Köpeklerin Hayırsız Ada Sürgünü

Transkript

Köpeklerin Hayırsız Ada Sürgünü
Köpeklerin Hayırsız Ada Sürgünü
Köpeklerin Hayırsız Ada Sürgünü
İstanbul'un efsanevi köpekleri, belediyece gemilere ve mavnalara yüklenerek Hayırsız Ada'ya
sürüldüler. Geceleri sık sık sadece bir okşayış beklentisiyle eşlik ettikleri kişiler artık onları
pazar günleri gezmeye çıktıklarında görebiliyorlar
L'Illustration dergisinin 16 Temmuz 1910 tarihli ve 3516 numaralı sayısı­nın kapağında
Belçika'nın kralı 1. Albert (d. 1875, hd. 1909-1934) ile eşi Bavyera düşesi Elisabeth yer
almaktaydı. Derginin iç sayfaların­dan biriyse olduğu gibi İstanbul kö­peklerine ayrılmıştı.
İstanbul'daki köpeklerin yabancı seyyah ve göz­lemcilerin ne kadar ilgisini çektiğini
hatırlatmaya herhalde gerek yoktur. Buna örnek teşkil etmek üzere daha az bilinen bir
kaynaktan, genel ola­rak hayvanlardan ve hayvan sevgi­sinden bahseden ve burada aktarı­lan
olaylardan sadece bir sene önce yayımlanmış olan bir kitaptan kısa bir alıntı vemekle yetinelim:
"[Köpeklerin] en çok sevildiği ülke hangisidir? Türkiye. Orada onların hepsine uygun olup
olmadığına bak­maksızın yemek veriliyor. Hamile dişi sokak köpeklerine doğum yap­maları için
evlerin önünde ot veya samandan yatacak yer hazırlanıyor. Camiden çıkıldığında, onlara özel
olarak yapılmış peksimet dağıtılıyor. İstanbul'da kendilerini barındırma hakları meşhurdur.
"Bu kentin sokak köpeklerinin nüfusu 60 bin kadar­dır. Küçük aşiretlere bölünmüşler; bu
aşiretlerin her birinin bir soka­ğı veya bir mahallesi bulunuyor ve oradan çıkmadıkları gibi
kimseyi de sokmuyorlar, böylece her köpek aynı mahallede doğup, büyüyüp ölür. Lüksün ve
zarafetin merkezi olan Pera Caddesi'nin orta yerinde bu köpekleri caddenin veya kaldırı­mın
ortasında yayılmış bulursunuz. Kırların ortasındaki kadar rahat bir şekilde gelen geçeni
umursamıyor­lar. Daha doğrusu kendi evlerinde olan onlar; size de onların rahatını bozmamak
düşüyor."'
Bu yazının neşredildiği tarihten bir sene sonra, İstanbul'un köpekleri­nin akıbeti birdenbire
değişecek, sokaklardan toplanan köpekler belediyece gemilere ve mavnalara yüklenerek Hayır
sız Ada
veya
Sivri Ada
adıyla bilinen
Kızıl Adalar
'dan birine sürülerek orada kaderlerine terk edileceklerdi.
1/5
Köpeklerin Hayırsız Ada Sürgünü
L'Illustration dergisi ise Samuel Weinberg'in bir fotoğrafını tam sayfa yayımlayarak altına
eklediği kısa metinle, içler acısı bu durumu okurlarına aktar­mıştı. 1908 ihtilalinin neredeyse
ikinci yıldönümünde cereyan eden bu olayın Jön Türklerle bağlantılandırılmasının ne manaya
geldiğini, asırlar boyunca hayvan -ve özellikle köpek- dostu olarak bilinen "Türk" nüfusunun bu
niteliğiyle bu uygula­manın nasıl telif edilip edilemediği konusuna burada girmek maksadı­mızı
aşacaktır.
Bu konuda Mavro- yeni Paşa'dan (2) Taner Timur'a veya Catherine Pinguet'ye (3) kadar
uzanan konuyla ilgili eserleri hatırlatmakla yetinip konuya ilgi duyanlara bir müjde verelim: Bu
sayıda
Irvin Ce­mil Schick'in bu meseleye dair ay­rıntılı ve
gayet özgün bir yazısı yer almaktadır.
Köpeklerin Hayırsız Ada Sürgünü
İstanbul'un efsanevi köpekleri, belediyece gemilere ve mavnalara yüklenerek Hayırsız Ada'ya
sürüldüler. Geceleri sık sık sadece bir okşayış beklentisiyle eşlik ettikleri kişiler artık onları
pazar günleri gezmeye çıktıklarında görebiliyorlar.
İstanbul - BİA Haber Merkezi 02 Haziran 2012, Cumartesi
L'Illustration dergisinin 16 Temmuz 1910 tarihli ve 3516 numaralı sayısı­nın kapağında
Belçika'nın kralı 1. Albert (d. 1875, hd. 1909-1934) ile eşi Bavyera düşesi Elisabeth yer
almaktaydı. Derginin iç sayfaların­dan biriyse olduğu gibi İstanbul kö­peklerine ayrılmıştı.
İstanbul'daki köpeklerin yabancı seyyah ve göz­lemcilerin ne kadar ilgisini çektiğini
hatırlatmaya herhalde gerek yoktur. Buna örnek teşkil etmek üzere daha az bilinen bir
kaynaktan, genel ola­rak hayvanlardan ve hayvan sevgi­sinden bahseden ve burada aktarı­lan
olaylardan sadece bir sene önce yayımlanmış olan bir kitaptan kısa bir alıntı vemekle yetinelim:
"[Köpeklerin] en çok sevildiği ülke hangisidir? Türkiye. Orada onların hepsine uygun olup
