Kanatlılarda Protein ve Amino Asitlerin İmmun Sistem Üzerine Etkisi

Transkript

Kanatlılarda Protein ve Amino Asitlerin İmmun Sistem Üzerine Etkisi
Kanatlılarda Protein ve Amino Asitlerin
İmmun Sistem Üzerine Etkisi
Tavuk Aşıları ve Aşı Programları
Kanatlı Hayvan Beslemesinde
Yem Seçimi
facebook.com/tavder • twitter.com/tavder
Başyazı
Başyazı
Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ
Editör
Sevgili Okuyucular,
göre 14 milyar adet yumurtadan, 2012 yılının ilk 10
Veteriner Tavukçuluk Derneğinin yılda 4 sayı olarak,
siz sevgili okuyucularımıza sunduğu “Mektup Ankara”
dergisinin bu sayısı ile 2012 yılını da geride bırakacağız. Bu sayıda öncelikle sizlere zaman zaman olumsuzluklara
rağmen,
kararlı ve özverili çalışmaları
ile olumlu gelişmeleri de beraberinde getiren sektörümüzün genel değerlendirmesini yapmak istiyorum.
Geçtiğimiz 2011 yılında kanatlı eti üretimimiz piliç eti
olarak, 1 625 000 ton, hindi eti 32 000 ton ve toplamda üretim ise 1 727 000 ton olarak istatistiki olarak
yansımıştır. Her ne kadar 2012 yılının tamamlamamış
olsa da tahmini olarak elde edilen verilere göre bu
yılın ilk 10 ayında piliç eti üretimimiz 1770 000 ton,
hindi eti 34 000 ton ve toplamda ise 1 876 500 ton’a
ulaştığı görülmektedir. Kişi başına tüketim ise 2011 yılında 20.66 kg/yıl’dan bu yıl içerisinde özellikle görsel
ve yazılı basında yer alan bazı olumsuz propoganda
ve dezinformasyonlara rağmen, 21.70 kg/yıl’a ulaşmıştır. Bu artış, her türlü olumsuzluklara göğüs geren
sektörün gerçek başarısıdır. Bu veriler göstermektedir
ki; Türkiye’de kanatlı eti üretimimizde bir önceki yıla
göre % 8. 66’lık artış gerçekleşmiştir. Benzer şekilde
ayı itibari ile 15,5 milyar adet düzeyine ulaşmış ve
kişi başı üretimimiz 188 kişi/adetten (köy yumurtası
dahil değil), bu yıl sonu dikkate alındığında tahmini değerlerin 200-210 kişi/adet olacağı görülmektedir. Yine 2011 yılı ihracatımız 286 milyon dolardan,
2012’nin ilk 10 ayı itibari ile 280 milyon dolara ve
yıl sonu değerlendirmesinde ise ihracatın 300 milyon
doların üstüne çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu veriler göz önüne alındığında yumurta sektörümüz de bir
önceki yıla oranla % 14 civarında bir büyüme gerçekleşirken, bu büyümenin sevindirici olduğu kadar hızlı
büyümenin getireceği endişe yaratabilecek unsurları
da hatırlatmadan geçmek istemiyorum. Bu konuların
da ayrıca dikkat çekilmesine gerek duyulmaktadır.
Kanatlı sektörümüzdeki bu yıl içerisindeki dünyadaki
ekonomik krize rağmen göstermiş olduğu gelişmelerden dolayı, sektörün gelişmesine katkı sağlayan ve
emeği geçen üreticisinden, sanayici ve tüketicisine
kadar her kesime ayrı ayrı buradan teşekkür eder,
gelişmelerin bir sonraki yıllara daha sağlam ve sağlıklı
olarak artmasını ve istenilen doğru hedeflere ulaşılmasını temenni ederim.
ülkemiz de kanatlı eti ve ürünlerine yönelik ihracat
Yine bu sayımızda siz değerli okuyucularımızın beğe-
düzeyinde de 2011 yılına oranla bir artış görülmekte
nisini kazanacak ve bilgi dağarcığına katkısı olacağı-
olup, 2011 yılında sadece piliç etinde 341 milyon do-
nı düşündüğümüz değerli bilim insanlarının kaleme
larlık bir ihracat yapılmışken, 2012 yılının ilk 10 ayı
aldığı yazılarımız bulunmaktadır. Okuyucularımızın
içerisinde ihracat 397 milyon dolara ulaşmıştır. Buna
bizlere gerek yazı, gerekse görüş olarak katılımlarını
diğer ürünler de ilave edildiğinde, sektörün 2011 yılı
bildirdikleri taktirde dergimizde yer vermekten mut-
ihracatı 409 milyon dolardan, 2012’nin Ocak-Ekim
luluk duyacağımızı bildirmek isterim.
dönemleri arasında şimdiden 453 milyon dolara ulaş-
Son olarak, sizlerin geçmiş Cumhuriyet Bayramını
tığı görülmektedir. Bu Türkiye’nin yüzünü güldüren ve
kutlar, gelecek olan 2013 yılının siz okuyucularımıza
sektörün başarısını gösteren bir tablodur.
ve sektörümüze başarılar getirmesini dilerim,
Yine kanatlı sektörünün önemli bir diğer ayağı olan
Saygılarımla.
yumurta üretimimiz de bir önceki yıla oranla artış
görülmektedir. Yıllık üretimimiz 2011 yılı verilerine
Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4 MEKTUP ANKARA 1
Yerel Süreli Yayın
Veteriner Tavukçuluk Derneği’nin yayın organıdır.
Yılda 4 kez 3 ayda bir yayımlanır.
Veteriner Tavukçuluk Derneği
Adına Sahibi
Prof. Dr. Ahmet ERGÜN
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Mehmet AKAN
Prof. Dr. Erol ŞENGÖR
Dr. Serdar ERTAŞ
Uzman Vet. Hek. Mücteba BİNİCİ
Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN
İdare Yazışma Adresi
İrfan Baştuğ Caddesi No: 26/3 Dışkapı / ANKARA
Tel: 0312 517 25 65 • Faks: 0312 517 25 65
Banka Hesapları
REKLAM GELİRLERİ
Türkiye İş Bankası
Dışkapı Şubesi 4206 932790
IBAN No: TR 1500064 00000 142060932790
ÜYE AİDATLARI
Türkiye İş Bankası
Dışkapı Şubesi 4206 917468
IBAN No: TR 0400064 00000 142060917468
Dergide yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Alıntı Yapılamaz.
Grafik Tasarım ve Baskı
Elma Teknik Basım Matbaacılık Ltd. Şti.
Çatal Sok. 11/A Maltepe/ Ankara
Tel: 229 92 65 . Fax: 229 92 65
www.elmateknikbasim.com
[email protected]
Basım Tarihi: 30.11.2012
2
MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
K a na tl ı l a rda Pro te i n v e Ami no Asi tl e ri n İmmun S i ste m Üzer in e E tk is i
KANATLILARDA PROTEİN VE AMİNO ASİTLERİN
İMMUN SİSTEM ÜZERİNE ETKİSİ
Murat KAPLAN, Gültekin YILDIZ*
*Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı, Dışkapı, Ankara.
E-posta: [email protected]
GİRİŞ
Yetersiz beslenme ve enfeksiyonlar dünya çapında
insan ve hayvanların üreme, büyüme, yaşamda kalabilmelerini etkileyen en önemli engeldir. Bu global etkilem; moleküler, hücresel, dokusal ve tüm
vücut düzeyinde immun sistem hücrelerinin fonksiyonları ve metabolizmadaki besinlerin bir rolünü
tanımlamak için metodolojileri araştıran, beslenme
ile immünolojiyi bütünleştiren yeni bir bilim disiplini olarak besinsel immünolojinin gelişmesine sebep
olmuştur. Son çalışmalar diyetteki protein eksikliğinin plazmadaki aminoasitlerin çoğunun konsantrasyonunun azalmasına ve immun sistemin tehlikeye
girmesine, gelişmekte olan ülkelerde dikkate değer
ölçüde bir beslenme sorununun devam etmesine ve
ayrıca gelişmiş ülkelerin bile alt tabakalarında da bu
sorunların ortaya çıktığını göstermektedir. Bu yüzden memeliler, kuşlar, balıklar ve diğer türlerin immun fonksiyonlarında amino asitlerin rollerine ilişkin
artan oranda bir ilgi vardır (Calder, 2006; Grimble,
2006; Kim ve ark., 2007).
asitlerin rasyonlara ilave edilmesi oldukça yaygınlaşmıştır. Rasyonlara amino asit katılırken rasyondaki
amino asitler arasındaki oranların dengeli olması,
katkı miktarının ihtiyaç düzeyinde olması ve kullanımlarının ekonomik olup olmadığının belirlenmesi
oldukça önemlidir (Cengiz, 2005).
İmmunolojik Yanıtın Oluşumunda Biyokimyasal Aktiviteler
Çok genel kapsamda immunite; infeksiyöz hastalıklardan korunma anlamına gelir. Vücudun yabancı
etkenlere karşı gösterdiği tepkilere immun yanıt denir. İmmun sistem doğuştan (doğal, non - spesifik) ve
sonradan kazanılmış (sonradan, spesifik) sistemlerden ibarettir. Bu iki sistem büyük ölçüde sitokinler
ve moleküllerin iletişimi vasıtasıyla ilişki halindedir
(Calder, 1995).
Antikorlar mikroorganizmaları (viruslar dahil) veya
Başta yem ve ilaç olmak üzere, girdi fiyatlarındaki
sürekli artış, yemden yararlanma oranına gösterilen önemin yanı sıra, dikkatleri giderek beslenme
– sağlık ilişkisi üzerine de yoğunlaştırmaya başlamıştır. Rasyondaki enerji, protein, mineral ve vitamin
eksiklikleri ile toksinler; hayvanların virüs, bakteri
ve parazitlere karşı olan hassasiyetlerini artırır. Beslenme ile immunite arasında doğrudan bir ilişkinin
varlığı uzun süredir bilinmektedir. Hastalıklarla mücadelede, yem hammaddelerinin besin maddeleri
yönünden nitelik ve nicelikleri dikkate alınmalıdır
(Muğlalı ve Salman, 2012 ).
