İtalya`nın önde gelen gazetelerinden La Repubblica`nın

Transkript

İtalya`nın önde gelen gazetelerinden La Repubblica`nın
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/21
MİELE’DEN İKİ ÖZEL KOLEKSİYON; ICE
VE FİRE
Solo ve ankastre ev aletleri ve endüstriyel
cihazlardan oluşan geniş ürün yelpazesi ile
alanında dev bir marka olan Miele, sadece
özel showroom‟larda sergilenen yeni Ice ve
Fire koleksiyonları ile estetik ve kalite
düzeyleri ile mutfak keyfini profesyonel
düzeye çıkartıyor. Parlak krom kaplama
kulplu, alüminyum „cool‟ Ice Koleksiyonu;
fırın, davlumbaz, özel tasarımlı elektrikli
ocak, buharlı fırın ve kahve makinesinden
oluşuyor. Ateşi simgeleyen altın kaplama
kulplu alüminyum Fire Koleksiyonu ise; fırın,
davlumbaz, özel tasarımlı elektrikli ocak,
buharlı fırın ve kahve makinesinden
oluşuyor.
GORENJE’DEN HAYATI
KOLAYLAŞTIRACAK BİR SERİ :
SİMPLİCİTY
Beyaz eşyada tasarımın öncü markası
Gorenje yeni ürün serisi Simplicity ile hayatı
kolaylaştırmayı vaadediyor. Simplicity serisi,
kullanılan seçeneklerin bir araya toplandığı
tek düğmeyle kontrol edilen cihazlardan
oluşuyor. Özgün formu ve malzeme
seçimiyle göz zevki sunan seri ergonomisiyle
enerjiden tasarruf ettiriyor: doğru seçimler
için gerekenden fazla zaman harcamak yok.
Simplicity çevreye saygılı, düşük enerji
tüketimine, azaltılmış su tüketimine ve sessiz
çalışma özelliklerine sahip.
ÇAMAŞIR MAKİNENİZ YETKİLİ
SERVİSLE KONUŞURSA
Çamaşır makineniz mi bozuldu? Sizi
meşakkatli bir süreç bekliyor. Sırtlanıp,
arabaya atıp tamire götüremeyeceğinize
göre yetkili servisi ya da tanıdığınız ustaları
arayıp, onların müsait zamanını, sizinkine
uydurup bir süre gelmelerini bekleyeceksiniz.
Geldiklerinde de sorunun çözüleceği kesin
değil tabi. LG‟nin yeni modeli arızalandığında
aradığınız yetkili servis ile bağlantı kurup,
sorunun ne olduğunu söylüyor, tamire
çağırılan servisin gerekli parçaları almalarını
sağlayıp, soruna olabildiğince çabuk çözüm
üretiyor. Bu nasıl çamaşır makinesi dediğinizi
27 Eylül 2010
duyar gibiyim. Şaşırtıcı ama gerçek. Akıllı
teşhis adı verilen bu sistem sadece yetkili
servisin anlayabileceği özel bir dil üzerinden
iletişimi gerçekleştiriyor. Yıldız Savaşları‟nın
ünlü robotu R2-D2 gibi özel bir dile sahip
çamaşır makineleri kendi dertlerini kendileri
anlatıyorlar. Makinesi bozulan tüketici, servisi
arayıp telefonunu makinesine yaklaştırıyor.
Söz konusu arızaya ilişkin sinyaller, veriler ne
ise yetkili servis bunları makineden dinliyor,
kaydediyor ve çözüm üretiyor. İlerleyen
yıllarda arızalanınca kapıyı açıp çıkan, gidip
kendi kendini tamir ettirip gelen çamaşır
makinelerimiz olursa şaşırmayalım. Çünkü
teknoloji hızla bir zamanlar hayal olan, uçuk
gözüken noktalara doğru ilerliyor.
