Cilt Bakım Uygulamaları Leke Tedavisi Aç Kalmadan İncelmek

Transkript

Cilt Bakım Uygulamaları Leke Tedavisi Aç Kalmadan İncelmek
“özel düztepe yaşam hastanesi medikal dergisi”
Sayı: 03 Dönem: 2014 / 02
Güzellik nedir ?
Liposuction Zayıflama Yöntemi Değildir!
Leke Tedavisi
Cilt Bakım
Uygulamaları
Koah ve Sigara
Bebek Beklerken
Aç Kalmadan İncelmek
mümkün mü ?
editörden
Opr. Dr. Halil YENİŞEKERCİ
Merhaba sevgili dostlar...
Dergimizin yeni bir sayısıyla tekrar karşınızdayız. Yaprakların sararıp kızıla
çaldığı, havaların yavaş yavaş kış moduna girdiği bu günlerde içinizi güzel bir
konuyla ısıtmak istiyoruz. Güzellik;
Güzellik nedir, zaman içinde güzellik nasıl anlamlara büründü, zamanımız
insanı daha güzel görünmek için hangi olanaklara sahip, daha da önemlisi
güzel ve sağlıklı olmak beraber mümkün mü, bütün bu soruların cevabını bu
sayımızda hep beraber arayacağız.
Sahibi:
GNG Sağlık Hizmetleri Tur. İnş.
San. ve Tic. A.Ş. Adına
Op. Dr. Halil Yenişekerci
Genel Yayın Yönetmeni:
Op. Dr. Halil Yenişekerci
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:
Seda Kuvvet
Operasyon ve İletişim:
Kumsal Yurtdüzen
Sorumlu Mali İşler Müdürü:
Feyzullah Aslanpay
Fotoğraf:
Kumsal Yurtdüzen
Grafik Tasarım:
Sanatra Ajans
Baskı:
İlkim Matbaa ve Tanıtım Hizmetleri
Düztepe Mah. Özdemirbey Cd. Sadıklar Sk.
No: 2 Şahinbey/Gaziantep
T: 0342 211 77 77 F: 0342 250 29 29
[email protected]
www.duztepeyasamhastanesi.com
ÖZEL DÜZTEPE YAŞAM HASTANESİ GÜZELLİK MERKEZİ çalışanlarının bu
sayımıza çok büyük katkısı oldu. Güzellik merkezimizin genel koordinatörü gibi
her konuya kafa yorup emek veren Cildiye Uzmanımız Uzm. Dr. Esra Arısoy
başta olmak üzere Plastik Rekonstriktif ve Estetik Cerrahi Uzmanımız Op. Dr.
Yakup Sarıgüney, Güzellik uzmanlarımız Elmas Kader ve İmren Yılmaz,
Beslenme ve Diyet uzmanımız Raife Bayel’den oluşan GÜZELLİK MERKEZİ
ekibimiz yenilenen ve güncellenen makine ve ekipmanlar yardımıyla hemen
tüm işlemleri merkezimizde başarıyla uygulamaktadırlar. Daha önceki lazer
cihaz parkımıza eklenen yeni bir lazer cihazıyla Cildiye uzmanımız Uzm. Dr. Esra
Arısoy ciltte yer alan lekelere ve damarsal kökenli kötü görüntülere başarıyla
müdahele edebilmektedir. Yine Op. Dr. Yakup Sarıgüney yaptığı estetik ve
rekonstriktif amaçlı ameliyatlarla şehrimizin aranılan hekimlerinden birisi
olmuştur. Merkezimizin kıdemlilerinden güzellik uzmanımız Elmas Kader ve
İmren Yılmaz da Cildiye Uzmanımız ve Plastik Rekonsriktif Cerrahımızın
gözetiminde çok çeşitli girişimlere yardımcı olmaktadırlar. Beslenme ve Diyet
Uzmanımız Raife Bayel “insanlar sağlıklı ve fit olmak için, kilo vermek için aç
kalmak zorunda değillerdir” diyor. Uyguladığı özel diyet listeleri ve davranış
modelleriyle insanlarımızı yeni bir görünüme kavuşturuyor.
Yine bu sayımızda bazılarımızın adını duyupta ne anlama geldiğini bilmediği
pek çok cilt ve saç bakım tekniklerinin açıklamasına yer verdik. Okurlarımızın
pek çoğu bu konuda fikir sahibidir ama biz bir uzman ağzından bu konuda
herkesi bilgilendirelim dedik.
Bu konuların yanı sıra yine ilgi çeken bilim köşemiz de yine ilginç bir konuyla
beğeninize sunuldu.
Yeni bir sayımızda tekrar buluşana kadar sağlıklı ve mutlu kalın.
yaşam
reklam
İÇİNDEKİLER
04 Güzellik
05 Aç Kalmadan İncelmek
4
06 Cilt Bakım Uygulamaları
08 Septorinoplasti
5
Aç Kalmadan
İncelmek
6
Cilt Bakım
Uygulamaları
10 Leke Tedavisi
12 Hamilelikte Doğru Bilinen Yanlışlar
Güzellik
14 Vasküler Lazer
15 Genel Cerrahide Yapılan İşlemler
10
Leke
Tedavisi
20
Liposiction
24
Koah ve
Sigara
28
Bebek
Beklerken
16 Karpal Tünel Sendromu
18 Taşınabilir Müzik: Walkman
19 Boyun ve Bel Fıtığı
20 Liposiction
21 Erkek İnfertilite
22 Estetik Operasyonlara Psikiyatrik Bakış
24 Koah ve Sigara
26 Bebek Beklerken
28 Asm Tanıtımı
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
03
Güzellik
Güzellik nedir? Güzel olan nedir? Estetik nedir?
hem öznel hem de nesnel niteliklere sahip
olduğunu kaydetmiştir. Buna göre "güzellik,
sonsuzun sonlu olarak kendini göstermesidir".
Kant, güzellik deneyimini vurgular; burada özne
ya da nesneden öte, deneyimin kendisi
önemsenir. Çünkü Kant için güzellik, farklı bir
felsefi kategori olarak nesnelerin duyusal
görünümleridir ve duyusallık bu anlamda
deneyimle ilintilidir. Pisagor gibi araştırmacılar
da altın orana göre ölçülendirilmiş ve simetrik
olan insan yüzlerinin olmayanlarınkinden daha
çekici olduğunu belirtirler.
Güzel, güzel olan ve güzellik gibi kavramlar
üzerine Platon'dan beri süregelen birtakım
tartışma ve değerlendirmeler söz konusudur.
Konu üzerinde bu denli derinlemesine
tartışmalar sonucunda güzelliğin bakanın
gözünde olduğu söylenmekte ise de gerçekten
de öyle midir? Yoksa standart bir güzellikten
bahsedebilir miyiz? Sözü edilen konu sadece bir
"uyum" olabilir mi yoksa “uyum” güzelliğin
vazgeçilmez bir parçası mı?
Değerli bir hocam güzel olanı arayan estetiğin
vazgeçilmez saç ayaklarına şu gereklilikleri
koyuyor ve dolaylı olarak güzelliğin tanımını
veriyor: Doğallık, Uyum ve Basitlik. Yani bir "şey"
algılanırken doğalsa (yapay değilse), uyumluysa
(kendi içinde ve/veya bulunduğu alanda,
ortamda) ve basitse (karışık değilse) kısaca
güzel olarak algılanıyor. Algı prensipleri neyi
nasıl algıladığımızı gösteriyor. Basit olan, yalın
olan, net olan, karmakarışık olmayan, devamlılık
gösteren, bütünü tamamlayan, onunla
çelişmeyen, ona rağmen varlığını sürdürme
iddiası taşımayan şey-nesne-obje-canlı-kişi
güzel olarak algılanır ve güzel bulunur.
Güzellik, bir canlının, somut bir nesnenin veya
soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan;
hoşnutluk veren özelliğidir.
Gözle görülen nesneler, kulakla işitilen bir
müzik, dil ile tadılan bir yemek, koklanan bir
çiçeğin kokusu gibi beş duyu ile algılananlar
yanında güzel ahlak gibi soyut kavramlar da
güzellikle ilgilidir.
Güzel olanın bakılana değil bakana göre
belirlendiğini, öznel olduğunu yaklaşıma
karşılık; bir başka yaklaşım, güzelliğin tanımını,
04
bakana değil bakılana özgü olan ve simetri,
oran gibi tartışılmaz matematik formüllere
bağlanmış bir kurallar dizgesi olduğunu
savunan, fenomenik güzellik tanımıyla açıklar.
Toplumların beğenileri kültürlere ve zamana
göre değişim gösterdiğinden mutlak ve ideal
güzellikten bahsedilebilmenin mümkün olmadığı
öznel güzellik tanımını destekleyen örneklerdir.
Felsefe disiplininde güzelliği onun ve tabiatını
anlamanın anahtar temalarından biri de
estetiktir. Yunanca duygu, duyum ve algı
anlamlarına gelir. Estetik kuramıyla bu konuda
söz sahibi olan filozof Immanuel Kant, güzelliğin
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
Bu kapsamda estetik cerrahi de uygulanan
cerrahi ve/veya diğer işlemler de güzel olmak
için değil, işte bu "tamamla(n)mak" için yapılır.
Kişinin tüm bedensel (yaş, deri, diş, saç, boy vb.)
ve estetik değer yüklediği vücut ve yüz üniteleri
de tek başlarına ve/veya hep beraber bu
bütünün tamamlanması anlamında ve daha iyisi
uyumu anlamında tamamlanma ihtiyaçları
oranında güzel bulunurlar.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Op.Dr. Yakup SARIGÜNEY
Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Aç Kalmadan İncelmek
Sağlık, yalnız hastalık ve sakatlığın olmayışı değil; bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir (WHO). İnsan sağlığı; beslenme,
genetik yapı, iklim ve çevresel koşullar gibi birçok etmenin etkisi altındadır. Bu etmenler arasında en önemlisi beslenmedir.
Beslenme; insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin
ögelerinin tüketilmesi ve bunların vücutta kullanılmasıdır. Doğru, yeterli ve dengeli beslenme, sağlıklı yaşamın
temelidir. Yanlış beslenme alışkanlıkları, başta pek çok kişinin
sorunu olan şişmanlık, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, kas ve kemik hastalıkları,
şeker hastalığı gibi pek çok hastalığa zemin hazırlar, yaşam kalitesini ve süresini düşürür.
Aç kalmadan zayıflamak mı? Yıllarca insanların hafızasına popüler diyetler dediğimiz (kalorisi
çok düşük, besin ve besin öğelerinden kısıtlı) diyetler yerleştirilmeye çalışıldı. Sağlıklı
beslenme kısmı hep atlandı. Peki sağlıklı beslenerek ve doyarak ideal kilonuza
gelmek mümkün mü?
Ağırlık kaybı programlarında öncelikle dikkat edilmesi gereken hususlar:
Tüm besin gruplarını içeriyor mu?
Her grup için yeterli porsiyon ölçüsü var mı?
Yiyecekler sizin yaşantınız içinde keyif alabileceğiniz türden mi?
Programınızda kolaylıkla temin edebileceğiniz yiyecekler var mı?
Sevdiğiniz yiyecekler var mı?
Yiyecekler sizin bütçenize ve yaşam tarzınıza uygun mu?
Düzenli fiziksel aktivite ekleyebildik mi?
Sağlıklı beslenme programı; karbonhidrat, protein ve yağdan belirli ölçülerde içerir ve
vücudunuzun tüm kaynaklardan yeteri kadarını alması sağlanarak, işlevlerini en iyi şekilde
gerçekleştirmesi hedeflenir.
Yeterli ve dengeli beslenerek daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek için işte size bazı öneriler:
• Yemek yemekten korkmayın, canınızın istediği besini ölçülü olmak kaydıyla tüketebilirsiniz.
• Kesinlikle öğün atlamayın. 3 ana 3 ara öğün şeklinde az ama sık öğünler planlayın. Bu durum
metabolizmanızın %35 daha hızlı çalışmasını sağlayacaktır.
• Gazlı ve şekerli içecekler normalden daha fazla kalori içerir. Ayrıca sağlık açısından herhangi bir katkısı
olmaz.
• Yağda kızartmalar yerine fırınlanmış, ızgara edilmiş ya da haşlanmış besinleri tercih edin. Yağlı soslardan
(mayonez vs.) uzak durun. Ancak bunu yaparken yağı tamamen hayatınızdan çıkarmayın. Yağlar yaşamın
sürdürülmesi için gerekli olan besin maddelerinden biridir. Enenrji verirler ve yağda eriyen vitaminlerin
vücudumuza faydalı olmasını sağlarlar.
• Yüksek oranda yağ ve doymuş yağ içeren; salam, sosis, sucuk, pastırma gibi besinlerden uzak durun.
• Asla yanmış yağ kullanmayın.
• Et tercihiniz kırmızı etten daha fazla beyaz et olsun.
• Ekmeği hayatınızdan çıkarmayın (tabi ki ölçülü olmak kaydıyla), ekmek tahıl grubudur ve
B vitaminleri açısından zengindir, mümkünse tam tahıllı olanını tercih edin.
• Haftada 2-3 kez kurubaklagil tüketmeye özen gösterin.
• Günde 2-3 porsiyon süt grubu (süt-yoğurt-peynir) tüketmeye özen gösterin.
• Olabildiğince taze sebze meyve tercih edin, koyu yeşil yapraklı, kırmızı ve turuncu meyve sebzeler
ilk tercihimiz olsun.
• Dolabınızda tüketebileceğiniz sağlıklı besinlere yer verin.
• Alışverişe aç karnına çıkmayın ve muhakkak liste yapın.
• Yemek yemeden önce su tüketmeye özen gösterin. Televizyon ya da bilgisayar karşısında
birşeyler yemekten sakının.
• Yemek yerken iyice çiğneyin, h er lokmadan sonra elinizden kaşığı bırakın.
• Yemek tabaklarını küçültmek, su bardaklarını büyütmek doygunluk açısından size yardımcı
olacaktır.
Diyet kişiye özel planlanmalıdır. Bu nedenle düşük kalorili, aşırı kısıtlı, popüler diyet listelerini
uygulamak size faydadan çok zarar sağlayacaktır. Kalıcı kilo kaybını ancak size özel planlanan
dengeli ve sağlıklı beslenme programı ile başarabilirsiniz.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Raife Bayel
Diyetisyen
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
05
Cilt Bakım Uygulamaları
Kimyasal Peeling, cildi canlandırmak amacıyla uygulanan, kimyasal maddelerle cildin hasarlı üst kısmının "soyulması" işlemidir.
KİMYASAL PEELİNG
SAÇ MEZOTERAPİSİ
PRP TEDAVİSİ
Kimyasal Peeling, cildi canlandırmak amacıyla
uygulanan, kimyasal maddelerle cildin hasarlı
üst kısmının "soyulması" işlemidir. Bu şekilde
daha parlak, genç, temiz bir cilt görünümü
kazanılır. Leke tedavisinde meyve asitli
peelingler ve TCA peeling tedavide kullanılabilir.
1-4 hafta aralıklarla ortalama 3-5 seans tedavi
gerekmektedir.
