ege çevre ve kültür platformu
Transkript
ege çevre ve kültür platformu
EGE ÇEVRE VE KÜLTÜR PLATFORMU Allianoi GiriAllianoi Girişim Grubu, Ayvalık Çevre Koruma Derneği, Çağdaş Hukukçular Dermeği İzmir Şb, ÇiğliHarmandalı Çevre Platformu, DİSK-Emekli – Sen İzmir 4 Nolu Bornova Şubesi, DİSK-Emekli-Sen İzmir 3 Nolu Buca Şubesi, EFESÇED-Efes Çevre, Doğa ve Kültür Derneği, EGECEP Dernegi, Ege Doğa Dermnrği,Ege 78’liler Demokrasi ve Dayanışma Derneği, İzmir-Bergama, Eşme Elele Hareketi, Gerence Körfezi Sivil İnisiyatifi, Güzelbahçe Kültür, Çevre ve Güzelleştirme Derneği, İzmir Veteriner Hekimler Odası, Karaburun Sivil İnisiyatif, Karaburun Yarımadası YG21, Karaburun Yerel Fok Komitesi, Karaot’lular Tohum Derneği, Küresel Isınma İzmir Çalışma Grubu, Menemen Emiralem Çevre Platformu, Özdere Çevre Koruma, Dayanışma Ve Geliştirme Derneği, Tehlikeli Gemi Sökümünü Önleme Girişimi, TMMOB Gıda Müh.Odası Ege Bölge Şb.,TMMOB Kimya Müh.Odası Ege Bölge Şb. TMMOB Ziraat Müh.Odası İzmir Şb, Turgutlu Bedensel Engelliler Dernegi, Turgutlu Toplumsal Dayanışma ve Kültür Merkezi Çevre Komisyonu, Uşak İnay Vicdan Hareketi, Yeşiller İzmir Grubu, Bireysel Katılımlar Aday Üye: Bazdur Platformu İÇİNDEKİLER 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Sayfa Egeçep Bileşenleri Listesi ………………………………………………………… 3 Egeçep’in Çalışma ilkeleri ve yapılanması ……………………………………… 4 ÖNSÖZ Yerine; EGEÇEP Dönem Sözcüsü’nün 3. Kurultay Açış konuşması..5 EGEÇEP Hukuk Raporları…………………………………….……………………7 Uşak İnay Köyü Vicdan Hareketi Faaliyet Raporu……………………….……. 37 Turgutlu Toplumsal Dayanışma ve Kültür Merkezi Çalışma Raporu…………. 43 Ayvalık Çevre Platformu…………………………………………..……….. …….. 47 Allianoi Girişim Grubu Çalışma Raporu…………………..…………………… .. 49 Karaburun Sivil İnisiyatif, Karaburun Yerel Fok Komitesi ve Karaburun Yarımadası Yerel Gündem 21 Çalışma Raporu.. ……………………………… 55 Çiğli Harmandalı Çevre Platformu Çalışma Raporu …………………………… 64 EFESÇED- Efes Çevre Doğa ve Kültür Derneği Çalışma Raporu……………. 65 Gülder Çalışma Raporu……………………………………………………………. 67 DİSK-Emekli Sen İzmir 3 ve 4 Nolu Sube Çalışma Raporu…………………… 67 ZMO İzmir Şubesi 2009 Yılı Çalışma Raporu ………… …………… …….… 69 Tehlikeli Gemi Sökümünü Önleme Girişimi Çalışma Raporu………….. …….. 79 TBMM Başkanlığına verilen Soru Önergeleri ve Yanıtları...…………………… 81 Satılık Bilim İnsanları Aranıyor (Tayfun ÖZKAYA) www.ekoloji.ogr.tr ……… 91 Derleyen ve baskıya hazırlayan Mehmet ŞAHİN İletişim 854 Sokak No:33 Konak / İZMİR; Telefaks: 0232 .489 82 43- 339 45 10 e-posta: [email protected] , Web: www.egecep.org.tr 1 2 EGE ÇEVRE VE KÜLTÜR PLATFORMU BİLEŞENLERİ 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. Allianoi Girişim Grubu, Ayvalık Çevre Koruma Derneği, Çağdaş Hukukçular Dermeği İzmir Şb, Çiğli-Harmandalı Çevre Platformu, DİSK-Emekli – Sen İzmir 4 Nolu Bornova Şubesi, DİSK-Emekli-Sen İzmir 3 Nolu Buca Şubesi, EFESÇED-Efes Çevre, Doğa ve Kültür Derneği, EGEÇEP Derneği, Ege 78’liler Demokrasi ve Dayanışma Derneği Ege Doğa Derneği, GÜLDER-Güzelbahçe Kültür, Çevre ve Güzelleştirme Derneği, İzmir-Bergama Elele Hareketi, Gerence Körfezi Sivil İnisiyatifi, İzmir Veteriner Hekimler Odası , Karaburun Sivil İnisiyatif, Karaburun Yarımadası YG21, Karaburun Yerel Fok Komitesi, Karaot’lular Tohum Derneği, Küresel Isınma İzmir Çalışma Grubu, Menemen Emiralem Çevre Platformu, Özdere Çevre Koruma, Dayanışma Ve Geliştirme Derneği, Tehlikeli Gemi Sökümünü Önleme Girişimi, TMMOB Gıda Müh.Odası Ege Bölge Şb., TMMOB Kimya Müh.Odası Ege Bölge Şb. TMMOB Ziraat Müh.Odası İzmir Şb., Turgutlu Toplumsal Dayanışma ve Kültür Merkezi Çevre Komisyonu, Turgutlu Bedensel Engelliler Derneği Uşak İnay Vicdan Hareketi, Yeşiller İzmir Grubu, Aday üye: Bazdur Platformu Bireysel katılımlar 3 ÇALIŞMA İLKELERİ VE YAPILANMASI “EGEÇEP, doğal ve kültürel varlıkların, çevre sağlığı ve canlı yaşamının korunması konusunda çalışmalar yapan, sendika, dernek, meslek odası, sivil inisiyatif, platform ve diğer insan topluluklarının ve tek tek bireylerin çalışmalarını, sorunları ortaklaştırmak, güç birliğini sağlamak, bu oluşumların sözcülüğünü üstlenmek, gerekli yasal, bilimsel ve örgütsel destekleri sağlamak üzere çalışmalar yapar. Egeçep fonlardan para almaz. EGEÇEP anti-kapitalisttir; çevreyi kirletenlerin kapitalist şirketlerin olduğunu vurgular. Savaşlar insanlarla birlikte tüm canlıları yok edip doğanın dengesini bozmaktadır. EGEÇEP çevreyi kirleten ve yaşamı yok eden savaşa karşı ve barıştan yanadır. Faaliyetleri barışçıdır. Egeçep sürdürülebilir kalkınma değil, sürdürülebilir yaşamdan yanadır.” EGECEP Yapılanması 3 Kuruldan Oluşmaktadır: 1.BİLEŞENLER KURULTAYI: En Üst Organ Ve Karar Organıdır. Olağanüstü durumlar dışında yılda bir kez toplanır. Tüm bileşenlerin, tüm üyelerinin katılımıyla yapılır. 2.TEMSİLCİLER MECLİSİ: Ayda bir kere toplanır. Bileşenin kendi temsilcileri toplanarak kararlar alır ve sorunları tartışıp, yetkileri dahilinde karara bağlar. Yapılacak işleri görüşür, yapılacak çalışmalar için yürütme kurulunu görevlendirir. Temsilci, alınan kararları kendi örgütüne aktararak çalışmaların, eylemlerin, iletişimin, sorunların ve çözüm önerilerinin ortaklaştırılmasını sağlar. 3.YÜRÜTME KURULU: Bireysel ve kurumsal katılımcılar arasından, bileşenler kurultayı tarafından belirlenen 10 kişiden oluşur. Bileşenler Kurultayı’nın ve Temsilciler Meclisi’nin almış olduğu kararların ve görevlerin yürütülmesini sağlar. Ayrıca, bilimsel ve eylemsel desteklerin örgütlenmesini sağlar. Bileşenlere teknik, hukuki konularda destek sağlamaya çalışır. Etkin koordinasyon, kolaylaştırıcılık ve sözcülük gibi görevleri vardır. Yürütme kurulu kendi arasında belli bir iş bölümü yapar.. DEĞERLENDİRME TOPLANTILARI: Yılda 3 defa yapılır ve Temsilciler meclisi tarafından belirlenen güncel bir konu ele alınıp panel/forumu içerecek şekilde düzenlenir. Sorunlar ve çözümler tartışılarak çalışmalar gözden geçirilir. Ele alınacak sorunların ve konuların ivediliğine ve önemine göre toplantı yeri İzmir içinde veya dışında olabilir. EGECEP YURUTME KURULU (2009 dönemi) 1. 2. 3. 4. 5. 6. Av.Berrin Esin Kaya (Dönem Sözcüsü) Erhan İçöz (Basın ve iletişim) Mehmet Şahin(yayın ve Örgütlenme) Samet Baskak(DİSK-Emekli Sen Buca Şb.) Ali İhsan Çapkın (Turgutlu TDKM-Örgütlenme) Hülya Yılmaz (Gıda Müh.Odası-Modaratör) 7. Tekin Karadağ(EFESÇED-Sosyal etkinlikler) 8. Yekta Unsal(Grence körfezi İnisiyatifi) 9. Erkan Çınar (Basın ve iletişim) 4 ÖNSÖZ Yerine; EGEÇEP Dönem Sözcüsü’nün 3. Kurultay Açış konuşması Sevgili dostlar, Ege Çevre ve Kültür Platformunun 3. Kurultayını gerçekleştirmek üzere yeniden bir araya geldik. 2005 yılından bu yana bölgemizin ve ülkemizin çeşitli çevre sorunlarıyla mücadele eden Egeçep, her geçen gün daha fazla sorunla karşılaşmakta, buna paralel olarak da daha fazla insanla buluşmaktadır. 2009 yılını değerlendirmek ve 2010 yılında hedeflerimizi belirleyip, çalışmalarımızı yeniden planlayarak beraberliğimizi, mücadelemizi güçlendirecek şekilde düzenlemek, bu kurultayın ve gelecek dönemin amacı olarak belirlenmelidir. Üzülerek söylemek gerekir ki, geçtiğimiz dönemde tüm canlıların yaşamını tehdit edecek uygulamalar artarak devam etti. Geçen dönem kurultayımızın konusunu İstanbul’da toplanacak Dünya Su Forumu oluşturmuştu. 15 Mart 2009 da İstanbul da bir araya gelen uluslararası su tekelleri, ülkemiz sularının nasıl mal haline getirilip pazarlanacağını konuşurken, tüm dünyadan gelen yaşam savunucuları ile birlikte İstanbul daydık ve “Suyun Ticarileştirilemesine Hayır platformu”nun öncülüğünde düzenlenen mitingde suyun mal olarak satılamayacağını, yaşamın temeli olan suyun yalnız insanın değil ayrımsız tüm canlıların hakkı olduğunu haykırdık. Suları tüm canlı hakkı olduğu için hapsedilmekten kurtarmaya çalışırken Allianoi ve Hasankeyfi sular altında kalmaktan hala kurtaramadık. Kültürel değerlerimizde tehdit altında kalmaya devem etti. 2009 yılında Maden Yasası’nın 7/1. maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmişti. Anayasa mahkemesi ayrıca “maden, petrol ve jeotermal kaynakları arama faaliyetlerini ÇED kapsamı dışı”na çıkartan Çevre Yasası’nın 10. maddesinin üçüncü fıkrasını da Anayasaya aykırı bularak iptal etmişti. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından iptaline karar verilen yasaya dayanılarak çıkartılan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği hakkında da Danıştay tarafından “çevre üzerinde geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlara yol açması olasılığı”na dayanarak yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. Ancak yürütmesi durdurulan yönetmeliğe bir geçici madde eklenerek, orman alanları korumasız hale getirilmiştir. Dolayısıyla yaşama ve Anayasaya aykırı olan kanun maddesinin iptali yaşam adına sevinilecek bir karar olmaktan çok kaygı verici bir karar haline gelmiştir. Yönetmeliğin bu şekilde düzenlenmesi, siyasi iktidarın, yeniden yapılacak yasal düzenlemede doğal ve kültürel varlıkları koruma ve toplumsal yararları ön planda tutacağına ilişkin en ufak bir yöneliminin olmadığını tartışmasız göstermektedir. Nitekim hazırlanan yasa taslağının da çevre sağlığı ve canlı yaşamını koruma kaygısı taşımaması ve TBMM nde “Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştırılması ve Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Komisyonu” oluşturulması karşısında, kurultayımızın ana temasını kaçınılmaz olarak “Madenciliğin Yaşam Alanlarına Etkileri” olarak belirledik. Geçen dönem Bergama da, Kışladağ da katliam devam etti ve altın madenleri karşısında yaşam yine hiçe sayıldı, ölü ve anomali doğan kuzular yine görmezden gelindi. Kaz Dağları, Kozak yaylası köylülerinin çığlıkları duyulmadı. Çaldağı’nda Nikel madeni uğruna erozyona karşı oluşturulan gencecik orman, bir milyon ağaç İngiliz kraliyet ailesinin serveti için yok sayıldı. Doğayı böyle tahrip etmenin bedelinin ne kadar ağır olduğunu, İstanbul 5 İkitelli deki sel baskınında 10 tekstil işçisi kadının ölümüyle sonuçlanan acı olayla bir kez daha gördük. Rant uğruna dere yatağında yapılaşmaya izin verenler, timsah gözyaşları ile doğa affetmez dediler. İşte bu nedenle, 30 Mart yerel seçimlerinde yaşamı, doğayı savunmanın politik bir seçim olduğunu belirterek, yaşam alanlarına sahip çıkarak ekolojik politikalar üretenlere oy vermeleri için çağrıda bulunduk. Geleceğine sahip çıkan kirletici faaliyetlere dur diyen, bunlarla canla başla mücadele eden arkadaşlarımıza maddi/manevi tazminat davaları açıldı. Arkadaşlarımız yüklü tazminat davaları ile yıldırılmaya çalışılırken, yaşamına sahip çıkmak isteyenlere gözdağı verildi. İşte bu nedenle, bundan sonra daha fazla dayanışarak birlikte mücadele etmek zorundayız. Dünya felaketin eşiğindeyken, pek çok canlı türü yok olmuş, daha fazlası da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya iken, dünyanın gelişmiş ülkeleri 12 Aralıkta Kopenhagda bir araya gelmiş, küresel iklim değişlikliğini ve sera gazı salınımlarının azaltılmasını tartışmış, ancak beklenen olmuş, dağ fare doğurmuştur. Daha fazla kazanma hırsından vageçemeyen kapitalistler dünyanın dört bir yanından gelen aktivistlerin “Felaketi Durdurun” çağrısına duyarsız kalmışlar ortak çözüm üretmeye yanaşmamışlardır. Toprağı, havası, suyu ile tüm doğanın metaya dönüştürüldüğü, daha fazla üretimin, daha fazla tüketimin teşvik edildiği ve aslında geleceğimizin tüketildiği küresel politiklara karşı Egeçep; “Sürdürülebilir kalkınma” yerine “Sürdürülebilir Yaşam”ı temel alan bir üretim biçimi, Doğal kaynaklar üzerinde tüm insanların ve tüm canlıların eşit haklarını kabul eden bir tüketim kültürü, Sadece toplumlar arası değil, türler arası barış içinde bir dünya, Ütopyasını gerçeğe dönüştürecek dil, yöntem, araç ve örgütlerini oluşturmak, var olanları geliştirmek zorundadır. Bu kurultayın, bu soruna ilişkin “nasıl” sorusuna önemli yanıtlar getireceği umuduyla tüm dostları selamlıyorum. EGECEP Dönem Sözcüsü Av.Berrin Esin Kaya 6 İZMİR-BERGAMA, EŞME, SİVRİHİSAR HAVRAN/KÜÇÜKDERE ELELE HAREKETİ EGEÇEP HUKUK RAPORLARI EFEMÇUKURU ALTIN MADENİ HUKUKSAL SÜRECİ Arif Ali Cangı Avukat Davacı/Davacılar Vekili 1.) İzsu’nun direnmesine karşın işletme ruhsatı veriliyor; İzmir’in içme suyunun büyük bölümünü sağlayan Tahtalı Barajı havzasının sınırında, yakın gelecekte İzmir kentinin içme suyu gereksinimini karşılayacak olan Çamlı Barajı’nı besleyen havza içinde yer alan Menderes-EFEMÇUKURU Köyü Yöresinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı- Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, TÜPRAG Metal Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti.ne 20.04.1999 tarihli Altın + Gümüş Madeni işletme ruhsatı ve işletme izni verilmiştir. 7 İzmir’e su sağlayan havzaların korunması konusunda tek yetkili ve görevli olan İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) tarafından bu faaliyete karşı çıkılmaktadır. İzmir’in su havzası içinde altın madenciliği yapılacağı haberlerinin basında yer alması üzerine, İzmir Barosu Başkanlığı tarafından bu konuda bilgi verilmesi için İzsu’ya başvurulmuştur. Başvuruya yanıt olarak gönderilen 12.08.2002 tarihli yazıda özetle “..Menderes ilçesi, Efemçukuru köyü yakınlarında, İzmir Kentine İçme suyu sağlanması için inşa edilen Çamlı Barajı uzun mesafeli koruma alanında ve yine Tahtalı Barajı su toplama havzasında; TÜPRAG Metal Madencilik San. Ve Tic. Ltd.Şti’ne Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından, altın madeni işletme ruhsatı ve İşletme izni verilen faaliyetin, yüzey topoğrafyasını değiştireceği, arazide erozyon ve çökertme olacağı, kimyasal dengelerde bir takım değişimlerin ortaya çıkabileceği, doğal su akışı yönünun ve akış hacminin değişiminin doğal döngüyü olumsuz yönde etkileyeceği ve elde edilen suyun kirlenmesine yol açacağı, bu nedenlerle meydana gelen zararların telafisinin mümkün olamayacağı....” belirtilmiştir. 2.) Dava Sürecinin başlatılması; Bu yazı ile konudan haberdar olan, çok sayıda Meslek odası ve sivil toplum kuruluşunu içinde barındıran, İzmir-Bergama-Eşme, Sivrihisar, Havran/Küçükdere Elele Hareketi (ELELE)’nde konu gündeme alınarak, incelenmiş, araştırılmış ve kentin içme ve kullanma suyunu stratejik olarak planlama ve dağıtma otoritesi olan İZSU’nun ağır risk tespit ve kaygıları da göz önüne alınarak, İzmir Kenti’nin su kaynaklarının korunması için bu dava süreci başlatılmıştır. “TÜPRAG Metal Madencilik San. Ve Tic. Ltd.Şti’ne verilen altın madeni işletme ruhsatı ve işletme izninin geri alınması” için, ELELE Hareketi’nin dönem sözcüsü, platformun katılımcısı olan tüzel kişilikler ve bireysel katılımcılar ile birlikte çok sayıda yurttaşın imzasını içeren dilekçeler, izni verene Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ildeki temsilcisi olan İzmir Valiliği’ne 25.09.2002 tarihinde verilmiştir. Yapılan bu başvuruya karşı başvuruculara hiçbir yanıt verilmemiştir. İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 10. maddesi gereğince idarenin zımni reddi üzerine başvuruyu yapana yurttaşlardan bir kısmı ile başvuru yapmayan ancak bu başvuru ile işlemden haberdar olan bir grup yurttaş tarafından İzmir İdare Mahkemesi’ne dava açılmıştır . Davacılar; Gülizar Solaç, Yelda Kullap, Ömer Turgut Erlat, Neşve Koylu, Ahmet Tuncay Karaçorlu, Mutlu Çakır, Senih Özay, Oktay Konyar, Arif Ali Cangı (Kendi adına asaleten, diğer davacılara vekaleten) Davacılar Yanında Katılanlar; İzsu, İzmir Tabip Odası, Oya Otyıldız, Gönül Kaya, Halil, Erdal Tari, Öztan Küçük, Muammer Sakaryalı, Ertuğrul Barka, Erhan İçöz, Mehmet Şahin, Vezan Karabulut, Serkan CengizDava sürecinin başlamasıyla birlikte Elele Hareketini oluşturan meslek odaları tarafından, yörede 15 Mayıs 2003 tarihinde yapılan inceleme sonunda, söz konusu faaliyetin insan ve çevre sağlığına vereceği zararlar ve ağır riskler tesbit edilmiştir. Konuya ilişkin Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Orman Mühendisleri Ege Bölge Şubesi ile İzmir Tabip Odası tarafından raporlar düzenlenmiştir. Maden İşletme Ruhsatı ve İşletme İzni’nin iptali için İzmir 4.İdare Mahkemesi’nin 2003/380 E. Sayılı davasının yargılaması sırasında mahallinde keşif yapılmış bilirkişilerden rapor alınmıştır. Bilirkişi Raporundaki saptamalar doğrultusunda, önce 16.06.2004 tarihli karar ile yürütmeyi durdurma kararı verilmiş, ardından 03.12.2004 gün ve 2004/1547 Karar sayılı karar ile iptal kararı verilmiştir. Kararlar; ““…yörede oluşan toprakların, asit tepkimeli olduğu, altın cevherinin bulunduğu, kayaların ağır metal ve arsenik sülfür metalleri içermesi nedeniyle, madenin işletilmesi süresince ve sonrasında asit ortam yaratabileceği, buna bağlı olarak, metal sülfürler içerisindeki kurşun, arsenik, çinko, 8 bakır ve diğer ağır metallerin harekete geçebileceği, galeriden ya da pasa döküm alanlarında çeşitli yollarla suya karışacağı, bunun sonucunda, başta insan sağlığı olmak üzere sudan yararlanacak diğer canlıların toksik etkilenmeye maruz kalacağı, maden sahasındaki bitki örtüsünün kuruması ya da yok edilmesinin erozyona neden olacağı, bunun da toprak varlığının kaybedilmesine sebep olacağı…” gerekçesine dayanmaktadır . Yürütmeyi durdurma aşamasından sonra, İzsu ve İzmir Tabip Odası davacılar yanında davaya katılmışlardır. 3.) Ruhsat iptal edildi ama Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Ruhsatı Geri Alamadı; Bu yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının ardından, kararların uygulanması ve işletmeye olanak sağlayacak yeni işlemler tesis edilmemesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı’na birden çok başvuru yapılmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na yapmış olduğumuz 02.02.2005 tarihli başvuruya, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 15.02.2005 tarih ve B.15.0.MGM.0.01.01.03 sayılı yazısıyla yanıt verilmiştir. Yazıda özet olarak; “…Mahkeme kararının bakanlığımıza tebliğinden itibaren ilgili Valiliğe ve ruhsat sahibine İR.5419 sayılı sahada herhangi bir faaliyette bulunulmaması gerektiği ve Genel Müdürlüğümüzden almış olduğu işletme ruhsatı ve iznini iade etmesi gerektiği bildirilmiştir…” denilmiştir. Mahkemenin iptal kararının yürütülmesinin durdurulması isteminin, Danıştay 8.Dairesi tarafından reddedilmesi üzerine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na 21.06.05 tarihli dilekçe ile yeniden başvurulmuş “ruhsatın geri alınıp alınmadığı” sorulmuştur. Bu başvurumuza verilen 05.07.06 tarihli yanıtta “ruhsatın iade edilmediği” bildirilmiştir. 4.) Ruhsatı İptal Edilen proje için; İzmirliler, Büyükşehir Belediyesi, İzsu’dan gizlenerek, ÇED süreci sürdürülmüş ve ÇED olumlu belgesi verilmistir. Çevre ve Orman Bakanlığı’na da 02.02.05 tarihli ve 21.06.05 tarihli dilekçeler gönderilmiş, “işletmeye ilişkin verilen izinlerin iptal edilmesi ya da geri alınması’’ istenmiştir. İşletmeye ilişkin ÇED çalışmalarının sürdürüldüğü duyumları alınması üzerine, davacılar, Efemçukuru ve civar köylüler ile İzmir _ Bergama, Eşme, Sivrihisar, Havran/Küçükdere Elele Hareketi, 03.02.06 tarihinde İzmir Valiliği kanalıyla davalı Çevre ve Orman Bakanlığı’na başvuru yaparak, bilgi istemişlerdir. Dilekçeler, İzmir Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından Çevre ve Orman Bakanlığı (ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü’ne) gönderilmiştir. Sözünü ettiğimiz dilekçelere yanıt gelmeden, Efemçukuru Köyü’nden Halil Karaçam’ın başvurusuna, Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün 17 Şubat 2006 tarihli yazısı ile yanıt verilmiş, işletmeye ilişkin olarak 08.09.05 tarihinde “ÇED Olumlu Kararı” verildiği bildirilmiştir. Bu yazı ilgilisine 03.03.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir. ÇED olumlu kararından ilk haberdar olan kişi bu Halil Karaçam’dır. Halil Karaçam, 06.03.06 tarihinde konuyu İzmir-Bergama,Eşme, Sivrihisar,Havran/Küçükdere Elele Hareketi’ne aktarmış, platform tarafından aynı gün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ndan görüşme isteminde bulunulmuş, 07.03.06 tarihinde görüşme gerçekleşmiştir. Görüşmede, ÇED olumlu kararı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na iletilmiştir. Yasal süresi içinde bu dava açılmıştır. 9 Özet olarak, 5216 sayılı ve 2560 Sayılı yasalara aykırı olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi ile bağlı İZSU Genel Müdürlüğü atlatılarak, Altın Madenine ÇED olumlu belgesi verilmiştir. Davacı Tüzel Kişiler; S.S.Efemçukuru Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD). Davacı Efemçukuru Köylüleri; (36 kişi) Birsen Karaçam, Fikret Bay, Rahmi Yıldız, Hüseyin Yavaş, Aziz Yıldız, Halil İbrahim Özdemir, Hüseyin Ateş, Hasan Bay, Mehmet Sarıçam, Abdullah Karaçam, Yasin Şahbas, Ersin Göksel, Orhan Mızrak, Mustafa Yıldız, Ali Mızrak, Nazmi Karataş, İbrahim Ateş, Mustafa Mızrak, Ahmat Ateş, Halil Sağdıç, Ahmet Sağdıç, Nuri Öztürk, Serkan Sağdıç,İbrahim Uysal,Ahmet Balcı, Ali Uysal, İlhan Sağdıç, İbrahim Uslu, Mustafa Mızrak,Kazım Karakuş,Abdullah Özkan,Halil Karaçam, Mustafa Özdemir,Yüksel Ateş, Erkan Sağdıç, Necati Karakuş Davacı ve davacı avukatları ; (25 kişi) Av.Arif Ali Cangı ,Av.Banu Dalgıç Cangı, Av.Noyan Özkan ,Av.Ömer Turgut Erlat, Av.Tuncer Fırat Av.İ.Gül Kireçkaya, Av.Şule Arslan Hızal , Av.Sinan Balcılar Av.Mürüvet Suatoğlu Balcılar Av.Bahattin Özdemir, Av.Mehmet Ali Koç, Av.Aysun Koç, Av.Kurtuluş Binici, Av.Mutlu Çakır Av.Hilal Küey Av.Hasan Hüseyin Evin, Av.Serap Demir ,Av.Hafize Çobanoğlu, Av.Rahmi Yılmaz, Av.Yelda Kullap, Av.Bircan Mersinli, Av.Nihal Sarıpınar, Av.Gülizar Solaç, Av.İlker Varlı , Av.Nalan Erkem İzmirli diğer davacılar ; (9 Kişi) Ertuğrul Barka, Serkan Cengiz, Gönül Kaya, Halil Erdal Tarı, Ayşen Aksüt, Oya Otyıldız, İffet Diler, Öztan Küçük, Muammer Sakaryalı İzsu tarafından ayrı bir dava açılmıştır. 5.) Ruhsat iptali kararı bilirkişilerin tarafsızlılığı tartışması nedeniyle bozuldu; Mahkemece verilen iptal kararı, davalı tarafça “mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulması istemli” temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesini yapan Danıştay 8.Dairesi 2005/l480 E. Sayılı 26.04.05 tarihli kararı ile mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulması isteminin reddine karar vermiştir. Temyiz incelemesi sonunda 05.12.05 tarih ve 05/4955 K. Sayılı karar ile “…bilirkişi heyetinde bulunan Prof.Dr.Şevki Filiz’in daha önce BergamaOvacık Altın Madeni hakkındaki olumsuz görüşlerini kamuoyu ile paylaştığı ve dolayısıyla tarafsızlığı konusundaki şüphe olduğu ve bir kısım davacıların dava açma süresini geçirdikleri…” gerekçeleri ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozmadan sonra, dava dosyası İzmir 4.İdare Mahkemesi’nin 2006/125 Esasına kaydedilmiş, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır. 6.) Tarafsızlığından kuşku duyulan bilirkişi yerine seçilen bilirkişi de “yer altı, yer altı suları kirlenir” dedi; Ruhsat İptali davasında kararın bozulması üzerine, tarafsızlığından kuşku duyulan Prof.Dr.Şevki Filiz yerine seçilen Prof.Dr.Gültekin Tarcan tarafından hazırlanan raporda, bu konuda kapsamlı bir inceleme ve değerlendirme yapılmış, söz konusu maden işletmesinin yaratacağı riskler tek tek sıralanmıştır. Kısa bir alıntı yapmak gerekirse; 10 (Sayfa 17/29) “…dava konusu cevherleşme alanındaki yer altı suyu akım yönü Kokarpınar Deresi’ne doğrudur. Kokarpınar Deresi İZSU tarafından yapılması planlanan Çamlı Barajı’nı besleyen ana derelerden birini oluşturmaktadır. (…) alandaki jeolojik birimler yer altı suyu içermektedir ve bu sular hareket halindedir. Yeraltı suyu akım yönü maden sahasından Kokarpınar deresi’ne kadar doğuya; daha sonra kuzeybatıya, diğer bir deyişle yapımı planlanan Çamlı Barajı’nın memba tarafına doğrudur…” (Sayfa 19/29) “…tüm hidrojeolojik veriler göstermektedir ki, dava konusu alandaki jeolojik birimler hidrojeolojik açıdan çatlaklı kaya akiferi (su içeren veya jeolojik katman) oluşturmaktadır. (…) Yeraltı suyu önce madenli cevheri geçerek Kokarpınar Deresi yönünde, oradan da Çamlı Barajı yönüne doğru akmaktadır. Çamlı Barajı Havzası’nın (su toplama alanının) sınırlarında kalan bu alanda açılmış çok sayıda kuyu bulunmaktadır. Yöre halkının içme ve sulama suyu olarak kullandıkları tek su kaynağı bu kuyular aracılığı ile yeraltı sularıdır. Organik tarım uygulamalarının da söz konusu olduğu alanda yapılacak olan madencilik etkinliği sonucu ek kimyasal maddeler kullanılmasa bile, mineralojik değerlendirmelerde değinilen (ağır metal içeren minerallerin madencilik etkinlikleriyle suda çözünürlüklerinin artması nedeniyle) nedenlerden dolayı yeraltı sularının kalitelerinin bozulmasına neden olması açısından çok önemli tehlikeler içermektedir….” (Sayfa 20/29) “…Dava konusu maden alanı Çamlı Barajı’nın uzun mesafeli koruma alanında kalmakla birlikte aynı zamanda bu baraj gölünü besleyen önemli bir dere olan Kokarpınar Deresi’nin de mutlak koruma alanı sınırları içinde yer almaktadır. Kokarpınar Deresi yaz kış akışlı deredir. Yaz kış akışlı olan dereler en küçük bir kirleticiyi bile süratle göl alanına ileteceği için baraj gölü mutlak koruma alanı gibi değerlendirilmelidir…” (Sayfa 22/29) “…yapılacak olan maden çıkarma işlemleri sonucunda doğal ortamdan çıkarılan formasyonların oksidasyon zonuna çıkmaları ve parçalanmaları nedeniyle, yüzey temas alanının artması sonucu, su kayaç etkleşimi artacağı için başta pH ve Eh değişimi ile artabilecek olan ağır metal çözünmesi (ve yeraltı sularının kirlenmesi tehlikesi bulunmaktadır)…” (Sayfa 23/29) “…Bu nedenle, yöre halkı tarafından içme ve sulamada yaygın olarak kullanılan yeraltı sularının korunması açısında yörede ve yakın çevrede herhangi bir madencilik etkinliğine izin verilmemesi gerekmektedir…” (Sayfa 28/29) “…Geriye kalan ezilmiş, ufalanmış, parçalanmış, öğütülmüş atık toprak daha önce belirtildiği gibi büyük oranda ağır metallerce zenginleşmiş olacağından hem yüzey suları, hem yeraltı suları hem de çevredeki tarımsal toprağın kirletilmesi için önemli bir risk oluşturmaktadır…” (sayfa 29/29) “SONUÇLAR; Yapmış olduğum araştırma ve incelemeler sonucunda yazdığım bu 19 sayfalık yazımda verileriyle ve ayrıntılı olarak açıkladığım gibi; yapılacak madencilik etkinliklerinin insan sağlığı ve yaşamıyla ilgili önemli tehlikeler içerdiğini ve kamu yararına olmadığını düşündüğümden, dava konusu altın madeninin işletilmesinin uygun olmadığı kanısındayım. Bu konudaki karşı görüşlerim aşağıda, 5 ana maddede özetlenmiştir. 1- Dava konusu altın madeni İzmir’e içme suyu sağlanması amacıyla yapılması planlanan Çamlı Barajı’nın uzun mesafeli koruma alanı sınırları içinde ve bu barajın göl alanını besleyen sürekli (yaz-kış) akışlı önemli bir derenin mutlak koruma alanı sınırları içinde yer almaktadır. Su Kirliliği Kontrolü Yönetmelikleri gereği, bu sınırlar içinde ek kimyasal madde kullanılsın veya kullanılmasın hiçbir madencilik etkinliklerine izin verilmemelidir. 2- Davalı Maden Şirketi, işletmeyi planladıkları madenin Çamlı Barajı Havza (yağış beslenme alanı) sınırlarında kaldığını kabul etmektedir. Savunma olarak 28-07-2006 tarihli keşif günü beyan ettikleri gibi, Çamlı Barajı’nın yapımından vazgeçildiği ve 11 dolayısıyla su havzası özelliği kalmadığı iddialarının doğru olmadığı, davacı taraf vekillerinin mahkemeye sunduğu İzsu Genel Müdürlüğü dilekçe ve eklerindeki 5 yıllık stratejik plan raporlarının incelenmesiyle anlaşılmıştır. 3- Yöre halkı tarafından içme ve kullanma amaçlı kullanılan tek su kaynağı yeraltı sularıdır. İçme suları kalitesi, insan yaşamıyla doğrudan ilişkili olduğundan korunması gerekmektedir. Yapılması planlanan madencilik etkinlikleri, ağır metallerce zengin cevherli minerallerin oksijenli ortama çıkmasına ve ezilip parçalanarak mineral-su temas yüzeyinin ve su kayaç etkileşiminin artmasına ve bu nedenle yeraltı sularının asitleşmesiyle birlikte ağır metallerce kirlenmesine neden olacaktır. 4- Yöredeki yeraltı suyu akım yönü, maden cevherinden Kokarpınar Deresi’ne doğru ve oradan da Çamlı Barajı göl alanına doğrudur. Madencilik etkileri sonucunda ortaya çıkacak herhangi bir kirletici veya ağır metallerce zenginleşmiş asit maden suları bir süre sonra baraj gölünü de etkileyecektir. 5- Yörede organik tarım uygulaması yapılmaktadır ve sulama suları yeraltı sularından sağlanmaktadır. Tarımsal üretimin kalitesi ve üretilen gıda ürününün sağlıklı olması toprak ve sulama suyu kalitesine bağlıdır. Yapılacak olan madencilik etkinlikleri, yeraltı sularının (dolayısıyla sulama sularının) yanı sıra toprağın da kirlenmesine neden olacaktır. “…dava konusu maden işletilirse, yörenin yeraltı suları kirlenecek, yörede yaşayan insanlar temiz içme suyundan ve sulama suyundan yoksun kalacak, İzmir’in gelecekte susuzluk çekmemesi için zorunlu olan Çamlı Barajı’nı besleyen Kokarpınar Deresi’nin suyu, dolayısıyla Çamlı Barajı’nın suyu kirlenecektir…” Sayın G.Tarcan’ın değerlendirmelerine göre; Sayın G.Tarcan’ın belirtilen ağır risk tespit ve uyarılarına rağmen, diğer bilirkişiler Prof.Dr.Aydın Güney ile Doç.Dr.Erol Kaya, raporlarında “dava konusu işlem ile işletilecek altın madeni işletmesinin kamu yararına uygun olacağı” görüşünü bildirmişlerdir. Davayı gören Sayın Mahkeme, bu bilirkişi raporlarındaki çoğunluk görüşünü esas alarak, Prof.Dr.Gültekin Tarcan’ın faaliyetin su kaynakları üzerinde yaratacağı ağır risk değerlendirmelerini hiç dikkate almadan oybirliği ile davanın reddine karar vermiştir. 7.) İşletme ruhsatı iptali davasında verilen red kararı Danıştayca bozuldu; İşletme ruhsatının iptali davasında; İzmir 4.İdare Mahkemesi tarafından verilen 15.06.2007 tarihli ve 2006/125 E. 2007/895 K. sayılı “davanın reddine” ilişkin karar, davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; Danıştay 8. Dairesinin 31.03.2008 tarihli 2007/7120 E. 2008/2319 K. sayılı kararı ile bozulmuştur. Bu kez gerekçe; “ bilirkişi A.Güney’in tarafsızlığının kuşkulu olması”dır.Bozma kararı ile Efemçukuru Altın Madeni için, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından “20.04.1999 tarihli 51791 sayılı” Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş..ne verilen 10 yıl süreli altın ve gümüş madeni işletme ruhsatı halen tartışmalı durumdadır. Diğer yandan; İdari yargıda, temyiz aşamasında yürütmeyi durdurma kararı verilmesi İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Yasasının 52/4. maddesine göre, “Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur”. Yasanın bu açık düzenlemesi karşısında, Danıştay 8.Dairesi’nin “Efemçukuru Altın Madeni İşletme Ruhsatının İptali İstemini Reddeden mahkeme kararını bozan” kararı 12 ile Efemçukuru’nda Tüprag Metal Madencilik San ve Tic. A.Ş.ye verilen 10 yıl süreli altın ve gümüş madeni işletme ruhsatının yürütmesi durmuştur. Dava dosyası, davalı yanın karar düzeltme başvurusu da Danıştay 8. Dairesi tarafından reddedildi. Danıştay 8.Daire’nin 10.03.2009 tarihli 2008/7450 E. 2009/1696 K. Sayılı kararında “..