Etlik piliç yetiştiriciliğinde, ekonomik ürün elde edebilmek için enerji ile diğer tüm besin maddelerinin
rasyonda uygun miktar ve nitelikte bulunması başka bir deyişle yeterli ve dengeli beslenmenin uygulanması son derece önemlidir. Son yıllarda broyler
yetiştiriciliğinde optimum canlı ağırlık artışı, yem
tüketimi ile yemden yararlanma oranının sağlanması
ile immun yanıtın gelişmesi amacı ile sentetik amino
Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4 MEKTUP ANKARA 3
K ana t lılard a P ro t e in v e A mi n o A si tl e r i n İ m mu n S i ste m Ü z e ri ne Etki si
etrafını sararak toksinleri de nötralize edebilir. Bakterilerin yıkımı için plazmadaki komplement proteinler fagositler tarafından aktive olur; bakteri bloke
olur ve çeşitli patojenler antikorlar tarafından elimine edilir. Patojenler humoral bağışıklıktan kurtulduklarında, T - lenfositler ile sitokinler (interferon
– g (IFNg)) ve diğer sitotoksik proteinlerin üretimiyle
karakterize hücresel bağışıklık tarafından hedef haline gelirler. Antikorlar hücre dışı patojenlere karşı oldukça etkilidirler. Aksine, hücre içi patojenler
ile enfekte konakçı hücreler patojenlerin parçalanmasından sonra genellikle sitotoksik T - lenfositler tarafından temizlenirler ve majör doku uyuşum
kompleksleri konak hücre yüzeyinde sunulur ve T hücreleri tarafından algılanırlar (Roch, 1999; Calder,
2006; Grimble, 2006; Kim ve ark., 2007).
Lenfositlerden antikor üretimi ile fagositik monosit ve makrofajların aktivasyonu sonucunda immun
sistem stimüle olur. Bu hücreler aktive olduğunda
sitokinler olarak bilinen kimyasal mesajcı peptitler
salgılanır. Metabolik fonksiyonları değiştiren sitokinler yem tüketimini azaltarak (iştahsızlık) yetersiz beslenmeye neden olabilir. İnsülin, glukagon ve
kortikosterol hormon seviyeleri enfeksiyon sırasında
değişir. Bu sırada aminoasitler, büyüme yerine antikor oluşumunu desteklemek için kullanılır. Enerji,
vücut ısısını yükseltmek için kullanılır, metabolik
oran atarken diğer aktiviteler ve hareket azalır. Glikoz temin edebilmek için amino asitler deaminasyona uğrar. Bunun sonucunda kanda ve gaitada azot
seviyesi yükselir. Serumda demir ve çinko seviyesi
azalırken bakır ve yağ seviyesi yükselir. Endotoksin
ve Staphylococcus aureus bakterisi enjekte edilen
tavukların kaslarında metiyonin ve sistin metabolizması ölçüldüğünde immun stresörlerin uygulandığı
dönemde kaslardaki metiyonin ve sistin seviyesinin
daha az olması, kasların aminoasit taleplerini, antikor üretimi lehinde olacak şekilde azaldığını göstermiştir (Muğlalı ve Salman, 2012 ).
Patojenlere karşı gerçekleştirilen immun yanıt sonucunda birçok zararlı ajan da sentezlenir. Peroksidazlar ve nitrik oksit gibi katalaz, lizozim ve diğer
hidrolitik enzimler de konakçı tarafından bakteri,
parazit ve viruslarla enfekte hücreleri yıkılmamak
için görevlendirilmiştir. Bu ajanlar altta yatan sağlıklı dokuda hasara neden olur. Yem maddelerinin oksidasyonu da doğal oksidasyon işlemlerinin meydana getirdiği zarara katkıda bulunarak hastalık stresi
sırasında vücudun aşırı zorlanmasına neden olur. E
4
MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
vitamini, C vitamini, selenyum ve karotenoidler gibi
antioksidan maddelerin ilavesi sağlıklı dokuları serbest radikallerin yıkıcı etkisinden koruyabilir (Muğlalı ve Salman, 2012 ).
Kanatlılarda İmmun Sistem Gelişimi
Özellikle kuluçkadan çıkış sonrası ilk dönemlerde yumurta sarı kesesi anadan gelen antikorları sağlamasına rağmen tam olarak bu mekanizmayı destekleyememektedir. Bu nedenle bu gelişimi etkileyen ve
dışarıdan yemle sağlanan optimum besin maddelerinin mümkün olduğunca erken hayvana verilmesinde
yarar vardır (Gökçeyrek ve Tüzün, 2012).
Kanatlıların bağışıklık sisteminin bir kısmı kuluçka
döneminde gelişir. Primer bağışıklık organları olan
timus ve bursa fabrikus’da lenfoid hücreler mevcuttur. Timus’a lenfoidlerin hareketi embriyo döneminin 6. gününden başlayarak birçok şekilde oluşur. Bu
hücreler timus’a geçer ve periferal dokularda çoğalırlar (Dibner ve Richards, 2004.). Bursa ve timus
bezinin büyümesi nispeten kanatlının vücut gelişiminden daha hızlıdır. Bu nedenle, özellikle büyüme
döneminin başlangıcında gerekli protein miktarının
sağlanması önemlidir. Bu safhada protein yetersizliği lenfoid organların düzensiz gelişimine neden olur
(Demirel ve Pekel, 2006).
K ana t lılard a P ro t e in v e A mi n o A si tl e r i n İ m mu n S i ste m Ü z e ri ne Etki si
Ticari kanatlı yetiştiriciliğinde amaç her birim yem
tüketimi ile daha fazla canlı ağırlık ve maksimum yumurta üretimi sağlamaktır. Kanatlılarda bağışıklık ve
performans arasında negatif bir korelasyon olduğu
bildirilmiştir (Mashaly ve ark 2000).
Beslenme ve İmmunite
Tavukların besin maddesi ihtiyacının belirlenmesinde etkili olan faktörlerden biri de tavuğun hastalıklarla mücadele edebilmesidir. Yetersiz besin maddesi tüketimi kanatlının savunma mekanizmasını
da zayıflatır (Demirel ve Pekel, 2006). Gıda yoluyla
alınanlardan en kıymetli besin elementleri bağışıklık cevabının gelişiminde kullanılır, harcanır. Makro
(karbonhidrat, yağ, protein) ve esansiyel mikro besinlerin (vitamin, mineral, esansiyel aminoasitler)
yetersiz alımıyla bağışıklık cevabı olumsuz etkilenir
(Güney, 2008).
Trigliseridler çok daha yavaş metabolize olduklarından, immun yanıta ihtiyaç duyulan sürülerde yem
formülasyonunda nişasta üzerinden enerjiye yönelik
değişiklik yapılmalı ve yağ kullanımı sınırlandırılmalıdır. Bununla birlikte Omega – 3 yağ asidi içeren
balık yağları yemde yüksek seviyede (% 6 - 8) kullanıldığında immun fonksiyon üzerine yararlı etkileri
olur. Düşük stres şartlarında besin maddeleri miktarı
yeterli olabildiği halde, hastalık durumunda ihtiyaç
artar. Bakteri, virüs ve parazit gibi hastalık etkenleri, toksinler ve aşılarla birlikte kanatlı sürüsünde
stres oluşumunu indükler (Muğlalı ve Salman 2012).
Şaşırtıcı olarak 24 saat gibi kısa süreli açlığın hücresel ve humoral bağışıklığı artırdığı gösterilmiştir. Açlığın uzaması durumunda ise genellikle immun yanıtı
azaltan yüksek düzeyde glukokortikoit hormonunun
oluştuğu belirlenmiştir. Kronik eksiklikler immun kapasiteyi düşürmektedir. Sık rastlanmamakla birlikte
immun sistem besin fazlalığına da eksikliği kadar
hassas tepki vermektedir (klorit fazlalığı) (Güney,
2008).
Protein ve Aminoasitlerin İmmun Sistem Üzerindeki Etkisi
Besinsel protein yada amino asit eksikliğinin bağışıklık sistemi fonksiyonlarında bozulmalara ayrıca hayvanlar ve insanlarda bulaşıcı hastalıklara yakalanma
sıklığının artmasına neden olduğu bilinmektedir. Ancak, son 15 yıl içinde belli başlı hücresel ve moleküler mekanizmalar ortaya çıkmaya başlamışlardır.
Protein açısından kötü beslenme plazma içindeki
6
MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
birçok aminoasit konsantrasyonunu azaltır. Son çalışmalarda elde dilen bulgular;
1. T lenfositleri, B lenfositler, doğal öldürücü hücreleri ve makrofajlar,
2. Hücresel redoks durumu, gen ekspresyonu ve
lenfosit proliferasyonu,
3. Antikorlar, sitokinler ve diğer maddelerin sitotoksik üretimi gibi bağışıklık yanıtlarının düzenlenmesinde amino asitlerin önemli bir rol oynadığını göstermektedir.
Kanıtlar yetersiz beslenen ve bulaşıcı hastalığı olan
hayvan ve insanlara verilen belli amino asitlerin besinsel takviyesi morbidite ve mortaliteyi azaltarak
bağışıklığı arttırdığını göstermektedir. Arjinin, glutamin ve sistein gibi protein öncülleri en iyi prototiplerdir (Peng ve ark, 2007).
Antikor üretiminin farklı amino asit alınımına bağlı
olduğu Canon tarafından 1942 yılında ileri sürülmüştür. Hayvanların hastalıklara dirençliliği üzerinde
diyetteki protein oranının eksikliği veya fazlalığının
etkisinin olduğuna dair sınırlı sayıda literatür vardır
(Bhargava ve ark., 1970).
Protein ya da aminoasit yetersizlikleri antikor dolaşımını azaltabilmektedir. Cannon deney hayvanları
üzerindeki çalışmalarında; proteinden eksik diyet-
K a na tl ı l a rda Pro te i n v e Ami no Asi tl e ri n İmmun S i ste m Üzer in e E tk is i
le beslenen hayvanlarda bakteriyel etkenlere karşı
düşük antikor üretimi, baskılanmış gammaglobulin
sentezi ve azaltılmış fagositozis bulgularını ortaya
koymuştur (Güney, 2008).
Diyetteki protein düzeyinin hastalığın şiddeti üzerine etkisi enfektif mikroorganizmanın tipine de bağlıdır. Örneğin, Escherichia coli inokulasyonuna karşı
oluşan lezyon sayıları, broyler diyetlerindeki protein düzeylerinin yükselmesi ile (%18, 20.5 ve 23)
azalmıştır (Rao ve ark, 1999). Çok yüksek proteinle
beslenen ve Salmonella gallinarum ile enfekte tavuklarda yüksek ölüm oranı ve hastalığa duyarlılığın
arttığı gösterilmiştir (Smith ve Chubb, 1957; Hill ve
Garren, 1961).
Aminoasit eksikliğinde, hücresel immuniteden daha
çok humoral yanıt azalma eğilimindedir. Büyüme
dönemindeki protein eksikliği lenfoid dokularda gelişim geriliğine neden olur. Genel olarak bağışıklık
için gerekli olan aminoasit ihtiyacının büyüme için
gerekli olandan daha fazla olduğuna inanılır. Esansiyel aminoasit eksiklikleri gelişim geriliği, yumurta
büyüklüğü ve veriminin azalması ile sonuçlanır. Bazı
aminoasit eksikliği veya dengesizliği prolapsus sonucu gagalama / kanibalismus, yağlı karaciğer sendromu gibi yönetsel sorunlarla ilgili olabilir (Muğlalı ve
Salman, 2012). Squibb (1963) ciddi protein yetersizlikleri ile düşük Hemaglutinasyon İnhibisyon antikor
titreleri arasında bir korelasyon olduğunu bildirmiştir.
