okul dergimiz

Transkript

okul dergimiz
mustafagencayilkog.meb.k12.tr
ŞUBAT 2011
GENÇAY
Yıl 1, Sayı 1
İÇİNDEKİLER
Atatürk …………………………………………………………......
İstiklâl Marşı………………………………………………………..
Merhaba Cemal Güngör ( Okul Müdürü ) …………………………
2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar……………....
Öğretmenlerimiz …………………………………………………...
DR Mustafa GENÇAY Özgeçmişi ………………………………...
Hayırseverimiz ( Beyhan GENÇAY ) ……………………………..
Bilişim Çağı ………………………………………………………..
Buluşlar Mucitler – Benim Güzel Okulum…………………………
Ben Bir Ağacım – Ormandaki Hayat ………………………………
Öğrencilerimizden İnciler…………………………………………..
Hoşgörülü Birey Ve Hoşgörülü Toplum …………………………...
Nasrettin Hoca ……………………………………………………..
Öğretmenler Günü………………………………………………….
Öğretmenler Günü………………………………………………….
İlginç Olaylar……………………………………………………….
İlginç Bilgiler – Yerçekimi- Maddenin Halleri …………………....
Okul Basketbol Takımımızdan Kareler ……………………………
Yunus Emre ………………………………………………………..
Gülümse – İçimdeki Ses……………………………………………
Öğrencilerimizden Çeşitli Şiirler …………………………………..
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ……………………………………..
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ……………………………………..
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ……………………………………..
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ……………………………………..
Satranç Takımımızdan Kareler …………………………………….
Aileme Sesleniyorum – Annem Kazdan Korkuyor ………………..
Küçük Bir İstek – Annemin Okul Anısı …………………………...
Tiyatro ve Folklor Ekiplerimizden Kareler…………………………
Nevruz ……………………………………………………………...
Doğayı İçten Yaşamak ……………………………………………..
Bayrağım İçin Her Şey ……………………………………………..
Rehberlik Nedir …………………………………………………….
Çocuklarımız İçin …………………………………………………..
Eğer – Altın Kurallar ………………………………………………
Okul Kermesinden Kareler ………………………………………...
Fen Bilgisi Şiirleri ………………………………………………….
Fen Bilgisi Haberleri………………………………………………..
Bulmaca ……………………………………………………………
Periyodik Bulmaca …………………………………………………
Öğrencilere Verilen Seminerlerden Kareler ……………………….
Bilmeceler ………………………………………………………….
Bilmeceler.……………………………………………………….....
Fıkralar ……………………………………………………………..
Okulumuzdan Kareler ……………………………………………...
Adamın Biri ………………………………………………………..
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
ŞUBAT 2011
2
3
4
5
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
Yıl : 1 Sayı : 1
DR Mustafa Gençay
İlköğretim Okulu
Adına
SAHİBİ
Cemal GÜNGÖR
( Okul Müdürü )
YAZI İNCELEME KURULU:
Gülhan ARIK ÖVER
Esma ÇELİK
Süheyla EDİBOĞLU
Aslı Şükran FAKI
Esma BARDAKÇI BAYAR
Riyad AHUBAZ
DÜZENLEYEN:
Nurettin DALKIRAN
1
“Öğretmenler! Cumhuriyet fikren ilmen fennen bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli
muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.”.
Mustafa Kemal ATATÜRK
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
2
İSTİKLÂL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Âkif ERSOY
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
3
MERHABA
Değerli Öğretmen Arkadaşlarım, Sayın Veliler, Sevgili Öğrenciler,
Dergimiz GENÇAY’ ın 1. sayısı ile buluşmanın sıcaklığıyla tüm okurlarımıza
merhaba!
Gelişen teknoloji ile yaşantımızın ayrılmaz bir parçası, bir gereksinimi olan
internet; bilgiye ulaşmanın, paylaşmanın en geniş ve kapsamlı aracı olmuştur. Bu
nedenledir ki dergimiz GENÇAY’ ın 1. sayfasını okul sitemizde yayınlıyor ve
olabildiğince geniş bir okur kitlesine ulaşmayı amaçlıyoruz.
Dergimiz GENÇAY ile okulumuzun eğitim-öğretiminde teknik olarak
yakaladığımız düzeyi paylaşmak istiyoruz. Böylece öğrencilerimizi sosyal
etkinliklere katılımlarıyla öz güvenlerinin pekiştirilmesi ve türlü konularda yazma
yeteneklerini açığa çıkarıp bu konudaki bireysel farklılıklarını algılamalarına
yardımcı olduğumuza inanıyorum.
Dergimizin hazırlanmasında emeği geçen değerli
öğrencilerimizin başarıların sürekliliğini dilerim.
öğretmenlerimize
OKUL MÜDÜRÜ
CEMAL GÜNGÖR
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
4
ve
2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar
2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı güz döneminde Dr. Mustafa Gençay İlköğretim Okulu’nda eğitim
gönüllüsü, güler yüzlü, fedakâr öğretmenlerimizle tanıştım.
Öğretmenlerimiz programlı bilgi vermeden önce, öğrencilerimizin olanaklarını ve yeteneklerini tanıyan,
öğrenciyi tamamlayan bir öğe olarak görevlerini bilinçle yapmaktadırlar.
Okulumuzun 16 dersliği Fen ve Teknoloji Laboratuarı, Bilişim ve teknoloji sınıfı ve her türlü kaynak kitaba
ulaşabileceğimiz bir kütüphanemiz bulunmaktadır.
Öğrencilerin güvenliğini arttırmak ve kontrolü sağlamak amacıyla arabaların ve öğrencilerin farklı kapıdan
girişleri sağlanmaktadır. Ayrıca ihata duvarları yükseltilerek dışarıdan gelmesi muhtemel tehlikelere karşı önlem
alınmıştır. Ayrıca öğrencilerimize çevre bilinci kazandırmak, attıklarımızın geri dönüşümünü sağlamak amacıyla
geri dönüşüm kutuları temin edilmiştir.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
5
2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar
Öğretmenlerimizin dinlenebileceği, çalışma heveslerini artırabileceği yeni bir ortam sağlamak amacıyla fikir
alışverişinde bulunarak öğretmen odamız yenilendi. Dolaplarımız, çalışma masalarımız, modern bir çizgide
bütünlük oluşturacak şekilde satın alındı. İklim şartlarının olumsuz yönlerini azaltmak, çalışma verimini arttırmak
amacıyla klima taktırıldı. Bunun yanı sıra okul araç gereçlerinin ve kişisel eşyaların konabileceği bir dolap
yaptırıldı.
Koridorlarımıza renkli fayanslar döşenerek, ünlü Türk kahramanlarının resimlerini gösteren tablolar asıldı.
Eski olan panolar yenilendi. Okulun bütün sınıfları boyanarak okulumuza daha temiz ve estetik bir görünüm
kazandırıldı.
Geleceğin güvencesi olan çocuklarımızın okulla ilk tanışma yeri olan anasınıfımıza klima taktırılarak sınıfın
tabanı tahta döşeme yaptırıldı.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
6
2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar
Yeni oyuncaklar alındı, sınıf boyandı. Projeksiyon cihazı ve televizyon alınarak çocuklarımızın okulla ön
hazırlılarına katkı sağlamak belleklerini güçlendirmek, görsel ve işitsel öğrenme yöntemlerini sürece katmak
amaçlandı.
Okul müdür yardımcılarımızın odaları yeniden düzenlenerek masa, sandalye ve dolapları yaptırıldı. Fiziki
şartları iyileştirilerek daha ferah ve düzenli çalışma ortamı sağlandı.
Okul rehberlik servisimizin fiziksel şartları yenilenerek öğrencilerimizin kendine daha rahat ifade edebilecekleri
albenisi olan bir ortam sağladı.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
7
2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar
Okulumuz öğretmenlerinin ortak çalışması ile tespit edilen okuma, yazma bilmeyen velilerimiz için ‘Ana Kız
Okuldayız’ kampanyası dâhilinde yüz elli kişi okuma yazma öğrendi. Bu kampanyayla amacımız okuryazar oranı
yükseltmektir.
Öğrenci merkezli eğitim öğretim için velilerimizin ve Okul Aile Birliği katkılarıyla Anasınıfı, 1-A (Sebahat
YALÇIN), 2-A (Nebahat YILMAZ), 3-A (Meryem ALABAK), 4-A (Münevver GÜÇLÜ), 4-B (Zeynep
KÜLLÜK), 5-B (Nilgün SÖZER), 6-A (Yağmur R. ÖZENİR) sınıflarına bilgisayar ve projeksiyon makinesi ve
ders CD’leri kazandırılarak tam donanımlı sınıfların oluşturulması ve faaliyete geçmesi sağlandı. Amacımız 1. ve
2. kademedeki bütün sınıflarımızın donanımlı hale getirilmelidir.
Okulumuz Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri; gizlilik, koşulsuz kabul, bireysel farklılıklara duyarlılık
ve karar verme gücünü kullanma ilke ve becerileri önem verilir. Bu bağlamda okulumuzda yürütülen çalışmalar 4
temel işlev üzerine kuruludur. Bunlar koruyucu, önleyici geliştirici ve yönlendirici işlevlerdir. Okul Temel
Rehberlik Servisi’ne gereksinim oldukça fazladır. Çünkü bu hizmetler öğrencilerin ruh sağlıklarını korunması,
potansiyelleri keşfedebilmesi, öfkelerini yönetebilmeleri, çevrelerindeki olanakların farkına varmalarını için
verilen profesyonel bir hizmettir. Çalışmalar okulun tüm birimleriyle eşgüdüm içerisinde olabilecek içerisinde
olabilecek biçimde planlanmakta ve yürütülmektedir. Bu planlamada kısaca öğrenci-veli ve velileri yönelik
seminerler (SBS tanımını, Çocuğum Okula Başlıyor seminerleri, meslek tanıtım seminerleri…)okulun ihtiyacına
göre belirlenen test ve anketler bireysel ve grup danışmaları, toplantılar yer almaktadır. Hiç şüphesiz ki okulum
daha verimli bir eğitim-öğretim ortamı haline getirilmesinde, öğrencilerin bilinçli ve duyarlı hareket etmelerinde,
veli, öğrenci, öğretmen işbirliği çok önemlidir. Ancak bizler elimizi taşın altına koyarsak okulumuzun daha
başarılı, üretken, ülkemize faydalı gençlerin yetiştiği bir eğitim yuvası haline gelir.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
8
2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar
Maddi ve manevi desteğini bizden esirgemeyen, varlığıyla bizleri onurlandıran ve güç veren hayırseverimiz,
okulumuzun kurucusu merhum Dr. Mustafa Gençay ve eşi saygıdeğer hanımefendi Beyhan Gençay’ a teşekkürü
bir borç biliriz.
Ayrıca yürekten sundukları katkılarıyla okulumuzu güzelleştiren tüm Okul Aile Birliği üyelerimiz ve
velilerimize de teşekkür ederiz.
Cemal GÜNGÖR
Okul Müdürü
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
9
BRANŞ ÖĞRETMENLERİ
DR MUSTAFA GENÇAY
ÖĞRETMENLERİMİZ
İLKÖĞRETİM OKULU
Türkçe
Gülhan ARIK ÖVER
Esma ÇELİK
Matematik
Ş. Murat SANTÜRK
Yağmur R. ÖZENİR
Fen Teknoloji
Riyad AHUBAZ
Sosyal Bilgiler
Makbule BAKIRHAN
İngilizce
Ayşe Nur TOK
Cennet TOKER
Din Kültürü
Musa ÖZDEMİR
Görsel Sanat
Aslı FAKI
Beden Eğitimi
Bedia CENGİZ
Bilişim
Teknolojileri
Nuretttin DALKIRAN
Teknoloji Tasarım
Nurhayat KİRAZ
Rehber Öğretmen
Esma BARDAKÇI
BAYAR
SINIF ÖĞRETMENLERİ
ANASINIFI-A : Seher YUMUŞAK
ANASINIFI-B : Gülhan ALVUROĞLU
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
1-A
1-B
2-A
2-B
3-A
3-B
4-A
4-B
5-A
5-B
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
Sebahat YALÇIN
Hülya DURMUŞ
Nebahat YILMAZ
Cevahir BÜYÜKKAYA
Meryem ALABAK
Selver YALÇIN
Münevver GÜÇLÜ
Zeynep KÜLLÜK
Süheyla EDİBOĞLU
Nilgün SÖZER
10
HAYIRSEVERLERİMİZ
Dr. MUSTAFA GENÇAY
UNUTMAK MÜMKÜN DEĞİL
Dediler özlemişsin, okulda zil sesini,
İzlemeye gelmişsin, tutarak nefesini,
Hayata geçirdiğin, eğitim hevesini,
Unutmak mümkün değil, rahat ol güzel insan,
Her çocuğun sesinde, hayat bul güzel insan.