Çamlı Barajının yapımının durdurulması ve plan ve programdan çıkarılması hususunun kesinleşmediği anlaşıldığından, karar düzeltme isteminde bulunanlar tarafından öne sürülen hususlar bu davada karar düzeltme incelemesini etkiler nitelikte görülmemiştir…” denmektedir. Şimdi İzmir 4.İdare Mahkemesi tarafından yeniden keşif kararı verildi. Yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulacak ve inceleme yapılacaktır. Yani EFEMÇUKURU ALTIN MADENİ’NİN İŞLETME RUHSATININ HUKUKA UYGUN OLUP OLMADIĞI HALEN TARTIŞMALIDIR. 8.) ÇED Davasında Bilirkişi Seçimine ve Raporlara yapılan İtirazlar Dikkate alınmadan karar verildi; ÇED davasını gören Mahkeme tarafından 15.05.2007 tarihli yazı ile keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği bildirilmiş ve seçilen bilirkişilerin listesi gönderilmiştir. Yazıda ayrıca, bilirkişilerin kişilik ve niteliklerine karşı itirazların üç gün içinde bildirilmesi istenmiştir. Bu yazı üzerine, Mahkemeye davacılar tarafından sunulan 21.05.2007 tarihli dilekçede; Bilirkişi Prof Dr. Mehmet Karpuzcu ile Yrd. Doç. Dr. Salim Öncel’in değiştirilmesi, bilirkişi heyetine mutlaka maden sahası hidrojeolojisi konusunda çalışmaları ve deneyimi olan bir hidrojeoloji uzmanının seçilmesi istenmiştir. Çünkü; Her iki bilirkişinin aynı üniversitenin aynı bölümünden seçilmesi ve aralarındaki öğrenci/öğretmen ilişkisi nedeniyle, birbirlerini etkileyecekler, bu durumda, aslında tek bir bilirkişinin hazırladığı rapor söz konusu olacağından, iki ayrı bilirkişi atamanın hiçbir anlamı kalmayacaktır. Diğer yandan; işlemin dayanağı olan işlemle işletilecek Altın Madeni’nin yaratacağı en önemli risk İzmir Kenti’nin su havzasının kirlenmesine yol açmasıdır. Bu itibarla, işletmenin yerüstü ve yer altı sularına etkisinin mutlaka incelenmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi; yer katmanları arasında bulunan suları ve bu suların kayaçların arasındaki akışının mekanizmasını inceleyen bilim dalı Hidrojeoloji’dir. Dava konusunun özelliği gereğince bilirkişi heyetinde maden sahası hidrojeolojisi konusunda çalışmaları ve deneyimi olan bir hidrojeoloji uzmanının bulunması gerekmektedir. Bilirkişi heyetinde bu nitelikte bir uzman bulunmamaktadır. Mahkemece itirazlar dikkate alınmadan, aynı bilirkişilerle keşif yapılmış ve rapor düzenlenmiştir. Dosyadaki rapor dikkatle incelendiğinde, itirazların ne kadar yerinde olduğu görülecektir. Raporun verilmesinin ardından 23.10.2007 tarihli dilekçe ile rapora karşı 26 sayfalık ayrıntılı, bilimsel verilere dayanarak itirazlarda bulunulmuş, objektif ve bilimsel olmayan raporun dikkate alınmaması, hidrojeoloji, ziraat ve halk sağlığı alanında uzman bilirkişilerin de bulunduğu yeni bir heyet oluşturularak, mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması istenmiştir. Sayın Mahkemece bu itirazlar dahi dikkate alınmadan, dosyada mevcut Meslek Odalarının ve İZSU’nun ve de hidrojeolog bilirkişilerin ağır riskleri tespit eden raporları adeta ‘’yok’’ 13 sayılarak; usul ve yasaya, İzmirlilerin sağlıklı içme suyu kullanma haklarına, Efemçukuru ve yöresinin sağlıklı yaşama hakkına tamamiyle aykırı bir karar olarak davanın reddine karar verilmiştir. Karar temyizden de onandı, karar düzeltmesi aşamasında. 9.) Acele Kamulaştırma; İzmir’in yaklaşık % 40 suyunu sağlayan Tahtalı Barajı Havzası sınırında, yakın gelecekte 300 bin kişiye su sağlamak için yapılması planlan Çamlı Barajı'nın su toplama havzası içinde bulunan Efemçukuru’nda Eldorado Gold (Tüprag A.Ş.) tarafından altın madeni işletilmeye çalışılıyor. Altın Madenini işletecek olan Tüprag (Eldorado Gold) şirketinin en önemli savunması "Çamlı Barajı'nın yapılmayacağı"ydı. Altıncı şirketin bu savunmalarının ardından DSİ, Çamlı Barajını aniden yatırım programından çıkardı. Barajı, İzmir Büyükşehir Belediyesi yapmaya kalktı, bu kez de Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED olumlu belgesi vermedi. Çok ilginç ve ibret verici bir politika ile karşı karşıyayız. Bir taraftan ülkemizin havasını, suyunu, toprağını, ormanlarını, kıyılarını, biyolojik zenginliklerini mahveden projelere gözü kapalı ÇED Olumlu Belgesi veren Çevre ve Orman Bakanlığı, diğer taraftan Türkiye’nin üçüncü büyük kentinin stratejik önemi olan içme suyu havzasında ağır riskli maden/kimya işletmesinin önünü açmak amacıyla Çamlı Barajı Projesine ‘’hayır’’ demektedir. Bu, kesinlikle kamu yararına ve çevre koruma temel ilkelerine aykırı, halkın değil şirketin yararını amaçlayan bir yaklaşımdır. Ardından 3 Ocak 2008 tarihli Resmi Gazeteden, “Bakanlar Kurulu’nun 2007/12974 sayılı kararı ile İzmir’in su havzası olan Menderes İlçesi’nin Efemçukuru Köyü sınırları içindeki Altın Madeni sahası içinde yer alan toplam 35 parselin Tüprag Metal Madencilik A.Ş. (ELDORADO GOLD) yararına acele kamulaştırılmasına karar verildiğini” öğrendik. Kararda, Kamulaştırma Yasası’nın 27. maddesine dayanılmış, Yasa “…Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir….” diyor. Bakanlar Kurulu kararının neresinden tutsanız, elinizde kalıyor; Efemçukuru yöresini yaşanmaz hale getirecek, içme suyu havzasını kirletecek, İzmir’i susuz bırakacak Eldorado Gold (Tüprag Metal Madencilik A.Ş)’un Efemçukuru Altın Madeni’ni işletmesi “yurt savunması” mıdır? Kamulaştırma, kamu yararına mülkiyet hakkının sınırlandırılmasıdır. Bu nedenle Anayasada ve Kamulaştırma Yasası’nda “devlet ve kamu tüzel kişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde kamulaştırmaya yetkili kılınmışlardır”. Kamu yararı olmadan kamulaştırma yapılamaz. Kamu yararı denen şey; kamu hizmetlerinin gerektirdiği tesislerin kurulması ve düzenli bir şekilde yürütülmesi yoluyla elde dilecek toplumun genel yararıdır. Bakanlar Kurulu’nun acele kamulaştırmasının nedeni Tüprag'ın altın madenini işletmesidir. Yani özel bir şirketin çıkarına köylülerin toprakları ellerinden alınıyor. Hedeflenen yarar, kamunun mu, yoksa çok uluslu şirketin mi? 14 Nitekim Danıştay 6.Dairesi’nin “Yürütmeyi Durdurma İsteminin Reddi” kararına yapılan itiraz sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından itirazlar yerinde bulunmuş, acele kamulaştırma kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararında özetle; “…Mülkiyet hakkının sınırlandırılması, kamu yararının gerekli olması halinde anayasaya (madde 13 ve 35) uygun olarak yasayla sınırlandırılabilir. Mülkiyet hakkının kamulaştırma yoluyla kaldırılması, kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır. Kamulaştırma Yasası’nın 27. maddesindeki acele kamulaştırma, istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlenmiş, üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Aceleciliğine Bakanlar Kurulunca karar verilebilmesi için kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin söz konusu olması gerekmektedir. Maden Kanunu uyarınca yapılacak olan kamulaştırma işlemlerinde acele kamulaştırma yoluna başvurulabilmesi için, işletme sahibi özel girişimcinin yararına değil, belli süreli maden işletme çalışmaları konusunda gerçekleşecek olan kamu yararının karşılanması gereksiniminin, taşınmaz malikinin yararından üstün olması ve acelecilik koşulunun kamu düzenine ilişkin olması gerekmektedir. Dava konusu işlem ile işletmenin biran önce faaliyete geçmesinin sadece ekonomik yarar yönünden irdelendiği ancak acele kamulaştırma yoluna gidilmezse kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun ortaya konmadığı gibi kamu düzeninin de ne şekilde bozulacağının da açıklanamadığı anlaşıldığından, kamulaştırma prosedürü uygulanmaksızın taşınmaza el konulmasını gerektiren acelecilik koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Diğer taraftan altın madenine ilişkin verilen işletme ruhsatı ve ÇED olumlu kararının iptali istemiyle açılan davaların da bulunduğu ve bu davaların sonucuna göre işletmenin kamu yararına uygun olup olmadığının belirleneceği de tabiidir. Açıklanan nedenlerle yasada öngörülen ve yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için gerekli olan koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından, davacı itirazının kabulüne ve dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına oybirliği ile karar verilmiştir…” Bu kararla, “üstün kamu yararı ile olağan kamulaştırma sürecinin uygulanmasında geçecek süre içinde kamu düzeninin bozulması riski koşullarının birlikte gerçekleşmesi halinde acele kamulaştırma yoluna başvurulabileceği” içtihat halini almıştır. Efemçukuru Altın Madeni’nin kamu yararına olup olmadığı belli değildir, İşletme Ruhsatı ve ÇED Olumlu Belgesi iptali davalarının sonunda ortaya çıkacaktır. Acele kamulaştırma kararının iptaline ilişkin yargılamasını tamamlayan Danıştay 6.Dairesi bu kez esastan davayı reddetti. Kararlar temyiz edildi, Efemçukuru Köylüleri Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararını bekliyor. Bu arada, kamulaştırılmasına karar verilen arazilere acele el konulması için Menderes Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açıldı. Davalarda keşif ve bilirkişi incelemeleri yapıldı. Bu davalarda Danıştay’daki kamulaştırmanın iptali davası sonucunun beklenmesi aşağıdaki gerekçelerle istendi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun daha önce verdiği yürütmeyi durdurma kararı göz önüne alındığında, temyiz aşamasında da davanın reddine dair kararın bozulacağı ortadadır. Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan acele kamulaştırma işleminin iptali yüksek ihtimaldir. Taşınmazlara el konulması ve taşınmazların Altın İşletmesi yapmak isteyen Tüprag Metal Madencilik A.Ş.ye teslim 15 edilmesi halinde, şirketin işletme hazırlıkları kapsamında, taşınmazın üzerindeki üzüm bağları ve diğer ağaçlar yok edilerek, çalışma yapılacağı ortadadır. Bu durumda dayanak olan acele kamulaştırma kararının iptal edilmesi halinde de taşınmazın eski haline getirilmesi mümkün olmayacaktır.Bu nedenlerle; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun temyiz incelemesi sonucunun beklenmesine karar verilmesini diliyoruz. Menderes Asliye Hukuk Mahkemesi bu istemimizi yerinde buldu ve Danıştay’daki temyiz incelemesinin sonucunun beklenmesine karar verdi. 10.)İzmir Kentinin Sürekli Olarak Arsenik Ve Diğer Ağır Metal İçeren Suya Mahkum Olmaması İçin, EFEMÇUKURU Altın Madeni İşletmesi Engellenmelidir; İzmir’de geçtiğimiz yıl güncel olarak yaşanan en önemli tartışma konusu, İÇME VE KULLANMA SUYUNDAKİ ‘’arsenik” miktarıdır. Ankara’nın içme-kullanma suyunda arsenik tartışmalarından sonra, İzmir’de de suda arsenik tartışmaları başladı. İzmir’in değişik semtlerinden alınan su örneklerinde yapılan tahliller sonucunda, kimi numunelerde Dünya Sağlık Örgütü’nün rehber ilkeleri ile Sağlık Bakanlığınca 31.12.2004 gün ve 25687 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin izin verdiği sınır değerlerden daha fazla arsenik çıktı. WHO ve Yönetmelik hükümlerine göre Arsenik için öngörülen parametre değeri 10 / mikrogram / L’dir. İzmir Hıfzısıhha Enstitüsü Müdürlüğü, İzmir Sağlık Müdürlüğü ve İzsu Laboratuar Müdürlükleri tarafından ortaklaşa 17.06.2008 23:30 tarihinde aşağıda semtlerden alınan içme suyu numunelerinin Arsenik analiz sonuçları tablo halinde verilmiştir. İlçe/semt BALÇOVA BALÇOVA GÜZELBAHÇE BAYRAKLI KARŞIYAKA BOSTANLI ÇİĞLİ EGEKENT2 BORNOVA BORNOVA KARŞIYAKA BOSTANLI ÇİĞLİ As mikrogram/L 11 12 14.7 12 15 15 12 10 14 15 14 21 13 SCl (mg/L) 0.3 0.3, 0.3 0.3 0.4 0.4 0.5 0.6 0.3 0.3 0.3 0.3 0.5 Bu tabloda dikkat çekici olan, yer altı kuyularından alınan sulardaki arsenik oranının sınır değerlerin üzerinde ve yüksek olduğudur. Diğer yandan en büyük yüzeysel su kaynağı olan Tahtalı Barajı’nın suyunda arsenik saptanamamıştır. Bunun anlamı nedir? Plansız ve kontrolsüz sanayileşme ve diğer nedenlerle yer altı sularının kalitesi bozulmuştur. Yüzeysel suların toplanması ve kirlenmenin önlenmesi İzmir için yaşamsal bir konudur. İzmir’in en önemli yüzeysel su havzalarından biri olan Efemçukuru yöresinin korunamaması durumunda, İzmir kenti arsenik ve diğer ağır metal içeren içme ve kullanma suyuna mahkum olacak ve yakın bir gelecekte İzmir, KANSER KENTİ halini alacaktır. 16 İşin özü; Efemçukuru yöresi her türlü kirleticiden ve risklerden uzak tutulmalı ve yakın bir gelecekte 5 Milyon insanın yaşayacağı İzmir kentinin içme ve kullanma suyunun önemli bir bölümünü sağlayacağı bu alan, mutlak koruma altına alınmalıdır. 11.) Belediye Encümeni kapatma kararı verdi; Efemçukuru Acele kamulaştırma kararının yürütmesinin durdurulması üzerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına başvurulmuştur. Başvuruda Özetle; “…Altın Madeni ile ilgili işlemlerin hukuka uygunluğu tartışmalı iken; hatta ilk işlem olan işletme ruhsatı dahi tartışmalı olduğu halde, Efemçukuru Köyü’nden aldığımız bilgilere göre, madenin üretim faaliyetleri için hazırlık çalışmaları yapılmaktadır. Bu kapsamda “maden ocağı galeri ağızlarının açıldığı” bildirilmektedir. İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik gereğince, söz konusu işletmeye “yer seçimi ve tesis kurma izni, birinci sınıf gayrisıhhi müessese deneme üretimi izni ve işyeri açma ruhsatı” gibi üretim faaliyetine yönelik izinleri vermeye yetkili İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’dır. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından verilmiş bir izin söz konusu değildir. Bu durumda, galeri ağzı açılması gibi tesis kurma ve üretime yönelik çalışmalar yasal olmayan çalışmalardır. Bu nedenle Efemçukuru Altın Madeni’nin izinsiz üretim ya da tesis kurmaya yönelik faaliyeti olup olmadığının denetlenmesini, varsa izinsiz faaliyetlerin durdurulması, izinsiz yapıların yıkılması için gereken işlem ve eylemlerin yapılmasını diliyoruz…” Başvurumuz üzerine İzmir Büyükşehir Belediyesi Encümeni tarafından 08.01.2009 tarihli karar ile “…1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım Planına göre Çamlı Barajı uzun mesafeli koruma bandı ile Çamlı Barajı su toplama havzasında yer alan dere mutlak koruma alanları kapsamındaki Efemçukuru Altın Madeni sahasında, 21.10.2008 tarihinde GSM İnceleme Kurulunca yapılan incelemede Efemçukuru Köyüne ait yoldan maden sahasına giden ulaşım yolunun 6 metreye genişletilmesi çalışmalarına başlandığı, çalışmaların devam ettiği- maden sahası içindeki yollarla ilgili düzenleme çalışmaların yapıldığı, Kokarpınar Deresinin maden sahası içinde kalan bölümünde dere ıslah çalışmalarına başlandığı ve çalışmaların devam ettiği, ıslah çalışmaları kapsamında, dere kenarında yapılması planlanan 600 metrelik istinat duvarının 1/3’lük kısmının tamamlandığı, cevher işleme üniteleri ile şantiye binası ve yardımcı ünitelerin yer alacağı bölgede düzenleme çalışmalarına başlandığı ve bu bölgedeki ağaçların kesildiği- üç adet galeri yapılması planlanan maden ocağında, güneyde bulunan galeri ağzının açıldığı, faaliyet sırasında çıkacak olan kontamine atıklar ile ambalaj atıkları ve diğer atıkların geçici olarak depolanacağı atık sahası oluşturma çalışmalarına başlandığı, şantiye sahasının düzenlendiği yeni konteynerlerin ilave edildiğinin saptandığı, Su Havzalarının Koruma Yönetmeliği’nin 3/6. maddesi gereğince Tüprag Metal madencilik San. Ve Tic. A.Ş.ye ait altın madeninin çıkarılması ve işletilmesi için GSM ruhsatı verilmesi uygun bulunmadığından, bulunduğu yerde ruhsatlandırılması mümkün olmayan Efemçukuru altın madeni işletmesinin 5393 Sayılı Büyükşehir Belediye Yasası’nın 15/B maddesi gereğince kapatılmasına…” karar verilmiştir. Encümen kararı 26 Ocak 2009 tarihinde infaz edilmiş, zabıta ekipleri tarafından açılan galeri ağzı mühürlenmişti. Encümen kararının iptali için işletmeci Tüprag Metal Madencilik San ve Tic Ltd. Şti. tarafından dava açıldı. Açılan davada : İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin 02.04.2009 tarih ve 2009/119 E. Sayılı kararı ile yürütmeyi durdurma istemi reddedilmiştir. 17 Bu kararla, EFEMÇUKURU ALTIN MADENİ İşletmesinin hazırlık çalışmalarının dahi hukuka aykırı olduğu ortaya çıkmıştır. Gayrisıhhi Müessese Ruhsatı verilemeyecek olan Efemçukuru Altın Madeni için verilen ÇED izni dahil tüm izinlerin hukuka aykırı olduğu da apaçık ortadadır. 12.) Aldatıcı Reklamlar İçin Başvuru; Bir yandan Efemçukuru Altın Madeni’ne izin veren idari işlemlere ilişkin yargısal süreç devam ederken, madeni işletecek olan Tüprag Metal Madencilik San ve Tic A.Ş. tarafından gazetelere boy boy reklamlar verilmeye başlandı. “Türkiye’nin Altın Geleceği İçin Çalışıyoruz” başlıklı, sayfalar dolusu aslında reklam olan yayınlar yapıldı. Tüketicinin Korunması Hakkında Yasası’nda yasaklanan “aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu” nitelikteki bu reklâmlar nedeniyle Habertürk ve Radikal Gazeteleri hakkında SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü Reklâm Kurulu Başkanlığı’na başvurular yapıldı. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve Ekoloji Kolektifi Derneği tarafından yapılan başvuru ile başlayan süreç henüz tamamlanmamıştır. 13.) Hem ÇAMLI BARAJI hem de EFEMÇUKURU ALTIN MADENİ olmaz.; Çamlı Barajı’na ÇED izni vermeyen Çevre ve Orman Bakanlığı’nın (ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün 19.12.2007 tarih ve 13685 sayılı) işleminin iptali için İzsu tarafından dava açılmıştır. İzsu (İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü) tarafından Çevre ve Orman Bakanlığı aleyhine açılan davayı gören İzmir 2.İdare Mahkemesi 2008/269 Esas sayılı dava dosyasından 07.05.2008 tarihinde yerinde keşif yapmış ve üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor almıştır. Düzenlenen Bilirkişi Raporunda; “.İzmir’in doğal nüfus artışı, İzmir’in günümüzdeki ve gelecekteki su talebi ve arzı” değerlendirilmiş ve Çamlı Barajının yapımına ihtiyaç olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir. Dosyaya gelen bilgi ve belgeler ile bilirkişi Raporunu değerlendiren İzmir 2.İdare Mahkemesi 09.09.2008 tarihli kararı ile; “…İzmir Kenti toplamında 320 milyon m3 su öngörülmüş olmasına rağmen 168 milyon m3 su temin edilebildiği, küresel ısınma ve kuraklık vb faktörler nedeniyle Çamlı Barajı gibi yeni kaynaklara ihtiyaç duyulacağı,kuyulardan çekilen sularda kalite sorunu yaşanabildiği, örneğin bazı kuyulardan çekilen sularda, standart üstünde arsenik tespit edildiği, Çamlı Barajından elde edilecek suyun yüksek kalitede olduğu, DSİ II. Bölge Müdürlüğü 2009 yılı Takdim Raporu CD’sinde DSİ II. Bölge Müdürlüğünün İçme ve Kullanma Suyu Projeleri Listesinde Çamlı Barajı’nın 22 Milyon m3/yıl hacimle Kesin Proje Aşamasında Olan Projeler Tablosunda yer aldığı, nihai olarak bu kaynağa ihtiyaç olduğunun bilirkişi incelemesi sonucu saptanması karşısında, dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmamaktadır. Öte yandan idari işlemin uygulanması halinde davacı kurum da dahil olma üzere kamu için giderilmesi güç zararlar doğacağı tartışmasızdır. Hukuka aykırı bulunan ve davacı kurumun ve kamunun telafisi güç zararlarına neden olabilecek nitelikte bulunan dava konusu işlemin teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına oybirliği ile karar verilmiştir…” Bu kararla birlikte “Çamlı Barajı’na ihtiyaç vardı, yoktu” tartışması bitmiştir. Bundan sonraki süreçte, bütün projeler için izin verilmeden önce Çamlı Barajı’nın yapılacağı gerçeği göz önüne bulundurulmalıdır. 18 Çamlı Barajının yapılacağı yargı kararı ile tartışmasız hale gelmiştir. Çamlı Barajı yapılacağına göre, bunu kirletecek Efemçukuru Altın Madeni işletilmesi akıl, mantık ve hukuka sığmaz. Bu durumda; Efemçukuru Altın Madeni’nin işletilmesine ilişkin tüm hazırlık çalışmaları hemen durdurulmalıdır. Encümen kararı ile galeri ağzı mühürlenmiş olmasına karşın, her gün dinamitler patlatılarak yol yapımı ve tesis kurmaya ilişkin diğer hazırlık çalışmaları yoğun biçimde sürdürülmektedir. Efemçukuru Köylüleri yaşananlardan kaygılıdır. İzmir için yaşamsal bir sorun olan Efemçukuru Altın Madeni’ni önleme görevi öncelikle İzmir Büyükşehir Belediyesine aittir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 8 Ocak tarihli Encümen kararını tam olarak uygulamalıdır. Bu kapsamda, yol yapımı ve diğer tesis kurma çalışmalarının tamamı bir an önce durdurulmalıdır. Av. Arif Ali Cangı 19 KIŞLADAĞ ALTIN MADENİ İLE İLGİLİ DAVALAR RAPORU; 1-Tarih 20.06.2005-Tüprag Ltd.şti.ye Uşak valiliği(özel idare) tarafından verilen İnay-Gümüşkol köy yolundan su isale hattı geçirilmesine ilişkin protokolün iptali davası. M.İ.M.2005/807 E.2006/1860 K.sayılı ve 23.11.2006 tarihli Kararı ile davanın reddine karar verildi.Karar temyiz edildi.Danıştay 8.Dairesi 2007/1432 E.2008/4171 K.sayılı ve 6.6.2008 tarihli kararı ile BOZULDU 2-Tarih 19.07.2005- M.İ.M. 2004/422 E.sayılı ÇED raporunun iptali davasına katılma dilekçesi verildi. Mİ.M.nin 2006/1730 K.sayılı kararı ile dava red edildi.Karar Asli davacılar ile tarafımızdan da yürütmeyi durdurma istemli olarak temyiz edildi. Danıştay 6.Dairesi 09.07.2007 tarih ve 2006/7429 K.sayılı kararı ile Yürütmenin durdurulmasına karar verdi.6.Dairenin 2006/7429 E.2008/747 K.sayılı ve 06.02.2008 tarihli kararı ile BOZULDU- Karar düzeltme isteminin de reddi üzerine, dava dosyası Manisa İdare mahkemesi’ne geldi. Manisa İdare Mahkemesi bozma doğrultusunda madende keşif ve bilirkişi incelemesi yaptı. Dava dosyasında düzenlenen bilirkişi raporlarına karşı sunulan itirazlar değerlendiriliyor. 3- Tarih 21.11.2005 Tüprag-yer seçimi ve Sağlık koruma bandı izni iptali davası. M.İ.M 2005/1435 E.2007/521 K. Davanın reddine karar verildi.Karar temyiz edildi.Danıştay 8.Dairesi 18.09.2007 tarih 2007/4838 sayılı kararı ile Yürütmenin durdurulmasına karar verdi, M.İ.M.nin kararı 2007/4838 E.2008/4173 K.sayılı ve 06.06.2008 tarihli kararı ile BOZULDU. 4- Tarih 21.11.2005- Tüprag –Patlayıcı depo,yer seçimi izni iptali davası.M.İ.M 2005/1436 E. 2007/290 K. Davanın reddine karar verildi.Temyiz edilmedi. 5-Tarih 26.12.2005-Tüprag - Dere yatakları ve meralardan su kanalı geçirilmesine ilişkin Maliye bakanlığının izni iptali davası.M.İ.M.2005/1617 E.2006/2072 K.sayılı kararı ile 15.12.2006 tarihinde dava red edildi.Karar 20.03.2007 Temyiz edildi. 6-Tarih 20.01.2006 –15.06.2004 tarihli asil ve yedek kuyu izni iptali.M.İ.M. 2006/949 E. Dava 06.06.2007 tarih ve 2007/1127 K.sayılı karar ile red edildi. Karar temyiz edildi,Danıştay 10.Dairesi E.2007/5882 E.sayı ve 22.01.2008 tarihli kararı ile Yürütmeyi durdurma kararı verdi.DSİ ve Tüprag A.Ş vekilleri Yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasını istedi,D.10. daire 08.08.2008 tarihli kararı ile bu istemi reddetti. 7-Tarih 27.07.2006- Tüprag deneme izni iptali davası. M.İ.M 2006/1636-Av.A.Ali Cangı tarafından açılan aynı nitelikteki 2006/1643 E.sayılı dosya ile birleştirildi.M.İ.M 2007/213 K.21.02.2007 tarihli karar ile dava reddedildi.Karar temyiz edildi.Danıştay.8.D.2007/5143 E.2008/4172 K.sayılı,06.06.2008 tarihli kararı ile BOZULDU. KARAR DÜZELTME İSTEMLERİ DE REDDEDİLDİ. Manisa İdare Mahkemesi eski kararında direndi, şu anda temyiz aşamasında. 8-Tarih 26.03.2007- Ulubey aşağı mahalle 52-60,Gümüşkol köyü 55-56 nolu kuyu izinlerinin iptali davası. M.İ.M 2007/725 E. Mahkeme 19.07.2007 tarihinde YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA,21.11.2007 tarih ve 2007/2291 K.sayılı kararı ile İZİNLERİN İPTALİNE karar verdi.Kararı DSİ VE Tüprag A.Ş yürütmeyi durdurma istemli olarak temyiz etmişler,Danıştay 10.Dairesi 09.06.2008 tarih ve 2008/1277 sayılı kararı ile talep reddeldi. 20 9-Tarih 15.06.2007-Tüprag çalışma ruhsatı iptali davası.M.İ.M. 2007/1306 E. 2007/2377 K.sayılı ve 07.12.2007 tarihli kararı ile ÇALIŞMA İZNİ İPTAL EDİLDİ. Temyiz aşamasında 10- Uşak İli Ulubey İlçesi, Gümüşkol Köyü, Kışladağ Mevkiindeki Altın Madeni İşletmeciliği için Tüprag Metal Madencilik San. Tic. A.Ş.’ne verilen ÇED olumlu belgesinin iptali davasında Manisa İdare Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının temyiz incelemesini yapan Danıştay 6.Dairesi’nin önce yürütmeyi durdurma daha sonra bozma kararı vermiş olmasına karşın, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Uşak Valiliği’ne gönderilen 26/02/2008 tarih ve 1530 sayılı maden işletmesinin yeniden açılması emrini içeren idari işleminin iptali davası; Manisa İdare Mahkemesi’nin 2008/805 E. 2008/1292 K. Dosyasından “işlemin kesin ve icrai nitelikte olmaması nedeniyle davanın reddine” karar verildi. Temyiz aşamasında. 11- Uşak İli Ulubey İlçesi, Gümüşkol Köyü, Kışladağ Mevkiindeki Altın Madeni İşletmeciliği için Tüprag Metal Madencilik San. Tic. A.Ş.’ne verilen ÇED olumlu belgesinin iptali davasında Manisa İdare Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının temyiz incelemesini yapan Danıştay 6.Dairesi’nin önce yürütmeyi durdurma daha sonra bozma kararı vermiş olmasına karşın, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 26.02.2008 tarihli yazısı ile madenin üretim faaliyetlerine başlamasının talimatlandırılması üzerine, Tüprag Metal Madencilik San.Tic. A.Ş. adına davalı Uşak İl Özel İdaresi tarafından düzenlenen 06.03.2008 tarihli, 86 numaralı, ALTIN MADENCİLİĞİ İŞLETMESİ VE PATLAYICI MADDE DEPOSU konulu birinci sınıf gayri sıhhi müessese İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı’nın iptali davası Manisa İdare Mahkemesi’nin 2008/806 E. Sayılı dava dosyası ile derdesttir. 29 Ocak 2009’da duruşması yapıldı. Duruşmadan sonra madende keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldı. Dava dosyasına sunulan bilirkişi raporlarına itirazlar değerlendiriliyor. 12--2009/144 E. Manisa İdare mah. Uşak Valiliğinin 04.12.2008 tarihli yazısı ile 06.12.2008 tarihinde öğrendiğimiz, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 04.03.2008 tarihli,mahkemenizin icra kabiliyeti olmadağına karar verdiği kanunsuz emrine-yazısına istinaden,Manisa İdare Mahkemesinin 2007/725 E-2291 K.sayılı kararı ile iptal edilen izinlere rağmen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı DSİ 2. Bölge Müdürlüğü tarafından Tüprag A.Ş.ye AYNI KUYULAR İÇİN YENİDEN VERİLEN 4 adet kuyu kullanma belgelerinin-izninin YÜRÜTÜLMESİNİN DURDURULMASI ve İPTALİ istemli dava açıldı. Av.Noter Tahsin Köse 21 BERGAMA-KOZAK DAVALARI KAPASİTE ARTIRIMI DAVASI İzmir 4.İdare Mahkemesi 2008/978 Esas Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, Bergama- Ovacık Altın Madeni İşletmesi bünyesinde bulunan Atık Deposunun boyunun yükseltilmesi amacıyla yapılan “Atık Deposu Yükseltmesi” Projesi için 22.02.2008 tarihli ÇED Olumlu Kararı”nın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemidir. ÇED DAVASI(Son) İzmir 3.İdare Mahkemesi 2009/608Esas İzmir ili Bergama ilçesi Ovacık - Çamköy -Narlıca köyleri sınırları içinde Altın ve Gümüş Madeni İşletmesi için Koza Altın İşletmeleri A.Ş lehine tesis edilen 18/02/2009 tarihli ÇED Olumlu işleminin yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemidir. 2. ATIK DEPOLAMA TESİSİ DAVASI İzmir 2.İdare Mahkemesi 2009/1298Esas Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye “Ovacık Atık Depolama Tesisi Kapasite Artışı (2.ADT) Projesi” ile ilgili verilen 03/06/2009 tarihli ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli KOZAK DAVALARI: 1-UYUZKAYA İzmir 1.İdare Mahkemesi 2009/1630Esas Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye İzmir Bergama-Çağlan Köyü civarında kurulması planlanan “Uyuzkaya Altın Madeni Açık Ocak İşletmeciliği Projesi” ile ilgili olarak 18/09/2009 tarihinde verilen ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli 2-GELİNTEPE İzmir 2.İdare Mahkemesi 2009/1706Esas Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye İzmir Bergama-Kozak Köyü civarında kurulması planlanan “Gelintepe Altın Madeni Açık Ocak İşletmeciliği Projesi” ile ilgili olarak 18/09/2009 tarihinde verilen ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli 3-YERLİTAHTACI İzmir 3.İdare Mahkemesi 2009/1722Esas Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye İzmir Bergama-Yerlitahtacı Köyü civarında kurulması planlanan “Yerlitahtacı Altın Madeni Açık Ocak İşletmeciliği Projesi” ile ilgili olarak 18/09/2009 tarihinde verilen ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli 4-ÇUKURALAN: İzmir 4.İdare Mahkemesi 2009/1705Esas Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye İzmir Bergama-Kaplan Köyü civarında kurulması planlanan “Çukuralan Altın Madeni Ocağı Projesi” ile ilgili olarak 02/09/2009 tarihinde verilen ÇED Olumlu işleminin öncelikle Yürütmesinin Durdurulması ve İPTALİ istemli Av. Mehmet Horuş 22 Maden İzin Yönetmelikleri ile ilgili hukuki süreç 3213 sayılı Maden Kanununun 5177 sayılı Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 3., 5. maddeleri ile değişik 7.nci maddesinin 1 ve 8.inci fıkraları; 5.6.2004 tarih, 25483 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmak suretiyle aşağıdaki gibi değiştirildi. 28.inci maddesi ile de 2872 sayılı Çevre Kanununun 10.maddesi’ne aşağıdaki gibi ek yapıldı. 5177 sayılı Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun “MADDE 3.- Maden Kanununun 7 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Madencilik faaliyetlerinde izinler Madde 7. - Orman, muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanları, kara avcılığı alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, tarım, mera, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları ve sahil şeritleri, karasuları, turizm bölgeleri, alanları ve merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, askerî yasak bölgeler ve imar alanları ile mücavir alanlarda madencilik faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirmesi, gayri sıhhî müesseseler ile ilgili hususlar dahil hangi esaslara göre yürütüleceği ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir. İlgili bakanlıkların mevzuatı gereği yapacakları inceleme ve denetimlerde; ruhsat alanlarında bu yönetmelik esaslarına uygun çalışılmadığının tespiti halinde, mevzuat çerçevesinde yapılacak işlemler Genel Müdürlüğe bildirilir. Çevre ve insan sağlığına zarar verdiği tespit edilen madencilik faaliyetleri gerekli önlemler alınıncaya kadar durdurulur. Çevresel etki değerlendirmesi işlemleri Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından, diğer izinlere ilişkin işlemler de ilgili bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca çevresel etki değerlendirmesi sürecinde en geç üç ay içinde bitirilir. Bakanlık ve diğer bakanlıkların mevzuatının gerektirdiği maddî yükümlülükler ruhsat sahibi tarafından karşılanır. İmar alanları içinde kalan madencilik faaliyetleri, ilgili yerel merciden izin alınarak yapılır. Ruhsat alındıktan sonra imar alanları içine alınan maden sahalarına bu hüküm uygulanmaz. Kamu hizmeti veya umumun yararına ayrılmış yerlere ve bu tür tesislere 60 metre mesafe dahilinde madencilik faaliyetleri Bakanlığın, binalara 60 metre, özel mülkiyete konu araziye 20 metre mesafe dahilinde ise mülk sahibinin iznine bağlıdır. Bu mesafeler, ihtiyaç halinde madencilik faaliyetlerinin boyutu, emniyet tedbirleri ve 23 arazinin yapısı dikkate alınarak Bakanlıkça artırılabilir. Mesafeler yatay olarak hesaplanır. Maden arama faaliyetleri, bu Kanunda sayılanlar dışında herhangi bir izne tâbi değildir. İşletme faaliyetleri ise, bu Kanuna göre Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliğe göre yürütülür. Maden işletme faaliyeti ile Devlet ve il yolları, havaalanı, liman ve baraj gibi kamu yatırımlarının birbirlerini engellemesi, kamu kurum ve kuruluşlarının uygulamalarından dolayı maden işletme faaliyetinin yapılamaz hale gelmesi, kamu ve özel yatırım için başka alternatif alanların bulunamaması durumunda, madencilik faaliyeti ve yatırımla ilgili karar, Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında oluşturulacak bir kurul tarafından verilir. Kurulun teşkili, çalışma usulü, karar alma şekli ve diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Kamu yatırımları nedeniyle kurul kararı ile faaliyeti kısıtlanan maden işletmecisinin yatırım giderleri lehine karar verilen tarafça tazmin edilir. Madencilik faaliyetleri ve/veya bu faaliyetlere bağlı tesisler için verilmiş izinler, ruhsat hukuku devam ettiği sürece geçerlidir. Bu madde hükümlerine aykırı faaliyette bulunulduğunun tespiti halinde, ruhsat teminatı irad kaydedilerek bu alandaki faaliyet durdurulur. Beş yıl içinde üç kez bu maddenin ihlâli halinde teminatın tamamı irad kaydedilerek ruhsat iptal edilir.” .. “MADDE 28.