SAMSUNG ELECTRONICS TÜRKİYE’YE,
YENİ BEYAZ EŞYA SATIŞ MÜDÜRÜ
Tüketici elektroniğinin lider isimlerinden
Samsung Electronics Türkiye‟nin Beyaz Eşya
Satış Müdürlüğü görevine Ömer Songür
getirildi. Çalışma hayatına 1997 yılında
Arçelik‟te Satış Destek Danışmanı olarak
başlayan Songür, 2002 yılında Satış
Temsilciliği görevine yükseldi. 2005-2008
yılları arasında Anadolu Elektronik‟te, 20082010 yılları arasında da LG Electronics‟te
Beyaz Eşya Satış Müdürü olarak görev
yapmaya başlayan Songür yeni görevi ile
ilgili olarak, “Samsung Türkiye ailesine
katılmaktan dolayı mutluyum. Giderek
büyüyen ve sektördeki iddiasını artıran genç
bir ekip ile birlikte çalışacak olmak heyecan
verici. Yeni görevimde yeni ekibimle beraber
başarılı işlere imza atacağımızdan eminim”
dedi. 2002 yılında Marmara Üniversitesi
İşletme Bölümü‟nden mezun olan Ömer
Songür, iyi derecede İngilizce biliyor.
Songür, evli ve bir çocuk babası.
MANİSA’DA İŞKUR KURSLARINA
DÜNYA BANKASI İLGİSİ
İşkur Manisa İl Müdürlüğü‟nün meslek
edindirme amacıyla açtığı 6 farklı kurs,
Dünya Bankası tarafından takibe alındı. Kurs
süresince kursiyerleri takip edecek olan
Dünya Bankası, kursların istihdama katkısını
değerlendirmeye alacak. Ekim ayı sonunda
başlayacak ve 150 kursiyerin katılacağı
BEYSAD 1
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/21
27 Eylül 2010
kursların sonunda Dünya Bankası İşkur‟a
öneri raporu sunacak.
İSO: İSTANBUL SANAYİDEN
VAZGEÇMEMELİ
İşkur Manisa İl Müdürü Yüksel Uçar, İşkur‟un
başlattığı meslek edindirme kurslarının
yararlı olduğunu göstermeyi amaçladıklarını
ve böylece hangi kursların daha çok istihdam
sağladığının ortaya çıkacağını belirtti. Dünya
Bankası‟nın açılacak 6 kursu, 6 ay boyunca
takip edeceğini kaydeden Uçar, “Önce
kurslara hangi yaş grubunun daha çok ilgi
gösterdiği araştırılacak. Kurslar başladıktan
sonraki üçüncü ayda kursiyerlere anket
yapılacak ve kurslar hakkında fikirleri
alınacak. Sonrasında ise hangi kursiyer hangi
işe yerleştirildi, işe yerleştirilme oranları
nedir, bunlar tespit edilecek” diye konuştu.
Uçar, Dünya Bankası‟nın yapılacak bu
çalışmalar sonunda bir rapor hazırlayacağını
ifade ederek, “Bu kurs faydalı, bu kursun bir
faydası yok, kursiyerlerin beklentileri şu
yönde ya da şunları istiyorlar şeklinde bize
öneri raporu sunacaklar” dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu
Başkanı Tanıl Küçük, sanayiciler olarak
kentin yeniden yapılanması konusunda
toptan bir reddediş içinde olmadıklarını
belirterek, “Bir kentin kültür, tarih, turizm,
ticaret, finans, moda merkezi olması
sanayiden vazgeçmesi anlamına gelmiyor.
İstanbul ölçeğinde bir kentin böyle bir lüksü
ise hiç yoktur” dedi.
Kurslara 150 kişi katılacak
Uçar, Manisa‟da Web Tasarım, Bilgisayar
Çizim, Bilgisayar Bakım- Onarım, Ön
Muhasebe, Doğalgaz Teçhizatçılığı ve Plastik
Enjeksiyon Kalıplama dallarında Kasım
ayında başlayacak kurslara, 25‟er kişi olmak
üzere toplam 150 kişinin katılacağını açıkladı.