1930 yılında Antakya’da dünyaya geldi. Babası Hasan
Bey, Annesi Hayriye Hanımdır. Antakya Erkek lisesinden sonra,
1958 yılında İstanbul Tıp Fakültesini bitirdi. 1963 yılında
İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Dâhiliye Mütehassıslığını
tamamladı. 20 Ekim 1966 tarihinde Beyhan hanımla evlendi.
İstanbul Aksaray da açmış olduğu “özel Aksaray Kliniği” inde
1985 yılı sonuna kadar Dâhiliye Mütehassısı olarak hizmet verdi.
Memleketi olan Hatay'a en iyi hizmetin okul yaptırmak
olduğu düşünerek; Hatay Valiliğinin onayı ile 1991 yılında
yapımını başlattığı bu okul Dr. Mustafa Gençay İlköğretim Okulu
olarak 1993–1994 Eğitim-Öğretim yılında hizmete açıldı.
Eşi
Beyhan Hanım adına yaptırdığı ilköğretim okulu; 1995–1996
Eğitim-Öğretim yılında Beyhan Gençay ilköğretim okulu olarak
hizmete açıldı.
Aksaray Mahallesinde yaptırdığı Dr. Mustafa
Gençay Lisesi 1999–2000 Eğitim – Öğretim yılında hizmete
açıldı.
Sunduğun bu yuvada, yetişen bir bir uçar,
İlimden güç alarak, etrafa ışık saçar,
Böyle eserler sunan, cennet kapısı açar,
Unutmak mümkün değil, rahat ol güzel insan,
Her çalan zil sesinde, hayat bul güzel insan.
Eğitime ibadet gözüyle baktın ki sen,
Bunca güzel şeylere, imzanı attın ki sen,
Ahı evran misali, cömertlik yaptın ki sen,
Unutmak mümkün değil, rahat ol güzel insan,
Öğretmen nefesinde, hayat bul güzel insan.
Hem fikrin, hem bedenin, hekimisin biliriz,
Silinmez müsterih ol, bıraktığın her bir iz,
Vefaya sırt dönmeyiz, vefalı söz veririz,
Unutmak mümkün değil, rahat ol güzel insan ,
A.B.C. Bahçesinde, hayat bul güzel insan.
10.05.2002
Ali DAL
İl Milli Eğitim Şube Müdürü
Eğitim ve Öğretime yapmış olduğu katkılarından dolayı
Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel tarafından şükran
plaketiyle ödüllendirilmiştir Bir Eğitim gönüllüsü olan Merhum
Dr. Mustafa Gençay 10 Mayıs 2002 tarihinde İstanbul’da vefat
etmiş olup, Antakya Asri mezarlığına defnedildi
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
11
HAYIRSEVERLERİMİZ
BEYHAN GENÇAY
1946 yılında İstanbul’ da doğan Beyhan GENÇAY
hanımefendi Leman Ahmet TÜRKÖZ’ ün kızıdır.
İstanbul Ulubatlı Hasan İlkokulunu bitiren Beyhan
GENÇAY ortaöğretimini Fatih Kız Lisesinde tamamladı.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya
Bölümüne devam ederken Dr. Mustafa Gençay ile hayatını
birleştirmiştir ve öğrenimini yarıda bırakmıştır.
Okulumuza, öğrencilere yardımlarını esirgemeyen
Beyhan GENÇAY' ın onlardan tek bir dileği var :
ÇALIŞINIZ DOĞRULUKTAN ASLA AYRILMAYINIZ,
YURDUNUZU VE MİLLETİNİZİ SEVİNİZ.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
12
BİLİŞİM ÇAĞI
Nurettin DALKIRAN
Merhaba;
Dergimizin ilk sayısında ilk makalem tabiî ki
bilişim üzerine. Peki, nedir bilişim çağı?
Sosyalbilgisi dersinden hatırlıyorum tarih çağlara bölünmüştü; ilkçağ,
ortaçağ, yeniçağ, yakınçağ. Ve artık yeni bir çağa girdik; “bilişim çağı”.
Peki biraz açalım, açıklayalım BilişimÇağı nedir? Neler oluyor bu çağ
da?
Önce yakın çevremizden başlayalım mesela bir zamanlar sadece iş
adamlarının kullanması gerektiği söylenen cep telefonları yediden yetmişe
herkesin cebinde. Elimiz ayağımız gibi bir uzvumuz olmuş artık.
Ulaşılamayınca birine ortalık karışıyor. Hâlbuki on sene öncesine kadar ne cep
vardı ne telefon. İnsanlar birbirlerine nasıl ulaşıyorlardı hayret.
Çevremizden devam edelim. İş hayatı da değişti artık. En güzel işler
bilgisayarla ilgili mimarlar, mühendisler, muhasebeciler, bankacılar,
sigortacılar… vs. vs. daha eklemek mümkün. Hepsi bilgisayarda yapıyorlar
tasarımlarını, projelerini, hesaplarını. Yeni arabaların hepsi elektronik,
bilgisayara bağlıyorlar makine söylüyor neresinde arıza olduğunu. Ağır işte
kalmadı artık. Eskiden onlarca kişinin yaptığı ağır işleri artık iki üç kişi
rahatlıkla yapabiliyor. Örneğin hamallık kalktı. Sebze hallerinde hamalların
yerini forklift ler aldı, inşaatlarda harç yapma işini beton makineleri. Eskiden
yol yapım çalışmalarında yüzlerce kişi çalışırken, artık üç beş tane koca koca
iş makinesi insanlara iş bırakmıyor.
Elbet bu örnekleri arttırmak mümkün ancak yazımızı çok uzatmanın
lüzumu yok, sizler zaten biliyorsunuz.
Sonuç olarak teknoloji artık hayatımızı sardı, “hayır ben istemiyorum”
demek yobazlık olur. Yapmamız gereken teknolojiyi iyi kullanmak, bilinçli
kullanmak, kölesi değil efendisi olmak, sadece tüketici değil üretici olmak.
Sevgili öğrencilerim; sizler geleceğimizsiniz. Ulusumuzu çağın gerisine
değil ilerisine taşıyacak olan sizlersiniz. Önünüzde daha çok uzun bir yok var.
Hepinize başarılar dilerim. Bir sonraki sayımızda farklı bir konuda buluşmak
üzere…
GENÇAY
HATAY DOKTOR MUSTAFA
GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
Telefon: 0 (326) 213 11 46
Faks: 0 (326) 213 11 46
E-posta: [email protected]
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
13
Buluşlar ve Mucitler
BULUŞLAR
Fatma Buse ÇALIŞIR
6/A
Ceyda ÇETİN
6/A
Mucitler ve Buluşları
Bir gece çocuk kalktı.
Etraf aydınlık yerine karanlıktı.
Edison masa başında meraklıydı.
Ampulü ortaya çıkardı.
Bilim adamları çok küçük şeyleri,
Büyütüp buluş yapmışlar, donatmışlar evleri,
Evimizde bulunur çamaşır, bulaşık makineleri,
Eksik olmaz annelerimizin ellerinde ütüleri.
Hastalıklara neyin sebep olduğunu
Pastör merak ediyordu.
Bu konuda araştırma yapıp
Aşıyı bulmak istiyordu.
Newton’un kafasına düşmüş elma,
Newton demiş neden acaba,
Düşünmüş, taşınmış bulmuş yerçekimini,
Öğrenmiş dünyanın asıl gerçeğini.
İnsanlar havada uçmak istiyordu.
Bununla ilgilenen kimse yoktu.
Wilbur Wright kardeşler düşündü.
İlk uçağı onlar bulmuştu.
Edison bakmış ip-kömür çok yanar,
Düşünmüş, taşınmış bu ne işe yarar,
Havasız cama koymuş ip ile kömürü,
Yakmış onları, bulmuş ampulü.
Uzaktan uzağa konuşulamıyordu.
Graham Bel bir şeyler yapmaya çalışıyordu.
İlk telefonu ortaya çıkardı.
Herkes doya doya birbirleriyle konuştu.
Bizler çok düşünüp taşınırsak,
Ufak şeyleri beynimizde çok yorarsak,
Bizlerde güzel bir bakış yapabiliriz,
Bizlerde ünlü bir bilim adamı olabiliriz.
BENİM GÜZEL OKULUM
Sen olmasan ne yapardım ben?
Nasıl öğrenirdim okumayı, yazmayı.
Kim aydınlatırdı yolumu?
Benim güzel okulum.
Gaye DELİAĞA
5/B
Kim ışık tutardı önüme?
Nasıl okurdum kitaplarımı?
Nasıl yazardım yazılarımı?
Benim güzel okulum…
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
14
Ben Bir Ağacım
Vatfa BOLATBOL
6/B
Ben Ormanda Yaşayan Küçük Bir
Çam Ağacığım
Ben ormanda yaşıyorum. Filizlenmeye
çalışan küçük bir çam ağacığım. Her gün
sulanıyorum. Tabi ki yalnız değilim, ormanda
yaşayan bir sürü ağaç var. Size geçirdiğim bir
günü anlatacağım:
Arkadaşım olan diğer çam ağacı ile sohbet
ediyorduk. O benden biraz daha büyük. Neyse
birden bire ses duyduk. Çok merak ettik ve
yanımızda yaşayan büyük bilgin çınar ağacına
sorduk. O da çok büyümüş olan ağaçların
kesildiğini söyledi. Ben ve arkadaşım çok
üzüldük. Birden aklıma bir şey geldi ve çok
telaşlandım. Aklıma gelen şey olunca
neredeyse çıldıracaktım. Büyük bilgin çın çın
ağacının dediklerini hatırladım, onu kestikten
sonra onun tahtasıyla sıra, masa, koltuk
yapılacağını hatırlayınca yine de sevindik.
İşte benim geçirdiğim bir gün. Bu bana kötü
bir anı olarak kaldı. Şimdi ben ve
arkadaşlarım büyüdük ve bizi de kestiler.
Beyza Nur BEYDİLİ
7-B
Ben Bir Ağacım
Ben bir ağacım bir dere kenarında
unutulmuş yapayalnız bir ağacım.
Bir yanımda fabrika diğer yanımda
koca koca birler her geçen gün yavaş
yavaş bitiyorum.
Mücadele edip şimdiye kadar
durmamda son devrime geldiğini
hissediyorum.
Siz evet siz insanlar neden bu kadar
bencil olduğunuzu anlamıyorum.
Fabrikanın dumanı her geçen gün içime
işliyor. Bu duman bu koku bitiriyor.
Sizlere oksijen verebilmem için güçlü
olmam gerekiyor. Ama ben bitiyorum,
tükeniyorum.
On sekiz yıllık bir ağacım ben. On
sekiz yıldır havaya hasretim.
Yapraklarım solmuş, gövdeme duman
işliyor. Suya hasretim ben. Suya
hasretim.
Susuz ne meyve verebilirim, ne de
güçlü olabilirim. Yapayalnız,
unutulmuş bir ağacım ben. Kimsesiz
öksüz bir ağacım…
ORMANDAKİ HAYAT
İçinizde ağaçları sevmeyen var mı? Koskoca dallarıyla oksijen deposunu
diyorum. Mis gibi kokan bir ağacım. Adım Meşe. Ormanda birçok arkadaşım var.
Serçecik, tavşancık ve ufacık karınca… Bir de ağaçlarıma zarar veren insanlar…
Gelip de palamut ağacını kesen oduncular. İşte yine onların sesi, bakalım bu sefer
kimin canı yanacak? Yanında duran tavşancığa hemen seslendim.”Galiba bir
Emine ÇALIŞIR
tüfek sesi duydum, koş” dedim. İşte sabahın 08.00’da bu insanlar kahvaltı
yapmazlar mı? Aslında cinayet işlediklerinin farkında bile değiller. Bu mektup
6/B
sevgili çam ağacındaydı. Acaba önünde böyle sıkıntıları var mıydı? Biz ağaçlara
rahat yoktu. Sevgili çam ağacı, koskoca dallarıyla gölge yaparsın. Küçük insanlar altınınızda kitap okusun
diye gölgelik oluruz, yaz aylarında… Hiç düşünen yok mu? Bizim faydamızı, hayatımızı… Bizim onlar gibi
ayağımız yok ki kaçalım. Çam ağacı biz kışın kara, yazın yeşile, güzde sarıya, ilkbaharda gökkuşağı oluruz.
İnsanlar bizi övsün diye. Çam ağacı. Bizim tek isteğimiz dost olmak ufacık kalbimize neşe katmak…
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
15
Peki ya insanlar ne diyor? Yıkmak, kesmek, yakmak, sömürmek kısa ormanı, biz ağaçları yok etmek! Bana
hak verdiğinizden eminim sevgili çam ağacı…
Öğrencilerimizden İnciler
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
16
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
17
Musa ÖZDEMİR
Din Kültürü ve Ahlak Bil. Öğrt.