- 9.8.1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 10 uncu maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. Petrol, jeotermal kaynak ve maden değerlendirmesi (ÇED) kapsamı dışındadır. arama faaliyetleri, çevresel etki Madenlerin işletilmesi ile ilgili hususlar Maden Kanununun 7 nci maddesine göre yürütülür.” Kanun değişikliği ile orman sayılan alanlarda yapılacak madencilik faaliyetleri başta olmak üzere madencilik sektörünün her türlü iş ve işleyişini kolaylaştırmak üzere izin ve prosedürleri yeniden düzenlemek üzere Bakanlar Kurulu’nca bir yönetmelik çıkarılmasına karar verildi. Söz konusu değişiklik, doğa ve çevrenin korunmadığı ve madencilik faaliyetlerine feda edildiği iddiası ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri Ali TOPUZ, K. Kemal ANADOL ve Haluk KOÇ ile birlikte 117 Milletvekili tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Bu Kanun değişikliği sonrasında 3213 sayılı Maden Kanununun 7.nci maddesine göre, Bakanlar Kurulunun 24.5.2005 tarih ve 2005/9013 sayılı kararı ile madencilik faaliyetleri izinleri bir Yönetmelik ile düzenlenerek Resmi Gazete'nin 21.6.2005 tarih ve 25852 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe girdi. 24 21.6.2005 tarihinde yayınlanan Yönetmelik, madencilik sektörüne tam bir imtiyaz tanıyordu ve madencilik faaliyetleri ile ilgili izinlerin verilmesinde düzenleme ve denetim bir yana nerede ise koşulsuz destek oluyordu. Bu Yönetmeliğe karşı toplumdan büyük bir tepki yükseldi. Birçok demokratik kitle örgütü, sivil toplum kuruluşu ve yüzlerce yurttaş tarafından iptali talebi ile Danıştay’a götürüldü. 5491 sayılı “Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 7. maddesiyle 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesinin 3. fıkrası, 13.5.2006 tarih, 26167 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmak suretiyle aşağıdaki gibi değiştirildi. “MADDE 7- 2872 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 10- Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır. Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.” Bu değişiklikle, 5177 sayılı Kanun’un getirdiği değişiklikler önündeki tüm engeller kaldırıldı ve madencilik faaliyetleri Çevresel Etki Değerlendirmesi prosedürü dışına çıkarıldı. Böylece doğa ve ekoloji madencilik sektörünün insafına terk edildi. Söz konusu değişiklik de, TBMM Üyesi Ali TOPUZ ve Kemal ANADOL ile birlikte 128 Milletvekili ve daha sonrasında ek talepler ile genişletilerek TBMM Üyesi Haluk KOÇ ve Mehmet BOZTAŞ ile birlikte 118 Milletvekili tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. I.4) Madencilik sektörünün bu değişiklikler neticesinde önü açılmışsa da özellikle ormanlık alanlardaki arama ve işletme faaliyetlerinde orman idareleri ile yaşadıkları sıkıntılar yine sektör tarafından şikâyet konusu edilmeye başlandı. Buna istinaden 22 Mart 2007 tarihinde Resmi Gazete’de 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 16, 17, 18 ve 115. nci maddelerine göre verilecek muvafakat, izin ve irtifak haklarının uygulama usul ve esaslarını düzenleyen Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik yayınlandı. Bu yönetmeliğin bir kısım hükümleri ile orman sayılan alanlarda maden arama ve işletme faaliyetleri ile ilgili izinlerde yeni birtakım yeni düzenlemelere gidilerek, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’ne yapılan göndermeler ile bu sorunlar da yasal zeminde aşılmaya çalışıldı. 25 Bu Yönetmelik değişikliklerine karşı TMMOB Peyzaj Mimarları Odası ve Ankara Barosu Başkanlığı ayrı ayrı dava açarak iptal talep ettiler. (Danıştay 8. Dairesi 2007/5660 E. Ve 2007/3565 E. Sayılı davalar) 24/5/2005 tarihli ve 2005/9013 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliğin 3, 4, 9/1, 9/5, 12, 16, 17, 19, 20/1, 26, 27/1, 27/2-c, 29, 30, 31, 32, 34, 35, 39, 40, 42, 44, 48, 49, 54, 57/2, 64/1, 64/2, 65, 69, 70/1, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83/1, 88, 89 maddesinde; 21.4.2007 tarih, 26500 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Faaliyetleri İzin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirildi, aynı Yönetmeliğin 9 ve 25inci maddelerine bazı ekler yapılmış, 82 nci maddeden sonra gelmek üzere 82/A, B, C, Ç, D, E, F, G, Ğ , Ek Madde 1, 2 maddeleri eklenmişti. Bu değişiklikler ile özellikle ÇED kapsamı dışında yoğun ve vahşi bir madencilik dönemine girildi ve orman sayılan alanlar dâhil nerede ise her santimetrekareye maden arama ve işletme ruhsatı verilmeye başlandı. 2004 senesinde gerçekleştirilen Kanun değişiklikleri, 5 seneye yakın Anayasa Mahkemesi’nde karar verilmesi için bekledi. Nihayet iptal kararı 2009’un ilk günlerinde geldi. Anayasa Mahkemesi; 26.5.2004 günlü 5177 Sayılı Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 3. maddesi ile değiştirilen 3213 sayılı Maden Yasası’nın 7/1, 7/8 maddelerini ve 2006 senesinde 5491 sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilen 10/6 maddesi ile, 26.4.2006 günlü, 5491 sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7. maddesiyle değiştirilen 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10/3; 9. maddesiyle değiştirilen 12. maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinde yer alan “ … veya Bakanlıkça uygun görülen diğer kurum ve kuruluşlara …” ibaresinin ve geçici 2/1 maddesini Anayasa’ya aykırı bularak 15.01.2009 tarihinde iptal etti, sair iptal taleplerini ise reddetti. (2004/70 E; 2006/99 E. – ve 2006/99 ile birleştirilen 2006/110 E.-) 22 Mart 2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 16, 17, 18 ve 115. nci maddelerine göre verilecek muvafakat, izin ve irtifak haklarının uygulama usul ve esaslarını düzenleyen Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik ile ilgili TMMOB Peyzaj Mimarları Odası’nın açmış olduğu davanın duruşması 12.11.2008 tarihinde yapılmıştı. Davanın gerekçeli kararı yazılıp taraflara tebliğ edilmeden 5177 sayılı Kanun ile getirilen değişiklik konusunda Anayasa Mahkemesi’nin 15.1.2009 tarihinde iptal kararı verdiği açıklandı ve iptale ilişkin kısa karar 24.1.2009 tarih, 27120 sayılı Resmi Gazete’de yayınlandı. ( http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2009/01/20090124-21.htm ) Danıştay 8. Dairesi’nin Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik ile ilgili kısmen kabul kısmen redde ilişkin 2007/5660 E., 2008/7357 K. sayılı ilamı 2.1.2009 tarihinde TMMOB Peyzaj Mimarları Odası’na tebliğ edildi. Davacı tarafından Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ile dava konusu Yönetmelik ile düzenlenen ve 26 madencilik faaliyetleri ile ilgili gönderme yapılan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin yasal dayanağını yitirdiği ileri sürülerek karar İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz edildi ve reddedilen bölümlere ilişkin yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istendi. (2009/241 E.) Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararları sonrasında Danıştay 8. Dairesi, bu kez Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği ile ilgili TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın açmış olduğu 2008/6285 E. Ve bir kısım yurttaşın açmış olduğu 2008/6288 E. Sayılı davalarda 10.02.2009 tarihli kararları ile Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin ve bu yönetmelikte yapılan değişikliklerin yasal dayanağını yitirdiğini belirtilerek yönetmeliğin iptali istenen bütün maddeleri hakkında yürütmeyi Durdurma kararı verdi. Danıştay, Anayasa Mahkemesi kararından sonra ortaya çıkan hukuksal boşluğu değerlendirerek devlete Anayasa’nın 56.maddesinde verilen çevreyi koruma ödevi ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası çevre sözleşmeleri karşısında yönetmeliğin uygulanmaya devam edilmesi halinde Anayasa ve yasaların dava konusu yönetmeliğe üstünlüğü ilkesinin zedeleneceğinin altını çizdi. Danıştay’ın Yürütmeyi Durdurma kararında "Orman, muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanları, kara avcılığı alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, tarım, mera, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları ve sahil şeritleri, karasuları, turizm bölgeleri, alanları ve merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, askeri yasak bölgeler ve imar alanları ile mücavir alanlarda(…) yapılacak maden arama ve işletme faaliyetlerinin neden olabileceği zararlar ve bu alanların geri kazanılmasının olanaksızlaşması, Anayasa'nın ve bu alanlara ilişkin özel düzenlemeler ile Anayasa'nın 90 ıncı maddesine göre onaylanmış çevrenin korunmasına ilişkin uluslararası anlaşmaların ihlali anlamına gelecektir.(…) Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe girecek olmasının Yönetmeliği bu süre için, hukuka uygun hale getireceğini kabul etmek, Anayasa ve yukarıda sayılan yasalarla Devlete verilen çevre koruma görevinin yerine getirilmesini olanaksız kılar.” ve “Ortaya çıkan bu hukuksal durum karşısında, Yönetmeliğin uygulanması durumunda maden arama faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirmesine tabi tutulmaksızın yapılması açısından da Anayasa ve Yasalar ile uluslararası sözleşmelere aykırı sonuçlar doğabilecektir.” Şeklinde yer alan gerekçe üzerine ülkede yoğun bir tartışma başladı. I.9) Bu gelişmeler yaşanırken Orman Genel Müdürlüğü bir genelge yayınlayarak orman sayılan alanlarda madencilik faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı. I.10) Ancak aynı Mahkeme, Ankara Barosu’nun açmış olduğu Danıştay 8. Dairesi’nin 2007/3565 E. Sayısına kayıtlı davanın 29.4.2009 tarihli duruşmasında Anayasa Mahkemesinin iptal kararına yapılan vurgular dikkate alınmadı. Dava konusu edilen Yönetmeliğin orman sayılan alanlarda yapılacak madencilik faaliyetleri ile ilgili izin ve düzenlemeler için gönderme yaptığı Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin yasal dayanağını yitirdiği ileri sürülerek madencilik faaliyetleri ile ilgili bölümler hakkında iptal kararı verilmesi ile ilgili talepler, Danıştay 8. Dairesi’nin Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik ile ilgili kısmen kabul kısmen redde ilişkin 2007/3565 E., 2009/2811 K. sayılı ilamı ile reddedildi. Karar, 8.6.2009 tarihinde Ankara Barosu Başkanlığı’na tebliğ edildi. Kararın temyiz süresi içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin 3213 sayılı Maden Yasası’nın 7/1, 7/8 maddelerinin iptali ile ilgili gerekçeli kararı 11.6.2009 tarihinde, 5491 sayılı 27 Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7. maddesiyle değiştirilen 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10/3; 9. maddesiyle değiştirilen 12. maddesinin birinci fıkrası ile ilgili gerekçeli karar ise 8.7.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlandı. 8. Daire’nin bu kararı da yürütmesinin durdurulması talebi ile temyizen İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşındı. (2009/1581 E.) Aynı günlerde 3213 sayılı Maden Yasası’nın 7/1, 7/8 maddeleri ile ilgili iptal gerekçesi, Resmi Gazete’nin 11.6.2009 tarihli 27255 Sayısında, (http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2009/06/20090611-16.htm) yayınlandı. Yüksek Mahkeme, 5177 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değiştirilen 3213 sayılı Yasa’nın 7/1 maddesi ile 5. maddesiyle 3213 sayılı Yasa’nın 10. maddesine eklenen altıncı fıkranın iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluğu kamu yararını ihlal edici nitelikte gördüğünden, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince, bu fıkralara ilişkin iptal hükümlerinin, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verdi. 5491 sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7. maddesiyle değiştirilen 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10/3; 9. maddesiyle değiştirilen 12. maddesinin birinci fıkrası ile ilgili gerekçeli karar ise 8.7.2009 tarihli 27282 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlandı. ( http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2009/07/20090708-9.htm ) 5491 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle değiştirilen 2872 sayılı Yasa’nın 10. maddesinin üçüncü fıkrası ile geçici 2. maddesinin birinci fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğün için bu fıkralara ilişkin iptal hükümlerinin de, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verdi. Danıştay İdari dava Daireleri Kurulu, Danıştay 8. Dairesi’nin Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği ile ilgili TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın davasında verdiği yürütmenin durdurulmasına dair kararı itirazen inceledi, 9.7.2009 tarih, 2009/549 İtiraz No’lu görüşmesinde yürütmenin durdurulması talebin kaldırılması ile ilgili istemleri reddetti, yürütmenin durdurulmasının devamına karar verdi. Bu karar üzerine doğa korumacılar, ekolojistler ve madencilik sektörü arasındaki tartışma yön değiştirmiştir. Bu kez madencilik sektörünün önde gelen aktörleri tarafından bu sorunun aşılması için yeni bir Yönetmelik çıkarılması, Mahkeme kararlarını bu şekilde bypass edilerek madencilik faaliyetlerine devam edilmesi için kulis çalışmaları başlatıldığı görüldü. Nitekim basında madencilik sektörü ve sözde yaşanan kriz ile ilgili haber patlaması olmuş, Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Erdinç, Birliğin web sayfasında madencilik sektöründe yeni ruhsat almaya olanak sağlayan yönetmeliğin Bakanlar Kurulu'nda kabul edildiğini açıkladı. http://www.egeliihracatcilar.com/Asp/Content.Asp?MS=1&Content=2&APP=50&MN01=6&MN02=2&MN0 3=0&MN04=0&MN05=0&ID=70&Sektor=09&HID=7579 28 Arslan Erdinç, yaptığı yazılı açıklamada, madencilerin izin sorununun Bakanlar Kurulu'nda çözüldüğünü ifade etmiş, Madencilerin orman alanlarında yapamadıkları çalışmalarla ilgili izinlerin önünün, Maden Uygulama Yönetmeliğine eklenen ek maddeyle açıldığını belirterek gerekli imza ve onayların tamamlanmasından sonra ilgili yönetmeliğin birkaç gün içerisinde Resmi Gazete'de yayımlanarak, sektördeki izin sorununun aşılmasının beklendiğini bildirdi. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın 10.8.2009 tarih, 3813 sayılı yazısı üzerine Bakanlar Kurulu’nca aynı tarihte 2009/15307 sayısı ile kararlaştırılan, Cumhurbaşkanı tarafından da yürürlüğe girmek üzere Resmi Gazete’ye gönderilerek 19.8.2009 tarih, 27324 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına dair Yönetmelik ile Mahkemelerce yürütmesi durdurulmuş ve hiçbir şekilde yürütülmesi mümkün olmayan İzin Yönetmeliği’ne geçici 4. madde eklenmek suretiyle orman sayılan alanlarda madencilik faaliyetlerine ilişkin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar orman, muhafaza ormanı ve ağaçlandırma alanlarında madenlerin aranması ve işletilmesi ile ilgili faaliyetlerde alınması gereken izinlerde daha önce TMMOB Peyzaj Mimarları Odası ve Ankara Barosu Başkanlığınca iptali için dava açılan ve halen DİDK’nda yürütmenin durdurulması talebi ile görüşülen temyiz incelemesine konu 22/3/2007 tarihli ve 26470 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik hükümleri uygulanacağı düzenlenmiştir. 5177 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile değiştirilen 04.06.1985 tarih ve 3213 sayılı Maden Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yapılan düzenleme ile; uluslar arası sözleşmelerle üstlenilen yükümlülüklerin çiğnenip yok sayılması pahasına orman, muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, sit alanları, tarım alanları, su havzaları ve benzeri doğal ve kültürel zenginlikleri olan ve bu sebeple koruma altına alınmış alanlar madencilik faaliyetine açıldı, bu değişiklik Anayasa Mahkemesince iptal edildi, bu iptal üzerine değişik manevralar ve hukuki girişimler ile gerek Anayasa Mahkemesi gerekse de Danıştay kararları aşıldı, arkadan dolanmak suretiyle aynı uygulama iptal edilerek sakat kalan ve uygulanması imkansız olan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’ne ek madde koyarak, üstelik orman sayılan alanlarda madencilik faaliyetlerine izin prosedürlerini yine iptal edilen bu Yönetmeliğe yaptığı gönderme ile yürüten Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik’e gönderme yaparak bir döngü yaratarak bu durumu hukukileştirmeye çalışan değişiklik ile açıkça suç işlendi. Bu gerekçe ile Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın ormanlık alanlarda madencilik faaliyetini önleyen kararlarının arkasına Yönetmelik çıkarmak suretiyle dolanmak, Yüksek Mahkeme kararlarını kasıtlı olarak etkisizleştirmek ve böylece Anayasanın 2. Maddesindeki ‘’hukuk devleti ilkesini’’ ve 138.maddesindeki ‘’yargı bağımsızlığı ilkesini’’ ihlal ederek TCK. 309’a muhalefet (anayasal düzeninin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs ederek anayasayı ihlal etmek) etmek suçunun oluştuğu iddiası ile Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında çok sayıda suç duyurusunda bulunuldu. 19.12.2009 tarih, 27437 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 1.maddesi 29 ile 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10/3. maddesi ile getirilen değişiklikleri iptal eden Anayasa Mahkemesi kararını uygulamaya yönelik yapıldığı iddiası ile yeni bir değişiklik yapıldı. Değişikliğe göre maden arama faaliyetleri ile ilgili EK 1’de düzenlenen ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ UYGULANACAK PROJELER LİSTESİ kapsamındaki maden arama faaliyetinin EK II’de düzenlenen SEÇME ELEME KRİTERLERİ UYGULANACAK PROJELER LİSTESİ kapsamına alındı ve değişiklik ile Hektar başına 500 m3’ün üzerinde yapılan yarmalı aramalar, ) Ruhsat alanı içerisinde toplam 5000 m.’nin üzerindeki maden arama sondajları, Ruhsat alanı içerisinde toplam 10 000 m.’nin üzerindeki jeotermal arama sondajları, Ruhsat alanı içerisinde hektar başına 10 adet sondaj ve üzerinde yapılan Petrol ve doğalgaz arama sondajları açısından belirlenen eşik değerlerin altındaki arama faaliyetlerinin Anayasa Mahkemesi’nin kararında belirtilen gerekçeler ile uyuşmayacak şekilde ÇED kapsamı dışında tutuldu. Söz konusu değişikliğe karşı TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve EGEÇEP Danıştay 6. Dairesi’nde görüşülmek üzere ayrı ayrı iptal davaları açtı. Av. Emre Baturay ALTINOK 30 KAMU TAŞINMAZLARININ TURİZME TAHSİSİ VE ÇEŞME ÖZELİNDE KAMU TAŞINMAZLARININ TURİZME TAHSİSİ KONUSUNDA YAPILAN HUKUKİ ÇALIŞMALAR, SONUÇLARI VE GELİNEN SON DURUM HAKKINDA RAPOR Bu konulardaki çalışmalar; Yönetmelik-Yönerge- Bakanlar Kurulu Kararı ve Çevre Düzeni Planı gibi düzenleyici idari işlemlerdeki hukuka aykırılıklarının tespiti ile Danıştay da dava açılması ve Çeşme özelinde yapılan tahsis uygulamaları ile ilgili işlemlere karşı İzmir İdare Mahkemelerinde açılan davalardan oluşmaktadır. 1.YÖNETMELİK-YÖNERGE İPTAL DAVALARI, a) 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 13. ve 14. Maddeleri Gereğince Yürütülen İşlemlere İlişkin Yönergenin İptali Davası; Bu Yönerge ile Hazineye ait korunması gereken taşınmaz kültür varlıklarının satışı, trampası,kiraya verilmesi ve üzerinde irtifak hakkı kurulmasına ilişkin işlemler düzenlenmekteydi. 16 yurttaş tarafından Danıştay 6.Dairesinde açılan davada Dairenin 2006/4934 E.-2008/4169 K. sayılı kararı ile Yönergenin iptaline karar verildi. b) Maliye Bakanlığının 305 Sıra Nolu Genel Tebliği’nin İptali Davası; Bu tebliğ ile Hazineye ait korunması gereken taşınmaz kültür varlıklarının(Sit alanlarının) tahsisi düzenlenmekteydi. 13. yurttaş tarafından Danıştay 6. Dairesinde açılan bu davada Dairenin 2006/4933 E.- 2007/5176 K. sayılı kararı ile genel tebliğin tümünün iptaline karar verildi. c) Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik İptal Davası; Bu yönetmelik ile Turizm Teşvik Kanunu ile yerli ve yabancı yatırımcılara tahsisi öngörülen kamuya ait orman alanlarının, sit alanlarının ve diğer hazine arazilerinin tahsisi düzenlenmekteydi. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve 13 yurttaş tarafından Yönetmeliğin tümünün iptali istemi ile Danıştay 6. Dairesinde açılan bu davadan önce Danıştay 6.Dairesi tarafından Turizm Teşvik Kanunun 8. Maddesinin Anayasaya aykırı olduğu savıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi kararı ile Turizm Teşvik Kanunun 8. Maddesinin iptaline karar verildi. Bu kararlar üzerine açtığımız Tahsis Yönetmeliği iptal davasında Danıştay 6.Dairesinin 2006/5496 E.- 2008/8164 K. sayılı kararı ile yönetmeliğin sadece ormanların tahsisini düzenleyen 16 Maddesinin 14. Fıkrasının (b) bendinin iptaline karar verildi. Diğer yönetmelik hükümleri yönünden iptal istemimiz reddedildi. Bunun üzerine karar reddedilen kısım yönünden temyiz edilerek Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna müracaat edildi. Halen davamız bu Kurulda incelemededir. 2.BAKANLAR KURULU KARARI VE ÇEVRE DÜZENİ PLANI İPTAL DAVALARI a) İzmir Çeşme Paşalimanı Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Belirlenmesine ilişkin 2004/8328 sayılı ve 12.10.2005 günlü ve İzmir Çeşme Alaçatı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Belirlenmesine İlişkin 2005/9437 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının İptali İstemi ile Açılan Davalar; Bu kararlar ile İzmir Çeşme Yarımadasında 2000 hektara varan çok geniş bir kamu taşınmazı, sit alanlarını, yaklaşık 21.000.000. metre kare orman alanını ve geniş bir kıyı kesimini de kapsayacak şekilde turizm yatırımcılarına tahsis edilmek üzere turizm alanı olarak ilan edildi. Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararlarının iptali istemi ile üç dernek ve bir yurttaş tarafında Danıştayda açılan davada Danıştay 6. Dairesinin 2006/4056 E. Sayılı kararı ile kararların yürütmesi durdurularak iptal edildi. İptal gerekçesinde; Kararlar ile kültür kavramının turizm kavramına, koruma kavramının ise kullanma ve gelişme kavramına göre öncelikli olması gerektiği halde bunun aksi yönde karar alındığı belirlendi. Ayrıca Danıştay bu kararında çok büyük arazilerin özel girişimcilere tahsis edilerek kapalı toplumlar yaratılmasının kamu yararı ile çeliştiği görüşüne yer verdi. b) İzmir Çeşme Alaçatı Paşalimanı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı İptal Davası; Bakanlar kurulu kararları üzerine Çeşmede turizme tahsis edilen alanlarda 1/25.000. ölçekli çevre düzeni planı hazırlanarak turizme tahsis edilecek orman, sit ve kıyı alanlarında geniş yapılaşmalar öngörüldü. 14 adet dört delikli golf sahası yapılması düzenlendi. Bu planın iptali için Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası bir dava ve üç çevre derneği ile bir yurttaş ayrı ayrı Danıştayda dava açtı. 31 Danıştay 6. Dairesinin 2006/4056 E. Ve 2006/5265 E. Sayılı kararları ile planın yürütülesinin durdurulmasına ve iptaline karar verildi. 3. ÇEŞME’DE YAPILAN BİREL TAHSİS İŞLEMLERİNİN İPTALİ DAVALARI; Bakanlar Kurulu’nun ilan ettiği İzmir Çeşme Paşalimanı Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile İzmir Çeşme Alaçatı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgelerinde (Yaklaşık 2000 hektar alanı kapsamaktadır.) ayrı ayrı turizm alt bölgeleri yaratılarak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yerli ve yabancı yatırımcılara ihale ile tahsis edileceği ilan edildi. 3 ayrı ihale ilanı ile yapılmak istenen tahsisler için İzmir İdare Mahkemelerinde üç ayrı dava Çeşme Doğal Yaşamı Koruma Derneği, Alaçatı Koruma Derneği, Ege Doğal Yaşamı Koruma Derneği, ÇHD ve 16 yurttaş tarafından açıldı. İzmir 1.İdare Mahkemesinin 2006/1806 E.- 2008/729 K. İzmir 4.İdare Mahkemesinin 2006/1791 E.- 2008/904 K. ve İzmir 4.İdare Mahkemesinin 2007/364 E.2008/903 K. sayılı kararları ile her üç tahsis işlemi de iptal edildi. Bu kararlar karşı idarenin temyiz istemi reddedildi. 4. TURİZM TAHSİSLERİ VE ÇEŞME UYGULAMASI HAKKINDA SON DURUM- YAPILACAKLAR VE YAPILMASI ÖNERİLENLER. a) Gelinen Son Durum; Turizm Teşvik Kanunun ormanların turizme tahsisi hükümlerinin Anayasa Mahkemesince iptali üzerine hazırlanan 5761 sayılı Kanun ile Turizm Teşvik Kanunun 8. Maddesinde değişiklik yapıldı. Ancak yapılan değişiklikte Anayasa Mahkemesi kararının dikkate alınmadığı, esas olarak ormanların turizme tahsisi yönünde hiçbir sınırlama getirmeyen düzenleme yapıldığı görülmektedir. Turizm Tahsis Yönetmeliğinde ise yukarıda açıklanan davalar ile ormanların yatırımcılara tahsisi yönünden konan engellerin kaldırılması yönünde düzenlemeler yapıldı. Örneğin yapılan son değişiklik ile tahsisin kaldığı yerden devamı konusunda yatırımcılara süresiz bir imkan verildi. Bakanlar Kurulu’nun 6.Şubat.2010 tarihli kararı ile Çeşme de dört ayrı bölgede kamu taşınmazları yeniden Turizm Bölgesi ilan edildi. Bu turizm bölgelerinin ilanında Danıştay’ın iptal kararının gözetilmediği yine ormanları, sit alanlarını ve kıyıları kapsayan çok geniş bir hazine arazisinin turizm bölgesi ilan edildiği görülmektedir. Şu sıralar bölgede Çevre Düzeni Planlarının ilan edilip birel tahsis işlemlerine geçilmesi beklenmektedir. b) Açılacak Yeni davalar; Bu günlerde Kamu Taşınmazlarının Turizme Tahsisi Yönetmeliğinde değişiklik yapan yönetmeliklerin iptali ve bu kapsamda 5761 sayılı Kanun ile Turizm Teşvik Kanunun 8. Maddesinde değişiklik yapan Kanunun Anayasaya aykırılığı savı ile iptal davası açılması istemini kapsayan bir dava davacılar Egeçep Derneği ve diğer çevre dernekleri tarafından Danıştay’da açılamak üzeredir. d) Öneriler; son Bakanlar Kurulu kararının iptali için bir dava açılması gerekmektedir. Bu kararın hukuka aykırılı önceki Danıştay kararları ile desteklenmektedir. Dava açılabilmesi için son 30 günlük sürenin içindeyiz. Çok yakında yeni bir çevre düzeni planı ilan edilmesi beklenmektedir. Bu planın da iptali için dava açılması gerekecektir. Aynı zamanda yatırımcılara tahsis için ilanlar çıkarılacaktır. Bu işlemlerinde takibi ve dava açılması gerekmektedir. Bu arada yatırımcılara tahsis işlemlerini kolaylaştıran tahsis alanını genişleten, ek tahsisler sağlayan, tahsis alanları içinde kalan özel mülkiyete tabi taşınmazları kamulaştıran ve takas eden idari işlem ve kararlar beklenmektedir. Bunlarında takibi ve iptali için dava açılması gerekecektir. Bu nedenle, davaların açılması safhasında kolektif çalışma ve işbirliği şarttır. Çeşme bölgesinde yaşayan yurttaşların ve sivil toplum örgütlerinin başlarına gelecekler hakkında bilgilendirilip desteklerin alınması şarttır. Duyarlı dernek ve yurttaşlarımıza saygı ile sunarım. 25.02.2010 Av.Ömer Turgut ERLAT 32 ALİAĞA’DA KÖMÜR YAKITLI TERMİK SANTRAL KURULMASINA KESİNLİKLE İZİN VERİLMEMELİDİR; Aliağa’da şu anda Enka Enerji A.Ş. ile İzmir Çelik A.Ş. ‘ye kömür yakıtlı termik santral kurulması için üretim lisansı verilmiş, her iki şirketin kurmayı planladığı termik santrallerin ÇED süreci tamamlanmak üzeredir. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ÇED olumlu belgesi verip vermemesi aşamasındadır. Bu bağlamda belirtilen bölgenin yapısı ve durumu hakkında kısa bir açıklamayı gerekli görüyoruz. Bölgede 19 yıl önce Japon ithal kömürüne dayalı olarak yapılmak istenen termik santral girişimi, İzmir’den Aliağa’ya insan zinciri oluşturulması biçimindeki demokratik halk tepkisi ve alınan yargı kararları ile önlenmişti. Aynı tesisisin yeniden gündeme getirilmesi, binlerce insanın sağlıklı çevrede yaşama iradesinin ve yargı kararlarının arkasına dolanılması ve yok sayılması anlamına gelmektedir. Planlanan Termik Santrallerde teknolojik tüm önlemler alınsa bile, yalnızca Aliağa için değil, İzmir Kenti ve Kuzey Ege kıyıları ve bölgenin tamamı için büyük bir çevresel felaket yaratacaktır. Bölgenin tarım bölgesi olduğu ve özellikle zeytin ve diğer meyve ağaçlarının uzun dönem etkilenmelerine açık tarımcılık alanları olduğuna dikkat çekmek gerekmektedir. Özelde Ege bölgesinde ancak genelde tüm ülkemizde ormancılığın korunmasının zorunluluğu karşısında, bölgenin tarım ve orman işletmelerinin işlemden etkileneceği açıktır. Özellikle bölgenin çok daha temiz ve ekonomik olan rüzgar ve güneş enerjisi gibi seçeneklere sahip olduğu gerçeği de bir başka olgu olarak karşımızda durmaktadır. Aliağa’da kurulu bulunan sanayi tesisleri nedeniyle Aliağa ve yöresinin, zaten kirliliğin yoğun yaşandığı ve sınır değerlerin fazlasıyla aşıldığı bir bölge halini aldığı ortadadır. Demir Çelik Fabrikaları, Gemi Söküm Tesisleri ve diğer tesislerin yarattıkları kirlenme nedeniyle, Aliağa yöresi zaten çevre sağlığı ve canlı yaşamının çok büyük risk altında olduğu bir bölge halini almıştır. Varolan kirletici faaliyetlerin önüne geçilmesi gerekirken, yeni bir kirletici faaliyetin gündeme getirilmesi kaygı vericidir. Aslında, Aliağa’da kömür yakıtlı termik santralle elektrik üretiminin sağlanacağı projeye ilişkin olarak, çevreye uyumlu olup olmadığının belirlenmesi için bir ön çalışma yapılmasına dahi ihtiyaç bulunmamaktadır. Çünkü aynı bölgede kurulacak bir termik santralin olumsuz etkilerinin olacağı yıllar önce Danıştay 10. Daire 1990/2278 E ve 1992/1672 K sayılı kararı ,Danıştay 6.Daire 1999/1498 E. 2000/6482 K. sayılı kararı, Danıştay İ.D.D.G.K. 1989/422 E. sayılı kararları ile sabittir. Danışta kararının dayanağını oluşturan 13.12.1991 tarihli raporda özetle; “…Aliağa- Yeni Foça yolunun sonundaki kızılçam ormanı içinde ve dışında bulunan bitkilerin sağlıksız olduklarının anlaşıldığı, yapraklarının sararıp, kızardığının ve normal yaşam sürelerinden önce kimilerinin öldüğünün görüldüğü (…) kirli hava içerisindeki kükürt dioksit, azot oksitleri, foto oksidanlar, flor, klor, hidrokarbonlar ve toz halindeki ağır metallerin bir kısımlarının ağaçlar ve öteki bitkiler üzerinde birikerek yağışlarla asitlere dönüştüğü, bir kısmının da havada yağış ve sisi etkisiyle asitli yağmurlar halinde bitkiler üzerine ulaştığı, bu halin bitkilerin yaşam faaliyetlerinde en önemli görevi yapan yaprakların koruyucu örtü tabakasında tahribat yaptığı ve yaprağın asimilasyon dokusunun özellikle de klorofilinin yapısını bozduğu, yaprakların doğal ömürlerinden önce solmasını, kuruması ve dökülmesini gerçekleştirdiği ve bunlarda küçülmeler görüldüğünün saptandığı sonuçta, uç ve yan tomurcukların uzamasının kısıtlandığı, ayrıca gövde ve dalların kalınlaşmalarının da engellendiği ve yıllık halkaların fazlasıyla daraldığı ve böylece odunsu bitkilerde tepelerin seyrekleştiği uç kısımlarının kuruduklarının görüldüğü (…)uzun ömürlü odunsu bitkilerin hava kirliliğinin sebep 33 olduğu sağlıksız yaşam nedeniyle , toprakta depolanan asitlerle de etkilendiği, köklerin normal fonksiyonlarını yapamaz hale geldiği, topaktaki besin maddelerinin bitkilere ulaşmadığı ve topraktaki ağır metallerin görülmesi suretiyle kök zehirlenmelerine sebebiyet verdiği (…)kızılçamlarda bireysel ve toplu kurumaların Aliağa Körfezi ardında dahi görüldüğü (..)Aliağa Körfezinden 10 km. uzaklıktaki yerlerin de kirliliğin etkisi altında kaldığı (…)hava kirliliğinin en önemli kriteri olan kükürt dioksit ve askodoks partikül miktarı bakımından hava kalitesinin korunması yönetmeliğinde belirtilen standart değerlerin civarında olduğu ve bazı anlarda bu değerleri geçtiği, özellikle kimya endüstrisinin ise atık sular yanında havayı kirleteceğinin kesin olduğu (…)yeraltı sularında organik artıkların kirliliğin standart değerlerinin üzerinde olduğu (…)mevcut kirlilik durumunun doğal bitki örtüsü ve tarımsal ürünler üzerinde olumsuz etkiler yaptığı …” denilmektedir. Görüldüğü gibi Aliağa ve yöresinde 1991 yılında bile çevre kirliliği tehlikeli boyuttadır. Başka bir bilirkişi raporunda da Aliağa’daki kirliliğin İzmir’in hava kalitesini nasıl etkilediği incelenmiştir. Stuttgart Üniversitesi Araştırma-İnceleme Tekniği ve Buhar Tekniği Enstitüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü ile Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nün işbirliği ile hazırlanan 1999 tarihli İzmir’de Hava Kalitesi Raporu’nda “…Kentin kuzey kesimindeki emisyonların büyük bir miktarı İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları dışından taşındığı için, kent dışındaki bu kaynakların emisyonların azaltılmasına yönelik tüm imkanlar araştırılmalıdır. Örneğin, Aliağa’da emisyonların azaltılması doğrultusunda önlemler alınmalıdır. (…) İzmir Kentinin hava kalitesine bölgesel ve yerel rüzgarların da büyük etkisi vardır. Özellikle yaz aylarında kuzey-batıdan esen hakim rüzgar vasıtasıyla, kente Aliağa’dan taşınan emisyonlar hava kalitesini daha da kötüleştirmektedir…” vurgusu yapılmaktadır. Sunulan bu raporlara göre 18-19 yıl öncesinde çevre kirlenmesi tehlikeli boyuta ulaşmış olan Aliağa ve yöresinde, bu süre için iyileşme olmadığı gibi, kirletici tesislerin sayısı her geçen gün artmıştır. Yine dosyaya sunulan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 04.10.2007 tarihli yazsına göre; 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Yasası’nın yürürlüğe girdiği 23.07.2004 tarihinden itibaren Aliağa ve Foça İlçe sınırları içinde toplam 27 tane 1.sınıf Gayrisıhhi Müesseseye Açılma Ruhsatı, 3 tane 1.Sınıf Gayri Sıhhi Müesseseye de Deneme İzni verilmiştir. Özet olarak, bu gün itibariyle mevcut kirlilik, zaten Aliağa ile birlikte tüm bölgenin doğal bitki örtüsünü, tarım alanlarını olumsuz etkilemekte, çevre sağlığı ve canlı yaşamı için risk oluşturmaktadır. Kurulması düşünülen Termik Santraller, yalnızca Aliağa için değil, İzmir Kenti ve Kuzey Ege kıyıları ve hatta bölgenin tamamı için büyük çevresel felaketler yaratacaktır. EGEÇEP ve diğer yaşam savunucuları tarafından açılan davalarda kömür yakıtlı termik santral için verilen üretim lisansları hakkında, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK)’nun kararı ile “…ÇED olumlu kararı veya ÇED Gerekli Değildir Kararı alınmadan üretim lisansı verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığından üretim lisansının yürütülmesinin durdurulmasına…” karar verilmiştir. Bu arada Enka A.Ş.nin hazırlamış olduğu ÇED Raporu’na ilişkin görüşü istenen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, uzman meslek odaları, bilim insanları ve ilgili sivil toplum örgütlerinin de görüşlerini de alarak OLUMSUZ GÖRÜŞ BİLDİRMİŞTİR . 1972 Stockholm Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı Deklarasyonu’nun 1. maddesine göre; “…İnsanın, hürriyet, eşitlik ve yeterli yaşam koşullarını sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaşamak temel hakkıdır. İnsanın bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliştirmek için ciddi bir sorumluluğu vardır…”, 2. maddesine göre de; “…bugünkü ve gelecek nesiller için ihtiyaca göre özenli planlama veya yönetim ile dünyanın doğal kaynakları, hava, su, toprak, flora ve fauna dahil, özellikle de doğal ekosistemleri temsil eden örnekler korunmalıdır…” Anayasa’nın 17/1. maddesine göre; “.. Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir..” 34 Anayasa’nın 56/2 maddesine göre de “...çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir...” Anayasanın 56. Maddesi ile sadece bizlerin değil, gelecek nesillerin de yaşama hakkı güvence altına alınmıştır. Bu bilgilere göre; Aliağa’da kömür yakıtlı termik santral kurulması, kamu yararına açıkça aykırı olacaktır. Kesinlikle izin verilmemelidir. Av. Arif ali Cangı 35 36 UŞAK İNAY VİCDAN HAREKETİ 2009 FAALİYET RAPORU İnay Vicdan Hareketi olarak, deneyimlerimizi isteyen herkesle paylaştık, paylaşıyoruz. İnay Vicdan Hareketi Derneğini kurdu İnaylılar. Artık dernek vasıtasıyla davalara müdahil olabiliyor, bağış alabiliyoruz. Kışldağ ve diğer yerlerdeki gelişmeleri köy toplantılarında, doğrudan demokrasi yöntemlerini kullanarak paylaşıyor ve tartışıyoruz. Ekoloji mücadelesi veren kurum ve kuruluşlarla dayanışmamızı sürdürüyoruz. En son olarak 8 Ekim 2009 tarihinde yapılan, Kışladağ Altın Madeni Bilirkişi incelemesine kitlesel olarak katıldık. İnaylılar Aralık 2009 da İnaylılar ekmekleri ve yürekleriyle Tekel işçilerinin Yanındaydı. Ellerinde çanları, sırtlarında kefenleriyle İnay köylüleri; Tekel işçilerinin büyük Ankara mitingine katıldılar. İşçilere önce götürdükleri ekmekleri ulaştırdılar. Sonra Ankara garına yürüdüler. Ama polis İnaylıları, " Bu kıyafetleriniz kefeni andırıyor böyle giremezsiniz mitinge," diyerek durdurdu. İnaylılar polise dediler ki; "Mitinge giriş için kıyafet yönetmeliği mi var? Sırtımızdakiler zaten kefen, ellerimizdekiler de çan." Devreye Türk iş temsilcisi girdi ve "kefenle girmek yasak" dedi. Devlet-hükümet yetkilileri kefeni anıştıracak giysi istemiyoruz, demiş olmalı ki Türk iş temsilcisi son derece netti. Kefenli yürüyüş düzenine alışmış olan İnaylı kadınlar, "rütbesi sökülmüş askere döndük" espirisiyle miting alanına girdiler ve zulalarındaki giysilerini yeniden giyerek yürüyüşe geçtiler. Ekmek-demokrasi mücadelesiyle ekoloji mücadelesini buluşturmanın, dayanışmanın coşkusuyla köylerine döndüler. Ankara soğuktu ama üşümediler. Biraz yoruldular fakat, keyifli bir yorgunluk 37 oldu onlar için. *** Muammer Sakaryalı’ya karşı açılan 50.000 TL lik tazminat davası henüz sonuçlanmadı. Dava Yargıtay aşamasında. O nedenle yargılandığı mahkemede yaptığı savunmanın bir kısmını buraya alıyoruz. SAHİBİ ELDORADOGOLD OLAN TÜPRAG’A YANITIMDIR “Ne azgın canavarlar üstüne yürümüşüz BİR DEMET ÇİÇEK İÇİN; Neyimiz var neyimiz yok vermişiz BİR NARİN DİLEK İÇİN; Yıllarını taş duvarlara oymuşuz ömrümüzün BİR HIRÇIN YÜREK İÇİN; Şimdi çevremizde yosunlaşmış sessizlik, yabanıyız gittiğimiz her şehrin, çiğdemsiz, kükremesiz; Kimsecikler sezmiyor boynumuzda didişen örümceğin zehrini; Ziyanı yok, nasıl olsa nabzımızda durulanır yaşamın iksiri…” Nihat BEHRAM1 TÜPRAG; şimdi manevi saygınlığına halel getiren AÇIKLAMALAR yaptığımı söylüyor ve benim cezalandırılmamı istiyor! Ne demişim? “İnay’da kuzular meleyemeden ölüyor!” demişim. Bunun nedenini sormuşum! Köylülerin endişelerini ve kuşkularını dile getirmişim! Yazıktır, günahtır ve ayıptır bu sakat doğumların ve 500 ü aşan kuzu ölümlerinin nedenini bulun ve açıklayın, demişim! Dedim. Şimdi de diyorum: İnay’daki kuzu ölümlerinin, tilki ölümlerinin; ağzı olmayan, gözü olmayan, hilkat garibesi gibi doğan kuzuların; dört tane ayağı olan civcivin NEDENİNİ BULUN EY YETKİLİLER! Bunların Kışladağ Altın Madeninden kaynaklanmadığını kanıtlayın! Ve kurtarın insanımızı “ÇOCUKLARIMIZ DA SAKAT DOĞACAK MI?” endişesinden! Kışladağ’da Tüprag değil (şirket nasıl acı çeker?), Kışladağ’da ağaçlar, böcekler, domuzlar, börtü böcek, ekip biçtiğimiz toprak, içtiğimiz ve yunup yıkandığımız su, nefeslediğimiz hava ACI ÇEKİYOR! Kışladağ civarında insanlar elem içinde! “Ya ilerde çocuklarımız da bu kuzular gibi gözsüz, ağızsız, ayaksız, karnı dışarıda doğarsa biz ne yaparız!” diyen İnay köylülerinin feryadı ve endişesi az bir şey midir? Bu endişeyi duyup dile getiren insanı duymak ve endişeyi gidermek kimin görevi? 1 Savrulmuş Bir Ömrün Günlerinden, Yeni Türkü Şiir yay, İstanbul, 1982, s.11 38 Saygınlığına ASIL halel gelen Kışladağ ve civarıdır! Saygınlığı asıl yıpranan Türkiye’dir! Çünkü Kışladağ Türkiye’dir. Tıpkı Bergama Ovacık, Artvin Kafkasör, Kazdağları ve yöresi, Turgutlu Çaldağı, Kozak yaylası ve Munzur vadisi gibi. Şimdi “efendiler” diyor ki, “Vay sen bizim şirketin saygınlığını ayaklar altına alıyorsun.” Hayır! Kışladağ’da canlı yaşamın saygınlığının ayaklar altına alınmasına karşı ses çıkarıyorum‐çıkarıyoruz! İnsan olmanın tepkisini veriyoruz! Kadınların, çocukların, çiçeklerin, böceklerin, ağaçların, suyun, tohumun ve toprağın ve bilcümle canlı yaşamın VİCDANI olmaya çalışıyoruz! Ve buna devam edeceğiz. Bu suç olsa bile bu suçu işlemeye devam edeceğiz! Hırçın yüreklerimiz, “bir demet çiçek için”, “bir narin dilek için” ses verecek. Çünkü İnaylı Galip Çoban; “42 yıldır hayvancıyım alt çenesi olmayan kuzum ilk defa doğuyor!” diyor. 80 yaşındaki İbrahim Uysal; “60 sene çobanlık yaptım böyle felaket görmedim,” diyor! “32 senedir koyun güderim, böyle acı çekmedim,” diyor İbrahim Öztemel. Bu insanların feryatlarını kim duyacak? Bu çekilen acının ve endişenin parasal karşılığı var mı? (Fotoğraflar ekte) Bu insanlar sakat doğumların ve ölümlerin Kışladağ altın madeninden kaynaklanabileceği kuşkusunu taşıyorlar. Haksızlar mı? Ben de bu durumu açık açık dile getiriyorum, suç mu işlemiş oluyorum? Hayır! İnaylılar kuşkularında haksız değil! Ben de bunu onlarla birlikte dile getirdiğim için suçlu değilim! Çünkü 2006 yılı Haziran sonunda Eşme’de 1400 ila 2000 kişi arasında insan baş dönmesi, nefes alma zorluğu, kusma isteği vb nedenlerle hastanelere koştu! Bu durumun kimyasal zehirlenme belirtisi olduğunu söyleyen hekimlerin önerisi üzerine araştırdık. Devlet yetkilileri insanların kanında siyanür‐siyanat analizi yapmadı. 72 saat sonra İzmir’den gelen heyet gönüllü insanlardan kan aldı, anket yaptı. Ama yetkililerimiz bu kanlara “el koydu.” Bari kendileri siyanür analizi yapsalardı, yapmadılar. Kanda arsenik baktılar. Oysa bakılması gereken o anda ağır metal değil, siyanürdü. Ve Ege bölgesinde siyanür bakacak akredite olmuş bir laboratuar da yoktu! Sonra gönüllü insanlar yeniden kan verdiler. 9 tane insanın kanında olması gereken LİMİT DEĞERLERİN ÇOK ÜSTÜNDE (18 ila 40 kat) SİYANÜR ÇIKTI. Bu gerçek resmi yetkililerin günü kurtaran açıklamalarıyla örtülmek istendi. AMA GERÇEĞİN ÜSTÜNÜ NE ZAMANA KADAR ÖRTECEKSİNİZ ? NİTEKİM ÖRTEMEDİLER! Bu gerçek ortada duruyorken insanlar niçin kuşkulanmasın? (Belgeler ekte) Kuşkulanmakta son derece haklılar. Çünkü hukukun belge istediğini bildikleri için 30 Temmuz 2007 TARİHİNDE yaşadıkları zehirlenmeyi tutanak haline getirdiler ve altına imza attılar. (Tutanak ekte) Tutanak tutan köylüler olmayı öğrenen İnaylılar bu belgeyi Uşak valiliğine de mahkemelere de sundular. O gün yağmurlu ve madenden doğru rüzgar esen bir gündü ve “acı badem kokusu”, “yanık kablo kokusu” vb gibi ifade ettikleri kokular sonrasında aynen Eşmelilerin yaşadığı hastalık belirtilerini yaşadılar. Ama kolları kısa ve 39 olanakları kıt olduğu için ve kendilerine inanan duyarlı yetkililer bulamadıkları için kan analizi yaptıramadılar. Ve zehirlendiklerini söyledikleri günün, günlerin üzerine beş – beşbuçuk ay saydılar: Tam da kuzuların hamilelik sürecine denk geliyordu sakat ve ölü doğumlar! Kuzu hasatları yüzde 80 ölçeğinde telef olmuştu. Canları gene yanmıştı. Canı yanan insan feryat etmez mi? Elem içinde kıvranan insandan kim susmasını bekleye bilir? Ancak “yüreklerinin kulakları sağır” olanlar böyle bir beklenti içinde olabilir! Ve bir de kâr hırsı uğruna yanıp tutuşanlar! Yaşadığımız tam da budur: “Bizim kârlarımıza kâr katmamıza engel oluyorsunuz” denmek isteniyor! Canınız da acısa susun, kuzularınız‐ tilkileriniz de ölse ses çıkartmayacaksınız, çünkü yetkililer bizden yana” denerek bize gözdağı verilmek isteniyor! Bizim yetkililer nezdinde sizin “çok itibarlı olduğunuzu” biliyoruz! Çünkü tüm idare ‐ yukardan aşağıya kadar‐ sizden yana! Fakat bu bizi hiç ilgilendirmiyor! Çünkü canımız yanıyor! Çünkü vicdanımız kanıyor! Çünkü geçim araçlarımız ölüyor! Çünkü yaşamımız hakkında endişeliyiz! 50 milyar değil 50 trilyon da isteseniz, üstümüze ordular da sürseniz, Irak’taki gibi Başkan Bush üzerimize bomba da yağdırsa; bağırıp çağırmaya, feryat etmeye, sesimizi tüm dünyaya duyurmaya devam edeceğiz! “Bizim yetkililer nezdinde çok muteber olduğunuzu” biliyoruz! Bunu her gün görüyor ve yaşıyoruz. Ama bu durum bizi hiç ilgilendirmiyor. Borç batağına batmış bir ülkenin, borçlarını yeni borçlar bularak ödeme şaşkınlığının yeraltı zenginliklerimizin talanı karşılığında olduğunu biliyoruz. Soğuk savaş sonrası kapitalist sistemin iş bölümü sonucunda bütün kirletici faaliyetlerin bizim gibi ülkelere düştüğünü de biliyoruz. Var olan hukukun deregüle edilmesinin yeni liberalizmin gereği olduğunu da biliyoruz! Siyanür liçi bulunmadan önce Kışladağ gibi düşük tenörlü madenlerin madenden sayılmadığını da biliyoruz. Başka şeyler de biliyoruz ve bunları yazıyoruz. Canımızın nasıl yandığını ve nasıl feryat ettirildiğimizi yazıyoruz. Yarınlarda sizin çocuklarınız da okuyacak. Fakat bildiğimiz başka bir şey daha var: Yalnız değiliz! Bizim gibi düşünen, çevre denen şeyin insanın yurdu olduğunu bilen, doğanın tüketilmemesi gerektiğine inanan birçok vicdan ve izan sahibi bilim insanı, hukuk insanı yandaşımız var! Su, toprak, hava, çiçek böcek, kurt kuzu, çocuklar ve kadınlar ve bilcümle mahlûkat bizimle beraber! Ve koskoca Danıştay 6.dairesinin yürütmeyi durdurma kararı var. Danıştay size dedi ki; “Telafisi olanaksız zararlar doğacaktır, derhal madeni kapatın, yeni bilim insanı bilirkişiler bulun, bunlar yeni rapor hazırlasın ve yerel idare mahkemesi bu rapora göre karar versin.” Evet aynen böyle dedi. Siz ne yaptınız? Hukukun arkasından dolanarak Kışladağı yeniden açtınız. İnsanları yeniden endişeye sevk ettiniz. Bizim idareciler nezdinde, sizin çok itibarlı olduğunuz buradan belli. Şu anda hukuka rağmen, yasalara rağmen çalıştırıyorsunuz madeni. Meşru da değilsiniz, yasal da değilsiniz bizim gözümüzde! Bu nedenle biz sizi ve Çevre Bakanlığı yetkililerini suçladık, suçluyoruz! 40 (… ) DİRENİŞiMİZ BİRÇOK İNSANA “KAZANÇ KAPISI” AÇTI Uşak’ta 10’a yakın yerel gazete, birkaç tane internet gazetesi oluştu. Maden şirketinin haberini yapma karşılığında, madene karşı yapılan eylemlerin haberini yapmama karşılığında para alarak geçinen yeni bir sektör oluştuğu söylentisi yaygın. Tabii 2 adet yerel TV de buna dahildir. Ayrıca sonradan madene gerekli olan özel mülk toprak parçası veya köylere ait meralar, bizim tepkilerimizden sonra “çok büyük paralar” karşılığında satılır oldu. ARTIK ALTIN MADENLERİNDE “TURUNCU SENDİKALAR” VAR İlkler hep Bergama’da yaşandı. Bergama köylülerinin direnişini altın madenciliğine karşı mücadele eserinin önsözü gibidir. Toplumsal destek elde etmek için maden şirketi, Bergama Ovacık madenine Türkiye Maden İş sendikasını sokmuştu. Bu sendika madenci şirketin yanında davalara müdahil oldu, Çevre gününde patronlarıyla beraber köylülere ve çevrecilere saldırdı, Dikili’de panel bastı ve bilim insanlarına saldırdı. Aynı sendikayı bu kez Tüprag, Kışladağ altın madenine en başta soktu. İzmir Hilton da Toplu sözleşme yaptılar. İşçilerin hakları ve sağlıklı koşullarda çalışması diye bir derdi yok sendikanın. O “turuncu” görevine devam ediyor. Yine Tüprag’ın yanında davaya müdahil oldular. Maden kapanmasın diye imza topluyorlar vb. İNAY VİCDAN HAREKETİ PRATİĞİNDEN ÖNERİLER Kışladağ civarındaki köyler küresel kapitalizmin mağdurudur. O köylerin yaşamı tehlike ve tehdit altındadır. Şimdi mağdurlar kendi yaşamlarına sahip çıkıyor. Türkiye’nin 155.000 km kare toprağı maden şirketleri tarafından alt üst edileceğine göre (ki bunun 100 km karesi Ege’de) küresel kapitalizm tarafından mağdur edilecek milyonlarca insan olacaktır. Bu insanların yaşamlarına sahip çıkmasıyla ciddi bir muhalefet dinamiği oluşacaktır. Bergama’dan Kışladağ’a, Kaz dağlarından Gümüşhane’ye, Artvin’den Efemçukuru’na, Niğde Ulukışla’dan, Turgutlu Çaldağ’dan Istırancalar’a kadar… Bu nedenle; Çevre denen sorun bir yurt/YERKÜRE sorunudur. Yurda, yaşama, yer küreye ve onun talanına sahip çıkma sorunudur. Sorunu böyle ortaya koymalıyız. Anti‐emperyalist, anti ‐ kapitalist bir bakışla yerel düzeyde özgün tepkiler örgütlenmelidir. Mağdur olan her yerleşim biriminde ilgili komiteler ‐ heyetler oluşturulması çağrısı yapmalıyız. Diğer bölgelerle tecrübe aktarım mekanizmaları oluşturulmalıdır. İmza toplamalar, paneller, basın açıklamaları, açık oturumlar, dilekçe yazmalar, dava açmalar vb her etkinlik mutlaka “gürültü” vesilesi yapılarak basında haber yapılması sağlanmalıdır. Gazete haberleri, yazılar, makaleler biriktirilerek iç eğitim malzemesi yapılmalıdır. Köylülerin topraklarını satmaması önerilmelidir. Bu ciddi bir engel oluşturuyor. İnsanların tutanak tutmayı, fotoğraf ve video çekmeyi ve belge oluşturmayı öğrenmesi önerilmelidir. (Arşiv oluşturma) Kitleler adaletli, vefalı, kişisel ikbal hesapları olmayan, hoyrat olmayan, sevgisiz olmayan, tartıştıran, dinleyen, empatik davranan insanlarla beraber olmayı yeğliyorlar. Ama sorunun esas sahiplerinin kendileri olduğu fikri pratik işler içinde duyumsatılmazsa‐yaşatılmazsa, belli kişiler işleri vekâleten yapıyor durumuna düşüyorlar ve işler beş ‐ on kişinin üstüne kalıyor. 41 Altın madenciliğinin mahsurları konusunda insanlara ne söylüyorsak, kaymakama, valiye, jandarmaya da aynısını söylemek meşruluk sağlamaya hizmet ediyor. Saygılar sunarım. Uşak İnay Köyü Vicdan Hareketi 42 TURGUTLU TOPLUMSAL DAYANIŞMA VE KÜLTÜR MERKEZİ ÇEVRE KOMİSYONU 2009 ÇALIŞMA RAPORU 2009 Yılında Çal dağında Nikel Madeni Çıkarmak isteyen SARDES Şirketine karşı mücadele geniş halk yığınlarına ve ulusal boyutta daha iyi duyuruldu. ÇED olumlu kararının iptali davasını Manisa İdare Mahkemesi reddetti. Karar temyiz edildi. Halen Danıştay 6. Dairesinde temyiz incelemesi sürüyor. Orman Tahsis izninin iptali için Manisa idare Mahkeme’sinde yeni bir dava açıldı ve dava yürümektedir. İngilizlerin baskısıyla izinlerin verildiği ortaya çıktı 19.02.2009 günü Sardes Nikel şirketinin sahibi olan İngiliz Euro Nickel şirketinin İngiltere’deki resmi internet sitesinde, orman tahsis izninin alındığı ve yerel idareyle işbirliği ile projeler üretildiği duyuruldu. Konu yerel basında gündeme getirildi. Şirket basına yaptığı açıklamada resmi izin alınmadığını, sadece şifai söz verildiğini belirtti. Dernek olarak Çevre ve Orman Bakanlığı’na ve Turgutlu Belediyesi’ne Bilgi Edinme Yasası kapsamında konu dilekçelerle soruldu. Hiçbir cevap alınamadı. 29.03.2009 tarihindeki yerel seçimlerin bitiminden hemen sonra 03.04.2009 tahinde Bakan oluru ile Orman tahsis izninin verildiği öğrenildi. Demek ki seçimlerin bitmesi beklenmiş. Turgutlu Belediye Başkanı, Turgutlu Ticaret ve Sanayi Odasında, Çevre Bakanının kendisine İngiliz hükümetinin, Büyükelçisi’nin ve şirketinin baskıları nedeniyle izin verilmek zorunda kalındığını söylediğini açıkladı. Kamer Genç Meclis’te konuyu gündeme getirdi. Bülent Arınç, Çevre Bakanı Veysel Eroğlu ve Turgutlu Belediye Başkanı yalanladılar ve dava açacaklarını belirttiler. Ancak, dava açamadılar. Çünkü açıklamanın belgeleri vardı. Konu NTV televizyonunda gündeme getirildi. Eski Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin de “İngiliz Misyonunun” çok baskılar yaptığını ve kendisinin “70 milyonun hakkı var izin veremezdim” şeklinde yorumu oldu. 18.05.2009 tarihinde miting düzenlendi Turgutlu’da partilerin, esnaf ve sanatkârlar odalarının, Tema’nın sivil toplumun ve demokratik örgütlerin, köylülerin ve halkın aktif destek verdiği yürüyüş ve mitinge EGEÇEP bileşenleriyle ve derneğimizin aktif desteğiyle yaklaşık 3000 kişiyi aşkın katılım oldu. Tema Vakfı Çaldağı Türkiye’nin sorunudur diye karar aldı Tema’nın 2009 yılı değerlendirme toplantısında, Urla’da Çaldağı’ndaki nikel madeniyle ilgili aldığı kararlar anlamlı ve sevindirici kararlardır. TEMA VAKFI Urla’da yaptığı toplantıda Çaldağı’ndaki mücadelenin TEMA’ nın kesilecek ağaç sayısın milyonlarca olduğundan dolayı erozyonla ilgili mücadele öncelikli bir alan olduğunun vurgulanarak TEMA olarak Çaldağı’ndaki mücadele bizim öncelikli eylemimizdir şeklinde karar aldı. TEMA olarak Türkiye düzeyinde Çaldağı’ndaki Nikel Madenine karşı yürütlen mücadeleye aktif destek vereceğiz, bu mücadele TEMA olarak Türkiye’nin mücadelesi olarak değerlendiriyoruz şeklinde karar almışlardır. Tema’nın İTÜ metalurji profösörü İsmail Duman imzalı Çaldağı’ndaki Nikel Madeniyle ilgili raporu sevindirici ve etkili bir rapordur. Bizlere bu rapor güç vermiştir. Ayrıca Tema’nın Çaldağı’ndaki Nikel Madenine Karşı TEMA olarak ÇED davasına müdahil olması ve Orman İzninin iptali için dava açması da yargıda elinizi güçlendirmiştir Tema’nın bu gayretlerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Mücadele ulusal basın ve yayına taşındı Çaldağı’ndaki Mücadele ulusal düzeydeki TV kanallarında yer almıştır. Hayat TV ÇEPEÇEVRE programlarından birini Çaldağı’na ayırmıştır. Ayrıca iki kez Çaldağı’na gelerek programlar yapmıştır. Konu ulusal düzeyde gündeme ilk kez Hayat TV programları sayesinde olmuştur. 43 NTV birkaç kez bölgeye gelerek konuyla ilgili profesörlerin ve davaların avukatların da katıldığı programlar yaptı. Ayrıca Meltem, Mesaj TV’leri de yöreye gelerek, halkın katıldığı televizyon programları yaptı. Bu programlarla mücadele Türkiye düzeyine yayıldı ve siyasal düzeyde etki yaptı. Çevre ve Orman eski bakanı Osman Pepe, olayla ilgili kendisini korumak amacıyla açıklama yapmak zorunda kaldı. Ama bu açıklama da siyasi tartışmalara yeni bir boyut getirmiştir. SARDES şirketine AKP hükümetinin ve AKP li belediye başkanının aktif destek verdikleri açıkça ortaya çıktı. Aktif destek veren AKP ve Turgutlu belediye başkanı ve Çevre ve Orman Bakanı konuşmaları ve açıklamalarıyla hesabını zor verebilecekleri bir duruma düştüler. Şirketin, konsolosluğun ve İngiliz hükümetinin baskılarına dayanamadıklarını ve ÇED’ e ve orman tahsisine izin vermek zorunda kaldıklarını açıklamaları bölgede EGEÇEP ile birlikte verdiğimiz mücadelesinin başarısının açık bir itirafı ve ifadesi olarak değerlendiriyoruz. EGEÇEP olarak ileri sürdüğümüz gerçeklerin tek tek ispatlandığını yaşadık. Çaldağı mücadelesi TBMM’sine de taşındı Meclis CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü’ye yapılan baskılarla verdirilen soru önergesinin de içinde bulunduğu madencilik faaliyetleri konusunda TBMM’sinde Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. Bu kapsamda Çaldağı’ndaki Nikel Madeniyle ilgili meclis araştırması da yapılacak. Üç aylık bir sürede ve 16 milletvekilinden oluşan komisyon inceleme yapacak. Bu konuda EGEÇEP olarak partiler ve meclis düzeyinde çaba harcamamız gerekiyor. CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan bu konuda Mecliste Başbakan’a soru önergesi vererek soruşturma açılmasını istedi. Ayrıca bu milletvekili Çaldağı’na gelerek, NTV’ye bölgeden açıklama yaptı ve konunun takipçisi olacağını bildirdi. Çaldağı’nda ve maden bölgesinde tarihi eserlerin bulunduğuna dair bilgiler değerlendirildi. Bazı akademisyenlerin gönüllü çalışmaları sonucu Arkeoloji Profesörü Hasan Malay imzalı ve resimlerle desteklenen raporda, bölgede ciddi sayıda arkeolojik kalıntılar olduğu, derhal kapsamlı araştırmalar yapılması ve madencilik faaliyetlerinin durdurulması gerektiği bildirildi. Rapor basın ve yayın kuruluşları tarafından yayınlandı. İlgili resmi kurumlara dilekçeler ile başvurular yapıldı. Resmi kurumların yapacağı çalışmalar EGEÇEP ile birlikte yakından takip edilecektir. Bu alan da mücadeleye ayrı bir kanal açmış oldu. Turgutlu Çevre Platformu kuruldu Uzun süredir tartışılan bir türlü hayata geçirilmeyen Turgutlu’da geniş katılımlı çevre platformu hayata geçirildi. Turgutlu Çevre platformu kuruldu. Kısa adı TURÇEP’ dir. TURÇEP’in bileşenleri tüm partiler, Esnaf ve Sanatkar Odaları, TMMOB mensubu meslek odaları, Ticaret ve Sanayi Odası, sendikalar, demokratikle kitle örgütleri, Tema Vakfı ve sivil örgütlerdir. Derneğimizin Çevre komisyonu da TURÇEP’in bileşenidir. Ayrıca derneğimizin çevre komisyonu TURÇEP yürütme üyesidir. TURÇEP’te bilimin etik değerlerine ve halkımızın çıkarlarına karşı duyarlı davrandığı sürece, birlikte olacağımızı duyurarak yer aldık. Bileşen olarak bu yapıyı, bu temelde çalıştırmak için yoğun gayret sarf edeceğiz. TURÇEP olarak köy bilgilendirmelerine başladık. ÇAMPINAR ve İZZETTİN köylerinde bilgilendirme toplantıları yapıldı. Ayrıca Hayat TV ile Tahir Öngür’ün de katkılarıyla, SARIBEY Köyünde etkili bir bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. Son TURÇEP yürütme kurulu toplantısında, Ocak ayı içinde geniş katılımlı bir halkı bilgilendirme toplantısı, TEMA’nın, bazı profesörlerin ve Tahir Öngür’ün raporlarının kitapçıklar halinde basılıp dağıtılması, yürüyüş-miting ve “ ÇALDAĞI BİZİMDİR” isimli Manisa bölgesini kapsayan SATRANÇ TURNUVASI yapılması kararları alındı. Hukuk Mücadeleleri sürüyor Bir yandan ÇED iptali davası Danıştay’da yürürken, Orman İznin iptali için EGEÇEP ile birlikte Manisa İdare Mahkemesinde dava açıldı. ÇED davasının ve orman izni iptali davasının sürdüğü bu dönemde, EGEÇEP’in de içinde bulunduğu bazı davaların sonuçları umutlarımız arttırmıştır. Anayasa mahkemesi’nin Maden Yasası’nın bazı maddelerini iptal ettiği, Danıştay 8. dairesi’nin Madencilik Faaliyetlerine İzin 44 Yönetmeliği’nin yürütmesinin durdurulması, Danıştay 5 ve 7. Dairelerinin ortak verdiği Madencilik Faaliyetlerine İzin Yönetmeliğinde değişiklik yapan yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması kararları, Çaldağı davalarını kökünden etkileyecektir. EGEÇEP’in bu hukuk mücadeleleri, bütün Türkiye’de olduğu gibi, Çaldağı’na da ışık saçmaktadır. Hukuk mücadeleleri devam ediyor. Yer yer aldığımız olumsuz kararlar canımızı sıksa da moralimizi bozamıyor. Çünkü, bilim bizim haklı olduğumuzu söylüyor. Halkız ve haklıyız. Davaların lehimize sonuçlanacağına inanıyoruz. Emperyalizm ve Kapitalizmin aşırı kar hırsından kaynaklanan bilimin etik değerlerinin de hiçe sayıldığı böyle acımasız bir dönemde bu kesimlere karşı mücadele ancak örgütlü bir mücadele ile başarılabilir. EGEÇEP bölgemizde bu temelde küçümsenmeyecek işler başarmıştır. Sermaye paraya doymadığı için her düzeyde saldırılarını sürdürmektedir. Bu saldırılara karşı halkın örgütlü mücadelesinden başka bir yol yoktur. Eğer EGEÇEP’in örgütlü ve bilime dayanan katkıları olmasaydı, Turgutlu Çaldağı mücadelesi daha baştan kaybedilmiş olurdu. Hem hukuk mücadelesinde, hem bilimsel gerçeklerin ortaya çıkarılmasında ve hem de mücadele yöntemlerinin belirlenmesinde, başarı tamamıyla EGEÇEP’e aittir. Bu gerçeklerle birlikte soruna yerel sahiplenilme ve katkılar olmadan da hiçbir mücadelenin süremeyeceği düşüncesiyle, mücadeleyi TURÇEP tarzı bir yapılandırmayla desteklemek gerektiği için, bu oluşuma önayak olunmuştur. EGEÇEP’in faaliyetlerine destek verildi Dikili duruşmalarına iki kez katılındı. Bergama’daki alternatif halkı bilgilendirme toplantısına katılındı. Efemçukuru’nda yapılan temsilciler meclisi toplantısına katılındı. İZMİR TMMOB Çaldağı çalışma kurulu kuruldu TMMOB’ya bağlı bazı meslek odalarının İzmir şubelerinin katılımı ile üç kez İzmir’de toplantı yapıldı. Çaldağı çalışma kurulu oluşturuldu. Orman Mühendisleri odası kesilecek ağaçlar kousunda bir rapor hazırladı. Rapora göre kesilecek ağaç sayısının 150.000 civarıdan değil de aslında fidanlarla birlikte milyonlarla ifade edilebileceği ortaya çıktı. Çok sayıda oda açılmış bulunan davalara müdahil olmaya karar verdi. Bu odaların ve diğer bazı kuruluşların davalara müdahil olmalarını sağlamak için hızlı bir çalışmayı EGEÇEP ile birlikte yapmalıyız. 2010 yılı EGEÇEP’ nin daha da güçlendiği ve kurumsallaştığı her alandaki ekoloji mücadelesinde ses getirdiği ve başarılar elde ettiği bir yıl olması dileğiyle tüm bileşenlerimizin çalışmalarında başarılar diler. Kurultayımızın başarılı olması dileğiyle Saygılar sunarız.05.01.2010 Turgutlu Toplumsal dayanışma ve Kültür Merkezi Derneği (TDKM) Çevre Komisyonu 45 46 AYVALIK ÇEVRE PLATFORMU ( AYÇEP ) FAALİYET RAPORU A- KARAAYIT KÖYÜ Bilfer Madencilik Firmasının Karaayıt Köylülerinin meralarını ellerinden alması sonucu köylülerle ilişki kuruldu. Karaayıt Köyündeki doğa tahribatını kamuoyuna duyurmak amacıyla Ayvalık’ta 5000 bildiri dağıtıldı. Karaayıt Köyünde Ayvalıktan gelen çevre gönüllüleri ve EGEÇEP ile birlikte toplantı düzenlenerek köylülere moral ve bilgi verildi. Karaayıt Köyündeki olaylar ve süreç Papalina Gazetesinde haber yapılarak daha geniş bir kamuoyu oluşturuldu. Eski Köy Muhtarının maden firması ile anlaşarak köy defterine karar yazması aleyhine dava açılması talebine kaymakamlık izin vermedi. Bunun üzerine Balıkesir Bölge İdare Mahkemesine başvuruldu. 01.08.2008 tarihinde Balıkesir Bölge İdare Mahkemesinden muhtarın yargılanmasına onay çıktı. ÇED Raporunun (05.02.2008 tarihli) iptali için dava açıldı. 16 Mayıs 2009 tarihinde Karaayıt Köyünde EGEÇEP ile birlikte toplantı düzenlendi. Halka bilgi verildi Eylül 2009 tarihinde, bu gelişmeler ve süreç tekrar geniş olarak Papalina Gazetesinde yayınlandı. Gelişmeler Yerel basına da yansıdı. Sözcü gazetesi geniş bir haber yaptı. 02 Kasım 2009 tarihinde Karaayıt Köyünü ziyaret yapıldı. Köy kahvesinde toplantı yapılarak halka bilgi ve moral verildi. Karaayıt Köyünde yeni ÇED raporuna karşı imza toplanmasına başlandı. 