okul dergimiz
Transkript
okul dergimiz
mustafagencayilkog.meb.k12.tr ŞUBAT 2011 GENÇAY Yıl 1, Sayı 1 İÇİNDEKİLER Atatürk …………………………………………………………...... İstiklâl Marşı……………………………………………………….. Merhaba Cemal Güngör ( Okul Müdürü ) ………………………… 2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar…………….... Öğretmenlerimiz …………………………………………………... DR Mustafa GENÇAY Özgeçmişi ………………………………... Hayırseverimiz ( Beyhan GENÇAY ) …………………………….. Bilişim Çağı ……………………………………………………….. Buluşlar Mucitler – Benim Güzel Okulum………………………… Ben Bir Ağacım – Ormandaki Hayat ……………………………… Öğrencilerimizden İnciler………………………………………….. Hoşgörülü Birey Ve Hoşgörülü Toplum …………………………... Nasrettin Hoca …………………………………………………….. Öğretmenler Günü…………………………………………………. Öğretmenler Günü…………………………………………………. İlginç Olaylar………………………………………………………. İlginç Bilgiler – Yerçekimi- Maddenin Halleri ………………….... Okul Basketbol Takımımızdan Kareler …………………………… Yunus Emre ……………………………………………………….. Gülümse – İçimdeki Ses…………………………………………… Öğrencilerimizden Çeşitli Şiirler ………………………………….. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı …………………………………….. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı …………………………………….. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı …………………………………….. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı …………………………………….. Satranç Takımımızdan Kareler ……………………………………. Aileme Sesleniyorum – Annem Kazdan Korkuyor ……………….. Küçük Bir İstek – Annemin Okul Anısı …………………………... Tiyatro ve Folklor Ekiplerimizden Kareler………………………… Nevruz ……………………………………………………………... Doğayı İçten Yaşamak …………………………………………….. Bayrağım İçin Her Şey …………………………………………….. Rehberlik Nedir ……………………………………………………. Çocuklarımız İçin ………………………………………………….. Eğer – Altın Kurallar ……………………………………………… Okul Kermesinden Kareler ………………………………………... Fen Bilgisi Şiirleri …………………………………………………. Fen Bilgisi Haberleri……………………………………………….. Bulmaca …………………………………………………………… Periyodik Bulmaca ………………………………………………… Öğrencilere Verilen Seminerlerden Kareler ………………………. Bilmeceler …………………………………………………………. Bilmeceler.………………………………………………………..... Fıkralar …………………………………………………………….. Okulumuzdan Kareler ……………………………………………... Adamın Biri ……………………………………………………….. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU ŞUBAT 2011 2 3 4 5 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 Yıl : 1 Sayı : 1 DR Mustafa Gençay İlköğretim Okulu Adına SAHİBİ Cemal GÜNGÖR ( Okul Müdürü ) YAZI İNCELEME KURULU: Gülhan ARIK ÖVER Esma ÇELİK Süheyla EDİBOĞLU Aslı Şükran FAKI Esma BARDAKÇI BAYAR Riyad AHUBAZ DÜZENLEYEN: Nurettin DALKIRAN 1 “Öğretmenler! Cumhuriyet fikren ilmen fennen bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.”. Mustafa Kemal ATATÜRK DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 2 İSTİKLÂL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. O benimdir, o benim milletimindir ancak! Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım; Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl! Mehmet Âkif ERSOY DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 3 MERHABA Değerli Öğretmen Arkadaşlarım, Sayın Veliler, Sevgili Öğrenciler, Dergimiz GENÇAY’ ın 1. sayısı ile buluşmanın sıcaklığıyla tüm okurlarımıza merhaba! Gelişen teknoloji ile yaşantımızın ayrılmaz bir parçası, bir gereksinimi olan internet; bilgiye ulaşmanın, paylaşmanın en geniş ve kapsamlı aracı olmuştur. Bu nedenledir ki dergimiz GENÇAY’ ın 1. sayfasını okul sitemizde yayınlıyor ve olabildiğince geniş bir okur kitlesine ulaşmayı amaçlıyoruz. Dergimiz GENÇAY ile okulumuzun eğitim-öğretiminde teknik olarak yakaladığımız düzeyi paylaşmak istiyoruz. Böylece öğrencilerimizi sosyal etkinliklere katılımlarıyla öz güvenlerinin pekiştirilmesi ve türlü konularda yazma yeteneklerini açığa çıkarıp bu konudaki bireysel farklılıklarını algılamalarına yardımcı olduğumuza inanıyorum. Dergimizin hazırlanmasında emeği geçen değerli öğrencilerimizin başarıların sürekliliğini dilerim. öğretmenlerimize OKUL MÜDÜRÜ CEMAL GÜNGÖR DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 4 ve 2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar 2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı güz döneminde Dr. Mustafa Gençay İlköğretim Okulu’nda eğitim gönüllüsü, güler yüzlü, fedakâr öğretmenlerimizle tanıştım. Öğretmenlerimiz programlı bilgi vermeden önce, öğrencilerimizin olanaklarını ve yeteneklerini tanıyan, öğrenciyi tamamlayan bir öğe olarak görevlerini bilinçle yapmaktadırlar. Okulumuzun 16 dersliği Fen ve Teknoloji Laboratuarı, Bilişim ve teknoloji sınıfı ve her türlü kaynak kitaba ulaşabileceğimiz bir kütüphanemiz bulunmaktadır. Öğrencilerin güvenliğini arttırmak ve kontrolü sağlamak amacıyla arabaların ve öğrencilerin farklı kapıdan girişleri sağlanmaktadır. Ayrıca ihata duvarları yükseltilerek dışarıdan gelmesi muhtemel tehlikelere karşı önlem alınmıştır. Ayrıca öğrencilerimize çevre bilinci kazandırmak, attıklarımızın geri dönüşümünü sağlamak amacıyla geri dönüşüm kutuları temin edilmiştir. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 5 2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar Öğretmenlerimizin dinlenebileceği, çalışma heveslerini artırabileceği yeni bir ortam sağlamak amacıyla fikir alışverişinde bulunarak öğretmen odamız yenilendi. Dolaplarımız, çalışma masalarımız, modern bir çizgide bütünlük oluşturacak şekilde satın alındı. İklim şartlarının olumsuz yönlerini azaltmak, çalışma verimini arttırmak amacıyla klima taktırıldı. Bunun yanı sıra okul araç gereçlerinin ve kişisel eşyaların konabileceği bir dolap yaptırıldı. Koridorlarımıza renkli fayanslar döşenerek, ünlü Türk kahramanlarının resimlerini gösteren tablolar asıldı. Eski olan panolar yenilendi. Okulun bütün sınıfları boyanarak okulumuza daha temiz ve estetik bir görünüm kazandırıldı. Geleceğin güvencesi olan çocuklarımızın okulla ilk tanışma yeri olan anasınıfımıza klima taktırılarak sınıfın tabanı tahta döşeme yaptırıldı. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 6 2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar Yeni oyuncaklar alındı, sınıf boyandı. Projeksiyon cihazı ve televizyon alınarak çocuklarımızın okulla ön hazırlılarına katkı sağlamak belleklerini güçlendirmek, görsel ve işitsel öğrenme yöntemlerini sürece katmak amaçlandı. Okul müdür yardımcılarımızın odaları yeniden düzenlenerek masa, sandalye ve dolapları yaptırıldı. Fiziki şartları iyileştirilerek daha ferah ve düzenli çalışma ortamı sağlandı. Okul rehberlik servisimizin fiziksel şartları yenilenerek öğrencilerimizin kendine daha rahat ifade edebilecekleri albenisi olan bir ortam sağladı. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 7 2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar Okulumuz öğretmenlerinin ortak çalışması ile tespit edilen okuma, yazma bilmeyen velilerimiz için ‘Ana Kız Okuldayız’ kampanyası dâhilinde yüz elli kişi okuma yazma öğrendi. Bu kampanyayla amacımız okuryazar oranı yükseltmektir. Öğrenci merkezli eğitim öğretim için velilerimizin ve Okul Aile Birliği katkılarıyla Anasınıfı, 1-A (Sebahat YALÇIN), 2-A (Nebahat YILMAZ), 3-A (Meryem ALABAK), 4-A (Münevver GÜÇLÜ), 4-B (Zeynep KÜLLÜK), 5-B (Nilgün SÖZER), 6-A (Yağmur R. ÖZENİR) sınıflarına bilgisayar ve projeksiyon makinesi ve ders CD’leri kazandırılarak tam donanımlı sınıfların oluşturulması ve faaliyete geçmesi sağlandı. Amacımız 1. ve 2. kademedeki bütün sınıflarımızın donanımlı hale getirilmelidir. Okulumuz Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri; gizlilik, koşulsuz kabul, bireysel farklılıklara duyarlılık ve karar verme gücünü kullanma ilke ve becerileri önem verilir. Bu bağlamda okulumuzda yürütülen çalışmalar 4 temel işlev üzerine kuruludur. Bunlar koruyucu, önleyici geliştirici ve yönlendirici işlevlerdir. Okul Temel Rehberlik Servisi’ne gereksinim oldukça fazladır. Çünkü bu hizmetler öğrencilerin ruh sağlıklarını korunması, potansiyelleri keşfedebilmesi, öfkelerini yönetebilmeleri, çevrelerindeki olanakların farkına varmalarını için verilen profesyonel bir hizmettir. Çalışmalar okulun tüm birimleriyle eşgüdüm içerisinde olabilecek içerisinde olabilecek biçimde planlanmakta ve yürütülmektedir. Bu planlamada kısaca öğrenci-veli ve velileri yönelik seminerler (SBS tanımını, Çocuğum Okula Başlıyor seminerleri, meslek tanıtım seminerleri…)okulun ihtiyacına göre belirlenen test ve anketler bireysel ve grup danışmaları, toplantılar yer almaktadır. Hiç şüphesiz ki okulum daha verimli bir eğitim-öğretim ortamı haline getirilmesinde, öğrencilerin bilinçli ve duyarlı hareket etmelerinde, veli, öğrenci, öğretmen işbirliği çok önemlidir. Ancak bizler elimizi taşın altına koyarsak okulumuzun daha başarılı, üretken, ülkemize faydalı gençlerin yetiştiği bir eğitim yuvası haline gelir. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 8 2010–2011 Eğitim-Öğretim Yılı Yapılan Çalışmalar Maddi ve manevi desteğini bizden esirgemeyen, varlığıyla bizleri onurlandıran ve güç veren hayırseverimiz, okulumuzun kurucusu merhum Dr. Mustafa Gençay ve eşi saygıdeğer hanımefendi Beyhan Gençay’ a teşekkürü bir borç biliriz. Ayrıca yürekten sundukları katkılarıyla okulumuzu güzelleştiren tüm Okul Aile Birliği üyelerimiz ve velilerimize de teşekkür ederiz. Cemal GÜNGÖR Okul Müdürü DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 9 BRANŞ ÖĞRETMENLERİ DR MUSTAFA GENÇAY ÖĞRETMENLERİMİZ İLKÖĞRETİM OKULU Türkçe Gülhan ARIK ÖVER Esma ÇELİK Matematik Ş. Murat SANTÜRK Yağmur R. ÖZENİR Fen Teknoloji Riyad AHUBAZ Sosyal Bilgiler Makbule BAKIRHAN İngilizce Ayşe Nur TOK Cennet TOKER Din Kültürü Musa ÖZDEMİR Görsel Sanat Aslı FAKI Beden Eğitimi Bedia CENGİZ Bilişim Teknolojileri Nuretttin DALKIRAN Teknoloji Tasarım Nurhayat KİRAZ Rehber Öğretmen Esma BARDAKÇI BAYAR SINIF ÖĞRETMENLERİ ANASINIFI-A : Seher YUMUŞAK ANASINIFI-B : Gülhan ALVUROĞLU DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 1-A 1-B 2-A 2-B 3-A 3-B 4-A 4-B 5-A 5-B : : : : : : : : : : Sebahat YALÇIN Hülya DURMUŞ Nebahat YILMAZ Cevahir BÜYÜKKAYA Meryem ALABAK Selver YALÇIN Münevver GÜÇLÜ Zeynep KÜLLÜK Süheyla EDİBOĞLU Nilgün SÖZER 10 HAYIRSEVERLERİMİZ Dr. MUSTAFA GENÇAY UNUTMAK MÜMKÜN DEĞİL Dediler özlemişsin, okulda zil sesini, İzlemeye gelmişsin, tutarak nefesini, Hayata geçirdiğin, eğitim hevesini, Unutmak mümkün değil, rahat ol güzel insan, Her çocuğun sesinde, hayat bul güzel insan. 