Kurslara katılmak için işsiz, 18 ile 65 yaş
arasında ve Sosyal Güvenlik Kurumu‟ndan
maaş alınmaması gerektiğini dile getiren
Uçar, kurs boyunca kursiyerlere iş kazası
sigortasının da yapılacağı gibi günlük 15 Lira
harçlık verileceğini, kursu tamamlayanların
beceri sertifikası alacağını söyledi. Uçar,
“Kurslar 300 ile 600 saat arasında olacak.
150 kursiyeri, kurs devam ederken takip
etmenin yanı sıra, kurs bittikten sonra
istihdam edildikleri yerlerde de
gözlemleyeceğiz. Hangi yaş grubu daha çok
istihdam ediliyor, hangi kurs daha etkili gibi
pek çok konuyu gözleyeceğiz” dedi. Uçar,
kursların 278 bin Lira‟ya mal olacağını ve
Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğü‟nün
işbirliğiyle belirlenen okullarda açılacağını
sözlerine ekledi.
Küçük, İSO Meclis toplantısında yaptığı
konuşmada, İstanbul‟a olan yoğun göçe
işaret ederek, şehrin nüfusunun yaklaşık
yüzde 70‟inin İstanbul dışında doğduğunu,
1950 yılında Türkiye nüfusunun yüzde 5,6‟sı
İstanbul‟da yaşarken, bugün yaklaşık yüzde
18‟inin yaşadığını yoğun göç ve hızlı nüfus
artışının kaçınılmaz olarak eksik altyapı,
çarpık kentleşme gibi sorunları da
beraberinde getirdiğini söyledi. Çarpık
kentleşmenin kentin su havzalarını tehdit
ettiğini, trafik sorunu ve diğer altyapı
eksikliklerinin giderilmesi için yeniden
yapılanmaya ihtiyaç olduğunu belirten
Küçük, geçtiğimiz yıl İstanbul‟da 1/100.000
ölçekli planın askıya çıktığını, sanayiciler
olarak kentte konut, sanayi rekreasyon,
tarım ve benzeri alanları yeniden belirleyen
plan kapsamında mevcut pek çok tesisin
geleceğine ilişkin soru işaretlerinin
doğduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Sanayiciler olarak bizler, İstanbul‟un ve
İstanbul‟da sanayici olmak ve İstanbullu
olmak arasındaki ince çizginin farkındayız.
Ancak bizim bu süreçteki temel beklentimiz
ve hedefimiz, İstanbul‟un menfaatleri ile
sanayimizin menfaatleri arasında sağlıklı bir
dengenin kurulabilmesidir. Türkiye‟deki
sanayi kuruluşlarının yüzde 38‟ine ev
sahipliği yapan, çalışan nüfusunun yaklaşık
yüzde 40‟ını sanayide istihdam eden
İstanbul‟un sanayi fonksiyonundan kolayca
vazgeçeceğini düşünmek gerçekçi değildir.
Bir kentin kültür, tarih, turizm, ticaret,
finans, moda merkezi olması sanayiden
vazgeçmesi anlamına gelmiyor. İstanbul
ölçeğinde bir kentin böyle bir lüksü ise hiç
yoktur. İstanbul‟da da sanayi mutlaka
olacaktır ve olmalıdır. Ancak bu sanayi
BEYSAD 2
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/21
kentle, kentin diğer özellikleriyle barışık, iyi
planlanmış, çağdaş bir altyapıya sahip bir
sanayi olmalıdır.”
İstanbul‟da sanayinin tarihsel süreç içinde
yavaş yavaş kent dışına kaydığını ve bu
kayışın kaçınılmaz olarak devam edeceğini
belirten Küçük, sürecin bundan sonra çok
daha sistemli ve planlı bir şekilde işlemesi ve
iyi yönetilmesi gerektiğini, iyi yönetilmediği
takdirde kentin ekonomik ve sosyal yapısında
ciddi sorunlar yaşanabileceğini söyledi.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da,
dünyada her yerde trendin hizmet
sektörünün lehine geliştiğini, dolayısıyla
İstanbul‟da hizmetler sektörünün
geliştirilmesi gerektiğini, ancak bunun
sanayiyi geri plana atarak yapılamayacağını
kaydetti.
