Kasım 2011 - Sayı: 161 - TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Transkript

Kasım 2011 - Sayı: 161 - TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
BÜLTEN
Kasım 2011
Yıl: 26
Sayı: 161
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ YAYIN ORGANI
TMMOB
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
İZMİR ŞUBESİ
haber bülteni
Yıl: 26 - Sayı: 161 - Kasım 2011
İki ayda bir yayınlanmaktadır.
BAŞYAZI
Başyazı
2
YAYIN KURULUNDAN
Sahibi:
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına
İnş. Müh. Ayhan EMEKLİ
Merhaba
4
ŞUBEDEN
Sorumlu Yazı İşleri Yönetmeni:
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına
İnş. Müh. Ali Fuat GÜNAK
Eylül-Ekim-Kasım 2011 Etkinliklerimiz
Duyurular
16
Yayın Kurulu
Savranoğlu İşçileriyle Röportaj
20
TMMOB’den
23
TMMOB İKK’dan
24
Tahsin VERGİN
(1949-2010)
Ayhan EMEKLİ
A. Fuat GÜNAK
Hülya ALTUN
Necati ATICI
Sadık Can GİRGİN
Şefika SEYHAN HAS
Erhan ARSLAN
Jale ALEL
Ahmet BAHAR
Ahmet ERMİN
Gülşen IŞIK
Arslan KESKİN
Aydın NOGAY
S. Ruken SARIOĞLAN
Vedat YORULMAZEL
Yayın Koşuları:
Gönderilen yazıların yayınlanıp yayınlanmamasına Yayın Kurulu karar verir. Yazılardaki görüşler
yazarlarına aittir. Gönderilen yazılar geri verilmez.
Yazılar yaygın kullanılan kelime işlem programlarından birinde yazılmış olarak CD ile veya [email protected] adresine e-posta ekinde
gönderilmelidir.
İyi bir baskı kalitesi için yazılarda kullanılan fotoğraf, şema, tablo gibi görsel malzemeler tek sütun
için en az 8 cm eninde, çift sütun için 16,5 cm
eninde ve en az 300 dpi çözünürlükte olmalıdır.
Bültenimizin bir sayfasında görsel malzeme bulunmayan yazılar yaklaşık 580 kelime (4.500 boşluklu karakter) içermektedir. Yazıların sayfa düzeni yeniden yapıldığı için yazar tarafından bültene
uygun bir sayfa düzeni yapılmasına gerek yoktur.
Yönetim Yeri:
Anadolu Cad. Tepekule İş Merkezi,
No: 40, Kat: 1 Bayraklı/İZMİR
Telefon : 232 462 56 55 - Faks: 232 462 11 67
web: www.imoizmir.org.tr
e-posta: [email protected]
Dizgi ve Sayfa Düzenleme:
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
Bu sayı 5800 adet basılmıştır.
Şube üyelerine ücretsiz dağıtılır.
Yayın Türü: Mesleki, Yerel, Süreli Yayın
Baskı: Altındağ Grafik Matbaacılık
2839 Sokak No: 28
1. Sanayi Sitesi / İZMİR
Tel: 0 232 457 58 33 - Fax: 0 232 457 89 99
Basım Tarihi: 19 Aralık 2011
5
İNCELEMELER
İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu’nun Ardından
26
Konak Tüneli Projesi ve Değerlendirmesi
32
BETON
Yüksek Performanslı Betonlar ve
Beton Teknolojisindeki Son gelişmeler
39
İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ
Şantiyeler İçin Örnek Risk Değerlendirmesi
41
VERGİ
Mali Sistemde Meydana Gelmekte Olan
Yeniliklerin Farkında mıyız?
46
HUKUK
Yapı Denetim Kuruluşlarının Hukuki Sorumlulukları (1)
48
ÜYELERİMİZDEN
Erciş Depremi
53
3 Aralık Dünya Engelliler Günü
55
Kaldırımlarımı İstiyorum
57
genç-İMO
Eylül-Ekim-Kasım 2011 genç-İMO İzmir Etkinlikleri
58
KÜLTÜR ve SANAT
Kitaplar Arasında
62
Mizah
63
OYUN
Bulmaca
64
Başyazı
Ayhan EMEKLİ
İMO İzmir Şube Başkanı
Van’da ve İzmir’de Deprem
Değerli Meslektaşlarım;
Deprem önce 23 Ekim günü saat 13.41’de 7,2 büyüklüğünde Van’da ve arkasından 9 Kasım saat 21.23’de
5,6 büyüklüğünde yine Edremit-Van’da bir deprem
ülkesi olduğumuz gerçeğini acı sonuçlarıyla bizlere
bir kez daha hatırlattı. Hasar gören, yıkılan, göçen
binalarımızın belleklerimizde yer alan görüntüleri
ve enkaz altında canlarını kaybeden insanlarımızın
toplumsal yaşamımızda bıraktığı onarılamaz izleriyle
daha önceki yıllarda defalarca tekrarlanan bu tanıdığımız doğa olayının afete dönüşmesiydi yaşadıklarımız. Televizyon kanallarında izlediklerimizi ve gazete
fotoğraflarını önceki deprem görüntüleriyle yan yana
koyduğumuzda birbirine çok benziyordu. Ne yazık
ki mevcut yapı stoğumuzu oluşturan binalarımızın
önemli bir bölümü depreme dayanıklı değildi. Biliyoruz ki bu yapılar inşaat mühendisliği hizmeti almamış
yapılardı.
2
sinden planladığı Yapı Denetimi Sempozyumu, son
yaşadığımız Van depremlerinin sonrasına rastlayan
tarihlerde 17–18 Kasım’da İstanbul Şubemizde düzenlendi. İMO örgütlülüğünde daha önce de birçok
kez yaptığımız gibi yapı üretimini mesleğimizin farklı
uzmanlık alanları yönünden ele aldığımız, bu süreç
içindeki yapı denetim sistemini sorguladığımız, sorunlarını, eksikliklerini tartıştığımız verimli bir sempozyumu tamamlamış olduk.
Her zaman savunduğumuz, dile getirdiğimiz ve söylemekten asla vazgeçmeyeceğimiz konu istisnasız
tüm yapılar gerek planlama, tasarım, projelendirme
gerek uygulama, inşaat yapım ve gerekse de denetim
süreçlerinden geçmeli, yapıların başından sonuna
dek inşaat mühendisliği hizmeti alması sağlanmalıdır.
Ne acıdır ki 23 Ekim’deki ilk depremin ardından arama kurtarma çalışmaları sürerken İnşaat Mühendisleri Odamızın yapıların hasar tespit çalışmalarına
katılma talebi Van Valiliğince kabul edilmemiştir. Yine
aynı günlerde hasar tespitleri devam ederken Çevre
ve Şehircilik Bakanının yakın bir zamanda önemli bir
deprem olmayacağı, Van’ın en güvenli kent olduğu
açıklaması basında yer almıştır. Eski TOKİ başkanı ve
kendisi de bir inşaat mühendisi olan Bakan’ın artçı depremlerde taşıyıcı sistemi önemli hasar gören
binaların yıkılabileceğini ve uzman inşaat mühendislerince tespit yapılmaksızın kullanılmaması anlayışını gözardı eden bu açıklamalarının arkasından
ne yazık ki 9 Kasım’da ikinci deprem meydana geldi.
Bayram Otel’le birlikte ilk depremde yıkılmayan ama
hasar gören birçok yapının yerle bir olmasını ve can
kayıplarını 20 gün içinde göz göre göre tekrar yaşamış olduk. Yalnızca Deprem sonrasına endeksli afet
planlaması yaklaşımı yerine deprem öncesinde afete
hazırlık anlayışını hayata geçiremediğimiz; bilim, teknik, mühendislik ve planlama ilkelerine uymadığımız
sürece bundan sonra da yaşayacaklarımız çok farklı
olmayacaktır.
Türkiye’de Yapı Denetimi hakkındaki 4708 Sayılı Kanun 2001 yılında yürürlüğe girdi. Yasa yapı denetiminin öncelikle 19 ilde başlatılmasını öngördü. Yasaya
“pilot illerin genişletilmesi ve daraltılmasına Bakanlar
Kurulu yetkilidir” hükmü kondu. Seçilen pilot iller
birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde bulunan
illerdi. Ancak birinci derece deprem bölgesinde olan
bazı iller pilot il listesinde yer almadı. Örneğin Van,
Erzurum, Erzincan gibi. Pilot illerin seçiminde sanki
daha ziyade ülkenin batısındaki ve Adana, Hatay, Gaziantep gibi gelişmiş ve teknik altyapısı güçlü belediyeler tercih edildi. Halbuki tercih birinci derece deprem bölgelerinde bulunan iller olmalıydı. Başlangıçta
yapılan bu tercih birinci hata oldu. İkinci hata ise pilot
illerde başlayan yapı denetiminde hangi maddelerinin aksadığı kısa zamanda ortaya çıkmasına, bunların
İMO ve Yapı Denetim Dernekleri tarafından Bakanlığa
bildirilmesine rağmen bu hataların bir kısmı uzun bir
zaman sonra düzeltildi, bir kısmına ise hiç dokunulmadı. Ayrıca pilot il olarak seçilen illerdeki uygulama
tam on yıl sürdü. Tüm yurtta Yapı Denetim Yasasının
uygulanması 1 Ocak 2011’de yürürlüğe girdi. Yani 8-9
yıl kaybedildi. Ocak 2011’de yürürlüğe giren yasadan
sonra, Van’da inşaatına başlanan 63 binadan hiçbirinde hasar tespit edilmediğini önemle vurgulamak
gerekir.
Hazırlık çalıştayını 19 Mayıs Simav depreminin ertesinde 20 Mayıs’ta Şubemizde gerçekleştirdiğimiz ve
İnşaat Mühendisleri Odamızın yaklaşık iki yıl önce-
Üçüncü hata ise 2011 Yasasının Türkiye’nin tamamını
kapsamı içine almasına rağmen 2001 yasasına göre
uygulama alanını daralttığı, yani 2001 yasasında de-
Kasım 2011 - 161
Başyazı
netim uygulama alanında olan bir takım yapıların
alanlarını büyüterek küçük yerleşim bölgelerini uygulama alanı dışında bıraktı. Bu işlem yapı denetim istisnalarının genişletildiğini göstermektedir. Örneğin
2001 yasasında “tek parselde en çok 2 katlı ve toplam
250 m2’yi geçmeyen müstakil yapılar” denetim dışında iken 2011 yasasında “nüfusu 5000’in altında olan
belediyelerin ve mücavir alan sınırları içinde iki katlı
ve (bodrum ve çatı arası dışında) toplam 500 m2’yi
geçmeyen konut yapıları ile bunların kömürlük, otopark depo gibi müştemilatı” da yapı denetiminden
hariç tutuldu. Örneğin bir katı 250 m2 olmak üzere
iki katı 500 m2, bodrumlu (bodrumun kot durumuna
göre toprak altında veya kısmen toprak altında) çatı
arası hariç 750 m2 yapı alanında bir dairesi 125 m2 olmak üzere 6 daireli bir bina artık yapı denetimsiz olarak yapılabilecek. TMMOB Şehir Plancıları odası nüfusu 5.000 kişinin altında olan belediyelerin Türkiye’de
mevcut yerleşimlerin % 70’ini oluşturduğunu belirtmektedir. Denetimsizliğin büyüklüğü şimdi daha net
görülmektedir.
Fırsat verilirse İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin olumlu
çalışmalara imza atmaya devam edeceği kanaatindeyiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DEÜ Mühendislik
Fakültesi ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi arasında yaklaşık 9.500 yapıyı kapsayan
Balçova ve Seferihisar (Merkez) İlçelerinde Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması ve Yapı Güvenliğinin
Deprem Riski Açısından Değerlendirilmesi” konusunda bir protokol imzalandı. Bu çalışma 10 ay içinde tamamlanacaktır.
Bültenimizin Temmuz sayısında Özel Yetkili Savcıların
talimatıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyondan bahsetmiş ve üzerinden üç ay
geçmesine rağmen kamuoyunun operasyonla ve iddianame ile ilgili bir bilgi alamadığını, tutuklamaların
fiilen cezaya dönüştürüldüğünü söylemiştim. Bu kez
22 Kasım 2011 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesine ikinci bir operasyon daha düzenlenmiş ve içinde
TMMOB üyesi mühendis ve mimar bürokratların da
yer aldığı Büyükşehir Belediyesi çalışanları gözaltına
alınmış, önce serbest bırakılmışken yine Özel Yetkili
Savcının ikinci bir talimatıyla 10 Aralık 2011 tarihinde
tutuklanmışlardır. 2 Mayıs 2011 tarihinden bugüne
kadar geçen yaklaşık 7,5 aylık sürede henüz iddianame ortaya konmamıştır. Geçen sayımızda belirttiğim
gibi tutukluluk fiili cezaya dönüşmüş durumdadır.
Fiziki olarak Tahsin Vergin aramızda olmadan ama onu
her gün anarak bir yılı geride bıraktık. Tahsin Vergin’in
yerini dolduramadık ama onun hoşgörüsüyle, onun
kararlılığıyla, onun koyduğu hedeflerle, kısaca onun
ilkeleriyle çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Onsuz çok eksiğiz.
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Bu sene konaklamalı olarak Kuşadası Pine Bay Oteli’nde
düzenleyeceğimiz Geleneksel İMO Gecesi’ne ulaşım için
7 Ocak 2012 Cumartesi günü saat 12.00’de Şubemizden,
dönüş için 8 Ocak 2012 Pazar günü saat 12.00’’de otel
önünden otobüs kaldırılacaktır.
Geceye katılım koşulları Şubemizi telefonla arayarak
veya Şube web sitemizden öğrenilebilir. Davetiyeler Şubemizden, İlçe Temsilciliklerimizden ve İşyeri Temsilcilerimizden temin edilebilir.
Tel: 0232 462 56 55 - web: www.imoizmir.org.tr
YÖNETİM KURULU GÖREV
DEĞİŞİKLİĞİ
42. Dönem Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyemiz Sadık Can GİRGİN Doktora Eğitimi için yurtdışına çıkacağından dolayı Yönetim Kurulumuzdan ayrılmıştır.
Yönetim Kurulumuzun 6 Aralık 2011 tarihli toplantısında Yönetim Kurulu Yedek listesinin ilk sırasında
bulunan Ilgaz CANDEMİR Yönetim Kurulumuza katılmıştır. Aynı toplantıda Yönetim Kurulu üyemiz Necati
ATICI Sayman Üyeliğe getirilmiştir.
Şube Yönetim Kurulu çalışmalarına verdiği katkılardan dolayı Sadık Can GİRGİN’e teşekkür eder, yeni
Yönetim Kurulu üyemiz Ilgaz CANDEMİR’e başarılar
dileriz.
İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu
Kasım 2011 - 161
3
Yayın Kurulundan
Merhaba;
Bu kez 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 Van depremlerinin ardından merhaba diyoruz. Öte yandan bir çalışma yılının
daha sonunda merhaba diyoruz bu sayımızda. Yine bu
sayımız Şube Başkanımız Tahsin VERGİN’ in bedenen
aramızdan ayrılışının üzerinden geçen süreyi de hatırlatan bir sayı.
Ne yazık ki Van depremleri deprem ve depreme karşı yapılacak dayanıklı yapılar konusunda mesleğimizin önemini bir kez daha göstermiştir. Ve bir kez daha İMO’nun
ve TMMOB’ nin 1999 depreminden bu yana söyleye
geldiklerinin haklılığını da gözler önüne sermiştir Van
depremleri. Ve bu son depremler bir kez daha işin aslının insan ve insana verilen değer ve önem olması gerektiğini de göstermiştir. Deprem öncesi ve sonrasında
yapılacakların yasa, mevzuat, kural ve standartlarının
meslek odalarının dışlanarak, onların önerilerini, eleştirilerini görmezden gelerek yapılamayacağını, bizatihi bu
hususların anayasal kurum olan meslek odalarının yasal
görevleri arasında olduğunun bilinci içerisinde oluşturulması gerektiği ve bu konularda meslek odalarının
yasal yetki ve sorumluluklarının uygulamaya konulması
gerektiğini de bir kez daha hatırlatmıştır Van depremleri.
Ancak siyasi iktidar halen depremde can kayıplarının
olmaması için yapacaklarını anlattıkça görülmektedir ki,
yine TMMOB ve bağlı Odalar dışarıda tutularak, deprem,
kentleşme, imar planları, inşaat uygulamaları, denetim
vb. konularda yıllardır söyleye geldiklerini dikkate almayacaklarını göstermektedir. Aynı zamanda depremin
afete dönüşmemesi için daha önceden yapılan çalışmaları da görmezden gelinmektedir. Deprem Konseyi
tarafından hazırlanarak 6 Mayıs 2002 yılında açıklanan
“Deprem Zararlarını Azaltma Ulusal Stratejisi” başlıklı çalışmanın dikkate alınmadığı, yok sayıldığı o tarihten bu
yana bu çalışma çerçevesinde hiçbir çalışma yapılmadığı gibi 26 Ağustos 2011 tarihinde kamuoyuna sunulan
“Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı” başlıklı raporda faydalanılan çalışmalar arasında bile gösterilmemiş
olması bu söylediklerimizi doğrulamaktadır.
Coğrafi olarak %95’i deprem riski altında olan, nüfusunun
%98’i her an depremle yaşamak durumunda olan ülkemizde, doğa olayı olan depremin afete dönüşmemesi için
yapılması gerekenleri sadece söylemenin yeterli olmadığının da bilince olmalıyız. Bu nedenle yaptığımız projelerden, hesaplardan, onların uygulamasından, zeminden
demirin bağlama teline kadar yapılan tüm işlerin sorumluluğunun mesleğimize ait olduğunun bilinci içerisinde
kendimizi yetiştirme, eğitme, geliştirme, uzmanlaşma ve
denetim konularında hiç taviz vermemeliyiz.
İMO İzmir Şube olarak yukarda belirttiğimiz hususlarda
iş ve eylemleri hayata geçirdiğimiz en azından Bülten’de
yayınlanan programlara bakılarak ta görülebilecektir
4
Kasım 2011 - 161
Seminer, kurs vb. etkinliklerle meslekte gelişmenin olanakları yaratılmaya devam edilirken, meslek odası olarak gerekli mühendislik, mimarlık hizmetleri ve yasal
düzenlemelerle deprem zararlarının azaltılması, can ve
mal kayıplarının önlenmesi için, bilime ve mühendisliğe
uygun, kamu yararı ve insan öncelikli önerilerimizle ses
çıkarmaya devam edeceğiz. Konuya ilişkin yapılan diğer
çalışmalar ileriki sayfalarımızda yer almıştır.
Şube Başkanımız Tahsin VERGİN’ in bedenen aramızdan
ayrılışının üzerinden bir yıl geçti. Bir kez daha kendisine
sevgi ve saygılarımızı sunarken Bülten’de yayınlanan
son başyazısında yaptığı değerlendirmelerin ve işaret
ettiği hususların aynen hatta artarak devam ettiğini de
görmekteyiz.Bu yazısında “son 60 yıldır ülkemizi idare
edenler, mesleki birikimlerini bilim ve tekniğin yol göstericiliğinde ülkenin ve halkının çıkarları yönünde kullanmakta sınırsız özveriyle mücadele eden mühendis
ve mimarları dikkate alsalardı, Dünya Ekonomik Forumu
2010 raporunda ülkemiz 134 ülke arasında ekonomide 131. sırada, sağlık ve yaşam ölçütleri acısından 61.
sırada ve en önemlisi eğitim düzeyinde 109. sırada yer
almazdı” diyerek; emperyalist sistemin geri bıraktırılmış
ülkeleri daha iyi sömürmek ülkelerin doğal kaynaklarını
daha iyi talan edebilmek amacıyla yüzyıldır çeşitli politikalar uyguladığını belirterek bu politikalara karşı yapılması gerekenlere değinmişti.
2011 yılında yapılan değerlendirmeler; ülkemizde geriye gidişlerin artarak devam ettiğini göstermektedir.
Dünya Demokrasi Endeksinde 165 ülke arasında 89. sıraya düşerek Pakistan, Uganda, Tanzanya ve Filistin ile
aynı gruptayız.BM Gelişmişlik endeksinde geçen yıl 83.
sıradayken bu yıl 92. sıradayız. 142 ülke arasında pazar
büyüklüğünde 17. sırada yer alırken, iş gücü piyasasının
etkinliğinde sondan dokuzcu olarak 133. sırada yer alıyoruz.
Ancak ülkemizin siyasi, ekonomik, toplumsal gelişiminde emeği ve bedelleri bulunan mesleki örgütümüzün
elbette söylenecek sözü de bulunmaktadır.Bizler bu ülkenin aydınları olarak aynı zamanda; dünyayı, ülkemizi
ve yaşadıklarımızı bilen, düşünen, sorgulayan, yorumlayıp toplumun çıkarlarını koruyacak bilgi ve becerideki meslek mensupları olarak elbette yapılacak işimiz
çıkaracak sesimiz vardır. Hepimiz; karanlığı aydınlatacak
birer alev olmasını da bilmeliyiz.
Mesleğini bilen, onu halkın hizmetinde kullanan inşaat
mühendislerinden, ülkesinin her işini yapabilecek nicel
ve nitel gücü bulunan teknik elemana, kalkınmamızın
ve gelişmemizin denetiminden meslek düzeyimizin geliştirilmesine, ülke meslek ve meslektaş sorunlarının çözümüne kadar amaç, iş ve eylemleri gerçekleştirmek için
çıkaracak sesimiz söyleyecek sözümüz vardır.
Sevgilerimizle.
Yayın Kurulundan
8. ULUSAL BETON KONGRESİ
5-7 EKİM 2011 TARİHLERİNDE İZMİR’DE GERÇEKLEŞTİ
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nın gelenekselleşmiş etkinliklerinden birisi olan Ulusal Beton
Kongresi’nin sekizincisi 5-6-7 Ekim 2011 tarihlerinde İMO İzmir Şubesi ve İMO İstanbul Şubesi
birlikteliğinde İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde (DESEM)’de gerçekleştirildi.
5 Ekim 2011 tarihinde yapılan açılış oturumunda sırasıyla İMO İzmir Şube Başkanı Ayhan EMEKLİ, İMO
İstanbul Şube Başkanı Cemal GÖKÇE, İzmir Çevre ve
Şehircilik İl Müdürü Mehmet GÖKARSLAN, İMO Yönetim Kurulu Başkanı H. Serdar HARP birer konuşma
yaptılar.
Açılış oturumunda 8. Ulusal Beton Kongresi’nin hazırlık çalışmaları sırasında kaybettiğimiz Kongre Danışma Kurulu üyelerimiz İMO İzmir Şube Başkanımız
Tahsin VERGİN ve Haluk İŞÖZEN’in yaşamlarından karelerin yer aldığı kısa birer sunum yapıldı.
Daha sonra Prof. Dr. Ferruh KOCATAŞKIN’ın yaşamı
ile ilgili yapılan sunumdan sonra “Prof. Dr. Ferruh
KOCATAŞKIN’ı Anma Oturumu” gerçekleşti.
Kongreye 55’i bildiri yazarı olmak üzere toplam 510
kişi katıldı.
Çağrılı konuşmacılardan Dr. Çelik Özyıldırım “Virjinya Karayollarında Son Yıllarda Gerçekleştirilen Beton
Uygulamaları”, Nurettin Demir “Marmaray Projesi-Üs-
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
küdar İstasyonu Benzersiz Bir Aç-Kapa İstasyonu”, Ali
Anıl Acun “Permafrost Zeminlerde İnşaat Yapım Teknikleri” konularında sunum yaptılar.
“Kimyasal ve Mineral Katkılar” konusunda 12, “Kendiliğinden Yerleşen Betonlar” konusunda 11, “Lif Donatılı Betonlar” konusunda 10, “Özel Betonlar (hafifkütle beton)” konusunda 7, “Uygulama” ile ilgili 5 ve
diğer konularda 12, olmak üzere katılan toplam 57
bildiriden 54’ü kongre sırasında sunuldu.
Kongreye 9 resmi sponsor, 1 ana sponsor ve 7 destekleyen kuruluş olmak üzere beton sektöründeki 17
firma destek verdi.
Kasım 2011 - 161
5
Şubeden
TEŞEKKÜR
8. Ulusal Beton Kongresi’nin gerçeklemesindeki katkılarından dolayı aşağıda isimleri belirtilen sponsor
firmalara teşekkür ederiz.
Resmi Sponsorlar
BASF Yapı Kimyasalları A.Ş.
Batıçim Batı Anadolu Çİmento San. A.Ş.
Çimentaş Çimbeton Hazır Beton ve Prefabrika Yapı
Elemanları San. ve Tic. A.Ş.
Dere Prefabrik Yapı Elemanları İnş. San ve Tic A.Ş.
Modern Beton San. ve Tic. A.Ş.
Bosch Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Türkiye Hazır Beton Birliği
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği
6
Kasım 2011 - 161
Ana Sponsor
Batı Prefabrik
Destekleyenler
Bekaert
Terbay
Akçansa
İdea Yapı Kimyasalları
Soyak
Çimsa
Ecetaş
Şubeden
6 KASIM 2010 TARİHİNDE KAYBETTİĞİMİZ
ŞUBE BAŞKANIMIZ TAHSİN VERGİN ARAMIZDAN
AYRILIŞININ 1. YILINDA ANILDI
6 Kasım 2010 tarihinde kaybettiğimiz Şube Başkanımız Tahsin Vergin’i, aramızdan ayrılışının 1. yılında çeşitli
etkinliklerle andık.
3 Kasım 2011 tarihinde Şube’de Anma
Etkinliği
Başkanımız Tahsin Vergin Şubemiz Konferans Salonunda ailesinin, dostlarının ve üyelerimizin katıldığı
bir toplantı ile anıldı.
Anma etkinliği Şube Başkanımız Tahsin VERGİN ve
mücadele arkadaşları anısına yapılan bir dakikalık
saygı duruşu ile başladı. Ardından Şube Başkanımız
Tahsin VERGİN’in 17 Ağustos 2010 tarihinde İzmir Sky
Tv’de Ege, İzmir ve Deprem konulu programdan kısa
bir görüntüsünü izledik.
Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ’nin açılış konuşmasından sonra Tahsin Vergin’in hayatının çeşitli dönemlerinden karelerin yer aldığı bir slayt gösterimi
yapılarak, özgeçmişi okundu.
“Dostları Tahsin Vergin’i anlatıyor” bölümünde Metin Aydoğan, Gürkan Erdoğan, Levent Çelik, Jale
Alel, Ömer Zafer Alku birer konuşma yaparak Tahsin
Vergin’in değişik konulardaki özelliklerine vurgu yaptılar. Bu bölümde salondan da söz alan dostları Tahsin
Vergin’le ilgili duygu ve görüşlerini aktardılar.
Çağatay Yamanlar, Sadık Can Girgin, Zehra Germen
ve Soner Bilge’nin sunduğu şiir dinletisinden sonra
Ege Üniversitesi Konservatuarından öğrencilerin sunduğu bir müzik dinletisi yapıldı.
6 Kasım 2011 Mezarı Başında Anma
Tahsin Vergin Parkında Anıt Açılışı
Doğançay Mezarlığındaki anma töreninin ardından
Örnekköy Tahsin Vergin parkında, Başkanımız Tahsin Vergin anısına yapılan anıtın açılış töreni yapıldı.
Şube Başkanımız Ayhan Emekli, Şube Yönetim Kurulu
Sekreter Üyemiz A. Fuat GÜNAK, Prof. Dr. Ömer Zafer
ALKU, Tahsin Vergin’in eşi Doç. Dr. Canan Vergin ve
oğlu İnş. Müh. Alican Vergin’in yaptığı konuşmaların
ardından üyemiz Latife Doğan “Hoşçakalın Dostlarım”
başlıklı şiiri okudu.
Parka Tahsin Vergin isminin verilmesinde ve Tahsin
Vergin anıtının yapılması sürecindeki katkılarından
dolayı Karşıyaka Belediye Başkanı İnş. Müh. Cevat
DURAK’a ve Karşıyaka Belediyesi Meclisi’ne bir kez
daha teşekkür ederiz.
Başkanımız Tahsin Vergin’in birinci ölüm yıldönümünde ailesi, dostları, Şube Yönetim Kurulu üyelerimiz ve çok sayıda üyemizin katılımıyla, mezarı başında bir anma gerçekleşti.
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161
7
Şubeden
12 Eylül Askeri Darbesinin Yıldönümünde
Yürüyüş ve Basın Açıklaması
12 Eylül 2011
12 Eylül Askeri darbesi 31. yılında İzmir’de DİSK, KESK,
TMMOB ve Devrimci 78’liler tarafından düzenlenen yürüyüş ve basın açıklaması ile protesto edildi. Saat 17:00’
da Basmane Fuar kapısı önünde toplanıp, AKP il binasına yürünerek basın açıklaması yapıldı.
1. Ulusal Ege Kompozit Sempozyumu Danışma
Kurulu 2. Toplantısı
15 Eylül 2011
Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanlığı’nda
yapılan sempozyum Danışma Kurulu toplantısına Şube
Başkanımız Ayhan EMEKLİ katıldı.
“Mesleğimize ve Örgütümüze Sahip Çıkıyoruz”
Basın Açıklaması
19 Eylül 2011
TMMOB tarihinde önemli bir yeri olan 19 Eylül 1979 iş
bırakma eyleminin yıldönümü bu yıl ilk kez “19 EYLÜL
TMMOB MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILARI DAYANIŞMA GÜNÜ” olarak 43 ilde yapılan basın açıklaması ile
kutlandı.
İzmir’de TMMOB’ye bağlı odaların üyeleri ile dayanışma
gününe destek veren demokratik kitle örgütleri, emek
örgütleri ve siyasi partilerin temsilcilerinin de katılımıyla
18:00’da Konak YKM önünde toplanıp Eski Sümerbank
önüne yüründükten sonra basın açıklaması yapıldı.
“İmar Mevzuatı ve son Dönemdeki Gelişmeler”
Semineri
22 Eylül 2011
Ankara Bölge İdare Mahkemesi Hakimi Cafer ERGEN
tarafından Şubemiz Konferans Salonunda sunulan seminerde Danıştay içtihatları ışığında, imar planları ve
değişiklikleri, imar uygulamaları, yapı ruhsatı konularına İdari Yargının bakışı özetlenmiş, ayrıca İmar Hukuku
ile idari yargıda açılan imar davalarının idari yargılama
usulü sorunlarına değinilmiştir. Kanun Hükmünde Kararnameler ile yeniden düzenlenen İmar yetki değişikliklerinin özetlenmesinin ardından İmar Hukuku ile ilgili
karşılaşılan sorunlar soru ve cevap bölümünde tartışılmıştır.
İzmir Deprem Tehlikesi ve Önlemleri Çalıştayı
22 Eylül 2011
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı,
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi
Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin işbirliğiyle
gerçekleştirdiği deprem çalışmasının sonuçları açıklandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis salonunda yapılan İzmir Deprem Tehlikesi ve Önlemleri Çalıştayı’nda,
İzmir ve çevresinin depremselliği, zemini ve güvenli
yapı tasarımı konuları ile “İzmir metropolü ile Aliağa ve
Menemen ilçelerinde güvenli yapı tasarımı için zeminin
sismik davranışlarının modellenmesi” konulu TÜBİTAK
projesinin sonuçları da aynı toplantıda ele alındı. Şubemiz adına Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan EMEKLİ,
Yönetim Kurulu Üyemiz Necati ATICI katıldılar.
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlık Eğitimi
21-23 Eylül 2011
İMO Manisa Şubesi tarafından düzenlenen Enerji Kimlik
Belgesi Uzmanlık Eğitimine Şubemiz eğitmenlerinden
Elçin Oray Karadeniz ve Fırat Ümmetoğlu katıldılar.
Konak Tüneli Basın Açıklamamız
23 Eylül 2011 tarihinde Ulaştırma Bakanı tarafından temel atma töreni yapılan “Konak Tüneli” hakkında Şube
Yönetim Kurulumuz tarafından bir basın açıklaması yapıldı.
İnşaat Mühendisliği Eğitimi 2. Sempozyumu
23-24 Eylül 2011
İnşaat Mühendisleri Odasının düzenlediği 23-24 Eylül
8
Kasım 2011 - 161
Şubeden
2011 tarihleri arasında Muğla Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirilen 2. İnşaat Mühendisliği
Eğitim Sempozyumu’na katıldık. Sempozyum kapsamında yapılan Bölüm Başkanları Toplantısının sonuç
bildirgesini ve sempozyumla ilgili değerlendirme yazısını Bültenimizin İncelemeler Bölümünde bulabilirsiniz.
Konak Tüneli Hakkında TMMOB İKK Basın
Açıklaması
5 Ekim 2011
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulunca düzenlenen
basın toplantısında, “Konak Tüneli” ile ilgili tartışmaların,
TMMOB ve meslek odalarına yönelik bir linç kampanyasına dönüşmesine tepki gösterildi. Basın açıklaması
metni bültenimizin TMMOB İzmir İKK’dan bölümünde
yer almaktadır.
TMMOB, DİSK, KESK, TTB Üyesi Onbinlerle
Ankara’da Buluştuk
8 Ekim 2011
On Binlerce DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyesi ile birlikte
“Tüm Temel Haklarımız İçin, İnsanca Yaşamı Savunuyor,
Eşit, Özgür, Demokratik Bir Türkiye İstiyoruz” başlıklı mitingde üyelerimiz, öğrenci üyelerimiz ve mitingimize
destek veren dostlarımızda birlikte Ankara’da buluştuk.
TMMOB Danışma Kurulu Toplantısı
9 Ekim 2011
TMMOB Danışma Kurulu Toplantısına Şube Başkanımız
Ayhan Emekli katıldı.
Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat
Mühendisliği Bölümü Dönem Açılışı
11 Ekim 2011
Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünün 2011-2012 öğretim yılı açılışına katıldık.
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
17. Uluslararası Yapı Fuarı İzmir 2011’de Stand
Açıp Halkımızı Deprem Konusunda Duyarlı Olmaya
Çağırdık
13-16 Ekim 2011
YEM Fuarcılık tarafından organize edilen 17. Uluslararası Yapı Fuarı İzmir 2011’de açtığımız stantta Şubemiz
tarafından hazırlanan deprem broşürüyle halkımızı bilgilendirirken yaptığımız anket çalışmasıyla İnşaat Mühendislerinin ve İnşaat Mühendisleri Odasının önemini
anlattık.
Deprem görüntüleri de yansıtılarak Depremi Unutmadığımızı Unutturmayacağımızı standımızı ziyarete gelenlere ifade ettik.
Yapı Fuarı İzmir 2011 Stand çalışmamızda yer alan üyelerimize, öğrenci üyelerimize yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederiz.
Emekçilerin Sokak Meclisi Etkinliği
14 Ekim 2011
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile birlikte Konak eski Sümerbank önünde toplanılarak AKP İl Binası önüne meşaleli yürüyüş gerçekleştirildi.
YEM Röportaj
14 Ekim 2011
Yapı Endüstri Merkezi, Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ
ile yapılan inşaat yatırımları ve bu yatırımlara Şubemizin
bakışı ile Şube çalışmalarımız hakkında röportaj yaptı.
