1 Toplum ve Hekim Dergisi

Transkript

1 Toplum ve Hekim Dergisi
Toplum ve Hekim Dergisi (Community and Physician)
“Taeronlama” sayısı
Editör: Özgür Müftüolu
4 Kasım 2008
“Taeronlama ve geçici/ödünç içilik gibi esnek istihdam rejimi formları, i güvencesi
ve insan salıı: Türkiye ve Almanya’dan örnekler ve tepkiler’
Aslı Odman1
Özet:
Bu makale i güvencesi ve içi salıı/i güvenlii alanlarının birbirinden ayrılamayacaı
tezinden yola çıkarak, özellikle Türkiye ve Almanya Kanun’larında yer alan esnek istihdam
formları ile i güvenlii sicilini yan yana irdelemektedir. Türkiye’de son dönemde seri ölümlü
i kazalarına maruz kalan gemi ina sanayiinden yola çıkarak, Yeni Alt verenlik
Yönetmelii ve “stihdam Paketi” adı altında Kanunu’nda getirilen deiikliklerden içi
salıı ve i güvenliinin kurumsal altyapısı ile ilgili olanlarını irdelemektedir. Aynı zamanda
gemi ina sanayiinde yaanan i kazaları hakkında dünyadan karılatırmalı istatistiklere de
yer vermektedir. çinde bulunduumuz bu dönemde, Türkiye tersanelerindeki en baskın esnek
istihdam formu olan alt iverenlik ilikisinin yasaya aykırı olarak uygulandıı, geni
kamuoyunun bilgisi dâhiline girmi ve bu forma alternatif olarak geçici içilik ve belirli süreli
i sözlemeleri dile getirilmeye balamıtır. Makale bu düzenlemelerinin hukuki zeminini ve
muhtemel uygulamaları da tersanelerdeki i güvencesi balamında irdelemektedir. Bunu
yaparken, Almanya’daki hukuki düzenlemeler, ödünç içilerin çalıma koulları ve
sendikaların bunlara olan tepkilerinden örnekler vermektedir.
Anahtar Kelimeler: Tersane, Tuzla, Alt iverenlik Yönetmelii, stihdam Paketi, Alman
Gemi na Sanayi, Kazaları, Geçici çilik, Belirli Süreli Sözlemesi, Prekarya
Abstract:
This article deals with the relationship between flexible forms of employment and
occupational accidents and it is based on the hypothesis that the work security is organically
linked to the health and safety at the workplace. Scrutinizing mainly the shipbuilding industry
in Turkey, it analyses in depth the new Regulation on the Subcontracting Agreement and the
amendments done to the regulations concerning the institutional infrastructure of health and
safety at workplace within the Law. Nr. 5763. It also gives some international comparative
statistics on occupational accidents from different shipbuilding regions. The article also sets
itself the aim to analyse the regulation and application of temporary work and the fixed term
contract which are said to be alternatives to the currently predominant employment
relationship at the shipyards, i.e. the subcontracting contract. By doing this, it gives examples
from the German Labour Law on forms of flexible employment, the working conditions of
temporary workers and the current critique of the German trade unions.
Keywords: Shipyard, Tuzla, Subcontracting, Amendments to the Turkish Labour Law,
Shipbuilding Industry in Germany, Occupational Accidents, Temporary Work, Fixed Term
Contract, Precariat
1
stanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü Aratırma Görevlisi ve
Tuzla Tersaneler Bölgesi zleme ve nceleme Komisyonu Üyesi, [email protected]
1
‘Taeron’ kavramı içinde bulundu
umuz sene içinde yo
un olarak Tuzla Tersaneler
Bölgesi’ndeki seri ölümlü i kazaları üzerinden gündeme geldi. Böylece üretimin içerisindeki
eme
in hem mekânsal hem de hukuki olarak bölünmesinin ve esnekletirilmesinin
formlarından yalnızca biri olan “taeronlatırma1”, çalıanların sa
lı
ına ve hayatına olan
do
rudan etkileri üzerinden daha fazla tartılır ve tartıılır oldu. 2003 senesinde yürülü
e giren
4857 sayılı Kanunu’nun 2. maddesine göre düzenlenen asıl iveren – alt iveren (taeron)
ilikisi, yalnızca iletmenin faal oldu
u ikolundaki asıl i dıındaki yan iler (temizlik,
güvenlik, yemek vb.) ve teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren ilerin bir alt iverene
devrini mümkün kılan bir iliki türüyken, Türkiye’deki özel iletmeler ve kamu iletmeleri
fiiliyatta emek maliyetlerini düürmek için asıl i alanlarında da sık sık taeron firmalar
kullanıyorlar (Özcan, 2008).2 Eylül 2008’e kadar yasadaki lafız mu
laklı
ı da bu istismara
imkân sa
layan faktörlerden biriydi: 2. maddede bahsi geçen altiverene devredilebilecek
‘iletmenin ve iin gerei ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren ilerin’ çerçevesi tam
olarak çizilmemi ve asıl i devredildi
i (yani ‘hileli / muvazaalı’ i ilikisi kuruldu
u) zaman
nasıl ve hangi kurum tarafından yaptırım uygulanaca
ı düzenlemesi getirilmemiti.
1. Ayaının tozuyla Yeni Alt veren Yönetmelii...
27 Eylül 2008 tarih 27010 numaralı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlü
e giren ‘Alt
verenlik Yönetmelii’, Kanunu 2. maddedeki ‘asıl iin bölünerek alt iverene
verilememesi’ne dair sınırlamanın ve sınırlamaya aykırılı
ın hukuki yaptırımının açıkça
belirlenmemi olmasına dair eletirileri ciddiye almı ve içermitir.3 Özellikle, yazılı alt
iverenlik sözlemesinin geçerli olabilmesi için, alt iverenin ya bir yan, ya da teknolojik
uzmanlık gerektiren bir ile itigal etti
ini uygun sertifikalarla belgelemesi gerekmektedir.4
Gemi ina sanayi özelinde, bu düzenlemeyle taeronlara gemi inanın tüm asıl iini; çelik
kesmeyi, montajı, kayna
ı, raspayı, boyayı vb. devretmenin yasadıı oldu
unun altı –hiç bir
yanlı anlamaya mahal vermeyecek ekilde- kalınca çizilmitir. ‘verenin kendi içileri ve
yönetim organizasyonu ile mal veya hizmet üretimi yapması esastır’ (Madde 11/2) denilerek,
iyerinin ve asıl iin bölünmezli
i pekitirilmitir. ‘Tuzla Yönetmeli
i’ diye de anılan bu
Yönetmelik teknik bir düzenlemeden öte, devletin -farklı sınıf çıkarları arasında- meruiyet
alanını kurgulamasına dair önemli ipuçları da vermektedir. Son bir sene içinde taeronluk
sisteminin çalıanların sa
lı
ı ve hayatına getirdiklerine dair uyanmı olan geni kamuoyu
tepki ve baskısının Çalıma Bakanlı
ı’nı ‘çalıanlardan yana’ harekete geçirdi
ini
gözlemlemekteyiz. Bu kamuoyu baskısının yaratılmasında Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki
geni anlamdaki hak ihlalleri ve seri kazaların nedenleri hakkında sistematik bilgi üreten ve
kamuoyu ile paylaan, DSK/Limter- Sendikası, TMMOB stanbul l Koordinasyon Kurulu,
Türk Tabipler Birli
i, çi Sa
lı
ı Enstitüsü ve sosyalbilimcilerden oluan mesleklerarası
Ba
ımsız bir komisyonun (TTBK, 2008a/b)5 ve komisyona eme
iyle destek veren sanatçı,
akademisyen, basın emekçileri, ö
renciler ve demokratik kitle örgütlerinin çabalarının6 da,
‘duvarda çalıanlar lehine bir gedik açılması’ anlamında sonuç getiren, devam ettirilmesi ve
di
er i kollarına da yayılması gereken olumlu bir deneyim olarak altını çizmek
gerekmektedir.
imdiden Türkiye veren Sendikaları Konfederasyonu TSK, Alt veren Yönetmeli
ini iptal
istemiyle dari Mahkemeye taıyaca
ını açıklamıtır.7 TSK’in öne sürdü
ü gerekçeler,
yönetmelikte, muvazaa (hileli alt iverenlik ilikisi kurulması) konusunda yargının görevinin
müfettilere verildi
i, i müfettilerine kanun dıı yetkiler verilmeye çalııldı
ı ve sözleme
hürriyetinin engellendi
idir. Usule ilikin ısrarla getirilen eletiri ise, kanunda bulunmayan
artın yönetmelikle getirilmesinin kanuna ve Anayasa’ya aykırlı
ıdır. TSK böylelikle,
2
özellikle kanundaki asıl iin tanımındaki lafız mulaklıına (asıl iin devri için ‘iin gerei’
ile ‘teknolojik sebeplerin’ her ikisinin de birlikte ortaya çıkmı olması artının
tanımlanmasındaki mulaklıa) sahip çıkmakta, fiiliyatta asıl iin pekçok i kolunda uzmanlık
nedeniyle deil, emek maliyetlerinden tasarruf saiiyle sistematik olarak bölündüünü de
örtük olarak kabul etmekte ve devamını talep etmektedir. TSK, kanundaki ‘iin gerei’
lafzının mulaklıından, ‘iyerinin rekabet edebilirliinin gerei’ çıkarımına giderken, Kanunu’nun bu maddesinin Yargıtay içtihatlarına giren yorumuna da ters dümektedir
(Özcan, 2008: 98). Zira, 2. maddenin özünde, asıl ii yapan içilerin asıl iverenlere balı
olarak çalımalarını salamak, alt iveren içilerinin haklarını korumak ve iyerindeki
risklerin, içi salıı ve güvenliinin bölünemezliine uygun bir örgütsel yapının hukuki
altyapısını kurmaktır (Özcan, 2008).8 Aykırı uygulama halinde, yani “görünürdeki iverenin
sadece kendi içilerinin emeini baka iverenin hizmetine sunması, hiçbir organizasyona
sahip olmaması, uzmanlık gerektiren bir iin yapılmaması haline ‘insan ticareti’ suçu’
ilenmi olacaktır (Güzel 2004: 35).
Deniz Ticaret Odası’ndan (DTO) Yönetmelie gelen tepki hukuki olmaktan çok ekonomik bir
dille temellendirilmitir. DTO’nun Ekim ayı meclis toplantısındaki ekonomik kriz gündemi
ile ilikili tartıılan bir dier gündem de yeni Alt verenlik Yönetmelii idi.9 DTO Bakanı
Metin Kalkavan “Bu yönetmelik gemi ina sanayisini bitirecek hale getirir...27 Eylül yani
bayram öncesi çıkan Alt verenlik Yönetmelii benim yorumumla Türk gemi ina sanayisini
yapılamayacak derecede bozar. Çok irdelenmesi gereken yönetmelik bu haliyle çıkarsa, ciddi
kan kaybına urayan sektördeki kan kaybını hızlandırıp, gemi ina sektörünü rekabet
edilemez hale getirecektir. Bu yönetmeliin gemi ina sanayisinde uygulanabilirlii yok
neredeyse ama maalesef böyle bir yönetmelik yürürlükte. Ulatırma Bakanımızın da olmaz
böyle bir ey dedii regülasyonlarla maalesef bazen karı karıya kalıyoruz.” tepkisini verdi.
Bu gibi örneklerin gösterdii udur: içinde bulunduumuz sene içinde emei esnekletirme
politikalarını, ancak isizlikle mücadele, verimlilik artıı veya, rekabet edebilirlik gibi
konularla ilikilendiren hegemonik söylemde bir çatlak olumu, esnekletirme politikaları bu
sefer insan hayatı ve salıı konularıyla ilikilendirilerek kamuoyunun gündemine
girebilmitir. Bu söylemsel dönüüm –her ne kadar kısmî ve zayıf olsa da- balı baına sahip
çıkılması ve –medyatik alan dıarısında, fakat geni kitlelere ulaacak biçimdederinletirilmesi gereken bir konudur. Özellikle ‘taeronları’, yani esnek çalıtırma rejiminin
nedeni deil, emâresi olan aktörleri, kendinden menkul ve i kazalarından sorumlu günah
keçilerine çevirecek söylemlerden kaçınmak, emek rejimindeki sistematik ve yapısal
dönüüme iaret etmek gerekiyor. Zira iveren örgütlerinden tepkiler toplayan bu
‘çalıanlardan yana’ hareket, ne kalıcı ne de sistematiktir. Ne de alt iverenlik ilikisi –aaıda
Almanya’daki mevcut ve Türkiye’deki müstakbel durum üzerinden deineceimiz üzereiveren rekabet edebilirliini önceleyen esnek çalıtırmanın tek yoludur.
Her ne kadar gündemden dümeyen Tuzla Tersanelerindeki ölümler ile taeron kavramı son
bir sene içerisinde yanyana anılır olduysa da, daha önceleri bazı sendikalar, meslek örgütleri
ve dernekler kendi sorumluluk alanlarından yola çıkarak Belediyelerden, SK’den10,
TOK’den vb. i alan taeron irketlerdeki / müteahhit firmalardaki i güvenlii zaafiyetlerini
gündeme getirmeye çalııyor, fakat bu denli youn bir ilgiye ne yazık ki mazhar
olamıyorlardı.11 Her açıdan merkeze çok yakın12 ve neredeyse tüm gemi ina ikolunu
bünyesinde barındıran Tuzla Tersaneleri’ndeki bu göz göre göre ve seri ekilde gerçekleen
ölümler, bölünmü, esnekletirilmi ve verimliletirilmi üretim ile içi salıı ve i güvenlii
zaafiyeti arasındaki sıkı balantıyı aikâr kılabildikleri ölçüde, i kazaları ve meslek
hastalıklarına mâruz kalan çeitli meslek grupları (içiler, mühendisler, doktorlar, memurlar,
3
eitmenler vb.) ve ikollarını (gemi ina, tekstil, maden, inaat, hizmetler vb.) birbirine
yakınlatıran ortak bir dinamik, ortak bir sorun alanı olduunun altını çizebildiler. Bu farklı
sektör ve sınıf gerçekliklerini ortadan kesen sorun alanı içerisinde, çalıma saatlerinin
uzunluu, iin ve gelir/ücretin toplumdaki eitsiz daılımı, üretimin çeitli verimlilik
teknolojileriyle younlatırılmasının insan bedenine ve psikolojisine getirdikleri var.
nsanların ve doanın biyolojik sınırında cambazlık yapan biyopolitikalar konusu, Tuzla
vesilesiyle sosyal bilimlerin uzmanlık alanından bir nebze kurtulup, en azından gazete
okuyucusu kamusallıına eriebildi.13 Ölümler -paradoksal bir ekilde- çarpıcılıklarıyla ve bir
türlü durmamalarıyla böyle bir ortaklama imkânına ‘hayat’ verdiler: esnekletirilen, binbir
parçaya bölünen günümüz emek rejimi içerisinde, emei ile ücrete baımlı olarak geçinen
geni toplum kesimlerinin salıı ve hayatının, ikolları, mekân ve sınıfları keserek bir ‘ortak
dert’ zemininde birbirine balı olduunu ve sermaye birikimi tarzının önceliklerine baımlı
olduunu düünmemiz imkânına. Bu imkânın üzerine gitmek, gerçek ortaklıklar yaratma
mesaisi sendikalar, meslek odaları gibi tüm emek örgütlenmelerinin halen önünde durmakta.
