaþ infüzyonel 5-FU ile kombine kemoradyoterapi uygulamýþlar ve sonrasýnda da hastalýk progresyonuna kadar haftalýk 5-FU infüzyonuna devam etmiþler. Ortalama saðkalým 10.3 ay ve 1 yýllýk saðkalým oraný %42 bulunmuþ. Ayný araþtýrmacýlar92 Cisplatin ile kemoradyoterapi uygulayýp sonrasýnda progresyona veya toksisite gözleninceye kadar 5-FU ile idame tedavi uygulamýþlar. Ortalama saðkalým 7.7 ay ve 1 yýllýk saðkalým oraný %36 bulunmuþ. Andre ve ark.93 32 olguda 5-FU ve Cisplatin ile kombine kemoradyoterapi uygulamýþlar. 3 hafta sonrasýnda da ayný Kemoterapiyi 4 siklus daha vermiþler. Ortalama saðkalým 9 ay ve 1 yýllýk saðkalým oraný %31 bulunmuþ. Seydel ve ark.94 18 hastaya hiperfraksiyone kemoradyoterapi ve sonrasýnda idame Kemoterapi uygulamýþlar. Radyoterapinin ilk ve son 3 gününde 5-FU, 53. günde SMF rejimi (Streptozotosin, MMC, 5-FU) verilmiþ. Altmýþ, 81 ve 88. günlerde 5-FU ve Streptozotocin tekrarlanmýþ. MMC ise progresyona kadar 8 haftada bir uygulanmýþ. Ortalama saðkalým 35 hafta ve 1 yýllýk saðkalým oraný %39 bulunmuþ. Hastalarýn %67'sinde ciddi toksisiteler geliþmiþ. Pankreas kanserinde hiperfraksiyone radyasyon uygulamasý deneysel bir yaklaþým olarak kalmýþtýr, rutin kullanýmda önerilmemektedir. Metastatik olmayan lokal ileri pankres kanserinde genellikle kemoradyoterapi önerilse de, kemoradyoterapinin yararý rölatif olarak ýlýmlý olduðu için ve daha önceden yapýlmýþ olan randomize ECOG çalýþmasýnda76 5-FU ile yapýlan kemoradyoterapinin bir yararý gösterilemediði için, bazý onkologlar sadece kemoterapi verilmesini önermiþlerdir. Gemsitabin, bu konuda en yaygýn kullanýlan ajandýr. Burris ve ark.95, %26 'sý lokal ileri pankreas kanseri olan olgularda yaptýklarý çalýþmada Gemsitabinin semptomlarý hafifletip, saðkalýmý 5-FU'e göre biraz daha düzelttiðini bildirmiþlerdir. Ancak lokal ileri hastalýðý olanlarýn subgrup analizi yapýlýp, bunlarýn sonuçlarý ayrýca bildirilmemiþtir. ECOG'un Nisan 2003'te baþlattýðý bir faz III çalýþmada Gemsitabin ile kemoradyoterapi uygulanan lokal ileri hastalar ve sadece Gemsitabin alanlar karþýlaþtýrýlacak. Sonuçlarýnýn pek çok soruya cevap vermesi umulmaktadýr. Direkt Lokal Tedavi: Lokal ileri hastalýðýn tedavisinde intraoperatif radyoterapi (ÝORT) ve brakiterapi kullanýlmaktadýr. ÝORT ile pankreatik rezeksiyon yataðýnýn ýþýnlanmasý, lokal nükslerin engellenmesinde teorik olarak avantajlý görünmektedir96. Eksternal radyoterapi uygulamasýnýn sonuçlarý baþarýlý olamadýðý için ÝORT'ye özel bir ilgi baþlamýþtýr. Lokal ileri hastalýkta kemoradyoterapi ile beraber ÝORT uygulamasý daha iyi lokal kontrol saðlayabilecek olsa da radyasyon alanýnýn dýþýnda metastaz geliþmesi nedeniyle, uzun dönem saðkalýmda çok küçük bir etkisi vardýr96. Metastatik Hastalýðýn Tedavisi: Metastatik hastalýðýn tedavisinde hastada yeterli performans statusu varsa, standart tedavi þekli sistemik kemoterapidir. Pankreas adenokarsinomu erken dönemde lenf nodu ve diðer organlara yayýlma eðiliminde olup, mevcut antikanser ilaçlara büyük oranda dirençlidir. Tedaviyi daha ziyade semptomatik olarak hesaba katmak gereklidir. Ýlerlemiþ Pankreas kanseri olgularý sýklýkla semptomatiktir ve düþük performans statusu vardýr. Semptomlarý genellikle aðrý, bulantý, kusma, iþtahsýzlýk, halsizlik ve kilo kaybýdýr. Bundan dolayý tam ve yoðun kemoterapi uygulamasý riskli olabilir. Bu hastalarda karaciðer fonksiyon testleri, bilirubin düzeyleri sýklýkla yüksek olduðu için kemoterapi uygulamasýnda sorun yaþanabilir. Ayrýca bu hastalarda kemoterapiye cevabýn objektif olarak deðerlendirilmesi zor olmaktadýr. Literatürdeki faz II çalýþmalarýn cevap oranlarýnda büyük deðiþiklikler vardýr, bu nedenle yeni ilaçlarýn deðerlendirilmesinde de zorluklar ortaya çýkmaktadýr. Bu amaçla son zamanlarda yanýt deðerlendirmesinde 'progresyona kadar geçen süre, progresyonsuz saðkalým, genel saðkalým ve hayat kalitesi 'gibi parametreler kullanýlmaya baþlanmýþtýr. kemoterapi alan hastalar ile sadece destek tedavi alan hastalar arasýnda hayat kalitesi ve saðkalým oranlarýný karþýlaþtýran çalýþmalar yapýlmýþtýr97. Bu çalýþmalarda sistemik kemoterapinin, ilerlemiþ pankreas E. Göker ve ark. kanserlerinde Palyatif bir rolü olduðu gösterilmiþtir. Uzun yýllardýr ileri evre pankreas kanserinde 5FU'in en aktif kemoterapötik ajan olduðu hesaba katýlmaktaydý. Modern tekniklerle cevap deðerlendirmesi yapan faz II çalýþmalarda 5-FU'e cevap oranlarý %0-20 arasýnda ve ortalama saðkalým 4-5 ay olarak saptandý. Ayrýca 5-FU'in dozu ve uygulama þeklinin sonuçlarý iyileþtirdiði yönünde bir delil gösterilemedi. Auerbach ve ark.106 54 olguya 300mg/m2/gün x 70 gün sürekli 5-FU infüzyonu ile beraber Karboplatin 100 mg/m2/haftada bir/1-10 haftalar arasýnda vermiþler, 2 hafta aradan sonra progresyona kadar ayný siklusu uygulamýþlar. Objektif cevap %17, ortalama saðkalým 22 hafta ve 1 yýllýk saðkalým %13 bulunmuþ. 208 olgu içeren bir diðer çalýþmada99 bir gruba 5-FU infüzyonu, diðer gruba ise 5-FU infüzyonu ve MMC verilmiþ. Cevap oraný 5-FU kolunda Yüzde 8.4 iken kombinasyon kolunda %17.6 (p:0.04) bulunmuþ. Cevap oranlarýndaki farklýlýklar ortalama saðkalým üzerinde belirgin bir fark yaratmamýþ (5-FU kolunda 5.1 ay, kombinasyon kolunda 6.5 ay). Yapýlmýþ olan faz II çalýþmalarda 5-FU'in diðer ajanlar ile kombinasyonunda cevap oranlarýnda bir miktar artýþ olduðu bildirilmiþse de 100, bu ümit verici sonuçlar randomize faz III çalýþmalar ile doðrulanmamýþ. Faz III çalýþmalarda tek ajan 5-FU tedavisi ile kombinasyon 5-FU rejimleri arasýnda saðkalýmda istatistiksel bir fark olmadýðý saptanmýþtýr101. Ýleri evre pankreas kanserinde eski ajanlarda 5-FU ve Mitomycinden baþka yeni ajanlardan Gemsitabinin faydalý etkileri olduðu gösterilmiþtir102. Gemsitabin pankreas kanseri tedavisinde her gün daha popüler hale gelen yeni bir sitotoksik ajandýr102. Bir S fazý nükleozid (deoksisitidin) analoðudur (diflorodeoksisitidin). Deoksisitidinin DNA'ya dahil olmasý ile yarýþýr ve DNA formasyonunu inhibe eder102. Gemsitabin deoksisitidin kinaz ile diflorodeoksisitidin trifosfata fosforile olur ve geliþme halindeki DNA'ya dahil olarak DNA sentezini inhibe eder. Gemsitabin ayrýca deoksisitidin kinazý aktive ederek kendisinin aktif trifosfata fosforilasyonunu saðlar ve kendisini yýkacak olan deoksisitidin monofosfat deaminazý inhibe eder. Gemsitabinin faz I çalýþmalardaki uygun toksisite profili, faz II çalýþmalara katýlmasýný saðlamýþtýr. Yapýlmýþ olan ilk faz II çalýþmalarda hastalarda oldukça ýlýmlý bir objektif cevap olmasýna raðmen, kilo kaybý, aðrý, analjezik gereksinimi ve performans statusu gibi klinik parametreler düzelmiþtir. Bu bulgu "klinik yarar cevabý" denen yeni bir son noktanýn ortaya çýkmasýna neden olmuþtur. Klinik yarar cevabýný deðerlendirmede primer parametreler Karnofsky performans statusu ve aðrý, sekonder parametre ise kilo alýmýdýr. Randomize bir faz III çalýþmada metastatik ileri evre pankreas kanserinde tek ajan Gemcitabinin, tek ajan 5-FU'e göre saðkalým avantajý saðladýðý gösterilmiþ95. Ortalama saðkalým Gemsitabin kolunda 5.7 ay, 5-FU kolunda 4.4 ay ve 1 yýllýk saðkalým oranlarý ise sýrasý ile %18 ve %2 (p:0.0022) bulunmuþ. Klinik yarar cevabý ise Gemsitabin alanlarýn %24'ünde ve 5-FU alanlarýn %5'inde gözlenmiþ. Bu çalýþma ve diðer çalýþmalarda101, Gemsitabine objektif cevap oranlarý %5-11 ve ortalama saðkalým 5.7-6.3 ay olarak bulunmuþ. Bu çalýþmalarda klinik yarar cevabý avantajý gösterildiði için Gemsitabin, araþtýrýlmaya deðer yeni bir ajan olarak çalýþma programlarýna alýnmýþtýr. Gemsitabin, grade III/IV toksisite oranlarý düþük olduðu için genellikle iyi tolere edilmektedir. Gemsitabinin trifosforile aktif formuna dönmesinin doz hýzýna baðlý olduðu farmakokinetik çalýþmalar ile gösterilmiþtir103. Maksimum tolere edilebilen dozu 2250 mgm2/haftada olup, myelosupressif doz sýnýrlayýcý toksisiteler ile belirlenmiþtir104. 2 grup hastanýn bir grubuna 2200 mg/m2 30 dakikada ifüzyon yapýlýp, diðer gruba da 1500mg/m2/ sabit doz hýzýnda (10 mg/m2/dk) Gemsitabin, 28 günde 3 hafta verilmiþ (1.,8. ve 15. günler) 104. Trifosforile olmuþ Gemsitabin düzeyleri sabit doz hýzýnda verilen grupta daha yüksek bulunmuþ. Objektif cevap oraný bu grupta %17 iken, 30 dk infüzyon kolunda %3 bulunmuþ. Ortalama saðkalým sýrasý ile 6.1 ay ve 4.7 ay, 1 yýllýk saðkalým oranlarý ise %23 ve %8 olarak saptanmýþ. Ancak sabit doz hýzýnda nötropeni oraný %49 iken konvansiyonel kolda %28, trombositopeni oraný ise sabit hýz kolunda %37 iken konvansiyonel kolda %10 oranýnda saptanmýþ. Sabit doz hýzýnda uygulanmasý fazIII randomize çalýþmalarda denenmektedir. Ýleri evre pankreas kanserinde tek ajan Gemsitabinin 5-FU'e olan üstünlüðü, bu ilacý standart ajan olarak kabulüne neden olmuþtur. Büyük faz I/II ve son zamanlarda da faz III klinik çalýþmalar Gemsitabin ile diðer ilaçlarýn kombinasyonunun güvenilirliðini ve tolerabilitesini araþtýrmýþtýr ve kombinasyon rejimleri ile tek ajan Gemsitabinin etkinlikleri karþýlaþtýrýlmýþtýr. Çoðu çalýþmada Gemsitabinin konvansiyonel 30 dakikada infüzyon rejimleri kullanýlsa da daha yeni çalýþmalarda sabit doz hýzýnda infüzyon rejimleri de kullanýlmýþtýr. Gemsitabin içeren ikili veya üçlü ajan Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým kombinasyon rejimlerini içeren çalýþmalarda objektif cevap oranlarý %7-58 ve ortalama sað kalým 5.711 ay olarak bulunmuþtur105. Fluoropirimidinlere, özellikle oral aktif ajanlarýn (kapesitabin, urasil tegafur) geliþtirilmesine ilgi devam etmektedir. Gemcitabin ile fluoropirimidinlerin kombinasyonu genellikle iyi tolere edilir ve çoðu klinik çalýþmada da her iki ajan tam dozda kullanýlmýþtýr. Yapýlmýþ olan bir faz II çalýþmada105 26 olguya 5FU ve Gemsitabin birlikte verilmiþ. Cevap oraný %19, ortalama saðkalým 10.3 ay bulunmuþ. Di Costanzo ve ark.106 metastatik pankreas kanseri olgularýnda bir gruba Gemsitabin ile beraber sürekli infüzyonel 5-FU vermiþler, diðer gruba da tek ajan Gemsitabin uygulamýþlar. Genel sonuçlarda bir fark saptanmamýþ ancak kombinasyon kolunda daha fazla toksisite gözlenmiþ. Bolus 5-FU uygulamasý ile de yapýlmýþ olan bir faz III randomize çalýþmada Berlin ve ark.107 322 olguda tek ajan Gemsitabin ile Gemsitabin ve haftalýk bolus 5-FU uygulamasýný karþýlaþtýrmýþlar. Kombinasyon kolunda progresyonsuz saðkalýmda bir uzama gözlense de (3.4 aya 2.2 ay), genel saðkalým ve cevap oranýnda bir fark saptanmamýþ. Gemsitabin ve Kapesitabin kombinasyonunu tek ajan Gemsitabin ile karþýlaþtýran bir faz II çalýþmada108, sonuçlarda herhangi bir fark gözlenmemiþ. Bu çalýþmalarýn sonuçlarý gözönüne alýndýðýnda, Gemsitabinin fluoropirimidinlerle kombinasyonu iyi tolere edilse de sonuç parametrelerinde önemli farklýlýklara neden olmadýðý için rutin olarak kullanýmý önerilmemektedir. Gemsitabin ile Oksaliplatin kombinasyonlarý ile de çalýþmalar yapýlmýþtýr. GERCOR (Oncology Multidiciplinary Research Group) birleþik grubu ileri evre pankreas kanserinde Oksaliplatin 100 mg/m2/ iki haftada bir ve beraberinde Gemsitabin 1000 mg/m2/ gün (10 mg/m2 sabit doz hýzýnda) uygulamýþlar (109). Tedavi edilen 64 hastanýn %30'unda objektif bir cevap gözlenmiþ ve %40 olguda semptomlarda düzelme olmuþ. Ortalama saðkalým 5.3 ay ve 1 yýllýk saðkalým %36 bulunmuþ, ayrýca gade III/ IV toksisite oraný %15'in altýnda saptanmýþ. NCCTG (North Central Cancer Treatment Group) tarafýndan yapýlan diðer bir çalýþmada ise 47 olguya Oksaliplatin 100/mg/m2 / 1. gün ve Gemsitabin 1000 mg/m2/1., 8. günler verilip, 3 haftada bir bu siklus tekrarlanmýþ110,111. Genel cevap oraný %10.9, ortalama saðkalým 6.2 ay bulunmuþ. GERCOR rejiminin kullanýldýðý bir faz III çalýþmanýn ilk raporunda progresyonsuz saðkalýmda bir artýþ olduðu bildirilmiþtir112. Ancak bu çalýþmalarda oksali- platinin ilavesinin mi yoksa Gemsitabin uygulama farklýlýklarýnýn mý görülen iyileþmeden sorumlu olduðu belirlenememektedir. Tüm bu verilere dayanarak ECOG 6201 çalýþmasý planlanmýþ. Burada standart Gemsitabin uygulamasý ile sabit doz hýzýnda Gemsitabin uygulamasý, Oksaliplatin ile kombinasyonda kullanýlacaktýr. Bu çalýþma Gemsitabinin doz þemalarý hakkýnda kesin veriler vereceði gibi, Gemsitabine Oksaliplatin ilavesinin rölatif faydasý konusunda da bilgi verecektir. Pankreas kanserinde Dosetakselin çok etkili bir ajan olduðunu bildiren ilk raporlara dayanarak113, Gemsitabin ile Dosetaksel kombinasyonlarý geliþtirilmiþtir. Cascinu ve ark.114 yaptýklarý faz I/II çalýþmada Dosetaksel 70-80 mg/m2/ 8. gün ve Gemsitabin 1000 mg/m2/1., 8. gün/21 günde bir vermiþler ve Dosetakselin doz sýnýrlayýcý maksimum tolere edilen dozu 70 mg/m2 olarak saptanmýþ. Çalýþmanýn faz II kýsmýnda tedavi edilen 18 hastanýn sadece 1 tanesinde kýsmi cevap saptanýnca (ortalama saðkalým da 5.4 ay) çalýþma erken sonlandýrýlmýþ. Jacobs Dosetaksel 40 mg/m2/1., 8. günler ve Gemsitabin 1000mg/m2/1., 8. günler/21 günde bir 18 olguya vermiþ. 7 hastada kýsmi cevap gözlenmiþ, progresyona kadar geçen ortalama zaman 5.25 ay saptanmýþ. Gemsitabin ve Dosetaksel kombinasyonunun tek ajan Gemsitabine üstünlüðü saptanamamýþ. Pankreas kanserinde en yaygýn kullanýlan Topoizomeraz I inhibitörü Ýrinotekandýr. Gemsitabin ve Ýrinotekan kombinasyonu ile yapýlan bir çalýþmada115,116 45 olgunun %20'sinde objektif cevap ve %30'unda CA19-9 cevabý gözlenmiþ. Ortalama saðkalým 5.7 ay ve 1 yýllýk saðkalým oraný %27 olarak saptanmýþ. Stathopoulos ve ark.117 da Gemsitabin ve Ýrinotekan kombinasyonunda objektif cevap oranýný %24.7, ortalama saðkalýmý 7 ay ve 1 yýllýk saðkalým oranýný %22.5 olarak saptamýþlar. Bu ümit verici sonuçlara raðmen ileri evre pankreas kanseri olan 360 olgu ile yapýlan bir faz III çalýþmada118 Gemsitabin ve Ýrinotekan kombinasyonunun tek ajan Gemsitabine göre bir saðkalým avantajý saðlamadýðý gözlenmiþtir. Ýleri evre pankreas kanserlerinde yürütülmekte olan faz II randomize bir çalýþma olan CALBG 89904'te119 hastalar 4 kola ayrýlmýþtýr. Bir kola sadece sabit doz hýzýnda Gemsitabin, ikinci kola Gemsitabin ve Cisplatin, üçüncü kola Gemsitabin ve Dosetaksel ve dördüncü kola ise Gemsitabin ve Ýrinotekan verilmiþtir, sonuçlarý beklenmektedir. Pankreas kanserinde antifolat ajanlardan Raltitrexed ve Pemetrexed ile yapýlan çalýþmalar da E. Göker ve ark. mevcuttur. Ýleri evre pankreas kanseri olan 25 olguda120 Raltitrexed ve Gemsitabin kombinasyonu veril-miþ 3 olguda (%12) kýsmi cevap gözlenmiþ ve ortalama saðkalým 6.1 ay olarak bulunmuþ. Pemetrexed ise invitro ortamlarda Gemsitabin ile sinerji gösteren bir ajandýr ve yapýlan faz I çalýþmada121 iyi tolere edilmiþtir. Bir antrasiklin olan Epirubisinin tek ajan olarak 5FU bazlý kombinasyonlarý ile benzer etkinlikte olduðu gözlenmiþtir122. Neri ve ark. metastatik pankreas kanseri olgularýnda Gemsitabin ve Epirubisin kombinasyonu vererek cevap oranýný %25, ortalama saðkalýmý ise 10.9 ay bulmuþlardýr123. Pankreas kanserinde çok az çalýþmada üçlü veya daha fazla ilaç kombinasyonu denenmiþ. Reni ve ark 49 olguya Gemsitabin, Cisplatin, Epirubisin ve 5-FU kombinasyonu uygulamýþlar. Dört ajanlý bu tedavinin cevap oraný %58, ortalama saðkalýmý 11 ay ve 1 yýllýk saðkalým oraný %39 bulunmuþ. Ancak toksisiteoranlarý oldukça yüksek saptanmýþ. Pilot solid tümör faz II çalýþmalarý prostat, kolorektal, pankreas, renal cell , küçük hücreli dýþý akciðer kanserinde ve malign melanomda yapýlmýþ. Yapýlan bir faz II çalýþmada124 daha önceden kemoterapi almamýþ ileri evre pankreas kanseri olan 54 olguya Troksasitabin 1.5 mg/m2/gün/ 1-5. günler/28 günde bir uygulanmýþ. Tümör progresyonuna kadar geçen zaman 3.5 ay, ortalama saðkalým 5.6 ay, 1 yýllýk saðkalým oraný %19 bulunmuþ. Yirmidört olguda stabil hastalýk gözlenmiþ. Ölçüm yapýlan 44 olgunun 7'sinde (%16) CA19-9 düzeylerinde %50'den fazla azalma gözlenmiþ. Bu çalýþma, Trozacitabinin bolus uygulamasýnýn pankreas kanserinde ýlýmlý bir etkisi olduðunu göstermiþtir. Ancak saðkalým verileri tek ajan Gemsitabin verileri ile karþýlaþtýrýlmalýdýr. Son zamanlarda Troksasitabin ve Gemsitabinin inviro olarak 4 pankreas adenokarsinomu hattýnda sinerjik olduðu ve bir in vivo modelde de en azýndan additif olduðu gösterilmiþtir125. Additif ve sinerjik etkinin mekanizmalarý halen tam bilinmemekle beraber hücresel ilaç up-take'i ve DNA tamirindeki farklý mekanizmalar ile olabileceði düþünülmektedir. Yapýlmýþ bir faz I çalýþmada126 Troksasitabin/Gemsitabin kombinasyonunun uygulanabilirliði araþtýrýlmaktadýr ve erken sonuçlara göre bu iki ilacýn efektif dozlarda güvenli bir þekilde kombine edilebileceði gözlenmiþtir. Pankreas Adenokarsinomunda Yeni Tedavi Yaklaþýmlarý: Son yýllarda malign hücrelerde özgül hedefleri olan pek çok ilaç, pankreas kanserinde de denenmeye baþlanmýþtýr. Zaten kötü prognozu olan pankreas kanserinin biyolojik temellerinin daha iyi anlaþýlmasý ile yeni ajanlarýn arayýþýna gidilmiþtir. Antianjiyogenik Stratejiler: Anjiogenez tümör büyümesi ve metastaz geliþiminde çok önemli bir basamaktýr. Bu nedenle anjiogenezin inhibisyonu deðerli bir tedavi stratejisi olarak ortaya çýkmaktadýr128. Vasküler endotelial büyüme faktörü (VEGF, vascular endothelial growth factor), vasküler endotel hücreler üzerinde mitojen bir etkiye sahip olan ve bu nedenle tümör anjiogenezini ilerleten proanjiojen bir glikoproteindir. Bir çok çalýþmada VEGF tümör konsantrasyonlarý ve hastalýðýn ilerlemesi arasýnda bir iliþki olduðu gösterilmiþtir. VEGF ve reseptörlerine etki eden ilaçlar bir çok preklinik ve klinik çalýþmada denenmiþtir129. Ýnsanlarda VEGF reseptörüne karþý geliþtirilen rekombinant monoklonal antikorlar arasýnda üzerinde en fazla çalýþýlanlardan birisi Bevasizumabdýr. Bu ilacýn kolorektal kanserde130 ve metastatik renal cell karsinomda131 saðkalýmda avantaj saðladýðý gösterilmiþtir. Bildirilen toksik etkileri; hipertansiyon, proteinüri ve tromboembolizm sýklýðýnda artýþtýr. Bir faz II çalýþmada132 evre IV olan pankreas kanserli 40 olguya Bevasizumab ve Gemsitabin kombinasyonu uygulanmýþ. Ýlk 33 hastaya ait ara sonuçlarda 6 aylýk saðkalým %74 bulunmuþ ve 1 yýllýk öngörülen saðkalým %54 olarak bildirilmiþtir. Sekiz hastada (%24) kýsmi yanýt (ortalama süresi 9 ay) ve 13 hastada (%39) stabil yanýt elde edilmiþtir. Eðer bu sonuçlar daha büyük faz III çalýþmalar ile onaylanýrsa, evre IV pankreas kanserinin tedavisinde hastalarýn durumunda bu tedavi ile büyük oranda iyileþme saðlanabilecektir. Antianjiojenik özelliklere sahip olan Talidomid de pankreas kanserinde kemoterapi ile birlikte deðerlendirilmektedir. Talidomid büyük olasýlýkla antiinflamatuar yollar üzerinden etki göstermektedir133. Gemsitabin tedavisi alýrken hastalýklarý ilerleyen ileri evre pankreas kanseri olan hastalarda yapýlan küçük bir faz I çalýþmada134, hastalara Talidomid ve Dosetaksel verilmiþ. Ortalama saðkalým 15 hafta bulunmuþ. Ýleri evre pankreas kanserli olgularda Talidomid ile faz II çalýþmalar planlanmaktadýr. Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým Yapýlan preklinik çalýþmalarda VEGF dýþýndaki yollardan da antianjiojenik aktivitesi olan ilaçlar denenmektedir. Multisentetaz kompleks yardýmcý bileþiði P43 (endotelyal-monosit aktive eden protein II, EMAP II), endotel hücreleri üzerinde güçlü etkileri olan tümör kökenli bir sitokindir, tümör nekroz faktörünün modülasyonu ve doku faktörünün artýrýlmasýna neden olur135. EMAP II ile tedavi, tümör içi mikro damar sayýsýný azaltmaktadýr, bu da anjiojenik yollarý inhibe ettiðini düþündürmektedir136. Matriks metalloproteinaz inhibitörleri, anjiogenez sürecinde anahtar basamak olan hücre dýþý matriks degradasyonunda önemli olan bir proteolitik enzim grubudur. Bu nedenle bu enzimlerin inhibitörleri potansiyel antianjiojenik ilaçlar olabilirler13-7 Matriks Metalloproteinaz Ýnhibitörleri: Matriks metaooloproteinaz inhibitörleri (MMPÝ), malignitelerin çoðunda regülasyonu bozulmuþ olan proteazlar ile yakýndan iliþkilidir. Bu enzimlerin aktivitesindeki artma sonucunda; tümör büyümesi, progresyonu, invazyonu, kan damarý jenerasyonu ve metastaz geliþimi meydana gelir. MMPÝ'lerinden Marimastat ve BAY12-9566, pankreas kanserinde yaygýn olarak denenmektedir138. Marimastat MMP ailesinin hidroksamat peptidomimetik geniþ spektrumlu inhibitörüdür. MMP1,2 ve 9'u inhibe eder. Pankreas kanserinde yapýlan faz I çalýþmalarda 10-25 mgx2/gün/peroral dozlarý iyi tolere edilmiþtir. 113 olgu içeren bir faz II çalýþmada139 25 mg/gün dozlarýnda alan hastalarda CA19-9 düzeyinde %30 azalma veya stabilizasyon ve 3.8 ay ortalama saðkalým bildirilmiþtir. Artralji en yaygýn toksisitesi olup, %29 olguda gözlenmiþtir. Yapýlan bir faz III çalýþmada140, Marimastat 5,10,25 mgx2/ gün verilen olgular ile Gemsitabin alanlar karþýlaþtýrýlmýþ. Gemsitabin alan grupta daha uzun progresyonsuz saðkalým saptanmýþ. 5 ve 10 mg alanlarda genel saðkalým oranlarý belirgin olarak kötü iken 25 mgx2/gün alan grupta Gemsitabin alan gruba göre genel saðkalýmda anlamlý bir fark saptanmamýþ. Özetle, bu ilaçlar ileri evre pankreas kanserinde etkin olmamakla berabe, bunlarýn veya daha yeni jenerasyon analoglarýnýn pankreas kanserinin erken evrelerinde etkili olup olamayacaklarý henüz belli deðildir, araþtýrýlmalarý gereklidir. Sinyal Ýletim Ýnhibitörleri (EGFR Ýnhibitörleri): EGFR (epidermal growth factor receptor, epidermal büyüme faktörü reseptörü), transmembran tirozin kinazýn insan epidermel reseptör ailesinin bir üyesidir. Hücrelerin büyümesi, onarýmý ve fonksiyonel farklýlaþmasý için önemli bir role sahiptir. Bu reseptöre ligandlarýnýn (EGF ve transforme edici faktör alfa) baðlanmasý ile reseptör aktivasyonu sonucunda tümör hücrelerinin proliferasyonu, anjiogenez ve metastaz ile sonuçlanan sinyalizasyon yolunu tetikleyen reseptör dimerizasyonu ve otofosforilasyonu baþlar141. Pankreas kanseri örneklerinin %90'ýndan fazlasýnda EGFR'nin artmýþ ekspresyonu görülür142 ve bu da tümör çapýnýn artmasý, klinik evrenin ilerlemesi ve kötü prognoz ile iliþkilidir143. Farmakoljik olarak EGFR inhibitörleri 2 sýnýfa ayrýlýrlar: i) Reseptörün hücre dýþý kýsmýna karþý geliþtirilen monoklonal antikorlar, ii) hücre içi tirozin kinaz kýsmýnýn küçük moleküllü inhibitörleri. EGFR'e yönlendirilmiþ monoklonal antikorlar ve tirozin kinaz iþlevinin küçük moleküllü inhibitörleri, EGFR'ün iþlevini baskýlamaktadýrlar. Klinik çalýþmalarda en yaygýn olarak kullanýlan monoklonal antikor Setuksimabdýr. Yapýlan bir faz II çalýþmada144 daha önceden kemoterapi almamýþ ve %89'unda immunohistokimyasal olarak EGFR varlýðý gösterilmiþ 41 olguya, haftalýk Gemsitabin ve Setuksimab uygulanmýþ. Ýki siklus tedavi sonrasý 5 hastada kýsmi cevap ve 16 hastada da ya stabil cevap ya da minör bir cevap gözlenmiþ. Toksik etkiler cilt döküntüsü, halsizlik ve ateþ olarak saptanmýþ. Hastalýðýn ilerlemesi için geçen ortalam süre 15 hafta, 1 yýllýk saðkalým %32 bulunmuþ. Bu sonuçlar benzer bir hasta grubunda yapýlmýþ olan geniþ bir faz III çalýþmanýn sonuçlarý ile uyumlu bulunmuþ. Faz II çalýþmalarda araþtýrýlmýþ olan EGFR'ün küçük moleküllü inhibitörleri Erlotinib ve Gefitinibdir. Her ikisi de tirozin kinaz kýsmýnýn geri dönüþümlü inhibitörüdür ve insanda görülen pankreas kanserinin in vivo hayvan çalýþmalarýnda aktivite göstermiþlerdir. Farelerdeki ortotopik tümörlerde EGFR tirozin kinaz inhibitörü uygulamasý tümör boyutunu %45 oranýnda küçültmektedir. Tedavi etkisi, kýsmen tümör ile indüklenen anjiogenezin inhibisyonu ve apoptozisin artmasý ile oluþmaktadýr145. Ýlerlemiþ pankreas kanserli hastalarda veya bu kombinasyona cevap verme potansiyeli olan baþka bir kansere sahip hastalarda Erlotinib ve Gemsitabin verilerek küçük bir faz IB çalýþma yapýlmýþtýr146. Pankreas kanseri olan 4 has- E. Göker ve ark. tanýn hastalýðý stabil kalmýþ ve CA19-9'da önemli azalmalar saptanmýþtýr. Bu bulgulardan yola çýkarak hastalara tek baþýna Gemsitabin veya Gemsitabin ve Erlotinib verilerek yapýlacak olan iki kollu bir faz III çalýþmaya baþlamýþlardýr. EKB-569, EGFR (HER1) ve HER2 reseptörlerinin geri dönüþümsüz inhibitörüdür. Ýleri evre pankreas kanseri olan 29 hastada yapýlmýþ olan çok merkezli bir faz I çalýþmada147 Gemsitabin ile kombine edilmiþ. Bu çalýþmanýn ön raporuna göre doz sýnýrlayan toksik etkiler diyare ve karaciðer transaminazlarýnda yükselme olmuþ. Bir hasta 8 ay boyunca tedaviyi sürdürmüþ. Ancak bu kombinasyonun etkinliði ile ilgili daha fazla veriye ihtiyaç vardýr. Yine EGFR ailesinin bir üyesi olan HER2 benzer kökenli bir liganda sahip deðildir. EGFR ailesinin baþka bazý üyeleri ile birlikte heterodimerler oluþturan bir koreseptördür, bu nedenle sinyal geçiþ yollarýný uyarmaktadýr148. Ýnsan monoklonal antikoru olan Trastuzumab HER2 'ye baðlanýr, meme kanserinde etkinliði kanýtlanmýþtýr. HER2 'nin pankreas kanserinde varlýðýný araþtýran çalýþmalarda çeliþkili sonuçlar elde edilmiþtir. Gibbs ve ark.149 pankreas tümörlerinde HER2 varlýðýný araþtýrmak için toplam 51 adet rezeke edilmiþ örneði veya biyopsi örneðini incelemiþler, sadece bir tümörde HER 2 'yi saptayabilmiþler. Safran ve ark.150 yaptýklarý bir faz II çalýþmada, çalýþma için deðerlendirmeye alacaklarý 151 olgunun 31 'inde (%21) HER 2 varlýðýný göstermiþler. Tümörlerinde HER 2 bulunan hastalara Gemsitabin ile Trastuzumab kombinasyonu verilmiþ. Bu çalýþmadan elde edilen en son verilere göre hastalarýn %22'si tedaviye kýsmi cevap vermiþler ve hastalarýn %50'sinde CA 19-9'da ciddi düþüþler gözlenmiþ. Özetle, sinyal iletim inhibitörlerinin etkinliði pankreas kanserinde preklinik çalýþmalarda cesaret verici olarak bulunsa da, bu ilaçlarýn tek baþýna kullanýmý ile ilgili olan klinik çalýþmalarýn sonuçlarý hayal kýrýklýðý yaratmýþtýr. Bu inhibitörlerin kemoterapötik ajanlar ile kombinasyonu ile yapýlan klinik çalýþmalar devam etmektedir. Gen Tedavisi: Bu teknik, hücre içi materyal üzerinde çalýþarak kanser hücrelerinin eradikasyonunu hedeflemektedir. Teorik olarak gen tedavisinin temeli, tek bir gen ürününün aktivitesinin yok edilmesi veya yeniden kazandýrýlmasýnýn malign fenotipi tersine çevireceði varsayýmýdýr. Pankresa kanserinin genetiði, diðer tümör tiplerinden daha çok mutasyona sahip olmasý nedeniyle, onu en karmaþýk malign hastalýklardan biri haline getirmektedir. Bazý pankreas kanserleri 5 ya da daha fazla gende mutasyona sahip olabilmektedir. Mutasyonlar onkojenlerde, tümör baskýlayýcý genlerde veya idame idame genlerinde oluþabilmekte151 ve sonrasýnda da onkojenleri aktive edebilmekte ya da tümör baskýlayýcý genleri inaktive ederek malign bir fenotipe neden olmaktadýr (Tablo2). **Tümör Baskýlayýcý Genlerin Yenilenmesi: P53 pankreas karsinomlarýnýn çoðunda mutasyona uðramýþtýr. Tümör baskýlayýcý genler olan P53152 ve SMAD4 'ün bir adenoviral vektör ile kanser hücrelerine transferinin, tümör büyümesinin inhibisyonu ile iliþkili olduðu gözlenmiþtir. **Ýntihar Gen Tedavisi: Burada öncelikle bir vektör, bir enzimin ekspresyonuna yol açan bir geni tümör hücresi içine taþýmaktadýr. Sonra bir enzim tarafýndan seçici olarak aktive edilen bir öncü ilaç uygulanýr. Bu aktive edici enzim sadece tümör hücresinde bulunduðu için, bu hücreler toksik ilacý yüksek konsantrasyonda seçici olarak biriktirmektedir. Ýntihar gen tedavisi konusunda pankreas kanserlerinde yapýlan hayvan çalýþmalarýnda deðiþik sonuçlar ortaya çýkmýþtýr153. Genel olarak yapýlmýþ olan preklinik çalýþmalarda sonuçlar cesaret verici olmamýþtýr. **Onkolitik Virüs Tedavisi: Adenovirüs ONYX015 tercihan P53 fonksiyonu bozuk olan hücrelerde replike olmakta ve bu hücreleri öldürmektedir. Ýntravenöz Gemsitabin ile beraber endoskopik ultrasonografi eþliðinde tümör içine bu virüsün enjeksiyonu ile yapýlan bir faz I/II çalýþmada 154, 21 olgunun ikisinde kýsmi cevap, ikisinde minör cevap, altýsýnda stabil hastalýk saptanmýþ ve onbir olguda hastalýk ilerlemiþ. Bu sonuçlar onkolitik virüslerin gelecekte gen tedavisinde pratik bir yöntem olabileceðini göstermektedir. **Ýmmunomodülatör Gen Tedavisi: Sitokinler, tümör geliþimini ve ilerlemesini inhibe edebilir. Sitokinlerin sistemik uygulanmasý antitümör etkileri ortaya çýkarabilir, ancak beklenmeyen toksisitelere de neden olabilir. Sitokinler için genleri kodlayan vektörlerin doðrudan tümör içine enjeksiyonu, bu sistemik toksik etkilerden korunmaya yardýmcý olabilir. Peplinski ve ark.156 pankreas tümörü olan farelere insan interlökin 1 betayý kodlayan rekombinant aþý virüsü vermiþler. Virüsün hem tümör içi hem de intravenöz uygulanmasý, tümör çapýnda önemli küçülmeye neden olmuþ. Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým Ýnterlökin 12157 ve interlökin 13 ile158 yapýlan diðer çalýþmalarda da olumlu sonuçlar alýnmýþ. Özetle; pankreas kanseri additif ve karmaþýk genetik mutasyonlarýn sonucucudur. Özellikle ileri evre kanserlerde tek gen fonksiyonunun yenilenmesi ya da yok edilmesi gerçek bir klinik yarar saðlamayacaktýr. Ras Onkojen Ýnhibitörleri: Ras onkojen mutasyonlarý pankreas kanserinde en sýk görülen genetik anormalliktir. Ras, farnesil transferaz enzmi ile farnesilasyona uðrayarak aktif formuna geçtiði için, potansiyel Ras inhibitörleri olarak bu enzimin inhibitörleri geliþtirilmiþtir159. Tipifarnib ve Lonafarnib pankreas kanserinde araþtýrýlan iki farnesil transferaz inhibitörüdür. Ýmmunoterapi: Ýmmunoterapi humoral (antikorlarý içerir) veya hücre aracýlý (sitotoksik T hücrelerini içerir) olabilir. Humoral immuniteyi uyaran ilaçlar arasýnda monoklonal antikorlar da vardýr160. EGFR'a karþý monoklonal bir antikor olan Setuksimab ve HER2'ye karþý olan Trastuzumab, pankreas kanserleri için potansiyel terapötik ajanlar olabilirler. Bir aþý üretebilmek için hücre aracýlý immunoterapi, bir tümör antijeninin seçilmesini gerektirir. Bu antijen saðlýklý doku tarafýndan deðil, ancak tümör hücresi tarafýndan eksprese edilmeli ve yüksek immunojeniteye sahip olmalýdýr (Tablo3). MUC1 (müsin 1) ve CEA (karsinoembriyonik antijen), pankreas kanserinde immun epitoplar gibi davranan peptid antijenlerdir. MUC1 glandüler epitelde eksprese edilen büyük bir glikolize proteindir. 52 pankreas kanserinin de dahil olduðu bir klinik çalýþma, güçlü antijen sunan hücreler olan dendritik hücreler içine MUC1 cDNA transfeksiyonu ile MUC1'e karþý immun yanýtý güçlendirmeyi amaçlamaktadýr161. CEA glikoproteini saðlýklý kolon epitelinde küçük oranlarda eksprese edilmekte ve bir çok malign hastalýkta aþýrý derecede eksprese edilmektedir. CEA epitopu kullanan aþýlar ile pankreas kanserlerinde çok az klinik çalýþma yapýlmýþtýr. Ancak bir çalýþmada162, pankreas tümörü rezeke edilmiþ 3 hastada CEA hedefli otolog bir dendritik hücre aþýsý çalýþmýþlar. Örneklem çok küçük olduðu halde toksik etki bildirilmemiþ ve 3 hastada da operasyon sonrasý 30 aydan fazla sürede hastalýk görülmemiþ. Özetle; pankreas kanserinde immunoterapiye ait en cesaret verici sonuçlar, malign hücrelerin daha az yüke sahip olduðu ve belki de tümör hücreleri arasýnda daha az heterojenitenin olduðu adjuvant uygulamalarda görülmüþtür. Tartýþma ve Sonuç Pankreas kanserinde yüksek kaliteli randomize çalýþmalarýn rölatif yokluðu günümüzde deðiþmeye baþlamýþtýr. Ýntraoperatif radyoterapinin tek baþýna veya kombinasyon tedavilerinde kullanýmýný destekleyen az sayýda delil vardýr. Kotrollü çalýþmalarýn yokluðunda lokal kemoterapi ve neoadjuvant tedavinin rolleri henüz tarif edilmemiþtir, ancak belki de seçilmiþ olgularda bir yerleri vardýr. Þimdiye kadar en iyi delil, pankreas kanseri rezeksiyonundan sonra adjuvant kemoterapinin yararlý olabileceðidir. Adjuvant yaklaþýmda standart tedavi rejimi 5-FU/folinik asittir, ancak Gemsitabin bunun yerine geçebilir veya bu rejme eklenebilir. ESPAC-3 gibi devam eden klinik çalýþmalarýn sonuçlarý bu konuyu açýklýða kavuþturabilir. ESPAC-1 çalýþmasýna göre kemoterapiden önce Radyoterapi verilmesi, kemoterapiye alýnacak cevapta zararlý bir etki yapabilir. Pankreas kanserinin adjuvant tedavisine iliþkin üç büyük randomize kontrollü çalýþmanýn sonuçlarý birbirleri ile uyumludur27,28,36-39 ve önceki çok küçük GITSG çalýþmasýný silip süpürmüþtür25-26. Buna raðTablo 2: Pankreas kanserinde görülen genetik mutasyonlar Gen Mutasyon Sýklýðý (%) Onkogenler KRAS2 LSM1 AKT2 MYB10 95 87 10-20 10 Tümör baskýlayýcý genler ya da idame genleri ARPC5 P53 SMAD4 BRCA2 STK11 MAP2K4 TGFBR1 TGFBR2( negatif MSI) TGFBR2( pozitif MSI1) MLH1 >90 50-75 55 7-10 5 4 1 1 3 3 E. Göker ve ark. men ESPAC-1 çalýþmasýna halen saðlýklý bir eleþtiri vardýr ve adjuvant kemoradyoterapi için destek devam etmektedir163. Johns Hopkins'te yapýlan retrospektif18,35 ve küçük prospektif çalýþmalar32,247, adjuvant kemoradyoterapi kullanýmýnýn devamýný desteklemektedir. Johns Hopkins'te kemoradyoterapi ve idame kemoterapi ile tedavi gören pankreas kanserli olgularda18,32,35,164 ortalama saðkalým, ESPAC-1 çalýþmasýnda36-39 kemoterapi alan hastalardan daha iyi deðildir (sýrasý ile 19 ay ve 19.7 ay). Adjuvant kemoradyoterapi hakkýndaki iki Avrupa çalýþmasýnda da28,36-39 yeterli radyasyon kullanýlmadýðý tartýþýlmaktadýr, bu doz GITSG çalýþmasýndaki ile eþittir25,26. Daha yoðun Radyoterapi ve kemoterapi rejimleri ile Radyoterapi uygulansa da ortalama saðkalýmlarý sadece 14.4, 16.0 ve 16.9 aydýr32. Bu yoðun kombinasyon rejimlerindeki ortalama saðkalým süreleri ESPAC-1 çalýþmasýndaki 175 olgunun36-39 ve EORTC çalýþmasýndaki 60 olgunun28 ortalama saðkalým süreleri ile uyumludur (sýrasý ile 15.5 ay ve 17.1 ay). Aslýnda dikkate deðer þekilde bir saðkalým oraný ESPAC-1 çalýþmasýnýn3639 kotrol kolunda gözlenmiþtir. Burada kemoradyoterapi almayan 178 olguda ortalama saðkalým 16.1 ay bulunmuþtur. Ýntraoperatif ve neoadjuvant kemoradyoterapi kullanarak uygulanan kombinasyonlarýn saðkalým oranlarý da ESPAC-1'in kemoterapi kolu ile karþýlaþtýrýlabilir. Adjuvant ve neoadjuvant kemoradyoterapi hastalara daha aðýr yükler getirir, toksisitesi daha fazladýr ve eðer saðkalýmý uzattýklarý gösterilirse kullanýmlarý doðrulanabilir. Sýnýrlý da olsa hayat beklentisi olan ve cerrahi için uygun olabilecek hastalara bu tedavileri verilmesi önemlidir. Adjuvant tedavi için pek çok ajan ve yeni moleküler tedavi yaklaþýmý geliþtirilmektedir, ancak bunlarýn sadece bir kýsmý adjuvant yaklaþýmlarda yer alabilecektir Bunun için büyük katýlýmlý, randomize kontrollü çalýþmalar gereklidir. Faz I ve II çalýþmalar hýzla yapýlýrken, saðlam faz III çalýþmalar ile klinik pratiðin de geliþtirilmesi gereklidir. Lokal ileri pankreas kanserinde kemoradyoterapinin ortalama saðkalýmý hafifçe uzattýðý gösterilse de bu hastalarda kombinasyon tedavisinin kesin rolünü ve faydalarýný belirlemek için daha büyük çalýþmalara ihtiyaç vardýr. Metastatik pankreas kanserinde standart tedavi þekli tek ajan Gemsitabindir101,111-115. Lokal ileri hastalýkta yaygýn olarak kombine modaliteler uygulansa da tek ajan Gemsitabin90-96 bu hastalar için de uygundur. Mevcut verilere göre Gemsitabinin hem konvansiyonel uygulama þekli hem de sabit doz hýzýnda uygulama þemasý kullanýlabilir. Metastatik hastalýkta Gemsitabinin diðer ajanlar ile (Cisplatin, Ýrinotekan, Oksaliplatin, Dosetaksel, Floropirimidinler gibi) kombine uygulamasýnýn saðkalým verilerine ve yaþam kalitesi üzerine iyileþtirici ilave bir etkisi saptanmamýþtýr105. Bugün için bu kombinasyonlar standart tedavi olarak ele alýnmamalýdýr, ancak gelecek çalýþmalar, bu sonuçlarý deðiþtirebilir. Pankreas kanserinde kemoterapinin ana etkisi semptom palyasyonudur ve kemoterapi uygulamasýnda semptom palyasyonu birincil ölçüt olmalýdýr. Son zamanlarda bir serum tümör markeri olan CA19-9, klinik ve radyolojik cevabýn bir belirteci olarak kullanýlmaktadýr. Pankreas kanserinde konvansiyonel tedaviler ile elde edilen kötü sonuçlar göz önüne alýnýrsa yeni tedavi stratejilerinin deneyen klinik çalýþmalarýn desteklenmesi gereklidir. Üzerinde çalýþýlan ve ümit beklenen olasý tedavi yaklaþýmlarý152; gen tedavisi, antianjiojenik ilaçlar, hücre sinyalizasyonu inhibitörleri, immunoterapi gibi modalitelerdir. Kaynaklar 1. 2. 3. Tablo 3: Tümörle ilgili antijenler 4. Antijen CA19-9 CA242 Mezotelin LSM1 CEA GA733-1 HER2 KRAS2 MUC1 P53 5. Tip Sýklýk (%) Karbonhidrat antijeni 90 Karbonhidrat antijeni 90 Glikoprotein 89 Onkoprotein 87 Onkofetal protein 85-90 Glikoprotein 85 Onkoprotein 27-80 Onkoprotein 75-100 Glikoprotein 90 Tümör-supressör protein 40-70 6. 7. 8. 