haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası

Transkript

haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası
NİSAN 2008 / YIL: 24 SAYI: 287
SAHİBİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası Adına
Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer TAŞKIN
SORUMLU MÜDÜR
Mustafa KALYONCU
(Genel Sekreter)
YAYIN İCRA KOMİTESİ
Tamer TAŞKIN
Nedim KALPAKLIOĞLU
Haluk TEZCAN
İrfan ACAR
Mustafa KALYONCU
Nedim ATİLLA
Mustafa SÖNMEZ
Özlem BALCI
YAYIN SORUMLUSU
Mehmet Ali SÜTLÜ
GRAFİK & TASARIM
Kerem AKSOY
[email protected]
YAYIN DANIŞMA KOMİTESİ
İrfan ACAR, Şener AKGÜN,
Sayıl DİNÇSOY, Cihangir HÜR,
Semih SEVAL, Halit ŞAHİN,
Vedat ÖZYAVRU,
Hüseyin VATANSEVER,
Cengiz ÜNERDEM, Nadir ERDİR,
Gani GÜMÜŞ, Gürbüz SALGAR,
Halit KAZMA, Ejder AZMAK,
Ali ŞEMSİOĞLU,
İbrahim AHTIKALMAZ, Metin AKDAŞ,
Murat KURTALAN, Tuncer VARDARCI,
Asuman MEMEN, Yavuz ÖZMAKAS,
Doç. Sevil YEŞİLPINAR, Hüseyin ÇORLU,
Fatih TUNA, Mustafa UÇAR
YÖNETİM YERİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Cumhuriyet Bulvarı No: 63 İZMİR
Tel.
: 0232 441 09 09
Faks
: 0232 425 36 35
e-posta : [email protected]
BASKI
TÜKELMAT A.Ş.
1571 Sokak No: 16 Çınarlı / İZMİR
Tel.
: 0232 461 96 42
Faks
: 0232 461 96 46
Ebsohaber, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın
Aylık Yayın Organıdır. Ebsohaber’de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek alıntı
yapılabilir. Ebsohaber’de yeralan yazılar
aksi belirtilmedikçe EBSO’nun
resmi görüşünü yansıtmaz.
İmzalı yazılarda belirtilen görüşler
sadece yazarlarına aittir.
5000 adet basılmıştır.
Baskı Tarihi: 28 Nisan 2008
nisangündemi
BAŞYAZI............................................................................................... 3
KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLERE TEŞVİK........................................... 4
VALİ KIRAÇ’TAN SANAYİYE AÇIK DESTEK............................................. 8
HEDEF DÜNYAYA HİTAP EDEN İŞ........................................................ 10
PATRONLARDAN 12 AY EXPO ÖNERİSİ.............................................. 12
İZMİR KALKINMA AJANSI YENİDEN FAALİYETTE.................................. 16
İZMİR DÜNYAYA YÖN VEREN ŞEHİR OLUYOR..................................... 18
FAHRİ KONSOLOSLAR DÜNYA ZİRVESİ İÇİN İZMİR’İ İSTİYOR............... 19
HOLLANDA DESTEK OFİSİ AÇACAK.................................................... 20
TÜRKLER ŞİLİ’DEN DÜNYAYA AÇILABİLİR............................................. 22
AB CİROSUNUN ÜÇTE BİRİ TÜRKLERDEN............................................. 23
LİMANI ÖZELLEŞTİREMİYORUZ, GEMİLER KÖRFEZDE............................ 24
EKONOMİYE TAŞ GİBİ KATKI.............................................................. 28
MOBİLYA SEKTÖRÜNÜN GÜCÜNÜ GÖSTEREN FUAR......................... 32
PETKİM’DEN 10 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM PROJESİ........................... 34
EGENİN ALTINCI SİGARA FABRİKASI KT&G......................................... 36
GIDADA DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR............................................. 38
YORGANCILAR; GERÇEK GÜNDEM EKONOMİ OLMALI...................... 42
TEZCAN; SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN YENİ HAMLE........................ 44
SANAYİCİNİN GÜNDEMİ SEKTÖREL SORUNLAR................................. 46
SANAYİCİLER KOSBİ SAVUNMASI YAPTI............................................. 50
İZMİR’İN HEDEFİ YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜSSÜ OLMAK............................ 52
SİYASİ GERİLİMİN FATURASI EKONOMİYE........................................... 54
ELEKTRİKTE OLAĞANÜSTÜ HAL........................................................... 56
LİDER KADINLARA GİRİŞİMCİLİK DERSİ................................................. 60
AKP İLE BÜYÜME BALONU SÖNÜYOR................................................. 62
GÖSTERGELER.................................................................................... 64
ŞİRKETLERİN DIŞ BORCU 100 MİLYAR DOLARI AŞTI.............................. 69
MÜKEMMELLİĞE DEVAM..................................................................... 72
TAŞKIN’DAN KÜRESEL REKABET VE GİRİŞİMCİLİK ÖĞÜTLERİ................ 76
EBSO VAKFINA ANLAMLI BAĞIŞ......................................................... 79
BAŞYAZI
BAŞYAZI
Sanayinin yol haritası
Değerli sanayici dostlarım hızlı büyüme ve
sanayileşme gerçekleştiren ülkelerin tümünün ortak
özellikleri bir şekilde sanayi politikaları uygulamış
olmalarıdır. Hepsi kendi özel durumlarına göre
belli öncelikler belirlemişler ve bunları uygulamaya koymuşlardır.
Küresel ekonomiye entegre olmak isteyen
Türkiye’nin geride kalmaması, rakipleri ile her
alanda rekabet edebilmesi için mevcut potansiyelini kullanabilmesi, ancak sağlıklı bir sanayi stratejisi
ile mümkün olacaktır. “Muasır medeniyetler
seviyesine ulaşma yolunda, sanayiyi nasıl en etkin
biçimde değerlendirebiliriz”in cevabı da, sanayi
stratejisidir.
Sanayi stratejisi; tüm kesimlerin etkin katılımıyla tespit edilen, güçlü ve zayıf noktalarıyla fırsat ve
tehditler analizine dayalı orta, uzun vadeli temel
vizyon ve stratejileri ortaya koyan, küresel rekabette sürdürebilirliğini sağlayan, katma değeri yüksek
ürünleri esas almış, tüm sektörlerin ihtiyaçlarına
cevap verebilen, bilgiyi ve teknolojiyi olmazsa olmazların arasına alan ve üreten bir toplum olmayı
sağlayan sistemin kurulmasıdır.
Türkiye’nin gerek ekonomik, gerekse sosyal
alandaki sıkıntılarının giderilmesi yönünde bugüne
kadar yapılanlarla kesin çözüme ulaşılamamıştır.
Günü kurtarmak adına yapılan çözümler, bugün
tıkanmaya sebep olmuş ve tüm kesimlerin yeni bir
sanayi stratejisi geliştirmesi konusunda hemfikir
olmalarını sağlamıştır.
Bu düşüncelerle ortak akıl arayışı içinde olan,
yıllarca dile getirdiği ve peşinden koştuğu fikirleri
gerçekleştirmek için sanayi bilgi sistemi, sanayi
stratejisi ve teşvik politikasını gündeme getiren T.C.
Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan,
11-13 Nisan 2008 tarihlerinde TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu başta olmak üzere
işadamları, bürokratlar, akademisyenler ve sivil
toplum kuruluşlarından oluşan 139 katılımcıyla,
bir program dahilinde “Türkiye Sanayi Stratejisi”
arama konferansını gerçekleştirdi.
Konferansta; Türkiye’ye yönelik tehditler ve
fırsatlarla, güçlü yanlarımız ve zaaflarımız belirlendi. Tehditler arasında doğal kaynaklara erişimdeki
zorluk, artan enerji fiyatları ve dışa bağımlılık,
eğitim-insan kaynakları-işgücü piyasasında arztalep uyuşmazlığı, çevreye yönelik yüksek standartlara uyum gereği, artan küresel rekabet, politika
tasarım-kapasite eksikliği ve finans kaynaklarına
erişimde iç ve dış zorluklar sayıldı. Buna karşılık,
Türkiye’nin jeolojik ve demografik yapısı ile coğrafi
konumu ve genç nüfus yapısı, AB pazarına yakınlık
ve AB uyum süreci, komşu ve çevre ülkelerin artan
zenginliği ile gelişen yeni pazarlar, hızlı sanayileşme kapasitesi ve yenilikçilik çizgisinde etkin
eğitime ve bilişim teknolojilerin kullanımına dayalı
rekabetçi iş modellerinin geliştirilme gayretleri
ülkenin fırsatları olarak belirlendi.
İnsan gücü politikasının esnek oluşu, ar-
ge, teknoloji ve inavasyon yetersizliği, kaynak
yönetiminin zayıflığı, küresel sermaye için cazibe
merkezi olmamamız ve kamuda uyumlu yönetim
sorunları zaaflarımız olarak vurgulanırken, nitelik
kazandırılabilecek genç insan gücü kaynağı,
coğrafi konum avantajı, gelişmiş sanayi ve finansal
altyapısı girişimci ruhu üreticinin güçlü yönleri
olarak değerlendirildi.
Siyasi ve ekonomik istikrara vurgu yapılan
konferansta; insan, tarih, kültür ve doğal kaynak
üstünlüklerini harekete geçirip, bilgi tabanına
dayalı, girişim kültürünü yerleştirmeyi temel güç
olarak alan, yüksek teknolojiye dayalı üretim yapan, nitelikli iş gücünü özendiren, lojistik merkeze
dönüşmeyi öngören sanayi yol haritası oluşturularak yüksek refah düzeyini amaçlayan ve küresel
aktör iddiası taşıyan Türkiye’nin sanayi vizyonu
da “Avrupa ve Avrasya’nın üretim üssü olmak”
şeklinde belirlendi.
2023 yılı hedefleri ise; 3 bin kilometre yarıçaplık alanda sanayide ilk 3 içinde olmak, 500
milyar dolar ihracat hedefini gerçekleştirmek, en
az 3 sektörde dünya lideri olmak, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almak,
rekabet endeksinde ilk 20’de yer almak,
dünyada tanınan 10 markayı üreten ülke
olmak, tasarım ve üretim merkezi olmak,
Asya ve Avrupa arasında dünyanın ilk
500 şirketi arasında yer almak olarak
konuldu.
Bu adımla, gelecekte sanayi dönüşümünü tamamlamış, hammadde temininden satış sonrası hizmetlere kadar bilgi faktöründen
en iyi biçimde yararlanmasını
bilen, bilgiyi, araştırmageliştirmeyi piyasa
gerekleri ile yoğurmuş ve
böylece dünyaya kaliteli
markalar ve katma değerli ürünler ihraç eden,
işsizlik sorununu en aza
indirmiş, kayıt dışını önlemiş, istikrarlı büyüme
rakamlarına ulaşmış,
KOBİ’leri ile rekabet
gücünü yakalamış, bilgiyi inavasyon yoluyla
sürekli geliştirmeyi
başarmış, üreten ve
refah seviyesi yüksek
bir Türkiye görmek
ümidiyle Sanayi
Stratejisi’nin
oluşumuna katkı
koyanlara şükranlarımı
sunuyorum.
ebsohaber 3 nisan 2008
Tamer TAŞKIN
Ege Bölgesi
Sanayi Odası
Yönetim Kurulu
Başkanı
TÜRKİYE’NİNGÜNDEMİ
Katma değeri yüksek
ürünler teşvik edilecek
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer
da müsteşar ve genel müdür seviyesinde
Çağlayan yeni teşvik sisteminin sektörel,
temsil edildi.
Türkiye’nin sanayi stratejisinin
bölgesel ve proje bazlı hayata geçiriHükümetin önümüzdeki aylarda açıkbelirlenmesi amacıyla gerçekleşleceğini belirterek temelini ise katma
layacağı
Sanayi Strateji Belgesi'nin temel
tirilen toplantıda katma değeri
değeri yüksek teknolojik ürünlerin üretilnoktalarının
belirlenmesinde kullanılayüksek teknoloji yoğun ürünlere
mesi olacağını vurguladı.
cak
olan
sonuçların
hemen açıklanması
yöneliş için teşvikler de ele alındı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlabekleniyor. Ancak sadece bu sonuçlarla
yan, yeni teşvik sisteminin sektörel, bölsanayi stratejisi oluşmayacak. Arama
gesel ve proje bazlı olacağını belirterek, "Yüksek katma değerli
konferansı ile başlayan toplantılar bundan sonraki süreçte daha
teknolojik ürün üretecek bir Türkiye düşünmemiz gerekiyor.
az katılımlı sektör toplantıları ile devam edecek. Ardından da
Sanayi üretiminin ana hedefi bu olmalı. İşte yeni teşvik sistemini Türkiye'nin dört bir yanında 'bölge toplantıları' gerçekleştirilebu hedefin üzerine yönlendireceğiz" dedi.
cek.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) ile birlikte yürüttüğü 'Türkiye Sanayi Stratejisi
Sektörel ve bölgesel teşvik
Arama Konferansı' Antalya'da gerçekleştirildi.
Türkiye'nin gündeminin hedefleri yakalamak olduğunu belirTürkiye sanayisinin daha işler hale gelmesi ve sorunlarının
ten Çağlayan, "Biz Bakanlık olarak hedeflerimizi gerçekleştirmek
çözümüne yönelik olarak beyin fırtınası şeklinde geçen koniçin önemli araçlar ortaya koyuyoruz. Bunların başında da tabii
feransa, TOBB, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu,
ki sanayi envanterinin hemen arkasından yeni teşvik modeli
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Taşıt Araçları Yan
gelecek" dedi. Yeni teşvik modeliyle ilgili açıklamalarda bulunan
Sanayicileri Derneği, MÜSİAD, Türkiye İşadamları ve SanayiÇağlayan, "Teşvikler eskisi gibi rahat ve hoyratça yapılabilecek
ciler Konfederasyonu (TUSKON), Türkiye İhracatçılar Meclisi,
olmaktan çıkmıştır. Dünya Ticaret Örgütü'nun kuralları var.
İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri, Türkiye Süt,
Onun dışında Avrupa Birliği normları doğrultusunda yapılan
Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği, Türkiye Genç İşadamçalışmalar var. Ayrıca Serbest Ticaret Anlaşmaları'nın getirdiği
ları Konfederasyonu gibi sivil toplum ve iş dünyasının tanınmış
zorluklar var. Bakanlık olarak biz, geçmiş dönemdeki teşvik sissimaları katıldı. İş dünyasından Koç ve Sabancı gibi büyük
temini bir kenara koyup, şimdi sektörel, bölgesel ve proje bazlı
grupların strateji başkanlarının da yer aldığı konferansta Ege
teşvik sistemini getireceğiz" dedi.
Bölgesi Sanayi Odası’nı Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın
Yeni teşvik sisteminde, yüksek katma değerli teknolojik
temsil ederken, devlet adına Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer
ürünler olması amaçlanacak. Bunun için tekstil ve hazır giyim
Çağlayan'ın yanı sıra Ankara'dan birçok bürokrat da hazır bugibi sektörlere öncelik verilecek. Bir sonraki adım ise istihdam
lundu. 150 kişinin katıldığı toplantılarda ayrıca sanayicilerin iş
envanteri çalışmalarının başlatılması. Bunun için her ili kapakışlarında önem taşıyan Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı,
sayan yeni bir sistem üzerinde çalışılarak istihdam politikaları
Devlet Planlama Teşkilatı, Enerji Bakanlığı gibi kamu kurumları
belirlenecek.
ebsohaber 4
nisan 2008
TÜRKİYE’NİNGÜNDEMİ
Sanayiyi ‘vizyonerler takımı’ belirleyecek
Sanayiyinin vizyonu
Türkiye sanayisinin daha işler hale gelmesi ve sorunlarının
çözümünde pratiklik sağlanması amacıyla düzenlenen
‘Türkiye Sanayi Stratejisi Arama Konferansı’nda, ‘vizyonerler takımı’ oluşturulması kararlaştırıldı. Proje çerçevesinde
dünyanın dört bir yanında başarılı olmuş Türk işadamları, doktorlar, bilim adamları, sanatçılar ve sporcular
Türkiye’ye davet edilecek. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer
Çağlayan’ın başkanlığında mayıs ayında yapılması öngörülen toplantıda Türkiye’nin vizyonu çizilecek. Bunun
için şimdiden dünyanın dört bir yanında başarıya ulaşmış
isimlere davet mektupları gönderilmeye başlandı.
1- Yüksek refah düzeyini hedefleyen, küresel aktör iddiası
taşıyan Türkiye, Avrupa ve Asya’nın üretim üssü olmalı.
2- Avrupa’nın terk ettiği ağır ve kirli sanayi için çekim merkezi
haline gelmemeli.
3- Üretim sadece imalat sanayi ile sınırlı kalmamalı, lojistik,
tedarik zinciri gibi aşamaları da kapsamalı.
4- Bilgi tabanına dayalı, orta ve ileri teknoloji alanlarına yoğunlaşılmalı.
5- Bölgesel ve sektörel bazda planlama yapılarak, teşvik verilmeli. Örneğin, Çin’de ayakkabı şehirleri kuruldu. Ama kadın ve erkek ayakkabıları ayrı şehirlerde üretilir hale geldi.
İstihdam envanteri hazırlanacak
Bakan Çağlayan Türkiye'de her yıl işgücüne katılan 700 bin
insanın Avrupa Birliği'ne üye iki ülkenin nüfusundan daha fazla
olduğunu vurguladı. Sanayi envanterinin ardından istihdam
envanteri çalışmasına başlayacaklarını açıklayan Çağlayan,
"Yeni istihdam politikaları belirleyerek, bu doğrultuda istihdam
envanterini yapmamız gerekmektedir. Bu aslında bir işgücü
planlamasıdır. Bu çalışmayı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı olarak
birlikte yapacağız" dedi.
Çağlayan "Son 5 yıl içerisinde Türkiye'nin sanayide istihdam
yapabilme kapasitesi yüzde 19'dan yüzde 20'ye çıkabilmiş.
Sanayimiz eskisi gibi istihdam sağlayamıyor. Bunun nedeni ise
uluslararası rekabetin inanılmaz gelişmesi ve bu durumun da sanayiciyi teknolojiye yönlendirmesi. Bu doğru bir gelişme. Bizim
her ili sanayici yapmak gibi bir arayışımız olmamalı. Fotoğrafın
ebsohaber 6
tamamını görmemiz lazım" dedi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da dışarıdan bakıldığında
Türkiye'nin ne kadar güçlü olduğunun daha iyi anlaşıldığını
söyleyerek, "Dünya bir kriz ile karşı karşıya. Ancak krizlerin de
bizlere yeni fırsatlar getirdiğini unutmayalım. İşadamlarımızdan
tek istediğimiz şudur; birlik ve beraberliğimizi güçlendirerek,
artırarak yolumuza devam etmek" dedi.
Taşkın: Üretimin önünü açmak da teşvik
Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlayan, toplantıda daha sonra
katılımcıların her birinin birer cümle ile önerilerini aldı. Ege
Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
teşvikleri gündeme getirirken, “Teşvik sadece parasal anlamda
değildir. Bir bürokratın yönetmelikte yapacağı düzenleme ile bir
veya birkaç sektörün önününün açılması, üretim ve istihdamın
artmasını sağlaması da bir teşviktir” diye konuştu.
nisan 2008
TÜRKİYE’NİNGÜNDEMİ
Vali Kıraç’tan sanayiye açık destek
İzmir Valisi Cahit Kıraç, sanayicilerin
uçak seferlerinin artırılması için çaba
veya organize sanayi bölgelerinin karşıgösterdiklerini anlattı. İzmir – İstanbul
İzmir Valisi Kıraç, EBSO’da orgalaştığı sorunları kendi sorumluluk sahası
karayolunun ihaleye çıkarıldığını, İzmir
nize sanayi bölgeleri toplantısıniçinde mutlaka çözüme kavuşturacağını
– Ankara otoyolunun yanısıra İzmir’i
da, “Kendi sorumluluk sahamdaki
söyledi. Vali Kıraç, “Biz yapılması gereİstanbul ile Ankara’ya bağlayacak hızlı
çalışmaların sorumlusu benim.
ken hizmet için varız. Kendi bölgemde
tren seferlerine imkan tanıyacak demirHizmet için varız” dedi.
bir çalışma yapılmıyorsa sorumlusu beyolu projelerini takip ettiğini söyleyen
nim. Yapılması gereken hizmeti zamanınKıraç, Çevre Yolu’nun Sasalı’ya kadar
da yapmayan gider” dedi.
olan kısmının Mayıs sonuna kadar tamamlanacağını, Aliağa’ya
İzmir Valisi Kıraç, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda organize
kadar 10 kilometrelik yol hakkında da Ulaştırma Bakanı Binali
sanayi bölgeleri başkan ve yöneticilerinin katıldığı toplantıda
Yıldırım’i bilgilendirdiğini ifade etti. Vali Kıraç, İzmir’in bir liman
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ve OSB başkanları- kenti olduğunu işaret ederek, Alsancak Limanı’nın özelleştirme
nın sanayinin durumu ve sorunlarına çözüm önerileri hakkında
süreci tamamlanıncaya kadar denizyolu trafiğinin rahatlatılması
bilgilendirildi.
için yükleyici vinç kiralanmasından personel takviyesine kadar
Dünyanın sanayi ile geliştiğini söyleyen Vali Kıraç, “Türkiye
bir dizi önlem alınmaya başlandığını açıkladı.
küresel ekonomide yerini alacaksa bunu sanayileşerek ve eğitim
kanallarını iyi kullanarak gerçekleştireceğiz. Sanayi toplumu
Dünyaya uygun üretim
olmak, adımlarımızı ona göre atmak, altyapımızı ona göre irdeSanayicinin, organize sanayi bölgelerinde sanayicilerin yaşalemek durumundayız” dedi.
dığı sorunları değerlendirdiklerini, çözüm için gayret sarfettikleElektrik tüketimi göstergelerinin İzmir’de sanayi üretimini
rini bildiren Vali Kıraç, şöyle konuştu:
işaret ettiğini vurgulayan Kıraç, ihracatın yüzde 20’sinin, katma
“Biz Türkiye’nin sanayileşmesinden yanayız. Sanayinin
değerin yüzde 14’ünün, GSMH’niny üzde 35’inin gerçekleştirilde OSB’lerde olması esastır. Binlerce yıldır bu bölgede kültür
mesini, faal nüfusun yüzde 15’ine iş verilip Türkiye’deki toplam
üreten, kendimizi dünyaya ifade eden, ürettiği ürünü de dünistihdamın yüzde 9’unun sağlanmasını “altı çizilen göstergeler”
yaya pazarlayan bir ülke olduğumuza göre işimizi de bilimsel
olarak nitelendirdi.
yapmak zorundayız. Ürünümüzün standardı, kalitesi olacak,
Sanayicilere, “Üretim, istihdam ve çalışmanıza ihtiyaç var”
uluslararası alanda kabul görecek. Bu ilkeler çerçevesinde
diye seslenen İzmir Valisi Kıraç, büyük yatırımlar için yer sorusanayinin emrindeyim. Kendi sorumluluk sahamda bir çalışma
nunu Türkiye’nin üç büyük su havzası Gediz, Küçük Menderes
yapılmıyorsa onun sorumlusu ben olurum. İşlerin aksamasına
ve Bakırçay’ı da koruyarak vali yardımcısının koordinasyonunda müsaade etmem. Problemlerin yasal düzenleme ile çözülecek
Defterdarlık, İl Özel İdaresi, Milli Emlak Müdürlüğü ve belediye- kısmı TBMM’de çözülür. Ancak uygulamaya dönük problemlere
lerin ortak çalışmasıyla çözmeye çalışacaklarını bildirdi.
mutlaka ben müdahil olurum. Yanlış anlaşılmadan kaynaklanan
Cahit Kıraç, sanayi alanlarının oluşturulmasının ilk koproblemler varsa veya yapılması gereken hizmet zamanında
şulunun ulaşım olduğuna dikkat çekerken, yılda 6.5 milyon
yapılmıyorsa biz bunu çözeriz. Bunun için varız. Bitmiş bir fabyolcuya hizmet veren Adnan Menderes Havalimanı’nın kaparikanın işlemlerinin tamamlanması için 6 ay memur beklemesi
sitesinin 10 milyona çıkarılabileceğini, iç ve dış hatlarda 19’ar
normal mantıkla anlaşılır birşey değildir. Yapamayan gider. Ben
bölgeye yapılan uçuşların yanısıra, İzmir’den yurtdışına direkt
yapamıyorsam ben de giderim.”
ebsohaber 8
nisan 2008
TÜRKİYE’NİNGÜNDEMİ
Hedef dünyaya hitap eden iş
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, yeni işletmelerin kuruluş hedefinin dünyaya mal satmak olması gerektiğini söyledi. Taşkın, “Temel atarken hedef
dünyaya hitap etmek olmalı. Yeni pazarlar bulmalıyız, üretim
politikamızı, ürünlerimizin dizayn ve kalitesini yeniden gözden
geçirmeliyiz” dedi.
Göztepe Rotary Kulübü’nün toplantısına konuşmacı olarak
katılan Tamer Taşkın, ekonomi politikalarını değerlendirdi, yeni
üretim ve dış ticaret trendleri hakkındaki görüşlerini açıkladı.
Türkiye’nin 2001 krizinden önemli dersler çıkardığını anlatan
Taşkın, gerek kriz sürecindeki ekonomik düzenlemeler gerekse
seçimlerden sonra tek parti hükümetinin iş başına gelmesiyle
sağlanan siyasi istikrarın dengeleri yerine oturttuğunu hatırlattı.
Taşkın, 2007 yılındaki seçimlerden sonra da aynı tablonun sürmesini umduklarını ancak iç siyasi gelişmelerin gündeme hakim
olduğunu vurguladı.
Amerika kaynaklı mortgage krizinin etkilerinin küresel
ekonomi nedeniyle yavaş yavaş Türkiye’de de hissedilmeye
başlandığını hatırlatan Taşkın, “Ev alanların krizinde paralar yok
olunca mortgage ile ilgisi olmayan kesimlerin kredisi de azaldı.
Türk bankacılık sistemi 2001 krizinde yeniden yapılandırıldığı
için son krizin bizi etkilemeyeceğini düşündük. Ancak şimdi
önlem alınmadığı için şimdi krizi ağırlaşarak yaşayacağız. Cari
açık, yurtdışı müteahhitlik gelirlerinin yanısıra turizm gelirleri ve
yabancı sermaye girişleri ile finanse edilebiliyordu. Şimdi küresel ekonomik etkilerin yanısıra iç siyesi gelişmeler de yabancı
sermaye girişlerini azaltacak” diye konuştu.
İşimizi gözden geçireceğiz
Yabancı sermayenin Türkiye’deki fabrikalara ortak olurken
veya yatırım yaparken küresel rekabet arenasında iş yapma
kültürünü de getirdiğini ifade eden Taşkın, gelecekte ayakta
kalabilmek için şu önerilerde bulundu:
“Biz de işimizi gözden geçireceğiz. Yıllardır yaptığımız üretime devam edip etmeme kararını vereceğiz. Bazı müşterilerimizi
kaybetmeyi göze alacağız, bazı ürünlerimizi üretimden kaldıracağız. İşimize sahip çıkacağız. Rakibimiz bizden ucuza satıyorsa
bizim de hammaddeden son tüketiciye ulaşıncaya kadar gözden
geçireceğimiz şeyler var. Bugün yeni bir iş dünyaya hitap edecek şekilde kurulmalı, fabrikanın temeli atılırken hedef ürünü
dünyaya satmak olmalı. Geleneksel pazarlarımızın dışında yeni
pazarlar bulmalıyız. Dizayn ve kalitemizi değiştirmeliyiz. Ayakkabıcı Çin’den 5 dolara gelen ayakkabıyla rekabet edemediğini
söylüyor, Moskova’da vitrinlerde 1000 – 1500 dolarlık ayakkabı
var. Çünkü herkes 3 dolarlık tişört, 5 dolarlık ayakkabı giymiyor.
Eğer böyle olsaydı Armani’ler olmazdı. Biz de bugünkü tasarruf
noktasına 10 yıl önce gelseydik durum farklı olurdu.”
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Türkiye’nin zengin bir
ülke olduğunu ancak kaynaklarını yeterince değerlendiremediği
için zorluklar yaşadığını ifade etti. Taşkın, “Zeki ama ders çalışmadığı için sınıfta kalan çocuk gibiyiz. Fedakarca çalışıyoruz,
ülkemize olan inancımız nedeniyle kaynaklarımızı sonuna kadar
üretim ve yatırım için kullanıyoruz, dinamiğiz. Ancak pazar olarak kısıtlı yerdeyiz. Hedef pazarımız Avrupa. Yüksek refah için
Avrupa ve Asya’nın üretim üssü olmalıyız. Her sektörde üretim
yapabiliyoruz, mal satabiliyoruz.
Avrupa’dan başka Uzakdoğu, Afrika, Orta Amerika gibi pazarlara yönelmeliyiz. Kuzeyde Rusya ve Ukrayna zengin ülkeler
olarak coğrafyadaki yerlerini alıyorlar.
Türk cumhuriyetleriyle iyi ilişkilerimiz var. Elimizdeki kaynakları ve bulunduğumuz coğrafyadaki fırsatları iyi değerlendirmemiz lazım” dedi.
ebsohaber 10 nisan 2008
HABER
Patronlardan 12 Ay EXPO önerisi
termal turizmimizi ön plana çıkarabiliriz.
İzmirliler’in çok istediği 6 ay sürecek
EXPO 2015 yarışını kaybeden
Çeşme’de bir çok proje ile dünyanın dört
EXPO yarışının kaybedilmesinin ardından
İzmir,
önüne
yeni
hedefler
koybir yanından turist çekebiliriz. Bu konuda
İzmirli patronlar yeni projelerle kent ekomaya başladı ve aynı EXPO 2015 Başkanlar Kurulu’nda yakın zamanda bir
nomisini büyütmeyi amaçlıyor. İzmir’i 12
arama konferansı da yapma kararı aldık.
ay aktivitelerle hareketlendirmek isteyen
sürecinde olduğu gibi tanıtım ve
Buradan çıkacak fikirlerle de 12 ay EXPO
işadamları, bunu sağlık ve spor teması ile
projelere devam kararı aldı..
fikrini geliştireceğiz.”
gerçekleştirecek.
Ege Sanayici ve İşadamları
Derneği’nin (ESİAD) yeni seçilen Yönetim Kurulu Üyeleri,
Doğru hedefler koymalıyız
EBSO’yu ziyaret etti. Ziyartte konuşan EBSO Meclis Başkanı
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ise EXPO sayeEnder Yorgancılar, kendilerinin de üyesi olduğu ESİAD Yönetim
sinde İzmir’in dış dünyaya açıldığını belirterek, kurulan bu ilişkiKurulu ile gündemdeki ekonomik gelişmeleri ve EXPO sonuculerin İzmir’i daha da büyüteceğini söyledi. Bu ilişkilerin mutlaka
nu değerlendirdi.
sürdürülmesi gerektiğini anlatan Taşkın, “İzmir bir çok yönüyle
yabancıların ilgisini çekiyor. Dünyaya açılan bir şehir pozisyoAntalya’da EXPO yok ama..
nuna geçtik. İlla da EXPO olması gerekmiyor. Biz hedeflerimizi
EXPO’nun İzmir için fırsat olduğunu ancak İzmir’in bu fırsatı
doğru koyup, kararlılıkla bu yolda ilerlersek zaten istediğimiz
kaçırdığını dile getiren Yorgancılar, “EXPO ile Biz 20 milyar
noktalara ulaşırız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. ESİAD ile
dolarlık yatırım, 40 milyon turist bekliyorduk. EXPO Fuarı 2015
de söz konusu İzmir olduğu zaman her zaman birlikte oluruz”
yılında 6 ay sürecekti. Ama biz bundan sonra 1 yıl boyunca
dedi.
şehre gelir getirecek projeler üzerinde durmalıyız. Antalya’da da
EXPO yok ama 1 yıl boyunca hem yaz hem de kışın şehre para
EXPO olmasa da yatırımlar yapılacak
akıyor” dedi.
ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Şükürer de, İzmir’in
EXPO yolculuğu ile ihtiyaçlarını belirlediğini vurguladı. İzmir’in
Sağlık ve spor teması
geleceği konusunda EXPO sayesinde büyük bir mutabakat oluşEXPO’nun teması olan sağlığın çok yerinde olduğunu bunun
tuğunu açıklayan Şükürer, şunları söyledi:
yanına bir de sporu eklemek gerektiğine işaret eden Yorgancılar,
“İzmir halkında büyük bir üzüntü var ama bu yanlış. İzmir’in
bu sayede İzmir’in Antalya gibi 12 ay boyunca hareketli bir kent gelişme süreci ile zaten milli gelirden aldığı pay sürekli artıyor.
haline geleceğini söyledi.
Biz EXPO ile 15-20 milyar dolarlık yatırım almayı hedefliyorduk.
Akdeniz Oyunları ve Üniversiade ile şehrin birçok spor tesisi
2015 yılında zaten bu yatırımları alacağımızdan hiç şüphem
kazandığına dikkat çeken Yorgancılar şöyle konuştu: “Antalya
yok. İzmir EXPO ile sadece dünyada bir kaç yıl önce farkedileyazın turist, kışın sporcularla doluyor. Biz de özellikle kışın elve- cekti. İzmir her halükarda İstanbul’dan sonra Türkiye’nin ikinci
rişli iklimimizle spor turnuvalarına ev sahipliği yapabilir, birçok
büyük metropolü olmaya tek aday kent. 2015 yılına kadar otodalda sporcuyu İzmir’de ağırlayabiliriz. Sağlık konusunda da
yollar, limanlar ve kongre merkezleri mutlaka olacak.”
ebsohaber 12 nisan 2008
HABER
Planlamanın, yatırımın
kalkınmanın anahtarı bilgi
Türkiye’nin kalkınması amacıyla
Odası’nın, TÜİK’in yaptığı anket sonuçlatüm sektörlerde yapılacak yatırımların
rına göre karar veriyor” dedi.
Doğru bilgilerle sağlıklı verilerin
doğru ve sağlıklı planlanmasının, gerçek
Gerek EBSO gerekse TÜİK’in yaptığı
ortaya konulduğu istatistikler,
bilgilerle hazırlanmış istatistiksel veriler
anket çalışmalarında firmalardan alınan
hem sektörlere yol haritası oluyor
sayesinde mümkün olabildiği bir kez
bilgilerin tamamıyle gizli tutulduğunu, bu
hem de yerli ve yabancı yatırım
daha ortaya çıktı.
nedenle hiç kimsenin bilgileri rakiplerinin
kararlarını yönlendiriyor..
Başbakanlığa bağlı Türkiye İstatistik
eline geçecek diye çekinmemesi gerektiKurumu, Ege Bölgesi Sanayi Odası Mecğini vurgulayan Taşkın, “Bütün firmalarılis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
mızı kendi işlerinin, sektörlerinin, kent, bölge ve Türkiye ekonoTaşkın’ı kurum tarafından yürütülen Sanayi ve İş İstatistikleri
misinin gelişmesine katkıda bulunmak üzere sağlıklı bilgilerle bu
Uygulamaları’na kendi şirketleri hakkında zamanında ve doğru
anket çalışmalarına katılmaya çağırıyorum” diye konuştu.
bilgi verdikleri, bunu sürekli hale getirerek yaptıkları katkılardan
dolayı teşekkür belgesi ile ödüllendirdi. Yorgancılar ile Taşkın’a
Küçük ama önemli destek
TÜİK Başkanı Doç. Ömer Demir’in imzaladığı teşekkür belgeleEBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da, devletin küçük
rini TÜİK İzmir Bölge Müdürü Rıdvan Yaka takdim etti.
ama anlamlı desteğinin sanayicinin bakış açısını değiştirdiğini
söyledi. TÜİK’in bir çalışma gerçekleştirildikten sonra konunun
Bilgi herkese lazım
muhataplarına yaptığı jestin diğer kurumlara da örnek olmasını
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, yatırım planlaisteyen Yorgancılar, “Biz sanayiciler olarak sahip olduğumuz
maları ve kararlarının istatistiksel verilere bakılarak değerlendifabrikalarımızda yaptığımız üretim için kullandığımız enerji
rildiğini söyledi. TÜİK’in geçen yıl EBSO’nın katkılarıyla İzmir’e
başta olmak üzere ödediğimiz vergi ve fonlarla devletle ortailişkin önemli bilgilerin yeraldığı “Bölgesel İzleme Göstergeleri”
ğız. Vergi dairesi veya Sosyal Güvenlik Kurumu temsilcilerinin
kitabını hazırladığını hatırlatan Taşkın, “İzmir’e yatırım yapmayı
sadece denetim olduğu zamanlarda değil diğer zamanlarda da
düşünen girişimcilerin ve bunu yönlendirecek devletten şirkete
kapımızı çalıp misafirimiz olmasını, kendi alanlarını ilgilendiren
her düzeyde karar vericinin doğru bilgilere, istatististiklere ihtiya- çalışmalara yönelik küçük jestler yapmasını isteriz. Bir belge
cı var. Yatırım rotasını İzmir’e çeviren herkes Ege Bölgesi Sanayi
verilmesi şevkimizi artırır, bakış açımızı değiştirir, işbirliğimize
ebsohaber 14 nisan 2008
HABER
ve üretimimize daha bir canla sarılmamızı sağlar” dedi.
İsabetli karar için doğru bilgi
Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) İzmir Bölge Müdürü
Rıdvan Yaka, gerek Türkiye'yi yönetenlerin gerekse yatırım yapmak isteyenlerin doğru kararları verebilmelerinin
yolunun doğru bilgiden geçtiğini ifade etti. Yaka, "Biz,
sağlıklı, gerçekçi ve güncel bilgi vermekle yükümlüyüz.
Bunun için tüm güncel imkanları kullanıyoruz. Bu ülkenin yöneticisine, sanayicisine ışık tutmaya çalışıyoruz.
Ancak bilginin üretilmesi için herkesin katkısına ihtiyacımız var" diye konuştu.
Rıdvan Yaka, bugüne kadar bilgi aldıkları özel
sektöre bilgi dönüşümü için çalıştıklarını da vurguladı.
Şirketlerin "rakiplerimin eline geçer" korkusuyla doldurmadıklarını belirten Yaka, "Enstitü, toplanan istatistiki
bilgilerden kişisel ve özel nitelikte bulunanları resmi ve
özel herhangi bir makama vermekten ve açıklamaktan
yasaklıdır. Bu bilgileri toplayan ve düzenleyen memurlar dahi kesin bir saklılık göstermeye mecburdurlar. Bu
bilgiler herhangi bir şekilde açıklanamaz. Mahkeme
kararıyla bile alınamaz. Mahkeme alsa bile delil olarak
gösterilemez, gösterenlere de kanuni ceza uygulanır"
diye konuştu.
AB’ye uygun istatistik
DİE’nin girişimcilerin yapısı, faaliyet ve performansı
ile ilgili bilgilerin derlenmesi amacıyla başlattığı Yıllık Yapısal İş İstatistikleri Anketi alan uygulamasıyla
yaklaşık 6 bin işyerinin bilgilerinin derlenerek Avrupa
Birliği'ne uyumlu iş istatistikleri üretiliyor.
Sanayicilerin Yapısal İş İstatistikleri Anketi soru formunu eksiksiz doldurma konusunda gerekli hassasiyeti
göstereceklerine inandıklarını belirten DİE İzmir Bölge
Müdür Vekili Rıdvan Yaka, şunları söyledi:
"Soru formundaki bilgilerin veri girişi yapılarak
bilgilerin kamuoyuna sunulma sürecinin kısaltılmasını
planlıyoruz. Elde edilecek istatistikler kalkınma planları
ve yıllık programların hazırlanması, milli gelir tahminlerinin yapılması, ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısında
meydana gelen değişimlerin izlenilmesi, uluslararası
bilgi istemine ve uluslararası karşılaştırmalara olanak
sağlaması, çeşitli araştırmalara kaynak teşkil etmesi amacıyla kullanılacak."
Yapısal İş İstatistikleri Girişim Anketi'nde firmanın
kimlik kartı niteliğindeki bilgilerin yanısıra ana faaliyet
ve diğer faaliyet konuları, istihdam, çalışılan saat ve ödemeler, çalışanların departmanları ve nitelikleri, firmanın
gelir ve giderleri, stokları, işverenin yurtdışı bağlantılı faaliyetleri, sabit sermaye yatırımı, satış ve amortismanları,
üretim faaliyetlerinde kullandıkları makinalar ve güçleri,
sermaye dağılımı, Ar-Ge ile ilgili giderleri, vergileri,
merkezleri dışındaki illerde bulunan şube, mağaza, şantiye, maden ocağı gibi tüm birimleri hakkındaki veriler
yeralıyor.
Sanayiciye kayıt
ve envanter uyarısı
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü, ülke sanayinin durumuyla ilgili bilgi ihtiyacına
yönelik olarak sanayi envanterinin öncelikli gündem
haline geldiğini belirterek, sanayi işletmelerinin zaman
kaybetmeden sanayi siciline kayıt olmaları gerektiğini
bildirdi. Sanayi siciline kayıt olmayan veya yanlış bilgi
veren işletmelere Sanayi Sicil Kanunu gereğince idari
para cezaları verilecek.
Sanayi ve Ticaret İzmir İl Müdürlüğü aracılığıyla
yapılan duyuruda; sanayi sektörleriyle ilgili olarak
çeşitli kurum ve kuruluşlardan veri toplandığı hatırlatıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından
üretilecek istatistiklere temel teşkil edecek verilerin
sadece ilgili kurumlar tarafından toplanılıp resmi
istatistik programı çerçevesinde yayınlanması öngörülen duyuruda, yeni uygulamayla sürekli veri isteme
işleminin sona ereceği gibi kaynakların daha verimli
kullanılacağı bildirildi.