Mühendislik Mimarlık Haftası İzmir’de Çeşitli
Etkinliklerle Kutlandı
17-20 Ekim 2011
TMMOB yasasının 1954 yılında kabulünden sonra toplanan ilk TMMOB Genel Kurulu’nun tarihleri Mühendislik ve Mimarlık Haftası olarak anılmaktadır. Kurulduğu
günden bu yana TMMOB Ekim ayı içinde ülkenin dört
bir yanında İl Koordinasyon Kurulları aracılığıyla Mühendislik Mimarlık Haftası’nı kutlamaktadır.
Ülkemize dayatılan politikalara, mühendis ve mimarları
gözden çıkaran anlayışlara karşı dayanışmamızı ve örgütlülüğümüzü güçlendirmek için, bağımsız ve demokratik bir Türkiye’nin yeniden yaratılması için Mühendislik ve Mimarlık Haftası İzmir’de 17-20 Ekim tarihlerinde
basın açıklamasından belgesel gösterimine panelden
sempozyuma kadar çeşitli etkinliklerle kutlandı.
Kasım 2011 - 161
9
Şubeden
17 Ekim 2011 Pazartesi Mühendislik Mimarlık Haftası
Basın Açıklaması
Yenişehir’de bulunan TMMOB Birlik Parkında TMMOB`ye
bağlı odaların yönetici, üye ve çalışanlarının katıldığı
basın açıklaması TMMOB İzmir İKK Sekreteri Ferdan
Çiftçi tarafından okudu.
Açıklamasında, TMMOB`ye bağlı 23 odası ve 350 bine
yakın üyesi ile mühendis, mimar ve şehir plancılarının,
ülkenin kalkınmasında ve halkın refah düzeyinin yükseltilmesinde başrolü oynayan meslek üreticileri arasında yer aldığını ifade eden Çiftçi, “Mühendisler olarak
bizlerin yaşamın her alanında, her yerde ve her şeyde izi
vardır, olmalıdır ve olacaktır” dedi.
rel mekanizmaları işlevsiz hale getirmektedir. Böylece
kamu arazilerinin yapılaşmaya açılmasına merkezden
izin verilebilmektedir. Bu durumun planlamada ne gibi
sorunlar yaratacağını zaman içinde göreceğiz” şeklinde
konuştu.
Panelin bir diğer konuşmacısı olan Makine Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Sekreteri
Melih Yalçın “Meslek Odaları” başlıklı sunumunda ise
KHK düzenlemesi ile kurulan Mesleki Hizmetler Genel
Müdürlüğü`nün işinin, TMMOB`ye bağlı odaların uygulamalarını denetlemek olduğuna dikkat çekti. “Bakanlık, yeni düzenleme ile meslek odalarını aşarak meslek
mensubu ile doğrudan ilişkiyi amaçlıyor. 644 sayılı KHK,
meslek odaları ile Bakanlık arasında hiyerarşik bir ilişki
yaratmaktadır” dedi.
İzmir Kent Gündemi Sempozyumu
20 Ekim 2011
Oturum başkanlığını Şube Başkanımız Ayhan
EMEKLİ’nin yaptığı İzmir Kent Gündemi Sempozyumu
Tepekule Kongre Merkezinde yapıldı.
Sempozyumda Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi “
Planlama Sorunları”, Gemi Mühendisleri Odası İzmir Şubesi “Deniz dostu Kent” ve Çevre Mühendisleri Odası “
Çevre Sorunları” ve Mimarlar Odası İzmir Şubesi “EXPO”
başlıklarında sunumlarını yaptılar.
“Teoman Öztürk ve TMMOB Mücadelesi” Belgeseli
18 Ekim 2011
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ nin 1973- 1980
yılları arası Başkanlığını yapmış, Mühendis- Mimar hareketinin toplumcu bir çizgiye sahip olmasında önder
ve yiğit kişiliği ile hep ön saflarda yer almış, TMMOB
ile bütünleşmiş, örgütleşmiş bir isim olan Teoman
ÖZTÜRK’ün ve TMMOB Mücadelesinin anlatıldığı belgesel Tepekule Kongre Merkezinde gösterildi.
“Yeni Kanun Hükmünde Kararnameler Ne Getiriyor?”
Paneli
19 Ekim 2011
Oturum başkanlığını TMMOB İzmir İl Koordinasyon
Kurulu Sekreteri Ferdan Çiftçi’nin yaptığı “Yeni Kanun
Hükmünde Kararnameler Ne Getiriyor?” konulu panel
Tepekule Kongre Merkezinde yapıldı.
Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan TOPAL “Tabiat
Varlıkları” ve “Kentsel Dönüşüm Projeleri” başlıklarında
yaptığı sunumda 644 sayılı KHK`nin SİT alanlarına dair
parçalı bir koruma yapısını gündeme getirdiğine dikkat
çekerek, “daha önceki metinler koruma planlarından
bahsederken bu yeni metinlerde planlardan bahsedilmiyor. Ayrıca koruma kavramının içinden doğal alanların dışlandığı dikkati çekmektedir” dedi.
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi
Burcu Sılaydın Aydın “İmar Planları” başlıklı sunumunda
ise 648 sayılı KHK ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın
gerekli gördüğü hallerde 1/1000 ölçekli uygulama imar
planlarına bile müdahale edebilir bir yetki ile donatıldığına dikkat çekti. Aydın, “KHK`lar bu haliyle tüm ye-
10 Kasım 2011 - 161
Çelik Pro Ürün Tanıtımı
20 Ekim 2011
MKA firması tarafından Çelik Pro yazılımının tanıtımı Şubemiz Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
4. Ulusal Çelik Yapılar Konferansı
24-26 Ekim 2011
İstanbul’da gerçekleşen İMO 4. Ulusal Çelik Yapılar
Konferansı’na katıldık.
“İzmir İstanbul Otoyolu Projesi ve
Değerlendirmeler” Semineri
27 Ekim 2011
Şube Yönetim Kurulu Sekreter üyemiz A. Fuat GÜNAK
İzmir-İstanbul otoyolunun ihale ve yapım süreci hakkında bilgi verdikten sonra otoyolun yapımında halkın
ve kamunun yararını değerlendirmiştir. Sunumdan
sonra etkinlik katılımcıları görüşlerini aktarmış, sorucevap bölümüyle etkinlik sonlandırılmıştır.
Şubeden
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Dokuz Eylül
Üniversitesi ile Yapı Envanteri Protokolü İmzalandı
15 Kasım 2011
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve İnşaat Mühendisleri
Odası İzmir Şubesi arasında pilot bölge olarak seçilen
Balçova ve Seferihisar (Merkez) ilçelerinde “Yapı Stoku
Envanterinin Oluşturulması ve Yapı Güvenliğinin Deprem Riski Açısından Değerlendirilmesi” konusunda Protokol imzalandı. Protokol ve yapılacak çalışmalar konusundaki duyuruyu bültenimizin sonraki sayfalarında
bulabilirsiniz.
Performans Analizi ve Mevcut Paket
Programlarının Analiz Modellemeleri
22 Kasım 2011
İnş. Yük. Müh. Suat Yıldırım tarafından Şubemiz Konferans Salonunda sunulan seminerde Türkiye’de yaygın
olarak kullanılan üç paket programın DBYBHY-2007’ye
göre performans analiz sonuçlarının birbiri ile ve
SAP2000’de yapılan hesaplar ile karşılaştırılması anlatılmıştır. Bu amaçla paket programların önce kabulleri anlatılmış sonra da örneklerle karşılaştırmalar yapılmıştır.
Seminerde şu program iyi şu program kötü değil, mühendisin programları kullanırken sorgulayıcı bir gözle
yaklaşması, sonuçları mutlaka mantık, bilgi ve tecrübe
süzgecinden geçirerek kullanması gerekliliği ifade edilmiştir.
TMMOB İzmir İKK Çalışanlar Kokteyli
16 Kasım 2011
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından bu
yıl ikincisi düzenlenen TMMOB İzmir İKK Çalışanlar
Kokteyli’ne Şube çalışanlarımız ile birlikte katıldık.
Performans Analizi, Güçlendirme Projesi ve
Örnekleri
23 Kasım 2011
İnş. Yük. Müh. Suat Yıldırım tarafından Şubemiz Konferans Salonunda sunulan seminerde çeşitli örnek yapılar dikkate alınarak DBYBHY-2007’ye göre performans
analizleri yapılmış ve sonrasında güçlendirme hesapları anlatılmıştır. Ayrıca güçlendirme hesaplarında ve
güçlendirme uygulamalarında dikkat edilmesi gereken
noktalar belirtilmiştir.
2. Yapı Denetimi Sempozyumu
17-18 Kasım 2011
İstanbul’da düzenlenen İMO 2. Yapı Denetimi Sempozyumuna katıldık.
Yapı Sağlığının İzlenmesi için Akıllı Sistemler,
Deprem Sonrası Gerçek Zamanlı Hasar Tespiti ve
Bir Okul Örneği Semineri
17 Kasım 2011
Yrd. Doç. Dr. Özgür ÖZÇELİK’in sunduğu seminer Şube
Konferans Salonumuzda gerçekleşti.
Az ve Orta Katlı Betonarme Binaların Hasar
Görebilme Olasılıklarının Belirlenmesi ve İzmir
Ölçeğinde Değerlendirilmesi Semineri
24 Kasım 2011
İnş. Yük. Müh. Dr. Taner UÇAR tarafından Şubemiz Konferans Salonunda “hasar görebilirlik eğrileri” yöntemiyle yapı envanteri belirleme çalışmaları örneklemelerle
anlatılmıştır.
7. Kıyı Mühendisliği Sempozyumu
20 Kasım 2011
Trabzon’da düzenlenen 7. Kıyı Mühendisliği sempozyumuna katıldık.
İnşaat Yönetimi Kongresi
24-27 Kasım 2011
Bursa’da düzenlenen İMO 6. İnşaat Yönetimi Kongresi’ne
katıldık.
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 11
Şubeden
İzmir Büyükşehir Belediyesi Operasyonuna
TMMOB İKK olarak tepki gösterildi.
25 Kasım 2011
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu ile birlikte, İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na ‘geçmiş
olsun’ ziyaretinde bulunduk. Ziyaret sonrasında Büyükşehir Belediyesi önünde bir basın açıklaması yapıldı.
TV PROGRAMLARI
10 Ekim 2011
İzmir SKY TV’de Osman AKBAŞAK tarafından sunulan
Kent ve Yaşam programına katılan üyemiz Vedat YORULMAZEL “8 Beton Kongresi ve Betonarmenin sağlıklı kullanımı” konusunda görüşlerini aktardı.
23 Eylül 2011
Ulusal Kanal Ana Haber Bültenine katılan Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ Konak Tüneli ile ilgili Şube görüşlerimizi aktardı.
26 Eylül 2011
İzmir SKY TV’de Osman AKBAŞAK tarafından sunulan
Kent ve Yaşam programına katılan Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyemiz A. Fuat GÜNAK Konak Tüneli ile
ilgili Şube görüşlerimizi aktardı.
26 Ekim 2011
- İzmir SKY TV’de Osman AKBAŞAK tarafından sunulan Kent ve Yaşam programına katılan Şube Başka-
KAMULAŞTIRMA
BİLİRKİŞİLİĞİ
KURA ÇEKİMİ
İnşaat Mühendisleri Odası “Kamulaştırma Davalarında Bilirkişilik Yapacak İnşaat Mühendislerinin Çalışmalarının İzlenmesi, Sicillerinin Tutulması ve Atama İlkeleri Yönergesi” kapsamında,
21 Aralık 2011 Çarşamba günü saat 14.00’de
Şubemizde Kamulaştırma Bilirkişiliği Kura Çekimi yapılacaktır. Başvuru şartları için Şubemizden bilgi alınabilir.
İlgililere duyurulur.
12 Kasım 2011 - 161
nımız Ayhan EMEKLİ ve Şube Yönetim Kurulu Üyemiz
Necati ATICI “Van depremi sonrası İzmir” konusunda
görüşlerini açıkladılar.
- Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ TRT Haber, Haber
Türk, Bloomberg TV ve Show TV haber programlarına katılarak Van Depremi ve İzmir konusunda Şube
görüşlerimizi aktardı.
2 Kasım 2011
Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ SKY TV Ana Haber
Bülteninde ve SKY TV Hayatın Nabzı programına
katılarak Van Depremi ve İzmir konusunda Şube görüşlerimizi aktardı.
3 Kasım 2011
Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ NTV Haber Kuşağında ve Kanal 35 Farklı Yorum programında Van Depremi ve İzmir konusunda Şube görüşlerimizi aktardı.
9 Kasım 2011
İzmir SKY TV’de Osman AKBAŞAK tarafından sunulan
Kent ve Yaşam programına katılan üyemiz Prof. Dr.
Hikmet H. ÇATAL “Öncesi ve sonrasıyla İzmir ve deprem” konusunda görüşlerini aktardı.
15 Kasım 2011
Kanal 35 Ekonomi Masası programına Şube Yönetim
Kurulu üyemiz Necati ATICI katılarak “İzmirin mevcut
yapı stoğu ve güvenli yapılar” konusunda Şube görüşlerimizi aktardı.
TMMOB
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
İZMİR ŞUBESİ
İnşaat Mühendisi
İnci GÜN
Resim Sergisi
13-23 Aralık 2011
Yer: İMO İzmir Şubesi
Şubeden
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 13
Şubeden
MESLEKTE 25, 40 ve 50. YILINI DOLDURAN ÜYELERİMİZ
13 Aralık 2011 tarihinde, mesleğinde 50, 40 ve 25. yılını dolduran üyelerimize
plaket töreni düzenlenecektir.
Üyelerimizi kutlar, sağlıklı nice yıllar dileriz.
Şubemiz kayıtlarına göre meslekte 50, 40 ve 25. yılını dolduran üyelerimizin listesi
aşağıda bulunmaktadır. Aynı liste şubemizin internet sitesinde de yayınlanmaktadır: (www.imoizmir.org.tr)
Listedeki üyelerimizin plaketleri hazırlanarak, Şubemiz kayıtlarındaki adreslerine
yazılı davet gönderilecektir.
Listede herhangi bir yanlışlık görülmesi durumunda Şubemize telefonla bilgi
verilmesini rica ederiz.
Telefon : 462 56 55 e-posta : [email protected]
SİCİL NO
755
3782
3800
3833
3866
3868
3875
ADI
MEHMET BAHRİ
YILMAZ
ABDULKADİR
GÜRCAN
İSMAİL
YILMAZ
OKTAY MUSTAFA
SOYADI
ÜNVER
ÜNGÖR
ÇINAR
BAŞER
AKMAN
İLDEN
EĞİLMEZ
SİCİL NO
3890
3916
3946
4015
4079
4530
4795
ADI
EVRENOS
BENGİ EROL
ABDÜLVEHAP
GÜNDOĞDU
YUSUF
ORAL
MUSTAFA GÜN
SOYADI
ÖNEN
ERGÜNDÜZ
CAN
KARAGÖZ
SARIYILDIZ
AKALIN
BİRSEL
SİCİL NO
7091
7118
7167
7175
7186
7204
7208
7285
7304
7346
7348
7374
7385
7424
7439
7459
7492
7498
7499
7503
7530
7576
7577
7605
7609
7650
7651
ADI
ALAADDİN
ALİ BEHZAT
ŞUAYİP
ALİ HAYRİ
MUHLİS
AHMET
HÜSEYİN ÖZER
NURİ ATİLLA
YÜKSEL
AHMET ZEKİ
ÇETİN
ERTUĞ
MUAMMER
ADNAN OĞUZ
ADİL
MUSTAFA ŞERİF
ALİ
AHMET İHSAN
ALİ
MEHMET BÜLENT
BARIŞ
ERŞAN
İBRAHİM
ŞEREF ALİ
SİNECAN
MUSTAFA
AHMET FERDAN
SOYADI
GÜLEN
BALAY
ŞENOCAK
ÖZDEN
BAŞDEMİR
GÜLÜM
HORZUM
EMİRBAYER
ERDEMLİ
ARAR
DAMBA
BULDUK
DİLEKLİ
AKYARLI
KARAKUŞ
İRTÜRK
GÖNÜLTAŞ
ERZURUMLU
ÇAPARTI
ÖNER
ÖZER
GÖK
ÖZTARHAN
GÜNDURU
İÇEL
KALENDER
OMAÇ
SİCİL NO
7664
7671
7672
7700
7735
7739
7761
7767
7768
7770
7771
7775
7793
7818
7841
7842
7847
7854
7855
7883
7889
7905
7909
7935
7944
7946
7955
ADI
MEHMET ALİ
HİKMET ARİF
MUSTAFA ATACAN
M.YAVUZ
HİKMET
MUAMMER
A.GÜN
CELAL
HÜSEYİN ATTİLA
ŞERİF
YUSUF ZİYA
ORTAÇ
HALİL
SABRİ HAFIZ
MUSTAFA
HÜSEYİN
AYKUT
YUSUF NECDET
ŞAKİR İBRAHİM
ALİ
HÜSEYİN
MEHMET
HAMZA
İSFENDİYAR
MEHMET ZAFER
SEBAHATTİN
MEHMET ZEKİ
SOYADI
ÇİMENOĞLU
AKKAN
ÖRNEK
MIZRAK
ÖZGÖBEK
ERDOĞAN
ÇALLAR
YÜCEBAŞ
ZAĞPUS
YILMAZ
YÜCEBAŞ
ÇİNER
GÜMÜŞEL
ÖZTEMEL
ÖZGÖNÜL
ZERMAN
TATLIDİL
SUBAŞI
YOKAŞ
KUŞDOĞAN
KALELİ
ÖZDİNÇ
ŞAHİN
EGELİ
ARGUN
ERİŞ
KOTAN
14 Kasım 2011 - 161
Şubeden
SİCİL NO
7985
7987
7988
7995
8008
8017
8030
8038
8069
8074
8076
8104
8117
8118
8143
8151
8199
8229
8243
8274
8278
8286
8294
ADI
SOYADI
NACİ
HANÇER
ERKAL
ÖKTEM
CAFER
HANOĞLU
MEHMET
GİRGİNER
RIZANUR
ALTAN
ALİ RIZA
HAZNEDAROĞLU
HÜSEYİN
GÜLAT
VEDAT BEYCAN
APAYDIN
BİLGE
ORHON
FEVZİ
GEZGİNER
ÖMER ÖZDEN
BALKÖSE
M.ESEN
TOPÇUOĞLU
RAFAEL
LEVİ
AKİL
BALCI
MEHMET BOZAN
YAVUZ
ÖZDEMİR
MİNGÜ
MAHMUT
GİRİTLİ
İSKENDER
ODABAŞOĞLU
NERİMAN KOYUTÜRK (YERTUTMAZLAR)
TUNCAY
SOYDEMİR
YUSUF
BATMAZ
MURAT
VARDARLI
HİLMİ NEDİM
ERGUN
SİCİL NO
8348
8349
8410
8478
8495
8695
8725
8727
9070
9105
9136
9563
9933
12017
13476
13994
14206
15430
15513
17747
18985
31673
ADI
REŞAT
SELÇUK
HALİL
HASAN HÜSEYİN
OSMAN
AHMET CELAL
DAVİT
İBRAHİM
MEHMET
HARUN
NİHAT
AYTAN
HASAN
KASIM
ATİLLA
MUSTAFA
SİNAN
ABDULLAH METİN
NACİ
ŞANAL
RIZA
HİKMET
SİCİL NO
32924
32948
33010
33065
33084
33092
33094
33183
33189
33198
33200
33205
33208
33292
33299
33367
33375
33382
33389
33393
33419
33468
33536
33546
33712
33760
33779
ADI
SERDAR
HAYATİ
MEHMET ALİ
SELÇUK
CELAL
MEHMET TAMER
LEVENT
GÜRER
ALİ
NEŞET
HASAN BÜLENT
HAYRETTİN
MEHMET
KAZIM
BEKİR
MEHMET BAKİ
SÜLEYMAN
ALİ OSMAN
ŞÜKRÜ
AYŞE
SEZGİN
ŞAVKİ
KEMAL
ALİ FEYYAZ
EMİN
ÖZBEK
SİBEL GÜLŞEN
SİCİL NO
33802
33811
33832
33873
33888
33898
33996
34184
34310
34515
35094
36190
36315
36404
36406
37874
38232
38494
43006
45818
47610
48094
52390
58174
71852
81395
ADI
SAVAŞ
HAKKI
SERDAR
MEHMET ALİ
MEHMET
MAHMUT
GÜLŞEN
HACER
SABA TUNA
İSMAİL
HALİL
AHMET TAYFUN
İZZET
MEHMET ŞÖLEN
MEHMET VEHBİ
EMRE
ALİ
HÜSEYİN
GÜRALP
SEDAT
HAYRETTİN
DEVRİM
ÜNAL LEVENT
AYDIN
SEVTAP
EMİN KORHAN
SOYADI
SARAN
KAZAZ
RAKANOĞLU
ERDOĞDU
ULUSOY
ÖZTÜRK
BENDEŞ
ÜRGEN
ŞAHİN
ELBİRLİK
BEYHAN
ŞATIROĞLU
URTİMUR
YILDIZ
SÜLEK
KOCAKUNDAKÇI
KUTAN
DEMİR
GÜLER
KAYGISIZ
KAZAZ
ALTINIŞIK
ÇAM
PORSUK
HEPSÖĞÜTLÜ
YAVUZ
TATAR
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
SOYADI
NAZLI
AYTUNA
İLEM
TANRIÖVER
ARICI
ÖZBİLGİN
HABİF
YOĞURTÇUOĞLU
ÖZKAYA
AVCI
GÜRBÜZ
ÇENBER
ALTUĞ
ÇOBANOĞLU
GÜNEY
KOL
SOYDAN
BABAOĞLU
ÖKTEM
BALKIR
BALLIKAYA
AYDIN
SOYADI
ÖZERBAY
GÜNENÇ
AYER
YURDUSEV
ALPAYDIN
DERE
YEŞİL (UYSAL)
HASIRCI
BAŞARAN
ÇİÇEKSOY
AKBAŞ
ÖZDEMİR
ÇAKIR
AKIN
AKARCALIOĞLU
CELEP
TATAR
TABATABAYI
ESENTÜRK
ÖZGEN
TOPLU
ÖZ
BİÇER
ERKAN
EVİN
KARAKOÇ
Kasım 2011 - 161 15
Şubeden
EYLÜL-EKİM-KASIM 2011’DE YAYINLANAN
YASA VE YÖNETMELİKLER
1.
Karayolları Genel Müdürlüğünden: KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUK YÖNETMELİĞİ (5 Eylül 2011 tarih ve 28045 s. R. G.)
2.
Kamu İhale Kurumundan: ÇERÇEVE ANLAŞMA İHALELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (8 Eylül 2011 tarih ve 28048
s. R. G.)
3.
Orman ve Su İşleri Bakanlığından: ORMAN KANUNUNUN 17 VE 18 İNCİ MADDELERİNİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ (15 Eylül 2011 tarih ve 28053 s. R. G.)
4.
İçişleri Bakanlığından: BELEDİYE GELİRLERİ KANUNU
GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 2011/1) (16 Eylül 2011 tarih
ve 28056 s. R. G.)
5.
2011/2164 Kamu Konutları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (20 Eylül 2011 tarih ve
28060 s. R. G.)
6.
Kamu İhale Kurumundan: YAPIM İŞLERİ İHALELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR YÖNETMELİK (2 Ekim 2011 tarih ve 28072 s. R. G.)
7.
BAKANLAR KURULU KARARI: 2011/2169 Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı Tarafından, 4734 Sayılı
Kamu İhale Kanununun 3 üncü Maddesinin (b) Bendi
Kapsamında Yapılacak İhalelere İlişkin Esaslar Hakkında Karar (4 Ekim 2011 tarih ve 28074 s. R. G.)
8.
9.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından: ORGANİZE
SANAYİ BÖLGELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (8 Ekim 2011
tarih ve 28078 s. R. G.)
Kültür ve Turizm Bakanlığından: KÜLTÜR MÜDÜRLÜKLERİNİN GÖREV-YETKİ, SORUMLULUK VE ÇALIŞMA
ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİĞİN YÜRÜRLÜKTEN
KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK (11 Ekim 2011 tarih ve 28081 s. R. G.)
10. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: İSKÂN KANUNU UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR YÖNETMELİK (13 Ekim 2011 tarih ve 28083 s. R. G.)
11. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KOMİSYONLARI KURULUŞ VE ÇALIŞMA
USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK (18 Ekim 2011
tarih ve 28088 s. R. G.)
12. 011/2237 Askerî Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (18 Ekim 2011 tarih ve 28088 s. R. G.)
13. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK ŞÛRASI YÖNETMELİĞİ (20 Ekim 2011 tarih ve 28090
s.mükerrer R. G.)
16 Kasım 2011 - 161
14. KIYI TESİSLERİNE İŞLETME İZNİ VERİLMESİNE İLİŞKİN
USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİK (21 Ekim 2011
tarih ve 28091 s. R. G.)
15. 2011/2342 EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulunun
ve Organlarının Teşkili ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Karar (26 Ekim 2011 tarih ve 28096 s. R. G.)
16. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından: ENERJİ KAYNAKLARININ VE ENERJİNİN KULLANIMINDA VERİMLİLİĞİN ARTIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK (27 Ekim 2011
tarih ve 28097 s. R. G.)
17. Vakıflar Genel Müdürlüğünden: VAKIF KÜLTÜR VARLIKLARI İHALE YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (30 Ekim 2011 tarih ve 28100 s.
R. G.)
18. ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME Karar Sayısı: KHK/655 (1 Kasım
2011 tarih ve 28102 s.mükerrer R. G.)
19. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: İLLER BANKASI YAPI
DENETİM HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK (2 Kasım
2011 tarih ve 28103 s. R. G.)
20. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: İLLER BANKASI KANUNU UYGULAMA YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN
KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK (2 Kasım 2011 tarih ve 28103 s. R. G.)
21. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME (2 Kasım 2011 tarih ve 28103 s.
R. G.)
22. YAPI MALZEMELERİ YÖNETMELİĞİ (89/106/EEC) KAPSAMINDA UYGULANACAK TEKNİK ŞARTNAMELERİN YAYIMLANMASI HAKKINDA TEBLİĞ (TEBLİĞ NO:
MHG/2011-04) (5 Kasım 2011 tarih ve 28106 s. R. G.)
23. ASANSÖR BAKIM VE İŞLETME YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (5 Kasım 2011
tarih ve 28106 s. R. G.)
24. 2011/2380 EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulunun
ve Organlarının Teşkili ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (17 Kasım 2011 tarih ve 28115 s. R. G.)
Şubeden
Kültür ve Turizm Bakanlığından:
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA YÜKSEK KURULU İLKE
KARARI
PLANLI ALANLAR TİP İMAR
YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
22 Kasım 2011 Resmî Gazete Sayı : 28120
26 Kasım 2011 Resmî Gazete Sayı : 28124
Toplantı No. ve Tarihi
Toplantı Yeri
Karar No. ve Tarihi
MADDE 1 – 2/11/1985 tarihli ve 18916 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar
Tip İmar Yönetmeliğinin 2 nci maddesine birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
: 1 1/11/2011
: ANKARA
: 2 1/11/2011
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun “1/5000 veya 1/1000 Ölçekli Koruma
Amaçlı İmar Planlarının veya Geçiş Dönemi Koruma Esasları ve Kullanma Şartlarının İdari Yargı
Kararlarıyla İptal Edilmesi Halinde Sit Alanlarında
Yapılacak Uygulamaların Koruma Bölge Kurullarında Değerlendirilmesi” başlıklı 19/1/2010 tarih
ve 761 sayılı İlke Kararının Danıştay 14 üncü Dairesinin 20/7/2011 tarihli kararı ile yürütmesinin
durdurulması nedeniyle konunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesi
uyarınca değerlendirilmesi sonucunda:
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 19/1/2010 tarih ve 761 sayılı İlke Kararının
iptaline,
Sit alanlarına ilişkin tüm ölçeklerde yapılmış;
koruma bölge kurullarının uygun görüşü alınarak yürürlüğe giren planların yargı kararları
ile uygulamasının durdurulması veya iptal edilmesi halinde uygulamaların “Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair 648 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname”nin 42 nci maddesi ile değişik 2863
sayılı Kanunun 17 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesine,
karar verildi.
“16/6/2005 tarihli ve 5366 sayılı Yıpranan Tarihi
ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun ve 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesi kapsamında Bakanlar
Kurulunca yetkilendirilen ve belirlenen alanlarda
yapılacak dönüşüm ve iyileştirme uygulamaları
ile, 2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu, 20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu
Kanunu, 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yapılacak iyileştirme, yenileme ve dönüşüm
proje ve uygulamaları, finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları, merkezî idarenin yetkisi
içindeki kamu yatırımları ve özel yapım gerektiren yapılaşmalara ilişkin uygulamalarda bunlara
ilişkin imar planı hükümleri, bu planlarda hüküm
bulunmayan hususlarda bu Yönetmeliğin ilgili
hükümleri uygulanır.”
MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve
Şehircilik Bakanı yürütür.
YAPI DENETİMİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİĞE İLİŞKİN
BAKANLIK DUYURUSU
02.11.2011 tarihli ve 28103 (Mükerrer)sayılı Resmi
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren KHK/662
karar sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin
16.maddesinde; “29/06/2011 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetim Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “%1 i” ibareleri
”%3 ü” olarak değiştirilmiş ve 6 ncı maddesinin
birinci fıkrasında yer alan “üç” ibaresi “altı” olarak
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
değiştirilmiştir.”denilmekte olup, Bu değişikliğe istinaden, 12.09.2011 tarih ve 6404 sayılı Genelgemiz
ve 18.10.2011 tarih ve 7437 sayılı yazımızda yer alan
“Bakanlığımız ve İlgili İdare Payı” uygulamasının,
02.11.2011 tarihi itibari ile imzalanan sözleşmelerde, KHK/662 Karar Sayılı Kanun Hükmünde Kararname doğrultusunda yürütülmesi gerekmektedir.
İlgililere duyurulur.
Kasım 2011 - 161 17
Şubeden
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
(15 Kasım 2011 SALI Resmî Gazete Sayı : 28113)
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2010/75
Karar Sayısı : 2011/42 (Yürürlüğü Durdurma)
Karar Günü : 3/11/2011
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNDE BULUNAN: Danıştay Altıncı Dairesi
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN KONUSU: 29/6/2001 günlü, 4708 sayılı Yapı Denetimi
Hakkında Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasına, 30/6/2004 günlü, 5205 sayılı Yasa’nın 1.
maddesiyle eklenen “… ile tek parselde, bodrum katı dışında en çok iki katlı ve toplam ikiyüz
metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar…” ibaresinin, Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 56. maddelerine
aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Yürürlüğün durdurulması istemini de içeren başvuru kararı ve ekleri, bu konudaki yürürlüğü
durdurma ve esas inceleme raporu ile ekleri, iptali istenilen kural, dayanılan Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
29/6/2001 günlü, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasına,
30/6/2004 günlü, 5205 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen “… ile tek parselde, bodrum katı
dışında en çok iki katlı ve toplam ikiyüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar …” ibaresi,
3/11/2011 günlü, E. 2010/75, K. 2011/150 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu ibarenin,
uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi
ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar
YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, 3/11/2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan Haşim KILIÇ
Başkanvekili Serruh KALELİ
Başkanvekili Alparslan ALTAN
Üye Fulya KANTARCIOĞLU
Üye Fettah OTO
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT Üye Recep KÖMÜRCÜ
Üye Burhan ÜSTÜN
Üye Engin YILDIRIM
Üye Nuri NECİPOĞLU
Üye Hicabi DURSUN
Üye Celal Mümtaz AKINCI
18 Kasım 2011 - 161
Üye Erdal TERCAN
Şubeden
“YAPI STOKU ENVANTERİNİN OLUŞTURULMASI VE YAPI
GÜVENLİĞİNİN DEPREM RİSKİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ”
ÇALIŞMALARI HAKKINDA ÜYELERİMİZE DUYURU
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Dokuz
Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
arasında düzenlenen ortak hizmet projesi
protokolü kapsamında, Pilot Çalışma Bölgeleri
olarak belirlenmiş olan Balçova ve Seferihisar
(Merkez) ilçelerinde “Yapı Stoku Envanterinin
Oluşturulması ve Yapı Güvenliğinin Deprem
Riski Açısından Değerlendirilmesi” çalışmaları
gerçekleştirilecektir.
PROTOKOLÜN AMACI
Balçova İlçesinde bulunan yaklaşık 6.500 adet
yapı ile Seferihisar (Merkez) İlçesi’nde bulunan
yaklaşık 3.000 adet yapının kapsamlı envanterinin
oluşturulması ve bu yapıların güvenliğinin deprem
riski açısından “HIZLI” değerlendirilmesidir.
Projede incelenen binalar için
 Bina kimlik bilgileri oluşturulacak ‘İmar Bilgi
Sistemi’ne aktarılacak
 Olası bir deprem sırasında binaların hasar
görebilirlikleri bölgesel olarak belirlenecek,
 Elde edilen sonuçlar her iki ilçe bazında
bölgesel olarak raporlanacak,
 Sonuçlar İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent
Bilgi Sistemi’ne aktarılacaktır.
Projede görev alacak İnşaat Mühendisleri proje
veri tabanının sağlıklı olabilmesi amacıyla,
eğitime tabi tutulacaklar, eğitime yeterli katılımı
sağlayanlar katılım belgesi alacaklardır. Eğitim
sonunda yapılacak sınav sonuçlarına bağlı olarak
“Eğitim Başarı Belgesi” verilecektir. Projede
görev yapacak olan “Eğitim Başarı Belgesi” sahibi
İnşaat Mühendisleri, Pilot bölge olan Balçova
ve Seferihisar (Merkez) ilçelerinde yer alan tüm
binalar için
a) ARŞİV projelerinin değerlendirilmesi, sayısal
hale getirilmesi ve İmar Bilgi Sistemine aktarılması
b) SAHA
gözlemleriyle
proje-uygulama
farklılıkları, hasar görebilirlik açısından HIZLI
değerlendirilmesi, sonuçların İmar Bilgi Sistemine
aktarılması
aşamalarında görev alabileceklerdir.
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Eğitim Programı (Süre 42 saat)
Eğitimler İnşaat Mühendisleri Odası İzmir
Şubesi’nde gerçekleştirilecektir.
Hafta içi 18.00 -20.30, Hafta Sonu: 10.00-14.00
M1 Modülü: (14 saat)
Dünyada ve Türkiye’de Bina Envanter Çalışmaları/
Uygulamaları 1 Saat
Kullanılacak yöntemlerin detayları ve uygulanacak
formlar 1 Saat
İstatistiksel Değerlendirme 2 Saat
Saha gözlemleri – Hızlı Değerlendirme 1+1 Saat
Proje üzerinden bilgi toplama ve değerlendirme
2+2 Saat
İmar mevzuatı, kaçak yapılar, yapı kullanma izin
belgesi, inşaat ruhsatı ve yapı denetim belgesi
hakkında bilgilendirme 2 Saat
Özel Durum Formları 2 Saat
M2 Modülü: (16 saat)
Beton kalitesi-Zamana bağlı değişim-Betonda
oluşan bozulma 2 Saat
Beton kalitesi, Beton sınıfları, uygulama hataları,
değerlendirme 2 Saat
Betonarme
yapılarda
hasar
tipleri
ve
sınıflandırılması 2+2 Saat
Deprem sonrası hasar değerlendirme -Düzce
depremi örneği 2+2 Saat
Yığma yapılarda hasar tipleri ve sınıflandırılması
2+2 Saat
M3 Modülü: (8 saat)
Deprem Mühendisliği ve Yapı Dinamiğinde Temel
Kavramlar 2+2 Saat
Uygulamalar ve Verilerin sayısal ortama
aktarılması (Ortak program) 2+2 Saat
Sınav (Ortak Sınav) 3+1 Saat
Kurs Tarihleri ve Başvuru Bilgileri Şubemiz web
sayfasında ve e-posta yoluyla duyurulacaktır.
