8 - KadıköyŞifa Sağlık Grubu | Hoşgeldiniz

Transkript

8 - KadıköyŞifa Sağlık Grubu | Hoşgeldiniz
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
İçindekiler
04
HABER
Mükemmele ulaşma yolculuğumuz...
22
ÇOCUK SAĞLIĞI & HASTALIKLARI
Çevre şartları çocukları olumsuz etkiliyor
36
PLASTİK REKONSTRÜKTİF CERRAHİ
Vücüt güzelliğinizi yaza şimdiden hazırlayın
48
BİZDEN HABERLER
11. Kadın sağlığı paneli
06
ÇOCUK SAĞLIĞI & HASTALIKLARI
Sebep ne olursa olsun bebeğinizden...
8
Bademcikle ilgili en önemli 10 soru
26
30
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
KALİTELİ YAŞAM POLİKLİNİĞİ
Yumurta hücrelerimizi garanti altına...
Lazer epilasyon kişiye özeldir.
42
44
BESLENME VE DİYET
NÖROLOJİ
Sağlıklı beslenmenin 12 yolu
Uyku ilacı sorunu çözmüyor
50
52
BİZDEN HABERLER
BİZDEN HABERLER
Anneliğe hazırlık seminer
Kurucumuz
DR. AHMET EMİNOĞLU
Bülteni Hazırlayanlar
AYŞEN ÖZKUL
Pazarlama Müdürü
Yönetim Kurulu Başkanı
LEVENT EMİNOĞLU
FARUK GÜR
Görsel İletişim Sorumlusu
İcra Kurulu Başkanı
BUKET PİLAVCI
SEDA EVRAN
Kurumsal İletişim Sorumlusu
11
KBB
Dünya görme günü sosyal sorumluluk projesi
İletişim Bilgileri
Işıklar Cad. No: 31
Ataşehir, İstanbul
444 2 574
www.kadikoysifa.com
[email protected]
2
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
Boğmacada koza stratejisi
34
ÜROLOJİ
Prostat kanserinde gereksiz tedaviye dikkat
46
KÜLTÜR-SANAT
Okumak hayalleri yaşamaktır.
54
İNSAN KAYNAKLARI
Hemşireler haftası, Yaratıcı drama
Baskı
Form-Ar
Matbaacılık ve Ambalaj San.
Tel: 0212 512 16 31
Günümüzde karşı karşıya olduğumuz en büyük sorunlardan biri; yoğun bilgi içinde kaybolmadan doğru
seçimler yapabilmek. Ama ne yazık ki giderek işimiz zorlaşıyor, sağlık konusunda gerçek bilgiler, doğal
olarak “-miş gibi” olan bilgilerle iç içe. Bilgilenmek ve sağlığı konusunda doğru kararlar vermek isteyen
kişilerin de kafası karışıyor.
İnternette ve gazetelerde bu bilgiler; etik değerler dikkate alınarak kontrollerden geçmeden
yayınlanabiliyor.
Özellikle meselelerin karmaşıklığını kavrayabilmek ve gösterebilmek için ciddi çaba harcayanlar dışında…
İşte bu noktada bizler, sağlık kurumları ve sağlık profesyonelleri devreye giriyoruz. Yani tüm bu sağlık
konularını gerçek anlamda “Yeterlilik Çemberi” tabiri ile uzman olarak anlayıp, gerçek bilgiyi paylaşabilen
ekipler.
Bu bilgi çokluğu ve karmaşası bazen hastaları, ya da sağlığı ile ilgili endişelenen insanları yanlış tedavi
yollarına itebildiği gibi bazen de endişe yarattığı için alması gereken kararı ertelemesine de neden
olabiliyor.
Biz KadıköyŞifa olarak, kendi yeterlilik çemberimizin tam olarak nerede olduğunu biliyor ve sizinle hep
gerçek sağlık bilgilerini paylaşmayı hedefliyoruz.
Buket Pilavcı
İcra Kurulu Başkanı
3
HABER
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
MÜKEMMELE ULAŞMA
YOLCULUĞUMUZ DEVAM EDİYOR!
‘KadıköyŞifa Sağlık Grubu,
Avrupa’nın en büyük yönetim kongresi
24. KALDER Kalite Kongresi’nde
“Mükemmellik Elçisi Onur Ödülü” ne
layık görüldü.
Toplam Kalite Yönetimi Felsefesinin
University of Pittsburgh Medical Center (UPMC)
yaygınlaşmasında önemli rol oynayan, toplumda
çatısı altındaki Magee Women Hospital (MWH) ve
kalite bilincinin ve yönetiminin yaygınlaşmasının
bu konuda uzman danışmanlık şirketi ile yapılan
amaçlandığı, bu yıl ki teması “Mükemmelliği
yeniden yapılanma sürecinde, organizasyonel
Sürdürmek” olan Kalder 24.Kalite Kongresi’nde
açıdan da yenilenme başlamıştır. 2005 yılında
iş dünyasının önemli temsilcileriyle KadıköyŞifa
seçilen EFQM (European Foundation for Quality
Sağlık Grubu İcra Kurulu Başkanı Buket Pilavcı bir
Management), Yönetim modeli kapsamında
araya geldi.
sektöre örnek olacak çalışmalar gerçekleştirilmiş,
hedeflerini büyüterek 2007 yılında Mükemmellikte
KadıköyŞifa kalite yolculuğuna; 2000 yılında
Yetkinlik 4 yıldız seviyesine ulaşmıştır.
Yönetim Kurulu liderliğinde "Sürekli Kalite
Gelişimi (SKG)" programı çerçevesinde mevcut
durum değerlendirmesi süreci ile başlamıştır. Bu
program çerçevesinde, uzmanlık alanları örtüşen
4
Mükemmellik yolculuğunu 2009 yılında Kalder
İcra Kurulu Başkanımız Buket Pilavcı ‘nın ödülünü
Ulusal Kalite Büyük Ödülünü Türkiye’de bu belgeyi
KALDER Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan
kazanan ‘ ilk ve tek özel hastane’ olarak alan
dan aldığı törende plaket alan diğer kurum ve
KadıköyŞifa Sağlık Grubu,
kuruluşlar arasında TÜSİAD, Sabancı Holding,
“Mükemmellik Elçileri” Onur ödülü ile
Koç Holding, Borusan Holding, Bosh Sanayi ve
Mükemmellik yolundaki başarılarına bir yenisini
Ticaret Aş., İstanbul Büyükşehir Belediyesi,
daha eklemiştir.
Eczacıbaşı Holding,İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş,
Siemens A.Ş , Coca Cola İçecek, Bilim İlaç A.Ş,
Kongrede, Kalder’in 25.kuruluş yıldönümü
İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş. (İGDAŞ) bulunmaktadır.
kapsamında “Mükemmellik Elçileri Onur Töreni’nde
Kalder’e katkı ve katılımda bulunan mükemmellik
çalışmalarının sürdürülebilirliliğini sağlayan 32
kurum ve kuruluş temsilcileri “Mükemmellik Elçileri
Onur Plaketi” ile ödüllendirilmiştir.
5
ÇOCUK SAĞLIĞI VE
HASTALIKLARI
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Sebep ne olursa olsun
bebeğinizden anne
sütünü kesmeyin
Bebeğin cildindeki değişimlerin dikkatle izlenmesi
gerektiğini söyleyen KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir
Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof.
Dr. Reha Cengizlier ; Ailesinde astım, saman nezlesi gibi
alerjik hastalık öyküsü olan bebeklerin egzema olma
ihtimalinin arttığı konusunda uyarıyor.
Aranıza gelirken, evinize bir
neşe, canlılık, hareket ve
mutluluğu da birlikte getirdi.
Artık hiçbir şey eskisi gibi
değil. Hepsinin nedeni o.
Bir gülümsemesi ile bütün
uykusuz geceleri, yorgunlukları
unutturan, mümkün olsa
kuşun kanadındaki rüzgardan
koruyacağınız bebeğiniz. Her
şey iyi, güzel gidiyor. Ama
bir gün bir bakıyorsunuz ki
yanaklar kızarmış. Hatta pul
pul kabuklanmaya, kaşınmaya
başlıyor. Bebeğiniz yüzünü
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Prof. Dr. Reha Cengizlier
yastığa sürtmeye çalışıyor.
kızarıklıklar giderek artar. Çoğu
Banyoya sokmak için soyarken;
zaman da önemsenmez, nasıl
minicik elleri rastgele gövdesini
olsa geçer diye beklenir. Veya
kaşıyor, yırtıp kanatıyor. Bu
bir akrabanın tavsiyesi ile
kızarıklıklar belki de boynuna,
alınan krem sürülerek geçici
ellerine-kollarına, bacaklarına
iyileşme beklentileri yaşanır.
da giderek yayılıyor. Hiç
Bebek soyulduğunda her
istemediğiniz bir misafir
defasında elleriyle karnını
kapıyı çaldı! Hemen doktoruna
kaşımaya çalışıyorsa, bu
koşuyorsunuz; bunların alerji
egzemanın ilk belirtisi olabilir.
olduğunu söylüyor.
Ardından kırmızı, kaşıntılı,
ilerledikçe üzeri pul pul kabuk
Bu haber sizi sonsuz üzüntülere
gibi sertleşmeye, bazen deri
sokuyor. Durun! Bu kadar
çatlayıp, sürtünmenin de
korkmayın; çaresi var!
etkisiyle sızıntı kanamalara bile
neden olabilir. Tipik dağılımı;
Bebeklik döneminde sık
bebeklerde yanaklar, boyun,
karşılaşılan alerjik deri
kulak arkası, eller, bilekler
döküntülerinden “egzema”, tıbbi olabilir. Bazen de “para para”
adıyla da “atopik dermatit”ten
gibi diye nitelendirilen farklı
söz ediyorum.
yerlerde yuvarlak, keskin
Egzema, bazen şiddetle başlar,
kenarlı döküntüler şeklinde
bazen yavaş başlayan kaşıntılı
görülebilir. Bebek büyüdükçe
6
diz arkası, kolun dirsek ön taraf
yoğunlaşabilir. Ailede astım,
olmayan deri döküntüleri ihmal
katlantı yeri gibi bölgelerde
saman nezlesi gibi bir alerjik
edilir. Oysa bunlar, ilerde ortaya
hastalık öyküsü varsa, bebekte
çıkacak bir “astım” veya “allerjik
alerjik egzema olma ihtimali
artar.
bronşit”in ön habercileri olabilir.
İhmal edilmeden araştırmalı,
uygun tedavi verilmelidir.
Bebeklikte en
önemli olan; bu cilt
Tedavide genelleme yapılmaz.
Her bebeğin tedavisi farklıdır.
lezyonlarının besin Önemli olan erken teşhis, doğru
alerjisi nedenli
yaklaşımdır.
olmasıdır. Sade
Hastalık yok, hasta vardır. Her
anne sütü alan
bebek ayrıdır. Öyküsü, muayenesi,
bebeklerde bile
tetkikleri farklıdır. Aynı kefeye
annenin yediği
koyarak tedavi edilmemelidir.
besinlerin, anne
sütü aracılığı ile
Zaman zaman, süt alerjisi
deniyor, bir kan tetkiki ile her şey
bebeğe geçip, alerji
yasak, başlasın bir sürü ilaç….
yapma riski vardır. En
Bu doğru değil. Bazen sınırın
sık nedenlerden birisi
üstündeki değerlerde bile yasak
de inek sütü alerjisidir.
uygulanmayabilir. Ya da kısmi
Direkt inek sütü vermek
yasaklar yapılabilir. “Yasak”
gerekmez, hazır mama
demek çok kolay. Bebeği için
ile de olabilir. Öncelikle
fedakarlık yapmaya hazır anneler
tanının doğru konması,
de bu yasakları uyguluyor. Peki
nedenlerin araştırılması
anne ve bebeğin beslenmesi
gerekir. Hemen bir
ne olacak? Kaş yaparken göz
Çocuk alerji uzmanına
çıkarmamak da gerekli.
başvurmak ilk adım
olmalıdır.
Altta yatan neden
ne olursa olsun;
anne sütü asla
kesilmemelidir. Tam
tersine daha uzun
süre verilmelidir.
Araştırma sonucu
gerekirse anneye
yapılacak basit
tedavilerle bebek de
rahatlayacaktır.
Bazen çok şiddetli
7
Araştırılmadan, sadece
tahmine dayanarak
bebeğe bazı gıdaların
yasaklanması,
bebeğin normal
büyüme ve gelişmesini
engelleyebileceğinden
çok tehlikeli bir
yaklaşımdır.
KBB
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Bademcikle ilgili
en önemli 10 soru
Özellikle çocuklarda çok sık görülen hastalıklardan biri bademciklerin şişmesidir. Kadıköy
Şifa Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op.
Dr. Engin Aktaş bademcikle ilgili en önemli 10
soruyu yanıtladı.
KBB
Op. Dr. Engin Aktaş
1
Bademcik vücutta ne işe
yarar? Geniz etinin bademcikten farkı nedir?
Bademcikler (Tonsil) ve geniz
eti (Adenoid) vücudun bağışıklık
sisteminde rol alan, lenfosit üretmekle görevli lenfoid dokulardır.
Bademcikler boğaz girişinde dil
kökünün iki yanında, geniz eti ise
nasofarenks denilen burun arkasındaki geniz bölgesinde yer alır.
Bademcik ve geniz eti tarafından
üretilen lenfositler ve antikorlar
lokal bağışıklık sisteminde sadece
yardımcı bir role sahiptirler, ana
rolde ise mukozal immünglobülinler ve sistemik üretilen lenfositler
rol oynar. Bademcikler bir kapsülle
sarılıdır ve yutak kaslarına bu
kapsülle bağlanırlar, geniz etinin
ise bir kapsülü yoktur ve geniz
bölgesinde dokuların üzerinde yer
alır.
2
Vücudun bademciğe ihtiyacı
var mıdır?
Vücudumuzdaki her organ
gibi bademciklerinde bazı görevleri vardı ancak söylediğim gibi
bu olmazsa olmaz bir fonksiyon
değildir. O yüzden halen dünya
üzerinde özellikle çocuk yaşlarda
alınması genellikle iki nedenle
gerekebilir. İlki bademcik ve geniz
etinin boyutlarının artarak havayolunu tıkamaları, ikincisi ise sık
iltihaplanmalarıdır. Bademciklerin
büyük olması; yutma, beslenme ve
konuşma problemleri yaratabilir.
Bademcik üzerinde biriken yiyecekler de ağız kokusu yaratabilir.
Adenoid dokusunun büyük olması
Bademcikler neden şişer?
her şeyden önce burun tıkanıklıBademciklerin virüs veya
ğına yol açar. Bu hastalarda ağzı
bakterilerle enfekte olması
açık uyuma ve horlamaya neden
sonucu boyutunun artması baolur. Ayrıca geniz etinin büyük
demcik şişmesi olarak hissedilir.
Boğaz ağrısı, ateş, yutma güçlüğü, ve tıkayıcı olması yüz ve çene
halsizlik, ağızda kötü koku, boyun kemiklerinde gelişim bozukluğu
bezelerinde şişme, gibi şikayetler- yaratarak ‘adenoid face’ denilen
görünüme, orta kulakta sıvı birikide eklenebilir.
mi ve işitme kaybına, sinüzit, geniz
akıntısına neden olarak farenjit ve
Bademcik alınmalı mıdır?
öksürüğe neden olabilir. Ayrıca sık
Bademcik hep geniz eti ile
tekrarlayan bademcik infeksiyonu
birlikte mi alınır?
kalpte, eklemlerde ve böbrekBademcik operasyonları gereklerde problem yaratabilir. Bu tip
li durumlarda uygulanmalıdır.
durumlarda bademcik ve geniz eti
Bademciklerle geniz eti benzer
operasyonlarını planlamak gerekir.
lenfoid dokular olduğu için özellikle çocuk hastalarda çoğu zaman
bademcik problemleri geniz eti
Bademcikler ne zaman
problemleri ile birlikte olur ve
alınmalıdır?
operasyon gerektiğinde genelBademcikler gerekli olduğu
likle birlikte alınmaları gerekir.
durumlarda her yaşta alınabilir.
Bu lenfoid dokuların ameliyatla
Genellikle gece uykuda solunum
uygulanan cerrahi müdahalelerin
büyük bir kısmını bademcik ve
geniz eti operasyonları oluşturur.
Burada esas mesele o hasta için
bademcikler veya geniz eti alınmasının sağlam, kanıta dayalı tıbbi
nedenlere göre karar verilmesi
zorunluluğudur.
3
4
5
8
durma atakları (apne) oluşması dışında
bademcik operasyonları için 2,5 yaş
sonrası beklenmelidir. Geniz eti operasyonları ise daha ufak yaşlarda güvenle
uygulanabilir. Bademcik operasyonlarında üst yaş limiti yoktur fakat erişkin
hastalarda operasyon sonrası kanama,
ağrı gibi komplikasyonlar daha sık
görülür.
6
Yaşa bağlı olarak bademcikler daha çok mu sorun yaratır?
Bademcik sorunları çocukluk
çağından sonra genellikle azalır. Yaşla
birlikte havayolu çapı artarak tıkayıcı
durumlar daha az görülür, yaşla birlikte
genel bağışıklık sisteminde de gelişmeler olduğundan bademcik enfeksiyonları yaşla birlikte azalabilir. Ancak erişkin
bademcik enfeksiyonları çok daha ağır
geçer, uzun iyileşme süresi iş kayıpları
ve daha uzun sağlık sorunlarına neden
olur.
7
Kaç yaşına kadar bademcik
alınmalıdır?
Bademcik operasyonları her yaşta
uygulanabilir, genellikle 3 - 5 yaş grubunda daha sık uygulanmaktadır ancak
bademcik operasyonları için gerekli
şartlar ve zorunluluklar oluştuğunda,
çocuk daha da büyüsün diye beklemek çoğu zaman faydadan çok zarar
getirecektir.
8
Bademcik ve geniz eti operasyonları
nispeten riski az müdahalelerdir fakat
her cerrahi müdahalenin belli riskleri
vardır. Özellikle çocuk yaş grubunda
bu operasyonlar daha sık uygulandığı
için hem cerrahi, hem anestezi oldukça
titiz yapılmalıdır. Ameliyat sahası aynı
zamanda havayolu sahası olduğu için
anestezi için bu konuda tecrübeli ve
özel ekipmanları olan birimler seçilmelidir. Anestezi biliminde son yıllarda gelişen yeni teknikler ve ilaçlar anestezi
komplikasyonlarını oldukça azaltmıştır.
Operasyon sonrası ağrı özellikle erişkin
hastalar için problem yaratabilir fakat
çocuk hastalarda ağrı çoğu zaman basit
ağrı kesicilerle ortadan kalkar. Operasyon sonrası gelişen kanamalarda
önem arz eder. İlk gün genellikle fazla
olmamak koşuluyla ağızdan kan gelmesi normaldir, fakat ilerleyen günlerde
kanama devam eder veya şiddetlenirse
vakit kaybetmeden operasyonu yapan
hekimle temasa geçmek gerekir, çok
Bademcik ameliyatlarının nadiren kanama kontrolü için yeni bir
mevsimi var mıdır?
Bademcik operasyonları her mev- operasyon gerekir. Operasyon sonrası
sim yapılabilir ancak yaz aylarının çok beslenme tarzı komplikasyonları azaltsıcak günleri uygun değildir. Operasyon mada oldukça önemlidir. Kesici ve sert
sonrası ağrı nedeniyle ufak çocukların besinler asla alınmamalıdır, genellikle
sıvı alımı kısıtlanabilir ve komplikasyon sıvı ve yarı sıvı ağırlıklı beslenmek
gerekir. Sonuç olarak bademcik ve
oranı artabilir. Genellikle kış ve ilkbageniz eti operasyonları sık uygulanan,
har daha uygun aylardır.
tecrübeli ekiplerle oldukça sorunsuz ve
Bademcik ameliyatı riskli- yüz güldürücü sonuçları olan operasmidir? Bademcik ameliyat- yonlardır.
larında anestezi kullanımı
hakkında bilgi verir misiniz?
Bademcik ve geniz eti ameliyatı
kararı nasıl alınır?
Bademcik ve geniz eti operasyonu için endikasyonlar (gereklilikler)
şunlardır:
• Sık enfeksiyon geçirilmesi: Birbirini
takip eden yıllarda, senede 3 veya daha
enfeksiyon geçirilmesi.
