Bülteni Göster - Düzen Laboratuvarlar Grubu

Transkript

Bülteni Göster - Düzen Laboratuvarlar Grubu
DÜZEN
ULUSLARARASI KALİTE GÜVENCESİ
GÜVENİNİZLE TAMAMLANAN 30 YIL
Bu Sayıda
L A B O R A T U VA R L A R G R U B U
Sağlıkta Gündem
Bülten
Y I L : 1 1 | S AY I : 3 0 | E K İ M 2 0 0 6
• Kanser hakkında
10 temel gerçek
• HPV aşısı ABD ve AB
tarafından onaylandı
• WHO dünya genelinde trans
yağların üretimini bitirmeyi
öneriyor
Nobel Ödülleri
Sahiplerini Buldu
• Nobel ödülü nedir?
• Orhan Pamuk ve Osmanlı
kökenli diğer nobel ödüllüler
Ramazan bayramınız kutlu olsun!...
Editörden
Ülkenin içinde bulunduğu
sıkıntılar; huzursuzluk ve
tahammülsüzlük, Ramazan
bayramını karşılarken hiç
de içinde olmamız gereken,
arzu edilen bir durum değildir. İhtiyacımız olan, bugün üzüldüğümüz, hoşnut olmadığımız durum Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana var olan,
görmemize, algılamamıza rağmen, önlemek
için etkin olamadığımız bir tablodur.
Bültenimizin Ramazan Bayramı’na denk
gelen bu sayısında sizlere tıbbi uygulama ile
ilgili güzelliklerden bahsetmek isterken, ortasında bulunduğumuz ve uzun süredir gündeme getirdiğimiz ekonomik geleceğimiz
yönünden bizleri korkutan cari açıktan ve
gelir düzeyindeki dengesizliği hatırlatmadan
geçilemiyor. Yapmamız gereken, Bayramın
bizlere hatırlattığı sevgi, hoşgörü, af ve paylaşma kavramlarını özümsemek ve bu çerçeveden bakarak yasakçı değil özendirici çözümler önermektir. Evet, birbirimizi dinler
olmalıyız, tabi dinletebilmek için de yapıcı,
sosyal dengeleri korur ve saygılı olmalıyız.
Bayramda en az görmek istediğimiz; umudu olmayan neşesiz veya toplumun değer
Farmakogenetik
Farmakogenetik testler bireye
özgü ilaç seçimi ve etkin
doz ayarlanmasına olanak
sağlamaktadır
2
3
4
Dr. Yahya Laleli
yargılarının dışına çıkmış insan görüntüleridir. Bayramın paylaşma kavramıyla bu
olumsuzluk geçici olarak belki, azaltılabilse
dahi, asıl yapmamız gereken, istihdam sağlamamız ve üretici olmamızdır. Ülkemizin
gelirlerinin borç ödemeye değil ucuz enerji
ve iş olanağı üretecek yatırımlara yönelmesi lazımdır. Bence sosyal sıkıntılarımızın en
önemli nedeni budur. Bu karamsar tabloya
karşın, çaresizlik söz konusu değildir. Şahsi
menfaatlerimizle beraber çevre ve ülkemizin
menfaatlerini de düşünerek, limitlerde kâr
ederek yaşamayı öğrenirsek bize nice mutlu bayramlar gözüküyor. Bir örnek, Fransız
meclisinin ve Nobel edebiyat ödül komitelerinin hemen hemen aynı zamanda aldığı
kararlardır. Orhan Pamuk’la NTV’nin yaptığı söyleşide Sn. Pamuk’un dediği gibi, Fransa’da alınan karar ile ödülün aynı zamana
denk gelmesinin bir tesadüf olup olmadığı
veya çevresindeki konular bir gün unutulacak, ortada bir Türk’ün Nobel edebiyat ödülü aldığı gerçeği kalacaktır. Hükümetin tutumu ve 8 Kasım ilerleme raporu nedeniyle
müzakereler kesintiye uğrarsa, unutmamalıyız ki tek Türkiye var hepimiz Türkiye’liyiz.
Biz hepimiziz!
Gençlerde
Ani Ölüm
Bu gibi ölümlerin oluşma
sıklığını azaltabilecek tarama
testleri ve rutin sağlık
kontrolleri yaşamsal önem
taşımaktadır
Zayıflamak Ama
Nereye Kadar?
Çocukluktan itibaren sağlıklı
beslenme alışkanlıklarının
kazandırılması toplum sağlığı
açısından büyük önem
taşımaktadır
Laboratuvardan
Haberler
• Klinik Biyokimya
Günleri bu yıl 3-5 Kasım
tarihlerinde
• Kongre ve eğitimlerde aktif
rol almaya devam ediyoruz
• Yeni BMD cihazımız
kullanıma girdi
• Çevre ve Gıda
Laboratuvarımız büyüyor
• Akreditasyon kapsamımız
genişliyor
6
7
8
www.duzen.com.tr
Basında Sağlık
Kanser Hakkında
10 Temel Gerçek
HPV Aşısı ABD ve
AB Tarafından Onayladı
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan kanser
araştırmalarının sonuçları, kurumun resmi internet sitesinde
“Kanser Hakkında 10 Temel Gerçek’’ başlığı altında toplandı.
Raporda, gelişmiş ülkelerin, erken teşhis ve tedavi olanakları
nedeniyle, gelişmekte olan ülkelere oranla tedavide daha başarılı
oldukları bir kez daha vurgulandı.
Seks yoluyla geçen ve serviks
kanserine yol açan HPV
virüsüne karşı geliştirilen HPV
aşısı, ABD’de FDA tarafından
onaylandıktan sonra, Avrupa
Birliği tarafından da onaylandı.
