Kadın Mücadelesinin Bir Yılı - Türk Tıp Öğrencileri Birliği

Transkript

Kadın Mücadelesinin Bir Yılı - Türk Tıp Öğrencileri Birliği
Kadınlar 2012'yi Değerlendirdi
Bir Melek Öldü
Melek Karaaslan hayatını kaybetti.
Ayrıntılar sayfa 3’te...
"Şiddeti değil boşanmayı engellemeye
öncelik veriyorlar" Ayrıntılar sayfa 5’te...
ATLETIZMDE MADALYA
2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda
Kadın Mücadelesinin Bir Yılı
Kadın hakları, 2012'de hem toplumun hem parlamentonun gündemindeydi. Uluslararası feminist toplantılar İstanbul'da gerçekleşti. 2012'ye erkek şiddetiyle mücadele ve kürtaj yasağı
tartışmaları damgasını vurdu.
atletizmde kadınlar 1500 metre
finalinde koşan Aslı Çakır Alptekin 1.
olarak altın, Gamze Bulut da 2. olarak
gümüş madalya kazandı.
Kadın hakları, 2012'de hem toplumun hem parlamentonun Kürtaj tartışmaları medyada da geniş yer buldu. İki ayda 11
gündemindeydi. Bu seneye erkek şiddetiyle mücadele ve bin kürtaj haberi yapıldı. Bunların 7.291 gazete haberi,
kürtaj yasağı tartışmaları damgasını vurdu.
2.384'ü köşe yazısı, 3.651'i televizyon haberiydi.
bianet, son bir senenin kadın mücadelesi gündemini derledi:
6284 nolu Kanun çıktı
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve kadın örgütlerinin
2011'de başlayan çalışmaları, bol tartışmalı da geçse, Mart
ayında 6284 nolu "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"un çıkmasıyla sonuçlandı.
İRAN’DA KADINLAR ARTIK MÜHENDIS
OLAMAYACAK
İran’da kadınların mühendislik, işletme,
nükleer fizik, arkeoloji gibi 77 bölümde
"Ailenin Korunması" adıyla çıkartılan Kanun, bir yıldır bu
konuda çalışan kadın örgütlerini hayal kırıklığına uğrattı.
Aile Mahkemesi hakimleri ve bu yasa kapsamında görevlendirilen savcılar da yasanın uygulanmasında sorunlar yaşandığını belirtti.
Feminist buluşmalar Türkiye'de gerçekleşti
Yine de bu kanunun çıkışını takiben olumlu gelişmeler de
2012, aynı zamanda feminist buluşmaların yılı oldu. İstanoldu.
bul'da birçok uluslar arası kadın toplantısı gerçekleşti:
Adliyede Kadın Hakları Merkezi: İstanbul Adalet SaraAkademisyenler Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
panelinde buluştu
eğitim alması yasaklandı.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından, Orta Avrupa Üniversitesi (Central
European University) ortaklığı ile 22 - 23 Mayıs 2012 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen Savaş, Hafıza ve Toplumsal
Cinsiyet konferansı farklı ülkelerden toplumsal cinsiyet konusunda çalışan akademisyenleri biraraya getirdi.
.
Sınır Ötesi Feminist Buluşmalar İstanbul'daydı
Amargi'nin düzenlediği Sınır Ötesi Feminist Buluşmalar'da
Hindistan, Tunus, Lübnan, İsrail, Filistin, Irak, Irak Kürdistanı, Libya, Kıbrıs, Ermenistan ve Türkiye'den feministler
yı'nda, Kadın Hakları Merkezi ve Şiddeti Önleme Bürosu barışçıl feminist politikaları tartıştı.
kuruldu. Büroyu kuran İstanbul Barosu, şiddet mağdurlarıFeministler AWID için İstanbul'da buluştu
na hukuki yardım sunuyor.
Şiddet gören kadına istihdam önceliği: Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
arasında imzalanan protokolle, İşkur'un yürüttüğü toplum
yararına çalışma programlarında sığınaklarda kalan ve şiddet mağduru olan kadınlar öncelikli gruplar arasında değerlendirilecek.
12. Uluslararası Kadın Hakları ve Kalkınma Forumu, "Kadın
Hakları ve Adaleti Geliştirmek için Ekonomik Gücü Dönüştürmek"
temasıyla
19-22
Nisan
tarihleri
arasında İstanbul'da düzenlendi.
AWİD'in (Kalkınmada Kadın Hakları Derneği) Haliç Kongre
Merkezi'nde düzenlediği foruma dünyanın çeşitli ülkelerinŞiddet uygulayan vekil olamayacak: Anayasa Uzlaşma den 2000 kadar kadın hakları lideri ve bu alanda mücadele
Komisyonu milletvekili seçilme yeterliliği maddesine, kadın- veren aktivist katıldı.
lara ve çocuklara şiddet uyguladığı mahkeme kararıyla tes- CEDAW'ın 30. yıl kutlamaları İstanbul'daydı
pit edilenlerin milletvekili olamayacağını ekledi.
CEDAW (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Binler "benim bedenim benim kararım" dedi.
Sözleşmesi) Komitesi'nin 30. Yıl Kutlama Etkinliği İstanBaşbakan Erdoğan'ın ardı ardına gelen "Kürtaj cinayettir" bul'da gerçekleşti. Toplantıda CEDAW'ın 30 yıldır sürdürdüve "Her kürtaj bir Uludere'dir" açıklamalarının ardından ka- ğü çalışmalar ve gelecek 10 yıllık dönemde yapacakları konuşuldu.
Uluslararası Cinsiyet Eşitliğinin İnşası Konferansı'nda
İsveç-Türkiye deneyimleri
Uluslararası Cinsiyet Eşitliğinin İnşası Konferansı'nda politik
ve ekonomik katılımda cinsiyet eşitliği tartışıldı. İsveç ve
Türkiye deneyimleri konuşuldu.
Türkiye'nin ilk kadın haber ajansı kuruldu
dınlar "Kürtaj haktır, Uludere katliam" sloganlarıyla sokak- 2012'de Türkiye'nin ilk kadın haber ajansı kuruldu. Diyarbakır merkezli Jin Haber Ajansı (JİNHA), haber müdürünlara döküldü.
den muhabirine, kameramanından fotoğrafçısına, sadece
Benim Bedenim Benim Kararım, Kürtaj Haktır Karar Kadının kadınlardan oluşuyor.
Platformu, Kürtaj Yasaklanamaz imza kampanyasının paralel mücadelesiyle, kadınlar kürtaj haklarını tartışmayacakla- Ayrıca ilk Kürt Kadın Web Gazetesi FeminKurd de yayın
rını beyan ettiler ve kürtaj yasağı olasılığının önüne geçildi. hayatına başladı. (ÇT)
Sayfa 8
Türk Tarihinde Kadının Yeri
Ökkeş ZORTUK EGE Yerel Kurulu
1
Sayfa 7
KADININ ÖTEKILEŞTIRILMESI
Edanur KARAPINAR İstanbul Yerel Kurulu
KADINLAR GÜNÜNDE KADIN
sürekli kavga edince ülkesine dönmeye karar verdi.
3 çocuğunu eşinin yanına bırakan Diyar Bengitay,
CİNAYETİ
eşyalarını doldurduğu 3 bavulu alarak evden ayrıldı. Gidecek yeri olmayan Diyar Bengitay, ara sıra
Pendik'te 3 çocuk annesi bir kadın Dünya Kaçocuklarının tedavisini yaptırmak için gidip-geldiği,
dınlar Günü'nün kutlandığı gün, sığındığı hasÖzel Kurtköy Tıp Merkezi'ne geldi.
tanede, eşinin kuzeni tarafından öldürüldü.
Yengesine 4 kurşun sıkan Öner Bengitay'ın Elindeki bavullarla hastaneye giren Diyar Bengitay,
"Sabahleyin ülkeme gideceğim. Kalacak ve gidecek
cebinden akli dengesinin yerinde olmadığına
yerim yok. Sabaha kadar girişteki oturma yerinde
dair rapor çıktı.
kalabilir miyim?" diye izin istediği güvenlik görevliPendik'te 3 çocuk annesi bir kadın, silahla vurula- sinden olur aldı.
rak öldürüldü.
rı arasında defalarca tabancanın tetiğine bastı. Vücudunun değişik yerlerine 4 kurşun isabet eden
Diyar Bengitay, olduğu yere yığıldı.
Aşıra kan kaybeden Diyar Bengitay, doktorların
tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Personelin haber vermesi üzerine gelen polis ekipleri, hastanenin önünde bekleyen Öner Bengitay'ı silahıyla
birlikte yakalayarak gözaltına aldı. Cebinden akli
dengesinin yüzde 70 yerinde olmadığına dair rapor
çıkan Öner Bengitay, "Bana iftira attığı için öldürdüm" dedi.
Polis, Öner Bengitay'ın yengesinin yerini nasıl öğrendiğini ve cinayeti azmettiren olup olmadığını
Olay, Kurtköy Mahallesi, Ankara Caddesi, 137 nuKısa süre sonra hastaneye gelen Öner Bengitay,
araştırıyor.
marada bulunan Özel Kurtköy Tıp Merkezi'nin içinbelinden çıkardığı silahı koltukta oturan yengesine
de saat 02.00 sıralarında meydana geldi. Azerbaydoğrulttu. Öner Bengitay, hastanedekilerin bakışla- http://www.ntvmsnbc.com/id/25328535/
can uyruklu 40 yaşındaki Diyar Bengitay, eşiyle
VİCDANLAR AĞLADI
Batman Çayı'nda geçen hafta boğularak öldürülmüş halde cesedi bulunan 15 yaşındaki Hatice D.'nin Diyarbakır 'da 2 kuzeninin tecavüz
etmesi sonucu hamile kaldığı ve aile meclisinin aldığı kararla 'töre gereği' öldürüldüğü ortaya çıkan Hatice D.'nin Batman Devlet Hastanesi morgunda bulunan cesedi, bir yakını
tarafından bugün alındı.
