1 Toplum ve Hekim Dergisi
Transkript
1 Toplum ve Hekim Dergisi
Toplum ve Hekim Dergisi (Community and Physician) “Taeronlama” sayısı Editör: Özgür Müftüolu 4 Kasım 2008 “Taeronlama ve geçici/ödünç içilik gibi esnek istihdam rejimi formları, i güvencesi ve insan salıı: Türkiye ve Almanya’dan örnekler ve tepkiler’ Aslı Odman1 Özet: Bu makale i güvencesi ve içi salıı/i güvenlii alanlarının birbirinden ayrılamayacaı tezinden yola çıkarak, özellikle Türkiye ve Almanya Kanun’larında yer alan esnek istihdam formları ile i güvenlii sicilini yan yana irdelemektedir. Türkiye’de son dönemde seri ölümlü i kazalarına maruz kalan gemi ina sanayiinden yola çıkarak, Yeni Alt verenlik Yönetmelii ve “stihdam Paketi” adı altında Kanunu’nda getirilen deiikliklerden içi salıı ve i güvenliinin kurumsal altyapısı ile ilgili olanlarını irdelemektedir. Aynı zamanda gemi ina sanayiinde yaanan i kazaları hakkında dünyadan karılatırmalı istatistiklere de yer vermektedir. çinde bulunduumuz bu dönemde, Türkiye tersanelerindeki en baskın esnek istihdam formu olan alt iverenlik ilikisinin yasaya aykırı olarak uygulandıı, geni kamuoyunun bilgisi dâhiline girmi ve bu forma alternatif olarak geçici içilik ve belirli süreli i sözlemeleri dile getirilmeye balamıtır. Makale bu düzenlemelerinin hukuki zeminini ve muhtemel uygulamaları da tersanelerdeki i güvencesi balamında irdelemektedir. Bunu yaparken, Almanya’daki hukuki düzenlemeler, ödünç içilerin çalıma koulları ve sendikaların bunlara olan tepkilerinden örnekler vermektedir. Anahtar Kelimeler: Tersane, Tuzla, Alt iverenlik Yönetmelii, stihdam Paketi, Alman Gemi na Sanayi, Kazaları, Geçici çilik, Belirli Süreli Sözlemesi, Prekarya Abstract: This article deals with the relationship between flexible forms of employment and occupational accidents and it is based on the hypothesis that the work security is organically linked to the health and safety at the workplace. Scrutinizing mainly the shipbuilding industry in Turkey, it analyses in depth the new Regulation on the Subcontracting Agreement and the amendments done to the regulations concerning the institutional infrastructure of health and safety at workplace within the Law. Nr. 5763. It also gives some international comparative statistics on occupational accidents from different shipbuilding regions. The article also sets itself the aim to analyse the regulation and application of temporary work and the fixed term contract which are said to be alternatives to the currently predominant employment relationship at the shipyards, i.e. the subcontracting contract. By doing this, it gives examples from the German Labour Law on forms of flexible employment, the working conditions of temporary workers and the current critique of the German trade unions. Keywords: Shipyard, Tuzla, Subcontracting, Amendments to the Turkish Labour Law, Shipbuilding Industry in Germany, Occupational Accidents, Temporary Work, Fixed Term Contract, Precariat 1 stanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü Aratırma Görevlisi ve Tuzla Tersaneler Bölgesi zleme ve nceleme Komisyonu Üyesi, [email protected] 1 ‘Taeron’ kavramı içinde bulundu umuz sene içinde yo un olarak Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki seri ölümlü i kazaları üzerinden gündeme geldi. Böylece üretimin içerisindeki eme in hem mekânsal hem de hukuki olarak bölünmesinin ve esnekletirilmesinin formlarından yalnızca biri olan “taeronlatırma1”, çalıanların sa lı ına ve hayatına olan do rudan etkileri üzerinden daha fazla tartılır ve tartıılır oldu. 2003 senesinde yürülü e giren 4857 sayılı Kanunu’nun 2. maddesine göre düzenlenen asıl iveren – alt iveren (taeron) ilikisi, yalnızca iletmenin faal oldu u ikolundaki asıl i dıındaki yan iler (temizlik, güvenlik, yemek vb.) ve teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren ilerin bir alt iverene devrini mümkün kılan bir iliki türüyken, Türkiye’deki özel iletmeler ve kamu iletmeleri fiiliyatta emek maliyetlerini düürmek için asıl i alanlarında da sık sık taeron firmalar kullanıyorlar (Özcan, 2008).2 Eylül 2008’e kadar yasadaki lafız mu laklı ı da bu istismara imkân sa layan faktörlerden biriydi: 2. maddede bahsi geçen altiverene devredilebilecek ‘iletmenin ve iin gerei ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren ilerin’ çerçevesi tam olarak çizilmemi ve asıl i devredildi i (yani ‘hileli / muvazaalı’ i ilikisi kuruldu u) zaman nasıl ve hangi kurum tarafından yaptırım uygulanaca ı düzenlemesi getirilmemiti. 1. Ayaının tozuyla Yeni Alt veren Yönetmelii... 27 Eylül 2008 tarih 27010 numaralı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlü e giren ‘Alt verenlik Yönetmelii’, Kanunu 2. maddedeki ‘asıl iin bölünerek alt iverene verilememesi’ne dair sınırlamanın ve sınırlamaya aykırılı ın hukuki yaptırımının açıkça belirlenmemi olmasına dair eletirileri ciddiye almı ve içermitir.3 Özellikle, yazılı alt iverenlik sözlemesinin geçerli olabilmesi için, alt iverenin ya bir yan, ya da teknolojik uzmanlık gerektiren bir ile itigal etti ini uygun sertifikalarla belgelemesi gerekmektedir.4 Gemi ina sanayi özelinde, bu düzenlemeyle taeronlara gemi inanın tüm asıl iini; çelik kesmeyi, montajı, kayna ı, raspayı, boyayı vb. devretmenin yasadıı oldu unun altı –hiç bir yanlı anlamaya mahal vermeyecek ekilde- kalınca çizilmitir. ‘verenin kendi içileri ve yönetim organizasyonu ile mal veya hizmet üretimi yapması esastır’ (Madde 11/2) denilerek, iyerinin ve asıl iin bölünmezli i pekitirilmitir. ‘Tuzla Yönetmeli i’ diye de anılan bu Yönetmelik teknik bir düzenlemeden öte, devletin -farklı sınıf çıkarları arasında- meruiyet alanını kurgulamasına dair önemli ipuçları da vermektedir. Son bir sene içinde taeronluk sisteminin çalıanların sa lı ı ve hayatına getirdiklerine dair uyanmı olan geni kamuoyu tepki ve baskısının Çalıma Bakanlı ı’nı ‘çalıanlardan yana’ harekete geçirdi ini gözlemlemekteyiz. Bu kamuoyu baskısının yaratılmasında Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki geni anlamdaki hak ihlalleri ve seri kazaların nedenleri hakkında sistematik bilgi üreten ve kamuoyu ile paylaan, DSK/Limter- Sendikası, TMMOB stanbul l Koordinasyon Kurulu, Türk Tabipler Birli i, çi Sa lı ı Enstitüsü ve sosyalbilimcilerden oluan mesleklerarası Ba ımsız bir komisyonun (TTBK, 2008a/b)5 ve komisyona eme iyle destek veren sanatçı, akademisyen, basın emekçileri, ö renciler ve demokratik kitle örgütlerinin çabalarının6 da, ‘duvarda çalıanlar lehine bir gedik açılması’ anlamında sonuç getiren, devam ettirilmesi ve di er i kollarına da yayılması gereken olumlu bir deneyim olarak altını çizmek gerekmektedir. imdiden Türkiye veren Sendikaları Konfederasyonu TSK, Alt veren Yönetmeli ini iptal istemiyle dari Mahkemeye taıyaca ını açıklamıtır.7 TSK’in öne sürdü ü gerekçeler, yönetmelikte, muvazaa (hileli alt iverenlik ilikisi kurulması) konusunda yargının görevinin müfettilere verildi i, i müfettilerine kanun dıı yetkiler verilmeye çalııldı ı ve sözleme hürriyetinin engellendi idir. Usule ilikin ısrarla getirilen eletiri ise, kanunda bulunmayan artın yönetmelikle getirilmesinin kanuna ve Anayasa’ya aykırlı ıdır. TSK böylelikle, 2 özellikle kanundaki asıl iin tanımındaki lafız mulaklıına (asıl iin devri için ‘iin gerei’ ile ‘teknolojik sebeplerin’ her ikisinin de birlikte ortaya çıkmı olması artının tanımlanmasındaki mulaklıa) sahip çıkmakta, fiiliyatta asıl iin pekçok i kolunda uzmanlık nedeniyle deil, emek maliyetlerinden tasarruf saiiyle sistematik olarak bölündüünü de örtük olarak kabul etmekte ve devamını talep etmektedir. TSK, kanundaki ‘iin gerei’ lafzının mulaklıından, ‘iyerinin rekabet edebilirliinin gerei’ çıkarımına giderken, Kanunu’nun bu maddesinin Yargıtay içtihatlarına giren yorumuna da ters dümektedir (Özcan, 2008: 98). Zira, 2. maddenin özünde, asıl ii yapan içilerin asıl iverenlere balı olarak çalımalarını salamak, alt iveren içilerinin haklarını korumak ve iyerindeki risklerin, içi salıı ve güvenliinin bölünemezliine uygun bir örgütsel yapının hukuki altyapısını kurmaktır (Özcan, 2008).8 Aykırı uygulama halinde, yani “görünürdeki iverenin sadece kendi içilerinin emeini baka iverenin hizmetine sunması, hiçbir organizasyona sahip olmaması, uzmanlık gerektiren bir iin yapılmaması haline ‘insan ticareti’ suçu’ ilenmi olacaktır (Güzel 2004: 35). Deniz Ticaret Odası’ndan (DTO) Yönetmelie gelen tepki hukuki olmaktan çok ekonomik bir dille temellendirilmitir. DTO’nun Ekim ayı meclis toplantısındaki ekonomik kriz gündemi ile ilikili tartıılan bir dier gündem de yeni Alt verenlik Yönetmelii idi.9 DTO Bakanı Metin Kalkavan “Bu yönetmelik gemi ina sanayisini bitirecek hale getirir...27 Eylül yani bayram öncesi çıkan Alt verenlik Yönetmelii benim yorumumla Türk gemi ina sanayisini yapılamayacak derecede bozar. Çok irdelenmesi gereken yönetmelik bu haliyle çıkarsa, ciddi kan kaybına urayan sektördeki kan kaybını hızlandırıp, gemi ina sektörünü rekabet edilemez hale getirecektir. Bu yönetmeliin gemi ina sanayisinde uygulanabilirlii yok neredeyse ama maalesef böyle bir yönetmelik yürürlükte. Ulatırma Bakanımızın da olmaz böyle bir ey dedii regülasyonlarla maalesef bazen karı karıya kalıyoruz.” tepkisini verdi. Bu gibi örneklerin gösterdii udur: içinde bulunduumuz sene içinde emei esnekletirme politikalarını, ancak isizlikle mücadele, verimlilik artıı veya, rekabet edebilirlik gibi konularla ilikilendiren hegemonik söylemde bir çatlak olumu, esnekletirme politikaları bu sefer insan hayatı ve salıı konularıyla ilikilendirilerek kamuoyunun gündemine girebilmitir. Bu söylemsel dönüüm –her ne kadar kısmî ve zayıf olsa da- balı baına sahip çıkılması ve –medyatik alan dıarısında, fakat geni kitlelere ulaacak biçimdederinletirilmesi gereken bir konudur. Özellikle ‘taeronları’, yani esnek çalıtırma rejiminin nedeni deil, emâresi olan aktörleri, kendinden menkul ve i kazalarından sorumlu günah keçilerine çevirecek söylemlerden kaçınmak, emek rejimindeki sistematik ve yapısal dönüüme iaret etmek gerekiyor. Zira iveren örgütlerinden tepkiler toplayan bu ‘çalıanlardan yana’ hareket, ne kalıcı ne de sistematiktir. Ne de alt iverenlik ilikisi –aaıda Almanya’daki mevcut ve Türkiye’deki müstakbel durum üzerinden deineceimiz üzereiveren rekabet edebilirliini önceleyen esnek çalıtırmanın tek yoludur. Her ne kadar gündemden dümeyen Tuzla Tersanelerindeki ölümler ile taeron kavramı son bir sene içerisinde yanyana anılır olduysa da, daha önceleri bazı sendikalar, meslek örgütleri ve dernekler kendi sorumluluk alanlarından yola çıkarak Belediyelerden, SK’den10, TOK’den vb. i alan taeron irketlerdeki / müteahhit firmalardaki i güvenlii zaafiyetlerini gündeme getirmeye çalııyor, fakat bu denli youn bir ilgiye ne yazık ki mazhar olamıyorlardı.11 Her açıdan merkeze çok yakın12 ve neredeyse tüm gemi ina ikolunu bünyesinde barındıran Tuzla Tersaneleri’ndeki bu göz göre göre ve seri ekilde gerçekleen ölümler, bölünmü, esnekletirilmi ve verimliletirilmi üretim ile içi salıı ve i güvenlii zaafiyeti arasındaki sıkı balantıyı aikâr kılabildikleri ölçüde, i kazaları ve meslek hastalıklarına mâruz kalan çeitli meslek grupları (içiler, mühendisler, doktorlar, memurlar, 3 eitmenler vb.) ve ikollarını (gemi ina, tekstil, maden, inaat, hizmetler vb.) birbirine yakınlatıran ortak bir dinamik, ortak bir sorun alanı olduunun altını çizebildiler. Bu farklı sektör ve sınıf gerçekliklerini ortadan kesen sorun alanı içerisinde, çalıma saatlerinin uzunluu, iin ve gelir/ücretin toplumdaki eitsiz daılımı, üretimin çeitli verimlilik