Üniversitelerde Verimlilik Çalışmaları

Transkript

Üniversitelerde Verimlilik Çalışmaları
Çankaya Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Ziya B. GÜVENÇ ile Röportaj
Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak
Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması
ÜniversiteVErimlilik
AĞUSTOS 2012 YIL: 24 SAYI: 284
Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs
Uygulamaları
Üniversitelerde
Verimlilik
Çalışmaları
IS S N
1013
-1 3 8
8
OBİ
: Bir K ası
eşhis
m
e ve T Uygula TAŞ
m
lç
İR
de Ö
t DEM
imin
Umu
önet
liliği
lilik Y
Verim esi)
im
ü
r
c
e
ü
V
m
g
le
İş
)
m
7
ü
-200
MEZ
ı Çöz
(1987 al Bağınt alit SUİÇ
i
s
iinde
Dr. H
ilirliğ
anay isi (Doğru
b
S
a
n
e
iy
k
ula
YA
Türk
lar İliş
e Uyg RMANKA
d
r
ım
ır
le
t
tme RLİN HA
Bir
ve Ya
e İşle
A
sinde Bir
timi v Demet B
rilme
e
Yöne
ın Ve öntemi v ma
ın
r
Risk
ararla
ma Y Uygula Y
ebe K hee Sırala
KUTA İ
uhas
t
ilgün
Ç
sel M k Prome
t
e
n
. Dr. N EKTÜFEK
ra
Yö
ç
o
la
D
O
T
.
en
ma
Yrd
Araç
kiley et
r. Fat
t
D
E
.
ı
ç
o
sın
iy
Yrd. D
rman Memnun piti
fo
r
e
s
P
e
in Te
rının
inin v
şanla Faktörler üzeylerin li ERBAŞI
D
a Çalı
s
Dr. A NÜVAR
.
Bank tsel Stre
ç
o
Yrd.D Osman Ü ARAT
Örgü
y
ör.
Tuga
Öğr.G
elik
e Yön şım
in
netim ir Yakla
ö
Y
TA
lB
oje
da Pr Modelse Aydın US
ınma
r.
oç. D
l Kalk
a
.D
s
d
u
r
Y
Kam
2012/3 VERİMLİLİK DERGİSİ
YAYIMLANDI
Verimlilik Yönetiminde Ölçme ve Teşhis: Bir KOBİ
Uygulaması
NLIĞI
BAKA
NOLOJİ Ü
K
E
T
E
Ğ
NAYİ V L MÜDÜRLÜ kezi
İM, SA
er
NE
T.C. BİL RİMLİLİK GE rimlilik M
VE
Ve
in
’n
e
iy
2012/3
Türk
Umut DEMİRTAŞ
Türkiye Sanayiinde (1987-2007) İşgücü
Verimliliği ve Yatırımlar İlişkisi (Doğrusal
Bağıntı Çözümlemesi)
Dr. Halit SUİÇMEZ
Risk Yönetimi ve İşletmelerde Uygulanabilirliği
Demet BARLİN HARMANKAYA
Yönetsel Muhasebe Kararlarının Verilmesinde Bir Araç Olarak Promethee Sıralama
Yöntemi ve Bir Uygulama
Yrd. Doç. Dr. Nilgün KUTAY - Yrd. Doç. Dr. Fatma TEKTÜFEKÇİ
Banka Çalışanlarının Performansını Etkileyen Örgütsel Stres Faktörlerinin ve
Memnuniyet Düzeylerinin Tespiti
Yrd. Doç. Dr. Ali ERBAŞI - Öğr.Gör. Osman ÜNÜVAR - Tugay ARAT
Kamusal Kalkınmada Proje Yönetimine Yönelik Modelsel Bir Yaklaşım
Yrd. Doç. Dr. Aydın USTA
T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN
AYLIK YAYIN ORGANIDIR
AĞUSTOS 2012 YIL: 24 SAYI: 284
Bu dergi 6.000 adet basılmaktadır.
ISSN: 1300-2414
Yayın Türü: Yerel Süreli
Türkçe - İngilizce
SAHİBİ
T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA
GENEL MÜDÜR
Anıl YILMAZ
GENEL KOORDİNATÖR
Serdal ERGÜN
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Cangül TOSUN
YAZI KURULU
Cangül TOSUN - Bahadır AVŞAR
İpek İMİRLİOĞLU
İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU
Gülçin MANZAK AYDIN
FOTOĞRAFLAR
Hakan CANBAKIŞ
Cüneyt OLGAÇ
ABONE
Gülçin ATAY
(312) 467 55 90 / 289
[email protected]
Anahtar Dergisi’nin PDF dosyalarının her ay düzenli
olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini istiyorsanız,
konu alanına “Anahtar” yazıp [email protected]
adresine boş bir e-posta atabilirsiniz.
Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler
yazarlarına aittir.
YÖNETİM YERİ
T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Gelibolu Sokak No: 5
Kavaklıdere 06690 ANKARA
Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat)
Faks: (312) 427 30 22
Faks (Dergi): (312) 467 47 79
e-posta: [email protected]
internet: http://vgm.sanayi.gov.tr
GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA
Torna TASARIM
BASKI
KORZA YAYINCILIK
BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.
Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara
Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27
BASILDIĞI TARİH:
Anahtar Dergisi’nin Ağustos 2012 sayısı
14.08.2012 tarihinde basılmıştır.
D
ergimizin bu ayki konusunu ülkemizin önünde
önemli bir potansiyel oluşturan verimlilik alanında
üniversitelerin rolü olarak belirledik. Bu konuyu
üniversitelerin yönetimleri, verimlilik konusuyla en fazla
ilgili bölüm olan endüstri mühendisliği bölümlerindeki
akademisyenler, öğrenciler tarafından yönetilen verimlilik ve endüstri
mühendisliği öğrenci toplulukları perspektiflerinden mercek altına
almaya çalıştık. Ayrıca üniversitelerin kendi verimliliklerine dair de
verimliliğin önemli bir boyutu olan yeşil verimlilik konusunda bir iyi
uygulama örneği bu sayıda yer aldı.
Üniversitelerin ülkemizde verimliliğin artırılmasına sağlayacakları
katkıda en önemli rol endüstri mühendisliği bilim dalına düşüyor.
Endüstri mühendisliği, ürün ve hizmetlerin en verimli şekilde üretim
ve dağıtımını, makina, işgücü, hammadde, bilgi, enerji, çevre ve para
gibi kısıtlı kaynaklardan oluşan sistemlerin tasarımını, işletilmesini ve
yönetilmesini ve bu sistemlerin üretkenliğinin ve rekabet gücünün
geliştirilmesini sağlamaktadır. Endüstri mühendisleri, sistemlerin
ekonomik özelliklerini, aralarındaki etkileşimleri ve her sistemin en
önemli bileşeni olan insanı dikkate alarak bütüncül sistem yaklaşımı
ile çözümler üretir. Bu bağlamda ülkeler arası verimlilik sıralamasında
hak ettiğimiz yere ulaşmak için endüstri mühendisliği yaklaşımlarının
ve endüstri mühendislerinin hayatın her alanında daha fazla aktif rol
alması kritik önem taşımaktadır.
Anahtar Dergisi’nin “Üniversiteler ve Verimlilik” temalı Ağustos
sayısına katkılarıyla destek olan Çankaya Üniversitesi Rektörü Sayın
Ziya Burhanettin GÜVENÇ’e, makaleleriyle dergimizi zenginleştiren
akademisyenlerimize, Bilkent Üniversitesi - Üniversite Sanayi İşbirliği
Uygulama ve Araştırma Merkezine, üniversitelerimizin endüstri
mühendisliği ve verimlilik topluluklarına teşekkür ediyoruz.
Anıl YILMAZ
Genel Müdür
İçindekiler
4
4
RÖPORTAJ: Prof. Dr. Ziya B. GÜVENÇ
Çankaya Üniversitesi Rektörü
9
Bilkent Üniversitesi Üniversite Sanayi İşbirliği Uygulama ve
Araştırma Merkezi / Yeşim ERDOĞAN
12
Çankaya Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Ziya B. GÜVENÇ ile Röportaj
Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak
Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması
ÜniversiteVErimlilik
Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs
Uygulamaları
ISSN 1300-2414
AĞUSTOS 2012 YIL: 24 SAYI: 284
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
14 Hacettepe Üniversitesi Endüstri ve Sistem Topluluğu:
YIL: 24 SAYI: 284
Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA
Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79
e-posta: [email protected] - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr
13 Gazi Endüstri Topluluğu: Verimlilik Günleri önemli
faaliyetlerimizden biridir
Önümüzdeki dört yıl için beş ana hedef belirledik
AĞUSTOS 2012
KALKINMADA ANAHTAR VERİMLİLİK
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Operational
Research Öğrenci Kulübü / Yiğit ARABACI
Üniversitelerde
Verimlilik
Çalışmaları
15 ODTÜ Verimlilik Topluluğu: Her yıl 10 ayrı proje düzenliyor,
3 bin meslektaşımıza ulaşıyoruz
16 TOBB ETÜ Endüstri ve Verimlilik Topluluğu (EVT):
Bütün etkinliklerimizde verimlilik teması vardır
17
Uludağ Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Topluluğu:
Endüstri mühendisliği verimlilik sembolüdür
18
Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart
Olarak Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması
Yrd. Doç. Dr. Umut H. İNAN
20 ÜniversiteVErimlilik / Prof. Dr. Türkay DERELİ
24 Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs
Uygulamaları / Prof. Dr. Gülen GÜLLÜ - Yrd. Doç. Dr. Merih Aydınalp
KÖKSAL - Öğr. Gör. Dr. Hatice ŞENGÜL
13
Sayı 284
Ağustos 2012
31 GoGreen Projesi / Alper ŞAHİN
32 E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar / Derya ERGÜN ZORLUBAŞ
38 "Refahın Ölçümü Ve Toplumların İlerlemesini Temsil
Etmek" Konferansı / Dursun BALKAN - Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ
42
Güney Kore Milletvekillerinden Oluşan Heyet
Bakanlığımızı Ziyaret Etti
43 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TÜBİTAK Arasında
'Ar-Ge' İşbirliği Protokolü İmzalandı
44 Productivity Studies in Universities
46 Sanayi Göstergeleri / Industry Indicators
47 Bilim ve Teknoloji Göstergeleri / Science And Technology
24
Indicators
48
Uluslararası Verimlilik İstatistikleri / International Productivity
Statistics
32
AĞUSTOS 2012
3
Ülke
verimliliğinin
anahtarı
üniversite-sanayi
işbirliğidir
Prof. Dr. Ziya B. GÜVENÇ
Çankaya Üniversitesi Rektörü
Hocam, röportajımızın ana teması
üniversitelerdeki verimlilik çalışmaları
ve üniversite-sanayi işbirliği.
Üniversitelerimizdeki verimlilik
çalışmalarının mevcut durumunun
genel bir fotoğrafını çeker misiniz?
Üniversitenin yükümlülüğü,
devletimizin bize emanet ettiği
çocuklarımızı geleceğe hazırlamakla
sınırlı değildir. Üniversitenin görevlerini
saymakla bitiremeyiz. Toplumun her
türlü sorununa çözüm üretmekle
görevlidir üniversite. Çünkü devleti
yöneten, sistemin işlemesi için çalışan
her insanı üniversite yetiştirir. Buralarda
4
AĞUSTOS 2012
sorunlar varsa, mekanizmada, sistemde
bir sorun varsa, sürecin sonunda eksi
veriyorsa, biz üniversiteler görevlerimizi
layıkıyla yerine getiremiyoruz demektir.
Bu bilinçte olduğumuz zaman, olaya
bakışımız bu noktada olmaya başladığı
zaman, her şeyin rengi değişmeye
başlıyor. “Üniversite, bölgesindeki her
türlü eksiklikten, bilgisizlikten, cehaletten
sorumludur” dediğiniz zaman, durumu
bu şekilde ortaya koyduğunuz zaman
ve bu gözlükle etrafınıza bakmaya
başladığınız zaman Ankara’daki hangi
sektöre bakarsanız bakın, her sektörün
verimsiz çalıştığını ve bizlere ihtiyaç
duyduğunu görürsünüz. Sanayi sektörü,
hizmet sektörü, aklınıza hangi sektör
gelirse gelsin verimsizdir.
Sizi bu kadar kesin ve keskin ifadeler
kullanmaya iten verimsizliğin sebepleri
nelerdir?
Üretim planlamasını yapmayı
bilmiyorlar, maliyet muhasebesini
yapmayı bilmiyorlar. Kâr ne kadar, zarar
ne kadar bilmiyorlar. İşin gerçeği; çok
eskiden enflasyonun yüzde 60-70’lerde
olduğu dönemlerde maliyeti ikiyle
çarpıp fiyatlandırarak ürünlerini
satanlar, hizmetlerini verenler her gün
fiyatlar değiştiği için arada kaynayıp
gidiyorlardı. Ama şimdi enflasyon tek
haneli rakamlara inince, Çin ve Hindistan
da güçlü rakipler olarak kendilerini
yakından takip edince firmalarımız, son
derece iyi hesap yapmayı ve verimli
olmayı gerektiren bir sürece girdi. Aksi
takdirde bırakın kâr etmeyi, ayakta
kalmaları bile mucizelere bağlıdır.
Üniversitelerin bölgesel kalkınmanın
muharrik gücü olduğu söylenir. Sizce
üniversiteler bulundukları bölgenin
kalkınması için neler yapmalıdırlar?
de bunun doğal üyesi. Niye? Çünkü
kümenin hedefi şu: Bölgemizin refah
düzeyi yükselsin, gelecekte de biz var
olalım, torunlarımıza yüksek bir yaşam
standardı bırakalım. Bunu başarabilmek
için de güç birliği gerekiyor.
Üniversitesiyle, ilgili sektörüyle,
kamusuyla, yerel yönetimiyle, valiliğiyle,
sivil toplum örgütleri ve meslek
örgütleriyle herkesin aklında bölgesinin
kalkınması ana hedef olmalıdır.
Bu nasıl başarılacak?
Kesinlikle verimli olmak koşuluyla
Ülkedeki her sorun aslında bir üniversite sorunudur. İşsizlik,
iş ahlaksızlığı, ithalat-ihracatta dengesizlik, yatağına aç
girip aç uyuyan insanlar, çocuk yaşta çalışanlar, sokakta
yatanlar varsa; tüm bunlar üniversite sorunudur. Çünkü
devleti yöneten, sistemin işlemesi için çalışan her insanı
üniversite yetiştiriyor.
Üniversitelerin bölgesine yapabileceği
işler ortada. Bunu nasıl yapacak
ve hayata geçirecek? Biz buna,
“üniversitemizin sosyal sorumluluk
projesi” dedik; kümelenme modelini
de araç olarak kullanıyoruz. Avrupa’da
ve Amerika’da pek çok iktisatçının
kümelenmeyle ilgili binlerce değişik
tarifi var. Biz kendi tarifimizi yapıyoruz;
“gelecekte de var olmak istiyorsak
kümelenmeyi başarmak zorundayız”
diyoruz. Çünkü başarılı ve sağlıklı olan
bir küme verimli olabilir. Ancak böyle
bir kümenin üyesi olan tüm işletmeler
verimli çalışır.
başaracağız. Zaten hedeflediğimiz
nokta, verimsizliği ortadan kaldırmaktır.
İşletmelerin pek çok sorunu ve yüzlerce
hastalığı var. Bunların içerisindeki
en büyük tehdit ise verimsizliktir.
Ürünlerini üretirken verimsizler, insan
kaynağını verimsiz çalıştırıyorlar. Maliyet
muhasebesinde yanlış hesap yapılıyor.
Çünkü faturaları alt alta topluyorlar;
“benim giderim bu” diyorlar. Bu
yöntem kesinlikle eksiktir. İki gün önce
Bilecik’teydim. Orada Türkiye’de ilk 500’e
giren büyük bir firmamız var. Yıllık 200
milyon TL cirosu var. “Cebimde para yok”
diyor…
Neden verimli çalışır? İşin sırrı nerede?
Bu nasıl olur?
Çünkü modelimizin merkezinde,
her sorundan kendini sorumlu
tutan bir üniversite var. Kümelenme
modelimizin kalbinde üniversite var.
Onun etrafındaki halkada ilgili sektör,
sektörün etrafındaki halkada ise kamu
yer alıyor. Kamu, sektör, üniversite
birlikte kümeyi oluşturuyor. Bunlar
ana aktörler. Yerel yönetimler, sivil
toplum örgütleri ve meslek örgütleri
Çünkü verimsiz. Hesabını kitabını
iyi yapamıyor. İnce ayar maliyet
muhasebesini iyi yapamıyor. Konuştuk,
dinlediler. “Hocam, sizin kapınızı çok
çalacağız” dediler.
İşletmeleri verimli yaptığınız zaman
işçisinin maaşını biraz artıracak
noktaya geliyorlar. Ödeyemediği SSK
primini öder hale geliyorlar. Borçlarını
temizlemeye başlıyorlar. Yani yıkımına
sebep olan noktayı, siz yavaş yavaş
iyileştirdiğiniz zaman oradan artırdığı
artı değeri, Ar-Ge için kenara koyabiliyor.
Onun için mutlak surette verimli
olmaları için çalışıyoruz.
İşletmelere yönelik verimlilik teklifleri
hep firmalardan mı geliyor?
İşletmelerden bize gelen yardım istekleri
öncelikli olarak kendilerini daha verimli
hale getirmemiz noktasında oluyor.
Fabrikanın yerleşim düzeni de dâhil...
Öyle bir yönetim sistemi oluşturmuş ki
KOBİ, fabrikanın makineleri arasındaki
mesafe bile düşünülmemiş. Buna
varıncaya kadar bizden destek istiyorlar.
Yeni fabrika açacaksa, onu nasıl
yapabileceğine dair proje istiyor.
Tüm KOBİ’leri öncelikle verimlilik
bakımından inceliyoruz. Verimliliği artan
işletme rekabet edebilir hale geliyor.
Çünkü yakın takibinde Çin var, Hindistan
var… Yani kâr marjı o kadar küçüldü ki,
yüze 5-6 düzeyine indi.
Çin vurgusunu ikinci kez yaptınız. Bu
konuyu biraz açar mısınız? Tehdidin
boyutu nedir?
Çinliler o kadar çok istihbarat
toplamışlar ki; Ankara’da geziniyorlar,
kimin neyi ürettiğini biliyorlar. Sizin
kapınıza çantasıyla geliyor birisi, “Ben
ürettiğin şeyi daha ucuza vereyim, sen
benim bayiim ol, dükkânı kapa, daha
çok kazan” diyor. O dükkânı kapadığı
zaman 50 kişi ne olacak? İnsanlar
işsiz kaldığı zaman sosyal problemler
başlar. Kritik nokta burasıdır. Bu yüzden
işletmelerimizin, kendilerini hedef
seçmiş olan Çinlilere karşı mutlak
surette verimli olmaları gerekiyor.
Verimli olmak sadece yüksek kâr elde
etmek için mi önemli?
Elbette hayır. Her şeyden önce her
kurumun sosyal sorumluluğu gelmeli…
AĞUSTOS 2012
5
KOBİ’lere daha başka ne gibi
önerileriniz oluyor?
KOBİ’lere kümelenme modeli
içerisinde anlattığımız bir başka konu,
maliyetleri aşağı çekmeleri ve ortak
satın almalara yönelmeleri. Bir sektörde
KOBİ’ler, diyelim ki, her biri 5 kilo, 10
kilo hammadde alıyorlar. Bu küçük
miktarlarda hammaddeleri ucuza alma
ihtimalleri yok. Üstelik her biri ayrı
ayrı lojistik parası ödüyor. “Özellikle
yurtdışından tedarik edilen ürünleri
toplu alın” diyoruz. Bu organizasyonu
OSTİM’de organize ettiğimiz İŞİM kümesi
içerisinde kurduk. İsteyen firmalar
katılıyor bu ortak satın alma işine.
Gönüllülük esası var, kimse kimseyle
işbirliği yapmak zorunda değil, kimse
bizim sunduğumuz plan ve projeye
katılmak zorunda değil.
üniversite olarak bunu nasıl yaptığımızı
anlattım. “Siz çok kritik bir yerdesiniz. Biz
size destek olalım, arka planda. 81 ilde
üniversiteler var. O üniversitelere YÖK
kanalıyla sahaya inmelerini telkin edelim
ve atılacak adımları onlara öğretelim”
dedim.
Hangi konularda dikkat edilmeli
hocam?
İnsanlar başlangıçta bize şunları söyledi.
“Biz bunu niye yapıyoruz? Öğrenci bize
zaten geliyor ve biz onları yetiştiriyoruz.
Bu hizmet değil mi?” diye soruyorlardı.
Bakış açısı o kadar önemli ki… Böyle
baktığınız zaman o hoca ofisten dışarı
çıkmıyor. Ama ben gelip ona “ülkenin her
sorunundan sorumlusun” dediğim zaman
durum daha farklı bir boyut alıyor.
170 üniversiteden her birinin
İşletmelerin pençesinde bulundukları yüzlerce hastalığın
içerisinde en büyük tehdit verimsizliktir. İşletmeler üretirken
verimsizler, insan kaynağını verimsiz çalıştırıyorlar, maliyet
muhasebesini zaten yanlış hesaplıyorlar. Bu durum
Türkiye’de ilk 500’e giren büyük firmalarımız için bile söz
konusu… Refah düzeyini, verimli olarak yükselteceğiz.
Türkiye’de bugün vakıf üniversiteleri
dâhil yaklaşık 170 üniversite
bulunuyor. Bunların her birinin marka
değeri haline gelmiş başarılı olduğu
alanlar var. Diyelim ki Çankaya
Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği
Bölümü’nde markalaşmış olsun, bir
başkası makine mühendisliğinde, bir
diğeriyse çevre mühendisliğinde…
Bütün bu değerlerin ortak bir
veri tabanında buluşturulup ülke
sorunlarının çözümünde kullanılması
mümkün müdür?
Söylediğiniz nu konuyu ben Yusuf
Ziya Özcan hocamız YÖK Başkanı iken
kendisine anlattım. O zaman Sayın
Bakanımız Nihat Ergün Bey de bizimle
birlikteydi. Konuşmamızda, YÖK’e büyük
sorumluluk düştüğünü anlattım. Bir
6
AĞUSTOS 2012
marka değerine ulaşabilmesi için
yenilikçi olması gerekiyor. Temelde;
bilim, teknoloji ve matematik var.
Bu konularda çok kaliteli eğitim
verebilirsiniz ancak yeterli değil.
Yaşam bilimleri dediğimiz; insan
kaynakları yönetimi, pazarlama,
işletme, yönetim organizasyonu, stres
yönetimi gibi sosyal alanda kaliteli
insanlar yetiştirebilirseniz, işte o zaman
yenilikçilik ve marka oluşturma şansını
yakalayabilirsiniz.
Hocam bu noktayı biraz daha açıklar
mısınız?
Yeni fikir ve yeni ürün, eğer toplum
tarafından beğenilirse pazarda kalıyor,
markalaşıyor. Bunun arkasında kaliteli
insan yatıyor. Sadece mühendis değil.
Siz çok iyi ürün üretebilirsiniz, ancak
pazarlayamazsanız ya da zamansız
yaparsanız, o ürün pazara çıkamaz.
Fikriniz güzeldir, bunu önceden
deklare edersiniz, fikrinizi başkaları
taklit eder, çalınır gider. Sosyal bilim
ile mühendisliğin karşımıdır markanın
ihtiyaç duyduğu insan kalitesi. Markayı
marka yapanlar, işte o marka insanlardır.
Sosyal bilimler alanında da talepler
geliyor mu işletmelerden?
Biz mühendislik öğrencilerinin yanı
sıra uluslararası iktisat ve işletme
öğrencilerini de gönderiyoruz sahaya.
Çünkü KOBİ’ye soruyoruz, “Teknik
olmayan, üretimle doğrudan ilgisi
bulunmayan sosyal alanlarla ilgili
bizden talepleriniz var mı” diye. O kadar
çok talep geliyor ki… Hepsi pazar
araştırması istiyor. Çok önemli. Çok
akıllı, mükemmel bir ürün tasarlar ve
üretirsiniz. Dünyada pazar payı sıfırsa
ürününüzün, yaptığınız harcama, emek
hepsi boşa gider. Çünkü tasarladığınız
ürüne ihtiyaç duyulmamaktadır.
Üniversitelerin açtıkları bölümler,
bunlara ayırdıkları kontenjanlar
ve öğrencilerin seçtiği bölümler,
ülkenin gerçekten ivedilikle ihtiyaç
duyduğu alanlar mı? Türkiye’yi daha
verimli bir noktaya getirecek kalitede
ve sayıda insanı yetiştiriyor mu
üniversitelerimiz?
Kesinlikle hayır. Üniversitelerimiz de
verimsiz yönetiliyor, işletmelerimiz
de… Bürokraside çok zaman
kaybediyoruz. Bu merkezi bürokrasi,
moral motivasyonu da olumsuz
yönde etkiliyor. Kendi işlerinde de
lüzumsuz bürokrasi yaratıyor. Her şey
denetlendiği için, kayıt altına alınıyor
ve çok sayıda evrak üretiyor sistem…
Her yıl denetlendiğimiz için her şey
kâğıtlardadır bizde. Bilgisayarda olması
da yetmiyor.
İşletmelerimizdeki verimlilik kültürü
mü eksik, yoksa kaliteli insan açığımız
mı çok fazla?
Verimliliği herkes çok istiyor.
Devletimiz de istiyor, üniversitelerimiz
de… İşletmelerimiz de istiyor,
vatandaşlarımız da… Bu niyet ve
istekler ülke gerçeğimizle örtüşüyor
mu?
Çok iyi planlanmadığı için örtüşmüyor
maalesef. İyi niyet var, gayret var. Ancak
onlarla biz sürdüremiyoruz. Bir şeyin
başarılı olabilmesi için sürdürülebilirliği
önemli. Başarılı olabilmesi için sonuna
kadar sabırla çalışmaya devam etmemiz
gerekiyor. Bizim heyecanımız çabuk
geçiyor. Odaklanıyoruz, çok çabuk
kavrıyoruz. Sloganlar atılıyor, ondan
sonra arkasını takip edemiyoruz. Toplum
olarak bizim kültürümüzde değişiklik
yapmamız gerekiyor.
Ne gibi değişiklikler hocam?
Örneğin, rekabet ortamında işbirliği
yapma kültürümüz çok zayıf. O
da kümelenmenin önündeki en
büyük engel. İşletmelerimize kendi
aralarında işbirliği yapma kültürü gelse
daha verimli olacaklar; ama onların
önlerindeki en büyük engel, “benim
rakibimle işbirliği yapmam mümkün
olamaz” düşüncesi. “Sizin yapamadığınız
ya da çok uzaktan temin ettiğiniz bir
ihtiyacınızı belki komşunuz üretiyordur”
diyoruz, ama maalesef olmuyor.
Maalesef bu kültür yok işletmelerimizde.
Ayrıca disiplinli ve sürekli çalışma
alışkanlığı açısından da zayıfız. Yeterince
üzerinde çalışmadan, çabuk sonuca
varmaya çalışıyoruz. Bu da ürünü
rekabetçi yapmıyor. Bunlar KOBİ’lerin
temel hastalıklarından.
Verimliliğin kabul görmesi ve
kamuoyunda verimlilik kültürünün
oluşması için üniversitelerin önemli
sorumluluklar taşıdığını söylediniz.
Bu bağlamda Üniversite-sanayi
işbirliğiyle yürüttüğünüz projelerin ne
gibi yansımaları oldu?