9. Parkin DM, Bray FI, Devesa SS. Cancer burden in the year 2000. The global picture. Eur J Cancer 2001;37:4-66. Bramhall SR, Allum WH, Jones AG et al. Incidence, treatment and survival in 13560 patients with pancreatic cancer: an epidemiological study in the West Midlands. Br J Surg 1995;82:111-15. Fernandez E, La Vecchia C, Porta M et al. Trends in pancreatic canaer mortality in Europe, 1955-1989. Int J Cancer 1994;57:786-92, Jemal A, Thomas A, Murray T, Thun M. Cancer statics, 2002. CA Cancer J Clin 2002;52:23-7. American Cancer Society, Facts and figures, Atlanta, GA: American Cancer Society, 2002 Sohn TA, Yeo CJ, Cameron JL ,et al. Resected adenocarcinoma of pancreas-616 patients: results, outcome, and prognostic indicators. J Gastrointest Surg 2000;4:567-79 Yeo TP, Hruban RH, Leach SD, et al. Pancreatic cancer. Curr Probl Cancer 2002;26:176-75, Lowenfels AB, Maisonneuve P. Environmental factors and risk of pancreatic cancer. Pancreatology 2003;3: 1-7. Mulder I, van Genugten MLL, Hoogenveen R, de Hollander AE, Bueno-de-Mesquita HB. The impact of smoking on future pancreatic cancer: a computer simulation. Ann Oncol 1999;10:S74-78. Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým 10. Michaud DS, Giovannucci E, Willett WC, et al. Physical activity, obesity, height and the risk of pancreatic cancer. JAMA 2001;286:921-29. 11. Ojajarvi I, Partanen T, Ahlbom A, et al. Occupational exposures and pancreatic cancer: a meta- analysis. Occup Environ Med 2000;57:316-24. 12. Hoppin J, Tolbert P, Holly E, et al. Pancreatic cancer and serum organochlorine levels. Cancer Epidemiol Biomarkers Prev 2000;9:199-5, 13. Hruban RH, Petersen GM, Ha PK, Kern SE. Genetics of pancreatic cancer: from genes to families. Surg Oncol Clin N Am 1998;7:1-23. 14. Tersmette AC, Petersen GM, Offerhaus GJA, et al. Increased risk of incident pancreatic cancer among first degree relatives of patients with familial pancreatic cancer. Clin Cancer Res 20017: 738-744. 15. Gerr RJ, Brennan MF. Prognostic indicators of survival after resection of pancreatic adenocarcinoma. Am J Surg 1993;165:68-72. 16. Nitecki SS, Sarr MG, Colby TV, et al. Long -term survival after resection for ductal adenocarcinoma of pancreas. Is it really improving? Ann Surg 1995;221:59-66. 17. Allema JH, Reinders ME, Vangulik TM, et al. Prognostic factors for survival after pancreaticoduodenectomy for patients with carcinoma of the pancreatic head region. Cancer 1995;75:2069-2076. 18. Yeo C, Abrams R, Grochow L, et al. Pancreaticoduodenectomy for pancreatic adenocarcinoma: postoperative adjuvant chemoradiation improves survival: a prospective, single institution experience. Ann Surg 1997225:621-633. 19. Mosca F, Giulianotti PC, Balestracci T, et al. Long -term survival in pancreatic cancer: pylorus-preserving vs. Whipple pancreatoduodenectomy. Surgery 1997;122:553-66. 20. Mukaiya M, Hirata K, Satoh T, et al. Lack of survival benefit of extende lymph node dissection for ductal adenocarcinoma of the head of pancreas: retrospective multi-institutional analysis in Japan. World J Surg 1998;22:248-52. 21. Pedrazzoli S, Di Carlo V, Dionigi R,et al. Standart versus extended lymphadenectomy associated with pancreatoduodenectomy in the surgical treatment of adenocarcinoma of the head of the pancreas: a multicenter, prospective, randomized study. Lymphadenectomy study group. Ann Surg 1998;228:508-17. 22. Yeo CJ, Cameron JL, Sohn TA, et al. Pancreaticoduodenectomy with or without extanded retroperitonal lymphadenectomy for periampullary adenocarcinoma: comparison of morbidity and mortality and short-term outcome. Ann Surg 1999;229:613-22. 23. Henne-Bruns D, Vogel I, Luttges J, et al. Surgery for ductal adenocarcinoma of the pancreatic head: staging, complications and survival after regional versus extended lymphadenectomy. World J Surg 2000;24:595-601. 24. Magee CJ, Greenhalf W, Howes N, et al. Molecular pathogenesis of pancreatic ductal adenocarcinoma and clinical implications. Surg Oncol 2001;10:1-23. 25. Kalser MH, Ellenberg SS. Pancreatic cancer: adjuvant combined radiation and chemotherapy following curative resection. Arch Surg 2000;120:899-3. 26. Further evidence of effective adjuvant combined radiation and chemotherapy following curative resection of pancreatic cancer. Gastrointestinal Tumor Study Group. Cancer 1987;59:2006-10. 27. Bakkevold KE, Arnesjo B, Dahl O, Kambestad B. Adjuvant combination chemotherapy ( AMF) following radical resection of carcinoma of the pancreas and papilla of Vater-results of a conyrolled, prospective, randomized multicenter study. Eur J Cancer 1993;5:698-3. 28. Klinkenbijl JH, Jeekel J, Sahmoud T, et al. Adjuvant radiotherapy and 5-fluorouracil after curative resection of cancer of pancreas and periampullary region. Phase III trial of the EORTC gastrointestinal tract cancer cooperative group. Ann Surg 1999;230:776-84. 29. Willet GC, Lewandrowski K, Warshaw AL, et al. Resection margins in carcinoma of the head of he pancreas. Implications for radiation therapy. Ann Surg 1993;217:144-48 30. Di Carlo V, Zerbi A, Balzano G, Villa E. Intraoperative and postoperative radiotherapy in pancreatic cancer. Int J Pancreatol 1997;21:53-58. 31. Neoptolemos JP, Baker P, Johnson CD, et al. for the UK Pancreatic Cancer Group. Adjuvant radiotherapy and follow-on chemotherapy in patients with pancreatic cancer. Results of the UK Pancreatic Cancer Group study ( UKPACA-1). GI Cancer 1998;2:235-45. 32. Abrams RA, Grochow LB, Chakravarthy A, et al. Intensified adjuvant therapy for pancreatic and periampullary adenocarcinoma: survival results and observations regarding pattern of failure, radiotherapy dose and CA19-9 levels. Int J Rad Oncol Biol Phys 1999;44:1039-46. 33. Mehta VK, Fisher GA, Ford JM, et al. Adjuvant radiotherapy and concomitant 5-fluorouracil by protacted venous infusion for resected pancreatic cancer. Int J Rad Oncol Biol Phys 2000;48:1483-87. 34. Nukui Y, Picozzi VJ, Traverso LW. Interferon -based adjuvant chemoradiation therapy improves survival after pancreaticoduodenectomy for pancreatic adenocarcinoma. Am J Surg 2000;179:367-71. 35. Sohn TA, Yeo CJ, Cameron JL, et al. Resected adenocarcinoma of the pancreas-616 patients: results, outcomes and prognostic indicators. J Gastrointest Surg 2000;4:567-79. 36. Neoptolemos JP, Dunn JA, Stocken DD, et al. Adjuvant chemoradiotherapy and chemotherapy in resectabl pancreatic cancer: a randomized controlled trial. Lancet 2001;358:1576-85. 37. Neoptolemos JP, Stocken DD, Dunn Ja, et al. Influence of resection margins on survival for patients with pancreatic cancer treated by adjuvant chemoradiation and/or chemotherapy in the ESPAC-1 randomized controlled trial. Ann Surg 2001;234:758-68. 38. Neoptolemos JP, Stocken DD, Dunn JA, et al. for the members of ESPAC. Influence of the type of surgery and surgical complications in the ESPAC-1 Adjuvant trial. Br J Surg 2002;89:35. 39. Snady H, Bruckner H, Cooperman A, et al. Survival advantage of combined chemoradiotherapy compared with resection as the initial treatment of patients with regional pancreatic carcinoma. An outcomes trial. Cancer 2000;89:314-27. 40. Breslin TM, Hess KR, Harbison DB, et al. Neoadjuvant chemoradiotherapy for adenocarcinoma of the pancreas: treatment variables and survival duration. Ann Surg Oncol 2001;8:123-32. 41. Splinter TA, Obertop H, Kok TC, Jeekel J. Adjuvant chemotherapy after resection of adenocarcinoma of the periampullary region and the head of the pancreas. A non-randomized pilot study. J Cancer Res Clin Oncol 1989;115:200-2. 42. Baumel H, Huguier M, Manderscheid JC, et al. Result of resection for of the exocrine pancreas: a study from the French Association of Surgery. Br J Surg 1994;81:102-7. 43. Ishikawa O, Ohigashi H, Sasaki Y, et al. Liver perfusion chemotherapy via both the hepatic artery and portal vein to prevent hepatic metastasis after extended pancreatectomy for adenocarcinoma of the pancreas. Am J Surg 1994;168:361-64. 44. Ishikawa O, Ohigashi H, Imaoka S, et al. rgional chemotherapy to prevent hepatic metastasis after resection of pancreatic cancer. Hepatogastroenterology 1997;44:1541-46. 45. Gansuage F, Link KH, Rilinger N, et al. Adjuvant regional chemotherapy in resected advanced pancreas carcinoma. Chirurg 1996;67:362-65. 46. Link KH, Formentini A, Gansauge F, et al. Regional celiac artery infusion as adjuvant treatment after pancreatic cancer resection. Digestion 1997;58:529-532. 47. Beger HG, Gansauge F, Buchler MW, Link KH. Intraarterial adjuvant chemotherapy after pancreaticoduodenectomy for pancreatic cancer: significant reduction in ocurrence of liver metastasis. World J Surg 1999;23:946-49. 48. Ozaki H, Kinoshita T, Kasuge T, et al. Long-term survival after multimodality treatment for resectable pancreatic cancer. Int J Pancreatol 2000;27: 217-24. 49. Sindelar WF, Kinsella TJ. Randomized trial of intraoperative radiotherapy in resected carcinoma of pancreas. Int J Radiat Oncol Biol Phys 1986;12:148. 50. Kokubo M, Nishimura Y, Shibamoto Y, et al. Analysis of the clinical benefit of intraoperative radiotherapy in patients undergoing macroscopically curative resection for pancreatic cancer. Int J Radiat Oncol Biol Phys 2000;48: 1081-87. 51. Lee HJ, Whittington R, Williams NN, et al. Outcome of pancreaticoduodenectomy and impact of adjuvant theraph for ampullary E. Göker ve ark. carcinomas. Int J Radiat Oncol Biol Phys 2000;47:945-53. 52. Zerbi A, Fossati V, parolini D, et al. Intraoperative radiation therapy adjuvant to resection in the treatment of pancreatic cancer. Cancer 1994;73:2930-35. 53. Johnstone PA, Sindelar WF. Patterns of disease recurrence following definitive therapy of adenocarcinoma of the pancreas using surgery and adjuvant radiotherapy: correlations of a clinical trial. Int J Radiat Oncol Biol Phys 1993;27:831-834. 54. Alfieri S, Morganti AG, Di Giorgio A, et al. Improved survival and local control after intraoperative radiation therapy and postoperative radiotherapy: a multivariate analysis of 46 patients undergoing surgery for pancreatic head cancer. Arch Surg 2001;136:343-47. 55. Allen AM, Zalupski MM, Eckhauser Fe, et al. A phase I trial of radiation ( RT) dose escalation with concurrent full dose gemcitabine ( GEM) following resection pancreatic cancer. Proc Am Soc Clin Oncol 2002;21:138a ( Abstr 549). 56. Ishii H, Okada S, Tokuuye K, et al. Protracted 5 -fluorouracil infusion with concurrent radiotherapy as a treatment for locally advanced pancreatic carcinoma. Cancer 1997;79: 1516-20. 57. Conlon KC, Klimstra DS, Brennan MF. Long-term survival after curative resection for pancreatic ductal adenocarcinoma. Clinicopathologic analysis of 5-year survivors. Ann Surg 1996;223:273-79. 58. Paulino AC. Resected pancreatic cancer treated with adjuvant radiotherapy with or without 5- fluorouracil: treatment results and patterns of failure. Am J Clin Oncol 1999;22:489-94. 59. Chakravathy A, Abrams RA, Yeo CJ, et al. Intensified adjuvant combined modality therapy for resected periampullary adenocarcinoma: acceptable toxicity and suggestion of improved 1-year disease-free survival. Int J Radiat Oncol Biol Phys 2000;48:1089-96. 60. Haycox A, Lombard M, Neoptolemos JP, Walley T. Current treatment and optimal patient management in pancreatic cacer. Aliment Pharmacol Ther 1998;12:949-64. 61. Yeo CJ, Yeo TP, Hruban RH, et al. Cancer of pancreas. in: Devita VT Jr, Rosenberg Sa eds. Cancer: Principles and practice of oncology Philedelphia: Lippincot Williams and Wilkins 2005;part 3,section 29. 62. Kachnic LA, Shaw JE, Manning MA, et al. Gemcitabine following radiotherapy with concurrenr 5- fluorouracil for nonmetastatic adenocarcinoma of the pancreas. Int J Cancer 2001;96:132-39. 63. Todd KE, Gloor B, Lane JS, et al. Resection of locally advanced pancreatic cancer after downstaging with continious infusion 5fluorouracis, mitomycin-c, leucoverin and dipyridamole. J Gastrointest Surg 1998;2:159-66. 64. Picozzi VJ, Kozarek RE, Jacobs AD, et al. Adjuvant therapy for resected pancreatic cancer using alpha -interferon( IFN)-based chemoradiation: completion of a phase II trial. Proc Am Soc Clin Oncol 2003;22:265 ( abst). 65. Spitz FR, Abbruzzese JL, Lee JE, et al. Preoperative and postoperative chemoradiation strategies in patients treated with pancreaticoduodenectomy for adenocarcinoma of the pancreas. J Clin Oncol 1997;15:928-37. 66. Breslin TM, Hess KR, Harbison DB, et al. Neoadjuvant chemoradiotherapy for adenocarcinoma of the pancreas: treatment variables and survival duration. Ann Surg Oncol 2001;8:123-32. 67. Hoffman JP, Lipsitz S, Pisansky T, et al. Phase II trial of preoperative radiation therapy and chemotherapy for patients with localized, resectable adenocarcinoma of the pancreas: an Eastern Cooperative Oncology Group study. J Clin Oncol 1998;16:317-23. 68. Arnoletti JP, Hoffman JP, Ross EA, et al. Pre-operative chemoradiation in the management of adenocarcinoma of the body of the pancreas. Am Surg 2002;68:330-36. 69. Pisters PWT, Wolff RA, Janjan NA, et al. Preoperative paclitaxel and concurrent rapid fractionation radiation for resection pancreatic adenocarcinoma: toxicities, histologic esponse rates and eventfree outcome. J Clin Oncol 2002;20:2537. 70. Staley CA, Lee JE, Cleary KR, et al. Preoperative chemoradiation, pancreaticoduodenectomy, and intraoperative radiation therapy for adenocarcinoma of the pancreatic head. Am J Surg 1996;171:118-24. 71. White RR, Hurwitz HI, Morse MA, et al. Neoadjuvant chemoradiation for localized adenocarcinoma of the pancreas. Ann Surg Oncol 2001;8:758-65. 72. Moutardier V, Giovanni M, Lelong B, et al. A phase II single institutional experience with pre-operative radiochemotherapy in pancreatic adenocarcinoma. Eur J Surg Oncol 2002;28:531-39. 73. Sohn TA, Lillemoe KD, Cameron JL et al. Reexploration for periampullary carcinoma: resectability, perioperative results, pathology, and long-term outcome. Ann Surg 1999;229:393-400. 74. Moertel CG, Childs DS Jr, Reitemeier RJ, et al. Combined 5-fluorouracil and supervoltage radiation therapy of locally unresectable gastrointestinal cancer. Lancet 1969;2:865-67. 75. Moertel CG, Frytak S, Hahn RG, et al. Therapy of locally unresectable pancreatic carcinoma: a randomized comparison of high dose (6000 rads) radiation alone, moderate dose radiation (4000 rads + 5-fluorouracil), and high dose radiation + 5-fluorouracil. The Gastrointestinal Tumor Study Group. Cancer 1981;48:1705-10. 76. Klaassen DJ, MacIntyre JM, Catton GE, et al. Treatment of locally unresectable cancer of the stomach and pancreas: a randomized comparison of 5-fluorouracil alone with radiation plus concurrent and maintenance 5-fluorouracil-an Eastern Cooperative Oncology Group Study. J Clin Oncol 1985:3:373-78. 77. Gastrointestinal Tumor Study Group. Treatment of locally unresectable carcinoma of the pancreas: comparison of combinedmodality therapy (chemotherapy plus radiotherapy) to chemotherapy alone. J Natl Cancer Inst 1988;80:751-55. 78. McCracken JD, Ray P, Heilbrun LK, et al. 5-Fluorouracil, methylCCNU, and radiotherapy with or without testolactone for localized adenocarcinoma of the exocrine pancreas. A Southwest Oncology Group Study. Cancer 1980;46:1518-22. 79. Gastrointestinal Tumor Study Group. Radiation therapy combined with adriamycin or 5-fluorouracil for the treatment of locally unresectable pancreatic carcinoma. Cancer 1985;56:2563-68. 80. Earle JD, Foley JF, Wieand HS, et al. Evaluation of external-beam radiation therapy plus 5-fluorouracil (5-FU) versus external-beam radiation therapy plus hycanthone (HYC) in confined, unresectable pancreatic cancer. Int J Radiat Oncol Biol Phys 1994;28:207-11. 81. Thomas CR Jr, Weiden PL, Traverso LW et al. Concomitant intraarterial cisplatin, intravenous 5-fluorouracil, and split-course radiation therapy for locally advanced unresectable pancreatic adenocarcinoma: a phase II study of the Puget Sound Oncology Consortium (PSOC-703). Am J Clin Oncol 1997;20:161-65. 82. Mehta VK, Poen JC, Ford JM et al. Protracted venous infusion 5fluorouracil with concomitant radiotherapy compared with bolus 5-fluorouracil for unresectable pancreatic cancer. Am J Clin Oncol 2001;24:155-59. 83. McGinn CJ, Zalupski MM. Radiation therapy with once-weekly gemcitabine in pancreatic cancer: current status of clinical trials. Int J Radiat Oncol Biol Phys 2003;56:[Suppl]10-5. 84. Blackstock AW, Bernard SA, Richards F, et al. Phase I trial of twice-weekly gemcitabine and concurrent radiation in patients with advanced pancreatic cancer. J Clin Oncol 1999;17:2208-12. 85. Wolff RA, Evans DB, Gravel DM, et al. Phase I trial of gemcitabine combined with radiation for the treatment of locally advanced pancreatic adenocarcinoma. Clin Cancer Res 2001;2246:46. 86. Mc Ginn CJ, Zalupski MM, Shureiqi I, et al. Phase I trial of radiation dose escalation with concurrent weekly full-dose gemcitabine in patients with advanced pancreatic cancer. J Clin Oncol 2001;19:4202-08. 87. Talamonti MS, Catalano PJ, Vaughn DJ, et al. Eastern Cooperative Oncology Group phase I trial of protracted venous infusion fluorouracil plus weekly gemcitabine with concurrent radiation therapy in patients with locally advanced pancreas cancer: a regimen with unexpected early toxicity. J Clin Oncol 2000;18:3384-89. 88. Brunner TB, Grabenbauer GG, Klein P, et al. Phase I trial of strictly time-scheduled gemcitabine and cisplatin with concurrent radiotherapy in patients with locally advanced pancreatic cancer. Int J Radiat Oncol Biol Phys 2003;55:144-53. 89. Crane CH, Abbruzzese JL, Evans DB, et al. Is the therapeutic index better with gemcitabine based chemoradiation than with 5fluorouracil based chemoradiation in locally advanced pancreatic cancer? Int J Radiat Oncol Biol Phys 2002;52:1293-02. 90. Blackstock AW, Tempero MA, Niedwiecki D, et al. Phase II Pankreas Adenokarsinomuna Medikal Onkolojik Yaklaþým chemoradiation trial using gemcitabine in patients with locoregional adenocarcinoma of the pancreas. Proc Am Soc Clin Oncol 2001;20:158a(abst). 91. Kamthan AG, Morris JC, Dalton J et al. Combined modality therapy for stage II and stage III pancreatic carcinoma. J Clin Oncol 1997;15:2920-27. 92. Okusaka T, Okada S, Tokuuye K et al. Lack of effectiveness of radiotherapy combined with cisplatin in patients with locally advanced pancreatic carcinoma. Cancer 2001;91:1384-89. 