1999 düzce depremi yırtılma mekanizmasının, telesismik ve kuvvetli
Transkript
1999 düzce depremi yırtılma mekanizmasının, telesismik ve kuvvetli
ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ 1999 DÜZCE DEPREMİ YIRTILMA MEKANİZMASININ, TELESİSMİK VE KUVVETLİ HAREKET DALGA ŞEKİLLERİ KULLANILARAK BİRLEŞİK TERS ÇÖZÜM YÖNTEMİ İLE BELİRLENMESİ Nur UMUTLU JEOFİZİK MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI ANKARA 2001 Her hakkı saklıdır ÖZET Yüksek Lisans Tezi 1999 DÜZCE DEPREMİ YIRTILMA MEKANİZMASININ, TELESİSMİK VE KUVVETLİ HAREKET DALGA ŞEKİLLERİ KULLANILARAK BİRLEŞİK TERS ÇÖZÜM YÖNTEMİ İLE BELİRLENMESİ Nur UMUTLU Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı Danışman: Yrd.Doç.Dr. Altan NECİOĞLU Düzce Depremi’ nin (Mw = 7.1) yırtılma mekanizmasını belirlemek için telesismik ve kuvvetli hareket dalga şekillerinin birleşik ters çözümü yapılmıştır. İlk olarak “Data Management Center of the Incorporated Research Institutions for Seismology” den (IRIS-DMC) sağlanan telesismik P dalgalarının yer değiştirme dalga şekilleri ters çözümünden, kaynak parametreleri ve fay geometrisi belirlenmiştir. Daha sonra, Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi’ nden (DAD) sağlanan kuvvetli hareket kayıtları ile telesismik sismogramlarının birleşik ters çözümü yapılmıştır. Düzce Depremi’ nin yırtılma mekanizması her iki veri gurubunu açıklamak için belirlenmiştir. Kuvvetli hareket kayıtları kayma dağılımı çözünürlüğünü iyileştirmiştir. Depremin dış merkezi, kayma dağılımından elde edilen sonuca göre iki pürüz arasında yer almaktadır. Düzce Depremi oldukça küçük bir bölgede, 2.4 km/s hızla iki yönlü bir yırtılma mekanizması ile karakterize edilmiştir. Bu bölge, artçı şokların dağılımı, yüzey kırıkları ve oluşan hasar ile uyumludur. 2001 , 50 sayfa ANAHTAR KELİMELER : Düzce depremi, telesismik dalga şekilleri, kuvvetli hareket dalga şekilleri, birleşik ters çözüm, yırtılma mekanizması, pürüz. i ABSTRACT Master Thesis JOINT INVERSION OF TELESEISMIC AND STRONG-MOTION WAVEFORMS FOR THE RUPTURE PROCESS OF THE 1999 DUZCE, TURKEY EARTHQUAKE Nur UMUTLU Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Geophysics Supervisor: Asst.Prof.Dr. Altan NECİOĞLU The teleseismic and strong motion waveforms were inverted to determine the rupture process of the Duzce, Turkey Earthquake (Mw = 7.1). Firstly, the displacement waveforms of teleseismic P waves provided by Data Management Center of the Incorporated Research Institutions for Seismology (IRIS - DMC) were inverted to determine the fault geometry and source parameters. Then, teleseismic data and strong motion seismograms from the Earthquake Research Department (ERD) of General Directorate of Disaster Affairs were jointly inverted. The rupture process of the Duzce earthquake that explains both data sets was estimated. The strong motion data have improved the resolution of the slip distribution. Hypocenter of the earthquake is located between two asperities according to the slip distribution. The Duzce earthquake was characterized by bilateral fault rupture in a rather small zone with the rupture velocity of 2.4 km/s. This zone agrees with the distributions of aftershocks, surface ruptures and damage. 2001 , 50 pages Key Words : Duzce earthquake, teleseismic waveforms, strong motion waveforms, joint inversion, rupture process, asperity. ii ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR Düzce Depremi’ nin yırtılma mekanizması çeşitli araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Son zamanlarda geliştirilen ters çözüm yöntemleri, deprem kaynağının ayrıntılı kinematik davranışını yeniden elde etme imkanı sağlar. Bu tez çalışmasında da bu yöntemlerden biri kullanılmış ve Düzce Depremi ile ilgili birçok önemli bilgiyi elde etmeyi hedeflemiştir. Tezin hazırlanması sırasında bilgi ve deneyimleri ile desteğini esirgemeyen danışman hocam, Sn. Yrd. Doç. Dr. Altan NECİOĞLU' na (Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Müh. Bölümü, AÜMF-JMB); mükemmel yol göstericiliği, tavsiyeleri, cesaretlendirmeleri, her zamanki inceliği ve tarif edilmesi zor ilgi ve arkadaşlığı için en içten teşekkürlerimi sunarım. Her zaman desteğini gördüğüm ve örnek aldığım Sn. Prof. Dr. Ahmet T. BAŞOKUR' a (AÜMF-JMB) tezim sırasında da göstermiş olduğu destek, anlayış ve değerli önerileri için teşekkürü bir borç bilirim. Sn. Prof. Dr. Kazuki KOKETSU’ ya (University of Tokyo, Earthquake Research Institute, ERI), bu çalışmaya olan katkılarından dolayı ve benimle bilgisini paylaştığı için en içten teşekkürlerimi sunarım. Sn. Dr. Yuji YAGI’ ye (ERI) değerli önerileri, esirgemediği yardımları, fikirlerimi çalışmaya nasıl aktaracağımı gösterdiği, bilgisini paylaştığı ve arkadaşlığı için çok teşekkür ederim. Sn. Prof. Dr. Ergun GÖKTEN’ e (AÜMF Jeoloji Müh. Bölümü) aydınlatıcı ve yol gösterici önerileri için teşekkürlerimi sunarım. GeoForschungsZentrum, Potsdam (GFZ) ekibinden Sn. Dr. Claus MILKEREIT’ e, Düzce ve İzmit Depremi’ nin artçı-şok çözümlerini ve KAF’ nın koordinatlarını sağladığı için, Sn. Dr. Helmut GROSSER’ e (GFZ) ve Sn. Ünal DİKMEN’ e (Deprem Araştırma Dairesi, DAD) depremin yüzey kırığı koordinatlarını sağladıkları için teşekkür ederim. Kuvvetli hareket şebekesinden sorumlu Sn. Ulubey ÇEKEN’ e (DAD) kuvvetli hareket kayıtlarını sağladığı için teşekkür ederim. Telesismik dalga şekillerinin sağlandığı Data Management Center of the Incorporated Research Institutions for Seismology’ ye (IRIS-DMC) teşekkürler. Japonya’ da bu çalışmayı yapabilme şansını yakalamamı sağlayan ve çok büyük desteğini gördüğüm dönemin Afet İşleri Genel Müdürü (AİGM) Sn. Rüçhan YILMAZ ve Genel Müdür Yrd. Sn. Atamer SEYMEN' e, çalışmalarım sırasında her türlü olanağı sağlayan ve cesaretlendirmeleriyle desteğini esirgemeyen Sn. Mustafa GÜNAY' a (DAD Bşk.) ve her zaman iii desteği, tavsiyeleri ve arkadaşlığı ile yardımlarını esirgemeyen çok sevgili Sn. Erol AYTAÇ' a (DAD) en içten teşekkürlerimi sunarım. Sn. Ali Zeynel DENİZLİOĞLU’ na (DAD), Sn. Dr. Birger-G.LUHR' e (GFZ), Japon International Cooperation Agency (JICA) uzun dönem uzmanı Sn. Dr. Hideaki. KOMİYAMA' ya; destekleri, güvenleri, arkadaşlıkları ve eksik etmedikleri yardımları; Sn. Dr. Ramazan DEMİRTAŞ’ a (DAD), Sn. Prof. Dr. Turan KAYIRAN’ a (AÜMF-JMB), Sn. Salih KARAKISA’ ya (DAD) ve AÜMF’ nin tüm değerli öğretim üyelerine destekleri ve değerli önerileri için çok teşekkür ederim. Aileme; özellikle anneme tez çalışmalarım sırasında gösterdiği özveri, anlayış ve güvenden dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Nur UMUTLU Ankara, Aralık 2001 iv İÇİNDEKİLER ÖZET ………………………………………………………………...……...i ABSTRACT ………………………………………...……………………...ii ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR ……..………………………………………….…v İÇİNDEKİLER ...………………………………………………..………...vii ŞEKİLLER DİZİNİ ...……………………………………………………...vi KISALTMALAR ...………………………………………………………viii 1. GİRİŞ ...……………………………………………………………….1 1.1. Tezin Amacı ...……………………………………………….1 1.2. Tezin Önemi ………………………………………………...2 2. DEPREMLERİN ÖLÇÜMÜ ……………………………………….3 2.1. Manyitüd Ölçeklerinin Saturasyonu …..…………………….3 2.2. Moment Manyitüd ...………………….……………………..4 2.3. Sismik Enerji …..……………………….…………………...4 2.4. Manyitüd ve Enerji ………………………………………….4 2.5. Sismik Moment, Gerilim Düşmesi ve Ortalama Gerilim …...5 2.6. Kaynak Zaman Fonksiyonu …..………….…………………12 2.7. Bir Boyutlu Haskell Kaynağı ……..………………………..15 2.8. Yön Etkisi ….……………………………………………….16 3. MATERYAL VE YÖNTEM .………………………………………19 4. 1999 DÜZCE DEPREMİ YIRTILMA MEKANİZMASI .……….20 4.1. Bölgenin Jeolojisi ve Neotektoniği .…………………...…...20 4.2. Düzce Depremi’ nin Oluşum Nedenleri ……………………24 4.3. Kaynak Modeli ..……………………………………………27 4.4. Yırtılmanın Şematik Gösterimi ...……………………….….28 4.5. Telesismik Dalga Şekli Ters-Çözümü .…………………….28 4.6. Kuvvetli Haraket Kayıtlarının Önemi ..…………………….33 4.7. Birleşik Ters-Çözüm ..……………...………………………33 5. TARTIŞMA ve SONUÇLAR ………..……………………………..42 KAYNAKLAR .…………………………………………………………...44 ÖZGEÇMİŞ .………………………………………………………………48 v ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2.1. Kayma ∆u ve gerilimdeki düşmenin ∆σ = σ 0 − σ 1 , kesme kırılmasının meydana gelişi öncesi (a) ve sonrası (b) gerilme davranışı …………….………………………...……….7 Şekil 2.2. Fay yüzeyi üzerindeki bir noktada gerilim.Yırtılma cephesi bir noktaya yaklaşır, gerilim τs değerine yükselir, daha sonra bu noktada yenilme oluşur. Bu nokta, yerdeğiştirme D ile kayar ve gerilim τf değerine düşer. İlk gerilim ile son gerilim arasındaki fark ∆σ, gerilim düşmesi olarak tanımlanır ………....7 Şekil 2.3. Fay alanı S ve sismik moment M 0 arasındaki ilişki. Düz çizgiler varsayılan sabit gerilim düşmesini gösterirken içi dolu daireler, levha sınırlarındaki (inter-plate) depremleri ve içi boş daireler de levhaların iç kısmındaki (intra-plate) depremleri göstermektedir ………………………………………………...10 Şekil 2.4. ησ görünür ortalama gerilimine eşit bir hat ile sismik moment M 0 ve yüzey dalgası manyitüdü Ms arasındaki bağıntı ……….11 Şekil 2.5. Kayma ∆u(t) için Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF); (a) adım fonksiyonu; (b) ramp fonksiyonu, yükselme zamanı τ ile; ve (c) üstel fonksiyon, yükselme zamanı τ ile ……………………….13 Şekil 2.6. Kayma hızı (t) için Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF) ve kayma ∆u(t) ile ilişkisi: (a) impuls fonksiyon; (b) dikdörtgen fonksiyon, τ süresi ile; (c) üçgen fonksiyon, τ süresi ile; ve (d) trapezoidal fonksiyon, τ süresi ile …………………………………………14 Şekil 2.7. Birçok olay içeren karmaşık bir kaynak için kayma hızının Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF) ……………………………15 Şekil 2.8. Uzunluğu L, genişliği w olan bir boyutlu fay geometrisi. Tek bir segmentin uzunluğu dx ve segmentin momenti mdx’ dir. Fay, vr hızı ile yırtılır ……….