1930 yılında Antakya’da dünyaya geldi. Babası Hasan Bey, Annesi Hayriye Hanımdır. Antakya Erkek lisesinden sonra, 1958 yılında İstanbul Tıp Fakültesini bitirdi. 1963 yılında İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Dâhiliye Mütehassıslığını tamamladı. 20 Ekim 1966 tarihinde Beyhan hanımla evlendi. İstanbul Aksaray da açmış olduğu “özel Aksaray Kliniği” inde 1985 yılı sonuna kadar Dâhiliye Mütehassısı olarak hizmet verdi. Memleketi olan Hatay'a en iyi hizmetin okul yaptırmak olduğu düşünerek; Hatay Valiliğinin onayı ile 1991 yılında yapımını başlattığı bu okul Dr. Mustafa Gençay İlköğretim Okulu olarak 1993–1994 Eğitim-Öğretim yılında hizmete açıldı. Eşi Beyhan Hanım adına yaptırdığı ilköğretim okulu; 1995–1996 Eğitim-Öğretim yılında Beyhan Gençay ilköğretim okulu olarak hizmete açıldı. Aksaray Mahallesinde yaptırdığı Dr. Mustafa Gençay Lisesi 1999–2000 Eğitim – Öğretim yılında hizmete açıldı. Sunduğun bu yuvada, yetişen bir bir uçar, İlimden güç alarak, etrafa ışık saçar, Böyle eserler sunan, cennet kapısı açar, Unutmak mümkün değil, rahat ol güzel insan, Her çalan zil sesinde, hayat bul güzel insan. Eğitime ibadet gözüyle baktın ki sen, Bunca güzel şeylere, imzanı attın ki sen, Ahı evran misali, cömertlik yaptın ki sen, Unutmak mümkün değil, rahat ol güzel insan, Öğretmen nefesinde, hayat bul güzel insan. Hem fikrin, hem bedenin, hekimisin biliriz, Silinmez müsterih ol, bıraktığın her bir iz, Vefaya sırt dönmeyiz, vefalı söz veririz, Unutmak mümkün değil, rahat ol güzel insan , A.B.C. Bahçesinde, hayat bul güzel insan. 10.05.2002 Ali DAL İl Milli Eğitim Şube Müdürü Eğitim ve Öğretime yapmış olduğu katkılarından dolayı Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel tarafından şükran plaketiyle ödüllendirilmiştir Bir Eğitim gönüllüsü olan Merhum Dr. Mustafa Gençay 10 Mayıs 2002 tarihinde İstanbul’da vefat etmiş olup, Antakya Asri mezarlığına defnedildi DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 11 HAYIRSEVERLERİMİZ BEYHAN GENÇAY 1946 yılında İstanbul’ da doğan Beyhan GENÇAY hanımefendi Leman Ahmet TÜRKÖZ’ ün kızıdır. İstanbul Ulubatlı Hasan İlkokulunu bitiren Beyhan GENÇAY ortaöğretimini Fatih Kız Lisesinde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümüne devam ederken Dr. Mustafa Gençay ile hayatını birleştirmiştir ve öğrenimini yarıda bırakmıştır. Okulumuza, öğrencilere yardımlarını esirgemeyen Beyhan GENÇAY' ın onlardan tek bir dileği var : ÇALIŞINIZ DOĞRULUKTAN ASLA AYRILMAYINIZ, YURDUNUZU VE MİLLETİNİZİ SEVİNİZ. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 12 BİLİŞİM ÇAĞI Nurettin DALKIRAN Merhaba; Dergimizin ilk sayısında ilk makalem tabiî ki bilişim üzerine. Peki, nedir bilişim çağı? Sosyalbilgisi dersinden hatırlıyorum tarih çağlara bölünmüştü; ilkçağ, ortaçağ, yeniçağ, yakınçağ. Ve artık yeni bir çağa girdik; “bilişim çağı”. Peki biraz açalım, açıklayalım BilişimÇağı nedir? Neler oluyor bu çağ da? Önce yakın çevremizden başlayalım mesela bir zamanlar sadece iş adamlarının kullanması gerektiği söylenen cep telefonları yediden yetmişe herkesin cebinde. Elimiz ayağımız gibi bir uzvumuz olmuş artık. Ulaşılamayınca birine ortalık karışıyor. Hâlbuki on sene öncesine kadar ne cep vardı ne telefon. İnsanlar birbirlerine nasıl ulaşıyorlardı hayret. Çevremizden devam edelim. İş hayatı da değişti artık. En güzel işler bilgisayarla ilgili mimarlar, mühendisler, muhasebeciler, bankacılar, sigortacılar… vs. vs. daha eklemek mümkün. Hepsi bilgisayarda yapıyorlar tasarımlarını, projelerini, hesaplarını. Yeni arabaların hepsi elektronik, bilgisayara bağlıyorlar makine söylüyor neresinde arıza olduğunu. Ağır işte kalmadı artık. Eskiden onlarca kişinin yaptığı ağır işleri artık iki üç kişi rahatlıkla yapabiliyor. Örneğin hamallık kalktı. Sebze hallerinde hamalların yerini forklift ler aldı, inşaatlarda harç yapma işini beton makineleri. Eskiden yol yapım çalışmalarında yüzlerce kişi çalışırken, artık üç beş tane koca koca iş makinesi insanlara iş bırakmıyor. Elbet bu örnekleri arttırmak mümkün ancak yazımızı çok uzatmanın lüzumu yok, sizler zaten biliyorsunuz. Sonuç olarak teknoloji artık hayatımızı sardı, “hayır ben istemiyorum” demek yobazlık olur. Yapmamız gereken teknolojiyi iyi kullanmak, bilinçli kullanmak, kölesi değil efendisi olmak, sadece tüketici değil üretici olmak. Sevgili öğrencilerim; sizler geleceğimizsiniz. Ulusumuzu çağın gerisine değil ilerisine taşıyacak olan sizlersiniz. Önünüzde daha çok uzun bir yok var. Hepinize başarılar dilerim. Bir sonraki sayımızda farklı bir konuda buluşmak üzere… GENÇAY HATAY DOKTOR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU Telefon: 0 (326) 213 11 46 Faks: 0 (326) 213 11 46 E-posta: [email protected] DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 13 Buluşlar ve Mucitler BULUŞLAR Fatma Buse ÇALIŞIR 6/A Ceyda ÇETİN 6/A Mucitler ve Buluşları Bir gece çocuk kalktı. Etraf aydınlık yerine karanlıktı. Edison masa başında meraklıydı. Ampulü ortaya çıkardı. Bilim adamları çok küçük şeyleri, Büyütüp buluş yapmışlar, donatmışlar evleri, Evimizde bulunur çamaşır, bulaşık makineleri, Eksik olmaz annelerimizin ellerinde ütüleri. Hastalıklara neyin sebep olduğunu Pastör merak ediyordu. Bu konuda araştırma yapıp Aşıyı bulmak istiyordu. Newton’un kafasına düşmüş elma, Newton demiş neden acaba, Düşünmüş, taşınmış bulmuş yerçekimini, Öğrenmiş dünyanın asıl gerçeğini. İnsanlar havada uçmak istiyordu. Bununla ilgilenen kimse yoktu. Wilbur Wright kardeşler düşündü. İlk uçağı onlar bulmuştu. Edison bakmış ip-kömür çok yanar, Düşünmüş, taşınmış bu ne işe yarar, Havasız cama koymuş ip ile kömürü, Yakmış onları, bulmuş ampulü. Uzaktan uzağa konuşulamıyordu. Graham Bel bir şeyler yapmaya çalışıyordu. İlk telefonu ortaya çıkardı. Herkes doya doya birbirleriyle konuştu. Bizler çok düşünüp taşınırsak, Ufak şeyleri beynimizde çok yorarsak, Bizlerde güzel bir bakış yapabiliriz, Bizlerde ünlü bir bilim adamı olabiliriz. BENİM GÜZEL OKULUM Sen olmasan ne yapardım ben? Nasıl öğrenirdim okumayı, yazmayı. Kim aydınlatırdı yolumu? Benim güzel okulum. Gaye DELİAĞA 5/B Kim ışık tutardı önüme? Nasıl okurdum kitaplarımı? Nasıl yazardım yazılarımı? Benim güzel okulum… DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 14 Ben Bir Ağacım Vatfa BOLATBOL 6/B Ben Ormanda Yaşayan Küçük Bir Çam Ağacığım Ben ormanda yaşıyorum. Filizlenmeye çalışan küçük bir çam ağacığım. Her gün sulanıyorum. Tabi ki yalnız değilim, ormanda yaşayan bir sürü ağaç var. Size geçirdiğim bir günü anlatacağım: Arkadaşım olan diğer çam ağacı ile sohbet ediyorduk. O benden biraz daha büyük. Neyse birden bire ses duyduk. Çok merak ettik ve yanımızda yaşayan büyük bilgin çınar ağacına sorduk. O da çok büyümüş olan ağaçların kesildiğini söyledi. Ben ve arkadaşım çok üzüldük. Birden aklıma bir şey geldi ve çok telaşlandım. Aklıma gelen şey olunca neredeyse çıldıracaktım. Büyük bilgin çın çın ağacının dediklerini hatırladım, onu kestikten sonra onun tahtasıyla sıra, masa, koltuk yapılacağını hatırlayınca yine de sevindik. İşte benim geçirdiğim bir gün. Bu bana kötü bir anı olarak kaldı. Şimdi ben ve arkadaşlarım büyüdük ve bizi de kestiler. Beyza Nur BEYDİLİ 7-B Ben Bir Ağacım Ben bir ağacım bir dere kenarında unutulmuş yapayalnız bir ağacım. Bir yanımda fabrika diğer yanımda koca koca birler her geçen gün yavaş yavaş bitiyorum. Mücadele edip şimdiye kadar durmamda son devrime geldiğini hissediyorum. Siz evet siz insanlar neden bu kadar bencil olduğunuzu anlamıyorum. Fabrikanın dumanı her geçen gün içime işliyor. Bu duman bu koku bitiriyor. Sizlere oksijen verebilmem için güçlü olmam gerekiyor. Ama ben bitiyorum, tükeniyorum. On sekiz yıllık bir ağacım ben. On sekiz yıldır havaya hasretim. Yapraklarım solmuş, gövdeme duman işliyor. Suya hasretim ben. Suya hasretim. Susuz ne meyve verebilirim, ne de güçlü olabilirim. Yapayalnız, unutulmuş bir ağacım ben. Kimsesiz öksüz bir ağacım… ORMANDAKİ HAYAT İçinizde ağaçları sevmeyen var mı? Koskoca dallarıyla oksijen deposunu diyorum. Mis gibi kokan bir ağacım. Adım Meşe. Ormanda birçok arkadaşım var. Serçecik, tavşancık ve ufacık karınca… Bir de ağaçlarıma zarar veren insanlar… Gelip de palamut ağacını kesen oduncular. İşte yine onların sesi, bakalım bu sefer kimin canı yanacak? Yanında duran tavşancığa hemen seslendim.”Galiba bir Emine ÇALIŞIR tüfek sesi duydum, koş” dedim. İşte sabahın 08.00’da bu insanlar kahvaltı yapmazlar mı? Aslında cinayet işlediklerinin farkında bile değiller. Bu mektup 6/B sevgili çam ağacındaydı. Acaba önünde böyle sıkıntıları var mıydı? Biz ağaçlara rahat yoktu. Sevgili çam ağacı, koskoca dallarıyla gölge yaparsın. Küçük insanlar altınınızda kitap okusun diye gölgelik oluruz, yaz aylarında… Hiç düşünen yok mu? Bizim faydamızı, hayatımızı… Bizim onlar gibi ayağımız yok ki kaçalım. Çam ağacı biz kışın kara, yazın yeşile, güzde sarıya, ilkbaharda gökkuşağı oluruz. İnsanlar bizi övsün diye. Çam ağacı. Bizim tek isteğimiz dost olmak ufacık kalbimize neşe katmak… DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 