Saç mezoterapisi saç dökülmesinde yardımcı
tedavi olarak kullanılmaktadır. Saç dökülmesinin
durdurulması
ve
yeni
saç
gelişimi
sağlanabilmektedir. Saç mezoterapisi saçlı
deride dolaşımı düzenler. Kan dolaşımını
canlandırır. Saç için faydalı maddeler, vitamin ve
minerallerin direk saçlı deriye verilmesi saç
sağlığını olumlu etkiler. Saç mezoterapisi saç
yağ salgılanmasını düzenleyebilir, diğer saç
dökülmesi tedavileri ile kullanılabilir. Tedavilerin
etkinliklerini arttırır. Saç ekimi tedavilerinden
önce ve sonra uygulanabilir.
Kök hücre mantığından yola çıkan PRP (Platelet
Rich Plasma) yöntemi kırışıklık, leke, cilt
yenileme, yara izi, sivilce izleri ve saç dökülmesi
tedavisinde kullanılmaktadır.
PRP tedavisi, hastanın kendi kanı alınarak, 8
dakika boyunca 3000 devir/dakika santrifüj
edilir. Santrifüj sonucu kırmızı kan hücrelerinden
ayrışan plazma kısmı, mezoterapi veya dolgu
yöntemi ile cilde uygulanır. PRP tedavisinde elde
edilen bu plazma yoğun trombosit (pıhtı
hücreleri) ve lökositler (beyaz kan hücreleri)
mevcuttur. Aktive olmuş trombositler ve
lökositler büyüme faktörleri salgılar. PRP
yönteminde büyüme faktörleri kök hücrelerin
göçünü ve çoğalmasını tetikler. Böylece dokuda
yenilenme meydana geldiği düşünülmektedir. Bu
yöntemin en önemli avantajı hastanın kendi
kanından elde edilmiş olması ve alerji riski
taşımamasıdır.
PRP yöntemi 2-4 haftalık aralarla 3-4 seans
yapılması gerekir. Cildi yoğun şekilde onaran
PRP yöntemi ve leke lazerlerinin birlikte
kullanılması lekelerin kaybolmasını veya
azalmasını sağlayabilir. Aynı zamanda cildin
gençleşmesine de katkıda bulunur.
Kimyasal Peeling Nasıl Etki Eder?
Zamanla ciltteki kollajen ve elastin liflerde
bozulma olur. Bunun sonucunda ince çizgiler ve
kırışıklıklar oluşur. Kimyasal Peeling ile daha bol
ve daha iyi organize olmuş yeni dokuların
oluşması sağlanır. Cildin üzerindeki hasarlı
kısımın ayrılması ile daha sağlıklı; rengi ve
dokusu daha güzel bir cilt oluşur.
Peeling Tedavisi Hangi Problemlerde Kullanılır?
Saç mezoterapisi seansları şikayete göre
değişmekle birlikte ortalama 10 seans
yapılmalıdır. İşlemin etkinliği 3-4 seanstan sonra
görülmeye başlar. Saç tellerinde kalınlaşma ve
saç sıklığında çoğalma görülebilir. Saç
mezoterapisi seansları başlangıçta 1-2 haftada
bir yapılabilir, daha sonra seans aralıkları
açılabilir.
Akne (sivilce) tedavisi
Aknelerin iyileştikten sonra bıraktığı izlerin
(skarların) tedavisi
Kırışıklıklar ve ince çizgilerin giderilmesi
Ciltteki açık porların kapanması
Eldeki yaşlılık lekeleri giderilmesi
Gebelik lekelerinin giderilmesi
Yaşlılık ve güneş lekelerinin tedavisi
Yaşlanma etkilerini geciktirmek için peeling
tedavisi uygulanmaktadır.
Kimyasal peeling işlemi ile alttan yeni deri hücre
yapımını uyardığı için sanılanın aksine deriyi
incelmez, üstteki kaba ve pürüzlü tabaka kaybolur.
06
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
CİLT BAKIMI
DERMAROLLER
KRİYOTERAPİ
Cilt bakımı sadece estetik açıdan değil, sağlık
açısından da cildimizin temizlik ve bakımına
özen göstermek, yaşımız ilerledikçe oluşacak
kırışıklıklar ve deformasyon gibi problemlerin
önlenmesi açısından çok faydalıdır. Aksi takdirde
UV ışınları, makyaj, serbest radikaller, sigara,
stres, hava değişimleri ve yanlış beslenme
cildimizi olumsuz yönde etkiler ve genç yaşta
olmamıza rağmen yorgun ve solgun
görünmemize neden olur. Cildimizin canlılığı,
parlaklığı ve diriliği en önemli sağlık
göstergelerindendir. Dolayısıyla 20’li yaşlardan
itibaren her kişinin temizlik, bakım ve koruma
amaçlı olarak ayda 1 kez cilt bakımı yaptırması
çok faydalıdır. Cilt bakımı yaparken doğru ürün
seçimi çok önemlidir. Bu yüzden hangi ürünün
kullanılacağına karar verebilmek için bakıma
başlamadan önce kapsamlı bir cilt analizi
yapılması gerekmektedir. Yağ, nem ve
elastikiyet oranı göz önünde bulundurularak
cildin yağlı, kuru, normal, olgun ya da hassas
olduğuna karar verebiliriz.
Dermaroller yönteminde, üzerinde çok ince çelik
iğneler olan silindir şeklindeki cihaz problemli
alanda gezdirilir. Sivilce (akne) iz 0,25 mm
genişlikte 1,5-2 mm uzunlukta iğneler kullanılır.
Mikroiğneler
ciltte
mikrodelikler
açar.
Mikroiğnelerin oluşturduğu mikrokanallar, cilt
tarafından yara gibi algılanır. Cildin doğal yara
iyileşme sürecinde ortaya çıkan büyüme
faktörleri, kollajen, elastin ve hyaluronik asit
yapımı tetiklenir. Bunun sonucu olarak o
bölgede cilt yenilenmesi meydana gelir.
Kriyoterapi, dondurma, kar ya da soğuk tedavisi
olarak da bilinir. Uygulanan bölgede hastalıklı
dokuları yok etmek için doku harabiyetine
neden olarak etkisini gösterir.
Hangi hastalıklarda kullanılabilir?
Siğiller (genital bölge siğilleri dahil), Molloskum
kontagiozum,
Güneş lekeleri
Epidermal kistler,
Keloid,
Seboreik keratoz,
Aktinik keratoz,
Keilit,
Dermatofibrom,
Alopesi areata (pelad),
Şiddetli akne,
Tırnak batması,
Bazal hücreli cilt kanserinde uygulanmaktadır.
Mikroiğneler cilde uygulanan krem, losyon,
serum gibi ürünlerin derinin alt tabakalarına
geçişini 200 kat arttırır. 2-4 hafta aralıklarla
uygulanabilen yöntemin sonuçlarının iyi
olabilmesi için en az 4-6 seans yapılması
gerekmektedir. Yaz aylarında rahatlıkla
uygulanabilir. PRP ile kombine edilerek etkinliği
artırılabilir. Lazer tedavileriyle birlikte veya lazer
tedavilerinden önce veya sonra tamamlayıcı
tedaviler olarak tercih edilebilir.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Uzm.Dr. Esra ARISOY
Dermatoloji Uzmanı
Cilt bakımı yaklaşık 1 saat sürer ve bu süre
içerisinde sırası ile süt ve tonik ile temizleme,
peeling, ozon ve buhar, serum ve ampul emilimi
yüz masajı, maske, yüksek frekans ve kremleme
işlemleri uygulanır. Bu uygulamalar ile cilt
temizlenir, tıkalı gözenekler açılır, kan dolaşımı
hızlandırılır, nem depo edici ve hücre yenileyici
işlemlerle taptaze canlı bir görünüm ortaya
çıkar.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
07
Septorinoplasti
Septorinoplasti burun boşluğunu ikiye ayıran kıkırdak ve kemikten oluşan septumdaki mevcut eğriliklerin burun estetik operasyonu ile
birlikte düzeltilmesi işlemidir.
Ameliyat sonrası dönemde burun içinde plastik
splintler ve dış kısımda özel alçı bulumaktadır.
Alçı ve splintleri 1 hafta sonra alarak flaster
sargı yapmaktayız. Flaster sargıyı ise 1 hafta
sonra çıkarıyoruz. İşe dönme süreci hasta
kendini iyi hissettiği takdirde ve aşırı efor
gerektirmeyen bir işte çalışıyor ise 1 haftanın
sonunda olmaktadır. Tavsiyemiz, 2 hafta sonra,
burun dış kısmında herhangi bir bandajın yer
almadığı süreçte işe başlanmasıdır.
Ameliyat sonrası 24 saatlik dönemde burun
kenarı ve göz altlarına buz tatbiki uygulatıyoruz.
Alçı ve bandajların gevşememesi için aşırı mimik
hareketlerinden kaçınmasını tavsiye ediyoruz.
Kuaför usülü saçlarını yıkamasını, dişlerini
kibarca fırçalamasını öneriyoruz.
Septorinoplasti burun boşluğunu ikiye ayıran
kıkırdak ve kemikten oluşan septumdaki mevcut
eğriliklerin burun estetik operasyonu ile birlikte
düzeltilmesi işlemidir.
Burnun solunan havanın nemlendirilmesi,
ısısının
ayarlanması,
partiküllerden
temizlenmesi, nazopulmoner refleks yoluyla
ventilasyonun optimizasyonu, ses rezonansına
olan katkısı gibi önemli işlevleri bulunmaktadır.
Bu önemli işlevleri yanında burun yüzün önemli
bir estetik parçasıdır. Burun şeklindeki estetik
kusurlar tüm yüz yapısındaki kompozisyonu
bozarak bakış, yüz ifadesi, üst dudak yapılarının
konumu,
çenenin
görece
pozisyonunu
etkilemektedir. Dolayısıyla burun şekli tüm yüz
yapılarının içerisinde bir bütünün parçası olarak
değerlendirilmelidir. Diğer taraftan burundaki
bazı estetik problemler burun fonksiyonlarını da
etkilemektedir. Örneğin burun ucundaki
düşüklük, burun sırtındaki düzensizlik, çöküntü
ve eğrilikler estetik problem yanında
fonksiyonel açıdan da sorun oluşturarak nefes
almayı güçleştirmektedir. Dolayısıyla rinoplasti
terimi içerisinde fonksiyonel düzeltmede yer alır.
Septorinoplasti operasyonu burnun fonksiyon
ve estetik açıdan düzeltilmesini amaçlayan bir
operasyondur.
Burun septumunda oluşan eğrilikler doğuştan
olabildiği gibi, doğum esnasında ve sonrasında
maruz kalınan darbelere bağlı büyüme
noktalarının etkilenmesi neticesinde de ortaya
çıkabilmektedir. Erişkin dönemdeki travmalar da
08
aynı şekilde burun kemik ve kıkırdak yapılarını
doğal olarak etkilemektedir. Burnun dış
görünümünü ise yine aynı şekilde gelişme
çağında ve sonrasında maruz kalınan darbeler
ile genetik faktörler etkilemektedir.
Septorinoplasti ameliyatının en önemli aşaması
ameliyat öncesi muayene, değerlendirme,
hastanın
beklentilerinin
tam
olarak
anlaşılmasıdır. Beklentilerin gerçekçi olup
olmaması çok önemlidir. Gerçekçi olmayan
beklentiler hasta ile açık bir dille konuşulmalı,
hastanın çekilen fotoğrafları üzerinde ameliyat
sonrası görünümle ilgili optimum konsensüs
sağlanmalıdır. Bazen ikinci kez ameliyat
gerekebileceği ve oluşabilecek komplikasyonlar
hastaya anlatılmalıdır.
Ameliyat öncesi konka (burun eti), polip, sinüzit
problemleri varsa tespit edilerek ameliyat
esnasında düzeltilmelidir. Bazı hastalar burun
tıkanıklığından yakınmazlar ancak rinoplasti
öncesi çok sorun oluşturmayacak düzeydeki
septum eğrilikleri, burun eti büyümeleri,
ameliyat sonrası burun çatısındaki küçülme ve
daralmaya bağlı olarak burun tıkanıklığına
neden olmaktadır. Bu nedenle ameliyat
esnasında yeterli pasajı oluşturacak şekilde bu
deformiteler düzeltilmelidir.
Septorinoplasti ameliyatını kliniğimizde 1 ile 3
saat arası sürede genel anestezi altında
gerçekleştirmekteyiz. Çoğunlukla hastalarımızı
aynı gün taburcu ediyoruz.
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
Yatarken baş yüksekte yatmasını, tam sağına
ya da tam soluna (45 dereceden fazla)
yatmamasını tavsiye ediyoruz. Ameliyat sonrası
2 haftalık dönemde koşma, spor yapma, cinsel
ilişki gibi efor gerektiren aktiviteleri
yasaklıyoruz. Sümkürme hareketi yapmamasını,
ıkınmamasını ve hapşururken ağzını açarak
hapşurmasını öneriyoruz. Alçı ve splintleri
aldıktan sonra burun açıcı sprey ve burnun
temizliği ve nemlenmesine yönelik medikasyon
öneriyoruz. Ameliyat sonrası 2 ay gözlük
takılmamasını ve burun cildinin güneş ışınlarına
karşı korunmasını öneriyoruz. Yine bu dönemde
burun bölgesine darbe almamaya azami özen
gösterilmesini vurguluyoruz.
Ameliyatımı Plastik Cerraha Mı, Yoksa Kulak
Burun Boğaz Hekimine Mi Yaptırmalıyım?
Septorinoplasti ameliyatı her iki bölüm hekimleri
tarafından tek başına gerçekleştirilebilmektedir.
Seçim yapmanız gereken konu bölüm değil
hekimdir. Burun ameliyatı bir şey değil de
sonrasında alçı ve tamponların alınması beni çok
korkutuyor. Canım çok yanar mı? Hayır. Burun
içine koyduğumuz plastik malzemeden yapılmış
yumuşak materyallerin burun içerisinden
çıkarılması, alçının alınması çok az ağrıya neden
olmaktadır. Daha önceki dönemlerde burun içine
yerleştirilen materyallerin alınması süreciyle
ilgili anlatılan kötü anılar sizi endişelendirmesin.
Ameliyat Sonrası Dönemde
Olumsuzluklarla Karşılaşabilirim?
Ne
Gibi
Kanamanız biraz fazla olabilir. Yine kanamaya
bağlı erken veya geç dönemde müdahale ve
tampon uygulaması gerekliliği ortaya çıkabilir.
Göz çevresinde şişlik ve morluklar fazla olabilir.
Septum kıkırdağı ile kıkırdağı besleyen tabaka
arasında kan birikmesi, geç dönemde iltihap
birikmesi olabilir ve bunun boşaltılarak tekrar
tampon
konulması
gerekebilir.
Burun
septumunda delik oluşabilir. Burun kıkırdağının
tekrar eğilmesi, burun şeklinde ameliyat sonrası
görülebilecek deformiteler 2. kez ameliyatı
gerektirebilmektedir. Tekrar ameliyat ettiğimiz
hatalar % 10’dan azdır.
Burun Estetiği Sonrası
Çöküntü Olur Mu?
Burunda
Düşme,
Gereğinden fazla doku çıkarılmadığı ve usulüne
uygun yapıldığı sürece septorinoplasti sonrası
bu durum nadirdir.
Burnumun Şeklini İstediğim Şekle Getirebilir
Misiniz?
