Pakpen, kalitesini uluslararası standarda taşıdı

Transkript

Pakpen, kalitesini uluslararası standarda taşıdı
Ekim/Kasım/Aralık 2012 - Sayı 22
ı n
s
a
r
a
r
edile
lusla
redite
el
u
i
an ak a profesyon
n
d
i
n
ı
f
s
a
tar
u
te
dah
i
l
a
kavuşt
ÜRKAK boratuvarı,
a
k
T
y
ı
,
p
ya
n
la
Pakpe rda taşıdı Pvaekdpaehna sistematik bir
a
stand
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali
2012’nin geride bıraktığımız
dönemini ve son çeyreğini
değerlendirdi
İletişim Danışmanı Salim Kadıbeşegil
Kurumsal itibar ve itibar
yönetimini anlattı
İçindekiler
Pakpen,
kalitesini
uluslararası
standarda
taşıdı
PAKPEN HABER dergisi
Pakpen Şirketler Grubu kurum yayınıdır.
Üç ayda bir yayımlanır.
Para ile satılamaz.
Yaygın, Kurumsal, Türkçe
14
PAKPEN Şirketler Grubu Adına Sahibi
Mehmet Tuza
Genel Yayın Yönetmeni
Hale Kuyucu Fırat
06
12
19
22
24
31
Yayın Kurulu
Funda Ergülen,
Serpil Çakar, Tarık Girgin
Editör
Kadriye Yüzereroğlu
Yönetim Yeri
PAKPEN Reklam & Halkla İlişkiler Departmanı
Adres-İletişim
Sahrayı Cedit Mahallesi, Halk Sokak,
No: 40-44 81080 Kadıköy - İSTANBUL
Tel: +90 216 467 36 22
Fax: +90 216 467 40 52
e-posta: [email protected]
YAPIM
Communication Partner
İletişim Danışmanlığı Ltd. Şti.
GÖRSEL TASARIM
VMD & More
Reklam Tasarım Prodüksiyon ve
Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti.
Kreatif Direktör
Elif Kılınç
Katkıda Bulunanlar
Recep Ali Demir
Baskı
Elma Bilgisayar Basım ve Ambalaj
Halkalı Caddesi No: 164 B-4 Blok
Sefaköy - Küçükçekmece
Reklam Rezervasyon
[email protected]
PAKPEN HABER 2012
Bu dergide yayımlanan ilan, röportaj ve köşe
yazılarındaki fikir ve görüşlerin sorumluluğu
yazarlarına veya görüşü bildirene aittir.
Yazı, röportaj ve fotoğraflar kaynak gösterilse dahi
izin alınmadan kullanılamaz.
Kurumsal.................................................................. 06
Sektörel................................................................... 12
Dosya....................................................................... 14
Portreler................................................................... 19
Departmanlarımız................................................... 22
Ürünlerimiz.............................................................. 24
Bayilerimiz............................................................... 26
Tedarikçilerimiz....................................................... 31
Finans....................................................................... 32
Proje......................................................................... 34
Emlak........................................................................ 40
Pazarlama.................................................................41
İnsan Kaynakları...................................................... 42
Hukuk....................................................................... 44
Kültür-Sanat.............................................................45
Basında Biz.............................................................. 46
merhaba
Hale Kuyucu Fırat
Değerli okuyucularımız,
Sıcak yaz günlerinin ardından sonbahar aylarının esintisini ve iş
dünyasında yılın son çeyreğinin heyecanını yaşamaya başladık. Dergimiz
Pakpen Haber’in yeni sayısının heyecanı ise hiç dinmedi. Dergimizin
hazırlık çalışmaları sürerken, şirketimizin Türk Akreditasyon Kurumu’ndan
(TÜRKAK) aldığı akredite belgesi, firmamız çatısı altında yapılan tüm
testlerin dünya standartlarına sahip olduğunu kanıtlaması açısından
hepimizi mutlu etti. Biz de bu önemli gelişmeyi “Dosya” sayfalarımızda
ayrıntılarıyla işlemek, şirketimizin kurulduğu günden bugüne temel
prensibi olan “kalite” konusuna vurgu yapmak istedik.
Bu sayımızda bizi heyecanlandıran çok önemli bir olay da Konya
Organize Sanayi Bölgesi’nde, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında
kapılarını öğrencilere açan Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri
Meslek Lisesi’ne ilişkin düzenlediğimiz basın toplantısı oldu. “Kurumsal”
sayfalarımızda yer verdiğimiz, hem öğrenciler hem de sanayiciler için
büyük önem taşıyan okulumuzun açılışına yönelik toplantı, basında da
büyük yankı buldu.
Yılın ilk sayısından itibaren ilgiyle okunan “Portreler” sayfamızın konuğu
bu kez, Pakpen Şirketler Grubu’nun ilk şirketi olan Paksu A.Ş.’nin
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sertaç Tuza oldu. Genç yaşta şirketin
sorumluluğunu üzerine alan Sertaç Tuza ile kendisini yakından tanımak
amacıyla gerçekleştirdiğimiz söyleşide, şirketin hedeflerini ve sektörün
geleceğini de konuştuk.
Önceki sayılarımıza göre daha geniş yer verdiğimiz “Bayilerimiz”
bölümünün yanı sıra tedarikçilerimiz, ürünlerimiz ve referanslarımızla
dopdolu olan yeni sayımızı yine ilgiyle okuyacağınızı umuyor, yeni yılın ilk
günlerinde yayımlanacak bir sonraki sayımızda görüşmek üzere diyoruz.
Saygılarımla,
HABER
05
kurumsal
kurumsal
0
0
e1 yle
d
i
yüz rantis
a
iş g eğitim
Basın toplantısının ardından katılımcılar
hep birlikte okulu ziyaret ederek
incelemelerde bulundular.
Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri
Meslek Lisesi’nde eğitim başladı
Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında kapılarını
öğrencilere açan Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, yüzde 100 iş
garantisiyle öğrenciler, kalifiye eleman açığını kapatacak olmasıyla da sanayiciler için
büyük önem taşıyor
Türkiye sanayiinin önemli şehirlerinden Konya’da, mesleki
eğitimde örnek olacak dev bir adım atıldı. Pakpen Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Tuza tarafından yaptırılarak Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağışlanan 800 öğrenci kapasiteli Mehmet Tuza
Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, 2012-2013 eğitimöğretim yılında öğrenci almaya hazır hale geldi. Konya Organize
Sanayi Bölgesi’nde inşa edilen okul, bir yandan eğitim alacak
öğrencilerin mezun olduktan sonra staj yaptıkları fabrikalarda
çalışabilmelerine olanak tanıması, bir yandan da Konya
sanayiinin kalifiye eleman sorununu çözecek olması bakımından
önem taşıyor.
Eğitim-öğretim dönemi öncesinde okul için güç birliği
yapan sanayiciler, Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde bir
basın toplantısı düzenleyerek okul için destek çağrısında
bulundular. Basın toplantısına katılan Konya Sanayi Odası
ve Konya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı
Tahir Büyükhelvacıgil, Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Selçuk Öztürk, Pakpen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Tuza ve Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve
Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Ali Hakan Yorgancılar, yaptıkları
konuşmalarla okulun Konya’ya ve sanayiye katkısına vurgu
yaptılar.
Bu yıl 180 öğrenci kabul edilecek
Toplantıda, yaklaşık 30 bin metrekarelik alanda kurulu olan
okulun 800 öğrenci kapasiteli olduğunu belirten Mehmet Tuza
06
HABER
Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Ali Hakan
Yorgancılar, 24 derslik olarak inşa edilen okulda ilk yıl, 9’uncu
sınıfa altı şubede 180 öğrenci kabul edileceğini belirtti.
Okulda bu yıl Plastik Teknolojisi bölümünün açıldığını anlatan
Yorgancılar, Konya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki firmaların
faaliyet alanlarını göz önünde bulundurarak Makine Teknolojisi,
Metal Teknolojisi, Metalürji Teknolojisi, Mobilya ve İç Mekân
Tasarımı alanlarının açılması için de müracaatta bulunduklarını
vurguladı.
“Konyamız için, ülkemiz için birlikte hareket edelim”
Pakpen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza
da toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’de sanayinin en önemli
problemlerinden birinin nitelikli yani kalifiye işgücü olduğuna
dikkat çekti ve şunları söyledi:
“ Yapı sektöründe 42 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteriyoruz.
Bu süre zarfında en önemli eksikliğimiz hep kalifiye işgücü oldu.
Bu gerçekten hareketle, Konya’da kurulup dünyaya açılan bir
firma olarak Konyamıza karşı üzerimize düşen sorumluluğu
yerine getirmek için bu okulu yaptırdık. Çünkü kalifiye
işgücü sorununu çözmenin yolu, mesleki eğitimden, meslek
liselerinden geçiyor. Okulumuzda maddi durumu yetersiz
olduğu için okuyamayan çocuklar okuyacak ve meslek sahibi
olacak. Konya Organize Sanayi’nin içindeki bu okulda okuyacak
öğrencilerimiz, stajlarını bölgemizdeki fabrikalarda yapacak.
Mezun olduktan sonra da yine aynı fabrikalarda çalışacaklar.
Yani bu okul, yüzde 100 iş garantili.”
Konuşmasında okul sayesinde Konyalı sanayicilerin aradıkları
kalifiye işgücüne sahip olacaklarının altını çizen Tuza, böylece
Konya’nın Türkiye ekonomisinde hak ettiği yeri alacağını
kaydetti. Basın toplantısı aracılığıyla, okulda okuyacak
öğrencilere burs vermeleri için sanayicilere çağrıda bulunmak
istediklerini de belirten Tuza, “Konyamız için, ülkemiz için,
çocuklarımız için birlikte hareket edelim” diye konuştu.
Türkiye ekonomisinin gelişmesi ve güçlenmesi için üreten bir
nüfusa ihtiyaç olduğunu vurgulayan Konya Ticaret Odası
Başkanı Selçuk Öztürk ise şunları söyledi:
“Dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olan ülkemiz, tarihinde ilk
defa uzun projeksiyonlu bir hedef belirleyerek tüm kurumlarıyla
bu hedef doğrultusunda çalışmaktadır. Kısa vadede Türkiye’de
önemli ticaret şehirleri ortaya çıkacaktır. Konya bu şehirlerin
başında gelmektedir. Ekonomiye, sanayiye, teknolojiye
göre nitelikli eleman yetiştirecek eğitim planlamamızı
gerçekleştirmeliyiz. Türkiye’de şu an işsizlik oranı yüzde 9,
Konya’da ise yüzde 7 oranında. Bu oran dünya ortalamasının
üzerinde. Özellikle genç işsizlik oranımız çok yüksek. Bu okul
aracılığıyla genç nüfusumuzu iyi değerlendirerek iş hayatına
dahil etmeliyiz. 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde eğitime
başlayan Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek
Lisesi’nin, Konya’nın üretime dayalı büyümesini sürdürebilmesi
için çalışan, üreten nüfustan yeterince faydalanması amacına
hizmet edeceğine inanıyoruz.”
Sürdürülebilir bir büyüme için üreten bir nüfus
Bir ülkenin gelişmesinde en önemli faktörün sürdürülebilir
üretim olduğunu belirten Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil de toplantıda, okulun Konya
sanayii için önemine dikkat çekti. Konya Organize Sanayi
Bölgesi’nin, sektöründe lider firmaları, gelişmiş altyapısı,
Türkiye’nin ilk Bilim Merkezi ve bütün imkânlarıyla Türkiye’nin
en modern organize sanayi bölgelerinden biri olduğunu
belirten Büyükhelvacıgil, Konya’nın üretim gücüyle Türkiye’nin
gücüne güç kattığını söyledi. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında
öğrencilere kapılarını açan Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve
Endüstri Meslek Lisesi’nin, Konya sanayiinin en önemli sorunu
olan nitelikli eleman konusunda önemli katkılarda bulunacağını
dile getiren Büyükhelvacıgil, “Konya adına güç birliğimiz
devam edecek. Bölgemizdeki endüstri meslek lisesine kayıt
yaptıran bütün öğrencilerimize farklı imkânlar sunarak her türlü
desteği vereceğiz. Çünkü kalkınmış bir Türkiye’nin yolu, güçlü
firmalardan ve nitelikli işgücünden geçmektedir” dedi.
HABER
07
kurumsal
kurumsal
İş Bankası Genel
Müdürü Adnan Bali
Pakpen Şirketler
Grubu’nu ziyaret etti
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali ve beraberindeki heyet,
1 Ağustos tarihinde Pakpen Şirketler Grubu’nu ziyaret ederek
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza ile bir araya geldi.
Pakpen Şirketler Grubu’nun tanıtıldığı film gösteriminin
ardından kısa bir fabrika turu gerçekleştiren heyete, Pakpen’in
vizyonu, sektöre bakışı, sektördeki yeri ve beş yıllık planları
hakkında bilgi verildi. Ziyarette ayrıca İş Bankası ile ilişkilerin
geçmişi, bugünü ve ileriye dönük ihtiyaç, beklenti ve talepler
de paylaşıldı.
Pakplast’ın Tesisatçı Seminerleri
hız kesmiyor
Pakpen, 500’ler listesinde basamakları
tırmanmaya devam ediyor
Pakpen Şirketler Grubu, İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı
Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında 2011
verilerine göre 226’ıncı, Capital dergisi tarafından açıklanan
Capital 500 sıralamasında 364’üncü, Fortune dergisinin
“Türkiye’nin En Büyük Şirketleri” listesinde ise 283’üncü
sırada yer aldı
2015 yılına kadar yılda ortalama yüzde
40 büyüyerek Türkiye’nin en büyük
sanayi kuruluşları sıralamasında üst
sıralara yükselmeyi hedefleyen Pakpen
Şirketler Grubu, 500’ler listesinde
basamakları tırmanmaya devam ediyor.
Her yıl açıklanan İstanbul Sanayi Odası
(İSO) 500 listesinde bu yıl, geçen yıla
oranla 12 basamak birden yükselerek
226’ıncı sıraya yerleşen Pakpen, 2010
yılına göre 2011’de satışlarını yüzde 37
oranında artırdı.
Capital 500 genel listesinde ise bir
önceki yıl 377’inci sırada yer alan
Pakpen, 2011’de 13 basamak yükselerek
364’üncü sıraya yerleşti. Pakpen, buna
08
HABER
göre Konya sıralamasında da 3’üncü
sırada yer aldı. Pakpen’in başarısı,
Fortune dergisinin “Türkiye’nin En Büyük
Şirketleri” listesinde de 283’üncü
sırada gösterildi.
“Tırmanışımız devam edecek”
Konya’dan dünyaya açılan Pakpen’in
Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu,
Capital 500 ve Fortune dergisinin
500 listelerindeki yükselişinden büyük
memnuniyet duyduklarını söyleyen
Pakpen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Tuza, 2015 yılına kadar
yılda ortalama yüzde 40 büyüyerek,
Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları
listesindeki tırmanışlarına devam
edeceklerini belirtti. Pakpen Şirketler
Grubu’nun Konya Organize Sanayi
Bölgesi’nin en büyük sanayi kuruluşu
olduğunu vurgulayan Tuza, grup
şirketlerinden Pakpen Dış Ticaret
aracılığıyla başta Avrupa ve komşu
ülkeler olmak üzere 50’ye yakın ülkeye
ihracat gerçekleştirdiklerine dikkat çekti,
2012’nin ihracata ağırlık verdikleri bir
yıl olduğuna değindi. Bu kapsamda
yurtdışında çok sayıda fuara katıldıklarını
da söyleyen Tuza, Ortadoğu, Afrika,
Avrupa, Rusya, Türk Cumhuriyetleri
gibi pazarlarda daha da büyümeyi
hedeflediklerini sözlerine ekledi.
Pakplast’ın, tesisatçıları
ürünleri hakkında
bilgilendirmek amacıyla
Türkiye çapında düzenlediği
seminerler dizisi, Malatya
ve Diyarbakır ile devam
etti. Tesisatçıların yoğun
ilgi gösterdiği seminerler,
önümüzdeki günlerde de
sürdürülecek
Pakpen Şirketler Grubu çatısı altında alt
ve üstyapı boru üretimi yapan Pakplast,
Tesisatçı Seminerleri’nin 16’ncısını 20
Temmuz tarihinde Malatya’da, 17’ncisini ise
11 Eylül tarihinde Diyarbakır’da düzenledi.
Pakplast ürünleri hakkında tesisatçıları
bilgilendirmeyi amaçlayan seminerlerin
Malatya ve Diyarbakır ayakları da daha
öncekilerde olduğu gibi hedef kitleden
yoğun ilgi gördü.
Malatya Anemon Hotel’de düzenlenen
seminere yaklaşık 150 tesisatçı katılırken,
Diyarbakır Grand Park Hotel’de düzenlenen
seminere 250 tesisatçı ilgi gösterdi. Pakplast
Üstyapı Boru Grubu Satış Müdürü Aykut
Tekinalp’in açılış konuşmasıyla başlayan
seminerlerde, Pakplast’ın üretim teknikleri,
rekabetteki farkı ve uygulamada dikkat
edilmesi gereken noktalarla ilgili bilgi
verilirken, yaşam koçu ve eğitmen İsmail
Karasu tarafından “Kazanan İnsan Olma”
konulu bir sunum gerçekleştirildi.
Tüm katılımcılara, katılımcı sertifikasının
verildiği seminerlerin sonunda düzenlenen
akşam yemeğinde misafirler eğlenceli saatler
geçirdi.
Pakplast müteahhit ve
mühendislerle bir arada
Pakpen Şirketler Grubu çatısı altında altyapı ve üstyapı boru üretimi
yapan Pakplast, Giresun, Muş ve Mersin’de müteahhit ve mühendislerle
seminerlerde bir araya geldi. Pakplast Üstyapı Boru Grubu Satış Müdürü
Aykut Tekinalp’in açılış konuşmasıyla başlayan seminerlerde, Pakplast’ın
üretim teknikleri, rekabetteki farkı ve uygulamada dikkat edilmesi
gereken noktalarla ilgili bilgi verildi. Seminerin sonunda katılımcılar
akşam yemeğinde buluştu.
Konya’da bayilerle
iftar yemeği
Pakpen Şirketler Grubu’nun, Pakpen, PakDoor, PakBoard ve PakSiding
bayileri, 8 Ağustos’ta Konya’da düzenlenen iftar yemeğinde buluştu.
Konya merkez ve ilçelerindeki bayilerin yoğun katılımıyla Konya
Mutfağı’nda gerçekleşen iftar yemeğinde katılımcılar, birbirleriyle sohbet
etme imkânı buldu.
350 kişinin katıldığı yemekte güzel bir sürpriz de yaşandı ve Mehmet
Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin, 2012-2013 eğitimöğretim yılında öğrenci almaya hazır hale geldiği müjdelendi. Kalifiye
eleman konusunda büyük sıkıntı yaşadıklarını ifade eden bayiler, bu
sürpriz karşısında duydukları memnuniyeti dile getirdiler ve benzer
girişimlerin çoğalmasını dileyerek yemekten ayrıldılar.
HABER
09
kurumsal
İzmir Bölge bayilerimiz
fabrikamızı ziyaret etti
Manisa’da faaliyet gösteren bayimiz Emek Pen ile Uşak’ta faaliyet
gösteren bayimiz Diker Pen’den bir grup, Temmuz ayında
Konya’daki fabrikamızı ziyaret ederek incelemelerde bulundu.
Fabrikamızın üretim bölümlerini gezip yetkililerden bilgi alan
ekipler, üretim aşamalarını yerinde görmekten büyük mutluluk
duyduklarını, yapılan çalışmalardan ve süreçlerden ise çok
etkilendiklerini belirttiler.
Pakpen ürünlerine Fransa’daki Bureau Veritas
Laboratuvarlarından VOC Emisyon Sertifikası verildi
Laboratuvarlarında yaptırılan emisyon testlerinin sonuçlarının,
insan sağlığına en uygun değerlerde çıktığını belirtti.
Pakpen Şirketler Grubu’nun yurtdışına ihraç ettiği, Pakpen
üretimi olan PVC profil, PVC levha ve yalıtım malzemelerinden
imal edilen kapılar, Fransa’da bulunan Bureau Veritas
Laboratuvarlarında emisyon testlerine tabi tutularak insan
sağlığına en uygun olan A+ sertifikası ile belgelendirildi.
Alınan sertifika ve önemi hakkında bilgi veren Pen Grubu
Üretim Müdürü Hüseyin Mandacı, Avrupa ülkelerinde
yaygın olarak kullanılan ve ürünlerin çevreye yaydığı uçucu
organik bileşiklerin (VOC) emisyon değerlerinin belirtilmesi ve
belgelendirilmesi zorunluluğu kapsamında, Fransa’da Pakpen
Şirketler Grubu kapı ürünleri için Bureau Veritas
Avrupa’da VOC değerlerinin beyanı zorunlu
Birçok Avrupa ülkesinde ev-ofis ürünleriyle inşaat ve yapı
malzemelerinde VOC testi yaptırılmasının bir zorunluluk
olduğunu, insanların, zamanlarının büyük kısmını geçirdikleri
mekânlarda uçucu organik bileşenler (VOC) kaynaklı sağlığı
tehdit eden emisyonlara maruz kalmamaları konusunda
önlemler alındığını anlatan Mandacı, yaşamsal mekânlarda
kullanılan malzemelerin VOC değerlerinin beyan edilmesi
zorunluluğunun bulunduğunu vurguladı.