Sanayi işletmelerine ait sicillerin tutulması, envanter yapılması, istatistiki bilgi toplama ve değerlendirme görevinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na verildiği
belirtilen duyuruda, “Sanayi işletmelerinin Sanayi Sicil
Kanunu kapsasında sanayi siciline kaydedilmesi ve
ilgili firmaların uyarılması kanuni zorunluluk olurken sanayi envanteri çalışmalarında sağlıklı istatistik
verilerin oluşmasına katkı sağlayacak. Sanayi işletmelerinin sanayi siciline kayıt işlemlerinin yapılması
amacıyla Sanayi ve Ticaret İl Müdürülğü ile irtibata
geçilmeli” denildi. 6948 Sayılı Sanayi Sicil Kanunu
uyarınca; bir maddenin vasıf, şekil, hassa veya terkibini makina, cihaz, tezgah, alet veya diğer vasıta ve
kuvvetlerin yardımıyla veya sadece el emeği ile kısmen
veya tamamen değiştirmek veya bu maddeleri işlemek
suretiyle devamlı ve seri halinde imal veya istihsal
eden yerlerle madenlerin çıkarılıp işlendiği yerler
sanayi işletmesi, buralarada yapılan işler de sanayi
işleri sayılıyor. Sanayi işletmelerinin Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı’nda tutulacak sanayi siciline kayıt ettirilmesi
mecburi tutuluyor. Yeni açılan sanayi işletmelerinin de
kayıt beyannamelerini faaliyete başlamalarından itibaren en geç iki ay içinde doldurup bakanlığa vermeleri,
denetimler sırasında da görevlilere ibraz edilmesi
gerekiyor. Sanayi siciline, sanayi işletmelirinin kuruluş ve faaliyetleri hakkında bilgi, sermaye, makine ve
tesislerin cinsi, nevi, miktarı, imal ve üretim gücü gibi
bilgilerin yanısıra, her sanayi işletmesi veya kolunun
özelliğine göre bakanlık tarafından belirlenip beyanname ile istenecek bilgiler kaydediliyor.
ebsohaber 15 nisan 2008
HABER
İzmir Kalkınma Ajansı
yeniden faaliyette
İzmir Kalkınma Ajansı, Anayasa
lerini söyledi. Bir yıldan bu yana çalışmaAnayasa Mahkemesi’nin kararı
Mahkemesi’nin Anayasa’ya aykırı olmalarına ara verdikleri Kalkınma Ajansı’nın
dığı gerekçesiyle Danıştay’ın yürütmenin
çalışmalarının yeniden start alacağını
üzerine çalışmalarına yeni bir
durdurulması kararını reddetmesi üzerine
belirterek, süreci şöyle anlattı;
ivme ile başlayan İzmir Kalkın1 yıl aradan sonra çalışmalarına kaldığı
“Kalkınma ajanslarının kuruluşuna
ma Ajansı, kentin potansiyelini
yerden devam edecek.
ilişkin
bir Bakanlar Kurulu Kararı vardı.
dünyaya gösterecek.
İzmir Kalkınma Ajansı Yönetim KuDanıştay’a açılan bir dava sonucu kururulu Başkanı ve İzmir Valisi Cahit Kıraç,
luş kararnamesinin yürütmesi durduruldu.
“Anayasa Mahkemesi’nin 30 Kasım 2007 tarihinde verdiği karar
Kuruluş kanunundaki maddelerin Anayasaya aykırılığı gerekçedoğrultusunda yeniden kaldığımız noktadan başlamak üzere
siyle Anayasa Mahkemesi’ne de yasanın iptali ile ilgili bir dava
çalışmalarımıza start verdik” dedi.
açıldı. Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz Kasım ayında aldığı kaİzmir Kalkınma Ajansı bürosunda düzenlenen 2008 yılı
rarla kanunun Anayasa’ya aykırılığı olmadığına ancak iki madfaaliyetlerini düzenleyecek gündemi görüşmek üzere gerçekleşdenin iptaline karar verdi. Bunlar da çalışmamızı engelleyecek
tirilen yönetim kurulu toplantısı, İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir
maddeler değildi. Biri ajanslara uygulanan vergi muafiyeti ile
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İl Genel Meclisi
ilgiliydi. Bu madde iptal edildi. İkincisi de kalkınma ajanslarında
Başkanı İsmail Yılmaz, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu çalışan kamu personelinin işten ayrılmasıyla ilgiliydi. Buna göre
Başkanı Tamer Taşkın, Ege Ekonomisi Geliştirme Vakfı Başkanı
Bakanlar Kurulu kararıyla giren yine bu kararla, Üçlü Kararname
Yılmaz Temizocak, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, ile işe giren yine bu kararla geri dönebilecek. İptal edilen bu iki
Ödemiş Ticaret Odası Başkanı Mehmet Erdem, Torbalı Ticaret
madde de bizim çalışmamızı engellemiyor.”
Odası Başkanı Muzaffer Sekban katılımıyla gerçekleştirildi.
Yola devam
Kararname bekleniyor
Yönetim Kurulu toplantısı öncesinde açıklama yapan Vali
Cahit Kıraç, İzmir Kalkınma Ajansı’nın önderliğinde İzmir’in lider ve marka şehir olması için dinamiklerini harekete geçirecek-
Vali Kıraç, Kalkınma Ajansı’nın çalışmasında önemli bir
fonksiyon olan ve 100 kişiden oluşan Kalkınma Kurulu’nun teşkiline ilişkin kararnamenin ilgili maddesinin yürütmesinin durdurulmasından ise olumsuz etkilendiklerini söyledi. Bu nedenle
ebsohaber 16 nisan 2008
HABER
100 kişilik Kalkınma Kurulu’nun faaliyette olmadığını belinten
Vali Kıraç, “Önümüzdeki günlerde hükümetimiz ya yasal bir
düzenleme yapacak ya da mevcut kuruluş kararnamesinde yapacağı değişiklikle bu çalışmaları düzenleyecek. Şimdiye kadar
kontenjanlar il valileri tarafından belirleniyordu. Bu kurulların
tekrar nasıl oluşturulacağına ilişkin süreci bekliyoruz. Önümüzdeki günlerde Devlet Planlama Teşkilatı kaynaklı bir kuruluş
kararnamesi düzenlebilir veya yasada bir düzenleme yapılarak
kalkınma kurulunun teşkili yeniden ele alınabilir” dedi.
Kalkınma Ajansı’nın EXPO faaliyetine yakın bir iş yaptığını
anlatan Vali Kıraç, STK, kamu kuruluşları ve mahalli idarelerin
biraraya gelerek bilim ve kalkınma temelinde ortak hareket
ettikleri bir platform oluşturduklarını söyledi. Vali Kıraç, yatırım
destek ofislerinin yakında devreye gireceğini ve yatırımcının
müracat ve ruhsat almak için buralara başvuracağını ifade etti.
Bir yıllık sürede 6 personellerinin ayrıldığını belirten Kıraç, bu
süreçte uzmanlarının da arşiv niteliğinde çalışmalarını sürdürdüğünü açıkladı.
“Ajansların yaşaması için çalıştık”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, Vali
Kıraç’ın ilk olarak Adana ve Mersin bölgesinde pilot olarak
başlayan kalkınma ajansının bulunduğu illerden geldiği için bu
konuda deneyimli olduğunu ifade etti. İzmir Kalkınma Ajansı’nın
bu süreçte Mehmet Ali Susam ve Tuğrul Yemişçi’yi milletvekili
olarak çıkarttığını anlatan Kocaoğlu, İl Genel Meclisi görevine
ise İsmail Yılmaz’ın geldiğini söyledi. Kocaoğlu, Adana Belediye
Başkanı Aytaç Durak ile birlikte kalkınma ajanslarının yaşaması için Ankara’da çok ciddi çalışmalar yaptıklarını anlatarak,
“Önemli katkılarda bulunacağına inandığımız arkadaşlarla
birlikte tekrar çalışmaya başlayacağız. Kentimize hayırlı, uğurlu
olsun” dedi.
Alman firmalarına yatırım çağrısı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, Almanya’da üretim maliyetleri veya yeni kuşakların aile
işine ilgi duymaması nedeniyle kapanma tehlikesi altında bulunan fabrikaların İzmir’de Türk girişimcilerle üretimine devam
etmesini istediklerini bildirdi.
Almanya’nın en gelişmiş bölgelerinden Kuzey Ren Westfalya Eyaleti’nin ilk Alman eyaleti olarak İstanbul’da açtığı
temsilciliğin (NRWINVEST) Müdürü Dr. Adem Akkaya, EBSO
Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret etti. Türkiye’nin
dış ticaretinin yüzde 50’sini Avrupa Birliği ülkeleriyle yaptığını,
bunun da yine yarısından fazlasını Almanya ile gerçekleştirdiğini hatırlatan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Kuzey Ren
Westfalya eyaletinin açtığı temsilcilikle Türkiye ile ekonomik
ilişkilerini daha yukarı noktalara taşımayı hedeflemesinden
mutluluk duyduklarını söyledi. Tamer Taşkın, Kuzey Ren
Westfalya eyaletinden gelen heyetlerin EBSO’yu ziyaret ettiğini,
kendisinin de Almanya’da İzmir ve Ege’yi tanıtan seminerler
verdiğini hatırlattı.
Almanya’da 800 bin kadar şirketin faaliyetine son verme
noktasına geldiğini hatırlatan Taşkın, “Yılların emek, bilgi ve
sermayesiyle kurulan şirketlerin kapanması doğru değil. Kuzey
Ren Westfalya Temsilciliği aracılığıyla bu şirketlerin Türkiye’de,
İzmir’de üretimlerine Türk girişimcilerle işbirliği içinde devam
ettirmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Bu işbirliği sayesinde
bizler yeni iş fikirleriyle, teknolojiyle tanışacağımız, ülkemizdeki sanayi hamlesine yeni katkılarda bulunacağımız gibi yine
o şirketlerin kanalıyla dünyada yeni ihracat pazarlarına da ulaşabilecğiz” dedi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, İzmirli
sanayicileri de bu işbirliği fırsatlarından yararlanmaya çağırdı.
Kuzey Ren Westfalya Eyaleti Temsilcilik Müdürü Dr. Adem
Akkaya da, Almanya’nın en güçlü eyaletinin Türkiye’nin önemli bir iktisadi partner olduğuna dair açık mesaj vermek istediğini, yeni yatırımcılar kazanmaya çalışacaklarını ifade etti.
ebsohaber 17 nisan 2008
ULUSLARARASI
İzmir dünyaya yön veren
şehirler arasına giriyor
Millî gelir hesaplamasında Birleşmiş Milletler sistemi yerine Avrupa
Birliği sistemi esas alınırken, millî gelir rakamları yaklaşık üçte bir oranında büyüdü. Bu durum, millî gelirde reel bir artışı ifade etmiyor ancak
ekonominin aslında var olan ama eski hesaplama ile ölçülemeyen üçte
birlik bölümü gün yüzüne çıkarıyor.
Hal böyle olunca uluslararası danışmanlık şirketi
PricewaterhouseCoopers’ın (PWC) “Dünyada En Büyük Şehir Ekonomileri
Hangileri ve Bu 2020 Yılında Nasıl Değişecek” başlıklı Mart 2007 tarihli
raporundan dünya ekonomisine yön veren, en büyük ekonomiye sahip
100 şehir içinde Türkiye’den İstanbul 133 milyar dolarlık gayri safi yurtiçi
hasıla (GSYH) ile 34., Ankara 42 milyar dolarlık gayri safi yurtiçi hasılayla
94. sırada yer alıyordu. Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir, ilk 100’e
giremezken, 31 milyar dolarlık GSYH ile 117’ncilikte kalıyordu.
41 milyar dolarlık güç
Yeni millî gelirle birlikte İstanbul’un GSYH rakamı 133 milyar dolardan
176’ya, Ankara’nınki 42 milyar dolardan 56’ya, İzmir’inki ise 31 milyar
dolardan 41 milyar dolara yükselecek. Böylece, ekonomide en büyük 100
dünya şehri içinde, İstanbul, 26., Ankara 80. ve daha önce listeye giremeyen İzmir ise 99. sıraya yükselecek. Yeni sıralamada İstanbul, Melbourne,
Şanghay, Barselona, Rio de Janiero, San Diego, Minneapolis, Pheonix,
Sidney gibi dünya şehirlerini geride bırakacak.
Dünya ekonomisinin lokomotif şehirleri
Şehir
GSYH (milyar dolar)
1- Tokyo......................................... 1.191
2- New York.................................. 1.133
3- Los Angeles................................... 639
4- Chicago........................................ 460
5- Paris . ........................................... 460
6- Londra.......................................... 452
7- Osaka/Kobe.................................. 341
8- Mexico City.................................. 315
9- Philadelphia.................................. 312
10- Washington DC.......................... 299
34- İSTANBUL.................................. 133
80- ANKARA....................................... 56
117- İZMİR......................................... 31
ebsohaber 18 nisan 2008
ULUSLARARASI
Dünya zirvesi için İzmir’i istiyorlar
Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu
da, EXPO 2015’in İzmir’in hakkı olduğuDünya Fahri Konsoloslar Birliği
(FICAC) Başkanı Arnold Foote, gelecek
nu belirtti. EXPO 2015 adaylık sürecinde
yıl düzenleyecekleri “Dünya Kongresi”ni
İzmir’in üzerine düşeni yerine getirdiğine
Başkanı Arnold Foote, EBSO ziyaİzmir’de yapmayı istediklerini söyledi.
inandığını söyleyen Foote, 2009’daki
retinde “İzmir dünyanın en güzel
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Tamer
Dünya Fahri Konsoloslar Kongresi’ni
kentlerinden biri. Yatırımcıları
Taşkın da, Foote’un önerisini destekleİzmir’de yapmayı arzuladıklarını ifade
etkileyecek avantajlar var” dedi.
diklerini belirtirken, her biri başarılı işaetti. Arnold Foote, “İzmir dünyanın en
damı olan fahri konsolosların gelmesinin
güzel kentlerinden biri. Burada dünyaİzmir’in yatırımlardan alacağı payın artmasına da olumlu katkı
daki yatırımcıları etkileyecek önemli avantajlar bulunuyor” diye
yapacağını ifade etti.
konuştu.
Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu Başkanı ve
Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu üyesi ve Hindistan'ın
Jamaika’nın Türkiye Fahri Konsolosu Arnold Foote, Dünya Fahri
İzmir Fahri Konsolosu Turgut Koyuncuoğlu federasyonun, son
Konsoloslar Güney Asya Komite Başkanı Dr. Virachai Techavijit, dönemde değiştirdiği teşkilatlanma yapısıyla hızla geliştiğini,
Hindistan İzmir Fahri Konsolosu ve İzmir Konsolosluk Erkanı
üye sayısını 4 bine çıkardığını söyledi. Koyuncuoğlu, yaptıkları
Başkanı Turgut Koyuncuoğlu, Jamaika’nın İstanbul Fahri Başgörüşmelerde federasyonun 2009 yılı genel kurul toplantısının
konsolosu Aykut Eken ile Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu
Türkiye'de düzenlenmesi için çaba gösterdiklerini belirterek,
Yönetiminden oluşan heyet, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başka“2009 için yaptığımız girişimde büyük ihtimalle başarılı olacanı Tamer Taşkın’ı ziyaret etti. Aynı zamanda kendisi de 1992
ğız. Ancak konu kesinleşmedi” dedi.
yılından bu yana Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İzmir Fahri
Arnold Foote, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’a
Başkonsolosu olan Taşkın, heyete ev sahipliği yapmaktan duyziyaret anısı olarak FICAC’ın plaketini armağan etti.
duğu mutluluğu dile getirdi. Fahri konsolos olarak ülkeleri temsil
etmelerinin yanında her biri başarılı işadamlarından oluşan
Gül’e altın yıldız
heyete İzmir ve Ege’yi tanıtıcı bir seminer veren Tamer Taşkın,
Dünya Fahri Konsoloslar Birliği, Cumhurbaşkanı Abdullah
Türkiye’de sektörel üretim çeşitliliğinin yanısıra iklimi, ulaşım
Gül’e ülkesine yaptığı katkılardan dolayı altın yıldız ödülü verdi.
imkanları, nitelikli işgücü ve sosyal yaşamıyla yatırım yapılabiIzmir Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde İzmir’deki fahri konlecek en uygun kentin İzmir olduğunu söyledi. EBSO Yönetim
solosların da katılımıyla gerçekleştirilen Dünya Fahri Konsoloslar
Kurulu Başkanı Taşkın, “Odamızın 4 bin 500 üyesi gıdadan
Birliği geleneksel yemeğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e
tekstile, inşaattan kimyaya, otomotiv yan sanayiinden makineye
verilen FICAC Gold Star ödülü ve beratı, programa katılamayan
kadar 45 değişik sektörde dünya pazarlarında rekabet edebilen
Cumhurbaşkanı Gül’ü temsilen İzmir Valisi Cahit Kıraç’a takdim
üretim yapıyor. Geleneksel ihracat pazarlarımızın yanında dünedildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü “Tecrübeli bir insan, sayada daha gidilebilecek, işbirliği yapılabilecek, ortak yatırımlar
dık bir demokrat ve inanmış bir Avrupalı. Eşi olmayan bir lider”
gerçekleştirilebilecek bölgeler ve ülkeler olduğunu biliyoruz.
sözleriyle niteleyen Dünya Fahri Konsoloslar Birliği Başkanı
Ülkelerimiz arasındaki dostluk ilişkilerini hep birlikte çalışarak
Foote, “O, modern bir devrimci ve 21. yüzyılın çok boyutlu
ekonomik ilişkilerle güçlendirmeyi arzu ediyoruz” dedi.
zorluklarının üzerinden gelecek olan, Türk insanının kaderini
Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu Başkanı Arnold Foote
belirleyecek olan büyük bir lider” diye konuştu.
ebsohaber 19 nisan 2008
ULUSLARARASI
Hollanda İzmir’de destek ofisi açacak
İzmir’deki yatırımları artan ve yeni işbirlikleri yapma kararı alan Hollanda, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine katkıda
bulunmak ve yeni yatırımcıları kente yönlendirmek amacıyla bir
destek ofisi açmak istiyor.
Hollanda Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müşaviri Willem
van Rossem, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın’ı ziyaret etti. EBSO’nun geçtiğimiz kasım ayında
Hollanda’da gerçekleştirdiği tanıtım seminerinin olumlu etkisini
hatırlatan Rossem, “İzmir’de iş yapmak isteyen yatırımcılarımıza
yol göstermek, bürokratik işlemlerinde yardımcı olmak amacıyla
Büyükelçilik olarak İzmir’de bir Nedherland Support (Hollanda
Destek) Ofisi açmak istiyoruz” dedi.
Hollanda’dan kasım ayında bir ticaret heyetinin Türkiye’ye
geleceğini haber veren Willem van Rossem, İstanbul ve İzmir’de
firmarla ikili iş görüşmeleri yapılacağını söyledi. Rossem,
“Türkiye’deki yüksek teknoloji, Hollanda firmalarının iş ve
ticaret yapma isteklerini artırıyor. Hollanda heyetindeki firmalar
özellikle bilişim, yazılım, altyapı, denizcilik, su arıtma, içmesuyu iyileştirme, rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji
ile ilgileniyorlar. Bu sektörlerde iş yapan veya ilgi duyan İzmirli
sanayicilerle ileriye yönelik işbirlikleri kurulabilir” diye konuştu.
üretim yapan şirketler, sektörel çeşitlilik, yetişmiş insan kaynağı, hava, kara ve deniz ulaşımı, iklim, sosyal yaşam kalitesi ve
ekonomik refah ile iklim başta olmak üzere en büyük avantajları
İzmir’in sağladığına dikkat çeken Tamer Taşkın, Hollanda’ya üç
saatlik uçuş mesafesinin de yatırımcılar tarafından değerlendirileceğine inandığını söyledi.
Tamer Taşkın, ESBAŞ’ta havacılık konusunda bir kümeleme
oluşturulduğunu, bazı uçak parçaları ile rüzgar türbinlerine kanat ve gövde üreten firmaların bulunduğunu belirtirken, İzmir’de
güçlü konumda olan sektörlerden otomotiv ve yan sanayi ile tarım ve hayvancılık alanında çiçekçilik, seracılık, süt ve süt ürünlerinde Hollandalı firmaların ortaklık yapabileceğini bildirdi.
Taşkın: EBSO hazır
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın da, Hollandalı şirketlerin İzmir’de yatırım yapması ve
Hollanda Büyükelçiliği’nin destek ofisi açması konusunda her
türlü desteği vermeye hazır olduklarını bildirdi. EBSO bünyesinde Türk-Alman Akademisyenleri ve İşadamları Derneği ile
Fransız Ticaret Odası delegasyonunun bulunduğunu hatırlatan
Taşkın, “Arzu edilirse Hollanda Destek Ofisi’ne de Odamızda
yer verebiliriz” dedi.
Türkiye’de yatırım konusunda uluslararası pazarlara yönelik
Hollandalılar İzmir’i sevdi
İzmir’de Hollanda sermayeli 84 şirket, doğrudan ve dolaylı
olarak toplamda 10 bine yakın kişiye istihdam olanağı sağlıyor.
Yeni yatırımlarla bu rakamlar artacak. Geçen yıl 239 Hollandalı şirketin adım attığı Türkiye’de Hollandalılar, İzmir’e de
yatırım yapmaya başladı. İzmir’in farklı noktalarında üretim ve
ticaret yapan şirketleri ile faaliyet gösteren Hollandalılar, rüzgar enerjisinden tekstile, kimyadan savunma sanayine kadar
birçok sektörde faaliyet gösteriyor.
Kentte 75 Hollandalı firma üretim ve ticaret yaparken, Ege
Serbest Bölgesi’nde üretim ve ticaret yapan 9 Hollanda firmasında ise 1251 kişi istihdam ediliyor. Toplamda ise 10 binin
üzerinde kişiye iş olanağı sağladığı tahmin ediliyor. Türkiye’de
Hazine kayıtlarına göre 1308 Hollandalı firma üretim ve ticaret gerçekleştirirken, ABN AMRO, Philips, Shell ve Unilever
gibi şirketler 10 yılı aşkın süredir faaliyette. Hollandalı şirket-
lerin yüzde 53’ü İstanbul, yüzde 17’si Antalya’da bulunurken,
İzmir ile Muğla yüzde 7’şer oranla eşit konumda. Hollanda
şirketleri 2005-2007 yılları arasında toplam 11 milyar dolarlık
yatırıma imza attı.
Hollanda Hükümeti’nin kurduğu ve 3 yıldır ülkemizde
faaliyet gösteren TIC Turkey Yatırım Ajansı ise daha çok Hollandalı yatırımcının Türkiye’ye yatırım yapması için çalışıyor.
Ajansın başına da bir direktör atayan Hollanda Hükümeti,
ülkesindeki firmalara Türkiye’deki yatırım avantajlarını anlatıyor. Hollanda hükümeti, 2006 yılında da ticaret ve yatırımların geliştirileceği öncelikli ülkeler planında Türkiye’yi ilk sıraya
almıştı. Bu kararını Türk şirketlerle ortaklık kuracak Hollandalı
yatırımcılara 750 bin euroluk hibe teşviğiyle destekleyen Hollanda hükümeti, Türkiye’ye olan ilgiyi de bu sayede artırdı.
Hollandalılar GAP’taki tarım yatırımlarına da ilgi duyuyor.
ebsohaber 20 nisan 2008
ULUSLARARASI
Erez “barış projesi” olacak
İsrail’in Türkiye Büyükelçisi Gabby Levy, İsrail’in boşaltacağı
Erez Sanayi Bölgesi’nin TOBB yönetiminde yeniden işletmeye
açılmasını öngören proje için “Bu, bir barış projesidir” dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın’ı ziyaret eden İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby
Levy, İsrail’in boşaltacağı Erez Sanayi Bölgesi’nin TOBB yönetiminde yeniden işletmeye açılmasını öngören projeyi desteklediklerini ifade etti. Bu projenin bütün dünyaya örnek olacağını
belirten Levy, “İlk defa barışa katkı sağlayacak bir proje bu. Bu
çok değerli bir adım olacak. Sanayiye katkı sağlamasının yanısıra politik olarak büyük anlam taşıyacak” dedi.
İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi için çalıştıklarını belirten Levy, karşılıklı işbirliği imkanları için neler yapılması
gerektiği konusunda EBSO Başkanı Taşkın ile fikir alışverişinde
bulunduklarını ifade etti. Levy, “Karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi
için temsilcilik ya da konsolosluk bazında girişimler yapılabilir.
İzmir ile Tel-Aviv arasında direk uçuşların başlamasının da ilişkilerin gelişmesine büyük yarar sağlayacağına inanıyoruz” diye
konuştu.
Türkiye’nin İsrail’e ihracatının 2.8 milyar dolar, ithalatının ise
2.1 milyar dolar olduğunu kaydeden Taşkın, İsrail ile atık suların
temizlenmesi, damla sulama gibi su teknolojisi, telekomünikasyon, yazılım alanlarında işbirliklerine gidilebileceğini vurguladı.
Taşkın: Yerimizi alırız
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, TOBB’un
girişimleriyle hayata geçirilen ve İsrail ile Filistin arasında uluslararası yatırımcılara açılacak Erez Sanayi Bölgesi Projesi’nin
dünyada örnek bir proje olarak gösterildiğini söyledi. Taşkın,
“Bu projenin hayata geçmesi halinde sanayiciler olarak bizler de
yerimizi alırız” dedi.
Çin heyeti EBSO’da
Çin Tianjin Serbest Bölgesi Genel Müdür Yardımcısı Tian Deli,
madencilik ve mobilya sektöründe ortak yatırım yapmak istediklerini
söyledi. Tianjin Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren mobilya ve madencilik sektöründen 12 firma temsilcisi, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı
ziyaret etti. EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu ile biraraya gelen Tian Deli, İzmir Büyükşehir Belediyesi
Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun geçen yıl yaptığı Çin ziyareti sırasında
iki kent arasında kurulan ilişkiyi devam ettirmeyi istediklerini belirtti.
İzmir'e ilk kez geldiklerini ve bu kentte birlikte çalışmayı hedeflediklerini kaydeden Tian Deli, şunları söyledi: “Çin ekonomisi hızlı şekilde gelişiyor. Artık dünyanın değişik ülkelerinde de yatırım yapmak
istiyoruz. Bu amaçla Ortadoğu'da çeşitli ülkelerde incelemelerde
bulunuyoruz. İzmir’de Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret ettik. Ege
Serbest Bölgesi’ni gezdik. Bölgenin şansı çok büyük. İzmir'de yatırım
yapmak için birçok neden var. Ege Bölgesi Sanayi Odası ile Tianjin
Ticaret Odası bu konuda işbirliği yapabilir. Heyetimizde, madencilik ve mobilya sektöründen temsilciler var. Bu iki sektörde de ortak
yatırımlar yapmak, ortak üretimi Avrupa'ya satmak istiyoruz” dedi.
ebsohaber 21 nisan 2008
ULUSLARARASI
Türkler Şili’den dünyaya açılabilir
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın, Güney Amerika’da yer alan 16 milyon nüfuslu Şili’nin Türkiye ile rakip olmadığını belirterek, iki ülkenin
birbirlerinden faydalanabilecekleri iş kollarına sahip olduğunu
söyledi.
Şili’nin Ankara Büyükelçisi Francisco Marambio, Yabancı
Yatırımlar Başkan Yardımcısı Carlos Eduardo Mena ve Fahri
Konsolos Martin Sanford, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO)
Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret ederek iki ülke
arasındaki iş ilişkileri hakkında fikir alışverişinde bulundu. Şili
ve Türkiye arasında yakın zamanda imzalanacak olan Serbest
Ticaret Antlaşması öncesi girişimcilerin biraraya gelmesi için ilk
adımın atıldığı ziyarette Şili ve Türkiye’deki yatırım avantajları
masaya yatırıldı.
“Rekabet değil karşılıklı fayda”
Ziyarette konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, Avrupa ile yoğun ticari ilişkiler olmasına rağmen Türk
yatırımcıların Güney Amerika’yı çok iyi tanımadığını söyledi.
Güney Amerika gibi coğrafyalarda önemli yatırım avantajlarının olduğuna dikkat çeken Taşkın, “Kendimizi bulunduğumuz
coğrafyada çok rahat hissediyoruz. Ancak dünyanın başka bölgelerinde farklı fırsatlar var. Pasifik kıyısındaki Şili’nin karşısında
Çin, arkasında büyük Amerika kıtası var. Şili, bakır madenciliği,
balıkçılık, şarap üretimi ve tarım gibi alanlarda güçlü bir ülke.
Türkler ne yazık ki bu ülkeyi çok iyi bilmiyor. Aynı şekilde Şilili
yatırımcılar da burayı bilmiyor. Şili Türkiye’de fahri konsolosluk
açarak bu anlamda büyük fırsat tanıdı. Biz Şili ile rakip değiliz,
birbirimizden faydalanabileceğimiz iş kollarına sahibiz” diye
konuştu.
Şili ile Türkiye’nin üretim ve yatırım alanları konusunda
birbirine rakip değil, birbirinden faydalanacak iş kollarına sahip
olduğunu vurgulayan Taşkın, “Biz Şili üzerinden Güney Amerika, ABD ve Çin’e ulaşırken, Şilili yatırımcılar da Türkiye üzerinden bizim komşularımıza ulaşabilirler. Biz de Şili’yi daha çok
gündemde tutarak yeni pazarlar açmaya çalışacağız” dedi.
Şili’nin ekonomik anlamda istikrarlı bir ülke olduğunu dile
getiren Taşkın, bu avantajların imzalanacak olan Serbest Ticaret
Antlaşması ile daha da artacağını savunurken “EBSO olarak da
Santiago Ticaret ve Sanayi Odası ile işbirliği anlaşması yapmanın zeminini hazırladık” diye konuştu.
“Şili bir sıçrama tahtası”
Şili’nin Ankara Büyükelçisi Francisco Marambio ise İzmir’in
kendileri için çok önemli bir şehir olduğunu belirterek, burada
bir fahri konsolosluk açmalarının da gösterdikleri önemin işareti
olduğunu dile getirdi. İki ülke arasında imzalanacak serbest ticaret anlaşmasıyla kısa sürede ticaret hacminin 2-3 kat artacağını
kaydeden Marambio, “İzmir'de büyük fırsatlar var. Türkiye ile
Şili arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmemiz lazım.
Ekonomik anlamda yapılan girişimler politik olarak da iki ülke-
nin daha fazla yol katedebilmesini sağlayacaktır” diye konuştu.
Şili Yabancı Yatırımlar Başkan Yardımcısı ve yatırım alanındaki Büyükelçisi Carlos Eduardo Mena ise, amaçlarının imzalanacak antlaşma öncesi Şili’yi tanıtmak olduğunu hatırlatarak
Şili’nin coğrafi konumundan kaynaklı ticari ilişkisi bulunan ülkeler için bir “sıçrama tahtası” görevini gördüğünü söyledi. Mena,
Şili’nin serbest ticaret anlaşmaları sayesinde 3,5 milyar insana
kolaylıkla ticaret yapabilme imkanı sunduğunu belirterek, “Bu
pazarların çoğu ile sıfır vergi ile ticaret yapabiliriz. Yaptığımız bu
antlaşma ile birlikte Türkiye’de ticaretle uğraşan şirketler Şili’den
Çin’e, Japonya’ya, Kore’ye, Kuzey Amerika ve Latin Amerika’ya
direkt ticaret yapabilirler. Bu platform aynı şekilde bizim Türkiye
üzerinden yapacağımız ticaret doğrultusunda da işleyebilir. Bu
birliktelik sadece yatırımları değil, ticari ilişkileri de beraberinde
getirir” açıklamasını yaptı.
Şili’nin yatırım ve ticari avantajları ile ilgili de bilgi veren
Mena, yabancı yatırımcıların ülkede değişebilecek mevzuattan etkilenmediklerini, yeni bir teknoloji getiren ya da ürettiği
teknolojiyle ülkeye katkıda bulunan yatırımlara nakit teşvikler
verildiğini, ayrıca dünyadaki 3.5 milyar insana ulaşabilen ticari
ortamın da önemli bir teşvik olduğunu ifade etti.
30 Ocak 1926 tarihinde imzalanan dostluk anlaşmasıyla
Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk Latin Amerika ülkesi olan Şili,
16 milyon nüfusuyla 70 milyar dolarlık ihracat yapıyor. İthalatı,
ihracatının yarısı. Türkiye ile Şili arasıdaki dış ticaret ise 700
milyon dolar civarında. Serbest ekonomi uygulamasında Latin
Amerika ülkeleri arasında birinci olan Şili, dünyanın 14’ncü büyük ekonomisi olarak dikkat çekiyor. “Dünyanın bittiği yer” ya
da Aymara yerlilerinin diline göre denizin başladığı yer anlamına gelen Şili, Türk vatandaşlarına 90 günü geçmeyecek seyahatlerinde vize uygulamıyor.
ebsohaber 22 nisan 2008
ULUSLARARASI
AB’nin cirosunun 3’te 1’i Türklerden
Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı
diğer kıta ülkeleriyle ilişkilerin daha da
(TAM) Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen,
geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek,
Avrupa Birliği ülkelerindeki 102
yaptıkları araştırma sonucuna göre
Almanya’nın bu süreçte en iyi ilişkileri
bin Türk girişimci, 115 ayrı sektörAvrupa Birliği sınırlarında 5 milyon
kurabileceğimiz bir ülke konumunda
de yatırım gerçekleştiriyor.
200 bin Türk yaşadığını açıklayarak,
olduğunu söyledi. Avrupa’daki Türk giri2020 yılında AB’de 190 bin Türk
“Almanya’daki Türk girişimcileri ise 25
şimcilerin yeni iş ve yeni çalışma alanları
iş sahibi olacak..
bin 500’den 70 bin 300’e ulaştı. AB’nin
yarattığına işaret eden Taşkın, “AB’nin
yıllık bütçesi 128 milyar Euro’yu aşmış
milli gelirine Türkler büyük katkı sağlıyor.
durumda, bunun 3’te 1’ini ise 45 milyar Euro ile Türkler gerçekBu katkı iki taraflı olarak daha etkin olabilir. Bunun için çalışmaleştiriyor” dedi.
lıyız” dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda TAM Vakfı ve EBSO işbirliği
ile düzenlenen “Avrupa Birliği ve Almanya’da Türk GirişimciAlman tüketici Türk ürünlerine alıştı
lerin Ekonomik Gücü ve Türkiye – Avrupa Ticari İlişkilerinde
Almanya’da faaliyet gösteren Efe Fırat Firması Kurucu
Rolleri” konulu panelde Avrupa’da Türk girişimcilerin yatırımları Genel Müdürü Ahmet Aktaş, bu ülkedeki tecrübelerini anlattı.
ve ticari ilişkileri ile ilgili bilgi verildi. Panelde konuşan TAM
Avrupa’da Türk ürünlerinin gücünün giderek arttığına dikkat çeDirektörü Prof. Dr. Faruk Şen, Avrupa Birliği’nde şu anda 102
ken Aktaş, “Türkiye’de özellikle gıda ürünlerinin gücü her geçen
bin Türk girişimci bulunduğunu belirterek, bunların İtalyanlar
gün daha iyiye gidiyor. Dünya ile nasıl rekabet edebiliriz onun
veya Yunanlılar gibi 4-5 sektörde değil 115 ayrı sektörde yatırım savaşını veriyoruz. Alman tüketiciler Türkler sayesinde bugün
gerçekleştirdiğini açıkladı. Türklerin yaptığı yatırımların kişi
kahvaltılarında beyaz peynir ve pastırma gibi ürünleri tanıdı. Albaşı 107 bin Euro olduğunu kaydeden Şen, “Avrupa’da 470 bin
man tüketicilerinde burada yaşayan Türkler ve Türk girişimciler
kişiye istihdam sağlıyoruz. 2020 yılında AB’de 190 bin Türk iş
sayesinde Türk ürünlerinde önemli bir talep yaratılmıştır” dedi.
sahibi olacak. AB’ye yeni giren 10 ülkede ise 3 bin 500 girişimcimiz var. Bu rakam Bulgaristan ve Romanya ile birlikte ise tüm
Farklı alanlardaki ilişikiler de geliştirilmeli
AB genelinde 123 bin 500’ü buluyor” dedi.
Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, Almanya’daki Türk
Almanya’da faaliyet gösteren 70 bin Türk girişimcinin 20
girişimcilerinin ekonomide ulaştığı noktaya dikkat çekerken,
bininin gıda sektöründe çalıştığını belirten Şen, bu sektörde ise
Türkiye’de de 2 bin civarında Alman firmasının faaliyet gösteren fazla zeytin ve zeytinyağı satışı yapıldığını anlattı. Şen, ikinci
diğini bildirdi. AB’de 20 yıl öncesine göre eğitim düzeyi giderek
sırada turizm, üçüncü sırada ise konut sektörünün bulunduğunu
yükselen, bulunduğu ülkenin diline hakim, sosyal uyum yeteanlatarak, “Özellikle turizm sektöründe İzmir ve Ege’nin kendini neği gelişmiş ve nitelik bakımından büyüyen dinamik bir Türk
daha iyi tanıtması lazım. Almanya’daki 54 tur operatörünün 26
girişimci gücü oluştuğunu vurgulayan Aslan, “Almanya’da faalitanesi Türk kökenli. Ancak genellikle Türkiye’nin güneyi ile çayet gösteren Türk girişimcilerin yıllık toplam cirosu 32.7 milyar
lışıyorlar. Türk işadamları yurtdışı fuarlarına katılarak kendilerini
euroyu buluyor. Almanya’daki Türk girişimciler 2007’de işletme
tanıtmalılar. EXPO sürecinde İzmir ve İzmirliler dünyaya açıldı”
başına 110 bin euro olmak üzere toplam 7.7 milyar euroluk yatıdiye konuştu.
rım hacmine ulaştı. Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret hacmi
Gıda ve konut sektörlerinde de Ege’nin Avrupa’daki
30 milyar dolara çıktı. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin
Türk girişimcilerden yararlanabileceğine dikkati çeken Şen,
değişik alanlarda da geliştirilerek sürdürülmesi her iki ülkenin
Almanya’daki 22 bin Türk gıda firmasının çoğunun üretimini
yararına olacak. Çeşme’de kurulacak Türk Alman Üniversitesi de
Türkiye’de yaptırdığını ifade etti.
akademik ilişkilere ve ülkeler arasındaki dostluğa önemli katkılar
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, AB ve
yapacak” diye konuştu.
ebsohaber 23 nisan 2008
KAPAK
Limanı özelleştiremiyoruz
gemileri körfezde bekletiyoruz
Sendikaların Danıştay’da açtığı
Herkes stres içinde
davalar nedeniyle özelleştirmede ihaleyi
Türkiye’nin en büyük konteyner
İş dünyasının ısrarlı takibi üzerine
kazanan şirkete devri gerçekleştirilemelimanı olan İzmir Limanı, özelalınan önlemler redeniyle Nisan ayının
yen Alsancak Limanı'nda son bir aydır
leştirme sürecindeki aksamalar
son haftasından itibaren körfezdeki gemi
bir türlü bitmeyen sıkışıklık sonunda İznedeniyle yatırımlarını tamamlayoğunluğu bir nebze olsun azalırken hamir iş dünyasını isyan noktasına getirdi.
len her gün ortalama 5-6 gemi beklemek
yamıyor, gemiler bekliyor..
Türkiye'nin sürekli artan dış ticaretine
zorunda kalıyor. Limanda yaşanan sıkıntı
karşılık, özelleştirmenin yapılamamanedeniyle iskeleye yanaşamayan gemiler
sı dolayısıyla bir türlü başlayamayan yatırımlar iş dünyasını
günlük en az 20 bin dolar kayba uğruyor. Gemilerin körfezde
çileden çıkardı. İzmir Valisi Cahit Kıraç'ın da bizzat çözüm için
beklemesi siparişlerini zamanında Amerika ve Avrupa'daki müşdevreye girmesine rağmen, limandaki sorunların tam anlamıyla
terilerine ulaştıramayan firmalara büyük zarara neden olurken,
çözülemeyeceğini ifade eden İzmir iş dünyasının temsilcileri,
ihracatçı firmalar Uzakdoğu ile rekabette en büyük avantajları
"Limanda çözümün tek yolu özelleştirme sürecinin tamamlanolan Avrupa'ya yakınlık avantajını da kaybetme noktasına geldi.
ması. Limanda ilk etapta 75 milyon dolarlık bir yatırım yapılması Kapasitesinin üstünde çalışan limanda yoğunluk nedeniyle çalıgerekiyor. Bu yatırımla limanın kapasitesi 2-3 kat artarken, veşanından, acentasına kadar herkes stres içinde çalışma yapmak
rimliliği de yükselecek. Biz özelleştirmenin biran önce bitmesini zorunda kalırken, başta ihracatçılar olmak üzere herkes özelleşbekliyoruz" dediler.
tirmeni biran önce tamamlanarak, kapasite artırıcı yatırımlara
başlanmasını istiyor.
4 yılda 350 milyon dolar
sıkışıklık zammı ödendi
İzmir Limanı’nın özelleştirme süreci yılan hikayesine döndüğü için 4 yıl önce başlayan sıkışıklık zammı uygulaması
ile limandan hizmet alan firmalar 350 milyon dolar fazla
para ödemek zorunda kaldı. Bu paranın 75 milyon dolarlık kısmı İzmir Limanı’na harcansaydı limanın kapasitesi
en az iki katına çıkabilirdi. Bu para ile aynızamanda orta
halli bir liman inşa edilebilirdi. Ya da onlarca işletme
ve firma kurulup binlerce insana istihdam sağlanabilirdi. Sıkışıklık zammının gündeme geldiği 2004 yılında
Türkiye’nin ihracatı 63 milyar dolar iken bugün 115 milyar doları geçti. Ege Bölgesi’nin ihracatı ise 8 milyar dolar
seviyesindeyken bugün 15 milyar dolara dayandı. Aynı
artışlar ithalat rakamlarımız için de geçerli.
Limandaki sıkışıklık gemi kaçırtıyor
Yıllardır yapılamayan yatırımlar nedeniyle makine ve
ekipman ihtiyacı karşılanamadığı için artan dış ticaret hacmine
yetişemeyen Alsancak Limanı’nda yaşanan sıkışıklığın üzerine
gemiler de uğramaz oldu. Limandaki sıkışıklık yüzünden körfezde 3 günden fazla beklemek zorunda kalan gemiler, günde en
az 20 bin dolardan başlayan gemi kiralarını ödenemek ve sefer
kaybı yaşamamak için rotalarını değiştirerek yüklerini İstanbul
veya Mersin’in yanısıra Yunanistan ve İtalyan limanlarına boşaltmaya başladılar.
Son 1 aydır günde ortalama 10 gemi limana yanaşamadığı
için körfezde beklerken, Nisan ortasından bu yana Maersk Line
firmasına ait 3 gemi, Turkonline’a ait 2 gemi İzmir’e uğramadan
İtalya ve Yunanistan limanlarına demir attı.
Yine aynı şirketlere ait iki geminin de İzmir Körfezi’nde
beklemeye dayanamayarak yükünü yine Yunanistan ve İtalya
limanlarına boşalttığı öğrenildi.
ebsohaber 24 nisan 2008
KAPAK
7 gemiden
350 bin dolar kayıp
İzmir Limanı’ndaki sıkışıklıktan
dolayı rotasını başka limanlara
çevirmeye başlayan gemiler nedeniyle kentin ekonomisi de büyük
kayıplara uğruyor..