………………………………………….16 Şekil 2.9. Yırtılan fayın ve uzak kayıt istasyonu yolunun geometrisi .…...17 Şekil 2.10. Tek yönlü yırtılan bir fay için Kaynak-Zaman Fonksiyonu’ nun (KZF) azimuta bağlı değişkenliği. Süre değişir fakat KZF’ nun alanı sismik momenttir ve azimuttan bağımsızdır ……………18 Şekil 4.1. Abant – Geyve – Akyazı – Düzce arasının diri fay haritası …...22 Şekil 4.2. Bolu civarının jeoloji haritası, 1/500 000 …………….….…….23 Şekil 4.3. Yirminci yüzyılda KAF boyunca meydana gelen depremler ….24 Şekil 4.4. Düzce Depremi’ nin, M ≥ 3.0 artçı-şok dağılımını göstermektedir. Veri SABOnet’ ten alınmıştır .………………..26 Şekil 4.5. İzmit Depremi’ nin M ≥ 2.0 artçı-şok dağılımını göstermektedir. Veri SABOnet’ den alınmıştır .…...……………………………26 vi Şekil 4.6. Kaynak Zaman Fonksiyonu (KZF) …………………………..27 Şekil 4.6.1. Kayma Açısı ………………………………………………….27 Şekil 4.7. Bir fay düzlemi üzerinde, deprem odağı veya iç-merkezden yayılan yırtılmanın şematik gösterimi. Sürekli kayan bölge, P ve S dalgası yayar. Yerdeğiştirme alanı D(x,t), fayın yüzeyinde değişir. Dikkat edilirse, yırtılma yayılım doğrultusu, genellikle kayma doğrultusuna paralel değildir …………………………28 Şekil 4.8. Ters-çözümde kullanılan uzun-periyod kayıtlar kaydedildikleri istasyonlarla birlikte gösterilmiştir. Ana şokun dış merkezi yıldız simgesi ile belirtilmiştir .……………..………………..29 Şekil 4.9. Gözlenen telesismik dalga şekilleri (kırmızı) ile sentetik dalga şekillerinin (siyah) karşılaştırılması ………………………….31 Şekil 4.10. Telesismik dalga şekli ters çözüm sonucunu göstermektedir. Yagi’ nin (2000) kodu kullanılarak çizilmiştir. Yıldız, ilk kırılma yerini göstermektedir. (a) Odak mekanizması çözümü, (b) Toplam moment oranı fonksiyonu, (c) Eş sismik dağılımı ………………………………………………………32 Şekil 4.11. Bazı önemli istasyonların kuvvetli hareket ivme kayıtlarını göstermektedir. ………………………………………………34 Şekil 4.12. Gözlenen kuvvetli hareket (ilk dört dalga şekli) ve telesismik dalga şekilleri (kırmızı) ile sentetik dalga şekillerinin (siyah) karşılaştırılması …….………………………………………...36 Şekil 4.13. Birleşik ters çözüm sonucunu göstermektedir. Yagi’ nin (2000) kodu kullanılarak çizilmiştir. Yıldız, ilk kırılma yerini göstermektedir. (a) odak mekanizması çözümü, (b) toplam moment oranı fonksiyonu (c) eş sismik dağılımı ……..……...38 Şekil 4.14. (a) Düzce Depremi’ nin iki yönlü yırtılma modelinde kullanılan PE ve PW nokta kaynakları için KZF’ ları. (b) Üstteki şekil, 2 km/s hızla K75°D ve G75°B’ ya doğru iki yönlü yayılan iki nokta kaynak modelini açıklamak için verilen moment dağılımını göstermektedir. Alttaki şekil ise artçı-şok dağılımını göstermektedir …….……………………………...40 Şekil 4.15. 17 Ağustos 1999 İzmit depremi birleşik ters-çözüm sonucunu göstermektedir. Yıldız, ilk kırılma yerini, mavi daireler ise artçı-şok dağılımını göstermektedir. (a) odak mekanizması çözümü, (b) toplam moment oranı fonksiyonu, (c) eş sismik dağılımı ………………………………………………………41 vii KISALTMALAR IRIS-DMC DAD ve ERD USGS KAF GFZ SABOnet KZF MTA GMT PREM BOL DUZ SKR IZT GYN MDR JICA Data Management Center of the Incorporated Research Institutions for Seismology Deprem Araştırma Dairesi United States Geological Survey Kuzey Anadolu Fayı GeoForschungsZentrum Sapanca-Bolu şebekesi Kaynak-Zaman Fonksiyonu Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü The Generic Mapping Tools Preliminary Reference Earth Model Bolu istasyonu Düzce istasyonu Sakarya istasyonu İzmit istasyonu Göynük istasyonu Mudurnu istasyonu Japan International Cooperation Agency viii 1. GİRİŞ Yoshida ve Koketsu’ nun (1990) bahsettiği gibi, fay davranışını anlamak için, son zamanlarda çeşitli ters-çözüm teknikleri geliştirilmiştir. Birçok büyük deprem için, sismik dalga-şekli verilerinin (kuvvetli hareket kayıtları, uzak-alan cisim dalgaları veya yüzey dalgaları) ters-çözümü ile, bir fay düzlemi üzerindeki kayma dağılımı ve yırtılma hareketi yeniden elde edilmiştir (örn. Olson ve Apsel 1982; Hartzell ve Heaton 1983, Kikuchi ve Fukao 1985; Mori ve Shimazaki 1985; Fukuyama ve Irikura 1986; Kikuchi ve Kanamori 1982; Takeo ve Mikami 1987; Yoshida 1988, 1989; Mendoza ve Hartzell 1988; Beroza ve Spudich 1988; Hartzell 1989; Houston ve Engdahl 1989). Bu amaçla 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’ nin kuvvetli hareket ve telesismik dalga şekilleri birleşik ters-çözümü yapılmıştır. 12 Kasım 1999 Düzce Depremi (Mw = 7.1; USGS, 1999), 17 Ağustos 1999 İzmit Depremi’ nden yaklaşık üç ay sonra, yerel saatle 18:57’ de Kuzey Anadolu Fayı (KAF)’ nın batı kısmında oluşarak, binlerce can kaybına ve hasara neden olmuştur. Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi ve Alman Deprem Araştırma Enstitüsü GFZ - Potsdam tarafından birlikte işletilen SABOnet, depremin dış merkezini 40.82° K enlem, 31.20° D boylam ve derinliğini 12.5 km olarak belirlemiştir. Depremin fay mekanizması; doğrultu 263°, eğim açısı 62° ve kayma açısı 184° olarak belirlenmiştir (Tibi vd. 2001). Bu çözüm, Düzce Depremi’ nin sağ-yanal doğrultu atımlı fay mekanizması ile karakterize edildiğini göstermektedir. Depremin yüzey kırığı, kaynak mekanizması ile büyük oranda uyuşmaktadır. Bu deprem, Düzce Fayı’ nın yüzeyde yaklaşık 45 km’ lik bir kısmını kırmıştır. 1.1. Tezin Amacı Tezin başlıca amacı, 1999 Düzce Depremi' nin yırtılma mekanizmasını telesismik ve kuvvetli hareket dalga şekillerini kullanarak belirlemektir. Bu amaçla ilk olarak telesismik P dalgalarının yerdeğiştirme dalga şekilleri ters-çözümünden, kaynak parametreleri ve fay geometrisi belirlenecektir. Son olarak, telesismik ve kuvvetli hareket sismogramlarının birleşik tersçözümü yapılacaktır. 1.2. Tezin Önemi 1 Deprem, yerküre üzerinde bir fay düzlemi boyunca ana kayalarda biriken deformasyon enerjisinin aniden açığa çıkması sonucu yayılan dalgalardır. Fay düzlemi belirli bir büyüklüktedir ve yırtılma, bu büyüklük içerisinde içmerkez olarak bilinen küçük bir bölgeden başlayarak genelde S dalga hızından biraz daha yavaş bir hız ile çevresine doğru yayılır. Gözlenen yer hareketlerinin ters-çözümünden, yerdeğiştirmenin dağılımı ve yırtılmanın zamanla olan gelişimi yeniden elde edilebilir (Kohketsu 2000). Düzce Depremi' nin yırtılma mekanizması, telesismik ve kuvvetli hareket verileri kullanılarak birleşik ters-çözüm yöntemi ile belirlenmiştir. Bu verilerden elde edilen sonuç, sadece tek bir veri türünü kullanarak elde edilenden daha güvenilirdir. Kuvvetli hareket verileri, kayma dağılımının daha doğru bir şekilde belirlenmesini sağlar. Ayrıca elde edilen sonuç, kaymanın nasıl bir dağılım gösterdiğini ve her iki veri gurubundan nasıl etkilendiğini göstermesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Ters-çözüm, eş-sismik yırtılma alanının büyüklüğü hakkında doğrudan bilgi sağlar (Yagi ve Kikuchi 2000). Son zamanlarda geliştirilen ters-çözüm yöntemleri, deprem kaynağının ayrıntılı olarak kinematik davranışını yeniden elde etmek için olanak sağlar (Yoshida 1995). Bu tez çalışması; yırtılmanın fay düzlemi üzerinde nerede başladığı, hangi doğrultuda yayıldığı ve nerede sonlandığı, diğer bir deyişle fay geometrisi ve alanı, yırtılma hızı, kayma dağılımı, büyük moment boşalım yerleri, gerilim düşmesi ve depremin moment büyüklüğü konularında önemli bilgiler elde etmeyi hedeflemektedir. Ters-çözüm sonucu elde edilen kayma dağılımı ile artçı-şoklar, yüzey kırığı ve meydana gelen hasarın da uyumlu olması beklenir. 2. DEPREMLERİN ÖLÇÜMÜ 2 Depremlerin manyitüdünü gösteren çeşitli nicel ölçü birimleri vardır. Dalga tiplerine ve çeşitli cihazların kombinasyonuna göre manyitüd ölçeklerinin birçok tanımlaması yapılmıştır (Bath 1981). Richter (1935), ML lokal manyitüdü olarak bilinen ilk manyitüd ölçeğini Kaliforniya’ nın güneyindeki sığ depremler için tanıtmıştır. Bu bölümde yırtılma mekanizmasında konusu geçen terimlerin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla manyitüd ölçeklerinin saturasyonu, moment manyitüd, sismik enerji, manyitüd ve enerji, sismik moment, gerilim düşmesi, ortalama gerilim ve kaynak zaman fonksiyonu kavramlarından bahsedilecektir. 2.1. Manyitüd Ölçeklerinin Saturasyonu Manyitüd ölçeklerinin çoğu, onların belirlenmesi için kullanılan dalgaların frekansına bağlıdır. Bu nedenle ölçülen manyitüdlerin tüm aralığı (yaklaşık 1’ den 9’ a kadar) için geçerli, basit bir ölçek tanımlamak mümkün değildir. 6.5’ dan küçük manyitüd değerleri için mb, Ms’ den daha büyüktür ve 6.5’ dan büyük manyitüd değerleri için Ms daha büyüktür. Gutenberg ve Richter (1956), iki manyitüd arasındaki bağıntıyı aşağıdaki gibi tanıtmıştır: mb = 0.63M s + 2.5 . (2.1) Bu bağıntı, küçük depremlerin manyitüdlerinin (M < 6.5) mb ile, daha büyük depremlerin (M > 6.5) Ms ile daha iyi ölçülebileceğini gösterir. Bu, ölçeklerin saturasyonunun bir örneğidir. mb ölçeği yaklaşık 6.5 değerinde sature olur, daha büyük depremler için daha büyük değerler vermez. Ms ölçeği, küçük depremlerin (M < 6.5) manyitüdlerini gerçek değerinin altında hesaplar, büyüklüğü 6.5 - 8 aralığındaki depremler için davranışı çok iyidir fakat bu değerden sonra sature olur. Bu olayın nedeni, genlik spektrum değerlerinin depremlerin manyitüdlerinin artması ile düşük frekanslara doğru yerdeğiştirmesidir. Yukarıda değinildiği üzere, Ms ölçeği yaklaşık M = 8’ de sature olur ve çok büyük depremlerin manyitüdünü iyi bir şekilde ölçemez. Bu depremler, birkaç metrelik yerdeğiştirmeler ile yüzlerce km uzunluğunda kırılmalar üretir ve 20 s’ lik dalgalar yayılan enerjiyi temsil etmez. Bu problem, Kanamori’ nin moment büyüklüklüğü Mw ile çözülür. Bu ölçek frekansa bağlı değildir ve depremlerin tüm manyitüd aralığı için, çok küçükten çok büyük değerlere, yaklaşık 9.5’ a kadar kullanılabilir. Bununla birlikte moment manyitüdünün belirlenmesi, diğer ölçekler (genlikten veya süreden doğrudan yapılan ölçümler) kadar basit değildir. Sismik dalgaların 3 spektrumundan veya diğer yöntemlerden, sismik momentin hesaplanmasını gerektirir. 