Batman'dan geçen Batman Çayı'nda 17 Aralık tarihinde cesedi bulunan Hatice D.'nin kuzenleri S.D.
ve Ö.D.'nin tecavüzüne uğrayıp 4 aylık hamile olduğunun ortaya çıkması ardından polisin yaptığı
çalışmada dedesinin azmettirmesiyle 2 amcası tarafından töre gereği aile meclisinin aldığı kararla
öldürüldüğü belirlendi. Olayın ardından Hatice
D.'nin dedesi R.D., amcaları H.D. ve E.D. tutuklandı. Hatice D.'ye tecavüz ettikleri iddia edilen kuzenler S.D. ve Ö.D.'nin yakalanması için polis çalışmalarını sürdürüyor. Diyarbakır ve Batman Emniyet Müdürlüğü ortak ekipler kururak, bu amaçla
çok yönlü araştırmaya başladı.
Töre gereği öldürülen Hatice D.'nin cesedi 17 Aralık
gününden bu yana Batman Mardin Devlet Hastanesi morgunda duran cesedi, bugün bir yakını tarafından alındı. Adının açıklanmasını istemeyen ve
amcası olduğu öğrenilen yakını, cenazenin ambulansa taşınması sırasında gazetecilerin sorularını
yanıtsız bıraktı. Hatice D.'nin cenazesi Batman 112
Acil Servis ambulansına konulup Diyarbakır'a götürüldü. Hatice D.'nin cenazesinin Diyarbakır'da toprağa verileceği belirtildi.
HATİCE'NİN CENAZESİNİ 20 KADIN KALDIRDI
Hatice D.'nin Batman'dan amcası tarafından alınan
cenazesi akşam saatlerinde Diyarbakır'a getirildi.
İsmi açıklanmayan amca, yeğeninin cenazesini
toprağa verilmek üzere Yeniköy Mezarlığı'ndaki
camiye bıraktıktan sonra ayrıldı. Burada kılınan
cenaze namazına Diyarbakır Sosyal Hizmetler İl
Müdürü Oktay Taş ile kentteki kadın derneklerine
üye yaklaşık 20 kadın katıldı. Hatice D.'nin cenazesi, namazın ardından omuzlarda taşınarak kepçe ile
açılan mazara götürüldü. Hatice, burada kadınların
gözyaşları arasında toprağa verildi. Hatice D.'nin
ceset torbasıyla gömülmesi ise dikkat çekti. Töre
kurbanı Hatice Daşçı'nın cenaze törenine ailesinden
hiç kimsenin katılmadığı görüldü.
BAKAN ŞAHİN: GÜLDÜNYA'LAR HATİCE'LER OLMASIN DİYE MÜCADELE EDİYORUZ
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Batman Çayı'nda yaklaşık iki hafta önce cesedi bulunan ve töre cinayetine kurban gittiği belirlenen 15
yaşındaki Hatice Daşlı'nın cenazesini ailesinin almak istemediği iddiasına ilişkin, annenin önce istemediğini belirterek, “Valimizle görüşmüşler, anne
gelip kızının cenazesini alacağını söylemiş, biz de
takip ediyoruz” dedi.
“Genç Fikirler Güçlü Kadınlar” projesinin tanıtımından sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin,
Hatice Daşlı'ya ilişkin bir soru üzerine, konuyla ilgili
Batman Valisi Yılmaz Arslan ile görüştüklerini söyledi.
görüşmüş bir kardeşinizim. Kadın konuk evlerinde
de bu konuda mağdur olmuş kadınlarımızla görüştüm. Bölgeyi de çok iyi biliyorum. Batman'da araştırmalar yapmıştık. Zaten yaptığımız bu çalışmanın
temelinde
hedef,
bunların
olmamasıdır.”
"CİNSEL SUÇLAR KONUSUNDA
ALT YAPISINI OLUŞTURDUK"
YAPTIRIMLARIN
Koruyucu ve önleyici tedbirlerin bu çalışmalardan
geçtiğini aktaran Şahin, kadınları eğiteceklerini,
istihdamın içinde tutacaklarını, aile ve iş hayatını
“Anne gelip kızımızın cenazesini almıyor. Biz de
güçlendirecek alternatif modeller üreteceklerini
devlet olarak sahip çıkıyoruz” diyen Şahin, töre ve
söyledi.
namus cinayetleri konusunda bir dönem komisyon
başkanlığı yaptığını ve bu konuda önemli bir rapor Bakan Şahin, “Güldünya'lar, Hatice'ler olmasın diye
çıkardıklarını hatırlattı.
mücadele ediyoruz ve kanunlarımızı da buna göre
düzenliyoruz. En son Adalet Bakanımızla, özellikle
Bu raporda, cinayetlerin neden işlendiği ve bu kocinsel suçlar konusunda da önemli yaptırımların
nuda ne yapmak gerektiğinin çalışmasını yaptıklaaltyapısını oluşturduk. Bunlar akşamdan sabaha
rını anlatan Şahin, TCK'da büyük bir değişim sağladüzelmeyecek ama bunu bir sorun olarak görüp,
dıklarını dile getirdi
gerekli bütün tedbiri alıp, gerekli takibi yapmamız
Bakan
Şahin,
şunları
s ö y l e d i : gerekiyor. Biz Batman ve Diyarbakır valimizle gö“Biz 35 yıl sonra TCK'yı değiştirdik ve değiştirdiği- rüşüyoruz ve devletin onu yalnız bırakmama irademiz maddelerin en önemlisi de, daha önce töre ve sini ortaya koyuyor ve bunları yapanların en yüknamus cinayetlerinde çok büyük indirimler var- sek cezayı alması gerektiğiyle ilgili gerekli yasal
dı. Çevre baskısı, anne şöyle dedi, baba böyle de- düzenlemeleri yapıyoruz” diye konuştu. (AA)
di... Özellikle azmettirenlerle ilgili hiçbir ceza yokhttp://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?
tu. Orada 86. maddeyi de değiştirdik ve nitelikli
aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1114254&CategoryID
adam öldürmek suçuna çevirdik. Bu çok önemli bir =77
yaptırımdır. Eskiden bunlar çok daha fazla oluyordu
ve hiç ceza almadan yasanın da getirdiği indirimlerden de istifade ediyorlardı, birkaç yıl yatıp çıkıyorlardı. Ben cezaevlerinde de çok fazla erkekle
2
BİR MELEK ÖLDÜ
‘Kayınpederi burada bıraktı’ dediler. Ben kardeşimi
görünce dayanamadım. Karanlık bir yerde. Yatıyor.
Ağrı Devlet Hastanesi'ne geçen hafta babası
Tuvalete bırakmışlar. Babama söyledim. Çok üzülve polisler eşliğinde ölmek üzere olarak getiri- düm. Ağladım. Annem perişan, herkes perişan. Ben
len Melek Karaaslan hayatını kaybetti.
en son 8 ay önce gördüm. O zaman çok normaldi,
hafif bir hastalığı vardı. Şimdi hastanede. Sadece
24 yaşındaki Melek Karaaslan, 8 yıl önce evlendiği
yatıyor, konuşamıyor. Tüm vücudu yara içineşinin ailesi tarafından 3 ay önce tuvalete kapatıldı.
de.”Reis, Melek’in eşinden ve ailesinden şikayetçi
Gördüğü şiddet sonucu bir çocuğunu da kaybeden
olduklarını da anlattı.
ve bu nedenle psikolojik sorunlar yaşayan Melek,
kapatıldığı tuvaletten babası ve polisler eşliğinde
ÖLÜME TERK EDİLMİŞ…
kurtarıldı.
Hasteneye getirildiğinde 30 kilogram olan Melek
için ağrı Valiliği Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı devreye girdi. Ağrı Devlet Hastanesi’nden Ankara ’ya ambulans uçakla sevk edilen Melek, yoğun bakımda bir haftadır verdiği yaşam savaşını kaybetti.
“Kadın, bizim gelin hastaydı. Hanım bakıyordu. Tuvalete götürüp getiriyordu. Tuvaleti geldiğini söylemiyordu. Hastadır, felçtir. Erzurum’a götürdüm.
Sonbaharda. İyileşecek dediler. Ha bugün ha ayarın iyileşmedi. Biz de baktık babası emniyete bizi
şikayet etmiş. Kızını verdik götürdük, yoksa yine
doktora götürecektim.”
Kudbettin Karaaslan, Melek’in kardeşi geldiği sırada
tuvalette olduğunu, her zaman orada tutmadıklarını belirterek şunları söyledi: “Romatizması vardı.
Gittikçe eriyordu. Doktor bile sağlamdır diye rapor
verdi. En son sonbaharda götürdük. Yürüyordu.
Tuvalete gidiyordu. Ama 15-20 gün içinde eridi
bitti. Götürecektik babası bırakmadı. Götürmese bir
gün içinde biz de doktora götürecektik.”
İlk gelin aldığımızda da konuşmadığını söyleyen
Karaaslan, Melek’in hocaya götürdüklerini şöyle
anlattı: “Hocaya götürdük. 4-5 yere götürdük. Ho16 YAŞINDA EVLENDİRİLDİ
ca, ‘bu kız 9 yaşındayken korkmuş’ dedi. ‘Keşke
Melek Karaaslan, 8 çocuklu ailesinin en büyük 2.
babası vermeseydi’ dedi. Biz gezdirdik iyileşmedi.
çocuğu. 1988 doğumlu. 8 yıl önce, 16 yaşında evİlk çocuğu öldü. Bizim evde doğurdu öldü. Doktora
lendirildi. Ağrı’nın Hamur ilçesinde eşinin ailesiyle
götürdük, doktor kurtaramadı. Diğerlerini hastanebirlikte yaşamaya başladı. İddialara göre, eşinden
de doğurdu. Hiç dayak olayı olmadı. Hasta olduğu
ve ailesinden sürekli şiddet görüyordu. Evliliğinden
için kocasını göremiyor. Yatağına 2 senedir gitmi3 yıl sonra ilk çocuğu oldu. Yine dayak yediği bir
yordu. Kocası alıp götürüp getiriyordu, yatmıyordu
gün dışarı atıldı. Hamile olan genç kadının evin dıMelek’in babası Kasım Levent Türkçe bilmiyor. Reis beraber. Kız kendi istemiyordu. Bilseydik böyle olaşında tek başına doğurduğu çocuk öldü. Melek o
cağını diğer 2 çocuğu da dünyaya getirmezdik.”
saatten sonra psikolojik bunalıma girdi. Davranışla- aracılığıyla durumu şöyle anlatıyor: “Kız ölüyormuş.
