plastiğin önlenemez yükselişi

Transkript

plastiğin önlenemez yükselişi
Temmuz/Ağustos/Eylül 2013 - Sayı 25
İnşaat sektöründe
plastiğin önlenemez
yükselişi
Pakpen A.Ş. yer aldığı
üç ayrı fuarda ürünlerini
tanıttı
Ekonomi yazarı
Jale Özgentürk, Türkiye
ekonomisinin ilk altı ayını
değerlendirdi
İçindekiler
PAKPEN HABER dergisi
Pakpen A.Ş. kurum yayınıdır.
Para ile satılamaz.
Yayın Türü
Yaygın, Kurumsal, Türkçe
İnşaat
sektöründe
plastiğin
önlenemez
yükselişi
15
Yayın Süresi
Üç ayda bir
PAKPEN A.Ş. Adına İmtiyaz Sahibi
Mehmet Tuza
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Hale Kuyucu
Yayın Kurulu
Funda Ergülen,
Serpil Çakar, Tarık Girgin
06
26
28
46
50
51
Editör
Kadriye Yüzereroğlu
Yayım, Yönetim Yeri
PAKPEN Reklam & Halkla İlişkiler Departmanı
Sahrayı Cedit Mahallesi, Halk Sokak,
No: 40-44 81080 Kadıköy - İSTANBUL
Tel: +90 216 467 36 22
Fax: +90 216 467 40 52
e-posta: [email protected]
Yapım
Communication Partner
İletişim Danışmanlığı Ltd. Şti.
Değirmen Sokak No:16 Ar Plaza
A Blok Kat:10 Kozyatağı / İstanbul
Görsel Tasarım
VMD & More
Reklam Tasarım Prodüksiyon ve
Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti.
Ortaklar Cad. Hilton Sitesi
6. Blok Daire: 8 Mecidiyeköy/İstanbul
Kreatif Direktör
Elif Kılınç
Baskı (Matbaa)
Elma Bilgisayar Basım ve Ambalaj
Halkalı Caddesi No: 164 B-4 Blok
Sefaköy - Küçükçekmece
Reklam Rezervasyon
[email protected]
Basım Tarihi
Haziran 2013
PAKPEN HABER 2013
Bu dergide yayımlanan ilan, röportaj ve köşe
yazılarındaki fikir ve görüşlerin sorumluluğu
yazarlarına veya görüşü bildirene aittir.
Yazı, röportaj ve fotoğraflar kaynak gösterilse dahi
izin alınmadan kullanılamaz.
Kurumsal.....................................................................
Sektörel.......................................................................
Dosya...........................................................................
Portreler.......................................................................
Departmanlarımız.......................................................
Ürünlerimiz..................................................................
Ar-Ge............................................................................
Yalıtım.........................................................................
Sınır Ötesi....................................................................
Bayilerimiz...................................................................
Tedarikçilerimiz...........................................................
Proje.............................................................................
Emlak...........................................................................
Finans...........................................................................
Pazarlama....................................................................
İş Dünyası....................................................................
Hukuk..........................................................................
Hayata Dair.................................................................
İnsan Kaynakları.........................................................
İçimizden Biri...............................................................
Basında Biz..................................................................
Kültür Sanat................................................................
06
14
15
26
28
30
34
35
36
38
44
46
50
51
52
54
56
57
58
59
60
62
merhaba
Hale Kuyucu
Değerli okuyucularımız,
Yaz mevsimine ve güneşli günlere girmiş olmanın mutluluğunun yüzlere
yansıdığı bugünlerde, sizlere bir kez daha “merhaba” demenin heyecanını
yaşıyoruz. Sektörümüzdeki hareketliliğin yanı sıra bizler için bir önceki
sayımızdan bu yana yaşanan önemli gelişmeleri derleyip sunmanın
yoğunluğuyla geçen bahar ayları, umarız sizler için de hareketli ve keyifli
geçmiştir.
2013’e girdik giriyoruz derken zaman su gibi akıp geçti ve yılın ortasına
geldik. Üç önemli fuarda yerimizi aldığımız yılın ikinci çeyreğinde, Pakpen A.Ş.
çatısı altında üretilen ürünleri, yurtiçi ve yurtdışındaki sektör temsilcileriyle
bir kez daha buluşturma fırsatı yakaladık ve yeni işbirlikleri kurup dostluklar
kazandık. Bizleri gururlandıran gelişmelerin de yaşandığı bu süre içinde, bir
dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen Pakpen, dünya çapında “güçlü
markalar” arasında üçüncü kez yerini aldı ve “Superbrands” ödülünün
sahibi oldu.
Sektörümüzü ilgilendiren konularla yakından ilgilenen ve önemli etkinliklerin
içinde var olmaya devam eden Pakpen, Türkiye’nin 33 ilinde eşzamanlı olarak
başlayan ve kentsel dönüşüm seferberliğinin öneminin kamuoyunda daha iyi
kavranması amacıyla düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi”nin
İzmir ayağında da yerini aldı. Zirvenin ana sponsorlarından olan Pakpen A.Ş.
adına İzmir’deki toplantıya katılan Yönetim Kurulu Üyemiz İbrahim Tuza,
kentsel dönüşüm sürecinde kullanılan malzemenin kalitesinin önemine
dikkat çekti.
Türkiye’de inşaat sektörünün gelişmesiyle birlikte kullanımı artan plastik
malzemeden yola çıkarak belirlediğimiz “Türkiye’de inşaat sektöründe plastik
kullanımı” başlıklı “Dosya” konumuz, bizleri yine önemli isimlerle buluşturdu.
Yurtdışında olduğu gibi Türkiye’de de plastik kullanımının önümüzdeki
yıllarda daha da artacağı yönündeki görüşlerin ve plastik malzemeye ilişkin
diğer ayrıntıların ilginizi çekeceğini düşünüyoruz.
Dergimiz Pakpen Haber, önceki sayılarımızda olduğu gibi yine sektörümüzü
ilgilendiren konu başlıklarından ürünlerimize, ürünlerimizin kullanıldığı
projelerden pazarlama, finans ve iş dünyasına uzanan özel konularla sizlerle...
Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere iyi bir yaz ve bol güneşli günler
diliyoruz.
Saygılarımla,
HABER
05
kurumsal
kurumsal
Pakpen A.Ş. Pakplast markasıyla
İstanbul PIPEXPO Eurasia 2013
Fuarı’na katıldı
Pakpen, Pakplast markasıyla İstanbul PIPEXPO Eurasia 3. Boru, Pompa, Vana, Filtre
Endüstrisi Fuarı‘na katıldı. Fuar kapsamında Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği
tarafından verilen “2013 Boru Sektörü Özel Ödülü”, sektöre yaptığı katkılardan dolayı
Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza’ya takdim edildi
Yapı sektöründe PVC profil, yalıtım ve boru ürünlerini bir arada
üretebilen tek firma olan Pakpen A.Ş., bu yıl üçüncüsü düzenlenen
İstanbul PIPEXPO Eurasia 3. Boru, Pompa, Vana, Filtre Endüstrisi
Fuarı’nda Pakplast markasıyla yerini aldı. 16-19 Mayıs tarihleri
arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen fuar,
sektör temsilcileri ve uzmanlardan yoğun ilgi gördü.
“Boru Sektörü Özel Ödülü” Mehmet Tuza’nın
Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER) tarafından
PIPEXPO Boru Fuarı’nda düzenlenen geleneksel “2013 Boru
Sektörü Özel Ödülü”, bu yıl sektörün duayenlerinden Pakpen
A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza’ya verildi. Ödülü
takdim eden TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Yalçın Ali Tung, iş
hayatına baba mesleği olan çeşmecilikle başlayan, Pakpen A.Ş.’yi
Türkiye’nin hizmetine sunarak sektörün gelişmesine değerli
katkılarda bulunan Mehmet Tuza’ya, “Onur Ödülü”nü oybirliğiyle
verme kararı aldıklarını söyledi. Yalçın Ali Tung, TİMDER adına
Mehmet Tuza’ya başarılarının devamını diledi. Ödülü alırken bir
6
HABER
konuşma yapan Mehmet Tuza ise, “Ben aslında
çeşmeciyim, tesisatçıyım. Şimdi bir sanayici
olarak sektörümüzün büyümesi için her yıl
yatırımlarımızı artırıyor, ekip olarak var gücümüzle
çalışıyoruz. Bu ödülü Pakpen Ailesi adına alıyor ve
teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
Fuarda aynı zamanda TİMDER ve İstanbul
Doğalgaz Tesisatçıları Derneği tarafından
düzenlenen seminere de sponsor olan Pakplast,
ödül töreninden sonra 200’ü aşkın
tesisat ustasına ürünlerini tanıttı ve
sağladığı avantajları anlattı.
Geniş bir ürün yelpazesine sahip
Pakplast, altyapı ve iç tesisat boru
sistemlerinde kullanılmak üzere
polietilen borular, polipropilen
borular ve ek parçaları, alüminyum
folyolu polipropilen borular ve ek
parçaları, kompozit borular ve ek
parçaları, yerden ısıtma ve mobil
sistem (PEX ve PE-RT Boru), bina
içi polipropilen atık su boruları ve
ek parçaları, polietilen doğalgaz
borularıyla kendinden muflu ve mufsuz korige altyapı boruları ve ek
parçalarını üretiyor.
“Sıfır insan hatasıyla üretim yapıyoruz”
Türk boru sektörünün dünyaya açılmasında farklı işbirlikleri sağlayan
PIPEXPO’nun önemine dikkat çeken Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu
Üyesi İbrahim Tuza da fuarla ilgili olarak şunları söyledi: “Pakpen
A.Ş. olarak üçüncü kez PIPEXPO Fuarı’na katıldık. 2011 yılında 72
ülkeden 60 bin 841 kişinin fuarı ziyaret ettiğini biliyoruz. Yabancı
katılımcıların fuara olan ilgisi bizi memnun ediyor. Pakplast olarak
Türkiye’deki tüm gaz dağıtım şirketleri tarafından onaylanmış tek
markayız. Fabrikamızda tam otomasyon teknolojisi kullanıyoruz ve
sıfır insan hatasıyla üretim yapıyoruz. Özellikle hedef pazarlarımızın
katılımını beklediğimiz bu fuarla Pakplast markamızın ürünlerini ve
kalitesini bire bir tanıtma fırsatı yakaladık.”
Pakpen A.Ş. Boru Grubu yöneticileri fuarla ilgili görüşlerini paylaştı
“Fuarlar duruşumuzu göstermek için iyi bir fırsat”
Boru Gubu
Koordinatörü
Mesut Koçal
“Fuar geçmiş yıllara göre daha iyi
geçti. Fuarın seramik ya da ısı grubuyla
birleştirilirse çok daha hareketli olacağını
düşünüyorum. Bu yıl fuar kapsamında
İstanbul Doğalgaz Tesisatçıları Derneği
ile bir etkinliğimiz oldu. Tesisatçılarla
bir araya gelip tanışma fırsatı bulduk.
Bu açıdan da çok olumlu olduğunu
söyleyebilirim. Markamızı bilmeyen yok
gibi ancak ürünlerimizi bir arada sunmak,
duruşumuzu göstermek için iyi bir
fırsat oldu.
Altyapı Boru Grubu
Satış Müdürü
Cem Sırgüven
“Firma olarak bu tür
organizasyonlarda yer almamız
önemli. Ürünlerimizin ve
markamızın tanınması açısından
fayda sağlıyor. Standımız ve
ürünlerimiz gayet ilgi çekiyor.
İleriki yıllarda daha
farklı uygulamalar ile
zenginleştirebileceğimizi
düşünüyorum.”
HABER
7
kurumsal
kurumsal
Pakpen 2013 İstanbul Yapı Fuarı’nda
ürün yelpazesiyle yine fark yarattı
Pakpen A.Ş. 24-28 Nisan
2013 tarihleri arasında
gerçekleştirilen İstanbul
Yapı Fuarı’nda yerini alarak,
tüm ürün çeşitlerini yurtiçi
ve yurtdışı müşterileriyle
ziyaretçilerine tanıttı
Türk yapı sektörünün ve bölgenin en büyük fuarı olan İstanbul
Yapı Fuarı, bu yıl toplam 81 bin metrekarelik alanda, 1150
katılımcı firmanın ürün ve hizmetlerini 109 bin 537 ziyaretçiyle
buluşturdu. Fuarın Uluslararası İş Geliştirme Platformu
etkinlikleri, yapı sektörü profesyonelleri tarafından büyük ilgi
gördü. Fuar, yapı sektöründe en son yenilik ve teknolojileri
barındıran ürün çeşitliliğiyle uluslararası pazarlar ve fırsatlar için
yine bir buluşma noktası oldu.
Yapı sektörünün bir bina için gerekli birçok malzemeyi bir
arada üretebilen tek firması olan Pakpen A.Ş. de bu yıl 36’ncısı
yapılan “İstanbul Yapı Fuarı”nda stant açtı. Beylikdüzü Tüyap
Fuar Merkezi’nde düzenlenen fuara 14’üncü kez katılan
Pakpen A.Ş., çatısı altındaki ürünleri geniş bir alanda sundu.