Cinsel yolla bulaşan hastalık
etkenleri içinde en sık
görülenlerden biri olan ve rahim ağzı kanserlerinin oluşumu için
temel risk faktörü olarak kabul edilen HPV’ye (Human Papilloma
Virus) karşı geliştirilen “Gardasil” adlı aşı piyiasaya sürülebilmesi
için gerekli izinleri aldı. HPV’nin prekanseröz tipleri olan 6, 11, 16
ve 18’e karşı geliştirilen aşının
9-26 yaş arası kız çocuk ve
kadınlarda rutin uygulamaya
konulmasıyla servikal kanser
vakalarının önlenebilmesi
öngörülmekte. (HPV ve kanser
bk. www.duzen.com.tr)
WHO tarafından belirlenen
“Kanser Hakkında 10 Temel Gerçek’’ şunlar:
1. Vücudun çeşitli bölgelerini etki altına alan 100’den fazla kanser
çeşidi bulunmaktadır.
2. 2005 yılında dünya genelinde hayatını kaybeden 58 milyon kişinin
yüzde 13’ü olan 7,6 milyon insanın ölüm nedeni kanserdir.
3. Kanser sonucu ölümlerin yüzde 70’ten fazlası, az gelişmiş ya da
gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir.
4. Erkeklerde ölümle sonuçlanan kanserlerde ilk beş sıra:
Akciğer, mide, karaciğer, kolon, yemek borusu.
5. Kadınlarda ölümle sonuçlanan kanserlerde ilk beş sıra:
Meme, akciğer, mide, kolon ve rahim.
6. Tütün ürünleri kullanımı, tüm dünyada
en büyük ve önlenebilir
kanser nedenidir.
7. Dünya genelinde kanserlerin
beşte biri, rahim kanserine
neden olan HPV virüsü ya da
karaciğer kanserine neden
olan Hepatit B virüsü gibi
kronik enfeksiyonlardan
kaynaklanmaktadır.
8. Doğru zamanda teşhis
edilmesi ve uygun şekilde tedavi
edilmesi durumunda, kanserlerin
HPV Virüsü
üçte biri tedavi edilebilmektedir.
9. Ağrı kontrolü ve destekleyici tedavi yöntemlerinin uygulanması
durumunda, tüm hastaların hastalık sürecinde ağrı çekmemeleri
sağlanabilir.
10. Sadece sigara kullanmamak, sağlıklı beslenme, fiziksel olarak
aktif olmak ve enfeksiyonlara zamanında müdahale edilmesiyle,
kanserin yüzde 40 oranında önlenmesi mümkündür.
(www.who.int)
2
Düzen Laboratuvarlar Grubu
WHO Dünya Genelinde
Trans Yağların Üretimini
Bitirmeyi Öneriyor
Dünya Sağlık Örgütü (WHO),
ürünlerin içerdikleri trans yağ
miktarlarına ilişkin bilginin
ürün etiketlerinde yer alması
zorunluluğuna ilişkin bildirinin, bu
tip yağların kullanımında kayda değer
bir azalmaya yönelim sağlamaması
durumunda, dünya genelinde
kısmen hidrojenize edilmiş yağların üretimlerinin durdurulmasını
önermektedir. WHO ayrıca diyet, fiziksel aktivite ve sağlık ilişkisinin
doğru biçimde algılanması ve hayata geçirilmesi doğrultusunda
evrensel bir strajeji geliştirilmesinin önemini de vurgulamaktadır.
Bitkisel yağlar, katılaştırmak için hidrojenize edilir. Eğer bu
hidrojenizasyon işlemi kısmi ise “cis formu”ndaki yağ asitlerinin
transformları teşekkül eder. Trans formdaki yağlar kolay metabolize
edilemez ve daha sert damarlar oluşumuna yol açarlar. Yapılan
araştırmalara göre trans yağ kullanımının mutlaka azaltılması
veya terkedilmesi gerektiği, bu sayede koroner kalp hastalıklarına
yakalanma riskinin en aza indirilmesinin sağlayabileceği
belirtilmiştir. Bu ay içinde yayınlanan evrensel strateji planında,
ayrıca, taze meyve, sebze ve lifli gıdalar ile baklagillerin tüketiminin
arttırılması, tahıl tüketiminin tercih edilmesi vurgulanmaktadır.
(Trans yağlar için bk. www.zeytinim.com)
Nobel Ödülleri
Nobel Ödülleri Nedir, Nasıl Verilir?
“Nobel ödülü” sveç
kraliyet akademisi tarafın
dan Stockholm’de
dağıtılan uluslararası bir
ödüllendirmedir, 1901
yılından bu yana fizik,
Alfred Nobel
kimya, tıp veya fizyoloji,
edebiyat ve barış dallarında insanlığın
en saygın ödülü olarak verilmeye devam
etmektedir. Ödül vakfının kurucu bir dahi
olarak kabul edileceğimiz Alfred Nobel
mal varlığının kaynağı, bulduğu dinamit ve
patentini aldığı 350’nin üzerindeki patentli
ürünlerle beraber Azerbeycan’da dinamit
kullanarak çıkarttığı petrol gelirleridir.
Dinamitin mucidi Alfred Nobel, Apşeron
yarımadası çevresinde ilk petrol kuyularını
açan adam olarak biliniyor. Bu arada, Alfred
Nobel’in icadı olan dinamitten de ilk kez
Azerbaycan’da boru hattının inşasında
yararlanılır ve dinamitler kayalık bölgelerde
güzergah açmak amacıyla kullanılır. Diğer
yandan bu hattın işletmeye açılması
ile birlikte, daha çok petrol taşınmaya
Edebiyat Ödülü Orhan Pamuk’un
İngiliz oyun yazarı Harold Pinter,
ülkesinin Irak savaşındaki müdahalesini cesur ve
dobra bir üslupla
Orhan Pamuk
eleştirerek geçtiğimiz yılı Nobel edebiyat ödülünü almış,
2004 yılında da Avusturya’nın tutucu politikalarını ve sosyal sınıf ayrımcılığını eleştiren
yaklaşımlarıyla Elfriede Jelinek, Nobel edebiyat ödülüne layık görülmüştü.