Pakpen kapı ürünleri ve bileşenleri olan PVC profillerin, PVC
rijid levhaların ve kullanılan yalıtım malzemelerinin, (EPSXPS) emisyon testinde A+ değerinde çıkmasının ve bu testin
en seçkin laboratuvarlardan biri tarafından (Bureau Veritas)
onaylanıp belgelenmesinin, Pakpen’in insan sağlığına verdiği
değerin bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Mandacı, bu
belgenin alınmasında emeği geçen tüm Pakpen çalışanlarına
teşekkür etti.
Ürünlerin VOC emisyon değerleri, dört kategoride
sınıflandırılıyor:
A+: Çok düşük emisyon değeri
A: Düşük emisyon değeri
B: Orta seviye emisyon değeri
C: Yüksek emisyon değeri.
400 Pakpen çalışanı MEB onaylı
Mesleki Eğitim Belgesi aldı
Pakpen Şirketler Grubu fabrikalarında, Lojistik ve Bakım bölümleri haricinde
çalışan tüm mavi yaka personele, “Ağır ve Tehlikeli İşlerde Plastik İşleme ve
Uygulama Meslek Eğitimi” verildi. Müfredatı Milli Eğitim Bakanlığı, Selçuk
Üniversitesi ve Pakpen tarafından oluşturulan eğitime, 100’er kişilik dört
ayrı grup katıldı. Dört kurda, iki hafta boyunca 42 saat eğitim alan toplam
400 kişi, yapılan sınav sonucunda başarılı oldu ve MEB onaylı Mesleki Eğitim
Belgesi almaya hak kazandı.
10
HABER
sektörel
sektörel
İnşaat sektöründe
istihdam arttı
Yalıtım sektöründe Uygulayıcı Personel
Belgelendirme Sistemi’nin gerekliliği
Dr. Hüseyin Onbaşıoğlu
İZODER Proje Yöneticisi
Yarattığı istihdamla ülke ekonomisinde önemli bir rol oynayan
inşaat sektörünün en önemli sorunu, nitelikli işgücü ihtiyacı.
İşgücünün sektör ihtiyaçlarına uygun olarak yetiştirilmesinde
ve kazandırılan yeterliliklerin uluslararası standartlar paralelinde
belgelendirilmesinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. İnşaat sektörünün
alt sektörlerinden biri olan yalıtım sektöründe (binalarda ısı, su,
ses ve yangın yalıtımı), binalarda yapılan ısı yalıtım uygulamaları
sayesinde enerji verimliliği ve karbon salımı tedbirleri aynı anda
alınmış oluyor. Diğer yandan ülkemiz yüzölçümünün yüzde
95’inin deprem bölgesi olması nedeniyle, genel anlamda
betonarmeden üretilen binaların korozyona karşı ciddi şekilde
korunması gerekiyor. Betonarme yapılarda korozyona karşı
alınabilecek en etkili önlem, su yalıtımı uygulamaları. Ses
yalıtımı, çevresel gürültünün zararlı ve olumsuz etkilerinden
arındırılmış, sağlıklı ve konforlu ortamlar oluşturulmasını
sağlarken, yangın yalıtımı can ve mal güvenliği sağlayarak
yangının zararlı etkilerinin yayılmasını önlüyor.
AB ülkelerinde benimsenen, yeterliliğe dayalı (AYÇ ile uyumlu
bir UYS’ye göre) sınav ve belgelendirme sisteminin İZODER
bünyesinde kurulması çalışmaları, AB Türkiye Delegasyonu
tarafından sağlanan ve Hazine Müsteşarlığı’na başlı MFİB
(Merkezi Finans ve İhale Birimi) tarafından yönetilen fonlardan
faydalanılarak bir proje kapsamında devam ediyor. Projenin
teknik açıdan muhatabı ve birinci dereceden yöneticisi ise
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan
Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK).
Mevzuat ve ilgili kanunlar
MYK, 21 Eylül 2006 tarihli ve 5544 sayılı kanunla, ulusal ve
uluslararası meslek standartlarını temel alarak teknik ve mesleki
alanlarda ulusal yeterliliklerin esaslarını belirlemek; denetim,
ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırmaya
ilişkin faaliyetleri yürütmek için gerekli ulusal yeterlilik sistemini
kurmak ve işletmek üzere Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun
kurulması, çalışma usul ve esaslarının belirlenmesiyle ulusal
yeterlilik çerçevesiyle ilgili hususların düzenlenmesini sağlamak
amacıyla kurulmuştur.
Yasal düzenlemenin tamamlanmasından sonra AB’den alınan
fon desteğiyle MYK tarafından 26 sektörde mesleki standartlar
ve yeterlilikler oluşturularak personel belgelendirme yapılacak
VOC-TEST merkezlerinin (Vocational Test Centers) kurulmasını
sağlamak için bir proje başlatılmıştır. Kısaca UYEP diye anılan ve
“Türkiye’de Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun ve Ulusal Yeterlilik
Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” olarak isimlendirilen proje
kapsamında, 26 dernek, vakıf ve sendikadan oluşan sivil
örgütlere hibe desteği sağlanmıştır.
İZODER tarafından yürütülmekte olan “Yalıtım Sektöründe
Yeterliliğe Dayalı Belgelendirme” başlıklı proje de bahsi geçen
26 hibe desteğinden biri olarak gerçekleştirilmektedir.
Diğer taraftan, belgelendirilmiş personel çalıştırmayı teşvik
12
HABER
Türkiye Konut Fiyat
Endeksi Haziran
ayında arttı
etmek amacıyla “Torba Kanun” olarak bilinen ve 13/02/2011
tarihinde kabul edilen, 27857 (1.Mükerrer) sayılı Resmi
Gazete’de 25/02/2011 tarihinde yayımlanan 6111 sayılı
kanunun (Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun) 74. maddesi gereğince, kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir:
GEÇİCİ MADDE 10- 31/12/2015 tarihine kadar işe alınan her
bir sigortalı için geçerli olmak üzere, bu maddenin yürürlük
tarihinden itibaren özel sektör işverenlerince işe alınan ve fiilen
çalıştırılanların; işe alındıkları tarihten önceki altı aya ilişkin
Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilen prim ve hizmet belgelerinde
kayıtlı sigortalılar dışında olmaları, aynı döneme ilişkin işe
alındıkları işyerinden bildirilen prim ve hizmet belgelerindeki
sigortalı sayısının ortalamasına ilave olmaları ve bu maddede
belirtilen diğer koşulları da sağlamak kaydıyla, 5510 sayılı
kanunun 81’inci maddesinde sayılan ve 82’nci maddesi uyarınca
belirlenen prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta
primlerinin işveren hisselerine ait tutarı, işe alındıkları tarihten
itibaren İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanır.
Yalıtım sektöründe yeni dönem
Proje planına göre İZODER tarafından kurulmakta olan
VOC-TEST Merkezi, Kasım 2012 başından itibaren sınav ve
belgelendirme hizmeti vermeye başlayacaktır. Bu sayede yalıtım
sektöründe yeni bir dönem başlamış olacaktır. Sektör işverenleri,
bir yandan belgelendirilmiş personel çalıştırdıklarından dolayı
yukarıda bahsedilen 6111 numaralı kanun gereği teşvikten
yararlanabilecekler, diğer yandan ise işlerini ehil ellere teslim
ettiklerinden dolayı yapılan işlerde hata oranı azalacak ve
müşteri memnuniyetsizlikleri ortadan kalkacaktır. Yalıtım
sektöründe çalışanlar ise sahip oldukları nitelikleri belgeleme ve
bu sayede değerli ve aranan personel olma avantajını yakalamış
olacaklar. Sonuç itibarıyla yalıtım işlerini doğru ve ehil kişilerin
yapması nitelikli malzemeyle birleşince ideal sonuca ulaşılmış,
ülke ekonomisi kazanmış, dolayısıyla herkes kazanmış olacaktır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın
(TCMB) açıkladığı 2012 yılı Haziran ayı Türkiye
Konut Fiyat Endeksi’ne (TKFE) göre, TKFE
2012 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre
yüzde 1,14 oranında artarak 123,22 oldu.
Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,50
oranında artan TKFE, aynı dönemde reel
olarak yüzde 2,42 oranında arttı. Metrekare
başına konut değeri olarak hesaplanan birim
fiyatlar, 2011 yılı Haziran ayında 994,4 TL/
metrekare iken, 2012 yılı Nisan ayında
1108,7 TL/metrekare oldu.
Üç büyük ile bakıldığında, 2012 yılı Haziran
ayında bir önceki aya göre yüzde 1,65 ile en
yüksek artışın gerçekleştiği il İzmir olurken,
İzmir’i sırasıyla yüzde 0,98 ile İstanbul, yüzde
0,39 ile Ankara izledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “İnşaat
İşgücü Girdi Endeksleri, 2. Dönem
2012” verilerini açıkladı. Buna göre üç
aylık inşaat sektörü istihdam endeksi,
2012 yılı 2. döneminde geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 3,9 oranında
arttı. Bina inşaatı sektörü istihdam
endeksi yüzde 4,9 artarak 80,8’den
84,8’e yükselirken, bina dışı inşaat
sektörü istihdam endeksi ise yüzde 2,6
artarak 116,0’dan 119,0’a çıktı.
Verilere göre, üç aylık inşaat sektörü
çalışılan saat endeksi, yılın ikinci
döneminde, bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 2,5 arttı. Bina
inşaatı sektörü çalışılan saat endeksi
yüzde 3,5 oranında artarak 78,1’den
80,9’a yükselirken, bina dışı inşaat
sektörü çalışılan saat endeksi ise yüzde
1,2 oranında artarak 117,4’ten
118,8’e çıktı.
Üç aylık inşaat sektörü brüt ücret-maaş
endeksi de söz konusu dönemde yüzde
16,2 artış gösterdi. Bina inşaatı sektörü
brüt ücret-maaş endeksi yüzde 17,9
artarak 159,5’ten 188,1’e, bina dışı
inşaat sektörü brüt ücret-maaş endeksi
ise yüzde 14,4 artarak 226,4’ten
258,9’a yükseldi.
Isı Yalıtım Zirvesi 2012
“Isı Yalıtımı Zirvesi 2012”, Isı Su Ses ve
Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) ile
T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işbirliğiyle
27 Eylül tarihinde Cevahir Otel ve Kongre
Merkezi’nde gerçekleşti.
İZODER’in, ülkemizde yalıtım bilincini
geliştirmeye, yalıtımın ülke ekonomisine
ve bireylere sağladığı faydaları anlatmaya
yönelik çalışmalarının bir parçası olan “Isı
Yalıtımı Zirvesi 2012”de, ısı yalıtımının
önemi bir kez daha kamu ve kamuoyuna
anlatıldı. Sektörün en önemli konu
başlıklarından olan doğru ve kaliteli
yalıtım, yalıtım uygulamalarında kullanılan
kalınlıklar, haksız rekabet, yalıtım
sektöründe denetim gibi hayati konular da
zirvede masaya yatırılanlar arasındaydı.
ETKİNLİKLER
Konut Konferansı
2012, “Değişim/
Dönüşüm”ü
masaya yatırıyor
Tarih: 18 Ekim 2012
Yer: Yapı-Endüstri Merkezi (YEM), Fulya, İstanbul
Tel: (0212) 266 70 70
Dünyaca ünlü konuşmacıların
katılımıyla gerçekleşecek Konut
Konferansı 2012, “Değişim/
Dönüşüm” teması çerçevesinde,
Türkiye’deki konut sektörünü
“Kentsel Dönüşüm ve
Mütekabiliyet” yasalarıyla birlikte
tartışmaya açacak.
6. Ulusal Yapı
Malzemesi
Kongresi
Tarih: 7-9 Kasım 2012
Adres: TMMOB Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi, Yıldız
Sarayı Dış Karakol Binası Barbaros
Bulvarı, Beşiktaş 34349 İstanbul
Tel: (0212) 259 74 20
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul
Büyükkent Şubesi, Türkiye’de
mimarlık temel alanında yapı
malzemeleri konusunda tüm
rol alanlar arasında ortak bir
platform oluşturarak bilgi birikimi
sağlamak, yaymak ve bu yolla
gerekli etkileşimi olanaklı kılarak
geleceğe yönelik yeni açılımlar
yaratmak misyonuyla, 6. Ulusal
Yapı Malzemesi Kongresi’ni
gerçekleştiriyor.
HABER
13
dosya
H. İrfan Aksoy
“Laboratuvar akreditasyonu,
teknik yeterliliğin güvenilir bir
göstergesidir”
Türkiye’nin uluslararası geçerlilik belgesi veren tek kurumu olan Türk
Akreditasyon Kurumu’nun Genel Sekreter Vekili H. İrfan Aksoy, akreditasyonun
ne olduğunu ve önemini Pakpen Haber’e anlattı
ı
i
d
ı
n
i
ş
s
a
e
t
t
i
a
l
d
a
r
k
a
,
d
n
n
e
a
p
Pak rarası st
a
l
s
u
l
u
”lerin
an “ilk a bir
m
a
z
her
und
lan ve lu yolculuğ retilen
o
”
ü
s
da ü
r do
öncü
nün “ rubu, guru , çatısı altın onucunda
ü
r
ö
t
k
rubu
ri se
an
tler G
tler s
emele kpen Şirke Şirketler G diği hizme urumu’nd n
z
l
a
m
K
r
on
kpe
Yapı stlenen Pa tı. Pakpen yapan, ve
ditasy ertifika, Pa nu
t
e
ü
i
r
a
i
n
k
i
a
n
r
A
i
z
e
ğ
s
l
uğu
ürk
rol
bu
lcili
a im
temsi taşına dah alite” kont tuvarının T şıyor. Zira ra sahip old ımsız
ra
ağ
“k
ya
tla
etre
elerin i olan labo tluluğunu sı standar başka bir b luyor.
m
kilom
e
z
l
b
a
u
a
i
r
n
gu
tüm m ifikanın sah rtifikanın m ın uluslara lan testleri adığını vur rketler
sert
yapı
en Şi
varı’n
kalm
ığı se
birçok RKAK) ald u Laboratu oratuvarda ine gerek rarak Pakp si sürecini
es
ub
ayı
me
(TÜ
lab
edilm
tutan
ler Gr
arıya
e edil
ık bu
Şirket ıyor ve art an akredite önemli baş an akredit ön planda dik.
iste
fınd
e”yi
kanıtl ar tarafınd alarını bu
K tara man “kalit urgulamak kreter
f
A
v
y
K
u
a
t
R
s
a
e
Ü
v
labor n “Dosya” varı’nın T anın her za a etkisini
enel S ettik
G
n
ı
i
’
u
n
z
k
t
ı
uk
ifi
ra
AK
ar
mi
Dergi rubu Labo alınan sert tim aşamal olan TÜRK arımıza kon
G
fal
ak,
um
üre
nlatm rubu’nun
ili kur ksoy’u say
a
k
t
a
e
l
y
y
ı
eki
ılar
er G
an A
ayrınt pen Şirketl e Türkiye’d ekili H. İrf
V
t
k
ç
Pa
re
bu sü
Ayrıca
Akreditasyon, uygunluk değerlendirmesi kuruluşlarının
yeterliliklerinin onaylanmasıdır. Bu tanımda yer alan
uygunluk değerlendirmesi kuruluşlarıyla ifade edilmek
istenilen ise ürünlerin veya hizmetlerin, talep edilen şartlara
uygunluğunu göstermek amacıyla yapılan deney, analiz,
muayene, kalibrasyon ve belgelendirme işlerini yerine
getiren kuruluşlardır.
Laboratuvar akreditasyonu, teknik yeterliliğin güvenilir bir
göstergesidir. Laboratuvarların yeterliliğinin resmi olarak
tanınmasını sağlayarak müşterilere güvenilir deney, analiz
ve kalibrasyon hizmetlerini belirleme ve seçmede kolay bir
yöntem sunar.
Serbest ticaretin ön şartı
Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) yerine getirdiği
akreditasyon hizmetlerinde, uluslararası alanda geçerli
standartları baz alıyor ve Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde
gerçekleştirilen akreditasyon prosedürlerine uyarak hizmet
veriyor. Avrupa tek pazarı, ürün, hizmet ve kişilerin Avrupa
Birliği içinde serbest olarak hareket edebilmesi esasına
dayanıyor. Serbest ticaretin ön şartı, ürün veya hizmetlerin
serbest dolaşımının önündeki teknik engellerin kaldırılması.
Teknik engellerin kaldırılmasını desteklemek üzere, Avrupa
Birliği’ne üye devletler ulusal akreditasyon kuruluşları
arasında, tüm laboratuvar, belgelendirme ve muayene
kuruluşlarını içeren, kanıtlanabilir ve tüm ülkelerde aynı
prensiplere dayanan değerlendirme sistemi kurmuşlar.
Ülkelerarası ticari rekabet, zaman içinde artarak devam
ediyor. Akreditasyon ile, firmalara farklılıklarının rekabette
avantaj haline geldiği gösteriliyor ve bunun yanında
firmaların çalışmaları esnasında edindikleri tecrübelere
uygun olarak kullanılan standartların nitelikleri
giderek artıyor.
Ülkemizde akreditasyon hizmeti, 2000 yılından bu
yana TÜRKAK tarafından sunuluyor. Bu 12 yıllık zaman
zarfında TÜRKAK tarafından 700 uygunluk değerlendirme
kuruluşu akredite edildi. Akreditasyon kuruluşlarının
uluslararası tanınabilirliği, ticarette malların serbest
dolaşımını sağlamak için çok önemli. Avrupa Birliği
ile üyelik süreci içinde olan ülkemizdeki uygunluk
değerlendirme kuruluşlarının verdiği sertifikaların
tanınabilirliğini sağlamak, kuruluşumuzdan itibaren önemli
bir hedef olarak gündemimizde yer almış bulunuyor.
TÜRKAK 2006 yılında Avrupa Akreditasyon Birliği
tarafından denetlenerek, laboratuvar, muayene ve sistem
belgelendirme akreditasyonu alanlarında Karşılıklı Tanınma
Anlaşması (MLA) imzalayarak uluslararası tanınırlığı olan
bir akreditasyon kuruluşu haline geldi.
TÜRKAK’ın son yıllarda bir yandan ülkemizde yaygınlaşan
akreditasyon hizmetlerini yürütürken diğer yandan
uluslararası kuruluşlarla ilişkilerini ve bölgesel ölçekteki
faaliyetlerini artırması, olumlu sonuçlarını göstermeye
başladı. Bu kapsamda, Özbekistan ve Azerbaycan’da
gerçekleştirilen başarılı akreditasyon çalışmalarının yanı
sıra, Kırgızistan, Kazakistan, Moldova ve benzeri ülkelerin
Standardizasyon ve Akreditasyon Kuruluşları ile işbirliği
çalışmaları da devam ediyor. Ayrıca, Türk Cumhuriyetleri,
bazı İslam ülkeleri ve Balkan ülkelerinden gelen eğitim
talepleri de karşılanıyor ve bu ülkelere akreditasyon
alanında destek sağlanıyor.
TÜRK AKREDİTASYON KURUMU
Uluslararası ticareti kolaylaştırıcı gelişmelerin ve
tedbirlerin hız kazandığı dünyamızda, Türkiye’nin
Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde uygunluk
değerlendirmesi hizmetlerine nitelik kazandırmak ve
yaygınlaştırmak amacıyla Türk Akreditasyon Kurumu
(TÜRKAK), 4 Kasım 1999 tarihinde Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 4457 sayılı kanunla
kuruldu. Bu kanunla laboratuvar, belgelendirme
ve muayene hizmetlerini yürütecek yurtiçi ve
yurtdışındaki kuruluşları akredite etmek, bu kuruluşların
belirlenen ulusal ve uluslararası standartlara göre
faaliyetlerde bulunmalarını ve bu suretle ürün/hizmet,
sistem, personel ve laboratuvar belgelerinin ulusal
ve uluslararası alanda kabulünü temin etme görevi
TÜRKAK’a verildi.
TÜRKAK 10 Nisan 2012 tarihinde Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi ile Avrupa Birliği Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu
oldu. TÜRKAK Kanunu’nda yapılan değişiklikler ise
29 Haziran 2012 tarihinde TBMM tarafından kabul
edildi ve 5 Temmuz 2012 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girdi.
HABER
15
dosya
dosya
• Denetim ekibinin raporlarını TÜRKAK’a sunmaları,
• Akreditasyon belgesinin alınması.
Belgeyi almak için gerekli teknik kriterler, ISO 17025
“Deney ve Kalibrasyon Laboratuvarlarının Yeterliliği İçin
Genel Şartlar” standardında belirtilen kriterlerden oluşuyor.
Ancak laboratuvarda yürütülen faaliyetlerin bu standarda
uygun olduğu, denetim ekibine ispat ediliyor. Bunun için
de laboratuvar ortamının, cihazların, dokümanların ve
kayıtlamaların yeterli, eksiksiz ve güvenilir olması, standardın
isteklerinin gerçekleştirildiğinin hiçbir şüpheye mahal
vermeksizin denetim ekibine kanıtlanması gerekiyor.