Hali hazırda bu mesainin proaktif olmaktan çok, bir ‘savunu’ dili ve ruhhali ile yapıldıına
ahit oluyoruz. Belki de bunun nedeni urada yatıyor: Toplum salıı alanının olmazsa
olmazı, kamusal fayda, kamusal bilgi veri tabanları, kamusal olarak güvenceye alınmı yetki
alanları (iyeri hekimlii, Güvenlii Kurulları’na içi katılımı, i güvenlii mühendisi gibi)
anlayııdır. Bu alan; kentler, bölgeler, ikolları ve uluslar arasında rekabet edebilirlik
(competitivity) önceliinin her fırsatta dile ve politikaya dayatıldıı ve eski ‘kamusal’
tanımının çepere ittii içinden geçtiimiz u dönemde belki de henüz ve ancak bir ‘savunu
alanı’ olarak kurgulanabiliyordur. Belki de içi salıı ve i güvenlii konularında bu
‘savunmacı tutumu’ oluturan ortamın en belirleyici unsuru, ciddi insanî, bilgi ve mâli
kaynaklara sahip meslek örgütleri ve konfederasyonların bile -özellikle 2001’den sonraki
süreçte- hızına ulaamadıkları fırtına gibi bir yasa yapıcı faaliyete ahit olmamız ve bu yeni
yasaların emek ve meslek örgütlerinin hareket alanlarının zeminini radikal olarak deitiriyor
olmalarıdır.
2. stihdam Paketi i güvenlii hizmetlerinin ‘dıarıdan’ alımına yol veriyor…
Bu duruma verilebilecek en çarpıcı örneklerden biri konumuz i güvenliinin hukuki zemini
ile ilgili içinde bulunduumuz sene yaanan ani dönüümdür. Tam da, Tuzla’da
taeronlamanın yarattıı ihmalkârlık ve i güvenlii koordinasyonsuzluundan kaynaklanan
ölümlerin konuulduu dönemde, içi salıı ve i güvenlii hizmetlerini taeronlatırıcı ve
piyasaya açıcı hükümler içeren bir yasa yapıcı faaliyete ahit olduk. Bu yeni yasanın alt
iverenlie ve içi eitimlerine dair bazı hükümleri ‘Tuzla hükümleri’14 adını taıyor,
Tuzla’ya müdahale edilmesinin gerekliliinin kabulunun yarattıı meruiyet, yeni yasayı da
kapsayacak ekilde kullanılmaya çalıılıyordu. Peki bu yasa Tuzla’nın tanımlayıcısı ve
kanayan yarası olarak ifade edilen içi salıı ve i güvenlii meselesinde ne gibi yapısal ve
kurumsal deiiklikler getiriyordu?
15 Mayıs 2008’de kabul edilen 5763 sayılı stihdam Paketi olarak bilinen Torba Yasa’da15,
4857 sayılı Kanunu’nun ‘iyeri hekimlii’ balıı taıyan 81. maddesi ‘i salıı ve
güvenlii hizmetleri’ balıı adı altında deitirilmi ve ‘i güvenlii ile görevli mühendis
veya teknik elemanlar’ balıklı 82. madde kaldırılmıtır.16 Yapılan deiikliklerle ‘
Güvenlii ve Güvenlii Kurulu’ yerine ‘yeri Güvenlik ve Salık Birimi’ oluturulmu, bu
Birimin ilevinin de‘iletme dıında kurulu ortak salık ve güvenlik birimlerinden hizmet
alarak da yerine getirebilecei’ yasalatırılmıtır. O iyerinde çalıan iveren vekili, i
4
güvenlii mühendisi, iyeri hekimi, sivil savunma uzmanı, personel-sosyal iler-idari ve mali
ileri yürütmekle görevli kii, iyerinde görevli formen-ustabaı-usta, sendika temsilcisi veya
seçilmi salık ve güvenlik içi temsilcisini bir temsili yapı içerisinde biraraya getiren
‘Kurul’ anlayıından -uygulamasındaki hantallık ve ilevsizlik bahane edilerek- düzeltme
yoluna deil, hizmetlerini piyasadan, iletme dıından alabilecek ‘Birim’ anlayıına geçi
çarpıcıdır. Örnein, 4857 sayılı yasa ile 50’den fazla içi çalıtıran iletmelerde mecburi
tutulan iyeri hekimi zorunluluu kalkmakta ve bunun yerine özel hastanelerle anlama
yoluna gitme tavsiye edilmektedir. Genel Salık Sigortası’nın ana hatlarını da düündüümüz
zaman özel hastane hizmetleri piyasasının eski iyeri hekimlii hizmetlerini da kapsayacak
ekilde canlanacaını tahmin etmek zor deildir. çi salıı ve i güvenliine dair hak tekil
eden alanlar, teker teker müterilerle serbest piyasa arasındaki bir ilikiye doru
evrilmektedir. Bu geçiin daha önce var olmayan nemâlı piyasalar (özel hastaneler, özel i
güvenlii irketleri, özel kreler vs.) yarattıı ve yaratacaı açıktır. Açık olmayan veya açık
bırakılan, eskiden kamunun salamayı en azından vaad ettii eit vatandalık temelindeki i
güvenliine dair sosyal hak güvencesinin, piyasa ortamında nasıl salanacaıdır. Zira farklı
alım güçlerine sahip müterilerin piyasadaki formel eitliinin, bir eitsizlik alanı
oluturabileceini öngörmeye ve müdahil olmaya çalıan düzenlemeler halen mevcut deildir.
Kaldı ki, hali hazırda kanunlarla zemini salanmasına ramen fiiliyatta tam olarak güvenceye
alınamayan içi salıı ve i güvenliini, piyasanın eit olarak her çalıana -kamu salıını
önceleyecek ekilde- salayabilme ihtimali çok zayıf gözükmektedir. Aynı hatta ve
önceliklerle u anda Güvenlii bir yasa konusu yapılmakta ve DISK, KESK, TTB ve
TMMOB tarafından bu özü itibarıyla eletirilmektedir.17
3. Türkiye gemi ina sanayiindeki ölümlü i kazalarının bazı Avrupa ve Güney Asya
ülkelerindeki veriler ile karılatırma denemesi:
Bahsi geçen yasa yapıcı faaliyete tanık olan (3 yasama yılını kapsayan) 23. dönem Meclis
faaliyet sürecine baktıımızda, (4 Austos 2007’den bugüne dek) 27 içi Tuzla Tersaneler
Bölgesi’nde olmak üzere Türkiye Gemi na Sanayi’nde 33 içinin i kazalarında hayatını
kaybettiini görüyoruz. Aynı zamanda hali hazırda fiili gemi üretim ve tamirinin %90’a yakın
bir kısmının ve sektör ihracatın %80’inin gerçekletirildii Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki
üretimin gene %90’lara varan orananlarda tersanelere baımlı taeron firmalar tarafından
gerçekletirildiini biliyoruz (TTBK, 2008: 30). Bu hukuki anlamda baımsız ve kendi
iyeri olan taeron firmaların birçounun, fiilayatta iyeri merkezi olarak evinin adresini
veren, i ekipmanı bulunmayan, bir nevi içi salayıcısı, içi komisyoncusu olarak çalıan
taeron firmalar olduu da Tuzla’yı içinden tanıyan en yetkin kalemler tarafından ifade
edilmektedir.18
Kayıt içine alınabilen i kazalarının da tüm i kazalarını kapsamadıını, meslek hastalıkları
kayıtlarının ise neredeyse hiç kayıt altına alınamadıını da biliyoruz. Zira, daha istihdam
rakamları konusunda devlet kendi kurumları içerisinde %100’lere varan oranlarda çeliirken,
kaza istatistiklerinin salıklı tutulması beklenemez.19 kolundaki toplam dorudan (kadrolu)
ve dolaylı (taeron firmalara balı) içi sayısı Meclis Tuzla Aratırma Komisyonu’nun
raporunda 33.480 olarak verilmektedir. Bu birbiriyle çelien rakamlardan en yüksek olanını
ve en hızlı istihdam artı hızını referans kabul ettiimiz de bile, gemi ina sanayiindeki
ölümlerin ne mutlak rakamının ne de artı oranının, istihdamdaki artıın doal bir sonucu
olarak yorumlanamayacaı, aaıdaki uluslararası karılatırmalardan da belli olmaktadır.
Zira Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün yeni ticari gemilere olan talebi patlatacak
düzenlemeleri ile %80- %90 oranında deniz yoluyla gerçekletirilen dünya ticaret hacminin
5
(2002’den, bir kaç ay öncesine kadar) sürekli artması, tüm dünya tersanelerine dolu sipari
defterleri olarak yansımıtır (Odman, 2008).20 Fakat bu doluluk dorudan ve her gemi ina
bölgesinde daha fazla i kazasına yol açmamıtır.
Örnein, Almanya tersanelerinde aynı talep patlaması dönemi içerisinde dorudan (kadrolu)
içi sayısı 20.000’nin biraz üzerinde kalmaktadır ve biraz sonra deineceimiz üzere
sektördeki büyüme dorudan istihdamı aynı oranda artırmamaktadır. Tersanelerde dorudan
istihdama ek olarak, eser/istisna sözlemesi bazında tersanelere i gören irketlerde (auf
Werkvertragsbasis) 21 çalıan ve toplam istihdamın %20’sini oluturan 6101 içi ve 2008
Eylül itibarıyla ödünç içi statüsünde (Leiharbeiter) çalıan 3990 içi daha vardır (Ludwig /
Tholen, 2007).22 2008 yılı için 30.621 gemi ina sanayi içisine ulaan istihdam rakamı ile
Türkiye’deki toplam istihdam rakamına yaklaan ve aslen toplam altı sermaye grubuna ait 20
adet tersane tarafından oluturulan Alman gemi ina sanayinde, 2007 ve 2008 senesinde
ölümlü i kazası yaanmamıtır.23
Almanya ve Danimarka’da gemi ina sanayiindeki dorudan (kadrolu) çalıanlarla,
Türkiye’deki toplam istihdamın (kadrolu ve taeron) geliimini aaıdaki tablonun ilk
satırında, gt., cgt ve dwt bazında (gross ton, compansated gross ton ve dead weight ton)
üretim geliimini ikinci satırda, kayda geçen resmi i kazası sayısını üçüncü satırda, ölümlü i
kazası sayısını da dördüncü satırda takip ettiimizde fark çok açık ortaya çıkmaktadır. Tüm
dünyada 2002’den sonra talep patlamasına urayan gemi ina sektörü, bu patlamaya her
tersane bölgesinde otomatik ve ‘doal olarak’ ‘istihdam patlaması’ ve ölümlü i kazaları ile
cevap vermemitir. Bu tablonun, bu üç ülkede üretilen deniz araçlarının türleri, toplam
üretimin yeni gemi ina ve tamire göre daılımı, ve mevcut risk alanlarına göre
farklılatırarak daha da derinlemesine irdelenmesi ve gelitirilmesi gerekmektedir. Fakat bu
yazıdaki kısıtlı çerçeve içerisinde sadece istihdam rakamları ile ölümlü i kazalarını
karılatırmak bile, bize Tuzla’da geçen sene ahit olduklarımızın , ‘doal’, ‘kaçınılmaz’ ve
‘büyümenin normal bir sonucu’ olmadıını açıkça göstermektedir.
Tablo 1: Almanya, Danimarka ve Türkiye’deki gemi ina sanayiinde ölümlü i kazaları,
i kazaları, istihdam ve üretim ilikisi: 1997-2008
Kaynak: J. Tholen, F. Smets, T. Ludwig: ‘Precarious employment and statistical evaluation of occupational
accidents in European Shipbuilding Countries - Based on the EMF Country Reports and national Statistics-‘
Avrupa Metal çileri Federasyonu Yıllık Gemi na Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde yapılan sunum, 810 Ekim 2008, stanbul. (Not: ‘n.a.’ ibaresi ölümlü i kazası söz konusu olduunda ‘bulunmamaktadır’, dier
durumlarda ise ‘veri bulunmamaktadır’ anlamında kullanılmıtır.)
6
Tablo 2’de takip edebileceimiz bir baka örnek de gene dorudan istihdam rakamı, Türkiye
gemi ina sanayiisindeki toplam istihdam rakamına yakınlık gösteren Büyük Britanya gemi
ina sanayiindeki i kazalarının geliimidir. 2008 senesi itibarıyla aaıdaki dorudan
istihdam rakamlarına, 2000-3000 geçiçi içi (temporary worker) daha eklemek gerektii de
düünülmelidir.24 Böylelikle gemi ina/tamir sanayiindeki istihdamı 25bin ila 30bin arasında
olan (ngiltere, skoçya ve Galler Bölgesi’ni kapsayan) Büyük Britanya’da, 2004’den beri her
sene bir içi hayatını i kazasında kaybetmitir. Türkiye gemi ina/tamir sanayi, Limter- Sendikası’nın tuttuu (ve sendikanın yerel hastaneler, tersane içileri ve Tuzla Savcılıı’ndan
aldıı bilgilerle ne yazık ki geriye doru da ‘tamamladıı’) i kazaları istatistiklerine göre,
2004’den (henüz içinde bulunduumuz) 2008’e gelirken, ölümlü i kazaları 6’dan 22’ye
çıkmıtır. Meslek hastalıkları gibi Türkiye’de neredeyse hiç bir sektörde kayıt altına
alınamayan ve yaralanmalı i kazaları gibi gündelik hayata dair olarak algılanan ve çou
zaman kayıtlara geçemeyen iki alanı dıarıda bırakıp, yalnızca ölümlü i kazalarına
younlatıımızda bile Almanya, Danimarka, ngiltere ve Türkiye arasındaki farkın bir
uçurum mahiyetinde olduu aikârdır. Gemi ina/tamir sanayiinde düük kaza oranlarına
sahip olan bu üç ülkede de, içi salıı ve i güvenlii iyerlerindeki (Almancada
‘Betriebsrat’, ngilizcede ‘work council’ denilen) güçlü sendika temsilciliklerinin bir
numaralı yetki ve sorumluluk alanlarından biridir.
B¸y¸k Britanya Gemi ?n?a ve Tamir Sanayiinde i? kazalar? istatistikleri
÷l¸ml¸ ??