2.2. Moment Manyitüd Kanamori (1977), diğer tüm ölçü birimlerinde önemli bir sorun olan saturasyon probleminden sakınmak için farklı bir manyitüd ölçeği tanıtmıştır (Hanks ve Kanamori 1979). Bu manyitüd ölçeği, sismik momentin belirlenmesi temeline dayanır ve moment manyitüd olarak bilinir: Mw = 2 log M 0 − 10.7 . 3 (2.2) M0, skaler sismik momenti göstermektedir. Düşük frekanslardaki genlik spektrumlarından veya fay alanının ve kayma miktarlarının gözlemlerinden belirlenir. 2.3. Sismik Enerji Bir deprem tarafından üretilen enerji için ilk referans; 1895 yılında meydana gelen Florence Depremi çalışması için yapılmıştır. Daha sonra Reid (1911), 1911 ve 1916 yılları arasında meydana gelmiş bazı büyük depremlerin enerjilerini hesaplamıştır. Sismik dalgalarla yayılan enerji, onların genliklerinin karesi ile orantılıdır ve böylece manyitüd, enerjinin logaritması ile orantılıdır (Udias 1999). 2.4 Manyitüd ve Enerji Gutenberg ve Richter (1942, 1956), manyitüd ve enerji arasındaki ilk ampirik ilişkileri kurmuştur: log E s = 2.4m b − 1.3 , (2.3) log E s = 1.5M s + 4.2 . (2.4) Es (joule cinsinden), sismik dalgalarla yayılan enerjidir ve sismik enerji olarak bilinir. Ms = 8 olan bir depremin, (2.4) denklemine göre, 1018J (1025 erg) sismik enerjisi bulunmaktadır. Karşılaştırma için, 5 megatonluk bir nükleer patlamanın 1016 J enerjisinin bulunduğu ve 6.7 manyitüdündeki bir depreme eşit olduğu verilebilir. Bir yıl içinde oluşan tüm depremlerin yaklaşık enerjisi hesaplanırsa, 1018-1019 J aralığında bir değer elde edilir. Bu 4 enerjinin yaklaşık %90’ ı, manyitüdü 7 veya daha büyük depremlere karşılık gelir. Bu enerji, yaklaşık olarak bir yıldaki global enerji tüketimine denktir. Bir depremle açığa çıkan toplam enerji, sismik enerjinin (Es), elastik olmayan biçimde kaybolan enerji ve odakta ısı olarak açığa çıkan enerjilerin toplamıdır: E = Es + E R . (2.5) Sadece E kısmından, sismik enerji ölçülebilir. Bu, sismik etki katsayısının (η) kullanılması ile toplam enerjinin bir kısmı olarak gözönüne alınabilir: E s = ηE . (2.6) Depremler tarafından açığa çıkan toplam enerji ölçülemediği için bu katsayının değeri birden küçüktür (Udias 1999). 2.5. Sismik Moment, Gerilim Düşmesi ve Ortalama Gerilim Bir depremin manyitüdü, enerji boşalımı ile ilgilidir ve onun oluşum mekanizmasından bağımsızdır. İlk olarak Aki (1966), deprem manyitüdünün başka bir ölçümü olan sismik momenti ( M 0 ) , 1964 Niigata depremi için tanıtmıştır. Bu, yerkabuğunda kesme kırılmalarının neden olduğu depremlerin bir fikri üzerinedir ve aşağıdaki gibi tanımlanır: M 0 = µ∆ u S . (2.7) Burada, µ kesme veya rijidite modülü, ∆u bir fay düzlemi üzerindeki yerdeğiştirme veya kaymanın ortalama değeri ve S, fay düzleminin alanıdır. ‘cgs’ birim sisteminde sismik moment dyn-cm olarak verilir ve ‘SI’ birim sisteminde Nm’ dir. Sismik moment; fay alanı, kayma ve malzemenin dayanımını içerir. Böylece bir depremin manyitüdü için iyi bir fiziksel ölçüm oluşturur. Fay düzlemi üzerindeki kesme gerilmeleri, depremlerden önce ve sonra σo ve σ1 ise; iki yeni parametre, yani ortalama gerilme σ (deprem öncesi ve sonrası gerilmelerin ortalama değeri) ve gerilim düşmesi ∆σ (onların arasındaki fark) tanımlanabilir (şekil 2.1.): 5 σ= 1 (σo + σ1) , 2 (2.8) ∆σ = σ o − σ 1 . (2.9) Gerilimdeki düşme (şekil 2.2.), gerilmenin bir kısmını gösterir ve fay kaymasının üretilmesinde kullanılır. Kırılma bittikten sonra, bir fayın iki tarafı arasındaki sürtünmeye bağlı olarak orada daima bazı kalıntı gerilmeler (σ1) kalır. Ancak bu kısımda bir sürtünme yoksa, yani σ1 = 0 ise, gerilim düşmesi toplamdır ve ∆σ = 2σ şeklinde ifade edilir. İlk gerilim σo, odak bölgesindeki deformasyondan sorumlu tektonik gerilmedir. Yırtılma süresince toplam enerji boşalımı basitleştirilmiş bir şekilde aşağıdaki gibi gösterilebilir: E = σ ∆uS . (2.10) σ S, bir kuvveti gösterir. Sismik momentin (2.7), (2.10) denkleminde yerine konması ile aşağıdaki eşitlik elde edilir: E= σ M0 . µ (2.11) 6 Şekil 2.1. Kayma ∆u ve gerilimdeki düşmenin ∆σ = σ 0 − σ 1 , kesme kırılmasının oluşum öncesi (a) ve sonrası (b) gerilme davranışı gerilme, τ Şekil 2.2. Fay yüzeyi üzerindeki bir noktada gerilim. Yırtılma cephesi bir zaman noktaya yaklaşır, gerilim τs değerine yükselir, daha sonra bu noktada yenilme oluşur. Bu nokta, yerdeğiştirme D ile kayar ve gerilim τf değerine düşer. İlk gerilim ile son gerilim arasındaki fark ∆σ, gerilim düşmesi olarak tanımlanır (Yamashita’ dan (1976) alınmıştır) Gerilim düşmesi toplamsa, denklem (2.10) aşağıdaki şekilde ifade edilebilir: 7 E= ∆σ M0 . 2µ (2.12) Bu ifade, gerilim düşmesi ve sismik moment için bir deprem tarafından açığa çıkarılan toplam enerji ile ilgilidir. Kesme kırılması için; gerilim düşmesi fayın deformasyonu ile orantılıdır ve bu ∆σ = ∆u / L ′ şeklinde gösterilebilir. L′ , fay düzleminin uzunluk boyutudur (örneğin dairesel bir fay için L ′ = a , yarıçap; halbuki dikdörtgen fay için L ′ = D , genişliktir). Gerilim düşmesi aşağıdaki gibi verilir: ∆u . L′ ∆σ = Cµ (2.13) C, yırtılmanın şekline bağlı olan boyutsuz bir faktördür (örneğin dairesel bir fay için C = 7π / 16 ’ dır). Bir dairesel fay için, (2.13) eşitliğinin (2.7) de yerine konulması ile, sismik moment ve gerilim düşmesi arasındaki ilişki aşağdaki gibi elde edilir: M0 = 16 3 a ∆σ . 7 (2.14) Sismik moment ve yırtılmanın boyutları biliniyorsa, gerilim düşmesi hesaplanabilir: ∆σ = 17 16a 3 M0 . (2.15) Fay yarıçapı bu denklemi üçüncü dereceye arttırır ve seçimindeki küçük hatalar, gerilim düşmesi hesaplarında büyük hatalara neden olur. Fay alanının (S = πa2), (2.15) denkleminde yerine konulmasıyla aşağıdaki eşitlik elde edilir: M0 = 16∆σ 7π 3/ 2 S 3/ 2 . (2.16) (2.16) eşitliğinin logaritmasının alınması ile aşağıdaki bağıntı elde edilir: log M 0 = 16∆σ 3 log S + log 2 7π 3 / 2 . (2.17) 8 Bu bağıntıdan, gerilim düşmesi tüm depremler için sabit ise logS, 2 log M 0 3 ile orantılıdır sonucu çıkarılır. Bu hipotez, büyük depremler için geçerlidir ve ampirik olarak gösterilmiştir. Orta ve büyük depremler (M > 5) için ∆σ, 1 - 10 MPa (10 ve 100 bar) aralığında değer alır ve ortalama değer 6 MPa’ dır (60 bar) (şekil 2.3.). Levha sınırlarında oluşan depremlerin gerilim düşmesi 3 MPa’ dan (30 bar) daha azdır ve bu depremler plakaların iç kısmında yer alıyorsa, gerilim düşmesi yaklaşık 10 MPa’ dır (100 bar) (Kanamori ve Anderson 1975). Ortalama gerilim düşmesi (6 MPa), yer kabuğunun kritik deformasyonu için Tsuboi (1956) tarafından önerilen değerle aynı düzeydedir. Kanamori’ nin moment manyitüd Mw tanımı, sabit gerilim düşmesi hipotezi altında, sismik momentten çıkarılan bir büyüklüktür. Moment manyitüdü için olan bu formül, (2.2) ve (2.12) bağıntılarının (2.4) denkleminde yerine konulması, ∆σ / µ = 10 −4 sabit değerinin kabulü ve Ms için çözülmesiyle elde edilir ve Mw olarak yeniden adlandırılır. Sismik enerji cinsinden (2.6) denkleminin, enerji denkleminde (2.11) yerine konulması ile görünür ortalama gerilim tanımlanabilir: ησ = µ Es . M0 (2.18) Sismik momenti ( M 0 ) Ms manyitüdü ile ilişkilendirmek için basit bir yol, (2.4) ve (2.18) denklemlerini kullanmakla elde edilebilir: log M 0 = ησ 3 M s + 11.8 − log µ 2 . (2.19) 9 Şekil 2.3. Fay alanı S ve sismik moment M 0 arasındaki ilişki (Kanamori ve Anderson 1975). Düz çizgiler varsayılan sabit gerilim düşmesini gösterirken içi dolu daireler, levha sınırlarındaki (inter-plate) depremleri ve içi boş daireler de levhaların iç kısmındaki (intra-plate) depremleri göstermektedir 3 ’ ye eşit bir eğim ile 2 M 0 ve Ms arasında doğrusal bir ilişki vardır. Verilerdeki kesin dispersiyona (özellikle çok büyük depremler için Ms ölçeğindeki saturasyonlar yüzünden olabilir) rağmen gözlemler bu hipotez ile uyumludur (Kanamori ve Anderson 1975), (şekil 2.4.). Böylece (2.19) eşitliği elde edilir. ησ sabit ise 10 Şekil 2.4. ησ görünür ortalama gerilimine eşit bir hat ile sismik moment M 0 ve yüzey dalgası manyitüdü Ms arasındaki bağıntı (Kanamori ve Anderson’ den (1975) alınmıştır) Gerilmedeki düşme toplam ise, ησ ≈ ∆σ / 2 yaklaşımı yapılabilir. Kalıntı enerji ER, sürtünme ile kaybedilen enerjiye karşılık gelir ve bu basitçe (2.10) eşitliği ile verilir (Udias 1999): E R = σ f ∆u S . (2.20) σ f , kırılma süresince olan sürtünme gerilmesidir. σ 1 = σ f koşulu, Orawan’ ın durumu olarak bilinir ve gerilim düşmesinin toplam olduğunu belirtir. Bu nedenle ησ ≈ ∆σ / 2 şeklinde yazılabilir. Buradan, gerilmenin 11 kayma için katkıda bulunmadığı, ısı olarak sürtünmede kaybedildiği anlamı çıkarılır. Sonuç olarak, sismik moment M 0 , bir depremin manyitüdü için en iyi ölçüm olarak gözönüne alınabilir. Bu nicelik, kesme kırılmasının mekanizması olarak kabul edilir. Bu model, ayrıca ortalama gerilme ve gerilim düşmesi kavramlarını tanıtır. Kırılma süresince boşalan enerji için bu nicelikler arasında kullanışlı bağıntılar bulunmuştur. 2.6. Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF) Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF) ∆u(t), kaymanın zamana bağımlılığını ve odak mekanizmasının önemli bir karakteristiğini gösterir. Adım fonksiyonu en basit KZF’ dur. Adım fonksiyonunu da içermek üzere yaygın olarak kullanılan bazı fonksiyonlar (şekil 2.5.) ∆u (t ) = ∆uH (t ) (2.21) t ∆u , 0 ≤ t ≤ τ ∆u (t ) = τ ∆u , t >τ (2.22) ( ∆u (t ) = ∆uH (t ) 1 − e −t / τ ) (2.23) olarak verilebilir. Tüm durumlar için, kayma t = 0’ da başlar ve zamanla maksimum değeri olan ∆u’ ya ulaşır ve burada sabit kalır. Fay, kaymanın ilk durumuna geri dönmez. İlk durumda (16.108), ∆u(t) bir adım veya Heaviside Fonksiyonu (H(t)) şeklinde olan fonksiyon, t = 0 zamanında aniden maksimum değerine ulaşır. İkinci durumda (2.22), ∆u(t) doğrusal olarak t = 0’ dan t = τ’ ya artarak maksimum değerine ulaşır. KZF, kaynağın yeni bir parametresi olan τ’ nun maksimum değerine ulaşması için geçen zamanı veya yükselme zamanını (rise time) tanıtır. Üçüncü durumda (2.23) ise ∆u(t), t > 0 için sürekli bir fonksiyondur. Kayma, zamanla asimtotik olarak maksimum değerine ulaşır. Yükselme zamanı için, ∆u(t) = 0.63∆u’dur. 12 Şekil 2.5. Kayma ∆u(t) için Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF); (a) adım fonksiyonu; (b) ramp fonksiyonu, yükselme zamanı τ ile; ve (c) üstel fonksiyon, yükselme zamanı τ ile Elastik yerdeğiştirmeler, kayma hızının türevine (∆u& ) bağlıdır. Bu nedenle, kayma hızının zaman bağımlılığı sık sık KZF olarak adlandırılır. İlk iki model ((2.21) ve (2.22)) için sırasıyla aşağıdaki (2.24) ve (2.25) eşitlikleri elde edilir: ∆u& (t ) = ∆Vδ (t ) ∆u& (t ) = ∆V [H (t ) − H (t − τ )] 0, ∆V 2t , τ ∆u& = ∆V 2(τ − t ) , τ 0, (2.24) (2.25) t<0 0≤t≤ τ 2 (2.26) τ t ≤τ 2 t >τ Bu iki modelde, sıfır zamanında kayma hızı sıfırdan maksimum değeri ∆V’ ye ani bir sıçrama gösterir (şekil 2.6. (a) ve (b)). İlk modelde kayma hızı bir impulstur ve ikinci modelde kayma hızı, sabit bir değer ile τ süresine sahiptir. Bir KZF’ nun, kayma hızı ile daha gerçekçi tanımlanması için; sıfırdan maksimum değerine artar ve daha sonra τ zamanından sonra sıfıra doğru azalır ifadesi kullanılabilir. Bu koşullar için üçgen fonksiyonun kullanıldığı bir model iyi sonuçlar vermektedir (şekil 2.6. (c)). 13 Şekil 2.6. Kayma hızı (t) için Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF) ve kayma ∆u(t) ile ilişkisi: (a) impuls fonksiyon; (b) dikdörtgen fonksiyon, τ süresi ile; (c) üçgen fonksiyon, τ süresi ile; ve (d) trapezoidal fonksiyon, τ süresi ile Kayma hızı doğrusal olarak artar; t = 0’ da sıfır değerinden, t = τ/2’ de maksimum değerine (∆V) ulaşır ve daha sonra t = τ değerinde sıfıra azalır. Bu işlemin ilk kısmı boyunca, kayma ivmesi ( ∆u&& ) pozitiftir, halbuki ikinci kısımda kayma ivmesi negatiftir. Kaynak mekanizmasının süresi artırılmak istenirse, trapezoidal şeklindeki KZF kullanılabilir (şekil 2.6. (d)). Bu durumda kayma hızı, t = τ’ da sıfıra doğru azalmadan önce kesin bir zaman için maksimum değerini korur. Şimdiye kadar, KZF modellerinde basit bir olayı içeren basit kaynakların gösteriminden söz edildi. Kompleks bir kaynak, farklı yüksekliklerdeki trapezoidler veya birçok üçgeni içeren KZF tarafından gösterilebilir (şekil 2.7.). Bu yolla, toplam kırılma süresince birçok ivmeleri ( ∆u&& >0), yavaşlamaları ( ∆u&& <0) ve durmaları ( ∆u&& =0) olan bir mekanizma, bir nokta kaynağı ile gösterilebilir. 14 Şekil 2.7. Birçok olay içeren karmaşık bir kaynak için kayma hızının Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF) 2.7. Bir boyutlu Haskell kaynağı Kabaca dört faylanma kaynak parametresi, sismik yayılmayı etkilemektedir. Bunlar; (1) fay üzerindeki son (ortalama) yerdeğiştirme ( D ), (2) fayın boyutları (L, uzunluk ve w, genişlik), (3) yırtılma hızı (vr) ve (4) partikül hızıdır. Bu parametrelerin KZF’ nu nasıl etkilediğinden bahsedilecektir. En basit durumda, fay basit bir nokta kaynağı olarak gözönüne alınabilir. Sismik moment oranı, sadece o partikülün belli bir zaman içerisindeki yerdeğiştirmesidir. Yerdeğiştirme bir adım, basamak gibi bir anda oluşsaydı, moment oranı delta fonksiyonu olurdu. Daha gerçekçi bir yaklaşımla; yerdeğiştirme, partikülün toplam ofsetine ulaşması için geçen gerekli zaman uzunluğudur. En basit durum, ramp fonksiyonu ile gösterilebilir (şekil 2.5. (b)). KZF, uzunluğu τr olan bir kutu fonksiyonu ve ramp fonksiyonlarından oluşur. τr yükselme zamanı olarak bilinir. Yükselme zamanı, fay üzerindeki basit bir partikülün son yerdeğiştirmesine ulaşması için gerekli hareket zamanıdır. Fay, bir ramp partikül zaman geçmişi ile basit bir nokta tarafından tanımlabilseydi, uzak alan P ve S dalga yerdeğiştirmeleri, kutu fonksiyonları şeklinde olurdu. Onların genlikleri, yayılma yönlerine bağlı olarak azimut ile değişecektir fakat vuruş şekli (pulse) hemen hemen her yerde aynı olacaktır. Faylar, basit ramp yerdeğiştirme fonksiyonu ile tanımlanırlar. 15 Daha açık olarak söylemek gerekirse, tüm faylar birden fazla basit nokta yerdeğiştirmesini kapsar. Yırtılma yayılımının rolünü belirlemek için, basit bir kinematik fay modeli ele alınır. Sonlu fay boyunca birçok nokta, benzer bir yerdeğiştirmeyi izler fakat farklı zamanlarda, yırtılma cephesi gibi genişler. Tüm nokta kaynaklarının, uygun zaman fonksiyonunun tanımlanması için uygun zaman gecikmelerinin toplanması gerekir. Bunun nasıl yapıldığı, basit bir şerit şeklindeki fay gözönüne alınarak görülebilir (şekil 2.8.). Şekilde, fay ilk olarak bir uçta yırtılır ve yırtılma sonlu bir hız ile diğer uça doğru yayılır. Fay, uzun ve dardır ve küçük segment serileri olarak davranabilir. Bu segmentlerin herbiri yaklaşık nokta kaynaklardır. yırtılma cephesi P dalgaları Şekil 2.8. Uzunluğu L, genişliği w olan bir boyutlu fay geometrisi. Tek bir segmentin uzunluğu dx ve segmentin momenti mdx’ dir. Fay, vr hızı ile yırtılır 2.8. Yön Etkisi Genelde, yırtılma hızı faylanmış malzemenin S dalga hızından daha azdır. Fayın ilk kırılan parçasından yayılan cisim dalgaları, daha sonra kırılan segmentteki cisim dalgalarından daha önce istasyona ulaşır. Diğer taraftan, istasyonun yolu faya dik olmadığı zaman, fayın farklı segmentlerinde oluşan cisim dalgaları, kayıt istasyonu için farklı seyahat yol uzunluklarına ve böylece eşit olmayan seyahat zamanlarına sahip olacaktır. Şekil 2.9., L uzunluğunda, yırtılmanın soldan sağa doğru olduğu bir fayı gösterir. Kayıt istasyonuna olan uzaklık r ise (r » L), fayın başlangıcından itibaren ışının varış zamanı t = (r/c)’ dir. c, dalga tipinin hızını gösterir. Fay üzerinde bir x 16 noktasında faylanan segmentten yayılan dalgaların varış zamanı aşağıdaki gibi verilir: tx = x (r − x cos θ ) . + vr c (2.27) Böylece, L konumunda fayın başlangıcı ile uç kısmından gelen enerjilerin varış zamanları arasındaki zaman farkı τc ’ yi tanımlamak için kullanılabilir: L r − L cos θ c τc = + ν r τc = r − , c (2.28) L cosθ − . νr c L (2.29) istasyon doğrultusu kaynak fay Şekil 2.9. Yırtılan fayın ve uzak kayıt istasyonu yolunun geometrisi (Kasahara’ dan (1981) alınmıştır) Fay sonluluğu ile birleşen zaman fonksiyonunun bileşeni hala kutu fonksiyonudur, ancak onun uzunluğu veya yırtılma zamanı azimuta bağlıdır. Böylece, Haskell modeli için KZF, tüm istasyonlarda trapezoid’ dir fakat toplam uzunluğu değişir. Fay hareketi nedeniyle azimuta bağlılık, ‘yön’ olarak bilinir. Bir sismik istasyon, yırtılma yayılım doğrultusu boyunca yer alıyorsa (θ = 0), trapezoid çok dar ve büyük genliklidir. Sismik istasyon fayın yırtılmasının daha uzağında yer alıyorsa, KZF dışa doğru yayılır ve küçük bir genliği vardır (şekil 2.10.). 17 fay yırtılma doğrultusu Alan=Mo Alan=Mo Şekil 2.10. Tek yönlü yırtılan bir fay için Kaynak-Zaman Fonksiyonu’ nun (KZF) azimuta bağlı değişkenliği. Süre değişir fakat KZF’ nun alanı sismik momenttir ve azimuttan bağımsızdır Basit Haskell kaynağında tek yönlüı bir yırtılma (unilateral rupture) yani yırtılmanın sadece bir doğrultuda olduğu gösterilmiştir. Bazı depremler için tek yönlü yırtılma, yırtılma mekanizması için yeterli bir modeldir. Fakat bazı depremler fayın ortasında oluşur ve her iki doğrultuda yayılır. Bu tür yırtılma, iki yönlüı yırtılma (bilateral rupture) olarak bilinir ve iki yönlü yırtılma için KZF azimutu daha az değişir. 18 3. MATERYAL ve YÖNTEM Yoshida ve Koketsu (1990), 1984' de meydana gelen Naganoken-Seibu, Japonya Depremi' nin yırtılma mekanizmasını ortaya çıkarmak amacıyla, jeodetik veri ve kuvvetli hareket kayıtları için birleşik ters-çözüm yöntemi geliştirmiş ve verileri birlikte kullanmanın avantajını göstermişlerdir (Yoshida vd. 1996). Bu çalışmada, söz konusu yöntem Düzce Depremi için uygulanmıştır. Bu depremin yırtılma mekanizması, kuvvetli hareket ve telesismik dalga şekillerinin birleşik ters-çözümü ile ortaya çıkarılmıştır. Deprem kaynağı için ters-çözüm yöntemleri, temelde model parametrelerini bulmak için kullanılır ve bu amaçla ölçülen veri ile sentetik dalga şekli arasındaki hata minimuma indirilir. Uygun çözümleri elde edebilmek için doğru Green fonksiyonlarının kullanılması önemlidir. Yoshida (1992), Green fonksiyonlarını ışın teorisi temeline dayanarak, düzgün olmayan deniz tabanı modelini kullanarak hesaplamıştır. Son zamanlarda, iki veya üç boyutlu yapıların sentetik dalga şekilleri hesabı için geliştirilen yöntemler, hızlı ilerlemeler kaydetmektedir (örn. Koketsu vd. 1991). Bununla birlikte, günümüzde bu yöntemlerin pratik ters-çözüm analizlerine uygulanabilmesi aşamasına henüz gelinememiştir. Hatta hesaplama tekniği pratik olmasına rağmen, kaynak yakınında veya istasyonların aşağısındaki bölgelerin ayrıntılı yapısı hakkında bilgi eksikliğiyle çok sık karşılaşılır. Hız yapılarının araştırılması, çeşitli jeofizik amaçlı çalışmalar için olduğu kadar, sentetik dalga şeklinin doğru hesaplanabilmesi için de önemlidir (Yoshida 1995). Bu çalışmada, Green fonksiyonları, telesismik dalga şekilleri için Yoshida (1992), kuvvetli hareket verileri için ise Kohketsu (1985) yöntemleri kullanılarak hesaplanmıştır. 19 4. 1999 DÜZCE DEPREMİ YIRTILMA MEKANİZMASI Yoshida ve Koketsu’ nun (1990) geliştirdiği ters-çözüm yöntemi, telesismik ve kuvvetli hareket dalga şekillerinden oluşan bir veri gurubu kullanılarak Düzce Depremi için uygulanmıştır. Kuvvetli hareket sismogramları DAD, Afet İşleri Genel Müdürlüğü’ nden, telesismik dalga şekilleri ise IRISDMC’ den sağlanmıştır. Amaç, kayma dağılımını ve kaymanın kuvvetli hareket ve telesismik verilerden nasıl etkilendiğini belirlemektir. 