Üniversite öğrencilerinin internet kullanım durumları ve saldırganlık

Transkript

Üniversite öğrencilerinin internet kullanım durumları ve saldırganlık
II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN İNTERNET KULLANIM DURUMLARI VE SALDIRGANLIK DÜZEYLERİ ARASINDAKİ KORELASYON:
GAÜ PSİKOLOJİ VE REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNDE İNTERNET KAYNAKLI TUTUM
DEĞİŞİKLİKLERİ
Nazif Fuat
Psikoloji Bölümü, Beşeri Bilimler Fakültesi
Girne Amerikan Üniversitesi
[email protected]
Tuba Him
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Eğitim Fakültesi
Girne Amerikan Üniversitesi
[email protected]
Özet
Günümüzde her yaştan bireylerin yaygın olarak kullandığı sosyal medya yani internetin, özellikle ergenler ve gençler tarafından
sosyalleşme aracı olarak etkin bir şekilde kullanıldığı birçok araştırma tarafından ortaya konulmuş bir bulgudur. Bilhassa genç nüfusun
yoğun olduğu ülkemizde, gündelik yaşam pratiklerinde internet kullanımı yaygın bir biçimde görülmektedir. Yapılan incelemeler sonucu,
Kuzey Kıbrıs’taki üniversite öğrencilerinin internet kullanımı, sosyal beceri düzeyleri ve saldırganlık arasındaki ilişkiyi irdeleyen araştırmalara
pek rastlanmadığı tespit edilmiştir. Literatürdeki bu eksiklikten yola çıkarak, söz konusu eklemleme temelinde, üniversite öğrencilerin
üzerinde rol oynayan etkenlerin neler olduğu ve ne düzeyde etkili olduklarının sorgulanması amaçlanmıştır. Internet kullanım sıklığı ve
süresinin üniversite gençlerinin sosyal beceri düzeylerini etkileyip etkilemediğinin, etkiliyorsa da ne şekilde etkilediğinin belirlenmesi
araştırmanın kapsamını oluşturmaktadır. Çalışmanın hipotezi bireylerin internet kullanma sıklığının bireydeki saldırganlık düzeyinin arttığı
savı üzerine kurulmuştur. Bu doğrultuda araştırmada, GAÜ Psikoloji ve RPD bolumu öğrencilerinden seçilecek rastgele 200 öğrenciye
internet kullanımı ve saldırganlık düzeyini ölçmeyi amaçlayan üç bölümlük ölçek uygulanacaktır.
Anahtar Kelimeler: İnternet, sosyal uyum, saldırganlık, sosyalleşme
Giriş
Temelleri 1960’lı yıllarda Amerika’da atılan internet, aradan geçen 50 yıl içerisinde tüm dünyaya hızla yayılmış ve 30 Haziran 2010 tarihli
verilere göre tüm kitlelere ulaşmıştır,
İnternetin tüm dünyada hızlıca yayılması, pek çok farklı disiplinin konuyu ele almasına neden olmuş ve birey üzerinde yarattığı
etkiler ile psikoloji literatürüne de girmiştir ve internet insanların birçok ihtiyacını karşılarken, öte yandan da bağımlılığın gelişmesine neden
olmuştur (Batıgün & Kılıç, 2011 ).
Teknolojideki hızlı değişme ve gelişme insanların yaşam tarzlarında ve davranışlarında da köklü değişimlere sebep olmakta ve
iletişim biçimleri, değer yargıları bile teknolojideki hızlı değişimden etkilenmektedir, her yenilik ve değişimde olduğu gibi teknolojideki bu hızlı
ilerlemenin de olumlu ve olumsuz sonuçları ortaya çıkmaktadır (Ulusoy, 2008).
Gençlerin, interneti farklı alanlardaki kullanım sıklığı, onları internetin olumsuz yönlerinden etkilenmesine ve gençler üzerinde
internet bağımlılığına ilişkin problemlerin ortaya çıkmasında bir risk grubu oluşturdukları belirtilmekte dolayısıyla gençler üzerinde bu
konuyla ilgili yapılan çalışmalar önem kazanmaktadır (Gençer, 2011).
Günümüzde internet kullanımı birçok kolaylık sağlarken, Ancak bilgi akışını hızlandıran, psikolojik, sağlık ve sosyal problemleri
de gündeme getirdiği görülmektedir (www.meb.gov.tr).
İnterneti hayatın merkezine alıp, araç olmaktan çıkarıp bir amaç haline getirmeye başlandığında, internet insan hayatını olumsuz yönde
etkileyerek bir bağımlılık haline gelebilmektedir (Karaman & Kurtoğlu, 2009).
Genel olarak internet bağımlılığı, internetin aşırı kullanılması, isteğinin önüne geçilememesi, internet olmadığı zaman geçirilen
zamanın öneminin yitirilmesi, yoksun kalındığında sinirlilik hali ve saldırgan davranışların olması ve kişinin iş, sosyal ve ailevi hayatının
giderek bozulması olarak tanımlanmaktadır (Arısoy, 2009).
Bu çalışmada Üniversite öğrencilerinin internet kullanım durumları ve saldırganlık düzeyleri arasındaki korelasyon: GAÜ Psikoloji
ve Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü öğrencilerinde İnternet kaynaklı tutum değişiklikleri incelenmeye çalışılmıştır.
Genç nüfusun yoğun olduğu ülkemizde, gündelik yaşam pratiklerinde internet kullanımı yaygın bir biçimde görülmektedir. Yapılan
incelemeler sonucu, Kuzey Kıbrıs’taki üniversite öğrencilerinin internet kullanımı ve saldırganlık arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalara
pek rastlanmadığı tespit edilmiştir. Literatürdeki bu eksiklikten yola çıkarak, söz konusu eklemleme temelinde, üniversite öğrencilerin
üzerinde rol oynayan etkenlerin neler olduğu ve ne düzeyde etkili olduklarının sorgulanması amaçlanmıştır.