Böyle bir beklenti baştan operasyonu başarısız
kılacak bir durumdur. Öncelik burundaki
kusurların ortadan kaldırılarak burun şeklinin
yüzle uyumlu bir kompozisyonda olmasını
sağlamaya
yönelik
olmalıdır.
Yapılan
düzeltmeler fizyolojiyi bozmamalı ve doğal
görünmelidir. Unutulmamalıdır ki burun, yüzün
estetik bir parçasıdır ve güzel olan her burun
şekli her yüzde güzel durmaz.
Ameliyat Sonrası Burnumda İz Kalır Mı?
Açık teknik septorinoplastide burun deliklerini
ikiye ayıran kısımda cildin en dar yerinden kesi
yapılmaktadır. Kesinin uzantısı burun içinde
devam eder. Nadir görülen keloid oluşumu
dışında iz kalmaz.
Açık Ameliyat Mı Kapalı Ameliyat Mı Tavsiye
Edersiniz? Hangisi İyidir?
olmaktadır. Yaklaşımı belirleyen cerrahın
tercihleri ve deformitenin boyutlarıdır. Benim
kişisel tercihim açık tekniktir. Kapalı tekniği,
minimal kemeri olan hastalarda, nazal kemikteki
aks deviasyonlarında, sefalik rezeksiyonla
düzelebilecek rotasyon kusurlarında yapıyorum.
Gelişimsel olarak oluşmuş kıkırdak deformitenin
eşlik ettiği eğri burunlarda açık tekniği tercih
ediyorum.
Ameliyatı Çekiçle Kırarak Mı Yapıyorsunuz
Yoksa Lazerle Mi Yapıyorsunuz?
Septorinoplasti
ameliyatında
lazer
kullanmıyoruz. Ameliyatta kıkırdak dokuları
bistüri ile keserek düzeltiyoruz. Kemik yapıları
ise çekiç ve keski yardımıyla keserek ya da
törpü ile törpüleyerek şekillendiriyoruz.
Septorinoplasti Ameliyatını Hangi Mevsimde
Önerirsiniz?
Ameliyat sonrası bakım önemlidir. Her dönemde
yapılabilir. Güneş gözlüğü takılamayacak oluşu,
güneşten korunma gerekliliği nedeniyle yaz
dönemi dışında yapılmasını tavsiye ediyorum.
Septorinoplasti
Yapılmalıdır ?
Ameliyatı
Hangi
Yaşta
18 yaş sonrası yapılmalıdır.
Septoplasti ve
Yapılmalıdır?
Rinoplasti
Beraber
rinoplastide kullanabilmekteyiz. Ayrıca septum
kıkırdağı rinoplastide kullanacağımız en ideal
greft kaynağıdır. Bu da bize önemli bir avantaj
sağlamaktadır. Aynı seansta hem fonksiyonel
hem de estetik sonuç almak daha uygundur.
Kaldıki burun uç kısmındaki düşüklük, burun sırtı
kıkırdak yapıdaki deformiteler, septum
kıkırdağındaki ileri derecedeki düzensizlikler iki
ameliyatın birlikte yapılmasını zorunlu hale
getirmektedir.
Ameliyat Sonrası Burnumdaki
Morluklar Ne Zaman İner ?
Şişlik
ve
Ameliyattan sonra göz altlarında şişlik ve
morluklar oluşmaktadır. Bunlar 15-20 gün
içerisinde kaybolmaktadır. 2 ay sonra şişlikler
büyük oranda inmektedir. Şişliklerin tam inmesi
ve burun şeklinin oturması 6 ay ile 1 yılı
bulmaktadır.
Bu Kadar Zahmet Çekerek Septorinoplasti
Ameliyatı Olmama Değer Mi? Tavsiye Ediyor
Musunuz?
Kesinlikle tavsiye ediyorum. Güzel ve rahat
nefes alan bir burun kendine güveni artırır.
Mutlu bir yüz ifadesine, aynalara ve objektiflere
dost bakışlara katkıda bulunur. Yeme içmeden
aldığınız tat artar. Uyku kaliteniz, koku almanız
iyileşir. Kısaca yaşam kalitenizi bir üst
basamağa taşır.
Mi
Sağlıklı, mutlu ve güzelliklerle bezenmiş bir
yaşam diliyorum.
Beraber yapılmasını tavsiye ediyorum. Septum
kıkırdağından çıkardığımız düzensiz kısımları
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Op.Dr. S.Mehmet CEYLAN
KBB Uzmanı
Klasik bilgiye göre burun uç kısmında ve burun
deliklerinde asimetri yoksa kapalı teknikle
ameliyatın yapılabileceği yönündedir. İki yöntem
arasında burnu ortadan ikiye ayıran cilde
yapılan küçük kesi dışında başlangıç açısından
fark yoktur. Ancak açık teknikte görüş daha
iyidir. Daha fazla ve rahat bir şekilde dikişle ve
eksizyonlarla düzeltme imkanı olmaktadır.
Kıkırdak greftler ile augmentasyon simetrinin
sağlanması, amaçlanan görünümün elde
edilmesi imkan dahilinde ve daha kolay
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
09
Leke Tedavisi
Hiperpigmentasyon aslında tanısal bir isimlendirme değildir. Sadece derideki normal dışı lekelenmeleri tanımlar. Hiperpigmentasyon
birçok deri hastalığında gözlenebilen bir bulgudur.
Hiperpigmentasyon
aslında
tanısal
bir
isimlendirme değildir. Sadece derideki normal
dışı lekelenmeleri tanımlar. Hiperpigmentasyon
birçok deri hastalığında gözlenebilen bir
bulgudur. Cilt lekelerinin ana oluş mekanizması,
deriye rengini veren melanosit isimli hücrelerin
sayıca artması veya fonksiyonel olarak aşırı
çalışmasıdır.
Bir cilt lekesi:
• Güneş lekesi
• Hamilelik lekesi
• Yaşlılık lekesi
• Doğuştan lekeler
• Alerji lekeleri
• Sivilce izleri
• Cilt yaralarindan sonra gelişen lekeler
• Çil (Efelid, Lentigo)
• Deri benleri (Nevus, Seboreik keratoz, Becker’s
nevus vb.) şeklinde yer almaktadır.
Cilt lekelerinin tedavileri lekenin cinsine göre
değişmektedir. Leke tedavisinde mutlaka bir cilt
doktorunun değerlendirmesi gereklidir.
Leke tedavilerinde başlıca:
• Lazer yöntemi
• Işık tedavileri
• Kryoterapi (sıvı azot ile dondurma tedavisi,
buz tedavisi)
• Kimyasal peeling
• Meyve asitli peeling
• Leke açan kremler yöntemleri kullanılmaktadır.
Leke tedavisinde en önemlisi doğru teşhistir.
10
Doğru teşhis sonrası cilt doktoru tarafından
gerekli ve uygun tedaviler yapılır.
Yüzdeki Güneş Lekeleri (Melazma)
Güneş lekeleri (melazma) türü lekeler doğuştan
olmayan genellikle yüzde görülen kahverengi
oluşumlardır. Kadınlarda erkeklere oranla daha
sık görülür. Yüz bölgesinde sıklıkla iki taraflı ve
simetriktir. Güneş lekesi histolojik olarak
yüzeysel, derin ve karışık tip olarak ikiye ayrılır.
Yüzeysel güneş lekeleri tedaviye daha iyi yanıt
verir. Güneşlenme, hamilelik, hormon tedavileri
ve doğum kontrol hapları güneş lekesini tetikler.
Güneş lekesi oldukça yaygın bir problemdir.
Genç kadınlarda görülme oranı yüksektir. Koyu
tenli kişilerde daha sık ortaya çıkar. Nedeni
bilinmemektedir.
Yüzdeki güneş lekeleri genellikle üst dudak
yanaklar ve alın gibi güneşe açık bölgelerde
gözlenir. Nadiren çene ve ön kollarda oluşabilir.
Deriden koyu renkli düzensiz sınırlı deriden
kabarık olmayan lekeler şeklinde kendini
gösterir. Derin tip güneş lekesi, mavi-gri, karışık
tip güneş lekesi, kahve-gri refle verebilir. Güneş
lekesi genellikle yaz aylarında ve solaryum
sonrasında koyulaşma eğilimi gösterir
Wood’s lamb (ultraviyole lamba) güneş
lekesinin derinliğini tespit edebilir. Wood’s
lambası ile leke belirginleşiyor ise yüzeysel;
değişiklik olmuyorsa derindir. Güneş lekesi yani
melazmalı hastaların sürekli geniş spektrumlu
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
güneşten koruyucu kullanmaları ve solaryum
benzeri yapay ışık kaynaklarından uzak
durmaları gerekir. Hormon ilaçları ve doğum
kontrol
hapları
çok
gerekmedikçe
kullanılmamalıdır.
Yüzdeki Güneş Lekeleri (Melazma) Nasıl Geçer?
Güneş lekesi (melazma): tedavisinde sürülerek
kullanılan leke kremleri, ağızdan alınan antioksidan haplar, lazer tedavileri ve kimyasal peelingler tek başına veya birlikte kullanılabilirler.
Güneş lekeleri (melazma) şikayeti olanların
düzenli olarak yaz kış, gün içinde 4 saatte bir en
az 30 faktörlü güneşten koruyucu ürünler
kullanmaları gerekir. Ayrıca güneşten koruyucu
kullanırken bile çok fazla direk güneşe maruz
kalınmamalı, gölgede durmaya özen göstermeli
ve şapka, gözlük takılmalıdır. Güneş lekesi
(melazma) yani melazma tedavisinde dikkatli
olunmalıdır. Leke tedavisi yapılırken çok agresif
tedavilerden kaçınmak gerekir, bu durum lekeyi
tetikleyebilir.
Güneş lekesine (melazma) çözümler:
• Lazer tedavileri
• Leke açıcı kremler
• Kimyasal peeling
• Mezoterapi- PRP
Lazerle güneş lekesi (melazma) tedavisi:
Leke tedavisinde kullanılan lazerler, soyarak
veya renk hücrelerini (melanosit) tahrip ederek
etkili olmaktadır.
• Intense pulsed light (IPL)
• Pulsed dye lazer (510 nm)
• Q- switched ND: YAG lazer (1064 nm)
• Fraxionel lazerler
Lazer tedavileri, bu tür lekelerde kullanılabilir.
Ancak dikkatli olunmalıdır. Lekelerde artış veya
kısa sürede lekelerde tekrar görülmektedir.
Güneş lekeleri (melazma) için krem:
Güneş lekeleri tedavisinde, ilaçlar genel olarak
krem olarak kullanılmaktadır. Leke tedavisinde
kullanılan
maddeler
tedavide
farklı
mekanizmalarla etkili olurlar. Leke ilaçlarının
başlıca etki mekanizmaları şunlardır:
• Renk maddesi (melanin) oluşumunda görevli,
Tyrosinase enzimini baskılar,
• Renk maddesinin (melanin) melanositlerden
diğer hücrelere geçişini engeller,
• Renk hücreleri melanositlere zarar verir,
• Cildi yeniler (antioksidan krem ve haplar,
retinoidler, meyve asitleri)
Yüzdeki güneş lekeleri (melazma) için kimyasal
peeling:
Leke tedavisinde meyve asitli peelingler ve TCA
peeling tedavide kullanılabilir. 1-4 hafta
aralıklarla ortalama 5 seans tedavi
gerekmektedir.
Kimyasal
peeling
cildi
yenileyerek ve kullanılan leke ilaçlarının
emilimini arttırarak etkili olabilmektedir.
Kimyasal peeling koyu tenli kişilerde dikkatli
uygulanmalıdır. Derine kaçan kimyasal peeling
işlemlerinde lekelerde artış olabilir. Bu yüzden
kimyasal peeling çok dikkatli uygulanmalı, cildi
soymak adına agresif davranılmamalıdır. Ters
tepebilir.
Yüzdeki güneş lekeleri (melazma) için
mezoterapi ve PRP:
Leke tedavisinde leke bölgesine, deri altına
küçük miktarlarda C vitamini, glutation,
transexamic asit, pyrüvic asit gibi maddelerin
enjekte edilmesi leke rengini açabilmektedir.
Klasik bir yöntem olmayıp diğer yöntemler
başarılı olmadığında düşünülebilir.
Plazma yani PRP yöntemi leke giderilmesinde
lazer ile kombine edildiğinde leke tedavisinde
başarılı olabiliyor. Genel olarak cildin lekeli
kısımları güneşten daha fazla hasar görmüş cilt
alanlarıdır. PRP yöntemi leke tedavisinde 2-4
haftalık aralarla 3-4 seans yapılması gerekir.
Cildi yoğun şekilde onaran PRP yöntemi ve leke
lazerlerinin birlikte kullanılması lekelerin
kaybolmasını veya azalmasını sağlayabiliyor.
Aynı zamanda cildin gençleşmesine de katkıda
bulunuyor.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Uzm.Dr. Esra ARISOY
Dermatoloji Uzmanı
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
11
Hamilelikte Doğru Bilinen Yanlışlar
Şehir efsanelerinde en çok rastlanan konularından biri hamilelik... Pek çok anne adayı hamile kalınca hayatına bazı kısıtlamalar getirir.
Bu kısıtlamalardan bazılarının ise hiçbir bilimsel dayanağı yoktur.
Sağlık ile ilgili pek çok konuda kulaktan kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgiler kimi
zaman hayatı zorlaştırıyor.
Gaziantep Yaşam Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Sema
İyiköşker hamilelikle ilgili doğru bilinen yanlışları açıklıyor:
Gebelikte Jinekolojik Muayene Zararlıdır!
Yanlış Hiçbir yakınma olmasa bile gebeye, kadın-doğum doktoruna ilk başvurduğu
zaman genel bir jinekolojik muayene yapılmasında fayda vardır. Bu muayene
sırasında papsmear alınması, olası enfeksiyonların ortaya çıkarılması, genital
bölgede doğumu riskli hale sokabilecek patolojik durumların saptanması
mümkündür. Jinekolojik muayene düşük riskini arttırmaz.
Gebelikte Birkaç Tane Sigaranın Zararı Olmayabilir!
Yanlış Gebelikte içilen sigara bebeğe zararlıdır. Günlük içilen sigara sayısı arttıkça
sigaraya bağlı olarak, düşük doğum tartılı bebek gibi normal dışı durumların ortaya
çıkma riski artar. Bu yüzden gebe kalmayı planladığınız andan itibaren ya da en geç
gebe kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren sigarayı bırakınız.
Sık Yapılan Ultrasonun Bebeğe Zararı Vardır!
Yanlış Ultrason insan kulağının duyamayacağı ses dalgalarıyla çalışmaktadır.
Bugüne kadar bu ses dalgalarının canlı dokuya zarar verdiği yönünde bir bulguya
rastlanmadığından gebelik esnasında yapılan ultrasonun anne adayına ve bebeğe
bir zarar vermediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Problemli gebeliklerde gerektiğinde
fetus gelişimini ve sağlığını takip etmek için periyodik kontroller dışında ultrason
takipleri yapılması faydalıdır.
Gebelikte Saçların Boyatılması Zararlıdır!