Kasım 2011 - 161 19
Şubeden
SENDİKALI OLMAK İSTEDİKLERİ İÇİN İŞLERİNE SON
VERİLEN SAVRANOĞLU İŞÇİLERİYLE RÖPORTAJ
Genç Mühendisler Komisyonu’nun 30 Eylül 2011 tarihli toplantısında alınan karar doğrultusunda Hüseyin KUZU ve
Kaan GİRGİN, sendikalı olmak istedikleri için işlerine son verilen Savranoğlu İşçilerini ziyaret etmiş, sendikalı olma ve
işlerine son verilme süreçleri kendilerinden dinlenerek röportaj gerçekleştirmiştir.
baygınlık geçiriyor, hastaneye götürüyorlar, çıkıp geliyor, ertesi gün bir daha kriz geçiriyor. Artık dayanamıyor, gidiyor, çalışamaz raporu alıyor. Ama aynı gün
tekrar geri dönüyor, işinden olmasın diye.
Soru: Fazla mesai ücreti var mıydı çalıştığınız süreçte?
HÜSEYİN DENİZKAN: Fazla mesai bordroya yansıtılmıyor. Bordroda yazan kısım bankaya yatırılıyor, öbür
kısımlar elden veriliyor zarf içinde. Genelde 100-150
saatten aşağı mesai yapan yok zaten. 250-300 saat
mesai yapan arkadaşlar var. Bu yönden de ağır bir
sektör.
Soru: Kaç yıldır çalışıyorsunuz burada?
HÜSEYİN DENİZKAN: Ben 5 yıldır çalışıyorum.
TİMUR ISLIOĞLU: Ben 2 yıldır çalışıyorum.
ÜZEYİR SARGIN: 9 yıldır çalışıyorum
Soru: Deri sektöründen bahseder misiniz?
HÜSEYİN DENİZKAN: Deri demek kimyasal demektir. Buraya gelen deri inek ve manda derisidir. Kimyasal işlemden sonra kullanılacak hale geliyor. Fabrikada havalandırma diye bir şey yok dersek, yalan
söylemiş olmayız. Bütün kimyasal malzemeler kullanılıyor burada. Kimyasal malzemeler kullanıldıkça,
ister istemez teneffüs etmek zorunda kalıyorsun. Bu
havayı teneffüs ettiğin zaman, direkt ciğerlerine zarar
veriyor. Bu bakımdan ağır bir sektör.
Soru: Birçok arkadaşımızın özellikle solunumla ilgili
hastalık yaşamakta olduğunu bilmekteyiz. Bu bakımdan da değerlendirdiğiniz de çalışma şartlarınız nasıl?
TİMUR ISLIOĞLU: Servisimiz yok. İşe yaya gidip geliyoruz. Rahatsız olduğun zaman hastaneye gitme
şansın yok. O gün ustanın psikolojisine bağlı. Akşam
paydos saati yok zaten. Sabah 08.00 işbaşı, akşam işin
bitimine bağlı.
HÜSEYİN DENİZKAN- İşe girerken, herkes sağlık raporu alıp da geliyor. Bir kere akciğer filmi çektiler, o
da herhalde ilk geldiğim yıldı. Ondan sonra bir şey
görmedim. Bir kadın arkadaşımız üç defa art arda
baygınlık geçirdi, nefes alamadı. Burada çalışırken bir
20 Kasım 2011 - 161
Soru: Sendikal mücadeleniz nasıl başladı?
HÜSEYİN DENİZKAN- İki-üç arkadaş geldi, “Böyle bir
düşüncemiz var; sen, bu düşüncenin içinde yer almak
ister misin? Sendikaya üye olalım. Bizim için daha iyi
olacak. Daha da önemlisi çocuklarımız için, geleceğimiz için daha iyi olacağını düşünüyoruz. Birlik beraberlik olduğu müddetçe, bizi hiçbir güç deviremez”
dediler.Ben de düşündüm. Ustasıyla arası iyi olanlar
için problem yokken ustasıyla arası kötü olanlar için
sıkıntılar yaşanıyor. Gerçekten bu adaletsizliğe dur
demenin zamanı geldi diye düşündüm. Başarılı olunur mu, olunmaz mı bilemiyorum ama bizim hedefimiz burada sendikalı olmak.
Soru: Sendikal mücadele sürecinde neler yaşadınız?
HÜSEYİN DENİZKAN: Bu işyerinde 2000 yılında da
bir sendika olayı geçmiş. Bu dikkate alınarak gerekli
çoğunluk elde edilmesin diye firma üçe bölünmüş.
Bunu örgütlendikçe, bilinçlendikçe anlıyoruz. Ama
şimdi sendikalı olunca herkes orta bir noktada buluştu, Bu mücadeleyi en sonuna kadar götüreceğiz.
Bizi çözmek için bizlere, “30 Eylülde fabrikamı kapatıyorum, İstanbul’a taşıyorum. Gelenler yazılı olarak
bildirsin, gelmeyenler de bildirsin.” Dediler.
TİMUR ISLIOĞLU: Eğer İstanbul’a gitmezsek, otomatikman sürecimiz bitecekti.
HÜSEYİN DENİZKAN: “İstanbul’a gidiyoruz” dedik.
Bütün arkadaşlar evrak verdik. Tabi bu arada bizlere
psikolojik baskı yapıldı. Bankaya yatan ücretle bordroya yazan ücret eşit olmadığından bordroya imza
Şubeden
atmadık. “Bordroya imzayı at, paranı al” denilerek
psikolojik baskının boyutu artırıldı. 5-6 ay böyle direndik, İstanbul’a gidinceye kadar. Ama sonra paralarımızı aldık, imzalarımızı attık, İstanbul’a gittik.
Soru: “Sendikal hakkımızdan vazgeçmeyiz” dediniz
ve İstanbul’a gittiniz. Gelemezler diye düşünülüyordu herhalde.
HÜSEYİN DENİZKAN- Evet. “Bunlar bu işte kararlı.
Ben, bu örgütlenmeyi nasıl dağıtırım?” diye düşünmeye başladılar. Ama öyle bir şey oldu ki daha çok
kaynaştık. İstanbul’a vardık, bize kalacak yer ayarlama sözü tutulmadı. Bizler de bunun üzerine çadırda
kalmaya başladık hep birlikte. Bunun üzerine “Burayı
işgal ettiniz” denilerek işten atıldık.
Soru: Fabrikada şu an 50 kişi mi çalışıyor?
HÜSEYİN DENİZKAN: Yaklaşık 50 kişi var.
Soru: Fabrikadaki arkadaşların bakışlarının önemli
olduğunu düşünüyorum. Ne düşünüyorlar, siz nasıl
görüyorsunuz, ne yapacaklar?
HÜSEYİN DENİZKAN: Sendika örgütlenme aşamasındayken, içerideki bütün arkadaşların haberi vardı
bu olaydan. 30 kişilik bir grup var; kollanan adam oldukları için, onlar yanlış yapmamayı düşündüler, “Biz,
yanlış yapmış oluruz” filan dediler.
Soru: Sendikalı olmayla birlikte diğer işçilerin yaşadıkları neler?
HÜSEYİN DENİZKAN: Fabrikada çalışan bir kadın işçimizin babası bekçidir. 18 seneden beri burada çalışıyor, Ona “Ben, fabrikayı kapatıyorum, senin de çıkışını veriyorum” denildi. Tek suçu, kızının sendikaya
üye olmasıdır.
TİMUR ISLIOĞLU: İki bekçiden bir tanesini çıkartıyor kızı sendikaya üye olduğu için. Gösterdiği sebep,
“Fabrikayı kapatıyorum” diyor. Ama diğer bekçi işine
devam ediyor ve çıkartılan arkadaşın yerine başka bir
bekçi alıyor.
Soru: Ailelerin durumu nasıl, onlara nasıl yansıdı bu
durum?
HÜSEYİN DENİZKAN: İstanbul’da yaptığımız eylemlerde gazeteciler geliyor, kameralar geliyor, televizyonlar geliyor, çekiyor. Evi arıyoruz, “Bakın, böyle
böyle olaylar var” diyoruz. Ufaklık var benim 5 yaşında. Bunlar da televizyonda bakarken, annesi, “Bak,
babana bak. Görüyor musun?” diyor. “Bakmak istemiyorum. Babamı burada görmek istiyorum ben” diyor.
Çocukların psikolojisini çok etkiliyor.
TİMUR ISLIOĞLU- “Arkanızdayız, sizi destekliyoruz”
dediler, ama göremedik yani sadece lafla olmuş.
HÜSEYİN DENİZKAN- Uzun soluklu bakamıyorlar
olaya. Yarın “Çık” dediği zaman çıkacağını biliyorlar
aslında, ama yanaşmıyorlar. Ama bunun yarını var,
yarından sonrası var, geleceğin var, çocuğun var.
Bunu düşünmek lazım.
Soru: Çalışma hayatlarına burada başlayan 20’li yaşlarda kadınlar var. Onların sendikalı olmak istedikleri
için işlerinin dışında birtakım işlerde çalıştırıldıkları
söylendi. Sendikalı olmak istemenizle başlayan süreçte, sizin de işinizin dışında görevlendirilmeniz gibi
bir şey oldu mu; direncinizi kırmak için?
TİMUR ISLIOĞLU: Çalışan erkekler işimizin dışında
işler yapıyorduk zaten. Sendikayla beraber kadınlara
baskı kurmaya başladılar, ama sadece bu konuda.
HÜSEYİN DENİZKAN: Çalıştığım makineyi soba gibi
düşünün; geniş bir bacası var. İçeride oluşan tiner,
kimyasal maddeler bacadan çıkarken, ister istemez
birikiyor. Zamanı geldiğinde, onun temizlenmesi gerekiyor. Bunu temizleyen kim; erkek arkadaşlar. Ama
sendika olayı patlak verdikten sonra işin rengi biraz
değişmeye başladı, o işleri kadınlara yaptırmaya başladılar.
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Ziyaret ettiğimiz gün Savranoğlu işçilerinin direnişlerinin 88. günüydü. Tabeladaki “Sanırım benim babam öldü, çünkü artık eve gelmiyor” ifadesi dikkatimizi çekti. Yazıyı sorduğumuzda aldığımız cevap karşısında sözün bittiği yerdeydik.
TİMUR ISLIOĞLU: Öğretmenleri çocukların resim yapmalarını istiyor. İşçilerimizden birinin
çocuğu adam resmi çiziyor, fakat siyah renkte.
Sayfanın geri kalan kısmını da boş çiziyor. Öğretmen soruyor, “Neden bunu çizdin?” diyor. Çocuk,
“Sanırım, benim babam öldü; çünkü görmüyorum, eve gelmiyor” diyor.
Kasım 2011 - 161 21
Şubeden
dolaşıyorum, bir arkadaşı gördüm. O da aslında bizim içimizde de,
şu anda rahatsız olduğu için evde. “Ne yapıyorsun?” diye sordum.
Doktora gidecekmiş,
“Götüreyim”
dedim.
Mesela önceden olsa
görmezden gelirdin.
Ama şu anda artık pozisyon değişti, herkes
birbirine kenetlendi.
Tek mücadelemiz var
artık; o da ekmek mücadelesi.
Soru: Şu an hukuki süreç ne aşamada?
Soru: Sendikalı olmaya bakışınız nasıl gelişti?
HÜSEYİN DENİZKAN- Burada bizden büyük bir çalışanın çocuğunun bacağında protez var. O arkadaşımız orada, yaş derinin içerisinde ayağında çizmelerle
naylon üzerinde, çalışıyor.
TİMUR ISLIOĞLU: Sinek konacak, o sineği kovalayamazsınız; çünkü elinde eldiven, onun üstünde çorap.
Deri çok kaygan. Şöyle sürdüğünüz zaman, şuradaki
saçınızı, derinizi alır.
HÜSEYİN DENİZKAN: O arkadaşımın yerine geçtim,
öyle düşündüm. “Yazık, bu adam burada böyle çalışıyorsa, ihtiyacı var da çalışıyorsa, ben kendim için değil, o arkadaş için giriyorum” dedim.
Soru: Sendikadan önce birbirinizle diyaloğunuz nasıldı?
HÜSEYİN DENİZKAN: Genel olarak uzaktı. Mesela,
üç arkadaş çok yakındık ama toplamda çok uzaktık.
TİMUR ISLIOĞLU: Ama kader birliği var şimdi.
HÜSEYİN DENİZKAN: İbrahim arkadaşımızın çocuğunun rahatsız olduğunu bilmiyordum mesela. Okula gidip geliyor çocuk. Epey bir rahatsız. Onun öyle
olduğunu 5 yıldır bilmiyordum. Utandım kendimden.
Ama aslında bizim de suçumuz değil. Sistem öyle gerektiriyor, uzaklaştırıyor milleti birbirinden. Ben, senin
sıkıntına ortak olmaya başladığım zaman, o da ortak
oluyor, bu da ortak oluyor. Ama bu olmadığında, milletin onu anlatmaya, onu söylemeye fırsatı kalmıyor,
“Bir an önce işimi bitireyim, evime gideyim” diye uğraşıyor.
TİMUR ISLIOĞLU: Sendikalı olmayla birlikte aramızda beraberlik oluştu bu olaydan sonra. Dün akşam
22 Kasım 2011 - 161
HÜSEYİN DENİZKANİşe iade davası açacağız. Çünkü burası çalışıyorsa, burada olacağız biz.
Soru: İş kazası oranı nedir burada? Solunumla ilgili
çok rahatsızlık var.
HÜSEYİN DENİZKAN- Biraz da duygusal davranıyoruz. Ufak tefek şeyleri aramızda çözmeye çalışıyoruz.
Kesiklerde bile çoğu arkadaşımız doktora gitmiyor.
TİMUR ISLIOĞLU: Derinin kenarlarını jiletle alıyoruz.
Çalışma Bakanlığından gelen yetkilinin “Jilet kullanmak için parmaklıklar var; onlardan kullanılması gerekiyor” demesine rağmen, burada kullanılmadığı
için bir arkadaşımız elini kesti, bir aya yakın yattı. Deri
fabrikasında yürümek de bir cambazlık gerektiriyor
zaten, çünkü çok kaygan. Gezmeye bile geldiğinizde,
kayıp düşebilirsiniz.
Soru: Sendikalı olma sürecinizin sonunu nasıl görüyorsunuz?
TİMUR ISLIOĞLU: Biz, şu an sendikalı olmak istiyoruz. Tabii, sendikayla birlikte, ekonomik ve demokratik haklarımızı kazanmak istiyoruz. Ama onun yanında, belki ondan da ön planda, çalışma şartlarımızın
işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda alınabilecek
önlemlerle çalışma şartlarımızın iyileşmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz.
ÜZEYİR SARGIN: Karıncalar uçurumun karşı tarafına
geçmek istiyorlar, atıyorlar kendilerini. “Niye atıyorsunuz?” diye soruyorlar, çünkü geçmeyecekler oraya. Onlar kendilerini attığı zaman dolduruyor orayı.
“Bizden sonrakilere yol olur” diyorlar. Ben, o şekilde
düşünüyorum. Başaramazsak bile, bizden sonrakilere
yol olur. Bu şekilde mücadelemizi öreceğiz.
TMMOB’den
VAN’DAN SESLENİYORUZ. SESİMİZİ DUYAN VAR MI?
23 Ekim 2011 tarihinde saat 13:41’de Van’da gerçekleşen 7,2 büyüklüğündeki depremin ardından Van’a giden TMMOB
Heyeti yaptığı incelemenin ardından 26 Ekim 2011 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek tespitlerini kamuoyu ile
paylaştı. Gözlemler ve öneriler bölümü aşağıda yer alan açıklamanın tamamı Şubemizin web sitesinde yer almaktadır
(www.imoizmir.org.tr)
let donanımlı çadır kentler oluşturulmalıdır.
...
Halkımız doğal olaylarda böylesine ağır bedeller ödemek zorunda değildir. Bilimden ve insan yaşamından
yana politikalar ile yeni acıların yaşanmaması sağlanabilir.
3.
Hiç ulaşılmamış köylere acilen çadır, battaniye ve
ısıtıcı ulaştırılmalıdır.
4.
Yıkılmamış tüm binaların taşıyıcı sistemlerine ilişkin mevcut durum tespiti yapılarak kullanılıp kullanılamayacağı ivedilikle belirlenmelidir.
5.
Devletin olanakları bölgede protokol karşılanmasına yönelik değil halkın acil ihtiyaçlarının giderilmesine dönük seferber edilmelidir.
6.
Felakete uğrayan halkın her türlü zararı ve ihtiyaçları sosyal devletin gereği olarak bedelsiz karşılanmalıdır. Vatandaşın devlete olan borçları ertelenmek yerine tümüyle silinmelidir.
Heyetimizin Bölgedeki Gözlemleri:
1.
Bölgede yıkılan binalar; yer seçiminden başlayarak
yapı üretim süreçlerinde yeterli mühendislik, mimarlık hizmetlerinin alınmadığını ve denetlenmediğini gösteriyor
2.
Yıkıma uğrayan köylerde yapıların tüm ülkede olduğu gibi hiçbir mühendislik-mimarlık hizmeti
almadığı, birçoğunun taş toprak malzemeyle gelişigüzel inşa edildiği görülmüştür. Dolayısıyla yıkım
büyük olmuştur.
3.
4.
5.
Siyasal iktidarın deprem öncesinde afet riskinin
azaltılması doğrultusunda gerekli adımları atmadığı tespit edilmiş, özellikle Erciş‘te afet yönetim
sisteminin tümüyle iflas ettiği görülmüştür. Deprem sonrası tablo; arama kurtarma ekiplerinin ve
halkın özverili çalışmasına rağmen enkaz kaldırma
faaliyetleri de dahil olmak üzere tam bir kargaşa
halindedir.
Depremin üzerinden 3 gün geçmiş olmasına rağmen evlerinde kalamayanların barınma ve ısınma
sorunları ortadan kaldırılmış değildir. Henüz çok az
çadır dağıtılmış, bir tane bile toplu çadır alanı kurulmamıştır.
Halkımızın büyük bir dayanışma örneği göstererek
gönderdiği yardımlar yerine ulaştırılamamış, hatta
dağıtıma dair herhangi bir organizasyon oluşturulmadığı görülmüştür.
6.
Dağıtım kuyruklarının kilometrelerce uzadığı, kaymakamlık önünde yardım dağıtımının şehir efsanesine dönüştüğü, halkın ne yardım alacağını bilemeden saat başı toplanıp dağıldığı görülmüştür.
7.
Finans kurumlarının mobil şubeler aracılığıyla kesintisiz çalıştırıdığı Erciş‘te enerji, kullanma suyu,
kanalizasyon gibi çöken temel altyapı sistemlerinin
onarılmasına dair hiçbir adım atılmamıştır.
TMMOB ivedilikle yapılması gerekenlere ilişkin diyor ki:
1.
Yıkılan tüm binalara bir an önce yeterli ve koordine
edilmiş arama kurtarma ekip-ekipmanlarıyla müdahale edilmelidir.
2.
Erciş‘te ortak yemekhane, sağlık ocağı, mobil tuva-
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
TMMOB, dün olduğu gibi bugün de sorumluluklarının
bilincindedir. Bugün de tüm örgütlü gücü ile birlikte
Van halkının yanındadır.
İMO’DAN VAN DEPREMİ
SONRASI TMMOB VE BAĞLI
ODALARA YÖNELTİLEN
ELEŞTİRİLERE YANIT
İnşaat Mühendisleri Odası, Van’da yaşanan depremin ardından bazı basın yayın organları aracılığıyla TMMOB ve Odalara yöneltilen eleştiriler
üzerine 4 Kasım 2011 tarihinde bir açıklama
yaptı. Açıklamanın tam metni Şubemizin web
sitesinde yer almaktadır.
(www.imoizmir.org.tr)
AKP’NİN KHK’LERİ VE TMMOB
KİTABI YAYIMLANDI
AKP Hükümetinin genel seçimlere iki ay kala
Meclis`ten geçirdiği yetki yasasına dayanarak
çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler ve
TMMOB ile bağlı Odaların konuya ilişkin açıklamaları, görüşleri kitap haline getirildi.
Kasım 2011 - 161 23
TMMOB İKK’dan
TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU’NCA
“KONAK TÜNELİ”
HAKKINDA YAPILAN BASIN AÇIKLAMASI METNİ
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, bir basın toplantısı düzenleyerek, “Konak Tüneli” ile ilgili tartışmaların, TMMOB
ve meslek odalarına yönelik bir linç kampanyasına dönüşmesine tepki gösterdi. 05.10.2011
“Hükümeti ve yerel yöneticileri izmir adına, şehircilik
kurallarına, bilimsel temellere, plan ve programlara dayanan, halkın yararına olan, sorun değil çözüm üreten,
kentliyle paylaşılan projeler üretmeye çağırıyoruz.”
Değerli basın mensupları,
Son günlerde AKP‘nin İzmir için öngördüğü projelerden olan Konak Tüneli üzerinden yürütülen tartışmalar başta TMMOB‘ye bağlı odalarımız olmak üzere
meslek odalarını suçlamaya ve linç kampanyasına
dönüşmüş durumdadır.
Odalarımızın uzmanlık alanları üzerinden yaptığı kamusal denetim ve bunun üzerinden kente ilişkin plan
ve projelere yaptığı itirazlar hep birilerini rahatsız etmiştir. Ancak son gelinen nokta da sürecin odalarımızı linç kampanyasına dönüşmesi açık bir haksızlıktır
kabul edilemez. Bu aynı zamanda demokrasi algımızın ne kadar gelişmiş olduğunun da bir göstergesidir.
Bu baskıya boyun eğmeyeceğiz.
Bitmeyen yarım kalmış yatırımların sorumlusu odalar
değil, planlama ilkelerine ve kamu yararına uygun
projeler geliştirip uygulamayan, ben yaptım oldu
mantığıyla hareket eden, projeleri kentliyle paylaşma, tartışma gereği duymayan, İzmir‘i modern bir
kent gibi değil, kasaba gibi algılayan siyasi karar alıcılar ve yöneticilerdir.
Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak bizler eksik
ve sakıncalı gördüğümüz plan ve projeler için eleştirilerimizi yasal süresi içinde yaptık, önerilerimizi sunduk. Ancak çözüm alamayınca da dava açmak zorunda kaldık. Açtığımız davalarda da plan ve projelerin
planlama ilkelerine, şehircilik kurallarına, bilime ve
kamu yararına aykırı oldukları tespit edildi.
Eğer bizler söylendiği gibi bazı plan ve projelere davalar açmamış olsaydık, bugün Kordonun denizle
bağlantısını kesen saçma bir Kordon Yolumuz, Konağın göbeğinde bir Galeriamız olacaktı. Birçok değerimizi de yitirmiş olacaktık Zamanında müdahil olunamadığı içinde İzmir o güzelim yalıları yerine, Çin
Seddi gibi binalarla denizden ayrılmıştır. İzmir bunu
hak etmemektedir.
İzmir‘de Ahmet Adnan SAYGUN Sanat Merkezi ve Tarihi Havagazı Fabrikası gibi ranta teslim olmayan pro24 Kasım 2011 - 161
jelerin sayısı artırılmalıdır.
Değerli Basın Mensupları,
Tartışmayı başlatan konu olan Konak Tüneli ile ilgili
olarak yaptığımız değerlendirmeleri içeren raporu
bugün sizlerle paylaşacağız.
Ancak satırbaşları ile Söz konusu Konak-Yeşildere
Tüneli konusundaki görüşlerimizi aktarmanın yararlı
olacağı düşüncesindeyiz.
Konak Tüneli projesi, Genel Seçimler öncesinde
AKP‘nin bir seçim vaadi olarak gelmiştir. Tünelin ilk
proje güzergahı Konak‘tan Mürselpaşa Caddesine
doğru uzanmaktadır. Ancak, hiçbir somutluğu olmayan bu düşünce aşamasındaki proje, maliyeti gerekçe gösterilerek aniden değiştirilmiştir. Yeni güzergah
olarak ta Konak Bahribaba Parkı ve Yeşildere caddesi
olarak ifade edilmektedir.
Tünel kararı, İzmir‘in yürürlükteki nazım imar planlarında ve 2009 yılında hazırlanıp onanan Ulaşım Ana
Planı‘nda bulunmamaktadır.
Tünel hakkında İzmir‘i yöneten yerel yönetim başta olmak üzere İzmir Kamuoyunun bilgisi yoktur ve
kamuoyunda yeterince tartışılmamıştır. Bu nedenle
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan
Uçanyol adı verilen proje ile çakışması nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı projeyi ulaştırma
bakanlığına devrettiğini açıklamıştır.
Tünel projesi, çağdaş planlama yaklaşımlarının aksine özel otomobil kullanımını arttırıcı niteliktedir. Tam
tersine toplu taşıma sistemlerinin kent merkezlerinde yaygınlaştırılması gereklidir.
Bu tünele harcanacak önemli bir kaynağın, nazım
planlarda ve ulaşım ana planında öngörülmeyen, fizibilitesi yapılmamış bir yatırıma harcanması yerine,
Ulaşım Ana Planı kararlarına uygun olarak, ulaşım
sorunlarının çağdaş çözümü olan raylı sistem yatırımlarına yönlendirmek daha uygun olacaktır. Alsancak
- Fahrettin Altay hattı, kent merkezinin ulaşım sorunlarını ve trafik yoğunluğunu azaltmak için rasyonel
bir çözümdür. Ayrıca bu tünele harcanacak kaynakla,
metronun Buca Hattı ve Bornova Hattı tamamlanabilir başka bir ifadeyle Buca ve Bornova‘nın toplu ulaşım sorunu çözülebilir.
TMMOB İKK’dan
Tünelin geçtiği güzergah, Kadifekale heyelan bölgesi
yakınlarıdır. 1.derece deprem bölgesi olan İzmir‘de
bu türden projelerin mutlaka zemin etüdü yapılarak
projelendirilmesi gereklidir. Basına yansıdığı kadarıyla, projenin uygulamaya başlamasıyla zemin sondajlarının birlikte yapılacağı söylenmektedir. Sadece
sondaj yeterli olmamakla birlikte, etütler sırasında
önemli bir bulgu çıkarsa Tünel Projesi yarım kalabilecektir.
Odalarımıza haksız ve acımasızca saldırıp karalama ve
linç kampanyası yürüten kesimler öncelikle bu tespitlerimizi dikkate almalı ve bu sorulara yanıt aramalıdır.
Tünel güzergahının başladığı bölge 3.derece arkeolojik sit alanıdır. Koruma Bölge Kurulu görüşü alınması
zorunludur. Bildiğimiz kadarıyla bu yönde bir resmi
girişim bulunmamaktadır.
Hükümeti ve yerel yöneticileri İzmir adına, şehircilik
kurallarına, bilimsel temellere, plan ve programlara,
dayanan, halkın yararına olan, sorun değil çözüm
üreten, kentliyle paylaşılan projeler üretmeye çağırıyoruz.
Tünel güzergahı İzmir tarihi kent merkezi yayılma
alanını kapsamaktadır. 8500 yıllık tarihi olan İzmir‘de
güzergah üzerinde arkeolojik açıdan evrensel değeri
bulunan bir site bulunması halinde ne yapılacaktır?
Bu tünel Ulaştırma Bakanlığı‘nın henüz 6 ay önce hazırladığı “Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi, Hedef
2023” raporuna tümüyle aykırıdır. Raporun ve projenin sahibi aynı Bakanlık olduğuna göre, Bakanlığın
samimiyeti tartışılmalıdır.
Hiçbir plana, programa, fizibiliteye dayanmayan, ben
yaptım oldu mantığıyla yapılmaya çalışılan bu tünel
bu haliyle bir gecekondudur.
Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği ve Bağlı odaları
olarak bir kez daha ifade diyoruz.
Her zaman diyalogdan yanayız ve İzmir adına yapılacak işlere aklın, bilimin önderliğinde meslek alanlarımız uzmanlıkları üzerinden katkı koymaya hazırız.
Odalarımıza yöneltilen ve linç girişimine dönüşen karalama, küçük düşürme amaçlı söylem ve eylemleri
reddediyoruz. Bunlara ilişkin hukuki ve demokratik
tepki haklarımızı saklı tutuyoruz.
Odalarımız bu girişimlere boyun eğmeyecek, uzmanlık alanları üzerinden kente ilişkin görüşlerini ifade
etmeye, halkın yararına ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir İzmir bırakmanın sorumluluğunu kamusal
denetim görevi üzerinden yerine getirmeye devam
edecektir
TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ
İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU
TMMOB DAYANIŞMA KAMYONLARI
VAN’A ULAŞMAYA BAŞLADI
TMMOB’nin başlattığı kampanyayla İKK’lar aracılığıyla toplanan yardımlar Van’a ulaşmaya başladı. Depremzedelerin ihtiyacı olan çadır, battaniye, giysi, gıda,
temizlik malzemelerinin toplanması için TMMOB üyeleri adeta seferber oldu. İKK’larda depremin hemen
ertesi başlayan yoğun çalışmayla ve binlerce TMMOB
üyesinin desteğiyle toplanan yardımlar Van İl Koordinasyon Kurulu tarafından dağıtılıyor.
İllerden şu ana kadar çıkan kamyon sayıları şöyle:
Adana İKK
: 1 kamyon
Ankara İKK
: 12 kamyon
Balıkesir İKK
: 4 kamyon
Batman İKK
: 1 kamyon
Bursa İKK
: 1 tır + 1 kamyon
Denizli İKK
: 1 tır + 1 kamyon
Diyarbakır İKK : 1 kamyon
Eskişehir İKK
: 2 kamyon
Gaziantep İKK : 1 kamyon
İstanbul İKK
: 3 kamyon
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
İzmir İKK
Kocaeli İKK
Malatya İKK
Mardin İKK
Mersin İKK
Muğla İKK
Urfa İKK
Zonguldak İKK
: 1 tır
: 1 kamyon
: 2 kamyon
: 1 kamyon
: 1 tır
: 1 kamyonet
: 2 kamyon
: 2 kamyon
Kasım 2011 - 161 25
İncelemeler
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ SEMPOZYUMU’NUN
ARDINDAN
Türkay Baran, Serap Kahraman, Sadık Can Girgin
Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Buca, İzmir
İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu (İMES) ilk
olarak 2009 yılı Kasım ayında Antalya Şube tarafından
düzenlenmiştir. İkinci olarak Eylül ayında Muğla Şube
tarafından Muğla Üniversitesi, Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirilen yüksek katılımlı toplantıda, eğitim sorunlarının tümünü kapsayacak biçimde sunumlar/tartışmalar yapılmıştır. Sempozyumdan bir gün
önce İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanları toplantısı
gerçekleştirilmiş olup, sonuç bildirgesi IMO tarafından
yayınlanmıştır1. Sempozyumda yazarlar tarafından
sunulan çalışmada, İMO İzmir Şube’de Aralık ayında
yapılması planlanan Kurultay hazırlıkları çerçevesinde
gerçekleştirilmiş olan Çalıştayda Eğitim başlığı altında
ele alınan konular tartışılmıştır. Sempozyum bildirileri İMO tarafından yayınlanacaktır. Bu yazıda ise, gerek
Çalıştay/Sempozyum kapsamında ayrıntılı olarak tartışılan konular, gerekse de genel olarak Eğitim/İnşaat
Mühendisliği Eğitimi sorunu ele alınacaktır.
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ
Eğitim, toplumun yönlendirilmesinde başarıya ulaşmak için kullanılabilecek en etkili araç olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla, bu tür ülkelerde eğitimin amacı
bireyin değerini ortaya koymak olarak tanımlanabilir2.
Üniversite eğitiminde hedeflen ise dünyaya geniş
açıdan bakan, özgür düşünen ve düşüncelerini ifade
edebilen insanlar yetiştirmek, üst düzeyde öğretim ve
araştırma yaptırmak, topluma bilimsel düşünme yeteneği ve becerisine sahip bireyler kazandırmaktır3.
Mühendislik matematik ve fizik bilimlerinin, çalışma,
deneyim ve uygulama ile kazanılan mühendislik mantığının kullanılarak, doğal kaynakların ve gücün ekonomik olarak insanlığın yararına sunulması; mühendislik
eğitiminin temel ölçüsü ise, üretken bir mühendislik
kariyerini sürdürmeye yönelik, profesyonel gelişmeye
açık mezunlar yetiştirmeye yönelik olmak şeklinde tanımlanmaktadır4 .
Mühendislik eğitiminde de, ana hedef, toplumun bugün, yarın oluşacak ihtiyaçlarına çözüm oluşturabilecek niteliklere sahip elemanlar yetiştirmektir. Sözü
edilen eğitim sürecinin uygulamaya paralel olması
gerekmektedir. Mühendislik eğitimi ve uygulama konusundaki başarı afetlerle sınanmaktadır. Yakın tarihli
Simav (Mayıs 2011) ve Van (Ekim 2011) depremlerinin
sonuçlarına bu açıdan bakıldığında, eğitim alanında da
tartışılacak çok konu olduğu görülecektir.
Çağdaş mühendislik eğitiminde hedeflerin gerçekleş-
26 Kasım 2011 - 161
tirilmesi için öğrenciye sadece teknik bilgi kazandırmanın yeterli olmadığı kabul edilmiştir. Teknik bilgi
yanında araştırma, düşünme, irdeleme de gereklidir.
Mühendisler karşılaştıkları sorunu bütün olarak kavrayabilmeli; eğitim öğrencinin ufkunu genişletmeli,
temel sorunların ortaya konabilmesine yardımcı olmalıdır. Kısacası eğitimin bir “felsefesi” olmalıdır.
MEVCUT DURUM
İnşaat mühendisliği eğitiminin Türkiye’deki temelleri
1773 yılında Mühendishane-i Bahri-i Hümayun’un kurulmasıyla atılmıştır. 1883 yılında kurulan Hendese-i
Mülkiye Mektebi 1909 yılında Nafıa Nezareti’ne devredilerek adı Mühendis Mektebi olarak değiştirilmiştir. Bu
kurum genişletilerek çeşitli isim değişiklikleriyle 1944
yılında İstanbul Teknik Üniversitesi haline gelmiştir.
1950-1970 yılları arasında ilk inşaat mühendisliği öğrencilerini alan Yıldız Teknik Okulu, Robert Koleji (Boğaziçi), Orta Doğu Teknik, Karadeniz Teknik, Fırat ve
Ege (bugün Dokuz Eylül) Üniversitesi ile toplam yediye
ulaşan İnşaat Mühendisliği Bölümünde seksenli yıllarda yaklaşık 500 öğrenci eğitimine başlamaktadır.
Günümüzde ise, 51 devlet üniversitesinde normal ve
ikinci öğretim programlarında, 15 vakıf üniversitesi ve
6’sı Azerbaycan ve KKTC’de bulunan üniversitelerde olmak üzere toplam 72 üniversitede ve 108 programda
inşaat mühendisliği eğitimi sürdürülmektedir. Bir başka ifadeyle (2011 yılı kontenjanları), ülkemizde her yıl
toplam 7.400’ün üzerinde öğrenci inşaat mühendisliği
eğitimine kabul edilmektedir. Önümüzdeki birkaç yıllık sürede lisans eğitimini sürdüren öğrenci sayısının
35.000 civarına çıkması beklenmelidir.