Kümelenme dediğiniz zaman nesiller
boyu sürmesi gereken bir mücadeleden
bahsediyoruz. Hedeflerimize
ulaşabilmek için kısa, orta, uzun
vadeli planlar yaptık. Temel problem
şu: Etrafımızdaki yüzlerce işletme
bize güveniyor, ancak birbirlerine
güvenmiyorlar. Orada çok akıllı hareket
etmek gerekir. Yanlış bir adım atarsanız
etrafınızdaki o kişileri bir daha bir
araya getiremezsiniz. Verimlilikte de,
stratejik planlamada da atacağınız adım
kadar zamanlaması da önemlidir. Daha
önceden kurulmuş 5-10 tane başarılı
küme olsaydı geçmişimizde, o zaman
bizim işimiz daha kolay olacaktı.
Başta Verimlilik Genel Müdürlüğü
olmak üzere, kamuda pek çok
kaliteli uzmanımız var. Onlar da
üniversitelerden yetiştiler, lisans,
doktora yaptılar. Ancak eksik olan bir
şeyler var yine de… Onları yetiştirirken
gerçek hayatla iç içe olma fırsatının
onlara pek verilmediği anlaşılıyor.
Dünyaları kitaplarla sınırlı kalıyor çoğu
kez. Ben bir üniversite rektörü olarak pek
çok mühendisten çok daha bilgiliyim
sektör hakkında. Çünkü fabrikalarını
gezdim, işçisiyle yemek yedim, sahibiyle
saatlerce sohbet ettim, imalathanesini,
deposunu gezdim. Onların yaşam
şartlarını bizzat gözlemledim. Projeleri
yapmak için zaten bizzat işletmelerin,
sektörün içine giriyorsunuz.
İşin özü şu: Biz sahaya inmeyen
öğrenciye diploma vermiyoruz. Öğrenci,
9 ayını sahada geçiriyor. Başlarda bu,
öğrencilerimize çok zor geliyordu.
Ancak bir KOBİ’nin sıkıntısını tespit edip
onun çözümünü gerçekleştirdiğinde,
işletmeden bunun karşılığında teşekkür
aldığında, bütün zorluklar kolay hale
geliyor. Çok mutlu oluyorlar. İşin tadına
varmaya başlıyor öğrenci…
Hocam son olarak KOBİ’lerde
yürüttüğünüz çalışmaları nasıl
gerçekleştirdiğinizi, karar
aşamasından sonuçlanma sürecine
kadar, bir örnek olay şeklinde, kısaca
özetler misiniz?
Biz mühendislik eğitimi alan bütün
4’üncü sınıf öğrencilerine yıllık Bitirme
Projesi dersi koyduk. Eylül-Haziran
döneminde projeyi uyguluyoruz.
Bu çerçevede Temmuz-Ağustos’ta
hocalarımız sahaya iniyorlar, organize
sanayi bölgelerini dolaşıyorlar. Ankara’da
dört tane küme var. Bunlar; makine
sektörü, savunma sanayi ve havacılık,
yenilenebilir enerji ve medikal. Beşinci
kümeyi geçen ay kurduk: Anadolu
Raylı Ulaşım Sistemleri. Bu kümelere
bağlı firmalara giden hocalarımız
AĞUSTOS 2012
7
Üniversitelerin, bölgeleri için yapabileceği pek çok iş var.
Biz buna üniversitemizin "sosyal sorumluluk" projesi
diyoruz ve kümelenme modelini araç olarak kullanıyoruz.
Gelecekte de var olmak için kümelenmeyi başarmalıyız.
işletme yetkililerine sorarlar, “bu yıl ne
gibi çalışmalar yapalım”, diye. Onlar da
bir veya iki proje isterler. Bu projeleri
üniversiteye getiririz. Elimizde ne gibi
talepler var, çıkar ortaya. O sorunla
ilgili dört son sınıf öğrencisi ve iki
öğretim üyesinden takımlar oluştururuz.
Öğrencimizin eylül ayının sonu
geldiğinde takımı bellidir, problemi
bellidir. İşletmeyle gerçekleştirilecek
ziyaretler, toplantı günleri ve
yapılacak işler önceden tespit edilir.
O süreç içerisinde öğrenciler projeye
nüfuz etmeye başlarlar. Hocalarıyla
sürekli değerlendirme toplantıları,
haftalık proje toplantıları yaparlar. Bu
süreçte öğrencilerimiz sahaya tam
anlamıyla nüfuz ederler. Yılın ortasına
geldiğimizde ise elde ettiğimiz sonuçlar
ve bundan sonra yapacaklarımız üzerine
öğrencilerimiz firmada ya da organize
8
AĞUSTOS 2012
sanayi bölgesinde Türkçe sunumlarını
yaparlar. İngilizce sunumlarını ise
üniversitede yaparlar. İkinci yarıyılın
sonunda, haziran ayında, işletmede
ikinci Türkçe sunum yapılır, sonra da
üniversitede ikinci İngilizce sunum
yapılır. Üniversitedeki İngilizce sunuma
işletmenin İngilizce bilen personeli
de katılabiliyor. İşletmedeki sunumda
öğrencilerimize işletme çalışanları
ve sahipleri sorular soruyorlar.
Üniversitedeki İngilizce sunumda ise
hocalar soruyorlar. Akademik bölüm
hep orada oluyor. Bu toplantıda işletme
sahibi, “bu proje bizim, emeği geçen
öğrencilerimize ve herkese teşekkür
ediyorum”, dediği zaman o öğrenci
daha mezun olmadan mesleki başarıyı
yaşıyor. Sanayiye giden bir öğrenci bir
problemi çözdüğünü özgeçmişinde
sunabiliyor. “Şu firmanın şu sorununu
çözdüm”, demesinden daha büyük
referans olur mu? Bilenle bilmeyen bir
olur mu? Bizi farklı yapan da budur
zaten.
Hocam verdiğiniz bilgiler için çok
teşekkür ediyoruz. Son bir mesajınız
varsa onu almak istiyoruz.
“Komşusu aç iken tok yatan bizden
değildir” veciz sözünün gereğini
yapmaya çalışıyoruz. 21. yüzyılda gerçek
açlık bilgiye duyulan ihtiyaçtır. Bizler
komşularımız bilgiye aç iken seyirci
kalamayız. Bilgiye aç olan KOBİ’leri
doyurmak, üniversitemizin sosyal
sorumluluğudur.
Bilkent Üniversitesi
Üniversite-Sanayi İşbirliği
Uygulama ve Araştırma Merkezi (USİM)
Yeşim ERDOĞAN
USİM Koordinatörü ([email protected])
USİM, Bilkent Üniversitesi bünyesinde
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Sayın Nihat Ergün’ün de katıldığı
açılış töreni ile 4 Şubat 2010 tarihinde
kurulmuştur. USİM’in vizyonu;
şirketler, kurumlar ve kuruluşlar ile
gerçekleştirdiği işbirliği çalışmalarıyla
Türkiye’de bir model olmak ve proaktif
çözüm yolları ile ülkemizin eğitim,
bilim ve ekonomi alanlarındaki
ilerlemesine fayda sağlayan öncü bir
kuruluş olmaktır.
yaygınlaştırılması, kaynakların kaliteli,
verimli ve en etkin şekliyle kullanımı
gibi çalışmaların hedeflendiği bir
üniversite-sanayi işbirliği arayüzüdür.
İş dünyasının üniversiteye açılan
kapısı olarak her an işbirliğine hazırdır.
Rekabetin her alanda yüksek olduğu
ve fırsatları erken fark edenlerin
ve hedef koyarak onu uygulamaya
alanların çok daha hızlı ilerleme
Değişen çağa uyum sağlayacak
yetkinlikte ve gelişmeye açık bir yapıya
sahip olan USİM, çalışmalarını
üç ana misyon kapsamında
gerçekleştirmektedir:
3.Ar-Ge ve teknolojinin gelişimine
katkı sağlamak amacıyla öğretim
üyeleri ve araştırmacıların bilimsel
birikimlerini kullanabilecekleri
“üniversite-sanayi işbirliği
ortamları”nı oluşturmak.
USİM, bilgi birikiminin zenginleşerek
iş sonuçlarına dönüşmesi, teknoloji
geliştirme yeteneğinin pekişmesi,
Ar-Ge süreçlerinin geliştirilerek
öğrenilmesi ve nitelikli yaklaşımların
USİM’in koordinasyonunda
gerçekleştirilen bu projelerde üretim,
hizmet, lojistik, bilişim, sağlık,
mağazacılık gibi sektörlerden birçok
KOBİ, büyük ölçekli şirket, kamu
kuruluşları, dernekler, odalar vb.
kuruluş yer almıştır.
Bilkent Üniversitesi’nin kurumsal
vizyonu ile de örtüşen çalışmaları
başarı ile gerçekleştiren USİM’in
direktörlüğünü Endüstri
Mühendisliği Bölüm Başkanı
Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu
yapmaktadır.
1.Öğrencilerin mezuniyet
öncesi gerçek hayata
hazırlanmalarını sağlayacak
“uygulamalı bir eğitim
ortamı” oluşturmak,
2.Şirketlerin, kurumların ve
kuruluşların karşılaştıkları benzer
problemlerin tartışıldığı, paylaşıldığı
ve çözüm yollarının araştırıldığı
“ortak çözüm platformları”
oluşturmak,
akreditasyonu Amerika dışında
dünyada alan ilk altı bölümden biridir.
Üniversite-sanayi işbirliği çalışmaları
adı altında bugüne kadar farklı
büyüklükte ve farklı sektörden 66
şirketle 291 proje gerçekleştirmiştir.
şansını yakaladığı dünya koşullarında
USİM, nitelikli Ar-Ge projeleriyle de
kuruluşların yanında yerini alır.
Çalışmalarını, Bilkent Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği Bölümü çatısı
altında başlatan Merkez, aynı bölümün
öğrencileriyle yaptığı başarılı proje
çalışmalarıyla da dikkat çekmektedir.
Endüstri Mühendisliği Bölümü; 22
öğretim üyesi, 70 asistanı ve 750
öğrencisiyle Türkiye’nin en büyük
bölümlerinden biri ve aynı zamanda
Amerikan üniversitelerindeki
mühendislik bölümlerinin eğitim
kalitesini değerlendiren Accreditation
Board of Engineering and Technology
(ABET) adlı kuruluşun verdiği
Merkez, üniversite-sanayi işbirliği
çalışmalarını öğrenci, iş dünyası ve
bilim insanlarına sağladığı faydayı
yakından bilen ve bunu artırmayı
hedefleyen bir ekibin yoğun gayreti ve
çabalarıyla sürdürmektedir. Projelere
özgü yetkinlikte farklı bölümlerden
bilim insanları, son sınıf öğrencileri,
yüksek lisans/doktora öğrencileri
veya iş dünyasından alanında tecrübe
sahibi danışmanlarla işbirliği halinde
bu süreçte bir araya gelinmekte ve
hedefler doğrultusunda projeler
gerçekleştirilmektedir. Aynı zamanda
öğrencilerine proje yönetimi,
teknolojik girişim, kariyer yönetimi
gibi konularda danışmanlık hizmeti
veren Merkez, onlara geleceğe daha
donanımlı hazırlanma konusunda
da destek olmaktadır. Bölgesinde
AĞUSTOS 2012
9
ve ülkesinde fayda ve farkındalık
yaratacak çalışmaların da içinde olan
Merkez; kalkınma projeleri, konferans,
çalıştay gibi etkinliklerle kurumsal
sosyal sorumluluklarını da yerine
getirmektedir.
Proje çalışmalarına problem tanımı ile
başlayan süreç; şirketlerin ihtiyaçlarına,
problemin tanımına, kapsamına,
hedeflerine, süresine göre USİM’in
koordinasyonunda projelendirilir ve
kapsamı belirlenir. Çalışmaların en ilgi
çekici bölümü, öğrenci kapsamında
olan Endüstri Mühendisliği Bölümü
Bitirme Projeleri’dir. Bu projeler sekiz
aylık bir sürede tamamlanır. Son
sınıf öğrencilerinden oluşan proje
ekipleri, şirket yetkilileri ve akademik
danışmanları ile birlikte firmanın
belirlediği gerçek problemler üzerinde
çalışır. Ayrıca üç koordinatörün de
yakından izlediği sistemde ortaya çıkan
ürün, yöntem veya hizmet, ilgili firmaya
önemli yarar ve katma değer sağlar.
Oldukça sistematik bir şekilde ve gizlilik
ilkesine bağlı kalınarak, kurumsal
düzeyde yürütülen bu projeler,
uluslararası ve ulusal yarışmalarda
da dereceler almıştır. Süreç sonunda
tüm şirketlerin, üniversitelerin, ilgili
kamu kuruluşlarının davet edildiği ve
üst düzey bir katılımla gerçekleştirilen
“Proje Fuarı ve Yarışması” etkinliği
düzenlenmektedir. Bu yıl 10’uncusu
düzenlenen etkinliğe, TÜBİTAK- BİDEB
tarafından da destek verilmiş ve örnek
bir yaklaşım olarak web sitesinde
de yayınlanmıştır. Bilimsel kaynaklı
çalışmalar dendiğinde akla ürün olarak
gelen en önemli çalışmalardan biri de
her yıl yayımlanan ve tüm projelerin
yer aldığı “Projeler Kitabı” serisidir.
Problemlerin ve çözüm yollarının
anlatıldığı kitabın; ortak problemleri
olan firma ve kuruluşlara ışık tutması,
üniversitelere, araştırmacılara
ve konuya ilgi duyanlara örnek
oluşturması hedeflenmektedir.
Üniversite-sanayi işbirliği,
bilgi birikimini verimliliğe
10
AĞUSTOS 2012
dönüştürebilmenin en önemli
yollarından biridir. Yapılan işbirliği
çalışmaları aynı zamanda, ülkenin
bilimsel, teknolojik ve ekonomik
gelişmesini de hızlandırmaktadır.
Üniversite-sanayi işbirliği
platformunda yer alan bilim insanları,
öğrenciler ve iş dünyası bu çalışmalara
katılarak kendilerine prestij sağlayan
sistemin bir parçası olurlar...
Üniversite-sanayi işbirliği çalışmaları
ile elde edilen kazanımlardan birkaçı
şöyle sıralanabilir:
• İşbirliği sürecinde kuruşlar,
bilimsel yaklaşımlar ve sistematik
çalışmaların ışığı altında verimlilik,
maliyet azaltımı, Ar-Ge nitelikli
yaklaşımların öğrenilmesi, teknolojik
gelişim, inovasyon gibi konularda
kazanımlar sağlanmaktadır.
Projelerde hedeflenen genel amaç
ise belirlenen süreci daha iyi, daha
kaliteli, daha hızlı, daha güvenli,
daha az maliyetli yapmaktır.
• Üniversite ile işbirliği sonucunda
belirlenen hedefler doğrultusunda
öğrencileri ve üniversiteyi daha
yakından tanıma, doğru insanı doğru
işe alma, stajyerlik, part time çalışma
vb. konularda daha olumlu ve doğru
tercih yapılması sağlanmaktadır.
• Kuruluşlar; gelecek hedefleri,
iyileşmesi gereken alanları,
verimlilik ve Ar-Ge çalışmaları, kalite
problemleri, var olan problemlerin
çözümü gibi alanlarda bilim
insanlarından danışmanlık ve eğitim
alma, birlikte daha nitelikli Ar-Ge
projeleri gerçekleştirme fırsatını
yakalamaktadır.
• Üniversiteler, iş dünyasının ve
stratejik hedef belirleyicilerinin
en güvenilir iş ortağıdır. Birlikte
başarmak kavramının ve ülke
gelişiminde önemli rol oynayan
rekabet öncesi işbirliği sürecinin
bilimsel dayanağıdır. Bu nedenle
bu güvenilir ortak, yurt içinde ve
yurt dışında destek veren tüm
kuruluşların, kamu kuruluşlarının
ve yatırımcıların bakış açısını
olumlu yönde değiştirebilecek en
önemli güç kaynaklarından birini
oluşturmaktadır. Üniversiteler,
proje gerçekleştirmenin yanı
sıra araştırmalarında, deneysel
süreçlerinde, birtakım optimizasyon
veya simülasyon çalışmalarında
onlara destek olur. Sahip olduğu
imkânlarla onlara geleceklerine ait
vizyonlar sunar.
• Teknoloji transferi için üniversiteye
açılan kapıyla tanışılır. Bilim insanları
ve iş dünyası sahip olduğu bilgi
birikimini bu çalışmalar ve sağlanan
arayüzle ülke ekonomisi için faydaya
dönüştürebilir. Yapılan girişimler,
konferanslar, çalıştaylar, yarışmalar
ve araştırmalar bunlar için örnek
olarak sıralanabilir.
• USİM koordinasyonunda yapılan tüm
çalışmalarda öğrenciler mezuniyet
öncesinde geleceğe daha güçlü ve
daha donanımlı hazırlanmaktadır.
Proje süreçleri sekiz ayı kapsadığı
için iş dünyasını, sektörleri daha
yakından tanımalarının yanında
gerçek problemlerin, uygulamaların
içinde çok önemli bir deneyim
kazanırlar. Ayrıca kendilerine rol
model olabilecek insanları yakından
tanımaları için önemli bir fırsat
yakalarlar.
• Öğrenciler bu süreçle geleceğine yön
verecek önemli kararları alırlar ve
uygulama için adım atarlar (kendileri
için doğru sektörü belirleme, iş
fırsatlarını görme, kariyer planlama,
iş görüşmeleri, başvurular gibi).
• Öğrenciler aynı zamanda, Ar-Ge,
teknoloji gelişimi, proje yönetimi,
sürdürülebilirlik, rekabet, girişimcilik
vb. konularda daha kapsamlı bilgi ve
deneyim edinirler. Bu çalışmalar ve
kazanılan yetkinlikler öğrencilerin
değerini artırır.
Gerçekleştirilen Öğrenci Projelerine
Örnekler ve İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar:
• Üretim Planlama Stratejileri
Geliştirme ve Analiz Sistemi Tasarımı
– TOFAŞ
• Palet Üretimi İçin Karar Destek
Sistemi ve Veritabanı Tasarımı – Benli
Geri Dönüşüm
• Montaj Hattı İş Sıralama ve İşçi
Atama Sistem Tasarımı- Arçelik
Bulaşık Makinesi Fab.
• Talep Tahmin Sistemi Tasarımı Eczacıbaşı
• Malzeme Taşıma Sistem Tasarımı –
Ulusoy Elektrik
• Tedarikçiden Üretim Hattına Etkin,
Güvenli ve Ekonomik Taşımacılık –
Türk Traktör
• İş Güvenliği ve Üretim Hattı Riskleri
Analizi ve Değerlendirmesi – Tepe
Knauf
• Veri Yönetimi ve Madenciliği Sistem
Tasarımı- Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı
• Etkili Filo Yönetimi İçin Karar Destek
Sistemi Tasarımı – Alp Özler Nakliyat
• Dağıtım Ağı Karar Destek ve Stratejik
Rota Yapılandırması Sistemi – Coca
Cola
• Merkezi Afet Yönetimi İçin Karar
Destek Sistemi Tasarımı – Kızılay
• Fluence Modeli İçin Kapı İmalat
Hücrelerinde Süreç Tasarım ve
Optimizasyonu – OYAK Renault
• Stok Tahsisi ve Yerleşim Tasarımı –
Unilever
• Planlı Bakım Aktivitelerinin
Geliştirilmesi ve Tasarımı – TAI
• İleri TPM Uygulamaları- Doğadan
• Satın Alma Süreci Üzerine İş Zekası
Uygulanması – Türk Telekom
• Şirket İçi Etkin İletişim Sistemi
Tasarımı – BOSCH
• İhraç Ürünlerinin Satış Tahmini – Durukan Şekerleme
AĞUSTOS 2012
11
Bilkent Üniversitesi Endüstri
Mühendisliği Operational Research
Öğrenci Kulübü
Yiğit ARABACI
Organizasyonlar Alt Grup Koordinatörü
Bilkent Üniversitesi Endüstri
Mühendisliği Operational Research
Kulübü, 1992 yılında Bilkent Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi Endüstri
Mühendisliği öğrencileri tarafından
kurulmuştur.
Etkinliklerini Bilkent Üniversitesi
Öğrenci Konseyi’ne bağlı olarak
gerçekleştiren Operational Research
Kulübü 160’ı aktif 400 üyeden
oluşmaktadır. Hedef üye kitlesi tüm
Bilkent Üniversitesi öğrencileri olan
Operational Research Kulübü, sene
içinde düzenlediği ulusal ve uluslararası
çapta organizasyonlar ve yaptığı ortak
çalışmalar ile Bilkent Üniversitesi’nin,
Türkiye’nin ve Avrupa’nın en aktif
öğrenci kulüplerinden biridir. Bilkent
Üniversitesi’nde aktivitelerini sürdüren
112 kulüp arasından Endüstri
Mühendisliği Operational Research
Kulübü son beş yıldır Öğrenci Konseyi
tarafından en aktif kulüp seçilmektedir.
Operational Research Kulübü yaptığı bu
etkinlikler ve çalışmalarla, öğrencilere
sosyal bir ortam hazırlamayı ve onların
profesyonel ve akademik dünyayla
olan ilişkilerini güçlendirmeye çalışır.
12
AĞUSTOS 2012
Kulübün gönüllülerinin çoğunun
endüstri mühendisliği öğrencisi
olması sebebiyle verimlilik üzerine
yapılan çalışmalar Operational
Research Kulübünün yapıtaşlarından
birini oluşturmaktadır. Bu çalışmalara
örnek olarak yıl boyunca yapılan vaka
analizi çalışmaları ve CaseBilkent
projesi verilebilir. Hepinizin de çok iyi
bildiği üzere vaka analizi yarışmaları,
yarışmacıların verimlilik esasına
göre projelere çözüm üretmesi ve
bu çözümleri de zamanı verimli
kullanarak sunmasından oluşmaktadır.
Bu yarışmalar sayesinde öğrenciler
verimlilik üzerine tartışarak kendilerini
geliştirme fırsatı bulmaktadır.
CaseBilkent projemiz ile Bilkent
Üniversitesi’nin sorunları açık bir
tartışmaya açılmakta ve bu konuyla
ilgili öğrencilere araştırma fırsatı
sunulmaktadır. Bu araştırmaların
sonucunda ise öğrenciler tarafından
hazırlanan vaka analizi çalışmaları bir
yarışma formatına dönüştürülmekte
ve bu sorunlar üzerine Bilkent
Üniversitesi’nin tüm bölümlerinden
gelen katılımcılar projelerini
sunmaktadır. Bu projeler de konusunda
uzman jüri üyeleri tarafından
uygulanabilirlik ve verimlilik esaslarına
göre değerlendirilip öğrenciler
tarafından hayata geçirilmektedir.
Vaka analizi yarışmaları ve CaseBilkent
projesi dışında Operational Research
Kulübü, yaptığı kariyer etkinlikleriyle
öğrencilerin iş hayatını tanımasını
ve şirketlerdeki staj ve iş imkanlarını
öğrencilerle buluşturmayı amaçlar.
Bu etkinliklerle öğrenciler farklı
sektörleri tanıyarak kendilerine uygun
sektörü bulmakta ve iş hayatına daha
kolay adım atabilmektedirler. Bunun
yanısıra Operational Research Kulübü
gönüllülerine sağladığı çalışma ortamı
ve kültürle onların iş ve okul dışı hayata
daha kolay adapte olmalarını sağlar.
Böylece kulübün gönüllüleri ve kulübün
etkinliklerinin katılımcıları daha verimli
bir işe giriş süreci ve iş hayatı yaşarlar.
Gazi Endüstri Topluluğu:
Verimlilik Günleri önemli faaliyetlerimizden biridir
Gazi Endüstri
Topluluğu 1996
yılında, dönemin
Endüstri Mühendisliği
bölümü öğrencileri ve
Endüstri Mühendisliği
Bölümü Öğretim
Elemanları tarafından kurulmuş bir öğrenci
topluluğudur.
özendirmesi, proje bazında çalışma ve
takım çalışması, organizasyon yapısı
ve tüzüğüyle profesyonel bir çalışma
disiplinine sahiptir.
Bu bağlamda da Gazi Endüstri
Amacı; Türkiye’yi yarınlara taşıyacak,
ülkemize yeni ufuklar açacak, reel sektör
çarklarının daha güçlü dönmesini
sağlayacak olan Endüstri Mühendisliği
öğrencilerini yarınlara daha iyi
hazırlamaktır.
Bu doğrultuda üstlendiği görev; endüstri
mühendisliğinin yurt genelinde tanıtılması,
iş çevrelerine verimlilik bilincinin
kazandırılması ve bu bağlamda endüstri
mühendislerinin iş kollarının genişletilmesi,
orta öğrenim düzeyindeki gençlerin
meslek seçimlerinde endüstri mühendisliği
mesleğini bilerek tercihte bulunmalarının
sağlanması için her türlü olumlu çalışmayı
gerçekleştirmek ve gerçekleştirilmesine
katkı sağlamaktır.
Gazi Üniversitesi Endüstri Topluluğu, çeşitli
kurum ve kuruluşlar tarafından aranılan
mühendisler olabilmek için sürekli gelişimi
ve gelişimin getirdiği pozitif değişimi
kendine esas edinmiştir.
Her yıl düzenlediğimiz onlarca
organizasyonla mühendis adaylarının kişisel
gelişimlerine katkı sağlıyoruz. Böylece
endüstri mühendisliği öğrencilerinin
iş yaşamında, sosyal hayatın değişen
dinamikleri içerisinde ve sürekli gelişen
dünyada bilinçli bireyler olmaları için bir
nevi eğitimden geçirilmelerini sağlıyoruz.
Yönetim Yapısı ve Anlayışımız
Yönetim Kurulu ve Üst Danışman Kurulu
bulunan GaziENT, yatay hiyerarşik yapısı,
eşit söz hakkı ilkesi, yaratıcı fikirleri
Türk Traktör Teknik Gezisi, Arçelik Teknik
Gezisi, Zakkum Konseri, Lise Sunumu,
Vaka Analizi Rehberi (Eğitim), Ermeni
Meselesi Konferans, Vaka Analizi Yarışması,
Buz Pateni (Eğlence), Kitap Toplama
Kampanyası, Akreditasyon Semineri, Genç
Girişimcilik ve Yönetimde Liderlik Eğitimi,
Okusun da Büyüsün Yardım Konseri,
Verimlilik Günleri, Azrail Blöf Yapmaz
(Tiyatro), Huzurevi Ziyareti, Mezunlar
Buluşması.
Verimlilik Günleri
Gazi Üniversitesi Endüstri Topluluğu ve
Endüstri Mühendisliği Bölümü ile birlikte
her yıl düzenlediğimiz Verimlilik Günleri,
öğrenci ve akademisyenleri ulusal çapta
bilinçlenme organizasyonudur.
İlki 17 Nisan 2004 tarihinde o zamanki
adıyla Milli Prodüktivite Merkezi ile birlikte
düzenlenen organizasyon, aynı zamanda
Ulusal Verimlilik Haftası’nın resmi açılış
toplantısı da olmuştur. Verimlilik Günleri, bu
fonksiyonunu tam 6 kez yerine getirmiştir.
Topluluğu’nun hedefleri; endüstri
mühendisliği öğrencilerini aktif ve sosyal
bireyler olarak yetiştirmek, takım ruhunu,
bir bütün olma ruhunu onlara aktarabilmek
ve iş dünyasına adaptasyonlarını
kolaylaştırmaktır.