İnternet kullanım sıklığı ve süresinin üniversite gençlerinin saldırganlık düzeyleri araştırmanın kapsamını oluşturmaktadır.
Çalışmanın hipotezi bireylerin internet kullanma sıklığının sosyalleşmeden uzaklaştırdığı ve buna paralel olarak da bireydeki saldırganlık
düzeyinin arttığı savı üzerine kurulmuştur.
Hipotez
Çalışmanın hipotezi bireylerin internet kullanma sıklığının bireydeki saldırganlık düzeyinin arttığı savı üzerine kurulmuştur.
Varsayımlar
Öğrencilerin internet kullanım sürelerine göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu varsayılmaktadır.
Öğrencilerin internet kullanım yerine göre gençlerin saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı varsayılmaktadır.
Öğrencilerin cinsiyetlerine göre interneti kullanım oranları ve saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu varsayılmaktadır.
Kuramsal Çerçeve
Sosyalleşme Süreci, Sosyal Kimlik Oluşumu ve Sosyal Becerilerin Gelişimi
Sosyalleşme, kültürel değerler üzerinden bireye birtakım özelliklerin kazandırılması sürecidir (Aytaç, 2006). Harris (1995)’in belirttiği gibi
bireylerin içinde yaşadığı toplumda onaylanan davranışlar göstermesi, diğer bireylerle ortak inanca sahip olması ve benzer tutumları
paylaşması sosyalleşme sürecinin bir sonucudur. İlk olarak ailede başlayan, okul ve toplumsal çevre ile devam eden sosyalleşme sürecine,
günümüzde, gençleri yoğun bir şekilde etkisi altına almış olan kitle iletişim araçları aracılığı ile popüler kültür ürünleri de katılmıştır (Kaya ve
Tuna, 2010). Ashforth ve Mael (1989) sosyalleşmenin, bireylerin kendilerini sembolik etkileşimlerle ifade ettiklerini ve bu sembolleri
oluşturdukları sosyal kimliklerle belirledikleri zaman ortaya çıktığını ortaya atmışlardır. Toplumsal bağlamda değerler, statüler ve roller
bireylerin sosyal davranışlarını ve sosyallesmesini belirlerken sosyal kimliğin oluşumunu da sağlamaktadır (Karaduman, 2010). Baumeister
(1998) kimliğin bir parçasını, diğer insanlar ve toplumun geneli ile paylaşılanı, sosyal kimlik olarak tanımlarken, Deaux (2001) bireylerin grup
üyeliğini sosyal kimlik olarak tanımladı. Bununla birlikte Clarke (2008) sosyal kimlik kavramını ilişkilerimize dayanan ve diğer bireyler
tarafından belirlenen aynı zamanda yaş, cinsiyet gibi atfedilmiş sosyal kategoriler olarak tanımlamıştı. Ayni zamanda sosyal kimlik, kültürel
olarak tanımlanan kişilik karakterlerinin sosyal rollere atfedilmesidir (Bhugra and Becker, 2005). Diğer bir deyişle, aile, kültür, cinsiyet ve
bireyin kişisel kimliği, sosyal kimliğinin oluşmasına etki etmektedir (Ilgın ve Hacıhasanoğlu, 2006). Tüzün ve Çağlar (2008)’ın da belirttiği
gibi sosyal kimlik, bireylerin kendilerini tek ve ayrı bir birey olarak grubun diğer üyelerinden ayrı olarak ama grup bağlamında
sınıflandırmasıdır. “Kimliğin kişiler arası düzeyi, sosyal kimlik olarak tanımlanır” (Karaduman, 2010 s. 2887). Bireylerin sosyalleşme süreci
ve sosyal kimlik oluşumu sosyal ortamda kaçınılmaz birtakım sosyal becerileri gerektirmektedir.
Sosyal beceriler, bireyin çeşitli fiziksel veya zihinsel hareketliliği olarak tanımlanırken, dahil olma, uyum ve işbirliği gibi
sosyalleşme ve sosyal kimlik oluşumunda önemli bir faktördür (Aslan ve Cansever, 2007). Sosyal becerilerin gelişmesi, genç yaştaki
392 II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
bireylerin toplumun diğer bireyleri ile zaman geçirmesine bağlıdır (Özmert, 2006). Ancak, soyal beceriler genel anlamıyla yakın ilişkiler
kurmak için sağlanan kişilerarası sağlıklı etkileşimler olarak tanımlanırken (Keltner ve Kring, 1998), bireylerin sosyal beceri gelişimi
sosyalleşme sürecinin sağlıklı ve etkili sürdürülmesi ile ilişkilidir (Güler, 2010). Bireylerin, özellikle gençlerin birtakım sosyal beceriler
kazanması, sosyalleşmeye bağlı olarak akran grubunun kültürüne katılımı ile mümkündür (Corsaro ve Eder, 1990). Nie (2001)’e göre 20.
Yy’in sosyal tarihi, toplumun ve aile bağlarının bozulması ve giderek bireyselleşmesi hikayesidir. Buna bagli olarak sosyalleşme ortamlarının
mekansal değişimi, bireylerin genel sosyal becerilerinin de değişimine sebep vermektedir (Özmen, Aküzüm, Sünkür, ve Baysal, 2011). Bu
değişimler, teknolojinin bireyler üzerinde bıraktığı etkinin kontrol edilemeyen sonuçları olarak belirtilebilir (Nie, 2001).