93. Andre T, Balosso J, Louvet C et al. Combined radiotherapy and chemotherapy (cisplatin and 5-fluorouracil) as palliative treatment for localized unresectable or adjuvant treatment for resected pancreatic adenocarcinoma: results of a feasibility study. Int J Radiat Oncol Biol Phys 2000;46:903-11. 94. Seydel HG, Stablein DM, Leichman LP et al. Hyperfractionated radiation and chemotherapy for unresectable localized adenocarcinoma of the pancreas. The Gastrointestinal Tumor Study Group experience. Cancer 1990;65:1478-82. 95. Burris HA 3rd, Moore MJ, Andersen J, et al. Improvements in survival and clinical benefit with gemcitabine as first-line therapy for patients with advanced pancreas cancer: a randomized trial. J Clin Oncol 1997;15:2403-13. 96. Sindelar WF, Kinsella TJ. Studies of intraoperative radiotherapy in carcinoma of the pancreas. Ann Oncol 1999;10 (Suppl 4):226-230. 97. Glimelius B, et al. Chemotherapy improves survival and quality of life in advanced pancreatic and biliary cancer. Ann Oncol 1996;7:593-600. 98. Auerbach M, Wampler GL, Lokich JJ et al. Treatment of advanced pancreatic carcinoma with a combination of protracted infusional 5-fluorouracil and weekly carboplatin: a Mid-Atlantic Oncology Program study. Ann Oncol 1997;8:439-44. 99. Maisey N, Chau I, Cunningham D et al. Multicenter randomized phase III trial comparing protracted venous infusion (PVI) fluorouracil (5-FU) with PVI 5-FU plus mitomycin in inoperable pancreatic cancer. J Clin Oncol 2002;20:3130-36. 100.Evans DB AJ, Willet CG. Cancer of the pancreas. In: DeVita VT Jr, Rosenberg SA, eds. Cancer: principles and practice of oncology. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2001;1126. 101.Cullinan S, Moertel CG, Wieand HS et al. A phase III trial on the therapy of advanced pancreatic carcinoma. Evaluations of the Mallinson regimen and combined 5-fluorouracil, doxorubicin, and cisplatin. Cancer 1990;65:2207-12. 102.Huang P, Chubb S, Hertel LW et al. Action of 2',2'-difluorodeoxycytidine on DNA synthesis. Cancer Res 1991;51:6110-17. 103.Touroutoglou N, Gravel D, Raber MN et al. Clinical results of a pharmacodynamically - based strategy for higher dosing of gemcitabine in patients with solid tumors. Ann Oncol 1998;9:1003-08. 104.Tempero M, Plunkett W, Ruiz van Haperen V et al. Randomized phase II trail of dose intense gemcitabine by standard infusion vs. fixed dose rate in metastatic pancreatic adenocarcinoma. Proc Am Soc Clin Oncol 1999;18:1048(Abstr). 105.Hidalgo M, Castellano D, Paz-Ares L et al. Phase I-II study of gemcitabine and fluorouracil as a continuous infusion in patients with pancreatic cancer. J Clin Oncol 1999;17:585-92. 106.Di Costanzo F, Sdrobolini A, Carlini P, et al. Randomized trial of gemcitabine (GEM) alone or with 5- fluorouracil continous infýsion (5-FU CI) in the treatment of advanced pancreatic cancer: a phase II multicenter study of the GOIRC. Ann Oncol 2000;11:2780. 107.Berlin JD, Catalano P, Thomas JP et al. Phase III study of gemcitabine in combination with fluorouracil versus gemcitabine alone in patients with advanced pancreatic carcinoma:Eastern Cooperative Oncology Group Trial E2297. J Clin Oncol 2002;20:3270-75. 108.Scheithauer W, et al. Biweekly high-dose gemcitabine alone or in combination with capecitabine in patients with metastatic pancreatic adenocarcinoma: a randomized phase II trial. Ann Oncol 2003;14:97-104. 109.Louvet C, et al. Gemcitabine combined with oxaliplatin in advanced pancreatic adenocarcinoma: final results of a GERCOR multicenter phase II study. J Clin Oncol 2002;20:1512-18. 110.Alberts SR, et al. Gemcitabine and oxaliplatin for patients with advanced or metastatic pancreatic cancer: a North Central Cancer Treatment Group (NCCTG) phase I study. Ann 2002;Oncol 13:553-57. 111.Alberts SR, et al. Gemcitabine and oxaliplatin for metastatic pancreatic adenocarcinoma: a North Central Cancer Treatment Group phase II study. Ann Oncol 2003;14:580-85. 112.Louvet C, LR, Hammel P, et al. Gemcitabine versus GEMOX (gemcitabine + oxaliplatin) in non resectable pancreatic adenocarcinoma: interim results of the GERCOR /GISCAD Intergroup Phase III. Proc Am Soc Clin Oncol 2003. 113.Rougier P, et al. A phase II study: docetaxel as first-line chemotherapy for advanced pancreatic adenocarcinoma. Eur J Cancer 2000;36:1016-025. 14.Cascinu S, et al. A phase I-II study of gemcitabine and docetaxel in advanced pancreatic cancer: a report from the Italian Group for the Study of Digestive Tract Cancer (GISCAD). Ann Oncol 1999;10:1377-79. 115.Rocha Lima CM, et al. Irinotecan and gemcitabine in patients with solid tumors: phase I trial. Oncology (Huntingt) 2002;16[Suppl 5]:19-24. 116.Rocha Lima CM, et al. Irinotecan plus gemcitabine induces both radiographic and CA 19-9 tumor marker responses in patients with previously untreated advanced pancreatic cancer. J Clin Oncol 2002;20:1182-91. 117.Stathopoulos GP, et al. Treatment of pancreatic cancer with a combination of irinotecan (CPT-11) and gemcitabine: a multicenter phase II study by the Greek Cooperative Group for Pancreatic Cancer. Ann Oncol 2003;14:388-94. 118.Rocha Lima CMS, RR, Jeffery M, et al. A randomized phase 3 study comparing efficacy and safety of gemcitabine (GEM) and irinotecan (I), to GEM alone in patients (pts) with locally advanced or metastatic pancreatic cancer who have not received prior systemic therapy. Proc Am Soc Clin Oncol 2003. 119.Haller DG. New perspectives in the management f pancreas cancer. Semin Oncol 2003;4:3-10. 120.Kralidis E, Aebi S, Friess H, et al. Activity of raltitrexed and gemcitabine in advanced pancreatic cancer. Ann Oncol 2003;14:574-79. 121.Adjei AA. Preclinical and clinical studies with combinations of pemetrexed and gemcitabine. Semin Oncol 2002;29[Suppl 18]:30-34. 122.Topham C, et al. Randomized trial of epirubicin alone versus 5-fluorouracil, epirubicin and mitomycin C in locally advanced and metastatic carcinoma of the pancreas. Br J Cancer 1991;64:179-81. 123.Neri B, et al. Weekly gemcitabine plus epirubicin as effective chemotherapy for advanced pancreatic cancer: a multicenter phase II study. Br J Cancer 2002;87:497-501. 124.Lapointe R, Letourneu R, Steward W, et al. Phase II study of Troxacitabine in chemotherapy naive patients with advanced cancer of the pancreas. Ann Oncol 2005;16(2):289-293. 125.Wong CKW, Clarke M, Selner M, et al. Synergistic activity of Troxacitabine and Gemcitabine in pancreatic adenocarcinoma cell lines. Proc Am Assoc Cancer Res 2003;A3724. 126.Von Hoff D, Jolivet J, Stewart W. Phase I and phamacokinetic study of troxacitabine in combination with gemcitabine in advanced solid malignancies. Proc Am Soc Clin Oncol 2003; A 566. 127.Jacobs AD. Gemcitabine-based therapy in pancreas cancer: gemcitabine-docetaxel and other novel combinations. Cancer 2002;95[Suppl 4]:923-27. 128.Folkman J. Role of angiogenesis in tumour growth and metastasis. Semin Oncol 2002;29:(6 suppl 16)15-18. 129.Korc M. Pathways for aberrant angiogenesisi in pancreatic cancer. Mol Cancer 2003;2:1-8. 130.Hurwitz H, Fehrenbacher L, Cartwright T. Bevacizumab ( a monoclonal antibody to vascular endothelial growth factor) prolongs survival in first line colorectal cancer: results of a phase III trial of bevacizumab in combination with bolus IFL (irinotecan, 5-fluorouracil, leucoverin) as first line therapy in subjects with metastatic CRC. Proc Am Clin Oncol abstr 2003;3646. 131.Yang JC, Haworth L, Sherry RM, et al. A randomized trial of bevacizumab, an anti- vascular endothelial growth factor antibody, for metastatic renal cancer. N Eng J Med 2003;349:427-34. 132.Kindler HL, Friberg G, Stadler WM, et al. Bevacizumab plus gemcitabine is an active combination in patients with advanced pancreatic carcinoma: interim results of an ongoing phase II trial from the University of Chicago Ohase II Concotrium. Proc 2004 E. Göker ve ark. Gastrointestinal Cancers Symposium; abstr 86 133.Von Moss R, Stolz R, Cerny T, et al. Thalidomide: from tragedy to promise. Swiss Med Wkly 2004;133:77-87. 134.Arora A, Lynch J, Brand R, et al. Phase I trial of docetaxel plus thalidomide in patients with progressive pancreatic adenocarcinoma after gemcitabine- based therapy. Proc 2004 Gastrointestinal Cancer Symposium; abstr 142 135.Berger AC, Alexander HR, nTang G, et al. Endothelial monocyt activating polypeptide II induces endothelial cell apoptosis and may inhibit tumour angiogenesis. Microvasc Res 2000;60:70-80. 136.Schwarz RE, Konduri S,Schwarz MA. In vibo monotherapy and combination treatment of pancreatic cancer with the antieendothelial agent EMAP-II. Proc 2004 Gastrointestinal Cancers Symposium; abstr 146 137.Chau I, Rigg A, Cunningham D. Matrixmetalloproteinase injibitors- an emphasis on gastrointestinal malignancies. Crit Rev Oncol/Hematol 2003;45:151-76. 138.Hidalgo M, Eckhardt SG. Development of matrix metalloproteinase inhibitors in cancer therapy. J Natl Cancer Inst 2000;93:178-93. 139.Evans JD, et al. A phase II trial of marimastat in advanced pancreatic cancer. Br J Cancer 2001;85:1865-70. 140.Bramhall SR, et al. Marimastat as first-line therapy for patients with unresectable pancreatic cancer: a randomized trial. J Clin Oncol 2001;19:3447-55. 141.Arteaga C. Targeting HER1/EGFR: a molecular approach to cancer therapy. Semin Oncol 2003;30:(3 suppl 7)3-14. 142.Lemoine NR, Highes CM, Barton CM, et al. The epidermal growth factor receptor in human pancreatic cancer. J Pathol 1992;166:7-12. 143.Xiong HQ, Abbruzzese J. Epidermal growth factor receptor-targeted therapy for pancreatic cancer. Semin Oncol 2002;29:( suppl 14)31-37. 144.Abbruzzese JL, Rosenburg A, Xiong Q, et al. Phase II study of anti-epidermal growth factor receptor antibody cetuximab in combination with gemcitabine in patients with advanced pancreatic cancer. Proc Am Soc Clin Oncol abstr 2001;518. 145.Bruns CJ, Solorzno CC, Harbison MT, et al. Blockade of the epidermal growth factor receptor signaling by a novel tyrosine kinase inhibitor leads to apoptosis of endothelial cells and therapy of human pancreatic carcinoma. Cancer Res 2000;60:2926-36. 146.Dragovich T, Patnaik A, Rowinsky EK, et al. A phase IB trial of gemcitabine and erlotinib HCL in patients with advanced pancreatic adenocarcinoma and other potantially responsive malignancies. Proc Am Soc Clin Oncol abstr 2003;895. 147.Morgan JA, Bukowsky RM, Xiong H, et al. Preliminary report of a phase Instudy of EKB -569, an irreversible inhibitor of epidermal growth factor receptor( EGFR), given in combination with gemcitabine to patients with advanced pancreatic cancer. Proc Am Soc Clin Oncolabstr 2003;788. 148.Sridhar SS, Seymour L, Shepherd FA. Inhibitors of epidermal growth factor receptors: a review of clinical research with a focus 0n non-small cell lung cancaer. Lancet Oncol 2003;4:396-406. 149.Gibbs JF, Sreekuma B, Hylander B, et al. Low incidence of EGFR and Her2/neu positivity in pancreatic cancer. Proc 2004 Gastrointestinal Cancer Symposium; abstr 134. 150. Safran H, Ramanathan RK, Schwartz J , et al. Herceptin and Gemcitabine for metastatic pancreatic cancers that overexpress her2/neu. Proc Am Soc Clin Oncol abstr 2001;517. 151.Hilgers W, Kern SE. Molecular genetic basis of pancreatic adenocarcinoma. Genes Chrom Canc 1999;26:1-12. 152.Rodlicker F, Putzer Bm. P73 is effective in p53-null pancreatic cancer cells resisitant to wild-type TP53 gene replacement. Cancer Res 2003;63:2737-41. 153.Duda DG, Sunamura M, Lefter LP, et al. Restoration of SMAD4 by gene therapy everses yhe invasive phenotype in pancreatic adenocarcinoma cells. Oncogene 22:6857-64.2003; 154.Wang J, Lu XX, Chen D-Z, et al. Herpes simplex virus thymidine kinase and ganciclovir suicide gene therapy for human pancreatic cancer. World J Gastroenterol 2004;10:400-403. 155.Hecht Jr; Bedford R,Abbruzzese JL, et al. A phase I/II trial of intratumoural endoscopic ultrasound injection of ONYX-015 with intravenous gemcitabine in unresectable pancreatic carsinoma. Clin Can Res 2003;9:555-61. 156.Peplinski GR, Tsung K, Meko JB, et al. In vivo gene therapy of a murine pancreas tumour with recombinant vaccinia virus encoding human interleukin-1 beta.Surgery 1995;118:85-190. 157.Putzer Bm, Rodlicker F, Hitt MM, et al. Improved treatment of pancreatic cancer by Il-2 and B7. 1 costimulation; antitumour efficacy and immunoregulation in a nonimmunogenic tumor model. Mol Ther 2002;5:405-12. 158.Kawakami K, Kawakami M, Husain Sr, et al. Potent antitumour activity of IL-13 cytotoxin in human pancreatic tumours engineered to Express IL-13 receptor alpha 2 chain in vivo. Gene Ther 2003;10:1116-28. 159. Adjei AA. Blocking oncogenic Ras signaling for cancer therapy. J Nat Cancer Inst 2001;93:1062. 160.Laheru DA, Jaffe EM. Potential role of tumour vaccines in GI malignencies. Oncology 2000;14:1-22. 161.Pecher G, Haring A, Kaiser L, et al. Mucin gene ( MUC 1) transfected dendritic cells as vaccine: results of a phase I/II clinical trial. Cancer Immunol Immunother 52:2002;669-73. 162.Morse MA, Nair SK, Boczkowski D, et al. The feasibility and safety of immunotherapy and resection of pancreatic cancer. Int J Gastrointest Cancer 2002;32:1-6. 163.Abrams RA, Lillemoe KD, Piantadosi S. Continuing controversy over adjuvant therapy of pancreatic cancer. Lancet 2001;358:1565-66 164.Paulino AC. Resected pancreatic cancer treated with adjuvant radiotherapy with or without 5-fluorouracil: treatment results and patterns of failure. Am J Clin Oncol 1999;22:489-94. Türk HPB Cilt 1 Sayý 2 Pankreasýn Nadir Görülen Tümörlerinde Cerrahi Tutum Pars Tunçyürek1,2 Jens Mayer2 Türk HPB Adnan Menderes Üniversitesi Týp Fakültesi Genel Cerrahi A.D.1 Aydýn Ulm Üniversitesi I. Cerrahi Kliniði2 Almanya Pankreas kanserinin erken tanýsý ve cerrahi tedavisi için atýlan baþarýlý adýmlar, "nadir" olarak tanýmlanan pankreas tümörlerinin gerçek insidanslarýnýn ortaya konmasý, daha erken tanýnmasý ve uygun cerrahi tedavi seçeneklerinin tartýþýlmasý yönünden etkili olmuþtur1-3. Bunun en iyi örneklerinden biri; intraduktal papiller müsinöz neoplazm (IPMN) olarak adlandýrýlan kistik tümörlerin, son 20 yýlda insidans ve rezeksiyon oranlarýndaki artýþtýr4. Pankreasýn kistik tümörleri, genellikle ilk karþýlaþýldýðýnda masum bir psödokisti andýrýrlar, bu nedenle rezeksiyon endikasyonlarý çoðu zaman tartýþma konusu olmuþtur. Preoperatif taný güçlükleri, radyolojik ve histopatolojik sýnýflandýrýlmalar konusundaki görüþ ayrýlýklarý devam etmektedir. Ancak, malignite potansiyeli taþýyan lezyonlarýn tedavisinde en iyi sonuçlar rezeksiyon sonrasýnda alýndýðý ve bu nedenle, uygun olgularda cerrahi tedavinin ilk seçenek olmasý gerektiði yönünde fikir birliði vardýr4-6. Nadir görülen hastalýklarýn tümünde olduðu gibi, "þüphe" tanýnýn ilk ve en önemli aþamasýdýr. Sindirim sistemi ile ilgili, pankreas tümörü yönünde þüphe uyandýran yakýnmalarý olan hastalarýn öykülerinde; ekzokrin ve endokrin yetersizlik bulgularý, nedeni açýklanamamýþ tekrarlayan pankreatit ataklarý dikkat çekici özelliklerdir7. Ailede pankreas hastalýðý bulunmasý, BRCA2 ve p16 gibi risk arttýrýcý germ mutasyonlarýný akla getirmeli ve pankreasa yönelik tanýsal çalýþmalara aðýrlýk verilmesi için gerekçe sayýlmalýdýr8,9. Semptomatik olgulara akýlcý tanýsal yaklaþým çeþitli þablonlara oturtularak uygulanabilir; ancak ne yazýk ki nadir görülen pankreas tümörlerinin çoðunda, hastada hiçbir yakýnma bulunmamaktadýr ve lezyonlarýn rastlantýsal olarak karþýmýza çýkmaktadýr4. Diðer bir dikkat çekici nokta, cerrahi tedavi kararýnýn çoðunlukla lezyona yönelik preoperatif deðerlendirmeler tamamlandýktan sonra, semptomlardan baðýmsýz olarak verilmesidir6. Öyküsü ve bulgularý ile þüphe uyandýran, tanýsal çalýþmalar baþlatýlan olgularda taný, neredeyse her zaman konvansiyonel bilgisayarlý tomografi (BT) ve Pars Tuncyurek Universitätsklinikum Ulm Abteilung Viszeral und Transplantationschirurgie Transplantationszentrum Steinhövelstr. 