Şikayet
ettim.
Bir
ay
mı,
bir
sene
mi
orada
bilmiyorı bozulmaya başlayan Melek, eşinin ailesinden daMelek, geçen hafta Cuma günü Ağrı Devlet Hastaruz. En son 3 – 4 ay önce gördüm. O zaman norha fazla şiddet görmeye başladı.
maldi.” Anne Hanım Levent ise, ağlamaktan konu- nesi’nden önce ambulansla Erzurum’a sevk edildi.
Ağrı Valiliği, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Polişamıyor…
AİLE BÜYÜKLERİ ‘NAMUSTUR’ DEYİP GERİ GÖNtikalar Bakanlığı’nın duruma müdahil olmasıyla MeDERDİLER
Ağrı Devlet Hastanesi çalışanlarından bir yetkili ise lek, ambulans uçakla Ankara Dışkapı Yıldırım BeyaSonraki yıllar Melek’in 2 çocuğu daha oldu. Ancak
zıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.
şiddet hiçbir zaman bitmedi. Melek’in babası birkaç şunları söyledi: “Kızı ölüme terk etmişler Direkt
Melek hastanenin yoğun bakımında dün
kez kızını alıp eve geri götürdü. Ancak ailelerin bü- öldüremedikleri için böyle bir yol seçmişler. Tuva(Çarşamba) saat 15.00 sularında vefat etti.
lette
tahta
bir
zeminde
yatmış.
Kendi
tuvaletinin
yükleri kızı ‘namustur’ diyerek eşinin evine geri
gönderdi. Bu durum en son 6 ay önce yaşandı. Eşi- içinde olduğu için de yaralarını kurt kaplamıştı.
Sağlık raporu çıkarıldı. Ailesinin durumu iyi değil.
nin evine dönen Melek, gördüğü şiddet karşısında
tuvaletini dahi tutamaz hale geldi. Ailesi kızı Melek’i Ailesi bakamayacağını söyledi, bu nedenle sosyal
en son 3-4 ay önce görmüş, o saatten sonra da bir hizmetlerde bakılması konusunda raporlar hazırlanıyor. Melek’in eşi ve eşinin babası polis tarafından
daha haber alamamıştı.
gözaltına alındı. Ancak ifadeleri alındıktan sonra
serbest bırakıldı. Melek’in eşi Ferdi, eşinene babasıİstanbul ’da çalışan Melek’in ağabeyi Reis, Ağrı’ya
nın adı ise Kudbetin Karaaslan. Radikal, Ağrı’nın
döndü. Ailesinin haber alamadığı Melek’i iki hafta
önce görmeye gitti. Melek’in bir düğünde olduğunu dağlarında hayvan otlatan Kudbettin Karaaslan’a
ulaştı. Kayınpeder Karaaslan ise iddiaları reddetti:
söylediler. Evde 15 dakika kalan Reis, kardeşini
tuvalette yatarken buldu. Türkçe konuşmakta zorlanan Reis, Melek için ‘Mahvolmuş’ ifadesini kullanabildi: “Melek’lere gittim. Baktım kapıyı çekmişler.
‘Düğüne gitti’ dediler. 15 dakika oturdum. Kapıyı
açtım. Lavaboda gördüm. ‘Neden orada’ diye sordum. ‘Hasta’ dediler. Altına kaçırıyormuş.
KAYINPEDERİ: HASTANEYE SONBAHARDA GÖTÜRDÜM!’
“Ailesi gelmeseydi zaten biz onu hastaneye götürecektik. En son sonbaharda götürdük” diyen kayınpeder Karaaslan durumu şöyle anlattı:
ANNEMİ NEDEN KORUMADINIZ?
Cafiye Kaya ve çocuklarının oturduğu evin çevresinde
Kayseri'de inşaat taşeronu 57 yaşındaki Rafet
Kaya, boşanma davası açan, mahkemeden 'ev
yaklaşmama' ve 'koruma' kararı aldıran eşi 52
yaşındaki Cafiye Kaya'yı, kadın kıyafeti giyip
gittiği evin önünde boğazını keserek öldürdü.
polisin zaman zaman önlem aldığını bilen Rafet Kaya,
planı gerçekleştirmek için fırsat kolladı. Polisi atlatmak
için kadın pijaması, kadın ayakkabısı, etek ve pardösü
giyip başına eşarp takan Rafet Kaya, bugün öğle saatlerinde Cafiye Kaya'nın evinin önüne gelip elinde bıçakla beklemeye başladı.
Olay, merkez Melikgazi İlçesi Esenyurt Mahallesi Bü- Rafet Kaya, saat 13.00 sıralarında evinden çıkan Cafiyükmenderes Caddesi Feslihan Sokak'ta meydana ye Kaya'ya saldırdı. Canını kurtarmak için eve kaçmak
geldi.
isteyen Cafiye Kaya'yı yakalayan Rafet Kaya, bıçağı
defalarca sapladı, boğazını kesti. Çığlıklar atarak yere
Evlere temizliği giderek geçimini sağlayan 4 çocuk
annesi Cafiye Kaya, kendisine sürekli şiddet uyguladı- yığılan Cafiye Kaya olay yerinde ölürken, Rafet Kaya
ğı gerekçesiyle eşi Rafet Kaya'dan boşanmak için Kay- kaçtı.
seri 1'inci Aile Mahkemesi'nde dava açtı.
Cafiye Kaya'nın cesedi otopsi için morga kaldırılırken,
Mahkeme dava görülürken Cafiye Kaya'nın talebi üzerine, Rafet Kaya'ya eşinin ve çocuklarının oturduğu
konuta yaklaşmama cezası verdi.
Cafiye Kaya, 8 Haziran 2012 günü mahkemeye başvurarak koruma kararı da aldırdı. Bu karara rağmen
Rafet Kaya, tehditlerini sürdürünce Cafiye Kaya'nın
birkaç kez mahkemeden hapis cezası kararları aldırdı.
Rafet Kaya, 6 Temmuz'da 3 gün, 13 Temmuz'da 15
gün ve 4 Eylül'de de 30 gün hapis cezasına çarptırıldı
ancak yakalanamadığı için cezalar infaz edilemedi.
KADIN
KIYAFETİYLE
GİDİP
Rafet Kaya, polisin takibi sonucu üzerinde kadın kıyafetiyle yakalandı.
ANNEMİ
NİYE
KORUMADINIZ?
Olay yerine gelen Cafiye Kaya'nın kızı Filiz Kaya gözyaşı dökerken annesinin cesedini görmek istedi. Filiz
Kaya ''Neden hep kadınlar öldürülüyor? Annem niye
korunmadı? Kadına şiddet ne zaman son bulacak''
diye tepki gösterdi.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25380949
ÖLDÜRDÜ
Şu anda cezaevinde bulunması gereken Rafet Kaya'yı
polis ararken, o cinayet planını uygulamaya koydu.
3
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?
aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1095239
İRAN’DA KADINLAR ARTIK
MÜHENDİS OLAMAYACAK
ve BM’nin İran İnsan Hakları Özel Raportörü Ahmed Şahid’e mektup yazan Ebadi, düzenlemenin
asıl amacının İran’da kadın hakları hareketini zayıflatmak olduğunu söyledi.
Ebadi mektubunda, “Bu karar kamu alanındaki
varlıklarına tahammül edemediği için kadınları evlere kapatmayı isteyen İslam Cumhuriyeti’nin izlediği politikanın bir parçasıdır. Amaç, kadınları muhalefet etmek ve haklarını talep etmekten vazgeİran Bilim ve Yüksek Eğitim Bakanlığı, ‘mezun olçirmektir” dedi. Karara tepki gösteren bir grup milduklarında iş bulamadıkları’nı öne sürerek 77 liletvekili de bilim ve yüksek eğitim bakanı yardımsans bölümünde kadın öğrencilerin eğitim almasını
cısını açıklama yapmak üzere parlamentoya çağıryasakladı.
dı.
İran’da kadınların mühendislik, işletme, nükleer fizik, arkeoloji gibi 77 bölümde eğitim
alması yasaklandı.
Kontenjanların yüzde 65’ini doldurarak üniversite
giriş sınavında daha başarılı olan kadınlara getirilen bu kısıtlama insan hakları savunucularının yanı
sıra milletvekillerinin de tepkisini çekti.
YÜZDE 65 İLE KADIN ÖĞRENCİDE BİRİNCİ
Bilim ve Yüksek Eğitim Bakanı Kamran Daneşçu
ise sadece erkeklere açık olan bölümlerin üniversitelerde ‘denge’ yaratmak için gerekli olduğunu
söyledi. Bakanlık yetkilisi Sayid Abdulfazıl Hassasini ise “Tarım ya da madencilik gibi bazı alanlar
kadın doğasına uygun değildir. Geçmişteki deneyimlerimiz kadınların mezun olsalar bile bu alanlarda aktif olarak çalışmadıklarını gösteriyor” ifadesini
kullandı.
UNESCO’nun verilerine göre, dünyada kadın üniversite mezunlarının erkeklere oranının en yüksek
olduğu ülke İran. Son dönemde, normalde erkeklerin çoğunlukta olduğu fizik ve mühendislik gibi
alanlarda da kadın öğrenci sayısı artış göstermişti.
İran’ın dini liderleri ise evlilik ve doğum oranlarının
azaldığını belirterek bu durumdan rahatsız olduklarını dile getiriyorlardı.
Yeni düzenlemeye göre İran’ın 36 üniversitesinde
İngiliz edebiyatı, İngilizce tercümanlık otel işletmeciliği, arkeoloji, işletme, bilgisayar bilimi, nükleer
fizik, elektrik ve endüstri mühendisliğinin de aralarında bulunduğu 77 lisans bölümü sadece erkek
öğrencilere açık olacak.