HOŞGÖRÜLÜ BİREY VE
HOŞGÖRÜLÜ TOPLUM
OLABİLMEK
Hoşgörü, insanın kendisine
yapılan hataları bir müddet
görmezden gelmesidir, zayıf
olduğunuz bir insana hoşgörü değil
de korktuğunuzdan dolayı tepki
göstermeyebilirsiniz...
Hoşgörü önemlidir, gereklidir,
Hoşgörülü insan toplumda
sevilen insandır. Sevilen insan
olmak kendinden fazla taviz vermek
değildir,
HOŞGÖRÜNÜN BİREY VE
TOPLUM AÇISINDAN ÖNEMİ.
Çoğumuz günlük yaşantımızda
“hoşgörü” kavramını duyarız.
“Hoşgörülü aile”, “hoşgörülü çocuk”,
hoşgörülü arkadaş”, “hoşgörülü
yönetici,” “hoşgörülü öğretmen”… Vs.
gibi. Öyleyse Hoşgörü nedir?
Hoşgörülü insan nasıl olmalıdır? Bizler
çevremizdeki insanlara ve canlılara
karşı nasıl hoşgörülü olabiliriz? Bu
sorular üzerinde duralım
Hoşgörü, insanlara sevgi ve anlayışla
yaklaşmak, kalp ve gönüllerini
incitmeden, onları severek ve saygı
duyarak yakınlık göstermek gibi
anlamları içerir. Bugün her
zamankinden daha fazla hoşgörüye
ihtiyacımız olduğu aşikârdır. Olumsuz
birçok davranışın sebebi, yeterince
hoşgörülü olamamaktır. Evde, trafikte,
okulda, işyerinde, kısaca insanın
olduğu her yerde eğer hoşgörü yoksa
orada bencillik, anlaşmazlık,
güvensizlik, tartışma, kavga ve
olumsuzluk adına her şeyi görebilmek
mümkündür. Peki, bunun sebebi nedir?
Neden tarih boyunca Yüce Milletimizin
özelliklerinden olmuş bir davranışı,
bugün yeterince gösteremiyoruz. Bence
bunun en önemli sebebi: İnsanın kendisi
ile barışık olamamasıdır. Düşünün en
son ne zaman aynaya bakıp, kendinize
gülümsediniz. Bu sabah kaç kişiye
“merhaba”, “günaydın” ya da “hayırlı
sabahlar” dediniz. Ayıbını mı aradınız?
Bu sabah trafikte içinizden kaç kişiye
bir şeyler mırıldandınız. Kaç defa
yardıma ihtiyacı olan insanları
gördüğünüzde başınızı çevirdiniz?
Okulda, sınıfta, sırada kaç kişiye kötü
davrandınız? Hoşgörü bir
vurdumduymazlık değildir. Hoşgörü
görmezlikten gelmek hiç değildir.
Hoşgörü kendini bilmektir. Hoşgörü
haddini bilmektir. Hoşgörü haddini
bilerek sürdürülen hayat biçimidir.
sevginin yoludur. Anlayışın kendisidir.
İnsanın özüdür. Görülen odur ki bugün
insanımız kendisi ile barışık değil.
Mevlana:“Ben, insanların ayıplarını
gören gözlerimi kör ettim. Sen de
onlara benim gibi iyi gözle bak.”
Diyor ve ekliyor.“………., kavga ve
dövüş ortamının tek ve en güçlü
doğuş sebebi sevgi eksikliğidir.
Bunun en doğru tedavi yolu ise
sevgiyi aramak, yaşamak,
uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız
seversiniz. Sevilirsiniz. Karar
verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız
her şeye ulaşırsınız!”
Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi
Allah dostları, insanları hoşgörüye
davet etmişler ve yaşadıkları dönemde
Anadolu’yu bir hoşgörü cennetine
çevirmişlerdi. Ama bugün aynı
Anadolu’da hoşgörü yerine daha çok
hoşgörüsüzlük almış başını gidiyor.
Bazen güzel bir söz, gülen bir yüz,
bazen anlamlı bir bakış, bazen bir
olumsuzluğa karşı yerinde bir anlayış,
insanları rahatlatıcı, stres ve sıkıntılarını
giderici anlamlar taşır. . Anne – Baba
çocuğuna, çocuk anne babasına,
öğretmen öğrencisine, öğrenci
öğretmenine, dede ve nineler
küçüklerine, küçükler dede ve
ninelerine ve hatta yakınlarımızda
bulunan canlılara kadar bunu
indirgeyebiliriz. Kısaca hoşgörülü olma,
hepimizin yaşamında yer alan bir
davranış biçimi olmalıdır.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
Millet olarak "Neden değişmiyor,
iyileşmiyoruz?" değil "Neden değiştik,
kötüleştik?" diye sormamız gerekiyor.
Hoşgörü yalnızca bir bilgi meselesi
değildir, aynı zamanda bir eğitim
konusudur, eğitimle kazanılacak bir
yaklaşım biçimidir. Bizim eğitim
sistemimizde hoşgörüyü de içeren kendi
değerlerimizden yola çıkarak evrensel
değerlere ulaşan bir ahlak terbiyesinden
söz etmek ne yazık ki mümkün değildir.
Bu Milletin Birliğini, Beraberliğini,
Güçlenmesini, Kalkınmasını
çekemeyenler, kendi menfaatlerine aykırı
görenler, hoşgörü ile karşılanması
gereken farklılık ve ihtilafları tahrik
ediyor, büyütüyor, çarpıtıyor, bilgi ve
eğitim eksikliğinden de yararlanarak
bölücülüğe vesile oluyorlar.
Ülkesini ve Milletini seven insanlara
düşen vazife, hoşgörüsüzlüğün
sebeplerini ortadan kaldırmak için
harekete geçmek, genel bir ahlak eğitimi
için seferberlik ilan etmektir.
.Sürekli olarak hoşgörülü olmayı nasihat
etmek yerine niçin hoşgörülü
olamadığımızı sorgulayan bir anlayışa
ihtiyacımız vardır. Artık, kendi
anlayışlarımıza göre vatandaş
yetiştirmeye çalışmaktan vazgeçip, doğru
soruları sormaya çalışan insanlar
yetiştirmeye çabalamalıyız. 2l. Yüz yılın
Türkiye'sini ancak doğru sorular
sormasını bilenler yaşatabileceklerdir.
Tarihe baktığımızda da hoşgörüye
örnekler görebiliyoruz. Osmanlı Devleti,
idaresi altındaki toplulukları yönetmede
büyük bir başarı göstermişti. Bu başarıda
Osmanlıların diğer Türk Devletlerinin
tecrübelerinden yararlanmaları, halka
karşı adaletli ve hoşgörülü davranmaları
etkili olmuştur Hz Ayşe,
Peygamberimizin hoşgörüsünü şöyle
anlatıyor “Kişisel meselelerde uğradığı
zararlardan dolayı kimseden intikam
almaya kalkmazdı. Allah’a ait haklar
ayaklar altında çiğnenirse onu hiç
affetmez Allah adına intikam alırdı
”Dolayısıyla dünya barışı ve insanlığın
mutluluğunu sağlamak için hepimizin
sağlıklı iletişim, diyalog, hoşgörü ve
birbirimizi anlamaya gerekli önemi
vermemiz gerekmektedir. Hoşgörü,
özünde kendini bilmektir, hoşgörü,
insanın özüdür Hoşgörü, inanan insanın
Rabbini tanıması ve Peygamberini
sevmesidir. Çünkü O Peygamber
“Kolaylaştırınız, zorlaştırıp
ürkütmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret
ettirmeyiniz” buyurmuştur
18
NASRETTİN HOCA
EJDER GÜLDÜR
Hoca’nın köyünde hep,
Meraklı İnsanlar çokmuş.
Her yerde her şeyi sorup,
Onlara cevap bulurmuş.
Günün birinde Hoca’ya rastlamışlar,
Onu soru yağmuruna tutmuşlar.
Hoca muhabbeti sevmemiş,
Son sorunuzu sorun, demiş.
Adamlar düşünüp taşınmışlar,
Şöyle bir soru sormuşlar.
Bu soru da farklıymış yine
Tabutun neresinde bulunalım, diye.
Hoca pek fazla beklememiş,
Soruya hemen cevap vermiş,
Sözü de çok iyi etmiş,
İçinde bulunmayın da neresinde
bulunursanız bulunun, demiş.
HATİCE GÜL KARABOĞA
Hortu Köyü’nün imamı,
Abdullah Efendi’nin Oğlu,
1208’de doğdu,
Adı Nasreddin-i Hace kondu,
Halkın bilgini oldu,
Duygu ve inceliğiyle,
Gülmenin öncüsü oldu,
İnsanları kahkahalara boğdu.
Hoca denince gelir akla eşeği,
Hafızalardaki ters binişi,
Eşek gerçekte bir yergi,
Bir alay öğesi,
İşte yerli bir öğe,
Güldürücü öğeyle birleşince.
Aslında verir halka,
Bir öğüt mutlaka.
1284’ de kapamış gözlerini dünyaya,
Koca bir kilit var,
Türbesinin kapısında,
Akşehir’ de yatan mizah ustası,
Dünya tanır Nasrettin Hoca’yı
KÜBRA KILIÇ
Nasrettin Hoca’dır,
Fıkralarıyla akılda kalıcıdır.
Hafif bir tebessümle,
Gönülleri rahatlatır.
Bilgindir,
Fıkralarıyla öğüt vericidir.
Kalp kırmadan,
Karşı taraftakine,
Hatasını bildirir.
Kalbi temizdir,
Çok titizdir.
Başında kavuğuyla,
İpe un serebilir.
Çok bilgindir,
Herkese doğruyu gösterir.
Eşeğine ters binip,
İnsanları güldürebilir.
Esra HALEFOĞLU
5-B
Niçin Helva Yapmıyorsun?
HUYSUZ EŞEK
YENİ EVE GÖÇ
Hocanın cani helva istemiş fakat
cebinde beş kuruşu yok. Doğruca
bakkala gidip dükkâna sahibinin
karşısına dikilmiş:
—Un var mı Efendim?
—Var.
—Şeker Var mı?
—Var
—Yağ Var mı Peki?
— Var hocam hepsi var
Hoca huysuz eşeğin pazara götürür
onu satmak derdinden kurtulmak ister
alıcılar gelsin diye var gücüyle
bağırmaya başladı. Ancak Huysuz
Eşek yanına kimseyi yaklaştırmaz
gelenlerin ya elini ya da kolunu ısırır
bazen de tepip düşürür adamın biri
olanları görüp gelir hocam der:
Boşuna uğraşma bu eşeği kimse
almaz
Hoca:
Biliyorum Biliyorum Der Zaten
pazara çıkarmamın gayesi onu satmak
değil istedim ki herkes bunun elinden
neler çektiğimi gözleriyle görsünler
diye pazara getirdim
Bir gece yarısı iki hırsız dalmış
hocanın evine ne var ne yok
çuvallarına doldurmuşlar hoca
yatağında gözleri yarı açık olanları
seyrediyormuş sonunda hırsızlar
çıkmışlar hocada yatağı,
Yorganı sırtlayıp peşlerine düşmüş
gide gide bir eve varmışlar hırsızlar
dönüp bakmışlar ki yatağı yorganı ile
Nasrettin hoca
Hoca birden sesini yükseltmiş
—Be Mübarek Adam! Öyleyse niye
helva yapıp yemiyorsun?
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
—Sen… Diye kekelemiş birisi sen
nasıl geldin demiş hoca istifini
bozmadan:
—ya hu bu eve biz göç etmedik mi
demiş
19
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
24 Kasım Öğretmenler
Günü Bugün
Bir denizdesiniz farz edin
Boğulmak üzeresiniz
Öğretmen hemen elini uzatır fark edin
Bir daha boğulmamak için dikkat edin
Karanlık bir odadasınız
Bu yüzden çok korkmaktasınız
Kapı açılır birden
Elinde meşaleyle öğretmen
Beyza ÖZTOPRAK
6/A
Bugün onların günü
Hemen uzat onlara gülünü
İyice bak gözünün içine
Ne kadar sevindiğini anlayıp göreceksin gülüşünü
Kalem kılıçtan keskindir
Sana kalem tutmayı öğreten
Tabi ki de öğretmendir
Cahilliğini gideren öğretmendir öğretmen…
Karanlık dünyana ışık veren
Bir güzel sözle sevinen
Cahilliğini gideren
Öğretmendir öğretmen…
Öğretmenim
Bir gün bile uzanmadan
Hep bize öğrettin
Başladın a,b,c ile
Bitirdin v,y,z ile
Öğretmeni olmayan bir okul
Cahil kalmış demektir
Cahil kalan bir insan
Dünya’yı terk etmiştir
Aleyna ŞAHİNDOKUYUCU
6/A
Sen eğitim yolunu
Hepimize açtın
Mesleğimizi sayende
Elimize aldık
Senin olmadığını bir düşünsem
Dünyayı yıkarım ben
Sensiz bir hayat
Düşünemem ki ben,
Bu gün öğretmenler günü
Senim mutlu günün
Öğretmenler günün
Kutlu olsun öğretmenim
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
20
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
ÖĞRETMENİM
Öpmek istiyorum hep,
O şefkatli ellerinden.
