haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası
Transkript
haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası
NİSAN 2008 / YIL: 24 SAYI: 287 SAHİBİ Ege Bölgesi Sanayi Odası Adına Yönetim Kurulu Başkanı Tamer TAŞKIN SORUMLU MÜDÜR Mustafa KALYONCU (Genel Sekreter) YAYIN İCRA KOMİTESİ Tamer TAŞKIN Nedim KALPAKLIOĞLU Haluk TEZCAN İrfan ACAR Mustafa KALYONCU Nedim ATİLLA Mustafa SÖNMEZ Özlem BALCI YAYIN SORUMLUSU Mehmet Ali SÜTLÜ GRAFİK & TASARIM Kerem AKSOY [email protected] YAYIN DANIŞMA KOMİTESİ İrfan ACAR, Şener AKGÜN, Sayıl DİNÇSOY, Cihangir HÜR, Semih SEVAL, Halit ŞAHİN, Vedat ÖZYAVRU, Hüseyin VATANSEVER, Cengiz ÜNERDEM, Nadir ERDİR, Gani GÜMÜŞ, Gürbüz SALGAR, Halit KAZMA, Ejder AZMAK, Ali ŞEMSİOĞLU, İbrahim AHTIKALMAZ, Metin AKDAŞ, Murat KURTALAN, Tuncer VARDARCI, Asuman MEMEN, Yavuz ÖZMAKAS, Doç. Sevil YEŞİLPINAR, Hüseyin ÇORLU, Fatih TUNA, Mustafa UÇAR YÖNETİM YERİ Ege Bölgesi Sanayi Odası Cumhuriyet Bulvarı No: 63 İZMİR Tel. : 0232 441 09 09 Faks : 0232 425 36 35 e-posta : [email protected] BASKI TÜKELMAT A.Ş. 1571 Sokak No: 16 Çınarlı / İZMİR Tel. : 0232 461 96 42 Faks : 0232 461 96 46 Ebsohaber, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın Aylık Yayın Organıdır. Ebsohaber’de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Ebsohaber’de yeralan yazılar aksi belirtilmedikçe EBSO’nun resmi görüşünü yansıtmaz. İmzalı yazılarda belirtilen görüşler sadece yazarlarına aittir. 5000 adet basılmıştır. Baskı Tarihi: 28 Nisan 2008 nisangündemi BAŞYAZI............................................................................................... 3 KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLERE TEŞVİK........................................... 4 VALİ KIRAÇ’TAN SANAYİYE AÇIK DESTEK............................................. 8 HEDEF DÜNYAYA HİTAP EDEN İŞ........................................................ 10 PATRONLARDAN 12 AY EXPO ÖNERİSİ.............................................. 12 İZMİR KALKINMA AJANSI YENİDEN FAALİYETTE.................................. 16 İZMİR DÜNYAYA YÖN VEREN ŞEHİR OLUYOR..................................... 18 FAHRİ KONSOLOSLAR DÜNYA ZİRVESİ İÇİN İZMİR’İ İSTİYOR............... 19 HOLLANDA DESTEK OFİSİ AÇACAK.................................................... 20 TÜRKLER ŞİLİ’DEN DÜNYAYA AÇILABİLİR............................................. 22 AB CİROSUNUN ÜÇTE BİRİ TÜRKLERDEN............................................. 23 LİMANI ÖZELLEŞTİREMİYORUZ, GEMİLER KÖRFEZDE............................ 24 EKONOMİYE TAŞ GİBİ KATKI.............................................................. 28 MOBİLYA SEKTÖRÜNÜN GÜCÜNÜ GÖSTEREN FUAR......................... 32 PETKİM’DEN 10 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM PROJESİ........................... 34 EGENİN ALTINCI SİGARA FABRİKASI KT&G......................................... 36 GIDADA DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR............................................. 38 YORGANCILAR; GERÇEK GÜNDEM EKONOMİ OLMALI...................... 42 TEZCAN; SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN YENİ HAMLE........................ 44 SANAYİCİNİN GÜNDEMİ SEKTÖREL SORUNLAR................................. 46 SANAYİCİLER KOSBİ SAVUNMASI YAPTI............................................. 50 İZMİR’İN HEDEFİ YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜSSÜ OLMAK............................ 52 SİYASİ GERİLİMİN FATURASI EKONOMİYE........................................... 54 ELEKTRİKTE OLAĞANÜSTÜ HAL........................................................... 56 LİDER KADINLARA GİRİŞİMCİLİK DERSİ................................................. 60 AKP İLE BÜYÜME BALONU SÖNÜYOR................................................. 62 GÖSTERGELER.................................................................................... 64 ŞİRKETLERİN DIŞ BORCU 100 MİLYAR DOLARI AŞTI.............................. 69 MÜKEMMELLİĞE DEVAM..................................................................... 72 TAŞKIN’DAN KÜRESEL REKABET VE GİRİŞİMCİLİK ÖĞÜTLERİ................ 76 EBSO VAKFINA ANLAMLI BAĞIŞ......................................................... 79 BAŞYAZI BAŞYAZI Sanayinin yol haritası Değerli sanayici dostlarım hızlı büyüme ve sanayileşme gerçekleştiren ülkelerin tümünün ortak özellikleri bir şekilde sanayi politikaları uygulamış olmalarıdır. Hepsi kendi özel durumlarına göre belli öncelikler belirlemişler ve bunları uygulamaya koymuşlardır. Küresel ekonomiye entegre olmak isteyen Türkiye’nin geride kalmaması, rakipleri ile her alanda rekabet edebilmesi için mevcut potansiyelini kullanabilmesi, ancak sağlıklı bir sanayi stratejisi ile mümkün olacaktır. “Muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda, sanayiyi nasıl en etkin biçimde değerlendirebiliriz”in cevabı da, sanayi stratejisidir. Sanayi stratejisi; tüm kesimlerin etkin katılımıyla tespit edilen, güçlü ve zayıf noktalarıyla fırsat ve tehditler analizine dayalı orta, uzun vadeli temel vizyon ve stratejileri ortaya koyan, küresel rekabette sürdürebilirliğini sağlayan, katma değeri yüksek ürünleri esas almış, tüm sektörlerin ihtiyaçlarına cevap verebilen, bilgiyi ve teknolojiyi olmazsa olmazların arasına alan ve üreten bir toplum olmayı sağlayan sistemin kurulmasıdır. Türkiye’nin gerek ekonomik, gerekse sosyal alandaki sıkıntılarının giderilmesi yönünde bugüne kadar yapılanlarla kesin çözüme ulaşılamamıştır. Günü kurtarmak adına yapılan çözümler, bugün tıkanmaya sebep olmuş ve tüm kesimlerin yeni bir sanayi stratejisi geliştirmesi konusunda hemfikir olmalarını sağlamıştır. Bu düşüncelerle ortak akıl arayışı içinde olan, yıllarca dile getirdiği ve peşinden koştuğu fikirleri gerçekleştirmek için sanayi bilgi sistemi, sanayi stratejisi ve teşvik politikasını gündeme getiren T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan, 11-13 Nisan 2008 tarihlerinde TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu başta olmak üzere işadamları, bürokratlar, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan 139 katılımcıyla, bir program dahilinde “Türkiye Sanayi Stratejisi” arama konferansını gerçekleştirdi. Konferansta; Türkiye’ye yönelik tehditler ve fırsatlarla, güçlü yanlarımız ve zaaflarımız belirlendi. Tehditler arasında doğal kaynaklara erişimdeki zorluk, artan enerji fiyatları ve dışa bağımlılık, eğitim-insan kaynakları-işgücü piyasasında arztalep uyuşmazlığı, çevreye yönelik yüksek standartlara uyum gereği, artan küresel rekabet, politika tasarım-kapasite eksikliği ve finans kaynaklarına erişimde iç ve dış zorluklar sayıldı. Buna karşılık, Türkiye’nin jeolojik ve demografik yapısı ile coğrafi konumu ve genç nüfus yapısı, AB pazarına yakınlık ve AB uyum süreci, komşu ve çevre ülkelerin artan zenginliği ile gelişen yeni pazarlar, hızlı sanayileşme kapasitesi ve yenilikçilik çizgisinde etkin eğitime ve bilişim teknolojilerin kullanımına dayalı rekabetçi iş modellerinin geliştirilme gayretleri ülkenin fırsatları olarak belirlendi. İnsan gücü politikasının esnek oluşu, ar- ge, teknoloji ve inavasyon yetersizliği, kaynak yönetiminin zayıflığı, küresel sermaye için cazibe merkezi olmamamız ve kamuda uyumlu yönetim sorunları zaaflarımız olarak vurgulanırken, nitelik kazandırılabilecek genç insan gücü kaynağı, coğrafi konum avantajı, gelişmiş sanayi ve finansal altyapısı girişimci ruhu üreticinin güçlü yönleri olarak değerlendirildi. Siyasi ve ekonomik istikrara vurgu yapılan konferansta; insan, tarih, kültür ve doğal kaynak üstünlüklerini harekete geçirip, bilgi tabanına dayalı, girişim kültürünü yerleştirmeyi temel güç olarak alan, yüksek teknolojiye dayalı üretim yapan, nitelikli iş gücünü özendiren, lojistik merkeze dönüşmeyi öngören sanayi yol haritası oluşturularak yüksek refah düzeyini amaçlayan ve küresel aktör iddiası taşıyan Türkiye’nin sanayi vizyonu da “Avrupa ve Avrasya’nın üretim üssü olmak” şeklinde belirlendi. 2023 yılı hedefleri ise; 3 bin kilometre yarıçaplık alanda sanayide ilk 3 içinde olmak, 500 milyar dolar ihracat hedefini gerçekleştirmek, en az 3 sektörde dünya lideri olmak, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almak, rekabet endeksinde ilk 20’de yer almak, dünyada tanınan 10 markayı üreten ülke olmak, tasarım ve üretim merkezi olmak, Asya ve Avrupa arasında dünyanın ilk 500 şirketi arasında yer almak olarak konuldu. Bu adımla, gelecekte sanayi dönüşümünü tamamlamış, hammadde temininden satış sonrası hizmetlere kadar bilgi faktöründen en iyi biçimde yararlanmasını bilen, bilgiyi, araştırmageliştirmeyi piyasa gerekleri ile yoğurmuş ve böylece dünyaya kaliteli markalar ve katma değerli ürünler ihraç eden, işsizlik sorununu en aza indirmiş, kayıt dışını önlemiş, istikrarlı büyüme rakamlarına ulaşmış, KOBİ’leri ile rekabet gücünü yakalamış, bilgiyi inavasyon yoluyla sürekli geliştirmeyi başarmış, üreten ve refah seviyesi yüksek bir Türkiye görmek ümidiyle Sanayi Stratejisi’nin oluşumuna katkı koyanlara şükranlarımı sunuyorum. ebsohaber 3 nisan 2008 Tamer TAŞKIN Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı TÜRKİYE’NİNGÜNDEMİ Katma değeri yüksek ürünler teşvik edilecek Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer da müsteşar ve genel müdür seviyesinde Çağlayan yeni teşvik sisteminin sektörel, temsil edildi. Türkiye’nin sanayi stratejisinin bölgesel ve proje bazlı hayata geçiriHükümetin önümüzdeki aylarda açıkbelirlenmesi amacıyla gerçekleşleceğini belirterek temelini ise katma layacağı Sanayi Strateji Belgesi'nin temel tirilen toplantıda katma değeri değeri yüksek teknolojik ürünlerin üretilnoktalarının belirlenmesinde kullanılayüksek teknoloji yoğun ürünlere mesi olacağını vurguladı. cak olan sonuçların hemen açıklanması yöneliş için teşvikler de ele alındı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlabekleniyor. Ancak sadece bu sonuçlarla yan, yeni teşvik sisteminin sektörel, bölsanayi stratejisi oluşmayacak. Arama gesel ve proje bazlı olacağını belirterek, "Yüksek katma değerli konferansı ile başlayan toplantılar bundan sonraki süreçte daha teknolojik ürün üretecek bir Türkiye düşünmemiz gerekiyor. az katılımlı sektör toplantıları ile devam edecek. Ardından da Sanayi üretiminin ana hedefi bu olmalı. İşte yeni teşvik sistemini Türkiye'nin dört bir yanında 'bölge toplantıları' gerçekleştirilebu hedefin üzerine yönlendireceğiz" dedi. cek. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile birlikte yürüttüğü 'Türkiye Sanayi Stratejisi Sektörel ve bölgesel teşvik Arama Konferansı' Antalya'da gerçekleştirildi. Türkiye'nin gündeminin hedefleri yakalamak olduğunu belirTürkiye sanayisinin daha işler hale gelmesi ve sorunlarının ten Çağlayan, "Biz Bakanlık olarak hedeflerimizi gerçekleştirmek çözümüne yönelik olarak beyin fırtınası şeklinde geçen koniçin önemli araçlar ortaya koyuyoruz. Bunların başında da tabii feransa, TOBB, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, ki sanayi envanterinin hemen arkasından yeni teşvik modeli Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu, Taşıt Araçları Yan gelecek" dedi. Yeni teşvik modeliyle ilgili açıklamalarda bulunan Sanayicileri Derneği, MÜSİAD, Türkiye İşadamları ve SanayiÇağlayan, "Teşvikler eskisi gibi rahat ve hoyratça yapılabilecek ciler Konfederasyonu (TUSKON), Türkiye İhracatçılar Meclisi, olmaktan çıkmıştır. Dünya Ticaret Örgütü'nun kuralları var. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri, Türkiye Süt, Onun dışında Avrupa Birliği normları doğrultusunda yapılan Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği, Türkiye Genç İşadamçalışmalar var. Ayrıca Serbest Ticaret Anlaşmaları'nın getirdiği ları Konfederasyonu gibi sivil toplum ve iş dünyasının tanınmış zorluklar var. Bakanlık olarak biz, geçmiş dönemdeki teşvik sissimaları katıldı. İş dünyasından Koç ve Sabancı gibi büyük temini bir kenara koyup, şimdi sektörel, bölgesel ve proje bazlı grupların strateji başkanlarının da yer aldığı konferansta Ege teşvik sistemini getireceğiz" dedi. Bölgesi Sanayi Odası’nı Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın Yeni teşvik sisteminde, yüksek katma değerli teknolojik temsil ederken, devlet adına Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer ürünler olması amaçlanacak. Bunun için tekstil ve hazır giyim Çağlayan'ın yanı sıra Ankara'dan birçok bürokrat da hazır bugibi sektörlere öncelik verilecek. Bir sonraki adım ise istihdam lundu. 150 kişinin katıldığı toplantılarda ayrıca sanayicilerin iş envanteri çalışmalarının başlatılması. Bunun için her ili kapakışlarında önem taşıyan Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı, sayan yeni bir sistem üzerinde çalışılarak istihdam politikaları Devlet Planlama Teşkilatı, Enerji Bakanlığı gibi kamu kurumları belirlenecek. ebsohaber 4 nisan 2008 TÜRKİYE’NİNGÜNDEMİ Sanayiyi ‘vizyonerler takımı’ belirleyecek Sanayiyinin vizyonu Türkiye sanayisinin daha işler hale gelmesi ve sorunlarının çözümünde pratiklik sağlanması amacıyla düzenlenen ‘Türkiye Sanayi Stratejisi Arama Konferansı’nda, ‘vizyonerler takımı’ oluşturulması kararlaştırıldı. Proje çerçevesinde dünyanın dört bir yanında başarılı olmuş Türk işadamları, doktorlar, bilim adamları, sanatçılar ve sporcular Türkiye’ye davet edilecek. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın başkanlığında mayıs ayında yapılması öngörülen toplantıda Türkiye’nin vizyonu çizilecek. Bunun için şimdiden dünyanın dört bir yanında başarıya ulaşmış isimlere davet mektupları gönderilmeye başlandı. 1- Yüksek refah düzeyini hedefleyen, küresel aktör iddiası taşıyan Türkiye, Avrupa ve Asya’nın üretim üssü olmalı. 2- Avrupa’nın terk ettiği ağır ve kirli sanayi için çekim merkezi haline gelmemeli. 3- Üretim sadece imalat sanayi ile sınırlı kalmamalı, lojistik, tedarik zinciri gibi aşamaları da kapsamalı. 4- Bilgi tabanına dayalı, orta ve ileri teknoloji alanlarına yoğunlaşılmalı. 5- Bölgesel ve sektörel bazda planlama yapılarak, teşvik verilmeli. Örneğin, Çin’de ayakkabı şehirleri kuruldu. Ama kadın ve erkek ayakkabıları ayrı şehirlerde üretilir hale geldi. İstihdam envanteri hazırlanacak Bakan Çağlayan Türkiye'de her yıl işgücüne katılan 700 bin insanın Avrupa Birliği'ne üye iki ülkenin nüfusundan daha fazla olduğunu vurguladı. Sanayi envanterinin ardından istihdam envanteri çalışmasına başlayacaklarını açıklayan Çağlayan, "Yeni istihdam politikaları belirleyerek, bu doğrultuda istihdam envanterini yapmamız gerekmektedir. Bu aslında bir işgücü planlamasıdır. Bu çalışmayı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı olarak birlikte yapacağız" dedi. Çağlayan "Son 5 yıl içerisinde Türkiye'nin sanayide istihdam yapabilme kapasitesi yüzde 19'dan yüzde 20'ye çıkabilmiş. Sanayimiz eskisi gibi istihdam sağlayamıyor. Bunun nedeni ise uluslararası rekabetin inanılmaz gelişmesi ve bu durumun da sanayiciyi teknolojiye yönlendirmesi. Bu doğru bir gelişme. Bizim her ili sanayici yapmak gibi bir arayışımız olmamalı. Fotoğrafın ebsohaber 6 tamamını görmemiz lazım" dedi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da dışarıdan bakıldığında Türkiye'nin ne kadar güçlü olduğunun daha iyi anlaşıldığını söyleyerek, "Dünya bir kriz ile karşı karşıya. Ancak krizlerin de bizlere yeni fırsatlar getirdiğini unutmayalım. İşadamlarımızdan tek istediğimiz şudur; birlik ve beraberliğimizi güçlendirerek, artırarak yolumuza devam etmek" dedi. Taşkın: Üretimin önünü açmak da teşvik Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlayan, toplantıda daha sonra katılımcıların her birinin birer cümle ile önerilerini aldı. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, teşvikleri gündeme getirirken, “Teşvik sadece parasal anlamda değildir. Bir bürokratın yönetmelikte yapacağı düzenleme ile bir veya birkaç sektörün önününün açılması, üretim ve istihdamın artmasını sağlaması da bir teşviktir” diye konuştu. nisan 2008 TÜRKİYE’NİNGÜNDEMİ Vali Kıraç’tan sanayiye açık destek İzmir Valisi Cahit Kıraç, sanayicilerin uçak seferlerinin artırılması için çaba veya organize sanayi bölgelerinin karşıgösterdiklerini anlattı. İzmir – İstanbul İzmir Valisi Kıraç, EBSO’da orgalaştığı sorunları kendi sorumluluk sahası karayolunun ihaleye çıkarıldığını, İzmir nize sanayi bölgeleri toplantısıniçinde mutlaka çözüme kavuşturacağını – Ankara otoyolunun yanısıra İzmir’i da, “Kendi sorumluluk sahamdaki söyledi. Vali Kıraç, “Biz yapılması gereİstanbul ile Ankara’ya bağlayacak hızlı çalışmaların sorumlusu benim. ken hizmet için varız. Kendi bölgemde tren seferlerine imkan tanıyacak demirHizmet için varız” dedi. bir çalışma yapılmıyorsa sorumlusu beyolu projelerini takip ettiğini söyleyen nim. Yapılması gereken hizmeti zamanınKıraç, Çevre Yolu’nun Sasalı’ya kadar da yapmayan gider” dedi. olan kısmının Mayıs sonuna kadar tamamlanacağını, Aliağa’ya İzmir Valisi Kıraç, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda organize kadar 10 kilometrelik yol hakkında da Ulaştırma Bakanı Binali sanayi bölgeleri başkan ve yöneticilerinin katıldığı toplantıda Yıldırım’i bilgilendirdiğini ifade etti. Vali Kıraç, İzmir’in bir liman EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ve OSB başkanları- kenti olduğunu işaret ederek, Alsancak Limanı’nın özelleştirme nın sanayinin durumu ve sorunlarına çözüm önerileri hakkında süreci tamamlanıncaya kadar denizyolu trafiğinin rahatlatılması bilgilendirildi. için yükleyici vinç kiralanmasından personel takviyesine kadar Dünyanın sanayi ile geliştiğini söyleyen Vali Kıraç, “Türkiye bir dizi önlem alınmaya başlandığını açıkladı. küresel ekonomide yerini alacaksa bunu sanayileşerek ve eğitim kanallarını iyi kullanarak gerçekleştireceğiz. Sanayi toplumu Dünyaya uygun üretim olmak, adımlarımızı ona göre atmak, altyapımızı ona göre irdeSanayicinin, organize sanayi bölgelerinde sanayicilerin yaşalemek durumundayız” dedi. dığı sorunları değerlendirdiklerini, çözüm için gayret sarfettikleElektrik tüketimi göstergelerinin İzmir’de sanayi üretimini rini bildiren Vali Kıraç, şöyle konuştu: işaret ettiğini vurgulayan Kıraç, ihracatın yüzde 20’sinin, katma “Biz Türkiye’nin sanayileşmesinden yanayız. Sanayinin değerin yüzde 14’ünün, GSMH’niny üzde 35’inin gerçekleştirilde OSB’lerde olması esastır. Binlerce yıldır bu bölgede kültür mesini, faal nüfusun yüzde 15’ine iş verilip Türkiye’deki toplam üreten, kendimizi dünyaya ifade eden, ürettiği ürünü de dünistihdamın yüzde 9’unun sağlanmasını “altı çizilen göstergeler” yaya pazarlayan bir ülke olduğumuza göre işimizi de bilimsel olarak nitelendirdi. yapmak zorundayız. Ürünümüzün standardı, kalitesi olacak, Sanayicilere, “Üretim, istihdam ve çalışmanıza ihtiyaç var” uluslararası alanda kabul görecek. Bu ilkeler çerçevesinde diye seslenen İzmir Valisi Kıraç, büyük yatırımlar için yer sorusanayinin emrindeyim. Kendi sorumluluk sahamda bir çalışma nunu Türkiye’nin üç büyük su havzası Gediz, Küçük Menderes yapılmıyorsa onun sorumlusu ben olurum. İşlerin aksamasına ve Bakırçay’ı da koruyarak vali yardımcısının koordinasyonunda müsaade etmem. Problemlerin yasal düzenleme ile çözülecek Defterdarlık, İl Özel İdaresi, Milli Emlak Müdürlüğü ve belediye- kısmı TBMM’de çözülür. Ancak uygulamaya dönük problemlere lerin ortak çalışmasıyla çözmeye çalışacaklarını bildirdi. mutlaka ben müdahil olurum. Yanlış anlaşılmadan kaynaklanan Cahit Kıraç, sanayi alanlarının oluşturulmasının ilk koproblemler varsa veya yapılması gereken hizmet zamanında şulunun ulaşım olduğuna dikkat çekerken, yılda 6.5 milyon yapılmıyorsa biz bunu çözeriz. Bunun için varız. Bitmiş bir fabyolcuya hizmet veren Adnan Menderes Havalimanı’nın kaparikanın işlemlerinin tamamlanması için 6 ay memur beklemesi sitesinin 10 milyona çıkarılabileceğini, iç ve dış hatlarda 19’ar normal mantıkla anlaşılır birşey değildir. Yapamayan gider. Ben bölgeye yapılan uçuşların yanısıra, İzmir’den yurtdışına direkt yapamıyorsam ben de giderim.” ebsohaber 8 nisan 2008 TÜRKİYE’NİNGÜNDEMİ Hedef dünyaya hitap eden iş Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, yeni işletmelerin kuruluş hedefinin dünyaya mal satmak olması gerektiğini söyledi. Taşkın, “Temel atarken hedef dünyaya hitap etmek olmalı. Yeni pazarlar bulmalıyız, üretim politikamızı, ürünlerimizin dizayn ve kalitesini yeniden gözden geçirmeliyiz” dedi. Göztepe Rotary Kulübü’nün toplantısına konuşmacı olarak katılan Tamer Taşkın, ekonomi politikalarını değerlendirdi, yeni üretim ve dış ticaret trendleri hakkındaki görüşlerini açıkladı. Türkiye’nin 2001 krizinden önemli dersler çıkardığını anlatan Taşkın, gerek kriz sürecindeki ekonomik düzenlemeler gerekse seçimlerden sonra tek parti hükümetinin iş başına gelmesiyle sağlanan siyasi istikrarın dengeleri yerine oturttuğunu hatırlattı. Taşkın, 2007 yılındaki seçimlerden sonra da aynı tablonun sürmesini umduklarını ancak iç siyasi gelişmelerin gündeme hakim olduğunu vurguladı. Amerika kaynaklı mortgage krizinin etkilerinin küresel ekonomi nedeniyle yavaş yavaş Türkiye’de de hissedilmeye başlandığını hatırlatan Taşkın, “Ev alanların krizinde paralar yok olunca mortgage ile ilgisi olmayan kesimlerin kredisi de azaldı. Türk bankacılık sistemi 2001 krizinde yeniden yapılandırıldığı için son krizin bizi etkilemeyeceğini düşündük. Ancak şimdi önlem alınmadığı için şimdi krizi ağırlaşarak yaşayacağız. Cari açık, yurtdışı müteahhitlik gelirlerinin yanısıra turizm gelirleri ve yabancı sermaye girişleri ile finanse edilebiliyordu. Şimdi küresel ekonomik etkilerin yanısıra iç siyesi gelişmeler de yabancı sermaye girişlerini azaltacak” diye konuştu. İşimizi gözden geçireceğiz Yabancı sermayenin Türkiye’deki fabrikalara ortak olurken veya yatırım yaparken küresel rekabet arenasında iş yapma kültürünü de getirdiğini ifade eden Taşkın, gelecekte ayakta kalabilmek için şu önerilerde bulundu: “Biz de işimizi gözden geçireceğiz. Yıllardır yaptığımız üretime devam edip etmeme kararını vereceğiz. Bazı müşterilerimizi kaybetmeyi göze alacağız, bazı ürünlerimizi üretimden kaldıracağız. İşimize sahip çıkacağız. Rakibimiz bizden ucuza satıyorsa bizim de hammaddeden son tüketiciye ulaşıncaya kadar gözden geçireceğimiz şeyler var. Bugün yeni bir iş dünyaya hitap edecek şekilde kurulmalı, fabrikanın temeli atılırken hedef ürünü dünyaya satmak olmalı. Geleneksel pazarlarımızın dışında yeni pazarlar bulmalıyız. Dizayn ve kalitemizi değiştirmeliyiz. Ayakkabıcı Çin’den 5 dolara gelen ayakkabıyla rekabet edemediğini söylüyor, Moskova’da vitrinlerde 1000 – 1500 dolarlık ayakkabı var. Çünkü herkes 3 dolarlık tişört, 5 dolarlık ayakkabı giymiyor. Eğer böyle olsaydı Armani’ler olmazdı. Biz de bugünkü tasarruf noktasına 10 yıl önce gelseydik durum farklı olurdu.” EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Türkiye’nin zengin bir ülke olduğunu ancak kaynaklarını yeterince değerlendiremediği için zorluklar yaşadığını ifade etti. Taşkın, “Zeki ama ders çalışmadığı için sınıfta kalan çocuk gibiyiz. Fedakarca çalışıyoruz, ülkemize olan inancımız nedeniyle kaynaklarımızı sonuna kadar üretim ve yatırım için kullanıyoruz, dinamiğiz. Ancak pazar olarak kısıtlı yerdeyiz. Hedef pazarımız Avrupa. Yüksek refah için Avrupa ve Asya’nın üretim üssü olmalıyız. Her sektörde üretim yapabiliyoruz, mal satabiliyoruz. Avrupa’dan başka Uzakdoğu, Afrika, Orta Amerika gibi pazarlara yönelmeliyiz. Kuzeyde Rusya ve Ukrayna zengin ülkeler olarak coğrafyadaki yerlerini alıyorlar. Türk cumhuriyetleriyle iyi ilişkilerimiz var. Elimizdeki kaynakları ve bulunduğumuz coğrafyadaki fırsatları iyi değerlendirmemiz lazım” dedi. ebsohaber 10 nisan 2008 HABER Patronlardan 12 Ay EXPO önerisi termal turizmimizi ön plana çıkarabiliriz. İzmirliler’in çok istediği 6 ay sürecek EXPO 2015 yarışını kaybeden Çeşme’de bir çok proje ile dünyanın dört EXPO yarışının kaybedilmesinin ardından İzmir, önüne yeni hedefler koybir yanından turist çekebiliriz. Bu konuda İzmirli patronlar yeni projelerle kent ekomaya başladı ve aynı EXPO 2015 Başkanlar Kurulu’nda yakın zamanda bir nomisini büyütmeyi amaçlıyor. İzmir’i 12 arama konferansı da yapma kararı aldık. ay aktivitelerle hareketlendirmek isteyen sürecinde olduğu gibi tanıtım ve Buradan çıkacak fikirlerle de 12 ay EXPO işadamları, bunu sağlık ve spor teması ile projelere devam kararı aldı.. fikrini geliştireceğiz.” gerçekleştirecek. Ege Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ESİAD) yeni seçilen Yönetim Kurulu Üyeleri, Doğru hedefler koymalıyız EBSO’yu ziyaret etti. Ziyartte konuşan EBSO Meclis Başkanı EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ise EXPO sayeEnder Yorgancılar, kendilerinin de üyesi olduğu ESİAD Yönetim sinde İzmir’in dış dünyaya açıldığını belirterek, kurulan bu ilişkiKurulu ile gündemdeki ekonomik gelişmeleri ve EXPO sonuculerin İzmir’i daha da büyüteceğini söyledi. Bu ilişkilerin mutlaka nu değerlendirdi. sürdürülmesi gerektiğini anlatan Taşkın, “İzmir bir çok yönüyle yabancıların ilgisini çekiyor. Dünyaya açılan bir şehir pozisyoAntalya’da EXPO yok ama.. nuna geçtik. İlla da EXPO olması gerekmiyor. Biz hedeflerimizi EXPO’nun İzmir için fırsat olduğunu ancak İzmir’in bu fırsatı doğru koyup, kararlılıkla bu yolda ilerlersek zaten istediğimiz kaçırdığını dile getiren Yorgancılar, “EXPO ile Biz 20 milyar noktalara ulaşırız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. ESİAD ile dolarlık yatırım, 40 milyon turist bekliyorduk. EXPO Fuarı 2015 de söz konusu İzmir olduğu zaman her zaman birlikte oluruz” yılında 6 ay sürecekti. Ama biz bundan sonra 1 yıl boyunca dedi. şehre gelir getirecek projeler üzerinde durmalıyız. Antalya’da da EXPO yok ama 1 yıl boyunca hem yaz hem de kışın şehre para EXPO olmasa da yatırımlar yapılacak akıyor” dedi. ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Şükürer de, İzmir’in EXPO yolculuğu ile ihtiyaçlarını belirlediğini vurguladı. İzmir’in Sağlık ve spor teması geleceği konusunda EXPO sayesinde büyük bir mutabakat oluşEXPO’nun teması olan sağlığın çok yerinde olduğunu bunun tuğunu açıklayan Şükürer, şunları söyledi: yanına bir de sporu eklemek gerektiğine işaret eden Yorgancılar, “İzmir halkında büyük bir üzüntü var ama bu yanlış. İzmir’in bu sayede İzmir’in Antalya gibi 12 ay boyunca hareketli bir kent gelişme süreci ile zaten milli gelirden aldığı pay sürekli artıyor. haline geleceğini söyledi. Biz EXPO ile 15-20 milyar dolarlık yatırım almayı hedefliyorduk. Akdeniz Oyunları ve Üniversiade ile şehrin birçok spor tesisi 2015 yılında zaten bu yatırımları alacağımızdan hiç şüphem kazandığına dikkat çeken Yorgancılar şöyle konuştu: “Antalya yok. İzmir EXPO ile sadece dünyada bir kaç yıl önce farkedileyazın turist, kışın sporcularla doluyor. Biz de özellikle kışın elve- cekti. İzmir her halükarda İstanbul’dan sonra Türkiye’nin ikinci rişli iklimimizle spor turnuvalarına ev sahipliği yapabilir, birçok büyük metropolü olmaya tek aday kent. 2015 yılına kadar otodalda sporcuyu İzmir’de ağırlayabiliriz. Sağlık konusunda da yollar, limanlar ve kongre merkezleri mutlaka olacak.” ebsohaber 12 nisan 2008 HABER Planlamanın, yatırımın kalkınmanın anahtarı bilgi Türkiye’nin kalkınması amacıyla Odası’nın, TÜİK’in yaptığı anket sonuçlatüm sektörlerde yapılacak yatırımların rına göre karar veriyor” dedi. Doğru bilgilerle sağlıklı verilerin doğru ve sağlıklı planlanmasının, gerçek Gerek EBSO gerekse TÜİK’in yaptığı ortaya konulduğu istatistikler, bilgilerle hazırlanmış istatistiksel veriler anket çalışmalarında firmalardan alınan hem sektörlere yol haritası oluyor sayesinde mümkün olabildiği bir kez bilgilerin tamamıyle gizli tutulduğunu, bu hem de yerli ve yabancı yatırım daha ortaya çıktı. nedenle hiç kimsenin bilgileri rakiplerinin kararlarını yönlendiriyor.. Başbakanlığa bağlı Türkiye İstatistik eline geçecek diye çekinmemesi gerektiKurumu, Ege Bölgesi Sanayi Odası Mecğini vurgulayan Taşkın, “Bütün firmalarılis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu Başkanı Tamer mızı kendi işlerinin, sektörlerinin, kent, bölge ve Türkiye ekonoTaşkın’ı kurum tarafından yürütülen Sanayi ve İş İstatistikleri misinin gelişmesine katkıda bulunmak üzere sağlıklı bilgilerle bu Uygulamaları’na kendi şirketleri hakkında zamanında ve doğru anket çalışmalarına katılmaya çağırıyorum” diye konuştu. bilgi verdikleri, bunu sürekli hale getirerek yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür belgesi ile ödüllendirdi. Yorgancılar ile Taşkın’a Küçük ama önemli destek TÜİK Başkanı Doç. Ömer Demir’in imzaladığı teşekkür belgeleEBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da, devletin küçük rini TÜİK İzmir Bölge Müdürü Rıdvan Yaka takdim etti. ama anlamlı desteğinin sanayicinin bakış açısını değiştirdiğini söyledi. TÜİK’in bir çalışma gerçekleştirildikten sonra konunun Bilgi herkese lazım muhataplarına yaptığı jestin diğer kurumlara da örnek olmasını EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, yatırım planlaisteyen Yorgancılar, “Biz sanayiciler olarak sahip olduğumuz maları ve kararlarının istatistiksel verilere bakılarak değerlendifabrikalarımızda yaptığımız üretim için kullandığımız enerji rildiğini söyledi. TÜİK’in geçen yıl EBSO’nın katkılarıyla İzmir’e başta olmak üzere ödediğimiz vergi ve fonlarla devletle ortailişkin önemli bilgilerin yeraldığı “Bölgesel İzleme Göstergeleri” ğız. Vergi dairesi veya Sosyal Güvenlik Kurumu temsilcilerinin kitabını hazırladığını hatırlatan Taşkın, “İzmir’e yatırım yapmayı sadece denetim olduğu zamanlarda değil diğer zamanlarda da düşünen girişimcilerin ve bunu yönlendirecek devletten şirkete kapımızı çalıp misafirimiz olmasını, kendi alanlarını ilgilendiren her düzeyde karar vericinin doğru bilgilere, istatististiklere ihtiya- çalışmalara yönelik küçük jestler yapmasını isteriz. Bir belge cı var. Yatırım rotasını İzmir’e çeviren herkes Ege Bölgesi Sanayi verilmesi şevkimizi artırır, bakış açımızı değiştirir, işbirliğimize ebsohaber 14 nisan 2008 HABER ve üretimimize daha bir canla sarılmamızı sağlar” dedi. İsabetli karar için doğru bilgi Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) İzmir Bölge Müdürü Rıdvan Yaka, gerek Türkiye'yi yönetenlerin gerekse yatırım yapmak isteyenlerin doğru kararları verebilmelerinin yolunun doğru bilgiden geçtiğini ifade etti. Yaka, "Biz, sağlıklı, gerçekçi ve güncel bilgi vermekle yükümlüyüz. Bunun için tüm güncel imkanları kullanıyoruz. Bu ülkenin yöneticisine, sanayicisine ışık tutmaya çalışıyoruz. Ancak bilginin üretilmesi için herkesin katkısına ihtiyacımız var" diye konuştu. Rıdvan Yaka, bugüne kadar bilgi aldıkları özel sektöre bilgi dönüşümü için çalıştıklarını da vurguladı. Şirketlerin "rakiplerimin eline geçer" korkusuyla doldurmadıklarını belirten Yaka, "Enstitü, toplanan istatistiki bilgilerden kişisel ve özel nitelikte bulunanları resmi ve özel herhangi bir makama vermekten ve açıklamaktan yasaklıdır. Bu bilgileri toplayan ve düzenleyen memurlar dahi kesin bir saklılık göstermeye mecburdurlar. Bu bilgiler herhangi bir şekilde açıklanamaz. Mahkeme kararıyla bile alınamaz. Mahkeme alsa bile delil olarak gösterilemez, gösterenlere de kanuni ceza uygulanır" diye konuştu. AB’ye uygun istatistik DİE’nin girişimcilerin yapısı, faaliyet ve performansı ile ilgili bilgilerin derlenmesi amacıyla başlattığı Yıllık Yapısal İş İstatistikleri Anketi alan uygulamasıyla yaklaşık 6 bin işyerinin bilgilerinin derlenerek Avrupa Birliği'ne uyumlu iş istatistikleri üretiliyor. Sanayicilerin Yapısal İş İstatistikleri Anketi soru formunu eksiksiz doldurma konusunda gerekli hassasiyeti göstereceklerine inandıklarını belirten DİE İzmir Bölge Müdür Vekili Rıdvan Yaka, şunları söyledi: "Soru formundaki bilgilerin veri girişi yapılarak bilgilerin kamuoyuna sunulma sürecinin kısaltılmasını planlıyoruz. Elde edilecek istatistikler kalkınma planları ve yıllık programların hazırlanması, milli gelir tahminlerinin yapılması, ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısında meydana gelen değişimlerin izlenilmesi, uluslararası bilgi istemine ve uluslararası karşılaştırmalara olanak sağlaması, çeşitli araştırmalara kaynak teşkil etmesi amacıyla kullanılacak." Yapısal İş İstatistikleri Girişim Anketi'nde firmanın kimlik kartı niteliğindeki bilgilerin yanısıra ana faaliyet ve diğer faaliyet konuları, istihdam, çalışılan saat ve ödemeler, çalışanların departmanları ve nitelikleri, firmanın gelir ve giderleri, stokları, işverenin yurtdışı bağlantılı faaliyetleri, sabit sermaye yatırımı, satış ve amortismanları, üretim faaliyetlerinde kullandıkları makinalar ve güçleri, sermaye dağılımı, Ar-Ge ile ilgili giderleri, vergileri, merkezleri dışındaki illerde bulunan şube, mağaza, şantiye, maden ocağı gibi tüm birimleri hakkındaki veriler yeralıyor. Sanayiciye kayıt ve envanter uyarısı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü, ülke sanayinin durumuyla ilgili bilgi ihtiyacına yönelik olarak sanayi envanterinin öncelikli gündem haline geldiğini belirterek, sanayi işletmelerinin zaman kaybetmeden sanayi siciline kayıt olmaları gerektiğini bildirdi. Sanayi siciline kayıt olmayan veya yanlış bilgi veren işletmelere Sanayi Sicil Kanunu gereğince idari para cezaları verilecek. Sanayi ve Ticaret İzmir İl Müdürlüğü aracılığıyla yapılan duyuruda; sanayi sektörleriyle ilgili olarak çeşitli kurum ve kuruluşlardan veri toplandığı hatırlatıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından üretilecek istatistiklere temel teşkil edecek verilerin sadece ilgili kurumlar tarafından toplanılıp resmi istatistik programı çerçevesinde yayınlanması öngörülen duyuruda, yeni uygulamayla sürekli veri isteme işleminin sona ereceği gibi kaynakların daha verimli kullanılacağı bildirildi. Sanayi işletmelerine ait sicillerin tutulması, envanter yapılması, istatistiki bilgi toplama ve değerlendirme görevinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na verildiği belirtilen duyuruda, “Sanayi işletmelerinin Sanayi Sicil Kanunu kapsasında sanayi siciline kaydedilmesi ve ilgili firmaların uyarılması kanuni zorunluluk olurken sanayi envanteri çalışmalarında sağlıklı istatistik verilerin oluşmasına katkı sağlayacak. Sanayi işletmelerinin sanayi siciline kayıt işlemlerinin yapılması amacıyla Sanayi ve Ticaret İl Müdürülğü ile irtibata geçilmeli” denildi. 