Mescid-i Aksa güvenlik şefi Ebu Kuteybe mahlaslı

Transkript

Mescid-i Aksa güvenlik şefi Ebu Kuteybe mahlaslı
Mescid-i Aksa güvenlik şefi Ebu Kuteybe mahlaslı Samer Siyam, Mescid-i Aksa’nın inşa
sürecini kaleme aldı.
GİRİŞ
Âdem (a.s.), mübarek Mescid-i Aksa'nın temellerini Kabe’nin inşasından tam 40 yıl sonra
atmış ve Süleyman (a.s.) ise Mescid-i Aksa’nın inşasını tamamlamıştır. Pers İmparatorluğu ile
tahribe uğrayan Aksa, Ömer bin Hattab tarafından ilk İslami şekline bürünmüştür. Ömer bin
Hattab’dan tam 65 yıl sonra Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan, Kubbetü’s Sahra’nın
inşasını gerçekleştirmiş ardından çocukları ise Aksa’nın zemin katını inşa ederek ikinci katı
tamamlamıştır.
İmam Ahmed bin Hanbel tarafından rivayet edilen hadise göre Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle
demiştir: “-Hz. Süleyman ibnu Davud Allah'tan (c.c.) üç şey istedi:
1. Kendisinden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir zenginlik ve hükümdarlık. Allah
(c.c.) bunu ona verdi.
2. Allah'ın adaletine uygun düşecek, adil bir şekilde hükmetme gücü. Allah (c.c.) bunu
da ona verdi.
3. Yine mescidine (Mescid-i Aksa'ya) ibadet niyetiyle girecek herkesin anasından
doğduğu gündeki gibi günahlardan arınmasını dilemiş ve bu dilekleri kabul edilmiştir.
Mescid olarak isimlendirilirken, bu üç istek içerisinde ne bir mabed ne de Yahudilerin iddia
ettikleri gibi kendilerine vaat edilmiş bir yapı mevcuttur. Ancak Yahudiler, Allah’ın
kendilerini cezalandırmış olmasını reddederek Filistin topraklarını İsrail olarak isimlendirir.
Filistin toprakları şüphesiz ki, Müslümanlara ait mukaddes topraklardır.
Yahudilik ve İslam arasında, Süleyman Tapınağı dışında Filistin toprakları üzerine kurulmuş
birçok farklılık daha mevcuttur. Nitekim İslam dininde İbrahim (a.s.) tarafından kurban
edilmek üzere olan İsmail (a.s.) iken Yahudilik dininde İshak (a.s.) olduğu inancı
bulunmaktadır. Yahudiler tarafından ortaya atılan bu ve benzeri yalanlar, gerçeğe delalet
etmemekle beraber, taraflarından uydurulan bütün anlatılar ve bu anlatılardaki mevcudiyetleri,
ayet, hadis ve tarihsel metinlerde apaçık bir şekilde görülen mescidi inkâr etmekten ve sözde
var olan Süleyman tapınağını inşa etme girişimlerinden başka bir şey değildir.
Yahudi İsrail, 1996 yılından bu yana sözde tapınağı inşa etmek için Mescid-i Aksa’yı yıkma
çalışmalarını sürdürmektedir. Tapınak bekçileri, mühür kampanyaları, temizlik işçileri gibi
her bir Siyonist çalışan, görevlerini hakkıyla yerine getirirken yer yıl milyonlarca dolar
tapınak ismiyle çalışmaktadır. Öte yandan Kudüs’teki Eski Belde bölgesinde, özellikle EşŞeref ve Meğaribe Mahallelerinde, sayısı 17’den fazla Yahudi müzesi bulunmakta ve bu
müzeler sözde tapınağa destek hizmeti vermektedir.
Mescid-i Aksa şüphesiz ki, tehlike altındadır. Aksa’ya uzaktan sadece seslenmek fayda
getirmez. Milyonlarca tehlikenin altında olan Aksa’da güneş doğması için bizzat sarf edilen
bir mevcudiyet gerekmektedir.
Düşünün! İyice bir düşünün; Aksa nasıl kazanacak? Aksa’nın bize ihtiyacı yok; zira o, biz
olmadan başkası ile de kazanacak. Ancak ve sadece bizim Aksa’ya ihtiyacımız var.