İzmir Limanı’na yanaşan bir gemi
sadece devlete verdiği harçlar ve aldığı
hizmetler karşılığında ödediği ücretlerle
20 bin doların üzerinde para bırakırken, geminin İzmir’den aldığı kumanya,
su, akaryakıt gibi ihtiyaçlarıda dikkate
alındığında bir geminin şehre en az 50 bin dolar katkı sağladığı hesaplanıyor. Buna göre bir haftada limana yanaşamayan 7
gemiden İzmir’in zararı 350 bin dolar oldu. Bu rakama ihracat
ve ithalatçıların ürünlerini zamanında alamadığı için yaşayacağı
müşteri kayıpları, başka limanlardan ürünleri yeniden İzmir’e
getirilmesi için yapacağı masraflar dahil değil.
32 gemi 3 günden fazla bekledi
Liman Başkanı Levent Köleteli de, 1-9 Nisan 2008 tarihleri
arasında İzmir’e 35 konteyner gemisinin geldiğine ve bunun
32 tanesinin 3 günden fazla beklediğine işaret etti. Böyle bir
durumda gemilerin haklı olarak ticari kaygılardan dolayı İzmir
Limanı’na gelmek istemediğini anlatan Köleteli, bu sorunun
kaygı verici noktaya ulaştığını söyledi. İzmir Valisi başkanlığında
çözüm için çalışmalar yapıldığını ifade eden Köleteli, bunun da
geçici bir rahatlama yaratacağını, asıl çözümün ise limanın sahibini bularak, yatırımların gerçekleştirilmesi olduğunu söyledi.
7 gemi başka limanlara gitti
Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Erdoğan Yılmaz, limandaki sıkışıklık nedeniyle gemilerin artık İzmir Limanı’nı rotalarından çıkarmaya başladıklarını söyledi. Son 10 günde sıkışıklık
nedeniyle 5 geminin İzmir Limanı’na uğramadan bölgedeki diğer limanlara gittiğini ifade eden Yılmaz, Körfez’de bekleyen iki
geminin de beklemeye tahammül edemeyerek, başka limanlara
gitmek üzere ayrıldığını kaydetti. Gemi trafiğinin sürekli arttığına işaret eden Yılmaz, “Şu anda Körfez’de gemilerin beklemesi
ortalama 3 günü buluyor. Hiçbir armatör bu yükü kaldırmak
istemez. Bu nedenle beklemek yerine başka limanlara yöneliyorlar. Bu sıkışıklığın kısa sürede biteceğini zannetmiyorum.
Limanın kapasitesi yetmiyor. Makine ve ekipmanlar sık sık arıza
yapıyor. 10 saatte yükleme ve boşaltması yapılacak geminin yeri
geliyor 20 saatte işlemi tamamlanıyor. Bu da hep ihracatçı ve sanayicinin maliyetini artıyor. Kısa sürede bir çözüm bulunamazsa
birçok gemi artık İzmir Limanı’nı güzergahından çıkaracaktır”
dedi.
Yeni iptaller
gündeme gelebilir
Liman’daki sıkışıklığın artık büyük bir
sorun haline geldiğini vurgulayan Deniz
Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Geza Dologh, Ulaştırma Bakanı’ndan
sonra Dış Ticaretten Sorumlu Devlet
Bakanlığı’nın da limana sahip çıkması
gerektiğini söyledi. Gemilerin artık limana gelmek istemediğini
dile getiren Dologh, “Bakalım daha neler göreceğiz. Limanın iyi
yönetilememesi nedeniyle sıkıntılar her geçen gün artıyor. Gemilerin gelmemesi demek ihracatın yapılamaması demek. Bu da
Türkiye ekonomisine darbe anlamına geliyor. Son 10 gün içerisinde 7 gemi limana uğramadı. Böyle devam ederse yeni iptaller
de gündeme gelecek. Ankara artık bu işe dur demeli. Bu sadece
ihracatçının değil, bütün Türkiye’nin sorunu” diye konuştu.
Sıkışıklıktan kurtulmanın tek yolu özelleştirme
Körfezde haftabaşına göre kuyruklar azalsada yine limanda
sıkışıklığın devam ettiğini belirten Geza Dologh, özelleştirme
sürecin tamamlandıktan sonra limanın ilk etapta 75 milyon
dolarlık yatırıma ihtiyaç olduğunu söyledi. Yeni limana da
ihtiyaç olduğunu yerinde Çandarlı olacağını açıklayan Dologh,
"Mevcut limanın kapasitesi mutlaka artırılmalı. Tabii bunun için
önce yargı sürecinin bitmesi gerekiyor. Limanda işi olan herkes
yatırımlara biran önce başlanmasını bekliyor. Körfezde kuyruk-
Gemilerin günlük zararı
20 bin doları buluyor
Konteyner taşımacılığı yapan gemiler genellikle gemi sahipleri
tarafından denizcilik taşımacılığı yapan şirketlere kiralanıyor. Gemi kiraları büyüklüklerine göre 20 bin dolar ile
100 bin dolar arasında değişiyor. Gemilerin yükleri deniz
brokerları tarafından bulunuyor. Limana yanaşacağı tarih
belli olan gemilerin yükleri limana getiriliyor. Gemi eğer
zamanında limana yanaşamazsa sıkıntılar artıyor. Hem
gemi geciktiği her gün başına 20-100 bin dolar arasında
para kaybediyor. Hemde 2-3 sefer yapacağı sırada 1 sefer
yaparak kazanç kaybına uğruyor.
ebsohaber 25 nisan 2008
KAPAK
Hong Kong’da köprü
altları bile liman..
ların tamamen ortadan kalkması için bu şart" dedi. Ege Bölgesi
Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, mevcut
limanın kapasitesinin artırılması ile birlikte Çanakkale-Bodrum
arasında yeni limanlar yapılması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin
2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmak istediğini ancak bu ihracatı gerçekleştirecek limanların şu anda bile
yetersiz olduğuna dikkat çeken Taşkın, "Özelleştirme tamamlansa, Alsancak Limanı'nın kapasitesi 2-3 kat artırılsa bile liman
artan dış ticaret hacmini karşılamaz. Bizim o nedenle yeni liman
yatırımlarına başlamamız lazım. Bütçede kaynak yoksa yap işlet
devret modeli ile mutlaka liman yatırımı yapılmalı. 5 vinçle 6
vinçle limancılık yapılmaz. Gemilerin körfezde beklemesinin
maliyeti rekabet gücümüzün ortadan kalkması demek. Bu nedenle yeni liman yatırımları hemen başlamalı" dedi.
Vapurlar bile karşıya zor geçiyor
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı ve NKM Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Nedim
Kalpaklıoğlu da, İzmirLimanı’nda yaşanan sıkışıklığın had safhaya ulaştığını belirterek, gemilerin artık İzmir Limanı’na uğramadan gittiklerini ve ithalat ile ihracatın durma noktasına geldiğini
söyledi. Gemilerin Mersin ve İstanbul Limanları’na yöneldiklerini ya da İsrail ve Lübnan gibi ülke limanlarına gittiklerini ifade
eden Kalpaklıoğlu, yaklaşık iki aydır yaşanan sorunun artarak
devam ettiğini belirterek, ihracata hazırladığımız malların hepsinin kontratları var belli zamanlarda yerlerine ulaşması gerekiyor.
Limanda yaşanan sorun bizi sıkıştırmaya başladı. İhraç edeceklerimizi gönderemiyoruz. Gelen gemiler 3-4 gün bekliyor.
Geçen hafta ihracat yapacaktık gemi sıkışıklık yüzünden limana
yanaşamadığı için bir hafta bekledi. En sonunda gemi rotayı
değiştirdi. Beyrut Limanı’na gitti. Bunlar üzücü. Çoktandır böyle
birşey yoktu. Geçen hafta İzmir Limanı’nda bekleyen gemi 10’u
geçmiyordu, bugünlerde 14 – 15 gemi dışarıda bekliyor. Eskiden
gemiler maksimum 2 gün beklerdi. Şimdi gemilerin bekleme
süresi 4 güne çıktı. Limandaki sıkışıklıktan körfez vapurları bile
karşıya zor geçer hale geldi. Bunlar zaman ve para kaybı. Sana-
İzmir Limanı’nın açılan davalar nedeniyle özelleştirilememesi sonucu gemilerin rotalarını değiştirmeye başlamalarıyla yaşanan ekonomik kayıplar dikkatleri dünyanın
başka kentlerindeki liman yapısı ve işletmeciliklerine
çevirdi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
2006 yılındaki Hong Kong ziyaretinde çektiği fotoğrafları liman konusundaki her etkinlikte katılımcılarla paylaşırken, İzmir Limanı’nda tamamlanamayan özelleştirme sürecinin tamamlanamamasının yarattığı ekonomik
kayıplara işaret etti. Dünyada liman konusunda söz
sahibi ülkelerden biri olan Hong Kong’da köprü ayaklarının dibinin bile liman veya tersane olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Tamer Taşkın, bu yaklaşımın
Türkiye’ye de örnek olması gerektiğini söyledi.
yici süratli bir çözüm bekliyor. Bazı tedbirler alınırsa rahatlama
olacak deniyor, biz biran önce gerekli önlemler ne ise alınmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Yatırım olmadan sorun bitmez
Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa
Türkmenoğlu ise limandaki sıkışıklığın 4 yıldır devam ettiğini
belirterek, limanda gerekli yatırımlar yapılmadan bu sorunun
çözüleceğine inanmadığını söyledi. Liman’daki ihale sürecinin
32 aydır tamamlanamadığına dikkat çeken Türkmenoğlu, şunları
söyledi;
“Liman ihracatın ve ithalatın can damarı. Lojistik maliyetiniz
ne kadar uygun ise başarılı olursunuz. Kurların düşük olduğu
ülkede lojistik de pahalı hale gelirse rekabet edemezsiniz. Artık
gemiler İzmir Limanı’na uğramak istemiyor. İhracatçıların cebinden dört yılda sıkışıklık zammı için 350 milyon dolar para çıktı.
Bu para ile yeni liman yapılırdı. Gemiler yüklerini başka limanda boşaltıyorlar. İhracatçılar hem zaman, hem de para kaybediyorlar. Bu durumdan bütün Türkiye kaybediyor. Buna kimsenin
izin vermemesi lazım.”
ebsohaber 26 nisan 2008
KAPAK
Kıraç’tan özelleştime
öncesi ‘ara çözüm’
Alsancak Limanı’nın artan dış ticaret
EBSO’da Organize Sanayi Bölgeleri
İzmir
Valisi
Cahit
Kıraç,
özelleşhacmi sonucu gemi trafiğine yetişememetoplantısında sanayicilerle biraraya gelen
si nedeniyle yaşanan sıkışıklığın çözümü
Kıraç, limanla ilgili olarak gerekli önlemtirme süreci tamamlanamadığı
için İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın, devreye
lerin alınacağını belirterek kısa vadede
için yatırım yapılamayan İzmir
girmesi sonuç vermeye başladı. Konuya
çözümlerin gerçekleşeceğini söyledi. İlk
Limanı’ndaki sorunları çözmek için
sahip çıkan ve çözüm için sektör temsiletapta limanın mevcut kapasitesinin artıbüyük gayret sarfediyor..
cileri ile biraraya gelen Kıraç, ara çözüm
rılacağını vurgulayan Kıraç, “Bir gümrük
için belirlenen 4 sorunun 2’sini çözdü.
memurunun ataması yapıldı. 4 numaralı
Öte yandan Danıştay 13. Dairesi'nin, İzmir Limanı'nın özelleşkapı aktif hale gelecek. Şu anda mevcut vinçler yetersiz kalıyor.
tirilmesinin iptalini edilmesi istemini reddetmesi ile özelleştirÖnümüzdeki günlerde 2 vinç daha kiralanacak. Ayrıca liman
menin önünün açılması ise ihracatçılar, sanayicileri sevindirdi.
içindeki 10 bin metrekarelik stabilize sahayı da görüştüğüm
İzmir Valisi Kıraç, Alsancak’taki limanın kapasitesinin kentin
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından asfaltla döşenecek” dedi.
ihtiyaçlarına yetmeyeceğini belirterek Çandarlı’da yanında
tersaneyle birlikte Türkiye’nin en fonksiyonel limanının hayata
İzmir Efes’e dönmeyecek
geçirileceği müjdesini de verdi.
“Özelleştirme tamalanamadı diye limanı kendi haline bırakacak değiliz” diyen Kıraç, TCDD yetkilileri ile görüştüğünü ve
Kapı ve asfalt sorunu çözüldü
İzmir’in Efes gibi yok olmayacağını kaydetti. İzmir’in bir liman
Vali Kıraç, öncelikle limanın 4 numaraları kapısı olan D
kenti olduğunun altını çizen Kıraç, İzmir’in bu özelliğini kaybetKapısı’na gümrük memuru atanmasını sağladı. Atamayla birlikte
mesini engelleyeceklerini belirtti. Kıraç, şöyle konuştu: “Limana
devreye girecek olan yeni kapı ile liman içi trafiğinin önemli
1 ayda 140 gemi geldi. 100 tanesi 12 saatten fazla bekledi.
oranda rahatlaması öngörülüyor.
Özelleştirme sürecindeki limanımız altyapıda köklü yatırımlar
Liman içinde konteyner depolama sahası olacak 10 bin metyapımasını bekliyor. Derinlik 8 metre, ardiye yetersiz. İçinde
rekarelik alanın asfaltlanması içinde İzmir Büyükşehir Belediyesi bulunduğumuz süreçte yeni yatırım mümkün değil. Ancak beşeri
ile görüşen Kıraç, bu alanın Belediye tarafından asfaltlanması
ilişkilerimizi kullanarak altyapıyı daha verimli kullanabilmek
konusunda da söz aldı. 2 vincin kiralanması için de TCDD
için çözüm önerilerini araştırdık. İzmir bir liman kentidir, bu
yetkilileriyle görüşen Kıraç, önümüzdeki günlerde bu sorunun
özelliğini kaybederse Efes’e döner. Efes de zamanında yüksek
da çözülmesini istiyor. Kıraç’ın limanda ilave personel takviyekapasitedeki bir liman kentiydi. Kentin liman yeri dolunca 250
si için de girişimlerine hala devam ettiği, TCDD yetkililerinin
bin kişilik liman kenti de bitmiş oldu. Bizim şehrimizin böyle bir
daha önce özelleştirilen limanlar nedeniyle atıl kalan personeli
duruma düşmemesi için çalışıyoruz. Özellikle deniz hatlarına
İzmir’e yönlendirileceği öğrenildi.
sahip çıkacağız.”
ebsohaber 27 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Ekonomiye taş gibi katkı
Türk mermer sektörü, rezerv, kalite ve desen zenginliğinde, İzmir’de 14 yıldan bu
yana gerçekleştirilen Marble
fuarı ise tanıtımda dünya
liderliğine oynuyor.
14. Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı (MARBLE
2008), İzmir Kültürpark Fuar Alanı’nda açıldı. İsmet İnönü Kültür
Merkezi’ndeki açılış törenine Pakistan Kültür Bakanı Sikander
Hayat Jeoganezi, Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, Aydın Valisi
Mustafa Malay ve Afyonkarahisar Belediye Başkanı Abdullah
Kaptan da katıldı. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı açılış töreninde
Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Haluk Tezcan temsil etti. Önceki yıllarda Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler veya Dış Ticaretten Sorumlu
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in açılışını yaptığı fuarın bu yılki
açılış törenine İzmir milletvekilleri de dahil hiçbir siyasetçi katılmazken, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ancak 28 Mart
Cuma günü ziyaret edebildi.
Marble 2008’in açılışında konuşan Vali Kıraç, Türkiye’nin
mermerde dünyanın 7 büyüğü arasına girmeyi başardığını, son
yıllarda özellikle işlenmiş mermer konusunda büyük aşama kat
edildiğini ifade etti.
Sektörün ihracatını 2007 yılında bir önceki yıla göre yüzde
21 artışla 1 milyar 250 milyon dolara çıkardığını dile getiren
Kıraç, şöyle dedi:
“Dünya rezervlerinin yüzde 40’ına sahip Türk mermer sektörü, dünya liderliğine oynayacak potansiyele sahiptir. Dünya
doğaltaş talebinin önümüzdeki yıllarda 2 kata varan oranda artacağı düşünülürse bu potansiyeli iyi bir şekilde değerlendirmenin
önemi bir kez daha ortaya çıkar. MARBLE Fuarı da hem sektörün
hem de İzmir’in bir lokomotifi haline geldi. Sektör hep birlikte
Türk taşını bir dünya markası haline getirmelidir.”
Türkiye söz sahibi
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu ise
mermer sektörüne blok mermer ihracatı ile başlayan Türkiye’nin
artık bu işin sanatında uzmanlaşmaya başladığını belirtti.
Mermerin tamamının yerli girdi olması nedeniyle cari açığın
kapanmasında önemli rol oynadığını, sektörün ülkeye katkısının
gelecek yıllarda katlanarak artacağına inandığını dile getiren Kocaoğlu, MARBLE Fuarı’nın sektöründe dünyanın ikinci büyüğü
haline geldiğini ifade etti.
Bu yıl 300 firmayı yer yokluğu nedeniyle kabul edemediklerini belirten Kocaoğlu, şöyle devam etti: “Eğer yanıt verebilseydik bu yıl dünyanın en büyük fuarını düzenlemiş olacaktık.
Hedefimiz bunu gerçekleştirmektir. Fuarın düzenlendiği hollerin
yetersiz olması nedeniyle sektörün de baskısıyla 3.5 yıllık bir çalışma sonucu başladığımız yeni fuar alanı çalışmalarında önemli
bir aşamaya geldik. İnşaat yapımı için hiçbir engel kalmadı.
Projenin ortaya çıkmasıyla inşaat başlayacak. Hedefimiz 2009
yılı Marble Fuarı’na yetiştirmek.”
Kocaoğlu, Gaziemir’deki 330 dönümlük arazi üzerinde 150160 bin metre karelik fuar alanı yapmayı planladıklarını, bunun
ilk etapta 70-80 bin metre karelik bölümünü ve kongre merkezini bitireceklerini söyledi.
ebsohaber 28 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Bu yatırım için İzmir’de iş
dünyası örgütleri ve 30 iş adamının ortaklığıyla 100 milyon dolar
sermayeli şirket oluşturduklarını dile
getiren Kocaoğlu, MARBLE 2008’e
ilişkin olarak, “Fuar açılmadan
önce
stantları gezme fırsatı buldum. Gerçekten çok etkilendim. Bu işte
nereye geldiğimiz konusunda çok etkileyici şeyler gördüm. Tüm
mimarların, dekoratörlerin ve sanatçıların bu fuarı gezmesini
tavsiye ediyorum. Çünkü bu fuar mermerden çıktı artık bir sanat
şöleni haline geldi. Türk insanının neler yapabildiğini herkesin
görmesi gerekiyor” diye konuştu.
Törende konuşan DTM İhracat Genel Müdürü Ali Boğa ise
sektörün bir süreden bu yana talep ettiği doğaltaş laboratuvarının kurulması konusunda Afyon Kocatepe Üniversitesi ile
çalışmaların başladığını, burada dünyanın en iyi laboratuvarının
oluşturulması konusunda gereken çabayı göstereceklerini dile
getirdi.
EBSO Meclis
Üyesi Ahmet
Taşpınar’a
ait firmanın
standı, mermerin tablo
gibi işlendiği
çalışmalarla
ilgi odağı oldu.
Mermerciler özel teşvik istiyor
Tüm Mermer, Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği
Başkanı Selahattin Onur, sektördeki sıkıntılara değinerek düşük
kur, yüksek faiz ve dünyada yaşanan global krizden olumsuz
etkilendiklerini belirtti.
Onur, 2 bin ocak, 6 bin firma ve 200 bin çalışanı ile hizmet
veren sektörün gelişmesi için teşvik uygulanmasını ve bürokratik
engellerin kaldırılmasını istedi.
Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Arslan Osman Erdinç,
mermer rezervinin yüzde 40’nın bulunduğu ülkemizde mermer
ihracatınının 1 milyar 250 milyon olduğuna dikkat çekerek,
100 milyar dolarlık pazarda bu rakamın oldukça düşük olduğunu vurguladı. Erdinç, “Altenratif pazarlar üzerinde çalışacağız.
Tüm sıkıntılara rağmen sektörün ihracatı artacak” diye konuştu.
EBSO Üyelerinin standları
Marble fuarında Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyeleri
Mehmet D. Atay, Ahmet Taşpınar ve Vedat Mecik’in sahibi
olduğu firmaların standları da sergilenen ürünlerin kalitesi ve
sunumuyla ziyaretçilerden tam not aldı. Marble ziyaretçileri,
mermerin adeta bir kumaş gibi işlenip resim sanatı titizliğinde
ortaya konulan ürünlerden gözlerini ayıramadı. Fuara bu yıl
özellikle Çin, Hindistan ve Avrupa ülkelerinden 3 bin civarında
yabancı ziyaretçi geldi.
EBSO Meclis Başkan Yardımcısı Mehmet D. Atay’ın aile
işletmesi mermertay.usa, taşın sade ama soylu görüntüsüyle
sergilendiği yer olarak dikkat çekti.
İzmir’e taş yağdı
MARBLE 2008- 14. Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri
Fuarı’na katılan 80 ülkeden 1097 firma, 26-29 Mart günleri arasında Kültürpark’ta 42 bin 500 metrekarelik alanda
gerçekleşen fuar için işlenmiş, yarı işlenmiş ve ham olmak
üzere toplam 8.500 ton doğaltaşı kente getirdi. 20 tondan
400 adet blok mermer ve doğaltaşın sergilendiği fuarda, 500
ton taş ise stand imalatı, sergileme materyali ve tasarım ürün
olarak katılımcıların beğenisine sunuldu.
EBSO Meclis Üyesi Vedat Mecik’in firması, taşın fonksiyonel
kullanım alanlarına göre değerlendirildiği kaliteli ürünlerini
müşterilerine tanıttı.
ebsohaber 29 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
MARBLE..
Her geçen yıl daha ileriye
İzmir’de 26-29 Mart 2008 tarihleri
Doğu ve Güneydoğu
arasında 14. kez gerçekleştirilen MARBLE
Mermer ve doğaltaş sektöründe
sektörün yeni gözdesi
- Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri
Verona’dan sonra dünyanın ikinci
Alanında dünyanın ikinci büyük
Fuarı büyük başarıyla sona erdi. MARBLE
büyük fuarı olarak gösterilen
fuarı olan MARBLE 2008 aynı zamanda
2008 86 ülkeden gelen ziyaretçiyle rekor
Marble, İzmir’in adını duyururken
sektörün bu yıl içindeki ilk büyük dünya
kırdı. Ekonomik sorunlar yaşayan Türk
kente ekonomik katkısı da artıyor.
randevusu oldu.
doğaltaş sektörü için can suyu oldu.
Yeni taş örneklerinin lansmanı yapıArtık bir dünya markası olmuş ve
lırken; profesyonel ziyaretçilerin Doğu ve
adı İzmir’le özdeşleşmiş MARBLE – Uluslararası Doğaltaş ve
Güneydoğu’da açılan yeni ocaklardan elde edilen taşlara büyük
Teknolojileri Fuarı, 14. yılında da büyümeyi sürdürdü, başarısını ilgi gösterdiği gözlendi.
perçinledi. MARBLE bu yıl da Türkiye’nin en büyük ihracat fuarı
İşlenmiş, yarı işlenmiş ve ham olmak üzere 8.500 ton taşın
olmaya devam etti.
sergilendiği fuarda 20 tondan 400 adet bloğun satışı gerçekleştir.
Kültürpark’ta 42.500 metrekare alan üzerinde gerçekleşen
Pekçok firma yıllık ocak üretim kapasitesinin satış bağlantılarını
fuara, yurtiçi ve dışından 1097 firma katıldı. Fuarı Türkiye dahil
dört gün içerisinde tamamlarken, ihracata yönelik büyük fir86 ülkeden 51.336 kişi ziyaret ederken, ülkemizin 71 ilinden
maların MARBLE Fuarı sırasındaki satışları her bir firma başına,
profesyonel ziyaretçi İzmir’e MARBLE Fuarı için geldi.
250-300 bin dolar seviyelerinde gerçekleşti.
MARBLE 2007’ye 34 ülkeden 251’i yabancı 1038 firma
Tahmini doğaltaş rezervinin 14 milyar ton olduğu Türkiye’de,
katılmıştı. Fuarı 77 ülkeden 2.786’sı yabancı 49.578 kişi ziyaret
doğaltaş ihracatından elde edilen gelir 1,5 milyar dolar seviyeetmişti.
lerinde. MARBLE’ın kurulan yeni iş balğantılarıyla bu miktarı
Dünyanın dört bir yanından ziyaretçi
Türk doğaltaşını yeni ülkelerle tanıştırmak ve dünya pazarından aldığı payı yükseltmek için çalışan ve bu maksatla ziyaretçi
ülke ve yabancı alıcı sayısını artırmaya yönelik girişimlerini yıl
boyu sürdüren İZFAŞ, 2008 MARBLE müddetince 3000’i aşkın
yabancı profesyonel ziyaretçiyi konuk etti.
Bu yılki fuara Çin ve Hindistan’dan ziyaretçi akını yaşanırken; 200 kişilik Çin heyeti yaptığı alımlarla dikkati çekti. Çin’i
Hindistan’ın kurduğu ticari bağlantılar izledi.
Fuara alım heyeti niteliğinde gelen Azerbaycan, Bulgaristan,
İsrail, Kırgızistan, Pakistan ve Rusya Federasyonu’nun yanısıra
Venezuela, Kolombiya, Porto Riko, Kosta Rika ve Arjantin gibi
Güney Amerika ülkelerinin Türk pazarına ilişkin bağlantıları
umut verdi.
yükseltmesi bekleniyor.
Makine satışları umut verdi
Fuar kapsamında sergilenen ağır tonajlı iş makineleri ve
mermer işleme makineleri de ziyaretçilerin ilgisiyle karşılaştı.
“Satıldı” levhaları ilk günden itibaren asılırken; firmalar makine
lansmanlarını MARBLE kapsamında gerçekleştirdi. Yalnızca
Türkiye’ye değil, yurtdışına da makine satışı yapıldı.
Kent ekonomisine dev katkı
4 gün süren MARBLE Fuarı müddetince yurtiçi ve dışından gelen katılımcılar ve ziyaretçiler, başta İzmir olmak üzere
Türkiye ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulundu. Yapılan
konaklama, ulaşım ve diğer harcamaların ortalama 75 milyon
dolar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor.
ebsohaber 30 nisan 2008
Doğaltaş ihracatında
hedef büyük
sorunlar daha büyük
Türkiye’nin son
yakını Türkiye’de kalan ve birDünyadaki doğaltaş rezervlerinin
yıllarda ihracatta yıldızı
çok sektöre göre birim yatırım
yüzde 35’ine tek başına sahip
parlayan sektörlerinin
maliyetlerine göre 8 katına
başında gelen doğaltaş
kadar fazla istihdam sağlayan
olan Türkiye’nin bu pazardaki
sektörü, 2010 yılı için
bir sektör olduğuna vurgu yaihracattan daha fazla pay alabilbelirlediği 2.5 milyar
pan Erdinç şöyle devam etti:
mesi için sektörel teşvik şart..
dolar hedefine ulaşmak
“Türkiye, Dünya’daki doğal
için çalışmalarını arataş rezervlerinin yüzde 35’lik
lıksız sürdürürken, Türk ekonomisinin kambur- bölümüne tek başına sahiptir. Türkiye sahip olduğu
ları sektörün hedefine varmasını güçleştirecek
rezerv oranında ihracat yapabilse 2007 yılında 15
noktaya geldi.
milyar dolar olan dünya doğaltaş ihracatından 6
Ege Maden İhracatçıları Birliği tarafından
milyar dolar pay alabilecek konumdadır. Sektörün
Uluslararası Marble Doğaltaş ve Teknolobu ihracatı yapmaması için hiçbir neden yoktur.
jileri Fuarı kapsamında düzenlenen Gala
Sektör hak ettiği desteği aldığı takdirde ihracatını
Yemeği’nde konuşan Ege Maden İhracatçıları
önümüzdeki yıllarda 20 milyar dolara ulaştırabileBirliği Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Osman
cek potansiyele sahiptir. Ancak, bunun gerçekleErdinç, Türkiye’nin 1980 sonrasında ihracata
şebilmesi için farklı platformlarda dile getirdiğimiz
dayalı büyüme modelini seçmesi ile doğalsektörel sorunlarımızın, sıkıntılarımızın bir an evvel
taş sektörünün yeni bir döneme girdiğini bu
ele alınarak çözülmesi gerekmektedir.”
süreçte, Mermercilik sektörüne uygulanan
Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Erdinç,
teşviklerle Mermercilik sektörü başta Amerika
sektörün 20 milyar dolar ihracat yapacak potansiyeBirleşik Devletleri, Çin, İngiltere, İspanya,
le ulaşabilmesi için gerekli önlemleri ise şu şekilde
İngiltere, İtalya başta olmak üzere dünyanın
özetledi;
dört bir tarafına mermer ve doğal taş ihraç
1-) Madencilik, madenin bulunduğu yerden
etmeye başladığını söyledi.
çıkarılıp işlendiği için madencilik sektörüne özel
25 yıllık mücadelenin neticesinde,
sektörel teşvik uygulamasına gidilmelidir. Zira
Türkiye’nin mermer ve doğal taş ihracatı 2
madencilikte yapılan faaliyetlerde yaratılan katma
milyon dolar seviyesinden 2007 yılı sonunda
değer % 95 düzeyindedir. Madencilik faaliyeti kırsal
1 milyar 250 milyon dolar seviyesine ulaştırkesimde yapılmakla, köyden kente göçü önlemektedığını anlatan Erdinç, “Yani doğal taş sektörü
dir. Ayrıca bu kişilere istihdam yaratmaktadır.
olarak 25 yılda ihracatımızı 625 kat arttırma
2-) Bir metreküp doğal taş üretimi için sarf edilen
başarısını göstermiş olmanın mutluluğunu ve
motorinin tutarı ortalama 34 YTL’yi bulmaktadır.
gururunu yaşamaktayız. Türkiye’de bilinen
Tarımda, balıkçılıkta, gemi nakliye işlerinde mazot
mermer rezervleri 5 milyar metreküptür. Bu
desteği vardır. Madencilik için de benzer bir desteda 14 milyar ton eder, her ton mermeri mini- ğin sağlanması gerekmektedir.
mum 100 dolardan sattığımızda 1 trilyon 400
3-) Maden işletmelerinde uzun aramalar ve araşmilyar dolar eder. Bu da ülkemizin petrolü
tırmalar sonucu bir rezerv ortaya çıkarılmaktadır.
olarak kabul edebileceğimiz bir hazinedir”
Bu nedenle tespit edilen rezervin değeri saptanarak
diye konuştu.
bankalarca teminat olarak gösterilmesinin sağlanDoğaltaş sektörünün yüzde 95 yerli ham- ması ve rezerv tüketim payı (amortisman) uygulamamadde kullanan, sağladığı dövizin tamamına sı getirilmelidir.
ebsohaber 31 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Mobilya sektörünün
gücünü gösteren fuar
Yaşanılan mekanların vazgeçilmez
Izmir tanınıyor
unsuru mobilya sektörü, gücünü MODEMobilya sektörü MODEKO fuarı
yatırımlar artıyor
KO 2008 - 19. İzmir Mobilya Fuarı ile
ile kalite, ergonomi, tasarım, işlevİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
ortaya koydu. MODEKO 2008, yerli üresellik, altenatiflik ve ekonomiklik
Aziz Kocaoğlu, İzmir’in fuar kenti vizyoticinin yeni ticari bağlantılar kurması için
konularında geldiği son noktayı
nu doğrultusunda yürüdüklerini belirtti.
ihracatçılar, ithalatçılar başta olmak üzere
Mevcut fuar alanının yetmediğini, yeni
gözler önüne serdi.
sektörün buluşma noktası olurken, fuarda
fuar alanı için çalışmaları sürdürdükleyeralan firmalar, uzun ömürlülük, hijyerini kaydeden Kocaoğlu, “Biz fuarcılığı
niklik, ergonomiklik, garanti, kalite, ekonomiklik, işlevsellik,
desteklediğimiz müddetçe, alıcıyla satıcıyı buluşturduğumuz
alternatiflilik, teknolojiklik, özgün tasarım konularında geldikleri sürece fuarcılık gelişecek. Nasıl ulaşımda sabit gelirliyi sübvanse
son noktayı gözler önüne serdi.
ediyorsak İzmir’de fuarcılığı da desteklemek zorundayız” dedi.
Izmir Mobilyacılar Odası ile Efor furacılık tarafından gerçekleştirilen MODEKO 2008’in Kültürpark’taki Fuar Alanındaki
açılış törenine İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İzmir Ticaret Odası Meclis
Başkanı Necip Kalkan, Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş,
Mobilyacılar Odası Başkanı Mustafa Kara ile mobilya sektörü
temsilcileri katıldı.
Vali Kıraç, törende yaptığı konuşmada, fuarcılığın başkenti olarak bilinen İzmir’de gerçekleştirilen mobilya fuarının,
Rusya’dan Cezayir’e kadar dünyanın pek çok ülkesinden ziyaretçi aldığını söyledi.
Mobilya sektörünün dünyada 200 milyar doları aşan bir pazarının bulunduğuna dikkati çeken Kıraç, Türk mobilyacılarının
sektörden hak ettiği payı alabilmesi için fuarın bir araç olduğunu, fuar sayesinde ürünlerin dünyaya tanıtılabileceğini söyledi.
ebsohaber 32 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Kocaoğlu, İzmir’de 4 yıl önce bu kadar otelin bulunmadığını,
Efes ve Etap otellerinin de kapanmış olduğunu söyledi. Göreve
geldikten sonra İzmir’de 13’ü aşkın otelin yapıldığını birçok otel
girişiminin de bulunduğunu ifade eden Aziz Kocaoğlu, “AliağaMenderes, Jeotermal AŞ, EXPO projelerinde olduğu gibi ortak bir
şeyleri yapabilirsek hedeflerimize yürümek için güç bulabiliriz.
Bizde bu güç vardır” dedi.
İzmir’in EXPO’ya aday olduğu Japonya’da herkesin “İzmir
deyince milletin dudak büktüğünü” ifade eden Kocaoğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“EXPO 2015 adaylığı nedeniyle İzmir’i artık herkes tanıyor.
EXPO konusunda emeği geçenlere kent adına teşekkür ediyorum.
İzmir’e fuarcılık yakışıyor. İzmir insanı alışmış. Otellerde doluluk oranı yüzde 85’e ulaştı İzmir’de. Son dört yılda belediyenin
sübvansiyonu ile buraya gelindiyse bu zenginlikleri geliştirmemiz
lazım. İzmir vizyonu belirlenmiş bir kenttir. Hem Ticaret, hem
Sanayi Odasının vizyonu, misyonu vardır. Hep beraber üzerimize düşen görevi yapıp büyüdüğümüz sürece ulaşamayacağımız
hedef yoktur. Bu birlik beraberliğin sürmesi için dayanışmayı talep
ediyorum.”
Taşkın: Avrupa’daki sektör Türkiye’ye çekilebilir
EBSO Başkanı Tamer Taşkın da, mobilyacılığın gelişmesi
bakımından en şanslı illerin başında İzmir’in geldiğini söyledi.
Mobilyacılığın yıldız sektörler arasına girebileceğini belirten Taşkın, mobilyacıların kalite ve estetik göz önünde bulundurularak
çok geniş bir varyasyonda çalışmayı sürdürmeleri gerektiğini ifade
etti. Taşkın, sektörün 6 milyar dolarlık iç pazarı bulunduğunu,
dünyadaki önemli ihracat potansiyeline rağmen Türkiye’nin bunu
değerlendiremediğini ifade ederek, devletin ihracat ve üretimi desteklemesini istedi.
Mobilyacılık sektörünün yurt dışındaki fuarlarda tanıtılması gerektiğine dikkati çeken Taşkın, “Aktivitelerimizi yurt dışında tanıtalım. Yeni pazarlar bulalım. Avrupa’da üretim maliyetlerinin pahalı
olmasının yanısıra yeni kuşakların aile işlerine ilgi duymaması
nedeniyle boşalan imalat sektörünü Türkiye’de yaşatabiliriz” dedi.
İZTO Meclis Başkanı Necip Kalkan ise Türkiye’de her yıl
binlerce çiftin evlendiğini, binlerce çiftin boşandığını ve yeni eşya
ihtiyacının doğduğunu, iç piyasada da mobilyacılığın önemli
olduğunu söyledi.
İzmir Mobilyacılar Odası Başkanı Mustafa Kara, sektördeki
KDV oranının yüzde 5’e düşürülmesi ve kayıt dışı çalışanların da
kayıt altına alınması gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin dünya mobilya ihracat pastasından aldığı payın
yüzde 1 civarında olduğunu kaydeden Kara, “Dünyadaki 118
milyar dolarlık mobilya ihracat rakamları arasında Türkiye ancak
1 milyar doları geçebilmiş durumda. 11 milyar dolarlık ihracatıyla
yüzde 10’luk payı elinde bulunduran İtalya’ya biz mobilya satmaktayız. Yaklaşık 170 ülkeye ihracatımız var ancak yeterli değil”
dedi. Kara, sektörün, markalaşma, finansman, pazarlama, yönetici
yetersizliği, vasıflı personel yetersizliği, haksız rekabet, tasarım,
iletişim eksikliği, uluslararası tanıtım, ölçek büyüklüğü, hammadde fiyatlarının yüksekliği ve kurumsallaşma gibi sorunlarının
ön plana çıktığını söyleyerek, fuarların bu sorunların çözümüne
yönelik önemli katkılar sağladığını dile getirdi.
Çevre dostu
balata fabrikası
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi Hüseyin Eren’in
ortağı olduğu ve çevre dostu üretimiyle dikkat çeken Eren
Balata Fabrikası törenle açıldı.
Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde 2007 yılında
yapılan fabrikanın açılış kurdelasını Ege Bölgesi Sanayi
Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Kemalpaşa
Kaymakamı Niyazi Ergut, Belediye Başkanı Yakup Karaca,
firma sahipleri ve sanayiciler birlikte kesti.
Kemalpaşa protokolünün ve sanayicilerin buluştuğu
açılışta konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, fabrikalarda bir kişi daha istihdam edilsin diye
çaba gösterilen ortamda yeni bir yatırım yapılarak 200
kişiye istihdam imkanı sağlanmasının sevindirici olduğunu
söyledi. Taşkın, “Eren Balata, teknolojisiyle, çevreyi koruyan üretimiyle sektörüne öncülük ediyor. Bu fabrikanın
ürünlerinin ihracata yönelik olması ayrıca büyük bir gurur
kaynağı” dedi.
Bölgesinde sanayinin gelişmesi için çaba gösteren
Kemalpaşa Belediye Başkanı Yakup Karaca’ya da teşekkür eden Taşkın, “Bürokrasinin de kafa yapısını değiştirip
sanayicinin önünün açılması, yeni yatırımların yapılıp
fabrikaların kurulması yönünde destek olması gerekiyor.
Türkiye’nin en önemli sorunu işsizliğin çözümü yeni
yatırımlardan geçiyor. Bölgemizde nasıl bir fabrika daha
kurarız diye mesai harcamalıyız” diye konuştu.
Kemalpaşa Belediye Başkanı Yakup Karaca da, yatırımdan en az fabrikanın sahipleri kadar heyecan duyduğunu
dile getirirken, “Kemalpaşa’da sanayinin ileri gitmesinden
mutluyum” dedi.
Kemalpaşa Kaymakamı Niyazi Ergut ise, “Sanayileşmede, üretimde dünya standartlarında olmak, dünyada rol
almak sorumluluğu içindeyiz” diye konuştu.
Yılda 4 bin ton balata üretim kapasiteli fabrikayı açılışın ardından gezen davetliler, çevrede yeni yasal düzenlemelere uygun üretim yapan, kalitesiyle adından sözettiren
tesis için Hüseyin Eren’i kutladı.
ebsohaber 33 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Petkim’den
10 milyar dolarlık
yatırım projesi
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yüzde 51 oranındaki kamu hissesinin Socar-Turcas-Injaz Ortak Girişim Grubuna
devrinin, 7 Mayısa kadar gerçekleştirilmesi öngörülen Petkim’in
2015 yılına kadarki yatırım hedefi 10 milyar dolar. Petkim Genel
Müdürü Kenan Yavuz, 2015 yılına kadar olan yatırım projeleri
ile Petkim’in Türkiye pazarındakı pazar payını yüzde 40’a çıkararak, yıllık 10 milyar dolar ciroya ulaştırmayı planladıklarını
söyledi.
cını tam olarak karşılamasa bile müşterisinin ihtiyacının yüzde
100’ünü karşılayan bir Petkim yaratma amacında olduklarını
kaydetti. Şu an Petkim’in 2 milyar dolarlık ciroya sahip olduğuna
işaret eden Yavuz, “Bu atılımları gerçekleştirecek güçteyiz. Bunu
gerçekleştiremezsek bu başarısızlıktır. Bugünkü fiyatlarla bu rakama ulaşmalıyız. Türkiye’nin tek bir noktadaki en büyük üretim
gücü Petkim olmalı” dedi.
Müşteri odaklı büyüme
Petkim’in bu yatırımları yapmaması halinde pazar paylarının
yüzde 10’a kadar gerileyeceğini savunan Yavuz, pazarın ihtiya-
İhale süreci nasıl işledi?
İhale süreci bu arada Petkim’in yüzde 51 oranındaki kamu hissesinin blok satış yöntemiyle özelleştirme ihalesi, 2007 yılı
Temmuz ayında gerçekleştirilmiş, ihalede en yüksek teklifi,
2 milyar 50 milyon dolar ile TransCentralAsia Petrochemical
Holding Ortak Girişim Grubu vermişti. Ancak daha sonra
ihale komisyonu, ihalede 2 milyar 40 milyon dolar bedelle en yüksek ikinci teklifi veren Socar-Turcas-Injaz Ortak
Girişim Grubuna yönelik karar verdi ve satış onaylandı. Son
olarak Danıştay 13. Dairesi, Petkim’in Socar&Turcas-Injaz
ortak girişim grubuna satılmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek
Kurulunun (ÖYK), 22 Kasım 2007 tarihli kararının yürütmesinin durdurulması istemini oy birliğiyle reddetti.
ebsohaber 34 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Alsancak Limanı’na rakip olacak
Petkim’in bundan sonra yapamadığı yatırımlara yöneleceğini dile getiren Yavuz, yatırımların hepsinin altyapısını hazır
olduğunu kaydetti. Enerji yatırımı da yapacaklarını dile getiren
Yavuz, ithal kömüre dayalı bir santral kuracaklarını belirtti. Kömüre dayalı üretimde enerji maliyetinin 4-5 cent olduğuna işaret
eden Yavuz, “Ayrıca lojistik açığımız var. Limanımızın kapasitesinİ artıracağız. Dünyanın en tatlı işi limancılık. Limanı daha da
dışarıya açağız. Limanın imkanların açtığımız zaman Alsancak
Limanı’nın yüzde 40 kapasitesine ulaşırız. Böylece Alsancak
Limanı da fiyatlarını indirir” diye konuştu.