Pakpen A.Ş.’nin 300 metrekarelik standında, Pakpen pencere
modelleri, kepenk ve panjur sistemleri, PakDoor dekoratif
dış kapı ve kompozit kapı sistemleri, PakBoard EPS ve XPS ısı
yalıtım levhaları, Pakplast Altyapı ve Bina İçi Tesisat boruları,
profesyoneller ve son kullanıcılarla buluştu.
“Boyanabilir kapı” dikkat çekti
Tüketicinin ihtiyaçlarına verdiği önem ve yüksek kalite
anlayışından ödün vermeyerek geliştirdiği tüm ürünlerini
sergileyen Pakpen A.Ş., PakDoor markasıyla ürettiği 18 farklı dış
ve 11 farklı iç mekân kapı modeliyle sektördeki farkını ortaya
koydu. PakDoor tarafından üretimi planlanan boyanabilir kapı
ise fuarda fark yaratan ürünler arasında yerini aldı.
8
HABER
Pakpen ürünlerini
dünyaya tanıttı
EPS üretimindeki yatırımlarıyla 650 bin m3 yıllık kapasiteye
ulaşan PakBoard ise enjeksiyon board üretiminde “Beyaz” ve
“Lila” renkli üretimlerinin yanı sıra karbonlu EPS board ile
müşterilerinin farklı ihtiyaçlarına özel çözüm üretiyor.
PakBoard markasıyla, 2011 yılında XPS hatlarında UNIDO
projesi kapsamında çevreye zararlı HCFC 22/142 b yerine HFC
152 A gazıyla üretime geçilirken, başarıyla tamamlanan süreç
sonucunda 2013 yılında UNIDO proje desteği alındı.
Geniş ürün yelpazesiyle sektörde tek
Pakpen A.Ş., Pakpen markasıyla PVC Kapı-Pencere Panjur
ve Kepenk Sistemleri, PakSiding markasıyla Vinil Dış Cephe
Kaplama Sistemleri, PakCountry markasıyla Çit, Korkuluk,
Kameriye ve Pergola Sistemleri, PakPanel markasıyla
PVC/XPS Sandviç Panel, PakDoor markasıyla Dekoratif Dış Kapı
ve Kompozit Kapı Sistemleri, PakBoard markasıyla XPS ve EPS
Isı Yalıtım Levhaları ve Pakplast markasıyla Altyapı ve Bina İçi
Tesisat Boru Sistemlerinin üretimini gerçekleştiriyor.
19-20 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen
18. Tuskon Türkiye Dünya Ticaret Köprüsü
Fuarı’na katılan Pakpen, ürünlerini yabancı
yatırımcılara tanıttı
İstanbul Fuar Merkezi’nde bu yıl 18’incisi gerçekleştirilen ve Türkiye
İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) tarafından
düzenlenen Tuskon Türkiye Dünya Ticaret Köprüsü Fuarı, bu yıl da renkli
ve hareketli geçti. Dünya standartlarına uygun üretim tesisleri, girişimci
ve yenilikçi yapısıyla yapı sektöründe üretimini sürdüren Pakpen, fuarda
pencere modellerini, kepenk ve panjur sistemlerini, PakDoor dekoratif
dış kapı ve kompozit kapı sistemlerini, PakBoard EPS ve XPS ısı yalıtım
levhalarını, Pakplast Altyapı ve Bina İçi Tesisat borularını 140 ülkeden
gelen firma temsilcilerine tanıttı.
“Fuar kıtalararası ticarete yön veriyor”
Fuarla ilgili bilgi veren Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Tuza,
2012 yılında fuara yedi kıtadaki 130 ülkeden 1500 yabancı işadamının
katıldığını, cirosunun yaklaşık yüzde 30’unu ihracattan elde eden bir
şirket olarak yabancı katılımcıların fuara duydukları
ilginin kendilerini memnun ettiğini söyledi. “Pakpen
olarak iştirakimiz Pakpen Dış Ticaret A.Ş. aracılığıyla
başta Avrupa olmak üzere 50’ye yakın ülkeye ihracat
gerçekleştiriyoruz. Fuar sayesinde özellikle hedef
pazarlarımızın katılımıyla ürünlerimizin çeşitliliğini
ve kalitesini bire bir tanıtma fırsatı yakaladık”
diyen İbrahim Tuza, fuarın, Afrika’dan Avrasya’ya,
Asya’dan Latin Amerika’ya kadar yeni ve farklı tüm
pazarlardan seçkin ithalatçılarla tanışma imkânı
sunduğunu ve kıtalararası ticarete yön verdiğini
söyledi. İbrahim Tuza, Pakpen’in yükselen istihdamı,
üretim kapasitesi ve yatırımlarıyla yapı sektöründe
pencereden bahçe aksesuarına, dış cepheden
kapıya, borudan yalıtım ürünlerine kadar bir bina için
gerekli birçok malzemeyi üretebilen tek firma olarak
dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’nin bütün
şehirlerinde tercih edildiğini sözlerine ekledi.
HABER
9
kurumsal
kurumsal
“Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi”nin
ana sponsoru Pakpen
Pakpen basının değerli
kalemleriyle bir araya geldi
Türkiye’nin 33 ilinde eşzamanlı olarak başlayan, kentsel
dönüşüm seferberliğinin öneminin kamuoyunda daha iyi
kavranması amacıyla düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel
Dönüşüm Zirvesi”nde Pakpen A.Ş. de yerini aldı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından niteliksiz konut
stokunu yeniden yapılandırmak için Türkiye genelinde
başlatılan kentsel dönüşüm seferberliği, tüm hızıyla devam
ediyor. Bu seferberlikte toplumun ve sektörün bilinçlenmesi
için üzerine düşen sorumluluğu yerine getiren Pakpen A.Ş.,
kentsel dönüşümde kaliteli malzeme kullanımına dikkat
çekiyor.
“Kentsel dönüşümde kaliteli malzeme şart”
Ana sponsorları arasında Pakpen A.Ş.’nin de yer aldığı, 31
Mayıs’ta İzmir Tepekule’de düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel
Dönüşüm Zirvesi”ne konuşmacı olarak katılan Pakpen A.Ş.
Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Tuza, 30-40 yıl sonra tekrar aynı
süreci yaşamamak için kullanılan malzemede kaliteye önem
verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Türkiye deprem bölgesinde yer alsa bile, toplumsal bilincin
1999 İzmit depremiyle oluştuğunu ve 2012 yılında meydana
gelen Van depremiyle daha da olgunlaştığını belirten İbrahim
Tuza, “Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 92’si deprem
kuşağında, nüfusun ise yaklaşık yüzde 95’i bu tehlikeli
bölgelerde yaşıyor. Türkiye’nin önemli sanayi merkezlerinin
Pakpen’in
web sitesi yenilendi
yaklaşık yüzde 98’i ve barajların da yüzde 92’si yine deprem
bölgelerinde bulunuyor. Türkiye, deprem nedeniyle uğradığı
zararlar açısından da dünyada üst sıralarda. Binalarımız
en az 30-40 yıllık. O dönemde yapılan binalarda kullanılan
malzemeler kalitesizdi ve bunu denetleyecek kurumlar yoktu.
Eğer binalar yapılırken buna dikkat edilseydi şu anda kentsel
dönüşüme ihtiyaç duyulmayacaktı. Bir yapıda 104 çeşit inşaat
malzemesi kullanılıyor. Yapı sektöründe kalite, ekstra bir
beklenti değil bir zorunluluk olmalıdır” diye konuştu.
İbrahim Tuza son olarak, yapı sektöründeki malzemelerin
kalitesinin artmasıyla inşaat sektöründe de kalitenin artacağını,
yaşanılan deneyimlerin tüketicileri bilinçlendirirken inşaat
şirketlerinin de kaliteye odaklanması sonucunu doğurduğunu
sözlerine ekledi.
Pakpen üçüncü kez Türkiye’nin “Superbrands”i oldu
Kurulduğu günden bugüne kaliteli ürün ve hizmet anlayışıyla
ürünlerini tüketiciyle buluşturan Pakpen, güçlü bir marka
olduğunu bir kez daha ispatladı ve “Türkiye’nin Markaları”
arasında yerini aldı. 2005 yılından beri Türkiye’de markaların
nasıl başarılı olduklarına ve markanın şirket için oynadığı rolün
önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen “Superbrands”,
bu yıl da “Türkiye’nin Markaları”nı ödüllendirdi. Farklı
sektörlerin tanınmış isimlerinden oluşan jürinin değerlendirdiği,
18-56 yaş aralığında Türkiye nüfusunu temsil eden 1600 kişiyle
yapılan anket sonucunda belirlenen “2012 Superbrands”,
Türkiye’nin “Süper Markaları”nı 17 Nisan’da düzenlediği ödül
töreninde açıkladı.
Pakpen, 17 Nisan Çarşamba gecesi
Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenen ödül
töreninde Türkiye’nin Superbrands’leri
arasında yerini aldı. Bu ödülle Pakpen’in
marka bilinirliği ve gücü, global otoriteler
tarafından bir kez daha onaylandı
10
HABER
“Gurur verici”
Geceye katılan ve Pakpen adına ödülü alan Pakpen A.Ş.
Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü Hale Kuyucu, bir dünya
markası olma yolunda hızla ilerleyen Pakpen’in dünya çapında
“güçlü markalar” arasında üçüncü kez yer almasının gurur
verici olduğunu söyledi. Kuyucu, bu sonucun, Pakpen’in süper
markalar belirlenirken göz önüne alınan kriterler arasında yer
alan şirketin büyüklüğü, teknolojisi, yatırımları, işgücü kalitesi,
yaratıcılığı, markalaşmaya yaptığı yatırım ve marka devamlılığı
gibi kriterleri layığıyla yerine getirdiğinin bir kanıtı
olduğunu vurguladı.
Pakpen A.Ş., 2012 yılını değerlendirmek, 2013 hedefleri ve yeni yatırımları
hakkında paylaşımda bulunmak, kentsel dönüşüm sürecinde yapı malzemeleri
sektöründeki fırsatları anlatmak üzere 3 Nisan’da ekonomi basınının önemli
isimleriyle buluştu.
The Marmara Otel’de yapılan yemekli toplantıya, Bugün gazetesinden
Gökhan Kara, Capital dergisinden Nilüfer Gözütok, Dünya gazetesinden
Gamze Şener, Ekonomist dergisinden Talip Yılmaz, Habertürk gazetesinden
Adnan Selim Karahan, Patronlar Dünyası web sitesinden Cihan Orhan,
Radikal gazetesinden Jale Özgentürk, Sabah gazetesinden Barış Ergin, Sözcü
gazetesinden Aydın Demir ve TurkishTime dergisinden Candeğer Muradoğlu
katıldı. Gazetecilere, Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza,
Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Tuza, Genel Müdür Münir Yıldırım, Finans ve
Mali İşler Müdürü Güner Özkan ile Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü Hale
Kuyucu eşlik etti.
Pakpen A.Ş. Genel Müdürü Münir Yıldırım, toplantıda, şirketin 11 yılda 27 kat
büyüdüğünü ve 413 milyon TL ciroya ulaştığını belirtti. 30 bin metrekarelik
alanda üretime başlayan Pakpen’in, bugün 300 bin metrekarelik entegre
tesisleriyle Konya Organize Sanayi Bölgesi’nin en büyük kuruluşu olduğunu
anlatan Yıldırım, son sekiz yılda yapılan 250 milyon TL’ye yakın yatırımla da
sektörün büyümesinde en önemli aktörlerden biri olduğunu vurguladı.
“Uluslararası Osmanlı
Devleti’nde Nehirler ve Göller
Sempozyumu”na Pakpen
destek verdi
2-3 Mayıs tarihleri arasında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı,
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Erciyes Üniversitesi tarafından Kayseri’de
düzenlenen Uluslararası Osmanlı Devleti’nde Nehirler ve Göller Sempozyumu’na
(Ticaret-Tarım-Hukuk-Askeri-Ulaşım), Pakpen A.Ş. ana sponsor oldu.
Yurtiçi ve yurtdışındaki çeşitli üniversitelerden 120 akademisyenin katıldığı
sempozyumda, başta Osmanlı arşivleri olmak üzere ilgili devletlerin
arşivlerinden ve kaynaklarından yararlanılarak sunulan bildirilerde, geniş
Osmanlı coğrafyasında nehir ve göllerin, daha geniş bir anlatımla suyun
kullanım sahaları hakkında bilgiler verildi.
2 Mayıs sabahı Erciyes Üniversitesi Sabancı Kültür Sitesi’nde başlayan
sempozyum, Kayseri Hilton Oteli’nde devam etti. Sempozyuma sponsor olan
Pakpen A.Ş., kurduğu stantta katılımcılara faaliyetlerini tanıtma imkânı buldu.
Kurulduğu günden bu yana hep daha
iyiye ulaşma gayesinde olan Pakpen
A.Ş., bu doğrultuda fabrikalarında en
yeni teknolojiyi kullanırken, Pakpen
markasına değer katacak tüm gelişmeleri
de yakından takip ediyor. Pakpen’in,
hizmet anlayışını, kurumsal haberlerini,
vizyon ve misyonunu; müşterileriyle, iş
ortaklarıyla ve çalışanlarıyla paylaştığı en
etkin mecralardan biri olan web sitesi
de bu amaçla yenilendi ve kullanıcıların
hizmetine sunuldu. Kolay kullanımı ve
zengin içeriğiyle www.pakpen.com.tr
adresinden tüm güncel bilgilere detaylı bir
şekilde erişmek mümkün.