Kısmen Doğru Gebelikte saç boyatılması için organ gelişiminin bittiği üç ay
sonrasını beklemekte fayda vardır. Zira boya esnasında ve özellikle de "dip boya"
olarak tabir edilen işlem esnasında kullanılan kimyasal maddeler saçlı deriden kana
ve buradan da bebeğe ulaşabilmektedir. Saç boyatılmasının bebek üzerindeki
etkileri konusunda şu anda fazla bir çalışma olmadığından bu önlemleri almak şu an
için en mantıklı yol gibi gözükmektedir. Perma ise gebeliğin hiçbir döneminde
uygulanmamalıdır.
Gebelikte Diş Tedavisi Yapılamaz!
Yanlış Gebelikte diş hekimine rutin kontrollere gitmeye devam ediniz. Kontrollerden
birinde eğer diş hekiminin bir müdahale yapması gerekirse bu müdahalenin ilk üç
aylık dönem geçtikten sonra yapılması tercih edilir. Ancak abse tedavisi gibi bir
durum söz konusuysa bu acil bir durumdur ve mutlaka tedavi edilmelidir.
Gebelikte Cinsel İlişki Zararlıdır!
Yanlış Gebelikte bir problem olmadığı ve özel bazı durumlar sözkonusu olmadığı
sürece gebeliğin hiçbir döneminde cinsel ilişki sakıncalı değildir.
Gebelikte İlk Ayda Görülen Leke Tarzı Kanamalar Olağan Sayılabilir!
Yanlış İlk 3 ayda görülen kanamalar düşük tehlikesi belirteci olabileceği için
mutlaka doktora başvurarak ultrasonografi ile bebeğin gelişimi ile ilgili bilgi almak
gerekmektedir.
12
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
Annenin Aşırı Hareketliliği, Ağır Kaldırması Veya
Yükseğe Uzanması Düşüğe Sebep Olabilir!
Yanlış Erken gebelikte ortaya çıkan düşüklerin
%50’sinden fazlası bebekte tesadüfi olarak
ortaya çıkan ve tekrarlayıcı özelliği bulunmayan
kromozom anomalilerine bağlı meydana gelir.
Dolayısıyla
düşüklerin
birçoğu
‘doğal
seleksiyon’dur.
Tüm Gebelik Boyunca Gebelerin Vitamin Hapları
Alması Gereklidir!
Yanlış Gebelikte bazı özel durumlar hariç
düzenli vitamin kullanımına gerek yoktur.
Düzenli beslenerek, gebelik dönemi boyunca
ihtiyaç duyduğunuz vitaminlerin tümü alınabilir.
Düzensiz beslenip vitamin ilaçlarına güvenmek
yanlıştır. Ancak erken gebelik dönemindeki
şiddetli bulantı ve kusmalarda ve ileri derecede
beslenme yetersizliği gösteren gebelerde ise
düzenli beslenme tavsiyelerine ek olarak
vitamin tedavisi elbette verilmektedir.
Kan Testleri Normalse Ve Yeterli Beslenme Söz
Konusu İse Gebenin Demir İlaçları Almasına
İhtiyacı Yoktur!
Yanlış Demir içeriği yüksek gıdalarla beslenilse
bile, gebelikte ihtiyaç duyulan demiri alabilmek
için belli bir gebelik haftasından sonra düzenli
olarak demir içeren ilaçlar kullanmalısınız.
Alacağınız demirin bebeğin demir depolarının
oluşmasında önemi bulunmaktadır. Çoğul
gebeliği bulunan, kansızlık bulguları gösteren,
ya da gebeliğin sonlarına gelmiş olmasına
rağmen demir ilaçları kullanmamış anne
adaylarının daha yüksek dozlarda demir tedavisi
alması gerekebilir.
Gebelikte Tuz Kısıtlması Gereklidir!
Yanlış Gebelikte vücutta sıvı tutulması gebeliğin
normal seyrinin bir parçasıdır. Gebeliğin
genellikle 20. haftasından sonra ortaya çıkan ve
yüksek tansiyon ve ödemle kendini belli eden
Preeklampside ani kilo alımı ve sıvı tutulması
tuz alımıyla ilgili değildir. Gebelerin yemeklerine
normal sınırlarda tuz katmalarında bir sakınca
yoktur.
bir şekilde, emniyet kemeri mutlaka takılarak
araba kullanılabilir ancak gebeliğe bağlı olarak
reflekslerde zayıflama olabileceğinin göz
önünde tutulması gerekmektedir.
Gebelik Esnasında İlaç Kullanılamaz!
Yanlış Gebelik süresince gelişen bulantı-kusma,
üst solunum yolu enfeksiyonu, idrar yolları
enfeksiyonu, mide şikayetleri gibi bazı
durumlarda bebek üzerine olumsuz etkisi
olmadığı saptanmış birçok ilaç güvenle
kullanılabilmektedir. Özellikle ilk üç aylık dönem
bebeğin
organlarının
geliştiği
dönem
olduğundan ve son dört haftalık dönem de
bebeğin doğumuna yakın dönem olduğundan bu
dönemler ilaç kullanımında özen gösterilmesi
gereken dönemlerdir.
Gebelik Döneminde Karında Oluşan Çatlakları
Önlemek İçin Kullanılan Kremlerin Düzenli
Kullanılması Çatlak Oluşumuna Karşı Kesin
Çözümdür!
Yanlış Bu ilaçların karın çatlaklarının oluşumunu
önlemesi garanti olmamakla beraber, cildin
kurumasını önleyerek ve ciltteki kollajen
liflerinin elastikiyetini koruyarak çatlakların
olabilecek en düşük seviyede oluşmasına önemli
katkıları vardır. Ancak gebelikte çatlak oluşumu
ailesel özelliklere ve kişinin kendi özelliklerine
bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Aşırı kilo alımı,
dengeli beslenmeme durumlarında kremler
kullanılsa
dahi
çatlak
oluşumu
engellenememektedir.
bulunabilmesidir. Ev kedilerinde bu parazit nadir
görülmekle beraber bu parazit kedinin dışkısıyla
bulaştığından önlem olarak kedinizin dışkı
kabını
başka
birinin
değiştirmesini
sağlayabilirsiniz. Kediyi sevmenizde, ona
dokunmanızda bir sakınca yoktur. Köpeklerin en
büyük tehlikesi ise "köpek kisti" adı verilen ve
yine bir parazit tarafından oluşturulan sıklıkla
karaciğer yerleşimli kistlerin oluşumuna neden
olabilmeleridir. Gebelikte bu enfeksiyon
geçirildiğinde enfeksiyonun bebek üzerinde
olumsuz bir etki yaratması beklenmemekle
birlikte yine de köpeğinizin bakımını başka
birinin üstlenmesinde fayda vardır.
Bilgisayar Monitöründen Yayılan Işınlar Bebek
Üzerinde Olumsuz Etkiler Yaratabilir!
Yanlış Bugüne kadar yapılan çalışmalar
bilgisayardan yayılan ışınların iyonize edici
olmamaları nedeniyle gebelik üzerinde olumsuz
bir
etki
olmasının
beklenmediğini
düşündürmektedir. Ancak araştırmalar devam
etmektedir. Bu yüzden kendi monitörünüze ve
yakınınızda
bulunan
monitörlere
filtre
takılmasını sağlamanız ek bir önlem alma
açısından yeterli görünmektedir.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Op.Dr. Sema İYİKÖŞKER
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Gebelik Esnasında Evdeki Kedi Veya Köpeği
Uzaklaştırmak Gerekir!
Yanlış Kedilerin ve özellikle de sokağa çıkarılan
kedilerin en büyük tehlikesi bazılarının
dışkılarında toksoplazma adı verilen ve
doğmamış bebekte enfeksiyon yarattığında
ciddi durumlara yolaçabilen bir parazitin
Gebelikte Araba Kullanmak Sakıncalıdır!
Yanlış Gebeliğin son haftalarına kadar dikkatli
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
13
Vasküler Lazer
Toplardamarlarda yetmezlik sonucu ortaya çıkan kılcal damarlar (kılcal varis) günümüzde lazer, skleroterapi, köpük skleroterapi ile
tedavi edilebilir.
LAZERLE KILCAL DAMAR VE VARİS TEDAVİLERİ
Lazerle Bacaklardaki Kılcal Damar
(Kılcal Varis) Tedavileri
Toplardamarlarda yetmezlik sonucu ortaya çıkan kılcal damarlar (kılcal varis) günümüzde lazer,
skleroterapi, köpük skleroterapi ile tedavi edilebilir. Burada önemli olan kılcal damar (kılcal varis)
tedavisi olacak olan hastaların toplardamar yetmezliğinin ileri seviyelerde olmaması gerektiğidir.
Damarları yaygın ve belirgin hastalarda Doppler veya Duplex sonografi ile tetkik yapılması gerekir.
Tetkik sonrasında ileri derecede yetmezlik var ise kalp damar uzmanlarınca değerlendirme ve tedavi
uygulanması doğru olacaktır.
Toplardamar yetmezliği aşikar olmayan ve 4mm’den küçük damarlarda lazer tedavileri tek başına
veya skleroterapi ile birlikte uygulanabilir.
Bacak kılcal damarları lazer ile tedavi edilebilir. Ancak tedaviye yanıtlar her hastada farklıdır. Lazerle
bacak kılcal varis tedavisi için tercih edilmesi gereken durumlar:
• Çok ince kırmızı kılcal damarlar
• İğneden korkan hastalar
• Skleroterapiye dirençli hastalar
• Ayak bileği altındaki damarlar
• Skleroterapi sonrası kahverengi leke
kalmasına eğilimli hastalar
Lazerle Yüzdeki Kilcal Damar Tedavileri
Yüz bölgesindeki kılcal damarlar oldukça yaygın görülen bir şikayettir.
Yüz kılcal damarlarının nedeni yoğun güneşlenmek, kortizonlu kremlerin uzun süreli kullanımı,
rozase hastalığı ve hassas cilt olabilir. Bazı cilt hastalıkları (lupus, scleroderma vb.) kılcal damarları
çoğaltabilir.
Lazerle kılcal damar tedavileri 4-6 hafta aralıklarla yapılır. Ortalama 4 seans gereklidir.
Eğer güneş gören alanlara uygulama yapılmışsa en az 2 hafta güneş koruyucu kremler kullanmaları
ve güneş maruziyetinden kaçınmaları önerilir. Uygulama bölgelerinde 14-21 gün devam eden
krutlanma (kabuklanma) meydana gelmişse topikal antibiyotikler tavsiye edilir. Ayrıca tedavi
sonrasında tedavi alanlarında birkaç saat devam eden kızarıklık ve şişlik meydana gelir. Bu yan
etkilerin hiçbiri kalıcı değildir. Hastalara uygulama sonrasında sıkı çorap giymemeleri, aspirin gibi
ilaçlar kullanmamaları ve 3 gün boyunca egzersizden kaçınmaları önerilir.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Uzm.Dr. Esra ARISOY
Dermatoloji Uzmanı
14
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
Genel Cerrahide Yapılan İşlemler
Cerrahi, tarihçesi M.Ö. 600'lü yıllara kadar dayanan bir branş olup; geçmiş dönemlerde berberler tarafından uygulandığı bilinmektedir.
Cerrahi, tarihçesi M.Ö. 600'lü yıllara kadar
dayanan bir branş olup; geçmiş dönemlerde
berberler tarafından uygulandığı bilinmektedir.
Kelime anlamı olarak bakıldığında cerrahi;
ameliyat uygulamalarını kapsayan bir bilim
dalıdır. Ancak aynı zamanda cerrahi bir sanat,
cerrah
da
bir
sanatçı
olarak
da
değerlendirilebilir. Hindistanlı bir cerrah olan
Susruta “Cerrahi bir kanadı bilim, bir kanadı
sanat olan bir kuşa benzer. Bir kanadı olmadan
uçamaz” sözüyle de bunu özetlemiştir.
Genel cerrahi vücuttaki genel ve bölgesel
sorunların cerrahi yöntemlerle tedavisi, yanısıra
genel prensipler (yara iyileşmesi, yaralanma ve
travmaya vücudun verdiği cevaplar) gibi
konuları da içeren bir bilim dalıdır. Genel cerrahi
bu konular dışında pek çok cerrahi ve temel tıp
dallarını da etkilemiş bir branştır.
Genel cerrahinin ilgilendiği alanlardan birisi de
travmatolojidir. Travma geçiren hastalarda pek
çok farklı organ zarar görebileceğinden pek çok
farklı branşın (Ortopedi, Beyin Cerrahi, Üroloji,
Kalp ve Damar Cerrahisi gibi) beraber çalışması
gerekebilmektedir. Bu tip çoklu yaralanmalarda
koordinasyonu
genel
cerrahi
bölümü
yürütmektedir.
Genel cerrahinin ilgilendiği hastalıklar ise şu
şekilde sınıflandırabiliriz:
• Mide hastalıkları (Gastrit, Ülser, Mide Fıtığı,
Reflü, Kanser)
• Bağırsak hastalıkları (Kanserler, Bağırsak
tıkanıkları)
• Anal bölge hastalıkları (Hemoroid, Fissür,
Fistül, Perianal Apse, Pilonidal Sinüs)
• Akut apandisit
• Fıtıklar (Kasık, Göbek, Kesi Fıtıkları)
• Endokrin Cerrahi (Guatr, Paratiroid Bez,
Adrenal Bez hastalıkları)
• Karaciğer, Pankreas ve Safra hastalıkları
(Safra kesesi ve safra kanalı taşları, sarılıklar,
pankreatitler,karaciğer kistleri ve kanserler)
• Dalak hastalıkları
• Meme hastalıkları
• Obezite (Şişmanlık)
ameliyatlar yapılabilmektedir. Bu yöntemle
hastalar daha az ağrı hissetmekte, hastanede
daha kısa süre yatmakta ve normal yaşantısına
daha
kısa
zamanda
dönebilmektedir.
Laparoskopik yöntemle safra kesesi taşı, kasık,
göbek ve kesi fıtıkları, apandisit, böbreküstü
bezi hastalıkları, mide fıtığı ve gastroözofageal
reflü hastalığı, karaciğer kistleri ve şişmanlık
ameliyatları güvenli bir şekilde yapılabilmektedir.
Gerekli olan hastalara endoskopi ve kolonoskopi
yapılarak mide ve kalın bağırsak hastalıklarının
teşhis ve tedavileri yapılabilmektedir.
Hastalara uygulanan tedavide hastaya en az
zarar verme prensibinden yola çıkılarak
hastalara kapalı yöntemle (laparoskopik)
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Op.Dr. Anıl ÖZMUTLU
Genel Cerrahi Uzmanı
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
15
El-Bilek Kanalı Hastalığı (Karpal Tünel Sendromu)
El parmaklarının hareket ve hissinin sağlanmasında önemli bir rolü bulunan ve median sinir olarak isimlendirilen yapının el bileği
hizasında sıkışmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Sinir sıkışmaları içinde en sık görülen rahatsızlıktır.
Karpal Tünel Sendromu Nedir ?
El parmaklarının hareket ve hissinin
sağlanmasında önemli bir rolü bulunan ve
median sinir olarak isimlendirilen yapının el
bileği hizasında sıkışmasına bağlı olarak ortaya
çıkan bir durumdur. Sinir sıkışmaları içinde en
sık görülen rahatsızlıktır.