EBADİ BM’YE BAŞVURDU
Milliyet gazetesinin haberine göre, İran’ın dört bir
yanında çok sayıda yerleşkesi olan Petrol Endüstrisi Üniversitesi artık hiçbir bölümüne kadın öğrenci
kabul etmeyeceğini açıkladı. İngiltere’de sürgünde
bulunan Nobel Ödüllü İranlı insan hakları savunucusu Şirin Ebadi, karara tepki göstererek Birleşmiş
Milletler’e (BM) başvurdu. BM Genel Sekreteri Ban
Ki-mun, İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pilay
MEDYA VE KADINA ŞİDDET
MAKEDON KADINLAR GÜNÜ
Herkes 8 Mart'ta kutlayadursun, Kadinlar Gunu'nu farkli
bir tarihte kutlayan ufak bir guruh var. Bu insanlarin
Kadinlar Gunu'nu taclandirma bicimi de takdire sayan,
biraz siddet egilimli olsa da. Gelenek belli ki tarihiyle
geliyor, Milliyet Gazetesi'nin arsivlerinde 9 Ocak
1963'ten kayitlari var bu gunun. Bu yaziyi yazdigim 9
Ocak 2013 gununde hala gundeme gelebiliyor.
Bahsettigim gun, Makedon Kadinlar Gunu, 8 Ocak 1963
senesinin gazetesinde kaydedilen olay, Dogu
Makedonya'nin bir koyundeki Yunan gocmeni kadinlarin,
turistlerin ilgisini cekmeyi basarmis bir eylemiyle ilgili. 8
Ocak gununde, yani Kadinlar Gunu'nde, erkekler evde
kalip yemek pisiriyor, inekleri sagiyor, cocuklarla
ilgileniyor. Sayet bir erkek evden disari bir adim atacak
gibi olursa, kendisi soguk su ile iyice islatiliyor ve
dovuluyor. Yanlis okumadiniz, dovuluyor! Birinci Dunya
Savasi'ndan sonra Trakya'dan Yunanistan'a gecmis bu
gelenek, gunumuzde hala yasiyor, hem de bizim
ulkemizde. Izmir Bornova'da kurulmus Izmir Makedon
Gocmenleri Dernegi bu sene Kadinlar Gunu'nu Prof. Dr.
Kamil Okyay Sindir'in katilimiyla kutladi. Dernek baskani
Sindir'in bu gunle ilgili guzel sozlerini paylasarak yazimi
noktaliyor, 8 Mart Dunya Kadinlar Gunu'muzu, 8 Ocak
Makedon Kadinlar Gunu'nden kutluyorum!
“Kadınlarımız doğduktan itibaren emekçidir. Kadınlarımız
önce annesine, babasına, sonra eşine, çocuklarına olmak
üzere yaşamlarının her alanında emek veriyorlar. Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleriyle Türkiye
Cumhuriyeti Fransa’dan ve hatta en özgür ülke olan
İsviçre’den bile önce kadınına seçme seçilme hakkını
verildi. Ancak kadınlarımızın seçme seçilme hakkının
olması yetmiyor. Seçip seçilebilmesi için sosyal yaşamda
var olmalıdırlar. Ben İzmir’in her yerinden gelen
kadınlarımızı bugün burada bir araya getirdikleri için
Makedonya
Göçmenleri
Derneğimize
teşekkür
ediyorum”
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Aslıhan Polat,
"Medyada işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik gibi
sosyoekonomik sınıfa ait örnekler kullanılarak şiddet marjinalleştirilmektedir" dedi.
dın programları ne yazık ki daha çok şiddetin yeniden oluşmasında etkili olmaktadır."
"Kadına şiddet 7 yılda yüzde bin 400 oranında arttı"
Dünyada ve Türkiye’de kadınlara yönelik şiddetin
her geçen gün arttığına dikkati çeken Doç. Dr.
Polat, "Kadına uygulanan şiddet resmi rakamlara
göre 7 yılda yüzde bin 400 artış göstermiştir. Bu
Doç. Dr. Polat, kadınlara yönelik şiddetin erkekler artışın yanı sıra son yıllarda artan farkındalık neile kadınlar arasındaki eşit olmayan güç ilişkileri- deniyle bu durum aynı zamanda daha görünür
nin tarihsel bir göstergesi olduğunu, bu durumun olmuştur" dedi.
m e d ya d a ki
ka dı n
pr og r a ml ar ı yl a
de vam ettirildiğini ileri sürdü.
Son dönemde yapılan çalışmalar sayesinde artık
kadınların daha fazla konuşabildiğini ve yaşadığı
Polat, bazı televizyon dizilerinde şiddet içeren olumsuzlukları saklamak yerine anlatarak yardavranışların sergilenmesine bağlı olarak insanla- dım aramaya başladığını belirten Polat, şunları
rın şiddete karşı giderek duyarsız hale getirildiğini kaydetti: "Sivil toplum örgütleri kadar resmi kuöne sürerek, şunları söyledi:
rumlardaki gelişmelerin katkısı büyüktür. Çok
yönlü ve karmaşık bir sorun olan aile içi şiddetin
sona erdirilmesi için ülkemizde son dönemde cid"İlk bakışta erkek egemen medyada kadına ayrı- di adımlar atılmaktadır. Ancak bütün dünyacalıklı bir temsil olanağı sunuluyor gibi görünse da varlığını devam ettiren bu durumu değiştirmek
de ne yazık ki bu programlar medyanın genelinde için atılması gereken ilk adım kadına yönelik şidvar olan cinsiyetçi anlayışın ötesine geçememiş- det ile kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi hatir. Medyada işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik gibi yatta cinsiyetleri nedeniyle karşılaştıkları ayrımcısosyoekonomik sınıfa ait örnekler kullanılarak lığın ve ikinci sınıf konumun arasındaki bağlantışiddet marjinalleştirilmektedir. Kadın programla- nın kurulmasıdır. Yani kadına cinsiyet temelrında aşık koca, işsiz sevgili gibi tanımlamalarla li ayrımcılık uygulanması nedeniyle toplumda kaşiddet meşrulaştırıcı bir dille sunulmaktadır. Ayrı- dınların statüsünün düşük olması kadına yöneca kadının özel hayatının gizliliği ve kişilik hakları lik şiddetin devam etmesinin en temel nedenidir.
yeterince korunmamaktadır. Aslında ev içinde
http://m2.milliyet.com.tr/News/NewsArticle.aspx?ID=1506826
olanın görünür hale getirilmesini sağlayarak kadına yönelik şiddet konusunda duyarlılık oluşturma
ve farkındalık yaratma şansına sahip olan ka-
Damla YAĞMUR
4
KADINLAR 2012’Yİ
DEĞERLENDİRDİ
Kadın hakları savunucuları ve kadın örgütleri, 2012'nin kadın hakları mücadelesini, en
önemli gündem maddelerini bianet'e anlattı.
Kadınların yıllık değerlendirmelerinde, tahmin edilebileceği gibi kürtaj yasağı tartışmaları ve erkek
şiddeti sorunu öne çıktı.
TARİHİ DEĞİŞTİREN KADINLAR
Sappho, bilinen ilk kadın şair olmanın yanı sıra,
yazılı bir eser bırakmış ilk kadın. Eflatun, onu
tarihin gördüğü en büyük şairler arasında sayıyor.
Midilli adasında yaşayan ve ünü çağları aşarak
günümüze kadar gelen Sappho, aşkına karşılık
bulamayınca kendini Ege sularına bırakarak intihar
etmişti.
Gerçekten yaşayıp yaşamadığı bilinmez; ama
Anadolu tarihinin en önemli kadın figürü hiç
şüphesiz Spartalı Helen’ dir. Doğu’ yla Batı’ nın
ilk büyük savaşının sebebi Helen, dünyanın en
güzel kadınıydı. Truva Prensi Paris, onu Truva’ ya
kaçırdı ve on yıl sürecek olan savaş böyle başladı.
Truva Savaşı’ nın gerçekliği, Hitit belgelerinden
edinilen bilgilerle ispatlanmış durumda; ancak
Paris, Hektor, Helen, Aşil gibi karakterlerin ne
kadarının gerçek olduğunu bilemiyoruz.
Jeanne d’Arc, Doğu Fransa’ da doğmuş bir köylü
kızıydı. Yüzyıl Savaşları’ nda şövalye kılığında
orduya
katıldı
ve
Fransız
ordusunun
toparlanmasını sağladı. İngilizlere karşı art arda
kazanılan birçok zaferde payı olan Jeanne d’Arc,
en sonunda İngilizler tarafından tutuklandı ve
sapkınlıkla suçlandı. Kendisine sorulan “Tanrı’ nın
inayetinde misin?” sorusu, politik bir tuzaktı. Tanrı’
nın kararını kimse bilemeyeceğinden bu soruya
“Evet” cevabını vermek, sapkınlık demekti; öte
yandan kişi “Hayır” cevabını verirse kendi
sapkınlığını itiraf etmiş olacaktı. Jeanne d’Arc 1431
yılında, 19 yaşındayken, yakılarak ölüme mahkum
edildi. Daha sonra tekrar yargılanıp suçsuz
bulunan Jeanne d’Arc 1920 yılında Katolik kilisesi
tarafından Azize ilan edildi.
Eva Perón, tarihe adını bir halkın sevgilisi olarak
kazımış ve bir dönem Arjantin halkının umudunun
simgesi olmuş bir kadın. Arjantin’ in First Leydisi
olmayı başardığında, geldiği yeri ve sosyal sınıfını
asla unutmadı ve bu görevini işçi ve kadın hakları
için savaşmakta kullandı. Arjantin kadınının seçme
ve seçilme hakkına kavuşmasını sağladı. Ülkedeki
kadınlara yönelik ilk siyasal partiyi kurdu. Arjantin’
in uluslararası tanınırlığı için de çalışan Evita, 33
yaşında yumurtalık kanserinden ölmeden kısa bir
süre önce, Arjantin Meclisi tarafından “Ulusun
Ruhanî Lideri” ilan edildi.
Dr. Rosalind Franklin 1952 yılında DNA’ nın
fotoğrafını çekmeyi başardı. Onun bu başarısı, Dr.
Watson ve Dr. Crick’ in DNA molekülünün yapısını
1953 yılında çözmelerini sağladı. Franklin, DNA’
nın yapısı üzerine yaptığı çalışmalar sebebiyle
Fizyoloji ve Tıp Dalı’ nda Nobel’ e aday gösterildi;
ancak 1958’ de 38 yaşındayken yumurtalık kanseri
yüzünden hayatını kaybedince adaylığı düştü ve
ödül 1962 yılında Watson, Crick ve Wilkins’ e
paylaştırıldı. Çalışmalarında radyasyonla içli dışlı
olan ve bu sebepten kansere yakalanan Franklin,
bilim için hayatını verenlerden sadece biri.