13 Kasım 2009 tarihinde Karaayıt köyündeki ÇED Toplantısına geniş katılım sağlandı, toplanan imzalar yetkililere verildi. Kasım 2009, bu gelişmeler tekrar Papalina Gazetesinde haber yapıldı. B- HAKKIBEY YARIMADASI ( SABANCILAR) 2008 yılında Sabancılar Cunda adasının karşısında bulunan ve 1. derece SİT alanı ve Tabiat Parkı olan Hakkıbey Yarımadasında 500 dönüm arazi aldılar. 27-04 -2009 Tarihinde, bu arazi üzerinde zemini kazarak (1 metre derinliğinde) izinsiz enerji nakil hattı çektikleri (yaklaşık 1 km.) ve doğayı tahrip ettikleri AYÇEP tarafından yerinde tespit edilerek belgelendi. Çekilecek enerji hattının 15 km. uzunluğunda olduğu öğrenildi. Bu olay ilgisi nedeniyle: Kültür Bakanlığına, Çevre ve Orman Bakanlığına, Ayvalık Doğa Koruma ve Milli Parklar Mühendisliğine, dilekçelerle bildirildi. Ayrıca bu gelişme Bursa Anıtlar Koruma Kuruluna, İl Çevre Orman Müdürlüğüne, Küçükköy Belediyesine bildirildi. Olay Orman Mühendisliği tarafından Jandarmaya bildirildi ve Savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Dava açılması talep edildi. Savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Hazine avukatının itiraz etmesi sağlandı. Küçükköy Belediyesinin işlem yapmaması üzerine belediye İçişleri Bakanlığına şikayet edildi. Sabancıların aynı yerde bu kez izinsiz sondaj çalışması yaptıklarının belirlenmesi üzerine olay, Ayvalık Doğa Koruma Milli Parklar Mühendisliği ile DSİ. 25. Bölge Balıkesir Müdürlüğüne dilekçe ile bildirildi. Olay yerinde ilgili müdürlük tarafından yapılan incelemeler sonucu kaçak sondaj çalışma durduruldu ve sonucunda 2500 TL para cezası verildi. Yarımada üzerinde zemini kazarak enerji nakil hattı döşenmesi çalışması, tüm bu çalışmalarımız sonucu, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından iptal edildi. 47 C- AYVALIK ADALARI TABİAT PARKI 2009 REVİZYON PLANI Küçükköy Belediyesi ve Küçükköy-Ayvalık Kalkınma Eylemi Platformu tarafından 14-15 Aralık 2009 tarihinde düzenlenen duyarlılık toplantısına AYÇEP olarak davet aldık ve katılım gösterdik. “Ayvalık Adaları Tabiat Parkı Yeni Revizyon Planı Çalışmaları” ile mutlak koruma alanlarının neredeyse yok edilerek sınırlı koruma alanına çevrildiği, yeşil bölgelerin sarı yapılmak istendiği bilgisi paylaşıldı. Papalina Gazetesi Aralık 2009 sayısında “ TABİAT ADALARI BÜYÜK SERMAYEYE PEŞKEŞ Mİ ÇEKİLİYOR?” başlığıyla haber yaptık. 11 Ocak 2010 tarihinde AYÇEP ve Ayvalık Demokrasi Platformunun çağrısıyla Ayazma Butik Otelde bir toplantı düzenlendi. Toplantıya AYÇEP’in yanı sıra AYOP, Ayvalık Çevre Koruma Derneği, Ayvalık Demokrasi Platformu, Cunda Adasını Koruma ve Kalkındırma Derneği, Deniz Emekçileri Derneği, Deniz Ticaret Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, GÜMÇED, KÜYAP, Küçükköy İnsan ve Yaşam Derneği, Mimarlar Odası, Su Ürünleri Derneği, TEMA, TEMAD temsilcileri, Coğrafya Öğretmenleri, Belediye Meclisi üyeleri, Siyasi Parti temsilcileri, Yerel ve Ulusal Basın temsilcileri ve bireysel katılımcılar olmak üzere yoğun bir katılım sağlandı. Toplantının sonunda tüm katılımcıların önerisiyle bir yürütme kurulu oluşturulması ve Ayvalık halkının sesinin ortaklaşa duyurulması kararı alındı. 18 Ocak 2010 tarihinde Boğaziçi Otelde Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen’in katılımıyla Yürütme Kurulu toplantısı yapıldı….. 48 ALLIANOI GİRİŞİM GRUBU FAALİYET RAPORU ( 07.08.2008 - 15.11.2009 ) ÖNSÖZ Allianoi Girişim Grubu, çalışmalarını her ayın son cuma günü toplanarak, gelişmeleri değerlendirmek suretiyle planlamaktadır. Yaz ayları (Temmuz ve Ağustos) ve bazı istisnai durumlar dışında toplantılar düzenli olarak yapılmaktadır. Bu aylık buluşmalar, İzmir’de yapılmakla birlikte, yazışmalarla ve telefon irtibatıyla diğer kentlerdeki Allianoi gönüllüleriyle de bağlantılı olarak hareket edilmektedir. Gönüllülerden oluşan Allianoi Girişim Grubu’nun, basınla ve kamuoyuyla iletişimini, her yıl değişen dönem sözcüleri yürütmektedir. Aşağıdaki faaliyet raporunun kapsadığı bu dönemde (07.08.2008 - 15.11.2009 ) çocuklara ve gençlere yönelik çalışmalara ağırlık verilmiş; üniversite öğrencileri Allianoi hakkında bilgilendirilmişlerdir. Bu çabalar yararlı olmuş ve İzmir Üniversitelerinde müzakere günleri yapılmıştır. Sayın Ahmet Yaraş’ın da katkılarıyla 23.11.2009’da yapılan müzakerede Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Allianoi’nin sular altında kalmaması için verilen mücadeleye desteğini içeren bir konuşma yapmıştır. FAALİYETLER 07.08.2008 – SÖZCÜLÜK DEVRİ Dönem Sözcülüğü Hilal Küey’den Alime Mitap’a, Fuar İzmir Sanat’ta düzenlenen basın toplantısı ve kokteylle devredildi. 10.09.2008 – HASAR TESPİTİ Allianoi'de DSİ'nin kepçeyle yaptığı tahribatın basında gündeme gelmesi 49 üzerine başvurumuz üzerine, hasar tesbiti için 10.09.2008 günü Bilirkişi ve Mahkeme Heyeti'yle birlikte Allianoi'ye gidilerek Hasar tespiti yapıldı. 10.09.2008 - BASIN DUYURUSU Hasar (delil) tespiti yapıldığı ve ilgili Raporun verilmesinden sonra her türlü cezai ve hukuksal yola başvurulacağı” basın duyurusu ile kamuoyuyla paylaşıldı. 19.09.2008- EYLÜL AYI TOPLANTISI –“Çocuklara Mektup ve imza Kampanyası” açılması kabul edildi. Bu toplantıda gündemdeki konulardan biri AİHM’e başvuruydu. Aynı toplantıda, "Çocuklara Mektup ve İmza Kampanyası" önerildi ve benimsendi. 13.10.2008 - BASIN AÇIKLAMASI (DSİ’nin mille kaplama ve duvar örme projesinin uygun olmadığı yolundaki Bilirkişi Raporu’nun kamuoyuna duyurulması hakkında) Basın açıklamamızın konusu, özetle şu mesajı içermiştir: “Israrlı istemimiz üzerine, 27.08.2008 tarihinde alanda yapılan keşif sonucu verilen Bilirkişi Raporunda, DSİ’nin öngördüğü 772.53 m. uzunluğundaki çevre duvarının, tarihi eserlerin korunması için uygun olmadığı ifade edilmiştir.” Bu bilirkişi raporuna göre, DSİ'nin "mille kaplayıp, suya gömme" projesinin Allianoi’yi korumayacağı, dolayısıyla davamızın haklılığı bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.” 28.10.2008- BASIN TOPLANTISI - DSİ’nin Allianoi’deki kepçe tahribatını kamuoyuna duyurmak için düzenlendi. 10.09.2008’de Mahkeme Heyeti'yle birlikte yapılan Delil Tespiti’yle ilgili Bilirkişi Raporu’ nda şu ifadeler yer almaktaydı: “Keşif günü yapılan incelemelerde, ……. İlya Çayı’nda dere yatağı boyunca yaklaşık 50 m. uzunluk, 3-3,5 m. genişlik ve 1,5 m. derinlikte bir kazı yapılmıştır. Bekçi tarafından, kazının iş makinası ile yapıldığı belirtilmiştir.” Konu basında “Antik Kentte Kepçe tahribatı” olarak, geniş yer aldı. 31.10.2008 – EKİM AYI TOPLANTISI YAPILDI Bu toplantıda, 26.11.2008’de Danıştay 6.Dairesi’nde “Allianoi’yle ilgili, KTV Koruma Yüksek Kurulu’nun baraj alanlarından etkilenen taşınmaz kültür varlıklarının korunmasıyla ilgili 717 sayılı ilke kararının 2. ve 3. Maddelerinin iptali davası”nın duruşmasının ardından Ankara’da bir basın toplantısı yapılması kararlaştırıldı. 1 KASIM 2008 Cumartesi - TV’DE ALLIANOI PROGRAMI Programın konukları Allianoi Girişim Grubu Dönem sözcüsü Alime Mitap ve EGEÇEP Yürütme Kurulu üyesi Avukat Arif Ali Cangı idi. Çepeçevre Yaşam isimli program, Özer Akdemir ve Ertuğrul Barka'nın sunumları ile saat: 20.30'da Hayat Televizyonu'nda gerçekleşti. 08-09.11.2008 – SUPOLİTİK (İSTANBUL) TOPLANTISINA KATILIMIMIZ 5. Dünya Su Forumu'na karsı yapılacak eylemlerle ilgili hazırlık toplantısı (Su Politik) 0809.11.2008’de Istanbul'da Taskısla'da yapıldı. Allianoi Girisim Grubu'nu temsilen bir sunum yaptık. Allianoi sunumumuz, katılımcılardan büyük ilgi gördü. CD'lere yükleyip 10 ayrı ülkeden gelen konuklara dağıttık. 50 14.11.2008 - İZCİ ÇOCUKLARLA ALLIANOI’Yİ ZİYARET 30 izci çocuk, okul yöneticileri ve öğretmenleriyle Allianoi ziyaret edildi. Tanıtım ve bilgilendirme yapıldı. İzci oymağı, "ALLİANOİ SULAR ALTINDA KALMASIN" diyerek selam durdu. 20.11.2008 - BASIN AÇIKLAMASI – (ÇOCUKLARA MEKTUP) Hukuk dışı, vurdumduymaz tavırlar karşısında, Allianoi Girişim Grubu olarak sesimizi yarının büyükleri olan çocuklara da duyurmak istedik. “Çocuklara Mektup” yazdık. Mektubumuzu okuyan küçükler, “Çocuklara Mektup” kampanyasına paralel olarak yürüttügümüz İmza Kampanyası’na coşkulu bir katılım sergilediler. Seslerini yetkililere duyurmak istediler. Bu kampanya süresince, öğretmenler, anne ve babalar bizi aradı; çocuklarının Antik Ilıcaya gitmek istediklerini söylediler. 25.11.2008 – ŞEHİR PLANCILARI ODASI’NCA DÜZENLENEN “ALLIANOI KADERİNİ BEKLERKEN” BAŞLIKLI ETKİNLİĞE KATILIM Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nce düzenlenen panelde Alime Mitap ve Tuncay Karaçorlu, Allianoi hakkında, üniversite öğrencilerine sunum yaptı. 26.11.2008- ANKARA’DA (DANIŞTAY’DA) DURUŞMAYA KATILDIK Danıştay 6. Daire’de görülen, “Allianoi’yle ilgili, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun Baraj Alanlarından Etkilenen Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasıyla ilgili 4.10.2006 tarihli 717 sayılı ilke kararının 2. ve 3. Maddelerinin iptali davası” na katılındı (Davacılar: 74 yurttaş ile Arkeologlar Derneği , Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Turist Rehberleri Odası ve Çağdaş Hukukçular Derneği). 28.11.2008 – OÇG’de ALLIANOI SUNUMU İzmir Forum OÇG'nin (Ortak Calısma Grubu) 2. toplantısı 28 Kasım 2008’de Fransız Kültür Merkezi'nde yapıldı. Bu toplantıda dönem sözcüsü Alime Mitap, Allianoi hakkında geniş bir görsel sunum yaptı. Dernek ve kurum temsilcilerinin soruları yanıtlandı. 03.12.2008 -ALLİANOİ GİRİŞİM GRUBU KASIM TOPLANTISI 3 Aralık’a ertelenen Kasım ayı toplantısı, Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi’nde yapıldı. Genel durum değerlendirildi. DSİ’nin kepçe tahribatıyla ilgili suç duyurusunun yapılması kararlaştırıldı. 17.12.2008 - DEMOKRAT RADYO’ DA ALLIANOI SUNUMU 17 aralık 2008 günü, Demokrat Radyo’da EGEÇEP’in yaptığı "çevre saati" programına, Allianoi Girişim Grubu dönem sözcüsü Alime Mitap konuk olarak katıldı ve Allianoi ve kültürel mirasın korunması konusunda söyleşi yapıldı. 19 ARALIK 2008- İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ’NDEKİ DURUŞMAYA KATILIM 19 Aralık 2008'de İzmir 4. İdare Mahkemesi'nde yapılan, Allianoi’yle ilgili durusmaya avukat arkadaşlarımızla birlikte katıldık. 26.12.2008 – ALLIANOI GİRİŞİM GRUBU ARALIK AYI TOPLANTISI Aralık Ayı toplantımız, 26.12.2008 Cuma günü Konak Belediyesi Kültür Merkezi’nde yapıldı. 29.12.2008’DE KEPÇE TAHRİBATIYLA İLGİLİ SUÇ DUYURUSU VE BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI 51 29.12.2008, saat 10.30'da, İzmir Adliyesi'nde, kepce tahribatıyla ilgili olarak Suc Duyurusu ve bu konuya ilişkin basın açıklaması yapıldı. MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ E-BÜLTEN ARALIK SAYISINDA ALLIANOI Mülkiyeliler Birligi E-Bülten Aralık sayısında Allianoi'ye genis yer verildi. Asagidaki linkten bu sayıya (8. Sayı) ulaşılabilir: http://www.mulkiyedergi.org/index.php?option=com_docman&task=doc_download& gid=964&&Itemid=2 30.01.2009 – OCAK AYI TOPLANTISI Bu toplantıda, Allianoi’yi kurtarma amacımıza ulaşma yolunda bize güç kazandıracak olan ve ilkelerimize ters düşmeyen etkinliklere katılmamız gerektiği şeklinde bir ilke kararı alındı. Supolitik ve Karaburun etkinliklerine katılım; İzmir Kitap Fuarı’nda etkin çalışmalar yapılması; gençlerin Allianoi mücadelesine katılımlarının sağlanması için çalışmalar yapılması kararlaştırıldı. 7-8 ŞUBAT 2009-EGEÇEP’İN 2. KURULTAYI’NA KATILIM Bileşeni olduğumuz EGEÇEP’in MMO Tepekule Kongre Merkezi Binasında 7-8 Şubat tarihlerinde yapılan 2. Kurultayına Allianoi’yi temsilen dönem sözcüsü Alime Mitap katıldı. Allianoi üzerine bir sunum yaptı. Kurultayda Allianoi değerlendirmesi yapıldı. 20 ŞUBAT 2009- DURUŞMAYA KATILIM VE BASIN AÇIKLAMASI 20 Şubat 2009 Cuma günü İzmir 4.İdare Mahkemesi'nde, İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 10.10.2007 tarihli 3318 sayılı kararının iptali davasının duruşması yapıldı. 87 yurttaşın açmış olduğu davanın duruşmasına Avukat Arif Ali Cangı, Avukat Hilal Küey, Allianoi Girişim Grubu Dönem Sözcüsü Alime Mitap ve Erhan İçöz katıldılar. Anımsanacagı gibi, söz konusu Koruma Kurulu Kararı ile, Allianoi'nin mille kaplanıp duvar çekilerek suya gömülmesinin yolu açılıyordu. 25.02.2009 – ANKARA’DA BASIN AÇIKLAMASI Ankara'da Peyzaj Mimarları Odası Genel Merkezi’nde düzenledigimiz basın toplantısında, Danıştay 6. Daire’nin 717 sayılı İlke kararı’nın 2. ve 3. Maddelerini iptal ederek, Allianoi için umut verici bir gelişmenin yolunu açtığını kamuoyuna duyurduk. 03.03.2009 – BASIN TOPLANTISI Danıştay’ın 717 sayılı İlke Kararı’nın 2. ve 3. Maddelerini iptal etmesi üzerine, “DSİ’nin Allianoi’deki çalışmalarını durdurması ve kepçe tahribatının verdiği zararın giderilmesi ve sıcak suyun tekrar havuza akmasının sağlanması” taleplerimizi içeren basın açıklaması yapıldı. 10.03.2009 – İTALYAN KONUKLARLA ALLIANOI’ DE İNCELEME GEZİSİ Jaroslava Colajacomo adli italyan film yonetmeni ( Meksiko-2006 yi Aqua mi Sangre adinda bir film calismasiyla belgeleyen) ve asistani Alexandro ile Allianoi'deydik. Çekimler yapılarak Allianoi belgelendi. 10.04.2009 – BASIN AÇIKLAMASI (749 Sayılı Yeni İlke Karar Hakkında) İzmir Tabip Odası’nda yapılan basın toplantısında, Kültür Bakanlığı Koruma Yüksek Kurulu’nca çıkarılan 749 Sayılı yeni ilke kararının, Allianoi’yi sular altında bırakma niyetlerini içerdiği, bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. 16.04.2009 – ÖZEL GÜNDEMLE TOPLANTI Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi’nde yapılan toplantıda, İzmir Kitap Fuarı’nda açacağımız Allianoi standı hazırlıkları; çocuklardan ve yetiskinlerden imza toplanması vb. konular ile 52 Fuar boyunca yapılacak söylesi ve sunumlarımız görüşüldü. Bu toplantıya “Arkeoege” üyesi üniversite öğrencileri de katıldı. 18-26 Nisan 2009 - 14. İZMİR KİTAP FUARI’NDA ALLIANOI STANDI VE ETKİNLİKLER Allianoi Standı, dokuz gün boyunca İzmir Kitap Fuarı’nda etkin bir çalışmaya sahne oldu. Bizimle birlikte (ARKEOEGE grubunu oluşturan) üniversiteli gençler standımızda görev yaptılar. Allianoi’nin sular altında bırakılmaması için Kültür Bakanı’na yazılmış mesajın altına yaklaşık 6000 kişi imza attı. “Çocuklara Mektup Kampanyası” da paralel olarak sürdürüldü. 2000 kadar çocuk, standımıza gelerek Allianoi için imza attı. 18.04.2009 – İZMİR KİTAP FUARI’NDA GÖRSEL SUNUM Bergama-Yortanlı Kurtarma Kazısı Derneği’nce düzenlenen “Mavi Sonsuzluk, Allianoi, Hasankeyf, Munzur” konulu etkinlikte Allianoi Girişim Grubu adına Dönem Sözcüsü katıldı ve Allianoi hakkında görsel sunum yaptı. 20.04.2009 – İZMİR KİTAP FUARI’NDA ALLIANOI GİRİŞİM GRUBU’NCA DÜZENLENEN ETKİNLİKTE “ALLIANOI MÜCADELESİ” KONUŞULDU Dinleyicilere Allianoi Mücadelesi anlatıldı; soruları yanıtlandı. 09.05.2009 – ÇOCUKLARLA BASIN AÇIKLAMASI VE İMZALARIN POSTALANMASI Çocuklara Mektup ve İmza Kampanyası çerçevesinde toplanan 2000 imza, İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda, çocukların da katılımıyla, coşkulu bir atmosferde yapılan basın açıklamasının ardından Kültür Bakanlığı’na postalandı. 17.05.2009 – GELENEKSEL ALLIANOI PİKNİĞİ 2009 yılı pikniği geniş bir katılımla, coşkuyla gerçekleşti. 12.06.2009 – KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY’LA ALLIANOI GİRİŞİM GRUBU’NU TEMSİLEN DÖNEM SÖZCÜSÜ GÖRÜŞTÜ. Bu görüşmede Allianoi’yle ilgili konular detaylı olarak ele alındı. Kültür Bakanlığı’nın bu konuda daha duyarlı olmasının beklendiği; hukuksal süreç tamamlanmadan su tutulamayacağı vb. konular ifade edildi. 27-28 HAZİRAN 2009 – DOĞA DERNEĞİ’NCE DÜZENLENEN H2SOS KONFERANSI’NDA ALLIANOI SUNUMU İstanbul’da Haliç Üniversitesi’nde yapılan etkinlikte, Allianoi Girişim Grubu Dönem Sözcüsü, Allianoi Mücadelesi’ni görsel bir sunumla anlattı. 06.07.2009 – KARABURUN’DA ÜTOPYALAR ETKİNLİKLERİNDE SUNUM Davet edilmiş olduğumuz, “Karaburun Ütopyalar” etkinlikleri çerçevesinde “ALLIANOI Mücadelesi” başlıklı etkinliğe konuşmacı olarak katıldık. 11.07.2009 – BASIN AÇIKLAMASI (Karşı Bisiklet Grubu ile birlikte) 11 Temmuz 2009 günü sabah 05.00’te İzmir’den hareket eden Karşı Bisiklet Grubu, Bergama’daki katılımlarla 50 kişiye ulaştı ve Allianoi’ye kadar pedal çevirdiler. Ortak basın toplantısı ile bu önemli eylemi kamuoyuna duyurduk. 24.07.2009 –BASIN AÇIKLAMASI (Yürütmeyi Durdurma Kararı Hakkında) Allianoi'nin mille örtülmesi ve ardından baraj sularına gömülmesini öngören İzmir II.Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'nun 10.10.2007 tarihli kararı 53 hakkında Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verdi. İzmir 4. İdare Mahkemesi'nin bu konudaki kararının temyiz incelemesini yapan Danıştay 6.Dairesi 23.06.2009 tarihli yürütmeyi durdurma kararını, davalı idarenin (Kültür Bakanlığı) savunmasını almaya dahi gerek görmeden verdi. 29.08.2009 – 9. BOZCAADA YEŞİL BULUŞMA’DA ALLIANOI ETKİNLİĞİ “9. Bozcaada Yeşil Buluşma” etkinlikleri çerçevesinde Dönem Sözcüsü, Allianoi mücadelesini anlattı. 25.09.2009 – EYLÜL AYI TOPLANTISI YAPILDI Bu toplantıda çeşitli konuların yanı sıra “kararallianoi” adı altında bir iletişim grubunun oluşturulması görüşüldü. Kararallianoi’ye katılımının Allianoi iletişim grubunda duyurulması ve dileyenlere bu grupta yer verilmesi kararlaştırıldı. 01.10.2009 – BASIN AÇIKLAMASI 25.09.2009 tarihli yeni Koruma Kurulu Kararı, Allianoi’nin mille kaplanıp korunmasını (!) öneriyor. Bu kararla, 2 Numaralı Koruma Kurulu, Danıştay’ın Yürütmeyi Durdurma kararını hiçe saymış oluyordu. Bu konu bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyuruldu. 09.10.2009 – EŞ ZAMANLI BASIN AÇIKLAMASI (İzmir, Ankara ve İstanbul’da) 09.10.2009 saat 12.00'de Ankara, istanbul ve İzmir'de eş zamanlı basın toplantıları yapıldı. Allianoi Girisim Grubu'nca 2005'te açılmış olan ilk davayla ilgili (Danıstay'ın) Bozma Kararı, kamuoyuyla paylaşıldı. Bu yeni bozma kararı üzerine, Yortanlı Barajı’nın aks’ı yeniden tartışmaya açılmış oldu. 27.10.2009 – EGE ÜNİVERSİTESİ’NDE ALLIANOI SUNUMU Ege Üniversitesi’nde yapılacak olan Müzakere Günü için öğrencilere (ön hazırlık olarak) Dönem Sözcüsü, Allianoi hakkında görsel bir sunum yaptı. 27.10.2009 – DOĞAL VE KÜLTÜREL ÇEVRE İÇİN YAŞAM GİRİŞİMİ ETKİNLİĞİNDE ALLIANOI SUNUMU İzmir Alsancak’ta Tiyatroevi’nde düzenlenen etkinlikte Ahmet Yaraş, Dönem Sözcüsü Alime Mitap ve Tuncay Karaçorlu, Allianoi sunumu yaptılar. 10.11.2009 – HAYAT TV’DE ALLIANOI PROGRAMINA KATILIM Hayat Televizyonu’nda 12.12.2009’da yayınlanması planlanan programın stüdyo çekimi 10.11.2009 günü yapıldı. Ahmet Yaraş ve Alime Mitap’ın katıldığı programda Allianoi üzerine konuşuldu. 15.11.2009 – ALLIANOI’DE KAZILAR YENİDEN BAŞLATILSIN KAMPANYASININ BASINA DUYURULMASI VE DÖNEM SÖZCÜLÜĞÜNÜN DEVRİ Bergama Müzesi önünde yapılan bir basın açıklaması ile “Allianoi’de Kazılar Yeniden Başlatılsın” kampanyası kamuoyuna duyuruldu. Aynı gün yapılan etkinlikler çerçevesinde, dönem sözcülüğünün Alime Mitap’tan İffet Diler’e devri yapıldı. Bilgilerinize sunarım. Alime Mitap Allianoi Girişim Grubu 2009- Dönem Sözcüsü 54 KARABURUN YARIMADASI YEREL GÜNDEM-21 KARABURUN YEREL FOK KOMİTESİ KARABURUN SİVİL İNİSİYATİF 2009 FAALİYET RAPORU 13 Ocak. 2009’da YG-21 Ulusal Gençlik Parlamentosu (UGP) tarafından yurt genelinde “ Her Meclise Bir Gençlik Temsilcisi “ adı altında bir kampanya başlatılmıştır. Bu kampanya kapsamında Karaburun Yarımadası YG-21 Gençlik Meclisi üyeleri, Karaburun ve Mordoğan’da Belediye ve İl Genel Meclislerinde gençlerin de yer alması ana amacıyla siyasi partiler, yerel halk ve gençlere kampanya hakkında bilgi sunmuş, 343 imza (Toplanan imzalar 16 Şubat’ta Habitat İçin Gençlik Derneğine gönderilerek, TBMM iletilmesi sağlanmıştır) toplamıştır. Kampanya ile ilgili basın duyuruları yapılmış, Karaburun’da Panolar oluşturulmuştur. Karaburun Yarımadası YG-21 Gençlik Meclisi, Kampanyanın ulusal ölçekte güçlenmesine ve yerelde farkındalık yaratılmasına katkı sağlamıştır. 15 Ocak’ta Yıldızlar Grubu ( 07-14 yaş grubu ) toplantısı yapıldı. Toplantıya katılan öğrencilere “ Çevre ve Kültürel Miras “ konulu Tarif Vakfı tarafından hazırlanan film sunulmuştur. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından yürütülen Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ve Katılım Öncesi Yardım Kırsal Kalkınma Programı (IPARD) yerel ürünler, işlenmesi ve pazarlanması, mikro işletmelerin geliştirilmesi, kırsal turizm konularında hazırlanan projeleri desteklemektedir. Karaburun Yarımadası YG-21 YKK Üyeleri Prof Dr. Füsun BAYKAL ve YRD. Doç Dr. Arife KARADAĞ, T.C Başbakanlık, Devlet Planlama Teşkilatında projelerden sorumlu olan halen Kırşehir Vali Yardımcılığını sürdüren Sayın Mustafa HARPUTLU ile görüşmüş ve 2009 yılı proje çağrıları, konuları ve teknik bilgi desteği almak için Karaburun Kaymakamlığı aracılığıyla Karaburun’a davet edilmiştir. Konu ile ilgili sunum Karaburun Belediye salonunda 19 Ocak’ta gerçekleşmiştir. 12 Ocak’ta Karaburun YG-21’in hazırladığı ve Karaburun İl Genel Meclisi üyeleri tarafından İzmir İl Genel Meclisine sunulan ‘büyükbaş hayvan barınağı kompleksi’ projesi için gerekli alt yapı ve inşaat desteği önergesi kabul edildi. Projede, Karaburun İlçesi ve Köylerinde dağınık ve yerleşim yerlerinin içinde bulunan büyük baş hayvanların tek bir merkezde toplanabilmesi için Karaburun ilçesinde ‘büyükbaş hayvan kompleksi’ yapılması uygun görülmektedir. Böyle bir kompleksin: 1) Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan üreticinin yararına olduğu (toplu ulaşım, kalite artımı, toplu yem alımı ve aşılama gibi), 2) Çevre sağlığı açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Yerel ölçekte proje hazırlamak isteyen YG-21 Gençlik Meclisi üyeleri ile 21 Ocak’ta (Onur Kahramanlı, Taner Turamanlar, Hamdullah Aras ) Tarım konulu projeler üzerine Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezinde toplantı yapılmıştır. Proje çağrısı yapan kurumlar, proje konuları ve örnek projeler hakkında bilgilendirme yapılmıştır. 22 Ocak’ta HAYHAVADER yöneticileri tarafından HAYHAVADER ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan “ Eda ile Ponpon “ adlı 200 Adet Çocuk Kitabı YG-21 ofisine getirilmiştir. Bu kitapların 50 adedi Gençlik Merkezine düzenli olarak gelen İlköğretim 2.3.4. sınıf öğrencilerine dağıtılmıştır. 26-27 Ocak 2009 tarihlerinde İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) Sosyal Kalkınma Programı Eğitimleri Karaburun’da yapılmıştır. Toplantı öncesinde YG-21 tarafından katılım formları hazırlanmış ( 52 Katılım Formu Kargo ile İZKA’ya gönderilmiştir) ve duyurular yapılmıştır. 55 28 Ocak’ta Bölgesel Çevre Merkezi Yayın Organı Yeşil Ufuklar Dergisinde yayınlacak “Yerel Seçimlere Doğru Belediyelerin Çevre Stratejileri” başlıklı haber için Karaburun Yarımadası YG-21’in ve YG-21’in yerel ortakları olan Karaburun ve Mordoğan Belediye Başkanlarının görüşleri iletilmiştir. 05 Şubat’ta Karaburun Yarımadası Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezinde YG-21 Gençlik Meclisi Genel Kurulu yapılmıştır. Toplantı öncesinde Tarih Vakfının hazırladığı “ Çok Kimliklilik “ filmi sunulmuş, 2008 faaliyet raporu okunmuş, 2009 hedeflerinin belirlenmesinin ardından yeni YK seçimi yapılmıştır. Toplantıya Karaburun Belediye Başkanı Serdar YASA katılmıştır. Egeçep 2009 Bileşen Temsilcileri belirlenerek ( Karaburun Sivil İnisiyatif; Öner Türkel, Karaburun Yerel Fok Komitesi; Dr. İbrahim Sivrikaya, Karaburun Yarımadası YG-21; Çiğdem Akçura ) Egeçep Sekreterliğine gönderilmiştir. Egeçep 2. Kurultayı Sonuç Bildirgesi için Karaburun Yarımadasında öncelikli çevre sorunları olan Balık Çiftlikleri ve Trol ve Gırgır Avcılığı ile ilgili rapor gönderilmiştir. 07 Şubat EGEÇEP 2. Kurultay Toplantısına Karaburun Yarımadası YG-21’i temsilen YK Üyemiz Yrd. Doç Dr. Arife Karadağ , Karaburun Yerel Fok Komitesini temsilen Dr. İbrahim Sivrikaya katılmıştır. Mordoğan Arko-Çingenöldü Mevkiinde yapılan ağaç kesimi ihbarı üzerine Karaburun ve Mordoğan Jandarma Komutanlığı ile görüşülerek konu ilgili birimlere bildirilmiştir. YG-21 Eğitim Çalışma Grubu ve Karaburun Sivil İnisiyatif tarafından İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü ziyaret edilmiştir. İlköğretim okulunda okuma-yazma bilmeyen öğrenciler hakkında ve ilköğretim öğrencileri arasında yaşanan ötekileştirme sorununa çözüm bulunması konusunda görüş alış verişinde bulunulmuştur. 11 Şubat’ta Karaburun Yarımadası YG-21 Gençlik Meclisi üyesi Onur Kahramanlı ilk Tarımsal Projesini hazırlamıştır. Proje taslağı üzerinde son düzenleme ve proje ekleri konusunda bilgilendirme yg-21 Proje Çalışma Grubu tarafından verilmiştir. Proje dilekçesi ve proje fotokopileri YG-21 Ofisinde hazırlanmıştır. Projesine Karaburun SYDV tarafından 15000 TL destek sağlanmıştır. 19 Şubat’ta İzmir İli Karaburun İlçesi Küçükbahçe Köyü Azmak Burnu Mevkiinde Dardanel Su Ürünleri A.Ş tarafından planlanan 2 adet 2950 ton kapasiteli Çipura Levrek Balığı Yetiştiriciliği tesisine onay verilmemesi için T.C Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre ve Orman Çed Planlama Genel Müdürlüğü Tarım ve Gıda Yatırımları Şube Müdürlüğü ve İzmir Çevre ve Orman İl Müdürlüğüne konu ile ilgili görüşlerin ve raporun söz konusu projenin Bilgilendirme, Kapsam ve Özet Format Belirleme Toplantısında değerlendirme üzere ele alınması için resmi yazı gönderilmiştir. Konu ile ilgili rapor, Karaburun Yarımadası YG-21, Karaburun Yerel Fok Komitesi ve Karaburun Sivil İnisiyatif tarafından da ilgili kurumlara gönderilmiştir. 19 Şubat’ta YG-21 Yıldızlar Grubu toplantısı yapılmıştır. Toplantıda Tiyatro çalışmasının duyuruları yapılmış, katılımcılar belirlenmiştir. 20 Şubat’ta Çocuk Tiyatro Oyunlarının araştırması yapılmış, belirlenen 10 Çocuk Oyunu arasından “Mutluluk Ülkesi” oyununun sahnelenmesi kararı alınmıştır. Karaburun Yarımadası YG-21 Yıldızlar Grubu üyelerinden oluşan 13 kişilik öğrencinin içinde yer aldığı Tiyatro Çalışma Grubu tarafından sahnelenmesi düşünülen “Mutluluk 56 Ülkesi” adlı Çocuk Oyununun toplu gösteriminin Haziran ayında yapılması planlanmaktadır. Çalışmalar Şubat ayında başlamıştır. Bu kapsamda yapılacak çalışma için Tiyatro eğitmenine gereken maddi desteğin sağlanması yönünde Karaburun Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğü ve Halk Eğitim Müdürlüğünden destek sağlanmıştır. 23 Şubat’ta Dünya Bankasının açtığı Yaratıcı Fikirler Yarışmasına “Karaburun Gençliği ve Geleceği Adına Yeni Bir Eğitim Modeli ve Uygulaması” başlıklı proje YG-21 Proje Çalışma Grubu tarafından hazırlanarak gönderilmiştir. Projenin Amacı; Karaburun Yarımadasında yaşayan gençlere proje kapsamında verilecek olan Neuro- Linguistic Programing ( NLP) eğitimiyle bilinçli farkındalık boyutunda olduğu kadar, bilinçaltında da değişim ve dönüşüm yaratarak istedikleri olumlu sonuçlara ulaşmaları amaçlanmıştır ( Proje onaylanmamıştır ). Greenpeace İzmir Ofisi ile Deniz Rezervlerinin oluşturulmasına ve Karaburun Yarımadası kıyılarında Balık Çiftliklerinin yarattığı kirlilik ve zararlarına yönelik yürütülen çalışmalara yerel destek verilmiştir. Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezinde YG-21 Yıldızlar Grubuna, “Deniz Rezervleri” konulu Greenpeace tarafından hazırlanan CD sunulmuştur. 06 Mart’ta YG-21 Yıldızlar Grubu toplantısı yapılmıştır. Toplantıda öğrencilere ““Tarım ve Uygarlığın Gelişimi “ Eğitimi verilmiştir. 12 Mart’ta HAYHAVADER yöneticileri ve YG-21 Hayvan Hakları Çalışma Grubu tarafından HAYHAVADER ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan “ Eda ile Ponpon “ adlı 150 Adet Çocuk Kitabı, Karaburun İlköğretim Okulu 2.3.4. sınıf öğrencilerine dağıtılmıştır. 13 Mart’ta YG-21 Yıldızlar Grubu toplantısı yapılmıştır. Toplantıda, “Kuşlar ve Uygarlık Piramidi” adlı konular işlenmiştir. Nisan 2002 tarihinde oluşturulan Karaburun Yarımadası YG-21, kurulduğu günden bugüne hayata geçirdiği Yarımada Meclis toplantıları ile Kent Konseyleri içeriğine uygun olarak yerel ölçekte tüm tarafları bir araya getiren toplantılar düzenlemiştir. 2004 Yerel Seçimler öncesinde olduğu gibi, 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri öncesi de 18 Mart 2009 tarihinde Saat 13.30’da Karaburun Belediye Salonunda 25. Yarımada Meclis Toplantısı ( Kent Konseyi ) düzenlemiştir. Toplantı içeriğinde Yerel Gündem 21 Mevzuatına ait bilgiler verilerek, halkın Belediye Başkan adaylarını tanıması ve projeleri hakkında bilgi edinmeleri sağlanmıştır. Toplantı bilgilerini içeren duyurular resmi Kurumlara, Siyasi Partilere, STK’lara iletilerek katılım göstermeleri istenmiştir. Toplantı duyuruları YG-21 YKK Üyelerine, Çalışma Gruplarına, Kadın ve Gençlik Meclislerine ayrıca YG-21 Ulusal Koordinasyon ve Ulusal Gençlik Parlamentosu Portalına yapılmıştır. Toplantı kolaylaştırıcılığını YG-21 YK Üyesi Doç Dr. Semahat Özdemir yapmıştır. 350 kişinin izlediği toplantıya Partilerin Yerel Belediye Başkan Adayları katılarak projeleri hakkında halka bilgi sunmuştur. İzmir Çevre ve Orman İl Müdürlüğü tarafından hazırlanarak İzmir Kalkınma Ajansına (İZKA) sunulan “ Mermer Atıklarından İstihdam Sağlamaya Yönelik Eğitim Projesi” ne Karaburun Yarımadası YG-21 proje ortağı olmuştur. Projenin onaylanması durumunda YG21 Projenin sekreteryasını yürütecek, YG-21 Ofisi Proje Ofisi olarak kullanılacaktır . Proje ortağı olarak bildirilen Karaburun Kadınları Agro Turizm Kooperatifi’nin prosüdür gereği uygun ortak koşullarını taşımamasından dolayı proje onaylanmamıştır. 57 Karaburun Belediyesi tarafından İZKA’ya sunulan “ Sağlıklı Yaşlanma”Projesinde Karaburun Yarımadası YG-21 proje ortağı olmuştur. Projenin onaylanması durumunda YG21, projenin duyurulması, iletişimler, kursiyerlerin belirlenmesinden sorumlu olacaktır. Karaburun Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından İZKA’ya sunulan “ Sarpıncık Sabun Atölyesi” Projesinde Karaburun Yarımadası YG-21 proje ortağı olmuştur. Projenin onaylanması durumunda YG-21, Kursiyerlerin seçimi, proje ortakları arasında koordinasyon ve faaliyet raporlarının hazırlanmasından sorumlu olacaktır . Proje ortağı olarak bildirilen Karaburun Kadınları Agro Turizm Kooperatifi’nin prosüdür gereği uygun ortak koşullarını taşımamasından dolayı proje onaylanmamıştır. Karaburun Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından İZKA’ya sunulan “ Bozköy Sanat Köyü “Projesinde Karaburun Yarımadası YG-21 proje ortağı olmuştur. Projenin onaylanması durumunda YG-21, Gençlik Meclisi ve Yıldızlar Grubunun üyelerinin proje kapsamında düzenlenecek olan kurslara katılımının ve etkinlikler kapsamında faaliyetlerde görev almalarının sağlanmasından sorumlu olacaktır. Karaburun Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından İZKA’ya sunulan “ Küçükbahçe Uygulamalı Mesleki Eğitim” Projesinde Karaburun Yarımadası YG-21 proje ortağı olmuştur. Projenin onaylanması durumunda YG-21, Küçükbahçe Bölgesinde yapılan ya da planlanan diğer projelerle ilişkileri oluşturarak, sonuçlanan faaliyetlerin Karaburun Yarımadasında duyurulmasında ve tanıtılmasından sorumlu olacaktır . Proje ortağı olarak bildirilen Karaburun Kadınları Agro Turizm Kooperatifi’nin prosüdür gereği uygun ortak koşullarını taşımamasından dolayı proje onaylanmamıştır. Habitat için Gençlik Derneği 2005 yılından bugüne UNDP, Microsoft ve YG-21 Ulusal Gençlik Parlamentosu ortaklığında 63 ildeki 15 master, 620 gönüllü eğitmen ve 47.000’i aşkın gence bilgisayar okuryazarlığı kazandırmıştır. 