teknolojileriyle younlatırılmasının insan bedenine ve psikolojisine getirdikleri var. nsanların ve doanın biyolojik sınırında cambazlık yapan biyopolitikalar konusu, Tuzla vesilesiyle sosyal bilimlerin uzmanlık alanından bir nebze kurtulup, en azından gazete okuyucusu kamusallıına eriebildi.13 Ölümler -paradoksal bir ekilde- çarpıcılıklarıyla ve bir türlü durmamalarıyla böyle bir ortaklama imkânına ‘hayat’ verdiler: esnekletirilen, binbir parçaya bölünen günümüz emek rejimi içerisinde, emei ile ücrete baımlı olarak geçinen geni toplum kesimlerinin salıı ve hayatının, ikolları, mekân ve sınıfları keserek bir ‘ortak dert’ zemininde birbirine balı olduunu ve sermaye birikimi tarzının önceliklerine baımlı olduunu düünmemiz imkânına. Bu imkânın üzerine gitmek, gerçek ortaklıklar yaratma mesaisi sendikalar, meslek odaları gibi tüm emek örgütlenmelerinin halen önünde durmakta. Hali hazırda bu mesainin proaktif olmaktan çok, bir ‘savunu’ dili ve ruhhali ile yapıldıına ahit oluyoruz. Belki de bunun nedeni urada yatıyor: Toplum salıı alanının olmazsa olmazı, kamusal fayda, kamusal bilgi veri tabanları, kamusal olarak güvenceye alınmı yetki alanları (iyeri hekimlii, Güvenlii Kurulları’na içi katılımı, i güvenlii mühendisi gibi) anlayııdır. Bu alan; kentler, bölgeler, ikolları ve uluslar arasında rekabet edebilirlik (competitivity) önceliinin her fırsatta dile ve politikaya dayatıldıı ve eski ‘kamusal’ tanımının çepere ittii içinden geçtiimiz u dönemde belki de henüz ve ancak bir ‘savunu alanı’ olarak kurgulanabiliyordur. Belki de içi salıı ve i güvenlii konularında bu ‘savunmacı tutumu’ oluturan ortamın en belirleyici unsuru, ciddi insanî, bilgi ve mâli kaynaklara sahip meslek örgütleri ve konfederasyonların bile -özellikle 2001’den sonraki süreçte- hızına ulaamadıkları fırtına gibi bir yasa yapıcı faaliyete ahit olmamız ve bu yeni yasaların emek ve meslek örgütlerinin hareket alanlarının zeminini radikal olarak deitiriyor olmalarıdır. 2. stihdam Paketi i güvenlii hizmetlerinin ‘dıarıdan’ alımına yol veriyor… Bu duruma verilebilecek en çarpıcı örneklerden biri konumuz i güvenliinin hukuki zemini ile ilgili içinde bulunduumuz sene yaanan ani dönüümdür. Tam da, Tuzla’da taeronlamanın yarattıı ihmalkârlık ve i güvenlii koordinasyonsuzluundan kaynaklanan ölümlerin konuulduu dönemde, içi salıı ve i güvenlii hizmetlerini taeronlatırıcı ve piyasaya açıcı hükümler içeren bir yasa yapıcı faaliyete ahit olduk. Bu yeni yasanın alt iverenlie ve içi eitimlerine dair bazı hükümleri ‘Tuzla hükümleri’14 adını taıyor, Tuzla’ya müdahale edilmesinin gerekliliinin kabulunun yarattıı meruiyet, yeni yasayı da kapsayacak ekilde kullanılmaya çalıılıyordu. Peki bu yasa Tuzla’nın tanımlayıcısı ve kanayan yarası olarak ifade edilen içi salıı ve i güvenlii meselesinde ne gibi yapısal ve kurumsal deiiklikler getiriyordu? 15 Mayıs 2008’de kabul edilen 5763 sayılı stihdam Paketi olarak bilinen Torba Yasa’da15, 4857 sayılı Kanunu’nun ‘iyeri hekimlii’ balıı taıyan 81. maddesi ‘i salıı ve güvenlii hizmetleri’ balıı adı altında deitirilmi ve ‘i güvenlii ile görevli mühendis veya teknik elemanlar’ balıklı 82. madde kaldırılmıtır.16 Yapılan deiikliklerle ‘ Güvenlii ve Güvenlii Kurulu’ yerine ‘yeri Güvenlik ve Salık Birimi’ oluturulmu, bu Birimin ilevinin de‘iletme dıında kurulu ortak salık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak da yerine getirebilecei’ yasalatırılmıtır. O iyerinde çalıan iveren vekili, i 4 güvenlii mühendisi, iyeri hekimi, sivil savunma uzmanı, personel-sosyal iler-idari ve mali ileri yürütmekle görevli kii, iyerinde görevli formen-ustabaı-usta, sendika temsilcisi veya seçilmi salık ve güvenlik içi temsilcisini bir temsili yapı içerisinde biraraya getiren ‘Kurul’ anlayıından -uygulamasındaki hantallık ve ilevsizlik bahane edilerek- düzeltme yoluna deil, hizmetlerini piyasadan, iletme dıından alabilecek ‘Birim’ anlayıına geçi çarpıcıdır. Örnein, 4857 sayılı yasa ile 50’den fazla içi çalıtıran iletmelerde mecburi tutulan iyeri hekimi zorunluluu kalkmakta ve bunun yerine özel hastanelerle anlama yoluna gitme tavsiye edilmektedir. Genel Salık Sigortası’nın ana hatlarını da düündüümüz zaman özel hastane hizmetleri piyasasının eski iyeri hekimlii hizmetlerini da kapsayacak ekilde canlanacaını tahmin etmek zor deildir. çi salıı ve i güvenliine dair hak tekil eden alanlar, teker teker müterilerle serbest piyasa arasındaki bir ilikiye doru evrilmektedir. Bu geçiin daha önce var olmayan nemâlı piyasalar (özel hastaneler, özel i güvenlii irketleri, özel kreler vs.) yarattıı ve yaratacaı açıktır. Açık olmayan veya açık bırakılan, eskiden kamunun salamayı en azından vaad ettii eit vatandalık temelindeki i güvenliine dair sosyal hak güvencesinin, piyasa ortamında nasıl salanacaıdır. Zira farklı alım güçlerine sahip müterilerin piyasadaki formel eitliinin, bir eitsizlik alanı oluturabileceini öngörmeye ve müdahil olmaya çalıan düzenlemeler halen mevcut deildir. Kaldı ki, hali hazırda kanunlarla zemini salanmasına ramen fiiliyatta tam olarak güvenceye alınamayan içi salıı ve i güvenliini, piyasanın eit olarak her çalıana -kamu salıını önceleyecek ekilde- salayabilme ihtimali çok zayıf gözükmektedir. Aynı hatta ve önceliklerle u anda Güvenlii bir yasa konusu yapılmakta ve DISK, KESK, TTB ve TMMOB tarafından bu özü itibarıyla eletirilmektedir.17 3. Türkiye gemi ina sanayiindeki ölümlü i kazalarının bazı Avrupa ve Güney Asya ülkelerindeki veriler ile karılatırma denemesi: Bahsi geçen yasa yapıcı faaliyete tanık olan (3 yasama yılını kapsayan) 23. dönem Meclis faaliyet sürecine baktıımızda, (4 Austos 2007’den bugüne dek) 27 içi Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde olmak üzere Türkiye Gemi na Sanayi’nde 33 içinin i kazalarında hayatını kaybettiini görüyoruz. Aynı zamanda hali hazırda fiili gemi üretim ve tamirinin %90’a yakın bir kısmının ve sektör ihracatın %80’inin gerçekletirildii Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki üretimin gene %90’lara varan orananlarda tersanelere baımlı taeron firmalar tarafından gerçekletirildiini biliyoruz (TTBK, 2008: 30). Bu hukuki anlamda baımsız ve kendi iyeri olan taeron firmaların birçounun, fiilayatta iyeri merkezi olarak evinin adresini veren, i ekipmanı bulunmayan, bir nevi içi salayıcısı, içi komisyoncusu olarak çalıan taeron firmalar olduu da Tuzla’yı içinden tanıyan en yetkin kalemler tarafından ifade edilmektedir.18 Kayıt içine alınabilen i kazalarının da tüm i kazalarını kapsamadıını, meslek hastalıkları kayıtlarının ise neredeyse hiç kayıt altına alınamadıını da biliyoruz. Zira, daha istihdam rakamları konusunda devlet kendi kurumları içerisinde %100’lere varan oranlarda çeliirken, kaza istatistiklerinin salıklı tutulması beklenemez.19 kolundaki toplam dorudan (kadrolu) ve dolaylı (taeron firmalara balı) içi sayısı Meclis Tuzla Aratırma Komisyonu’nun raporunda 33.480 olarak verilmektedir. Bu birbiriyle çelien rakamlardan en yüksek olanını ve en hızlı istihdam artı hızını referans kabul ettiimiz de bile, gemi ina sanayiindeki ölümlerin ne mutlak rakamının ne de artı oranının, istihdamdaki artıın doal bir sonucu olarak yorumlanamayacaı, aaıdaki uluslararası karılatırmalardan da belli olmaktadır. Zira Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün yeni ticari gemilere olan talebi patlatacak düzenlemeleri ile %80- %90 oranında deniz yoluyla gerçekletirilen dünya ticaret hacminin 5 (2002’den, bir kaç ay öncesine kadar) sürekli artması, tüm dünya tersanelerine dolu sipari defterleri olarak yansımıtır (Odman, 2008).20 Fakat bu doluluk dorudan ve her gemi ina bölgesinde daha fazla i kazasına yol açmamıtır. Örnein, Almanya tersanelerinde aynı talep patlaması dönemi içerisinde dorudan (kadrolu) içi sayısı 20.000’nin biraz üzerinde kalmaktadır ve biraz sonra deineceimiz üzere sektördeki büyüme dorudan istihdamı aynı oranda artırmamaktadır. Tersanelerde dorudan istihdama ek olarak, eser/istisna sözlemesi bazında tersanelere i gören irketlerde (auf Werkvertragsbasis) 21 çalıan ve toplam istihdamın %20’sini oluturan 6101 içi ve 2008 Eylül itibarıyla ödünç içi statüsünde (Leiharbeiter) çalıan 3990 içi daha vardır (Ludwig / Tholen, 2007).22 2008 yılı için 30.621 gemi ina sanayi içisine ulaan istihdam rakamı ile Türkiye’deki toplam istihdam rakamına yaklaan ve aslen toplam altı sermaye grubuna ait 20 adet tersane tarafından oluturulan Alman gemi ina sanayinde, 2007 ve 2008 senesinde ölümlü i kazası yaanmamıtır.23 Almanya ve Danimarka’da gemi ina sanayiindeki dorudan (kadrolu) çalıanlarla, Türkiye’deki toplam istihdamın (kadrolu ve taeron) geliimini aaıdaki tablonun ilk satırında, gt., cgt ve dwt bazında (gross ton, compansated gross ton ve dead weight ton) üretim geliimini ikinci satırda, kayda geçen resmi i kazası sayısını üçüncü satırda, ölümlü i kazası sayısını da dördüncü satırda takip ettiimizde fark çok açık ortaya çıkmaktadır. Tüm dünyada 2002’den sonra talep patlamasına urayan gemi ina sektörü, bu patlamaya her tersane bölgesinde otomatik ve ‘doal olarak’ ‘istihdam patlaması’ ve ölümlü i kazaları ile cevap vermemitir. Bu tablonun, bu üç ülkede üretilen deniz araçlarının türleri, toplam üretimin yeni gemi ina ve tamire göre daılımı, ve mevcut risk alanlarına göre farklılatırarak daha da derinlemesine irdelenmesi ve gelitirilmesi gerekmektedir. Fakat bu yazıdaki kısıtlı çerçeve içerisinde sadece istihdam rakamları ile ölümlü i kazalarını karılatırmak bile, bize Tuzla’da geçen sene ahit olduklarımızın , ‘doal’, ‘kaçınılmaz’ ve ‘büyümenin normal bir sonucu’ olmadıını açıkça göstermektedir. Tablo 1: Almanya, Danimarka ve Türkiye’deki gemi ina sanayiinde ölümlü i kazaları, i kazaları, istihdam ve üretim ilikisi: 1997-2008 Kaynak: J. Tholen, F. Smets, T. Ludwig: ‘Precarious employment and statistical evaluation of occupational accidents in European Shipbuilding Countries - Based on the EMF Country Reports and national Statistics-‘ Avrupa Metal çileri Federasyonu Yıllık Gemi na Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde yapılan sunum, 810 Ekim 2008, stanbul. (Not: ‘n.a.’ ibaresi ölümlü i kazası söz konusu olduunda ‘bulunmamaktadır’, dier durumlarda ise ‘veri bulunmamaktadır’ anlamında kullanılmıtır.) 6 Tablo 2’de takip edebileceimiz bir baka örnek de gene dorudan istihdam rakamı, Türkiye gemi ina sanayiisindeki toplam istihdam rakamına yakınlık gösteren Büyük Britanya gemi ina sanayiindeki i kazalarının geliimidir. 2008 senesi itibarıyla aaıdaki dorudan istihdam rakamlarına, 2000-3000 geçiçi içi (temporary worker) daha eklemek gerektii de düünülmelidir.24 Böylelikle gemi ina/tamir sanayiindeki istihdamı 25bin ila 30bin arasında olan (ngiltere, skoçya ve Galler Bölgesi’ni kapsayan) Büyük Britanya’da, 2004’den beri her sene bir içi hayatını i kazasında kaybetmitir. Türkiye gemi ina/tamir sanayi, Limter- Sendikası’nın tuttuu (ve sendikanın yerel hastaneler, tersane içileri ve Tuzla Savcılıı’ndan aldıı bilgilerle ne yazık ki geriye doru da ‘tamamladıı’) i kazaları istatistiklerine göre, 2004’den (henüz içinde bulunduumuz) 2008’e gelirken, ölümlü i kazaları 6’dan 22’ye çıkmıtır. Meslek hastalıkları gibi Türkiye’de neredeyse hiç bir sektörde kayıt altına alınamayan ve yaralanmalı i kazaları gibi gündelik hayata dair olarak algılanan ve çou zaman kayıtlara geçemeyen iki alanı dıarıda bırakıp, yalnızca ölümlü i kazalarına younlatıımızda bile Almanya, Danimarka, ngiltere ve Türkiye arasındaki farkın bir uçurum mahiyetinde olduu aikârdır. Gemi ina/tamir sanayiinde düük kaza oranlarına sahip olan bu üç ülkede de, içi salıı ve i güvenlii iyerlerindeki (Almancada ‘Betriebsrat’, ngilizcede ‘work council’ denilen) güçlü sendika temsilciliklerinin bir numaralı yetki ve sorumluluk alanlarından biridir. B¸y¸k Britanya Gemi ?n?a ve Tamir Sanayiinde i? kazalar? istatistikleri ÷l¸ml¸ ?? Kazalar 2002/03 2003/04 2004/05 2005/06 -8 654.7 2 1 1 -7 654.7 Kaza rakamlar 3 günden Ölümlü fazla i? g¸n¸ olmayan kaybna yol ˆnemli i? açan kazalar kazalar 95 105 86 67 -6 654.7 503 521 450 354 -5 654.7 Kayt altna al?nm?? t¸m kazalar ?stihdam rakam 600 626 537 422 -4 654.7 26 900 23 100 23 700 22 900 -3 654.7 100 000 i?