4.1. Bölgenin Jeolojisi ve Neotektoniği Bolu Ovası’ nda yer alan Bolu ili, ülkemizin en önemli aktif faylarından biri olan KAF üzerinde yer almaktadır. Bolu ovası, Kuzey Anadolu Fay Zonu içerisinde bu zona ait doğrultu atımlı faylar denetiminde gelişmiş tektonik kökenli (çek-ayır) bir havza niteliğindedir (Gökten vd. 1998). Bolu ili başlıca, Bolu Ovası’ nın kuzeyindeki yüksek alanlardan kaynaklanan çakıl, kum gibi malzemelerin ova merkezine uzanacak şekilde depolanmasından oluşan alüvyal yelpazeler ile ova tabanını kaplayan alüvyonlar üzerinde yer almaktadır. Ovanın D-B doğrultusundaki uzunluğu yaklaşık 20 km, K-G doğrultusundaki uzunluğu yaklaşık 5 km’ dir. Ova tabanı kuzeyden güneye doğru eğimlidir. Ovanın kuzeyinde ve güneyinde Paleotektonik ve Neotektonik döneme ait aktif faylar bulunmaktadır. Paleotektonik faylar Piliyosen öncesi zamana aittir. Diğer bir deyişle Paleozoyik-Miyosen arasında oluşan birimler, Paleotektonik dönem kayaları olarak adlandırılırlar. Neotektonik dönem fayları ise ovanın oluşumuna da neden olan Pliyosen sonrası zamana aittir. Bir başka ifadeyle, başlıca Üst Pliyosen’ den günümüze kadar oluşan birimler Neotektonik birimler olarak adlandırılır. Neotektonik dönem faylarından önemli biri olan ve Musluklar Köyü kuzeyinde görülen Musluklar Fayı verev atımlı normal bir faydır (Varol vd. 2000). Kaynaşlı – Düzce – Akyazı arası Şaroğlu vd.’ nde (1987) belirtildiği üzere; Dokurcun Vadisi’ nin kuzeyinde, Akyazı ile Düzce Ovaları’ nı güneyden sınırlayan yaklaşık 65 km uzunluğunda ve sağ yönlü doğrultu atım özelliği gösteren, Düzce Fayı olarak bilinen belirgin bir fay yer almaktadır (şekil 4.1.). Bu fayın KAF ile bağlantısı olmamakla birlikte doğuda Kaynaşlı GD’ sunda, batıda Akyazı güneyinde KAF’ na yaklaşan bir yay çizmektedir. KAF’ na yaklaştığı alanlarda her iki fay arasında bir kırık zonunun gelişmiş olduğu dikkati çekmektedir. Kaynaşlı doğusunda, Meşelik mahallesi ile Değirmenbaşı Köyü arasında D-B uzanımlı 13 km’ lik bölümde fay belirgin olarak sağ 20 yönlü doğrultu atım özelliği göstermektedir. Değirmenbaşı – Çayköy arasındaki 24 km’ lik bölümde Düzce Ovası’ nı güneyden sınırlar. Ayrıca morfolojiye bağlı olarak yönü değişmekle birlikte yine de genel doğrultusu D-B’ dır. Çayköy – Hanaklı arasında dağlık bir alanda yer alan Aksu Dere ve Fabrika Dere vadilerini izler. Çayköy – Akyazı arasında 29 km’ lik bölümde fayın doğrultusu GB’ ya doğru yön değiştirmektedir. Fay, Şimşir – Ovapınar arasında Kretase yaşlı kumlu kireçtaşı, killi kireçtaşı, kireç çimentolu çakıltaşından meydana gelen kaya topluluğunu keser. Batıya doğru Akyazı ovasına kadar olan alanda ise Eosen yaşlı siyah ve beyaz olmak üzere iki farklı renkte kireçtaşı içeren, boz renkli kumtaşı, marn ve çakıltaşından oluşan Derinoba Formasyonu ile bunlarla yaşıt olup bazalt, andezit ve volkanojenik çökel ardalanmasından meydana gelen Dikmen Volkanitleri’ ni (Yılmaz vd. 1981) kesmektedir. KAF ile olan yakın ilişkisi kadar Hendek – Düzce Depremi adıyla tanınan 1943 depremi ile de diriliği kanıtlanan bu fay, yer yer yan kollara ayrılmaktadır. Özellikle Çayköy’ den KD’ ya doğru İçmeler Köyü’ ne kadar 9 km uzunluğunda bir kol ile Yeniköy’ den DGD’ ya doğru Çakırsayvan Köyü kuzeyine kadar uzanan 16 km uzunluğundaki diğer bir kol çok belirgindir. Atım hakkında birşey söylenememekle beraber, doğu bölümünde sağa doğru birkaç yüz metre ötelenmiş akarsu yatakları yer almaktadır. Çayköy düzlüğü Düzce Ovası’ nın en çukur bölümünü oluşturur ve ovanın bu iki fay kolunun etkisiyle açılmış olması söz konusudur. Bolu ili ve çevresinin jeoloji haritası, şekil 4.2.’ de verilmiştir. 21 22 Şekil 4.1. Abant – Geyve – Akyazı – Düzce arasının diri fay haritası (Şaroğlu vd.1987) H. 23 Şekil 4.2. Bolu civarının jeoloji haritası, 1/500 000 (Varol vd. 2000) 4.2. Düzce Depremi’ nin Oluşum Nedenleri S.Akyüz vd. ’ nde (2000) değinildiği üzere; Düzce Depremi üç nedenden dolayı beklenmiştir: kayma (m) İlki, KAF’ nın Düzce Depremi’ nin olduğu kısmındaki segmenti daha önce kırılmamıştır. İkincisi, 1944, 1957, 1967 ve Ağustos 1999 depremlerinin kayma dağılımı, KAF’ nın bu kısımında en azından 2, 2.5 m’ lik bir kayma açığı olduğunu göstermiştir (Barka 1996, Barka vd. 1999). Üçüncü olarak, 17 Ağustos 1999 depremi bu segment üzerindeki gerilmeyi arttırmıştır (Parsons vd. 2000, Hubert vd. 2000), (şekil 4.3.). Şeklin üst kısmı, KAF boyunca kaymayı mesafenin fonksiyonu olarak gösterir. Koyu gri, 1999’ dan önceki depremleri gösterirken kırmızı ve eflatun, 1999’ da oluşan son iki depremi gösterir. 1999 depremleri, 1912 ve 1944 depremleri arasında KAF’ nın kuzeydeki kolu boyunca olan boşluğu doldurmuştur ancak şekilde de görüldüğü gibi, KAF’ nın Marmara Denizi’ ne doğru giden kolu üzerinde, 17 Ağustos depreminin batı ucunda, gelecek depremler için büyük bir potansiyel riskin olduğu bir kısım bulunmaktadır. mesafe (km) Şekil 4.3. Yirminci yüzyılda KAF boyunca meydana gelen depremler (Stein vd.’ den (1997) alınmıştır) Şekil 4.4. ile verilen üstteki şekil, bir harita kesitidir. Düzce Depremi’ nin 12 Kasım-28 Kasım 1999 tarihleri arasındaki, M ≥ 3.0 artçı-şok dağılımını göstermektedir. Yıldız simgesi, bu depremin iç-merkezini temsil etmektedir. 24 Alttaki şekil ise harita üzerindeki izdüşümdür. Düzce Depremi’ nin dışmerkezi ve fay düzlemi ile artçı-şok dağılımını göstermektedir. Düzce Depremi yüzey kırığı kırmızı çizgi ile çizilmiştir ve Düzce Fayı ile mükemmel bir uyum içindedir. Şekil 4.5. ile verilen üstteki şekil, bir harita kesitidir. İzmit Depremi’ nin 18 Ağustos-12 Kasım 1999 tarihleri arasındaki, M ≥ 2.0 artçı-şok dağılımını göstermektedir. Yıldız simgesi, Düzce Depremi’ nin iç-merkezini temsil etmektedir. Alttaki şekil ise Düzce Depremi’ nin dış-merkezi ve fay düzlemi ile İzmit Depremi’ nin artçı-şok dağılımını göstermektedir. Düzce Depremi’ nin artçı-şokları ile onun dış-merkez ve fay düzlemi (şekil 4.4.), İzmit Depremi’ nin artçı-şokları ile onun dış-merkez ve fay düzlemiyle karşılaştırıldığında (şekil 4.5.), Düzce Depremi’ nin dışmerkezinin, İzmit Depremi’ nin artçı-şoklarının doğuda bittiği yerde oluştuğu açıkça görülür. İzmit Depremi’ nin artçı-şokları, Düzce Depremi’ nin İzmit Depremi’ nin geç bir artçı-şoku olmadığını gösterir. Dolayısıyla, Düzce Depremi bağımsız bir depremdir ve İzmit Depremi tarafından tetiklenmiştir. Çemen vd.’ nin (2000) yaptığı çalışmada da 12 Kasım Düzce Depremi’ nin muhtemelen 17 Ağustos İzmit Depremi ile tetiklendiğinden bahsedilmiştir. 25 derinlik uzunluk 25 km 65 km Şekil 4.4. Düzce Depremi’ nin, M ≥ 3.0 artçı-şok dağılımını göstermektedir. Veri SABOnet’ ten alınmıştır. Harita, GMT programı kullanılarak hazırlanmıştır uzunluk uzunluk derinlik derinlik Şekil 4.5. İzmit Depremi’ nin M ≥ 2.0 artçı-şok dağılımını göstermektedir. Veri SABOnet’ den alınmıştır. Harita, GMT programı kullanılarak hazırlanmıştır 26 4.3. Kaynak Modeli Artçı-şok dağılımı, Düzce Depremi süresince kaymanın tek bir fay düzlemi üzerinde oluştuğunu gösterir (Şekil 4.4). Buradan yola çıkarak; faylanmanın tek, dolayısıyla basit bir fay düzlemi üzerinde olduğu varsayılmıştır. Bu fay düzlemi, uzunluğu ∆x ve genişliği ∆y olan birçok fay düzlemi birim alanlarına (sub-faults) bölünür. x ekseninin doğrultu boyunca alınmasıyla, mn’ inci fay düzlemi birim alanı aşağıdaki bölgeyi işgal eder (Yoshida vd. 1996): xm - ∆x/2 ≤ x ≤ xm + ∆x/2, yn - ∆y ≤ y ≤ yn + ∆y/2; xm = m ∆x ve yn = n∆y . Artçı-şokların çoğu 15 km’ den daha sığ bir alanda yer almaktadır. Bu çalışmada Düzce Depremi artçı-şok alanının büyüklüğü ve yüzey kırığı dikkate alınarak, 65 x 25 km2 lik bir fay düzlemi kullanılmıştır (Şekil 4.4). Bu fay, 13 x 5 fay düzlemi birim alanına, her biri 5 km x 5 km alanında bölünmüştür. Sentetik dalga şekillerinin hesaplanması için, her fay düzlemi birim alanı, merkezine yerleştirilen bir nokta kaynağı ile temsil edilmiştir. KZF, yükselme zamanı (τ) olan birçok ramp fonksiyonunun superpozisyonu şeklinde gösterilir ve her bir ramp fonksiyonu aralığının τ’ ya eşit olduğu kabul edilir (şekil 4.6.). 180º Şekil 4.6. Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF) Şekil 4.6.1. Kayma Açısı Düzce Depremi sağ-yanal doğrultu atımlı bir faylanma mekanizması göstermiştir. Fay düzlemi birim alanı üzerindeki kayma vektörü, 180 ± 45° doğrultularında iki bileşenin lineer kombinasyonu ile gösterilmiştir. Bu çalışmada kayma açıları 180 ± 45° içinde sınırlandırılmıştır (şekil 4.6.1.). Kayma açısı, doğrultu atımlı faylar için birçok araştırmacı tarafından bu aralıkta kullanılmaktadır (örn. Yoshida ve Koketsu 1990, Yoshida vd. 1996). Ters-çözümde kullanılan kaynak modeli, lokal yırtılma hızlarındaki değişime izin verdiği kadar, kayma açılarında ve KZF’ larındaki değişime 27 de olanak sağlar. Bu çalışmada Dziewonski ve Anderson (1981)’ nin Preliminary Reference Earth Model’ i (PREM) kullanılmıştır. Dış merkeze yakın gözlenen yüzey kırığı, yaklaşık 4 m’ lik sağ yanal yerdeğiştirmeyle 40.77° K ve 31.20° D doğrultusundadır (Milkereit vd. 2000). Yüzey kırığı dış merkezden iki yöne doğru D-B doğrultusunda uzanmaktadır. Şekil 4.4’ de kırmızı çizgi ile gösterilen yüzey kırığı, Düzce Fayı ile mükemmel bir çakışma göstermektedir. Artçı-şoklar dış merkezin doğu ve batısında yer almaktadır. 