6948 Sayılı Sanayi Sicil Kanunu uyarınca; bir maddenin vasıf, şekil, hassa veya terkibini makina, cihaz, tezgah, alet veya diğer vasıta ve kuvvetlerin yardımıyla veya sadece el emeği ile kısmen veya tamamen değiştirmek veya bu maddeleri işlemek suretiyle devamlı ve seri halinde imal veya istihsal eden yerlerle madenlerin çıkarılıp işlendiği yerler sanayi işletmesi, buralarada yapılan işler de sanayi işleri sayılıyor. Sanayi işletmelerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nda tutulacak sanayi siciline kayıt ettirilmesi mecburi tutuluyor. Yeni açılan sanayi işletmelerinin de kayıt beyannamelerini faaliyete başlamalarından itibaren en geç iki ay içinde doldurup bakanlığa vermeleri, denetimler sırasında da görevlilere ibraz edilmesi gerekiyor. Sanayi siciline, sanayi işletmelirinin kuruluş ve faaliyetleri hakkında bilgi, sermaye, makine ve tesislerin cinsi, nevi, miktarı, imal ve üretim gücü gibi bilgilerin yanısıra, her sanayi işletmesi veya kolunun özelliğine göre bakanlık tarafından belirlenip beyanname ile istenecek bilgiler kaydediliyor. ebsohaber 15 nisan 2008 HABER İzmir Kalkınma Ajansı yeniden faaliyette İzmir Kalkınma Ajansı, Anayasa lerini söyledi. Bir yıldan bu yana çalışmaAnayasa Mahkemesi’nin kararı Mahkemesi’nin Anayasa’ya aykırı olmalarına ara verdikleri Kalkınma Ajansı’nın dığı gerekçesiyle Danıştay’ın yürütmenin çalışmalarının yeniden start alacağını üzerine çalışmalarına yeni bir durdurulması kararını reddetmesi üzerine belirterek, süreci şöyle anlattı; ivme ile başlayan İzmir Kalkın1 yıl aradan sonra çalışmalarına kaldığı “Kalkınma ajanslarının kuruluşuna ma Ajansı, kentin potansiyelini yerden devam edecek. ilişkin bir Bakanlar Kurulu Kararı vardı. dünyaya gösterecek. İzmir Kalkınma Ajansı Yönetim KuDanıştay’a açılan bir dava sonucu kururulu Başkanı ve İzmir Valisi Cahit Kıraç, luş kararnamesinin yürütmesi durduruldu. “Anayasa Mahkemesi’nin 30 Kasım 2007 tarihinde verdiği karar Kuruluş kanunundaki maddelerin Anayasaya aykırılığı gerekçedoğrultusunda yeniden kaldığımız noktadan başlamak üzere siyle Anayasa Mahkemesi’ne de yasanın iptali ile ilgili bir dava çalışmalarımıza start verdik” dedi. açıldı. Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz Kasım ayında aldığı kaİzmir Kalkınma Ajansı bürosunda düzenlenen 2008 yılı rarla kanunun Anayasa’ya aykırılığı olmadığına ancak iki madfaaliyetlerini düzenleyecek gündemi görüşmek üzere gerçekleşdenin iptaline karar verdi. Bunlar da çalışmamızı engelleyecek tirilen yönetim kurulu toplantısı, İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir maddeler değildi. Biri ajanslara uygulanan vergi muafiyeti ile Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İl Genel Meclisi ilgiliydi. Bu madde iptal edildi. İkincisi de kalkınma ajanslarında Başkanı İsmail Yılmaz, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu çalışan kamu personelinin işten ayrılmasıyla ilgiliydi. Buna göre Başkanı Tamer Taşkın, Ege Ekonomisi Geliştirme Vakfı Başkanı Bakanlar Kurulu kararıyla giren yine bu kararla, Üçlü Kararname Yılmaz Temizocak, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, ile işe giren yine bu kararla geri dönebilecek. İptal edilen bu iki Ödemiş Ticaret Odası Başkanı Mehmet Erdem, Torbalı Ticaret madde de bizim çalışmamızı engellemiyor.” Odası Başkanı Muzaffer Sekban katılımıyla gerçekleştirildi. Yola devam Kararname bekleniyor Yönetim Kurulu toplantısı öncesinde açıklama yapan Vali Cahit Kıraç, İzmir Kalkınma Ajansı’nın önderliğinde İzmir’in lider ve marka şehir olması için dinamiklerini harekete geçirecek- Vali Kıraç, Kalkınma Ajansı’nın çalışmasında önemli bir fonksiyon olan ve 100 kişiden oluşan Kalkınma Kurulu’nun teşkiline ilişkin kararnamenin ilgili maddesinin yürütmesinin durdurulmasından ise olumsuz etkilendiklerini söyledi. Bu nedenle ebsohaber 16 nisan 2008 HABER 100 kişilik Kalkınma Kurulu’nun faaliyette olmadığını belinten Vali Kıraç, “Önümüzdeki günlerde hükümetimiz ya yasal bir düzenleme yapacak ya da mevcut kuruluş kararnamesinde yapacağı değişiklikle bu çalışmaları düzenleyecek. Şimdiye kadar kontenjanlar il valileri tarafından belirleniyordu. Bu kurulların tekrar nasıl oluşturulacağına ilişkin süreci bekliyoruz. Önümüzdeki günlerde Devlet Planlama Teşkilatı kaynaklı bir kuruluş kararnamesi düzenlebilir veya yasada bir düzenleme yapılarak kalkınma kurulunun teşkili yeniden ele alınabilir” dedi. Kalkınma Ajansı’nın EXPO faaliyetine yakın bir iş yaptığını anlatan Vali Kıraç, STK, kamu kuruluşları ve mahalli idarelerin biraraya gelerek bilim ve kalkınma temelinde ortak hareket ettikleri bir platform oluşturduklarını söyledi. Vali Kıraç, yatırım destek ofislerinin yakında devreye gireceğini ve yatırımcının müracat ve ruhsat almak için buralara başvuracağını ifade etti. Bir yıllık sürede 6 personellerinin ayrıldığını belirten Kıraç, bu süreçte uzmanlarının da arşiv niteliğinde çalışmalarını sürdürdüğünü açıkladı. “Ajansların yaşaması için çalıştık” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, Vali Kıraç’ın ilk olarak Adana ve Mersin bölgesinde pilot olarak başlayan kalkınma ajansının bulunduğu illerden geldiği için bu konuda deneyimli olduğunu ifade etti. İzmir Kalkınma Ajansı’nın bu süreçte Mehmet Ali Susam ve Tuğrul Yemişçi’yi milletvekili olarak çıkarttığını anlatan Kocaoğlu, İl Genel Meclisi görevine ise İsmail Yılmaz’ın geldiğini söyledi. Kocaoğlu, Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak ile birlikte kalkınma ajanslarının yaşaması için Ankara’da çok ciddi çalışmalar yaptıklarını anlatarak, “Önemli katkılarda bulunacağına inandığımız arkadaşlarla birlikte tekrar çalışmaya başlayacağız. Kentimize hayırlı, uğurlu olsun” dedi. Alman firmalarına yatırım çağrısı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Almanya’da üretim maliyetleri veya yeni kuşakların aile işine ilgi duymaması nedeniyle kapanma tehlikesi altında bulunan fabrikaların İzmir’de Türk girişimcilerle üretimine devam etmesini istediklerini bildirdi. Almanya’nın en gelişmiş bölgelerinden Kuzey Ren Westfalya Eyaleti’nin ilk Alman eyaleti olarak İstanbul’da açtığı temsilciliğin (NRWINVEST) Müdürü Dr. Adem Akkaya, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret etti. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 50’sini Avrupa Birliği ülkeleriyle yaptığını, bunun da yine yarısından fazlasını Almanya ile gerçekleştirdiğini hatırlatan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Kuzey Ren Westfalya eyaletinin açtığı temsilcilikle Türkiye ile ekonomik ilişkilerini daha yukarı noktalara taşımayı hedeflemesinden mutluluk duyduklarını söyledi. Tamer Taşkın, Kuzey Ren Westfalya eyaletinden gelen heyetlerin EBSO’yu ziyaret ettiğini, kendisinin de Almanya’da İzmir ve Ege’yi tanıtan seminerler verdiğini hatırlattı. Almanya’da 800 bin kadar şirketin faaliyetine son verme noktasına geldiğini hatırlatan Taşkın, “Yılların emek, bilgi ve sermayesiyle kurulan şirketlerin kapanması doğru değil. Kuzey Ren Westfalya Temsilciliği aracılığıyla bu şirketlerin Türkiye’de, İzmir’de üretimlerine Türk girişimcilerle işbirliği içinde devam ettirmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Bu işbirliği sayesinde bizler yeni iş fikirleriyle, teknolojiyle tanışacağımız, ülkemizdeki sanayi hamlesine yeni katkılarda bulunacağımız gibi yine o şirketlerin kanalıyla dünyada yeni ihracat pazarlarına da ulaşabilecğiz” dedi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, İzmirli sanayicileri de bu işbirliği fırsatlarından yararlanmaya çağırdı. Kuzey Ren Westfalya Eyaleti Temsilcilik Müdürü Dr. Adem Akkaya da, Almanya’nın en güçlü eyaletinin Türkiye’nin önemli bir iktisadi partner olduğuna dair açık mesaj vermek istediğini, yeni yatırımcılar kazanmaya çalışacaklarını ifade etti. ebsohaber 17 nisan 2008 ULUSLARARASI İzmir dünyaya yön veren şehirler arasına giriyor Millî gelir hesaplamasında Birleşmiş Milletler sistemi yerine Avrupa Birliği sistemi esas alınırken, millî gelir rakamları yaklaşık üçte bir oranında büyüdü. Bu durum, millî gelirde reel bir artışı ifade etmiyor ancak ekonominin aslında var olan ama eski hesaplama ile ölçülemeyen üçte birlik bölümü gün yüzüne çıkarıyor. Hal böyle olunca uluslararası danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers’ın (PWC) “Dünyada En Büyük Şehir Ekonomileri Hangileri ve Bu 2020 Yılında Nasıl Değişecek” başlıklı Mart 2007 tarihli raporundan dünya ekonomisine yön veren, en büyük ekonomiye sahip 100 şehir içinde Türkiye’den İstanbul 133 milyar dolarlık gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) ile 34., Ankara 42 milyar dolarlık gayri safi yurtiçi hasılayla 94. sırada yer alıyordu. Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir, ilk 100’e giremezken, 31 milyar dolarlık GSYH ile 117’ncilikte kalıyordu. 41 milyar dolarlık güç Yeni millî gelirle birlikte İstanbul’un GSYH rakamı 133 milyar dolardan 176’ya, Ankara’nınki 42 milyar dolardan 56’ya, İzmir’inki ise 31 milyar dolardan 41 milyar dolara yükselecek. Böylece, ekonomide en büyük 100 dünya şehri içinde, İstanbul, 26., Ankara 80. ve daha önce listeye giremeyen İzmir ise 99. sıraya yükselecek. Yeni sıralamada İstanbul, Melbourne, Şanghay, Barselona, Rio de Janiero, San Diego, Minneapolis, Pheonix, Sidney gibi dünya şehirlerini geride bırakacak. Dünya ekonomisinin lokomotif şehirleri Şehir GSYH (milyar dolar) 1- Tokyo......................................... 1.191 2- New York.................................. 1.133 3- Los Angeles................................... 639 4- Chicago........................................ 460 5- Paris . ........................................... 460 6- Londra.......................................... 452 7- Osaka/Kobe.................................. 341 8- Mexico City.................................. 315 9- Philadelphia.................................. 312 10- Washington DC.......................... 299 34- İSTANBUL.................................. 133 80- ANKARA....................................... 56 117- İZMİR......................................... 31 ebsohaber 18 nisan 2008 ULUSLARARASI Dünya zirvesi için İzmir’i istiyorlar Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu da, EXPO 2015’in İzmir’in hakkı olduğuDünya Fahri Konsoloslar Birliği (FICAC) Başkanı Arnold Foote, gelecek nu belirtti. EXPO 2015 adaylık sürecinde yıl düzenleyecekleri “Dünya Kongresi”ni İzmir’in üzerine düşeni yerine getirdiğine Başkanı Arnold Foote, EBSO ziyaİzmir’de yapmayı istediklerini söyledi. inandığını söyleyen Foote, 2009’daki retinde “İzmir dünyanın en güzel Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Tamer Dünya Fahri Konsoloslar Kongresi’ni kentlerinden biri. Yatırımcıları Taşkın da, Foote’un önerisini destekleİzmir’de yapmayı arzuladıklarını ifade etkileyecek avantajlar var” dedi. diklerini belirtirken, her biri başarılı işaetti. Arnold Foote, “İzmir dünyanın en damı olan fahri konsolosların gelmesinin güzel kentlerinden biri. Burada dünyaİzmir’in yatırımlardan alacağı payın artmasına da olumlu katkı daki yatırımcıları etkileyecek önemli avantajlar bulunuyor” diye yapacağını ifade etti. konuştu. Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu Başkanı ve Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu üyesi ve Hindistan'ın Jamaika’nın Türkiye Fahri Konsolosu Arnold Foote, Dünya Fahri İzmir Fahri Konsolosu Turgut Koyuncuoğlu federasyonun, son Konsoloslar Güney Asya Komite Başkanı Dr. Virachai Techavijit, dönemde değiştirdiği teşkilatlanma yapısıyla hızla geliştiğini, Hindistan İzmir Fahri Konsolosu ve İzmir Konsolosluk Erkanı üye sayısını 4 bine çıkardığını söyledi. Koyuncuoğlu, yaptıkları Başkanı Turgut Koyuncuoğlu, Jamaika’nın İstanbul Fahri Başgörüşmelerde federasyonun 2009 yılı genel kurul toplantısının konsolosu Aykut Eken ile Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu Türkiye'de düzenlenmesi için çaba gösterdiklerini belirterek, Yönetiminden oluşan heyet, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başka“2009 için yaptığımız girişimde büyük ihtimalle başarılı olacanı Tamer Taşkın’ı ziyaret etti. Aynı zamanda kendisi de 1992 ğız. Ancak konu kesinleşmedi” dedi. yılından bu yana Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İzmir Fahri Arnold Foote, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’a Başkonsolosu olan Taşkın, heyete ev sahipliği yapmaktan duyziyaret anısı olarak FICAC’ın plaketini armağan etti. duğu mutluluğu dile getirdi. Fahri konsolos olarak ülkeleri temsil etmelerinin yanında her biri başarılı işadamlarından oluşan Gül’e altın yıldız heyete İzmir ve Ege’yi tanıtıcı bir seminer veren Tamer Taşkın, Dünya Fahri Konsoloslar Birliği, Cumhurbaşkanı Abdullah Türkiye’de sektörel üretim çeşitliliğinin yanısıra iklimi, ulaşım Gül’e ülkesine yaptığı katkılardan dolayı altın yıldız ödülü verdi. imkanları, nitelikli işgücü ve sosyal yaşamıyla yatırım yapılabiIzmir Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde İzmir’deki fahri konlecek en uygun kentin İzmir olduğunu söyledi. EBSO Yönetim solosların da katılımıyla gerçekleştirilen Dünya Fahri Konsoloslar Kurulu Başkanı Taşkın, “Odamızın 4 bin 500 üyesi gıdadan Birliği geleneksel yemeğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e tekstile, inşaattan kimyaya, otomotiv yan sanayiinden makineye verilen FICAC Gold Star ödülü ve beratı, programa katılamayan kadar 45 değişik sektörde dünya pazarlarında rekabet edebilen Cumhurbaşkanı Gül’ü temsilen İzmir Valisi Cahit Kıraç’a takdim üretim yapıyor. Geleneksel ihracat pazarlarımızın yanında dünedildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü “Tecrübeli bir insan, sayada daha gidilebilecek, işbirliği yapılabilecek, ortak yatırımlar dık bir demokrat ve inanmış bir Avrupalı. Eşi olmayan bir lider” gerçekleştirilebilecek bölgeler ve ülkeler olduğunu biliyoruz. sözleriyle niteleyen Dünya Fahri Konsoloslar Birliği Başkanı Ülkelerimiz arasındaki dostluk ilişkilerini hep birlikte çalışarak Foote, “O, modern bir devrimci ve 21. yüzyılın çok boyutlu ekonomik ilişkilerle güçlendirmeyi arzu ediyoruz” dedi. zorluklarının üzerinden gelecek olan, Türk insanının kaderini Dünya Fahri Konsoloslar Federasyonu Başkanı Arnold Foote belirleyecek olan büyük bir lider” diye konuştu. ebsohaber 19 nisan 2008 ULUSLARARASI Hollanda İzmir’de destek ofisi açacak İzmir’deki yatırımları artan ve yeni işbirlikleri yapma kararı alan Hollanda, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulunmak ve yeni yatırımcıları kente yönlendirmek amacıyla bir destek ofisi açmak istiyor. Hollanda Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müşaviri Willem van Rossem, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret etti. EBSO’nun geçtiğimiz kasım ayında Hollanda’da gerçekleştirdiği tanıtım seminerinin olumlu etkisini hatırlatan Rossem, “İzmir’de iş yapmak isteyen yatırımcılarımıza yol göstermek, bürokratik işlemlerinde yardımcı olmak amacıyla Büyükelçilik olarak İzmir’de bir Nedherland Support (Hollanda Destek) Ofisi açmak istiyoruz” dedi. Hollanda’dan kasım ayında bir ticaret heyetinin Türkiye’ye geleceğini haber veren Willem van Rossem, İstanbul ve İzmir’de firmarla ikili iş görüşmeleri yapılacağını söyledi. Rossem, “Türkiye’deki yüksek teknoloji, Hollanda firmalarının iş ve ticaret yapma isteklerini artırıyor. Hollanda heyetindeki firmalar özellikle bilişim, yazılım, altyapı, denizcilik, su arıtma, içmesuyu iyileştirme, rüzgar başta olmak üzere yenilenebilir enerji ile ilgileniyorlar. Bu sektörlerde iş yapan veya ilgi duyan İzmirli sanayicilerle ileriye yönelik işbirlikleri kurulabilir” diye konuştu. üretim yapan şirketler, sektörel çeşitlilik, yetişmiş insan kaynağı, hava, kara ve deniz ulaşımı, iklim, sosyal yaşam kalitesi ve ekonomik refah ile iklim başta olmak üzere en büyük avantajları İzmir’in sağladığına dikkat çeken Tamer Taşkın, Hollanda’ya üç saatlik uçuş mesafesinin de yatırımcılar tarafından değerlendirileceğine inandığını söyledi. Tamer Taşkın, ESBAŞ’ta havacılık konusunda bir kümeleme oluşturulduğunu, bazı uçak parçaları ile rüzgar türbinlerine kanat ve gövde üreten firmaların bulunduğunu belirtirken, İzmir’de güçlü konumda olan sektörlerden otomotiv ve yan sanayi ile tarım ve hayvancılık alanında çiçekçilik, seracılık, süt ve süt ürünlerinde Hollandalı firmaların ortaklık yapabileceğini bildirdi. Taşkın: EBSO hazır Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, Hollandalı şirketlerin İzmir’de yatırım yapması ve Hollanda Büyükelçiliği’nin destek ofisi açması konusunda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını bildirdi. EBSO bünyesinde Türk-Alman Akademisyenleri ve İşadamları Derneği ile Fransız Ticaret Odası delegasyonunun bulunduğunu hatırlatan Taşkın, “Arzu edilirse Hollanda Destek Ofisi’ne de Odamızda yer verebiliriz” dedi. Türkiye’de yatırım konusunda uluslararası pazarlara yönelik Hollandalılar İzmir’i sevdi İzmir’de Hollanda sermayeli 84 şirket, doğrudan ve dolaylı olarak toplamda 10 bine yakın kişiye istihdam olanağı sağlıyor. Yeni yatırımlarla bu rakamlar artacak. Geçen yıl 239 Hollandalı şirketin adım attığı Türkiye’de Hollandalılar, İzmir’e de yatırım yapmaya başladı. İzmir’in farklı noktalarında üretim ve ticaret yapan şirketleri ile faaliyet gösteren Hollandalılar, rüzgar enerjisinden tekstile, kimyadan savunma sanayine kadar birçok sektörde faaliyet gösteriyor. Kentte 75 Hollandalı firma üretim ve ticaret yaparken, Ege Serbest Bölgesi’nde üretim ve ticaret yapan 9 Hollanda firmasında ise 1251 kişi istihdam ediliyor. Toplamda ise 10 binin üzerinde kişiye iş olanağı sağladığı tahmin ediliyor. Türkiye’de Hazine kayıtlarına göre 1308 Hollandalı firma üretim ve ticaret gerçekleştirirken, ABN AMRO, Philips, Shell ve Unilever gibi şirketler 10 yılı aşkın süredir faaliyette. Hollandalı şirket- lerin yüzde 53’ü İstanbul, yüzde 17’si Antalya’da bulunurken, İzmir ile Muğla yüzde 7’şer oranla eşit konumda. Hollanda şirketleri 2005-2007 yılları arasında toplam 11 milyar dolarlık yatırıma imza attı. Hollanda Hükümeti’nin kurduğu ve 3 yıldır ülkemizde faaliyet gösteren TIC Turkey Yatırım Ajansı ise daha çok Hollandalı yatırımcının Türkiye’ye yatırım yapması için çalışıyor. Ajansın başına da bir direktör atayan Hollanda Hükümeti, ülkesindeki firmalara Türkiye’deki yatırım avantajlarını anlatıyor. Hollanda hükümeti, 2006 yılında da ticaret ve yatırımların geliştirileceği öncelikli ülkeler planında Türkiye’yi ilk sıraya almıştı. Bu kararını Türk şirketlerle ortaklık kuracak Hollandalı yatırımcılara 750 bin euroluk hibe teşviğiyle destekleyen Hollanda hükümeti, Türkiye’ye olan ilgiyi de bu sayede artırdı. Hollandalılar GAP’taki tarım yatırımlarına da ilgi duyuyor. ebsohaber 20 nisan 2008 ULUSLARARASI Erez “barış projesi” olacak İsrail’in Türkiye Büyükelçisi Gabby Levy, İsrail’in boşaltacağı Erez Sanayi Bölgesi’nin TOBB yönetiminde yeniden işletmeye açılmasını öngören proje için “Bu, bir barış projesidir” dedi. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret eden İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy, İsrail’in boşaltacağı Erez Sanayi Bölgesi’nin TOBB yönetiminde yeniden işletmeye açılmasını öngören projeyi desteklediklerini ifade etti. Bu projenin bütün dünyaya örnek olacağını belirten Levy, “İlk defa barışa katkı sağlayacak bir proje bu. Bu çok değerli bir adım olacak. Sanayiye katkı sağlamasının yanısıra politik olarak büyük anlam taşıyacak” dedi. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi için çalıştıklarını belirten Levy, karşılıklı işbirliği imkanları için neler yapılması gerektiği konusunda EBSO Başkanı Taşkın ile fikir alışverişinde bulunduklarını ifade etti. Levy, “Karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi için temsilcilik ya da konsolosluk bazında girişimler yapılabilir. İzmir ile Tel-Aviv arasında direk uçuşların başlamasının da ilişkilerin gelişmesine büyük yarar sağlayacağına inanıyoruz” diye konuştu. Türkiye’nin İsrail’e ihracatının 2.8 milyar dolar, ithalatının ise 2.1 milyar dolar olduğunu kaydeden Taşkın, İsrail ile atık suların temizlenmesi, damla sulama gibi su teknolojisi, telekomünikasyon, yazılım alanlarında işbirliklerine gidilebileceğini vurguladı. Taşkın: Yerimizi alırız EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, TOBB’un girişimleriyle hayata geçirilen ve İsrail ile Filistin arasında uluslararası yatırımcılara açılacak Erez Sanayi Bölgesi Projesi’nin dünyada örnek bir proje olarak gösterildiğini söyledi. Taşkın, “Bu projenin hayata geçmesi halinde sanayiciler olarak bizler de yerimizi alırız” dedi. Çin heyeti EBSO’da Çin Tianjin Serbest Bölgesi Genel Müdür Yardımcısı Tian Deli, madencilik ve mobilya sektöründe ortak yatırım yapmak istediklerini söyledi. Tianjin Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren mobilya ve madencilik sektöründen 12 firma temsilcisi, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret etti. EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu ile biraraya gelen Tian Deli, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun geçen yıl yaptığı Çin ziyareti sırasında iki kent arasında kurulan ilişkiyi devam ettirmeyi istediklerini belirtti. İzmir'e ilk kez geldiklerini ve bu kentte birlikte çalışmayı hedeflediklerini kaydeden Tian Deli, şunları söyledi: “Çin ekonomisi hızlı şekilde gelişiyor. Artık dünyanın değişik ülkelerinde de yatırım yapmak istiyoruz. Bu amaçla Ortadoğu'da çeşitli ülkelerde incelemelerde bulunuyoruz. İzmir’de Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret ettik. Ege Serbest Bölgesi’ni gezdik. Bölgenin şansı çok büyük. İzmir'de yatırım yapmak için birçok neden var. Ege Bölgesi Sanayi Odası ile Tianjin Ticaret Odası bu konuda işbirliği yapabilir. Heyetimizde, madencilik ve mobilya sektöründen temsilciler var. Bu iki sektörde de ortak yatırımlar yapmak, ortak üretimi Avrupa'ya satmak istiyoruz” dedi. ebsohaber 21 nisan 2008 ULUSLARARASI Türkler Şili’den dünyaya açılabilir Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Güney Amerika’da yer alan 16 milyon nüfuslu Şili’nin Türkiye ile rakip olmadığını belirterek, iki ülkenin birbirlerinden faydalanabilecekleri iş kollarına sahip olduğunu söyledi. Şili’nin Ankara Büyükelçisi Francisco Marambio, Yabancı Yatırımlar Başkan Yardımcısı Carlos Eduardo Mena ve Fahri Konsolos Martin Sanford, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret ederek iki ülke arasındaki iş ilişkileri hakkında fikir alışverişinde bulundu. Şili ve Türkiye arasında yakın zamanda imzalanacak olan Serbest Ticaret Antlaşması öncesi girişimcilerin biraraya gelmesi için ilk adımın atıldığı ziyarette Şili ve Türkiye’deki yatırım avantajları masaya yatırıldı. “Rekabet değil karşılıklı fayda” Ziyarette konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Avrupa ile yoğun ticari ilişkiler olmasına rağmen Türk yatırımcıların Güney Amerika’yı çok iyi tanımadığını söyledi. Güney Amerika gibi coğrafyalarda önemli yatırım avantajlarının olduğuna dikkat çeken Taşkın, “Kendimizi bulunduğumuz coğrafyada çok rahat hissediyoruz. Ancak dünyanın başka bölgelerinde farklı fırsatlar var. Pasifik kıyısındaki Şili’nin karşısında Çin, arkasında büyük Amerika kıtası var. Şili, bakır madenciliği, balıkçılık, şarap üretimi ve tarım gibi alanlarda güçlü bir ülke. Türkler ne yazık ki bu ülkeyi çok iyi bilmiyor. Aynı şekilde Şilili yatırımcılar da burayı bilmiyor. Şili Türkiye’de fahri konsolosluk açarak bu anlamda büyük fırsat tanıdı. Biz Şili ile rakip değiliz, birbirimizden faydalanabileceğimiz iş kollarına sahibiz” diye konuştu. Şili ile Türkiye’nin üretim ve yatırım alanları konusunda birbirine rakip değil, birbirinden faydalanacak iş kollarına sahip olduğunu vurgulayan Taşkın, “Biz Şili üzerinden Güney Amerika, ABD ve Çin’e ulaşırken, Şilili yatırımcılar da Türkiye üzerinden bizim komşularımıza ulaşabilirler. Biz de Şili’yi daha çok gündemde tutarak yeni pazarlar açmaya çalışacağız” dedi. Şili’nin ekonomik anlamda istikrarlı bir ülke olduğunu dile getiren Taşkın, bu avantajların imzalanacak olan Serbest Ticaret Antlaşması ile daha da artacağını savunurken “EBSO olarak da Santiago Ticaret ve Sanayi Odası ile işbirliği anlaşması yapmanın zeminini hazırladık” diye konuştu. “Şili bir sıçrama tahtası” Şili’nin Ankara Büyükelçisi Francisco Marambio ise İzmir’in kendileri için çok önemli bir şehir olduğunu belirterek, burada bir fahri konsolosluk açmalarının da gösterdikleri önemin işareti olduğunu dile getirdi. İki ülke arasında imzalanacak serbest ticaret anlaşmasıyla kısa sürede ticaret hacminin 2-3 kat artacağını kaydeden Marambio, “İzmir'de büyük fırsatlar var. Türkiye ile Şili arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmemiz lazım. Ekonomik anlamda yapılan girişimler politik olarak da iki ülke- nin daha fazla yol katedebilmesini sağlayacaktır” diye konuştu. Şili Yabancı Yatırımlar Başkan Yardımcısı ve yatırım alanındaki Büyükelçisi Carlos Eduardo Mena ise, amaçlarının imzalanacak antlaşma öncesi Şili’yi tanıtmak olduğunu hatırlatarak Şili’nin coğrafi konumundan kaynaklı ticari ilişkisi bulunan ülkeler için bir “sıçrama tahtası” görevini gördüğünü söyledi. Mena, Şili’nin serbest ticaret anlaşmaları sayesinde 3,5 milyar insana kolaylıkla ticaret yapabilme imkanı sunduğunu belirterek, “Bu pazarların çoğu ile sıfır vergi ile ticaret yapabiliriz. Yaptığımız bu antlaşma ile birlikte Türkiye’de ticaretle uğraşan şirketler Şili’den Çin’e, Japonya’ya, Kore’ye, Kuzey Amerika ve Latin Amerika’ya direkt ticaret yapabilirler. Bu platform aynı şekilde bizim Türkiye üzerinden yapacağımız ticaret doğrultusunda da işleyebilir. Bu birliktelik sadece yatırımları değil, ticari ilişkileri de beraberinde getirir” açıklamasını yaptı. Şili’nin yatırım ve ticari avantajları ile ilgili de bilgi veren Mena, yabancı yatırımcıların ülkede değişebilecek mevzuattan etkilenmediklerini, yeni bir teknoloji getiren ya da ürettiği teknolojiyle ülkeye katkıda bulunan yatırımlara nakit teşvikler verildiğini, ayrıca dünyadaki 3.5 milyar insana ulaşabilen ticari ortamın da önemli bir teşvik olduğunu ifade etti. 30 Ocak 1926 tarihinde imzalanan dostluk anlaşmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk Latin Amerika ülkesi olan Şili, 16 milyon nüfusuyla 70 milyar dolarlık ihracat yapıyor. İthalatı, ihracatının yarısı. Türkiye ile Şili arasıdaki dış ticaret ise 700 milyon dolar civarında. Serbest ekonomi uygulamasında Latin Amerika ülkeleri arasında birinci olan Şili, dünyanın 14’ncü büyük ekonomisi olarak dikkat çekiyor. “Dünyanın bittiği yer” ya da Aymara yerlilerinin diline göre denizin başladığı yer anlamına gelen Şili, Türk vatandaşlarına 90 günü geçmeyecek seyahatlerinde vize uygulamıyor. ebsohaber 22 nisan 2008 ULUSLARARASI AB’nin cirosunun 3’te 1’i Türklerden Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı diğer kıta ülkeleriyle ilişkilerin daha da (TAM) Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, Avrupa Birliği ülkelerindeki 102 yaptıkları araştırma sonucuna göre Almanya’nın bu süreçte en iyi ilişkileri bin Türk girişimci, 115 ayrı sektörAvrupa Birliği sınırlarında 5 milyon kurabileceğimiz bir ülke konumunda de yatırım gerçekleştiriyor. 200 bin Türk yaşadığını açıklayarak, olduğunu söyledi. Avrupa’daki Türk giri2020 yılında AB’de 190 bin Türk “Almanya’daki Türk girişimcileri ise 25 şimcilerin yeni iş ve yeni çalışma alanları iş sahibi olacak.. bin 500’den 70 bin 300’e ulaştı. AB’nin yarattığına işaret eden Taşkın, “AB’nin yıllık bütçesi 128 milyar Euro’yu aşmış milli gelirine Türkler büyük katkı sağlıyor. durumda, bunun 3’te 1’ini ise 45 milyar Euro ile Türkler gerçekBu katkı iki taraflı olarak daha etkin olabilir. Bunun için çalışmaleştiriyor” dedi. lıyız” dedi. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda TAM Vakfı ve EBSO işbirliği ile düzenlenen “Avrupa Birliği ve Almanya’da Türk GirişimciAlman tüketici Türk ürünlerine alıştı lerin Ekonomik Gücü ve Türkiye – Avrupa Ticari İlişkilerinde Almanya’da faaliyet gösteren Efe Fırat Firması Kurucu Rolleri” konulu panelde Avrupa’da Türk girişimcilerin yatırımları Genel Müdürü Ahmet Aktaş, bu ülkedeki tecrübelerini anlattı. ve ticari ilişkileri ile ilgili bilgi verildi. Panelde konuşan TAM Avrupa’da Türk ürünlerinin gücünün giderek arttığına dikkat çeDirektörü Prof. Dr. Faruk Şen, Avrupa Birliği’nde şu anda 102 ken Aktaş, “Türkiye’de özellikle gıda ürünlerinin gücü her geçen bin Türk girişimci bulunduğunu belirterek, bunların İtalyanlar gün daha iyiye gidiyor. Dünya ile nasıl rekabet edebiliriz onun veya Yunanlılar gibi 4-5 sektörde değil 115 ayrı sektörde yatırım savaşını veriyoruz. Alman tüketiciler Türkler sayesinde bugün gerçekleştirdiğini açıkladı. Türklerin yaptığı yatırımların kişi kahvaltılarında beyaz peynir ve pastırma gibi ürünleri tanıdı. Albaşı 107 bin Euro olduğunu kaydeden Şen, “Avrupa’da 470 bin man tüketicilerinde burada yaşayan Türkler ve Türk girişimciler kişiye istihdam sağlıyoruz. 2020 yılında AB’de 190 bin Türk iş sayesinde Türk ürünlerinde önemli bir talep yaratılmıştır” dedi. sahibi olacak. AB’ye yeni giren 10 ülkede ise 3 bin 500 girişimcimiz var. Bu rakam Bulgaristan ve Romanya ile birlikte ise tüm Farklı alanlardaki ilişikiler de geliştirilmeli AB genelinde 123 bin 500’ü buluyor” dedi. Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, Almanya’daki Türk Almanya’da faaliyet gösteren 70 bin Türk girişimcinin 20 girişimcilerinin ekonomide ulaştığı noktaya dikkat çekerken, bininin gıda sektöründe çalıştığını belirten Şen, bu sektörde ise Türkiye’de de 2 bin civarında Alman firmasının faaliyet gösteren fazla zeytin ve zeytinyağı satışı yapıldığını anlattı. Şen, ikinci diğini bildirdi. AB’de 20 yıl öncesine göre eğitim düzeyi giderek sırada turizm, üçüncü sırada ise konut sektörünün bulunduğunu yükselen, bulunduğu ülkenin diline hakim, sosyal uyum yeteanlatarak, “Özellikle turizm sektöründe İzmir ve Ege’nin kendini neği gelişmiş ve nitelik bakımından büyüyen dinamik bir Türk daha iyi tanıtması lazım. Almanya’daki 54 tur operatörünün 26 girişimci gücü oluştuğunu vurgulayan Aslan, “Almanya’da faalitanesi Türk kökenli. Ancak genellikle Türkiye’nin güneyi ile çayet gösteren Türk girişimcilerin yıllık toplam cirosu 32.7 milyar lışıyorlar. Türk işadamları yurtdışı fuarlarına katılarak kendilerini euroyu buluyor. Almanya’daki Türk girişimciler 2007’de işletme tanıtmalılar. EXPO sürecinde İzmir ve İzmirliler dünyaya açıldı” başına 110 bin euro olmak üzere toplam 7.7 milyar euroluk yatıdiye konuştu. rım hacmine ulaştı. Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret hacmi Gıda ve konut sektörlerinde de Ege’nin Avrupa’daki 30 milyar dolara çıktı. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin Türk girişimcilerden yararlanabileceğine dikkati çeken Şen, değişik alanlarda da geliştirilerek sürdürülmesi her iki ülkenin Almanya’daki 22 bin Türk gıda firmasının çoğunun üretimini yararına olacak. Çeşme’de kurulacak Türk Alman Üniversitesi de Türkiye’de yaptırdığını ifade etti. akademik ilişkilere ve ülkeler arasındaki dostluğa önemli katkılar EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, AB ve yapacak” diye konuştu. ebsohaber 23 nisan 2008 KAPAK Limanı özelleştiremiyoruz gemileri körfezde bekletiyoruz Sendikaların Danıştay’da açtığı Herkes stres içinde davalar nedeniyle özelleştirmede ihaleyi Türkiye’nin en büyük konteyner İş dünyasının ısrarlı takibi üzerine kazanan şirkete devri gerçekleştirilemelimanı olan İzmir Limanı, özelalınan önlemler redeniyle Nisan ayının yen Alsancak Limanı'nda son bir aydır leştirme sürecindeki aksamalar son haftasından itibaren körfezdeki gemi bir türlü bitmeyen sıkışıklık sonunda İznedeniyle yatırımlarını tamamlayoğunluğu bir nebze olsun azalırken hamir iş dünyasını isyan noktasına getirdi. len her gün ortalama 5-6 gemi beklemek yamıyor, gemiler bekliyor.. Türkiye'nin sürekli artan dış ticaretine zorunda kalıyor. Limanda yaşanan sıkıntı karşılık, özelleştirmenin yapılamamanedeniyle iskeleye yanaşamayan gemiler sı dolayısıyla bir türlü başlayamayan yatırımlar iş dünyasını günlük en az 20 bin dolar kayba uğruyor. Gemilerin körfezde çileden çıkardı. İzmir Valisi Cahit Kıraç'ın da bizzat çözüm için beklemesi siparişlerini zamanında Amerika ve Avrupa'daki müşdevreye girmesine rağmen, limandaki sorunların tam anlamıyla terilerine ulaştıramayan firmalara büyük zarara neden olurken, çözülemeyeceğini ifade eden İzmir iş dünyasının temsilcileri, ihracatçı firmalar Uzakdoğu ile rekabette en büyük avantajları "Limanda çözümün tek yolu özelleştirme sürecinin tamamlanolan Avrupa'ya yakınlık avantajını da kaybetme noktasına geldi. ması. Limanda ilk etapta 75 milyon dolarlık bir yatırım yapılması Kapasitesinin üstünde çalışan limanda yoğunluk nedeniyle çalıgerekiyor. Bu yatırımla limanın kapasitesi 2-3 kat artarken, veşanından, acentasına kadar herkes stres içinde çalışma yapmak rimliliği de yükselecek. Biz özelleştirmenin biran önce bitmesini zorunda kalırken, başta ihracatçılar olmak üzere herkes özelleşbekliyoruz" dediler. tirmeni biran önce tamamlanarak, kapasite artırıcı yatırımlara başlanmasını istiyor. 