Pakpen laboratuvarları artık daha profesyonel
ve daha sistematik bir yapıda
Dünya standartlarındaki üretim tesisleri, yenilikçi yapısı ve 42
yılı aşkın bir süredir “kalite” ile özdeşleşen iş modeliyle birlikte
hızla büyüyen Pakpen Şirketler Grubu, TÜRKAK tarafından
onaylanmış akreditasyon belgesine sahip olmakla, deneyleri
uluslararası standartlara uygun olarak yaptığını belgelemiş
oluyor. İşte, Pakpen’in akreditasyon sürecinde yaşadıkları ve
Pakpen laboratuvarlarında yapılan çalışmalar…
Akreditasyon süreci
Geçtiğimiz yılın Kasım ayında akreditasyon çalışmalarına
başlama kararının alındığı Pakpen Şirketler Grubu’nda, Selçuk
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dünyamin Güçlü’nün
danışmanlığında sistem kurulmaya başlandı. Bu sürecin
ilk basamağı eğitim olduğu için öncelikle bilgilendirme ve
bilinçlendirme eğitimleri gerçekleştirildi. Eğitimlerden sonra
akreditasyon süreci, TS EN ISO/IEC 17025 standardına uygun bir
yönetim sisteminin kurulması, sistemin yürütülmesi, iç denetimi,
raporlama, dokümanların hazırlanması, TÜRKAK ile ilişkilerin,
bağlantıların kurulması, denetim ve denetim sonrası düzeltme
faaliyetleriyle devam etti. Son olarak 2012 yılının Haziran ayında
TÜRKAK tarafından yapılan denetimle son noktaya gelindi ve
sistemde tespit edilen küçük eksiklikler de giderilerek 2012’nin
Temmuz ayında laboratuvarın akreditasyonu onaylanıp
TÜRKAK’ın sayfasında ilan edildi.
16
HABER
Belge için gerekli olan kriterler, TS EN ISO/IEC 17025 “Deney
ve Kalibrasyon Laboratuvarlarının Yeterliliği İçin Genel
Şartlar” standardında tanımlanan kriterler. Bu standart, bir
yönetim sistemi kurulmasını istiyor ve bu sistemin periyodik
olarak planlanmasını, uygulanmasını, kontrol edilmesini,
denetlenmesini ve iyileştirilmesini talep ediyor. Bu yönetim
sistemi, temelde izlenebilirlik, kayıt ve kontrol üzerine kurulu.
Deneylerin raporlardan itibaren geriye doğru izlenebilmesini
sağlayacak detaylı ve kontrol altında bir sistemin kurulması
temel alınarak uygunsuz durumlarda nelerin yapılacağı,
deneylerdeki ölçümlerin, belirsizliklerin hesaplanmasından
deney sonuçlarının kalite güvencesinin sağlanmasına kadar
geniş bir yelpazede çalışmalar yapılmış bulunuyor.
Akreditasyon sürecinin aşamaları
• TÜRKAK’a başvuruda bulunulması,
• Belgeyi almak için ISO 17025 “Deney ve Kalibrasyon Laboratuvarlarının Yeterliliği İçin Genel Şartlar” standardına göre sistem oluşturulması,
• TÜRKAK’ın sitesine ilgili sistem dokümanlarının yüklenmesi,
• TÜRKAK tarafından dokümanların incelenmesi ve denetim kararı alınması,
• Denetimin gerçekleştirilmesi,
• Denetimde görülen eksikliklerin giderilmesi ve giderildiğinin belgelenerek denetim ekibine sunulması,
Akreditasyonun Pakpen Şirketler Grubu için önemi
Akreditasyon, Avrupa Akreditasyon Birliği (EA), Uluslararası
Akreditasyon Forumu (IAF) ve Uluslararası Laboratuvar
Akreditasyonu Birliği (ILAC) gibi uluslararası akreditasyon
birliklerine üye olan kurumlar tarafından yapılan
değerlendirmeler sonucunda, söz konusu laboratuvarda
yapılan testlerin ilgili standartlara uygun olarak yapıldığını ve
laboratuvarın TS EN ISO/IEC 17025 standardına uygun olarak
çalıştığını belgeleyen bir süreç.
Bu süreçte ilgili ülkedeki yetkili kurum (Türkiye’de TÜRKAK),
bu laboratuvarda bu standarda uygun bir yönetim sistemi
kurulup kurulmadığını ve kapsamdaki deneylerde ilgili deney
standartlarına uyulup uyulmadığını denetledikten sonra
laboratuvarın akreditasyonunu onaylıyor.
Pakpen laboratuvarları da TÜRKAK tarafından onaylanmış bir
akreditasyon belgesine sahip olmakla, deneyleri uluslararası
standartlara uygun olarak yaptığını belgelemiş oluyor. Tabii ki
Türkiye’de son yıllarda test, deney, izlenebilirlik gibi konularda
artan bilinç sayesinde sadece yurtdışında değil, Türkiye içinde
de bu akreditasyon müşteriler tarafından talep edilir hale gelmiş
bulunuyor. Akreditasyon kanuni bir zorunluluk olmamakla
birlikte, müşterilerin talepleri, piyasadaki rekabet, farklılaşma
zorunluluğu gibi nedenlerle bu çalışmalar başlatılabiliyor.
Kendi iç işleyişini kontrol altına alıp tarafsız kurumlar aracılığıyla
kendi iç işleyişinin denetlenmesini sağlayarak zaten uzun bir
süredir ISO 9001 ve ISO 14001 sistemlerini uygulamakta olan
Pakpen, laboratuvarın çok önemli bir karar verici noktada
olması nedeniyle bu noktanın da tam bir denetim altına
alınması ve uluslararası seviyede kabul gören bir yapıya
kavuşması için akreditasyon çalışmalarına başlamış, 2012 yılının
Temmuz ayında bu çalışmaların sonucunu almış bulunuyor.
Akreditasyon sonrasında artık Pakpen laboratuvarları daha
profesyonel, daha sistematik bir yapıya kavuşmuş bulunuyor.
Laboratuvarda yapılan testlerin raporları, uluslararası geçerliliğe
sahip olduğu için daha önce pek çok test yapmak zorunda
kalan üçüncü taraf gözetim firmaları, sadece test raporlarına
güvenerek karar verebilecek duruma gelmiş bulunuyor. Bu da
hem üçüncü taraf gözetim firmalarının hem müşterilerin hem
de Pakpen’in maliyetlerini olumlu yönde etkileyecek.
Ayrıca akreditasyonlu bir laboratuvara sahip olmak, sektörde
prestij sağlıyor. Bunun yanı sıra başka firmaların ya da
müşterilerin farklı firmalardan aldıkları ürünler için test talepleri
başlamış bulunuyor. Bu da Pakpen’in sektörde raporlarına
güvenilen, referans olarak gösterilen bir laboratuvarı olduğu
anlamına geliyor.
Pakpen laboratuvarlarında yapılan çalışmalar
Pakpen laboratuvarında, üretilen tüm ürün gruplarıyla ilgili
deneyler, testler yapılıyor. Bu ürünler, PVC profilleri, bu
profillerden üretilen kapı ve pencereler, plastik köpük yalıtım
levhaları, polietilen ve polipropilen borular ve hammaddeleri. Bu
ürün ve hammaddelerle ilgili pek çok dayanıklılık ve malzeme
testleri uygulanıyor.
Pakpen laboratuvarında, pencere ve kapılarda kullanılan PVC
profil, pencereler, kapılar, siding, plastik foam levhalar ile alt
ve üst yapılarda kullanılan, Polietilen (PE), Polipropilen (PPRC),
Korige boruların ilgili standartlarda belirtilen testleri de yapılıyor.
Laboratuvarda gerçekleşen testlerle ulaşılan sonuçlar
Laboratuvarda gerçekleştirilen testlerle, hammaddelerin,
ürünlerin istenilen kriterlere uygun olup olmadığı belirleniyor.
Yapılacak bu testler, test standartlarına göre yapılıyor ancak
kriteleri ürün standartları belirliyor. Test raporları da yapılan
testlerin hangi sonucu verdiğini ve hangi hassasiyetle bu
sonuçların alındığını belirtiyor. Genel anlamda, kullanım
sırasında ürünlerin fonksiyonellik, ömür ve güvenilirlik
açısından gerekli özelliklere sahip olup olmadıklarına yönelik
testler yapılıyor.
Testler uygulanırken uluslararası standartlar temel alınıyor.
Zaten akreditasyonun içindeki bir kısım da bu test standartlarına
ne kadar uygun test yapıldığını tespit ediyor ve kayıt altına
alıyor. Bu standartlar ürün standartları ve test standartları
olarak iki farklı gruptan oluşuyor. Akreditasyon, sadece test
standartlarını temel alıyor ve bu standartlara uygun test yapılıp
yapılmadığını denetliyor.
Testler uygulanırken müşteri talepleri öncelikle baz alınıyor.
Müşterilerin talepleri genel anlamda ürünlere ilişkin standartlara
uygunluk yönünde olduğundan, ürünlerin bu standartlara
uygunlukları kontrol ediliyor.
HABER
17
dosya
portreler
Laboratuvarda uygulanan testlerin standartları
(TÜRKAK’ın web sayfasından alınmıştır.)
“Tek hayalimiz
şirketimizi daha iyi yerlere
taşımak”
Paksu A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Sertaç Tuza
Temelleri 1970 yılında Tuza Ailesi tarafından atılan Pakpen Şirketler Grubu’nun
ilk şirketi Paksu A.Ş., bugün faaliyetlerine Konya Marangozlar Sanayii’ndeki
showroom ve satış mağazasının bulunduğu merkez bina ile BÜSAN Organize
Sanayi Sitesi’ndeki depoyla devam ediyor. Genç yaşta şirketin sorumluluğunu
üzerine alan Paksu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sertaç Tuza,
tek hayalinin şirketi daha iyi yerlere taşımak olduğunu belirtiyor
18
HABER
HABER
19
portreler
Öğrenim hayatınızdan ve iş hayatına adım attığınız
günlerden bahseder misiniz?
İlk, orta ve lise eğitimimi Konya’da tamamladım. Meslek lisesi,
Endüstriyel Elektronik bölümü mezunuyum. Ortaokuldan
itibaren babamla birlikte hep iş hayatının içinde oldum. O
zamanlar Konya’nın Larende Caddesi’ndeki dükkânımıza gelip
giderdim ve bundan çok hoşlanırdım. Yaz tatillerinde sürekli
orada olurdum. Lisedeyken de okuldan sonra her zaman
şirketteydim. O yaşlarda bu işler daha kolay ve eğlenceli
geliyordu. İşin içine tamamen girince o kadar da kolay
olmadığını gördüm ama tabii ki keyif almaya devam ediyorum.
Çocukluğunuzda ne olmak isterdiniz, hayallerinizde
başka bir meslek var mıydı?
Baba mesleği hep örnek oldu, başka bir iş yapmayı hiç
düşünmedim. Tek hayalimiz bu şirketi daha iyi yerlere taşımak.
Eskiden de böyleydi şimdi de böyle düşünüyoruz.
portreler
8400 metrekarelik bir alana sahip. İki yılda iki büyük projeyi
tamamlamış olacağız. İnşaat projeleri bizim için büyük bir
heyecan oldu, çok şey öğrendik ve çok keyif aldık.
Türkiye’de inşaat sektörünü ve geleceğini nasıl
görüyorsunuz? Büyük çaplı projeler işinize nasıl yansıyor,
kentsel dönüşüm projeleri sektörü nasıl etkileyecek?
Özellikle kentsel dönüşüm, TOKİ projeleri, büyük yatırımlar
bizim işimize olumlu yansıyan, katkı sağlayıp iş imkânı yaratan
projeler… Hükümetin açıkladığı öncelikli şehirler arasında
Konya da var. Yakında burada kentsel dönüşüm projeleri
başlayacak. Bunlar bize büyük bir heyecan veriyor. Sektörün
geleceği için olumlu gelişmeler olarak görüyorum. Paksu
İş hayatına erken adım atmanın size ne gibi
faydaları oldu?
2003 yılında babam vefat edince şirkette daha aktif bir rol
aldım. Bütün sorumluluğu üzerime aldım. Tecrübenin ne kadar
önemli olduğunu da o zaman anladım. İlk yıllar epey zordu.
Ne kadar eğitim alırsanız alın tamamen işin içine girmeden
o tecrübeyi edinemiyorsunuz. Bazı şeyleri de hata yaparak
öğreniyorsunuz. Bunun avantajları da var. Belki henüz 22
yaşındayken bu sorumluluğu almasaydım şu anda hâlâ işi
öğreniyor olacaktım, bu kadar sorumluluk almayacaktım,
daha rahat olacaktım… Bugün benden yaşça çok daha büyük
insanlarla diyalog kurup paylaşımlarda bulunuyorum. Bunu bir
avantaj olarak görüyorum.
Pakpen Şirketler Grubu çatısı altında faaliyette
bulunuyor olmak nasıl bir sorumluluk, hedeflerinizden,
projelerinizden söz eder misiniz?
1970’te kurulan Paksu, Pakpen Şirketler Grubu’nun ilk şirketi,
temel taşı. Bu nedenle çok önemli bir şirket. Çok daha iyi
yerlere getirmeyi hedefliyoruz. Büyük bir grubun çatısı altında
faaliyet göstermenin sorumluluğu da oldukça büyük.
Paksu, Türkiye’deki büyük inşaat firmalarının, inşaat
üreticilerinin bayiliğini, distribütörlüğünü yapıyor. Son 10 yıldan
bu yana Konya çevresi ve İç Anadolu’da pazarlama faaliyetleri
yürütüyoruz. Arkadaşlarımız gidip oralarda proje çalışmaları
yapıyor, bunun yanı sıra büyük müteahhitlerimizin Türkiye’nin
değişik bölgelerindeki projelerine, örneğin Van’a, Kocaeli’ye,
Tekirdağ’a buradan ürün gönderiyoruz. Son olarak bizim bir
inşaat projemiz oldu. Bugüne kadar Paksu olarak hiç böyle bir
girişimde bulunmamıştık. Bu nedenle bizim için çok önemli.
Ankara yolu üzerinde, BÜSAN Organize Sanayi Bölgesi’nin
girişinde bir arsamız vardı. Buraya iki ayrı iş merkezi inşa ettik.
Kardeşim ve Paksu Yönetim Kurulu Üyesi Seda Tuza, bir inşaat
mühendisi olarak projenin içinde direkt olarak yer aldı. A’dan
Z’ye inşaatın tüm işleriyle ilgilendik. İş merkezlerimizin ilkinin
inşasına geçtiğimiz yılın Mayıs ayında başladık ve amcamız
Mehmet Tuza’nın desteğiyle yıl sonunda tamamladık. Bu
projemiz yaklaşık 7500 metrekarelik bir alanı kapsıyor. İkinci iş
merkezi projemizin inşası ise bu yılın başında başladı. Hedefimiz
bu yılın sonunda tamamlamak. Bu projemiz de yaklaşık
20
HABER
olarak toplam 32 kişiden oluşan ekibimizle hazırlıklarımızı
yapıyoruz, zamanı geldiğinde en iyi hizmeti vermeye çalışacağız.
Çalıştığımız firmaların yurtiçi ve yurtdışındaki projelerinde hep
yanlarında oluyoruz, yardımcı olmaya çalışıyoruz.
“Geçtiğimiz yıl başlayıp
tamamladığımız bir iş merkezi
inşaat projemiz var. Bu yıl ikinci
etabını yapıyoruz. Paksu adına bir
ilk olan inşaat projeleri, bizim için
büyük bir heyecan oldu. Çok şey
öğrendik ve çok keyif aldık.”
“Şu anki yaşam tarzımdan çok
memnunum. Şirket işleriyle
ilgilenmekten, işimizi daha ileri
götürmeye çalışmaktan çok keyif
alıyorum. İşimiz, hobimiz
diyebiliriz.”
İş hayatının dışında özel ilgi ve meraklarınız var mı, genç
bir yönetici olarak değişikliklere, yeniliklere açık mısınız,
teknolojiyle aranız nasıl?
Teknoloji çağında değişikliklere, yeniliklere açık olmazsanız
geride kalırsınız. Biz de yeniliklerden, teknolojinin
nimetlerinden elimizden geldiğince
faydalanıyoruz. Biraz durup bakayım derseniz
geride kalıyorsunuz… Benim teknolojiye ilgim,
kullandığım ürünü A’dan Z’ye incelemeye kadar
uzanıyor. Yeni bir teknolojik ürün aldığımda,
gece saat kaç olursa olsun tüm özelliklerini
görmeden bırakmam. Bozulursa kolay kolay pes
etmem, uğraşırım, yapamayınca başka birine
“yapar mısın” da demem, kendim yapana kadar
uğraşırım.
evcil hayvan besledim. Şu anda da bahçemizde
köpeğimiz var. Hayvanlarla ilgilenmek beni dinlendiriyor,
rahatlatıyor.
Gelecekle ilgili hayalleriniz var mı, bu işleri bırakacağınız
gün ne yapmak istersiniz?
Bu işleri bırakmak çok kolay olmayacak diye düşünüyorum.
Belki yoğunluğu azaltıp kendimize biraz daha vakit ayırabiliriz
ama bunun için henüz çok erken. Daha çok çalışmamız lazım.
Hayat felsefeniz nedir?
Hayata hep olumlu bakıyorum. İnsan ilişkilerim iyidir. Tabii ki
zaman zaman karamsarlık da oluyor ama çok az, genel olarak
olumlu düşünüp iyi şeyler yapmaya çalışırım. Hoşgörü çok
önemli. Genel olarak Anadolu insanında ve Konyalılarda bu
felsefe hâkim.
İş hayatınız dışında neler yapıyorsunuz?
Şehrimizin takımı Konyaspor’un yönetiminde yer
alıyorum. Hafta sonları maçları takip ediyorum,
deplasmandaki maçlara gidiyorum. Pazartesi günleri
Konyaspor’un toplantılarına katılıyorum. Salı günleri
Konya’da önde gelen işadamlarının buluşmaları,
akşam yemekleri oluyor, ona katılıyorum. Özellikle
yazın birlikte seyahatlere çıkıyoruz. İlişkilerimizin
güçlenmesi anlamında bu buluşmalar çok faydalı
oluyor. Bu grubun en genç üyesi benim; sağlam
bir arkadaşlığımız, dostluğumuz var. En son Urfa
gezimiz oldu, çok güzel bir geziydi. Bunların
haricinde ziyaretçilerimiz, misafirlerimiz oluyor,
onlarla vakit geçiriyorum.
Şu anki yaşam tarzımdan çok memnunum. Şirket
işleriyle ilgilenmekten, işimizi daha ileri götürmeye
çalışmaktan çok keyif alıyorum. İşimiz, hobimiz
diyebiliriz.
Tatillerde neler yapıyorsunuz?
Tatili herkes sever ancak mesai saatlerinde tatilde
de olsam işlerle ilgileniyorum. Telefon
görüşmelerim oluyor… Benim için en önemli tatil
dönemi, bayramlar. İlk gün aile büyüklerini
ziyaret edip ardından ailece tatile çıkıyoruz.
Arayanlar da sadece bayramımızı kutlamak için
arıyorlar.
İş hayatının stresinden nasıl uzaklaşıyorsunuz?
Hayvanları çok severim. Çocukluğumdan beri
güvercin, ördek, sincap, balık gibi 20’ye yakın
Paksu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
olan Sertaç Tuza’nın kız kardeşi Seda Tuza, Paksu
A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi. İnşaat Mühendisi
olan Seda Tuza, babadan devraldıkları şirketlerini
daha iyi yerlere getirme hedefi için çalıştıklarını,
gelecekte babalarının adını yaşatacak bir inşaat
projesi hayal ettiklerini söylüyor.
HABER
21
departmanlarımız
departmanlarımız
“Bayilerimizin markamıza duydukları
güven bizim başarımızı artırıyor”
Pakpen Şirketler Grubu’nun beş bölge
müdürlüğünden biri olan Konya Bölge
Müdürlüğü, son beş yıldır başarılı işlere
imza atıp yüzde 20-25 oranındaki büyüme
hedeflerini tutturuyor. Yüzölçümü
olarak en geniş faaliyet alanına sahip
Konya Bölge’nin Müdürü Hüseyin
Çavuşoğluyla hem departmanlarını hem
de çalışmalarını tanımamızı sağlayan bir
söyleşi gerçekleştirdik
Merkezde görev yapan bölge müdürlüğü olmanın
avantajları var mı, bundan biraz bahseder misiniz?
Diğer bölgelerde görev yapan arkadaşlarımıza göre bazı
avantajlara sahibiz. Merkezde olmamız nedeniyle iletişimimiz
daha kolay. Ürünlerimizin üretildiği yerde olmamız, fabrikamızı
ziyaret etmek isteyen bayilerimize eşlik etmemiz açısından da
avantajlıyız. En büyük silahımız Pakpen’in kalesi olan fabrika.
Bayilerimizin üretim tesislerimizi ziyaret etmeleri çok önemli.
Ürünlerimizin üretildiği tesisleri ziyaret eden bayilerimiz adeta
büyüleniyorlar ve takdirlerini, beğenilerini dile getiriyorlar.
Konya Bölge Müdürlüğü’nün çalışmalarını anlatır mısınız?
1989 yılında kurulan ve sektörün en eskilerinden olan
şirketimiz, bugün PVC üretimi yapan üç-dört büyük firmadan
biri. Konya Bölge Müdürlüğü olarak biz, merkez bölge
müdürlüğü şeklinde çalışıyor, “Türkiye’nin sağ tarafı” dediğimiz
Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç
Anadolu’nun bir bölümüyle Çukurova bölgelerinde faaliyet
gösteriyoruz. Departmanımız, Pakpen Şirketler Grubu’nun
üretimini yaptığı Pakpen PVC Kapı ve Pencere sistemleri ile
PakDoor Kompozit Kapı sistemlerinin satışını gerçekleştiriyor.