Median sinir, el bileğinin iç kısmında parmakları
hareket ettiren 9 adet tendon ile beraber karpal
tünel denen dar bir boşluk içinden geçer. Median
sinir görevi başparmak, işaret parmağı ve orta
parmağın iç yüzünün tamamı ile yüzük
parmağının iç yüzünün dış yarısının hissetmesini
sağlamaktır. Ayrıca parmakların ince bir takım
hareketleri yapmasını sağlayan kasların
çalışmasında da rol alır. Sinirin karpal tünel
içinde bir şekilde uzun süreli basınca maruz
kalması Karpal Tünel Sendromuna neden olur.
Karpal Tünel Sendromu Kimlerde Sık Görülür ?
Karpal Tünel Sendromu daha çok kadınlarda ve
40-60 yaş arasında görülür. Çoğunlukla belirgin
bir sebep bulunamaz. Özellikle el bileğinin
sürekli bükülü pozisyonda kaldığı durumlarda
(daktilo, klavye kullanmak vb.) veya el ve el
bileğine sürekli yük binen işlerde çalışanlarda
daha sık görülür. Ayrıca şeker hastalığı,
romatoid artrit, hipotroidi, aşırı şişmanlık, gut
gibi diğer başka problemlerin etkisiyle de ortaya
çıkabilir. Gebelik döneminde vücut sıvılarının
16
artması karpal tünel içinde basınç artışına bu da
geçici olarak karpal tünel sendromu belirtilerinin
oluşmasına yol açabilir...
Karpal Tünel Sendromunun Belirtileri Nedir ?
Başlangıç döneminde ilk bulgular genellikle elde
güçsüzlük, çabuk yorulma ve özellikle ilk üç
parmakta karıncalanma hissidir. İlerleyen
dönemlerde ağrı şiddetlenirken parmaklarda
uyuşmaların başladığı görülür. Ağrı ve uyuşukluk
hissi genellikle geceleri hastayı uykudan
uyandıracak kadar şiddetli olabilir ve belirtiler
hasta elini salladığında ve bileğini hareket
ettirdiğinde azalır.
İlerlemiş vakalarda kas erimesi ve his kaybına
bağlı yanık oluşumu,çok ilerlemiş vakalarda baş
parmak tabanı etrafındaki kaslarda erime ve
buna bağlı başparmakta güçsüzlük ortaya çıkar.
Parmaklardaki his kaybı nedeni ile ağrı ve acı
hissi de olmadığından hasta fark etmeden
parmaklarını yakabilir veya kesebilir.
Karpal Tünel Sendromunda Teşhis Nasıl Konulur ?
Klinik bulgular ve hastanın şikayetleri genellikle
teşhis için yeterlidir. Ancak kesin teşhis için sinir
içindeki
elektrik
sinyallerinin
taşınıp
taşınmadığını gösteren EMG (elektromyografi)
tetkiki de mutlaka yapılmalıdr.
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
Karpal Tünel Sendromunun Tedavisi Nedir ?
Başlangıç döneminde el bileği hareketlerinin
kısıtlanması ve alınacak antiinflamatuar ilaçlar
semptomları hafifletebilir. Steroid enjeksiyonları
da sinir etrafındaki şişlikleri azaltarak
semptomların gerilemesine yardımcı olabilir.
Birkaç ay süresince geçmeyen ve konservatif
önlemlere rağmen devam eden karpal tünel
sendromlarında ameliyat gerekir. Avuç içi-el
bileği arasında yapılan bir kesi ile karpal tünele
ulaşılır ve tünelin çatısını oluşturan transvers
karpal ligament tamamen kesilerek karpal tünel
açılır. İlerlemiş olgularda median sinirin
kalınlaşmış sinir kılıfına mikroskop altında
nöroliz (sinir serbestleştirilmesi) yapmak
gerekir. Böylelikle sinir etrafındaki basınç
ortadan kaldırılmış olur. Ameliyat sonrası
şikayetlerin geçmesi hemen olmaz. Hatta
ameliyat sonrası ilk ay içinde ameliyata bağlı
şişlikler nedeni ile sinirdeki sıkışma devam
edeceğinden şikayetlerde artma bile olabilir.
Ancak ilk aydan sonra şikayetlerde belirgin bir
azalma hissedilir. İyileşme dönemi sinirdeki
hasara bağlı olarak 3-6 ay arasında değişebilir.
Bazı çok ağır ve geç kalınmış olgularda
ameliyattan sonra şikayetler azalmakla beraber
tam olarak ortadan kalkmayabilir. Hastanın
sigara içmesi, yeterince beslenmemesi, ileri
yaşta olması gibi faktörler cerrahi tedaviden
alınacak sonucu olumsuz olarak etkiler.
Önerilerimiz:
• Daktilo ve bilgisayar kullanırken zaman zaman
ellerinizi istirahat ettiriniz.
• Ev işlerinde bileğe çok güç binen durumlarda
dikkatli olunuz.
• Gece uykuda bileğinizin üstüne yatmayınız.
Özellikle geceleri ellerinizde uyuşmalarla
uyanıyorsanız, uykunuz bölünüyorsa el bileği
kanalı hastalığı başlıyor demektir.
Tedavisi mümkün olan bu hastalıkta basit bir
cerrahi girişim kalıcı çözüm sağlar.
Elimizdeki kasların çalışması ve duyusunun
hissedilmesi üç adet sinir tarafından sağlanır. Bu
sinirlerin en büyüğü Median Sinirdir. Median
Sinir el bileğinin orta kısmında ve el ayasının
olduğu yüzde bir tünel içerisinden avuç içine
girer. Median Sinirin bu tünelde sıkışması ‘Karpal
Tünel Sendromu’ olarak adlandırılır. Sinirin
sıkışması tünel içerisinde basıncın artmasına
veya tünelin daralmasına bağlı meydana gelir.
Özellikle uzun süre tek tip el işi yapanlarda
görülen bir rahatsızlıktır. Ayrıca müzikle
uğraşanlar piyano ve kalın telli parmakla çalınan
enstrümanlar kullananlarda sıkça görülmektedir.
Ayrıca şeker hastalığı, romatoid artrit, hipotroidi,
aşırı şişmanlık, gut gibi diğer başka hastalıkların
etkisiyle de ortaya çıkabilir. Gebelik döneminde
de bu hastalığa sık rastlanır.
Hastalarda ilk bulgular elde güçsüzlük, çabuk
yorulma ve özellikle ilk üç parmakta
karıncalanma hissidir. İlerleyen dönemlerde ağrı
şiddetlenirken parmaklarda uyuşmalar başlar.
Ağrı ve uyuşukluk hissi genellikle geceleri daha
şiddetlidir. Çok ilerlemiş vakalarda başparmak
etrafındaki kaslarda erime ve buna bağlı
başparmakta güçsüzlük ortaya çıkabilir.
Tanı için doktorunuzun yaptırtacağı EMG testi
(elektromiyografi) ile teyit edilir. Tedavide ilk
basamak el bilek hareketlerinin kısıtlanması ve
antienflamatuar ilaç kullanılmasıdır. Çeşitli fizik
tedavi
uygulamaları
ve
kortikostreoid
enjeksiyonları erken dönemdeki hastalarda
faydalıdır. Karpal tünel sendromunun kesin
tedavisi cerrahi olarak el bilek tünelinin
gevşetilmesi ile sağlanır. Sinir üzerindeki
basınçın uzun süre kaldırılmadığı hastalarda
sinirlerde
geri
dönüşümsüz
hasarlar
oluşabileceği unutulmamalı ve cerrahi tedavi
için hastalığın çok ilerlemesi beklenilmemelidir.
Ameliyat genellikle sadece kolun uyuşturulması
ile yapılmakta ve hastalar aynı gün evlerine
dönebilmektedir.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Op.Dr.Kenan TİŞKAYA
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
17
Taşınabilir müzik:
Walkman‘ den Taşınabilir İnternete
Sony’nin kuruluşunun 35 . yılında artık cebimizde... Dinleyebileceğimizden daha fazla müzik taşıyabiliyoruz.
Yapılan geniş çaplı araştırmalarıyla tanınan
VivaKi Araştırma Şirketi’nin yaptığı ankete göre
taşınabilir cep telefonu kullananların % 63’ü
akıllı telefonlarını müzik dinlemek için kullanıyor.
Zaten bunun kendimiz de kolaylıkla
gözlemleyebiliriz. Metroda, otobüste, yolda
yürürken insanların kulakları artık kulaklıklarla
tıkalı durumda ve 90’lı yıllarda toplumumuzda
biraz da yadırganarak bakılan bu durum hayli
olağan karşılanıyor. Tarihler 21 Haziran 1979’u
gösterdiğinde artık kulaklıklar bir daha
hayatımızdan hiç ayrılmamak üzere yaşantımıza
dahil olmak üzereydi. Japon elektronik eşya
üreticisi Sony’nin kurucularından Akio Morita ilk
defa yanınızda taşınabilen ve kulaklıkla
dinlenebilen bir kasetçalar tanıtmak üzereydi.
Birkaç gün içinde Japonya’da satışa sunulan
cihaz birkaç ay içinde tüm Birleşik Devletler’e ve
Avrupa’ya yayıldı. Birkaç yıl içinde bu
kasetçaların satışı 200 milyonu geçti ve
“Walkman” olarak adlandırılan cihazın satış
başarısı
Morita’nın
tahminlerinin
çok
ötesindeydi. 2001 yılına geldiğimizde her ne
kadar mühendisleri projeye çok itiraz etse de
benzer bir atılımı Steve Jobs iPod ile
gerçekleştirdi ve bilişim dünyasını tamamen yeni
bir çerçeveye oturttu.
En fazla 90 dakika kesintisiz müzik sunan
Walkman’in aksine iPod, binlerce şarkıyı
depolayabiliyor ve kullanıcılara benzersiz bir
müzik ziyafeti sunuyordu. Ancak iPod’un asıl
başarısı dijital ve manuel taşınabilir eğlence
anlayışının arasındaki köprüyü kurmuş
olmasaydı. 80’li yılların Walkman kasetçalarları
90’lı yıllarda yerini yine Sony’nin çıkarttığı
taşınabilir CD ve en fazla 10 şarkıyı barındıran
MP3 çalarlara bırakmıştı. Günümüzde akıllı
telefonlar, dijital şarkı dinlemenin çıtasını hayli
yükseğe taşımış durumda. Hatta iPhone ile
karşılaştırıldığında iPod artık hayli yavaş bir
cihaz
olarak
nitelendiriliyor.
Hareket
halindeyken kullanılabilen internet sayesinde
akış hizmetlerine (streaming) duyulan ilgi ise
giderek artıyor. Spotify ya da radyolar
milyonlarca
şarkıyı
veri
tabanlarında
barındırıyorlar. Sony, 2010 yılında Walkman
üretimini tamamen durdurdu. Ancak şirket hala
akıllı telefonlarda marka logosunu kullanmayı
sürdürüyor. Çünkü bu kez de kullandığı yazılıma
bu adı tescillemiş bulunuyor.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Op.Dr. Hakan YAZ
• 2008 Akış hizmetleri
Spotify gibi portallar milyonlarca şarkıyı
tüketicilere ücretsiz sunuyor.
• 2001 İPod
İPhone, cep telefonu ve taşınabilir müzik
eğlencesini bir araya getirerek zirveye taşıdı.
• 1995 Mp3 Çalar
Apple, çevrimiçi müzik mağazasını
müzik çalarıyla birleştirmeye başardı
• 1991 Mini Disc
Taşınabilir dijital oynatıcılar
çok sınırlı bellekle geliyordu.
• 1984 Discman
Yeni disk biçimi,
kasetlerin yerini doldurmaya başlamıştı
Günümüzde halen
CD’ler için Walkman’ler üretiliyor
200 Milyon Satıldı
Sony firması
açıkladığı rakalmlara göre
Walkman’in satışı başarısı
Sony TPS-L2 / Walkman
Piyasaya Çıkış: 1 Temmuz 1979
Üretim Bitişi: 2010
Ağırlık: 390 g
Fiyat: (1980 Avrupa): 400 DM
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
18
• 2007 Akıllı telefonlar
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
Boyun ve Bel Fıtığı
Yapılan bilimsel çalışmalarda toplumda bel ağrısı, baş ağrısından sonra en fazla rastlanan yakınmadır. Toplumda iş gücü kaybının en
fazla nedeni bel ağrısıdır. Toplumun yaklaşık %90’ı yaşantılarının bir yerinde bel ağrısından yakınırlar.
• Cerrahi tedavi, Mikrodiskektomi ameliyatları
tüm dünyada en yaygın olarak yapılan ameliyat.
Sık sorulan sorular.
Bel Fıtığım Ya da Boyun Fıtığım Var Ameliyat
Şart Mı?
Hayır şart değil.Bilimsel çalışmalar bel ve bacak
ağrısı ile başvuran hastaların yaklaşık 1 ay
içerisinde yakınmalarının %90 azaldığı ya da
geçtiğini saptamıştır.Bel ya da boyun fıtıklarında
acil durumlar dışında bir süre beklendiğinde
yakınmalar çoğunlukla azalmaktadır. Bel ya da
boyun fıtığı olan hastaların ancak %3’ü ameliyat
edilmektedir.
Nedir Acil Durumlar
Bel fıtığı ile gelen hastanın ani idrar ya da gaita
kaçırması,düşük ayak olması durumunda acil
olarak ameliyat edilir. Diğer durumlarda hasta
istemi önceliklidir.
Cinsel Hayatım Etkilenir Mi?
Boyun ve Bel Fıtığı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir ?
Yapılan bilimsel çalışmalarda toplumda bel
ağrısı, baş ağrısından sonra en fazla rastlanan
yakınmadır. Toplumda iş gücü kaybının en fazla
nedeni bel ağrısıdır. Toplumun yaklaşık %90’ı
yaşantılarının bir yerinde bel ağrısından
yakınırlar.
Bel Ağrısı: Herhangi bir nedene bağlı olan ve
genellikle birkaç haftada geçen, ayağa
vurmayan ağrılardır. Çoğunlukla bel fıtığına bağlı
değildir.
Boyun Ağrısı: Yine herhangi bir nedene bağlı
ortaya çıkan ve birkaç haftada geçen kola
vurmayan ağrılardır.
Bel ve boyun ağrıları çoğunlukla bel ve
boynumuzu kötü kullanmaya bağlı olarak ortaya
çıkmaktadır. Genellikle 1 ay içerisinde
kendiliğinden geçmektedir.
Boyun Fıtığı (Servikal Disk Hernisi): Boyundan
başlayıp sağ yada sol koluna vuran şiddetli ağrı
ve güç kaybı ile ortaya çıkan ağrıdır. Çoğunlukla
aniden ortaya çıkar. İyi bir muayeneden sonra
yapılan MR tetkiki ile tanı konur.
Bel Fıtığı (Lomber Disk Hernisi): Aynı şekilde
belden başlayıp ayağa vuran ağrı ve bazen
güçsüzlük ile ortaya çıkan yakınmadır.
En sık nedenleri; ağır kaldırma, özellikle
eğilirken, yan dururken, ağır kaldırma, hapşırma,
öksürme, hareketsiz yaşam, aşırı kilo, sigara
içmektir.
Sonuç olarak belimiz ya da boynumuz
ağrıdığında bel ya da boyun fıtığı olduğumuzu
düşünmeyeceğiz. Bel ya da boyun ağrılarının
%80’i mekanik nedenlere bağlı ortaya çıkan
ağrılardır.