2012 Yılı Faaliyetlerimiz
GaziENT ailesi olarak 2012 yılında
konferans, söyleşi, teknik gezi, kariyer günü,
sunum, turnuva, deprem yardımı, seminer,
eğitim, ziyaret, buluşma, yarışma ve konser
gibi 60 organizasyon gerçekleştirdik ve
toplam 6752 kişiye ulaştık. Düzenlediğimiz
organizasyonlardan bazıları şöyle: Endüstri
Mühendisleri Kendini Tanıyor (Söyleşi),
Tanışma Partisi (Eğlence), EMT Genel
Kurulu, Geleneksel Bowling Turnuvası,
Van Depremi Yardımı, A.O.Ç Teknik Gezisi,
Mercedes Benz Kariyer Günü, Coca Cola
Teknik Gezisi, Aselsan Teknik Gezisi,
Verimlilik Günleri organizasyonunda temel
amaç; mühendis adaylarında “verim”
mantığını oturtmak ve Türkiye’de yapılan
verimlilik çalışmalarını incelemektir.
Geleceğin Türkiye’sinde söz sahibi olacak
biz öğrencileri Türkiye’nin şu anki söz
sahibi bürokrat ve sanayicileriyle bir araya
getiren Verimlilik Günleri organizasyon
sonunda herkesin aklına “verim” temasını
yerleştirmeyi ilke edinmektedir.
Bu organizasyon sayesinde toplantıya teşrif
edecek bakan, müsteşar, bürokrat, sanayici
ve akademisyenlerin daha verimli bir
Türkiye için neler yapılabileceği konusunda
fikir alışverişinde bulunma imkânı ortaya
çıkmaktadır.
AĞUSTOS 2012
13
Hacettepe Üniversitesi
Endüstri ve Sistem Topluluğu:
Önümüzdeki dört yıl için beş ana hedef belirledik
Hacettepe Üniversitesi Endüstri ve
Sistem Topluluğu, 2010 yılında Endüstri
Mühendisliği Bölümü öğrencileri tarafından
kurulmuştur. Kurulduğu günden bu
yana öğrencilerin kişisel gelişimine katkı
sağlayan, her zaman değişimi ve gelişimi
hedef olarak belirlemiş bir öğrenci
topluluğudur.
Vizyonumuz
Topluluğumuzun vizyonu; ulusal
değerlerimize sahip çıkarak yaptığımız
çalışmalarla ulusal ve uluslararası alanda
örnek teşkil edecek bir öğrenci topluluğu
olmak, mesleki ve sosyo-kültürel platformda
etkili bir iletişim ortamı sağlamak, örnek
olduğumuz kitlenin yönetimsel ve
mühendislik disiplinleri açısından bilgi
birikimini arttırmak, onların sosyal ve kişisel
gelişimine katkıda bulunmaktır.
arasındaki iletişimi kuvvetlendirmek için
yola koyulan topluluğumuz, yeni kurulan
bir organizasyon olmasına rağmen, bölüm
öğrencileri ve akademisyenlerin verimli
iletişimi sayesinde kısa sürede vizyon ve
misyonunu belirlemiş, bu doğrultuda
faaliyetlerini hızla hayata geçirmeye
başlamıştır. Bu bağlamda Ankara’da CocaCola, TAI, Türk Traktör; Kocaeli’nde Honda;
Aksaray’da Mercedes fabrikalarına teknik
geziler düzenlenmiştir.
14
Kariyer Günleri
Yine topluluğumuzun desteklediği Kariyer
ve Staj Fuarı çerçevesinde Unilever, Koç
Grubu, TAI, ETİ Maden İşletmeleri vb. gibi
sektörlerinde öncü kuruluşlar deneyimlerini,
olanaklarını katılımcılarla paylaşıp üniversite
sanayi işbirliğine ne kadar önem verdiklerini
gösterme imkânı bulmuşlardır.
Teknik Geziler
Kişisel Gelişim Seminerleri
Hacettepe Üniversitesi Endüstri ve
Sistem Topluluğu, pek çok kulüpten
farklı olarak, hiyerarşik düzen yerine
paylaşımı temel ilke edinmiş bir
organizasyondur. 2010 yılı başında
Endüstri Mühendisliği öğrencilerinin
Ayrıca bölümümüzün konferans salonuna
bütün üniversite öğrencilerinin de
faydalanabildiği gerek yurtdışı gerekse
yurtiçinden akademisyenlerin ve iş
adamlarının verdiği mesleki eğitim ve
kişisel gelişim seminerleri sayesinde
AĞUSTOS 2012
Tanışma Toplantıları
Tüm bunlarla birlikte topluluğumuz
tarafından dönem başında tanışma
toplantısı ve dönem sonunda yılın
yorgunluğunu atmak için eğlenceler
düzenlenerek her sene farklı fikirlerle
yenilenen geleneksel bir bölüm etkinliği
anlayışı benimsenmiştir.
Dört Yıl İçin Beş Ana Hedef
Misyonumuz
Misyonumuz; endüstri mühendisliği
disiplininin farklı uygulama alanlarını
tanıtmak, öğrencilerin farklı çalışma alanları
arasında ilgi ve eğilimlerini fark etmelerine
yardımcı olmak, öğrenci-akademisyen-iş
dünyası arasında bilgi ve tecrübe akışını
sağlamaktır. Teknik geziler düzenleyerek
iş sahasının farklılıklarını öğrencilere fark
ettirmek, endüstri mühendisliği mesleğini
genç kuşaklara doğru anlatarak onların
bilinçli tercihte bulunmalarını sağlamaktır.
Sosyal ve kültürel geziler, (tatil ve piknik
organizasyonları, spor turnuvaları,
konser etkinlikleri, tarihi bölge ve müze
gezileri) düzenlemek; sosyal sorumluluk
projelerine katılmak ve bu projelerde örnek
çalışmalar yapmak, verimlilik bilincini sosyal
plaformlara ve iş çevrelerine doğru bir
şekilde aktarmaktır.
topluluğumuzun üstlendiği iletişim ve
eğitim sorumluluğu da yerine getirilmiştir.
Belirlediğimiz vizyon çerçevesinde
yaptıklarımızı hiçbir zaman yeterli
görmemek temel stratejimiz olduğu için,
yaptıklarımıza ek olarak, önümüzdeki
dört yıl için beş ana hedef belirlemiş
bulunuyoruz. Bunlar, 1) Sosyal sorumluluk
projelerinde yer almak, 2) Bizden sonra
gelecek genç nesillerin “İleride endüstri
mühendisi olabilir miyim?” sorusuna cevap
verebilmek amacıyla tanıtım faaliyetleri
düzenlemek, 3) Meslekte kullanacağımız
araçlara uygulama alanı oluşturabilmek
adına topluluğumuzun bünyesinde
kurulacak kulüplerin temelini atmak, 4)
Vaka analizi yarışmaları için geniş bir altyapı
oluşturmak, 5) İş hayatında kullanılan hem
makro düzeyde hem de şirket bazında
verimlilik artırma teknikleri konusunda
bilinçlenmek için yapılacak çalışmaların
temelini atmak.
Mesleğimize İnanıyoruz
Türkiye’de endüstri mühendisliğinin tam
olarak işlerlik kazanabilmesi için önümüze
çıkacak olan zorlukların farkındayız. Geniş
uygulama alanı bulduğunda mesleğimizin
bir ülkeye ne kadar yararlı olabileceğini de
üniversitemizde aldığımız kaliteli eğitimden
biliyoruz.
Bu bilinçle kurduğumuz topluluğumuzun
hedeflerini gerçekleştirebilmesi için
Hacettepe Üniversitesi Endüstri ve Sistem
Topluluğu olarak çalışkanlığı ve dürüstlüğü
ilke edinmiş herkesin yanında olacağız.
ODTÜ Verimlilik Topluluğu:
Her yıl 10 ayrı proje düzenliyor,
3 bin meslektaşımıza ulaşıyoruz
Her Yıl 10 Değişik Proje
ODTÜ Verimlilik Topluluğu, 1992 yılında
Endüstri Mühendisliği tabanlı olarak,
Prof. Dr. Canan Çilingir tarafından
kurulmuştur. Kurulduğundan bu yana,
başta ODTÜ olmak üzere Türkiye ve
Avrupa’daki yönetim ve mühendislik
öğrencilerinin buluştuğu platform olma
gayesini sürdürmektedir. Topluluğumuz,
iş dünyasından profesyoneller ve
akademik dünyadan uzmanlar ile
gündem oluşturan, yaratıcı ve ilginç
konular üzerinde sayısız etkinlikler
düzenlemiş, düzenlediği her etkinlikle
Türkiye ve Avrupa çapında takdirle
karşılanmış, etkinliklerinden bütün
paydaşlarının karşılıklı yararlanmasını
sağlamıştır.
Üyesi Olduğumuz Kuruluşlar
ODTÜ Verimlilik Topluluğu, diğer
üniversitelerdeki öğrencilerle iletişim
halinde bulunmak ve ortak etkinliklerde
buluşmak amacıyla birçok öğrenci
organizasyonuna üyedir. ESTIEM
(European Students of Industrial
Engineering and Management)’in
Türkiye’den ilk üyesi olan topluluğumuz,
yine bir öğrenci organizasyonu olan
T-EMT (Türkiye Endüstri Mühendisliği
Toplulukları Birliği)’nin de kuruluş
aşamasından beri içinde yer almaktadır.
Ayrıca her dönem düzenlenen TEMÖB
ve Ankara EMP platformlarına da gerek
katılımcı gerekse organizatör topluluk
olarak katılmaktadır.
Her sene vizyonu ve misyonu
doğrultusunda 10 değişik proje
düzenleyen topluluğumuz, Türkiye
ve Avrupa’dan yaklaşık olarak 3 bin
kişiye ulaşmaktadır. Topluluğumuz,
etkinliklerinin içerik ve kalitesindeki
artışı katılımcı sayısına da yansıtarak,
Avrupa’da ve Türkiye’de lider öğrenci
topluluğu olma noktasına yürümektedir.
Yürüttüğümüz Projeler
ODTÜ Verimlilik Topluluğu olarak
100’ü aşkın aktif üyemizle beraber
gerçekleştirdiğimiz, çeşitli alanlarda
birçok katılımcıya ulaşan projelerimiz
şunlardır: Yönetim ve Mühendislik
Günleri, Bireysel Gelişim Günleri,
Çözüm Sende!, Mühendisler için
Gelecek Planları, Kybele, VT-Aktif, VTDeneyim, Türkiye Endüstri Mühendisliği
Toplulukları Birliği Projeleri, Ankara
Endüstri Mühendisliği Platformu
Projeleri, ESTIEM Projeleri.
Verimlilik Temalı Çalışmalarımız
Her sene ikinci yarıyıl döneminde
düzenlenen “Yönetim ve Mühendislik
Günleri” kapsamında tüm mühendislik
öğrencilerini ilgilendiren, geniş kapsamlı
ve “verimlilik” teması üzerine kurulu
paneller düzenliyoruz. Bu projemizde
her yıl üç gün boyunca yaklaşık bin
katılımcıya ulaşarak verimlilik alanında
ve rekabet, sürdürülebilirlik gibi
farklı alanlarda öğretim üyeleri ve iş
dünyasından isimlerle bir araya gelip,
öğrenip, düşünüp, fikir alışverişinde
bulunabilecekleri bir ortam sağlıyoruz.
Temiz Üretim Çalışmaları
sağlamak ve bilinçlendirmek
amacımızdır. Bu bağlamda temiz üretim
konusunda gerek aktif üyelerimiz
gerekse projelerimize ilgi gösteren
katılımcılarımız geniş bilgi sahibi olurlar
ve çevre kirliliğini önleyici yönetim
stratejilerini uygulayarak verimliliğin
arttırılması konusunda bilinçlendirilirler.
VGM’Yİ Takip Ediyoruz
Topluluk olarak yaptığımız proje ve
çalışmaların gerektirdiği bilgileri
sağlamak, gündemi takip etmek ve
kendimizi daha ileriye taşıyabilmek
amacıyla Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün
çalışmalarını sıklıkla takip ediyor ve
işbirliği içinde olmaktan mutluluk
duyuyoruz. Verimlilik artışı ve
büyüme konusunda Verimlilik Genel
Müdürlüğü’nün yaptığı çalışmalar
doğrultusunda edindiğimiz bilgilerle
sınırlıyız. Fakat eksiklerimiz olduğunun
farkında ve kendimizi geliştirmek için
istekliyiz.
Endüstri Mühendisliği
Diğer mühendislik dalları içerisinde
insan içerikli sistemleri inceleyen ve
uygulamaya koyan tek tam kapsamlı
bölüm endüstri mühendisliğidir.
Endüstri mühendisliği üretim
sistemlerinin sürdürülebilirliğini ve
verimli kullanımını inceler yani doğrudan
verimlilik kavramının kendisini ele
alan tek mühendislik dalıdır. Endüstri
mühendisliğinin çalışma alanları
kapsamında otomotivden danışmanlık
hizmetlerine kadar birçok sektör yer alır
ve şirketlerin verimli çalışma prensiplerini
düzenleme bilgisine yalnızca endüstri
mühendisleri sahiptir.
Üretim teknolojileri ve üretim sistemleri
mesleki olarak endüstri mühendisliğinin
bir parçasıdır ve topluluk olarak
üniversite öğrencilerini iş dünyasıyla bir
araya getirip kendilerini geliştirmelerini
AĞUSTOS 2012
15
TOBB ETÜ Endüstri ve Verimlilik
Topluluğu (EVT):
Bütün etkinliklerimizde verimlilik
teması vardır
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi
Endüstri ve Verimlilik Topluluğu (EVT),
“Verimlilik Topluluğu” adıyla 09.01.2005
yılında Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) ve
üniversitemiz işbirliği ile kurulmuştur. 2008
yılında ismi değişerek şimdiki “Endüstri ve
Verimlilik Topluluğu” adını almıştır.
Topluluğumuzun faaliyetleri seçimle
işbaşına gelen Yönetim Kurulu ve
Çalışma Grupları tarafından Öğrenci
Etkinlikleri Komitesi’ne bağlı olarak
gerçekleştirilmektedir.
Topluluğumuzun Yönetim Kurulu; bir
başkan, bir başkan yardımcısı ve yedi
yönetim kurulu üyesinden oluşmaktadır.
Haziran 2012 itibarıyla topluluğumuzun
40’a yakın aktif üyesi bulunmaktadır. Aktif
üyeler, topluluğun veri tabanında kayıtlı
olup, topluluk tarafından düzenlenen
etkinliklerde görev alan üyeler arasından
seçilmektedir.
Temel Hedeflerimiz
Topluluğumuzun temel hedefleri şunladır:
1. Verimlilik konusunda TOBB ETÜ
öğrencilerini bilinçlendirmek,
2. Endüstri mühendisliği alanında
öğrencilerin bilgi birikimini artırmak
(Seminer, konferans, gezi, yarışma vb.
düzenlemek),
3. Kişisel gelişim seminerleri düzenleyerek
kişisel verimliliğimizi artırmak,
4. Diğer üniversitelerdeki endüstri
mühendisliği öğrencileri ile etkileşim
halinde bulunmak ve ortak etkinliklerde
buluşarak ulusal ve uluslararası
platformlara katılmak,
5. Sosyal ve kültürel aktivitelerle üyeler
arası iletişimi güçlendirmek, üyelerin
sosyal yanlarını geliştirerek topluma yararlı
sosyal bireyler yetiştirmek.
16
AĞUSTOS 2012
Sosyal Etkinliklerimiz
Topluluğumuz, seminer, panel, vaka analizi
yarışması ve teknik geziler gibi eğitim
içerikli çalışmaların yanı sıra, tanışma
brunchları, fasıl, piknik, dönem açılış
partileri gibi sosyal içerikli organizasyonlar
gerçekleştirmektedir.
Her yıl Eylül-Ekim aylarında düzenli
olarak topluluğa yeni katılan üyelerimizin
topluluğa uyumunu sağlamak ve bir arada
vakit geçirmek için “tanışma brunchı”
düzenliyoruz. Üyeler arası ilişkilerin
gelişmesine katkı sağlayan bir başka sosyal
faaliyetimiz ise geleneksel hale gelmiş
olan “EVT Fasılı” dır. Her sene Kasım-Aralık
aylarında düzenlenen bu etkinliğimizde
üyeler arasındaki diyalogun gelişmesinin
yanı sıra yeni üyeler de topluluk bünyesine
dâhil olmaktadır.
Eğitim Faaliyetlerimiz
Üniversitemizin senede 3 dönem eğitim
vermesinden dolayı eğitim faaliyetlerimiz
bütün bir seneye yayılmış bulunmaktadır.
Her dönem (Güz-Bahar-Yaz) çeşitli
konularda düzenlediğimiz seminer
ve panellerle kampüs içi ve kampüs
dışından gelen katılımcılara hizmet
veriyoruz. Düzenlediğimiz seminerlerin
temelinde “Endüstri Mühendisliği” ve
“Verimlilik” konuları yer almaktadır. En son
düzenlediğimiz seminerde ETİ Şirketler
Grubu Genel Müdürü Hakan Polatoğlu’nu
ağırladık. Sayın Polatoğlu, öğrenciler ve
bölümümüzün akademik kadrosundan
oluşan katılımcılara “TPM Uygulamaları ve
Verimlilik” hakkında bir sunum yaptı.
Liderlik Kampı
Her sene düzenlediğimiz en büyük çaptaki
ulusal etkinliğimiz ise “Liderlik Kampı”dır.
Toplamda 4 gün süren bu etkinliğimizde,
500’den fazla katılımcı liderlik ve verimlilik
temaları hakkında ülkemizin önde
gelen isimlerinin yanı sıra uluslararası
platformlardaki önemli kişilerin sunumları
izleme fırsatını bulmuştur.
Topluluğumuz tarafından 32’incisi
gerçekleştirilen Türkiye Endüstri
Mühendisliği Öğrencileri Buluşması’na
(TEMÖB) Dünya Verimlilik Konfederasyonu
Başkanı John Heap katılmıştır. Sayın
Heap şehir içi ve şehir dışından gelen
konuklarımıza verimlilik konusunda
bilgiler vermiştir.
Sosyal Medyadayız
Ayrıca sosyal medyada aktif olarak faaliyet
gösteren ve aktif olarak yer alan bir
topluluğuz. Sosyal medya üzerinden pek
çok kişiyi bilgilendirmek için çalışmalar
yürütmekteyiz. Liderlik Kampı 2012’de
ülkemizin önemli girişimcilerinden Uni
firmasının sahibi Ataman Özbay, hayat
hikâyesini bizlerle paylaştı. Ataman Bey’in
oturumu herkes tarafından çok beğenildi
ve sosyal paylaşım sitesi Twitter’da Top
Trend (TT) oldu.
Eğitim Konferansları
Bir başka ulusal organizasyonumuz
ise Endüstri Mühendisliği Eğitim
Konferansları’dır. Her sene Mayıs ayında
düzenlenen bu etkinliğimizde endüstri
mühendislerinin kariyer gelişimine katkı
sağlayacak eğitimler verilmektedir. Bu
konferansların düzenlendiği ilk senesinde
“Endüstri Mühendisliğinde Japon
Felsefesi” konusu işlenmiştir. Bu başlık
altında 6 sigma, yalın üretim, 5S, Enerji
Yönetimi ve EFQM Mükemmellik Modeli
gibi konularda eğitimler verilmiştir.
Temel Kavram Verimlilik
Topluluğumuz bugüne kadar yaptığı
çalışmalarla verimlilik konusunun önemine
dikkat çekmeye çalışmıştır ve çekmeye
devam edecektir. Eğitim içerikli olarak
düzenlediğimiz bütün etkinlikler verimlilik
temasına dayanmaktadır. Bu doğrultuda
topluluk olarak düzenleyeceğimiz
seminerler, vaka analizi yarışmaları ve
teknik geziler ile çevremizdeki bireyleri
verimlilik konusunda bilinçlendirmeye
devam edeceğiz.
Uludağ Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği Topluluğu:
Endüstri mühendisliği verimlilik sembolüdür
Uludağ Üniversitesi bünyesinde 1995
yılında kurulan Endüstri Mühendisliği
Topluluğu her yıl daha etkin bir şekilde
iş çevresinin ve bölüm öğrencilerinin
beklentilerine cevap vermeyi
hedeflemektedir.
bir araya getiriyoruz. Programımızın
amacı; öğrencilerin akademik açıdan
bilgilenmelerini, iş çevresiyle olan
bağlantılarını güçlendirmelerini, sosyal
ve kültürel yönden kaynaşmalarını
sağlamaktır.
Her yıl Aralık ayında ulusal
organizasyonumuz olan Endüstri
Mühendisliği ve Sanayi Zirvesi’ni
(EMSAZ), bahar döneminde ise yerel
organizasyonumuz olan Vak’a-i Uludağ’ı
düzenliyoruz. Ayrıca yıl içerisinde çeşitli
fabrikalara teknik geziler düzenliyor,
çeşitli konularda seminerler ve lise
sunumları yapıyoruz.
Sosyal Faaliyetlerimiz
Uludağ Endüstri Mühendisliği
Topluluğu olarak pek çok sosyal etkinlik
düzenliyoruz. Tanışma yemekleri, EMSAZ,
Vak’a-i Uludağ, eğitimler, seminerler,
mezun yemekleri, partiler ile bir yılımızı
gerek akademik, gerekse sosyal ve
kültürel açıdan en verimli şekilde
geçiriyoruz.
Verimliliğin Sembolü
Bizce, Verimlik=Endüstri Mühendisliği’dir.
Endüstri mühendisliği, verimliliğin bir
nevi sembolüdür bizce.
EMSAZ Zirvesi
Ulusal ve en büyük organizasyonumuz
olan EMSAZ; 4 gün 3 gece süren bir
organizasyon. Her yıl Aralık ayında
düzenlediğimiz bu organizasyonda,
Endüstri Mühendisliği öğrencileri başta
olmak üzere, diğer mühendislik ve idari
bilimler fakültesi öğrencilerini, çeşitli
alanlarda faaliyet gösteren iş çevreleriyle
sayısal veriler yardımıyla çözülmesini
hedefleyen yarışma, öğrencilere sınırlı
zaman çerçevesinde çalışma becerisi
kazandırmaktadır.
VAK’A Analizi Yarışması
Vak’a–i Uludağ ise bir vaka analizi
yarışmasıdır. Bu organizasyonumuzun
amacı da öğrencileri iş hayatının
zorlukları ve sorunlarıyla yüzleştirmektir.
Gerçek hayattan alınan problemlerin
Uludağ Endüstri Mühendisliği Topluluğu
olarak, daha dinamik olabilmek için
üyelerimizle ilgili çalışmalarımızı
maksimum noktaya getirmek, sürekli
olarak bir öncekinden daha başarılı
organizasyonlar düzenlemek istiyoruz.
AĞUSTOS 2012
17
Makale Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması
VERİMLİLİK YÖNETİM SİSTEMİNİN BİR STANDART OLARAK
ENDÜSTRİYEL İŞLETMELERDE UYGULANMASI
Yrd. Doç. Dr. Umut H. İNAN / Haliç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü ([email protected])
Özet
Üretim kaynaklarını israf etmeden
dengeli bir şekilde kullanması ve en
az girdi ile en çok çıktı elde etmeleri
işletmeler açısından arzu edilen
bir durumdur. Aslında bu durum
bizlere en basit anlamıyla verimliliği
anlatmaktadır. Fakat işletmeler
içerisinde değerlendirilmesi gereken
birçok girdi, birçok farklı değişken
vardır. İşgücünün yanı sıra başka üretim
girdileri de kullanılmaktadır. Bu girdilerin
tek tek ya da topluca üretim düzeyi ile
yakın ilişkisi bulunmaktadır. İşgücünün
yanında diğer girdilerin, üretimle
ilişkilerini belirleyen kendi verimlilik
oranlarının bilinmesi ve bunların
değişik koşullar altında eğilimlerinin
izlenmesi, gerektiğinde niceliklerini
değiştirip en iyi girdi bileşimi ile en
yüksek üretim düzeyine ulaşılmasına
imkân sağlamaktadır. Daha ayrıntılı
bakılacak olursa işletmeler verimliliğe,
üretim sürecinde kullanılan ilk madde
ve malzeme, işgücü, arazi, bina, makine,
donanım ve enerji gibi kaynakların ne
ölçüde etkin kullanıldığını belirleyen bir
gösterge olarak bakmaktadırlar.
Bu çalışmanın bir standart haline
getirilmesindeki amaç, işletmelerin
istenilen iç ve dış verimlilik seviyelerine
ulaşması içindir. Çünkü standartlaştırma,
ekonomik fayda sağlaması üzere bütün
ilgili tarafların yardımı ve işbirliği ile
belirli kurallar koyma ve bu kuralları
uygulama işlemidir. Ayrıca, insan
zihninde oluşturulan ve ilkel ilişkilerle
karakterize edilen belirsizlikleri ve
şans faktörünü elimine etmiştir.
Dolayısıyla standardizasyon, tüm
insanların anlaşabilmeleri ve birbirlerini
algılayabilmeleri bakımından ayrı bir
öneme sahiptir.
18
AĞUSTOS 2012
Anahtar Kelimeler: Verimlilik Yönetimi,
Standardizasyon
1. Giriş
Verimlilik yönetim sisteminin
benimsenmesi, kuruluşun stratejik bir
kararı olmalıdır. Kuruluşun verimlilik
yönetim sisteminin tasarımı ve
uygulanması, çeşitli ihtiyaçlardan, özel
hedeflerden, sunulan ürünlerden,
çalışan proseslerden ve kuruluşun
büyüklüğü ve yapısından etkilenir.
Böyle bir standardın geçerliliği
onaylandığı takdirde belgelendirme
kuruluşları da dahil olmak üzere, iç
ve dış taraflarca kuruluşun kendi
şartlarını karşılamadaki yeterliliğini
değerlendirmek için kullanılabilir.
2. Verimlilik Yönetim Sistemi
Bu yönetim sistemi, işletmelerin
hem içerideki hem de dışarıdaki tüm
faaliyetlerini bir standart haline getirerek
verimlilik düzeylerini ölçülebilir bir
duruma getirmeyi amaçlar. Ayrıca
işletmelerin verimliliklerini
arttırmak için verimlilik yönetim
sisteminin geliştirilmesi
uygulanması ve etkinliğinin
iyileştirilmesinde proses
yaklaşımının benimsenmesini
teşvik eder.
Bir kuruluş, etkin çalışması için
birçok bağlantılı faaliyetleri
tanımlamalı ve yönetmelidir.
Kaynakları kullanan ve girdilerin,
çıktılara dönüşümünün
sağlanması için yönetilen faaliyet,
proses olarak değerlendirilebilir.
Genellikle, bir prosesin
yönetilmesi ile birlikte “proses
yaklaşımı” olarak adlandırılabilir.
İşletmelerin verimlilik hedeflerine
ulaşabilmesi için verimliliğin ölçülmesi,
değerlendirilmesi, verimliliği
artırma programlarının tasarlanması
ve uygulanması faaliyetlerinin
gerçekleştirilmesi gerekliliğinden ve
bu faaliyetlerin verimlilik yönetimi
döngüsünü oluşturduğundan hareketle,
verimlilik döngüsünün tüm adımlarını
kapsamaktadır.
Proses yaklaşımının avantajı, proseslerin
oluşturduğu hem prosesler sistemi
dahilindeki bireysel prosesler arasındaki
bağlantı ve hem de bunların birleşimi ve
etkileşimleri üzerinde sürekli bir kontrol
sağlamasıdır.
Böyle bir yaklaşım verimlilik yönetim
sisteminde kullanıldığında;
a)Şartların anlaşılmasının ve yerine
getirilmesinin,
b)Proseslerin değer katma açısından
dikkate alma gereksiniminin,
c)Proses performans ve etkinliğinin
Şekil 1. Verimlilik Yönetim Süreci
Döngüsü
Makale Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması
sonuçlarının elde edilmesinin ve
d)Objektif ölçüme dayanan proseslerin
sürekli iyileştirilmesinin önemini
vurgular.