olmadığına bak­maksızın yemek veriliyor. Hamile dişi sokak köpeklerine doğum yap­maları için
evlerin önünde ot veya samandan yatacak yer hazırlanıyor. Camiden çıkıldığında, onlara özel
olarak yapılmış peksimet dağıtılıyor. İstanbul'da kendilerini barındırma hakları meşhurdur.
2/5
Köpeklerin Hayırsız Ada Sürgünü
"Bu kentin sokak köpeklerinin nüfusu 60 bin kadar­dır. Küçük aşiretlere bölünmüşler; bu
aşiretlerin her birinin bir soka­ğı veya bir mahallesi bulunuyor ve oradan çıkmadıkları gibi
kimseyi de sokmuyorlar, böylece her köpek aynı mahallede doğup, büyüyüp ölür. Lüksün ve
zarafetin merkezi olan Pera Caddesi'nin orta yerinde bu köpekleri caddenin veya kaldırı­mın
ortasında yayılmış bulursunuz. Kırların ortasındaki kadar rahat bir şekilde gelen geçeni
umursamıyor­lar. Daha doğrusu kendi evlerinde olan onlar; size de onların rahatını bozmamak
düşüyor."'
Bu yazının neşredildiği tarihten bir sene sonra, İstanbul'un köpekleri­nin akıbeti birdenbire
değişecek, sokaklardan toplanan köpekler belediyece gemilere ve mavnalara yüklenerek Hayır
sız Ada
veya
Sivri Ada
adıyla bilinen
Kızıl Adalar
'dan birine sürülerek orada kaderlerine terk edileceklerdi.
L'Illustration dergisi ise Samuel Weinberg'in bir fotoğrafını tam sayfa yayımlayarak altına
eklediği kısa metinle, içler acısı bu durumu okurlarına aktar­mıştı. 1908 ihtilalinin neredeyse
ikinci yıldönümünde cereyan eden bu olayın Jön Türklerle bağlantılandırılmasının ne manaya
geldiğini, asırlar boyunca hayvan -ve özellikle köpek- dostu olarak bilinen "Türk" nüfusunun bu
niteliğiyle bu uygula­manın nasıl telif edilip edilemediği konusuna burada girmek maksadı­mızı
aşacaktır.
Bu konuda Mavro- yeni Paşa'dan (2) Taner Timur'a veya Catherine Pinguet'ye (3) kadar
uzanan konuyla ilgili eserleri hatırlatmakla yetinip konuya ilgi duyanlara bir müjde verelim: Bu
sayıda
Irvin Ce­mil Schick'in bu meseleye dair ay­rıntılı ve
gayet özgün bir yazısı yer almaktadır.
Jön Türkler tarafından sürgüne mahkûm edilen köpekler
Aslında pek rahatsız edici olmayan ve şefkat dolu olan İstanbul'un efsa­nevi köpekleri, polisin
aldığı yeni bir tedbirle Marmara Denizi'ndeki Oxias isimli küçük bir adaya sürüldüler. Ge­celeri
sık sık sadece bir okşayış bek­lentisiyle eşlik ettikleri kişiler artık onları pazar günleri gezmeye
3/5
Köpeklerin Hayırsız Ada Sürgünü
çıktık­larında görebiliyorlar.
Ne yazık ki bu merhametli ziyaretçilerin karşılaştık­ları pek iç açıcı bir manzara değil. Ge­minin
güvertesinden ilk karşılaştıkla­rı, güneşin yakıcı acısını ve sineklerin ısırıklarından kaçmak için
yarı yarıya kendilerini denize atmış olan ve azıcık bir yemeği birbirlerinden koparmaya çalışan
bu zavallı yaratıkların görün­tüsüdür.
Bütün içecekleri, bir kuyu­dan petrol tenekeleriyle çekilen bir sudan ibarettir ki onun üzerine
öyle bir heyecanlı atılıyorlar ki başlarında­ki bekçiler onları sopayla ayırmak zo­runda kalıyorlar.
Her halde bu zavallı hayvanlar için Oxias Adası ziyaretçisiz kaldıklarında nasıl da bir cehennem
halini alıyordur kim bilir!
Dipnotlar:
1 Henri Lautard, Zoophilie ou aympathie envers le& animaux. Piychologie du chien, du chat, du
cheval, Paris, Société française d'imprimerie et de librairie, 1909, s. 94. IZoofili ya da hayvan
sevgisi. Köpek, kedi, at psikolojisi]. Bu arada bu eserde kullanılan zoophilie tabirinin bugünkü
hayvanlarla cinsel ilişkide bulunma manasından farklı bir şekilde kullanıldığının altını çizelim.
2 Mavroyéni Pacha, Chiens errante de Comtan- tinople et chienà et chati de bonne maaon,
Paris, Maisonneuve, 1902. [İstanbul'un sokak köpekleri ve iyi aile kedi ve köpekleri}. Taner
Timur, "XIX. Yüzyılda istanbul'un Kö­pekleri", Tarih ve Toplum, c. 20,117 (Eylül 1993), s.
138-142; «Köpekler«, Dünden Bugüne t&tanbul Ansiklopedisi, İstanbul, Kültür Bakanlığı ve
Tarih Vakfı, 1994, c. 5., s. 87-89.
3 Catherine Pinguet, Les chiens d'l&tanbul, Saint-Pourçain-sur-Soule, Bleu autour, 2008;
istanbul'un Köpekleri, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2009.
* Bu yazıToplumsal Tarih Dergisi'nin Ağustos 2010 sayısında yayınlandı. (sayfa 4-5) Yayına
4/5
Köpeklerin Hayırsız Ada Sürgünü
hazırlayan: Edhem Eldem.
5/5

Benzer belgeler