15 Peki ya insanlar ne diyor? Yıkmak, kesmek, yakmak, sömürmek kısa ormanı, biz ağaçları yok etmek! Bana hak verdiğinizden eminim sevgili çam ağacı… Öğrencilerimizden İnciler DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 16 DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 17 Musa ÖZDEMİR Din Kültürü ve Ahlak Bil. Öğrt. HOŞGÖRÜLÜ BİREY VE HOŞGÖRÜLÜ TOPLUM OLABİLMEK Hoşgörü, insanın kendisine yapılan hataları bir müddet görmezden gelmesidir, zayıf olduğunuz bir insana hoşgörü değil de korktuğunuzdan dolayı tepki göstermeyebilirsiniz... Hoşgörü önemlidir, gereklidir, Hoşgörülü insan toplumda sevilen insandır. Sevilen insan olmak kendinden fazla taviz vermek değildir, HOŞGÖRÜNÜN BİREY VE TOPLUM AÇISINDAN ÖNEMİ. Çoğumuz günlük yaşantımızda “hoşgörü” kavramını duyarız. “Hoşgörülü aile”, “hoşgörülü çocuk”, hoşgörülü arkadaş”, “hoşgörülü yönetici,” “hoşgörülü öğretmen”… Vs. gibi. Öyleyse Hoşgörü nedir? Hoşgörülü insan nasıl olmalıdır? Bizler çevremizdeki insanlara ve canlılara karşı nasıl hoşgörülü olabiliriz? Bu sorular üzerinde duralım Hoşgörü, insanlara sevgi ve anlayışla yaklaşmak, kalp ve gönüllerini incitmeden, onları severek ve saygı duyarak yakınlık göstermek gibi anlamları içerir. Bugün her zamankinden daha fazla hoşgörüye ihtiyacımız olduğu aşikârdır. Olumsuz birçok davranışın sebebi, yeterince hoşgörülü olamamaktır. Evde, trafikte, okulda, işyerinde, kısaca insanın olduğu her yerde eğer hoşgörü yoksa orada bencillik, anlaşmazlık, güvensizlik, tartışma, kavga ve olumsuzluk adına her şeyi görebilmek mümkündür. Peki, bunun sebebi nedir? Neden tarih boyunca Yüce Milletimizin özelliklerinden olmuş bir davranışı, bugün yeterince gösteremiyoruz. Bence bunun en önemli sebebi: İnsanın kendisi ile barışık olamamasıdır. Düşünün en son ne zaman aynaya bakıp, kendinize gülümsediniz. Bu sabah kaç kişiye “merhaba”, “günaydın” ya da “hayırlı sabahlar” dediniz. Ayıbını mı aradınız? Bu sabah trafikte içinizden kaç kişiye bir şeyler mırıldandınız. Kaç defa yardıma ihtiyacı olan insanları gördüğünüzde başınızı çevirdiniz? Okulda, sınıfta, sırada kaç kişiye kötü davrandınız? Hoşgörü bir vurdumduymazlık değildir. Hoşgörü görmezlikten gelmek hiç değildir. Hoşgörü kendini bilmektir. Hoşgörü haddini bilmektir. Hoşgörü haddini bilerek sürdürülen hayat biçimidir. sevginin yoludur. Anlayışın kendisidir. İnsanın özüdür. Görülen odur ki bugün insanımız kendisi ile barışık değil. Mevlana:“Ben, insanların ayıplarını gören gözlerimi kör ettim. Sen de onlara benim gibi iyi gözle bak.” Diyor ve ekliyor.“………., kavga ve dövüş ortamının tek ve en güçlü doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun en doğru tedavi yolu ise sevgiyi aramak, yaşamak, uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz. Sevilirsiniz. Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız!” Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi Allah dostları, insanları hoşgörüye davet etmişler ve yaşadıkları dönemde Anadolu’yu bir hoşgörü cennetine çevirmişlerdi. Ama bugün aynı Anadolu’da hoşgörü yerine daha çok hoşgörüsüzlük almış başını gidiyor. Bazen güzel bir söz, gülen bir yüz, bazen anlamlı bir bakış, bazen bir olumsuzluğa karşı yerinde bir anlayış, insanları rahatlatıcı, stres ve sıkıntılarını giderici anlamlar taşır. . Anne – Baba çocuğuna, çocuk anne babasına, öğretmen öğrencisine, öğrenci öğretmenine, dede ve nineler küçüklerine, küçükler dede ve ninelerine ve hatta yakınlarımızda bulunan canlılara kadar bunu indirgeyebiliriz. Kısaca hoşgörülü olma, hepimizin yaşamında yer alan bir davranış biçimi olmalıdır. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU Millet olarak "Neden değişmiyor, iyileşmiyoruz?" değil "Neden değiştik, kötüleştik?" diye sormamız gerekiyor. Hoşgörü yalnızca bir bilgi meselesi değildir, aynı zamanda bir eğitim konusudur, eğitimle kazanılacak bir yaklaşım biçimidir. Bizim eğitim sistemimizde hoşgörüyü de içeren kendi değerlerimizden yola çıkarak evrensel değerlere ulaşan bir ahlak terbiyesinden söz etmek ne yazık ki mümkün değildir. Bu Milletin Birliğini, Beraberliğini, Güçlenmesini, Kalkınmasını çekemeyenler, kendi menfaatlerine aykırı görenler, hoşgörü ile karşılanması gereken farklılık ve ihtilafları tahrik ediyor, büyütüyor, çarpıtıyor, bilgi ve eğitim eksikliğinden de yararlanarak bölücülüğe vesile oluyorlar. Ülkesini ve Milletini seven insanlara düşen vazife, hoşgörüsüzlüğün sebeplerini ortadan kaldırmak için harekete geçmek, genel bir ahlak eğitimi için seferberlik ilan etmektir. .Sürekli olarak hoşgörülü olmayı nasihat etmek yerine niçin hoşgörülü olamadığımızı sorgulayan bir anlayışa ihtiyacımız vardır. Artık, kendi anlayışlarımıza göre vatandaş yetiştirmeye çalışmaktan vazgeçip, doğru soruları sormaya çalışan insanlar yetiştirmeye çabalamalıyız. 2l. Yüz yılın Türkiye'sini ancak doğru sorular sormasını bilenler yaşatabileceklerdir. Tarihe baktığımızda da hoşgörüye örnekler görebiliyoruz. Osmanlı Devleti, idaresi altındaki toplulukları yönetmede büyük bir başarı göstermişti. Bu başarıda Osmanlıların diğer Türk Devletlerinin tecrübelerinden yararlanmaları, halka karşı adaletli ve hoşgörülü davranmaları etkili olmuştur Hz Ayşe, Peygamberimizin hoşgörüsünü şöyle anlatıyor “Kişisel meselelerde uğradığı zararlardan dolayı kimseden intikam almaya kalkmazdı. Allah’a ait haklar ayaklar altında çiğnenirse onu hiç affetmez Allah adına intikam alırdı ”Dolayısıyla dünya barışı ve insanlığın mutluluğunu sağlamak için hepimizin sağlıklı iletişim, diyalog, hoşgörü ve birbirimizi anlamaya gerekli önemi vermemiz gerekmektedir. Hoşgörü, özünde kendini bilmektir, hoşgörü, insanın özüdür Hoşgörü, inanan insanın Rabbini tanıması ve Peygamberini sevmesidir. Çünkü O Peygamber “Kolaylaştırınız, zorlaştırıp ürkütmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” buyurmuştur 18 NASRETTİN HOCA EJDER GÜLDÜR Hoca’nın köyünde hep, Meraklı İnsanlar çokmuş. Her yerde her şeyi sorup, Onlara cevap bulurmuş. Günün birinde Hoca’ya rastlamışlar, Onu soru yağmuruna tutmuşlar. Hoca muhabbeti sevmemiş, Son sorunuzu sorun, demiş. Adamlar düşünüp taşınmışlar, Şöyle bir soru sormuşlar. Bu soru da farklıymış yine Tabutun neresinde bulunalım, diye. Hoca pek fazla beklememiş, Soruya hemen cevap vermiş, Sözü de çok iyi etmiş, İçinde bulunmayın da neresinde bulunursanız bulunun, demiş. HATİCE GÜL KARABOĞA Hortu Köyü’nün imamı, Abdullah Efendi’nin Oğlu, 1208’de doğdu, Adı Nasreddin-i Hace kondu, Halkın bilgini oldu, Duygu ve inceliğiyle, Gülmenin öncüsü oldu, İnsanları kahkahalara boğdu. Hoca denince gelir akla eşeği, Hafızalardaki ters binişi, Eşek gerçekte bir yergi, Bir alay öğesi, İşte yerli bir öğe, Güldürücü öğeyle birleşince. Aslında verir halka, Bir öğüt mutlaka. 1284’ de kapamış gözlerini dünyaya, Koca bir kilit var, Türbesinin kapısında, Akşehir’ de yatan mizah ustası, Dünya tanır Nasrettin Hoca’yı KÜBRA KILIÇ Nasrettin Hoca’dır, Fıkralarıyla akılda kalıcıdır. Hafif bir tebessümle, Gönülleri rahatlatır. Bilgindir, Fıkralarıyla öğüt vericidir. Kalp kırmadan, Karşı taraftakine, Hatasını bildirir. Kalbi temizdir, Çok titizdir. Başında kavuğuyla, İpe un serebilir. Çok bilgindir, Herkese doğruyu gösterir. Eşeğine ters binip, İnsanları güldürebilir. Esra HALEFOĞLU 5-B Niçin Helva Yapmıyorsun? HUYSUZ EŞEK YENİ EVE GÖÇ Hocanın cani helva istemiş fakat cebinde beş kuruşu yok. Doğruca bakkala gidip dükkâna sahibinin karşısına dikilmiş: —Un var mı Efendim? —Var. —Şeker Var mı? —Var —Yağ Var mı Peki? — Var hocam hepsi var Hoca huysuz eşeğin pazara götürür onu satmak derdinden kurtulmak ister alıcılar gelsin diye var gücüyle bağırmaya başladı. Ancak Huysuz Eşek yanına kimseyi yaklaştırmaz gelenlerin ya elini ya da kolunu ısırır bazen de tepip düşürür adamın biri olanları görüp gelir hocam der: Boşuna uğraşma bu eşeği kimse almaz Hoca: Biliyorum Biliyorum Der Zaten pazara çıkarmamın gayesi onu satmak değil istedim ki herkes bunun elinden neler çektiğimi gözleriyle görsünler diye pazara getirdim Bir gece yarısı iki hırsız dalmış hocanın evine ne var ne yok çuvallarına doldurmuşlar hoca yatağında gözleri yarı açık olanları seyrediyormuş sonunda hırsızlar çıkmışlar hocada yatağı, Yorganı sırtlayıp peşlerine düşmüş gide gide bir eve varmışlar hırsızlar dönüp bakmışlar ki yatağı yorganı ile Nasrettin hoca Hoca birden sesini yükseltmiş —Be Mübarek Adam! Öyleyse niye helva yapıp yemiyorsun? DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU —Sen… Diye kekelemiş birisi sen nasıl geldin demiş hoca istifini bozmadan: —ya hu bu eve biz göç etmedik mi demiş 19 ÖĞRETMENLER GÜNÜ 24 Kasım Öğretmenler Günü Bugün Bir denizdesiniz farz edin Boğulmak üzeresiniz Öğretmen hemen elini uzatır fark edin Bir daha boğulmamak için dikkat edin Karanlık bir odadasınız Bu yüzden çok korkmaktasınız Kapı açılır birden Elinde meşaleyle öğretmen Beyza ÖZTOPRAK 6/A Bugün onların günü Hemen uzat onlara gülünü İyice bak gözünün içine Ne kadar sevindiğini anlayıp göreceksin gülüşünü Kalem kılıçtan keskindir Sana kalem tutmayı öğreten Tabi ki de öğretmendir Cahilliğini gideren öğretmendir öğretmen… Karanlık dünyana ışık veren Bir güzel sözle sevinen Cahilliğini gideren Öğretmendir öğretmen… Öğretmenim Bir gün bile uzanmadan Hep bize öğrettin Başladın a,b,c ile Bitirdin v,y,z ile Öğretmeni olmayan bir okul Cahil kalmış demektir Cahil kalan bir insan Dünya’yı terk etmiştir Aleyna ŞAHİNDOKUYUCU 6/A Sen eğitim yolunu Hepimize açtın Mesleğimizi sayende Elimize aldık Senin olmadığını bir düşünsem Dünyayı yıkarım ben Sensiz bir hayat Düşünemem ki ben, Bu gün öğretmenler günü Senim mutlu günün Öğretmenler günün Kutlu olsun öğretmenim DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 