Bu yıl Nobel edebiyat ödülü, kentinin
melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbirleriyle çatışması ve örülmesi
için yeni simgeler bulduğu gerekçesiyle Orhan Pamuk’a verildi. Bu, ülkemiz için bir
onurdur. Aslında Cumhuriyet’ten önce de
Osmanlı topraklarında yaşamış olan yazarlardan 3’üne Nobel Edebiyat ve birine de
Nobel Tıp ödülü verilmiştir.
Nobel edebiyat ödülünü daha önce 1961
yılında “Osmanlı yönetimindeki Bosna-Hersek’te Kültür Yaşamı” konulu yapıtı ile Sırp
yazar İvo Andriç (1892-1975), 1981 yılında
ise Elias Canetti “Drina Köprüsü”nün de
içinde olduğu yapıtları nedeniyle almıştı.
başlanır. Dolayısıyla üretim de artar. 20.
yüzyıla girerken, Alfred Nobel’in vasiyeti
üzerine, malvarlığının bir kısmı bu ödülün
adaletle dağıtılması yolunda kullanılmaya
başlanmıştır. Albert Einstein’a göre Alfred
Nobel, vicdanen rahat ölebilmek, alnına
yediği “gaddar” damgasından kurtulabilmek
için servetini insanlığa hizmet edenlerin
ödüllendirilmesi amacıyla harcanmasını
vasiyet etmiştir. 1968 yılında Sveriges
Riksbank katkılarıyla NOBEL ödülü,
madalya, ödül sahibine takdir belgesi ve
para ödülü olarak dağıtılmaya başlanmıştır.
Alfred Nobel ölümünden hemen önce,
ödüllerin verilmesine karar verecek
jüri üyelerinin seçileceği enstitüleri
adlandırmıştır. Fizik ve kimya dallarında
sveç Kraliyet Akademisi, fizyoloji ve tıp
alanında Karolinska enstitüsü, edebiyat
alanında sveç Akademisi ve barış ödülü
sahibinin belirlenmesi konusunda da Norveç
parlamentosundan seçimle belirlenecek
5 kişilik bir komiteyi görevlendirmesini
istemiştir. (www.newsvine.com)
1905 yılında şimdi Bulgaristan sınırları içinde bulunan Rusçuk kentinde doğan Canetti,
İspanya’dan gelen bir Yahudi aileye mensuptu. Hayatının bir kısmını İzmir’de geçiren Yunan şair Odisseus Elitis de Osmanlı
toplumunun kültürünü yansıttığı şiirleriyle
daha önce edebiyat ödülünü almıştı. Dr.Ferid Murad ise 1998 yılında “Kardiyovasküler
sistemde sinyalleme molekülü olarak nitrik
oksit” keşfi ile Nobel tıp ödülüne layık görülmüştü. Dr.Murad da Osmanlı topraklarına bağlı olduğu dönemde Arnavutluk’ta
yaşayan bir aileden gelmektedir.
Ülkemizde çok farklı kültürler bir arada
bulunmakta, bu bizim zenginliğimiz. Önemli
olan Türkiye’den bir düşünürün Nobel ödülü
almasıdır, yazdıkları veya söylediklerini benimsemesek de birileri için bir değerdir. Osmanlı topraklarında Osmanlı kültürüyle yetişmiş, yazılarında yaşadıkları bölgeleri veya
hayat anlayışlarını inceleyen Nobel ödüllü
yazarlar gibi ne Orhan Pamuk bu ülkenin
vatandaşlığından çıkacaktır, ne de diğer ödüllere konu olan bölgeler ülke sınırları içinde
kalacaktır. Bu ödül genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Nobel ödülüdür, hep beraber sahip
çıkalım, anlamaya çalışalım, kıymetini bilelim, tadını çıkaralım.
105 yıldan beri verilen Nobel
tıp, kimya ve fizik ödüllerinin
hepsini bu yıl ABD’li bilim
adamları paylaştılar. Bu yılki
Nobel ödüllerinin bir özelliği de,
içinde bulunduğumuz yüzyıla en
fazla damgasını vuran alanlardaki
çalışmaların seçilmiş olması.
Tıp Ödülü ki Genetikçinin
2006 Nobel Tıp Ödülü, “genetik bilginin
akışının denetlenmesiyle” ilgili çalışmalarından dolayı ABD’li Andrew Z. Fire ve Craig
Mello’ya verildi. Genetik bilginin akışının denetlenmesi için bir yol bulan Fire ve Mello,
“RNA müdahalesi” sürecini keşfetmeleriyle
İsveç’in başkenti Stockholm’deki Koralinska
Enstitüsü tarafından bu ödüle layık görüldü.
Kimya Ödülünün Konusu da
Yine Tıpla lgili
ABD’li bilim adamı Roger D. Kornberg, genlerdeki bilginin depolanması ve daha sonra
hücrenin protein üreten bölümlerine transferi ile ilgili çalışmaları ile 2006 Nobel Kimya
Ödülü’nü kazandı.
Ekonomi Ödülü
ABD’li Phelps’in
Nobel Ekonomi Ödülünü bu yıl, ABD’li ekonomist Edmund S. Phelps kazandı. Phelps’in
“ekonomik politikaların kısa ve uzun vadeli etkileri arasındaki ilişki hakkındaki anlayışı derinleştirdiği için” ödüle layık görüldüğü bildirildi.