ÜLKEDE YENİ YAKLAŞIM: LİBYALI
ORTAKLA ŞİRKET KURMAK
Libya yönetiminin yeni yaklaşımı, yabancı
şirketlerin Libyalı ortak ile „ortak bir girişim
şirketi‟ kurması yönünde. Bu durum, 14
Kasım 2006 tarihinde, Libya‟da yabancı
şirketler ve gerçek kişiler ile ilgili kesin
kuralların konulduğu Genel Halk Komitesi‟nin
443/2006 Sayılı Kararı ile önem kazandı. Bu
karar, yabancı şirketin bu kararda belirlenmiş
etkinlikler veya projelerden herhangi birini
üstlenmesi durumunda, Libyalı ortak veya
ortaklarıyla, ortak girişim yapma
zorunluluğunu ve anonim şirket kurma
zorunluluğunu getirdi.
Bu karar ile turizmde 7/2004 Sayılı Yasa ve
Yabancı Sermaye Yatırımında 5/1997 Sayılı
Yasayla sınırlanan şirketler, ortak girişim
şartlarından muaf tutuldu.
14 Kasım 2006 443/2006 No‟lu Karar 1 ve 2.
Maddelerinde belirtilen faaliyetleri ve
projeleri üstlenmek isteyen yabancılar, buna
yalnızca „Mushtaraka‟ denilen yeni bir
anonim şirketi türünde, Libyalı ortak veya
ortaklarıyla (kamu yada özel)
gerçekleştirebilecek.
İkinci maddenin son paragrafı, bu kararın
yayınlanma tarihini takiben yürütülen ya da
27 Eylül 2010
imzalanan bütün anlaşma ve projeleri
kapsadığını belirtiyor ama bu tarihten önce
imzalanan ve yürütülen sözleşme ve projeler
bu karardan etkilenmeyecek.
Limited şirketlerde yabancı en fazla
%49 pay alabiliyor
Yabancılar, Libya limited şirketlerine
maksimum yüzde 49 hisseyle katılabiliyor.
Hissedarların minimum sayısı üç, maksimum
sayısı 25 olarak belirlendi. Şirket minimum 5
bin Libya Dinarı (yaklaşık 3 bin 750 dolar),
maksimum 30 bin Libya Dinarı (22 bin 500
dolar) sermaye hissesine sahip olabiliyor.
Anonim şirketler, limited şirketin hissedarı
olamıyor. Limited şirketlerde olduğu gibi,
yabancılar, anonim şirkette de yüzde 49‟a
kadar hisseye sahip olabiliyor. Hissedar
gerçek kişiyse, yüzde 10‟dan fazla hisseye
sahip olamıyor. Anonim şirketin minimum
sermaye hissesi 100 bin Libya Dinarı (75 bin
dolar) iken, maksimum değer belirlenmiyor.
Bu nedenle yabancı yatırımcılar için bu tür
şirketler, limited şirketlere göre daha uygun
olarak nitelendiriliyor.
‘Ortak girişim’de, noter onayı gerekiyor
Libya‟da ortak girişim şirketinin noter
onayıyla kurulması zorunlu hale getirildi.
Ortak girişim şirketinin adı hususunda
uygunluk belgesi için notere başvuruluyor.
Uygunluk belgesi alındığında, ortak girişim
şirketi adı altında Libya Ticari Bankalarından
birinde bir banka hesabı açtırılıyor.
Türkiye ve Libya ilişkileri yükseliş
trendinde
2009 yılında Türkiye‟nin Libya‟ya ihracatı bir
önceki yıla göre yüzde 80 artarak 1.8 milyar
dolara ulaştı. Ayrıca, Libya ile 40-60 milyon
dolar civarında bavul ticareti olduğu da
belirtiliyor. 2009 yılında Libya‟ya ihraç edilen
belli başlı ürünler arasında demir-çelik
çubukları, plastik borular, demir çelikten
inşaat aksamı, çimento, kablolar, işlenmiş
doğal taşlar, prefabrik yapılar, demir-çelik
filmaşin, plastik inşaat malzemesi, petrol
yağlar, maden makineleri, mücevherler,
mobilya aksam ve parçaları, demir-çelik
borular, buzdolapları, klimalar ve
alüminyum inşaat aksamı bulunuyor.