İşimiz daha çok satış, ancak pazarlama işlerini de birlikte
yaparak arkadaşlarımıza destek olmaya çalışıyoruz.
İşiniz gereği bayilerle sürekli iletişim halindesiniz.
Çalışmalarınızı bu anlamda biraz daha detaylandırır ve
ekibiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Öncelikli işimiz pazarda bayi ağının oluşturulması, yeni
bayilerin oluşumu aşamasında bu bayilerin finansal ve teknik
yönlerden araştırılması, ardından da bayilerin sağlıklı bir şekilde
oluşturulması. Buna göre de bayi yönetimini organize ediyoruz.
Pakpen Şirketler Grubu içerisinde, faaliyet alanı olarak en büyük
yüzölçümüne sahip bölge biziz. Yaklaşık 10 adet distribütör
bayimiz, bunlara bağlı alt bayiler ve fabrika bayilerimizle birlikte
500’ün üzerinde bayimiz bulunuyor. Konya Bölge Müdürlüğü
olarak toplam altı kişilik bir ekiple çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Ahmet Önal arkadaşımız, ekibin en eski ve deneyimli uzmanı
olarak yaklaşık 15 yıldır Pakpen’de çalışıyor ve İç Anadolu’nun
bir bölümüyle Çukurova’nın doğu kısmıyla ilgileniyor. En
genç arkadaşımız Kerem Korkmaz, üç yılı aşkın bir süredir
aramızda ve Çukurova’nın batı kısmı, asıl kalemiz dediğimiz
Konya merkez ve ilçeleriyle çevresindeki illerdeki faaliyetleri
yürütüyor. 12 yıldır aramızda olan Yakup Bağ arkadaşımız,
Trabzon’da home office şeklinde çalışıp Doğu Karadeniz
ile Doğu Anadolu’nun kuzeyindeki illerde hizmet veriyor.
Aramıza en son katılan ve iki yıla yakındır bizimle çalışan Lider
Özçetin arkadaşımız ise Gaziantep’te home office olarak çalışıp
Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu’nun güneyindeki
22
HABER
Şirketin dışa açılan yüzü olarak bayilerle aranızdaki
iletişimin öneminden bahsedebilir misiniz?
İş ortağımız olan bayilerimizle kurduğumuz ikili ilişkiler,
kurduğumuz diyaloglar çok önemli. Bayilerimizin şirketle temas
ettikleri ilk nokta biziz. Anadolu insanı biraz daha duygusal,
verilen sözün arkasında durulması, güven duygusu onlar için
çok önemli. Bayilerimizle saygı-sevgi çerçevesinde, güven
duygusu içinde çalışıyoruz, aramızdaki bütün sorunları bu
şekilde hallediyoruz. Konya Bölge Müdürlüğü olarak Pakpen
ve PakDoor ürünlerimizde en çok satış yapan bölgeyiz.
Kendi ürün grubumuz içinde lokomotif bölge olduğumuzu
söyleyebilirim. Satışta başarılı olmamızın nedenleri, öncelikli
olarak bu büyük ve kaliteli marka ile bayilerimizle kurduğumuz
iyi ilişkiler ve bu ilişkilerin sağlam olması. Bu, hem şirketimiz
hem de bizim için çok önemli.
illerde bayilerimizi yönetiyor. Her arkadaşımız yaklaşık 100-150
bayimizle bire bir ilgileniyor. Bu arkadaşlarımıza sipariş ve evrak
girişleri yönünden geri beslemede destek olan bir satış destek
uzmanı arkadaşımız da bulunuyor.
Merkezdeki arkadaşlarımızın masa başı işi de olmakla birlikte
herkes mutlaka bayi ziyareti yapıyor. Bu ziyaretler, belli bir
program dahilinde oluyor ve asıl amacımız, bayilerimizin
atölyelerinin denetlenmesi, iyi işçilik yapılıp yapılmadığına,
ürünlerimizin ürün kalitesine uygun bir işçilikle ve standartla
müşteriye sunulup sunulmadığına bakılması. Aynı zamanda
iş ortağımız olan bayilerimizle birlikte projeler, müteahhitler,
mimarlar ve mühendisler ziyaret ediliyor, iş takibi yapılıyor ve
potansiyel işler araştırılıyor.
Konya Bölge Müdürlüğü için geçtiğimiz yıl nasıl geçti,
2012 yılı hedeflerinizin gerçekleşme oranı nedir?
Bizim için son beş yıl hep beklediğimiz gibi geçiyor ve her sene
bir önceki yıla oranla yüzde 20-25 artı hedef koyuyoruz. Bu
hedeflerimizi de beş yıldır tutturuyoruz. Eylül ayının sonlarına
geldiğimiz bugünlerde yine yüzde 20-25 olan artış hedefimizi
tutturacağımızı görüyoruz. Hedeflerimizi tutturmamızda
markamızın ve ürünlerimizin bilinirliğinin, kalitenin önemi çok
büyük. Tabii karşılıklı ilişkilerin önemi de yadsınamaz. 2011
yılı bir önceki yıla göre daha iyi geçti. Bu yıl, kriz söylentileri
nedeniyle herkes biraz temkinli davrandı. Buna rağmen
bizim satışlarımız iyi gitti. Son çeyreğin daha iyi olacağını
düşünüyoruz.
Bu yıl önceki yıllardan farklı olan, diğer bölgelere örnek
olabilecek uygulamalarınız var mı?
Bazı bölge müdürlüklerimizin de yaptığı gibi bu yıl,
bayilerimizle birlikte projeler için daha çok koşturuyoruz,
çalışıyoruz. Potansiyel projeleri takip ediyoruz. Anadolu’da
olmalarına rağmen özellikle Konya ve Sivas bayilerimizin
İstanbul’daki projeleri için oradaki arkadaşlarımızdan da destek
alarak yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bizim bazı bayilerimiz
perakende işlerden çok toplu işlerde, TOKİ projelerinde yer
almaya çalışıyorlar. Alamadıkları işlerde de motivasyonları
düşmüyor, başka işler almaya çalışıyor, tekrar deniyorlar…
Bunlara ilave olarak bu sene toplu işlerde PVC tekliflerine
kompozit kapı ürünümüzü ekleyerek teklif veriyorlar ve olası
barter durumunda elleri daha da güçleniyor. Bayilerimizin
toplu iş odaklı çalışmaları bizim için bir artı oluşturuyor.
Distribütör bayilerimiz de diğer bölgelere nazaran daha fazla.
Bölgemizdeki en küçük distribütör bayimize bağlı 40-45 bayi
bulunuyor. Bayilerimizin markamıza duydukları güven, bizim
başarımızı artırıyor.
Dergimiz aracılığıyla vermek istediğiniz bir
mesajınız var mı?
Biz ekip olarak takım ruhu içerisinde çalışıyoruz. Kendi
içimizde “ben” değil “biz” kavramıyla hareket ediyoruz. Bunu
bayilerimize de yansıtmaya çalışıyoruz. Bayilerimize ailemizin
bir üyesi olduklarını, her zaman yanlarında olduğumuzu
hissettirmeye çalışyoruz. Sürekli “biz” olduğumuzu
vurguluyoruz. Ayrıca Yönetim Kurulumuzun desteği,
bayilerimizden gelen bazı talepleri yönetimimizin desteğiyle
yerine getirebilmemiz, başarımızı artırıyor. Arkamızdaki Pakpen
gücünü hem biz hem de bayilerimiz en iyi şekilde hissediyor.
HABER
23
ürünlerimiz
ürünlerimiz
PakBoard ISI Yalıtım Levhası XPS
PakBoard Isı Yalıtım Levhası XPS, “ısı yalıtımı”nda mükemmel çözüm sunuyor
Isı, doğal olarak yüksek sıcaklıktan düşük sıcaklığa doğru akar
ve direncin en az olduğu yol boyunca en fazla ısı akışı oluşur.
Yüksek sıcaklık bölgesinin yanından düşük sıcaklık bölgesine bir
sıcaklık gradyeni oluşur. Isı yalıtımı, sıcaklık gradyeni içinde olan
ısı akışını düşürerek sıcaklık gradyenini korur.
Isı yalıtımı
Çoğu durumda yalıtım, çevreye olan ısı
kaybını engellemeye yarar. Diğer hallerde
ise çevreden gelen ısıya karşı koruma
sağlar. Kullanılan malzemelerin ısı
iletkenlik sayıları birbirlerinden farklıdır
ama sadece ısı iletkenlik değeri
0,065 W/mK değerinin altında
olanlar ısı yalıtım malzemesidir.
Beklentilere ve amaca göre doğru
malzeme kullanıldığından emin
olunmalı ve alınan malzemenin
yalıtım şartlarına dikkat edilmelidir.
Bir başka deyişle, bina sakinlerinin
daha az enerji kullanarak ısınması
veya serinlemesi, dolayısıyla
çevre kirliliğinin azaltılmasının sağlanması, binanın iç ve dış
etkenlerden korunarak ömrünün uzatılması amacıyla, farklı
sıcaklığa sahip yaşam alanlarıyla çevresi arasındaki ısı geçişini
azaltmak için yapılan işlemlere “ısı yalıtımı” denir.
Isı yalıtımının faydaları
• Isınma veya serinleme amacıyla yapılan harcamalardan ortalama yüzde 50 tasarruf ederek kış aylarında daha iyi ısınmaya, yazın ise serin kalmaya imkân sağlar.
• Yakıt tüketimini ve dolayısıyla atık gaz emisyonlarını azaltarak, çevre kirliliği ve küresel ısınmanın önlenmesine katkıda bulunur.
• Sağlayacağı verimlilikle ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltır.
• Evlerde küflenme, siyah leke ve mantar oluşmasına neden olan terlemeyi (yoğuşma) önler.
• Betonun içindeki demirlerin paslanmasını engeller, binanın depreme karşı dayanıklılığını korur.
• Yaşam alanları içerisinde dengeli oda sıcaklıkları yaratarak konforlu ve sağlıklı mekânlar oluşturur.
XPS nedir?
XPS, homojen hücre yapısına sahip, ısı yalıtımı yapmak amacıyla
üretilen ve kullanılan köpük malzemelerdir. XPS’in hammaddesi
olan polistren, ekstrüzyon işlemiyle hat boyunca istenilen
kalınlıkta çekilir. Sürekli bilgisayar kontrolünde yapılan bu
üretim sayesinde homojen bal peteği görünümünde, kararlı bir
hücre yapısı elde edilir. Hücreler bütün yüzlerinden birbirine
bağlıdır. Hava, hücrelerin içine hapsedilmiştir. Hareketsiz kuru
hava ile bilinen en mükemmel ısı yalıtımı sağlanır.
24
HABER
Hattan çıkan malzemenin yüzeyi, zırhlı veya pürüzlü yüzey
olarak malzemenin kullanılacağı detaydaki ihtiyaçlar
doğrultusunda yapılandırılır.
Bu yapı sayesinde Ekstrude Polistren malzemeler (XPS)
bünyelerine su almazlar, nemden etkilenmezler ve diğer ısı
yalıtım malzemeleriyle kıyaslandıklarında haklı bir üstünlüğe
sahip olurlar.
XPS’in özellikleri
• Düşük ısı iletkenlik değeri
• Su emmeme özelliği sayesinde sürekli ve azalmayan (LAMBDA) ısı iletkenlik değeri
• Dona karşı dayanım
• Yüksek basma ve eğilme mukavemeti sayesinde zaman içinde kalınlığı azalmaz
• Yüksek elastisite modülü ve boyutsal kararlılık
• Optimum buhar difüzyon direnci sayesinde kullanım yerine uygun µ değeri
• XPS ürünler diğer plastiklerle karıştırılmadan geridönüşümde kulanılabilir
• Her çeşit kesici aletle kesilebilir, ufalanmaz, fire vermez
• Kapalı gözenekli hücre yapısına sahiptir
Kullanım alanları
• Düz (teras) ve eğik çatılar
• Dışa bakan duvarlar
• Çıkma tabanları
• Toprakla temas eden duvar
ve döşemeler, havaalanı pistleri, demiryolu yalıtımları, döşeme betonu altı, üstü ve şap altı, temel yalıtımı, bodrum perde duvarları
• Garaj, depo gibi ısıtılmayan bölümlere bakan duvar ve döşemeler
• Kombi ile ısıtılan binalarda katları ayıran döşemeler
• Tesisat boruları, havalandırma kanalları, vanalar vb. tesisat elemanları
• Dekorasyon amaçlı (kartonpiyerlik malzeme)
Neden PakBoard XPS?
İnovatif Üretim Teknolojileri: PakBoard üretim tesislerinde,
XPS ürünleri iki adet ekstrüzyon hattında üretilir. Birinci hatta
30 mm’den 145 mm’ye kadar, ikinci hatta ise 17 mm’den 50
mm’ye kadar üretim yapılır. Her iki hatta da yalıtım sektörünün
ihtiyacı olan farklı yoğunluklarda üretimler (kartonpiyerlik
malzeme haricinde), kurumsal kimlik rengimiz olan lila ile
yapılır. Üretimimizin inovatif yapısı itibarıyla Avrupa Yaşam
Organları yayınlarına göre 2037/2000 referansıyla yalıtım
köpüğü XPS üretimi için HFCF kullanımı 01.01.2002’den
itibaren yasaklanmıştır. Ülkemizde de
2009’dan itibaren çevreye ve ozona
zarar verici etkilerinden dolayı kullanımı,
Çevre Bakanlığı’nın izniyle kademeli
olarak azaltılacaktır. Üretim koşullarında
kullanılacak gazın yeni alternatifleri;
HFC-134a ile HFC-152a karışımı
ve en yeni teknoloji olarak da sıvı
karbondioksit gazıdır. Pakpen Şirketler
Grubu, Türkiye’de karbondioksit üretim
teknolojisini kullanan ilk ve tek firma
olmanın haklı gururunu yaşamakta ve
bu tarz inovatif üretim tekniklerinin
ortaya çıkarılmasında öncü rol oynamaktadır.
Bu teknolojinin önemini bir örnekle belirtmek gerekirse, Amerika’da
yapılan araştırmada XPS ile yalıtılmış bir evin enerji tasarrufu değeri
3.5 milyon Btu./yıl’dır ve karbondioksit salımı 230 kg/yıl azalmaktadır.
Belirtilen evin, ısı yalıtımını sağlayacak miktarda XPS malzemesini
konvansiyonel üretim teknikleriyle yıllık 7.3 milyon Btu. enerji
harcayarak ve atmosfere yılda 1275 kg karbondioksit salarak üretimini
yapabilmekteyiz. (Kaynak: Franklin Associates/13 Eylül 2000-Plastic
Energy And Greenhouse Gas Savings using rigid Foam Sheathing
applied to Exterior Walls of Single Family Residential Housing In the U.S.)
Halbuki Pakpen’in inovatif üretim stratejisi gereği, karbondioksit
şişirmeli üretim tekniğiyle konvansiyonel üretimdeki tersine fayda,
gerçek anlamda maksimum faydaya dönüşmektedir.
Pakplast’tan PEX-b boruları
PEX-b borular, yerden ısıtma sistemleri, mobil
kalorifer ve sıhhi tesisat sistemleri için çapraz
bağlanmış polietilenden imal edilen bir ürün.
Çapraz bağlanmış polietilen (PEX), düz molekül
zincirleri çapraz bağlarla güçlendirilmiş bir malzeme.
Pakplast, PEX imalatında dünyada en yaygın ve
güvenilir yöntem olan PEX-b imalat metodunu
seçmiş bulunuyor. PEX-b borular, imalattan sonra
buhar kürüne tabi tutulup çapraz bağlanıyor.
Çapraz bağlar, malzemeye, imalat sonrası ekstra
özellikler sağlıyor. Yeni durumda malzeme sıcaklık
ve basınç dayanımı artmış bulunuyor. Mukavemeti
artan borunun servis ömründe azalma söz konusu
olmuyor.
Pakplast PEX-b boruları oksijen bariyerli ve oksijen
bariyersiz olarak iki farklı şekilde imal edilebiliyor.
Oksijen bariyeri, boru dış yüzeyinin özel bir
malzemeyle imalat esnasında kaplanmasıyla
sağlanıyor. Bariyer, tesisatın metal aksamlarını ısıtıcı
akışkanın boru yüzeyinden geçen oksijenin korozif
etkisinden koruyor.
İlgili standartlar: DİN 4726 TS 10762-2 EN ISO 15875
Standartlara tam entegrasyon
Yapı malzemeleri sektörünün öncüsü olan ve her zaman ilklerin
temsilciliğini üstlenen Pakpen Şirketler Grubu olarak, dünya
standartlarındaki üretim tesislerimiz, yenilikçi yapımız ve 42 yılı
aşkın bir süredir “kalite” ile özdeşleşen iş modelimizle birlikte
hızla büyümeye devam ediyoruz. Üretimden yönetime kadar tüm
iş süreçlerinde en temel önceliğimiz olan kaliteden hiçbir zaman
ödün vermedik ve bugün global bir marka haline geldik. Bu anlayış
doğrultusunda Pakpen Şirketler Grubu çatısı altında üretilen tüm
malzemelerin “kalite”
kontrollerine imza atan,
verdiği hizmetler sonucunda
birçok sertifikanın sahibi olan
laboratuvarımız, uluslararası
standartlara sahip olarak
Türk Akreditasyon Kurumu
(TÜRKAK) tarafından akredite
edildi ve laboratuvarımızda
yapılan hiçbir testin başka
bir bağımsız laboratuvar
tarafından akredite edilmesine
gerek kalmadı.
Müşteri odaklı firma vizyonu
Pakpen Şirketler Grubu, yukarıdaki şekilde “kırmızı” ile belirtilmiş
ancak isimlendirilmemiş ve son kullanıcı olarak adlandırılan müşteri
topluluğunu da içine alacak şekilde tüm iş ortamı paydaşlarıyla; kısaca
sürekli sadakat diyebileceğimiz sürdürülebilir ve kalıcı memnuniyet
ortamını oluşturacak bir vizyonla iş süreçlerini ve sonuçlarını takip
etmektedir. Yukarıda yer alan dört iş ortamı paydaşı da firmanın
müşterileri konumundadır. Bu paydaşlarla firma arasındaki ilişki süreci,
sürdürülebilir ve kalıcı memnuniyeti bu ilişkinin çıktısı olarak elde
edecek şekilde planlanmıştır.
PEX-b boruların temel özellikleri
• Yüksek sıcaklıkta (95 °C), yüksek basınç dayanımı
• Yüksek darbe mukavemeti (düşük sıcaklıklarda da)
• Yüksek kimyasal dayanım (asit ve bazlardan etkilenmez)
• Hızlı ve kolay döşeme
• Korozyona dayanım
• Esneklik
• 50 yıl servis ömrü
• Fırçasız döşeme
Pakplast PEX-b boruların teknik özellikleri
• Yoğunluk: 950 kg/m3 (+ /-S)
• Çapraz bağlanma derecesi: >=65%
• Çalışma sıcaklığı: -40 °C / +95 °C
• Lineer genleşme katsayısı: 1,8x10-4
PEX-b borular mobil kalorifer sistemlerinde ve
yerden ısıtma sistemlerinde kullanılabiliyor.
HABER
25
bayilerimiz
bayilerimiz
Niğde Pakpen Bayii Ömür Pen Genel Müdürü Lütfü Ede:
“Üretimde Türkiye’de
ve Avrupa’da tanınan
bir firma olmak istiyoruz”
Niğde’de üretim yapan bayimiz Ömür
Pen, Türkiye genelinde sekiz noktadaki
bölge distribütörü ve bunlara bağlı
300’ün üzerinde montaj bayii ile faaliyet
gösteriyor. Ömür Pen’in sektördeki
başarısını, yapılanmasını ve gelecek
hedeflerini Genel Müdür Lütfü Ede ile
konuştuk
Ömür Pen’i tanıyabilir miyiz?
Ömür Pen, uzun yıllar sektörde elde ettiği deneyimi, gelişen
teknolojiye ayak uydurarak yaptığı yatırımlarla bir markaya
dönüştürdü ve ürünlerini “Made in Niğde” etiketiyle tüm
dünyaya ulaştırıyor. Biz 15 yıllık tecrübemizi, işimizdeki titizlikle
birleştirdik. “Bir Ömür Boyu” sloganımız, ürünlerimizin
etiketi oldu. Yaşadığımız şehre yatırımlarımızı sürdürüyoruz.
Yatırımlarımızdaki ve ürünlerimizdeki kalite, bize inanılmaz
mutluluk veriyor. Şirketimizin, sektörün gözde, sağlam,
çalışkan bayilerine sahip olması, onları şirket ortakları gibi
görmesi, oluşmuş projeleme teknolojisi, optimal planlama ve
teknik çözümleri, ayrıcalıklarımız arasında yer alıyor. Bir diğer
ayrıcalığımız da “Pencere asla basit bir şey değildir” ilkesiyle,
deneyimli ve uzman kadromuzla üretim hesap programları yapıp,
en yeni teknolojiyi akıllı ve mantıklı kullanmamız. Tüm bunlar,
markalaşma ve büyümemizde etkili oldu.
Sektördeki geçmişinizden biraz söz eder misiniz?
Ortağımla baba oğul gibiyiz. Ben 20 yaşında esnaflık yaparken
ortağım 10 yaşındaydı. Çıraklık, ustalık, kalfalık derken
birbirimize destek çıktık, bugünlere birlikte geldik.