Fizik Ödülü, Evrenin
Oluşumunu Anlamaya
2006 Nobel Fizik Ödülü’nü de George
Smoot ile John Mather paylaştı. İki ABD’li
bilim adamı, evrenin nasıl oluştuğuna ilişkin Büyük Patlama Teorisi ile galaksi ve
yıldızların kökenini daha da anlamaya
yardımcı olan çalışmaları nedeniyle ödüle
layık görüldü
Barış Nobeli Yoksul Dostu
Yunus’a verildi
2006 Nobel Barış Ödülü’nü Bangladeş’te yoksullara koşulsuz kredi
sağlayan Grameen Bank
ve
kurucusu
kazandı. Nobel Komitesi’nin
açıklamasında, “Her biMuhammed Yunus
reyin, iyi bir yaşam hakkı ve potansiyeli
vardır. Yunus ve Grameen Bankası, kültürler ve uygarlıklar boyunca yoksulların en
yoksulunun bile kendi kalkınmalarını sağlamak için çalışabildiklerini gösterdi” ifadesi kullanıldı.
Düzen Laboratuvarlar Grubu
3
laç Seçimi Sırasında Kullanılabilecek
Yeni Bir Yaklaşım
Farmakogenetik
G
ünümüzde, genetik alanındaki birçok bilginin kişi ve toplum sağlığı
yararına kullanılabilir hale geldiği
bilinmektedir. Bireye ait genetik yapının ortaya konması, hastalıkların teşhisi, prognozu
veya tedavi süreci gibi birçok alanda sayısız
olumlu etkiye neden olmaktadır.
İnsan genetiği alanındaki ilerlemeler, tıp
biliminde çeşitli genetik disiplinlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu disiplinlerden
biri olan farmakogenetik, gün geçtikçe önemi artan ve tıp dünyasına katkıları değerli hale gelen bir alandır. Farmakogenetik,
Farmakogenetik testler
psikiyatri, onkoloji,
gastroenteroloji ve
kardiyovasküler
hastalıklar gibi tıbbın
bir çok alanında
kullanılmaya başlamıştır.
4
Düzen Laboratuvarlar Grubu
bireye özgü genetik-metabolik profilin ilaç
kullanımı üzerindeki etkisini, değişik ilaçlara karşı cevabını ve bunlara bağlı olarak
gelişebilecek toksisitenin nedenlerini inceleyen bir alandır. ABD ve Avrupa’da, her
sene etkin olamayan tedaviler için 100 milyar dolar harcandığı, 2 milyon kişinin görülen yan etkiler nedeni ile hastaneye kaldırıldığı, 1000’den fazla vakada önlenebilir
ölümlerin ve 3 milyon vakada tıbbi hataların görüldüğü bilinmektedir. Medikal tedavi hastalık semptomlarını dikkate alarak
belirlenmektedir. İlaç seçimi yapılırken
hastanın genetik ve moleküler altyapısı
ve verilen ilaçlarla ne şekilde etkileşeceği
konusu çok önem kazanmaktadır. Farmakogenetik çalışmalar doğru ilacın seçimine
büyük ölçüde yardımcı olacaktır.
Bireyin ilaçları metabolize etmesi bazı
enzimlerin aktivitesine ve çevre şartlarına bağlı olarak belirlenir (fenotip). Bu enzimleri kodlayan genlerde meydana gelen
mutasyon/polimorfizmler bu aktivitenin
azalmasına veya artmasına neden olabilir
ve dolayısıyla birey ilaçları yavaş veya hızlı
metabolize eder duruma gelebilir. İlaç metabolizması için bireyler;
• Hızlı Metabolizörler (EM)
• Orta Hızlı Metabolizörler (IM)
• Yavaş Metabolizörler (PM)
• Ultra Hızlı Metabolizörler (UM) olarak
4 ayrı grupta incelenmektedir.
Farmakogenetik testler bireyin genotipi ile
tedavi sürecinde ortaya çıkan fenotipik farklılıkları ilişkilendirerek, bireye özgü etkin
ilaç seçimi ve doz tayininin yapılabilmesine
olanak sağlamaktadır.
Farmakogenetik testlerin hem doktor hem
de ilaç tedavisi alan birey açısından ve tedavinin maliyeti bakımından sigortalar yönünden birçok yararı söz konusudur:
• Bu testler, bireyin genlerinde belirlenen
varyasyonlara bağlı olarak, hekimin reçete öncesi tedavi dozunda ayarlamalara
gitmesine ve ilaç tedavisinden optimum
yararlanmasına olanak sağlayabilir.
• Testler aracılığı ile hekime ilaç-ilaç etkileşimi hakkında bilgi verilebilir.
• Bireye ait genetik bilgiler ışığında, hangi ilacın hasta için daha yararlı veya yan
etkilerin görülmesi açısından daha zararlı
olabileceği konusunda bilgi verilebilir.
• Hekim tarafından tedavi için verilen ilaçların güvenilirlik ve etkinliğini, dolayısıyla
tedavi başarısını arttıran bir parametre haline gelebilir.
• Bireydeki genetik değişiklikler, aynı değişikliği taşıyan diğer aile fertlerinde de yol
gösterici olabilir.
Farmakogenetik testler psikiyatri, onkoloji, gastroenteroloji ve kardiyovasküler
hastalıklar gibi tıbbın bir çok alanında kullanılmaya başlamıştır. Laboratuvarımızda
bu konuda gerekli altyapı kurulmuş ve test
çalışması başlatılmıştır. Çalışmalar sonucunda elde edilen bilgiler ışığında kapsamlı
değerlendirmeleri içeren kişiye ait rapor düzenlenmektedir.