• Bademciklerin yutmayı ve solunumu
zorlaştıracak kadar büyümesi
• Bademciklerin tek taraflı büyümesi (Kötü huylu hastalıkların belirtisi
olabilir)
• Bademcik üzerinde yiyecek birikerek
kötü ağız kokusuna neden olması.
• Geniz etinin solunumu bozacak kadar
büyümesi
• Geniz eti ve bademciklerin kulakta sıvı
birikimine neden olarak işitme kaybı
yaratması
• Sık sinüzit atakları ve kronik öksürüğe
neden olacak kronik geniz eti iltihapları
9
10
9
ÇOCUK SAĞLIĞI VE
HASTALIKLARI
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Boğmaca’da Koza
Stratejisi
Her yıl 300.000 kişi boğmacadan
hayatını kaybediyor
Ülkemizde, boğmacaya yakalanan hasta sayısının önceki
yıllara kıyasla 2.5 kat arttığı konusunda uyaran KadıköyŞifa
Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Yeni Doğan Uzmanı Prof.
Dr. İlknur Kılıç, uyguladıkları Koza Stratejisi ile bebekleri
ölümcül olabilen bu hastalıktan koruyabildiklerini
vurguluyor.
Koza Stratejisi; bebekleri
boğmacadan korumak için
bebekle teması olan annebaba-kardeş, bakıcı ve sağlık
çalışanlarının aşılanmasını
öngören bir yaklaşımdır.
İsteyen annelere, doğum
sonrası taburcu olmadan,
boğmaca aşısı uygulamakta
ve bu hizmet doğum
paketlerimiz ile ücretsiz olarak
verilmektedir.
Yeni doğum yapmış
anneye boğmaca
aşısının yapılması son
derece güvenli bir
uygulamadır.
Boğmaca aşısı canlı aşı
değildir, bebeğe boğmaca
mikrobu geçmez ve mevcut
veriler, boğmaca aşısının
her populasyonda güvenli
olduğunu göstermektedir.
"Bordatella pertussis" adındaki
bakterinin yol açtığı boğmaca
enfeksiyonu, hava yolu ile
bulaşan, çok hızlı yayılabilen
bir hastalıktır. Dünya Sağlık
Örgütü verilerine göre;
dünyada her yıl 50 milyon
boğmaca vakası görülmekte,
bunlardan toplam 300 bini
hayatını kaybetmektedir.
Her yaşta görülebilen ancak
bebeklerde öldürücü olabilen
boğmaca; özellikle bebekler
açısından çok ciddi bir tehdittir.
Akciğer problemi başta olmak
üzere birçok kalıcı sağlık
sorununa yol açabilir.
Hastalık soğuk algınlığına
benzer belirtilerle başlar,
daha sonra hastada
boğulurcasına, yoğun ve hızlı
öksürük nöbetleri görülür. Bu
hastalığa yakalanan bebekler
ve küçük çocuklar nöbetler
sırasında morarıp kusabilir,
hatta boğularak yaşamlarını
kaybedebilirler. Boğmacaya
bağlı ölümlerin %83’ü 3
aydan daha küçük bebeklerde
görülmektedir.
10
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Prof. Dr. İlknur Kılıç
Boğmaca erişkinlerde de
görülür mü?
Boğmacanın hafif seyrettiği
yetişkinlerde diğer solunum
yolu enfeksiyonlarına benzer
dirençli öksürük gelişir. Yapılan
araştırmalarda 2 haftadan
uzun süren öksürüklerin
yüzde 20'sinin boğmacadan
kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Bulaşma; Boğmaca bebeklere
yüzde 75 oranında yakın
çevresinden bulaşmaktadır.
Bulaşma; %40 anne, %15
baba, %20 4-19 yaş arası
kardeşlerden olmaktadır.
Erişkinlere çocukluk
döneminde yapılan aşılar
boğmacaya karşı korumuyor
mu?
Doğurganlık çağındaki
kadınların yarısında, ilk
doz boğmaca aşısı yapılana
kadar, bebeği koruyacak
antikor titresinin olmadığı
gösterilmiştir. Boğmacaya
karşı bağışıklık aşıdan sonra
ortalama 5- 10 yıl sonra
azalmaktadır. Bu nedenle
erişkinler boğmacaya
yakalanıp yeni doğan
bebeklere enfeksiyon
bulaştırabilirler. Yeni
doğanlarda ilk boğmaca aşısı
2. ayın sonunda yapıldığı ve
yeterli bağışıklık 4. veya 6. ay
aşısından sonra başladığı için
boğmaca mikrobunu alan
bebek boğmaca enfeksiyonu
riski ile karşı karşıya
kalmaktadır.
verecek kişiler boğmacaya
karşı aşılanmalıdır.
Türkiye’de 2008
yılında yapılan bir
çalışmada; boğmaca
enfeksiyonunun
ergen ve erişkin yaş
grubunda eski yıllara
göre 2.5 kat arttığı
gösterilmiştir.
Yeni doğan bebekleri
boğmaca enfeksiyonundan
korumak için koza stratejisi
uygulanmalı, bebek doğduktan
sonra anne ve bebeğe bakım
11
PEDAGOJİ
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Karne Kimin?
Ailesini, okulunu, arkadaşlarını seven, sevildiğini
bilen, çalışma alışkanlığı kazanmış, düzenli
ve programlı olan çocukların öğrenmeye
açık , dolayısı ile başarılı olduklarını belirten
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Pedagoji Uzmanı
Psk.Yaprak Veziroğlu, ortada bir başarısızlık
varsa bunun tek sorumlusunun çocuk olmadığı
konusunda ebeveynleri uyarıyor.
Tüm anne babalar çocuklarının
başarılı olmasını isterler. Onlar
için birer gelecek planı hazırlarlar.
Çoğunlukla en az kendi ulaştıkları
hedefler, hatta daha iyisi arzulanır.
Bazen de ulaşamadıkları hedeflere
çocuklarının vasıtasıyla ulaşmak
isterler. Ancak çocuklarımız bizden
farklıdır. Onlar kendi geleceklerini
yaşayacaklardır, bizim onlar için
planladığımızı değil.
Hayat şartlarının zorlaştığı,
rekabetin arttığı günümüz
koşullarında başarılı olmalarını
nasıl sağlayabiliriz? Okul başarısı
bunun için yeterli midir? Mutlu
olsunlar yeter diyerek onları
serbest mi bırakmalıyız? Yoksa
hem derslerinde çok başarılı
olmaları için bastırmalı, şartlarımızı
sonuna kadar zorlayıp onları en
iyi okullara mı göndermeliyiz?
Bunun sonunda artan beklentimizi
karşılayamadığında çocuğumuzdan
bunun acısını çıkartacaksak bu
hiç de iyi bir fikir değildir. Sadece
okul başarısı hayatta yeterli
değil diyorsak onu hafta sonları
spora, sosyal faaliyetlere mi
taşıyacağız? Böylece zaten bir
arada olabildiğimiz tek zaman olan
hafta sonları da koşuşturmayla mı
geçecek? Günümüzün ebeveynleri
gerçekten zor durumda. Hem
akademik yönden başarılı, hem
sosyal hem duygusal yönden
sağlıklı bireyler yetiştirmeye
çalışmak kolay değil.
Başarı nedir? Kupalar
kaldırmak mıdır başarılı
olmak? Başarı yarışlarda
birinci olmak değildir.
Başarı, kişinin yetenekleri
oranında potansiyelini
geliştirebilmesidir.
Günden güne daha iyiye
gitmektir. Başarısızlık ise
çocuğun potansiyeli ile elde ettiği
notlar arasındaki uyumsuzluktur.
Anne babaları en çok kızdıran
şey, çocuğun düşük notlarını
umursamamasıdır. Oysa çoğu
çocuk umursamaz davranarak
12
Pedagoji
Psk.Yaprak Veziroğlu
kendisi için zor olan bu durumla
baş etmeye çalışmaktadır. Kimi
çocuklar başarısızlıktan kendilerini
sorumlu tutmazlar. Ya öğretmen
takmıştır, ya arkadaşları konuştuğu
için derste dikkati dağılmıştır ya da
öğretmen zor sormuştur. Aslında
durumu nasıl düzelteceklerini
bilemediklerinden hem kendilerine
hem çevrelerindekilere bu
gerekçeleri bulurlar. Bazen çocuk,
başarısızlığının sebeplerini
gerçekten bilmez. Bu durumda
anne babanın altta yatan nedenleri
bulması ve çözmesi gerekir.
Çocuğun organik veya psikolojik bir
sorunu mu var? Dikkat dağınıklığı
veya öğrenme güçlüğü mü yaşıyor?
Arkadaşlarıyla mı bir sorunu
var? Sorun ev ortamıyla ilgili de
olabilir. Kardeş kıskançlığı mı, nasıl
çalışacağını mı bilmiyor, evdeki
huzursuz bir atmosfer nedeniyle
üzüntüden kendini derslerine mi
veremiyor, anne baba ilgisiz mi?
Yoksa okul çocuğun potansiyeline
mi uygun değil? Çözüme ulaşmak
için ailenin bunları iyice anlaması,
gerekirse bir uzmandan destek
alması gerekir.
Bazı aileler okul ve okumaya çok
önem verirken, bazısı vermez.
Ailenin ilgisizliği çocukta motivasyon
kaybına neden olur. Çocuk okuldan
eve geldiğinde onun ödevleriyle,
okulda ne yaptığıyla, aç veya tok olup
olmadığıyla ilgilenen olmadığında
çocuk okula karşı ilgisini kolaylıkla
kaybedebilir. Başarısının karşılığında
ödülü, başarısızlık karşısında da
cezayı görmelidir. İlgisizlik kadar
otoriter ve sert tutum da çocuğa zarar
verir. Bu tip ailelerde çocuğun hatası
hoşgörüyle karşılanmaz. Çocuk sık
sık eleştirilir, karşılaştırılır, azarlanır
ve hatta cezalandırılır. Anlayışsız
bu tuttum çocuğun korkuyla
yaşamasına, kendine güvenmeyen,
söz hakkı olmayan bir birey haline
dönüşmesine ya da isyankar ve zorba
olmasına neden olur. Bazı aileler
de baskıcı olmanın tam tersi bir
davranış gösterir. Çocuklarını özgür
bırakırlarsa özgüveni yüksek bir
çocuk yetiştirebileceklerini sanırlar.
Ancak bu durum otoriter yaklaşımdan
daha kötü sonuç verir. Her istediği
yapılan, çaba harcamadan,
sorumluluk almadan her hakka sahip
olan çocuklar derslerini çalışmaya
da ihtiyaç duymazlar. Çünkü bir
ideale, amaca sahip değillerdir. Geç
yatar, istediği saate kadar oynar,
belli bir programı yoktur. Ona özel
yemek pişer, istemediği zaman okula
gitmez. Oyuncaklar çabasının ve
çalışmasının sonucu değildir. İhtiyaç
bile duymadığı pek çok şeye sahip
olan bu çocuğun başarılı olması
beklenebilir mi?
Çalışmak, kazanmak, çaba harcamak
gibi kavramlardan yoksun büyüyen
çocukların günümüzde sayısı
oldukça fazla. Çalışan ebeveynlerin
zamansızlıktan çocuklarıyla
ilgilenememeleri, ayırdıkları
sınırlı vakitte de sorun çıkmaması
için birçok isteğe göz yummaları
sonucu saygısız, çalışma alışkanlığı
gelişmemiş, kendini hep haklı
gören, otoriteyi umursamayan
bir nesil yetişmekte. Bu ailelerin
süratle çocuğun hayatına bir düzen
getirmeleri, olanakları sınırlayıp
ona üstesinden gelebileceği
sorumluluklar vermeleri, çocuğun
direnişleri karşısında yılmamaları
ve kararlı davranmaları gerekir.
Sadece ders konusunda değil, insan
ilişkilerinde de sevgi ve saygıyı
öğretmek, spor yapmasını sağlamak
çocuğun enerjisini artıracaktır.
Hayatını düzene sokarken eğlence
ve görevleri orantılı bir şekilde
dağıtmak gerekir. Hele günümüzde
elektronik ve bilgisayarla iç içe
büyüyen çocukların zamanlarını
ayarlamayı öğrenmeleri şarttır. Yoksa
internette geçirdikleri vakit onların
tüm enerjisini tüketir.
Bazı çocuklar sınıf seviyesinin altında
veya üstünde gelişim gösterirler.
Bu durumda ders programı ona
uygun olmaz. Çocuk sıkılır, okulu ve
dersi sevmez. Başarısız olduğunda
da tembel olarak adlandırılır.
Bu çocuklar için özel programlar
hazırlanmalı, yetenek düzeyleri, ilgi
alanları göz önünde tutulmalıdır.
Kuşkusuz öğretmenin
öğrencisiyle kurduğu ilişki en
az ailelerin davranışları
kadar
13
önemlidir. Öğrencilerinin gelişim
düzeyini bilerek, yetenek ve ilgilerine
göre programlar hazırlayan, ilgili
ve tecrübeli öğretmenler çalışma
alışkanlığını kazandırmak konusunda
temel bir işlevi yerine getirir.
Özellikle öğrencinin ilgi ve dikkatini
uyanık tutabilen, çabayı görüp teşvik
eden öğretmenler okulu ve okumayı
çocuklara sevdirir.
Özetle, ailesini, okulunu,
öğretmenini, arkadaşlarını seven,
sevildiğini bilen, çalışma alışkanlığı
kazanmış, düzenli ve programlı
olan, neyi neden öğrendiğini bilen
çocuklar öğrenmeye açık olurlar.
Araştırmayı ve bilgiye ulaşmayı
isterler. Bir hedef uğruna çalışırlar.
Bunun karşılığını aldıklarında
öğrenme arzuları kamçılanır.
Çalışmaktan zevk alırlar. Bu çocuklar
başarılı olurlar. Başarısızlık ise
sadece çocuğa ait bir sonuç olamaz.
Mutlaka öncesinde ailenin uyanık
olması, çocuğunu iyi takip etmesi
gerekir. Takip edilen yol başarısızlığa
doğru gidiyorsa, bunun nedenleri
araştırılıp gereken önlemler
zamanında alınmalıdır. Kötü bir
karneyle karşılaşıldığında tepki
vermek için artık çok geçtir. Asıl suçlu
hiçbir zaman çocuk değildir.
KBB
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Kulak iltihapını
ciddiye alın
Soğuk kış günlerinin geldiği bu günlerde, üst
solunum yolu enfeksiyonları ve buna bağlı
olarak kulak zarı ve kemikçiklerinde oluşan orta
kulak iltihaplarında artış gözlendiğini belirten
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr
Seyit Aydoğmuş; hastalığın zamanında ve doğru
tedavi edilmezse, kalıcı işitme kaybına neden
olabileceği konusunda uyarıyor.
Dış kulak, kulak kepçesi ve kulak
zarına kadar olan kısımdır ve bu
bölgeye bağlı işitme kayıplarının tedavisi genellikle kolaylıkla
yapılır.
Orta kulak iltihaplarında, ateş
ve kulak ağrısının yanında işitme
kaybı da olabilir. Bu durum çoğu
zaman geri dönüşümlüdür ancak
eğer kulak delinir ve iyi tedavi
edilmezse uzun süren akıntılara
ve kalıcı işitme problemlerine yol
açabilir. Orta kulak boşluğunda
biriken yapışkan bir sıvıya neden
olup iletimi engelleyebildiği gibi,
zaman içerisinde kulak zarında
ve orta kulak kemikçiklerinde
ancak ameliyatla düzeltilebilecek hasara yol açar. Hatta bazen
ameliyatla bile ancak kısmen
düzeltilebilir.
Kronik orta kulak iltihaplarında,
kulak zarı ve kemikçikler kalıcı
olarak hasar görürse, dış ortamdaki ses enerjisi orta kulaktan iç
kulağa tam olarak aktarılamaz
ve 25-30 desibel yada sadece
kemikcik zincirde iletimi koparan
bir hasar olmuşsa 40-50 desibellik işitme kaybı oluşur. Bu kaybın
ameliyatlarla düzeltilmesi gerekir.
Kulaktaki hasarın ameliyatı, öncelikle devam
etmekte olan enfeksiyon
ilaçlarla iyileştirildikten sonra yapılır. Orta
kulakta sıvı varsa kulak
zarına bir delik açılarak
buradaki sıvının boşaltılıp havalandırılması
ve drenajı sağlayan tüp
takılması yeterli olur.
14
KBB
Op. Dr. Seyit Aydoğmuş
Kulak zarı ve kemikçik hasarı
olduğu durumlarda ise biraz daha
teknik işlemler gerekir. Zardaki
açıklık, yerine ve büyüklüğüne
göre genellikle kulak kıkırdağından yada çiğneme adalesinin
kılıfından hazırlanan uygun bir
greft ile kulak zarına yama yapılır.
Kemikcik hasarlarında ise bazen
hastanın kendisinden kemik
parçası alınarak kullanıldığı gibi,
kadavradan ya da yapay protezler kullanılır. Eğer kulaktaki tüm
kemikçikler, koleasteotoma (yassı
epitel dokusunun içeri girerek
oldukça yıkıcı olabilen ve hayatı
tehdit eden bir hastalık) nedeniyle erimişse total yada parsiyel
orta kulak protezleri kullanılabilir.
Ameliyatta amaç; öncelikle hastalıklı dokuların temizlenmesi ve
sonrasında da işitmenin olabildiğince kazanılmasını sağlamaktır.
Ameliyat öncesi İşitme kaybının
yaramayabilir. Böyle bir durumda koklear implant (biyonik kulak) ameliyatla
yerleştirilir. Dış ortamdaki ses, kulak
kepçesi arkasına takılan bir cihaz yardımı ile elektronik sinyallere dönüştürülüp, dış orta ve iç kulak bypass edilerek
İç kulak ise, Orta kulak sonrasında
doğrudan koklea denilen salyangozun
salyangoz ve periferik denge organı
olan, yarım daire kanalları ile bunlarla içinden kulak sinirlerine iletilir. Koklear
beyin arasındaki iletimi sağlayan sinir- implant, işitme kaybı olan herkese
lerin olduğu kısımdır. İşte bu bölgenin uygulanamıyor. Ne yazık ki bu uyguhasarlarında oluşan işitme kayıplarının lamanın yapılabilmesi için; sorunun
her iki kulakta ve işitmenin sonradan
ilaç yada ameliyatla düzeltilmesi çok
kaybolmuş olması gerekir.
zor hatta pek mümkün değildir.
seviyesi odyoloji ünitelerinde ölçülerek
kayıt edilir. Hasarın derecesini anlamada bilgisayarlı tomografi de çok bilgi
vericidir.
Dış ve orta kulak kaynaklı işitme kayıplarından farklı olarak, genetik kaynaklı
işitme kayıpları bu bölgede daha fazladır. Elbette enfeksiyon, akustik yada
fizik travma, metabolik, vasküler ve
otoimmun hastalıklar, ilaç toksisitesi,
tansiyon, stres vb.. gibi nedenlere bağlı
olarak sonradan da ortaya çıkabilir.
İç kulak sinirsel iletim kaybına neden
olur ve bu hastalar eğer yeterli işitme
rezervleri varsa işitme cihazından fayda
görebilirler. Doğuştan kulak kanalı
olmayan yada hafif, orta düzeyli işitme
kaybı olan orta kulak hasarlı hastalar
da teknolojisi son yıllarda iyice gelişmiş olan işitme cihazlarından fayda
görebilirler. Doğuştan yada sonradan
oluşmuş, “ ileri veya ağır işitme kaybı
olanlarda ”standart işitme cihazları işe
Yeni doğan bebeklerde binde 1-2
oranında görülebilen işitme kayıplarının erken teşhisi bu bakımdan çok
önemlidir. Bebeklerin konuşmayı taklit
etme ve dil kullanma becerileri ilk 2
yaşa kadar en yüksek seviyelerdedir.
Bu nedenle 6 aya kadar ( en geç 2 yaş)
implantın takılması gerekir, bu olmaz
ise konuşma problemlerine neden
olabilir.
Elbette tıp bilimi çeşitli biomoleküler çalışmalar yapmakta ve kök hücre
çalışmaları gelecek için umut vermektedir. Ancak biraz daha zamana
ihtiyaç vardır. Bu nedenle yeni doğan
işitme tarama testlerini yaptırmak çok
önemlidir
Doğuştan yada sonradan oluşmuş,
“ ileri veya ağır işitme kaybı olanlarda”
standart işitme cihazları işe
yaramayabilir. Böyle bir durumda koklear
implant (biyonik kulak) ameliyatla
yerleştirilir.