20-25 Nisan tarihleri arasında Habitat için Gençlik Derneği ve Fethiye Gençlik Meclisi ortaklığında gerçekleştirilen “ Bilenler Bilmeyenlere Bilgisayar Öğretiyor” Projesi Eğitmen Eğitimi Programına, Gençlik Meclisi üyesi Ahmet Özkan katılmıştır. T.C Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “ Kadın Meclislerinin Yerel Siyasetteki Etkinliklerini” incelemeyi amaçlayan tez çalışması için Karaburun Yarımadası YG-21 Kadın Meclisi üyesi 14 kişi tarafından hazırlanan Formlar 30 Nisan’da T.C Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’ne gönderilmiştir. 03 Nisan’da Habitat İçin Gençlik Derneği’ne, Türkiye çapında yürütülen Her Meclise Bir Gençlik Temsilcisi (HMBGT) Projesi kapsamında Karaburun’da yürütülen çalışmalarla ilgili sunum hazırlanarak gönderilmiştir. 09 Nisan’da YG-21 Eğitim Çalışma Grubu ve Karaburun Sivil İnisiyatif, İlçe Milli Eğitim toplantısına katılmıştır. Toplantıda Okuma yazma bilmeyen öğrenciler için ek ders ve rehberlik desteği önerisi sunulmuştur. Nisan ayı içinde yasadışı olarak toplanan toplam 10 kg Sahlep Soğanına Karaburun, Mordoğan Jandarma Komutanlıkları ve Mordoğan Zabıtası el koymuştur. İlgili birimlere dosyalanarak sunulmuştur. 17-19 Nisan tarihleri arasında Manisa’da yapılan 5. Ege Kadın Buluşması’na Kadın Meclisi üyesi Dr. Selma Mine Erses katılmıştır. Toplantıda Kadın Eğitimi, Kadın İstihdamı ve Kadının Aile İçi İletişimi konuları ele alınmıştır. 08 Mayıs’ta Karaburun Yarımadası YG-21 Kadın Meclisi tarafından İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Eğitim Salonunda düzenlenen, Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür 58 Derneği’nin desteklediği “ Koruyucu Sağlık Eğitimleri” programı kapsamında Doç Dr Türkan Günay tarafından “Menapoz ve Spor” başlıklı sunuş gerçekleştirilmiştir. 09 Mayıs’ta Karaburun Belediyesi tarafından yapılan Çullu Şenliğine Gençlik Meclisi ve Yıldızlar Çalışma Grubu üyeleri destek vermiştir. 15 Mayıs’ta Karaburun Yarımadası YG-21 Kadın Meclisi tarafından İlçe Halk Eğitim Müdürlüğü Salonunda düzenlenen, Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür Derneği’nin desteklediği “ Koruyucu Sağlık Eğitimleri” programı kapsamında Prof Dr. Reyhan Uçku tarafından “ Kalp Hastalıklarından Korunma” başlıklı sunuş gerçekleştirilmiştir. 22 Mayıs’ta Karaburun Yarımadası YG-21 Kadın Meclisi tarafından, İlçe Halk Eğitim Müdürlüğü Salonunda düzenlenen, Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür Derneği’nin desteklediği “ Koruyucu Sağlık Eğitimleri” programı kapsamında Dr. Hatice Şimşek “ Kadınlara Özel Hastalıklardan Korunma” Yard. Doç Dr. Reci Meseri tarafından da “ Sağlıklı Beslenme” başlıklı sunuşlar gerçekleştirilmiştir. 25 Mayıs’ta İğdeleraltı Mevkii’nde Gençlik Meclisi ve Yıldızlar Çalışma Grubu öğrencileri tarafından kıyı temizliği yapılmıştır. 03 Haziran’da Karaburun Çevre Kültür Turizm Birliği Genel Kurul toplantısı yapılmıştır. Birlik Başkanlığına Salman Muhtarı Bülent Gültekin, Birlik Müdürlüğüne Çiğdem Akçura getirilmiştir. Karaburun Çevre Kültür Turizm Birliği Encümen toplantıları (Haziran-Aralık arası ) Karaburun Yarımadası Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezinde yapılmıştır. 09 Haziran’da Halk Eğitim Merkezi Salonunda Karaburun Yarımadası YG-21 Yıldızlar Grubu öğrencileri tarafından hazırlanan, Önder Paker’in yazdığı, Şenay Unsal Dikmen’in yönettiği “ Mutluluk Ülkesi” adlı oyun gündüz öğrencilere, akşam ise yetişkinlere sahnelenmiştir. 15 Haziran’da YG-21 Ulusal Koordinasyonun hazırlayacağı tanıtım kitapçığında yer alması için Karaburun Yarımadası YG-21 etkinliklerine ilişkin CD hazırlanarak gönderilmiştir. 15.Haziran’da Karaburun Yarımadası Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezinde, Şef Adnan TANÇ yönetiminde Karaburun Belediyesi Türk Sanat Müziği Koro çalışmaları başlamıştır. Çalışmalarda YG-21 Kadın Meclisi üyeleri de yer almıştır. 19 Haziran’da T.C Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü’ne Balıkçı Barınaklarında Yapılan Su Ürünleri Avcılığı, Zıpkınla Su Ürünleri Avcılığında Ege Denizindeki Yer Yasakları ve Kültür ve Tabiat Varlıkları Adına Dalışa Yasak Alanlarla ilgili bir yazı gönderilmiştir. İlgili yazıda “Denizlerimizde Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını düzenleyen 2/1 numaralı Tebliğde yer alan Dalışa Yasak Alanların Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını düzenleyen 2/2 numaralı tebliğde bulunmaması sorunların yaşanmasına neden olmaktadır”denmiş, ilgili birimden konunun ele alınarak, sorunun çözümü için ek bir düzenleme ve genel bir bilgilendirmeyle gereğinin yapılması istenmiştir. İlgili dilekçe ve ekleri Karaburun Kaymakamlı ve Jandarma Komutanlığına gönderilmiştir. Ayrıca ilgili dilekçe ve ekleri Karaburun Yerel Fok Komitesi Başkanlığı, Karaburun Çevre Koruma Ünitesi, Mordoğan Belediyesi, Doğa Vakfı, Greenpeace, Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı, Çekül Vakfı, Pirireis Denizcilik Derneği, Ege Doğal Yaşamı Koruma Derneği, 9 Eylül Su Ürünleri Fakültesi, Denizcilik Müsteşarlığı’na gönderilmiştir. 59 22 Haziran’da İmar Kentleşme-Planlama Çalışma Grubu toplantı yapmıştır. İmar Kentleşme-Planlama Çalışma Grubu Koordinatörü Doç Dr. Semahat Özdemir’den Karaburun’daki imar çalışmaları hk bilgi alınmıştır. 24 Haziran’da İZKA’nın proje sonuçları açıklanmıştır. Karaburun Belediyesi tarafından sunulan “ Sağlıklı Yaşlanma” Projesi ile Karaburun Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından sunulan “Bozköy Sanat Köyü” projesi onaylanmıştır. 26 Haziran’da Mordoğan Ayıbalığı Mevkiinde şamandralama çalışması yapılmıştır. 29 Haziran’da UNDP tarafından hazırlanan “İnsani Gelişim Raporu, Türkiye’de Gençlik” konulu hazırlanan ( İlgili proje kapsamında, Karaburun Gençlik Meclisi üyeleri ile de toplantı yapılmış, gençlerin görüşleri rapora eklenmiştir ) kitap YG-21’e gönderilmiştir. 30 Haziran’da Mordoğan Ayıbalığı Mevkiinde eğitim çalışması, kıyı temizliği ve şamandra kontrolü yapılmıştır. Çalışmaya, Gençlik Meclisi üyeleri destek vermiştir. Ayrıca Mordoğan Jandarma Komutanı ve Sahil Güvenlik Komutanı ziyaret edilerek, Tebliğler ve Sahlep Mevzuat Dosyaları sunulmuştur. Karaburun Kaymakamlığı ve Türk Telekom arasında yapılan protokol gereği Halk Eğitim Merkezine kurulan internet ofisi ( 11 Bilgisayar, 11 Sandalye, 1 Dolap, 1 Sehpa, 13 Klavye, 13 Maus ) adres değişikliği yapılarak Karaburun Yarımadası Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezine 02 Temmuz’da taşınmıştır. Bilgisayarların bakım ve onarımı, internet bağlantısı ve ödemeleri Karaburun Kaymakamlığı tarafından yapılacaktır. 19 Haziran’da T.C Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü’ne gönderilen “Avcılık ve Yer Yasakları” nı içeren yazımıza yönelik olarak 06.Temmuz’da T.C Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü’nden “ Tebliğ Değişikliği” konulu gelen resmi yazıda, söz konusu taleplerimizin Tebliğ’in uygulanması ile ilgili hususları görüşmek üzere toplanacak olan Su Ürünleri İstişare Kurulu toplantısında değerlendirileceği belirtilmektedir. 27.Temmuz’da T.C Devlet Bakanlığının 06.07.2009 tarih ve 342 sayılı yazıları kapsamında İzmir Valili tarafından istenen “Gençlik Politikalarının Tespiti ve Koordinasyonu” çalışmaları için Karaburun Yarımadasında yürütülen Gençlik Projeleri kapsamında yapılanlar, istenen proje formatında hazırlanarak gönderilmiştir. Bu çalışmaya Kadın Meclisi destek vermiştir. 27.Temmuz’da Karaburun Kaymakamı YG-21 Kadın Meclisi ve Hayvan Hakları Çalışma Grubu ve Karaburun Belediye Veterinerleri tarafından ziyaret edilerek Karaburun’da yürütülen sokak hayvanlarının rehabilitasyonu çalışmalarının kolaylaştırılması için öneri sunmuş ve değerlendirilmesi istenmiştir. Bu kapsamda yeni bir hayvan barınağının kurulması için hazineden yer tahsisinin yapılması önerisi dikkate alınarak Devlet Hazinesine ait olan bir yerin tahsisi için ( eski mezarlık yanı ) işlemler Karaburun Kaymakamlığı tarafından başlatılmıştır. Konu ile ilgili “Karaburun Hayvan Barınağı” Projesi hazırlık çalışmaları başlamıştır. Fotoğraf Akademisi, Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür Derneği ve Karaburun Yarımadası YG-21 tarafından, 24 Ağustos 02 Eylül tarihleri arasında “Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi” Projesi yürütülmüştür. Proje eğitimlerinin Karaburun Yarımadası Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezinde verildiği çalışmada 12-15 yaş arası 12 çocuğun fotoğraf eğitimleri kapsamında hazırladıkları 3’er fotoğrafı, Karaburun Bilim Kongresi kapsamında sergilenmiştir. Proje sonrasında katılımcı çocuklara katılım sertifikası verilmiş, Barkovizyon gösterisi gerçekleştirilmiştir. Projeye katılan katılımcılara ait çalışmalar Fotoğraf Akademisi 60 tarafından CD formatında çoğaltılarak YG-21 gönderilecektir. YG-21 çalışma örneklerinin dağıtımını üstlenecektir. 27. Ağustos’da İZMİR İŞKUR İl Müdürlüğü’ne Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında Karaburun Kaymakamlığı, Karaburun ve Mordoğan Belediyeleri adına toplam 52 kişilik istihdama yönelik olarak aşağıdaki projeler hazırlanmış ve sunulmuştur. Karaburun Belediyesi çevre düzenleme ve alt yapı çalışmaları için personel gereksiniminin giderilmesi ve istihdam yaratılması projesi; Karaburun Belediyesi’nin personel yetersizliği ve ekonomik nedenlerden kaynaklanan önemli eksikliklerinden biri yarım kalmış çevre düzenlemeleri ve alt yapı çalışmalarının tamamlanmasıdır. Buna bağlı olarak aşağıdaki hizmetler planlanmıştır: 1) Efes ve İncirlikoy mevkilerindeki alt yapının iyileştirilmesi:kanalizasyon sistemi bulunmayan bu iki mevkiinin ana kanalizasyona bağlanabilmesi için gerekli çalışmanın yapılması (1150 m. ana kolektör hattı yapılması amaçlanmaktadır). 2) Mevcut mezarlıkların (eski ve yeni) bakımı ve çevre düzenlenmesi 3) Mevcut 5 çocuk parkının bakımı ve çevre düzenlenmesinin yapılması 4) Hazine tahsisli 42 ada 28 parselde ağaçlandırma çalışmalarının başlayabilmesi için ağaç dikim yeri hazırlığının yapılması (20 kişilik istihdam). Mordoğan Belediyesi Personel İhtiyacının Giderilmesi ve İstihdam Yaratılması Projesi; Personel yetersizliği ve ekonomik nedenlerden kaynaklanan hizmet eksikliklerinden biri olan Mordoğan Belediyesi Çatalkaya Mahallesinde eksik olan alt yapının geliştirilmesi ve bu alanda istihdamın sağlanması amaçlanmıştır.Mevcut plana uygun olarak yol genişletilecek ve istinat duvarı yapılacaktır.Böylelikle: 1)Eğimli olan arazide heyelan önlenecek, 2)Yağmur suları kontrol altına alınacak 3)Ulaşımın düzelmesiyle yangın, ilk yardım gibi konularda kolaylık sağlanacaktır. (28 kişilik istihdam ) Karaburun Köylere Hizmet Götürme Birliği Ağaçlandırma Çalışmaları Projesi; Bu projede Karaburun kırsal bölgesinde üç ayrı mevkide ağaçlandırma çalışması yapılacaktır: 1) Parlak Köyü köy tüzel kişiliğinin bütçesinin yetersiz olması ve işçilik giderlerinin karşılanamamasından dolayı Parlak köyü tüzel kişiliğine ait (hazineden tahsisli) arazide gelir getirici zeytin yetiştiriciliği şimdiye kadar yapılamamış olup bu proje ile 2100 adet bölge iklim ve arazi koşuluna uygun Ayvalık tipi zeytin fidesi söz konusu araziye dikilecektir. 2) Parlak Köyü Sazak altı bölgesine kızılçam ormanı tesis edilecektir. Kaymakamlık Makamınca tahsisi istenilen arazi rüzgar ve su erozyonuna açık bir alandır. Erozyonla mücadelede arazinin kızıl çam dikilerek, orman alanına dönüştürülmesi düşünülmüştür. 3) 2008 yılında yapımına başlanan Karaburun Kaymakamlığı Ormanında eksik kalan ve kurumuş olan fidanlar için tamamlama yapılması gerekmektedir. Orman alanın mülkiyeti hazineye ait olup tahsis işlemi Kaymakamlık Makamına yapılmıştır. Ancak işçi ve finans yetersizliği yüzünden dikilemeyen 1200 adet fidan bu proje kapsamında dikilecektir. ( 4 kişilik istihdam ) 03-06 Eylül’de Karaburun Bilim Kongresi programı kapsamında Karaburun Yarımadası Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezinde Belgesel sunumları gerçekleşmiştir. Belgeseller; Nakit, (Anita Oğurlu, Ahmet Öncü), Silikozis ( Petra Holzer, Selçuk Erzurumlu, Ethem Özgüven), 5 No’lu Cezaevi ( Çayan Demirel), İsyan-ı Nisvan (Melek Özman), Unutulan Söylemin Kahramanları ( Nezaket Tekin, Doruk Demircioğlu), Son Nefesine Kadar ( Mehmet Demir, Sinan Önelge, Özlem Öz, Emre Özkapı, Kaya Özkaracalar, Barış Özkaya, İlke Temeltaş ) 61 04.Eylül’de Çullu Camii Restore çalışmalarını yürütecek Mehmet Parlar ile proje kapsamında görüşülmüştür. 07-12 Eylül tarihleri arasında Karaburun Yarımadası YG-21 Yerleşme ve Mimarlık Tarihi Çalışma Grubu, Yrd. Doç Dr. Sedat Emir koordinatörlüğünde Haseki, Yayla, Salman Köylerinde ve Mordoğan Beldesinde “Kültür Envanteri” projesi kapsamında çalışma yürütmüştür. 11.Eylül’de İŞKUR İzmir İl Müdürlüğü’ne Karaburun ve Mordoğan Belediyeleri, Karaburun Köylere Hizmet Götürme Birliği adına gönderilen projeler onaylanmıştır. Proje 01.10 / 31.12.2009 tarihleri arasında yürütülecektir. Proje kapsamında Karaburun Belediyesi 11 kişi, Mordoğan Belediyesi 24 kişi istihdam etmiştir. Karaburun Köylere Hizmet Götürme Birliği projesi kapsamında 4 kişilik istihdam sağlanamamıştır. Karaburun Yarımadası YG-21, İŞKUR İl Müdürlüğünce onaylanan Karaburun ve Mordoğan Belediyeleri Toplum Yararına Çalışma Projelerinin yürütülmesinde aktif rol üstlenmiştir ( Koordinasyon, Muhasebe, İŞKUR Kayıtları vb.) 26.Eylül’de Mordoğan Ayıbalığı Mevkiinde bulunan Şamandralar çıkarılmıştır. 12.Ekim’de Karaburun’da yapılan kısırlaştırma çalışmalarıyla ilgili basın haberi yapılarak medyaya gönderilmiştir. 16.Ekim’de Karaburun Belediye Salonunda Çevre Kültür Turizm Birliği ve Yerel Gündem 21 tarafından düzenlenen Prof Dr. Şenol Boztok tarafından sunulan “ Sakız Ağacı Yetiştiriciliği” toplantısı yapılmıştır. Karaburun Çevre Kültür ve Turizm Birliği tarafından konuyla ilgili Proje hazırlanması kararı alınmıştır. 22.Ekim’de YG-21 Ofisinde Kadın Meclisi Genel Kurul toplantısı yapılmıştır. Toplantıya İzmir YG-21 Engelliler Çalışma Grubundan Zehra Kınam, Dr. Özden Bizsel katılmıştır. Toplantıda yeni YK belirlenmiş, 2010 Çalışma Programı oluşturulmuştur. 24.Ekim’de Sualtı Araştırmaları Derneği tarafından yürütülen “İzmir İli Karaburun Yarımadası Akdeniz Foku Koruma ve İzleme” Projesi’ne Karaburun Yerel Fok Komitesi olarak, Akdeniz Foku (Monachus monachus) Dataları ve Karaburun Yarımadasında sürdürülen eğitim çalışmalarını içeren rapor ve görsel materyal sunularak yürütülen projeye destek verilmiştir. 27.Ekim’de Lodos Elektrik A.Ş’nin “Karaburun Rüzgar Çiftliği” Projesi çalışmasına yönelik olarak Yayla, Tepeboz, Bozköy, Karaburun Belediyesi, Karaburun Yarımadası YG-21 ve Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür Derneği adına Görüş formları hazırlanarak ilgili firmaya fakslanmıştır. 16-19 Kasım tarihleri arasında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Teşkilatlandırma ve Destekleme Genel Müdürlüğü tarafından Denizli’de düzenlenen “Kırsal Alanda Kadın Çalıştayı” na YG-21 Kadın Meclisi üyesi Zerrin Özirs Öztan katılmıştır. 25.Kasım’da YG-21 Kadın Meclisi tarafından hazırlanan “Şiddetin Toplumsal Boyutu” içerikli ilanlar Belediye Panolarına asılmıştır. 26.Kasım’da “İğdeleraltı Sahil Düzenleme” ve Üniversite öğrencilerine yönelik “ Burs “ katkıları için duyurular hazırlanarak İlçe Merkezine ve İşletmelere asılmış ayrıca konu ile ilgili anonslar yapılmıştır. YG-21 ve Karaburun Sivil İnisiyatif tarafından 2 Öğrenci için Burs katkısı sağlanmıştır. 62 02.Aralık’da Lodos Elektrik A.Ş’nin Çevre ve Sosyal Etki Değerlendirme (ÇSED) toplantısına katılınmış, YG-21 olarak görüş bildirilmiştir. 05. Aralık’da Karaburun Belediyesi adına AB’ne “Alt Yapı” konulu başvurulacak proje için YG-21 tarafından çalışmaları sürdürülen Mevcut Durum Raporundan yararlanılarak taslak bir çalışma hazırlanmış ve Karaburun Belediyesine sunulmuştur. 10. Aralık’da Karaburun Halk Eğitim Müdürlüğü ile 2010 yılında İMEP Projesi kapsamında “Seramik Eğitimi” projesinin hazırlanması ile ilgili görüş alışverişinde bulunuldu. Hazırlanacak proje kapsamında Karaburun’da işsiz olan Seramik Eğitmenine 6 aylık iş imkanı sağlanacak, kurslara katılan katılımcılara (kadınlar ve gençler) meslek eğitiminin dışında 15 TL cep harçlığı verilecektir. 25. Aralık’da Karaburun Mimoza Mevkiinde ölü bir Caretta caretta bulunmuştur. Konu ile ilgili Belediye Zabıtası, Karaburun Yerel Fok Komitesi ve Çevre Koruma Ünitesi ortak bir çalışma sergilemiştir. 30. Aralık’da YG-21 Kadın Meclisi tarafından Kültür ve Sanat Etkinlikleri kapsamında Film ( Güneşi Gördüm ) gösterimi yapılmıştır. ÖZEL KALEM Dergisi’nin “ Yerel Yönetim Ödülleri 2009 “ başlıklı yarışması için Karaburun Yarımadası YG-21 tarafından, Mordoğan Belediyesi adına Ekolojik Planlama Kategorisinde “Mordoğan’da Nergis Çiçekçiliğinin Sürdürülebilir Tarım Yaklaşımıyla İyileştirilmesi ve Kırsal Kalkınmaya Katkısı” , Karaburun Belediyesi adına Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması kategorisinde “Karaburun Yarımadası Kültür Envanteri” ve Başarılı İş Birliği kategorisinde Karaburun ve Mordoğan Belediyeleri adına “Karaburun Yarımadası Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezi” Projesi adına başvuru yapılmıştır. Karaburun İlköğretim ve Lise öğrencilerinin günlük ve dönem ödevleri için Karaburun Yarımadası Gençlik Eğitim ve Kültür Merkezi kitaplığından ve YG-21 ofisi internet ağından araştırma yapılarak destek sağlanmaktadır. Ayrıca ders notlarının fotokopileri ücretsiz olarak çekilmekte ve öğrencilere ücretsiz kırtasiye desteği verilmektedir. Karaburun Yarımadası YG-21 “Hukuk-İnsan Hakları” Çalışma Grubu ve Karaburun Sivil İnisiyatif, Yarımadadaki sorunlara çözüm bulmaya yönelik yerel başvurulara danışmanlık hizmetlerini sürdürmektedir. EGEÇEP’in açmış olduğu ve müdahil olduğu dava sonuçları düzenli olarak YG-21 Panosundan duyurulmaktadır. 2009 yılı içinde Sasko Mevkiinde bulunan ve Akdeniz Fokunun uğrak noktaları olan mağaralar çevresindeki site yönetimlerinin yanlış uygulamaları ( Mağara önüne konulan Merdiven ve Kabin örneği ) engellenmiştir. 2009 yılı içinde Mordoğan Ayıbalığı Mevkiinde bulunan Akdeniz Foku üreme mağarası çevresindeki kayalara yazılan yazılar silinmiş ve yoğun çevre temizliği yapılmıştır. 2009 yılı içinde 25 kez Akdeniz Foku ( Monachus monachus) Gözlemi yapılmıştır. Kanlıkayalar, Aslan Burnu, Sasko, Ayıbalığı Mevkilerinde yapılan gözlemlerde 5 kez Akdeniz Foku gözlenmiş ve video çekimleri yapılmıştır. HAZIRLAYAN; Karaburun Yarımadası Yerel Gündem-21 Sekreterliği 63 ÇİĞLİ-HARMANDALI ÇEVRE PLATFORMU, 2009 yılı ÇALIŞMA RAPORU 1992 yılında İzmir/in çöpüne açılan Harmandalı çöplüğünde bugüne kadar hiçbir sağlık koşulu gözetilmeden, vahşice çöp depolama sürdürülmüştür. Bu depolama 2006 yılına kadar denetimsiz, önlemsiz, halk sağlığı hiçe sayılarak sürdürülmüştür. Bu tarihe kadar örgütsüz halk bireysel başvurularla sorunu çözmeye çalışsa da başarılı olamamıştır. 2006 yılı başında çöpün konutların kapısına dayanması sonucu örgütlenmek zorunda kaldık.Aynı yıl ilk toplantımızda 60 kişiden oluşan (ÇİĞLİ-HARMANDALI ÇEVRE PLATFORMU) NU kurduk.Her mahalle kahvesinde, apartman önlerinde, halkı bilgilendirme toplantıları yaparak halkı sürece katmaya çalıştık. 2007yılı (Şubat başında) İzmir Büyükşehir belediyesi önünde (300 kişilik) kitlesel eylemimizi yaptık. Bu eylemde Belediye başkanı ile görüşemeyince istemlerimizi belirten dilekçemizi diğer yetkililere ilettik. Bu süreçte EGEÇEP bileşeni olduk. Eylemlerimiz ilkeli biçimde sürdü. 3 nisan 2007 de Bu sefer 500 kişilik bir kitleye ulaşarak HARMANDALI BELEDİYESİ ÖNÜNDE davullu, zurnalı Anons aracı ile eylemimizi gerçekleştirdik.Burada da hiçbir yetkili ile görüşemedik. 2007 yılının sonları Harmandalı çöplüğüne çöp dökmeye gelen arabaların yolunu keserek eylemlerimizi sürdürdük. İmza kampanyasında 10,000 in üzerinde imza topladık.Eylemlerimiz sürerken, çöp depolama alanında göstermelik düzenlemeler başladı.Yeni dökülen çöplerin üzeri toprakla örtülmeye, kısacık gaz salınım bacaları dikilmeye başlandı. 2008 yılı boyunca Büyükşehir belediye başkanı Aziz kocaoğlu, nu izledik.Egekent; te bir açılışta kitlesel olarak protesto ettik.Burada Kocaoğlu bize Çöp sorunu ile ilgilendiklerini, çözüm bulmaya çalıştıklarını ifade etti. Biz bu çalışmaları sürdürürken eylemleri kendi siyasi çıkarlarına amaç eden gruplar baş gösterdi. Provakasyonlar başladı. Eylemleri sadece Harmandalı ya sıkıştırmaya çalışıldı. Çiğli nin çok çevre sorunları vardı. Çiğli arıtma tesisleri çevreye zehir saçıyordu. Okul bitişiğindeki binalara, cami minarelerine baz istasyonları kuruluyordu. Çalışmalara tüm Çiğli halkını katmak gerekiyordu. Bu aşamada Harmandalı Çevre sorunları komitesi işlevini kaybetmiş, pasif duruma düşmüştü. Biz bu aşamada komiteden ayrılarak (ÇİĞLİHARMANDALI ÇEVRE PLATFORMU) nu kurduk. ÇİĞLİ- HARMANDALI ÇEVRE PLATFORMU olarak çalışmalarımızı sürdürdük. Baz istasyonlarına karşı yapılan eylemlere destek verdik. Çöplüğün Harmandalından kaldırılacağı basında yer alınca Bekleme devresine girdik Çöpün Buca Kaynaklar bölgesine alınacağı duyumunu alınca, oradaki örgütlenme çalışmalarına katkı sağlamaya çalıştık. İlk toplantıda deneyimlerimizi aktardık. Çalışmalarımız devam ediyor. Harmandalı beldesi son düzenlemelerle Çiğlinin bir mahallesi konumuna geldiğinden, Platformun adını ÇİĞLİ ÇEVRE PLATFORMU OLARAK değiştirme gereği duyduk. Halis Akar-Cebrail Sürücü ÇİĞLİ HARMANDALI ÇEVRE PLATFORMU 64 EFESÇED- Efes Çevre Doğa ve Kültür Derneği 2009 Faaliyet Raporu: *24 ocak: Selçuk'da Uğur Mumcu anıtı önündeki anmaya katıldık. *16 şubat: Bugün gazetesinde Av. A. Ali Cangı ve Senih Özay hakkında yazılan asılsız beyanatlardan dolayı İzmir Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasına katıldık. *27 şubat: Pananos sahilinde yapılan tahribatın fotoğraflarını Taraf gazetesi ve Prof. Turhan Usluya ulaştırdık. *10 mart: İzmir Konak'ta suyun özelleştirilmesine karşı yapılan basın açıklamasına katıldık. *11 mart: Selçuk Öğretmen Evi'nde Eğitimsen'in hazırladığı 8 mart kadınlar günü kutlamasına Efesçed olarak katıldık. *20 mart: İstanbul'da yapılan Dünya Su Forumu dolayısı ile İzmir'de suyun özelleştirilmesine karşı yapılan yürüyüşe Efesçed olarak katıldık. *22 mart: Selçuk'ta yapılan Nevruz şenliklerine destek verdik. *8 nisan: İzmir Tepekule'de yapılan Birlikte Başaracağız toplantısına katıldık. *17 nisan: Dikili'de Beld. Başk. Osman Özgüven'in duruşmasına katıldık.Aynı gün Bergama Beld. Başk. ziyaret ettik. *21 nisan: Koza Altın Madeni Şirketi'nin arkadaşlarımız hakkında açtığı tazminat davası duruşmasına İstanbul'da Sirkeci Adliyesi önünde basın açıklamasına katıldık. *1 mayıs: İşçi bayramına katıldık. *17 mayıs: Allenoi antik kentinde yapılan pikniğe katıldık. *24 haziran: Ankara Adliyesi önünde Efemçukuru arazilerinin kamulaştırılmasına karşı yapılan basın açıklamasına katıldık. *25 haziran: Koza Altın Madeni Şirketi'nin arkadaşlarımız hakkında açtığı tazminat davasına karşı Sirkeci Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasına katıldık. *27 haziran: Selçuk'ta kurulan Cumhuriyet Halk Evi toplantısına katıldık. *31 temmuz: Tunceli'de yapılan Geleneksel Munzur Festivaline Bereket Ana ile katıldık.Evrensel gazetesiyle röportaj yaptık. *27 ekim: Efemçukurunda yapılan arazi keşfine katıldık. *17 kasım: Dikilide Osman Özgüven'i desteklemek amacıyla duruşmaya katıldık. 65 *11 aralık: İzmir Adliyesi önünde yapılan su zammı ve Dicle, Fırat nehirlerinin özelleştirilmesine karşı basın açıklamasına katıldık. *29 aralık: Koza Altın Madeni Şirketi'nin arkadaşlarımız hakkında açıtığı tazminat davasına karşı İstanbul adliye önünde basın açıklamasına katıldık. Efes Çevre Doğa ve Kültür Derneği (Efesçed) olarak bileşeni olduğumuz Egeçep ile birlikte tüm aktivitelerimizi gerçekleştirdik. Bu mücadeleyi veren tüm arkadaşlarımızı kutluyoruz.Özellikle basın açıklamalarında yörük kızı Güllü Şibil (Bereket Ana)e değerli katkılarından dolayı tüm Egeçep bileşenleri adına teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki süreç içinde Efesçed olarak Egeçep ve bileşenleri ile birlikte yurdumuzun her yerinde yapılacak olan çevre ve doğayı koruma mücadelesine elimizden geldiği kadarıyla destek vereceğimizi söyleyebiliriz. Kendi yöremizde özellikle Küçük Menderes havzasındaki kirlenmeye karşı mücadele edeceğiz. K.Menderes Deltasındaki Pamucak sahili için açtığımız davaların takipçisi olacağız. Pananos sahilini aynı şekilde bakir olan karakterini koruyacağız. Selçuk'daki şebeke sularının insan sağlığına verdiği zarara dikkat çekeceğiz.Kamoyunu bilgilendireceğiz. Sökede yapılmak istenen Golf alanlarına karşı mücadele vereceğiz. Efes Antik Kenti'ni tehtit eden Efes Hava alanının trafiğe kapatılması için uğraşacağız. Bayındır'da 19 noktada yapılmak istenen altın madenlerine karşı mücadele edeceğiz. Efesçed kurucularından Tekin Karadağ (Ozan Toprak Dede) Hayat Tv de yayınlanan Çepeçevre programına sazı sözü ve kendi eserleriyle katkı sunacaktır. Son zamanlarda hükümet tarafından maden yasasının kolaylaştırılması için zeytincilik kanunumda önemli tahribatlar yapıldı. Buna karşı büyük bir mücadele vereceğimizi şimdiden beyan ediyoruz. Kıyı yağmacılığına karşı özellikle betonlaşmaya karşı uğraş vereceğiz. Şimdiden tüm Egeçeplilere başarılar diliyoruz.Halkımıza son sözümüz şudur: Doğasını ve çevresini koruyamayanlar geleceklerine de sahip çıkamazlar... EFESÇED-Başkanı Tekin Karadağ 66 GÜZELBAHÇE KÜLTÜR ÇEVRE VE GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ 2009 YILI FAALİYET RAPORU 1-DERNEĞİMİZDE HER HAFTA Perşembe GÜNLERİ YAPILAN ÜYE TOPLANTILARINDAN BAZILARININ DETAYLAR AŞAĞIDADIR. A-Üyeler arasındaki birlikteliği sağlamak için film gösterileri yapıldı. B-5-şubat-2009 da tarım kredi kooperatifinden ziraat mühendisi nesrin hanım konuşmacı olarak getirildi. C-Her partinin belediye başkan adayları derneğimize davet edildi ve üyelerimizle tanıştırıldı. D-21-mayıs-2009 da hipertansiyon ve diyabet adlı sunum D.E.Ü tarafından yapıldı. 2-Yine üyelerimizin birbirlerini iyi tanımalar ve diyaloglarının daha iyi olması için derneğimizde sıklıkla yemek ve kahvaltılar düzenlendi. 3-Toplu biletler alınıp tiyatrolara gidildi. 4-Bileşeni olduğumuz EGE ÇEVRE VE KÜLTÜR PLATFORMU toplantılarına katkı konuldu. 6-İzmir TEMA toplantılarına katılındı. 7-22-mayıs-2009 egeçep,elele hareketi ve gülder eşliğinde efemçukuru altın madeninin çevreye etkileri adlı panel yapıldı. 8-5-haziran-2009 çevre haftası etkinlikleri olarak Güzelbahçe belediyesi,sivil toplum örgütleri ve okullarla birlikte sahil temizliği yapıldı. 9-8-ağustos2009 seferihisar çevre derneğinin düzenlediği orkinos çiftlikleri toplantısına katılındı. 10-Derneğimizde çeşitli kültürel faaliyetlerin yanında çok sayıda kurslara açılmıştır. Kurslarımız halen devam etmektedir. GÜLDER yönetimi adına Cemile Bağcı TÜM EMEKLİLER SENDİKASI (EMEKLİ – SEN) İZMİR BUCA ve BORNOVA SUBELERİ 2009 CALISMA RAPORU 1 – KURULUŞU, AMAÇ VE İLKELERİ Tüm Emekliler Sendikası (EMEKLİ-SEN) Sosyal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı, BağKur ve Özel Sandık emeklilerinden 149 emeklinin Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) onur veren katkılarıyla ülke genelinde yürüttükleri çalışmalar sonucu, 12 Temmuz 1995 tarihinde Ankara’da bir araya gelerek kuruculuğunu gerçekleştirdikleri bir sendikadır. EMEKLİ-SEN örgütlenmesini, Kuruluş Bildirgesinde ifadesini bulan, emeklilerin ekonomik, demokratik, hukuksal, sosyal hak ve çıkarlarının korunup geliştirilmesi ve insan onuruna yaraşır bir yaşamın yaratılması gereksiniminin, vazgeçilmezliği gerekçesine dayandırmıştır. 12 Temmuz 1995 tarihinde kurulan “Tüm Emekliler Sendikası” amaç ve ilkelerini, Tüzüğün 3. maddesinde şu biçimde sıralamaktadır. Emekli-Sen, çoğul etkinlikleri olan bir organizasyondur. Tüm Emeliler Sendikasına katılım, gönüllü olarak yapılır. Herhangi bir kuruluştan emekli olması yeterlidir. Bu sendika etnik gruplara mensup kişilere, ırk, cins, inanç, din, mezhep ve dil ayrımı gözetmeksizin herkese eşit davranır ve aynı hakları sağlar. 67 Bilgi birikimi son derece zengin olan emeklilerin; evrensel hak özgürlüklere, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kararlarına, tüm evrensel anlaşma ve sözleşmelere sahip çıkacağına, sendikal hak ve çıkarlarını en iyi şekilde koruyacağına inanır. Demokrasiye ve insan haklarına dayalı, özgür, eşit ve barışçı ortamda, yine barış içinde birlikte yaşamayı, değişik etnik kökenlerden kaynaklanan kültür çeşitliğini ortak toplumsal zenginlik sayarak, hep birlikte kardeşçe yaşamayı hakim kılar. Tüm Emekliler Sendikası; uluslararası sendikal dayanışma içinde “Türkiye İşçi Sınıfının”, kamu çalışanlarının ve emekçi halkın en güçlü sınıf ve kitle sendikalarında örgütlenmeleri için, bütün bilgi ve birikimlerini kullanarak, çalışanların ekonomik ,demokratik haklarının savaşımına katkı verir. İşçi sınıfının doğal görevi olarak, demokrasi dışı yönetim biçimlerine ve insanlık dışı uygulamalara karşı olur, savaşım verir. Ulusal düzeyde ve sendika içinde, çoğulcu, katılımcı, yasakların olmadığı bir demokrasinin yerleşmesini sağlamak, sendikanın yapısı içinde tabanın söz ve karar sahibi olması ilkesi doğrultusunda, en alt birimden en üst birimlere kadar demokrasinin işlerliğini egemen kılmak ve sendika içi demokrasiye sahip çıkmak temel ilkeleridir. Emekli-Sen; tüm ulusların karşılıklı toplumsal yarar, bağımsızlık ve eşitlik ilkeleri ile sorunlarını güven, dostluk ve anlayış temelinde barışçıl yöntemlerle çözüldüğü, evreni ve içinde yaşayan insanlığı tehdit eden, başta nükleer silahlar ve santraller olmak üzere, tüm silahlanma harcamalarına ve projelerine son verildiği, bu alanlara yapılacak yatırımların insanlığın ve dünyanın yararına yönelik projelere dönüştürüldüğü, tüm canlıların barış içinde yaşayabilecekleri bir dünya amaçlar. Özdeksel ve insani değerlerin yaratıcısı olan emeklerini, yaşamlarının en genç çağlarından başlayarak ülkesine vermiş olan tüm emeklilerin, kaynağını ve gücünü insanca yaşama hakkından alan örgütlü, TÜM EMEKLİLER SENDİKASI (EMEKLİ-SEN); üyelerinin ekonomik, hukuksal, sosyal hak ve çıkarlarını koruyup geliştirmeyi, buna engel olacak her türlü anti-demokratik uygulamalara karşı örgütlülük bilinci içinde demokratik yöntemlerle savaşımı amaçlar. Tüm emekli-sen yukarıda da belirtildiği gibi çevre mücadelesini , Anayasanın 56. Maddesine göre; ''Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.'' Bu anayasa maddesine dikkate alan sendikamızın İzmir şubelerinden bazıları bu amacı gerçekleştirmek amacıyla kurulmuş bulunan EGEÇEP’E katılmış ve egeçep faliyetlerine üyeleri ile katılarak destek vermiştir,ve vermeye devam edecektir. A.Samet Baskak 68 2009 Yılı - ZMO İZMİR ŞUBESİ ÇALIŞMA RAPORU ●Şubemizce 6-24 Nisan 2009 tarihleri arasında düzenlenen ve eğiticiliğini, E.