Sosyal Psikoloji Kapsamında Saldırganlık
Sosyal psikoloji, bireylerin kendilerini ve başkalarını nasıl algıladıklarını, davranışları nasıl açıkladıklarını, tutumların nasıl şekillendiğini,
kişilerarası ilişkileri, grubun davranışa etkileri gibi konuları bilimsel olarak araştıran, bireylerin kişilerarası ve gruplar arası olmak üzere
bireyin toplumsal durumu üzerine odaklanan, saldırganlığı ve sosyal olmayan davranışları açıklayan psikoloji bilminin alt dalıdır (Güler,
2010).
Teknolojideki hızlı değişme ve gelişme insanların yaşam tarzlarında ve davranışlarında da değişimlere sebep olmaktadır; iletişim
biçimleri, alışveriş alışkanlıkları, değer yargıları hatta flört etme ve evlilik biçimleri bile teknolojideki hızlı değişimden etkilenmekte, her yenilik
ve değişimde olduğu gibi teknolojideki bu hızlı ilerleme olumlu sonuçlar olduğu kadar olumsuz sonuçlar da ortaya çıkarmaktadır (Ulusoy,
2008).
Saldırganlığın kabul gören tanımlarına bakıldığında, davranışçı yaklaşım açısından saldırganlık bir davranışın başkasına zarar
vermesi anlamını taşırken, duygusal tanımlara göre öfke duygusunun yol açtığı bir davranış olarak tanımlanır. Güdüsel tanımlara göre ise
bir davranışın saldırgan nitelikte olup olmadığını niyet belirlemektedir (Yavuzer & Üre, 2010).
Saldırganlık kavramıyla birlikte kullanılan bir kavram da şiddettir ve çoğu zaman bu iki kavram birbirinin yerine kullanılabilmektedir (Yavuzer
& Üre, 2010).
İnsanın fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne yönelik maddi ve manevi olumsuzluklarda dikkat çeken iki kavram güç ve şiddet olarak
değerlendirilmekte ve bu olumsuzlukların temelinde ise güç ve saldırganlık kavramları bulunmaktadır. Güç bir olaya neden olan her türlü
davranış, saldırganlık ise egemen olmak, yenmek, yönetmek amacıyla güçlü, şiddetli bir hareket, bir işi bozma, engelleme, düşmanca
davranış olarak tanımlanmaktadır (Ayan, 2007).
Saldırganlık ve şiddet çeşitli sebeplerden dolayı dünyayı etkileyen en önemli sorunlardan biri haline gelmiş, hem bilimsel
literatürde hem de günlük dilde pek çok anlamı olan ve son yıllarda psikoloji literatürüne bakıldığında, fiziksel şiddetten hakkını savunmaya
kadar pek çok durumu içeren saldırganlık tanımları tartışmalara neden olmaktadır (Mutluoğlu &Serin, 2010).
Saldırganlığın nedenleri ile ilgili kuramlara bakıldığında konuya göre çeşitlilik gösterildiği görülmekte; Freud, McDougall, Lorenz
ve birçok araştırmacı doğuştan insanlarda saldırganlık dürtü ya da içgüdülerinin bulunduğunu ileri sürmüşlerdir, Bandura ve bazı
araştırmacılar ise saldırgan davranışların başkalarını gözleyerek ve model alarak öğrenildiğini belirtmektedirler (Yavuzer, 2010).
Ayrıca saldırganlığın bireysel ve çevresel özelliklerin etkileşimi sonucunda oluştuğunu öne süren görüşler de bulunmaktadır;
bireysel özellikler, sosyal ve duygusal zorluklar, düşük benlik saygısı, akranları tarafından dışlanma ve akademik başarısızlık, çevresel
özellikler ise; yoksulluk, alt sosyo-ekonomik düzey, işsizlik, ailenin çocuklara yönelik denetim eksikliği, çocuklara sosyal desteğin sınırlı
oluşu, çocuğa uygun model olma yetersizlikleri ve aile içi çatışmalar olarak belirtilmektedir (Yavuzer, 2010).
Yapılan araştırmalar, saldırgan davranışın genellikle erken gelişim dönemlerinden itibaren kazanıldığını ve erkeklerde saldırgan
davranışların kızlara oranla daha yaygın olduğunu ortaya koymaktadır (Karahan & Özcan, 2009).
Bilgi toplumu ve küreselleşme kavramlarının yarattığı sonuçların ortaya çıkardığı durum, nitelikli bireylerin davranışlarına yönelik bir takım
etkileri de beraberinde getirmiş, bu durum özelikle yüksek öğretim kurumlarında daha derinden hissedilmeye başlanmıştır (Eroğlu, 2009).
Günümüzde özellikle ergenlerde olumsuz davranışlardan olan saldırganlık, sosyal psikolojide oldukça çok sayıda araştırmaya konu olmuş,
özellikle nedenleri, nasıl engellenebileceği ve medya-saldırganlık ilişkileri üzerinde durulmuştur (Ulusoy, 2008).
21. yüzyıl teknolojisinin insan hayatındaki etkisinin yüksek düzeyde olduğundan, kitle iletişim araçları gündelik hayatın en önemli
bilgi kaynağı haline gelmiş, iletişim araçlarının yoğun olarak egemen olduğu modern toplumlarda insanlar artık cep telefonlarını açmadan,
elektronik postalarına bakmadan ya da gazete ve televizyona göz atmadan güne başlamamaktadırlar. Dolayısıyla olumsuz davranışların
yaygınlaşmasında kitle iletişim araçlarının gençler ve çocuklar üzerinde büyük etkisi olduğu düşünülmüştür (Ülkü, 2013).