Rosa Parks, ABD’ de siyahların özgürlük
hareketinin öncüsü olmuş, devrimci bir isim. 1955
yılında, otobüs sürücüsü, koltuğunu bir beyaza
vermesini istediğinde Parks bunu reddetti ve bu
yüzden tutuklandı. Siyahların özgürlük savaşının
ilk kıvılcımını başlatan bu olay, bugün de dünya
insan hakları tarihinin en simgesel anlarından biri
olarak kabul ediliyor. 2005’ te öldüğünde, onun
anısına Montgomery şehrindeki bütün otobüslerin
ön koltuklarına birer siyah kurdele kondu.
"Şiddeti değil boşanmayı engellemeye öncelik veri- kadar zor olabilir ki? O zaman da ister istemez
yorlar"
siyasi iktidar ve yargı bu duruma göz yummakta
beis görmüyor diye düşünüyoruz.
Filiz Karakuş, Sosyalist Feminist Kolektif: 2012
kadınlar üzerindeki baskı ve şiddetin arttığı bir yıl- "Uludere-kürtaj benzetmesi 'bu kadar da olmaz'
dı. Aynı zamanda da mücadelenin güçlendiği, kadedirtti"
zanım yılı oldu. AKP iktidarı "kadın değil aile, kadın
Sosyalist Kadın Meclisleri: 2012 yılına girerken
ancak aile içinde var" zihniyetini 2012 yılında her
yaşanan Roboski katliamı, SKM ve kadın örgütleripolitikasında uyguladı. Üstelik bu politikasını kanin de gündemi haline geldi. Erdoğan'ın "Uludere
dınların çıkarını düşünüyoruz, iddiasıyla sürdürdü.
katliamsa, kürtaj da katliamdır" sözü bu kadar da
8 Mart'ta çıkan erkek şiddetine karşı yasadaki kimi
olmaz dedirten olay oldu. Bu sözün arkasından
olumlu yaptırımlar kadınların mücadelesiyle formükürtaj ve sezaryen yasağına dair hükümetin tartışle edildi. Uludere katliamını kürtajla özdeşleştirme
maları, arkasından gelişen doğum sırasındaki kave Başbakan'ın "kürtaj cinayettir" söylemi kadınladın ölümleri eksenli gelişme temel gündemimiz
rın mücadelesiyle boşa çıkarıldı.
oldu. 2012 yılı kadınlar için; AKP hükümetinin cinAncak önümüzde çok zorlu günler var. Kadınları
siyetçi, ırkçı, milliyetçi politikaları nedeniyle artan
aileye, kocaya mahkum eden patriarkal sistem
kadına dönük şiddet, tecavüz, kadın ölümlerinin
AKP iktidarında güçlenerek sürdürülüyor. Eğitimde yükseliş yaşadığı bir yıldı.
4+4+4 sistemi, ilköğretimde kılık kıyafet serbestliHükümetin, cinsiyetçi politikalarına karşı örgütlü,
ği uygulamaları, eşitsizliği pekiştiren uygulamalar
politik kadınların yürüttüğü mücadeleye hükümetin
aynı zamanda. 2003'den beri varlığını sürdüren
saldırıları, tutuklamalar, gözaltı vb yıldırıma politiMüftülüğe bağlı Aile irşat büroları hızla sayısını
kasına karşı birleşik, örgütlü kadın mücadelesinin
arttırıp, boşanmaları engellemek, kadınlara erkek
de geliştiği, güçlendiği bir yıl olması da kadın harebaskısı karşısında itidal tavsiye etmek için çalışmaketinin kazanım hanesine yazılan bir artıydı.
larını sürdürüyor. Aile Bakanlığı, her yıl yüzlerce
Kadına dönük şiddet uygulayanların ağırlaştırılmış
kadının boşanmak istediği için öldürüldüğünü yok
sayarak, şiddeti değil boşanmayı engellemeye ön- hapis cezası alması da yine bu birleşik bir kadın
celik veriliyor. 2013'ün ilk aylarında Meclis günde- mücadelesinin ortak kazanımı olarak belirtmek
mine gelecek kürtaj yasası da yine kadınları kuluç- gerekir. Eskişehir'de Öznur Uluişiden adlı çocuğa
ka olarak gören, kürtajı fiilen yasaklamayı hedefle- tecavüz edip öldüren H.K. adlı katilin ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası alması, Filiz Akboğa'yı öldüryen bir yasa. Kadınların önümüzdeki süreçte devmeye teşebbüs eden eski koca C.K.'nin on yıl ceza
let eliyle, kocanın da desteğini alarak kürtajdan
vazgeçmeleri için ikna sürecine tabi olması ise baş- alması kadın mücadelesinin ortak kazanımı olarak
görülmeli.
lı başına şiddet. Kadınlara kreş yardımı, doğum
izninin uzatılması gibi yasal değişiklik önerileriyle
"Kadın bakanlığı, Aile bakanlığı oldu"
bakım hizmetleri kadınlara sabitlenmeye devam
Şahika Yüksel, Türkiye Psikiyatri Derneği: Bence
ettiriliyor. Bunun ücretli çalışmadaki karşılığı ise
2012'nin en önemli kadın hakları gündemleri kürtaj
ucuz-güvencesiz işler. Kadınların istihdama katılve sezaryene kadının kendisinin değil devletin kamaları politikalarında da merkeze aile yaşamını
rar verecek olması ve kadın bakanlığının kaldırılıp
riske atmamak hedefleniyor.
Aile Bakanlığı olmasıydı.
Dolayısıyla 2012 yılı kadınların aileye, aile içinde
"Muktedire mahrumiyetin bol yıldızlı senesi oldu"
erkeğe mahkum edilmeye çalıştığı yıl oldu. 2013
yılı "Aile yıkılmayacak kale değil. Aile dışında haÜlkühan Zekioğlu, Medyanın Cinsiyeti programı
yat var" ütopyamızı daha yüksek sesle dillendireyapımcısı (Nor Radyo): Şüphesiz, 2012'i de, milceğimiz bir yıl olacak.
yonlarca yıldır devam eden "muktedire mahkumi"İstenmeyen gebelik 'ilahi lütuf' değil, kadının çile- yet"in bol yıldızlı senelerinden biri olarak tarihteki
yerini aldı. Hatıramdan çıkartmaya bir an bile müsidir"
saade etmeyeceğim en önemli gündem; Başbakan
Hülya Uğur Tanrıöver, MEDİZ: 2012'nin en önemli
Recep Tayyip Erdoğan'ın, gerilla cenazelerine katıkadın hakları gündemi kadınların doğurganlıklarını
lan ve o gençlerin anneleri olan kadınlara ve tabii
denetleme hakkının kısıtlanmasına yönelik girişimBDP'li kadın milletvekillerine "Kadın değil, taş kalpli
ler ile kadın cinayetleri ve şiddetti.
cani" demiş olmasıdır. Bu sözleri sarf ettiği yerin,
İlkini "kürtaj"ın resmi söylem ve kurumlar tarafın- evlatları ve kocaları "zorunlu askerlik yolunda ya
dan suç kapsamına alınması olarak da özetleyebili- da intihar süsü verilerek ölen/öldürülen" kadınların
bir araya getirildiği bir konferans olmuş olması ve
riz. Gebeliği, özellikle de "istenmeyen" gebeliği,
o kadınların yakalarına "kutsal ana" apoletlerinin
erkeklerin tasarrufu ve çoğunlukla açık ya da gizli
takılması, buna maruz kalmış olmaları durumun
tecavüz, zorlama gibi şeylere maruz kadınların
daha da vahim olduğunun resmiydi aslında. "Onlar
çilesi (ya da en iyi olasılıkla, cinsel bilgiden mahrum bırakılmış kadınların maruz kaldıkları çok ciddi bırakın anayı, kadın değil" diyen Başbakan'ı, ailenin sürekliliğinden sorumlu bakan Fatma Şahin
bir sorun) olarak değil de "ilahi" bir lütuf olarak
gören mantığın, yasal kısıtlama ve daha da önem- avuçları patlarcasına alkışlıyordu. Aynı partinin
başka bir "kutsal kadın"ı Ayşenur Bahçekapılı da o
lisi kurumsal takip, caydırma-bezdirme taktikleri
ile kadın bedenleri üzerinde de diktatörlük kurması saatlerde, Roboskili annelerin "Katil kim?" sorusuen vahim gelişmelerden biri bence. Ailemde yaşa- na "Tepemi attırmayın, beni sinirlendiriyorsunuz..."
diye cevap veriyordu.
dığım için biliyorum; gebe kadınlar aile hekimleri
ve sağlık merkezleri tarafından "taciz" düzeyinde
Kadınlar olarak; cebinde nüfus cüzdanını taşıdığıtakip edebiliyorlar. Öyle ki en istenen gebelikte
mız ülke tarafından, "Kimin anası" olduğumuz sobile kadınları isyana sürükleyen bir denetim/
rusuna maruz kaldığımız, "Asker doğuran analar"
gözetim mekanizması kurulmuş durumda. Bu arave "PKK'li doğuran caniler" olarak bizzat Başbakan
da şu "ilahi lütuf"a da değinmeden edemeyecetarafından ikiye bölündüğümüz bir yıl oldu, hayırlı
ğim : inançlı kişiler bu yaklaşımı sorgulasalar çok
olsun. Oğlan doğuran ile kız doğuran arasında ay"hayırlı" olur bence. Zira hiçbir ilahi inanç, yaratıcı
rım yapılan çağdan bu yana geldiğimiz nokta, sizce
gücün neden bazı kadınları böyle feci bir biçimde
de şahane değil mi? (ÇT)
(istenmeyen gebelik gibi feci bir durum) cezalandıracağını açıklayamaz, eğer samimi ise tabii.