Bel Ağrısı Tedavisi:
• Kısa süreli yatak istirahati
• Ağrı ve kas gevşetici ilaçlar
• Egzersiz
• Fizyoterapi şeklinde özetlenebilir.
Boyun Fıtığı (Servikal Disk Hernisi) ve Bel
Fıtığında (Lomber Disk Hernisi) Tedavi
Seçenekleri: Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bel
ve boyun fıtıklarında en son tedavi seçeneği
cerrahi tedavidir.
• Yatak istrahati, sadece bel ağrısı varsa 2-3
gün, bel fıtığı varsa 7 gün süreli tedavi yeterlidir.
Eski uygulama olan 20 gün sert yerde yatmak
yarar yerine zarar getirmektedir, yanlıştır.
• Ağrı kesici ve kas gevşeticiler, egzersiz,
manipülasyon, bel yastığı, faset enjeksiyonları.
Not: Bel çekme, kupa yapıştırma, sülük, balık
bağlama, çeşitli otlar sürmek yapıştırmak çok
yanlış ve yararsızdır.
Bel fıtığı sonrası libido kaybı çok nadirdir.Bu da
yukarıda bahsettiğim acil durumlarda ortaya
çıkabilir. Normal bir bel fıtığında olması son
derece azdır.
Bel ağrısı, bacak ağrısı, boyun ve kol ağrısı
yakınmaları ile binlerce hastamız beyin cerrahisi
polikliniklerine başvurmaktadır. Bu hastalarımıza
çoğunlukla en ileri görüntüleme olan MRG
yapılmaktadır. Yukarıda da belirttiğim gibi bu
hastaların yakınmaları 1 ay beklendiğinde
çoğunlukla geçecektir. Ancak MRG sonucu
hastalarımızın çoğu bel fıtığı tanısıyla karşımıza
gelmektedir. Acaba gerçekten bu doğru mu?
Yapılan araştırmalarda; hiçbir yakınması
olmamasına rağmen insanlara boyun MRG’ler
yapılmış. 60-65 yaş erkeklerde %95, kadınlarda
%70 oranında boyun fıtığı saptanmıştır.
Aynı şekilde bel ağrısı olmayan hastalara
yapılan bel MRG’lerde %25 bel fıtığı, %60 bel
fıtığında taşma saptanmıştır.
Sonuç olarak yaşamımızın doğal seyrinde
belimizde ve boynumuzda disklerde bozulmalar
ve yıpranmalar olur. Bu yıpranmalar doğal bir
süreçtir. Bu süreci daha sağlıklı geçirebiliriz.
Yaşam boyu spor,
Düzenli beslenme,
Belimizi ve boynumuzu doğru kullanmamız
önemli noktalardır.
Sağlıklı bir YAŞAM diliyorum.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Op.Dr.İbrahim YERAL
Beyin Cerrahi
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
19
Liposuction Zayıflama Yöntemi Değildir!
Günümüzde eskiye oranla artan düzensiz beslenme ve çalışma hayatının farklılaşması sağlıkla ilgili bir takım problemleri de beraberinde
getiriyor.
Günümüzde eskiye oranla artan düzensiz beslenme
ve çalışma hayatının farklılaşması sağlıkla ilgili bir
takım problemleri de beraberinde getiriyor.
Dengesiz beslenme ve hareketsiz yaşam,
oturarak çalışma, stres, uykusuzluk ve yetersiz
su tüketimi birçok hastalığa davetiye çıkardığı
gibi bölgesel yağlanmanın da başlıca
nedenlerinden. Toplumda oldukça sık görülen
bölgesel yağlanma ve vücut oranlarında ki
dengesizliklere ise tek başına diyet ile çözüm
bulunamıyor.
Yaklaşık 40 yıldır kullanılan liposuction, en sık
uygulanan vücut şekillendirme yöntemidir.
Gelişen teknoloji ile mevcut sistemlere her
geçen gün bir yenilik eklense de tekniğin temeli
aynı. Liposuction yani vakum ile yağları çekmek;
yağları çekebilmek için vücuda yerleştirilen ince
kanüllerin ucunda ultrason, titreşim ya da lazer
ışınları olanlar olsa da hepsinin temeli yağ
hücrelerini parçalayarak dışarı almak. İşlem
öncesinde verilen özel sıvılar yağ hücrelerinin
şişmelerini,
patlatılarak
sıvılaştırılmasını
sağlarken; sonrasında vakum ile bu parçalanmış
yağ
hücreleri
sıvı
halde
vücuttan
uzaklaştırılmaktadır.
Doç. Dr. Erdem Güven bahar aylarında insanların
yoğun ilgi gösterdiği bölgesel yağlanma ve
tedavinin detaylarını aktardı. “2014 yılı estetik
trendinin günümüzün en önemli dertlerinden biri
olan kilo fazlalığının çözümü ile ilgili olacağını
düşünüyorum. Bu durumun çözümünün ise yeni
geliştirilen ve son teknolojilerden biri olan Vaser
Liposuction olacağı kanaatindeyim” diyor.
Liposuction Kilo Verme Yöntemi Değildir!
Liposuction uygulamaları için en uygun kişiler,
özellikle uygun kiloda olup vücudunun belli
bölgelerinde yağ birikimi olan ve bu birikimlere
bağlı vücut oranlarında bozukluk olan kişilerdir.
Unutulmamalıdır ki tüm liposuction yöntemleri
kilo vermek amacıyla uygulanamamaktadır. Kilo
verme, diyet ve sporla kazanılması gereken bir
durumdur. Kilo verildikten sonra liposuction,
vücut oranlarını sağlama, deriyi sıkılaştırma ve
olması gereken dış görünümü kazandırmak için
uygulanabilir.
Liposuction’un kadınlarda sıklıkla uygulama
alanları:
• Basen inceltilmesi,
• Bel ve karın bölgesindeki fazla yağların
uzaklaştırılması,
• Kol arkasında sallanan yağlı bölgenin
inceltilmesi,
• Diz iç kısmında şekil bozukluğu oluşturan
yağlar,
• Gıdı bölgesi ve sırtta bulunan anormal
yağların alınması.
20
Erkeklerde Meme Büyümesinde Liposuction
Erkeklerde ise özellikle jinekomasti denilen
çoğunlukla yağdan dolayı memelerde olan
büyümelerde liposuction çok etkili ve başarılı bir
yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca karın ve
bel bölgelerindeki lokalize yağ birikimlerinde,
sırt ve kollardaki asimetrik yağ alanlarının
azaltılmasında ve gıdı bölgesine güvenle
uygulanabiliyor.
Uygulama özellikle ergenlik döneminden
başlayarak üst yaş sınırı olmaksızın sağlıklı her
bireye yapılabilir. Operasyon sonrası genellikle
günübirlik bir hastanede kalış yeterli olur. Aynı
gün veya ertesi sabah hastaneden çıkış
yapılarak 3-4 gün sonra aktif hayata
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
başlanabilir. 3-4 haftalık bir korse uygulaması
sonrası yaklaşık 1-2 ay içinde ödemler de
önemli ölçüde azalır.
Aşırı kilolu hastaların öncelikle medikal destek
ile zayıflamaları sonrasında bize başvurmaları
gerekmektedir. Liposuction aşırı kilosu olanlar
için uygun bir seçim olamaz. Liposuction için
bahar ayları çok ideal olarak kabul edilebilir.
Ancak mevsim sınırlaması olmadan her mevsim
uygulama yapılabilir.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Op.Dr. Yakup SARIGÜNEY
Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Erkek İnfertilitesi (Kısırlık)
İnfertilite vakalarının yaklaşık üçte biri erkek faktörüne bağlıdır.
İnfertilite vakalarının yaklaşık üçte biri erkek
faktörüne bağlıdır. Son yıllarda gelişen yeni
teknikler ile ağır erkek infertilitesi tedavi
edilebilmektedir. Menisinde hiç sperm hücresi
bulunmayan vakalarda sperm hücreleri üreme
kanallarından veya testis dokusundan elde
edilerek mikroenjeksiyon işlemi ile sağlıklı bir
bebek sahibi olabilirler.
Erkek infertilitesi nedenlerinin araştırılması
öncelikle ayrıntılı sistemik bir değerlendirme ile
başlamalıdır.Laboratuvar testleri olarak ilk
planda semen analizi ve hormonal testler
uygulanır.
Gerektiği durumlarda da daha detaylı
incelemeler olarak “sperm fonksiyon testleri, ek
hormanal testler, radyolojik görüntüleme
yöntemleri, genetik incelemeler ve testis
biopsisi yapılabilir. Sık görülen erkek
infertilitesinin nedenlerinden bazıları:
• Sperme ait bozukluklar
• Erkek üreme sisteminde erkek tohum
hücrelerinin geçişini etkileyen bir tıkanıklık
• Varikosel, hidrosel, inmemiş testis
• Diğer nedenler ise enfeksiyonlar, travma,
hastalıklar, psikolojik ve cinsel problemler
İnfertilite tedavisi nedene göre yapılır. En sık
görülen ve cerrahi ile olumlu sonuç alınabilen bir
neden de yumurtalık damarlarında varisleşme
yani varikoseldir.İnfertil erkeklerin %35’inde
bulunmaktadır. Sıklıkla sperm hareketliliğinde
düşüklüğe neden olur. Varikosel cerrahi olarak
düzeltilebilir ancak direkt olarak infertiliteye yol
açmayabileceği gibi infertilitenin tek nedeni de
olmayabilir.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Op.Dr. Ali SAĞLAM
Üroloji Uzmanı
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
21
Estetik Operasyonlara
Psikiyatrik Yaklaşim
Görünümü değiştirmek ve daha çekici kılmak için ilk cerrahi girişimler antik çağlara dek uzanır. Bu alandaki uygulamaları amaç, yöntem
ve ruhsal etkileri açısından iki alt grupta incelemekte yarar vardır.
Kozmetik cerrahi girişimlerinden başarılı bir
sonuç alabilmek için ameliyat öncesi aşamada
psikiyatrik değerlendirmeye başvurmalı ve kişi
ruhsal yönden hazırlanmalıdır. Böyle bir girişime
karar verirken ruhsal yönden uygun olmayanlar
baştan belirlenmelidir.
Bu hastalarının tedavisinde konsültasyon
liyezon psikiyatrisi alanında uzmanlaşmış
psikiyatristler ile işbirliği tedavide başarı oranını
arttıracaktır.
• Şizofrenik bozukluk
• Paranoid bozukluk
• Obsessif kompulsif bozukluk
• Major depresif bozukluk
• Vücut dismorfik bozukluğu
• Hipokondi
Görünümü değiştirmek ve daha çekici kılmak
için ilk cerrahi girişimler antik çağlara dek
uzanır. Bu alandaki uygulamaları amaç, yöntem
ve ruhsal etkileri açısından iki alt grupta
incelemekte yarar vardır. Doğuştan ya da
sonradan oluşan fiziksel hasarlar, travmaya
bağlı yaralanmalar, yanıklar, tümörler ve benzer
birçok kalıtsal, tıbbi hastalıklar ya da tedavi
yöntemleri sonucu ortaya çıkan vücut görünüm
değişikliklerinin
düzeltilmesine
yönelik
rekonstrüktif girişimler kişinin ruh sağlığını
olumlu etkiler.
Kişinin kendine güvenini, vücut imajı algısını,
insanlar arası ve sosyal etkileşimlerinin olumlu
etkilediği kaydedilmiştir. Burada bir bozukluğun,
hasarın, eksikliğin giderilmesi, telafisi ve yapısal
görünüm ve işlevselliğin mümkün olduğunca
normal hale getirilmesi söz konusudur. Yapılan
çalışmalar deformitesi olan insanlarda genellikle
kaygı halinin daha fazla olduğunu, bu insanların
daha fazla içe dönük olduklarını ve benlik değeri
ve özgüvenin yetersiz olduğunu ortaya
koymuştur.
Psikiyatrik
komplikasyonlar
açısından dikkat edilmesi gereken kozmetik
cerrahi girişimler vardır. Bu durumlarda kişide
tedavi gerektirecek anlamlı yapısal ya da
işlevsel bozukluk yoktur. Çoğunlukla fiziksel
açıdan normal görünüm vardır. Kişinin amacı
22
görünümünü değiştirmek, daha çekici kılmaktır.
Bu anlamda kozmetik cerrahiye başvuran kişi
kendi görünümünden memnun değildir. Kendi
var olan görünüm ya da beden algısı ile tercih
ettiği görünüm ve imajı farklıdır. Bu türden
cerrahi girişime başvuran kişilerin bir kısmında
cerrahi girişime rağmen uyum sağlanamaz,
memnuniyetsizlik devam eder, bir kısmı da böyle
bir girişime aslında ruhsal yönden hazır ya da
uygun değildir.
Kişinin bedenini algılaması, güzel çirkin diye
yorumlanması psikolojik bir yaşantıdır. Vücut
imajı algısı kişinin vücudunu algılama şekli, içsel
uyaranlar, düşünsel süreçler, aile, ebeveyn,
yakınlar ve dış dünyadan gelen uyaranlarla
gelişir. Görünüm ve estetiğe ilişkin değişken
toplumsal unsurlar bu algıda rol oynar. Öte
yandan vücut bölümleri ve organlarının kişi için
sembolik anlamları vardır. Algılama şekli bilinç
dışı yaşanan süreçlerle ilgilidir. Kişi temel olarak
görünüm ve imajından, yaşam işlevselliğinden
memnun değilse sadece cerrahi girişim olumlu
sonuç sağlamaz. Kişinin kendi beden imajından
memnuniyetsizliği, depresyona bağlı bir olumsuz
algı ise ya da eşiyle yaşadığı çatışma gibi
nedenlerle görünümünü beğenmiyorsa, cerrahi
girişim depresyonu düzeltmez, çatışmasını
çözmez, beden algısını düzeltmez, sorununu çözmez.
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
Psikiyatrik durumlarda cerrahi girişim uygun
olmayıp tedavi önceliği psikiyatrinindir. Hatta
ruhsal bozukluk olup olmadığına karar
verilmeyen durumlarda da psikiyatrik tedavi bir
süre devam ettikten sonra hastanın yeniden
değerlendirilmesi
önerilmektedir.
Vücut
dismorfik
bozukluğunun
(dismorfobi)
tanımlanan başlıca özelliği görünümdeki bir
kusur ile uğraşıp durmadır. Bu kusur tamamen
hayalidir. Ya da küçük bir fiziksel anomali varsa
bile kişinin bununla ilgili kaygısı belirgin olarak
aşırıdır.
Bu hastalarda vücudun her bölümü ile ilgili
endişe olabilirken yoğunluk baş ve yüz
bölgesindedir. Yüzdeki sivilceler, yaşlılığa bağlı
kırışıklıklar, yara izleri, ten rengi değişiklikleri,
asimetri en sık rastlanan semptomlardır. Burun,
gözler, göz kapakları, kaşlar, kulak, ağız,
dudaklar, dişler, çene gibi tüm yüz organları ile
uğraşılabilinir. Kişi bu kusurlarından dolayı
belirgin bir sıkıntı yaşar. Adeta görünümünü
yaşamındaki başarısızlığın ya da çaresizliğin
sebebi olarak yorumlar. Kusurlarını düşünmek
saatlerini alır. Hatta tüm yaşamlarına egemen
olur. Sonuçta işlevselik bir çok alanda belirgin
olarak bozulur. Kusurlarından dolayı olan
utangaçlık ve çekingenlik işten ya da topluma
katılmaları gereken durumlardan kaçınmalarına
yol açabilir.