20 ÖĞRETMENLER GÜNÜ ÖĞRETMENİM Öpmek istiyorum hep, O şefkatli ellerinden. Bana sen öğrettin, O güzel bilgilerden. Benim bilgi kaynağım, O sevgili öğretmen, Beyza TAÇYILDIZ 7/B Severek okuduğumu, Öğreten kitap sensin. Solmasın güzel yüzün, Ömür boyunca gülsün. Bana bilgiler öğreten, Başkalarına değer verdiren. Kendini güzelleştiren, Sensin benim canım öğretmenim. Menekşe Gül YEŞİL 5\A ÖĞRETMENİMİZ Sevgili Süheyla öğretmenim bu sizinle son senemiz. Bu seneyi iyi değerlendirmeliyiz. Çünkü bize verdiklerinizi bu yıl göstermesek, bu şansı bir daha kazanamayız. Bize büyük düşünmeyi büyük işler yapmayı öğrettin. Tek bununla kalmadın. Sevmeyi, sevilmeyi, dost olmayı, paylaşmayı, öğrettin. Yalnız bize değil bütün öğrencilerinize bilgiler saçmışınız. Eminim diğer öğrencilerinin de böyle düşünüyorlardır Siz geçen gün masanızda oturmuş eski öğrencilerinizden birkaç kişinin yazdığı şiirleri ve kompozisyonları okumuştunuz. Düşündüm de acaba öğretmenimiz eski öğrencileri gibi, bizim şiirleri kompozisyonları da saklar mıydı? Bence saklardınız Ben sizin gibi bilgi saçan bir öğretmen olmak isterdim. SİZİ ÇOK SEVİYORUM DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 21 İLGİNÇ OLAYLAR Işık, havadan suya veya bir prizmanın içinden geçerken olduğu gibi, farklı yoğunluktaki cisimlerden geçerken kırılır. Bunu biliyoruz. Gözümüzün yoğunluğu ve dışbükeyliği öyle ayarlanmıştır ki, gelen ışık kırılma sonucunda gözümüzün arkasındaki retinada odaklaşır. Işığın sudaki hızı, gözümüzü geçerken ki hızı ile yaklaşık aynıdır. Ancak suyun yoğunluğu farklı Tuğba ŞENGÜL olduğundan buradan gelen ışık, havadan 8/a gelecek ışığa göre yoğunluğu ayarlanmış gözümüzde tam kınlanamaz. Görüntü retinada tam odaklaşamaz ve suyun altında cisimleri FLU görürüz. GÖKYÜZÜ NEDEN MAVİDİR? Eğer su ile gözümüz arasına bir Gökyüzünün mavi cam koyar ve arkasında havanın görünmesinin tek sebebi kırılma bulunduğu bir boşluk bırakırsak, sudan hadisesidir. Güneş ışınları atmosfere havaya geçen ışık oradan gözümüze girdiğinde atmosferdeki gaz gelerek normal olarak kırılır ve görüntü moleküllerine ve toz parçacıklarına de retina da net olarak odaklaşır. çarparak saçılır. Gün ışığı değişik dalga boylu birçok ışından oluşur. En kısa SU ALTINDA NEFES ALMAK Nefes alıp vermemizin amacı dalga boylu mavi ışınlar atmosferin üst oksijen ihtiyacını tabakalarındaki küçük parçacılar vücudumuzun tarafından hemen saçılırlar. Fakat karşılamaktır. Oksijen vücudumuzun kırmızı ışık (ki en büyük dalga boylu yakıtının yani gıdaların ve yiyeceklerin ışıktır!) saçılmak için daha büyük yakılmasında kullanılır. Nefes alırken parçacıklara çarpmak zorundadır. ciğerlere alınan havada oksijen miktarı Gökyüzü açık olduğunda, mavi ışık yüzde 21, dışarı verilende ise yüzde diğer ışıklara oranla en fazla saçılan 16’dır. ışıktır. Bu yüzden de gökyüzü mavi Bilindiği gibi suyun formülü görünür. Mesela gökyüzü yoğun H20 dur. Suda bulunan iki elementten bulutlarla veya dumanla dolu biri hidrojen diğeri oksijendir. O halde olduğunda, tüm ışınlar nerede ise aynı havadaki oksijeni alabiliyoruz da oranda saçılır. Bu da gökyüzünün gri sudakini niçin alamıyoruz? Balıklar renkte görünmesine sebep olur. bunu nasıl beceriyor? Elementlerin ilginç bir kimyasal özellikleri vardır. İki veya daha fazla SUYUN ALTINDA NİÇİN element bir araya gelip kimyasal bir BULANIK GÖRÜRÜZ? Denize dalıp gözlerimizi reaksiyona girdiklerinde, ortaya, onu açtığımızda etrafı bulanık görürüz ama meydana getiren elementlere deniz gözlüğünü takınca her şey netleşir. benzemeyen yeni bileşimler çıkar. Aynı Anlaşılıyor ki, gözümüzün önünde deniz elementlerin değişik Kombinasyonlarla gözlüğünün içindeki hava olmadıkça, meydana getirdikleri değişik suyun içinde görme işlevinde bir bileşenlerin birbiri ile alakaları yoktur, aksama olmaktadır. Gözümüzün her yönden çok farklıdırlar. dışbükey şeklindeki dış yüzeyi sadece Örneğin, karbon, hidrojen ve oksijenin ele alalım. bir mercek görevi görür. Bu mercek birleşmelerini olmadan gözümüz ışığı alıp, arka 6karbon,12hidrojen ve 6 oksijen taraftaki retina tabakasına odaklayamaz. birleşince ortaya çıkan glikozun, Yani gözümüzün dışı bir görme 2karbon,4 hidrojen ve 2 oksijenin elemanından ziyade, görüntünün ince birleşmesinden oluşan sirke ile yakından ayarını yapan basit bir mercektir. uzaktan bir benzerliği yoktur. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU Aynı şekilde hidrojen ve oksijenden oluşmuş suda farklı özellikler taşır ve içindeki oksijen artık bizim ciğerlerimizde kullanabileceğimiz şekilde değildir. Zaten balıklarda suyun yapısındaki oksijeni kullanmazlar. Onların suyun altında soludukları oksijen, suda çözülmüş, gaz halindeki oksijendir. Bu oksijenin sudaki çözülmüş şekli, bira, soda ve kola gibi içeceklerin içindeki, kapağı açınca kabarcıklar halinde dışarı çıkan karbondioksit benzer. Balıklar sudaki çözülmüş oksijeni solungaçları vasıtasıyla alırlar. Aslında bu iş balıklar için kolay değildir ama soğukkanlı hayvanlar olduklarından oksijen ihtiyaçları da pek fazla değildir. Balina gibi sıcakkanlı hayvanlar ise oksijeni insanlar gibi havadan alırlar. Çünkü onlar için solungaçlar yoluyla sudan oksijeni yeterli miktarda temin edebilmek imkânsızdır. Suyun içindeki oksijen miktarı az olduğundan ciğerlerimizin yüzey alanları yeterli oksijeni alacak kadar geniş değillerdir. Yoksa ciğerler sıvıların içindeki oksijeni alabilecek özelliktedir. Örneğin, içinde zengin miktarda çözülmüş oksijen bulunan flora karbon adlı sıvının içindeki oksijeni rahatlıkla alabilirler. Sonuç olarak su, oksijenden meydana gelmiş olsa bile 2 adet hidrojenle yaptığı bağlantıdan dolayı içinden oksijeni çıkartıp almak ve solumak mümkün değildir. Balıklar gibi yapıp içinde çözülmüş halde bulunan miktarı yani oksijeni almaya kalkınca da bunun miktarı vücudumuzun ihtiyacını karşılamıyor. Yani asıl sorun ciğerlerimizde değil suyun kendisinde. 22 İLGİNÇ BİLGİLER 1- Uzay mekiği, ayrı kaplarda tutulan sıvı hidrojen ve sıvı oksijen içeren büyük bir yakıt tankı üzerine yerleştirin. Bu iki gaz belirli oranlarda tepkimeye girdiğinde enerji açığa çıkar ve bu enerji mekiği harekete geçirir. Hidrojen, oksijen ile yarar ve su oluşur. Fakat yanma tepkimesi sırasında açığa çıkan ısı nedeniyle su anında buharlaştığı için görülür. 2- Arabaların ve diğer metal yüzeylerin aşınması da asit yağmuruna sebep olur. Ece GÖKÇE 8/A 3- Asitlerin çevreye verdiği zarar bununla da sınırlı değildir. Tarihi değeri olan antik yapıtlarımız da asit yağmuru ile aşınmış, böylece insanlığın ortak mirası da zarar görmüştür. 4- Pamukkale ‘deki travertenler kaynak sularında bol miktarda bulunan kalsiyum ve karbon iyonlarının tuz olarak çökmesi sonucu oluşur. 5- İçme ve kullanma suyunun klorlanması 1932 yılında İstanbul’da 1936 yılında Ankara’da başlamış 1940’tan sonra ülke çapında yaygınlaştırılmıştır. 6- Ses düzeyi desibel metre aracı ile ölçülür. Ses düzeyini belirlemek için kullanılan ilk birim beldir. Bu ad, telefonu icat eden Alexandre Graham Bell ‘in onuruna verilmiştir. Ancak ses düzeylerine verilen değerler pratik uygulamalar için çok büyüktür. Dolayısıyla Bel’in onda bir oranında azaltmasıyla elde edilen DESİBEL birimini kullanılmasına geçilmiştir. 7- Suyun damlalar oluşturmasının sebebi su moleküllerinin birbirini çekmesidir. 8- Günümüzden 250 milyon yıl kadar önce, kıtaların tek ve kocaman bir parça halinde olduğunu söyleyen bilim insanları bu kıtaya PARGEO adını vermiştir 9- Suya eklenen katkı maddeler suyun donma sıcaklığını düşürdüğü gibi kaynama sıcaklığını da yükseltir. Eklenen madde miktarı arttıkça donma sıcaklığı düşer kaynama sıcaklığı yükselir. Sevgi PARLAR 6/B YER ÇEKİMİ Yerçekimidir, dünya ile yeryüzü arasında, Ellerimle bıraktım topu yere biranda. Resimlerle anlatırız bu kütleyi, Çekim kuvvetidir, hayatın dengesi. Elma örneğini veririz, bu derste, Kitaplarda birer ağırlıktır deste deste. İnci tanesi kadar küçük olsa da madde, Mıknatıs gibi çeker deneyde, İnsan her işi üstünden gelir azimle. Hülya AKSÜT 6/B MADDENİN HALLERİ Öğretmenim söyledi Atomlar çok küçükmüş Çok büyük zorluklarla Geçerek bölünürmüş Birde sıvılar varmış Atomu biraz ayrıymış Kabın şeklini alırmış Soğuk olunca donarmış Birde maddeler varmış Üç halde bağlanırmış Bak birisi katıymış En düzenlisi oymuş Gazlara çok örnek var Ayrıdır onda atomlar Özgürce dolaşırmış Gazlardaki atomlar Biraz farklıymış ama Birbirine dönermiş Onlar hep arkadaşmış Birbirlerini severmiş DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 23 Okul Basketbol Takımımızdan Kareler DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 24 YUNUS EMRE Günümüzde Yunus Emre’nin hayatımızda büyük bir önemi vardır. Edebiyatımızda katkılarından dolayı. Yunus Ermenin ne zaman doğduğu yer hakkında kesin bilgiler yoktur. Yunus Ermenin yaşadığı yıllar Anadolu Türklüğünün siyasi bir Nida İÇYER çekimse içinde olduğu o kurallarla perişan olduğu 7/A bir dönemde yaşamıştır. Yunus Emrede büyük bir tasavvuf yani İslam dini inancı vardır. Bu yüzden Hacı Bektaş Veli’nin dergâhından çile doldurmuş ve dergâha hizmet etmiştir. Anadolu kentlerinde dolaştığı. Azerbaycan ve Şam’a gitti Mevlana’yla görüştüğüce bu bilgiler arasındadır. O dönemde yoğun batıl inançlara rahman Allah sevgisiyle aşk ve güzel ahlakla düşüncelerini bu batıl inançlara rağmen gerçek İslam tasavvufunu işlemiştir. Tasavvuf edebiyatına büyük katkıları olmuştur.13 yüzyılda tasavvuf şairlerindendir hailleri mesnevileri vardır. Her ölçüsünü ve aruz ölçüsünü kullanmıştır. Allah sevgisini aşk ve doğa konularını işlemiştir. En önemli eseri Risale tün Nüshiye mesnevisidir Risale tün Nüshiyye 1307 yılında yazıldığı sanılmaktadır. Eser mesnevi tarzında yazılmıştır. Ve 573 