Sadece İnşaat Mühendisliği alanıyla sınırlı kalmayıp,
diğer alanlarda da gerçekleştirilen kontenjan artışları
sonucunda İnşaat Mühendisliğinin tercih edilirliğindeki değişim de dikkat çekicidir. İnşaat Mühendisliği
Bölümlerini tercih ederek yerleşen öğrencilerin ilk %
25’lik dilimlerinin üniversite tercihlerinin 2007-2009
yılları arasında değişimi Şekil 1’de sunulmaktadır.
Bu değişimin, üniversitelerdeki birinci ikinci sınıflardaki
başarı oranlarıyla ters yönlü değişim gösterdiği düşünülmelidir.
İnşaat Mühendisliğini tercih eden öğrencilerin yerleştirme puanlarına bakıldığında en yüksek (524) ve en
düşük (327) puanlar arasındaki % 40 mertebesindeki
fark dikkat çekmektedir. Her büyük depremde tekrar
görüldüğü gibi, İnşaat mühendisliği üretim kusurları
İncelemeler
üretimli eleman imalat tesisleri, demir-çelik fabrikaları, taş ocakları vs.)
• ekstrem durum bölgelerini (deprem bölgeleri, taşkın
alanları, kıyı alanları, çökme/yıkılmalar vs.)
inceleme ve analiz yapabilme imkanlarını artırmak;
mesleğe ilgi uyandırma ve önemini aşılama da amaçlanmaktadır. Öğrencilerin uluslararası bütünleşmesini,
bilgilerin paylaşılmasını, sektördeki uygulamacı ve bilim insanlarıyla tanışmalarını sağlamak da stajın diğer
kazanımlarıdır.
Stajlar konusunda yapılan yasal değişiklikler, üniversitelerin mevcut iş yükünü önemli ölçüde arttırmıştır.
Öğrenci sayılarındaki artış, gerek staj yerlerinin sağlanması, gerekse stajların değerlendirilmesi açısından
önemli güçlükler yaratmıştır. Bunlara ek olarak, sektördeki firmaların stajyer bulundurmayı çoğunlukla
yük olarak gördükleri, stajyer alımı konusunda isteksiz
davrandıkları izlenmektedir. Stajyer kabul eden birçok
firmanın ise, stajyerlere yönelik bir eğitim programı
bulunmamaktadır. Bu tür programlara olan ihtiyacın
bilinmemesi, temel olarak üniversite-sektör ilişkisinin
kopukluğundan kaynaklanmaktadır
Şekil 1: İnşaat Mühendisliği Bölümlerini tercih eden ilk %25’lik
öğrenci diliminin üniversitelere dağılımı
ekonomik olarak maliyeti yüksek, mühendislik hatalarının çok sayıda can kaybına yol açabildiği bir alandır.
Böyle bir mühendislik alanında çok farklı çalışma disiplinlerine sahip bu adayların eğitim sürecinde bulunmasının İnşaat Mühendisliği eğitimi hedeflerinin sağlanması açısından özel bir durum yarattığı söylenebilir.
Şekil 2’de ÖSYM Yükseköğretim İstatistikleri dikkate alınarak hazırlanan 2000-2010 yılları arası öğretim üyesi
başına düşen öğrenci sayısının değişimi sunulmaktadır. Buna göre 2000 yılında öğretim üyesi başına düşen
öğrenci sayısı 34 iken 2010 yılı itibari ile 32’dir. 2000
yılında araştırma görevlisi sayısı 469 olup 2010 yılında
361’dir. Öğrenci sayısındaki artışa bağlı olarak araştırma görevlisi başına düşen öğrenci sayısı da 10 yıl içerisinde 34’ten 65’e ulaşmıştır.
SORUNLAR
Türkiye’de İnşaat Mühendisliği Eğitimi’nin araştırıldığı
çalışmada 41 inşaat mühendisliği bölümünden 3.284
üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencisinin cevaplamış olduğu anket sonuçlarına göre; öğrenciler %61 gibi büyük bir çoğunlukla, lisans eğitiminde kullanılan sistemin teorik bilgilerin öğrenilmesi için yetersiz olduğunu
düşünmektedir. Üçte ikilik öğrenci kitlesi eğitim sürecinin teorik bilgilerin öğrenilmesini sağlayan ödev, proje,
laboratuar gibi uygulamalarla desteklenmediğini ifade
etmektedir5.
İnşaat mühendisliği eğitiminde önemli bileşenlerden
biri olan staj eğitiminde, inceleme ve öğrenme aktivitelerinin bir program dahilinde yürütülüp, öğrencilerin
• yapı şantiyelerini (bina, baraj, yol, köprü, dalgakıran
vs.),
• üretim tesislerini (beton santralleri, prefabrike ve ön
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Şekil 2: Öğretim üyesi ve araştırma görevlisi başına düşen öğrenci
sayısının değişimi
Araştırma Görevlisi ile kıyaslandığında ‘iyi’ gibi görünen
öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının da OECD
ortalamalarının (Öğretim üyesi başına 16 öğrenci) çok
üzerinde olduğunu belirtmek gerekir..
İnşaat mühendisliği öğrencilerinin; %46’sı altyapı eksikliğini, %43’ü öğretim üyesi azlığını, %24’ü konten-
Kasım 2011 - 161 27
İncelemeler
janların yüksek olmasını (kalabalık sınıf ) eğitim aldıkları bölümlerin en önemli sorunu olarak gördüklerini
belirtmişlerdir5. Bu sorunların kontenjanların artması
ile daha da büyüdüğü düşünülmelidir.
İZMİR ÇALIŞTAYI
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından 2930 Ocak tarihlerinde düzenlenen “İnşaat Mühendisliği Kurultayı İzmir Çalıştayı”nda İnşaat Mühendisliği
Eğitimi, öğrenci, akademisyen, yeni mezun ve sektör
çalışanlarının katılımı ile değerlendirilmiştir. İnşaat Mühendisliği Eğitiminin ele alındığı kısa bir sunum sonrasında, katılımcıların katkı ve önerileriyle oluşturulması hedeflenen Çalıştay’ın ilk bölümündeki “Nasıl bir
eğitim istiyoruz?” sorusuna yanıtlar aranmıştır. İnşaat
Mühendisleri Odası’nın (İMO) eğitim sürecindeki rolü,
eğitim dili, süresi ve içeriği açısından çalıştay katılımcılarının öneri ve katkıları aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
İMO’nun Eğitim Sürecindeki Rolü
- Eğitim sürecinde İMO etkin görev almalıdır.
- Üniversite-Sektör-IMO ortaklığı gereklidir.
- MÜDEK (Eğitim akreditasyonu) sürecine İMO ve Sektörün aktif katılımı sağlanmalıdır.
- Üniversiteler staj yerleriyle daha yakın bir ilişki kurarak, öğrencilerin yönlendirilmesini sağlamalıdır. IMO
süreçte Üniversite-Sektör arasında etkin bir köprü
görevi üstlenebilir.
- IMO Barınma konusunda çözüm getirmelidir.
- IMO öğrencilere burs sağlamalıdır.
- Yurtdışı şantiyelerde staj için yurtdışında çalışan
üyelerle ilişkiler kurulmalıdır.
- Uluslararası gençlik kampları (Genç IMO), yurtdışı
stajlar yaygınlaştırılarak, sosyal ilişki, yabancı dil gelişimi sağlanabilir. Bu konularda Avrupa İnşaat Mühendisleri – IMO ilişkisi sağlanmalıdır.
Eğitim Dili, İçeriği ve Süresi
- Öğretim programları akredite edilmelidir.
- Eğitimde içerik (müfredat) güncellenmelidir.
- Eğitim süresi arttırılmalıdır.
- Öğretim dili Türkçe olmalıdır. Türkçenin doğru/etkin
bir iletişim dili olarak kullanımı amacıyla meslek yaşamında farkındalık çalışmaları yapılmalıdır.
- Eğitim süresi değiştirilmeden dersler üç yıla toplanmalı, dördüncü yılın uygulamada geçirilmesi sağlanmalıdır.
- İşçi sağlığı/İş güvenliği konusu Üniversite ve IMO
eğitim programlarında yer almalıdır.
- Yabancı Dil için yaz aylarında yoğun dil öğrenimi ya28 Kasım 2011 - 161
pılmalıdır.
- Hazırlık eğitimi eğitim niteliğiyle uyumlu olacak biçimde yapılandırılmalıdır.
Görüldüğü üzere, tartışmalar oldukça canlı, bazen birbiriyle çatışan tezler üzerinden yürümüştür. Bu tartışmalar ışığında, eğitim süreçlerinin öğrenim süresi de
dahil olmak üzere tartışılması, dinamik tutulması gerekliliği konusunda mutabakat sağlanmıştır.
Eğitim dili olarak konusunda Türkçe eğilimi ön plana
çıkmakla birlikte, yabancı dil konusunda da öğrenme
isteği açık olarak dile getirilmektedir. Tümüyle yabancı
dilde eğitim veren üniversitelerin dışında da kaliteli bir
yabancı dil öğrenme isteği çalıştay kapsamında da belirgin olarak gözlenmiştir.
SONUÇ YERİNE
Eğitim gibi dinamik bir sürece ilişkin tartışmalar sonrasında sonuç yazmanın kolay olmayacağı açıktır. En
önemli becerisi öğrenmek olan insanın, varoluşunu
ortaya koyma, ya da daha basit tanımla hayatını kazanma biçimi olan meslek öğrenimi için de öğrenmenin
‘tamamlanan’ bir süreç olmadığını tekrar hatırlatmak
uygundur. Eğitim konusundaki düşüncelerini doksanlı
yıllardan başlayarak çeşitli platformlarda yazılı olarak
da ifade eden ilk iki yazarın halen tartışmakta olduğu
konular aşağıda özetlenmiştir.
Eğitim Programlarının Güncellenmesi
Öğretim elemanlarının sorun arama, çözümler üzerinde tartışmalarına yönelik ortak çalışma alanlarının,
platformlarının yaratılması gerekmektedir. Bunun ötesinde, üniversiteler- yerel yönetimler-kamu kurumlarısivil toplum örgütleri-iş dünyası işbirlikleriyle AR-GE,
sorun çözme çalışmalarının hızla gerçekleştirilmesi acil
zorunluluktur.
Eğitimde ders ve uygulama eksikleri ancak stajlar, teknik geziler ve uygulamaya yönelik projeler gibi araçlar
kullanılarak kapatılabilir. Bu süreçlerin yapılandırılmasında paydaş olarak üniversite/sektör işbirliği kaçınılmazdır. Gerek bu işbirliğinin sağlanması, eksikliklerin
ve/veya kopuklukların giderilmesi, gerekse bu tür
etkinliklerin düzenlenmesi açısından İMO’nun katkısı büyük önem taşımaktadır. Genç-İMO örgütlenmesi
öğrencilerin meslekle erkenden tanışması, ulusal/uluslararası öğrenci bütünleşmesi sağlamak gibi önemli
işlevleri yerine getirmekte, bunun ötesinde sektördeki
uygulamacı ve bilim insanlarıyla tanışma platformları
oluşturarak öğrencilerin mesleki, bilimsel, etik sorumluluklarının da farkına varmasına imkân tanımaktadır.
İnsan kaynaklarının eğitimi sürecinde, gerek araştırmacı
akademisyenlerle öğrencileri daha yakın ve birlikte çalışmaya yönelten, gerekse yaratıcı düşünme yeteneklerini
geliştirmeyi destekleyen eğitim yöntemlerinin uygulanmasına çalışılmalıdır. Ülkemizde ilk kez Dokuz Eylül üniversitesinde uygulanan Probleme Dayalı Öğrenme (PDÖ)
İncelemeler
yöntemleri, mühendislik alanında da uygulama olanağı
bulmuştur. Gerek araştırmacı akademisyenlerle öğrencileri daha yakın ve birlikte çalışmaya yöneltmesi, gerekse
yaratıcı düşünme yeteneklerini geliştirmeyi desteklemesi
açısından PDÖ (probleme/projeye dayalı öğrenme) değerlendirilmesi gereken eğitim yöntemlerinden biridir.
Teknoloji Kullanımı/Laboratuarlar
Özellikle son yirmi yılda bilgi teknolojisi araçları tıp, fen,
matematik, mühendislik eğitimi alanlarında yaygın olarak kullanılır hale gelmiştir. Bu araçlar sayesinde öğrencilere yaygın olarak sayısal analiz, benzetim, görüntüleme ve gerçek problemler üzerinde deney yapabilme
imkânı sunulmuştur. Böylece yüksek öğrenimde, (1) yaratıcı, sorgulayıcı (2) işbirliğine, öğrenmeye açık, (3) bilgi
okur-yazarı mezunlar yetiştirilmesi sağlanmıştır.
Bilgi teknolojisi araçları hem geleneksel öğreten-öğrenen etkileşim biçimlerinde; hem de bilginin paylaşılması, dağıtılması, yayınlanması konularında önemli
değişikliklere yol açmıştır. Bu birlikteliğinin sonucunda,
eğitimde zaman - mekân sınırlarının aşılmasını sağlanmıştır.
Eğitim sürecinde öğrencilerin deney yapabilir olması, öğrencinin fiziksel sürece bizzat katılmasını sağlamaktadır.
Öğrenme sürecinin en önemli güdüsü “merak etme dürtüsünün uyarılması”dır. Doğa olaylarını deneyler yoluyla
göstermek genç beyinlerin merak etme, sorgulama ve
çözüm bulma mekanizmasını harekete geçirmenin en
etkin yolu olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla, eğitim sürecinin her kademesinde deneylerin öğrenme sürecinin
verimliliğini, etkinliğini arttırdığı söylenebilir.
Özellikle İnşaat Mühendisliği alanında laboratuar kurmanın güç ve oldukça masraflı olduğu düşünüldüğünde,
mevcut laboratuarlar arasında iletişim ve işbirliğinin büyük önem taşıdığı görülecektir. Yeni bölümlerin açılması sırasında sadece öğretim üyelerinin değil, laboratuar
olanaklarını sağlamanın güçlüğü, maliyeti de dikkate
alınmalıdır.
Yetkin Mühendislik
Yetkin Mühendislik konusunun daha yaygın tartışılması gerekmektedir. Bu kapsamda, üniversitelerde akreditasyon süreçleriyle meslekte yetkinlik (profesyonellik,
sertifika) ve çalışma alanlarında uzmanlık arasında ilişkilerin kurulması gereklidir. Bu amaçla, IMO – Üniversite işbirliği içinde öğretim elemanlarından başlayıp,
öğrencilere, mezunlara uzanan bir bilgilendirme sürecinin daha işlevsel olacağı düşünülebilir.
Bilgi toplumu yolunda üniversiteler bilgiyi eyleme dönüştürmeye yönelik bilinçli stratejiler üretmek görevini üstlenmek zorundadır. AR-GE çalışmalarının artarak
sürdürülebilmesi, yeni teknolojilerin ve bilgi üretiminin
gerçekleştirilmesi yanı sıra, ülkedeki mevcut bilgi ve
becerilerin değerlendirilmesine yönelik bilgi yönetimi
stratejileri geliştirilmesi kaçınılmazdır. Üniversiteler
bilgi yönetimi stratejileri kapsamında, öğrencilerden
gelen istekleri de yönlendirecek biçimde, gerekirse
yabancı dil hazırlık programlarını eğitimleri ile birlikte
yapılandırmaya yönelik bilinçli stratejiler üretmek görevini üstlenmek zorundadır. Yeni teknolojilerin ve bilgi
üretiminin olmazsa olmaz bir bölümünün bilimsel ortamı izleyebilmek olduğu düşünüldüğünde, yabancı
dil öğreniminin “yaşam boyu öğrenme” hedefleriyle de
uyumlu olduğu görülecektir.
Kaynakların Doğru Kullanımı
Piyasa ekonomisi, özelleştirme gibi iktisadi yaklaşımların eğitim alanına da yansıması kamunun eğitim,
araştırma altyapısına desteğinin azalması sonucunu
doğurmaktadır. Oysa bu alanda yapılacak kesintilerin
olumsuz etkilerinin çok uzun vadeye yayılacağı bilinmektedir. Azalan kaynaklar, artan teknolojik ihtiyaçlar
ikileminden çıkış yolu da genellikle kaynak yaratmaya
çalışmaktır. Bu ise çoğunlukla “üniversitenin ticarileşmesi” olarak eleştirilmektedir
Eğitim sürecinde karşılaşılan en büyük sıkıntı, mali kaynakların kısıtlılığıdır. Dolayısıyla, üniversitelerde ticarileşmenin tanımının da doğru yapılması, iş dünyasının
özellikle verimlilik, sürdürülebilirlik, kaliteyi arttırma,
elemanların teşvik edilebilmesi alanlarından alınacak
derslerin ihmal edilmemesi gerekmektedir.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, Gayrı Safi Milli Hâsıla
(GSMH) artışı ve büyüme oranları alanlarında yapılan
son çalışmalar, ülkelerin büyüme (dolayısıyla kaynak,
istihdam yaratma) potansiyellerinin ve servet birikimlerinin önemli kısmının eğitilmiş insan gücünden kaynaklandığını göstermektedir.
Kaynaklar
1
http://e-imo.imo.org.tr/Portal/Web/h/1519/BOLUM-BASKANLARI-TOPLANTISI.aspx
2
Pirsig 1995, Zen ve Motorsiklet Bakım Sanatı
3
Baran ve Kahraman 2009, Üniversitelerde ‘Çağın Ruhu’ http://
www.imoantalya.org.tr/imo_antalya_semp2009/files/10.pdf
4
ABET, - The Accreditation Board for Engineering and Technology “Criteria for Accrediting Programs
5
İMO 2008, İnşaat Mühendisliği eğitiminde Türkiye gerçeği
Yaşam Boyu Öğrenme Hedefi
Yaşam boyu sürdürülebilir eğitim her meslek grubu
için gerekli olduğu gibi toplumun gelişimine, eğitimli
bireylerin artışına, kaliteli yaşam ve aydınlanma sürecine önemli katkılar sağlamaktadır. İMO mesleki etkinliklerle aktif olarak bu sürecin içinde yer almaktadır.
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 29
İncelemeler
BÖLÜM BAŞKANLARI TOPLANTISI
SONUÇ BİLDİRGESİ
İnşaat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen inşaat mühendisliği eğitiminin kapsam, içerik ve niteliğinde yaşanan
sorunlara çözüm üretmek amacıyla İnşaat Mühendisliği Eğitimi 2. Sempozyumu öncesinde Muğla’da 35 üniversitenin İnşaat
Mühendisliği Bölüm Başkanlarının katılımı ile gerçekleşen toplantının sonuç bildirgesi
İnşaat Mühendisleri Odası, inşaat mühendisliği eğitiminin
kapsam, içerik ve niteliğinde yaşanan sorunlara çözüm
üretmek amacıyla İnşaat Mühendisliği Eğitimi 2. Sempozyumu öncesinde Muğla`da 35 üniversitenin İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanlarının katılımı ile bir toplantı gerçekleştirdi.
Toplantının İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sorunları bölümünde, öğretim üyesi yetiştirme, yeni kurulan üniversiteler, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının çokluğu,
ikinci eğitim programları, öğretim üyelerinde nitelik kaybı,
lisansüstü öğrencilerin teşvik edilmesi, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programları`nın durumları, öğrencide-öğretende
motivasyon kaybı, müfredatta değişim ihtiyacı, verimlilik
için mesleki yeterlik ölçümü, üniversitelerin karakter kazanmaları, inşaat mühendisliğinde çift veya yan dal ile teknoloji fakülteleri gibi sorunlar değerlendirildi.
Bölüm bakanlarının aktif katılımıyla gerçekleştirilen toplantının bu bölümünde inşaat mühendisliği eğitimi sorunlarına çözüm üretmek amacıyla çalışma grupları oluşturuldu.
İMO-Üniversite İlişkileri bölümünde ise mesleği ilgilendiren
konularda İMO ve üniversitelerin ortak davranış belirlemesi; akademi ile uygulama arasında bir köprü olan İMO`nun
önemi; kamu yatırımlarının değerlendirilmesi; İMO`nun
kongre, konferans gibi etkinliklerine ve meslek içi eğitimlere akademik katkı; yetkin mühendislik; sahte mühendisler;
üniversite-genç-İMO ve İMO ilişkileri; öğrencilerin staj sorunları ve İMO`nun yayınları değerlendirildi.
Öncelikli olarak İMO-akademi işbirliğinin geliştirilmeBundan sonra bu toplantıların her yıl inşaat mühendisliği
bölümü olan üniversitelerde İMO çatısı altında yapılması
kararlaştırıldığı toplantıda konuşulan tüm konular “sonuç
bildirgesi” haline getirildi. Bildirgenin tam metni şöyle:
İNŞAAT MÜHENDİSLİGİ BÖLÜM BAŞKANLARI
TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İnşaat Mühendisliği
Eğitim Kurulu İMEK’in 22.09.2011 tarihinde Muğla’ da
düzenlediği İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanları toplantısında inşaat mühendisliği eğitimini ve ülkemizde
icra edilmekte olan inşaat mühendisliğini yakından ilgilendiren konular tartışılmış ve aşağıda sıralanan sonuçların kamuoyuyla paylaşılması uygun görülmüştür:
1. Ülkemizin ulusal ve uluslararası uzun vadeli çıkarlarına en etkin katkıların yapılabilmesini bilimsel
olarak sağlamak üzere İnşaat Mühendisleri Odası
(İMO) ile üniversitelerimizin var olan işbirliğini en
üst düzeye taşıması yaşamsal önem kazanmıştır.
2. 1980 öncesi dönemde olduğu gibi inşaat mühendisliği bölümlerinden mezun olanların İMO’ya dü30 Kasım 2011 - 161
zenli olarak bildirilmesi son günlerde arttığı belgelerle saptanan sahte diploma olgusunu ortadan
kaldıracak bir tedbir olarak görülmektedir.
3. Afet sonrası İMO tarafından oluşturulan teknik
heyetlerde üniversite desteğinin arttırılması, yönetmelik ve gerekli yasal düzenlemelere akademik destek verilmesi genel kamu yararı açısından
önemlidir.
4. Genç inşaat mühendisliği adaylarının bir araya getirilmesinde ve örgütlülüğün etkinliğini kavramalarında üniversite ile genç - İMO işbirliğinin ve yaz
kamplarının desteklenmesi meslek dayanışması
açısından önemli bulunmaktadır. Mevcut sıkıntıların kaldırılması üzerinde durulmalıdır.
5. İMO oda yönetimlerinde akademisyenlerin daha
çok yer alması içinde bulunulan sorunların aşılmasında olumlu katkılar yapacaktır.
6. Mezuniyet sonrası inşaat mühendislerinin kendilerini yenilemelerinde ve yeni bulguları özümsemelerinde önemli olan seminer, konferans v.b. etkinliklere İMO’nun katkısı en üst düzeye çıkarılmalıdır.
7. Teknik Dergi, Teknik Güç, Türkiye Mühendislik Haberleri v.b. mesleki yayınlara üniversite çevreleri ile
işbirliği yaparak desteğin arttırılması önemli bulunmuştur.
8. Küresel anlamda artan mesleki rekabet karşısında
daha donanımlı mühendisler yetiştirebilmek için
yaşamsal önemi bulunan öğretim üyelerinin yetiştirilmesi ve yeni kurulmuş olan üniversitelere olduğu
kadar mevcut üniversitelerdeki öğretim üyesi potansiyelinin yükseltilmesi giderek artan bir önem
taşımaktadır. Bu açıdan Öğretim Üyesi Yetiştirme
Programları ÖYP’nin yeniden gerçekçi biçimde ele
alınarak değişmeyen bir devlet politikası haline getirilmesi sağlanmalıdır.
9. Üst düzeyde öğretim üyesi yetiştirmenin ön koşulu olan temel bilgiler ve yeterince donanmış yetenekli ve mesleği seven gençlerin seçilmesinde
ve eğitilmesinde sanayi ile İşbirliği içerisinde ülke
gereksinimlerini karşılaması beklenen üniversitelerin önündeki tüm engeller kaldırılmalı, bu amaçla
araştırma görevlisi kadroları arttırılarak seçimleri
üniversitelere bırakılmalıdır.
10. Üst düzeyde iyi eğitilmiş inşaat mühendisi yetiştirebilmek için üniversitelerin kapasiteleri göz önünde
bulundurularak öğrenci sayılarının gelişigüzel arttırılmaması, ikinci eğitimin kaldırılması, araştırma
görevlisi sayılarının hızla arttırılması, yüksek lisans
İncelemeler
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
ve doktora çalışmalarının özendirilmesi, doktora yeterlik ve doçentlik sınavlarında daha dikkatli
hareket edilmesi, 35. madde v.b. ile yurt içinde ve
yurtdışında doktora yapanların kendi üniversitelerine dönmeleri sağlanmalıdır.
Sayıları çok artan inşaat mühendisliği bölümlerinin
YÖK tarafından daha iyi tanınması olanaklarının
arttırılması, yanlış kararlar alınması olasılığını azaltacaktır. Bu bağlamda olmak üzere ÖYP dağılımlarının dikkatli yapılması, üniversite bazında karar vermek yerine bölüm bazında kararların alınabilmesi
daha önemli bulunmaktadır.
Dönemini başarı ile bitiren öğrencilerin öğretim
üyesi olmak üzere üniversiteye kazandırılması, gerekli önlemlerin alınması, bu mesleğin geleceği ve
gelişmesi açısından önem arz etmektedir.
İnşaat Mühendisleri Bölüm Başkanları Toplantıları’nın her yıl başka bir üniversitede yapılması, İnşaat
Mühendisliği Eğitimi Sempozyumlarının çalışma
grubu hazırlıklarına dayalı olarak iki yıldan daha
seyrek yapılması yerinde olacaktır.
Bu toplantılarda paydaşların daha etkin biçimde
katılımı sağlanacaktır.
Büyük projeler konusunda akademik çevrelerin
bilimsel incelemeleri esas alınarak politika üretilecektir.
Mezunlarla işbirliği arttırılacak, teknik komitelere
daha çok katılım ve katkıları sağlanacaktır.
Gayrimenkul değerlendirme, bilirkişilik, gizli ayıplı
işler v.b. konularda mevzuat açısından inşaat mühendislerinin bilgilendirilmesi, şantiye şeflerinin
hukuksal yetki ve sınırları açısından eğitilmelerine iş güvenliği konusunda yetiştirilmelerine özel
önem verilecektir.
Oda yayınlarının mezunlara veya mühendis adaylarına ulaştırılabilmesi ıçın önlem alınacaktır.
Meslek içi eğitimlere katkı verecek üniversite personelinin karşı karşıya kaldıkları hukuki sorunlara
çözüm getirilmesi için çalışma yapılması gereklidir.
Kıyılarımızın korunması v.b. konularda sivil toplum
kuruluşu v.b. örgütlenmelerle etkili olunacak, bu
konuda yurt dışındaki örneklerden yararlanılacaktır.
Lisans eğitimi düzeyinde YÖK’ün çerçeve yönetmeliklerinde öngördüğü temel derslere uyulmasının sağlanması, programlar arasındaki farklılığın
gözden geçirilerek olabildiğince kaldırılması ölçme
- değerlendirmelerin birbirine uyumlu hale getirilmeli, bağıl değerlendirmelerin sakıncalarının ortadan kaldınlması için önlemler alınmalıdır.
Ulusal ve uluslararası saygınlık kazanmış olan
MÜDEK’in önemsenerek akreditasyon amacı ile kullanılması önemlidir. Programlarda sürekli iyileşme
öngörülmelidir.
2547 sayılı kanunda karar - yürütme- denetim erk-
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
24.
25.
26.
27.
28.
lerinin bir araya getirilmiş olmasının doğurduğu
temel yanlışlıkların ortadan kaldırıcı öneriler geliştirilmelidir.
İnşaat Mühendisliği çok geniş bir bilim dalı olma niteliğinin yanı sıra uygulaması ile de tecrübenin büyük öneme sahip olduğu bir meslek disiplinidir. Günümüzde bilgi birikiminin artış hızına sadece dört
yıllık bir eğitimle yetişmek mümkün değildir. İnşaat
mühendisliği gibi medeniyetin gelişimine paralel
olarak genişleyen, ülkelerin ekonomisinin itici gücü
olan, altyapı yatırımlarının ekonomik ve güvenli
olarak yapımını sağlayarak ülkenin ilerlemesinde
önemli rol oynayan bir alanda ileri dünyanın benimsediği “Yetkin Mühendislik” uygulamasının dışında
kalmak ülkemizin gelişmişlik seviyesi ile bağdaşmamaktadır. Bu bağlamda, inşaat mühendisliğinin ilgi
alanına giren konularda halkın güvenli yaşam hakkının korunması ve yatırımların ekonomik sınırlar
içerisinde kalması için acilen “Yetkin Mühendislik”
sisteminin yasal mevzuatının oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununa aykırı olarak
uygulamaya konulan, ülkemizde mühendislik pratiğinde çok ciddi bir kargaşaya neden olacak “Teknoloji Fakülteleri”nin mezunlarının mühendislik
haklarına sahip olması doğru değildir.
Başta inşaat mühendisliği eğitimi olmak üzere meslek alanımızla ve sektörle ilgili sorunlara çözüm arayışlarının meslek örgütümüz İnşaat Mühendisleri
Odası çatısı altında yapılması gerekli görülmüştür.
İnşaat mühendisliğinin ve eğitiminin yüz yüze bırakıldığı sorunları aşabilmek için çalışmaların sürekli
hale getirilmesi amacı ile aşağıdaki çalışma gruplarının kurulmasına karar verilmiştir.
• Akreditasyon, Bologna Süreci - Müfredat, Ölçme
ve Değerlendirme Çalışma Grubu
• Yeni Üniversiteler - Öğretim üyesi Yetiştirme,
üniversitelerin ortak çalışmaları, Laboratuarlar
Çalışma Grubu
• Yetkin Mühendislik Çalışma Grubu
• Teknoloji Fakülteleri Çalışma Grubu
• Mevzuat Çalışma Grubu
• İMO ile ilişkiler Çalışma Grubu
İnşaat Mühendisliğinin ihtisas ve uygulama alanlarının başka alanlardan mühendislerce işgal edilmesi uygulamada büyük yanlışlıklara, güvenlik seviyesinde büyük sorunlara ve ekonomik kayıplara
neden olmaktadır. Geoteknik mühendisliği alanı
bu yanlışlığın en yoğun ve ülke zararına sonuçlar
doğuracak seviyede yaşandığı alandır ve mevcut
yasal mevzuatın buna cevaz vermesi üzücüdür.
İnşaat mühendisliği uygulamalarının güvenli ve
ekonomik çözüm üretme gerekliliğinin tabanını
teşkil eden geoteknik hizmetlerin mevzuatının
inşaat mühendisliği formasyonuna sahip olmayan
mühendislerce yapılabilmesini önleyecek şekilde
düzenlenmesi gereklidir.
Kasım 2011 - 161 31
İncelemeler
KONAK TÜNELİ PROJESİ VE DEĞERLENDİRMESİ
A. Fuat GÜNAK
İnşaat Mühendisi ([email protected])
Konak Tüneli’nin sorunları nelerdir?
Konak Tüneli projesi, Genel Seçimler öncesinde bir seçim vaadi olarak gelmiştir. Tünelin ilk
proje güzergahı Konak’tan Mürselpaşa Caddesine doğru uzanmaktaydı. Ancak, hiçbir somutluğu olmayan bu düşünce aşamasındaki
proje, maliyeti gerekçe gösterilerek aniden
değiştirildi. Bu rapora konu olan projenin ise
Bahri Baba Parkı’ndan Yeşildere Caddesi’ne
uzanacağı söylenmektedir. Hiçbir resmi kararı olmadığı için projenin yakın zamanda yine
değişmesi beklenebilir.
Planı ve projesi olup olmadığı bilinmeyen bir
projenin temelinin atılması tamamen politik
bir manevradır.
Tünel kararı, İzmir’in yürürlükteki nazım imar
planlarında ve Ulaşım Ana Planı’nda bulunmamaktadır. Aşağıdaki görsellerde yürürlükteki Nazım İmar Planı kararları sunulmaktadır.
Görsel 1. Genel Seçimler öncesi vaadedilen Konak Tüneli güzergahı
Görsel 2. Genel Seçimler sonrası Konak Tüneli’nin resmi kararı
bulunmayan güzergahı
32 Kasım 2011 - 161
İncelemeler
Bu denli büyük bir kaynağın, nazım planlarda ve
ulaşım ana planında öngörülmeyen, fizibilitesi yapılmamış bir yatırıma harcanması yerine, Ulaşım
Ana Planı kararlarına uygun olarak, ulaşım sorunlarının çağdaş çözümü olan raylı sistem yatırımlarına
yönlendirmek uygun olacaktır. Alsancak – Fahrettin
Altay hattı, kent merkezinin ulaşım sorunlarını ve
trafik yoğunluğunu azaltmak için rasyonel bir çözümdür.
Tünelin geçtiği güzergah, Kadifekale heyelan bölgesi yakınlarıdır. 1.derece deprem bölgesi olan
İzmir’de bu türden projelerin mutlaka zemin etüdü
yapılarak projelendirilmesi gereklidir. Basına yansıdığı kadarıyla, projenin uygulamaya başlamasıyla
zemin sondajlarının birlikte yapılacağı söylenmektedir. Sadece sondaj yeterli olmamakla birlikte,
etütler sırasında önemli bir bulgu çıkarsa Tünel Projesi yarım kalabilecektir.
Tünel güzergahının başladığı bölge 3. derece arkeolojik sit alanıdır. Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım Sit olsa da yapılacak olmasa da yapılacak açıklaması düşündürücüdür ve Karayolları sit konusunda
gerekli iznin alındığını söylemektedir.
Tünel güzergahı İzmir tarihi kent merkezi yayılma alanını kapsamaktadır. 8500 yıllık tarihi olan
İzmir’de güzergah üzerinde arkeolojik açıdan evrensel değeri bulunan bir site bulunması halinde ne
yapılacaktır? Yakın zamanda İstanbul’da Marmaray
kazıları sırasında rastlanan varlıklara “çanak, çömlek,
arkeolojik şey” yakıştırması yapıldığı bilinmektedir.
Tünel projesi, çağdaş planlama yaklaşımlarının tersine özel otomobil kullanımını arttırıcı niteliktedir.
Tam tersine toplu taşıma sistemlerinin kent merkezlerinde yaygınlaştırılması gereklidir.
Proje tanıtımlarında, otomobillerin Konak trafiğine girmeden Yeşildere Caddesi’ne çıkacağı belirtilmektedir. Tek yönlü olmayan tünelde, Yeşildere
Caddesi’nden kent merkezine ters taraflı trafik akışı
olacağı ise söylenmemektedir. Proje, kent merkezinden Yeşildere’ye gidişi sağladığı gibi, Yeşildere’den
kent merkezine gelişi de sağlamaktadır.
Projenin Çeşme otoyolunun devamı gibi gösterilerek yarım kalan işler kapsamında değerlendirilmesi
açıkça kanunda boşluk aramaktır.
Konak Tüneli ve benzeri nitelikteki projeler, Ulaştırma Bakanlığı’nın henüz 6 ay önce hazırladığı “Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi, Hedef 2023”
raporuna tümüyle aykırıdır. Bu bakımdan Ulaştırma
Bakanlığı’nın 2023 hedeflerinin doğruluğu ve samimiyeti tartışmalıdır.