Dört haftalık yaşta İnfeksiyöz Bronşitis Virusu (IBV)
ile enfekte yumurtacı dişi civcivlerde mutlak heterofil (H) sayısı, periferal kanda H / Lenfosit (L) oranı ve
CD8+ hücrelerinin, yeterli ve yüksek düzeyde arjinin
içeren gruplarda artış gösterdiği saptanmıştır (Lee
ve ark., 2002). Rasyona yapılan arjinin katkısının
IBV’a karşı hayvanlarda gelişen hücresel bağışıklığı
ve hedef dokularda lökosit alt populasyonunun dağılımını etkilediği bildirilmektedir (Cengiz, 2005).
Valin, treonin, vitamin A, riboflavin, pantotenik asit,
ridoksin ve selenyum gibi mikro besinlerin yetersiz
seviyeleri bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir.
İmmunite için bazı besinlere (metiyonin, valin, arjinin, vitamin C ve vitamin E) büyüme ve verim için
duyulandan daha fazla gereksinim duyulur (Güney,
2008).
Hücreleri süperoksit, hidrojen peroksit, hidroksil radikali gibi reaktif oksijen türlerinin zararına karşı E
ve C vitaminleri ile kükürtlü aminoasitlerin rasyon-
daki seviyelerinin yükseltilmesi gerekir. Hastalık ve
nekahat dönemi sırasında rasyonda özellikle metiyonin ve lizin gibi esansiyel amino asitlerin miktarı
normal seviyenin üzerine çıkarılarak artırılmalıdır.
Genel olarak bağışıklık için gerekli olan aminoasit
ihtiyacının büyüme için gerekli olandan daha fazla
olduğuna inanılır. Bütün esansiyel aminoasit eksiklikleri gelişim geriliği veya yumurta büyüklüğü ve
yumurta veriminin azalması ile sonuçlanır. Bazı aminoasit eksikliği veya dengesizliği prolapsus sonucu
gagalama / kanibalismus, yağlı karaciğer sendromu
gibi yönetsel sorunlarla ilgili olabilir (Muğlalı ve Salman, 2012).
Broyler civciv rasyonlarında bazı esansiyel amino
asit yetersizliklerinin performans ve bağışıklık parametreleri üzerine etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada (Konashi ve ark., 2000), bir haftalık Ross etlik
civcivler NRC’de (1984) bildirilen gereksinim düzeyinin % 50‘si oranında yetersiz esansiyel amino asit
içeren rasyonlarla beslenmiştir. Çalışmada timus,
dalak ve bursa fabrisius ağırlık oranları (mg/kg CA)
kontrol grubunda sırası ile 254, 99, 187; arjinin ve lizin bakımından yetersiz rasyonlar ile beslenen grupta ise sırası ile 221, 145 ve 235 olarak saptanmıştır.
Çalışmada esansiyel amino asit tipinin ve yetersizlik
derecesinin lenfoid organ ağırlıklarını farklı düzeyde etkilediği, timus ve bursa fabrisius ağırlıklarının
Yem
Eğer en önemli maliyet
kaynağı ise;
Cobb, düşük yoğunluktaki yemlerden en iyi
şekilde yararlanarak maliyetlerin aşağıya
çekilmesini sağlar.
Cobb, paranızın parmaklarınızın arasından
akıp gitmesine engel olur.
cobb-vantress.com
Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4 MEKTUP ANKARA 7
K ana t lılard a P ro t e in v e A mi n o A si tl e r i n İ m mu n S i ste m Ü z e ri ne Etki si
dalağa göre bu yetersizlikten daha fazla etkilendiği
bildirilmektedir. Çalışmada arjinin + lizin yetersizliğinin; CAA’nı ve yem tüketimini, izolöysin, löysin,
valin yetersizliğinin; timus ve bursa Fabrisius ağırlıklarını olumsuz etkilediği bildirilmektedir. Araştırmanın sonucunda kanatlılarda esansiyel amino asit
yetersizliğinin hücresel immun yanıtlar üzerinde,
lenfoid organ gelişimi ve antikor üretimine göre
daha etkili olduğu belirtilmektedir (Cengiz, 2005).
Sistein amino asidinin hücresel ve humoral bağışıklık
üzerine, metiyonin % 70–84’ü oranında etkili olduğu
bildirilmiştir (Tsiagbe ve ark., 1987a, b). Bazı amino
asitlerin immun yanıttaki rolleri Çizelge 1’de verilmiştir.
Metiyonince yetersiz beslenen civcivler immunolojik
stres süresince optimum düzeyin altında interlökin
(IL)-1 üretimine sahip olmuşlardır (Klasing ve Barnes, 1988). Broyler civcivlerin ihtiyaç duyduğu metiyonin seviyesinin büyümeyi iyileştirmek için duyulan
ihtiyaçtan daha yüksek olduğu belirlenmiştir (Swain
ve Johri, 2000). Bhargava ve ark. (1970) tarafından
yapılan bir araştırmada, L- Metiyonin ile beslenen
civcivlerde, newcastle B-1 suşu ile deneysel enfeksiyon oluştulmasından sonra antikor oluşumunun DMetiyoninden çok daha fazla olduğu (P < 0,05) ve iyi
sonuçlar alındığı vurgulanmıştır (Bhargava ve ark.,
1970).
Newcastle virüsü ile enfekte kanatlılarda yapılan bir
araştırmada rasyonu lizin ile dengelenmiş olanların
dengelenmemiş olanlara göre hastalığı baskı altına
almada daha iyi olduklarını gözlemlemiştir. Broyler
civcivlerin lizin ihtiyacının immunolojik strese maruz kalan hayvanlarda normalden daha düşük olduğu görülmüştür. Ancak lizin yetersizliği immunolojik
stres esnasında civcivin IL-1 sirkulasyonu oluşturma
yeteneğini olumsuz yönde etkilememiştir (Klasing ve
Barnes, 1988).
Arjinin sitotoksik bir ürün olan nitrik oksitin sentezlenmesinde bir substrattır ve bu bileşik yangının
erken döneminde makrofajlardan ve diğer fagositik
hücrelerden sitotoksik, sitostatik ajanların salınımı,
granülasyon dokusunun oluşumu ve revaskülarizasyon işlemleri için son derece önemli role sahip olduğu bildirilmektedir (Bulgrin ve ark., 1993).
Arjinin’ in tavuk yemlerine kısa süreli (4 haftaya kadar) katılmasının immunite üzerine az etkili olduğu
fakat daha uzun süre kullanımının (8 haftaya kadar)
SRBC antikor yanıtını artırdığı gözlenmiştir (Deng ve
ark, 2005).
8
MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
Arjinin tümör oluşumunu yavaşlatıcı etkisini immun
işlevleri arttırarak göstermektedir. Timus bezi, kansere yanıt olarak gelişen immun yanıtta önemli bir
role sahiptir. Diyete serbest formda arjinin katkısı,
büyüme hormonunun öncü maddesi olarak etki ederek, timus bezinin büyüklük ve normal etkinlikleri
üzerine olumlu etkiler göstermektedir. Timus bezinden salgılanan enzimler ve timosinin artışına bağlı
olarak; dalak ve lenf nodüllerinden T lenfositleri
üretimi artışı ile immun yanıt daha güçlü hale gelmektedir. T hücrelerinin yalnızca sayısında değil
aynı zamanda etkinliklerinde de artış gözlenmektedir. Kanser sağaltımında kullanılan L - arjinin başlıca; tümör hücrelerinin çoğalmasını baskılayıcı, büyüme hormonu salınımına yardımcı, immun yanıtı ve
özellikle operatif girişimler sonrası yara iyileşmesini
geliştirici etkileri için kullanılmaktadır (Bulgrin ve
ark., 1993; Evoy ve ark., 1998).
Rasyonda valin oranının artırılması sonucunda, ortalama ağırlık, besin etkisi ve antikor oluşumunda bir
artmanın olduğu gösterilmiştir. Diyetteki valin oranı
düşük olduğunda (% 0,5 – 0,7) antikor titresi düşük
olurken; yüksek oranlarda (% 0,9 – 1,5) ise titrenin
arttığı gösterilmiştir. Maksimum gelişme için valin
gereksinimi % 0,9 iken, antikor oluşumu için bu oran
bir miktar daha fazladır (Bhargava ve ark., 1970).
Protexin ile Daha Yüksek
Broyler Performansı
Daha iyi FCR1
Daha az ölüm oranı2
Daha güçlü kemik yapısı3
Isı stresinin etkilerinde azalma4
Protexin, yüksek miktarda ve çok suşlu
probiyotik bakteri içeren bir yem katkısı olup
90°C’de 3 dakikaya kadar peletleme ısısı ve düşük
asitlik derecelerine dayanıklılık gösterir.
Protexin ile hayvanlarınızın doğal savunma
mekanizmalarını güçlendirirken verimlerini artırın.