Hastadan alınan kan materyali DNA
analizi için Genetik Tanı Merkezimize
gönderilir. Sonuç çıkma süresi 4-6 haftadır. Çoklu ilaç kullanımını gerektiren tedavilerde, bir ilaç, diğer ilacın metabolizmasında indüksiyona neden olarak etkisini
azaltabilir veya inhibisyona neden olarak
toksisiteye zemin oluşturan durumlara neden olabilir. Verilecek raporlar, sitokrom
P450 üzerinden gerçekleşecek ilaç-ilaç etkileşimleri ile ilgili bilgiyi de içerecek şekilde hazırlanacaktır.
Laboratuvarcılık alanındaki gelişmeleri
yakından takip eden laboratuvarımızda
farmakogenetik çalışmalar, Kanada’daki
Genome Quebec Pharmacogenomics
Center Laboratuvarı ile paralel olarak
başlatılmıştır. Çalışılan parametreler
aşağıda verilmiştir.
HapMap Çalışması
Farmakogenetik alanında yapılan
en kapsamlı ve güncel araştırma
olan “HapMap” çalışması, Nature
dergisinde yer almış ve insan DNA’sı
üzerindeki anahtar bölgelerin tespit
edilmesi amacıyla 269 insanın gen
haritasının çizilmesi süreçlerini
içermiştir. Sosyolojik ve coğrafik
faktörlerin de gen yapısı kadar
belirleyici olduğu hastalıkların
oluşumunda, deneklerin Nijerya,
Japonya, Çin ve Amerika’dan bir araya
getirilmiş olması farklı etnik grupların
profilini görmek açısından dikkat
çekicidir. Gen haritasının çizilmesi
ile birlikte, araştırmacılar diyabet,
bipolar bozukluklar, kanser vb. önemli
hastalıkları önleme, erken tanı ve
tedavi süreçlerini öne alma yolunda
yeni yaklaşımlar elde edilebilecektir.
Farmakogenomik çalışmalar sayesinde
genetik mühendisler tarafından
sağlıksız hücre büyümesini önleyen
ilaçlar da üretilmeye başlanmıştır.
Bu sayede, kişinin hastalığının henüz
ilk evrelerinde, normal dışı büyüme
tespit edilebilirse, bireye yönelik,
daha spesifik ve kişiselleştirilmiş bir
tedaviye fırsatı doğacaktır. Lösemi ve
kısmen romatoid artrit tedavisinde
kullanılan MabThera/Rituxan adlı
ilacın, bu doğrultuda çok değerli
olduğu kanıtlanmıştır
(www.drugresearcher.com).
Hastalık Grubu
Onkoloji
Psikiyatri
Kardiyovasküler Hastalıklar
Hipertansiyon
Diyabet
Gastroenteroloji
laç
Urinotekan
6-Merkaptopurin
6-Tioguanin
Tamoksifen
Zolpidem
Amitriptilin
Sitalopram
Klozapin
Trazodon
Fluvoksamin
Nortriptilin
Paroksetin
Fluoksetin
Risperidon
Nefazodon
Tioridazin
Imipramin
Diazepam
Sertralin
Olanzapin
Glimepirid
Irbesartan
Losartan
Warfarin
Metaprolol
Meksiletin
Ritmol
Flekainid
Omeprazol
Lansoprazol
Pantoprazol
Rapebrazol
Azothiopirine
6-Mercaptopurine
Düzen Laboratuvarlar Grubu
5
Gençlerde Ani Ölüm
genlerde ve genç erişkinlerde spor aktiviteleri ani ölüm riski ile ilişkili görünmektedir.
Spor aktivitesi doğrudan ölüm oranlarını
arttırıcı bir faktör olarak kabul edilmese de,
kalp hastalığı olan genç sporcularda egzersiz
esnasında yaşamı tehdit eden ritm bozukluklarının oluşma riski artmaktadır.
Ani ölüm için kimlerin olası aday olduğunu saptayabilmek çok kolay olmasa da
rutin sağlık kontrolleri mevcut risklerin saptanabilmesi ve takibi için şarttır. Ani ölüm
nedenleri arasında ailevi nedenlere bağlı
hastalıklar da yer aldığından ayrıntılı bir aile
öyküsü çok önemlidir. Ailede açıklanamayan ani bayılma, ani ölüm, kas güçsüzlüğü
ve doğuştan sağırlık mutlaka sorgulanmalıdır. Kişinin kendi özgeçmiş bilgileri önceden
varolan sağlık sorunlarını aydınlatabilmek
açısından değerlidir. Ani ölümle kaybedilen
bireylerin birinci derece akrabalarına doktor
kontrolünde EKG, Ekokardiyografi, Holter
(24 saat veya daha uzun EKG monitorizasyonu) ve efor testi yapılması uygun olacaktır.
“Her ölüm erken ölümdür” demiş ünlü şair
Cemal Süreyya. Yine de hiçbir sağlık sorunu
olmayan, genç bir insanın ani ölümü gibi bazı
ölümler daha da erkendir. Özellikle sporcularda görülen ölümler konuya olan ilgiyi de
arttırmaktadır. Bu nedenle bu gibi ölümlerin
oluşma sıklığını azaltabilecek tarama testleri ve
rutin sağlık kontrolleri oldukça önemlidir.
Gençlerde ani ölüm kavramı temelde
“ani kalp durması” başlığı altında incelenebilir. Kalp fonksiyonunun, solunumun
ve bilincin ani ve beklenmedik kaybıyla
ortaya çıkan bu tablo çok kısa zamanda,
genellikle şikayetlerin başlamasından sonraki bir saat içinde gelişen tıbbi açıdan acil
bir durumdur. Doğru ve acil müdahale ile
sağ kalım sağlanabilir.