Sosyal Paylaşım Ağları Ve Ergen Psikolojisi
Sosyal paylaşım ağları ergenler arasında popüler olan çevrimiçi bir iletişim türüdür (Subrahmanyam, Reich, Waechter ve Espinoza, 2008).
Son yıllarda kullanım ve bilgiye ulaşma anlamında birçok kolaylık sağlayan internet ve ona bağlı olarak sosyal paylaşım ağları, gençler ve
özellikle üniversite öğrencileri için yaygın bir sosyalleşme aracı olarak ön plana çıkmaktadır ve bu durum, kültürel yaşamın yanında
kişilerarası etkileşim biçimini de farklı boyutlara taşımaktadır (Subrahmanyam ve Greenfield, 2008; Özmen, Aküzüm, Sünkür ve Baysal,
2011). Bununla birlikte üniversite yılları genel anlamda yaşa bağlı olarak ergenliğin son dönemlerinin yaşandığı zamandır. Üniversite
yıllarındaki yeni roller ve yeni ortamlar gençler için yeni bir uyum çabasını gerektirmekle birlikte sosyal paylaşım ağlarının yaygın olarak
kullanılmaya başlaması, iletişim ve etkileşim anlayışını değiştirmiştir (Baltacı, İşleyen ve Özdemir, 2012).
Moreno ve Kolb (2012)’un da belirttiği üzere son yıllarda sosyal paylaşım ağlarının kullanımının riskleri üzerinde yapılan
çalışmalar özellikle ergenlerin sosyal geri çekilme durumuna dikkat çekmiştir.
İnternet Bağımlılığı Üzerine Yapılan Çalışmalar
Günümüzde her birey teknolojik yeniliklerden faydalanmak yönünde çaba gösterirken aynı şekilde üniversite öğrencilerinin de konu ile ilgili
çok fazla zaman harcadıkları ve tüm alanlarda ve insanların günlük yaşamlarında bir iletişim aracı olarak elektronik haberleşme araçlarının
sıklıkla kullanıldığı bilinmektedir (Dursun, 2004).
Gelişen teknolojilerin en önemlilerinden olan bilgisayar ve internet teknolojileri hayatımızın her alanında kullanılmakta ve özellikle
internet kullanımı son yıllarda oldukça hızlı gelişip, keyfi olmaktan çıkıp zorunluluk haline gelmiştir (Karaman & Kurtoğlu 2009).
Temelleri 1960’lı yıllara dayanan İnternet aradan geçen 50 yıl içerisinde tüm dünyaya yayılmış ve bu denli hızla yayılması pek çok farklı
disiplinin konuyu ele almasına neden olmuş, ayrıca birey üzerinde yarattığı etkileri ile psikoloji literatürüne de girmesine neden olmuştur
(Batıgün & Kılıç, 2011).
İnternet birçok bilgisayar sistemini bir protokol ile birbirine bağlayan, dünya çapında yaygın olan ve sürekli büyüyen geniş, kitlesel
bir iletişim aracı olarak tanımlanırken, bilgiye kolay, ucuz, hızlı ve güvenli ulaşıp, paylaşmanın en kolay yoludur. Aynı zamanda, iş arama,
kayıp arama, eş arama, arkadaş arama, alışveriş, bankacılık işlemleri, tanıtım, seyahat, eğitim, sağlık ve savunma gibi birçok alanda
kullanılmaktadır (Dursun, 2004).
Önceleri bilgisayar ve internet kullanmayı bilmek bireylerin isteklerine bağlıyken bugün insanların günlük yaşantılarında bilgisayar
ve interneti kullanmak zorunlu hale getirilerek insanların hayatlarına, yaşam biçimlerine değişik ve yeni bir boyut kazandırarak farklı
seçenekler de sunmaktadır (Karaman & Kurtoğlu, 2009).
İnternetin her türlü bilgiye kolaylıkla ve herhangi bir denetim olmadan ulaşım sağlaması birçok olumsuzluğu da beraberinde
getirmektedir (Karaman & Kurtoğlu 2009). Bununla birlikte dünya üzerinde yaklaşık 650 milyon insanın internet kullandığı bildirilmekte, bu
kişilerden bazıları “internet bağımlısı” olarak tanımlanmaktadır. Bazı bireyler internet kullanımını gereksinim duydukları miktarda sınırlarken,
393 II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
bazılarının bu sınırlamayı yapamadığı, iş ve sosyal yaşamlarında aşırı kullanım nedeniyle sorunlar yaşadıkları görülmüştür (Özcan &Buzlu,
2005).
Kısa bir zaman içinde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen internet, getirdiği büyük kolaylıkların yanı sıra insan
hayatından önemli bazı şeyleri de götürmeye başlayarak yeni bir araştırma konusu haline gelmiş, bu alanda ilk çalışmayı yapan kişi olan
Young internet kullanımını DSM IV’ün kumar bağımlılığı ölçütlerini uyarlayarak araştırmış ve Young’ın ardından birçok araştırmacı da
internet bağımlılığı kavramını tartışmış, tanımlamaya çalışmış ve çeşitli testler geliştirerek bu konuyu araştırmışlardır (Kurtaran, 2008).
Yöntem
Araştırma Dizaynı
Araştırmada, GAÜ Psikoloji ve Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü öğrencilerinden rastgele seçilen 200 öğrenciye internet
kullanımı ve saldırganlık düzeyini ölçmeyi amaçlayan iki bölümlük ölçek uygulanmıştır.
Örneklem ve sınırlılıklar
Bu uygulamaya göre, öğrencilerin 2. ve 3. sınıflarında öğrenim gören öğrenciler araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.