Verimlilik döngüsünün ilk adımı
verimlilik düzeylerinin belirlenmesidir.
Bu düzeyler “Verimlilik Ölçme”
çalışmalarıyla belirlenebilir. Verimlilik
düzeyleri ölçüldükten sonra sonuçlar
değerlendirilmelidir. Bu aşamada,
“Verimlilik Sorunlarının Teşhisi”
çalışmaları yapılarak; planlanan
hedeflerden sapmaların nedenleri
irdelenmelidir. Değerlendirme
aşamasından sonra, kısa ve uzun vadeli
planlamalar yapılmalıdır. Bu aşamada
“Verimliliği Artırma Programları”
tasarlanmalıdır. Verimlilik döngüsünün
son adımında, planlanan hedeflere
ulaşmak için “Verimliliği Artırma
Programı” kapsamında çeşitli verimliliği
artırma teknikleri uygulanır. Verimliliği
artırma programları uygulandıktan
sonra, planlanan hedeflere ulaşılıp
ulaşılmadığını görmek için verimlilik
düzeyleri tekrar ölçülmeli ve diğer
adımlar aynı şekilde tekrarlanmalıdır.
İşletmeler bu döngüyü uygulayarak
verimliliğini artırabilir. Verimlilik
döngüsü, işletmede “verimlilik yönetimi”
uygulandığı sürece süreklilik arz eder.
Verimlilik Yönetim Sisteminin Sürekli
İyileştirilmesi
Şekil 2’de gösterilen proses temeline
dayanan verimlilik yönetim sistemi
modeli araştırma yapılan verimlilik
sisteminin proses bağlantılarını
gösterir. Bu gösterim şartların girdi
olarak tanımlanmasında personelin
önemli bir rol oynadığını gösterir.
Personel performanslarının izlenmesi,
personelin çalışma düzeni ile ilgili
bilgilerin ve kuruluşun verimlilik
gereklerinin karşılanıp karşılanmadığının
değerlendirilmesini gerektirir.
Şekil 2’de gösterilen model, bu
standardın tüm şartlarını kapsar,
ancak bu prosesleri detaylı seviyede
göstermez.
yapılması gereken çalışmalarla ilgili
şartları kapsamaktadır.
3. Verimlilik Yönetim Sisteminin
Bileşenleri
• Yönetimin Sorumluluğu
• Süreçler ve Verimlilik İlişkisi
• Verimlilik Yönetim Sistemi
Dokümantasyonu
• Verimlilik Politika ve Hedeflerinin
Belirlenmesi
• Çalışanların Katılımı
- Tedarikte ve Tedarikçi İlişkilerinde
Verimlilik
Bu standard, bir kuruluşun;
- Operasyonlarda Verimlilik
a)Sistemin sürekli iyileştirilmesi,
geliştirilmesi için, proseslerde
dahil olmak üzere, sistemin verimli
uygulanması amacına yöneldiği
durumlarda,
- Satış ve Satış Sonrası
Operasyonlarda Verimlilik
b)Verimliliği düzenli bir şekilde
sağlama yeteneğini gösterme ihtiyacı
olduğunda, verimlilik yönetim sistemi
için karşılanması gereken şartları
belirler.
- Sistemin Tetkik Edilmesi
Bu standard kurumun, verimlilik
gereklerini yerine getirebilecek
yeteneklere sahip olduğunu göstermek
amacı ile uygulanabilir. Ayrıca; proses
iyileştirme de dahil olma üzere kurumda
verimlilik artışının sağlanabilmesi için
- Sistem Tasarımı / Verimlilik Yönetimi
- Verimlilik Ölçme ve Değerlendirme
Şeklinde özetlenebilir.
4. Verimlilik Yönetim Sisteminin
Kurumlara Katkıları
Verimlilik Yönetim Sisteminin bir
standart haline getirilmesi, özellikle
karlılığın verimlilikle bu kadar iç içe
olduğu rekabetçi bir ortamda devlet
destekleri ve hibelerden yararlanmak
isteyen bilhassa KOBİ’lerde (Küçük
ve Orta Büyüklükte İşletme) etkin bir
referans kaynak olabilecektir.
Bu sistem ulusal ve uluslar arası
akreditasyon zincirlerine entegre
edildiğinde kurumlar tedarik
zincirlerinde yer alan diğer kurumların
gelişme indekslerini daha kolay
takip edebilecekler, en verimli,
maliyetlerini en iyi kontrol edebilen ve
kalitede beklentilerini karşılayabilen
tedarikçilerle uzun dönemli ilişkiler
oluşturabileceklerdir.
Şekil 2. Proses temeline dayanan verimlilik yönetim sistemi modeli
AĞUSTOS 2012
19
Makale ÜniversiteVErimlilik
ÜniversiteVErimlilik*
Prof. Dr. Türkay DERELİ / Gaziantep Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı ([email protected])
Y
ıllar önceydi. Allah’a çok
şükür şimdilerde en azından
altı doldurulmaya çalışılan,
“üniversite – sanayi işbirliği”
söylemlerinin tavan yaptığı günlerdi.
Bir endüstri kentinin yegâne
üniversitesinin daha yeni seçilmiş
tıpçı rektörünün gözleri parlıyordu. Bir
şeyler yapması lazımdı. “Üniversite
– sanayi işbirliği” denince ilk akla
gelen şey olan mühendislik fakültesinin
dekanını aradı. “Hazırlanın, gidiyoruz”
dedi. Dekan, “nereye gidiyoruz
efendim” diye sorunca; “sanayiyi
fethetmeye gidiyoruz” dedi rektör.
Önce, hazırlıklar yapılmalı ve üniversite
tarafı bu fethe hazırlanmalı ve motive
edilmeliydi. Nitekim üniversitenin
sosyal tesislerinde yemekli toplantılar
düzenlenmişti bunun için. Sıra artık
kaynaşmadaydı, vuslattaydı… Önce
üniversitede, sonra organize sanayideki
bir lokantada hem akademisyenlerin
hem de sanayicilerin katıldığı yemekli
toplantılar düzenlendi. Her ne kadar
bu yemeklerde, öğretim elemanları
ile sanayiciler ayrı ayrı oturdularsa
da, üniversite ile sanayi sonunda
kaynaşmıştı. Sonrasında bütün
öğretim elemanları kendi uzmanlık
alanlarını ve hünerlerini ortaya koyan
dokümanlar hazırladı. Bu dokümanlar
ışığı altında belli alanlar ve çalışma
grupları oluşturuldu. Sanayiciler
de boş durmadı bu arada. Kendi
ihtiyaçlarını belirlediler. Uzmanlıklar,
yetkinlikler ve ihtiyaçların eşleştirilmesi
gerekiyordu. Bunun için bir ara yüz’e
ihtiyaç vardı. O da halledildi. Artık,
akademisyenler ile sanayicilerin
ortak bir buluşma noktası ve web’de
çalışan platformu vardı. Sorunlarının
ve çözümlerini paylaşabilecekler ve
haberleşebileceklerdi… Bir sonraki
20
AĞUSTOS 2012
adım, “ziyaretleşmeler” olacaktı. Önce
kim gelsin, sonra kim gitsin tartışmaları
çok fazla uzun sürmedi. Sanayi “orada”
olduğu için, “oraya” gidilecekti ilk
olarak. Üniversitenin mühendislik
fakültesinin her bölümünün başkanları
ve seçkin öğretim üyeleri, önlerinde
dekanları ve rektörleri ile birlikte
yollara düştüler. Daha doğrusu,
dekan ve rektör tüm öğretim
üyelerinin arkasındaydı bu konuda,
destekliyorlardı. Her sektörden ufku
açık birer firma seçilecekti. Bu seçim
işini, bağlı oldukları kurum yapacaktı.
Firma ziyaret edilecek, firma gezilecek,
yemek yenilecek, firma yetkilileri
ihtiyaçlarını açıklayacak, daha sonra
öğretim elemanları uzmanlıklarını
ve neler yapabileceklerini ortaya
koyacaktı. Sonra da, o firmada birlikte
hangi işlerin, hangi işbirliklerinin, hangi
Ar-Ge çalışmalarının yapılabileceği
tartışılacaktı. Günler günleri kovaladı.
Bir “tekstil” fabrikası pilot olarak
seçildi. Randevu alındı ve gidildi.
Fabrika sahibi olan “sanayici”,
mühendislik fakültesi bölüm
başkanlarından ve ilgili diğer seçkin
akademisyenlerden oluşan heyeti
kapıda karşıladı. Türk kahveleri ve çaylar
içildi. Sonra, fabrika baştan ayağa hep
birlikte geçildi. Fabrika sahibi ve işletme
müdürü gezinti sırasında bazen durarak
“işletmede hâlihazırda ne gibi
sorunları” olduğundan bahsediyordu.
Mesela, ürettikleri kumaş renklerini
zaman zaman tutturamayabiliyorlar,
zaman zaman “örüntüyü” etkin olarak
kontrol edemedikleri için biraz fazla
fire veriyorlardı. Daha sonra, öğle
yemeği safhasına geçildi. Yemekten
sonra, mühendislik fakültesi bölüm
başkanları kendi bölüm, meslek ve
disiplinlerini tanıttılar. Bu fabrika
özelinde neler yapabileceklerine
dair konuşmalar yaptılar. Mesela,
makine mühendisliği bölümü başkanı
işletmedeki makinelerin bakımına
el atabileceklerini, işletmedeki nem
oranını kontrol altına alarak bazı
sorunlara çözüm bulabileceklerini
belirtti. Elektrik mühendisliği bölümü
başkanı işletmenin aydınlatmaları ve
elektrik enerjisi harcamaları konusunda
çalışmalar yapabileceklerinin
altını çizdi. Fizik mühendisliği
bölümü başkanı fabrikada üretilen
“renk haslığı” deneylerini
gerçekleştirebileceklerini söyledi.
İnşaat mühendisliği bölümü başkanı
işletmenin depreme dayanıklılığını
ölçebileceklerini ve zemin etütleri
yapılabileceğinden bahsetti. Gıda
mühendisliği bölümü başkanı,
“burada bize yapacak pek bir iş yok
gibi…” diye iç geçirerek ve diyerek
düşünceli bir biçimde sırasını savmış
oldu. Fabrika’nın temel iştigal alanı ile
ilgili olan tekstil mühendisliği bölüm
başkanına gelmişti sıra. Tekstil, iplik
ve kumaş konularında detaylı bilgiler
verdi. Bölümün laboratuarlarından
bahsetti. Düzgünsüzlük dâhil bütün
deneyleri yapabileceklerini hatırlattı.
Tekstilde katma değerli ürünler üretme
ve nanotekstil konusunda çalışmalar
yapmanın önemine işaret etti. Derken
sıra, fakültenin en son kurulan bölümü
olan endüstri mühendisliği bölümüne
ve başkanına gelmişti. Mikrofonu
kaptığı gibi konuşmaya başladı.
“İşletmelerin verimliliklerini ve
rekabetçiliklerini, ürün ve hizmetlerin
kalitesini nasıl artırabileceklerini”
anlatarak sözlerine başladı.
“İnsan”, “makine”, “para”, “çevre”
bileşenlerinden oluşan sistemleri ve
bu sistemlerden elde edilen ürün
Makale ÜniversiteVErimlilik
ve hizmetlerin müşteri ihtiyaçlarını
en iyi karşılayabilecek doğrultuda
tasarımı, planlanması, kontrolü ve
yönetimini hedeflediklerinden dem
vurdu. Verilerden değer üretilmesi
gerektiğini, veriler ışığında “kararlar”
verilmesi gerektiğini söylüyordu. Her
şeyi, ama her şeyi planlayabileceklerini,
çizelgeleyebileceklerini ve
modelleyebileceklerini, ilgili
tüm süreçlerin eniyilenmesini
sağlayabileceklerini, kaliteyi ve
verimliliği artırabileceklerini
hatırlatıyordu. Bunun yanında, işleri
tasarlayabilirler, ölçebilirler, işçi sağlığı
ve iş güvenliği, insan faktörlerine dayalı
ürün ve üretim sistemleri tasarımı
ile çevreye duyarlı üretim ve tasarım
konularında da işbirliği yapabilirlerdi.
İşin özünde, başarı için kaynakların
etkin kullanılmasının yattığını ve
bunun da aslında “verimlilik” ile
doğrudan ilişkili olduğunu söyledi.
Endüstri mühendislerinin aslında
birer “verimlilik mühendisi” olarak
algılanması gerektiğine işaret ediyordu.
Soyut şeylerden bahsediyordu.
Sunumların yapıldığı salonda
homurdanmalar başladı. Tam o sırada,
fabrikanın sahibi olan “sanayici” topa
girdi:
“Hocam, sizinle işimiz olmaz,
sizinle sonra görüşelim, bizim
işimiz tekstil, tekstil mühendisliği
bölümü ile işbirliği yapabiliriz gibi
gözüküyor, hem siz verimlilikten
bahsediyorsunuz, benim
makinelerimin hepsi ithal ve tam
otomatik, fabrikayı gezerken siz
de görmüşsünüzdür, hepsinin
elektronik gösterge panelinin
üzerinde yüzde 97 yazıyor, siz
verimliliğimizi daha fazla ne kadar
artırabilirsiniz ki?”…
Ortalık buz gibi olmuştu bir anda. Bir
rektöre ve bir de sanayicinin gözlerine
baktı endüstri mühendisliği bölüm
başkanı. Bir anda yıllar öncesine gitti
aklı. Doktorası bitmek üzereyken, freze
tezgâhlarındaki kesme işlemlerin en
iyi şartlarda gerçekleştirilmesi için
geliştirdiği sistemin uygulamasını
yapabilmek adına bir işletmeye gitmişti.
“Fırsat verin, operasyonlarınızı
eniyileyelim, katalog değerleri
yerine en uygun (optimal) kesme
parametrelerini kullanalım,
verimliliğinizi artıralım…” demişti de,
kendisiyle dalga geçmişlerdi. “Hocam,
sen iş getir yeter ki, biz kesmesini
biliriz…” demişlerdi. Bu duygularla
sözüne tekrar başladı kaldığı yerden
endüstri mühendisliği bölümü başkanı:
kadarıyla işletmenizde yapabileceğimiz
birçok hizmetler var, işbirliği yapabiliriz”.
“…Efendim karıştırmayalım lütfen
üretkenlik ile verimliliği birbirine, tıpkı
birçoklarının yaptığı gibi… Farklı
şeylerdir bunlar. Manüel tezgâhlarınızı
CNC yani bilgisayar destekli/kontrollü
tezgâhlar ile değiştirirseniz üretkenliğinizi
bir çırpıda artırabilirsiniz. Ancak, CNC
tezgâhın sağladığı kabiliyetleri ve
esnekliği iyi yönetemezseniz, ondan en iyi
şekilde faydalanamazsanız onu gerçek
anlamda verimli kullanmış olmazsınız,
verimliliğinizi artırmış olmazsınız. Boşu
boşuna para bağlamış ve kaynakları israf
etmiş olursunuz. Yani, para ile üretkenliği
artırabilirsiniz, ama verimliliği artırmak
için ekstra bir şeyler daha yapmanız
gerekir. Üstelik çok üretken ve verimli
bir biçimde elde ettiğiniz kumaşları
satamazsanız eğer, bunlar ‘stok’ olarak
beklerse depolarınızda, bütün bunların
hiçbir anlamı kalmaz. Verimli ya da
üretken olmanızın hiçbir anlamı kalmaz.
Yani sadece, verimli ve üretken olmak
yetmeyebilir. Aynı zamanda, etkin ve
etkili olmak da gerekir. Gördüğüm
Lafı biraz fazla uzattığının o da
farkındaydı. Ama yıllar boyunca
içinde kalanları ve söyleyemediklerini,
şimdi hem de herkesin huzurunda
dökebildiği için çok mutluydu.
Rahatlamıştı... İçinde kalmamıştı...
Ancak, kimse yine oralı olmadı.
Sanayici, “bizim bir trafo işimiz var,
bir de kumaşlarımızdaki fireleri
düşünüyoruz. O yüzden, elektrik
mühendisliği ve tekstil mühendisliği
bölümü yetkililerimiz ile yarın ayrıca
görüşebiliriz, sizinle daha sonra
görüşelim, teşekkür ederim” diyerek
son cümleleri sarf etmiş oldu. Son
noktayı koymuştu. Alkışlardan ve veda
seremonisinden sonra, eller sallandı ve
herkes kendi yuvasına döndü…
Ve devam etti:
“Şimdi, size bir örüntü tanıma sistemi
geliştirebiliriz, toplam üretken bakım
felsefesini işletmeye yerleştirebiliriz,
ergonomi ve insan mühendisliği
uzmanlığımıza aydınlatma
problemlerinize kalıcı çözümler
bulabiliriz, kumaş rengine etki eden
faktörleri tespit edebilir bunun için
deneyler tasarlayabiliriz, kaliteyi
yönetebiliriz, enerji verimli ve çevre
dostu üretim yapmanıza sağlayabiliriz,
verimliliğinizi artırabiliriz, üstelik
bütün bu süreçlerde diğer tüm arkadaşlar
ile, diğer tüm bölüm ve disiplinler ile
ortak çalışabiliriz…”
Yıllar geçti. O gün bugündür, ne
arayan oldu ne de soran verimlilik
konusunda… Zaten, “verimlilik”
kimsenin de umurunda değildi
aslında… Çukurlar kazılıyor ve sonra
da dolduruluyordu nasıl olsa… Çarklar
AĞUSTOS 2012
21
Makale ÜniversiteVErimlilik
bir şekilde dönüyordu. Parke taşları
döşenmeye devam ediyor, ancak bu
dahi “verimsiz” ve “ilkel” yöntemlerle
icra ediliyordu. Üstelik üniversitenin
rektörü değişmiş, eski eskide, mazi
mazide kalmıştı… Protokoller, web
sayfaları, platformlar… Hepsi kadük
olmuş, işlevini yitirmişti. Zaten ne
bir sanayici ne de bir akademisyen o
platformları kullanmamış, bir e-posta
bile göndermemişti birbirine işbirliği
yapmak için. Üniversitelerin kendisi
bu kadar verimsiz iken, sanayideki
işletmelerin verimliliğini nasıl
artırabilecekti ki? Sistem(ler) bir türlü
kararlı bir hal alamıyordu.
Değişmek güzeldi, ama kontrolsüz
ve yönetilebilir olmayınca insanlar
takip bile edemiyordu değişimleri.
Üniversitelerde “verimlilik” dersi
gölgede kalmıştı, bu konuyu ön plana
22
AĞUSTOS 2012
çıkaran sınırlı sayıda bölüm ve program
mevcuttu üniversitelerde. Verimlilik,
bazı derslerin içine sıkışıp kalmıştı.
Aslında, mesela endüstri mühendisliği
disiplininin neredeyse tüm dersleri
“verimliliği artırmaya” ve “kaynakları
etkin kullanmaya” odaklandığı halde,
bütün bunlar sistematik ve tekil halde
ön plana çıkarılamamıştı. Meşhur
bir arama motoruna “verimlilik ve
endüstri mühendisliği” yazıldığında
sadece altı adet zayıf ilişkili “kayıt”
bulunabiliyordu.
08.00–17.00 mesaisi ile, memur
zihniyeti ile bu işin olamayacağını
gayet iyi biliyordu. Zevk-ü sefanın
olduğu yerde verimlilik olmayacağını
düşünüyordu. Huzurun ve heyecanın
olmadığı yerde verimliliğin
barınamayacağını da… Türkiye’nin
en büyük sorununun ve hastalığının
aslında “verimsizlik” olduğunu iddia
ediyordu. Son zamanlarda, ekonomisi
ile parlayan bir yıldız olarak ortaya
çıkan Türkiye’nin “verimliliği” her
alanda ve süreçte artırabildiği takdirde,
ihracatını hedeflenen süreden çok daha
önce ikiye katlayacağına ve dünyanın
ilk on değil, ilk beş ekonomisinden
birisi olabileceğine yürekten
inanıyordu. Bu yüzden, karar vericilere
ve destek sağlayıcılara, “verimlilik”
konusunun çok önemli olduğunu
ve bu konuda hazırlanacak projelere
destek olunması gerektiğini anlatmaya
çalışıyordu. O’na göre son zamanlarda
içi boşaltılmaya çalışılan inovasyon
kavramının temel amaçlarından birisi
de “verimliliği” artırmaktı. Hem
böylece yaşam kalitesi de artacaktı.
Çalışmak, ama çok çalışmak lazımdı.
Yapılacak en öncelikli iş üniversite ile
sanayinin, daha doğrusu üniversite
ile iş dünyasının, daha da doğrusu;
üniversite ile halkın kaynaşmasını (!),
aynı dili, ortak bir dili kullanmasını
sağlamaktı. Gerekirse, işin en başından,
alfabesinden başlanmalıydı. Çöpe çöp
atmayı öğrenmekten, çöp tenekesini
verimli bir şekilde kullanabilmekten
başlayabilirdik mesela. Gerekirse, kilit
taşı bile döşesek, verimliliği ön plana
çıkarabilirdik… Ama aynı zamanda bir
o kadar da dikkatli olmak gerekiyordu.
Tadında bırakmak gerekiyordu her
şeyi... Mesela, “endüstriyel tarım”
ile verimlilik artırılmıştı, dönüm
başına alınan ürün miktarları artmıştı
ama, GDO (Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar) ile birlikte hiçbir sebze
ve meyvenin eski tadı kalmamıştı.
Dolayısıyla, “verimlilik” kavramını
bile “verimli” kullanmak ve içini
boşaltmamak gerekiyordu. İşte, tam
da bu duygu ve düşünceler içerinde
iken, bir telefon çaldı aniden ve durup
Makale ÜniversiteVErimlilik
Ders Adı
Kredi
Program
Zorunlu /
Seçmeli
Üniversite
Bölüm
Verimlilik Yönetimi
2
Doktora
Seçmeli
Sakarya Üniversitesi
Çalışma Ekonomisi Bölümü
Verimlilik Yönetimi
3
Doktora
Seçmeli
Sakarya Üniversitesi
Çalışma Ekonomisi Bölümü
Verimlilik Yöntem ve
Teknikleri
3
Lisans
SA
İstanbul Kültür Üniv.
İşletme
Verimlilik ve Yeniden
Yapılanma
2
Lisansüstü
Zorunlu
İstanbul Kültür Üniv.
İşletme Kalite ve Üretim
Yönetimi
Çalışma Hayatında Verimlilik
3
Lisans
Seçmeli
Sakarya Üniversitesi
Çalışma Ekonomisi Bölümü
Verimlilik ve Değer Analizi
2
Lisans
Seçmeli
Uludağ Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği
Verimlilik
3
Lisans
Seçmeli
Erciyes Üniversitesi
İktisat
Verimlilik Yönetimi
2
Lisans
Seçmeli
Bartın Üniversitesi
Orman Endüstri
Mühendisliği
Verimlilik Analizi
3
Lisans
Seçmeli
İTÜ
Endüstri Mühendisliği
İnşaat Projeleri Verimlilik ve
Performans Yönetimi
3
Yüksek Lisans
Seçmeli
Sakarya Üniversitesi
İnşaat Mühendisliği
Tezsiz Yüksek
Lisans
Seçmeli
İstanbul Aydın Üniversitesi
Yöneticiler için İşletme
Yüksek Lisans
Seçmeli
Niğde Üniversitesi
Seçmeli
Anadolu Üniversitesi
Turizm
Verimlilik ve Kalite Yönlü
Tasarım
Verimlilik ve Kalite Yönetimi
2
Verimlilik Yönetimi
3
Ücret Sistemleri ve Verimlilik
3
Lisans
Seçmeli
Uludağ Üniversitesi
Kamu Yönetimi Bölümü
Verimlilik Yönetimi
3
Lisans
Seçmeli
Mustafa Kemal Üniversitesi
İşletme
Verimlilik Yönetimi
3
Lisans
Seçmeli
Maltepe Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği
Verimlilik Yönetimi
2
Seçmeli
Fırat Üniversitesi
Elektrik-Elektronik
Mühendisliği
Verimlilik ve Performans
Yönetimi
2
Lisansüstü
Zorunlu
Afyon Kocatepe Üniversitesi
İşletme
Verimlilik Yönetimi
3
Lisans
Zorunlu
Okan Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği
Verimlilik Yönetimi
3
Lisans
Seçmeli
Okan Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği
Verimlilik Yönetimi
3
Lisans
Seçmeli
Dumlupınar Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği
dururken. Adı, ister “tesadüf” olsun,
isterse başka bir şey… İlginçti… T.C
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
“KALKINMADA anahtar VERİMLİLİK”
dergisi için “üniversiteler ve
verimlilik” ekseninde bir yazıya
ihtiyaç duyulmaktaydı. Kalkınmanın
anahtarının “verimlilik” olduğunu
ve verimliliğin de “endüstri
mühendisliğinden” geçtiğini düşünen
bölüm başkanı çok teşekkür etti,
telefon görüşmesinden sonra, fırsat bu
fırsattır diye bilgisayarın klavyesinin
başına geçti ve bu yazıyı yazdı.
Verimliliğe dikkat çekmek için, yazının
başlığını “Üniversite ve Verimlilik” yerine
“ÜniversiteVErimlilik” şeklinde koydu.
Hayırlı ve uğurlu olması dileğiyle…
*Bu yazıda geçen tüm isim, yer ve karakterler hayal ürünü olabilir.
AĞUSTOS 2012
23
Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEBİLİR
KAMPÜS UYGULAMALARI
Prof. Dr. Gülen GÜLLÜ / Yrd. Doç. Dr. Merih Aydınalp KÖKSAL / Öğr. Gör. Dr. Hatice ŞENGÜL
Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü
T
üm dünyada ve ülkemizde,
çevreye duyarlı, enerji tasarrufu
yöntemlerini kullanan, başta
ülke ekonomisi ve doğası olmak üzere
tüm akademisyenlere, üniversite
öğrencilerine, mezunlarına daha iyi
hizmet veren, çevresel farkındalık
yaratarak sürdürülebilir kalkınmaya
katkıda bulunabilecek kampüsler
oluşturulması hedefiyle yola çıkan
“Sürdürülebilir Kampüs - Yeşil Kampüs”
uygulamaları hızla yaygınlaşmaktadır.
Bugünün dünyasının karşı karşıya
olduğu karmaşık çevresel sorunların
çözümünde üniversitelerin iki önemli
misyonu bulunmaktadır. Bunlardan
birincisi; üniversitelerin hizmet
veren diğer kurumlar gibi öğretim
ve araştırma için ofis, derslik ve
laboratuvarların kullanımı sırasında
24
AĞUSTOS 2012
enerji tüketimi ve atık üretimi
nedeniyle doğrudan; öğrencilerin
yiyecek, içecek tüketimi, ulaşımları gibi
nedenlerden ötürüde dolaylı yoldan
çevreye baskı unsuru olan birimler
olduklarından, sürdürülebilirlik
konusunda diğer kurumlara
örnek teşkil etme misyonu vardır.
Diğer önemli misyonları ise lider
yetiştirmede, topluma örnek model
ve canlı bir laboratuvar oluşturarak
sürekli öğrenmede, yeni teknolojilerin
ve endüstri dallarının geliştirilmesinde,
sürdürülebilirlik alanında yeni
uygulamalar ve yöntemler konusunda
yol gösterici olmada, geliştirilen yeni
teknolojilerin sürdürülebilirlik kavramı
ile ele alınarak çevresel etkilerinin
azaltılmasında, sürdürülebilir
uygulamalarda ve daha sürdürülebilir
bir toplumun oluşmasındaki rolleridir.
Sürdürülebilir kampüsler; enerji
tüketimlerini ve emisyonlarını
azaltarak, malzeme ve atık yönetimini
iyileştirerek, hem eğitim, öğretim,
araştırma ve kurumsal yönetim
birimlerini işlevsel açıdan birbirine
bağlamakta, hem de yeni teknik ve
teknolojilerin sürdürülebilirlik kavramı
ile geliştirilmesini sağlamaktadırlar.