1. Zakeri, A. ve Kashefi, P. 2011.
2. Ticari saha çalışma sonuçları, 2007.
3. Ziaie, H. et al. 2011.
4. Sohail, M. U. et al. 2010.
K ana t lılard a P ro t e in v e A mi n o A si tl e r i n İ m mu n S i ste m Ü z e ri ne Etki si
Aminoasit
Ürünler
Major Fonksiyonlar
Amino asitler
Proteinler
Humoral ve Hücresel İmmun Faktörler ve Enzimler
Alanin
Doğrudan
Apoptosizin inhibisyonu; lenfosit proliferasyonunun stimulasyonu; ve muhtemelen
hücresel iletişim mekanizması aracılığıyla antikor üretiminin artırılması
Arjinin
Nitrik Oksit (NO)
Molekül uyarımı; patojenlerin öldürülmesi; sitokin üretiminin regülasyonu; ve
otoimmun hastalıkların aracısı
Dallanmış Zincirli
Aminoasitler
(İsolöysin, löysin ve
valin)
Direkt
Protein sentezinin regülasyonu ve sitokinlerin aktivasyonu ve hücresel mTOR
iletimi aracılığıyla antikor üretimi
Glutamin
İmmun sistem hücreleri için büyük bir yakıt; T-lenfosit proliferasyonunun
regülasyonu, protein sentezinin yanında sitokin ve antikor üretimi; makrofaj
fonksiyonunun aktivasyonu; apoptozisin inhibisyonu
Direkt
Hücre membranlarındaki glisin kapaklı kanal aracılığıyla kalsiyum girişi
Serin
Tek-karbon ünitesi metabolizması; seramid ve fosfatidlserin formasyonu
Haem
Kan Proteinleri (hemoglobin, miyoglobin, katalaz ve sitokrom); karbonmonoksit
üretimi (CO, iletici molekül)
Direkt
NO sentezinin regülasyonu; antiviral aktivite
Homosistein
Oksidan; NO sentezinin yavaşlaması
Betain
Homosisteinin metiyonine metilasyonu; Tek-karbon ünitesi metabolizması
Kolin
Betain, asetilkolin ve fosfatidilkolin sentezi;
Sistein
Glutation sentezi ve H2S üretimi (molekül iletimi)
DCSAM
Proteinler ve DNA’nın metilasyonu; poliamin sentezi; gen ekspresyonu
Direkt
Tetrahidrobiopterin’in düzenlenmesi (NO sentezi için bir kofaktör)
Tirozin
Nöronal fonksiyonları düzenleyen nörotransmitterlerin sentezi ve hücre
metabolizması
H2O2
Patojenlerin öldürülmesi; bağırsak bütünlüğü; molekül sinyalizasyonu; immunite
P5C
Hücresel redoks safhaları; DNA sentezi; lenfosit proliferasyonu; ornitin ve poliamin
formasyonu; gen ekspresyonu
Direkt
İntestinal immun fonksiyonların devamı için müsin proteinin sentezi; apoptozisin
inhibisyonu; lenfosit proliferasyonunun stimulasyonu; antikor üretiminin
artırılması
Serotonin
Nörotransmitter; yangısal sitokinler ve süperoksitlerin üretiminin inhibisyonu
NAS
Tetrahidrobiopterin sentezinin inhibitörü; antioksidan; yangısal sitokinler ve
süperoksitlerin üretiminin inhibisyonu
Melatonin
Antioksidan; yangısal sitokinler ve süperoksitlerin üretiminin inhibisyonu
ANS
Ön yangısal T – helper – 1 sitokinlerin üretiminin inhibisyonu; otoimmun sinirsel
yangıların önlenmesi; bağışıklığın artırılması
Glisin
Lizin
Metiyonin
Fenilalanin
Pirolin
Treonin
Triptofan
10 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
K a na tl ı l a rda Pro te i n v e Ami no Asi tl e ri n İmmun S i ste m Üzer in e E tk is i
Tirozin
Dopamin
Nörotransmitter; immun yanıtların düzenlenmesi
EPN ve NEPN
Nörotransmitter; hücre metabolizması
Melanin
Antioksidan; yangısal sitokinler ve süperoksitlerin üretiminin inhibisyonu
Poliaminler
Gen ekspresyonu; DNA ve protein sentezi; iyon kanallarının fonksiyonları; apoptozis;
transdüksiyon (gen aktarımı)’un sinyalizasyonu; antioksidan; hücre fonksiyonu;
lenfosit proliferasyonu ve diferensiyasyonu
Glutation
Serbest radikal tutucu; antioksidan; hücre metabolizması (Ör: lökotrienlerin
formasyonu, merkapturat, glutationilspermidin, glutation–NO eklentili,
glutationilproteinler); transdüksiyon (gen aktarımı)’un; gen ekspresyonu; apoptozis;
hücresel redoks safhaları; immun yanıtlar
Nükleik asitler
Genetik bilginin kodlanması; gen ekspresyonu; hücre döngüsü ve fonksiyonu;
protein ve ürik asit sentezi; lenfosit proliferasyonu
Ürik asit
Antioksidan
Gln ve Trp
NAD(P)
Oksidoredüktazlar için koenzim; polimeraz substratı (ADP - riboz)
Liz, Met ve Ser
Karnitin
Oksidasyon için uzun zincirli yağ asitlerinin mitokondrilere taşınması; asetilkarnitin
olarak enerjinin depolanması
Arg ve Met
Sis, Glu ve Gli
Gln, Asp ve Gli
ANS, antranilik asit; EPN, epinefrin; mTOR, the mammalian target of rapamycin; NAS, N-acetylserotonin; NEPN, norepinefrin; P5C,
pirrolin-5-karboksilat
Treonin broylerler için sınırlayıcı amino asittir ve eksikliğinde gelişme performansını düşüreceğinden dolayı, rasyonda yeterli olmalıdır. Treonin üzerine yapılan bilimsel çalışmalarda, treoninin rasyona farklı
oranlarda katılmasıyla elde edilen sonuçlar karşılaştırıldığında; ana yargı yetersiz kullanımında gelişim
geriliği genel olarak görülmekte; ancak humoral ve
hücresel immunitede dikkate değer bir değişiklik olmadığı yönündedir (Gökçeyrek ve Tüzün, 2012).
Immunglobulinler, yüksek konsantrasyonda valin ve
treoninin içerirler. Bu aminoasitlerin yetersizliği tavuklarda immun yanıtı zayıflatır (Demirel ve Pekel,
2006).
Sonuç
Son yıllarda alternatif bağışıklık artırıcı besin maddesi araştırmaları önemli hale gelmiştir. Kanatlı beslenmesinde amino asit fıçısı olarak tabir edilen yapının sağlanabilmesi ve protein sentezinin eksiksiz
yapılabilmesi için vazgeçilmez olan esansiyel amino
asitler dengeli beslenme sağlarken, bazıları da enfeksiyonlara karşı bağışıklığı artırmada daha aktif rol
oynamaktadır. Bağışıklık elemanlarının yapısında yer
alan proteinlerin sentezi için de amino asitlere ihtiyaç duyulmaktadır. Hastalıklara direncin artırılması
ve aşılama sonrası gerekli immunitenin sağlanması
ile kanatlı yetiştirme ekonomisine önemli katkılar
sağlanacaktır.
Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4 MEKTUP ANKARA 11
K ana t lılard a P ro t e in v e A mi n o A si tl e r i n İ m mu n S i ste m Ü z e ri ne Etki si
Kaynaklar
1.
2.
Bhargava KK, Hanson RP, Sunde ML, 1970. Effects of Methionine and Valine on Antibody Production in Chicks Infected
with Newcastle Disease Virus, The Journal of Nutrition,300:
241-248.
Bulgrin JP, Shabani M, Smith JD, 1993. Arginine-free diet
suppresses nitric oxide production in wounds. J. Nutr. Biochem. 4: 588-593.
3.
Calder PC, 2006. Branched-chain amino acid and immunity.
J Nutr, 136: 288–293.
4.
Cengiz Ö, 2005. Broyler Rasyonlarına İlave Edilen Değişik Düzeylerdeki Arjininin Performans, İmmun Sistem Ve Bazı Kan
Parametreleri Üzerine Etkileri, Doktora Tezi, Ankara,
5.
Demirel G, Pekel A, 2006. Tavuklarda Bağışıklığın
Artırılmasında Besin Maddelerinin Rolü, İstanbul Üni. Vet.
Fak. Der. 32 (2): 71-77.
6.
Deng K, Wong CW, Nolan JV, 2005. Long-term effects of early life L-arginine supplementation on growth performance,
lymphoid organs and immune responses in Leghorn-type
chickens. Br. Poult. Sci., 2005; 46:318- 324
7.
Dibner JJ, Richards JD, 2004. The digestive system: challenges and opportunies. J. Appl. Poult. Res. 13: 86-93
8.
Evoy D, Lıeberman MD, Fahey TJ, Daly JM, 1998. Immunonutrition: The role of arginine. Nutrition. 14: 611-617.
9.
Güney G, 2008. İnfovet Dergisi Eki, Kanatlılarda Beslenme ve
Solunum Yolu Hastalıkları.
10. Grimble RF, 2006. The effects of sulfur amino acid intake on
immune function in humans. J Nutr, 136: 1660–1665.
11. Gökçeyrek D, Tüzün CG, 2012. Kanatlılarda Bağışıklık sisteminin Gelişiminde Erken Beslemenin Önemi. Erişim: www.
kanatlıbilgi.com. Erişim tarihi: 08.04.2012 23:41
12. Hill CH, Garren HW, 1961. Protein levels and survival time of
chicks infected with Salmonella gallinarum. J. Nutr.73: 28.
13. Kim SW, Mateo RD, Yin YL, Wu G, 2007.
Functional amino acids and fatty acids
for enhancing production performance of
sows and piglets. Asian-Aust J Anim Sci,
20: 295–306.
14. Klasing KC, Barnes DM, 1988. Decreasing amino asid requirements of growing
chicks due to immunologic stress. J. Nutr.
118: 1158-1164.
15. Konashi S, Takahashi K, Akiba Y, 2000.
Effects of dietary essential amino acid
deficiencies on immunological variables
in broiler chickens. Brit. J. Nutr. 83: 449456.
16. Lee JE, Austic RE, Naqi SA, Golemboski
KA, Dietert RR, 2002. Dietary arginine
intake alters avian leucocyte population
distribution during infectious bronchitis
challange. Poultry Sci. 81: 793-798.
12 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
17. Mashaly MM, Heetkamp MJ, Parmentier HK, Schrama JW,
2000. Influence of genetic selection for antibody production
against sheep blood cells on energy metabolism in laying
hens. Poultry Sci. 79: 514-24.
18. Muğlalı H, Salman M, 2012. Kanatlılarda Beslenme Sağlık
İlişkisi.Hayvan Beslemede Güncel Yaklaşımlar. İnfovet Dergisi Eki. Nisan, 10-35.
19. National Research Council, 1984. Nutrient requirements of
poultry. 8th rev. ed. National Academy Press, Washington,
DC.
20. Peng Li, Yu-Long Yin, Defa Li, Sung Woo Kim and Guoyao Wu,
2007. Amino acids and immune function, Review Article, British Journal of Nutrition, 98. 237–252
21. Roch P, 1999. Defense mechanisms and disease prevention
in farmedmarine invertebrates. Aquaculture, 172: 125–145
22. Rao SV, Praharaj NK, Reddy MR, Sridevi B, 1999. Immune
competence, resistance to Escherichia coli and growth in
male broiler parent chicks fed different levels of crude protein. Vet. Res. Commun. 23: 323-326.
23. Smith HW, Chubb LG, 1957. Effect of feeding different levels
of protein concentrates on the susceptibility of chickens to
Salmonella gallinarum infection. J. Comp. Pathol. 67: 10.
24. Squibb RL, 1963. Nutrition and biochemistry of survival during Newcastle disease virus infection. I. Liver nucleic acid,
protein, and lipid patterns in chicks. J. Nutr. 81:48.
25. Swain BK, Johri TS., 2000. Effect of supplemental methionin, choline, and their combinations on the performance and
immune response of broilers. Br. Poult. Sci. 41:83-88.
26. Tsiagbe VK, Cook ME, Harper AE, Sunde ML, 1987a. Efficacy
of cystein in replacing methionin in the immune responses of
broiler chicks. Poult. Sci. 66:1138-1146
27. Tsiagbe VK, Cook ME, Harper AE, Sunde ML, 1987b. Enhanced immune response in broiler chicks fed methionin-supplemented diets. Poult. Sci. 66:1147-1154.