Kariyer.net’ten
Pakpen’e teşekkür
Kariyer.net, 1 Ocak-31 Aralık 2012
tarihleri arasında Kariyer.net’te yayınladığı
iş ilanlarına yapılan başvurulara verdiği
yanıt nedeniyle, Pakpen’e bir teşekkür
belgesi takdim etti.
HABER
11
kurumsal
kurumsal
Pakplast Edirne Bölge Bayii Muranlı İnşaat’ın ev
sahipliğinde gerçekleşen Pakplast tesisat ustaları
seminerine 150’ye yakın müteahhit, mühendis
ve tesisat ustası katıldı. 10 Mayıs’ta Edirne’deki
Margi Hotel’de yapılan seminerin açılışında
konuşan Muranlı İnşaat’ın sahibi Makine
Mühendisi Murat Muranlı, inşaat sektöründe
yer alan biri olarak tesisat konusunda karşılaştığı
zorlukların kendisini arayışa sevk ettiğini ve
Pakplast ile tanıştıktan sonra bu konudaki
sıkıntıları aştığını, Pakplast Edirne Bölge Bayiliğini
alarak Edirne’deki inşaat sektörüne hizmet
etmeyi amaçladıklarını söyledi.
Davetlilere yönelik hazırlanan sinevizyon
gösterisi beğeniyle izlenirken, seminer sonunda
tüm katılımcılar Margi Hotel Balo Salonu’nda
düzenlenen yemekte sohbet edip birbirlerini
daha yakından tanıma fırsatı buldu.
Pakplast’ın
Edirne’deki
semineri büyük
ilgi gördü
Management Plus Yönetim Danışmanlığı şirketi tarafından Pakpen
çalışanlarına, Pakpen A.Ş.’nin Konya’daki tesislerinde 11 Mayıs’ta
“Takımdaşlık Felsefesi ve Takım Çalışmaları Eğitim” semineri düzenlendi.
Tüm gün süren eğitim seminerlerine Pakpen’in tüm bölgelerinden
çalışanlar katıldı. Amacı, günümüz dünyasının en önemli unsurlarından
biri olan takımdaşlık felsefesinin ve takım çalışmalarının kişisel ve kurumsal
anlamda nasıl geliştirileceği ve yönetileceği, nelere dikkat edilmesi
gerektiğiyle ilgili bilgiler verilmesi olan seminerde şu konu başlıkları yer aldı:
“Takımdaşlık nedir?”, “Takım çalışması nedir?”, “Takım kalitesi nedir?”,
“Takım nasıl olunur?”, “Takım çalışmaları ve sinerji ilkesi”, “Takımdaşlıkta
neler gerekir?”, “Takım liderliğinde 10 ilke nedir?”, “Takımdaşlıkta
motivasyon ve iletişim nasıl sağlanır?”, “Takımdaşlıkta hedef belirleme
ve hedeflere ulaşma”, “Başarılı takımların özellikleri nelerdir?”, “Takım
çalışmalarında başarılı olmak için yapılması gerekenler”, “Takım
çalışmasının faydaları ve sonuçları”, “Takım çalışmasının başarısını
sağlayan faktörler”, “Takım çalışmasının aşamaları”, “Takımda karar
almayı gerektiren faktörler”, “Takım içinde durumsal liderlik yaklaşımı”,
“Proje takımları oluşturma”, “Proje takımlarının kurumlara getireceği
faydalar nelerdir?”, “Takımdaşlığın ve takım çalışmalarının firmalara
getireceği faydalar”. Bu eğitimin yanı sıra Pakpen çalışanları, 27 Nisan’da
“Müşteri Odaklı Satış Teknikleri”, 25 Mayıs’ta ise “Müşterilerle Başarılı
Satış İletişimi” eğitimleri de aldı. Bu eğitimlerle birlikte toplam 73 kişi, üç
ayrı grup halinde üç ayrı zamanda eğitim almış oldu.
+8 taksit
kampanyası
Pakpen ve Garanti Bankası
işbirliğiyle, 1-30 Haziran
tarihleri arasında Bonus üyesi
Pakpen bayilerinde, 100 TL
ve üzeri taksitli alışverişlerde
+8 taksit kampanyası
uygulandı.
12
HABER
Takımdaşlık
Felsefesi ve Takım
Çalışması Eğitimi
PVC doğrama markalarına
yönelik Isıcam Sinerji ve
Isıcam Konfor kampanyası
Pakpen ve Trakya Cam işbirliğiyle, Trakya Cam ile sözleşme
yapan PVC doğrama markalarının üretici/satıcı(tali)
bayilerine yönelik 1 Mayıs-15 Haziran döneminde yaptıkları
Isıcam Sinerji ve/veya Isıcam Konfor satışları için prim
kampanyası düzenlendi.
Boryap Plastik IHS Bursa
2013’te Pakplast ürünlerini
tanıttı
Pakpen bayilerinden Boryap Plastik, 27-31 Mart tarihleri
arasında düzenlenen IHS Bursa 2013 8. Isıtma, Soğutma,
Havalandırma ve Doğalgaz Teknolojileri Fuarı’na katılarak
ürünlerini sergiledi.
Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuarda,
Boryap Plastik’in 100 metrekarelik standında tanıttığı
Pakplast ürünleri, ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. Çok sayıda
müteahhit firma ve Bursagaz yetkilileriyle çevre ilçelerdeki
belediye temsilcilerinin ziyaret ettiği stantta, yeni ürünlerle ilgili
bilgiler verildi.
Örnek PEN Konya Yapı ve
Dekorasyon Fuarı’nda bu
yıl da yerini aldı
1996 yılında PVC Kapı ve Pencere sektöründe Pakpen ile birlikte
faaliyete başlayan Örnek PEN, 16-19 Mayıs tarihleri arasında
düzenlenen 10. Konya Yapı ve Dekorasyon Fuarı’nda ürünlerini
sergiledi. Standında sergilediği Pakpen PVC Kapı ve Pencere,
PakDoor ve PakSiding markalarına ait ürünleriyle ilgi odağı olan
Örnek PEN, üç yıldan bu yana fuarda yer alıyor ve ziyaretçilere
ürün tanıtımı gerçekleştiriyor. Halihazırda 1800 metrekarelik
kapalı alanda PVC üretimi gerçekleştiren Örnek PEN, Çelik
Kontrüksiyon Prefabrik Ev üretimine de devam ediyor. Sektörde
öncü firma olma hedefiyle yola çıkan Örnek PEN, bu yolda emin
adımlarla ilerliyor.
Özde PEN ve tali bayileri Pakpen A.Ş.
üretim tesislerini ziyaret etti
Ankara’nın Sincan ilçesinde faaliyet gösteren
Pakpen’in imalatçı bayilerinden Özde PEN ve
tali bayileri, 31 Mayıs’ta Konya’daki Pakpen
A.Ş. üretim tesislerini ziyaret etti. Üretim
alanlarını inceleyen ve üretim aşamalarıyla ilgili
yetkililerden bilgi alan ziyaretçiler, gezi sonunda
memnuniyetlerini dile getirdi. Geziye katılan firma
ve misafirlerin isimleri şöyle:
Özde PEN-Harun Özsoy, Murat Cam ve PVCMurat Kaya, Tek PEN-Kazım Muratoğlu, Uzman
PEN-Ersen Ceyhan, Deka PEN-Özgür Demirkan,
Kardeş Parke-Şahin Ay, Gürdal Cam BalkonOsman Gürhan Gürdal.
HABER
13
sektörel
dosya
İZODER’den bir ilk daha
Sanal Fuar
Isı, Su, Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER),
yürütmekte olduğu “Doğru Çözüm Doğru Yalıtım
Kampanyası” kapsamında bir ilke daha imza atarak
kısa bir süre önce Türkiye ve yalıtım sektörünün ilk
Sanal Fuarı’nı açtı. Yılın 365 gün 24 saati yalıtım
sektörü ile tüketicileri bir araya getiren bir platform
olarak tasarlanan Sanal Fuar’da tüketiciler, katılımcı
firmaların stantlarından broşür indirebilecek, stantta
yer alan tanıtım filmlerini izleyebilecek ve katılımcıların
facebook, twitter gibi sosyal medya mecralarındaki
hesaplarına fuar üzerinden ulaşabilecek.
Fuar, “Doğru Çözüm Doğru Yalıtım Kampanyası”
kapsamında açılan web sitesi www.dogruyalitim.org
sitesi üzerinden yayınlanacak.
Yalıtım sektöründe
“Yeterliliğe Dayalı
Belgelendirme”
başladı
İGDAŞ, 5. Uluslararası
Doğalgaz Sempozyumu’nda
sektör temsilcilerini
bir araya getirdi
İstanbul’da 5 milyon aboneye doğalgaz ulaştıran İGDAŞ’ın 2005
yılından beri iki yılda bir düzenlendiği “Uluslararası Doğalgaz
Sempozyumu (INGAS)”nun beşincisi, 29-30 Mayıs tarihleri
arasında İstanbul’da The Grand Tarabya Oteli’nde yapıldı.
5. Uluslararası Doğalgaz Sempozyumu’nda, dünyada enerjinin
genel görünümü, Türkiye doğalgaz piyasası, doğalgaz sektöründe
Ar-Ge ve yeni teknolojiler gibi sektörel konular görüşüldü.
Dünya genelinde doğalgaz sektörünün en geniş katılımlı
organizasyonlarından biri olan INGAS’a yurtdışı ve yurtiçinden
doğalgaz sektörünün önde gelen kurumları ve kişilerinin yanı sıra
akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları da katılım gösterdi.
ArkiPARC 2013’te karbon
“sıfır”landı
İZODER tarafından TEBAR A.Ş. bünyesinde kurulan
Personel Belgelendirme Merkezi, Mayıs 2013 itibarıyla
yalıtım sektöründe çalışacak ustaların mesleki
yeterliliklerini test ederek belgelendirmeye başladı.
Daha önce pilot uygulamalar yapan TEBAR Personel
Belgelendirme Merkezi, aktif olarak çalışmaya
başlayarak yalıtım ustalarını ısı, su, ses ve yangın yalıtımı
uygulamalarından sınava tabi tutarak yeterlilik belgesi
almaya hak kazanan ustalara sertifikalarını verecek.
Kentleşmenin en önemli aktörlerinden
biri olan gayrimenkul sektörü,
ArkiPARC 2013 Gayrimenkul Fuarı ile
dördüncü kez bir araya geldi. 10-11
Nisan 2013 tarihlerinde Haliç Kongre
Merkezi’nde düzenlenen ArkiPARC
2013, sürdürülebilirlik konusuna
dikkat çekti. Fuar kapsamında ortaya
çıkan karbon miktarı, yüksek sektör
standartları çerçevesinde yenilenebilir enerjiye yatırım yapan
firmaların projelerinden karbon kredisi satın alınarak sıfırlandı.
ArkiPARC Sürdürebilirlik Ödülü 2013 sahiplerini buldu
Çevreyle ilgili sorumlulukları göz önünde bulunduran, nitelikli
fiziksel çevrelerin üretilmesi için kente yapılan yatırımların ya da
hizmetlerin, kente ve kentliye sürdürülebilirlik çerçevesinde
geridönüşümünün sağlanması amacıyla verilen ödülün sahipleri
23 proje arasından şu isimler oldu:
Tamamlanmış Proje Alt Kategorisinde: Renovation Hausladen
Engineering Office Building ile Ingenierbüro Hausladen GmbH
Sürdürülebilir Ürün Alt Kategorisinde: VitrA Iso Tile ile VitrA
Jüri Özel Ödülü: Ödemiş Belediyesi, Küçük Menderes Havzası
Çevre Koruma Projesi
14
HABER
İnşaat sektöründe plastiğin
önlenemez yükselişi
Türkiye’de inşaat sektörünün gelişimine paralel olarak malzeme
kullanımı da gelişiyor, çeşitleniyor. Hemen her sektörde yaygın
olarak kullanılan, inşaat sektöründe de önemli bir yere sahip olan
plastik kullanımı gözle görünür bir şekilde artıyor. Bu sayımızda
“Dosya” konumuzu “Türkiye’de inşaat sektöründe plastik kullanımı”
olarak belirledik ve konunun uzmanlarından görüş aldık. Genel
görüş, yurtdışında olduğu gibi Türkiye’de de pek çok avantaja
sahip olması nedeniyle inşaatlarda plastik kullanımının önümüzdeki
yıllarda artacağı yönünde
HABER
15
dosya
dosya
PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Uysal:
“Sektörümüzün ekonomiye
katkısı artacak”
Türkiye’de inşaat plastikleri üretiminde ilk sırada yer alan
“MYK Mesleki Yeterlilik
Belgeleri,
bireylerin
sahip oldukları
bilgibirinci,
ve becerileri
kalite
PVC profil
üretiminde,
ülkemizin
Avrupa’da
dünyada
güvencesi sağlanmış
sistem
içerisinde
ispatlamalarını,
işverenlerin
de istihdam
isebir
ikinci
sırada
yer aldığını
belirten Türk
Plastik Sanayicileri
edeceği bireylerin sahip
oldukları
bilgi
ve
becerileri
önceden
bilmelerini
sağlar”
Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Uysal, inşaat plastikleri sektörünün,
yükselen değerlerle karşıladığı 2013 yılında yine artış trendi
göstereceğini söylüyor
Son yıllarda Türkiye’de inşaat sektöründe plastik
kullanımına ilişkin değerlendirme alabilir miyiz?