Yeni tesisler kurulacak
Yeni dönemde sanayicilerin ihtiyacını düşünerek ilave etilen
fabrikası kurmayı planladıklarını anlatan Yavuz, şu bilgileri
verdi: “Etilen tesisinin kapasitesini 1 milyon 300 bin tona, polipropilenin kapasitesini 600-700 bin tona yükseltilmesi düşünülüyor. Böylece hammmadde kapasitemiz artacak. Ayrıca Kimya
rafinerisi yatırımı olacak. Önemli alıcılardan bir tanesi Socar
firması. Azerbaycan’ın petrolü var ama bilgi birikimi yok. Biz o
çevredeki ülkelerle ortak proje yaparsak, Türki cumhuriyetlerle
yapılmış en somut proje olur. Bu ülkeler için 5 yıl içinde 3-4
milyar dolarlık yatırım yapılabilir” dedi.
50’yi aşkın ürünü var
Petkim 3 Nisan 1965 tarihinde TPAO öncülüğünde kuruldu.
Petkim, ilk İzmit-Yarımca Kompleksinde 1970 yılında, önce 5
fabrikayı işletmeye açtı, daha sonraları diğer fabrikalar bunu
takip etti. Hızla artan talebi karşılamak için Petkim’in ikinci
kompleksinin Aliağa’da kurulması kararlaştırıldı.
Aliağa Kompleksi projelendirildiği yıllardaki mevcut en ileri
teknolojiler ve optimum kapasitelere sahip olarak kuruldu ve
1985 yılında işletmeye alındı.
14 fabrikası, 8 ortak tesisi, elektrik üretim ünitesi, atık giderme ünitesi, liman ve barajıyla (Güzelhisar Barajısı) Türkiye’nin
en gözde şirketlerinden biri olan Petkim, 50’yi aşan petrokimya
ürünü yelpazesiyle bugün Türk sanayinin vazgeçilmez bir ham
madde üreticisi durumunda bulunuyor. Petkim’in ürettiği ham
maddelerden plastikler ve sentetik kauçuklar, inşaat, tarım, otomotiv, elektrik, elektronik, ambalaj sektörlerinin önemli girdileri
arasında bulunuyor. Sentetik elyaflar ise tekstil sektöründe kullanılıyor. Ayrıca, ilaç, boya, deterjan, kozmetik gibi birçok sanayi
için de girdi üretiliyor.
Kendi yan sanayisini oluşturacak
Petkim’in ulusal kalite ödülene de aday olduğunu vurgulayan
Yavuz, bunun için altyapılarını oluşturduklarını söyledi. Devletin
ihale sistemine rağmen yan sanayilerini oluşturduklarını anlatan Yavuş şöyle konuştu: “Sürekli hizmet veren bir yan sanayi
yaratacağız. Rakipleri inceliyoruz. Merkezi kurallardan kurtulunca daha rahat çalışacağız. Yeni yan sanayi firmaları kuracağız.
Bu firmalar gerekirse 24 saat hizmet verip bize kaliteli ürün ve
hizmet sunacak. Bizim istediğimiz standartla üretim yapacak. Bu
sayede maliyetlerimiz düşünce daha rekabetçi olacağız.”
Türkiye’nin petrokimyadaki gözbebeği
PETKİM, özelleştirme
sonrası sektöre yönelik
atılımlarıyla da dikkat
çekerken yol haritasını
paydaşlarıyla belirliyor.
ebsohaber 35 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Ege’nin 6. sigara fabrikası KT&G
Ege Bölgesi’nde BAT, Philip Morris, JTI, İmperial Tobacco ve
Gallaher’den sonra 6’ncı sigara fabrikası Korea Tobacco (KT&G),
Tire Organize Sanayi Bölgesi’nde üretime başladı. Kore sigara
pazarının lideri olan KT&G, Kore dışındaki ilk fabrikasını 50
milyon dolar yatırımla İzmir’de açtı.
Açılış törenine Tire Belediye Başkanı Mehmet Sıtkı İçelli,
KT&G CEO’su Kwak Young Kyoon, Türkiye Genel Müdürü Bok
in Baek, Kore’nin Ankara Büyükelçisi Chang Yeob Kim, TAPDK
Başkanı Kazım Çalışkan, Korelilerle Dostluk ve Yardımlaşma
Derneği’nden 12 gazi ile iş dünyası temsilcileri katıldı. Açılış
kurdelasını fabrikanın ana giriş kapısında KT&G yöneticileri ile
birlikte, Tire Belediye Başkanı Mehmet Sıtki İçelli, Kore’nin İzmir
Fahri Konsolosu Noyan Gürel, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın ve TAPDK Başkanı Kazım Çalışkan hep birlikte
kesti. Yılda 2 milyar adet kapasiteli fabrikanın Kore gazilerinin
de katıldığı açılış töreninde konuşan KT&G CEO’su Kwak Young
Kyoon, Kore savaşının üzerinden 58 yıl geçtiğini ve o savaşta
Türklerin büyük desteğini gördüklerine dikkat çekerek, bir anlamda vefa borcunu ödediklerini söyledi. Gaziler için daha çok
şey yapmak istediklerini de belirten Kyoon, Kore sigara pazarının yüzde 70’ini elinde bulundurduklarını, Kore dışındaki ilk
fabrikayı Türkiye’de kurduklarını söyledi.
130 bin satış noktasında satılacak
Türkiye ve Avrupa pazarına açılma amacıyla geçen yıl
başladıkları fabrika inşaatını 1 yıl içinde tamamladıklarını dile
getiren KT&G CEO’su Kwak Young Kyoon, fabrikanın hammadde işleme ve paketleme tesisleri içerdiğini kaydetti. Esse ve This
markalarının üretiminin yapılacağını, 2007 yılının Eylül ayında
dağıtım şirketi R&P ile dağıtım anlaşması imzaladıklarını ifade
eden Kyoon, Türkiye genelinde 130 bin satış noktasına ulaşacaklarını söyledi.
Yüzde 5 pazar payı hedefi
Toplam 50 milyon dolar yatırım yaptıklarını, fabrikada 100
kişinin istihdam edildiğini, kapasitenin artmasıyla birlikte çalışan
sayısının da artacağını açıklayan Kyoon, Tire’deki fabrika üzerinden Orta Avrupa ve Orta Doğu’ya ihracat yapmayı hedeflediklerini vurguladı. Kyoon, “Üretimimizin yüzde 60’ı ihracata
yönelik olacak. İlk yıl için Türkiye’de yüzde 3’lük bir Pazar payı
hedefliyoruz. 3 yıl sonraki Pazar payı hedefimiz ise yüzde 5”
dedi
Başarılı olacağız
Türkiye pazarının zor bir pazar olduğunu ama başarılı
olacaklarına emin olduklarını vurgulayan Kyoon, bunun için
yatırım yaptıklarını söyledi. Vergi oranlarının yüksek olmasının
kendilerini ilgilendirmediğini ifade eden Kyonn, “Yatırımımız
ilk etapta az da olsa katlayarak artmaya devam edecek. Yatırım
yapmadan önce pazarı iyi etüd ettik, iyi bir kaliteyle üretim yapıp başarı sağlayacağız. Yatırım için buradaki ışığı gördük ama
gazilere olan vefa borcumuz da kararda etkili oldu. Bu yatırım
Kore’deki diğer yatırımcılara da örnek olacak. Yatırımın bir yıl
içinde tamamlanması Kore firmalarının Türkiye’ye gelip yatırım
yapması için özendirici olacaktır” diye konuştu.
Diğer yatırımcıları da bekliyoruz
TAPDK Başkanı Kazım Çalışkan da, KT&G’nin Kore dışındaki
ilk üretim yeri olarak Türkiye’yi seçmiş olmasından dolayı şirket
yetkililerine teşekkür etti. Yatırımın Kore ve Türkiye arasındaki
ilişkilerin devamı açısından büyük önem taşıdığını kaydeden
Çalışkan, “KT&G kısaltmasının bu yatırımla Kore ve Türkiye’yi
temsil eden K ve T’ye dönüşmesini ve Koreli yatırımcıların diğer
alanlarda da Türkiye’de yatırım yapmasını diliyorum” dedi.
Tire Belediye Başkanı Mehmet Sıtkı İçelli, yatırımda emeği
geçen herkese teşekkür etti.
Konuşmaların ardından fabrikanın açılışı yapıldı, Kore geleneklerine göre her fabrika açılışında yapılan zeytin ağacı dikimi
gerçekleştirildi. Açılışa davet üzerine Korelilerle Dostluk ve
Yardımlaşma Derneği’nden 12 Kore gazisi de katılırken, açılışın
ebsohaber 36 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Taşkın: Küresel yatırımlar
referansımız oluyor
sonunda KT&G CEO’su Kwak Young Kyoon, gazilerle birlikte
fotoğraf çektirdi. Ardından 1955-1956 yılları arasında Kore’de
bulunan Gazi Orhan Aktaş, kürsüye çıkarak Kore’nin eski ve çok
meşhur olan, birbirine aşık olan ancak kavuşamayınca intihar
eden bir genç kız ile oğlanın hikayesinin anlatıldığı Arirang adlı
şarkıyı Kore’nin kendi dilinde okudu.
Gazilere vefa
Kyoon, gazetecilerin Kore gazilerini davet etmesinin nedenini sorması üzerine, “Kore Savaşı’nın üzerinden 58 yıl geçti.
Bir anlamda vefa borcumuzdu. İmkan olursa gazilerimiz için
daha çok şey yapmak istiyoruz. Türkiye ve Kore kardeş ülkeler.
Onların buraya gelmesi bizi onurlandırdı. Herşeyden önce hükümet yatırım konusunda bize çok yardım etti. Diğer yandan bu
yatırımla vefa borcumuzu da ödemiş olduk. Türkiye’de yatırım
yapmamızda bunun da etkisi var” diye konuştu.
KT&g Kore, 1899’da sigara alanında faaliyet göstermek
üzere kuruldu. 20. yüzyılda şirket Kore’nin tek sigara üreticisi
ve dağıtıcısı olarak itibar kazandı. 2007 yılı ilk çeyrek verilerine
göre, Kore sigara piyasasının yüzde 70.7’lik bölümüne sahip.
Türkiye’deki yatırımı aracılığıyla Ortadoğu, Orta Asya varlığını güçlendirmeyi Rusya ve Çin gibi diğer piyasalara girmeyi
amaçlıyor. KT&G , bu sayede pazar lideri konumunu korumayı
hedefliyor.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, küresel şirketlerin İzmir’deki yatırımlarının dünyadan yeni yatırımlar çekmek için önemli bir referans oluşturduğunu söyledi.
Dünyada değişen temel eğilimler nedeniyle üretici
egemenliğinden tüketici egemenliğine geçildiğini belirten
Taşkın, tüketicilerin mal ve hizmet alırken artık markasına
baktığına dikkat çekti.
Üretimin kendisine daha iyi koşullar sunan ülkeye gittiğini, bu nedenle rekabet birimlerinin uluslar veya hükümetler değil sektörler olduğunu vurgulayan Tamer Taşkın, bilgi
ve sermayenin bulunduğu
yerle bunları idare edenlerin üretimin yapıldığı yerden farklı olduğunu anlattı.
Taşkın, şöyle konuştu:
“Örneğin Amerikan
firmaları Amerika’dan
yaptıkları ihracatın kat
kat fazlasını yurtdışındaki
yatırımlarından yapıyorlar.
Sermayenin hareketliliği
ve hacmi artarken niteliği de değişti. Çok uluslu
olmaktan çıkıp ulus ötesi,
yani hiçbir ulusal kimliği
olmayan ve uluslararası
yönetilen bir meta oldu. Ulus ötesi şirketlerin yıllık ciroları
pekçok ülkenin GSMH’sinin üstünde. Dolayısıyla şirketlerin
gücü de küresel, belki de politika üstü bir nitelik kazandı.”
İzmir’de Korean Tobacco gibi küresel şirketlerin yatırım
yapmasından memnuniyet duyduğunu söyleyen EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, “Bunu, dünyaya açılmamızın
önemli bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz.KT&G’nin
yatırımı yarattığı istihdamın yanısıra önemli bir referans
olarak da sanayimize güç, bölgemize değer kattı. Yatırımı
yapanlara teşekkür ederken EBSO’nun yeni anlayışıyla her
sanayicinin yanında olduğunu belirtiyorum” dedi.
ebsohaber 37 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Gıdada doğru bildiğimiz
şeyler yanlış çıktı
Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Sedef Nehir El, diyet yaparken
başta yağ olmak üzere bazı maddelerin miktarını
kısıtlamanın yanlış olduğunu belirterek, “Vücudun yağa da, kolestrerole de gereksinimi var.
Gıda porsiyonlarını düzenleyip, meyve sebze
tüketimini artırıp, haftada 3 kez 30’ar dakikalık
yürüyüşlerle yaşam boyu kilo problemiyle karşılaşmaz ve sağlıklı yaşarsınız” dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Gıda Sorunları Komitesi “Beslenme ile ilgili doğru bilinen
yanlışlar”ı, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Nedim Kalpaklıoğlu, Meclis Üyeleri Cihangir
Hür, Kürşad Yuvgun, Soner Çelik, gıda ile ilgili
meslek komitelerinin temsilcileri, sanayiciler, bilim adamları ve yerel yönetimlerin temsilcileriyle
düzenlediği toplantı ile kamuoyunun gündemine
taşıdı. Kamuoyunun gıda güvenliği hakkında bilgilendirilmesi amaçlanan toplantıya, EBSO Gıda
Sorunları Komitesi üyelerinin yanısıra konuşmacı
olarak Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedef
Nehir El katıldı. “Beslenme ile ilgili doğru bilinen
yanlışlar” başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. Sedef
Nehir El de, gıda seçimlerindeki değişikliklerin
kilo alma, şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları
ve kanser gibi ciddi hastalıklara yakalanma riskinin arttırdığını dile getirerek beslenme ve yaşam
biçimine dikkat ederek sağlık sorunlarının en
az yüzde 30 oranında azaltılabileceğini savundu. Sağlıklı bir beslenme şekli oluşturabilmek
için gıda tüketimi konusunda yanlış bilgi ve
inanışların silinmesi gerektiğinin altını çizen
Prof. Dr. El, “Kolesterol çok zararlı bir maddedir, mümkün olduğunca su tüketilmeli, ‘light’ ürünler zayıflatır, çok hızlı
kilo verdiren destekleri kullanarak kilo
vermenin zararı yoktur” gibi yargıların
yanlışlığına dikkat çekti.
İnsan vücudunun günlük 2 bin
kalori alması gerektiğini anlatan
Prof. Dr. El, bunun 5’te birinin
sabah, 5’te 2’sinin öğlen ve 5’te
2’sinin de akşam
alınması gerektiğini dile
getirdi. Prof.
Dr. El, öğlen
öğününün
daha az
alınarak
ebsohaber 38 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
ikindi ve kuşluk vaktine de dağıtılabileceğini söyledi.
İthal izni güvenlik izni değil
Diyette kilo verdiren mucize ürünlerin güvenilir olmadığını
dile getiren Prof. Dr. El, tüm bu maddelerin veya desteklerin bu
tür etkileri bulunmadığını belirtti. Prof. Dr. El, şunları söyledi;
“Bu, paranızı çöpe atmaktır. Herşeyden önce bu maddelerin
iddia edilen destekler üzerinde çok az etkisi vardır. Özellikle
gelişme çağındaki gençlerde bu ürünler ciddi olumsuz etkiler bırakmakta. Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç İdaresi (FDA),
diyet destekleri için kullanımdan kaynaklanan olumsuzluk
kontrolü yapmamaktadır. Ancak kendilerine ulaşan olumsuz bir
olayda ürünün piyasalardan çekilmesine yönelik testler yapmaktadır. FDA Amerikan halkına bu denetlemeleri ben yapmıyorum
diye uyarıyor oysa bizim devletimizin bu yönde bir uyarısı yok.
Halkımız çoğu ithal olan bu ürünlerin, bakanlığın verdiği ithal
iznini tüketme güvencesi ile karıştırıyor. İthal izni güvenlik izni
değil, sorumluluk tüketicide. Yurtdışında satılıyor olması izin
için yeterli görülüyor.”
Margarine dikkat
Türkiye’de son dönemde margarinin transyağ asidinin
sıfırlandığını anlatan El, bu değişikliğin yurtdışında yıllar önce
uygulamaya geçtiğini söyledi. El, Türkiye’de ise ancak tüketicinin bunun bilincine varması üzerine margarincilerin uygulamayı
Türkiye’ye de getirdiğini ifade etti. Ancak transyağ asidinin sıfır
olmasının margarini kurtarmaya yetmediğini kaydeden El, “Margarin sanayii, sağlığı ve sağlık üzerine olumlu gelişmeleri takip
eder ve bunu hemen hayata geçirir. Örneğin son olarak stanollü
margarinler piyasada. Doymuş yağ oranını düşürmek için margarine zeytinyağ katıyorlar. Zeytinyağ zaten sağlıklı olduğu için
bu tür atılımlar gerçekleştirmiyor. Ancak bence zeytinyağında
atağa ihtiyacı var, yeniliklere çok açık değil. Ama bu tür girişimlerle en azından tanıtımını yapmış olur” dedi.
Merdivenaltına da gıda güvenliği getirilsin
Toplantıda konuşma yapan EBSO Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu ise, gıda güvenliğinin kamuoyunda çok yoğun şekilde tartışıldığını belirterek, halk sağlığını
tehdit eden “merdivenaltı üretim” sorununa da çözüm bulun-
ması gerektiğini ifade etti. Gıda ürünlerinin sürekli denetlenmesi
gerektiğini savunan Kalpaklıoğlu, “Biz duyarlı sanayiciler olarak
gıda güvenliğinin mutlak suretle aşılması gereken bir sorun
olduğunu vurguluyoruz. Amaç, halka güvenli gıda ulaştıabilmek
olmalı. Tüketilen gıdaların izlenebilir, kontrol edilmiş olması
gerekir. Ülkemizde gıda güvenliğine dikkat eden sanayicilerin
yanında, ne yazık ki merdivenaltı kopyacılar da var. Esas sorun
da budur” diye konuştu.
Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü’nün her ürüne gıda
kodeksi çıkararak belli bir standart sağlandığını hatırlatan Kalpaklıoğlu, bilinen ürünlerin yanısıra diğer ürünlerin de kontrol
edilmesi gerektiğini vurgulayarak güvensiz gıda üreticilerine 15
bin YTL’ye varan para cezaları uygulandığını kaydetti.
Beslenmede doğru bilinen yanlışlar
• Her gün vitamin ve mineral tabletleri almalıyız.
• Vitamin tabletleri gıdalarda bulunan vitaminlerden daha
etkilidir.
• Diyetimde yağ miktarını kısıtlamanın hiç zararlı etkisi
yoktur.
• Kolesterol çok zararlı bir maddedir.
• Yediklerime dikkat ederek kolesterol seviyemi kontrol
edebilirim.
• Bütün gıdalarda kolesterol vardır.
• Mümkün olduğunca su tüketmeliyiz.
• Limonlu su, sirke gibi içecekler vücut yağlarının yakılmasını sağlar.
• Şişmanlık benim görünüşüm ile ilgili bir sorun, bedenimle
barışık bir insanım.
• Çok hızlı kilo verdiren destekleri kullanarak kilo vermenin
zararı yoktur.
• Sadece gıda seçimlerini düzenleyerek kilo verebilirim.
• Zayıflama programında light ürünleri tüketerek zayıflayabilirsiniz.
• Her gün doğal, bitkisel birçok beslenme desteğinin reklamı
yapılıyor. Ben bunları satın almalıyım.
• Diyet desteklerine tamamen güveniyorum.
ebsohaber 39 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
Toplu yemek sanayiinin
sorunları ve çözümler
Modern hayatımızda her şey gibi yeKayıt dışı merdiven
mek de günümüzde artık bir endüstri dalı
altı üretim
ve insanların sağlığını doğrudan etkileyen
Tarım İl Müdürlüğü ve belediyeler;
bir unsur. Hazır yemek üretimi ihmale
yasal olmayan, kaçak üretim yapan, insan
gelmeyecek, kamu sağlığını doğrudan etsağlığına zarar veren, devleti vergi kaybı
kileyen bir sektör olma özelliğini taşıyor.
ve kaçak işçi çalıştırarak prim kaybına
Sağlıklı, insan sağlığını tehdit etmeyecek,
neden olan yerleri tespit etmeli. Vergi
belirli standartları taşıyacak düzeyde hazır
ve SSK birimleriyle ortak denetlemelidir.
yemek üretimi gerçekleştirilmesi, insan
Sanayicilerimizin de; yemek satın aldığı
kaynağının sağlıklı gıdalarla beslenmesi
firmaları yerinde görüp değerlendirme
Kemal Saldır
önemli.
Mühtelif Gıda Maddeleri Komite Üyesi
yapmaları, belirli kriterleri aramaları,
Yaklaşık 3 bin firmayla, Türkiye bazınkapasitesine göre en az bir gıda mühenda 6.5 milyon kişiye toplu yemek hizmeti
disini sürekli çalıştırması gerektiğini
veren sektörün sorunları da Türkiye’nin
bilmeleri, Gıda üretim izinleri, Gıda Sicil
Sağlıklı, sağlığı tehdit etmeyecek,
sorunlarından farklı değil. Eğitimli eleman
Sertifikası, ISO 22000 HACCP gıda gübelli standartları taşıyacak düzeyeksikliği, kayıt dışının çok olması, yemek
venliği sistemi, iş ve iş güvenliği OHSAS
de hazır yemek üretimi gerçekleşstandardının olmaması nedeniyle haksız
18001, Resmi kapasite raporu ve çalışantirilmesi, insan kaynağının sağlıklı
rekabetin yoğun olması, denetim eksikliği
ların sağlık, portör muayene ve SSK giriş
gıdalarla beslenmesi şart.
ve hammadde standardındaki eksiklikler
belgeleri ve prim ödeme dekontlarını
sorunların başında geliyor.
mutlaka görerek denetlemelidir. Bu deİşte maddeler halinde toplu yemek
netimler kaçak ve merdiven altı üretimi
sanayinin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri..
kısa sürede yok edecektir. Sağlıksız ve kötü koşullarda üretilen
Eğitimli Kalifiye eleman yetersizliği
Meslek liselerinde yiyecek içecek bölümleri, ahçı ve servis
elemanı yetiştirilecek sınıflar açılması, Yüksek okullarda aynı
eğitimin devamının sağlanması,yemek sanayicileri ile işbirliği
yapılıp uygulamalı eğitimlerle nitelikli eleman sorunlarını çözecektir.
yemekler yenildikten hemen sonra zarar vermeyebilir, ancak bir
çok hastalığın nedeni yediğimiz gıdaların sağlıksız ortamlarda
yapılmasından kaynaklanmaktadır. Bu konuda toplumumuz
mutlaka uyarılmalıdır.
Haksız rekabet
Kamu İhale Kanun’unda yemek ve hizmet satın alan ku-
ebsohaber 40 nisan 2008
SEKTÖRLERİMİZ
rumların en düşük fiyatı vereni tercih etmesi işin ehli olmayan,
gerçekte mesleği yapmayan yatırımdan uzak kişi ve firmalar
sektörün önünü tıkamaktadır. Tedarikçilere ve devlete büyük
zarar vermektedir. Yemek satın alma ihalelerinde yeterlilik,
resmi kapasite raporları yanında iş bitirme belgesi, en çok iki işte
kullanabilme sınırı getirilmelidir.
DİE aylık ve yıllık enflasyonu açıklarken yemek sanayi’nin
hammaddesi olan temel gıda maddelerini ayrı bir oranda tespiti
gerçekçi olacaktır ve yemek üretim maliyetleri bu oranlama ile
doğru tespit edilecektir. Örnek olarak; 2007 TEFE-TÜFE de açıklanan artış oranı yüzde 10, gıda maddelerinde, yemek hammadde ürünleri yüzde 48 olarak gerçekleşmiştir.
Yemek fabrikalarının büyük çoğunluğu alt yapısı olmayan,
mahalle içlerinde, apartman altlarında, fiziki şartları uygun
olmayan yerlerde üretim yapmaktadır. Mutlaka yemek sektörü şartları eşit hale getirilip firmaların kalitede rekabet etmesi
sağlanmalıdır. Bunun içinde İzmir’de 3 bölgede alt yapıları ortak
kullanımlı (havalandırma, atık su vs gibi) organize yemek sanayi
bölgeleri kurulmalıdır.
Toplu yemek üretimi yapan firmalar belli bir planlama yapmadıkları için sağlıksız büyüyerek çok kısa dönemlerde kapanıp
işlerini kaybetmektedir. Bu da sektöre zarar vermektedir. Bölgemizde ihtiyacının çok üzerinde yemek fabrikası bulunmasından
dolayı kapasite fazlalığı yaşanmaktadır. Sanayi odamız kapasite
ve planlama yapılmasında Ege Yemek Sanayicileri Derneği ile
işbirliği yaparak yemek sanayisine yatırım yapacak olanları
bilgilendirmelidir.
Yemek sanayinde teknolojik ve kurumsal gelişme bugüne
kadar çok dikkate alınmamıştır. Sanayi odamız yemek sanayi gelişimine katkı sağlıyacak ve özendirecek eğitimler ve tanıtımlarla
desteklemesi yemek sanayinin gelişimini hızlandıracaktır.
Hammadde ve tedarik
Kaliteli hammaddenin ekonomik fiyatlarla temin edilmesi
için üretici ve ilk elden satın alan firmalar ile yemek sanayicilerinin belirli aralıklarla Odamızda yapılacak tedarikçi toplantılarında buluşturulması, olumlu sonuç verecektir.
Hazır yemekçi mutfakta
hesap tutturamadı
Kuraklık yüzünden başta pirinç olmak üzere gıda
ürünlerindeki aşırı fiyat artışından en fazla etkilenen
sektörlerin başında hazır yemekçiler geliyor. Fiyatlardaki 'spekülatif' hareketlenmenin ardından dört kap
yemeğin fiyatını 4 yeni liraya yükselten sektör, yakasını
zarardan kurtaramıyor.
Hazır yemekçiler, pirinç ve yağdaki fiyat artış oranı
yüzde 140'ı aşmadan önce dört kap yemeği 3,5 liradan
satıyor ve yüzde 10 kâr ediyordu. Son birkaç ayda art
arda gelen zamlar yüzünden zor durumda kalan sektör
temsilcileri, menüler yıllık olarak belirlendiği için hareket alanlarının oldukça dar olduğundan yakınırken,
sadece kurumsal müşterilerinden enflasyon farkı talep
edebildiklerini ifade ediyor.
Hazır yemek sektöründe, neredeyse bir yıl boyunca
çıkacak menü önceden belirlenip ona göre fiyat teklif
edildiği için dönem ortasında herhangi bir değişikliğe
gidilemiyor. Dolayısıyla hesaplarını enflasyon üzerinden yapan sektör temsilcileri, 'spekülatif' fiyat artışının
faturasını maliyetlerine yansıtamıyor.
'Stokçular Ramazan'ı bekliyor'
Hükümet, pirinç fiyatlarındaki artışı önlemek için
ithalatı serbest bıraktı. Ancak henüz fiyatlarda bir gerileme yaşanmış değil. Tarım Ürünleri Hububat Bakliyat
İşleme ve Paketleme Sanayicileri Derneği (PAKDER)
Genel Başkanı Tevfik Dinçer, bu durumun, pirinç
stokçuluğunun psikolojik faktörlere dayanmasından
kaynaklandığını düşünüyor. "Bu işin ticaretini yapan
aktörler de talepte canlılık olur endişesiyle 5 ton satabilecekken elinde 10 ton ürün tutuyor." diyen Dinçer,
dört ay kalan Ramazan'a işaret ediyor. Dinçer'e göre
stokçular, Ramazan'ı düşünerek ellerini sıkı tutmaya
devam ediyor. Çünkü, oruçlar başlarken gıda fiyatlarında yeniden bir hareketliliğin olacağı kesin. Dernek
başkanı, "Bazı firmalar bunun için ellerinde fazladan
pirinç ve gıda ürünleri tutmaya devam ediyor. Özellikle dağıtılan on binlerce kumanyadaki başlıca ürünler
pirinç gibi kuru gıdalar. Ayrıca o dönemde iftarlar
nedeniyle tüketimleri de bir hayli artıyor." tespitinde
bulunuyor. Ancak Dinçer, stokçulara da önemli bir
uyarıda bulunuyor: "Bir şirketin kapasitesinin üzerinde
gıda ürününü stoklaması kendisi için aynı zamanda
çok büyük bir risk oluşturur." Dinçer bunun sebebini
de şöyle açıklıyor: "Diyelim ki 10 ton stok yapabilecek
bir firma, fiyat artar diye 20 ton stok yaptı. Hükümetin
ithalat izni vermesiyle piyasada yeniden arz farzlasının
ortaya çıkması, bu şirketi zor duruma sokar. Bu da
stokçuluktan kaynaklanan yeni iflaslara yol açabilir."
ebsohaber 41 nisan 2008
MECLİS
Gerçek
gündem
ekonomi
olmalı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, mart ayına AKP’nin kapatılması için açılan davanın damgasını vurduğunu söyledi. Özellikle finansal dalgalanmaların
reel sektöre sıçramasıyla olabilecek küresel krizin eşiğinde, bu
davanın ülkemizin ekonomik durumu üzerinde önemli etkiler
doğuracağının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Yorgancılar,
tüm gelişmelerin ekonomik etkilerini en dikkatli biçimde ölçüp,
krizleri yönetmekle yükümlü olan tarafın hükümet olduğunu
dile getirdi. Ender Yorgancılar, dava sürecinin uzun bir süreç
olacağını, dolayısıyla kapatma davasının ülkemizin öncelikli
gündem maddesi olmaması, sorumluluk taşıyan tüm tarafların,
söylemlerinde popülizme kaçmaması ve ortamın gerginleşmesine sebebiyet verecek ifadelerde bulunmaması gerektiğini, bu süreçte hükümetin asıl görevlerine, ülkemizin öncelikli sorunlarına
köklü çözümler üretmeye yoğunlaşması gerektiğini ifade ederek,
davanın siyasilerin, partilerin değil, profesyonel hukukçularının
ana gündem maddesi olduğunu vurguladı.
Ekonomik göstergeler olumsuz
Türkiye ekonomisinin temel göstergelerinin 2007 yılından
beri olumsuz gidiş sergilediğini, en acı tarafın genç nüfusun
işsizlik oranının yüzde 20,5 seviyelerine ulaşması olduğunu,
ne yazık ki gençlerin kendi ülkelerine olan güvenlerinin, daha
oluşmadan sarsıldığını, bunun nedeninin ise üretimin ve ihracatın desteklenmemesi, ithalata dayalı bir büyüme sergilenmesi
olduğunu belirtti. Yorgancılar, ocak ayı içinde ithalatımızın,
yüzde 54 artış gösterdiğini, yani kendi paramızla, yabancı ülkelere iş imkanı sağladığımızı ifade etti. Ekonomik göstergelerden
ortaya çıkan manzaraya bakıldığında, ekonomide bir belirsizlik
ortamının hakim olduğunun görüldüğünü, belirsizlik dönemlerinin ise reformlara en fazla ihtiyaç duyulan dönemler olduğunu,
dolayısıyla kapatma davası ve küresel kriz endişesiyle makro ve
mikro reformların yapılmasının ertelenmemesi gerektiğini dile
getiren Yorgancılar, reformların yapılmasının belki kısa vadede
krizden etkilenmememizi sağlamayacağını, fakat er geç bitecek
kriz sonrasında kaldığımız yerden çok daha emin adımlarla
yolumuza devam etmemize imkan sağlayacağını söyledi.
Mart’a damgasını vuran olaylar
Ender Yorgancılar, 18 Mart’ta Çanakkale Zaferi ve Şehitleri
Anma Günü’nün kutlandığını, Çanakkale Kahramanlarının tüm
dünyaya Türk insanının gücünü ve neler yapabileceğini kanıtladıklarını, bu savaşın en az bunun kadar önemli bir başka yönünün ise, tüm dünyaya nasıl insanlık onurundan taviz verilmeden
savaşılacağının gösterilmesi olduğunu, nitekim Ulu Önder
Atatürk’ün, dünyanın dört bucağından gelip de Çanakkale’de
hayatını kaybeden askerler için; “rahat uyuyunuz kahramanlar”
dediğini söyleyen Yorgancılar, “Çanakkale Deniz Savaşları’nda
zafere ulaşmamızın 93. yıldönümünde, tüm imkansızlıklara rağmen vatan savunmasını en mükemmel biçimde yapan şehitlerimizin önünde saygıyla bir kez daha eğiliyoruz” dedi.
Yorgancılar, sportif anlamda, Türkiye’nin onurunu markasını,
değerini yükselten bir başka başarıyı da Fenerbahçe Futbol takımının gerçekleştirdiğini, son iki yılın UEFA Kupası şampiyonu
Sevilla’yı eleyerek Türkiye’nin sporda da neleri başarabileceğini
kamu oyuna göstermesinin Türkiye için çok büyük bir kıvanç
kaynağı olduğunu belirterek, daha önce Galatasaray’ın UEFA
kupasını, UEFA Süper Kupayı aldığı gibi Fenerbahçe’nin de bu
başarılara ulaşmasını ümit ettiklerini ifadeyle, tüm Fenerbahçe
futbol takımı yöneticilerini ve oyuncularını tebrik etti ve ileriki
turlarda başarılar diledi. Mart ayı içinde kutlanan diğer önemli
günün ise 8 Mart Dünya Kadınlar günü olduğunu, hiç bayan
üyesi bulunmayan bir meclisin başkanı olarak, tek tesellisinin
EBSO çalışanları arasında bayanların ağırlıkta yer alması olduğunu dile getiren Yorgancılar, aile hayatının ve sosyal hayatın
en önemli üyeleri olan tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü
kutladı. Mart ayının öncelikle İzmir’i, sonra tüm Türkiye’yi
ilgilendiren bir diğer önemli gündem maddesinin ise EXPO 2015
olduğunu, yapılan çalışmaların son noktaya geldiğini, belirlenecek ülke için oylamanın 31 Mart 2008 Pazartesi günü Paris’te
yapılacağını, kazanan tarafın İzmir olmasının en büyük temennisi olduğunu belirtti.
ebsohaber 42 nisan 2008
MECLİS
Mart ayı üzüntülü
Ege Bölgesi Sanayi Odası, mart ayında üst üste pekçok üzüntüyü birden yaşadı. EBSO Meclis Üyesi Metin Deyirmenci’nin oğlu
Hakan’ın trafik kazasında yaşamını yitirmesinin şokunu atlatamayan sanayiciler, İzmir’in önde gelen sanayici ve işadamlarından olan ve EBSO’da 1978-1982 yılları arasında meclis üyeliği
görevinde bulunan Esin Özgener ile Ege’de sanayileşme hamlesine önemli katkıları bulunan 1992-2005 yılları arasında meclis
üyeliği, 1995-1997 yılları arasında da Yönetim Kurulu Üyeliği
yapan Salih Şükrü Baysak’ı kaybetmenin acısını duydu. EBSO
Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Baysak’ın toprağa verildiği gün
işadamı amcası Hüseyin Fikret Yorgancılar’ın vefatının acısını
yaşadı. EBSO Meclis Üyelerinden Mevlüt Taga’nın fabrikası da
hırsızlar tarafından kundaklandı.
EBSO Mart Meclisi, Özgerener ile Baysak için saygı duruşu ile
başladı. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan başta olmak üzere tüm meclis
üyeleri Deyirmenci, Baysak ve Özgener ailelerine başsağlığı,
Mevlüt Taga’ya da geçmiş olsun dileklerini iletti. Ender Yorgancılar, Metin Deyirmenci ve Kemal Baysak, gerek cenazelere
katılan gerekse telefonla taziyelerini bildiren tüm meclis üyelerine
teşekkür etti.
İzmir’in EXPO 2015 adaylık sürecinde EXPO Yürütme
Kurulu’ndaki görevi nedeniyle o tarihlerde yurtdışında bulunan
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da İzmir’e dönüşünde ailelere başsağlığı ziyaretinde bulundu.
EBSO Meclis Üyesi Metin Deyirmenci, oğlunun vefatı nedeniyle yaşadığı zor günlerde kendisini yalnız bırakmayarak
dostluğun, arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunu gösteren tüm
dostlarına teşekkür ederken, “Allah, bu acıyı unutturacak başka
bir acı vermesin” dedi.
EBSO Meclisi’nde merhum kardeşi Salih Şükrü Baysak ile
iki ayrı meslek komitesinde makine sanayicilerini temsil eden
Kemal Baysak, yıllarca meclis üyesi olarak çıktığı EBSO Meclis
Kürsüsü’ne bu defa iş ve özel hayatında herşeyini paylaştığını kar-
deşini kaybeden bir kişi olarak söz aldı. EBSO camiasına ve İzmir
Atatürk Organize Sanayi Bölgesi yöneticilerine gösterdikleri
kadirşinaslık nedeniyle teşekkür eden Kemal Baysak,
doğum gibi ölümün de kaçınılmaz olduğunu, her ne
kadar insanlar doğarken bunun farkında olamasalarda
bir gün hayata veda edeceklerini bildiklerini, onun
için de bir fani olarak geride bırakılan iyi izlerin, güzel
dostlukların en önemli zenginlik ve kazanç olduğunu
belirterek, kardeşinin de bu zenginliğe erişenlerden
olduğunu düşündüğünü, ancak hayattayken herhangi
bir arkadaşını kırdıysa haklarını helal etmelerini
istedi. Baysak ayrıca Deyirmenci, Özgener ve
Yorgancılar ailelerine de başsağlığı dileklerini iletti.
Üzüntülü ortamda başlayan Mart meclisinde tek sevindirici olay Meclis Üyesi
İbrahim Gökçüoğlu’nun TOBB Yatırım
Ortamını İyileştirme Koordinasyon
Kurulu’nun Ar-Ge Teknik Komitesi Çalışma Grubu’nda Başkan
Yardımcılığı’na seçilmesi
haberi oldu. EBSO Meclis
Başkanı Ender Yorgancılar, Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı
Haluk Tezcan ve
meclis üyeleri
Gökçüoğlu’nu
kutlarken
görevinde
başarılar
diledi.
ebsohaber 43 nisan 2008
MECLİS
Tezcan: Sürdürülebilir
büyüme için yeni hamle
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
yaşandığını, sanayici zaten mevcut maliKurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezyetlerle başa çıkma mücadelesi verirken,
“Bugün ülkeyi yönetenler veya
can, tüm dünyayı saran global krizin,
sürekli olarak artan girdi maliyetlerinin
yönetmeye talip olanlar, bu vatan
kendilerini de etkileyeceği üzerine ayüretimi durdurma noktasına getirdiğini ifaiçin eğitimden sağlığa, kültürden
lardır konuştuklarını, hem içeride, hem
deyle, hammadde fiyatlarına gelen zamekonomiye kadar her alanda
dışarıda yaşananların piyasayı endişeye
ları ürünlerine yansıtmayan sektörlerin bu
rekabet gücü için çalışmalı.”
sevk ettiğinin tüm kesimler tarafından
şekilde en fazla iki ay dayanabileceklerini
defalarca ifade edildiğini, ABD’den
vurguladı.
gelen son haberlerin bu endişeleri daha da arttırdığını, çünkü
Yaşanan elektrik sıkıntısı yüzünden, sektörde yeni yatırımWall Street’in en büyük 5 yatırım bankasından birinin değerinin
lar yapılamadığını, artık Türkiye’de enerji politikalarının çok
çok altında satıldığını ve ABD’de mortgage krizinden bu yana
iyi yönetilmesi, en kısa zamanda bölgesel tarife uygulamasına
yaklaşık 25 bin bankacının işsiz kaldığını ifade etti.
geçilerek, elektrik ücretlerinde yaşanan mağduriyetin giderilmesi
Dışarda yaşanan bu gelişmelerin, ülkemiz borsasına bir
ve İzmir’in elektrik altyapısının çağdaş bir hale getirilmesi gerekgünde, son beş yılın en hızlı düşüşünü yaşattığını, petrol varil
tiğini dile getiren Tezcan sürdürülebilir büyüme için, üretimin
fiyatlarının, psikolojik sınır olarak tabir edilen 100 doları aştığını, önündeki engelleri kaldıracak hamlelerin bir an evvel yapılmaorta vadede 150 dolar olacağı senaryolarından bahsedildiğini,
sının şart olduğunu, gerek zorunlu istihdam, gerek sigorta primi
söyleyen Tezcan, yüksek petrol fiyatlarının hammadde girdi
işveren payı, gerekse de işgücü maliyetleri konularını çözecek
fiyatlarını arttırmakla kalmayıp, şirketlerin maliyetlerinin yükselsağlıklı bir çalışmanın artık kamuoyuna sunulmasının zaruri
mesine ve kârlılıklarının düşmesine sebep olduğunu belirtti.
olduğunu söyledi.
Tezcan, sanayicinin diğer girdi maddesi olan tarım ürünTezcan, pahalı enerji, önlenemeyen kayıtdışı, her geçen gün
lerinin, yaklaşık iki kat arttığını, hammadde fiyatlarında demir
artan vergi yükü, finansman imkanlarına ulaşmanın zorluğu
cevheri, bakır ve buna bağlı türevlerinde de aynı oranlarda artış
gibi sorunları yıllardır dile getirdiklerini, ancak yıllardır rekabet
güçlerini zayıflatan bu başlıklarda iyileştirmeye gidilmediğini,
kaybedilen zamanın sanayimizden çok şey götürdüğünü,
onun için de sanayicinin nefes almasını sağlayacak taleplerin
dikkate alındığı bir Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’na artık son
şeklinin verilmesini istediklerini, yaraları saracak bir tasarı
yürürlüğe girmediği sürece, sanayimizde dönen çarkların
yavaşlamaya başlayacağını, bu yavaşlamanın etkisinin sadece
sanayi kesimi ile sınırlı kalmayıp, Türkiye’nin her bir göstergesine yansıyacağını dile getirdi.