Tavuk A ş ıları v e A ş ı Pr o g r a ml a r ı
Derleme
TAVUK AŞILARI VE AŞI PROGRAMLARI
Türkan TÜZEL
Yakındoğu Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Lefkoşa,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
E- posta: [email protected].
Özet: Tavukçuluk sektöründe tavuk aşıları hastalıkların kontrolü ve sağlık programlarının oluşturulması
aşamasında önemli bir yere sahiptir. Tavuk etine olan
talebin günden güne artması ve sektörde gelişmeler
aşıların uygulanması ve teknolojilerinin gelişmesine
bununla birlikte kontrol programlarının oluşturulup
takip edilmesinin önemini arttırmıştır. Bu çalışmada aşılamada doğrudan ilişkili olan tavuk bağışıklık
sistemi ve organlarından kısaca bahsedip, tavuk aşılarının ayrımını yaparak, uygulama yolları hakkında
bilgi verildikten sonra aşı programının oluşturulma
esasları ve kontrolü konularından bahsedilecektir.
Anahtar sözcükler: tavuk aşıları, bağışıklık sistemi.
Giriş
Modern tavukçulukta aşılar önemli bir yere sahiptir.
Son yıllarda tavukçuluk sektöründe görülen gelişmeler aşılama stratejilerinin doğru uygulanması ile
mümkün olmuştur. Kanatlıları aşılamanın birinci nedeni hastalıklara bağlı gelişen morbidite ve mortalite nedenli kayıpların önüne geçilmesidir. Yumurtacı
ve damızlıkların aşılanması ise yumurta verimi ve
yumurta kalitesinin enfeksiyonlara bağlı bozulmasını
engellemek açısından önemlidir. Ayrıca damızlıkların
aşılanması vertikal bulaşma ile enfeksiyonların diğer
nesillere aktarılmasının önüne geçmesi açısından da
önemlidir. Özellikle civcivlerin ilk hafta maternal
antikorlar ile korunarak ilk hafta ölümlerinin önüne
geçilmesinde önemli görevleri vardır.
tedir. Kanatlı immun sistemi karmaşıktır ve birçok
hücre tipi ve kimyasal ajan içermektedir. İmmun sistemin bütünlüğü, genetik, beslenme ve profilaktik
yaklaşımların da geliştirilmesi ile kanatlı sektöründe
araştırmalarda ve üretim performansında önemli yer
tutmaktadır.
İmmun sistemin birinci fonksiyonu enfeksiyona yol
açan virüs, bakteri, mantar ve parazit gibi mikroorganizmaların vücuda girmelerinin engellenmek veya
girmiş ise girdikleri yerde yutulmalarını sağlamak,
yayılmalarının engellenmek veya geciktirmektir.
Diğer önemli bir özelliği immun sistem bir hafızaya
sahiptir. Bu da aynı etkenle tekrar karşılaştığında
daha güçlü ve etkili yanıt oluşturabilmesi demektir.
İmmun sistem enfeksiyöz ajanlara karşı hem humoral hem de hücresel bağışıklık ile cevap vermektedir.
Humoral bağışıklıkta antikorlar yani B. fabriciustan
köken alan B hücreleri ve sitokinler görev alır. Hücresel Bağışıklık ise makrofajlar fagositozu uyararak,
sitotoksik T hücreleri virüs ile enfekte hücrelere
etkiyerek ve NK (Natural Kiler) hücreleri tümoral
oluşumlara etkiyerek ortaya çıkar. Etkili bir aşılama
hem humoral hem hücresel bağışıklığı uyarmalıdır.
Bağışıklı Sistemi Organları
Primer ve sekonder lenfoid organlar olarak iki şekilde sınıflandırılmaktadır.
Primer veya merkezi lenfoid organları
Bağışıklık
• Bursa fabricius
Bağışıklık doğal bağışıklık ve kazanılmış bağışıklık
olarak ikiye ayırmak mümkündür. Doğal bağışıklık
genetik, fizyolojik ve spesifik olmayan mekanizmalarla gelişen bağışıklıktır. Kazanılmış bağışıklık ise
aktif ve pasif (maternal bağışıklık) bağışıklık olarak
ikiye ayrılır. Aktif bağışıklık dört aşamadan oluşur,
bunlar tanıma, aktivasyon, eliminasyon ya da antikor oluşumu ve hatırlamadır. Aşılamada ise maternal
bağışıklığı güçlendirme daha önemlidir. Kanatlılarda
aşılama ve serolojik kontrollerin uygulanabilmesi
için immun sistemin çok iyi anlaşılması gerekmek-
• Timus
14 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
Sekonder lenfoid organlar
• Dalak,
• Kemik İliği,
• Harderian bezi (Göz Çukurunda),
• Pineal bezi (Beyinde),
• Mukozal yüzeyle ilgili lenfoid dokuları (MALT),
• Bronşlarla ilgili lenfoid dokuları (BALT),
• Bağırsaklarla ilgili lenfoid dokuları (GALT),
• Bağlayıcı özellikteki lenfoid dokuları (CALT)’dır.
Neden Pulmotil®AC, Mikoplazma
ile mücadelede “1 numaralı” ürün.
1
Beşeri üretim standartları garantisinde
kalite, güvenilirlik ve sağaltıcı etki
Ekonomik kayıpları durduran hızlı ve uzun
klinik etkinlik2,3
Yüksek ürün safiyeti, potensi ve
stabilitesi sağlayan “tek süreçli sıvı
formülasyon üretimi”
Enfeksiyonla mücadele eden
makrofaj ve heterofiller içinde yüksek
konsantrasyon4
Ürünü 3 yıla kadar UV ışını, oksidasyon
ve neme bağlı degradasyondan koruyan
orijinal ambalaj*
Solunum yolu enfeksiyonlarındaki gücü
ile klinik etkinlik ve performans arasında
denge sağlar5
Pulmotil AC hakkında
daha fazla bilgi için
lütfen bizi arayın.
Elanco Hayvan Sağlığı
Lilly İlaç Tic. Ltd. Şti.
0216 554 00 00
*Kullanmadan önce lütfen prospektüsü okuyunuz.
1Elancotarafındanyürütülenpazararaştırmasısonuçları;Şubat2006.
2AbdEl-Aziz,et.al,Tavuklardaenrofloxacin’infarmakokinetikdeğerlendirmesi.BritishPoultryScience,38:164-168,1997.
3Warrenet.al,Tavuklardatilmikosininoralyollauygulanmasınıtakibenakciğervehavakesesikonsantrasyonları.Journ.Vet.Pharm.and
Ther.,20(supl.1):181-218,1997.
4Scorneaux,B.andShryock,T.Tavukfagositlerindetilmikosininhücreiçibirikimi,dağılımıveefluksu.
PoultryScience,77(10):1510-1521,1998.
5Elancodenemeleri,T5DTL9901&T5DJD9901.Datamevcuttur.
PulmotilisatrademarkforElanco’sbrandoftilmicosin.
Elanco,PulmotilandthediagonalcolorbararetrademarksofEliLillyandCompany.
©2006ElancoAnimalHealth.Allrightsreserved.(PO0626)
www.elanco.com
BİLEŞİMİ: Pulmotil AC Oral Çözelti; bal renkli bir çözelti olup, her mL’sinde 250 mg tilmikosin aktivitesine eşit tilmikosin fosfat içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER: Tilmikosin, makrolit grubundan semisentetik bir antibiyotiktir. Bakteri
hücresinde protein sentezini inhibe ederek etki gösterir. Antibakteriyel spektrumunda; mikoplazma türleri, Gram-pozitif ve bazı Gram-negatif mikroorganizmalar bulunur. Anılan mikroorganizmalar için tilmikosinin MIC değerleri şu şekildedir:
Mikroorganizma
MIC (mg/ml)
Mycoplasma gallisepticum
0.048
Clostridium perfringens
3.12
Mycoplasma synoviae
0.025
Staphylococcus aureus
0.78
Chlamydia psittaci
0.1
Actinomyces pyogenes
0.024
Ornithobacterium rhinotracheale
0.03
Salmonella typhimurium
> 50
Pasteurella multocida
6.25
Escherichia coli
50
Kanatlılara oral yolla uygulandığında tilmikosin hızla emilerek kana karışır. Yine hızlı bir şekilde serumu terkederek düşük yoğunlukta pH’a sahip enfeksiyon bölgelerine göç eder. Uygulamadan 6 saat sonra akciğerler ve hava keselerinde
tilmikosine rastlamak mümkündür. Tilmikosin, safra ve idrar yoluyla atıldığından, karaciğer ve böbreklerde de oldukça yüksek konsantrasyonda bulunur. KULLANIM YERİ / ENDİKASYONLARI: Pulmotil AC Oral Çözelti, etçi tavuk ve hindilerde
Mycoplasma gallisepticum, M. synoviae, Ornithobacterium rhinotracheale, Pasteurella multocida ve tilmikosine duyarlı diğer mikroorganizmaların yol açtığı solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZU:
Veteriner hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde; Her litre suya 75 mg tilmikosin (60 mL Pulmotil AC Oral Çözelti / 200 litre) katılır. Bu, günlük 15-20 mg/kg canlı ağırlık dozuna karşılık gelmektedir. Uygulamaya 3 gün devam
edilmelidir. Hastalık sonrasında tedaviye 1-2 gün devam edilmelidir. İlaçlı su her gün taze olarak hazırlanmalıdır. İSTENMEYEN ETKİLER: Tilmikosin, güvenli bir madde olup, belirtilen dozlarda ve hayvan türlerinde kullanılması durumunda
herhangi bir yan etki görülmez. İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ: Fenikoller, linkozamidler ve diğer makrolid antibakteriyeller ile antagonizma nedeniyle birlikte uygulanmamalıdır. GIDALARDA İLAÇ KALINTI UYARILARI: İlaç Kalıntı Arınma Süresi
(i.k.a.s.): Tedavi süresince ve son ilaç uygulamasından sonra etçi tavuklar 14, hindiler 10 gün geçmeden kesime gönderilmemelidir. Yumurtası insan gıdası olarak tüketilen hindi ve tavuklarda kullanılmamalıdır. KONTRENDİKASYONLARI:
Belirtilen dozlarda hedef türler için kontrendikasyonu yoktur. Diğer hayvan türlerinde kullanılmamalıdır. GENEL UYARILAR: Kullanmadan önce ve beklenmeyen bir etki görüldüğünde veteriner hekime danışınız. Çocukların ulaşamayacağı
yerde bulundurunuz. DOZ AŞIMI VE ALINACAK ÖNLEMLER: Tilmikosin, kanatlı hayvanlar için oldukça güvenli olup; 5 gün süreyle 375 mg/kg dozda uygulandığında herhangi bir yan etki görülmemiştir. UYGULAYICININ ALMASI GEREKEN
ÖNLEMLER: Pulmotil AC Oral Çözelti’nin deri ile teması iritasyona yol açabilir. Ürünün kullanımı sırasında koruyucu eldiven ve elbise giyilmelidir. Uygulama sonrasında eller yıkanmalıdır. Deri ile temas durumunda, ilgili yerler yıkanmalıdır. Gözle
temas ettirilmemelidir. Göz ile temas durumunda gözler iyice yıkanmalıdır. MUHAFAZA ŞARTLARI VE RAF ÖMRÜ: Direkt güneş ışığı almayan yerlerde ve 30 °C’nin altında, dondurulmadan saklayınız. Raf ömrü imal tarihinden itibaren 3 (üç)
yıldır. Şişenin kapağı açıldıktan sonra ürün 3 ay süre içerisinde tekrar kullanılabilir. TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ: Karton kutu içinde, 60 mL, 240 mL ve 960 mL’lik bal renkli PEN şişelerde sunulmaktadır.SATIŞ YERİ VE ŞARTLARI: Veteriner hekim
reçetesiyle veteriner muayenehanelerinde ve eczanelerde satılır (VHR). PROSPEKTÜS ONAY TARİHİ: 17.12.2004 TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI RUHSAT TARİH VE NO.SU: 20.12.2000 – 7/681 RUHSAT SAHİBİ VE ADRESİ: Lilly İlaç
Ticaret Ltd. Şti. Kısıklı Caddesi Kuşbakışı Sokak No:6/3 Altunizade / İstanbul ÜRETİM YERİ: COC Farmaceutici S.r.l., via Modena 15, 40019 S. Agata Bolognese(BO), İtalya - Elanco International (a division of Eli Lilly S.A., Cenevre, İsviçre)
lisansıyla üretilmiştir. ElancoTM, Pulmotil ® ve çapraz logo Eli Lilly and Company’nin tescilli ticari markalarıdır.