Ü.Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Murat BOYACI ve Yrd. Doç. Dr. Buket KARATURHAN’ın yaptığı 6.Grup Tarımsal Danışmanlık Eğitimi 24 Nisan 2009 günü yapılan sınavla sona erdi. Eğitime devam ederek sınava katılan 19 meslektaşımız yapılan sınav sonunda başarılı olarak Tarım Danışmanlığı Sertifikası almaya hak kazandılar. ●Ziraat, Gıda ve Kimya Mühendisleri Odaları tarafından 26 Nisan 2009 günü Ankara’da Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, Gıda, Bitki Koruma, Tarım danışmanlığı alanında yaptığı yeni düzenlemelere ilişkin yapılan kitlesel basın açıklamasına İzmir’den meslektaşlarımızla birlikte katıldık. Güven Park’ta Oda Genel Başkanımız Dr. Gökhan GÜNAYDIN tarafından okunan basın açıklamasının ardından Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğüne Siyah Çelenk koyma töreni ile eylemimiz sona erdi. ●Şube II. Başkanımız Ahmet TOMAR 27 Nisan 2009 günü Yeni Asır Tv’de İsmail UĞURAL tarafından hazırlanıp sunulan Ekonomi Masası programına katıldı. TOMAR programda Veterinerlik Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Yasa Tasarısı hakkında oda görüşlerimizi aktardı. ●Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi ve Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi tarafından 28 Nisan 2009 günü Oda Şubemiz Eğitim binasında, 26 Nisan 2009 günü Ankara’da yaptığımız Halkın Sağlığı Oyuncak Değildir başlıklı basın açıklamasını İzmir Basını ve Kamuoyuyla paylaştık. ●İzmir Gündoğdu Meydanı’nda TÜRK-İŞ Bölge Temsilciliği, KESK İzmir Şubeler Platformu ve TMMOB İzmir İKK çağrıcılığında yapılacak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Mitingi’ne çağrı için 28 Nisan 2009 günü Konak Kemeraltı girişinde ortak basın açıklaması yapıldı. TÜRK-İŞ Bölge Temsilci Yardımcısı Tuncay KİREÇKAYA tarafından okunan basın açıklamasına Yönetim Kurulu Üyemiz İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●TÜRK-İŞ Ege Bölge Temsilciliği, KESK İzmir Şubeler Platformu ve TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu çağrıcılığında organize edilen 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Mitingi Alsancak Gündoğdu Meydanı’nda yapıldı. Mitinge diğer odalarımız ve üyelerimizle birlikte TMMOB İzmir İKK Pankartı altında kitlesel olarak katıldık.Mitingde TÜRKİŞ Bölge Temsilcisi Mustafa KUNDAKÇI, KESK İzmir Şubeler 69 Platformu Dönem Sözcüsü Dr. Ergun DEMİR ve Yönetim Kurulu Üyemiz TMMOB İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ birer konuşma yaptılar. ● III.Grup Bitki Koruma Ürünleri Reçete Yazma Eğitimimiz 4 Mayıs 2009 Pazartesi günü yapılan sınavla sona erdi. Sınava 35 meslektaşımız katılmış ve sınav sonunda 33 meslektaşımız başarılı olmuştur. ●Emekli meslektaşlarımızla bir araya geldiğimiz onları buluşturduğumuz Geleneksel Emekliler Bahar Buluşması 05 Mayıs 2009 Salı günü eğitim tesisi ve sosyal tesis amaçlı kullanmak üzere satın aldığımız yeni binamızda yapıldı. Şube II. Başkanımız Ahmet TOMAR yaptığı konuşmada meslektaşlarımızla bir arada olmaktan duyduğumuz memnuniyeti ifade etti ve yaptığımız çalışmalar hakkında kısa bilgi verdi. Daha önce adına plaket hazırlattığımız ancak 50. Yıl plaket törenine katılamamış İlhan EYGİ ve Yılmaz ÇETİN ağabeyimize, plaketlerini Şube II.Başkanımız Ahmet TOMAR ve Yönetim Kurulu Yazman Üyemiz Vezan KARABULUT’ttan aldılar. ●Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’ın Bornova Belediye Başkanlığı görevine başlaması nedeniyle Yönetim Kurulu Üyeliğinden istifası sonucunda Yönetim Kurulumuzun 05 Mayıs 2009 tarihinde yapmış olduğu Yönetim Kurulu Toplantısında Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince Şube Yönetim Kurulu Organlarımız aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiştir. Yönetim Kurulu Başkan : Ferdan ÇİFTÇİ II. Başkan : Ahmet TOMAR Yazman Üye : Zehra Vezan KARABULUT Sayman Üye : Fatih ZOR Üye : Yrd. Doç. Dr. Raşit GURBET Üye : Mehmet ÇENGEL Üye : Adnan MERTOĞLU ●Çanakkale Şubemizin 8 Mayıs 2009 günü düzenlenen geleneksel rozet akma törenine Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. Yeni mezun genç Ziraat Mühendisi ve Su Ürünleri Meslektaşlarımıza oda rozetlerinin takıldığı tören öncesinde Oda Başkanımız Dr.Gökhan GÜNAYDIN Su Ürünleri ve Ziraat Mühendisleri Özlük Hakları konusunda konferans verdi. ● E.Ü. Ziraat Fakültesi Kariyer Günlerinde ZMO Genç tarafından organize edilen toplantıda Şube II. Başkanımız Ahmet TOMAR oda çalışmalarımız hakkında bilgi verdi. ●11-15 Mayıs 2009 tarihleri arasında düzenlediğimiz IV.Grup Bitki Koruma Ürünü Reçete Yazma Eğitimimiz 16 Mayıs 2009 günü yapılan sınavla sona erdi. Sınav sonunda Sınava katılan 37 meslektaşımızdan 23’ü başarılı olarak yetki belgesi almaya hak kazanmıştır. ●Turgutlu Çaldağ’da İngiliz Sardes Şirketi tarafından işletilmek istenen Nikel Maden sahası içerisinde yer alan 300-350.000 adet 30 yaşlı Kızılçam ağacının kesilmesinin önüne geçmek ve açıkta Sülfirik asit liçi yöntemi ile işletilecek madenin açılmasını önlemek için Turgutlu da yerel inisiyatiflerin TEMA ile birlikte düzenlediği mitinge diğer odalarımız, EGEÇEP ve ELELE ile birlikte katılarak destek verdik. ● İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından 20Mayıs 2009 günü MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi Özel Günler Salonunda düzenlenen yemekli toplantıda 29 Mart Yerel Seçimleri Sonucunda Belediye Başkanlığı, Belediye Meclis Üyeliği ve İl Genel Meclisi Üyeliği’ne seçilen Mimar, Mühendis ve Şehir Plancısı üyelerimizle bir araya geldik. Toplantının açılışında konuşan Şube Başkanımız İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ, Belediye Başkanı ve Meclis üyesi üyesi meslektaşlarımıza başarılar dilemiş ve önümüzdeki dönem çalışmalarında gereken katkıyı koymaya ve birlikte çalışma koşulları yaratıldığında birlikte çalışmaya hazır olduğumuzu ifade etmiştir. 70 Başkanlarımız ve Meclis üyelerimizde İKK ile bir arada olmaktan duydukları memnuniyeti ve birlikte çalışmaya hazır olduklarını ifade etmişlerdir. ●Ege TV de 20 Mayıs 2009 günü Özgür HANCIOĞLU tarafından hazırlanıp sunulan Gündem Özel programında su konusu tartışıldı. Programa DSİ II.Bölge Müdürü Ayhan SARIYILDIZ, Sulama Kooperatifleri Birliği Başkanı Halis UYSAL, Prof. Dr. Doğan YAŞAR, Hasan ÖZLÜ,Dr. Dursun YILDIZ ile birlikte Şube II. Başkanımız Ahmet TOMAR katıldı. ●İzmir’in Denizcilik Rotasının Belirlenmesi Paneline Şube Başkanımız İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ 21 Mayıs 2009 günü Müjde FM EGE Radyosuna telefonla canlı yayın bağlantısıyla katılarak bu yıl 6.sı düzenlenen VİNOLİVE Zeytin, Zeytinyağı Şarap Ve Teknolojileri Fuarı konusunda bilgilendirme yapmıştır. ÇİFTÇİ ayrıca 3573 Sayılı Zeytinliklerin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’da yapılmak istenen değişikliğin zeytinciliğimize vereceği zararlar konusunu da dile getirmiştir. ●18-22 Mayıs 2009 tarihleri arasında düzenlediğimiz V.Grup Bitki Koruma Ürünü Reçete Yazma Eğitimimiz 23 Mayıs 2009 günü yapılan sınavla sona erdi. Sınav sonunda başarılı olan meslektaşlarımız İl Tarım Müdürlüğünden yetki belgesini alacaklardır. ●İzmir Büyükşehir Belediyesi İZFAŞ Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen ve Şubemizin de desteklediği 6. Vinolive Zeytin, Zeytinyağı Şarap Ve Teknolojileri Fuarı 21 Mayıs 2009 günü açıldı. 21-24 Mayıs 2009 tarihleri arasında profesyonel ziyaretçilere açık olan Fuarda Şubemiz’de standıyla yer aldı. ●Ziraat Fakülteleri Bitki Koruma Bölümlerinin Bitki Koruma Bölüm Başkanları 2009 yılı toplantısı 25-26 Mayıs 2009 günü E.Ü. Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü ev sahipliğinde yapıldı. Toplantının ilk gününe odamız adına Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ ve Antalya Şube Başkanımız Vahap TUNCER katıldılar. ‘’Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ve Depolanması Hakkında Yönetmelik’’, ‘’Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’’ ve ‘’Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı ve Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük’ün görüşüldüğü toplantıda şube başkanlarımız odamız görüşlerini açıkladılar. ● DİSK Ege Bölge Temsilciliğinin işten çıkartılan KENT A.Ş. işçileri için 26 Mayıs 2009 günü düzenlediği DİSK Genel Başkanı Süleyman ÇELEBİ’ nin de katıldığı yürüyüş ve kitlesel basın açıklamasına Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, Yönetim Kurulu yazman Üyemiz Z. Vezan KARABULUT ve üyelerimizle katılarak destek olduk. ●KESK’e yönelik olarak başlatılan baskın ve gözaltları protesto için KESK İzmir Şubeler Platformunun 29 Mayıs 2009 günü Kıbrıs Şehitleri Caddesinde gerçekleştirdiği meşaleli yürüyüşe Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, Yönetim Kurulu Yazman Üyemiz Z. Vezan KARABULUT ve üyelerimizle katılarak destek verdik. ●Şubemiz Klasik Türk Müziği Koromuz Bahar Konserini 29 Mayıs 2009 günü Narlıdere Yaşlı Bakım ve Dinlenme Evi’nde verdi. Şube II. Başkanımız Ahmet TOMAR’ın açılış konuşması ile başlayan, sunuculuğunu oda çalışanımız Banu ONAN’ın yaptığı konser Şef Dr. Gülseren MUNGAN yönetiminde coşku ile gerçekleştirildi. Konsere Yönetim Kurulu Üyemiz Yrd. Doç. Dr. Raşit GURBET ve Şube Sekreterimiz Erman TUTUMLU’da katıldı. ●Türk Halk Müziği Koromuz yaz merhaba konserini 4 Haziran 2009 günü Bornova Belediyesi Ayfer FERAY Açıkhava Tiyatrosu’nda Şef.Adil ARSLAN yönetiminde verdi. Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ ve Bornova Belediye Başkanı Önceki Şube Başkanımız Prof. Dr. Kamil Okyay SINDIR’ın açılış konuşmaları ile başlayan konser koromuz ve solistlerimizin yurdun dört bir yanından seslendirdiği türkülerle coşku içinde gerçekleştirildi. ●5 Haziran Dünya Çevre Günü Basın Açıklaması İKK’yı oluşturan oda birimlerimizin katılımı ile TMMOB Birlik Parkı’nda gerçekleştirildi. Şube Başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ tarafından okunan basın açıklaması sonrasında Parka Manolya Ağacı dikimi yapıldı. 71 ●Şube başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ 5 Haziran 2009 günü Ege Tv’de Özgür HANCIOĞLU tarafından hazırlanıp sunulan ve canlı yayınlanan Ege Finans programına katılmıştır. ÇİFTÇİ programda şubemizin önümüzdeki dönemde gerçekleştireceği çalışmaları aktarmış ve güncel konular olan Mayınlı Araziler, Gıda Yasa Tasarısı Biyogüvenlik Yasa Tasarısı konularında oda görüşlerimizi açıklamıştır. ●Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği tarafından düzenlenen "Zeytin ve Zeytinyağında Evrensel Kooperatifçilik Sempozyumu" için İzmir’de bulunan Oda Başkanımız Dr. Gökhan GÜNAYDIN ile Şube Yönetim Kurulumuz 5 Haziran 2009 akşamı Oda Şubemiz Eğitim salonunda toplantı gerçekleştirildi. Toplantıda oda ve şube çalışmalarımız değerlendirildi. Başkan GÜNAYDIN’ a şube çalışmalarımız hakkında bilgi aktarıldı. ●İzmir İKK tarafından düzenlenen Allianoi Antik Kenti ve Yortanlı, Çaltıkoru barajları gezisi 7 Haziran 2009 günü gerçekleştirildi. Geziye diğer odalarla birlikte Şube II. Başkanımız Ahmet TOMAR ve üyelerimiz katıldı. ●İKK Çevre Haftası Etkinlikleri kapsamında düzenlenen Bakırçay Havzası Tarım ve Çevre Paneli 8 Haziran 2009 günü Bergama Belediyesi Meclis Salonu’nda yapıldı. Oturum Başkanlığını İzmir İl Genel Meclisi Başkanı Serdar DEĞİRMENCİ’nin yaptığı panele panelist olarak Şube II. Başkanımız Ahmet TOMAR katılmıştır. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ NTV de yayınlanan Yeşil Ekran programı için 8 Haziran 2009 günü Tarım Topraklarının tarım dışı kullanılmasına yönelik olarak NTV Yeşil Ekran ekibinin sorularını yanıtladı. ●Bornova Belediyesi’nin 8-9-10 Haziran 2009 tarihlerinde Belediye Meclis Salonunda yapılan Stratejik Plan Yönlendirme Kurulu toplantılarına Şube Başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●Yeni Asır TV’de Engin TATLIBAL’ın sunduğu canlı yayınlanan Haber Masası Programının 11 Haziran 2009 tarihli yayınına Şube II. Başkanımız Ahmet TOMAR katıldı. TOMAR programda Bakırçay Havzası Tarım ve Çevre Paneli konusunda bilgi aktardı. ●İzmir, Ankara, İstanbul ve Bursa Büyükşehir Belediyelerinin faydalanıcı statüsünde olduğu bir Avrupa Birliği Projesi olan İç Göç Entegrasyon Projesinin 11 Haziran 2009 günü Tarihi Havagazı Fabrikası Tesislerinde yapılan stratejik plan toplantısına Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●‘’Veteriner Hizmetleri, Bitki sağlığı, Gıda ve Yem Yasa Tasarısı’’ ile ilgili görüşlerimizi paylaşmak ve ortaklaştırmak amacıyla Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi, Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi ve İzmir Veteriner Hekimler Odası ortak toplantısı12 Haziran 2009 günü İzmir Veteriner Hekimler Odası’nda yapıldı. Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ’ nin katıldığı toplantıya Gıda MO Ege Bölge Şube Başkanı Hülya YILMAZ, KMO Ege Bölge Şube Yönetim Kurulu Üyesi İltekin AKSAKOĞLU, İzmir Veteriner Hekimler Odası adına Başkan Serdar AKTOP, Yönetim Kurulu Yedek Üyesi Yavuz KIZILÖZ katılmıştır. Toplantıda görüşler paylaşılmış ve 17 Haziran 2009 günü Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nde ikinci bir toplantı yapılmasına karar verilmiştir. ●Karşıyaka Belediyesi KENT A.Ş. den işten çıkartılan işçilerle ilgili olarak DİSK EGE Bölge Temsilciliği tarafından düzenlenen eyleme Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ ve üyelerimiz katıldı. ●KESK İzmir Şubeler Platformu tarafından KESK’e yönelik uygulamaları protesto etmek için düzenlenen, Basmane Meydanı’ndan Konak’a yapılan yürüyüş ve kitlesel basın açıklamasına Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ yönetim kurulu üyemiz Z. Vezan KARABULUT ve üyelerimizle katılarak destek verdik. ●İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası tarafından 18 Haziran 2009 günü gerçekleştirilecek Ege Tarım Zirvesi Hazırlık toplantılarıdan Tarımın Genel Sorunları Çalışma Grubu toplantısına Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ ve II. Başkanımız Ahmet TOMAR, Zeytin ve Zeytinyağı çalışma grubu toplantısına yönetim kurulu yedek üyemiz Nejat ÖZİLBEY katılmıştır. Toplantılarda oda görüşlerimizin yazılı metinde yer alması ve Tarım Bakanı Sayın Mehdi EKER’e soru olarak iletilmesi sağlanmıştır. 72 ●‘’Veteriner Hizmetleri, Bitki sağlığı, Gıda ve Yem Yasa Tasarısı’’ ile ilgili olarak Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Gıda Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi, Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi ve İzmir Veteriner Hekimler Odası ortak toplantısının ikincisi 17 Haziran 2009 günü Şubemizde gerçekleştirildi. Toplantıya Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, II. Başkan Ahmet TOMAR yönetim kurulu üyesi Mehmet ÇENGEL, Gıda MO Ege Bölge Şube Başkanı Hülya YILMAZ, KMO Gıda Komisyonu Üyesi Saadet ALTAYLAR, İzmir Veteriner Hekimler Odası adına Yönetim Kurulu Yedek Üyesi Yavuz KIZILÖZ katıldı. Toplantıda ‘’Veteriner Hizmetleri, Bitki sağlığı, Gıda ve Yem Yasa Tasarısı’’ ile ilgili olarak ortaklaştığımız konular tespit edildi. Bu konuların Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ tarafından ortak görüş metnine dönüştürülmesine ve yönetimlerin görüşünden sonra metne son şeklin verilerek ortak basın açıklaması yapılmasına karar verildi. ●İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası tarafından organize edilen ve Tarım Bakanı Sayın Mehdi EKER’in katılımı, ile 18 Haziran 2009 günü Hilton Otelde gerçekleştirilen toplantıya Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ ve II. Başkanımız Ahmet TOMAR katıldı ●Muğla Şubemizin yeni binasının açılışına Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, II. Başkan Ahmet TOMAR ve Sayman Üye Fatih ZOR katıldı. ●Yeni Asır Tv’de Engin TATLIBAL’ın sunduğu canlı yayınlanan Haber Masası Programının 24 Haziran 2009 tarihli yayınına Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ konuk oldu. ÇİFTÇİ programda Çiftçilerin Sulama Kaynaklı Elektrik Borçları, açıklanan 2009 buğday fiyatları, mayınlı araziler konularında oda görüşlerimizi açıkladı ●Önceki Dönemler İl Temsilcilerimizden Hikmet ALPTEKİN’in sunduğu ‘’Ulusal Birliğimiz Açısından Topraksız Köylüler’’ konferansı 24 Haziran 2009 günü Şubemiz Eğitim Tesisinde gerçekleştirildi. Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇi’ nin açılış konuşması ile başlayan konferans katılımcılar tarafından ilgiyle dinlendi ve soru ve katkılarla zenginleştirildi. ●ELELE Hareketi Dönem sözcülüğünü yürüten KMO İzmir Şubesinde 26 Haziran 2009 günü yapılan EFEMÇUKURU köylülerinin de katıldığı Basın toplantısına Şube Başkanımız İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ SKY TV’de 19. Dönem Milletvekillerinden Gönül Alphan SARAY’ın sunduğu canlı yayınlanan ‘’Şeffaf Siyaset’’ programına konuk olmuştur. ÇİFTÇİ programda GDO’lar ve Biyogüvenlik yasa tasarısı, mayınlı araziler, gıda yasa tasarısı ve tarım sektörünün bugünkü durumu konularında oda görüşlerimizi açıklamış ve değerlendirmelerde bulundu. ●1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı çerçevesinde İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından Gemi Mühendisleri Odası İzmir Şubemiz Sekreteryasında bu yıl ikincisi düzenlenen Kartondan Tekneler Yarışı 1 Temmuz 2009 günü Pasaport iskelesinde yapıldı. Yarışma Şube Başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI’ nın açılış konuşmaları ile başladı. Şubemiz Yüzen İnek İsimli Teknesiyle katıldığı yarışta 5. olmuş ve Alper DURMUŞ, Tolga TEKÖN, Erman TUTUMLU, Yeliz SÖNMEZLER, Banu ONAN, Fatih ZOR ve Z. Vezan KARABULUT’tan oluşan ekibiyle En İyi Kostüm Ödülü’nü almıştır. ●Sivasta yakılarak katledilen insanlarımızı 16 yılında bir kez daha andık ve Sivas katliamını unutmayacağımızı alanda bir kez daha haykırdık. Alevi Bektaşi ve Yöre Dernekleri Platformu tarafından düzenlenen mitinge Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, Yönetim Kurulu Üyemiz Z. Vezan KARABULUT ve üyelerimizle birlikte TMMOB Pankartı altında katıldık. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ 6 Haziran 2009 günü Bornova Belediyesi Meclis Salonunda yapılan Bornova Belediyesi Stratejik Plan Hazırlık Toplantısına katıldı. ●‘’İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’’ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU’ nun çağrısı ile ilk kuruluş toplantısını 6 Haziran 2009 günü Tarihi Havagazı Fabrikası Tesisinde İzmir’in tüm kesimlerinin katılımı ile gerçekleştirdi. 73 Toplantıya TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu adına davet edilen Şube Başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●Karşıyaka Belediyesince İşten atılan 300 KENT A.Ş. işçisinin direnişlerinin 72. gününde onlara destek olmak ve sorunun çözümü için çaba harcamak üzere DİSK Ege Bölge Temsilciliği tarafından 8 Haziran 2009 günü düzenlenen bilgilendirme toplantısına Şube Başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin 09 Temmuz 2009 günü Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda yapılan 2008-2009 öğretim yılı mezuniyet törenine Şube Başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ÇİFTÇİ törende yaptığı açılış konuşmasında TMMOB ve bağlı odaları hakkında kısa bilgi verdi ve genç mühendislere odalarına üye olmalarını ve bundan sonraki yaşamlarında odalarının hep yanlarında yer alacağını ifade ederek sağlık ve mutluluk dileklerini iletti. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ 21 Temmuz 2009 günü Yeni Asır Tv’de Engin TATLIBAL’ın hazırlayıp sunduğu canlı yayınlanan Haber Masası programına konuk oldu. ÇİFTÇİ programda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından açıklanan Havza Bazlı Desteklemeler konusunda oda görüşlerimizi açıkladı. ●Uzun yıllar İzmir Kent gündeminde önemli tartışmalara neden olan İzmir - Çeşme Otoyolu’nun devamı olarak İkiztepeler – Konak – Halkapınar İzmir kent içi geçişi projesi “Kordonyolu” ile ilgili imar planları, şehircilik bilimine, planlama ilkelerine ve kentin kimliğine aykırı olması nedenleriyle yargı tarafından iptal edilmiş ve Alsancak Viyadükleri olanca çirkinliği ile on yıldır İzmir gündemini meşgul etmektedir. Sözkonusu viyadüklerin yıkılması ve bir kısmının Alsancak Limanı’na bağlanması taleplerini içeren basın açıklaması TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından 22 Temmuz 2009 günü Şubemiz Lokal ve Eğitim Tesisi’nde yapıldı. Basın açıklaması Şube Başkanımız, İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ tarafından okundu. Çiftçi Basın açıklamasından sonra viyadüklerin bulunduğu alanda EGE Tv’nin sorularını yanıtladı. ●Karşıyaka Belediyesinde işten çıkartılan KENT A.Ş. işçileri ile ilgili olarak 21Temmuz 2009 günü Karşıyaka Belediyesi ile yapılan görüşmeye Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●Bornova Belediyesi Stratejik Plan Geliştirme Kurulu’nun 21 Temmuz 2009 tarihinde yapılan toplantısına Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●Şube II. Başkanımız Ahmet TOMAR 23 Temmuz 2009 günü Yeni Asır Tv’de Engin TATLIBAL’ın hazırlayıp sunduğu canlı yayınlanan Haber Masası programına katıldı. TOMAR Programda Tarım Havzalarından 11. Bölgeye ilişkin bilgiler verdi. ●EGE TV ‘de Özgür HANCIOĞLU’nun hazırlayıp sunduğu Ege Finans programının 28 Temmuz tarihli yayınına II. Başkan Ahmet TOMAR katıldı ve sulamada yap işlet devret konusunda bilgilendirmede bulundu. ●Yönetim Kurulumuz 29 Temmuz 2009 günü Buca Belediye Başkanı Ercan TATIYI ziyaret etti. Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, II. Başkan Ahmet TOMAR, Yönetim Kurulu Üyeleri Fatih ZOR ve Yrd. Doç. Dr. Raşit GURBET’in katıldığı ziyarette başkanı kutlayarak çalışmalarında başarılar diledik. Ayrıca Buca Belediyesi Park ve Bahçeler Şube Müdürlüğü’nde çalışan meslektaşlarımızın sorunlarını aktardık ve çözüme yönelik taleplerimizi ilettik. ●TMMOB İzmir İKK Öğrenci komisyonu tarafından gerçekleştirilen öğrenci anketi sonuçları Şube Başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ tarafından 29 Temmuz 2009 günü bir basın bülteni ile kamuoyuna açıklandı. ●Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen Havza Bazlı Desteklemeler Tanıtım Toplantısı 30 Temmuz 2009 günü İzmir İl Tarım Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda yapıldı. Toplantıya Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ ve II. Başkanımız Ahmet TOMAR katıldı. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ 31 Temmuz 2009 Cuma günü TRT Radyo 1 ‘de yayınlanan Hayat Bilgisi programına katılarak TMMOB İzmir İKK Öğrenci anketi sonuçları hakkında bilgilendirme yaptı ve değerlendirmede bulundu. ●Çandarlı Belediyesi tarafından 13. Çandarlı Festivali kapsamında 1 Temmuz 2009 günü ’Zeytin, Zeytinyağı Kültürü ve Yaşamsal Önemi’’ konulu söyleşi düzenlendi. Söyleşiye Belediye’nin daveti üzerine Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. 74 Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Dr. Mustafa TAN’ ın başkanlık ettiği söyleşiye ÇİFTÇİ’nin yanı sıra UZZK Yönetim Kurulu Üyesi Murat NARİN ve TARİŞ Eski Genel Müdürü Dr. Ahmet ÇETİNBUDAKLAR katıldı. Söyleşi dinleyicilerden büyük ilgi gördü. ●İzmir İnciraltı bölgesini turizme ve yapılaşmaya açan İzmir İnciraltı Turizm Merkezi 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyonu hakkında Şehir Plancıları ve Mimarlar Odamız tarafından açılan dava ile ilgili TMMOB İzmir İKK basın açıklaması 4 Ağustos 2009 günü Şehir Plancıları Odasında yapıldı. Basın açıklamasında dava gerekçeleri paylaşıldı ve açılan davaların iki odamız tarafından açılmasına karşılık bu davaların İzmir İKK’nın davası olduğuna vurgu yapıldı. Basın Açıklaması Şube Başkanımız İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ tarafından okundu. ●İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu 6 Ağustos 2009 günü Tarihi Havagazı Fabrikası Tesisleri’nde yapıldı. Toplantıya Şube Başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●İzmir İKK 7 Ağustos 2009 günü Bayraklı Belediye Başkanını ziyaret etti. Ziyarete Şubemiz adına Şube Başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. Toplantıda yeni kurulan Bayraklı Belediyesinin çalışmaları hakkında, özellikle Kentsel Dönüşüm konusunda görüşme yapıldı. ●GDO’YA Hayır Platformu İzmir Bileşenleri Toplantısı 10 Ağustos 2009 günü şubemizde yapıldı. Toplantıda sürece ilişkin bilgilendirme yapıldı, 18 Ağustos 2009 günü basın açıklaması yapılması, Uluslar arası İzmir Fuarı’nda Mısır Balonu’nun sergilenmesi ve imza standı açılması, Platformun dönem sözcülüğünün ZMO İzmir Şubesi tarafından, koordinatörlüğün ZMO İzmir Şube Yazmanı Z. Vezan KARABULUT tarafından yürütülmesi kararlaştırıldı. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ Bornova Belediyesi Kent Konseyi Toplantısına katıldı. Bornova Belediyesi Kent Konseyinin 11 Ağustos 2009 günü Belediye Meclis Salonu’nda yapılan ilk toplantısına Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●İzmir İl Genel Meclisi İmar Komisyonu Başkanı Hüseyin MUMCUOĞLU 11 Ağustos 2009 günü Şube başkanımız İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ’yi ziyaret etti. MUMCUOĞLU Ziyarette 1/25.000 ölçekli Çeşme Revize İmar çalışmaları konusunda bilgi aktardı. Ayrıca İmar Komisyonunun odalarla yaptığı ortak çalışmalar nedeniyle Çeşme Belediye başkanının İmar komisyonu başkanı ve TMMOB’ye bağlı meslek odaları ile ilgili olarak basına suçlayıcı demeçler verdiğini aktardı. ÇİFTÇİ, sayın MUMCUOĞLU’na bu suçlamalara basın yoluyla yanıt verileceğini ve İl Genel Meclisi İmar Komisyonuna destek olunacağını ifade etti. ●İzmir İl Koordinasyon Kurulu Metro İnşaatı, İzmir Büyük Kanal Projesi, İnciraltı gibi Kent gündemine ilişkin konuları görüşmek üzere 11 Ağustos 2009 günü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU’nu ziyaret etti. İzmir İKK bileşenlerinin katıldığı toplantıya Şube başkanımız İzmir İKK Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ katıldı. ●Oda II. Başkanımız Dr. Turhan TUNCER 14 Ağustos 2009 günü şubemizi ziyaret etti ve tadilatı devam eden Lokal ve eğitim tesisimiz ile ilgili incelemede bulundu. II. Başkanımız Dr. Turhan TUNCER’e Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ çalışmalarla ilgili bilgi aktardı. ●14 Ağustos 2009 günü Seferihisar’da gerçekleştirilen ve TMMOB’ye bağlı odaların İzmir Birimlerinin katıldığı CİTTA SLOW(Sakin Şehir) bilgilendirme toplantısı yapıldı. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç SOYER’in daveti üzerine gerçekleştirilen toplantıya Şubemizi Ziyaret eden Oda Genel Merkez II. Başkanımız Dr. Turhan TUNCER, Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, Yönetim Kurulu Yazman Üyemiz Z. Vezan KARABULUT katıldı. ●Oda Genel Başkanımız Dr. Gökhan GÜNAYDIN 15 Ağustos 2009 günü Akhisar’da HALKEVLERİ tarafından düzenlenen Çiftçi Buluşmasına katılarak tarımın genel sorunları ve uygulanan tarım politikaları konusunda ilgi ile dinlenen bir konuşma yaptı. Buluşmaya katılan diğer konuşmacılar Türkiye Sulama Kooperatifleri Birlik Başkanı Halis UYSAL ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Metin ÖZUĞURLU oldu. Toplantıya Oda II. Başkanımız Dr. Turhan TUNCER, Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ ve Denizli Şube Başkanımız İbrahim GÜR ve Denizli’li meslektaşlarımız katıldı. 75 Oda Başkanımız Dr. Gökhan GÜNAYDIN Akhisar dönüşü tadilatı devam eden Lokal ve Eğitim tesisimizi yerinde inceleyerek Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ’den bilgi aldı. ●GDO’ya Hayır Platformu İzmir Bileşenleri Basın Toplantısı 18 Ağustos 2009 Salı günü şubemizde yapıldı. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ 18 Ağustos 2009 günü şubemizde Ege TV muhabirinin GDO’ larla ilgili sorularını yanıtladı. ●Bornova Kent Konseyi’nin 20 Ağustos 2009 Perşembe yapılan Genel Kurulunda Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ Bornova Kent Konseyi Başkanlığına seçildi. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ 24 Ağustos 2009 Pazartesi günü Gazeteci Oya PARDAK tarafından sunulan ve canlı yayınlanan SKY TV-Haberaktif programına katıldı. ÇİFTÇİ programda Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar konusunda Odamızın görüşlerini aktarmıştır. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, 24 Ağustos 2009 Pazartesi İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu toplantısına katıldı. ●Genetiği değiştirilmiş organizmalara dikkat çekmek, kamuoyunu bilgilendirerek kamuoyu oluşturmak amacıyla GDO’ya Hayır Mısır Balonu 31 Ağustos 2009 günü İzmir Fuarına kuruldu. Kültürpark Arkeoloji Müzesi önündeki havuz kenarında kurulan balon 3 gün süreyle Fuarda sergilenecek, GDO’ya Hayır Platformu İzmir Bileşenleri tarafından İmza standı açılacak ve bilgilendirici el ilanları dağıtılacaktır. Meslektaşlarımızı ve tüm İzmirlileri standımıza bekliyoruz. ●Meslektaşımız ve üyemiz Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İNCE’yi 31 Ağustos 2009 günü makamında ziyaret ettik. Ziyarete Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, II.Başkan Ahmet TOMAR, Yönetim Kurulu Yazman Üyemiz Z.Vezan KARABULUT ve Yönetim Kurulu Üyemiz Yrd. Doç. Dr. Raşit GURBET katıldı. ●Şube Yönetim Kurulu Yazman Üyemiz Z. Vezan KARABULUT 11 Eylül 2009 günü TRT Radyo 1’de canlı yayınlanan Yeşil BAKIŞ Programına katıldı. Karabulut programda GDO’lar konusunda görüşlerimizi açıkladı. ●12 Eylül Askeri Faşist Darbesini protesto etmek amacıyla düzenlenen 12 Eylül Yargılanacak Yürüyüşüne katıldık. ●Şubemizce 31 Ağustos 18 Eylül 2009 tarihleri arasında düzenlenen ve eğiticiliğini, E.Ü.Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Murat BOYACI ve Yrd. Doç. Dr. Buket KARATURHAN’ın yaptığı 7.Grup Tarımsal Danışmanlık Eğitimi 18 Eylül 2009 günü yapılan sınavla sona erdi. Sınav sonunda eğitime katılan 24 meslektaşımız başarılı olarak sertifika almaya hak kazandı. Sınava Bakanlık gözlemcisi olarak katılan TEDGEM Yayım Dairesi Başkanı Habip ÇADIRCI sınava katılan meslektaşlarımızın Tarımsal Danışmanlık sistemi ve eğitimler konusundaki sorularını yanıtladı ve Bakanlığın yapacağı yeni düzenlemeler konusunda bilgi aktardı. Meslektaşlarımızda eğitimden memnuniyetlerini belirttiler ve eğitimin kendileri için çok yararlı olduğunu söylediler. Sayın Çadırcı’nın 2010 yılından itibaren eğitimlerin kaldırılacağı ve merkezi sınavın getirileceği şeklinde yaptığı açıklamayı Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ, eleştirdi ve yapılacak düzenlemeyi doğru bulmadığını ifade etti. ÇİFTÇİ meslektaşlarımızın aldıkları eğitimlerde edindikleri bilgi ve deneyimlerle üreticiye yararlı olabileceğini burada asıl belirleyici olanın sınav değil eğitim olduğunu ifade ederek asıl kaldırılması gerekenin sınav olduğunu belirtti. Odamızın konuyu takip ederek, yanlıştan dönülmesi konusunda gerekli katkıyı koyacağını ifade etti. Şube başkanımızın bu görüşleri Eğitimi veren hocalarımız ve eğitime katılan meslektaşlarımız tarafından da desteklendi. ●GDO’ya Hayır Platformu İzmir Bileşenlerinin düzenlediği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL tarafından verilen ‘’İnsan Beslenmesinde Yağların Önemi ve GDO’lar’’ konferansı 25 Eylül 2009 günü Ahmet Priştina Kent Arşivi ve Müzesinde gerçekleştirildi. 