Öncelikle üniversite öğrencilerine, bilgi toplamak amacıyla araştırmacılar tarafından kişisel bilgi formu geliştirilmiş, formda öğrencilere yaş,
cinsiyet, bölüm ve sınıf türünü içeren sorular yöneltilmiştir. Öğrencilerin saldırganlık düzeylerini ölçmek amacıyla Buss-Durkee’nin
saldırganlık ölçeği kullanılmıştır, Türkçe’ye uyarlamasını yapan Aşkın (1981) tarafından yapılmıştır. Buss-Durkee Saldırganlık Ölçeği 48
maddeden oluşmakta ve “doğru” “yanlış” olarak değerlendirilmektedir.
İnternet bağımlılığı ile ilgili verileri toplamak amacı ile Bayraktar (2001) Young tarafından geliştirilen “İnternet Bağımlılık Ölçeği”
kullanılmıştır. 20 soruluk “İnternet Bağımlılık Ölçeği” Likert tipi bir ölçek olup katılımcılardan herbir madde için “Hiçbir zaman” ve “Her
zaman” aralığındaki seçeneklerden birini işaretlemesi istenmiştir. Bu seçeneklere sırasıyla 1, 2, 3, 4 ve 5 puanları verilmektedir. Toplam 70100 arasında puan alanlar “bağımlı”, 40–69 arası puan alanlar “muhtemel bağımlı” ve “39 puan ve altı” alanlar “bağımlı olmayan” olarak
tanımlanmıştır. Ölçekten alınan toplam puan yükseldikçe bağımlılık riski yükselmektedir.
Bulgular ve Değerlendirme: GAÜ Psikoloji Ve Psikolojik Danışmanlık Öğrencilerinde Internet Kaynaklı Tutum Değişiklikleri
Demografik özelliklere göre katılımcıların % 42’si erkek, % 58’si kız, % 50’si RPD % 50 Psikoloji, % 42.5 2. Sınıf, % 57.5 3. Sınıf’tan
oluşmaktadır. % 1.5’i 17-19 yaş arasında iken, % 62.5’i 20-22 yaş, % 37’si ise 23-25 yaş arasında olduğu görülmektedir.
GAÜ Psikoloji Ve Psikolojik Danışmanlık Öğrencilerinin Internet kullanım alışkanlıkları
Katılımcıların internet kullanma yüzdeliği incelendiğinde % 66’sı interneti hergün kullanırken, % 5’inde ayda birkaç defa internet kullanım
sıklığı görülmektedir. Katılımcıların internete bağlanma yeri sorgulandığında % 61.5’i ev ve yurt ortamında internet kullanırken % 25’in diğer
seçenekleri cevaplandırdıkları gözlemlenmiştir ve soruda ‘Diğer’ seçeneğinin yanına yazılan kısımda genellikle bağlanma yeri olarak
‘telefon’ belirtilmiştir. İnterneti kullanım amacını sorguladığımız katılımcıların % 47’sinin iletişim amaçlı olduğu, % 26’sının ise araştırma ve
bilgilendirme amaçlı olduğu gözlemlenmiştir. Kullanıcılara internette planladıklarından daha fazla süre kalıp kalmadıkları sorulduğunda %
29’unun arada sırada, % 24’ünün çok az, % 9’unun hiçbir zaman, % 7.5’in ise çok sık ve her zaman cevabını verdiği gözlemlenmiştir.
İnternet kullanım sırasında günlük işlerini ihmal durumu sorgulandığında % 27’nin arada sırada cevabını verdiği görülürken %
3’ün her zaman ihmal durumu olduğu belirlenmiştir. Katılımcılara arkadaşları ile geçirecekleri zamanı internet kullanımına tercih ettikleri
sorgulandığında % 31’i hiçbir zaman, % 5’nin her zaman olduğu görülmüştür.
İnternette yeni ilişki kurma sıklığı irdelendiği zaman % 26.5’in çok az yanıtını verirken, % 53’ünün her zaman bu durumu tercih
ettiği görülmüştür. Kullanıcıların, interneti kullanım sırasında akrabalarının şikayeti araştırıldığında % 30 hiçbir zaman, % 6 her zaman
cevap verdiği görülmüştür. Yapılan araştırmaya göre internetten dolayı akademik başarının etkilenme sorunu incelendiğinde % 34’ünün
hiçbirzaman cevabını verirken, % 5.5’in her zaman etkilendiğini belirtmiştir.
Katılımcılara e-posta kontrol sıklığı irdelendiğinde % 20.5 oranı herzaman olarak görülürken, % 12.5’inin hiçbirzaman yanıtını
verdiği görülmüştür.
Katılımcıların internet kullanımından dolayı başarılılarının etkilendiği ve verimliliklerinin düştüğü sorgulandığında % 28.5’i hiçbir
zaman derken, % 11’inin çok sık olarak yanıtladığı görülmüştür. İnternet kullanımı sırasında kendini savunma veya gizleme sıklığı
irdelendiğinde % 29.5’i hiçbir zaman yanıtını verirken, % 5.5’nin sık yanıtını verdiği gözlemlenmiştir.
Kullanıcıların düşüncelerini dağıtmak amacı ile internet kullanımı incelendiğinde % 24.5’i çok az bu durumla karşılaştığı
görülürken, % 6.5’inin çok sık yanıtını verdiği görülmüştür.
İnternete girmek için sabırsızlanıp sabırsızlanmama, internetsiz hayatın boş olma durumunda verilen cevaplar arasında anlamlı
bir fark olmadığı görülmüştür. İnternet kullanımı sırasında rahatsız edilme durumunda olumsuz davranış sergileme sorunu incelendiğinde %
26’sının çok az cevabını verdiği görülürken % 7’sinin çok sık bu davranışı sergilediği görülmüştür.