Tavuk A ş ıları v e A ş ı Pr o g r a ml a r ı
Diğer Bağışıklık Elemanları
Aşı ve Aşılama
Hücresel bağışıklık sistemi
Aşılar;
• Lenfositler,
• Modifiye ya da attenüe (canlı) aşı
• T ve B hücreleri,
• İnaktif (canlı olmayan, ölü) aşı
• Makrofajlar,
• Rekombinant aşı
• NK hücreleri
olarak sınıflandırmak mümkündür.
Sıvısal (Humoral) Bağışıklık Sistemi
• Immunglobulinler
• Sitokinler
Kanatlılarda Bağışıklık Sisteminin Mekanizması
Gelişmekte olan civciv embriyosuna ait ilk hücresel
yapı; özel olmayan bağışıklık sistemine aittir ve fagositik hücreler tarafından temsil edilmektedir. Bunlar kuluçkanın ilk günlerinde ortaya çıkar ve hemen
çoğalırlar. T ve B lenfositleri ise; özel bağışıklık sisteminin üyeleri olarak 10. günden hemen sonra ortaya çıkar ve çoğalırlar. Embriyonal gelişmenin son
aşamasında T ve B lenfositleri; dalak, sekal tonsiller,
bezli mide ve bronşlarla ilgili lenfoid dokular ve Harderian bezleri gibi periferal organlara göç etmektedir.
Lenfositler, perifer sisteme ulaştıklarında, fagositik
hücrelerin de yardımı ile vücuda giren antijene karşı reaksiyonun oluşmasına yardımcı olmaktadırlar. T
ve B lenfositlerinin perifer organlara ulaşmasından
sonra ve buna bağlı olarak bağımsız perifer bağışıklık merkezlerinin oluşmasından sonra timus ve Bursa
fabriciusun merkezi görevleri azalmaktadır. Sonuçta;
hem timus hem de B. fabricius giderek küçülmekte
ve ergin tavukta tamamen kaybolmakta ve yukarıda
bahsedilen periferal lenfoid organlar aktif duruma
gelmektedir. Ayrıca başlangıçta tam anlamıyla bağışıklık sistemine dahil olmayan gonadlar, böbrekler,
tiroid bezi, karaciğer, hipofiz bezi ve karaciğer gibi
organlarda bağışıklık olayına karışmaktadır.
Canlı (aktif) Aşılar
Bu tür aşılar vücuda verildiklerinde üreyerek lenfoid sistemi uyarırlar. Canlı aşılar, ya doğal olarak
zayıf (virulensi yani etkisi düşük) suşlardan veya attenuasyonla (çeşitli yöntemlerle virulensi yani etkisi
azaltılan) zayıflatılmış suşlardan hazırlanırlar. Canlı
aşıların üretimi daha kolay ve ucuzdur. Ancak virusun yani hastalık etkeninin yayılma riski ile birlikte
aşılama sonrası reaksiyonlar görülebilmektedir. Canlı
aşılar lokal ve genel bağışıklığı sağlamak için ölü aşılardan önce kullanılmaktadır.
İnaktif (ölü) Aşılar
Bu tür aşılar bağışıklık yeteneği yüksek olan suşlardan hazırlanır. Vücutta ürememesi nedeniyle ölü aşılar hastalık oluşturmaz ve dışarı saçılmazlar. İyi bir
uyarım için genellikle adjuvantlarla birlikte hazırlanır.
Ölü aşılar pahalıdır, hayvanlara tek tek uygulanmaktadır. Ancak birkaç aşının aynı anda kombine edilerek
birlikte kullanılması mümkündür.
Aşıların Depolanması ve Kullanılması
İyi izole edilen bir ambalaj içerisinde soğuk zincir
kırılmadan taşınmalıdırlar. Depolama sıcaklığı 2-8 ˚C
olmalıdır. Fazla sıcaktan, dondurmadan veya direkt
gün ışığından kaçınılmalıdır. Canlı aşılar kullanmadan hemen önce diluent ile sulandırılmalıdır. İnaktif
aşılar oda sıcaklığını gelebilmesi için 24 saat önceden serin bir ortamda bekletilmeli veya 5 saati geçmemek koşulu ile 100 ˚F’ tı geçmeyen su banyosunda bekletilmelidir. Çiftliğe aşılar ulaştırılırken direkt
gün ışından kaçınılmalıdır. Kullanmadan önce şişeler
nazikçe çalkalanmalıdır.
Tablo 1.Canlı ve inaktif aşıların karşılaştırılması(*Bazı aşılar (Marek, Tavuk çiçeği) hariç
Özellik
Canlı Aşı
İnaktif Aşı
Maliyet
Düşük
Pahalı
Sürü Uygulaması
Evet*
Bireysel
İmmunitenin devamlılığı
Kısa Süreli
Daha Uzun
Diğer aşılarla kombinasyon
Evet
Evet (Çoklu)
Maternal antikor oluşunu
Evet
Evet
Güvenirlilik
Evet/Hayır
Evet
16 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
Ta v uk Aşı l a rı v e Aşı P r ogr am lar ı
Kanatlı Sektöründe Aşısı Bulunan Bazı Hastalıklar
İçme suyu yöntemi-ND, IB, IBD, ILT, AE aşılamaları
gibi
Newcastle (ND), Enfeksiyöz Laryngotrakeitis (ILT),
Kanatlı Çiçeği (FP), Avian Ensefalomiyelit (AE), Marek (MD), Egg Drop Sendrom (EDS76), Viral Artrit
((REO Virus), Hindi Kanatlı Rinotrakeit (TRT/SHS),
İnfeksiyöz Bronşitis (IB),
Folliküler yöntem-Tavuk çiçeği, ILT aşılamaları gibi
İnfeksiy öz Bursal Hastalık (IBD),Chicken Enfeksiyöz Anemi (CIA), İnfeksiyöz Koriza (Heamohilus
Paragallinarum),Kanatlı Kolerası (Pasteurella Multocida),
Sprey aşılama
Mikoplazmozis (Mycoplazma Gallisepticum Ve
Mycoplazma Synoviae), Erysipelas ( Erysipelothrix
İnsidiosa), Salmonellozis (Salmonella Enteritidis, Salmonella Tyhimurium ve Salmonella Gallinarum),
Kanat zarına batırma yöntemi-Tavuk çiçeği, ND, ILT
aşılamaları gibi
Kloakal yöntem-ILT aşılamaları
Solunum yolu için uygulanan canlı aşılarda sıkça
kullanılan yöntemlerden biridir. Uygulama yapılacak hayvanın yaşına göre spray partikül büyüklüğü
ayarlanır. 80-120 mikron civcivler için, 30-60 mikron
diğer piliçler için olacak şekilde ayarlanır. Aşılar,
aşılamadan hemen önce kümeste hazırlanmalıdır.
Aşılama zamanı bölge özellikleri ve mevsim sıcaklıkları göz önünde bulundurularak sıcak havalarda sabah erken veya akşam serin saatlerde olacak şekilde
planlanmalıdır. Uygulama başlamadan önce havalandırma kapatılmalı/azaltılmalıdır. Kümes içerisinde
yavaş yürüyerek, hayvanların başlarının üzerinden
yaklaşık 1m yukarıdan uygulama yapılır.
İçme Suyu İle Aşılama
Aşı uygulanmadan 48 saat öncesinde tüm dezenfektan, klor ve ilaç uygulamaları durdurulmalıdır. Aşılama süresi sıcak iklimlerde 30-60 dk, soğuk iklimlerde
60-90 dk içerisinde tüketilecek şekilde hesaplanmalıdır. Aşı sabah/akşam saatlerinde uygulanmalıdır.
Kanat Zarına Aşılama
Bu aşılama tavuk çiçeği, avian ensefalomiyelit, chicken anemie ve canlı tavuk kolera hastalıklarının aşılamalarında kullanılmaktadır. Aşılama Yöntemleri
En çok kullanılan yöntemler sprey ve içme suyu ile
olmasına karşın diğer yöntemlerde aşısı yapılacak
hastalığa göre seçilerek uygulanmaktadır. Örneğin;
Burun-Göz damla yöntemi. ND,IB, ILT, vb.
Gaga daldırma yöntemi- ND, IB, vb.
Enjeksiyon yöntemi- Marek, ND,Viral artritis,Tifo,
Kolera ve bütün inaktif aşılar.
Spray yöntemi-ND, IB, IBD
Aşı uygulanırken iğne kanat zarının ortasına, tüyler
kenara çekilerek damar ve kemiğe dikkat ederek yapılmalıdır. İğne her 500 hayvanda bir değiştirilmelidir. Eğer aşılama sırasında kanat veni zarar görür ve
kanama şekillenirse iğne hemen değiştirilmeli ve aşı
tekrarlanmalıdır.