Hedefler tutmayabilir
Mart ayında olumsuz hava koşullarından
etkilenen gıda fiyatlarındaki artışın, şubat ayı
enflasyonunu, beklentilerin çok üzerine
çıkardığını, bunun da 2008 yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 4’ün aşılacağının
daha ikinci aydan belli olduğunu söyleyen Tezcan, bir diğer hedef aşımının
da cari açıkta gerçekleşeceğini,
çünkü 2007’yi 38 milyar dolarlık
cari açıkla kapayan Türkiye’nin,
2008 yıl sonu hedefini Ocak
ayı sonu itibari ile yakaladı-
MECLİS
ğını, 38.9 milyar dolara ulaşan cari açığın zaten uzun zamandır
yükseleceği sinyalini verdiğini belirtti.
Tezcan, milli gelirin yüzde 2,1 düzeyinde olan bütçe açığının yüzde 1,6 seviyesine, cari açık büyüklüğünün de yüzde
8’den yüzde 6’ya düştüğünü, 2007 yılı için kişi başına gelirin 9
bin doların üzerinde bir rakam olarak öngörüldüğünü, ancak bu
oranlara bakarak her şeyin birden bire yoluna girdiğini söylemenin tabii ki mümkün olmadığını, borçlarımız ve cari açığımızda
sorun olmaya devam ettiği sürece, milli gelirin büyümesinin çok
fazla bir anlam ifade etmediğini vurguladı.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın, sanayicinin
temkinli olması yönünde uyarıda bulunarak, finansal dalgalanmanın reel sektöre de yayıldığını, yurtdışından kredi kullanımının azalabileceğini, mali disiplin ve yapısal reformların
sürmesi gerektiğini, anahtar düzenlemenin Sosyal Güvenlik
Reformu’ndan geçtiği gibi önemli başlıklara değindiğini söyleyen Tezcan, Yılmaz’ın bu uyarılarını sanayicilere değil, geçen
seneden bu yana ekonomiyi ikinci plana atan hükümete yapması gerektiğini dile getirdi. Sanayicilerin zaten tehlikenin farkında
olduğunu ve aylardır hükümeti ekonomiye odaklanmaya davet
ettiklerini, sonunda ekonomi kurmaylarının rahatsızlığı farkedip,
ekonominin yeniden gündemde olduğunu vurgulayan açıklamalarda bulunduğunu, söz konusu sıkıntıların 2009 yılına sarkacağı
düşünüldüğünde, hükümetten aldıkları mesajın; kendi başlarının
çaresine bakmaları olduğunu, o nedenle tüm dünyayı saran bu
olumsuz tabloyu lehlerine çevirmenin yollarını aramaları gerektiğini ifade etti.
Fark yaratan kazanır
Bilindiği üzere Ar-Ge Yasası’nın Nisan başında yürürlüğe
girerek, 2023 yılı sonuna kadar uygulanacağını, Yasa ile Ar-Ge
harcamalarındaki yüzde 40’lık matrah indiriminin yüzde 100’e
çıkarıldığını söyleyen Tezcan, sanayi odası üyelerini Ar-Ge harcamalarına daha fazla eğilmeye davet ettiğini, çünkü yeni ürün
geliştirip, farklı oldukları sürece varlıklarını sürdürebileceklerini,
kıyasıya rekabetin yaşandığı bir ortamda ancak katma değer
yaratanların bir adım öne çıkabileceğini, bu yüzden Ar-Ge’nin
önemini küçümsememeleri gerektiğini ifadeyle, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla TOBB tarafından oluşturulan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinason Kurulu (YOİKK) kapsamındaki Ar-Ge Teknik Komitesi’ne Başkan Yardımcısı olarak seçilen
Meclis Üyesi İbrahim Gökçüoğlu’nu tebrik etti.
Siyasi belirsizliğin etkilerine dikkat
Tezcan, demokrasilerde hiç kimsenin hukukun, yasaların ve
anayasanın üstünde tutulamayacağını, ancak demokrasinin gereği olanın yapılmasına da özen gösterilmesi gerektiğini, zira parti
kapatmanın çözüm yolu olmadığının geçmişteki tecrübelerden
gayet iyi bilindiğini, üzerinde durulması gereken hususun, söz
konusu davanın siyasi belirsizliği güçlendirmesine ve ekonomiyi
olumsuz etkilemesine izin verilmemesi olduğunu belirtti. Konuyla ilgili olarak Financial Times’ın yorumunda; Bir yıl sürebilecek
hukuki mücadelenin, karar verme mekanizmasını felce uğratabileceğini ve duraksayan ekonomi ile yapısal reform sürecini
dondurabileceğini ifade ettiğini dile getiren Tezcan, 21 Mart
2008 Cuma sabaha karşı yapılan tutuklamaların da ülkemizdeki
yoğun gündem maddelerine bir yenisini daha eklediğini, bu
süreçte yargı bağımsızlığını tehlikeye atacak her türlü girişimden
kaçınılması gerektiğini söyledi.
Ülkeyi fakirleştiren 2001 krizini kimse hatırlamak dahi istemezken, aynı korkuları yaşatmaya kimsenin hakkı olmadığını, o
nedenle görev başında olan herkesin sorumluluğunun bilinciyle
hareket etmesi, olaylar karşında takınılacak tavrın, asla ülkeyi bilinmeze sürükleyecek türden olmaması gerektiğini, bugün ülkeyi
yönetmeye talip olanların bu vatan için; eğitimden, sağlığa, kültürden, ekonomiye kadar her alanda rekabet gücünü arttıracak
yönde gerekeni yapmasının tek beklentileri olduğunu vurguladı.
Tezcan, 31 Mart 2008 günü EXPO 2015 yolunda sevinen tarafın İzmir olmasının en büyük temennileri olduğunu söyleyerek,
sonuç ne olursa olsun, İzmir’in ve Türkiye’nin tanıtımında emeği
geçen herkese teşekkür etti.
Tezcan üyeleri cevaplandırdı
Toplantıda söz alan meclis üyelerine teşekkür eden Tezcan,
Gökçüoğlu’nun ifade ettiği holdingler için çıkarılmış bir kanun
olarak gözüken, Ar-Ge Kanunu konusunun çok önemli olduğunu, herkesin bilgi sahibi olması gerektiğini belirterek, konuyu
T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanı’na ilettiklerinde Çağlayan’ın; konunun bilgisi ve yetkisi dahilinde olduğunu, bir sene bu şekilde
deneme yapılacağını, yaşanacak gelişmelere göre uygun şekliyle
sanayicilere yansıtılacağı cevabını verdiğini söyledi.
Tezcan, Erdoğan Çiçekçi’nin ifadelerinin çok önemli olduğunu, gerçekleştirmiş olduğu toplantıların da katılımı en yüksek
toplantılar olduğunu, onun için de uygun gördüğü bir tarihte sanayicilerin katılımı ile gerçekleştirilecek toplantıların son derece
faydalı olacağına inandığını dile getirdi.
Haluk Tezcan, Odamızca vefat duyurularının hem sms, hem
de faks çekilerek yapıldığını belirterek, Yönetim Kurulu olarak
eğitimlere çok önem verdiklerini, onun için de Basım, Yayın ve
Bunlara Bağlı Sanayi Meslek Komitesi’nin gerçekleştirmiş olduğu
eğitimler konusunda Acar’ın verdiği bilgilere ve yapılan çalışmalara teşekkür etti.
Her ne kadar Tarım ve Köy İşleri Bakanı ile Maliye Bakanı’na
Mehmet Akdede’nin bahsetmiş olduğu konu aktarılsa da Akdede
ile birlikte uygun göreceği bir tarihte konuyu çözüme ulaştırabilmek üzere ilgili Bakanlık ile görüşmek üzere Ankara’ya gidebileceklerini söyleyen Tezcan, Faik Dalgıç’ın ekmek üretimi için
bahsettiği kapasite sorununun Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olduğunu, uygulamaya konulmaya çalışılan NACE
sisteminin ülkemiz envanterinin çıkarılarak bu soruna çözüm
bulunması bakımından faydalı olacağını düşündüğünü belirtti.
Ayrıca pazar yerindeki ekmek satışları konusunda da sanayi
odası olarak gerekli girişimleri yaptıklarını, konu çözülene kadar
sanayicilere destek olmaya devam edeceklerini söyledi.Ekmek
israfının Türkiye’nin en önemli konularından biri olduğunu,
Başbakan Erdoğan’ın da bu konu üzerinde önemle durduğunu,
28 Ekim 2008 tarihinde ekmek israfına yönelik Antalya’da bir
toplantı gerçekleştirileceğini, gerekli çalışmaların şu anda TMO
tarafından yapıldığını, çünkü israfın çok önemli bir madde olan
buğdayın tarladaki üretim kaybı ile başladığını belirtti.
ebsohaber 45 nisan 2008
MECLİS
Sanayicinin gündemi
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi sanayiciler, ABD’de
mortgage krizi
ile başlayan
yeni küresel
ekonomik dalganın Türkiye’yi
olumsuz yönde
etkilememesi
için gerekli ekonomik tedbirlerin alınmasını
istedi. Türkiye
ekonomisinin
güçlü bir yapıya
kavuşması için
yapısal reformların yanında
sektörel sorunları çözecek
mikro reformları
da ağırlık verilmesi gerektiğini
tekrarlayan
sanayiciler,
siyasetçilerin
ve bürokratların Türkiye’nin
dünyadaki yeni
ekonomik düzende rekabet
gücünün artırılmasına yönelik
çalışmaların
hızlandırılmasını, sektörlerin
önündeki engellerin kaldırılmasını istedi.
sektörel sorunlar
İbrahim Gökçüoğlu
Ar-Ge Kanunu büyüklere yarayacak
EBSO Meclis Üyesi
İbrahim Gökçüoğlu, ArGe yasasının İzmir CHP
Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın TBMM’nde
Yasanın yanlış olduğunu yoğun bir şekilde
savunmasına karşın
yasalaştığını belirtti.
Gökçüoğlu, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi
için Yatırım Ortamını
İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nun (YOİKK)
TOBB tarafından TUBİTAK, Maliye Bakanlığı,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sanayi
Ticaret Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Devlet
Planlama Teşkilatı, Hazine Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Dış Ticaret Müsteşarlığı,
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, KOSGEB,
TOBB, TÜSİAD ve YASED temsilcilerinin katılımı ile oluşturulduğunu, başkanlığını da Başbakanın yaptığını hatırlattı.
Ar-Ge Kanunu çıkınca TOBB’un, konuyla
ilgili bir komite kurulmasına karar verdiğini ve
Ar-Ge teknik komitesi çalışma grubu oluşturmak için tüm Türkiye’deki Ticaret ve Sanayi
Odalarından birer temsilcinin davetiyle gerçekleştirdiği toplantıda Başkan Yardımcılığı görevine seçildiğini haber veren İbrahim Gökçüoğlu,
EBSO’nun kurumsal kimliğinin her ortamda, her
süreçte temsil edilmesi gerektiğine olan inancı
ile bu görevi aldığını, çünkü bu tip çalışma
gruplarından uzak kalındığında kanunların belirli grupların ve kişilerin diktesiyle yasalaştığını
söyledi.
Gökçüoğlu, Ar-Ge Kanunu’nu incelediğinde; holdinglerin diktesi ile sadece holdinglere
hizmet edebilecek nitelikte bir kanun çıkarıldığını, Ar-Ge çalışmalarında sadece holdinglerin kurduğu vakıf üniversitelerinin öğretim
üyelerinin görev alabileceklerini, Türkiye’deki
devlet üniversitelerinin hocalarının bu Kanunundan yararlanamayacağının açık ve net
ebsohaber 46 nisan 2008
şekilde “Kamu personeli hariç” ibaresi ile ifade
edildiğini gördüğünü söyleyerek, Türkiye’deki
holdinglere bakıldığında ise bu Kanunun sadece
71 firmaya hizmet edebileceğini belirtti.
Gökçüoğlu, bugün Türkiye’deki Ar-Ge
çalışmalarının yaklaşık yüzde 78’inin devlet
üniversitelerindeki hocalarla yapılırken, yeni
Kanun ile kamu personelinin çalışma dışında
bırakıldığını, şu anda kanun çıktığı için yapacak
bir şey bulunmadığını, ancak uygulama esasları
yapılırken aktif olarak içinde bulunulmasında, bazı maddelerin yönetmeliklere girmesi
açısından önem taşıdığını söyledi. Geçtiğimiz
günlerde gerçekleştirilen Ar-Ge teknik komitesinin toplantısında, eylem planı hazırlandığını,
ancak çalışma grubunda akademisyenlerin
sayılarının az olduğu için Ege ve Dokuz Eylül
Üniversiteleri’nden de akademisyenlerin bu
komiteye katılacağını ifade etti.
Yeni Ar-Ge Yasası’nda yüzde 100 yatırım
indirim uygulamasının bulunduğunu ve desteklerden yararlanmak için çok büyük şirketler
ile az kişi çalışan KOBİ’lerden aynı evrakların
talep edildiğini, bunun doğru olmadığını Ar-Ge
Teknik Komitesi’nde ifade ettiğini, hazırlanacak
eylem planında bu konunun da görüşüleceğini
dile getiren Gökçüoğlu, EBSO olarak kanunlar
çıkarılırken hazırlık süreçlerinin içinde bulunulması, baskı grupları kurulması gerektiğini, zira
kanun çıktığı zaman geri dönüşünün bulunmadığını belirtti.
Sayıl Dinçsoy
CE sistemi değişiyor
EBSO Meclis Üyesi
Sayıl Dinçsoy, özellikle
Ar-Ge yardımından
istifade edilebilmesi
için çalışmanın Maliye
Bakanlığı kanalından
sürdürülmesi gerektiğine dikkatleri çekmek istediğini, çünkü
TUBİTAK’tan onaylanıp
alınan teşviğin yatırım
indirimine Ar-Ge yardı-
MECLİS
mı olarak mahsup edilemediğini, kendi firmalarında bu konuda
çok sıkıntı çektiklerini dile getirdi. Ayrıca hazırlanan dosyanın
sadece TUBİTAK’tan onaylanmasının yeterli olmadığını, bir de
Maliye Bakanlığı’ndan onaylanması gerektiğini söyledi.
Dinçsoy, 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren özellikle fiili metal üretim yapan şirketlerin CE deglerasyonu sisteminin tamamen değişeceğini, artık sadece CE’ye uyuyorum diyerek üretim
ve ihracat yapılamayacağını, CE belgesinin altında bir de EMC
olarak adlandırılan, elektro manyetik uyumluluk (EMU) testlerden geçerek alınacak belge ile üretimlerin yapılabilineceğini
vurgulayarak, İzmir’de bu belgeyi verecek akredite bir kuruluş
bulunmamasının kötü olduğunu belirtti.
Erdoğan Çiçekçi
Sosyal Güvenlik Reformu bazı sorunları çözecek
EBSO Meclis Üyesi Erdoğan Çiçekçi, Mart ayının siyasi açıdan da zor
geçen bir ay olduğunu, sosyal güvenlik
yasasında yapılmak istenen değişikliklerin insanları bir anda sokaklara
döktüğünü, üstelikte herhangi bir planlı
çalışma yapılmadan bu birlikteliğin
sağlandığını ifade ederek, siyasilerin
bundan çıkarması gereken dersin;
yarın öbür gün ülkenin başına ciddi bir
ekonomik sıkıntı gelirse, Türkiye’nin
yerinden ayağa kalkacağı olduğunu
belirtti.
Çiçekçi, en sonunda kıdem tazminatı tasarısının şekillendirildiğini, istihdam ile ilgili bir yasanın
çıkarıldığını, her ne kadar geç kalınsa da çalışma hayatında
aksayan bir çok konuya çözüm getirileceğini söyledi.
Söz konusu tasarı ile 50 veya daha fazla işçi çalıştırılan yerlerde özürlü veya hükümlü istihdam edilmesi konusunun son
derece basit hale getirildiğini, iş yeri hekimliği konusunda da
yeni bir düzenleme yapılarak, güzel bir şekilde değiştirildiğini
ki, önceden işletmelerin kadrolu çalışanı gibi görülen ve kıdem
tazminatları da bu şekilde ödenen iş yeri hekimliği ile ilgili
yükümlülüklerin artık, tamamının veya bir kısmının işletme
dışında kurulu ortak sağlık
ve güvenlik hizmetle-rinden alınarak uygulama yapılacağını,
bu şekilde hizmet alınmasının elbette işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağını, 24 saat çalışan fabrikalarda
yaşanan sağlık sorunlarında anlaşmalı sağlık kuruluşlarından
istenecek ambulans ile gideri masrafa işlenebilecek şekilde
uygulama yapılabilineceğini dile getirdi.
İşsizlik ödeneği olarak yapılan kesintilerin aktarıldığı fondaki çok yüksek meblağların kullanabilir hale gelmesi için,
işsizlik sigortasının uygulaması ile ilgili bir çok maddenin
değiştirileceğini ifade eden Çiçekçi, kısmi veya esnek çalışma
esaslarının da söz konusu yasada yer alacağını ve geçici, süreli
işçi bulunması konusunda özel istihdam bürolarının kurulmasının gündemde olduğunu söyledi.
Çiçekçi, kıdem tazminatının artık hükümet tarafından fon
olarak tercihe girdiğini, kanun çıkana kadar eski yükümlülüklerinin aynen kalacağını, kanunun çıktıktan sonra Bakanlar
Kurulu’nun henüz tespit etmediği, madde madde boş bıraktığı
bir oran ve işçinin en sonki ücreti üzerinden, işveren tarafından
ön görülen miktarın, aynı usüller ile Bakanlar Kurulu kararıyla
bu işleri takip etmek üzere kurulacak başka bir kuruma aktarılacağını söyledi. Bu anlamda kurulacak kurumun paranın gönderildiği ayın son gününe kadar parayı kendi bünyesinde tutma
hakkına sahip olduğunu, yani bir bakıma bu parayı kullanma
hakkı bulunduğunu, ancak kurumun hesabına geçen paranın
hangi şartlarda değerlendirileceği konusunun netleşmediğini,
değişik uygulamaların bulundu-ğunu, kıdem tazminatı ile ilgili
işçi kesiminin yapacaklarının da belli olmadığını ifade etti.
EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da işçi işveren
ilişkileri, çıkacak olan sosyal güvenlik yasa tasarısı konusunda
Meclis Üyelerimizi daha detaylı bilgilendirmek için Yönetim
Kurulumuz’un uygun gördüğü bir tarihte özel bir toplantı düzenlenebileceğini söyledi.
Mehmet Akdede
Deri sektöründe yüksek vergiler büyük sorun
EBSO Meclis Üyesi Mehmet
Akdede, faaliyette bulundukları deri
sektöründe zor şartlarda çalıştıklarını,
ama sürekli yeni ürün yaratma peşinde
olduklarını, bu uğraşlarının karşılığında
güzel ürünlerin de ortaya çıktığını ama
yürürlükte bulunan kanunların bazı
maddelerinin karşılarına sürekli engel
olarak çıktığını dile getirdi. Akdede,
en büyük sıkıntıyı da KDV oranlarında
yaşadıklarını, koyun ve kuzu derisinde
yüzde 8 olan KDV oranının, dana derisinde yüzde 18 olduğunu, bir de yüzde
20 oranında ÖTV’nin bulunduğunu,
dolayısıyla bunun fiyatlara yansıtıldığı ve dana derisinden
üretilen mamüllerin ülkemizdeki satışında zorluk çekildiğini
ifade etti.
Mehmet Akdede, artık değişimin şart olduğu dünyada, kanunlarda da belirli değişikliklerin yapılması gerektiğini, çünkü
değişim adı altında üretilen her malın kanunlarda tanımının
bulunmaması nedeniyle üretilen her yeni üründe sıkıntı yaşadıklarını, bu zorlukları her fırsatta dile getirmelerine rağmen
henüz bir çözüm bulunamadığını, ülke ekonomisi de göz
önüne alındığında dericilik sektörünün gerçekten bir çıkmazda
bulunduğunu ifadeyle, Yönetim Kurulu Başkanı’ndan yaşadıkları sıkıntıların giderilmesi için kendilerine yardımcı olunmasını
istedi.
EBSO Meclis Başkanı Yorgancılar da, 28 Şubat’ta Maliye
Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı’na yapmış oldukları ziyaretlerde, bu konuyu bir
dosya ile sunarak ifade ettiklerinde, diğer odalardan da aynı
talebin geldiği, gerekli düzenlemenin yapılacağı yönünde Bakanlardan söz aldıklarını hatırlattı.
ebsohaber 47 nisan 2008
MECLİS
Faik Dalgıç
Fırınlarda atıl kapasiteye dikkat
EBSO Meclis Üyesi Faik Dalgıç,
13.04.2007 tarihinde çıkan “İşyeri
Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik” ile 1000 kg/gün ve
üzeri sade pide, ekmek ve ekmek
çeşitleri üreten işyerlerinin, büyükşehir belediyesi sınırları içinde
ise en az 250 metrekare, büyükşehir belediyesi olmayan yerlerde
200 rnetrekare, köy, belde ve ilçe
belediyeleri sınırları içinde en az
100 metrekare alanlarda olduğu
takdirde ruhsat verileceğinin belirtildiğini, şu anda şehir içinde 250
metrekare alanların çok rahat bulunduğu için her geçen gün
fırıncıların sayısında artış yaşandığını, bunun da sektörün
atıl kapasite ile çalışmasına neden olduğunu dile getirdi.
Nerede üretildiği belli olmayan ekmeklerin haftanın iki
günü semtlerde kurulan pazarlarda, ayrıca cami önleri gibi
halkın yoğun olduğu yerlerde satışının yapılmasının da fırıncıların işini dörtte bir oranınında düşürdüğünü, dolayısıyla
ekmeği daha pahalıya imal ettiklerini söylen Dalgıç, açıkta
satılan ekmeğin halkın sağlığı açısından tehlike yarattığı da
göz önüne alındığında, yaşadıkları sıkıntının giderilmesi
için belediyeler nezdinde gerekli girişimde bulunduklarını,
ancak bir sonuç alamadıklarını ifade etti.
Hammadde fiyat artışının önüne geçilmeli
Dalgıç, ekmeğin büyük marketlerde sürekli promosyon
olarak fiyatının düşürülmesi nedeniyle, fırıncıların şu anda
sadece bakkallar ile çalışmalarından dolayı zarar etmelerine
neden olduğunu, onun için fırıncılar olarak, ekmeğin haftanın belirli günleri promosyon olarak satılmasını istediklerini belirtti. Ayrıca pahalı ekmeğin önüne geçebilmek için
hükümetin un fiyatlarını belli bir çizgiye çekmesi gerektiğini
ifade ederek, yöneltilen sorulara yanıt veren Dalgıç, şu anda
fırınlarda üretilen ekmeğin yüzde 10’unun satılamadığı için
atıldığını, üstelik yakın zaman içerisinde ekmeğin gramajının artırılarak 300 grama çıkmasının bu zaiyatı daha da
fazlalaştıracağını söyledi.
Dilimlenmiş ekmek ile dilimlenmemiş ekmek arasında
fiyat farkı bulunmadığını dile getiren Dalgıç, şu anda zaten
üretilen ekmeğin katkılı ekmek olduğunu, raf ömrü daha
uzun olan ekmek üretilmesi düşünüldüğünde bunun artı
bir girdi maliyeti oluşturacağını, ancak kendisinin raf ömrü
uzun olan ekmeğin üretilmesinden yana olduğunu ifade etti.
Yönetmelik gereğince il, ilçe ve beldelerde ekmek üretimi için açılacak işyerlerinin metrekare alanlarının farklılık
göstermesini kendilerinin de anlayamadığını belirten Dalgıç,
sonuçta aynı üretimin yapıldığını, itiraz etmelerine karşılık bunun bir faydasının olmadığını, ancak en kısa sürede
değişmesini ümit ettiklerini söyledi.
Egeli sanayici
çevreye duyarlı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın, çevreyi kirleterek üretim yapıp haksız
rekabete neden olan sanayicinin karşısında olduklarını
söyledi. İzmir Çevre ve Orman İl Müdür Vekili Mehmet
Ceyhan, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın’ı ziyaret
etti. EBSO üyesi sanayicilerin çevre duyarlılığına dikkat
çeken Tamer Taşkın, İAOSB’de bütün sosyal tesislerden
önce arıtma tesisinin projelendirilip hayata geçirildiğini
hatırlattı. EBSO’nun öncülüğünde kurulan bütün organize
sanayi bölgelerinde arıtma tesisi ve yeşil kuşak çalışmalarının öncelikli projeler olduğuna dikkat çeken Taşkın, bu
nedenle fabrikaların çevrenin korunması ve sağılıklı bir
düzen içinde üretim yapabilmeleri için organize sanayi
bölgelerinde faaliyet göstermesini sağlamaya çalıştıklarını
gündeme getirdi.
EBSO’nun Çevre Ödülü’nün yanısıra AB destekli Sürdürülebilir Kalkınma Yolunda Sanayi Kuruluşlarında Çevre Bilincinin Oluşturulması Projesi ile de çevre bilincinin
yerleşmesinde büyük katkılar yaptığını ifade eden Tamer
Taşkın, “Biz her zaman sanayicilerimize çevreyi korumaya yönelik tedbir almalarını, çevreye duyarlı olmalarını
öğütlüyoruz. Üyelerimize atık miktarlarının azaltılması ve
geri kazanım eğitimleri veriyoruz. Bölgemizde atık bertarafı tesislerinin kurulmasına destek veriyoruz. Çevreyi kirletenlerin, haksız rekabete neden olanların karşısındayız”
dedi. Çevre ve Orman İl Müdür Vekili Mehmet Ceyhan
da, çevre koruma konusunda cezaya değil eğitime öncelik
verdiklerini bildirdi. Çevre kirliliğinin önlenmesi için
denetimlerin artırılacağını haber veren Ceyhan, çevre
kirliliğine neden olanlara ağır para cezaları verilebildiğini
hatırlatırken, “Ceza kesmekten, suçlu gibi yakalamaktan
değil temizlikten hoşlanıyoruz. Eğitimle yönlendirmeye
çalışıyoruz” diye konuştu.
ebsohaber 48 nisan 2008
MECLİS
Basım ve yayında teknoloji artıyor
Türkiye’nin basım ve yayında Avrupa’dan
yüzyıllarca sonra tanıştığı teknolojiye sahip olma
adına son yıllarda müthiş bir yarışa girdiği ifade
edildi. Bilgiye erişim ve teknoloji küresel anlamda
hız kazanırken bunu gerektiği gibi kullanabilmek
için kültürel anlamda da ilerlemenin önemine
işaret edildi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Basım, Yayın ve
Bunlara Bağlı Sanayi Meslek Komitesi Üyesi
Murat Bilgi, teknoloji ve bilimin bitip tükenmek
bilmeyen bir arama ve bulma gezisi olduğunu,
insanoğlunun tarih sürecinde yaptığı bu arama
ve bulma gezisinin basım sektöründe olduğu gibi
birçok sektörde yeni icat ve yöntemi de literatüre
soktuğunu, yaşanan gelişimin sektörlere hayat
verdiği gibi, mevcut işletmelerin de revize olmasına ve hatta yeni sektörlerin oluşumuna olanak
tanıdığını söyledi.
Murat Bilgi
Bilgi, makineleşme sürecinin sanayi toplumunun oluşmasına nasıl katkıda bulundu ise, teknolojide yaşanan
gelişmelerin de basım sektörünün sanayileşme sürecini hızlandırdığını, daha çok kaliteli ürün üretmek adına yaşanan gelişmelerin aslında büyük sorunların başlangıcı olduğunu ifade etti.
Bilgi, teknolojinin ürettiği makine ve grupların bütün albenisi ile
önlerine sunulduğunu, beraberinde sağlanan finans kolaylıkları
ile hayal olmanın dışına çıktığını, yani teknolojiye hem kolay
ulaşır hem de kolay elde edebilir olduklarını, bununla birlikte
ülkemize bu kadar geç gelen teknolojiye sahip olmak adına müthiş bir yarışa girdiklerini belirtti.
Murat Bilgi, herkesin bir anda kendi imkânları
ölçüsünde var olan teknolojiyi elde ettiğini ancak
önlerinde bu teknolojiyi hakkı ile kullanabilecek
alt yapıya, bilgiye ve kültüre sahip olup olmadıkları, sürekli değişen teknoloji gibi, yönetim şekillerini, şirket kültürlerini yenileyip yenileyemeyecekleri, bu sektörü düzenleyen ve denetleyen grupların,
kurumların yeterince yenilikçi olup olmadığı gibi
pek çok sorunların bulunduğunu ifade ederek,
vakit geçirmeden bu sorunların üzerine gitmeleri
gerektiğini söyledi.
Yüz binlerce dolarlık ekip ve ekipman ile
yıllarca çalışılarak elde edilen bilgi ve tecrübenin
ne uğruna çalıştırıldığını, fiyatlandırma ve sunma
yöntemlerinde hala ataerkil metotların neden aşılamadığını soran Bilgi, bu kadar maceranın içinde
ticari faaliyetlerini devam ettirmeye çalışırken, üstüne üstlük ulusal ve küresel alanda yaşanan siyasi
ve ekonomik bunca krize rağmen, ayakta kalabilmek ve ülkelerine faydalı olmak istediklerini ancak, fiyatlandırmada bir standart belirlemenin neden bu kadar zor olduğunu
anlayamadığını, çağdaş bir iş anlayışı, karşılıklı güven ve saygı
ortamının oluşturulamamasının asıl sorunlarınların başında yer
aldığını dile getirdi.
Bilgi, İzmir’de bazı sektörlerin aksine basım sektörünün
ciddi yatırımlar yaptığını, önceleri dünya standartlarındaki basılı
örneklerin İzmir’de de yapılıp yapılmadığı firmalarca sorgulanırken, şimdi ise yapılan yatırımlar ile sürat ve kalitenin üst noktalarda olduğunu vurguladı.
Basım yayıncılara problem çözme eğitimi
Ege Bölgesi Sanayi Odası Basım Yayın ve
Bunlara Bağlı Sanayii Meslek Komitesi Üyeleri,
problem çözme teknikleri eğitimi aldı.
Meslek komitesinin gerçekleştirdiği organizasyonda, İzmir Ekonomi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Murat Bengisu, sanayicilerle çalışanlarına üretim
başta olmak üzere çalışmanın her aşamasında
karşılaştıkları problemlerin çözümü için
sürekli iyileştirme yöntemini izlemelerini ve “Planla, Uygula, Kontrol et,
Önlem al” döngüsüne göre hareket
etmelerini öğütledi. Doç. Dr.
Bengisu, “İzlediğiniz yöntem ve
uyguladığınız tekniklerin kalıcı
olması için mutlaka yazılı hale
getirin” önerisinde bulundu.
Problemi bulup adını
koymanın çözümün ilk ve en önemli adımı olduğunu
belirten Doç. Dr. Bengisu, anket, müşteri şikayetleri,
servis ve garanti istatistiklerinin sorunların anlaşılması, maliyetlerin belirlenmesi, problemli ürünlerin
incelenmesinin yanısıra önemli iyileştirme fırsatı
yarattığını bildirdi.
Doç. Dr. Bengisu, problemlerin seçilmesi, öncelikle hangi problemin çözüleceğine karar verilmesi
gerektiğini önerirken, aciliyet ve maliyetlerin önemine dikkat çekti. Doç. Dr. Bengisu, “Her problemi
çözmeye kalkarsanız hiçbir problemi çözemeyebilirsiniz. Bir problemin çözümü müşteri şikayetlerinin
önemli bir bölümünü ortadan kaldırabilir, maliyeti
yüksek bir problemin çözümü müşteri çok önemli
ve kamuoyunda etkili bir kişi olabilir veya üretim
süreçlerinde önemli bir iyileşmeyi de beraberinde
getirebilir. İşin özüne inersek maliyetleri düşürürüz,
problemleri çözeriz” dedi.
ebsohaber 49 nisan 2008
HABER
Sanayiciler KOSBİ savunması yaptı
Ulucak Belediye Başkanı Mehmet Türkmen tarafından Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nin (KOSBİ) tüzel kişiliğinin
iptali için açılan dava, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nde yapıldı. KOSBİ’nin isteği üzerine duruşmalı olarak gerçekleştirilen
mahkemede EBSO Başkanı Tamer Taşkın başta olmak üzere
Kemalpaşa’da faaliyet gösteren 50’ye yakın sanayi de müdahil
olarak katıldı. Sanayiciler yaklaşık 1.5 saat süren duruşmada Mahkeme heyetine savunma yaparak, KOSBİ tüzel kişilik
davasının red edilmesini, reddedilmesi halinde ise dava için ek
bilirkişi raporu düzenlenmesini istediler.
Yürütmeyi durdurma kararı verilmişti
Ulucak Belediyesi ile KOSBİ arasında 7 yıldır devam eden
yetki tartışması yüzünden bugüne kadar birçok tesis mühürlenirken, mahkemenin 18 Temmuz 2007 tarihinde verdiği tüzel
kişiliğin yürütmeyi durdurma kararı ile KOSBİ’de hizmetler durma noktasına gelmişti. Bu ara karar üzerine Sanayi Bakanlığı’na
yeniden müraacat eden KOSBİ yönetimi, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın da devreye girmesi ile yeni bir tüzel kişilik
alarak hizmet vermeyi sürdürüyorlar. Ulucak Belediyesi ayrıca
KOSBİ’nin yeni tüzel kişiliği içinde de iptal davası açtı.
Davanın reddini istediler
İzmir Adalet Sarayı’ndaki İzmir 3. Bölge İdare
Mahkemesi’nde yapılan duruşmada önce KOSBİ aleyhine dava
açan Ulucak Belediyesi’nin Avukatı, organize sanayi bölgesinin tüzel kişiliğinin iptal edilmesi talebini Mahkeme heyetine
tekrar etti. Daha sonra davanın muhatabı olan Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı’nın Hukuk Müşaviri, Önder Canpolat savunma yaptı.
Mahkeme Heyeti’nden Ulucak Belediyesi’nin açtığı davayı
reddetmesini talep eden Canpolat, Kemalpaşa ve Ulucak’taki
sanayi kuruluşlarının ancak organize sanayi bölgesi çatısı altında
disiplinli ve çevreye duyarlı bir şekilde üretim yapabileceğine dikkat çekti. Ulucak Belediyesi’nin iddia ettiği gibi bölgeyi
sanayicilerin kirletmediğini ve KOSBİ tüzel kişiliğinin devam
etmesinin kamu yararı gereği olduğuna işaret eden Canpolat
savunmasında, “Ulucak Belediyesi’nin vidanjörlerinin bölgeyi kirlettiği fotoğraflarla tespit edilmiştir. Mahkemeye sunulan
bilirkişi raporu da eksiktir. OSB tüzel kişiliğiğin bölgeye getireceği birçok avantaj vardır. Bölgenin çevreye duyarlı ve düzgün
bir şekilde gelişmesi, başta arıtma tesisi olmak üzere pekçok
ebsohaber 50 nisan 2008
HABER
yatırımın yapılabilmesi için tüzel kişilik devam etmelidir. Dava
reddedilmelidir. Reddedilmemesi halinde ise ek bilirkişi raporu
düzenlenmelidir” görüşlerine yer verdi.
Karar sonra verilecek
Canpolat’tan sonra KOSBİ Hukuk Müşaviri Arif Delice de
tüzel kişiliğin iptal edilmesi yönündeki Ulucak Belediyesi’nin
açtığı davanın rededilmesini istedi. Delice de bilirkişi raporunun
yanlış olduğuna işaret ederek, ek bilirkişi raporu düzenlenmesini
talep etti.
Egeli Sanayiciler adına savunma yapan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, bölgede sanayicilere eziyet çektirildiğini savunarak, KOSBİ’nin tüzel kişiliğinin devam etmesini
Mahkeme Heyeti’nden talep etti. Bölgede faaliyet gösteren diğer
sanayicilerin de savunmasını yapmasının ardından Mahkeme
Heyeti duruşmayı bitirdi. Heyetin önümüzdeki günlerde esas
hakkındaki kararını vereceği öğrenildi.
Bakanlığa dava açan başkan AKP’ye geçti
Mahkemenin ardından değerlendirme yapan EBSO Yönetim
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, sanayici düşmanı olan Ulucak
Belediye Başkanı Mehmet Türkmen’in bugüne kadar sanayicilere çektirdiği eziyeti Mahkeme heyetine anlattığını söyledi. Böyle
bir davaya müdahil olmamalarının düşünülemeyeceğini belirten Taşkın şöyle konuştu: “Ulucak Belediye Başkanı Mehmet
Türkmen, bölge sanayicisine 8 yıldır kök söktürüyor. KOSBİ
çevreyi kirletiyor diyor ama bölgede yatırım yapan sanayicilerin aldığı ÇED raporlarında fabrikaların çevreye uygun olduğu
hem Zeytincilik Enstitüsü hem de Çevre ve Orman Bakanlığı’nın
imzaları ile tescil edilmiş durumda. Türkiye’de 250 OSB var
ama bir tek burada böyle bir sorun var. Kendisi de OSB’yi iptal
ettirdiği yere en çok sanayi ruhsatı veren Belediyenin başında
bulunuyor. Türkmen bir de dava açtığı Bakanlığın partisi AKP’ye
üye oldu. AKP de uyarılarımıza rağmen bu kişiyi partisine kabul
etti. Başbakanımıza bir kez daha sesleniyorum. Kendinize bağlı
Yatırım Ajansı aracılığıyla dünyanın dört bir yanından yatırımcı
çağırdığınız, istihdama ihtiyaç duyulan bir ülkede sanayici karşıtı bir insanı neden partinize kabul ettiniz? Bunu anlayamıyoruz.
Kemalpaşa Belediye Başkanlığı’na adaylığı konuşulan sanayici
karşıtı bir kişiden nasıl bir fayda bekliyorsunuz?”
Sonuçtan umutluyuz
Mahkemede de savunma yapan KOSBİ Başkanı Pınar Yurdun
da, duruşmada davanın reddini istediklerini söyledi. Duruşmaya
50’ye yakın sanayicinin katıldığını dile getiren Yurdun, “Mahkemede savunmamızı yaptık. Sonucun önümüzdeki günlerde
açıklanmasını bekliyoruz. İlk defa böyle bir davada Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı hukuk müşavirleri de duruşmaya katıldılar. Sonuçtan umutluyuz. İşsizliğin bu kadar büyük olduğu bir ülkede,
yatırım yapmak isteyen sanayicilerin önüne çıkartılan engellerin
görüleceğini düşünüyorum” diye konuştu.
İptal davası görülüyor
Ulucak Belediyesi KOSBİ’nin tüzel kişiliğinin iptali için İzmir
3. Idare Mahkemesi’nde dava açmıştı. Mahkeme 18 Temmuz
2007 tarihinde verilen ara karar ile KOSBİ’nin tüzel kişiliği için
yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu karara KOSBİ’nin yaptığı
itiraz da rededildi. Şu anda dava halen devam ediyor. Davaya bölgede zarar gören sanayiciler de müdahil olarak katılma
isteklerini ilettiler. Mahkeme heyeti bunu kabul etti ve dava
duruşmalı olarak yapıldı. Savunmasını yapan sanayiciler şimdi
sonucu bekliyor. Dava sonucunda mahkeme heyeti KOSBİ tüzel
kişiliğini tamamen iptal edebilir ya da devamı yönünde karar
verebilir.
ebsohaber 51 nisan 2008
HABER
İzmir yüksek teknolojide
Türkiye’nin üssü olmayı hedefliyor
bölgesi işleten bir firma ile görüşüyoruz.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
Yasal zemin oluşturulacak. Ar-Ge ve
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İzmir’in
Taşkın, “Yüksek katma dağerli
teknolojiye daha fazla önem verilirse,
EXPO 2015 adaylığı sürecindeki tanıtım
üretim sağlayan bilişim sektörübölgeye Geleceğin, bilim ve teknolojinin
atağının Bilişim Vadisi projesini hayata
gelişmesinde olduğunu söyleyen İYTE
geçirmek için değerlendirilmesi gerektine geçmeliyiz. İzmir bu konuda
Yüksek Teknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr.
ğini söyledi.
avantalı kent” dedi.
Sıtkı Aytaç ise, bu paralelde İzmir’in iklimi
Kordon Rotary Klübü’nün düzenleve üniversite ortamı ile avantajlı olduğunu
diği İzmir’de Bilişim Yatırımları konulu
söyledi. Aytaç, “Bir araya gelinmez ise rakipler gelecek. Bilişim
toplantıda konuşma yapan Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
sektörü 3 trilyon dolarlık bir sektör. Pazardan ABD yüzde 29, AB
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, EXPO 2015 kazanılmasa da bu
yüzde 32, Japonya yüzde 14 pay alıyor” dedi.
sürecin İzmir’i yönetenler açısından çok önemli olduğunu, bu
nedenle yöneticilerin ilk defa dünyaya açıldığını belirterek,
“Tanıtımın önemi ortaya çıktı. Ne kadar güçlü yönlerimiz ve
Yatırımlar için ideal
potansiyelimiz olduğunu ortaya koyduk. Ülke olarak dünyada
İzmir’in sektör açısından yatırım yapmak için ideal noktada
ilk 20’lerdeyiz. İleriyi konuşma vizyon meselesidir. İzmir için ilk olduğunu söyleyen HP Genel Müdürü Şahin Tulga, “İzmir’in
defa bu vizyonu ürettik” dedi.
rekabetçilik açısından; müşteri gücü, finans ve insan kaynağı
Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğunu ve hedefe ulaşmak için
önemli avantaj sağlıyor, ancak daha detaylı analiz edilmesi geçok çalışmak, üretmek ve doğru yere bakmak gerektiğine işaret
rekli. Tüm alt sektörleri ile birlikte incelemek gerekiyor” dedi.
eden Taşkın, “Bilişime sahip çıkmıyoruz. En yüksek vergi, en
Koç Sistem Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, İzmir’in en
pahalı enerji ve yüksek kayıt dışı ile sanayicilik yapmaya çalıdeğerli kaynaklarını sürekli kaybeden bir yapıya sahip olduğuşıyoruz. Yapmamız gereken bilişim sektörü gibi yüksek katma
nu söyleyerek, “Bilişime çok uluslu şirketler yatırım yapıyor.
değerli üretime geçiştir” diye konuştu. İzmir’de 45 sektörde
İzmir’deki şirketlerin bilişim yatırımları İstanbul’a göre çok
sanayi üretiminin yapıldığını belirten Taşkın, iş ilişkileri veya
geride. Bilişim teknoloji pazarına göre de çok düşük kalıyor.
tatil nedeniyle sadece İstanbul ve Antalya’yı bilen yabancılara,
Teknolojiyi etkin kullanamayan kuruluş artık iş yapamıyor.