beyitten oluşmaktadır. Eser dini tasavvufu ahlaki bir kitaptır öğütler kitabı anlamına gelir. Ayrıca Yunus Emre ‘nin içinde geçtiği paragrafında unutmamak gerekir. Yunus Emre bir gün odun kesmeye dağa çıkmış. Kestiği odunlar arsında düz olmayan varmış. Ama dergâhın kapısına gelince odunlar dümdüz bir şekilde oluyorlarmış. Hocası bir gün Yunus Ermeye sormuş Yunus getirdiğin odunların içinde hiç eğri olan yok. Hepsi dümdüz Yunus kovasına bizim kapıdan eğri olan geçmez demiş. İLİM KENDİN BİLMEKTİR İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır Okumaktan murat ne Kişi Hak'kı bilmektir Çün okudun bilmezsin Ha bir kuru ekmektir Okudum bildim deme Çok taat kıldım deme Eğer Hak bilmez isen Abes yere gelmektir DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU Dört kitabın mânâsı Bellidir bir elifte Sen elifi bilmezsin Bu nice okumaktır Yiğirmi dokuz hece Okursun uçtan uca Sen elif dersin hoca Mânâsı ne demektir Yunus Emre der hoca Gerekse bin var hacca Hepisinden iyice Bir gönüle girmektir YUNUS EMRE 25 GÜLÜMSE GÜLÜMSEME İKİ KİŞİ ARASINDAKİ EN KISA MESAFEDİR Şöyle bir düşününüz, hiç gülmemeyi. Dudağımızdaki acı tebessümü aslında farkında olmasak bile gülümsemek su gibi hayat veriyor. İnsanın güzelliğine güzellik katıyor. Sözümüzdeki gibi kişi arasındaki sevinci paylaşmanın en kısa yoludur gülümseme. Bazı zamanlarda üzgün oluruz. ÖRNEK: Suç işlediğimizde bize kızması. Aslında acaba içimizde şöyle düşünen var mıdır? Olsun! Bir daha ki sefere yapmam.4 kelime ondan sonra gülümse. Dostuna, anne, babana bir kelebeğe bile. Kokmayın hayat bazen göründüğü gibi değildir. Ölürken yanımıza neyi götüreceğiz? Sana köşk, villa… Yanlış cevap. Hiç biri beyaz kefenle Birçok anı ama biz bunu kötülememeliyiz. Hı! Birde şu konu var genellikle fotoğraf çekinirken beğenmeyiz kendimizi. Aslında biraz gülümseme biraz çekidüzen ve… bitti. Şimdi bana gülümsemenin hayatımızdakilerin yerinin birçok aktivitede olduğuna Hala hak veriyor musunuz? Emine ÇALIŞIR 6/B İÇİMDEKİ SES Feyza KARADAĞ 5/A İÇİMDEKİ SES Sorumluluğunu bilen insan kendisine verilen görevi yerine getirmek için istekleri doğrultusunda hareket eder. Bu yüzden istek sorumluluktan doğar. Sorumluluğumuz kişiliğimizi oluşturur. Örneğin okuldan bize verilen ödevi yapabilmemiz için içimizden istek olmalıdır. Eğer ödevimi yapmam bana verilen sorumluluksa benim bunu bilin gerçekleştirmem gerekir. Bunun olabilmesi içinde içimden bir sesin bana bunun görevim olduğunu hissettiriyor. Sonuca gelince isteğim mi önemli sorumluluğum mu derseniz kişinin de birbirine bağlantılı olduğunu söylerim… DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 26 ŞİİRLER BİLİM Fen bilgisi dersinde Ben çok eğleniyorum Deneyler yaparak Her şeyi keşfediyorum HATAY Tarihin anasıdır Hatay En parlak oradan doğar ay Çok sevimlidir Hatay da tay. En zeki şehirdir Hatay. Hacer ALKAN 4/B Hatay da nazlanır gider bulutlar. Tarihi şehirdir gider gelir insanlar. Turistlerle barışçıldır nereden olursa olsunlar. Hatay da dolaşmaz kapkara bulutlar. Hatay a laf atanlar şehirlerine baksın. Tarihi en güzel olan bir eser arasın. Yemyeşil dağları aramaya başlasın. Tarih ne demek anlamaya çalışsın. Yemyeşildir tarlaları, ovaları; dağları Tertemizdir sokakları, denizleri; havası. Dostlarını sever sayar buyur eder insanları. En görkemli şehirlerden olmak Hatayın da hakkı KIZILAY Yoksullar aşını yedi, Elbet sana minnet etti, Kara günde çıktı yetişti. Evsizlere çadır verdi. Bizde çabalayalım Yaptığımız deneyleri Not alarak Bilgimizi tartalım Hayriye KONÇ 6/A Edison çalıştı çabaladı Ampulü çıkardı Ampulü keşfedince İsmi dünyaya yayıldı Beherglas ispirto Her zaman yardımcıdır Fen dersinde deneyde İşimizi kolaylaştırır HAYVANLAR Hacer ALKAN 4/B Uzun yoldan gelmişsin, Minnetle dönmüşsün geri. Kara günde yetişmişsin, Övgüyle dönmüşsün geri. Yardım ettin yorulmadan, Kara günün dostusun. Yoksulları doyurdun, Fakirlerin dostusun. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU Ne güzeldir hayvanlar Hepsi de masumdurlar Çok severiz onları Her zaman korunmalı AYTEN DİNLER 5/A Kuşlar cik cik öterler Köpekler hav hav derler Kediler miyav ile ‘bizi sevin hep’’. Derler Çitalar koşuşuyla Kuşlar ötüşüyle Köpek bekçiliğiyle Ne şekerdir hayvanlar. 27 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI CUMHURİYET Nazlı Ece AYDOĞDU 5/B Cumhuriyetin kuruluşu her şey için yeni bir başlangıç oldu. Herkesin hayatını değiştirerek yeni bir yaşam şekli yarattı. Kadınlar; kara çarşaflardan ve erkeklerle olan hak eşitsizliğinden kurtuldu. Kadın ve erkeklere giyinme özgürlüğü getirildi. Arapça yerine resmi dil olarak “Türkçe” konuşulmaya başlandı.29 harften oluşan Latin Alfabesi okullarda okumaya ve yazmaya öğretmek için kullanıldı. Hemen hemen her konuda ve her alanda yenilikler getiren Atatürk’e ve bu devleti, refahlık ve çağdaşlık seviyesini çıkaran herkese çok şey borçlu bulunmaktayız. Bu vatan, bu millet şehitlerimizin asil kanıyla ve analarımızın gözyaşlarıyla sulanmıştır. Bu sebeple cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 28 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI CUMHURİYET BAYRAMI Osmanlının vardı büyük derdi Düşmanlar bak her yere geldi Çaresini ise Atatürk bildi Düşmanı yendi cumhuriyet geldi Ceyda ÇETİN 6/A 87 yıl önce bugün Cumhuriyet kurdu millet Bize büyük Atatürk ün Armağanı cumhuriyet 29 Ekim i Karşılarız neşeyle Çünkü bugün erdik Büyük cumhuriyete Dökülen kanımızla, Sönmez inancımızla Kavuştuk, bizler sana Can veririz uğruna Sen bizim yüzümüzsün Gönlümüz, gözümüzsün Damarımızda akarsın Dizimizde dermansın Kimin saçı ak, kimi kara Başın düşerse eğer Bir gün dara Sakın düşünme hiç kara İlacını hemen cumhuriyette ara Gel tatlı şenliğimiz Gel kutlu benliğimiz Varol ey! Cumhuriyet Adı güzel hürriyet Yürüyün arkadaşlar Hep ileri koşalım Bugün bayramımız var Gelin bayramlaşalım En birinci vazifemiz Onun yolunda yürümek Canımız gibi koruruz Cumhuriyet Türk tür demek DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 29 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI 29 EKİM Bu gün geldi hürriyet. Kutluyor bütün herkes. Güle oynaya gelsin, Yurduma Cumhuriyet. Melda Ceren ÇAKMAZ 5/A Gösteriler var bugün, Anmalar ve törenler. Köylerde, şehirlerde, Şenlikler kutlamalar. Koruyalım vatanı, Satmayalım ellere. Gitmesin vatanımız Yalan, yaban ellere. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 30 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI Ceyda ÇETİN 6/A 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ GÜZEL SÖZLER Demokrasi ilkesinin en yeni ve akılcı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir. Türk ulusunu yaratılışına en uygun olan yönetim cumhuriyettir. Cumhuriyet erdeme dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet düşünce, beden ve bilim bakımından güçlü koruyucular ister, Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet idaresi, faziletli namuslu insanlar yetiştirir Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Cumhuriyette söz millet tarafından seçilmiş meclistedir. Batı dillerinde cumhuriyetin karşılığı ulusun kendisini yönetmesi anlamına gelir. Cumhuriyet rejiminde iki unsur çok önemlidir. 1 idare edilenler 2 idare edenler Bu iki unsurun sahip olması gereken özelliklerin başında dürüstlük gelir. Cumhuriyet rejiminde her iki tarafında dürüst ve namuslu olması gerekir. Rejimin demokrasi platformuna oturulması şarttır. Cumhuriyet, ulusun vatan ve hukuka sevgisi ve içten bağlılığı ile yaşatılmalıdır. Bu nedenle cumhuriyete hayat veren damarların başında demokrasi gelir. Gerçek cumhuriyet rejimlerinde sistemin demokrasi ile olan ilişkisi çöğ ok önemlidir. Çünkü iç ve dış tehlikelere karşı cumhuriyet kendisini sert ve katı bir şekilde ama Demokrasinin gerekleri içinde koruyacaktır. Bunların dışına çıkılmaması gereklidir, aksi Takdirde demokrasi ile cumhuriyet arasında kopukluk başlar. Bundansa en büyük zararı Cumhuriyet rejimi görür. Onun için cumhuriyet yöneticileri daima uyanık ve gözleyici durumda olacaklardır. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 31 SATRANÇ Şah, Mat Satranç tahtası Üstünde İnsan Altında, dünya İnsanlar Beyaz Hayat, siyah Hamleni doğru yap Geri dönüşü yok Zevkine var, Tek oyunluk hayat Sonuç daima Şah Mat Kubilay ENGİNOL Satranç Yaşam bir satranç Piyonu ver Ez rakibi Al fili Kazan hamleyi Fili ver Kaleyle koru Veziri çık Atla şah çek Mat olmadı Sömürücü Hile yapıyor O güçlü Oysa Altmış dört kare Otuz iki taş Kocaman dünya Yetmez mi sana Bana Şah olan dünya Mat olan insan Yaşam bir satranç Barış ERDOĞAN DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 32 AİLEME SESLENİYORUM Aileme sesleniyorum. Beni birazcık anlayın. Doğum günüm geldiğinde bana hediye alın. Bu aldığınız hediyeyi bir yıl boyunca başıma kakmayın. Birlikte bir ortama gittiğimizde benim yerime yok biz yemeyiz demeyin, belki ben yemek istiyorumdur. Beni hiç düşünmeyip hep kendinizi düşünüyorsunuz. Yine bir yere gittiğimizde bütün işi bana yaptırıyorsunuz.”Hadi kızım şunu yap “diye. Küçükken siz çok çalıştınız ELİF KİMYECİ diye bizde çalışmak zorunda mıyız? Size bu soruyu 6-A sorsam bir ton söz edersiniz. Bir yanlış yapsam ooo elinizden kurtulabilene aşk olsun. Aslında böyle yaptığınızda size nefretli gözlerle bakıyorum. Ama o yanlışımın üstünde dursanız olmazdı tabi ki değil mi? Başkalarının önünde onurumu kırmayın. Bu beni sizden uzaklaştırmaya çok çok yeter ve fazla bile. Beni ders çalıştırmaya zorlamayın, çünkü ben ders programıma uymak zorundayım. Arada bir oyun oynuyorum, ders çalışıyorum, yatmadan önce kitap okuyorum. Beni birilerinin yanında küçük düşüreceğinize beni mutlu edecek şeyler söyleyin. Başkasını dinleyip bana ceza vermeden önce beni