Kadın cinayetlerinde gelince, ah-vah dışında somut
bir şey yok ortada. Katillerin, tecavüzcülerin "sıfır
tolerans"la yargılanacağı bir sistemi oturtmak ne
5
http://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/143209-kadinlar-2012yidegerlendirdi
KADINA ŞİDDET TİYATRO İLE
ANLATILACAK
Avrupa Birliği Eğitim
ve Gençlik ProgramlarıBaşkanlığı tarafından
desteklenen Almanya ortaklı ''Demo Caravan: Genç Demokrasi Her Yerde'' projesi kapsamında 3 İngilizce öğretmeni 2 dilde sergileyecekleri tiyatro oyunuyla kadına karşı şiddete dikkati çekecek.
kentinde yaşayan farklı milliyet ve kültürlerin barış
içinde yaşaması ve bunun bir rol model haline gelmesi düşüncesi olduğunu vurguladı.
Coğrafi engellerden dolayı köyden dışarı çıkmayan
vatandaşlar için bu projeyi gerçekleştirdiklerini anlatan Özgentürk, ''Köylerinden hiç çıkamadıkları
için demokrasi, hak, hukuk sözcüklerine yabancı
kalabilen gençler bulunuyor. Tam bu noktada projemiz, sanatın değiştirici dönüştürücü yönünü kullanarak bu köylere bizzat giderek çeşitli etkinliklerle gençlerin temsili demokrasi mekanizmalarına
katılımını gerçekleştirecek'' diye konuştu.
mutluluk duyduklarını, ayrıca öğretmenlerinin böyle bir projede yer almasının öğrencileri açısından
da örnek alınması anlamında önemli olduğunu söyledi.
Oyunun yönetmeni Önder Özcan da, Dario Fo'nun
yazdığı eserde İtalya'da yaşamış hem siyasi anlamda, hem de sadece kadın olduğu için fizyolojik,
psikolojik işkence görmüş, taciz ve tecavüze uğramış kadınların sorunlarının ele alındığını vurguladı.
Özcan, 9 parçadan oluşan oyunun 3 parçasını sahneleyeceklerini belirterek, ''Profesyonel oyuncu
Adana- Proje Koordinatörü Dilay Yatkın Özgentürk,
olmayanlarla çalışmanın avantajları ve dezavantajprojelerinin Hatay ve Adana'da iki ayaklı olarak
Hatay'da kuracakları karavanın 4 köyü gezeceğini
ları var. Amatör oyuncuların yüreğinde, bazı oyungerçekleştiğini, projeyi, Almanya'nın Berlin kentin- kaydeden Özgentürk, ''Her köyde demokrasiye
culardaki gibi kalıplaşmış duygular yok. Ham, candeki tek Türk tiyatrosu olan''Turkisches Theater
dayalı sunumlar, tiyatro oyunları gerçekleştirilecek. lı, etkileyici duyguları var. Yeter ki iyi motive olBerlin'' ve Amateurtheater Phönix e.V dernekleri ile En önemlisi halk hikayelerinden oluşan kısa filmler sunlar, sahnede çok verimli olacaklarına inanıyoHatay'dan Antakya Sanat Topluluğu ve Adana'dan yapılacak'' dedi.
rum'' dedi.
Bilfen Ortaokulu AB Proje Kulübü'nün ortaklaşa
yürüttüğünü belirtti.
Oyuncular
Özgentürk, kadın sorunu üzerine odaklanan bir
proje yürüttüklerini vurgulayarak, ''Bilindiği üzere Türkiye ve dünyada istatistiklere baktığınızda
kadına yönelik şiddet çok çarpıcı boyutlarda. Haberlerde bu konuyla çok sık karşılaşıyoruz. Kadın
olarak günlük hayatımızda da ezilmelere, şiddete,
tacize maruz kalıyoruz. Aslında konuya bu nedenle
tercih ettik'' dedi.
Oyunculardan Vildan Bozgüney Şendur da daha
önce aktif olarak tiyatro oyununda bulunmadıklarını, ancak, hep tiyatroda yer almayı istediğini belirterek, şunları kaydetti:
''Bu proje, karşıma çıktığında bunun iyi bir fırsat
olduğunu düşündüm. Üstelik projenin en önemli
noktası kadına karşı şiddete dikkati çekmeyi amaçlamasıdır. Dünyanın her yerinde her gün yüzlerce,
Kadın monologlarından oluşan bir tiyatro oyunu
binlerce kadın şiddete maruz kalıyor. Ben oyunun
hazırlayarak, Berlin'de sahneleyeceklerini anlatan
provalarında şiddeti hissediyorum. Oyunda bile ben
Özgentürk, yazar Dario Fo'nun Kadın Oyunları adlı
bu kadar hissedebiliyorsam, gerçekten yaşayanlar
eserindeki 3 parçayı sahneye koyacaklarını bildirdi.
ne durumda bunu hayal bile edemiyorum. Bu açıÖzgentürk, kendisi gibi İngilizce öğretmeni olan 2
dan daha da mutluyum. Bir amaca ulaşabilirsem
arkadaşıyla sahneleyecekleri oyun için çalışmaları
ne mutlu bana. Çalışmalar da keyifli geçiyor. Tabii
sürdürdüklerini, sanatsal anlamda da yeni bir şey
ki zorlukları var ama, biz amacımıza ulaşabilirsek
deneyerek, monologların arasına dans tiyatrosu
bu zorlukları unutacağız.''
yerleştirmeye çalıştıklarını söyledi.
Diğer oyuncu Fatma Şentürk ise projenin konusuDaha fazla görselliğin ön plana çıkacağı oyunun ilk nun kendisine çok cazip geldiğini belirterek, ''Konu
gösteriminin 27 Ocak'ta Berlin'de gerçekleşeceğini oldukça gündemde ve maalesef ülkemizde 3. sayfa
anlatan Özgentürk, ''Dünya çapında etki getirmeye haberlerinde çokça yer alan bir konu. Sahneye çıkçalışacağız. İki dilde sahneleyeceğimiz oyunla kadı- mak ayrı bir keyif ve heyecan. Heyecanla 27 Ocak'ı
na karşı şiddeti, kadın demokrasisini gözler önüne bekliyoruz. Yaklaşık 2 aydır çalışmalar devam edisermeye çalışacağız'' dedi.
yor'' diye konuştu.
Projenin çıkış noktası: Hatay
Özgentürk, projenin esas çıkış noktasının Hatay
Bilfen Ortaokulu İngilizce Bölüm Başkanı Nihal Barut Pelin ise okul olarak kadının sorununa dikkatleri
çekmeye çalışan bu projeye destek vermekten
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=387602&kn=7&ka=4&kb=7
2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda atletizmde kadınlar
1500 metre finalinde koşan Aslı Çakır Alptekin 1. olarak altın, Gamze Bulut da 2. olarak gümüş madalya kazandı.
Bu iki madalyaya tekvandodan gelen gümüşte katıldı ve Türkiye'nin aldığı madalya sayısı 5'e çıktı.
2 altın, 2 gümüş, 1 bronz.
Atletizm’de Türk Olimpiyat tarihinde ilk altınmadalya, gümüşle beraber geldi. Kadınlar 1500 metrede
yarışan iki milli atlet Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut, ilk iki sırayı alarak unutulmaz bir başarıya imza
attılar.
4:10.23’lük derecesiyle ilk sırayı alan 26 yaşındaki Aslı Çakır, bu yıl Helsinki’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda elde ettiğialtın madalyanın ardından yine çok önemli bir başarıya imza attı. Aslı Çakır Alptekin’i takip eden 1992 doğumlu Gamze Bulut, 4:10.40’lık derecesiyle gümüş madalyanın sahibi oldu.
1500 metrede duble yapan iki milli atletimizin yanında, Bahreynli Maryam Yusuf Jamal bronz madalyayı
alarak podyumu tamamladı.
Atina 2004’te gümüş madalyayı kazanan tecrübeli Rus atlet Tatyana Tomashova ise 4:10.90’lık derecesiyle dördüncü sırada kaldı.
6
‘KADIN MAĞDURİYETİNDE
SİNEMANIN ETKİSİ BÜYÜK’
2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin
'Toplumsal cinsiyet eşitliği bir yalan mı?' başlıklı oturumuna katılan Atilla Dorsay, kadın
mağduriyetinde sinemanın etkisinin büyük
olduğunu belirtti.
İSTANBUL - 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nden yapılan açıklamaya göre, İstanbul Üniversitesi ile Başakşehir Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin ''Toplumsal cinsiyet eşitliği bir yalan mı '' başlıklı oturumuna katılan Atilla Dorsay, burada yaptığı konuşmada, kadın temasını en çok kullanan yönetmenlerin Lütfi Akad, Metin Erksan ve Halit Refiğ
olduğunu aktardı.
Dorsay, Yeşilçam'ın kadının naif ve mahzun durumunu topluma yansıtırken, kötü olan kadınların
bile her şeye rağmen seyirciler tarafından sevildiğine dikkati çekti.
Bu filmlerin kadına gerçekten yararı olup olmadığının tartışmalı olduğunu savunan Dorsay, şu değerBengi Semerci Enstitüsü Kurucusu Prof. Dr. Bengi
lendirmelerde bulundu:
Semerci de ''çocuk gelin'' teriminin yanlış olduğunu
kaydederek, ''Çocuğun gelini olmaz. Erken yaşta
''80-90'lı yıllardaki seks filmleri, kadını özgürleştir- evlendirilmiş çocuk olur. Eğer 'çocuk gelin' dersek
miş midir, yoksa onu bir obje haline mi getirmiştir çocuğun erken evlenebileceğini kabul etmiş oluruz''
Henüz belli değil. Ancak bu filmlere nasıl izin veril- ifadelerini kullandı.
diği, hala araştırılıyor. Kadın mağduriyetinde sinemanın etkisi büyüktür.''
Prof. Dr. Dilek Cindoğlu ise boşanma oranının binde 2'den binde 4'e çıktığına dikkati çekerek, kadın-
KADININ ÖTEKİLEŞTİRİLMESİ
sıdır, bu canlı gizemi çözecek anahtardır. Çocuk
kadını tamamlar…onsuz kadın eksik kalır.’’ Dr. J.B.