15
BEYİN, OMURİLİK VE
SİNİR CERAHİSİ
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Korkulan üçlü:
Bel ağrısı, bel fıtığı, ameliyat:
Korkulu üçlü
Günümüz modern insanın yaşam koşulları
sebebi ile bel ağrılı birey sayısının arttığını
söyleyen KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir
Hastanesi Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi
Uzmanı Op. Dr. Hikmet Uluğ ile bel ağrılarının
sebepleri ve güncel tedavi yöntemlerini konuştuk.
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi
Op.Dr.Hikmet Uluğ
Hareketsizlik, oturarak ve
özellikle bilgisayar başında
çalışma sürelerindeki artış, duruş
bozuklukları, yapılan yanlış
hareketler sağlık sorunlarından
bir tanesi olan bel ağrılarında
hatta bel fıtığında artışa sebep
olmaktadır.
Bel ağrıları bireylerin hekime
başvurma nedenleri arasında
ikinci sırada yer almakta. Tüm
insanların %90’ı yaşamları boyunca
kendilerini en azından bir kaç gün
süreyle işinden alıkoyacak şiddette
bel ağrısı atağı geçiriyor.
Her bel ağrısı bel fıtığı mıdır?
Hangi bel ağrısı bel fıtığından
kaynaklanır? Ameliyat ne zaman
gereklidir? Hangi ameliyat
yöntemi uygulanmalıdır ?
İşte en çok merak edilen sorular !
sağlar. Günlük aktivitelerimizin
etkileri ve yaşlanmayla birlikte
halkaların gevrekleşmesi dışında
aşırı kilo, egzersizden uzak yaşam,
karın ve bel kaslarının zayıflığı
gibi etmenler bel fıtığının önemli
nedenleri arasındadır.
Öncelikle bilinmelidir
ki; her bel ağrısı bel
fıtığına bağlı değildir.
Tüm bel ağrılarının
ancak %3-4’ü ameliyat
gerektirecek bel
fıtığına bağlıdır. Bel
fıtığında 3 tip ağrıdan
söz edebiliriz.
Birincisi; omurlar arasındaki
diskin kabuğunun deforme olması
ve kabuğun etrafındaki sinirlerin
Omurgamız silindir biçimde 24 adet
uyarılmasıyla ortaya çıkan, sadece
omurun üstüste birleşmesinden
bele yerleşen ağrıdır. Bu ağrıya
oluşur. Omurgamız vücudumuza
mekanik bel ağrısı adı verilir.
şeklini verir ve dik durmamızı
16
İkincisi; enflamasyon ağrısıdır.
Diski oluşturan çekirdek kabuğunu
yırtıp dışarı çıktığında damarlarla
temas eder ve çekirdekteki
maddelere karşı vücut bir reaksiyon
verir. Bu da belden kalçalara
yayılan enflamasyon ağrısına neden
olur.
Üçüncüsü; dışarı çıkan disk
materyalinin sinire yaptığı bası
sonrası oluşan nörojenik ağrıdır.
Ağrı kalçadan bacağın arkasına ve
topuğa doğru yayılır. Hapşırmak,
öksürmek ve ıkınmakla ağrı artar.
1-2 günlük istirahatle belirgin
biçimde azalmayan, topuğa doğru
yayılan ağrılarda bel fıtığından
kuşkulanmalıdır. Aynı zamanda
ayakta kuvvet kaybı ve uyuşukluk
olması da bel fıtığı şüphesini
arttıran unsurlardır.
Hemen ameliyat gerekli midir?
Öncelikle 3-4 günlük yatak
istirahatinin ardından doktor
kontrolünde verilecek aktif
egzersizler denenmesi yararlı
olacaktır. Önemli bir kuvvet
kaybının olmadığı durumlarda 4-6
hafta arasında egzersiz ve Fizik
Tedavi uygulamaları yapılmalıdır.
Ancak kuvvet kaybının çok ileri
olduğu veya egzersizlere karşın
düzelmediği durumlarda 4-6 hafta
beklenmeyebilir.
Hangi ameliyat yöntemleri
uygulanabilir?
Günümüzde en sık uygulanan
teknik mikrocerrahi yöntemidir. Bu
teknikte belin arkasından yapılan
küçük bir kesiden sonra bel kasları
sıyrılır, küçük bir kemik parçası
çıkartıldıktan sonra mikroskop
altında sinire ulaşılarak fıtıklaşan
disk dışarı çıkartılır.
Gelişen teknoloji ile birlikte son 20
yıl içinde tüm dünyada endoskopik
cerrahi uygulanmaya başlamıştır.
Endoskopik cerrahide hastanın bel
bölgesinde yarım santimetrelik
bir kesiden içeriye bir endoskop
gönderilir. Cerrah ekrandan tüm
sinirleri ve fıtık dokusunu yüzlerce
kez büyütülmüş olarak görür. İçeri
gönderilen endoskop aracılığıyla
fıtıklaşan doku dışarı çıkartılır.
Ayrıca lokal anestezi altında
yapılabilmesi anestezi riski
taşıyan hastalarda da güvenle
uygulanmasını sağlamaktadır.
Korunmak için ; Öncelikle düzenli
egzersiz tüm bireylerin yaşamında
yer almalıdır. Düzenli egzersizle
birlikte aşırı kilo alımından
korunmak çok önemlidir.
Günlük yaşamımız sırasında
özellikle ağır yük kaldırırken çok
özenli olunmalıdır. Dikkatsizce bir
yükün kaldırılması, itilip çekilmesi
sporcuların ısınmadan ağır bir
müsabakaya çıkmasına benzer ve
bel ağrılarına neden olur.
Sigara içmenin disk dokuları
beslenmesini bozduğu da
bilinmektedir.
Endoskopik bel fıtığı ameliyatları
hastanemizde yaklaşık 4yıldır
bu konuda ülkemizdeki en
deneyimli ekip tarafından güvenle
gerçekleştirilmektedir.
Endoskopik cerrahinin en büyük
avantajı hastanın iyileşme süresinin
çok kısa olması, sosyal ve çalışma
yaşamına hemen kavuşmasıdır.
Kozmetik açıdan hiç bir iz
kalmaması bir diğer avantajıdır.
Önemli avantajlarından bir
tanesi de; arzu eden hastalarda
sadece endoskopun girdiği
bölge uyuşturularak, yani lokal
anestezi altında yapılabilmesidir.
Hastada kesi yapılmadığı, kaslar
sıyrılmadığı ve hiç bir kemik dokusu
çıkartılmadığı için aşırı kilolu
hastalarda güvenle uygulanabilir.
17
KLİNİK PSİKOLOJİ
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Sizi dinlemesi için
çocuğunuzu önce siz
dinleyin
Duygusal ve fiziksel açıdan sağlıklı bir çocukluk çağının,
sağlıklı bir yetişkin olmanın temel anahtarı olduğunu
söyleyen KadıköyŞİfa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi
Uzman Klinik Psikolog Merve İnce Büyükkucak, çocuğun
özsaygı gelişimi için önce anne babanın çocuğa saygı
göstermesi gerektiği konusunda uyarıyor.
Genetik ve çevresel deneyimlerin
yanı sıra, çocuğun temel
haklarının korunduğu, ona
büyümesi ve gelişmesi için
ebeveynleri tarafından sunulan
ortam ve bakım, çocuğun ileride
nasıl bir yetişkin olduğunun ana
hatlarını belirler.
Beslenme, korunma, eğitim
ve fiziksel sağlık bir çocuğun
büyüme ortamının olmazsa
olmaz ihtiyaçlarından olmakla
birlikte, aynı zamanda en temel
hakkıdır.
Fiziksel koşulların
sağlanması kadar ,
ebeveynler tarafından
oluşturulan duygusal
iklim de sağlıklı bir
yetişkin büyütmenin en
önemli parçalarından
biridir.
Çocuklar kim olduklarını ve
kiminle özdeşleşeceklerini,
nelere değer vereceklerini,
hislerini ve ihtiyaç duydukları
şeyleri nasıl ifade edeceklerini
anne ve babaları ile kurdukları
ilişki üzerinden öğrenirler. Bu
nedenle ebeveynlerin çocukları
ile nasıl bir ilişki kurdukları,
onlara nasıl davrandıkları
çocukların kimlik gelişimi, kimlik
duygusu ve özsaygı gelişimi
açısından büyük önem taşır.
Bir çocuğun en
önemli ihtiyacı;
bebeklikten itibaren
temel ihtiyaçlarının
düzenli ve tutarlı bir
şekilde karşılandığı,
öngörülebilir ve
koşulsuz sevgi sunulan
bir ortamdır.
Ancak böyle bir ortamda
kendisine ve çevreye güvenen,
kendine yetebilen, bağımsız
ve işlevsel yetişkinler olarak
büyümeleri mümkün olur. Bunun
için, düzenli fiziksel bakımının
yanı sıra sağlıklı ruhsal gelişimini
desteklemek adına duyguların
ve düşüncelerin özgür ifadesine
alan tanımak son derece
önemlidir.
Sırlar ve konuşulamayan
konular aile içerisinde her
zaman patoloji yaratma
potansiyeline sahiptir. İfade
özgürlüğünün olmaması, çocuğa
bazı duygulardan korunması /
korkulması gerektiği mesajını
verirken kendi ve ebeveynleri
ile ilgili algıları konusunda
18
Klinik Psikoloji
Merve İnce Büyükkucak
şüpheye düşmesine sebep olur.
Bu nedenle açık bir iletişim her
zaman altın kuraldır.
Yaşı kaç olursa olsun bir
çocuğun duygu ve düşüncelerine
saygı göstermek çok önemlidir.
Bunun için iyi bir kulakla
dinlemek ve söyleneni ciddiye
almak gerekir. Bu, bir çocuk
için kim olduğunun, duygu
ve düşüncelerinin bir değeri
olduğu anlamına gelir. Anne ve
babalar elbette ki çocuklarının
söylediklerine tamamen
katılmak zorunda değiller.
Küçük yaşlarda çoğunlukla
da bunlara katılmazlar, ancak
onları anlamaya çalışmak
üzere dinlemek onlara saygı
gösterildiğinin bir işaretidir. Bu
yolla çocuklar da kendilerine
saygı göstermeyi öğrenirler.
Dinlemeden ve anlamaya
çalışmadan eleştirel bir
tavırda bulunmak çocukların
özsaygı gelişimini olumsuz
yönde etkileyebilir. Çocukların
duygularını da kabul edebilmek
aynı derecede önemlidir.
Öfke, üzüntü, heyecan vb tüm
duyguları ifade edebilmesine
alan tanınmadığı durumlarda
çocuklar duygularını bastırmayı
öğrenebilir ki bu da uzun vadede
yetişkin ilişkilerinde çeşitli
sorunlara ve sahte bir kimlik
gelişimine yol açabilir.
Bir çok his anne ve babalara
yaşanan anda saçma gelebilir.
Ancak hiçbir zaman amaç onları
mantıklı hale getirmek üzere
düzeltmeye çalışmak olmamalıdır.
Bir çocuğun tıpkı herkes gibi
her türlü duyguyu hissetmeye,
deneyimlemeye hakkı ve ihtiyacı
vardır. Bunların ifadesine izin
vermek davranışa dökülmesini
önleyici olurken aynı zamanda
sağlıklı bir duygusal deneyim
yaşamasını da öğretmek anlamına
gelir.
Sağlıklı bir gelişim için
bir çocuğun en büyük
ihtiyaçlarından biri de
ebeveynler tarafından
konulan net ve tutarlı
sınırlardır.
Bu şekilde neyin doğru neyin yanlış
olduğunu öğrenebilir ve zaman
içerisinde bunları içselleştirerek
kendi davranışlarını kontrol
edebilir hale gelebilir. Anne babalar
bekledikleri davranışlar konusunda
çocuklarını cesaretlendirebilir,
uygun görmedikleri davranışların
da olumsuz sonuçlarını onlara
açıklayabilirler. Ancak sınır
koyarken çocuğun kendi
sınırlarına da saygı gösterebilmek
çok önemlidir. Davranışın
yorumlanmasından ziyade kişiliğe
yönelik yapılan eleştiriler ve
hakaretler bir nevi sözel istismar
sınıfında kabul edilebilir ve hem
sözel hem de fiziksel saldırılar
onların sınırlarına ihlal anlamına
gelir. Çocukların da tıpkı yetişkinler
gibi özel eşya, alan ve mahremiyete
ihtiyaçları olduğunu unutmamak
sağlıklı bir ruhsal gelişim için
olmazsa olmaz koşullardan biridir.
Örneğin; bir çocuğun özel
eşyalarını karıştırmak, arkadaşları
ile olan yazışmalarını okumak
gibi davranışlar ciddi sınır
ihlalleridir ve çocuğun kimlik
gelişimine olumsuz etki etmekle
birlikte bireyselleşebilmesi ve
ebeveynleri ile arasında güven
ilişkisi oluşturması açısından ciddi
engellerdir.
Sınırların ne noktada konduğu
ya da ne kadar esnek oldukları
da oldukça önemlidir. Sağlıklı bir
büyüme için çocukların yaşlarına
göre karar ve sorumluluk alma ve
özgürlüğe sahip olmalarına izin
vermek gerekir. Çocukların problem
çözmeyi, kendi kendilerine karar
almayı öğrenebilmeleri için
yetişkinlerin desteğine ihtiyaçları
vardır. Sınırların ve kuralların
19
çok sıkı olduğu, çok korumacı
bir yaklaşım her yaşta çocuk
için büyümenin engellenmesi
ve ebeveynlere bağımlı olmak
anlamına gelebilecekken, yaşına
uygun olmadan verilen özgürlükler
ve sorumluluklar da birçok
tehlikeye yol açabilir. Bu durum
başkalarına yönelik güvenin
gelişmesini de sekteye uğratabilir.
Gelişim, çocuğun yavaş yavaş
bireyselleşmesini destekleyecek
şekilde ilerler ve çocuklar da buna
heveslidir. Yaşına uygun sınırlarla
rehberliği azaltmak çocukların
kendilerini kontrol etmeyi ve karar
almayı öğrenmelerine yardımcı
olur. Makul kurallar, sınırlar ve
yaptırımlar tam da en büyük
ihtiyaçlarıdır. Katı ve tutarsız bir
çerçeve sunulduğunda başta
ebeveynlerine daha sonra da
otoriteye güvenleri sarsılabilir.
Öfke ve kaygı duymanın yanı
sıra hatalarından ders alma
şanslarını kaçırabilirler. Bu nedenle
kurallar ve sınırlar açık, tutarlı
ve net olmalı, anne babalar da
bu konularda kendi aralarında
uzlaşmış olmalıdırlar. Özellikle
fiziksel cezalar ve yaptırımların
birçok duygusal probleme yol
açabildiği bilinmektedir. Hatalı
davranışın sonucuyla bağlantı
kurulan açıklamalar ile insani ve
makul yaptırımlar ise çocuklar için
geliştiricidir.
Son ama en önemlisi de; bir
çocuğun en temel duygusal ihtiyacı
ve aynı zamanda en doğal hakkı
ebeveynlerinden göreceği koşulsuz
sevgi ve ilgidir. Sınır koymaktan
imtina etmek ya da maddi
hediyelere boğmak bir çocuğu
sevmek anlamına gelmez. Çocuklar
ancak kendilerine şefkat ve empati
ile yaklaşıldığında, koşulsuz sevgi
sunulduğunda kendilerine güvenli,
sevildiklerini hisseden, kendileri de
sevebilen ve üretebilen yetişkinler
olacak şekilde büyürler.
ÇOCUK SAĞLIĞI
VE HASTALIKLARI
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Çevre şartları
çocukları olumsuz
etkiliyor
Günümüz dünyasının yoğun ve kontrolsüz kimyasal
şartlarında, çocuklarımızın günlük yaşamları içerisinde,
sağlıklarını negatif yönde etkileyen çok sayıda zararlı
maddeyle karşılaştıklarını belirten KadıköyŞifa Sağlık
Grubu Kadıköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzman Dr. Nuriye Ayça Gül; ülkemizde çocukluk çağı
kanserlerinin dördüncü en sık ölüm nedeni olduğu konusunda uyarıyor.
Kanser yaş grupları içerisinde; en sık yaşlılarda
görülürken, en az çocuklarda görülür. Tüm kanser
vakalarının sadece %0.5 i çocuklarda görülmektedir.
Nadir bir hastalık olmasına rağmen ülkemizde
çocukluk çağında DÖRDÜNCÜ en sık ölüm
nedenidir. Bu nedenle, farkındalığımızın artması
ve çocuklarımıza bilinçli bir yaşam sağlamak
için kanser riskini artıran faktörleri bilmemiz
gerekmektedir.
Tüm çocukluk çağı kanserlerinin;
• %30.2 ini lösemiler (ilik kanseri) ,
• %21 ini merkezi sinir sistemi tümörleri,
• %10.9 unu da lenfomalar ( lenf bezi kanseri)
oluşturmaktadır.
Kanserin nedenleri; ÇEVRESEL ve GENETİK olmak
üzere iki ana başlıkta sınıflandırılır. En iyi bilinen
çevresel risk faktörleri: sigara, asbest, aflatoksinler
ve ultraviyole ışınlarıdır. Ayrıca tüm kanserlerin %20
si kronik enfeksiyonlara ( Hepatit B virusu, hepatit
C, Human papilloma virus, AIDS, helicobacter pylori
gibi viruslerin kronik hastalıkları ) bağlıdır. Bu
nedenle aşıyla korunma şansı olan enfeksiyon
hastalıklarına karşı aşılanmak çok önemlidir.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Uzm. Dr. Nuriye Ayça Gül
çevresel risk faktörleri kanserle ilişkili olabilir.
Ailesel veya genetik risk faktörleri çocukluk çağı
kanserlerinin %5-15 inden sorumludur. Birçok
kanser tipi genetik sendromlu veya konjenital
bozuklukları olan çocuklarda sıktır. Günümüzde
doğum öncesi, gebelik dönemindeki gelişmiş tanı
yöntemleriyle genetik sendrom ya da konjenital
anomali risk taşıyan bebekler tespit edilmekte ve
durumun ciddiyetine göre belli durumlarda anne
karnındayken müdahale yapılabilmektedir.
Dünya sağlık Örgütü’ne bağlı, Uluslararası Kanser
Araştırma Kurumu (International Agency Resarch
on Cancer- IARC ) çevresel etmenleri kanser riski
oluşturma durumuna göre gruplara ayırmıştır.
Grup I : İnsanlarda ve deney hayvanlarında kanser
yaptığına dair yeterli kanıtın olduğu ajanlar;
Güneş ışını, yüksek doz iyonize radyasyon,
asbest, erionit, arsenik, krom, nikel bileşikleri,
benzen, aktif sigara içimi veya maruziyeti, arsenik
içeren pestisitler, dumansız tütün kullanımı, bazı
enfeksiyöz ajanlar (Hepatit B- C, Human papilloma
virus, Ebstein Barr virusu, Helicobacter pylori,
Sctozoma Hematobium, Human Herpes virus ),
Çocukluk çağı kanserlerinin birçok tipinin çok erken bazı kemoterapi ilaçları (klorambusil, melfalan,
azotiopürin, siklosporin, siklofosfamid, MOPP
yaşlarda ortaya çıkması, sebep olan çoğu faktörün
protokolü, etoposit, bleomisin, sisplatin )
doğum öncesi , hatta döllenme öncesi etki ettiği
düşünülür. Doğum öncesi ve doğum sonrası tüm
20
Grup II A : İnsanlarda kanser yaptığına dair kısıtlı
kanıt olan, ancak deney hayvanlarında kanser
gelişimiyle ilgili kesin kanıt olan ajanlar ;
inorganik kurşun bileşikleri, ultraviyole A, B, C,
arsenik içermeyen pestisitler, hava kirliliği (mazot,
benzin egzozu ), kloramfenikol , bazı kemoterapötik
ilaçlar ( adriamisin, sisplatin, etoposit, formaldehit )
Grup IIB : İnsanlarda kanser gelimiyle ilgili kısıtlı
kanıt bulunan, deney hayvanlarında da yeterli kanıt
olmayan ajanlar ;
Kurşun, metil civa, düşük frekanslı elektromanyetik
alan, bazı kemoterapötikler ve ilaçlar ( bleomisin,
dakarbazin, metranidazol, mitomisin, fenitoin,
fenobarbital.)