Günümüzde plastik kullanımı tüm sektörlerde olduğu gibi
inşaat sektöründe de her geçen gün artıyor. Ülkemizde yaklaşık
700 firma, plastik inşaat mamulleri üretiyor. İnşaatlarda
yalıtım malzemelerinde, pencere ve kapı profillerinde,
duvar kaplamalarında, pis ve temiz su borularında plastikler
kullanılıyor. Sağlam, bakım gerektirmeyen ve korozyona
dayanıklı olan plastiklerin, inşaatlarda en çok tercih edilen
malzeme olduğunu söyleyebilirim.
Ayrıca inşaat sektöründe başta PVC olmak üzere yüzde 100
geri kazanılabilen tek malzeme plastik. Plastik inşaat mamulleri
kullanımı, doğal kaynakların korunmasına da büyük ölçüde
katkı sağlıyor. Özellikle çevreyle dost yeşil binalarda plastik
kullanımının sağladığı avantajların inşaat ve yapı sektörü
tarafından farkındalığının arttığını da belirtmek isterim.
Geçmiş yıllara oranla plastik kullanımının artmasının
nedenleri nelerdir?
Türkiye’de inşaat ve gayrimenkul sektörünün günümüzdeki
gelişimini ve profesyonelliğini bizler de izliyoruz. Kaliteli ve
markalı konutların, ofis ve ticari birimlerin yer aldığı projeler
giderek artıyor. İnşaat sektöründeki üretim artışı, doğru orantılı
olarak inşaat malzemelerine de yansıyor. Geçmiş yıllara göre
sürdürülebilir ve verimli malzemeleri kullanmaya odaklanan
firmalar, bu konuda sağlam ve dayanıklı oluşu nedeniyle
plastikleri tercih ediyor.
Ayrıca günümüzde yalıtımın önemini hepimiz biliyoruz. Yeni
projeler bir yana, özellikle eski binaların yalıtım ihtiyacı da
malum. Bu sayede yalıtım sektörünün plastik kullanımı artış
gösteriyor. Yalıtım sektöründe kullanılan plastikler sayesinde
binalarda yüzde 50’ye yakın enerji tasarrufu sağlanırken, enerji
kaynaklı cari açığın da yüzde 33 oranında azaltılması mümkün
oluyor. İnşaat sektöründe plastiklerin en yoğun kullanıldığı
alan ise borular. Plastik borular tesisatlarda hafiflikleri ve
esneklikleriyle tercih ediliyor. Binalarda kullanılan plastikler ısı ve
su tasarrufu sağlayarak ön plana çıkıyor.
16
HABER
“Türk İnşaat Sektöründe Plastik Kullanımı 2012
Raporu”nda öne çıkan başlıklardan bahseder misiniz?
Öncelikle PAGEV olarak hazırladığımız, “Türk İnşaat Sektöründe
Plastik Kullanımı 2012 Raporu” sonucuna göre, Türkiye’de
inşaat plastikleri üretiminde ilk sırada yer alan PVC profil
üretiminde, ülkemizin Avrupa’da birinci, dünyada ise ikinci
sırada yer aldığını belirtmek isterim. Ayrıca plastiklerin tüm
dünyada olduğu gibi ülkemizde de çevreci ve geridönüşüm
malzemesi olarak inşaat ve yapı sektöründe kullanımının
artışı raporumuzla bir kez daha gündeme geldi. Ayrıca rapor,
ülkemizin Avrupa merkezli plastik inşaat ve yapı ürünleri
pazarında önemli bir ihracat başarısı elde etmesine rağmen
“Gelişmekte Olan sekiz Ülke”, D8’lerde geri kaldığımızı da
gösteriyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde, inşaat ve yapı
plastikleri ürünleri kapsamında Malezya, Nijerya, Bangladeş,
Endonezya, Pakistan, Mısır ve İran gibi ülkelere yoğunlaşmamız
gerektiği, gündemimize aldığımız başlıklar arasında yer alıyor.
yükseldi. Sektörün direkt ihracatı böyleyken ambalaj, inşaat,
otomotiv, beyaz eşya gibi sektörler kanalıyla gerçekleştirdiği
dolaylı ihracatı da yaklaşık 2 milyar 500 milyon dolara ulaştı.
2012 yılını yaklaşık 1,8 milyon ton ve 7,5 milyar dolarlık
üretimle kapatan inşaat plastikleri sektörünün, yükselen
değerlerle karşıladığı 2013 yılında yine artış trendi göstereceğini
rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak 2013 yılıyla ilgili inşaat plastikleri
konusunda henüz çalışmalarımız devam ettiğinden net
rakamları şu anda veremiyoruz.
Kentsel dönüşüm süreci inşaat sektöründe plastik
kullanımını nasıl etkileyecek? Bu konuda yakın gelecekle
ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Kentsel dönüşümle birlikte ülkemizde 6,5 milyon binanın
yeniden yapılanması söz konusu. Proje ile depreme dayanıklı,
yeni ve modern binalar inşa edilecek. Sektörümüz açısından
baktığımızda doğal olarak inşaat plastiklerinin kullanımı da
artacak. Zira dayanıklılığı, sürdürülebilirliği ve geridönüşüm
özelliğiyle inşaat plastikleri yeni projelerde de tercih edilecek.
Sonuç olarak inşaat plastiklerini üreten firmalarımızın üretim
ve satış grafikleri yükselecek, sektörümüzün ekonomiye katkısı
artacak.
Plastik kullanımında Türkiye, hammadde konusunda
dışa bağımlılığını sürdürüyor. Bunu azaltmak için atılan
adımlar var mı, yapılan çalışmalardan bahseder misiniz?
Plastik sektöründe hammaddede yüzde 85 oranında dışa
bağlılığımız ne yazık ki sürüyor. 2013 yılının ilk çeyreğinde de
plastik sektörünün 2,76 milyar dolarlık hammadde ithalatı söz
konusu. Petrokimya konusunda ülkenin yeni yatırımlara ihtiyacı
var ancak yurtdışı temaslarımda Türkiye’ye yakın dönemde
petrokimya yatırımı yapılamayacağı dile getiriliyor. Bu nedenle
sektörümüzü hammaddede ithalata bağımlı bir sistemle nasıl
geliştirebilir, nasıl büyütebiliriz konusuna yöneldik ve bu
doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Peki yurtdışında inşaat sektöründe plastik kullanımı ne
düzeyde?
Dünya genelinde plastik sektöründe inşaat ve yapı plastikleri
segmentinin yaklaşık yüzde 20’lik bir paya sahip olduğunu
biliyoruz. Son dönemlerde inşaat ve yapı sektörü içinde plastik
boru kullanımı özellikle bir artış gösterdi. 2011-2012 yıllarına
baktığımızda plastik boru sektörü, 8,2 milyar metrelik boru
talebiyle yüzde 4,5’luk bir büyümeye ulaştı. En büyük talep
artışı ise Çin ve tsunami sonrası yeniden yapılanma içindeki
Japonya’da meydana geldi.
İnşaat plastikleri içinde önemli bir bölüme sahip olan PVC
kullanımının da 2013 yılı sonuna kadar 50 milyon tonluk hacme
ulaşması bekleniyor. Dünya PVC kullanımının yüzde 70’ini
boru, tesisat, dış kaplama, pencereler, çit malzemesi ve kablo
gibi alanlar oluşturuyor. Kuzey Amerika’da PVC genel olarak
boru ve dış kaplamalarda kullanılırken, Avrupa ve Asya’da
çoğunlukla borular ve pencere çerçeveleri için tercih ediliyor.
Özellikle Japonya’da inşaatçılar, izolasyon özelliği ve ısı-soğutma
tasarrufu sebebiyle PVC pencereleri kullanıyor.
Son olarak inşaat sektöründe plastik kullanımını
çevre, sağlık, hijyen ve enerji tasarrufu yönünden ele
aldığımızda neler söylersiniz?
Başta PVC olmak üzere yüzde 100 geri kazanılabilen tek
malzemenin plastik olduğunu tekrar belirtmek isterim.
Geridönüşüm, nüfusu hızla artan ülkemiz ekonomisi için önemli
bir kazanım. Ayrıca daha önce de belirttiğim gibi, yalıtım
sektöründe kullanılan plastiklerle binalarda yüzde 50’ye yakın
enerji tasarrufunun sağlanabilmesi ve enerji kaynaklı cari açığın
yüzde 33 oranında azaltılabilmesi mümkün. Binalarda kullanılan
inşaat plastikleriyle tüketiciler hem ısı hem de su tasarrufu elde
edebiliyor.
Bu yılın ilk aylarını değerlendirecek olursanız,
inşaat sektöründeki gelişmeler paralelinde
plastik kullanımı ne düzeyde?
Ülkemizde birçok sektör 2013 yılını üretim
ve ihracat açısından bazı olumsuzluklarla
karşıladı. Ancak Türk plastik sektörü
2013 yılının ilk üç ayını 2,2 milyon ton
üretimle tamamlayarak geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 13 oranında bir
artış yakaladı. Hammadde dahil plastik
ve mamulleri ihracatımız ise 2013
yılının ilk çeyreğinde 2012 yılının
aynı dönemine kıyasla yüzde
15 artarak 1 milyar 250
milyon dolara
HABER
17
dosya
dosya
PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci:
“Plastik inşaat malzemesi
üreticilerimizle gurur duyuyoruz”
“İnşaat sektöründeki girişimci, tasarımcı dostlarımızın
“MYK Mesleki Yeterlilik
oldukları
bilgi
ve becerileri kalite
plastikBelgeleri,
malzemebireylerin
kullanımısahip
giderek
artıyor,
bundan
güvencesi sağlanmış
bir sistem içerisinde
ispatlamalarını,
istihdam
memnuniyet
duyuyoruz”
diyen Plastikişverenlerin
Sanayicileride
Derneği
edeceği bireylerin sahip
oldukları
bilgi
ve
becerileri
önceden
bilmelerini
sağlar”
(PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci,
plastik malzemelerin muadillerine göre çok büyük
avantajları olduğunu, her şeyden önce maliyet avantajı
sağladığını belirtiyor
Son yıllarda Türkiye’deki inşaat
sektöründe plastik kullanımına
ilişkin değerlendirme alabilir miyiz?
Türkiye inşaat sektörü, plastik
malzeme ihtiyacının yüzde 93’ünü
yerli üreticilerimizden karşılıyor ve
bu sayede plastik sanayicilerimiz dış ticaret fazlası veriyor,
kendilerine bu yaklaşımlarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Memnuniyetle gözlüyoruz ki inşaat sektöründeki girişimci,
tasarımcı dostlarımızın plastik malzeme kullanımı giderek
artıyor. Elbette sektörün dalgalanmasına bağlı olarak miktarda
artmalar ve azalmalar oluyor ama malzeme tercihinde plastik
ürünleri kullanma eğiliminden memnunuz. Hem altyapıda
hem yeni konut ve ticari yapılarda hem de yenilemeye yönelik
çalışmalarda kullanım yaygınlaşıyor.
İnşaat malzemesi üreten plastik sanayicilerimizin sayısı 697’ye
ulaştı, bu küçümsenmeyecek bir kapasite demek. Türkiye
plastik sektörü olarak Avrupa’nın üçüncü büyük kapasitesine
sahibiz. Sektörümüz kaliteli ürünler üretiyor ve bu ürünler
inşaat sektörümüzün hizmetine sunuluyor. Elbette ki yerli
üreticilerimizin ürünlerinin kullanılmasını arzuluyoruz ve gönül
rahatlığıyla tavsiye ediyoruz.
Kısaca özetlemek gerekirse, 2012 yılında 2011 yılına göre ton
bazında üretimimiz yüzde 7, ihracatımız yüzde 18, dış ticaret
fazlası da yüzde 22 oranında arttı. Değer bazındaki artış ise
yüzde 3 seviyesinde. Son yıllardaki genel eğilim de bu yönde.
Plastik sanayicilerimiz, 2007 yılında 1,2 milyon ton ve 5 milyar
dolar olan plastik inşaat ürünleri üretimini, 2012 yılında 1,6
milyon ton ve 6,4 milyar dolara yükseltti. Toplam plastik mamul
üretimi içinde inşaat malzemelerinin payı yüzde 22 olarak
sabit kaldı.
Geçmiş yıllara oranla plastik kullanımının artmasının
nedenleri nelerdir?
Plastik malzemelerin muadillerine göre çok büyük avantajları
var. Her şeyden önce, plastik malzemeler eşdeğerlerine göre
daha ucuz… Hepimiz iş dünyasındayız, maliyetin ne demek
18
HABER
olduğunu, ne kadar önemli olduğunu
bütün dostlarımız biliyor. Maliyet rekabet
gücü demek, daha fazla kâr demek.
Plastik ürünler için ortalama 35 yıllık bir
çalışma ömrüyle yılda yüzde 2.85’lik bir
teknik amortisman payı var. Buna göre
inşaat sanayiinde plastikler, kaynaklar açısından son derece
ekonomikler. Bunun yanı sıra plastik ürünler çok daha hafif.