Ben 18 yaşındayken demirci dükkânında çırak olarak çalışıyor,
demir işliyordum. Bir gün adliye önündeki bir arzuhalciye gittim
ve ona yaşımı iki yaş büyütmek istediğimi söyledim. O da hemen
dilekçeyi hazırlayıp bana verdi. Daha sonra mahkemeye çıktım
ve yaşım büyütüldü. 15 gün sonra, 18 yaşında askere gittim.
20 yaşında döndüm ve esnaflığa başladım. Ortağım olan Recep
Bey’le tanıştım. Çok çalışkandı. Çıraklık, ustalık derken ortak
olduk.
26
HABER
Demir doğrama işlerinin yanı sıra demir ticareti de yapıyor, iyi
kazanç elde ediyorduk. Uzun yıllar başarıyla demir doğrama işi
yaptıktan sonra 1997’de PVC sektörüne girdim. Çalışkanlık ve
dürüstlüğümüzle bu sektörde ilerleyeceğimize ve iyi bir yere
sahip olacağımıza inandım. Gerçekten de öyle oldu. Sektördeki
boşluğu gördüm. Mantığıma güvenirim, mantığımın kabul
ettiği her şeye varım ve yatırım yaparım. 1998’deki kriz dönemi
ilerlememizi yavaşlattı ama onu da aştık. İnşallah çok büyük
projelerimizle sık sık adımızı duyuracağız.
Kaç kişilik bir ekiple hizmet veriyorsunuz?
Firmamız Ömür Pen bünyesinde beş mühendis, altı tekniker,
10 alanında uzman ustabaşı, 95 Ömür Pen tarafından yetiştirilen
ve eğitilip sektöre kazandırılan deneyimli personel bulunuyor.
Kadromuz toplam 116 kişi. Daima büyüyen, kadrosunu eğiten
ve güçlendiren öncü bir firma profili çiziyoruz.
Firmanızın yatırımlarından bahseder misiniz?
Sektördeki yerimizi korumak için durmaksızın çalışıyor, kendimizi
geliştiriyoruz. Yatırımlarımız da hızla devam ediyor. Makine
kapasitemizi ciddi anlamda artırmış bulunuyoruz. İkinci çok
istasyonlu kaynak ve köşe temizleme hattımızı satın aldık. Bugün
işleme merkezleri, CNC tezgâhları, 16 köşe kaynak, destek sacı,
çekme hatlarıyla sistemli ve deneyimli çalışanlarımızla imalat
konusunda hassas ve kaliteli üretim yapıyoruz.
İş hayatında başarınızın sırrı nedir?
Sektöre girdiğimde çok iyi gözlem yaptım. Sonrasında ciddi
yatırımlar yaptım ve tam anlamıyla bu yola baş koydum.
Kendimize çok başarılı insanları örnek alıyor, onlara ulaşmak
için çabalıyoruz. Hiç kimse böyle bir pencere fabrikası kurmaya
cesaret edemedi. Ben inandığım yolda gitmeye karar verdikten
sonra büyük yatırımlar yapmaktan çekinmedim. Öncelikle
herkes İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde yatırım
yaparken ben kırsal bir bölge olan Niğde’yi seçtim. Çok büyük
riskti ama çok çalışkan ve hırslı bir yapıya sahip olmam bu riski
avantaja çevirdi. Her şey düşündüğüm gibi oldu. Sektörün
içinde olan ancak uygun olmayan şartlarda üretim yapan ve
sektöre gerçekten hizmet eden bayileri bünyemize katıp, Türkiye
genelinde sekiz noktada bölge distribütörlüğü ve bunlara
Antalya Pakpen Bayii As Yüksel’in Sahibi
Ahmet Yüksel:
bağlı 300’ün üzerinde montaj bayiliği oluşturarak bayi
ağımızı genişlettik. İş hayatının vazgeçilmez ilkesi, hızlı,
dürüst ve ilkeli olmaktır. Başarılı kuruluşların keşfettiği gizli
formülün, müşterilere misafir, çalışanlara insani hassasiyetle
davranmak olduğu bilinciyle çalışıyoruz. Bugün uluslararası
bir kurum olarak aynı temel ilkeleri dünden bugüne
taşımanın ve daha da geliştirmenin kıvancını yaşıyoruz.
Grubumuz, eğitimli, yetenekli yönetim kadrosu ve tecrübeli
çalışanları sayesinde müşteri memnuniyeti odaklı hizmet
anlayışını, sektörel bilgi ve deneyimle birleştirerek şirketin
amacını ve kurumsal kimliğini en güzel şekilde hedef kitleye
yansıtmayı başarıyor.
Sözünü ettiğiniz bayi ağı hakkında bilgi verir misiniz?
Ömür Pen sadece ürün yelpazesiyle değil, üretim tesisleriyle
de övünülecek bir şirket. Ömür Pen’in yılların birikimi olan
altyapısı tüm hedeflerine ulaşmasını sağlayacak düzeyde.
Ancak bu birikim, işin üstesinden tek başına gelebilmek
için yeterli değil. Yurtiçinde bu nedenle sekiz bölgede
distribütörlük ve bunlara bağlı 300 bayi ağıyla hızla
gelişerek büyüyoruz. Bayilerimiz bizim şirket ortaklarımız.
Müşterilerimizle aramızda köprü oluşturuyorlar.
Yaptığınız ihracat ve yurtdışı pazarlama çalışmalarını
anlatır mısınız?
Firmamız üretiminin yüzde 30’unu ülke dışında bulunan
bayi ve direkt müşterilerine sunuyor. 2009 yılında ihracat
yaptığımız Almanya, Fransa, İsveç, Hollanda, Bosna,
Ukrayna, Rusya, Azerbaycan, Afganistan, İran, Irak,
Suriye gibi ülkelere toplam 135 bin adet pencere satışı
gerçekleştirdik.
Yurtdışı çok zor bir pazar. Bu pazarda sanayiciliği, üretimi,
kaliteyi, müşteri memnuniyetini sağlamayı öğrendik.
Öğrendiklerimizi sektöre yansıtırsak karşılığını alacağımıza
inanıyoruz. Bunun için fabrikamızda ayrı bir birimimiz
bulunuyor. Ben bu birimi oluşturmak için dört yıl bekledim.
Önce markalaşmayı, kurumsallaşmayı bekledim. Ekibimi,
sistemimi, kalitemi oturttum. Kurumsallaşma sürecini
tamamladık. Şimdi rahatlıkla yurtdışı pazarlara açılıyoruz.
Hedefimiz, yurtdışı marketlerde, raflarda yerimizi almak.
Ömür Pen’in bugün geldiği noktayı nasıl
değerlendiriyorsunuz? Gelecek hedefleriniz neler?
Firmamız Ömür Pen, sektörün pencere üretimindeki açığını
fark edip Niğde Organize Sanayi Bölgesi’nde kurduğu
17.500 m² kapalı alana sahip, son sistem teknolojik
makine parkuru ile günlük 2500 adet üretim kapasiteli
fabrikasıyla, alanında en büyük ve iddialı firma. Amacımız
profesyonel olarak yaptığımız işle, bu parkurda yeni
kitlelere hitap etmek ve dünya markası olmak. Kararlı ve
istikrarlı bir Ar-Gepolitikasıyla endüstriyel ürün çeşitliliğimizi
artırarak üretimde Türkiye’de ve Avrupa’da tanınan bir
firma olmak istiyoruz. Müşteri memnuniyetini daima ön
planda tutuyoruz ve yeni yatırımlarla teknolojik yenilikleri
yakından takip ediyoruz. Ülkemizi, üretim yaptığımız çevreyi
kalkındırmayı ve Türk ekonomisine katkı sağlamayı temel
görev ve hedef edindik.
“Yıl sonunda PVC’de
yüzde 10 büyüme
sağlamış olacağız”
As Yüksel, iki şube
ve 36 kişilik ekiple
Antalya bölgede
başarılı işlere imza
atıyor. “Pakpen
olarak bölgemizde
lider konumdayız”
diyen bayi sahibi
Ahmet Yüksel, çalışmalarını ve gelecek
hedeflerini anlattı
Pakpen bayii olarak ne kadar zamandır hizmet veriyorsunuz,
iş hayatınızdan biraz bahseder misiniz?
1994 yılından bu yana inşaat sektörünün içindeyim. 2008 yılından
beri de Pakpen bayii olarak faaliyet gösteriyorum. Bölgemizde
Pakpen olarak lider bir konumda bulunuyoruz. Ayrıca Antalya
ASAŞ Bölge Yetkili Satıcısı olarak hizmet veriyorum.
Bayi yapılanmanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
10 tane resmi bayimiz var. Biri Alanya, diğeri Antalya’da olmak
üzere iki şubeyle hizmet veriyoruz. Pakpen imalat ekibimizde
27 kişi çalışıyor. Hem Antalya’da hem de Alanya’da pazarlama
ekiplerimiz bulunuyor. İki şubemizde toplam 36 kişilik ekiple
faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
Antalya’nın hangi bölgelerine, hangi ürünlerin satışını
yapıyorsunuz? Ürün satışı yaptığınız projelerden örnekler
verebilir misiniz?
Pakpen olarak Royal İdeal ve Yeni Sürme serilerini Alanya,
Gazipaşa ve Manavgat ilçelerinde hizmete sunmuş bulunuyoruz.
Referanslarımıza örnek olarak Katya Otel, Utopia Otel, Usta
İnşaat, Elit İnşaat, Gürses İnşaat, Mansion İnşaat ve Topçu İnşaat’ı
sayabiliriz.
2012 yılı hedefleriniz neler, şu ana kadar hedeflerinizin ne
kadarını gerçekleştirdiniz? Yıl sonu tahmininiz nedir?
2012 yılı hedefimiz, mevcut risk seviyemizi minimum seviyede tutarak
dengeli bir büyüme gerçekleştirmek. Satış ekibimiz sayesinde,
2012 yılı sonunda PVC’de yüzde 10’luk büyüme sağlamış olacağız.
Bu doğrultuda hedefimizin yüzde 70’lik kısımını tamamlamış
bulunmaktayız.
Gelecek hedefleriniz neler?
Akdeniz Bölgesi’nde Pakpen Ailesi olarak başarılı işlere imza atmak,
hem ekibimin hem de benim gelecek hedefimizi oluşturuyor.
HABER
27
bayilerimiz
bayilerimiz
Ankara Bölge Pakpen Bayii Atakpen’in sahibi Yavuz Çelik:
PakSiding Bayii Nurol Yapı’nın sahibi Muhittin Nurullahoğlu:
“Hatırı sayılır projelere imza atıyoruz”
“Ulusal alanda bilinen bir marka
olmayı hedefliyoruz”
12 yıl önce ticaret hayatına başlayan
Nurol Yapı, PakSiding markasının
oluşmasıyla birlikte Pakpen Şirketler
Grubu’nun bayileri arasında yerini
aldı. Nurol Yapı’nın sahibi Muhittin
Nurullahoğlu ile şirketleri ve çalışmaları
hakkında konuştuk
markamız Pakpen’le özdeşleşerek en iyi uygulayıcı olmaktan
gurur duyuyoruz.
Bu başarıyı sürekli kılmak için de teknolojiyle entegrasyon
sürecini en iyi şekilde değerlendiriyor ve müşterilerimize daha
iyi hizmet vermek adına Ankara genelinde faaliyet gösteren 30
adet satıcı bayimizle ve toplu iş projeleriyle hizmet veriyoruz.
Yeni fabrika yatırımı ve tamamladığı
projelerle adından başarıyla söz ettiren
Ankara Bölge Pakpen Bayii Atakpen’in
hedefi, büyümeyi sürdürmek. Atakpen’in
sahibi Yavuz Çelik, çalışmalarına ve
hedeflerine dair sorularımızı yanıtladı
Geçmiş ticari hayatınızdan ve Pakpen ile bir araya
gelişinizden bahseder misiniz?
PVC kapı pencere sistemleri sektörüne girişimiz, 2000 yılında
sektörün öncü kuruluşlarından Pakpen ile başladı. İlk olarak
400 m2’lik bir alanda faaliyete başladık. 2010 yılından bu yana
da yeni fabrikamızla üretici bayi olarak hizmet veriyoruz.
Bayi yapılanmanız ve çalışmalarınız hakkında bilgi
verir misiniz?
PVC imalat ve uygulama hizmetlerine 2800 m2’lik üretim
tesisimizde, 30 kişilik uzman personelimizle devam ediyoruz.
Genişleyen vizyonumuz ve artan tecrübemizle temsil ettiğimiz
28
HABER
Ankara’nın hangi bölgelerine hizmet veriyorsunuz?
Önemli projelerinizden örnekler verir misiniz?
Ankara’da inşaat yatırımının yoğun olduğu bölgelerde hatırı
sayılır projelere imza atıyoruz. Örneğin, 2011 yılının sonuna
kadar Akpınar İnşaat’a ait 250 konutun, Gayem İnşaat’a ait
195 konutun, Aluç İnşaat’a ait 95 konutun ve Afik İnşaat’a ait
135 konutun imalat ve montajını tamamladık. Bu yıl da devam
eden ve takip ettiğimiz birçok proje bulunuyor.
2012 yılı hedefleriniz neler, şu ana kadar hedeflerinizin
ne kadarını gerçekleştirdiniz? Yıl sonu tahmininiz nedir?
2012 yılı içerisinde makine parkuruna CNC tezgâhlar ekleyerek
üretim kapasitemizi yüzde 20 artırmayı hedefliyoruz. Şu ana
kadar 2012 yılı içerisinde koymuş olduğumuz hedeflerin
yüzde 80’lik kısmını gerçekleştirdik. Yıl sonuna kadar ilave
ettiğimiz makinelerimizle hedeflerimizin üzerine çıkacağımız
kanaatindeyim.
Pakpen üretici bayii olarak hislerinizi öğrenebilir miyiz?
Üretim teknolojisi, ürün yelpazesi ve kalitesiyle sektörün
öncü kuruluşlarından olan Pakpen ile 2000 yılından bugüne
süregelen iş ortaklığımızın, birlikte büyüyerek, önemli büyük
projelere imza atarak devam etmesi en büyük temennimiz.
Gelecek hedefleriniz neler?
Hedefimiz, ön planda tuttuğumuz müşteri memnuniyeti ve
kalite ile her yıl üretim kapasitemizi artırarak firmamızı daha da
ileriye götürmek.
Nurol Yapı kaç yıldır ticaret hayatının içinde,
geçmişinizden biraz bahseder misiniz? Pakpen Şirketler
Grubu ile bir araya gelişiniz nasıl oldu?
Şirketimiz, 12 sene önce Ziya Nurullahoğlu ve Muhittin
Nurullahoğlu tarafından kuruldu. Şirketin kuruluş amacı,
yalıtım sektöründe sektörün lider firmalarıyla çalışıp kaliteli
ürünleri nihai kullanıcaya ulaştırmak. Kurmuş olduğumuz
şirketimizin dışında müteahhitlik sektöründe de çok uzun yıllar
hizmet vermiş bulunuyoruz. Pakpen’in PakSiding markasını
oluşturmasıyla, birlikte çalışma kararı aldık. Çok kısa bir
sürede birçok ilde uygulayıcı bayilik ağı oluşturarak Pakpen
güvencesindeki kaliteli ürünleri müşterilerimize sunmaya
başladık. 2011 yılında da kendi mantolama paket sistemimizi,
Nurtherm markasını piyasaya sunduk. Burada da yine Pakpen’in
yalıtım ürünlerini kullanmaya devam ediyoruz.
Bayi yapılanmanız hakkında bilgi verir misiniz? Kaç kişilik
bir ekiple hizmet veriyorsunuz?
Nurol Yapı olarak dokuz kişilik çalışma ekibimizle bayilerimize
hizmet sunuyoruz. PakSiding ile çalışmaya başladığımızda, firma
olarak uygulamaya girmeyi tercih etmedik. Geniş bir uygulayıcı
ağıyla sadece malzeme temini yaparak daha verimli olacağımızı
düşündük ki şu an baktığımızda doğru karar aldığımızı
görüyoruz. PakSiding fabrikasının Konya’da olması, lojistik
açıdan her ile kolay ulaşma olanağı sağlıyor. Çalışma alanımız,
Balıkesir, İzmir’den Tekirdağ’a, Erzincan’dan Van’a kadar farklı
coğrafyalara yayılmış durumda. Birçok ilde uygulayıcı bayiler
oluşturduk. Çalışma ekibimizle sürekli bayi ziyareti yaparak en
iyi hizmeti sunmaya devam ediyoruz. İki senedir de Nurtherm
markasını, oluşturduğumuz bayi ağı sayesinde müşterilerimize
ulaştırıyoruz.
2012 yılının ilk yarısını inşaat sektörü ve özellikle
siding ve yalıtım açısından değerlendirdiğinizde neler
söyleyeceksiniz?
Siding sektöründe diğer firmaların yanlış strateji izlemelerinden
dolayı daralma yaşanıyor. Ancak bizler kaliteli malzemeyle
çalışmamız ve satışını yaptığımız ürünlerin teknik olarak
hizmetini düzenli olarak vermemizden dolayı satış rakamlarımızı
her sene daha da artırıyoruz. Yalıtımın zorunlu hale gelmesi,
siding ile mantolamanın fiyat farkının fazla olmaması,
önümüzdeki süreci daha da olumlu etkileyecek diye
düşünüyoruz. Yalıtım konusunda ise fabrikamızın kapasite
artışına gitmesi gerektiğini düşünüyoruz. 2017 yılından sonra
zorunlu olacağını düşünürsek, talepleri karşılamakta zorluk
çekebiliriz.
Yıl sonu iş hedefleriniz neler, bu yıl Nurol Yapı için
nasıl geçiyor?
Siding’de her sene satışlarımızı artırmaya devam ediyoruz.
Türkiye çapındaki satışlarımızda liderliği kaptırmak istemiyoruz.
Ağustos ayı sonu itibarıyla baktığımızda, hedeflerimizin
gerçekleştiğini görüyoruz. Nurtherm markamızdaki
ürünlerimizin de kalitesinden dolayı ikinci senesinde olmasına
rağmen satış rakamlarından memnunuz.
Kısa ve uzun vadeli hedeflerinizden söz eder misiniz?
Kısa vadede Nurol Yapı olarak bölgesel bazda satış ofisleri ve
depo alanları oluşturacağız. Böylece lojistik açıdan bayilerimize
ürünlerimizi daha hızlı ulaştıracağız. Uzun vadede ise ulusal
bazda bilinen bir marka olmayı hedefliyoruz.
Sizce iş hayatında başarının sırrı nedir, iş prensiplerinizi
ve hizmet anlayışınızı anlatır mısınız?
İş hayatında başarının sırrı, yaptığınız işi sevmekle başlar.
Düzenli ve tertipli olmak da başarının ana unsurlarıdır. Bizim
için en önemlisi ise müşteri memnuniyetidir. Aynı istikrarla
çalıştığınızda zaman içinde en büyük reklamınız, çalıştığınız
firmalar ve müşteriler olacaktır. İlk hedefimiz, kaliteyi en önde
tutmak ve ulaştırdığımız hizmetin daima arkasında durmaktır.
HABER
29
bayilerimiz
tedarikçilerimiz
Ankara Bölge Pakplast Bayii Ekip Mühendislik’in sahibi Ender Erdem:
“Kaliteli ürün
satmanın rahatlığı ve
mutluluğu içindeyiz”
Say Polymers B.V. Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nihat Kunt:
“Yüksek kaliteli
mamul üretimine
uygun ürünlerimizi
dünyanın sayılı
üreticilerinden temin
ediyoruz”
Ankara ve çevre illerde pazarlama, satış
ve dağıtım ekipleriyle hizmet veren
Pakplast Bayii Ekip Mühendislik, sektörde
öncü firma olma hedefiyle çalışmalarını
sürdürüyor. Firma sahibi Ender Erdem,
Pakplast markasıyla nasıl tanıştıklarını ve
geleceğe dair hedeflerini anlattı
ise belirsizlik hâkim. Bu da satışlara bire bir yansıyor. Nakit
sıkıntısının tabanda ciddi seviyelere ulaşmış olduğu da gözden
kaçmıyor. Sistemimiz gereği oturmuş bir müşteri kitlemizin
olmasından dolayı ciddi oranda etkilendiğimiz söylenemez.
Meslektaşlarımızla olan diyaloglarımızdan, 2012 yılının şu ana
kadar genel olarak beklentileri karşılamadığını söyleyebilirim.
Pakpen Şirketler Grubu’na, PVC
hammaddesi başta olmak üzere çeşitli
kaynaklardan temin ettiği HDPE ve
PPRC gibi ürünleri tedarik eden Say
Polymers B.V., ürün geliştirmede
müşterileriyle ve üreticilerle yakın
bir çalışma sistemine sahip. Pakpen
Şirketler Grubu’yla iş ortaklığı eskilere
dayanan Say Polymers B.V.’nin
çalışmalarını ve gelecek hedeflerini,
şirketin Satıştan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Nihat Kunt’a sorduk
2012 ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz?
2012 ve daha sonraki yıllar için hedefimiz mevcut işimizde,
dağıtım kanallarımıza daha kaliteli hizmet vererek ürün
yelpazesini çeşitlendirmek ve sektörümüzün öncü firması
olmak. Bizimle benzer şekilde çalışan çok sayıda firmanın
arasında fark yaratmamız gerekiyor.
Yaklaşık 14 yıldır ticaret hayatının içindesiniz.
O günlerden bugünlere neler yaşadınız, Pakplast ile nasıl
bir araya geldiniz?