Grup III : İnsanlarda karsinojenik olarak
sınıflandırılmayan ajanlar
Grup IV : İnsanlarda yüksek olasılıkla kanser riski
doğurmayan ajanlar
RİSK FAKTÖRLERİ
Yüksek Doz İyonize radyasyon:Hiroşima ve Nagazaki
ye atılan atom bombası, Çernobil nükleer kazası,
çocukluk çağı tümürleri için yapılan radyoterapi
tedavisinin kendisi çocukların yüksek radyasyona
maruz kaldığı durumlardır. Radyasyona maruziyet
yaşı küçüldükçe kanser sıklığı ve ağırlığı artar.
Özellikle tiroid kanseri ve lösemi riskinde artışa yol
açar. Radyasyona maruziyet riskinden dolayı, özellikle
gebelik döneminde tanısal amaçlı görüntülemeler
için ultrason tercih edilmelidir.
Radon ve radon bozunum ürünleri toprağın yapısında
bulunur, binalarda toprağın altına gelen kısımlarda
bulduğu çatlaklardan kanalizasyon ve su borusu gibi
açıklardan zemin kata girerek tüm binaya yayılır. Su
kaynaklarına bulaşabilir.Bu radon kapalı bir ortamda
sıkıştığında sağlık için tehlike arz eder. Radonun
parçalanmasıyla oluşan radon bozunum ürünleri
kuvvetli radyoaktif etkilidir. Radon gazının solunması
akciğer kanseri riskini artırır. Temiz su kaynaklarını
kullanmak korunmada çok önemlidir.
Kimyasal Ajanlar:
Çocuklar içinde bulundukları çevre, hava,su kirliliği,
oyun alanları ve çevresindeki kirlenmiş toprak,
ebeveynlerinin mesleksel olarak maruz kalmalarıyla
ve eve taşımaları nedeniyle birçok kimyasala maruz
kalırlar. Çocuk işçiliği de kimyasal maruziyetin önemli
bir nedenidir.
Fiziksel Ajanlar:
1.Güneş ışını: özellikle ultraviyole bileşeni, derinin
malign melanomasına ve melanositik olmayan
deri kanserine neden olur. Açık tenli insanlar daha
büyük risk altındadır. Tüm melanomların %80 inin
güneş ışınlarına bağlı olduğu tahmin edilmektedir.
Risk, uzun süre güneş ışınına yoğun maruziyet erken
Asbest: Diğer adıyla amyant, bir grup lifli
yaşlarda başlıyorsa artar. Tekrarlayan güneş yanıkları
minerallere verilen genel addır. Doğal olarak
olan çocuklarda ve albinolarda risk çok fazladır.
ortaya çıkan lifli silikattir. Asbest, akciğer
Solaryum cihazlarının ergenlik çağında kullanımı
kanseri ve mezotelyomaya neden olur. Isıyı
erişkin çağda malign melanom için risk faktörüdür.
geçirmez ve yalıtım özelliği vardır. Ülkemizde birçok
bölgede yoğun asbest içeren topraklar mevcuttur.
Elektromanyetik Alanlar: İleri derecede düşük
( Eskişehir, Konya, Çankırı, Yozgat, Sivas, Diyarbakır,
frekanslı elektromanyetik alanlar ve radyofrekans
Elazığ, Malatya, Adıyaman ve Urfa illerinin belli
alanlar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Ana doğal
ilçelerinde) Halk arasında ak toprak, çorak toprak,
radyofrekans kaynağı güneştir. Yapay kaynaklar ise;
gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi
radyo ve tv yayını, kablosuz internet, baz istasyonları, isimler ile bilinir. Dünyanın belli yerlerinde kaya
cep telefonları ve mikro dalga fırınlardır. Cep
yapısında bulunur. Kayaların aşınması ile ortama
telefonları en büyük kişisel maruziyet kaynağıdır.
yayılabilir. Doğaya bir kez salındıktan sonra asbest
Ayrıca tüm elektrikli ev aletleri, tv, bilgisayar, radyo,
yıkılmaz. Ayrıca yalıtım işleri, inşaat sektörü (çimento,
cep telefonları, mikrodalga fırınlar ileri derecede
kiremit boru), gemi, uçak, otomobil sanayisinde ve
düşük frekanslı elektromanyetik dalgalar yayar.
endüstriyel kullanımı (levha, balata, conta, iplik,
Elektromanyetik alanlarla ilgili risk olabileceği
sahne perdeleri) nedeniyle bu sektörlerde çalışan
fakat henüz yeterli kanıt olmadığından ne gereksiz
işçilerde risk altındadır. Ateşe dayanıklı bir malzeme
panik olunmalı, ne de gereksiz kullanımlar teşvik
olduğu için kumaş sektöründe de kullanılmıştır.
edilmelidir. Gelecekte çıkabilecek potansiyel verilere
kadar temkinli davranılmalıdır.
Erionit: Toprakta bulunur. Ülkemizde karain,
Tuzköy, sarıhıdır köyleri erionitli topraklar
Radyasyon: Radyasyonun tetiklediği kanserler
üzerindedir. Bilinen en potent kanser yapıcı
çocukluk çağında veya yıllar sonra ortaya çıkabilir.
mineral erionit tir.
1
2
21
BESLENME VE DİYET
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
3
Arsenik: Kronik maruziyet ile
mesane, akciğer ve deri kanserine
yol açar. İnsanlar için arsenikden
en sık etkilenme yolları; içme suları
ve besinlerdir. Arsenik bulaşmış
suyun kronik kullanımıyla risk artar.
Yiyeceklerin kömür ocakları üzerinde
kurutulup dumanlanması, kömür
yakılması,ağaç sanayi, pestisit kullanımı
doğada açığa çıkan arsenik miktarını
artırır. Arsenik içeriği yüksek yeraltı
sularıyla sulanmış toprakta yetişen
tarım ürünleri , kaynak suları, süttozu,
soya sosları , besin katkıları, sigara,
arsenikle bulaşmış odunların yanması
ile ortaya çıkan dumanlar gibi yollarla
vücuda girer.
Krom: Dünya üzerinde en
sık bulunan altıncı metaldir.
Endüstride kullanım alanı çok
geniştir. Atmosferde bulunan kromun
çok önemli bir bölümünün kaynağı fosil
yakıtlar ve çelik endüstrisidir. Havada
bulunan krom, yağmurlar ile toprağa ve
yeraltı sularına bulaşır. Altı değerlikli
kromun kronik inhalasyonu erişkinlerde
artmış akciğer ve burun kanserine yol
açar.
4
5
Nikel: Geçiş metallerindendir.
Yerkabuğunda bulunur ve
volkanlardan veya kayalardan
tozlaşma şeklinde çevreye yayılabilir.
Seramik ve pil üretiminde, mücevher
yapımında, elbise düğmelerinde,
madeni paralarda, ev aletlerinde, tıbbi
protezlerde (cerrhai ve diş) , mıknatıs
olarak kullanılmaktadır. Atmosferdeki
nikelin en büyük kaynağı akaryakıtlardır.
Bataklık, doğal gaz, petrol, kömür
kullanan enerji santrallerinden nikel
bileşikleri salınır. Sigara dumanında da
bulunur. Vücuda solunum, ağızdan ve
deri yoluyla alınabilir. Çocuklar özellikle
sigara dumanı yoluyla maruz kalır.
Nikel endüstride kullanılan en toksik
maddelerden biridir. Nikel çıkartan ve
işleyen endüstri kollarında çalışanlarda
akciğer, soluk borusu ve gırtlak
kanserleri görülebilir.
6
Benzen, İnorganik kurşun
bileşikleri, Kurşun, Metil Civa :
Kanserojen ajanlardır. Lösemi
riskidoğurur. Benzin , ham petrolün
rafine edilmesinden elde edilen bir
üründür. Çocukluk çağında lösemi
riskini artırır. Civa ve ağır metaller kas
ve deri dokularında birikirler. Doğal civa
kaynakları madenler ve fosil yakıtlardır.
(kömür, petrol) . Özellikle avcı balıkların
kas dokusunda yüksek oranda organik
civa birikir (kalkan balığı, ton balığı,
balina, kılıç balığı ...) Bu tür balıkların
tüketilmesi en önemli civa maruziyeti
kaynağıdır.
Kurşun ileri derecede toksik bir ağır
metaldir. Sanayide daha çok pil
yapımında, benzin katkı maddesi olarak,
basımda, radyasyon koruyucusu olarak,
kablo yalıtkanı olarak , boyalarda,
lehimde, folyolarda ve sayısız alaşım
içinde kullanılmaktadır. Kurşun
biyolojik olarak parçalanamaz ve toksik
olmayan forma çevrilemez. Şebekelerde
kullanılan kurşun borular ya da kurşun
bağlantılar nedeniyle içme suyu kurşun
maruziyeti için önemli bir kaynaktır.
Çocuklar kurşuna daha duyarlıdır.
Çünkü, olası kurşunlu bölgeyle (boyalı
alanlar) temas sonrası ellerini fazlaca
ağızlarına götürmeleri, solunum
hızlarının daha fazla olması ve sindirim
sisteminden emiliminin yüksek olması
riski artırır. Özellikle gebeler civa
oranı yüksek balıkları tüketmeden
kaçınmalıdırlar.
7
Sigara Dumanı ve Çevresel
Sigara Maruziyeti: Erkeklerde
görülen tüm kanserlerin %25'i,
kadınlarda görülen kanserlerin
%5'i sigaraya bağlıdır. Akciğer, soluk
borusu, pankreas, böbrek ve mesane
kanserlerine sebep olur. Tütün
çiğnenmesi ağız kanseri riskini artırır.
Yağ tüketiminin azaltılıp, narenciye
suyu, portakal , muz ve yeşil yapraklı
sebzelerin tüketiminin artırılması,
tütsülenmiş ve tuzlanmış gıdaların
tüketiminin azaltılması, alkol kullanımın
kısıtlanması ve ideal vücut ağırlığının
sağlanması kanser riskini azaltacaktır.
Çiftlikte yetiştirilen hayvanların ürünleri
yaban hayvanlarına göre daha fazla
(solunum yolu ya da toprakla teması
sonrası) temas riski taşır. Balıklardan da
yağ oranları yüksek olanlar risklidir.
(özellikle poliklorin bifeniller-PCB)
9
İlaçlar : Anne karnında
dietilstilbestrol maruziyeti
15-29 yaş arası kızlarda vajinal
kanser yatkınlığına yol açar. Gebelik
sırasında annenin vitamin ve demir
kullanımı lösemi riskini düşürür. Gebelik
öncesi, amfetamin, diyet hapları ve
duygulanımı etkileyen ilaçların, ve
antihistaminiklerin kullanımının süt
çocukluğu döneminde lösemi riskini
artırabileceğini gösteren çalışmalar
mevcuttur. Annenin esrar ve kokain
kullanımı da çocukta ciddi şekilde
kanser riskini artırır. Kloramfenikol,
kemoterapi ilaçlarının bir kısmı,
propiltiyourasil isimli guatr ilacının,
fenitoin, fenobarbital gibi epilepsi
ilaçlarının da belli oranlarda kanser
riskini artırdığına dair yayınlar
mevcuttur.
Pestisitler: İnsanlara zararlı bitki ve
hayvanları öldürmek için kullanılan
kimyasallara pestisit denir. Doğal
bitkiler kaynaklı ve 500 farklı sentetik
molekülü içeren 5000 den farklı
pestisit vardır. Özellikle tarımda
olmak üzere yerleşim alanlarında,
ticari ve endüstriyel alanlarda
Beslenme şekli, Gıdalar: Çevresel da kullanılmaktadır. Pestisitlerin
kanserojen etkisini (özellikle
toksik ajanların çoğu yağda
çözündüklerinden çoğunlukla yağ lösemi gelişimi ) bildiren çok sayıda
içeriği fazla olan et, süt ürünleri ve bazı yayın mevcuttur. Arsenik içerenler,
içermeyenlere göre çok daha
balıklarda yüksek konsantrasyonlarda
tehlikelidir. Pestisitler ile insanların
bulunur. Sebze,meyve gibi bitkisel
besinler ve tahıllarda daha az bulunur. teması, ilaç üretimi, taşıma, depolama,,
Aşırı yemek ve yağ tüketimi, şişmanlık, iş kazaları, ilaç kalıntısı içeren ürünlerin
tüketimi ve pestisit kalıntısı içeren
meme, kalın barsak ve endometriyum
suların düzenli olarak kullanılması
kanseri riskini artırır. Yoğun lifli
sırasında olmaktadır. Haşere kontrolü
gıdalar barsak kanseri riskini azaltır.
8
22
şirketlerine ilaçlama yaptırılan
evlerdeki gebeler ve çocuklarda
maruziyet sonrası lösemi riski
artmaktadır. Risk özellikle temas
kapalı alanlarda ve gebelik süresinde
oluştuysa daha fazladır. Diyetlerde
alınabilmektedir.
benzin egzozu, mazot egzozunun
organik bileşenleri, benzen ve
polisiklik aromatik hidrokarbonlar
kanser gelişimine yatkınlık riski
oluşturur.
Tüm anlatılanları özetleyecek olursak;
• Kaynağı belirsiz, hayvan dışkısının
bulaşma şüphesi olan suları
Enfeksiyöz Ajanlar:
Karaciğer için hepatit B ve C virüsleri, kullanmayın.
rahim ağzı için insan papilloma virusu • Eğlence amaçlı su kullanımı
öncesinde ( havuz ve su parklarını
(HPV), lenf bezleri için Ebstein barr
virusu (EBV) ve mide için Helicobacter kirletmemek için) mutlaka duş alın.
• Yüzerken su yutmayın.
Pylori, mesane için Schistozoma
Hemmatobium kanserojen ajanlardır. • Kimyasal maddelerin kullanıldığı
sanayi kuruluşlarının yakınlarında
çocuklarınızın oynamasına izin
Hava Kirliliği:
vermeyin.
Bina Dışı hava kirliliği: Çocuklar
büyüme ve akciğer gelişiminin devam • Kurşun boru ya da bağlantı olduğunu
bildiğiniz tesisatlarda yemek
etmesi nedeniyle kirliliğin olumsuz
etkilerine daha duyarlıdırlar. Özellikle yaparken, mama hazırlarken sıcak su
musluğundan gelen suyu kullanmayın,
endüstriyel atıkların ve çöplerin
soğuk su musluğunu birkaç dakika
yakılması sonucu havaya ciddi
akıttıktan sonra suyu kullanın.
kanserojen maddeler yayılmaktadır.
• Hamile ve doğurgan çağdaki kadınlar
organik civa içeriği yüksek olabilecek
köpek balığı, kılıç balığı ve uskumru
Trafik ilişkili Hava Kirliliği: Mazot,
23
gibi büyük avcı balıkları tüketmekten
kaçınmalı, çocuklar ve emziren
anneler ise bu tür balıkları haftada bir
öğün ile (200 gram) sınırlamalı.
• Hamileler ve çocuklar haftada 350
gramdan fazla balık tüketmemelidir.
• Dört aydan küçük çocuklara mama
hazırlanması gerekiyorsa, bunun
için nitrat içeriği düşük olan sular
kullanılmalıdır.
• Sigara dumanından, yoğun egzozdan
ve uzun süre güneş ışınlarına
maruziyetden kaçının.
• Çocuk yuvaları, okullar ve yaşam
alanları yüksek gerilim hatlarından ve
trafolardan en az 100 m uzakda olsun..
• Düşük radyasyonlu biligsayarlar
tercih edilmeli ya da ekran filtresi
kullanılmalı. LCD ekranlar tercih
edilmeli. Tüm bunlar mümkün değilse
bilgisayar ekranından en az 60 cm
uzakta oturulmalı.
• Halojen ve floresan lambalar okuma
lambası olarak tercih edilmemeli.
• Aşırı yağ tüketiminden kaçınılmalı.
KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Ne zaman?
Uzun süre gebe kalmayı erteleyecek çiftlerin
rezervlerinin iyi olduğundan emin olmaları
gerektiği konusunda uyaran KadıköyŞifa Sağlık
Grubu Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve
Doğum Uzmanı Op.Dr. Yasemin Yakut, üremeye
yardımcı tekniklere ne zaman müracaat edilmesi
gerektiğini anlatıyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op. Dr. Yasemin Yakut
Gebe kalabilmek, çocuk
doğurmak bir kadının
doğurganlığının göstergesidir.
Adet görmeye başladığımız yaştan
menopoza kadar doğurganlık
devam eder. Yaş ilerledikçe
doğurganlık yetisi azalır.
Gebe kalma olasılığı;
• Genç yaşlarda %85
• 35 yaşından sonra %25 iken
• 40 yaşından sonra %10 a düşer
Yumurta ile spermin birleşmesi
her zaman yumurtalık kanalında
olur ve birleşme sonucu oluşan
tek hücre bölünerek çoğalır.
Kanaldan yuvarlanarak aşağı
kayar ve rahim içinde yerleşir.
Artık döl yatağına yerleşen fetus
burada büyümeye devam eder ve
gebelik gelişir. Şayet bu yolculuk
rahim içine doğru olmaz da
kanalda kalıp büyümeye devam
ederse buna dış gebelik denir.
Kadın döllenme hücresi yumurta
ile erkek döllenme hücresi
spermin birleşmesi ile gebelik
oluşur.
Anne karnında 5 aylık bir kız
çocuğunun yaklaşık 6-7 milyon
yumurtası vardır. Doğumla
bu sayı 1-2 milyona inerken
ergenlik döneminde 350-400
yumurta seviyesindedir. Yumurta;
beyinden yumurtalığa kadar
çok mükemmel çalışan bir seri
üretimin ürünüdür ve yumurtalık
içinde folikül denilen içi su dolu
boşluklarda saklanır.
Boy ve kilo alınarak bir
formülasyon ile Vücut Kütle
• Uzun süren eğitim dönemi
İndeksi =VKI hesaplanır. Gebe
• Kariyer planları
kalmak için ideal oran VKI nin 20- • Sosyal hayattan kopmak
24 aralığında olmasıdır.
endişesi
VKI = 25-29 arası kilolu
• Maddi kaygılar
VKI= 40 aşırı kilolu
• Çiftlerden birinin bebek
VKI=30-39 yüksek kilolu kabul
sorumluluğu için hazır
edilir.
olmaması gibi nedenler ile çiftler
günümüzde çocuk sahibi olmayı
Gebe kalmayı planladığımız
geciktiriyorlar. Şayet bir sorun
andan itibaren folik asit
var ise bunu bilmeden gereksiz
dediğimiz vitamin ile doğurganlık bir şekilde yıllarca korunmak
desteklenmelidir. Folik asit B
sonra da bebek sahibi olmayı
vitamini türevi olan bir esre
istedikleri anda artık çok geç
24
elementtir. Daha çok marul,
bezelye, dere otu, brokoli,
ıspanak, yeşil biber gibi yeşil
sebzelerde bulunur. Badem,
avakado, ceviz, muz ve kavun da
da doğal olarak bulunmaktadır.
Ancak diyetle almanın yeterli
olmadığı, gebe kalmadan önce
folik asit başlanmasının ve
gebeliğin 12. Haftasına kadar
kullanmanın bebeğin sinir sistemi
üzerine olumlu etkisi kanıtlanmış
bilimsel bir gerçektir.
denmesi kaçınılmaz oluyor.
Bizim önerimiz; çiftler uzun bir
süre gebe kalmayı erteleyecek ise
rezervlerinin iyi olduğundan emin
olmak gerekir. Bu kapsamda kadın
ve erkek ayrı ayrı değerlendirilir.
olarak değişiyor.
KADINLARDA: Düzensiz adet,
ağrılı adet, aşırı tüylenme,
yoğun sivilceler, göğüsten süt
gelmesi, geçirilmiş operasyonlar,
radyoterapi-kemoterapi görmüş
olmak, şeker hastalığı sayılabilir.
ERKEKTE; sperm sayısı/ spermin
hareketliliği/ yapısı değerlendirilir. ERKEKLERDE: Aşırı kıllanma,
çocukken geçirilmiş fıtık
KADINDA; jinekolojik öyküsü ve
operasyonu, çocukta geçirilmiş
geçmişi, ultrasonlu muayenesi,
ateşli hastalık, kimyevi maddelere
hormon testleri, yumurtalık kanal
maruz kalma, radyasyonfilmi değerlendirilir.
kemoterapi almış olmak,
Kadın ve erkeğin doğurganlık
genital yapı bozukluğu varsa ise
kapasitesi bir çok nedene bağlı
doğurganlık üzerine olumsuz
etkilerinin olduğunu düşünüyoruz.