9, 89070, Ulm, Deutschland Tel.:(0731)500-6985/26990Fax:(0731)500-21572 ultrasonografi (USG) ile konmaktadýr10. Belirsiz sindirim sistemi yakýnmalarýnda BT'nin erken aþamada duyarlýlýðý ve özgünlüðü konusunda tartýþmalar olsa da, pankreasa yönelik tanýsal çalýþmalarda BT vazgeçilmez yerini korumaktadýr11. Pankreatit nedeni ile tedavi görmüþ tüm hastalar, özellikle 50 yaþýn üstündekiler, ailesinde panreas hastalýðý öyküsü bulunanlar, olasý bir neoplaziyi dýþlamak amacý ile BT kontrolünden geçmeli, gerek duyulursa endoskopik Ultrasonografi (EUS) ve manyetik rezonans kolanjiopankreatografi (MRCP) gibi yandaþ diagnostik çalýþmalardan kaçýnýlmamalýdýr11. Nadir Görülen Pankreas Tümörlerinin Sýnýflamasý Sýnýflandýrýlmalarý ve isimlendirilmeleri konusunda; son 10 yýlda en çok tartýþýlan neoplazilerden biri de pankreasýn kistik tümörleridir. Bunun bir sonucu olarak, ayný tümör deðiþik kaynaklarda farklý isimlerde anlatýlmaktadýr. Bununla birlikte, isimlendirme konusunda tam konsensus saðlanamamýþ olsa da, malign davranýþlý tümörlerin biyolojik karakterleri ve hangi tedavi grubunda deðerlendirilecekleri konusundaki düþünceler paraleldir12. Bu baðlamda, (Tablo 1)'de özetlenen tümörlerin özelliklerinin ve cerrahi tedavilerinin ayrý ayrý ele alýnmasý gerektiðini düþünmekteyiz. IPMN; isimlendirilmesi konusundaki deðiþik görüþler, artan sýklýðý ve cerrahi yaklaþým stratejisine getirdiði zorluklar ile nadir görülen pankreas tümörleri içinde özel bir yere sahiptir. Ýntraduktal Papiller Müsinöz Neoplazm (IPMN) IPMN; seksenli yýllarýn baþýnda tanýmlanmasýndan bu yana, giderek artan sayýda ve yeni özellikler ile karþýmýza çýkmaya baþlamýþtýr13. Klasik ve en kolay tanýnabilecek biçimi ile IPMN, pankreas baþýnda veya gövdesinde yerleþmiþ, boyutlarý 10 cm'nin üzerinde, ana pankreas kanalýnda dilatasyona neden olmuþ ve papilladan belirgin mukus drenajý ile Ýstanbul Medika Yayýncýlýk 2005 Pankreasýn Nadir Görülen Tümörlerinde Cerrahi Tutum Tablo 1: Nadir görülen pankreas tümörlerinin sýnýflanmasý Malign / premalign tümörler Ýntraduktal papiller müsinöz neoplazm (IPMN) Müsinöz kistik neoplaziler (MCN) Ýntraduktal onkositik papiller neoplazm Medüller karsinom Asiner hücreli karsinom Dev hücreli karsinom Osteolast benzeri dev hücreli karsinom Solid psödopapiller tümör Pankreatik lenfoma Pankreatik schwannoma Metastatik tümörler Benign tümörler Seröz kistik neoplazm karþýmýza çýkar14. Hastalarýn büyük çoðunluðunda olaðan pankreatit semptomlarý ile seyreden tekrarlayan pankreatit ataklarý görülmesi tipiktir10. Doðal olarak; bu hasta grubunda ilk akla gelen taný kronik pankreatit'tir. Dikkat edilmesi gereken özellik, kronik pankreatit tanýsý ile izlenen olgularda görülen duktal ektazi'nin, tüm ana pankreas kanalý boyunca yayýlmýþ IPMN olabileceðidir15. Bu noktada, gerçekte IPMN olan olgularýn, yýllarca müsinöz duktal ektazi olarak adlandýrýldýðý hatýrlanmalýdýr. Son yýllarda semptom vermeyen hasta grubundaki oransal artýþ dikkat çekici olmaya baþlamýþtýr. Artýk kabul edilen görüþ IPMN'nin duktal sistemin yan dallarýndan da kaynaklanabileceði ve uzun süre asemptomatik kalabileceði yönündedir16. Asemptomatik olgularda taný, çoðunlukla rastlantýsal olarak, baþka nedenlerle yapýlan BT incelemelerinde konmaktadýr. Pankreas kanalýnýn yan dallardan kaynaklanan, küçük boyutlardaki IPMN'lerin daha selim ilerlediklerini düþündüren, kanýtlanmamýþ görüþler vardýr16,17. IPMN; çoðunlukla 70 yaþýndan sonra ve her iki cinste ayný sýklýkta görülür. Ayýrýcý tanýsýnda müsinöz kistik neoplazm (MKN) baþta yer almaktadýr. MKN'nin pankreas kuyruk kesimine daha yakýn yerleþme eðilimi ve duktal sistemle daha az sýklýkta iliþkili olmasý ayýrýcý tanýda dikkat çeken noktalardýr. Preoperatif deðerlendirme sürecinde hastanýn yaþý, varolan semptom ve bulgularýn baþka tümörlerle karýþabilme olasýlýðý ve malignite varlýðý dikkatle araþtýrýlmalýdýr18. Tanýsal çalýþmalardan ERCP; duktus ve papillada geniþleme, pankreas kanalýndan mukus drenajý gibi, son derece patognomonik, ancak ne yazýk ki hastalarýn %20'si bu þekilde taný almaktadýr19. Tümörün yerleþimi hakkýnda görüntüleme yöntemlerinin cerraha yol gösterici olmasý IPMN için, diðer pankreas tümörlerine oranla daha önceliklidir. Kanal boyunca yerleþmiþ lezyonlarda helikal BT ve üç boyutlu konstrüksiyonlar, tümörün yerleþimi hakkýnda kesine yakýn bilgi verebilmektedir18. MR; pankreas dokusunun periferinde yerleþmiþ lezyonlarýn ana pankreas kanalý ile iliþkini ortaya koyma konusunda BT'den daha etkindir11. IPMN'nin cerrahi tedavisi diðer pankreas tümörlerine göre farklýlýklar göstermektedir. Pankreas adenokarsinomunda cerrah, tümörün yerleþimi konusunda kesin fikir sahibi olarak segmental pankreas rezeksiyonu planlayabilir. IPMN için yapýlan preoperatif deðerlendirmeler geniþlemiþ pankreas kanalýný göstermekle birlikte, kanalýn içinde yerleþmiþ küçük odaklarý tanýmlamada yetersiz kalmaktadýr11. Ameliyat sýrasýnda pankreasýn saðlam sýnýrlarla rezeke edildiði frozen ile onaylanmalýdýr. Doku tanýsýna uyularak, rezeksiyon geniþletilebilir ve total pankreatektomiye kadar ilerletilebilir16. Sohn ve ark. tarafýndan yayýnlanan IPMN olgularýnda, ameliyat sýrasýnda frozen incelemesi yapýlan ve segmental rezeksiyondan vazgeçilerek total pankreatektomi kararý verilen hastalarýn oraný %15'tir4. IPMN'nin pankreas içerisinde, kanal boyunca yaygýnlýk oraný; ameliyat sýrasýnda yeterli zaman tanýnarak yapýlacak, tekrarlayan frozen incelemelerinin önemini kanýtlamaktadýr. Ýnvaziv karsinom odaklarý ile birlikte bulunduðunda bile 5 yýllýk saðkalým süresi %77 olarak bildirilen IPMN olgularýnda, agresif ve temiz sýnýrlarla yapýlacak rezeksiyon, cerrahi tedavinin temel ilkesini oluþturmaktadýr4. Müsinöz Kistik Neoplazm MKN'lerin taný sýklýðý da diðer insidental pankreas tümörlerinde oluðu gibi son yýllarda artýþ göstermiþtir19. Tüm pankreas tümörlerinin %2'sini, kistik tümörlerin 1/3'ünü oluþtururlar20. Pankreas içindeki distal yerleþimleri ile dikkat çekerler ve bu özellikleri ile psödokistlerden ve diðer tümörlerden farklýdýrlar21. Aspirasyon biopsisinde malign hücre varlýðý ve kist duvarý biopsisi kesin tanýyý koydursa da, aspirasyon içeriðinde "müsin" bulunmasý lezyonun premalign veya malign olduðunu gösterir ve rezeksiyon endikasyonu oluþturur22. Patolojik incelemede, kist duvarýnýn farklý yerlerinden alýnan örneklerde adenokarsinom araþtýrýlýmaldýr. Rezeksiyon kararý verilirken, yaþla birlikte artan malignite sýklýðý da gözönüne alýnmalýdýr. Yerleþim özelliði nedeni ile MKN'da en sýk uygulanan segmental rezeksiyon distal pankreatektomidir, ancak 5 cm'den küçük MKN'lerin enükleasyon yöntemi kullanýlarak, baþa-rýyla tedavi edildikleri de bildirilmektedir23. Rezeke edilen olgularýn takibi 6 aylýk aralýklarla ve BT ile yapýlabilir, daha sonra takip süreleri uzatlabilir. IPMN'lerin aksine, CEA ve CA199'un klinik takip sürecinde yararý yoktur 20. P. Tunçbilek, J. Mayer Solid Psödopapiller Tümör Pankreas tümörlerinin %1'inden azýný oluþturan bu histolojik tip kadýnlarda erkeklere oranla 10 kat daha fazla görülmektedir. Pediatrik yaþ grubu da dahil olamak üzere, sýklýkla gençlerde karþýmýza çýkmaktadýr20. Ýnsidental olarak görülmelerinin yanýsýra, basý semptomlarý oluþturacak kadar büyüdükleri de bildirilmektedir24. BT görüntüsü oldukça tipik olan bu tümörde, pankreasýn normal kýsýmlarýndan keskin sýnýrlarla ayrýlan hipodens lezyonlar dikkat çekmektedir ve genellikle kalýn duvarlý kistik yapýlarýn, lümen içine uzantýlar oluþturacak þekilde organize olduðu izlenir20. Tedavisi için benimsenen yaklaþým, tümörün temiz cerrahi sýnýrlar ile çýkarýlmasýdýr25,26. Malign dejenerason oraný çok azdýr. Uygun rezeksiyonun ardýndan (pankreatikoduodenektomi, distal veya medial pankreatektomi) son derece düþük lokal nüks oranlarý ve 10 yýlýn üzerinde yaþam süreleri bildirilmektedir25. Lokal invaziv özelliði olan tümörler için, genç yaþ grubundaki hastalara uygulanan rezeksiyonlarýn ardýndan, belli sýklýklarla yapýlacak radyolojik incelemelerle (BT ve MR) lokal nüks ve metastaz araþtýrýlmalýdýr. Dev Hücreli Karsinom Pankreasýn son derece nadir görülen, ama bir o kadar da kötü gidiþli tümörleridir. Genellikle 6. dekattan sonra görülmesine raðmen, daha genç yaþ gruplarýnda da bildirilmiþtir20. Tümörün bilinen özelikleri, çok hýzlý büyümeleri ve pankreas içerisinde birden fazla odakta karþýmýza çýkmalarýdýr. Taný konmasýnýn ardýndan yaþam süresini uzatmak için tek þans rezeksiyon olmasýna raðmen, hastalarýn çoðunluðu bu þansý yitirmiþ olarak cerrahýn karþýsýna gelmektedirler27. Bu tümörün diðer bir varyantý da, osteoklast benzeri dev hücreler içeren histolojik alt tipidir28. Kemiksi yapýlar içermeleri ve daha da kötü gidiþli olmalarý ile olaðan dev hücreli karsinomlardan ayrýlmaktadýrlar. Temiz cerrahi sýnýrlarla yapýlacak rezeksiyon bilinen en etkin tedavi yöntemidir, buna raðmen 1 yýllýk yaþam süresi %17,6 olarak bildirilmiþtir20,27,28. Intraduktal Onkositik ve Papiller Neoplazm (IOPN) IPMN ile benzer özellikler taþýyan, ancak çok daha belirgin papiller yapýlar oluþturan bir alt tiptir. Kadýn ve erkek hastalarda eþit sýklýkta görülmesi, IOPN'i IPMN'den farlý kýlan özelliklerden biridir29. Segmental rezeksiyon önerilebilecek tedavi yöntemidir ve rezeke edilebilen lezyonlarýn yaklaþýk 1/3'ünde malignite olduðu bildirilmektedir, buna raðmen saðkalým oranlarý çok yüksektir20. Medüller Karsinom Histopatolojik olarak oldukça yeni tanýmlanmýþ pankreas tümörleridir30, ve çok düþük sýklýkta karþýmýza çýkmaktadýr. Histolojik olarak pankreatik intraepitelial neoplazi ile birlikteliði olduðu görülmektedir. K-ras mutasyonu bu tümörlerin ortak özellikleridir20. Bildirilen olgularýn azlýðý nedeni ile, geriye dönük deðerlendirme yapýlamamaktadýr. Medüller karsinom için de bilinen tek etkin tedavi yöntemi rezeksiyondur. Asiner Hücreli Karsinom Bilindiði gibi, pankreas adenokarsinomu duktal hücrelerden köken almaktadýr ve asiner hücrelerden kaynaklanan maligniteler oldukça nadirdir31. Asiner hücreli karsinom, köken aldýðý dokunun nedeni ile olaðandýþý bir tip olarak gözümüze çarpmaktadýr. Genellikle 50 yaþýn üzerindeki erkeklerde karþýlaþýlma oraný daha fazladýr20. Kitleler taný konduðunda genellikle obstrüksiyon oluþturacak büyüklüðe ulaþmýþlardýr. BT'de solid komponentlerin yoðunluðu ile karakterize kistik odaklar ve büyük kitlelerde santral nekroz dikkat çekicidir32. Asiner hücreli karsinomun ilginç özelliklerinden biri; paraneoplastik sendrom olarak da adlandýrýlabilecek cilt bulgularý ile; poliartralji, eritema nodozum, yað nekrozu ve eozinofili ile birlikte görülmesidir. Rezeksiyon yapýlan hastalarda saðkalým süresi, adenokarsinomlara oranla daha uzun olmasýna raðmen, yukarýda belirtilen paraneoplastik deðiþiklikler kötü prognoz göstegresidir20. Pankreas Lenfomasý Pankreas lenfomasý, yaygýn non-Hodgkin lenfomanýn görülme biçimlerinden biri olmakla birlikte, izole olarak da karþýmýza çýkmaktadýr. Karþýlaþýlma sýklýðý %1'den azdýr20. Lenfomalarda, pankreas kitlelerinde ortaya çýkan, kitlenin lokalizayonuna göre beklenebilecek olaðan semptom ve bulgular görülmektedir. Görüntüleme yöntemleri ile, pankreasý çevreleyen dokularda gözlenen yaygýn lenfadenopatiler þüphe uyandýrmalýdýr. Kitle varlýðýna raðmen, duktal dilatasyon ve sarýlýðýn olmayýþý lenfoma lehinde düþünülmesini kolay- Pankreasýn Nadir Görülen Tümörlerinde Cerrahi Tutum laþtýran bulgulardan biridir. Radyoloji ve ERCP ile tanýsý genellikle güçtür, iðne biopsisi ayýrýcý tanýda yetersiz kalabilir20. Taný genellikle eksplorasyonun ardýndan konmaktadýr. Sindirim sistemini ilgilendiren diðer lenfomalarda olduðu gibi kemoterapi seçenekleri vardýr. Ýzole pankreas lenfomasýnda, medikal tedavi sonrasý kür oranýný bildiren saðlýklý veriler olmamasýna karþýn, rezeksiyon uygulanan olgularda adjuvan tedavinin çok daha etkin olduðunun bildirilmiþ olmasý ilginçtir33. Seröz Kistik Neoplazm Pankreasta gözlenen, psödokist dýþýndaki benign kistik kitlelerin neredeyse tamamýný seröz kistik kitleler oluþturmaktadýr20. Daha önce de söz edildiði gibi, kist sývýsýnýn müsin içeriðinin deðerlendirilmesi malignite olasýlýðýnýn belirlenmesinde ve cerrahi karar aþamasýnda deðerlidir7. Seröz kistik tümörler neredeyse tamamen benign karakterlidir, ancak son derecede az sayýda da olsa, malignite bildirilmiþ olmasý nedeni ile bu tümörleri seröz kistadenom ve seröz kistadenokarsinom olarak ikiye ayýrmak da olasýdýr34. Genellikle ileri yaþlarda, basý bulgularý ile veya insidental olarak ortaya çýkarlar. Görüntüleme yöntemleri (BT ve MR) , taný aþamasýnda basýnýn niteliði, kistin duvar kalýnlýðý ve kist içi deðiþiklikleri ve normal pankreas dokusu ile tümörün iliþkisini irdeleme konusunda yardýmcý olur. Bu tümörlerde de rezeksiyon, ilk seçilecek tedavi yöntemi olmalýdýr. Rezeksiyon kararý verilirken malignite geliþme riskinden çok, tümörün büyüme potansiyeli ve daha ileri yaþlarda oluþturacaðý yandaþ sýkýntýlar gözönüne alýnmalýdýr7, 20. Kaynaklar 1. 2. 3. 4. 5. 6. Z'Graggen K, Rivera JA, Compton CC, Pins M, Werner J,Fernandez-del Castillo C, et al. Prevalence of activating K-ras mutations in the evolutionary stages of neoplasia in intraductal papillary mucinous tumors of the pancreas. Ann Surg 1997;226:491-8. Cuillerier E, Cellier C, Palazzo L, Deviere J, Rickaert F, Flejou JF, et al. Intraductal papillary mucinous tumors of the pancreas: are there any preoperative clinical and laboratory factors predictive of degeneration-results of a French-Belgium collective series. Ann Chir 1998;52:215-22. Procacci C, Graziani R, Bicego E, Bergamo-Andreis IA, Mainardi P, Zamboni G, et al. Intraductal mucin-producing tumors of the pancreas: imaging findings. Radiology 1996;198:249-57 Sohn TA, Yeo CJ, Cameron JL, Hruban RH, Fukushima N, Campbell KA, Lillemoe KD. Intraductal papillary mucinous neoplasms of the pancreas: an updated experience. Ann Surg. 2004; 239:788-97. Tanaka M. Intraductal papillary mucinous neoplasm of the pancreas: diagnosis and treatment. Pancreas. 2004; 28:282-8. Spinelli KS, Fromwiller TE, Daniel RA, Kiely JM, Nakeeb A, Komorowski RA, Wilson SD, Pitt HA. Cystic pancreatic neoplasms: observe or operate . Ann Surg. 2004;239:651-7. 7. Sheehan MK, Beck K, Pickleman J, Aranha GV. Spectrum of cystic neoplasms of the pancreas and their surgical management. Arch Surg. 2003;138:657-60. 8. Lynch HT, Smyrk T, Kern SE, Hruban RH, Lightdale CJ, Lemon SJ et al. Familial pancreatic cancer: a review. Semin Oncol 1996;23:251-75. 9. Tersmette AC, Petersen GM, Offerhaus GJ, Falatko FC, Brune KA, Goggins M et al. Increased risk of incident pancreatic cancer among first-degree relatives of patients with familial pancreatic cancer. Clin Cancer Res 2001;7:738-44. 10. Brugge WR, Lewandrowski K, Lee-Lewandrowski E, Centeno BA, Szydlo T, Regan S, del Castillo CF, Warshaw AL. Diagnosis of pancreatic cystic neoplasms: a report of the cooperative pancreatic cyst study. Gastroenterology 2004;126:1330-36. 11. Visser BC, Muthusamay VR, Mulvihill SJ, Coakley F. Diagnostic imaging of cystic pancreatic neoplasms. Surg Oncol 2004;13:2739. 12. Hruban RH, Takaori K, Klimstra DS, Adsay NV, Albores-Saavedra J, Biankin AV, et al. An illustrated consensus on the classification of pancreatic intraepithelial neoplasia and intraductal papillary mucinous neoplasms. Am J Surg Pathol 2004;28:977-87. 13. Ohhashi K, Takagi K. ERCP and imaging diagnosis of pancreatic cancer. Gastroenterol Endosc 1980;77:1493-5. 14. Fernandez-del Castillo C, Targarona J, Thayer SP, Rattner DW, Brugge WR, Warshaw AL. Incidental pancreatic cysts: clinicopathologic characteristics and comparison to symptomatic patients. Arch Surg 2003;138:427-33. 15. Navarro F, Michel J, Bauret P, Ramos J, Blanc P, Fabre JM, et al. Management of intraductal papillary mucinous tumours of the pancreas. Eur J Surg 1999;165:43-8. 16. Doi R, Fujimoto K, Wada M, Imamura M. Surgical management of intraductal papillary mucinous tumor of the pancreas. Surgery 2002; 132: 80-85. 17. Terris B, Ponsot P, Paye F, Hammel P, Sauvanet A, Molas G, et al. Intraductal papillary mucinous tumors of the pancreas confined to secondary ducts show less aggressive pathologic features as compared with those involving the main pancreatic duct. Am J Surg Pathol 2000;24:1372-7. 18. Walsh RM, Henderson JM, Vogt DP, Baker ME, O'malley CM Jr, Herts B, Zuccaro G Jr, et al. Prospective preoperative determination of mucinous pancreatic cystic neoplasms. Surgery 2002 ;132: 628-33. 19. Falconi M, Salvia R, Bassi C, Zamboni G, Talamini G, Pederzoli P. Clinicopathologic features and treatment of intraductal papillary mucinous tumor of the pancreas. Br J Surg 2001;88: 376-81. 20. Yang EY, Joehl RJ, Talamonti MS. Cystic neoplasms of the pancreas. J Am Coll Surg 1994;179:747-57 21 Nealon W. Unusal Pancreatic Tumors. In: Current Surgical Therapy. Ed:Cameron J: Mosby 2004;510-515. 22. Procacci C, Carbognin G, Accordini S, Biasiutti C, Guarise A, Lombardo F, et al. CT features of malignant mucinous cystic tumors of the pancreas. Eur Radiol 2001;11:1626-30. 23. Balcom JH IV, Fernandez-Del Castillo C, Warshaw AL. Cystic lesions in the pancreas: when to watch, when to resect. Curr Gastroenterol Rep 2000;2:152-8. 24. Kiely JM, Nakeeb A, Komorowski RA, Wilson SD, Pitt HA. Cystic pancreatic neoplasms: enucleate or resect?. J Gastrointest Surg. 2003;7:890-7. 25. Klimstra DS, Wenig BM, Heffness CS. Solid-pseudopapillary tumor of the pancreas: a typically cystic carcinoma of low malignant potantial. Semin Diag Pathol 2000;17:66. 26. Huang HL, Shih SC, Chang WH, Wang TE, Chen MJ, Chan YJ. Solid-pseudopapillary tumor of the pancreas: Clinical experience and literature review. World J Gastroenterol. 2005;7;11:1403-9. 27. Yoon DY, Hines OJ, Bilchik AJ, Lewin K, Cortina G, Reber HA. Solid and papillary epithelial neoplasms of the pancreas: aggressive resection for cure. Am Surg. 2001;67:1195-9. 28. Zou XP, Yu ZL, Li ZS, Zhou GZ. Clinicopathological features of P. Tunçbilek, J. Mayer giant cell carcinoma of the pancreas. Hepatobiliary Pancreat Dis Int. 2004;3:300-2. 29. Bedioui H, Ksantini R, Sassi K, Nouira K, Chebbi F, Fteriche F, et al. Undifferentiated carcinoma with osteoclast-like giant cells of the pancreas. A case report Ann Chir 2004;129:526-9. 30. Adsay NV, Longnecker DS, Klinstra DS. Pancreatic tumors with cystic dilatation of the ducts: intraductal papillary mucinous neoplasms and intraductal oncocytic papillary neoplasms. Semin Diag Pathol 2000;17:16. 31. Wilentz RE, Goggins M, Redston M, Marcus VA, Adsay NV, Sohn TA, et al. Genetic, immunohistochemical and clinical features of medullary carcinoma of the pancreas: a newly described and characterized entity. Am J Pathol 2000;156:1641-51. 32. Colombo P, Arizzi C, Roncalli M. Acinar cell cystadenocarcinoma of the pancreas: report of rare case and review of the literature.Hum Pathol 2004;35:1568-71. 33. Tatli S, Mortele KJ, Levy AD, Glickman JN, Ros PR, Banks PA, et al. CT and MRI Features of Pure Acinar Cell Carcinoma of the Pancreas in Adults. AJR Am J Roentgenol. 2005;184:511-9. 34. Koniaris LG, Lillemoe KD, Yeo CJ, Abrams RA, Colemann J, Nakeeb A, et al. Is there a role for surgical resection in the treatment of early stage pancreatic lymphoma ?. J Am Coll Surg 2000; 190:319-30. 