Bana sen öğrettin,
O güzel bilgilerden.
Benim bilgi kaynağım,
O sevgili öğretmen,
Beyza TAÇYILDIZ
7/B
Severek okuduğumu,
Öğreten kitap sensin.
Solmasın güzel yüzün,
Ömür boyunca gülsün.
Bana bilgiler öğreten,
Başkalarına değer verdiren.
Kendini güzelleştiren,
Sensin benim canım öğretmenim.
Menekşe Gül YEŞİL
5\A
ÖĞRETMENİMİZ
Sevgili Süheyla öğretmenim bu sizinle son senemiz.
Bu seneyi iyi değerlendirmeliyiz. Çünkü bize
verdiklerinizi bu yıl göstermesek, bu şansı bir daha
kazanamayız. Bize büyük düşünmeyi büyük işler
yapmayı öğrettin. Tek bununla kalmadın. Sevmeyi,
sevilmeyi, dost olmayı, paylaşmayı, öğrettin. Yalnız
bize değil bütün öğrencilerinize bilgiler saçmışınız.
Eminim diğer öğrencilerinin de böyle düşünüyorlardır
Siz geçen gün masanızda oturmuş eski
öğrencilerinizden birkaç kişinin yazdığı şiirleri ve
kompozisyonları okumuştunuz. Düşündüm de acaba
öğretmenimiz eski öğrencileri gibi, bizim şiirleri
kompozisyonları da saklar mıydı? Bence saklardınız
Ben sizin gibi bilgi saçan bir öğretmen olmak
isterdim.
SİZİ ÇOK SEVİYORUM
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
21
İLGİNÇ OLAYLAR
Işık, havadan suya veya bir
prizmanın içinden geçerken olduğu gibi,
farklı
yoğunluktaki
cisimlerden
geçerken kırılır. Bunu biliyoruz.
Gözümüzün yoğunluğu ve dışbükeyliği
öyle ayarlanmıştır ki, gelen ışık kırılma
sonucunda gözümüzün arkasındaki
retinada odaklaşır.
Işığın sudaki hızı, gözümüzü
geçerken ki hızı ile yaklaşık aynıdır.
Ancak
suyun
yoğunluğu
farklı
Tuğba ŞENGÜL
olduğundan
buradan
gelen
ışık,
havadan
8/a
gelecek
ışığa
göre
yoğunluğu
ayarlanmış gözümüzde tam kınlanamaz.
Görüntü retinada tam odaklaşamaz ve
suyun altında cisimleri FLU görürüz.
GÖKYÜZÜ NEDEN MAVİDİR?
Eğer su ile gözümüz arasına bir
Gökyüzünün mavi
cam koyar ve arkasında havanın
görünmesinin tek sebebi kırılma
bulunduğu bir boşluk bırakırsak, sudan
hadisesidir.
Güneş
ışınları
atmosfere havaya geçen ışık oradan gözümüze
girdiğinde
atmosferdeki
gaz gelerek normal olarak kırılır ve görüntü
moleküllerine ve toz parçacıklarına de retina da net olarak odaklaşır.
çarparak saçılır. Gün ışığı değişik dalga
boylu birçok ışından oluşur. En kısa
SU ALTINDA NEFES ALMAK
Nefes alıp vermemizin amacı
dalga boylu mavi ışınlar atmosferin üst
oksijen
ihtiyacını
tabakalarındaki
küçük
parçacılar vücudumuzun
tarafından hemen saçılırlar. Fakat karşılamaktır. Oksijen vücudumuzun
kırmızı ışık (ki en büyük dalga boylu yakıtının yani gıdaların ve yiyeceklerin
ışıktır!) saçılmak için daha büyük yakılmasında kullanılır. Nefes alırken
parçacıklara
çarpmak
zorundadır. ciğerlere alınan havada oksijen miktarı
Gökyüzü açık olduğunda, mavi ışık yüzde 21, dışarı verilende ise yüzde
diğer ışıklara oranla en fazla saçılan 16’dır.
ışıktır. Bu yüzden de gökyüzü mavi
Bilindiği gibi suyun formülü
görünür. Mesela gökyüzü yoğun H20 dur. Suda bulunan iki elementten
bulutlarla
veya
dumanla
dolu biri hidrojen diğeri oksijendir. O halde
olduğunda, tüm ışınlar nerede ise aynı havadaki oksijeni alabiliyoruz da
oranda saçılır. Bu da gökyüzünün gri sudakini niçin alamıyoruz? Balıklar
renkte görünmesine sebep olur.
bunu nasıl beceriyor?
Elementlerin ilginç bir kimyasal
özellikleri vardır. İki veya daha fazla
SUYUN ALTINDA NİÇİN
element bir araya gelip kimyasal bir
BULANIK GÖRÜRÜZ?
Denize
dalıp
gözlerimizi reaksiyona girdiklerinde, ortaya, onu
açtığımızda etrafı bulanık görürüz ama meydana
getiren
elementlere
deniz gözlüğünü takınca her şey netleşir. benzemeyen yeni bileşimler çıkar. Aynı
Anlaşılıyor ki, gözümüzün önünde deniz elementlerin değişik Kombinasyonlarla
gözlüğünün içindeki hava olmadıkça, meydana
getirdikleri
değişik
suyun içinde görme işlevinde bir bileşenlerin birbiri ile alakaları yoktur,
aksama
olmaktadır.
Gözümüzün her yönden çok farklıdırlar.
dışbükey şeklindeki dış yüzeyi sadece Örneğin, karbon, hidrojen ve oksijenin
ele
alalım.
bir mercek görevi görür. Bu mercek birleşmelerini
olmadan gözümüz ışığı alıp, arka 6karbon,12hidrojen ve 6 oksijen
taraftaki retina tabakasına odaklayamaz. birleşince ortaya çıkan glikozun,
Yani gözümüzün dışı bir görme 2karbon,4 hidrojen ve 2 oksijenin
elemanından ziyade, görüntünün ince birleşmesinden oluşan sirke ile yakından
ayarını yapan basit bir mercektir.
uzaktan bir benzerliği yoktur.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
Aynı şekilde hidrojen ve oksijenden
oluşmuş suda farklı özellikler taşır ve
içindeki oksijen artık bizim
ciğerlerimizde kullanabileceğimiz
şekilde değildir. Zaten balıklarda
suyun yapısındaki oksijeni
kullanmazlar. Onların suyun altında
soludukları oksijen, suda çözülmüş,
gaz halindeki oksijendir. Bu oksijenin
sudaki çözülmüş şekli, bira, soda ve
kola gibi içeceklerin içindeki, kapağı
açınca kabarcıklar halinde dışarı
çıkan karbondioksit benzer.
Balıklar sudaki çözülmüş
oksijeni solungaçları vasıtasıyla
alırlar. Aslında bu iş balıklar için
kolay değildir ama soğukkanlı
hayvanlar olduklarından oksijen
ihtiyaçları da pek fazla değildir.
Balina gibi sıcakkanlı hayvanlar ise
oksijeni insanlar gibi havadan alırlar.
Çünkü onlar için solungaçlar yoluyla
sudan oksijeni yeterli miktarda temin
edebilmek imkânsızdır.
Suyun içindeki oksijen
miktarı az olduğundan ciğerlerimizin
yüzey alanları yeterli oksijeni alacak
kadar geniş değillerdir. Yoksa
ciğerler sıvıların içindeki oksijeni
alabilecek özelliktedir. Örneğin,
içinde zengin miktarda çözülmüş
oksijen bulunan flora karbon adlı
sıvının içindeki oksijeni rahatlıkla
alabilirler.
Sonuç olarak su, oksijenden
meydana gelmiş olsa bile 2 adet
hidrojenle yaptığı bağlantıdan dolayı
içinden oksijeni çıkartıp almak ve
solumak mümkün değildir. Balıklar
gibi yapıp içinde çözülmüş halde
bulunan miktarı yani oksijeni almaya
kalkınca da bunun miktarı
vücudumuzun ihtiyacını karşılamıyor.
Yani asıl sorun ciğerlerimizde değil
suyun kendisinde.
22
İLGİNÇ BİLGİLER
1- Uzay mekiği, ayrı kaplarda tutulan sıvı hidrojen ve sıvı oksijen içeren büyük
bir yakıt tankı üzerine yerleştirin. Bu iki gaz belirli oranlarda tepkimeye
girdiğinde enerji açığa çıkar ve bu enerji mekiği harekete geçirir. Hidrojen,
oksijen ile yarar ve su oluşur. Fakat yanma tepkimesi sırasında açığa çıkan ısı
nedeniyle su anında buharlaştığı için görülür.
2- Arabaların ve diğer metal yüzeylerin aşınması da asit yağmuruna sebep olur.
Ece GÖKÇE
8/A
3- Asitlerin çevreye verdiği zarar bununla da sınırlı değildir. Tarihi değeri olan
antik yapıtlarımız da asit yağmuru ile aşınmış, böylece insanlığın ortak
mirası da zarar görmüştür.
4- Pamukkale ‘deki travertenler kaynak sularında bol miktarda bulunan kalsiyum ve karbon iyonlarının tuz olarak
çökmesi sonucu oluşur.
5- İçme ve kullanma suyunun klorlanması 1932 yılında İstanbul’da 1936 yılında Ankara’da başlamış 1940’tan
sonra ülke çapında yaygınlaştırılmıştır.
6- Ses düzeyi desibel metre aracı ile ölçülür. Ses düzeyini belirlemek için kullanılan ilk birim beldir. Bu ad,
telefonu icat eden Alexandre Graham Bell ‘in onuruna verilmiştir. Ancak ses düzeylerine verilen değerler pratik
uygulamalar için çok büyüktür. Dolayısıyla Bel’in onda bir oranında azaltmasıyla elde edilen DESİBEL
birimini kullanılmasına geçilmiştir.
7- Suyun damlalar oluşturmasının sebebi su moleküllerinin birbirini çekmesidir.
8- Günümüzden 250 milyon yıl kadar önce, kıtaların tek ve kocaman bir parça halinde olduğunu söyleyen bilim
insanları bu kıtaya PARGEO adını vermiştir
9- Suya eklenen katkı maddeler suyun donma sıcaklığını düşürdüğü gibi kaynama sıcaklığını da yükseltir. Eklenen
madde miktarı arttıkça donma sıcaklığı düşer kaynama sıcaklığı yükselir.
Sevgi PARLAR
6/B
YER ÇEKİMİ
Yerçekimidir, dünya ile yeryüzü arasında,
Ellerimle bıraktım topu yere biranda.
Resimlerle anlatırız bu kütleyi,
Çekim kuvvetidir, hayatın dengesi.
Elma örneğini veririz, bu derste,
Kitaplarda birer ağırlıktır deste deste.
İnci tanesi kadar küçük olsa da madde,
Mıknatıs gibi çeker deneyde,
İnsan her işi üstünden gelir azimle.
Hülya AKSÜT
6/B
MADDENİN HALLERİ
Öğretmenim söyledi
Atomlar çok küçükmüş
Çok büyük zorluklarla
Geçerek bölünürmüş
Birde sıvılar varmış
Atomu biraz ayrıymış
Kabın şeklini alırmış
Soğuk olunca donarmış
Birde maddeler varmış
Üç halde bağlanırmış
Bak birisi katıymış
En düzenlisi oymuş
Gazlara çok örnek var
Ayrıdır onda atomlar
Özgürce dolaşırmış
Gazlardaki atomlar
Biraz farklıymış ama
Birbirine dönermiş
Onlar hep arkadaşmış
Birbirlerini severmiş
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
23
Okul Basketbol Takımımızdan Kareler
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
24
YUNUS EMRE
Günümüzde Yunus Emre’nin hayatımızda büyük bir önemi vardır.
Edebiyatımızda katkılarından dolayı.
Yunus Ermenin ne zaman doğduğu yer
hakkında kesin bilgiler yoktur. Yunus Ermenin
yaşadığı yıllar Anadolu Türklüğünün siyasi bir
Nida İÇYER
çekimse içinde olduğu o kurallarla perişan olduğu
7/A
bir dönemde yaşamıştır. Yunus Emrede büyük bir
tasavvuf yani İslam dini inancı vardır. Bu yüzden
Hacı Bektaş Veli’nin dergâhından çile doldurmuş ve dergâha hizmet etmiştir.