Bu şekilde sürdürülebilir kampüsler
şimdiki ve gelecek nesillerin
yaşam tarzı kavramlarında, refah
uygulamalarında sürdürülebilirlik
temasının yer almasında öncü rol
oynamaktadırlar.
Sürdürülebilir kampüse ulaşmanın
ana temaları, Şekil 1’de özetlenmiş
olarak görüleceği gibi, sürdürülebilir
kampüs idaresi (kampüs işletimlerinin
idaresinde sürdürülebilirlik
değerlendirmesi, iyileştirmeler ve
zamanla değişiminin izlenmesi),
sürdürülebilir araştırma, ekolojik okuryazarlık, etik ve ahlaki sorumluluk,
üniversiteler ve uluslararası işbirlikleri,
interdisipliner ve sürdürülebilirlik
odaklı müfredat geliştirilmesi, ve
kamu, özel ve endüstri kuruluşlarıyla
ortaklıklardır. Sürdürülebilir kampüse
ulaşmada bugüne kadar küresel,
ulusal ve kurumsal bazda adımlar
atılmıştır. Bu makale bu adımlardan
önemlilerinin özetini içermekte,
sürdürülebilir kampüs uygulamaları
hakkında bilgi vermektedir.
TARİHSEL GELİŞİM
Eğitimle sürdürülebilir kalkınma
arasındaki ilişki ilk kez 1972 Stockholm
Konferansı’nda vurgulanmıştır.
Stockholm Bildirgesi’nin 19.
Prensibi’nde çevreyi korumak için
çevre eğitimi verilmesi konusunda
çağrıda bulunulmaktadır. 1977’de
Tbilisi Çevre Eğitimi Uluslararası
Konferansı’nda çevre eğitimi
konusunda ilk uluslarası bildirge
ortaya konulmuştur. Ardından 1990’da
Fransa’nın Talloires bölgesinde
düzenlenen konferansın ardından
20 üniversitenin rektörleri on
adet aksiyon planının yer aldığı
Talloires Bildirgesi’ne imza atmıştır.
Bu bildirge daha sonra imzalanan
Halifax, Swansea, Kyoto, Copernicus,
Tessaloniki bildirgeleri gibi oluşturulan
şu ana kadar toplam yükseköğretimde
sürdürülebilirlikle ilgili 31’den
fazla bildirgeye örnek ve ilham
kaynağı olmuştur (Tablo 1). Şu anda
Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları
50’den fazla ülkeden 400’den fazla
yükseköğretim kurumu bu bildirgeyi
imzalamıştır. Ekolojik okur-yazarlık/
ekosistem bilgi ve anlayışının
geliştirilmesi Talloires Bildirgesi’nin
önemli temalarından biridir. Halen
Sürdürülebilir Gelecek için Üniversite
Liderleri Topluluğu bu bildirgenin
sekreteryası olarak çalışmaktadır.
Bildirgeler medyanın ve halkın
ilgisini arttırmak için olumlu olsa da
imza atan üniversitelerin ne derece
sorumluluk aldıkları bilinmemektedir.
Çünkü bu konuda bir izleme sistemi
kurulmamıştır. Üniversitelerin
sürdürülebilirlik faaliyetlerini
değerlendirmek için Yükseköğretimde
Sürdürülebilirliğin Geliştirilmesi
Derneği (İng. kısaltma: AASHE)
“Sürdürülebilirlik
İzleme,
Değerlendirme
ve Reyting
Sistemi (İng.
kısaltma: STARS)’ni
oluşturmuştur.
Bu sistemde
kurumlar eğitim
ve araştırma,
yönetim ve finans,
ve kampüs idaresi
olmak üzere üç
ana kategoride
puanlanmaktadır.
The Princeton
Review Yayınevi
Amerika Yeşil Bina
Konseyi işbirliğiyle
üniversitelerin
değerlendirildiği
yıllık Yeşil
Üniversiteler
Rehberi’ni yayınlamaktadır.
1990’lardan itibaren birçok
üniversitede sürdürülebilirlikle
ilgili çeşitli projeler ve faaliyetler
yürütülmüştür. Projelerin hayata
geçirilmesi çoğu zaman ekonomik
kazanç da sağlamaktadır. 1990 yılında
Amerika Ulusal Doğal Hayat Derneği
“Kampüs Ekolojisi Programı” ağını
kurmuştur. Bu program sayesinde
sadece 1998 yılında toplam yirmi
kampüste hayata geçirilen projelerle
on beş milyon doların üzerinde
tasarruf sağlandığı belirlenmiştir.
“Sürdürülebilir kampüs”e ilgi gün
geçtikçe artmaktadır. Birleşmiş
Milletler’in 2005-2014 on yılını
Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim On
yılı olarak ilan etmesi ve diğer
BM insiyatifleri küresel çabaları
desteklemede önemli rol oynamıştır.
Yükseköğretimde Sürdürülebilirliğin
Geliştirilmesi Derneği (İng. AASHE)
şu anda 640’tan fazla üyeye
sahiptir. Derneğin düzenlediği
yıllık konferansın katılımcı sayısı
2006’da 700 iken 2008’de 1.800’ü
aşmıştır. 2000’de Yükseköğretimde
Sürdürülebilirlik Uluslararası Dergisi
çıkarılmaya başlanmıştır. 2007 yılında
Zurih’te küresel bilgi paylaşımını
desteklemek için Uluslararası
Sürdürülebilir Kampüs Ağı (İng.
Kısaltma: ISCN) adında bir platform
kurulmuştur. 2010 yılında ISCN, GULF
(Dünya Üniversite Liderleri Forumu
(İng. Kısaltma: GULF) Dünya Ekonomik
Forumu tarafından üniversite
liderlerini
biraraya getirmek
ve küresel
politikalarda
önemli alanlarda
üniversitelerarası
işbirliğini
arttırmak amacıyla
kurulmuştur)
ile ISCN-GULF
Sürdürülebilir
Kampüs
Bildirgesi’ni
oluşturmuştur.
Bu bildirgeyi
Yale, Brown,
ETH-Zurich,
Stanford gibi
ünlü üniversiteler
imzalamıştır.
Şekil 1. Üniversitelerde
Sürdürülebilirliğin Aşamaları
AĞUSTOS 2012
25
Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları
ÜNİVERSİTELER NEDEN “YEŞİL” OLMAK
İSTİYOR?
Kampüslerin sürdürülebilir
kampüs olma isteklerinin altında,
ekonomik nedenler, iç ortam kalitesi,
yenilenemez enerji kaynaklarının
azalması, giderek artan enerji
maliyetleri, küresel enerji kullanımının
ekolojik etkileri, yeni teknolojiler,
küresel çapta ilgi ve bilinç düzeyi,
çevresel kirlenme, iklim değişikliği
ve ekolojik sağlık gibi pek çok etmen
yer almaktadır. Üniversiteler,yenilikçi
özellikleri ve toplumda öncü
rollere sahip olmalarından dolayı
sürdürülebilirlik uygulamaları ile
toplumda sürdürülebilir bir yaşam
stilinin yaygınlaşmasına katkı sunmayı
amaçlamaktadır.
Ekonomik Kazanç
Sürdürülebilir kampüs uygulamaları
azalan su ve enerji maliyetleri, geri
dönüşüm kazançları vb. nedenlerle
genel olarak ekonomik kazanç getiren
uygulamalardır. Ancak, sürdürülebilir
kampüse sahip olma, üniversitelerin
salt kendi ayakları üzerinde
durabilmesinin finansal bir gerekliliği
olarak düşünülmemelidir. Artan
çevresel problemler, küresel iklim
değişikliği, insan faaliyetlerinin bu
değişiklikteki önlenemez katkısı ve bu
değişikliğin yol açtığı sorunlara maruz
kaldığımız günümüzde üniversiteler,
sürdürülebilirlikle ilgili bilgiyi üretmek,
toplumla paylaşmak ve sürdürülebilir
teknolojilerin üretilmesi/kullanılması
konusunda liderlik yapmak suretiyle
sosyal sorumluluk görevlerini yerine
getirmiş olabileceklerdir.Özellikle
kampüslerde kurulan fotovoltaik,
rüzgar türbini gibi yenilenebilir enerji
kaynaklarının elektrik üretiminde
26
AĞUSTOS 2012
kullanılması ve/veya biyokütle/
atıklardan biyogaz üretilmesi ile enerji
giderlerinde düşüşler görülmüştür.
Kalifornia’da bulunan Southwest
Koleji’nde kurulan 4 MW’lık fotovoltaik
sistem ile elektrik giderlerinde
yılda 280.000 $’lık ve Minnesota
Üniversitesi’nde kurulan biyokütle
tesisi ile doğalgaz giderlerinde yılda
500.000 $’lık azaltım görülmüştür.
iyi olduğunu göstermesi
açısından sürdürülebilir kampüs
uygulamalarında tercih unsuru
olmaktadır. Güneş ışığından daha
fazla yararlanılan ortamlarda öğrenci
performansında yüzde 20’lik bir artışın
gözlendiği aynı zamanda önemli
oranda enerji tüketiminden tasarruf
sağlandığı yapılan araştırmalarla
ortaya konulmuştur. Ülkemizde, yeşil
Tablo 1. Yüksek Öğretimde Sürdürülebilirlik Bildirgeleri Kronolojisi
Yıl
Bildirgeler
Yıl
Bildirgeler
1972
Stockholm Bildirgesi
2001
Lüneburg Bildirgesi
1977
Tbilisi Bildirgesi
2002
Ubuntu Bildirgesi, Cape Town
Bildirgesi
1990
Talloires Bildirgesi
2004
Barcelona Bildirgesi
1991
Halifax Bildirgesi
2005
Graz Bildirgesi
1992
BM’nin Çevre ve Kalkınma Raporu
36. Bölüm
2006
Yüksek öğretimde Sorumluluk
Bildirgesi
1993
Kyoto Bildirgesi, Swansea
Bildirgesi
2007
ACPUCCC 2007 (Amerika
Üniversite Rektörleri İklim
Taahhütü), Lucerne Bildirgesi
1994
CRE Copernicus Bildirgesi
2008
Fransız Üniversiteleri Ortaklığı
Bildirgesi, Sapporo Bildirgesi
1997
Thessaloniki Bildirgesi Uluslararası
2009
Çevre ve Toplum Konferansı
1998
Yükseköğretim Dünya Bildirgesi
1999
Hollanda Üniversiteleri Bildirgesi
Yeşil Bina Tasarımı
Üniversitelerdeki binaların
tasarımının yeşil bina ilkelerine göre
yapılması ve ilgili sertifikasyonlarla
belgelendirilmesi, binaların enerji
verimli olduğunu, iç ortam hava
kalitesinin ve konfor özelliklerinin
2010
Tokyo Bildirgesi, Bonn Bildirgesi,
AAU Yeşil Enerji Uzlaşı Bildirgesi,
Lübeck Bildirgesi
ISCN/ GULF Bildirgesi
bina konseptine olan talep oldukça
sınırlıdır. Üniversiteler, mevcut
binalarındaki iyileştirmelerinde veya
özellikle yeni kuracakları binalarda
yeşil bina konseptine göre düzenleme
yapmaları durumunda, binanın yaşam
döngüsü boyunca ortaya çıkacak
Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları
masrafları ve etkileri azaltacak, enerji
giderlerini en aza indirebileceklerdir.
Çevre dostu binalara yönelik
uluslararası arenada kabul gören
LEED, BREEAM gibi sertifika sistemleri
mevcuttur. 1998 yılında ortaya çıkan
LEED sertifika sistemi, Amerikan Yeşil
Binalar Konseyi (İng. kısaltma: USGBC)
tarafından geliştirilmiş bir çevre dostu
bina sertifikasyon sistemidir. BRE
Environmental Assessment Method
(BREEAM) ise, ilk olarak 1990'da
İngiltere'de kullanılmaya başlanan
ama daha sonra dünyanın bir çok
ülkesinde benimsenmeye başlanmış
bir çevre dostu bina sertifika
sistemidir. LEED sertifikasında olduğu
gibi BREEAM sertifikasının amacı bir
binanın ne kadar çevreye duyarlı
oluğunun standartlara bağlanarak
ölçümünün yapılmasıdır. Her sene
yenilenen sertifika günümüzün
çevre dostu teknolojilerini
uygulayan binaların taçlandırılmasını
sağlamaktadır. Sertifika sistemlerinde,
sadece bina için değil tüm kampüs
alanı içinde başvurulabilinmektedir.
Sertifakalandırılabilmek için, kampüs
içindeki bitki örtüsünün toprak
ve iklim yapısına uygun şekilde
tasarlanması, yağmur sularının
direkt toprağa karışması yerine
yağmur kanallarından akıtılarak
sulama amacıyla kullanılabilmesi,
çatı ve duvarlarda ısı yalıtımını
sağlayacak malzemeler kullanılması,
yaz mevsimi uzun süren bölgelerde
açık renk ve gölgelendirme sistemli
binaların, kış mevsimi uzun süren
bölgelerde ise koyu renklerin tercih
edilmesi, cam cephelerde ısı iletkenlik
katsayısının düşürülmesi ve doğal
ışığın kullanılması gerekmektedir.
Düşük emisyonlu ve iç mekanlarda
kaliteli malzemeler kullanılması,
zemin kaplamasına önem verilmesi
iç ortam hava kalitesini iyileştirerek
daha sağlıklı bir yaşam alanı
sağlayan binaların oluşmasına fırsat
vermektedir. Ülkemizde yeni kurulan
bazı vakıf üniversiteleri, kampüs
geneli veya bazı binaları için bu tip
sertifikaların alınmasına yönelik
çalışmalar yürütmektedirler.
Yeni /Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Yaratmak
Artan enerji fiyatları, petrol ve
doğalgazda dışa bağımlılık ve
fiyatların kontrolsüz artışı, yüksek
emisyonlara sahip kömür ile çalışan
termik santralleri kaçınılmaz olarak
elektrik üretim alternatifi olarak
gündeme getirmektedir. Üniversite
kampüslerinde enerji taleplerinin
azaltılması ve kampüs içinde enerji
ihtiyaçlarının yenilenebilir enerji
kaynakları kullanılması üzerine birçok
projeler geliştirmiştir. Sürdürülebilir
Kampüs Projeleri olarak adlandırılan
bu projeler genellikle enerji verimliliği
ve yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanımı üzerine yoğunlaşmaktadır.
Kampüslerde, sürdürülebilir enerji
kaynaklarından olan küçüksu
kaynakları, jeotermal kaynaklar, rüzgar,
dalga ve güneş enerjisi, biyokütle,
biyogaz kaynakları gibi değişik
alternatiflerin değerlendirilmesiyle
kampüsün tüm enerji ihtiyacını
karşılayabilmesi yanında gelir getirici
unsur olarak yararlanılabilecek
yatırımlar düşünülmelidir. Yeni
kurulacak üniversitelerde mümkünse
kampüs için alanı belirlerken bölgesel
şartlara göre yenilenebilir enerji
kaynaklarından istifade edebilecek bir
yer seçilmesi gelir getirici unsur olarak
sürdürülebilirlik açısından önem
kazanmaktadır.
Kampüs elektrik ihtiyacının
karşılanmasında en çok tercih
edilen yenilenebilir enerji kaynakları
rüzgar ve güneştir. Üniversiteler
güneş enerjisinden hem elektrik
hem de ısı enerjisi üretiminde
faydalanmaktadırlar. Kampüs elektrik
ihtiyacının karşılanmasında güneş
enerjisinin kullanıldığı en büyük
sistem, ABD’nin Kalifornia eyaletinde
bulunan Southwest Koleji’nin 2008
yılında kurduğu 4 MW’lık fotovoltaik
sistemdir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından
sadece elektrik üretilmemekte, ayrıca
AĞUSTOS 2012
27
Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları
ısı enerjisine dönüştürülerek de
faydalanılmaktadır. ABD’nin Illınois
eyaletinde bulunan Governors
State Üniversitesi’nin spor salonu
çatısı üzerine kurduğu güneş-ısı
sistemi olimpik bir yüzme havuzunu
ısıtmakta, soyunma odaları için
sıcak su sağlamakta ve üniversitenin
diğer yakın binalarının da sıcak su
ihtiyacını karşılamaktadır. Maliyeti
300.000$ olan sistemin yıllık 10.000$
değerinde doğal gaz tasarrufu
sağladığı belirtilmiştir. New Hampshire
Üniversitesi’nin 45.000.000$ maliyet
ile kurduğu metan üretim alanı yıllık
27 milyon m3’lük doğalgaza eşdeğer
üretim yapabilmektedir. Bu sistemin
kendisini 10 yılda geri ödemesi
beklenmektedir. Ülkemizde de
benzer örnekleri görmek mümkündür,
Hacettepe Üniversitesi Beytepe
Kampüsü’nde kurulan Güneş Evi,
kendi enerji ihtiyacını bodrumunda
bulunan çakıl-yatak ısı deposu ve
yaklaşık 1kW’lık fotovoltaik sistem ile
karşılamaktadır. Ayrıca yine Beytepe
Kampüsü içerisinde çok sayıda güneş
enerjili trafik uyarı sistemleri ve
aydınlatma sistemleri kurulmuştur.
Bugünlerde ise, kampüste bulunan
üç otopark alanının üstü toplam
400 kW’lık fotovoltaik paneller ile
kaplanarak elektrik üretilmektedir.
Fotoğraf 1’de bu sistemlerden birinin
resmi verilmiştir.
Harran Üniversitesince DPT
tarafından sağlanan finansmanla
Temiz Enerjili Kampüs Entegre
Projesi dâhilinde birçok yenilenebilir
enerji kaynağının etkin kullanımı
yanında fotovoltaik sistemler ile
su pompalama ve elektrik üretme
üzerine çalışmalar yapılmıştır. 19
Mayıs Üniversitesi’nde rüzgar enerjisi
28
AĞUSTOS 2012
santrali kurularak bu santralden
kampüsteki binaların enerji ihtiyacının
karşılanmasının hedeflenmekte,
Muğla Üniversitesi’nde kurulacak
güneş enerjisi santralinin de şebekeye
bağlanması amaçlanmaktadır.
Akdeniz Üniversitesince hazırlanan
Sıfır Emisyonlu Kampüs Stratejisi
çerçevesinde enerjinin etkin kullanımı,
yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanımı ve sıfır salım yaklaşımı ile
yıllık 50 bin ton CO2 olan kampüs
salımını azaltmak için atık yönetimi,
biyogaz kullanımı ve güneş enerjisi
uygulamalarının hayata geçirilmesi
planlamıştır. 630kW’lık fotovoltaik
sistem kurulumu ile üniversitenin bazı
birimlerinin elektriklendirilmesi ilgili
strateji kapsamında bahsedilmiştir.
Çevre Kirliliğinin Önlenmesi, İklim
Değişikliği ve Ekolojik Sağlık
Özellikle Sanayi Devrimi ile birlikte
gittikçe artan başta fosil yakıt
tüketimine bağlı karbon salınımı ve
hava kirliliği ve endüstriyel çevre
kirliliği, bazı tarımsal faaliyetler ve
bunları kontrol etme çabalarında
gönülsüzlük giderek bir iklim ve çevre
felaketine dönüşmektedir. Özellikle
fosil yakıtlı enerji üretim santralleri,
artan hava kirliliği ve küresel iklim
değişikliği sorunlarına yol açan başlıca
aktörlerden biridir. Enerji tüketiminin
azaltılması direkt olarak emisyonların
azalmasına neden olarak iklim
değişikliğinin önlenmesinde faydalı bir
uygulamadır. Öğrenciler başta olmak
üzere tüm kampüs toplumunda ortak
bir tasarruf şuurunun ve kültürünün
yerleştirilmesi ile azalan atık miktarı
ve çevre kirliliğinin önlenmesine
yönelik davranışlar, üniversitenin
sosyal sorumluluk işlevi gereği olduğu
gibi sürdürülebilirlik konusunda
toplumda öncülük edilmesine de katkı
sağlayacaktır. Sürdürülebilir kampüs
için tüm akademik ve idari personel
ve öğrencilerinin çevre bilincine
sahip olmaları ve bu çerçevedeki
çalışmalara günlük kampüs yaşamı
ve öğretim programı çerçevesinde
katılmaları hedeflenmektedir.
Michigan Üniversitesi’nin Ann
Arbor Kampüsü’nde yeşil kampüs
çalışmaları kapsamında 2011 yılındaki
toplam karbondioksit emisyonunda
2004’teki değerine göre yüzde 5,8
azalma sağlanmıştır. Su kullanımında
ise 2011 yılında 2004’teki değerine
göre yüzde 7,1 azalma sağlanmıştır.
Southampton Üniversitesi’nde atık
yönetim stratejileri ile 2007/2008
döneminde düzenli deponi alanına
gönderilen atıkta 2004/2005
dönemindeki değerine göre yüzde
75 azaltım sağlanmıştır. Melbourne
Üniversitesi çeşitli projeleri hayata
geçirerek üniversitenin net karbon
emisyonunda 2009 yılında 2006’daki
değerine göre yüzde 34’lük azaltım
sağlamıştır.
“YEŞİL” ÜNİVERSİTE OLMANIN
ZORLUKLARI
Her iyi ve değerli çaba, faydalı
potansiyel sonuçları olacağı
görülmesine rağmen engeller ile
karşılaşabilmektedir. Sürdürülebilir
kampüs’e ulaşılması ancak kampüs
yönetim birimi, akademik ve
idari personel, öğrenci ve yerel
toplumu içine alan başarılı bir
planlama ve uygulama süreci ile
mümkün olabilmektedir. Aşağıdaki
liste, kesinlikle tam olmasa da,
sürdürülebilir kampüs uygulanması
açısından karşı karşıya kalınacak
Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları
önemli sorunları göstermekte, bu
engellerin nasıl aşılabileceğine de
vurgu yapılmaktadır.
1.Sürdürülebilir kalkınmanın önemini ve aciliyetini kavramak
İlk ve en zorlu engel, organizasyon
ihtiyacının kabul edilmesidir. Pek
çok organizasyon gibi üniversiteler
de sınırlı kaynaklarla büyük bir
misyon için çalışmaktadırlar.
Başlangıçta, örgütün konuya
olan ilgisi, bilgisi ve kaygısı, temin
edilmesi gereken mali profilden
daha önemlidir. Gerçekleştirilecek ön
incelemeler,kampüste çeşitli bölüm
ve birimlerdeki kişiler ile yapılacak
görüşmeler, sürdürülebilirlik ve yeşil
bir kampüs geliştirme konusunda
temel bir ilginin oluşmasına katkı
sağlayacaktır. İlk olarak ihtiyaç duyulan
neden ve nasıl bir sürdürülebilir
kampüs olunacağı ile ortak bir
dil oluşturmaktır. Bu dil birliğinin
organizasyonun tüm seviyelerinde
gerçekleşmesi gerekir.
2.Bilgi kaynaklarının kullanılabilirliği
Sürdürülebilir kampüs olma yolunda
ihtiyaç duyulan çevresel performans
göstergeleri (kişi başı karbon salımı,
tüketilen enerji, su, oluşan atık vb.)
ile ilgili bilgileri kampüs içinde tek
bir yerde bulmak kolay değildir,
veya bugüne kadar hiç üretilmemiş
bilgelere ihtiyaç duyulabilir. Birçok
kişi sorunun farklı yönleri hakkında
belli bilgilere sahipse de genellikle
mevcut verilerle büyük resmi görmek
mümkün değildir.Ne yazık ki, istenilen
bilgilere hızla ulaşmakta ciddi direnç
görmek de olasıdır.
3. Neredeyse görünmez tüketim maliyeti
Çok az kuruluş,altyapı hizmetlerinin
maliyetleri hakkında yayın
üretmektedir. Çoğu durumda sadece
birkaç idare yetkilisi, enerji, su ve
atık yönetimi için harcanan para
miktarının farkındadır. Bu da enerji,
su ve diğer kamu tüketiminin doğru
belirlenememesine katkıda bulunur.
Hatta çoğu bölüm başkanları kendi
işletim programlarının maliyetinin
farkında değildir.
4.Bireylerin rolünün önemsizliği algısı
Bir koruma programı ile uğraşan
insanlar, genellikle bu program içinde
kendi rollerinin önemsiz olduğu
algısına kapılıp, harcayacakları çabanın
alınacak sonuç için gereksiz olduğunu
düşünürler. Tüm organizasyon
düşünüldüğünde bir işe yaramayacağı
düşünülen pek çok bireysel katkının
toplamda binlerce liralık fayda
sağlayacağının anlatılması gerekir.
5.Koruma amacıyla yapılan her türlü eylemin faydadan çok maliyet getireceğine olan algı
Çoğu insan, tüketim maliyetleri
hakkında bilgisi olmadığı için, su,
atık ve/veya enerji tüketimini kontrol
etmek için uygulanacak iyileştirme
projeleri, eğitim, öğretim ve projeler
ile bireysel eylemlerin sonradan
AĞUSTOS 2012
29
Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları
somutlaşan faydasının öneminin
farkında değildir.
Ülkemiz, hızla gelişmekte olan
ekonomisi ve artan nüfusuna paralel
olarak enerji talebi ve bu sebeple
CO2salımını günden güne artan,
bulunduğu coğrafya nedeniyle de
oluşabilecek iklim değişikliğinden
en fazla etkilenecek olan ülkelerden
biri konumundadır. Ne yazık
ki, kamuoyunun, küresel iklim
değişikliği, insan faaliyetlerinin bu
değişiklikteki payı ve değişikliğin yol
açtığı sorunlar hakkında farkındalık
seviyesi çok düşüktür. Ülkemiz için,
sürdürülebilirlik, kaynak israfının
önlenmesi ve korunması konularında
farkındalık yaratabilecek sınırlı
sayıda girişimden bahsetmek
mümkündür. Bunlardan birisi de
sayıları hızla artan devlet ve vakıf
üniversitelerde sürdürülen veya
yapılması planlanan yeşil kampüs
çalışmalarıdır. Üniversitelere gereğince
finans tahsis edilmesinin gittikçe
daha zor hale geldiği günümüzde
üniversitelerin elbette belli eğitim
standartlarını karşılayabilmek ve
dünyadaki diğer üniversitelerle
yarışabilmek için finansal boyutu da
düşünmeleri önem arz etmektedir.
Bu tür çalışmalar hem üniversitelerin
enerji giderlerinin azaltılmasını, hem
de toplumda çevre duyarlılığının
artmasında öncülük yapmalarını
hedeflemektedir. Bu iki gerekliliğin
birbirini desteklemesi nedeniyle hem
köklü üniversitelerimizde, hem de yeni
kurulacak üniversitelerin sürdürülebilir
kampüs olma yönünde önemli fırsatlar
ortaya çıkmaktadır.
30
AĞUSTOS 2012
KAYNAKÇA
1. Akaydın, M., Akdeniz Üniversitesi Sıfır
Emisyon Kampüs Stratejisi, http://
www.umwelttechnik-rlp.de/aktuelles/
downloads/MFM_Antalya_06/
PPT_061006/akaydin_TUR.pdf, Erişim
Tarihi: 06.07.2012
2. Calder W. ve Clugston R. “Progress
Toward Sustainability in Higher
Education” in The Environmental Law
Reporter: News & Analysis, Vol. 33, No. 1,
Environmental Law Institute, 2003.
3. Elder J. L. “Think Systemically, Act
Cooperatively: the Key to Reaching
a Tipping Point for the Sustainability
Movement in Higher Education”,
Sustainability: The Journal of Record,
Vol. 1, Issue.5. pp 1-12, 2008.