4.4. Yırtılmanın Şematik Gösterimi yırtılma alanı üzerinde yerdeğiştirme alanı D(x,t) dış-merkez iç-merkez fay düzlemi veya deprem odağı Şekil 4.7. yayılan yırtılma cephesi Bir fay düzlemi üzerinde, deprem odağı veya iç-merkezden yayılan yırtılmanın şematik gösterimi. Sürekli kayan bölge, P ve S dalgası yayar. Yerdeğiştirme alanı D(x,t), fayın yüzeyinde değişir. Dikkat edilirse, yırtılma yayılım doğrultusu, genellikle kayma doğrultusuna paralel değildir (Bolt’ den (1988) alınmıştır) 4.5. Telesismik Dalga Şekli Ters-Çözümü IRIS-DMC’ den sağlanan telesismik P dalgalarının yerdeğiştirme dalga şekillerinin ters-çözümü, fay geometresini ve kaynak parametrelerini belirlemek için yapılmıştır. P dagalarının telesismik yerdeğiştirme dalga şekilleri, orjinal hız sismogramlarının sayısal integrasyonu sonucu elde edilmiştir. Sismogramların dış merkez uzaklıkları 30° ile 90° arasındadır. İlk varış zamanları, geniş bandlı hız kayıtlarının okunmasından belirlenmiştir. Ters- 28 çözümde, örnekleme aralığı 1.0 s olan uzun periyotlu kayıtlar kullanılmıştır. P dagalarının telesismik yerdeğiştirme dalga şekilleri, kaydedildikleri istasyonlarla birlikte gösterilmiştir (şekil 4.8.). Şekil 4.8. Ters-çözümde kullanılan uzun-periyot kayıtlar kaydedildikleri istasyonlarla birlikte gösterilmiştir. Ana şokun dış merkezi yıldız simgesi ile belirtilmiştir. Harita, GMT programı kullanılarak hazırlanmıştır Telesismik dalga şekillerinde yön etkisi teorisine göre; vuruş şekli genişliği (pulse width) yöne ters veya dik istasyonlarla karşılaştırıldığı zaman, yön doğrultusundaki istasyonlarda daha kısadır. Vuruş şeklinin anlamı gözlenen dalga şeklindeki ana dalga paketidir. Ters-çözümde kullanılan doğu ve batıdaki istasyonlarda kaydedilen dalga şekillerinin vuruş şekli genişliğinde 29 önemli bir fark yoktur. Aynı şekilde, kuzey ve güneydeki istasyonlarda kaydedilen dalga şekilleri de birbirinden çok farklı değildir (Şekil 4.8). Bu nedenle, Düzce Depremi için telesismik dalga şekillerinde yön etkisi görülmemiştir. İç merkez, fay yırtılmasının başlangıç noktası olarak varsayılmıştır. Öncelikle ilk ters-çözüm, yırtılma hızını seçmek için yürütülmüştür. 1.5 km/s ile 3.0 km/s arasında değişen hız değerleri için ters-çözüm yapılmış ve en iyi sonuç, hız 2.4 km/s iken elde edilmiştir. 180 ± 45° doğrultularındaki iki bileşen için KZF’ nun, yükselme zamanları 1.0 s olan üç ramp fonksiyonunu içerdiği varsayılmıştır. KZF’ nun yükselme zamanı 0.5, 1.0, 1.5 s değerleri için incelenmiş ve en iyi uyum, yükselme zamanı 1.0 s iken elde edilmiştir. Fay, 13 x 5 fay düzlemi birim alanlarına bölünmüştür. Bu durumda, model parametrelerinin sayısı 13x5x3x2=390’ dır. Ayrıca, 5 ramp fonksiyonundan oluşmuş KZF, 1.0 s yükselme zamanı ile denenmiş ve bu durumda model parametreleri sayısı 650’ ye yükselmiştir fakat veri eşleşmesinde önemli bir değişim olmamıştır. Bununla birlikte iyi bir kayma dağılımı elde edilememiştir. En küçük kareler yöntemi ile sentetik ve gözlenen veri arasındaki fark minumuma indirilmiş ve aralarındaki ofset giderilmiştir. Böylece her iki veri arasındaki çakışma iyi bir uyum göstermektedir (şekil 4.9.). Şekil 4.9.’ daki dalga şekillerinin solunda, kayıtların ait oldukları istasyonlar ve istasyon kodlarının üzerinde ise her bir dalga şekli için maksimum genliğin mikron cinsinden değeri belirtilmiştir. Şeklin sağ üst köşesinde ise hata miktarı verilmiştir. Şekil 4.9. için yapılan açıklamalar, Şekil 4.12 için de geçerlidir. Şekil 4.10 ile verilen ters-çözüm sonucu elde edilen kayma dağılımı, Düzce Depremi iç merkezinin iki pürüz (asperity) arasındaki boşlukta yer aldığını göstermektedir. Şekildeki oklar, kayma vektörleridir ve kaymanın yönünü belirtir. Okların boyutu, kayma miktarları hakkında fikir vermektedir. Buradaki açıklamalar, Şekil 4.13 için de geçerlidir. Telesismik dalga şekilleri kullanılarak yapılan ters-çözümde, toplam sismik moment 4.70E+19 Nm hesaplanmıştır. 30 4.70E+19 Nm hesaplanmıştır. Şekil 4.9. Gözlenen telesismik dalga şekilleri (kırmızı) ile sentetik dalga şekillerinin (siyah) karşılaştırılması 31 (a) doğrultu (Фs): eğim açısı (δ): kayma açısı (λ): Mw: 264.0 ° 64.0 ° 184.6 ° 7.05 kuzey doğrultu (b) MT: 4.70E+19 Nm, MD: 2.79E+19 Nm, MB: 1.91E+19 Nm (c) batı Şekil 4.10. doğu Telesismik dalga şekli ters-çözüm sonucunu göstermektedir. Yagi’ nin (2000) kodu kullanılarak çizilmiştir. Yıldız, ilk kırılma yerini göstermektedir. (a) odak mekanizması çözümü, (b) toplam moment oranı fonksiyonu, (c) eş sismik dağılımı 32 4.6. Kuvvetli Hareket Kayıtlarının Önemi Periyodu birkaç saniyeden az olan uzak-alan verilerini kullanarak, yırtılma mekanizmasının zamanla olan değişimini gözlemlemek zor olabilir. Yırtılma mekanizmasının zamana bağlı kısa süreli değişimini elde etmek için, kaynak bölgesi yakınında kaydedilen kuvvetli hareket sismogramlarını analiz etmek gerekir. Bu tür kayıtlar, aynı zamanda orta büyüklükteki depremlerin kaynak mekanizmalarını çözmek için de kullanılır (Yoshida 1995). 4.7. Birleşik Ters-Çözüm Son olarak, kuvvetli hareket ve telesismik dalga şekillerinden oluşan iki farklı veri grubunun birlikte ters-çözümü yapılmıştır. Sadece telesismik dalga şekillerini kullanarak yapılan ters-çözümdeki fay modeli üzerindeki varsayımlar, birleşik ters-çözümde de aynı tutulmuştur. Şekil 4.11. ile verilen harita üzerinde, Deprem Araştırma Dairesi tarafından işletilen Kuvvetli Hareket Şebekesinin kaydettiği, Düzce Depremi’ ne ait bazı önemli kuvvetli hareket sismogramları gösterilmiştir. Bu sismogramlar ivme ölçerler tarafından kaydedilmiştir. Yeşil üçgenler, Düzce Depremi’ ni kaydeden yirmi kuvvetli yer hareketi istasyonundan bu harita ile sınırlandırılan alanda kalan istasyonları temsil etmektedir. Depremin yüzey kırığı kırmızı ile çizilmiştir. 12 Kasım 1999 Düzce ve 17 Ağustos 1999 İzmit Depremi’ nin dış-merkezleri, SABOnet çözümleri kullanılarak, sırasıyla kırmızı ve mavi yıldız simgeleri ile gösterilmiştir. Sol üst köşedeki ölçek; Bolu ve Düzce (BOL ve DUZ) istasyonları yatay bileşenleri için, sol alt köşedeki ölçek ise Sakarya, İzmit, Göynük ve Mudurnu (SKR, IZT, GYN, MDR) istasyonlarının yatay bileşenleri için verilmiştir. Bu istasyonlardaki ivme kayıtlarının arasındaki genliklerin oldukça farklı olması nedeniyle tek bir ölçeğin tüm kayıtlar için kullanılması mümkün olmamıştır. Maksimum doruk yer ivmesi yaklaşık 800 gal olarak BOL (DB) istasyonunda kaydedilmiştir. Bu değer; büyük depremlerden biri olan 1995 Kobe, Japonya Depremi’ nde kaydedilen maksimum 800 gal ivme değeri ile hemen hemen aynı iken, 1999 Chi-Chi Tayvan Depremi için kaydedilen 900 gal ivme değerine yakındır. 33 34 Şekil 4.11. Bazı önemli istasyonların kuvvetli hareket ivme kayıtlarını göstermektedir. Harita, GMT programı kullanılarak hazırlanmıştır DB KG Şekil 4.11 ve Bölüm 2-2.8’ de açıklanan yön etkisi (directivity effect) teorisi gözönüne alınarak, Düzce Depremi ile oluşan yırtılmanın sanki tek yönlü olarak, batıdan doğuya doğru geliştiği düşünülebilir. Ancak bu düşünce depremin artçı-şok dağılımı, dış-merkezin yeri ve yüzey kırığı ile çelişkilidir. Ayrıca izleyen kısımlarda belirtileceği üzere, ters çözüm sonucunda Düzce Depremi ile gelişen yırtılmanın tek yönlü değil, çift yönlü olarak geliştiği bulunmuştur. Bu durumda bu kayıtlar üzerinde yön etkisinin olmadığı, yol etkisinin (path effect) önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Yol etkisine göre; dalgaların kaynaktan çıktıktan sonra kaydedildikleri istasyonun bulunduğu yere kadar izledikleri yol, yani geçtikleri tabakalar önemlidir. Yeraltının homojen bir yapıda olmaması nedeniyle depremler sonucu kaydedilen dalga şekli genlikleri ve oluşan hasarlar da farklı olmaktadır. Kısaca, Düzce Depremi için BOL ve DUZ istasyonlarında kaydedilen maksimum doruk ivme değerlerinin diğer istasyonlardaki kayıtlara göre oldukça büyük olması, zemin büyütmesinden kaynaklanabilir. Bu konuda daha detaylı çalışmaların yapılması faydalı olacaktır. Ters-çözümde, ivme kayıtlarının sayısal integrasyonu ile elde edilen hız dalga şekilleri kullanılmıştır. Bu dalga şekilleri 0.5 s aralıkla örneklenmiş ve 0.05 ile 0.5 Hz arasında band geçişli filtre uygulanmıştır. Kuvvetli hareket dalga şekillerinin başlangıç zamanlarının doğru olmaması yüzünden, P dalgasının kuramsal varış zamanı ile gözlenen P dalgası varış zamanını çakıştırmak için zaman düzeltmeleri yapılmıştır. Ancak sadece bazı istasyonlardan (BOL ve DUZ) elde edilen kuvvetli hareket dalga şekilleri ters-çözümde kullanılmıştır. Düzeltmeleri yapılan diğer istasyonlar, tersçözüme dahil ediğinde ise, gözlenen ve sentetik dalga şekilleri arasındaki çakışmanın iyi olmaması nedeniyle uygun olmayan eş-sismik dağılımı elde edilmiştir. Bu nedenle yukarıda belirtilen iki kuvvetli yer hareketi istasyonunun yatay bileşenleri haricindeki dalga şekilleri ters-çözüme dahil edilmemiştir. 35 Şekil 4.12.’ de gözlenen kuvvetli hareket ve telesismik dalga şekilleri ile sentetik dalga şekillerinin bir karşılaştırması gösterilmektedir. Bu sonuç, telesismik dalga şekli ters-çözümünün sonucu ile uyumludur (Şekil 4.9). Şekil 4.12. Gözlenen kuvvetli hareket (ilk dört dalga şekli) ve telesismik dalga şekilleri (kırmızı) ile sentetik dalga şekillerinin (siyah) karşılaştırılması 36 Fay uzunluğu L ve genişliği w, artçı-şok alanının büyüklüğü ve jeodetik ölçümlerden tahmin edilebilir. Artçı-şoklar, başlangıç noktasının doğusunda batıdan daha yoğun bir etkinlik göstermekte ve yaklaşık 60 km’ lik bir alanda yer almaktadır (Şekil 4.4). Şekil 4.13 ile verilen birleşik ters çözüm sonucu elde edilen eş-sismik kayma dağılımı, yırtılmanın dış-merkezin yaklaşık 30 km doğusu ve 30 km batısı arasında kalan bölgede sınırlandığını göstermektedir. Bu sonuç, artçı-şok alanının büyüklüğü ile iyi bir uyum içindedir. Dolayısıyla, Düzce Depremi yüzey kırığının yaklaşık 60 km olabileceğini söylenebilir. Çünkü dalga şekli ters-çözümü eş-sismik yırtılma alanının boyutları hakkında doğrudan bilgi sağlar. Bu sebeple, yüzeyde gözlenen yaklaşık 45 km’ lik kırık uzunluğu, derinlerde 60 km’ ye kadar çıkabilir. Demirtaş vd.’ nin (2000) Düzce Depremi için yaptıkları çalışmada da, artçı-şok dağılımı ve yüzey kırığının doğu ve batı uçlarındaki 1.5 - 2 m’ lik yatay atım miktarlarını gözönüne alarak, depremde yırtılan kısmın derinlerde 60 km civarında olabileceğinden bahsedilmiştir. Sadece telesismik dalga şekilleri kullanılarak yapılarak ters çözüm sonucunda (Şekil 4.10), dış-merkezin batı kısmında pek belirgin olmayan pürüz yani büyük kayma dağılımının, büyük moment boşalımının olduğu kısım; kuvvetli hareket kayıtları ters-çözüme dahil edildiğinde belirginleşmiştir (şekil 4.13.). Bu nedenle, kuvvetli hareket kayıtlarının ters çözüm sonucunu iyileştirdiği söylenebilir. Birleşik ters-çözüm sonucu elde edilen modelin toplam sismik momenti 5.27 E+19 Nm hesaplanmıştır. Kaymanın 15 km’ lik sığ bir kısımda, özellikle dış merkezin doğu kısmında baskın olduğu görülmektedir (şekil 4.13.). Bu kısımda zaten büyük ölçüde hasar meydana gelmiştir. Bu çalışma sonucu fay mekanizması doğrultusu 264°, eğim açısı 64° ve kayma açısı 188.5° olarak bulunmuştur. Toplam kaynak süresi 16 s’ yi göstermektedir (şekil 4.13.