Anadolu kentlerinde dolaştığı. Azerbaycan ve Şam’a gitti Mevlana’yla
görüştüğüce bu bilgiler arasındadır. O dönemde yoğun batıl inançlara rahman
Allah sevgisiyle aşk ve güzel ahlakla düşüncelerini bu batıl inançlara rağmen
gerçek İslam tasavvufunu işlemiştir. Tasavvuf edebiyatına büyük katkıları
olmuştur.13 yüzyılda tasavvuf şairlerindendir hailleri mesnevileri vardır. Her
ölçüsünü ve aruz ölçüsünü kullanmıştır. Allah sevgisini aşk ve doğa
konularını işlemiştir. En önemli eseri Risale tün Nüshiye mesnevisidir Risale
tün Nüshiyye 1307 yılında yazıldığı sanılmaktadır. Eser mesnevi tarzında
yazılmıştır. Ve 573 beyitten oluşmaktadır. Eser dini tasavvufu ahlaki bir
kitaptır öğütler kitabı anlamına gelir. Ayrıca Yunus Emre ‘nin içinde geçtiği
paragrafında unutmamak gerekir.
Yunus Emre bir gün odun kesmeye dağa çıkmış. Kestiği odunlar arsında düz olmayan varmış. Ama
dergâhın kapısına gelince odunlar dümdüz bir şekilde oluyorlarmış. Hocası bir gün Yunus Ermeye sormuş
Yunus getirdiğin odunların içinde hiç eğri olan yok. Hepsi dümdüz Yunus kovasına bizim kapıdan eğri olan
geçmez demiş.
İLİM KENDİN BİLMEKTİR
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere gelmektir
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır
Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsı ne demektir
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
YUNUS EMRE
25
GÜLÜMSE
GÜLÜMSEME İKİ KİŞİ ARASINDAKİ EN KISA MESAFEDİR
Şöyle bir düşününüz, hiç gülmemeyi. Dudağımızdaki acı tebessümü
aslında farkında olmasak bile gülümsemek su gibi hayat veriyor. İnsanın
güzelliğine güzellik katıyor. Sözümüzdeki gibi kişi arasındaki sevinci
paylaşmanın en kısa yoludur gülümseme.
Bazı zamanlarda üzgün oluruz.
ÖRNEK: Suç işlediğimizde bize kızması.
Aslında acaba içimizde şöyle düşünen var mıdır?
Olsun! Bir daha ki sefere yapmam.4 kelime ondan sonra gülümse.
Dostuna, anne, babana bir kelebeğe bile. Kokmayın hayat bazen göründüğü gibi değildir.
Ölürken yanımıza neyi götüreceğiz? Sana köşk, villa… Yanlış cevap. Hiç biri beyaz kefenle
Birçok anı ama biz bunu kötülememeliyiz. Hı! Birde şu konu var genellikle fotoğraf çekinirken beğenmeyiz
kendimizi. Aslında biraz gülümseme biraz çekidüzen ve… bitti.
Şimdi bana gülümsemenin hayatımızdakilerin yerinin birçok aktivitede olduğuna
Hala hak veriyor musunuz?
Emine ÇALIŞIR
6/B
İÇİMDEKİ SES
Feyza KARADAĞ
5/A
İÇİMDEKİ SES
Sorumluluğunu bilen insan kendisine verilen görevi yerine getirmek için
istekleri doğrultusunda hareket eder. Bu yüzden istek sorumluluktan doğar.
Sorumluluğumuz kişiliğimizi oluşturur. Örneğin okuldan bize verilen ödevi yapabilmemiz için içimizden
istek olmalıdır. Eğer ödevimi yapmam bana verilen sorumluluksa benim bunu bilin gerçekleştirmem gerekir.
Bunun olabilmesi içinde içimden bir sesin bana bunun görevim olduğunu hissettiriyor.
Sonuca gelince isteğim mi önemli sorumluluğum mu derseniz kişinin de birbirine bağlantılı olduğunu
söylerim…
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
26
ŞİİRLER
BİLİM
Fen bilgisi dersinde
Ben çok eğleniyorum
Deneyler yaparak
Her şeyi keşfediyorum
HATAY
Tarihin anasıdır Hatay
En parlak oradan doğar ay
Çok sevimlidir Hatay da tay.
En zeki şehirdir Hatay.
Hacer ALKAN
4/B
Hatay da nazlanır gider bulutlar.
Tarihi şehirdir gider gelir insanlar.
Turistlerle barışçıldır nereden olursa olsunlar.
Hatay da dolaşmaz kapkara bulutlar.
Hatay a laf atanlar şehirlerine baksın.
Tarihi en güzel olan bir eser arasın.
Yemyeşil dağları aramaya başlasın.
Tarih ne demek anlamaya çalışsın.
Yemyeşildir tarlaları, ovaları; dağları
Tertemizdir sokakları, denizleri; havası.
Dostlarını sever sayar buyur eder insanları.
En görkemli şehirlerden olmak Hatayın da hakkı
KIZILAY
Yoksullar aşını yedi,
Elbet sana minnet etti,
Kara günde çıktı yetişti.
Evsizlere çadır verdi.
Bizde çabalayalım
Yaptığımız deneyleri
Not alarak
Bilgimizi tartalım
Hayriye KONÇ
6/A
Edison çalıştı çabaladı
Ampulü çıkardı
Ampulü keşfedince
İsmi dünyaya yayıldı
Beherglas ispirto
Her zaman yardımcıdır
Fen dersinde deneyde
İşimizi kolaylaştırır
HAYVANLAR
Hacer ALKAN
4/B
Uzun yoldan gelmişsin,
Minnetle dönmüşsün geri.
Kara günde yetişmişsin,
Övgüyle dönmüşsün geri.
Yardım ettin yorulmadan,
Kara günün dostusun.
Yoksulları doyurdun,
Fakirlerin dostusun.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
Ne güzeldir hayvanlar
Hepsi de masumdurlar
Çok severiz onları
Her zaman korunmalı
AYTEN DİNLER
5/A
Kuşlar cik cik öterler
Köpekler hav hav derler
Kediler miyav ile
‘bizi sevin hep’’. Derler
Çitalar koşuşuyla
Kuşlar ötüşüyle
Köpek bekçiliğiyle
Ne şekerdir hayvanlar.
27
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI
CUMHURİYET
Nazlı Ece AYDOĞDU
5/B
Cumhuriyetin kuruluşu her şey için yeni bir başlangıç oldu. Herkesin hayatını değiştirerek yeni bir
yaşam şekli yarattı.
Kadınlar; kara çarşaflardan ve erkeklerle olan hak eşitsizliğinden kurtuldu. Kadın ve erkeklere
giyinme özgürlüğü getirildi. Arapça yerine resmi dil olarak “Türkçe” konuşulmaya başlandı.29 harften oluşan
Latin Alfabesi okullarda okumaya ve yazmaya öğretmek için kullanıldı.
Hemen hemen her konuda ve her alanda yenilikler getiren Atatürk’e ve bu devleti, refahlık ve
çağdaşlık seviyesini çıkaran herkese çok şey borçlu bulunmaktayız. Bu vatan, bu millet şehitlerimizin asil
kanıyla ve analarımızın gözyaşlarıyla sulanmıştır. Bu sebeple cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
28
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI
CUMHURİYET BAYRAMI
Osmanlının vardı büyük derdi
Düşmanlar bak her yere geldi
Çaresini ise Atatürk bildi
Düşmanı yendi cumhuriyet geldi
Ceyda ÇETİN
6/A
87 yıl önce bugün
Cumhuriyet kurdu millet
Bize büyük Atatürk ün
Armağanı cumhuriyet
29 Ekim i
Karşılarız neşeyle
Çünkü bugün erdik
Büyük cumhuriyete
Dökülen kanımızla,
Sönmez inancımızla
Kavuştuk, bizler sana
Can veririz uğruna
Sen bizim yüzümüzsün
Gönlümüz, gözümüzsün
Damarımızda akarsın
Dizimizde dermansın
Kimin saçı ak, kimi kara
Başın düşerse eğer
Bir gün dara
Sakın düşünme hiç kara
İlacını hemen cumhuriyette ara
Gel tatlı şenliğimiz
Gel kutlu benliğimiz
Varol ey! Cumhuriyet
Adı güzel hürriyet
Yürüyün arkadaşlar
Hep ileri koşalım
Bugün bayramımız var
Gelin bayramlaşalım
En birinci vazifemiz
Onun yolunda yürümek
Canımız gibi koruruz
Cumhuriyet Türk tür demek
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
29
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI
29 EKİM
Bu gün geldi hürriyet.
Kutluyor bütün herkes.
Güle oynaya gelsin,
Yurduma Cumhuriyet.
Melda Ceren ÇAKMAZ
5/A
Gösteriler var bugün,
Anmalar ve törenler.
Köylerde, şehirlerde,
Şenlikler kutlamalar.
Koruyalım vatanı,
Satmayalım ellere.
Gitmesin vatanımız
Yalan, yaban ellere.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
30
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI
Ceyda ÇETİN
6/A
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ GÜZEL SÖZLER
Demokrasi ilkesinin en yeni ve akılcı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir.
Türk ulusunu yaratılışına en uygun olan yönetim cumhuriyettir.
Cumhuriyet erdeme dayanan bir yönetimdir.
Cumhuriyet düşünce, beden ve bilim bakımından güçlü koruyucular ister,
Cumhuriyet fazilettir.
Cumhuriyet idaresi, faziletli namuslu insanlar yetiştirir
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Cumhuriyette söz millet tarafından seçilmiş meclistedir.
Batı dillerinde cumhuriyetin karşılığı ulusun kendisini yönetmesi anlamına gelir.
Cumhuriyet rejiminde iki unsur çok önemlidir.
1 idare edilenler
2 idare edenler
Bu iki unsurun sahip olması gereken özelliklerin başında dürüstlük gelir.
Cumhuriyet rejiminde her iki tarafında dürüst ve namuslu olması gerekir.
Rejimin demokrasi platformuna oturulması şarttır.
Cumhuriyet, ulusun vatan ve hukuka sevgisi ve içten bağlılığı ile yaşatılmalıdır.
Bu nedenle cumhuriyete hayat veren damarların başında demokrasi gelir.
Gerçek cumhuriyet rejimlerinde sistemin demokrasi ile olan ilişkisi çöğ ok önemlidir.
Çünkü iç ve dış tehlikelere karşı cumhuriyet kendisini sert ve katı bir şekilde ama
Demokrasinin gerekleri içinde koruyacaktır. Bunların dışına çıkılmaması gereklidir, aksi
Takdirde demokrasi ile cumhuriyet arasında kopukluk başlar. Bundansa en büyük zararı
Cumhuriyet rejimi görür. Onun için cumhuriyet yöneticileri daima uyanık ve gözleyici durumda
olacaklardır.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
31
SATRANÇ
Şah, Mat
Satranç tahtası
Üstünde
İnsan
Altında, dünya
İnsanlar
Beyaz
Hayat, siyah
Hamleni doğru yap
Geri dönüşü yok
Zevkine var,
Tek oyunluk hayat
Sonuç daima
Şah
Mat
Kubilay ENGİNOL
Satranç
Yaşam bir satranç
Piyonu ver
Ez rakibi
Al fili
Kazan hamleyi
Fili ver
Kaleyle koru
Veziri çık
Atla şah çek
Mat olmadı
Sömürücü
Hile yapıyor
O güçlü
Oysa
Altmış dört kare
Otuz iki taş
Kocaman dünya
Yetmez mi sana
Bana
Şah olan dünya
Mat olan insan
Yaşam bir satranç
Barış ERDOĞAN
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
32
AİLEME SESLENİYORUM
Aileme sesleniyorum. Beni birazcık anlayın. Doğum günüm
geldiğinde bana hediye alın. Bu aldığınız hediyeyi bir yıl boyunca başıma
kakmayın.
Birlikte bir ortama gittiğimizde benim yerime yok biz yemeyiz
demeyin, belki ben yemek istiyorumdur. Beni hiç düşünmeyip hep
kendinizi düşünüyorsunuz. Yine bir yere gittiğimizde bütün işi bana
yaptırıyorsunuz.”Hadi kızım şunu yap “diye. Küçükken siz çok çalıştınız
ELİF KİMYECİ
diye bizde çalışmak zorunda mıyız? Size bu soruyu
6-A
sorsam bir ton söz edersiniz. Bir yanlış yapsam ooo
elinizden kurtulabilene aşk olsun. Aslında böyle
yaptığınızda size nefretli gözlerle bakıyorum. Ama
o yanlışımın üstünde dursanız olmazdı tabi ki değil mi? Başkalarının önünde
onurumu kırmayın. Bu beni sizden uzaklaştırmaya çok çok yeter ve fazla bile. Beni
ders çalıştırmaya zorlamayın, çünkü ben ders programıma uymak zorundayım. Arada
bir oyun oynuyorum, ders çalışıyorum, yatmadan önce kitap okuyorum. Beni
birilerinin yanında küçük düşüreceğinize beni mutlu edecek şeyler söyleyin.