Türkiye’de hem iş hem de turizm açısından değerlendirilecek
Almanya’nın IT pazarı 250 milyar dolar. Bu pazarın 50 milyar
İzmir diye bir şehir olduğunu da hatırlattıklarını söyledi.
doları sadece hizmet sektörüne gidiyor. Türkiye’de bilişim servis
katmanında rekabetçi olabileceğine inanıyorum. Ancak ücret
Katkı EXPO’dan fazla olur
konusunda Türkiye pahalı” diye konuştu.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Zafer İlTurkcell’in Gebze TÜBİTAK alanında 30 yıllığına kiraladıken, üniversite bünyesinde bulunan yüksek teknoloji bölgesi için ğı arazide Ar-Ge çalışmalarına başladığını söyleyen Turkcell
ayrılan yerin istenilen seviyeye oluşmadığını ifade ederek, şöyle
Teknoloji Geliştirme Müdürü Semih İncedayı, “Bölgede Turkcell
konuştu: “2 bin 140 dönümde keçi otluyor. Diğer bir alanda
500 kişi istihdam edecek, 10 milyon dolar yatırım gerçekleştireise ağırlıklı olarak yazılım şirketlerinden oluşan, 60 firma Ar-Ge
cek. Önemli ve farklı bir yatırım planlıyoruz. Amacımız yazılım
yapıyor. Bugünlerde buraya yatırım için, dünyada 17 teknoloji
ihraç edilmesi” dedi.
ebsohaber 52 nisan 2008
HABER
Genç mucitler gururlandırdı
TUBİTAK tarafından düzenlenen
tıkla ulaşmayı biliyorlar. Yenilikleri takip
Ortaöğretim Öğrencileri Arası
“Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma
edip öğreniyorlar. Teknolojiyi yakalamayı
Araştırma Projesi yarışmasında
Projesi”nde İzmir ve çevresinden Türkiye
başarıyorlar. Bundan dolayı ben gençöğrencilere ödül veren EBSO Yöfinaline katılmaya hak kazanan öğrencilerimize güveniyorum. Ancak sadece
ler belli oldu. “Uzun süre konuşulacak”
güvenmek yetmiyor. Gençlerimizi işte
netim Kurulu Başkanı Taşkın, yeni
projelere imza atan genç mucitlere ödül
böyle çalışmalarla teşvik etmemiz, destek
buluşlar yapmalarını istedi.
yağdı.
olmamız, yüreklendirmemiz gerekiyor”
TÜBİTAK ve Dokuz Eylül Üniversidiye konuştu.
tesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün İzmir Büyükşehir Belediyesi,
Ege Bölgesi Sanayi Odası desteği ile düzenlediği “Ortaöğretim
Fikir üretmeyenin geleceği yok
Öğrencileri Arası Araştırma Projesi”nde yarışan 101 projeden
Gençlerin araştırma yapıp proje hazırlamasının onları sorguTürkiye finaline katılacak 14 proje DEÜ Tıp Fakültesi Konferans
layan, dışa dönük, araştırmacı ve sistematik olmaya yönlendirSalonu’nda düzenlenen törenle belli oldu. Küresel ısınmadan
diğini belirten Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençlerimizin
kaynaklanan susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya kalan ülkemizde
başarılı olması ülkemizin de Ar-Ge konusunda atılımını sağlaevsel atıkların değerlendirilmesi, dezenfeksiyonu, sudan yakıt
yacak. Önümüzdeki 20 sene sanayimizi rekabetçi bir şekilde
üretimi, atıkların geri dönüşüm ve çevrenin yanısıra kimya,
hazırlamalıyız. İş dünyasında fikir üretmeyen, kendine güveni
biyoloji ile matematik konularında geliştirilen projeler büyük ilgi olmayan, araştırmayan kimsenin geleceği yok. Nasıl ki 20 yagördü.
şından sonra bir jimnastikçi, futbolcu, müzisyen olunamıyorsa,
araştırma, yaratıcı olmak ve o bakış açısıyla beceriyi kazanmak
da küçük yaşlarda başlar. Orta öğretimdeki öğrencilerimiz de
Taşkın: Yeni icatlar çıkarın
daha şimdiden işyerlerinde çıraklıkla staja başlamalı.”
Ödül törenine katılan ve gençlerin başarısını kutlayan Ege
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, yarışmaya katılmanın
Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
da en az kazanmak kadar önemli olduğuna inandığını vurgular“eski köye yeni adet getirme, yeni icatlar çıkarma” diyen bir
ken, faydalı organizasyonların artarak devam edeceğini, gençleülkenin çocukları olduklarını belirterek gençlere, “Siz yeni
rin bilim ve teknolojide ülkeyi ileri götürecek çalışmalara imza
icraatlar çıkarın, başarılı olun. Bilin ki, bugün yaptığınız şu işin
atacağını söyledi.
değerini 10 yıl sonra göreceksiniz” dedi.
Türkiye’nin Ar-Ge’de dünyanın gelişmiş ülkeleri ile arasındaki mesafeyi kapatmaya kararlı olduğunun görüldüğünü belirten
Kocaoğlu: Çemberi yaracağız
Taşkın, gençlerin birlikte arama, katılımlı yönetim, gelecek
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu dünyada
tasarımı konularında önceki kuşaklara göre daha araştırmacı,
en pahalı şeyin “bilgi” olduğunu belirterek bilimi rehber alan ülsosyal ve aktif olduğunu ifade etti. Tamer Taşkın, “Biz televizyo- kelerin zenginleşeceğini söyledi ve gençlerden yeni teknolojiler
nu üniversitede görmüş bir nesiliz. Oysa şimdiki gençler bilgisaüretmelerini istedi. Kocaoğlu, “Siz gençler sayesinde yarattığımız
yarla doğuyor ve büyüyorlar. İhtiyaç duydukları her bilgiye bir
ürünleri satarak zengin olacağız” dedi.
ebsohaber 53 nisan 2008
HABER
Siyasi gerilimin faturası
EKONOMİYE
Piyasalar, AK Parti’ye açılan kapadördüncü dönem geçici sonuçlarını
Türkiye’nin geçen yıl yaşadığı
tılma davasının Anayasa Mahkemesi
açıkladı. Buna göre geçen yılın son dört
tarafından kabulü ve yurtdışı dalgalanayındaki büyüme yüzde 3,4 oldu. Daha
Cumhur başkanlığı seçimi, genel
malarla çalkalanırken, 2007 büyümesi
önce gayri safi milli hasıla (GSMH) açıkseçimler ve diğer iç politik gelişbeklenenin altında geldi. Hükümetin
lanırken, kurum yaptığı değişikliklerin
melerin ekonomiye yansıması büyüzde 5 olarak hedeflediği söz konusu
ardından bundan böyle sadece GSYH
yüme rakamlarının düşmesi oldu.
oran yüzde 4,5’te kaldı. Uzmanlar bu
verilerini açıklayacak. Gayri safi yurtiçi
durumu, “Geçen yıl cumhurbaşkanlığı
hasıla, ülkede tüketim ve yatırım malları
seçimi etrafında oluşturulan siyasi gerilimin ekonomiye faturası
ile hizmet üretiminden elde edilen kazançların toplamını ifade
büyüme rakamlarına da yansıdı.” şeklinde yorumluyor. Buna
ediyor. Gayrisafi milli hasıla ise gayri safi yurtiçi hasılaya TC
rağmen ekonomi, tek parti iktidarının devamıyla büyümesini 24
vatandaşlarının yurtdışında yaptıkları üretimden kazandıkları
çeyrektir devam ettirmiş oldu. Kişi başına milli gelir 9 bin 333
gelirlerin eklenmesi, yabancıların Türkiye’de kazandıkları gelirdolara yükseldi. Büyümeyi gayrimenkul, kiralama ve iş faalilerin çıkarılması ile elde ediliyor. GSYH, 2007’de cari fiyatlarla
yetleri sırtladı. Söz konusu sektörlerdeki büyüme sabit fiyatlarla
yüzde 12,9’luk artışla 856,4 milyar YTL, ABD Doları cinsinden
yüzde 13’ü geçti. Sanayi ve ticaretteki büyüme de yüzde 5,5
ise yüzde 25,1 artışla 658,8 milyar dolar hesaplandı.
civarında seyretti. Enflasyonu artıran kalemler arasında ilk sırada
Türkiye, 2001’de yaşadığı mali krizin ardından yüzde 9,5
gelen tarım sektörü ise yüzde 7,3 küçüldü. Önceki yıllarda
küçülmüştü. Ancak 2002’de genel seçimlerin ardından tek parti
büyümenin lokomotifi haline gelen ve 2006’da yüzde 18 artış
iktidarı ve yakalanan siyasi istikrarla yakalanan büyüme 6 yıldır
gösteren inşaattaki büyümenin yüzde 5’te kalması dikkat çekti.
sürüyor. 2002-2007 arasındaki büyüme oranları sırasıyla yüzde
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üretim yöntemiyle he7,9, yüzde 5,9, yüzde 9,9, yüzde 7,6, yüzde 6 ve yüzde 4,5
sapladığı gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) 2007 yılı
ve
şeklinde gerçekleşti. Geçen yıl sektörel bazda en yüksek büyüme, sabit fiyatlarla yüzde 13,7 ile gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetlerinde yaşandı. Tarım yüzde 7,3 gerilerken, balıkçılık 8,3,
madencilik ve taşocakçılığı yüzde 8,1, imalat sanayii yüzde 5,4,
elektrik, gaz, sıcak su üretimi ve dağıtımı yüzde 6,3, inşaat
yüzde 5 oranında büyüdü. Toptan ve perakende ticarette
ebsohaber 54 nisan 2008
HABER
verilerinin para politikası üzerinde bir etkisi
olmasını’ beklemiyor. Demir’in bu konudaki
öngörüleri şöyle: “Büyümede arz yönlü bir
şokun etkisi olduğu düşünüldüğünde, büyümedeki yavaşlama dezenflasyonist değil ve
Merkez Bankası’nın elini rahatlatmıyor. Aksine, global piyasalardaki belirsizlik ve siyasi
gerilim kur üzerinde baskı yaratırken, gıda
ve enerji fiyatlarının olumsuz etkisi ve kredibilite açığı sürüyor. Sonuç olarak, 2007’de
beklenenden zayıf büyümeye karşın Merkez
Bankası’nın mevcut politika duruşunu sürdüreceğini düşünüyoruz.”
Enflasyonda ‘dalgalanma’ riski var
yüzde 5,5,
ulaştırma,
depolama ve haberleşmede yüzde 6,9, mali aracı
kuruluşların faaliyetleri yüzde 9,6, kamu
yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik
yüzde 1, eğitim yüzde 4, sağlık işleri ve sosyal
hizmetler yüzde 3,1, vergi sübvansiyon yüzde
5,5 oranında arttı. Bu arada, devletin nihai tüketim harcaması da seçimlerin etkisiyle yüzde
9,7 yükseldi.
‘Veriler siyasi gerilimin sonucu’
Büyüme rakamlarını yorumlayan piyasa
uzmanları oranı, ‘hayal kırıklığı’ şeklinde niteliyor. Bear Stearns analisti Tim Ash, “Büyüme
rakamları hayal kırıklığı yarattı. Harcamalar
tarafından bakıldığında, özel tüketim harcamalarında ve kamu harcamalarındaki yavaşlama göze çarpıyor. Veriler, 2007 yılındaki
genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin getirdiği zorlu
siyasi takvimi ve Merkez Bankası’nın reel faizleri yüksek tutmak
zorunda kalmasının etkilerini yansıtıyor.” değerlendirmesinde
bulundu. EFG İstanbul ekonomisti Aslı Savranoğlu, büyümenin
beklentilerinin altında gelmesini, ‘tarımdaki daralma ve inşaat
sektöründeki yavaşlama’ya bağladı. Savranoğlu’nun bu yıla
dönük büyüme yorumu ise, “İçerideki politik riskin ve global
ekonomik risklerin artmasıyla 2008’de büyümenin yüzde 4
olmasını bekliyoruz.” şeklinde.
Söz konusu büyüme verilerinin Merkez Bankası’nın sürdürdüğü para politikasına etkisi de merak konusu. Finansbank
ekonomisti İnan Demir, ‘beklentilerin altında gelen büyüme
Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar,
enflasyon hedefini zorlamaya devam ediyor.
Bu duruma dikkat çeken Merkez Bankası, söz
konusu artışların enflasyondaki düşüşü geciktirmekte olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Banka, özel kapsamlı fiyat endeksleri ile
ölçülen enflasyon göstergelerinde yılın ikinci
çeyreğinden itibaren baz etkisinden kaynaklanan yukarı yönlü bir hareket görülebileceğini
de not etti.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu,
2008 yılının ilk aylarına dair verilerin, ekonomideki ılımlı büyümenin yavaşlamakla birlikte
sürdüğünü gösterdiğini aktardı. Bununla birlikte uluslararası kredi piyasalarındaki sorunların
belirginleşmesiyle, önümüzdeki dönemde
iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü risklerin
arttığının gözlendiğini de vurguladı. Kurulun
19 Mart tarihinde yaptığı Para Politikası Kurulu
toplantısına ilişkin değerlendirme özeti yayımlandı. Buna göre, gıda fiyatlarında şubat ayında görülen yüzde 5,05 oranındaki artış, 2003
bazlı endeksteki en yüksek aylık gıda fiyat artış
oldu. Bu yüksek oranlı artış aynı zamanda
mart ayında sebze fiyatlarında bir düzeltme
hareketi yaşanma ihtimalini gündeme getirdi.
İşlenmiş gıda fiyatlarına ilişkin riskler devam
ediyor. Şubat ayında gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar sonucunda yükselen yemek ve ulaştırma hizmetleri fiyatları, hizmet
grubu enflasyonundaki iyileşmeleri sınırladı.
Öte yandan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik yolundaki müzakere sürecinde de yavaşlama olduğu dikkat çekiyor.
Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye ile aynı gün müzakerelere
başlayan Hırvatistan’ın tam üyeliğinde 2010’u gösterirken Türkiye için 2023’ü işaret ediyor. Hırvatistan, enerji ile taşımacılık
politikasında da müzakereye geçerek açtığı başlık sayısını 18’e
yükseltirken, Türkiye ise sadece 6 başlık açabildi. Bunlardan
biri de geçici olarak kapatıldı. Türkiye’nin 2 başlık daha açma
umudu, teknik nedenlerle haziran ayına kaldı.
ebsohaber 55 nisan 2008
ENERJİ
Elektrikte
olağanüstü hal
Elektrikte net arz açığı görününce Enerji Bakanlığı olağanüstü hal ilan etme kararı aldı. Bu çerçevede, yeni yatırımlara,
yüzde 85 indirimle ya da ücretsiz olarak Hazine veya orman
arazisi, vergi teşviği, yan anlaşmalar çerçevesinde satış garantisi sağlanacak.
Özel sektörden, teklif edilen en yüksek bedelle elektrik
alma sisteminin süresi iki yıla kadar uzatılacak. Kamunun
yatırım yapma yasağı kaldırılacak. Üretim özelleştirmesinden
elde edilecek gelir Özelleştirme İdaresi’nden alınarak yeni
yatırımlara harcanacak. TRT payı düşürülecek. Lisans aldığı
halde yatırım yapmayanın lisansı iptal edilecek, yeni lisans da
verilmeyecek.
TBMM Başkanlığı’na sunulan Elektrik Piyasası Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile, elektrik üretim yatırımlarının elektrik enerjisi talebini karşılayamaması ve/veya puant gücün belirli bir yedekle karşılanmasında yetersiz kalınacağının tespiti halinde, tedarikçilerin
talebini karşılamak üzere Bakanlar Kurulu Kararıyla merkezi
bir yarışma düzenlenecek.
dan bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi yapılmak amacıyla kullanılacak
olanlar hakkında bedeli karşılığında izin verilecek, kiralama
yapılacak, irtifak hakkı tesis edilecek veya kullanma izni
verilecek. Arazilerin mera, yaylak, kışlak ile kamuya ait otlak
ve çayır olması halinde, bu taşınmazlar, tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescil edilecek. Bu taşınmazlara ilişkin
olarak, Maliye Bakanlığı tarafından bedeli karşılığında kiralama yapılacak veya irtifak hakkı tesis edilecek.
Bedelsiz arazi
2011 yılı sonuna kadar devreye alınacak bu tesislerden,
ulaşım yollarından ve şebekeye bağlantı noktasına kadarki
enerji nakil hatlarından yatırım ve işletme dönemlerinin ilk
10 yılında izin, kira, irtifak hakkı ve kullanma izni bedellerine
Kamu yatırım yapabilecek
Öngörülen tedbirlerle arz güvenliğinin sağlanamayacağının
Bakanlık tarafından tespit edilmesi halinde, kamu elektrik üretim şirketlerine gerekli üretim tesisi yapma görevi de dahil arz
güvenliği bakımından gerekli görülen tedbirleri almaya Bakanlar Kurulu yetkili olacak. Böylece, 2001 yılında çıkan Elektrik
piyasası Kanunu’nda yer alan kamunun yatırım yapması yasağı
arz güvenliği gerekçesiyle kalkacak.
Yeni yatırımlara teşvik
Üretim ve otoprodüktör lisansı sahibi tüzel kişilere teşvikler
sağlanacak. Bu kapsamda; üretim tesislerinin işletmeye giriş
tarihlerinden itibaren 2012 yılı sonuna kadar iletim sistemi sistem kullanım bedellerinden yüzde 50 indirim yapılacak. Ayrıca, 2012 yılı sonuna kadar işletmeye girecek üretim tesislerinin
yatırım döneminde, üretim tesisleriyle ilgili yapılan işlemler ve
düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçtan müstesna olacak.
Düzenleme ile ayrıca, 2013 yılına kadar arz güvenliğinin sağlanması amacıyla, mevcut kapasitenin en üst düzeyde kullanılabilmesini teminen sıvı yakıtlı elektrik üretim santrallarında
kullanılan yakıtlara vergi muafiyeti getiriliyor.
Orman vasıflı olan veya Hazine’nin özel mülkiyetinde ya
da devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlar-
ebsohaber 56 nisan 2008
ENERJİ
yüzde 85 indirim uygulanacak. Orman
Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’nin
Köylüleri Kalkındırma Geliri, Ağaçlandır(TEİAŞ), yan hizmet anlaşmaları yoluyla
Özel sektörden pahalı bedelle
ma ve Erozyon Kontrolü Geliri alınmayaelektrik alımı düzenlendi.
elektrik alım süresi uzatılacak,
cak.
kamunun yatırım yapma yasağı
Hidroelektrik üretim tesislerinin
TRT payı tutarı azalıyor
kaldırılacak, özelleştirme gelirleri
rezervuar alanında bulunan Hazine’nin
Düzenleme ile TRT payı da azaltılıyor.
de yeni yatırımlara harcanacak.
özel mülkiyetindeki ve devletin hüküm
Mevcut uygulamada enerji bedelinin yanı
ve tasarrufu altındaki taşınmaz mallar
sıra vergiler, harçlar ve fonlar da eklendikiçin Maliye Bakanlığı tarafından bedelsiz olarak kullanma izni
ten sonra oluşan sistem kullanım bedeli üzerinden yüzde 2 TRT
verilecek.
payı alınıyor. Yeni düzenleme ile yüzde 2’lik pay yalnızca enerji
Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, kurulu gücü azami
bedeli üzerinden alınacak. Bu durumda yüzde 30 civarında
200 kilovatlık üretim tesisi ile mikro kojenerasyon tesisi kuran
daha az tutar üzerinden yüzde 2 pay alınacak. Bu durumda hem
gerçek ve tüzel kişiler, lisans alma ve şirket kurma yükümlülüelektrik üreticisi üzerindeki hem tüketici üzerindeki yük azalırğünden muaf olacak.
ken; TRT’nin aldığı miktarda düşüş olacak.
Pahalı fiyatla elektrik alımına uzatma
Tasarı ile elektrikte arz krizi çıktığı için, özel sektörden pahalı
da olsa ihtiyaç duyulduğunda elektrik alımını kolaylaştıran Fiyat
Eşitleme Mekanizması sisteminin süresi uzatılıyor. 31 Aralık
2010’da bitecek uygulama 31 Aralık 2011’e uzatılırken, ayrıca
Bakanlar Kuruluna bir yıl uzatma yetkisi veriliyor. Böylece, teklif
edilen en yüksek fiyatlardan alıma neden olan sistem kamuya
milyarlarca YTL yük getirecek. Elektrik piyasasında yapılacak beş
yıllık geçiş dönemi anlaşmaları için sürenin iki yıl daha uzatılabilmesi değişikliği yapılıyor.
Otoprodüktörler daha çok elektrik satacak
Özel sektör şirketlerinin ulaşabileceği pazar payının yüzde
10 olan sınırı yüzde 20’ye çıkarılacak. Kendi kullanacağı elektriği üreten otoprodüktörlerin yüzde 20 olan piyasaya elektrik
satış sınırı artırılabilecek. Arz güvenliği önlemleri kapsamında,
ÖİB’in yetkileri
Enerji Bakanlığı’na
Yatırımı gerçekleştirmeyenin lisansı iptal
Lisans aldığı halde haklı gerekçesi olmadan yatırım yapmayanın lisansmı iptal edilecek. Lisansı iptal edilen şirkette yüzde 10
ve daha üzeri doğrudan pay sahibi olanlar ve ortaklık yapısı itibarıyla yüzde 10 (halka açık şirketlerde yüzde 5) veya daha fazla
pay sahibi bulunanlar, lisans iptalini takip eden üç yıl süreyle
lisans başvurusunda bulunamayacak, lisans başvurusu yapan
tüzel kişiliklerde doğrudan veya dolaylı pay sahibi olamayacak.
Rüzgar için ihale yapılacak
Rüzgarda 156 milyar YTL’ye ulaşan, mevcut kurulu gücün
iki katına yakın başvuru yapılması üzerine, şirketlerin kamuya
vereceği katkı payı üzerinden yarışacağı ihaleler yapılması kararlaştırıldı. Tasarıda yer alan düzenleme ile, aynı bölgede rüzgar
enerjisi santrali kurmak için başvuruda bulunan şirketler ihaleye
girecek. En fazla parayı veren santrali kurmaya hak kazanacak.
Düzenleme ile enerji üretim özelleştirmelerinde temel
yetkiler Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan (ÖİB) alınıp
Bakanlığa veriliyor. Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin işletmeleri veya varlıkları özelleştirme programına alınsa bile
Bakanlığa bağlı mevcut statüleri sürecek. Özelleştirme Kanunu
çerçevesinde mevcut uygulamada, “özelleştirme kapsamı’ ilgili
idarenin yetkisinin sürmesi, “özelleştirme programı’ ise tüm
yetkinin ÖİB’ye geçmesini gerektiriyor. Yeni düzende özelleştirme, Özelleştirme Kanunu çerçevesinde yapılacak ancak
yetki Enerji Bakanlığı’nda kalacak. Bu kuruluşların özelleştirilmelerinden elde edilen gelirlerin ÖİB tarafından yapılan
masraflar düşüldükten sonra kalan kısmı izleyen 15 gün içinde
ÖİB tarafından Enerji Bakanlığı merkez ödemelerini yapan
muhasebe birimi hesaplarına aktarılacak. Mevcut uygulamada ise özelleştirme gelirleri Özelleştirme Fonu’na, oradan da
Hazine’ye aktarılıyor. Yeni uygulama ile enerji özelleştirme
gelirleri enerji altyapı yatırımlarında kullanılacak. Özellikle
İran’dan gelen doğal gazın kesilmesiyle her yıl sıkıntı yaşayan
BOTAŞ’ın sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alımı kolaylaştırılıyor.
LNG alımı, Kamu İhale Kanunu’ndan istisna ediliyor. LNG
alımlarının istisna kapsamına alınması ile, sıkıntılı dönemlerde
başvurulan pahalı LNG alımı artacak.
ebsohaber 57 nisan 2008
HABER
EBSO Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik
Yarışmasında ödüller sahiplerini buldu
HABER
1. Fatih Yapar (Yenigün) Zihni Sinir tren ulaşımı
2. Arzu Çetik (DHA) Sanayicilerin vergi isyanı
3. Nihal Aşkın (Yeni Asır) Süt üretiminde Ödemiş
mucizesi: İsrail’I geçti, Hollanda’yı yuttu
Mansiyon: Fatih Şendil (Yeni Asır) Kütaş’tan üreticiye
kekik fırsatı
Etem Geylan (AA) Memura 1 YTL limitli kredi kartı
ARAŞTIRMA İNCELEME
1. Murat Şahin (Yeni Asır) Egeli şirketler dünyaya
açılıyor
Füsun Çağlar (Akşam) Sanayici rüzgarı sonunda
keşfetti
2. Ahmet Usman (Dünya) Küresel ısınma büyüme
hedefini tehdit ediyor
3. Deniz Çaba Şan (İzmir Life) İzmirliler EXPO için
hedef geliştiriyor
Arzu Alp (Dünya) TUBİTAK’tan Ar-Ge merkezlerine
darbe
Mansiyon: Ali Rıza Karasu (Zaman) Mahkeme aidat
yasal değil diyor
Çağlayan Sueli (Marble Trend) Siz büyüdükçe biz küçük
düşüyoruz
RÖPORTAJ
1. Murat Şahin (Yeni Asır) Profesyoneller
2. Murat Koç (İzmir’de Ekonomi) Hayata dönüş öyküsü
3. Mevlüt Dağdeviren (Gözlem) Sorun Ar-Ge ise çözüm
TEKMER
Deniz Çaba Şan (İzmir Life) Kendi ekonomisini
yaratıyor: Alışveriş merkezleri
Arzu Çetik (DHA) Semt pazarından sanayi devliğine
Mansiyon: Yeşim Sevmezler (Gözlem) Huzuru ocaklarda
arayan gizli mücadelenin kahramanı: Ferah Türkmen
Ege Bölgesi Sanayi Odası tarafından
düzenlenen Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik
Yarışması'nın ödülleri sahiplerini buldu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın ekonomi gazeteciliğini desteklemek amacıyla
kuruluşunun 50’nci yıldönümünden itibaren
gerçekleştirdiği ve 2000 yılından bu yana
görevi başındayken yakalandığı amansız
hastalığa yenik düşen basın müşaviri gazeteci Aytaç Sefiloğlu’nun adıyla anılan gazetecilik ödülleri törenle sahiplerine verildi.
Sanayiciler Kulübü’nde gerçekleştirilen
ödül töreninde İzmir ekonomisinin söz sahibi kuruluşlarının başkanları, sanayiciler, gazeteciler ve 17 Nisan 2000 günü vefat eden
Aytaç Sefiloğlu’nun ailesi biraraya geldi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı
Ender Yorgancılar, "İzmir'de bizler sanayici
olarak fabrikamızda yaptığımız yatırım ve
üretimle istihdama, ihracaata, ülke kalkınmasına katkı yaparken, bizim ayrılmaz bir
parçamız konumundaki basın mensubu
arkadaşlarımız da yaptıkları haberlerle
hem bize destek oluyorlar hem de daha iyi
noktalara ulaşmamızın yollarını göstermeye
çalışıyorlar" dedi.
Kuruluşlarda basın müşaviri olarak görev
yapan gazetecilerin sanayiciliği de aynı
anda yaşadığını belirten Yorgancılar, ayrıca
temsil ettikleri kurumlarla meslektaşları arasındaki üretim köprüsünü kurduklarını ifade
etti. Ender Yorgancılar, “Bugün EBSO’da
ebsohaber 58 nisan 2008
ve İzmir basınında Aytaç Sefiloğlu adı, bu
anlamda da yol gösterici, sanayicilere ve
gazetecilere örnek olma özelliğini koruyor”
diye konuştu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, gazeteciliğin fedakarlık isteyen meslek olduğunu
vurgularken, ödül alan gazetecileri kutladı. AB’ye uyum sürecinde ülkemizde de
önemli gelişmeler olduğununun altını çizen
Taşkın, yerinden yönetim anlayışının giderek geliştiğini, bunun sonucu olarak da yerel
medyanın öneminin artığını ifade etti. Tamer Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yerel
medyanın daha da güç kazanması bölgesel
sorunların daha çok gündeme getirilmesini sağlayacak, sorunların çözümüne katkı
koyacak. Biz sanayiciler de üretimlerimizi
ve düşüncelerimizi kamuoyuna daha etkin
şekilde duyurma olanağı bulacağız. Ülkemiz ise sorunların daha bir özgürce tartışıldığı ortama kavuşacak. Ülkemiz çağdaşlık
yolunda önemli mesafeler katedecek.”
EBSO Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik
Yarışması’nda dereceye girenlere ödüllerini
EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar,
Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol
Akıncılar, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Necip Kalkan, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu,
İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir verdi.
FİNANS
Serbest Bölge davalarında son durum
Serbest Bölgelerde faaliyet gösteren
koşuluyla davacının yurtiçi ve yurtdışından
firmaların veya şubelerin ihracat ve ithalat
temin ettiği emtia bedelleri ile yurtiçi ve
işlemleri incelenmiş ve serbest bölge üzeyurtdışına sattığı mamül bedelleri ile karşırinden ihracat veya ithalat yapan firmalar
laştırma da yapıldıktan sonra yeniden karar
örtülü kazanç aktarımı (yeni adı ile “transverilmek üzere vergi mahkemesi kararının
fer fiyatlandırması”) yönünden yaygın bir
bozulması…..”
vergi incelemesine tabi tutularak vergi ve
Karardan da anlaşılacağı üzere;
ceza işlemine muhatap tutulmuşlardır.
Danıştay’ın bozma gerekçesi, Mahkeme
Konu ile ilgili olarak ESBAŞ Bölge
tarafından emsal karşılaştırılması yapılmaMüdürlüğü’nde geniş katılımlı iki toplanmasıdır.
Tayfun Şenol
tı düzenlenmiş, ikincisine Sayın Şükrü
Danıştay’ın bu kararları 2’ye karşı 3
[email protected]
Kızılot’un da katıldığı bu toplantılarda inceoyla almış olması da dikkate değer bir dulemeye tabi tutulan firmaların izleyecekleri
rumdur. Zira mahkeme kararları genellikle
hukuki yollar detaylı olarak tartışılmıştı.
oybirliği ile alınmıştır.
Bundan sonraki süreçte
Firmaların bir kısmı yapılan tarhiyatlara
Danıştay 3. Dairesi’nin “bozma” kaDanıştay’ın tavrı merakla bekistinaden uzlaşma talep etmişler ve uzlaşrarlarına
karşılık İzmir Vergi Mahkemeleri
leniyor. Dava Daireleri Genel
ma talep eden bu firmalardan bir kısmı
davaları
yeniden
görüşmeye başlamıştır.
Kurulu’nun kararı tüm mahkemevergi ve cezalarını uzlaşmak suretiyle
Vergi
Mahkemeleri,
Danıştay’ın bozma
ler için bağlayıcı olacaktır..
ödemişlerdir.
kararlarına katılmadıklarını belirterek ilk
Ancak, incelemeye tabi tutulan firmalakararlarında direnmekte ve tarhiyatların
rın büyük bir çoğunluğu ise itiraz yolunu seçmiştir.
terkini gerektiğine oybirliği ile tekrar karara bağlamaktadırlar.
İlk itiraz mercii olan vergi mahkemelerinde mükelleflerin
Vergi Mahkemeleri’nin ısrar kararlarında şu gerekçeler bulunhemen hemen tamamı davalarını kazanmıştır.
maktadır;
Mahkemelerin tarhiyatları bozma gerekçesi kararlarda şu şekil“….. Yasa hükmü “emsallerine göre” ifadesi ile muylak olarak
de yer almaktadır;
bir emsal araştırması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla
“…. TTK’na göre şirketlerin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğu ve
örtülü kazanç iddiası içeren inceleme raporunda emsal gösterilkişilerin farklı şirketlere ortak olmalarına engel düzenlemelerin
mesi şarttır. (…)
bulunmadığı, imalatçı firmaların, pazarlama hususunda uzman(…)..İnceleme elemanlarının yapması gereken araştırma ve
laşmış ayrı şirketler kurmaları ya da aynı holding bünyesinde
incelemenin yargı yerlerince yapılması yargının işlevi göz önüne
imalat, reklam, pazarlama hususunda uzmanlaşmış ayrı şirketler
alındığında yerinde görülemez. ….”
kurmakta yasal engel bulunmadığı, örtülü kazanç dağıtımının
Vergi Mahkemelerinin bu ısrar kararları son derece haklı ve
şartlarından olan “emsal fiyat” araştırması yapılmadan, salt ortakisabetlidir. Nitekim ısrar kararları da oybirliği ile çıkmaktadır.
ları aynı olduğu gerekçesi ile cezalı tarhiyat yapılamayacağı gibi
Bundan sonraki süreçte Danıştay’ın tavrı merakla beklenmekyapılan incelemede saptanan fiyatların serbest bölgede faaliyet
tedir. Konunun Dava Daireleri Genel Kurulunda da görüşülme
gösteren diğer firmalarca belirlenen fiyatlarla karşılaştırılması dahi durumu vardır. Bu halde Dava Daireleri Genel Kurulunun kararı
yapılmadan varsayıma dayalı olarak örtülü kazanç dağıtımı oldutüm mahkemeler için bağlayıcı olacaktır.
ğu sonucuna ulaşılması mümkün değildir. ….”
27 Şubat 2008 tarih ve 26800 sayılı Resmi Gazete’de yayımVergi Daireleri tarafından Danıştay nezdinde temyize götülanan 5736 Sayılı “Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile
rülen davaların bir kısmı Danıştay 3. Dairesinde, bir kısmı da 4.
Tahsili Hakkında Kanun” ile bazı vergi borçlarının ödenebilmesi
Dairesinde görüşülmüştür.
için mükelleflere yeni bir uzlaşma hakkı tanınmış ve taksitlendirDanıştay tarafından görüşülen davaların büyük kısmı yerel
me imkânı getirilmiştir.
Mahkeme kararlarını onamakla beraber Danıştay 3. Dairesi bazı
Bu kanun sebebiyle Danıştay’daki davaların görüşülmesi ve
yerel mahkeme kararlarını aşağıdaki gerekçe ile yeniden kara
kararı kanunun uygulaması ve uzlaşmaların sonuçlandırılmasına
verilmek üzere bozarak davanın tekrar görülmesi için geri gönder- kadar ertelenmiştir.
miştir.
Bu sebeple, dava aşamasında olan mükelleflerin kanundan
“… vergi idaresince saptanan yüksek maliyete katlanılmayararlanmak üzere Nisan ayı sonuna kadar uzlaşma müracaatında
sını veya kazançtan vazgeçilmesini gerektiren haklı nedenlerin
bulunmalarında fayda vardır.
varlığı ve doğruluğunun davacı tarafından kanıtlanması gerektiği
Zira; Vergi Mahkemeleri’nde bu davaların kazanılmış olması
gözetilmeksizin ve bu amaçla dava dilekçesine eklenerek dosyaya sebebiyle vergi asıllarından önemli indirimler yapılması beklesunulan belgeler incelenip gerekli kanıtlar toplanmaksızın tarhiya- nilmektedir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi ile davalar sona ermiş
tın kaldırılması uygun düşmediğinden tüm nitelikleri aynı olmak
sayılacak ve uzlaşılan rakamlar 18 taksitte ödenecektir.
ebsohaber 59 nisan 2008
HABER
Bektaş’tan kadınlara girişimcilik dersi
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler
Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, “İzmir’in Lider Kadınları Projesi”
kapsamında bilgi ve deneyimlerini İzmirli kadınlarla paylaşarak,
başarısının sırlarını anlattı. Bektaş, İzmirli kadınlara bilişim ve
turizm sektörlerine yönelmelerini öğütledi.
Aynur Bektaş, EBSO, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Yerel Gündem 21’in ortaklığında yürütülen proje kapsamında eğitim alan iş dünyasından 15, sivil toplum kuruluşlarından 10 ve yerel yönetimlerden 10 kadın olmak üzere toplam
45 kadınla biraraya geldi. Başarmak için ulaşılabilir hedefler
koymak gerektiğini vurgulayan Bektaş, her başarıdan sonra daha
büyük hedefe yönelmeyi kendi çalışma yaşamından örneklerle
anlattı.
Zor şartlar girişimci yapıyor
EBSO’da gerçekleştirilen toplantıda, lider kadın adaylarına
girişimcilik dersi veren Bektaş, girişimciliği sayesinde bankadan
emekli olduktan sonra 3 bin 200 kişinin çalıştığı 7 fabrikayı kurduğunu, 250 milyon dolar ciroya ulaştığını söyledi. Batman’da
bile fabrika açtığını, hedefinin yeni fabrikalar kurmak olduğunu
belirten Aynur Bektaş, “Bana Bodrum’da yazlığımın nerede
olduğnu soruyorlar. Orada yazlıklar 5 milyon dolar. Ben yılda 2
gün ancak gideceğim yazlık yerine o parayla 2 fabrika kurarım,
500 kişi çalıştırırım” dedi.
Aynur Bektaş, “Türkiye’de mecburi bir girişimcilik sözkonusu. İnsanlar ya çocuklarını okutmak için, ya ailevi problemlerinden ya da imkansızlıklardan dolayı girişimci oluyorlar. Keşke
şartlar sağlansa ve projesi olan herkes bunu hayata geçirebilse”
diye konuştu.
Kadınlar erken emekli olmalı
Bektaş, kadınların iş yaşamında daha verimli olabilmeleri
için yasal düzenlemelerle destek verilmesi gerektiğine dikkat
çekerek Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri süren Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısının öngördüğü
65 yaş emekliliği uygulamasını da eleştirdi. Türkiye’deki kadınların hayat şartlarının Avrupa’dan çok farklı olduğunu dile
getiren Bektaş, “Kadınların 65 yaşında emekli olması çok haksız
bir durum. Polis ve askerlere tanınan ve erken emekliliğin önünü
açan yıpranma hakkı kadınlara da tanınmalı. Kadınlar en az 5 yıl
erken emekli olmalı” dedi.
Hizmet sektörüne de hibe kredi verilmeli
Kadın girişimcilerin özellikle hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini hatırlatan Bektaş, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiyi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) sadece
imalat sanayiine verdiği 4 bin YTL’lik hibenin hizmet sektörüne
de verilmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na başvuru yaptıklarını sözlerine ekledi.
İzmir turizm patlaması yaşayacak
İzmir’in EXPO macerası ile ilgili de değerlendirmede bulunan Bektaş, EXPO oylamasının yapıldığı gün televizyonda ilk
önce İzmir’in kazandığı duyunca kalkıp oynamaya başladığını
söyledi. Yanlış haber olduğunu öğrenince ise çok üzüldüğünü
açıklayan Bektaş, “Ama geçen hafta Floransa’daydım, gördüm
ki İzmir’i herkes tanımış. İzmir’in bu sayede turizm patlaması
yaşayacağını düşünüyorum” dedi.
Teşvik verilmesinin öngörüldüğü turizm sektörüne İzmirli
kadınların girmesi tavsiyesinde bulunan Bektaş, “Turizm ve
bilişim sektörleri çok önemli. Yeni birşey yapmak istiyorsanız bu
sektörleri tavsiye ederim” diye konuştu.
Kadınlar hapsedilmemeli
EBSO Meclis Salonu’nu dolduran kadınların sorularını
cevaplandırırken kendilerine güvenmeleri, kendilerini sevmeleri
ebsohaber 60 nisan 2008
HABER
çağrısında bulunan Bektaş, “Biz önce kendimizi seveceğiz ki
insanlar da bizi bizim gördüğümüz gibi görsün. Yürekli olmalıyız. Kendimize güvenmeliyiz” dedi. Kadınlara girişimcilik
konusunda ‘korkmamaları’ çağrısında bulunan Bektaş, “Kadınlar
dışarı çıkmalı. Onları dışarı çıkaracak projeler bulmalıyız. Eve
hapsettirmemeliyiz” dedi.
Türk kadını geri götürülmek isteniyor
CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Türk kadınının
geriye götürülmek istendiğini iddia ederek, “Kadınlar iş hayatı
ve sosyal yaşamda geriletilmek isteniyor. AKP Hükümeti döneminde bu hız kazandı. Sosyal güvenlik yasasında kadınlar eve
gönderilmek isteniyor. Aynı zamanda yeni Anayasa taslağında
kadın erkek eşitliği yerine kadınların vesayet altına alınabilen
kişiler ile aynı düzeyde değerlendiriliyor” dedi.
İzmir’in Liden Kadınları Projesi katılımcıları, Ege Bölgesi
Sanayi Odası’nda düzenlenen eğitim seminerinde CHP İzmir
Milletvekili Canan Arıtman
ile bir araya geldi.
Kadınların siyasette, iş
hayatında ve sosyal hayatta
etkin bir şekilde katılmadığı
bir yönetim modelinin eksik
olduğunu vurgulayan Arıtman, Türkiye’de kadınsız
bırakılmış bir demokrasinin
geri bırakılmışlığın göstergesi olduğunu söyleyerek,
“Kadınların karar mekanizmasında yeterince temsil
edilmediği bir ülkede nüfusun yüzde 50’sinin sorunlarını göz ardı edilmemesi
anlamına geliyor. 81 ilin
51’inde il genel meclisinde
kadın üye yok. Bunların
altı tanesinde ise belediye
meclislerinde temsil edilmiyor kadınlar. Kadın erkek eşitliği yasalarda var ancak yaşama
geçtiği ana sonuç eşitliğine bakmamız gerekiyor. Avrupa ülkeleri kadın kotası ile bunu sağlıyor. Kadın kotası uygulamasını
savunuyorum” diye konuştu.
Kadının iş hayatındaki yerinin de geriye gittiğini söyleyen
Arıtman, AKP hükümetinin kadını yaptığı icraatlar ile eve yönlendirdiğini iddia etti.
Arıtman, “Yeni sosyal güvenlik yasasında kadınların kazanılmış haklarında geriye gidiş var. Türk kadını istihdam oranı
geriliyor. 1935’te yüzde 70’lere çıkan kadın istihdam oranı
1955’te 35’e inerken, bugün yüzde 22’dir. Hızla bir geriye
gidiş var. AKP iktidarı kadını eve yönlendiriyor. Aynı zamanda
yeni Anayasa taslağında kadın erkek eşitliği yerine kadınların
vesayet altına alınabilen kişiler ile aynı düzeyde değerlendiriliyor” şeklinde konuştu.
Bir festival daha
İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV), 22.