Kazalar
2002/03
2003/04
2004/05
2005/06
-8 654.7
2
1
1
-7 654.7
Kaza rakamlar
3 günden
Ölümlü
fazla i? g¸n¸
olmayan
kaybna yol
ˆnemli i?
açan kazalar
kazalar
95
105
86
67
-6 654.7
503
521
450
354
-5 654.7
Kayt altna
al?nm?? t¸m
kazalar
?stihdam
rakam
600
626
537
422
-4 654.7
26 900
23 100
23 700
22 900
-3 654.7
100 000 i?Ái ba??na ortalama kaza geÁirme oran?
Kayt altna
3 günden
÷l¸ml¸ i?
Ölümlü
al?nm?? t¸m
fazla i? g¸n¸
kazalar
olmayan
kazalar
kaybna yol
ˆnemli i?
açan kazalar
kazalar
7,4
4,2
4,4
-2 654.7
353,2
454,5
362,9
292,6
-1 654.7
1 869.9
2 255.4
1 898.7
1 545.9
0 654.7
2 230.5
2 710.0
2 265.8
1 842.8
1 654.7
Tablo 2: Büyük Britanya Gemi na ve Tamir Sanayiinde i kazası istatistikleri
Kaynak: HSE: Health and Safety Executive (skoçya, Galler Bölgesi ve ngiltere’yi kapsayan Birleik Krallık
(UK) çi Salıı ve Güvenlii düzenlemelerinin uygulamasından sorumlu kamu kurumunun verileri, 12
Haziran 2008’de talep üzerine yazara iletildi ve yazar tarafından türkçeye çevrildi, kuruma dair bilgi için:
http://www.hse.gov.uk ).
Geçen sene –yalnızca basından takip edebildiimiz kadarıyla- Türkiye gibi gemi ina, tamir
ve söküm sanayiinin ‘yeni yükselen yıldız ülkeleri’ ve aynı zamanda zayıf sendikalama
oranına sahip ülkeler olan Filipinler, Singapur, Çin, Vietnam, Hindistan, Banglade, Pakistan
ve Brezilya’da da ölümlü i kazaları gündeme geliyor. Örnein yalnızca 2008 yılının Haziran
ayında Singapur’da 5 tersane içisi ölmü, 18 tersane içisi yaralanmıtır. Ölen içilerin çou
göçmen, özellikle de Hindistan’dan göç etmi içilerdir.25
Bu ‘gemi ina, tamir ve sökümünde yükselen’ ülkelerindeki, tersanelerde uygulanan esnek ve
güvencesiz çalıma biçimleri, sendikalama oranı ve i kazası oranı arasındaki ilikilerin ayrı
ayrı karılatırmalı çalımalara konu edilmesi gerekiyor. Bunların içinden dünyadaki gemi
söküm iinin tamamına yakınını gerçekletiren (önem sırasıyla) Hindistan, Banglade, Çin,
Pakistan ve Vietnam’ın çalıma koulları, i kazaları ve uzun vadede etkisi gözüken meslek
hastalıkları konusundaki sicili ise Uluslarası Çalıma Örgütü’nün i güvenlii, ‘onurlu i’ ve
sendikal örgütlenme kampanyalarına konu ediliyor (LO, 2000).26 Fakat ne Uluslararası
Çalıma Örgütü, ne Avrupa statistik Kurumu EUROSTAT, ne de konu ile ilgili herhangi
baka bir kurum (Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), Avrupa Birlii Salıı ve Güvenlii
7
Ajansı (EU-OSHA), Avrupa Metal çileri Federasyonu (EMF) veya Uluslararası Metal çileri
Federasyonu (IMF) vb.) gemi ina sanayi özelinde karılatırmalı i kazaları verileri
yayınlamıyor.
4. Türkiye tersanelerde taeronlatırmadan baka esnek çalıtırma formaları mümkün
mü?
Tuzla’da; daha geni anlamda Türkiye gemi ina sanayi özelinde asıl iin binbir taeron
firmaya bölünmesi ve esnekletirilmesi, i güvenlii ile ilgili iyerindeki koordinasyonu
büyük oranda zora kouyor, i güvenlii ile ilgili ana iverenin sorumluluunu
bulanıklatırıyor, iyerindeki risklerin bölünememesi keyfiyeti ile çeliiyor ve içilerin kendi
salık ve güvenliklerine dair çalıma koullarının belirlenmesinde söz sahibi olmalarına ve
örgütlenmelerine ciddi bir darbe vuruyor. Bu dosyadaki meslektaım Nevra Akdemir’in
yazısının, Tuzla Tersaneler Bölgesi özelinde taeronlatırma ve i kazaları balantısını
irdelediini hatırlatıp, bu yazının son kısmında önümüzdeki dönemde taeronlatırma dıında
iverenlerce uygulanması muhtemel dier ‘esnek çalıtırma formlarına’ deinmek istiyorum.
çinde bulunduumuz sene içerisinde, Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde sistematik olarak kurulan
alt iverenlik ilikisinin, kanundaki tanımı ve konumu dıında kullanıldıını ve emek
maliyetlerinin düürülmesi amacı ile istismara açık olduunu, tabiri caizse ‘saır sultan
duymutur’. Yeni Alt verenlik Yönetmeliinin bu istismarı engellemek amacıyla getirdii
düzenlemeler ve iveren kesiminin bu düzenlemelere verdii tepki de kayda deerdir. Genel
olarak taeronlu birikime (Akdemir, 2008) esneklii kazandıranın, taeron firmaların asıl
iverenlere i tanımı, i ritmi, i yeri, hak edi, i ekipmanı, i sonucu açısından fiili
baımlılıklarının üstünü örten hukuki baımsızlıkları olduunu da unutmamak lâzım. Fakat
iverenler açısından bakıldıında, alt iverenlik / taeronlatırma dıında, ‘emek maliyeti ve
sorumluluklarının’ baka ‘baımsız iletme veya kiilere’ devri yoluyla maliyet düürmenin
baka yolları da var. Bu bölüm çerçevesinde bu dier ‘yolların’ neler ve gemi ina sanayiinde
ne kadar uygulanabilir olduuna deinmek ve bunların çalıma koullarına ne gibi
deiiklikler getirebileceine dair çıkarımlarda bulunmak istiyoruz.
Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıı Tefti Kurulu Bakanlıı, 16 Austos 2008 tarihinde
–bilebildiimiz kadarıyla- hem Tuzla Tersaneler Bölgesi, hem de Yalova Tersaneler
Bölgesi’ndeki tüm asıl iverenlere / tersane iletmelerine gönderdii bir yazıda, tam da 4857
Sayılı Kanunu’nun ‘iverenlerin önünü açacak’ ‘alt iverenlik uygulaması ile
karılatırıldıında hukuki ve iverenlere ekonomik faydalar salayacak’ nitelikte ‘belirli
süreli sözlemeler ve geçici i düzenlemeleri’ gibi baka ‘esnek çalıma ilikileri’ içerdiini
hatırlatıyor ve neden hâlâ ‘yasada zemini bulunmayan alt iverenlik uygulamasında’ (Ek1/
Soru 4) ısrar edildiini soruyor.27
Kanunu’ndaki esnek çalıma ‘alternatiflerinden’ biri olarak bahsi geçen geçici içilie
baktıımızda, bu formun 2003’de çok tartımalı bir süreç sonrasında kanunlatıını
görüyoruz. Yukarıda Soru 4’de bahsi geçen ‘geçici i ilikisi’ 4857 no’lu Yasa’nın 7.
maddesiyle yeni bir çalıma ekli olarak çalıma mevzuatına giriyor. Kanun tasarısında
‘ödünç i ilikisi’ olarak düzenlenmi bu madde, Kanun’da ‘geçici i ilikisi’ olarak
deitirilmitir (Odaman, 2008). Yasa ‘geçici i ilikisini’ Ek 2’de alıntıladıımız ekilde
düzenlemi.
8
sözlemesi (work/Arbeit) ile istihdamın fiili yerini (employment/Beschäftigung) birbirinden
ayıran bu çalıma formunda, içi i sözlemesiyle balı olduu ivereni tarafından dier bir
iverene ödünç olarak verilmektedir. sözlemesi hâlâ ödünç verilen içi ile ödünç veren
iveren arasındadır. Biraz sonra deineceimiz Almanya örneiyle örtümek üzere, söz
konusu olan i sözlemesinin deil, ‘çalıanın emeinin devri’dir. Geçici i ilikisi altı ayı
geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiinde en fazla iki defa yenilenebilir. Bu
düzenleme, ödünç içilik ilikisinin süreli hale gelmesinin önüne geçmek için koyulmutur.
Fakat böylelikle âzami on sekiz aya kadar devam edebilecek geçici i sözlemesinin sona
erdirilip, kısa bir süre sonra tekrar aynı iverene ödünç verilebilmesinin önünün bu düzenleme
ile tamamen kesilip kesilemedii literatürde tartımalıdır (Odaman, 2008: 154-56). Nitekim,
Almanya’daki gemi ina sanayiinde sendikalar tarafından ödünç içilie getirilen en önemli
eletirilerden biri, bu çalıma tarzının balangıçtaki amacını atıını, dört yıl ve üstü sürelere
varacak ekilde zincirleme uzatma meylinin aırlık kazandıı ve ‘normal belirsiz süreli bir i
ilikisi’ çerçevesinde oluması gereken istihdamın ‘zincirleme geçici içilik’ çerçevesinde
oluturulduudur (Bade, 2008). Alman Hukuku’nda aynı (ödünç alan) iveren ile üst üste
kurulan iki ödünç içilik ilikisinin arasındaki ‘kesinti süresi’ belirlenmitir. Bu kesinti süresi,
içinin ilk sözlemesinde ödünç alan iveren yanında çalıtıı toplam sürenin %25’i olarak
belirlenmitir. Türk Hukuku’nda ne oransal ne de sabit bir kesinti süresinin öngörülmemi
olması ve mevcut Yargıtay uygulamasının tekrar ödünç verme pratiini engeller meyilde
olması Türk Hukuku’nun, Alman Hukuku’ndan çalıanlar lehine daha sert olduunu
gösterir niteliktedir. Tabii ki daha derinlemesine karılıtırılması gereken, mevzuatın
ötesindeki fiili uygulamalardır.
Fakat Almanya örneinden farklı olarak Türkiye’de, mesleki faaliyet alanı olarak (yani
‘profesyonel’ olarak) ‘ödünç içi komisyonculuu yapmak’ mümkün deildir. ‘çi
kesiminden gelen tepkiler üzerine mesleki faaliyet olarak ödünç i ilikisinin kurulmasına
ilikin madde metinden tümüyle çıkarılmıtır’ (Odaman, 2008: 152). Türkiye’deki Özel
stihdam Büroları, meslek olarak içi ödünç verememekte, Kanunu’nın 6. Bölüm/90.
Maddesine göre yalnızca Türkiye Kurumu ile birlikte, ‘ i i arayanların elverili
oldukları ilere yerletirilmeleri ve çeitli iler için uygun içiler bulunmasına aracılık
görevi’ yapabilmektedirler. Böylelikle, Almanya’da ‘mesleki faaliyet olarak içi ödünç
veren / kiralayan’ ADECCO, RANDSTAD, MANPOWER gibi büyük özel istihdam
büroları, kanuni zemini –henüz28- olmadıı için Türkiye’de yalnızca i ve içi bulmaya
aracılık yapan irketler olarak faaliyet göstermektedirler.29
Çalıma Bakanlıı’nın tersane sahiplerine önerdii geçici içiliin neden iverenlerce tercih
edilir olduu ve yakın gelecekte tersanelere hangi artlar ve ekillerde girebilecei (yazar için)
açık deildir. Hali hazırda tersanelerde geçici i ilikileri -nadiren de olsa- kurulmaktadır,
fakat bu özellikle operatörüyle birlikte i makinası (mobil vinçler vb.) kiralanması ile
sınırlıdır. Nadiren kurulmaktadır dedik, zira genellikle i makinası kiralayanların kendi
iyerleri yoktur ve bu yüzden ödünç içi kiralama hakkına sahip deillerdir. Henüz
profesyonel ödünç içi temini irketlerinin kurulamadıı bir ortamda, hangi tersane sahibi
zaten ancak 10’da 1 oranında bulunan kadrolu içisini hangi tersaneye ödünç verebilecektir?
Ayrıca, meslek olarak içi temini yasak olduuna göre, bu yasaı dolanmak için,
tersanelerden bir veya birkaçının aırı içi istihdam etmesinin kabulü mümkün deildir.
Gerçekten de, böylesi bir durumda, içi salayan tersanedeki içi sayısı ile o tersanenin ileri
arasında (ölçülülük gerei) bir uyum aranmalıdır (Özcan 2008: 103). Türkiye tersanelerindeki
istihdamın %90’ını, çounlukla ‘muvazaalı / hileli’ alt iverenlik anlamalarıyla salayan
binbir taeron irket firmanın çounun fiiliyatta, çalıtıkları tersane iyerleri dıında ayrı bir i
mekânları, i ekipmanları vs. yoktur. Bu yüzden yasaya uygun bir ‘geçici i ilikisi’nin ‘ödünç
9
veren iveren’ tarafında bulunması gereken artları yerine getirememektedirler. Hali hazırda
tersanelerdeki asıl ii gördükleri için yasaya aykırı istihdam yaratan taeron firmaların, yasaca
zemini olan ödünç içi salayan iletmelere dönümeleri ne kadar mümkün ve dorudur?
Geçici i sözlemesini düzenleyen hükümler fiili durumda zorlandıında, ancak gemi yan
sanayii ve fason iletmelerin ilev ve ölçekleri dönütürülerek, tersanelere ödünç içi salayan
firmalara dönütürülebilir. verenlerin öncelii ve ‘rekabet edebilirliklerinin kilit unsuru
olan’ mevcut esnek ve ucuz istihdam yapısının deimemesi için, sayısı bini atıı ifade
edilen irili ufaklı taeron irketlerin bir kısmının elenerek, kalanlarının yakın zamanda hukuki
statülerinin dönüecei konusunda da bir spekülasyon yapılabilir. Fakat bütün bu
spekülasyonların gerçeklemesi durumu, yasanın özünün çarpıtılarak, fiiliyatın yasadaki
çalıanların hakkını koruyan hükümlerine dayatılması anlamına gelecek ve yasal sonuçlar
douracaktır.