Ái ba??na ortalama kaza geÁirme oran? Kayt altna 3 günden ÷l¸ml¸ i? Ölümlü al?nm?? t¸m fazla i? g¸n¸ kazalar olmayan kazalar kaybna yol ˆnemli i? açan kazalar kazalar 7,4 4,2 4,4 -2 654.7 353,2 454,5 362,9 292,6 -1 654.7 1 869.9 2 255.4 1 898.7 1 545.9 0 654.7 2 230.5 2 710.0 2 265.8 1 842.8 1 654.7 Tablo 2: Büyük Britanya Gemi na ve Tamir Sanayiinde i kazası istatistikleri Kaynak: HSE: Health and Safety Executive (skoçya, Galler Bölgesi ve ngiltere’yi kapsayan Birleik Krallık (UK) çi Salıı ve Güvenlii düzenlemelerinin uygulamasından sorumlu kamu kurumunun verileri, 12 Haziran 2008’de talep üzerine yazara iletildi ve yazar tarafından türkçeye çevrildi, kuruma dair bilgi için: http://www.hse.gov.uk ). Geçen sene –yalnızca basından takip edebildiimiz kadarıyla- Türkiye gibi gemi ina, tamir ve söküm sanayiinin ‘yeni yükselen yıldız ülkeleri’ ve aynı zamanda zayıf sendikalama oranına sahip ülkeler olan Filipinler, Singapur, Çin, Vietnam, Hindistan, Banglade, Pakistan ve Brezilya’da da ölümlü i kazaları gündeme geliyor. Örnein yalnızca 2008 yılının Haziran ayında Singapur’da 5 tersane içisi ölmü, 18 tersane içisi yaralanmıtır. Ölen içilerin çou göçmen, özellikle de Hindistan’dan göç etmi içilerdir.25 Bu ‘gemi ina, tamir ve sökümünde yükselen’ ülkelerindeki, tersanelerde uygulanan esnek ve güvencesiz çalıma biçimleri, sendikalama oranı ve i kazası oranı arasındaki ilikilerin ayrı ayrı karılatırmalı çalımalara konu edilmesi gerekiyor. Bunların içinden dünyadaki gemi söküm iinin tamamına yakınını gerçekletiren (önem sırasıyla) Hindistan, Banglade, Çin, Pakistan ve Vietnam’ın çalıma koulları, i kazaları ve uzun vadede etkisi gözüken meslek hastalıkları konusundaki sicili ise Uluslarası Çalıma Örgütü’nün i güvenlii, ‘onurlu i’ ve sendikal örgütlenme kampanyalarına konu ediliyor (LO, 2000).26 Fakat ne Uluslararası Çalıma Örgütü, ne Avrupa statistik Kurumu EUROSTAT, ne de konu ile ilgili herhangi baka bir kurum (Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), Avrupa Birlii Salıı ve Güvenlii 7 Ajansı (EU-OSHA), Avrupa Metal çileri Federasyonu (EMF) veya Uluslararası Metal çileri Federasyonu (IMF) vb.) gemi ina sanayi özelinde karılatırmalı i kazaları verileri yayınlamıyor. 4. Türkiye tersanelerde taeronlatırmadan baka esnek çalıtırma formaları mümkün mü? Tuzla’da; daha geni anlamda Türkiye gemi ina sanayi özelinde asıl iin binbir taeron firmaya bölünmesi ve esnekletirilmesi, i güvenlii ile ilgili iyerindeki koordinasyonu büyük oranda zora kouyor, i güvenlii ile ilgili ana iverenin sorumluluunu bulanıklatırıyor, iyerindeki risklerin bölünememesi keyfiyeti ile çeliiyor ve içilerin kendi salık ve güvenliklerine dair çalıma koullarının belirlenmesinde söz sahibi olmalarına ve örgütlenmelerine ciddi bir darbe vuruyor. Bu dosyadaki meslektaım Nevra Akdemir’in yazısının, Tuzla Tersaneler Bölgesi özelinde taeronlatırma ve i kazaları balantısını irdelediini hatırlatıp, bu yazının son kısmında önümüzdeki dönemde taeronlatırma dıında iverenlerce uygulanması muhtemel dier ‘esnek çalıtırma formlarına’ deinmek istiyorum. çinde bulunduumuz sene içerisinde, Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde sistematik olarak kurulan alt iverenlik ilikisinin, kanundaki tanımı ve konumu dıında kullanıldıını ve emek maliyetlerinin düürülmesi amacı ile istismara açık olduunu, tabiri caizse ‘saır sultan duymutur’. Yeni Alt verenlik Yönetmeliinin bu istismarı engellemek amacıyla getirdii düzenlemeler ve iveren kesiminin bu düzenlemelere verdii tepki de kayda deerdir. Genel olarak taeronlu birikime (Akdemir, 2008) esneklii kazandıranın, taeron firmaların asıl iverenlere i tanımı, i ritmi, i yeri, hak edi, i ekipmanı, i sonucu açısından fiili baımlılıklarının üstünü örten hukuki baımsızlıkları olduunu da unutmamak lâzım. Fakat iverenler açısından bakıldıında, alt iverenlik / taeronlatırma dıında, ‘emek maliyeti ve sorumluluklarının’ baka ‘baımsız iletme veya kiilere’ devri yoluyla maliyet düürmenin baka yolları da var. Bu bölüm çerçevesinde bu dier ‘yolların’ neler ve gemi ina sanayiinde ne kadar uygulanabilir olduuna deinmek ve bunların çalıma koullarına ne gibi deiiklikler getirebileceine dair çıkarımlarda bulunmak istiyoruz. Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıı Tefti Kurulu Bakanlıı, 16 Austos 2008 tarihinde –bilebildiimiz kadarıyla- hem Tuzla Tersaneler Bölgesi, hem de Yalova Tersaneler Bölgesi’ndeki tüm asıl iverenlere / tersane iletmelerine gönderdii bir yazıda, tam da 4857 Sayılı Kanunu’nun ‘iverenlerin önünü açacak’ ‘alt iverenlik uygulaması ile karılatırıldıında hukuki ve iverenlere ekonomik faydalar salayacak’ nitelikte ‘belirli süreli sözlemeler ve geçici i düzenlemeleri’ gibi baka ‘esnek çalıma ilikileri’ içerdiini hatırlatıyor ve neden hâlâ ‘yasada zemini bulunmayan alt iverenlik uygulamasında’ (Ek1/ Soru 4) ısrar edildiini soruyor.27 Kanunu’ndaki esnek çalıma ‘alternatiflerinden’ biri olarak bahsi geçen geçici içilie baktıımızda, bu formun 2003’de çok tartımalı bir süreç sonrasında kanunlatıını görüyoruz. Yukarıda Soru 4’de bahsi geçen ‘geçici i ilikisi’ 4857 no’lu Yasa’nın 7. maddesiyle yeni bir çalıma ekli olarak çalıma mevzuatına giriyor. Kanun tasarısında ‘ödünç i ilikisi’ olarak düzenlenmi bu madde, Kanun’da ‘geçici i ilikisi’ olarak deitirilmitir (Odaman, 2008). Yasa ‘geçici i ilikisini’ Ek 2’de alıntıladıımız ekilde düzenlemi. 8 sözlemesi (work/Arbeit) ile istihdamın fiili yerini (employment/Beschäftigung) birbirinden ayıran bu çalıma formunda, içi i sözlemesiyle balı olduu ivereni tarafından dier bir iverene ödünç olarak verilmektedir. sözlemesi hâlâ ödünç verilen içi ile ödünç veren iveren arasındadır. Biraz sonra deineceimiz Almanya örneiyle örtümek üzere, söz konusu olan i sözlemesinin deil, ‘çalıanın emeinin devri’dir. Geçici i ilikisi altı ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiinde en fazla iki defa yenilenebilir. Bu düzenleme, ödünç içilik ilikisinin süreli hale gelmesinin önüne geçmek için koyulmutur. Fakat böylelikle âzami on sekiz aya kadar devam edebilecek geçici i sözlemesinin sona erdirilip, kısa bir süre sonra tekrar aynı iverene ödünç verilebilmesinin önünün bu düzenleme ile tamamen kesilip kesilemedii literatürde tartımalıdır (Odaman, 2008: 154-56). Nitekim, Almanya’daki gemi ina sanayiinde sendikalar tarafından ödünç içilie getirilen en önemli eletirilerden biri, bu çalıma tarzının balangıçtaki amacını atıını, dört yıl ve üstü sürelere varacak ekilde zincirleme uzatma meylinin aırlık kazandıı ve ‘normal belirsiz süreli bir i ilikisi’ çerçevesinde oluması gereken istihdamın ‘zincirleme geçici içilik’ çerçevesinde oluturulduudur (Bade, 2008). Alman Hukuku’nda aynı (ödünç alan) iveren ile üst üste kurulan iki ödünç içilik ilikisinin arasındaki ‘kesinti süresi’ belirlenmitir. Bu kesinti süresi, içinin ilk sözlemesinde ödünç alan iveren yanında çalıtıı toplam sürenin %25’i olarak belirlenmitir. Türk Hukuku’nda ne oransal ne de sabit bir kesinti süresinin öngörülmemi olması ve mevcut Yargıtay uygulamasının tekrar ödünç verme pratiini engeller meyilde olması Türk Hukuku’nun, Alman Hukuku’ndan çalıanlar lehine daha sert olduunu gösterir niteliktedir. Tabii ki daha derinlemesine karılıtırılması gereken, mevzuatın ötesindeki fiili uygulamalardır. Fakat Almanya örneinden farklı olarak Türkiye’de, mesleki faaliyet alanı olarak (yani ‘profesyonel’ olarak) ‘ödünç içi komisyonculuu yapmak’ mümkün deildir. ‘çi kesiminden gelen tepkiler üzerine mesleki faaliyet olarak ödünç i ilikisinin kurulmasına ilikin madde metinden tümüyle çıkarılmıtır’ (Odaman, 2008: 152). Türkiye’deki Özel stihdam Büroları, meslek olarak içi ödünç verememekte, Kanunu’nın 6. Bölüm/90. Maddesine göre yalnızca Türkiye Kurumu ile birlikte, ‘ i i arayanların elverili oldukları ilere yerletirilmeleri ve çeitli iler için uygun içiler bulunmasına aracılık görevi’ yapabilmektedirler. Böylelikle, Almanya’da ‘mesleki faaliyet olarak içi ödünç veren / kiralayan’ ADECCO, RANDSTAD, MANPOWER gibi büyük özel istihdam büroları, kanuni zemini –henüz28- olmadıı için Türkiye’de yalnızca i ve içi bulmaya aracılık yapan irketler olarak faaliyet göstermektedirler.29 Çalıma Bakanlıı’nın tersane sahiplerine önerdii geçici içiliin neden iverenlerce tercih edilir olduu ve yakın gelecekte tersanelere hangi artlar ve ekillerde girebilecei (yazar için) açık deildir. Hali hazırda tersanelerde geçici i ilikileri -nadiren de olsa- kurulmaktadır, fakat bu özellikle operatörüyle birlikte i makinası (mobil vinçler vb.) kiralanması ile sınırlıdır. Nadiren kurulmaktadır dedik, zira genellikle i makinası kiralayanların kendi iyerleri yoktur ve bu yüzden ödünç içi kiralama hakkına sahip deillerdir. Henüz profesyonel ödünç içi temini irketlerinin kurulamadıı bir ortamda, hangi tersane sahibi zaten ancak 10’da 1 oranında bulunan kadrolu içisini hangi tersaneye ödünç verebilecektir? Ayrıca, meslek olarak içi temini yasak olduuna göre, bu yasaı dolanmak için, tersanelerden bir veya birkaçının aırı içi istihdam etmesinin kabulü mümkün deildir. Gerçekten de, böylesi bir durumda, içi salayan tersanedeki içi sayısı ile o tersanenin ileri arasında (ölçülülük gerei) bir uyum aranmalıdır (Özcan 2008: 103). Türkiye tersanelerindeki istihdamın %90’ını, çounlukla ‘muvazaalı / hileli’ alt iverenlik anlamalarıyla salayan binbir taeron irket firmanın çounun fiiliyatta, çalıtıkları tersane iyerleri dıında ayrı bir i mekânları, i ekipmanları vs. yoktur. Bu yüzden yasaya uygun bir ‘geçici i ilikisi’nin ‘ödünç 9 veren iveren’ tarafında bulunması gereken artları yerine getirememektedirler. Hali hazırda tersanelerdeki asıl ii gördükleri için yasaya aykırı istihdam yaratan taeron firmaların, yasaca zemini olan ödünç içi salayan iletmelere dönümeleri ne kadar mümkün ve dorudur? Geçici i sözlemesini düzenleyen hükümler fiili durumda zorlandıında, ancak gemi yan sanayii ve fason iletmelerin ilev ve ölçekleri dönütürülerek, tersanelere ödünç içi salayan firmalara dönütürülebilir. verenlerin öncelii ve ‘rekabet edebilirliklerinin kilit unsuru olan’ mevcut esnek ve ucuz istihdam yapısının deimemesi için, sayısı bini atıı ifade edilen irili ufaklı taeron irketlerin bir kısmının elenerek, kalanlarının yakın zamanda hukuki statülerinin dönüecei konusunda da bir spekülasyon yapılabilir. Fakat bütün bu spekülasyonların gerçeklemesi durumu, yasanın özünün çarpıtılarak, fiiliyatın yasadaki çalıanların hakkını koruyan hükümlerine dayatılması anlamına gelecek ve yasal sonuçlar douracaktır. Ödünç i ilikisinin ana ilevi, 4857 no’lu Kanunu gerekçeli metninde u ekilde ifade edilmitir. ‘Bilindii üzere kazanç amacı güdülmeyen ödünç i ilikisi her eyden önce irket topluluklarında ve holdinglerde, irketlerin daha çok vasıflı i gücü ihtiyacının karılanmasında veya üst kademe yöneticilerinin yetitirilmesinde ya da aynı gruptan olmayan irketlerin birlikte bir ii üstlenmelerinde yahut mali güçlüklerle karılaan bir iverenin içisini ilerin düzelmesine kadar baka bir iverene vermesinde kendini göstermektedir’. Böylelikle, ödünç içiliin öncelikli kapsamı sanayi deil, hizmetler sektörü; mavi yakalılar deil, beyaz yakalı uzmanlar; rutin istihdam temini deil, istisnai olarak ani içi ihtiyacı veya mâli güçlüklerin çekildii dönemler olmaktadır. 