Aşırı internet kullanımından dolayı uykusuz kalıp kalmadıkları konusunda ise katılımcıların % 23’ünün çok az, % 19.5’in hiçbir
zaman, % 14’ünün arada sırada, % 18’inin sık ve çok sık, % 7.5’inin ise her zaman yanıtlarını verdiği görülmüştür.
İnterneti kullanmadıkları zamanlar kendilerini interneti kullanırken düşünme sıklığı irdelendiğinde % 26.5’i hiçbir zaman yanıtını
verirken, % 6.5’inin her zaman cevabını verdiği görülmüştür.
Katılımcılara kendilerini internet kullanımı sırasında yalnızca birkaç dakika daha düşüncesine kapılıp kapılmadıkları sorulduğunda
% 24.5’inin çok az yanııtını verirken, % 5.5’inin her zaman bu hisse kapıldığını belirtmiştir.
Katılımcılara internette harcadıkları zamanın miktarını ne sıklıkla azalttıkları fakat başarısız olup olmadıkları sorgulandığında
yanıtlar arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir.
İnternette kaldıkları süreyi ne sıklıkla başkalarından gizlemeye çalışıp çalışılmadığı sorulduğunda % 35.5’inin hiçbir zaman
yanıtını verdiği görülürken, % 7.5’inin çok sık cevabı verdiği görülmüştür.
Katılımcılara başkalarıyla gezmek yerine internette daha fazla zaman geçirmeyi ne sıklıkla tercih ettikleri sorgulandığında %
29.5’inin hiçbir zaman, % 7’sinin ise sık cevabı verdiği görülmüştür.
Katılımcılara İnternette olmadıkları süre zarfında ne sıklıkla kendilerini çökmüş, aksi veya sinirli hissedip tekrar internet
kullandıklarında rahatladıkları irdelendiğinde %36.5’inin hiçbir zaman, %8’inin ise sık cevabı verdiği görülmüştür.
GAÜ Psikoloji Ve Psikolojik Danışmanlık Öğrencilerinin saldırganlık düzeyleri
Yapılan araştırma sonucunda katılımcıların interneti kullanma sıklıkları ile başkalarına zarar vermekten kendilerini alamamaları arasında p≤
0,01 değerinde iken 0.361** düzeyinde pozitif bir korelasyon, birinin vurmasına karşılık vermeme ile eğitim görülen bölüm arasında 0.212** olumsuz bir korelasyon olduğu saptanmıştır.
Buna ilaveten, aşırı internet kullanımı ve uykusuzluk ile kendini patlamaya hazır barut gibi hisstemek arasında 0.246** değerinde,
birinin vurmasına karşılık vermeme ile internette bulunma süresi arasında 0.221**değerinde pozitif bir korelasyon olduğu gözlemlenirken,
cinsiyet ile yumruk yumruğa kavgaya zorlanma arasında -0.371** değerinde ters korelasyon gözlemlenmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların kızdığında surat asması ile cinsiyetleri arasında yine p≤0,01 değerinde iken 0.199**
düzeyinde, arkadaş yerine interneti tercih etme sıklığı ile hakkını korumak için şiddete başvurmada tereddüt edilmemesi arasında -0.142**
düzeyinde ters korelasyon olduğu tesbit edilmiştir.
394 II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
Internet Kullanım Durumları Ve Saldrganlık Düzeyleri Arasındaki Korelasyon
Yapılan araştırma neticesinde, kendini patlamaya hazır bomba gibi hissetmek ile internette kalınan sure arasında p≤0,05 değerinde iken
0.167* düzeyinde, etraftaki insanların varlığının rahatsız etmesi ile internete girilmediğinde agresifleşme, internete girdikten sonra rahatlama
arasında -0.183* düzeyindeters korelasyon olduğu görülmüştür.
Buna ilaveten katılımcıların yaşı ile gezmek ve arkadaşlarla eğlenmek yerine internete girmeyi tercih etmek arasında -0.173* ters
korelasyon, katılımcılaın herkes gibi kavgacı olduğunu belirtmesi ile internette harcanan zamanı kısaltmaya çalışma ancak başarılı
olamama arasında 0.179* düzeyinde pozitif korelsyon olduğu gözlemlenmiştir
Son olarak, katılımcıların internette birkaç dakika daha fazla vakit harcama isteği ile bazı zamanlarda kavga edecek bahaneler
aramak arasında p≤0,05 değerinde -0.151* düzeyinde ters korelasyon olduğu gözlemlenmiştir.
Sonuç ve Öneriler
Sonuç
% 50’si RPD % 50 Psikoloji öğrencilerinden oluşan katılımcıların, % 42’si erkek % 58’si kız olarak saptanmıştır. Çoğunluğu (% 62.5) 20-22
yaşları arasında seyreden psikoloji temelli öğrencilerin % 66’sı interneti hergün kullandığını belirtmiştir.
Katılımcıların çoğunluğunun (% 61.5) internet ev ve yurt ortamında interneti kullandığı tesbit edilmiştir. internette planladıklarından
daha fazla süre kalıp kalmadıkları sorulduğunda sadece % 7.5’in ise çok sık ve her zaman cevabını verdiği gözlemlenmiştir. Bu da
bağımlılıklarının düşük olduğuna gönderme yapmaktadır.İnternet kullanım sırasında günlük işlerini ihmal durumu sorgulandığında sadece %
3’ün her zaman ihmal durumu olduğunun belirlenmesi de bu bulguyu desteklemektedir.