Başkasını dinleyip bana ceza vermeden önce beni dinleyin. Siz her Pazar günü
izlediğiniz kovboy filmini bir saat önceden açıyorsunuz ben size bir şey
diyemiyorum. Ama siz benimkini bazen hiç açtırmıyorsunuz haftada bir kez televizyon izliyorum onu da
burnumdan getiriyorsunuz. Ödevlerimde bana yardım edin daha mutlu olurum. Bir oylama yapıldığında
oylara katılmam güzel bir şey ama bazen ablalarım söylediklerime gülüyorlar. Çok sinirleniyorum. Sanki
onların düşünceleri çok güzelmiş gibi. Bir yanlış yaptığımda bağırmayın çok onurumu kırıyorsunuz. Güzel
bir şey yaptığımda “ha hı “demeyin. Gerekirse ödüllendirin. Bazen sizi üzüyorum ama sizde beni çok
kırıyorsunuz. Yazılıdan düşük not aldığımda “tamam “lafını duymaktan bıktım. Eve beş dakika geciksem
“nerede kaldın? Ne yaptın?”diye olan soruları beş günde bir duyuyorum maalesef. Arkadaşıma gitmek
istediğimde “niye? Ödevin mi var?”ve daha neler neler… Evde hayatım sorularla geçiyor.
Bu söylediklerimden sonra sakın bana darılmayın. Aslında sizi çok seviyorum. Ama bazen böyle şeyler
olabiliyor.
ANNEM KAZDAN KORKUYOR
Bora Uğur KAHRİMAN
5-B
Annem küçük iken, okula gittiği zamanlar üstünü giyinir, sabah kahvaltısını yapar ve okulunun yolunu
tutarmış. Bir gün arkadaşıyla okula giderken annemlerin önlerine kazlar çıkmış. Annem de kazlardan çok
korkarmış. Annem korktuğundan dolayı yoldan geçemiyormuş. Evleri okula yakınmış. Anneannem Annemi
görmüş ve ona kızmış. “kızım neyden korkuyorsun” demiş anneannem anneme. Annem de kazlardan demiş.
Anneannem yoldan geçirmiş ve annem okula ama okula gittiğinde okula çok geç kalmamış ama hala
kazlardan çok korkuyor.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
33
KÜÇÜK BİR İSTEK
SEVGİLİ AİLEM
Mehmet GİRİŞKEN
6-A
Uzun zamandır size duygularımı açmak istiyordum ama demek ki
bu güneymiş. Sizden fazla bir şey istemiyorum. Sizden bana güvenmenizi,
başkasıyla kıyaslamamanızı ve beni küçük düşürmemenizi istiyorum.
Biliyorum belki gerçekten affedilmeyecek hatalar yapıyoruz ama siz haklı
olup biraz dinledikten sonra değil hemen karar veriyorsunuz. Biraz
dinleseniz belki de haklı çıkarız belli olmaz. İşte siz sadece bu hataya
düşüyoruz. ‘Bizi dinlemiyorsunuz.’
Belki bu biraz fazla olabilir ama tabiî ki bu söylediğim şeylerden
haksız çıkıp ceza almakta var. Size ceza vermeyin demiyorum. Ama bizi bu kadar daraltmayın verdiğiniz
cezalar fazla ağır olmasın çünkü o zaman bunalır sıkılır usanırız. Bunların olmaması için bizi birazcık olsun
serbest bırakın ve hatalarımı görelim. Belki büyüdüğümü anlamıyorum işte bunu anlamam için bana biraz süre
tanıyın. Bu sürenin bittiğini belki anlamazsınız ama davranışlarımız o sürenin bitip bitmediğini gösterir. Bize
şartlar koşup bizim oyunlarımızı kısıtlamayın. Ama derslerimize çalışalım. Belki muzipliğimiz tutar bir
misafirin önünde kötü bir şey yaparsak bizi o kişinin önünde rezil etmeyin. Tatlı söz ise aklımda kalır hep ona
uyarım. Bazen önümde bağırıyorsunuz benim önümde bağırmayın tatlı dille anlaşın.
Uzun zaman içinde gelişme gösterdiğimi fark ettim artık büyüdüm. Güzel bir gençlik içinde cerrah
olmayı bekliyorum. Ben de sizin gibi büyüyeceğim o zaman belki sizin ne düşündüğünüzü anlayacağım ama
çok geç olacak.
ANNEMİN OKUL ANISI
Derya HASDAL
5-B
Annemin eskiden, çok başarılı bir öğrenciymiş. Annem
arkadaşlarını çok sever onlarla oyunlar oynarmış. Öğretmeni onu çok
severmiş. Hep ona güvenirmiş. Oda çok saygılı çok saygılı davranırmış
arkadaşlarıyla gezi ve piknik düzenlermiş.
Bir gün annem pikniğe ve orada arkadaşlarıyla ip atlarken onlara
bir şaka yapmış. Yere düşmüş. Ayağını incitmiş. Herkes toplanmış. Annemi kaldırmışlar, annem gülen bir
yüzle şaka yaptım hey diyerek arkadaşlarıyla birlikte çok gülmüşler. O günden beri bu anılarını bizimle hep
paylaşır.
Annem, bize verdiği nasihatte arkadaşlarıyla iyi geçinin, birbirinizin kıymetini bilin dostluklar ve
arkadaşlıklar hayat boyunca devam etmektedir diye her zaman öğüt verir.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
34
TİYATRO ve FOLKLOR ekiplerimiz
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
35
NEVRUZ
Ayşenur ZEYBEK
7/A
Semih MAHMAT
6/A
NEVRUZ
Baharla beraber canlanır güneş,
Güneşli günlerde açar çiçekler,
Çiçeklerden oluşur güzel meyveler,
Baharda şenlenir dağlar, taşlar…
Nevruza kol açar bütün canlar…
Gelin bayram yapalım bayram gelince,
Gülelim eğlenelim çocuklar gibi şence,
Hep halaylar çekelim gönlümüzce,
Bahar geldi, bayram var,
Dostlar buyurun eğlencemize…
Sizlerde kutlayın Nevruzu,
Yüzyıllar önce bulunmuş bu coşku,
Bu güzel gün kutlanmalı, coşulmalı,
Nevruz bayramı kol kola,
Hep birlikte yapılmalı…
Yağmurlar, karlar gidince,
Yapraklar yeşerip güzelleşince,
İlkbaharda gelir güzel Nevruz,
Bayramdır, eğlencedir haydi gelin…
Gelin kardeşler, el ele verin…
NEVRUZ
Kutlu olsun bizlere Nevruz,
Herkes mutlu olsun,
Üzüntüler bitsin,
Düşmanlar barışsın.
İlkbaharda gelir,
Bizleri sevindirir,
Çiçekler açar,
Herkes havalara uçar.
Kutlu olsun bizlere,
Geliyor işte,
Anlatmak istediğim,
Nevruz’du sizlere.
Yüzler pembeleşir, canlanır,
Gözler güzelleşir, parlaklaşır,
Ellere, ayaklara can gelir,
Gelin dostlar, sizde görün,
Nevruz herkese güç verir…
Nevruzumuz dünyaca bilinir,
Her millet kutlar ve eğlenir,
Dostluk, arkadaşlık günüdür,
Gelin dostlar, bayramımız var,
Eğlenelim, coşalım, Nevruzu kutlayalım…
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
36
DOĞAYI İÇTEN YAŞAMAK
DOĞAYI İÇTEN YAŞAMAK
Doğa bizim için önemli unsurlardan biridir. Bizim günümüzü,
hayatımızı geçirdiğimiz yerdir. Doğayı şöyle bir gözden geçiriyorum.
Doğanın bu kadar kötü olmasının sebebi nedir acaba?
Miyase DURMAZ
7-B
Şöyle bir eski insanları düşünüyorum. O toprakları düşünüyorum. O
ağaçların içinde, o toprakların içinde ayaklarımı sımsıkı yere basan güçlü
insanları düşünüyorum. Uzun yıllar yaşayan, hayatın tadını çıkaran, hayat dersini geçen insanları
düşünüyorum. Onların zamanında böyle hayat kolaylaştıran şeyler yoktu, ama bu kirli dünyada yoktu. Onlar
tarlalarını suladıklarında o toprak kokusunu içlerine çekebiliyorlardı. Açan rengârenk çiçeklerin gölgesinde
uyuyabiliyorlardı. Belki çok yoruluyorlardı, ama başardıkları işin sonucunda doğanın onlara verdiği ürünlerle
güçleniyorlardı. İşte o zaman bütün yorgunlukları gidiyordu. Emeklerin karşılıklarını buluyorlardı. Göğsünü
gererek dolaşabiliyorlardı. Ve bunlar onlar için çok güzel birer hediyeydi. Hayatı seviyorlardı. Kendilerini çok
güçlü hissediyorlardı, mutlulardı. Ama birde bizi düşünüyorum. Bu kirli dünyanın bize verdiklerini
düşünüyorum. Ayaklarımızı bırakın yere basmayı, yürüdüğümüzde bile ayağımızın yanında çöp vardı. Nasıl
ayaklarımızı sımsıkı yere basalım. Şimdi hayat kolay ama o eski dünya yok. Bir düşünüyorum o eski zamanda
mı? Olmak isterdim, yoksa bu zamanda mı? Ayaklarımı sımsıkı yere basmak mı? İsterdim yoksa sürekli
düşmek mi? mutlu olmak mı? İsterdim yoksa sürekli ağlamak mı?
İşte hayattaki önemli kararlar. Bu seçimlerde benim ve ben güçlü biriyim. Hayattaki güçlü yaşamı
tercih ediyorum. Ömür boyu mutlu olmak istiyorum.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
37
BAYRAĞIM İÇİN HERŞEY
Ecem DEMİR
4/A
BAYRAĞIM İÇİN HERŞEY
O geçmiş günlerin kahramanlığını yaşatan
Bir tek bayrağım kaldı
Şehitlerimizin kanlarını yaşatan
Bir şey vardı o da bayrağımızdı
Okulda törenlerde
Elimiz yarılsa da
Bayrağımı
İndirtmem indirtmem
Gökte dur dalgalan bayrağım
İnme yere sakın ha
Çünkü sana tek yakışan
Göklerde kuşlar gibi süzülmektir
Senin için bayrağım
Önünde eğiliriz
Yeter ki bayrağım
Sen eğilme dalgalan
Ay yıldızın gölgesinden
Atatürk ün sevgisinden
Şehitlerimizin kanından
Bir tek hatıra sensin bayrağım
Gökyüzünde bir çiçek
Oda bayrağımdır
Gökyüzünde hiç ölmeyecek
Bir tek bayrağım vardır
Ölmeyeceksin, yaşatılacaksın
Göklerde dalgalanacaksın
Hatıraları yaşatacaksın
Bizim için yaşayacaksın
Seni sevdik
Seni seveceğiz
Her zaman seni
Yaşatacağız
Atatürk ün son hatırası
Şehitlerimizin kanısın
Bizim için bayrağım
Bir ömür boyu yaşayacaksın
Yıllardır seni bir şeye benzettim
bayrağım
Oda Atatürkçü
Çünkü oda senin gibi
Işıl tertemizdi
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
38
REHBERLİK KÖŞESİ
Esma BARDAKÇI BAYAR
Rehberlik Nedir?
Değerli öğrencilerim ve sevgili veliler dergimizin bu ilk sayısında rehberliğin ne olup ne olmadığını
hangi faaliyetleri içerdiğine değinmek istedim. Faydalı olması umuduyla;
Tanımların ortak yönleri
REHBERLİĞİN TANIMI
Rehberlik bireye kendini anlaması, çevredeki
olanakları tanıması ve doğru kararlar vererek özünü
gerçekleştirebilmesi için yapılan sistematik ve
profesyonel bir yardım sürecidir
Rehberlik, kendini anlaması, problemlerini
çözmesi, gerçekçi kararlar alması, kapasitelerini kendine
en uygun düzeyde geliştirmesi, çevresine dengeli ve
sağlıklı bir uyum yapması ve böylece kendini
gerçekleştirmesi için uzman kişilerce bireye verilen
psikolojik yardımlardır
Rehberlik, bireyin en verimli şekilde gelişmesi
ve tatminkar uyumlar sağlamasında gerekli olan
seçmeleri(tercihleri), yorumları, planları yapmasına ve
kararları vermesine yarayacak bilgi ve becerileri
kazanması ve ulaştığı bu seçme ve kararları uygulaması
için kişiye yapılan sistemli ve profesyonel yardımdır
Rehberlik sorunlarını çözmesi ve içinde yaşadığı
toplumun özgür ve sorumlu bir üyesi olabilmesi için
bireye yardımcı olacak deneyimler kazandıran
programdır .
Rehberlik, gizilgüçlerini ve niteliklerini
anlaması ve bunların toplumsal ve moral değerlerle
uyum halinde yaşaması için, bireye eğitim ve
yorumlama yolu ile yapılan sistematik ve profesyonel
bir yardımdır
Rehberlik, bireyin
tanımasına yardım sürecidir.
kendini
ve
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
çevresini
 Kendini tanıma ve anlama
 Çevresinde kendine uygun fırsat ve
imkanları tanıması
 Problemlerini tanıması
 Uyum sağlama
 Seçim yapabilme, karar verebilme
 Kendini gerçekleştirme
 Sistemli ve profesyonel bir yardım
 Süreç
Rehberlikle ilgili tüm tanımlar incelendiğinde
varılmak istenen temel amacın bireyin kendini
gerçekleştirmek olduğunu görürüz. Rogers (1959)’ a
göre kendini gerçekleştirme eğilimi, temelde olumlu
olarak, belli koşulların sağlanmasıyla, kişinin kendini
yönetme, düzenleme ve kontrol etme kapasitesine sahip
olmasıdır.