35. Adsay NV, Klimstra DS, Compton CC. Cystic lesions of the pancreas. Introduction. Semin Diagn Pathol 2000;17:1-6. Türk HPB 2005 Cilt 1, Sayý 2 Pankreas Tümörlerinde Radyoloji Türk HPB Ege Terzibaþýoðlu, Arzu Poyanlý Ýstanbul Üniversitesi Ýstanbul Týp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalý Özet Pankreas tümörleri eriþkin yaþ grubunda mortalitede önemli yer tutan bir neoplazi grubudur. Pankreas tümörlerinin radyolojik bulgularýnýn doðru yorumlanmasý cerrahi rezektabilite kararýnýn verilmesinde kritik öneme sahiptir. Uygun radyolojik modalitenin seçilmesi ve baþarýsý kanýtlanmýþ görüntüleme protokollerinin uygulamasý ile erken evrede doðru tanýya gidilme olasýlýðý artmaktadýr. Bu yazýda hastaya yaklaþýmda radyolojik modalitelerin seçiminin kolaylaþmasý amacýyla pankreas tümörlerinin görüntüleme karakteristikleri tanýmlanmýþ, çeþitli modalitelerin avantaj ve sýnýrlamalarý bildirilmiþtir. Pankreas tümörleri intraabdominal maligniteler içinde eriþkin yaþ grubunda karþýlaþýlan ve bu yaþ grubunda mortalitede önemli yer tutan bir neoplazi grubudur. Cerrahi tedavinin yerinin tartýþýlmaz olduðu bu malignite grubunda rezektabilite kararýnýn alýnmasý, tümör yaygýnlýðýnýn, uzak doku metastazlarýnýn tespitinde ve cerrahi öncesi planlamada doðru ve yeterli diagnostik bilgiye ulaþmada radyolojik modaliteler çok önemli bir yer tutmaktadýr. Pankreas Tümörlerinde Görüntüleme Pankreas tümörü kuþkusu olan olgularýn ilk radyolojik deðerlendirmesinde genellikle kolay ulaþýlabilir, ucuz, invazif olmayan, hastayý iyonize radyasyona maruz býrakmayan bir görüntüleme yöntemi olduðu için ultrasonografi (US) kullanýlmaktadýr. US'de tümörün kendisi ve indirekt bulgularý (safra yollarýnda dilatasyon, lenfadenopati, vasküler çevreleme v.s) saptanabilmektedir. Ancak kiþiye baðýmlý olmasý ve takiplerde birebir karþýlaþtýrma imkanýnýn olmamasý US'nin en önemli dezavantajlarýdýr. Obezite ve intestinal gaz incelemenin duyarlýlýðýný önemli ölçüde azaltmaktadýr. US'nin avantajlarý olmasýna raðmen ABD'de pekçok onkolog ve cerrah metastatik hastalýðýn tarama ve veya takibinde bilgisayarlý tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MR) kullanýmýna yöneltilecek þekilde eðitilmektedir1. Pratikte pankreas hastalýklarýnýn araþtýrýlmasýnda kullanýlan primer modalite kontrastlý BT'dir. Avantajlarý kabul edilebilir masraf, incelemeleri birbiriyle birebir karþýlaþtýrma imkaný vermesi ve son derece kýsa sürelerde (20-35sn) çekilebilmesidir. Dezavantajlarý iyonize radyasyon ve kontrast madde (alerji, nefrotoksisite riski, maliyet artýþý) kullanýlmasýdýr. Yeni geliþtirilen multidetektör tarayýcýlar ile tek bir intravenöz (ÝV) kontrast madde bolusu sýrasýnda iki Ege Terzibaþoðlu Ýstanbul Üniversitesi Ýstanbul Týp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalý 34390 Þehremini ÝSTANBUL Tel/Fax: 212-6310728 e-mail: [email protected] hatta üç farklý fazda dinamik inceleme yapýlabilmektedir. Bu lezyon saptama duyarlýlýðýný artýrýp, karakterizasyonunu kolaylaþtýrýrken, radyasyon dozu ve maliyeti artýrmaktadýr. BT'nin en önemli avantajlarýndan biri de ekstrapankreatik hastalýðýn saptanmasý imkanýný saðlamasýdýr. MR, yüksek yumuþak doku kontrast rezolüsyonu, multiplanar inceleme özelliði, iyonize radyasyon ve iyotlu kontrast madde kullanýmýna gerek olmamasý nedeniyle günümüzde pankreas tümörlerinin araþtýrýlmasýnda etkin bir görüntüleme yöntemi haline gelmiþtir. Geliþtirilen hýzlý çekim teknikleri ile dinamik kontrastlý inceleme yapýlabilmektedir. Bu da özellikle adacýk hücresi tümörleri gibi küçük boyutlu tümörlerin tespitinde, karaciðer metastazlarýnýn saptanmasýnda, pankreas kitlesinin ve varsa metastazlarýnýn vasküler yapýlarla iliþkisinin saptanmasýnda önemli rol oynamaktadýr. MR'ýn bir diðer avantajý da MR'da kullanýlan kontrast maddenin, BT'de kullanýlanýn aksine böbrek yetmezliði olan olgularda renal fonksiyon üzerine ihmal edilebilir bir etkiye sahip olmasý ve major alerjik reaksiyonlara yol açma olasýlýðýnýn da son derece düþük olmasýdýr2. Dinamik kontrastlý MR incelemesi ile ayný seansta gerçekleþtirilebilen manyetik rezonans kolanjiopankreatografi (MRKP) ile safra aðacý da deðerlendirilebilmektedir. Son yýllarda geliþtirilen karaciðere özgü kontrast maddeler ile MR'ýn karaciðer lezyonlarýnýn saptanmasý ve karakterizasyonundaki doðruluðunun arttýrýlabileceði de bildirilmektedir3-4. Nefes tutmalý sekanslarýn gerekliliði kooperasyon güçlüðü olan hastalarda MR ile deðerlendirme zorluklarýna yol açabilmektedir, bu tür hastalarda daha hýzlý görüntüleme saðlayan multidetektör BT (MDBT) daha yararlý olabilir. Ayrýca ferromanyetik yabancý cisim taþýdýðý için MR'a alýnamayan hastalarda da Ýstanbul Medikal Yayýncýlýk 2005 Pankreas Tümörlerinde Radyoloji dinamik kontrastlý MDBT tercih edilmelidir. Kanser görüntülemesinde nispeten yeni bir araç olan pozitron emisyon tomografisinin (PET) kullaným alaný gittikçe geniþlemektedir ve özellikle lokal nüks, bölgesel ve uzak metastazlarýn saptanmasýnda BT ve MR gibi kesitsel görüntüleme yöntemlerinin tamamlayýcýsý olarak kullanýlmaktadýr. Yeni geliþtirilen PET cihazlarý ile >7mm olan pankreas kanserleri saptanabilmektedir5. Tüm vücut PET inceleme ile pankreas kanseri olgularýnýn %40'ýnda beklenmedik uzak metastaz saptandýðý ve bu þekilde gereksiz cerrahi giriþimden kaçýnýldýðý bildirilmektedir. PET ayrýca operasyon sonrasý nüks kitlelerin saptanmasýnda da yararlýdýr. Ancak kronik pankreatit ve pankreas kanseri ayrýmýnda PET'in yüksek duyarlýlýk ve tanýsal doðruluðu olmadýðý, bu olgularda pankreas kanserini doðrulamak ya da dýþlamakta kullanýlamayacaðý bildirilmektedir6. Diabetik hastalarda ve kan glikoz düzeyi >150mg/dl olanlarda, artan kan glikozu PET'de kullanýlan florodeoksiglikoz (FDG) ile yarýþmaya girmekte ve tümör dokusu ile normal doku arasýndaki farklýlýðýn azalmasýna, dolayýsýyla taný koydurucu olamayacak görüntülerin elde edilmesine yol açmaktadýr. PET'in bir diðer dezavantajý da rezolüsyonunun düþük olmasý nedeniyle saptanan kitlenin tam lokalizasyonu (örneðin karaciðer metastazýnýn segmenter yerleþimi), komþu vasküler yapýlarla ve diðer dokularla iliþkisinin deðerlendirmesinin yeterli olmamasýdýr. Bu problemi aþmak için PET-BT füzyon görüntülemeleri kullanýlmakta ve geliþtirilmeye çalýþýlmaktadýr. Ancak þimdilik PET, BT ya da MR'ýn tamamlayýcýsý konumundadýr. kistlerden oluþuyorsa kontrastsýz incelemede solid görünümde olabilir fakat kontrast madde sonrasýnda septasyonlarýn kontrast tuttuðu izlenir. Santral fibrotik skar içinde bu lezyon için tipik olan, ancak olgularýn %15-40'ýnda izlenen yýldýzvari kalsifikasyonlar bulunabilir7,9. Makrokistik (müsinöz) adenom Genellikle iki cm'den büyük, mikrokistik forma göre daha kalýn ve düzensiz, kontrast madde tutan septalar içeren kistik lezyonlardýr. Sýklýkla pankreas gövde ve kuyruðunda yerleþiktir. Periferik kalsifikasyonlar izlenebilir. Makrokistik adenomlar premalign lezyonlar olarak kabul edilmektedir. Kontrast madde tutan düzensiz, kalýn septalar ve yumuþak doku komponenti kistadenokarsinom düþündürmektedir. Ancak lenf nodu metastazý ya da uzak organ metastazý olmadýðý sürece her olguda görüntüleme yöntemleri ile kistadenom-kistadenokarsinom ayrýmý yapýlamamaktadýr (Resim 1). Bu nedenle, bu lezyonlar saptandýklarýnda cerrahi rezeksiyon endikasyonu bulunmaktadýr7,9,10. Ýntraduktal papiller müsinöz tümör (IPMT) Yakýn zaman içinde IPMT kistik pankreatik neoplazilerin yeni bir alt grubu olarak tanýmlanmýþtýr. Geçmiþte bu nadir rastlanan tümör "müsinöz duktal ektazi" veya "duktektazik müsinöz kistik tümör" olarak adlandýrýlmaktaydý. Duktusun obstrüktif dilatasyonuna yol açan bol miktarda visköz salgý ile karakterizedir. Diðer kistik tümörlerden farklý olarak erkeklerde daha sýk görülür ve yedinci Pankreasýn Kistik Tümörleri Kistadenomlar tüm kistik pankreatik lezyonlarýn %1015'ini oluþtururken, kistadenokarsinomlar daha nadir görülmektedir. Kistik neoplazilerin alt gruplarýnýn yaklaþýk %60-80'i BT ile doðru kategorize edilebilir7,8. Mikrokistik (seröz) adenom Hastalarýn %80'inden fazlasý 60 yaþ üstüdür. Kadýnlarda daha sýktýr. Potansiyel olarak malign olan makrokistik (müsinöz) adenomdan ve kistadenokarsinomdan, bunlarýn 40-60 yaþ arasý kadýnlarý daha sýk etkilemesi ile ayrýlmaktadýr. Mikrokistik adenomlar, çok sayýda 1-20 mm çaplý kistler ve hipervasküler septasyonlar içeren bal peteði görünümünde, lobüle konturlu genellikle beþ cm'den büyük lezyonlardýr. Sadece küçük Resim 1. BT incelemede pankreas baþýnda yerleþen ince septasyonlu multipl kistlerden oluþan musinoz kist adenom olgusu. Karaciðerda periferik safra yollarýnda dilatasyon da izlenmekte E. Terzibaþoðlu, A. Poyanlý BT bulgularý Resim 2. BT incelemede pankreas korpusunda yerleþen, normal parankime göre hipodens özellikte , çevre mezenterik yað planlarýna ve superior mezenterik artere invaze görünümde (beyaz ok) pankreas kitlesi. dekadda daha sýktýr. Selim ya da (düþük gradlý) malign olabilir. Adenokarsinom ya da müsinöz kistadenokarsinoma göre oldukça iyi prognoza sahip olduðundan ve cerrahi tedavi ile kür þansý bulunduðundan doðru tanýmlanmasý önemlidir. Pankreatik kanalda segmental ya da diffüz dilatasyon ve buna eþlik eden pankreatik atrofi ile kendini gösterebilir. Ýntraduktal yumuþak doku komponenti ve intraduktal amorf kalsifikasyonlar izlenebilir. Duktal dallarý tutan tip sýklýkla unsinat proseste lokalizedir ve santral septasyonlar içeren kümeleþmiþ küçük kistlerden oluþan lobüle kitle olarak izlenir11,12. Pankreasýn Solid Tümörleri Pankreas karsinomu Pankreas karsinomlarýnýn %90'ý adenokarsinomdur ve bunlarýn %80'i pankreas baþýndan köken alýr. Pankreas gövdesinde (%15) ve kuyruðunda (%5) yerleþen tümörler tipik semptomlara yol açmadýklarýndan taný sýrasýnda sýklýkla inoperabl evreye gelmiþlerdir. Pankreas karsinomunun tek etkin tedavisi cerrahi rezeksiyondur. Ancak erken lenfojen, hematojen ve lokal yayýlým nedeniyle pankreas kanserlerinin az bir kýsmý (%10-30) taný sýrasýnda rezektabilite sýnýrlarý içindedir13,14. Vasküler invazyon, vasküler yapýlarýn tutulum derecesi ve rekonstrüktif seçeneklere baðlý olarak rölatif bir irrezektabilite kriteridir. Küçük tümörlerin saptanmasýnda ve doðru evrelendirilmesinde ince kesitli, dinamik kontrastlý BT ya da MR yol gösterici olmaktadýr. (Tablo 1). Pankreas karsinomlarý kontrastsýz BT'lerde genellikle normal parankimle benzer dansitededir (izodens). Tümör kuþkusu pankreasta (sýklýkla baþ ya da unsinat proseste) boyut artýþý ile ya da gland konturunda yuvarlak taþma görüntüsü ile oluþur. Unsinat proses kama þeklindeki görünümünü kaybeder, yuvarlak þekil alýr. Kontrastlý incelemede parankimal fazda adenokarsinom, normal parankime nazaran düþük dansitededir (hipodens). Küçük tümörler kontrast madde verdikten 30 saniye (sn) sonra parankimle izodens hale gelebilir bu yüzden tümör tespiti için optimum zaman aralýðý oldukça dardýr ve bu durum tümör aranan hastalarda dinamik kontrastlý incelemeyi zorunlu hale getirmektedir. Obstrüksiyonun distalindeki pankreatik kanalda dilatasyon, psödokist oluþumu ve buna eþlik eden parankimal atrofi sýk rastlanan bulgulardandýr. Ekstrahepatik safra yollarýnda taþ olmaksýzýn ani sonlanma varlýðýnda gösterilebilen bir yumuþak doku kitlesi olmasa da tümör olasýlýðýný akla getirmelidir. Bu tür lezyonlar cerrahi olarak rezektabl tümörlerin büyük kýsmýný oluþturduðundan, bu lezyonlarýn saptanmasý önemlidir. Vasküler tutulum rezektabilite için mutlak kontrendikasyon deðildir ancak cerrahi müdahaleyi güçleþtirir, dikkatli preoperatif planlama çok önemlidir. Baþarýlý rezeksiyon için çölyak ve hepatik arterlerin, superior mezenterik arter (SMA), süperior mezenterik ven (SMV) ve portal venin (PV) deðerlendirilmesi kritik öneme sahiptir. Vasküler invasyonda tümör rezektabilitesini deðerlendirmek için çeþitli evreleme sistemleri tanýmlanmýþ olup pozitif prediktiv deðerler %95'in üzerindedir (Tablo2). Tümörle damar arasýnda aradaki yað planýný silen doðrudan temas olmasý, vasküler invazyon düþündürebilir (Resim 2, 3). Tümör trombüsü, vasküler oklüzyon (damarýn izlenememesi, Tablo 1. Pankreas tümörlerinde TNM evrelemesi Tis T1 T2 T3 T4 N1a N1b Karsinoma in situ Tümör pankreasa sýnýrlýdýr, < 2 cm Tümör pankreasa sýnýrlýdýr, > 2 cm Duodenum, ana safra kanalý ya da peripankreatik yað dokusunda invazyon Mide, dalak, kolon ya da büyük damar tutulumu Tek bölgesel lenf nodu metastazý Multipl bölgesel lenf nodu metastazý* *süperior/inferior/anterior (pankreatikoduodenal, proksimal mezenterik)/posterior (pankreatikoduodenal, ana safra kanalý, proksimal mezenterik)/splenik/çölyak Pankreas Tümörlerinde Radyoloji A B Resim 3. BT incelemede pankreas baþýnda yerleþen vasküler invazyona yol açmamýþ hipodens kitlesel lezyon (A) (beyaz ok baþý), karaciðer hilusundan geçen kesitlerde ana safra kanalýnda ve pankreatik kanalda dilatasyon (çift kanal iþareti) (beyaz oklar)izleniyor, ayrýca karaciðerde subkapsüler alanda metastazla uyumlu hipodens lezyon mevcut (B) (siyah ok). damarda ani kesinti) ya da damar kalibrasyonunda beklenmeyen deðiþiklik olmasý ise vasküler invazyonun kesin kriterleridir. Damar konturunda silikleþme izlenen fakat damar duvarýnýn seçilebilir olduðu olgularda bu görünüm her zaman tümöral infiltrasyon anlamý taþýmaz. Bu görünümün peritümöral inflamatuar reaksiyona da baðlý olabileceði akýlda tutulmalýdýr7,15-18. Belirsiz konturlar ve peripankreatik yað dokusunda çizgilenme görünümü fokal karsinomatöz ya da inflamatuar reaksiyona (olgularýn %10’u) sekonder olabilir. Duodenal invazyon, operasyon sýrasýnda duodenum rezeke edileceðinden cerrahi tedavi için kontrendikasyon oluþturmaz. Asit sýklýkla ileri evrelerde saptanýr ve peritoneal karsinomatozu ya da omentum minusun invazyonunu gösterir. Omental yað dansitesinde düzensiz artýþ, heterojenite ve nodülarite peritoneal karsinomatoz düþündürmelidir. Pankreas karsinomunun karaciðer metastazý genellikle hipovasküler özelliktedir ve portal venöz faz, bu metastazlarýn saptanmasý için ideal fazdýr. Cerrahi tedavi esnasýnda olgularýn % 20 sinde spiral BT ile saptana- mamýþ karaciðer metastazlarý ve peritoneal implantlar ile karþýlaþýlabildiði bildirilmektedir. Olgularýn %40-65 inde lenf nodu metastazlarý mezenter kökünde, çölyak trunkusta, porta hepatiste ya da paraaortik, parakaval, retrokrural alanlarda tümörün tespiti sýrasýnda mevcuttur. Bu olgularda metastatik lenf nodlarý sýklýkla pek fazla boyut artýþý göstermediðinden görüntüleme yöntemleri, tek baþýna boyut kriter olarak alýndýðýnda nodal metastazlarýn saptanmasýnda önemli sýnýrlamalara sahiptir. Peripankreatik bölgede saptanan patolojik boyutta olan (>1 cm) ya da olmayan tüm lenf nodlarý bildirilmelidir. Bölgesel lenf nodu metastazý (N1) saptanan olgularda, cerrahi tedavi ile beþ yýllýk saðkalým süresi diðer olgulara kýyasla daha kýsadýr. Lenf nodlarýnýn mikroskobik tutulumu rezektabl olarak deðerlendirilen küçük boyutlu pankeatik tümörlerde bile oldukça sýktýr7,19. MR bulgularý T1 aðýrlýklý (A) yað baskýlamalý ve dinamik kontrastlý incelemeler, pankreas kanserlerinin tespitinde en baþarýlý MR görüntüleridir. T2A görüntülerde Tablo 2. Pankreas tümörlerinde vasküler invazyon kriterleri (17,18) Grade Grade 0 Grade 1 Grade 2 Grade 3 Grade 4 Vasküler invazyon (Raptopoulos, 1997) Normal damarlar Yað planýnda kayýp, damarda hafif yer deðiþtirme eþlik eder veya etmez Herhangibir damarýn bir yanýnda düzleþme ya da hafif irregülarite Arterin iki tarafýný saran tümör venöz lümende daralma yaratmýþ Damar oklüzyonu Çevresel damar invazyonu (Lu, 1997) Ýliþki yok <%25 çevrelenme Cerrahi Rezektabl Rezektabl >%25-50 çevrelenme Tartýþmalý >%50-75 çevrelenme Nonrezektabl >%75 çevrelenme Nonrezektabl E. Terzibaþoðlu, A. Poyanlý Tablo 3. Adacýk hücresi tümörleri sýklýk %60 - 75 malignite %5 - 10 lokalizasyon Tüm pankreas özellikler %10 multipl Gastrinoma α hücreleri) (α %20 %60 Pankreas baþý (%50), peripankreatik alan ya da duodenum (%35) %20 multipl kalsifikasyonlar geliþebilir; kalýnlaþmýþ barsak anslarý;karaciðer metastazlarý Vipoma (δδ hücreleri) %4 %60 Pankreas gövdesi ya da kuyruðu Glukagonoma α hücreleri) (α %1 %80 Pankreas gövdesi ya da kuyruðu Vazoaktif intestinal peptid sekresyonu; kalýnlaþmýþ barsak anslarý; karaciðer metastazlarý - Somatostatinoma < %1 %50 - 90 Pankreas baþý Ýnsulinoma β hücreleri) (β tümöral doku, normal pankreasa göre hafif hipointens olduðundan daha zor seçilir. Özellikle pankreas baþýnda tümöral dokunun tespitinde en hassas görüntüler erken fazda alýnan postkontrast imajlardýr. Hem postkontrast imajlarýn hem de yað baskýlamalý serilerin spiral BT ye kýyasla pankreas kanserinin tespitinde daha duyarlý olduklarý gösterilmiþtir. Erken postkontrast görüntülerde tümöral dokuda normal pankreasa kýyasla daha az kontrast tutulumu izlenir. Geç faz (>bir dakika) görüntülerde ise kontrast tutulumu deðiþkendir. Tümör distalindeki fokal pankreatik inflamasyondan ayrýmda ve tümörün gerçek boyutlarýnýn tespitinde erken faz postkontrast görüntüler detaylý bilgi verir. Pankreas baþýndan kaynaklanan kanserler pankreatik kanalda ve ana safra kanalýnda dilatasyon oluþturur, bu da manyetik rezonans kolanjio pankreatografi (MRKP) görüntülerinde "çift kanal iþareti" olarak adlandýrýlýr. Karaciðer metastazlarý genellikle düzensiz þekilli T1A görüntülerde hipointens, T2A görüntülerde hafif hiperintens sinyal özelliðinde lezyonlardýr. Erken postkontrast görüntülerde düzensiz halkasal kontrastlanma gösterirler. Lezyonlarýn hipovasküler natürde olmasýyla kist ve hemajiomlardan ayrým kolaylaþýr. Kolon kanseri metastazlarýnda da izlenebilen lezyona komþu parankimde çevresel kontrastlanma pankreas metastazlarýnda da izlenebilmektedir20,21. Adacýk Hücre Tümörleri Pankreasýn endokrin adacýk hücrelerinden köken alan tümörlerdir. Bu tümörlerin %90'ý benign, %75'i hormonal olarak aktif olan fonksiyonel tümörlerdir. Fonksiyonel tümörler endokrin salgýlarýna baðlý - erken semptomlar geliþtirir ve sýklýkla taný aldýklarýnda bir-iki cm çaplýdýrlar. Fonksiyonel olmayan tümörlerin büyük kýsmý ise saptandýklarýnda oldukça büyük boyutludurlar. Ýnsulinomalarýn %10'dan azý malign transformasyona uðrarken gastrinomalarda bu oran %60'dýr (Tablo 3). Malign tümörlerin büyük kýsmý nonfonksiyoneldir. Fonksiyonel tümörlerde histolojik olarak malignite tanýsý konulmasý güçtür, uzak metastazlar ve komþu yapýlara lokal invazyon destekleyici bulgulardýr13. BT fonksiyonel tümörlerin preoperatif lokalizasyonunda, nonfonksiyonel tümörlerin evrelenmesinde rol alýr. Deðerlendirmede optimal çekim tekniði (dinamik kontrastlý ince kesit inceleme) kritik öneme sahiptir22. BT bulgularý Fonksiyonel adacýk hücresi tümörleri kontrastsýz kesitlerde sýklýkla izo, nadiren hipodens özelliktedir. Pek çok adacýk hücreli tümör hipervasküler olup (insülinomalarýn %80'i) erken arteryel fazda belirgin kontrast tutulumu gösterir. Boyutlarý 3-25 cm arasýnda deðiþen boyutlarda olan nonfonksiyonel tümörler nisbeten az kontrast tutulumu gösterirler. Nekroz alanlarý daha hipodens olarak izlenir. Adenokarsinomlarda nadiren izlenen kalsifikasyonlara adacýk hücre tümörlerinde %25 oranýnda rastlanýr. Büyük boyutlu tümörler basýya baðlý duktal dilatasyon ve pankreas parankiminde atrofiye yol açabilir. Hipervasküler tümörlerde erken arteryel fazda yapýlan incelemeler, primer tümör ve karaciðer metastazlarýnýn saptanma olasýlýðýný arttýrýr7,13,19. Pankreas Tümörlerinde Radyoloji A B Resim 4. MRG incelemede T1 A yað baskýlamalý görüntülerde hipointens (A), T2 A yað baskýlamalý