Ticari hayatımızda hızlı değişim dönemleri yaşadık. Çok sayıda
ticari kriz, hızlı değişen satış stratejileri vb. Bunların hepsine
adapte olarak ve kendimizi sürekli yenileyerek bugünlere
geldik. Pakplast ile 2009 yılında, Ankara Bölge’de çalışan
arkadaşlarımız sayesinde tanıştık. Konya Bölge’de bulunan
üretim tesislerini ziyaret ettikten sonra bölgede satış stratejileri
geliştirerek bayilik almayı planladık ve o günden bugüne
Pakplast markalı ürünlerin dağıtıcılığını yapıyoruz.
Bayi yapılanmanız hakkında bilgi verir misiniz? Ekibinizi
tanıyabilir miyiz?
Ankara ve çevre illerine dağıtım ve pazarlamayla satış
yapıyoruz. Düzenli olarak bölgelere pazarlama ve satış yapan
10 kişilik ekibimiz var. Ayrıca satış ekibimizin almış olduğu
siparişleri yerlerine ulaştıran 12 kişilik dağıtım, sevkıyat ekibimiz
bulunuyor. Ağırlıklı olarak bölgemizde doğalgaz grubuna
hitap ediyoruz. Muhtelif marka kombi, radyatör ve tesisat
malzemeleri ana dağıtıcılıklarımız (bayiliklerimiz) mevcut. 2012
yılının başından itibaren de toplu işleri takip eden bir birim
kurarak yeni iş alanları açmayı hedeflemiş bulunuyoruz.
Hizmet verdiğiniz pazarda 2012 yılının geride bıraktığımız
dönemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörün geleceği
hakkında neler söyleyebilirsiniz?
2012 yılının ilk çeyreği için ticari olarak bir canlılıktan söz etmek
mümkün değil. İkinci çeyrek ve sezonun canlanmasıyla birlikte
hareketlenme başladı. Şu anda yaşadığımız üçüncü çeyrekte
30
HABER
Faaliyet gösterdiğiniz bölgede Pakplast’ın bilinirlik düzeyi
nedir, Pakpen Şirketler Grubu’nun bayii olarak hislerinizi
öğrenebilir miyiz?
Pakplast markasının bilinirlik düzeyi henüz tam istediğimiz
seviyeye gelmedi. Markanın kalitesiyle ilgili sorun yaşanmadığı
ve kullanan yerlerden sürekliliğin geldiği gözleniyor. Bu da
umut verici bir durum. Tabii bayiliğe başladığımız ilk günlerde
zorlanmıştık ama artık belirli bir seviyeye ulaşmış bulunuyoruz.
Markanın bilinirliği ve satış rakamlarının artması, bizlerin
çabasıyla birlikte fabrikanın stratejileriyle doğru orantılı. 14
yıllık tecrübemize dayanarak bu sektörde oyuncuların hep aynı
olduğunu, daha iyi hizmet, fiyat ve kalite sunanın daha çok
malzeme satma imkânı olduğunu söyleyebilirim.
Dolayısıyla Pakpen Şirketler Grubu’nun Pakplast marka ürününü
satmaktan çok mutlu olduğumuzu ifade etmek isterim. Seviyeli,
kurumsal ve güçlü bir firmada; ciddi ve kaliteli ürün satmanın
rahatlığı ve mutluluğu içindeyiz. Emeği geçen bütün arkadaşlara
teşekkür ederim.
Aramıza yeni katılan
bayilerimiz
PAKPEN
KSS Yapı - Giresun
tedarik ediyoruz. Ürünlerimiz yüksek kaliteli mamul üretimine
uygun ve bugün dünyada sayılı üreticilerden temin ediliyor.
Say Polymers’in faaliyet alanları ve ürünleri hakkında
bilgi verebilir misiniz?
Say Polymers B.V. Hollanda, Amsterdam’da kurulu olup 1998
yılından beri plastik hammadde ticaretinde faaliyet gösteriyor.
Faaliyet alanı, PVC, PP, PPC, PPRC, LDPE ve LLDPE ürün
gruplarının ticareti. Say Polymers B.V., bu saydığımız ürünleri
Türkiye başta olmak üzere BDT ülkeleri, Güney Avrupa, Kuzey
Afrika ve Güneydoğu Asya bölgelerinde, transit ticaret ve
proforma satışlar şeklinde yapıyor. Say Polymer B.V. Türkiye de
plastik ticareti yapan en eski ve en büyük şirketlerden biri olan
Yapkim Group şirketlerine ait.
Pakpen Şirketler Grubu ile işbirliğiniz ne zaman ve
nasıl başladı? Bugüne kadar birlikte ne tür çalışmalar
gerçekleştirdiniz?
Pakpen Şirketler Grubu ile çalışmalarımız çok eskilere dayanıyor
ancak 2010 yılında ticaretimiz daha da genişledi, proforma ve iç
piyasa bazında satışlarımız oldu.
Pakpen Şirketler Grubu’na tedarik ettiğiniz ürünler ve
özelliklerinden söz edebilir misiniz?
Pakpen’e, PVC hammaddesi başta olmak üzere çeşitli
kaynaklardan temin ettiğimiz HDPE ve PPRC gibi ürünleri
Pakpen Şirketler Grubu’nun ürünlerle ilgili sizden
beklentileri neler?
Pakpen bizden, ürünlerimizin kalitesinde ve tedariğinde
devamlılık aynı zamanda piyasa şartlarına göre rekabetçi fiyatlar
talep ediyor.
Uluslararası alanda faaliyet gösteren bir firma
olarak ürün geliştirirken nasıl bir yol izliyorsunuz?
Sektörünüzdeki yenilikleri nasıl takip ediyorsunuz?
Ürün geliştirmede müşterilerimiz ve üreticilerimizle yakın bir
biçimde çalışıyor, müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda
üreticilerimizi yönlendiriyor ve siz üreticilerle buluşturuyoruz.
Sektörümüzdeki yenilikleri ise üreticilerimizle kurduğumuz
yakın ilişkiler ve dünya çapında yapılan seminer, fuar ve
konferanslardan takip ediyoruz.
Şirketinizin gelecekle ilgili planlarından söz eder misiniz?
Yüzde 100 müşteri memnuniyetiyle çalışan şirketimiz, uzman ve
deneyimli kadrosuyla bugün Türkiye’de sağlamış olduğu güçlü
müşteri ağını uluslararası piyasalarda da sağlamayı; en kısa
sürede Hollanda, Amerika, Türkmenistan ve Kazan ofislerimize
ek olarak yeni ofisler açmayı ve oradaki yerel kullanıcılara
ulaşmayı hedefliyor.
HABER
31
finans
Yılın geri kalan döneminde ekonomik aktivitenin ılımlı seyrini sürdüreceğini tahmin
ettiklerini söyleyen İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, yıl sonunda Türkiye
ekonomisindeki reel büyümenin yüzde 3,5-4 civarında gerçekleşebileceğini
öngördüklerini belirtiyor
ekonomisinin dünya ekonomilerinden pozitif yönde
ayrışmasının da etkili olduğunu düşünüyorum. Nitekim, esnek
ve dinamik üretim yapısına sahip olan Türkiye ekonomisinin
lehine rating farkları kapanmaya başladı. 20 Haziran’da
Moody’s Türkiye’nin kredi notunu bir basamak
artırarak Ba1’e yükseltirken, not görünümünün
pozitif olduğunu belirtti. Böylece, Türkiye’nin kredi
notu yatırım yapılabilir seviyenin 1 kademe altına
yükseltildi. Son dönemde Türkiye ekonomisinin
dış şoklara karşı direncinin artması not artışına
gerekçe olarak gösterilirken, kamu maliyesine
ilişkin göstergelerin olumlu bir görünüme
işaret ettiği de belirtiliyor. Bir diğer rating
kuruluşu Fitch de, Ağustos ayı sonunda yaptığı
açıklamalarda enflasyondaki ve cari açıktaki
gerilemenin devam etmesi halinde Türkiye’nin
kredi notunun “yatırım yapılabilir” seviyeye
çıkarılabileceğini ifade etti.
Yılın geride bıraktığımız dönemini Türkiye ekonomisi
açısından değerlendirecek olursanız neler söylersiniz?
Türkiye başarılı bir kriz yönetimi süreci geçirdi ve bunun
sonucunda da güçlü bir büyüme performansı gösterdi.
Bu hızlı büyüme döneminin arkasından özellikle finansal
istikrarın sağlanması ve uluslararası anlamdaki bazı risklerin
Türkiye ekonomisine yansımasını önleyebilmek bakımından
otoritenin aldığı yavaşlatıcı yönde bazı tedbirler oldu.
Ekonomik aktivitede 2011’in ikinci yarısından itibaren
daha belirgin hale geldiğini söyleyebileceğimiz bir ivme
kaybı görüyoruz. Yurtiçinde politika yapıcıların finansal
ve fiyat istikrarının tesis edilmesine yönelik atmış olduğu
adımlar çerçevesinde yavaşlayan iç talebe ek olarak, en
büyük ihracat pazarımız konumundaki Euro alanındaki
belirsizliklerin sürmesinin, Türkiye ekonomisinin ivme
kaybında etkili olduğu söylenebilir. Yılın ilk çeyreğinde
bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,2 oranında
büyüyen Türkiye ekonomisi, küresel krizden bu yana en
zayıf performansını sergilerken, öncü göstergeler yılın ikinci
ve üçüncü çeyreğinde de yurtiçindeki ekonomik aktivitenin
benzer bir trend izlediğine işaret ediyor.
Bu yumuşak iniş süreci şu ana kadar devam etti. Fakat aynı
süreçte alınan tedbirlerin de etkisiyle cari açık dengesi dahil
olmak üzere birtakım risklerin biraz daha düzelme eğilimine
girmiş olduğunu görüyoruz. Son aylarda politika yapıcıların
Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı direncinin artırılması
yönünde aldıkları önlemlerin etkileri belirginleşirken,
uluslararası kuruluşlar tarafından da Türkiye’nin “yumuşak
karnı” olarak nitelendirilen cari açıktaki iyileşme süreci
dikkat çekiyor. Nitekim son açıklanan verilere göre 12 aylık
kümülatif cari açık, Ekim 2008’de ulaştığı tarihi yüksek
seviye olan 78,6 milyar dolardan 63 milyar dolar seviyesine
kadar geriledi. 2012 yılında yurtiçi piyasaların odağındaki
bir diğer konu olan fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik
uygulamaların olumlu sonuçları da belirginleşiyor. Yılın
ilk aylarında çift haneli düzeylerde seyreden enflasyonun,
maliyet yönlü baskıların hafiflemesinin yanı sıra TCMB’nin
para politikasında ihtiyatlı duruşunu korumasıyla birlikte
Temmuz ayında yüzde 9’a gerilediğini görüyoruz.
Son çeyrekte neler yaşanacak, ekonomik
açıdan beklentiler neler? Döviz kurları ve
faizler konusunda yılın son çeyreğinde nasıl
bir hareketlilik bekleniyor?
Yılın geri kalan döneminde de ekonomik
aktivitenin ılımlı seyrini sürdüreceğini tahmin
ediyoruz. İç ve dış talepteki dengelenmenin
beklenenden hızlı gerçekleşmesine bağlı olarak
cari açığın olumlu bir performans sergilemesi ve
son aylarda kaydedilen gerilemelerle enflasyonun yıl
sonu öngörülerine yakınsaması, önümüzdeki dönemde Türkiye
ekonomisine ilişkin olumlu beklentileri artırıyor.
2012 yıl sonunda Türkiye ekonomisindeki reel büyümenin
yüzde 3,5-4 civarında gerçekleşebileceğini öngörüyoruz.
Öte yandan, büyümeyi sınırlamak Türkiye ekonomisi için
o kadar kolay bir seçenek değil. Nitekim bunun tek etkisi
istihdamda kendisini göstermez. Bütçe gelirleri açısından,
vergi gelirleri açısından da etki olur. Büyüme hızının düştüğü
dönemlerde şu ana kadar sürdüregeldiğimiz bütçe disiplininin
ve bütçe performansının da, gelirler yönünden bir miktar
olumsuz etkilenebileceğini düşünmek durumundayız.
Önümüzdeki dönemde Euro alanının sorunlu ülkelerine
yönelik olası gelişmelere bağlı olarak parasal birliğin
sürdürülebilirliğinin sorgulanmasının piyasalardaki oynaklığı
artırması riski de göz ardı edilmemeli. Maalesef orada aradan
geçen kısa sayılmayabilecek sürede önemli bir mesafenin de
alınmamış olduğu ortaya çıkıyor. Bir yandan çok genişletici
para politikalarıyla diğer taraftan da hane halkı ve reel sektör
üzerindeki risklerin kamuya mal edilmesi yani yer değiştirmesi
suretiyle, gerçek sorunla yüzleşilmeden hadise devam
ediyor. Bunun da Akdeniz ekonomileri, Yunanistan başta
olmak üzere belli ekonomilerde çok daha somut sonuçlar
verdiğini görüyoruz. ABD bir miktar daha iyi bir performans
gösteriyor gibi görünmekle birlikte, özellikle istihdam ve konut
piyasasındaki veriler bunun çok sürdürülebilir olduğu yönünde
sinyaller vermiyor.
Avrupa ekonomilerindeki, özellikle Avrupa bankacılık
sistemindeki aşırı kaldıraç kullanma, aşırı borçluluğun geriye
alınmasına yönelik tedbirler de yeniden kredi koşullarının
Adnan Bali
Türkiye İş Bankası
Genel Müdürü
32
finans
HABER
“Ekonomik aktivite
ılımlı seyrini sürdürecek”
Dünyada ve Avrupa’da yaşanan ekonomik gelişmeler
Türkiye’yi nasıl etkiliyor?
2000’li yıllardan itibaren yurtdışı pazarlarla entegrasyonun
artması, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki gelişmelerden
daha hızlı bir şekilde etkilenmesinde önemli bir rol
oynadı. Bu çerçevede son dönemdeki gelişmeler
değerlendirildiğinde, en büyük dış ticaret pazarımız
konumunda olan Euro alanındaki zayıf talep koşullarının
ihracat performansımızın üzerinde aşağı yönlü baskı
oluşturduğu, bununla birlikte ihracatçılarımızın Euro
alanına alternatif pazarlar bularak Euro alanı kaynaklı
sorunların toplam ihracatımıza etkisini önemli ölçüde
azaltmakta başarılı oldukları ortada. Nitekim, AB ülkelerinin
toplam ihracatımız içindeki payı, 2007 yılındaki yüzde 56
seviyesinden 2012 yılının ilk yarısında yüzde 40’a geriledi
ve bu dönemde ihracatçılarımızın yakın coğrafyadaki yeni
pazarlara yöneldikleri görülüyor. Son beş yıllık dönemde
ticaret ilişkilerimizin yaklaşık iki katına çıktığı Kuzey Afrika
ile Yakın ve Ortadoğu ülkelerinin ihracatımızdan aldığı pay
yüzde 33 seviyelerine yükseldi. Önümüzdeki dönemde,
yöneldiğimiz yeni pazarlardaki mevcut siyasi gerginliklerin
ortadan kalkması ve normalleşme sürecinin başlamasıyla,
söz konusu ülkelere yönelik ihracat hacmimizdeki artış
eğiliminin ivmelenerek devam etmesini bekliyorum. Ülke
kompozisyonunda bu kadar çarpıcı bir değişiklik dünyanın
başka bir ekonomisinde kolay rastlanabilir bir şey değildir.
Bu kadar mobil olabilmek, yeni pazarlar keşfedebilmek,
Türk iş dünyasının dinamik müteşebbisliğinin hangi seviyede
olduğunu çok iyi gösteriyor.
Öte yandan, dış piyasalardaki gelişmeler Türkiye ekonomisini
finansman kanalıyla da etkiliyor. Yılın geride bıraktığımız
dönemindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, zaman
zaman uluslararası piyasalardaki panik havasına bağlı
olarak sermaye girişlerinde dalgalanma yaşanmakla
birlikte genel olarak Türkiye ekonomisine yönelik olumlu
değerlendirmelerin artmasıyla dış finansman kaynaklı
bir sorun yaşanmadığı dikkat çekiyor. Bu gelişmede,
Türkiye’de kriz sonrası dönemde bütçe disiplininden taviz
verilmemesinin ve güçlü kamu mali dengelerinin Türkiye
sıkılaşmasına neden oluyor. Ciddi bir güven ve itibar sorunu
da var. Karşı taraf riskini kimse üstlenmek istemiyor. Avrupa
Birliği’nin ekonomik anlamda oluşmasının ve tek para
biriminin en temel varsayımı, ülke ekonomilerinin birbirine
yakınsamasıydı. Şu anda sorunların ve ülke ekonomilerinin
yapısal özelliklerinin bire bir yakınsamayı hiç teyit etmediğini
görüyoruz. Ulusal bazlı politikalara ihtiyaç duyulan bir sürece
girdik ama ulusal bazlı bütün ekonomi enstrümanları da bu
ülkelere açık değil, örneğin tek paraya sahip olduğunuzdan
devalüasyon yapamıyorsunuz. Dolayısıyla bu yüzdendir ki
Yunanistan için örneğin Euro’nun dışına çıkma senaryoları
konuşuluyor. Şahsen böyle bir süreçte, sorunun giderek
keskinleşmesi karşısında bu tarz bir noktaya gelinirse buna
bir bankacı olarak şaşırmam. Önemli olan bunun piyasalar
açısından yönetilen bir süreçte mi olacağı, yoksa kaotik bir
süreçte mi olacağıdır.
Küresel ekonomik aktiviteye ilişkin zayıf görünüm tüm
ülkeler için olduğu gibi, Türkiye ekonomisi açısından da bir
risk unsuru oluşturuyor ve önde gelen merkez bankalarının
para politikalarını bir miktar daha gevşetebileceği
yönündeki beklentileri gündeme getiriyor. Küresel ölçekte
gerçekleşebilecek olası bir parasal genişleme sürecinde Türkiye
ekonomisinin bu gelişmelerden politika yapıcıların finansal ve
fiyat istikrarını birlikte gözeterek dizayn ettikleri uygulamalar
sayesinde önceki yıllara kıyasla daha “ölçülü” bir şekilde
etkileneceğini ve Türk Lirası’nın diğer gelişmekte olan ülke
para birimlerine nazaran daha istikrarlı seyrini koruyacağını
düşünüyorum.
HABER
33
proje
proje
Referanslarımız
Son yıllarda sektörde tüketicilerin tercihlerini
neler belirliyor?
Sektörümüzde özellikle yapı malzemesi ve mimari alandaki
gelişmeler, hem inşaat firmalarının hem de nihai tüketicinin
bilinçlenmesini sağladı. Marka değeri, müşteri memnuniyeti,
güvenilirlik, kalite ve sektörde yer aldığı konum, tüketicilerin
öncelik verdiği değerler haline geldi.
Ahmet Celil Sarı:
“En önemli
kriterlerimizden
biri koşulsuz
müşteri
memnuniyeti”
Farklı konseptlerde, farklı mimari ve
estetik anlayışa sahip projelerle adından
söz ettiren Sinpaş, müşterilerine kendilerini
özel hissedecekleri yaşam alanları sunuyor.
Sinpaş Satınalma&Lojistik ve İhale Müdürü
Ahmet Celil Sarı, Sinpaş projelerini
benzerlerinden ayıran özellikleri ve
projelerinde Pakpen ürünlerini tercih
etme nedenlerini anlattı
Sinpaş olarak Pakpen ile işbirliği içinde yapımını
gerçekleştirdiğiniz projeleri genel hatlarıyla
anlatır mısınız?
Sinpaş Yapı End. ve Tic. A.Ş. olarak, Pakpen Şirketler Grubu ile
çalıştığımız ilk projemiz, 540 adet konuttan oluşan Samandıra
Lagün Villa projesiydi. Akabinde geçtiğimiz yıl 108 konutluk
Kelebekia Premium, 850 konutluk Sinpaş Liva projelerimizde
ve 200 bin metrekarelik alana sahip ticari gayrimenkul
projemiz olan İkitelli İş Modern’de PVC doğrama imalatları için
anlaşmalarımızı yaptık. Projelerimizde Pakpen uygulamaları
devam ediyor. Yine geçtiğimiz yıl, iştirak firmalarımızdan
34
HABER
Projelerinizde Pakpen ürünlerini tercih etmenizin nedeni
nedir, Pakpen’in projelerinize sağladığı katma değerden
bahsedebilir misiniz?
38 yıldır konut ve ticari gayrimenkul geliştirme işinde emin ve
güvenilir adımlarla ilerleyen, geliştirdiği projelerle dünya markası
Seranit Granit seramik fabrika ofis ve sosyal tesislerinin PVC
doğrama işlerini beraber yaptık. Pakpen Şirketler Grubu’nun
altyapı ürünlerini de Türkiye’de yapımı planlanan en büyük
konut projelerinden biri olan Ankara Altın Oran projemizde
kullanmaya başladık.
Bu projeleri benzerlerinden ayıran özellikler nelerdir?
Sinpaş olarak yaptığımız her projeyle sektöre, müşterilerimize
ve çevresine değer katan yıldız projeler gerçekleştirdik.
Geliştirdiğimiz projelerin tamamı birbirinden farklı konsepte,
mimariye ve estetiğe sahip. Bu nedenle her biri çok özel.