Ani kalp durması kalp krizi ile aynı şey değildir. Ani kalp durması genellikle kalbin pompa
fonksiyonunu ve kalpten vücuda kan gönderilmesini ani olarak bozan ciddi bir ritm bozukluğu sonucu ortaya çıkar. Kalp krizi ise kalbi besleyen damarların (koroner arterlerin) ani tıkanıklığı sonucu kalp kasına kan gidememesi ile
karakterize bir durumdur. Ani kalp durmasının
çoğunlukla altta yatan başka kalp hastalıklarına
bağlı olabileceği unutulmamalıdır.
35 yaş ve altında ani ölüm görülme sıklığı yıllık olarak yaklaşık 100.000’de 1’dir.
Erkeklerde kadınlara göre daha sıktır. Er-
6
Düzen Laboratuvarlar Grubu
Ani ölüm için kimlerin
olası aday olduğunu
saptayabilmek çok kolay
olmasa da rutin sağlık
kontrolleri mevcut
risklerin saptanabilmesi
ve takibi için şarttır.
Genç sporculara, özellikle de atletlere
öykü ve fizik muayenenin yanı sıra EKG’nin
de yer aldığı kardiyovasküler taramanın rutin ve periyodik olarak uygulanması önerilmektedir. Daha önceden ani kalp durması
problemi yaşamış ve doğru acil müdahele ile
yaşama dönmüş kişilerin de EKG, kalp enzimleri, kan elektrolitleri, tiroid hormon testleri, uyuşturucu ilaç testleri, akciğer garfisi,
EKO, elektrofizyolojik testler, kalp sintigrafisi, ejeksiyon fraksiyon testleri ve koroner
kataterizasyon ile takibi gerekebilir.
Ani ölümlere toplum sağlığı açısından
bakıldığında ilk yardım eğitiminin yaygınlaştırılmasının bu konuda da bir katkı
sağlayabileceği gerçeği özellikle akılda tutulmalıdır. Ayrıca sporcuların rutin sağlık
kontrollerinin önemi de hiçbir zaman unutulmamalıdır. (www.mayoclinic.com)
Ani kalp durmasında ortaya
çıkan bulgular çok hızlı gelişir ve
tablo ürkütücüdür.
Bu tabloda;
• Bilinç kaybı ortaya çıkması
• Nabzın durması
• Solunumun durması
• Ani bayılma, düşme
Ani Kalp Durması Nedenleri
• Kalp ritm bozuklukları: Ventriküler
taşikardi, ventriküler fibrilasyon,
ciddi bradikardi. Uzamış ve ciddi ritm
bozuklukları çoğu zaman normal,
sağlıklı kalp fonksiyonları olan bir
insanda tetikleyici bir faktör (elektrik
şoku, uyuşturucu ilaç kullanımı)
olmadan ortaya çıkmaz.
• Koroner arter hastalıkları: Sorun
kalbi besleyen damarlardadır.
• Konjenital kalp hastalıkları
• Kardiyomyopati: Kalp kasında
anormallik ile seyreden, dolayısıyla
kalp dokusunda hasara yol açan
klinik tablolar ile karakterizedir.
• Kalp kapak hastalıkları: Özellikle
kalpten çıkan ana damar olan aortun
kapağındaki darlık kanın kalpten
vücuda akışını engelleyerek ani ölüm
nedeni olabilir.
• Elektrofizyolojik bozukluklar:
Kalbin elektriksel iletim
sisteminde problem
vardır: Uzamış QT
sendromu, Wolf
Parkinson White
Sendromu bu grupta
sayılabilir.
rım
t a sa
Bu iki bozukluk da temelde yemek olgusuna ve zayıf olmaya odaklıdır. Refah düzeyinin yüksek, yemek olanaklarının çeşitli ve
bol olduğu, göze hoş görünmenin zayıf bir
vücut yapısı ile paralel düşünüldüğü batı
toplumlarında, kentsel alanlarda daha çok
gözlenmektedir. 12-25 yaş arası genç kızlar,
göz önünde olan bazı meslek grupları (mankenler, modeller, sahne sanatçıları, hostesler vb.) özellikle risk altındadır. Bu yeme
bozukluklarına sahip bireylerin ailelerinde
depresyon, obesite, alkolizm gibi sorunlara
rastlanma olasılığı anlamlı ölçüde yüksektir.
Bu durum genetik yatkınlıkla ilgili olabileceği gibi aile içi bireylerde karşılıklı etkileşim
ngü
r/3
Anoreksiya ve Bulimiya
ğla
r tö
Özellikle 1970’lerin tarz ikonu haline gelen
manken Twiggy ile neredeyse “hastalıklı bir
zayıflık imgesi” kollektif bilinçaltının özenilen hedefine dönüştü. Modanın medya olanaklarını kullanarak insanlara ve toplumlara
yaşam tarzı alışkanlıkları dayatması sonucunda, genç kuşaklar “sıfır beden” mankenleri sağlıklı, güzel ve mutlu olmanın tek yolu
gibi algılamaya başladılar. Ergenlerde, özellikle de genç kızlarda anoreksiya ve bulimiya
adı verilen, yeme bozukluğu ile karakterize
hastalıkların görülme sıklığı her geçen gün
biraz daha arttı. İlk kez bu yıl Madrid, Barcelona, Milano ve Edingburgh’da düzenlenen
uluslararası moda gösterilerinde yerel yöneticiler tarafından belli beden ölçüsünün altındaki mankenlerin podyuma çıkmalarının
yasaklanmasıyla “zayıflık” imgesinin toplumsal boyutu bir kez daha gündeme geldi.
yoluyla birbirine benzer davranışların varlığıyla da açıklanabilir.