BEYSAD 3
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/21
2009 yılında Libya‟da yapılan ithalat ise, bir
önceki yıla göre yüzde 20 oranında artarak
402 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Türkiye‟nin, Libya‟dan yaptığı ithalatta önem
arz eden ürünler arasında petrol yağları ve
bitümenli minerallerden elde edilen yağlar,
petrol gazları ve diğer hidrokarbonlar, ham
petrol, azotlu gübreler, saf amonyak, ağırlık
olarak yüzde 99.94‟ü demir olan
müstahsallar, elektrik transformatörleri ve
buğday unu bulunuyor.
FİKİRLERİN İTİCİ GÜCÜNE İNANAN
BİR KURUM: TED
Profesyonel çevrelerde duyulmasını
istediğiniz fikirleriniz var mı? Emsali olmayan
bir ürün mü tasarladınız? Kendi alanınızda
uyguladığınız yenilikleri farklı disiplinlerden
uzmanlarla da paylaşmak mı istiyorsunuz?
Yoksa, fikir liderlerinin ve yaratıcı uzmanların
yeni projelerini ve buluşlarını mı dinlemek
istiyorsunuz? TED, sesinizi en iyi şekilde
duyuracağınız ve farklı mesleklerin ileri
gelenleriyle fikir alışverişi edeceğiniz ideal
mecra olabilir.
TED bir takas odasına benzetiliyor, dünyanın
en ilham veren düşünürlerine, bilgi ve fikir
meraklılarının düşünce alışverişi yaptıkları bir
takas odası. TED‟in amacı kâr elde etmek
değil, yaymaya değer fikirleri meraklılarına
duyurmak.
TED konferansları ve tedtalks
Konuşmacılar TED konferanslarında
konuşmalarını yapıyorlar. Bugün 1000‟in
üzerinde kişi TED Konferansı‟na katılıyor. Bir
sene önceden konferans kendi kendine
doluyor. Artık, içerik bilim, işletme, sanat ve
global konuları da içine alıyor. Dört günlük
konferans süresince 50 konuşmacı 18
dakikalık konuşmasını yapmak için sahnede
yerlerini alıyor. Ayrıca, müzik ve komedi
gösterileri de sahneye geliyor. Konuya göre
ayrı oturumlar yok, her katılımcı hangi
meslekten olursa olsun aynı konuşmaları
dinliyor. Herkesin her şeyi paylaştığı bu
platformda bilim, sanat ve işletme gibi
alanların ne kadar ortak noktaları olduğu
ortaya çıkıyor.
27 Eylül 2010
TED’in 10 emri
1. Her zaman yaptığın klişeleşmiş
konuşmaları yapmayacaksın.
2. Büyük hayallerin olacak veya yepyeni
bir şeyi izleyicilere tanıtacaksın veya
konuşmada anlattıkların daha önce
hiç konu edilmemiş olacak.
3. Meraklarını ve tutkularını öne
çıkaracaksın.
4. Bir hikaye anlatacaksın.
5. Bağlantı kurmak veya tartışma
yaratmak için diğer konuşmacıların
söylediklerine özgürce yorum
yapacaksın.
6. Egonun öne çıkmasına izin
vermeyeceksin. Başarılarından
bahsettiğin gibi, zaaflarından
bahsetmeyi unutmayacaksın.
7. Sahneden satış yapmaya kalkma. Ne
şirketini, ne ürünlerini, ne yazılarını,
ne umutsuz fon arayışlarını
konuşmanın konusu yapmayacaksın.
Yoksa, sen ve konuşman kenara
koyulursunuz.