NE ZAMAN TÜP BEBEK?
• Kanallarda hasar varsa
• Spermogramda sorun varsa
• İleri yaşta açıklanamayan kısırlık
varsa
• Bir yıl boyunca düzenli cinsel
yaşama rağmen gebelik yoksa
Yeni evli çiftlerde 30 yaş altında
1 yıl , 30-35 yaş aralığında 6
ay bekliyoruz. 35 yaş üzerinde
beklemeden tüp bebeğe
yönlendiriyoruz.
Sigara, stres
ve fazla kilo
doğurganlığı
olumsuz etkiler.
25
KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Yumurta hücrelerimizi
garanti altına almalı mıyız?
Ne zaman? Ne şekilde?
Yayınlanan yönetmelik ile çocuk sahibi olmak
isteyen çok daha fazla kadının yumurta dondurma
işleminden faydalanabileceğini belirten KadıköyŞifa
Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr.
Meltem Erik Uygur; bu işlemi öncelikle kimlerin
yaptırabileceğini anlatıyor.
Güncel olmakla birlikte
detaylarına pek de hakim
olunmayan bu konu ile ilgili
hastanemizin dergisi aracılığıyla
bir bakış açısı sunmak istedim.
Yumurta Hücresi
Dondurmak Nedir ?
Üretkenliğimizin devamını
sağlamak amacı ile üreme
hücrelerimizi çeşitli tekniklerle
laboratuar ortamında dondurup,
koruyup ileri bir tarihte
kullanmak üzere saklamaktır.
Ülkemizde henüz yaygın
kullanımı başlamış olan
yumurtalık dokusu dondurma
yöntemi ise yurt dışında
özellikle Amerika Birleşik
Devletleri ve Avrupa ülkelerinde
gittikçe yaygınlaşarak
kullanılmaktadır.
Eskiden sadece erkeklerde
sperm dondurmanın yasal
olduğu, ama kadınlarda
böyle bir uygulamanın izin
verilmediği ülkemizde artık
yumurta hücrelerimizi yasal
olarak dondurma hakkına
sahibiz. Fakat bazı düzenlemeler
olduğunu bilmemizde de yarar
var. Yada her kadının böyle
bir prosedüre ihtiyacı var mı?
sorusuna net cevap verilmeli.
Eylül 2014 tarihli Üremeye
Yardımcı Tedavi Yönetmeliği'ne
göre; Onkolojik tedavi
sürecinde olup, kemoterapi
veya radyoterapi tedavisi gören
hastalar, üreme organları ile
ilgili bir cerrahi müdahaleye
ihtiyacı olan hastalar, Bazı X
genine ait genetik sendromlara
(Turner sendromu, Fragil X
sendromu) sahip bireyler,
26
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op.Dr.Meltem Erik Uygur
halk arasında çikolata kisti
olarak bilinen endometriyozis
hastaları, yumurtalık
fonksiyonları biyolojik yaşına
göre düşük olan kadınlar,
ailesinde özellikle anne veya
birinci derece akrabalarında
erken menopoz hikayesi olan
kadınlar, yumurtalıklardaki
yumurta sayısı ve üreme
kapasitesi hakkında bilgi
veren Anti Mullerian Hormon
(AMH) ve Folikül Stimulan
Hormon (FSH) seviyeleri yaşa
göre beklenen değerlerinden
farklı olan kadınlar, bu
kanundan faydalanarak
yumurta hücrelerini dondurup
koruyabilmektedir.
Sosyal nedenlerle kariyer
hedeflerine ulaşmaya çalışan,
uygun eş veya uygun ekonomik
şartlara henüz ulaşmamış,
fakat yumurtalık rezervleri yaşa
bağlı gerilemeye başlamış,
henüz evlenmemiş bayanlar da
son yıllarda bu yönteme sıklıkla
başvurmaktadırlar.
Tabii ki bu yöntem sayesinde
bir zaman durdurma penceresi
yaratmış olsak da, yumurta
hücrelerini doğru zaman ve
doğru şekilde güvenceye almak
gerektiğini de vurgulamak gerekir.
Çünkü bilmekteyiz ki yaşla birlikte
yumurta hücresinin DNA sında
yapısal veya sayısal birtakım
bozukluklar başlamaktadır.
Yalnızca haberdar olmadıkları
için; üremeyi korumaya yönelik bu
işleme geç veya hiç ulaşamamış
veya bu yöntemi uygulayabilecek
doğru bir ekip, ekipmana sahip
merkezlere ulaşamayan kadınların
bu haklarından mahrum kalmaları
artık bilgi çağında kabul edilemez
bir durumdur.
27
IVF
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Başarılı bir tüp bebek
uygulaması için
Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin evliliklerinin ilk
dönemlerinde üreme sağlıkları ile ilgili kontrolden
geçmeleri gerektiğini vurgulayan KadıköyŞifa
Kadıköy Hastanesi Yardımcı Üreme Teknikleri
Direktörü Dr Engin Enginsu; başarılı bir tüp bebek
uygulaması için yapılması gerekenleri anlattı.
Tüp Bebek uygulamaları öncesinde hem kadın hem de erkek
partnerin üreme yetilerinin çok
iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Kadınlarda başarıyı etkileyen en önemli faktör yaş ve
yumurtalıklardaki yumurta hücresi sayısıdır. Bunun yanında,
polikistik over, tubal faktörler,
rahim içi faktörler v.b. gibi, kadınların üreme fonksiyonlarını
etkileyebilecek pek çok neden
bulunmaktadır. Erkeklerde ise
sperme ait faktörlerin yanı sıra,
spermin meni ya da testisten
alınması da başarı şansını
etkileyen faktörlerin başında
gelmektedir.
Bu nedenle çiftlerin evliliklerinin ilk dönemlerinde üreme
sağlıkları ile ilgili kontrolden
geçmeleri gerekmektedir. Bu
bilgiler ışığında çiftlerin çocuk
sahibi olmak ile ilgili planlamaları daha sağlıklı yapılabi-
lecektir. Üreme sağlığı ile ilgili
bilgisi olan çiftler de ise çocuk
planlamalarına kadar geçen
süre içerisinde kendilerine en
uygun doğum kontrol yöntemlerinin saptanabilmesi ya da
hemen çocuk sahibi olmalarını
gerektirebilecek durumlarda
tedaviye geç kalmamalarını
sağlayacaktır
Tüp Bebek Uygulamasında başarıyı etkileyen en önemli faktör
ekip çalışmasıdır.
Tüp bebek laboratuarları her
ne kadar işin mutfağı olsa da
hasta hazırlanması sırasında
yapılacak hatalar sonuçta laboratuara gelecek yumurta (oosit)
ve sperm hücrelerini etkileyecektir. Bu nedenle klinisyenler
ile embriyologlar arasındaki
uyum başarının altında yatan
en önemli faktördür.
28
Tüp Bebek Ünitesi Direktörü
Dr. Engin Enginsu
Hasta hazırlığı ise, sadece kadın hastalıkları
ve doğum uzmanlarının
değil, ürologların, dahiliye
uzmanlarının hatta psikiyatristlerin de katılımı
ile bir bütünü oluşturmaktadır. Ancak bu işbirliği
sonucunda doğru teşhis ve
doğru stimülasyon (hormonal
uyarma) protokollerinin seçilmesi ile çiftlere en iyi tedaviyi
uygulamak mümkün olacaktır.
Başarılı bir hazırlanma dönemini tamamlayan hastada, sonuca
gitmekteki en önemli adım,
güncel teknolojik donanımlarının yanı sıra bilgi ve tecrübesi
ile zenginleştirilmiş tüp bebek
laboratuarlarıdır.
Özellikle tekrarlayan başarısız
tedavilerde laboratuar aşamasından önce çiftin klinik
incelenmesinin tamamlanmış
ve embriyonun rahime yer-
ila 9 kromozom nedeni ile sınırlı oranda sağlıklı bilgi
vermekte idi. Ancak son yıllarda geliştirilen ‘micro
array CGH’ yöntemi ile çiftlere ait embriyolardaki tüm
kromozomları incelenebilmektedir. Micro array CGH’
ile önemli adımlar atılmıştır.
leştirilmesi için optimal ortamın sağlanmış olması
gerekmektedir. Laboratuarda çiftlerin embriyolarına
uygulanan embriyo kültürü (embriyo gelişimini sağlayan sıvılar içerisinde bekletme) için alternatiflerin
araştırılması ve uygulanması ise başarıyı etkileyen en
önemli faktörlerdendir.
Özellikle son yıllarda sadece tüp bebek hastaları için değil, daha önceden
gebelik yaşamış ancak canlı bebek
sahibi olamadan kaybetmiş çiftler için
de çözüm üretmeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Tüp bebek tedavilerinin ilk kez uygulandığı 1978
yılından beri süreç içerisinde hem klinik uygulamalar
hem de laboratuar çalışmalarında önemli gelişmeler
olmuştur. Sperm ile ilgili çalışmalar yoğunlaşmış ve
spermin sadece sayı, hareket ve şekil bozukluklarının
değerlendirilmesinin yetmediği ortaya konmuştur.
Bunun üzerine özelikle sperm DNA sı ile ilgili bozuklukların saptanabilmesi için HBA (hyaluronan binding
assay) gibi pratik ve kolay değerlendirilebilir yöntemler ile sperm dölleme özelliklerinin daha iyi değerlendirilmesi mümkün olmuştur. Sağlık uygulamalarındaki
en önemli nokta, tanısı konulan bir özelliğin tedavisinin de mümkün olabilmesidir. HBA testi sonucu
bozuk olan hastalarda ise mikroenjeksiyon sırasında
DNA sın da kırıkların olmadığını bildiğimiz spermlerin
seçilmesine yönelik tedavi yöntemleri geliştirilmiştir.
Bu uygulamalar ile döllenme, embriyo gelişimi problemleri ya da sperme bağlı erken gebelik kayıplarının
da önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
Özellikle son yıllarda embriyoların içinde geliştirildiği kültür sıvılarındaki katkı maddeleri ise hem daha
yüksek gebelik oranlarının sağlanması hem de oluşan
gebeliklerin canlı doğuma kadar gidebilmesini sağlayacak niteliktedir.
Özellikle 90 lı yılların sonlarında gündeme gelen
embriyoların genetik yapılarının araştırılmasına
yönelik çalışmalar her ne kadar ümit verse de, başarı
oranları ne yazık ki beklenenin altında kalmıştır. O
yıllarda, genetik yapısının normal olduğu bilinen
embriyoların rahim içerisine transferi incelenebilen 5
29
Laboratuar konusunda en önemli yenilik ise; embriyoların geliştirildiği ortamların doğal ortamlara yakınlaştırılmasına yöneliktir. Rahim içerisinde embriyolar
karanlık, belli oranda nemi olan, oksijen ve karbondiyoksit oranlarının stabil olduğu ortamda gelişmektedir. Tüp bebek uygulamalarında da ortam suni
olarak inkübatörlerde sağlanmaktadır. Ancak özellikle
embriyo kontrolünün yapıldığı zamanlarda embriyolar kısa süreliğine dışarıya çıkarılarak değerlendirilmekte ve laboratuar stresine maruz bırakılmaktadır.
Bu konudaki en yeni gelişme; yumurtaların dölleme
işlemi yapıldıktan rahime transferine kadar geçirdiği
sürenin kesintisiz olarak inkübatör içerisinde kalarak
sürdürülmesine olanak sağlayacak sistemlerin varlığıdır. Embriyo gelişimi 2 dakikalık aralıklar ile tek
tek fotoğraflanabilmekte, bu fotoğrafların birleştirilmesi ile bir film oluşturulabilmekte ve bu gelişimin
izlenmesi sayesinde en sağlıklı gelişmeyi gösteren
embriyonun seçilmesi sağlanabilmektedir. Bu sistem
bilgisayar ortamında 24 saat, her yerde takip edilebilmekte ve zamanında doğru müdahalenin yapılabilmesi mümkün olmaktadır.
KALİTELİ YAŞAM
POLİKLİNİĞİ
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Lazer epilasyon
kişiye özeldir
Yanlış yer ve kişilerce yapılan lazer epilasyonun bazen
hastaların gerek vücutlarında gerekse ruhlarında
istemedikleri izler bırakabildiğini belirten KadıköyŞifa
Sağlık Grubu Kaliteli Yaşam Polikliniği Koordinatörü
Dr. Yasemin Savaş; lazerde başarının ancak doktor
nezaretinde, doğru yaşta, doğru kişide, doğru cihaz ve
doz ile sağlanabileceği konusunda uyarıyor.
L
azer epilasyon; 2 ayda
bir kez kendimize zaman
ayırarak (ortalama
2-12 hafta) hayatımıza tüm
ömürde yaklaşık bir hesapla
2 ay katmak demektir. Bunun
yanı sıra gelecek olan konfor,
özgüven, rahatlık, hijyen
ve sağlık katkıları da ilave
faydalarıdır.
Bilinmesi gereken temel konu
şudur ki; lazer epilasyon
sanıldığı yada gösterildiği
kadar basit, herkesin, her
yerin yapabileceği bir
işlem değildir. Bu işlem
kıl foluküllerini
tahrip etmeyi
hedefleyen
bir tedavidir.
Bu tedavi
sırasında
gözetilmesi
gereken pek çok başlık
vardır. Ancak doğru zamanda,
doğru yaşta, doğru kişide,
doğru cihaz ve doz ile tedavi
başarıyı beraberinde getirir.
Lazer epilasyon
uygulamasında yüksek etki
için, hem dokuyu ve hem de
cildi korumayı hedeflemek
gerekir. Aynı zamanda
kişinin belki kendinin
bile farkında olmadığı
sağlık ile ilgili problemleri
konusunda yüksek
farkındalığa sahip olmak
gerekir. Hormonal değişimler,
kronik bazı hastalıklar,
özel yaş dönemleri, cilt
hassasiyetleri ancak bir
sağlık kuruluşunda ve
sağlık ekibince özenle takip
edilebilir. Hijyen şartlarına
özen göstererek tedavinin
30
Kaliteli Yaşam Polikliniği
Dr. Yasemin Savaş
gerçekleştirilmesi de ayrıca
dikkat edilmesi gereken
bir konudur. Uygulanacak
seans sayıları, kadınerkek, yaş, mevcut hastalık
veya hormon durumuna
göre değişmektedir. Biz
doktorlar muayene sırasında
programlama yaparken
bunu belirler ve hastamızı
bilgilendiririz.
Bilinen klasik bilgi; lazer
epilasyon tedavisinin 16-17
yaş sonrası, ilk adetten 2
sene sonra uygulanmasıdır.
Gelişmiş ülkelerin pek
çoğunda olduğu gibi artık
ülkemizde de ergenlik
yaşı pek çok nedenden
dolayı daha erken yaşlara
geldi. Ayrıca özellikle
büyük kentlerde yaşayan
çocuklarımız artık daha
sosyal ve daha yoğunlar .
Zamanları en az biz ebeveynleri
kadar değerli ve farkındalıkları
yüksek. Bu nedenle sağlık
kuruluşlarında, biz doktorlar
sosyal endikasyonlar nedeni
ile daha erken dönemde de
tedaviye başlama kararını
verebiliyoruz . Bu bağlamdan
çok net söylenebilir ki ; aslında
lazer epilasyon tamamen
kişiye özeldir ve artık lazer
epilasyon tedavisinde genelleme
kalmamıştır.
Bir yanlış bilgi de, lazer epilasyon
tedavisinin yaz aylarında
yapılamadığı ile ilgilidir. Kişi
kendini güneşten koruyor ve
hiç güneş ile temas etmeyecek
ise yaz aylarında da lazer
uygulanabilir. Ayrıca, gelişen
teknoloji ile birlikte bronz tende
de yazın ara vermeden tedaviye
devam etmek mümkündür. Ama
tabi bunu gerçekleştirebilmek
ve başarı sağlamak için
farklı dalga boylarında lazer
cihazları gerektirir. Zaman
zaman hastalarımızın bu
cihaz donanımına sahip
olmayan kişilerce yanlış
bilgilendirildiklerini görüyoruz.
Bu konu bir sağlık konusudur
ve sağlık kuruluşunda doktor ile
planlanan bir tedavi olmalıdır
Sonuç olarak ; eğer konuya hakim , bilgi
birikimi olan doktorunuzla açık ve net
konuşarak , gerekli cihaz donanımına sahip
sağlık kuruluşlarında lazer tedavisi oluyor
iseniz içiniz rahat olsun. Yanlış yer ve
kişilerce yapılan bir tedavi, bazen hastaların
gerek vücutlarında gerekse ruhlarında
istemedikleri izler bırakabilir.
31
KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Bebek sağlığı
anne karnında
başlar
Anne adaylarının ruhen ve bedenen kendilerini gebeliğe hazırlamaları gerektiğini söyleyen Kadıköy
Şifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr Birgül Karakoç sağlıklı
bebekler için sağlıklı gebelik sürecini anlatıyor.
Anne ve baba olmak hayatınızda yaşayabileceğiniz en
harika duygulardan biridir. Bu harika olaya ilk adımınız
yani gebe kalmanız, sizin hayatınızı birçok yönden
değiştirecektir. Bir bebek dünyaya getirmek bebeğinizi
kucaklamak en güzel duygulardan biridir.
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op. Dr. Birgül Karakoç
Yumurtalık rezervleri, doğurganlığı doğrudan etkileyen
faktörlerin başında gelir. Kadınlar dünyaya belirli bir
yumurta sayısı ile gelirler. Bu sebeple menopoz yaşı
da önceden bellidir. Mevcut yumurtalık rezervlerinin
durumu ile kadınların doğurganlığı doğrudan ilişkili
olmaktadır. Yumurtalıkta bulunan yumurta rezervinin
muayene edilerek değerlendirilmesi ve kişinin yönlendirilmesi önemlidir. Yumurtalık rezervleri az ise çok
vakit kaybetmemek gerekir.
Eğer gebe kalmayı planlıyorsanız ruhen ve bedenen
kendinizi buna hazırlayabilirsiniz. Doğumda bebeğinize kavuşma düşüncesi tüm zorlukları geride bıraktırır.
Gebe kalmadan önce yapacağınız birtakım değişiklerle
Adetlerin düzenli olması yumurtlamanın düzenine
hem gebe kalma olasılığınızı arttırırsınız hem de sağişaret edebilir. Adet dönemi kadınların büyük bir kısmı
lıklı bir gebelik geçirerek sağlıklı bir bebek doğurma
için 24 ile 35 gün arasında yaşanmaktadır. Adetleşansınızı yükseltmiş olursunuz.
rin düzensiz olması, yumurtlama ile ilgili bir sorun
olabileceğine işaret edebilmektedir. Kontrol edilmesi
1. Gebe kalma şansınızı arttırmanız mümkün
gereken bir durumdur.
Anne-baba olma yolculuğunuza başlamak heyecan
vericidir. Gebe kalmaya çalışan çiftlerin %85’inin denemeye başladıktan sonraki altı ay içinde gebe kalacağı Geçirilmiş genital enfeksiyonlar, tüplerin tıkanmasına
ve kısırlığa yol açabilir. Kısırlık sorunlarının yaklaşık
beklenebilir.
%45’i kadın kaynaklıdır. Bu oranın da %10’u kadınların
Doğal yollardan gebe kalma şansınızı iyileştirmek için : tüplerinin tıkalı ya da hasarlı olmasından kaynaklıdır.
35 yaşından önce bir sene, 35 yaşından sonra ise altı
Gebelik pencerenizi öğrenin ve yumurtlamadan bir
ya da iki gün önce cinsel ilişkiye girin. Erkeğin düzenli ay boyunca doğal yollarla gebelik denenmeli, şayet
olarak boşalması (her 2-3 günde bir) spermin kalitesini olmuyor ise bir uzmana başvurulmalı ve tüplerin durumu HSG(rahim filmi) ile değerlendirilmelidir.
ve hareketliliğini iyileştirecektir.
Kadınların büyük bir kısmı kırk yaşından sonra düzenli
olarak adet görse bile, gebe kalma şansı düşüktür.
Hem yumurta sayısı azalmakta hem de yumurtaların
kalitesi düşmektedir. Bu yaşlardan sonra gebe kalınsa
dahi düşük, sakat bebek riski söz konusu olmaktadır. Bu nedenle kadınların gebeliği çok ertelememesi
gerekir.