2003’deki bu çıkı noktasındaki kapsamdan, mavi yakalı tersane çalıanlarının çounluunu kapsayan bir istihdam kapsamına nasıl bir sıçrama ile atlatılacaı ve alt yapısının nasıl kotarılacaı açık deildir. ‘Geçici i ilikisinde’ ödünç veren iveren ile ödünç alan irket arasındaki, yalnızca içinin ücreti, gözetme borcu ve sosyal sigorta pirimleri konularında ‘ortak sorumluluk’ olması noktasının, istismarlara yol açabileceinden de bahsedilmektedir. Zira, yasadaki (ödünç veren) ‘verenin, ücreti ödeme yükümlülüü devam eder. Geçici i ilikisi kurulan iveren, içinin kendisinde çalıtıı sürede ödenmeyen ücretinden, içiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden iveren ile birlikte sorumludur’ düzenlemesi, ’...iverenlerin sekreterine, temizlikçisine, çaycısına irket kurdurup, halen çalıtırdıı içileri bu irketten ödünç alarak, çalıtırdıı içilerin kıdem, ihbar ve izin ücreti gibi haklarına karı sorumluluktan kurtulmaları yolunu açabilecektir, çünkü ödünç içi çalıtıran iverenin kıdemi, ihbar ve ücretinden de sorumlu olduu Yasa hükmünde yer almamaktadır. (Kesikba, 2003)’. Tabii ki bu, yasada dayanaı olan bir uygulama olmayacaktır. Aslen Kanunu Madde 11 ve 12’de düzenlenen ‘belirli süreli i sözlemelerine’ geldiimizde (Ek 3), öncelikle i sözlemesinin belirli süreyle kurulabilmesinin ön artının ‘iin gerektirdii temellere’ balandıını ifade etmek gerekiyor. Belirli süreli i sözlemelerinin kötüye kullanılmasını engellemek için, sözlemenin oluması için tarafların süreyi belirlemeleri yeterli deildir, bu sürenin belirlenmesinde iin nitelii ve amacı ile açıklanabilecek objektif (esaslı) temeller aranmaktadır.30 Belli bir süre içinde tamamlanacak iin nitelii, örnein bir köprü, yol, bina, tanıtım kampanyası vb. bu gibi esaslı nedenlerden biridir. Dier bir esaslı neden, belirsiz süreli / sürekli bir ii gerçekletiren elemanın hastalık, doum vs. iznindeyken, yerine izin süresinin bitimine kadar belirli süreli eleman alınmasıdır. Bu esaslı nedenlerin varlıı kanıtlanabildii durumlarda, anlama zincirleme olarak uzatılabilir. Bu yüzden belirli süreli sözlemelerin olmazsa olmazı, i tanımının net olarak yapılmasıdır. Belirli süreli i sözlemesi, 99/70 sayılı AB Yönergesinde de düzenlenmi olup, 10 Yönergede içinin korunması ile esneklik arasındaki dengenin gözetilmeye çalııldıı hemen fark edilebilmektedir. Belirli süreli i sözlemesinin ilk kez yapılmasında bir sınırlama getirmemi olan Yönerge, sözlemenin yenilenmesine yönelik olarak ise üye devletlerin bir veya bir kaçını alması mümkün olan üç kıstas getirmitir: objektif sebep gereklilii, toplam süreye ilikin sınırlama ve sayı sınırı. 4857 sayılı Yasanın 11. maddesinde ise, belirli süreli sözleme ilk kez yapıldıında dahi objektif neden aranmaktadır. Ayrıca 99/70 sayılı AB Yönergesiyle uyumlu olarak ayrım yasaı (eit muamele) ve orantılı yararlanma gibi, içiyi koruyan hükümlere yer verilmitir. Böylelikle Türk Hukuku, balangıçtan itibaren i tanımının “objektif temellere” göre yapılmasını öngördüü için, çalıanlara pek çok AB ülkesi mevzuatından daha kapsamlı bir koruma salamaktadır (Alpagut 2006)31. Bu sözlemeye tabi içiler, kıdem ve ihbar tazminatı ve iten çıkarılma durumunda doan i güvencesi hakları dıında tutulmulardır. Belirli süreli ve geçici i ilikileri formaları, i ilikilerinde imdiye kadar ‘normal’ kabul edilen ve geçerli model olan ‘sürekli bir iletmede, belli bir çalıma yerinde, belirsiz bir süre için geçerli akde dayalı istihdam’ anlayıını referans noktası olmaktan çıkaran formlardan biridir. Fakat zaten ‘iverenin kendi iyerinde, kendi içileri ve organizasyonu ile üretim yapması’ anlamında ‘normal’ i ilikisinin istisnai olduu gemi ina sanayiinde, hali hazırda çou içi komisyoncusu eklinde çalıan taeron firmaların saladıı istihdam eklinin, belirli süreli anlamalar ile içi-tersane (hali hazırdaki ana iveren) arası bir ilikiye dönümesi ciddi bir yeniden yapılanma gerektirecektir. Gemi ina sanayiinde süreli i sözlemeleri düzenlenmesi için ‘esaslı nedenler’in, yeni veya tamirdeki gemilerin i parçalarına, i tanımının her gemide farklılamasına veya sezon farklılıklarına dayanarak temellendirilebileceini düünebiliriz. Böylece tersane sahibinin, bir tamir gemisinin belirli bir sürede tamamlanan raspa-boya iinin varlıını, her raspa-boyacı içiyle teker teker ‘belirli süreli sözlemeler’ yapmak için ileri süreceini ve gene aynı ‘iin niteliinden kaynaklanan’ bu ‘esaslı nedenden’ dolayı bu sözlemeleri ‘zincirleme uzatma yoluna’ gideceini savlayabiliriz. Fakat en azından Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde bu denli bire bir bir tersane sahibi-içi ilikisinin, aracılar olmadan kurulması (belirli süreli anlamaların içilere getirecei tüm dezavantajlar bir kenara bırakıldıında bile) kısa ve orta vadede kanımızca mümkün gözükmemektedir. Bütün bu ihtimâliyat dâhilindeki gelimelerin, “yasayı dolanmak” anlamına gelecei de açıktır. Buradaki asli soru, tersanelerde kurulan alt iverenlik ilikilerinin çounun yasaca zemininin olmadıının kalın bir ekilde altının çizildii bu dönemde, bu dier ‘esnek çalıtırma’ formlarına geçiin çalıma ve örgütlenme koullarında ne gibi deiikliklere gitme potansiyeli getirdiidir. Bir esnek çalıtırma formunun yasa dıı uygulandıının gün ııına çıktıı bir ortamda, dier esnek çalıtırma formları gündeme gelmekte, ‘iverenin, iini normalde kendi içileri ile kendi iyerinde, kendi üretim organizasyonu içerisinde ve çalıma hayatı ile ilgili tüm mevzuata uygun olarak’ yapmasının ‘normal’ olduu anlayıından gittikçe uzaklamaktayız. Bu esnek çalıtırma formları arası geçirgenliin hukuki çerçevesinin, muhtemel uygulama pratiklerinin, “yasayı dolanma” ihtimâllerinin ve bunların içi salıı ve güvenliine muhtemel etkilerinin (tersaneler ve dier ikollarında) uzmanlarca ivedilikle aratırılması ve çalıma hayatının muhatabı olan içi örgütlerine ulaacak ekilde kamusallatırılması gerekmektedir. Bu aratırmalar, hem bu yazının çerçevesini, hem de yazarın donanımını aacak kadar meslekler arası bir çalımanın konusudur. 5. Almanya’da geçici / ödünç içiliin yayılması ve buna karı sendikal tutum/tepkiler 11 Yazının son kısmında, Almanya’da 1.Ocak.2004’de yürürlüe giren yasal deiikliklerden sonra, çalıma hayatındaki konumu dönüen ödünç/geçici içiliin (Leiharbeit veya Zeitarbeit)32, bugün gösterdii yaygınlık, uygulanma tarzı ve sendikaların bu ‘esnekletirme formuna’ dair getirdii eletirilere deinmek istiyoruz. Almanya’daki çalıma hayatına dair literatürde, aırlıklı olarak ‘normal çalıma ilikisini’ (Normalarbeitsverhältnis) erozyona uratan formlardan biri olarak tartıılan Leiharbeit, Türkiye’deki ‘geçici içilik’ uygulamasıyla karılatırıldıında bazı benzerlikler ve önemli farklar içeriyor. En önemli benzerlik, iki formda da tipik iki taraflı i sözlemesinin üçgen eklinde (ödünç veren irket, ödünç alan irket ve ödünç içi) bir çalıma ilikisiyle ikame edilmesidir. Böylelikle hem Türkiye, hem de Almanya’da i sözlemesi ile istihdam (yani somut olarak emein sarfedildii yer) birbirinden ayrılabilir hale gelmektedir. Bu balamda ödünç içilik, iki ülkede de ‘atipik’ bir çalıma ekli olarak yarattıı eitsizlikler ve asimetrilere atıfla, ‘güvencesiz (prekär / precarious) istihdam ilikileri ailesine’ (Promberger, 2007: 128) mensup olarak tanımlanmaktadırlar. ki ülkedeki ödünç içilik uygulaması arasındaki en önemli kurumsal fark ise, yukarıda da deindiimiz üzere, Türkiye’de meslek olarak ödünç içi temininin, yani ödünç içi devri iinin profesyonel olarak yapmanın yasaca mümkün olmamasıdır. Almanya’da ise bu alanda bir uzmanlama vardır. çi temini ile profesyonel olarak (kâr amaçlı veya kâr amaçlı olmadan) itigal eden kurumlar unlardır: özel istihdam büroları, büyük endüstri irketleri çatısı altında kurulan istihdam firmaları ve uzun süreli isizleri ödünç verme yoluyla igücüne kazandırması için kamu tarafından desteklenen özel veya kamu ‘nsan Kaynakları Hizmetleri Ajansları’ (PSAPersonal-Service-Agentur) (IG Metall Sendikası Bezirk/Bölge Küste(c), 2008: 17; Promberger, 2007: 138-42). 2008 Haziran itibarıyla Almanya’da tüm istihdam (yaklaık 37 milyon) içerisinde toplam 731.000 ödünç içi bulunmaktadır. Bu rakam, istihdamın yalnızca %2’sine tekabül etmesine ramen, Almanya’da ödünç içilik, 1998-2007 arasında üç misli, yalnızca 20022007 arasındaki be yılda da hem iki misline çıkmı, hem de nitelik deitirmitir (Seifert / Brehmer, 2008: 325; Hans Böckler Vakfı, 2007). Hukuki zemini ‘Çalıanların Devrine Dair Kanun’ (Arbeitnehmerüberlassungsgesetz) adı altında 1972’den beri var olan ödünç içiliin, nicelik ve niteliindeki bu dönüümün ancak 2002’den sonra gerçeklemesi bir tesadüf deildir: Alman Sosyal Demokrat Partisi SDP Bakanı Gerhard Schröder hükümeti döneminine tekabül eden 2002 Austos ayında, Hartz-Komisyonu33 olarak da bilinen, ‘ gücü piyasalarına modern hizmetler komisyonu’ (Moderne Dienstleistungen am Arbeitsmarkt) ‘Alman igücü piyasalarındaki isizlik sorunu ile baetmek ve kamusal i bulma mekanizmalarını daha efektif bir ekilde düzenlemek’ amacıyla, bir rapor verdi. En çarpıcı amacı isizlik rakamını dört yıl içinde dört milyondan iki milyona indirmek olan bu raporun içerii, aamalı olarak (Hartz I, Hartz II, Hartz III ve Hartz IV adı altında) 2003-2005 arasında yasalatı. Bu raporun toplam onüç ‘inovasyon modülünde’ ve yasaların merkezinde, isizlerin i gücü piyasalarına tekrar entegrasyonu için ‘kendilerinin inisiyatif almalarının’ desteklenmesi vardı. Fakat bu reformlar, isizlikle mücadelenin sınırlarını aarak, çalıma hayatının örgütlenmesine dair yapısal dönüümlere de mahal verdiler. Hartz I stihdam Reformları çerçevesinde, i piyasaları genel anlamda ‘deregüle’ edilirken, ‘Çalıanların Devrine Dair Kanun’ da 2003’de modifiye edilerek ödünç içiliin artları korumacı bir anlayıtan liberal bir anlayıa doru dönütürüldü. 1.Ocak.2004’de yürürlüe 12 giren deiikliklerle, ödünç içiliin koulları u vasıtlarla liberalletirildi: Zincirleme ödünç içi verme yasaı, toplam ödünç içilik süresine getirilen iki yıllık üst limit, ‘senkronizasyon yasaı’ (Synchronisationsverbot)34 kaldırıldı ve ina ikolundaki ödünç içilik yasaı hafifletildi. çi lehine ise formel bir ‘eit ücret /eit muamele (equal pay / equal treatment) artı getirildi. Bu ‘bir iletmede aynı ii yapan kadrolu ve ödünç içi arasındaki eitlik artı’ ücretleri olduu kadar, çalıma süresini ve izin hakkını da içeriyordu. Bu artın eklenmesi, 1981’deki ilkeler programı ödünç içiliin yasaklanması talebini içeren, 1996’da bu talebi programından çıkaran Alman Sendikalar Federasyonu (DGB)’nun da ödünç içiliin deregülasyonuna yeil ıık yakmasına elverdi (Dribbusch, 2006). Fakat Hartz I’de düzenli içiler ile ödünç içilerin eit ücretlendirilmesine dair arta bir istisna getirilmiti: letme içinde aynı ie aynı ücret (Gleiche Arbeit – Gleiches Geld) politikasını uygulama mecburiyeti, ödünç içi temini ikolunda varolan herhangi bir toplu i sözlemesinin hükümlerine referansla (sözleme özgürlüünün temini ve sosyal diyaloun önceliklilii nedeniyle) by-pass edilebiliyordu. Bu ise fiiliyatta u gelimelere yol açtı: Meslek olarak ödünç içi temini alanında faal olan ödünç içi irketleri iki adet çatı kurum altında birletiler. BZA (Geçiçi çi Aracıları Federal Birlii – Bundenvereinigung Zeitarbeit Arbeitsvermittlung) ve IGZ (Ödünç çilik Birlii – Interessensgemeinschaft Zeitarbeit). kolu prensibine göre örgütlenmi sendikal yapı ile ödünç içiliin aynı anda pek çok sektörü kapsaması arasındaki uyumsuzluk, toplu i sözlemelerinin içi tarafı olarak bir çatı örgütü tekil eden Alman Sendikalar Birlii DGB’nin devreye girmesini gerektirdi. Fakat, ‘eit ie – eit ücret’ artı herhangi bir eyaletteki herhangi bir toplu i sözlemesinin hükümlerine referansla by-pass edilebiliyordu. Tam de bu noktada devreye giren Hristiyan Sendikalar Birlii (CGB – Christlicher Gewerkschaftsbund) ödünç içilerin bugünkü fiili ücret seviyesini etkileyen bir rol üstlendi. 