Anoreksiyalı bireyler, vücut ağırlıkları yaşları ve boylarına göre normalden daha düşük
olmasına karşın, kilo fazlalıkları olduğunu düşünürler. Bu düşünce hastalarda ölümcül sonuçlara varabilen davranış değişikliklerine yol
açar. Hastalar yiyecek alımlarını ciddi oranda
kısıtlayarak veya aşırı egzersiz yaparak, vücut
ağırlıklarını kontrol altında tutmaya çalışırlar.
Bulimiya sorunu olan hastalar ise yediklerini kusarak, müshil ya da lavman kullanarak çıkartırlar. Yedikleri yemek çok bol
miktarda olabileceği gibi bir parça şeker gibi
az miktarda da olabilir. Bulimiyalı hastalar
yeme dürtülerini kontrol edememekte, yemek yedikten sonra da suçluluk duymaktadırlar. Bulimiyalı hastaların kiloları normal
ya da normale yakın olabilir. Yeme bozukluğu olan hastalar, dönem dönem hem anoreksiyaya, hem de bulimiyaya ait davranış
özelliklerini sergileyebilirler.
Yeme bozukluğu olan hastalarda kilo kaybının yanı sıra başka fiziksel bulgular ve ruhsal davranış değişiklikleri de dikkat çeker.
Yorgunluk, baş dönmesi, göz kararması, cilt
kuruluğu, tırnaklarda ve saçlarda zayıflık, kırılma, saçlarda dökülme, düşük kan basıncı,
sıvı alım azlığına bağlı susuzluk belirtileri,
osteoporoz, kadınlarda adet düzensizliği ve
adetten kesilme görülebilir. Ayrıca bulimiyalı hastalarda kişinin kendi tarafından tetiklenen kronik kusma eylemlerine bağlı olarak
ağız boşluğunda deformasyonlar, tükürük
bezlerinde genişleme, el parmaklarında diş
izleri gibi bulgular gözlenebilir.
Bu hastalıkların psikiyatrik bozukluklar
olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Anoreksiyalı hastalarda yemeyi red, açlığı inkar,
aşırı egzersiz daha ön planda iken bulimiyalı
hastalar yemekle aşırı ilgili olup gizli saklı yemek tüketip kusmak ve suçluluk duyguları ön
plandadır. Anoreksiyalı ya da bulimiyalı hastalarda duygulanım eksikliği, konsantrasyon
güçlüğü gibi şikayetler de tabloya eşlik eder.
Yeme bozukluklarında multidisipliner bir
yaklaşım ve psikolojik destek tedavi öncelikli
yaklaşım olmalıdır. Anoreksiyanın ölümcül
bir hastalık olduğu ve hastaların tedaviden
kaçma eğilimi unutulmamalıdır. Aşırı kilo
: ça
Ünlü ressamlar Rubens, Rembrandt
ve Breugel’in tablolarında, yaşadıkları
dönemin estetik değerlerine
tanıklık eden dolgun hatlı hanımlar,
yirminci yüzyılda estetik ve güzellik
arenasındaki yerlerini daha ince hatlı
hemcinslerine bıraktılar. Geçirilen
iki büyük dünya savaşı, kadınların
çalışma hayatında daha aktif yer
alması, değişen beslenme ve yaşam
tarzı alışkanlıkları, moda akımları
gibi pek çok faktör, bu yeni güzellik
kavramının oluşumunu pekiştirdi.
sy
on
Ama Nereye Kadar?
lü
str
a
Zayıflamak
kaybı olan kişilerin hastanede tedavi görmesi, tedaviye hastanın katılımının sağlanması
şarttır. Kişinin yeme davranışı üzerine kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesine,
benlik algısına yönelik olumsuz algısının
düzeltilmesine öncelik verilen davranışçı terapiler tedavide tercih edilir. İlaç tedavisinde
ise antidepresanlardan yararlanılır.
Günümüzde obesitenin zararları sürekli
vurgulanıp, insanların zayıflamaya yönelmesi
gerektiği vurgulanırken, bazı insanların zayıflamak için midelerine kelepçe taktırmak dahil
her yolu denemesi ve “sıfır beden”e inmeye
çalışması bir çelişki gibi görülse de, beslenme
bozukluklarının her türünün insan sağlığı için
ne kadar büyük bir sorun olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bu tip hastalıklar göstermektedir ki, çocukluktan itibaren sağlıklı beslenme
alışkanlıklarının kazandırılması toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.
il
Düzen Laboratuvarlar Grubu
7
Laboratuvardan Haberler
15. Klinik Biyokimya
Günleri 3-5 Kasım
2006 Tarihlerinde
Klinik laboratuvarcılık sektöründeki
sorunların, son gelişmelerin ve rutin
uygulamada karşılaşılan problemlerin
tartışılacağı toplantıya tüm Türkiye ve
KKTC’den 100’ü aşkın laboratuvar sahibi
veya işletmecisinin katılması beklenmekte.
Laboratuvarlar arası uyum ve karşılaştırma
programları, otoantikorlar, elektroforez,
infertilite, kanser genetiği ve tümör
markerları gibi konuların ele alınacağı
toplantı programına www.duzen.com.tr
adresinden ulaşabilirsiniz.
Eğitim Bizim çin
Önemli
Geçtiğimiz aylarda laboratuvarımızın
kurucu ve yöneticisi Dr.Yahya Laleli iki
ayrı kongrede konuşmacı olarak yer aldı.