32
2. Sağlığınızı, diyetinizi ve yaşam tarzınızı iyileştirin (her iki eş için de).
Bebek için denemelere başlamadan
önce anne / baba adaylarının yaşam
tarzını ve sağlığını gözden geçirmesi
gerekir. Sigara ve alkol, hamilelikte hem annenin hem de bebeğin
sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Sigaranın bilinen en yaygın zararlarını;
düşük doğum ağırlığı, erken doğum,
enfeksiyonlara sık yakalanma olarak
sayabiliriz. Ayrıca “ani bebek ölümü sendromu”, sigara içen annelerin bebeklerinde iki kat daha fazla
görülmektedir. Bu konulara gereken
özen gösterilirse sağlıklı ve mutlu bir
gebelik dönemi geçirmek mümkün
olacaktır.
Sigara ve alkol kullanımının birçok
sağlık sorununa yol açtığı gibi üreme
sağlığını da olumsuz etkilediği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Testislerde sperm üretimini etkiler,
iktidarsızlık, ereksiyon da azalma, döllenme yetersizliği, kalıtımsal bozukluklar meydana getirebilir. Bu sorunlar
başlıca kısırlık nedenleridir. Gebelikte
düşükler, sakat ve erken doğuma
neden olabildiği gibi erken menopoza
neden olarak kısırlığı ortaya çıkarabilir. Hamileliğinde sigara içen kadınların bebekleri %10- 15 eksik kilolu
doğdukları gibi zekâ eksiklikleri de
görülebilir. Bunun yanında aşırı sigara
ve alkol tüketimi, çocuklarında oluşabilecek kısırlık problemlerine zemin
hazırlamaktadır. Yapılan araştırmalar,
haftada 60 ml. üzeri alkol kullanımının sperm üretimini olumsuz yönde
etkilediği göstermiştir.
Aşırı kiloya sahip anne adaylarında
hamilelik esnasında yüksek tansiyon ve şeker hastalığı çıkma olasılığı
çok daha fazla görülebilir. Obezite
hastalığına sahip kadınlarda doğumun normal yapılma ihtimali çok
azdır ve genellikle sezeryan ile doğum
gerçekleşir. Obez anne adaylarında
gebelik esnasında yüksek tansiyon ve
preeklampsi görülme riski daha fazladır. Obezite anne adaylarının bebeklerinin de hamilelik esnasında daha
fazla kilolu olduğu fark edilir. Bebeğin
iri olmasından kaynaklı doğumun
gerçekleşmesi esnasında zorluklar
ortaya çıkabilir. Obez anne adaylarının
bebeklerinin gelecekte, obezite riski
ile karşılaşma olasılığı çok fazladır.
Obezite anne adaylarında, her ameliyatta olduğu gibi sezaryen sonrasında da yara iyileşmesi ve normale
dönmeleri daha fazla zaman alır. Aşırı
kilolu anne adaylarının düşük yapma,
erken doğum yapma olasılıkları daha
çoktur. Obezite hastalığına sahip anne
adaylarından doğan bebeklerde, yeni
doğanların yoğum bakım ünitesine
konulma gerekliliği doğabilir. Yeni doğan döneminde ölüm riskleri daha çok
görülebilir. Anlatılan bu risklerinden
kaçınmak için fazla kiloların hamilelik
gerçekleşmeden önce ideal kilolarına
ulaşmaları gereklidir.
Aşırı zayıf olmak ta gebelik için istenilen bir durum değildir. İdeal vücut
ağırlığından %10 eksik ise zayıf diye
adlandırılmaktadır. Bu kadınlarda
vitamin, mineral eksiklikleri, beslen-
me bozuklukları daha fazla olabilmektedir. Gebelikte erken doğum ve
düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma
ihtimalleri daha fazladır. Bu nedenle
gerekli destekler yapılarak gebe kalınması gereklidir.
Başlıca Öneriler ;
• Sağlıklı yiyecekler yediğinizden emin
olun,
• Sağlıklı kiloyu koruyun,
• Sigarayı ve uyuşturucuyu bırakın,
• Alkolü ölçülü olarak kullanın,
• Düzenli olarak egzersiz yapın.
Bu başlıklara ilave olarak ayrıca kadınlar günde 0,4 mg folik asit almalıdır.
Gebelik öncesi sağlıklarının en iyi
durumda olduğundan emin olmak
üzere antenatal tarama yaptırmak için
doktorlarını ziyaret etmelidir. Bu tarama rubella (kızamıkçık) ve varicella
(suçiçeği) kontrolleri, kan grubu, antikorlar, RH faktörü, hepatit B, Hepatit C,
HIV, Frengi ve Tam Kan sayımı, Tiroid
fonksiyonları dâhil çeşitli kan testlerini içerebilir.
Anne adayları, son iki yıl içinde normal sonuçlar veren bir pap smear testi
ve göğüs kontrolü olduklarından emin
olmak üzere doktorlarıyla görüşmelidir.
Doktorunuzla beraber, kullandığınız
ilaçları ve onların gebelik üzerindeki
etkilerini gözden geçirmelisiniz.
Diş hekimi kontrollerini mutlaka ihmal
etmemelidirler.
Eğer gebe kalmayı planlıyorsanız
ruhen ve bedenen kendinizi buna
hazırlayabilirsiniz. Doğumda
bebeğinize kavuşma düşüncesi
tüm zorlukları geride bıraktırır.
33
ÜROLOJİ
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Prostat kanserinde
gereksiz tedaviye
dikkat!
Her prostat kanserinin tedavi protokolüne girmesi
gerekmediğini söyleyen KadıköyŞifa Sağlık Grubu
Ataşehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof.Dr İbrahim
Çevik uygun hastalarda hastalık takibinin daha doğru bir seçenek olduğunu vurguluyor.
Üroloji
Prof. Dr. İbrahim Çevik
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
1-Robototik Cerrahi veya Radikal
Prostatektomi
Genç hastalarda, yayılmamış hastalıkta artık tüm dünyada cerrahi
Erken Tanı için ; Ailede prostat
kanseri olan kişilerde 40 yaş, diğer tedavi ilk seçenek olarak sunulmaktadır. Radikal prostatektomi
Prostat yaş ilerledikçe hacım olarak kişilerde 54–70 yaşta başlayarak,
adı verilen bu ameliyatla hastaya
prostatın
parmakla
muayenesi
büyüyebiliyor mesaneye veya idrar
kesin tedavi şansı verilmektedir. Bu
ve
kanda,
prostat
spesifik
antijen
çıkış kanalına baskı yapabiliyor. Bu
ameliyat BPH’daki ameliyatlardan
(PSA)
testi
yapılmalıdır.
durumun adı prostatın iyi huylu
tamamen farklı olup, prostatın tüProstat
kanseri
taramasında
bugün
büyümesi olarak tanımlanıyor.
münün meni keseleriyle birlikte çıiçin
4
metot
kullanılmaktadır
;
Prostatit ; Prostatın iltihaplanmakartılması ve idrar yolunun yeniden
1.Parmakla
rektal
yoldan
prostat
sı olarak tanımlanır. Bu her yaşta
oluşturulması işlemidir. Operasyon,
muayenesi
ortaya çıkabilir. Sık idrara çıkma,
tecrübeli merkezlerde son derece
2.Rektal
yolla
prostat
ultrasonogidrar kanalında akıntı hissi veya
düşük komplikasyon oranlarına
rafisi
(TRUS),
MR
gibi
görüntüleme
akıntı, yanma, ağrı gibi şikâyetlere
sahiptir. Bu operasyon son zamanmetodları
sebep olur.
larda robotik yardımı ile daha sık
3.Prostat spesifik antijen (PSA),
yapılmaktadır. Robotik cerrahinin
proPSA,
PCA3
testleri
Prostat Kanseri; BPH ile tek
en önemli avantajı kanama, idrar
4.TRUS
eşliğinde
prostat
biyopsisi
benzerliğinin aynı yaş grubunda
kaçırma riski ve ereksiyon ile ilgili
PSA
ve
patoloji
raporuna
göre
hasolduğu kabul edilse de tamamen
yan etkilerin açık operasyona göre
talığın
hangi
safhada
olduğunun,
farklı bir hastalıktır. Prostat kanseri,
daha az olmasıdır. Dezavantajı ise,
başka
yerlere
sıçrayıp
sıçramadığıprostatta malign (kötü karakterde)
maliyetinin açık cerrahiye göre
nın
tespiti
için
bilgisayarlı
tomogbüyümeyi tanımlamaktadır. Prostat
fazla olmasıdır.
rafi
ve
kemik
sintigrafisi
gibi
testler
kanseri, dünyada ikinci sırada
yapılabiliyor.
görülen bir kanser türüdür. Genel2- Brakiterapi
Tedavi; hastalığın safhasına göre
likle çok yavaş ilerler ve belirti
Yine lokal hastalıkta, prostat
planlanıyor.
Erken
safhada
iken,
vermeyebilir.
çok yavaş ilerleyen türünde, tedavi içine çeşitli radyoaktif elemanlar
yapmadan yakın takip protokolüne konularak uygulanan ve brakiterapi
Belirtileri; İyi huylu büyüme ile
adı verilen bir tedavi seçeneği günalınabiliyor. Hastanın performanbirlikte olduğunda sık ve zayıf
deme gelmiştir. Prostatı 50 gramın
akımlı, bekleyerek idrar yapma gibi sına ve yaşam beklentisine göre
altındaki hastalarda kullanılan bir
karar veriliyor.
idrar yolunun sıkışmasına bağlı
Prostat; her erkekte bulunan,
mesane tabanında, idrar çıkış kanalının etrafını saran, kestane büyüklüğünde bir organdır ve Semendeki
sıvının bir kısmını salgılar.
şikâyetler olabiliyor. İleri aşamada
meni içinde kanama, kemik ağrıları
olabiliyor.
34
yöntemdir. Bu yöntemde, ameliyathane
şartlarında anestezi altında gerçekleştirilir.
3- Cryoterapi
Cryoterapi adı verilen prostat dokusunun
dondurulması esasına dayanan diğer alternatif bir yöntem son yıllarda kullanılmaya
başlanmıştır. Yan etkileri, maliyeti ve uzun
dönemde etkinliği bilinmediğinden açık
operasyona tercih edilmemektedir.
nun bilinmelidir. Ailesinde prostat kanseri
olmayanlarda PSA testi ile yapılan tarama
testlerinin artık 54 ile 70 yaş arasında yapılması önerilmektedir. Bu bilgiler ışığında
son yıllarda yapılan PSA test sayısında
ciddi azalma olduğu görülmektedir.
Sonuç olarak; her prostat kanserinin tedavi
edilmesi mutlaka gerekli değildir. Uygun
hastalarda takip iyi bir seçenek olabilir.
4- Hormon Tedavisi (İleri Evre)
İleri evre (yayılmış) hastalıkta ise tedavi
hormonaldir. Prostat hücreleri testosteron
hormonuna (erkeklik hormonu) hassastır.
Bu hormon, ilaçlarla (depo iğneler) ya da
lokal anestezi altında basit bir cerrahi ile
testislerin iç kısmı alınarak ortadan kaldırıldığında hastalıkta gerileme olmaktadır.
Bu tedaviye rağmen hastalık ilerler ve
hormon bağımsız hale gelirse çeşitli kemoterapatik ajanların kullanımı söz konusu
olmaktadır.
TEDAVİDE GÜNCEL GELİŞMELER ;
Son 2 yıl içerisinde yapılan çalışmalar
sonucunda, prostat kanseri nedeni ile
tedavi edilen hastaların yaklaşık %50’sinde
gereksiz tedavi edildiği, bu kişilerin tedavi
edilmese dahi prostat kanserinden ölmeyeceği gösterilmiştir.
Bu nedenle PSA testinin prostat kanserinde kişilerde hızla ilerleyip zarar veren
kanser tiplerini ayırt etmede yetersiz
olduğu vurgulanarak tedavi planlanacak
hastalarda kullanılabilecek yeni bir tümör
belirteci araştırılmasına hız verilmiştir.
Daha önceki bilgilerimizde prostat kanserinin görülemeyeceği kanaati olmasına
rağmen, özellikle multiparametrik prostat
MR kullanılması ile agresif tümörlerin artık
görülebileceği saptanmıştır. Son gelişmeler
neticesinde her prostat kanserli hastanın
tedavi edilmemesinin bir seçenek olduğu-
35
PLASTİK VE
REKONSTRÜKTİF
CERRAHİ
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Vücut güzelliğinizi yaza
şimdiden hazırlayın...
Estetik amaçlı ameliyatların kış aylarında yapılmasının daha doğru olduğunu vurgulayan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Plastik
ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Gülden
Avcı; bu sayede ameliyat sonrası güneşin zararlı
etkilerinden ve sıcağın sebep olabileceği komplikasyonlardan kaçınmanın mümkün olacağını
belirtiyor.
Yaz mevsiminde daha ince ve
daha kısa kıyafetler giyilmesi
bir takım sorunların fark edilirliğini arttırıyor. Bu sorunların çözülmesi ve iyileşme için
yeterince vakit kazanılması
açısından Eylül ayından itibaren estetik ameliyatlarda
artış görülür. Yaz aylarında
estetik ameliyat yapılmaz
genellemesi artık kabul
edilmese de, daha çok ameliyat zamanlamasında tercih
kış aylarıdır. Ameliyattan
sonra bir buçuk ay güneşten
kaçınmak önemlidir. Ödemin geçmesi ve morlukların
yok olması için bu zaman
gereklidir. Yaz aylarında kanama ve enfeksiyon olasılığı
artabilmektedir.
Yüz bölgesi estetik ameliyatları olan; yüz germe, kaş
kaldırma, alın germe , göz
kapağı estetiği, boyun germe,
burun estetiği, kepçe kulak
ameliyatları kış aylarında
yapılmalıdır. Kıyafetle kapatılması mümkün olmayan bir
bölge olduğu için ameliyat
sonrası oluşan ödem ve
morlukların güneşli ve sıcak
mevsime dek iyileşmesi
gerekmektedir. Sıcak aylarda,
ödemin iyileşmesi daha fazla
zaman alır . Morluklar güneş
ışığıyla fazla maruz kalırsa
kalıcı lekelenmelere sebep
olabilir.
O nedenle güneşin etkisi
çok olmayan aylarda bu
ameliyatların yapılması
36
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi
Op.Dr. Gülden Avcı
uygun olur. Göz çevresi çok
çabuk ödem olan bir yapıya
sahiptir. O nedenle ameliyat sonrası soğuk kompres
uygulaması önemlidir. Göz
kapaklarında sarkmaların
düzeltilmesi, torbalanmaların alınması için doğru
zamanlama kış aylardır.
Yine yaz aylarında kişilerin
hayat kalitesini artıran ve
hastanın istediği kıyafeti,
bikini/ mayo seçmesini sağlayan ameliyatlardan olan
meme estetiğinin kış aylarında yapılması yaza hazırlık
olarak görülebilir. Aşırı büyük
memeler kıyafet seçimini
kısıtlamanın yanında meme
altında yaralar açılmasına,
kötü kokuya, sırt ve omuz
ağrılarına sebep olabilir. Meme
küçültme ameliyatı ile bu sorunlar çözülür. Meme dekoltesini
zenginleştirmek ve desteksiz
sutyen/bikini kullanabilmek
için meme büyütme ve meme
dikleştirme ameliyatları yapılabilir. Kışa aylarında bu meme
ameliyatları yapıldıktan sonra
yaz mevsimine dek iyileşme için
zaman yeterince vardır. Erkeklerde, meme bölgesindeki fazlalıklar yaz mevsiminde denize/
havuza girerken sorun olmaktadır. Erkekte meme büyüklüğü
olan jinekomastinin düzeltilmesi genelde kış mevsimde yapılır
ve ameliyat sonrası özel bir
korse giyilmesi gereklidir.
Vücuttaki fazlalıkların düzeltilmesi için yapılması gereken
karın germe, liposuction(lazer
lipoliz), bacak germe, kol germe
gibi ameliyatlar için kış mevsimi
idealdir. Çünkü bu ameliyatlardan sonra hastanın korse
tarzında özel kıyafetler giymesi
gereklidir. Bu korseleri yaz mevsimde giymek sorun olabilir.
Bacaklardaki selülitlerin giderilmesi için yapılası gereken liposuction ve ek tedaviler için de
kış mevsimi uygundur. Böylece
yazın kısa kıyafetler ve çorapsız
olmak sorun olmaktan çıkar. Diz
içi ve diz bölgesi yağlanması için
yapılması gereken liposuction,
çarpık bacak sorunları ve diz
altı bölgenin orantısız inceliğinin düzeltilmesi için yapılması
gereken protez ve/veya yağ
enjeksiyonu ameliyatlarının
37
da kış mevsiminde yapılması
uygundur. Çünkü bu ameliyatlardan sonra da özel korseler
ve çoraplar giyilmesi gerekebilmektedir.
Göz kapaklarında
sarkmaların
düzeltilmesi,
torbalanmaların
alınması için
doğru zamanlama
kış aylardır.
GÖĞÜS CERRAHİSİ
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Akciğer kanserinde
tanı ve tedavi
alternatifleri
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op.Dr Erkan Yıldırım ile
akciğer kanserlerinde teşhis yöntemleri ve güncel tedavileri konuştuk.
Akciğer Kanseri nasıl bir
hastalıktır?
Bir çok kanserojen ajana
maruziyet sonrası, normal akciğer
hücrelerinin anormal ve kontrolsüz
bölünüp çoğalması kanser sürecini
başlatır.
Akciğer kanser hücreleri birikerek
tümörleri (kitle, yara yada ur)
oluştururlar. Kanser, normal
dokuları sıkıştırabilir, içine sızabilir
ya da tahrip edebilir. Erken evre
dönemini geçirmiş akciğer kanseri
zorlu bir süreci işaret eder.
En sık görülen belirtileri?
İştahsızlık, zayıflama, ağrı, kanlı
balgam, nefes darlığı, ses kısıklığı,
ödem, uzak organ tutulumuna
bağlı şikayetler (beyin, karaciğer,
kemik, vs) “Akciğer kanseri``
büyümesinin 2/3’ünü (yaklaşık
%70-75) tamamlamadan pek
şikayete sebep olmaz! Bu da
akciğer kanserinde çoğu durumda
tanıda geç kalınmasının sebebidir.
Genetik faktörün etkisi var mıdır?
Ailede “akciğer kanseri” olması
akciğer kanserine yakalanma
riskini artırmaktadır.
Bir kere akciğer kanseri olan
kişinin tekrar ikinci akciğer kanseri
olma riski, hiç kanser olmamış
kişiye oranla daha fazladır.
En sık görülen kanser türleri
arasında kaçıncı sırada yer alır?
Tüm yeni kanser olgularının
%13.3’ü akciğer kanseridir.
Tüm kanser ölümlerinin %26.8’i
akciğer kanseridir.
Göğüs Cerrahisi
Op. Dr. Erkan Yıldırım
Sigara dışında rol oynayan diğer
faktörler nelerdir?
Sigara en önemli faktördür.
Erionitasbest (akciğer kanseri)
Krokidolit (mavi) asbest (daha
çok akciğer ve karın zarı tümörü –
Mezotelyoma), Havakirliliği
Teşhis nasıl konulur?
Riskli meslekler; madenciler,
Hastanın şikayetleri ve hastalık
tekstil, izolasyon ve tersane işçileri,
öyküsü ayrıntılı alınmalıdır.
petro-kimya, baca temizleyiciler,
Görüntüleme yapılmalıdır. (Akciğer plastik sanayi işçileri, maden
filmi, Tomografi, MR, PET-Tomografi) ve kaynak işçileri, çamaşır
Doku biyopsisi (akciğer ve/veya
suyu üreticileri, cam seramik,
lenfbezesi) + Patoloji, Balgam
muşamba ve batarya işçileri, boya,
sitolojisi (patoloji)
dökümhaneler, çelik işçileri.
Akciğer kanseri taraması nasıl
Özellikle hangi yaşlarda görülür?
yapılır ?
Akciğer kanserinin sıklığı, son
Normal akciğer filmi ile yıllık
yıllarda giderek artmaktadır. Daha
tarama ölüm oranlarını azaltmıyor!