2004 itibariyle 7 milyon üyesi olan DGB ve ödünç içi irketleri birlikleri arasında yapılan toplu i sözlemeleri, 280.000 üyeli ve içi menfaatlerinin temsilcisi olduu tartımalı olan CGB’nin ücret dampingini hayata geçirdii toplu i sözlemeleri ile bypass edildi (Promberger, 2007: 136). Öyle ki 2004 Haziran itibarıyla, ‘eit ücret / eit muamele’ artından kaçabilmek amacı ile, ödünç içiler Almanya ortalamasının çok üstünde bir oranda toplu i sözlemesi çerçevesinde ücretlendiriliyorlar (toplam %90). Hali hazırda, bu ‘eit ücret’ seviyesinin altındaki toplu i sözlemelerinin bazılarını da Alman Sendikalar Birlii imzalamı durumda. Aradan geçen be sene zarfında, u ana eilimler görünür olmutur. Ödünç içiliin tüm istihdam içerisinde %2’lik temsiliyeti, söz konusu olan 500’den fazla içi çalıtıran sanayiden iyerleri olduunda, artmaktadır. Bu tip iletmelerin %40’inda ödünç içi istihdam edilmektedir (Promberger, 2007: 130). Ödünç içilerin en younluklu olarak istihdam edildikleri alanlar, sanayideki orta ve az vasıf gerektiren yan iler (özellikle otomobil sanayii ve otomobil yan sanayindeki ön üretim, montaj,taıma, paketleme ileri vb.) ve gene az vasıf gerektiren hizmetler sektörüdür (call-centerlar, bina temizlik ileri, kampanya ileri, catering vb.). 2002 öncesinde, ödünç içi çalıtırmanın ana motivasyonu olarak anılan ‘beklenmedik ve geçici büyüme ve sipari patlaması zamanlarında esnek bir igücüne sahip olabilme’ saii artık geçerli deildir. Özellikle toplu i sözlemeleri vesilesiyle kadrolu içiler için yüksek ücret seviyelerinin geçerli olduu ve üretimin teknik açıdan da bölünebildii otomotiv gibi ikollarında, zincirleme ödünç içi istihdamının en önemli saii emek maliyetlerinden tasarruf, ikolundakli toplu i sözlemelerinin kapsayıcılıının azaltılması ve kriz dönemlerinde iverenin kadrolu içilerine karı taıdıı sorumluluklarının (kıdem ve ihbar tazminatı, izinler vb.) bir kısmından kurtulabilmesidir (Promberger, 2007: 131). Böylece fiilen ödünç içiler, daha az vasıf gerektiren ve daha düük bir ücret seviyesindeki ilerde younlamaktadırlar. letme içindeki karar mekanizmalarına katılımları düzenli çalıan bir 13 içiden çok daha düük ve halen aırlıklı olarak ‘normal çalıma ilikisi içinde bulunan kadrolu içilere yönelik’ faaliyetlerde bulunan sendikalardaki temsiliyetleri ve örgütlenme oranları ortalamanın çok altındadır. Güvencesizliin önemli alametlerinden olan düük sendikalama oranı, ödünç içiler için iki kez geçerlidir: Hem ödünç verildileri firmadaki ikolu bazında, hem de i sözlemesi ile balı oldukları istihdam bürolarının ait oldukları ‘özel istihdam temini’ ikolunda. 2007 itibarıyla ‘özel istihdam temini ikolunda’ (Verleihbranche) ADECCO, RANDSTAD gibi dev firmalar hariç, neredeyse hiç i konseyi (sendikal temsiliyet) bulunmamaktadır (Promberger, 2007: 135). Ödünç içi istihdam eden kâr amaçlı özel istihdam bürolarının, Alman çalıma hayatının ortalamasının daha altında bir i güvencesi saladıı, iveren taraflı i sözlemesine son verilme oranları karılatırıldıında gözükmektedir. Almanya ortalamasında her yedi i sözlemesinden biri iveren tarafından sonlandırılırken, özel istihdam büroları ve içiler arasındaki her üç sözlemeden biri iveren tarafından sonlandırılmaktadır (Promberger, 2007: 134). Yasaya 2004’de giren ‘eit ie- eit ücret’ artının fiiliyattaki uygulamasına baktıımızda ise sonuç u ekildedir. Özellikle yukarıda deindiimiz toplu i sözlemeleri vesilesiyle ücret dampingi eiliminin etkisiyle, ödünç içiler kadrolu içilerden yaklaık %30 daha az ücret almakta, daha sık bir ekilde i deitirmekte, bir iletmede daha kısa bir süre çalımakta, meslek-içi eitime ulaımları daha az olmakta ve daha düük bir örgütlenme seviyesine sahip olmaktadırlar. Özellikle i arayan genç nüfusu ilgilendiren ilk ie girilerdeki ücretlere bakıldıında bu uçurum daha da açılmaktadır. Örnein Hristiyan Sendikalar Birlii CGB’nin Dou Almanya Ödünç çilik Firmaları Birlii ile eyalet bazında yaptıı 2004 seneli toplu i sözlemesine geçen ie giri saat ücreti 5,6 Euro, aylık tam zamanlı brüt ücret de 850 Eurodur. Bu Almanya’da açıklanan resmi ‘ücretli yoksulluk’ (1.034 Euro/aylık) seviyesinin ciddi bir ekilde altındadır (Promberger, 2007: 137). veren açısından avantajlı düük ie giri ücretlerini ‘garantiye alan ve sürdürebilir kılan’ bazı ödünç içi firmaları da vardır: bu firmalar ie giri ücretinin geçerli olduu deneme süresi sonunda içiyi ödünç alan irketten çıkarıp, bir süre sonra tekrar bir deneme süresi çerçevesinde, aynı veya baka bir irkette ve aynı veya benzer bir dalda istihdam etme yoluna gitmektedirler. Yukarıda sıralanan sanayi yan dalları ve basit hizmetler dallarında ödünç içi kiralayan firmaların uyguladıkları toplu i sözlemeleriyle oluan ücretler, bu ikollarındaki (aynı vasıf düzeyindeki) referans deerlerinin altındadır. te tam da bu yollarla, aynı irkette aynı ii yapan bir ödünç içi, kadrolu bir içiden yaklaık üçte bir oranında az kazanmaktadır (Hans Böckler Vakfı, 2008). Ödünç içilii deregüle eden yeni düzenlemelerden bugüne geçen dört sene zarfında, ödünç içilik formunu en youn olarak 5000’den fazla içi çalıtıran iletmelerin (bu iletmelerin %60’ının) kullandıı göze çarpmakta. Bu iletmelerde ödünç içi – kadrolu içi oranı gittikçe yükseliyor. Tüm Almanya genelinde 150’den fazla içi çalıtıran tüm iletmeler içinde, %20’den fazla oranda ödünç içi çalıtıran iletmelerin oranı, 2002’de %2,1 iken, 2006’da %10,4’a çıkmı durumda (Hans Böckler Vakfı, 2007: 4). Alman Sendikalar Birlii, ödünç içilik formunun artık sipari younlaması olan durumlarda istisnai eleman oluturmak amacından, balı baına bir ‘içi maliyetlerinden tasarruf etme amaçlı yeni istihdam stratejisine’ dönütüünü ifade etmekte. Bu iletmelerde, emekli olan kadrolu içilerden boalan veya son büyüme konjonktüründe oluan yeni istihdamın, tipik/normal i ilikileri yerine ödünç içilik eklinde kapatıldıının altını çizmekte. Fakat bu ancak ciddi bir içi devri / sirkülasyonu ile salanabilmekte. Zira, 2006 itibarıyla ödünç içilerin yalnızca % 38,3’u aynı 14 özel istihdam bürosunda üç aydan fazla çalımı, %46,2’sinin istihdamı ile bir hafta ila üç ay arasında kalmı, hatta %15,5’inin istihdamı bir haftadan az sürmütür! (Dribbusch, 2006: 4) Ödünç içilik, Alman gemi ina sanayiinde de gittikçe artan bir istihdam formudur. Tablo 3’de görüldüü gibi, Almanya’daki tersanelerde 2008 itibarıyla 20.530 içi kadrolu olarak dorudan istihdam edilmektedir. Dorudan istihdam, 1990 senesindeki 60.000 seviyesinden, sadece onsekiz sene içerisinde üçte birine düerek çarpıcı bir dönüüm geçirmitir. Bu dönüümün en önemli nedeni emek-youn gemi (kimyasal tankerler, konteyner gemileri) üretim tiplerinin Almanya dıına (Türkiye’de dahil olmak üzere emek maliyetinin daha düük olduu Güney Asya ve Dou Avrupa ülkelerine) kaymasıdır. Almanya, gemi ina sanayiinde yaklaık otuz yıla yayılan de-endüstrializasyon sürecinden sonra, 1990’ların ortasından beri teknoloji-youn deniz araçları (kruvaziyer yolcu gemileri, ro-ro gemileri, sava gemileri, özel donanımlı konteyner gemileri, aratırma gemileri, yatlar, açık deniz römorkerleri) konusundaki uzmanlamasını derinletirmitir (Ludwig / Tholen, 2007: 4). Dorudan istihdamdaki bu yapısal kan kaybından sonra, ödünç içilik ve outsourcing tipi eser/istisna sözlemeleriyle (auf Werkvertragsbasis) istihdam yaratma dinamii artmıtır. Bu bölümün dorudan konusu olmayan Werkvertrag bazında tersane dıındaki firmalara i yaptırma pratiinin tarihçesine kısaca deinecek olursak, 1970’lerde Almanya gemi ina sanayiinin krizinde ortaya çıktıını ve akabinde kurumsallatıını söylemek gerekiyor. Bu açıdan Türkiye gemi ina sanayiindeki 1980’lerin ortasındaki krize cevap olarak oluturulan alt iverenlik ilikisi ile bir paralellik arzediyor. Werkvertrag bazında yaptırılan ilerden en önemlileri ise unlar: iskele kurulumu, marangozluk, koruma boyası (Konservierung), boya ve gittikçe artan oranlarda gemi dizaynı. Bu istihdam formlarına dair gemi ina sanayii bazında yalnızca iki senedir veri toplanmaktadır. Tablo 3’de 2008 itibariyla toplam istihdamda ödünç içiliin payının % 13 (3990 içi: mor dilim), eser sözlemeleri ile tersaneler dıında görülen ilerde çalıan içilerin payının %20 (6101 içi: beyaz dilim), dorudan istihdamın ise %67 olduunu (20.530 içi: mavi dilim) görmekteyiz. Bu istihdamın %80 ise ise toplam altı irket grubuna35 ait 20 adet tersanede aktiftir. Tablo 3: Alman Gemi ina sanayiindeki istihdamın daılımı - 2008 15 Kaynak: IG-Metall-Küste Sendikası/ Institut für Arbeit und Wirtschaft (IAW) – Bremen Üniversitesi, Heino Bade: Precarious Employment. The German Shipbuilding Industry, Avrupa Metal çileri Federasyonu Yıllık Gemi na Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde yapılan sunum, 8-10 Ekim 2008, stanbul. Almanya’daki tersane iverenleri 2002’den sonraki büyümenin gerektirdi i istihdam artıını, öncelikle fazla mesailer, ‘fazla mesailerin belli bir vade içinde izne, erken emekli e veya meslek-içi e itime dönümek üzere bir hesapta biriktirilmesi’ sistemi (Arbeitszeitkonten)36, ödünç içilik ve eser sözlemeleri ile karılamılardır. lk iki strateji ‘irket-içi esnekletirme’, son ikisi ise ‘irket-dıı esnekletirme’ stratejisi olarak adlandırılmaktadır. stihdamın %80’ini barındıran yalnızca altı sermaye grubunun istihdam rakamları baz alındı ında, ödünç içilerin toplam istihdama37 oranının 2006’da %14,3’den, 2008’de %16,6’ya çıktı ı gözlemlenmekte ve IG-Metall Küste Sendikası tarafından ödünç içili in yeni istihdam yaratımında do rudan ve sabit çalıan içi kadrolarını ikâme etti ini savunmaktadır. Bazı tersanelerde 2008’de ödünç içi oranının %40’lara vardı ı, 2007 senesinde IG-Metall-Küste Sendikası’nın senelik aratırmasını yaptı ı, istihdamın %80’ini kapsayan 21 iletmenin 9 tanesinde ise aynı oranın %25 ila %30 seviyesine çıktı ı ortaya çıkmıtır (Ludwig / Tholen, 2007: 27). Gemi ina sanayiinde de aynı ii aynı vasıfla yapan ödünç içiler, sadece statülerinden dolayı kadrolu içilerden yaklaık %30 daha az kazanmaktadırlar.