Şöyle ki:
T.C. Ulaştırma Bakanlığı tarafından 23.03.2011 tarihinde yayınlanan “Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi, Hedef 2023” Raporunda, Türkiye’de kentsel
ulaşım sorunları ve çözümleri şöyle tanımlanmıştır:
“Plansız kentleşme, ulaşım altyapısının oluşturulmasında mali kaynak yetersizliği, bu arada mevcut kısıtlı
kaynakların kullanılmasındaki yanlışlıklar, toplu taşımacılık yerine küçük kapasiteli bireysel taşımacılığın
Görsel 3. Konak Tüneli bölgesel hava fotoğrafı
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 33
İncelemeler
Görsel 4. Konak Tüneli’nin plan kararı olmadığını gösteren, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu, 2010
öne çıkması, çözüm arayışlarında ucuz ve yüzeysel
uygulamaların tercih edilerek maliyet büyüklüğü gerekçe gösterilerek köklü çözümlerin ertelenmesi, kentli
ve ülkemiz için maliyeti yüksek, güvensiz ve çevreyi
kirletici bir taşımacılık ile trafik sıkışıklıklarının başlıca
sebepleridir.(s:126)”
“Otomobil, kilometrede taşıdığı yolcu başına, otobüse
göre 125 kat fazla hava kirliliği yaratmakta, yatırım
maliyeti otobüse göre 16 kat, metroya göre dört kat
daha fazla olmaktadır.
Ulaşım araçlarının yolcu/km başına enerji tüketimine
bakıldığında, otobüs ve metroya göre otomobil beş
kat daha fazla enerji tüketmektedir. Ayrıca, otomobil
minibüse göre üç kat, otobüse göre 13 kat daha az
yolcu taşımaktadır.(s:131)”
“40 bin kişiyi bir saatte bir köprüden karşıya trenle
geçirebilmek için iki şeride ihtiyaç varken, otobüs için
dört, otomobillerle geçirebilmek için on iki ve bisikletleri üzerinde geçirebilmek için ise yalnızca bir şeride
ihtiyaç vardır.(s:131)”
“Görüldüğü gibi otomobil diğer ulaşım türlerine göre,
taşıdığı yolcu, enerji tüketimi, yatırım-işletme maliyeti ve hava kirliliği bakımından her alanda verimsiz ve
sorunlu bir ulaşım aracıdır. Bu nedenle tüm dünyada,
otomobil sahipliği ve kullanımındaki artış karşısında, otomobile bağımlı bir ulaşım sistemi yaratmanın
ulaşım sorunlarını arttırdığı ve sürdürülemez olduğu
34 Kasım 2011 - 161
bilinci yaygınlaşmış, tüm ulaşım türlerinden dengeli
biçimde faydalanılan, otomobil kullanımının ise sınırlandırıldığı kentsel ulaşım sistemleri yaratmak başlıca
hedeflerden olmuştur.(s:131)”
Raporun 132.sayfasında kentlerin Ulaşım Ana Planlarının hazırlanacağı kararlaştırılmıştır
“Ana kentlerde “Kent Ulaşım Ana Planı”: Nüfusu 500
bin ve daha büyük kentlerimizde her kent için ulaşım
ana planı yapılacak, uygulanacak ve beş yılda bir
güncellenecektir.(s:132)”
“Kentiçi ulaşım yatırımlarında uzlaşma odaklı karar
süreci: Kentiçi ulaşım yatırım kararlarına kullanıcıların
katkısı sağlanacaktır.(s:132)”
“Mevcut ulaşım altyapısını en verimli biçimde kullanmak ve otomobil ulaşımına kısıtlama getirmek için
yolculuk talep yönetimi ilkelerinin uygulanması: Yolculuk istemlerinin, çevresel, ekonomik ve toplumsal
açıdan olumsuz etkileri olan ve ulaşım sisteminin ve
altyapısının yetersizliğine yol açan otomobil yolculuklarından, daha verimli, ekonomik ve çevresel olarak
üstünlükler sunan toplu taşıma sistemlerine, ayrıca
bisiklet ve yaya ulaşımı türlerine kaydırılması için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.(133)”
“Kentiçi Ulaşım Planları; katılımcı anlayışla, kamu yararı ve sürdürülebilirlik, ayrıca ve özellikle eşitlik ilkeleri esas alınarak hazırlanacak ve Ulaştırma yatırımları
İncelemeler
bütüncül bir yaklaşımla ele alınacaktır.(s:134)”
“Beklenen ulaşım taleplerine cevap vermeyi amaçlayan geleneksel planlama yaklaşımı yerine, ulaşım talebini en azda tutacak, çevreyi koruyan, sürdürülebilir
gelişmeyi hedefleyen planlamalar yapılacaktır (Yolculuk Talep Yönetimi).(s:136)”
“Her kentin ulaşım yönetim sistemi standardize edilecek, ve kentiçi ulaştırma projeleri için gerekli fizibilite
ve iş planlarının hazırlanması için usul ve esaslar, metodoloji ve standartlar hazırlanacaktır.(s:137)”
“Kentiçi ulaşım politikası, “kent ulaşım planının
oluşturulması, gereksiz ulaşım gereksinimlerinin
önlenmesi ve ulaşımı iyileştirmeye yönelik çabaların eşgüdüm halinde yürütülmesi gereğini ortaya
koymaktadır(s:138)”
“Kentsel ölçekte, bugünkü yapısına müdahale edilmezse, otomobil odaklı ulaşım tercihi, fiziksel çevreyi
onarılmaz biçimde bozan en önemli etkenlerden biri
olarakkalacaktır. Ulaşımda özellikle toplu taşımda yenilenebilir ve temiz enerji seçeneklerinin yaygınlaştırılması, taşıtların değil insanların ulaştırılması amacıyla
toplu taşımaya öncelik verilmesi ve yaygınlaştırılması,
kentlerde otomobil kullanımına kısıtlar getirilmesi,
yaya ve bisiklet ulaşımının politikalarda birinci önceliğe oturtulması, talep ve trafik yönetimi yaklaşımlarıyla otomobili temel alan ulaşım sistemlerinin değiştirilerek daha dengeli ve erişilebilirliği yüksek bir ulaşım
sisteminin yaratılması, kent planlamada da otomobil
bağımlılığını değil toplu taşıma ile bisiklet ve yaya ulaşımını destekleyen gelişme modellerinin hayata geçirilmesi öne çıkan yaklaşımlar olarak kabul edilebilir.
(s:138-139)”
“27 Eylül-1 Ekim 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen 10. Ulaştırma Şurası temel alınarak gerçekleştirilecek kentsel ulaşım projelerinin uygulama öncelikleri
ve yatırım programları her kent için hazırlanacak olan
”Kentsel Ulaşım Planları” ve Stratejik Planlara göre detay ve uygulama öncelikleri belirlenecektir.(s:139)”
Konak tüneli projesi, Ulaştırma Bakanlığı’nın yukarıda belirtilen tüm ilkelerine ve kararlarına aykırı nitelikler taşımaktadır.
Ulaştırma Bakanlığı, ulaşım projelerinin, her kentin
yapacağı ulaşım ana planı kapsamında değerlendirilmesini kararlaştırmışken, Konak Tüneli yürürlükteki İzmir Ulaşım Ana Planı kararlarına aykırıdır.
Ulaştırma Bakanlığı, otomobil kullanımına kısıtlama
getirmeyi, toplu taşıma sistemlerine ağırlık vermeyi
kararlaştırmışken, Konak Tüneli, kent merkezinde
özel otomobil kullanımını arttırmaktadır.
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Ulaştırma Bakanlığı, özel otomobil kullanımının
çevresel açıdan, kullanıcı maliyeti açısından ve ulaşım şebekesine getirdiği yük açısından olumsuzluklarını sıralamasına karşın, Konak Tüneli projesi ile
yine özel otomobil kullanımını teşvik etmektedir.
Ulaştırma Bakanlığı, kentiçi ulaşım politikasının,
ilgili kurum ve kuruluşların eşgüdümü ile belirlenmesini kararlaştırmışken, Konak Tüneli projesinden
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bile haberi yoktur.
Aynı şekilde, proje yürürlükteki yasalara aykırı biçimde gündeme getirilmiştir.
Konak Tüneli projesi, AKP hükümeti döneminde
imar planları, ulaşım planları, jeolojik etütler, koruma mevzuatı gibi pek çok alanda yapılan düzenlemelere aykırıdır. Bu yönüyle, Konak Tüneli projesi ve
benzeri uygulamalar, hükümetin kendi politikalarına dahi aykırıdır.
10.07.2004 tarih, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu:
MADDE 7.- Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve
sorumlulukları şunlardır:
b) Çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5.000
ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını
yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak;
f) Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak;
İzmir’in nazım imar planları İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanmış olup yürürlüktedir. Konak Tüneli İzmir nazım imar planlarında bulunmamaktadır. 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım
İmar Planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında
Konak Tüneli veya benzeri bir güzergah bulunmamaktadır.
İzmir’in Ulaşım Ana Planı, büyükşehir belediyesi tarafından hazırlanmış olup, yürürlüktedir. Konak Tüneli projesi bu planda bulunmamaktadır.
19.08.2008 tarih, 10337 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Konu: Plana Esas Jeolojik, Jeolojik-Jeoteknik
ve Mikrobölgeleme Etüt Genelgesi’nde giriş cümlesi
hükmü:
Mevcut veya olası yerleşim alanlarında afet zararlarının azaltılması ve afete duyarlı planlamanın etkin
hale getirilmesi için İmar Mevzuatı‘nda tanımlı Ek1‘de belirtilen planların hazırlanmasından önce, plan
ölçeğiyle uyumlu nitelikte, Jeolojik Etüt, Jeolojik- Jeoteknik Etüt ve Mikrobölgeleme Etüt Raporları‘nın ha-
Kasım 2011 - 161 35
İncelemeler
zırlanması ve sonuçlarının ilgili idarelerce plan kararlarına yansıtılması gerekmektedir.
Konak Tüneli, projesi olmadığı gibi, zemin etüt genelgesinde belirtilen yasal zorunluluk yerine getirilmeden temeli atılmıştır. Daha vahimi, yasal zorunluluk olmasına rağmen, böyle bir çalışma yapılmayacağı basına yansımıştır.
Şimdiden suçlu aranmaktadır
Yukarıdaki gerekçeler, meslek odalarının Konak
Tüneli projesi gündeme getirildiğinde kamuoyunu zorunlu olarak uyarma ve bilgilendirme ihtiyacı
duymasına neden olmuştur. Bu uyarıları yapmakla
mesleki ve toplumsal sorumluluğunun gereğini
yerine getiren meslek odaları, belirli kesimler tarafından adeta projeye karşıymış gibi gösterilmiştir.
Tam aksine, meslek odaları kentin düzenli ve planlı
gelişmesi için yapılması gerekenleri ifade etmiştir.
Uyarıların ilgili kurumlarca dikkate alınmaması durumunda çıkacak proje ancak “tesadüfen” başarılı
olabilir ki Konak Tüneli özelinde bu başarı ihtimali
son derece düşüktür.
Ancak görünen o ki, Ulaştırma Bakanlığı, gereken
bilimsel çalışmalar yapıldığında güzergahın ve projenin uygun olmayacağını bilmektedir. Bu durumda, başarısızlığın nedenini baştan oluşturma girişimi yapılmıştır. Olası başarısızlığın suçlusu olarak
meslek odaları şimdiden hedef gösterilmiştir.
Konak Tüneli nasıl yapılabilir?
Ulaşım kararları, gelişmiş ülkelerde ulaşım planlaması ve model sınamaları aracılığıyla alınmaktadır.
Böylelikle, bir ulaşım yatırımının etkisi ölçülmekte,
ekonomik ve teknik fizibilitesi yapılarak, uygunluğu baştan bulgulanmaktadır. Keyfi kararlarla gelen,
model sınaması yapılmamış, projesi hazırlanmamış,
ölçümleri yapılmamış hiçbir proje başarılı olmamış,
tam aksine kentlerde “planlama felaketi” olarak atıl
kalmıştır.
Bilindiği üzere her ulaşım yatırımı, var olan trafiğin
dışında ayrıca kendi talebini de yaratır. Çevre ulaşım
bağlantıları üzerindeki etkisini ölçmek için makro
ulaşım talep modeli, bölgesel ulaşım üzerindeki etkilerini ölçmek için mikro ulaşım talep modeli kurulmalıdır. Proje bu model içindeki ulaşım şebekesine
atanarak, sınaması yapılmalıdır. Şebeke sınamasından başarılı geçtiği durumda, çevresel etkilerinin
değerlendirmesi yapılmalıdır. Karayolu tünellerinin
giriş ve çıkışlarında normal koşullardaki havadan
5-10 kat daha fazla gaz emisyonu bulunduğu, tünel çevrelerinde akciğer kanseri riskinin arttığı öl36 Kasım 2011 - 161
çülmüştür. Dolayısıyla, kent merkezinde yapılması
planlanan tünelin emisyon değerlerinin çevresel
risk oluşturmaması için ne tür tedbirler alınacağı da
projelendirilmelidir.
İmar planı değişikliği için öncelikle ulaşım ana planında teknik, bilimsel ve mali fizibilitesine dayanan
değişiklik yapılması gereklidir. Nazım İmar Planı’nda
ve Ulaşım Ana Planı’nda bulunmasa da, şebeke sınamasından geçen proje Ulaşım Ana Planı kararı
olarak Nazım İmar Planına işlenebilir. Henüz projesi
bile bulunmayan Konak Tüneli’nin ne ulaşım talep
çözümlemesi ne de şebeke sınaması yapılmıştır.
Ulaşım konusunda, şebeke sınamasından geçerek
çözüm ürettiği bulgulandığı durumda elbette ki Konak Tüneli projesinin uygulanması uygun olacaktır.
Bir Tünel Yönetim Modeli oluşturulması zorunludur.
Tünelin içinde veya tüneli besleyen karayollarında
tıkanıklık olduğu durumda tünelin acilen tahliye
edilmesi ve kapatılması gereklidir. 2008 yılında
Manş Tüneli’nde çıkan yangında tünel içi ısının
3000C’ye kadar çıktığı ölçülmüştür.
Bilindiği üzere İstanbul’da gündeme getirilen 7 tepeye 7 tünel projesi hiçbir model sınaması yapılmadan uygulamaya geçmiş, yalnızca 2 hattı yapılabilmiştir. Üstelik bu 2 hat zirve saatlerde bile son
derece verimsiz çalışmaktadır. Konak Tünelinin çok
benzeri İstanbul Dolmabahçe - Dolapdere arasındaki tüneldir ve trafik devamlı olarak tıkalıdır. Kamu
kaynaklarının verimsiz kullanımına en açık örneklerden biri olmuştur.
Konak Tüneli, bilimsel çalışmalar doğrultusunda,
ciddi bir sıkışıklık sorununu çözüyor, yapılmasına
yönelik hukuki ve teknik engelleri de aşıyorsa, şüphesiz yapılabilir. Ancak bu çalışmaların hiçbiri yapılmadan gündeme getirilmesi tamamen keyfi bir
tutumdur. Uzmanlık alanlarımızın bilgi ve deneyimi
dünyada ve ülkemizde bilimsel ölçümleri yapılmayan projelerin çözdüğünden daha çok sorun yarattığını defalarca göstermiştir. Konak Tüneli gibi büyük ölçekli projeler geri dönüşü olmayan ve büyük
kaynak gerektiren yatırımlardır.
Alternatif nedir?
Meslek odalarına yönelik sorular, “bu hat olmasın,
peki hangi hat olsun” düzeyine indirilmiştir. Kent
merkezlerinin ulaşım sorununu çözmek için öncelikle karayolu ve özel otomobil odaklı çözümlerden
uzak durulması gereklidir.
Çağdaş planlama yaklaşımları kent merkezinde
özel otomobil kullanımını en aza indirmeyi hedef-
İncelemeler
Görsel 5. İBB tarafndan hazırlanmış olan Sahilyolu Tramvay proje güzergahı
Görsel 6. İBB tarafından hazırlanmış olan Sahilyolu tramvay ve ek hat güzergahları
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 37
İncelemeler
Görsel 7. İBB tarafından hazırlanmış olan sahil yolu tramvay güzergahı
lemektedir. Ulaştırma Bakanlığı’nın “Türkiye Ulaşım
ve İletişim Strateji”sinde de bu yönde pek çok karar
bulunmaktadır. Ancak, Ulaştırma Bakanlığı kendi
ilkelerine ve çağdaş ulaşım yaklaşımlarına aykırı hareket etmektedir.
ve özel şahıs kaynakları verimli kullanılmış olacaktır.
Ulaşım Ana Planı hazırlanmış olan İzmir’de Ulaşım
Ana Planı’nın toplu taşıma sistemleri ve raylı sistemlere önem verdiği görülmektedir. Kent merkezinin
ulaşım ve trafik sorunlarını çözmek için en uygun
yöntem toplu taşıma sistemlerine ağırlık vermektir.
Halihazırda, sahilyolu tramvayı projesi bulunmakta
olup, Konak Tüneli’nden daha etkili olacağı açıktır.
Sahil tramvayı projesi ile hem ekonomik olarak kamulaştırma yapma ihtiyacı bulunmamaktadır, hem
de otobüs ve otomobil kullanımı azaltılarak trafik sıkışıklığı ve emisyon sorunu düşürülecektir. Üstelik,
otomobile kıyasla kullanıcı maliyeti azalacak, kamu
Ve demokrasi sorunu:
38 Kasım 2011 - 161
Aşağıdaki görsellerde, ön etütleri ve güzergah taslağı Ulaşım ana Planı’nda belirlenmiş olan Üçkuyular Alsancak tramvay hattı sunulmaktadır.
İzmir halkı, Konak Tüneli gibi projeleri tartışmak, değerlendirmek, incelemek, görüş vermek hakkına hiç
şüphesiz sahiptir. Konak Tüneli projesinde ise, İzmirliler konudan haberdar bile edilmemiştir.
Meslek odalarının dikkate alınmaması bir yana, Yerel yönetimlerin dahi haberinin olmaması, bu yatırımın amacını daha net ortaya koymaktadır. Yatırımlar siyasi olmaktan kurtulmalı ve bilimsel ve teknik
veriler temelinde yapılmalıdır.
Beton
YÜKSEK PERFORMANSLI BETONLAR VE BETON
TEKNOLOJİSİNDEKİ SON GELİŞMELER
Doç. Dr. Halit YAZICI
D.E.Ü. İnşaat Müh. Böl. Yapı Malzemesi Anabilim Dalı
Beton çağımızın en önemli yapı malzemesidir. Yakın gelecekte betonun yerini alabilecek malzeme yine özel beton türleri olarak karşımıza çıkacaktır. Beton teknolojisi
sürekli olarak gelişmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar sayesinde yüksek performanslı betonlar birçok
yapıda kullanılmaya başlanmıştır. Yüksek performanslı
beton yüksek dayanım ve uzun ömürlülük (dayanıklı,
kalıcı) özellikleri ön plana çıkan, aynı zamanda yeterli
işlenebilirlik özelliği sayesinde klasik beton uygulamalarının yerini alabilecek beton türüdür. Ülkemizde geçmişte kalitesiz beton üretimi birçok olumsuz sonuca yol
açmıştır. Mevcut betonarme yapılardan örnek alınarak
yapılan deneysel çalışmalar birçok betonarme yapıda
betonun proje dayanımını sağlamakta ne kadar yetersiz
kaldığını ortaya koymuştur. Ayrıca, söz konusu yapıların
birçoğunda korozyon olayı sonucu çelik donatı-beton
aderansının yok olduğu, çelik donatının kesit kaybı nedeniyle taşıma gücünü büyük oranda kaybettiği, beton
örtü tabakasının (paspayı tabakasının) çatladığı veya
döküldüğü görülmüştür. Tüm bu sorunlara beton teknolojisi kurallarına uyulmaması, üretimin her aşamasında kalite kontrol yapılmaması ve kalitesiz işçilik yol
açmıştır. Bir başka deyişle, birçok betonarme yapının
taşıyıcı sistemi taşıyıcı olmayan malzeme ile oluşturulmuştur. Marmara depremi gibi büyük felaketler ortaya
çıktığında bu tablo daha iyi anlaşılmıştır. Aslında, betonarme bir yapının bilimsel yöntemlerle, akılcı ve istenen
kalitede inşa edilmesinin maliyeti, gelişigüzel ve bilinçsizce inşa edilmesinin maliyetinden yüksek değildir.
Bugün ülkemizde kaliteli beton üretimi için yeterli bilgi
birikimi ve teknoloji bulunmaktadır. Birçok hazır beton
tesisi sipariş gelmesi halinde C80 (800 kg/cm2 basınç
dayanımı olan beton sınıfı) betonu üretebilmektedir.
Bu beton sınıfı günümüzde en sık kullanılan en düşük
beton sınıfı olan C20’nin dört katı basınç dayanımı olan
yüksek performanslı beton sınıfıdır ve özellikle yüksek
yapıların inşasında giderek daha çok kullanılması beklenmektedir
Kullanımı hızla artan yüksek performanslı betonlar
hem yüksek mekanik özelliklere hem de çok iyi kalıcılık özelliklerine sahiptir. Günümüzde beton konusunda
yapılan araştırmaların çoğu özel beton türlerinin geliştirilmesi ve kalıcılık özelliklerinin iyileştirilmesine yöneliktir. Bu sayede gökdelen türü yapılarda betonarme
yapı sistemleri çelik yerine tercih edilir hale gelmiştir. Bu
dönüşüm son 15 yılda yüksek performanslı betonların
yaygınlaşmasıyla hızlanmış olup, 1995 yılında inşa edilen Petronas kuleleri ve 2010 yılında tamamlanan halen
dünyanın en yüksek binası olan Burj Dubai kulesinin
taşıyıcı sistemi betonarmedir (Şekil 1). Bir başka deyişle
günümüzde yüksek performanslı betonlar modern dünİMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
yanın yeni ve sembol yapıtlarını inşa etmek için kullanılmaktadır.
Şekil 1. Betonarme taşıyıcı sistemli iki gökdelen örneği
Petronas Kuleleri ve Burj Dubai
Ayrıca beton teknolojisindeki sürekli gelişmeler sayesinde yüksek performanslı betonların özellikleri de daha
ileriye götürülmektedir. Böylece ultra yüksek dayanımlı
Kasım 2011 - 161 39
Beton
çimento esaslı kompozit malzemeler ortaya çıkmıştır. Bu
tür kompozitlerin su/çimento oranları çok düşük mertebede olup (genellikle 0.20 ve altında), çimentonun yanında mikro-silika gibi çok ince toz katkılar ve kısa kesilmiş çelik teller kullanılmaktadır. Reaktif pudra betonu
(RPB) adı verilen ultra yüksek performanslı betonların
basınç dayanımı 2000 kg/cm2mertebesinde olup, bu
değer ülkemizde kullanılan en düşük beton sınıfı olan
C20 betonun basınç dayanımının 10 katıdır. RPB, üstün
mekanik ve kalıcılık özelliklerini sahip olduğu boşluksuz
içyapısına borçludur. Ülkemizde RPB üzerine yapılan uygulamalı çalışmalardan biri, İstanbul Teknik Üniversitesi
– İSTON firması ortak çalışması olan yağmur suyu ızgarası ve rögar kapakları üretimidir. Bu yeni malzeme, çalınması nedeniyle çok sayıda kazaya ve ekonomik kayba
neden olan geleneksel demir kapakların yerini almaktadır. RBP’lerin önemli dezavantajlarından biri normal
betona göre 2-3 kat fazla çimento içermeleridir. Aşırı
yüksek çimento kullanımının maliyeti arttırma, yüksek
hidratasyon ısısı ve fazla miktarda büzülme gibi yan etkileri söz konusudur. Bu problemleri gidermek için Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı
Malzemesi Laboratuvarında TÜBİTAK desteğiyle yapılan
çalışmalar ile düşük çimento kullanımıyla RPB üretilebileceği ortaya konmuştur. Bu karışımlarda çimento yerine
termik santral atığı uçucu kül, demir üretimi atığı yüksek
fırın curufu gibi toz maddeler çimento yerine kullanılarak RPB’ler üretilmiştir. Ayrıca, aynı çalışma kapsamında
basınç dayanımı 4030 kg/cm2 değerine ulaşan RPB’ler
üretilmiştir ki bu değer geleneksel bir betonun 20 katı
basınç dayanımına işaret etmektedir. Bugün kullanılan
nervürlü IIIa betonarme çeliğinin akma dayanımının
4200 kg/cm2 olduğu hatırlanırsa beton teknolojisindeki
büyük gelişme daha iyi anlaşılabilir.
Ultra yüksek performanslı betonların mukavemeti arttıkça malzemenin kırılganlığı da artmaktadır. Yapıların
taşıyıcı sistemlerinde sünek, bir başka deyişle enerji yutabilen davranış tercih edilmektedir. Bu nedenle enerji
yutmayı arttırabilmek için günümüzde yüksek ve ultra
yüksek performanslı betonlarda kısa kesilmiş çelik teller (lif ) kullanılmaktadır. Betona çelik lif eklenmesiyle
betonun çekme ve eğilme dayanımlarında artışlar gözlenmekte, çatlak oluşumu ve gelişimi gecikmekte ve
betonun daha uzun ömürlü, dayanıklı olması sağlanmaktadır. Lifli beton olarak adlandırılan bu özel yüksek
performanslı beton türü yeni yapıların inşasının yanısıra,
mevcut yapıların onarımı ve güçlendirilmesi için de kullanılmaktadır. Lifli betonlarda kullanılan lif hacmi m3’te
%0.5–3 arasında değişmektedir. SIFCON (Slurry Infltrated Fibered Concrete) olarak adlandırılan özel ultra
yüksek performanslı lifli betonlarda ise %5–30 gibi çok
yüksek miktarlarda lif kullanılabilmektedir. Lif hacminin
artması ile betonun enerji yutma kapasitesi, eğilme ve
çekme dayanımı gibi özelliklerinde geleneksel betonlara kıyasla oldukça önemli gelişmeler elde edilmektedir.
SIFCON çok yüksek lif hacmine sahip olduğu için uygulamada öncelikle lifler kalıba yerleştirilmektedir. Bu teknolojide liflerin arası yüksek akışkanlıkta ve düşük mak40 Kasım 2011 - 161
simum tane çapına sahip beton ile doldurulmaktadır.
Yüksek miktarda lifin geleneksel betonda olduğu gibi
karışıma doğrudan katılması mümkün olmamaktadır.
SIFCON’un eğilme dayanımı 50-100 MPa seviyelerine
ulaşmaktadır. Bu değer geleneksel betonun 10-20 katıdır. SIFCON türü çimento esaslı malzemelerin sağladığı
yüksek enerji yutma kapasitesiyle yapıların onarım ve
güçlendirmesinde, nükleer atık sahalarında, askeri savunma yapılarında vb. alanlarda gelecekte daha yaygın
olarak kullanılması beklenmektedir.
Özetle beton teknolojisinde çok hızlı gelişmeler söz konusudur. Ülkemizin bu alanda çağı yakalamakta olduğunu görmek sevindiricidir. Yüksek performanslı betonların geleneksel beton yerine kullanımının ülkemizde de
zamanla artması beklenmektedir.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
ŞANTİYELER İÇİN ÖRNEK RİSK DEĞERLENDİRMESİ*
Alpaslan Ertürk
Maden Yük. Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı (A)
*(Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı, ILLIS(AB), Improving Labour Inspection System-İş Teftiş Sisteminin
Geliştirilmesi Projesi Kapsamında gerçekleştirilen “Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Projesinden alınmış ve güncelleştirilmiştir)
Şirket
Şantiye
İşyeri
I.
:
:
:
ORGANİZASYON VE HAZIRLIK
Gerekli
Değil
1
Sorumluluklar düzenlenmiş midir?
(Görev-Sorumluk Tanımları)
2
Şantiye alanı, ofisler yada sosyal tesislerde gerekli
uyarı levhaları ve talimatlar bulunmakta mı? (Örn; acil
telefonlar, ilk yardımcılar, iş güvenliği sorumluları, özel
korunma tedbirleri vb.)
3
Gerekli izin sistemleri uygulanmakta mıdır?
(örn; kazı, sıcak işlem, yüksekte çalışma, kapalı alan,
elektrikli alan, özel nakliyatlar-çok yüksek ve çok genişizolasyon, trafik düzenlemeleri, yönlendirme vb.)
4
Depolama alanları yeterlimidir?
5
Kaldırma araçlarının yerleri belirlenmişmidir?
6
Çalışanlara İSG eğitimi ve yaptıkları işlerle ilgili olarak
oluşabilecek özel riskler konusunda bilgilendirme
yapılmış mıdır?
7
Özel risk taşıyan ekipmanlar var mıdır, bunlarla ilgili
kullanım talimatları, periyodik kontroller ve risk
değerlendirmesi yapılmış mıdır? (örn; kaldırma araçları,
basınçlı kaplar, depo tesisleri, akaryakıt istasyonları,
muhtemel patlayıcı ortamlar vb.)
8
...................
II.
Evet
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Son Düzeltme tarihi /
Hayır
............tarafından
ÇALIŞAN ULAŞIM YOLLARIw
Gerekli
Değil
1
Ulaşım yolları düz bir alanda ve engelsiz bir biçimde
yapılmış mıdır?
2
Ulaşım yolları yeterli genişliğe sahip midir?
(min 0,5 m)
3
Yüksekte bulunan işyerlerine erişim yolları-merdiven/
asansör vb.- güvenli bir biçimde sağlanmış mıdır?
4
Merdiven basamak kenarları açıkca görünür şekilde
tasarlanmıi yada işaretlenmiş midir?
5
Dört basamaktan fazla olan merdivenlerde korkuluk
mevcut mudur?
6
Merdivenlerde çeşitli nesne yada malzemeler
depolanmakta mıdır?
7
Izgaralar dört tarfından oturtulmuş durumda mıdır?
8
Riskli alanlar sürekli kontrol yada kilit altında mıdır?
9
........................
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Evet
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Son Düzeltme tarihi /
Hayır
............tarafından
Kasım 2011 - 161 41
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
III.
TRAFİK
Gerekli
Değil
Trafik düzenlemeleri ve talimatları yapılmış mıdır?
İnsan yolları üzerinde zemin (kayma,takılma)
önlemleri alınmış mıdır?
Bariyerleme ve yönlendirme mevcut mudur ?
1
2
3
Işıklı işaretleşme gerekli midir?
Bariyer ve trafik işaretleri periyodik olarak kontrol
edilmekte midir?
İnşaat alanında trafiği engelleyebilecek engeller
kaldırılmış mıdır?
4
5
6
7
Çalışanların ayıredici ve farkedilebilir reflektörlü
giysileri var mıdır?
8
Trafiğin güvenlik altına alınması konusunda sorumlu
belirlenmiş midir?
........................
9
IV.
MEVCUT TESİSLERDE/BİNALARDA ÇALIŞMA
Gerekli
Değil
1
Mülk sahipleri ve/veya çevre hakıyla iletişime girildi
mi?
2
Emniyet tedbirleri belirlenmiş mi?
3
Çalışmalar sırasında emniyetli çalışma kurallarına ve
yasal yükümlülüklere uyuluyor mu?
4
Riskli alanlar işaretlenmiş ve bariyerlenmiş mi?
5
İnşaat bölgesinde düzenli kontrol sistemi kurulmuş mu?
6
........................
V.
2
3
4
VI.
Yeraltı hat planları alınmış mıdır?
Yeraltına döşenmiş hatların yerleri net bir biçimde
belirtilmiş midir?
Telekom, doğalgaz, elektrik, su, kanalizasyon vb.
idarelerin hat koruma talimatları dikkate alınmış mıdır?
4
Çalışanların hatların zarar görmesi durumunda
uygulayacakları acil durum planı oluşturulmuş ve
çalışanlar bu konuda bilgilendirilmiş midir?
5
Hatlar çalışmalar sırasında zarar görmeyecek şekilde
emniyete alınmış mıdır?
6
7
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Son Düzeltme tarihi /
Hayır
............tarafından
YERALTI TESİSATLARI
Gerekli
Değil
3
Evet
Kirlenme kontrolleri amacıyla çalışma öncesinde
inşaat alanında toprak analizi yapılmış mıdır?
Kazı alanı altyapısında karşılaşılabilecek risklere
karşı eylem planı oluşturularak çalışanlara gerekli
bilgilendirme yapıldı mı?
İnşaat altyapısında kazı sırasında karşılaşılabilecek
riskler belirlenmiş midir?
.........................
1
2
Evet
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Son Düzeltme tarihi /
Hayır
............tarafından
İNŞAAT YERİ
Gerekli
Değil
1
Evet
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Son Düzeltme tarihi /
Hayır
............tarafından
Çalışma alanında hat planlarına göre boş görünen
alanlarda kontrol çukurları açılmaktamıdır?
............................
42 Kasım 2011 - 161
Evet
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Son Düzeltme tarihi /
Hayır
............tarafından
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
VII.
HAVAİ HATLAR
Gerekli
Değil
Evet
Gerekli
Değil
Evet
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Son Düzeltme tarihi /
Hayır
............tarafından
Havai hat sorumlusu şirketlerle hatların korunması
amacıyla ortak çalışma yapılarak alınacak emniyet
tedbirleri belirlenmiş midir.?
1
Havai hatlar çalımaları kısıtlamakta mıdır?
Hatlara gerekli emniyet mesafelerine uyularak
çalışılmakta mıdır?
Bomlu ekipmanlarla çalışmalarda elektrik alan izni
uygulanmakta mıdır?
..........................
2
3
4
5
VIII.
ELEKTRİKLİ TESİSATLAR
Elektrik tesisatlarının imalatı, bakımı ve kontrolu
yanlızca ehliyetli bir elektrikçi tarafından veya onun
gözetimi altında mı gerçekleştirilmektedir?
1
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Son Düzeltme tarihi /
Hayır
............tarafından
Saptanan eksiklikler ve hasarlar hemen mi
düzeltilmektedir?
Elektrik aksamı üzerinde düzenli periyodik kontrol
sistemi oluşturulmuş mudur?
Aktif parçalar doğrudan temasa karşı koru altına
alınmış mıdır?
Elektrikli ekipmanlar kurallara uygun mu
kullanılmaktadır?
2
3
4
5
Ekipmanlar kullanım amacına uygun mu seçilmiştir?
6
Elektrikli ekipmanlar risk oluşturabilecekleri
kullanım alanlarında(kuvvetli akım, inşaat, yangın
ve patlama vb.) uygun talimatlar doğrultusunda mı
kullanılmaktadır.
İnşaat ve montaj alanlarında elektrik
ihtiyacı planlanmış şekle uygun olarak mı
gerçekleştirilmektedir?
Çalışma alanında mevcut priz, buvat vb. yerlerden
elektrik alınmakta mıdır?
Trafo kazı alanından etkilenmeyecek bir yerde mi
kurulmuştur?
7
8
9
10
Seyyar hatlar emniyetli koruma altına alınmış mıdır?
Hatlar hasarlara karşı korunmakta (üstü örtülmüş,
askıya alınmış mıdır?
.......................
11
12
13
IX.
İŞ EKİPMANLARI
Gerekli
Değil
1
Seçilen iş ekipmanları uygun mu?
2
İnşaat alanı ön çalışmalarını gösteren belgeler mevcut
mu?