görüntülerde hiperintens (B) özellikte olan pankreas korpusu yerleþimli adacýk hücresi tümörü (beyaz oklar). Ayrýca pankreas kuyruðunda da ince duvarlý basit kist izleniyor MR bulgularý Prekontrast T1 A yað baskýlamalý imajlar, erken faz postkontrast T1 A görüntüler ve T2 A yað baskýlamalý imajlar adacýk hücresi tümörlerinin MR görüntülemesinde yararlýdýr. Yað baskýlamalý T1 A serilerde düþük sinyal özelliði gösteren tümöral doku postkontrast incelemede homojen, halkasal ya da diffüz heterojen kontrastlanma gösterebilir. T2 A yað baskýlamalý serilerde ise hiperintens sinyal özelliði belirgindir (Resim 4). Nadiren þiddetli dezmoplastik reaksiyon nedeniyle adenokarsinomu taklit eder þekilde T2 A imajlarda düþük sinyal intensitesi ve belirsiz kontrastlanma saptanabilmektedir. Ýnsulinoma dýþý büyük boyutlu adacýk hücresi tümörlerinde nekroz alanlarý ile sýklýkla karþýlaþýlýr. Adacýk hücre tümörlerinin büyük kýsmýný duktal adenokarsinomlardan ayýran ana özellikler T2 A serilerde hiperintens sinyal özelliði, erken postkontrast incelemede homojen kontrast tutulumu ve hipervasküler karaciðer metastazlarýdýr. Vasküler invazyon saptanmamasý ve pankreatik kanalda dilatasyon izlenmemesi pankreas adenokarsinomlarýndan ayýrýcý bulgulardýr20-22 (Tablo 4). Solid Papiller Epitelyal Tümör epitelyal neoplazi, papiller kistik neoplazi) 20-30 yaþ arasý kadýnlarda görülen oldukça nadir bir tümördür. Metastaz olasýlýðý düþüktür. Sýklýkla pankreas kuyruðunda geliþir ve oldukça büyük boyutlara (>10 cm) ulaþabilir. Kistik dejenerasyon, nekroz alanlarý ve deðiþen oranlarda solid komponentler içerir. Oldukça büyük boyutlu tümöre raðmen metastaz saptanmamasý tipiktir7,23. Lenfoma Pankreasýn primer lenfomalarý oldukça nadirdir (<%1). Büyük kýsmý non-Hodgkin lenfomadýr. Pankreasýn sekonder lenfomatöz tutulumu oldukça seyrektir ve genelde yaygýn abdominal lenfoma tutulumunda izlenir. Pankreas lenfomalarý büyük homojen içyapýda tümörler þeklinde görülebilir ancak santral nekroz geliþimi daha sýktýr. Pankeas karsinomundan ayrýmý güçtür. Peripankreatik yað dokusunda yaygýn infiltrasyona raðmen semptomlarýn hafif oluþu malign lenfomayý akla getirmelidir. Lenfomalar peripankreatik damarlarý invaze etmeden deplasmana yol açarlar. Malign lenfomaya sekonder pankreas tutulumunda ise ekstrapankreatik hastalýðýn bulgularý daha belirgindir7,24. Düþük gradlý solid papiller epitelyal tümör (papiller Tablo 4. Adenokarsinom ve nonfonksiyonel adacýk hücresi tümörlerinde ayýrt edici kriterler Adenokarsinom Adacýk hücresi tümörü Kontrast madde sonrasýnda hipodens Kontrast madde sonrasýnda hiperdens Kalsifikasyonlar %2 Kalsifikasyonlar %25 Santral nekroz Santral nekroz ve kistler nadirdir Vasküler invazyon Vasküler invazyon yok Lokal invaziv Noninvaziv Metastazlar Akciðer, meme, tiroid, renal, over, testis karsinomlarý ve melanomlar intrapankreatik metastazlara yol açabilirler. Yakýn komþuluk nedeniyle mide, kolon, safra kesesi, karaciðer ve böbrek neoplazileri pankreasa doðrudan yayýlým gösterebilir. Primer pankreatik neoplazmlardan ayrýlamayabilir ancak E. Terzibaþoðlu, A. Poyanlý Tablo 5. Hipervasküler pankreas tümörlerinde ayýrýcý taný Primer tümörler Adacýk hücresi tümörleri Mikro ve makrokistik adenomlar (septalar) Metastazlar Karsinoid tümör Melanom Renal hücreli karsinom Adrenal karsinom Tiroid karsinomu Anjiosarkom Leiomyosarkom peripankreatik yað dokusuna yayýlým ve vasküler invazyona eðilimleri daha azdýr7,25 (Tablo 5). 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. Sonuç Pankreas tümörlerinde radyolojik bulgularýn doðru yorumlanmasý cerrahi rezektabilite kararýnýn verilmesinde kritik öneme sahiptir. Son yýllarda multidetektör BT teknolojisindeki geliþmeler çevre dokulara yayýlýmýn ve vasküler invazyonun deðerlendirilmesinde oldukça etkin sonuçlara ulaþýlmasýný saðlamýþtýr ancak küçük boyutlu tümörlerin tespitinde, tümör histolojik natürünün öngörülmesinde ve uzak organ metastazlarýnýn araþtýrýlmasýnda MR, BT'ye olan üstünlüðünü korumaktadýr. PET ile tüm vücut taramasý yapýlabilmekte ve özellikle lokal nüks ve metastazlarýn saptanmasýnda BT ve MR'ý tamamlayýcý bilgiler edinilmektedir. Mortalitesi oldukça yüksek olan bu tümör grubunda uygun radyolojik modalitenin seçilmesi ve baþarýsý kanýtlanmýþ görüntüleme protokollerinin uygulamasý ile erken evrede doðru tanýya gidilme olasýlýðý artmaktadýr. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. Kaynaklar 1. 2. 3. 4. Baker ME, Paulson EK. Hepatic metastatic disease. In: Meyers MA, ed. Neoplasms of the digestive tract: Imaging, staging, and management. Philadelphia: Lippincott-Raven; 1998:361-95. Rofsky NM, Weinreb JC, Bosniak MA, et al. Renal lesion characterization with gadolinium-enhanced MR imaging: efficacy and safety in patients with renal insuffiency. Radiology 1991;180:85-9. Liou J, Lee JK, Borrello JA, et al. Differentiation of hepatomas from nonhepatomatous masses: Use of MnDPDP-enhanced MR images. Magn Reson Imaging 1994;12 71-9. Stark DD, Weissleder R, Elizondo G, et al. Superparamagnetic iron oxide: Clinical application as a contrast agent for MR imaging of the liver. Radiology 1988;168:297-1. 21. 22. 23. 24. 25. Higashi T, Saga T, Nakamoto Y, et al. Diagnosis of pancreatic cancer using fluorine-18 fluorodeoxyglucose positron emission tomography (FDG PET) --usefulness and limitations in "clinical reality". Ann Nucl Med 2003;17:261-79. Rasmussen I, Sorensen J, Langstrom B, et al. Is positron emission tomography using 18F-fluorodeoxyglucose and 11C-acetate valuable in diagnosing indeterminate pancreatic masses? Scand J Surg 2004;93:191-97. Prokop M, Galanski M. Spiral and multislice computed tomography of the body. Thieme Verlag, Stuttgart, Germany 2003:522-30. Hammond N, Miller FH, Sica GT, et al. Imaging of cystic diseases of the pancreas. Radiol Clin North Am 2002;40:1243-62. Buetow PC, Rao P, Thompson LD. From the Archives of the AFIP. Mucinous cystic neoplasms of the pancreas: radiologic-pathologic correlation. Radiographics 1998;18:433-49. Scott J, Martin I, Redhead D. Mucinous cystic neoplasms of the pancreas: imaging features and diagnostic difficulties. Clin Radiol 2000;55:187-92. Farrell JJ, Brugge WR. Intraductal papillary mucinous tumor of the pancreas. Gastrointest Endosc 2002;55:701-14. Prasad SR, Sahani D, Nasser S, et al. Intraductal papillary mucinous tumors of the pancreas. Abdom Imaging 2003;28:357-65. Buetow PC, Miller DL, Parrino TV, et al. Islet cell tumors of the pancreas: clinical, radiologic, and pathologic correlation in diagnosis and localization. Radiographics 1997;17:453-72. Bluemke DA, Cameron JL, Hruban RH, et al. Potentially resectable pancreatic adenocarcinoma: spiral CT assessment with surgical and pathologic correlation. Radiology 1995;197:381-85. O'Malley ME, Boland GW, Wood BJ, et al. Adenocarcinoma of the head of the pancreas: determination of surgical unresectability with thin-section pancreatic-phase helical CT. AJR 1999;173:1513-1518. Phoa SS, Reeders JW, Stoker J, et al. CT criteria for venous invasion in patients with pancreatic head carcinoma. Br J Radiol 2000;73:1159-64. Raptopoulos V, Steer ML, Sheiman RG, et al. The use of helical CT and CT angiography to predict vascular involvement from pancreatic cancer: correlation with findings at surgery. AJR 1997;168:971-77. Lu DS, Reber HA, Krasny RM, et al. Local staging of pancreatic cancer: criteria for unresectability of major vessels as revealed by pancreatic-phase, thin-section helical CT. AJR 1997;168:1439-43. Fletcher JG, Wiersema MJ, Farrell MA, et al. Pancreatic malignancy: value of arterial, pancreatic, and hepatic phase imaging with multi-detector row CT. Radiology 2003;229:81-90. Balci N.C, Semelka R.C. Radiologic diagnosis and staging of pancreatic ductal adenocarcinoma. European Journal of Radiology 2001;38:105-12. Semelka R.C, Ascher S. M, Reinhold C. MRI of the abdomen and pelvis. Viley-Liss, New York, U.S.A. 1997:194-22. Ichikawa T, Peterson MS, Federle MP, et al. Islet cell tumor of the pancreas: biphasic CT versus MR imaging in tumor detection. Radiology 2000;216:163-71. Buetow PC, Buck JL, Pantongrag-Brown L, et al. Solid and papillary epithelial neoplasm of the pancreas: imaging-pathologic correlation on 56 cases. Radiology 1996;199:707-11. Merkle EM, Bender GN, Brambs HJ. Imaging findings in pancreatic lymphoma: differential aspects. AJR 2000;174:671-75. Scatarige JC, Horton KM, Sheth S, et al. Pancreatic parenchymal metastases: observations on helical CT. AJR 2001;176:695-99. Türk HPB 2005 Cilt 1, Sayý 2 Moleküler Açýdan Pankreatik Kanser ve Tedavi Hedefleri Mert Erkan1, Yaman Tekant2 Türk HPB Heidelberg Üniversitesi, Genel Cerrahi Kliniði1, HEÝDELBERG Ýstanbul Üniversitesi, Ýstanbul Týp Fakültesi, Genel Cerrahi A.D.2 ÝSTANBUL Özet Pankreas kanserinin görülme sýklýðý ile mortalite oraný neredeyse birbirine eþittir. Taný koyulan hastalarýn ancak %5 kadarý 5 yýldan daha fazla yaþayabilmektedir. Pankreas kanserini bu derecede ölümcül kýlan en önemli unsurlar; tanýnýn ileri evrelerde koyulmasý, cerrahi teknik zorluklar ve kanserin konvansiyonel tüm adjuvan tedavi seçeneklerine karþý son derece dirençli olmasýdýr. Son on yýl içinde yapýlan moleküler biyolojik ve genetik araþtýrmalar sayesinde pankreas kanserinin saldýrgan ve dirençli yapýsýnýn oluþmasýnda etkili pek çok genetik ve epigenetik deðiþiklik saptanmýþtýr. Normal duktal epitelden kansere giden süreç boyunca evrelere spesifik olarak yapýlan incelemelerde k-ras nokta mutasyonu, p16 inaktivasyonu, p53 mutasyonu ve DPC4 inaktivasyonu gibi pek çok bozukluðun lezyonlarýn evresi ile paralel olarak arttýðý saptanmýþtýr. Pankreatik karsinogenezin detaylarýnýn anlaþýlmasý erken taný belirteçlerinin geliþtirilmesi ve yeni tedavi hedeflerinin belirlenmesinde yol gösterici olacaktýr. Bu nedenle cerrahi tedavinin referans merkezlerinde yapýlmasý sadece morbidite ve mortalite oranlarýnýn düþmesini saðlamakla kalmayýp, hastalarýn kontrollü prospektif çalýþmalara katýlmasýna ve rezeksiyon sonrasýnda elde edilen dokunun moleküler seviyede incelenmesine de olanak saðlayacaktýr. Pankreatik duktal adeno kanser (PDAK), endüstrileþmiþ batýlý toplumlarda kanser ölümleri arsýnda dördüncü / beþinci sýrada yer almaktadýr1, 2. Klinik olarak taný, sýklýkla uzak metastazlarýn veya hayati yapýlarýn lokal invazyonunun küratif rezeksiyonu olanaksýz kýldýðý ileri evrelerde koyulur. Bu nedenle, taný koyulabilen hastalarýn ancak %10-20’si ameliyat edilebilmekte, ameliyat edilebilenlerin ise ancak %20'si 5 yýldan daha fazla yaþayabilmektedir3-5. Sonuç olarak PDAK'ýn görülme sýklýðý ile mortalitesi neredeyse birbirine eþittir6. Pankreas kanserini bu derece ölümcül kýlan diðer bir özelliði ise, kullanýlan tüm konvansiyonel kemoterapötik ajanlara ve radyote-rapiye karþý son derece dirençli olmasýdýr6-8. Günümüzde referans merkezlerinde pankreas kanserine %5'in altýnda mortalite ve %30-40 civarýnda morbidite ile cerrahi tedavi yapýlabilmektedir5,6,8. Standartlarýn üzerinde geniþletilmiþ olarak yapýlan lenfatik kürajýn ya da kanser tarafýndan invaze edilen ana damarlarýn rezeksiyonunun, saðkalým oranýna ek katký saðlamadýðý da prospektif kontrollü çalýþmalarla gösterilmiþ durumdadýr9. Bu nedenle, ameliyat morbidite ve mortalitesinin iyileþtirilmesi açýsýndan ilerlenebilecek alan kalmýþ olmakla beraber, onkolojik açýdan cerrahi tedavi artýk azami etkinlik sýnýrýna ulaþmýþ bulunmaktadýr. PDAK tedavisinde bundan sonraki onkolojik baþarý, tanýnýn erken evrelerde koyulmasý ve pankreatik karsinogenezin moleküler seviyede anlaþýlabilmesi ile yönlenecek neo-adjuvan / adjuvan tedavilerin geliþtirilmesi ile olasýdýr. Son on yýl içinde yapýlan moleküler ve genetik Mert Erkan Heidelberg Üniversitesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalý, Heidelberg. ALMANYA [email protected] araþtýrmalarla, PDAK'ýn saldýrgan ve dirençli yapýsýnýn anlaþýlmasýnda önemli adýmlar atýlmýþtýr6,10,11. Bu araþtýrmalarýn sonuçlarýna göre PDAK'in direnç oluþturmak için istismar ettiði pek çok genetik ve epigenetik deðiþiklikler saptanmýþtýr6,10,11. Hanahan ve Weinberg'e göre bu deðiþiklikler altý ana baþlýk altýnda toplanabilirler12: 1.Büyüme sinyallerinde otonomi: PDAK, epidermal büyüme faktörü (EGF) ve fibroblast büyüme faktörü (FGF) gibi bir kýsým mitojenik faktörü aþýrý miktarda üretebildiði gibi bunlarýn reseptörlerini de eksprese ederek otokrin / parakrin bir otonomi kazanmýþtýr13. Ayrýca PDAK'da sýklýkla k-ras proto-onkogen mutasyonlarý da bulunmaktadýr. 2. Büyüme engelleyici sinyallere karþý direnç: PDAK, 'Transforming Growth Factor-β' (TGF-β) ailesinin bir kýsým üyesinin ligandlarýný ve reseptörlerini eksprese etse de14,15, bu ligandlar tarafýndan saðlanmasý beklenen büyüme engelleyici sinyallere karþý çoðunlukla duyarsýzdýr16. Bu duyarsýzlýðýn nedenleri ise, bu reseptörlerin bir kýsmýnýn etkinliklerini yok eden mutasyonlar barýndýrmalarý ya da reseptörlerin hücre içi etkilerini oluþturmak için gerekli olan ikincil moleküllerin mutasyona uðramýþ olmasýdýr. Bu tip reseptör mutasyonlarýnýn baþýnda aktivin reseptör-IB17, TGF-β reseptör-I ve II16,18,19 mutasyonlarý gelmektedir. PDAK'da ayrýca Ýstanbul Medikal Yayýncýlýk 2005 Moleküler Açýdan Pankreatik Kanser Ve Tedavi Hedefleri sýklýkla TGF-β sinyallerinin büyüme yavaþlatýcý etkilerinin oluþmasý için gerekli olan ikincil moleküllerden Smad4 mutasyonu bulunduðu gibi Smad6 ve Smad7 gibi, Smad4 inhibitörleri de normalden daha fazla bulunmaktadýr20-22. Bunlarýn dýþýnda PDAK'da p15MTS2 ve p16MTS1 gibi hücre siklusu inhibitörlerinin ve tümör baskýlayýcý genlerin de mutasyonlarýna sýklýkla rastlanmaktadýr23. 3. Apoptoz direnci: Normal hücrelerde DNA hasarý meydana geldiðinde hücre siklusunu yavaþlatarak hücreye -eðer mümkünse- meydana gelmiþ olan hasarý gidermesi için vakit tanýyan, onarým olasý deðilse de, programlý ölüm emrini veren p53 tümör baskýlayýcý geni PDAK'da sýklýkla mutasyona uðramýþ durumdadýr24. Ayrýca ister hücre dýþý, ister hücre içi kaynaklý olsun, programlý hücre ölümünün düzenleyicileri olan Bcl2 ailesinin pek çok üyesinin ekspresyonu da PDAK'da bozulmuþtur. Bunlarýn en önemlileri Bcl2, Bcl-XL, Bax, Bak ve özellikle hipoksik hücre ölümünde etkili olan Bnip3 tür23,25,26. Programlý hücre ölümünün hücre içindeki uygulayýcýlarý olan 'caspase' enzimlerinin de benzer þekilde ekspresyonlarýnda bozukluklar saptanmýþtýr27. Mekanizmalarý henüz tam olarak anlaþýlamamakla beraber PDAK, TNF-α, FasL ve TRAIL kaynaklý apoptoza karþý da duyarlý deðildir11. 4. Sýnýrsýz üreme potansiyeli: Kromozom bölünmesinde etkili olan telomeraz aktivitesi iyi huylu pankreatik tümörlerinin ve kronik pankreatitin aksine PDAK'da yüksek oranda bulunmaktadýr28,29. 5. Süreklilik kazanmýþ anjiogenez: PDAK'da ekspresyonu artmýþ olarak saptanan moleküllerin arasýnda vasküler endotelial büyüme faktörü (VEGF) ve reseptörleri de bulunmaktadýr30,31. VEGF'in en önemli uyaraný olan hipoksi ise PDAK'da çevre pankreasa oranla artmýþ olarak bulunmaktadýr32. Hipoksik ortamlarda hipoksi oluþturucu faktör-1α (HIF-1α), hücrelerin hipoksik ortama adapte olabilmeleri için hücre ve doku seviyesine bir takým ikincil moleküllerin ekspresyonunu artýrýr33,34. HIF-1α'nýn hedef genleri arasýnda anaerobik metabolizmada etkili olan enzimlerin genleri, anjiogenez genleri ve eritropoietin geni bulunmaktadýr33,34. 6. Doku invazyonu ve metastaz: PDAK, metastaz olusturabilmek için aþýlmasý gereken ekstrasellüler matriksi sindiren pek çok enzim üretebilmektedir. Bunlarýn baþýnda çeþitli matriks metalloproteinazlar, uPA/uPAR sistemi ve heparinaz gelmektedir35,36. Ayrýca PDAK'da sýklýkla integrinlerin, kadherinlerin ve diðer adezyon moleküllerinin de bozulmuþ ekspresyonuna rastlanmaktadýr37,38. Bu moleküllerin bozulmuþ ekspresyonunun, bariyer görevini yitirmiþ bir baðdokusu ortamýnda kanser hücrelerinin ayrýþmasýný kolaylaþtýrarak metastazlara neden olduðu düþünülmektedir. Günümüzde kullanýlan tüm kemoterapötik ilaçlar ve radyoterapi, baslangýçta farklý mekanizmalar üzerinden etki gösterseler de, sonuç olarak hepsi endojen apoptotik mekanizmalarý kullanarak hücre ölümüne neden olurlar39-41. PDAK'ýn standart kemoterapisinde en sýk kullanýlan iki ajan, 5Florourasil (5-FU) ve gemsitabin ile radyoterapinin kanser hücreleri üzerindeki etkileri, yukarýda bahsedilen direnç mekanizmalarý nedeniyle ancak sýnýrlý bir seviyeye ulaþabilmektedir. Kanser hücreleri geliþtikleri normal hücrelere oranla urasili DNA sentezinde daha etkin bir þekilde kullanabilmektedirler. 