dinleyin. Siz her Pazar günü izlediğiniz kovboy filmini bir saat önceden açıyorsunuz ben size bir şey diyemiyorum. Ama siz benimkini bazen hiç açtırmıyorsunuz haftada bir kez televizyon izliyorum onu da burnumdan getiriyorsunuz. Ödevlerimde bana yardım edin daha mutlu olurum. Bir oylama yapıldığında oylara katılmam güzel bir şey ama bazen ablalarım söylediklerime gülüyorlar. Çok sinirleniyorum. Sanki onların düşünceleri çok güzelmiş gibi. Bir yanlış yaptığımda bağırmayın çok onurumu kırıyorsunuz. Güzel bir şey yaptığımda “ha hı “demeyin. Gerekirse ödüllendirin. Bazen sizi üzüyorum ama sizde beni çok kırıyorsunuz. Yazılıdan düşük not aldığımda “tamam “lafını duymaktan bıktım. Eve beş dakika geciksem “nerede kaldın? Ne yaptın?”diye olan soruları beş günde bir duyuyorum maalesef. Arkadaşıma gitmek istediğimde “niye? Ödevin mi var?”ve daha neler neler… Evde hayatım sorularla geçiyor. Bu söylediklerimden sonra sakın bana darılmayın. Aslında sizi çok seviyorum. Ama bazen böyle şeyler olabiliyor. ANNEM KAZDAN KORKUYOR Bora Uğur KAHRİMAN 5-B Annem küçük iken, okula gittiği zamanlar üstünü giyinir, sabah kahvaltısını yapar ve okulunun yolunu tutarmış. Bir gün arkadaşıyla okula giderken annemlerin önlerine kazlar çıkmış. Annem de kazlardan çok korkarmış. Annem korktuğundan dolayı yoldan geçemiyormuş. Evleri okula yakınmış. Anneannem Annemi görmüş ve ona kızmış. “kızım neyden korkuyorsun” demiş anneannem anneme. Annem de kazlardan demiş. Anneannem yoldan geçirmiş ve annem okula ama okula gittiğinde okula çok geç kalmamış ama hala kazlardan çok korkuyor. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 33 KÜÇÜK BİR İSTEK SEVGİLİ AİLEM Mehmet GİRİŞKEN 6-A Uzun zamandır size duygularımı açmak istiyordum ama demek ki bu güneymiş. Sizden fazla bir şey istemiyorum. Sizden bana güvenmenizi, başkasıyla kıyaslamamanızı ve beni küçük düşürmemenizi istiyorum. Biliyorum belki gerçekten affedilmeyecek hatalar yapıyoruz ama siz haklı olup biraz dinledikten sonra değil hemen karar veriyorsunuz. Biraz dinleseniz belki de haklı çıkarız belli olmaz. İşte siz sadece bu hataya düşüyoruz. ‘Bizi dinlemiyorsunuz.’ Belki bu biraz fazla olabilir ama tabiî ki bu söylediğim şeylerden haksız çıkıp ceza almakta var. Size ceza vermeyin demiyorum. Ama bizi bu kadar daraltmayın verdiğiniz cezalar fazla ağır olmasın çünkü o zaman bunalır sıkılır usanırız. Bunların olmaması için bizi birazcık olsun serbest bırakın ve hatalarımı görelim. Belki büyüdüğümü anlamıyorum işte bunu anlamam için bana biraz süre tanıyın. Bu sürenin bittiğini belki anlamazsınız ama davranışlarımız o sürenin bitip bitmediğini gösterir. Bize şartlar koşup bizim oyunlarımızı kısıtlamayın. Ama derslerimize çalışalım. Belki muzipliğimiz tutar bir misafirin önünde kötü bir şey yaparsak bizi o kişinin önünde rezil etmeyin. Tatlı söz ise aklımda kalır hep ona uyarım. Bazen önümde bağırıyorsunuz benim önümde bağırmayın tatlı dille anlaşın. Uzun zaman içinde gelişme gösterdiğimi fark ettim artık büyüdüm. Güzel bir gençlik içinde cerrah olmayı bekliyorum. Ben de sizin gibi büyüyeceğim o zaman belki sizin ne düşündüğünüzü anlayacağım ama çok geç olacak. ANNEMİN OKUL ANISI Derya HASDAL 5-B Annemin eskiden, çok başarılı bir öğrenciymiş. Annem arkadaşlarını çok sever onlarla oyunlar oynarmış. Öğretmeni onu çok severmiş. Hep ona güvenirmiş. Oda çok saygılı çok saygılı davranırmış arkadaşlarıyla gezi ve piknik düzenlermiş. Bir gün annem pikniğe ve orada arkadaşlarıyla ip atlarken onlara bir şaka yapmış. Yere düşmüş. Ayağını incitmiş. Herkes toplanmış. Annemi kaldırmışlar, annem gülen bir yüzle şaka yaptım hey diyerek arkadaşlarıyla birlikte çok gülmüşler. O günden beri bu anılarını bizimle hep paylaşır. Annem, bize verdiği nasihatte arkadaşlarıyla iyi geçinin, birbirinizin kıymetini bilin dostluklar ve arkadaşlıklar hayat boyunca devam etmektedir diye her zaman öğüt verir. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 34 TİYATRO ve FOLKLOR ekiplerimiz DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 35 NEVRUZ Ayşenur ZEYBEK 7/A Semih MAHMAT 6/A NEVRUZ Baharla beraber canlanır güneş, Güneşli günlerde açar çiçekler, Çiçeklerden oluşur güzel meyveler, Baharda şenlenir dağlar, taşlar… Nevruza kol açar bütün canlar… Gelin bayram yapalım bayram gelince, Gülelim eğlenelim çocuklar gibi şence, Hep halaylar çekelim gönlümüzce, Bahar geldi, bayram var, Dostlar buyurun eğlencemize… Sizlerde kutlayın Nevruzu, Yüzyıllar önce bulunmuş bu coşku, Bu güzel gün kutlanmalı, coşulmalı, Nevruz bayramı kol kola, Hep birlikte yapılmalı… Yağmurlar, karlar gidince, Yapraklar yeşerip güzelleşince, İlkbaharda gelir güzel Nevruz, Bayramdır, eğlencedir haydi gelin… Gelin kardeşler, el ele verin… NEVRUZ Kutlu olsun bizlere Nevruz, Herkes mutlu olsun, Üzüntüler bitsin, Düşmanlar barışsın. İlkbaharda gelir, Bizleri sevindirir, Çiçekler açar, Herkes havalara uçar. Kutlu olsun bizlere, Geliyor işte, Anlatmak istediğim, Nevruz’du sizlere. Yüzler pembeleşir, canlanır, Gözler güzelleşir, parlaklaşır, Ellere, ayaklara can gelir, Gelin dostlar, sizde görün, Nevruz herkese güç verir… Nevruzumuz dünyaca bilinir, Her millet kutlar ve eğlenir, Dostluk, arkadaşlık günüdür, Gelin dostlar, bayramımız var, Eğlenelim, coşalım, Nevruzu kutlayalım… DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 36 DOĞAYI İÇTEN YAŞAMAK DOĞAYI İÇTEN YAŞAMAK Doğa bizim için önemli unsurlardan biridir. Bizim günümüzü, hayatımızı geçirdiğimiz yerdir. Doğayı şöyle bir gözden geçiriyorum. Doğanın bu kadar kötü olmasının sebebi nedir acaba? Miyase DURMAZ 7-B Şöyle bir eski insanları düşünüyorum. O toprakları düşünüyorum. O ağaçların içinde, o toprakların içinde ayaklarımı sımsıkı yere basan güçlü insanları düşünüyorum. Uzun yıllar yaşayan, hayatın tadını çıkaran, hayat dersini geçen insanları düşünüyorum. Onların zamanında böyle hayat kolaylaştıran şeyler yoktu, ama bu kirli dünyada yoktu. Onlar tarlalarını suladıklarında o toprak kokusunu içlerine çekebiliyorlardı. Açan rengârenk çiçeklerin gölgesinde uyuyabiliyorlardı. Belki çok yoruluyorlardı, ama başardıkları işin sonucunda doğanın onlara verdiği ürünlerle güçleniyorlardı. İşte o zaman bütün yorgunlukları gidiyordu. Emeklerin karşılıklarını buluyorlardı. Göğsünü gererek dolaşabiliyorlardı. Ve bunlar onlar için çok güzel birer hediyeydi. Hayatı seviyorlardı. Kendilerini çok güçlü hissediyorlardı, mutlulardı. Ama birde bizi düşünüyorum. Bu kirli dünyanın bize verdiklerini düşünüyorum. Ayaklarımızı bırakın yere basmayı, yürüdüğümüzde bile ayağımızın yanında çöp vardı. Nasıl ayaklarımızı sımsıkı yere basalım. Şimdi hayat kolay ama o eski dünya yok. Bir düşünüyorum o eski zamanda mı? Olmak isterdim, yoksa bu zamanda mı? Ayaklarımı sımsıkı yere basmak mı? İsterdim yoksa sürekli düşmek mi? mutlu olmak mı? İsterdim yoksa sürekli ağlamak mı? İşte hayattaki önemli kararlar. Bu seçimlerde benim ve ben güçlü biriyim. Hayattaki güçlü yaşamı tercih ediyorum. Ömür boyu mutlu olmak istiyorum. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 37 BAYRAĞIM İÇİN HERŞEY Ecem DEMİR 4/A BAYRAĞIM İÇİN HERŞEY O geçmiş günlerin kahramanlığını yaşatan Bir tek bayrağım kaldı Şehitlerimizin kanlarını yaşatan Bir şey vardı o da bayrağımızdı Okulda törenlerde Elimiz yarılsa da Bayrağımı İndirtmem indirtmem Gökte dur dalgalan bayrağım İnme yere sakın ha Çünkü sana tek yakışan Göklerde kuşlar gibi süzülmektir Senin için bayrağım Önünde eğiliriz Yeter ki bayrağım Sen eğilme dalgalan Ay yıldızın gölgesinden Atatürk ün sevgisinden Şehitlerimizin kanından Bir tek hatıra sensin bayrağım Gökyüzünde bir çiçek Oda bayrağımdır Gökyüzünde hiç ölmeyecek Bir tek bayrağım vardır Ölmeyeceksin, yaşatılacaksın Göklerde dalgalanacaksın Hatıraları yaşatacaksın Bizim için yaşayacaksın Seni sevdik Seni seveceğiz Her zaman seni Yaşatacağız Atatürk ün son hatırası Şehitlerimizin kanısın Bizim için bayrağım Bir ömür boyu yaşayacaksın Yıllardır seni bir şeye benzettim bayrağım Oda Atatürkçü Çünkü oda senin gibi Işıl tertemizdi DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 38 REHBERLİK KÖŞESİ Esma BARDAKÇI BAYAR Rehberlik Nedir? Değerli öğrencilerim ve sevgili veliler dergimizin bu ilk sayısında rehberliğin ne olup ne olmadığını hangi faaliyetleri içerdiğine değinmek istedim. Faydalı olması umuduyla; Tanımların ortak yönleri REHBERLİĞİN TANIMI Rehberlik bireye kendini anlaması, çevredeki olanakları tanıması ve doğru kararlar vererek özünü gerçekleştirebilmesi için yapılan sistematik ve profesyonel bir yardım sürecidir Rehberlik, kendini anlaması, problemlerini çözmesi, gerçekçi kararlar alması, kapasitelerini kendine en uygun düzeyde geliştirmesi, çevresine dengeli ve sağlıklı bir uyum yapması ve böylece kendini gerçekleştirmesi için uzman kişilerce bireye verilen psikolojik yardımlardır Rehberlik, bireyin en verimli şekilde gelişmesi ve tatminkar uyumlar sağlamasında gerekli olan seçmeleri(tercihleri), yorumları, planları yapmasına ve kararları vermesine yarayacak bilgi ve becerileri kazanması ve ulaştığı bu seçme ve kararları uygulaması için kişiye yapılan sistemli ve profesyonel yardımdır Rehberlik sorunlarını çözmesi ve içinde yaşadığı toplumun özgür ve sorumlu bir üyesi olabilmesi için bireye yardımcı olacak deneyimler kazandıran programdır . Rehberlik, gizilgüçlerini ve niteliklerini anlaması ve bunların toplumsal ve moral değerlerle uyum halinde yaşaması için, bireye eğitim ve yorumlama yolu ile yapılan sistematik ve profesyonel bir yardımdır Rehberlik, bireyin tanımasına yardım sürecidir. kendini ve DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU çevresini Kendini tanıma ve anlama Çevresinde kendine uygun fırsat ve imkanları tanıması Problemlerini tanıması Uyum sağlama Seçim yapabilme, karar verebilme Kendini gerçekleştirme Sistemli ve profesyonel bir yardım Süreç Rehberlikle ilgili tüm tanımlar incelendiğinde varılmak istenen temel amacın bireyin kendini gerçekleştirmek olduğunu görürüz. Rogers (1959)’ a göre kendini gerçekleştirme eğilimi, temelde olumlu olarak, belli koşulların sağlanmasıyla, kişinin kendini yönetme, düzenleme ve kontrol etme kapasitesine sahip olmasıdır. KAYNAKÇA Kepçeoğlu,M. Psikolojik Danışma ve Rehberlik. Ankara 199 Kuzgun, Y. Rehberlik ve Psikolojik Danışma. Ankara: ÖSYM Eğitim Yayınları.1992. Tan, H. Psikolojik Danışma ve Rehberlik. İstanbul. Milli Eğitim Basımevi.1986. 