8. Gülmenin iyi bir şey olduğunu hatırla.
9. Konuşmanı okumayacaksın.
10. Zaman çalmayacaksın.
Ayrıntılar için www.ted.com/talks
TÜRKİYE, BEYİN GÖÇÜNDE 24’ÜNCÜ
SIRADA
Genç Girişim ve Yönetişim Birliği (GGYB)
Başkanı Metin Özbek, Türkiye‟nin dünyada
beyin göçü en fazla olan 34 ülke içinde
24‟üncü sırada yer aldığını vurgulayarak, her
yıl Türkiye‟de iyi eğitim gören 100 kişiden
59‟unun beyin göçüyle kaybedildiğine dikkat
çekti.
Genç Girişim ve Yönetişim Birliği Başkanı
Metin Özbek, siyasetin ve iş dünyasının
Türkiye‟de beyin göçüne duyarsız kaldığını
vurgulayarak, dünyada beyin göçü en fazla
olan 34 ülke içinde 24‟üncü sırada yer alan
Türkiye‟nin her yıl eğitim gören 100 kişiden
59‟unu beyin göçü olarak kaybettiğinin altını
çizdi. Özbek, “Yurtdışında önce eğitim ve
kariyer, sonra iş ve eş arayan gençlerimizin
bir kısmı da üniversitelere giremediğinden
yurtdışında okumayı tercih ediyor. Beyin
BEYSAD 4
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/21
göçünün ülkemize maliyeti sanıldığından
daha yüksek” dedi.
Özbek, dünyada da önemli bir sorun olan
beyin göçünün az gelişmiş ülkelerden
gelişmiş ülkelere doğru aktığını ifade ederek,
yapılan anketlere göre beyin göçü ve
istihdam sorununun, siyasi istikrarsızlıktan
sonra yüzde 31 „lik oran ile Türkiye‟nin ikinci
büyük sorunu olduğunu ortaya koydu.
Gençlerin bir kısmının üniversiteye
giremediğinden bahseden Özbek,
“Öğrencilerimizin gelişmiş ülkelerde eğitim
görmesi tabi ki yararlıdır. Yurt dışında eğitim
gören ve yurda dönen beyinlerin
döndüklerinde ülkemizde iyi
değerlendirilememesi, olanaklar
sunulmaması ve kaynakların heba edilmesi
üzücü bir durumdur. Beyin göçünün
ülkemize maliyeti çok yüksekti. Ülkemizin
nitelikli beyin kaybı ve beyin küstürmesi
lüksü yoktur” ifadelerini kullandı.
Başta Almanya ve ABD olmak üzere gelişmiş
ülkelerde 50 binden fazla öğrencimizin
okuduğunu belirten Özbek, “İstatistiklere
göre yurtdışında eğitim alanların yüzde 77‟si
Türkiye‟ye dönmüyor. Çünkü işletme tahsili
alan bir gencin aldığı maaş Türkiye‟de 700
TL iken, ABD‟de 7 bin dolar oluyor” dedi.
Özbek, bu konuda devlet ve üniversitelerin
işbirliği yapması gerektiğini, nitelikli
öğrencilere tatmin edici iş imkanı
sunulmasının şart olduğunu kaydetti.
TÜRKİYE, REKABETTE ALT
SIRALARDAN KURTULAMIYOR
Dünya Ekonomik Forumu tarafından
yayımlanan 2010-2011 Küresel Rekabet
Listesi‟nde Türkiye, geçen yılki performansını
koruyarak 61‟nci oldu. Dünyanın en
rekabetçi ülkesi ise, İsviçre.
Türkiye, 2010-2011 dünya rekabet liginde
geçen yıldaki performansını koruyarak 61.
oldu. Dünya Ekonomik Forumu tarafından
yayımlanan 2010-2011 Küresel Rekabet
Listesi‟nin ilk üç sırasında İsviçre, İsveç ve
Singapur bulunuyor.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından Pekin‟de
açıklanan 2010-2011 Küresel Rekabet
27 Eylül 2010
Raporu, 200-2010 sıralaması olduğu gibi bu
yıl da en rekabetçi ülkenin İsviçre olduğunu
gösterdi. Geçen yıl da birinciliği İsviçre‟ye
kaptırıp ancak ikinci olabilen ABD ise, bu
defa da İsveç ve Singapur‟un da gerisine
düşerek dördüncülük ile yetinmek zorunda
kaldı.