(b)). Odak mekanizması ve ters-çözüm sonucu Tibi vd.’ nin (2001) ters-çözüm sonucu ile oldukça benzerdir (şekil 4.14.). Hesaplanan ortalama gerilim düşmesi = 2.4 x Mo / S1.5 = 5.3 MPa’ dır. Fay alanı olan S’ nin, 40 km x 20 km olduğu varsayılmıştır. Düzce Depremi ile oluşan yırtılma, 2.4 km/s hızla iki yönlü olarak yayılmıştır. 37 (a) doğrultu (Фs): 264.0 ° eğim açısı (δ): 64.0 ° kayma açısı (λ): 188.5 ° Mw: 7.1 kuzey doğrultu (b) MT: 5.27E+19 Nm, MD: 2.49E+19 Nm, MB:2.78E+19 Nm (c) doğu batı Şekil 4.13. Birleşik ters-çözüm sonucunu göstermektedir. Yagi’ nin (2000) kodu kullanılarak çizilmiştir. Yıldız, ilk kırılma yerini göstermektedir. (a) odak mekanizması çözümü, (b) toplam moment oranı fonksiyonu, (c) eş sismik dağılımı 38 12 Kasım 1999 Düzce Depremi için hesaplanan ortalama gerilim düşmesi, bu depremden yaklaşık üç ay önce meydana gelen Mw=7.4, 17 Ağustos İzmit Depremi’ nin ortalama gerilim düşmesinden oldukça küçüktür. Yagi ve Kikuchi (2000), İzmit Depremi için ortalama gerilim düşmesini 12 MPa hesaplamıştır. Bu gerilim düşmesi, levha sınırlarında oluşan depremler için 3 MPa olan tipik gerilim düşmesinden önemli oranda büyüktür. Ancak, levha içinde oluşan depremler için 10 MPa olan gerilim düşmesi değerine yakındır. Bunun nedeni, levha sınırlarında oluşan depremler sonucu çok büyük miktarlarda sismik moment boşalımının açığa çıkması olabilir. Yagi ve Kikuchi’ nin (2000) İzmit Depremi yırtılma mekanizması üzerine yaptıkları çalışmada; Düzce Depremi için söz konusu olmayan yön etkisinin, İzmit Depremi’ nde etkili olduğu görülmektedir. 17 Ağustos İzmit Depremi için yön etkisi, Yagi ve Kikuchi’ nin (2000), kuvvetli hareket ve telesismik dalga şekillerini kullanarak yaptıkları birleşik ters-çözüm sonucu elde ettikleri eş-sismik kayma dağılımındaki (Şekil 4.15) doğuya doğru uzanan yırtılmadan anlaşılmaktadır. Bu ters çözüm sonucu, yırtılmanın dışmerkezin 50 km doğu ve 20 km batısında kalan bölgede sınırlandığını göstermektedir. İzmit Depremi için gözlenen yaklaşık 120 km’ lik yüzey kırığı Yagi ve Kikuchi (2000) tarafından elde edilen ters çözüm sonucu ile uyuşmamaktadır. Onlar, ters çözümle dış-merkezin yaklaşık 100 km doğusunda eş-sismik kaymanın olasılığını araştırmışlar ancak önemli bir moment boşalımı elde edememişlerdir. Bu nedenle eş-sismik (co-seismic) yırtılma alanının doğuda bittiği yerde sismik sonrası (post-seismic) kaymanın meydana geldiği yorumunu yapmışlardır. Bu durumda Toksöz vd.’ nin (1979) belirttiği 1963 ve 1967 depremleri arasındaki 100-150 km’ lik sismik boşluğun (seismic gap) batı kısmının halen yırtılmamış olma olasılığı fazladır. Bu nedenle KAF’ nın batı ucunda bir potansiyel deprem riski söz konusudur ve gelecekte olabilecek deprem olasılığı nedeniyle bu konuda daha ayrıntılı çalışmaların başlatılması gerekmektedir. 39 x1019 Nm/s (a) zaman (s) derinlik (km) x1019 Nm/s (b) (G75ºB) mesafe (km) (K75ºD) Şekil 4.14. (a) Düzce Depremi’ nin iki yönlü yırtılma modelinde kullanılan PE ve PW nokta kaynakları için KZF’ ları. (b) Üstteki şekil, 2 km/s hızla K75°D ve G75°B’ ya doğru iki yönlü yayılan iki nokta kaynak modelini açıklamak için verilen moment dağılımını göstermektedir. Alttaki şekil ise artçı-şok dağılımını göstermektedir (Tibi vd. 2001) 40 (a) (b) (c) batı doğu Şekil 4.15. 17 Ağustos 1999 İzmit depremi birleşik ters-çözüm sonucunu göstermektedir (Yagi ve Kikuchi 2000). Yıldız, ilk kırılma yerini, mavi daireler ise artçı-şok dağılımını göstermektedir. (a) odak mekanizması çözümü, (b) toplam moment oranı fonksiyonu, (c) eş sismik dağılımı 41 5. TARTIŞMA ve SONUÇLAR 12 Kasım 1999 (Mw = 7.1) Düzce Depremi KAF’ nın batı kısımında meydana gelerek, binlerce can kaybına ve hasara neden olmuştur. Bu bölge aynı zamanda yaklaşık üç ay önce meydana gelen 17 Ağustos 1999 (Mw = 7.4) İzmit Depremi’ nden de etkilenmiştir. KAF’ nın Marmara Denizi’ ne doğru giden kolu üzerinde, 17 Ağustos depreminin batı ucunda deprem riski söz konusudur ve ayrıntılı çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu sonuç, Yagi ve Kikuchi’ nin (2000) 17 Ağustos İzmit Depremi’ nin yırtılma mekanizmasını ortaya çıkarmak için yaptıkları ters çözüm sonucu elde ettikleri eş-sismik kayma dağılımından anlaşılmaktadır. Telesismik ve kuvvetli hareket dalga şekilleri verilerini açıklamak için bir fay modeli oluşturulmuştur. Kuvvetli hareket verisi kayma dağılımı çözümünü iyileştirmiştir. Ancak, gözlenen ve sentetik dalga şekillerinin çakışmasının iyi olmaması nedeniyle sadece iki istasyonun (BOL ve DUZ) yatay bileşenleri ters-çözümde kullanılmıştır. Düzce Depremi artçıları, yüzey kırığının doğu ve batı ucunda yoğunlaşmıştır ve artçı depremlerin derinliği genelde 5-15 km arasında değişmektedir. Düzce Depremi’ nin batısında fay doğrultu değiştirmektedir ve bu deprem sonucu gelişen yüzey kırığı fayın geometrisi ile uyumludur.17 Ağustos 1999 İzmit Depremi’ nin artçı-şokları, Düzce Depremi’ nin, İzmit Depremi tarafından tetiklendiğini dolaylı olarak açıklamaktadır. Birleşik ters-çözüm sonucu, Düzce Depremi’ nin oldukça küçük bir zon içerisinde, 2.4 km/s’ lik bir hızla iki yönlü bir fay yırtılmasıyla karakterize edildiğini gösterir. Bu zon, artçı depremlerin dağılımı, yüzey kırıkları ve meydana gelen hasar ile uyumludur. Bu çalışmada elde edilen sonuç, Tibi vd. (2001)’ nin elde ettiği ters-çözüm sonucu ile benzerdir. Ancak, onlar sadece telesismik dalga şekillerini kullanarak yırtılma mekanizmasını belirlemişler ve depremin 2.0 km/s hız ile iki yönlü olarak yayıldığını bulmuşlardır. Düzce Depremi eş-sismik kayma dağılımı ile artçı-şok alanının büyüklüğü oldukça iyi bir uyum içerisindedir. Buradan çakarılabilecek sonuç, Düzce Depremi’ nin yüzeyde gözlenen yaklaşık 45 km’ lik kırık uzunluğunun derinde yaklaşık 60 km’ ye kadar çıkabileceğidir. Diğer bir deyişle, doğu ve batıda kırığın yaklaşık 15 km’ lik kısmının yüzeye çıkamamış olması olasıdır. Kayma, ara bölgelerde küçük kayma gösteren kısımlarda yoğunlaşmıştır. Çok yüksek kaymanın olduğu bu bölgeler, pürüz olarak bilinir ve deprem hasar analizlerinde oldukça önemlidir. Pürüzler üzerindeki 42 kaymanın yoğunluğu, onların yüksek moment boşalım bölgeleri olduğunu açıkça gösterir. Pürüzlerin geometrik açıklaması, fayların tamamen düzlemsel olmadığını; engebeli ve pürüzlü olduğunu gösterir. Bu çalışma sonucunda, Düzce Depremi’ nin büyüklüğü Mw = 7.1, fay mekanizması doğrultusu 264°, eğim açısı 64° ve kayma açısı 188.5°, toplam sismik momenti 5.27 E+19 Nm ve ortalama gerilim düşmesi 5.3 MPa olarak hesaplanmıştır. Depremin Kaynak-Zaman Fonksiyonu (KZF) iki doruğa sahiptir ve yaklaşık 16 s’ de son bulmuştur. 43 KAYNAKLAR Aki, K. 1966. Generation and propagation of G waves from Niigata earthquake of June 16, 1964. Akyüz, H.S., Barka, A., Altunel, E., Hartleb, R. and Sunal, G. 2000. Field observations and slip distribution of the November 12, 1999 Duzce earthquake (M=7.1), Bolu – Turkey ed. Barka, A. vd. in 1999 Izmit and Duzce Earthquakes: preliminary results, 63-70, ed. Barka, A. vd. ITU publication. Barka, A. 1996. Slip distribution along the North Anatolian Fault associated with large earthquakes of the period 1939, 1967. Bull. Seism. Soc. Am., 59, 521-589. Barka, A., Akyüz, H.S., Altunel, E., Sunal, G., Cakir, Z., Dikbas, A., Yerli, B., Rockwell, T., Dolan, J., Dawson, T., Hartleb, R., Tucker, A., Fumal, T., Langridge, R., Stenner, H., Christofferson, S., Armijo, R., Meyer, B. and Chabalier, J.B. 1999. 17 August 1999 Izmit Earthquake, Northwestern Turkey. AGU Fall Mtng, Vol.80, no.46, F647, San Francisco. Bath, M. 1981. Earthquake magnitude – Recent research and current trend, Earth Sci. Rev., 17, 315-398. Beroza, G. C. and P. Spudish. 1988. Linearized inversion for fault rupture behavior: application to the 1984, Morgan Hill, California earthquake, J. Geophys. Res., 93, 6275-6296. Bolt, B. A. 1988. “Earthquakes”.Freeman, New York. Çemen, İ, Gökten, E., Varol, B., Kılıç, R., Özaksoy, V., Ekmen, C. ve Pınar, A. 2000, EOS, Transactions, American Geophysical Union, 81, 309, 313. Demirtaş, R., Erkmen, C. ve Yaman, M. 2000. 12 Kasım Düzce Depremi: Yüzey Kırık Geometrisi, Atım Miktarı Dağılımı ve Gelecek Deprem Potansiyeli. Deprem Araştırma Dairesi, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi Raporu (ed. Özmen, B. ve Bağcı, G.), 61-100. Dziewonski, A. M. and Anderson, D. L. 1981. Preliminary reference Earth model, Phys.Earth Planet. Inter., 25, 297-356 Fukuyama, E. and K. Irikura. 1986. Rupture process of the 1983 Japan Sea (Akita-Oki) earthquake using a waveform inversion method, Bull. Seismol. Soc. Am., 76, 1623-1640. 44 Gökten, E., Özaksoy, V. ve Demirtaş, R. 1998. Bayramören-Abant arasında Kuzey Anadolu Fay Zonu’ nun bazı neotektonik özellikleri: Aktif Tektonik Araştırma Grubu birinci Top. Makaleler (Editör Akyüz S. ve Barka A.A), İTÜ Maden Fak. Avrasya Yerbilimleri Enst., 68-77. Gutenberg, B. and C. F. Richter. 1942. Earthquake magnitude, intensity, energy and acceleration. Bull. Seis. Soc. Am. 32, 163-91. Gutenberg, B. and C. F. Richter. 1956. Magnitude and energy of earthquakes. Annali di geofisica 9, 1-15. Hanks, T. C. and H. Kanamori. 1979. A moment magnitude scale. J. Geophys. Res. 84, 2348-50. Hartzell, S. H. and T. H. Heaton. 