Eylül ayında Antalya’da yapılan ve Kurucu
Başkanı Olduğu Viral Hepatit derneği’nin
8. Kongresi’nde “Viral Hepatitlerle
Savaşımda Derneklerin Rolü” konulu
sunumunun yanında, derneğin topluma
yönelik bilgilendirme ve kontrol veri takibi
fonksiyonlarının etkinleştirilmesi için
yeni uygulama alanları ve yaklaşımların
yer alması planlandı. Dr.Laleli, yine aynı
ay içinde zmir’de Kimya Mühendisleri
Odası tarafından organize edilen ve
“TBMM yenilebilir yağlar komisyonu” ve
ilgili milletvekillerinin de katıldığı “Ulusal
Zeytin ve Zeytinyağı Sempozyumuda”
Ü C R E T S İ Z D A N I Ş M A H AT T I
☎ 0800 314 73 93
zeytinyağın sağlık üzerine genel pozitif
etkileri, özel üretimlerin antienflamatuvar
ve açlık geni üzerindeki etkileri ve bu
etkilerin elde edilebilmesi için üretimin
nasıl yapılması gerektiği konusundaki
bildirisini sundu.
“Türkiye’de Kalite
Altyapısının
Desteklenmesi”
adlı AB projesinin
bir ayağı olan
“Yeterlilik Testleri
ve Laboratuvarlar Arası Karşılaştırmalar”
programında laboratuvarımız
uzmanlarından Dr.Murat Öktem
eğitmen olarak görev aldı. Eylül ayında
stanbul’da yapılan eğitimde tekstil,
alüminyum, gıda, çevre ve veterinerlik
sektörlerinden katılımcılara yeterlilik
testleri programlarının oluşturulması ve
yürütülmesi hakkında eğitim verildi. Bu
konudaki eğitimin devamı Aralık ayı içinde
Ankara’da yapılacak.
Laboratuvarlar arası uyumu arttırmak
amacıyla 5 yıldır düzenlediğimiz
“Laboratuvarlar Arası Karşılaştırma
Programı” kapsamında 19.dönem
örnekler 120’yi aşkın laboratuvara
gönderildi. Biyokimya, Hematoloji ve
Periferik yayma bölümlerinden oluşan
programa önümüzdeki dönemden itibaren
Mikrobiyoloji bölümü de eklenecek.
Kemik Sağlığınızı Daha
yi Takip Edebilmek çin
Osteoporozun tanı ve takibinde kemik
mineral dansite ölçümünün önemi tartışılmaz.
Kemik erimesinin tanısına büyük önem veren
laboratuvarımızda yeni BMD cihazı kullanıma
girdi. Hologic Discovery cihazı ile kemik
mineral dansite ölçümü ve vertebral kırık
değerlendirmesi birarada yapılacak. Bu cihaz
sayesinde daha hassas ve doğru görüntülerin
elde edilmesi ve tedavi etkinliğinin daha kısa
sürede belirlenebilmesinin yanı sıra, kırık
risklerinin değerlendirmesi de daha kesin bir
şekilde yapılacak ve ayrıntılı bir biçimde rapor
Hazırlayanlar
Ankara
Dr. Murat Öktem
Tunus Caddesi No: 95 06680
Tel: 0.312.468 70 10
Faks: 0.312.427 81 74
Yalçın Yıldız
Dr. Özlem Aker
Dr. Serpil Eraslan
Emine Tokalı
w w w. d u z e n . c o m . t r
e - m a i l : d u ze n a n k @ d u ze n .co m .t r
Grafik Tasarım
3tasarım
www.3tasarim.com
Atatürk Bulvarı No: 237/39 06680
Tel: 0.312.468 95 41
Faks: 0.312.426 99 56
Mithatpaşa Cad.
No: 16/15 06420
Tel: 0.312.433 29 24
Faks: 0.312.434 09 70
edilebilecektir. Bu sistemde ölçüm değerleri
ve birimleri korunduğu için eski veriler sağlıklı
bir şekilde mukayese için kullanılmaya devam
edebilecektir.
Hologic Discovery
Çevre ve Gıda
Laboratuvarları
DAP’dan
(Almanya
Akreditasyon
Kurumu)
2005 yılında
akreditasyon
alan çevre ve gıda laboratuvarlarında da
gelişmeler oldu. Personel, donanım ve
kapasite yönünden genişletilen her iki
bölümde de çok değişik sektörlere cevap
verecek şekilde kapsam genişletildi. Çevre
laboratuvarının ruhsatı yenilenirken, gıda
laboratuvarı için yeni yerleşim ve hizmet
alanları için yapılan müracaatta yerleşim
onayı alındı. Hizmet verdiğimiz alanları web
sayfamızdan takip edebilirsiniz.
Akreditasyon Kapsamı
Genişliyor
2004 yılı Haziran ayında
klinik laboratuvarcılık
alanında ilk akreditasyonu
alan laboratuvarımız,
akreditasyon kapsamını da
her yıl genişletmekte. Bu kapsamda bu yıl
Mikrobiyoloji bölümümüzün de akreditasyon
kapsamına alınması için başvuru yapıldı.
Kasım ayındaki rutin yıllık akreditasyon
denetimi sırasında bu başvuru TÜRKAK
tarafından değerlendirilecek. Bundan sonraki
hedefimiz ise stanbul şubemizin akredite
olması.
stanbul
Avrupa Yakası
2. Taşocağı Cad. No: 8 Mecidiyeköy
Tel: 0.212.272 48 00
Faks: 0.212.272 48 04
Anadolu Yakası
Bağdat Caddesi Gündüz Apt.
B Blok No: 160/7
Selamiçeşme Kadıköy
Tel: 0.216.302 97 93
Faks: 0.216.363 51 88
Adana
Atatürk Bulvarı No: 34/2 01120
Tel: 0.322.454 49 01
Faks: 0.322.457 55 05
Mersin
Atatürk Caddesi 4303 No: 25 Çamlıbel
Tel: 0.324.237 59 59 Faks: 0.324.239 02 95
Bursa
Bozkurt Cad. Raca Apt. No: 18
Altıparmak 16050
Tel: 0.224.225 56 80 Faks: 0.224.225 56 84

Benzer belgeler