Vücut dismorfik bozukluğunda vücut imajında
belirgin bozukluk olmasına rağmen hastalar
psiksiyatriye değil, sıklıkla plastik cerrahi,
cildiye, kulak burun boğaz, dahiliye uzmanlarına
başvururlar. Hayali kusurlarını düzelttirmek için
tıbbi hatta cerrahi tedavilerle uğraşır dururlar.
Bu tedaviler ise hastalığın daha da
kötüleşmesine neden olabilir. Çünkü tedaviyi
üstlenen hekim böylece hastanın patolojik
düşüncesine destek olmaktadır. Bunların bir
sonucu olarak daha fazla başarısız girişimlerde
bulunulabilir ve bu kişiler kendilerinin de hala
beğenmediği ve yediremediği “yapay’’
burunlara, kulaklara sahip olurlar.
Çekingen kişilik bozukluğu veya sosyal fobisi
olan
bireyler
görünümlerindeki
gerçek
kusurlardan utandıkları için üzüntü duyabilirler.
Ama bunlarda vücut kusurları ile hayali abartılı
uğraşmaktan ziyada başkalarının önünde küçük
düşme korkusu vardır.
Psikiyatri açısından plastik cerrahiye başvuran
ve değerlendirilmesi gereken önemli bir diğer
grup da ergenlik dönemindeki gençlerdir.
Depersonalizasyon yani kişinin kendi vücuduna
ait algı bozukluğunun olmasıdır.Örneğin burnun
daha büyük gibi hissedilmesi, elini kendi organı
gibi algılamama, vücuduna sanki dışarıdan biri
gibi bakma hali bu dönemde normal bir belirti
olabileceği gibi aynı zamanda ileride ortaya
çıkabilecek bir psikotik tablonun ilk semptomu
da olabilir. Ergenlik döneminde özellikle burun,
kulaklar ve çeneye talep edilen estetik
müdahalelerin depersonalizasyon açısından
değerlendirilmesi gerekir.
Plastik ve rekonstrüktif cerrahi ile psikiyatri
arasındaki lizeyon işbirliği preoperatif dönemde
başlamalıdır. Böylece psikiyatrik yönden operasyona uygun olmayan vakalar
belirlenecektir. Postoperatif dönemde
psikiyatrik komplikasyonların olmaması veya en aza
indirilmesi için hastaların ameliyat öncesi
dönemde beklentilerinin ne olduğu, kendi
vücudunu nasıl algıladığı, kendi özgür kararı
olup olmadığı, cerrahi girişimin risk ve
komplikasyonlarını bilip bilmediği, davranış ve
talebinin altındaki düşüncenin ne olduğu, daha
önce herhangi bir psikiyatrik rahatsızlığı olup
olmadığı, mükemmeliyetçi bir yapısının olup
olmadığı, minimal deformiteye sahip olmasına
rağmen aşırı kaygısının olup olmadığı
konularında değerlendirilmesi ve gerekiyorsa
psikiyatrist ile işbirliğine girilmesi uygun olur.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Uzm.Dr. Mehmet ŞERBETÇİ
Psikiyatri Uzmanı
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
23
Koah ve Sigara
Koah; Kronik (müzmin, sinsi ilerleyen), Obstrüktif (tıkayıcı) Akciğer Hastalığı'nın baş harfleri ile oluşmuş kısaltma bir isimdir.
Koah, Kronik (müzmin, sinsi ilerleyen) Obstrüktif
(tıkayıcı) Akciğer Hastalığı'nın baş harfleri ile
oluşmuş kısaltma bir isimdir. Yavaş ilerleyerek
akciğerin tıkanmasına yol açar ve geri dönüşü
olmayan bir harabiyete yol açar.
KOAH 'ın en sık sebebi sigaradır. Ortalama 20 yıl
bir paket sigara içenlerde genellikle 40
yaşından sonra başlar. Daha çok sigara
içenlerde daha hızlı da gelişebilir. Sigara
içiresinde yer alan kimyasallar akciğer ve bronş
içerisinde harabiyete yol açar. Bu süreç uzun
sürede gerçekleşir ve geri dönüşü olmayan bu
hasarlı akciğerde KOAH gelişir. Light, ince (slim),
nikotini düşük sigara içmek riski azaltmaz.
Belirli bir süre sigara içtikten sonra sigara
sayısını düşürmekte hastalığın oluşmasını
engellemez, sadece gidişatı yavaşlatabilir.
Geri dönülmez bir yol olan KOAH, dünyada en
sık 4. ölüm sebebidir ve GARD (solunum
hastalıklarına karşı küresel karşı koyma
insiyatifi) verilerine göre gelecek yıldan itibaren
3. sıraya yükselecektir. En sık özürlülük
sebeblerinden biridir. Hastalar uzun yıllar
yataktan çıkamaz vaziyet solunum sıkıntısı
çekerek yaşayabilirler. Koah için solunumu
kolaylaştıran ilaçlar mevcuttur ancak tek etkili
ilaç sigarayı bırakarak geri dönülmez yola gidişi
durdurmaktır.
KOAH Belirtileri Nelerdir ?
• Öksürük
• Nefes darlığı
• Hırıltı
• Balgam
• Göğüste baskı hissi şikayetlerinden herhangi
birine yol açabilir.
Balgam çıkarma önceleri sadece sabah görülür.
Balgam çok az miktarda çıkar. Hastalar
genellikle bu şikayetleri önemsemezler ve
sigara içmenin doğal bir sonucu olarak kabul
ederler. Gerçekte şiddetli olmayan öksürük ile
birlikte az miktarda balgam çıkarmak çok önemli
bir hastalığın yani KOAH’ın erken habercisi
olabilir. Eğer sigara içmeye devam edilirse ve
hastalık ilerlerse öksürükler şiddetlenir ve
balgam miktarı gittikçe artar. Hastalar günün
her saatinde balgam çıkarmaya başlarlar. Bazen
boğulacak kadar şiddette öksürükler olmaya
başlar.
Nefes darlığı hastalığın erken dönemlerinde
koşma, hızlı yürüme veya merdiven çıkma gibi
eforlarda ortaya çıkarken, hastalığın ilerlemesi
ile istirahatte dahi nefes darlığı oluşur. Genellikle
öksürük, balgam ve nefes darlığı şikayetleri 50
yaşına doğru ciddi şekilde artış gösterir.
24
Bütün bu yakınmalar kış aylarında ve özellikle
hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde ve
gribal enfeksiyonlar sonrasında çok artar.
• Şiddetli halsizlik vardır.
• Merdiven çıkmada çok zorlanılır.
• Gece nefes darlığı nedeniyle uyku düzeni bozulur.
Orta KOAH
• Ağır iş yapıldığı zaman veya hızlı yürüme ve
merdiven çıkma esnasında genellikle nefes
darlığı hissedilir.
• Bazen günlük işler yapılırken dahi nefes darlığı
hissedilir.
• Gece uykusu rahattır, nefes darlığı nedeniyle
uykusuzluk çekilmez.
Çok ağır KOAH
• Otururken dahi nefes darlığı hissedilir.
• Oda içinde yürümek zorlaşır.
• İşe gidilemez.
Hastalığın ileri dönemlerinde kanda ve organlarda
oksijen miktarı önemli oranda azalacağı için çok
daha fazla rahatsızlıklar belirir. Bunlar:
• Bol terleme
• Dilde, dudaklarda, parmak uçlarında morarma
• Şiddetli baş ağrısı
• Çarpıntı
• Gündüzleri uyuklama, geceleri uykusuzluk
• Zihinsel faaliyetlerde azalma (unutkanlık,
dikkatsizlik)
• Aşırı sinirlilik
• Şiddetli halsizlik, yorgunluk
• Zayıflama
• Cinsel güçte azalma
• Mide rahatsızlıkları, karında şişkinlik ve
hazımsızlık
• Kabızlık
• Ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma,
yanma hissi
• Ellerde titreme
Ağır KOAH
• Günlük işler yapılırken genellikle nefes darlığı
hissedilir.
Hastalığın ilerlemesi ile kalp yetmezliği
meydana gelebilir ve ayaklarda su toplama
başlar. Kalp yetmezliği gelişen hastalarda
Bu şikayetlerden bir veya birkaç tanesi ortaya
çıktığı zaman hemen bir sağlık kuruluşuna
başvurmak gerekir. Çünkü erken teşhis ve
sigaranın bırakılması ile ancak bu ilerleyici ve
akciğerleri sakat bırakan hastalıktan kurtulmak
mümkün olabilir.
KOAH nefes darlığının şiddetine göre dört gruba
ayrılır.
Hafif KOAH
• Ağır iş yapıldığı zaman veya hızlı yürüme ve
merdiven çıkma esnasında bazen nefes darlığı
hissedilir.
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
hastalığın ileri dönemlerinde nefes darlığı çok
şiddetlenir ve hastalar evden dışarı çıkamaz
hale gelirler. Bu dönemdeki hastalar artık günün
en az yarısında oksijen makinasına bağlı kalırlar.
Hastalığın çok ilerleyerek yukarıda belirtilen ağır
rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önlemek için
yapılması gereken;
SİGARANIN BIRAKILMASIDIR!
KOAH teşhisi konmuş hastalara çok önemli bir
sorumluluk yüklenmektedir. Bu hastalığın zararlı
etkilerini bizzat yaşadıkları için çevrelerinde
bulunan sigara bağımlısı yakınlarını ve
arkadaşlarını uyarmak ve hatta baskı yapmak
zorundadırlar.
Koah Nasıl Teşhis Edilir ?
KOAH ilerleyici ve geriye dönüşü olmayan bir
hastalık olduğu için ne kadar erken teşhis edilir
ve ne kadar erken tedaviye başlanırsa hastalık o
kadar az rahatsızlığa neden olacaktır. Ne yazık
ki KOAH’lı hastalar ilk teşhis edildikleri anda
genellikle akciğer kapasitelerinin önemli bir
kısmını kaybetmiş oluyorlar. Bunun nedeni
öksürük, balgam ve nefes darlığı şikayetlerini
ihmal etmeleridir. Hastalığın hafif dönemde iken
teşhis edilmesi ile tedavi kolaylaşacak, hastalar
tedaviden daha çok yararlanacak ve hastalığın
ilerlemesi durdurulmuş olacaktır.
KOAH, teşhisi çok kolay olan hastalıklardan
birisidir. Bu hastalığı akla getiren iki önemli
özellik vardır. Bunlar:
• Sigara içimi
• Uzun zamandır öksürük,balgam ve nefes
darlığı şikayetleri olmasıdır.
KOAH hastalığının kesin
testi yapılır. Bu çok kolay
Derin bir nefesle alınan
cihazının plastik borusu
şekilde üflenir.
teşhisinde solunum
uygulanan bir testtir.
hava solunum test
içinde çok hızlı bir
KOAH erken teşhisi için sigara içen ve 40 yaşını
aşmış herkes yılda bir kez solunum testi
yaptırmalıdır. Uzun süredir öksürük, balgam ve
en önemlisi nefes darlığı şikayetleri olan sigara
içicilerde KOAH riski çok yüksektir. Bu kişilerin
en kısa sürede solunum testi yaptırmaları
gerekir.
Solunum testi ile hem KOAH teşhisi konur hem
de hastalığın şiddeti belirlenir. KOAH tedavisi
hastalığın şiddetine göre planlanacaktır.
Koah Nasıl Tedavi Edilir ?
KOAH tedavisinde başarılı olabilmek için
uyulması gereken kurallar şunlardır:
• Sigaranın bırakılması
• Tozlu ve dumanlı ortamlarda çalışmamak,
bulunmamak
• Düzenli ilaç tedavisidir.
KOAH tedavisinin temelini “sigaranın terk
edilmesi” oluşturur. Sigara bırakıldığı zaman
bronşlardaki
ve
hava
keseciklerindeki
bozulmaların şiddeti yavaşlar. İlaçlar hastalığın
ilerlemesini önlemez bu nedenle sadece nefes
darlığını azaltmak için kullanılırlar.
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Uzm.Dr. Ufuk MEMİŞ
Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
25
Bebeğiniz Dünyaya Gelirken
Doğum belirsizlikle dolu olmasına karşın heyecanla beklenen sevinç dolu doğal bir olaydır. Sizin ve tüm aile bireylerinizin bu mutlu olayı
en mutlu şekilde geçirmeniz için önceden plan yapmanız, dokturunuzla birlikte gereken hazırlıkları tamamlamanız yerinde olur.
Bu şekilde, beklenmedik sürprizlerle karşılaşma olasılığını da en aza indirebilirsiniz
Alt Değiştirme
Bebeğinizin altını sık sık değiştirin. Beslenme
öncesi altı kirli ise altını değiştirin. Beslenme ile
bağırsak hareketleri artacaktır. Bu nedenle
beslenme sonrası da bebeğinizin altını
değiştirmeniz gerekebilir. Bebeğin altını ıslak
pamukla silebilir çok kirliyse yıkayabilirsiniz.
Eğer ıslak mendil kullanacaksanız mendili ılık
suda yıkayıp alkolün tamamen gittiğinden emin
olun. Bebeğin cildi çok hassastır. Islak veya kirli
bez uzun süre (3-4 saat) kalırsa pişik oluşabilir.
Bu durumda bebek cildine uygun bir pişik kremi
uygulayabilirsiniz. Unutmayın, kız bebeklerinin
altları önden arkaya doğru temizlenmelidir.
Cilt Bakımı
Bebek cildi çok hassastır. Krem ve yağlar
sürülerek cildin terlemesi önlenir. Ufak sivilceler
ve isilik tarzında döküntüler ortaya çıkabilir.
Bebeğin cildi kurur veya çatlaklar gelişirse,
günde iki kere bebek losyonu veya nemlendirici
sürebilirsiniz.
Doğum belirsizlikle dolu olmasına karşın
heyecanla beklenen sevinç dolu doğal bir
olaydır.Sizin ve tüm aile bireylerinizin bu mutlu
olayı en mutlu şekilde geçirmeniz için önceden
plan yapmanız, dokturunuzla birlikte gereken
hazırlıkları tamamlamanız yerinde olur. Bu
şekilde, beklenmedik sürprizlerle karşılaşma
olasılığını da en aza indirebilirsiniz
Yenidoğan Bebeğin Ağırlığı
26
gerçekleşmez. Bebek bir seferde tek göğsü
emerse bir sonraki sefer diğer taraftan
emzirmek gerekir. İlk 10 dakikadan sonra gelen
süt daha yağlıdır, bebekte doygunluk hissi
uyandırır. Bir göğsü emmesi bu nedenle yeterli
olabilir. Günde yaklaşık 10-12 kere emmesi, ilk
4-6 ay gece beslenmesi normaldir. Emzirilen
bebeğe su vermek gerekmez. Meyve püresi ve
pirinçli mama benzeri ek besinler 6. aydan sonra
verilmelidir.