Enjeksiyon ile Aşılama
Her hayvana tek tek uygulanır. Kas içi ve derialtı
olmak üzere iki şekilde yapılır. Uygulama hataları
olmadığında iyi sonuçlar elde edilir. Enjeksiyon bölgesi seçilirken uygulama kolaylığı, insan güvenliği ve
aşı reaksiyonları dikkate alınarak seçilmelidir. Enjeksiyon sonrası en iyi sonucun nereden alınacağı göz
önüne alınarak karar verilmelidir
Tavuk A ş ıları v e A ş ı Pr o g r a ml a r ı
Aşı programlarının oluşturulması
Hem immunolojik hem de ticari faktörler aşılama
programlarının oluşturulmasında birlikte değerlendirilmelidir.
Program Oluşturma Aşamaları
• Genel bilgilerin sağlanması
• Aşı seçimi
larını oluşturmada oldukça önemli bir etkiye sahiptir.
IBD’de yüksek maternal antikor düzeyinde aşılamada
olumsuz bir etkisi vardır. TRT aşılamalarında maternal antikorların herhangi bir etkisi olmaz. O nedenle
maternal antikor seviyesi, üniformitesi ve yarılanma
süresi bilinmelidir.
Şekil 1. Maternal antikor seviyesi
• Aşılama zamanlarının belirlenmesi
• Aşılama
• Aşılama sonrası yapılacak işlemler
• Programın değerlendirilmesi
Aşı programlarının oluşturulmasında dikkate alınması gereken konular.
Hastalıkların Dağılımı
Aşılamanın yapılacağı hastalığın bölgedeki dağılımı
incelenmelidir. Hastalığın görülmediği bir bölgede
özellikle canlı aşıların kullanımında dikkatli olunmalıdır. Hastalık bölgede yoğun bir şekilde görülüyor ise
yetiştirme yönü dikkate alınarak kuluçkada aşılama
işlemlerine başlanmalı ve sürüye gerektiği durumlarda canlı ve inaktif aşılar uygulanmalıdır.
Saha enfeksiyonlarının varlığında problemli sürülerden mikrobiyolojik analizler, serolojik kontroller ile
genel laboratuar sonuçları değerlendirilerek sorunun
ne olduğu ortaya konmalıdır.
Şekil 2.Maternal antikor seviyesi
Şekil 3. Maternal antikorların üniformitesi
Kümeste daha önceden geçirilen hastalıkların durumu da önemlidir. Bazı hastalık etkenlerinin uzun
süre çevresel kaynaklarda canlı kalması nedeniyle
bu durum dikkate alınmalıdır. Bu etkenler arasında
IBDV ve MDV oldukça önem taşır.
Saha virusunun virulensi de diğer önemli konulardan biridir. Sahada çok virulent bir suş varsa aşılama
programları gözden geçirilmelidir. Böyle durumlarda, ilave aşılama yapılmalıdır (Örneğin velojenik ND
virus infeksiyonlarında).
Hayvanların Yaşı
Hayvanların yaşı iki açıdan oldukça önemlidir. Bazı
aşı suşları, lenfoid organlar üzerine olumsuz etki
yapabilir ve bazı hastalıklar, belirli yaş gruplarında
hastalık oluşturur.
Maternal Antikorların Durumu
Aşılamalarda maternal antikor varlığı mutlaka dikkate alınmalıdır. Maternal antikorlar aşılama program-
18 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
Şekil 4.Maternal antikorların üniformitesi
P-İLAN(21x29)-VETERİNER/TAV-2.indd 1
16.08.2012 14:31
Tavuk A ş ıları v e A ş ı Pr o g r a ml a r ı
Aşı Seçimi
• IB varyant suşlar
Aşı seçimlerinde, aşılamanın maliyet-fayda dengesi
gözden geçirilmelidir. Hayvanların kısa veya uzun
dönemli korumaya gereksinimi dikkate alınmalıdır.
• Zamanlama
• Kuluçka aşılamaları
• IBD aşıları için gün belirlenmesi
• IBD aşıları arasında süre
Aşı Suşunun Seçimi
• IBD ve ND aşılarının etkileşimi
• Aşı reaksiyonları
• ND aşılamaları
• ND aşı suşları
• ND ve IB kombinasyonunun etkileri
• IBD aşıları
Broiler Damızlık Sürüler İçin Örnek Aşı Programı
Yaş
Aşı
Aşılama yöntemi
1.gün
2.hafta
3.hafta
4.hafta
5.hafta
8.hafta
10.hafta
12.hafta
18.hafta
MD
Koksidiozis
ND ND IB MD (IBD) IBD ND IB IBD ND IB AE
Çiçek (TRT)
İnaktif karma
injeksiyon, in ovo
jel, sprey
sprey
sprey, içme suyu
sprey, içme suyu
injeksiyon
içme suyu
içme suyu
sprey, içme suyu
sprey, içme suyu
içme suyu
sprey, içme suyu
sprey, içme suyu
kanat zarı, içme suyu
kanat zarı
sprey, içme suyu
injeksiyon
Broiler Sürüler İçin Örnek Aşılama Programı
Yaş
1.gün
7-10.gün
2.hafta
3.hafta
4.hafta
Aşı
ND (IB)
ND (IB) IBD (IBD) ND IB Aşılama yöntemi
sprey
sprey
sprey, içme suyu sprey, içme suyu
içme suyu
içme suyu
sprey, içme suyu
sprey, içme suyu
Kaynaklar
1. Calnek BW ,Witter RL (1997) : Disease of poultry. 10th Ed. Ed, Calnek, BW. Iowa State University Pres, Amis, Iowa,USA.
2. Akan M (2002) :Kanatlı Hayvan Hastalıkları . Medisan, Ankara.
3. Diker K.S (2005): İmmunoloji. Medisan , Ankara.
4.
Cserep T (2008): Vaccines and vaccination. 64-81. In Poultry Diseases. Elsevier Ltd, UK.
20 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
K ana t lı H ayv an B e s l e m e s i n d e Ye m Se ç i mi
KANATLI HAYVAN BESLEMESİNDE
YEM SEÇİMİ
Prof. Dr. Ömer Faruk Alarslan
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, Dışkapı/Ankara
E-Posta: [email protected]
Giriş
Karma yem,”birden fazla yem hammaddesinin hayvanlar tarafından gereksenen besin maddelerini
karşılamak üzere belirli oranlarda karıştırılması ve
öğütülmesi ile elde edilen ve tümü çiftlik hayvanlarının büyüme, gelişme ve diğer verimlerini sağlamak
üzere hazırlanan yem “ olarak tanımlanır.
Kümes kanatlılarının beslenmelerinde hazırlanan
karma yemlerde genellikle 3 tip form üzerinde durulmaktadır. Bu formları ince yem, pelet yem ve kırıntı ( crumble ) yem olarak sıralamak mümkündür.
İNCE YEM
Kanatlı karma yemleri hazırlanmadan evvel rasyonda
yer alacak tüm yem hammaddelerinin öncelik öğütülmesi gerekmektedir. Yemler öğütülürken hayvanlarda homojen bir yem tüketimi sağlanması amacıyla dikkatli davranılmalıdır. Çünkü, kanatlı hayvanlar
ince yem içerisinde genellikle daha parlak olan ve iri
kalan mısır gibi dane yemleri seçme eğilimi göstermektedirler. Etlik piliçlerin beslenmesinde kullanılacak ince yemlerde partikül büyüklüğü genellikle 4–6
mm. arasında ayarlanırken, yumurtacı hayvanlarda
kullanılacak değer daha farklıdır. Yumurtacı ve damızlık hayvanlarda kullanılacak ince yemlerin partikül büyüklükleri ile ilgili bilgiler aşağıdaki çizelgede
özetlenmiştir.
Çizelge.1’in incelenmesinden de anlaşılacağı gibi
damızlık ve yumurtacı kanatlıların beslenmesinde
kullanılacak ince yemin yarısından fazlasının ( % 55 )
1.5 - 2.5 mm iriliğinde olması, 0.5 mm’den daha küçük yani hemen hemen toz formunda olan kısmının
ise % 4’den daha büyük olmaması gerekmektedir. Bu
toz kısmın yükselmesi hayvanlarda toz kısma olan tüketim eğiliminin düşük olması ve vitamin, mineral ve
diğer ince form yem katkılarının genellikle bu kısımda yer alması nedeniyle hayvanlarda adı geçen besin
maddelerinde yetersizliklere neden olmaktadır. Bu
tip bir sorunda yumurtacı ve damızlık kanatlılarda
ortaya çıkan ilk yetmezlik belirtileri yumurta veriminin düşmesi, kırık ve kabuksuz yumurta miktarının
artması olmaktadır. Bu yönde yapılan bir çalışmada
ince yemde 0.5 mm’den az irilikte partikül büyüklüğü % 5 ve daha yukarı olması durumunda bıldırcınlarda yukarıda sayılan yetmezlik belirtileri yumurtadan
çıkış gücünde düşmeler de ilave olmak üzere anında
ortaya çıkmıştır ( Alarslan,1997 ).
Bununla beraber kanatlı hayvanların ince yemi lezzetli bulmadığı ve severek tüketmediği ve aynı zamanda yem saçımı şeklinde zayiatın da yükseldiği
bilinmektedir. İnce yemin çok kuru nitelikte olması
ve hayvanlarda gagaya yapışma problemlerine de sebep olması, aynı zamanda toz kısmının yükselmesine
bağlı olarak su tüketimini ve gübredeki sululuğu arttırdığı da tespit edilen olumsuzluklardandır.
İnce yem genellikle yumurtacı tavuklarda ve etlik
piliçlerde civciv dönemi olarak adlandırabileceğimiz
iki haftalık yaşa kadarki dönemde kullanılmaktadır.
KIRINTI (CRUMBLE, GRANÜL)YEM
Kırıntı yem, ince yemin küçük daneli partiküller
halinde preslenmesi ya da pelet yemin yine küçük
partiküller halinde parçalanması halinde elde edilen
yemdir. Kırıntı yemde parça büyüklükleri en yüksek
olarak 3x5 mm arasında olmalıdır. Etlik piliçlerde
Çizelge.1.Damızlık ve Yumurtacı Yemlerinde Önerilen Yem İrilik Dağılımı.
ELEKTEN GEÇEN
MİKTAR
( mm )
ELEK ÇAPI
( mm)
0.5
1.0
1.5
2.0
2.5
* Maksimum %1’i 2.5 mm’den büyük olabilir.
22 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
ELEK ÇAPI
ARALIĞI
( mm )
24
45
80
95
100
İRİLİK
DAĞILIMI
( mm )
0 - 0.5
0.51 - 1.0
1.01 - 1.5
1.51 - 2.0
2 <
24
21
35
15
5*
K a na tl ı H a y v a n Be sl e me si nde Yem Seçim i
başlatma yani civciv dönemlerinde genellikle ince
ve kırıntı formdaki yemler kullanılmaktadır. Bununla
beraber kırıntı yem 3 - 5 haftalık yumurtacı hayvanlarda ve etlik piliçlerin tüm besleme dönemlerinde
ve diğer kanatlılarda da ( örneğin tavuk ) rahatlıkla
kullanılabilmektedir. Kırıntı yemin kullanımında ortaya çıkan en büyük fayda yem saçımının azalmasıdır
Kırıntı yemin ortaya çıkmasındaki en temel sebepler, yemin her bir parçasının yemin tümündeki besin
maddesi ve fiziksel özellikleri homojen haline getirmek ve yem saçımından ortaya çıkabilecek zararları
en aza indirmektedir.