İnşaat sektörü için önemli bir değişken. Plastik ürünler, temini
hızlı, depolanması, ulaştırması ve tabii ki uygulaması kolay
ürünler. Plastik ürünler ömrü boyunca bakım açısından da
avantajlı. Pek çok plastiğin bakımı kolay olduğundan veya hiç
bakım gerektirmediğinden ömür boyu değerlendirmelerinde de
birinci sınıf notlar alıyorlar.
İnşaat sektörünün kullanabileceği plastik malzeme türü de
artıyor. Her geçen gün yeni bir ürün kullanıma sunuluyor;
yatırımlar, ürün geliştirme ve çeşitlendirme çalışmaları sürüyor.
Tek bir beyaz pencere sistemiyle başlayan “pen” dalgasının,
bugün kaç çeşide ulaştığını biliyorsunuz. Bu malzeme çeşitliliği
ve tür sayısı arttıkça kullanım da artıyor. Gelecekte de bu eğilim
devam edecek. Açıkçası inşaat ve otomotivdeki plastik malzeme
kullanımının ağırlığı giderek artıyor. Geleceğin iki önemli alt
sektörü diyebiliriz. Plastik inşaat malzemesi üreticilerimizle tabii
ki gurur duyuyoruz.
Bölgemizdeki Irak ve Libya şu anda plastik inşaat
malzemeleri tüketimini yeniden yapılanma süreci nedeniyle
artırmış durumda.
Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Plastik İnşaat
Mamulleri Sektör İzleme Raporu’nda da belirtildiği gibi,
dünyada plastik malzeme kullanımı artmaya devam ediyor.
Bir diğer ilginç olgu ise inşaat plastiklerinde ilk üretim maliyeti
düşük ve bu nedenle geri kazanılmış ürünlerin yeniden işlenerek
üretim yapılması eğilimi son derece zayıf. Gelecek dönem için
yapı sektöründeki ihtiyaç ve teknolojilerin gelişmesiyle daha
pahalı teknik plastiklere olan talebin artacağını tahmin ediyoruz.
Yine yayınlanan PLASFED raporunda belirtildiği gibi, Türkiye
plastik inşaat malzeme üreticileri 150 farklı ülkeye ihracat
gerçekleştiren güçlü bir sektör. En fazla ihracat yapılan ülkeler
Irak, Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Gürcistan ve Libya.
Türkiye plastik sektörü, 2012’yi dış ticaret fazlasında yüzde 14
artışla kapattı ve Türkiye’ye 1,25 milyar dolar net döviz girdisi
sağladı. Miktar bazında dış ticaret fazlası da yüzde 22 oranında
artarak 129 bin ton oldu.
Şu örneği aktarmakta fayda var: Batı Avrupa’daki bina
inşaatlarında ve yenilemelerinde yılda tahminen 8.5 milyon
ton plastik kullanılıyor. Eğer bu malzemeler geleneksel yapı
malzemelerinden yapılmış olsaydı, ağırlıkları muhtemelen
on kat daha fazla olurdu. Aynı zamanda, plastik inşaat
malzemelerinin nakliyesi bakımından da belirgin maliyet ve
enerji tasarrufları yapılıyor ve plastikler, Avrupa Birliği ile küresel
piyasalarda yapı malzemelerinin serbestçe hareket etmesini
geliştiriyor. Bu yüzden bugün plastik malzemelerin tüm
ülkelerde kullanılabilmesi mümkün. Önümüzdeki yıllarda inşaat
uygulamalarında plastikler için yüksek büyüme bekleniyor.
Türkiye plastik inşaat malzemeleri sektöründe genel arz ve talep
dengesi (milyon dolar bazında)
% Artış
2012
6.120
6.367
İthalat
435
383
-12
İhracat
1.450
1.631
12
Yurtiçi Tüketim
5.105
5.120
0
Dış Ticaret Açığı/Fazlası
1.015
1.247
23
İhracat/Üretim (%)
24
26
İthalat/Yurtiçi Tüketim (%) 9
PAGDER’in Plastik İnşaat Malzemeleri Sektörü 2012
yılı değerlendirmesinde öne çıkan başlıklardan
bahseder misiniz?
Öncelikle, raporumuzda bir kez daha gördük ki plastik inşaat
malzemeleri üreticilerimiz, iç piyasanın ihtiyacının yüzde 93’ünü
karşılıyor ve üretiminin yarıya yakınını ihraç ediyor. Büyük bir
dış ticaret fazlamız var, bu gurur verici bir tablo. Türkiye’de kaç
sektör dış ticaret fazlası veriyor ki? Bu ürünlerde ihracatımız
2012 sonunda, bir önceki yıla göre yüzde 12 artarak 1 milyar
630 milyon dolara yükseldi. Yine 2012 sonunda 6 milyar 367
milyon dolarlık üretim yapmışız. Ürettiğimizin miktar bazında
yüzde 42’sini, tutar bazında ise yüzde 25’ini ihraç etmişiz.
2012/2011
2011
Üretim
İhracat/İthalat (%)
334
4
7
425
Bu yılın ilk aylarını değerlendirecek olursanız, inşaat
sektöründeki gelişmeler paralelinde plastik kullanımı ne
düzeyde?
2013 yılının ilk altı ayında plastik inşaat malzemeleri üretimi
427 bin ton olarak gerçekleşmiş olup, yıl sonunda üretimin
2012 yılına kıyasla miktar bazında yüzde 8 oranında artması
bekleniyor. Yılın ilk üç ayında ithalat 18 bin ton ve 109 milyon
dolar, ihracat ise 151 bin ton ve 380 milyon dolar olarak
gerçekleşti. 2013’ün sonunda 2012 yılına kıyasla ithalatın
miktar bazında yüzde 6, değer bazında yüzde 14 artması;
ihracatın ise miktar bazında yüzde 9, değer bazında yüzde 7
gerilemesi bekleniyor. 2013 yılının ilk üç ayında plastik inşaat
malzemeleri üretim artışının temel nedeni, iç pazar talebinin
artmasından kaynaklanıyor. Nitekim iç pazar talebinin 2013
sonunda 2012 yılına kıyasla yüzde 20 artacağı tahmin ediliyor.
Plastik kullanımında Türkiye, hammadde konusunda
dışa bağımlılığını sürdürüyor. Bunu azaltmak için atılan
adımlar var mı, yapılan çalışmalardan bahseder misiniz?
PAGDER olarak PLASFED ve diğer derneklerimizle,
paydaşlarımızla birlikte bu yapısal sorunu anlatmak için yoğun
bir çaba içindeyiz. Son derece kritik ve geleceği ilgilendiren
bir sektörde ortaya çıkan sorun, sadece sektörümüzün değil
ülkemizin sorunu. Petkim’in STAR rafinerisi yatırımı çok önemli,
dikkatle takip ediyoruz. Ancak sektörümüzde çok çeşitli
hammadde talebi var, ihtiyaç büyük, yatırım tutarı çok yüksek.
Dolayısıyla uzun vadeli olarak bakılması gereken bir konu,
mutlaka stratejik bir yaklaşımla belirlenmeli.
Kısa vadede yapılabileceklere ilişkin ise yoğun bir çaba içindeyiz.
Bildiğiniz gibi getirilen ek vergiler toplamda sektörümüze
yıllık 300 milyon dolara kadar çıkabilecek ek yükler getirdi.
Bu kararın geri alınması için çalışıyoruz. PAGDER olarak
başlattığımız ortak tedarik çalışmaları da ilerliyor. Elbette bunlar
kısa vadede atılabilecek adımlar. Uzun vadede hammadde
üretimine yönelik yatırımlara ihtiyacımız olduğu açık.
Kentsel dönüşüm süreci inşaat sektöründe plastik
kullanımını nasıl etkileyecek? Bu konuda yakın gelecekle
ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Sektörümüzü bu bağlamda etkileyecek üç önemli gelişme var.
Hükümet de bunları sık sık vurguluyor. Kentsel dönüşüm, 2B
arazileri için geliştirilen süreç ve faizlerdeki düşüşlerle konutticari yapı satışlarının artması önemli gelişmeler. Çünkü hepsi
inşaat sektöründeki yatırımları artıracak unsurlar. Öncelikle,
kentsel dönüşüm yatırımlarının sadece üstyapı değil, altyapıda
da yatırımları artıran bir özelliği var. Kentsel dönüşüm
uygulanan yerlerde konut-ticari yapılar kadar altyapılar da
yenilenecek. Elbette yeni yatırım, yeni teknoloji ürünlerle
yapılacak, burada da plastik inşaat malzemelerinin yoğun olarak
kullanılacağını düşünüyoruz.
Diğer konulara gelince, yakın zamanda başta Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek olmak üzere ekonomi yönetimindeki karar
alıcılar, Türkiye’nin 2013 büyümesinde 2B çözümü ve faiz
düşüşleri sonrası olası konut kredisi faiz düşüşlerinin inşaat
sektörünü hızlandıracağını belirttiler. 2B arazilerinde sorun
çözülüp, arazi sahipleri tapularını ellerine alınca buralara yatırım
yapmak isteyecekler. Tarım arazileri dışında kalanlar, inşaat
sektörü için maliyet avantajlı olarak yatırım imkânı verebilir.
Tabii ki şu anda başta konutlar olmak üzere, inşaat sektöründe
bir yapı stoku ve proje stoku oluşmuş durumda ancak hâlâ
gidilecek çok yol olduğu görülüyor.
Yurtdışında inşaat sektöründe plastik kullanımı ne
düzeyde?
Dünya geneli için plastik ürünler açısından, ambalajların hemen
ardından ikinci olarak plastik inşaat malzemeleri geliyor.
HABER
19
dosya
Dünya inşaat sektöründe plastik kullanımı, alternatif ürünlere
kıyasla hızla artıyor. İnşaat sektöründe kullanılan pek çok
plastiğin ilk maliyetinin düşük olması yüzünden geri kazanılmış
malzemelerin rekabetçi bir fiyatla piyasaya sürülmesi çok zor bir
hale geliyor. Ancak zaman içerisinde yapı sektörüne yönelik ileri
teknoloji ürünü bina sistemlerinin daha pahalı teknik plastiklerle
imal edilip pazara sunulması bekleniyor. Yeniden yapılanma
sürecinde bulunan Irak ve Libya gibi ülkeler dışında plastik
inşaat malzemeleri tüketiminin toplam plastik mamul tüketimi
içindeki payı yüzde 15-25 arasında değişiyor.
20
HABER
dosya
2008 yılında 14,2 milyon ton ve 82,8 milyar dolar olan dünya
plastik inşaat mamulleri dış ticaret hacmi, 2011 yılında 168,9
milyon ton ve 88,3 milyar dolara çıkmış bulunuyor. Türkiye,
toplam dünya plastik inşaat mamul ithalatından yüzde 0,01,
ihracatından da yüzde 0,04 pay alıyor.
Son olarak inşaat sektöründe plastik kullanımını
çevre, sağlık, hijyen ve enerji tasarrufu yönünden ele
aldığımızda neler söylersiniz?
Bu noktada öncelikle şunu söylemekte fayda var; plastik
ürünlere yönelik bazen kasıtlı olduğunu düşündüğümüz
negatif mesajlar, çok yoğun biçimde görülmeye başlandı.
Oysa, gerçekte plastik en çevreci ürünlerden biri. Muadillerine
göre çoğu zaman kıyaslanamayacak düzeyde, çok düşük
karbon salınımıyla üretiliyorlar. Plastik için hiç ağaç
kesilmiyor, alternatiflerinin bazen 100’de biri kadar düşük su
kullanılarak üretiliyor. Hemen hemen bütün plastik ürünler
geridönüştürülebilirdir. Ucuzdur ve kaynak tasarrufu sağlar.
Plastik inşaat malzemeleri açısından ise özellikle, borular ve
pencere sistemleri gibi monoplastik yapı ürünlerinde kullanılan
malzemeler faydalı ömürlerinin sonunda geri kazanılmakta
ve geri kazanılan ürünler ilgili standart ve normlarda
belirtilen şekilde kaliteli borularla pencere çerçevelerinde
kullanılmaktadır.
Plastik malzemeler, çok yüksek enerji tasarrufu imkânı da
sağlıyor. Bugün yalıtım ürünlerinin hemen hemen tamamı
plastik türevlidir. Bu tür bir plastik ısıl yalıtım olmaksızın, dünya
topluluğu tarafından CO2’in azaltılması için benimsenen yüksek
hedeflerin gerçekleşmesi mümkün değildir. Pencere çerçeveleri
gibi içi boş inşaat profilleri bile kışın yüksek ısıl yalıtım
değerlerine ve enerji tasarrufuna ulaşmakta, aynı zamanda bu
yalıtım sistemleri binayı yazın aşırı ısınmaktan da
korumaktadır. Bu şekilde bina içerisindeki yaşamın kalitesi
artar ve havalandırma ihtiyacı azalır. Plastik yalıtım sistemleri
aynı zamanda gürültü koruma ve gürültü yalıtımı konusunda
da önemli katkılar yapabiliyor ve böylece yine yaşam kalitesini
artırabiliyor. Borular ve yalıtımdan sonra en büyük üçüncü
uygulama alanı duvar kaplamaları ve yer döşemeleri.
Sağlık açısından kaplama ve yer döşeme ürünleri, hastaneler,
hasta odaları, ameliyathanelerde çok uzun süredir kullanılıyor.