KAYNAKÇA
Kepçeoğlu,M. Psikolojik Danışma ve Rehberlik.
Ankara 199
Kuzgun, Y. Rehberlik ve Psikolojik Danışma.
Ankara: ÖSYM Eğitim Yayınları.1992.
Tan, H. Psikolojik Danışma ve Rehberlik.
İstanbul. Milli Eğitim Basımevi.1986.
39
Esma BARDAKÇI BAYAR
 Çocuklarınızı saygılı yapmak
için;
Ona karşı daima güler yüzlü olun.
Küçük kabahatlerini cezalandırmayın, niyetinin ne olduğuna bak- ın.
Onun hislerine değer verin ve bunu
gösterin.
 Çocuklarınızın
güvenini
kazanmak için;
Onları babaları ile korkutmayın,
babasından ve annesinden her olumlu
hareketinde destek göre- ceğini
anlatın, onların sevinçlerini paylaşın
acılarına ortak olun, size bir şey
sorduklarında ilgiyle ce- vap veriniz.
Çocukların
size
güvenmesini
sağlamak için onlara boş vaatlerde
bulunmayın, vaadi- nizi yerine
getirin, eşler olarak birbirinize saygı
gösteriniz çocuklarınızın önünde
birbirinize karşı kırıcı davranmayınız.
 Çocuklarınızın
size
saygı
göstermesi ve iltifat etmesi için;
Çocukların kusurlarını, suçlarını alay
ve hakaretle karşılamayın, her
şeylerini tenkit etmeyin zira tenkit
edilen çocuk çekingen olur. (Olumlu
tenkitler hariç)
 Çocuklarınızın
sözünüzü
dinlemeleri için;
Emir
verirken
yerine
getirip
getirmediklerine bakın. Onlardan
yerine
getirebilecekleri
şeyleri
isteyin. Kuru tehdit savurmayın.
Çocukların kardeşlerini sevme- leri
için birini cezalandırırken, öbürünü
mükâfatlandırmayın bu düşmanlığa
yol açar. Birini sever- ken ve takdir
ederken aynı şeyleri diğerlerine de
yapın. Birbirlerine hakaret ettikleri
zaman hemen araya girin. Ceza
verirken suçun kimde olduğuna
bakın.
 Çocuklara insanları sevdir mek
için;
Onlara daima iyi insanlardan
bahsedin. Dünyadaki yardımlaşmadan
ve iyiliklerden söz edin.
 Çocukları kıskanç yapmamak
için;
Çocuğun yanında durumu iyi olanları
çekiştirmeyin. Varlıklı, işi yerinde,
mutlu insanların başkalarını düşünme yen insanlar olduğunu söyleme
yin.
 Çocukların hayal ve kabus
görmemeleri için;
Onlara sihirden, büyüden, peri masal
larından, Kaf dağının ardındaki dev
den, kötü kalpli cadıdan vs. bahsetme
yin.
 Çocuklarınızın
inatçı
olmamaları için;
Onların
her
istediğini
yerine
getirmeyin, çünkü böyle bir durumda
istediği şeyi alamayan çocuk inatlaşa
bilir. Yalnızca onların haklı istedik
lerini yerine getirin. Eğer çocuk illa
da istiyorum diye tepinmeye başlar ve
sizde bundan sonra istediğini yerine
getirirseniz çocuk haklı haksız her
istediğini elde etmek için tepinir.
 Çocuğunuzun yalancı olmaması
için;
Yalan söylemeyin. Ona sürekli
yalanın kötülüğünden bahsedin daha
küçüktür diye yalanlarını hoş görme
yin. Eğer çocuk suçunu itiraf ediyorsa
onu cezalandırmayın. Çünkü bazı
durumlarda çocuk sırf cezadan
kurtulmak için yalan söyler.
 Çocuklarınızı gayeli, enerjik ve
hayata sıcak bakan bir fert
yapmak için;
Onlara ders yönünden fazla baskı
yapmayın, bunun yerine dersin
öneminden bahsedin. Onu hoşlandığı
ve yeteneği olduğu mesleğe yönlen
dirin. Çocuğu sosyal faaliyetlere
katın. (Spor faaliyetler, folklor,
satranç, resim vb.)
 Çocukların tutumlu olmaları
için;
Nereye sarf ettiklerine bakmaksızın
bol para vermeyin. Çocuğunuzun
harcamalarını nereye yaptığını incele
yin. Kumbara alarak harçlıklarının bir
kısmını biriktirmeleri için (ara sıra bir
miktar atarak) sağlamaya çalışınız.
 Çocuklara güven duygusunu
yerleştirmek için;
Çocuklar kendilerini size beğendir
mek isterler. Bunun için kendine ev
işi yapar, hoplar, zıplar bütün bunları
takdir edin ve olumlu iş yapmaları
için teşvik edin. Kendi başlarına iş
yapmalarına olanak hazırlayın. Bu
onları
hayata
hazırlayacaktır.
Başaramayacakları işleri vermeyin.
 Çocuklarınızı
düzene
ve
temizliğe alıştırmak için;
Yataklarını, oyuncaklarını, kitaplarını
ve evi düzelttiklerinde tebrik edin ve
onlara ödül verin. Ama her zaman
ödül vermeyin. Zira ödül araç
olmaktan çıkıp amaç olabilir.
Çocuklara dürüstlük aşılayın, mutlu
luğun sadece parada ve zenginlikte
olmadığını canlı bir örnek ile anlatın.
 Çocukların cimri olmamaları
için;
Paraya çok değer vermeyin. Fakirleri
ve yardıma muhtaç olanları koruyun,
kollayın.
Çocuğunuzun
yanında
yardıma ihtiyacı olanlara yardım edin.
Bu onlarda merhamet duygusunu
gelişmesine yol açacaktır.
 Çocukların sağlıklı olarak
yaşamlarını sürdürmeleri için;
Çocuklarınızın
üzerine
çok
titremeyin. Temiz havadan, kırdan,
güneşten istifade ettirin. Vücudunu
ilaca alıştırmayın. Yemeğini düzenli
yemesi için (Mümkün olduğunca)
yemek saatleri dışında yemek
yemesine müsaade etmeyin.
 Çocuğun
kimseye
iftira
atmaması için;
Çocukların yanında kimseyi çekiştir
meyin. Çocukların nankör ve somurtkan olmamaları için her şeyin iyi
yönünü gösterin hayattan ve kaderinizden şikâyet etmeyin.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
40
REHBERLİK KÖŞESİ
 Bir çocuk, düşman bir çevrede yaşarsa, kavga etmeyi öğrenir.
 Bir çocuk korku içinde yaşarsa, korkmayı öğrenir.
 Bir çocuk acıyan insanlarla beraber yaşarsa, kendini zavallı
hissetmeyi öğrenir.
 Bir çocuk kıskançlık içinde yaşarsa, nefret etmeyi öğrenir.
 Bir çocuk ona cesaret veren bir çevrede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir.
 Bir çocuk onu öven bir çevrede yaşarsa, o da takdir etmesini öğrenir.
 Bir çocuk sevgi içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir.
 Bir çocuk kendine değer veren bir çevrede yaşarsa, bir gayesi olduğunu öğrenir.
 Bir çocuk dürüst muamele görürse, adaletin ne olduğunu öğrenir.
 Bir çocuk doğruluk içinde yaşarsa, hakikatin ne olduğunu öğrenir.
 Bir çocuk daima dostluk, güler yüz ve anlayış gösteren bir çevrede yaşarsa, dünyanın
içinde yaşanacak güzel bir yer olduğunu öğrenir.
Kısaca, çocuk yaşadığı çevreyi örnek almayı öğrenir.
 Gülünç duruma düşürülen çocuk çekingen olur.
 Her zaman tenkit edilen çocuk, kendini kabahatli bulur, kendine güveni
olmaz.
 Kendisine inanılmayan çocuk, yalancı ve dolandırıcı olur.
 Kin ve nefret içinde yaşayan çocuk, düşmanca duygular geliştirmeye
başlar.
 Kendisine sabırla muamele yapılan çocuk, hoşgörülü olur.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
41
OKUL KERMESİ
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
42
FEN BİLGİSİ ŞİİRLERİ
EJDER GÜLDÜR
8-B
ÖMER BALCIOĞLU
8-B
PERİYODİK TABLO
BEN VE ÖZELLİKLERİM
Periyotlar yatay sıralardır.
Onların içinde elementler vardır.
Elementlerin katman sayısı
Kaçıncı periyotta olduğuna bağlıdır
Ben bir atomum,
İçimde elektron, nötron ve proton bulundururum,
Beni her şeyde kullanabilirsin,
Bazen de çok şaşırabilirsin.
Aynı zamanda gruplar vardır
Bunlar dikey sıralardır
A ve B olmak üzere
Toplam 2 grup vardır.
Her şeyi oluşturan benim,
Çoğu şeyi yapabilirim,
Elektronlarımı çarpıştırırsan,
Dünyayı oynatabilirim.
Eğer öğrenmek istiyorsan
Atomların yerlerini
Bilmek lazım onların
Son katmandaki elektron sayılarını
Ya ‘anyon’ ya da ‘katyon’ olabilirim,
Birden ‘kararlı’ çıkabilirim,
‘+ ’isem katyon, ‘-’ isem anyon, diyebilirim,
Ben her şeyi yapabilirim.
Elementler üçe ayrılır
Metal Ametal Yarı metal olmak üzere
Bunlarda bir sıraya dizilmiş
Periyodik Cetvelde.
Katman sayım 3,
Elektron sayım 12,
Proton ve nötron sayım 12,
Şimdi bul bakalım sen beni.
Aslında zor olmasa gerek
Bunları öğrenmek
Zaten belli sıraya dizilmişler
Hepsini bilmek gerek.
Unutma ki özelliğim çoktur,
Benim gibi olan yoktur,
Sanırım bulamadın, dur yardım edeyim,
Adım Magnezyum’dur benim.
ZÜLFİKAR KÖSE
8/A
AKROSTİŞ
OKSİJEN
Oksijendir benim adım
Kanında bulunurum insanların
Siz insanlar ben olmadan
İyi olmazsınız hiçbir zaman
Jetlerin püskürttügü sudada bulunurum
Ermez aklınız benim işlerime
Neyse siz bırakın benim işlerimi,kendime.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
KALSİYUM
Kalsiyumdur benim adım
Anlarsınız yararlarımı
Lityum gibi metalimdir
Sizin dişlerinizi beslerim
İnsanların kemiklerini güçlendirrim
Yazdınız mı görevlerimi
Umdugumdan yararlıymışım
43
FEN BİLGİSİ HABERLERİ
Maddelerimi bilmeyeni,kıtır kıtır kesermişim.
ORTAK ŞARJ ALETİ
Önümüzdeki yıldan itibaren tüm cep telefonlarında kullanılabilecek tek bir şarj aletinin
kullanıma sunulacağı bildirildi.
Dünyanın farklı ülkelerindeki yüz milyonlarca cep
telefonu kullanıcısı tarafından uzun süreden beri
beklenen ortak şarj aleti nihayet gerçek oluyor.
Batuhan İNAL
8/B
Uluslararası Cep Telefonu Üreticileri ve Telekom Şirketleri Platformu (OMTP)
önümüzdeki yıldan itibaren bütün cep telefonlarında kullanılabilecek tek bir şarj
aletinin kullanıma sunulacağını bildirdi.
Dev cep telefonu üreticilerinin yanı sıra uluslararası telekomünikasyon firmaları tarafından da desteklenen projenin cep
telefonu kullanıcıları için büyük bir kolaylık sağlaması bekleniyor.
Yeni şarj aletinin usb girişli olacağı öğrenildi. Uzmanlar söz konusu projenin
milyonlarca Euro değerinde tasarruf sağlayacağını ifade ediyor.
Avrupa’dan Projeye Onay
Ortak şarj cihazı projesi Avrupa Birliği’nin standartlardan sorumlu
organizasyonu CENELEG tarafından da onaylandı.
Danimarka Standartları Enstitüsü kararı büyük bir başarı olarak değerlendirdi.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Danimarka Standartları Enstitüsü
danışmanlarından Christian Verholt, "Ortak şarj aleti sadece müşteriler için değil
aynı zamanda çevre için de büyük bir iyilik olacak" dedi.
EVOLTA
Japonya'da, iki ay önce Tokyo'dan yola çıkan 'Evolta' adlı küçük robot, 500 kilometrelik yolculuğunun ardından dün
Kyoto'ya vardı. 'Tokaido' adı verilen tarihi bir güzergahı takip eden robotu Kyoto'da coşkulu bir kalabalık karşıladı.