5-FU, DNA sentez mekanizmasýndaki kilit enzim olan timidilat sentetazý inhibe ederek senteze engel olur42. Gemsitabin ise bir dezoksisitidin analoðu olarak DNA replikasyonu ve onarýmýna engel olurken radyoterapi, direkt olarak DNA hasarý oluþturarak hücre ölümüne neden olmaktadýr43,44. Hücre siklusu pek çok aþamada iç kontrol mekanizmalarý tarafýndan denetlenmektedir. pRb, p53 gibi tümör baskýlayýcý genler ve p16, p21 gibi siklin-baðýmlý kinaz inhibitörleri, DNA sentezinde meydana gelen bozukluklarý saptadýklarýnda, hücre siklusunu kabaca iki önemli aþamada (G1/S ve G2/M) yavaþlatarak / durdurarak hücreye hasarý düzeltme fýrsatý tanýrlar45. Eger hasar onarýlamazsa, hücre DNA replikasyonuna (G1/S arrest) ya da mitoza (G2/M arrest) devam etmeyerek apoptoz mekanizmalarýný aktive eder. Bcl-2 ailesinin üyeleri anti-apoptotik (Bcl-2, Bcl-xL, A1, Boo, Bcl-w, Mcl-1) ve pro-apoptotik (Bax, Bak, Bok, Bim, Bid, Bik Bad, Noxa, Bnip3, Bnip3L) olmak üzere zýt etkili iki gruba bölünmüþlerdir46,47. Bu iki grubun üyeleri arasýndaki denge sonucu hücre yaþar ya da apoptoza gider. DNA hasarý olduðunda p53 gibi denetleyici moleküller Bcl-2 ailesinin pro-apoptotik üyelerinin ekspresyonunu artýrarak yaþamla ölüm arasýndaki M. Erkan, Y Tekant dengeyi ölüm yönünde deðiþtirirler. Bcl-2 ailesinin pro-apoptotik üyelerinden Bnip3L hipoksik ortamda HIF-1α üzerinden ekspresyonu artan bir proapoptotik proteindir48. Yakýn zamanda Bnip3L'nin pankreas kanserinin hipoksik ortamýnda p53 üzerinden meydana gelen apoptozda aktif olan bir protein olduðu gösterilmiþtir48. Sonuç olarak proapoptotik proteinlerin toplam etkisinin anti-apoptotik olanlara baskýn geldiði koþulda Bax, Bim gibi "cellat" (executioner) proteinler Bcl-2'nin antiapoptotik etkisini baskýlayarak Apaf-1 üzerinden kaspaz sistemini aktive ederler46,47. Kaspazlar normalde hücre içinde inaktif olarak bulunan, ancak belirli bir kaskad içinde aktive olduklarýnda da programlý hücre ölümünü gerçekleþtiren bir enzim sistemidir46,47,49. Kaspaz sisteminin aktivasyonu sonucunda mitokondrilerin zarlarýndan meydana gelen membran aralýklarýndan sitoplazmaya geçen sitokrom c ve mitokondrilerdeki enerji üretim bozukuðu, hücre zarý ve nükleusta görülen tipik deðiþikliklerle beraber apoptozu gerçekleþtirir50. Günümüzde rezeksiyon sonrasý elde edilen doku örneðinin patolojik olarak incelenmesi kadar molelüler seviyede incelenmesi de adjuvan tedavide yol gösterici olmaktadýr. Örneðin Friess ve arkadaþlarý dokuda bulunan Bcl-2 miktarýnýn bir prognostik deðeri olmasa da, Bax miktarýnýn PDAK'da prognostik bir belirteç olduðunu göstermiþlerdir13. Benzer þekilde Bcl-2 ailesinin proapoptotik üyelerinden Bnip3 eksprese eden ve etmeyen hastalar karþýlaþtýrýldýðýnda, Bnip3 negatif hastalarýn çok daha agresif bir tümör fenotipi olduðu görülmüþtür51. Karþýlaþtýrýlabilir iki grup hastada (benzer demografik özellikler, cerrahi tedavi ve adjuvan tedavi) Bnip3 (-) hastalarýn medyan saðkalýmý 8, Bnip3 (+) hastalarýn ise 14 ay (p=0.013) olarak bulunmuþtur51. Bu tip moleküler belirteçlerin adjuvan tedavinin bireyselleþtirilmesi için yararý olacaðý düþünülmektedir. Pankreas kanserinde Bcl-2 ailesi ve genel apoptoz direnci dýþýnda da moleküler hedeflere yönelik yeni tedavi giriþimleri yapýlmaktadýr. Sürmekte olan Faz 1,2 ve 3 çalýþmalarda olumlu geliþmeler saptansa da konvansiyonel kemoterapiyle karþýlaþtýrýldýðýnda belirgin bir farka henüz rastlanamamaktadýr52,53. Araþtýlmakta olan moleküler hedeflerden biri DNA bölünmesinde etkili olan mikrotübülüslerdir. Doðal taksoller ve bunlarýn yarýsentetik analoglarý ile kamptotesin gibi topoizomeraz inhibitörleri tüm hücreleri benzer siklus konumuna getirerek, kullanýlan diðer sitotoksik ilaçlardan etkilenecek hücre oranýný arttýrýrlar53,54. Üzerinde pek çok çalýþmanýn yapýldýðý diðer bir moleküler hedef ise ras proteinleridir. Pankreas kanserinde sýklýkla bulunan k-ras mutasyonlarýnýn, kontrolsüz hücre bölünmesinde / transformasyonunda etkili olduðu bilinmektedir11,53. Ras proteinlerinin etkinleþmesi için farnezilasyon sonrasýnda hücre membranýna lokalize olmalarý gerekmektedir. Farneziltransferaz inhibitörleri ile yapýlan faz 1 ve 2 çalýþmalar sürmektedir55,56. k-ras protoonkogenine yönelik diðer bir yeni tedavi seçeneði ise retroviral ajanlar kullanarak k-ras 'antisense' RNA moleküllerinin hücrelerdeki k-ras mRNA'larýný baskýlamasýdýr57,58. Deneme aþamasýnda olan diðer bir moleküler hedef ise monoklonal antikorlarla EGF reseptörünün inhibisyonudur59,60. Bu konuda gemsitabin / cetuximab kombinasyonunu içeren bir faz 3 çalýþma yürütülmektedir53. PDAK'ýn metastatik özelliðini engellemek için kanser hücreleri tarafýndan salgýlanarak ekstrasellüler matriksi sindrmeye yarayan matrks metalloproteinazlara karþý da inhibitörler geliþtirilse de erken sonuçlarý çok yüz güldürücü deðildir61,62. Hýzla büyümekte olan tümör dokusunun biyolojik gereksinimlerinin karþýlanmasý için tümör kitlesine paralel geliþen bir damarlanma gerekmektedir. PDAK tarafýndan normalden fazla üretilen VEGF, neovaskülarizasyonun ana mediyatörüdür. Yürütülmekte olan çalýþmalar VEGF'ü iki ayrý þekilde hedef almaktadýr. Bunlardan ilki 'humanized neuralizing' monoklonal antikorlar (Humab-VEGF) diðeri ise VEGF reseptörlerinin sinyal iletimine engel olacak tirozin kinaz inhibitörleridir63. Son zamanlada üzerinde en çok araþtýrma yapýlan moleküler direnç mekanizmalarýndan biri de multidrog direnç proteinleridir (MDR). Yapýsal olarak birbirinden farklý bir kýsým doðal kökenli kemote-rapötik ilaçlara (donomisin, etoposid, vinkristin) karþý geliþen ortak çapraz direnç, plazma membranýnda bulunan ve hücre içinden dýþarýya madde pompalayan "membrane drug efflux pumps' P-glikoproteinlerin (P-gP) ve multi-drog direnç-assosiye (MRP) proteinlerinin normalden fazla eksprese edilmesi sonucu oluþmaktadýr64,65. Sayýlarý giderek artan bu grup proteinlerden MRP'nin günümüzde, farklý ilaçlara spesifik yedi üyesi bilinmektedir. Gemsitabin bunlardan özellikle MRP5 'efflux' pompasýnýn substratý olarak bilinse de, hücre içine taþýnmasý kolaylaþtýrýlmýþ difüzyon (equilibrative nucleoside transporter (ENT)) ve sodyuma baðlý konsantratif mekanizmalarla (concentrative nucleoside transporter (CNT)) meydana gelmektedir. Moleküler Açýdan Pankreatik Kanser Ve Tedavi Hedefleri Yapýlan araþtýrmalar, kanser hücrelerinin bu mekanizmalar üzerinden de pek çok kemoterapötik ilacýn hücre içine taþýnmasýný azaltarak ya da hücreden atýlmasýný hýzlandýrarak direnç geliþtirdiðini göstermektedir64,65. Sonuç olarak, pankreas kanserinde, kolorektal kanserlerdeki adenom-karsinom sekansý kadar net olarak gösterilemese de, normal duktal epitelden kanser oluþumuna giden süreç içinde pek çok genetik ve moleküler bozukluðun biriktiði saptanmýþtýr66. Pankreatik karsinogenezde öncü lezyonlar olduklarý düþünülen PanIN (pancreatic intra-epithelial neoplasia) lezyonlarýnda evre-spesifik olarak yapýlan moleküler incelemelerle, k-ras nokta mutasyonlarý, p16 (INK4A) inaktivasyonu, p53 mutasyonu ve DPC4 (SMAD4) inaktivasyonun lezyonlarýn derecesi ile birlikte arttýðýný göstermiþtir66. Bu veriler PanIN lezyonlarýnýn normal duktal epitelden invaziv duktal karsinoma giden sürecin bir parçasý olduðu görüþünü desteklemektedir66. Bu sürecin detaylarýnýn anlaþýlmasýnýn erken taný belirteçleri ve yeni tedavi hedeflerinin belirlenmesinde yol gösterici olacaðý düþünülmektedir. Günümüzde PDAK'a karþý tek etkili tedavi cerrahi rezeksiyondur3,8. Buna raðmen cerrahi tedavinin de etkinliði son derece düþüktür3-6. Gelecekte daha etkin moleküler ve genetik tedavi seçenekleri ya da erken taný olanaðý saðlayan belirteçler bulunana kadar rezeksiyon sýrasýnda elde edilen dokularýn, moleküler biyolojik ve genetik araþtýrmalarda kullanýlmak üzere deðerlendirilmesi, geleceðe yönelik bir yatýrýmdýr. Kaynaklar 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Sener SF, Fremgen A, Menck HR, Winchester DP. Pancreatic cancer: a report of treatment and survival trends for 100,313 patients diagnosed from 1985-1995, using the National Cancer Database. J Am Coll Surg 1999;189:1-7. Warshaw AL, Fernandez-del Castillo C. Pancreatic carcinoma. N Engl J Med 1992;326:455-65. Wagner M, Redaelli C, Lietz M, Seiler CA, Friess H, Buchler MW. Curative resection is the single most important factor determining outcome in patients with pancreatic adenocarcinoma. Br J Surg 2004;91:586-94. Richter A, Niedergethmann M, Sturm JW, Lorenz D, Post S, Trede M. Long-term results of partial pancreaticoduodenectomy for ductal adenocarcinoma of the pancreatic head: 25-year experience. World J Surg 2003;27:324-9. Yeo CJ, Cameron JL, Sohn TA, Lillemoe KD, Pitt HA, Talamini MA, et al. Six hundred fifty consecutive pancreaticoduodenectomies in the 1990s: pathology, complications, and outcomes. Ann Surg 1997;226:248-57; discussion 257-60. Goldstein D, Carroll S, Apte M, Keogh G. Modern management of pancreatic carcinoma. Intern Med J 2004;34:475-81. Klinkenbijl JH, Jeekel J, Sahmoud T, van Pel R, Couvreur ML, Veenhof CH, et al. Adjuvant radiotherapy and 5-fluorouracil after curative resection of cancer of the pancreas and periampullary region: phase III trial of the EORTC gastrointestinal tract cancer 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. cooperative group. Ann Surg 1999;230:776-82; discussion 782-4. Neoptolemos JP, Stocken DD, Friess H, Bassi C, Dunn JA, Hickey H, et al. A randomized trial of chemoradiotherapy and chemotherapy after resection of pancreatic cancer. N Engl J Med 2004;350:1200-10. Alexakis N, Halloran C, Raraty M, Ghaneh P, Sutton R, Neoptolemos JP. Current standards of surgery for pancreatic cancer. Br J Surg 2004;91:1410-27. Okusaka T, Matsumura Y, Aoki K. New approaches for pancreatic cancer in Japan. Cancer Chemother Pharmacol 2004;54 Suppl 1:S78-82. Friess H, Ding J, Kleeff J, Fenkell L, Rosinski JA, Guweidhi A, et al. Microarray-based identification of differentially expressed growth- and metastasis-associated genes in pancreatic cancer. Cell Mol Life Sci 2003;60:1180-99. Hanahan D, Weinberg RA. The hallmarks of cancer. Cell 2000;100(1):57-70. Friess H, Lu Z, Graber HU, Zimmermann A, Adler G, Korc M, et al. bax, but not bcl-2, influences the prognosis of human pancreatic cancer. Gut 1998;43:414-21. Friess H, Yamanaka Y, Buchler M, Ebert M, Beger HG, Gold LI, et al. Enhanced expression of transforming growth factor beta isoforms in pancreatic cancer correlates with decreased survival. Gastroenterology 1993;105:1846-56. Wagner M, Kleeff J, Friess H, Buchler MW, Korc M. Enhanced expression of the type II transforming growth factor-beta receptor is associated with decreased survival in human pancreatic cancer. Pancreas 1999;19:370-6. Baldwin RL, Friess H, Yokoyama M, Lopez ME, Kobrin MS, Buchler MW, et al. Attenuated ALK5 receptor expression in human pancreatic cancer: correlation with resistance to growth inhibition. Int J Cancer 1996;67:283-8. Su GH, Bansal R, Murphy KM, Montgomery E, Yeo CJ, Hruban RH, et al. ACVR1B (ALK4, activin receptor type 1B) gene mutations in pancreatic carcinoma. Proc Natl Acad Sci U S A 2001;98:3254-7. Wagner M, Kleeff J, Lopez ME, Bockman I, Massaque J, Korc M. Transfection of the type I TGF-beta receptor restores TGF-beta responsiveness in pancreatic cancer. Int J Cancer 1998;78:255-60. Goggins M, Shekher M, Turnacioglu K, Yeo CJ, Hruban RH, Kern SE. Genetic alterations of the transforming growth factor beta receptor genes in pancreatic and biliary adenocarcinomas. Cancer Res 1998;58:5329-32. Hahn SA, Schutte M, Hoque AT, Moskaluk CA, da Costa LT, Rozenblum E, et al. DPC4, a candidate tumor suppressor gene at human chromosome 18q21.1. Science 1996;271:350-3. Schwarte-Waldhoff I, Volpert OV, Bouck NP, Sipos B, Hahn SA, Klein-Scory S, et al. Smad4/DPC4-mediated tumor suppression through suppression of angiogenesis. Proc Natl Acad Sci U S A 2000;97:9624-9. Kleeff J, Ishiwata T, Maruyama H, Friess H, Truong P, Buchler MW, et al. The TGF-beta signaling inhibitor Smad7 enhances tumorigenicity in pancreatic cancer. Oncogene 1999;18:5363-72. Friess H, Buchler MW, Mueller C, Malfertheiner P. Immunopathogenesis of chronic pancreatitis. Gastroenterology 1998;115:1018-22. Dong M, Nio Y, Tamura K, Song MM, Guo KJ, Guo RX, et al. Kiras point mutation and p53 expression in human pancreatic cancer: a comparative study among Chinese, Japanese, and Western patients. Cancer Epidemiol Biomarkers Prev 2000;9:279-84. Graber HU, Friess H, Zimmermann A, Korc M, Adler G, Schmid R, et al. Bak expression and cell death occur in peritumorous tissue but not in pancreatic cancer cells. J Gastrointest Surg 1999;3:74-80; discussion 81. Okami J, Simeone DM, Logsdon CD. Silencing of the hypoxiainducible cell death protein BNIP3 in pancreatic cancer. Cancer Res 2004;64:5338-46. Gansauge S, Gansauge F, Yang Y, Muller J, Seufferlein T, Ramadani M, et al. Interleukin 1beta-converting enzyme (caspase1) is overexpressed in adenocarcinoma of the pancreas. Cancer Res 1998;58:2703-6. M. Erkan, Y Tekant 28. Buchler P, Conejo-Garcia JR, Lehmann G, Muller M, Emrich T, Reber HA, et al. Real-time quantitative PCR of telomerase mRNA is useful for the differentiation of benign and malignant pancreatic disorders. Pancreas 2001;22:331-40. 29. Hiyama E, Kodama T, Shinbara K, Iwao T, Itoh M, Hiyama K, et al. Telomerase activity is detected in pancreatic cancer but not in benign tumors. Cancer Res 1997;57:326-31. 30. Itakura J, Ishiwata T, Friess H, Fujii H, Matsumoto Y, Buchler MW, et al. Enhanced expression of vascular endothelial growth factor in human pancreatic cancer correlates with local disease progression. Clin Cancer Res 1997;3:1309-16. 31. Seo Y, Baba H, Fukuda T, Takashima M, Sugimachi K. High expression of vascular endothelial growth factor is associated with liver metastasis and a poor prognosis for patients with ductal pancreatic adenocarcinoma. Cancer 2000;88:2239-45. 32. Harris AL. Hypoxia--a key regulatory factor in tumour growth. Nat Rev Cancer 2002;2:38-47. 33. Bacon AL, Harris AL. Hypoxia-inducible factors and hypoxic cell death in tumour physiology. Ann Med 2004;36:530-9. 34. Greijer AE, van der Wall E. The role of hypoxia inducible factor 1 (HIF-1) in hypoxia induced apoptosis. J Clin Pathol 2004;57:1009-14. 35. Bramhall SR, Neoptolemos JP, Stamp GW, Lemoine NR. Imbalance of expression of matrix metalloproteinases (MMPs) and tissue inhibitors of the matrix metalloproteinases (TIMPs) in human pancreatic carcinoma. J Pathol 1997;182:347-55. 36. Ellenrieder V, Alber B, Lacher U, Hendler SF, Menke A, Boeck W, et al. Role of MT-MMPs and MMP-2 in pancreatic cancer progression. Int J Cancer 2000;85:14-20. 37. Furuyama H, Arii S, Mori A, Imamura M. Role of E-cadherin in peritoneal dissemination of the pancreatic cancer cell line, panc-1, through regulation of cell to cell contact. Cancer Lett 2000;157:201-9. 38. Ellenrieder V, Adler G, Gress TM. Invasion and metastasis in pancreatic cancer. Ann Oncol 1999;10 Suppl 4:46-50. 39. Bold RJ, Chandra J, McConkey DJ. Gemcitabine-induced programmed cell death (apoptosis) of human pancreatic carcinoma is determined by Bcl-2 content. Ann Surg Oncol 1999;6:279-85. 40. Kerr JF, Winterford CM, Harmon BV. Apoptosis. Its significance in cancer and cancer therapy. Cancer 1994;73:2013-26. 41. Korsmeyer SJ. Bcl-2 initiates a new category of oncogenes: regulators of cell death. Blood 1992;80:879-86. 42. Van Triest B, Peters GJ. Thymidylate synthase: a target for combination therapy and determinant of chemotherapeutic response in colorectal cancer. Oncology 1999;57:179-94. 43. Huang P, Chubb S, Hertel LW, Grindey GB, Plunkett W. Action of 2',2'-difluorodeoxycytidine on DNA synthesis. Cancer Res 1991;51:6110-7. 44. Plunkett W, Huang P, Gandhi V. Preclinical characteristics of gemcitabine. Anticancer Drugs 1995;6 Suppl 6:7-13. 45. Ivanchuk SM, Rutka JT. The cell cycle: accelerators, brakes, and checkpoints. Neurosurgery 2004;54:692-9; discussion 699-700. 46. Adams JM, Cory S. The Bcl-2 protein family: arbiters of cell survival. Science 1998;281:1322-6. 47. Cory S, Huang DC, Adams JM. The Bcl-2 family: roles in cell survival and oncogenesis. Oncogene 2003;22:8590-607. 48. Fei P, Wang W, Kim SH, Wang S, Burns TF, Sax JK, et al. Bnip3L is induced by p53 under hypoxia, and its knockdown promotes tumor growth. Cancer Cell 2004;6:597-609. 49. Adams JM, Cory S. Apoptosomes: engines for caspase activation. Curr Opin Cell Biol 2002;14:715-20. 50. Crompton M. The mitochondrial permeability transition pore and its role in cell death. Biochem J 1999;341:233-49. 51, Erkan M, Kleeff J, Esposito I, Giese T, Ketterer K, Büchler MW, et al. Loss of BNIP3 expression is a late event in pancreatic cancer contributing to chemoresistance and worsened prognosis. Oncogene 2005 (basýmda). 52. Haller DG. New perspectives in the management of pancreas cancer. Semin Oncol 2003;30:3-10. 53. Abbruzzese JL. Past and present treatment of pancreatic adenocarcinoma: chemotherapy as a standard treatment modality. Semin Oncol 2002;29:2-8. 54. Wagener DJ, Verdonk HE, Dirix LY, Catimel G, Siegenthaler P, Buitenhuis M, et al. Phase II trial of CPT-11 in patients with advanced pancreatic cancer, an EORTC early clinical trials group study. Ann Oncol 1995;6:129-32. 55. Dy GK, Bruzek LM, Croghan GA, Mandrekar S, Erlichman C, Peethambaram P, et al. A phase I trial of the novel farnesyl protein transferase inhibitor, BMS-214662, in combination with paclitaxel and carboplatin in patients with advanced cancer. Clin Cancer Res 2005;11:1877-83. 56. Adjei AA, Mauer A, Bruzek L, Marks RS, Hillman S, Geyer S, et al. Phase II study of the farnesyl transferase inhibitor R115777 in patients with advanced non-small-cell lung cancer. J Clin Oncol 2003;21:1760-6. 57. Morioka CY, Saito S, Machado MC, Ohzawa K, Kubrusly MS, Cunha JE, et al. Antisense therapy specific to mutated K-ras gene in hamster pancreatic cancer model. Can it inhibit the growth of 5FU and MMC-resistant metastatic and remetastatic cell lines? In Vivo 2004;18:113-7. 58. Ohnami S, Aoki K, Yoshida K, Ohnami S, Hatanaka K, Suzuki K, et al. Expression profiles of pancreatic cancer cell lines infected with antisense K-ras-expressing adenoviral vector. Biochem Biophys Res Commun 2003;309:798-803. 59. Mendelsohn J, Baselga J. The EGF receptor family as targets for cancer therapy. Oncogene 2000;19:6550-65. 60. Bruns CJ, Solorzano CC, Harbison MT, Ozawa S, Tsan R, Fan D, et al. Blockade of the epidermal growth factor receptor signaling by a novel tyrosine kinase inhibitor leads to apoptosis of endothelial cells and therapy of human pancreatic carcinoma. Cancer Res 2000;60:2926-35. 61. Mans DR, Di Leone L, Ferrary Caldas AP, Maino M, Almeida L, Cancela AI, et al. Cellular and clinical pharmacokinetic/pharmacodynamic basis for lack of efficacy of 21-day continuous topotecan in patients with untreated advanced adenocarcinoma of the pancreas. Tumori 2000;86:458-64. 62. Stevenson JP, Scher RM, Kosierowski R, Fox SC, Simmonds M, Yao KS, et al. Phase II trial of topotecan as a 21-day continuous infusion in patients with advanced or metastatic adenocarcinoma of the pancreas. Eur J Cancer 1998;34:1358-62. 63. Yasui W, Nishiyama M, Tsuruo T, Tahara E. Molecular targeting therapy for cancer: the Twelfth International Symposium of the Hiroshima Cancer Seminar, November 2002. Cancer Sci 2003;94:221-3. 64. Bergman AM, Pinedo HM, Talianidis I, Veerman G, Loves WJ, van der Wilt CL, et al. Increased sensitivity to gemcitabine of P-glycoprotein and multidrug resistance-associated protein-overexpressing human cancer cell lines. Br J Cancer 2003;88:1963-70. 65. Gottesman MM, Fojo T, Bates SE. Multidrug resistance in cancer: role of ATP-dependent transporters. Nat Rev Cancer 2002;2:48-58. 66. Takaori K, Hruban RH, Maitra A, Tanigawa N. Pancreatic intraepithelial neoplasia. Pancreas 2004;28:257-62.