Örneğin Lagün projemiz Türkiye’de ilk defa bir inşaat
projesinde uygulanan, hiçbir kimyasal malzeme kullanılmadan
yapılan “doğal gölet”e sahip. Gerçekleştirdiğimiz bu “doğal
gölet” projesiyle uluslararası alanda birçok ödül aldık. Sinpaş
olarak çevreye ve müşterilerimize verdiğimiz önem akabindeki
tüm projelerimizde kullanma kararı almamızı sağladı.
Sinpaş Liva ve Kelebekia Premium projelerimizde de diğer
projelerimizde olduğu gibi sosyal tesisler, fitness alanları,
peyzaj mimarisi ve doğal göletlerle müşterimize kendilerini
özel hissedecekleri yaşam alanları sunuyoruz.
Ticari gayrimenkul projelerimizden İkitelli İş Modern projesi
ise bölgede, yaşlanan yapı stokuna farklı bir soluk getirdi ve
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki en değerli yapı haline
geldi. Yaptığımız her projede, yaklaşık 40 yıldır devam eden
sürdürülebilir başarının yaşayan örneklerini görebiliriz.
olan Sinpaş, marka değerini korumak ve daha ileriye taşımak
için birçok kriteri dikkate alıyor, hassas davranıyor. Bu
kriterlerden biri de koşulsuz müşteri memnuniyeti. Pencere
veya diğer malzemelere sadece malzeme olarak bakmamak
gerekiyor. Üretimden sonra, satış sonrası hizmetler ve
servis, malzeme tercihinin önüne geçiyor. Sinpaş olarak
biz de Pakpen’in müşterisi ve Pakpen ürünlerinin tüketicisi
olarak kendi marka değerimizle örtüşen ürünler olması,
üretim, montaj, teslimat ve sonrasında müşteri memnuniyeti
konusundaki özen ve hassasiyet nedeniyle Pakpen ürünlerini
kullanmaya başladık. Müşterilerimiz için yayımladığımız,
üretimde kullanılan ürün ve markalar kataloğumuzda da
kullandığımız markalar arasında adına yer vermekteyiz.
Murat Altınbaş:
“Tercihimizi yaparken çok titiz davrandık”
İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin, Kocaeli Kandıra İçmesuyu
ve Kanalizasyon Projesi’nin yapımını üstlenen Altınbaş İnşaat,
projenin inşasında Pakplast’ın HDPE 100 Polietilen
boru ve korige borularını kullanıyor. Yüzde 80’i tamamlanan
projede neden Pakplast ürünlerini tercih ettiklerini, Proje
Müdürü Murat Altınbaş şöyle anlatıyor:
“İşimize ait kanalizasyon hatları için korige boruların ve
içmesuyu hatları için HDPE 100 boruların temin edilmesi ve
boru firması seçilmesi hususunda hem Altınbaş inşaat hem de
Su İşleri Genel Müdürlüğü çok titiz davrandı. Bu sebeple boru
temin edeceğimiz firmada şu nitelikleri aradık:
- İsmi ve kalitesi duyulmuş, kendini ispat etmiş ve güven duyulan bir firma olması,
- Dünya standartlarında üretim yapan, boru üretimi için gerekli kalite belgelerine sahip, idarenin istediği tüm standart ve şartnamelere uygun boru üretebilmesi,
- Boru kalite testlerini fabrikasında yapabilmesi,
- Boru teslimini planlanan tarihte yapabilmesi,
- Müşteri ilişkileri açısından çabuk ulaşılabilmesi, kısa sürede geridönüş sağlayabilmesi, acil boru ihtiyaçlarına cevap verebilmesi,
- Uygun fiyatlı ve ödemeler konusunda firmamıza uygun olması,
- Nakliye bedelinin ekonomik olması.
Nihayetinde, Kandıra İçmesuyu ve Kanalizasyon İnşaatı işinde tüm bu niteliklere uygun olan firma olarak Pakplast ile çalışmayı
tercih ettik.”
HABER
35
proje
proje
PAKPEN
PAKPEN
Özpınar İnşaat
Sandıklı/Afyon
Söğüt İnşaat, Güngören
Star İnşaat, Güngören
Asar Kardeşler İnşaat,
Antalya
Kılıçaslanlar Alize
Konutları, Etimesgut
Bayi Adı:
Sinerji Yapı
Bayi Adı:
Teknik Alm. Ltd. Şti.
Bayi Adı:
Özden Kılıç PVC
Bayi Adı:
Özdepen - Harun Özsoy
Kullanılan Ürünler:
Royal Beyaz doğramalar,
PakDoor iç mekân kapılar
Kullanılan Ürünler:
Royal Seri (Beyaz)
Kullanılan Ürünler:
Pakpen Sürme ve Royal
Seri (Beyaz)
Kullanılan Ürünler:
Royal Seri (Beyaz)
Proje Niteliği:
Konut
Proje Niteliği:
Sandıklı merkezde 25 dairelik
konut inşaatı
Aras İnşaat, G.O.P.
Ali Baba İnşaat,
Antalya
Bayi Adı:
Özgümüş Ltd. Şti.
Bayi Adı:
Dilek Yapı PVC
Kullanılan Ürünler:
Royal A. Meşe
Kullanılan Ürünler:
Pakpen Yeni Sürme
ve İdeal Seri, Pakpen
Monoblok Panjur Beyaz
Proje Niteliği:
1 blok, 60 daire
Ataseven İnşaat, Ankara
Bayi Adı:
Kullanılan Ürünler: Proje Niteliği:
Çelikler A.Ş. Royal Seri (Beyaz)
460 Daire
Ali Fuat Başgil Hukuk Fakültesi, Ankara Bölge
Bayi Adı:
Samplast PVC Doğ. Ltd Şti.
36
HABER
Maliye Lojmanları,
Ankara
Maliye Lojmanları, Etlik
Bayi Adı:
Yuvapen PVC Doğ. Ltd. Şti.
Bayi Adı:
Yuvapen PVC Doğ. Ltd. Şti.
Kullanılan Ürünler:
Royal Seri (Beyaz)
Kullanılan Ürünler:
Global Seri (Beyaz)
Proje Niteliği:
40 Daire
Proje Niteliği:
80 Daire
Kullanılan Ürünler:
Royal - Maun
HABER
37
proje
proje
PAKSIDING
PAKBOARD
Konya Bayındırlık
Müdürlüğü
Bayi Adı:
Nurol Yapı
Kullanılan Ürünler:
Toplamda 6000 metrekare 8
cm karbonlu PakBoard EPS
ile yapıldı.
Nurpen-Burç Kent
PAKPLAST
Bayi Adı:
Nurol Yapı
Kullanılan Ürünler:
PakSiding
Proje Niteliği:
Konut
Oğuz Yapı-Kumluca Projesi
Bayi Adı:
Nurol Yapı
Kullanılan Ürünler: Proje Niteliği:
PakSiding
Konut
PAKBOARD
Kestel/Alanya Yurt
İnşaatı Balıkçı İnşaat
Bayi Adı:
DML İnşaat
Konya Kent Plaza Projesi
Bayi Adı:
Nurol Yapı
Kullanılan Ürünler:
Çatı ısı yalıtımı 100 Mm
PakBoard XPS 14000
metrekare. Bu malzeme
proje için özel olarak üretildi
(Türkiye’de ilk).
Konya-Ereğli Konut
Bayi Adı:
Tekin Pen
Kullanılan Ürünler:
PakBoard XPS
Proje Niteliği:
Konut
Kullanılan Ürünler:
Pakplast Üst Yapı Ürünleri
Autopia Otomobil Alışveriş Merkezi
Beylikdüzü / Keleşoğlu-Gül İnşaat
Proje Niteliği:
Kestel Yurt İnşaatı
Bayi Adı:
Sistem Yapı
Kullanılan Ürünler: Proje Niteliği:
Pakplast Üstyapı ve
Alışveriş Merkezi
Altyapı Ürünleri
Çorum Doğalgaz
Dağıtım Projesi
Uşak Doğalgaz
Dağıtım Projesi
Adana Çatalan Sağ
Sahil Kırıklı Sulaması
Projesi
Ağrı Doğu Beyazıt
İçmesuyu Temini Projesi
Afyonkarahisar Dinar
Çayüstü Göleti ve
Sulaması İnşaatı Projesi
Bayi Adı:
Çorumgaz
Bayi Adı:
Udaş
Bayi Adı:
Aktel Yapı San. ve Tic. A.Ş.
Bayi Adı:
Lotus Abeime Ortak Girişimi
Kullanılan Ürünler:
Pe80 Doğalgaz Borusu
(Ø125,Ø110,Ø63 Çaplar)
Kullanılan Ürünler:
Pe80 Doğalgaz Borusu
(Ø125,Ø63 Çaplar)
Tarih:
2012
Tarih:
2012
Bayi Adı:
Genç-Su İnşaat Taah.
San. ve Tic. A.Ş.
Proje Niteliği:
2012 Çorum Doğalgaz
Altyapı 2. Dönem
Yatırımı
Proje Niteliği:
2012 Uşak Doğalgaz
Altyapı Son Dönem
Yatırımı
Idare:
DSİ 6. Bölge Müdürlüğü
Idare:
IPA
Kullanılan Ürünler:
DN 110mm-710mm, PN 4-6
Atm - 42.212 metre
Kullanılan Ürünler:
DN 90 mm-200 mm,
PN 10-25 Atm - 328.176 metre
Tarih:
2012
Idare:
DSİ 18. Bölge Müdürlüğü
Kullanılan Ürünler:
DN 110mm-710mm,
PN 4-10 Atm - 21.271 metre
38
HABER
HABER
39
emlak
pazarlama
Dilek Taş Aydın
Yılın son çeyreğinde gayrimenkul
sektörünü hareketli günler
bekliyor
Türkiye’deki nitelikli projelerin hem yapı kalitesi hem de sosyal donatıları
açısından yurtdışındakilere ciddi fark attığını söyleyen Sabah Gazetesi
Ekonomi Editörü Dilek Taş Aydın, gayrimenkul sektöründe yılın geride
bıraktığımız dönemi ve son çeyreğine ilişkin sorularımızı yanıtladı
Yılın geride bıraktığımız döneminde, Türkiye’deki
emlak piyasasıyla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
2012’nin ilk sekiz ayı, gayrimenkul sektörü açısından üretilen
projelerden çok hükümet tarafından sektörü desteklemeye
yönelik çıkarılan yasalar açısından bir dönüm noktası oldu.
Sektörün yıllardır beklediği Kentsel Dönüşüm (Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi) Yasası, 2B Yasası ve
Mütekabiliyet Yasası’nın meclisten geçmiş olması sektöre
moral vererek yeni satış politikalarının geliştirilmesinde
etkili oldu. Tüm şirketler şimdi bu üç yasayla ilgili altyapı
çalışmalarını yürütürken, yakında gerek 2B arazilerinde
gerek kentsel dönüşüm alanlarında proje üretmeye gerekse
yurtdışındaki pazarlama faaliyetleriyle yabancılara konut
satışına odaklanacak.
Yılın son çeyreğinde emlak piyasasını neler bekliyor?
Yılın son çeyreğinde gayrimenkul sektörünü hareketli
günler bekliyor. Yaz ve Ramazan döneminde yeni projelerin
lansmanı için hazırlık yapma fırsatı bulan şirketler, yılın
son çeyreğinde satışlardaki durgunluğu telafi edecek
yeni projeler lanse edecek. Şirketler yaz dönemini,
ellerindeki mevcut projelerde kalan dairelerin satışıyla
geçirmişlerdi. Hem yaz hem de Ramazan’a özel olarak
geliştirdikleri kampanyalarla yaz durgunluğunu bir derece
de olsa atlatmak istemişlerdi. Bu kampanyaların bayram
sonrasındaki döneme de sarktığı dikkat çekiyor. Bunun
yanı sıra yılın ilk çeyreğinde yapılan lansmanlar kadar son
çeyrekte de proje üretilecek. 2013 yılı dünyada durgunluk
yılı olarak görünse de Türkiye piyasalarındaki hareketliliğin
devam edeceği öngörülüyor. Bu nedenle şirketler
yatırımlarını son çeyreğe bırakıp 2013’ü, mevcut projeleri
tamamlama ya da satışları bitirme yılı olarak görüyor.
Türkiye’de müteahhitlerin proje üretirken göz önünde
tuttukları kriterler nelerdir?
Projelerde hem yatırımcıların hem de konut satın alanların
en önemli kriteri lokasyon. Her ne kadar yatırımcılar ve
tüketiciler şehir merkezlerini tercih etseler de özellikle büyük
şehirlerde arazi bulma sıkıntısı yatırımcıları alternatif
lokasyonlara yöneltiyor. Markalı konut projesi gerçekleştiren
40
HABER
yatırımcılarsa farklı yerlerde geliştirdikleri nitelikli konut
projeleriyle alternatif yaşam alanlarının doğmasına ve o
bölgelerin değerlenmesine katkıda bulunuyor. Son yıllarda
Türk inşaat firmalarının artık gayrimenkul geliştirme
firmalarına dönüşmesi de bu başarıdan kaynaklanıyor.
Türkiye’deki nitelikli projeler hem yapı kalitesi hem de sosyal
donatıları açısından yurtdışındakilere ciddi fark atıyor.
Bunun yanı sıra müteahhitler (artık gayrimenkul geliştiricisi
olarak anılıyorlar) tüketici davranışları, değişen aile yapısı
gibi kriterleri de yakından takip ederek projeler geliştiriyor...
Kısacası satın alma davranışları iyi analiz edilip projeler bu
doğrultuda geliştiriliyor ve satışta sorun yaşanmıyor. Ancak
bunu yapamayan çok sayıda başarısız proje de bulunuyor.
Pakpen’in de ön planda tuttuğu ürün kalitesi
ve Ar-Ge’ye yaptığı yatırımlardan yola çıkarak,
yapı sektöründe “kalite”nin yeri hakkında neler
söyleyebilirsiniz?
Ar-Ge, hayatımızın her alanında olduğu gibi gayrimenkul
sektöründe de ciddi öneme sahip. Yediğimiz bir yiyeceğin
daha sağlıklı olmasından oturduğumuz konutların kalitesine
kadar hayatımızın her alanını etkiliyor. 1999 depremi
sırasında meydana gelen felaketler aslında konutta kalitenin
önemi konusunda bir dönüm noktası olmuştu. 1999
depremi sonrasında konut kalitesinin yükselmesi gerekliliği
ortaya çıkmış, Ar-Ge çalışmalarının da bir ürünü olan
depreme dayanıklı konutların üretilmesi artık zorunlu hale
gelmişti. Ancak 2011’deki Van depremi bu kalitenin İstanbul
ve çevresinde artarken Türkiye’nin diğer bölgelerinde eşit
şekilde artmadığını gösterdi. Sadece depreme dayanıklılık
değil enerjiyi daha az tüketen, çevreye daha az zarar veren
konutların üretilmesi artık belli kriterlere bağlandı. Bunun
yanı sıra yaşanılan deneyimler tüketicileri de bilinçlendirirken
inşaat şirketlerinin de kaliteye odaklanması sonucunu
doğurdu. Çünkü tüketiciler artık sadece başını sokacak
bir konut aramıyor, kullanılan beton kalitesinden evin
fonksiyonel olmasına, depreme dayanıklılığından konutta
kullanılan malzemelerin kalitesine kadar dikkat ediyor.
Üreticiyi de kaliteli malzeme kullanmaya teşvik ediyor.
Yönetilmeyen itibarı
rakipler yönetir!
İletişim Danışmanı
Salim Kadıbeşegil
İtibar “saygınlık” ile eşanlamlı kullanılmaktadır. Çevremizde,
ilişkilerimizde, yaşam direksiyonunun yönetiminde bizim
olmadığımız ortamlarda, bizden “saygınlık” yansıtan ifadelerle
söz edilmesi meselesidir. İtibar yönetimi de kişi olarak peşinde
koştuğumuz bu saygınlığın kurumsal boyutta ele alınması,
değerlendirilmesi ve yönetilmesiyle ilgilidir.
Saygınlık, insanlar ve kurumlararası ilişkilerde bir süreç ise
çıktısı “güven”dir. Kime, neden güveneceğimiz ve bu güven
duygusuyla neleri harekete geçireceğimizdir. Kurumsal hayatta,
itibarı iyi olan şirketlere nitelikli insan kaynakları gelir, kaliteye
duyarlı tedarikçiler işbirliği yapmak ister, entelektüel derinliği
olan iş ortakları tercih eder, tüketiciler ürün ve hizmetleri satın
alırlar, tekrar satın alırlar ve tavsiye ederler, yatırımcılar hisse
senetlerine uzun vadeli yatırım yaparlar, kamu kuruluşlarıyla
olumlu bir işbirliği vardır… Yani itibarlı olmanın saymakla
bitmeyecek sonuçları bulunur.
Kaliteli üretim yapma, raflarda bulunma, satın alınabilir bir
fiyatlama yapma, reklam yapmakla iş yapıp sonuç alma,
yani para kazanma dönemi, 1990’larla bitmiş görünüyor.
Küreselleşmenin bir başka fazı olarak toplumsal duyarlılıklar
ve değerler, en az kaliteli üretim yapmak kadar öne çıkan bir
faktör olarak karşımıza çıktı. Bunların başında da itibar yönetimi
geliyor. Yani, bir şekliyle hem kaliteli üretim olacak diğer yandan
da “saygın” bir kurum olmalıyız ki, paydaşlarımızla aramızdaki
güven bağı korunmuş olsun.
Şirketler itibarlarını nasıl yönetebilir?
Bu genel bakış çerçevesinde, şirketlerin itibarlarını nasıl
yönetecekleriyle ilgili iki temel tespit bulunuyor. Bunlardan biri
“risklerin” yönetilmesi. Bir kurumun başta finans olmak üzere,
tedarik, uluslararası pazarlar, markaları, insan kaynakları ve
diğer tüm yönetim alanlarında ortaya çıkması olası ve çıktığında
da kurum itibarını yerle bir edebilecek risklerin yönetilmesi,
itibar yönetimiyle ilişkilendiriliyor. Bu riskler karşısında kurum
yöneticileri, sadece kendi çıkarlarını kollamaya ve korumaya mı
yönelik karar alacaklar yoksa toplumsal bütünlüğü ve ahlaki
değerleri de dikkate alarak mı karar verecekler? Nitekim 2008
küresel finansal krizinin baş aktörleri olan dev finansal yatırım
şirketleri, birinci söylemdeki gibi hareket ettikleri içindir ki dünya
bugün hâlâ derinleşmekte olan bir kriz yaşıyor.
İkinci temel gösterge ise “beklentilerin” yönetilmesidir.
Kimin beklentileri? Başta çalışanlar ve tüketiciler olmak üzere
tüm paydaşların beklentileri tabii… Günümüzde bu beklentilerin
bir karşılığı olarak gündemimize kurumsal sosyal sorumluluk,
ekolojik duyarlılık, kurumsal sorumluluk, etik, kurumsal yönetim,
üçlü raporlama gibi kavramlar girdi. Yani bir şirketin paydaşları,
o şirketi aynı “birey” gibi sorumlu bir kişi olmaya davet ediyor.
Suyu kullanırken, üretim için doğadan ödünç hammadde
alırken, çalışma ortamı yaratırken, yerel toplumun kültür ve
değerlerine uyum sağlarken beklenen sorumlulukları da yerine
getirmesini bekliyor. Şirketler bu beklentilerin ne kadarını
karşılayabiliyorlar ise, paydaşlarının gözünde o kadar itibarlı
olabiliyorlar!
Bu konular son yıllarda neden bu kadar önemli ve “para
kazanmaktan bile değerli” oldu sorusuna ise, ülkemizde Bosch
markası tarafından yapılan bir reklam filmiyle cevap vermek
gerekir. Reklamdaki Bosch bayiinin, duvarına Robert Bosch’a
atfen astığı “Müşteri kaybetmektense para kaybetmeyi tercih
ederim” cümlesi, itibar yönetimini tarif ediyor. İş dünyası,
para kazanmanın bir “amaç” değil “araç” olduğu konusunda
duyarlandı ve itibarın aslında sahip olunabilecek ve gelecek
güvencesi yaratabilecek en önemli sermaye olduğu gerçeği
ortaya çıktı.
Günümüzde sivil toplum, hükümetlerden bile etkin bir “güç”
haline geldi. Toplumsal farklı değerlerin temsilcisi olan dünyanın
dört bir tarafındaki sivil toplum kuruluşları, kendi duyarlılıklarına
paralel hareket etmeyen ancak milyar dolarlık gelirlere sahip
olan markaları/şirketleri dize getiriyor. Kanun yapıcılar üzerinde
son derece etkili olan sivil toplum kuruluşları, arkalarına aldıkları
toplum rüzgârıyla regülasyonlara müdahale edebiliyor ve iş
süreçlerinin akışını değiştirebiliyor. Dahası, söz konusu sivil
toplum kuruluşlarını artık çeşitli şirketlerde profesyonel olarak
çalışan bireyler oluşturuyor. Ortak payda, toplumsal değerler
ve duyarlılıklara özen gösterilsin ve işler bunları dikkate alınarak
yönetilsin. Bu gerçekle birlikte şirketlerin toplum nezdinde
“nasıl” algılandıkları, bu algıyı nelerin oluşturduğu önem
kazandı. Günümüzde, beğenilen, toplum tarafından takdir
edilen şirketlerin, iş ve ilişki süreçlerine bu araştırmalardan
elde ettikleri bilgi ve bulguları serpiştirdiklerini görüyoruz.