4 yılda 350 milyon dolar sıkışıklık zammı ödendi İzmir Limanı’nın özelleştirme süreci yılan hikayesine döndüğü için 4 yıl önce başlayan sıkışıklık zammı uygulaması ile limandan hizmet alan firmalar 350 milyon dolar fazla para ödemek zorunda kaldı. Bu paranın 75 milyon dolarlık kısmı İzmir Limanı’na harcansaydı limanın kapasitesi en az iki katına çıkabilirdi. Bu para ile aynızamanda orta halli bir liman inşa edilebilirdi. Ya da onlarca işletme ve firma kurulup binlerce insana istihdam sağlanabilirdi. Sıkışıklık zammının gündeme geldiği 2004 yılında Türkiye’nin ihracatı 63 milyar dolar iken bugün 115 milyar doları geçti. Ege Bölgesi’nin ihracatı ise 8 milyar dolar seviyesindeyken bugün 15 milyar dolara dayandı. Aynı artışlar ithalat rakamlarımız için de geçerli. Limandaki sıkışıklık gemi kaçırtıyor Yıllardır yapılamayan yatırımlar nedeniyle makine ve ekipman ihtiyacı karşılanamadığı için artan dış ticaret hacmine yetişemeyen Alsancak Limanı’nda yaşanan sıkışıklığın üzerine gemiler de uğramaz oldu. Limandaki sıkışıklık yüzünden körfezde 3 günden fazla beklemek zorunda kalan gemiler, günde en az 20 bin dolardan başlayan gemi kiralarını ödenemek ve sefer kaybı yaşamamak için rotalarını değiştirerek yüklerini İstanbul veya Mersin’in yanısıra Yunanistan ve İtalyan limanlarına boşaltmaya başladılar. Son 1 aydır günde ortalama 10 gemi limana yanaşamadığı için körfezde beklerken, Nisan ortasından bu yana Maersk Line firmasına ait 3 gemi, Turkonline’a ait 2 gemi İzmir’e uğramadan İtalya ve Yunanistan limanlarına demir attı. Yine aynı şirketlere ait iki geminin de İzmir Körfezi’nde beklemeye dayanamayarak yükünü yine Yunanistan ve İtalya limanlarına boşalttığı öğrenildi. ebsohaber 24 nisan 2008 KAPAK 7 gemiden 350 bin dolar kayıp İzmir Limanı’ndaki sıkışıklıktan dolayı rotasını başka limanlara çevirmeye başlayan gemiler nedeniyle kentin ekonomisi de büyük kayıplara uğruyor.. İzmir Limanı’na yanaşan bir gemi sadece devlete verdiği harçlar ve aldığı hizmetler karşılığında ödediği ücretlerle 20 bin doların üzerinde para bırakırken, geminin İzmir’den aldığı kumanya, su, akaryakıt gibi ihtiyaçlarıda dikkate alındığında bir geminin şehre en az 50 bin dolar katkı sağladığı hesaplanıyor. Buna göre bir haftada limana yanaşamayan 7 gemiden İzmir’in zararı 350 bin dolar oldu. Bu rakama ihracat ve ithalatçıların ürünlerini zamanında alamadığı için yaşayacağı müşteri kayıpları, başka limanlardan ürünleri yeniden İzmir’e getirilmesi için yapacağı masraflar dahil değil. 32 gemi 3 günden fazla bekledi Liman Başkanı Levent Köleteli de, 1-9 Nisan 2008 tarihleri arasında İzmir’e 35 konteyner gemisinin geldiğine ve bunun 32 tanesinin 3 günden fazla beklediğine işaret etti. Böyle bir durumda gemilerin haklı olarak ticari kaygılardan dolayı İzmir Limanı’na gelmek istemediğini anlatan Köleteli, bu sorunun kaygı verici noktaya ulaştığını söyledi. İzmir Valisi başkanlığında çözüm için çalışmalar yapıldığını ifade eden Köleteli, bunun da geçici bir rahatlama yaratacağını, asıl çözümün ise limanın sahibini bularak, yatırımların gerçekleştirilmesi olduğunu söyledi. 7 gemi başka limanlara gitti Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Erdoğan Yılmaz, limandaki sıkışıklık nedeniyle gemilerin artık İzmir Limanı’nı rotalarından çıkarmaya başladıklarını söyledi. Son 10 günde sıkışıklık nedeniyle 5 geminin İzmir Limanı’na uğramadan bölgedeki diğer limanlara gittiğini ifade eden Yılmaz, Körfez’de bekleyen iki geminin de beklemeye tahammül edemeyerek, başka limanlara gitmek üzere ayrıldığını kaydetti. Gemi trafiğinin sürekli arttığına işaret eden Yılmaz, “Şu anda Körfez’de gemilerin beklemesi ortalama 3 günü buluyor. Hiçbir armatör bu yükü kaldırmak istemez. Bu nedenle beklemek yerine başka limanlara yöneliyorlar. Bu sıkışıklığın kısa sürede biteceğini zannetmiyorum. Limanın kapasitesi yetmiyor. Makine ve ekipmanlar sık sık arıza yapıyor. 10 saatte yükleme ve boşaltması yapılacak geminin yeri geliyor 20 saatte işlemi tamamlanıyor. Bu da hep ihracatçı ve sanayicinin maliyetini artıyor. Kısa sürede bir çözüm bulunamazsa birçok gemi artık İzmir Limanı’nı güzergahından çıkaracaktır” dedi. Yeni iptaller gündeme gelebilir Liman’daki sıkışıklığın artık büyük bir sorun haline geldiğini vurgulayan Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Geza Dologh, Ulaştırma Bakanı’ndan sonra Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın da limana sahip çıkması gerektiğini söyledi. Gemilerin artık limana gelmek istemediğini dile getiren Dologh, “Bakalım daha neler göreceğiz. Limanın iyi yönetilememesi nedeniyle sıkıntılar her geçen gün artıyor. Gemilerin gelmemesi demek ihracatın yapılamaması demek. Bu da Türkiye ekonomisine darbe anlamına geliyor. Son 10 gün içerisinde 7 gemi limana uğramadı. Böyle devam ederse yeni iptaller de gündeme gelecek. Ankara artık bu işe dur demeli. Bu sadece ihracatçının değil, bütün Türkiye’nin sorunu” diye konuştu. Sıkışıklıktan kurtulmanın tek yolu özelleştirme Körfezde haftabaşına göre kuyruklar azalsada yine limanda sıkışıklığın devam ettiğini belirten Geza Dologh, özelleştirme sürecin tamamlandıktan sonra limanın ilk etapta 75 milyon dolarlık yatırıma ihtiyaç olduğunu söyledi. Yeni limana da ihtiyaç olduğunu yerinde Çandarlı olacağını açıklayan Dologh, "Mevcut limanın kapasitesi mutlaka artırılmalı. Tabii bunun için önce yargı sürecinin bitmesi gerekiyor. Limanda işi olan herkes yatırımlara biran önce başlanmasını bekliyor. Körfezde kuyruk- Gemilerin günlük zararı 20 bin doları buluyor Konteyner taşımacılığı yapan gemiler genellikle gemi sahipleri tarafından denizcilik taşımacılığı yapan şirketlere kiralanıyor. Gemi kiraları büyüklüklerine göre 20 bin dolar ile 100 bin dolar arasında değişiyor. Gemilerin yükleri deniz brokerları tarafından bulunuyor. Limana yanaşacağı tarih belli olan gemilerin yükleri limana getiriliyor. Gemi eğer zamanında limana yanaşamazsa sıkıntılar artıyor. Hem gemi geciktiği her gün başına 20-100 bin dolar arasında para kaybediyor. Hemde 2-3 sefer yapacağı sırada 1 sefer yaparak kazanç kaybına uğruyor. ebsohaber 25 nisan 2008 KAPAK Hong Kong’da köprü altları bile liman.. ların tamamen ortadan kalkması için bu şart" dedi. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, mevcut limanın kapasitesinin artırılması ile birlikte Çanakkale-Bodrum arasında yeni limanlar yapılması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmak istediğini ancak bu ihracatı gerçekleştirecek limanların şu anda bile yetersiz olduğuna dikkat çeken Taşkın, "Özelleştirme tamamlansa, Alsancak Limanı'nın kapasitesi 2-3 kat artırılsa bile liman artan dış ticaret hacmini karşılamaz. Bizim o nedenle yeni liman yatırımlarına başlamamız lazım. Bütçede kaynak yoksa yap işlet devret modeli ile mutlaka liman yatırımı yapılmalı. 5 vinçle 6 vinçle limancılık yapılmaz. Gemilerin körfezde beklemesinin maliyeti rekabet gücümüzün ortadan kalkması demek. Bu nedenle yeni liman yatırımları hemen başlamalı" dedi. Vapurlar bile karşıya zor geçiyor Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve NKM Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Nedim Kalpaklıoğlu da, İzmirLimanı’nda yaşanan sıkışıklığın had safhaya ulaştığını belirterek, gemilerin artık İzmir Limanı’na uğramadan gittiklerini ve ithalat ile ihracatın durma noktasına geldiğini söyledi. Gemilerin Mersin ve İstanbul Limanları’na yöneldiklerini ya da İsrail ve Lübnan gibi ülke limanlarına gittiklerini ifade eden Kalpaklıoğlu, yaklaşık iki aydır yaşanan sorunun artarak devam ettiğini belirterek, ihracata hazırladığımız malların hepsinin kontratları var belli zamanlarda yerlerine ulaşması gerekiyor. Limanda yaşanan sorun bizi sıkıştırmaya başladı. İhraç edeceklerimizi gönderemiyoruz. Gelen gemiler 3-4 gün bekliyor. Geçen hafta ihracat yapacaktık gemi sıkışıklık yüzünden limana yanaşamadığı için bir hafta bekledi. En sonunda gemi rotayı değiştirdi. Beyrut Limanı’na gitti. Bunlar üzücü. Çoktandır böyle birşey yoktu. Geçen hafta İzmir Limanı’nda bekleyen gemi 10’u geçmiyordu, bugünlerde 14 – 15 gemi dışarıda bekliyor. Eskiden gemiler maksimum 2 gün beklerdi. Şimdi gemilerin bekleme süresi 4 güne çıktı. Limandaki sıkışıklıktan körfez vapurları bile karşıya zor geçer hale geldi. Bunlar zaman ve para kaybı. Sana- İzmir Limanı’nın açılan davalar nedeniyle özelleştirilememesi sonucu gemilerin rotalarını değiştirmeye başlamalarıyla yaşanan ekonomik kayıplar dikkatleri dünyanın başka kentlerindeki liman yapısı ve işletmeciliklerine çevirdi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, 2006 yılındaki Hong Kong ziyaretinde çektiği fotoğrafları liman konusundaki her etkinlikte katılımcılarla paylaşırken, İzmir Limanı’nda tamamlanamayan özelleştirme sürecinin tamamlanamamasının yarattığı ekonomik kayıplara işaret etti. Dünyada liman konusunda söz sahibi ülkelerden biri olan Hong Kong’da köprü ayaklarının dibinin bile liman veya tersane olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Tamer Taşkın, bu yaklaşımın Türkiye’ye de örnek olması gerektiğini söyledi. yici süratli bir çözüm bekliyor. Bazı tedbirler alınırsa rahatlama olacak deniyor, biz biran önce gerekli önlemler ne ise alınmasını bekliyoruz” diye konuştu. Yatırım olmadan sorun bitmez Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu ise limandaki sıkışıklığın 4 yıldır devam ettiğini belirterek, limanda gerekli yatırımlar yapılmadan bu sorunun çözüleceğine inanmadığını söyledi. Liman’daki ihale sürecinin 32 aydır tamamlanamadığına dikkat çeken Türkmenoğlu, şunları söyledi; “Liman ihracatın ve ithalatın can damarı. Lojistik maliyetiniz ne kadar uygun ise başarılı olursunuz. Kurların düşük olduğu ülkede lojistik de pahalı hale gelirse rekabet edemezsiniz. Artık gemiler İzmir Limanı’na uğramak istemiyor. İhracatçıların cebinden dört yılda sıkışıklık zammı için 350 milyon dolar para çıktı. Bu para ile yeni liman yapılırdı. Gemiler yüklerini başka limanda boşaltıyorlar. İhracatçılar hem zaman, hem de para kaybediyorlar. Bu durumdan bütün Türkiye kaybediyor. Buna kimsenin izin vermemesi lazım.” ebsohaber 26 nisan 2008 KAPAK Kıraç’tan özelleştime öncesi ‘ara çözüm’ Alsancak Limanı’nın artan dış ticaret EBSO’da Organize Sanayi Bölgeleri İzmir Valisi Cahit Kıraç, özelleşhacmi sonucu gemi trafiğine yetişememetoplantısında sanayicilerle biraraya gelen si nedeniyle yaşanan sıkışıklığın çözümü Kıraç, limanla ilgili olarak gerekli önlemtirme süreci tamamlanamadığı için İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın, devreye lerin alınacağını belirterek kısa vadede için yatırım yapılamayan İzmir girmesi sonuç vermeye başladı. Konuya çözümlerin gerçekleşeceğini söyledi. İlk Limanı’ndaki sorunları çözmek için sahip çıkan ve çözüm için sektör temsiletapta limanın mevcut kapasitesinin artıbüyük gayret sarfediyor.. cileri ile biraraya gelen Kıraç, ara çözüm rılacağını vurgulayan Kıraç, “Bir gümrük için belirlenen 4 sorunun 2’sini çözdü. memurunun ataması yapıldı. 4 numaralı Öte yandan Danıştay 13. Dairesi'nin, İzmir Limanı'nın özelleşkapı aktif hale gelecek. Şu anda mevcut vinçler yetersiz kalıyor. tirilmesinin iptalini edilmesi istemini reddetmesi ile özelleştirÖnümüzdeki günlerde 2 vinç daha kiralanacak. Ayrıca liman menin önünün açılması ise ihracatçılar, sanayicileri sevindirdi. içindeki 10 bin metrekarelik stabilize sahayı da görüştüğüm İzmir Valisi Kıraç, Alsancak’taki limanın kapasitesinin kentin İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından asfaltla döşenecek” dedi. ihtiyaçlarına yetmeyeceğini belirterek Çandarlı’da yanında tersaneyle birlikte Türkiye’nin en fonksiyonel limanının hayata İzmir Efes’e dönmeyecek geçirileceği müjdesini de verdi. “Özelleştirme tamalanamadı diye limanı kendi haline bırakacak değiliz” diyen Kıraç, TCDD yetkilileri ile görüştüğünü ve Kapı ve asfalt sorunu çözüldü İzmir’in Efes gibi yok olmayacağını kaydetti. İzmir’in bir liman Vali Kıraç, öncelikle limanın 4 numaraları kapısı olan D kenti olduğunun altını çizen Kıraç, İzmir’in bu özelliğini kaybetKapısı’na gümrük memuru atanmasını sağladı. Atamayla birlikte mesini engelleyeceklerini belirtti. Kıraç, şöyle konuştu: “Limana devreye girecek olan yeni kapı ile liman içi trafiğinin önemli 1 ayda 140 gemi geldi. 100 tanesi 12 saatten fazla bekledi. oranda rahatlaması öngörülüyor. Özelleştirme sürecindeki limanımız altyapıda köklü yatırımlar Liman içinde konteyner depolama sahası olacak 10 bin metyapımasını bekliyor. Derinlik 8 metre, ardiye yetersiz. İçinde rekarelik alanın asfaltlanması içinde İzmir Büyükşehir Belediyesi bulunduğumuz süreçte yeni yatırım mümkün değil. Ancak beşeri ile görüşen Kıraç, bu alanın Belediye tarafından asfaltlanması ilişkilerimizi kullanarak altyapıyı daha verimli kullanabilmek konusunda da söz aldı. 2 vincin kiralanması için de TCDD için çözüm önerilerini araştırdık. İzmir bir liman kentidir, bu yetkilileriyle görüşen Kıraç, önümüzdeki günlerde bu sorunun özelliğini kaybederse Efes’e döner. Efes de zamanında yüksek da çözülmesini istiyor. Kıraç’ın limanda ilave personel takviyekapasitedeki bir liman kentiydi. Kentin liman yeri dolunca 250 si için de girişimlerine hala devam ettiği, TCDD yetkililerinin bin kişilik liman kenti de bitmiş oldu. Bizim şehrimizin böyle bir daha önce özelleştirilen limanlar nedeniyle atıl kalan personeli duruma düşmemesi için çalışıyoruz. Özellikle deniz hatlarına İzmir’e yönlendirileceği öğrenildi. sahip çıkacağız.” ebsohaber 27 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Ekonomiye taş gibi katkı Türk mermer sektörü, rezerv, kalite ve desen zenginliğinde, İzmir’de 14 yıldan bu yana gerçekleştirilen Marble fuarı ise tanıtımda dünya liderliğine oynuyor. 14. Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı (MARBLE 2008), İzmir Kültürpark Fuar Alanı’nda açıldı. İsmet İnönü Kültür Merkezi’ndeki açılış törenine Pakistan Kültür Bakanı Sikander Hayat Jeoganezi, Afyonkarahisar Valisi Haluk İmga, Aydın Valisi Mustafa Malay ve Afyonkarahisar Belediye Başkanı Abdullah Kaptan da katıldı. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı açılış töreninde Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan temsil etti. Önceki yıllarda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler veya Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in açılışını yaptığı fuarın bu yılki açılış törenine İzmir milletvekilleri de dahil hiçbir siyasetçi katılmazken, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ancak 28 Mart Cuma günü ziyaret edebildi. Marble 2008’in açılışında konuşan Vali Kıraç, Türkiye’nin mermerde dünyanın 7 büyüğü arasına girmeyi başardığını, son yıllarda özellikle işlenmiş mermer konusunda büyük aşama kat edildiğini ifade etti. Sektörün ihracatını 2007 yılında bir önceki yıla göre yüzde 21 artışla 1 milyar 250 milyon dolara çıkardığını dile getiren Kıraç, şöyle dedi: “Dünya rezervlerinin yüzde 40’ına sahip Türk mermer sektörü, dünya liderliğine oynayacak potansiyele sahiptir. Dünya doğaltaş talebinin önümüzdeki yıllarda 2 kata varan oranda artacağı düşünülürse bu potansiyeli iyi bir şekilde değerlendirmenin önemi bir kez daha ortaya çıkar. MARBLE Fuarı da hem sektörün hem de İzmir’in bir lokomotifi haline geldi. Sektör hep birlikte Türk taşını bir dünya markası haline getirmelidir.” Türkiye söz sahibi İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu ise mermer sektörüne blok mermer ihracatı ile başlayan Türkiye’nin artık bu işin sanatında uzmanlaşmaya başladığını belirtti. Mermerin tamamının yerli girdi olması nedeniyle cari açığın kapanmasında önemli rol oynadığını, sektörün ülkeye katkısının gelecek yıllarda katlanarak artacağına inandığını dile getiren Kocaoğlu, MARBLE Fuarı’nın sektöründe dünyanın ikinci büyüğü haline geldiğini ifade etti. Bu yıl 300 firmayı yer yokluğu nedeniyle kabul edemediklerini belirten Kocaoğlu, şöyle devam etti: “Eğer yanıt verebilseydik bu yıl dünyanın en büyük fuarını düzenlemiş olacaktık. Hedefimiz bunu gerçekleştirmektir. Fuarın düzenlendiği hollerin yetersiz olması nedeniyle sektörün de baskısıyla 3.5 yıllık bir çalışma sonucu başladığımız yeni fuar alanı çalışmalarında önemli bir aşamaya geldik. İnşaat yapımı için hiçbir engel kalmadı. Projenin ortaya çıkmasıyla inşaat başlayacak. Hedefimiz 2009 yılı Marble Fuarı’na yetiştirmek.” Kocaoğlu, Gaziemir’deki 330 dönümlük arazi üzerinde 150160 bin metre karelik fuar alanı yapmayı planladıklarını, bunun ilk etapta 70-80 bin metre karelik bölümünü ve kongre merkezini bitireceklerini söyledi. ebsohaber 28 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Bu yatırım için İzmir’de iş dünyası örgütleri ve 30 iş adamının ortaklığıyla 100 milyon dolar sermayeli şirket oluşturduklarını dile getiren Kocaoğlu, MARBLE 2008’e ilişkin olarak, “Fuar açılmadan önce stantları gezme fırsatı buldum. Gerçekten çok etkilendim. Bu işte nereye geldiğimiz konusunda çok etkileyici şeyler gördüm. Tüm mimarların, dekoratörlerin ve sanatçıların bu fuarı gezmesini tavsiye ediyorum. Çünkü bu fuar mermerden çıktı artık bir sanat şöleni haline geldi. Türk insanının neler yapabildiğini herkesin görmesi gerekiyor” diye konuştu. Törende konuşan DTM İhracat Genel Müdürü Ali Boğa ise sektörün bir süreden bu yana talep ettiği doğaltaş laboratuvarının kurulması konusunda Afyon Kocatepe Üniversitesi ile çalışmaların başladığını, burada dünyanın en iyi laboratuvarının oluşturulması konusunda gereken çabayı göstereceklerini dile getirdi. EBSO Meclis Üyesi Ahmet Taşpınar’a ait firmanın standı, mermerin tablo gibi işlendiği çalışmalarla ilgi odağı oldu. Mermerciler özel teşvik istiyor Tüm Mermer, Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği Başkanı Selahattin Onur, sektördeki sıkıntılara değinerek düşük kur, yüksek faiz ve dünyada yaşanan global krizden olumsuz etkilendiklerini belirtti. Onur, 2 bin ocak, 6 bin firma ve 200 bin çalışanı ile hizmet veren sektörün gelişmesi için teşvik uygulanmasını ve bürokratik engellerin kaldırılmasını istedi. Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Arslan Osman Erdinç, mermer rezervinin yüzde 40’nın bulunduğu ülkemizde mermer ihracatınının 1 milyar 250 milyon olduğuna dikkat çekerek, 100 milyar dolarlık pazarda bu rakamın oldukça düşük olduğunu vurguladı. Erdinç, “Altenratif pazarlar üzerinde çalışacağız. Tüm sıkıntılara rağmen sektörün ihracatı artacak” diye konuştu. EBSO Üyelerinin standları Marble fuarında Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyeleri Mehmet D. Atay, Ahmet Taşpınar ve Vedat Mecik’in sahibi olduğu firmaların standları da sergilenen ürünlerin kalitesi ve sunumuyla ziyaretçilerden tam not aldı. Marble ziyaretçileri, mermerin adeta bir kumaş gibi işlenip resim sanatı titizliğinde ortaya konulan ürünlerden gözlerini ayıramadı. Fuara bu yıl özellikle Çin, Hindistan ve Avrupa ülkelerinden 3 bin civarında yabancı ziyaretçi geldi. EBSO Meclis Başkan Yardımcısı Mehmet D. Atay’ın aile işletmesi mermertay.usa, taşın sade ama soylu görüntüsüyle sergilendiği yer olarak dikkat çekti. İzmir’e taş yağdı MARBLE 2008- 14. Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’na katılan 80 ülkeden 1097 firma, 26-29 Mart günleri arasında Kültürpark’ta 42 bin 500 metrekarelik alanda gerçekleşen fuar için işlenmiş, yarı işlenmiş ve ham olmak üzere toplam 8.500 ton doğaltaşı kente getirdi. 20 tondan 400 adet blok mermer ve doğaltaşın sergilendiği fuarda, 500 ton taş ise stand imalatı, sergileme materyali ve tasarım ürün olarak katılımcıların beğenisine sunuldu. EBSO Meclis Üyesi Vedat Mecik’in firması, taşın fonksiyonel kullanım alanlarına göre değerlendirildiği kaliteli ürünlerini müşterilerine tanıttı. ebsohaber 29 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ MARBLE.. Her geçen yıl daha ileriye İzmir’de 26-29 Mart 2008 tarihleri Doğu ve Güneydoğu arasında 14. kez gerçekleştirilen MARBLE Mermer ve doğaltaş sektöründe sektörün yeni gözdesi - Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Verona’dan sonra dünyanın ikinci Alanında dünyanın ikinci büyük Fuarı büyük başarıyla sona erdi. MARBLE büyük fuarı olarak gösterilen fuarı olan MARBLE 2008 aynı zamanda 2008 86 ülkeden gelen ziyaretçiyle rekor Marble, İzmir’in adını duyururken sektörün bu yıl içindeki ilk büyük dünya kırdı. Ekonomik sorunlar yaşayan Türk kente ekonomik katkısı da artıyor. randevusu oldu. doğaltaş sektörü için can suyu oldu. Yeni taş örneklerinin lansmanı yapıArtık bir dünya markası olmuş ve lırken; profesyonel ziyaretçilerin Doğu ve adı İzmir’le özdeşleşmiş MARBLE – Uluslararası Doğaltaş ve Güneydoğu’da açılan yeni ocaklardan elde edilen taşlara büyük Teknolojileri Fuarı, 14. yılında da büyümeyi sürdürdü, başarısını ilgi gösterdiği gözlendi. perçinledi. MARBLE bu yıl da Türkiye’nin en büyük ihracat fuarı İşlenmiş, yarı işlenmiş ve ham olmak üzere 8.500 ton taşın olmaya devam etti. sergilendiği fuarda 20 tondan 400 adet bloğun satışı gerçekleştir. Kültürpark’ta 42.500 metrekare alan üzerinde gerçekleşen Pekçok firma yıllık ocak üretim kapasitesinin satış bağlantılarını fuara, yurtiçi ve dışından 1097 firma katıldı. Fuarı Türkiye dahil dört gün içerisinde tamamlarken, ihracata yönelik büyük fir86 ülkeden 51.336 kişi ziyaret ederken, ülkemizin 71 ilinden maların MARBLE Fuarı sırasındaki satışları her bir firma başına, profesyonel ziyaretçi İzmir’e MARBLE Fuarı için geldi. 250-300 bin dolar seviyelerinde gerçekleşti. MARBLE 2007’ye 34 ülkeden 251’i yabancı 1038 firma Tahmini doğaltaş rezervinin 14 milyar ton olduğu Türkiye’de, katılmıştı. Fuarı 77 ülkeden 2.786’sı yabancı 49.578 kişi ziyaret doğaltaş ihracatından elde edilen gelir 1,5 milyar dolar seviyeetmişti. lerinde. MARBLE’ın kurulan yeni iş balğantılarıyla bu miktarı Dünyanın dört bir yanından ziyaretçi Türk doğaltaşını yeni ülkelerle tanıştırmak ve dünya pazarından aldığı payı yükseltmek için çalışan ve bu maksatla ziyaretçi ülke ve yabancı alıcı sayısını artırmaya yönelik girişimlerini yıl boyu sürdüren İZFAŞ, 2008 MARBLE müddetince 3000’i aşkın yabancı profesyonel ziyaretçiyi konuk etti. Bu yılki fuara Çin ve Hindistan’dan ziyaretçi akını yaşanırken; 200 kişilik Çin heyeti yaptığı alımlarla dikkati çekti. Çin’i Hindistan’ın kurduğu ticari bağlantılar izledi. Fuara alım heyeti niteliğinde gelen Azerbaycan, Bulgaristan, İsrail, Kırgızistan, Pakistan ve Rusya Federasyonu’nun yanısıra Venezuela, Kolombiya, Porto Riko, Kosta Rika ve Arjantin gibi Güney Amerika ülkelerinin Türk pazarına ilişkin bağlantıları umut verdi. yükseltmesi bekleniyor. Makine satışları umut verdi Fuar kapsamında sergilenen ağır tonajlı iş makineleri ve mermer işleme makineleri de ziyaretçilerin ilgisiyle karşılaştı. “Satıldı” levhaları ilk günden itibaren asılırken; firmalar makine lansmanlarını MARBLE kapsamında gerçekleştirdi. Yalnızca Türkiye’ye değil, yurtdışına da makine satışı yapıldı. Kent ekonomisine dev katkı 4 gün süren MARBLE Fuarı müddetince yurtiçi ve dışından gelen katılımcılar ve ziyaretçiler, başta İzmir olmak üzere Türkiye ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulundu. Yapılan konaklama, ulaşım ve diğer harcamaların ortalama 75 milyon dolar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. ebsohaber 30 nisan 2008 Doğaltaş ihracatında hedef büyük sorunlar daha büyük Türkiye’nin son yakını Türkiye’de kalan ve birDünyadaki doğaltaş rezervlerinin yıllarda ihracatta yıldızı çok sektöre göre birim yatırım yüzde 35’ine tek başına sahip parlayan sektörlerinin maliyetlerine göre 8 katına başında gelen doğaltaş kadar fazla istihdam sağlayan olan Türkiye’nin bu pazardaki sektörü, 2010 yılı için bir sektör olduğuna vurgu yaihracattan daha fazla pay alabilbelirlediği 2.5 milyar pan Erdinç şöyle devam etti: mesi için sektörel teşvik şart.. dolar hedefine ulaşmak “Türkiye, Dünya’daki doğal için çalışmalarını arataş rezervlerinin yüzde 35’lik lıksız sürdürürken, Türk ekonomisinin kambur- bölümüne tek başına sahiptir. Türkiye sahip olduğu ları sektörün hedefine varmasını güçleştirecek rezerv oranında ihracat yapabilse 2007 yılında 15 noktaya geldi. milyar dolar olan dünya doğaltaş ihracatından 6 Ege Maden İhracatçıları Birliği tarafından milyar dolar pay alabilecek konumdadır. Sektörün Uluslararası Marble Doğaltaş ve Teknolobu ihracatı yapmaması için hiçbir neden yoktur. jileri Fuarı kapsamında düzenlenen Gala Sektör hak ettiği desteği aldığı takdirde ihracatını Yemeği’nde konuşan Ege Maden İhracatçıları önümüzdeki yıllarda 20 milyar dolara ulaştırabileBirliği Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Osman cek potansiyele sahiptir. Ancak, bunun gerçekleErdinç, Türkiye’nin 1980 sonrasında ihracata şebilmesi için farklı platformlarda dile getirdiğimiz dayalı büyüme modelini seçmesi ile doğalsektörel sorunlarımızın, sıkıntılarımızın bir an evvel taş sektörünün yeni bir döneme girdiğini bu ele alınarak çözülmesi gerekmektedir.” süreçte, Mermercilik sektörüne uygulanan Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Erdinç, teşviklerle Mermercilik sektörü başta Amerika sektörün 20 milyar dolar ihracat yapacak potansiyeBirleşik Devletleri, Çin, İngiltere, İspanya, le ulaşabilmesi için gerekli önlemleri ise şu şekilde İngiltere, İtalya başta olmak üzere dünyanın özetledi; dört bir tarafına mermer ve doğal taş ihraç 1-) Madencilik, madenin bulunduğu yerden etmeye başladığını söyledi. çıkarılıp işlendiği için madencilik sektörüne özel 25 yıllık mücadelenin neticesinde, sektörel teşvik uygulamasına gidilmelidir. Zira Türkiye’nin mermer ve doğal taş ihracatı 2 madencilikte yapılan faaliyetlerde yaratılan katma milyon dolar seviyesinden 2007 yılı sonunda değer % 95 düzeyindedir. Madencilik faaliyeti kırsal 1 milyar 250 milyon dolar seviyesine ulaştırkesimde yapılmakla, köyden kente göçü önlemektedığını anlatan Erdinç, “Yani doğal taş sektörü dir. Ayrıca bu kişilere istihdam yaratmaktadır. olarak 25 yılda ihracatımızı 625 kat arttırma 2-) Bir metreküp doğal taş üretimi için sarf edilen başarısını göstermiş olmanın mutluluğunu ve motorinin tutarı ortalama 34 YTL’yi bulmaktadır. gururunu yaşamaktayız. Türkiye’de bilinen Tarımda, balıkçılıkta, gemi nakliye işlerinde mazot mermer rezervleri 5 milyar metreküptür. Bu desteği vardır. Madencilik için de benzer bir desteda 14 milyar ton eder, her ton mermeri mini- ğin sağlanması gerekmektedir. mum 100 dolardan sattığımızda 1 trilyon 400 3-) Maden işletmelerinde uzun aramalar ve araşmilyar dolar eder. Bu da ülkemizin petrolü tırmalar sonucu bir rezerv ortaya çıkarılmaktadır. olarak kabul edebileceğimiz bir hazinedir” Bu nedenle tespit edilen rezervin değeri saptanarak diye konuştu. bankalarca teminat olarak gösterilmesinin sağlanDoğaltaş sektörünün yüzde 95 yerli ham- ması ve rezerv tüketim payı (amortisman) uygulamamadde kullanan, sağladığı dövizin tamamına sı getirilmelidir. ebsohaber 31 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Mobilya sektörünün gücünü gösteren fuar Yaşanılan mekanların vazgeçilmez Izmir tanınıyor unsuru mobilya sektörü, gücünü MODEMobilya sektörü MODEKO fuarı yatırımlar artıyor KO 2008 - 19. İzmir Mobilya Fuarı ile ile kalite, ergonomi, tasarım, işlevİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ortaya koydu. MODEKO 2008, yerli üresellik, altenatiflik ve ekonomiklik Aziz Kocaoğlu, İzmir’in fuar kenti vizyoticinin yeni ticari bağlantılar kurması için konularında geldiği son noktayı nu doğrultusunda yürüdüklerini belirtti. ihracatçılar, ithalatçılar başta olmak üzere Mevcut fuar alanının yetmediğini, yeni gözler önüne serdi. sektörün buluşma noktası olurken, fuarda fuar alanı için çalışmaları sürdürdükleyeralan firmalar, uzun ömürlülük, hijyerini kaydeden Kocaoğlu, “Biz fuarcılığı niklik, ergonomiklik, garanti, kalite, ekonomiklik, işlevsellik, desteklediğimiz müddetçe, alıcıyla satıcıyı buluşturduğumuz alternatiflilik, teknolojiklik, özgün tasarım konularında geldikleri sürece fuarcılık gelişecek. Nasıl ulaşımda sabit gelirliyi sübvanse son noktayı gözler önüne serdi. ediyorsak İzmir’de fuarcılığı da desteklemek zorundayız” dedi. Izmir Mobilyacılar Odası ile Efor furacılık tarafından gerçekleştirilen MODEKO 2008’in Kültürpark’taki Fuar Alanındaki açılış törenine İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Necip Kalkan, Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Mobilyacılar Odası Başkanı Mustafa Kara ile mobilya sektörü temsilcileri katıldı. Vali Kıraç, törende yaptığı konuşmada, fuarcılığın başkenti olarak bilinen İzmir’de gerçekleştirilen mobilya fuarının, Rusya’dan Cezayir’e kadar dünyanın pek çok ülkesinden ziyaretçi aldığını söyledi. Mobilya sektörünün dünyada 200 milyar doları aşan bir pazarının bulunduğuna dikkati çeken Kıraç, Türk mobilyacılarının sektörden hak ettiği payı alabilmesi için fuarın bir araç olduğunu, fuar sayesinde ürünlerin dünyaya tanıtılabileceğini söyledi. ebsohaber 32 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Kocaoğlu, İzmir’de 4 yıl önce bu kadar otelin bulunmadığını, Efes ve Etap otellerinin de kapanmış olduğunu söyledi. Göreve geldikten sonra İzmir’de 13’ü aşkın otelin yapıldığını birçok otel girişiminin de bulunduğunu ifade eden Aziz Kocaoğlu, “AliağaMenderes, Jeotermal AŞ, EXPO projelerinde olduğu gibi ortak bir şeyleri yapabilirsek hedeflerimize yürümek için güç bulabiliriz. Bizde bu güç vardır” dedi. İzmir’in EXPO’ya aday olduğu Japonya’da herkesin “İzmir deyince milletin dudak büktüğünü” ifade eden Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “EXPO 2015 adaylığı nedeniyle İzmir’i artık herkes tanıyor. EXPO konusunda emeği geçenlere kent adına teşekkür ediyorum. İzmir’e fuarcılık yakışıyor. İzmir insanı alışmış. Otellerde doluluk oranı yüzde 85’e ulaştı İzmir’de. Son dört yılda belediyenin sübvansiyonu ile buraya gelindiyse bu zenginlikleri geliştirmemiz lazım. İzmir vizyonu belirlenmiş bir kenttir. Hem Ticaret, hem Sanayi Odasının vizyonu, misyonu vardır. Hep beraber üzerimize düşen görevi yapıp büyüdüğümüz sürece ulaşamayacağımız hedef yoktur. Bu birlik beraberliğin sürmesi için dayanışmayı talep ediyorum.” Taşkın: Avrupa’daki sektör Türkiye’ye çekilebilir EBSO Başkanı Tamer Taşkın da, mobilyacılığın gelişmesi bakımından en şanslı illerin başında İzmir’in geldiğini söyledi. Mobilyacılığın yıldız sektörler arasına girebileceğini belirten Taşkın, mobilyacıların kalite ve estetik göz önünde bulundurularak çok geniş bir varyasyonda çalışmayı sürdürmeleri gerektiğini ifade etti. Taşkın, sektörün 6 milyar dolarlık iç pazarı bulunduğunu, dünyadaki önemli ihracat potansiyeline rağmen Türkiye’nin bunu değerlendiremediğini ifade ederek, devletin ihracat ve üretimi desteklemesini istedi. Mobilyacılık sektörünün yurt dışındaki fuarlarda tanıtılması gerektiğine dikkati çeken Taşkın, “Aktivitelerimizi yurt dışında tanıtalım. Yeni pazarlar bulalım. Avrupa’da üretim maliyetlerinin pahalı olmasının yanısıra yeni kuşakların aile işlerine ilgi duymaması nedeniyle boşalan imalat sektörünü Türkiye’de yaşatabiliriz” dedi. İZTO Meclis Başkanı Necip Kalkan ise Türkiye’de her yıl binlerce çiftin evlendiğini, binlerce çiftin boşandığını ve yeni eşya ihtiyacının doğduğunu, iç piyasada da mobilyacılığın önemli olduğunu söyledi. İzmir Mobilyacılar Odası Başkanı Mustafa Kara, sektördeki KDV oranının yüzde 5’e düşürülmesi ve kayıt dışı çalışanların da kayıt altına alınması gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin dünya mobilya ihracat pastasından aldığı payın yüzde 1 civarında olduğunu kaydeden Kara, “Dünyadaki 118 milyar dolarlık mobilya ihracat rakamları arasında Türkiye ancak 1 milyar doları geçebilmiş durumda. 11 milyar dolarlık ihracatıyla yüzde 10’luk payı elinde bulunduran İtalya’ya biz mobilya satmaktayız. Yaklaşık 170 ülkeye ihracatımız var ancak yeterli değil” dedi. Kara, sektörün, markalaşma, finansman, pazarlama, yönetici yetersizliği, vasıflı personel yetersizliği, haksız rekabet, tasarım, iletişim eksikliği, uluslararası tanıtım, ölçek büyüklüğü, hammadde fiyatlarının yüksekliği ve kurumsallaşma gibi sorunlarının ön plana çıktığını söyleyerek, fuarların bu sorunların çözümüne yönelik önemli katkılar sağladığını dile getirdi. Çevre dostu balata fabrikası Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi Hüseyin Eren’in ortağı olduğu ve çevre dostu üretimiyle dikkat çeken Eren Balata Fabrikası törenle açıldı. Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde 2007 yılında yapılan fabrikanın açılış kurdelasını Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Kemalpaşa Kaymakamı Niyazi Ergut, Belediye Başkanı Yakup Karaca, firma sahipleri ve sanayiciler birlikte kesti. Kemalpaşa protokolünün ve sanayicilerin buluştuğu açılışta konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, fabrikalarda bir kişi daha istihdam edilsin diye çaba gösterilen ortamda yeni bir yatırım yapılarak 200 kişiye istihdam imkanı sağlanmasının sevindirici olduğunu söyledi. Taşkın, “Eren Balata, teknolojisiyle, çevreyi koruyan üretimiyle sektörüne öncülük ediyor. Bu fabrikanın ürünlerinin ihracata yönelik olması ayrıca büyük bir gurur kaynağı” dedi. Bölgesinde sanayinin gelişmesi için çaba gösteren Kemalpaşa Belediye Başkanı Yakup Karaca’ya da teşekkür eden Taşkın, “Bürokrasinin de kafa yapısını değiştirip sanayicinin önünün açılması, yeni yatırımların yapılıp fabrikaların kurulması yönünde destek olması gerekiyor. Türkiye’nin en önemli sorunu işsizliğin çözümü yeni yatırımlardan geçiyor. Bölgemizde nasıl bir fabrika daha kurarız diye mesai harcamalıyız” diye konuştu. Kemalpaşa Belediye Başkanı Yakup Karaca da, yatırımdan en az fabrikanın sahipleri kadar heyecan duyduğunu dile getirirken, “Kemalpaşa’da sanayinin ileri gitmesinden mutluyum” dedi. Kemalpaşa Kaymakamı Niyazi Ergut ise, “Sanayileşmede, üretimde dünya standartlarında olmak, dünyada rol almak sorumluluğu içindeyiz” diye konuştu. Yılda 4 bin ton balata üretim kapasiteli fabrikayı açılışın ardından gezen davetliler, çevrede yeni yasal düzenlemelere uygun üretim yapan, kalitesiyle adından sözettiren tesis için Hüseyin Eren’i kutladı. ebsohaber 33 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Petkim’den 10 milyar dolarlık yatırım projesi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yüzde 51 oranındaki kamu hissesinin Socar-Turcas-Injaz Ortak Girişim Grubuna devrinin, 7 Mayısa kadar gerçekleştirilmesi öngörülen Petkim’in 2015 yılına kadarki yatırım hedefi 10 milyar dolar. Petkim Genel Müdürü Kenan Yavuz, 2015 yılına kadar olan yatırım projeleri ile Petkim’in Türkiye pazarındakı pazar payını yüzde 40’a çıkararak, yıllık 10 milyar dolar ciroya ulaştırmayı planladıklarını söyledi. cını tam olarak karşılamasa bile müşterisinin ihtiyacının yüzde 100’ünü karşılayan bir Petkim yaratma amacında olduklarını kaydetti. Şu an Petkim’in 2 milyar dolarlık ciroya sahip olduğuna işaret eden Yavuz, “Bu atılımları gerçekleştirecek güçteyiz. Bunu gerçekleştiremezsek bu başarısızlıktır. Bugünkü fiyatlarla bu rakama ulaşmalıyız. Türkiye’nin tek bir noktadaki en büyük üretim gücü Petkim olmalı” dedi. Müşteri odaklı büyüme Petkim’in bu yatırımları yapmaması halinde pazar paylarının yüzde 10’a kadar gerileyeceğini savunan Yavuz, pazarın ihtiya- İhale süreci nasıl işledi? İhale süreci bu arada Petkim’in yüzde 51 oranındaki kamu hissesinin blok satış yöntemiyle özelleştirme ihalesi, 2007 yılı Temmuz ayında gerçekleştirilmiş, ihalede en yüksek teklifi, 2 milyar 50 milyon dolar ile TransCentralAsia Petrochemical Holding Ortak Girişim Grubu vermişti. Ancak daha sonra ihale komisyonu, ihalede 2 milyar 40 milyon dolar bedelle en yüksek ikinci teklifi veren Socar-Turcas-Injaz Ortak Girişim Grubuna yönelik karar verdi ve satış onaylandı. Son olarak Danıştay 13. Dairesi, Petkim’in Socar&Turcas-Injaz ortak girişim grubuna satılmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulunun (ÖYK), 22 Kasım 2007 tarihli kararının yürütmesinin durdurulması istemini oy birliğiyle reddetti. ebsohaber 34 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Alsancak Limanı’na rakip olacak Petkim’in bundan sonra yapamadığı yatırımlara yöneleceğini dile getiren Yavuz, yatırımların hepsinin altyapısını hazır olduğunu kaydetti. Enerji yatırımı da yapacaklarını dile getiren Yavuz, ithal kömüre dayalı bir santral kuracaklarını belirtti. Kömüre dayalı üretimde enerji maliyetinin 4-5 cent olduğuna işaret eden Yavuz, “Ayrıca lojistik açığımız var. Limanımızın kapasitesinİ artıracağız. Dünyanın en tatlı işi limancılık. Limanı daha da dışarıya açağız. Limanın imkanların açtığımız zaman Alsancak Limanı’nın yüzde 40 kapasitesine ulaşırız. Böylece Alsancak Limanı da fiyatlarını indirir” diye konuştu. Yeni tesisler kurulacak Yeni dönemde sanayicilerin ihtiyacını düşünerek ilave etilen fabrikası kurmayı planladıklarını anlatan Yavuz, şu bilgileri verdi: “Etilen tesisinin kapasitesini 1 milyon 300 bin tona, polipropilenin kapasitesini 600-700 bin tona yükseltilmesi düşünülüyor. Böylece hammmadde kapasitemiz artacak. Ayrıca Kimya rafinerisi yatırımı olacak. Önemli alıcılardan bir tanesi Socar firması. Azerbaycan’ın petrolü var ama bilgi birikimi yok. Biz o çevredeki ülkelerle ortak proje yaparsak, Türki cumhuriyetlerle yapılmış en somut proje olur. Bu ülkeler için 5 yıl içinde 3-4 milyar dolarlık yatırım yapılabilir” dedi. 50’yi aşkın ürünü var Petkim 3 Nisan 1965 tarihinde TPAO öncülüğünde kuruldu. Petkim, ilk İzmit-Yarımca Kompleksinde 1970 yılında, önce 5 fabrikayı işletmeye açtı, daha sonraları diğer fabrikalar bunu takip etti. Hızla artan talebi karşılamak için Petkim’in ikinci kompleksinin Aliağa’da kurulması kararlaştırıldı. Aliağa Kompleksi projelendirildiği yıllardaki mevcut en ileri teknolojiler ve optimum kapasitelere sahip olarak kuruldu ve 1985 yılında işletmeye alındı. 