ABD‟nin, küresel rekabet listesinde 4. sıraya
gerilemesinin, makroekonomik
dengesizliklere ek olarak kamu ve özel
kuruşların zayıflaması ile finansal
piyasalarının durumuna ilişkin kaygıların
sürmesi gibi faktörlerden kaynaklandığı
belirtiliyor.
139 ülkenin değerlendirildiği Küresel Rekabet
Listesi‟nin ilk 10 sırasında ayrıca Almanya,
Japonya, Finlandiya, Hollanda, Danimarka ve
Kanada da yer alıyor.
Bu arada, İngiltere‟nin 12. İsrail‟in ise 24.
olduğu listede başlıca yükselen ekonomilerin
arasında en iyi performansı gösteren Çin
Halk Cumhuriyeti, 27. olurken Hindistan 51.,
Brezilya, 58. ve Rusya 63. sırada bulunuyor.
Ciddi bir ekonomik krizin yaşandığı
Yunanistan, iki basamak düşüşü ile 83. iken
çok büyük bir tırmanış gösteren Vietnam da,
75. sıradan 59. sıraya çıkarak, 61. sırayı
koruyan Türkiye‟yi de geride bıraktı.
Türkiye‟den iyi bir performans gösteren
ülkeler arasında 40. sıradan 32. sıraya
yükselen Afrika ülkelerinden Tunus ve
46.‟tan 39. sıraya tırmanan Polonya da var.
Diğer ilginç bulgular
2010-2011 Küresel Rekabet Raporu‟ndaki
veri ve tablolar, söz konusu 139 ülkenin de
çok sayıda alandaki performanslarını da
gözler önüne seriyor. Singapur‟un birinciliği
elde ettiği, ihracatın GSYH‟a oranı
tablosunda Türkiye 106. iken, Hong-Kong‟un
liste başı çektiği ithalat-GSYH oranı
sıralamasında ise 177. oldu.
Satın alma gücü paritesine göre, Türkiye 139
ülke arasında 16. sırada yer alıyor. Birincilik
ise ABD‟nin elinde bulunuyor. Dış pazar
büyüklüğüne ilişkin tabloda ise, Çin birinci
iken Türkiye 28. geldi. Türkiye, iç pazar
BEYSAD 5
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/21
büyüklüğü sıralamasında ise 16. oldu. Bu
listenin başında ABD var. Bankacılık
sektörünün sağlamlığının değerlendirildiği
tabloda da Kanada birinci, Türkiye ise, 36.
oldu. Kadınların erkeklere göre işgücüne
katılma oranına ilişkin tabloda Afrika
ülkelerinden Mozambik liste başında
bulunuyor. Türkiye ise ancak 131. sıraya
yerleşebildi. Beyin göçünü çekmek ve kendi
beyinlerini muhafaza etmek açısından en
başarılı ülkenin İsviçre olduğu belirlenirken,
Türkiye 90‟ncı olabildi.
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE MONTAJ
SANAYİİNİN YERİ
İhap SUBAŞI’nın 17 Eylül tarihli yazısı
Yerli sanayimizin atar damarı ve geleceği
ülkedeki işleyiş tarzıyla, montaj sanayinin
ithalattan soyutlanıp işletilmesidir desek
yanlış bir tespit yapmamış oluruz. Montaj
sanayi, ülke yan sanayisiyle yürütülürse, yan
sanayi ile yerli sanayide ekonomik olarak
büyük aşama kat edilir. Türkiye bu tarz bir
sanayiyi organize ederek ve kurarak böyle
bir düzeni kurup geliştirip işletememiştir.