PELET YEM
Pelet yem yine ince yemin peletleme cihazında preslenmesi yoluyla elde edilen 3x10 mm ebatlarında
partikül büyüklüğüne sahip bir yem formudur. Pelet
yemlerdeki her bir partikülün büyüklüğü boylarının
değişik uzunlukta olabilmeleri nedeniyle genellikle
çapları ile ifade edilmektedir.
Pelet yemler, yine granül yemlerde olduğu gibi yemin her bir kısmının homojenitesi bakımından kanatlılarda uniform yemleme ve besleme bakımından
önem taşıyan yemlerdir. Pelet yemlerden beklenen
bu fayda kendinin özellikle büyüme ve gelişmenin
temel hedef olduğu etlik piliç, etlik ördek ve hindilerde göstermektedir.
Pelet yemlerden beklenen faydanın maksimize edilmesindeki en önemli faktörler pelet kalitesini etkileyen faktörlerdir. Pelet yemin üretim aşamasından
hayvanların tüketime sunulduğu zamana kadar fiziksel ve besinsel özellikleri koruması istenir. Pelet
yemlerin kalitesini belirleyen özellikler şu şekilde
sıralanabilir.
Düzgün görünüm, tozsuzluk, çatlaksızlık, üniform
uzunluk, sertlik, yayanıklılık
Yukarıda sayılan bu faktörler pelet kalitesini belirlemede kullanılan ölçütlerdir. Pelet yemlerden arzulanan faydayı sağlayabilmek için peletleme öncesi,
peletleme sırası ve peletlemeden sonra bazı kriterlere özen gösterilmelidir. Bu hususları aşağıdaki gibi
sıralamak mümkündür.
1.Formülasyon
Yem formülasyonu pelet kalitesini etkileyen en
önemli faktördür. Bu faktör, rasyonlarda kullanılan
hammaddelerin özellikleri, peletin dayanıklılığı,
sertliği ve tozluluk oranı üzerine direkt etkilidir. Bu
açıdan yem formülasyonunda yapılacak değişimler
peletleme işlemlerinde de değişiklik gerektirecek ve
her bir karışım için peletlemede uygulanacak işlem-
ler azda olsa farklı olacaktır. Rasyonlarda kullanılan
dane yemlerin tipleri, protein düzeyi ve kalitesi ve
içerdiği nişasta miktarı, nişastanın viskozitesine etki
eden hemiselüloz ve gluten formları pelet kalitesine
etki edebilmektedir.
2.Öğütme
Peletlemede kullanılacak yem ne kadar ince öğütülmüş ve ne kadar homojen partiküllere sahipse yemin
tavlanması o kadar iyi olmaktadır. Partikül irilikleri
farklı yemlerde peletlerin çatlayarak kırılma ve elek
altı parçacık oluşturma riski daha yüksek olabilmektedir. Partikül büyüklerinin birbirine yakın olması
durumunda pelet randımanı
%10-15 düzeylerinde
arttırılabilmektedir.
3.Tavlama
Tavlayıcıdaki sıcaklık, buhar miktarı, tavlayıcıda kalma süresi, hammaddelerin özelliği ve yeterli oranda karışma gibi özellikler pelet kalitesini etkileyen
kriterlerdir. Tavlamada yapılacak işlemlerde kullanılan hammaddelerin özelliklerinin dikkate alınması
gereklidir. Çünkü, her bir hammaddeye uygulanacak
buhar, melas ve yağ oranları farklı olmaktadır. Örneğin yüksek düzeyde yağ içeren danelerden oluşan
bir rasyonun tavlayıcıda en az 45 saniye kalması gerekirken, yüksek oranda selüloz içeren rasyonların
tavlayıcıda uzun süre kalmalarına gerek bulunmamaktadır.
4.Buhar Kalitesi
Tavlayıcıya verilecek buharın su zerreciklerini içermemesi gereklidir. Kalite bir buhar partiküller arasına tamamen girerek kaliteli bir sıkışmaya sebep olur.
Kullanılan buhar sıcaklığı rasyonu oluşturan hammaddelere göç farklı olmalıdır. Dane yem ağırlıklı
rasyonlarda gerekli buhar sıcaklığı 80 0C olmalıyken,
protein seviyesi yüksek yemlerde bu sıcaklık 60 0C ‘a
kadar indirilmelidir. Bu sıcaklık derecesi düşük buğdaygil ve protein içerikli ancak çözünebilir hamselülozca zengin yem karışımlarında 50 0C - 60 0C arasında verilmektedir. Genel olarak peletlenecek yeme
verilecek su miktarı % 5 civarında olmalıdır.
5.Matris Spesifikasyonu Ve Hızı
Hazırlanan rasyonların peletlenmesi için seçilen
matrisin özellikleri uygun değilse, hem pelet kalitesi
ve hemde üretim randımanı olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Yapılan bir çok çalışmada kaba ve selüloz kapsamı yüksek hammaddelerin diğer hammaddelere göre daha yavaş preslenmesi gerektiği sonucu
elde edilmiştir. Sürekli olarak iyi kalitede pelet yem
üretmek için pelet matrisinin hızı oldukça önemli bir
faktördür.
K ana t lı H ayv an B e s l e m e s i n d e Ye m Se ç i mi
6.Soğutma
PELET YEMİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
Presten çıkan pelet yemlerin sıcaklığı, su buharı kullanımı ve sürtünme nedenleriyle 90 0C‘ye kadar çıkabilmektedir. Bundan dolayı peletlerin soğutularak
ortam sıcaklığına getirilmesi gerekir. Eğer peletler
yeterince soğutulmazsa içlerinde bir miktar nem ve
sıcaklık kalabilmekte, bu nem ise zaman içerisinde
peletin yüzeyine çakarak küflenmelere, bozulmalara
ve hatta peletlerin ufalanmasına neden olarak pelet
kalitesini düşürebilmektedir. Özetle, yüksek kalitede pelet üretebilmek için soğutma, hava miktarı ve
uygun soğutma işlemlerinin önemi unutulmamalıdır.
Pelet yemlerin kanatlı hayvanların beslenmesinde
kullanılmasının bir çok yararı yanı sıra ortaya çıkardığı bazı olumsuz etkilere de rastlanılabilmektedir.
7.Taşıma
4. Yem hazırlama sırasında daha az iş gücüne gereksinim duyulur.
Pelet yemlerin taşıma sırasında hırpalanması ufalanmalara ve elekaltı kırıntıların oluşmasına neden
olabilmektedir. Pelet yemlerin presten çıkar çıkmaz
soğutulmaları ve sertleşip dayanıklık kazanıncaya
kadar taşınmamaları gerekir. Pelet yemlerin taşınmasındaki en iyi taşıma sistemi “bandlı taşıma” sistemi olmaktadır. Çünkü burada; sürtünme, çarpma
ve sıkışma en az seviyede oluşmaktadır. Ayrıca akış
hızı, yükleme ağırlığı, taşıma sisteminin uzunluğu ve
siloya boşaltma şekline göre pelet kalitesi etkilenmektedir.
8.Ekspander Kullanımı
Pelet üretim hattında tamlayıcı ile pelet presi arasında bir ekspander kullanımı pelet kalitesinii daha
da yükseltebilmektedir. Ekspander, yemin tavlayıcıdakinden daha yüksek bir sıcaklık ve basınca ulaşılmasını sağlayarak pelet kalitesini önemli ölçüde
yükseltebilmektedir.
9.Pelet Bağlayıcılar
Pelet kalitesi üzerine etki eden en önemli kriterlerden biri de pelet yapımında pelet bağlayıcı kullanımıdır. En yaygın olarak kullanılan pelet bağlayıcılar melas,Na-bentenit, selülozlu ürünler, lignin
türevleri ve çeşitli tahıl yan ürünleridir. Genel olarak yeme %2.5 oranında ilave edilebilen pelet bağlayıcıların beslemede herhangi olumsuz bir etkisine
rastlanılmamıştır. Pelet bağlayıcıları üzerinde yapılan araştırmalarda, yem saçımının azalması ve yem
tüketiminde artışlar gibi performans üzerine faydalı
etkiler tespit olmuştur. Pelet bağlayıcılar asıl önemli
etkilerini yüksek yağ oranlı ve peletlenebilme özelliği düşük hammaddelerden oluşan rasyonlar üzerinde
göstermektedir.
24 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 4
AVANTAJLARI:
1. Tozlanma nedeniyle yem kaybı ve yem saçımı
azalır.
2. Yemin özellikle taşıma sırasında ayrışması daha
azdır.
3. Yemlerde mevcut tripsin inhibitörü gibi istenmeyen faktörler peletleme işlemleri sırasında bertaraf olur.
5. Pelet yemde, yemin densitesi daha yüksek olduğundan, hayvanlara daha fazla selüloz tükettirilebilir.
6. Yemin her bir kısmı besin maddesi kapsamı bakımından yemin bütünün temsil eden homojen bir
parça olarak tüketilebilir.
7. Özellikle etlik amaçla yetiştirilen hayvanlarda
yem tüketimi arttırılarak performans yükseltilirken, besi süresinde tasarruf sağlanabilir.
8. Peletleme işlemi sırasında kullanılan ısı, nem ve
basınç gibi işlemler nedeniyle yem etkinliği yükseltilebilir.
DEZAVANTAJLARI
1. Pelet yemle beslenen kanatlı hayvanlarda su tüketimine olan gereksinim yükselebilir.
2. Su tüketiminin yükselmesine bağlı olarak dışkıdaki su oranı artar ve buna bağlı olarak yapışkan
dışkı ve kümeste kötü koku problemleri ortaya
çıkabilir.
3. Hayvanlarda gagalama eğilimiyle kanibalizm sorunları ortaya çıkabilir.
4. Peletleme işlemlerinde kullanılan alet ve ekipman fiyatları, amortismanları ve enerji kullanımının daha yüksek olması nedeniyle yemin maliyetleri yükselebilir.
Sonuç
Kanatlı hayvanların yeterli ve dengeli beslenmesinde
yem önemli olduğu bilinmekle birlikte yemin hazırlanması, formu ve uygulamalarıda bir o kadar önem
taşımaktadır. Uygun form ve teknikte hazırlanmayan
yemler beslenme sorunlarına neden olabileceği gibi
önemli ekonomik kayıplarada neden olabilmektedir.
Kaynaklar: yazardan temin edilebilinir.

Benzer belgeler