Rekabette fark yaratmak, öne çıkmak, pazarda oyunun
kurallarını belirlemek için bu faktörleri stratejik bir bakış açısıyla
çalışmalarının içine dahil eden şirketler hemen fark ediliyor.
Tabii bunları yöneten liderler de!
Sonuç olarak şu klişe ifadeler, itibar yönetimiyle ilgili
gündemimizi oluşturmaya yardım edebiliyor:
İtibar değerler üzerine inşa edilir.
Yönetilmeyen itibarı rakipler yönetir.
Markalar vaat eder ancak itibar kazanılır.
HABER
41
insan kaynakları
içimizden biri
“Sevdiğiniz işi yaparsanız mutlu olursunuz”
İş dünyasının
yeni kuşağı
Dünya genelinde ekonomik ve sosyal hareketlerle oluşmuş zaman
aralıklarına jenerasyon denir. Her jenerasyon doğum yılına göre ayrılır.
Jenerasyon sıralamasını Cem Topçuoğlu şu şekilde yapıyor:
Savaş Kuşağı – The Silent Generation (1925 – 1945)
Büyük Bebek Patlaması Kuşağı – The Baby Boomers (1945 – 1964)
X Kuşağı – Baby Busters (1965 – 1976)
Y Kuşağı – Echo Boom (1977 – 1994)
Milenyum Kuşağı (1995 – 2003)
Z Kuşağı (2004 –)
Bu yapıdan hareketle Pakpen’in kuşak haritasını da çıkarabiliriz.
Büyük Bebek Patlaması Kuşağı (1946 – 1964): Yüzde 2,73
X Kuşağı (1965 – 1976) : Yüzde 30,80
Y Kuşağı (1977 – 1994) : Yüzde 66,46
TÜİK 2009 II. Dönem verilerine göre Türkiye genelinde, 23.627.000
tane (toplam nüfusun yüzde 33,5’i) Y kuşağı temsilcisi bulunuyor. Bu
grubun yüzde 64,5’i erkek, yüzde 54,4’ü lise altı eğitim seviyesinde,
yüzde 28,8’i lise ve dengi okul mezunu, yüzde 16,9’u yükseköğretim
mezunu. Yüzde 16,6’sı ilk işinde nitelik gerektirmeyen bir iş yapmış,
yükseköğretim mezunu olanların yüzde 57,6’sı ilk işlerinde profesyonel
veya yardımcı profesyonel meslek mensubu olarak çalışırken yüzde 2’si
nitelik gerektirmeyen işlerde çalışmış, yüzde 76,7’si ilk işlerinde ücretli,
maaşlı veya yevmiyeli olarak çalışmış, yüzde 62,6’sı ilk işini aile, akraba
veya arkadaşlarının yardımıyla bulmuş.
Farklı yaş gruplarının bir arada çalıştığı işyerlerinde, sorunların önemli bir
kısmı, kuşaklararası algı, yöntem, uygulama ve iletişim farklılıklarından
kaynaklanıyor. Zira her kuşağın temsilcilerinin karakteristik yapıları, iş
yapış şekilleri ve beklentileri birbirinden farklı. Y kuşağının da katılımıyla
bugün iş dünyası üç kuşağı birlikte barındırıyor. Yoğun global rekabet
ortamında bu kadar farklı özelliklere sahip üç kuşağın birlikteliği, iş
hayatında görmezden gelinemeyecek çatışmalara neden oluyor. Doğal
gelişimi içerisinde yakın bir gelecekte yönetici pozisyonlarında bulunacak
olan Y kuşağı da bu çatışmaların tam ortasında aceleci tavırlarıyla
kendilerini göstermeye çalışıyor. Haritadan da görülebileceği gibi
Pakpen Şirketler Grubu için de önemli ve çoğunlukta olan Y kuşağının
özelliklerini, teorik olarak bilgiyi mekândan ve zamandan bağımsız
olarak elde eden, özgürlüğüne düşkün, girişimci, paylaşım ve iletişim
konusunda istekli, her şeyi sorgulayan, yoğun teknoloji kullanan,
internet ağından dolayı ortak özellikler gösteren, iş konusunda seçici
ve hızlı sonuç almayı seven, sınırları keskin hatlarla belirlenmiş iş görev tanımları ve esnek çalışma saatleri beklentili olarak sıralayabiliriz.
Türkiye’de tüketicilerin yüzde 33,5’lik payına sahip Y kuşağının bu
özellikleri, medya başta olmak üzere birçok sektörü ve kaçınılmaz olarak
da çalışma hayatını yeniden şekillendiriyor. Bunun için çokuluslu ve/veya
kurumsal şirketler -özellikle bilişim ve medya- üretim-satış stratejilerini
ve çalışma koşullarını yeni kuşağın alışkanlık ve kültürlerine adapte
etmek için çalışmalarını sürdürüyor. Elbette bu değişimi yönetmek yine
bir önceki kuşağa düşüyor. Davranış bilimcilerinin, birey davranışlarının
belirleyicilerinin değerler olduğu tespitinden yola çıkınca; dinamik,
rekabetçi, özgür, bireysel tutumlu, neşeli Y kuşağı, iş yaşamında yakın
gelecekte pek çok değişime imza atacak gibi görünüyor.
42
HABER
Pakpen Şirketler Grubu İnsan Kaynakları Müdürü
Ramazan Nugay
Yakın bir zaman önce ailemize katılan
Pakplast Antalya Bölge Yöneticimiz
Burçin Taş, yedi yıldır sektörün içinde.
Erkek çalışanları görmeye alışık
olduğumuz sektörde kadın olarak
başarılı çalışmalara imza atan Taş,
Pakplast ve şirketimiz hakkındaki
düşüncelerini, iş hayatıyla ilgili
tecrübelerini bizlerle paylaştı
Şirketimizde gerçekleşen yeni atamalar
• Mustafa Mutlu, 18 Haziran tarihinden itibaren Pakpen Plastik
Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Satınalma
Personeli olarak göreve başladı.
• Cem Sırgüven, 18 Haziran tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve
Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Altyapı Boru Grubu Satış
Müdürü olarak göreve başladı.
• Can Tuna, 22 Haziran tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve
Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya’da, Adana ikametli şekilde Boru
Grubu Bölge Yöneticisi olarak göreve başladı.
• Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya’da Boru Grubu Satış Müdürü olarak çalışan Mesut Koçal, 1 Temmuz tarihinden
itibaren Boru Grubu Satış Koordinatörü olarak göreve başladı.
Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da
26 Haziran tarihli İcra Kurulu kararıyla aşağıdaki organizasyonel
değişiklikler yapıldı:
• Altyapı Boru Üretim Müdürü kadrosuna 1 Temmuz tarihinden itibaren Çağrı Korkut atandı.
• Altyapı Boru Teknik Müdürü kadrosuna 1 Temmuz tarihinden itibaren Tarkan Tosun atandı.
• Üstyapı Boru Üretim Müdürü kadrosuna 1 Temmuz tarihinden itibaren Ali Dural atandı.
• Tolga Şahin, 9 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve
Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Pen Grubu Satış Uzmanı
olarak göreve başladı.
• Demet Kalali, 11 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve
Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Satınalma Personeli
olarak göreve başladı.
• Yüksel Yılmaz, 2 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve
Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Pen Grubu Satış Uzmanı
olarak göreve başladı.
• Yasin Hayta, 16 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru
ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Bakım Müdürü
olarak göreve başladı.
• Mervenaz Akteke, 16 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik
Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Kalite
Mühendisi olarak göreve başladı.
• Cumhur Cihat Kılıç, 30 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik
Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Kalite
Müdürü olarak göreve başladı.
• Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya’da
Vardiya Amiri unvanıyla çalışan İsmail Kaptan, 2 Ağustos tarihinden
itibaren Pen Üretim ve Kalıp Teknisyeni olarak terfi ederek göreve
başladı.
• Halil Akça, 9 Ağustos tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı
Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Kalite Kontrol Personeli
olarak göreve başladı.
• Oğuz Taşdemir, 13 Ağustos tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru
ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Elektrik Bakım
Mühendisi olarak göreve başladı.
• Fatih Peker, 17 Ağustos tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru
ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Yalıtım Üretim
Mühendisi olarak göreve başladı.
“1976’da Trabzon’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitiminin
ardından üniversite eğitimi için 1993’te Antalya’ya geldim.
1997 yılında Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma
bölümünden mezun oldum. Yaklaşık yedi yıl önce iş hayatına
atılarak inşaat sektöründe yerimi aldım. Daha çok erkeklerin
egemen olduğu inşaat sektöründe, altyapı ve üstyapı boru satış
grubunda çalışmalarımı sürdürürken birçok firmadan iş teklifi
aldım ancak Pakplast’ın Antalya bölgesinde oluşan Pakplast
Bölge Yöneticiliği pozisyonuna talip oldum. 31 Ocak 2011’den
bu yana sektörün büyüyen ve gelişen firması Pakplast’ın,
dolayısıyla Pakpen Şirketler Grubu’nun bir üyesi olmaktan çok
mutluyum.
Pakplast, Batı Akdeniz Bölgesi’ndeki mal alım ihalelerinde,
şantiyelerde ve kurumların açtığı ihalelerde son yıllarda çok
fazla tercih ediliyor. Bölge çalışanlarının yanı sıra Pakplast’ın
kalitesinin, üretim kapasitesinin ve üretimin tamamıyla
otomasyon oluşunun bunda etkili olduğunu düşünüyorum.
Sektörümüzün büyüyen ve gelişen firması Pakplast, sadece
beş yıldır boru üretiyor olmasına rağmen uzun yıllardır
sektörde yer alan rakiplerine büyük fark atmış bulunuyor.
Kalite standartlarının korunması, inovasyona dayalı büyüme
ve gelişme devam ettiği müddetçe kısa süre sonra ülkemizin
sektördeki en büyük firması haline geleceğine inanıyorum.
Sevdiğiniz işi yaparsanız mutlu olursunuz
İşimi çok severek yapıyorum. Bir işte başarılı olmak için o işi
sevmek şart. Bunun yanı sıra bildiğiniz işi yapmanız, iş yaparken
takip etmeniz, çalıştığınız firmaya ve sattığınız malzemeye
inanmanız, etik kuralları uygulayarak firmanızı en iyi şekilde
temsil etmeniz de çok önemli.
Yaklaşık yedi yıldır içinde olduğum sektörde kadın olmanın
avantajları ve dezavantajları hep merak edilir. Her zaman
olduğu gibi, bizim işimizde de öncelik daima bizlerin. Değerli
bayilerimiz ve iş arkadaşlarımla aramızdaki saygı her zaman
korunuyor. Ciddi, prensipli ve zaman zaman da esprili bir
kişiliğe sahibim. Beni böyle tanıyıp kabullendiler. Tabii ki
seyahatler, çalışma tempomuz ve anne olmamın verdiği
zorluklar da yok değil. Ancak insan istediği ve sevdiği işi
yapıyorsa mutlu olabiliyor, ben de çok mutluyum.
Antalya merkezde, sektörde tanınıyorum, biliniyorum. Ancak
bölgeye dahil olan diğer il ve ilçelerde ilk kez ziyarete gittiğim
firmalarda beni genellikle bankacı veya sigortacı zannediyorlar.
Elimdeki boruları ve yanımdaki tesisatçı ustalarını gördüklerinde
ilk beş dakika sessiz kalarak şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Resmi
kurumlarda ise genellikle erkekleri görmeye alışık olduklarından
beni ilk gördüklerinde inanmakta zorlandılar. Nihayetinde,
bu sektörde kadınların da iş yapabileceğine ve bana alıştılar.
Yaşanılan şaşkınlıkların yerini destek ve dostluklar aldı.”
HABER
43
kültür-sanat
hukuk
Kitap
Av. Murat Karaman
Türk Borçlar Kanunu’nda
yapılan değişiklikler ve
düzenlemeler
Yazar
Salim Kadıbeşegil /
2012
Yayınevi
Optimist
Değişen koşullara uygun hale getirilen Türk Borçlar Kanunu, 4 Şubat 2011
tarihli Resmi Gazete’de yayımlanıp 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
Dergimizin bu sayısında, hepimizi ilgilendiren Türk Borçlar Kanunu’nda yapılan
düzenlemelerin bir bölümüne yer veriyoruz. Devamı gelecek sayımızda…
Gerek kişiler gerekse kişilerle tüzel kişi ve kurumlar arasındaki
borç-alacak ilişkilerinin, genel ve özel anlamda tanzimi amacıyla
tesis edilmiş Türk Borçlar Kanunu’nun değişen koşullara
uygun hale getirilmesi ve Avrupa Birliği üyeliği kapsamında
taahhütlerin uygulamaya konulabilmesi için birtakım
hükümlerinin değiştirilmesi, uyarlanması ve düzenlenmesi
kaçınılmaz olmuştur.
Bu amaçla yapılan çalışmalar ve değerli hukukçularımızın
katkılarıyla 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, 4 Şubat 2011
tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış olup, 1 Temmuz 2012
tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yapılan değişikliklerin büyük çoğunluğu;
- Ya öğretide ve uygulamada benimsenmiş görüşlerin kanuna
aktarılması (genel işlem şartları, aşırı ifa güçlüğü gibi),
- Ya diğer kanunlardaki düzenlemelerin borçlar kanununa
aktarılması (kirada olduğu gibi),
- Ya da İsviçre Hukuku’ndaki yeni müesseselerin Türk
Hukuku’na aktarılması (ön ödemeli taksitle satış, pazarlama,
evde hizmet sözleşmeleri gibi) şeklinde gerçekleşmiştir.
Kanunun en önemli özelliklerinden biri, dilinin
“Türkçeleştirilmiş” olmasıdır. Diğer yabancı ülke yasaları bire
bir kopyalanmamış, gerekli görülen yerler uyarlanmak suretiyle
faydalanılmıştır. Aşağıda, faydalı olacağına inandığımız ve
yasadaki değişikliklerin genel bir sunumunu içeren bilgilendirme
çalışması yer alıyor. Buna göre bir başlangıç yapılacak olursa,
Türk Borçlar Kanunu, tüm Borçlar Kanunu’nun temelinde yatan
“Sözleşme” kavramıyla başlar.
Madde 1: Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine
uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması açık veya
örtülü olabilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun getirdiği en önemli yeniliklerden biri de
“Ismarlanmayan Şeyin Gönderilmesi” kavramıdır.
Madde 7: Ismarlanmamış bir şeyin gönderilmesi öneri (icap)
sayılmaz. Bu şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya saklamakla
yükümlü değildir.
Madde 8: Bağlayıcı olmayan öneri ve herkese açık öneri
Sözleşmenin kurulmasında “Bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen
araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan teklif”, hazırlararası
öneri olarak kabul edilmiştir.
44
HABER
Dünyada Mentorluk Uygulamaları
Yazar
Ram Charan
Yayınevi
Mediacat Kitapları
Fiyat göstererek mal sergileme, tarife, fiyat listesi gönderme,
yeni kanunda “Öneri” sayılmıştır. Eski kanunda “Öneriye
Davet” idi.
Madde 15: İmza
İmzanın, borç altına girenin elyazısıyla atılması zorunludur.
Güvenli elektronik imza da elyazısıyla atılmış imzanın bütün
hukuki sonuçlarını doğurur. İmzanın elyazısı dışında bir araçla
atılması ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve
özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında
yeterli sayılır (hisse senedi, para vb.).
Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin
içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, görme engellilerin imzaları
onları bağlamaz.
Genel İşlem Koşulları - 1
Eskiden sadece 4077 sayılı Kanunun “Sözleşmedeki Haksız
Şartlar” başlıklı 6. Maddesinde, sadece “tüketiciler” için
düzenlenen Genel İşlem Şartları, yeni kanunda bütün
sözleşmeler için düzenlenmiştir. Genel işlem koşulları, Borçlar
Kanunu’nun 20-25. maddeleri arasında düzenlenmiştir (Bütün
sözleşmeler kavramına Bayilik, Satış, İş, Hizmet Alım vb.
sözleşmeler de dahildir).
Madde 20: Genel İşlem Koşulları
Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin,
ileride çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla
önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme
hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde
yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem
taşımaz. Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin
özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin genel
işlem koşulu sayılmasını engellemez.
Genel işlem koşullarını içeren sözleşmeye veya ayrı bir
sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul
edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına onları genel işlem koşulu
olmaktan çıkarmaz. Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler,
sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından
verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları
sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.
Oyun Bitti
İletişim danışmanı Salim Kadıbeşegil’in “Oyun Bitti” adıyla yayımlanan yeni kitabı, yaşamın içinde kaybettiğimiz
değerleri nerede ve nasıl bulacağımızı anlatıp bu değerlerle buluşmamızın karşısındaki engelleri tanımlıyor. Kitap
ayrıca, insanın insan gibi yaşayabileceği bir toplum yapısına giden yolda, iş hayatının ve buna yön verenlerin
kendilerine nasıl “çekidüzen” verebileceğinin bazı ipuçlarını ortaya koyuyor.
Kitap, satış yöntemlerini günümüz iş dünyasına uyarlamada rehberlik ediyor. Satış konusuna hem radikal hem de
pratik yaklaşımlar getiriyor. Farklı sektörlerde ve pek çok şirkette denenmiş olan bu yeni yaklaşım, sizi metalaşma
ve düşük fiyat cehenneminden kurtarıp rakiplerinizden farklı kılarak müşteriyle zamanla gelişecek kazançlı ilişkilere
dayanan daha iyi fiyatlandırmanın, daha yüksek kârlılığın ve gelir artışının yolunu açıyor (Tanıtım bülteninden).
Müzik / Yeni çıkan albümler
As One
Fahir Atakoğlu
Avrupa Müzik
İkibin Oniki
Nur Ertürk
Ateş Müzik
Aşkın Kimyası
Seda Üren
Ateş Müzik
Yallah Sevgilim
Yonca Evcimik
DMC Müzik
Orhan Gencebay ile
Bir Ömür
Orhan Gencebay
Poll Production
Best Of Nesrin
Sipahi (4 CD)
Nesrin Sipahi
Avrupa Müzik
Lunapark Konseri
Canlı Konser Kaydı
Zeki Müren
İMM Müzik
Es Remixes (2 CD)
Mustafa Ceceli
DMC Müzik
Bir Garip Orhan Veli
Müşfik Kenter
Esen Müzik
2 Tek
Şevval Sam
Kalan Müzik
Sinema / Film
Uzun Hikâye
Gösterim tarihi
19 Ekim 2012
Yapım yılı
2012
Tür
Dram
Cloud Atlas
Gösterim tarihi
26 Ekim 2012
Yapım yılı
2012
Tür
Dram
Yönetmen
Osman Sınav
Yönetmen
Tom Tykwer,
Andy Wachowski,
Lana Wachowski
Oyuncular
Tom Hanks, Susan Sarandon,
Halle Berry, Jim Sturgess,
Hugh Grant
Oyuncular
Kenan İmirzalıoğlu,
İsmail Hakkı Ürün,
Kürşat Alnıaçık,
Erkan Avcı, Bora Koçak
Konu: Film, 1950’li yıllarda Bulgaryalı Ali’nin delikanlılık
çağlarında Eyüp’te yazlık sinema işletmecisinin kızı Münire
ile kaçmasını ve birbirlerine olan sevda öyküsünü anlatıyor.
Mustafa Kutlu’nun aynı adlı eserinden uyarlanan filmde,
Ali’nin eşitlik ve adalet tutkusunun doğurduğu sonuçlar
nedeniyle kasaba kasaba dolaşan aile, gittiği her kasabada
hayatın farklı bir yüzüyle tanışıp birçok şeye direnmek
zorunda kalır.
Konu: Altı farklı hikâyeden oluşan ve geçmişten günümüze,
günümüzden geleceğe farklı hayatların nasıl birbirini
etkilediğini anlatan filmde, her oyuncu birden fazla karakteri
canlandırıyor.
Skyfall
Gösterim tarihi
2 Kasım 2012
Yapım yılı
2012
Tür
Aksiyon, Macera
Yönetmen
Sam Mendes
Oyuncular
Ralph Fiennes,
Daniel Craig,
Javier Bardem,
Judi Dench
Konu: Daniel Craig, dünyanın gelmiş geçmiş en uzun
soluklu film serisinin 23’üncü macerası olan Skyfall’la 007
James Bond olarak bir kez daha karşımızda. Skyfall’da,
Bond’un M’e karşı sadakati sınanacaktır çünkü M
geçmişiyle yüzleşmeye başlar. MI6 saldırıya uğrayınca
007’nin, bedeli ne olursa olsun tehdidi bulup yok etmesi
gerekecektir.
HABER
45
Boru - 01.08.2012
Yeni Meram - 13.08.2012
İnşaat & Yatırım - 01.09.2012
Dünya İnşaat - 01.07.2012
Yapı - 01.08.2012
Konya’nın Sesi - 19.09.2012
Su ve Çevre - 01.07.2012
Sözcü - 15.08.2012
Dünya Dosyalar - 07.08.2012
46
HABER

Benzer belgeler

Mesleki eğitim

Mesleki eğitim Pakpen A.Ş. kurum yayınıdır. Üç ayda bir yayımlanır. Para ile satılamaz. Yaygın, Kurumsal, Türkçe

Detaylı

plastiğin önlenemez yükselişi

plastiğin önlenemez yükselişi “güçlü markalar” arasında üçüncü kez yer almasının gurur verici olduğunu söyledi. Kuyucu, bu sonucun, Pakpen’in süper markalar belirlenirken göz önüne alınan kriterler arasında yer

Detaylı