39 Esma BARDAKÇI BAYAR Çocuklarınızı saygılı yapmak için; Ona karşı daima güler yüzlü olun. Küçük kabahatlerini cezalandırmayın, niyetinin ne olduğuna bak- ın. Onun hislerine değer verin ve bunu gösterin. Çocuklarınızın güvenini kazanmak için; Onları babaları ile korkutmayın, babasından ve annesinden her olumlu hareketinde destek göre- ceğini anlatın, onların sevinçlerini paylaşın acılarına ortak olun, size bir şey sorduklarında ilgiyle ce- vap veriniz. Çocukların size güvenmesini sağlamak için onlara boş vaatlerde bulunmayın, vaadi- nizi yerine getirin, eşler olarak birbirinize saygı gösteriniz çocuklarınızın önünde birbirinize karşı kırıcı davranmayınız. Çocuklarınızın size saygı göstermesi ve iltifat etmesi için; Çocukların kusurlarını, suçlarını alay ve hakaretle karşılamayın, her şeylerini tenkit etmeyin zira tenkit edilen çocuk çekingen olur. (Olumlu tenkitler hariç) Çocuklarınızın sözünüzü dinlemeleri için; Emir verirken yerine getirip getirmediklerine bakın. Onlardan yerine getirebilecekleri şeyleri isteyin. Kuru tehdit savurmayın. Çocukların kardeşlerini sevme- leri için birini cezalandırırken, öbürünü mükâfatlandırmayın bu düşmanlığa yol açar. Birini sever- ken ve takdir ederken aynı şeyleri diğerlerine de yapın. Birbirlerine hakaret ettikleri zaman hemen araya girin. Ceza verirken suçun kimde olduğuna bakın. Çocuklara insanları sevdir mek için; Onlara daima iyi insanlardan bahsedin. Dünyadaki yardımlaşmadan ve iyiliklerden söz edin. Çocukları kıskanç yapmamak için; Çocuğun yanında durumu iyi olanları çekiştirmeyin. Varlıklı, işi yerinde, mutlu insanların başkalarını düşünme yen insanlar olduğunu söyleme yin. Çocukların hayal ve kabus görmemeleri için; Onlara sihirden, büyüden, peri masal larından, Kaf dağının ardındaki dev den, kötü kalpli cadıdan vs. bahsetme yin. Çocuklarınızın inatçı olmamaları için; Onların her istediğini yerine getirmeyin, çünkü böyle bir durumda istediği şeyi alamayan çocuk inatlaşa bilir. Yalnızca onların haklı istedik lerini yerine getirin. Eğer çocuk illa da istiyorum diye tepinmeye başlar ve sizde bundan sonra istediğini yerine getirirseniz çocuk haklı haksız her istediğini elde etmek için tepinir. Çocuğunuzun yalancı olmaması için; Yalan söylemeyin. Ona sürekli yalanın kötülüğünden bahsedin daha küçüktür diye yalanlarını hoş görme yin. Eğer çocuk suçunu itiraf ediyorsa onu cezalandırmayın. Çünkü bazı durumlarda çocuk sırf cezadan kurtulmak için yalan söyler. Çocuklarınızı gayeli, enerjik ve hayata sıcak bakan bir fert yapmak için; Onlara ders yönünden fazla baskı yapmayın, bunun yerine dersin öneminden bahsedin. Onu hoşlandığı ve yeteneği olduğu mesleğe yönlen dirin. Çocuğu sosyal faaliyetlere katın. (Spor faaliyetler, folklor, satranç, resim vb.) Çocukların tutumlu olmaları için; Nereye sarf ettiklerine bakmaksızın bol para vermeyin. Çocuğunuzun harcamalarını nereye yaptığını incele yin. Kumbara alarak harçlıklarının bir kısmını biriktirmeleri için (ara sıra bir miktar atarak) sağlamaya çalışınız. Çocuklara güven duygusunu yerleştirmek için; Çocuklar kendilerini size beğendir mek isterler. Bunun için kendine ev işi yapar, hoplar, zıplar bütün bunları takdir edin ve olumlu iş yapmaları için teşvik edin. Kendi başlarına iş yapmalarına olanak hazırlayın. Bu onları hayata hazırlayacaktır. Başaramayacakları işleri vermeyin. Çocuklarınızı düzene ve temizliğe alıştırmak için; Yataklarını, oyuncaklarını, kitaplarını ve evi düzelttiklerinde tebrik edin ve onlara ödül verin. Ama her zaman ödül vermeyin. Zira ödül araç olmaktan çıkıp amaç olabilir. Çocuklara dürüstlük aşılayın, mutlu luğun sadece parada ve zenginlikte olmadığını canlı bir örnek ile anlatın. Çocukların cimri olmamaları için; Paraya çok değer vermeyin. Fakirleri ve yardıma muhtaç olanları koruyun, kollayın. Çocuğunuzun yanında yardıma ihtiyacı olanlara yardım edin. Bu onlarda merhamet duygusunu gelişmesine yol açacaktır. Çocukların sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürmeleri için; Çocuklarınızın üzerine çok titremeyin. Temiz havadan, kırdan, güneşten istifade ettirin. Vücudunu ilaca alıştırmayın. Yemeğini düzenli yemesi için (Mümkün olduğunca) yemek saatleri dışında yemek yemesine müsaade etmeyin. Çocuğun kimseye iftira atmaması için; Çocukların yanında kimseyi çekiştir meyin. Çocukların nankör ve somurtkan olmamaları için her şeyin iyi yönünü gösterin hayattan ve kaderinizden şikâyet etmeyin. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 40 REHBERLİK KÖŞESİ Bir çocuk, düşman bir çevrede yaşarsa, kavga etmeyi öğrenir. Bir çocuk korku içinde yaşarsa, korkmayı öğrenir. Bir çocuk acıyan insanlarla beraber yaşarsa, kendini zavallı hissetmeyi öğrenir. Bir çocuk kıskançlık içinde yaşarsa, nefret etmeyi öğrenir. Bir çocuk ona cesaret veren bir çevrede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir. Bir çocuk onu öven bir çevrede yaşarsa, o da takdir etmesini öğrenir. Bir çocuk sevgi içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir. Bir çocuk kendine değer veren bir çevrede yaşarsa, bir gayesi olduğunu öğrenir. Bir çocuk dürüst muamele görürse, adaletin ne olduğunu öğrenir. Bir çocuk doğruluk içinde yaşarsa, hakikatin ne olduğunu öğrenir. Bir çocuk daima dostluk, güler yüz ve anlayış gösteren bir çevrede yaşarsa, dünyanın içinde yaşanacak güzel bir yer olduğunu öğrenir. Kısaca, çocuk yaşadığı çevreyi örnek almayı öğrenir. Gülünç duruma düşürülen çocuk çekingen olur. Her zaman tenkit edilen çocuk, kendini kabahatli bulur, kendine güveni olmaz. Kendisine inanılmayan çocuk, yalancı ve dolandırıcı olur. Kin ve nefret içinde yaşayan çocuk, düşmanca duygular geliştirmeye başlar. Kendisine sabırla muamele yapılan çocuk, hoşgörülü olur. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 41 OKUL KERMESİ DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 42 FEN BİLGİSİ ŞİİRLERİ EJDER GÜLDÜR 8-B ÖMER BALCIOĞLU 8-B PERİYODİK TABLO BEN VE ÖZELLİKLERİM Periyotlar yatay sıralardır. Onların içinde elementler vardır. Elementlerin katman sayısı Kaçıncı periyotta olduğuna bağlıdır Ben bir atomum, İçimde elektron, nötron ve proton bulundururum, Beni her şeyde kullanabilirsin, Bazen de çok şaşırabilirsin. Aynı zamanda gruplar vardır Bunlar dikey sıralardır A ve B olmak üzere Toplam 2 grup vardır. Her şeyi oluşturan benim, Çoğu şeyi yapabilirim, Elektronlarımı çarpıştırırsan, Dünyayı oynatabilirim. Eğer öğrenmek istiyorsan Atomların yerlerini Bilmek lazım onların Son katmandaki elektron sayılarını Ya ‘anyon’ ya da ‘katyon’ olabilirim, Birden ‘kararlı’ çıkabilirim, ‘+ ’isem katyon, ‘-’ isem anyon, diyebilirim, Ben her şeyi yapabilirim. Elementler üçe ayrılır Metal Ametal Yarı metal olmak üzere Bunlarda bir sıraya dizilmiş Periyodik Cetvelde. Katman sayım 3, Elektron sayım 12, Proton ve nötron sayım 12, Şimdi bul bakalım sen beni. Aslında zor olmasa gerek Bunları öğrenmek Zaten belli sıraya dizilmişler Hepsini bilmek gerek. Unutma ki özelliğim çoktur, Benim gibi olan yoktur, Sanırım bulamadın, dur yardım edeyim, Adım Magnezyum’dur benim. ZÜLFİKAR KÖSE 8/A AKROSTİŞ OKSİJEN Oksijendir benim adım Kanında bulunurum insanların Siz insanlar ben olmadan İyi olmazsınız hiçbir zaman Jetlerin püskürttügü sudada bulunurum Ermez aklınız benim işlerime Neyse siz bırakın benim işlerimi,kendime. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU KALSİYUM Kalsiyumdur benim adım Anlarsınız yararlarımı Lityum gibi metalimdir Sizin dişlerinizi beslerim İnsanların kemiklerini güçlendirrim Yazdınız mı görevlerimi Umdugumdan yararlıymışım 43 FEN BİLGİSİ HABERLERİ Maddelerimi bilmeyeni,kıtır kıtır kesermişim. ORTAK ŞARJ ALETİ Önümüzdeki yıldan itibaren tüm cep telefonlarında kullanılabilecek tek bir şarj aletinin kullanıma sunulacağı bildirildi. Dünyanın farklı ülkelerindeki yüz milyonlarca cep telefonu kullanıcısı tarafından uzun süreden beri beklenen ortak şarj aleti nihayet gerçek oluyor. Batuhan İNAL 8/B Uluslararası Cep Telefonu Üreticileri ve Telekom Şirketleri Platformu (OMTP) önümüzdeki yıldan itibaren bütün cep telefonlarında kullanılabilecek tek bir şarj aletinin kullanıma sunulacağını bildirdi. Dev cep telefonu üreticilerinin yanı sıra uluslararası telekomünikasyon firmaları tarafından da desteklenen projenin cep telefonu kullanıcıları için büyük bir kolaylık sağlaması bekleniyor. Yeni şarj aletinin usb girişli olacağı öğrenildi. Uzmanlar söz konusu projenin milyonlarca Euro değerinde tasarruf sağlayacağını ifade ediyor. Avrupa’dan Projeye Onay Ortak şarj cihazı projesi Avrupa Birliği’nin standartlardan sorumlu organizasyonu CENELEG tarafından da onaylandı. Danimarka Standartları Enstitüsü kararı büyük bir başarı olarak değerlendirdi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Danimarka Standartları Enstitüsü danışmanlarından Christian Verholt, "Ortak şarj aleti sadece müşteriler için değil aynı zamanda çevre için de büyük bir iyilik olacak" dedi. EVOLTA Japonya'da, iki ay önce Tokyo'dan yola çıkan 'Evolta' adlı küçük robot, 500 kilometrelik yolculuğunun ardından dün Kyoto'ya vardı. 