4. İGovernors State University (GSU),
Governors State University to Illinois
Lt. Governor Pat Quinn to discuss the
state’s largest solar panel installation,
http://www.govst.edu/NewsEvents/t_
NewsEvents_PressReleases.
aspx?id=3767, Erişim Tarihi: 05.07.2012
5. Grindsted T.S. ve Holm T. “Thematic
Development of Declarations on
Sustainability in Higher Education”,
Environmental Economics, Vol. 3, Issue.
1, pp. 32-40, 2012
6. Oktik, Ş.,Eke, R., Eltez, M., Tozlu, C.,
“Güneş Enerjisi ve Muğla Üniversitesi
MUTEK-ARGE Uygulamaları”, http://
www.eie.gov.tr/turkce/en_tasarrufu/en_
tas_etkinlik/2005_bildiriler/oturum6/
SenerOktik.doc, Erişim Tarihi:06.07.2012
7. Renewable Energy World, Los Angeles
College Installs 4-MW Solar Project,
http://www.renewableenergyworld.
com/rea/news/article/2008/11/losangeles-college-installs-4-mw-solarproject-53999, Erişim Tarihi: 05.07.2012
8. University of Minnesota (UMN),
2009,Biomass District Heating & Cooling
System, http://renewables.morris.umn.
edu/biomass/, Erişim Tarihi: 05.07.2012
9. University of New Hampshire (UNH),
LandfillGas Project, http://www.unh.
edu/ecd/images/lfgbrochure.pdf, Erişim
Tarihi: 05.07.2012
10. Velazquez L.,Munguia N., Platt A.,
ve Taddei J. “Sustainable University:
WhatCan Be the matter”, Journal of
Cleaner Production, Vol. 14, Issue.9–11,
pp. 810–819, 2006
11. Wright T.S.A."Definitions and
Frameworks for Environmental
Sustainability in Higher Education",
International Journal of Sustainability in
HigherEducation, Vol. 3, Issue. 3, pp. 203
– 220, 2002
12. Yeşilata, B., Mutlu, İ, H. ve Aktacir, M. A.,
“Fotovoltaik Güç ve Harran Üniversitesi
Temiz Enerjili Kampüs Entegre Projesi-1:
Stratejik Esaslar", IV. Yenilenebilir Enerji
Kaynakları Sempozyumu, 31 Ekim- 2
Kasım, Gaziantep, s. 71-75, 2007.
13. Zhang N., Williams I.D., Kempa S.,
ve Smith N.F. "Greening Academia:
Developing Sustainable Waste
Management at Higher Education
Institutions”, Waste Management,Vol.
31, pp. 1606–1616, 2011.
GOGREEN PROJESİ
Alper ŞAHİN / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı – Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü
Son yıllarda tüm dünyada
firmaların çevreye saygılı
işletmelere dönüşümü
artmakta ve Lisbon Stratejisi
inovasyon ve kalkınmanın
çevrenin korunması ile işbirliği
içinde olması gerektiğini
vurgulamaktadır. Birçok
çalışma, işletmelerin yeşil
(çevreci) uygulamaları
benimsemelerinin ve çevre
dostu süreç, ürün ve hizmetler
geliştirmelerinin, firmalara daha
çok iş olanağı, maliyet düşürme,
işletme imajının iyileştirilmesi,
pazarlarda üstünlük ve sağlıklı
iş ortamları yaratılması gibi
rekabet avantajları sağladığını
göstermektedir. Bu ve benzeri yeşil
(çevreci) faaliyetler yürütmek isteyen
KOBİ’lerin bu alanda önemli bilgi ve
becerilere sahip olması gerekmektedir.
“Yeşil iş akıllı iştir (green business is
smart business)” gerçeğinden hareketle,
firmaları, çevre dostu uygulamaların
kurulması ve yönetilmesi konusunda
etkili bir şekilde desteklemek için yeşil iş
eğitim programlarının oluşturulmasını
içeren GoGreen Projesi; ihtiyaçların
belirlenmesi ve KOBİ yöneticileri, satın
alma ve insan kaynakları müdürleri,
çevre danışmanları, mesleki eğitim
uzmanları, kamu görevlileri, politika
yapıcılar ve sahadaki uygulayıcılara
ulaşmak için tasarlanmıştır.
GoGreen Projesi; Avrupa Komisyonu
tarafından Eğitim ve Kültür Genel
Müdürlüğü altında ortak finansmanı
sağlanan, Yunanistan, İtalya,
İspanya, Romanya, Bulgaristan ve
Türkiye’den toplam 11 ortak tarafından
yürütülmekte olan 24 aylık çalışmanın
ürünü olan bir projedir.
Proje, kişiselleştirilmiş “Yeşil Eğitim
Programı” verilmesine odaklanmaktadır.
Projenin amacı; girişimcilerin ve
profesyonellerin yeşil (çevreci) işletme
uygulamalarının etkin tanıtımı ve
uygulayacak eğitmenler
yetiştirmek.
• Eğitim programına katılan ve
yeşil işletme operasyonlarını
geliştiren KOBİ’ler için Sertifika
Şeması oluşturmak (Mükemmel
Çevreci Belgesi).
• KOBİ çalışanların bilinç ve
mesleki becerilerini artırmak.
• Proje çıktılarının duyurulması
ve sürdürülebilirliğinin
sağlanması için, Odalar (Sanayi
ve Ticaret Odaları vb.) içerisinde
özel GoGreen Büroları (Yeşil
İşletme Büroları) kurmak.
yönetimi hakkında bilgi ve becerilerini
geliştirmektir.
Projenin ana hedefleri şunlardır:
• Girişimcilerde ve yöneticilerde çevre
bilinci uyandırmak ve onları çevreye
duyarlı uygulamalar ve operasyonlar
gerçekleştirmeleri için teşvik etmek.
• Genel ve spesifik konulu eğitimlerin
boşluklarını tespit edecek bir
denetim aracı geliştirmek ve katılımcı
ülkelerdeki hedef kitlenin inovatif
çevre dostu süreçler, ürün ve servisler
uygulanmasının tasarlanmasına
ilişkin eğitim ihtiyaçlarını belirlemek
ve analiz etmek ve mali yetersizliğin
ve ilgili tüketicilerin eğitim
ihtiyaçlarının doğası ve derecesinin
ilk uluslararası karşılaştırmalı analizini
yapmak için kullanmak.
• Bir eğitim motoru ve kaynak
rehber olarak kullanılabilecek
kişiselleştirilmiş sürdürülebilirlik ve
çevre yol haritası sunmak.
• Eğitim modülleri geliştirmek ve
KOBİ’lere işlerini etkileyen çevre
konularını belirlemeleri konusunda
tam destek sağlayacak online
bütünleşik platform üretmek; proje
ortağı ülkelerde eğitim modüllerini
• Hayat boyu öğrenme ve iyi
uygulama paylaşımını teşvik edecek
bir katalizör sağlamak.
GoGreen, 6 ülkeden birbirini
tamamlayıcı deneyimlere sahip 11
ortaktan oluşmaktadır. Bu ortaklar;
Proje Lideri Arkadia Odası (Yunanistan),
Allweb Solutıons SA (Yunanistan),
Militos Yeni Teknolojiler ve Hizmetler
(Yunanistan), Roma Tre Üniversitesi
(İtalya), Eurosportello Consorzio
Eurosportello Tüccarlar Konfederasyonu
(İtalya), Valencia Ticaret ve Sanayi
Odası (İspanya), Scienter Espana
(İspanya), Arad Ticaret, Sanayi ve Tarım
Odası (Romanya), Bicc-Sandanski
(Bulgaristan), İstanbul Sanayi Odası
(Türkiye) ve İzmir Ticaret Odası’dır
(Türkiye).
GoGreen Web Linki: http://www.
gogreenproject.eu/HOME/tabid/40/
language/tr-TR/Default.aspx
Detaylı Bilgi:
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Tel: +90 212
252 29 00 / 151 Faks: +90 212 251 46 37
İzmir Ticaret Odası Tel: +90 232 444 92
92 Faks: +90 232 498 46 38
AĞUSTOS 2012
31
Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar
E-TİCARETTE YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLAR
Derya ERGÜN ZORLUBAŞ / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı - Verimlilik Genel Müdürlüğü
GİRİŞ
İnternetin büyük kitleler tarafından
kullanılmaya başlamasıyla, birbirleriyle
internet üzerinden haberleşen,
çeşitli bilgi kaynaklarına ulaşan,
tartışan, forumlar düzenleyen başka
bir deyişle zamanının önemli bir
bölümünü internet üzerinde geçiren
çok sayıda kullanıcının oluşturduğu
ve “elektronik topluluk” olarak
adlandırabileceğimiz bir kullanıcı
kitlesi oluşmuştur. Bu kitle ilk olarak
araştırma için kullandığı interneti
daha sonra eğlence, dinlenme,
bilgilenme ve alışveriş amaçlı olarak
kullanmaya başlayınca kullanıcıların
sayısı giderek artmıştır. İnternet
üzerinden alışveriş yapanların sayısı
o kadar hızlı artmaya başlamıştır ki
artık günümüzde insanlar “internetten
alışveriş yapanlar” ve “yapmayanlar”
olarak ikiye ayrılabilir noktasına
gelmiştir. Hızla gelişen internet
ve iletişim teknolojileri ekonomik
hayattan, sosyal hayata, eğitimden,
politikaya kadar hayatımızın tüm
kesiminde bizleri etkilemeye devam
etmektedir. İnternet, iş hayatında
elektronik ticaret, eğitimde uzaktan
eğitim, sosyal hayatımızda, sosyal
paylaşım siteleri gibi hayatımızda
doğrudan değişimler yaratmıştır.
Teknolojiye yakın ya da uzak olalım
tüm bu değişimler her kesimden insan
üzerinde bir etki yaratacaktır.
Dünyamız sayısallaşma sürecinde
ekonomik anlamda “yeni ekonomi”
olarak adlandırılan yeni bir düzene
girmiştir. Bu yeni düzende iş
yapış şekilleri ve süreçleri oldukça
farklılaşmıştır ve küreselleşmenin
pekişmesini sağlamıştır. Verimlilik
artışını esas alan iş modelleri ortaya
çıkmıştır. Bu yeni düzende ayakta
32
AĞUSTOS 2012
kalabilmek için işletmeler bilgi tabanlı
ekonomiye geçiş süreçlerine hız
vermişlerdir.
Yeni ekonomi düzeniyle oluşan
sayısallaşma sürecinde, işletmelerin
organizasyon yapıları iş süreçleri ve
parametreleri değişime uğrayarak,
bilgi ve iletişim teknolojileri
sayesinde yeni ortaklıklar oluşmuştur.
Buna paralel olarak da tüketicinin
konumu da değişime uğramıştır.
Artık tüketiciler daha fazla seçenek
sayesinde kıyaslama, seçme
imkanına ve daha fazla haklara sahip
olmuşlardır.
İşletmeler küresel pazarlara
erişebilmek için ticaretlerini elektronik
ortam üzerinden yürütmeye
başlamıştır. Büyük firmaların yanı sıra
yeni girişimciler de hızla elektronik
ortamda yerlerini almıştır. Elektronik
ticaret, insanların hayatında hızla
kabul görerek günlük hayatın
vazgeçilmez bir parçası haline
gelmiştir. İşletmeler, elektronik ticaret
sayesinde daha az maliyetle daha
büyük pazarlara erişim ve daha çok
gelir beklentisi içerisindedirler. Yeni
ekonomide rekabet edebilmek için
elektronik ortamın kurallarını iyi
bilmek ve uyum sağlamak şart hale
gelmiştir.
E-TİCARET ve E-İŞ
Bilişim teknolojilerindeki hızlı
gelişmelere paralel olarak büyüyen
e-ticaret, birçok sektörde geleneksel
ticarete alternatif olmaktan çok,
destekleyici ve tamamlayıcı bir
yaklaşım olmuştur (Jentzsch ve
Miniotas, 1999). Geleneksel pazarlama
ve satış yaklaşımının en önemli
kısıtlarından biri olan zaman ve mekan
kavramını ortadan kaldıran e-ticaret,
aynı zamanda küçük işletmelerin
büyüklerle rekabet edebileceği, ülke
sınırlarını ortadan kaldıran, pratik
olarak erişilmesi mümkün olmayan
pazarlara erişim sağlayan bir yenilik
olarak karşımıza çıkmıştır (Türen ve
diğ., 2011).
E-ticaret ve e-iş, çoğu zaman
birbirlerinin yerine kullanılan iç içe
geçmiş iki kavramdır. Ancak e-iş
aslında elektronik ortamda yapılan
ticareti ve buna ait tüm süreçleri de
içeren bir kavramdır. “E-iş, tedarik
zincirinden müşteri ilişkilerine kadar
olan süreçlerin, internet ve bilgisayar
teknolojilerinin desteğiyle yeniden
yapılandırılması ve ilgili tüm taraflara
değer katmasıdır.” (Özmen, 2003).
1997 yılında OECD’nin yaptığı tanıma
göre e-ticaret, sayısallaştırılmış yazılı
metin, ses ve görüntünün işlenmesi
ve iletilmesine dayanan, kişileri ve
kurumları ilgilendiren tüm ticari
işlemlerdir. Diğer bir tanımda ise
elektronik ticaret; işletmelerin ve
müşterilerin ticari işlemleri bilgisayar
ağları üzerinden yapmaları ve
yürütmeleri (Liu ve Arnett, 2000)
şeklinde belirtilmiştir.
ELEKTRONİK TİCARETİN TÜRLERİ
Yapılan işlemlerin yapısına göre
elektronik ticaret türleri 4 ana biçimde
incelenebilir (Bajaj ve Nag, 2005);
• İşletmeden – İşletmeye (Business –
to – Business: B2B)
• İşletmeden – Tüketiciye (Business –
to – Consumer: B2C)
• Tüketiciden – Tüketiciye (Consumer
– to- Consumer: C2C)
• Tüketiciden – İşletmeye (Consumer
– to – Business: C2B)
Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar
B2B: İşletmeler arasındaki ürünlerin
servislerin veya bilginin internet
üzerinden değişimi biçiminde yapılan
e-ticaret biçimidir.
B2C: Herhangi bir işletmenin ürün ya
da servislerinin internet üzerinden
müşterilerin kullanımı için satışı olarak
tanımlanabilir.
pazarlık imkanı sağlayan yapıdaki
e-ticaret türüdür.
C2C: İnternet üzerindeki sanal
pazaryerleri üzerinde alıcı ve satıcıya
mal değişimi, kullanılmış ürün
pazarlama ve ürün fiyatları üzerinde
C2B: B2C modeline benzeyen bu
modelde fark tüketicinin satıcı,
işletmenin ise alıcı olmasıdır. Kariyer
siteleri bu modele örnek olarak
verilebilir.
Fayda
Tanımı
Ürün Reklamı
E-Ticaret, müşterilerle direk ve etkileşimli olarak iletişim kurulmasını
ve ürün reklamları geliştirilmesini sağlar.
Maliyet
Tasarrufu
İnternet ve sayısal iletişim gibi herkes tarafından paylaşılan
ortamların kullanılmasıyla, e-ticaret sistemleri müşteriye bilgi
iletiminde personel, telefon, posta, yazdırma gibi imkanlara kıyasla
daha düşük maliyet yükü getirecektir.
Zamanında Bilgi
Anlık doğalarından dolayı e-ticaret sistemleri bilgi ve servislerin
üretim ve gönderim için döngü sürelerinin kısaltılmasına imkan
sağlamaktadır.
Daha Kısa
Havale Süresi
Müşteriler EFT olarak bilinen elektronik para gönderme yöntemiyle
ödemelerini satıcının bankasına kolayca havale edebilmektedirler.
Bilgi Bütünlüğü
E-ticaret, iş yaparken bilgilerin paylaşımında elektronik
formların kullanımıyla bilginin bütünlüğünü ve doğruluğunun
garantilenmesini sağlar.
Daha İyi Müşteri
Servisi
Problemlere çevrim içi olarak yanıt verilebilmesi ve temsilcilerle 24
saat 365 gün olarak iletişim kurulabilmesi, müşterinin firma için
güven ve bağlılık duymasını sağlamaktadır.
Daha İyi Müşteri
İlişkileri
E-ticaret, müşterinin hangi ürün hakkında bilgi aldığı, hangisini
satın aldığı, müşteri servisi talepleri gibi gerçekleştirilen her işlemin
kayıt altında tutulması ile müşteri hakkında bilgi elde edilmesini
kolaylaştırmaktadır.
Ürünlerin
Kişiselleştirilmesi
E-ticaretin bilgi tabanlı doğası yeni ürünlerin yaratılmasına
veya var olan ürünlerin müşterilerin gerçek isteklerine göre
kişiselleştirilmesine izin vermektedir.
Rekabete
Dayanan
Avantajlar
E-ticaret, işletmenin reklam ve tanıtım maliyetlerini düşürerek
maliyetten tasarruf etmesine, ürünlerin kişiselleştirilerek
farklılaştırılması ve pazara zamanında yanıt verme, müşteri
odaklı daha iyi müşteri hizmetleri ve müşteri ilişkileri gibi rekabetçi
avantajları elde etmesine izin verir
İş yapmaya
Uygunluk
İlgili taraflarla iş yürütmede belli bir zamanda ve yerde olması
konusunda limit bulunmamaktadır. Bilgi, üreticiye, sağlayıcıya ve
depoya neredeyse gerçek zamanlı olarak gönderilmektedir.
ELEKTRONİK TİCARETİN FAYDALARI
Elektronik Ticaretin işletmelere
sağladığı faydalar yandaki tablodaki
gibi özetlenebilir (Wen ve diğ., 2001):
Elektronik ticaretin sağladığı
olanaklara karşın, üreticiler, aynı tür
ürünleri elektronik yoldan pazarlayan
pek çok üretici ile rekabet etmek
zorunda kalacaklardır. Bu açıdan
hayatta kalabilmeleri için daha
yenilikçi ve etkin olmaları, kendilerini
artan rekabete hazırlamaları
gerekmektedir (Özgöker ve Saral,
2000).
İNTERNET ve E-TİCARET KULLANIM
ORANLARI
Dünyada e-ticaret, amazon.com
üzerinden 1994 yılındaki ilk kitap
satışıyla başlamıştır (Türen ve diğ.,
2011). Ardından internetin giderek
yaygınlaşması ile pek çok firma
e-ticaret kavramına yakınlaşmıştır.
Günümüzde internetin yaygınlaşma
durumunu anlayabilmek için kısaca
rakamlara bakılırsa; Uluslararası
Telekomünikasyon Birliği’nin yaptığı
araştırmaya göre 2011 yılında dünya
nüfusunun %35’i internet kullanıcısı
durumundaydı. Türkiye’de ise 2006’da
10 milyon olan internet kullanıcısı
sayısı 2010’da yaklaşık 35 milyondur.
Bu da nüfusun %45’ine denk
gelmektedir. Türkiye’nin Dünya’daki
internet kullanımındaki konumuna
AĞUSTOS 2012
33
Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar
bakılacak olursa; Dünya’da ilk 20
internet kullanan ülke listesinde 2012
yılı itibari ile ülkemiz 15. sırada yer
almaktadır. Avrupa’da ise 5. sırada yer
almaktadır.
Tablo 1. IWS 2010 verilerine göre
Türkiye’de İnternet Kullanım Oranları
Yıl
Kullanıcı
Popülasyon
Popülasyon
%
2000
2.000.000
70.140.900
%2.9
2004
5.500.000
73.556.173
%7.5
2006
10.220.000
74.709.412
%13.9
2010
35.000.000
77.804.122
%45.0
E-TİCARETTE YENİ EĞİLİMLER
Günümüzde ülkemizin e-ticaret
potansiyelinin giderek artması ve
fırsatlar açısından zenginliği pek çok
yatırımcının ve girişimcinin dikkatini
çekmiş durumdadır. Giderek kızışan
e-ticaret piyasasında yer alabilmek
için girişimciler daha yenilikçi
e-ticaret yaklaşımlarını kullanmaya,
büyük yatırımcılarda bu tip sitelere
daha fazla yatırım gerçekleştirmeye
başlamışlardır.
IWS 2010 verilerine göre Türkiye’de İnternet
Kullanım Oranları
Ülkemizin internet kullanımındaki
artış elektronik ticaret kullanımının da
artmasını sağlayan öğelerin başında
gelmektedir. 2009 verilerine göre her
100 kişiden 13’ü internet üzerinden
mal veya hizmet alıp satmaktadır
(İyiler, 2009).
Kaynak: BKM-Sanal Pos İle Yapılan
İşlemler
BKM’nin verilerine göre Türkiye’de
2005-2010 yılları aralığında e-ticaret
işlem hacminin 5 senede yaklaşık 5 kat
artış gösterdiği görülmektedir.
34
AĞUSTOS 2012
Kaynak: IMAP, 2010
Ülkemizde ciddi anlamda 2000’li
yılların başlarından beri hayatımızda
olan e-ticaret siteleri, 2004 yılında
sosyal medya dediğimiz olgunun
hayatımıza girmeye başlaması
ve ardından 2007 yılında akıllı
telefonların hayatımıza günümüzdeki
manasıyla girmesi sayesinde
kendilerine gelişim sağlayacak farklı
platformlara da erişmiş oldular. Artık
e-ticaret eğilimleri bu iki gelişmeyi
arkasına alacak ve gelişimlerini bu
yönlerde artarak sürdüreceklerdir.
Günümüz insanının her şeyi daha
kısa sürede yapma talebi beraberinde
alışveriş kültüründeki değişimi de
getirmiştir. Bu açıdan yeni e-ticaret
yaklaşımları ile tüketicinin giyim,
ayakkabı, aksesuar gibi denemeden
almaya çekineceği ürünler bile
e-ticaret kapsamına dahil olmuştur.
E-ticaret eğilimlerinden günümüzde
öne çıkan başlıklar şu şekildedir; sosyal
ticaret, mobil ticaret, özel alışveriş
kulüpleri, grup satın alma ve kişiye
özel portföylü kampanyalı alışveriş
modeli.
SOSYAL TİCARET (SOCIAL COMMERCE)
Pek çok tüketici sosyal medyayı aileleri
ve arkadaşlarının neyle ilgilendiğini
görmek için başlangıç noktası olarak
kullanmaktadır E-ticaret firmaları
da tüketicilerle bu ortamda iletişim
içinde olarak satışlarını artırmayı
hedeflemektedirler (E-commerce
Trends, 2011). Bu sebeple, e-ticaret
yazılım çözümleri, firmalara sosyal
medya siteleri içinde dükkan açma
imkanını sunmaktadır. Günümüzde
çok sayıda firma yeni sosyal
ticaret çözümleri üretebilmek için
çabalamaktadır.
Sosyal ticaret doğrudan satış odaklı
bir yaklaşımdan ziyade, müşteriyle
diğer müşterilerin tecrübelerini
paylaşmasına dayalı bir model olarak
karşımıza çıkmaktadır. Sosyal ticaret,
köken olarak sayısal dünyanın iki
büyük kavramı olan e-ticaret ve sosyal
medyanın birleşiminden oluşturulmuş
bir terimdir. Sosyal ticaret örnekleri;
kullanıcı değerlendirme ve yorumları,
kullanıcı önerileri ve referansları, sosyal
alışveriş (çevrimiçi alışveriş eylemlerini
bir arada paylaşma), kullanıcı forumları
ve toplulukları, e-ticaret için sosyal
medya optimizasyonu ve sosyal
medya uygulamaları ile onların
e-ticaret reklamlarına bağlantıları
şeklinde verilebilir. Sosyal ticarette
yapılan bir çeşit ağızdan ağıza
pazarlamanın (Word-of-mouth
marketing) sosyal medya versiyonudur
(E-ticarette Yeni Trendler).
Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar
Sosyal ticaret, ürün ve servislerin
çevrim içi alış verişinde kullanıcı
katkılarını ve sosyal etkileşim desteğini
kullanmak için sosyal medyayı
içeren bir e-ticaret alt kümesidir
(http://en.wikipedia.org/wiki/
Social_commerce). Daha özet olarak
sosyal ticaret, e-ticaret kapsamındaki
işlemlerde sosyal ağların kullanımıdır.
Günümüzde sosyal medya araçlarının
ve içeriklerinin e-ticaret kapsamında
özellikle de moda endüstrisinde
kullanımı yaygınlaşmıştır.
Tablo 2. M-ticaret Uygulamaları
Uygulama
Servis Örnekleri
Mobil
bankacılık
• Mobil finansal bilgi
• Mobil oyun
Mobil
eğlence
Mobil ticaret işlemleri, temel olarak
mobil terminal veya kablosuz
ağların kullanımıyla yürütülen
elektronik işlemler olduğundan
kimi zaman “mobil e-ticaret” olarak
• Anlık olaylar (finansal, spor
ve diğer haberler)
Mobil sıfatı, m-ticaret veya m-iş gibi
iş süreçlerine “herhangi bir yerde,
herhangi bir zamanda erişim” gibi özel
bir anlamı ifade etmektedir. Erişim
hizmetleri, bu servislere kullanıcının
coğrafi konumundan bağımsız
olarak ulaşmasına imkan vermek
için mobil iletişim ağları üzerinden
gerçekleştirilmektedir (Tiwari, 2006).
• Seyahat bilgileri
ÖZEL ALIŞVERİŞ KULÜPLERİ
• İzleme servisleri (kişiler veya
nesneler)
Son yıllarda e-ticaret kavramına
yeni bir bakış açısı getiren,
indirimli ürünlerin üyelikle satışını
gerçekleştiren “özel alışveriş kulüpleri”,
sayısı hızla artmaya başlamış bir
e-ticaret modelidir. Özel alışveriş
kulüpleri, özellikle giyim ve aksesuar
alanında satış üzerine odaklanmış
durumdadırlar.
• Müzik ve telefon melodisi
indirme
• Video ve dijital resim
indirme
• Konum temelli eğlence
servisleri
MOBİL TİCARET (M-COMMERCE)
Geçtiğimiz beş yıl içinde akıllı
telefon sahipliğinin artması mobil
ticaret kavramının yaygınlaşmasında
en önemli faktörlerden biridir
(E-commerce Trends, 2011).
Kullanıcıların, sadece akıllı telefon
değil ayrıca tablet tarzı mobil
araçları da edinmesinden ve
tüm bu araçları 3G teknolojisi ile
kullanmalarından dolayı daha fazla
aracın mobil ticarette yer alacağı
öngörüsünde bulunmak mümkündür.
3G teknolojisi ile neredeyse her cep
telefonu sahibi de internet erişimi
hakkına sahip olmuştur. Tüm bu
araçlar sayesinde artık kullanıcılar
daha rahat mobil ticaret işlemleri
gerçekleştirebileceklerdir. Artık daha
fazla mobil ticaret uygulamaları
geliştirilerek ve var olan e-ticaret
siteleri mobil kullanıma uygun hale
getirilerek, e-ticaret firmalarının bu
yükselen eğilimden geri kalmamaya
çabalamaları gerekmektedir.
• Mobil saymanlık
Mobil bilgi
servisleri
• Mobil arama servisleri
• Doğrudan pazarlama
Mobil
• Mobil aktivite
pazarlama
organizasyonları
• Mobil gazeteler
Mobil
alışveriş
• Ürünleri ve servisleri mobil
satın alma
• Toplu taşıma
Mobil
biletleme
• Spor ve kültürel olaylar
• Hava ve demiryolu trafiği
• Mobil otopark
• Araçların uzaktan teşhis ve
onarımı
Telematik
sistemler
olan araçları içermektedir. Bir başka
tanımlamada m-ticaret, “mobil iletişim
ağı vasıtasıyla yürütülen, parasal
değeri olan eylemlerdir” şeklinde
belirtilmiştir (http://en.wikipedia.org/
wiki/Mobile_commerce).