Her bebekte farklılık göstermekle birlikte doğum
ağırlığı 2,5 - 4 kg arasındadır. Doğum kilosu 2,5
kg altında olan bebekler düşük doğum ağırlıklı
iken 4 kg üstündeki bebekler yüksek doğum
ağırlıklı (iri bebek) olarak tanımlanır. Genellikle
erkek bebeklerin doğum ağırlığı kız bebeklere
göre daha fazladır.
Bebeğinizin İlk Kontrolü
Yenidoğan Bebeğin Beslenmesi
Dışkı Ve İdrar Sıklığı
Bebeğinizi kucağınıza aldığınız o an geldi. Anne
bebeğini kucağına aldığı anda duygusal bağ
güçlenir. Anne bebeğini doğumu takiben ilk
yarım saat içinde emzirmelidir. Unutulmamalıdır
ki bebek emmeye devam ettikçe anne sütü
artacaktır. İlk haftalarda emzirme düzensizdir ve
bebek her istediğinde emzirilmelidir. 2-3 günden
sonra süt gelmeye başlar. Vücudunuzda fazla
miktarda süt üretimi olur. Bebek tek memeyi
emerek uyuyabilir. Her iki göğsü de eşit sürede
emzirmek idealdir. Ancak bu her zaman
Bebeğinizin ilk ayında dışkı sayısı fazladır
(günde 6-8 kez). Anne sütüyle beslenen
bebeklerin dışkıları cıvıktır. Dışkı ilk günler
yeşilimsi olur daha sonra altın sarısı rengini alır.
Mama ile beslenen bebeklerin dışkıları daha
kıvamlı ve sıklığı daha azdır. Bu bebeklerde
kabızlık da olabilir. Bebeğin günde en az 6-8 kez
idrar yapması gerekir. Bu, beslenmenin yeterli
olduğunu gösterir. Bebeğin bir iki ay sonra 2-3
günde bir dışkı yapması normaldir.
Taburcu olduktan bir hafta içinde yapılmalıdır.
Bundan sonraki kontrol ve aşılar için
doktorunuz sizi bilgilendirecektir. Bebeğiniz,
doktorunu ziyaret ettiğinde tam bir tıbbi
muayeneden geçer.
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
Diş Çıkarma
Bebekler genellikle 6. ay civarında ilk dişlerini
çıkarırılar. İlk çıkan diş önde ve alttadır bir çok
bebekte diş çıkarma geç başlar. Bu çocuğun geç
kaldığı anlamına gelmez.Bazı bebeklerde ilk diş
4. ayda da çıkabilir. Diş çıkarma çocuğu halsiz
düşürüp ateşinin çıkmasına yol açar. 6. ayında
damağını kaşıyan, halsiz, ateşi bulunan bir
bebek diş çıkarıyor demektir. Ama bebeğin diş
çıkarması tıbbi muayeneden ihmal edileceği
anlamına gelmemelidir. Diş çıkarma sırasında
ateş 38 derecenin üstüne çıkmaz, havale
geçirilmez, kusma ve ishal olmaz. Bunları göz
önünde tutmak gereklidir. Bunlar başka
hastalıkların belirtileridir ve bir doktora
görünmek gereklidir.
Yenidoğan Bebekler
• Yenidoğan bebek sadece yakın mesafeyi görür.
• Parlak renkler daha fazla ilgisini çeker.
• Hareketli nesneleri kısa süreliğine gözleri ile
takip ederler.
• Yenidoğan bebekler 3 haftalık iken anne ve
babalarının seslerini ayırt ederler.
• Bebekler 1 haftalık iken annelerinin kokularını
tanırlar.
Doğru Bilinen Yanlışlar
• Yenidoğan bebeklere şekerli su verilmesi
tamamen yanlış olup bebeğinizin böbreklerine
zarar verecektir.
• Bebeğin şiş olan memelerini sıkmak ovalamak
iltihaplanmaya yol açacağından yanlış bir
uygulama olur.
• Bebeği üşütmemek için kat kat giydirip
terletirseniz onu hasta edebilirsiniz. Eğer
bebeğin burnu ve ensesi soğuksa bebek
gerçekten üşümüştür.
Yeni Annelere Çocuk Bakımı İle İlgili İpuçları
• Annenin eli sürekli temiz olmalıdır.
• Kulak temizliğinde kulak çöpü kullanılmamalıdır.
Sadece kulak kemerini pamuk yardımı ile silmek
yeterli olacaktır.
• Gözlerinde bulunan çapaklar, kaynatılmış su
yardımı ile temizlenebilir.
• Doğduğu günden itibaren bebeğin tırnakları
düz, batık oluşmayacak şekilde kesilebilir ve
kenarları hafif törpülenebilir.
• Ağız özel bir temizlik gerektirmez. Çünkü
tükürük bezlerinin temizleyici bir etkisi vardır.
Fakat pamukçuk gibi bir madde görüldüğünde
karbonatlı su ile yıkanabilir.
• Alt temizliği kızlarda suya batırılan pamuklarla
veya sadece su içeren ıslak mendillerle önden
arkaya doğru yapılmalıdır. Kullanılan mendil
veya pamuklar alkol içermemelidir. Erkek
çocuklarda ise sünnet derisi geriye
çekilmemelidir. Bu uygulama ile deri çatlayıp,
iltihap kapabilir.
• Bebeğin kıyafetlerinin pamuklu ürünlerden
seçilmesi önerilip kullanmadan önce sıcak suyla
yıkanıp ütülenmesi sağlanmalıdır.
• Genellikle göbek kordonu doğumdan sonra 10
gün içinde düşer. Göbek bağı düşmeden önce su
ile temas ettirilmemelidir. Bu bölgenin kuru
tutulmasına özen gösterilmeli ve doktorun
önereceği alkollü bir antiseptikle sabah akşam
pansuman yapılması gereklidir.
• Bebek doğduğu günden itibaren dışarı
çıkartılabilir. Ancak kalabalık ortamlarda
bulunmamasında fayda vardır. Sürekli dışarıda
olmak bebeğin bakımının ihmal edilmesine
neden olabilir.
• Yenidoğanda ateş, morarma ve nefes
kesilmesi acil bir durumdur. Ateş yüksek ise
vakit kaybetmeden hastaneye başvurmak
gerekir.
• Yandan bağlanan zıbınlar kolay giyilebilirler ve
neredeyse tüm giysilerin içinde rahatça
kullanılabilirler. Kasığın altından bağlanan
tulumlar da pratiktir.
• Özellikle omuzlarında çıtçıtlar olan tulumları ya
da üst giysilerini tercih etmenizde yarar var. Bu
üst giysileri boyun kısmından genişleterek
bebeklere daha rahat giydirebilirsiniz.
• Pamuk gibi doğal malzemelerden yapılmış
giysiler bebeğinizin cildinin en rahat nefes
alabildiği malzemelerdir. Özellikle bebeğinizin
cildini örten iç giyim seçiminde önemlidir.
Kullanılan malzemelere bakın, dikiş yerlerini
kontrol edin. Şişkin ya da kabarık olan dikiş
yerleri kaşıntı yapabilir. Ayrıca etiketleri de
çıkarın ki bebeğinizin cildine zarar vermesin.
• Minik düğmeli ya da bağlanması zor giysiler
almayın. Geçme düğmeli ya da çıtçıtlı giysilerin
kullanımı daha rahat ve kullanışlıdır.
• Bebeğiniz kısa sürede gelişeceğinden, en
küçük boy giysilerden az alın. İlk giyisleri bol
olabilir. Bebeğiniz bu durumu önemsemeyeceği
için biraz büyük alabilirsiniz. Kollarını
kıvırdığınızda bu durum sorun olmaktan çıkar.
• Yatak çarşafının, battaniyesinin temizliğine
dikkat edilmesi gerekir. Bunların mutlaka
yedeklerinin alınmış olması gerekir.
Şu
Durumlarda
Başvurmalısınız!
Derhal
• Ateş (popodan 38°C'nin üzerindeyse),
• Tüm vücuda yayılmış sarılık varsa,
• Bezlerinin dışına kadar taşan sıvı tarzında
dışkılama (günde 3-4 defa) oluyorsa,
• Üst üste fışkırtır tarzda kusuyorsa acil olarak
dokturunuza başvurmanız gerekli demektir.
Doktorunuza
• Bebek 6-7 saat uyanmazsa,
• Kasık bölgesinde ağrılı şişlik olursa,
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi
Uzm. Dr. Gül BALYEMEZ
Çocuk Hastalıkları Uzmanı
Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir. 2014 / 02
27
5 Nolu Aile Sağliği Merkezi
5 NOLU ASM, 13 aralık 2010 tarihinde kurulmuştur. 3 hekim, 5 hemşire, 1 temizlik görevlisi olmak üzere 9 kişilik bir kadroyla hizmet
vermektedir.
Dr. Hikmet İLGÜN
Dr. İrfan Osman GÖKÇEK
5 Nolu Aile Sağlığı Merkezi
Yapılan Tetkik Ve Testler
İletişim
5 NOLU ASM, 13 aralık 2010 tarihinde
kurulmuştur. 3 hekim, 5 hemşire, 1 temizlik
görevlisi olmak üzere 9 kişilik bir kadroyla
hizmet vermektedir.
• Biyokimya
• Hemotoloji
• Hormon
• Talasemi
• Porter
• Seroloji
• İdrar ve kan grubu testleri yapılmaktadır.
Akdere Mah. 64 Nolu Sokak
Şehit Er Zeynel Direkçi Sosyal Tesisi
Şahinbey / Gaziantep
200 metrekare alana kurulmuş olup, 13.000
kişilik bir nüfusa hitap eden, A sınıfı bir aile
sağlığı merkezidir.
Yakındaki Eczaneler
2013 yılı içerisinde ortalama 34.000 muayene
yapılmış olup, çalışanların uyumu ve ilgisinden
dolayı hasta memnuniyeti yüksek düzeydedir.
• Doğu Eczanesi
• Ribat Eczanesi
Ayrıca aile sağlığı merkezinin yanında 112
istasyonu mevcuttur.
28
Dr. Fatih KALKAN
2014 / 02 Özel Düztepe Yaşam Hastanesi üç aylık medikal dergisidir.
T : +90 342 123 45 67
F : +90 342 123 45 67
E : [email protected]
No:12
Düztepe Yaşam Hastanesi Tanı Tedavi Üniteleri
• Acil Servis
• Anestezi ve Reanimasyon
• Beslenme ve Diyet
• Beyin ve Sinir Cerahi
• Çocuk Cerrahisi
• Çocuk Hastalıkları
• Dermatoloji
• Diyabet Eğitim Merkezi
• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi
• Genel Cerrahi
• Göğüs Hastalıkları
• Göz Hastalıkları
• İç Hastalıkları
• Kadın Hastalıkları ve Doğum
• Kardiyoloji
• Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi
• Nöroloji
• Ortopedi ve Travmatoloji
• Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
• Radyoloji
• Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Psikiyatri) Bölümü
• Üroloji
Hizmet Birimleri
• Ameliyathaneler
• Check-Up Hizmeti
• Cilt Bakım ve Lazer Ünitesi
• Endoskopi
• Genel Yoğun Bakım
• Kardiyoloji Yoğun Bakım
• Laboratuar Hizmetleri
• Odyoloji
• Yeni Doğan Yoğun Bakım
• Uyku Laboratuarı
Düztepe Yaşam Hastanesi Doktorları
ACİL
• Dr. Bahri BOZGEYİK
• Dr. Halil İLHAN
• Dr. M.Mete YAŞAR
• Dr. Osman KARAKURT
• Dr. Samet YARAMIŞLI
• Dr. Sultan ÖZÇELİK
• Dr. Zihni AYDIN
ANESTEZİ
• Uzm.Dr. Gıyasettin FİDAN
• Uzm.Dr. İbrahim BÜYÜKKÖMÜRCÜ
BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ
• Opr.Dr. İbrahim YERAL
• Opr.Dr. Levent ÇELİK
CİLDİYE (DERMATOLOJİ)
• Uzm.Dr. Esra Arısoy
ÇOCUK CERRAHİSİ
• Opr.Dr. M. İdris ERTAŞKIN
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
• Uzm.Dr. Gül BALYEMEZ
• Uzm.Dr. Levent TURAN
• Uzm.Dr. Mehmet Ali KARAGÖZOĞLU
• Uzm Dr. Nurdan TUNÇÖZGÜR
DİYABET EĞİTİM MERKEZİ
• Dr. Ayhan SÖNMEZ
DİYETİSYEN
• Dyt. Raife BAYEL
FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON
• Uzm.Dr. F.Güldem ÇIVGINER
• Uzm.Dr. Mehmet BEZGİNCAN
GASTROENTROLOJİ
• Uzm.Dr. F. Yüksel IŞIKSAL
GENEL CERRAHİ
• Opr.Dr. Anıl ÖZMUTLU
• Opr.Dr. İlhan ASLAN
KULAK BURUN BOĞAZ BAŞ VE BOYUN CERRAHİSİ
• Opr.Dr. Seyit Mehmet CEYLAN
• Opr.Dr. Pelin ARICI
NÖROLOJİ
• Uzm.Dr. İhsan TOPALKARA
OPTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ
• Opr.Dr. Ali Şan SARSU
• Opr.Dr. Kenan TİŞKAYA
GÜZELLİK VE LAZER ÜNİTESİ
• Güzellik Uzmanı Elmas KORKMAZ KADER
• Güzellik Uzmanı İmren YILMAZ
PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİ
• Opr.Dr. Yakup SARIGÜNEY
GÖĞÜS HASTALIKLARI
• Uzm.Dr. Ufuk MEMİŞ
PSİKİYATRİ
• Uzm.Dr. Mehmet ŞERBETÇİ
GÖZ HASTALIKLARI
• Opr.Dr. Ataöv GÖKÖZ
• Opr.Dr. Ceren Erdoğan POYRAZ
RADYOLOJİ
• Uzm.Dr. Suat DURAKOĞLUGİL
• Uzm.Dr. Fatih CERA
İÇ HASTALIKLARI
• Uzm.Dr. Fethi ALBAYRAM
• Uzm.Dr. Mehmet ÜNAL
ÜROLOJİ
• Opr.Dr. Ali SAĞLAM
• Opr.Dr. Nazım SÖZDUYAR
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
• Opr.Dr. Aysu Nida DAİ
• Opr.Dr. Emine SUAT
• Opr.Dr. Hakan YAZ
• Opr.Dr M.Şahin KORKMAZ
• Opr.Dr. Sema İYİKÖŞKER
• Opr.Dr. Şükran GÜÇER
T: 0.342 211 77 77
Düztepe Mah. Özdemirbey Cd. Sadıklar Sk. No: 2 Şahinbey/Gaziantep T: 0342 211 77 77 / F: 0342 250 29 29
[email protected] / www.duztepeyasamhastanesi.com

Benzer belgeler

Sayı: 02 Dönem: 2014 / 01 - Özel Düztepe Yaşam Hastanesi

Sayı: 02 Dönem: 2014 / 01 - Özel Düztepe Yaşam Hastanesi olduğu gibi sağlık sektöründe de ülkemizin güçlü illerinden birisi olmaya aday. Bizde YAŞAM HASTANESİ olarak bu gelişmelere katkı vermeye çalışıyoruz. Bu bağlamda yakın tarihte bizde önemli ve büyü...

Detaylı