14 fabrikası, 8 ortak tesisi, elektrik üretim ünitesi, atık giderme ünitesi, liman ve barajıyla (Güzelhisar Barajısı) Türkiye’nin en gözde şirketlerinden biri olan Petkim, 50’yi aşan petrokimya ürünü yelpazesiyle bugün Türk sanayinin vazgeçilmez bir ham madde üreticisi durumunda bulunuyor. Petkim’in ürettiği ham maddelerden plastikler ve sentetik kauçuklar, inşaat, tarım, otomotiv, elektrik, elektronik, ambalaj sektörlerinin önemli girdileri arasında bulunuyor. Sentetik elyaflar ise tekstil sektöründe kullanılıyor. Ayrıca, ilaç, boya, deterjan, kozmetik gibi birçok sanayi için de girdi üretiliyor. Kendi yan sanayisini oluşturacak Petkim’in ulusal kalite ödülene de aday olduğunu vurgulayan Yavuz, bunun için altyapılarını oluşturduklarını söyledi. Devletin ihale sistemine rağmen yan sanayilerini oluşturduklarını anlatan Yavuş şöyle konuştu: “Sürekli hizmet veren bir yan sanayi yaratacağız. Rakipleri inceliyoruz. Merkezi kurallardan kurtulunca daha rahat çalışacağız. Yeni yan sanayi firmaları kuracağız. Bu firmalar gerekirse 24 saat hizmet verip bize kaliteli ürün ve hizmet sunacak. Bizim istediğimiz standartla üretim yapacak. Bu sayede maliyetlerimiz düşünce daha rekabetçi olacağız.” Türkiye’nin petrokimyadaki gözbebeği PETKİM, özelleştirme sonrası sektöre yönelik atılımlarıyla da dikkat çekerken yol haritasını paydaşlarıyla belirliyor. ebsohaber 35 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Ege’nin 6. sigara fabrikası KT&G Ege Bölgesi’nde BAT, Philip Morris, JTI, İmperial Tobacco ve Gallaher’den sonra 6’ncı sigara fabrikası Korea Tobacco (KT&G), Tire Organize Sanayi Bölgesi’nde üretime başladı. Kore sigara pazarının lideri olan KT&G, Kore dışındaki ilk fabrikasını 50 milyon dolar yatırımla İzmir’de açtı. Açılış törenine Tire Belediye Başkanı Mehmet Sıtkı İçelli, KT&G CEO’su Kwak Young Kyoon, Türkiye Genel Müdürü Bok in Baek, Kore’nin Ankara Büyükelçisi Chang Yeob Kim, TAPDK Başkanı Kazım Çalışkan, Korelilerle Dostluk ve Yardımlaşma Derneği’nden 12 gazi ile iş dünyası temsilcileri katıldı. Açılış kurdelasını fabrikanın ana giriş kapısında KT&G yöneticileri ile birlikte, Tire Belediye Başkanı Mehmet Sıtki İçelli, Kore’nin İzmir Fahri Konsolosu Noyan Gürel, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ve TAPDK Başkanı Kazım Çalışkan hep birlikte kesti. Yılda 2 milyar adet kapasiteli fabrikanın Kore gazilerinin de katıldığı açılış töreninde konuşan KT&G CEO’su Kwak Young Kyoon, Kore savaşının üzerinden 58 yıl geçtiğini ve o savaşta Türklerin büyük desteğini gördüklerine dikkat çekerek, bir anlamda vefa borcunu ödediklerini söyledi. Gaziler için daha çok şey yapmak istediklerini de belirten Kyoon, Kore sigara pazarının yüzde 70’ini elinde bulundurduklarını, Kore dışındaki ilk fabrikayı Türkiye’de kurduklarını söyledi. 130 bin satış noktasında satılacak Türkiye ve Avrupa pazarına açılma amacıyla geçen yıl başladıkları fabrika inşaatını 1 yıl içinde tamamladıklarını dile getiren KT&G CEO’su Kwak Young Kyoon, fabrikanın hammadde işleme ve paketleme tesisleri içerdiğini kaydetti. Esse ve This markalarının üretiminin yapılacağını, 2007 yılının Eylül ayında dağıtım şirketi R&P ile dağıtım anlaşması imzaladıklarını ifade eden Kyoon, Türkiye genelinde 130 bin satış noktasına ulaşacaklarını söyledi. Yüzde 5 pazar payı hedefi Toplam 50 milyon dolar yatırım yaptıklarını, fabrikada 100 kişinin istihdam edildiğini, kapasitenin artmasıyla birlikte çalışan sayısının da artacağını açıklayan Kyoon, Tire’deki fabrika üzerinden Orta Avrupa ve Orta Doğu’ya ihracat yapmayı hedeflediklerini vurguladı. Kyoon, “Üretimimizin yüzde 60’ı ihracata yönelik olacak. İlk yıl için Türkiye’de yüzde 3’lük bir Pazar payı hedefliyoruz. 3 yıl sonraki Pazar payı hedefimiz ise yüzde 5” dedi Başarılı olacağız Türkiye pazarının zor bir pazar olduğunu ama başarılı olacaklarına emin olduklarını vurgulayan Kyoon, bunun için yatırım yaptıklarını söyledi. Vergi oranlarının yüksek olmasının kendilerini ilgilendirmediğini ifade eden Kyonn, “Yatırımımız ilk etapta az da olsa katlayarak artmaya devam edecek. Yatırım yapmadan önce pazarı iyi etüd ettik, iyi bir kaliteyle üretim yapıp başarı sağlayacağız. Yatırım için buradaki ışığı gördük ama gazilere olan vefa borcumuz da kararda etkili oldu. Bu yatırım Kore’deki diğer yatırımcılara da örnek olacak. Yatırımın bir yıl içinde tamamlanması Kore firmalarının Türkiye’ye gelip yatırım yapması için özendirici olacaktır” diye konuştu. Diğer yatırımcıları da bekliyoruz TAPDK Başkanı Kazım Çalışkan da, KT&G’nin Kore dışındaki ilk üretim yeri olarak Türkiye’yi seçmiş olmasından dolayı şirket yetkililerine teşekkür etti. Yatırımın Kore ve Türkiye arasındaki ilişkilerin devamı açısından büyük önem taşıdığını kaydeden Çalışkan, “KT&G kısaltmasının bu yatırımla Kore ve Türkiye’yi temsil eden K ve T’ye dönüşmesini ve Koreli yatırımcıların diğer alanlarda da Türkiye’de yatırım yapmasını diliyorum” dedi. Tire Belediye Başkanı Mehmet Sıtkı İçelli, yatırımda emeği geçen herkese teşekkür etti. Konuşmaların ardından fabrikanın açılışı yapıldı, Kore geleneklerine göre her fabrika açılışında yapılan zeytin ağacı dikimi gerçekleştirildi. Açılışa davet üzerine Korelilerle Dostluk ve Yardımlaşma Derneği’nden 12 Kore gazisi de katılırken, açılışın ebsohaber 36 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Taşkın: Küresel yatırımlar referansımız oluyor sonunda KT&G CEO’su Kwak Young Kyoon, gazilerle birlikte fotoğraf çektirdi. Ardından 1955-1956 yılları arasında Kore’de bulunan Gazi Orhan Aktaş, kürsüye çıkarak Kore’nin eski ve çok meşhur olan, birbirine aşık olan ancak kavuşamayınca intihar eden bir genç kız ile oğlanın hikayesinin anlatıldığı Arirang adlı şarkıyı Kore’nin kendi dilinde okudu. Gazilere vefa Kyoon, gazetecilerin Kore gazilerini davet etmesinin nedenini sorması üzerine, “Kore Savaşı’nın üzerinden 58 yıl geçti. Bir anlamda vefa borcumuzdu. İmkan olursa gazilerimiz için daha çok şey yapmak istiyoruz. Türkiye ve Kore kardeş ülkeler. Onların buraya gelmesi bizi onurlandırdı. Herşeyden önce hükümet yatırım konusunda bize çok yardım etti. Diğer yandan bu yatırımla vefa borcumuzu da ödemiş olduk. Türkiye’de yatırım yapmamızda bunun da etkisi var” diye konuştu. KT&g Kore, 1899’da sigara alanında faaliyet göstermek üzere kuruldu. 20. yüzyılda şirket Kore’nin tek sigara üreticisi ve dağıtıcısı olarak itibar kazandı. 2007 yılı ilk çeyrek verilerine göre, Kore sigara piyasasının yüzde 70.7’lik bölümüne sahip. Türkiye’deki yatırımı aracılığıyla Ortadoğu, Orta Asya varlığını güçlendirmeyi Rusya ve Çin gibi diğer piyasalara girmeyi amaçlıyor. KT&G , bu sayede pazar lideri konumunu korumayı hedefliyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, küresel şirketlerin İzmir’deki yatırımlarının dünyadan yeni yatırımlar çekmek için önemli bir referans oluşturduğunu söyledi. Dünyada değişen temel eğilimler nedeniyle üretici egemenliğinden tüketici egemenliğine geçildiğini belirten Taşkın, tüketicilerin mal ve hizmet alırken artık markasına baktığına dikkat çekti. Üretimin kendisine daha iyi koşullar sunan ülkeye gittiğini, bu nedenle rekabet birimlerinin uluslar veya hükümetler değil sektörler olduğunu vurgulayan Tamer Taşkın, bilgi ve sermayenin bulunduğu yerle bunları idare edenlerin üretimin yapıldığı yerden farklı olduğunu anlattı. Taşkın, şöyle konuştu: “Örneğin Amerikan firmaları Amerika’dan yaptıkları ihracatın kat kat fazlasını yurtdışındaki yatırımlarından yapıyorlar. Sermayenin hareketliliği ve hacmi artarken niteliği de değişti. Çok uluslu olmaktan çıkıp ulus ötesi, yani hiçbir ulusal kimliği olmayan ve uluslararası yönetilen bir meta oldu. Ulus ötesi şirketlerin yıllık ciroları pekçok ülkenin GSMH’sinin üstünde. Dolayısıyla şirketlerin gücü de küresel, belki de politika üstü bir nitelik kazandı.” İzmir’de Korean Tobacco gibi küresel şirketlerin yatırım yapmasından memnuniyet duyduğunu söyleyen EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, “Bunu, dünyaya açılmamızın önemli bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz.KT&G’nin yatırımı yarattığı istihdamın yanısıra önemli bir referans olarak da sanayimize güç, bölgemize değer kattı. Yatırımı yapanlara teşekkür ederken EBSO’nun yeni anlayışıyla her sanayicinin yanında olduğunu belirtiyorum” dedi. ebsohaber 37 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Gıdada doğru bildiğimiz şeyler yanlış çıktı Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedef Nehir El, diyet yaparken başta yağ olmak üzere bazı maddelerin miktarını kısıtlamanın yanlış olduğunu belirterek, “Vücudun yağa da, kolestrerole de gereksinimi var. Gıda porsiyonlarını düzenleyip, meyve sebze tüketimini artırıp, haftada 3 kez 30’ar dakikalık yürüyüşlerle yaşam boyu kilo problemiyle karşılaşmaz ve sağlıklı yaşarsınız” dedi. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Gıda Sorunları Komitesi “Beslenme ile ilgili doğru bilinen yanlışlar”ı, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu, Meclis Üyeleri Cihangir Hür, Kürşad Yuvgun, Soner Çelik, gıda ile ilgili meslek komitelerinin temsilcileri, sanayiciler, bilim adamları ve yerel yönetimlerin temsilcileriyle düzenlediği toplantı ile kamuoyunun gündemine taşıdı. Kamuoyunun gıda güvenliği hakkında bilgilendirilmesi amaçlanan toplantıya, EBSO Gıda Sorunları Komitesi üyelerinin yanısıra konuşmacı olarak Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedef Nehir El katıldı. “Beslenme ile ilgili doğru bilinen yanlışlar” başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. Sedef Nehir El de, gıda seçimlerindeki değişikliklerin kilo alma, şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları ve kanser gibi ciddi hastalıklara yakalanma riskinin arttırdığını dile getirerek beslenme ve yaşam biçimine dikkat ederek sağlık sorunlarının en az yüzde 30 oranında azaltılabileceğini savundu. Sağlıklı bir beslenme şekli oluşturabilmek için gıda tüketimi konusunda yanlış bilgi ve inanışların silinmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. El, “Kolesterol çok zararlı bir maddedir, mümkün olduğunca su tüketilmeli, ‘light’ ürünler zayıflatır, çok hızlı kilo verdiren destekleri kullanarak kilo vermenin zararı yoktur” gibi yargıların yanlışlığına dikkat çekti. İnsan vücudunun günlük 2 bin kalori alması gerektiğini anlatan Prof. Dr. El, bunun 5’te birinin sabah, 5’te 2’sinin öğlen ve 5’te 2’sinin de akşam alınması gerektiğini dile getirdi. Prof. Dr. El, öğlen öğününün daha az alınarak ebsohaber 38 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ ikindi ve kuşluk vaktine de dağıtılabileceğini söyledi. İthal izni güvenlik izni değil Diyette kilo verdiren mucize ürünlerin güvenilir olmadığını dile getiren Prof. Dr. El, tüm bu maddelerin veya desteklerin bu tür etkileri bulunmadığını belirtti. Prof. Dr. El, şunları söyledi; “Bu, paranızı çöpe atmaktır. Herşeyden önce bu maddelerin iddia edilen destekler üzerinde çok az etkisi vardır. Özellikle gelişme çağındaki gençlerde bu ürünler ciddi olumsuz etkiler bırakmakta. Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), diyet destekleri için kullanımdan kaynaklanan olumsuzluk kontrolü yapmamaktadır. Ancak kendilerine ulaşan olumsuz bir olayda ürünün piyasalardan çekilmesine yönelik testler yapmaktadır. FDA Amerikan halkına bu denetlemeleri ben yapmıyorum diye uyarıyor oysa bizim devletimizin bu yönde bir uyarısı yok. Halkımız çoğu ithal olan bu ürünlerin, bakanlığın verdiği ithal iznini tüketme güvencesi ile karıştırıyor. İthal izni güvenlik izni değil, sorumluluk tüketicide. Yurtdışında satılıyor olması izin için yeterli görülüyor.” Margarine dikkat Türkiye’de son dönemde margarinin transyağ asidinin sıfırlandığını anlatan El, bu değişikliğin yurtdışında yıllar önce uygulamaya geçtiğini söyledi. El, Türkiye’de ise ancak tüketicinin bunun bilincine varması üzerine margarincilerin uygulamayı Türkiye’ye de getirdiğini ifade etti. Ancak transyağ asidinin sıfır olmasının margarini kurtarmaya yetmediğini kaydeden El, “Margarin sanayii, sağlığı ve sağlık üzerine olumlu gelişmeleri takip eder ve bunu hemen hayata geçirir. Örneğin son olarak stanollü margarinler piyasada. Doymuş yağ oranını düşürmek için margarine zeytinyağ katıyorlar. Zeytinyağ zaten sağlıklı olduğu için bu tür atılımlar gerçekleştirmiyor. Ancak bence zeytinyağında atağa ihtiyacı var, yeniliklere çok açık değil. Ama bu tür girişimlerle en azından tanıtımını yapmış olur” dedi. Merdivenaltına da gıda güvenliği getirilsin Toplantıda konuşma yapan EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu ise, gıda güvenliğinin kamuoyunda çok yoğun şekilde tartışıldığını belirterek, halk sağlığını tehdit eden “merdivenaltı üretim” sorununa da çözüm bulun- ması gerektiğini ifade etti. Gıda ürünlerinin sürekli denetlenmesi gerektiğini savunan Kalpaklıoğlu, “Biz duyarlı sanayiciler olarak gıda güvenliğinin mutlak suretle aşılması gereken bir sorun olduğunu vurguluyoruz. Amaç, halka güvenli gıda ulaştıabilmek olmalı. Tüketilen gıdaların izlenebilir, kontrol edilmiş olması gerekir. Ülkemizde gıda güvenliğine dikkat eden sanayicilerin yanında, ne yazık ki merdivenaltı kopyacılar da var. Esas sorun da budur” diye konuştu. Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü’nün her ürüne gıda kodeksi çıkararak belli bir standart sağlandığını hatırlatan Kalpaklıoğlu, bilinen ürünlerin yanısıra diğer ürünlerin de kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayarak güvensiz gıda üreticilerine 15 bin YTL’ye varan para cezaları uygulandığını kaydetti. Beslenmede doğru bilinen yanlışlar • Her gün vitamin ve mineral tabletleri almalıyız. • Vitamin tabletleri gıdalarda bulunan vitaminlerden daha etkilidir. • Diyetimde yağ miktarını kısıtlamanın hiç zararlı etkisi yoktur. • Kolesterol çok zararlı bir maddedir. • Yediklerime dikkat ederek kolesterol seviyemi kontrol edebilirim. • Bütün gıdalarda kolesterol vardır. • Mümkün olduğunca su tüketmeliyiz. • Limonlu su, sirke gibi içecekler vücut yağlarının yakılmasını sağlar. • Şişmanlık benim görünüşüm ile ilgili bir sorun, bedenimle barışık bir insanım. • Çok hızlı kilo verdiren destekleri kullanarak kilo vermenin zararı yoktur. • Sadece gıda seçimlerini düzenleyerek kilo verebilirim. • Zayıflama programında light ürünleri tüketerek zayıflayabilirsiniz. • Her gün doğal, bitkisel birçok beslenme desteğinin reklamı yapılıyor. Ben bunları satın almalıyım. • Diyet desteklerine tamamen güveniyorum. ebsohaber 39 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ Toplu yemek sanayiinin sorunları ve çözümler Modern hayatımızda her şey gibi yeKayıt dışı merdiven mek de günümüzde artık bir endüstri dalı altı üretim ve insanların sağlığını doğrudan etkileyen Tarım İl Müdürlüğü ve belediyeler; bir unsur. Hazır yemek üretimi ihmale yasal olmayan, kaçak üretim yapan, insan gelmeyecek, kamu sağlığını doğrudan etsağlığına zarar veren, devleti vergi kaybı kileyen bir sektör olma özelliğini taşıyor. ve kaçak işçi çalıştırarak prim kaybına Sağlıklı, insan sağlığını tehdit etmeyecek, neden olan yerleri tespit etmeli. Vergi belirli standartları taşıyacak düzeyde hazır ve SSK birimleriyle ortak denetlemelidir. yemek üretimi gerçekleştirilmesi, insan Sanayicilerimizin de; yemek satın aldığı kaynağının sağlıklı gıdalarla beslenmesi firmaları yerinde görüp değerlendirme Kemal Saldır önemli. Mühtelif Gıda Maddeleri Komite Üyesi yapmaları, belirli kriterleri aramaları, Yaklaşık 3 bin firmayla, Türkiye bazınkapasitesine göre en az bir gıda mühenda 6.5 milyon kişiye toplu yemek hizmeti disini sürekli çalıştırması gerektiğini veren sektörün sorunları da Türkiye’nin bilmeleri, Gıda üretim izinleri, Gıda Sicil Sağlıklı, sağlığı tehdit etmeyecek, sorunlarından farklı değil. Eğitimli eleman Sertifikası, ISO 22000 HACCP gıda gübelli standartları taşıyacak düzeyeksikliği, kayıt dışının çok olması, yemek venliği sistemi, iş ve iş güvenliği OHSAS de hazır yemek üretimi gerçekleşstandardının olmaması nedeniyle haksız 18001, Resmi kapasite raporu ve çalışantirilmesi, insan kaynağının sağlıklı rekabetin yoğun olması, denetim eksikliği ların sağlık, portör muayene ve SSK giriş gıdalarla beslenmesi şart. ve hammadde standardındaki eksiklikler belgeleri ve prim ödeme dekontlarını sorunların başında geliyor. mutlaka görerek denetlemelidir. Bu deİşte maddeler halinde toplu yemek netimler kaçak ve merdiven altı üretimi sanayinin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri.. kısa sürede yok edecektir. Sağlıksız ve kötü koşullarda üretilen Eğitimli Kalifiye eleman yetersizliği Meslek liselerinde yiyecek içecek bölümleri, ahçı ve servis elemanı yetiştirilecek sınıflar açılması, Yüksek okullarda aynı eğitimin devamının sağlanması,yemek sanayicileri ile işbirliği yapılıp uygulamalı eğitimlerle nitelikli eleman sorunlarını çözecektir. yemekler yenildikten hemen sonra zarar vermeyebilir, ancak bir çok hastalığın nedeni yediğimiz gıdaların sağlıksız ortamlarda yapılmasından kaynaklanmaktadır. Bu konuda toplumumuz mutlaka uyarılmalıdır. Haksız rekabet Kamu İhale Kanun’unda yemek ve hizmet satın alan ku- ebsohaber 40 nisan 2008 SEKTÖRLERİMİZ rumların en düşük fiyatı vereni tercih etmesi işin ehli olmayan, gerçekte mesleği yapmayan yatırımdan uzak kişi ve firmalar sektörün önünü tıkamaktadır. Tedarikçilere ve devlete büyük zarar vermektedir. Yemek satın alma ihalelerinde yeterlilik, resmi kapasite raporları yanında iş bitirme belgesi, en çok iki işte kullanabilme sınırı getirilmelidir. DİE aylık ve yıllık enflasyonu açıklarken yemek sanayi’nin hammaddesi olan temel gıda maddelerini ayrı bir oranda tespiti gerçekçi olacaktır ve yemek üretim maliyetleri bu oranlama ile doğru tespit edilecektir. Örnek olarak; 2007 TEFE-TÜFE de açıklanan artış oranı yüzde 10, gıda maddelerinde, yemek hammadde ürünleri yüzde 48 olarak gerçekleşmiştir. Yemek fabrikalarının büyük çoğunluğu alt yapısı olmayan, mahalle içlerinde, apartman altlarında, fiziki şartları uygun olmayan yerlerde üretim yapmaktadır. Mutlaka yemek sektörü şartları eşit hale getirilip firmaların kalitede rekabet etmesi sağlanmalıdır. Bunun içinde İzmir’de 3 bölgede alt yapıları ortak kullanımlı (havalandırma, atık su vs gibi) organize yemek sanayi bölgeleri kurulmalıdır. Toplu yemek üretimi yapan firmalar belli bir planlama yapmadıkları için sağlıksız büyüyerek çok kısa dönemlerde kapanıp işlerini kaybetmektedir. Bu da sektöre zarar vermektedir. Bölgemizde ihtiyacının çok üzerinde yemek fabrikası bulunmasından dolayı kapasite fazlalığı yaşanmaktadır. Sanayi odamız kapasite ve planlama yapılmasında Ege Yemek Sanayicileri Derneği ile işbirliği yaparak yemek sanayisine yatırım yapacak olanları bilgilendirmelidir. Yemek sanayinde teknolojik ve kurumsal gelişme bugüne kadar çok dikkate alınmamıştır. Sanayi odamız yemek sanayi gelişimine katkı sağlıyacak ve özendirecek eğitimler ve tanıtımlarla desteklemesi yemek sanayinin gelişimini hızlandıracaktır. Hammadde ve tedarik Kaliteli hammaddenin ekonomik fiyatlarla temin edilmesi için üretici ve ilk elden satın alan firmalar ile yemek sanayicilerinin belirli aralıklarla Odamızda yapılacak tedarikçi toplantılarında buluşturulması, olumlu sonuç verecektir. Hazır yemekçi mutfakta hesap tutturamadı Kuraklık yüzünden başta pirinç olmak üzere gıda ürünlerindeki aşırı fiyat artışından en fazla etkilenen sektörlerin başında hazır yemekçiler geliyor. Fiyatlardaki 'spekülatif' hareketlenmenin ardından dört kap yemeğin fiyatını 4 yeni liraya yükselten sektör, yakasını zarardan kurtaramıyor. Hazır yemekçiler, pirinç ve yağdaki fiyat artış oranı yüzde 140'ı aşmadan önce dört kap yemeği 3,5 liradan satıyor ve yüzde 10 kâr ediyordu. Son birkaç ayda art arda gelen zamlar yüzünden zor durumda kalan sektör temsilcileri, menüler yıllık olarak belirlendiği için hareket alanlarının oldukça dar olduğundan yakınırken, sadece kurumsal müşterilerinden enflasyon farkı talep edebildiklerini ifade ediyor. Hazır yemek sektöründe, neredeyse bir yıl boyunca çıkacak menü önceden belirlenip ona göre fiyat teklif edildiği için dönem ortasında herhangi bir değişikliğe gidilemiyor. Dolayısıyla hesaplarını enflasyon üzerinden yapan sektör temsilcileri, 'spekülatif' fiyat artışının faturasını maliyetlerine yansıtamıyor. 'Stokçular Ramazan'ı bekliyor' Hükümet, pirinç fiyatlarındaki artışı önlemek için ithalatı serbest bıraktı. Ancak henüz fiyatlarda bir gerileme yaşanmış değil. Tarım Ürünleri Hububat Bakliyat İşleme ve Paketleme Sanayicileri Derneği (PAKDER) Genel Başkanı Tevfik Dinçer, bu durumun, pirinç stokçuluğunun psikolojik faktörlere dayanmasından kaynaklandığını düşünüyor. "Bu işin ticaretini yapan aktörler de talepte canlılık olur endişesiyle 5 ton satabilecekken elinde 10 ton ürün tutuyor." diyen Dinçer, dört ay kalan Ramazan'a işaret ediyor. Dinçer'e göre stokçular, Ramazan'ı düşünerek ellerini sıkı tutmaya devam ediyor. Çünkü, oruçlar başlarken gıda fiyatlarında yeniden bir hareketliliğin olacağı kesin. Dernek başkanı, "Bazı firmalar bunun için ellerinde fazladan pirinç ve gıda ürünleri tutmaya devam ediyor. Özellikle dağıtılan on binlerce kumanyadaki başlıca ürünler pirinç gibi kuru gıdalar. Ayrıca o dönemde iftarlar nedeniyle tüketimleri de bir hayli artıyor." tespitinde bulunuyor. Ancak Dinçer, stokçulara da önemli bir uyarıda bulunuyor: "Bir şirketin kapasitesinin üzerinde gıda ürününü stoklaması kendisi için aynı zamanda çok büyük bir risk oluşturur." Dinçer bunun sebebini de şöyle açıklıyor: "Diyelim ki 10 ton stok yapabilecek bir firma, fiyat artar diye 20 ton stok yaptı. Hükümetin ithalat izni vermesiyle piyasada yeniden arz farzlasının ortaya çıkması, bu şirketi zor duruma sokar. Bu da stokçuluktan kaynaklanan yeni iflaslara yol açabilir." ebsohaber 41 nisan 2008 MECLİS Gerçek gündem ekonomi olmalı Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, mart ayına AKP’nin kapatılması için açılan davanın damgasını vurduğunu söyledi. Özellikle finansal dalgalanmaların reel sektöre sıçramasıyla olabilecek küresel krizin eşiğinde, bu davanın ülkemizin ekonomik durumu üzerinde önemli etkiler doğuracağının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Yorgancılar, tüm gelişmelerin ekonomik etkilerini en dikkatli biçimde ölçüp, krizleri yönetmekle yükümlü olan tarafın hükümet olduğunu dile getirdi. Ender Yorgancılar, dava sürecinin uzun bir süreç olacağını, dolayısıyla kapatma davasının ülkemizin öncelikli gündem maddesi olmaması, sorumluluk taşıyan tüm tarafların, söylemlerinde popülizme kaçmaması ve ortamın gerginleşmesine sebebiyet verecek ifadelerde bulunmaması gerektiğini, bu süreçte hükümetin asıl görevlerine, ülkemizin öncelikli sorunlarına köklü çözümler üretmeye yoğunlaşması gerektiğini ifade ederek, davanın siyasilerin, partilerin değil, profesyonel hukukçularının ana gündem maddesi olduğunu vurguladı. Ekonomik göstergeler olumsuz Türkiye ekonomisinin temel göstergelerinin 2007 yılından beri olumsuz gidiş sergilediğini, en acı tarafın genç nüfusun işsizlik oranının yüzde 20,5 seviyelerine ulaşması olduğunu, ne yazık ki gençlerin kendi ülkelerine olan güvenlerinin, daha oluşmadan sarsıldığını, bunun nedeninin ise üretimin ve ihracatın desteklenmemesi, ithalata dayalı bir büyüme sergilenmesi olduğunu belirtti. Yorgancılar, ocak ayı içinde ithalatımızın, yüzde 54 artış gösterdiğini, yani kendi paramızla, yabancı ülkelere iş imkanı sağladığımızı ifade etti. Ekonomik göstergelerden ortaya çıkan manzaraya bakıldığında, ekonomide bir belirsizlik ortamının hakim olduğunun görüldüğünü, belirsizlik dönemlerinin ise reformlara en fazla ihtiyaç duyulan dönemler olduğunu, dolayısıyla kapatma davası ve küresel kriz endişesiyle makro ve mikro reformların yapılmasının ertelenmemesi gerektiğini dile getiren Yorgancılar, reformların yapılmasının belki kısa vadede krizden etkilenmememizi sağlamayacağını, fakat er geç bitecek kriz sonrasında kaldığımız yerden çok daha emin adımlarla yolumuza devam etmemize imkan sağlayacağını söyledi. Mart’a damgasını vuran olaylar Ender Yorgancılar, 18 Mart’ta Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nün kutlandığını, Çanakkale Kahramanlarının tüm dünyaya Türk insanının gücünü ve neler yapabileceğini kanıtladıklarını, bu savaşın en az bunun kadar önemli bir başka yönünün ise, tüm dünyaya nasıl insanlık onurundan taviz verilmeden savaşılacağının gösterilmesi olduğunu, nitekim Ulu Önder Atatürk’ün, dünyanın dört bucağından gelip de Çanakkale’de hayatını kaybeden askerler için; “rahat uyuyunuz kahramanlar” dediğini söyleyen Yorgancılar, “Çanakkale Deniz Savaşları’nda zafere ulaşmamızın 93. yıldönümünde, tüm imkansızlıklara rağmen vatan savunmasını en mükemmel biçimde yapan şehitlerimizin önünde saygıyla bir kez daha eğiliyoruz” dedi. Yorgancılar, sportif anlamda, Türkiye’nin onurunu markasını, değerini yükselten bir başka başarıyı da Fenerbahçe Futbol takımının gerçekleştirdiğini, son iki yılın UEFA Kupası şampiyonu Sevilla’yı eleyerek Türkiye’nin sporda da neleri başarabileceğini kamu oyuna göstermesinin Türkiye için çok büyük bir kıvanç kaynağı olduğunu belirterek, daha önce Galatasaray’ın UEFA kupasını, UEFA Süper Kupayı aldığı gibi Fenerbahçe’nin de bu başarılara ulaşmasını ümit ettiklerini ifadeyle, tüm Fenerbahçe futbol takımı yöneticilerini ve oyuncularını tebrik etti ve ileriki turlarda başarılar diledi. Mart ayı içinde kutlanan diğer önemli günün ise 8 Mart Dünya Kadınlar günü olduğunu, hiç bayan üyesi bulunmayan bir meclisin başkanı olarak, tek tesellisinin EBSO çalışanları arasında bayanların ağırlıkta yer alması olduğunu dile getiren Yorgancılar, aile hayatının ve sosyal hayatın en önemli üyeleri olan tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. Mart ayının öncelikle İzmir’i, sonra tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir diğer önemli gündem maddesinin ise EXPO 2015 olduğunu, yapılan çalışmaların son noktaya geldiğini, belirlenecek ülke için oylamanın 31 Mart 2008 Pazartesi günü Paris’te yapılacağını, kazanan tarafın İzmir olmasının en büyük temennisi olduğunu belirtti. ebsohaber 42 nisan 2008 MECLİS Mart ayı üzüntülü Ege Bölgesi Sanayi Odası, mart ayında üst üste pekçok üzüntüyü birden yaşadı. EBSO Meclis Üyesi Metin Deyirmenci’nin oğlu Hakan’ın trafik kazasında yaşamını yitirmesinin şokunu atlatamayan sanayiciler, İzmir’in önde gelen sanayici ve işadamlarından olan ve EBSO’da 1978-1982 yılları arasında meclis üyeliği görevinde bulunan Esin Özgener ile Ege’de sanayileşme hamlesine önemli katkıları bulunan 1992-2005 yılları arasında meclis üyeliği, 1995-1997 yılları arasında da Yönetim Kurulu Üyeliği yapan Salih Şükrü Baysak’ı kaybetmenin acısını duydu. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Baysak’ın toprağa verildiği gün işadamı amcası Hüseyin Fikret Yorgancılar’ın vefatının acısını yaşadı. EBSO Meclis Üyelerinden Mevlüt Taga’nın fabrikası da hırsızlar tarafından kundaklandı. EBSO Mart Meclisi, Özgerener ile Baysak için saygı duruşu ile başladı. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan başta olmak üzere tüm meclis üyeleri Deyirmenci, Baysak ve Özgener ailelerine başsağlığı, Mevlüt Taga’ya da geçmiş olsun dileklerini iletti. Ender Yorgancılar, Metin Deyirmenci ve Kemal Baysak, gerek cenazelere katılan gerekse telefonla taziyelerini bildiren tüm meclis üyelerine teşekkür etti. İzmir’in EXPO 2015 adaylık sürecinde EXPO Yürütme Kurulu’ndaki görevi nedeniyle o tarihlerde yurtdışında bulunan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da İzmir’e dönüşünde ailelere başsağlığı ziyaretinde bulundu. EBSO Meclis Üyesi Metin Deyirmenci, oğlunun vefatı nedeniyle yaşadığı zor günlerde kendisini yalnız bırakmayarak dostluğun, arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunu gösteren tüm dostlarına teşekkür ederken, “Allah, bu acıyı unutturacak başka bir acı vermesin” dedi. EBSO Meclisi’nde merhum kardeşi Salih Şükrü Baysak ile iki ayrı meslek komitesinde makine sanayicilerini temsil eden Kemal Baysak, yıllarca meclis üyesi olarak çıktığı EBSO Meclis Kürsüsü’ne bu defa iş ve özel hayatında herşeyini paylaştığını kar- deşini kaybeden bir kişi olarak söz aldı. EBSO camiasına ve İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi yöneticilerine gösterdikleri kadirşinaslık nedeniyle teşekkür eden Kemal Baysak, doğum gibi ölümün de kaçınılmaz olduğunu, her ne kadar insanlar doğarken bunun farkında olamasalarda bir gün hayata veda edeceklerini bildiklerini, onun için de bir fani olarak geride bırakılan iyi izlerin, güzel dostlukların en önemli zenginlik ve kazanç olduğunu belirterek, kardeşinin de bu zenginliğe erişenlerden olduğunu düşündüğünü, ancak hayattayken herhangi bir arkadaşını kırdıysa haklarını helal etmelerini istedi. Baysak ayrıca Deyirmenci, Özgener ve Yorgancılar ailelerine de başsağlığı dileklerini iletti. Üzüntülü ortamda başlayan Mart meclisinde tek sevindirici olay Meclis Üyesi İbrahim Gökçüoğlu’nun TOBB Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nun Ar-Ge Teknik Komitesi Çalışma Grubu’nda Başkan Yardımcılığı’na seçilmesi haberi oldu. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan ve meclis üyeleri Gökçüoğlu’nu kutlarken görevinde başarılar diledi. ebsohaber 43 nisan 2008 MECLİS Tezcan: Sürdürülebilir büyüme için yeni hamle Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim yaşandığını, sanayici zaten mevcut maliKurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezyetlerle başa çıkma mücadelesi verirken, “Bugün ülkeyi yönetenler veya can, tüm dünyayı saran global krizin, sürekli olarak artan girdi maliyetlerinin yönetmeye talip olanlar, bu vatan kendilerini de etkileyeceği üzerine ayüretimi durdurma noktasına getirdiğini ifaiçin eğitimden sağlığa, kültürden lardır konuştuklarını, hem içeride, hem deyle, hammadde fiyatlarına gelen zamekonomiye kadar her alanda dışarıda yaşananların piyasayı endişeye ları ürünlerine yansıtmayan sektörlerin bu rekabet gücü için çalışmalı.” sevk ettiğinin tüm kesimler tarafından şekilde en fazla iki ay dayanabileceklerini defalarca ifade edildiğini, ABD’den vurguladı. gelen son haberlerin bu endişeleri daha da arttırdığını, çünkü Yaşanan elektrik sıkıntısı yüzünden, sektörde yeni yatırımWall Street’in en büyük 5 yatırım bankasından birinin değerinin lar yapılamadığını, artık Türkiye’de enerji politikalarının çok çok altında satıldığını ve ABD’de mortgage krizinden bu yana iyi yönetilmesi, en kısa zamanda bölgesel tarife uygulamasına yaklaşık 25 bin bankacının işsiz kaldığını ifade etti. geçilerek, elektrik ücretlerinde yaşanan mağduriyetin giderilmesi Dışarda yaşanan bu gelişmelerin, ülkemiz borsasına bir ve İzmir’in elektrik altyapısının çağdaş bir hale getirilmesi gerekgünde, son beş yılın en hızlı düşüşünü yaşattığını, petrol varil tiğini dile getiren Tezcan sürdürülebilir büyüme için, üretimin fiyatlarının, psikolojik sınır olarak tabir edilen 100 doları aştığını, önündeki engelleri kaldıracak hamlelerin bir an evvel yapılmaorta vadede 150 dolar olacağı senaryolarından bahsedildiğini, sının şart olduğunu, gerek zorunlu istihdam, gerek sigorta primi söyleyen Tezcan, yüksek petrol fiyatlarının hammadde girdi işveren payı, gerekse de işgücü maliyetleri konularını çözecek fiyatlarını arttırmakla kalmayıp, şirketlerin maliyetlerinin yükselsağlıklı bir çalışmanın artık kamuoyuna sunulmasının zaruri mesine ve kârlılıklarının düşmesine sebep olduğunu belirtti. olduğunu söyledi. Tezcan, sanayicinin diğer girdi maddesi olan tarım ürünTezcan, pahalı enerji, önlenemeyen kayıtdışı, her geçen gün lerinin, yaklaşık iki kat arttığını, hammadde fiyatlarında demir artan vergi yükü, finansman imkanlarına ulaşmanın zorluğu cevheri, bakır ve buna bağlı türevlerinde de aynı oranlarda artış gibi sorunları yıllardır dile getirdiklerini, ancak yıllardır rekabet güçlerini zayıflatan bu başlıklarda iyileştirmeye gidilmediğini, kaybedilen zamanın sanayimizden çok şey götürdüğünü, onun için de sanayicinin nefes almasını sağlayacak taleplerin dikkate alındığı bir Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’na artık son şeklinin verilmesini istediklerini, yaraları saracak bir tasarı yürürlüğe girmediği sürece, sanayimizde dönen çarkların yavaşlamaya başlayacağını, bu yavaşlamanın etkisinin sadece sanayi kesimi ile sınırlı kalmayıp, Türkiye’nin her bir göstergesine yansıyacağını dile getirdi. Hedefler tutmayabilir Mart ayında olumsuz hava koşullarından etkilenen gıda fiyatlarındaki artışın, şubat ayı enflasyonunu, beklentilerin çok üzerine çıkardığını, bunun da 2008 yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 4’ün aşılacağının daha ikinci aydan belli olduğunu söyleyen Tezcan, bir diğer hedef aşımının da cari açıkta gerçekleşeceğini, çünkü 2007’yi 38 milyar dolarlık cari açıkla kapayan Türkiye’nin, 2008 yıl sonu hedefini Ocak ayı sonu itibari ile yakaladı- MECLİS ğını, 38.9 milyar dolara ulaşan cari açığın zaten uzun zamandır yükseleceği sinyalini verdiğini belirtti. Tezcan, milli gelirin yüzde 2,1 düzeyinde olan bütçe açığının yüzde 1,6 seviyesine, cari açık büyüklüğünün de yüzde 8’den yüzde 6’ya düştüğünü, 2007 yılı için kişi başına gelirin 9 bin doların üzerinde bir rakam olarak öngörüldüğünü, ancak bu oranlara bakarak her şeyin birden bire yoluna girdiğini söylemenin tabii ki mümkün olmadığını, borçlarımız ve cari açığımızda sorun olmaya devam ettiği sürece, milli gelirin büyümesinin çok fazla bir anlam ifade etmediğini vurguladı. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın, sanayicinin temkinli olması yönünde uyarıda bulunarak, finansal dalgalanmanın reel sektöre de yayıldığını, yurtdışından kredi kullanımının azalabileceğini, mali disiplin ve yapısal reformların sürmesi gerektiğini, anahtar düzenlemenin Sosyal Güvenlik Reformu’ndan geçtiği gibi önemli başlıklara değindiğini söyleyen Tezcan, Yılmaz’ın bu uyarılarını sanayicilere değil, geçen seneden bu yana ekonomiyi ikinci plana atan hükümete yapması gerektiğini dile getirdi. Sanayicilerin zaten tehlikenin farkında olduğunu ve aylardır hükümeti ekonomiye odaklanmaya davet ettiklerini, sonunda ekonomi kurmaylarının rahatsızlığı farkedip, ekonominin yeniden gündemde olduğunu vurgulayan açıklamalarda bulunduğunu, söz konusu sıkıntıların 2009 yılına sarkacağı düşünüldüğünde, hükümetten aldıkları mesajın; kendi başlarının çaresine bakmaları olduğunu, o nedenle tüm dünyayı saran bu olumsuz tabloyu lehlerine çevirmenin yollarını aramaları gerektiğini ifade etti. Fark yaratan kazanır Bilindiği üzere Ar-Ge Yasası’nın Nisan başında yürürlüğe girerek, 2023 yılı sonuna kadar uygulanacağını, Yasa ile Ar-Ge harcamalarındaki yüzde 40’lık matrah indiriminin yüzde 100’e çıkarıldığını söyleyen Tezcan, sanayi odası üyelerini Ar-Ge harcamalarına daha fazla eğilmeye davet ettiğini, çünkü yeni ürün geliştirip, farklı oldukları sürece varlıklarını sürdürebileceklerini, kıyasıya rekabetin yaşandığı bir ortamda ancak katma değer yaratanların bir adım öne çıkabileceğini, bu yüzden Ar-Ge’nin önemini küçümsememeleri gerektiğini ifadeyle, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla TOBB tarafından oluşturulan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinason Kurulu (YOİKK) kapsamındaki Ar-Ge Teknik Komitesi’ne Başkan Yardımcısı olarak seçilen Meclis Üyesi İbrahim Gökçüoğlu’nu tebrik etti. Siyasi belirsizliğin etkilerine dikkat Tezcan, demokrasilerde hiç kimsenin hukukun, yasaların ve anayasanın üstünde tutulamayacağını, ancak demokrasinin gereği olanın yapılmasına da özen gösterilmesi gerektiğini, zira parti kapatmanın çözüm yolu olmadığının geçmişteki tecrübelerden gayet iyi bilindiğini, üzerinde durulması gereken hususun, söz konusu davanın siyasi belirsizliği güçlendirmesine ve ekonomiyi olumsuz etkilemesine izin verilmemesi olduğunu belirtti. Konuyla ilgili olarak Financial Times’ın yorumunda; Bir yıl sürebilecek hukuki mücadelenin, karar verme mekanizmasını felce uğratabileceğini ve duraksayan ekonomi ile yapısal reform sürecini dondurabileceğini ifade ettiğini dile getiren Tezcan, 21 Mart 2008 Cuma sabaha karşı yapılan tutuklamaların da ülkemizdeki yoğun gündem maddelerine bir yenisini daha eklediğini, bu süreçte yargı bağımsızlığını tehlikeye atacak her türlü girişimden kaçınılması gerektiğini söyledi. Ülkeyi fakirleştiren 2001 krizini kimse hatırlamak dahi istemezken, aynı korkuları yaşatmaya kimsenin hakkı olmadığını, o nedenle görev başında olan herkesin sorumluluğunun bilinciyle hareket etmesi, olaylar karşında takınılacak tavrın, asla ülkeyi bilinmeze sürükleyecek türden olmaması gerektiğini, bugün ülkeyi yönetmeye talip olanların bu vatan için; eğitimden, sağlığa, kültürden, ekonomiye kadar her alanda rekabet gücünü arttıracak yönde gerekeni yapmasının tek beklentileri olduğunu vurguladı. Tezcan, 31 Mart 2008 günü EXPO 2015 yolunda sevinen tarafın İzmir olmasının en büyük temennileri olduğunu söyleyerek, sonuç ne olursa olsun, İzmir’in ve Türkiye’nin tanıtımında emeği geçen herkese teşekkür etti. Tezcan üyeleri cevaplandırdı Toplantıda söz alan meclis üyelerine teşekkür eden Tezcan, Gökçüoğlu’nun ifade ettiği holdingler için çıkarılmış bir kanun olarak gözüken, Ar-Ge Kanunu konusunun çok önemli olduğunu, herkesin bilgi sahibi olması gerektiğini belirterek, konuyu T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanı’na ilettiklerinde Çağlayan’ın; konunun bilgisi ve yetkisi dahilinde olduğunu, bir sene bu şekilde deneme yapılacağını, yaşanacak gelişmelere göre uygun şekliyle sanayicilere yansıtılacağı cevabını verdiğini söyledi. Tezcan, Erdoğan Çiçekçi’nin ifadelerinin çok önemli olduğunu, gerçekleştirmiş olduğu toplantıların da katılımı en yüksek toplantılar olduğunu, onun için de uygun gördüğü bir tarihte sanayicilerin katılımı ile gerçekleştirilecek toplantıların son derece faydalı olacağına inandığını dile getirdi. Haluk Tezcan, Odamızca vefat duyurularının hem sms, hem de faks çekilerek yapıldığını belirterek, Yönetim Kurulu olarak eğitimlere çok önem verdiklerini, onun için de Basım, Yayın ve Bunlara Bağlı Sanayi Meslek Komitesi’nin gerçekleştirmiş olduğu eğitimler konusunda Acar’ın verdiği bilgilere ve yapılan çalışmalara teşekkür etti. Her ne kadar Tarım ve Köy İşleri Bakanı ile Maliye Bakanı’na Mehmet Akdede’nin bahsetmiş olduğu konu aktarılsa da Akdede ile birlikte uygun göreceği bir tarihte konuyu çözüme ulaştırabilmek üzere ilgili Bakanlık ile görüşmek üzere Ankara’ya gidebileceklerini söyleyen Tezcan, Faik Dalgıç’ın ekmek üretimi için bahsettiği kapasite sorununun Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olduğunu, uygulamaya konulmaya çalışılan NACE sisteminin ülkemiz envanterinin çıkarılarak bu soruna çözüm bulunması bakımından faydalı olacağını düşündüğünü belirtti. Ayrıca pazar yerindeki ekmek satışları konusunda da sanayi odası olarak gerekli girişimleri yaptıklarını, konu çözülene kadar sanayicilere destek olmaya devam edeceklerini söyledi.Ekmek israfının Türkiye’nin en önemli konularından biri olduğunu, Başbakan Erdoğan’ın da bu konu üzerinde önemle durduğunu, 28 Ekim 2008 tarihinde ekmek israfına yönelik Antalya’da bir toplantı gerçekleştirileceğini, gerekli çalışmaların şu anda TMO tarafından yapıldığını, çünkü israfın çok önemli bir madde olan buğdayın tarladaki üretim kaybı ile başladığını belirtti. ebsohaber 45 nisan 2008 MECLİS Sanayicinin gündemi Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi sanayiciler, ABD’de mortgage krizi ile başlayan yeni küresel ekonomik dalganın Türkiye’yi olumsuz yönde etkilememesi için gerekli ekonomik tedbirlerin alınmasını istedi. Türkiye ekonomisinin güçlü bir yapıya kavuşması için yapısal reformların yanında sektörel sorunları çözecek mikro reformları da ağırlık verilmesi gerektiğini tekrarlayan sanayiciler, siyasetçilerin ve bürokratların Türkiye’nin dünyadaki yeni ekonomik düzende rekabet gücünün artırılmasına yönelik çalışmaların hızlandırılmasını, sektörlerin önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. sektörel sorunlar İbrahim Gökçüoğlu Ar-Ge Kanunu büyüklere yarayacak EBSO Meclis Üyesi İbrahim Gökçüoğlu, ArGe yasasının İzmir CHP Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın TBMM’nde Yasanın yanlış olduğunu yoğun bir şekilde savunmasına karşın yasalaştığını belirtti. Gökçüoğlu, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi için Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nun (YOİKK) TOBB tarafından TUBİTAK, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sanayi Ticaret Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Hazine Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, KOSGEB, TOBB, TÜSİAD ve YASED temsilcilerinin katılımı ile oluşturulduğunu, başkanlığını da Başbakanın yaptığını hatırlattı. Ar-Ge Kanunu çıkınca TOBB’un, konuyla ilgili bir komite kurulmasına karar verdiğini ve Ar-Ge teknik komitesi çalışma grubu oluşturmak için tüm Türkiye’deki Ticaret ve Sanayi Odalarından birer temsilcinin davetiyle gerçekleştirdiği toplantıda Başkan Yardımcılığı görevine seçildiğini haber veren İbrahim Gökçüoğlu, EBSO’nun kurumsal kimliğinin her ortamda, her süreçte temsil edilmesi gerektiğine olan inancı ile bu görevi aldığını, çünkü bu tip çalışma gruplarından uzak kalındığında kanunların belirli grupların ve kişilerin diktesiyle yasalaştığını söyledi. Gökçüoğlu, Ar-Ge Kanunu’nu incelediğinde; holdinglerin diktesi ile sadece holdinglere hizmet edebilecek nitelikte bir kanun çıkarıldığını, Ar-Ge çalışmalarında sadece holdinglerin kurduğu vakıf üniversitelerinin öğretim üyelerinin görev alabileceklerini, Türkiye’deki devlet üniversitelerinin hocalarının bu Kanunundan yararlanamayacağının açık ve net ebsohaber 46 nisan 2008 şekilde “Kamu personeli hariç” ibaresi ile ifade edildiğini gördüğünü söyleyerek, Türkiye’deki holdinglere bakıldığında ise bu Kanunun sadece 71 firmaya hizmet edebileceğini belirtti. Gökçüoğlu, bugün Türkiye’deki Ar-Ge çalışmalarının yaklaşık yüzde 78’inin devlet üniversitelerindeki hocalarla yapılırken, yeni Kanun ile kamu personelinin çalışma dışında bırakıldığını, şu anda kanun çıktığı için yapacak bir şey bulunmadığını, ancak uygulama esasları yapılırken aktif olarak içinde bulunulmasında, bazı maddelerin yönetmeliklere girmesi açısından önem taşıdığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Ar-Ge teknik komitesinin toplantısında, eylem planı hazırlandığını, ancak çalışma grubunda akademisyenlerin sayılarının az olduğu için Ege ve Dokuz Eylül Üniversiteleri’nden de akademisyenlerin bu komiteye katılacağını ifade etti. Yeni Ar-Ge Yasası’nda yüzde 100 yatırım indirim uygulamasının bulunduğunu ve desteklerden yararlanmak için çok büyük şirketler ile az kişi çalışan KOBİ’lerden aynı evrakların talep edildiğini, bunun doğru olmadığını Ar-Ge Teknik Komitesi’nde ifade ettiğini, hazırlanacak eylem planında bu konunun da görüşüleceğini dile getiren Gökçüoğlu, EBSO olarak kanunlar çıkarılırken hazırlık süreçlerinin içinde bulunulması, baskı grupları kurulması gerektiğini, zira kanun çıktığı zaman geri dönüşünün bulunmadığını belirtti. Sayıl Dinçsoy CE sistemi değişiyor EBSO Meclis Üyesi Sayıl Dinçsoy, özellikle Ar-Ge yardımından istifade edilebilmesi için çalışmanın Maliye Bakanlığı kanalından sürdürülmesi gerektiğine dikkatleri çekmek istediğini, çünkü TUBİTAK’tan onaylanıp alınan teşviğin yatırım indirimine Ar-Ge yardı- MECLİS mı olarak mahsup edilemediğini, kendi firmalarında bu konuda çok sıkıntı çektiklerini dile getirdi. Ayrıca hazırlanan dosyanın sadece TUBİTAK’tan onaylanmasının yeterli olmadığını, bir de Maliye Bakanlığı’ndan onaylanması gerektiğini söyledi. Dinçsoy, 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren özellikle fiili metal üretim yapan şirketlerin CE deglerasyonu sisteminin tamamen değişeceğini, artık sadece CE’ye uyuyorum diyerek üretim ve ihracat yapılamayacağını, CE belgesinin altında bir de EMC olarak adlandırılan, elektro manyetik uyumluluk (EMU) testlerden geçerek alınacak belge ile üretimlerin yapılabilineceğini vurgulayarak, İzmir’de bu belgeyi verecek akredite bir kuruluş bulunmamasının kötü olduğunu belirtti. Erdoğan Çiçekçi Sosyal Güvenlik Reformu bazı sorunları çözecek EBSO Meclis Üyesi Erdoğan Çiçekçi, Mart ayının siyasi açıdan da zor geçen bir ay olduğunu, sosyal güvenlik yasasında yapılmak istenen değişikliklerin insanları bir anda sokaklara döktüğünü, üstelikte herhangi bir planlı çalışma yapılmadan bu birlikteliğin sağlandığını ifade ederek, siyasilerin bundan çıkarması gereken dersin; yarın öbür gün ülkenin başına ciddi bir ekonomik sıkıntı gelirse, Türkiye’nin yerinden ayağa kalkacağı olduğunu belirtti. Çiçekçi, en sonunda kıdem tazminatı tasarısının şekillendirildiğini, istihdam ile ilgili bir yasanın çıkarıldığını, her ne kadar geç kalınsa da çalışma hayatında aksayan bir çok konuya çözüm getirileceğini söyledi. Söz konusu tasarı ile 50 veya daha fazla işçi çalıştırılan yerlerde özürlü veya hükümlü istihdam edilmesi konusunun son derece basit hale getirildiğini, iş yeri hekimliği konusunda da yeni bir düzenleme yapılarak, güzel bir şekilde değiştirildiğini ki, önceden işletmelerin kadrolu çalışanı gibi görülen ve kıdem tazminatları da bu şekilde ödenen iş yeri hekimliği ile ilgili yükümlülüklerin artık, tamamının veya bir kısmının işletme dışında kurulu ortak sağlık ve güvenlik hizmetle-rinden alınarak uygulama yapılacağını, bu şekilde hizmet alınmasının elbette işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağını, 24 saat çalışan fabrikalarda yaşanan sağlık sorunlarında anlaşmalı sağlık kuruluşlarından istenecek ambulans ile gideri masrafa işlenebilecek şekilde uygulama yapılabilineceğini dile getirdi. İşsizlik ödeneği olarak yapılan kesintilerin aktarıldığı fondaki çok yüksek meblağların kullanabilir hale gelmesi için, işsizlik sigortasının uygulaması ile ilgili bir çok maddenin değiştirileceğini ifade eden Çiçekçi, kısmi veya esnek çalışma esaslarının da söz konusu yasada yer alacağını ve geçici, süreli işçi bulunması konusunda özel istihdam bürolarının kurulmasının gündemde olduğunu söyledi. Çiçekçi, kıdem tazminatının artık hükümet tarafından fon olarak tercihe girdiğini, kanun çıkana kadar eski yükümlülüklerinin aynen kalacağını, kanunun çıktıktan sonra Bakanlar Kurulu’nun henüz tespit etmediği, madde madde boş bıraktığı bir oran ve işçinin en sonki ücreti üzerinden, işveren tarafından ön görülen miktarın, aynı usüller ile Bakanlar Kurulu kararıyla bu işleri takip etmek üzere kurulacak başka bir kuruma aktarılacağını söyledi. Bu anlamda kurulacak kurumun paranın gönderildiği ayın son gününe kadar parayı kendi bünyesinde tutma hakkına sahip olduğunu, yani bir bakıma bu parayı kullanma hakkı bulunduğunu, ancak kurumun hesabına geçen paranın hangi şartlarda değerlendirileceği konusunun netleşmediğini, değişik uygulamaların bulundu-ğunu, kıdem tazminatı ile ilgili işçi kesiminin yapacaklarının da belli olmadığını ifade etti. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da işçi işveren ilişkileri, çıkacak olan sosyal güvenlik yasa tasarısı konusunda Meclis Üyelerimizi daha detaylı bilgilendirmek için Yönetim Kurulumuz’un uygun gördüğü bir tarihte özel bir toplantı düzenlenebileceğini söyledi. Mehmet Akdede Deri sektöründe yüksek vergiler büyük sorun EBSO Meclis Üyesi Mehmet Akdede, faaliyette bulundukları deri sektöründe zor şartlarda çalıştıklarını, ama sürekli yeni ürün yaratma peşinde olduklarını, bu uğraşlarının karşılığında güzel ürünlerin de ortaya çıktığını ama yürürlükte bulunan kanunların bazı maddelerinin karşılarına sürekli engel olarak çıktığını dile getirdi. Akdede, en büyük sıkıntıyı da KDV oranlarında yaşadıklarını, koyun ve kuzu derisinde yüzde 8 olan KDV oranının, dana derisinde yüzde 18 olduğunu, bir de yüzde 20 oranında ÖTV’nin bulunduğunu, dolayısıyla bunun fiyatlara yansıtıldığı ve dana derisinden üretilen mamüllerin ülkemizdeki satışında zorluk çekildiğini ifade etti. Mehmet Akdede, artık değişimin şart olduğu dünyada, kanunlarda da belirli değişikliklerin yapılması gerektiğini, çünkü değişim adı altında üretilen her malın kanunlarda tanımının bulunmaması nedeniyle üretilen her yeni üründe sıkıntı yaşadıklarını, bu zorlukları her fırsatta dile getirmelerine rağmen henüz bir çözüm bulunamadığını, ülke ekonomisi de göz önüne alındığında dericilik sektörünün gerçekten bir çıkmazda bulunduğunu ifadeyle, Yönetim Kurulu Başkanı’ndan yaşadıkları sıkıntıların giderilmesi için kendilerine yardımcı olunmasını istedi. EBSO Meclis Başkanı Yorgancılar da, 28 Şubat’ta Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na yapmış oldukları ziyaretlerde, bu konuyu bir dosya ile sunarak ifade ettiklerinde, diğer odalardan da aynı talebin geldiği, gerekli düzenlemenin yapılacağı yönünde Bakanlardan söz aldıklarını hatırlattı. ebsohaber 47 nisan 2008 MECLİS Faik Dalgıç Fırınlarda atıl kapasiteye dikkat EBSO Meclis Üyesi Faik Dalgıç, 13.04.2007 tarihinde çıkan “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik” ile 1000 kg/gün ve üzeri sade pide, ekmek ve ekmek çeşitleri üreten işyerlerinin, büyükşehir belediyesi sınırları içinde ise en az 250 metrekare, büyükşehir belediyesi olmayan yerlerde 200 rnetrekare, köy, belde ve ilçe belediyeleri sınırları içinde en az 100 metrekare alanlarda olduğu takdirde ruhsat verileceğinin belirtildiğini, şu anda şehir içinde 250 metrekare alanların çok rahat bulunduğu için her geçen gün fırıncıların sayısında artış yaşandığını, bunun da sektörün atıl kapasite ile çalışmasına neden olduğunu dile getirdi. Nerede üretildiği belli olmayan ekmeklerin haftanın iki günü semtlerde kurulan pazarlarda, ayrıca cami önleri gibi halkın yoğun olduğu yerlerde satışının yapılmasının da fırıncıların işini dörtte bir oranınında düşürdüğünü, dolayısıyla ekmeği daha pahalıya imal ettiklerini söylen Dalgıç, açıkta satılan ekmeğin halkın sağlığı açısından tehlike yarattığı da göz önüne alındığında, yaşadıkları sıkıntının giderilmesi için belediyeler nezdinde gerekli girişimde bulunduklarını, ancak bir sonuç alamadıklarını ifade etti. Hammadde fiyat artışının önüne geçilmeli Dalgıç, ekmeğin büyük marketlerde sürekli promosyon olarak fiyatının düşürülmesi nedeniyle, fırıncıların şu anda sadece bakkallar ile çalışmalarından dolayı zarar etmelerine neden olduğunu, onun için fırıncılar olarak, ekmeğin haftanın belirli günleri promosyon olarak satılmasını istediklerini belirtti. Ayrıca pahalı ekmeğin önüne geçebilmek için hükümetin un fiyatlarını belli bir çizgiye çekmesi gerektiğini ifade ederek, yöneltilen sorulara yanıt veren Dalgıç, şu anda fırınlarda üretilen ekmeğin yüzde 10’unun satılamadığı için atıldığını, üstelik yakın zaman içerisinde ekmeğin gramajının artırılarak 300 grama çıkmasının bu zaiyatı daha da fazlalaştıracağını söyledi. Dilimlenmiş ekmek ile dilimlenmemiş ekmek arasında fiyat farkı bulunmadığını dile getiren Dalgıç, şu anda zaten üretilen ekmeğin katkılı ekmek olduğunu, raf ömrü daha uzun olan ekmek üretilmesi düşünüldüğünde bunun artı bir girdi maliyeti oluşturacağını, ancak kendisinin raf ömrü uzun olan ekmeğin üretilmesinden yana olduğunu ifade etti. Yönetmelik gereğince il, ilçe ve beldelerde ekmek üretimi için açılacak işyerlerinin metrekare alanlarının farklılık göstermesini kendilerinin de anlayamadığını belirten Dalgıç, sonuçta aynı üretimin yapıldığını, itiraz etmelerine karşılık bunun bir faydasının olmadığını, ancak en kısa sürede değişmesini ümit ettiklerini söyledi. Egeli sanayici çevreye duyarlı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, çevreyi kirleterek üretim yapıp haksız rekabete neden olan sanayicinin karşısında olduklarını söyledi. İzmir Çevre ve Orman İl Müdür Vekili Mehmet Ceyhan, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın’ı ziyaret etti. EBSO üyesi sanayicilerin çevre duyarlılığına dikkat çeken Tamer Taşkın, İAOSB’de bütün sosyal tesislerden önce arıtma tesisinin projelendirilip hayata geçirildiğini hatırlattı. EBSO’nun öncülüğünde kurulan bütün organize sanayi bölgelerinde arıtma tesisi ve yeşil kuşak çalışmalarının öncelikli projeler olduğuna dikkat çeken Taşkın, bu nedenle fabrikaların çevrenin korunması ve sağılıklı bir düzen içinde üretim yapabilmeleri için organize sanayi bölgelerinde faaliyet göstermesini sağlamaya çalıştıklarını gündeme getirdi. EBSO’nun Çevre Ödülü’nün yanısıra AB destekli Sürdürülebilir Kalkınma Yolunda Sanayi Kuruluşlarında Çevre Bilincinin Oluşturulması Projesi ile de çevre bilincinin yerleşmesinde büyük katkılar yaptığını ifade eden Tamer Taşkın, “Biz her zaman sanayicilerimize çevreyi korumaya yönelik tedbir almalarını, çevreye duyarlı olmalarını öğütlüyoruz. Üyelerimize atık miktarlarının azaltılması ve geri kazanım eğitimleri veriyoruz. Bölgemizde atık bertarafı tesislerinin kurulmasına destek veriyoruz. Çevreyi kirletenlerin, haksız rekabete neden olanların karşısındayız” dedi. Çevre ve Orman İl Müdür Vekili Mehmet Ceyhan da, çevre koruma konusunda cezaya değil eğitime öncelik verdiklerini bildirdi. Çevre kirliliğinin önlenmesi için denetimlerin artırılacağını haber veren Ceyhan, çevre kirliliğine neden olanlara ağır para cezaları verilebildiğini hatırlatırken, “Ceza kesmekten, suçlu gibi yakalamaktan değil temizlikten hoşlanıyoruz. Eğitimle yönlendirmeye çalışıyoruz” diye konuştu. ebsohaber 48 nisan 2008 MECLİS Basım ve yayında teknoloji artıyor Türkiye’nin basım ve yayında Avrupa’dan yüzyıllarca sonra tanıştığı teknolojiye sahip olma adına son yıllarda müthiş bir yarışa girdiği ifade edildi. Bilgiye erişim ve teknoloji küresel anlamda hız kazanırken bunu gerektiği gibi kullanabilmek için kültürel anlamda da ilerlemenin önemine işaret edildi. Ege Bölgesi Sanayi Odası Basım, Yayın ve Bunlara Bağlı Sanayi Meslek Komitesi Üyesi Murat Bilgi, teknoloji ve bilimin bitip tükenmek bilmeyen bir arama ve bulma gezisi olduğunu, insanoğlunun tarih sürecinde yaptığı bu arama ve bulma gezisinin basım sektöründe olduğu gibi birçok sektörde yeni icat ve yöntemi de literatüre soktuğunu, yaşanan gelişimin sektörlere hayat verdiği gibi, mevcut işletmelerin de revize olmasına ve hatta yeni sektörlerin oluşumuna olanak tanıdığını söyledi. Murat Bilgi Bilgi, makineleşme sürecinin sanayi toplumunun oluşmasına nasıl katkıda bulundu ise, teknolojide yaşanan gelişmelerin de basım sektörünün sanayileşme sürecini hızlandırdığını, daha çok kaliteli ürün üretmek adına yaşanan gelişmelerin aslında büyük sorunların başlangıcı olduğunu ifade etti. Bilgi, teknolojinin ürettiği makine ve grupların bütün albenisi ile önlerine sunulduğunu, beraberinde sağlanan finans kolaylıkları ile hayal olmanın dışına çıktığını, yani teknolojiye hem kolay ulaşır hem de kolay elde edebilir olduklarını, bununla birlikte ülkemize bu kadar geç gelen teknolojiye sahip olmak adına müthiş bir yarışa girdiklerini belirtti. Murat Bilgi, herkesin bir anda kendi imkânları ölçüsünde var olan teknolojiyi elde ettiğini ancak önlerinde bu teknolojiyi hakkı ile kullanabilecek alt yapıya, bilgiye ve kültüre sahip olup olmadıkları, sürekli değişen teknoloji gibi, yönetim şekillerini, şirket kültürlerini yenileyip yenileyemeyecekleri, bu sektörü düzenleyen ve denetleyen grupların, kurumların yeterince yenilikçi olup olmadığı gibi pek çok sorunların bulunduğunu ifade ederek, vakit geçirmeden bu sorunların üzerine gitmeleri gerektiğini söyledi. Yüz binlerce dolarlık ekip ve ekipman ile yıllarca çalışılarak elde edilen bilgi ve tecrübenin ne uğruna çalıştırıldığını, fiyatlandırma ve sunma yöntemlerinde hala ataerkil metotların neden aşılamadığını soran Bilgi, bu kadar maceranın içinde ticari faaliyetlerini devam ettirmeye çalışırken, üstüne üstlük ulusal ve küresel alanda yaşanan siyasi ve ekonomik bunca krize rağmen, ayakta kalabilmek ve ülkelerine faydalı olmak istediklerini ancak, fiyatlandırmada bir standart belirlemenin neden bu kadar zor olduğunu anlayamadığını, çağdaş bir iş anlayışı, karşılıklı güven ve saygı ortamının oluşturulamamasının asıl sorunlarınların başında yer aldığını dile getirdi. Bilgi, İzmir’de bazı sektörlerin aksine basım sektörünün ciddi yatırımlar yaptığını, önceleri dünya standartlarındaki basılı örneklerin İzmir’de de yapılıp yapılmadığı firmalarca sorgulanırken, şimdi ise yapılan yatırımlar ile sürat ve kalitenin üst noktalarda olduğunu vurguladı. Basım yayıncılara problem çözme eğitimi Ege Bölgesi Sanayi Odası Basım Yayın ve Bunlara Bağlı Sanayii Meslek Komitesi Üyeleri, problem çözme teknikleri eğitimi aldı. Meslek komitesinin gerçekleştirdiği organizasyonda, İzmir Ekonomi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Bengisu, sanayicilerle çalışanlarına üretim başta olmak üzere çalışmanın her aşamasında karşılaştıkları problemlerin çözümü için sürekli iyileştirme yöntemini izlemelerini ve “Planla, Uygula, Kontrol et, Önlem al” döngüsüne göre hareket etmelerini öğütledi. Doç. Dr. Bengisu, “İzlediğiniz yöntem ve uyguladığınız tekniklerin kalıcı olması için mutlaka yazılı hale getirin” önerisinde bulundu. Problemi bulup adını koymanın çözümün ilk ve en önemli adımı olduğunu belirten Doç. Dr. Bengisu, anket, müşteri şikayetleri, servis ve garanti istatistiklerinin sorunların anlaşılması, maliyetlerin belirlenmesi, problemli ürünlerin incelenmesinin yanısıra önemli iyileştirme fırsatı yarattığını bildirdi. Doç. Dr. Bengisu, problemlerin seçilmesi, öncelikle hangi problemin çözüleceğine karar verilmesi gerektiğini önerirken, aciliyet ve maliyetlerin önemine dikkat çekti. Doç. Dr. Bengisu, “Her problemi çözmeye kalkarsanız hiçbir problemi çözemeyebilirsiniz. Bir problemin çözümü müşteri şikayetlerinin önemli bir bölümünü ortadan kaldırabilir, maliyeti yüksek bir problemin çözümü müşteri çok önemli ve kamuoyunda etkili bir kişi olabilir veya üretim süreçlerinde önemli bir iyileşmeyi de beraberinde getirebilir. İşin özüne inersek maliyetleri düşürürüz, problemleri çözeriz” dedi. ebsohaber 49 nisan 2008 HABER Sanayiciler KOSBİ savunması yaptı Ulucak Belediye Başkanı Mehmet Türkmen tarafından Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nin (KOSBİ) tüzel kişiliğinin iptali için açılan dava, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nde yapıldı. KOSBİ’nin isteği üzerine duruşmalı olarak gerçekleştirilen mahkemede EBSO Başkanı Tamer Taşkın başta olmak üzere Kemalpaşa’da faaliyet gösteren 50’ye yakın sanayi de müdahil olarak katıldı. Sanayiciler yaklaşık 1.5 saat süren duruşmada Mahkeme heyetine savunma yaparak, KOSBİ tüzel kişilik davasının red edilmesini, reddedilmesi halinde ise dava için ek bilirkişi raporu düzenlenmesini istediler. Yürütmeyi durdurma kararı verilmişti Ulucak Belediyesi ile KOSBİ arasında 7 yıldır devam eden yetki tartışması yüzünden bugüne kadar birçok tesis mühürlenirken, mahkemenin 18 Temmuz 2007 tarihinde verdiği tüzel kişiliğin yürütmeyi durdurma kararı ile KOSBİ’de hizmetler durma noktasına gelmişti. Bu ara karar üzerine Sanayi Bakanlığı’na yeniden müraacat eden KOSBİ yönetimi, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın da devreye girmesi ile yeni bir tüzel kişilik alarak hizmet vermeyi sürdürüyorlar. Ulucak Belediyesi ayrıca KOSBİ’nin yeni tüzel kişiliği içinde de iptal davası açtı. Davanın reddini istediler İzmir Adalet Sarayı’ndaki İzmir 3. Bölge İdare Mahkemesi’nde yapılan duruşmada önce KOSBİ aleyhine dava açan Ulucak Belediyesi’nin Avukatı, organize sanayi bölgesinin tüzel kişiliğinin iptal edilmesi talebini Mahkeme heyetine tekrar etti. Daha sonra davanın muhatabı olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın Hukuk Müşaviri, Önder Canpolat savunma yaptı. Mahkeme Heyeti’nden Ulucak Belediyesi’nin açtığı davayı reddetmesini talep eden Canpolat, Kemalpaşa ve Ulucak’taki sanayi kuruluşlarının ancak organize sanayi bölgesi çatısı altında disiplinli ve çevreye duyarlı bir şekilde üretim yapabileceğine dikkat çekti. Ulucak Belediyesi’nin iddia ettiği gibi bölgeyi sanayicilerin kirletmediğini ve KOSBİ tüzel kişiliğinin devam etmesinin kamu yararı gereği olduğuna işaret eden Canpolat savunmasında, “Ulucak Belediyesi’nin vidanjörlerinin bölgeyi kirlettiği fotoğraflarla tespit edilmiştir. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporu da eksiktir. OSB tüzel kişiliğiğin bölgeye getireceği birçok avantaj vardır. Bölgenin çevreye duyarlı ve düzgün bir şekilde gelişmesi, başta arıtma tesisi olmak üzere pekçok ebsohaber 50 nisan 2008 HABER yatırımın yapılabilmesi için tüzel kişilik devam etmelidir. Dava reddedilmelidir. Reddedilmemesi halinde ise ek bilirkişi raporu düzenlenmelidir” görüşlerine yer verdi. Karar sonra verilecek Canpolat’tan sonra KOSBİ Hukuk Müşaviri Arif Delice de tüzel kişiliğin iptal edilmesi yönündeki Ulucak Belediyesi’nin açtığı davanın rededilmesini istedi. Delice de bilirkişi raporunun yanlış olduğuna işaret ederek, ek bilirkişi raporu düzenlenmesini talep etti. Egeli Sanayiciler adına savunma yapan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, bölgede sanayicilere eziyet çektirildiğini savunarak, KOSBİ’nin tüzel kişiliğinin devam etmesini Mahkeme Heyeti’nden talep etti. Bölgede faaliyet gösteren diğer sanayicilerin de savunmasını yapmasının ardından Mahkeme Heyeti duruşmayı bitirdi. Heyetin önümüzdeki günlerde esas hakkındaki kararını vereceği öğrenildi. Bakanlığa dava açan başkan AKP’ye geçti Mahkemenin ardından değerlendirme yapan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, sanayici düşmanı olan Ulucak Belediye Başkanı Mehmet Türkmen’in bugüne kadar sanayicilere çektirdiği eziyeti Mahkeme heyetine anlattığını söyledi. Böyle bir davaya müdahil olmamalarının düşünülemeyeceğini belirten Taşkın şöyle konuştu: “Ulucak Belediye Başkanı Mehmet Türkmen, bölge sanayicisine 8 yıldır kök söktürüyor. KOSBİ çevreyi kirletiyor diyor ama bölgede yatırım yapan sanayicilerin aldığı ÇED raporlarında fabrikaların çevreye uygun olduğu hem Zeytincilik Enstitüsü hem de Çevre ve Orman Bakanlığı’nın imzaları ile tescil edilmiş durumda. Türkiye’de 250 OSB var ama bir tek burada böyle bir sorun var. Kendisi de OSB’yi iptal ettirdiği yere en çok sanayi ruhsatı veren Belediyenin başında bulunuyor. Türkmen bir de dava açtığı Bakanlığın partisi AKP’ye üye oldu. AKP de uyarılarımıza rağmen bu kişiyi partisine kabul etti. Başbakanımıza bir kez daha sesleniyorum. Kendinize bağlı Yatırım Ajansı aracılığıyla dünyanın dört bir yanından yatırımcı çağırdığınız, istihdama ihtiyaç duyulan bir ülkede sanayici karşıtı bir insanı neden partinize kabul ettiniz? Bunu anlayamıyoruz. Kemalpaşa Belediye Başkanlığı’na adaylığı konuşulan sanayici karşıtı bir kişiden nasıl bir fayda bekliyorsunuz?” Sonuçtan umutluyuz Mahkemede de savunma yapan KOSBİ Başkanı Pınar Yurdun da, duruşmada davanın reddini istediklerini söyledi. Duruşmaya 50’ye yakın sanayicinin katıldığını dile getiren Yurdun, “Mahkemede savunmamızı yaptık. Sonucun önümüzdeki günlerde açıklanmasını bekliyoruz. İlk defa böyle bir davada Sanayi ve Ticaret Bakanlığı hukuk müşavirleri de duruşmaya katıldılar. Sonuçtan umutluyuz. İşsizliğin bu kadar büyük olduğu bir ülkede, yatırım yapmak isteyen sanayicilerin önüne çıkartılan engellerin görüleceğini düşünüyorum” diye konuştu. İptal davası görülüyor Ulucak Belediyesi KOSBİ’nin tüzel kişiliğinin iptali için İzmir 3. Idare Mahkemesi’nde dava açmıştı. Mahkeme 18 Temmuz 2007 tarihinde verilen ara karar ile KOSBİ’nin tüzel kişiliği için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu karara KOSBİ’nin yaptığı itiraz da rededildi. Şu anda dava halen devam ediyor. Davaya bölgede zarar gören sanayiciler de müdahil olarak katılma isteklerini ilettiler. Mahkeme heyeti bunu kabul etti ve dava duruşmalı olarak yapıldı. Savunmasını yapan sanayiciler şimdi sonucu bekliyor. Dava sonucunda mahkeme heyeti KOSBİ tüzel kişiliğini tamamen iptal edebilir ya da devamı yönünde karar verebilir. ebsohaber 51 nisan 2008 HABER İzmir yüksek teknolojide Türkiye’nin üssü olmayı hedefliyor bölgesi işleten bir firma ile görüşüyoruz. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yasal zemin oluşturulacak. Ar-Ge ve Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İzmir’in Taşkın, “Yüksek katma dağerli teknolojiye daha fazla önem verilirse, EXPO 2015 adaylığı sürecindeki tanıtım üretim sağlayan bilişim sektörübölgeye Geleceğin, bilim ve teknolojinin atağının Bilişim Vadisi projesini hayata gelişmesinde olduğunu söyleyen İYTE geçirmek için değerlendirilmesi gerektine geçmeliyiz. İzmir bu konuda Yüksek Teknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. ğini söyledi. avantalı kent” dedi. Sıtkı Aytaç ise, bu paralelde İzmir’in iklimi Kordon Rotary Klübü’nün düzenleve üniversite ortamı ile avantajlı olduğunu diği İzmir’de Bilişim Yatırımları konulu söyledi. Aytaç, “Bir araya gelinmez ise rakipler gelecek. Bilişim toplantıda konuşma yapan Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim sektörü 3 trilyon dolarlık bir sektör. Pazardan ABD yüzde 29, AB Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, EXPO 2015 kazanılmasa da bu yüzde 32, Japonya yüzde 14 pay alıyor” dedi. sürecin İzmir’i yönetenler açısından çok önemli olduğunu, bu nedenle yöneticilerin ilk defa dünyaya açıldığını belirterek, “Tanıtımın önemi ortaya çıktı. Ne kadar güçlü yönlerimiz ve Yatırımlar için ideal potansiyelimiz olduğunu ortaya koyduk. Ülke olarak dünyada İzmir’in sektör açısından yatırım yapmak için ideal noktada ilk 20’lerdeyiz. İleriyi konuşma vizyon meselesidir. İzmir için ilk olduğunu söyleyen HP Genel Müdürü Şahin Tulga, “İzmir’in defa bu vizyonu ürettik” dedi. rekabetçilik açısından; müşteri gücü, finans ve insan kaynağı Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğunu ve hedefe ulaşmak için önemli avantaj sağlıyor, ancak daha detaylı analiz edilmesi geçok çalışmak, üretmek ve doğru yere bakmak gerektiğine işaret rekli. Tüm alt sektörleri ile birlikte incelemek gerekiyor” dedi. eden Taşkın, “Bilişime sahip çıkmıyoruz. En yüksek vergi, en Koç Sistem Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, İzmir’in en pahalı enerji ve yüksek kayıt dışı ile sanayicilik yapmaya çalıdeğerli kaynaklarını sürekli kaybeden bir yapıya sahip olduğuşıyoruz. Yapmamız gereken bilişim sektörü gibi yüksek katma nu söyleyerek, “Bilişime çok uluslu şirketler yatırım yapıyor. değerli üretime geçiştir” diye konuştu. İzmir’de 45 sektörde İzmir’deki şirketlerin bilişim yatırımları İstanbul’a göre çok sanayi üretiminin yapıldığını belirten Taşkın, iş ilişkileri veya geride. Bilişim teknoloji pazarına göre de çok düşük kalıyor. tatil nedeniyle sadece İstanbul ve Antalya’yı bilen yabancılara, Teknolojiyi etkin kullanamayan kuruluş artık iş yapamıyor. Türkiye’de hem iş hem de turizm açısından değerlendirilecek Almanya’nın IT pazarı 250 milyar dolar. Bu pazarın 50 milyar İzmir diye bir şehir olduğunu da hatırlattıklarını söyledi. doları sadece hizmet sektörüne gidiyor. Türkiye’de bilişim servis katmanında rekabetçi olabileceğine inanıyorum. Ancak ücret Katkı EXPO’dan fazla olur konusunda Türkiye pahalı” diye konuştu. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Zafer İlTurkcell’in Gebze TÜBİTAK alanında 30 yıllığına kiraladıken, üniversite bünyesinde bulunan yüksek teknoloji bölgesi için ğı arazide Ar-Ge çalışmalarına başladığını söyleyen Turkcell ayrılan yerin istenilen seviyeye oluşmadığını ifade ederek, şöyle Teknoloji Geliştirme Müdürü Semih İncedayı, “Bölgede Turkcell konuştu: “2 bin 140 dönümde keçi otluyor. Diğer bir alanda 500 kişi istihdam edecek, 10 milyon dolar yatırım gerçekleştireise ağırlıklı olarak yazılım şirketlerinden oluşan, 60 firma Ar-Ge cek. Önemli ve farklı bir yatırım planlıyoruz. Amacımız yazılım yapıyor. Bugünlerde buraya yatırım için, dünyada 17 teknoloji ihraç edilmesi” dedi. ebsohaber 52 nisan 2008 HABER Genç mucitler gururlandırdı TUBİTAK tarafından düzenlenen tıkla ulaşmayı biliyorlar. Yenilikleri takip Ortaöğretim Öğrencileri Arası “Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma edip öğreniyorlar. Teknolojiyi yakalamayı Araştırma Projesi yarışmasında Projesi”nde İzmir ve çevresinden Türkiye başarıyorlar. Bundan dolayı ben gençöğrencilere ödül veren EBSO Yöfinaline katılmaya hak kazanan öğrencilerimize güveniyorum. Ancak sadece ler belli oldu. “Uzun süre konuşulacak” güvenmek yetmiyor. Gençlerimizi işte netim Kurulu Başkanı Taşkın, yeni projelere imza atan genç mucitlere ödül böyle çalışmalarla teşvik etmemiz, destek buluşlar yapmalarını istedi. yağdı. olmamız, yüreklendirmemiz gerekiyor” TÜBİTAK ve Dokuz Eylül Üniversidiye konuştu. tesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ege Bölgesi Sanayi Odası desteği ile düzenlediği “Ortaöğretim Fikir üretmeyenin geleceği yok Öğrencileri Arası Araştırma Projesi”nde yarışan 101 projeden Gençlerin araştırma yapıp proje hazırlamasının onları sorguTürkiye finaline katılacak 14 proje DEÜ Tıp Fakültesi Konferans layan, dışa dönük, araştırmacı ve sistematik olmaya yönlendirSalonu’nda düzenlenen törenle belli oldu. Küresel ısınmadan diğini belirten Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençlerimizin kaynaklanan susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya kalan ülkemizde başarılı olması ülkemizin de Ar-Ge konusunda atılımını sağlaevsel atıkların değerlendirilmesi, dezenfeksiyonu, sudan yakıt yacak. Önümüzdeki 20 sene sanayimizi rekabetçi bir şekilde üretimi, atıkların geri dönüşüm ve çevrenin yanısıra kimya, hazırlamalıyız. İş dünyasında fikir üretmeyen, kendine güveni biyoloji ile matematik konularında geliştirilen projeler büyük ilgi olmayan, araştırmayan kimsenin geleceği yok. Nasıl ki 20 yagördü. şından sonra bir jimnastikçi, futbolcu, müzisyen olunamıyorsa, araştırma, yaratıcı olmak ve o bakış açısıyla beceriyi kazanmak da küçük yaşlarda başlar. Orta öğretimdeki öğrencilerimiz de Taşkın: Yeni icatlar çıkarın daha şimdiden işyerlerinde çıraklıkla staja başlamalı.” Ödül törenine katılan ve gençlerin başarısını kutlayan Ege EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, yarışmaya katılmanın Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, da en az kazanmak kadar önemli olduğuna inandığını vurgular“eski köye yeni adet getirme, yeni icatlar çıkarma” diyen bir ken, faydalı organizasyonların artarak devam edeceğini, gençleülkenin çocukları olduklarını belirterek gençlere, “Siz yeni rin bilim ve teknolojide ülkeyi ileri götürecek çalışmalara imza icraatlar çıkarın, başarılı olun. Bilin ki, bugün yaptığınız şu işin atacağını söyledi. değerini 10 yıl sonra göreceksiniz” dedi. Türkiye’nin Ar-Ge’de dünyanın gelişmiş ülkeleri ile arasındaki mesafeyi kapatmaya kararlı olduğunun görüldüğünü belirten Kocaoğlu: Çemberi yaracağız Taşkın, gençlerin birlikte arama, katılımlı yönetim, gelecek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu dünyada tasarımı konularında önceki kuşaklara göre daha araştırmacı, en pahalı şeyin “bilgi” olduğunu belirterek bilimi rehber alan ülsosyal ve aktif olduğunu ifade etti. Tamer Taşkın, “Biz televizyo- kelerin zenginleşeceğini söyledi ve gençlerden yeni teknolojiler nu üniversitede görmüş bir nesiliz. Oysa şimdiki gençler bilgisaüretmelerini istedi. Kocaoğlu, “Siz gençler sayesinde yarattığımız yarla doğuyor ve büyüyorlar. İhtiyaç duydukları her bilgiye bir ürünleri satarak zengin olacağız” dedi. ebsohaber 53 nisan 2008 HABER Siyasi gerilimin faturası EKONOMİYE Piyasalar, AK Parti’ye açılan kapadördüncü dönem geçici sonuçlarını Türkiye’nin geçen yıl yaşadığı tılma davasının Anayasa Mahkemesi açıkladı. Buna göre geçen yılın son dört tarafından kabulü ve yurtdışı dalgalanayındaki büyüme yüzde 3,4 oldu. Daha Cumhur başkanlığı seçimi, genel malarla çalkalanırken, 2007 büyümesi önce gayri safi milli hasıla (GSMH) açıkseçimler ve diğer iç politik gelişbeklenenin altında geldi. Hükümetin lanırken, kurum yaptığı değişikliklerin melerin ekonomiye yansıması büyüzde 5 olarak hedeflediği söz konusu ardından bundan böyle sadece GSYH yüme rakamlarının düşmesi oldu. oran yüzde 4,5’te kaldı. Uzmanlar bu verilerini açıklayacak. Gayri safi yurtiçi durumu, “Geçen yıl cumhurbaşkanlığı hasıla, ülkede tüketim ve yatırım malları seçimi etrafında oluşturulan siyasi gerilimin ekonomiye faturası ile hizmet üretiminden elde edilen kazançların toplamını ifade büyüme rakamlarına da yansıdı.” şeklinde yorumluyor. Buna ediyor. Gayrisafi milli hasıla ise gayri safi yurtiçi hasılaya TC rağmen ekonomi, tek parti iktidarının devamıyla büyümesini 24 vatandaşlarının yurtdışında yaptıkları üretimden kazandıkları çeyrektir devam ettirmiş oldu. Kişi başına milli gelir 9 bin 333 gelirlerin eklenmesi, yabancıların Türkiye’de kazandıkları gelirdolara yükseldi. Büyümeyi gayrimenkul, kiralama ve iş faalilerin çıkarılması ile elde ediliyor. GSYH, 2007’de cari fiyatlarla yetleri sırtladı. Söz konusu sektörlerdeki büyüme sabit fiyatlarla yüzde 12,9’luk artışla 856,4 milyar YTL, ABD Doları cinsinden yüzde 13’ü geçti. Sanayi ve ticaretteki büyüme de yüzde 5,5 ise yüzde 25,1 artışla 658,8 milyar dolar hesaplandı. civarında seyretti. Enflasyonu artıran kalemler arasında ilk sırada Türkiye, 2001’de yaşadığı mali krizin ardından yüzde 9,5 gelen tarım sektörü ise yüzde 7,3 küçüldü. Önceki yıllarda küçülmüştü. Ancak 2002’de genel seçimlerin ardından tek parti büyümenin lokomotifi haline gelen ve 2006’da yüzde 18 artış iktidarı ve yakalanan siyasi istikrarla yakalanan büyüme 6 yıldır gösteren inşaattaki büyümenin yüzde 5’te kalması dikkat çekti. sürüyor. 2002-2007 arasındaki büyüme oranları sırasıyla yüzde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üretim yöntemiyle he7,9, yüzde 5,9, yüzde 9,9, yüzde 7,6, yüzde 6 ve yüzde 4,5 sapladığı gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) 2007 yılı ve şeklinde gerçekleşti. Geçen yıl sektörel bazda en yüksek büyüme, sabit fiyatlarla yüzde 13,7 ile gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetlerinde yaşandı. Tarım yüzde 7,3 gerilerken, balıkçılık 8,3, madencilik ve taşocakçılığı yüzde 8,1, imalat sanayii yüzde 5,4, elektrik, gaz, sıcak su üretimi ve dağıtımı yüzde 6,3, inşaat yüzde 5 oranında büyüdü. Toptan ve perakende ticarette ebsohaber 54 nisan 2008 HABER verilerinin para politikası üzerinde bir etkisi olmasını’ beklemiyor. Demir’in bu konudaki öngörüleri şöyle: “Büyümede arz yönlü bir şokun etkisi olduğu düşünüldüğünde, büyümedeki yavaşlama dezenflasyonist değil ve Merkez Bankası’nın elini rahatlatmıyor. Aksine, global piyasalardaki belirsizlik ve siyasi gerilim kur üzerinde baskı yaratırken, gıda ve enerji fiyatlarının olumsuz etkisi ve kredibilite açığı sürüyor. Sonuç olarak, 2007’de beklenenden zayıf büyümeye karşın Merkez Bankası’nın mevcut politika duruşunu sürdüreceğini düşünüyoruz.” Enflasyonda ‘dalgalanma’ riski var yüzde 5,5, ulaştırma, depolama ve haberleşmede yüzde 6,9, mali aracı kuruluşların faaliyetleri yüzde 9,6, kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik yüzde 1, eğitim yüzde 4, sağlık işleri ve sosyal hizmetler yüzde 3,1, vergi sübvansiyon yüzde 5,5 oranında arttı. Bu arada, devletin nihai tüketim harcaması da seçimlerin etkisiyle yüzde 9,7 yükseldi. ‘Veriler siyasi gerilimin sonucu’ Büyüme rakamlarını yorumlayan piyasa uzmanları oranı, ‘hayal kırıklığı’ şeklinde niteliyor. Bear Stearns analisti Tim Ash, “Büyüme rakamları hayal kırıklığı yarattı. Harcamalar tarafından bakıldığında, özel tüketim harcamalarında ve kamu harcamalarındaki yavaşlama göze çarpıyor. Veriler, 2007 yılındaki genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin getirdiği zorlu siyasi takvimi ve Merkez Bankası’nın reel faizleri yüksek tutmak zorunda kalmasının etkilerini yansıtıyor.” değerlendirmesinde bulundu. EFG İstanbul ekonomisti Aslı Savranoğlu, büyümenin beklentilerinin altında gelmesini, ‘tarımdaki daralma ve inşaat sektöründeki yavaşlama’ya bağladı. Savranoğlu’nun bu yıla dönük büyüme yorumu ise, “İçerideki politik riskin ve global ekonomik risklerin artmasıyla 2008’de büyümenin yüzde 4 olmasını bekliyoruz.” şeklinde. Söz konusu büyüme verilerinin Merkez Bankası’nın sürdürdüğü para politikasına etkisi de merak konusu. Finansbank ekonomisti İnan Demir, ‘beklentilerin altında gelen büyüme Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar, enflasyon hedefini zorlamaya devam ediyor. Bu duruma dikkat çeken Merkez Bankası, söz konusu artışların enflasyondaki düşüşü geciktirmekte olduğu değerlendirmesinde bulundu. Banka, özel kapsamlı fiyat endeksleri ile ölçülen enflasyon göstergelerinde yılın ikinci çeyreğinden itibaren baz etkisinden kaynaklanan yukarı yönlü bir hareket görülebileceğini de not etti. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 2008 yılının ilk aylarına dair verilerin, ekonomideki ılımlı büyümenin yavaşlamakla birlikte sürdüğünü gösterdiğini aktardı. Bununla birlikte uluslararası kredi piyasalarındaki sorunların belirginleşmesiyle, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü risklerin arttığının gözlendiğini de vurguladı. Kurulun 19 Mart tarihinde yaptığı Para Politikası Kurulu toplantısına ilişkin değerlendirme özeti yayımlandı. Buna göre, gıda fiyatlarında şubat ayında görülen yüzde 5,05 oranındaki artış, 2003 bazlı endeksteki en yüksek aylık gıda fiyat artış oldu. Bu yüksek oranlı artış aynı zamanda mart ayında sebze fiyatlarında bir düzeltme hareketi yaşanma ihtimalini gündeme getirdi. İşlenmiş gıda fiyatlarına ilişkin riskler devam ediyor. Şubat ayında gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar sonucunda yükselen yemek ve ulaştırma hizmetleri fiyatları, hizmet grubu enflasyonundaki iyileşmeleri sınırladı. Öte yandan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik yolundaki müzakere sürecinde de yavaşlama olduğu dikkat çekiyor. Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye ile aynı gün müzakerelere başlayan Hırvatistan’ın tam üyeliğinde 2010’u gösterirken Türkiye için 2023’ü işaret ediyor. Hırvatistan, enerji ile taşımacılık politikasında da müzakereye geçerek açtığı başlık sayısını 18’e yükseltirken, Türkiye ise sadece 6 başlık açabildi. Bunlardan biri de geçici olarak kapatıldı. Türkiye’nin 2 başlık daha açma umudu, teknik nedenlerle haziran ayına kaldı. ebsohaber 55 nisan 2008 ENERJİ Elektrikte olağanüstü hal Elektrikte net arz açığı görününce Enerji Bakanlığı olağanüstü hal ilan etme kararı aldı. Bu çerçevede, yeni yatırımlara, yüzde 85 indirimle ya da ücretsiz olarak Hazine veya orman arazisi, vergi teşviği, yan anlaşmalar çerçevesinde satış garantisi sağlanacak. Özel sektörden, teklif edilen en yüksek bedelle elektrik alma sisteminin süresi iki yıla kadar uzatılacak. Kamunun yatırım yapma yasağı kaldırılacak. Üretim özelleştirmesinden elde edilecek gelir Özelleştirme İdaresi’nden alınarak yeni yatırımlara harcanacak. TRT payı düşürülecek. Lisans aldığı halde yatırım yapmayanın lisansı iptal edilecek, yeni lisans da verilmeyecek. TBMM Başkanlığı’na sunulan Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile, elektrik üretim yatırımlarının elektrik enerjisi talebini karşılayamaması ve/veya puant gücün belirli bir yedekle karşılanmasında yetersiz kalınacağının tespiti halinde, tedarikçilerin talebini karşılamak üzere Bakanlar Kurulu Kararıyla merkezi bir yarışma düzenlenecek. dan bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi yapılmak amacıyla kullanılacak olanlar hakkında bedeli karşılığında izin verilecek, kiralama yapılacak, irtifak hakkı tesis edilecek veya kullanma izni verilecek. Arazilerin mera, yaylak, kışlak ile kamuya ait otlak ve çayır olması halinde, bu taşınmazlar, tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescil edilecek. Bu taşınmazlara ilişkin olarak, Maliye Bakanlığı tarafından bedeli karşılığında kiralama yapılacak veya irtifak hakkı tesis edilecek. Bedelsiz arazi 2011 yılı sonuna kadar devreye alınacak bu tesislerden, ulaşım yollarından ve şebekeye bağlantı noktasına kadarki enerji nakil hatlarından yatırım ve işletme dönemlerinin ilk 10 yılında izin, kira, irtifak hakkı ve kullanma izni bedellerine Kamu yatırım yapabilecek Öngörülen tedbirlerle arz güvenliğinin sağlanamayacağının Bakanlık tarafından tespit edilmesi halinde, kamu elektrik üretim şirketlerine gerekli üretim tesisi yapma görevi de dahil arz güvenliği bakımından gerekli görülen tedbirleri almaya Bakanlar Kurulu yetkili olacak. Böylece, 2001 yılında çıkan Elektrik piyasası Kanunu’nda yer alan kamunun yatırım yapması yasağı arz güvenliği gerekçesiyle kalkacak. Yeni yatırımlara teşvik Üretim ve otoprodüktör lisansı sahibi tüzel kişilere teşvikler sağlanacak. Bu kapsamda; üretim tesislerinin işletmeye giriş tarihlerinden itibaren 2012 yılı sonuna kadar iletim sistemi sistem kullanım bedellerinden yüzde 50 indirim yapılacak. Ayrıca, 2012 yılı sonuna kadar işletmeye girecek üretim tesislerinin yatırım döneminde, üretim tesisleriyle ilgili yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar damga vergisi ve harçtan müstesna olacak. Düzenleme ile ayrıca, 2013 yılına kadar arz güvenliğinin sağlanması amacıyla, mevcut kapasitenin en üst düzeyde kullanılabilmesini teminen sıvı yakıtlı elektrik üretim santrallarında kullanılan yakıtlara vergi muafiyeti getiriliyor. Orman vasıflı olan veya Hazine’nin özel mülkiyetinde ya da devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlar- ebsohaber 56 nisan 2008 ENERJİ yüzde 85 indirim uygulanacak. Orman Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’nin Köylüleri Kalkındırma Geliri, Ağaçlandır(TEİAŞ), yan hizmet anlaşmaları yoluyla Özel sektörden pahalı bedelle ma ve Erozyon Kontrolü Geliri alınmayaelektrik alımı düzenlendi. elektrik alım süresi uzatılacak, cak. kamunun yatırım yapma yasağı Hidroelektrik üretim tesislerinin TRT payı tutarı azalıyor kaldırılacak, özelleştirme gelirleri rezervuar alanında bulunan Hazine’nin Düzenleme ile TRT payı da azaltılıyor. de yeni yatırımlara harcanacak. özel mülkiyetindeki ve devletin hüküm Mevcut uygulamada enerji bedelinin yanı ve tasarrufu altındaki taşınmaz mallar sıra vergiler, harçlar ve fonlar da eklendikiçin Maliye Bakanlığı tarafından bedelsiz olarak kullanma izni ten sonra oluşan sistem kullanım bedeli üzerinden yüzde 2 TRT verilecek. payı alınıyor. Yeni düzenleme ile yüzde 2’lik pay yalnızca enerji Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, kurulu gücü azami bedeli üzerinden alınacak. Bu durumda yüzde 30 civarında 200 kilovatlık üretim tesisi ile mikro kojenerasyon tesisi kuran daha az tutar üzerinden yüzde 2 pay alınacak. Bu durumda hem gerçek ve tüzel kişiler, lisans alma ve şirket kurma yükümlülüelektrik üreticisi üzerindeki hem tüketici üzerindeki yük azalırğünden muaf olacak. ken; TRT’nin aldığı miktarda düşüş olacak. Pahalı fiyatla elektrik alımına uzatma Tasarı ile elektrikte arz krizi çıktığı için, özel sektörden pahalı da olsa ihtiyaç duyulduğunda elektrik alımını kolaylaştıran Fiyat Eşitleme Mekanizması sisteminin süresi uzatılıyor. 31 Aralık 2010’da bitecek uygulama 31 Aralık 2011’e uzatılırken, ayrıca Bakanlar Kuruluna bir yıl uzatma yetkisi veriliyor. Böylece, teklif edilen en yüksek fiyatlardan alıma neden olan sistem kamuya milyarlarca YTL yük getirecek. Elektrik piyasasında yapılacak beş yıllık geçiş dönemi anlaşmaları için sürenin iki yıl daha uzatılabilmesi değişikliği yapılıyor. Otoprodüktörler daha çok elektrik satacak Özel sektör şirketlerinin ulaşabileceği pazar payının yüzde 10 olan sınırı yüzde 20’ye çıkarılacak. Kendi kullanacağı elektriği üreten otoprodüktörlerin yüzde 20 olan piyasaya elektrik satış sınırı artırılabilecek. Arz güvenliği önlemleri kapsamında, ÖİB’in yetkileri Enerji Bakanlığı’na Yatırımı gerçekleştirmeyenin lisansı iptal Lisans aldığı halde haklı gerekçesi olmadan yatırım yapmayanın lisansmı iptal edilecek. Lisansı iptal edilen şirkette yüzde 10 ve daha üzeri doğrudan pay sahibi olanlar ve ortaklık yapısı itibarıyla yüzde 10 (halka açık şirketlerde yüzde 5) veya daha fazla pay sahibi bulunanlar, lisans iptalini takip eden üç yıl süreyle lisans başvurusunda bulunamayacak, lisans başvurusu yapan tüzel kişiliklerde doğrudan veya dolaylı pay sahibi olamayacak. Rüzgar için ihale yapılacak Rüzgarda 156 milyar YTL’ye ulaşan, mevcut kurulu gücün iki katına yakın başvuru yapılması üzerine, şirketlerin kamuya vereceği katkı payı üzerinden yarışacağı ihaleler yapılması kararlaştırıldı. Tasarıda yer alan düzenleme ile, aynı bölgede rüzgar enerjisi santrali kurmak için başvuruda bulunan şirketler ihaleye girecek. En fazla parayı veren santrali kurmaya hak kazanacak. Düzenleme ile enerji üretim özelleştirmelerinde temel yetkiler Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan (ÖİB) alınıp Bakanlığa veriliyor. Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin işletmeleri veya varlıkları özelleştirme programına alınsa bile Bakanlığa bağlı mevcut statüleri sürecek. Özelleştirme Kanunu çerçevesinde mevcut uygulamada, “özelleştirme kapsamı’ ilgili idarenin yetkisinin sürmesi, “özelleştirme programı’ ise tüm yetkinin ÖİB’ye geçmesini gerektiriyor. Yeni düzende özelleştirme, Özelleştirme Kanunu çerçevesinde yapılacak ancak yetki Enerji Bakanlığı’nda kalacak. Bu kuruluşların özelleştirilmelerinden elde edilen gelirlerin ÖİB tarafından yapılan masraflar düşüldükten sonra kalan kısmı izleyen 15 gün içinde ÖİB tarafından Enerji Bakanlığı merkez ödemelerini yapan muhasebe birimi hesaplarına aktarılacak. Mevcut uygulamada ise özelleştirme gelirleri Özelleştirme Fonu’na, oradan da Hazine’ye aktarılıyor. Yeni uygulama ile enerji özelleştirme gelirleri enerji altyapı yatırımlarında kullanılacak. Özellikle İran’dan gelen doğal gazın kesilmesiyle her yıl sıkıntı yaşayan BOTAŞ’ın sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alımı kolaylaştırılıyor. LNG alımı, Kamu İhale Kanunu’ndan istisna ediliyor. LNG alımlarının istisna kapsamına alınması ile, sıkıntılı dönemlerde başvurulan pahalı LNG alımı artacak. ebsohaber 57 nisan 2008 HABER EBSO Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik Yarışmasında ödüller sahiplerini buldu HABER 1. Fatih Yapar (Yenigün) Zihni Sinir tren ulaşımı 2. Arzu Çetik (DHA) Sanayicilerin vergi isyanı 3. Nihal Aşkın (Yeni Asır) Süt üretiminde Ödemiş mucizesi: İsrail’I geçti, Hollanda’yı yuttu Mansiyon: Fatih Şendil (Yeni Asır) Kütaş’tan üreticiye kekik fırsatı Etem Geylan (AA) Memura 1 YTL limitli kredi kartı ARAŞTIRMA İNCELEME 1. Murat Şahin (Yeni Asır) Egeli şirketler dünyaya açılıyor Füsun Çağlar (Akşam) Sanayici rüzgarı sonunda keşfetti 2. Ahmet Usman (Dünya) Küresel ısınma büyüme hedefini tehdit ediyor 3. Deniz Çaba Şan (İzmir Life) İzmirliler EXPO için hedef geliştiriyor Arzu Alp (Dünya) TUBİTAK’tan Ar-Ge merkezlerine darbe Mansiyon: Ali Rıza Karasu (Zaman) Mahkeme aidat yasal değil diyor Çağlayan Sueli (Marble Trend) Siz büyüdükçe biz küçük düşüyoruz RÖPORTAJ 1. Murat Şahin (Yeni Asır) Profesyoneller 2. Murat Koç (İzmir’de Ekonomi) Hayata dönüş öyküsü 3. Mevlüt Dağdeviren (Gözlem) Sorun Ar-Ge ise çözüm TEKMER Deniz Çaba Şan (İzmir Life) Kendi ekonomisini yaratıyor: Alışveriş merkezleri Arzu Çetik (DHA) Semt pazarından sanayi devliğine Mansiyon: Yeşim Sevmezler (Gözlem) Huzuru ocaklarda arayan gizli mücadelenin kahramanı: Ferah Türkmen Ege Bölgesi Sanayi Odası tarafından düzenlenen Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik Yarışması'nın ödülleri sahiplerini buldu. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın ekonomi gazeteciliğini desteklemek amacıyla kuruluşunun 50’nci yıldönümünden itibaren gerçekleştirdiği ve 2000 yılından bu yana görevi başındayken yakalandığı amansız hastalığa yenik düşen basın müşaviri gazeteci Aytaç Sefiloğlu’nun adıyla anılan gazetecilik ödülleri törenle sahiplerine verildi. Sanayiciler Kulübü’nde gerçekleştirilen ödül töreninde İzmir ekonomisinin söz sahibi kuruluşlarının başkanları, sanayiciler, gazeteciler ve 17 Nisan 2000 günü vefat eden Aytaç Sefiloğlu’nun ailesi biraraya geldi. Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, "İzmir'de bizler sanayici olarak fabrikamızda yaptığımız yatırım ve üretimle istihdama, ihracaata, ülke kalkınmasına katkı yaparken, bizim ayrılmaz bir parçamız konumundaki basın mensubu arkadaşlarımız da yaptıkları haberlerle hem bize destek oluyorlar hem de daha iyi noktalara ulaşmamızın yollarını göstermeye çalışıyorlar" dedi. Kuruluşlarda basın müşaviri olarak görev yapan gazetecilerin sanayiciliği de aynı anda yaşadığını belirten Yorgancılar, ayrıca temsil ettikleri kurumlarla meslektaşları arasındaki üretim köprüsünü kurduklarını ifade etti. Ender Yorgancılar, “Bugün EBSO’da ebsohaber 58 nisan 2008 ve İzmir basınında Aytaç Sefiloğlu adı, bu anlamda da yol gösterici, sanayicilere ve gazetecilere örnek olma özelliğini koruyor” diye konuştu. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın da, gazeteciliğin fedakarlık isteyen meslek olduğunu vurgularken, ödül alan gazetecileri kutladı. AB’ye uyum sürecinde ülkemizde de önemli gelişmeler olduğununun altını çizen Taşkın, yerinden yönetim anlayışının giderek geliştiğini, bunun sonucu olarak da yerel medyanın öneminin artığını ifade etti. Tamer Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yerel medyanın daha da güç kazanması bölgesel sorunların daha çok gündeme getirilmesini sağlayacak, sorunların çözümüne katkı koyacak. Biz sanayiciler de üretimlerimizi ve düşüncelerimizi kamuoyuna daha etkin şekilde duyurma olanağı bulacağız. Ülkemiz ise sorunların daha bir özgürce tartışıldığı ortama kavuşacak. Ülkemiz çağdaşlık yolunda önemli mesafeler katedecek.” EBSO Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik Yarışması’nda dereceye girenlere ödüllerini EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Akıncılar, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Necip Kalkan, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir verdi. FİNANS Serbest Bölge davalarında son durum Serbest Bölgelerde faaliyet gösteren koşuluyla davacının yurtiçi ve yurtdışından firmaların veya şubelerin ihracat ve ithalat temin ettiği emtia bedelleri ile yurtiçi ve işlemleri incelenmiş ve serbest bölge üzeyurtdışına sattığı mamül bedelleri ile karşırinden ihracat veya ithalat yapan firmalar laştırma da yapıldıktan sonra yeniden karar örtülü kazanç aktarımı (yeni adı ile “transverilmek üzere vergi mahkemesi kararının fer fiyatlandırması”) yönünden yaygın bir bozulması…..” vergi incelemesine tabi tutularak vergi ve Karardan da anlaşılacağı üzere; ceza işlemine muhatap tutulmuşlardır. Danıştay’ın bozma gerekçesi, Mahkeme Konu ile ilgili olarak ESBAŞ Bölge tarafından emsal karşılaştırılması yapılmaMüdürlüğü’nde geniş katılımlı iki toplanmasıdır. Tayfun Şenol tı düzenlenmiş, ikincisine Sayın Şükrü Danıştay’ın bu kararları 2’ye karşı 3 [email protected] Kızılot’un da katıldığı bu toplantılarda inceoyla almış olması da dikkate değer bir dulemeye tabi tutulan firmaların izleyecekleri rumdur. Zira mahkeme kararları genellikle hukuki yollar detaylı olarak tartışılmıştı. oybirliği ile alınmıştır. Bundan sonraki süreçte Firmaların bir kısmı yapılan tarhiyatlara Danıştay 3. Dairesi’nin “bozma” kaDanıştay’ın tavrı merakla bekistinaden uzlaşma talep etmişler ve uzlaşrarlarına karşılık İzmir Vergi Mahkemeleri leniyor. Dava Daireleri Genel ma talep eden bu firmalardan bir kısmı davaları yeniden görüşmeye başlamıştır. Kurulu’nun kararı tüm mahkemevergi ve cezalarını uzlaşmak suretiyle Vergi Mahkemeleri, Danıştay’ın bozma ler için bağlayıcı olacaktır.. ödemişlerdir. kararlarına katılmadıklarını belirterek ilk Ancak, incelemeye tabi tutulan firmalakararlarında direnmekte ve tarhiyatların rın büyük bir çoğunluğu ise itiraz yolunu seçmiştir. terkini gerektiğine oybirliği ile tekrar karara bağlamaktadırlar. İlk itiraz mercii olan vergi mahkemelerinde mükelleflerin Vergi Mahkemeleri’nin ısrar kararlarında şu gerekçeler bulunhemen hemen tamamı davalarını kazanmıştır. maktadır; Mahkemelerin tarhiyatları bozma gerekçesi kararlarda şu şekil“….. Yasa hükmü “emsallerine göre” ifadesi ile muylak olarak de yer almaktadır; bir emsal araştırması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla “…. TTK’na göre şirketlerin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğu ve örtülü kazanç iddiası içeren inceleme raporunda emsal gösterilkişilerin farklı şirketlere ortak olmalarına engel düzenlemelerin mesi şarttır. (…) bulunmadığı, imalatçı firmaların, pazarlama hususunda uzman(…)..İnceleme elemanlarının yapması gereken araştırma ve laşmış ayrı şirketler kurmaları ya da aynı holding bünyesinde incelemenin yargı yerlerince yapılması yargının işlevi göz önüne imalat, reklam, pazarlama hususunda uzmanlaşmış ayrı şirketler alındığında yerinde görülemez. ….” kurmakta yasal engel bulunmadığı, örtülü kazanç dağıtımının Vergi Mahkemelerinin bu ısrar kararları son derece haklı ve şartlarından olan “emsal fiyat” araştırması yapılmadan, salt ortakisabetlidir. Nitekim ısrar kararları da oybirliği ile çıkmaktadır. ları aynı olduğu gerekçesi ile cezalı tarhiyat yapılamayacağı gibi Bundan sonraki süreçte Danıştay’ın tavrı merakla beklenmekyapılan incelemede saptanan fiyatların serbest bölgede faaliyet tedir. Konunun Dava Daireleri Genel Kurulunda da görüşülme gösteren diğer firmalarca belirlenen fiyatlarla karşılaştırılması dahi durumu vardır. Bu halde Dava Daireleri Genel Kurulunun kararı yapılmadan varsayıma dayalı olarak örtülü kazanç dağıtımı oldutüm mahkemeler için bağlayıcı olacaktır. ğu sonucuna ulaşılması mümkün değildir. ….” 27 Şubat 2008 tarih ve 26800 sayılı Resmi Gazete’de yayımVergi Daireleri tarafından Danıştay nezdinde temyize götülanan 5736 Sayılı “Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile rülen davaların bir kısmı Danıştay 3. Dairesinde, bir kısmı da 4. Tahsili Hakkında Kanun” ile bazı vergi borçlarının ödenebilmesi Dairesinde görüşülmüştür. için mükelleflere yeni bir uzlaşma hakkı tanınmış ve taksitlendirDanıştay tarafından görüşülen davaların büyük kısmı yerel me imkânı getirilmiştir. Mahkeme kararlarını onamakla beraber Danıştay 3. Dairesi bazı Bu kanun sebebiyle Danıştay’daki davaların görüşülmesi ve yerel mahkeme kararlarını aşağıdaki gerekçe ile yeniden kara kararı kanunun uygulaması ve uzlaşmaların sonuçlandırılmasına verilmek üzere bozarak davanın tekrar görülmesi için geri gönder- kadar ertelenmiştir. miştir. Bu sebeple, dava aşamasında olan mükelleflerin kanundan “… vergi idaresince saptanan yüksek maliyete katlanılmayararlanmak üzere Nisan ayı sonuna kadar uzlaşma müracaatında sını veya kazançtan vazgeçilmesini gerektiren haklı nedenlerin bulunmalarında fayda vardır. varlığı ve doğruluğunun davacı tarafından kanıtlanması gerektiği Zira; Vergi Mahkemeleri’nde bu davaların kazanılmış olması gözetilmeksizin ve bu amaçla dava dilekçesine eklenerek dosyaya sebebiyle vergi asıllarından önemli indirimler yapılması beklesunulan belgeler incelenip gerekli kanıtlar toplanmaksızın tarhiya- nilmektedir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi ile davalar sona ermiş tın kaldırılması uygun düşmediğinden tüm nitelikleri aynı olmak sayılacak ve uzlaşılan rakamlar 18 taksitte ödenecektir. ebsohaber 59 nisan 2008 HABER Bektaş’tan kadınlara girişimcilik dersi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, “İzmir’in Lider Kadınları Projesi” kapsamında bilgi ve deneyimlerini İzmirli kadınlarla paylaşarak, başarısının sırlarını anlattı. Bektaş, İzmirli kadınlara bilişim ve turizm sektörlerine yönelmelerini öğütledi. Aynur Bektaş, EBSO, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Yerel Gündem 21’in ortaklığında yürütülen proje kapsamında eğitim alan iş dünyasından 15, sivil toplum kuruluşlarından 10 ve yerel yönetimlerden 10 kadın olmak üzere toplam 45 kadınla biraraya geldi. Başarmak için ulaşılabilir hedefler koymak gerektiğini vurgulayan Bektaş, her başarıdan sonra daha büyük hedefe yönelmeyi kendi çalışma yaşamından örneklerle anlattı. Zor şartlar girişimci yapıyor EBSO’da gerçekleştirilen toplantıda, lider kadın adaylarına girişimcilik dersi veren Bektaş, girişimciliği sayesinde bankadan emekli olduktan sonra 3 bin 200 kişinin çalıştığı 7 fabrikayı kurduğunu, 250 milyon dolar ciroya ulaştığını söyledi. Batman’da bile fabrika açtığını, hedefinin yeni fabrikalar kurmak olduğunu belirten Aynur Bektaş, “Bana Bodrum’da yazlığımın nerede olduğnu soruyorlar. Orada yazlıklar 5 milyon dolar. Ben yılda 2 gün ancak gideceğim yazlık yerine o parayla 2 fabrika kurarım, 500 kişi çalıştırırım” dedi. Aynur Bektaş, “Türkiye’de mecburi bir girişimcilik sözkonusu. İnsanlar ya çocuklarını okutmak için, ya ailevi problemlerinden ya da imkansızlıklardan dolayı girişimci oluyorlar. Keşke şartlar sağlansa ve projesi olan herkes bunu hayata geçirebilse” diye konuştu. Kadınlar erken emekli olmalı Bektaş, kadınların iş yaşamında daha verimli olabilmeleri için yasal düzenlemelerle destek verilmesi gerektiğine dikkat çekerek Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri süren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısının öngördüğü 65 yaş emekliliği uygulamasını da eleştirdi. Türkiye’deki kadınların hayat şartlarının Avrupa’dan çok farklı olduğunu dile getiren Bektaş, “Kadınların 65 yaşında emekli olması çok haksız bir durum. Polis ve askerlere tanınan ve erken emekliliğin önünü açan yıpranma hakkı kadınlara da tanınmalı. Kadınlar en az 5 yıl erken emekli olmalı” dedi. Hizmet sektörüne de hibe kredi verilmeli Kadın girişimcilerin özellikle hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini hatırlatan Bektaş, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiyi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) sadece imalat sanayiine verdiği 4 bin YTL’lik hibenin hizmet sektörüne de verilmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na başvuru yaptıklarını sözlerine ekledi. İzmir turizm patlaması yaşayacak İzmir’in EXPO macerası ile ilgili de değerlendirmede bulunan Bektaş, EXPO oylamasının yapıldığı gün televizyonda ilk önce İzmir’in kazandığı duyunca kalkıp oynamaya başladığını söyledi. Yanlış haber olduğunu öğrenince ise çok üzüldüğünü açıklayan Bektaş, “Ama geçen hafta Floransa’daydım, gördüm ki İzmir’i herkes tanımış. İzmir’in bu sayede turizm patlaması yaşayacağını düşünüyorum” dedi. Teşvik verilmesinin öngörüldüğü turizm sektörüne İzmirli kadınların girmesi tavsiyesinde bulunan Bektaş, “Turizm ve bilişim sektörleri çok önemli. Yeni birşey yapmak istiyorsanız bu sektörleri tavsiye ederim” diye konuştu. Kadınlar hapsedilmemeli EBSO Meclis Salonu’nu dolduran kadınların sorularını cevaplandırırken kendilerine güvenmeleri, kendilerini sevmeleri ebsohaber 60 nisan 2008 HABER çağrısında bulunan Bektaş, “Biz önce kendimizi seveceğiz ki insanlar da bizi bizim gördüğümüz gibi görsün. Yürekli olmalıyız. Kendimize güvenmeliyiz” dedi. Kadınlara girişimcilik konusunda ‘korkmamaları’ çağrısında bulunan Bektaş, “Kadınlar dışarı çıkmalı. Onları dışarı çıkaracak projeler bulmalıyız. Eve hapsettirmemeliyiz” dedi. Türk kadını geri götürülmek isteniyor CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Türk kadınının geriye götürülmek istendiğini iddia ederek, “Kadınlar iş hayatı ve sosyal yaşamda geriletilmek isteniyor. AKP Hükümeti döneminde bu hız kazandı. Sosyal güvenlik yasasında kadınlar eve gönderilmek isteniyor. Aynı zamanda yeni Anayasa taslağında kadın erkek eşitliği yerine kadınların vesayet altına alınabilen kişiler ile aynı düzeyde değerlendiriliyor” dedi. İzmir’in Liden Kadınları Projesi katılımcıları, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda düzenlenen eğitim seminerinde CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman ile bir araya geldi. Kadınların siyasette, iş hayatında ve sosyal hayatta etkin bir şekilde katılmadığı bir yönetim modelinin eksik olduğunu vurgulayan Arıtman, Türkiye’de kadınsız bırakılmış bir demokrasinin geri bırakılmışlığın göstergesi olduğunu söyleyerek, “Kadınların karar mekanizmasında yeterince temsil edilmediği bir ülkede nüfusun yüzde 50’sinin sorunlarını göz ardı edilmemesi anlamına geliyor. 