76 Şube başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ’nin açılış konuşması ile başlayan konferans katılımcılar tarafından büyük bir dikkatle ve ilgiyle izlendi. Sonuna kadar katılımcıların ilgisinin dağılmadığı konferans üç saat sürdü. Konferansa meslektaşlarımız diğer bileşenlerimiz ve Şube II.Başkanımız Ahmet TOMAR ve Yönetim Kurulu yazman üyemiz platform İzmir Sözcüsü Z. Vezan KARABULUT katıldı. Önceki Şube başkanımız Bornova Belediye Başkanı Prof.Dr. Kamil Okyay SINDIR’ da konferansa katılarak platforma desteğini ifade etti. ●Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ 26 Eylül 2009 günü Efemçukuru Üzüm Festivali ve Gödence Ulusal Tarım Başarı Ödülleri törenine katıldı. ●Şubemizce 28 Eylül- 16 Ekim 2009 tarihleri arasında düzenlenen 8.Dönem Tarımsal Danışmanlık Eğitimimiz 28 Eylül 2009 günü Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Buket KARATURHAN eğiticiliğinde başladı. Eğitimin başlangıcında Şube Başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ eğitime katılan meslektaşlarımıza eğitim ve oda çalışmalarımız özellikle özlük haklarımız konusunda bilgi vermiş ve sorularını yanıtlamıştır. ● TEKEL’in özelleştirilerek satılması sonucunda ismi değiştirilerek Tütün, Tütün Mamulleri Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü A.Ş.(tta) ne bağlı İzmir Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğünde çalışan 16 Tütün Teknoloji Mühendisi arkadaşımızın topluca tayinlerinin çıkartılmasını 29 Eylül 2009 günü şubemizde yaptığımız basın açıklaması ile protesto ettik. Şube başkanımız Ferdan ÇİFTÇİ tarafından okunan basın açıklamasına II. Başkanımız Ahmet TOMAR ve tayini çıkan arkadaşlarımız katıldılar. 13 Aralık 2009 Tarihinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde Gn Kurul ve 14. Aralık 2009 tarihinde ise ZMO Şube Binasında yapılan şube seçimleri sonunda yeni yönetim kurulu aşağıdadır FERDAN ÇİFTÇİ BAŞKAN ZEHRA VEZAN KARABULUT II.BAŞKAN HARUN RAŞİT UYSAL YAZMAN FATİH ZOR SAYMAN NEJAT ÖZİLBEY Ü YE RAŞİT GURBET ÜYE NİLGÜN YAŞARAKINCI ÜYE 77 78 TEHLİKELİ GEMİ SÖKÜMÜNÜ ÖNLEME GİRİŞİMİ * Greenpeace, ÇHD İzmir Şubesi, İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi, Doğal ve Kültürel Çevre İçin Yaşam Girişimi, DİSK-Limter İş Sendikası, TÜRKİŞ-Petrol-İş Aliağa Şubesi, İzmir Tabip Odası, TMMOB Çevre Müh.Odası İzmir Şubesi, TMMOB Gemi Müh.Odası İzmir Şb., TMMOB Kimya Müh.Odası Ege Şb. TMMOB Ziraat Müh. Odası İzmir Şb.,TMMOB Elektrik Müh.Odası İzmir Şubesi, European Platform On Shipdreaking (Avrupa Gemi Söküm Platformu) *Tehlikeli Gemi Sökümünü Önleme Girişimi, bir EGEÇEP (Ege Çevre ve Kültür Platformu) bileşenidir. 13 Ocak 2009 günü gemi söküm tesislerinde, gemilerden sökülen kabloların yakılışı fotoğraflanarak tespit edilmiştir. Ancak, İzmir Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’ne e-posta ile durum bildirilmiş olmasına karşın, herhangi bir işlem yapılmamıştır. Olay izlenmiş ve gemi sökümcülerle yapılan görüşmede, “kabloları kendilerinin yakmadığı, satın alan hurdacıların yakma işlemini alanlarına yakın yerlerde yaptıklarını” söylemişlerdir. Gemi söküm tesisleri konusunda, Avrupa Gemi Söküm Birliği etkin olarak çalışmakta ve atıkları giderildikleri tesislere kadar izlemektedirler. Bu konuda yapılan çalışma kitapçığı ekte verilmiştir. Gemi Geri Dönüşün Derneği’nden alınan atık miktarları ile ilgili tablolar ektedir. Gemi Geri Dönüşüm Derneği Atık Yönetim Merkezi ekipleri tarafından söküm öncesinde gemilerde tespit olunan: Tehlikeli maddelerle kirlenmiş absorbanslar, Tehlikeli maddelerle kontamine olmuş her nevi madde, Piller, aküler, Freon gazları, Ecza atıkları, tıbbı atıklar Asbest içeren klingirik conta ve salmastralar Elektronik/elektrik ıskarta ekipmanlar, toplanarak, geçici depolama istasyonuna taşınmakta, sınıflama sonrası, Ulusal Atık Taşıma formları ile periyodik olarak lisanslı bertaraf ve geri dönüşüm tesislerine tesislere sevk edilmektedir. 79 2007 Yılında, sevk edilen atık miktarı: 1615 ton 2008 Yılında sevk edilen atık miktarı: 1476 tondur. 2002-2008 Yılları arasındaki 7 yılda, tesislerimizde sökülen ortalama gemi tonajı 147.000 tondur. 2009 yılında 250.000 ton seviyesine ulaşılmıştır. 2009 YILI ATIK KODU AÇIKLAMASI ,MİKTARI VE BERTARAF ŞEKİLLERİ AÇIKLAMASI ATIK KODU (EWC) 17 06 01 15 02 02 15 01 10 BERTARAF ŞEKLİ TON Asbest içeren yalıtım malzemeleri Tehlikeli maddelerle kirlenmiş absorbanslar Tehlikeli maddelerin kalıntılarını içeren ya da tehlikeli maddelerle kirlenmiş ambalajlar Diğer hidrolik yağlar 245.23 17.31 D-10 17 04 10 R-1 Ek yakıt 2037.98 R-9 Yeniden kullanım Iskarta ekipmanlardan çıkartılmış tehlikeli parçalar 0.52 R-4 Metallerin geri dönüşümü Yağ katran ve diğer tehlikeli maddeler içeren kablolar Kurşunlu piller 444.3 R-4 Metallerin Geri dönüşümü 5.09 R-4 Metallerin geri dönüşümü 18 01 08 dışındaki ilaçlar Yakıt Atıkları (karışımlar dahi) Ömrünü tamamlamış Lastik 1.54 16 06 01 18 01 09 13 07 03 16 01 13 Yakma 2.06 13 01 13 16 02 15 D-5 Düzenli depolama 7889.58 D-10 Yakma R-1 Ek yakıt 17.22 Geri dönüşüm 80 TBMM BAŞKANLIĞINA VERİLEN SORU ÖNERGELERİ VE YANITLARI ALLIANOI SORU ÖNERGESİ, YANITI VE BASIN AÇIKLAMASI TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA, Aşağıdaki sorumun Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul GÜNAY tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 23.10.2007 Ufuk URAS ÖDP Genel Başkanı İstanbul Milletvekili İzmir İli Bergama İlçesi Paşa Ilıcası Mevkii’nde yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkartılan Allianoi dünyanın en önemli antik sağlık merkezlerinden biridir. Önemi konu ile ilgili bütün otoriteler tarafından kabul edilmiş olan Allianoi, sulama amaçlı Yortanlı Barajı’nın göleti altında kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Korumakla yükümlü Bakanlığınız, 2006 yılına kadar ruhsat vererek çalışmalara destek olmuştur. Ancak 2006 yılında ekonomik desteği kesmiş, halkın ve yerel yönetimlerin katılımı ile kazıya devam edilmiş iken, 2007 için kazı ruhsatı vermeyerek kültür varlıklarının çıkartılmasını engellemiştir. 1. Bakanlık kendisini, evrensel kültür mirası olan Allianoi’u korumakla yükümlü hissetmiyor mu ? 2. Bakanlığınız, Bergama’da bulunan dünyanın en önemli sağlık merkezlerinden Allianoi’a 2007 kazı sezonunda, 1994 yılından bu yana verdiği kurtarma kazı ruhsatını neden vermedi? 3. DSİ’nin ileri sürdüğü, üzerinin mille kapatılması önerisi için kaç komisyon kuruldu? Birinci ve ikinci bilim komisyonları mil ile kapatılmasının mümkün olmadığını ortaya koydukları halde, üçüncü komisyon kurma gereği neden duyuldu. Mil ile kapatılması konusunda bilim komisyonlarının raporları neden kamuoyundan saklandı? Mil ile kapatılma raporu alınana kadar, bu komisyonları değiştirmeyi mi düşünüyorsunuz? Dünyada daha önce koruma uygulaması olarak böyle bir uygulama yaşandı mı? Sivil Toplum Kuruluşları’nın alternatif teknik projeleri neden göz ardı ediliyor? 4. Kurtarma kazısı için Türk–Avrupa Delegasyonu’ndan yardım teklifi geldi mi? Geldi ise neden geri çevrildi? KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TARAFINDAN VERİLEN CEVAP CEVAP 1:Bakanlığımız Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 63üncü maddesi, 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu hükümleri çerçevesinde, kültür ve tabiat varlıklarını korumakla yükümlüdür. Yurt içinde ve dışında kültür mirasının korunmasına yönelik pek çok proje yürütülmektedir. Yortanlı Barajı’na ilişkin ilk bilgi, DSİ II. Bölge Müdürlüğü tarafından Bergama Müzesi Müdürlüğü ve ilgili Koruma Bölge Kurulları Müdürlüğüne 1993 yılında iletilmiştir. Bakanlığımız ile DSİ Genel Müdürlüğü arasında ilki 1994 yılında imzalanan ve 2006 yılına kadar her yıl yenilenen protokoller kapsamında 1994 yılında başlamak üzere DSİ genel Müdürlüğünden 81 aktarılan ödenekle Bergama Müzesi Müdürlüğü, tarafından üniversitelerin ilgili bölümlerinden bilim insanlarının katılımıyla kurtarma kazıları yapılmıştır. CEVAP 2: Günümüz arkeoloji bilimi anlayışına uygun olarak kazı başkanlarının çok önemli bir kısmı kazı çalışmalarından ziyade koruma ve belgeleme çalışmalarına ağırlık vermektedir. Bugün hiçbir koruma önlemi alınmadan kazılmak suretiyle açığa çıkarılan kültür varlıklarının tabiat şartları ve canlıların olumsuz etkilerine maruz kalarak tahrip oldukları Bakanlığımız yetkilileri ve bilim insanlarınca üzülerek tespit edilmektedir. Allianoi Antik Kent’inde 1994 yılından bu yana Bergama Müzesi Müdürlüğü Başkanlığında Kurtarma kazıları yapılmaktadır. 2007 yılında, 1994 yılından bu yana alanda yapılan çalışmaları değerlendirmek üzere bir inceleme komisyonu oluşturulmuştur. Bu komisyonun önerisi çerçevesinde, 2007 yılı için antik kentte yeni alanlar açılmadan koruma, belgeleme ve arkeolojik – jeofizik çalışmaları yapılması için Bergama Müzesi Müdürlüğü Başkanlığındaki bir bilimsel heyete çalışma izni verilmiştir. Halen alanda verilen izin kapsamında çalışmalar sürdürülmektedir. CEVAP 3: Allianoi Antik Kenti’nde bugüne kadar toplam üç bilim komisyonu oluşturulmuştur. Komisyonlar antik kentin mille örtülmesi önerisi getirilmesi amacıyla değil, uygulanabilecek koruma önlemlerini tespit amacıyla teşekkül ettirilmiştir. İlk komisyon, 2005 yılında oluşturulmuş ve raporunu İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kuruluna sunmuştur. Ancak ilgili Koruma Bölge Kurulunun kararına dayanılarak, 2006 yılında ikinci komisyon oluşturulmuştur. İkinci komisyonun hazırlamış olduğu koruma yöntemlerini içeren rapor ilgili Koruma Bölge Kurulunda değerlendirilmiş olup, alınan karar gereği DSİ Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Yortanlı Baraj Baraj Göl Alanı Paşa Ilıcası Kazı Alanının Korunması Tatbikat Projesi” hakkında bilim komisyonun ilave görüşü istenmiştir. Bu aşamada, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 04/10/2006 tarihli ve 717 sayılı ilke kararı yürürlüğe girmiş olup, bu karar gereğince 03/07/2007 tarihinde üçüncü bilim komisyonu teşekkül ettirilmiştir. Oluşturulan üçüncü bilim komisyonu, hazırlamış olduğu raporu İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna ve Bakanlığımıza sunmuştur. Rapora dayanılarak Kurulda, bilim komisyonun net görüşü doğrultusunda korumaya ve uygulamaya yönelik proje hazırlanmasına , belgeleme, rölöve vb. çalışmaların kurula iletilmesine ve Kuruldan uygun görüş alınmadan alanda hiçbir inşai ve fiziki müdahalede bulunulamayacağına karar verilmiştir. Sivil Toplum Kuruluşlarının alternatif koruma önerileri üzerinde , her biri mesleklerinde ihtisas sahibi olan akademisyenler tarafından oluşturulan Bilim Komisyonunca gerekli değerlendirmeler yapılmış ve uygulanabilirliliği en yüksek koruma önerisi ilgili Koruma Bölge Kuruluna sunulmuştur. CEVAP 4: 2007 yılında alanda, kurtarma kazısı yerine , belgeleme, koruma ve arkeolojikjeofizik çalışmaları izni verilmiştir. Söz konusu çalışmalar için gerekli ödenek DSİ Genel Müdürlüğünce karşılanacaktır. Ayrıca gerektiğinde Bakanlığımız Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü Kaynakları da bu iş ve işlemler için yeterlidir. 82 BASIN AÇIKLAMASI 25/01/2008 KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI MİSYONUNA UYGUN DAVRANMIYOR. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Allianoi Antik Kenti’ne ilişkin verdiğim soru önergesine verdiği cevaplar aşağıdaki nedenlerle tatmin edici olmamıştır. 1- Bakanlık cevabında, DSİ ile yapılan protokollerin 2006 yılına kadar sürdüğü söylenmekte ve korumanın bu kapsamda yapıldığı ifade edilmektedir. Kurum protokolleri 2005 yılında sona ermiştir. 2006 yılında Bakanlık kazıya ödenek vermemiş, kazı imece usulü toplanan paralarla yapılmış, 2007 yılında ise kazıya izin dahi verilmemiştir. Bir kültür varlığını korumanın anlamı bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin de imza atmış olduğu uluslararası anlaşmalarda bellidir. Allianoi’da Uluslararası Sözleşmeler, Anayasa ve yasalara uygun bir korumayı Bakanlık yapmamaktadır. 2- 2007 yılında kazı izni vermeyerek, Allianoi’da koruma sağlamayarak çıkan eserleri ve alanı korunmasız bırakan bizzat Kültür ve Turizm Bakanlığı’dır. 1998 yılından beri alanda kazı çalışmaları yapan heyete 2007 yılında kazı izni verilmeyerek alana girmesi engellenmiştir. Halen alanda çalışan bir bilimsel heyet mevcut değildir. İzmir II. No’lu Koruma Kurulu’nun 10.10.2007 tarihli kararı ile “Söz konusu alanın tamamen kil malzeme ile kaplanmasını ve sol sahile 218 metre duvar inşa edilmesini öngören Bilim Komisyonu’nun görüşü doğrultusunda, korunmaya ve uygulamaya yönelik proje hazırlanmasına, ayrıca Kurulumuzun 27.11.2006 tarih 2570 sayılı kararı ile istenen belgeleme, rölöve vb. çalışmaların kuruluşumuza iletilmesine, yukarıda söz edilen hususlar görüşülüp uygun görüş alınmadan hiçbir inşai ve fiziki müdahalede bulunulamayacağına” karar verilmiştir. Allianoi’da, kile ve suya gömülerek bir koruma olamayacağı gerekçesi ile, bu karar için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na 04.01.2008 tarihinde dava açılmıştır. Kille kapatmayı kurtarma veya koruma olarak kabul edemeyeceğimize göre, alanda herhangi bir heyetin kurtarma çalışması yoktur. Gün yüzüne çıkmış bir antik kaplıcayı, mozaikleri, tekrar toprağa gömmek koruma olamaz. Üstelik Koruma Kurulu henüz bu kararı almadan alanda rölöve çalışmaları için 08.10.2007 tarihinde DSİ 2. Bölge Bornova’da ihale yapılmıştır. İhale gerçekleşmiş, şartname uyarınca 120 gün olan süre Şubat ayında dolacaktır. Henüz sulama sisteminin bulunmadığı, sadece ana gövde inşaatı biten Yortanlı Barajı’nın, Allianoi kazıları ile kaplıca tamamen gün yüzüne çıkmadan, adeta kazı ile yarışarak, bir an önce faaliyete geçmesi istenmektedir. Neden? Üstelik DSİ 2. Bölge Müdürlüğü’nün 17.07.2007 tarihli cevabından, sulama sisteminin henüz ihalesinin dahi yapılmadığı anlaşılmaktadır.Ayrıca küresel ısınma nedeni ile alternatif baraj inşa teknikleri, yer altı barajları gibi konular değerlendirilmeden antik yerleşimin toprakla doldurulup, su basılması da uygun değildir. 3- 3.07.2007 tarihinde Bakanlıkça kurulan 3. Bilim Komisyonu doğrudan doğruya 04.10.2006 tarih 717 sayılı ilke kararı gereğince değildir. İzmir 2 no’lu Koruma Kurulu 26.11.2007 tarihli kararı uyarınca DSİ’nin duvar projesinin Allianoi koruması olarak uygulanabilmesi için “Bilim Kurulu’ndan net görüş” istenmiştir. Kararda görüş istenen Bilim Kurulu 26.06.2006 tarihli raporu düzenleyen Bilim Kurulu’dur. Nitekim bu görüş gelmediği için aynı Koruma Kurulu 11.07.2007 tarih 3141 sayılı kararı ile “Kurulumuzun 27.11.2006 tarih 2579 sayılı ve 07.03.2007 tarih 2806 sayılı kararları ile istenen Bilim Komisyonunun net görüşü 83 iletilmediğinden, .......... kararlarımız gereğinin yerine getirilmesinden sonra konunun yeniden değerlendirilebileceğine” karar verilmiştir. Yeni kurulun net görüş istediği heyet, kille kapama görüşünü veren heyet değildir. Kurul kararlarından aylar sonra 03.07.2007 tarihinde, sırf bu amaçla oluşturulmuş heyet görüşü, bilimsellikten uzak olacaktır. Kaldı ki, 14.09.2007 tarihli 5 kişilik bilim komisyonunda sadece bir kişi arkeologdur. Mühendislerden oluşmuş bir bilim heyeti ile arkeolojik bir mirasın korunması ne dereceye kadar inandırıcı olmaktadır? 4- Bu cevapla, alanda 2007 yılında kurtarma kazısı değil, belgeleme çalışması yapıldığı zaten belirtilmektedir. Ancak Allianoi’un gerçekten korunması için çok daha büyük bütçe gerektiği, yukarıda sözü edilen bilim komisyonu raporunda geçmektedir. Raporun 6.sayfasında: Alanın 29.03.2001 tarih 9229 sayılı İzmir 1 Nolu Koruma Kurulu Kararı ile “....1. derece Arkeolojik Sit Alanı olarak değerlendirilmesine, bu sınırlar içerisindeki antik yerleşimin göl alanı dışına çıkarılması ve Yortanlı Deresi, İlya Çayı’nın su baskınlarından korunması için DSİ tarafından gerekli bilimsel ve teknik çalışma yapılmasına karar verilmiştir” denilmektedir. DSİ’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yazdığı 31.01.2002 tarih 370 sayılı cevabi yazısında ise “29.03.2001 tarih ve 9229 sayılı kararı ile istenilen işlerin yapılan barajın maliyeti kadar büyük olduğu ve baraj rantabilitesinin tekrar gözden geçirilmesini gerektiren boyutlara ulaştıracağı bildirilmiş ve kararın gözden geçirilmesi” gerektiği belirtilmiştir. Yani gerçek bir korumanın DSİ ve Bakanlık bütçesi ile karşılanabileceği cevabı, 31.01.2002 tarihli yazı ile çelişmektedir. Gerçek bir korumanın yolu, Koruma Kurulu’nun 29.03.2001 tarihli kararı ile gösterilmiş ama rantabl olamayacağı gerekçesi üzerine Bakanlıkça, Antik Kent – Baraj çelişkilerini düzenleyen 717 sayılı İlke Kararı almak yoluna gidilmiştir. Bu yapılanlar, kültür varlıklarını koruma misyonuna uygun değildir. Bakanlık barajı mı, kültür varlığını mı koruyacağına artık karar vermelidir. Ufuk URAS ÖDP Genel Başkanı İstanbul Milletvekili 84 KIŞLADAĞ ALTIN MADENİ SORU ÖNERGESİ VE YANITI TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA, Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 14.03.2008 Ufuk URAS ÖDP Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Uşak Eşme’de 2006 yılında açılışı yapılan Kışladağ altın üretim tesisleri, TMMOB Kimya Mühendisleri, Jeoloji Mühendisleri, Metalurji Mühendisleri Odası ile yurttaşların açtığı ÇED Olumlu Belgesi’nin iptali davasında, Danıştay 6. Daire’nin, 09.07.2007 tarih ve 2006/7429 E sayılı kararı ile “yürütmenin durdurulması” kararı ile kapatılmıştır. Ardından diğer işlemler hakkında da yürütmeyi durdurma ya da iptal kararları verilmiştir. Eldorado Gold Corporation’ın Başkanı ve Baş Murahhas Azası ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Yabancı Sermaye Danışma Kurulu’nun bir üyesi sıfatlarıyla Paul N. Wright tarafınıza konu hakkında 08 Kasım 2007 tarihli bir mektup göndermiştir. Temyiz incelemesini tamamlayan Danıştay 6. Dairesi 06.02.2008 tarih ve 2008/747 K. sayılı kararı ile “Manisa İdare Mahkemesi’nin davanın reddi kararının bozulmasına” karar vermiştir. Bozma kararında Anayasa’nın “yaşama hakkı”nı düzenleyen 17. maddesi ile “sağlıklı çevrede yaşama hakkı”nı düzenleyen 56. maddesi anımsatılarak, özetle “…dava konusu olayda altın işletmeciliğinde kullanılacak temel maddenin zehirleyici özelliklere sahip siyanür olmasının konuyu önemli kıldığı, ÇED Raporunda, altın madeni aranması ve üretim sonucu oluşacak kirlenmenin hava, su ve toprak için herhangi bir sakınca taşımadığının belirtilmesine karşın, bu konunun açıklığa kavuşturulması amacıyla mahkemece mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporunun kendi içerisinde tutarlı olmadığı, değerlendirme bölümünde belirtilen hususlar ile raporun sonuç kısmı arasında birliktelik bulunmadığı, alınan ek raporda da ilk rapordaki duraksamaların giderilemediğinden, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için, başka bir üniversiteden maden, kimya, çevre ve jeoloji mühendisliği bölümlerinde görevli öğretim üyelerinden (profesör ünvanlı) oluşturulacak bir bilirkişi heyeti ile mahallinde yeniden keşif bilirkişi incelemesi yaptırılıp, alınacak bilirkişi raporu değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, bu kapsamda bilirkişilerce, siyanür liçi yönteminin uyuşmazlık konusu altın madeni tesisinin yer aldığı alanın ve çevresinin topoğrafik, meteorolojik, hidrolojik, toprak yapısı vb. unsurlar dikkate alındığında bilimsel, teknik, ekonomik ve çevreye uyum yönünden seçilen en uygun teknik olup olmadığının, bu yöntemle ortaya çıkacak diğer ağır metallerin ve siyanür liçi yönteminin çevre ve insan sağlığı, toprak, su, hava, flora ve faunaya olan tüm etkilerinin ÇED raporu ile birlikte bir bütün olarak incelenerek açıklığa kavuşturulması gerektiği” belirtilmiştir. Bilindiği gibi; idari yargıda, temyiz aşamasında yürütmeyi durdurma kararı verilmesi İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir, 4. bendinde; “Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur” kuralı yer almaktadır. Burada yürütmesi durdurulan, bozulan ilk derece mahkemesinin kararıdır. Kışladağ kararında ÇED olumlu belgesini hukuka uygun bulan Manisa İdare Mahkemesi kararının yürütmesinin durdurulması gerekmektedir. Yasanın bu açık düzenlemesine karşın, bozma kararından sonra, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 26/02/2008 tarih ve 1530 sayılı yazısı ile Uşak Valiliği’ne “işletmede üretim faaliyetlerinin devamını sağlayacak gerekli işlemlerin yapılması talimatlandırılmış, Kışladağ Altın Madeni İşletmesi 06/03/2008 tarihinde üretim faaliyetlerine başlamıştır. 1. "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Yabancı Sermaye Danışma Kurulu" kimlerden oluşur, üyeleri nasıl seçilir? Paul N. Wright bahsettiği gibi üye midir? 85 2. Bakan TÜZMEN’e yazılan mektupta istenilen görüşme yapılmış mıdır? Bu görüşme olduysa ne tür güvenceler verilmiştir? 3. Şirket mektupta bahsedilen yatırımı yaptığı sırada ne tür güvenceler verilmiştir? 4. Şirkete tanınan muafiyetler ve teşvikler var mıdır? Varsa nelerdir? 5. Mektupta Danıştay 6. Dairesi tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararı esasa dair muallakta tanımlanarak Kışladağ Altın Madeni’nin yürütmesinin devamı istenmektedir. Danıştay’ın bozma kararına rağmen madenin açılması bu görüşmede mi kararlaştırılmıştır? 6. Anayasa’nın 2. maddesindeki “hukuk devleti” ilkesi, yine Anayasa’nın 138. maddesindeki yargı kararlarının bağlayıcılığı anayasal kuralı karşısında Kışladağ Altın Madeni’nin açılması, bu anayasa kurallarına aykırılık oluşturmuyor mu? 7. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen emir kanunsuz emir değil midir? Kanunsuz emir ise, Uşak Valiliği tarafından niçin uygulanmıştır? 8. Maden yakınlarındaki İnay Köyü’nde yaşanan yüzlerce kuzu ve tilki ölümünün nedeni tam olarak saptanamamışken, hukuka aykırı biçimde madenin açılması hukuk güvenliğini ortadan kaldırmıyor mu? 86 87 88 TBMM- ALTIN MADENCİLİĞİ ARAŞTIRMA ÖNERGESİ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA, İzmir-Ovacık-Bergama ile başlayan, Balıkesir-Havran, Artvin-Carettepe, Uşak-EşmeKışladağ, Tunceli-Ovacık, Erzincan-İliç ve İzmir-Efemçukuru ile devam eden çalışmalar Çanakkale-Balıkesir-Kazdağları’nda yaşanan ekolojik kriz ile altın madenciliğinin ülkemize kazandırdıkları ve kaybettirdiklerinin neler olduğu konusunda bir muhasebe yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. (Ayrıca Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Balıkesir, Çanakkale, Gümüşhane ve Kırşehir illerindeki rezerv alanları da bu ay ihaleye çıkarmıştır.) Altın madeni işletmeciliğinde, günümüzde ekonomik bazda tek geçerli yöntem, siyanür liçi yöntemidir. Siyanür liçi yöntemiyle yapılan maden ve kimya işletmesinde, doğada zararsız halde bulunan ağır metallerin aktive olduğu, havaya, suya, toprağa karışarak çevre sağlığı ve canlı yaşamı için büyük risk oluşturduğu bilinmektedir. Bu tür işletmelerde büyük ekolojik yıkımlara yol açan kazalar meydana gelmektedir. Örneğin; Papua Yeni Gine'de 1984 yılında 2100 metrelik dağın tıraşlanması sonucunda yoğun yağmurlar sonucu akan siyanürlü toprağın yüzünden bölge halkı göçmüş; Romanya'da Esmeralda altın madenindeki atık havuzunun yıkılması sonucu 100 bin metreküp siyanürlü atık Tuna Nehri'ne karışmış, Macaristan, Sırbistan, Ukrayna ve Bulgaristan'daki doğal hayatı zarara uğratan felaketler yaşanmıştır. Siyanürlü altın madenciliği bugün ABD'nin Montana Eyaleti’nde yasaklanmış, Colorado Eyaleti’nde yasaklanması için yasal işlemler başlatılmıştır. Bu arada 26.5.2004 tarihli 5177 Sayılı “Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun” ile birlikte onbir yasada önemli değişiklikler yapılmıştır. Değişiklikle; orman alanları, milli parklar, özel koruma bölgeleri, ağaçlandırma alanları, tabiat alanları, özel koruma bölgeleri, doğal ve kültürel sit alanları, tarım alanları, meralar, sulak alanlar, kıyılar, karasuları, kentlerin imar alanları, turizm bölgeleri, su havzaları madencilik faaliyetine açılmıştır. Faaliyetlerin ÇED ve gayrı sıhhi müessese izin süreçlerinin Bakanlar Kurulu’nun çıkartacağı yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür. Maden arama faaliyetleri ÇED kapsamı dışına çıkarılmış, arama ruhsatları ile toplam rezervin % 10’unun işletilmesine ve satışına izin verilebilmesinin önü açılmıştır. Altın madencilerinden, “ruhsat sahibi tarafından beyan edilen” ocak başı satış fiyatı tutarının yalnızca %2'sinin devlet hakkı olarak alınacağı düzenlenmiştir.Yasa değişikliğine dayanılarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği ile doğal ve kültürel varlıkların yasal güvenceleri ortadan kaldırılmıştır. 89 Bunun dışında Katma Değer Vergisi Yasası’nda yapılan değişiklikle “Altın, gümüş ve platin ile ilgili arama, işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerine ilişkin olmak üzere, bu faaliyetleri yürütenlere yapılan teslim ve hizmetler" KDV'den muaf tutulmuştur. Bu durumda adı geçen bölgelerde altın madenciliğinin yapılması durumunda iddia edildiği üzere oluşacak ekonomik büyüme ile yaşanacak ekolojik, sosyolojik ve hukuksal yıkım sonucunda oluşacak zararın karşılaştırılması araştırılmalıdır. Bu bağlamda; 1. Ülkemizde yapılmakta olan altın madenciliğinin milli gelire katkısı, 2. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından altın aramasına izin verilen şirketlerin çıkarttıkları altın miktarları ve bu miktarın Hazine’ye kalan kısmının araştırılması, 3. Altın madenciliğinin aranması, sondajı ve üretimi işlemleri esnasında toplam ne kadar kişiye istihdam sağlandığının tespit edilmesi, 4. Altın madenciliğinin aranması, sondajı ve üretimi sonucunda zarar görecek sektörlerin ve bunun neden olacağı insan göçü gibi sonuçların oluşturacağı toplumsal maliyetin hesaplanması, 5. Siyanürle altın aramanın yaratacağı ekolojik tahribatın tespit edilmesi, 6. Altın madenciliğinin zarar vereceği sektörlerden oluşacak işsizlik oranı ve yaracağı ekonomik küçülmenin sorunlarının araştırılması amacı ile, Anayasamızın 98, İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince Araştırma Komisyonu kurularak araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz. 23/11/2007 1- Mehmet Ufuk URAS İstanbul 11- Recai BİRGÜN İzmir 2- Mümin İNAN 12- Hasan MACİT İstanbul Niğde 3- Şerafettin HALİS Tunceli 13- Hüseyin MERT 4- Selçuk AYHAN İzmir 14- Ayşe Jale AĞIRBAŞ İstanbul 5- Ensar ÖĞÜT 15- Süleyman YAĞIZ İstanbul 6- Hüseyin PAZARCI Balıkesir 16- Harun ÖZTÜRK İzmir 7- Oğuz OYAN 17- Hasan ERÇELEBİ 8- Muharrem İNCE Ardahan İstanbul İzmir Yalova Denizli 18- Emrehan HALICI Ankara 9- Necla ARAT İstanbul 19- Kamer GENÇ Tunceli 10- Mustafa VURAL Adana 20- Tacidar SEYHAN Adana NOT: Bu vb. verilen önergeler sonucu değerlendirme yapılarak, Meclis Genel Kurulunda“TBMM-Madencilik Sektörü Sorunlarını Araştırma Komisyonu” kurulmasına karar verilmiştir. 90 Satılık Bilim İnsanları Aranıyor (Tayfun ÖZKAYA) www.ekoloji.ogr.tr Pazartesi, 28 Eylül 2009 Gazetelerde bu başlıkla bir ilan görmüyorsunuz şüphesiz. Ancak satılmak için can atan epeyce bilim insanı var. Bunlar beyinlerini kiralamak istiyorlar. Fakültemizde genç bir araştırma görevlisi bana “hocam, biz kendimizi iyi satamıyoruz” demişti. Söylediğini “kendimizi tanıtamıyoruz” şeklinde olumlu yönden algılayabilirsek de epeyce öğretim üyesinin isteği düpedüz satıştır. Ben de “kendimizi satışa çıkardığımızı hatırlamıyorum” demiş idim. Cinselliğini kiralayan kadınlar en fazla kendilerine zarar veriyorlar. Beynini kiralayan bir bilim insanı ise milyonlarca insana zarar verebilir, hatta öldürebilir. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) bu konuda ilginç bir örnek oluşturuyor. Geçen yıl Adana’lı büyük toprak sahipleri GDO’lu pamuğa çok özenmişlerdi. Hükümet de GDO’yu çıkaracağı “biyo-güvenlik yasası” içine alarak serbest bırakacağını açıkladı. Şimdilik konu uyutuluyor. Vazgeçtiklerini sanmam. GDO’lu pamuk Hindistan’da ekildi ve çok zararları oldu. Ancak dünya kamuoyuna GDO’lu pamuğu kabul ettirmek için neler yaptılar, buna bir bakalım. Gelin BGST Yayınlarından geçenlerde Türkçe’ye de çevrilen Vandana Shiva’nın “Yeryüzü Demokrasisi” kitabına göz atalım: “Hindistan’da GD pamuğun başarısızlığı üzerine, en azından 20 adet bağımsız araştırma yapılmıştır. Bilim Teknoloji ve Ekoloji Araştırmaları Vakfı, Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Hindistan Tarım Bakanlığının bu konuda araştırmaları vardır. Üretilen tüm veriler birbiriyle uyumludur, çünkü çiftçilerin arazilerinde olup bitenleri yansıtmaktadır. Fakat uluslararası mecrada okuyabileceğiniz tek çalışma Science Dergisinde Bonn ve Berkeley’den iki bilim insanı (Quaim ve Zilberman) tarafından yazılan ve yüzde %80 verim artışı olduğunu iddia eden bir araştırmadır. (Science 299, no:5608, 7 Şubat 2003, s.900–902) Bu bilim insanları ekim mevsiminde hiç Hindistan’a uğramadılar. Şirket (evet, evet; aklınıza gelen o büyük tohum şirketi) kendilerine veri temin etti ve onlar da bunu yayınladılar. Hindistan’da GD pamuk dönüm başına 370 kilogram verim vaat etmişti… Oysa dört eyalette ortalama verim 50 kilodur. Dekara 1500 rupi zarar ettiler… Sonuç on binlerce pamuk çiftçisinin intiharıdır” (sayfa 53 ve 60) Şimdi soralım. On binlerce çiftçinin ölümünde bu bilim insanlarının rolü yok mudur? Görüyoruz ki asıl tehlikeli olanlar, seks işçileri değil, beyinlerini kiralayan sahte bilim 91 insanlarıdır. İktisatçılar da bu beyin kiralama işinde dünyada ve ülkemizde çok ileri gitmişlerdir. Pamuk örneğinden devam edelim. ABD devletinin vergi ödeyenlerin kesesinden pamuk çiftçilerine verdiği yıllık 4 milyar dolarlık primler sayesinde pamuk ihracatçısı ABD firmaları pamuğu maliyetinin altında çiftçilerden satın alıp, gene bu maliyetin altında, ancak büyük kârlarla dünyaya satıyorlar. Bunun sonucu dünya pamuk fiyatları düşüyor. Amerikan pamuk üreticilerinin çoğunluğu da bu politikada kaybedenler tarafındadır. Bu haksız rekabet yüzünden, Amerikalı çiftçilerden daha şansız olan Türkiyeli pamuk üreticilerimizin çoğu ekimden vazgeçtiler. Türkiye her yıl bir milyar dolara yakın değerde pamuk ithal ediyor. Ancak durumları bizim çiftçilerimizden de vahim olanlar var. Batı Afrika’da da pamuk çiftçileri düşen fiyatlar nedeniyle pamuk ekemiyorlar. Açlıktan düpedüz ölüyorlar. Dış satımları çoğunlukla pamuğa bağlı olan bu ülkeler ekonomik sorunlar içinde kıvranıyor. Neo liberal sistemi destekleyen hem dünyada hem ülkemizde güya bilim insanları var. Karşılığında yüksek telif ücretli uyduruk araştırmalar yapıyorlar. Bunlardan istenilen asıl şey ise beyinlerini sisteme kiralamalarıdır. Ellerine baksınlar. Kanları görebiliyorlar mı acaba? Prof. Dr. Tayfun Özkaya - [email protected] Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Bornova 35100-İzmir 92