Ödünç i ilikisinin ana ilevi, 4857 no’lu Kanunu gerekçeli metninde u ekilde ifade
edilmitir. ‘Bilindii üzere kazanç amacı güdülmeyen ödünç i ilikisi her eyden önce irket
topluluklarında ve holdinglerde, irketlerin daha çok vasıflı i gücü ihtiyacının
karılanmasında veya üst kademe yöneticilerinin yetitirilmesinde ya da aynı gruptan
olmayan irketlerin birlikte bir ii üstlenmelerinde yahut mali güçlüklerle karılaan bir
iverenin içisini ilerin düzelmesine kadar baka bir iverene vermesinde kendini
göstermektedir’. Böylelikle, ödünç içiliin öncelikli kapsamı sanayi deil, hizmetler sektörü;
mavi yakalılar deil, beyaz yakalı uzmanlar; rutin istihdam temini deil, istisnai olarak ani
içi ihtiyacı veya mâli güçlüklerin çekildii dönemler olmaktadır. 2003’deki bu çıkı
noktasındaki kapsamdan, mavi yakalı tersane çalıanlarının çounluunu kapsayan bir
istihdam kapsamına nasıl bir sıçrama ile atlatılacaı ve alt yapısının nasıl kotarılacaı açık
deildir.
‘Geçici i ilikisinde’ ödünç veren iveren ile ödünç alan irket arasındaki, yalnızca içinin
ücreti, gözetme borcu ve sosyal sigorta pirimleri konularında ‘ortak sorumluluk’ olması
noktasının, istismarlara yol açabileceinden de bahsedilmektedir. Zira, yasadaki (ödünç
veren) ‘verenin, ücreti ödeme yükümlülüü devam eder. Geçici i ilikisi kurulan iveren,
içinin kendisinde çalıtıı sürede ödenmeyen ücretinden, içiyi gözetme borcundan ve sosyal
sigorta primlerinden iveren ile birlikte sorumludur’ düzenlemesi, ’...iverenlerin
sekreterine, temizlikçisine, çaycısına irket kurdurup, halen çalıtırdıı içileri bu irketten
ödünç alarak, çalıtırdıı içilerin kıdem, ihbar ve izin ücreti gibi haklarına karı
sorumluluktan kurtulmaları yolunu açabilecektir, çünkü ödünç içi çalıtıran iverenin
kıdemi, ihbar ve ücretinden de sorumlu olduu Yasa hükmünde yer almamaktadır. (Kesikba,
2003)’. Tabii ki bu, yasada dayanaı olan bir uygulama olmayacaktır.
Aslen Kanunu Madde 11 ve 12’de düzenlenen ‘belirli süreli i sözlemelerine’
geldiimizde (Ek 3), öncelikle i sözlemesinin belirli süreyle kurulabilmesinin ön artının
‘iin gerektirdii temellere’ balandıını ifade etmek gerekiyor. Belirli süreli i
sözlemelerinin kötüye kullanılmasını engellemek için, sözlemenin oluması için tarafların
süreyi belirlemeleri yeterli deildir, bu sürenin belirlenmesinde iin nitelii ve amacı ile
açıklanabilecek objektif (esaslı) temeller aranmaktadır.30 Belli bir süre içinde tamamlanacak
iin nitelii, örnein bir köprü, yol, bina, tanıtım kampanyası vb. bu gibi esaslı nedenlerden
biridir. Dier bir esaslı neden, belirsiz süreli / sürekli bir ii gerçekletiren elemanın hastalık,
doum vs. iznindeyken, yerine izin süresinin bitimine kadar belirli süreli eleman alınmasıdır.
Bu esaslı nedenlerin varlıı kanıtlanabildii durumlarda, anlama zincirleme olarak
uzatılabilir. Bu yüzden belirli süreli sözlemelerin olmazsa olmazı, i tanımının net olarak
yapılmasıdır. Belirli süreli i sözlemesi, 99/70 sayılı AB Yönergesinde de düzenlenmi olup,
10
Yönergede içinin korunması ile esneklik arasındaki dengenin gözetilmeye çalııldıı hemen
fark edilebilmektedir. Belirli süreli i sözlemesinin ilk kez yapılmasında bir sınırlama
getirmemi olan Yönerge, sözlemenin yenilenmesine yönelik olarak ise üye devletlerin bir
veya bir kaçını alması mümkün olan üç kıstas getirmitir: objektif sebep gereklilii, toplam
süreye ilikin sınırlama ve sayı sınırı. 4857 sayılı Yasanın 11. maddesinde ise, belirli süreli
sözleme ilk kez yapıldıında dahi objektif neden aranmaktadır. Ayrıca 99/70 sayılı AB
Yönergesiyle uyumlu olarak ayrım yasaı (eit muamele) ve orantılı yararlanma gibi, içiyi
koruyan hükümlere yer verilmitir. Böylelikle Türk Hukuku, balangıçtan itibaren i
tanımının “objektif temellere” göre yapılmasını öngördüü için, çalıanlara pek çok AB ülkesi
mevzuatından daha kapsamlı bir koruma salamaktadır (Alpagut 2006)31.
Bu sözlemeye tabi içiler, kıdem ve ihbar tazminatı ve iten çıkarılma durumunda doan i
güvencesi hakları dıında tutulmulardır.
Belirli süreli ve geçici i ilikileri formaları, i ilikilerinde imdiye kadar ‘normal’ kabul
edilen ve geçerli model olan ‘sürekli bir iletmede, belli bir çalıma yerinde, belirsiz bir süre
için geçerli akde dayalı istihdam’ anlayıını referans noktası olmaktan çıkaran formlardan
biridir. Fakat zaten ‘iverenin kendi iyerinde, kendi içileri ve organizasyonu ile üretim
yapması’ anlamında ‘normal’ i ilikisinin istisnai olduu gemi ina sanayiinde, hali hazırda
çou içi komisyoncusu eklinde çalıan taeron firmaların saladıı istihdam eklinin, belirli
süreli anlamalar ile içi-tersane (hali hazırdaki ana iveren) arası bir ilikiye dönümesi ciddi
bir yeniden yapılanma gerektirecektir. Gemi ina sanayiinde süreli i sözlemeleri
düzenlenmesi için ‘esaslı nedenler’in, yeni veya tamirdeki gemilerin i parçalarına, i
tanımının her gemide farklılamasına veya sezon farklılıklarına dayanarak
temellendirilebileceini düünebiliriz. Böylece tersane sahibinin, bir tamir gemisinin belirli
bir sürede tamamlanan raspa-boya iinin varlıını, her raspa-boyacı içiyle teker teker ‘belirli
süreli sözlemeler’ yapmak için ileri süreceini ve gene aynı ‘iin niteliinden kaynaklanan’
bu ‘esaslı nedenden’ dolayı bu sözlemeleri ‘zincirleme uzatma yoluna’ gideceini
savlayabiliriz. Fakat en azından Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde bu denli bire bir bir tersane
sahibi-içi ilikisinin, aracılar olmadan kurulması (belirli süreli anlamaların içilere
getirecei tüm dezavantajlar bir kenara bırakıldıında bile) kısa ve orta vadede kanımızca
mümkün gözükmemektedir. Bütün bu ihtimâliyat dâhilindeki gelimelerin, “yasayı
dolanmak” anlamına gelecei de açıktır.
Buradaki asli soru, tersanelerde kurulan alt iverenlik ilikilerinin çounun yasaca zemininin
olmadıının kalın bir ekilde altının çizildii bu dönemde, bu dier ‘esnek çalıtırma’
formlarına geçiin çalıma ve örgütlenme koullarında ne gibi deiikliklere gitme potansiyeli
getirdiidir. Bir esnek çalıtırma formunun yasa dıı uygulandıının gün ııına çıktıı bir
ortamda, dier esnek çalıtırma formları gündeme gelmekte, ‘iverenin, iini normalde kendi
içileri ile kendi iyerinde, kendi üretim organizasyonu içerisinde ve çalıma hayatı ile ilgili
tüm mevzuata uygun olarak’ yapmasının ‘normal’ olduu anlayıından gittikçe
uzaklamaktayız. Bu esnek çalıtırma formları arası geçirgenliin hukuki çerçevesinin,
muhtemel uygulama pratiklerinin, “yasayı dolanma” ihtimâllerinin ve bunların içi salıı ve
güvenliine muhtemel etkilerinin (tersaneler ve dier ikollarında) uzmanlarca ivedilikle
aratırılması ve çalıma hayatının muhatabı olan içi örgütlerine ulaacak ekilde
kamusallatırılması gerekmektedir. Bu aratırmalar, hem bu yazının çerçevesini, hem de
yazarın donanımını aacak kadar meslekler arası bir çalımanın konusudur.
5. Almanya’da geçici / ödünç içiliin yayılması ve buna karı sendikal tutum/tepkiler
11
Yazının son kısmında, Almanya’da 1.Ocak.2004’de yürürlüe giren yasal deiikliklerden
sonra, çalıma hayatındaki konumu dönüen ödünç/geçici içiliin (Leiharbeit veya
Zeitarbeit)32, bugün gösterdii yaygınlık, uygulanma tarzı ve sendikaların bu ‘esnekletirme
formuna’ dair getirdii eletirilere deinmek istiyoruz.
Almanya’daki çalıma hayatına dair literatürde, aırlıklı olarak ‘normal çalıma ilikisini’
(Normalarbeitsverhältnis) erozyona uratan formlardan biri olarak tartıılan Leiharbeit,
Türkiye’deki ‘geçici içilik’ uygulamasıyla karılatırıldıında bazı benzerlikler ve önemli
farklar içeriyor. En önemli benzerlik, iki formda da tipik iki taraflı i sözlemesinin üçgen
eklinde (ödünç veren irket, ödünç alan irket ve ödünç içi) bir çalıma ilikisiyle ikame
edilmesidir. Böylelikle hem Türkiye, hem de Almanya’da i sözlemesi ile istihdam (yani
somut olarak emein sarfedildii yer) birbirinden ayrılabilir hale gelmektedir. Bu balamda
ödünç içilik, iki ülkede de ‘atipik’ bir çalıma ekli olarak yarattıı eitsizlikler ve
asimetrilere atıfla, ‘güvencesiz (prekär / precarious) istihdam ilikileri ailesine’
(Promberger, 2007: 128) mensup olarak tanımlanmaktadırlar. ki ülkedeki ödünç içilik
uygulaması arasındaki en önemli kurumsal fark ise, yukarıda da deindiimiz üzere,
Türkiye’de meslek olarak ödünç içi temininin, yani ödünç içi devri iinin profesyonel olarak
yapmanın yasaca mümkün olmamasıdır. Almanya’da ise bu alanda bir uzmanlama vardır.
çi temini ile profesyonel olarak (kâr amaçlı veya kâr amaçlı olmadan) itigal eden kurumlar
unlardır: özel istihdam büroları, büyük endüstri irketleri çatısı altında kurulan istihdam
firmaları ve uzun süreli isizleri ödünç verme yoluyla igücüne kazandırması için kamu
tarafından desteklenen özel veya kamu ‘nsan Kaynakları Hizmetleri Ajansları’ (PSAPersonal-Service-Agentur) (IG Metall Sendikası Bezirk/Bölge Küste(c), 2008: 17;
Promberger, 2007: 138-42).
2008 Haziran itibarıyla Almanya’da tüm istihdam (yaklaık 37 milyon) içerisinde toplam
731.000 ödünç içi bulunmaktadır. Bu rakam, istihdamın yalnızca %2’sine tekabül
etmesine ramen, Almanya’da ödünç içilik, 1998-2007 arasında üç misli, yalnızca 20022007 arasındaki be yılda da hem iki misline çıkmı, hem de nitelik deitirmitir (Seifert /
Brehmer, 2008: 325; Hans Böckler Vakfı, 2007).
Hukuki zemini ‘Çalıanların Devrine Dair Kanun’ (Arbeitnehmerüberlassungsgesetz) adı
altında 1972’den beri var olan ödünç içiliin, nicelik ve niteliindeki bu dönüümün ancak
2002’den sonra gerçeklemesi bir tesadüf deildir:
Alman Sosyal Demokrat Partisi SDP Bakanı Gerhard Schröder hükümeti döneminine
tekabül eden 2002 Austos ayında, Hartz-Komisyonu33 olarak da bilinen, ‘ gücü
piyasalarına modern hizmetler komisyonu’ (Moderne Dienstleistungen am Arbeitsmarkt)
‘Alman igücü piyasalarındaki isizlik sorunu ile baetmek ve kamusal i bulma
mekanizmalarını daha efektif bir ekilde düzenlemek’ amacıyla, bir rapor verdi. En çarpıcı
amacı isizlik rakamını dört yıl içinde dört milyondan iki milyona indirmek olan bu raporun
içerii, aamalı olarak (Hartz I, Hartz II, Hartz III ve Hartz IV adı altında) 2003-2005
arasında yasalatı. Bu raporun toplam onüç ‘inovasyon modülünde’ ve yasaların merkezinde,
isizlerin i gücü piyasalarına tekrar entegrasyonu için ‘kendilerinin inisiyatif almalarının’
desteklenmesi vardı. Fakat bu reformlar, isizlikle mücadelenin sınırlarını aarak, çalıma
hayatının örgütlenmesine dair yapısal dönüümlere de mahal verdiler.
Hartz I stihdam Reformları çerçevesinde, i piyasaları genel anlamda ‘deregüle’ edilirken,
‘Çalıanların Devrine Dair Kanun’ da 2003’de modifiye edilerek ödünç içiliin artları
korumacı bir anlayıtan liberal bir anlayıa doru dönütürüldü. 1.Ocak.2004’de yürürlüe
12
giren deiikliklerle, ödünç içiliin koulları u vasıtlarla liberalletirildi: Zincirleme ödünç
içi verme yasaı, toplam ödünç içilik süresine getirilen iki yıllık üst limit, ‘senkronizasyon
yasaı’ (Synchronisationsverbot)34 kaldırıldı ve ina ikolundaki ödünç içilik yasaı
hafifletildi. çi lehine ise formel bir ‘eit ücret /eit muamele (equal pay / equal treatment)
artı getirildi. Bu ‘bir iletmede aynı ii yapan kadrolu ve ödünç içi arasındaki eitlik artı’
ücretleri olduu kadar, çalıma süresini ve izin hakkını da içeriyordu. Bu artın eklenmesi,
1981’deki ilkeler programı ödünç içiliin yasaklanması talebini içeren, 1996’da bu talebi
programından çıkaran Alman Sendikalar Federasyonu (DGB)’nun da ödünç içiliin
deregülasyonuna yeil ıık yakmasına elverdi (Dribbusch, 2006).