• Navigasyon servisleri
• Araç izleme ve çalınma
koruma
• Acil durum servisleri
tanımlanabilmektedir. Mobil
terminaller, mobil telefonlar ve
PDA’lar gibi tüm taşınabilir cihazları,
kablosuz ağlara erişebilme yeteneği
E-ticarete bu tarz bir yaklaşım diğer
e-ticaret modellerinden farklı olarak
ilk önce Amerika değil Avrupa’da
denenerek dünyaya yayılmıştır.
Özel alışveriş kulübü yaklaşımı 2001
yılında ilk defa bir Fransız firması
tarafından denenmiş yenilikçi bir
yaklaşımdır. Bu e-ticaret modeli
2008 yılından itibaren de ülkemizde
yaygınlaşmıştır. Ülkemizde bu
modelin öncüsü pozisyonundaki
firmanın büyüme rakamları (2011 yılı
için %700) incelendiğinde gelişime
açık bir e-ticaret modeli olduğu
görülmektedir.
Üyelikle satış yapan firmalar müşteri
çemberini kendi üyeleri sayesinde
AĞUSTOS 2012
35
Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar
siteleri günün fırsatı başlığı altında
ürün ve servislerini duyurarak belli
sayıda satışa imkan tanımaktadırlar.
Pek çok grup satış sitesi yerel
satıcılarla, KOBİ’lerle anlaşıp toplu
ve indirimli ürün-servis satışları
geçekleştirmektedirler.
Bu e-ticaret modelinde de ilk etapta
üyelikle işlem yaptırılsa da zaman
içerisinde üyelik kavramı önemini
yitirmeye başlamıştır. Bu sitelerde
özellikle yeme-içme-seyahat-masaj
gibi başlıklarda hizmet ağırlıklı satışlar
sıklıkla görülmektedir.
KİŞİYE ÖZEL PORTFÖYLÜ KAMPANYALI
ALIŞVERİŞ (PUSH SHOPPING)
genişletme yoluna gitmişlerdir.
Her üye, yeni üye kazandırdıkça
hediye çekleri ile ödüllendirilerek
müşterilerinin kendi reklamlarını
yapmasını sağlayan farklı bir
pazarlama taktiği geliştirmişlerdir.
Bu iş modelinde süre sınırlaması söz
konusudur ve indirimden kısa bir süre
önce üyelere e-posta yolu ile bildirim
yapılarak, üyeler bilgilendirilmektedir.
Bu yapıda bir üyeden davetiye
almadan kulübe üye olunamamakta,
ürünler görüntülenememekte
ve indirimden haberdar
olunamamaktadır, yani kapalı devre
alışveriş sistemiyle çalışmaktadır.
Eskiden internetten alınan ürünlerin
iade süreçleri ve müşteri ilişkileri
sıkıntılı olduğundan daha çekingen
36
AĞUSTOS 2012
olan müşteri potansiyeli gelişen
müşteri hizmetleri, ücretsiz kargo
iadesi gibi yöntemlerle elektronik
ortamda alışverişe artık daha az
mesafeli yaklaşmaktadır.
GRUP SATIN ALMA
Grup satın alma, ürün ve servisleri
önemli ölçüde indirimli fiyatlarla belirli
sayıda alıcının satın alması prensibine
dayana e-ticaret modelidir. Grup
satın alma firmaları, kampanyalara
katılan diğer firmalardan belirli
oranlarda komisyon alarak gelir
elde etmektedirler. Son zamanlarda
grup satın alma web siteleri
çevrimiçi alışveriş işinin önde gelen
firmaları tarafından yürütülmeye
başlanmıştır. Tipik olarak bu web
Bu e-ticaret eğilimi, belli bir hayat
tarzına yönelik birkaç günlük fırsatların
sunulduğu özel alışveriş kulüplerine
benzese de onlardan faklılaştığı bir
takım yönleri bulunmaktadır. Bu
yaklaşımla kampanya alışveriş modeli
bir adım daha öteye götürülerek,
kişiye özel fırsatlı alışveriş mantığı
ile e-ticaret kavramlarına bir yenisi
eklenmektedir.
Bu tip alışveriş sitelerinde kişiler
detaylı bir hayat tarzı anketi doldurur
ve ardından belirlenen bir miktarda,
düzenli aylık üyelik ücreti öderler.
Ardından ankette doldurulan tarza
yönelik özel olarak ürün kataloğu
müşterilerin e-posta hesabına gelir. Bu
tip siteler hiç kimseye bütün ürünleri
görme imkanı vermemektedir, sadece
anketten gelen bilgiler ile müşteriye
seçilen özel ürünler görülebilmektedir
(Push Shopping, 2012). Bu sayede
müşterilerin anketi doğru bilgilerle
doldurması konusu önemli hale
gelmektedir. Müşterinin aldığı ilk ürün
aylık ücreti verildiğinden bedelsizdir.
Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar
Eğer müşteri ürün almaz ise aylık
ücreti yine de ödemiş olmaktadır.
Kişiselleştirmenin maksimum olduğu
bu e-iş modelinde güvenilirlik
konusu en problemli kısım olarak
görünmektedir. Bu yüzden bu
tip e-ticaret firmaları ünlü kişileri
reklam yüzü olarak kullanarak
müşteri güvenini sağlama yoluna
gitmektedirler. Daha çok moda,
aksesuar endüstrisi, teknoloji ürünleri
için başarılı olabileceği düşünülen
bir modeldir. Kişiye özel portföylü
kampanyalı alışveriş modelinde
tüketicilerin hayat tarzlarına dair
özel bilgiler bu firmaların elinde
bulunduğundan müşterilere
yaratılabilecek birçok ekstra değer
bulunmaktadır. Bu nedenle yatırımcılar
tarafından yakından takip edilen bir
model olarak öne çıkmaktadır.
SONUÇ
E-ticaret hacminin büyümesinde
şüphesiz ki internetin yaygın
kullanılmaya başlaması kadar akıllı
telefonlar ve sosyal medyanın
da büyük önemi bulunmaktadır.
90’lı yıllarda geleneksel ticaret
modellerinin kopyalanması ile yapılan
e-ticaret günümüzde firmaların
ve müşterilerin ihtiyaçlarını tam
olarak karşılayamamaya başlamıştır.
Artık teknolojinin sağladığı tüm
imkanlar ve farklı yaklaşımlar
kullanılarak oluşturulan yeni modeller
kullanılmaktadır.
Pek çok e-ticaret uzmanına göre,
2013’te e-ticaret sektöründe tek
bir ürün gamına odaklanan dikey
sitelerin yükselişte olacağı, kişiye özel
üretim siteleri, sosyal medya ve sosyal
ticaretle ilgili kurguların ön planda
olacağı öngörülmektedir.
Yapılan tahminlere göre e-ticaret
alanında büyüme devam edecek
ancak bu noktada yenilikçi yaklaşımlar
kullanan firmalar bir adım öne
çıkacaklardır.
Türkiye’de özellikle özel alışveriş
kulüpleri ve grup satın alma alanında
yaklaşımları ile kurulan e-ticaret
firmalarının büyüme oranları
göz önüne alındığında e-ticaret
potansiyelinin ne kadar büyük olduğu
daha iyi anlaşılacaktır.
10.
11.
12.
KAYNAKÇA
1. Bajaj, K., Nag, D. (2005), “E-Commerce”,
Tata McGraw-Hill Publishing, s. 18-19.
2. Wen, J., Chen, H., Hwang, H., (2001),
“E-commerce Web Site Design:
Strategies and Models” Information
Management & Computer Security , s. 6.
3. BKM (Bankalar Arası Kart Merkezi),
Sanal Pos İle Yapılan E-ticaret İşlemleri,
http://www.bkm.com.tr/istatistik/sanal_
pos_ile_yapilan_eticaret_islemleri.asp,
Erişim Tarihi: 07.05.2012
4. E-commerce Trends For 2011, http://
www.zippycart.com/ecommercenews/1613-ecommerce-trends-for-2011.
html, Erişim Tarihi: 25.04.2012
5. E-ticarette Yeni Trendler, http://www.
teknokulis.com/Yazarlar/hasan_
genc/2011/05/03/ eticarette-yenitrendler: Erişim Tarihi: 27.04.2012
6.http://en.wikipedia.org/wiki/Social_
commerce, Erişim Tarihi: 26.04.2012
7.http://en.wikipedia.org/wiki/Mobile_
commerce, Erişim Tarihi: 26.04.2012
8. IMAP, Retail Industry Global
Report, (2010), http://www.imap.
com/imap/media/resources
IMAPRetailReport8_23CB9AA9C6EBB.
pdf, Erişim Tarihi: 04.05.2012
9. IWS, 2010, Turkey Internet Usage
Stats and Market Report, http://www.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
internetworldstats.com/ euro/tr.htm,
Erişim Tarihi: 27.04.2012
İyiler, Z., 2009, Elektronik Ticaret ve
Pazarlama: İhracatta İnternet Zamanı,
İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Ankara,
http://www.ibp.gov.tr/bilkay/assets/
eticaret.pdf, Erişim Tarihi: 02.05.2012,
s.53.
Jentzsch, R., Miniotas, A. (1999), “The
Application of E-commerce to SME”
Proc. 10th.Austalusian Conference on
Information Systems, s. 435.
Liu Chang ve Arnett Kirk P. (2000),
“Exploring the Factors Associated with
Web Site Success in the Context of
Electronic Commerce”, Information &
Management, Vol 38, s.23.
Özgöker, U., Saral, T., (2000) Gümrük
Birliği Sürecinde KOBİ’ler, Türkiye-Avrupa
Birliği Derneği İstanbul Şubesi,Yayın No.
6, İstanbul s. 188.
Özmen, Ş., (2003), “Ağ Ekonomisinde
Yeni Ticaret Yolu E-ticaret”, İstanbul Bilgi
Üniversitesi Yayınları, s.15.
Türen, U., Gökmen, Y., Tokmak, İ. (2011),
“Türkiye’de E-ticaret İşlem Hacmini
Etkileyen Faktörler Üzerine Bir Araştırma:
Bir Model Önerisi”, KHO Savunma
Bilimler Dergisi, 10(1), s. 49-71.
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği
(ITU), Ülkelere Göre Dünyadaki İnternet
Kullanıcı Sayıları, http://en.wikipedia.
org/wiki/List_of_countries_by_
number_of_Internet_users, Erişim Tarihi:
27.04.2012
Push Shopping, http://www.dijitolog.
com/2011/09/push-shopping-nedir/,
Erişim Tarihi: 11.05.2012
Tiwari, R., Buse, S., Herstatt, C., (2006),
“From Electronic To Mobile Commerce”,
Institute of Technology and Innovation
Management Hamburg University of
Technology, Tech Monitor Magazine
Sep-Oct 2006 s.39-42.
AĞUSTOS 2012
37
"REFAHIN ÖLÇÜMÜ VE TOPLUMLARIN
İLERLEMESİNİ TEŞVİK ETMEK" KONFERANSI
Dursun BALKAN - Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ
Sanayi ve Teknoloji Uzmanları – Verimlilik Genel Müdürlüğü
“Refahın Ölçümü ve Toplumların
İlerlemesini Teşvik Etmek” konulu
konferans; e-frame projesinin paydaşları
olan OECD, İtalya İstatistik Ofisi (Istat)
ve Hollanda İstatistik Ofisi (CBS)
tarafından organize edilmiş ve Eurostat
ile Avrupa İstatistik Sistemi (European
Statistical System) işbirliğinde 26-28
Haziran 2012 tarihlerinde Fransa’da
gerçekleştirilmiştir. Konferansa
Verimlilik Genel Müdürlüğü’nü temsilen
Özlem Durmuş, Nazlı Saylam
Bölükbaş ve Dursun Balkan katılmıştır.
Konferansta ilk olarak “Refahın ve
Toplumların İlerlemesinin Ölçümü”ne
yönelik yürütülen e-frame projesinin
tanıtımı yapılmıştır. Proje kapsamında
çeşitli konferans ve çalıştaylar
düzenleneceğinden bahsedilmiştir.
Bu çalıştay ve konferansların listesi şu
şekildedir:
38
Son konferansa kadar entegre edilmiş
ana raporlar tamamlanmış olacaktır.
Bu raporları; “İlerlemenin Ölçümü
ve Sürdürülebilir Büyüme Durum
Değerlendirme Raporu” ve gelecek
çalışmalar için yol haritası olacak
olan “İlerlemenin Ölçümü El Kitabı”
oluşturmaktadır. E-frame projesinin
koordinatörlüğü İtalya Ulusal İstatistik
Enstitüsü (ISTAT- Italian National
Institute of Statistics) tarafından
yürütülmektedir. E-frame projesinin en
temel amacının refah ve ilerlemenin
ölçümü üzerine yapılan tüm tartışmalar
için ilgili tüm paydaşlar arasında bir
Avrupa çerçevesi yaratmak olduğu
üzerinde durulmuştur. E-frame projesi,
ekonomik performans, gelişme, refah
ve daha genel olarak toplumların
ilerlemesini ölçmek konularındaki
tartışmaları ilgili tüm paydaşların
(Avrupa’daki ilgili kurumlar, politika
yapıcılar, araştırmacılar ve sivil toplum)
faaliyetlerini koordine ederek konuyu
tüm önemli yönleriyle ele almayı ve
aşağıdaki genel hedeflere ulaşmayı
hedeflemektedir.
Sosyal Sermaye Çalıştayı
25-26 Mayıs
2012
İlk konferans
26-28
Haziran
2012
Beşeri Sermaye ve İşgücü Piyasası
Çalıştayı
Mart 2013
Avrupa’da Sosyal İzleme ve
Raporlama Çalıştayı
Mart 2013
• Sürdürülebilirlik ve beşeri sermaye de
dâhil olmak üzere refah ve toplumsal
ilerlemenin ölçülmesi konusunda
araştırma faaliyetlerini sürdürmek,
Küreselleşen Dünyada Ulusların
Zenginliği Çalıştayı
Nisan 2013
• Konu ile ilgili Avrupa’da tartışma
ortamını teşvik etmek,
İlerlemenin Yerel Seviyede Ölçümü
Çalıştayı
Nisan 2013
• Mevcut göstergelerin kullanımı için
kurallar tanımlamak,
Maddi Olmayan Varlıklar Üzerine
Çalıştay
Mayıs 2013
Paydaşların Katılımı ve Müzakereci
Süreçlerin Etkinleştirilmesi İçin
Metodolojiler Konulu Çalıştay
• İlerlemenin ölçümü üzerine çalışan
Ulusal İstatistik Enstitüleri’nin
uyumlaştırılmasını sağlamak.
Haziran
2013
Yeni Ulusal Hesaplar Mimarisi
Çalıştayı
Kasım 2013
Çevresel Göstergeler Çalıştayı
Aralık 2013
Son Konferans
Şubat 2014
AĞUSTOS 2012
İlgili hedefler doğrultusunda
gerçekleştirilen konferans, refahın
ve ilerleme göstergelerinin ölçümü
ve politika kullanımı üzerine
odaklanmıştır. Bu göstergeler
insanların yaşamında direkt etki eden
göstergelerdir. Refahın ve ilerlemenin
ölçümü; standart ekonomi ve
gelişme göstergelerini tamamlayıcı
ve insanların yaşam koşullarını
direkt yansıtan yeni istatistikler
oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu
çalışma üç kavramsal çerçeve altında
gruplandırılmıştır:
1) Maddi Koşullar
(Material conditions)
a) Ulusal Hesaplardaki Eşitsizliklerin
Ölçülmesi,
b) Hanehalkları Tarafından Kendi
Kullanımları İçin Üretilen Hizmetlerin
Ölçümü,
c) Kişi Başına Reel GSYİH Büyümesi
ve Kişi Başına Reel Hanehalkı Geliri
Büyümesi Arasındaki Farklılıkların
Belirlenmesi,
d) Hanehalkı Gelir, Harcama ve
Varlıklarına İlişkin Bütünleşik Mikro
Veri Çerçevesi Oluşturulması.
Konferansta ayrıca, “GSYİH ve Ötesi”
(GDP and Beyond) kavramından ve
bu kavramın tarihsel gelişiminden
bahsedilmiştir. Bahsedilen tarihsel
gelişim kronolojik olarak aşağıdaki
gibidir:
1968: Ulusal Hesaplar Sisteminin
Benimsenmesi
1970’ler: Ekonomik büyüme ve
ekonomik hesaplara yöneltilen
eleştiriler
Demografik ve sosyal istatistiklere
entegre bir sistem geliştirme çalışmaları
Çevre için ekonomik kavramlar
1987’ler: Sürdürülebilir Büyüme
2001: Avrupa Sürdürülebilir Büyüme
Stratejisi ve Sürdürülebilir Göstergelerin
Değişimi
2006: Yenilenmiş Avrupa Sürdürülebilir
Büyüme Stratejisi
2007: Geniş katılım içeren büyük Avrupa
Konferansı (İstatistikçiler, çevreciler ve
politikacıların katılımı ile)
2009: GSYİH ve ötesi konusunda kısa
ve uzun dönemli politik yol haritaları
üreten komisyonların oluşturulması
2010: Avrupa İstatistik Sistemi (ESSEuropian Statistical System) tarafından
başlatılan Sponsorluk GrubuSponsorship Group (Stiglitz Raporu)
2011: Sponsorluk Grubu Raporları
Bu kapsamda GSYİH ile refah
ölçümünün doğruluğu da irdelenmiştir.
GSYİH, ülkelerin refah düzeylerinin
ve ilerlemelerinin ölçülmesi ve bu
konulardaki değişimlerin izlenmesi
ve ülkeler arası karşılaştırmaların
yapılması konusunda kullanılan
temel göstergedir. Ancak günümüz
dünyasında pek çok ekonomist
tarafından; bir ülkenin sadece mal
ve hizmet üretebilme kapasitesini
ölçmekte yetersiz kaldığı ve bir
toplumda yaşayan insanların refahını
oluşturan sağlık, eğitim, iş-yaşam
dengesi, çevre kalitesi gibi doğrudan
üretime bağlı olmayan faktörlerin de
incelenmesi gerektiği konusu gündeme
getirilmiştir. Bu görüş doğrultusunda,
sadece ürettiği mal ve hizmet
miktarını ölçmek gerek bir ekonominin
verimliliğini yansıtma anlamında ve
gerekse politika üretme süreçlerinde
yetersiz kalmaktadır.
Diğer taraftan GSYİH gelir dağılımdaki
eşitsizliği hesaba katmakta yetersiz
kalabilmektedir. GSYİH kişi başına
düşen ortalama üretimi yansıtır ve
toplumun herhangi bir kesimindeki
değişimleri gösteremez. Gelir
dağılımındaki eşitsizliğin artması ise
işgücü verimliliğinin azalmasına sebep
olur. Ekonomik krizlere, artmakta olan
kaynak sıkıntısı ve pek çok çevre tehdidi
eklenince; daha etkili yeni ölçüm
araçlarının oluşturulması ihtiyacı ivme
kazanmıştır. İlerlemeyi ölçebilmek
için yeni ölçüm değerleri ve araçları
oluşturmaya çalışanlardan bazıları;
Birleşmiş Milletler, OECD, UNEP (United
Nations Environment Programme)’dir.
Ayrıca maddi koşullar ile ilgili olarak,
Avrupa 2020 Stratejisi’nde ise basit,
spesifik ve ölçülebilecek beş ana hedef
belirlenmiştir. Bu hedefler;
• İstihdam: 20-64 yaş arası nüfusun
istihdam oranının yüzde 69’dan
yüzde 75’e çıkarılması,
• Ar-Ge / İnovasyon: Avrupa Birliği
Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’ndan ArGe ve inovasyona ayrılan payın
mevcut yüzde 2 oranından yüzde 3’e
çıkarılması,
Index) kullanarak ölçmektedir. İnsani
gelişme endeksi üç boyut ve dört
göstergeden oluşmaktadır. İnsani
gelişme endeksini oluşturan üç boyut;
sağlık, eğitim ve yaşam standartlarıdır.
Dört gösterge ise yaşam beklentisi,
ortalama eğitim süresi, beklenen eğitim
süresi, kişi başına düşen gayri safi milli
gelirdir.
• Yoksulluk/Sosyal dışlanma: 20
milyon insanın yoksulluktan ve sosyal
dışlanmadan kurtarılmasıdır.
Ayrıca, yaşam kalitesinin subjektif
şartlara ve yeterliliklere bağlı olduğu
ve yaşam kalitesi göstergelerinin
de kapsamlı bir şekilde eşitsizlikleri
değerlendirmesi gerektiği; yaşam
kalitesini ölçmek için hazırlanan
anketlerin her kişi için farklı yaşam
kalitesi kriterlerini değerlendirecek
şekilde tasarlanması ve bu bilgilerin
de farklı alanlarda politika üretirken
kullanılması gerektiği vurgulanmıştır.
Gerek objektif gerekse subjektif refah
ölçülerinin kişilerin yaşam kalitesi
hakkında anahtar bilgi sağlayacağına
değinilmiştir. İstatistik kurumlarının
anketlerinde kişilerin yaşam
değerlendirmeleri, hedonic deneyimleri
ve önceliklerini elde edecek sorulara yer
vermesi gerektiği belirtilmiştir.
2) Yaşam Kalitesi (Quality of life)
3) Sürdürülebilirlik (Sustainability)
Ekonomik kaynaklar genelde kişilerin
refahı konusu üzerinde durmaz. Sağlık,
insan ilişkileri, eğitim, çevre kalitesi, sivil
katılım, yönetim, güvenlik ve yaşam
kalitesini oluşturan kişilerin hayattaki
subjektif deneyimlerine dayanan
duygular ve değerlendirmeler gibi
diğer tüm faktörler kişilerin refahını
oluşturur. Yaşam kalitesini ölçmek tüm
bu faktörleri aynı anda ekonomik ve
ekonomik olmayan, subjektif ve objektif
şekillerde ve farklı nüfus grupları
arasında değerlendirmeyi gerektirir.
OECD’nin bu konudaki çalışmaları ise
“Subjektif Refahın Ölçülmesine Yönelik
Kılavuzlar Geliştirmek” şeklindedir.
Subjektif refah göstergeleri kişilerin
yaşamına ilişkin kritik bilgileri
elde etmede fayda sağlar. Yaşam
memnuniyeti gibi subjektif refah
ölçüleri ülkelerin İstatistik Ofisleri ve
uluslararası organizasyonlar tarafından
oluşturulur.
Konferansta sürdürülebilirlik başlığında
temel olarak iki dinamik üzerinde
yoğunlaşılmıştır. Birisi beşeri sermeye
diğeri ise doğal sermayedir.
• İklim değişikliği/Enerji: Sera gazı
salınımının 1990 yılına kıyasla en az
yüzde 20, şartlar elverişli ise yüzde
30 oranında azaltılması, AB’nin enerji
tüketiminde yenilenebilir enerjinin
payının yüzde 20’ye yükseltilmesi ve
yüzde 20 oranında enerji verimliliği
sağlanması,
• Eğitim: Okulu erken bırakanların
oranının yüzde 15’ten yüzde 10
seviyesine düşürülmesi, 30-34 yaş
arası yüksek öğrenim mezunu nüfus
oranının yüzde 31 seviyesinden en az
yüzde 40 seviyesine yükseltilmesi,
Dünya Bankası, yaşam kalitesini İnsani
Gelişme Endeksi (Human Development
Beşeri sermaye; üretime katılan
işgücünün sahip olduğu ve diğer üretim
faktörlerinin daha verimli kullanılmasına
imkân veren bilgi, beceri, tecrübe ve
dinamizm olarak tanımlanmaktadır.
Söz konusu değerler, yeni teknolojilerin
bulunması ve etkin bir şekilde
kullanılmasına yol açmakta, böylece
ekonomik büyüme artmakta ve ülke
ekonomisi daha hızlı gelişebilmektedir.
Beşeri sermaye ekonomik olan ve
olmayan çok çeşitli yararlar sağlar.
Özellikle en büyük yararlarından bazıları
daha iyi sağlık, daha uzun ömür ve
toplum yaşamına daha fazla katılımdır.
Sürdürülebilir refah bir ülkenin diğer
kaynaklarının yanında beşeri sermaye
değişimleriyle de ilişkilidir. OECD beşeri
sermaye stokunu parasal olarak tahmin
etme çalışmaları yürütmektedir. Bu
göstergeler okullaşma ve yetkinlik
AĞUSTOS 2012
39
gibi fiziksel göstergeleri temel alır.
Beşeri sermaye stoku fiziksel sermaye
stoku ile karşılaştırıldığında yararlı
olmaktadır. Ülkeler arasında beşeri
sermayeyi ölçmek için kullanılan veri
kaynakları çok çeşitlidir ve tahminler
araştırmalarla sınırlı kalmaktadır. Ayrıca
beşeri sermaye ölçümünde kullanılan
ölçüler de ülkeden ülkeye çeşitlilik
göstermektedir. Fiziksel göstergeleri
genel olarak eğitim istatistiklerinden
elde edilen geleneksel göstergeler
oluşturmaktadır. Parasal ölçüler için
ise gelire dayalı yaklaşımlar ön plana
çıkmaktadır.
Doğal Sermaye: Konferansın doğal
sermaye başlıklı oturumunda
toplumların varlıklarını oluşturan en
önemli bileşenlerden biri olan doğal
kaynak sermayesi ve bu sermayenin
nasıl ölçüleceği ele alınmıştır. Doğal
sermaye ve doğal sermayenin
ölçümüne ilişkin tartışmalar ağırlıkla;
doğal kaynakların sürdürülebilir ve
verimli kullanımının, doğal kaynak
kullanımı ve çevresel etkilerin ekonomik
büyümeden ayrıştırılmasının (decoupling) ve bilgiye dayalı çevresel
karar alma süreçlerinin önemi ve
bu alanda öne çıkan çalışmalar olan
Çevresel-Ekonomik Hesaplamalar
için Uluslararası İstatistik
Standartları (SEEA) ile OECD’nin Yeşil
Büyüme Göstergeleri ekseninde
gerçekleşmiştir.
Gelir eşitsizlikleri, iş ve kazançlar,
hanehalkı gelir ve dağılımı, subjektif
refah, sosyal bağlantılar ve sivil
katılım, bölgesel ve kentsel boyutlar,
çevresel sermaye, beşeri sermaye
ve nüfusun yaşlanması: ekonomik
ve sosyal sürdürülebilirlik ise paralel
çalıştayları oluşturan başlıklardır.
Konferansta, OECD’deki toplumsal
ilerlemenin ve refahın ölçümüne
ilişkin çalışmaların “Küresel Proje”
(Global Project) adıyla 10 yıl önce
başladığından, bu çalışmalardan
sonuncusunun geçtiğimiz yıl tanıtımı
yapılan “Daha İyi Yaşam Girişimi”
(Better Life Initiative) olduğundan,
bu girişimin amacının ise toplumsal
ilerlemenin haritasını çıkarmak ve
politika yapma süreçleri için “piyasanın,
40
AĞUSTOS 2012
ortalamanın, şimdi ve buradanın
ötesinde” bir bilgi sistemi oluşturmak
olduğundan bahsedilmiştir.
Yine bu Girişim kapsamında yer
alan ve kamuoyuyla ilk kez bu
konferansta paylaşılan “Hayat Nasıl”
Raporu (How’s Life Report) OECD’nin
yürüttüğü Küresel Projenin sonuçlarını
yansıtmakta olup yaklaşık 40 ülkede
insan yaşamının detaylı bir fotoğrafını
sunmaktadır. İnsanların maddi yaşam
koşulları ve yaşam kalitesine ilişkin ilk
defa bu kadar fazla sayıda göstergenin
uluslararası seviyede bir araya getirildiği
bu raporun daha önce yayınlanan
Stiglitz Raporundaki tavsiyeleri dikkate
alarak hazırlandığı ve geçtiğimiz Mayıs
ayında hayata geçirilen “Daha İyi Yaşam
Endeksi” adlı interaktif aracı beslediği
belirtilmiştir.