Fonssagrives tarafından söylenmiş bu söz erkeğin
‘’Kadın,
erkeğin ürünü- anneliğe ve kadına bakış açısını çok güzel açıklıyor.
dür. Tanrı dişiyi
Annelik konusundaki bu bilinmezlik erkeği
yarattı ve erkek
daha önce de söylediğimiz gibi iki şekilde davrankadını oluşturdu;
maya itiyor. Birinci durumda bu olayı mucizevi bir
kadın dolayısıyla
şey olarak görüp özellikle erkek çocukları anneleriuygarlığın
bir
ne aşırı bir saygı ve bağlılık duyuyorlar. Toplumuürünüdür, yapay
muzda da bunun örneklerini hepimiz görüyoruz.
bir
yapıtYetişkin bir birey olduktan sonra bile annenin vertır.’’(1855). Bu
diği rahatlık ve huzura duyulan özlem devam edisöz ne yazık ki dünyaca ünlü bir yazar ve dönemiyor, anne ne derse o oluyor, asla sözünden çıkılmınin en aydın insanlarından birisi olan Gustave Flayor… Efsaneler ve masallarda anlatılan kahramanubert’e ait. Yine de söylendiği tarihi göz önünde
lık timsali erkekler bile anneye olan saygı ve düşbulundurarak bazılarımız 150 senede çok yol katekünlüklerini sürekli dile getiriyorlar. Bunun birinci
dildiğini, hala böyle düşünen erkekler olsa bile eğisebebi çıkılan kahramanlık yolculuğunda çocuğunu
tim almış herhangi birinin böyle bir düşünce yapısı
korumak amacıyla onun gitmesini istemeyen anne
olmadığını savunabilir. Ki bunun doğruluk payı da
figürü sayesinde bu yolculuğun bin bir güçlükle
vardır. Geçtiğimiz yüzyıl kadın hakları açısından
elde edilmiş bir utku haline dönüşmesidir. İkinci
gerçekten çok büyük birçok gelişmeye sahne oldu:
sebebi ise kahraman dahi olsa herkesin eve dönüşseçme-seçilme hakkı, çalışma hakkı, vs. Peki ama
te sıcak bir kucağa ihtiyacının olması ve annenin
kadın-erkek eşitliğinin tamamen elde edildiğini
de ne olursa olsun bu kucaklık görevini her zaman
söyleyebilir miyiz?
yerine getireceğidir. Aynı durumu güncel hayatta
2011 yılında Fransa’da yapılan bir araştırma- da erkeği evlenme ya da evden taşınma sürecinde
ya göre aynı niteliklere sahip kadın ve erkek çalı- görüyoruz. Oğluna karşı sahiplenme duygusuyla
şanlar arasında 9-10% civarında bir ücret farklılığı hareket eden anne onu bırakmak istemiyor. Böyle
var. Bu verinin yukarıdaki soruya net bir cevap bir durumda kalan oğul için evlenmek ya da evden
oluşturduğunu düşünüyorum. 2011 yılında dahi bu ayrılmak gerçekleştirilmiş bir kahramanlığa dönüeşitliği sağlayamamamızın sebeplerinin ne olduğu şüyor. Ve anne her zamanki gibi bir geri dönüş
sanırım bu noktada en önemli soru haline geliyor. durumunda kollarını açmış evladını bekler durumÜnlü Fransız filozof Simone de Beauvoir’a göre bu da oluyor.
fark temelde kadının erkek gözünden farklı bir tür,
Aşağılanma şeklinde yaşanan ötekileştirme
öteki varlık olarak görülmesi. Bu ötekileştirmenin
ise daha çok kadının erkeğe karanlık görünen biyoaltında ise biyolojik ve psikolojik farkların karşı
lojik özelliklerinden kaynaklanıyor. Bu özelliklerin
tarafça anlaşılamaması yatıyor. Bu süreç temelde
başında ise adet görme ve kadınlık organı geliyor.
iki şekilde yürüyor: ilahlaştırma veya aşağılama.
Adet gören kadın yüzyıllar boyu kirli, lanetli ve güBu konuyu en iyi şekilde somutlaştırmak için nahkar olarak zihinlerde yer ediyor. Bazı kültürleranne kavramı üzerinden yürümenin çok yararlı de böyle günlerde yemek yapmasına izin verilmezolacağını düşünüyorum. Çünkü kadınla erkek ara- ken, yemeğin bereketsiz olacağı gerekçesiyle, bazı
sındaki en büyük farklılık kadının anne olmasını toplumlar daha da ileri giderek bu günlerde kadını
sağlayan anatomik yapılanması ve anne-çocuk bir odaya kapatıp dışarı çıkmasına izin vermiyorlar.
arasındaki muhteşem psikolojik bağdır. Erkekler ‘’Bu kanla temas eden ekinler filizlenmez, şarap
için bu durum son derece bilinemez, mucizevi ve sirkeleşir, ot sararır, ağaçlar meyvelerini yitirir,
karanlık kalmaktadır. Bu farklılığın bu kadar ön demir paslanır ve bakır oksitlenir. Bunu yutan köplana çıkmasından dolayı kadınlar annelik faktörü pek kudurur. Ne demirle ne de suyla eriyen asfaltlı
olmadan düşünülemezler, hatta bazı erkeklere gö- zamk bile bu kanla pislenirse çözülür.’’(Sevillalı
re kadın bile sayılmazlar: ‘’Kadınlık, anneliğin için- Aziz Isidorus). Doğum ve annelik bazı erkeklerin
de yer alır ve kaldı ki annelik, kadınlığın alfabesi- gözünde kadını ilahlaştırırken, bazıları kadını sadedir; kadın sağlığının ve duygularının nirengi nokta- ce anneye indirgeyerek onu çocuk doğurmaya ya-
7
ların yüzde 15'inin cinsel şiddet gördüğünü ve şiddet gören kadınların hepsinin boşanması halinde,
oranın çok artacağını açıkladı.
Kadına karşı şiddetin yeni söylemlerle çözülebileceğini belirten Cindoğlu, bu söylemlerin, kadın-erkek
eşitliğini ve kadının birey olduğunu vurgulayan
söylemler olması gerektiğini bildirdi.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25385652
rayan bir araç olarak görürler. Jules Michelet gibi
ateşli bir demokrasi taraftarı bile kadını erkeğe eşit
görmeyip şu tüyler ürperten açıklamayı yapar:
‘Erkek bir beyindir, kadınsa döl yatağı.’’
Anneliği bir kenara bırakıp kadına bir eş ya
da sevgili gözüyle baktığımızda ise yine cinselliğe
bağlı olarak kadın bedeni ve cinsel organının erkeğin kadını aşağı görmesine sebep olduğunu söyleyebiliriz. Bunun sebebi ise kadın bedeniyle birlikte
erkeğin kendi zaaflarının farkına varması, kendini
kontrolsüz ve hakimiyetsiz hissetmesidir. Ayrıca
kadın cinsel organı doğum yaparak erkeğe hayat
verirken aynı zamanda ona sonu ölüme giden bir
yolculuk vermiş olur. Bu yüzden erkek bilinç altında kadını ölümle eşleştirir. Bu da erkeğin kadın
vücudundan korkmasına ve onu zaman zaman iğrenç olarak tanımlamasına sebep olmuştur. Bir
bilim adamı, doğabilimci Linné bile çalışmalarında
iğrenç bir şey diyerek kadın organını es geçmiştir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için önce algıların temelindeki
sorun ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için de kadın
ve erkeğin birbirlerini her açıdan anlamaya çalışmaları lazımdır. Bu sorun ancak karşı tarafı öteki
olarak değil sadece bazı farklılıklara sahip ama
yine de bizimle aynı tür varlık olarak görmeyle aşılabilir. Bu yüzden hem cinsel eğitim hem de insanın kişilik olarak kendini geliştirmesi en büyük
anahtarlardır.
1*Efsane ve masallar esasında oluşturulduğu toplumun özelliklerini gösterdiği için bizim yaptığımız günlük
gözlemlerden çok daha kesin bilgiler verdiklerini söyleyebiliriz.
EDANUR KARAPINAR
İstanbul Yerel Kurulu
MEME KANSERİNİ FARK
ET!
Şiddeti
Engellemek İçin
Erkeklere
10
Öneri
ABD'li cinsiyetçilik karşıtı aktivist
Jackson Katz, erkeklere toplumsal
cinsiyet temelli şiddetle mücadeleye
nasıl katkı sunabileceklerini anlatıyor.
1Cinsel
şiddete
her
yaştan,
sosyoekonomik,
ırksal
ve
etnik
kökenlerden erkekleri içeren bir erkek
sorunuymuş gibi yaklaş. Erkekleri sadece
olası saldırganlar olarak değil, şiddete
engel olabilecek güçlü görgü tanıkları
olarak gör.
2- Eğer kardeşin, sınıf arkadaşın ya da
takım arkadaşın bir kadını taciz ediyorsa ya da kadınlara genel olarak saygısız ve
kötü davranıyorsa- kafanı başka tarafa
çevirme. Onunla bu konu hakkında
konuşmayı dene. Yardım almasını tavsiye
et. Bu konuda ne yapacağını bilmiyorsan,
bir arkadaşınıza, bir ebeveyne, bir
profesöre veya bir danışmana danış.
SAKIN SESSİZ KALMA!
3- Kendini eleştirebilecek kadar cesaretin
olsun. Kendi yaklaşımlarını sorgula.
Yaptığın
veya
söylediğin
bir
şey
başkalarına zarar vererek sonuçlanıyorsa
savunmaya geçme. Davranışların ve
hareketlerinin
kasıtlı
olmasa
da
cinsiyetçiliği ve şiddeti nasıl sürdürdüğünü
anlamak için çaba harca ve değiştirmeye
çalış.
4- Eğer tanıdığın bir kadının tacize veya
şiddete maruz kaldığını düşünüyorsan,
kibarca yardıma ihtiyacı olup, olmadığını
sor.
5- Eğer kadınlara duygusal, psikolojik,
fiziksel ya da cinsel taciz uyguluyorsan, ya
da geçmişte uygulamışsan, HEMEN
profesyonel yardıma başvur.
6- Toplumsal cinsiyet temelli şiddetin her
türlü biçimini sona erdirmek için çalışan
kadınlarla işbirliği içinde ol. Kadın
örgütlerinin
çalışmalarını
destekle.