Fakat Hartz I’de düzenli içiler ile ödünç içilerin eit ücretlendirilmesine dair arta bir istisna
getirilmiti: letme içinde aynı ie aynı ücret (Gleiche Arbeit – Gleiches Geld) politikasını
uygulama mecburiyeti, ödünç içi temini ikolunda varolan herhangi bir toplu i
sözlemesinin hükümlerine referansla (sözleme özgürlüünün temini ve sosyal diyaloun
önceliklilii nedeniyle) by-pass edilebiliyordu. Bu ise fiiliyatta u gelimelere yol açtı:
Meslek olarak ödünç içi temini alanında faal olan ödünç içi irketleri iki adet çatı kurum
altında birletiler. BZA (Geçiçi çi Aracıları Federal Birlii – Bundenvereinigung Zeitarbeit
Arbeitsvermittlung) ve IGZ (Ödünç çilik Birlii – Interessensgemeinschaft Zeitarbeit).
kolu prensibine göre örgütlenmi sendikal yapı ile ödünç içiliin aynı anda pek çok sektörü
kapsaması arasındaki uyumsuzluk, toplu i sözlemelerinin içi tarafı olarak bir çatı örgütü
tekil eden Alman Sendikalar Birlii DGB’nin devreye girmesini gerektirdi. Fakat, ‘eit ie –
eit ücret’ artı herhangi bir eyaletteki herhangi bir toplu i sözlemesinin hükümlerine
referansla by-pass edilebiliyordu. Tam de bu noktada devreye giren Hristiyan Sendikalar
Birlii (CGB – Christlicher Gewerkschaftsbund) ödünç içilerin bugünkü fiili ücret seviyesini
etkileyen bir rol üstlendi. 2004 itibariyle 7 milyon üyesi olan DGB ve ödünç içi irketleri
birlikleri arasında yapılan toplu i sözlemeleri, 280.000 üyeli ve içi menfaatlerinin temsilcisi
olduu tartımalı olan CGB’nin ücret dampingini hayata geçirdii toplu i sözlemeleri ile bypass edildi (Promberger, 2007: 136). Öyle ki 2004 Haziran itibarıyla, ‘eit ücret / eit
muamele’ artından kaçabilmek amacı ile, ödünç içiler Almanya ortalamasının çok üstünde
bir oranda toplu i sözlemesi çerçevesinde ücretlendiriliyorlar (toplam %90). Hali hazırda, bu
‘eit ücret’ seviyesinin altındaki toplu i sözlemelerinin bazılarını da Alman Sendikalar
Birlii imzalamı durumda.
Aradan geçen be sene zarfında, u ana eilimler görünür olmutur. Ödünç içiliin tüm
istihdam içerisinde %2’lik temsiliyeti, söz konusu olan 500’den fazla içi çalıtıran sanayiden
iyerleri olduunda, artmaktadır. Bu tip iletmelerin %40’inda ödünç içi istihdam
edilmektedir (Promberger, 2007: 130). Ödünç içilerin en younluklu olarak istihdam
edildikleri alanlar, sanayideki orta ve az vasıf gerektiren yan iler (özellikle otomobil sanayii
ve otomobil yan sanayindeki ön üretim, montaj,taıma, paketleme ileri vb.) ve gene az vasıf
gerektiren hizmetler sektörüdür (call-centerlar, bina temizlik ileri, kampanya ileri, catering
vb.). 2002 öncesinde, ödünç içi çalıtırmanın ana motivasyonu olarak anılan ‘beklenmedik
ve geçici büyüme ve sipari patlaması zamanlarında esnek bir igücüne sahip olabilme’ saii
artık geçerli deildir. Özellikle toplu i sözlemeleri vesilesiyle kadrolu içiler için yüksek
ücret seviyelerinin geçerli olduu ve üretimin teknik açıdan da bölünebildii otomotiv gibi
ikollarında, zincirleme ödünç içi istihdamının en önemli saii emek maliyetlerinden
tasarruf, ikolundakli toplu i sözlemelerinin kapsayıcılıının azaltılması ve kriz
dönemlerinde iverenin kadrolu içilerine karı taıdıı sorumluluklarının (kıdem ve ihbar
tazminatı, izinler vb.) bir kısmından kurtulabilmesidir (Promberger, 2007: 131). Böylece
fiilen ödünç içiler, daha az vasıf gerektiren ve daha düük bir ücret seviyesindeki ilerde
younlamaktadırlar. letme içindeki karar mekanizmalarına katılımları düzenli çalıan bir
13
içiden çok daha düük ve halen aırlıklı olarak ‘normal çalıma ilikisi içinde bulunan
kadrolu içilere yönelik’ faaliyetlerde bulunan sendikalardaki temsiliyetleri ve örgütlenme
oranları ortalamanın çok altındadır. Güvencesizliin önemli alametlerinden olan düük
sendikalama oranı, ödünç içiler için iki kez geçerlidir: Hem ödünç verildileri firmadaki
ikolu bazında, hem de i sözlemesi ile balı oldukları istihdam bürolarının ait oldukları
‘özel istihdam temini’ ikolunda. 2007 itibarıyla ‘özel istihdam temini ikolunda’
(Verleihbranche) ADECCO, RANDSTAD gibi dev firmalar hariç, neredeyse hiç i konseyi
(sendikal temsiliyet) bulunmamaktadır (Promberger, 2007: 135).
Ödünç içi istihdam eden kâr amaçlı özel istihdam bürolarının, Alman çalıma hayatının
ortalamasının daha altında bir i güvencesi saladıı, iveren taraflı i sözlemesine son
verilme oranları karılatırıldıında gözükmektedir. Almanya ortalamasında her yedi i
sözlemesinden biri iveren tarafından sonlandırılırken, özel istihdam büroları ve içiler
arasındaki her üç sözlemeden biri iveren tarafından sonlandırılmaktadır (Promberger,
2007: 134).
Yasaya 2004’de giren ‘eit ie- eit ücret’ artının fiiliyattaki uygulamasına baktıımızda ise
sonuç u ekildedir. Özellikle yukarıda deindiimiz toplu i sözlemeleri vesilesiyle ücret
dampingi eiliminin etkisiyle, ödünç içiler kadrolu içilerden yaklaık %30 daha az ücret
almakta, daha sık bir ekilde i deitirmekte, bir iletmede daha kısa bir süre çalımakta,
meslek-içi eitime ulaımları daha az olmakta ve daha düük bir örgütlenme seviyesine sahip
olmaktadırlar.
Özellikle i arayan genç nüfusu ilgilendiren ilk ie girilerdeki ücretlere bakıldıında bu
uçurum daha da açılmaktadır. Örnein Hristiyan Sendikalar Birlii CGB’nin Dou Almanya
Ödünç çilik Firmaları Birlii ile eyalet bazında yaptıı 2004 seneli toplu i sözlemesine
geçen ie giri saat ücreti 5,6 Euro, aylık tam zamanlı brüt ücret de 850 Eurodur. Bu
Almanya’da açıklanan resmi ‘ücretli yoksulluk’ (1.034 Euro/aylık) seviyesinin ciddi bir
ekilde altındadır (Promberger, 2007: 137). veren açısından avantajlı düük ie giri
ücretlerini ‘garantiye alan ve sürdürebilir kılan’ bazı ödünç içi firmaları da vardır: bu
firmalar ie giri ücretinin geçerli olduu deneme süresi sonunda içiyi ödünç alan irketten
çıkarıp, bir süre sonra tekrar bir deneme süresi çerçevesinde, aynı veya baka bir irkette ve
aynı veya benzer bir dalda istihdam etme yoluna gitmektedirler. Yukarıda sıralanan sanayi
yan dalları ve basit hizmetler dallarında ödünç içi kiralayan firmaların uyguladıkları toplu i
sözlemeleriyle oluan ücretler, bu ikollarındaki (aynı vasıf düzeyindeki) referans
deerlerinin altındadır. te tam da bu yollarla, aynı irkette aynı ii yapan bir ödünç içi,
kadrolu bir içiden yaklaık üçte bir oranında az kazanmaktadır (Hans Böckler Vakfı, 2008).
Ödünç içilii deregüle eden yeni düzenlemelerden bugüne geçen dört sene zarfında, ödünç
içilik formunu en youn olarak 5000’den fazla içi çalıtıran iletmelerin (bu iletmelerin
%60’ının) kullandıı göze çarpmakta. Bu iletmelerde ödünç içi – kadrolu içi oranı gittikçe
yükseliyor. Tüm Almanya genelinde 150’den fazla içi çalıtıran tüm iletmeler içinde,
%20’den fazla oranda ödünç içi çalıtıran iletmelerin oranı, 2002’de %2,1 iken, 2006’da
%10,4’a çıkmı durumda (Hans Böckler Vakfı, 2007: 4). Alman Sendikalar Birlii, ödünç
içilik formunun artık sipari younlaması olan durumlarda istisnai eleman oluturmak
amacından, balı baına bir ‘içi maliyetlerinden tasarruf etme amaçlı yeni istihdam
stratejisine’ dönütüünü ifade etmekte. Bu iletmelerde, emekli olan kadrolu içilerden
boalan veya son büyüme konjonktüründe oluan yeni istihdamın, tipik/normal i ilikileri
yerine ödünç içilik eklinde kapatıldıının altını çizmekte. Fakat bu ancak ciddi bir içi devri
/ sirkülasyonu ile salanabilmekte. Zira, 2006 itibarıyla ödünç içilerin yalnızca % 38,3’u aynı
14
özel istihdam bürosunda üç aydan fazla çalımı, %46,2’sinin istihdamı ile bir hafta ila üç ay
arasında kalmı, hatta %15,5’inin istihdamı bir haftadan az sürmütür! (Dribbusch, 2006: 4)
Ödünç içilik, Alman gemi ina sanayiinde de gittikçe artan bir istihdam formudur. Tablo
3’de görüldüü gibi, Almanya’daki tersanelerde 2008 itibarıyla 20.530 içi kadrolu olarak
dorudan istihdam edilmektedir. Dorudan istihdam, 1990 senesindeki 60.000 seviyesinden,
sadece onsekiz sene içerisinde üçte birine düerek çarpıcı bir dönüüm geçirmitir. Bu
dönüümün en önemli nedeni emek-youn gemi (kimyasal tankerler, konteyner gemileri)
üretim tiplerinin Almanya dıına (Türkiye’de dahil olmak üzere emek maliyetinin daha düük
olduu Güney Asya ve Dou Avrupa ülkelerine) kaymasıdır. Almanya, gemi ina sanayiinde
yaklaık otuz yıla yayılan de-endüstrializasyon sürecinden sonra, 1990’ların ortasından beri
teknoloji-youn deniz araçları (kruvaziyer yolcu gemileri, ro-ro gemileri, sava gemileri, özel
donanımlı konteyner gemileri, aratırma gemileri, yatlar, açık deniz römorkerleri)
konusundaki uzmanlamasını derinletirmitir (Ludwig / Tholen, 2007: 4). Dorudan
istihdamdaki bu yapısal kan kaybından sonra, ödünç içilik ve outsourcing tipi eser/istisna
sözlemeleriyle (auf Werkvertragsbasis) istihdam yaratma dinamii artmıtır. Bu bölümün
dorudan konusu olmayan Werkvertrag bazında tersane dıındaki firmalara i yaptırma
pratiinin tarihçesine kısaca deinecek olursak, 1970’lerde Almanya gemi ina sanayiinin
krizinde ortaya çıktıını ve akabinde kurumsallatıını söylemek gerekiyor. Bu açıdan
Türkiye gemi ina sanayiindeki 1980’lerin ortasındaki krize cevap olarak oluturulan alt
iverenlik ilikisi ile bir paralellik arzediyor. Werkvertrag bazında yaptırılan ilerden en
önemlileri ise unlar: iskele kurulumu, marangozluk, koruma boyası (Konservierung), boya
ve gittikçe artan oranlarda gemi dizaynı.
Bu istihdam formlarına dair gemi ina sanayii bazında yalnızca iki senedir veri
toplanmaktadır. Tablo 3’de 2008 itibariyla toplam istihdamda ödünç içiliin payının % 13
(3990 içi: mor dilim), eser sözlemeleri ile tersaneler dıında görülen ilerde çalıan içilerin
payının %20 (6101 içi: beyaz dilim), dorudan istihdamın ise %67 olduunu (20.530 içi:
mavi dilim) görmekteyiz. Bu istihdamın %80 ise ise toplam altı irket grubuna35 ait 20 adet
tersanede aktiftir.
Tablo 3: Alman Gemi ina sanayiindeki istihdamın daılımı - 2008
15
Kaynak: IG-Metall-Küste Sendikası/ Institut für Arbeit und Wirtschaft (IAW) – Bremen Üniversitesi, Heino
Bade: Precarious Employment. The German Shipbuilding Industry, Avrupa Metal çileri Federasyonu Yıllık
Gemi na Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde yapılan sunum, 8-10 Ekim 2008, stanbul.
Almanya’daki tersane iverenleri 2002’den sonraki büyümenin gerektirdi
i istihdam artıını,
öncelikle fazla mesailer, ‘fazla mesailerin belli bir vade içinde izne, erken emekli
e veya
meslek-içi e
itime dönümek üzere bir hesapta biriktirilmesi’ sistemi (Arbeitszeitkonten)36,
ödünç içilik ve eser sözlemeleri ile karılamılardır. lk iki strateji ‘irket-içi esnekletirme’,
son ikisi ise ‘irket-dıı esnekletirme’ stratejisi olarak adlandırılmaktadır. stihdamın
%80’ini barındıran yalnızca altı sermaye grubunun istihdam rakamları baz alındı
ında, ödünç
içilerin toplam istihdama37 oranının 2006’da %14,3’den, 2008’de %16,6’ya çıktı
ı
gözlemlenmekte ve IG-Metall Küste Sendikası tarafından ödünç içili
in yeni istihdam
yaratımında do
rudan ve sabit çalıan içi kadrolarını ikâme etti
ini savunmaktadır. Bazı
tersanelerde 2008’de ödünç içi oranının %40’lara vardı
ı, 2007 senesinde IG-Metall-Küste
Sendikası’nın senelik aratırmasını yaptı
ı, istihdamın %80’ini kapsayan 21 iletmenin 9
tanesinde ise aynı oranın %25 ila %30 seviyesine çıktı
ı ortaya çıkmıtır (Ludwig / Tholen,
2007: 27).
Gemi ina sanayiinde de aynı ii aynı vasıfla yapan ödünç içiler, sadece statülerinden dolayı
kadrolu içilerden yaklaık %30 daha az kazanmaktadırlar.‘Geçicilik’ statüleri ise bir sene ve
üstü (dört seneye kadar çıkabilen) fiili çalıma sürelerine bakıldı
ında sorgulanacak
durumdadır. Aynı di
er sektörlerde oldu
u gibi iyerinde sendikalılık oranları ve karar
mekanizmalarına katılımları çok daha düüktür. Ba
lı oldukları ödünç verme irketlerinde ise
buna alternatif olarak düünebilecek sendikal bir örgütlenme yok denecek kadar azdır. Meslek
içi e
itim alma imkânlarına eriim ve bunun da sonucu olarak vasıf konusunda da ‘ikinci
sınıf’ içi konumundadırlar.