OECD’nin Hayat Nasıl Raporu refahı,
yaşam kalitesi ve maddi yaşam koşulları
ana başlıkları altında toplam on bir
açıdan aşağıdaki gibi ele almıştır:
İNSAN REFAHI
Farklı insanlar için farklı sonuçlar
(eşitsizlikler)
Yaşam Kalitesi
1) sağlık durumu
2) iş-yaşam dengesi
3) eğitim ve beceri
4) sosyal ilişkiler
5) sivil katılımcılık ve
yönetim
Maddi Yaşam
Koşulları
9) gelir ve
varlık
10) iş ve ücret
11) barınma
6) çevre kalitesi
7) kişisel güvenlik
8) subjektif refah
REFAHIN ZAMANLA
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ
(sermayenin farklı biçimlerinin
korunması gerekliliği)
• doğal sermaye
• ekonomik sermaye
• beşeri sermaye
• sosyal sermaye
Yukarıdaki çerçevede belirlenen
konulardaki göstergeler seçilirken şu
kriterler uygulanmıştır:
• Göstergelerin İlgililiği
- yüzeysel geçerlilik (face-validity):
ölçülmesi amaçlananı kapsama
kapasitesi
- kolay anlaşılabilirlik ve tartışmasız
biçimde yorumlanabilirlik
- politika değişikliklerinde
uyumlanabilirlik
- nüfus gruplarına göre ayrılabilirlik
• Destekleyici Verinin Kalitesi
- resmi ve iyi yapılandırılmış veri
kaynağı
- karşılaştırılabilir/standart tanımlar
- maksimum ülke kapsayıcılığı
- tekrarlamalı (rekürsif ) veri
toplanması
Konferansta, GSYİH’nin ve diğer
makroekonomik değişkenlerin insan
hayatına ilişkin gerçekliği tamamen
yansıtamadığının artık kabul edildiği
belirtilmiş ve bu konuda “asıl önemli
olanın bir ülkenin yaptığı sağlık
harcamalarından ziyade o ülkedeki
insanların sağlıklı olup olmadığıdır”
örneği verilmiştir. GSYİH artarken pek
çok insanın eskisine oranla daha iyi
hissetmediğini, yaşam kalitesinden
bahsederken de sadece gelir ve
refahtan bahsetmemek gerektiğini;
örneğin etkili ulaşım, sağlık, eğlence
ve temiz çevre gibi kavramların, yaşam
kalitesini etkileyen faktörlerden bazıları
olduğu dile getirilmiştir.
Ekonomik göstergeler düşünüldüğünde
GSYİH’nin bir ülkenin mal ve hizmet
üretme kapasitesini ölçen bilinen
en etkili gösterge olduğunu ancak
GSYİH’yı diğer istatistiksel göstergelerle
tamamlamanın bir öncelik olması
gerektiği üzerinde durulmuştur. Bunun
için Birleşmiş Milletler’in İnsani Gelişme
Endeksi’ni (HDI) oluşturduğundan,
OECD’nin Toplumların İlerlemesinin
Ölçümü üzerine küresel projeyi
yürüttüğünden, Fransa hükümetinin
Joseph Stiglitz başkanlığında Ekonomik
Performans ve Sosyal İlerleme
Komisyonu’nu kurmuş olduğundan
ve Avrupa Komisyonunun GSYİH ve
Ötesi konferansını düzenlediğinden
bahsedilmiştir.
Ayrıca ortalamaların ötesine
bakabilmenin ve nüfus grupları
arasındaki gelir eşitsizliklerini
değerlendirebilmenin önemine
vurgu yapılmış, yaşam koşulları ve bu
koşulların doğrudan bireylerce takdirini
yansıtabilmek için hem objektif hem
de subjektif konuların önemli olduğu
belirtilmiştir. Bu doğrultuda OECD’nin
odaklandığı noktalar şu şekilde
sıralanmıştır:
• Sadece GSYİH değil, hanehalkı ve
insanlar,
• Girdi veya çıktılar değil, nihai etkiler,
• Ortalamanın yanı sıra eşitsizliklerin
değerlendirilmesi,
• Refahın objektif ve subjektif
unsurlarının birlikte içerilmesi.
Konferanstan çıkarılacak temel sonuç
ise; ülkelerin refahının ve ilerlemesinin
belirlenmesinde sadece mal ve hizmet
üretebilme kapasitesinin (GSYİH)
ölçülmesinin yetersiz olduğu, bunun
yanında doğrudan üretime bağlı
olmayan faktörlerin (sağlık, eğitim,
çevre, gelir dağılımı) de incelenmesi
gerektiğidir. Çünkü sadece üretilen
mal ve hizmet miktarını ölçmek gerek
bir ekonominin verimliliğini yansıtma
anlamında gerekse politika üretme
süreçlerinde yetersiz kalmaktadır.
Bu bağlamda genel kabul görmüş
GSYİH ve verimlilik gibi göstergeler
nispeten geleneksel kalmakta ve
bu tarz göstergelerin; gelir dağılımı,
subjektif refah, eğitim, sağlık, çevre,
beşeri sermaye gibi boyutlarla
birlikte incelenmesi gerekliliği ortaya
çıkmaktadır.
Konferansın beşeri sermayenin
ölçülmesi ile ilgili kısmında da; beşeri
sermayenin sosyal politika, işgücü
piyasası, eğitim gibi konularda etkileyici
faktör olmasının yanı sıra ekonomik
büyüme ve verimlilikte de belirleyici bir
rol oynadığı ve toplam faktör verimliliği
hesaplamalarında fiziksel sermaye
stokuna ek olarak beşeri sermaye
stokunun da kullanılması gerektiği
gündeme gelmiştir.
AĞUSTOS 2012
41
Güney Kore Milletvekillerinden Oluşan Heyet
Bakanlığımızı Ziyaret Etti
Güney Kore devleti tarafından 2005 yılından bu yana uygulanan
teknik işbirliği amaçlı Bilgi Değişim Programı kapsamında Türkiye’de
gerçekleştirilen üçüncü proje olan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Verimlilik Genel Müdürlüğünce başlatılan işbirliği projesi ile ilgili
memnuniyetlerini iletmek ve sanayi alanında iki ülke arasında olası işbirliği
alanlarını görüşmek üzere ülkemize gelen G. Kore heyeti, 6 Ağustos
2012 tarihinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını (BSTB) ziyaret etti. G.
Kore Ulusal Meclisi Strateji ve Maliye Komisyonu Başkanı Kang Ghil-Boo
Başkanlığındaki heyette, Milletvekili ve G. Kore Ulusal Meclisi Strateji ve
Maliye Komisyonu Başkan Yardımcısı Na Seong Lin, Milletvekili ve Kore
Ulusal Meclisi, Strateji ve Maliye Komisyonu Başkan Yardımcısı Kim Hyun
Mee, Strateji ve Maliye Bakanlığı, Planlama ve Koordinasyondan sorumlu
Bakan Yardımcısı Kim Kyu Ok, G. Kore Ulusal Meclisi Strateji ve Maliye
Komisyonu Direktörü Cook Kyung Bok, G. Kore Eximbank Kıdemli Yönetici
Direktörü Shim Seop, Kore Eximbank Ekonomik Kalkınma İşbirliği Fonu
Grup Direktörü Moon Jae Jeong ve Kore Eximbank Ekonomik Kalkınma
İşbirliği Fonundan Lee Dong Uk yer aldı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan
Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu tarafından kabul edilen heyetle
gerçekleştirilen toplantıya Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz, AB ve Dış
İlişkiler Genel Müdürü Ayhan Karaca ile ilgili uzmanlar katıldı.
Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, konuk heyet başkanı
Kang Ghil-Boo ve beraberindeki heyeti ağırlamaktan duyduğu
memnuniyeti ifade ederek başladığı konuşmasında, bilim ve teknolojinin
insanlığın yararına kullanılması için ülkelerin yakın işbirliği yürütmeleri
gerektiğini belirterek, işbirliklerinin kurulması ile sürdürülebilir büyümenin
yakalanabileceğini ve bunun her iki ülke için de son derece önem arz
ettiğini ifade etti.
42
AĞUSTOS 2012
Görüşmede G. Kore heyeti, Bilgi Paylaşım Projesinin hayata
geçirilmesinden duydukları memnuniyeti ifade etti ve çalışmaların
gidişatına ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. BSTB yetkilileri ise projenin
takvime uygun şekilde devam ettiğini belirterek, önceki projelerin de
tecrübesine dayanarak projeden başarılı sonuçlar alınması beklentilerini
ifade ettiler.
G. Kore heyeti ayrıca,“Türkiye Cumhuriyeti ve Kore Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşma”ile“Türkiye Cumhuriyeti
ve Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşması”nın, 1 Ağustos
2012 tarihinde Ankara'da imzalandığını ve bu antlaşmalardan duydukları
memnuniyeti dile getirerek, Anlaşmanın iki ülke meclisi tarafından kısa
vadede onaylanması ve kapsamının hizmet ticareti ile yatırımlara da
genişletilmesi dileğini iletti.
Toplantıda Prof. Dr. Kavranoğlu, Türkiye’nin enerji ve vergi politikalarına
ilişkin bilgi vererek ülkemizdeki yeni teşvik paketine dikkat çekti ve
teşviklerde yerli yabancı ayrımı olmadığını belirtti. Kavranoğlu, iki ülkenin
de doğal kaynaklarının yetersizliğini dile getirerek, mevcut durumda
işbirliğinin yoğun olarak görüldüğü otomotiv sektörünün dışındaki
sektörlerde de –özellikle nükleer enerji başta olmak üzere temiz kömür
teknolojileri ve yenilebilir enerji ile bilim ve teknoloji alanlarında- işbirliğine
gidilmesinin fayda sağlayacağını ifade etti.
VGM tarafından yürütülen“Bilgi Değişim Programı” (KSP)
Kapsamındaki Proje
Finansmanı G. Kore Eximbank’ın katkılarıyla G. Kore Strateji ve Maliye
Bakanlığınca karşılanan proje ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
tarafından hayata geçirilecek“Ulusal Verimlilik Stratejisi”çalışması ile“Eko
Verimlilik Merkezi Kurulması”çalışmaları için Güney Kore deneyimleri
ışığında bir yol haritası çizilmesi planlanmakta ve Türkiye’de konuyla
ilgili mevcut durum ortaya konarak, mevzuat, insan kaynağı ve teknik
anlamda ihtiyaçların belirlenmesi hedeflenmektedir. İçinde KOSGEB
tarafından yürütülecek eko-endüstriyel parklarla ilgili bir bileşen de
bulunmakta olan projenin ilk aşaması 16-19 Temmuz 2012 tarihleri
arasında İstanbul ve Ankara’da yapılan çalışmalarla tamamlanmış olup
ikinci aşamada Ekim 2012’de G. Kore’de çalıştay, seminer ve saha ziyaretleri
gerçekleştirilecektir. Ocak 2013’te ise Türkiye’de düzenlenecek kapanış
toplantısı ve sunulacak final raporu ardından projenin tamamlanması
öngörülmektedir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TÜBİTAK
Arasında ‘Ar-Ge’ İşbirliği Protokolü İmzalandı
TÜBİTAK arasında imzalanan bu anlaşmayla büyük bir sinerji doğacaktır”
dedi.
Bu protokolle, 10 yıl içinde sanayileşmeyle ilgili çok önemli
mesafeler kat edilecek
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Türkiye Bilimsel
ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) arasında 13 Ağustos 2012
tarihinde gerçekleştirilen İşbirliği Protokolü İmza Töreni'ne katıldılar.
Bu anlaşmayla büyük bir sinerji doğacak
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün konuşmasında, Türkiye’nin
uzun yıllar boyunca ihtiyaçlarını dışarıdan karşıladığını, potansiyelini
açığa çıkarma konusunda biraz geri kaldığını belirtti. Bugün itibariyle
ise Türkiye'nin büyük bir potansiyeli, imkanları ve kaynağı olduğunu
anlatan Ergün, ihtiyaçların da gün geçtikçe büyüdüğünü söyledi. Ergün,
Türkiye’nin 10 yıl önceki üretim ve ihracat rakamlarıyla bugün aynı
alanlarda yakalanan rakamların karşılaştırıldığında, arada önemli bir fark
olduğunu vurgulayarak,“130 milyar Dolar üretim yaparken ihtiyacınız
olan enerjiyle 800 milyar Dolar’lık üretim yaparken ihtiyacınız olan enerji
aynı mı? Değil... Şimdi hedeflerimiz var. Fert başına 20 bin Dolar milli gelir
seviyesini aşmak istiyoruz. Bu da 2 trilyon Dolar üretim, 500 milyar Dolar’lık
ihracat demek, enerji demek... Bu üretimi, bu ihracatı enerji olmadan
gerçekleştiremezsiniz”diye konuştu.
Enerjiyle ilgili tüm imkanların birlikte değerlendirilmesi ve bunun da
Ar-Ge ile yapılması gerektiğini vurgulayan Ergün, şöyle devam etti:
“Önümüzdeki dönemin en önemli konuları; su, gıda ve enerjidir. Herkesin
bu konularda arz güvenliğini sağlaması, kendi teknolojilerine sahip
olması gerekmektedir. Hele bizim gibi ülkelerin bunlara daha fazla sahip
olması gerekmektedir. Dünyada iddiası olmayan, ‘azıcık aşım ağrısız başım’
diye düşünen kişiler olduğu gibi ülkeler de olabilir ama biz öyle bir ülke
değiliz. Bizim ağrısız başımız olmaz. Bizim başımız şu veya bu şekilde
bu coğrafyada, büyük bir ülke olarak ağrır. Ağrıyor da zaten ama bu
coğrafyada ayakta kalmak, güçlü olmak zorundayız.”
Enerjinin, Türkiye'nin büyümesindeki en önemli sektörlerin başında
geldiğini söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız şunları
kaydetti:“Diyelim ki rüzgar santrali... Eğer siz tribün ve jeneratör kısmını
yapamıyorsanız, burada yine yatırımları ithal kaynaklarla yapmak zorunda
kalıyorsunuz. Bu bir paradoks, bunu aşmak zorundayız. İşte bu yaptığımız
protokoller ve bunun çerçevesinde yapılacak yatırımlarla, Türkiye'nin
yalnızca rüzgarla alakalı karar verilmiş ve lisansa bağlanmış yatırımlarında
minimum 15 milyar dolarlık bir ithalatı kesmiş olacağız.”Bakan Yıldız,
bugün yapılan protokolle beraber 10 yıl içinde sanayileşmeyle ilgili çok
önemli mesafeler kat edileceğine dikkati çekerek, yatırımların mümkün
olduğu kadar yerli kaynaklardan yapılması gerektiğini ifade etti.
TÜBİTAK'ın vereceği desteğe çok önem verdiklerini dile getiren Yıldız,
''Ar-Ge faaliyetleriyle alakalı, tüm kurumlarımızla beraber yapılacak 15’e
yakın bölümdeki destek için çok teşekkür ediyoruz'' dedi.
10 yıl içinde 10’a yakın proje
TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak ise Türkiye için son derece önemli
olan bir protokol imzaladıklarını bildirdi. Konu enerji olunca, çok fazla
söze hacet olmadığını dile getiren Altunbaşak, Bilim ve Teknoloji Yüksek
Kurulu'nda alınan kararlar gereği enerjinin, ülkenin öncelikli alanlarından
biri olduğunu söyledi. İmzalanan protokolle enerjide dışa bağımlılığı
azaltmak istediklerini vurgulayan Altunbaşak, protokol kapsamında
10 yıllık bir zaman sürecinde 10’a yakın projeden bahsettiklerini bildirdi.
Altunbaşak, protokolle birlikte en az yüzde 20'lik bir yerlilik artışı
beklediklerine işaret ederek,“Enerji ile ilgili konularda hem ham madde
hem teknoloji olarak çok büyük satın almalar yapıyoruz. Stratejik işbirliği
çerçevesinde teknoloji transferi yapmak istiyoruz. Bunlara örnek vermek
gerekirse termik ve hidroelektrik santrallerinin tasarımlarını da burada
yapmak istiyoruz. Türkiye’nin teknolojide geldiği seviye bunun için yeterli”
şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Bakan Ergün ile Bakan Yıldız, İşbirliği
Protokolü'nü imzaladılar.
İmzalanan protokolle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TÜBİTAK'ın,
önümüzdeki 10 yıl içinde çok büyük Ar-Ge projeleri gerçekleştireceklerini
belirten Ergün, bunun çok önemli bir karar olduğunu söyledi. Bakan
Ergün,“Burada büyük bir Ar-Ge potansiyeli var. Enerji Bakanlığı ile
AĞUSTOS 2012
43
Productivity Studies in Universities
The Application of
Productivity Management
Systems in Industrial
Enterprises as a Standard
Using production resources in a sensible
way without wasting and obtaining
maximum output with minimum input
are desirable situations for enterprises.
In fact, these imply productivity in a
simple sense. However, there exist many
inputs and many variables needing to be
taken into account within the enterprise.
Other production inputs are also used
besides labor and these inputs have
close relations with production level
individually or as a whole. Knowing the
productivity rates of all inputs besides
labor and monitoring their trends under
different circumstances pave the way
for changing the quantities to reach the
best input combination and maximum
production level when necessary.
In other words, enterprises evaluate
productivity as an indicator showing the
efficiency levels of allocated resources
like primary materials and supplies, labor,
land, building, machine, equipment and
energy.
The aim of rendering this study a
standard is to make enterprises reach
their desirable productivity levels since
standardization is a task of setting up and
implementing rules in order to obtain
economic gains by the collaboration
of all related parties. In addition, it
also eliminates the ambiguity and the
chance factor characterized in human
mind by primitive relations. Thereby,
standardization has a special importance
in terms of agreement and perception
between people.
44
AUGUST 2012
Sustainable Campus
Implementations in Turkey
and the World
“Sustainable Campus – Green Campus”
implementations that aim to use
environment friendly and energy saving
methods, to serve all academicians,
university students and graduates and
especially the economy and the nature
of the country better and to contribute
sustainable development by creating
environmental awareness have become
widespread rapidly in the country and
the world.
Universities have two important
missions regarding the solutions for
complicated environmental problems
that today’s world faces. First of
all, they have the mission of being
prototype for other institutions in
terms of sustainability since they also
have pressure on the environment
directly by consuming energy and
producing waste during utilizing
the offices, classes and laboratories
for education and research activities
and indirectly by consumption and
transportation of its students. The second
important mission is about their roles in
continuous learning by raising leaders
and generating a living laboratory, in
decreasing the environmental effects
by handling new technologies with the
sustainability concept as a guide for
new implementations and methods
and in total in the formation of a more
sustainable society.
Beneath the eagerness of campuses to
be sustainable, there lie many factors
such as economic factors, indoor quality,
descending nonrenewable energy
resources, ascending energy costs,
ecological effects of global energy usage,
new technologies, global concern and
awareness level, environmental pollution,
climate change and ecological health.
On the other hand, there are some
difficulties in the way to sustainable
campus. This tough task can only be
performed by a successful planning
and implementing process including
campus management unit, academic
and administrative staff, students and
local society. These difficulties can be
listed as follows: perception of the
importance and urgency of sustainable
development, availability of information
resources, consumption cost which is
almost invisible, littleness perception of
role of individuals, belief in that every
movement towards protection brings
cost more than benefit.
The Key for Productivity is
the Collaboration between
University and Industry?
Firms in Turkey have to behave cautious
and be productive since they are
threatened by the severe competition of
firms in China and India. The clustering
project of Çankaya University can be
handled in this perspective. The central
role is given to the university in this
project depending on the belief that
universities have responsibilities in all
areas in its region. The circle around the
university is reserved for the related
sector and the bigger circle is for the
public. In other words, the public,
related sector and the university are
the main actors of the cluster. Local
administrations, non-governmental
institutions and labor organizations are
also natural members since the target of
this organism is to increase the welfare of
the region. Achieving this target requires
coalition of the mentioned parts.
Productivity increases have special
importance since they enable the
firms to increase wages, to pay for
social security contribution, to reserve
capital for research and development…
etc. In the clustering model, common
purchase is suggested to Small and
Medium Enterprises (SMEs) in order to
decrease their costs. Otherwise, firms
have to pay for the logistic individually
for small amounts of raw materials. This
is especially significant for firms which
import their raw materials. İŞİM cluster in
OSTİM is a successful instance for these
organizations.
These organisms depend on
voluntariness of the firms, as expected.
In this regard, there exist some problems
concerning cooperation culture in Turkey
under competition atmosphere. Likewise
the habit of working regularly under
discipline is also a problematic area in the
country. If these features could be settled
down, then our firms would become
more productive.
Bilkent University University-Industry
Cooperation Implementation and
Research Center which was founded
in 2010 aims to be a model in Turkey
by their cooperation studies between
institutions and to gain favor in
education, science and economy by
proactive solutions.
Bilkent University Industrial
Engineering Operational Research
Student Club which was founded
in 1992 by the students in Industrial
Engineering Department tries to produce
a social environment for the students
while strengthening their relations with
professional and academic worlds.
Gazi Industry Society which was
founded in 1996 by the Industrial
Engineering students aims to prepare
the interested students for tomorrows’
professional life. It has also taken
an active role in Productivity Days
contributing to productivity discussions.
Hacettepe University Industry and
System Society which was founded
in 2000 by the Industrial Engineering
students aims to contribute to the
extensive knowledge of managerial and
engineering disciplines and to social and
personal development of its members.
METU Productivity Society which
was founded in 1992 by the leadership
of Prof. Dr. Canan Çilingir organizes
10 different projects every year and
has been in contact with 3 thousand
colleagues.
TOBB-ETÜ Industry and Productivity
Society which was founded in 2005 in
collaboration with National Productivity
Center of the time aims mainly to draw
attention to productivity concept with
its activities and increase the awareness
about the subject.
Uludağ University Industrial
Engineering Society which was
founded in 1995 takes productivity as
a symbol of their discipline and tries to
meet the expectations of students and
business environment more efficiently
every year.
AUGUST 2012
45
SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS
Kaynak: TÜİK- Source: TURKSTAT
Kaynak: Merkez Bankası- Source: Central Bank of the Repuclic of Turkey
46
AĞUSTOS 2012
BİLİM ve TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS
Kaynak: (OECD, MSTI;2011)- Source: (OECD, MSTI;2011)
Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT
AĞUSTOS 2012
47
ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS
Seçilmiş AB Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortlama Yıllık Değişim Oranları /
Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth for Selected EU Countries
Kaynak: Ulusal Verimlilik İstatistikleri, EUROSTAT.
Source: National Productivity Statistics of Turkey, EUROSTAT
OECD Ülkelerinde Büyümeye Katkılar, 1985-2009 Ortalaması /
Contributions to Growth in OECD Countries , 1985-2009 Average
Kaynak: OECD Factbook 2011: Ekonomik, Çevresel ve Sosyal İstatistikler ve Verimlilik Genel Müdürlüğü Hesaplamaları.
Source: OECD Factbook 2011: Economic, Environmental and Social Statistics and General Directorate for Productivity Calculations.
48
AĞUSTOS 2012
ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / NATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS
İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler
Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data
Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2005 Ort.=100) / Index of Production Per Person Employed (2005 Ave.=100)
Toplam Sanayi / Total Industry
Madencilik ve Taşocakçılığı / Mining and Quarrying
Sanayinin Kısımları/
İmalat / Manufacturing
Sections of Industry
Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme ... / Electricity, Gas, Steam And Air Conditioning Supply
ARM - Aramalı / IG - Intermediate Goods
Ana Sanayi
DLT - Dayanıklı Tüketim / DCG - Durable Consumer Goods
Grupları / Main
DZT - Dayanıksız Tüketim / UCG - Non-Durable Consumer Goods
Industrial Groups
ENJ – Enerji / E- Energy
(MIGs)
SEM - Sermaye Malı / CG - Capital Goods
Gıda ürünlerinin imalatı / Manufacture of food products
İçeceklerin imalatı / Manufacture of beverages
Tütün ürünleri imalatı / Manufacture of tobacco products
Tekstil ürünlerinin imalatı / Manufacture of textiles
Giyim eşyalarının imalatı / Manufacture of wearing apparel
Deri ve ilgili ürünlerin imalatı / Manufacture of leather and related products
Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı... / Manufacture of wood and of products of wood and cork...
Kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı / Manufacture of paper and paper products
Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması / Printing and reproduction of recorded media
Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı / Manufacture of coke and refined petroleum products
Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı / Manufacture of chemicals and chemical products
Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı
/ Manufacture of basic pharmaceutical products and pharmaceutical preparations
Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı / Manufacture of rubber and plastic products
Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı / Manufacture of other non-metallic mineral products
Ana metal sanayi / Manufacture of basic metals
Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç) /
Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment
Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı / Manufacture of computer, electronic and optical products
Elektrikli teçhizat imalatı / Manufacture of electrical equipment
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı / Manufacture of machinery and equipment n.e.c.
Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı / Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers
Diğer ulaşım araçlarının imalatı / Manufacture of other transport equipment
Mobilya imalatı / Manufacture of furniture
Diğer imalatlar / Other manufacturing
Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı / Repair and installation of machinery and equipment
2006
2007
2008
2009
2010
2011
104,5
97,0
104,5
119,0
104,6
101,4
104,9
102,9
102,1
101,0
102,0
117,4
103,9
101,3
109,3
115,6
105,7
107,2
107,4
112,6
107,7
95,0
107,6
128,4
106,2
106,0
106,7
107,0
108,5
98,5
109,2
127,2
98,8
107,1
95,1
131,2
106,7
114,3
106,2
116,6
107,4
101,3
106,3
136,5
104,3
110,7
105,7
112,7
106,2
97,5
117,1
155,9
94,5
99,0
92,7
153,7
105,6
116,0
99,4
109,3
107,0
105,7
104,6
136,5
104,8
116,1
111,0
112,9
90,6
95,1
116,1
137,3
97,1
105,4
95,8
184,7
114,7
127,4
82,3
112,9
115,8
102,7
117,9
130,8
117,2
130,1
114,7
135,3
116,6
97,5
103,1
146,2
102,9
111,9
104,7
212,7
117,2
126,8
85,9
122,9
119,8
102,8
117,9
130,8
110,5
119,1
109,1
141,5
106,7
99,6
99,9
137,0
98,8
108,6
104,1
247,3
121,9
139,9
95,8
123,7
2012
1. Çeyrek
1st Quarter
114,4
94,4
110,9
156,9
110,5
119,1
109,1
141,5
106,7
91,0
86,8
152,2
95,0
103,6
100,8
230,3
122,5
124,2
86,5
119,8
109,3
119,4
123,5
129,1
127,9
131,1
136,6
98,4
103,1
109,8
100,6
102,2
113,5
95,6
103,0
107,3
94,8
104,0
100,1
104,0
113,4
105,7
108,2
116,8
104,0
98,8
96,9
105,8
102,4
108,5
100,5
91,9
103,7
112,5
110,5
80,1
107,2
104,8
102,4
110,1
92,4
126,6
91,4
74,3
107,2
105,2
103,7
188,5
116,0
119,4
128,8
69,9
100,0
95,6
102,8
197,7
133,6
141,8
95,0
64,7
102,9
85,4
90,4
122,5
137,0
149,2
91,8
84,7
119,9
107,2
113,3
126,1
136,4
171,1
99,1
91,5
130,6
114,5
117,8
162,3
154,1
174,3
89,5
78,0
122,0
112,6
109,4
125,5
130,4
159,2
85,9
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA
Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79
e-posta: [email protected] - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr

Benzer belgeler