Bir ameliyathane için bu ürünler tercih ediliyorsa çok fazla
anlatmaya gerek yok. Tıp dünyasının kendisinden daha
fazla hijyen ve sağlığa uygunluk açısından referansa ihtiyaç
kalmamalı. Ayrıca plastik ürünler, özelliklerinden kaynaklı olarak
da çevreye uygunluğu yüksek ürünlerdir. En basit örnekle, hafif
olan bu malzemeleri taşırken birim miktar olarak daha az yakıt
tüketirsiniz. Depolanmaları kolaydır, özel tertibatlı depolara
ihtiyaç yoktur, çok yüksek düzeyli havalandırma, koruma
sistemleri kurmanız gerekmez, daha az enerji harcayarak
depolayabilirsiniz.
Sonuç olarak, hangi açıdan bakarsanız bakın, plastik inşaat
malzemeleri en güçlü alternatiftir. Çevresel olarak, en düşük
karbon salınımıyla üretilir ve geridönüşümü mümkündür.
Ekonomik olarak ucuzdur, düşük maliyetli konut-ticari yapı
üretimine imkân sağlar. Sosyal katkısı vardır, uygun fiyatlı konut
alınmasına yardımcı olur, bakım maliyetleri düşüktür ya da
hiç yoktur, ev sahipleri ek maliyetlerle karşılaşmaz. Yenileme
gerektiğinde de yine ucuz olarak bu malzemeleri alabilir.
Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza
“Plastik sektörünün geleceğini
gördük ve yatırımımızı yaptık”
“İnşaat sektöründe plastiğin geleceğinin parlak
“MYK Mesleki Yeterlilik
Belgeleri,
bireylerin
oldukları
bilgi ve
becerileri
olduğunu
gördük,
doğru sahip
ve sağlıklı
yapıldığı
takdirde
kalite güvencesi sağlanmış
bir sistem
içerisinde ispatlamalarını,
işverenlerin
de
kullanımının
yaygınlaşacağını
anladık, yatırım
kararı aldık”
istihdam edeceği bireylerin
sahip
oldukları
bilgi
ve
becerileri
önceden
bilmelerini
diyen Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza,
sağlar”
sektörde plastik kullanımına ilişkin görüşlerini paylaştı
Türkiye’de inşaat sektöründe plastik kullanımını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
İnşaat sektöründe plastik, doğru kullanıldığında ve iyi
uygulandığında çok iyi bir ürün. Plastik kullanımından önce
yaygın olarak ahşap kullanılıyordu. Plastik kullanımı, ağaç
kesiminin önüne geçti. Plastik kulanımı her geçen gün artıyor,
artmaya da devam edecek. Kentsel dönüşümle birlikte kullanım
artacak, tabii ki ürünün kalitesi, doğru kullanımı az önce de
söylediğim gibi çok önemli. Şu anda Türkiye’de üretilen PVC ve
türevlerinin üretimi yeterli değil. Bunun yüzde 85-90’ı
yurtdışından geliyor. Türkiye’de bu ürünün bir kısmını yapan
Petkim var ancak bu konuda dışa bağımlılık büyük oranda devam
ediyor. İnşaat sektöründe kullanılan altyapı ve üstyapı borularının
plastik olması, özellikle ülkemiz gibi deprem kuşağında yer alan
ülkeler için çok önemli. Beton veya çelik boruların çatlama,
kırılma gibi dezavantajları bulunuyor, plastik daha esnek bir
yapıya sahip olduğu için daha kullanışlı ve güvenli. Plastik sektörü
büyük bir hızla gelişiyor. Sadece kapı ve pencere değil, kompozit
levhalar ve plakalar, denizaltılarda, uçaklarda, gemilerde,
otomobillerde kullanılıyor. Plastiğin kullanım alanı günden güne
gelişiyor.
Pakpen A.Ş. olarak bu konuda ilk yatırım kararını
nasıl aldınız?
İnşaat sektöründe faaliyet gösteren bir firma olarak bir zamanlar
bu ürünleri alıp satıyorduk. Şimdi bayilerimizin yaptığı gibi
kapı-pencere haline de getirdik. Ürünün geleceğinin parlak
olduğunu gördük, doğru ve sağlıklı yapıldığı takdirde kullanımının
yaygınlaşacağını anladık ve yatırım kararı aldık.
Boru Grubumuzu da beş yıl önce hayata geçirdik. Boru
Grubu’nda Türkiye’de tek seferde yapılan en büyük yatırımı
biz yaptık. Her yıl tüm ürün gruplarımız için ürün kalitesini
iyileştirmeye yönelik yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Şu anda biz
Türkiye’de doğalgaz borularında çok iddialıyız ve döşenen
doğalgaz borularının yüzde 80’ini biz imal ediyoruz diyebiliriz.
Türkiye’de inşaat malzemesi üreten plastik sanayicilerinin
sayısı oldukça fazla. Gelecekte bu sayı daha da artar mı ne
düşünüyorsunuz?
Merdiven altı üretim yapanlar bu ülkeye zarar veriyor. Devletin
de bunu iyi bilmesi lazım. Hem tüketicileri yanıltıyorlar hem de
ekonomiye zarar veriyorlar. Ayrıca plastik sektörünün geleceği de
baltalanmış oluyor. Doğru üretim yapan firmaların ayakta kalıp
büyümeye devam edeceğini düşünüyorum.
“Türk İnşaat Sektöründe Plastik Kullanımı 2012 Raporu”na
göre, Türkiye’de inşaat plastikleri üretiminde ilk sırada
yer alan PVC profil üretiminde, ülkemiz Avrupa’da
birinci, dünyada ise ikinci sırada yer alıyor. Bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Daha önce ilk sırada Almanya yer alıyordu, iki yıldır Türkiye
Almanya’yı geride bıraktı. Avrupa’da devam eden kriz ve nüfusun
yaşlı olması, inşaat sektörünü yavaşlattı. Sadece inşaat sektörünü
de değil diğer sektörleri de etkiledi ve yavaşlattı.
Plastik, yeni inşa edilen binalarda kullanılmasının yanında
yenileme projelerinde de kullanılıyor. Bu konuda neler
söyleyeceksiniz?
Türkiye’de doğalgaz kullanılmaya başlandığı günden itibaren
insanlar evlerine doğalgaz döşetmenin yanı sıra daha fazla enerji
tasarrufu sağlayabilmek için kapı ve pencerelerini de değiştirmeye
başladılar. Eski evlerin hemen hemen yüzde 70’i plastik
pencereye dönmüş durumda. Ayrıca artık yeni binalara da eski
binalara da sertifika verilecek. Binaların ne kadar yakıt tasarrufuna
sahip oldukları derecelendirilecek. Hem doğalgaz hem yalıtım
hem de pencerelerin ısı geçirgenliği konusunda pencerelerin
çok daha kaliteli yapılması gerekiyor. Sadece pencereyle de iş
bitmiyor, camın da kaliteli olması çok önemli.
Plastik kulanımını çevre, hijyen ve enerji tasarrufu
konusunda nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doğru ürün doğru yerde kullanıldığı müddetçe anlam taşır.
Kendi başına PVC bir şey değil. İçindeki katkı maddelerinin ne
olduğu, formüller önemli. Kan torbaları, yiyecek-içecek kapları
büyük oranda PVC. Hastanelerde zemin kaplamaları, gıda
sektöründe pek çok yerde PVC kullanılıyor. Duvarlar ve yerler için
hijyenik olduğu gerekçesiyle biz PVC plaka yapıyoruz, ürünlerin
üzerini kaplıyoruz. Bu ürünlerin geridönüşümü de çok yaygın.
Biz fabrikamızda ürettiğimiz ürünlerin atıklarını atmıyoruz,
kullanıyoruz. Bazılarını ambalaj malzemesi olarak, bazılarını ikinci
bir ürün olarak kullanıyoruz; örneğin kablo kanalı gibi. Bu ürünler
de hiçbir şekilde sağlığa zararlı değil.
HABER
21
dosya
dosya
Petkim Satış Yöneticisi Esra Kurt, Petkim Büyük Müşteriler Yöneticisi Ö. Tufan Turan,
Petkim Pazarlama ve İş Geliştirme Yöneticisi S. Zafer Boy, Petkim Pazarlama Müdürü
Dr. Mevlüt Çetinkaya sorularımızı yanıtladı.
“Yerli petrokimyasal üreticisi olarak plastik
sektörüne katkı vermeye devam edeceğiz”
Son yıllarda inşaat sektöründe ileri teknolojiye dayalı teknik plastiklerin
“MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri, bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri kalite
tüketiminin giderek arttığına dikkat çeken Petkim yetkilileri, toplam plastiğin
güvencesi sağlanmış bir sistem içerisinde ispatlamalarını, işverenlerin de istihdam
yüzde 22’sinin inşaat sektöründe tüketildiğini, özellikle yalıtım, baraj, köprü, boru
edeceği bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri önceden bilmelerini sağlar”
hatları gibi alanlarda plastiklerin tüketiminin hızla yaygınlaştığını dile getiriyor
Türkiye’de inşaat sektöründe plastik kullanımına ilişkin
görüşlerinizi alabilir miyiz?
Dünyada ve ülkemizde plastiklerin inşaat sektöründe kullanım
alanları giderek genişliyor ve tüketimi yoğun olarak artıyor.
Plastiklerin inşaat sektöründe hızla artmasının en önemli
nedenleri, alternatif ürünlere göre ucuz, işlenmesinin ve şekil
verilmesinin kolay olması. Son yıllarda inşaat sektöründe
ileri teknolojiye dayalı teknik plastiklerin tüketimi de giderek
artıyor. Türkiye’de plastik inşaat sektöründe faaliyet gösteren
firmalar, profil, temiz su boruları, pis su boruları, boru bağlantı
elemanları, pencere sistemleri, banyo ve mutfak evyeleri,
hortum gibi 60’a yakın değişik plastik ürün üretiyor.
Petkim olarak ürettiğiniz hammaddenin ne kadarı inşaat
sektöründe kullanılıyor, yakın geçmişle bir karşılaştırma
yapabilir misiniz?
PAGDER’in yaptığı araştırmaya göre plastikler, ambalaj
sektöründen sonra en fazla inşaat sektöründe kullanılıyor.
Toplam plastiğin yüzde 22’si inşaat sektöründe tüketiliyor.
İnşaat sektöründeki yeni teknolojiler ve malzemeler gelecekte
plastiklerin daha fazla tüketileceğini gösteriyor. Özellikle,
problem yaşanmadan güvenle kullanılabiliyor.
Petkim Polivinil Klorür (PVC) fabrikasında üretilen ürünler de
yine çok çeşitli kullanım alanlarıyla inşaat sektörüne hizmet
veriyor. PVC S23 ürününden üretilen plakalar, vakumla
kalıplama adı verilen yöntemle şekillendirilerek kapıların dış
yüzeyini kaplamada kullanılıyor. Pencere ve kapı profillerinin
üretiminde kullanılan PVC S65 ürünü yüksek kalitesi nedeniyle
sektörde aranan bir ürün. Atık su borularının üretiminde PVC
S27 ürünü, kablo izolasyonu ve zemin kaplama malzemelerinin
üretiminde de PVC S39 ürünü sektörde tercih ediliyor.
Petkim Polipropilen (PP) fabrikası ürünlerinden BC050 ürünü de
bina içi soğuk ve sıcak su tesisatlarında kullanılan PPRC boru ve
ek parçaların üretiminde kullanılabiliyor. Önümüzdeki dönemde
yeni kullanım alanları için mühendislik plastiklerinin tüketiminin
artacağını söyleyebiliriz.
İnşaat sektöründe plastik hammadde kullanımında dışa
bağımlılık yüksek oranda devam ediyor. Bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
Veriler baz alınarak 2012 yılında 2011 yılına kıyasla plastik
inşaat malzemelerinde ton bazında; üretim yüzde 7 artmış,
ithalat yüzde 10 azalmış, ihracat yüzde 18 artmış, yurtiçi
tüketim yüzde 1 azalmış, dış ticaret fazlası yüzde 22 artmıştır.
2012 yılında ton bazında, üretimin yüzde 42’si ihraç edilmiş,
yurtiçi tüketimin yüzde 7’si ithalatla karşılanmış, 976 bin ton dış
ticaret fazlası verilerek ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde
976 olarak gerçekleşmiştir.
Plastik İnşaat Malzemeleri Sektöründe Genel Arz ve
Talep Dengesi (1000 Ton)
Üretim
2011
2012
%artış
2012/2011
1.476
1.576
7
İthalat
76
68
-10
İhracat
565
665
18
Yurtiçi Tüketim
987
979
-1
Dış Ticaret Açığı/Fazlası
489
597
22
İhracat/Üretim (%)
38
42
İthalat/Yurtiçi Tüketim (%)
8
7
744
976
İhracat/İthalat (%)
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Türkiye’nin tek yerli petrokimyasal üreticisi olarak, plastik
sektörüne katkı vermeye devam edeceğiz. Petrokimyasal
ürünler imalat sanayiinin neredeyse tüm sektörlerine girdi
sağlıyor. Petkim olarak sadece plastik, elyaf, kimya sektörleri
gibi birincil tüketici sektörleri değil, bu ürünlerin işlendiği inşaat,
otomotiv, medikal gibi sektörlerdeki gelişmeleri de yakından
takip ediyoruz. Çünkü bu sektörlerdeki gelişmeler ve yeni
talepler bizim sektörümüzün ve gelecek projeksiyonumuzun
temel girdisini oluşturuyor.