‘Geçicilik’ statüleri ise bir sene ve üstü (dört seneye kadar çıkabilen) fiili çalıma sürelerine bakıldı ında sorgulanacak durumdadır. Aynı di er sektörlerde oldu u gibi iyerinde sendikalılık oranları ve karar mekanizmalarına katılımları çok daha düüktür. Ba lı oldukları ödünç verme irketlerinde ise buna alternatif olarak düünebilecek sendikal bir örgütlenme yok denecek kadar azdır. Meslek içi e itim alma imkânlarına eriim ve bunun da sonucu olarak vasıf konusunda da ‘ikinci sınıf’ içi konumundadırlar. Bu eitsizliklere atıfla, gemi ina / tamir sektörünü barındıran kuzey ve kuzeybatı eyaletlerinde 200.000’i akın içiyle örgütlü olan, IG-Metall Sendikası’na ba lı IG-Metall Küste (Sahil eridi) birimi 13 ubat 2008 bir ‘ödünç içilik kampanyası’ balatmıtır IG Metall Sendikası Bezirk/Bölge Küste, 2008a). Birlemi Milletler nsan Hakları Konvansiyonunun ‘fark göz etmeden herkesin aynı ie aynı ücreti alma hakkı vardır’ (23.) maddesine atıfla, ödünç içi çalıtıran iyerlerindeki ücret dampingi, mecburi izin uygulaması, ödenmeyen fazla mesai ücretleri, eksik sosyal güvenceler gibi çifte standart içeren uygulamaları konu eden kampanyanın iarı, ‘eit ie eit ücret’dir38. Sendika iyeri (tersane) temsilcileri, halen devam eden bu kampanya çerçevesinde düzenli (normal, tipik) istihdam eklinin, ödünç içili in yaygınlaması vesilesiyle marjinalize edilmesine karı, ödünç içilere ve kadrolu içilere yönelik bilgilendirme (IG Metall Sendikası Bezirk/Bölge Küste, 2008b), ve ödünç içilere yönelik de örgütleme faaliyetleri yürütmektedirler. Sendika, iverenleri yeni istihdamın bu güvencesiz form içerisinde yaratılmasının uzun vadede üretim kalitesini olumsuz etkileyece i noktasında uyarmaktadır. yeri bazında eit muamele artının uygulanması ve ödünç içi kullanımına üst limit getirilmesi pazarlık sürecinin parçası olmutur. imdiye kadar, metal ve elektronik ikollarındaki içilerin %27’ini içeren toplam 380 iletmede, ödünç içilerin konumlarının iyiletirilmesi için anlamalar imzalanmıtır. Sendika devlete, mevcut ödünç içiler için asgari ücret düzenlemeleri getirilmesi ve bu güvencesiz çalıma formunun toplumda bir model haline gelmemesi için talepler formüle etmektedir. Bu kampanyanın kapsamı, Avrupa Metal çileri Federasyonu (EMF) ve Uluslararası Metal çileri Federasyonunu’nun (IMF) 7 Ekim 2008’de start verdikleri, ‘güvencesiz çalımaya karı kampanya’ ile geniletilmitir.39 Hatta Avrupa Metal çileri Federasyonu gemi ina 16 sanayi komitesi senelik toplantısını, bu uluslararası kampanyanın öneminin altını çizmek için, DSK’e balı Limter- Sendikası ve Birleik-Metal Sendikası ile ibirlii içerisinde stanbul’da gerçekletirmitir. Bu vesileyle, i güvencesizliinin içi hayatına getirdii geri dönülemez zararlarının aikâr olduu Tuzla Tersaneler Bölgesi de, AB ülkelerindeki güvencesiz çalıma formaları da uluslararası karılatırmalı bir çerçevede ele alınmıtır. EMF, Limter- ve Birleik Metal Sendikaları bu konferansın sonunda yaptıkları ortak basın açıklamasında, i güvencesi ile i güvenlii/içi salıı arasındaki baların ve sendikal mücadelede iki sorunu aynı anda ele alma gerekliliinin altını çizmilerdir.40 Yazıyı bitirirken, igücüne formel veya enformel olarak katılan çalıanların, i güvencesi ve i güvenlii salayan çalıma koulları için verdikleri mücadelenin birbirinden ayrılamayacaının altını bir kere daha çizmek gerekiyor. Bu, aynı insan salıı ve hayatının, insan beden ve psikolojisinin birbirinden ayrılamaması gibi bir ortaklık tekil ediyor. güvencesinin faktörleri olan, insanca çalıma saatleri, her an iten çıkarılma korkusu yaamadan önünü görebilme ve hayatını planlayabilme hakkı, yapısal tehlikeler, baskı, rekabet ve performans stresinden arındırılmı bir çalıma ortamı, yalılık döneminin nasıl kotarılacaına dair iç rahatlıı gibi faktörler, aynı zamanda i güvenliinin de faktörleri. Bu anlamda da, Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde ‘yaam hakkı’ iarıyla Limter- Sendikası ekseninde verilen sendikal mücadelede öne sürülen talepler ile Almanya’da IG-Metall’in “Çalıma Hayatının nsaniletirilmesi’ (Humanisierung der Arbeit) (IG Metall Sendikası Bezirk/Bölge Küste 2007) iarı altında öne sürdüü talepler birbirinin tamamlayıcısı. Almanya’da i kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı yaanan i günü kayıpları 2006 senesinde %4 artmı ve i görememezlik durumlarının dokuzda biri ‘psikiatrik nedenlerle’ olumakta. Formel veya enformel ii olanlar için esnekletirilen, younlatırılan, verimliletirilen çalıma hayatının getirdikleri ile, isiz olanlar için çalıamamanın getirdii sorunlar da gittikçe birbirine yaklamakta. Tam da bu dönemde, “prekarya”41 kavramı tartımalarımıza girmekte: güvencesiz anlamındaki “precarious” ile klasik emekçi tanımı “proletaryayı” birletiren bu kavram üzerinden bu ortaklıkları irdelemeye devam etmek gerekiyor. 17 Ek 1: Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıı Tefti Kurulu Bakanlıı’nın tersanelere yolladıı belgenin 16 Austos 2008 tarihli faksimile örnei ve (vurgular dahil) aynı yazımı: 18 Soru 1) Tersane iyerinde yapılan gemi ina iinin 818. Sayılı Borçlar Kanunu’nun 355-371. maddelerine göre istisna akdine (eser sözlemesi) göre yapılan bir i olmasına, her tersanenin kendi bordrolu çalıanları ile üretime katılmasına, gerek irket tüzüklerinde ve gerekse iin muhteviyatına bakıldıında tersanelerin asıl ii olan gemi inasında, herhangi bir teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmeyen ve yardımcı i niteliinde olmayan ‘çelik ileme, kaynak, montaj, talama, boya-raspa, vb.’ iler hangi hukuki nedene dayanılarak (asıl i bölünerek) alt iverene verilmektedir? Soru 2 ) 4857 Sayılı Kanunu’nun 2. ve 3. maddelerinde sınırları açıkça çizilmesine ve kaldı ki halen tersanelerde hizmet veren hiçbir alt iverenin (verilmesi uzmanlık ve teknolojik nedenlerle mümkün olan elektrik, elektronik, mobilya donatım vb. gibi iler ve yemek, güvenlik ve servis hizmeti gibi yardımcı iler dıında) konu ile alakalı teknolojik alt yapısı, uzmanlık belgesi, sertifika gibi bilimsel ve kurumsal standartları bulunmamasına ve durumun kendilerine defaten anlatılmasına ramen neden alt iveren uygulaması devam ettirilmektedir? Ayrıca bir çok alt iverenin çalıtırdıı içilerin vasıfları ve teknolojik alt yapıları yetersiz olmasına ve zaten ilerin çounun asıl iverenlerce planlanmasına ve takip edilmesine ramen neden uygulamayı devam edilmektedir? Soru 3) 4857 sayılı Kanununun deiik 2. maddesi gerei alt iverenlerle yapılan tüm sözlemelerin Bakanlıımız Bölge Müdürlüüne sunulması ve uygunluu alındıktan sonra ie balanması gerekmektedir. Sözlemelerin uygunluu konusunda müracatlar neden yapılmamaktadır? Soru 4) 4857 Sayılı Kanununun muhteviyatında özellikle i yaptıınız sektörde önünüzü açacak düzenlemeleri içinde barındırmaktadır. Esnek çalıma ilikileri, belirli süreli sözlemeler ve geçici i düzenlemeleri bunlardan bir kaçıdır. (Bu modeller tek tek yada hepsi bir uygulanabilir. Alt iverenlik uygulaması ile karılatırıldıında hukuki ve iverenlere ekonomik faydalar salayacak niteliktedir.) Yasada zemini bulunmayan alt iverenlik uygulamasına alternatif olabilecekken neden bu modeller uygulanmamaktadır? Ek 2. 4857 no’lu Kanunu 7. maddesi: (Resmi Gazete Yayım Tarih ve Sayısı : 10.6.2003 – 25134) 19 - Geçici i ilikisi MADDE 7.- veren, devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir içiyi; holding bünyesi içinde veya aynı irketler topluluuna balı baka bir iyerinde veya yapmakta olduu ie benzer ilerde çalıtırılması kouluyla baka bir iverene i görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiinde geçici i ilikisi gerçeklemi olur. Bu halde i sözlemesi devam etmekle beraber, içi bu sözlemeye göre üstlendii iin görülmesini, i sözlemesine geçici i ilikisi kurulan iverene karı yerine getirmekle yükümlü olur. Geçici i ilikisi kurulan iveren içiye talimat verme hakkına sahip olup, içiye salık ve güvenlik risklerine karı gerekli eitimi vermekle yükümlüdür. Geçici i ilikisi altı ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiinde en fazla iki defa yenilenebilir. verenin, ücreti ödeme yükümlülüü devam eder. Geçici i ilikisi kurulan iveren, içinin kendisinde çalıtıı sürede ödenmeyen ücretinden, içiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden iveren ile birlikte sorumludur. çi, iyerine ve ie ilikin olup kusuru ile sebep olduu zarardan geçici i ilikisi kurulan iverene karı sorumludur. çinin geçici sözlemesinden aksi anlaılmıyorsa, içinin dier hak ve yükümlülüklerine ilikin bu Kanundaki düzenlemeler geçici i ilikisi kurulan iverenle olan ilikisine de uygulanır. çiyi geçici olarak devralan iveren grev ve lokavt aamasına gelen bir toplu i uyumazlıının tarafı ise, içi grev ve lokavtın uygulanması sırasında çalıtırılamaz. Ancak, 2822 sayılı Toplu Sözlemesi, Grev ve Lokavt Kanununun 39 uncu maddesi hükümleri saklıdır. veren, içisini grev ve lokavt süresince kendi iyerinde çalıtırmak zorundadır. Toplu içi çıkarmaya gidilen iyerlerinde çıkarma tarihinden itibaren altı ay içinde toplu içi çıkarmanın konusu olan ilerde geçici i ilikisi gerçeklemez. Ek 3. 4857 no’lu Kanunu 11. ve 12. maddesi: (Resmi Gazete Yayım Tarih ve Sayısı : 10.6.2003 – 25134) 20 Belirli ve belirsiz süreli i sözlemesi MADDE 11 - ilikisinin bir süreye ba lı olarak yapılmadı ı halde sözleme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli ilerde veya belli bir iin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koullara ba lı olarak iveren ile içi arasında yazılı ekilde yapılan i sözlemesi belirli süreli i sözlemesidir. Belirli süreli i sözlemesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde i sözlemesi balangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme i sözlemeleri, belirli süreli olma özelli ini korurlar. - Belirli ve belirsiz süreli i sözlemesi ayırımın sınırları MADDE 12 - Belirli süreli i sözlemesi ile çalıtırılan içi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt i sözlemesinin süreli olmasından dolayı belirsiz süreli i sözlemesiyle çalıtırılan emsal içiye göre farklı ileme tâbi tutulamaz. Belirli süreli i sözlemesi ile çalıan içiye, belirli bir zaman ölçüt alınarak ödenecek ücret ve paraya ilikin bölünebilir menfaatler, içinin çalıtı ı süreye orantılı olarak verilir. Herhangi bir çalıma artından yararlanmak için aynı iyeri veya iletmede geçirilen kıdem arandı ında belirli süreli i sözlemesine göre çalıan içi için farklı kıdem uygulanmasını haklı gösteren bir neden olmadıkça, belirsiz süreli i sözlemesi ile çalıan emsal içi hakkında esas alınan kıdem uygulanır. Emsal içi, iyerinde aynı veya benzeri ite belirsiz süreli i sözlemesiyle çalıtırılan içidir. yerinde böyle bir içi bulunmadı ı takdirde, o ikolunda artlara uygun bir iyerinde aynı veya benzer ii üstlenen belirsiz süreli i sözlemesiyle çalıtırılan içi dikkate alınır. Dipnotlar: 1 Türkçeye Fransızcadan geçen ve alt iverenlik ilikisinin daha popüler bir tanımı olan “taeron” kelimesi, “i tanımı / i altdalı’ anlamındaki Fransızca “tâche”’ (ngilizce “task”) kelimesinden gelmektedir. “Taeronlatırmanın” üretimin i alt dallarına bölünmesi anlamı taıdı ını, kelimenin kökeninde de görmekteyiz. 2 Taeronluk / alt iverenlik ilikisinin gemi ina sanayii özelinde ayrıntılı ve derinlemesine bir analizi için bkz: eref Özcan, Tersane yerlerinde Mevcut Olan likileri 21 Balamında Salıı ve Güvenlii, Müfettileri Derne i II. Çalıma Yaamı Kongresi (2627 Nisan 2008) çerçevesinde yapılan tebli ler kitabından, Ankara, 95-123; alt iverenlik konusundaki mevcut uygulama hakkındaki ilk makale için bkz, Güzel 2004. 3 Alt iverenlik Yönetmeli i’nin tam metni için: http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.12459&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=al t 4 Uzmanlık gerektirmeyen asıl iin devrini engellemek için, alt iverenlik sözlemesinde yer alması gerekli hususları belirleyen 10. maddenin 2. fırkasında u somutlamaya gidilmitir: ‘Bir iyerinde, iletmenin ve iin gerei ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren bir iin altiverene verilmesi hâlinde, alt iverenin uzmanlıını belgelendirmesi amacıyla sözleme kapsamındaki ie uygun; i ekipmanı listesi, i bitirme belgesi, operatör ve teknik eleman sertifikaları sözlemeye eklenir.’ Tuzla Tersaneler Bölgesi zleme ve nceleme Komisyonu’nun 16 Aralık 2007’de kamuoyu ile paylatı ı, ubat 2008’de bastı ı Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki Çalıma Koulları ve Önlenebilir Seri Ölümlü Kazaları adlı raporunun online versiyonu için: www.paraketa.net/tuzla.pdf , Rapor sinevizyonu Tuzla: Nereye? için: http://www.medyakronik.com/haber/286/. 