önceleri akciğer kanseri sıklıkla
Ancak, Amerika’da Ulusal Akciğer
60 yaşın üzerindeki erkeklerde
Tarama Çalışması (NLST), “yıllık
görülürken, günümüzde akciğer
düşük doz Tomografi” takibi ile
kanserinin kadınlar arasında da
akciğer kanserinden ölümleri %20
sıklığı artmıştır. Erkeklerde görülme azaltmıştır!
yaşı da 60 yaşın altına inmeye
Bu tarama çalışması 55-80 yaş
başlamıştır.
erkeklere önerilmektedir (30 pk /
yıl sigara içen ve son 15 yılda halen
Tüm ırklarda erkeklerde
sigara içen veya bırakmış)
70.1/100,000 , kadınlarda
50.2/100,000 oranında iken Afrikalı
erkeklerde daha sık (90.9/100,000) Akciğer kanseri tipleri nelerdir?
görülür. Hispaniklerde daha
Küçük Hücreli Dışı Akciğer kanseri
nadirdir (erkek – 37.9/100,000 ve
(KHDAK)
kadın – 25.1/100,000).
Küçük hücreli akciğer
kanserlerinden daha yaygındır
(%80) ve genel olarak daha yavaş
38
Tüm kanser ölümlerinin %26.8’i
akciğer kanseridir.
13.3
26.8
Tüm yeni kanser olgularının %13.3’ü
akciğer kanseridir.
%
gelişir veya yayılırlar.
Bu kanserin 3 ana tipi vardır;
A-) Skuamözhücreli (yassı hücreli)
B-) Adenokanser (salgı bezi
hücrelerinden kaynaklanır)
C-) Büyük hücreli kanser
Evre I, II, III, IV
Küçük Hücreli Akciğer kanseri (KHAK)
Küçük hücreli olmayan akciğer
kanserine göre daha az yaygındır
(%20). Bu tipteki kanserler daha hızlı
gelişir ve vücudun diğer organlarına
yayılması da daha fazladır. Bu tip
akciğer kanseri, sigara içimi ile ilişkisi
en belirgin akciğer kanseridir. Sigara
içen kadınların erkeklere göre bu tipe
yakalanma olasılığı daha fazladır.
A-) Sınırlı Evre
B-) Yaygın Evre
Akciğer Kanserinde ameliyat hangi
hastalarda uygulanır? ve hangi
hastalara hangi yöntem önerilir?
Erken evrede (Evre 1, 2 ve 3A) tanı
konulmuş akciğer anseri için İLK
tedavi seçeneği CERRAHİ yöntemdir.
Kanserinin tamamının ve ilgili lenf
bezlerinin tamamının çıkarılması
ancak cerrahi ile olabilmektedir.
Günümüzde %80’den fazla ameliyat
kapalı (endoskopik) yapılmaktadır.
Ameliyatın başarı şansı nedir?
Erken evrede cerrahi ile kanserin tam
kontrolünün sağlanması mümkün
olabilmektedir.
Kapalı aciğer ameliyat yöntemi nasıl
uygulanır?
Genel anestezi altında ameliyat
uygulanır.
Çoğunlukla tek delikten (Uniportal
VATS; 3-5 cm) veya çok delikten
%
(Multiport VATS; 2 veya 4) uygulanır.
Kanserli akciğer dokusunun (segment,
akciğer lobu veya tamamı) önce
damarları stapler (zımba) ile kesilir.
Sonra, ilgili akciğer kısmının havayolu
(bronş) bulunur ve stapler kullanılarak
kesilir.
En sonunda akciğerin lenf bezeleri
çevre yağ dokusu ile birlikte patolojik
inceleme için çıkarılır ( lenf nodu
diseksiyonu). Hava kaçağı ve kanama
kontrolü sonrası ameliyat delikleri
dikişle kapatılarak işlem sonlandırılır.
Ameliyat kaç saat sürer?
Genellikle genel anestezi başladıktan
sonra 3-5 saat sürer.
Ameliyat sonrası yoğun bakım gerekir
mi?
Eğer bir akciğer lobu veya akciğerin
tamamı çıkarıldıysa 1-2 gün yoğun
bakım takibi gerekli olabilir.
Akciğer Kanseri Ameliyatının Riskleri
Nelerdir?
Genel anesteziye ait riskler
Kanama
Enfeksiyon
Hava kaçağı
Ameliyat sonrası normal yaşantıya
ne zaman Dönülür?
Genellikeilk 3-7 gün hastanede
geçmektedir.
Hasta, taburculuktan 10 gün sonra
kontrole çağrılmaktadır.
Çoğu hasta, 2-3 hafta içerisinde
(eğer cerrahi dışında bir tedavi
uygulanmayacaksa)
Hasta 1. günden itibaren
yürütülmektedir; Erken hareketlenmek
iyileşme sürecini hızlandırmaktadır.
Ameliyat sonrası ilaç tedavisi
(Kemoterapi) veya ışın tedavisi
(Radyoterapi) gerekir mi?
39
Her hastaya gerekmez, ANCAK
Ameliyat sonrası gelecek patoloji
raporuna göre cerrahiden sonra
gerektiğinde Kemoterapi ve/veya
Radyoterapi uygulanmaktadır.
Ipckateter sistemi nedir?
IPC (Intrapleural permanent catheter
= uzun sureli akciğer kateteri = tünelli
kateter)
Hangi hastalara uygulanır?
Akciğerde kontrol edilemeyen kanserli
sıvı (plevraleffüzyon) veya şil özsıvının
(şilotoraks) akciğerden alınması ve
boşaltılması işlemi, istenildiği kadar
uygulama hasta tarafından nefes
darlığı hissettiği anda uygulanabilir.
Hastalar bu rahatsız edici nefes
darlığı durumunda kendi sıvılarını
ev ortamında veya nerede iseler
IPC sistemi ile vakumlu şişelerle
yapabilmektedirler.
Uygulanışı hakkında bilgi verirmisiniz?
Ameliyathande ve bazen yatak başında
uygulanabilir
Lokal anestezi ve hafif sedasyon
verilebilir.
Uygun sterilizasyon sağlandıktan sonra
kateter tekniğine uygun yapılmaktadır
Kullanım süresi nedir?
IPC kateter tıkanmadığı veya
iltihaplanmadığı sürece 1 yıldan uzun
süre kullanılabilir,
Genellikle 6-9 ay sorunsuz
kullanıbilmektedir
Diğer avantajları nelerdir?
• Uygulama kolaylığı,
• Hastane yatışları ve masrafları
en aza inebilmektedir,
• Hastanın moral durumu en
yüksekte kalabilmektedir,
• Ağrı çok kısa sürede kaybolmaktadır,
• Hasta kendi sıvısını istediği zaman
boşaltabilmektedir.
KLİNİK PSİKOLOJİ
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Sağlıkta şiddet hekimlerde
güven eksikliği yaratıyor !
Saldırganlığın bir versiyonu olan şiddeti ; hem fiziksel
hem de psikolojik zarara yol açacak davranışların bütünü
olarak tanımlayan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Uzman Klinik
Psikolog Merve İnce Büyükkucak , yeterli raporlama
yapılamadığından şiddetin boyutu ve ciddiyetinin
yeterince dikkate alınmadığı konusunda uyarıyor.
İş yerinde yaşanan şiddet,
çalışma hayatinin tüm
alanlarında karşımıza çıkmasına
rağmen, sağlık sektörünün
bu anlamda tüm diğer iş
kollarına kıyasla çok daha
büyük risk altında olduğu
görülmektedir. Bir hastanede
görev yapan herkes şiddet
tehdidi ile karşılaşabilirken,
hastalarla en direkt kontağa
sahip hekimler bu riske daha
fazla maruz kalmaktadır.
Bu şiddetin sonuçları; ufak
fiziksel yaralanmalar, daha
ciddi yaralanmalar, geçici ya
da kalıcı fiziksel engellerden
psikolojik travma ve ölüme
kadar çok geniş bir etki
alanına sahiptir. Hekimlerin
hem fiziksel hem de psikolojik
sağlıkları bu durumdan olumsuz
yönde etkilenir. Gelişen moral
bozukluğu, artan iş stresi, işten
ayrılma oranları, yönetime ve
çalışma arkadaşlarına güvenin
azaldığı, düşmanca bir çalışma
ortamı da yaşanan şiddetin
kurum üzerinde bırakacağı
etkilerden yalnızca bazılarıdır.
Şiddeti ortaya çıkaran
nedenlere bakıldığında; uzun
bekleme süreleri, tedaviden
memnun kalmama, doktorun
hastanın onaylamadığı bir
şey söylemesi ile ortaya çıkan
anlaşmazlık, alkol ve madde
etkisi altında olma, psikiyatrik
bozukluklara sahip olma gibi
durumlar ön plana çıkmaktadır.
Çoğunlukla yetersiz çalışma
koşulları ve sağlık politikaları ne
yazık ki az sayıda hekimin çok
sayıda hastayı tedavi etmesini
gerekli kılmaktadır. Bu durum
uzayan bekleme sürelerine
sebep olarak sinirlenmiş
hasta ve hasta yakınlarını
şiddete daha eğilimli hale
getirmektedir. Elbette ki böyle
durumlarda şiddete eğilimde
kültürel normları da göz önünde
bulundurmak gerekir. Özellikle
acil servis bölümlerindeki uzun
bekleme kuyrukları, yaşamsal
riskli hastalıklar ve gürültülü
ortamlar şiddeti daha olanaklı
40
Klinik Psikoloji
Merve İnce Büyükkucak
kılan riskli faktörleri olarak
görülebilir. Acil servise gelen
çoğu hasta ve hasta yakını
yaşadıkları kaygı ve paniğin
etkisiyle agresif davranışlara
diğer bölümlerdeki hasta ve
yakınlarına kıyasla daha meyilli
olabilirler.
Henüz Türkiye’de bu alanda
yapılan çok sayıda çalışma
olmasa da yabancı kaynaklardan
edindiğimiz bilgiler; sağlık
sektöründe sözel/psikolojik
şiddetin fiziksel şiddetten çok
daha yoğun olarak uygulandığı
yönündedir. Bazı durumlarda
bu tarz bir şiddetin fiziksel
şiddetten çok daha ciddi
ve uzun süreli sonuçları
olabilmektedir.
Genel olarak bakıldığında
özellikle şiddete birebir
maruz kalmış hekimlerde
kaygı seviyesinin yükseldiği
gözlemlenmektedir. Daha ileri
boyutlarda ise depresyon,
uykusuzluk, travma sonrası
Toplumun sosyal dokusundaki bozulmaların da artan şiddet
olaylarında etkisi görmezden gelinemez. Giderek artan
bu düşmanca ve saldırgan davranışların önlenmesi adına;
uygun politikalar ve güvenlik önlemleri geliştirilmedikçe, bu
sorunun ciddiyeti göz ardı edildikçe, tek amaçları insanları
iyi etmek ve sağlıklarına kavuşturmak olan başta hekimler
olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının bu durumlara maruz
kalması ne yazık ki kaçınılmaz görünüyor.
stres bozukluğu, agorafobi, ve
çalışmayı engelleyecek seviyelerde
korku ve/veya kaygı düzeylerine
rastlanmaktadır. Şiddete
maruz kalan hekimler zaman
içinde hastalardan korkmaya
başladıklarından hastalarına
güvenli, etkin ve yetkin bir tedavi
ve bakım verebilmekte güçlük
çekmeye başlamaktadır. Öfke,
utanç, küçük düşme, stres, şiddet
anına ilişkin görüntülerin istemsiz
olarak akla gelmesi, tükenmişlik,
motivasyonda azalma, özsaygıda
düşüş, huzursuzluk, işe bağlılıkta
azalma, tütün, alkol ve madde
kullanımındaki artış da şiddetin
hekimler üzerindeki diğer olası
sonuçlardır. Aynı zamanda söz
konusu hekimlerin aile yaşantısı
ve genel hayat kalitesi de bu
durumdan olumsuz şekilde
etkilenmektedir.
İşin üzücü tarafı sağlık
çalışanlarına yönelik uygulanan
şiddetin gün geçtikçe artıyor
olmasıyken, yeterli raporlama
yapılamadığından işin
boyutu ve ciddiyeti yeterince
görülememektedir. Birçok
durumda şiddete maruz kalan
hekimlerin ilgili yönetimin
desteğini alabileceklerine
dair inançlarının olmayışı
bu durumların raporlanma
sıklığına ket vurmaktadır. Aynı
zamanda hekimlerdeki şiddete
sebebiyet veren davranışla
ilgili suçlanma korkusu, hiçbir
aksiyon alınmayacağına inanarak
raporlamayı gereksiz zaman
kaybı olarak görme ve kendi
haklarını yeterince iyi bilmeme ile
kurumlardaki “hasta her zaman
haklıdır” inanışı bu konunun
ciddiyetinin göz ardı edilmesine
ve gerekli önlemlerin alınmasına
engel olmaktadır.
İş yerinde şiddet çok yönlü, çok
faktörlü, hem sosyal hem de
yasal bir problem olarak tüm
iş kollarını etkilemektedir. Son
yıllarda hekimlere uygulan
şiddetin giderek artması,
bu durumun özellikle sağlık
sektöründe kanayan bir yara
41
haline geldiğini göstermektedir.
Bu durum, tüm toplumda
yaşanan şiddet dalgasının
seviyesiyle doğru orantılı bir
yansıma olarak görülebilir.
Zira ekonomik dalgalanmalar,
yoksulluk, artan işsizlik oranları ve
silahlanmanın her geçen gün daha
da kolaylaşması toplumu daha
şiddet yanlısı ve tehlikeli hale
getirmektedir.
Toplumun sosyal dokusundaki
bozulmaların da artan şiddet
olaylarında etkisi görmezden
gelinemez. Giderek artan
bu düşmanca ve saldırgan
davranışların önlenmesi adına;
uygun politikalar ve güvenlik
önlemleri geliştirilmedikçe,
bu sorunun ciddiyeti göz ardı
edildikçe, tek amaçları insanları iyi
etmek ve sağlıklarına kavuşturmak
olan başta hekimler olmak üzere
tüm sağlık çalışanlarının bu
durumlara maruz kalması ne yazık
ki kaçınılmaz görünüyor.
BESLENME VE DİYET
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Sağlıklı
beslenmenin
12 yolu
Kısa sürede çok kilo kaybını söz veren ancak
kalıcı çözüm üretmeyen diyet programlarına
dikkat çeken KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir
Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Seda Bahtiyar Tatay; başarılı ve sürdürülebilir bir diyetin
gerekliliklerini anlatıyor.
Yeni çıkan bir diyet akımı duyduğunuzda her zaman kendinize şunu sorun; Bu programı
hayat boyu uygulayabilir
miyim? Yalancı Diyetleri unutun ve Metabolizmanıza zarar
verecek beslenme alışkanlıklarından uzak durun.
zayıflatmayın:
Yapılan çok hızlı ve büyük
değişiklikler başarısızlıklarla
sonuçlanır ve kış aylarında
bağışıklık sistemini zayıflatır.
Hayat ve yeme tarzında yapılan küçük değişikliklerin uzun
süreli olma ihtimali her zaman
daha fazladır. Bir değişikliğe
Gerçekçi olun:
karar verin ( örneğin kahvaltı
Uygulamayı düşündüğünüz
yemeyi alışkanlık haline getirherhangi bir yeme planı sizin
mek gibi) ve bunu alışkanlık
için ve aileniz için uygun olma- haline getirin. C vitamininden
lıdır. Bu plan yeme alışkanlık- zengin sebze ve meyvelere
larınıza, hayat tarzınıza, mali
bu dönemde özellikle ağırlık
durumunuza ve yemek pişirme verin.
yeteneğinize uygun olmalıdır.
Sözünüzde Durun:
Kendiniz için neden yeme
alışkanlığınızı değiştirmenizin önemli olduğunu bir yere
not etin. Sonra bu nedenleri
aileniz ve arkadaşlarınızla paylaşın ve destek isteyin.
Yavaş Başlayın ve
Bağışıklık sisteminizi
Kararlı olun: İnsan vü-
cudu kararlılığa çok iyi tepki
verir. Eğer sabah kahvaltısı bir
düzen haline isterseniz bunu
arada sırada yapılan bir şey
yerine günlük rutininiz haline
getirebilirsiniz.
Bağlı Kalın:
Çalışmalar bir davranışın
alışkanlık haline gelmesinin
42
Beslenme ve Diyet
Dyt. Uzm.Seda Bahtiyar Tatay
21 günlük bir tekrar gerektiğini gösterirler. Eğer sabah
kahvaltısını alışkanlık haline
getirmeyi isterseniz 21 günlük
bir kahvaltı menüsü oluşturun
ve bunu uygulayın.
Rahat olun:
Hayat süprizlerle doludur ve
yapılan planları güncellemek
ve değiştirmek gerekir. Eğer
evde erkenden kahvaltı yapmak mümkün değilse alternatif olarak işte masa başında
kahvaltı düşünülebilir.
Yaratıcı olun:
Bütün olasılıkların listesini
yapın. Mesela evde, işte, arabada, otobüste yiyebileceğiniz
ve yemekten hoşlanacağınız
yiyeceklerin listesini yapın. Bunlarının kombinasyonları
ile kahvaltılarınızı sıkıcılıktan
kurtarın.
Depolayın:
Liste yaptıktan sonra kahvaltı
edebileceğiniz bütün yerlerde çekmecelerinizi, dolaplarınızı, iş
yerinizde masanızın çekmecelerini listelediğiniz yiyeceklerle
depolayın.
Kendinizi Affedin:
Sağlıklı yeme mükemmel olmak
zorunda değildir. Eğer ufak tefek
hatalar yaparsanız veya birkaç
gün planlarınıza uyamazsanız
problem etmeyin ve biran önce
İleriyi planlayın:
programınıza dönmeye gayret
Öğün planlarınızı önceden yapar- edin.
sanız sağlıklı bir planlama yapmanız daha kolay olacaktır. Eğer Kendinizi Ödüllendirin:
işte kek verilen bir toplantıya
Herhangi bir yeme alışkanlığınızı
katılacaksanız toplantıya tok ka- değiştirmek aslında çok zordur.
tılmaya çalışın veya kekin yarısını Eğer değiştirip bunu kalıcı kılayiyerek porsiyon kontrolü yapın . bilirseniz kendinizi kutlayın ve
Özellikle kış aylarında gecelerin kendinizle gurur duyun. Yemek
uzaması ile birlikte akşam yeme- dışı ödüllerle kendinizi ödüllenğinden sonra yapılan atıştırma- dirin.
ların artığı düşünülürse, sağlıklı
opsiyonlardan meyve, kefir gibi
seçenekleri dolapta hazır tutup,
özellikle tatlıdan uzak durmaya çalışmalısınız.
43
NÖROLOJİ
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Uyku ilacı sorunu
çözmüyor!
Düzenli ve kaliteli bir uykunun, insan için hayati
önemi olduğunu vurgulayan KadıköyŞifa Sağlık
Grubu Ataşehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı
Dr. Bahar Erbaş, doğru tedavi için tanının önemine
dikkat çekiyor.
U
yku vücudun, özellikle
beynin kendini
dinlendirmesi ve
yenilemesi için hayati önemi
olan bir dönemdir. Uykusunu
verimli alamayan veya
uyuyamayan bir kişinin günlük
hayatında ve sağlık durumunda
bir çok sorun ortaya çıkacaktır.
Sabah yorgun kalkıp, gün
içinde işinde ve evinde düşük
performans ile çalışmasının yanı
sıra sinirlilik, mutsuzluk, sosyal
çevre ile ilişkilerde bozulmalar
giderek artar. Sonuçta vücut
dinlenemediği gibi stres ile ilgili
mekanizmalar ve hormonal
dengeler devreye girerek başta
kalp-damar sistemi olmak üzere
tüm sistemlerde bozulmalara yol
açar. Bunun belirgin etkilerini
yaygın vücut ağrıları ve zihinsel
performansta azalma olarak da
görebiliriz.
Uyku Bozukluklarının
Uluslararası Sınıflandırma
Sistemi’nde uykusuzluk
“insomnia” başlığı altında
geçer. İnsomnianın tanımı
uykunun başlatılmasında,
sürdürülmesinde veya uygun
ortam ve zaman olmasına
karşın kaliteli uyumakta güçlük
çekilmesidir. İnsomnianın
toplumdaki sıklığı yaklaşık
%10 civarında olmakla birlikte,
toplumun ortalama %30-35’inde
yaşamı süresince geçici de olsa
görülmektedir.