Mitinglere ve diğer kamu etkinliklerine katıl.
STK'ların tecavüz kriz merkezleri ve kötü
durumdaki kadın sığınakları için bağış
toplanmasına yardım et. Eğer bir takım,
dernek ya da başka örgütlere dahilsen,
farkındalık yaratmak için etkinlik düzenle.
7- Homofobiye karşı ses çıkar. LGBT
bireylere karşı ayrımcılığın ve şiddetin
yanlış olduğunu ifade et. Bu istismarın da
cinsiyetçilikle doğrudan bağlantısı vardır.
(Örneğin
cinsiyetçiliğe
karşı
sesini
yükselten erkeklerin genellikle cinsel
yönelimi sorgulanır. Bu davranışı kırmak
için daha çok erkeğin cinsiyetçiliğe karşı
çıkması gerekiyor. )
8- Çokkültürlü erkeklik, toplumsal cinsiyet
eşitsizliği ve toplumsal cinsiyet temelli
şiddetin
nedenlerinin
sorgulandığı
programlara, derslere katıl, filmler izle,
makale ve kitaplar oku. Sosyal baskıların
erkek ve kadın bireyler arasındaki
çatışmaları nasıl etkilediği hakkında kendini
ve etrafındakileri eğit.
Birçoğumuzun bildiği gibi Meme
Kanseri, kanser türleri arasında,
hayati risk ve önem derecesi açısından ilk sıralarda yer almaktadır ve
kadın-erkek her yaştan insanın dikkat etmesi gereken sosyo-kültürel
bir halk sağlığı konusudur.!
Bugün; Meme Kanseri, insan hayatındaki yeri ve önemini bilimsel
araştırmalar sonucu ortaya çıkan
sayısal verilerlerle de kanıtlamaktadır. Ve çalışmalar göstermiştir ki;
Meme Kanseri, %24'lük oranla kadınlarda en sık rastlanan 10 kanser
türü arasında ilk sıradadır. Bu da
kadınlarda meme kanserini önleyici
çalışmaların önemini açık bir şekilde
ortaya koymaktadır.
hisle tanısında da, bir o kadar meme kanserine yakalanmış insanın,
kanseri yenip, hayatlarına yeniden,
daha güçlü ellerle sarılmalarına olanak sağlamaktadır. Kanser; birçok
insanın, kelime anlamı olarak bile
tek başına hayata küsmelerine ve
yaşamdan soğumalarına neden olurken, erken teşhisle hayata tekrardan dönebilecekleri bilincinin insanlarda uyandırılması da, bu uğurda
çalışan, gönül veren herkesin en
büyük mutluluğu olmuştur.
Şüphesiz ki; biz tıp fakültesi öğrencileri de, sağlığımızla böylesine ilişkili bir halk sağlığı konusunda, geleceğin hekimleri olma yolunda sağlam adımlarla ilerlerken, kayıtsız
kalamazdık ve kalmadıkta.!
dır. Şu unutulmamalıdır ki, teknolojiyle böylesine iç içe yaşadığımız bir
dünyada her insan meme kanserine
yakalanabilir ama önemli olan, bu
durumu erken farkedip, tedaviye
olanak vermektir. Bunun için özellikle 40 yaş üzerindeki kadınlarda yılda
bir kez veya iki yılda bir kez , erken
teşhis açısından önem arzeden mamografi çekilmelidir. Mamografi, 50
yaş üzerindeki kadınlarda ise her yıl
bir defa yaptırılmalıdır. Böylece erken teşhisle ölüm riskinin % 95' lere
kadar azaltıldığı da yapılan çalışmalarda kaydedilmiştir.
Meme Kanseri Projesi; kendisine
destek veren kuruluşlarla da birlikte
tüm bu bilgilerden yola çıkarak halkı
bilgilendirmeyi, böylesine önemli bir
kanser türü hakkında insanlarda
Bizler önce öğrendik sonra da öğgereken bilincin uyandırılmasını
rendiklerimizi; kadın- erkek, gençamaçlamaktadır ve bu bağlamda
yaşlı her yaştan insanlara aktardık.
Peki kadınlarda bu derece hayati
halka açık yerlerde stantlar açarak;
öneme sahip meme kanseri, erkek- Şunu biliyorduk ki; Meme Kanseri'
meme kanseriyle ilgili baştan sona
ni fark etmedeki en etkin araç kenlerde ne derece önemlidir?
tüm bilgileri içerecek, ayrıntılı ve
di ellerimizdir. Bu anlamda da elle
özenli hazırlanmış broşürleriyle inAslına bakılırsa, meme kanserinin
meme muayenesini, doğru bir şekilerkeklerde görülme sıklığı kadınlara
sanları görsel ve sözlü bir şekilde
de insanlara öğretmek gerekmektebilgilendirmektedir. Çeşitli etkinlikoranla daha düşük olsada, öldürücü
dir ve burada dikkat edilmesi gerelerde de, önceden eğitim almış göolma ihtimali, erkeklerde daha yükken en önemli nokta, meme çevresektir. Bu başta şaşırtıcı gibi gözüknüllülerle birlikte, elle meme muasinde muayene yapılırken ele gelen
yenesinin nasıl yapılabileceği konuse de; meme kanserinin genetik ve
normalden ya da her zamankinden
sunda uygulamalı eğitimler vermekçevresel faktörlerle ilişkili olması;
farklı büyüklükte, çeşitte kitle ve
her bireye, bulunduğu çevresel kotedir. Ve Meme Kanserinin simgesi
kistlerin bölgede gözükmesidir. Veya
haline gelmiş materyallerle de, tüm
şulların ve genetik etkenlerin farklı
da meme başı yapısının renginde
dünyaya bu konuda birlik olduğuyüzdelerde etki edeceğini düşündümeydana gelen değişiklilker, iki meğümüzde, bu çok ta olası bir ihtimal
muzun mesajını vermektedir..!
me arasında meydana gelen simetri
olarak karşımıza çıkmaktadır.
farklılıkları, meme cilt dokusunda
Proje Koordinatörü :Ruken Demirkol
meydana gelen değişmeler; yine
Meme Kanseri her ne kadar erken
teşhis edilmediğinde, yüksek oranda bizlerde meme kanseri olabileceğiSinem Laçin
kayıplara neden olsa da; erken teş- nin belirtileri arasında yer almakta-
TÜRK TARİHİNDE KADININ bugünkü gibi kanun önünde eşitti.
Toplumda tek eşlilik prensibine
YERİ
bağlıydı. Ev eşlerin ortak malıydı.
Ben size bundan seneler seneler Namus ve iffete çok önem verilir,
öncesi nerden baksanız bir iki bin aksi durumlarda büyük cezalar
üç bin sene öncesinin kadınına bir uygulanırdı.
örnek vereceğim.
Orhun yazıtlarında bile kadınlardan
Ata binen, kılıcını kuşanan, bozkır- saygı ile bahsedilir. Bilinen geleda at koşturan yeri geldiğinde ül- neklerde de Türk toplumunda kakesini yönetendi. Ülkenin başında dın ve erkeğin eşitliği izlenmekte“Kağan” vardı ardında “Hatun”. dir.
İkinci isimdi kurultayda, seferlerde
1923’de Cumhuriyet’in ilanından
obanın birinci ismiydi.
sonra Atatürk’ün hedeflediği çağBir buyruk yayınlansa: “Hatun ve daş medeniyetler seviyesine çıkHakan buyuruyor ki” diye başlardı. mak için yapılan reformlar ile 8.
Bir örneğini de edebiyatın o güzel Yüzyıldan sonra değeri göz ardına
destanlarından verecek olursak atılan Türk Kadınına; 3 Mart 1924
Salur Kazan Destanında; Düşman- te “Tevhid-i Tedrisat” kanunu ile
lara esir düşen oğlu ve zor durum- karma sınıflarda eğitim getirilmişdaki Salur Kazan’ı kurtarmak için tir. 1935’te yüzde 90’ı okuma yaz“boyu uzun Burla Hatun kırk ince ma bilmezken 1990 yılında bu
belli kızı alır, kara kılıcını kuşanır, oran %22’ye düşürülmüştür. 17
kara atına binerek Oğlunu ve Salur Şubat 1926 ‘da kabul edilen Türk
Medeni Kanunu ile yasal haklara
Kazanı esaretten kurtarır.”
sahip olmuşlardır. Siyaset alanında
O dönemde kadın ve erkek aynı
ise 1923 yılında “Kadınlar Halk
Fırkası” ile başlayan 1930 da Belediye Seçimleri, 1933’te muhtarlık
ve ihtiyar heyeti ve 1934’te mebusluk yolu açılmıştır.
Anlatılması gereken nice gelişmeler daha var ama satırlara sığacağını düşünmüyorum. Türk Kadını
tarihin ilk sayfalarındaki önemi ve
değerini bugünde korumaktadır.
Arada geçen olaylar sonrası Cumhuriyetin getirdiği özgürlük ortamında daha da ileri gidecektir.
Ökkeş ZORTUK
Ege Yerel Kurulu
9- Cinsiyetçiliği finanse etme. Kadınları
cinsel yönden aşağılayıcı bir şekilde tasvir
eden hiçbir dergiyi satın alma, web sitesine
girme. Medyadaki cinsiyetçiliği protesto et.
KADIN BURADA MART 2013
10- Genç erkeklere, kadınları aşağılayan
bir tavır takınmadan nasıl erkek olunabildiği
konusunda akıl hocalığı yap. Cinsiyetçilik
karşıtı erkeklere yönelik toplumsal cinsiyet
temelli şiddeti önleme etkinliklerinde
çalışmak için gönüllü ol. (ÇT)
* Bu öneriler, ABD'li cinsiyetçilik karşıtı
aktivist Jackson Katz tarafından hazırlandı.
Pixel Project'in web sitesinde yayınlanan
bu yazıyı Berfun Çağinli bianet için
Türkçeye çevirdi.
“Kadınlar Günü Gazetesi TurkMSIC Resmi
Projesidir"
"Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği"
Turkish Medical Students International
Committee
TurkMSIC Adına Resmi Proje Koordinatörü:
Mehmet Başat TEPE
Tasarım: Ökkeş ZORTUK
8

Benzer belgeler