Plastik İnşaat Mamülleri Bazında Üretici Firma Sayısı
İnşaat Mamülleri
Firma Sayısı
İnşaat Mamülleri
Firma Sayısı
İnşaat Mamülleri
Firma Sayısı
Profil
130
Köşe bandı
8
Duvar kaplama
1
Temiz su boruları
125
Pas payı
8
Merdiven basamağı
1
Pencere sistem ve aksesuarları 113
Basınca dayanıklı boru
7
Şerit metre
1
Pissu boruları
106
Elektrik boruları
7
Akustik malzeme
1
Boru bağlantı parçaları
82
Kablo kanalı
7
Kiremit
1
Banyo, mutfak evyesi
60
Kimyasal taşıma boruları
6
Fayans çıtası
1
Hortum
52
Çatı olukları ve aks.
6
Köpük izole bandı
1
İnşaat sektöründeki gelişmelere, kentsel dönüşüm
projelerine paralel olarak önümüzdeki yıllarda bu oran
ne olur?
Türkiye’de özellikle büyük kentlerde kentsel dönüşüm projeleri
hayata geçirilmeye başlandı. Bu projelerin 200 milyar dolarlık
bir iş hacmi oluşturması bekleniyor. Bu kapsamda plastik
sektörüne yansıması ise yaklaşık 20 milyar dolarlık bir potansiyel
oluşturacaktır.
Su ve sıvı depoları
47
Sineklik
6
Sıva küreği
1
İzolasyon malzemeleri
47
Çubuk
5
Balet
1
Dekoratif tavan kaplamaları
42
Konnektör
5
Asansör plastik parçaları
1
Su sayacı ve aks.
1
İnşaat sektöründe kullanılan plastik hammaddenin
özelliklerinden bahseder misiniz?
İnşaat sektöründe başta PVC olmak üzere hemen hemen
tüm termoplastik hammaddeler kullanılıyor. Petkim’in Yüksek
Yoğunluk Polietilen fabrikasında üretilen B00552 ürünü PE100
standartlarında bir hammadde olup özellikle temiz şebeke
su borularının üretiminde kullanılıyor. Petkim YYPE B00552
hammaddesi kullanılarak üretilen borular, yüksek basınca ve
korozyona dayanımları sayesinde uzun yıllar boyunca hiçbir
yalıtım, baraj, köprü, boru hatları gibi alanlarda plastiklerin
tüketimi hızla artıyor.
Jakuzi, spor, panjur
38
Yer ızgaraları
4
Yer döşemeleri
21
Baca sistemleri
4
Elektrik teli
1
Spiral boru
16
Tüp
3
Klips
1
Sıhhi tesisat malz.
15
Pano
3
Perde malz.
1
Havuz elemanları
13
Korniş
3
Boya malz.
1
Dış cephe yalıtım sistemleri
12
Kış bahçesi
2
Köşebent
1
Modüler kabin
11
PVC kaplı tel
2
Kiremit altı
1
Sifon
11
Panel
2
Kapı kolu
1
Perde rayı
10
Su tutucu bantlar
2
Fiberglas kalıp
1
Çatı kaplama malz.
9
CTP boru tankları
2
Süpürgelik
9
Elyaf Malz.
1
Levha
8
Perde halkası
1
Kaynak: PAGDER Bilgi Bankası
22
HABER
HABER
23
dosya
dosya
plastik kullanımının artmasına katkı sağlamış bulunuyor.
Yurtdışında PVC pencere kullanımı ülkelere göre farklılık
göstermekle birlikte son yıllarda ülkemizde olduğu gibi tüm
ülkelerde artış gösteriyor.
Bu anlamda yurtdışındaki uygulamalardan
bahseder misiniz?
Yurtdışında birçok ülkede Pencere Enerji Sınıflandırması yapılıyor.
Bu ülkeler arasında ABD, İngiltere ve Avustralya en yüksek
tecrübeye sahip ülkeler. ABD’de faaliyet gösteren örgüt NFRC
(Ulusal Pencere Derecelendirme Kurulu), İngiltere’deki BFRC
(Britanya Pencere Derecelendirme Kurulu) ve ülkemizdeki
PSDK (Pencere Enerji Sınıfı Derecelendirme Kurulu) işbirliği
içerisinde. NFRC ve BFRC teknik ve yönetsel birikimlerini PSDK
ile paylaşmış ve Türkiye’ye özgün, etkin bir sistem kurulmasına
katkı sağlamışır. BFRC yetkilileri ayrıca PSDK ve PÜKAD’ın
organize ettiği 2013 Pencerelerde Enerji Tasarrufu Konferansı’na
konuşmacı olarak katılmış ve İngiltere’de bu uygulamanın sektöre
olan etkisini ve tüketicilere olan faydalarını paylaşmıştır.
ÇEDSAD Başkanı Neşe Güneş:
“Hedefimiz, yapı malzemesi ürünlerinin veya
sistemlerinin enerji derecelendirmesini ve
sınıflandırılmasını sağlamak”
Çevre
ve Enerji
Dostu
Yapı Malzemeleri
Derneği
(ÇEDSAD)
Başkanı
Neşe
Güneş,kalite
“MYK
Mesleki
Yeterlilik
Belgeleri, bireylerin
sahip
oldukları
bilgi ve
becerileri
sertgüvencesi
PVC malzemesinin
yıllardaiçerisinde
pencere ispatlamalarını,
doğrama üretiminde
yaygınde istihdam
sağlanmışson
bir sistem
işverenlerin
olarak
kullanıldığını,
yurtdışında
da
PVC
pencere
kullanımının
ülkelere
göre
edeceği bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri önceden bilmelerini
sağlar”
farklılaşmakla birlikte Türkiye’de olduğu gibi artış gösterdiğini söylüyor
Pencere sistemlerinde kalitenin artırılması üzerine
çalışmalar yapan bir dernek olarak öncelikle yaptığınız
çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz?
Ülkemizde, işletmelerin ve konut sahiplerinin ısınma enerjisi
maliyetlerini nasıl minimize edebilecekleri ve tasarruf
sağlayabilecekleri yönünde araştırmalar yaparak çalışmalarımıza
başladık. Bir STK olarak üzerimize düşen bilgilendirmeyi yapmak
ve farkındalığı artırmak için bir plan hazırladık. Beyaz eşyalarda
olduğu gibi enerji tüketimine etkisi olan yapı malzemesi
ürünlerinin veya sistemlerinin, ısıtma ve soğutma fonksiyonuna
bağlı temel iklim koşullarını esas alarak, enerji derecelendirmesini
ve buna bağlı olarak etkin şekilde sınıflandırılmasını sağlamayı
hedefliyoruz.
Türkiye’de her türlü yapı malzemesinin -özellikle pencerelerulusal ve uluslararası standartlara uygun şekilde çevrenin
korunması ve enerji tasarrufuna odaklı olarak tasarım, üretim ve
etkin montajının sağlanması, kullanım alanlarının yaygınlaşması
için yetkili kişi ve kuruluşlara görüş ve öneriler sunuyoruz.
Ulusal ve uluslararası gelişmelerin takip edilmesi, bu konudaki
gelişmelerin üretim alanında uygulanması ve yaygınlaşmasını
sağlamak için çevrenin korunması, enerji tasarruflu uygunluk
değerlendirme modelleri geliştiriyoruz. Sektörler için kılavuzlar,
ayrıca daha kolay anlaşılması için bu konular üzerine kısa filmler
hazırlıyoruz.
Pencere Enerji Sınıfı Derecelendirme Kurulu’nun (PSDK)
Pencere Fuarı’nda düzenlediği “Pencerelerde Enerji
Tasarrufu” konulu konferansta öne çıkan başlıklar nelerdi?
Üreticilerimizin, tüketicilerimizin ve dolayısıyla ülkemizin menfaati
için bu proje önemli. Düşünün, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel
24
HABER
Müdürlüğü (Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü) verilerine
göre binalarda pencerelerden kaybolan enerji miktarı yaklaşık
yüzde 25 civarında. Pencerelerden kaçan enerji miktarı ülkemizin
toplam enerji kullanımının yüzde 8,75’i ile yüzde 10’u arasında.
Türkiye’de yaklaşık 19 milyon konut olduğunu düşünürsek, bu
büyük bir oran. Bunu geri kazanmamız lazım. Kayıplarımızı nasıl
kazanca dönüştürebileceğimizi görmek herkes için heyecan
vericiydi. Bunları konferansta da paylaşmak istedik.
Değerli katılımcılarla içeriği zenginleşen bu konferansta öne çıkan
başlıklar ise, piyasa gözetimi ve denetimi açısından enerji
tasarruflu pencerelerin denetimi, enerji tasarruflu pencere
tasarımı ve sınıflandırma metodolojisi, Avrupa pencere
standardizasyon çalışmaları ve enerji tasarruflu pencere
kullanımının yaygınlaştırılması, üretim ve montaj sırasında sıkça
yapılan hataların pencere enerji verimliği üzerindeki olumsuz
etkisi oldu.
Pencere sistemlerinde plastik kullanımının artmasının
nedenleri nelerdir? Yurtdışında pencere sistemlerinde
plastik kullanımı ne düzeyde?
Sert PVC (uPVC Un-plasticized Polyvinyl Chloride) malzemesi
son yıllarda pencere doğrama üretiminde yaygın olarak
kullanılıyor. Malzemenin ısı yalıtım özelliği yeterli seviyede yüksek
olmasının yanı sıra üretim maliyetleri nispeten düşük. Ayrıca
PVC doğramasından pencere üretimi ve montajı oldukça basit
tekniklerle yapılabiliyor. Bütün bu nedenler pencere sistemlerinde
Son olarak pencerelerde enerji kaybı ve kullanılan
malzemelerin bu kaybın önüne geçmede etkisi
nedir? Çalışmalarınızda kullandığınız verilerin
dayanaklarıyla birlikte açıklayabilir misiniz?
Ülkemizde pencereler genelde sadece üretildikleri
doğrama malzemesiyle anılıyor, PVC,
alüminyum gibi. Halbuki pencere bir sistemdir
ve bitmiş bir ürün olarak tamamlanması,
duvara montajıyla gerçekleştirilir. Pencerelerin
enerji performansını etkileyen bileşenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
• Pencere doğraması - PVC profil, ahşap, kompozit veya
alüminyum malzemelerinden yapılır. Burada en önemli faktör
doğrama malzemesinin ısı yalıtım özelliğinin yüksek olmasıdır.
• Yalıtım camı - Pencerelerin toplam alanının yüzde 85’i camdan
oluşur. Bu nedenle yalıtım camları enerji kaybında en büyük
etkiye sahiptir. Isı yalıtım özelliği yüksek olan camlar, enerji
tasarrufunu doğrudan etkiler. Isı ve güneş kontrol camlarının
kullanımı ülkemiz için olmazsa olmazlardandır. Ne yazık ki
Türkiye’de en yaygın (yüzde 90) olarak kullanılan yalıtım cam türü
“çift cam” diye bilinen ısı ve güneş kontrol özelliği olmayan
cam türüdür.
• Pencere donanımı (Aksesuar) - Bu donanımlar pencerelerin
açılır kanatlarının iyi şekilde kapanması ve hava geçirmezliğin
sağlanmasında en önemli rolü oynar. Uzun dönemde sürekli
açma/kapamaya ve korozyona dayanıklı olmaları gerekir.
• Conta – Contalar, açılır kanatların kasayla ve yalıtım camıyla
doğramanın temas ettiği yerlerde kullanılır. Bu bileşen esnek bir
malzemeden yapılmalıdır ve bu esnekliği -20 ˚C ile 70 ˚C derece
arasında korumalıdır. Ülkemizde yaygın olarak kauçuk (EPDM) ile
yumuşak plastik malzemeden üretilmektedir.
HABER
25
portreler
portreler
Pakpen Dış Ticaret A.Ş. Finans ve İhracat
Satış Müdürü Burçak Akduman:
“2023 yılında
hedefimiz ihracatta
ilk 100’e girmek”
Pakpen Dış Ticaret A.Ş. Finans ve İhracat
Satış Müdürü Burçak Akduman, bu sayımızın
“Portreler” konuğu. İş yaşamında önemli
tecrübelere sahip olan ve bu tecrübelerini
çalışmalarına yansıtan Akduman, çocukluğundan
profesyonel hayata, özel zevklerinden hayat
felsefesine kadar sorularımızı içtenlikle yanıtladı
Sizi biraz tanıyabilir miyiz, nerede doğdunuz, nasıl bir
çocukluk geçirdiniz?
Eskişehirliyiz ama çocukluğum babamın Türk Hava Kuvvetleri’nde
pilot olması nedeniyle farklı şehirlerde geçti. Öyle ki ilkokul
yıllarında üç değişik şehirde bulunduk. Malatya, İstanbul ve
ardından Konya… Konya Anadolu Lisesi sınavını kazandım.
Ortaöğrenimim Konya’da geçti. Ardından üniversite yılları
geldi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Ekonomi Bölümü’nü
kazandım. Lisans eğitimimin ardından ODTÜ’de ekonomi üzerine
yüksek lisans yaptım.