İthalat yaparak montaj sanayinin ülkeye
faydalı olabilecek esasını kaybettirmiş, ithal
parçaları ile sanayilerini işletip geliştirmeye
çalışmışlardır. Yıllar yılıdır bu düzen aynen
devam ettirilmiş ve de ettirilmektedir. Eksik
olan ekonomik dalgalanmadaki montaj
sanayinin yerli sanayi ile eksiksiz
sürdürülebilmesidir. Günümüzde oto
sanayinin yerli yan sanayiden ne derece
istifade edip faydalandığı çok büyük önem
arz eder. Tabii ki çok az bir faydalanma
olduğu istatistiki verilerle ortaya çıktığı
görülmekte. Ülkemizde yerli sanayi ithalata
yönelip, yan sanayi ihmal edince, bugünkü
dışa bağımlılıktan sanayimiz kurtulamamıştır.
Rusya, montaj sanayii sayesinde bugünlere
gelmiştir. Devlet, sanayi kesimine şu
programı uygulama direktifi vermiştir. On yıl
yüzde 10 yerli yan sanayi, ithal malı için de
yüzde 90 gibi bir programla ve planla
organize ederek yola çıkmıştır. On yıl sonra
tam tersi yüzde 90 yerli yan sanayi, yüzde
10 ithal malı demiştir.
Bir üniteyi tamamlamak için yerli ve ithal
malı uygulamasının yüzdelerini vermiştir.
27 Eylül 2010
Sonuç, Rusya fezaya insan göndermiştir.
Nostaljik şöyle bir uzanırsak, bunu kolayca
görebiliriz.
Global bir ekonomiyi kabul etmemek
mümkün değildir. Amma, ülke ekonomisi için
bazı fayda getiren tedbirleri de almak
ticaretimizin ana faktörü olarak uygulamasını
sağlamak, bu yönlü bir uygulama istemi milli
bir konum olmasıyla tatbikat bulmalıdır.
Bitirilmiş mal ithalatı gibi bir madde ile de
ülkede işçi istihdamını ve yan sanayiyi
sekteye uğratmak hangi ticaret anlayışının
ürünüdür sorulması gereken bir konumdur.
Bu ülkede işçi çalışarak evine ekmek
götürürse o zaman ülke kalkınmasında, ülke
huzuru ve sosyal alanda en büyük sorun
aşılmaz mı? Tek çıkar amacıyla para
kazanmak hırsıyla düşünceler seferber
edilirse, ekonomik yozlaşmanın kapısı
açılamaz mı? Bu da çok tehlikeli sosyal
patlama gibi bir maceranın başlangıç sebebi
olmaz mı?
Ülkem böylesine yanlış, dışa bağımlı yalnız
tüketen, üretmeyen bir sanayi yapısı
statüsünden acilen çıkarılmalıdır. Her gün
gazetem "DÜNYA"nın sütunlarına düşüyor,
ünlü işadamlarımızın siluetleri, hepsi ticaretin
ana statükosunun yalnız kâr üzerine
kurulması yönüyle fikir paylaştıkları
görülüyor. O yol ile ülke ekonomisinin
kalkınacağını sanıyoralar. Çin malı
piyasalarımızı doldurdu, tedbir için hiç kimse
çıkıp bir şey söylemiyor.
Marketlerde her türlü ithal maddesi
tüketicinin emrine amade kılınmış, yerli malı
satmayı hiç kimse düşünerek denemiyor. Bu
mudur ülke ekonomisinin geleceği için onurlu
ufuklar, sonra ağzı olan ülke ekonomisi için
ahkam keserek konuşuyor. Dahilde İşleme
Rejimi diye bir tatbikat ve uygulama
yürürlükte, gümrüklü serbest bölgelerde bu
işlemlerin yapılması gerekirken, firmaların
emirlerine her türlü ithal maddesi verilerek
bir uygulama yapılarak sürdürülmektedir.
Yerli yan sanayi gene burada es geçilmiş,
gümrüğün takibi altında bu muameleler
gerçekleştirilmektedir.
Sonuç olarak; montaj sanayi ülke
ekonomisine büyük merhaleler atlatılabilirdi,
ne yazık ki bundan istifade edilememiştir.
BEYSAD 6

Benzer belgeler