Bu eitsizliklere atıfla, gemi ina / tamir sektörünü barındıran kuzey ve kuzeybatı
eyaletlerinde 200.000’i akın içiyle örgütlü olan, IG-Metall Sendikası’na ba
lı IG-Metall
Küste (Sahil eridi) birimi 13 ubat 2008 bir ‘ödünç içilik kampanyası’ balatmıtır IG
Metall Sendikası Bezirk/Bölge Küste, 2008a). Birlemi Milletler nsan Hakları
Konvansiyonunun ‘fark göz etmeden herkesin aynı ie aynı ücreti alma hakkı vardır’ (23.)
maddesine atıfla, ödünç içi çalıtıran iyerlerindeki ücret dampingi, mecburi izin uygulaması,
ödenmeyen fazla mesai ücretleri, eksik sosyal güvenceler gibi çifte standart içeren
uygulamaları konu eden kampanyanın iarı, ‘eit ie eit ücret’dir38. Sendika iyeri (tersane)
temsilcileri, halen devam eden bu kampanya çerçevesinde düzenli (normal, tipik) istihdam
eklinin, ödünç içili
in yaygınlaması vesilesiyle marjinalize edilmesine karı, ödünç içilere
ve kadrolu içilere yönelik bilgilendirme (IG Metall Sendikası Bezirk/Bölge Küste, 2008b),
ve ödünç içilere yönelik de örgütleme faaliyetleri yürütmektedirler. Sendika, iverenleri yeni
istihdamın bu güvencesiz form içerisinde yaratılmasının uzun vadede üretim kalitesini
olumsuz etkileyece
i noktasında uyarmaktadır. yeri bazında eit muamele artının
uygulanması ve ödünç içi kullanımına üst limit getirilmesi pazarlık sürecinin parçası
olmutur. imdiye kadar, metal ve elektronik ikollarındaki içilerin %27’ini içeren toplam
380 iletmede, ödünç içilerin konumlarının iyiletirilmesi için anlamalar imzalanmıtır.
Sendika devlete, mevcut ödünç içiler için asgari ücret düzenlemeleri getirilmesi ve bu
güvencesiz çalıma formunun toplumda bir model haline gelmemesi için talepler formüle
etmektedir.
Bu kampanyanın kapsamı, Avrupa Metal çileri Federasyonu (EMF) ve Uluslararası Metal
çileri Federasyonunu’nun (IMF) 7 Ekim 2008’de start verdikleri, ‘güvencesiz çalımaya
karı kampanya’ ile geniletilmitir.39 Hatta Avrupa Metal çileri Federasyonu gemi ina
16
sanayi komitesi senelik toplantısını, bu uluslararası kampanyanın öneminin altını çizmek için,
DSK’e balı Limter- Sendikası ve Birleik-Metal Sendikası ile ibirlii içerisinde
stanbul’da gerçekletirmitir. Bu vesileyle, i güvencesizliinin içi hayatına getirdii geri
dönülemez zararlarının aikâr olduu Tuzla Tersaneler Bölgesi de, AB ülkelerindeki
güvencesiz çalıma formaları da uluslararası karılatırmalı bir çerçevede ele alınmıtır. EMF,
Limter- ve Birleik Metal Sendikaları bu konferansın sonunda yaptıkları ortak basın
açıklamasında, i güvencesi ile i güvenlii/içi salıı arasındaki baların ve sendikal
mücadelede iki sorunu aynı anda ele alma gerekliliinin altını çizmilerdir.40
Yazıyı bitirirken, igücüne formel veya enformel olarak katılan çalıanların, i güvencesi ve i
güvenlii salayan çalıma koulları için verdikleri mücadelenin birbirinden
ayrılamayacaının altını bir kere daha çizmek gerekiyor. Bu, aynı insan salıı ve hayatının,
insan beden ve psikolojisinin birbirinden ayrılamaması gibi bir ortaklık tekil ediyor. güvencesinin faktörleri olan, insanca çalıma saatleri, her an iten çıkarılma korkusu
yaamadan önünü görebilme ve hayatını planlayabilme hakkı, yapısal tehlikeler, baskı,
rekabet ve performans stresinden arındırılmı bir çalıma ortamı, yalılık döneminin nasıl
kotarılacaına dair iç rahatlıı gibi faktörler, aynı zamanda i güvenliinin de faktörleri. Bu
anlamda da, Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde ‘yaam hakkı’ iarıyla Limter- Sendikası
ekseninde verilen sendikal mücadelede öne sürülen talepler ile Almanya’da IG-Metall’in
“Çalıma Hayatının nsaniletirilmesi’ (Humanisierung der Arbeit) (IG Metall Sendikası
Bezirk/Bölge Küste 2007) iarı altında öne sürdüü talepler birbirinin tamamlayıcısı.
Almanya’da i kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı yaanan i günü kayıpları 2006
senesinde %4 artmı ve i görememezlik durumlarının dokuzda biri ‘psikiatrik nedenlerle’
olumakta. Formel veya enformel ii olanlar için esnekletirilen, younlatırılan,
verimliletirilen çalıma hayatının getirdikleri ile, isiz olanlar için çalıamamanın getirdii
sorunlar da gittikçe birbirine yaklamakta. Tam da bu dönemde, “prekarya”41 kavramı
tartımalarımıza girmekte: güvencesiz anlamındaki “precarious” ile klasik emekçi tanımı
“proletaryayı” birletiren bu kavram üzerinden bu ortaklıkları irdelemeye devam etmek
gerekiyor.
17
Ek 1: Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıı Tefti Kurulu Bakanlıı’nın tersanelere
yolladıı belgenin 16 Austos 2008 tarihli faksimile örnei ve (vurgular dahil) aynı
yazımı:
18
Soru 1) Tersane iyerinde yapılan gemi ina iinin 818. Sayılı Borçlar Kanunu’nun 355-371.
maddelerine göre istisna akdine (eser sözlemesi) göre yapılan bir i olmasına, her
tersanenin kendi bordrolu çalıanları ile üretime katılmasına, gerek irket tüzüklerinde ve
gerekse iin muhteviyatına bakıldıında tersanelerin asıl ii olan gemi inasında, herhangi
bir teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmeyen ve yardımcı i niteliinde olmayan ‘çelik
ileme, kaynak, montaj, talama, boya-raspa, vb.’ iler hangi hukuki nedene dayanılarak
(asıl i bölünerek) alt iverene verilmektedir?
Soru 2 ) 4857 Sayılı Kanunu’nun 2. ve 3. maddelerinde sınırları açıkça çizilmesine ve
kaldı ki halen tersanelerde hizmet veren hiçbir alt iverenin (verilmesi uzmanlık ve teknolojik
nedenlerle mümkün olan elektrik, elektronik, mobilya donatım vb. gibi iler ve yemek,
güvenlik ve servis hizmeti gibi yardımcı iler dıında) konu ile alakalı teknolojik alt yapısı,
uzmanlık belgesi, sertifika gibi bilimsel ve kurumsal standartları bulunmamasına ve
durumun kendilerine defaten anlatılmasına ramen neden alt iveren uygulaması devam
ettirilmektedir?
Ayrıca bir çok alt iverenin çalıtırdıı içilerin vasıfları ve teknolojik alt yapıları yetersiz
olmasına ve zaten ilerin çounun asıl iverenlerce planlanmasına ve takip edilmesine
ramen neden uygulamayı devam edilmektedir?
Soru 3) 4857 sayılı Kanununun deiik 2. maddesi gerei alt iverenlerle yapılan tüm
sözlemelerin Bakanlıımız Bölge Müdürlüüne sunulması ve uygunluu alındıktan sonra ie
balanması gerekmektedir. Sözlemelerin uygunluu konusunda müracatlar neden
yapılmamaktadır?
Soru 4) 4857 Sayılı Kanununun muhteviyatında özellikle i yaptıınız sektörde önünüzü
açacak düzenlemeleri içinde barındırmaktadır. Esnek çalıma ilikileri, belirli süreli
sözlemeler ve geçici i düzenlemeleri bunlardan bir kaçıdır. (Bu modeller tek tek yada hepsi
bir uygulanabilir. Alt iverenlik uygulaması ile karılatırıldıında hukuki ve iverenlere
ekonomik faydalar salayacak niteliktedir.) Yasada zemini bulunmayan alt iverenlik
uygulamasına alternatif olabilecekken neden bu modeller uygulanmamaktadır?
Ek 2. 4857 no’lu Kanunu 7. maddesi:
(Resmi Gazete Yayım Tarih ve Sayısı : 10.6.2003 – 25134)
19
- Geçici i ilikisi
MADDE 7.- veren, devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir içiyi; holding bünyesi
içinde veya aynı irketler topluluuna balı baka bir iyerinde veya yapmakta olduu ie
benzer ilerde çalıtırılması kouluyla baka bir iverene i görme edimini yerine getirmek
üzere geçici olarak devrettiinde geçici i ilikisi gerçeklemi olur. Bu halde i sözlemesi
devam etmekle beraber, içi bu sözlemeye göre üstlendii iin görülmesini, i sözlemesine
geçici i ilikisi kurulan iverene karı yerine getirmekle yükümlü olur. Geçici i ilikisi
kurulan iveren içiye talimat verme hakkına sahip olup, içiye salık ve güvenlik risklerine
karı gerekli eitimi vermekle yükümlüdür.
Geçici i ilikisi altı ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiinde en fazla iki defa
yenilenebilir.
verenin, ücreti ödeme yükümlülüü devam eder. Geçici i ilikisi kurulan iveren, içinin
kendisinde çalıtıı sürede ödenmeyen ücretinden, içiyi gözetme borcundan ve sosyal
sigorta primlerinden iveren ile birlikte sorumludur.
çi, iyerine ve ie ilikin olup kusuru ile sebep olduu zarardan geçici i ilikisi kurulan
iverene karı sorumludur. çinin geçici sözlemesinden aksi anlaılmıyorsa, içinin dier
hak ve yükümlülüklerine ilikin bu Kanundaki düzenlemeler geçici i ilikisi kurulan
iverenle olan ilikisine de uygulanır.
çiyi geçici olarak devralan iveren grev ve lokavt aamasına gelen bir toplu i
uyumazlıının tarafı ise, içi grev ve lokavtın uygulanması sırasında çalıtırılamaz. Ancak,
2822 sayılı Toplu Sözlemesi, Grev ve Lokavt Kanununun 39 uncu maddesi hükümleri
saklıdır. veren, içisini grev ve lokavt süresince kendi iyerinde çalıtırmak zorundadır.
Toplu içi çıkarmaya gidilen iyerlerinde çıkarma tarihinden itibaren altı ay içinde toplu içi
çıkarmanın konusu olan ilerde geçici i ilikisi gerçeklemez.
Ek 3. 4857 no’lu Kanunu 11. ve 12. maddesi:
(Resmi Gazete Yayım Tarih ve Sayısı : 10.6.2003 – 25134)
20
Belirli ve belirsiz süreli i sözlemesi
MADDE 11 - ilikisinin bir süreye ba
lı olarak yapılmadı
ı halde sözleme belirsiz
süreli sayılır. Belirli süreli ilerde veya belli bir iin tamamlanması veya belirli bir olgunun
ortaya çıkması gibi objektif koullara ba
lı olarak iveren ile içi arasında yazılı ekilde
yapılan i sözlemesi belirli süreli i sözlemesidir.
Belirli süreli i sözlemesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme)
yapılamaz. Aksi halde i sözlemesi balangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.
Esaslı nedene dayalı zincirleme i sözlemeleri, belirli süreli olma özelli
ini korurlar.
- Belirli ve belirsiz süreli i sözlemesi ayırımın sınırları
MADDE 12 - Belirli süreli i sözlemesi ile çalıtırılan içi, ayırımı haklı kılan bir neden
olmadıkça, salt i sözlemesinin süreli olmasından dolayı belirsiz süreli i sözlemesiyle
çalıtırılan emsal içiye göre farklı ileme tâbi tutulamaz.
Belirli süreli i sözlemesi ile çalıan içiye, belirli bir zaman ölçüt alınarak ödenecek ücret
ve paraya ilikin bölünebilir menfaatler, içinin çalıtı
ı süreye orantılı olarak verilir.
Herhangi bir çalıma artından yararlanmak için aynı iyeri veya iletmede geçirilen kıdem
arandı
ında belirli süreli i sözlemesine göre çalıan içi için farklı kıdem uygulanmasını
haklı gösteren bir neden olmadıkça, belirsiz süreli i sözlemesi ile çalıan emsal içi
hakkında esas alınan kıdem uygulanır.
Emsal içi, iyerinde aynı veya benzeri ite belirsiz süreli i sözlemesiyle çalıtırılan
içidir. yerinde böyle bir içi bulunmadı
ı takdirde, o ikolunda artlara uygun bir
iyerinde aynı veya benzer ii üstlenen belirsiz süreli i sözlemesiyle çalıtırılan içi
dikkate alınır.
Dipnotlar:
1
Türkçeye Fransızcadan geçen ve alt iverenlik ilikisinin daha popüler bir tanımı olan
“taeron” kelimesi, “i tanımı / i altdalı’ anlamındaki Fransızca “tâche”’ (ngilizce “task”)
kelimesinden gelmektedir. “Taeronlatırmanın” üretimin i alt dallarına bölünmesi anlamı
taıdı
ını, kelimenin kökeninde de görmekteyiz.
2
Taeronluk / alt iverenlik ilikisinin gemi ina sanayii özelinde ayrıntılı ve
derinlemesine bir analizi için bkz: eref Özcan, Tersane yerlerinde Mevcut Olan likileri
21
Balamında Salıı ve Güvenlii, Müfettileri Derne
i II. Çalıma Yaamı Kongresi (2627 Nisan 2008) çerçevesinde yapılan tebli
ler kitabından, Ankara, 95-123; alt iverenlik
konusundaki mevcut uygulama hakkındaki ilk makale için bkz, Güzel 2004.
3
Alt iverenlik Yönetmeli
i’nin tam metni için:
http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.12459&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=al
t
4
Uzmanlık gerektirmeyen asıl iin devrini engellemek için, alt iverenlik
sözlemesinde yer alması gerekli hususları belirleyen 10. maddenin 2. fırkasında u
somutlamaya gidilmitir: ‘Bir iyerinde, iletmenin ve iin gerei ile teknolojik sebeplerle
uzmanlık gerektiren bir iin altiverene verilmesi hâlinde, alt iverenin uzmanlıını
belgelendirmesi amacıyla sözleme kapsamındaki ie uygun; i ekipmanı listesi, i bitirme
belgesi, operatör ve teknik eleman sertifikaları sözlemeye eklenir.’
Tuzla Tersaneler Bölgesi zleme ve nceleme Komisyonu’nun 16 Aralık 2007’de
kamuoyu ile paylatı
ı, ubat 2008’de bastı
ı Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki Çalıma
Koulları ve Önlenebilir Seri Ölümlü Kazaları adlı raporunun online versiyonu için:
www.paraketa.net/tuzla.pdf , Rapor sinevizyonu Tuzla: Nereye? için:
http://www.medyakronik.com/haber/286/.