'Tokaido' adı verilen tarihi bir güzergahı takip eden robotu Kyoto'da coşkulu bir kalabalık karşıladı. Japon elektronik devi Panasonic'in ürettiği uzaktan kumandalı robot, firmanın Evolta cinsi pilleriyle çalışıyor. 23 Eylül'de yolculuğuna başlayan Evolta'ya robotu dizayn eden Tomotaka Takahashi ve ekibi eşlik etti. Evolta'nın gelişmiş pilleri, yol boyunca durduğu 53 istasyonda şarj edildi. 15 x 40 x 20 santimetre boyutlarındaki robotun ana gövdesi plastik ve karbon fiberden oluşuyor. Robot saatte 3 ila 5 kilometre arasında hız yapabiliyor. Küçük robot, 2 yıl önce gelişmiş pilleri sayesinde ABD'de yer alan Grand Canyon'da, 530 metre uzunluğundaki bir ipe 6 saat 46 dakikada tırmanmıştı. Evolta robot, geçtiğimiz yıl Fransa'da da 24 saatlik Le Mans yarışını tamamlamış ve Guinness rekorlar kitabına girmişti. Robot, iki gösteride de iki alkalin pil kullanmıştı YAPIŞMAYAN SAKIZ İngiliz bilimadamlarının icat ettiği yapışmayan sakız ABD'de piyasaya sürüldü. Daily Telegraph'taki habere göre, sadec 24 saat içinde çözünen sakızın, tat ve yapı olarak normal sakızlardan farkı bulunmuyor. Sakızda, daha az yapışkan olmasını sağlayan bir polimer bulunuyor. Suda çözünebilen sakız, giysilerin üzerine yapıştığı vakit de, su ve sabunla kolayca temizlenebiliyor. İngiliz hükümeti her yıl cadde ve sokaklara yapışmış sakızları kimyasallar kullanarak temizlemek için 150 milyon sterlin harcıyor. Yapışmayan sakızın mucidi İngiliz profesör Terry Cosgrove, yapışmayan sakız yapma fikrinin, İngiltere ve ABD'de sokaklarda, her yerde yapışmış sakızları görünce ortaya çıktığını söyledi. Yapışmayan sakızı 3 yıl önce bulan Cosgrove'nin ekibi, o zamandan bu yana sakızın tadı ve yapısı üzerinde çalışıyordu. Ekip, 200'den fazla formülle binden fazla sakız örneği üreterek, en iyi yapışmayan sakızı bulmaya çalıştı. Normal sakızlar hava koşullarına dirençli lateksten yapılıyor ve hayli yapışkan oluyor. Dünya çapında bu tür sorunlar teşkil eden sakız, bazı ülkelerde yasaklandı. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 44 BULMACA Aşağıdaki bulmacayı açıklamaları göz önünde bulundurarak doldurunuz SORULAR 1- Net kuvvetin diğer adı. 2-Kütle üzerine etki eden yer çekim kuvveti. 3-Hem hareketli hemde durgun cisimlerde bulunur. 4-Cisimler üzerine etkiyen kuvvete sıfır oldu durumlara denir. 5-İki veya daha fazla kuvvetin bir cisme yaptığı etkiye tek başına yapan kuvvet. 6-Birim zamanda alınan yol. 7-Bir varlığın başka bir varlığa göre yer değiştirmesi. 8-Sürati hesaplamak için lazım. 9-İstikamet. 10-Değişmeyen madde miktarı. 11-Kuvvet ölçer. 12-Cisimleri yere çeken kuvvet. 13-Cisimler üzerine etkiyen kuvvete sıfırdan farklı olduğu duruma verilen ad. 14-Cisimler üzerine etkiyen kuvveti sıfır olduğu durumlara verilen ad. 15-Maddenin tanecikli yapısı. 16-Bitki hücresinde olup hayvan hücresinde bulunmayan hücredir. 17-Kızların ergenlik dönemindeki döngüsü (erkeklerde olmaz.) 18-Erkek üreme hücresi. 19-Hücre için gerekli enerjiyi üretir. 20-Canlı kelimesinin diğer adı. 21-Kuvvetin birimi. 22-Hücre içinde atık madde,su ve besin depolayan kese şeklinde yapılardır. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 45 BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 1 2 3 4 5 6 7 SOLDAN SAĞA 1)1. Periyot; 8A grubunun elementi nedir? 2)2. Periyot; 7A grubunun elementi nedir? 3)2. Periyot; 8A grubunun elementi nedir? 4)3. Periyot; 2A grubunun elementi nedir? 5)2. Periyot; 2A grubunun elementi nedir? 6) Beliryum elemntinin sembolü nedir? 7) ‘S’ sembolü ile bilinen element hangisidir? ANAHTAR KELİME YUKARDAN AŞAĞIYA; 6. SÜTUN Bünyamin ÖZDEMİR 8/A DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 46 ÖĞRENCİLERE VERİLEN SEMİNERLERDEN KARELER DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 47 BİLMECELER 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. Suyun içine limon girerse ne olur? (ıslanır) Hangi top yerde zıplamaz (kartopu) Seçil Akpınar En büyük börek nerde yapılır?(büyük tepside yapılır) 6/A Dünyada aynı anda herkes ne olur ?(yaslanır) Hiç büyümeyen yaprak hangisidir?(kitap yaprağı) Eve gelen hırsız neyi çalmaz?(kapı zili) Kimin önünde herkes şapkasını çıkarır ?( berberin) Hangi elma ağaçta büyümez?(yer elması) Bir taksi ne zaman uçak kadar hızlı gider?(uçağa bindiği zaman) Herkes arayınca mutlaka nerede para bulur?(sözlükte) Hangi şey buzdolabında bile dursa yine yakar?(acı biber) Pijama giymiş eşeğe ne denir?(iyi geceler) Fareleri her zaman ne kovalar?(kuyrukları) 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 6 ay yanar 6 ay kalkar? (soba) Güler EKİCİ Dışardan aldım simsiyah eve geldim kıpkırmızı? (kömür) 5/A Hangi kanun insanı yargılamaz? (yerçekimi kanunu) Elma diskoya neden gider? (kurtlarını dökmek için) Lastik neden esner? (uykusu geldiği için) Gecelik giymiş eşeğe ne denir? (iyi geceler) Hangi karnede sıfır olmaz? (sağlık karnesinde) Hangi bağda üzüm yetişmez? (ayakkabı bağında) Sarı mendil denize düşerse ne olur? (ıslanır) En çok hangi dağ ağrı çeker (ağrı dağı) Hiç kimsenin okuyamadığı yazı hangisidir? (alın yazısı) Patlar ama ses çıkarmaz? (sivilce) Uzaylılar neden üşümezler? (ufoları olduğu için) Evde kalan kız ne yer? (albeni) Kadın her gün incir reçeli yaparmış neden?( ocağında incir ağacı çıksın diye) DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 48 BİLMECELER Eskiden Söylenen Bilmeceler Aynur OKUTUCU 5/B 1-Karanlık gecede atlar tepişir. Cevap: Pire 2-Benim bir çift öküzüm var biri yatar kalkmaz, biri gider gelmez. Cevap: Kül=yatar kalkmaz. Duman=gider gelmez 3-Benim bir kutum var, iki türlü otum var. Cevap: Yumurta 4-Uzaktan gördüm hamil hamil, yanına vardım gövce demir. Cevap: Melengiç (çitlembik) 5-Kumbara kumbara zahra çeker ambara. Cevap: Kaşık 6-Damda teke bağlı, boynuzu köke bağlıç. Cevap: Kabak 7-Sarp yerde yarım alavcık. Cevap: Kulak 8-Yeraltında güldür güldür. Cevap: Saban 9-Uzaktan gördüm dağ gibi, elime aldım kav gibi. Cevap: Davul 10-Akşamdan sonra yağmurun ardına. Cevap: Kapı mandalı 11-Yedi delikli tokmak bunu bilmeyen ahmak. Cevap: Kafa=2 kulak,2 göz,2 burun deliği ve 1 ağız=7 delik. DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 49 FIKRALAR TEMELİN EVİ Bir gün Temel çarşıya giderken arkasından dursun koşarak “Temel Temel! Evin Yanıyor “demiş. Koşmuşlar temel’ in evine. Temel ateşe dalmış karısını çıkarmış. Bir daha dalmış çocukları çıkarmış.3 kere dalmış boş çıkmış. Dursun “ula sen ne yapıyorsun” demiş Temel “kaynanamı çeviriyorum” demiş. OKUMAK İÇİN Okumak, hayatı anlamak Her şeyi bilmek, zevk almak Bu tatla heyecanlanmak Titretir küçük kalbimizi Abdulkadir AKAR 5/B SİNEMA Sinema, öyle bir keşiftir ki bir gün gelecek barutun elektriğin ve kıtaların keşfinden çok, dünya uygarlığının görünüşünü değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak uçlarında oturan insanların birbirlerini tanımalarını, sevmelerini tamamlayacaktır. Sinema, insanlar arasındaki görüş, görünüş, farklarını silecek, insanlık ülküsünün gerçekleşmesini en büyük yardımı yapılacaktır. Sinemaya layık olduğu önemi vermeliyiz. Arsız gelin henüz yeni evlenmiş bir gelin evde hiç iş yapmaz bütün gün otururmuş. Kaynana ve kayınpeder bu durumdan şikâyetçidir ve aralarında anlaşırlar yarın evi Seçil Akpınar temizleme konusunda gelinin önünde tartısalım belki 6/A utanır kalkıp temizler der. Kaynana ertesi gün baslar ve kayınpeder yok sen süpüreceksin yok ben süpürecek gelinde hiç durumunu bozmaz ve pişkin pişkin; yeter be sizi mi dinleyemem niye tartışıyorsunuz ki bugün sen süpür yarın o süpürsün… DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 50 OKULUMUZDAN KARELER DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 51 ADAMIN BİRİ … Adamın biri ata binmeye bayılırmış, binince de bayılmış. Adamın biri işi başından atmış, ayağına düşmüş. Adamın biri mahkemeye düşmüş, ayağı kırılmış. Adamın biri köpürmüş, karısı da çamaşır yıkamış. Adamın birinin tabağındaki yemek bitmiş, tenceredeki pire. Adamın biri çene çalmış, karakola götürmüşler. Adamın birini karakola götürmüşler, karaCOLA nın tadını beğenmemiş. Adamın birinin gözleri dolarmış, kulakları mark. Adamın biri oğluna aslanım demiş oğlu da onu yemiş Adamın biri varmış 2. dönem düzeltmiş Adamın Biri ödeme yerine gitmiş. Ööö demiş... Adamın ayakları kokmuş, elleri linyit. Adamın gözü dalmış, burnu yaprak. Adamın inadı tutmuş, bir türlü bırakmamış. Adamın evi yanmış, odaları düz. Adamın canı çıkmış, bi daha yerine takamamışlar. Adamın canı sıkılmış, gevşetememişler. Adamın o lafa karnı tokmuş, gözü aç. Adamın saçı kırmış, sakalı çayır. Adam düşmüş, karısı gerçek. Adam gülmüş, karısı lale. Adam yatmış, karısı tekne. Adam sinirliymiş, karısı kemikli. Adam karısının yüzüne bakmamış, doksan dokuzuna bakmış. Adam saat kaç demiş, saat de kaçmış. Adam kafasını toplamış, burnunu bölmüş. Adam bol keseden atmış, dar keseden eşek. Adam yazmış, karısı kış. Adam donmuş, karısı fanila. Adam şişmiş, karısı tığ. Adam almış, karısı mor. Adam yaymış, karısı halter. Adam basmış, karısı soprano. Adam kazmış, karısı ördek. Adam kurmuş, karısı döviz. Adam bezmiş, karısı kumaş. Adam çekmiş, karısı senet. Adamın kahvesi taşmış, çayı kaya. Adam kartmış, karısı mektup. Adam satmış, karısı RTL. Adamın birinin gözleri yaşlıymış, kulakları genç. Adamın biri güneşte yandı, ayda düz. Adamın biri yolda elli lira bulmuş ama ayaklı lira bulamamış. Adamın birinin uykusu gelmiş içeri almamış. Adamın birinin gözü şişti, burnu tığ. Adamın biri hakkını aramış meşgul çıkmış Adamın Biri apartmanın en üst katından atlamış ölmüş, diğeri atlamış ölmemiş neden?-çünkü ölen ile ölünmüyor. BİR DAHAKİ SAYIDA GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞÇA KALIN… DR MUSTAFA GENÇAY İLKÖĞRETİM OKULU 52