Uykusuzluk 3 aydan daha
uzun sürmüşse kronik olarak
tanımlanır ve her geçen süre
tedaviyi biraz daha güçleştirir.
Yaşanmış kötü bir olaydan
sonra başlayabileceği gibi,
kendiliğinden, hatta çocukluktan
itibaren de ortaya çıkabilir.
Bunun yanı sıra diğer zihinsel
bozukluklar ve duygu durum
bozukluklarında da ikincil olarak
görülebilir.
Özellikle yaşlılarda ortaya
çıkan uykusuzlukta zihinsel
hastalıklar açısından tanı ve
44
Nöroloji
Uzm. Dr. Bahar Erbaş
tedavide dikkatli olunmalıdır.
Uykusuzluğa yol açan diğer
tıbbi hastalıklar ise; kardiyak,
mide-sindirim sistemi ve
solunum sistemi bozukluklarıdır.
Bunlara vücutta yaygın ağrılarla
seyreden fibromiyalji/miyofasial
ağrı sendromlarını ve diğer
ağrılı durumları da ekleyebiliriz.
Bahsedilmesi gereken diğer
husus ise başka hastalıklar
ile ilgili veya herhangi bir
hastalıktan bağımsız olarak
kişinin kullandığı ilaç ve
maddelerin yine uykusuzluğa yol
açabileceğidir.
Her uykusuzluk tanımlayan
kişinin tanısı insomnia
olmayabilir. Çünkü uykusuzluk
başka bir uyku hastalığına
bağlı iken kişi bunun sadece
uykusuzluk olduğunu düşünüyor
olabilir. Örneğin uykuya dalmayı
engelleyen bacaklarda (hatta
kollarda ) ortaya çıkan ve tam
tarif edilemeyen ağrılı, kramplı,
karıncalanmalı bir durumda
asıl tanı “Huzursuz Bacak
Sendromu” olabilir. Bu durumda
aldığı uyku ilaçları hastayı
iyileştirmek yerine daha da
kötüleştirebilir. Veya uykusunu
sürdüremediğini, sık ve erken
uyandığını söyleyen kişilerde
uykuda ortaya çıkan periyodik
bacak hareketleri uykunun
bölünmesine, uyanmaya veya
kalitesiz uyumaya sebep olabilir.
Benzer bir durum uykuda
solunum bozuklukları ve kabus
bozuklukları için de geçerlidir.
Bu hastalıkların tümü Uyku
Bozukluklarının Uluslararası
Sınıflandırma Sistemi’nde farklı
tanılar alırlar ve tedavileri
oldukça farklıdır.
İnsomnia tedavisinde doğru
tanı çok önemlidir. Doğru tanı
konduktan sonra ilaç veya
zihinsel-davranışçı tedaviler
veya her ikisini de kullanarak
hasta tedavi edilebilir.
Uykusuzluk bir kader veya ihmal
edilecek bir durum değildir.
Bu sebeple uyku konusunda
eğitimli bir nöroloji uzmanına
başvurmanız uykusuzluğun
hayatınızda yaptığı olumsuz
etkilerden kurtulmak için
atacağınız ilk adım olmalıdır.
Sonrasında tanınıza göre
nöroloji uzmanının yanı sıra
gerekirse takip ve tedavinize
göğüs hastalıkları, kulak burun
boğaz uzmanları ve psikolog/
psikiyatristlerin de içinde olduğu
bir ekip tarafından etkin olarak
devam edilebilir. Çünkü çoğu
kişinin yaptığı üzere sadece
bir uyku ilacı alarak sorunu
çözümlemeye çalışmak, çözüm
olmadığı gibi sadece çözümü
geciktirici bir hareket olacaktır.
insomnia
İnsomnianın tanımı uykunun başlatılmasında,
sürdürülmesinde veya uygun ortam ve zaman
olmasına karşın kaliteli uyumakta
güçlük çekilmesidir.
45
Uykuya dalmayı
engelleyen bacaklarda
(hatta kollarda )
ortaya çıkan ve tam
tarif edilemeyen
ağrılı, kramplı,
karıncalanmalı
bir durumda asıl
tanı “Huzursuz
Bacak Sendromu”
olabilir. Bu durumda
aldığı uyku ilaçları
hastayı iyileştirmek
yerine daha da
kötüleştirebilir.
KÜLTÜR SANAT
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara
yeni bir dostunuzdan söz açtınız
mı, hiçbir zaman size önemli şeyler
sormazlar. Hiçbir zaman: ” Sesi nasıl?
Hangi oyunu sever? Kelebek toplar
mı?” diye sormazlar. “Kaç yaşındadır?
Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası
kaç para kazanır?” diye sorarlar. Ancak
o zaman tanıdıklarını sanırlar onu.
Büyüklere: “Pembe kiremitten bir ev
gördüm, pencerelerinden sardunyalar,
damında güvercinler vardı” derseniz,
o evi bir türlü gözlerinin önüne
getiremezler. Onlara: “Yüz bin franklık
bir ev gördüm” demeniz gerek. O zaman:
“Aman ne güzel!” diye bağırırlar.
-Küçük prens-
46
KİTAP TANITIM
Dünyayı Değiştiren Beş Denklem
Michael Guillen
Tübitak Yayınları
Harvard Üniversitesi’nde fizik ve matematik dersleri veren, Amerikan ABC televizyonunda
bilim editörü olarak görev yapan Michael Guillen, Dünyayı Değiştiren Beş Denklem’de,
günlük hayatımızı kalıcı bir biçimde değiştiren beş denklemin hem matematiğini hem de
öyküsünü anlatıyor. Bu denklemlerin öyküleri bir yandan beş büyük bilim adamının portresni çizerken bir yandan da okuyucuya 17. yüzyıldan günümüze değin bilimin ve bilim-insan ilişkisinin kesintisiz bir tarihsel kaydını sunuyor. Çok soyut görünseler de, etkileri son
derece somut olan bu beş denklem, aslında bilimin o meşhur elmadan kötü şöhretli atom
bombasına doğru çıktığı yolculuğun beş önemli kilometre taşı..
Beyninize Hoş Geldiniz
Arabanın anahtarını nereye koyduğumuzu neden unuturuz da araba kullanmayı hiç unutmayız?
Sam Wang ,
Sandra Aamodt
NTV Yayınları
Beynimizi hayatımızın her anında kullanıyor olmamıza rağmen, pek azımız onun nasıl iş
gördüğü hakkında bilgi sahibiyiz. Bildiğimizi düşündüğümüz şeylerin büyük kısmı, aslında
kulaktan dolma bilgilerden oluşuyor; mesela beynimizin sadece yüzde onluk kısmını
kullanıyor olduğumuz ya da içki içmenin beyin hücrelerinin ölümüne neden olduğu. Oysa
nörobilim, beyinle ilgili bu türden bilgilerin doğru olmadığını çoktan ispat etmiş durumda.
Tanrıların Arabaları
İnsanlık tarihiyle ilgili bildiklerinizi unutmaya hazır olun!
Henry David Thoreau
Artemis Yayınları
Dünyaca müthiş bir üne sahip olmanın yanısıra alanında kültleşen Tanrıların Arabaları,
gezegenimizin, başka dünyalardan gelen yaratıklar tarafından ziyaret edildiğinin kanıtı
olarak kabul ediliyor. Erich von Däniken tarihi kalıntıları, kayıp şehirleri, roket alanlarını
inceliyor ve insanlık tarihine müdahalede bulunan dünyadışı varlıklara dair bilimsel kanıtları ortaya koyuyor. En inanılmazı da, Däniken’in teorisi, atalarımızın bizzat bu ‘galaktik
öncüler’ olduğunu öne sürüyor ve bunu arkeolojik buluntularla kanıtlıyor...
Walden Ormanda Yaşam
Henry David Thoreau
Zeplin
Sivil itaatsizlik anlayışının öncülerinden sayılan Amerikalı yazar, filozof ve şair Walden
Gölü kıyısında, şehirden ve modern hayattan kopuk bir biçimde geçirdiği yıllara ait deneyimlerini okurlarıyla paylaşırken sosyal ve ekonomik hayata dair, bugün için bile marjinal
sayılabilecek fikirlerini öne sürmekten geri durmuyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin henüz emekleme çağında olduğu bir dönemde, sanki insanların hırslarının ve ihtiraslarının varabileceği noktayı o günde görmüşçesine, yalnızca
doğanın nimetlerinden ve kişinin kendi emeğinden faydalanarak yaşayacağı bir dünya
düzeni tasarlayan Thoreau aynı zamanda tasarladığı düzenin ilk uygulayıcısı.
İflah olmaz bir münzevi olan Thoreau ile Walden Gölü kıyısında geçireceğiniz saatler düşünce dünyanızda yepyeni kapılar açacak.
47
ETKİNLK
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
KadıköyŞifa Sağlık Grubu’nun, bilimsel etkinlikler
çerçevesinde düzenlediği 11.Kadın Sağlığı Paneli 29
Kasım 2015 tarihinde Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesislerinde
gerçekleştirildi.
Kadın Sağlığı konusunda gelişme ve ilerlemelerin
KadıköyŞifaSağlık Grubu, 11. Kadın Sağlığı pane-
takip edilerek bilgi paylaşımında bulunmak ama-
linin konusu 1. Oturumda “Jinekoloji-Obstetrikte
cıyla geleneksel olarak her yıl hazırlanan alanında
Güncel Operasyonlar, Komplikasyonlar, Önlem ve
uzman hekimleri bir araya getiren Kadın Sağlığı
Tedavi Yaklaşımları”, ikinci oturumda “Malpraktis
Panelinin bu yıl 11’si düzenlendi .
ve Hekimin Hukuki Sorumluları” konulu olarak
hazırladı.
11. Kadın Sağlığı Panelinin bu yıl ki başkanlarından Prof. Dr Fuat Demirci’nin açılış konuşmasıyla
Hekimlerin mesleğini zor şartlarda icra ederken
başlanılan toplantıda tıp camiasının önemli isim-
karşılaşabileceği sorunlara karşı, çözüm ve ile-
lerinden ve kadın hastalıkları branşının duayeni
tişim sürecinin yönetilmesi konusunda değerli
Prof. Dr Oktay Kadayıfçı sevgi ve saygıyla anıldı.
akademisyenlerin deneyimlerini paylaşıldığı toplantıda; alanlarında uzman hekim, tıp ve sağlık
Günümüzde tüm branş hekimlerinin karşılaşa-
hukuku alanlarında uzman avukatlar konuşmacı
bileceği önemli bir konuya değinmek isteyen
olarak katıldı.
48
Prof. Dr. Umur Kuyumcuoğlu; “Abdominal ve Vaginal
Histerektomi Komplikasyonları ve Yönetimi” konu
anlatımıyla alanında uzman hekimlerle paylaştı
1.Oturum;
Dr. Fatih Durmuşoğlu; “Vaginal Doğum Komplikasyonları Önlem ve Yaklaşımları” konusunda bilgilendirmelerini katılımcılarla paylaştı
2.Oturum ;
Dr. Coşkun Yorulmaz; “Medikolegal Risk Yönetimi”sunumuyla katılımcıları aydınlattı.
Prof. Dr. Fuat Demirci; “Ürojinekolojik Operasyonlarda Komplikasyonlar; Önlem ve Tedavi Yaklaşımları” sunumuyla hekimleri bilgilendirdi
Dr. Kübra Irmak; “Perinatal Asfiksi ile ilgili Davalardan Kaçınma Yolları” konusunda ayrıntılı bilgiler
aktardı
Doç. Dr. Zeki Şahinoğlu; “Sezaryan Komplikasyonları
Önlem ve Tedavi Yaklaşımları” konusuna değindi
Av. Dr. Tanıl Başkan; “Hekimin Hukuki Sorumlulukları” konusuyla dikkat çekici sunumunu paylaştı
Dr. Ali Ekiz; “Postpartum Kanamalar; Önlem ve Tedavi Yaklaşımları” konusunda katılımcılara güncel
bilgiler aktardı
Dr. Bülent Urman; “Laparoskopi Komplikasyonları” konusunda farklı bir yaklaşımla önemli bilgiler
aktardı
Dr. Melike Batukan ; “ Histeropkopi Komplikasyonları” Dr Erkut Attar hocamızın sunumunu katılımcılarla paylaştı
Dr. Faruk Buyru; “Myomektoomi Komplikasyonlar ve
Önleme” sunumuyla konunun önemine değindi.
49
ETKİNLİK
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Bizden Haberler
Anneliğe Hazırlık
Semineri
Anne adaylarının ve çiftlerin doğum ve doğum sonrası döneme ilişkin
doğru kararlar almalarına ve bu dönemi en iyi şekilde geçirmelerine
yardımcı olabilmek için 19 Aralık 2015 tarihinde “Anneliğe Hazırlık
Semineri” Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesinde düzenlenmiştir.
Gebeliğe hazırlık sürecine ilişkin değerli bilgilerinin aktarıldığı seminere anne adayları ücretsiz olarak
katılımı sağlanmıştır.
Her ay düzenli olarak gerçekleşecek seminer programında; normal doğum ve doğum şekillerinden,
yenidoğan döneminde karşılaşılan sorunlara, hamilelik psikolojisinden sağlıklı ebeveyn çocuk ilişkisine,
hamilelik ve doğum sonrası beslenme gibi bilinmesi gereken her şey, KadıköyŞifa uzman hekimleri
tarafından anne adaylarına anlatılacak ve onların merak ettiği sorular yanıtlanacaktır.
19 Aralık 2015 tarihinde düzenlenen "Anneliğe Hazırlık Semineri" Programında yer alan konular ise;
•“Kusursuz bir hamilelik ve sorunsuz bir doğumun sırları” başlığında Kadın Sağlığı ve Doğum Uzmanı
Op. Dr Gökmen İyigün; anne adaylarının doğumlarının merkezinde olabilmek, bu deneyimi eşleriyle
paylaşacak güzel bir doğum deneyimi yaşamak adına yapılması gereken değerli bilgiler aktardı.
“Epidural ve genel anestezi hakkında
şüpheleriniz mi var?” başlığında Anestezi ve
Reanimasyon Uzmanı Dr. Hüban Dayıoğlu; anne
adaylarının endişelerini azaltacak bilgiler sundu.
“Daha Sağlıklı bir bebek için nasıl
beslenmeliyiz?” Beslenme ve diyet Uzmanı Seda
Bahtiyar Tatay; bu özel süreçte annelerin dikkat
etmesi gereken hususlara değindi.
“Hamilelikte güzellikten vazgeçmeli miyiz?”
Expanscince Laboratuvarları Eğitim Uzmanı
Nilgün Gerçek ; hamilelik bakımları hakkında
ipuçlarına değinirken Mustela’nın ürün
gamından sürpriz hediye çekilişiyle anne ve
50
bebek bakımına yönelik özel hediyeleri katılımcılara
sundu.
“Yenidoğan döneminde annelerin sık karşılaştığı
sorunlar” Yenidoğan ve Çocuk Sağlığı Kliniği Uzmanı
Prof. Dr. İlknur Kılıç; bilgilendirmeleriyle anne
adaylarının merak ettiği soruları cevapladı.
“Ruhunuz doğuma nasıl hazırlanmalıdır?” Klinik
Psikoloji Uzman Psk.Merve İnce Büyükkucak;
konusunda bilgilendirmelerini katılımcılarla paylaştı.
“Size nasıl yardımcı olabiliriz?” Yenidoğan sorumlu
Hemşiresi Esra Köseoğlu; anne ve bebek bakımı
önerilerini katılımcılarla paylaştı
51
ETKİNLİK
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Bizden Haberler
KadıköyŞifa Sağlık Grubu ve Optik
Sektörünün Lider Firmalarının Sosyal
Sorumluluk Dayanışması Çocuklara Şifa
Dağıttı
40 yıldan bu güne çocuk sağlığı konusunda
referans merkezi olan KadıköyŞifa Sağlık Grubu
ve optik sektörünün önde gelen firmaları; 2015
yılı “Dünya Görme Günü” kapsamında, 8-9 Ekim
tarihlerinde düzenledikleri sosyal sorumluluk
projesi için bir araya geldi. Ataşehir ve Çekmeköy
Belediyeleri tarafından belirlenen, ekonomik
yetersizliği olan ve ihtiyaç sahibi 90 çocuğun göz
muayenesi, Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Şehvar
Nefesoğlu tarafından gerçekleştirildi.
firmalar tarafından temin edildi. Çekmeköy ve
Op.Dr Şehvar Nefesoğlu tarafından yapılan
Ataşehir belediyeleri tarafından misafir edilen
kontrol sırasında görme bozukluğu tespit edilen
ailelere çocukların göz sağlığı hakkında bilgi verildi.
çocukların tedavi süreçlerini hastane ve Essilor
Bilgilendirme sonrasında çocuklara numaralı
firması ile çalışan İpek, İşbir, Merve ve Opak Optik
gözlükleri ve çocuklara özel olarak üretilen güneş
üstlendi. Kontrol sonrası bilgilendirilen ailelerin
gözlükleri takdim edildi.
de çocukların hastalıklarının farkında olmadığı
görülürken, çocukların gözlük ve lens ihtiyaçları
52
Merhaba 2016
“Yeni Yıla Merhaba” dediğimiz
Yılbaşı Partimiz ile KadıköyŞifa
Sağlık Grubu Ailesi olarak eğlenceli
bir geceye imza attık.
Herkese mutlu yıllar!
53
ETKİNLİK
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1
Bizden Haberler
Küçük Kardeşime
Bir Kalem, Bir Silgi
Kampanyası
KadıköyŞifa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Komitesi
olarak “Küçük Kardeşime Bir Kalem, Bir Silgi
Kampanyası” için Gönüllü çalışanlarımızın katkısı
ile hazırlanan 150 adet zarf 150 çocuğa teslim
edilmek üzere yola çıktı. Katkılarından dolayı tüm
Gönüllü çalışanlarımıza gönülden teşekkürler.
Futbol Turnuvası
Şifa Kulüp 5. Geleneksel Futbol Turnuvası’na
katılan tüm takımlarımız eğlenceli ve heyecanlı
dakikalar geçirdi. Futbol Turnuvası’nın
şampiyonu PİS YEDİLİ oldu. Pis Yedili takımını
başarılarından dolayı tebrik ederiz.
Yaratıcı Drama
Çalışanlarımızın eğlenerek yetkinliklerini
geliştirebildikleri Yaratıcı Drama Eğitimi keyifli
bir oturum ile tamamlandı.
İşaret Dili Eğitimimizi
tamamladık.
KadıköyŞifa Kadıköy Hastanesi ve KadıköyŞifa Ataşehir
Hastanesi çalışanları Kurumsal Sosyal Sorumluluk
kapsamında İşaret Dili Eğitimini tamamlayarak
sertifikalarını aldılar. İşaret Dili Eğitmeni Serkan Ural
tarafından düzenlenen eğitim sağlık ihtiyaçlarına yönelik
iletişim ön planda tutularak verildi. Böylece tedavi amacı
ile gelen işitme engelli hasta ve hasta yakınlarının istek
ve sorunlarına daha kısa sürede çözüm üretilebilmesi
mümkün olabilecektir.
54
ldin
Hoşge
Bebek
Şifalı Miniklerimiz...
Çocuklarınızla birlikte sağlıklı ve şifalı bir ömür dileriz...
EZGİ KARAYAZI
EMİR EFE
ÖZLEM GÜLER KABAKÇI
TEOMAN
BERNA YILMAZ
AYAZ
TUNCAY OTABAŞ
SEVCAN ŞEN ÇERMİKLİ
LEYLA DENİZ
KEREM TUNA
ADA
TOPRAK
MERYEM-ALPER SEVİNÇ
ZÜLEYHA SARIŞIN
ALP
EMİR
EBRU UYAR
NAZ
NURGÜL AKAR
ÇAĞLAR TOPRAK
EVLENEN ÇALIŞANLARIMIZ
GÖKHAN PİLAVCI-ÖZLEM AKSOY
09.09.2015
MEHMET TAŞDEMİR
17.10.2015
GÖREVİ DEĞİŞEN ÇALIŞANLARIMIZ ÖNCEKİ UNVANI
ŞİMDİKİ UNVANI
PINAR SEVİNDİK KAYA
HEMŞİRELİK HİZ. MÜDÜR YRD.
HEMŞİRELİK HİZMETLERİ MÜDÜRÜ
NURAY DÖNER OĞUZ
LABORATUVAR TEKNİKERİ
MİKROBİYOLOJİ LAB. SORUMLU TEKNİKERİ
55