5
6
Bu çabaların oluturdu
u bilgi / belge havuzuna en derli toplu ve seri ekilde,
www.sendika.org ‘un Tuzla Dosyası’ndan eriebilirsiniz
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=15559. Yönetmenli
ini
Petra Holzer, Ethem Özgüven ve
Selçuk Erzurumlu’nun yaptı
ı ve en bata komisyon çalımalarına elik ederek giritikleri
Tuzla Tersaneleri hakkındaki ‘4857’ adlı belgesel için bkz: http://4857-belgesel.blogspot.com/
TSK ‘Alt verenlik Yönetmelii’ne’ karı, 19 Ekim 2008, Deniz Haber Denizcilik
online haber portalı,
7
http://www.denizhaber.com.tr/news_detail.php?id=15878&uniq_id=1225603232
Kanunu’nun alt iverenlik ilikisini tanımlarken getirdi
i, içi sa
lı
ı ve i
güvenli
inin ve iyerindeki risklerin bölünemezli
i ilkesini gözetti
i kamu düzenine dair
mutlak emredici hükümlerin sarih bir analizi için, bkz. Özcan, s. 99-101, ‘1.2. Alt iverenin
yeri’ bölümü.
8
9
Denizci frene bastı, kriz trafiini izliyor, 16 Ekim 2008, Dünya Gazetesi’nin
Perembe Rotası eki, http://www.persemberotasi.com/?bolum=detay&konu_id=241; M. Kemal Battal,
Alt verenlik Yönetmelii, Deniz Ticareti, MEAK DTO’nun aylık yayın organı, Ekim 2008,
20-21.
27 Eylül 2007’de SK’nin Sarayburnu’ndaki ‘Melen Çayı’nın stanbul’a Getirilmesi
Bo
az Geçi Projesi’ çerçevesindeki antiyedeki SK’nin taeron firması DETEK Limited
irketi’nde çalıan Harita Mühendisi Gülseren Yurtta i güvenli
i önlemlerinin alınmaması
nedeniyle hayatını kaybetmiti, bkz: http://www.gulserenyurttas.com/
10
11
Makina Mühendisleri Odası’nın her sene çıkardı
ı ‘ Sa
lı
ı ve Güvenli
i Oda
Raporu’ için bkz: http://www.mmo.org.tr/mmo/cd5/cd_icine/index_dosyalar/Page447.htm , Sosyal Haklar
Derne
i’nin ’28 Nisan Sa
lı
ı ve Güvenli
i Günü Türkiye Raporu’ için bkz,
22
http://sosyalhaklar.org/raporlar/dunya_is_guvenligi_gunu.doc ; sendika.org
raporu için bkz: http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=17979
sitesinin aylık i kazaları
12
Hem Tersaneler Bölgesi’nin kamuoyu kanallarını her zaman a
ırlıklı olarak igal
eden stanbul’da, hem stanbul’un yeni kentsel dönüüm projelerine mazhar olan Tuzla’sında
bulunması, hem de Tuzla’daki tersaneci ailelerden bazılarının hali hazırda milletvekili olarak
Ankara’da bulunması açısından, Tersaneler ‘merkeze çok yakındır’ diyoruz.
ki örnek için: Yavuz Yıldırım, Biyopolitik bir alan olarak Tuzla Tersaneleri,
Radikal, 15 Mayıs 2008, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=17027 , Tuzla Tersanelerindeki
kazaları makro bir çerçeveye oturtan bir analiz için; Fuat Ercan, Tuzla Tersanelerinden
hareketle kapitalizm ve Türkiye’yi anlamak, Özgür Düün dergisi, 43. sayı (Mayıs 2008),
13
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=18851
14
Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel’in bu konudaki kısa ve çarpıcı tahlilleri için bkz:
stihdam Paketi Yalıya Kapıyı Gösteriyor, NTV Haber Portalı, 29 Mayıs 2008,
http://www.ntvmsnbc.com/news/447853.asp#storyContinues.
4857 no’lu Kanunu’ndan 5763 no’lu “Torba Yasa”ya gidiatta çi Sa
lı
ı ve Güvenli
i Alanının kurumsal zeminin nasıl dönütürüldü
üne dair geni bilgisini benimle
paylaan Sn. Mustafa Yazıcı’ya teekkürü borç bilirim, bkz: Yazıcı, 2008; MMO 2008b.
15
Türk Tabipler Birli
i, stihdam Paketi ile iyeri hekimli
i ve içi sa
lı
ı taeron
irketlere bırakılıyor, 2 Mayıs 2008, http://www.ttb.org.tr/index.php/hukuk/hukuk-haberleri/12416
hukuk/1026-1026
Güvenli
i Yasa Tasla
ı’na Tepki, TTB- DSK-KESK-TMMOB ortak basın
açıklaması, 9 Ekim 2008, http://www.ttb.org.tr/index.php/haberler/151-baslamalar/1193-i-sal-yasas
17
bkz. Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı
ı Müfettilerinden ve Müfettileri
Derne
i’nden eref Özcan’ın yukarıda zikredilen makalesinden ‘1.4.4.2. veren Olmayan
verenler’ pasajı; Özcan, s. 106-107.
18
19
Bkz. Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı
ı’nın gemi ina sanayiindeki resmi
rakamlarını (2007: 17.572 içi) by-pass ederek, do
rudan Gemi na Sanayicileri Birli
i’nin
açıkladı
ı (ve Denizcilik Müstearlı
ı’nın verdi
i rakama neredeyse bire bir denk düen)
rakama (2007: 33.480 içi) referans veren TBMM Tuzla Meclis Aratırma Raporu için bkz:
Gemi na Sanayisindeki Güvenli
i ve Çalıma artları Sorunlarının Aratırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Aratırması Komisyonu
Raporu, rapor da
ıtım tarihi 14 Ekim 2008;
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/arastirma_onergesi_sd.onerge_bilgileri?kanunlar_sira_no=610
Aslı Odman, Tuzla’da çiler, Sermaye, Gemiler, Tersaneler: Kaydıra Kaydıra
nereye?, stanbul Dergisi, Nisan 2008, online versiyonu için:
20
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=16436
21
Borçlar Kanunu’nda eser/istisna sözlemesi (veya istisna akdi ) tabir edilen sözleme
ile hizmet sözlemesi arasındaki fark udur: ‘Hizmet akdiyle içi belirli veya belirli olmayan
bir süre için iverene ba
lı olarak i yapar, iveren de ona bir ücret ödemeyi taahhüt eder.
Eser sözlemesinde, yüklenici kural olarak ii, iverene ba
ımlı olmaksızın serbestçe yaptı
ı
23
halde, i sözlemesinde içi, iverene baımlı olarak ve onun direktifi altında çalıır. Eser
sözlemesi ile yüklenici bir eser meydana getirme (sonuç borcu) görevini üstlenir. sözlemesi ile çalıan içinin sonuç borcu yoktur. çinin ii yapmaya hazır olması gerekir ve
içi iverenin gösterdii ii yapar. (Aydın Zevkliler, 1995. Borçlar Hukuku Özel Borç likisi,
Fakülteler Kitabevi Barı Yay, 5. Bası, zmir.)’. Almanya tersanelerinde bir hizmet ilikisi
olmayan eser sözlemeleri vesilesi ile ikolundaki istihdamın %20’ye yakını salanmaktadır.
Türk Hukuku’ndaki asıl iveren – alt iveren arasındaki iliki de, aynı Almanya’daki
Werkvertrag formunda olduu gibi, hizmet akdine deil, istisna/eser, taıma, kira ve vekalet
akidlerinden birine veya bir kaçına dayanmaktadır. Almanya ve Türkiye gemi ina
sanayindeki kurulan istisna/eser sözlemelerinin arasındaki fark ise, Almanya’da eser
sözlemeleriyle tersanelere i gören irketlerin faaliyet alanlarının, asıl i tanımı içerisinde
olmamasıdır. Bu konu 6. bölümde ayrıntılı olarak irdelenecektir.
22
Thornsten Ludwig / Jochen Tholen, Beschäftigung, Auftragslage und Perspektiven im
deutschen Schiffbau. Ergebnisse der 16. Betriebsrätebefragung im September 2007, Institut
Arbeit und Wirtschaft, Universität Bremen, IG-Metall-Küste Sendikası tarafından Bremen
Üniversitesi ve Ekonomi Enstitüsü’ne yaptırılmı aratırma, Eylül 2007; ayrıca: Heino
Bade, Precarious Employment. The German Shipbuilding Industry, Avrupa Metal çileri
Federasyonu Yıllık Gemi na Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde yapılan sunum, 8-10
Ekim 2008, stanbul.
23
Bu yazı tamamlandıktan sonra 11 Ekim 2008 tarihinde, gemi inadaki istihdamın
%30’unu barındıran Almanya’nın en büyük gemi ina / tamir sermaye grubu olan
ThyssenKrupp Marine Systems’e ait Hamburg’daki Blohm&Voss Tersanesinde iskele
çökmesi sonucu, raspacılık yapan iki içinin öldüünü, bir içinin aır yaralandıını örendik,
bkz: Die Welt, Zweiter Arbeiter nach Unfall auf Werft gestorben, 13 Ekim 2008,
http://www.welt.de/hamburg/article2569348/Zweiter-Arbeiter-nach-Unfall-auf-Werftgestorben.html
24
Tholen 2008, slayt 4.
25
Deutsche Presseagentur (Alman Haber Ajansı), Workers badly burnt in Singapore
shipyard accident, 26.06.2008;
http://www.monstersandcritics.com/news/business/news/article_1413374.php/Worker_badly_burned_in_Singap
ore_shipyard_accident.
26
ILO, Globalization downside. From shipyard to graveyard. Is there a decent way to
break ships?, in: World of Work, No. 37, Aralık 2000,
http://www.ilo.org/public/english/bureau/inf/magazine/37/shipyard.htm
Bu belgeler, onları kamuoyu ile paylama effaflıını gösteren Gemi Mühendisleri
Odası’nın websitesi’nden 15 Eylül 2008 tarihinde indirilmitir, www.gmo.org.tr
27
28
Çalıma Bakanlıı’nın ise içi kiralaması anlamına gelebilecek profesyonel içi
temininin serbest bırakılacaına yönelik vurguları vardır (Özcan, s.105).
29
Büroları, ‘i bulma faaliyetlerinin metalaması’ perspektifinden inceleyen henüz
yayınlanmamı bir makale için: Alp Tekin Ocak, Emek Piyasası için ‘nsan Koleksiyonu’:
Özel stihdam Büroları, 2005. Son dönemde karılatırmalı ve farklı kurumların
perspeindlerden Büroları inceleyen güncel çalımalar için: Erdem Cem, Sendikal
24
perspektiften özel istihdam büroları ve Türkiye, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi
Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD 2005; Emine Pul, Türkiye’de ve Avrupa Birlii
Ülkeleri’nde özel istihdam bürolarının yapısı, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Çalıma
Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD, 2006; Bu
rahan Erkan, Özel istihdam bürolarının
isgüçü piyasalarının düzenlenmesindeki karılatırmalı rolü, Yüksek Lisans Tezi, stanbul
Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD, 2008.
30
4857 no’lu Kanunu gerekçeli metin, http://www.iskanunu.com/icerik/icerik/gerekceli-is-
kanunu-metni.html#13.
Bu literatüre ulamamı sa
layan ve Kanunu’ndaki di
er esnekletirici istihdam
formları ile ilgili derin bilgisini benimle paylaan Sn. eref Özcan’a burada teekkür etmek
isterim.
31
32
Leiharbeit bire bir ödünç içilik, Zeitarbeit ise geçici içilik olarak tercüme
edilmektedir. Türk ve Alman hukukunda bu iki kavram birbirinin yerine kullanılmaktadır.
Yazının bundan sonraki kısmında, ödünç/geçici içilik anlamında yalnızca Leiharbeit
kavramı kullanılacaktır.
33
Komisyon, o dönem Volkswagen AG’nin yönetim kurulu üyelerinden, aynı zamanda
Komisyon Bakanı Peter Hartz’ın adı ile anılıyordu. Temsiliyet yapısına dair bazı bilgiler
içerebilece
i düüncesiyle, di
er komisyon üyelerini de listelemek istiyoruz. Komisyonda
aa
ıdaki be temsiliyet grubu yer almaktaydı: 1) ço
u Almanya merkezli büyük uluslarası
irketlerin yöneticileri (5 temsilci: DaimlerChrysler Services AG; Deutsche Bank AG;
Volkswagen AG; McKinsley &Company Düsseldorf; BASF AG; Market Access for
Technology Services GmbH.), 2) içi sendikaları temsilcileri (2 temsilci: IG-Metall metal
içileri Sendikası ; ver.di hizmetler sektöründe çalıanların sendikası), 3) esnaf ve zanaatkarlar
birli
i (1 temsilci: Zentralverband des Deutschen Handwerks); 4) kamu kurumları (3 temsilci:
Nordrhein-Westfalen Eyaletinin Çalıma, Sosyal Güvenlik, Vasıf ve Teknoloji Bakanı;
Leipzig ehri Belediye Bakanı; Hessen Eyaleti ve çi Bulma Kurumu Müdürü) ve 5)
akademisyen ve danımanlar (3 temsilci: Wissenschaftszentrum Berlin für
Sozialforschung’dan; Potsdam Üniversitesi’nden ve özel strateji danımanlı
ı irketi Roland
Berger Strategy Consultants’dan).
34
Senkronizasyon yasa
ı ödünç içinin özel istihdam bürosundaki i anlaması ile
ödünç verildi
i irkette çalıtı
ı sürenin senkronize edilmesini / örtütürülmesini
yasaklıyordu. Bu ise içiye, kiralanmadı
ı dönemlerde koruma ve i anlamalı oldu
u
istihdam bürosundan hak talebi imkânı sa
lıyordu; Karen Shire / Danielle Van Jaarsveld, The
Temporary Staffing Industry in Protected Employment Economies. Germany, Japan and the
Netherlands, Alfred Sloan Vakfı’nın düzenledi
i Industry Studies konferansında verilen tebli
-2 Mayıs 2008, http://web.mit.edu/is08/pdf/shire_vanJaarsveld.pdf
35
Büyüklük sırasına göre bunlar ThyssenKrupp Marine Systems, Meyerwerft-Gruppe,
Aker Yards Germany, Hegemann-Gruppe, J.J.Sietas KG, Fr. Lürssen Gruppe’dir.
ThyssenKrupp Marine Systems tek baına istihdamın %30’unu merkeziletirmitir.
Bu uygulama Türk Hukuku’ndaki fazla mesailerin bir vade içinde izne
dönütürülmesi uygulaması ( Kanunu madde 41) ve bir dönem yapılan fazla çalımaların,
36
25
bir sonraki dönemde az çalııldıı -denkletirme esası- durumda, fazla çalıma olarak
geçmediine hükmeden Kanunu madde 63 ile aynı ileve sahiptir.
Toplam istihdam, irket içindeki kadrolu ve ödünç içilerin toplamını kapsamaktadır.