5 6 Bu çabaların oluturdu u bilgi / belge havuzuna en derli toplu ve seri ekilde, www.sendika.org ‘un Tuzla Dosyası’ndan eriebilirsiniz http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=15559. Yönetmenli ini Petra Holzer, Ethem Özgüven ve Selçuk Erzurumlu’nun yaptı ı ve en bata komisyon çalımalarına elik ederek giritikleri Tuzla Tersaneleri hakkındaki ‘4857’ adlı belgesel için bkz: http://4857-belgesel.blogspot.com/ TSK ‘Alt verenlik Yönetmelii’ne’ karı, 19 Ekim 2008, Deniz Haber Denizcilik online haber portalı, 7 http://www.denizhaber.com.tr/news_detail.php?id=15878&uniq_id=1225603232 Kanunu’nun alt iverenlik ilikisini tanımlarken getirdi i, içi sa lı ı ve i güvenli inin ve iyerindeki risklerin bölünemezli i ilkesini gözetti i kamu düzenine dair mutlak emredici hükümlerin sarih bir analizi için, bkz. Özcan, s. 99-101, ‘1.2. Alt iverenin yeri’ bölümü. 8 9 Denizci frene bastı, kriz trafiini izliyor, 16 Ekim 2008, Dünya Gazetesi’nin Perembe Rotası eki, http://www.persemberotasi.com/?bolum=detay&konu_id=241; M. Kemal Battal, Alt verenlik Yönetmelii, Deniz Ticareti, MEAK DTO’nun aylık yayın organı, Ekim 2008, 20-21. 27 Eylül 2007’de SK’nin Sarayburnu’ndaki ‘Melen Çayı’nın stanbul’a Getirilmesi Bo az Geçi Projesi’ çerçevesindeki antiyedeki SK’nin taeron firması DETEK Limited irketi’nde çalıan Harita Mühendisi Gülseren Yurtta i güvenli i önlemlerinin alınmaması nedeniyle hayatını kaybetmiti, bkz: http://www.gulserenyurttas.com/ 10 11 Makina Mühendisleri Odası’nın her sene çıkardı ı ‘ Sa lı ı ve Güvenli i Oda Raporu’ için bkz: http://www.mmo.org.tr/mmo/cd5/cd_icine/index_dosyalar/Page447.htm , Sosyal Haklar Derne i’nin ’28 Nisan Sa lı ı ve Güvenli i Günü Türkiye Raporu’ için bkz, 22 http://sosyalhaklar.org/raporlar/dunya_is_guvenligi_gunu.doc ; sendika.org raporu için bkz: http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=17979 sitesinin aylık i kazaları 12 Hem Tersaneler Bölgesi’nin kamuoyu kanallarını her zaman a ırlıklı olarak igal eden stanbul’da, hem stanbul’un yeni kentsel dönüüm projelerine mazhar olan Tuzla’sında bulunması, hem de Tuzla’daki tersaneci ailelerden bazılarının hali hazırda milletvekili olarak Ankara’da bulunması açısından, Tersaneler ‘merkeze çok yakındır’ diyoruz. ki örnek için: Yavuz Yıldırım, Biyopolitik bir alan olarak Tuzla Tersaneleri, Radikal, 15 Mayıs 2008, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=17027 , Tuzla Tersanelerindeki kazaları makro bir çerçeveye oturtan bir analiz için; Fuat Ercan, Tuzla Tersanelerinden hareketle kapitalizm ve Türkiye’yi anlamak, Özgür Düün dergisi, 43. sayı (Mayıs 2008), 13 http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=18851 14 Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel’in bu konudaki kısa ve çarpıcı tahlilleri için bkz: stihdam Paketi Yalıya Kapıyı Gösteriyor, NTV Haber Portalı, 29 Mayıs 2008, http://www.ntvmsnbc.com/news/447853.asp#storyContinues. 4857 no’lu Kanunu’ndan 5763 no’lu “Torba Yasa”ya gidiatta çi Sa lı ı ve Güvenli i Alanının kurumsal zeminin nasıl dönütürüldü üne dair geni bilgisini benimle paylaan Sn. Mustafa Yazıcı’ya teekkürü borç bilirim, bkz: Yazıcı, 2008; MMO 2008b. 15 Türk Tabipler Birli i, stihdam Paketi ile iyeri hekimli i ve içi sa lı ı taeron irketlere bırakılıyor, 2 Mayıs 2008, http://www.ttb.org.tr/index.php/hukuk/hukuk-haberleri/12416 hukuk/1026-1026 Güvenli i Yasa Tasla ı’na Tepki, TTB- DSK-KESK-TMMOB ortak basın açıklaması, 9 Ekim 2008, http://www.ttb.org.tr/index.php/haberler/151-baslamalar/1193-i-sal-yasas 17 bkz. Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı ı Müfettilerinden ve Müfettileri Derne i’nden eref Özcan’ın yukarıda zikredilen makalesinden ‘1.4.4.2. veren Olmayan verenler’ pasajı; Özcan, s. 106-107. 18 19 Bkz. Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı ı’nın gemi ina sanayiindeki resmi rakamlarını (2007: 17.572 içi) by-pass ederek, do rudan Gemi na Sanayicileri Birli i’nin açıkladı ı (ve Denizcilik Müstearlı ı’nın verdi i rakama neredeyse bire bir denk düen) rakama (2007: 33.480 içi) referans veren TBMM Tuzla Meclis Aratırma Raporu için bkz: Gemi na Sanayisindeki Güvenli i ve Çalıma artları Sorunlarının Aratırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Aratırması Komisyonu Raporu, rapor da ıtım tarihi 14 Ekim 2008; http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/arastirma_onergesi_sd.onerge_bilgileri?kanunlar_sira_no=610 Aslı Odman, Tuzla’da çiler, Sermaye, Gemiler, Tersaneler: Kaydıra Kaydıra nereye?, stanbul Dergisi, Nisan 2008, online versiyonu için: 20 http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=16436 21 Borçlar Kanunu’nda eser/istisna sözlemesi (veya istisna akdi ) tabir edilen sözleme ile hizmet sözlemesi arasındaki fark udur: ‘Hizmet akdiyle içi belirli veya belirli olmayan bir süre için iverene ba lı olarak i yapar, iveren de ona bir ücret ödemeyi taahhüt eder. Eser sözlemesinde, yüklenici kural olarak ii, iverene ba ımlı olmaksızın serbestçe yaptı ı 23 halde, i sözlemesinde içi, iverene baımlı olarak ve onun direktifi altında çalıır. Eser sözlemesi ile yüklenici bir eser meydana getirme (sonuç borcu) görevini üstlenir. sözlemesi ile çalıan içinin sonuç borcu yoktur. çinin ii yapmaya hazır olması gerekir ve içi iverenin gösterdii ii yapar. (Aydın Zevkliler, 1995. Borçlar Hukuku Özel Borç likisi, Fakülteler Kitabevi Barı Yay, 5. Bası, zmir.)’. Almanya tersanelerinde bir hizmet ilikisi olmayan eser sözlemeleri vesilesi ile ikolundaki istihdamın %20’ye yakını salanmaktadır. Türk Hukuku’ndaki asıl iveren – alt iveren arasındaki iliki de, aynı Almanya’daki Werkvertrag formunda olduu gibi, hizmet akdine deil, istisna/eser, taıma, kira ve vekalet akidlerinden birine veya bir kaçına dayanmaktadır. Almanya ve Türkiye gemi ina sanayindeki kurulan istisna/eser sözlemelerinin arasındaki fark ise, Almanya’da eser sözlemeleriyle tersanelere i gören irketlerin faaliyet alanlarının, asıl i tanımı içerisinde olmamasıdır. Bu konu 6. bölümde ayrıntılı olarak irdelenecektir. 22 Thornsten Ludwig / Jochen Tholen, Beschäftigung, Auftragslage und Perspektiven im deutschen Schiffbau. Ergebnisse der 16. Betriebsrätebefragung im September 2007, Institut Arbeit und Wirtschaft, Universität Bremen, IG-Metall-Küste Sendikası tarafından Bremen Üniversitesi ve Ekonomi Enstitüsü’ne yaptırılmı aratırma, Eylül 2007; ayrıca: Heino Bade, Precarious Employment. The German Shipbuilding Industry, Avrupa Metal çileri Federasyonu Yıllık Gemi na Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde yapılan sunum, 8-10 Ekim 2008, stanbul. 23 Bu yazı tamamlandıktan sonra 11 Ekim 2008 tarihinde, gemi inadaki istihdamın %30’unu barındıran Almanya’nın en büyük gemi ina / tamir sermaye grubu olan ThyssenKrupp Marine Systems’e ait Hamburg’daki Blohm&Voss Tersanesinde iskele çökmesi sonucu, raspacılık yapan iki içinin öldüünü, bir içinin aır yaralandıını örendik, bkz: Die Welt, Zweiter Arbeiter nach Unfall auf Werft gestorben, 13 Ekim 2008, http://www.welt.de/hamburg/article2569348/Zweiter-Arbeiter-nach-Unfall-auf-Werftgestorben.html 24 Tholen 2008, slayt 4. 25 Deutsche Presseagentur (Alman Haber Ajansı), Workers badly burnt in Singapore shipyard accident, 26.06.2008; http://www.monstersandcritics.com/news/business/news/article_1413374.php/Worker_badly_burned_in_Singap ore_shipyard_accident. 26 ILO, Globalization downside. From shipyard to graveyard. Is there a decent way to break ships?, in: World of Work, No. 37, Aralık 2000, http://www.ilo.org/public/english/bureau/inf/magazine/37/shipyard.htm Bu belgeler, onları kamuoyu ile paylama effaflıını gösteren Gemi Mühendisleri Odası’nın websitesi’nden 15 Eylül 2008 tarihinde indirilmitir, www.gmo.org.tr 27 28 Çalıma Bakanlıı’nın ise içi kiralaması anlamına gelebilecek profesyonel içi temininin serbest bırakılacaına yönelik vurguları vardır (Özcan, s.105). 29 Büroları, ‘i bulma faaliyetlerinin metalaması’ perspektifinden inceleyen henüz yayınlanmamı bir makale için: Alp Tekin Ocak, Emek Piyasası için ‘nsan Koleksiyonu’: Özel stihdam Büroları, 2005. Son dönemde karılatırmalı ve farklı kurumların perspeindlerden Büroları inceleyen güncel çalımalar için: Erdem Cem, Sendikal 24 perspektiften özel istihdam büroları ve Türkiye, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD 2005; Emine Pul, Türkiye’de ve Avrupa Birlii Ülkeleri’nde özel istihdam bürolarının yapısı, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD, 2006; Bu rahan Erkan, Özel istihdam bürolarının isgüçü piyasalarının düzenlenmesindeki karılatırmalı rolü, Yüksek Lisans Tezi, stanbul Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD, 2008. 30 4857 no’lu Kanunu gerekçeli metin, http://www.iskanunu.com/icerik/icerik/gerekceli-is- kanunu-metni.html#13. Bu literatüre ulamamı sa layan ve Kanunu’ndaki di er esnekletirici istihdam formları ile ilgili derin bilgisini benimle paylaan Sn. eref Özcan’a burada teekkür etmek isterim. 31 32 Leiharbeit bire bir ödünç içilik, Zeitarbeit ise geçici içilik olarak tercüme edilmektedir. Türk ve Alman hukukunda bu iki kavram birbirinin yerine kullanılmaktadır. Yazının bundan sonraki kısmında, ödünç/geçici içilik anlamında yalnızca Leiharbeit kavramı kullanılacaktır. 33 Komisyon, o dönem Volkswagen AG’nin yönetim kurulu üyelerinden, aynı zamanda Komisyon Bakanı Peter Hartz’ın adı ile anılıyordu. Temsiliyet yapısına dair bazı bilgiler içerebilece i düüncesiyle, di er komisyon üyelerini de listelemek istiyoruz. Komisyonda aa ıdaki be temsiliyet grubu yer almaktaydı: 1) ço u Almanya merkezli büyük uluslarası irketlerin yöneticileri (5 temsilci: DaimlerChrysler Services AG; Deutsche Bank AG; Volkswagen AG; McKinsley &Company Düsseldorf; BASF AG; Market Access for Technology Services GmbH.), 2) içi sendikaları temsilcileri (2 temsilci: IG-Metall metal içileri Sendikası ; ver.di hizmetler sektöründe çalıanların sendikası), 3) esnaf ve zanaatkarlar birli i (1 temsilci: Zentralverband des Deutschen Handwerks); 4) kamu kurumları (3 temsilci: Nordrhein-Westfalen Eyaletinin Çalıma, Sosyal Güvenlik, Vasıf ve Teknoloji Bakanı; Leipzig ehri Belediye Bakanı; Hessen Eyaleti ve çi Bulma Kurumu Müdürü) ve 5) akademisyen ve danımanlar (3 temsilci: Wissenschaftszentrum Berlin für Sozialforschung’dan; Potsdam Üniversitesi’nden ve özel strateji danımanlı ı irketi Roland Berger Strategy Consultants’dan). 34 Senkronizasyon yasa ı ödünç içinin özel istihdam bürosundaki i anlaması ile ödünç verildi i irkette çalıtı ı sürenin senkronize edilmesini / örtütürülmesini yasaklıyordu. Bu ise içiye, kiralanmadı ı dönemlerde koruma ve i anlamalı oldu u istihdam bürosundan hak talebi imkânı sa lıyordu; Karen Shire / Danielle Van Jaarsveld, The Temporary Staffing Industry in Protected Employment Economies. Germany, Japan and the Netherlands, Alfred Sloan Vakfı’nın düzenledi i Industry Studies konferansında verilen tebli -2 Mayıs 2008, http://web.mit.edu/is08/pdf/shire_vanJaarsveld.pdf 35 Büyüklük sırasına göre bunlar ThyssenKrupp Marine Systems, Meyerwerft-Gruppe, Aker Yards Germany, Hegemann-Gruppe, J.J.Sietas KG, Fr. Lürssen Gruppe’dir. ThyssenKrupp Marine Systems tek baına istihdamın %30’unu merkeziletirmitir. Bu uygulama Türk Hukuku’ndaki fazla mesailerin bir vade içinde izne dönütürülmesi uygulaması ( Kanunu madde 41) ve bir dönem yapılan fazla çalımaların, 36 25 bir sonraki dönemde az çalııldıı -denkletirme esası- durumda, fazla çalıma olarak geçmediine hükmeden Kanunu madde 63 ile aynı ileve sahiptir. Toplam istihdam, irket içindeki kadrolu ve ödünç içilerin toplamını kapsamaktadır. Eser sözlemeleri ile tersanelere çalıan dı firmalardaki istihdam bu rakama dahil edilmemitir. Tablo’daki ödünç içi oranı ile, burada verilen ödünç içi oranı arasındaki fark (%13 ve % 16,6) tabloda toplam istihdam rakamına eser sözlemesi ile tersanelere çalıan firmalardaki istihdamın da dahil edilmesinden kaynaklanmaktadır. 