Japon elektronik devi Panasonic'in ürettiği uzaktan kumandalı robot, firmanın Evolta cinsi pilleriyle
çalışıyor. 23 Eylül'de yolculuğuna başlayan Evolta'ya robotu dizayn eden Tomotaka Takahashi ve
ekibi eşlik etti. Evolta'nın gelişmiş pilleri, yol boyunca durduğu 53 istasyonda şarj edildi. 15 x 40 x
20 santimetre boyutlarındaki robotun ana gövdesi plastik ve karbon fiberden oluşuyor. Robot saatte 3
ila 5 kilometre arasında hız yapabiliyor.
Küçük robot, 2 yıl önce gelişmiş pilleri sayesinde ABD'de yer alan Grand Canyon'da, 530 metre uzunluğundaki bir ipe
6 saat 46 dakikada tırmanmıştı. Evolta robot, geçtiğimiz yıl Fransa'da da 24 saatlik Le Mans yarışını tamamlamış ve
Guinness rekorlar kitabına girmişti. Robot, iki gösteride de iki alkalin pil kullanmıştı
YAPIŞMAYAN SAKIZ
İngiliz bilimadamlarının icat ettiği yapışmayan sakız ABD'de piyasaya sürüldü.
Daily Telegraph'taki habere göre, sadec 24 saat içinde çözünen sakızın, tat ve yapı olarak
normal sakızlardan farkı bulunmuyor.
Sakızda, daha az yapışkan olmasını sağlayan bir polimer bulunuyor. Suda çözünebilen sakız,
giysilerin üzerine yapıştığı vakit de, su ve sabunla kolayca temizlenebiliyor.
İngiliz hükümeti her yıl cadde ve sokaklara yapışmış sakızları kimyasallar kullanarak
temizlemek için 150 milyon sterlin harcıyor. Yapışmayan sakızın mucidi İngiliz profesör
Terry Cosgrove, yapışmayan sakız yapma fikrinin, İngiltere ve ABD'de sokaklarda, her yerde yapışmış sakızları
görünce ortaya çıktığını söyledi.
Yapışmayan sakızı 3 yıl önce bulan Cosgrove'nin ekibi, o zamandan bu yana sakızın tadı ve yapısı üzerinde çalışıyordu.
Ekip, 200'den fazla formülle binden fazla sakız örneği üreterek, en iyi yapışmayan sakızı bulmaya çalıştı. Normal
sakızlar hava koşullarına dirençli lateksten yapılıyor ve hayli yapışkan oluyor. Dünya çapında bu tür sorunlar teşkil eden
sakız, bazı ülkelerde yasaklandı.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
44
BULMACA
Aşağıdaki bulmacayı açıklamaları göz önünde bulundurarak doldurunuz
SORULAR
1- Net kuvvetin diğer adı.
2-Kütle üzerine etki eden yer çekim kuvveti.
3-Hem hareketli hemde durgun cisimlerde bulunur.
4-Cisimler üzerine etkiyen kuvvete sıfır oldu durumlara denir.
5-İki veya daha fazla kuvvetin bir cisme yaptığı etkiye tek başına yapan kuvvet.
6-Birim zamanda alınan yol.
7-Bir varlığın başka bir varlığa
göre yer değiştirmesi.
8-Sürati hesaplamak için lazım.
9-İstikamet.
10-Değişmeyen madde miktarı.
11-Kuvvet ölçer.
12-Cisimleri yere çeken kuvvet.
13-Cisimler üzerine etkiyen
kuvvete sıfırdan farklı olduğu
duruma verilen ad.
14-Cisimler üzerine etkiyen
kuvveti sıfır olduğu durumlara
verilen ad.
15-Maddenin tanecikli yapısı.
16-Bitki hücresinde olup hayvan
hücresinde bulunmayan
hücredir.
17-Kızların ergenlik
dönemindeki döngüsü
(erkeklerde olmaz.)
18-Erkek üreme hücresi.
19-Hücre için gerekli enerjiyi
üretir.
20-Canlı kelimesinin diğer adı.
21-Kuvvetin birimi.
22-Hücre içinde atık madde,su ve
besin depolayan kese şeklinde
yapılardır.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
45
BULMACA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
1
2
3
4
5
6
7
SOLDAN SAĞA
1)1. Periyot; 8A grubunun elementi nedir?
2)2. Periyot; 7A grubunun elementi nedir?
3)2. Periyot; 8A grubunun elementi nedir?
4)3. Periyot; 2A grubunun elementi nedir?
5)2. Periyot; 2A grubunun elementi nedir?
6) Beliryum elemntinin sembolü nedir?
7) ‘S’ sembolü ile bilinen element hangisidir?
ANAHTAR KELİME
YUKARDAN AŞAĞIYA; 6. SÜTUN
Bünyamin ÖZDEMİR
8/A
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
46
ÖĞRENCİLERE VERİLEN SEMİNERLERDEN KARELER
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
47
BİLMECELER
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
Suyun içine limon girerse ne olur? (ıslanır)
Hangi top yerde zıplamaz (kartopu)
Seçil Akpınar
En büyük börek nerde yapılır?(büyük tepside yapılır)
6/A
Dünyada aynı anda herkes ne olur ?(yaslanır)
Hiç büyümeyen yaprak hangisidir?(kitap yaprağı)
Eve gelen hırsız neyi çalmaz?(kapı zili)
Kimin önünde herkes şapkasını çıkarır ?( berberin)
Hangi elma ağaçta büyümez?(yer elması)
Bir taksi ne zaman uçak kadar hızlı gider?(uçağa bindiği zaman)
Herkes arayınca mutlaka nerede para bulur?(sözlükte)
Hangi şey buzdolabında bile dursa yine yakar?(acı biber)
Pijama giymiş eşeğe ne denir?(iyi geceler)
Fareleri her zaman ne kovalar?(kuyrukları)
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
6 ay yanar 6 ay kalkar? (soba)
Güler EKİCİ
Dışardan aldım simsiyah eve geldim kıpkırmızı? (kömür)
5/A
Hangi kanun insanı yargılamaz? (yerçekimi kanunu)
Elma diskoya neden gider? (kurtlarını dökmek için)
Lastik neden esner? (uykusu geldiği için)
Gecelik giymiş eşeğe ne denir? (iyi geceler)
Hangi karnede sıfır olmaz? (sağlık karnesinde)
Hangi bağda üzüm yetişmez? (ayakkabı bağında)
Sarı mendil denize düşerse ne olur? (ıslanır)
En çok hangi dağ ağrı çeker (ağrı dağı)
Hiç kimsenin okuyamadığı yazı hangisidir? (alın yazısı)
Patlar ama ses çıkarmaz? (sivilce)
Uzaylılar neden üşümezler? (ufoları olduğu için)
Evde kalan kız ne yer? (albeni)
Kadın her gün incir reçeli yaparmış neden?( ocağında incir ağacı çıksın diye)
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
48
BİLMECELER
Eskiden Söylenen Bilmeceler
Aynur OKUTUCU
5/B
1-Karanlık gecede atlar tepişir.
Cevap: Pire
2-Benim bir çift öküzüm var biri yatar kalkmaz, biri gider gelmez.
Cevap: Kül=yatar kalkmaz. Duman=gider gelmez
3-Benim bir kutum var, iki türlü otum var.
Cevap: Yumurta
4-Uzaktan gördüm hamil hamil, yanına vardım gövce demir.
Cevap: Melengiç (çitlembik)
5-Kumbara kumbara zahra çeker ambara.
Cevap: Kaşık
6-Damda teke bağlı, boynuzu köke bağlıç.
Cevap: Kabak
7-Sarp yerde yarım alavcık.
Cevap: Kulak
8-Yeraltında güldür güldür.
Cevap: Saban
9-Uzaktan gördüm dağ gibi, elime aldım kav gibi.
Cevap: Davul
10-Akşamdan sonra yağmurun ardına.
Cevap: Kapı mandalı
11-Yedi delikli tokmak bunu bilmeyen ahmak.
Cevap: Kafa=2 kulak,2 göz,2 burun deliği ve 1 ağız=7 delik.
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
49
FIKRALAR
TEMELİN EVİ
Bir gün Temel çarşıya giderken arkasından dursun koşarak “Temel Temel! Evin
Yanıyor “demiş. Koşmuşlar temel’ in evine. Temel ateşe dalmış karısını çıkarmış.
Bir daha dalmış çocukları çıkarmış.3 kere dalmış boş çıkmış. Dursun “ula sen ne
yapıyorsun” demiş Temel “kaynanamı çeviriyorum” demiş.
OKUMAK İÇİN
Okumak, hayatı anlamak
Her şeyi bilmek, zevk almak
Bu tatla heyecanlanmak
Titretir küçük kalbimizi
Abdulkadir AKAR
5/B
SİNEMA
Sinema, öyle bir keşiftir ki bir gün gelecek barutun elektriğin ve kıtaların
keşfinden çok, dünya uygarlığının görünüşünü değiştireceği görülecektir. Sinema,
dünyanın en uzak uçlarında oturan insanların birbirlerini tanımalarını, sevmelerini
tamamlayacaktır. Sinema, insanlar arasındaki görüş, görünüş, farklarını silecek,
insanlık ülküsünün gerçekleşmesini en büyük yardımı yapılacaktır. Sinemaya layık
olduğu önemi vermeliyiz.
Arsız gelin henüz yeni evlenmiş bir gelin evde hiç iş
yapmaz bütün gün otururmuş. Kaynana ve kayınpeder bu
durumdan şikâyetçidir ve aralarında anlaşırlar yarın evi
Seçil Akpınar
temizleme konusunda gelinin önünde tartısalım belki
6/A
utanır kalkıp temizler der. Kaynana ertesi gün baslar ve
kayınpeder yok sen süpüreceksin yok ben süpürecek
gelinde hiç durumunu bozmaz ve pişkin pişkin; yeter be sizi mi dinleyemem niye
tartışıyorsunuz ki bugün sen süpür yarın o süpürsün…
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
50
OKULUMUZDAN KARELER
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
51
ADAMIN BİRİ …
Adamın biri ata binmeye bayılırmış, binince de bayılmış.
Adamın biri işi başından atmış, ayağına düşmüş.
Adamın biri mahkemeye düşmüş, ayağı kırılmış.
Adamın biri köpürmüş, karısı da çamaşır yıkamış.
Adamın birinin tabağındaki yemek bitmiş, tenceredeki pire.
Adamın biri çene çalmış, karakola götürmüşler.
Adamın birini karakola götürmüşler, karaCOLA nın tadını beğenmemiş.
Adamın birinin gözleri dolarmış, kulakları mark.
Adamın biri oğluna aslanım demiş oğlu da onu yemiş
Adamın biri varmış 2. dönem düzeltmiş
Adamın Biri ödeme yerine gitmiş. Ööö demiş...
Adamın ayakları kokmuş, elleri linyit.
Adamın gözü dalmış, burnu yaprak.
Adamın inadı tutmuş, bir türlü bırakmamış.
Adamın evi yanmış, odaları düz.
Adamın canı çıkmış, bi daha yerine takamamışlar.
Adamın canı sıkılmış, gevşetememişler.
Adamın o lafa karnı tokmuş, gözü aç.
Adamın saçı kırmış, sakalı çayır.
Adam düşmüş, karısı gerçek.
Adam gülmüş, karısı lale.
Adam yatmış, karısı tekne.
Adam sinirliymiş, karısı kemikli.
Adam karısının yüzüne bakmamış, doksan dokuzuna bakmış.
Adam saat kaç demiş, saat de kaçmış.
Adam kafasını toplamış, burnunu bölmüş.
Adam bol keseden atmış, dar keseden eşek.
Adam yazmış, karısı kış.
Adam donmuş, karısı fanila.
Adam şişmiş, karısı tığ.
Adam almış, karısı mor.
Adam yaymış, karısı halter.
Adam basmış, karısı soprano.
Adam kazmış, karısı ördek.
Adam kurmuş, karısı döviz.
Adam bezmiş, karısı kumaş.
Adam çekmiş, karısı senet.
Adamın kahvesi taşmış, çayı kaya.
Adam kartmış, karısı mektup.
Adam satmış, karısı RTL.
Adamın birinin gözleri yaşlıymış, kulakları genç.
Adamın biri güneşte yandı, ayda düz.
Adamın biri yolda elli lira bulmuş ama ayaklı lira bulamamış.
Adamın birinin uykusu gelmiş içeri almamış.
Adamın birinin gözü şişti, burnu tığ.
Adamın biri hakkını aramış meşgul çıkmış
Adamın Biri apartmanın en üst katından atlamış ölmüş, diğeri atlamış ölmemiş neden?-çünkü ölen ile
ölünmüyor.
BİR DAHAKİ SAYIDA GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞÇA KALIN…
DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU
52