Eser sözlemeleri ile tersanelere çalıan dı firmalardaki istihdam bu rakama dahil
edilmemitir. Tablo’daki ödünç içi oranı ile, burada verilen ödünç içi oranı arasındaki fark
(%13 ve % 16,6) tabloda toplam istihdam rakamına eser sözlemesi ile tersanelere çalıan
firmalardaki istihdamın da dahil edilmesinden kaynaklanmaktadır.
37
38
Kampanyanın websitesi: https://www.gleichearbeit-gleichesgeld.de/
39
Kampanyanın faaliyetleri için bkz: http://www.precariouswork.eu/
Avrupa Metal çileri Federasyonu, Limter- ve Birleik Metal ’in 8. Ekim 2008’de
yaptıkları ortak basın açıklamasının deiik dillerdeki versiyonları için bkz: http://www.emf-
40
fem.org/press/press_releases/fight_the_hazardous_health_and_safety_conditions_in_the_turkish_shipyards
41
Wacquant 2007; ‘sosyal güvensizliin’ yükselii ile bireyselletirilmi güvenceye
yönelik politikalar, toplumsal risk algısının dönüümü ve politik kültürün deimesi
ilikilerine dair bkz: Castel 2004.
Kaynakça:
Akdemir, N. (2008). Taeronlu Birikim. Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde Üretim
likilerinde Enformelleme, stanbul: SAV Yayınları.
Alpagut, G. (2006). AB’deki stihdam Politikaları, Esneklik Arayıları ve
Türkiye’deki Yasal Düzenlemeler, TSK veren Dergisi Özel Eki, Eylül.
Alt verenlik Yönetmelii (2008). 27 Eylül 2008/ 27010 numaralı Resmi Gazete’de
yayınlanarak yürürlüe giren Alt verenlik Yönetmelii, Ulaım Tarihi 26 Ekim2008,
http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.12459&MevzuatIliski=0&sourceXmlS
earch=alt.
Bade, H. (2008). Precarious Employment. The German Shipbuilding Industry, Avrupa
Metal çileri Federasyonu (EMF) Yıllık Gemi na Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde
yapılan yayınlanmamı sunum, 8-10 Ekim 2008, stanbul.
Battal, M.K. (2008). Alt verenlik Yönetmelii, Deniz Ticareti, MEAK DTO’nun
aylık yayın organı, Ekim 2008: 20-1.
Castel, R. (2004). Sosyal Güvencesizlik, stanbul: letiim Yayınları.
Cem, E. (2005). Sendikal perspektiften özel istihdam büroları ve Türkiye, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD.
Deniz Haber web gazetesi (2008). TSK ‘Alt verenlik Yönetmelii’ne’ karı, 19
Ekim 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008,
http://www.denizhaber.com.tr/news_detail.php?id=15878&uniq_id=1225603232.
Deutsche Presseagentur (Alman Haber Ajansı) (2008). Workers badly burnt in
Singapore shipyard accident, 26.06.2008,
http://www.monstersandcritics.com/news/business/news/article_1413374.php/Worker_badly_
burned_in_Singapore_shipyard_accident.
26
Die Welt Gazetesi (2008). Zweiter Arbeiter nach Unfall auf Werft gestorben, 13
Ekim 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008,
http://www.welt.de/hamburg/article2569348/Zweiter-Arbeiter-nach-Unfall-auf-Werftgestorben.html.
Dribbusch, H. (2006), Leiharbeit / Zeitarbeit – ein Überblick, Düsseldorf’daki WSI
Enstitüsü’nde yapılan Toplu Sözlemesi Toplantısı’nda yapılan yayınlanmamı sunum, 2627. Eylül 2006. (trkç: ‘Ödünç içilik / Geçici içilik: Bir panorama denemesi’).
EMF, Avrupa Metal çileri Federasyonu, Limter- ve Birleik Metal ’in 8. Ekim
2008’de yaptıkları ortak basın açıklaması, Ulaım Tarihi 14 Ekim 2008, http://www.emffem.org/press/press_releases/fight_the_hazardous_health_and_safety_conditions_in_the_turkish_shipyards.
Ercan, F. (2008), Tuzla Tersanelerinden hareketle kapitalizm ve Türkiye’yi
anlamak, Fuat Ercan ile söylei, Özgür Düün dergisi, 43, Mayıs 2008, Ulaım Tarihi 15
Eylül 2008, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=18851.
Erkan, B. (2008). Özel istihdam bürolarının isgüçü piyasalarının düzenlenmesindeki
karılatırmalı rolü, Yüksek Lisans Tezi, stanbul Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri
likileri ABD.
Erzurumlu, S. / Petra Holzer / Ethem Özgüven, 4857, Belgesel, stanbul: Mayıs
2008, 30dk., online bilgi: http://4857-belgesel.blogspot.com/.
Güzel, A. (2004). Kanununa Göre Alt veren Kavramı ve Asıl veren - Alt veren
likisinin Sınırları, Çalıma ve Toplum, Nisan 2004: 31- 65, online:
http://www.calismatoplum.org/sayi1/makale2.pdf
Hans Böckler Vakfı (2007). Zeitarbeit in Deutschland: In vielen Grossunternehmen
gängige Praxis’, Alman Sendikalar Federasyonu DGB’nin aratırma kurumu Hans Böckler
Vakfı’nın mpuls adlı iki haftalık yayınından, 20/2007,
http://www.boeckler.de/32014_89924.html?suche=1 (trkç: ‘Almanya’da geçici içilik: Pek çok büyük
iletmenin rutini).
Hans Böckler Vakfı (2008) Leiharbeit. Konkurrenz für die Stammbelegschaft, Alman
Sendikalar Federasyonu DGB’nin aratırma kurumu Hans Böckler Vakfı’nın mpuls adlı iki
haftalık yayınından, 6/2008; http://www.boeckler.de/32014_90430.html?suche=1 (trkç: ‘Ödünç içilik:
Kadrolu içilere rakip’).
IG Metal Sendikası Bezirk/Bölge Küste (2007), Arbeit muss wieder menschlich
werden, 29. Kasım. 2007, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008, http://www.igmetallkueste.de/php/news.php?id=60&portalid=60 (trkç: ‘ tekrar insanca ekillendirilmelidir’).
IG Metal Sendikası Bezirk/Bölge Küste (2008a). IG Metall Küste startet
Leiharbeitskampagne: Gleiche Arbeit- Gleiches Geld, 13 ubat 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim
2008, http://www.igmetall-kueste.de/php/news.php?id=82&portalid=15, (trkç: ‘IG Metall
Küste Sendikası ödünç içilik kampanyasına start verdi: Eit ie – eit ücret’).
IG Metal Sendikası Bezirk/Bölge Küste (2008b). Schwarzweissbuch-Leiharbeit,
Hamburg (trkç: ‘Siyah-beyaz ödünç içilik kitabı’).
IG Metall Sendikası Bezirk/Bölge Küste (2008c). Fair Leihen? Ratgeber für
Beschäftigte in Leiharbeit, Hamburg (IG-Metall-Küste sendikasının ödünç ili
e dair
bilgilendirme ve kampanya broürü).
ILO (Uluslar arası Çalıma Örgütü) (2000). Globalization downside. From shipyard
to graveyard. Is there a decent way to break ships?, in World of Work, 37, Aralık 2000,
http://www.ilo.org/public/english/bureau/inf/magazine/37/shipyard.htm.
Kanunu (4857 no), 10 Haziran 2003 / 25134 no’lu Resmi Gazete, gerekçeli metin:
http://www.iskanunu.com/icerik/icerik/gerekceli-is-kanunu-metni.html#13.
27
Kesikba, Y. (2003). Ödünç içi çalıtırmak iverenlere kolaylık salıyor, 16 Ekim
2003, Ulaım Tarihi 10 Ekim 2008,
http://www.alomaliye.com/yilmaz_kesikbas_ana_sayfa.htm.
Ludwig, T. / Jochen Tholen (2007), Beschäftigung, Auftragslage und Perspektiven
im deutschen Schiffbau. Ergebnisse der 16. Betriebsrätebefragung im September 2007,
Institut Arbeit und Wirtschaft, Universität Bremen, IG-Metall-Küste Sendikası tarafından
Bremen Üniversitesi ve Ekonomi Enstitüsü’ne yaptırılmı aratırma, Hamburg (trkç:
Almanya Gemi na Sanayiinde stihdam, Sipari Defterleri ve Perspektifler. 16. çi Kurulu
Anketi Sonuçları)
MMO (Makina Mühendisleri Odası) (2008a). Salıı ve Güvenlii Oda Raporu,
Ankara. Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008,
http://www.mmo.org.tr/mmo/cd5/cd_icine/index_dosyalar/Page447.htm.
MMO (Makina Mühendisleri Odası) (2008b), ktidar i salıı ve güvenliini de
‘piyasaya’ havale ediyor!’, Mühendis Makina Dergisi, Nisan 2008, Sayı 579, 38-43.
NTV Haber portalı, stihdam Paketi Yalıya Kapıyı Gösteriyor, Ali Tezel ile
ropörtaj, 29 Mayıs 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008,
http://www.ntvmsnbc.com/news/447853.asp#storyContinues.
Ocak, A.T. (2005). Emek Piyasası için ‘nsan Koleksiyonu’: Özel stihdam Büroları,
2005, basılmamı çalıma.
Odaman, S. (2008). Türk Hukukunda Ödünç likisi, Müfettileri Dernei II.
Çalıma Yaamı Kongresi (26-27 Nisan 2008) çerçevesinde yapılan tebliler kitabından,
Ankara, 151-166.
Odman, A. (2008). Tuzla’da çiler, Sermaye, Gemiler, Tersaneler: Kaydıra Kaydıra
nereye?, stanbul Dergisi, Nisan 2008, online:
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=16436.
Özcan, . (2008). Tersane yerlerinde Mevcut Olan likileri Balamında Salıı ve Güvenlii, Müfettileri Dernei II. Çalıma Yaamı Kongresi (26-27 Nisan
2008) tebliler kitabından, Ankara, 95-123.
Perembe Rotası eki (Dünya Gazetesi) (2008). Denizci frene bastı, kriz trafiini
izliyor, 16 Ekim 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008,
http://www.persemberotasi.com/?bolum=detay&konu_id=241.
Promberger, M. (2007). Leiharbeit. Flexibilität und Prekarität in der betrieblichen
Praxis, in Berndt Keller / Harmut Seifert (Eds), Atypische Beschäftigung, Flexibilisierung
und soziale Risiken, Berlin: Verlag edition Sigma (trkç: Ödünç içilik. letme pratiklerinde
esneklik ve güvencesizlik).
Pul, E. (2006). Türkiye’de ve Avrupa Birlii Ülkeleri’nde özel istihdam bürolarının
yapısı, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Çalıma Ekonomisi ve Endüstri likileri ABD.
Seifert, H./ Wolfram Brehmer (2008), Leiharbeit: Funktionswandel einer flexiblen
Beschäftigungsform, WSI Mitteilungen, 6, Alman Sendikalar Federasyonu DGB’nin
aratırma kurumu Hans Böckler Vakfı’nın aylık yayını: 325-41. (trkç: ‘Ödünç içilik: Esnek
bir istihdam formunundaki ilevsel dönüüm).
sendika.org, Haziran Ayı Kazaları Raporu, 2008, Ulaım Tarihi 10 Ekim 2008,
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=17979.
sendika.org, Tuzla Dosyası, Ulaım Tarihi 10 Ekim 2008,
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=15559.
Shire, K./ Danielle Van Jaarsveld (2008). The Temporary Staffing Industry in
Protected Employment Economies. Germany, Japan and the Netherlands, Alfred Sloan
Vakfı’nın düzenledii Industry Studies konferansında verilen tebli -2 Mayıs 2008,
http://web.mit.edu/is08/pdf/shire_vanJaarsveld.pdf.
28
Sosyal Haklar Dernei (2007). 28 Nisan Sa
lı
ı ve Güvenli
i Günü Türkiye
Raporu, Ulaım Tarihi 26 Ekim 2008,
http://sosyalhaklar.org/raporlar/dunya_is_guvenligi_gunu.doc.
TBMM, Gemi na Sanayisindeki Güvenli
i ve Çalıma artları Sorunlarının
Aratırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Aratırması Komisyonu Raporu, rapor da
ıtım tarihi 14 Ekim 2008; Ulaım Tarihi 29 Ekim
2008,
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/arastirma_onergesi_sd.onerge_bilgileri?kanunlar_sira_
no=610.
Tholen, J. / Smets F. / Ludwig, T. (2008). Precarious employment and statistical
evaluation of occupational accidents in European Shipbuilding Countries - Based on the EMF
Country Reports and national Statistics, Avrupa Metal çileri Federasyonu Yıllık Gemi na
Sanayi Komitesi Toplantısı çerçevesinde yapılan yayınlanmamı sunum, 8-10 Ekim 2008,
stanbul
Tuzla Tersaneler Bölgesi zleme ve nceleme Komisyonu (2008a). Tuzla Tersaneler
Bölgesi’ndeki Çalıma Koulları ve Önlenebilir Seri Ölümlü Kazaları, stanbul: TMMOB
KK Yayınları, online: www.paraketa.net/tuzla.pdf.
Tuzla Tersaneler Bölgesi zleme ve nceleme Komisyonu (2008b). Tuzla: Nereye?
Sinevizyonu, 16 Aralık 2007, 17dk., online: http://www.medyakronik.com/haber/286/.
Türk Tabipleri Birlii web sayfası (2008a). stihdam Paketi ile iyeri hekimli
i ve
içi sa
lı
ı taeron irketlere bırakılıyor, 2 Mayıs 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008,
http://www.ttb.org.tr/index.php/hukuk/hukuk-haberleri/124-hukuk/1026-1026.
Türk Tabipleri Birlii web sayfası (2008b). Güvenli
i Yasa Tasla
ı’na Tepki,
TTB- DSK-KESK-TMMOB ortak basın açıklaması, 9 Ekim 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim
2008, http://www.ttb.org.tr/index.php/haberler/151-baslamalar/1193-i-sal-yasas.
Wacquant, L. (2007). ehrin kenarlarında. Söylei, Express dergisi, Ulaım Tarihi 10
Ekim 2008, http://sociology.berkeley.edu/faculty/wacquant/wacquant_pdf/LW-interviewEXPRESS.pdf.
Yazıcı, M. (2008). Tersanelerde Sa
lı
ı ve Güvenli
i, Mühendis ve Makine, sayı
583: 21-30.
Yıldırım, Y. (2008). Biyopolitik bir alan olarak Tuzla Tersaneleri, Radikal Gazetesi,
15 Mayıs 2008, Ulaım Tarihi 20 Ekim 2008,
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=17027.
Zevkliler, A. (1995). Borçlar Hukuku Özel Borç likisi, zmir: Fakülteler Kitabevi
Barı Yay.
29

Benzer belgeler