3
İş Ekipmanlarını kullanacak personel yeterli eğitim,
bilgi,deneyim ve ehliyete sahip mi?
4
İş ekipmanlarının kullanımında emniyet kurallarına
uyuluyor mu?
5
İş ekipmanları için risk değerlendirilmesi yapılmış mı?
6
İş talimat ve prosedürleri çalışanların anlayabileceği
şekil ve dilde midir?
7
.............................
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Evet
Hayır
Son Düzeltme tarihi /
............tarafından
Kasım 2011 - 161 43
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
TEHLİKELİ MADDELERLE ÇALIŞMA
X.
Gerekli
Değil
2
Çalışmalar sırasında kullanılacak tehlikeli madde
listesi hazırlanmış mı?
Malzeme Güvenlik Formları (MSDS) var mı?
3
Tehlikeli Maddelerle çalışma talimatları hazırlanmış mı?
4
Alternatif risk düzeyi düşük malzemelerin
kullanılabilirliği araştırıldı mı?
5
Tehlike değerlendirilmesi yapılmış ve koruma düzeyi
belirlenerek gerekli tedbirler belirlenmiş mi?
6
Basınçlı gaz ve LPG tüpleri emniyetli bir biçimde
yerleştirilmiş mi?
7
.............................
1
Evet
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Son Düzeltme tarihi /
Hayır
............tarafından
TOZLAR, BUHARLAR, AEROSOLLER
XI.
Gerekli
Değil
1
Tozsuz/az tozlu çalışma yöntemleri mi seçilmiştir?
2
Oluşan tozlar suyla bastırılmakta yada emilmekte midir?
3
Derz kesim / taş testereleri için ıslak kesim yöntemi
araştırılmış mı?
4
Oluşabilecek tozlu ortama karşı Kişisel Koruyucu
Donanım verilmektemidir?
5
..........................
XII.
Evet
Hayır
Son Düzeltme tarihi /
............tarafından
GÜRÜLTÜ
Gerekli
Değil
1
2
3
Gürültülü ekipmanlar kullanılmakta mı?
Gürültü ölçümleri yapılmış mı?
Gürültülü alanlar işaretlenmiş mi?
4
Gürültünün engellenmesi amacıyla mekanik tedbirler
alınmış mı?
5
Olası gürültüden koruyan tedbirler alınmış mı?
6
İşveren tarafından gürültüye karşı 80 dB(A) koruma
donanımı verilmektemidir?
7
85 dB(A) dan sonra her kişiye gürültü alanı içerisinde
koruma donanımı verilmektemidir?
8
...............................
XIII.
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Evet
Hayır
Son Düzeltme tarihi /
............tarafından
ZOR KOŞULLARDA ÇALIŞMA
Gerekli
Değil
1
Ergonomik olarak işyeri genişlikleri ve yüksekliklerine
uyulmuş mudur?
2
Yüksekliği ayarlanabilen duvar iskeleleri var mı?
3
Diz koruyucuları kullanılmakta mı?
4
Zor koşullarda çalışma zaman olarak sınırlandırılmış
mı?
5
....................................
44 Kasım 2011 - 161
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Evet
Hayır
Son Düzeltme tarihi /
............tarafından
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
XIV.
METEOROLOJİK ETKİLER
Gerekli
Değil
1
Yağmurdan koruyan kıyafetler kullanıma tahsis
edilmişmidir?
2
Soğuktan koruyan kıyafetler kullanıma tahsis
edilmişmidir?
3
İş saatleri hava şartlarına göre değiştirilmektemidir?
4
................................
XV.
Evet
Hayır
Son Düzeltme tarihi /
............tarafından
KİŞİSEL KORUYUCU DONANIMLAR
Gerekli
Değil
1
Bir koruma kaskı tahsis edilmiş mi?
2
Koruyucu ayakkabılar tahsis edilmiş mi?
3
Koruyucu eldivenler tahsis ediilmiş mi?
4
Koruma gözlüğü tahsis edilmiş mi?
5
Kulakları koruyan donanım tahsis edilmiş mi?
6
Yapılan işe uygun özel kişisel koruyucu donanımlar
var mı?
7
..........................
XVI.
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Evet
Hayır
Son Düzeltme tarihi /
............tarafından
EK BİLGİLER
Gereklilikler yerine getirildi mi?
Gerekli
Değil
Evet
Hayır
Son Düzeltme tarihi /
............tarafından
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 45
Vergi
MALİ SİSTEMDE MEYDANA GELMEKTE OLAN
YENİLİKLERİN FARKINDA MIYIZ?
Doğan ÖZTÜRK
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
(İMO İzmir Şubesi Mali Danışmanı)
Merhabalar
Türkiye’nin AB sürecinde Mali sistemde meydana gelen yenilikler ve uyum sürecinde beklenen sancılar karşısında, bu
işin uygulayıcılarından çok daha fazla ilgilendiren mükelleflerin ve bunlara bağlı kuruluşların bu yeniliklerin ne kadar
farkında olduklarını değerlendirmek istiyorum.
2. (5024 Sayılı Kanunun 7’inci maddesiyle değişen bent: Yürürlük;01. 01. 2004) Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve
onarma işinin bu madde şümulüne girmeyen işlerle birlikte
yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının
(enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dahilinde;
Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu, Yeni SSK, Yeni İş Kanunu, Yeni
TTK, Muhasebe Standartlarındaki düzenlemeler, Denetim
standartların Yeni TTK ile gündeme gelen uygulamalar vb
kanunlarla dönüşü olmayan bir yola girmiş bulunmaktayız.
3. Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair
işlerde müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma
vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları
gün sayısına göre.
AB süreci ülkemizde serbest rekabetin gelişmesi, globalleşme, sermayenin daha güçlü hale gelmesi için öngörülerin
arttığı, bireysellikten kurumsallığa doğru gidişatın teşvik
edildiği bir süreç olmuştur. Bu süreçte mali yapılanma adına gerek hukuki, gerek mali yönden birçok düzenlemeler
yapılmıştır. Bu düzenlemeler içinde en göze çarpanlar bizler açısından Yeni Kurumlar vergisi yasası, Yeni TTK, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik kurumu yasası ve yine beklenen Vergi
usul kanunu yasası ile Gelir Vergisi Yasasıdır.
Aslında olması gereken düşünüldüğünde bir yasa çıkarılmadan önce Meclis komisyonlarının ilgili kanunun muhatabı sivil toplum örgütlerinin taleplerini alması ve bu
öngörüleri kamu menfaati ile birleştirerek düzenlemeler
yapmasıdır. Şöyle bir baktığımızda uygulamada belki biraz
şekli anlamda makyaj babında bu işlemler yapılıyormuş
gibi gözükse de çıkan kanunlarda ki aksamalar gerçek anlamda bu prensiplerin uygulanmadığının göstergesidir.
Meslek örgütleri kendi sorunları ilgili bakanlıklar kanalı ile
meclise iletmektedir. Ama iletilen sorunların ve yapılan taleplerin geri dönüşü olmamaktadır. Bu konuya kendi sektörümüzden inşaattan bir örnek vermeye çalışalım. Malum
inşaat sektörü bin kalemin işlem gördüğü büyük yatırımların bulunduğu bir iş koludur. Konuyu daha iyi açıklamak
adına düzenlemesi yeni olan inşaat muhasebesinde ortak
giderlerin dağıtımı ile ilgili gelir vergisi kanuna bakalım kanun metnini aynen size aktarıyorum;
Madde No 43
Kapsam
Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması
halinde müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki
esaslara göre dağıtılır:
1. (5024 Sayılı Kanunun 7’inci maddesiyle değişen bent: Yürürlük;01. 01. 2004) Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin
birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler
bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) enflasyon düzeltmesine
tâbi tutulmuş tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde;
46 Kasım 2011 - 161
Çıkan kanun metni revize edildiği tarih 1. 1. 2004 ten itibaren uygulama alanı bulmuştur. 5024 sayılı enflasyon kanunun ile hayata geçmiştir. İlgili kanun çıkarılırken meslek
örgütü görüşü alınsa, acaba yapsatların da ortak giderlerden pay alması ile ilgili daha açık bir metin yazılmaz mıydı?
Yine metne baktığımız da yıllara sari olmayan inşaat işleri
diğer işler midir? Diğer işler kavramının içinde yap sat işleri mevcut mudur? Yoksa inşaat ve onarma işi dendiğinden
yap satıda yıllara sair olmayan inşaat işlerini de kapsamakta
mıdır?
Bu soruları daha da çoğaltabiliriz şöyle ki;
Hem inşaat taahhüt işi, hem yıllara sari inşaat taahhüt işi
hem de yap sat işi olan bir inşaat müteahhidin ayrıca bir
de araba alım satım galerisi varsa ortak giderleri nasıl dağıtacak. Hatta soruyu biraz daha zorlaştıralım elinde yap sat
işlerinden mamul olarak kalan iki daire olsun ve bunları da
ilgili cari dönemde satmış ise bunlara ait gelirler diğer işlere
ait gelir olarak sıfatlandırılacak mı? Kanun düzenlemesi ve
uygulaması 1. 1. 2004 ten itibaren uygulamada değişiklik
getirmesine rağmen şu sorduğum soruları aydınlatmaktan
yoksundur. Bunu mali müşavir olarak bizler zor anlarsak bu
işin en önemli tarafı olan sizler nasıl yorumlar ve anlarsınız
Bu durumun bu kadar keşmekeş olmasındaki sebep şudur.
Kanun koyucu kanunları yaparken tarafların görüşlerini yaşanan sorunları ve çözümleri yeterince dinlememektedir.
Hali hazırda sorduğum sorunun cevabı hala boşlukta uygulamada ilgili müşavirlerin tecrübe ve yorumları ile şekillenmekte bu durum dada incelenen bir mali tablodan bir den
fazla kar zarar sonucu çıkarmak mümkün bulunmaktadır.
Daha açık bir söylevle X limidet şirketi için bir müşavir 100.
000, 00 TL kar hesaplarken, diğeri zarar dahi çıkarabilir.
Bunlar gerek ticari kar için gerekse mali kar için çok önemli
ayrıntılardır. Bu konu ile özel bir örneği bir sonraki yazımda
sizlerle paylaşacağım.
Yukarıdaki örnek sektörel bazda verilmiş bir kanun metnine
ait küçük bir örnektir. Oysa yukarı da saydığım birçok kanun
yeni düzenlemelerle doludur. Yeni TTK içinde birçok düzenlemeyi getirmiştir. Bu düzenlemelerin içinde mali sitemi
Vergi
etkileyen kısmı muhasebe standartları ile denetim standartlarıdır. Bu ay içinde çıkan 660 nolu KHK ile de Kamu Gözetim, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu kurulmuştur. Yakın gelecekte birçok tebliğ ve düzenleme arkası
arkasına gelecektir. Farkında mısınız bilmiyorum ama artık
muhasebede Şeffaflaşma ve gerçeğe uygun değer denilen
çok önemli değişiklikler gelmektedir. Önceki yazımda da
bu konulara değinmiştim. Kanunlar ve tebliğler yayınlandıktan sonra uygulamada sizler, muhasebecilerinizle karşı
karşıya kalacaksınız, mali müşavirleriniz sizlerden bir takım
bilgiler isteyecek, ayrıca denetim denilen olgu, ülkemizde
% 1,5 olan inceleme oranını da çok daha yukarılara çıkaracaktır. Bunlar aslında kamu menfaati için lehte hususlardır.
Ama ilgili kanunlar düzenlenirken meslek kuruluşları olarak
bizler gerekli tepkileri vermeliyiz. Tüm mali sistem değişiyor ama ne basında, ne de sokaklarda, hiçbir alan ve mecrada gelişen ve tüm sonuçları bizi ilgilendiren bu konularda
fikir beyan etmiyoruz veya ettiğimiz fikirlerin arkasından
yeterince gitmiyoruz. Üç gün sonra denetim standartları
yürürlüğe girdiğinde kanunun etrafından dolanmak için
yollar arayacağımıza şimdiden yapılan yolun kullanılabilir
olması için katkı koymalıyız.
Ticaret odaları, Sanayi odaları, mesleki kuruluşlar, dernekler
yaşadığımız köklü değişikliklerle ilgili konferanslar düzenlemelidirler. Taleplerini mutlak ilgili kurumlara iletmeli ve
sonuna kadar bu taleplerin takipçileri olmalıdırlar. Haksız
rekabetin üst safhada olduğu ülkemizde biz nasıl şeffaflaşacağız, nasıl her şeyi gerçeğe uygun hale getireceğiz. Bunun için özellikle Vergi Usul Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu
ile ilgili çalışmalara mutlak müdahil olmalıyız. HAK, arayanların hakkıdır. Muhasebe sisteminde meydana gelecek yeni
düzenlemeler ile tüm veri kayıtlarımız internet üzerinden
izlenmeye başlayacak, e-fatura dönemi ile tüm gelir ve giderlerimiz daha reel hala gelecektir. Peki şu an içinde bulunduğumuz sistem bu koşullara hazır mıdır? Vergi oranları,
SKK oranları, diğer harç ve kesintiler bu kadar yüksek iken
bu yeni uygulamanın hayata geçmesi ne gibi sorunlar yaratacaktır bunu hep beraber göreceğiz. Bu sessizliğin sonunda çıkacak çığlıkların mutluluk çığlığı olmayacağını sizlere
hatırlatmak isterim.
Dünyadaki globalleşme ve bilişim çağı o kadar hızlı bir döngüde ilerliyor ki örnek aldığımız AB’nin de dahi mali sisteminde çökmeler gözükmektedir. Bunun sebebi şu an bizde yaşananlardan farklı olmadığı, yani onlarda da, kanun
hazırlık süreçlerinin sıhhatli yaşanmadığı kanaatindeyim.
Çözüm söylemek babında sizlere sunacağım tek unsur var,
çıkmış ve çıkacak kanunların tarafı olan bizler bu konularda daha yüksek sesle konuşmak zorundayız, kısa vadede
Ülkemizdeki inceleme oranları, denetim oranları artacak
yeni mali sistem bizlerin şu anki köhneleşmiş yapısını alt
üst edecektir.
FARKINA varmazsak, FARKINDA olmadan eriyeceğiz. FARKINA varmak dileğiyle...
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
KAYBETTİKLERİMİZ
İsmail BAKICI
(1947-2011)
Üyemiz Timuçin BAKICI’nın babası,
1974 Ege Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi
Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulundan
mezunu olan üyemiz
26 Kasım 2011 tarihinde vefat etmiştir.
Nurettin TANYERİ
(1956-2011)
1980 yılında Ege Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden
mezun olan üyemiz
29 Kasım 2011 tarihinde vefat etmiştir.
Üyelerimizin ailelerine, dostlarına ve meslektaşlarımıza
başsağlığı diliyoruz.
Üyemiz Hidayet ŞAHİN’in oğlu
Engin ŞAHİN
14 Eylül 2011 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Saliha KÖROĞLU’nun ablası
Filiz VARDAR
28 Eylül 2011 tarihinde vefat etmiştir.
Merhum Şube Başkanımız Tahsin VERGİN’in ablası,
Üyemiz Alican VERGİN’in halası,
Feyza VERGİN
18 Ekim 2011 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Aydın NOGAY’ın ablası
Şükran Kalaycı
20 Ekim 2011 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Cevdet TÜMTÜRK’ün annesi
Saliha TÜMTÜRK
22 Ekim 2011 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Aslı ODABAŞI’nın babası
Cemal GÜMÜŞÇEKİÇ
1 Kasım 2011 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Mürteza GÜR’ün annesi,
Üyemiz Bilge GÜR’ün babaannesi
Pembe GÜR
18 Kasım 2011 tarihinde vefat etmiştir.
Üyelerimizin acısını paylaşır,
kendilerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
Kasım 2011 - 161 47
Hukuk
YAPI DENETİM KURULUŞLARININ HUKUKİ
SORUMLULUKLARI (1)
Avukat Baki OKAN
Giriş
Bilindiği gibi, 24 Ocak 1980 tarihli kararlar, ülkemiz
açısından ekonomik liberalizmin ve ilkelerinin yerleştirilmeye başlandığı ve giderek etkisini siyasal ve idari
açıdan da hissettirdiği gelişmelerin başlangıcı olmuştur. Dönemin öznel koşullarıyla ülkenin tümden değiştirilmesi projesine dönüşen bu durum kamu hizmeti
alanına da yansımıştır. Liberalizmin ekonomik alandaki etkinliğinin sağlanması anlayışı doğrultusunda yerel
hizmetlerin özelleştirilmesi ve ortaklıklar/şirketler aracılığıyla gördürülmesi yeni bir hizmet anlayışı yöntemi
olarak benimsenmiştir.1 Bunun yanında denetim yollarının gereği gibi işletilmesine ise, ‘bürokratik engel’ olarak
nitelendirilerek karşı çıkılmıştır.
Marmara bölgesinde 1999 yılında meydana gelen depremlerin yol açtığı yüksek can ve mal kaybı, yapıların
güvenliğine ilişkin tartışmaları yoğun bir şekilde kamu
oyunun gündemine taşımıştır. Her ne kadar bazı inşaat
müteahhitleri hakkında yasal kovuşturma başlatılmış ise
de mevcut yasal düzenlemelerin öngördüğü yaptırımlar
bu kişiler hakkında etkin bir caydırıcılık ortaya koyamadığı gibi mağdurlar açısından zararlarını karşılamaya yetecek tazminatı da sağlayamamıştır. Konu bu kez Van ve
Erciş depremleriyle yeniden güncellik kazanmış görünmektedir. Bu nedenle konuyu birkaç yazıyı kapsayacak
biçimde ve özellikle hukuksal bağlamda inceleyeceğiz.
Yapı Denetimi
Denetim kavramı neyin denetlendiğine göre değişim
göstermekle birlikte, en genel anlamıyla; “bir faaliyetin
sonuçlarının mümkün olduğu kadar planlara uygun
olmasını sağlamak amacıyla standartlar konması, elde
edilen sonuçların bu standartlarla karşılaştırılması ve uygulamaların plandan ayrıldığı noktalarda düzeltme önlemlerinin belirlenmesi olarak”2 tanımlanmaktadır. Yapı
denetimi açısından bakıldığında, yapıdaki denetimin
bir sonuç denetimi değil, sürecin izlenmesine yönelik
olduğu ve önleyici özellik taşıdığı görülmektedir. Özetle, yapı denetiminde denetim işleminin etkinliği denetlenen faaliyetin düzeltilmesine yönelmiştir. Denetim
işlevinin esası, yapılması gereken ile yapılan arasındaki
karşılaştırmaya dayanır. Yapılması gereken iş yapının
plan, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygunluğudur. Bu
nedenle, etkin bir denetimde planlama aracına dayanılması önkoşuldur. Plan doğrultusunda belirlenen amaçların gerçekleştirilmesine çalışılır. Gerçekleşen durum ile
gerçekleşmesi hedef alınan sonuçların karşılaştırılması
denetim yoluyla yapılır.2
Tarihsel sürece bakıldığında, 1930’lu yılların ilk yarısına
kadar kent planlama ve buna ilişkin kurumsal altyapıların varlığından sözedilmediğini görüyoruz. 2290 sayılı
48 Kasım 2011 - 161
Belediye Yapı ve Yollar Yasası ile imar planlarının hazırlanması, yeni yapılacak yapılar, yollar, ruhsat alınması,
fenni sorumluluk ve yapı denetimi gibi konulara ilişkin
yeni esaslar getirilmeye çalışılmıştır.3 Ülkemizde olaya
özgü yasa çıkarılması geleneğine uygun olarak, 19391944 yılları arasında meydana gelen depremlerin yol
açtığı can ve mal kaybının ardından 1944 yılında 4623
sayılı “Yer Sarsıntılarından Evvel ve Sonra Alınacak Tedbirler Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. Deprem öncesi önlemlerin alınması bu yasa ile ilk kez gündeme gelmiştir.4
Fenni/teknik sorumluluk kurumunun hukuksal temeli
6785 sayılı İmar Yasasıdır. Ancak plan ve yasalar yapılmasına rağmen aynı kararlılık uygulamaya yansıtılamadığından doğal yıkım olayları için ayrı ayrı çıkarılan
yasalarla yaraların sarılması yoluna gidilmesi uygulaması sürdürülmüştür. Dünyanın en önemli deprem kuşaklarından birisi üzerinde yer alan ülkemizde kentleşme,
deprem etkisinin daha çok hissedildiği bölgelerin tam
bir duyarsızlıkla yerleşime açılması ile bugüne gelmiştir.
Yapı denetimi konusunun güçlü bir şekilde gündeme
oturmuş olmasının nedeni, son yıllarda doğal afetlerin
toplumda bıraktığı derin izler ve bundan kaynaklanan
acı ve sıkıntıların yaygın iletişim olanakları ile geniş kitlelere kolaylıkla ulaşabilmesidir.
Yapı Denetiminin Amacı
Etkili bir yapı denetim sistemi proje aşaması ile başlayıp
yapının tamamlanmasına kadar süren planlı bir sürecin
uygulanması demektir. Bunun için yapı üretiminde kullanılan malzemelerin asgari düzeyini belirleyen ve uyulması zorunlu standart kurallar belirlenmeli, üretim ve
denetimde uzmanlaşma sağlanmalı, bağımsız ve tarafsız kamusal nitelikli denetim kurumları tarafından teknik denetim yapılmalıdır. 5
Yapı denetiminin amacı 4708 sayılı yasanın 1. maddesinde ve bu yasanın uygulanması için çıkarılan Yapı Denetimi Usul ve Esasları Yönetmeliği’nin 1. maddesinde;
“can ve mal güvenliğini teminen, imar planına, fen, sanat
ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak” olarak
gösterilmiştir.
Deprem yönetmeliğine uygun olarak tasarlanmış ve
yapılmış bir yapının depremden zarar görme olasılığını
tümüyle ortadan kaldırmak olanaksızdır. Yapı denetiminin amacı deprem ve diğer doğal afetler nedeniyle yapılarda meydana gelebilecek zararların hem ortaya çıkmasını önlemek hem de kaçınılması mümkün olmayan
zararları en aza indirmektir. 6 Yönetmelikte açıkça “can ve
mal güvenliğini teminen ....yapı denetimini sağlamak”
şeklinde bir amaç gösterilmiştir. Yapıdaki can ve mal güvenliğinin sağlanması yalnızca yapının proje ve yapım
Hukuk
denetimi ile sınırlı değildir. Ayrıca inşaatta kullanılacak
malzemenin de kalite, sağlamlık ve yerindelik bakımından denetimini gerektirmektedir.
olaylarında en çok hasar gören kamu yapılarının yasanın
kapsamı dışında tutulması yasanın amacı ve uygulanırlığı açısından ciddi bir eksikliktir.
Anayasanın 57. maddesinde de “şehirlerin özelliklerini
ve çevre şartlarını gözeten bir planlama”dan söz edilmektedir. Her yerleşim merkezinin kendi doğal ve kültürel değerleri içinde bir bütün oluşturduğu gerçeğinden
hareketle can ve mal güvenliğini sağlamaya yönelik bir
denetim işlevi estetik değerleri dışarda bırakmamalıdır.
Yalnızca güvenliğin amaç edinildiği bir yapılaşma tek
tip binaların bulunduğu yerleşimleri ortaya çıkaracaktır.
Böyle bir yapılaşma bir yandan arsa ve arazi rantlarını
öte yandan tasarımsız ve özensiz binaları çoğaltmaktadır. Bu durumun doğal sonucu olarak, yerel/ulusal kültür
ve karakteri yansıtmayan kentlerin kendilerine özgü mimari kimlikleri de yok edilmektedir. Kentsel kimliği yoksayan bu yaklaşım estetik kirlenme ile birlikte toplumun
ruh sağlığını da olumsuz yönde etkileyecektir.
4708 sayılı yasanın 1. maddesinin ikinci fıkrasında yeralan “ ile tek parselde, bodrum katı dışında en çok iki katlı
ve toplam ikiyüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 03/11/2011 günlü
E.2010/75, K.2011/150 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve
aynı gün bu ibarenin uygulamasından doğacak zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması
için kararın resmi gfazetede yayınlanacağı güne kadar
yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiştir.
Özel hukuk kişileri açısından Borçlar Yasasının 58 ve
Medeni Yasanın 730. maddesindeki hükümler dışında
sorumluluğu belirleyecek hüküm bulunmamaktadır.
Bu durum genellikle oluşan zararların giderilememesi
sonucunu doğurmaktadır. İşte düzenlemenin getirilmesinde gözönüne alınan en önemli amaçlardan birisi de
meydana gelen zararın tazmininin sağlanması açısından
sorumluları belirleyebilmektir. Yapı denetimi, denetim
yapanın kimliğini, sorumluluğu ve sorumlunun saptanmasını sağlar. Bu amaç yasanın 3. maddesinde “yapı
denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje
müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhidi ile
birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen ,sanat ve sağlık kuralarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve
ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar” şeklinde ifade edilmiştir. Meydana gelen zararlardan dolayı
sorumluların belirlenerek tazminat isteme olanaklarının
açık olması yapının yapımındaki kusur ve hatalara karşı
birer tüketici olan mal sahipleri ve kullanıcılarda tüketici
bilincinin gelişmesini de sağlayacaktır. 1
Yapı denetimi açısından sorunun iki seçenekli çözümü
olduğu söylenebilir. Birincisi, denetimin özel kuruluşlara bırakılarak serbest piyasa koşulları içinde çözümün
kendi kendini üretmesini beklemek, ikincisi ise; yapılaşmanın kamusal yolla önceden planlanarak etkili bir yapı
denetimi işleyişini sağlamaktır.
2011 yılı ocak ayından beri kanunun 1. maddesinde belirtilen “3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı maddesinde
belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar ile tek parselde, bodrum katı dışında en çok iki katlı ve toplam ikiyüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar’ hariç, ülke
genelinde 4708 sayılı yapı denetimi hakkındaki kanuna
göre yapı denetimi gerçekleştirilmektedir. Bu durum;
17 Ağustos 2011 tarih ve 28028 sayılı Resmi Gazetede
yayınlanan 648 sayılı KHK ile istisnalar genişletilerek
yeniden düzenlenmiştir. Meydana gelen doğal yıkım
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
4708 Sayılı Yapı Denetim Yasasıyla Getirilen Yapı
Denetim Sistemi
3194 sayılı İmar Yasasının öngördüğü yapı denetim
sisteminde proje denetimi yerel yönetimlere, yapım işlerinin denetimi ise fenni mesule/teknik sorumluya bırakılmıştır.
4708 sayılı Yapı Denetim Yasası 13.7.2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yasa belediye ve mücavir alan sınırları
içinde ve dışında kalan tüm özel yapıların denetimini
kapsamaktadır. Bu yasa ile yapıların denetimi özel kuruluşlara bırakılmıştır. Denetimin özel kuruluşlara verilmesiyle yapı sahipleri hizmet bedeli ile yükümlü tutulmuş
ve denetimdeki kaynak sıkıntısı önlenmek istenmiştir.
Böylece, yurttaşlar yerel nitelikli yapı denetim hizmetinin tüketicisi dolayısıyla, müşterisi durumuna gelmektedirler. Her ne kadar hizmet bedelinin ödenmesinde
banka aracı kılınmakta ise de, özel kişiler arasındaki ikili
ilişkiler hesaptaki paranın haricen iadesine engel olamamaktadır.
Kısaca yeni yapı denetim sisteminde; öncelikle bir hizmet sözleşmesinin kurulması gerekmektedir. Hizmeti
yüklenen kuruluşlar yönetsel ve hukuksal (md.3/4) yönden 3194 sayılı yasada açıklanan fenni mesul hükümlerine tabi olmaktadır (md.3/1). Diğer taraftan ceza yaptırımları ile uygulama desteklenmiştir. Denetim açısından
getirilen bir başka kural ise, kullanılan malzemelerin
laboratuar incelemesinden geçirilecek olmasıdır. Yapı
denetim kuruluşlarına bazı durumlarda ihtar görevi
yüklenmiştir. Yapı denetim kuruluşlarının denetlenmesi
amacıyla yapı denetim komisyonu kurulmuş, denetçiler
hakkında sicil tutulması esası getirilmiştir. Ayrıca yapı
denetiminde çalışanların niteliklerine ilişkin kurallar ile
denetimin aşama ve ilkeleri belirlenmiştir. Hizmet bedelleri açısından pazarlık yolunun önlenmesi için hizmet
bedeli yasal olarak sabit bir orana bağlanmıştır. Denetlenen yapılara sertifika verilmesi de bir başka yeniliktir.1
Sorumluluğun Yasada Düzenleniş Şekli
Hukukumuzda sorumluluğun kaynağı sözleşmeye, sebepsiz zenginleşmeye veya haksız eyleme dayanır. Sözleşmeye dayanan sorumluluk ancak taraflar arasında
geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığına bağlıdır. Taraflar
arasında herhangi bir sözleşme ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir ilişkinin bulunmadığı durumKasım 2011 - 161 49
Hukuk
larda başkasına verilen hukuka aykırı zararın kaynağı
haksız eylem sorumluluğudur. Haksız eylemden kaynaklanan sorumlulukta kusur yada kusursuz sorumluluk
esası kabul edilmiştir. Kusura dayanan sorumluluk çeşidinde zarar verenin, sorumluluğuna hükmedilebilmesi
için eyleminden dolayı sorumluluğunun onun kusuruna
bağlanmış olması gerekir. Dolayısıyla, kusur yoksa eylemden dolayı sorumlulukta söz konusu olmayacaktır
(BK. nun 41. md.). Buna karşılık kusursuz sorumlulukta
zararın meydana gelmesinde kişinin kusuru bulunmasa
dahi zarardan sorumlu tutulabilmektedir.
Zarar verenin sözleşme uyarınca sorumlu tutulabilmesi için ise, taraflar arasında sorumluluğun kaynağını ve
dayanağını oluşturan yasal unsurları yönünden geçerli
bir sözleşme bulunmalıdır. Sözleşme ile meydana gelen
ilişkide taraflar bu sözleşmenin kendilerine yüklediği
yükümlülükleri yerine getirmemeleri durumunda bundan doğacak zararları tazmin etmek zorundadırlar. Sözleşmeden kaynaklanan sorumluluk sorumlu olan kimseye kendisine ait bütün kusurların sonuçlarına katlanma
yükümü gerektirir (BK 98). Sözleşmenin tarafının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmemesi, hiç yerine getirmeme, gecikerek yerine getirme
ve gereği gibi yerine getirmeme şeklinde olabilir. Borcun gereği gibi yerine getirilmemesine ayıplı ifa denir.
Sorumluluğun sözleşmeye dayandığı durumda, alacaklı
borçlunun kusurunu ispat yükü altında değildir. Borçlu
sözleşmenin kendisine yüklediği borçtan kaynaklanan
zararın sorumluluğundan kurtulmak için kendi kusursuzluğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük
BK.nun 96. maddesinin, “Alacaklı hakkını kısmen veya
tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç
bir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan
mütevellit zararı tazmine mecburdur” şeklindeki hükmünden kaynaklanmaktadır. Bunun anlamı sözleşmeye
dayalı sorumlukta sorumlu kişinin zararın doğumunda
hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlamakla yükümlü
olmasıdır. Yapı sahibi lehine tanınmış olan bu ispat kolaylığı yalnızca sorumluluk nedenine özgülenmiştir. Yani
yapı sahibi denetim kuruluşunun kusurunu ispat yükümü altında değildir. Buna karşılık yapı sahibi ortaya çıkan yapı hasarında, kendi zararının varlığını ve miktarını
ispat etmek zorundadır. 7
Sözleşmeden kaynaklanan sorumlulukta borçlu borcun
ifası yada bir hakkın kullanılmasında yardımcı kişi kullanmış ise, yardımcısının karşı tarafa verdiği zararlardan
dolayı BK.nun 100. maddesi gereği kusursuz sorumludur. Yasada ayrıca özel bir hüküm getirilmediği takdirde
sözleşmeye dayalı sorumlulukta zamanaşımı süresi BK.
nun 125. maddesi gereği kural olarak on yıldır.
Yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğu yapı denetimi
hakkındaki yasanın 3. maddesinde düzenlenmiştir. Bu
maddeye göre; “Bu Kanunun uygulanmasında, yapı denetim kuruluşları imar mevzuatı uyarınca öngörülen fennî
mesuliyeti ilgili idareye karşı üstlenir. Yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının
50 Kasım 2011 - 161
ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı,
eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya
çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye
karşı, kusurları oranında sorumludurlar. Bu sorumluluğun
süresi; yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıldır.”
Ayrıca yine aynı madde uyarınca; “Yapı denetim kuruluşlarının yöneticileri, ortakları, denetçileri, mimar ve mühendisleri ile proje müellifleri, laboratuar görevlileri ve yapı
müteahhidi; bu kanunun uygulanmasından dolayı ortaya
çıkan yapı hasarından sorumludur.” Yapı denetim kuruluşu tüzel kişiliğinin yanı sıra denetçi mimar ve mühendis,
proje müellifi, laboratuar görevlileri gibi teknik elamanlarla birlikte teknik olmayan yapı denetim kuruluşu yöneticisi, ortağı ve yapı müteahhidi de yasanın uygulanmasından dolayı ortaya çıkan yapı hasarından sorumlu
tutulmuşlardır. Yapı denetim kuruluşlarının hukuksal
sorumluluğuna yol açan nedenlerin başında yapı denetiminin, denetim ilke ve kurallarına uygun olarak yapılmaması gelir. Denetim raporlarındaki yanıltıcı bilgi ve
uygulamalar, raporun gerçeği yansıtmaması denetimin
denetim ilke ve kurallarına uygun yapılmadığını gösterir. Yasada kusurlu sorumluluk kabul edilmiştir. Yasa ilgilileri kusurları oranında sorumlu tutmuştur. Kusur oranının kimin tarafından nasıl belirleneceği açıklanmamıştır.
Kusur oranının belirlenmesi, sorun yargıya taşındığında
bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, yasada adı geçen kişiler kusurları bulunmadığını
kanıtladıkları takdirde sorumluluktan kurtulacaktır. Her
ne kadar genel hükümlerde (Borçlar Yasasının 55. ve 58.
maddeleri) kusursuz sorumluluk halleri düzenlenmiş ise
de, adı geçen yapı denetimi hakkındaki yasanın özel bir
düzenleme olması karşısında bu yasanın hükümleri öncelikle uygulanacaktır. Keza, Medeni Yasanın 50. maddesindeki düzenlemede, 4708 sayılı yasada hüküm bulunmayan hallerde uygulama alanı bulabilecektir. Buradaki
sorumluluğun kaynağı denetim kuruluşları ve kuruluşta
çalışan mimar ve mühendislerin objektif özen gösterme
yükümlülüğüne aykırı davranmalarıdır.8
Kusurun belirlenmesinde, sorumludan beklenen ve
göstermesi gereken özenin derecesi önemli olmaktadır. Gerekli özenin gösterilip gösterilmediği normal ve
ortalama/orta zekalı bir insanın aynı durum ve koşullarda yapacağı davranışı gözönüne alınarak saptanmalıdır.
Denetim kuruluşu normal bir denetim yaptığını belirterek sorumluluktan kurtulamaz. Ayrıca denetim işinin
ayrı bir meslek ve uzmanlık alanı haline getirilmiş olması
nedeniyle gösterilmesi gereken özenin derecesi de o
oranda artmaktadır. Mesleğin niteliği, yapı denetimi konusunda iyi bir bilgiyi ve uzmanlığı gerekli kılmaktadır.