Uluslararası İzmir Festivali’ni 09 Haziran – 22 Temmuz
2008 tarihleri arasında yapmaya hazırlanıyor. Evet. Bir
Festival daha. 1986 yılının Aralık ayının son günlerinde
İKSEV’in kuruluş imzaları atılırken öncelikli hedef İzmir’e
uluslar arası bir festival kazandırmak ve her şeye rağmen
bunu sürdürmekti. İKSEV, bugüne kadar 21 Uluslararası
İzmir Festivali, 15 İzmir Avrupa Caz Festivali, yanı sıra 6
ulusal beste yarışması, 2 kültür kongresi, onlarca ustalık
sınıfı ve atölye çalışması sığdırmayı başardı. Akademi
İKSEV ile kente nitelikli müzik ve dans eğitimi veren bir
kurum kazandırırken İKSEV Müzik Müzesi ile özellikle
Türk Bestecilerinin eserlerinin korunacağı, ileri müzik
araştırmalarının yapılabileceği bir kurum armağan etmeyi
diliyor. Ancak Uluslararası İzmir
Festivali her zaman önceliğimiz
oldu. İzmir’in adının uluslararası
düzeyde bir sanat organizasyonu
ile dünyaya tanıtılmasının önemine
hep inandık ve bunun için çaba sarf
ettik. Tüm yoksunluklara rağmen,
Festivalin sanatsal niteliğinden
ödün vermedik. Başta Efes Antik Tiyatro ve Celsus Kütüphanesi olmak
üzere tarihi mekânlarımızı sanatla
yaşatmak, sanat etkinliği ile gündeme getirmek için çalıştık. Bunun
en güzel geri dönüşlerinden birini
Efes Antik Tiyatro’da sahnelenen ilk
opera olan “Norma” nın başarısıyla
aldık. Avrupa Festivaller Birliği’nin
Filiz Eczacıbaşı
açıkladığı üyelik gerekçesinde “tari- Sarper
hi mekânların sanatla yaşatılmasına İKSEV Yönetim
önderlik etme çabası” nın övülmesi Kurulu Başkanı
bu gayretlerimizi taçlandırdı.
Uluslararası İzmir Festivali’ni bugüne kadar, Festivalin
bir dizi sanat etkinliğinden çok öte bir anlam içerdiğini
kavrayan, sanatın insan yaşamının olmazsa olmaz unsurlarından biri olduğunu fark eden, çağdaşlığın, aydınlığın
en önemli gereğinin sanatla iç içe bir yaşam olduğunu
bilen ve bunların tümünü herkes için isteyen destekçilerimizin yardımıyla sürdürdük.
Şimdi 22. Festivalimizi hazırlarken destekçilerimizin
sayısının artmasını diliyoruz. Kentlilik bilincine sahip
İzmirlilerin bizi yalnız bırakmayacaklarına inanıyoruz.
Yaşadığımız zorlu EXPO adaylık süreci, bir kentin var olmasında adının sanatla anılmasının önemini bir kez daha
gösterdi. 22. Uluslararası İzmir Festivali’ne bu anlayışla
katkı bekliyoruz.
ebsohaber 61 nisan 2008
ANALİZ
AKP ile büyüme
balonu sönüyor
2007’nin yüzde 4,5 olarak açıklanan
büyüme oranı, birçok zaafı içinde barındıran ve zaaflarıyla beraber sürdürülebilirliği tartışılan bu büyüme patikasının da
sonuna gelindiğini göstermektedir. 2007
büyüme trendleri bunu doğrulamaktadır.
İmalat sanayiinde tekleme başlamıştır, tarım gerilemektedir, inşaat da tempo
kaybetmiştir. Sanayi sektöründe 20022006 döneminde katma değer artışı yıllık
ortalama yüzde 8.1 olmuş ve bu dönemde
sektörün büyümeye yaptığı katkı yaklaşık
2.5 puan olarak gerçekleşmişti.
Sektörlerde durum
Mustafa Sönmez
[email protected]
Ekonomiyi canlı tutacak sektörlerde yatırımlar azaldı. Hane halkı
zorunlu gıda ve giyim harcamalarını bile kıstı. İç ve dış şartlar
altında 2008 büyüme hedefi zor..
2007 yılının ilk çeyreğinde de, özellikle Ocak ayındaki yüksek üretim artışının
etkisiyle, sanayi sektörü katma değeri
yüzde 10,2 büyümüştü. Ancak, ilk çeyrek
sonrasında sanayi sektörü üretiminin yavaşlamaya başladığı görüldü. İkinci çeyrekte yüzde 4 artan sanayi sektörü üretimi, üçüncü çeyrekte yüzde 4,3 olarak belirlendi,
son çeyrekteki büyümesi ise yüzde 3,6’ya gerilemiş görünüyor.
2006 yılının ikinci yarısından itibaren yurtiçi talebin zayıflamasına rağmen, sanayi sektöründe üretim artışlarında bir yavaşlama gözlenmemesinin en önemli nedeni, söz konusu dönemde
ihracatın artmasıydı. Ancak, 2007 yılının ilk çeyreğini takiben
ihracat miktar artışının yavaşlamaya başlamasıyla, sanayi sektöründe de üretim hız kesti.
2006’da sanayi kesimi yüzde 5.8
büyürken, milli gelir, inşaat kesiminin
katkısıyla yüzde 6 büyümüştü. 2007’de
sanayi kesimi büyümesi yılın tamamında
yüzde 5.4’e düştü.
Tarım, 2006’da yüzde 1.3 büyüme
gösterirken 2007’nin tamamında yüzde
7,3 küçüldü. Kuraklığın yanısıra tarım
girdilerindeki fiyat artışları ile başedemeyen tarımdaki çözülme, küçülmede
önemli bir etken oldu. Bunun 2008’de de
sürmesi bekleniyor.
2006’nın ana motoru olmayı üstlenmiş olan inşaat da 2007’de yavaşladı.
İnşaat 2006’da yüzde 18,5 büyümüştü,
2007’nin büyümesi yüzde 5’e düştü.
İnşaattaki tempo düşüşününü 2008’de de
sürmesi çok muhtemel. Özellikle dünya
krizinin getireceği daralmanın öncelikle
bu sektörü vurması bekleniyor.
Dış kaynak girişi yetmiyor
Türkiye, son yıllardaki büyümesini ağırlıkla dış kaynak girişi
ile gerçekleştirdi. İlk yıllarda sıcak para lokomotif güçtü. Dış
kaynak girişinde son yıllarda sıcak paranın ağırlığı azaldı, doğrudan yabancı sermaye girişleri önem kazandı. Türk bankalarının
yabancılar tarafından satın alınması, sigorta şirketlerinin yine
yabancılarca alınması, Telekom’un özelleştirmesi , başka Türk
firmalarına yabancı ortak gelmesi ile dış kaynak girişi 2005’te 44
ebsohaber 62 nisan 2008
ANALİZ
Tarımda çöküş, çeyrekler itibariyle küçülme..
İmalat sanayiinde büyümede tıkanma..
milyar dolara, 2006’da 46 milyar dolara yaklaştı, 2007’de ise
55 milyar dolara yaklaştı.
Ancak, ilginç olan bu kaynak girişinin artık büyümeye yeterli
bir tempo kazandıramadığıdır. 2007’de gerçekleşen büyüme
yüzde 4,5’te kalmıştır ve yılın tamamında hedeflenen yüzde 5’in
gerisinde kalmıştır.
Sıra dışı ve şanslı bir dünya konjonktürü ile iktidarı çakışan
AKP’nin, izlediği çarpık yol haritası yüzünden, Türkiye ekonomisinin büyüme temposunu hızlandıramadığı, tersine bir patinaja
hızla sürüklediği görülmektedir. 2001 krizi sonrası girilen patika, sermaye birikimi sağlayamamaktadır.
İş gücü verimlilik artışı da yetmiyor
Gayri Safi Sabit Sermaye birikiminin GSMH’ye oranı
1990’lardaki düzeyinin gerisine düşmüştür. TÜSİAD’ın 2006’ya
Girerken Türkiye Ekonomisi raporunda “Toplam Faktör Verimliliği” olarak tanımlanan emek üzerinden sömürüyü ölçen
göstergenin gerileme eğilimi gösterdiğine işaret edil ve şöyle
denilmektedir;
“Son genişleme döneminde, makroekonomik istikrarın sağlanmasının yol açtığı Toplam Faktör Verimliliği’ndeki (TFV) artışın büyümeye önemli katkısı olduğu hesaplanmaktadır. 2005’de
yüzde 75, 2006’da yüzde 57 olarak hesaplanan TFV artışının
2007 yılında yüzde 22’ye gerilediği tahmin edilmektedir. TFV
artışının sürdürülmesinin zorluklarla karşılaşacağı düşünülmektedir. 2003 yılından beri ertelenmiş olan reformlar, verimlilik
kaynaklı büyümenin sınırlarına gelinmesine yol açmıştır. İşgücü
piyasasındaki katılıkların devam etmesi ve istihdam üzerindeki
yükler, beşeri sermaye birikimine dayalı bir büyüme sürecini
olanaklı kılmamaktadır.” (s.16)
Büyür gibi göründük
Öte yandan, Türk kökenli sermayedarların bankalarına ve
Telekom gibi özelleştirmelere gelen büyük boyutlu yabancı
sermaye girişlerinin, sermaye birikimini ve büyüme potansiyelini
yeterince yukarı taşımadığı da anlaşılmaktadır. İç talepte teklemenin telafisi ihracatla karşılanamaz duruma gelinmiştir. Tüketici kredisi ve kredi kartı harcaması kışkırtmalarıyla özel tüketim
artışlarına dayalı talep genişletilmiş, ancak burada da deniz kısa
sürede tükenmenin eşiğine gelmiş ve ihracattaki teklemelerle
birlikte kronik durgunlaşma belirtileri ortaya çıkmıştır.
ABD doları olarak 2006 yılı milli geliri 526 milyar dolardı. 2007
yılında 658 milyar dolar oldu. Yüzde 25.1 attı. Biz dolar ölçüsüyle yüzde 25.1 oranında büyür gibi göründük ama büyümedik. 2006 yılında cari fiyatla 758 milyar YTL olan milli gelir
rakamını 1.440 dolar kuruyla bölünce, karşılığı 526 milyar dolar
olmuştu. Bu yıl ise cari fiyatla 856 milyar YTL olan milli gelir rakamı 1.299 dolar kuruna bölündü ve 658 milyar dolar bulundu.
Dolar fiyatı ucuzladıkça milli gelirin dolar değeri “sanal olarak
büyüyor”.
2006 yılı kişi başı gelirinin 7.500 dolar olduğu açıklandı.
Şimdi 658 milyar dolar olan milli gelir rakamı 70.5 milyon nüfusa bölünüyor. Ve kişi başı gelirin 2007 yılı sonunda (bir yılda
1.833 dolar artışla) 9.333 dolara ulaştığı açıklanıyor. Bu nasıl oluyor? Burada rakamı abartan, dolar kuru ile milli gelir
rakamının şişmesi. Dolar kuruyla bir yılda milli gelir yüzde 25
artmış görününce, kişi başı gelir de bu oran dolayında büyümüş
oluyor. 2007 yılında milli gelirdeki artış oranı yüzde 4.5 iken,
hane halkının tüketim harcamaları yüzde 3.8 oranında arttı.
2007 yılında milli gelirimiz 658.7 milyar dolar oldu. Gelir
önemli ama, bu gelirin nasıl harcandığı daha da önemli. Hanehalkı 2007 yılında toplam gelirin 632.7 milyar YTL’sini tüketim
için harcadı. Bunun dolar 486 milyar dolar dolayındadır. Milli
gelirin 3.9 milyar dolarıyla kamu kesimi makine ve teçhizat satın
aldı. 18.3 milyar dolarıyla inşaat yaptı. Özel sektör ise inşaata
47.8 milyar dolar, makine ve teçhizat yatırımına 71.4 milyar
dolar harcadı.
Önemli olan, hanehalkının 2007 yılında 486.6 milyar dolar
dolayındaki tüketim harcamalarının nerelere gittiği, toplam
harcamaların ve harcama türlerinin yıl içinde nasıl arttığıdır.
Hane halkının tüketim harcamalarında gıda, içki ve tütün harcamasının payı yüzde 25.8 oranında. Türkiye’de gıda pazarının
büyüklüğü 125.5 milyar dolar. Bu pazar 2007 yılında yüzde
3.5 büyüdü. Hane halkının toplam harcamaların da “Konut, su,
elektrik, gaz ve diğer yakacaklar”ın payı yüzde 18.9 oranında.
Bu harcamaların yıllık toplamı 91.9 milyar dolar. Üçüncü büyük
harcama kalemi ulaştırma ve haberleşme yatırımları 2007 yılında 89 milyar dolara ulaştı. Hane halkının 2007 yılında giyim
harcamaları 30.2 milyar dolarda kaldı. 2008’in yüzde 5 büyüme
hedefi ise bu şartlarda hiç mümkün görünmüyor.
ebsohaber 63 nisan 2008
GÖSTERGELER
Türkiye 2007’de yüzde 4.5 büyüdü
2007 yılına damgasını vuran kuraklık, tarımda rekor düzeyde bir küçülmeye yol açtı. Tarım sektörü 2006 yılındaki yüzde
1.3’lük büyümenin ardından 2007 yılında yüzde 7.3 küçülme
kaydetti.
TÜİK verileri, tarımdaki küçülmenin özellikle son çeyrekte yüzde 10’a yaklaştığını ortaya koydu. Geçen yılın birinci
üç aylık döneminde yüzde 6.9, ikinci çeyreğinde yüzde 2.3
küçülen tarımda üçüncü çeyrekte yüzde 8.2, son çeyrekte yüzde
9.7 oranında küçülme yaşandı. Balıkçılık sektörü ise geçen yılın
tümünde yüzde 8.3 büyüme kaydetti.
Geçen yıl imalat sanayii büyümesi de hız kesti. 2006 yılında
yüzde 8.4 büyüyen sektörün geçen yılki büyüme oranı yüzde
5.4 oldu. İmalat sanayiinde büyümenin çeyreklere göre giderek düşen bir eğilim gösterdiği de dikkati çekti. İlk
çeyrekte yüzde 10.2 büyüyen imalat sanayiinde ikinci
çeyrek büyümesi yüzde 3.9, üçüncü çeyrekteki büyüme yüzde 4.3, son çeyrekteki de yüzde 3.6 olarak
gerçekleşti.
Madencilik ve taşocakçılığı sektörü de ilk çeyrekte
yüzde 9.3, ikincide yüzde 9.4, üçüncü çeyrekte yüzde
10.9 büyüdükten sonra son çeyrekte
yüzde 2.7’lik bir büyüme kaydetti ve
sektörün yılın tümündeki büyümesi
yüzde 8.1 olarak gerçekleşti.
Son yıllardaki hızlı büyümesiyle milli
gelir büyümesine önemli katkı yapan
inşaat sektöründe de
geçen yıl
belirgin bir yavaşlama
görüldü. 2006 yılındaki
yüzde 18.5’lik büyümenin ardından geçen yılın
ilk çeyreğinde yüzde 8.8,
ikinci çeyrekte yüzde
7.5, üçüncüde yüzde 4
ve son çeyrekte sadece yüzde 0.5 büyüyen
inşaat sektörünün yılın
tümündeki büyüme
oranı yüzde 5 olarak
gerçekleşti.
2007 yılında elektrik,
gaz ve su sektöründe
yüzde 6.2, oteller
ve lo-
kantalar sektöründe ise yüzde 3.6 oranında bir büyüme kaydedildi.
Milli gelire sanayiden sonra en büyük katkıyı yapan ticaret sektöründe 2006 yılında yüzde 6.3 olan büyüme oranı ise geçen yıl
yüzde 5.5 olarak gerçekleşti.
Önemli sektörlerden ulaştırma, depolama ve haberleşme
yüzde 6.9, mali aracı kuruluş faaliyetleri yüzde 9.6 büyürken
konut sahipliğindeki artış yüzde 2’de kaldı. Gayri menkul kiralama ve iş faaliyetleri sektöründe ise yüzde 13.7’lik bir büyüme
yaşandı.
Eğitimde yüzde 4, sağlıkta yüzde 3.1 büyüme kaydedildi,
kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik harcamalarındaki artış yüzde 1’de kaldı.
Ev içi personel çalıştıran hane halklarında yüzde
11.8, dolaylı ölçülen mali aracılık hizmetlerinde yüzde 9, vergi ve subvansiyonlarda yüzde 5.5, diğer
sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetlerinde
yüzde 4.9 büyüme kaydedildi.
ebsohaber 64 nisan 2008
GÖSTERGELER
Enflasyonda
hızlı artış
Enflasyon hızlı yükselişini Mart ayında da sürdürerek, tüketici
fiyatları bazında yüzde 0.96 olurken, üretici fiyatlarında ise
yüzde 3,17 ile küresel dalgalanma yaşanan Haziran 2006’dan
sonraki dönemin rekorunu kardı.
Üretici fiyatları bazında enflasyon yılın ilk çeyreğinde yüzde
6.26’ya ulaştı, talepteki durgunluğa bağlı olarak perakende fiyatlara yeterince yansımaması nedeniyle tüketici fiyatlarında aynı
dönemdeki artış yüzde 3.09 olarak gerçekleşti. Yıllık enflasyon
TÜFE’de yüzde 9.15’e, ÜFE’de ise yüzde 10,50 ile çift haneye
çıktı.
Stand-by kapsamında, enflasyonda Mart sonu itibariyle
yüzde 9.1 olan belirsizlik aralığı üst sınırı aşıldığı için Merkez
Bankasının IMF’ye mektup yazması gündeme geldi. Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) tüketici ve üretici fiyatları bazında Mart
ayı enflasyon gerçekleşmelerini açıkladı. Buna göre Mart ayında
2003=100 Temel Yıllı Tüketici Fiyatları Endeksi’nde bir önceki
aya göre yüzde 0,96, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde
3,09, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,15 ve on iki aylık
ortalamalara göre yüzde 8,40 artış gerçekleşti.
Ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek
fiyat artışı yüzde 2,19 ile “çeşitli mal ve hizmetler” grubunda
yaşandı. Giyim ve ayakkabı grubunda yüzde 1,80, eğlence ve
kültürde yüzde 1,30, lokanta ve otellerde yüzde 1,21, ulaştırmada yüzde 1,18, ev eşyasında yüzde 1,12, gıda ve alkolsüz
içeceklerde yüzde 1,04, haberleşmede yüzde 0,43, eğitimde
yüzde 0,39, konutta yüzde 0,37, alkollü içecekler ve tütünde
yüzde 0,21 ve sağlıkta yüzde 0,08 fiyat artış gerçekleşti.
Yıllık bazda TÜFE’nin en çok arttığı harcama grubu konut grubu
oldu. Geçen yılın aynı ayına göre TÜFE’de en yüksek artış yüzde
14,71 ile bu grupta gerçekleşti. Gıda ve alkolsüz içecekler yüzde
13,40, lokanta ve oteller yüzde 11,44, çeşitli mal ve hizmetler
yüzde 9,35 yıllık fiyat artışının en yüksek olduğu diğer harcama
gruplarını oluşturdu.
26 Bölge içinde en yüksek aylık artış yüzde 1,39’la Antalya,
Isparta, Burdur bölgesinde gerçekleşti.
Ocak-Mart döneminde en yüksek artış yüzde 4.49’la
Şanlıurfa-Diyarbakır, yıllık bazda en yüksek tüketici enflasyonu
yüzde 10,61’le Van, Muş, Bitlis, Hakkari ve on iki aylık ortalamalara göre en yüksek artış ise yüzde 9.57 ile Ağrı, Kars, Iğdır,
Ardahan bölgesinde kaydedildi.
Mart ayında TÜFE’de kapsanan 454 maddeden 65 maddenin
ortalama fiyatlarında değişim olmazken 291’inin fiyatı arttı, 98
maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.
Mart ayında, Üretici Fiyat Endeksi’nde (ÜFE) aylık değişim
yüzde 3,17 ile, bundan önceki en şiddetli küresel finans dalgalanmasının yaşandığı Haziran 2006’dan sonraki dönemin
rekorunu kırdı.
ÜFE’de Ocak-Mart döneni enflasyonu yüzde 6,26’ya ulaşırken, yıllık enflasyon da yüzde 10,50 ile bir yıllık aradan sonra
yeniden çift haneli düzeylere ulaştı. ÜFE’de on iki aylık ortalamalara göre artış ise yüzde 5,95 oldu.
ÜFE bazında aylık enflasyon tarım sektöründe yüzde 0,82
olurken, sanayi sektöründe yüzde 3,7’le yüksek düzeyde gerçekleşti.
ebsohaber 65 nisan 2008
GÖSTERGELER
Mevduat 330.2, kredi 258 milyar YTL
Yurt içi yerleşiklerin toplam mevduat hacmi 14-21 Mart haftasında 445.3 milyon YTL azalarak 330 milyar 151.4 milyon YTL’ye
düştü. Merkez Bankası verilerine göre, anılan dönemde yurt içi
yerleşiklerin YTL mevduatları 43.2 milyon YTL’lik artışla 220
milyar 873.3 milyon YTL oldu.
Bu kapsamda vadeli tasarruf mevduatı 485.3 milyon YTL artarak
152 milyar 300.4 milyon YTL’ye, vadesiz tasarruf
mevduatı da 259 milyon YTL yükselerek 14
milyar 675.6 milyon YTL çıktı.
Ticari kuruluşlar mevduatı 181.5
milyon YTL’lik artışla 41 milyar 229.3 milyon YTL’ye yükselirken,
resmi mevduat ise 882.6 milyon YTL’lik azalışla 12 milyar 668
milyon YTL’ye geriledi.
Yurt içi yerleşiklerin yabancı para mevduatlarının Türk parası cinsinden tutarı 488.5 milyon YTL’lik azalışla 109 milyar 278 milyon
YTL oldu. 21 Mart itibariyle yurt içi mevduatın 126 milyar 395.7
milyon YTL’sinin kamu, 158 milyar 589 milyon YTL’sinin özel, 45
milyar 166.6 milyon YTL’sinin de yabancı mevduat bankalarında bulunduğu belirlendi. Anılan dönemde yurt dışı yerleşiklerin
Türk bankacılık sistemindeki mevduat hacmi 30.5 milyon YTL’lik
azalışla 5 milyar 847 milyon YTL oldu. Bankalardaki toplam
mevduat da 476 milyon YTL düşüşle 335 milyar 998.4 milyon
YTL seviyesine indi. Aynı dönemde 614 milyon YTL artarak 5
milyar 951.3 milyon YTL’ye ulaşan bankalararası mevduat
da dahil edildiğinde en geniş tanımlı mevduat hacmi 138
milyon YTL artışla 341 milyar 949.7 milyon YTL oldu. Öte
yandan, bankaların yurt içi kredileri, 14-21 Mart haftasında 258.5 milyon YTL artarak, 238 milyar 460 milyon
YTL’ye ulaştı. Merkez Bankası’nın verilerine göre,
anılan dönemde mevduat bankalarının kredileri 163.4
milyon YTL artarak 229 milyar 794.1 milyon YTL oldu.
YTL cinsinden kredilerin 42.2 milyon YTL artarak 202
milyar 743 milyon YTL olduğu dönemde, yabancı para
cinsinden krediler de 121.2 milyon YTL’lik artışla 27
milyar 51 milyon YTL’ye yükseldi. Kamu mevduat
bankaları kredileri 259.5 milyon YTL artarak 59 milyar
928.3 milyon YTL olurken, özel mevduat bankaları kredileri ise 245.3 milyon YTL azalışla 118 milyar 784.1
milyon YTL’ye geriledi. Yabancı mevduat bankalarının
kredileri de 149.2 milyon YTL’lik artışla 51 milyar 81
milyon YTL oldu. Kalkınma ve yatırım bankalarının
kredileri da 95.1 milyon YTL artışla 8 milyar 665.8
milyon YTL’ye ulaştı
Tüketicinin banka borcu 100 milyara yaklaştı
Tüketicilerin tüketici kredisi ve kredi kartı kullanımından
oluşan bankalara olan toplam borcu 21-28 Mart haftasında
972.7 YTL artarak 98 milyar 553.4 milyon YTL’ye çıktı.
Konut kredisi alacakları söz konusu haftada 260.6 milyon
YTL’lik artışla 33 milyar 832.8 milyon YTL oldu. Taşıt kredilerinin 8.9 milyon YTL’lik artışla 5 milyar 771.5 milyon YTL’ye
yükseldiği söz konusu bir haftalık dönemde, diğer tüketici
kredileri ise 408.9 milyon YTL artarak 31 milyar 797.4 milyon
YTL oldu.
Tüketicilerin bankalara olan kredi kartı borçları ise geçen
hafta 294.2 milyon YTL’lik artışla 27 milyar 151.6 milyon
YTL’ye çıktı. Tüketicilerin bankalara olan kredi kartı borçlarının 27 milyar 113 milyon YTL’sinin YTL cinsinden olduğu belirlendi. Tüketicilerin bankalara olan yabancı para cinsinden
kredi kartı borçları ise 1.4 milyon YTL azalarak 39.8 milyon
Protestolu senet tutarında yüzde 19 artış
Protestolu senet tutarı yılın ilk iki ayında, geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 19 artışla 1 milyar 17 milyon YTL’yi
aştı. Merkez Bankası verilerine göre, Ocak ve Şubat aylarında, geçen yılın aynı dönemine göre protestolu senet sayısı
yüzde 8.69 artışla 254 bin 737’ye, tutarı da yüzde 19,01
artışla 1 milyar 17 milyon 466 bin 584 YTL’ye ulaştı. Geçen
yıl aynı dönemde protestolu senet sayısı 234 bin 367, tutarı
da 854 milyon 929 bin 334 YTL olmuştu.
2007 yılının tamamında ise protestolu senet sayısı 1 milyon 470 bin 758, tutarı 5 milyar 732 milyon 371 bin 127 YTL
olmuştu.
ebsohaber 66 nisan 2008
GÖSTERGELER
2 ayda 2 milyon turist
Kültür ve Turizm Bakanlığı Ocak-Şubat 2008 dönemi turizm
istatistiklerini açıkladı. İstatistiklere göre ilk iki aylık dönemde
Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı, geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 11,84’lük bir artışla 1 milyon 679 bin 268 olarak gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre,
Türkiye’ye OECD ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısı yüzde 12,27
artarken, Doğu Avrupa ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısı ise yüzde 10,56 arttı. 2008 yılı Ocak-Şubat döneminde Türkiye’ye gelen
yabancıların yüzde 46,77’si 785 bin 471 kişi ile OECD ülkelerinden olurken, yüzde 35,75’i 600 bin 281 kişi ile Doğu Avrupa ülkelerinden oldu. İstatistiklerde ilk iki aylık verilere göre, Türkiye’ye
en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Almanya 294 bin
827 turist ile birinci sırada yer alırken, 142 bin 528 turist ile Bulgaristan ikinci ve 97 bin 235 turist ile Rusya Federasyonu üçüncü
sırada yer aldı. Rusya Federasyonu’nu Gürcistan, İran, Azerbaycan, İngiltere, Fransa, Suriye ve Yunanistan izledi. Türkiye’ye
gelen turistler Ocak-Şubat 2008 döneminde yüzde 46,98 ile en
çok İstanbul’dan giriş yaparken, ulaşım yoluna göre yüzde 16,29
ile Antalya ikinci, yüzde 12,43 ile Edirne üçüncü, yüzde 5,13 ile
Artvin dördüncü ve yüzde 2.78 ile de İzmir beşinci sırada yer
aldı. Türkiye, aylık bazdaki verilere göre geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 13,90’lık bir artışla 896 bin 482 yabancı ziyaretçiyi
ağırladı. Şubat 2008 döneminde Türkiye’ye gelen yabancıların
yüzde 47,51’i OECD ülkelerinden olurken, yüzde 35,03’ü de Doğu
Avrupa ülkelerinden oldu.
Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında ise
Şubat ayında Almanya yüzde 17,88 ile birinci sırada yer alırken,
Bulgaristan yüzde 8,04 ile ikinci, Rusya Federasyonu da yüzde 5,53
ile üçüncü sırada yer aldı. Rusya Federasyonunu sırasıyla Gürcistan, İran, Azerbaycan, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Suriye izledi.
Kamu net borcu milli gelirin yüzde 29‘u
Kamu net borç stokunun milli gelire oranı, 2007 yılında düşen kur ve TÜİK’in yeni milli gelir hesap yöntemiyle yüzde 29’a
kadar indi.
Hazine, 2007 sonu itibariyle kamu net borç stokunu açıkladı.
Buna göre kamunun brüt borç stoku geçen yıl 10.8 milyar YTL
azalarak 354.1 milyar YTL’ye indi. Ancak bu düşüş orijinal
dövizler cinsinden artmasına rağmen dış borcun YTL tutarının
kurdaki düşüşe bağlı olarak azalmasından kaynaklandı. Geçen
yıl iç borç stoku 4.6 milyar YTL artarak 271.9 milyar YTL’ye yükselirken, dış borcun Türk parası cinsinden tutarı, kurdaki düşüş
sonucu 15.4 milyar YTL azalarak 82.2 milyar YTL’ye geriledi.
Dış borcun dolar cinsinden tutarı ise 1.8 milyar dolar artışla 73.4
milyar dolara çıktı.
Hazine’nin hesaplama yöntemiyle brüt kamu borç stokundan
Merkez Bankası net varlıkları, İşsizlik Sigortası Fonu varlıkları ve
kamu mevduatının düşülmesiyle bulunan kamu “net borç stoku”
ise 249 milyar YTL’ye indi. Kamu net borç stokunun TÜİK’in
yeni yöntemle hesapladığı GSYH’ya oranı 2006 yılındaki yüzde
34.2’lik düzeyinden 2007’de yüzde 29.1’e geriledi.
Düşen kurların dış borcu Türk parası cinsinden düşük göstermesine rağmen kamunun toplam borcunun 2007 yılında ulaştığı
tutar yüksek bir düzeyi ifade ediyor. Kamunun 2000 yılında 85.5
milyar YTL olan toplam (brüt) borcu, kriz yılı 2001’de 189.5
milyar, izleyen beş yılda ise hızla artarak 2006’da 364.9 milyar
YTL oldu. 2007 yılında kur etkisiyle kağıt üzerinde yaşanan gerilemeyle brüt borç stoku 354.1 milyar YTL düzeyinde oluştu.
Bu arada kamunun brüt borç stokunun, Merkez Bankası ve
İşsizlik Sigortası Fonu varlıkları ile kamu mevduatının brüt borç
stokundan düşülmesiyle yapılan “net”leştirmenin gerçekçi olmadığı yönünde de eleştiriler yapılıyor.
ebsohaber 67 nisan 2008
GÖSTERGELER
Milli gelirin 110 milyar doları düşük kurdan
2007 yılında 659 milyar dolara ulaşan gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) 110 milyar dolara yakın bölümünün kurdaki düşüşe bağlı olarak kağıt üzerinde yaşanan bir artış olduğu belirlendi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 1998 bazlı yeni milli gelir
kalıbına göre 2006 yılında cari fiyatlarla 758 milyar 391 milyon
YTL olan GSYH, 2007 yılında yüzde 12.9 artışla 856 milyar
387 milyon YTL oldu. Milli gelirin dolar cinsinden ifadesinde
ise bunun iki katından daha yüksek bir artış ortaya çıktı. Bu artış
da kurların nominal olarak gerilemesinden kaynaklandı. 2006
yılında 1.4406 çevrim kuruyla 526 milyar 429 milyon dolar
olarak belirlenen GSYH, 2007 yılı için 658 milyar 786 milyon
dolar olanak hesaplandı. 2007 milli gelirinin hesabında kullanılan kurun 1.2999 olduğu belirlendi. Buna göre tüketici fiyatları
(TÜFE) bazında yüzde 8.4 oranında bir enflasyon yaşanan 2007
yılında dolar kuru yüzde 9.8 geriledi. Dolar kurundaki bu düşüş,
milli gelirin dolar cinsinden tutarını kağıt üzerinde yüzde 25.1
büyüttü.
Dövizde geçen yıl yaşanan düşüş, “sıcak para” olarak adlan-
dırılan yabancıların Türkiye’deki portföy yatırımları ile büyük
bölümü özelleştirmeler kapsamında gelen doğrudan yabancı
sermaye girişlerinin döviz arzını artırmasından kaynaklandı.
Türkiye’de enflasyon sorunu aşılamazken, kurlar nominal olarak
düşüş kaydetti. Yıllık bazda yüzde 8.4 enflasyon yaşanmasına
rağmen, dolar kurunun buna paralel artmak bir yana önceki
yıldaki nominal düzeyinin de yüzde 9.8 altına inmesi, YTL’deki
aşırı değerlenmeyi gündeme getirdi. Enflasyondan indirgendiğinde dolar kurundaki “reel” düşüş ise yüzde 16.8’e geldi. Döviz
arzındaki artışa bağlı olarak kurların gerilediği 2007 yılında
Türkiye’nin dış ticaret ve cari işlemler açıkları ise hızla büyüdü.
Geçen yıl dolar kuru yüzde 8.4’lük enflasyon kadar artsaydı
2006 yılında 1.44 olan dolar kuru 2007 yılında 1.56 düzeyinde gerçekleşecekti. Bu durumda 856.4 milyar YTL’lik 2007 yılı
GSYH’sinin dolar cinsinden tutarı da 549 milyar dolarla açıklanan tutardan 109.8 milyar dolar daha düşük çıkacaktı. Diğer bir
deyişle geçen yıl kurda yaşanan düşüş milli geliri yaklaşık 110
milyar dolar daha yüksek çıkardı.
Cari açık sorunu yeni
milli gelirin yüzde 5.8‘i
Cari açığın milli gelire oranı, 2007’de eski
seriye göre yüzde 8 dolayında beklenirken,
yeni milli gelir kalıbında yüzde 5.8 çıktı.
TÜİK’in 1998 bazlı olarak oluşturduğu yeni hesaplamayla geriye doğru güncellediği yıllık gayri
safi yurt içi hasıla hacimlerine göre cari işlemler
açığının 2002 yılında yüzde 0.8 olan milli gelire
oranı yüzde 0.7’ye, 2003 yılındaki oran yüzde 3.4’ten
yüzde 2.6’ya, 2004’te yüzde 5.2’den yüzde 4’e, 2006
yılında da yüzde 8.1’den yüzde 6.1’e düştü.
2007 yılında 38 milyar doları aşan cari işlemler açığının,
yeni seriye göre aynı yıl 658.8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen GSYH’ya oranı da yüzde 5.8 düzeyinde oluştu.
TÜİK’in en son 2007’nin üçüncü çeyreği itibariyle açıkladığı eski
gayri safi milli hasıla serisine göre ise geçen yılın tümünde cari açığın milli gelire oranının da önceki yılki ile yaklaşık aynı düzeylerde
çıkması bekleniyordu.
Diğer bir deyişle TÜİK’in milli gelir hesabında yaptığı yöntem
değişikliği, ekonomiye ilişkin önemli bir kriter olan cari açığın milli
gelire oranını yüzde 8’lerden yüzde 5’lere çekmiş oldu.
Yeni hesaplama yöntemiyle milli gelir hacminde ortaya çıkan büyüme, cari açığın yanı sıra iç ve dış borçlar ve kamu açıklarının milli
gelire oranını da aşağı çekerken, son sayıma göre düşük çıkan nüfus
nedeniyle kişi başına geliri de yükselterek makro ekonomik göstergelerde kağıt üzerinde iyileşme sağladığı belirtiliyor.
ebsohaber 68 nisan 2008
GÖSTERGELER
Şirketlerin dış
borcu 100 milyar
doları aştı
ABD mortgage piyasasında batık
Özel sektörün toplam dış borcu ise aynı
Özel sektör dış borcu içinde şirkrediler sorunu ile başlayan ve küredönemde yüzde 266.4 oranında 114.9
ketlere ait kısım son 5 yılda 67.5
sel finans sistemini etkisine alan kriz
milyar dolar artarak 158 milyar doları
tehdidi, alınan tüm önlemlere rağmen
aştı.
milyar dolar artarak 100.5 milyar
yeterince aşılamazken, Türkiye’de son
Özel sektör borcu içinde şirketlere ait
dolara yükseldi. Finans kuruluşlabeş yılda dış borcunu hızla artıran özel
kısım beş yılda 67.5 milyar dolar artarak
rının borcu da 57.6 milyar dolar.
sektörün gelinen aşamada aşırı risk
100.5 milyar dolara, banka ve finans
altında olduğu belirlendi.
kuruluşlarının dış borcu da 47.4 milyar
Türkiye’nin 247.2 milyar dolara ulaşan toplam dış borç
dolar artarak 57.6 milyar dolara yükseldi. Anılan dönemde
stokunda, “Düşük kur-yüksek faiz” uygulamakla eleştirilen
bankaların borcundaki artış yüzde 464, şirketlerin borcundaki
AKP’nin iş başında olduğu son beş yılda meydana gelen yüzde artış yüzde 205.1 olarak gerçekleşti.
90.6 oranındaki 117.5 milyar dolarlık artışın 114.9 milyar
Toplam dış borç stoku içinde özel sektör borçlarının 2002
dolarla tamamına yakını, banka ve finans kuruluşları ile diğer
itibariyle yüzde 33.3 olan payı, 2007 sonu itibariyle yüzde
şirketler olmak üzere özel sektörün dış borç kullanımından
63.9’a kadar yükseldi. Bankacılık kesimi dış borçta yüzde
kaynaklandı. 37.3 milyarı kısa vadeli olmak üzere toplam 158
23.3, reel kesim ise yüzde 40.7 paya sahip durumda.
milyar doları aşan özel sektör borçları, küresel kriz tehdidi
Özel sektörün 2007 sonu itibariyle 158 milyar dolara ulaşan
altında ekonominin cari açıktan sonraki yeni yumuşak karnı
dış borcunun 37.4 milyar dolarlık bölümünü kısa vadeli borçhaline geldi.
lar oluşturuyor.
Özel sektörün dış borç stoku, 1 Ocak 2003-31 Aralık
Bunun da 14.6 milyar doları banka ve finans kuruluşlarına,
2007’yi kapsayan son beş yılda yüzde 266.4 oranında 114.9
22.7 milyar doları ise reel kesime ait bulunuyor. 2002-2007
milyar dolar artarak 158 milyar 39 milyon dolara, bunun topdöneminde bankacılık kesiminin 9.2 milyar, şirketler kesimilam dış borç stoku içindeki payı da yüzde 63.9’a ulaştı.
nin de 14.3 milyar dolar olmak üzere özel sektörün toplam
Özel sektör dış borcunda 2003 yılından itibaren başlayan artış kısa vadeli dış borcunun 23.5 milyar dolar arttığı dikkati
izleyen dönemde giderek hızlandı. Türkiye’nin 2002 sonu
çekiyor.
itibariyle 129.7 milyar dolar olan dış borç stokunun 64.5 milÖzel sektörün toplam kısa vadeli dış borcunda bu dönemyar doları kamuya, 22 milyar doları Merkez Bankası’na 43.1
deki artış yüzde 169.7 düzeyinde bulunuyor.
milyar doları ise özel sektöre ait bulunuyordu.
Özel sektörün uzun vadeli dış borçlanması ise bu dönemde
2007 sonuna kadar olan beş yıllık dönemde toplam borç
daha hızlı bir artış gösterdi. Söz konusu borçlar beş yılda yüz90.6 oranında 117.5 milyar dolar artarak 247.2 milyar dolara
de 312 oranında 91.4 milyar dolar artarak 120.7 milyar dolara
çıktı. Bu dönemde kamunun borcu 8.8 milyar dolarla yüzde
ulaştı.
13.7 oranında bir artış gösterirken, Merkez Bankası’nın dış
Bunun da 42.9 milyarının bankalar ve diğer finans kuruluşborcu yüzde 28.2 oranında 6.2 milyar dolar küçüldü.
ları, 77.8 milyarının ise şirketler kesimine ait olduğu belirlendi.
ebsohaber 69 nisan 2008
YOLHARİTASI
Müşteri ilişkileri yönetimi yol haritası
İşletmenizde kuracağınız CRM sisplanlanmadan CRM yolculuğuna çıkılatemi, müşterinizi daha detaylı tanımak
maz.
ve bu bilgilere göre müşteriye daha çok
Müşterinin temas noktalarına hızlı
satış yapabilmek için çalışacaktır. Nasıl
yanıt verecek bir yapılanmanın ötesinmı? Diyelim ki bir süpermarket zincirinin
de CRM organizasyonu, şirket içindeki
sanal mağazasının düzenli müşterisisiniz.
müşteri ile ilgili departmanların tel elden
Düzenli olarak yağsız yoğurt, yeşil çay,
yönetilmesini de gerçekleştirir. Tıpkı kalite
markalı el sabunu, markalı renkli çamaşır
departmanı ya da üretim departmanında
deterjanı, markalı kağıt havlu, yıkanmış
olduğu gibi, CRM gemisi de pazarlama
ayıklanmış ıspanak gibi ürünler alıyorsudepartmanının kaptanlığında yüzdürülmeMemet Özkan
nuz. CRM sistemimiz sizi muhtemelen
lidir.
[email protected]
20-35 yaş grubunda, kadın, bekar, sağlık
düşkünü, üniversite eğitimli, orta üstü
2- Müşteri bilgisini
gelir sahibi, markaya meraklı, yeni şeydetaylı olarak tanımlayın
Şirketler müşterilerini daha iyi taleri denemeye hazır, spor yapan, sigara
Müşteri ile ilgili bilgiler şirket içinde
nımak zorundalar. Ancak müşteriiçmeyen, bakımlı ve çalışan birisi olarak
ve dışında çeşitli yerlere dağılmış dugörecektir. Dolayısı ile CRM sistemimiz
nin kim olduğunu ve ne istediğini
rumdadır. Şirket içindeki her departman
size çocuk bezi reklamı göndermeyi asla
bilmenin ötesinde neden istediğini
aslında kendi amaçlarına göre bir veri
denemeyecek, ancak pişirilmeye hazır
adacığıdır. Muhasebede finansal bilgiler,
de anlamak zorundalar.
paketlenmiş iki adet organik enginara haüretimde ürünün fonksiyonlarına ait tekyır diyemeyeceğiniz kesin, üstelik fiyatını
nik bilgiler, satışta miktar ve fiyat bilgileri,
da sorgulamayacağınızı düşünüyoruz.
pazarlamada alışkanlıklar-tercihler, satış sonrası destekte şikayet
CRM sistemi, pazarlama bakış açısıyla bilişim teknolojilerini
bilgileri, ayrıca şirket dışında kulaktan kulağa giden müşteri
kullanan bir sistemdir. Özetle müşterinin ayak izlerinden oluşan
tercihi-memnuniyeti vb. bilgilerin derlenip, ortak ve bir formatmüşteri veri tabanı, bu veri tabanının analiz ve segmantasyota bir araya getirilmesi gerekmektedir. Bu bir araya getirme işi,
nu, buradan elde edilen bilgilere göre yapılan kişiselleştirme
organizasyonun tümünün bu amacı anlama ve ona hizmet etme
ve interaktivite uygulamaları üzerine kurulu bir satış geliştirme
yeteneklerini de kapsar.
platformudur.