37 38 Kampanyanın websitesi: https://www.gleichearbeit-gleichesgeld.de/ 39 Kampanyanın faaliyetleri için bkz: http://www.precariouswork.eu/ Avrupa Metal çileri Federasyonu, Limter- ve Birleik Metal ’in 8. Ekim 2008’de yaptıkları ortak basın açıklamasının deiik dillerdeki versiyonları için bkz: http://www.emf- 40 fem.org/press/press_releases/fight_the_hazardous_health_and_safety_conditions_in_the_turkish_shipyards 41 Wacquant 2007; ‘sosyal güvensizliin’ yükselii ile bireyselletirilmi güvenceye yönelik politikalar, toplumsal risk algısının dönüümü ve politik kültürün deimesi ilikilerine dair bkz: Castel 2004. Kaynakça: Akdemir, N. (2008). Taeronlu Birikim. Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde Üretim likilerinde Enformelleme, stanbul: SAV Yayınları. Alpagut, G. (2006). AB’deki stihdam Politikaları, Esneklik Arayıları ve Türkiye’deki Yasal Düzenlemeler, TSK veren Dergisi Özel Eki, Eylül. Alt verenlik Yönetmelii (2008). 27 Eylül 2008/ 27010 numaralı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüe giren Alt verenlik Yönetmelii, Ulaım Tarihi 26 Ekim2008, http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.12459&MevzuatIliski=0&sourceXmlS earch=alt. Bade, H. (2008). Precarious Employment. The German Shipbuilding Industry, Avrupa Metal çileri Federasyonu (EMF) Yıllık Gemi na Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde yapılan yayınlanmamı sunum, 8-10 Ekim 2008, stanbul. Battal, M.K. (2008). Alt verenlik Yönetmelii, Deniz Ticareti, MEAK DTO’nun aylık yayın organı, Ekim 2008: 20-1. Castel, R. (2004). Sosyal Güvencesizlik, stanbul: letiim Yayınları. Cem, E. (2005). Sendikal perspektiften özel istihdam büroları ve Türkiye, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD. Deniz Haber web gazetesi (2008). TSK ‘Alt verenlik Yönetmelii’ne’ karı, 19 Ekim 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.denizhaber.com.tr/news_detail.php?id=15878&uniq_id=1225603232. Deutsche Presseagentur (Alman Haber Ajansı) (2008). Workers badly burnt in Singapore shipyard accident, 26.06.2008, http://www.monstersandcritics.com/news/business/news/article_1413374.php/Worker_badly_ burned_in_Singapore_shipyard_accident. 26 Die Welt Gazetesi (2008). Zweiter Arbeiter nach Unfall auf Werft gestorben, 13 Ekim 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.welt.de/hamburg/article2569348/Zweiter-Arbeiter-nach-Unfall-auf-Werftgestorben.html. Dribbusch, H. (2006), Leiharbeit / Zeitarbeit – ein Überblick, Düsseldorf’daki WSI Enstitüsü’nde yapılan Toplu Sözlemesi Toplantısı’nda yapılan yayınlanmamı sunum, 2627. Eylül 2006. (trkç: ‘Ödünç içilik / Geçici içilik: Bir panorama denemesi’). EMF, Avrupa Metal çileri Federasyonu, Limter- ve Birleik Metal ’in 8. Ekim 2008’de yaptıkları ortak basın açıklaması, Ulaım Tarihi 14 Ekim 2008, http://www.emffem.org/press/press_releases/fight_the_hazardous_health_and_safety_conditions_in_the_turkish_shipyards. Ercan, F. (2008), Tuzla Tersanelerinden hareketle kapitalizm ve Türkiye’yi anlamak, Fuat Ercan ile söylei, Özgür Düün dergisi, 43, Mayıs 2008, Ulaım Tarihi 15 Eylül 2008, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=18851. Erkan, B. (2008). Özel istihdam bürolarının isgüçü piyasalarının düzenlenmesindeki karılatırmalı rolü, Yüksek Lisans Tezi, stanbul Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD. Erzurumlu, S. / Petra Holzer / Ethem Özgüven, 4857, Belgesel, stanbul: Mayıs 2008, 30dk., online bilgi: http://4857-belgesel.blogspot.com/. Güzel, A. (2004). Kanununa Göre Alt veren Kavramı ve Asıl veren - Alt veren likisinin Sınırları, Çalıma ve Toplum, Nisan 2004: 31- 65, online: http://www.calismatoplum.org/sayi1/makale2.pdf Hans Böckler Vakfı (2007). Zeitarbeit in Deutschland: In vielen Grossunternehmen gängige Praxis’, Alman Sendikalar Federasyonu DGB’nin aratırma kurumu Hans Böckler Vakfı’nın mpuls adlı iki haftalık yayınından, 20/2007, http://www.boeckler.de/32014_89924.html?suche=1 (trkç: ‘Almanya’da geçici içilik: Pek çok büyük iletmenin rutini). Hans Böckler Vakfı (2008) Leiharbeit. Konkurrenz für die Stammbelegschaft, Alman Sendikalar Federasyonu DGB’nin aratırma kurumu Hans Böckler Vakfı’nın mpuls adlı iki haftalık yayınından, 6/2008; http://www.boeckler.de/32014_90430.html?suche=1 (trkç: ‘Ödünç içilik: Kadrolu içilere rakip’). IG Metal Sendikası Bezirk/Bölge Küste (2007), Arbeit muss wieder menschlich werden, 29. Kasım. 2007, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.igmetallkueste.de/php/news.php?id=60&portalid=60 (trkç: ‘ tekrar insanca ekillendirilmelidir’). IG Metal Sendikası Bezirk/Bölge Küste (2008a). IG Metall Küste startet Leiharbeitskampagne: Gleiche Arbeit- Gleiches Geld, 13 ubat 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.igmetall-kueste.de/php/news.php?id=82&portalid=15, (trkç: ‘IG Metall Küste Sendikası ödünç içilik kampanyasına start verdi: Eit ie – eit ücret’). IG Metal Sendikası Bezirk/Bölge Küste (2008b). Schwarzweissbuch-Leiharbeit, Hamburg (trkç: ‘Siyah-beyaz ödünç içilik kitabı’). IG Metall Sendikası Bezirk/Bölge Küste (2008c). Fair Leihen? Ratgeber für Beschäftigte in Leiharbeit, Hamburg (IG-Metall-Küste sendikasının ödünç ili e dair bilgilendirme ve kampanya broürü). ILO (Uluslar arası Çalıma Örgütü) (2000). Globalization downside. From shipyard to graveyard. Is there a decent way to break ships?, in World of Work, 37, Aralık 2000, http://www.ilo.org/public/english/bureau/inf/magazine/37/shipyard.htm. Kanunu (4857 no), 10 Haziran 2003 / 25134 no’lu Resmi Gazete, gerekçeli metin: http://www.iskanunu.com/icerik/icerik/gerekceli-is-kanunu-metni.html#13. 27 Kesikba, Y. (2003). Ödünç içi çalıtırmak iverenlere kolaylık salıyor, 16 Ekim 2003, Ulaım Tarihi 10 Ekim 2008, http://www.alomaliye.com/yilmaz_kesikbas_ana_sayfa.htm. Ludwig, T. / Jochen Tholen (2007), Beschäftigung, Auftragslage und Perspektiven im deutschen Schiffbau. Ergebnisse der 16. Betriebsrätebefragung im September 2007, Institut Arbeit und Wirtschaft, Universität Bremen, IG-Metall-Küste Sendikası tarafından Bremen Üniversitesi ve Ekonomi Enstitüsü’ne yaptırılmı aratırma, Hamburg (trkç: Almanya Gemi na Sanayiinde stihdam, Sipari Defterleri ve Perspektifler. 16. çi Kurulu Anketi Sonuçları) MMO (Makina Mühendisleri Odası) (2008a). Salıı ve Güvenlii Oda Raporu, Ankara. Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.mmo.org.tr/mmo/cd5/cd_icine/index_dosyalar/Page447.htm. MMO (Makina Mühendisleri Odası) (2008b), ktidar i salıı ve güvenliini de ‘piyasaya’ havale ediyor!’, Mühendis Makina Dergisi, Nisan 2008, Sayı 579, 38-43. NTV Haber portalı, stihdam Paketi Yalıya Kapıyı Gösteriyor, Ali Tezel ile ropörtaj, 29 Mayıs 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.ntvmsnbc.com/news/447853.asp#storyContinues. Ocak, A.T. (2005). Emek Piyasası için ‘nsan Koleksiyonu’: Özel stihdam Büroları, 2005, basılmamı çalıma. Odaman, S. (2008). Türk Hukukunda Ödünç likisi, Müfettileri Dernei II. Çalıma Yaamı Kongresi (26-27 Nisan 2008) çerçevesinde yapılan tebliler kitabından, Ankara, 151-166. Odman, A. (2008). Tuzla’da çiler, Sermaye, Gemiler, Tersaneler: Kaydıra Kaydıra nereye?, stanbul Dergisi, Nisan 2008, online: http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=16436. Özcan, . (2008). Tersane yerlerinde Mevcut Olan likileri Balamında Salıı ve Güvenlii, Müfettileri Dernei II. Çalıma Yaamı Kongresi (26-27 Nisan 2008) tebliler kitabından, Ankara, 95-123. Perembe Rotası eki (Dünya Gazetesi) (2008). Denizci frene bastı, kriz trafiini izliyor, 16 Ekim 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.persemberotasi.com/?bolum=detay&konu_id=241. Promberger, M. (2007). Leiharbeit. Flexibilität und Prekarität in der betrieblichen Praxis, in Berndt Keller / Harmut Seifert (Eds), Atypische Beschäftigung, Flexibilisierung und soziale Risiken, Berlin: Verlag edition Sigma (trkç: Ödünç içilik. letme pratiklerinde esneklik ve güvencesizlik). Pul, E. (2006). Türkiye’de ve Avrupa Birlii Ülkeleri’nde özel istihdam bürolarının yapısı, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD. Seifert, H./ Wolfram Brehmer (2008), Leiharbeit: Funktionswandel einer flexiblen Beschäftigungsform, WSI Mitteilungen, 6, Alman Sendikalar Federasyonu DGB’nin aratırma kurumu Hans Böckler Vakfı’nın aylık yayını: 325-41. (trkç: ‘Ödünç içilik: Esnek bir istihdam formunundaki ilevsel dönüüm). sendika.org, Haziran Ayı Kazaları Raporu, 2008, Ulaım Tarihi 10 Ekim 2008, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=17979. sendika.org, Tuzla Dosyası, Ulaım Tarihi 10 Ekim 2008, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=15559. Shire, K./ Danielle Van Jaarsveld (2008). The Temporary Staffing Industry in Protected Employment Economies. Germany, Japan and the Netherlands, Alfred Sloan Vakfı’nın düzenledii Industry Studies konferansında verilen tebli -2 Mayıs 2008, http://web.mit.edu/is08/pdf/shire_vanJaarsveld.pdf. 28 Sosyal Haklar Dernei (2007). 28 Nisan Sa lı ı ve Güvenli i Günü Türkiye Raporu, Ulaım Tarihi 26 Ekim 2008, http://sosyalhaklar.org/raporlar/dunya_is_guvenligi_gunu.doc. TBMM, Gemi na Sanayisindeki Güvenli i ve Çalıma artları Sorunlarının Aratırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Aratırması Komisyonu Raporu, rapor da ıtım tarihi 14 Ekim 2008; Ulaım Tarihi 29 Ekim 2008, http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/arastirma_onergesi_sd.onerge_bilgileri?kanunlar_sira_ no=610. Tholen, J. / Smets F. / Ludwig, T. (2008). Precarious employment and statistical evaluation of occupational accidents in European Shipbuilding Countries - Based on the EMF Country Reports and national Statistics, Avrupa Metal çileri Federasyonu Yıllık Gemi na Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde yapılan yayınlanmamı sunum, 8-10 Ekim 2008, stanbul Tuzla Tersaneler Bölgesi zleme ve nceleme Komisyonu (2008a). Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki Çalıma Koulları ve Önlenebilir Seri Ölümlü Kazaları, stanbul: TMMOB KK Yayınları, online: www.paraketa.net/tuzla.pdf. Tuzla Tersaneler Bölgesi zleme ve nceleme Komisyonu (2008b). Tuzla: Nereye? Sinevizyonu, 16 Aralık 2007, 17dk., online: http://www.medyakronik.com/haber/286/. Türk Tabipleri Birlii web sayfası (2008a). stihdam Paketi ile iyeri hekimli i ve içi sa lı ı taeron irketlere bırakılıyor, 2 Mayıs 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.ttb.org.tr/index.php/hukuk/hukuk-haberleri/124-hukuk/1026-1026. Türk Tabipleri Birlii web sayfası (2008b). Güvenli i Yasa Tasla ı’na Tepki, TTB- DSK-KESK-TMMOB ortak basın açıklaması, 9 Ekim 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.ttb.org.tr/index.php/haberler/151-baslamalar/1193-i-sal-yasas. Wacquant, L. (2007). ehrin kenarlarında. Söylei, Express dergisi, Ulaım Tarihi 10 Ekim 2008, http://sociology.berkeley.edu/faculty/wacquant/wacquant_pdf/LW-interviewEXPRESS.pdf. Yazıcı, M. (2008). Tersanelerde Sa lı ı ve Güvenli i, Mühendis ve Makine, sayı 583: 21-30. Yıldırım, Y. (2008). Biyopolitik bir alan olarak Tuzla Tersaneleri, Radikal Gazetesi, 15 Mayıs 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=17027. Zevkliler, A. (1995). Borçlar Hukuku Özel Borç likisi, zmir: Fakülteler Kitabevi Barı Yay. 29