81 ilin 51’inde il genel meclisinde kadın üye yok. Bunların altı tanesinde ise belediye meclislerinde temsil edilmiyor kadınlar. Kadın erkek eşitliği yasalarda var ancak yaşama geçtiği ana sonuç eşitliğine bakmamız gerekiyor. Avrupa ülkeleri kadın kotası ile bunu sağlıyor. Kadın kotası uygulamasını savunuyorum” diye konuştu. Kadının iş hayatındaki yerinin de geriye gittiğini söyleyen Arıtman, AKP hükümetinin kadını yaptığı icraatlar ile eve yönlendirdiğini iddia etti. Arıtman, “Yeni sosyal güvenlik yasasında kadınların kazanılmış haklarında geriye gidiş var. Türk kadını istihdam oranı geriliyor. 1935’te yüzde 70’lere çıkan kadın istihdam oranı 1955’te 35’e inerken, bugün yüzde 22’dir. Hızla bir geriye gidiş var. AKP iktidarı kadını eve yönlendiriyor. Aynı zamanda yeni Anayasa taslağında kadın erkek eşitliği yerine kadınların vesayet altına alınabilen kişiler ile aynı düzeyde değerlendiriliyor” şeklinde konuştu. Bir festival daha İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV), 22. Uluslararası İzmir Festivali’ni 09 Haziran – 22 Temmuz 2008 tarihleri arasında yapmaya hazırlanıyor. Evet. Bir Festival daha. 1986 yılının Aralık ayının son günlerinde İKSEV’in kuruluş imzaları atılırken öncelikli hedef İzmir’e uluslar arası bir festival kazandırmak ve her şeye rağmen bunu sürdürmekti. İKSEV, bugüne kadar 21 Uluslararası İzmir Festivali, 15 İzmir Avrupa Caz Festivali, yanı sıra 6 ulusal beste yarışması, 2 kültür kongresi, onlarca ustalık sınıfı ve atölye çalışması sığdırmayı başardı. Akademi İKSEV ile kente nitelikli müzik ve dans eğitimi veren bir kurum kazandırırken İKSEV Müzik Müzesi ile özellikle Türk Bestecilerinin eserlerinin korunacağı, ileri müzik araştırmalarının yapılabileceği bir kurum armağan etmeyi diliyor. Ancak Uluslararası İzmir Festivali her zaman önceliğimiz oldu. İzmir’in adının uluslararası düzeyde bir sanat organizasyonu ile dünyaya tanıtılmasının önemine hep inandık ve bunun için çaba sarf ettik. Tüm yoksunluklara rağmen, Festivalin sanatsal niteliğinden ödün vermedik. Başta Efes Antik Tiyatro ve Celsus Kütüphanesi olmak üzere tarihi mekânlarımızı sanatla yaşatmak, sanat etkinliği ile gündeme getirmek için çalıştık. Bunun en güzel geri dönüşlerinden birini Efes Antik Tiyatro’da sahnelenen ilk opera olan “Norma” nın başarısıyla aldık. Avrupa Festivaller Birliği’nin Filiz Eczacıbaşı açıkladığı üyelik gerekçesinde “tari- Sarper hi mekânların sanatla yaşatılmasına İKSEV Yönetim önderlik etme çabası” nın övülmesi Kurulu Başkanı bu gayretlerimizi taçlandırdı. Uluslararası İzmir Festivali’ni bugüne kadar, Festivalin bir dizi sanat etkinliğinden çok öte bir anlam içerdiğini kavrayan, sanatın insan yaşamının olmazsa olmaz unsurlarından biri olduğunu fark eden, çağdaşlığın, aydınlığın en önemli gereğinin sanatla iç içe bir yaşam olduğunu bilen ve bunların tümünü herkes için isteyen destekçilerimizin yardımıyla sürdürdük. Şimdi 22. Festivalimizi hazırlarken destekçilerimizin sayısının artmasını diliyoruz. Kentlilik bilincine sahip İzmirlilerin bizi yalnız bırakmayacaklarına inanıyoruz. Yaşadığımız zorlu EXPO adaylık süreci, bir kentin var olmasında adının sanatla anılmasının önemini bir kez daha gösterdi. 22. Uluslararası İzmir Festivali’ne bu anlayışla katkı bekliyoruz. ebsohaber 61 nisan 2008 ANALİZ AKP ile büyüme balonu sönüyor 2007’nin yüzde 4,5 olarak açıklanan büyüme oranı, birçok zaafı içinde barındıran ve zaaflarıyla beraber sürdürülebilirliği tartışılan bu büyüme patikasının da sonuna gelindiğini göstermektedir. 2007 büyüme trendleri bunu doğrulamaktadır. İmalat sanayiinde tekleme başlamıştır, tarım gerilemektedir, inşaat da tempo kaybetmiştir. Sanayi sektöründe 20022006 döneminde katma değer artışı yıllık ortalama yüzde 8.1 olmuş ve bu dönemde sektörün büyümeye yaptığı katkı yaklaşık 2.5 puan olarak gerçekleşmişti. Sektörlerde durum Mustafa Sönmez [email protected] Ekonomiyi canlı tutacak sektörlerde yatırımlar azaldı. Hane halkı zorunlu gıda ve giyim harcamalarını bile kıstı. İç ve dış şartlar altında 2008 büyüme hedefi zor.. 2007 yılının ilk çeyreğinde de, özellikle Ocak ayındaki yüksek üretim artışının etkisiyle, sanayi sektörü katma değeri yüzde 10,2 büyümüştü. Ancak, ilk çeyrek sonrasında sanayi sektörü üretiminin yavaşlamaya başladığı görüldü. İkinci çeyrekte yüzde 4 artan sanayi sektörü üretimi, üçüncü çeyrekte yüzde 4,3 olarak belirlendi, son çeyrekteki büyümesi ise yüzde 3,6’ya gerilemiş görünüyor. 2006 yılının ikinci yarısından itibaren yurtiçi talebin zayıflamasına rağmen, sanayi sektöründe üretim artışlarında bir yavaşlama gözlenmemesinin en önemli nedeni, söz konusu dönemde ihracatın artmasıydı. Ancak, 2007 yılının ilk çeyreğini takiben ihracat miktar artışının yavaşlamaya başlamasıyla, sanayi sektöründe de üretim hız kesti. 2006’da sanayi kesimi yüzde 5.8 büyürken, milli gelir, inşaat kesiminin katkısıyla yüzde 6 büyümüştü. 2007’de sanayi kesimi büyümesi yılın tamamında yüzde 5.4’e düştü. Tarım, 2006’da yüzde 1.3 büyüme gösterirken 2007’nin tamamında yüzde 7,3 küçüldü. Kuraklığın yanısıra tarım girdilerindeki fiyat artışları ile başedemeyen tarımdaki çözülme, küçülmede önemli bir etken oldu. Bunun 2008’de de sürmesi bekleniyor. 2006’nın ana motoru olmayı üstlenmiş olan inşaat da 2007’de yavaşladı. İnşaat 2006’da yüzde 18,5 büyümüştü, 2007’nin büyümesi yüzde 5’e düştü. İnşaattaki tempo düşüşününü 2008’de de sürmesi çok muhtemel. Özellikle dünya krizinin getireceği daralmanın öncelikle bu sektörü vurması bekleniyor. Dış kaynak girişi yetmiyor Türkiye, son yıllardaki büyümesini ağırlıkla dış kaynak girişi ile gerçekleştirdi. İlk yıllarda sıcak para lokomotif güçtü. Dış kaynak girişinde son yıllarda sıcak paranın ağırlığı azaldı, doğrudan yabancı sermaye girişleri önem kazandı. Türk bankalarının yabancılar tarafından satın alınması, sigorta şirketlerinin yine yabancılarca alınması, Telekom’un özelleştirmesi , başka Türk firmalarına yabancı ortak gelmesi ile dış kaynak girişi 2005’te 44 ebsohaber 62 nisan 2008 ANALİZ Tarımda çöküş, çeyrekler itibariyle küçülme.. İmalat sanayiinde büyümede tıkanma.. milyar dolara, 2006’da 46 milyar dolara yaklaştı, 2007’de ise 55 milyar dolara yaklaştı. Ancak, ilginç olan bu kaynak girişinin artık büyümeye yeterli bir tempo kazandıramadığıdır. 2007’de gerçekleşen büyüme yüzde 4,5’te kalmıştır ve yılın tamamında hedeflenen yüzde 5’in gerisinde kalmıştır. Sıra dışı ve şanslı bir dünya konjonktürü ile iktidarı çakışan AKP’nin, izlediği çarpık yol haritası yüzünden, Türkiye ekonomisinin büyüme temposunu hızlandıramadığı, tersine bir patinaja hızla sürüklediği görülmektedir. 2001 krizi sonrası girilen patika, sermaye birikimi sağlayamamaktadır. İş gücü verimlilik artışı da yetmiyor Gayri Safi Sabit Sermaye birikiminin GSMH’ye oranı 1990’lardaki düzeyinin gerisine düşmüştür. TÜSİAD’ın 2006’ya Girerken Türkiye Ekonomisi raporunda “Toplam Faktör Verimliliği” olarak tanımlanan emek üzerinden sömürüyü ölçen göstergenin gerileme eğilimi gösterdiğine işaret edil ve şöyle denilmektedir; “Son genişleme döneminde, makroekonomik istikrarın sağlanmasının yol açtığı Toplam Faktör Verimliliği’ndeki (TFV) artışın büyümeye önemli katkısı olduğu hesaplanmaktadır. 2005’de yüzde 75, 2006’da yüzde 57 olarak hesaplanan TFV artışının 2007 yılında yüzde 22’ye gerilediği tahmin edilmektedir. TFV artışının sürdürülmesinin zorluklarla karşılaşacağı düşünülmektedir. 2003 yılından beri ertelenmiş olan reformlar, verimlilik kaynaklı büyümenin sınırlarına gelinmesine yol açmıştır. İşgücü piyasasındaki katılıkların devam etmesi ve istihdam üzerindeki yükler, beşeri sermaye birikimine dayalı bir büyüme sürecini olanaklı kılmamaktadır.” (s.16) Büyür gibi göründük Öte yandan, Türk kökenli sermayedarların bankalarına ve Telekom gibi özelleştirmelere gelen büyük boyutlu yabancı sermaye girişlerinin, sermaye birikimini ve büyüme potansiyelini yeterince yukarı taşımadığı da anlaşılmaktadır. İç talepte teklemenin telafisi ihracatla karşılanamaz duruma gelinmiştir. Tüketici kredisi ve kredi kartı harcaması kışkırtmalarıyla özel tüketim artışlarına dayalı talep genişletilmiş, ancak burada da deniz kısa sürede tükenmenin eşiğine gelmiş ve ihracattaki teklemelerle birlikte kronik durgunlaşma belirtileri ortaya çıkmıştır. ABD doları olarak 2006 yılı milli geliri 526 milyar dolardı. 2007 yılında 658 milyar dolar oldu. Yüzde 25.1 attı. Biz dolar ölçüsüyle yüzde 25.1 oranında büyür gibi göründük ama büyümedik. 2006 yılında cari fiyatla 758 milyar YTL olan milli gelir rakamını 1.440 dolar kuruyla bölünce, karşılığı 526 milyar dolar olmuştu. Bu yıl ise cari fiyatla 856 milyar YTL olan milli gelir rakamı 1.299 dolar kuruna bölündü ve 658 milyar dolar bulundu. Dolar fiyatı ucuzladıkça milli gelirin dolar değeri “sanal olarak büyüyor”. 2006 yılı kişi başı gelirinin 7.500 dolar olduğu açıklandı. Şimdi 658 milyar dolar olan milli gelir rakamı 70.5 milyon nüfusa bölünüyor. Ve kişi başı gelirin 2007 yılı sonunda (bir yılda 1.833 dolar artışla) 9.333 dolara ulaştığı açıklanıyor. Bu nasıl oluyor? Burada rakamı abartan, dolar kuru ile milli gelir rakamının şişmesi. Dolar kuruyla bir yılda milli gelir yüzde 25 artmış görününce, kişi başı gelir de bu oran dolayında büyümüş oluyor. 2007 yılında milli gelirdeki artış oranı yüzde 4.5 iken, hane halkının tüketim harcamaları yüzde 3.8 oranında arttı. 2007 yılında milli gelirimiz 658.7 milyar dolar oldu. Gelir önemli ama, bu gelirin nasıl harcandığı daha da önemli. Hanehalkı 2007 yılında toplam gelirin 632.7 milyar YTL’sini tüketim için harcadı. Bunun dolar 486 milyar dolar dolayındadır. Milli gelirin 3.9 milyar dolarıyla kamu kesimi makine ve teçhizat satın aldı. 18.3 milyar dolarıyla inşaat yaptı. Özel sektör ise inşaata 47.8 milyar dolar, makine ve teçhizat yatırımına 71.4 milyar dolar harcadı. Önemli olan, hanehalkının 2007 yılında 486.6 milyar dolar dolayındaki tüketim harcamalarının nerelere gittiği, toplam harcamaların ve harcama türlerinin yıl içinde nasıl arttığıdır. Hane halkının tüketim harcamalarında gıda, içki ve tütün harcamasının payı yüzde 25.8 oranında. Türkiye’de gıda pazarının büyüklüğü 125.5 milyar dolar. Bu pazar 2007 yılında yüzde 3.5 büyüdü. Hane halkının toplam harcamaların da “Konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakacaklar”ın payı yüzde 18.9 oranında. Bu harcamaların yıllık toplamı 91.9 milyar dolar. Üçüncü büyük harcama kalemi ulaştırma ve haberleşme yatırımları 2007 yılında 89 milyar dolara ulaştı. Hane halkının 2007 yılında giyim harcamaları 30.2 milyar dolarda kaldı. 2008’in yüzde 5 büyüme hedefi ise bu şartlarda hiç mümkün görünmüyor. ebsohaber 63 nisan 2008 GÖSTERGELER Türkiye 2007’de yüzde 4.5 büyüdü 2007 yılına damgasını vuran kuraklık, tarımda rekor düzeyde bir küçülmeye yol açtı. Tarım sektörü 2006 yılındaki yüzde 1.3’lük büyümenin ardından 2007 yılında yüzde 7.3 küçülme kaydetti. TÜİK verileri, tarımdaki küçülmenin özellikle son çeyrekte yüzde 10’a yaklaştığını ortaya koydu. Geçen yılın birinci üç aylık döneminde yüzde 6.9, ikinci çeyreğinde yüzde 2.3 küçülen tarımda üçüncü çeyrekte yüzde 8.2, son çeyrekte yüzde 9.7 oranında küçülme yaşandı. Balıkçılık sektörü ise geçen yılın tümünde yüzde 8.3 büyüme kaydetti. Geçen yıl imalat sanayii büyümesi de hız kesti. 2006 yılında yüzde 8.4 büyüyen sektörün geçen yılki büyüme oranı yüzde 5.4 oldu. İmalat sanayiinde büyümenin çeyreklere göre giderek düşen bir eğilim gösterdiği de dikkati çekti. İlk çeyrekte yüzde 10.2 büyüyen imalat sanayiinde ikinci çeyrek büyümesi yüzde 3.9, üçüncü çeyrekteki büyüme yüzde 4.3, son çeyrekteki de yüzde 3.6 olarak gerçekleşti. Madencilik ve taşocakçılığı sektörü de ilk çeyrekte yüzde 9.3, ikincide yüzde 9.4, üçüncü çeyrekte yüzde 10.9 büyüdükten sonra son çeyrekte yüzde 2.7’lik bir büyüme kaydetti ve sektörün yılın tümündeki büyümesi yüzde 8.1 olarak gerçekleşti. Son yıllardaki hızlı büyümesiyle milli gelir büyümesine önemli katkı yapan inşaat sektöründe de geçen yıl belirgin bir yavaşlama görüldü. 2006 yılındaki yüzde 18.5’lik büyümenin ardından geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 8.8, ikinci çeyrekte yüzde 7.5, üçüncüde yüzde 4 ve son çeyrekte sadece yüzde 0.5 büyüyen inşaat sektörünün yılın tümündeki büyüme oranı yüzde 5 olarak gerçekleşti. 2007 yılında elektrik, gaz ve su sektöründe yüzde 6.2, oteller ve lo- kantalar sektöründe ise yüzde 3.6 oranında bir büyüme kaydedildi. Milli gelire sanayiden sonra en büyük katkıyı yapan ticaret sektöründe 2006 yılında yüzde 6.3 olan büyüme oranı ise geçen yıl yüzde 5.5 olarak gerçekleşti. Önemli sektörlerden ulaştırma, depolama ve haberleşme yüzde 6.9, mali aracı kuruluş faaliyetleri yüzde 9.6 büyürken konut sahipliğindeki artış yüzde 2’de kaldı. Gayri menkul kiralama ve iş faaliyetleri sektöründe ise yüzde 13.7’lik bir büyüme yaşandı. Eğitimde yüzde 4, sağlıkta yüzde 3.1 büyüme kaydedildi, kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik harcamalarındaki artış yüzde 1’de kaldı. Ev içi personel çalıştıran hane halklarında yüzde 11.8, dolaylı ölçülen mali aracılık hizmetlerinde yüzde 9, vergi ve subvansiyonlarda yüzde 5.5, diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetlerinde yüzde 4.9 büyüme kaydedildi. ebsohaber 64 nisan 2008 GÖSTERGELER Enflasyonda hızlı artış Enflasyon hızlı yükselişini Mart ayında da sürdürerek, tüketici fiyatları bazında yüzde 0.96 olurken, üretici fiyatlarında ise yüzde 3,17 ile küresel dalgalanma yaşanan Haziran 2006’dan sonraki dönemin rekorunu kardı. Üretici fiyatları bazında enflasyon yılın ilk çeyreğinde yüzde 6.26’ya ulaştı, talepteki durgunluğa bağlı olarak perakende fiyatlara yeterince yansımaması nedeniyle tüketici fiyatlarında aynı dönemdeki artış yüzde 3.09 olarak gerçekleşti. Yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 9.15’e, ÜFE’de ise yüzde 10,50 ile çift haneye çıktı. Stand-by kapsamında, enflasyonda Mart sonu itibariyle yüzde 9.1 olan belirsizlik aralığı üst sınırı aşıldığı için Merkez Bankasının IMF’ye mektup yazması gündeme geldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tüketici ve üretici fiyatları bazında Mart ayı enflasyon gerçekleşmelerini açıkladı. Buna göre Mart ayında 2003=100 Temel Yıllı Tüketici Fiyatları Endeksi’nde bir önceki aya göre yüzde 0,96, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 3,09, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,15 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,40 artış gerçekleşti. Ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek fiyat artışı yüzde 2,19 ile “çeşitli mal ve hizmetler” grubunda yaşandı. Giyim ve ayakkabı grubunda yüzde 1,80, eğlence ve kültürde yüzde 1,30, lokanta ve otellerde yüzde 1,21, ulaştırmada yüzde 1,18, ev eşyasında yüzde 1,12, gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 1,04, haberleşmede yüzde 0,43, eğitimde yüzde 0,39, konutta yüzde 0,37, alkollü içecekler ve tütünde yüzde 0,21 ve sağlıkta yüzde 0,08 fiyat artış gerçekleşti. Yıllık bazda TÜFE’nin en çok arttığı harcama grubu konut grubu oldu. Geçen yılın aynı ayına göre TÜFE’de en yüksek artış yüzde 14,71 ile bu grupta gerçekleşti. Gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 13,40, lokanta ve oteller yüzde 11,44, çeşitli mal ve hizmetler yüzde 9,35 yıllık fiyat artışının en yüksek olduğu diğer harcama gruplarını oluşturdu. 26 Bölge içinde en yüksek aylık artış yüzde 1,39’la Antalya, Isparta, Burdur bölgesinde gerçekleşti. Ocak-Mart döneminde en yüksek artış yüzde 4.49’la Şanlıurfa-Diyarbakır, yıllık bazda en yüksek tüketici enflasyonu yüzde 10,61’le Van, Muş, Bitlis, Hakkari ve on iki aylık ortalamalara göre en yüksek artış ise yüzde 9.57 ile Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan bölgesinde kaydedildi. Mart ayında TÜFE’de kapsanan 454 maddeden 65 maddenin ortalama fiyatlarında değişim olmazken 291’inin fiyatı arttı, 98 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti. Mart ayında, Üretici Fiyat Endeksi’nde (ÜFE) aylık değişim yüzde 3,17 ile, bundan önceki en şiddetli küresel finans dalgalanmasının yaşandığı Haziran 2006’dan sonraki dönemin rekorunu kırdı. ÜFE’de Ocak-Mart döneni enflasyonu yüzde 6,26’ya ulaşırken, yıllık enflasyon da yüzde 10,50 ile bir yıllık aradan sonra yeniden çift haneli düzeylere ulaştı. ÜFE’de on iki aylık ortalamalara göre artış ise yüzde 5,95 oldu. ÜFE bazında aylık enflasyon tarım sektöründe yüzde 0,82 olurken, sanayi sektöründe yüzde 3,7’le yüksek düzeyde gerçekleşti. ebsohaber 65 nisan 2008 GÖSTERGELER Mevduat 330.2, kredi 258 milyar YTL Yurt içi yerleşiklerin toplam mevduat hacmi 14-21 Mart haftasında 445.3 milyon YTL azalarak 330 milyar 151.4 milyon YTL’ye düştü. Merkez Bankası verilerine göre, anılan dönemde yurt içi yerleşiklerin YTL mevduatları 43.2 milyon YTL’lik artışla 220 milyar 873.3 milyon YTL oldu. Bu kapsamda vadeli tasarruf mevduatı 485.3 milyon YTL artarak 152 milyar 300.4 milyon YTL’ye, vadesiz tasarruf mevduatı da 259 milyon YTL yükselerek 14 milyar 675.6 milyon YTL çıktı. Ticari kuruluşlar mevduatı 181.5 milyon YTL’lik artışla 41 milyar 229.3 milyon YTL’ye yükselirken, resmi mevduat ise 882.6 milyon YTL’lik azalışla 12 milyar 668 milyon YTL’ye geriledi. Yurt içi yerleşiklerin yabancı para mevduatlarının Türk parası cinsinden tutarı 488.5 milyon YTL’lik azalışla 109 milyar 278 milyon YTL oldu. 21 Mart itibariyle yurt içi mevduatın 126 milyar 395.7 milyon YTL’sinin kamu, 158 milyar 589 milyon YTL’sinin özel, 45 milyar 166.6 milyon YTL’sinin de yabancı mevduat bankalarında bulunduğu belirlendi. Anılan dönemde yurt dışı yerleşiklerin Türk bankacılık sistemindeki mevduat hacmi 30.5 milyon YTL’lik azalışla 5 milyar 847 milyon YTL oldu. Bankalardaki toplam mevduat da 476 milyon YTL düşüşle 335 milyar 998.4 milyon YTL seviyesine indi. Aynı dönemde 614 milyon YTL artarak 5 milyar 951.3 milyon YTL’ye ulaşan bankalararası mevduat da dahil edildiğinde en geniş tanımlı mevduat hacmi 138 milyon YTL artışla 341 milyar 949.7 milyon YTL oldu. Öte yandan, bankaların yurt içi kredileri, 14-21 Mart haftasında 258.5 milyon YTL artarak, 238 milyar 460 milyon YTL’ye ulaştı. Merkez Bankası’nın verilerine göre, anılan dönemde mevduat bankalarının kredileri 163.4 milyon YTL artarak 229 milyar 794.1 milyon YTL oldu. YTL cinsinden kredilerin 42.2 milyon YTL artarak 202 milyar 743 milyon YTL olduğu dönemde, yabancı para cinsinden krediler de 121.2 milyon YTL’lik artışla 27 milyar 51 milyon YTL’ye yükseldi. Kamu mevduat bankaları kredileri 259.5 milyon YTL artarak 59 milyar 928.3 milyon YTL olurken, özel mevduat bankaları kredileri ise 245.3 milyon YTL azalışla 118 milyar 784.1 milyon YTL’ye geriledi. Yabancı mevduat bankalarının kredileri de 149.2 milyon YTL’lik artışla 51 milyar 81 milyon YTL oldu. Kalkınma ve yatırım bankalarının kredileri da 95.1 milyon YTL artışla 8 milyar 665.8 milyon YTL’ye ulaştı Tüketicinin banka borcu 100 milyara yaklaştı Tüketicilerin tüketici kredisi ve kredi kartı kullanımından oluşan bankalara olan toplam borcu 21-28 Mart haftasında 972.7 YTL artarak 98 milyar 553.4 milyon YTL’ye çıktı. Konut kredisi alacakları söz konusu haftada 260.6 milyon YTL’lik artışla 33 milyar 832.8 milyon YTL oldu. Taşıt kredilerinin 8.9 milyon YTL’lik artışla 5 milyar 771.5 milyon YTL’ye yükseldiği söz konusu bir haftalık dönemde, diğer tüketici kredileri ise 408.9 milyon YTL artarak 31 milyar 797.4 milyon YTL oldu. Tüketicilerin bankalara olan kredi kartı borçları ise geçen hafta 294.2 milyon YTL’lik artışla 27 milyar 151.6 milyon YTL’ye çıktı. Tüketicilerin bankalara olan kredi kartı borçlarının 27 milyar 113 milyon YTL’sinin YTL cinsinden olduğu belirlendi. Tüketicilerin bankalara olan yabancı para cinsinden kredi kartı borçları ise 1.4 milyon YTL azalarak 39.8 milyon Protestolu senet tutarında yüzde 19 artış Protestolu senet tutarı yılın ilk iki ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artışla 1 milyar 17 milyon YTL’yi aştı. Merkez Bankası verilerine göre, Ocak ve Şubat aylarında, geçen yılın aynı dönemine göre protestolu senet sayısı yüzde 8.69 artışla 254 bin 737’ye, tutarı da yüzde 19,01 artışla 1 milyar 17 milyon 466 bin 584 YTL’ye ulaştı. Geçen yıl aynı dönemde protestolu senet sayısı 234 bin 367, tutarı da 854 milyon 929 bin 334 YTL olmuştu. 2007 yılının tamamında ise protestolu senet sayısı 1 milyon 470 bin 758, tutarı 5 milyar 732 milyon 371 bin 127 YTL olmuştu. ebsohaber 66 nisan 2008 GÖSTERGELER 2 ayda 2 milyon turist Kültür ve Turizm Bakanlığı Ocak-Şubat 2008 dönemi turizm istatistiklerini açıkladı. İstatistiklere göre ilk iki aylık dönemde Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,84’lük bir artışla 1 milyon 679 bin 268 olarak gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Türkiye’ye OECD ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısı yüzde 12,27 artarken, Doğu Avrupa ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısı ise yüzde 10,56 arttı. 2008 yılı Ocak-Şubat döneminde Türkiye’ye gelen yabancıların yüzde 46,77’si 785 bin 471 kişi ile OECD ülkelerinden olurken, yüzde 35,75’i 600 bin 281 kişi ile Doğu Avrupa ülkelerinden oldu. İstatistiklerde ilk iki aylık verilere göre, Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Almanya 294 bin 827 turist ile birinci sırada yer alırken, 142 bin 528 turist ile Bulgaristan ikinci ve 97 bin 235 turist ile Rusya Federasyonu üçüncü sırada yer aldı. Rusya Federasyonu’nu Gürcistan, İran, Azerbaycan, İngiltere, Fransa, Suriye ve Yunanistan izledi. Türkiye’ye gelen turistler Ocak-Şubat 2008 döneminde yüzde 46,98 ile en çok İstanbul’dan giriş yaparken, ulaşım yoluna göre yüzde 16,29 ile Antalya ikinci, yüzde 12,43 ile Edirne üçüncü, yüzde 5,13 ile Artvin dördüncü ve yüzde 2.78 ile de İzmir beşinci sırada yer aldı. Türkiye, aylık bazdaki verilere göre geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13,90’lık bir artışla 896 bin 482 yabancı ziyaretçiyi ağırladı. Şubat 2008 döneminde Türkiye’ye gelen yabancıların yüzde 47,51’i OECD ülkelerinden olurken, yüzde 35,03’ü de Doğu Avrupa ülkelerinden oldu. Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında ise Şubat ayında Almanya yüzde 17,88 ile birinci sırada yer alırken, Bulgaristan yüzde 8,04 ile ikinci, Rusya Federasyonu da yüzde 5,53 ile üçüncü sırada yer aldı. Rusya Federasyonunu sırasıyla Gürcistan, İran, Azerbaycan, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Suriye izledi. Kamu net borcu milli gelirin yüzde 29‘u Kamu net borç stokunun milli gelire oranı, 2007 yılında düşen kur ve TÜİK’in yeni milli gelir hesap yöntemiyle yüzde 29’a kadar indi. Hazine, 2007 sonu itibariyle kamu net borç stokunu açıkladı. Buna göre kamunun brüt borç stoku geçen yıl 10.8 milyar YTL azalarak 354.1 milyar YTL’ye indi. Ancak bu düşüş orijinal dövizler cinsinden artmasına rağmen dış borcun YTL tutarının kurdaki düşüşe bağlı olarak azalmasından kaynaklandı. Geçen yıl iç borç stoku 4.6 milyar YTL artarak 271.9 milyar YTL’ye yükselirken, dış borcun Türk parası cinsinden tutarı, kurdaki düşüş sonucu 15.4 milyar YTL azalarak 82.2 milyar YTL’ye geriledi. Dış borcun dolar cinsinden tutarı ise 1.8 milyar dolar artışla 73.4 milyar dolara çıktı. Hazine’nin hesaplama yöntemiyle brüt kamu borç stokundan Merkez Bankası net varlıkları, İşsizlik Sigortası Fonu varlıkları ve kamu mevduatının düşülmesiyle bulunan kamu “net borç stoku” ise 249 milyar YTL’ye indi. Kamu net borç stokunun TÜİK’in yeni yöntemle hesapladığı GSYH’ya oranı 2006 yılındaki yüzde 34.2’lik düzeyinden 2007’de yüzde 29.1’e geriledi. Düşen kurların dış borcu Türk parası cinsinden düşük göstermesine rağmen kamunun toplam borcunun 2007 yılında ulaştığı tutar yüksek bir düzeyi ifade ediyor. Kamunun 2000 yılında 85.5 milyar YTL olan toplam (brüt) borcu, kriz yılı 2001’de 189.5 milyar, izleyen beş yılda ise hızla artarak 2006’da 364.9 milyar YTL oldu. 2007 yılında kur etkisiyle kağıt üzerinde yaşanan gerilemeyle brüt borç stoku 354.1 milyar YTL düzeyinde oluştu. Bu arada kamunun brüt borç stokunun, Merkez Bankası ve İşsizlik Sigortası Fonu varlıkları ile kamu mevduatının brüt borç stokundan düşülmesiyle yapılan “net”leştirmenin gerçekçi olmadığı yönünde de eleştiriler yapılıyor. ebsohaber 67 nisan 2008 GÖSTERGELER Milli gelirin 110 milyar doları düşük kurdan 2007 yılında 659 milyar dolara ulaşan gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) 110 milyar dolara yakın bölümünün kurdaki düşüşe bağlı olarak kağıt üzerinde yaşanan bir artış olduğu belirlendi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 1998 bazlı yeni milli gelir kalıbına göre 2006 yılında cari fiyatlarla 758 milyar 391 milyon YTL olan GSYH, 2007 yılında yüzde 12.9 artışla 856 milyar 387 milyon YTL oldu. Milli gelirin dolar cinsinden ifadesinde ise bunun iki katından daha yüksek bir artış ortaya çıktı. Bu artış da kurların nominal olarak gerilemesinden kaynaklandı. 2006 yılında 1.4406 çevrim kuruyla 526 milyar 429 milyon dolar olarak belirlenen GSYH, 2007 yılı için 658 milyar 786 milyon dolar olanak hesaplandı. 2007 milli gelirinin hesabında kullanılan kurun 1.2999 olduğu belirlendi. Buna göre tüketici fiyatları (TÜFE) bazında yüzde 8.4 oranında bir enflasyon yaşanan 2007 yılında dolar kuru yüzde 9.8 geriledi. Dolar kurundaki bu düşüş, milli gelirin dolar cinsinden tutarını kağıt üzerinde yüzde 25.1 büyüttü. Dövizde geçen yıl yaşanan düşüş, “sıcak para” olarak adlan- dırılan yabancıların Türkiye’deki portföy yatırımları ile büyük bölümü özelleştirmeler kapsamında gelen doğrudan yabancı sermaye girişlerinin döviz arzını artırmasından kaynaklandı. Türkiye’de enflasyon sorunu aşılamazken, kurlar nominal olarak düşüş kaydetti. Yıllık bazda yüzde 8.4 enflasyon yaşanmasına rağmen, dolar kurunun buna paralel artmak bir yana önceki yıldaki nominal düzeyinin de yüzde 9.8 altına inmesi, YTL’deki aşırı değerlenmeyi gündeme getirdi. Enflasyondan indirgendiğinde dolar kurundaki “reel” düşüş ise yüzde 16.8’e geldi. Döviz arzındaki artışa bağlı olarak kurların gerilediği 2007 yılında Türkiye’nin dış ticaret ve cari işlemler açıkları ise hızla büyüdü. Geçen yıl dolar kuru yüzde 8.4’lük enflasyon kadar artsaydı 2006 yılında 1.44 olan dolar kuru 2007 yılında 1.56 düzeyinde gerçekleşecekti. Bu durumda 856.4 milyar YTL’lik 2007 yılı GSYH’sinin dolar cinsinden tutarı da 549 milyar dolarla açıklanan tutardan 109.8 milyar dolar daha düşük çıkacaktı. Diğer bir deyişle geçen yıl kurda yaşanan düşüş milli geliri yaklaşık 110 milyar dolar daha yüksek çıkardı. Cari açık sorunu yeni milli gelirin yüzde 5.8‘i Cari açığın milli gelire oranı, 2007’de eski seriye göre yüzde 8 dolayında beklenirken, yeni milli gelir kalıbında yüzde 5.8 çıktı. TÜİK’in 1998 bazlı olarak oluşturduğu yeni hesaplamayla geriye doğru güncellediği yıllık gayri safi yurt içi hasıla hacimlerine göre cari işlemler açığının 2002 yılında yüzde 0.8 olan milli gelire oranı yüzde 0.7’ye, 2003 yılındaki oran yüzde 3.4’ten yüzde 2.6’ya, 2004’te yüzde 5.2’den yüzde 4’e, 2006 yılında da yüzde 8.1’den yüzde 6.1’e düştü. 2007 yılında 38 milyar doları aşan cari işlemler açığının, yeni seriye göre aynı yıl 658.8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen GSYH’ya oranı da yüzde 5.8 düzeyinde oluştu. TÜİK’in en son 2007’nin üçüncü çeyreği itibariyle açıkladığı eski gayri safi milli hasıla serisine göre ise geçen yılın tümünde cari açığın milli gelire oranının da önceki yılki ile yaklaşık aynı düzeylerde çıkması bekleniyordu. Diğer bir deyişle TÜİK’in milli gelir hesabında yaptığı yöntem değişikliği, ekonomiye ilişkin önemli bir kriter olan cari açığın milli gelire oranını yüzde 8’lerden yüzde 5’lere çekmiş oldu. Yeni hesaplama yöntemiyle milli gelir hacminde ortaya çıkan büyüme, cari açığın yanı sıra iç ve dış borçlar ve kamu açıklarının milli gelire oranını da aşağı çekerken, son sayıma göre düşük çıkan nüfus nedeniyle kişi başına geliri de yükselterek makro ekonomik göstergelerde kağıt üzerinde iyileşme sağladığı belirtiliyor. ebsohaber 68 nisan 2008 GÖSTERGELER Şirketlerin dış borcu 100 milyar doları aştı ABD mortgage piyasasında batık Özel sektörün toplam dış borcu ise aynı Özel sektör dış borcu içinde şirkrediler sorunu ile başlayan ve küredönemde yüzde 266.4 oranında 114.9 ketlere ait kısım son 5 yılda 67.5 sel finans sistemini etkisine alan kriz milyar dolar artarak 158 milyar doları tehdidi, alınan tüm önlemlere rağmen aştı. milyar dolar artarak 100.5 milyar yeterince aşılamazken, Türkiye’de son Özel sektör borcu içinde şirketlere ait dolara yükseldi. Finans kuruluşlabeş yılda dış borcunu hızla artıran özel kısım beş yılda 67.5 milyar dolar artarak rının borcu da 57.6 milyar dolar. sektörün gelinen aşamada aşırı risk 100.5 milyar dolara, banka ve finans altında olduğu belirlendi. kuruluşlarının dış borcu da 47.4 milyar Türkiye’nin 247.2 milyar dolara ulaşan toplam dış borç dolar artarak 57.6 milyar dolara yükseldi. Anılan dönemde stokunda, “Düşük kur-yüksek faiz” uygulamakla eleştirilen bankaların borcundaki artış yüzde 464, şirketlerin borcundaki AKP’nin iş başında olduğu son beş yılda meydana gelen yüzde artış yüzde 205.1 olarak gerçekleşti. 90.6 oranındaki 117.5 milyar dolarlık artışın 114.9 milyar Toplam dış borç stoku içinde özel sektör borçlarının 2002 dolarla tamamına yakını, banka ve finans kuruluşları ile diğer itibariyle yüzde 33.3 olan payı, 2007 sonu itibariyle yüzde şirketler olmak üzere özel sektörün dış borç kullanımından 63.9’a kadar yükseldi. Bankacılık kesimi dış borçta yüzde kaynaklandı. 37.3 milyarı kısa vadeli olmak üzere toplam 158 23.3, reel kesim ise yüzde 40.7 paya sahip durumda. milyar doları aşan özel sektör borçları, küresel kriz tehdidi Özel sektörün 2007 sonu itibariyle 158 milyar dolara ulaşan altında ekonominin cari açıktan sonraki yeni yumuşak karnı dış borcunun 37.4 milyar dolarlık bölümünü kısa vadeli borçhaline geldi. lar oluşturuyor. Özel sektörün dış borç stoku, 1 Ocak 2003-31 Aralık Bunun da 14.6 milyar doları banka ve finans kuruluşlarına, 2007’yi kapsayan son beş yılda yüzde 266.4 oranında 114.9 22.7 milyar doları ise reel kesime ait bulunuyor. 2002-2007 milyar dolar artarak 158 milyar 39 milyon dolara, bunun topdöneminde bankacılık kesiminin 9.2 milyar, şirketler kesimilam dış borç stoku içindeki payı da yüzde 63.9’a ulaştı. nin de 14.3 milyar dolar olmak üzere özel sektörün toplam Özel sektör dış borcunda 2003 yılından itibaren başlayan artış kısa vadeli dış borcunun 23.5 milyar dolar arttığı dikkati izleyen dönemde giderek hızlandı. Türkiye’nin 2002 sonu çekiyor. itibariyle 129.7 milyar dolar olan dış borç stokunun 64.5 milÖzel sektörün toplam kısa vadeli dış borcunda bu dönemyar doları kamuya, 22 milyar doları Merkez Bankası’na 43.1 deki artış yüzde 169.7 düzeyinde bulunuyor. milyar doları ise özel sektöre ait bulunuyordu. Özel sektörün uzun vadeli dış borçlanması ise bu dönemde 2007 sonuna kadar olan beş yıllık dönemde toplam borç daha hızlı bir artış gösterdi. Söz konusu borçlar beş yılda yüz90.6 oranında 117.5 milyar dolar artarak 247.2 milyar dolara de 312 oranında 91.4 milyar dolar artarak 120.7 milyar dolara çıktı. Bu dönemde kamunun borcu 8.8 milyar dolarla yüzde ulaştı. 13.7 oranında bir artış gösterirken, Merkez Bankası’nın dış Bunun da 42.9 milyarının bankalar ve diğer finans kuruluşborcu yüzde 28.2 oranında 6.2 milyar dolar küçüldü. ları, 77.8 milyarının ise şirketler kesimine ait olduğu belirlendi. ebsohaber 69 nisan 2008 YOLHARİTASI Müşteri ilişkileri yönetimi yol haritası İşletmenizde kuracağınız CRM sisplanlanmadan CRM yolculuğuna çıkılatemi, müşterinizi daha detaylı tanımak maz. ve bu bilgilere göre müşteriye daha çok Müşterinin temas noktalarına hızlı satış yapabilmek için çalışacaktır. Nasıl yanıt verecek bir yapılanmanın ötesinmı? Diyelim ki bir süpermarket zincirinin de CRM organizasyonu, şirket içindeki sanal mağazasının düzenli müşterisisiniz. müşteri ile ilgili departmanların tel elden Düzenli olarak yağsız yoğurt, yeşil çay, yönetilmesini de gerçekleştirir. Tıpkı kalite markalı el sabunu, markalı renkli çamaşır departmanı ya da üretim departmanında deterjanı, markalı kağıt havlu, yıkanmış olduğu gibi, CRM gemisi de pazarlama ayıklanmış ıspanak gibi ürünler alıyorsudepartmanının kaptanlığında yüzdürülmeMemet Özkan nuz. CRM sistemimiz sizi muhtemelen lidir. [email protected] 20-35 yaş grubunda, kadın, bekar, sağlık düşkünü, üniversite eğitimli, orta üstü 2- Müşteri bilgisini gelir sahibi, markaya meraklı, yeni şeydetaylı olarak tanımlayın Şirketler müşterilerini daha iyi taleri denemeye hazır, spor yapan, sigara Müşteri ile ilgili bilgiler şirket içinde nımak zorundalar. Ancak müşteriiçmeyen, bakımlı ve çalışan birisi olarak ve dışında çeşitli yerlere dağılmış dugörecektir. Dolayısı ile CRM sistemimiz nin kim olduğunu ve ne istediğini rumdadır. Şirket içindeki her departman size çocuk bezi reklamı göndermeyi asla bilmenin ötesinde neden istediğini aslında kendi amaçlarına göre bir veri denemeyecek, ancak pişirilmeye hazır adacığıdır. Muhasebede finansal bilgiler, de anlamak zorundalar. paketlenmiş iki adet organik enginara haüretimde ürünün fonksiyonlarına ait tekyır diyemeyeceğiniz kesin, üstelik fiyatını nik bilgiler, satışta miktar ve fiyat bilgileri, da sorgulamayacağınızı düşünüyoruz. pazarlamada alışkanlıklar-tercihler, satış sonrası destekte şikayet CRM sistemi, pazarlama bakış açısıyla bilişim teknolojilerini bilgileri, ayrıca şirket dışında kulaktan kulağa giden müşteri kullanan bir sistemdir. Özetle müşterinin ayak izlerinden oluşan tercihi-memnuniyeti vb. bilgilerin derlenip, ortak ve bir formatmüşteri veri tabanı, bu veri tabanının analiz ve segmantasyota bir araya getirilmesi gerekmektedir. Bu bir araya getirme işi, nu, buradan elde edilen bilgilere göre yapılan kişiselleştirme organizasyonun tümünün bu amacı anlama ve ona hizmet etme ve interaktivite uygulamaları üzerine kurulu bir satış geliştirme yeteneklerini de kapsar. platformudur. Farklı departmanlardaki verilerin standardizasyonu gerçekleştirilmelidir. Örneğin şirketinizde bir müşterinin birden fazla Başarılı uygulamalar için yol haritası kaydı varsa ve benim en karlı müşterim hangisidir diye sorulGeçmiş yazılarımızda CRM’in tanımı ve uygulama alanladuğunda tekilleştirme yapılamıyorsa, ortada ciddi bir veri rından bahsettik. Bu yazıda CRM uygulamanızın başarılı olması standardizasyonu sorunu var demektir. için izleyeceğiniz yol haritasından kısaca bahsedeceğiz. Şirketler müşterilerini daha iyi tanımak zorundalar. Ancak müşterinin sadece kim 1- Pazarlama organizasyonunu belirleyin olduğunu ve ne istediğini bilmenin CRM müşteri ile ilgili bir kavramdır, dolayısı ile müşteri ile ötesinde neden istediğini de anlatemas ettiğiniz her noktayı CRM organizasyonu kapsamında mak zorundalar. Tüm bunları değerlendirmelisiniz. Bugünkü iş dünyasında, müşterinin bir işyapabilmek için ciddi bir letmede temas etmediği bölüm kalmamış gibidir. Eskiden sadece veri tabanı gerekmektesatış departmanı ile ilişkide olan müşteri, bugün tahsilat sorunları için muhasebe ile, webcam platformları sayesinde üretim ile, advergaming platformları sayesinde ar-ge ile, ürünün teslimatı hakkında lojistik ile ve daha çok sayıda departman ile bir şekilde temasa geçmektedir. İşletme istemese dahi, bunu müşteri istemektedir. Uluslararası fastfood devleri mutfaklarını müşterilerinin ziyaretine açarken, gıda sektörlerinde oluşan dönemsel krizlerde müşteri üretim hattındaki hijyeni merak ederken, bankalar yeni yapılanmalarını müşteri işletmelerin boyutlarına ve kredi taleplerine göre reorganize ederken, müşterinin bu ilgisinin daha fazla artacağı aşikardır ve kayıtsız kalınamaz. Dolayısı ile CRM, öncelikle müşteri odaklı bir organizasyon işidir, bu organizasyon ebsohaber 70 nisan 2008 YOLHARİTASI dir. Bu veri tabanı ad, soyad, iletişim bilgileri vb. detayların daha ötesine geçebilmelidir. Örneğin müşterinin hafta sonları neler yaptığı, nelerden hoşlandığı, yakın gelecekte düşündüğü yatırımlar vb. daha kritik bilgilere de ulaşmak zorundasınız. Müşteri verilerini toplarken, yeni veri tiplerine ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu durumda tüm veri deseni değişebilir, buna da hazırlıklı olmalısınız. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu verilerin kalitesidir. Datawarehousing Institute’un yaptığı bir araştırmaya göre, CRM projelerinin yaklaşık yarısı veri kalitesindeki sorunlarla başedememe nedeniyle başarısızlığa uğruyormuş. 2002’de Amerika’da veri kalitesi sorunları 600 milyar dolarlık bir gelir kaybına yol açmış. Kurumların işletme gelirlerinin yüzde 1520’sinin veri kalitesiyle doğrudan veya dolaylı olarak, ilişkin sorunların giderilmesine harcandığı saptanmış. 3- Müşteri bilgisini elde edecek yolları, araçları belirleyin Müşteri bilgisini, müşteriye sürekli formlar doldurtarak elde edemezsiniz. Eksik olan bilgilerin müşterilerden tamamlanması ayrı bir sorun olabiliyor. Çünkü kimse bilgilerini o kadar kolayca vermek istemiyor. Bilgileri edinmenin değişik yollarını bulmak gerekiyor. En sağlıklı bilgi müşterinin zaman içerisinde davranışları gözlenerek elde edilen bilgidir. CRM’in bir hedefi de, değişik platformlar kullanarak (web, araştırma, oyun, izleme vb.) bu bilgiyi ele geçirmektir. Günlük hayatta mağazanıza gelen bir müşteriyi (eski bir müşteri değilse) tanımanız mümkün değilken, web sayfanıza gelen her müşteriyi bir şekilde tanıma şansına sahipsiniz (nereden geldi, nelere bakıyor, ne kadar süre ile bakıyor vb.). Müşteri profilini çıkarırken web sayfanızdaki müşteri tıklamalarını (clickstream) izleyerek ilginç sonuçlara varabilirsiniz. Ancak müşterinin sadece satın aldıklarını değil, gezip te satın almadıklarını da incelemenizde fayda var. Veriler toplanırken kurumun amaçlarına uygun olanlar seçilmeli (veri çöplüğü olmamalı), veri toplama noktaları belirlenmeli, verinin nerede, nasıl kullanılacağı belirlenmeli, veriye dair gizlilik politikasının belirlenmeli, hedef kitleye aktarılmalı, verilerin eşleştirilmesi, tekilleştirilmesi ve güncelleştirilmesi yapılmalıdır. Verileri elde etmek kadar, onları güncel tutmak ta çok önemlidir. 6 ay öncesinin verilerine dayanarak müşteriye bir şey satmanız giderek zorlaşmaktadır. 4- Elde edilen müşteri bilgisini sınıflandırın ve analiz edin Müşteri veritabanında finansal, demografik, psikografik vb. ihtiyaç duyulan tüm veriler entegre bir şekilde yer almalıdır. Finansal bilgiler; sipariş ve faturalardaki miktar, tutar, sipariş, tarih, onay, iade vb. bilgilerdir. Demografik bilgiler; yaş, cinsiyet, eğitim vb. bilgilerdir. Psikografik bilgiler; nelerden hoşlanır, nerelerden alışveriş yapar, hangi ürünleri alır vb. bilgilerdir. Bu bilgiler toplandıktan sonra aralarındaki müşteriye satış rakamları ile bu bilgilerin arasındaki korelasyon aranmalıdır. Bu korelasyonu yakaladıktan sonra bu müşteri ile ilişkileri nasıl zenginleştiririz, nasıl derinleştirebiliriz, nasıl daha karlı hale getirebiliriz sorunusunun yanıtı aranır. Segmantasyon (bölümleme) ise, farklı pazarlama politikaları uygulamak için heterojen bir hedef kitleyi, homojen alt gruplara ayırmaktır. Demografik, coğrafik, psikografik, davranışsal, finansal vb. segmantasyonlar yapılabilir. Segmantasyon analizi sonucu, üÜst segmenttekilere yönelik sadakati koruma programları oluştururken, daha düşük seviyedekilere satınalmayı teşvik edecek programlar vb. oluşturulabilir. En alt seviyedeki müşterileri tekrar karlı hale getirip getiremeyeceğinizi inceledikten sonra, olumsuz olma durumunda onlarla ilgilenmeyi bırakmalısınız. Ancak bu segmantasyonu yapmayıp, herkese aynı hizmeti aynı seviyede vermeye devam ederseniz, hizmet bütçeniz yükselecek ve karlılığınıza olumsuz yansıyacaktır. Müşteri bilgisini baz alan analiz faaliyetleriniz sadece istatistiki değil, aynı zamanda proaktif olmalıdır. Örneğin bir banka müşterisi yıllardan beri kârlı olabilir. Ancak bu müşteri yarın bütün parasını çekerse bir anda kârlı müşteri olmaktan çıkar. CRM ile sizi bırakacak olan müşteriyi tesbit edip, bırakma noktasına gelmeden onu kazanabilirsiniz. Dolayısı ile müşterinin yarın nasıl davranacağının analizini yapabilmek gereklidir. CRM ile analizleri yaparken hedef, hangi bölgede ne kadar mal satmışımdan daha ileriye olmalıdır. Örneğin bu davranış biçimini gösteren müşterilerin ortak noktalarını öğrenebilmeliyim. Dolayısı ile diğer müşterilerin nasıl davranacağının da analizini yapabilmek gereklidir. Müşteri kaybıyla başa çıkabilmenin sırrı, bazı müşterileri hiç kazanmamak ve diğer müşterilere karşı yapılan hataları azaltmak olabilir. 5- Pazarlama uygulamalarının müşteri bazında kişiselleştirilmesi, hız ve interaktivite Müşterilerin davranışları analiz edilip, değişik modellere göre segmantasyonlar yapıldıktan sonra sıra kampanyaların oluşturulmasına gelmiştir. Kampanyalar fiyat indirimleri, promosyonlar, grup indirimleri, özel koşullarda indirimler vb. tarzda sayısız şekilde düzenlenebilir. Kampanyaların amacı doğru ürün ya da hizmetleri, doğru müşteri segmentlerine ulaştırmaktır. Önceleri az sayıda büyük kampanyalar yapılırken, bugün çok sayıda ve küçük kampanyalar yapılmaktadır. Önceleri kitlelere yönelik kampanyalar yapılırken, bugün kişilere yönelik kampanyalar yapılmaktadır. Önceleri müşterilerin demografik özelliklerine göre kampanyalar yapılırken bugün karlılığa ya da davranışa dayalı kampanyalar yapılmaktadır. Önceleri müşteri geri dönüşü en önemli gösterge iken, bugün geri dönen müşterinin finansal getirisi daha önemli olmuştur. Önceleri 1-2 kanalda (posta-mağaza) yapılan kampanyalar, bugün çok sayıda kanalda yapılmaktadır. CRM sistemleri, tüm bu gelişmelere hızlı ve doğru yanıtlar verebilmektedir. CRM’de çabuk ve doğru karar alabilecek mekanizmaları kurmak çok önemlidir. “Ben akşam oturayım, bir bakayım müşteriler ne yapmışlar, ne istiyorlar, yarın da buna uygun bir strateji tanımlayıp uygulamaya koyayım” deme lüksünüz bugün için çok fazla yoktur. Müşteri hangi kanaldan ulaşırsa ulaşsın, ona bir yandan hizmet verilirken, diğer yandan arka planda müşteri ile ilgili analizlerin yapılarak eğilimlerinin ortaya çıkarılması gerekiyor. Büyük cirolara sahip olan kitap satıcısı amazon.com, bugün için bu uygulamaya en iyi örnek.. ebsohaber 71 nisan 2008 HABER Mükemmelliğe devam İzmir Valisi Cahit Kıraç, teknoloji de kurum ve kuruluşlara bunun önemini ve ekonomi başta olmak üzere birçok göstererek iyi uygulama örneklerinin yayDeğişen dünyanın renkleri slogaalanda yaşanan hızlı değişimler sonugınlaşmasını sağlayacağını söyledi. nıyla gerçekleştirilen Mükemmelcunda kurumların ve organizasyonların Kurumların hem kendileri hem de liği Arayış Sempozyumu, başakendisini sürekli yenilemesi ve küresel müşterileri için en iyiyi ve en kaliteliyi rılı yönetim için yeni trendleri de ekonomi içinde rekabet etmesi gerektiğiarayarak kendilerini geliştirdiğini, belirten gözler önüne serdi. ni belirterek, ‘’Sınırların ortadan kalktığı, Vali Kıraç, şunları kaydetti: rekabetin ön plana çıktığı, değişen dün“Dünyada bu arayıştaki yaklaşımın ya koşulları sonucunda kalite ve kalitenin yönetilmesinin önemi temelini de tüm kurumlara hedeflerini gerçekleştirme imkanı olduğu gerçeği daha da ön plana çıkmaktadır’’ dedi. veren Toplam Kalite Yönetimi anlayışı oluşturmaktadır. KurumTürkiye Kalite Derneği İzmir Şubesi’nin öncülüğünde Ege ların ve organizasyonların kalite, maliyet ve hız doğrultusunda ve Dokuz Eylül Üniversiteleri, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ege rekabet gücü elde etmelerinde Toplam Kalite Yönetimi çok Sanayici ve İşadamları Derneği, Ege Genç İşadamları Derneği önemli bir işleve sahiptir. Bu anlayışı benimseyerek İzmir’deki ve İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin desteklediği 9. kurumlarımız ve organizasyonlarımızın mal ve hizmetlerle ilgili Mükemmelliği Arayış Sempozyumu, bu yıl “Değişen Dünyanın süreçlerini ve personelini sürekli iyileştirerek ve geliştirerek en Renkleri” temasıyla gerçekleştirildi. düşük toplam maliyetle müşteri ihtiyaç ve beklentilerini gerçekSabancı Kültür Merkezi’nde başladı. leştirerek zor küresel rekabet koşullarında güç kazanmalıdır. Mal Sabancı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyuve hizmetlerde artan kalite ve bunun iyi yönetilmesi sonucunda mun açılışında konuşan Vali Cahit Kıraç, organizasyonun hem kurumlarımız ve organizasyonlarımızda maliyetler düşerken vetoplam kalite yönetimi çalışmalarına katkıda bulunacağını hem rimlilik artacaktır. Sınırların ortadan kalktığı, rekabetin ön plana ebsohaber 72 nisan 2008 HABER BM Endüstriyel Organizasyon Araştırma ve İstatistik Bölümü’nden Olga Memedoviç, her ülkeye kendi yapılarına uygun ayrı stratejiler geliştirmeye çalıştıklarını ifade etti. çıktığı değişen dünya koşulları sonucunda kalite ve kalitenin yönetilmesinin önemli olduğu gerçeği daha da ön plana çıkmaktadır.” Türkiye Kalite Derneği İzmir Şubesi Başkanı Murat Hocalar ise sempozyumun temasının “Değişen dünyanın renkleri” olarak belirlendiğine dikkat çekerken, çevre kirliliği, küresel ısınma, işsizlik, ekonomik dar boğaz, güven eksikliği, gelecek kaygısı, acımasız rekabet gibi olguların dünyanın gri tonları olduğunu, sempozyum ile dünyanın canlı renklerine ışık tutmak istediklerini söyledi. Rekabet gücünün ülkenin büyüme potansiyelini gösterdiğini, rekabetin olduğu yerlerde üretimin arttığını, ekonominin geliştiğini, halkın refahının arttığını belirten Hocalar, böylece kalitenin de yükseldiğini vurguladı. 2007 Ulusal Kalite Büyük Ödülü sahibi Rexam şirketinin Genel Müdürü Melih Ceylan da, şirketinin mükemmellik yolculuğunu anlattı ve ulusal kalite ödülünü alırken yaptıkları ön çalışmalar hakkında bilgi verdi. Ceylan, başarıya ulaşmada çalışanların motivasyonunun önemine dikkat çekerken, kendilerinin öncelikle bu konuya ağırlık verdiklerini ve çalışan memnuniyetinin yüzde 85’ler düzeyine kadar çıktığını ifade etti. “Mükemellik modelinin anlamı insanın mutlu olmasıdır” diyen Ceyhan, 2002 yılında başlayıp 2007 yılına kadarki mükemellik sürecinde 6.5 milyon dolarlık tasarruf sağladıklarını dile getirdi. Sabancı Kültür Merkezi’ni dolduran konuklar, Ege Bölgesi Kalite Ödülü ve Yılın Başarılı Ekibi Ödülü sonuçlarının açıklanmasını heyecanla bekledi. Mükemmelliği Arayış Sempozyumuna katılanlar, perküsyon sanatçılarının tartışılan konulara uygun olarak sunduğu gösterilere alkışlarıyla eşlik etti. ebsohaber 73 nisan 2008 HABER Küresel fırsatlar Sempozyumun özel oturum konuğu olan Birleşmiş Milletler Endüstriyel Gelişim Organizasyonu Araştırma ve İstatistik Bölümü’nden Olga Memedovic, üye ülkelerin endüstriyel stratejilerini oluşturmalarına, rekabet gücünün ve verimliliğin artırılmasına yardımcı olduklarını anlattı. Memedovic, “Her strateji her ülkeye uymuyor. Ülkelerin ihtiyaçlarına göre stratejiler oluşturmaya çalışıyoruz” dedi. Küresel sistemin gelişmekte olan ülkelere pek çok fırsatlar sunduğunu anlatan Memedovic, KOBİ’ler için de bir perspektif oluşturduğunu ifade etti. Olga Memedovic, KOBİ’lerin yenilikçiliğini destekleyecek yeni araçlara ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, “AB ülkelerinde 20 milyon KOBİ var. AB ülkeleri KOBİ’ler için bu araçları yaratmak için savaş veriyor” dedi. Değişim zamanı “Değişen Dünyanın Renkleri” konulu özel oturuma başkanlık yapan ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden, değişimin insan hayatının bir parçası olduğunu dile getirdi. Lojistik maliyetlerinin düşmesi ve iletişim olanaklarının artmasıyla dünyanın her köşesinin birbirine daha da yakınlaşmasının sağlandığını vurgulayan Argüden, “Dikkat etmemiz gereken konu; insanların zihinlerinin arasındaki mesafeyi kapatmakta zorlanıyoruz. Bu da insanların çatışmasına neden oluyor” diye konuştu. Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Kalpaklıoğlu, değişimin bir sonuç olduğunu belirterek, “Çevre kirliliği, dünya ekonomisinin değişimi, ekonomi ekseninin doğudan batıya doğru kayması, tüketicinin bilinçlenmesi, rekabet, teknolojinin hızla ilerlemesi benim bulunduğum reel sektörde yaşadığımız koşulları gözden geçirmeyi ve olumlu bir değişimi gerekli kılıyor. Zorunlu olan bir değişim netice verir ve uyum sağlar. Tüketici çok değişti. Türk tüketicisi ile dünya tüketicisi aynı noktaya geldi. Tüketiciye yeni ürünler yeni hizmetler istemesi önemli bir gelişmedir” diye konuştu. Liderler tipinin de değiştiğini vurgulayan Kalpaklıoğlu, otokratik liderler yerine yalın organizasyonla birden fazla liderin karar mekanizmasında en alt birimlere kadar inmesinin daha başarılı olduğunu ve değişime daha iyi ayak uydurabildiğini dile getirdi. Brightxell Holdings BV Başkanı Alphan Manas, değişim sürecinin hızına dikkat çekerek, değişime yatırım yapmanın çok büyük finansman gerektirdiğini ifade etti. ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam da, dünyanın büyük bir köy olduğunu ve herkesin kendi rengini koruyabilmesinin önemine işaret etti. 2008 Kalite Ödülleri sahiplerini buldu Mükemmelliği Arayış Sempozyumu kapsamında düzenlenen Ege Bölgesi Kalite Ödülü ve Yılın Başarılı Ekibi Ödülleri sahiplerini buldu. 4 aylık süre içinde toplam 78 değerlendiricinin görev aldığı ödül süreci, sempozyum sonunda gerçekleştirilen törenle sona erdi. Ege Bölgesi Kalite Ödülü’ne Kamu/STK kategorisinde başvuran Özel Ege Lisesi, başarılı ve örnek teşkil edebilecek yaklaşım ve uygulamalarıyla Ege Bölgesi Kalite Jüri Özel Ödülü’ne layık bulundu. Özel Ege Lisesi kurucu temsilcisi Yansı Eraslan’a ödülünü Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın verdi. Yılın Başarılı Ekibi Ödülü’nde ise yarışan 11 ekipten Denizli Servergazi Devlet Hastanesi’nin Ritmik Yaşam Ekibi, kalp krizi geçiren hastalarda fibrinolitik tedavi iğne kapı aralığı süresini düşürmeye yönelik yaptıkları ekip çalışmasıyla Yılın Başarılı Ekibi Büyük Ödülü’nü kazandı. Ekibin, dünya standardı olan 30 dakikalık süreyi 28 dakikaya düşürdüğü açıklandı. Bu alanda başarı ödüllerini ise BTM’den Damkina ekibi, Çivril Devlet Hastanesi’nden Çalış-Düzelt-Haket ekibi, Denizli Sağlık Müdürlüğü’nden Ağzınıza Sağlık ekibi ve yine Denizli Sağlık Müdürlüğü İl Ambulans Başhekimliği’nden Denizyıldızı ekibi, Elba’dan Pitsop ekibi ve Söktaş’tan Çevik ekibi paylaştı. ebsohaber 74 nisan 2008 HABER Yabancı sermaye gerileyebilir uyarısı işbirliği modelleri bulunduğunu, bunların Uluslararası Yatırımcılar Derneği her birinin yeni ürün, teknoloji avan(YASED) Genel Sekreteri Mustafa Alper, Türkiye’nin 1993’ten itibaren yüktajları, her iki tarafa da güvenli gelecek 2007 yılında dünyadaki likiditenin de selen yabancı sermaye hareketlesunduğunu anlattı. tavan yapması nedeniyle Türkiye’nin 20 rinden, direkt yatırım olarak aldığı Avukat Lale Bauer de, şirketlerin milyar dolar doğrudan yabancı sermaye payın azaldığı, önümüzdeki yılın değerinin artık fabrika binası ve makina çektiğini ancak 2008 yılında Türkiye’nin zor geçeceği uyarısı yapıldı. parkı ile değil marka, patent, buluş ve Aryaşadığı siyasi istikrarsızlık nedeniyle Ge ile ölçüldüğüne dikkat çekti. Yabancı yabancı sermaye girişinde gerileme yaşayatırımcının ödeyeceği paranın karşılığını almayı isteyeceğini nabileceği uyarısında bulundu. bildiren Lale Bauer, “Yabancılar üretim, teknoloji ve yatırım, YASED ile Ege Bölgesi Sanayi Odası işbirliği ile gerçekleştiridağıtım, finans, yasal konular ve vergiyi kontrol etmek ister” diye len “Yabancı Sermaye ve İşbirliği İmkanları” konulu seminerde konuştu. konuşma yapan YASED Genel Sekreteri Mustafa Alper, dünya EBSO Otomotiv Yan Sanayi Meslek Komitesi Üyesi ve Alman çapında 2003 yılından beri yükselen doğrudan yabancı yatırım HPT şirketinin ortağı Özer Küçükgöl ise, Ege Serbest Bölgesi’nde hareketlerinin 2007 yılında 1,5 trilyon dolar ile tepe noktayı kurdukları firmada Almanya’da üretilmesi cazip olmayan bulduğuna işaret ederek, bunun 20 milyar dolarının Türkiye’ye ürünleri üretip ihraç ettiklerini, Türkiye’ye uygun ürünleri de iç çekilebildiğini söyledi. piyasaya sunduklarını anlattı. Türkiye’ye yatırım ve teknoloji geTürkiye’nin 1993’ten itibaren yükselmeye başlayan yabancı sermaye hareketlerinden 1995 ile 2003 arası dönemde yeterince tirmek için çalıştıklarını belirten Küçükgöl, “İş planımızı yaptık. pay alamadığını bugün ise kaybedilen yılları toparlamaya çalıştı- Türkiye’de ürettik Almanya aracağılıyla sattık. Geleceği görmek, istikrarı sürdürmek zorundayız. Krizler aynı zamanda yeni iş ğını belirten Alper, 2003 yılına kadar 6 bin olan yabancı sermaplanları yapma fırsatı sunuyor. Müşterinin tercih ettiği tedarikçi yeli şirket sayısının 2007 yılında 18 bine ulaştığını açıkladı. olmalıyız” dedi. Yeni yatırımlar çekilmeli Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımların en çok birleşme ve satın almalar şeklinde ülkeye girdiğini söyleyen bunun da tehlikeli bir durum olduğuna işaret eden Alper, “Ülkeye ve ekonomiye katkıyı yeni yatırımlar sağlayacaktır. Türkiye’ye özellikle son yıllarda büyük yabancı sermaye girdi. En fazla yatırım yapan ülke Almanya. Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırımların yüzde 77’si oranında birleşme ve satın almalar yolu ile gerçekleşmiştir. Direkt yatırım oranı yüzde 8’lerde kaldı. 2008 yılında bu durum aşağıya doğru gidebilir. Bu da kırmızı sinyal anlamına geliyor. Sivil toplum kuruluşları olarak uyarıyoruz. KOBİ’lere katkısı olacak yatırımlar gelmesi gerekli. Ülkeye katkısı olacak yatırımlar yeni yatırımlardır” diye konuştu. Taşkın: Yabancı sermayeyi getirmeliyiz Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, yabancı sermayeyi Türkiye'ye getirmeleri gerektiğini belirtti. Taşkın, sanayicilerin EBSO Başkanı olarak kendilerinden yabancı ortak talebinde bulunduğunu, bunun bir kurtuluş olarak görüldüğünü anlattı. Türkiye'nin cazip iç pazarı, komşularına kolay ulaşımı ile dikkatleri üzerine çektiğini belirten Taşkın, yabancı şirketlerin kayıtlı iş, işçi sağlığı ve güvenliği, fabrikaların çevreye zarar vermemesi konularında çok hassas olduklarını ifade etti. Yabancılarla işbirliğine hazırlanalım Festo Genel Müdürü Otto Bauer, yabancı yatırımlar konusunun sadece yabancı firmalarla sınırlı olmadığını, artık pekçok Türk firmasının da yurtdışında kendi yatırımlarıyla global oyuncu haline geldiğini söyledi. Avrupa’da bugün 102 bin Türk firmasının 469 bin eleman istihdam ettiğini ve 45 milyar euro ciro yaptını bildiren Bauer, “Yurtdışındaki yatırımlar sadece bulundukları ülkede değil yurt içinde de kar ve istihdam üretir. Yabancı yatırımlar teknoloji transferi, yeni üretim ve yönetim yöntemleri, yeni girişimci düşünceler, bazen anavatandan elverişli koşullarda sermaye, yatırım projesini koordine eden becerikli elemanlar, patentler, lisanslar ile yeni satış pazarları getirir” dedi. Otto Bauer, yabancı bir yatırımcı için Türkiye’de Türk şirketleriyle Türk firmasının müşteri, tedarikçi veya iş ortağı gibi ebsohaber 75 nisan 2008 HABER Taşkın’dan üniversitelilere küresel rekabet önerileri dönüş yapmış ailelerin veya Türkiye’de Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim EBSO Yönetim Kurulu Başkanı yerleşmiş yabancıların birkaç dil bilen Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, üniversiçocukları sizin rakipleriniz olacak. Siz de teli gençlere kendilerini geleceğe dünya Taşkın, Ege Üniversitesi öğrenciöğrenimin dışında kendinizi geliştirecek insanı olarak hazırlamalarını önerdi. Taşlerine mutlaka yabancı ülkelerde çalışmalar yapın. Stajlarınızı ihmal etmekın, “Sadece Türkiye’de değil dünyanın staj yapmaları ve küresel emek reyin, mümkünse yurtdışında staj yapın. her yerinde işe başlayabilecek nitelikte kabetine hazır olmalarını önerdi. Önümüzdeki süreçte lisan bilmeyen, insan olun” dedi. Ege Üniversitesi Öğrenyurtdışı görmemiş arkadaşlarınızın işi ci Topluluğu Gateway’ın gerçekleştirdiği etkinliğe konuşmacı olarak katılan Tamer Taşkın, globalleşmenin çok zor. Benim gençliğimde ufkumuz Almanya ve Avrupa’ydı. Siz Çin, Japonya veya Rusya’ya gidin. Altyapınız güçlü olmalı. şirketler kadar insanlar arasında da rekabeti artırdığını söyledi. Özgeçmişinizde okul hayatında başka başka birşey yoksa içinizi Ekonominin küreselleşmesinin katma değeri, marka ve ürün ateş bassın. Bugünden itibaren hayatta hemen yeni bir rota çizimajını yükselttiğini, teknoloji yoğun işlere yönelmenin arttğını meye başlayın.” hatırlatan Taşkın, “Yeterince esnek olan büyük balık küçük balıkları yutuyor. Böylece o firmanın hem pazarını alıyor hem de rakiplerini ortadan kaldırıyor” diye konuştu. Girişimciliğin ilk adımı çıraklık Gençlere istihdam sorununa çözüm bulmak için yeni iş Yıldızlı diploma yetmez fikirlerini hayata geçirmelerini ve girişimci olmalarını öğütleyen Küreselleşmeyle gelen değişmin odak noktasında insanın bu- Tamer Taşkın, “İşinizi kurarken de yine ürününüzü dünyaya lunduğuna dikkat çeten EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, satmayı hedefleyin. Büyük şehirlerde büyükler çocuklarına sözlerini şöyle sürdürdü: kıyamadıkları için girişimci sayısı sınırlı kalıyor. Halbuki iş “Bu ortamda çalışma hayatına atılırken yıldızlı diploma yapmanın inceliklerini öğrenmek, kendi işini kurmak için en iyi yetmiyor. Karar verme kabiliyeti yüksek insana ihtiyaç var. sistem çıraklık. Anadolu hala bu fikirde olduğu için patron çıKendinizi geleceğe dünya insanı olarak hazırlayın. Sadece karma yüzdesi fazla. İstanbul’da elinizi uzattığınız 100 patronun Türkiye’de değil dünyanın her yerinde işe başlamaya hazır insan 90’ı Anadolu’dan, profesyonellerin yüzde 90’ı da İzmirli” diye olun. Profesyonelliği seçtiğinizde yurtdışından Türkiye’ye kesin konuştu. ebsohaber 76 nisan 2008 HABER Taşkın’dan küçüklere “girişimci olun” öğüdü Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, küçük öğrencilere gelecekte girişimci olmalarını öğütledi. Taşkın, öğrencilere üniversite bitirmelerini, İngilizcenin yanında mutlaka başka diller öğrenmelerini, daha şimdiden yaz tatillerini işletmelerde çalışarak değerlendirip kendilerini iş sahibi olmaya hazırlamalarını istedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Çamlaraltı Koleji ilköğretim öğrencilerinden bir grup, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı makamında ziyaret etti. Taşkın, EBSO’nun 63 yıllık tarihinde ilk kez makamında konuklarını ağırlarken oturulan makam koltuğunu bir ilköğretim okulu öğrenci Oğuz Kağan Mert’e devrederek kendisi konukların oturduğu koltuğa geçti. Sınıf öğretmenleri Aydan Alpaydın Acar liderliğindeki öğrenciler, İzmir’deki sanayiden Oda’nın yapısı ve işleyişine kadar hemen her alanda sorularıyla Taşkın’ı terletti. EBSO’nun kurulduğu yıllarda her ilde İzmir’deki gibi sanayi yapısı olmadığı için İzmir merkezli Oda’nın Balıkesir, Denizli, Aydın, Manisa ve Milas’ı kapsadığını hatırlatan Taşkın, zaman içinde buralardaki sanayileşmenin artmasıyla birer birer EBSO bünyesinden ayrıldıklarını anlattı. Taşkın, halen EBSO’nun İzmir’de 4 bin 500’ü aşkın sanayici üyesi bulunduğunu söyledi. Kendisi de ilkokulda bir yıl Çamlaraltı’nda okuyan Tamer Taşkın, öğrencilerin “Başkan olmak için kaç dil bilmek lazım” şeklindeki sorusunu cevaplandırırken, “Sizler çalışma hayatına atıldığınızda yurtdışında çalışıp kesin dönüş yapmış Türk ailelerinin ya da Türkiye’ye yerleşmiş yabancıların o ülkelerin lisanını ana dili gibi konuşan çocukları rakipleriniz olacak. Bu nedenle sizler mutlaka ama mutlaka yabancı dil bilmelisiniz. Eskiden İngilizce bilgisi yeterli sanılıyordu. Ancak bugün küreselleşmeyle birlikte ekonominin yapısı değişti. İngilizce bilmek artık ekstra bir özellik değil, zaten bileceksiniz. Bunun yanında mutlaka Çince veya Rusça gibi başka diller de öğrenmelisiniz” dedi. Sanaiyciliğin ilk adımı çıraklık İlköğretim okulu öğrencilerine mutlaka kendi işlerini kurmaları, yatırım yapıp istihdam yaratmaları önerisinde bulunan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, kendi iş ve sosyal yaşamında da örnekler vererek şöyle konuştu: “Sanayici olmak için küçüklükten itibaren iş ortamının içinde olmak gerekir. 25 yaşına kadar sadece okuyan, bir işyerinin, fabrikanın yolunu yürümeyen kişi sanayici olamaz. Siz de şimdiden yaz tatillerinizi bir iş yerinde kendinize uygun şekilde çalışarak değerlendirin. Anneler çocuklarına kıyamaz ama ne kadar çok çalışırsanız özel iş yapma, ekonominin sunduğu fırsatları değerlendirme yeteneğiniz o kadar çok gelişir. Okulda öğrenim yaptığınız branşta çalışırsanız, yaz stajlarını değerlendirirseniz branşınızda daha başarılı olursunuz. Mutlaka üniversiteyi bitirin, diplomanızı alın, öğrenimini yaptığınız mesleği sevin. Ben de çırak olarak çalıştım. Kendi işimi kurduğumda 26 yaşındaydım. Çamdibi’nde küçük bir atelyeden bugünlere geldim.” Parayı akıl kazanır, akıllı adamlar olun EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın’ı ziyaret eden öğrenciler gelecekle ilgili hayallerini, seçmeyi düşündükleri meslekleri de anlattı. Öğrencilere her yaptıkları işte en iyi olmalarını öğütleyen Tamer Taşkın, “Günümüzde yeni fikirleri olanlar, tasarım yapanlar kazançlı çıkıyor. Parayı akıl kazanıyor, siz de akıllı adamlar olacaksınız” diye konuştu. ebsohaber 77 nisan 2008 EBSOVAKFI Stresi spor ve sanatla yenin Modern insanın yaşamı içinde başa çıkmak zorunda kaldığı en büyük problem olan, başta kalp ve sindirim sistemi hastalıkları olmak üzere pekçok hastalığın kaynağı stresle spor ve sanat aktviteleriyle başedilebileceği ifade edildi. Ege Bölgesi Sanayi Odası Sosyal Danışmanı Sosyolog Gül Kırçıl, EBSO Vakfı Bayanlar Birliği üyelerine stresle başa çıkmanın yollarını anlattı. Değişen dünyanın hızlı akışına ayak uydurmaya çalışan insanın zaman, rekabet, itelişim, gürültü, çevre kirliliği, trafik, bütçe problemleri yaşadığına dikkat çeken Kırçıl, “Modern insanın sağlıklı bir yaşam sürmesi için stresle başa çıkmayı öğrenmesi zorunlu” dedi. Gül Kırçıl, yaşamsal tehdidin yarattığı stresin vücuda kasla girdiğini belirterek bunun yine kaslar kullarılarak atılması gerektiğini anlattı ve “Stresin etkisinden kurtulmanın birinci yolu, düzenli spor yaparak, biriken enerjinin vücutta ortaya çıkan kimyasalların harcanıp vücuttan atılmasıdır. Gün boyu fiziksel olarak savaşamadığımız, kaçamadığımız problemlerin yarattığı etkiden, spor yoluyla kaslarımızı kullanarak kurtulmuş oluruz. Meditasyon teknikleriyle de kaslarımızı gevşetebiliriz. Sanatsal çalışmalar yaparak ve hobilerimizi geliştirerek de stresten uzaklaşabiliriz” dedi. Stresle başetmenin bir başka yolunun olaylara farklı bir gözle bakmak olduğunu vurgulayan Kırçıl, “Duygularımızın hakimi, yetkilisi bizden başkası değildir. Bakış açımızı değiştirerek duygularımızı yönetebiliriz” diye konuştu. Çiçeğiniz ve siz unutulmasın Sevdiklerinizin mutluluğunu paylaşırken, acılarına ortak olurken yardıma muhtaç bir öğrencinin okuyup Türkiye’nin geleceğinde rol almasına katkıda bulunmanın gururunu da yaşayın. Birbirinden şık ve anlamlı aranjmanlar ile ayaklı çiçekler aynı zamanda büyük bir sosyal sorumluluk taşıyorlar. Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı aracılığıyla vereceğiniz tüm çiçek ve çelenk siparişleriniz, lise ve üniversitede okuyan başarılı öğrencilerimize burs oluyor. Çok özel günlerinizde duygularınızı anlatmanın binbir rengini, sevgi ve mutluluğu, önemli hissettirmenin gururunu şık tasarımlı güzel çiçeklerle ifade ederken, geleceğin şekillendirilmesinde önemli rol oynayabilecek öğrencilerimize de ışık olduğunuzu unutmayın. Çelenk ve çiçek siparişleriniz için Tel: (0232) 455 29 69 - 455 29 70 ebsohaber 78 nisan 2008 EBSOVAKFI ş ı ğ a b ı l m a l n a a n ’ ı f k a V O S B E Ressam Sevim Perçin, 7. Kişisel sergisinin tüm gelirini öğrencilere burs verilmesi için Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı’na bağışladı. Eserleri yurt içi ve yurtdışında sanatseverler tarafından büyük igi gören Sevip Perçin, 20 Nisan tarihine kadar açık kalacak 7. Kişisel sergisini EBSO Sergi Salonu’nda açtı. Perçin, bunun son kişisel sergisi olduğunu belirtirken, “65 tablodan oluşan sergimin bütün gelirini dar gelirli öğrencilerin eğitimlerine katkı sağlamak amacıyla EBSO Vakfı’na bağışlıyorum” dedi. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, serginin açılışında yaptığı konuşmada Ressam Sevim Perçin’in yaptığı anlamlı bağışa teşekkür etti. Yorgancılar, eğitimin sanaycilerin en çok önem verdiği konu olduğunu ifade ederek, “Bütün sorunların çözümünde en büyük anahtar eğitimdir. Biz de bu nedenle ekonomik imkanı kısıtlı olan başarılı öğrencilere EBSO Vakfı aracılığıyla burs vererek destekliyoruz. Onlar geleceğin sanayicileri, yöneticileri olacak. Bizim yerimizi onlar alacak. Bizim bu konudaki gayretlerimize anlamlı bir destekte bulunan değerli büyüğüm Sevim Perçin hanımefendiye çok teşekkür ediyorum” dedi. EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan da vakfın halen 500 öğrenciye burs verdiğini belirtirken, gerek Oda’nın gerekse sanayicilerin katkılarının yanı sıra bu tür anlamlı bağışlarla bursiyer öğrenci sayısını gelecek yıldan itibaren daha da artıracaklarını söyledi. Serginin açılış konuşmalarının ardından EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Tezcan, Ressam Sevim Perçin’e serginin anısı olarak bir plaket takdim etti. 7 Kişisel sergisini açtı 1960 yılında Erdener Atölyesi’nde Yurdakul Sezen ve Celal Yetkin’den ders alarak sanatına başladı.Daha sonraki yıllarda Yurdakul Sezen, Fahri Seven ve Mehmet Bastas’ın eğitim verdikleri İzmir Kültür Sanat Derneği atölyesinde çalışmalarını sürdürdü. Yağlı boya tekniği ile somut ve yarı soyut resimlere imzasını atan sanatçı bugüne değin açtığı 6 kişisel serginin yanısıra, Manisa, Muğla, Efes ve Fethiye’de de karma sergilere katıldı. Eserleri yurt içi yurtdışında ilgi gören Perçin, Türk Kadınlar Birliği, Kadın Ressamlar Derneği, İKSEDER ve Lioness Dernekleri faal üyesidir. ebsohaber 79 nisan 2008 HABER Başak düşeş attı Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın meclis ve meslek komiteleri üyeleri ile personeli arasında gerçekleştirdiği tavla şampiyonasında iki yıldır şampiyon değişmedi. EBSO Sektör İzleme ve Meslek Komiteleri Bürosu personeli Başak Karaöz, başkanlar dahil karşısına çıkan tüm rakiplerini yenerek Tavla Şampiyonu oldu. EBSO’da ilk kez geçen yıl personel arasında gerçekleştirilen tavla şampiyonasının birincisi Başak Karaöz, “Bükülmez Bilek” olduğunu, bu yıl katılım kapsamı genişletilerek meclis ve meslek komitesi üyelerinin de katıldığı şampiyonada tescil ettirdi. Sanayiciler Kulübü’nde keyifli bir atmosferde yapılan karşılaşmalarda ilk turda yıldız çekerek maç yapmadan bir sonraki tura geçen Başak Karaöz, daha sonraki turlarda önce EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, ardından bu konuda hayli iddialı olan Meclis Başkanı Ender Yorgancılar’ı yenerek ikinci kez EBSO Tavla Şampiyonası Kupası’nın sahibi oldu. Gençler 3. yaşını kutladı Ege Bölgesi Sanayi Odası Genç Sanayiciler Birliği 3’ncü kuruluş yıldönümünü Crowne Plaza’da düzenlenen baloyla kutladı. GSB Meclis Başkanı Aytuğ Mecik ile Yönetim Kurulu Başkanı Ülgen Öznur ve yönetim kurulu üyeleri, gençleri kapıda karşıladı. GSB Yönetim Kurulu Başkanı Öznur, 3 yıl önce 50 kişi ile kurulan ve bugün 350 üyeye sahip EBSO Genç Sanayiciler Birliği’nin İzmir’de yaygınlaşan bireysel rekabetin karşısında durduklarını, sivil toplum kuruluşları çalışmalarına yeni bir soluk getirdiklerini ve güçbirliğini artırmayı hedeflediklerini söyledi. Sanayiciler Kulübü’nde ‘Şen ola düğün’ Sevdiğimiz insanla yeni bir dünya kurmak, çocukların ilk mürüvveti, yeni yaşımız, mutlu günlerimiz.. Bu çok özel anları İzmir’de seçkin bir atmosferde yaşayacağınız bir yer var.. Sanayiciler Kulübü. İzmir’in adıyla anılan Kordon’un dillere destan güzelliğine, körfezin doyumsuz manzarasına, gün batımının eşsiz güzelliğine hakim konumda, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın çatı katındaki Sanayiciler Kulübü, şık dizaynı, ferah ortamı, profesyonel ekibi, kusursuz hizmet anlayışı, hijyen standartlarına uygun mutfağı ve birbirinden nefis yemekleriyle kentin sosyal yaşamına yeni bir standart getiriyor. Düğün, nişan, sünnet ve bütün mutlu günleriniz için size sunulan seçkin ayrıcalıkları değerlendirin.. Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon: Tel: (0232) 483 20 51– 455 29 00 / 581 ebsohaber 80 nisan 2008