Farklı departmanlardaki verilerin standardizasyonu gerçekleştirilmelidir. Örneğin şirketinizde bir müşterinin birden fazla
Başarılı uygulamalar için yol haritası
kaydı varsa ve benim en karlı müşterim hangisidir diye sorulGeçmiş yazılarımızda CRM’in tanımı ve uygulama alanladuğunda tekilleştirme yapılamıyorsa, ortada ciddi bir veri
rından bahsettik. Bu yazıda CRM uygulamanızın başarılı olması
standardizasyonu sorunu var demektir.
için izleyeceğiniz yol haritasından kısaca bahsedeceğiz.
Şirketler müşterilerini daha iyi tanımak
zorundalar. Ancak müşterinin sadece kim
1- Pazarlama organizasyonunu belirleyin
olduğunu ve ne istediğini bilmenin
CRM müşteri ile ilgili bir kavramdır, dolayısı ile müşteri ile
ötesinde neden istediğini de anlatemas ettiğiniz her noktayı CRM organizasyonu kapsamında
mak zorundalar. Tüm bunları
değerlendirmelisiniz. Bugünkü iş dünyasında, müşterinin bir işyapabilmek için ciddi bir
letmede temas etmediği bölüm kalmamış gibidir. Eskiden sadece veri tabanı gerekmektesatış departmanı ile ilişkide olan müşteri, bugün tahsilat sorunları için muhasebe ile, webcam platformları sayesinde üretim ile,
advergaming platformları sayesinde ar-ge ile, ürünün teslimatı
hakkında lojistik ile ve daha çok sayıda departman ile bir şekilde
temasa geçmektedir. İşletme istemese dahi, bunu müşteri istemektedir. Uluslararası fastfood devleri mutfaklarını müşterilerinin ziyaretine açarken, gıda sektörlerinde oluşan dönemsel krizlerde müşteri üretim hattındaki hijyeni merak ederken, bankalar
yeni yapılanmalarını müşteri işletmelerin boyutlarına ve kredi
taleplerine göre reorganize ederken, müşterinin bu ilgisinin daha
fazla artacağı aşikardır ve kayıtsız kalınamaz. Dolayısı ile CRM,
öncelikle müşteri odaklı bir organizasyon işidir, bu organizasyon
ebsohaber 70 nisan 2008
YOLHARİTASI
dir. Bu veri tabanı ad, soyad, iletişim bilgileri vb. detayların daha
ötesine geçebilmelidir.
Örneğin müşterinin hafta sonları neler yaptığı, nelerden
hoşlandığı, yakın gelecekte düşündüğü yatırımlar vb. daha kritik
bilgilere de ulaşmak zorundasınız. Müşteri verilerini toplarken,
yeni veri tiplerine ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu durumda tüm veri
deseni değişebilir, buna da hazırlıklı olmalısınız.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu verilerin
kalitesidir. Datawarehousing Institute’un yaptığı bir araştırmaya
göre, CRM projelerinin yaklaşık yarısı veri kalitesindeki sorunlarla başedememe nedeniyle başarısızlığa uğruyormuş. 2002’de
Amerika’da veri kalitesi sorunları 600 milyar dolarlık bir gelir
kaybına yol açmış. Kurumların işletme gelirlerinin yüzde 1520’sinin veri kalitesiyle doğrudan veya dolaylı olarak, ilişkin
sorunların giderilmesine harcandığı saptanmış.
3- Müşteri bilgisini elde edecek
yolları, araçları belirleyin
Müşteri bilgisini, müşteriye sürekli formlar doldurtarak elde
edemezsiniz. Eksik olan bilgilerin müşterilerden tamamlanması
ayrı bir sorun olabiliyor. Çünkü kimse bilgilerini o kadar kolayca
vermek istemiyor. Bilgileri edinmenin değişik yollarını bulmak
gerekiyor. En sağlıklı bilgi müşterinin zaman içerisinde davranışları gözlenerek elde edilen bilgidir. CRM’in bir hedefi de, değişik
platformlar kullanarak (web, araştırma, oyun, izleme vb.) bu
bilgiyi ele geçirmektir.
Günlük hayatta mağazanıza gelen bir müşteriyi (eski bir müşteri değilse) tanımanız mümkün değilken, web sayfanıza gelen
her müşteriyi bir şekilde tanıma şansına sahipsiniz (nereden
geldi, nelere bakıyor, ne kadar süre ile bakıyor vb.). Müşteri profilini çıkarırken web sayfanızdaki müşteri tıklamalarını (clickstream) izleyerek ilginç sonuçlara varabilirsiniz. Ancak müşterinin
sadece satın aldıklarını değil, gezip te satın almadıklarını da
incelemenizde fayda var.
Veriler toplanırken kurumun amaçlarına uygun olanlar
seçilmeli (veri çöplüğü olmamalı), veri toplama noktaları belirlenmeli, verinin nerede, nasıl kullanılacağı belirlenmeli, veriye
dair gizlilik politikasının belirlenmeli, hedef kitleye aktarılmalı,
verilerin eşleştirilmesi, tekilleştirilmesi ve güncelleştirilmesi yapılmalıdır. Verileri elde etmek kadar, onları güncel tutmak ta çok
önemlidir. 6 ay öncesinin verilerine dayanarak müşteriye bir şey
satmanız giderek zorlaşmaktadır.
4- Elde edilen müşteri bilgisini
sınıflandırın ve analiz edin
Müşteri veritabanında finansal, demografik, psikografik vb.
ihtiyaç duyulan tüm veriler entegre bir şekilde yer almalıdır.
Finansal bilgiler; sipariş ve faturalardaki miktar, tutar, sipariş,
tarih, onay, iade vb. bilgilerdir. Demografik bilgiler; yaş, cinsiyet, eğitim vb. bilgilerdir. Psikografik bilgiler; nelerden hoşlanır,
nerelerden alışveriş yapar, hangi ürünleri alır vb. bilgilerdir. Bu
bilgiler toplandıktan sonra aralarındaki müşteriye satış rakamları
ile bu bilgilerin arasındaki korelasyon aranmalıdır. Bu korelasyonu yakaladıktan sonra bu müşteri ile ilişkileri nasıl zenginleştiririz, nasıl derinleştirebiliriz, nasıl daha karlı hale getirebiliriz
sorunusunun yanıtı aranır.
Segmantasyon (bölümleme) ise, farklı pazarlama politikaları
uygulamak için heterojen bir hedef kitleyi, homojen alt gruplara ayırmaktır. Demografik, coğrafik, psikografik, davranışsal,
finansal vb. segmantasyonlar yapılabilir. Segmantasyon analizi
sonucu, üÜst segmenttekilere yönelik sadakati koruma programları oluştururken, daha düşük seviyedekilere satınalmayı teşvik
edecek programlar vb. oluşturulabilir. En alt seviyedeki müşterileri tekrar karlı hale getirip getiremeyeceğinizi inceledikten sonra, olumsuz olma durumunda onlarla ilgilenmeyi bırakmalısınız.
Ancak bu segmantasyonu yapmayıp, herkese aynı hizmeti aynı
seviyede vermeye devam ederseniz, hizmet bütçeniz yükselecek
ve karlılığınıza olumsuz yansıyacaktır.
Müşteri bilgisini baz alan analiz faaliyetleriniz sadece istatistiki değil, aynı zamanda proaktif olmalıdır. Örneğin bir banka
müşterisi yıllardan beri kârlı olabilir. Ancak bu müşteri yarın bütün parasını çekerse bir anda kârlı müşteri olmaktan çıkar. CRM
ile sizi bırakacak olan müşteriyi tesbit edip, bırakma noktasına
gelmeden onu kazanabilirsiniz. Dolayısı ile müşterinin yarın
nasıl davranacağının analizini yapabilmek gereklidir.
CRM ile analizleri yaparken hedef, hangi bölgede ne kadar
mal satmışımdan daha ileriye olmalıdır. Örneğin bu davranış biçimini gösteren müşterilerin ortak noktalarını öğrenebilmeliyim.
Dolayısı ile diğer müşterilerin nasıl davranacağının da analizini
yapabilmek gereklidir. Müşteri kaybıyla başa çıkabilmenin sırrı,
bazı müşterileri hiç kazanmamak ve diğer müşterilere karşı yapılan hataları azaltmak olabilir.
5- Pazarlama uygulamalarının müşteri bazında
kişiselleştirilmesi, hız ve interaktivite
Müşterilerin davranışları analiz edilip, değişik modellere göre
segmantasyonlar yapıldıktan sonra sıra kampanyaların oluşturulmasına gelmiştir. Kampanyalar fiyat indirimleri, promosyonlar,
grup indirimleri, özel koşullarda indirimler vb. tarzda sayısız
şekilde düzenlenebilir. Kampanyaların amacı doğru ürün ya da
hizmetleri, doğru müşteri segmentlerine ulaştırmaktır. Önceleri
az sayıda büyük kampanyalar yapılırken, bugün çok sayıda ve
küçük kampanyalar yapılmaktadır. Önceleri kitlelere yönelik
kampanyalar yapılırken, bugün kişilere yönelik kampanyalar yapılmaktadır. Önceleri müşterilerin demografik özelliklerine göre
kampanyalar yapılırken bugün karlılığa ya da davranışa dayalı
kampanyalar yapılmaktadır. Önceleri müşteri geri dönüşü en
önemli gösterge iken, bugün geri dönen müşterinin finansal getirisi daha önemli olmuştur. Önceleri 1-2 kanalda (posta-mağaza)
yapılan kampanyalar, bugün çok sayıda kanalda yapılmaktadır. CRM sistemleri, tüm bu gelişmelere hızlı ve doğru yanıtlar
verebilmektedir. CRM’de çabuk ve doğru karar alabilecek
mekanizmaları kurmak çok önemlidir. “Ben akşam oturayım,
bir bakayım müşteriler ne yapmışlar, ne istiyorlar, yarın da buna
uygun bir strateji tanımlayıp uygulamaya koyayım” deme lüksünüz bugün için çok fazla yoktur. Müşteri hangi kanaldan ulaşırsa
ulaşsın, ona bir yandan hizmet verilirken, diğer yandan arka
planda müşteri ile ilgili analizlerin yapılarak eğilimlerinin ortaya
çıkarılması gerekiyor. Büyük cirolara sahip olan kitap satıcısı
amazon.com, bugün için bu uygulamaya en iyi örnek..
ebsohaber 71 nisan 2008
HABER
Mükemmelliğe devam
İzmir Valisi Cahit Kıraç, teknoloji
de kurum ve kuruluşlara bunun önemini
ve ekonomi başta olmak üzere birçok
göstererek iyi uygulama örneklerinin yayDeğişen dünyanın renkleri slogaalanda yaşanan hızlı değişimler sonugınlaşmasını sağlayacağını söyledi.
nıyla gerçekleştirilen Mükemmelcunda kurumların ve organizasyonların
Kurumların hem kendileri hem de
liği Arayış Sempozyumu, başakendisini sürekli yenilemesi ve küresel
müşterileri
için en iyiyi ve en kaliteliyi
rılı yönetim için yeni trendleri de
ekonomi içinde rekabet etmesi gerektiğiarayarak kendilerini geliştirdiğini, belirten
gözler önüne serdi.
ni belirterek, ‘’Sınırların ortadan kalktığı,
Vali Kıraç, şunları kaydetti:
rekabetin ön plana çıktığı, değişen dün“Dünyada bu arayıştaki yaklaşımın
ya koşulları sonucunda kalite ve kalitenin yönetilmesinin önemi
temelini de tüm kurumlara hedeflerini gerçekleştirme imkanı
olduğu gerçeği daha da ön plana çıkmaktadır’’ dedi.
veren Toplam Kalite Yönetimi anlayışı oluşturmaktadır. KurumTürkiye Kalite Derneği İzmir Şubesi’nin öncülüğünde Ege
ların ve organizasyonların kalite, maliyet ve hız doğrultusunda
ve Dokuz Eylül Üniversiteleri, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ege
rekabet gücü elde etmelerinde Toplam Kalite Yönetimi çok
Sanayici ve İşadamları Derneği, Ege Genç İşadamları Derneği
önemli bir işleve sahiptir. Bu anlayışı benimseyerek İzmir’deki
ve İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin desteklediği 9.
kurumlarımız ve organizasyonlarımızın mal ve hizmetlerle ilgili
Mükemmelliği Arayış Sempozyumu, bu yıl “Değişen Dünyanın
süreçlerini ve personelini sürekli iyileştirerek ve geliştirerek en
Renkleri” temasıyla gerçekleştirildi.
düşük toplam maliyetle müşteri ihtiyaç ve beklentilerini gerçekSabancı Kültür Merkezi’nde başladı.
leştirerek zor küresel rekabet koşullarında güç kazanmalıdır. Mal
Sabancı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyuve hizmetlerde artan kalite ve bunun iyi yönetilmesi sonucunda
mun açılışında konuşan Vali Cahit Kıraç, organizasyonun hem
kurumlarımız ve organizasyonlarımızda maliyetler düşerken vetoplam kalite yönetimi çalışmalarına katkıda bulunacağını hem
rimlilik artacaktır. Sınırların ortadan kalktığı, rekabetin ön plana
ebsohaber 72 nisan 2008
HABER
BM Endüstriyel Organizasyon
Araştırma
ve İstatistik
Bölümü’nden
Olga Memedoviç, her
ülkeye kendi
yapılarına
uygun ayrı
stratejiler
geliştirmeye
çalıştıklarını
ifade etti.
çıktığı değişen dünya koşulları sonucunda kalite ve kalitenin
yönetilmesinin önemli olduğu gerçeği daha da ön plana çıkmaktadır.”
Türkiye Kalite Derneği İzmir Şubesi Başkanı Murat Hocalar
ise sempozyumun temasının “Değişen dünyanın renkleri” olarak
belirlendiğine dikkat çekerken, çevre kirliliği, küresel ısınma,
işsizlik, ekonomik dar boğaz, güven eksikliği, gelecek kaygısı,
acımasız rekabet gibi olguların dünyanın gri tonları olduğunu,
sempozyum ile dünyanın canlı renklerine ışık tutmak istediklerini söyledi. Rekabet gücünün ülkenin büyüme potansiyelini gösterdiğini, rekabetin olduğu yerlerde üretimin arttığını, ekonominin geliştiğini, halkın refahının arttığını belirten Hocalar, böylece
kalitenin de yükseldiğini vurguladı.
2007 Ulusal Kalite Büyük Ödülü sahibi Rexam şirketinin
Genel Müdürü Melih Ceylan da, şirketinin mükemmellik yolculuğunu anlattı ve ulusal kalite ödülünü alırken yaptıkları ön
çalışmalar hakkında bilgi verdi. Ceylan, başarıya ulaşmada çalışanların motivasyonunun önemine dikkat çekerken, kendilerinin
öncelikle bu konuya ağırlık verdiklerini ve çalışan memnuniyetinin yüzde 85’ler düzeyine kadar çıktığını ifade etti. “Mükemellik
modelinin anlamı insanın mutlu olmasıdır” diyen Ceyhan, 2002
yılında başlayıp 2007 yılına kadarki mükemellik sürecinde 6.5
milyon dolarlık tasarruf sağladıklarını dile getirdi.
Sabancı Kültür Merkezi’ni dolduran konuklar, Ege Bölgesi
Kalite Ödülü ve Yılın Başarılı Ekibi Ödülü sonuçlarının açıklanmasını heyecanla bekledi.
Mükemmelliği Arayış Sempozyumuna katılanlar, perküsyon
sanatçılarının tartışılan konulara uygun olarak sunduğu
gösterilere alkışlarıyla eşlik etti.
ebsohaber 73 nisan 2008
HABER
Küresel fırsatlar
Sempozyumun özel oturum konuğu olan Birleşmiş Milletler Endüstriyel Gelişim Organizasyonu Araştırma ve İstatistik
Bölümü’nden Olga Memedovic, üye ülkelerin endüstriyel
stratejilerini oluşturmalarına, rekabet gücünün ve verimliliğin
artırılmasına yardımcı olduklarını anlattı. Memedovic, “Her strateji her ülkeye uymuyor. Ülkelerin ihtiyaçlarına göre stratejiler
oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.
Küresel sistemin gelişmekte olan ülkelere pek çok fırsatlar
sunduğunu anlatan Memedovic, KOBİ’ler için de bir perspektif
oluşturduğunu ifade etti. Olga Memedovic, KOBİ’lerin yenilikçiliğini destekleyecek yeni araçlara ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, “AB ülkelerinde 20 milyon KOBİ var. AB ülkeleri KOBİ’ler
için bu araçları yaratmak için savaş veriyor” dedi.
Değişim zamanı
“Değişen Dünyanın Renkleri” konulu özel oturuma başkanlık
yapan ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz
Argüden, değişimin insan hayatının bir parçası olduğunu dile
getirdi. Lojistik maliyetlerinin düşmesi ve iletişim olanaklarının
artmasıyla dünyanın her köşesinin birbirine daha da yakınlaşmasının sağlandığını vurgulayan Argüden, “Dikkat etmemiz
gereken konu; insanların zihinlerinin arasındaki mesafeyi kapatmakta zorlanıyoruz. Bu da insanların çatışmasına neden oluyor”
diye konuştu.
Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Kalpaklıoğlu,
değişimin bir sonuç olduğunu belirterek, “Çevre kirliliği, dünya
ekonomisinin değişimi, ekonomi ekseninin doğudan batıya doğru kayması, tüketicinin bilinçlenmesi, rekabet, teknolojinin hızla
ilerlemesi benim bulunduğum reel sektörde yaşadığımız koşulları gözden geçirmeyi ve olumlu bir değişimi gerekli kılıyor.
Zorunlu olan bir değişim netice verir ve uyum sağlar. Tüketici
çok değişti. Türk tüketicisi ile dünya tüketicisi aynı noktaya
geldi. Tüketiciye yeni ürünler yeni hizmetler istemesi önemli bir
gelişmedir” diye konuştu.
Liderler tipinin de değiştiğini vurgulayan Kalpaklıoğlu,
otokratik liderler yerine yalın organizasyonla birden fazla liderin
karar mekanizmasında en alt birimlere kadar inmesinin daha
başarılı olduğunu ve değişime daha iyi ayak uydurabildiğini dile
getirdi.
Brightxell Holdings BV Başkanı Alphan Manas, değişim
sürecinin hızına dikkat çekerek, değişime yatırım yapmanın çok
büyük finansman gerektirdiğini ifade etti.
ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam da,
dünyanın büyük bir köy olduğunu ve herkesin kendi rengini
koruyabilmesinin önemine işaret etti.
2008 Kalite Ödülleri sahiplerini buldu
Mükemmelliği Arayış Sempozyumu kapsamında düzenlenen
Ege Bölgesi Kalite Ödülü ve Yılın Başarılı Ekibi Ödülleri sahiplerini buldu. 4 aylık süre içinde toplam 78 değerlendiricinin görev
aldığı ödül süreci, sempozyum sonunda gerçekleştirilen törenle
sona erdi. Ege Bölgesi Kalite Ödülü’ne Kamu/STK kategorisinde
başvuran Özel Ege Lisesi, başarılı ve örnek teşkil edebilecek yaklaşım ve uygulamalarıyla Ege Bölgesi Kalite Jüri Özel Ödülü’ne
layık bulundu. Özel Ege Lisesi kurucu temsilcisi Yansı Eraslan’a
ödülünü Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın verdi.
Yılın Başarılı Ekibi Ödülü’nde ise yarışan 11 ekipten Denizli
Servergazi Devlet Hastanesi’nin Ritmik Yaşam Ekibi, kalp krizi
geçiren hastalarda fibrinolitik tedavi iğne kapı aralığı süresini düşürmeye yönelik yaptıkları ekip çalışmasıyla Yılın Başarılı Ekibi
Büyük Ödülü’nü kazandı.
Ekibin, dünya standardı olan 30 dakikalık süreyi 28 dakikaya
düşürdüğü açıklandı. Bu alanda başarı ödüllerini ise BTM’den
Damkina ekibi, Çivril Devlet Hastanesi’nden Çalış-Düzelt-Haket
ekibi, Denizli Sağlık Müdürlüğü’nden Ağzınıza Sağlık ekibi ve
yine Denizli Sağlık Müdürlüğü İl Ambulans Başhekimliği’nden
Denizyıldızı ekibi, Elba’dan Pitsop ekibi ve Söktaş’tan Çevik
ekibi paylaştı.
ebsohaber 74 nisan 2008
HABER
Yabancı sermaye gerileyebilir uyarısı
işbirliği modelleri bulunduğunu, bunların
Uluslararası Yatırımcılar Derneği
her birinin yeni ürün, teknoloji avan(YASED) Genel Sekreteri Mustafa Alper,
Türkiye’nin 1993’ten itibaren yüktajları, her iki tarafa da güvenli gelecek
2007 yılında dünyadaki likiditenin de
selen yabancı sermaye hareketlesunduğunu anlattı.
tavan yapması nedeniyle Türkiye’nin 20
rinden, direkt yatırım olarak aldığı
Avukat Lale Bauer de, şirketlerin
milyar dolar doğrudan yabancı sermaye
payın azaldığı, önümüzdeki yılın
değerinin artık fabrika binası ve makina
çektiğini ancak 2008 yılında Türkiye’nin
zor geçeceği uyarısı yapıldı.
parkı ile değil marka, patent, buluş ve Aryaşadığı siyasi istikrarsızlık nedeniyle
Ge ile ölçüldüğüne dikkat çekti. Yabancı
yabancı sermaye girişinde gerileme yaşayatırımcının ödeyeceği paranın karşılığını almayı isteyeceğini
nabileceği uyarısında bulundu.
bildiren Lale Bauer, “Yabancılar üretim, teknoloji ve yatırım,
YASED ile Ege Bölgesi Sanayi Odası işbirliği ile gerçekleştiridağıtım, finans, yasal konular ve vergiyi kontrol etmek ister” diye
len “Yabancı Sermaye ve İşbirliği İmkanları” konulu seminerde
konuştu.
konuşma yapan YASED Genel Sekreteri Mustafa Alper, dünya
EBSO Otomotiv Yan Sanayi Meslek Komitesi Üyesi ve Alman
çapında 2003 yılından beri yükselen doğrudan yabancı yatırım
HPT şirketinin ortağı Özer Küçükgöl ise, Ege Serbest Bölgesi’nde
hareketlerinin 2007 yılında 1,5 trilyon dolar ile tepe noktayı
kurdukları firmada Almanya’da üretilmesi cazip olmayan
bulduğuna işaret ederek, bunun 20 milyar dolarının Türkiye’ye
ürünleri üretip ihraç ettiklerini, Türkiye’ye uygun ürünleri de iç
çekilebildiğini söyledi.
piyasaya sunduklarını anlattı. Türkiye’ye yatırım ve teknoloji geTürkiye’nin 1993’ten itibaren yükselmeye başlayan yabancı
sermaye hareketlerinden 1995 ile 2003 arası dönemde yeterince tirmek için çalıştıklarını belirten Küçükgöl, “İş planımızı yaptık.
pay alamadığını bugün ise kaybedilen yılları toparlamaya çalıştı- Türkiye’de ürettik Almanya aracağılıyla sattık. Geleceği görmek,
istikrarı sürdürmek zorundayız. Krizler aynı zamanda yeni iş
ğını belirten Alper, 2003 yılına kadar 6 bin olan yabancı sermaplanları yapma fırsatı sunuyor. Müşterinin tercih ettiği tedarikçi
yeli şirket sayısının 2007 yılında 18 bine ulaştığını açıkladı.
olmalıyız” dedi.
Yeni yatırımlar çekilmeli
Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımların en çok birleşme
ve satın almalar şeklinde ülkeye girdiğini söyleyen bunun da
tehlikeli bir durum olduğuna işaret eden Alper, “Ülkeye ve ekonomiye katkıyı yeni yatırımlar sağlayacaktır. Türkiye’ye özellikle
son yıllarda büyük yabancı sermaye girdi. En fazla yatırım yapan
ülke Almanya. Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırımların
yüzde 77’si oranında birleşme ve satın almalar yolu ile gerçekleşmiştir. Direkt yatırım oranı yüzde 8’lerde kaldı. 2008 yılında
bu durum aşağıya doğru gidebilir. Bu da kırmızı sinyal anlamına
geliyor. Sivil toplum kuruluşları olarak uyarıyoruz. KOBİ’lere
katkısı olacak yatırımlar gelmesi gerekli. Ülkeye katkısı olacak
yatırımlar yeni yatırımlardır” diye konuştu.
Taşkın: Yabancı sermayeyi getirmeliyiz
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, yabancı sermayeyi Türkiye'ye getirmeleri gerektiğini
belirtti. Taşkın, sanayicilerin EBSO Başkanı olarak kendilerinden
yabancı ortak talebinde bulunduğunu, bunun bir kurtuluş olarak
görüldüğünü anlattı.
Türkiye'nin cazip iç pazarı, komşularına kolay ulaşımı ile
dikkatleri üzerine çektiğini belirten Taşkın, yabancı şirketlerin
kayıtlı iş, işçi sağlığı ve güvenliği, fabrikaların çevreye zarar vermemesi konularında çok hassas olduklarını ifade etti.
Yabancılarla işbirliğine hazırlanalım
Festo Genel Müdürü Otto Bauer, yabancı yatırımlar konusunun sadece yabancı firmalarla sınırlı olmadığını, artık pekçok
Türk firmasının da yurtdışında kendi yatırımlarıyla global oyuncu haline geldiğini söyledi.
Avrupa’da bugün 102 bin Türk firmasının 469 bin eleman
istihdam ettiğini ve 45 milyar euro ciro yaptını bildiren Bauer,
“Yurtdışındaki yatırımlar sadece bulundukları ülkede değil yurt
içinde de kar ve istihdam üretir. Yabancı yatırımlar teknoloji transferi, yeni üretim ve yönetim yöntemleri, yeni girişimci
düşünceler, bazen anavatandan elverişli koşullarda sermaye,
yatırım projesini koordine eden becerikli elemanlar, patentler,
lisanslar ile yeni satış pazarları getirir” dedi.
Otto Bauer, yabancı bir yatırımcı için Türkiye’de Türk şirketleriyle Türk firmasının müşteri, tedarikçi veya iş ortağı gibi
ebsohaber 75 nisan 2008
HABER
Taşkın’dan üniversitelilere
küresel rekabet önerileri
dönüş yapmış ailelerin veya Türkiye’de
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
yerleşmiş yabancıların birkaç dil bilen
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, üniversiçocukları sizin rakipleriniz olacak. Siz de
teli gençlere kendilerini geleceğe dünya
Taşkın, Ege Üniversitesi öğrenciöğrenimin dışında kendinizi geliştirecek
insanı olarak hazırlamalarını önerdi. Taşlerine mutlaka yabancı ülkelerde
çalışmalar yapın. Stajlarınızı ihmal etmekın, “Sadece Türkiye’de değil dünyanın
staj yapmaları ve küresel emek reyin, mümkünse yurtdışında staj yapın.
her yerinde işe başlayabilecek nitelikte
kabetine hazır olmalarını önerdi.
Önümüzdeki süreçte lisan bilmeyen,
insan olun” dedi. Ege Üniversitesi Öğrenyurtdışı görmemiş arkadaşlarınızın işi
ci Topluluğu Gateway’ın gerçekleştirdiği
etkinliğe konuşmacı olarak katılan Tamer Taşkın, globalleşmenin çok zor. Benim gençliğimde ufkumuz Almanya ve Avrupa’ydı.
Siz Çin, Japonya veya Rusya’ya gidin. Altyapınız güçlü olmalı.
şirketler kadar insanlar arasında da rekabeti artırdığını söyledi.
Özgeçmişinizde okul hayatında başka başka birşey yoksa içinizi
Ekonominin küreselleşmesinin katma değeri, marka ve ürün
ateş bassın. Bugünden itibaren hayatta hemen yeni bir rota çizimajını yükselttiğini, teknoloji yoğun işlere yönelmenin arttğını
meye başlayın.”
hatırlatan Taşkın, “Yeterince esnek olan büyük balık küçük balıkları yutuyor. Böylece o firmanın hem pazarını alıyor hem de
rakiplerini ortadan kaldırıyor” diye konuştu.
Girişimciliğin ilk adımı çıraklık
Gençlere istihdam sorununa çözüm bulmak için yeni iş
Yıldızlı diploma yetmez
fikirlerini hayata geçirmelerini ve girişimci olmalarını öğütleyen
Küreselleşmeyle gelen değişmin odak noktasında insanın bu- Tamer Taşkın, “İşinizi kurarken de yine ürününüzü dünyaya
lunduğuna dikkat çeten EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın,
satmayı hedefleyin. Büyük şehirlerde büyükler çocuklarına
sözlerini şöyle sürdürdü:
kıyamadıkları için girişimci sayısı sınırlı kalıyor. Halbuki iş
“Bu ortamda çalışma hayatına atılırken yıldızlı diploma
yapmanın inceliklerini öğrenmek, kendi işini kurmak için en iyi
yetmiyor. Karar verme kabiliyeti yüksek insana ihtiyaç var.
sistem çıraklık. Anadolu hala bu fikirde olduğu için patron çıKendinizi geleceğe dünya insanı olarak hazırlayın. Sadece
karma yüzdesi fazla. İstanbul’da elinizi uzattığınız 100 patronun
Türkiye’de değil dünyanın her yerinde işe başlamaya hazır insan 90’ı Anadolu’dan, profesyonellerin yüzde 90’ı da İzmirli” diye
olun. Profesyonelliği seçtiğinizde yurtdışından Türkiye’ye kesin
konuştu.
ebsohaber 76 nisan 2008
HABER
Taşkın’dan küçüklere
“girişimci olun” öğüdü
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, küçük öğrencilere gelecekte girişimci olmalarını öğütledi. Taşkın, öğrencilere üniversite bitirmelerini, İngilizcenin
yanında mutlaka başka diller öğrenmelerini, daha şimdiden yaz
tatillerini işletmelerde çalışarak değerlendirip kendilerini iş sahibi olmaya hazırlamalarını istedi.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Çamlaraltı Koleji ilköğretim öğrencilerinden bir grup, Ege
Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı
makamında ziyaret etti. Taşkın, EBSO’nun 63 yıllık tarihinde ilk
kez makamında konuklarını ağırlarken oturulan makam koltuğunu bir ilköğretim okulu öğrenci Oğuz Kağan Mert’e devrederek
kendisi konukların oturduğu koltuğa geçti.
Sınıf öğretmenleri Aydan Alpaydın Acar liderliğindeki öğrenciler, İzmir’deki sanayiden Oda’nın yapısı ve işleyişine kadar
hemen her alanda sorularıyla Taşkın’ı terletti.
EBSO’nun kurulduğu yıllarda her ilde İzmir’deki gibi sanayi
yapısı olmadığı için İzmir merkezli Oda’nın Balıkesir, Denizli,
Aydın, Manisa ve Milas’ı kapsadığını hatırlatan Taşkın, zaman
içinde buralardaki sanayileşmenin artmasıyla birer birer EBSO
bünyesinden ayrıldıklarını anlattı. Taşkın, halen EBSO’nun
İzmir’de 4 bin 500’ü aşkın sanayici üyesi bulunduğunu söyledi.
Kendisi de ilkokulda bir yıl Çamlaraltı’nda okuyan Tamer
Taşkın, öğrencilerin “Başkan olmak için kaç dil bilmek lazım”
şeklindeki sorusunu cevaplandırırken, “Sizler çalışma hayatına
atıldığınızda yurtdışında çalışıp kesin dönüş yapmış Türk ailelerinin ya da Türkiye’ye yerleşmiş yabancıların o ülkelerin lisanını
ana dili gibi konuşan çocukları rakipleriniz olacak. Bu nedenle
sizler mutlaka ama mutlaka yabancı dil bilmelisiniz. Eskiden
İngilizce bilgisi yeterli sanılıyordu. Ancak bugün küreselleşmeyle
birlikte ekonominin yapısı değişti. İngilizce bilmek artık ekstra
bir özellik değil, zaten bileceksiniz. Bunun yanında mutlaka
Çince veya Rusça gibi başka diller de öğrenmelisiniz” dedi.
Sanaiyciliğin ilk adımı çıraklık
İlköğretim okulu öğrencilerine mutlaka kendi işlerini kurmaları, yatırım yapıp istihdam yaratmaları önerisinde bulunan
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, kendi iş ve sosyal yaşamında da örnekler vererek şöyle konuştu:
“Sanayici olmak için küçüklükten itibaren iş ortamının içinde
olmak gerekir. 25 yaşına kadar sadece okuyan, bir işyerinin, fabrikanın yolunu yürümeyen kişi sanayici olamaz. Siz de şimdiden
yaz tatillerinizi bir iş yerinde kendinize uygun şekilde çalışarak değerlendirin. Anneler çocuklarına kıyamaz ama ne kadar
çok çalışırsanız özel iş yapma, ekonominin sunduğu fırsatları
değerlendirme yeteneğiniz o kadar çok gelişir. Okulda öğrenim
yaptığınız branşta çalışırsanız, yaz stajlarını değerlendirirseniz
branşınızda daha başarılı olursunuz. Mutlaka üniversiteyi bitirin,
diplomanızı alın, öğrenimini yaptığınız mesleği sevin. Ben de
çırak olarak çalıştım. Kendi işimi kurduğumda 26 yaşındaydım.
Çamdibi’nde küçük bir atelyeden bugünlere geldim.”
Parayı akıl kazanır, akıllı adamlar olun
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın’ı ziyaret eden öğrenciler gelecekle ilgili hayallerini, seçmeyi düşündükleri meslekleri
de anlattı.
Öğrencilere her yaptıkları işte en iyi olmalarını öğütleyen
Tamer Taşkın, “Günümüzde yeni fikirleri olanlar, tasarım yapanlar kazançlı çıkıyor. Parayı akıl kazanıyor, siz de akıllı adamlar
olacaksınız” diye konuştu.
ebsohaber 77 nisan 2008
EBSOVAKFI
Stresi spor ve sanatla yenin
Modern insanın yaşamı içinde başa çıkmak zorunda kaldığı
en büyük problem olan, başta kalp ve sindirim sistemi hastalıkları olmak üzere pekçok hastalığın kaynağı stresle spor ve sanat
aktviteleriyle başedilebileceği ifade edildi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Sosyal Danışmanı Sosyolog Gül
Kırçıl, EBSO Vakfı Bayanlar Birliği üyelerine stresle başa çıkmanın yollarını anlattı. Değişen dünyanın hızlı akışına ayak
uydurmaya çalışan insanın zaman, rekabet, itelişim, gürültü,
çevre kirliliği, trafik, bütçe problemleri yaşadığına dikkat çeken
Kırçıl, “Modern insanın sağlıklı bir yaşam sürmesi için stresle
başa çıkmayı öğrenmesi zorunlu” dedi.
Gül Kırçıl, yaşamsal tehdidin yarattığı stresin vücuda kasla
girdiğini belirterek bunun yine kaslar kullarılarak atılması gerektiğini anlattı ve “Stresin etkisinden kurtulmanın birinci yolu,
düzenli spor yaparak, biriken enerjinin vücutta ortaya çıkan
kimyasalların harcanıp vücuttan atılmasıdır. Gün boyu fiziksel
olarak savaşamadığımız, kaçamadığımız problemlerin yarattığı
etkiden, spor yoluyla kaslarımızı kullanarak kurtulmuş oluruz.
Meditasyon teknikleriyle de kaslarımızı gevşetebiliriz. Sanatsal
çalışmalar yaparak ve hobilerimizi geliştirerek de stresten uzaklaşabiliriz” dedi. Stresle başetmenin bir başka yolunun olaylara
farklı bir gözle bakmak olduğunu vurgulayan Kırçıl, “Duygularımızın hakimi, yetkilisi bizden başkası değildir. Bakış açımızı
değiştirerek duygularımızı yönetebiliriz” diye konuştu.
Çiçeğiniz ve siz unutulmasın
Sevdiklerinizin mutluluğunu paylaşırken, acılarına ortak
olurken yardıma muhtaç bir öğrencinin okuyup Türkiye’nin geleceğinde rol almasına katkıda bulunmanın gururunu da yaşayın.
Birbirinden şık ve anlamlı aranjmanlar ile ayaklı çiçekler aynı
zamanda büyük bir sosyal sorumluluk taşıyorlar. Ege Bölgesi
Sanayi Odası Vakfı aracılığıyla vereceğiniz tüm çiçek ve çelenk
siparişleriniz, lise ve üniversitede okuyan başarılı öğrencilerimize burs oluyor.
Çok özel günlerinizde duygularınızı anlatmanın binbir
rengini, sevgi ve mutluluğu, önemli hissettirmenin gururunu
şık tasarımlı güzel çiçeklerle ifade ederken, geleceğin şekillendirilmesinde önemli rol oynayabilecek öğrencilerimize de ışık
olduğunuzu unutmayın.
Çelenk ve çiçek siparişleriniz için
Tel: (0232) 455 29 69 - 455 29 70
ebsohaber 78 nisan 2008
EBSOVAKFI
ş
ı
ğ
a
b
ı
l
m
a
l
n
a
a
n
’
ı
f
k
a
V
O
S
B
E
Ressam Sevim Perçin, 7. Kişisel sergisinin tüm gelirini öğrencilere burs verilmesi için Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı’na
bağışladı. Eserleri yurt içi ve yurtdışında sanatseverler tarafından büyük igi gören Sevip Perçin, 20 Nisan tarihine kadar açık
kalacak 7. Kişisel sergisini EBSO Sergi Salonu’nda açtı. Perçin,
bunun son kişisel sergisi olduğunu belirtirken, “65 tablodan
oluşan sergimin bütün gelirini dar gelirli öğrencilerin eğitimlerine katkı sağlamak amacıyla EBSO Vakfı’na bağışlıyorum” dedi.
EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, serginin açılışında
yaptığı konuşmada Ressam Sevim Perçin’in yaptığı anlamlı
bağışa teşekkür etti. Yorgancılar, eğitimin sanaycilerin en çok
önem verdiği konu olduğunu ifade ederek, “Bütün sorunların
çözümünde en büyük anahtar eğitimdir. Biz de bu nedenle
ekonomik imkanı kısıtlı olan başarılı öğrencilere EBSO Vakfı
aracılığıyla burs vererek destekliyoruz. Onlar geleceğin sanayicileri, yöneticileri olacak. Bizim yerimizi onlar alacak. Bizim bu
konudaki gayretlerimize anlamlı bir destekte bulunan değerli
büyüğüm Sevim Perçin hanımefendiye çok teşekkür ediyorum”
dedi.
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan da
vakfın halen 500 öğrenciye burs verdiğini belirtirken, gerek
Oda’nın gerekse sanayicilerin katkılarının yanı sıra bu tür anlamlı bağışlarla bursiyer öğrenci sayısını gelecek yıldan itibaren
daha da artıracaklarını söyledi. Serginin açılış konuşmalarının
ardından EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan, Ressam Sevim
Perçin’e serginin anısı olarak bir plaket takdim etti.
7 Kişisel sergisini açtı
1960 yılında Erdener Atölyesi’nde Yurdakul Sezen ve Celal
Yetkin’den ders alarak sanatına başladı.Daha sonraki yıllarda Yurdakul Sezen, Fahri Seven ve Mehmet Bastas’ın
eğitim verdikleri İzmir Kültür Sanat Derneği atölyesinde
çalışmalarını sürdürdü. Yağlı boya tekniği ile somut ve
yarı soyut resimlere imzasını atan sanatçı bugüne değin
açtığı 6 kişisel serginin yanısıra, Manisa, Muğla, Efes ve
Fethiye’de de karma sergilere katıldı. Eserleri yurt içi
yurtdışında ilgi gören Perçin, Türk Kadınlar Birliği, Kadın
Ressamlar Derneği, İKSEDER ve Lioness Dernekleri faal
üyesidir.
ebsohaber 79 nisan 2008
HABER
Başak düşeş attı
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın
meclis ve meslek komiteleri üyeleri ile personeli arasında gerçekleştirdiği tavla şampiyonasında iki
yıldır şampiyon değişmedi. EBSO
Sektör İzleme ve Meslek Komiteleri Bürosu personeli Başak Karaöz,
başkanlar dahil karşısına çıkan tüm
rakiplerini yenerek Tavla Şampiyonu oldu.
EBSO’da ilk kez geçen yıl personel arasında gerçekleştirilen tavla
şampiyonasının birincisi Başak Karaöz, “Bükülmez Bilek” olduğunu, bu yıl katılım
kapsamı genişletilerek meclis ve meslek komitesi
üyelerinin de katıldığı şampiyonada tescil ettirdi.
Sanayiciler Kulübü’nde keyifli bir atmosferde
yapılan karşılaşmalarda ilk turda yıldız çekerek
maç yapmadan bir sonraki tura geçen Başak
Karaöz, daha sonraki turlarda önce EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, ardından bu
konuda hayli iddialı olan Meclis Başkanı Ender
Yorgancılar’ı yenerek ikinci kez EBSO Tavla
Şampiyonası Kupası’nın sahibi oldu.
Gençler 3. yaşını kutladı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Genç Sanayiciler Birliği 3’ncü
kuruluş yıldönümünü Crowne Plaza’da düzenlenen baloyla
kutladı. GSB Meclis Başkanı Aytuğ Mecik ile Yönetim Kurulu
Başkanı Ülgen Öznur ve yönetim kurulu üyeleri, gençleri kapıda
karşıladı. GSB Yönetim Kurulu Başkanı Öznur, 3 yıl önce 50 kişi
ile kurulan ve bugün 350 üyeye sahip EBSO Genç Sanayiciler
Birliği’nin İzmir’de yaygınlaşan bireysel rekabetin karşısında
durduklarını, sivil toplum kuruluşları çalışmalarına yeni bir soluk
getirdiklerini ve güçbirliğini artırmayı hedeflediklerini söyledi.
Sanayiciler Kulübü’nde ‘Şen ola düğün’
Sevdiğimiz insanla yeni bir dünya kurmak, çocukların ilk mürüvveti,
yeni yaşımız, mutlu günlerimiz.. Bu çok özel anları İzmir’de seçkin bir
atmosferde yaşayacağınız bir yer var.. Sanayiciler Kulübü.
İzmir’in adıyla anılan Kordon’un dillere destan güzelliğine, körfezin
doyumsuz manzarasına, gün batımının eşsiz güzelliğine hakim konumda, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın çatı katındaki Sanayiciler Kulübü, şık
dizaynı, ferah ortamı, profesyonel ekibi, kusursuz hizmet anlayışı, hijyen
standartlarına uygun mutfağı ve birbirinden nefis yemekleriyle kentin sosyal yaşamına yeni bir standart getiriyor. Düğün, nişan, sünnet ve bütün
mutlu günleriniz için size sunulan seçkin ayrıcalıkları değerlendirin..
Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon: Tel: (0232) 483 20 51– 455 29 00 / 581
ebsohaber 80 nisan 2008

Benzer belgeler