Öte taraftan İnternette yeni ilişki kurma sıklığı irdelendiğinde % 53’ünün her zaman bu durumu tercih ettiğinin görülmesi, internetin
sosyalleşme aracı olarak kullanıldığına dikkat çekmektedir. Ancak kullanıcıların, interneti kullanım sırasında akrabalarının bu durumdan
şikayetçi olup olmadığı sorgulandığında ise sadece % 6 lık bir dilimin her zaman bu durumla karşılaştığı görülmüştür. Bu bağlamda
sosyalleşme aracı olarak kullanılan internette zaman geçirmenin gerçek yaşamdaki ilişkileri rahatsız edici boyutta olmadığına dikkati
çekmektedir.
Bunu destekleyici bir diğer bulgu ise sadece % 5.5’in her zaman internetten dolayı akademik başarısının etkilendiğinin görülmesi,
internet kullanımından dolayı başarılılarının etkilendiği ve verimliliğinin düşmesinin de sadece % 11’inde çok sık rastlanması söylenebilir.
İnternet kullanımı sırasında kendini savunma veya gizleme eğiliminin yalnızca % 5.5’lik bir dilimde görülmesi de, eloktronik sosyalleşme
ortamında bireylerin kendilerini rahat hissettiklerine gönderme yapmaktadır. Ancak interneti düşüncelerini dağıtmak amacı ile kullanımının
% 6.5lik bir dilim olduğu da dikkati çekmektedir.
İnternet kullanımı sırasında rahatsız edilme durumunda olumsuz davranış sergileme sorunu yalnızca katılımcıların % 7’sinde çok
sık rastlanmaktadır ki bu da bağımlılıklarının düşük olduğu çıkarımsamasına işaret etmektedir. Bunu destekleyen diğer bir bulgu olarak ise
aşırı internet kullanımından dolayı uykusuz kalıp kalmadıkları konusunda ise katılımcıların % 7.5’inin her zaman bu sorunu yaşamaları
gösterilebilir. Ayrıca kendilerini internet kullanımı sırasında yalnızca birkaç dakika daha düşüncesine kapılma oranı ise % 5.5’lik bir dilimde
gözlemlenmiştir.
Katılımcılar içerisinde çok azınlık bir dilim olan % 7.5’lik bir oranın internette kaldıkları süreyi başkalarından gizlemeye
çalışmasından da bağımlılık düzeyinin düşük olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca katılımcıların sadece %8’inin internette olmadığı süre
zarfında kendilerini çökmüş, aksi veya sinirli hissemesi, tekrar internet kullandıklarında rahatlaması bu bulguya destek olarak gösterilebilir.
Diğer taraftan katılımcıların interneti kullanma sıklıkları ile başkalarına zarar vermekten kendilerini alamamaları; aşırı internet kullanımı ve
uykusuzluk ile kendini patlamaya hazır barut gibi hisstemek; birinin vurmasına karşılık vermeme ile internette bulunma süresi arasında p ≤
0.01 değerinde anlamlı bir korelasyon olduğu tesbit edilmiştir.
Son olarak, yapılan araştırma sonucunda, kendini patlamaya hazır bomba gibi hissetmek ile internette kalınan sure arasında;
kavgacı olduğunu belirtmesi ile internette harcanan zamanı kısaltmaya çalışma ancak başarılı olamama arasında; p≤0,05 değerinde pozitif
korelsyon olduğu gözlemlenmiştir.
Öneriler
Bir sonraki çalışmada, katılımcıların psikoloji temelli bölümler haricindeki bölümlerden seçilmesinin, eğitim görülen branş ile internet
kullanım sıklığı ve saldırganlık arasındaki ilişkiye farklı bir boyut kazandırabileceği düşünülmektedir.
Buna ilaveten bir sonraki çalışmada internet bağımlılığı ile sosyal uyum arasındaki ilişki de irdelenip, saldırganlık potansiyeli ile
ilişkilendirilmesinin de faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Son olarak, internet bağımlılığının bilhassa sosyal kimlik oluşumu sürecindeki ergenlerdeki düzeyinin ölçülmesi bağlamında da
ortaokul-lise öğrencilerine benzer çalışmaların yapılmasının alana katkı sağlayabileceğine de inanılmaktadır
Kaynaklar
Batıgün, A. & Kılıç, N. (2011). İnternet Bağımlılığı ile Kişilik Özellikleri, Sosyal Destek, Psikolojik Belirtiler ve Bazı Ssoyo- Demografik
Değişkenler Arasındaki İlişkiler. Türk Psikoloji Dergisi, 26;67.
Clarke, S. (2008). Culture and Identity. The Sage Handbook of Cultural Analysis.
Corsaro, W. A. & Eder, D. (1990). Children’s Peer Cultures. Annual Review of Sociology, 14, 197-220.
Deaux K. (2001). Social Identity. Arısoy, Ö. (2009). İnternet Bağımlılığı ve Tedavisi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri
Anabilim Dalı, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 1;1.
Ayan, S. (2007). Aile İçinde Şiddete Uğrayan Çocukların Saldırganlık Eğilimleri. Anatolian Journal of Psychiatry, 8.
Aslan, N. Ve Cansever, B. A. (2007). Okuldaki Sosyal Etkinliklere Katılımda Ebeveyn-Çocuk Etkileşimi (Kültürlerarası bir Karşılaştırma).
Ege Eğitim Dergisi, 8, 1, 113-130.
Aytaç, Ö. (2006). Girişimcilik: Sosyo-Kültürel Bir Perspektif. Dumlupınar Universitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 15, 139-160.
Ashforth, B. E. & Mael F. (1989). Social Identity Theory and The Organization. The Academy of Management Review,14, 1, 20-39.