1983. Inversion of strong ground motion and telesismic waveform data for the fault rupture history of the 1979 Imperial Valley, California, earthquake, Bull. Seismol. Soc. Am., 73, 1553-1585. Hartzell, S. 1989. Comparision of seismic waveform inversion results for the rupture history of a finite fault: application to the 1986 North Palm Springs, California, earthquake, J. Geophys. Res., 94, 75157534. Hubert, A., Barka, A., Jacques, E., Nalbant, S., Meyer, B., Armijo, R., Tapponier, P. and King, J. 2000. Seismic hazard in the Marmara region following the 17 August 1999 Izmit earthquake, ed. Barka, A. vd. in 1999 Izmit and Duzce Earthquakes: preliminary results. ITU publication. Kanamori, H. and D. L. Anderson. 1975. Theoretical basis of some emprical relations in seismology. Bull. Seis. Soc. Am. 65, 1073-95. Kanamori, H. 1977. The energy release in great earthquakes. J. Geophys. Res. 82, 2921-87. Kasahara, K. 1981. “Earthquake mechanics”. Cambridge Univ. Press, Cambridge, UK. Kikuchi, M. and Y. Fukao.1985. Iterative deconvolution of complex body waves from great earthquakes-the Tokachi-Oki earthquake of 1968, Phys. Earth Planet. Inter., 37, 235-248. Kohketsu, K. 1985. The extended reflectivity method for synthetic nearfield seismograms, J. Phys. Earth, 33, 121-131. Koketsu, K., B. L. N. Kennet and H. Takenaka. 1991. 2-D reflectivity method and synthetic seismograms for irregularly layered structures-II. Invariant embedding approach, Geophys. J. Int., 105, 119-130. Kohketsu, K. 2000. Effect of Source Mechanism and Rupture Process on Strong Motion, IISEE Lecture Note Seminar Course 2000. 45 Mendoza, C.and S. H. Hartzell. 1988. Aftershock patterns and main shock faulting, Bull. Seismol. Soc. Am., 78, 1438-1449. Milkereit, C., Zunbul, S., Karakisa, S., Iravul, Y., Zschau, J (SABO group) and Baumbach, M., Grosser, H., Gunther, E., Umutlu, N., Kuru, T., Erkul, E., Klinge, K., Ibs von Seht, M., Karahan, A., (Task Force). 2000. Preliminary aftershock analysis of the Mw=7.4 Izmit and Mw=7.1 Duzce earthquake in western Turkey, Proc. AGU Fall Mtng on the August 17, 1999, Izmit, Turkey, pp. 179-187, ed. Barka, A vd. Istanbul Technical University. Mori, J. and K. Shimazaki. 1985. Inversion of intermediate-period Rayleigh waves for source characteristics of the 1968 Tokachi-Oki earthquake, J. Geophys. Res., 90, 11374-11382. Olson, A. H. and R. J. Apsel. 1982. Finite faults and inverse theory with applications to the 1979 Imperial Valley earthquake, Bull. Seismol. Soc. Am., 72, 1969-2001. Parsons, T., Toda, S., Stein, R., Barka, A. and Dieterich, J. 2000. Heightened Odds of Large Earthquakes Near Istanbul: An Interaction-Based Probablity Calculation. Science, 28; 288: 661665. Reid, H. F. 1911. The elastic rebound theory of earthquakes. Bull. Dept Geol. Univ. California 6, 412-44. Richter, C. F. 1935. An instrument earthquake magnitude scale. Bull. Seis. Soc. Am. 25,1-32. Şaroğlu, F., Emre, Ö. ve Boray, A. 1987. Türkiye’ nin Diri Fayları ve Depremsellikleri, MTA, Derleme no.8174, 83-85. Stein, R.S., A.A.Barka and J.H.Dieterich. 1997. Progressive failure on the North Anatolian fault since 1939 by earthquake stress triggering, Geophys. J. Int., 128, 594-604. Takeo, M. and N. Mikami. 1987. Inversion of strong motion seismogrsms for the source process of the Naganoken-Seibu earthquake of 1984, Tectonophysics, 144, 271-285. Tibi, R., Bock, G., Xia, Y., Baumbach, M., Grosser, H., Milkereit, C., Karakisa, S., Zunbul, S., Kind, R., and Zschau, J., 2001. Rupture processes of the 1999 August 17 Izmit and November 12 Duzce (Turkey) earthquakes, Geophys. J. Int., 144, F1-F7. Toksöz, M., Shakal, A.F. and Michael, A.J. 1979. Space-time migration of earthquakes along the north Anatolian fault zone and seismic gaps, Pageoph, 117, 1258-1270. Tsuboi, C. 1956. Earthquake energy, earthquake volume, aftershock area and strength of the earth’ s crust. J. Phys. Earth 4, 63-6. 46 Udias, A. 1999. Principles of Seismology. Cambridge University Press, 475, United Kingdom. Varol, B., Gökten, E., Başokur, A., Kılıç, R., Koçbay, A., Bilgehan, P. R., Ulamış, K., Kuyucu, U., İleri, Ö., Tokgöz, E., İçöz, E., Ata, D. K., Değirmencioğlu, E., Aktaş, K., Gürbüz, M., Kılıç, T., Altuntaş, M. ve Arman, N. 2000. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi Sonrası Sürekli İskan Alanlarının Belirlenmesinde Bolu ve Çevresi İçin Jeoloji- Jeoteknik ve Jeofizik Araştırmaları, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, 1-24. Yagi, Y. and Kikuchi, M. 2000. Source rupture process of the Kocaeli, Turkey, earthquake of August 17, 1999, obtained by joint inversion of near-field data and teleseismic data, Geophys. Res. Lett., 27, 1969-1972. Yamashita, T. 1976. On the dynamical process of fault motion in the presence of friction and inhomogeneous initial stress. Part I. Rupture propagation. J. Phys. Earth 24, 417-444. Yılmaz, Y., Gözübol, A.M., Tüysüz, O. ve Yiğitbaş, E. 1981. Abant (Bolu)Dokurcun (Sakarya) arasında Kuzey Anadolu Fay Zonu’ nun kuzey ve güneyinde kalan tektonik birimlerin jeolojik evrimi TJK Bülteni 28/2, 74-92. Yoshida, S. 1988. Waveform inversion for rupture processes of two deep earthquakes in the Izu-Bonin region, Phys. Earth Planet. Inter., 52, 85-101. Yoshida, S. 1989. Waveform inversion using ABIC for the rupture process of the 1983 Hindu Kush earthquake, Phys. Earth Planet. Inter., 52, 389-405. Yoshida, S. and Koketsu, K. 1990. Simultaneous inversion of waveform and geodetic data for the rupture process of the 1984 NaganokenSeibu, Japan, earthquake, Geophys. J. Int. 103, 355-362. Yoshida, S. 1992. Waveform inversion for rupture process using a non-flat seafloor model: application to 1986 Andreanof Islands and 1985 Chile earthquakes, Tectonophysics, 211, 45-59. Yoshida, S. 1995. Waveform Inversion Methods for the Earthquake Source, J. Phys. Earth, 43, 183-209.Yoshida, S., Koketsu, K., Shibazaki, B., Sagiya, T., Kato, T., Yoshida, Y. 1996. Joint Inversion of Nearand Far- field Waveforms and Geodetic Data for the Rupture Process of the 1995 Kobe Earthquake, J. Phys. Earth, 44, 437-454. 47 ÖZGEÇMİŞ Haziran 1977’ de Ankara’ da doğdu. İlk öğrenimini 1982-1987 yılları arasında Hamdullah Suphi İlkokulu’ nda, orta öğrenimini 1987-1990 yılları arasında Bahçelievler Ortaokulu’ nda, lise öğrenimini 1990-1993 yılları arasında Mustafa Kemal Lisesi’nde, Ankara’ da tamamladı. 1993 yılında girdiği Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’ nden Haziran 1997’ de Jeofizik Mühendisi ünvanıyla mezun oldu. 28 Ağustos 2000 – 22 Temmuz 2001 tarihleri arasında, Japonya’ da düzenlenen uluslararası Sismoloji ve Deprem Mühendisliği gurup eğitim kursunu başarıyla tamamladı ve Sismoloji Post Graduate Diplomasını almaya hak kazandı. Bu eğitim nedeniyle lisans öğrenimini tamamladığı Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı’ nda Eylül 1998’ de başladığı Yüksek Lisans öğrenimini bir yıl dondurarak, Aralık 2001’ de tamamladı. Aralık 1997’ de meslek hayatına atıldığı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi’ nde, Türk-Japon JICA Deprem Zararlarının Azaltılması ve Türk-Alman Depremlerin Önceden Belirlenmesi Projeleri’ nde 1998’ den beri fiilen çalışmıştır. Bakanlık bünyesinde halen görev yapmaktadır. Yayınları ● ● ● Umutlu, N.,* 2000, Tilt Experiment Prior to August 17, 1999, Izmit Earthquake, The Seismological Society of Japan 2000, Fall Meeting, November 20-22, Japan. Milkereit, C., et al., 2000, Preliminary aftershock analysis of the Mw: 7.4 Izmit and Mw: 7.2 Duzce earthquake in western Turkey, Proc. AGU. Fall Meeting on the August 17, 1999, Izmit, Turkey, pp. 179-187, ed. Barka, A., Istanbul Technical University. Umutlu, N.,* et al., 2000, Rapid and Reliable Determination of Earthquake Parameters and Its Application for Earthquake Disaster Prevention, pg.23-24 Course on Natural Hazards and Disaster Prevention: Earthquakes, Landslides and Floods, June 19-23 organized by the NGO World Geologist & The Chamber of Geological Engineers of Turkey. * Sunumlarını göstermektedir. 48 ● ● ● ● Umutlu, N.,* 2000, Tilt Experiment Prior to August 17, 1999, Izmit Earthquake, Methods for the Earthquake Prediction, pg.293, Symposia of the Seismicity of western Anatolia, May 24-27, Izmir (full paper). Umutlu, N.,* et al., 2000, Rapid and Reliable Determination of Earthquake Parameters and Its Application for Earthquake Disaster Prevention, Third Japan-Turkey Workshop on Earthquake Engineering, February21-25, Istanbul, V.2 (full paper). Umutlu, N., 2000, Multi-parameter Observatories, Tilt Studies before and after the 17 August 1999, Izmit Earthquake, TurkishGerman Cooperation for Earthquake Prediction, pg. 52-65, Report of 17August 1999Izmit Bay Earthquake, ed. Ramazan Demirtas. Umutlu, N., 1999, Tilt Studies for the Earthquake Prediction, Bulletin of Geophysics of Turkey, V.35, pg. 24-28. Seminerleri ● ● Umutlu, N., 1998, Studies for the Earthquake Prediction in the vicinity of Adapazari-Bolu on the North Anatolian Fault, in University of Ankara, November 26. Umutlu, N., 1998, The importance of the Crustal Deformation Studies for the Earthquake Prediction, in University of Ankara, April 13. Sertifikaları ● ● ● ● ● Certificate of the Regular Course in Seismology at the IISEE. Certificate of the Group Training Course on Seismology and Earthquake Engineering, organized by the Japan International Cooperation Agency (JICA). Certificate of Computer, organized by Tsukuba International Academy in conjunction with JICA. Certificate of Japanese Language, organized by Tsukuba International Centre, JICA. Certificate of Tsuchira International Day Hike organized by Tsuchira International Association. Üyelikleri 49 ● ● ● The Seismological Society of Japan since 2000. Chamber of Geophysical Engineers of Turkey since 1997. Representative of Chamber of Geophysical Engineers in Earthquake Research Department in 1999. 50