Mesleğini profesyonelce icra eden uzman denetçiler
genellikle bilinen ve kabul edilen kural ve yöntemleri,
bilim ve tekniğin değişmez kurallarını bilmedikleri takdirde sorumlu olurlar. Mimar ve mühendisler meslekleri
ile ilgili mevzuatı, mesleğin temel fen ve sanat kurallarını bilmek, değişiklikleri izlemek, izlediği denetim işi-
Hukuk
ni zamanında yapmak zorundadırlar. Bilgisizliği ya da
beceriksizliği nedeniyle, bu derece özen göstermeyen
meslek mensubunun davranışının kusurlu olarak nitelenmesi gerekir. Zira, yasanın 3. maddesinde belirtildiği
gibi, kuruluşlar ile mimar ve mühendisler yapının ruhsat
ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun, tam
hatasız ve kusursuz yapılması için özen gösterme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktadırlar. Tekniğin
bilinen kuralları denetçilerin denetim borcu açısından
sübjektif ölçülerin kullanılmayacağını göstermektedir.
Yapı denetim kuruluşunun denetim borcunu tam ve gereği gibi yerine getirmemesi hukuksal sorumluluğunun
yanında aykırı davranışı ceza kuralları ile de yaptırıma
bağlanmıştır.
revi; yapıyı ruhsat ve eklerine uygun olarak yaptırmak,
yapı ruhsat ve eklerine aykırı ise bu durumu ruhsat veren organa bildirmek gibi kamu yararının gerçekleşmesi
amacına yönelik olarak yapılaşma sürecini kamu adına
izlemek ve denetlemek ve ona karşı sorumlu olmak şeklinde belirlenmiştir. Yasanın 38. maddesinin ikinci fıkrasında ise “Yapıların, mimari, statik ve her türlü plan, proje,
resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve
ilgili kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ile görev ve
sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek fen adamları
deruhte ederler” kuralı yer almaktadır. Teknik sorumluluk, denetim kuruluşunun yaptığı işin kamuyu ilgilendiren yönünü ve kamuya karşı olan sorumluluğunu içerir.
Hukuksal Sorumluluk
Böylece, denetim kuruluşu yapı denetimi yaparken kamusal ve toplumsal sorumluluk da üstlenmiş olmaktadır. Denetim kuruluşu ile ilgili yönetim arasında sözleşmeye dayanan bir ilişki kurulmadığı için bu sorumluluk
sözleşmeye değil, yasaya dayaanan bir sorumluluktur.
İmar Yasası yapılaşmanın kamu açısından plan, sağlık
ve çevre koşullarına uygun gelişmesini amaçlamaktadır.
Söz konusu olan kamusal amaç, yapı ruhsatı alınmasını (m.21), yapının ruhsat ve eklerine uygun yapılmasını
( m.20 ), ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak
inşa edilen yapılarda ruhsata aykırılık giderilemiyorsa
inşaatın derhal durdurulmasını ve sonuçta yapının yıktırılmasını ( m.32), ruhsat alınmadan veya ruhsat veya
eklerine yada imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine ve yükleniciye ceza uygulanmasını ( m.42
) öngörmektedir. Bu amaca uygun olmayan davranışlara
girişildiği takdirde kamusal yaptırımlar uygulanacaktır.
Hukukumuzda yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğu konusu 4708 sayılı yasada özel olarak düzenlenmiştir.
Yapı denetimi, yapının yapım sürecine bağlı olarak sürdürülür. Bu yasanın uygulanmasında yapım süresi; yapı
sahibinin, yapı ruhsatını aldığı tarih ile yapı kullanma
iznini aldığı tarih arasındaki dönemi ifade etmektedir
(md.1/d). Denetim kuruluşu, yapının ruhsat ve eki projelerine uygun olarak kısmen veya tamamen bitirildiğine dair ilgili yönetime rapor vermekle yükümlüdür
(md.2/h). Sorumluluk süresi, yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren başlayacaktır. Bunun doğal sonucu
imar yasasına tabi yapılarda inşaatın bitirilmesi günü
kullanma izni verilmesi tarihi olması gerektiğinden kullanma izni, yapının belediye fen işlerince teknik kurallara, ruhsat alınmış projeye uygunluğu anlaşıldıktan sonra
verilir.9
Yasanın 3. maddesinde belirtilen onbeş yıllık süre doluncaya dek yapıda herhangi bir hasar meydana gelmemesine karşın bu süreden sonra yapının denetiminden kaynaklanan bir hata nedeniyle bir hasar meydana
geldiğinde 4708 sayılı yasa hükümlerine göre denetim
kuruluşlarının sorumluluğuna gidilemez. Ancak, Borçlar
Yasasının genel hükümlerine göre zamanaşımı süresi
içerisinde sorumlu tutmak mümkündür. Yapı denetim
kuruluşlarının sorumluluğunun düzenlendiği yapı denetimi hakkındaki yasanın “sorumluluklar ve yapılamayacak işler” başlıklı 3. maddesine göre sorumluluğun
esasları; “bu yasanın uygulanmasında, yapı denetim kuruluşları imar mevzuatı uyarınca öngörülen fennî mesuliyeti ilgili yönetime karşı üstlenir” şeklinde açıklanmıştır.
Yapı denetim kuruluşları fenni mesuliyeti/teknik sorumluluğu ilgili yönetime karşı üstlenmişlerdir. Fenni mesullük/teknik sorumluluk toplumsal ve teknik gereksinimin
bir sonucudur. İlgili yönetimin neresi olduğu 4708 sayılı
yasanın 1/b maddesinde gösterilmiştir. İlgili yönetim;
“Belediye ve mücavir alan sınırları içindeki uygulamalar
için büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyeleri, bu
alanlar dışında kalan alanlarda valilikleri, yapı ruhsatı ve
kullanma izin belgesi verme yetkisine sahip diğer idareleri” ifade etmektedir.
İmar Yasasının 28. maddesinde teknik sorumlunun göİMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Nitekim, Danıştay 6. Dairesinin 12.4.2004 tarih
2004/1477-2115 sayılı kararında;
“…Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların
tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde
bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre
depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni
bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar
açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek
bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini,
projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını
hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve
kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı
irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve bunun sonucuna göre; idarenin belli
bir hareket tarzı izleyip izlemediği veya hareketsiz kalıp
kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca yukarıda yapılan belirleme sonucu olayda idarelerin
hareketsizliği söz konusu olmakla öğretide de kabul
edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin “olumsuz eylem” olarak kabulü gerekmektedir. Bu durumda, uğranıldığı ileri sürülen zarar idarenin “olumsuz eyleminden”
kaynaklandığından mahkemece 2577 sayılı Yasanın 13.
Kasım 2011 - 161 51
Hukuk
maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekirken davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki kararda isabet
görülmemiştir.“
Yasanın sorumluluğu belirleyen hükmü, “Yapı denetim
kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte
yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına
aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle
ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili
idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar. Bu sorumluluğun süresi; yapı kullanma izninin alındığı tarihten
itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıldır” şeklindedir.
Buradaki sorumluluk ‘sonuca’ yani, yapı hasarının ortaya çıkması sonucuna bağlanmış bir sorumluluktur. Yapı
hasarı ortaya çıkmadığı sürece bu tür sorumluluğa gitmek mümkün olmayacaktır.10 Yasa koyucu burada sorumluları, sorumluluk nedenlerini ve süresini açıklamıştır. Diğer sorumluluk şekilleri için süre getirilmemiştir.
Yasada hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere
başvurulacaktır.
Yapıda, yapı kullanma izni alındıktan sonra, ilgili yönetimden izin alınmadan yapılacak esaslı değişiklikten
doğacak yapı hasarından, izinsiz değişiklik yapan sorumludur. Yapı denetimi hakkındaki Yasa yapı kullanım
izni alındıktan sonra yapıda esaslı değişiklik yapılmasını
yönetimden izin alınmasına bağlamıştır. Yapının dışındaki parselde meydana gelmesi olası yer kayması, çığ
düşmesi, kaya düşmesi ve sel baskını için yasa yapı denetim kuruluşuna uyarı görevi yüklemiştir. Denetim kuruluşu yapı sahibini bu doğal yıkım riskleri konusunda
yazılı olarak uyarmakla yükümlüdür. Bu uyarıya karşın
yapı sahibi doğal yıkım risklerine karşı gereken önlemi
almaması durumunda doğan zararlardan denetim kuruluşu sorumlu değildir.
Yapı denetiminin denetim kurallarına uygun yapılmaması, kuruluşların hem ilgili yönetime karşı hem de yapı
sahibine karşı hukuksal sorumluluğunu doğurur. İlgili
yönetim ile yapı sahibinin kim yada neresi olduğu yasanın 1. maddesinin tanımlara ilişkin b ve c bendlerinde
gösterilmiştir. Üçüncü kişilerin denetim hizmetinden
kaynaklanan zararlarının da genel hükümler çerçevesinde denetim kuruluşundan istenebilmesi gerekir. Hukuksal sorumluluğun koşullarına ilişkin açıklamalar bir
başka yazımızın konusunu oluşturacaktır.
Yapı denetimi hakkındaki 4708 sayılı yasanın 9. maddesi ; “Bu Kanun hükümlerinin uygulanması sırasında, yapı
denetim kuruluşunun icraî veya ihmalî davranışla görevini
kötüye kullanan ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri, yapı müteahhidi, proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
Yapı denetim kuruluşunun ortak ve yöneticileri, mimar ve
mühendisleri ile laboratuvar görevlileri bu Kanun hükümleri çerçevesinde yapmaları gereken denetimi yapmadıkları hâlde yapmış gibi veya yapmalarına rağmen gerçeğe
aykırı olarak belge düzenlemeleri hâlinde Türk Ceza Kanununun resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine
göre cezalandırılır.” şeklindedir.
Yapı denetim kuruluşlarına ilişkin yasal uygulamanın
geçmişinin yeni olması ve denetimi yapılan yapılarla ilgili olarak doğal yıkım olaylarının ve buna bağlı hasarların
gerçekleşmemesi nedeniyle yapı hasarları ve sorumluların saptanması açısından uygulamanın sonuçları hakkında yorum yapmanın erken olduğu düşünülmektedir.
Kaynakça
1.
2.
Denetim kuruluşuna yüklenen bir başka uyarı görevi ise
2. maddede gösterilmiştir. Yasanın 2. maddesine göre
yapı denetim kuruluşu iş yerinde, işgüvenliği ve işçi
sağlığı konusunda gerekli önlemlerin alınması için yapı
müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğüne
bildirmekle yükümlü kılınmıştır (md.2/f ). İşveren söz
konusu işyerinde mevzuatın öngördüğü (Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2. maddesi, 3.
maddesi, 4. maddesi (“Her işveren, yapı işlerini, fenni yeterliği bulunan kişilerin, teknik gözetimi ve sorumluluğu
altında yürütecektir.”), 13. maddesi, 107. maddesi, 523.
maddesi, 529. maddesinde yazılı hükümler) önlemleri
almakla yükümlüdür.
3.
Yasada, yapı denetim kuruluşlarının yanı sıra denetçi
mimar ve mühendis, proje müellifi, laboratuar görevlileri gibi teknik elemanlarla birlikte teknik olmayan yapı
denetim kuruluşu yöneticisi, ortağı ve yapı müteahhidi
de yasanın uygulanmasından dolayı ortaya çıkan yapı
hasarından sorumlu tutulmuşlardır.
9.
10.
52 Kasım 2011 - 161
4.
5.
6.
7.
8.
11.
Türkiye’de 1980’den Sonra Kent Planlaması Hizmetlerinin
Özel Kesime Gördürülmesi Eğilimleri: Yapı Denetim Kuruluşları Örneği – Halil Yılmaz, Ankara, 2006
Recep Sanal, Türkiye’de Yönetsel Denetim ve Devlet Denetleme Kurulu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü
Yayını, Ankara 2002, s. 4
Erhan Karaesmen/Nalan Boyacı Yakut/Endam Güngör, Deprem ve Kurumsal Yapılanma, Türk Müteahhitler Birliği Yayını,
Yayın No:13, Ankara 2004, s. 56,
Oktay Ergünay, Tartışmalar, Yapı Denetimi, Tartışmalar, Türk
Belediyecilik Derneği Yayını, Ankara 1999, s. 26
Cemal Gökçe, “Yapı Denetimi ve Mustafa Ürgüplü”, İstanbul
Bülten, Sayı 71, İstanbul 2004, s. 8
Türkiye’de Afetlere Karşı Dayanıklılığı Sağlayacak Yeni Bir Yerleşme ve Yapılaşma Denetim Sistemi Önerisi, Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Ankara 1999, s.3-11
Serozan Rona, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Üçüncü Cilt,
4. bası, Filiz Kitabevi, İstanbul 2006, s. 201
Erten, Türk Hukukunda Yapıların Neden Oldukları Zararlardan
Dolayı Sorumluluk, age, s. 63
Yargıtay 15. HD.nin 18.04.1983 tarih 1983/438-964 sayılı karar
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 03.02.2005 tarih 2004/7039-746
sayılı kararı
Anayasa Mahkemesi’nin 03/11/2011 günlü E.2010/75,
K.2011/150 sayılı kararı (15/11/2011 gün ve 28113 sayılı resmi gazete)
Üyelerimizden
ERCİŞ DEPREMİ
Serhat ÖZVAN
İnşaat Mühendisi
AKUT İzmir Gönüllüsü
23 Ekim 2011 tarihinde Erciş ilçesi başta olmak üzere,
Van genelini etkileyen 7,2 büyüklüğündeki deprem,
toplam 166 binanın yıkılmasına neden oldu. Depremin
ardından gönüllüsü olduğum AKUT İzmir Birimi, diğer
sivil ve resmi ekipler ile birlikte, deprem bölgesinde zarar görmüş olan yapılar üzerinde gerçekleştirilen arama
ve kurtarma çalışmalarda görev aldı.
makamlık binası önüne kurulmuş olan AKUT kampına
ulaştığımızda görev alacağımız enkaz hakkında bilgilendirildik ve zaman kaybetmeden bize gösterilen çalışma bölgemize geçtik. 17 farklı şehirden gelmiş olan 192
AKUT gönüllüsü olarak, diğer arama kurtarma ekipleri
ve sağlık personeli ile birlikte günler süren çalışmanın
ardından, enkaz altında kalan afetzedeleri canlı olarak
çıkarmanın mutluğunu yaşadık.
Deprem bölgesine gidecek ekibimiz AKUT İzmir Merkezinde hazırlık
yaparken.
Enkaz üzerinde AKUT, Maden Arama Kurtarma ve UMKE ekipleri
birlikte koordineli şekilde çalıştı.
Deprem haberinin duyulmasının ardından, iletişim sorumlusu olan gönüllülerimiz, gerekli eğitim programlarını tamamlamış tüm üyelerimizi SMS ve e-mail göndererek bilgilendirdi. Arama kurtarma çalışmalarına katılacak gönüllülerin, her an yola çıkılacak şekilde hazırlanmaları istenildi. Kısa bir hazırlanma süresinin ardından,
yola çıkmaya hazır olan AKUT gönüllüleri olarak Ege
Üniversitesi Kampüsü’nde bulunan AKUT İzmir merkezinde bir araya geldik. Deprem bölgesine ulaşmış olan
AKUT birimlerinden gelecek olan net bilgileri beklerken,
diğer bir yandan arama kurtarma çalışmalarında kullanacağımız makine ve ekipmanımızı aracımıza yükledik.
Deprem bölgesine en yakın AKUT birimi olan Bingöl
Ekibinin, Erciş’e ulaşıp durumun ciddiyetini diğer birimlere iletmesinin ardından, arama kurtarma çalışmalarına
katılmak üzere AKUT İzmir birimi olarak yola çıkma kararı aldık. Yola çıkacak olan ekibe AKUT Seferihisar, AKUT
birimlerinden gelen gönüllülerimiz de katıldı.
Erciş’te yaşanan depremin ardından 4136 sivil ve resmi
arama kurtarma personeli uyumlu bir çalışma örneği
sergileyerek toplam 208 afetzedeyi enkaz altından canlı
çıkarmıştır. Rakamların da açıkça gösterdiği üzere, 1999
yılında yaşanan Gölcük ve Düzce depremlerinin ardından arama kurtarma konusuna verilen önem sayesinde,
Erciş depreminde ciddi bir başarı elde edilmiştir. Bütün
bu olumlu tablo yanında arama kurtarma çalışmalarının yapıldığı Erciş ilçe nüfusunun sadece 160 bin olduğu unutulmamalıdır. Nüfusları milyonlar ile ifade edilen
ve fay hatları üzerinde bulunan şehirlerimizde yaşanabilecek depremlerin ardından, çok daha fazla sayıda
eğitimli arama kurtarma personeline ve teknik malzemeye ihtiyaç duyulacağı bilinen bir gerçektir.
Depremlerde yaşanan can kayıplarını en aza indirge-
Öncü ekibimiz İzmir Valiliği tarafından arama kurtarma
ekipleri ve sağlık personellerinin transferi için kiralanan
özel uçak ile yola çıktı ve depremin yaşandığı gün içerisinde Van’a ulaştı. Ekibimizin geri kalan kısmı makine ve
ekipmanlarımızı yüklediğimiz aracımız ile 28 saat süren
kara yolculuğunun ardından Erciş’e ulaştı.
Erciş şehir merkezinde depremin ardından yaşanan tüm
olumsuzluklara rağmen, ülkemizin her köşesinden gelmiş olan sivil ve resmi arama kurtarma ekipleri, enkazlar
üzerinde uyum içerisinde çalışmaktaydılar. Erciş KayİMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 53
Üyelerimizden
Erciş Kaymakamlık binası önüne kurulan AKUT kampı
mek için, toplumumuza deprem anında nasıl davranılması gerektiğinin öğretilmesi gerekmektedir. Arama kurtarma çalışmaları sırasında girilen enkazlarda,
deprem anında bulabildiği büyük bir eşyanın yanına
uzanan ya da tesadüfen deprem anında yere düşerek
yatay pozisyon alan vatandaşların çoğunlukla yaralı
olarak kurtuldukları görülmüştür. Deprem anında dışarı kaçmak üzere koşturan vatandaşlar ise yıkılan katlar
arasında vücutlarının dik pozisyonuna uygun alan kalmaması nedeniyle ciddi fiziksel yaralanma yaşayarak
hayatlarını kaybetmişlerdir. AKUT birimleri talep olması
durumunda okullara, resmi kurumlara, özel şirketlere ve diğer sivil toplum oluşumlarına ücretsiz deprem
eğitimi vermektedir. İzmir AKUT birimi sadece 2011 yılı
içerisinde 20’nin üzerinde okulda deprem ve ilkyardım
dersi vererek öğrencilerin konu hakkında doğru bilgiler
ile eğitilmesine destek olmuştur.
Depremlerin ülkemizde yarattığı yıkıcı etkinin en büyük sebebi inşaat sektörünün hatalar ile dolu kontrolsüz işleyişidir. İnşaat sektörünün içinde bulunduğu
bu olumsuz durumdan çıkması için, çalışmalar gerekli
mesleki eğitimini almış teknik insanların kontrolüne verilmelidir. Nasıl ki bir ameliyata doktor ve hemşire dışında konu hakkında eğitim almamış kimse giremiyorsa,
inşaatlarda da teknik eğitimi olmayan hiçbir idareci ve
personelin çalışmasına izin verilmemelidir. Maalesef ülkemizde sermayesi olan her yatırımcı inşaat sektöründe
faaliyet gösterebilmektedir. Yasal işlemleri aşmak için
gerek inşaat firmaları, gerek yapı denetim firmaları yeni
mezun mühendislere verdikleri cüzi ücretler ile projelerin altına imza attırmaktadırlar. Yapılar mühendislerin
denetiminden uzak bir şekilde tamamlanıp halkın kullanımına açılmaktadır.
Erciş’te arama kurtarma çalışmaları için üzerinde çalıştığımız enkazlar, inşaat sektöründe karşılaşılabilecek
hemen hemen bütün hataları bir arada barındırmaktaydılar. Önceki depremlerde yaşanan yıkımlardan
ders alınarak yeniden düzenlenmiş yapı yönetmelikleri,
Türkiye’nin genelinde olduğu gibi Erciş’te de uygulanmamıştı. İnşaatlar denetimden uzak, müteahhitlerin
54 Kasım 2011 - 161
inisiyatifine kalmış şekilde inşa edilmişti. Son 10 yıl
içerisinde yapılmasına rağmen birçok bina depremin
ardından ayakta kalamamıştı.
Yıkılmış olan yapıların tamamının betonarme taşıyıcı
elemanları içerisinde, gerekli kesite sahip olmayan nervürsüz inşaat demiri kullanılmıştı. Birkaç basit çekiç darbesi ile düz inşaat demirlerini betondan ayırmak mümkündü. Yapılarda kullanılan donatılar çok ince olmaları
nedeniyle hidrolik kesicilere gerek kalmadan basit el
makasları ile kesilmekteydiler. Ayrıca eksik demir işçiliği nedeniyle donatıların bağlantılarında ciddi sorunlar
göze çarpmaktaydı. Betonarme için kullanılmış olan
dere malzemesi içinde çapı 10 cm’yi geçen taşlar bulunmaktaydı. Gerekli standartların altında kalan beton ile
hazırlanmış taşıyıcı elemanlar depreme karşı dayanım
gösteremeden parçalanmışlardı.
Erciş’te büyük yıkıma neden olan depremin ardından
bir kez daha yüzlerce insanımızı kaybettik, çok daha
fazla sayıda insanımız yaralandı. Binlerce vatandaşımız
zorlu kış mevsimine evsiz girmek zorunda kaldı. Yıkıma
neden olan her deprem sonrasında halkımızın bu denli
zarar görmesinin önüne geçmek için öncelikle ülkemizde gerçekçi bir yapı denetim sistemi oturtmamız gerekmektedir. Toplumun her kesimine ulaşarak vereceğimiz
deprem ve ilkyardım dersleri ile halkımızın deprem
anında ve sonrasında nasıl davranmaları gerektiği öğretilmelidir. Eğitimli arama kurtarma personelinin sayısı
arttırılarak büyük şehirlerimizde gerçekleşmesi beklenen depremler için yeterli sayıda müdahale ekipleri
hazır hale getirilmelidir.
Üyelerimizden
3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ
Özgün UTKU
İnşaat Mühendisi
Makbule Utku Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü
Evli bir çift bir gün bebek bekledikleri haberini alır ve
heyecan, mutluluk dolu 9 aylık süreç başlar. Bebek, katılımıyla birlikte ailenin en sevileni oluvermiştir. Sonra
2 yaşına gelir konuşmaz, 3, 4 derken anne-baba içten
içe kuşkular yaşasa da büyükler onları ‘Senin amcan da
geç konuşmuştu.’, ‘Büyük teyzen 6 yaşında anne demiş’
gibi sözlerle teselli eder. Ve en sevdiğimiz, gözümüzden
sakındığımızı bir sabah önlüğünü giydirerek ilk defa
okuluna götürürüz. O ne kalp çarpıntısıdır… Hemen ilk
iki ayın içinde sınıf öğretmeni, rehberlik öğretmeniyle
birlikte anne babayı okula veli görüşmesine çağırır. Okul
yolunda ‘Acaba çocuğum harika bir resim mi yaptı? Müzikte sıra dışı bir yeteneği mi var?’ diye hayaller kurulur.
Kendinizi ‘Çocuğunuzda zihinsel yönden yetersizlik var,
lütfen evinize en yakın RAM’a başvurun. Bizi çocuğun
eğitimi için yönlendirsin.’ diyen iki öğretmenin karşısında buluverirsiniz. Artık siz de bir engelli ailesisinizdir.
Otobüse bindiğinizde çevredekilerin fısıltıyla çocuğunuzla ilgili konuştuğunu duyarsınız. Anneler çocuğunuzun kendi çocuklarının yanına oturmasını istemez,
onlara dokunmasına bile soğuk bakarlar. Komşunuza gitseniz hep diken üstündesinizdir. Çocuğunuzun
sosyalleşmesi çok geri olduğundan sevgisini yaşıtına
gösteremez; onu ısırabilir, hiç beklenmeyen bir anda
ona vurabilir ya da başka öngörülemeyecek davranışlar gösterip onu korkutabilir. Bu nedenle komşular size
gelip gitmeyi kesecekler sizi daha az evlerinde görmek
isteyeceklerdir. Çocuğunuz zorunlu olan ilköğretime devam ederken; kısa zamanda sınıftaki diğer öğrencilerin
annelerinden onun kendi çocuklarının yanında oturtulmaması için istekler gelecek, hatta kaydının başka sınıfa/okula alınması için imzalar toplanacaktır.
Toplumun engelliyi çeşitli nedenlerle dışlaması çocuğun hayatı boyunca sürer.
1992 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, 3 Aralık gününü “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan etti.
Bu kararın ardından BM İnsan Hakları Komisyonu 5 Mart
1993 tarihli ve 1993/29 sayılı bildirisi ile üye ülkelerce 3
Aralık gününün “engellilerin topluma kazandırılması ve
insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması” amacıyla tanınmasını istedi. Ve o günden beri, 3 Aralık “engelliler günü” olarak bilinmektedir. WHO’ ya göre dünya
nüfusunda 500 milyon engelli yaşıyor.
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2002 yılı Türkiye Özürlüler
Araştırması verilerine göre; Türkiye nüfusunun %12.29’u
engelli bireylerden oluşmaktadır. Ege’de yaşayan engelli oranı toplam nüfusun %11.86’sıdır. Türkiye İstatistik
Kurumu 2010 nüfus sayımı verilerine göre İzmir’imizin
nüfusu 3.948.848 kişidir. Buna göre İzmir’de yaşayan engelli sayısını 468.333 kişi olarak kabul edebiliriz. (Devlet
İstatistik Enstitüsü 2002 yılından beri engellilerle ilgili
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
veri toplamamıştır. Güncel olarak Ekim-Kasım-Aralık
2011 tarihlerinde veri toplama çalışması yapacağını duyurmuştur.)
Engelliliğin nedenleri;
• Doğum öncesi nedenler;
1.
2.
3.
Akraba evliliği.
Parasızlık nedeniyle hamileliğin takip edilememesi,
gerekli testlerin yaptırılamaması ve hamilelik aşamasında engelliliğin fark edilip gebeliğin sonlandırılmaması.
Hamile annenin dengeli ve yeterli beslenememesi.
• Doğum sonrası nedenler;
1.
2.
Sağlıklı bir hamilelik sürecinden sonra ehil ellerde
yaptırılamayan doğumlarda bebeğin sadece birkaç
saniye oksijensiz kalması da beynin oksijensiz kalması demek olduğundan, mutlak engellilik durumuyla karşılaşılması.
İlk üç yaşta geçirilen ateşli hastalıklara zamanında
müdahale edilememesi sonucu beyin hücrelerinin
zedelenmesi…
Bu sayılanların tümü eğitimsizliğin ve yoksulluğun sonuçlarıdır.
( DİE Türkiye Özürlüler Araştırması 2002 verilerine göre:
Engelli birey ailelerinde akraba evliliği yapan: %15, annelerden doğum öncesi düzensiz bakım alan ya da hiç
bakım almayan oranı: %69, doğum sırasında doktor ve
hemşireden yardım almayan:%54, doğumunu hastane
ve diğer sağlık kurumları dışında gerçekleştiren: %38’dir.
Aynı verilere göre engelli birey hane halkı kadınların
2002 yılı Türkiye nüfusuna oranı; okuma yazma bilmeyen: %9, okuma yazma bilen: % 41, bir okul bitirmeyen:
% 10, ilkokul mezunu:% 10, ilköğretim mezunu % 2, ortaokul veya dengi meslek okulu mezunu: % 2, lise veya
dengi meslek okulu mezunu: % 5.5, yüksek okul mezunu : % 2, bilinmeyen % 18.5’dir. )
Engelli Bireyin Eğitimi:
Ağır ve çok ağır özürlü bireyler aşağıdaki eğitim sisteminin hiçbir kademesine dahil edilmemektedirler. Ağır ya
da çok ağır özürlü çocuk zorunlu eğitim yaşı olan 6-13
yaş arasında ikametine en yakın ilköğretim okuluna
kayıt yaptırmaktadır. Bu durumdaki öğrenciler ilköğretimlerin e-kayıt ekranlarında görünmekte, ancak okula
kabul edilmemektedir. 13 yaşını doldurunca da bir gün
bile devam etmediği ilköğretimden diploma alarak mezun olmaktadır.
i)
Özel alt sınıf:
Orta düzey zihinsel gerilik, Otistik ve İşitme engelli bireyler için özel alt sınıf uygulaması yapılmaktadır. ZorunKasım 2011 - 161 55
Üyelerimizden
lu eğitim yaşında olup bu tanılardan birini almış öğrencilerin eğitimi azaltılmış sınıf mevcudu ve alan öğretmeniyle gerçekleştirilmektedir.
ii)
Kaynaştırma sınıfı:
*Zihinsel engelli, Otistik çocuklar: Kaynaştırma sınıfı
uygulaması mevzuata eklenirken bir engelli çocuk için
sınıf mevcudunun 5 kişi azaltılması önerilmişti, ancak
derslik sayısının yetersizliğinden dolayı sınıf mevcudu
azaltılması yapılamıyor. İlköğretim sınıfına kayıt olan
engelli çocuk bir öğretmenin sınıfına dahil oluyor. Öğretmen zaten kalabalık olan sınıf mevcudunun içinde,
bir de nasıl eğitim vereceğini tam olarak bilemediği 1-2
öğrenci ile kalıyor. Engelli çocuğun eğitimi tamamen bireyselleştirilmiş planlarla yapıldığı için adeta evrakların
içinde kayboluyor.
* Bedensel engelli çocuklar: Fiziki şartları uygun olmayan okulda kaynaştırma eğitimine başlayan engelli çocuk kendini koruyamadığı için, merdivende-bahçede
sıkışıp düşebilmektedir. Bir çok bedensel engelli çocuğun, zorunlu eğitim çağında olmasından dolayı, rampa
ve asansörü olmayan, engelli tuvaleti bulunmayan okullara devamı istenmektedir. Fiilen uygulanması mümkün
olmayan şeyler için uygulansın diye yasa, yönetmelik,
yönerge yayınlamanın pratikte uygulayıcılara hiçbir yararı yoktur.
iii)
Mesleki eğitim
KARE BULMACA ÇÖZÜMÜ
Zihinsel
Engellilerin
Mesleki Eğitiminin Bugünkü DuruSUDOKU
ÇÖZÜMLERİ
mu:
i) Meslek Liseleri: Engelliler ilköğretimden sonra okuma1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 ya devam etmek istemeleri durumunda meslek liseleri1
M E T R D O T E L ARE BULMACA
ÇÖZÜMÜ
ne yönlendirilmektedirler.
SUDOKU ÇÖZÜMLERİ
2 A 1
M A L İ K A N E 0 A 2
E Z S E R A Z E N Z A 3 Aralık
A Engelliler
V A T Günü.
A RToplumun
Bugün tüm dünyada
3
R dikkatini
A K O çekebilmek
R R veEdaha
duengelliler L konusunda
3 4 5 6 7 8 9 10 yarlı olmalarını
4 İ S sağlamak
A L için
L çeşitli
O etkinliklerle
G S kutlaT R düzenleniyor.
D O T E L malar
5 K E A S İ T A N E A A V var
A oluşu
T A R Özürlü
insana
6 bireyin
A R A R birA toplumun
T L E verdiği
S deR A ölçütünü
K O ortaya
R koyar.
R EÇünkü
insan kol, göz, kulak
ğerin
7 N A BİR
Z CANDIR
A R VE CANDA
F E ÖZÜR
C İ YOKTUR.
değildir.
A L İNSAN
L O G S 8
Z A merhaba
İ T İ dediği
R A zaman,
F aslınBir toplumE özürlüye
insan
A S İ CANT demektedir.
A N E da merhaba
9 E M İ E L İ T A R A T L E S Bir toplum
verdiği
değer
10 A cana
N değer
İ M İ Z oranda
M insana
İ N
verZ A R Özürlü
F ve E C İ insan
arasındaki ilişki, insan
mektedir.
özürsüz
A bir
İ ilişkidir.
T İ İnsanın
R A yaşamının
F insana
anlamı, kendi yaşamını
aştığı
yerde
başlar.
Yaşamını
anlamlı
bulan insan
M İ E L İ T yaşamaktan
zevk
alır,
coşkusu
vardır,
yaratıcı
ve üretici
İ M İ SUDOKU
Z M ( kolay
İ N ) olur.
3 Engelliler
5 7 2 Günü
6 8 Kutlu
9 4Olsun…”
1
“3 Aralık Dünya
Kaynakça: 1 9 2 5 4 7 3 6 8
SUDOKU ( kolay ) 4 6 8 1 3 9 2 5 7
1. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2002 yılı Türkiye Özür7 1 6 3 8 4 5 9 2
lüler Araştırması.
3 5 7 2 6 82 94 49 17 5 1 6 8 3
Cüceloğlu, Psikolog, Özel Eğitim Uz1 92. 2 Prof.
5 4Dr. 7Doğan
8 33 65 89 2 6 7 1 4
Okumamıza Engel Yok”
4 6 8 manı
1 3Sezgin
95 22Kartal;
54 76“Birlikte
1 3 8El Kitabı
7 9
Kaynaştırma Projesi Öğretmen
7 1 6 3 8 49 58 93 24 7 5 1 2 6
2 4 9 7 5 16 67 81 38 9 2 4 3 5
8 3 5 9 2 6 7 1 4
5 2 4 6 1 3 8 7 9
56 Kasım 2011 - 161
9 8 3 4 7 5 1 2 6
6 7 1 8 9 2 4 3 5
KARE KARE
BULMACA
ÇÖZÜMÜ
BULMACA
ÇÖZÜMÜ
SUDOKU
ÇÖZÜMLERİ
SUDOKU
ÇÖZÜMLERİ
KARE BULMACA ÇÖZÜMÜ
9 10
1 2 1 3 2 4 3 5 4 6 5 7 6 87 98 10
1 M 1 E M T E R T D R O D T O E T L E L 2
3
4
5
6
7
8
9
10
A 2 Z A A Z A A V A A V T A A T RA 3 L R A K O R R L R A K O R R E
4 İ S A L L O G İ 5 S A L L O G S
K E A S İ T A N K 6 E A R A A S R İ A T T A N L EE A 7R N A A R Z A A T R L F E E SC N 8A E Z Z A A R İ F T E İ C R İ A E 9 Z A E M İ İ T İ E R L A İ FT 10E A M N İ İ M E İ L Z İ M T İ A N İ M İ Z M İ N R
E
S
E
S
İ F
N
SUDOKUÇÖZÜMLERİ
( kolay )
SUDOKU
SUDOKU3 ( 5kolay
7 2) 6 8 9 4 1
1 9 2 5 4 7 3 6 8
3 5 47 62 86 18 39 9 4 2 1 5 7
1 9 72 15 64 37 83 4 6 5 8 9 2
KOLAY
4 6 28 41 93 79 52 1 5 6 7 8 3
SUDOKU ( orta )
94 25 6 9 7 2 1 4
7 1 86 33 58
2 4 59 297 485
9 8 3
8 3 5 59 62
641
47
6
6
7
1
8
SUDOKU5 ( orta
)
2 4 26 11 33
9 8 3 34 77 95
9 8 4 2 1 78 52 36
5 6 76 97 81 318 249 452
2 1 3 4 5 6 7 8
7 3 1
3 7 9 1 4 84 65 52
8 2 6 7 9 56 39 18
1 4 5 6 3 2 8 9
7 3 1 8 2 4 9 6
4 5 2 3 6 9 1 7
6 9 8 5 7 1 4 2
SUDOKU
126 318 873 75
79 58 13 22
7 1 4
94 25 46 37
8 7
42
9
3
11
67
164
9
8
23
45
7
9
93 6
64 1
58 9
86 6 5 2
5 3 1 4
5
3 2 8 9 7
2 4 9 6 5
6 ORTA
9 1 7 8
7 1 4 2 3
5
8
3
( zor )
7 6 5 9 1 8 2 3 4
3 8 9 2 4 6 7 1 5
SUDOKU ( zor ) 4 1 2 3 7 5 6 8 9
2 9
7 6 ZOR
5 9 1 85 23
3 8 9 2 4 68 74
4 1 2 3 7 5 6
6 5
2 9 6 1 8 71 57
5 3 7 4 9 29 12
8 4 1 5 6 3 9
6
37
11
8
3
48
64
2
1
44
55
9
7
36
88
7
6 5 3 7 2 4 8 9 1
1 7 8 6 3 9 4 5 2
9 2 4 8 5 1 3 7 6
8 7 5 4 3
9 2 1 6 8
6 3 9 2 7
2 4 8 9 1
3 9 4 5 2
5 1 3 7 6
Üyelerimizden
KALDIRIMLARIMI İSTİYORUM
Ayşe BAYSAL
İnşaat Mühendisi
İzmir Gönüllü Engelliler Grup Sözcüsü
Sadece yayaların kullanımında olması gereken, kaldırımlarımız; lokanta önlerinde masa-sandalye, dükkân
önlerinde satış ürünleri, kurumların kaldırımlara tesis
ettikleri ( telefon, elektrik v.s) yapılar, ağaçlar, bisiklet ve
motor gibi küçük binek araçları v.s, nedenlerle, işgal altındadır.