Baumeister, R. F. (1998). Self Concept, Self-Esteem, and Identity. Book chapter.
Baltacı, H. Ş. , İşleyen, F. & Özdemir, S. (2012). Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Romantik İlişki Durumları ve Sosyal Ağ Kullanımlarına göre
Etkileşim Kaygısı ve Sosyal Destek Algılarının İncelenmesi. Mersin Universitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 8, 2, 25-36.
Bhugra, D. & Becker, M. A. (2005). Migration, Cultural bereavement and cultural identity. World Psychiatry,4, 1, 18-24.
Encyclopedia of Women and Gender, 1-2, 1-9.
Eroğlu, S. (2009). Saldırganlık Davranışının Boyutları ve İlişkili Olduğu Faktörler: Lise ve Üniversite Öğrencileri Üzerine Karşılaştırmalı Bir
Çalışma. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi, 21.
Gençer, S. (2011). Ortaöğretim Öğrencilerinin İnternet Bağımlılık Durumlarının İnternet Kullanım Profilleri ve Demografik Özelliklere Göre
Farklılıklarının İncelenmesi. Eğitim Teknolojileri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Isparta.
Güler, M. (2010). Sosyal Psikoloji Bakış Açısından Çocuk ve Ergenlerde Suçlu Davranış Gelişimi. Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 89, 355372.
Harris, J. R. (1995). Where Is the Child's Environment? A Group Socialization Theory of Development. Psychological Review, 102, 3, 458489.
Ilgın, C. & Hacıhasanoğlu, O. (2006). Göç – aidiyet ilişkisinin belirlenmesi için model: Berlin / Kreuzberg örneği. İtüdergisi/a mimarlık,
planlama, tasarım, 5, 2, 1, 59-70.
395 II. International Conference on Communication, Media, Technology and Design
02-04 May 2013
Famagusta – North Cyprus
Kaya, K. & Tuna, M. (2010). Popüler Kültürün İlköğretim Çağındaki Çocukların Aile İçi
İlişkileri Üzerindeki Etkisi. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 21, 237-256.
Karaman, K & Kurtoğlu, M. (2009). Öğretmen Adaylarının İnternet Bağımlılığı Hakkındaki Görüşleri. Akademik XI. Akademik Bilişim
Konferansı Bildirileri, Harran Üniversitesi, Şanlıurfa.
Karaduman, S. (2010). Modernizimden Postmodernizme Kimliğin Yapısal Dönüşümü. Journal of Yaşar University, 17, 5, 2885-2899.
Karahan, F. & Özcan, K. (2009). Lise Öğrencilerinin Saldırganlık Düzeylerinin Anne Babanın Birliktelik Durumu, Öz Üvey Oluşu ve
Yaşamda Öncelikli En Önemli Değer Algısı Açısından İncelenmesi. Eğitim Fakültesi Dergisi XXII.
Keltner, D. & Kring, A.M. (1998). Emotion, Social Function and Psychopathology. Review of General Psychology, 2, 3, 320-342.
Mutluoğlu, S. & Serin, N. (2010). İlkokul 5. Sınıf Öğrencilerinin Saldırganlık Düzeylerinin Bazı Sosyo- Demografik Özellikler Açısından
İncelenmesi (Kuzey Kıbrıs Örneklemi). International Conference on New Trends in Education and Their Implications.
Moreno, M. A. & Kolb, J. (2012). Social Networking Sites and Adolescent Health. Pediatric Clinics of North America, 59, 601-612.
Nie, N. H. (2001). Sociability, Interpersonal Relations, and the Internet: Reconciling Conflict Findings. American Behavioural Scientist, 45,
420-435.
Özcan, N. & Buzlu, S. (2005). Problemli İnternet Kullanımını Belirlemede Yardımcı Bir Araç: “İnternette Bilişsel Durum Ölçeği”nin Üniversite
Öğrencilerinde Geçerlik ve Güvenirliği. Bağımlılık Dergisi, 6;1.
Özmert, E. N. (2006). Erken Çocukluk Gelişiminin Desteklenmesi – III: Aile. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 49, 256-273.
Özmen, F. , Aküzüm, C., Sünkür, M. Ve Baysal, N. (2011). Sosyal Ağ Sitelerinin Eğitsel Ortamlardaki Işlevselliği. 6th International
Advanced Technologies Symposium (IATS’11), 16-18 May 2011, Elazığ, Turkey (Tuba’dan al formati).
Subrahmanyam, K. & Greenfield, P. (2008). Communicating Online: Adolescent Relationships and the Media. The Future of Children, 18, 1,
1-27.
Subrahmanyam, K., Reich, S. M., Waechter, N. & Espinoza, G. (2008). Online and offline social networks: Use of social networking sites by
emerging adults. Journal of Applied Developmental Psychology, 29, 420-433.
Tüzün, İ. K. Ve Çağlar, İ. (2008). Örgütsel Özdeşleme kavamı ve iletişim etkinliği ilişkisi. Journal of Yaşar University, 3, 9, 1011-1027.
Ulusoy, O. (2008). Ergenlerde Bilişim Teknolojileri Kullanımı ve Saldırganlık İlişkisi. Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim
Bilimleri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana.
Ülkü, E. (2013). Kitle İletişim Araçlarının Öğrencilerin Sınıf İçi Davranışlarına Etkisi. International Journal of Science, 6;1.
Yavuzer, Y. & Üre, Ö. (2010). Saldırganlığı Önlemeye Yönelik Psiko-Eğitim Programının Lise Öğrencilerindeki Saldırganlığı Azaltmaya
Etkisi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 24.
http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/25/20/709841/dosyalar/2012_12/31124830_nternetkullanimilelglnerler.pdf
396