Kaldırımların işgal edilmiş olması, engelli vatandaşların evlerinden dışarı çıkmalarını zorlaştırıyor/
imkânsızlaştırıyor.
Engelli kişiler, engelsiz olan bir kişinin çıktığı gibi ayakkabılarını giyip çıkıvermiyor sokağa..
Engelli kişi evden çıkmak isterse, eğer otomobil otobüs
gibi motorlu bir araca ihtiyacı yoksa, eğer kendi aracı –
tekerlekli sandalyesi- ile gidebilecekse..
Önce düşünüyor..
Hangi güzergâhtan gitmeliyim diye.
Gideceği yere en yakın güzergâhı seçmeyi, düşünmüyor!
Hangi güzergahın kaldırımlarında masa-sandalye,
ıvır-zıvır şeyler yoktur..
Hangi kaldırım rampası çıkılabilir / inilebilir..
Hangi kaldırım genişliği tekerlekli sandalyesinin
geçişine uygun..
Hangi kaldırım rampasının giriş-çıkışına araçlar
park etmemiştir, rampalar kullanılabilir..
Hangi? Hangi? Diye, düşünüyor.
Engelli vatandaş, sadece tekerlekli sandalyesinde, kaldırımlardan, gideceği yere kadar gidebilmeyi istiyor.
Eğer; kaldırımlar işgal altındaysa- kullanılamıyorsa, zorunlu olarak, seçeneklerini gözden geçiriyor.
1. Seçenek, kaldırımlarının kullanılabildiği uzun da
olsa başka bir bir güzergâh kullanmak!
2. Seçenek, caddeyi, yani araç yolunu, kullanmak!
3. Seçenek, evden dışarı çıkmamak!
Sonuç olarak;
İzmir’de yaşayan engelli vatandaşlar, kaldırımları kullanamıyor olmanın eksikliği ile çoğu zaman,
Alış-verişe gidemiyor,
Gezmeye gidemiyor,
Sinemaya gidemiyor,
vs, vs, vs...
Evinden çıkamıyor..
Amaçları, engellilerin hak ve taleplerinin savunucusu,
aynı zamanda takipçisi olmak, üzere kurulan:
1.
Ortopedik Özürlüler Rehabilitasyon Spor DerneğiKarşıyaka,
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
Engel-siz yaşam Derneği- Gaziemir,
Çağdaş Özürlüler Yaşam Derneği-Bornova,
Karşıyaka Eng Spor Dern-Karşıyaka,
Multiple Skleroz (MS) Derneği- Narlıdere,
Bedensel Eng Yeni Oluşum Derneği- Yenişehir,
Çağdaş Görmeyenler Derneği,
Sağır Dilsizler Koruma Dern –Hatay,
Karşıyaka İşitme Engelliler Dayanışma DerneğiKarşıyaka
Dernek üyelerinin de desteği ile İzmir Gönüllü Engelliler Grubu olarak; ilki 29 Haziran 2011 de, ikinci de 7
Ekim 2011 de olmak üzere, Kentimizde kaldırım işgallerini protesto etmek amacıyla; ‘’ Kaldırımlarımı istiyorum’’ başlığında, yürüme eylemi başlatılmıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun işgal başlıklı 38.
maddesinde; meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip-geçtiği kaldırımların işgal edilmesi, buralarda mal
satışı yapılması yasaklanmıştır. Belediye zabıta görevlileri tarafından, kaldırımların işgallerden kurtarılmaları
gerekmektedir.
Bu yasanın yürürlükte olmasına karşın, Kentimizin kaldırımları işgal altındadır. Bu nedenle de, özellikle görme
ve yürüme engeli olan vatandaşların, erişebilirlik hakları ellerinden alınmış durumdadır.
Kaldırımlar işgal altında iken, engelli vatandaşlarımız dışarı çıkamıyor- evlerinde hapsoluyor.
Kullanım hakkı, yaya vatandaşın / engelli vatandaşın
olan kaldırımlar, işgalden kurtulup engelsiz oluncaya
kadar, İzmir Gönüllü Engelliler Grubu olarak, eylemlere
devam edilecektir..
Kasım 2011 - 161 57
genç-İMO
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 1. SINIF ÖĞRENCİLERİYLE
TANIŞMA TOPLANTILARI VE
“MESLEĞİMİZ VE İMO SEMİNERİ” İLE BULUŞTUK
İnşaat Mühendisliği Bölümü bulunan İzmir Yüksek
Teknoloji Enstitüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Celal Bayar Üniversitesinde 1. sınıflara yönelik tanışma toplantıları düzenleyerek TMMOB, İMO ve
genç-İMO çalışmaları hakkında bilgilendirme yaptık.
Toplantılarda genç-İMO üyelerimiz, öğrenci üyelerimize yönelik yapılan etkinliklerle ilgili sunumlarını
yaptıktan sonra Şube Yönetim kurulu Üyelerimiz ve
Şube Çalışanlarımız tarafından Şubemizin mesleğimizle ilgili çalışmaların yanında, Şubemizin gençlere
bakışı ve örgütlü bir toplum yaratma konularındaki
çalışmalarımızı aktardık.
Tanışma toplantılarında Odamızın öğrencilere olan
bakışını anlatma fırsatını bize sağlayan Dokuz Eylül
Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU ve Öğr.
Gör. Cem Polat ÇETİNKAYA’ya İYTE İnşaat Mühendisliği öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Cemalettin DÖNMEZ,
Yard. Doç. Dr. O. Özgür EĞİLMEZ, Arş. Gör. Güneş KARAKAYA ve İnş. Müh. Yavuz ŞAHİN’e Ege Üniversitesi
Öğr. Görevlisi Yard. Doç. Dr. İsmail ÇİL‘ e ve Celal Bayar
Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yapı Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Celal KOZANOĞLU ve Arş. Gör. Soner
ŞEKER’ e teşekkürlerimizi sunarız.
DEÜ Örgün ve İkinci Öğretim Tanışma Toplantısı
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Tanışma Toplantısı
58 Kasım 2011 - 161
genç-İMO
Ege Üniversitesi Tanışma Toplantısı
Tanışma toplantılarının ardından 15 Ekim 2011 Cumartesi günü Şubemizde “Mesleğimiz ve İMO” semineri yapılmıştır. Seminerde katılımcılara İMO’nun 50.
Yılı için hazırlanan Oda tarihimizi anlatan belgesel
gösterilmiş, ardından Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ tarafından Oda çalışmalarımız anlatılmış, İnş. Müh.
Gürkan ERDOĞAN tarafından ise gençlere dair yapılan çalışmalar aktarılarak bu toplantılarla odamızın
geleceğini oluşturacak öğrencilerin sorunlarının mesleğimizin sorunlarından bağımsız olmadığı bilinciyle,
öncelikle kendi sorunlarını bilen, sorunlarına çözüm
yolları arayan, örgütsel bütünlüğü içerisinde Odasına
sahip çıkan ve Oda çalışmaları içinde yer alan gençler
olarak yetişmelerine katkı koymaya çalıştık.
Celal Bayar Üniversitesi Örgün ve İkinci Öğretim
Tanışma Toplantısı
Mesleğimiz ve İMO Semineri
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 59
genç-İMO
3. genç-İMO Yaz Eğitim Kampı
05.09.2011-13.10.2011
Geleceğin Mühendisleri İnşaat Mühendisi bölümü
öğrencilerinin, bilimsel ve mesleki açıdan niteliklerini
yükseltmek, mesleki hak ve sorumlulukları konusunda
bilinçli bireyler olarak yetişmelerine katkı sunmak, meslek örgütümüzün ilkeleri konusunda bilgi kazanmalarını
sağlayarak örgütlülüğümüzü güçlendirmek için düzenlediğimiz genç-İMO Yaz eğitim kampımızın 3.’sünü bu yıl
Manavgat’ta 5-13 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirdik.
Yerel ve ulusal basının yakın ilgisiyle karşılanan yaz
eğitim kampımız ülkenin dört bir yanındaki üniversitelerden gelen 140 genç-İMO üyesine ev sahipliği yaptı.
“Onarım Güçlendirme”, “Su Politikaları ve HES’ler” “İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği”“Ulaşım Politikaları” “Kentsel
Dönüşüm” “TMMOB ve Oda Politikaları” seminerlerinin
yanı sıra “Halk Oyunları”, “Eşli Danslar”, “Yaratıcılık ve
Beden Dili”,“Felsefe”, “Heykel”, “Sinema”, “Fotoğraf”, “Tiyatro” atölyeleri genç mühendis adaylarının bedensel
ve zihinsel yaratıcılıklarının gelişmesine katkıda bulundu. Dalış atölyesi bünyesinde ilgilenenlerin su altı dalışı
gerçekleştirdiği kampta, kamp haberlerinin yer aldığı ve
öğrencilerin kendilerini ifade ettikleri bir diğer araç olan
Kamp Gazetesi “BET10” da 2 günde bir okuyucularıyla
buluştu.
genç-İMO üyeleri; tekne turu ve Side gezisi ile Manavgat
ve çevresini tanıma fırsatı bulurken teknik gezi kapsamında Keban ve Altıntaş Barajlarından sonra Türkiye’nin
en yüksek üçüncü barajı olan Oymapınar Barajını ziyaret
ederek baraja ilişkin bilgi aldılar. Yine teknik gezi bünyesinde depolamasız HES kurulması planlanan Gençler
Köyü ziyaret edildi. İMO yönetimi ve genç-İMO konsey
üyeleri, çevresel ve sosyolojik sonuçları hesaba katılmaksızın kurulmak istenen depolamasız HES’lere karşı
mücadele yürüten köylüleri desteklediğini belirtirken,
bu anlamda gerek Gençler köyü, gerekse Türkiye’deki
diğer köyler ile dayanışma içerisinde olunduğunu kaydetti.
Kamp boyunca çalışma yürüten atölyelerin gösterilerine yer verilen 3. genç-İMO yaz eğitim kampı kapanış gecesinde, tiyatro atölyesi bir oyun sergiledi. Halk dansları
ve eşli danslar atölyelerinin dans gösterilerinin ardından, fotoğraf atölyesinin kamp boyunca çektiği kareler
ve felsefe atölyesinin hazırladığı video da izleyicilerle
buluştu. Aynı zamanda 12 Eylül askeri darbesinin yıldönümü olan kapanış gecesinde öğrencilerin kendilerinin
çektiği 12 Eylül konulu film gösterimi gerçekleştirilirken,
kamp gazetesi BET10’un 12 Eylül manşetli son sayısı da
katılımcılara dağıtıldı. İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp’in tüm emeği geçenlere teşekkür ettiği konuşmasının ardından kapanış gecesi sona erdi.
İMO ve genç-İMO HES KARŞITI KÖYLÜLERLE
OMUZ OMUZA!
Gezi kapsamında öncelikle depolamalı HES olan “Oymapınar” barajı ziyaret edilerek öğrenciler barajla ilgili ayrıntılı bilgi aldı. 1983 yılında inşaatı tamamlanan, Maksimum su yüzeyi kotu 185 m. minimum su yüzeyi kotu 35
m olan, çevreye uygun beton malzemesinin kullanıldığı
barajın doğal yaşama zarar vermeksizin enerji üretimi
konusunda önemli bir örnek olduğu ifade edildi.
Oymapınar barajı ziyaretinin ardından Manavgat ilçesine bağlı Gençler köyünü ziyaret eden genç-İMO üyeleri,
kamp süresi boyunca birçok boyutuyla ele alınan HES
gerçeğini yerinde gözlemleme olanağını buldu. Başta
köy muhtarı Hüseyin Kızılkaya olmak üzere köy sakinlerinin yakın ilgisiyle karşılaşan İMO Yönetim Kurulu
Üyeleri ve 140 mühendis adayı, köylülerle birlikte öğle
yemeği yedi. Köylülerin kendi emekleriyle ürettikleri
üzüm ve incir ikramlarının ardında, köy muhtarının HES
mücadelesini anlattığı konuşması ile İMO üyeleri HES’in
yöre halkının yaşamını ve çevre dokusunu nasıl tehdit
ettiği konusunda bilgi aldı.
Köy muhtarı yörenin üzümlerinin yetiştiği bağların ve
60 Kasım 2011 - 161
köy sakinlerinin arazilerinin şirket tarafından satın alınmak istendiğini, ancak köylerinin satılık olmadığını kaydetti. Atalarının yaşadığı evlerinden sürülmek istenen
Gençler köyü sakinleri “başkasının 10 dönüm yerinden
benim 1 dönümüm daha hayırlıdır” diyerek, köylerini
terk etmeyeceklerini belirttiler. genç-İMO üyeleri muhtarın konuşması sırasında “Dereler özgürdür, Özgür akacak”, “Mühendisiz Mimarız Halkın Yanındayız”, “Gençler
köyü yalnız değildir” sloganları atarak köy halkı ile dayanışma sergilediler.
genç-İMO
Kızılkaya’nın konuşmasının ardından söz alan İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp Bir doğa katliamı olan
Gençler köyü depolamasız HES projesinin tamamen sermayenin çıkarına olduğunu, yöre halkına ve doğaya yönelik bu saldırının karşısında, Gençler köyü halkının yanında olduklarını belirtti. Konuşmasında, Depolamasız
HES’lerin bilimsel çevresel ve sosyolojik kriterlerin hiçe
sayılarak yapılmaya çalışılmasını eleştiren Serdar Harp,
asıl amacın suyun yatağının değiştirilerek doğal kaynakların alınır satılır hale getirilmesi olduğunu belirtti. Serdar Harp’in konuşmasının ardından söz alan genç-İMO
komisyon Başkanı Anıl Asil İnşaat mühendisi öğrenci
örgütünün Gençler köyünü kardeş köy ilan ettiğini, geleceğin mühendislerinin doğal kaynakların metalaştırılması karşısında halkın yanında olduğunu kaydetti.
Bunun ardından köy sakini emekli öğretmen Şükrü Kuzulu yazmış olduğu şiiri genç-İMO üyeleri ve köylülerle
paylaştı:
İzmir Yapı Fuarı İMO Stant
Çalışması
13.10.2011-16.10.2011
13-16 Ekim 2001 tarihleri arasında Yapı Fuarı İzmir
2011’de açtığımız stantta Şubemiz tarafından yapılan
tanıtım çalışmalarına genç-İMO olarak destek verdik.
Yapı Fuarı İzmir 2011 Stant çalışmamızda yer alan öğrenci üyelerimize yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür
ederiz.
Şu gençlerin bağları
Geçilmiyor yolları
Altın olmuş her yanı
Satılıyor Dağları
Dübeş attım yek geldi
Taşeronlar çok geldi
Veremeyiz dedikçe
Sırtımıza cop geldi
Vermişler Ankara’dan
Hiç bizlere sormadan
Defolup gidin buradan
Kafanızı Kırmadan
Sahipsiz mi sandınız
Buraları aldınız
Bir taşını vermeyiz
İşte şimdi yandınız
Kimse heveslenmesin
Buralara gelmesin
Bir taşını vermeyiz
Kararlarımız kesin
Bunu söyler Kuzulu
Hem Kar yapar hem dolu
Güvenmeyiz biz size
Kaypaktır insanoğlu.
genç-İMO Münazara
Topluluğu Toplantıları
01-06 Ekim 2011 tarihlerinde münazara tanıtım toplantıları yapıldı. 15 genç-İMO üyesinin katıldığı toplantılarda eğitmenlik yapan Yeliz TAŞ ve Sena YAZIBAĞLI’ ya teşekkür ederiz.
Kuzulu’nun dizelerinin ardından köylülerle birlikte depolamasız HES’in yapılması planlanan bölgeye bir yürüyüş gerçekleştirildi. “HES yapma boşuna Yıkarız Başına”,
“Kurtuluş Yok Tek başına Ya hep beraber Ya hiçbirimiz”
sloganları eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüş HES’in yapılması planlanan vadiye bakan noktada son buldu.
İMO’nun köylülere Türkiye’deki HES mücadeleleri ile
ilgili belgesel film “Sudaki Suretleri” hediye etmesinin
ardından yeniden görüşmek ve dayanışma faaliyetini
sürdürme kararı alınarak köyden ayrılındı.
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 61
Kültür ve Sanat
İnş. Müh. Alim ŞADAN
Zeminlerin Geoteknik ve Jeofizik
Analizi (İnşaatların Tasarımı
Sürecinde)
Yrd. Doç. Dr. Ferhat Özcep
Nobel Kitap
Zemin, deprem ve inşaatlar (statik ve dinamik yükler)
ilişkisi, etkileşimli bir ilişkidir. Bir taraftan, deprem dalgaları ve inşaatlar; zeminlerin mukavemet özelliklerini değiştirirken (örneğin taşıma gücü azalması, şev yenilmeleri, oturmalar vb.), diğer yandan da zeminler deprem
dalgalarının genlik ve frekans özelliklerini değiştirerek
(büyütme) inşaatlara hasar yapabilecek etki yaratabilmektedirler. ‘Zeminler’, yerkürenin en genç ve en küçük
bir birimi olmasına karşın, kentlerimiz ve inşaatlarımızla
olan ilişkisi ile yaşamımıza etkileri açısından bakıldığında büyük bir öneme sahiptir.
Kent planlaması; nüfus artışının bir sonucu olarak genişleyen kentsel alanlarda önemli bir çalışma olarak öne
çıkmaktadır. Toplumun genel refahı ve yaşam kalitesinin
gelişebilmesi için, ister makro düzeyde isterse mikro dü-
zeyde olsun insan yerleşimleri ile yerkürenin bileşenleri/
dinamiği arasında dengenin sağlanabilmesi zorunludur.
Gerek geniş ölçekte kent planlaması uygulamaları kapsamında ve gerekse küçük ölçekte yapı mühendisliği
bağlamında yapılacak ‘zemin incelemeleri’, bu dengenin
kurulmasında önemli aşamalardan biridir.
Bu yöndeki bütün çalışmalar, çeşitli insan gereksinimlerini doğal çevre ile uyum içinde optimize ederek multidisipliner karakterde olmak zorundadır. Bu eserin, eşit
değerde iki temel hedef kitlesi vardır: Birincisi geotekniğe ilgi duyan jeofizik mühendisleri, ikincisi ise jeofiziğe
ilgi duyan inşaat (geoteknik) mühendisleri. Her iki alanda çalışan mühendislerin ‘yetki ve sorumlulukları’nın sınırlarını bildikleri takdirde, ‘bilgilerinin’ ufuklarını genişletmelerinde sonsuz yararlar vardır.
Kitap 3 bölüm ve eklerinden oluşmaktadır.
01-Giriş,tarihsel gelişim ve temel bilgiler
02-Zeminler üzerinde geoteknik ve jeoteknik analizler
03-Mühendislik alanında zemin problemleri ve çözümleri
Yığma Yapı Mühendisliğinin
Gelişim Tarihi / Depreme Dayanıklı
Yapı Tasarımı
Ali BAYRAKTAR
Beta Yayın Dağıtım A.Ş.
- Yapı mühendisliğinin bilimleri
- Tarihi yapılarda kullanılan malzeme
- Yapı temellerinin gelişim tarihi
- Tarihi yapılarda duvar teknik ve mühendisliğin gelişimi
- Temel yapı strüktürü
- Yapılarda taşıyıcı
sistem strüktürünün gelişimi
- Yığma yapı
mühendisliğinin
tarihsel gelişimi
- Yapı mühendisliği bilmine olan
katkılar ve ekler
kitap 12 bölümden
oluşmaktadır .
62 Kasım 2011 - 161
Kültür ve Sanat
İnş. Müh. Tuğrul BAŞTAN
MÜJDENİN BÖYLESİ
Moiz ve Aron adlı iki tüccar arkadaş, piyasayı
araştırmışlar ve o sene haki renkte kumaşın
moda olacağını öğrenirler. Bu nedenle bütün
varlıklarını paraya çevirip piyasadaki bütün
haki renkli kumaşları satın alırlar. Depolarını bu
renkteki kumaşlarla doldururlar. Ancak aradan
bir müddet geçmesine rağmen hiç kimse bu kumaşlara talip olmaz.
İki kafadar artık iflasın eşiğine gelmiş dertli
dertli otururlarken artık bıçağın kemiğe dayandığı bir gün kapı çalınır ve içeriye bir albay
girer:
“Sizde” der, “Haki renkte kumaş var mı?”
Kulaklarına inanamazlar.
Hemen atılırlar: “Evet albayım var, gösterelim.” Albay, dikkatle kumaşları inceler ve “Çok
beğendim” der, “Bu sene askerlere iki yüz bin,
subaylara elli bin adet haki renkte elbise yaptıracağız”,
“Ancak tabii ki benim tek başıma beğenmem
yetmez. Generalimin de oluru lazım. Bana bir
parça numune verin. Yarın öğlen 12‛ye kadar
telefon edersem siparişleri iptal ederim. Eğer
telefon gelmezse kumaşları kesip imalata başlayabilirsiniz.”
O gece bitmek bilmez. Zaman zaman ümitlenirler, zaman zaman “ya iptal olursa” diye düşünürler.
Ertesi gün saat 11, 11.30, 11.45, gözler, kulaklar
telefonda, endişeyle beklerler. Telefon çalmasın diye dua ederlerken 12‛ye beş kala telefon
çalıverir. Moiz, büyük bir kederle koltuğa çöker. Aron da çaresiz telefonu açar. Aron kısa
bir görüşmeden sonra sevinçle seslenir:
- “Müjde Moiz, baban ölmüş!..”
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr
Kasım 2011 - 161 63
MÜHENDİSİ
BULMACA
2
5 6 7 8 9 10
3 4 Oyun
ALİ
İHSAN
ARGIT
ULMACA
İNŞAAT MÜHENDİSİ
4 5 6 7 8 9 10
3 1 2 3
1 4 2 3
KARE BULMACA
4
5
6 SAĞA
7 Bulmaca köşesi
SUDOKU
(kolay)
3
2 6
9 4
Bulmaca
köşesi
1
5 6 7 8 9 10 SUDOKU (kolay)
– Hint
şgarson.
28 – Üye
mitolojisine
indiklerinde
Ntanrlarn
SAĞA 9 yeryüzüne
ayn
zamanda
güncel
bir kleri şekil,
3 10
İki –boruyu
birbirine
ddr.
şgarson.
2 –– Üye
Hint mitolojisine
sağlayan
bağlant
parças.
– Bir
masn
tanrlarn
yeryüzüne
indiklerinde
SAĞA
–
Ulaştrma
–
Petrol
araştrmalarnda
SOLDAN
SAĞA
ükleri şekil,
ayn SAĞA
zamanda güncel bir
kayt. 53SOLDAN
–– Alfabenin
14. Harfinin
İki boruyu
birbirine
ddr.
1
–
Başgarson.
2
– –Üye
Hint mitolojisine
şgarson.
2
–
Üye
–
Hint
mitolojisine
–
İstanbul’un
eski
ad.
6– –Bir
–mitolojisine
1
–
Başgarson.
2
–
Üye
Hint
göre
masn sağlayan
bağlant
parças.
göre
tanrlarn
yeryüzüne
indiklerinde
tanrlarn
yeryüzüne
indiklerinde
tanrıların
yeryüzüne
indiklerinde
büründükleri
şekil,
erin
Ağr
dağna
verdiği
ad
–
Lisans
– Ulaştrmabüründükleri
– Petrol araştrmalarnda
şekil, ayn zamanda güncel bir
kleri
şekil,
ayn
güncel
bir
güncel
bir
film
adıdır.
3 – İki boruyu
tim
snav.
7zamanda
– zamanda
Göze
gelme,
bakş,
314.– Harfinin
İki
boruyu birbirine
addr.
kayt.
5aynı–film
Alfabenin
sağlayan
bağlantı
parçası.
3 birbirine
–bağlanmasn
İkibağlanmasını
boruyu
birbirine
ddr.
göz
atma
–
Ackl,
çok
ackl,
yürekler
sağlayan
parças.
– Bir
u – İstanbul’un
eski
ad. – bağlant
6 –araştırmalarında
–
Bir
nota.
4
–
Ulaştırma
Petrol
masn
sağlayan
bağlant
parças.
–
Bir
nota.sknt
4 – Ulaştrma
– üzgü
Petrol –araştrmalarnda
ajik.
8
–
Üzme,
verme,
erin Ağrtutulan
dağna
verdiği
ad – Lisans
kayıt.
5araştrmalarnda
– Alfabenin
14. Harfinin
tutulan
kayt.
5 –sakncal
Alfabenin
14. okunuşu
Harfinin
– Ulaştrma
– Petrol
r
tarafndan
bilinmesi
ğitim
snav.
7
–
Göze
gelme,
bakş,
–
İstanbul’un
eski
adı.
6
–
Ermenilerin
Ağrı
dağına
okunuşu
–
İstanbul’un
eski
ad.
6 –
kayt.
5 – Alfabenin
14. vazgeçip
Harfinin
bir atma
gerçeği
saklamaktan
göz
–Ermenilerin
Ackl,
çokAğr
ackl,
yürekler
verdiği
ad – Lisans
üstü
eğitim
sınavı.
Göze
gelme,
dağna
verdiği7 –ad
– Lisans
– İstanbul’un
eskisnav.
ad.
6 – gelme, bakş,
a,
söyleme,
bildirme.
– Bir–7 Acıklı,
tembih
üstü
eğitim
– Göze
ajik.
8 – bakış,
Üzme,
sknt
üzgü
– acıklı, yürekler
bakma,
göz9verme,
atma
çok
erin Ağr
dağna
verdiği
ad
Lisans
Seçkin.
10acısı,
– bakma,
Canlclk
–atma
Ay
evi.
– –Ackl,
çoküzgü
ackl,
yürekler
trajik. bilinmesi
8göz
– Üzme,
sıkıntı
verme,
– Başkaları
ar tarafndan
sakncal
tim snav.
7
–
Göze
gelme,
bakş,
acs,
trajik.
8
–
Üzme,
sknt
verme,
–
tarafından
bilinmesi sakıncalı
görülen bir üzgü
gerçeği
bir gerçeği
saklamaktan
vazgeçip
Başkalar
tarafndan
bilinmesi
sakncal
göz
atma
–
Ackl,
çok
ackl,
yürekler
DAN
AŞAĞI
saklamaktan
vazgeçip
söyleme, bildirme.
a, söyleme,
bildirme.
9
– açıklama,
Bir saklamaktan
tembih
görülen
bir
gerçeği
vazgeçip
ajik. 8 – 9Üzme,
sknt
verme,
üzgü
–
–
Bir
tembih
sözü
–
Seçkin.
10
–
Canlıcılık
– Ayı evi.
Seçkin. 10 –açklama,
Canlclksöyleme,
– Ay evi.
bildirme. 9 – Bir tembih
r
bilinmesi
sakncal
eniştarafndan
bir alana
kurulmuş,
büyük
ve
sözü – Seçkin. 10 – Canlclk – Ay evi.
bir
gerçeği
saklamaktan
li
ev.
2
–
Sahip
– Ortaçağ'davazgeçip
batllarn
DAN AŞAĞI
YUKARIDAN
a,
söyleme,
bildirme.
9 –– Bir
tembih
YUKARIDAN
anlara verdiği
ad. AŞAĞI
3 AŞAĞI
Ağaç
kökü
1
–
Geniş
bir
alana
kurulmuş,
Seçkin.
10 – Canlclk
– Maksimum
Ay evi. . büyük
4 ve
– ve gösterişli
ya
yarayan
bir
araç
–
Geniş birev.alana
kurulmuş,
büyük
1– –
Geniş
bir alana
kurulmuş,
büyük ve
2
Sahip
–
Ortaçağ’da
batılıların
– İşaret,
nişan, parola
. 5 – Müslümanlara
t kilim,
şli
ev. 2çul
–verdiği
Sahip
–3 Ortaçağ'da
batllarn
gösterişli
ev.
2 kökü
– Sahip
– Ortaçağ'da
batllarn
ad.
–
Ağaç
çıkarmaya
yarayan
bir araç
DAN
AŞAĞIkadnlarn
nadolu'da
bir
tür
Müslümanlara
ad.kökü
3 –– İşaret,
Ağaç nişan,
kökü
manlara
verdiği
ad. 4 3–yaptrdğ
–verdiği
Ağaç
– Maksimum.
Bir
çeşit
kilim,
çul
– Başkasna
geçen,
devam
eden.
4 –
çkarmaya
yarayan
bir araç
Maksimum
.6
4–––Maksimum
aya
yarayan
bir
parola.
5 araç
– Doğu–
Anadolu’da
kadınların
yaptırdığı. bir
eniştürü
bir –alana
kurulmuş,
ve parola. 5 –
–büyük
İşaret,
nişan,
Bir çeşit
kilim, çul
ker
Öğrencilerin
veya
öğretim
– İşaret,
nişan, parola
5 – eden. 6 – Bir
it kilim, çul
tür dövme.
– Başkasına
geçen, .devam
Doğu
kadnlarn
yaptrdğ bir tür
li ev.
2 –kalker
Sahip
– Anadolu'da
Ortaçağ'da
batllarn
in
hazrlayp
bazen
bir
snav
kurulu
türü
–
Öğrencilerin
veya
öğretim
üyelerinin
Anadolu'da kadnlarn
yaptrdğ
bir devam
tür
– Başkasna
geçen,
eden.
6–
dövme.
anlara
verdiği
ad.
3
–
Ağaç
kökü
7
–
Fal
savunduklar
bilimsel
eser.
hazırlayıp
bazen
bir
sınav
kurulu
önünde
savundukları
– BaşkasnaBirgeçen,
eden. 6 – veya öğretim
kalker devam
türü – Öğrencilerin
Maksimum
. 4
–
ya yarayan
bir eser.
araç
iskambil
destesi
– snaviskambil
bilimsel
7–
–hazrlayp
Fal
bakmak
için
kullanılan
bazen
bir
kurulu
keriçintürükullanlan
– üyelerinin
Öğrencilerin
veya
öğretim
–önünde
İşaret,
nişan,
parola
.
5
–
tarda
kilim,gösterilen
çul
destesi
–
Sinemalarda
gösterilen
eser.
8
–
Bir
besin
eser.
8
–
Bir
besin
türü
7
– Fal
savunduklar
bilimsel
eser.
nin hazrlayp bazen bir snav kurulu
nadolu'da
kadnlarn
yaptrdğ
bir
tür
türü
–
Tiyatro
yapılarında
üst
katlar.
9
–
Bir
çoğul
eki ––
bakmak
için
kullanlan
iskambil
destesi
o savunduklar
yaplarnda
üst
katlar.
9
–
Bir
çoğul
bilimsel eser. 7 – Fal
Erkek
ismi.
10
–
Çekinik.
gösterilen
eser.6 8–– Bir besin türü
– Başkasna
devam
eden.
ismi.kullanlan
10 Sinemalarda
– geçen,
Çekinik.
kkekiçin
destesi
– 9 – Bir çoğul
– Tiyatroiskambil
yaplarnda
katlar.
ker türü – Öğrencilerin
veya üst
öğretim
larda gösterilen– eser.
8 – Bir
türü
Erkek ismi.
10 –besin
Çekinik.
in hazrlaypekibazen
bir snav
kurulu
ro yaplarnda üst katlar. 9 – Bir çoğul
savunduklar bilimsel eser. 7 – Fal
kek ismi. 10 – Çekinik.
için 64kullanlan
iskambil destesi –
Kasım 2011 - 161
arda gösterilen eser. 8 – Bir besin türü
o yaplarnda üst katlar. 9 – Bir çoğul
9
5
8
6
3İnş. Müh. Ali İhsan7 ARGIT
SUDOKU
3 (kolay)2 6
9 4
6
8 4
9 Bulmaca köşesi
1 (kolay)
9
5
8
SUDOKU
2
9 7
6
3
6
3
7
SUDOKU (kolay)
3 3
2 2
6
9 4
7
6
8 4
9
1
5 1
5 9
7 8
2
9 7
6
3
3
3 52 6 2 96
74
9 6
3
2 5 7
8
6 1 99
8 2
4
9 5
7 1
5
7
6 1
3
7
2
9 7
6
3
6 5 8 42 6 9
9
3
2
7
7
65
3
7 12
99 2
5
2 7 7
SUDOKU
( orta 3) 1
5
9
5 1 2 67
7 1 9
9 2
7) 1
SUDOKU
(
orta
9
1
SUDOKU (6orta )
3
3 4
6
SUDOKU
( orta ) (1orta )
SUDOKU
9
7
6
3
2
9
39 4
6
6 1
9
7
6
4
6 1 8
3
2
93 4
2
3 3
47
6
6
2 7
7 8
1 8
4
2
9 6
2 3 1 8
6
8
72 3
1
8
SUDOKU ( zor )
8 4
SUDOKU ( zor2) 3
8
SUDOKU6 ( zor9)
SUDOKU
9
2
SUDOKU 6 ( zor )96
6
9
5
2
6 1 9
65
9
5
7 2
1
2 6
7
5
7
2 1
7
5
9
5
7
5
2
1
7
5
5 9
1
3
9
9
9
7
5
4
31
9
1
7
4 9
9
37
3
7
3
1
( zor )
2
6 3
2
9
2 6 7
1
7 7
9
4
9
5
2
7
49
2
52 6
2
3
1
3
8
3
1
9 3 5
5 2
8
4 2 8 1 8
1
3 9
3
4
8
3 9
1 5
38 7 4
2
1
87
3 2 Çözümleri
4
sayfa 56’da
31 9 sayfa
Çözümleri
7 …….. da
3
8Çözümleri sayfa …….. da
4
Çözümleri sayfa …….. da

Benzer belgeler