Farklı yerler görmek ve arkadaşlar edinmek güzeldi fakat her
çocuk gibi ben de ilkokul eğitimimi aynı okulda devam ettirmek
istiyordum. Gerçekten üç okul değiştirmek beni çok zorladı. Bir
yandan da çok renkli bir çocukluk geçirdim. Görev nedeniyle bir
yerde bulunan ailelerin kendilerine has sosyal bir hayatı oluyor.
Örneğin hava üssü içinde yaşayan insanlar çok sosyal ve birbirine
bağlıydılar, aktiviteler yoğundu. O yıllarda çok sayıda arkadaşlık
kurdum. Neredeyse 30-40 yıldır devam ettirdiğim arkadaşlıklarım
var. Zamanımızı pilotların yanında uçaklarla geçiyorduk. Bütün
bunlar benim için unutulmayacak anılar.
İş hayatına nasıl adım attınız?
Aslında ekonomist olmak istiyordum fakat o yıllarda çok fazla
ekonomist arayışı yoktu. Ekonomist olmak istiyorsanız akademik
kariyere veya yurtdışındaki iş imkânlarına yöneliyordunuz.
Ekonomist olma şansı bulamayacağımı görünce, 1990 yılında
bir iş fırsatının peşinden Suudi Arabistan’a gittim. Türkiye’nin
en büyük inşaat firmalarından biri olan Yüksel İnşaat’ta işe
başladım. Firmanın Riyad’da bulunan Arap Körfezi Genel
Müdürlüğü bünyesine yönetici olarak katıldım. Stajyerlik veya
normal bir pozisyonda çalışmadan kariyerime doğrudan yönetici
26
HABER
olarak başladım. Bu biraz da şans eseri oldu çünkü oradaki
yönetici ayrılmak zorunda kalmıştı, bana teklif ettiler ve üç ay
içinde kendimi o pozisyonda buldum. Tam Körfez Savaşı’ndan
önce oradaydım. Dolayısıyla çok zorlu şartlarda bu görevi
üstlenmiştim. Çoğu mavi yakalı 2500 personel vardı. İşe başladık,
derken Körfez Savaşı patlak verdi... Çok ciddi bir kriz yönetimi
yaptık. Bir yıllığına başladığım bu işte altı yıl kaldım.
Sonra ne oldu, Pakpen’le ne zaman bir araya geldiniz?
“Taahhüt sektöründe uzun süre kalırsanız bir daha çıkamazsınız”
diye benim de katıldığım bir söz vardır. Sektörün kendine has
bir yapısı, ast-üst ilişkileri var. Kapalı ve disiplinli bir sektör.
Özellikle yurtdışında disipline çok daha fazla önem vermek
zorundasınız, aksi takdirde işi yetiştiremezsiniz. Orada ilk üç yıl
Mali ve İdari İşler Müdürlüğü yaptım. Sonraki üç yılımı ise ise
Genel Müdür Yardımcısı olarak geçirdim. Sektör değiştirmeye
karar verdim ve Raks Grubu’na geçtim. İzmir kökenli bu grup
aracılığıyla artık bambaşka bir sektördeydim. Burada Finans
Direktörlüğü görevini üstlendim ve İzmir’e taşındım. Dış ticaret
şirketi olduğu için çok sayıda ülke ziyaret ettim. Çok ilginç bir
deneyim yaşadım, dünyanın çok farklı noktalarına gidip müzik
sektörüyle ilgili işler yaptım. Bu deneyimim yaklaşık dört yıl sürdü.
Bu sırada şirket içinde bir projeyi başarıyla gerçekleştirince, çok
özel bir eğitimle ödüllendirildim ve ABD’deki Harvard Business
School’da iki sömestr boyunca yöneticilerin dahil olduğu MBA
eğitimine katıldım. Çok zor ama çok kıymetli bir yıl geçirdim.
Bu programda çok önemli bir deneyim elde ettim. Dünyanın
her yerinden ve pek çok sektörden üst düzey yöneticilerle
tanışma imkânım oldu. Mezun olduktan sonra ABD’de kalmaya
karar verdim. O tarihler, “dot.com” türü şirketlerin çok gözde
olduğu, ekonominin çok canlı olduğu dönemlerdi. ABD’de
neler yapabileceğimizi araştırmaya başladık. Türkiye’de Sarar
erkek giyim firmasını iyi tanıyordum. Onlara yaptığım fizibilite
çalışmalarını sundum. Yaptığımız beyin fırtınasının ardından
şirket kurmaya karar verdik ve 2001’in Temmuz ayında ABD’de
şirketi kurma hazırlıkları yaparken 11 Eylül olayları patlak verdi.
Krizlerden fırsat doğar dedik ve 19 Eylül 2001’de şirketi kurduk.
Burada Genel Müdür pozisyonuyla çalıştım. Önemli dağıtım
kanallarına, mağaza zincirlerine markanın ürünlerini vermeye
başladık. Dört yıl boyunca bu görevi sürdürdüm. Sonra markanın
kendi adıyla mağaza açmaya karar verdik ve tek seferde dört
farklı eyalette, dört mağazayla perakendeciliğe başladık. Mağaza
sayısı zaman içinde 14’e kadar çıktı...
Bu dört yılın ardından, ABD’deki yedinci yılımı geride bıraktım ve
o sıralar Türkiye’ye dönmeye karar verdim. O yıllarda Dubai çok
ilgi çekiyordu. Oradaki inşaat firmalarından, taahhüt sektöründen
teklifler geliyordu. Bir elektromekanik firmasında işe başladım.
Kısa bir süre Romanya’da görev aldım ve ardından Dubai’ye
gittim. İş Geliştirme görevini üstlendiğim bu şirkette de dört yıl
görev yaptıktan sonra ayrıldım. Bir süre uluslararası finans, şirket
satın almaları gibi konularda finansal danışmanlık hizmeti verdim.
Daha sonra Pakpen’le yollarımız kesişti. Aralık 2011’den bu yana
Pakpen Dış Ticaret A.Ş.’deki görevimi sürdürüyorum.
Çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?
Pakpen Dış Ticaret A.Ş. olarak sadece yurtdışı satışlarını
yönetiyoruz. 11 kişilik küçük bir şirketiz aslında… Ben dahil
yedi kişi satışla ilgiliyiz. Arkadaşlarımızın altısının sorumlu
olduğu coğrafi bölgeler var. Dünyayı altı bölgeye böldüğümüzü
söyleyebilirim. Üç arkadaşımız, lojistik, ihracat destek, muhasebe
işleriyle ilgileniyor. Bir de asistanımız bulunuyor. Çekirdek
kadroya sahip, küçük ama efektif bir şirketiz. Şu anda ihracatta
ilk bin firma arasındayız, 2023 yılı için hedefimiz ilk 100’e
girmek.
İş hayatındaki deneyimleriniz size neler öğretti, nelere
önem veriyorsunuz?
Satış yapan profesyoneller genellikle işin finans tarafına çok
bakmazlar. Onlar için önemli olan faturanın kesilmesi veya
malın gönderilmesidir. Öte yandan uluslararası ticari faaliyetler
her zaman riskleri de beraberinde getirir. Yaptığınız satışı takip
etmeniz, farklı enstrümanlarla paranızın tahsil edileceğini garanti
altına almanız gerekir. Artık satış profesyonelleri, finans tarafını
da risk tarafını da öğrenmeye başladılar…
Bu sektörü tanımak çok enteresan. Plastik sektörü, asıl olarak bir
Alman teknolojisi. Uygulama anlamında Almanların arkasından
biz geliyoruz. Çok iyi mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz var. En
iyi teknolojiyi kullanıyoruz. Almanya’dan sonra bu teknolojiyi en
iyi uygulayan da bizim firmamız. Çok iyi bir teknik kadromuz var.
Ürünümüzün kalitesi kuşkusuz bizim de işimizi kolaylaştırıyor.
Markalaşmak, her alanda çok önemli! Geçtiğimiz sene ilk
defa İsveç’e içme suyu borusu sattık. Türkiye’de bir ilktir bu.
İsveç, kaliteye, hijyene, sağlığa çok önem veren ülkelerden biri.
Gelip ürünlerimize, sertifalarımıza baktılar ve ondan sonra bizi
tercih ettiler. İsveç’e hatırı sayılır miktarda içme suyu borusu
sattık. Bu süreç bizim İskandinav pazarına girmemizi sağladı.
Halen Finlandiya’da bir proje için konuşuyoruz. İstatistiklere
baktığınızda İskandinav pazarına bu ürünle giren başka bir Türk
markası yok. Biz, kalitemizi anlayan ve gören bütün ülkelerde
olmak istiyoruz.
İş hayatınız oldukça yoğun ve stresli. İş dışında neler
yapıyorsunuz?
10 yaşında bir oğlum var, boş zamanlarımda onunla birlikte
zaman geçirmeye çalışıyorum. Birlikte çok seyahat ettik.
Oğlumun dersleriyle ilgilenmekten, etkinliklerini takip etmekten
mutluluk duyuyorum. Basketbol oynuyor. Ben de gençliğimde
hentbol oynamıştım. Her hafta sonu oğlumla birlikte yüzüyoruz.
Sporla iç içe olmasını istiyoruz.
Müzikle aranız nasıl, neler dinliyorsunuz?
Müziği Raks’ta öğrendik diyebilirim. Bizim hayatımızda müziğin
çok önemli bir yeri var. Çoğu sanatçıyı da tanırım. Bazılarıyla
hâlâ görüşme imkânımız oluyor. Genellikle blues dinlemekten
keyif alıyorum. Klasik müzik de dinliyorum. Bütün blues CD’lerini
alıyorum, koleksiyon gibi oldu. Otomobil kullanmayı da çok
seviyorum ve kullanırken mutlaka müzik dinliyorum. Kısacası
müzikten iyi anladığımı söyleyebilirim.
Kitaplarla aranız nasıl, ne tür kitaplar okuyorsunuz?
Siyaset tarihine yönelik okumalar yapıyorum. Yakın tarih ilgimi
çekiyor. Olaylara tek bir açıdann bakmıyorum. ODTÜ’den
arkadaşlarım var, bir araya geldiğimizde siyasi tarih hakkında
sohbet ediyoruz. Tarih bildiğinizde, güncel olayları da daha
rahat yorumlayabiliyorsunuz. Tarihe bakarak önümüzü görmeye
çalışıyoruz.
Film tercihleriniz?
Beni en çok dinlendiren şeylerden biri de film izlemek. Daha çok
klasik filmleri izliyorum. Prodüktör arkadaşlarımın tavsiyelerine
kulak veriyorum. Özellikle Avrupa ve Uzakdoğu sinemasına
meraklı, iyi bir film izleyicisiyim.
İşiniz nedeniyle sıklıkla yurtdışında bulunuyorsunuz.
İş dışında seyahat etmeyi seviyor musunuz?
İtalya’yı çok seviyorum, fırsat bulduğumda gezmeye gidiyorum.
İspanya’yı da çok seviyorum. Kültür olarak çok ilgimi çekiyor.
Bir de Dubai… Suni bir yer ama orada da profesyonel olarak
çok güzel günler geçirdim. Bunların dışında Mülkiyeliler Birliği
üyesiyim, aktif olarak etkinliklerine katılıyorum. ODTÜ Mezunlar
Derneği’nin aktif bir üyesiyim. Harvard Üniversitesi’nin kulübü
vardır, o network’ü de sıcak tutmaya çalışıyorum. Networking
yurtdışında çok önemsenen bir konu. Türkiye’de bu yaklaşım
yeni gelişiyor... Denize taş attığınızda oluşan dalgaların bir
yerlere ulaştığını, zaman içinde çok daha anlamlı bir şekilde size
yöneldiğini söyleyebilirim.
Gelecekle ilgili hayallerinizi öğrenebilir miyiz? Bir de son
olarak hayat felsefeniz nedir?
Gelecekle ilgili olarak profesyonel anlamda bu şirket için çok
güzel beklentilerim ve hedeflerim var. Satış hedeflerinin ötesinde
en büyük hayalim, farklı coğrafyalara gidip Pakpen’i ve Türk
teknolojisini tanıtabilmek. İş tatmini benim için budur.
Bu ülkenin vatandaşı olarak, bütün çocukların gelecekte Avrupa
standartlarına ulaşmış bir ülkede yaşayacaklarını umuyorum.
Yurttaş olarak da bu şekilde yaşamayı hayal ediyorum. İnsanın en
iyi şekilde yaşaması benim hayalim. Çok donanımlı, her şeyden
haberdar bir gelecek geliyor. O nedenle çok umutluyum. Oğlum
2000’li kuşaktan. Onlar fersah fersah ötedeler. Bu insanlar,
gelecek kuşaklar bizi ileriye taşıyacak. İmkânlar ölçüsünde
çocuklarımıza en iyi eğitimi vermemiz gerekiyor. Bizde en büyük
zafiyet, en büyük eksiklik yabancı dil. Gönül ister ki her Türk
vatandaşı en az iki dil konuşsun.
HABER
27
departmanlarımız
departmanlarımız
Pakpen A.Ş. Antalya Bölge Müdürü Erkin Önal:
siding’de epey iyi bir dönem yaşanmış,
ardından ciddi bir yavaşlama olmuş ama
biz yeniden bu grubun canlanacağını
düşünüyoruz.
“Bölgemizde lider konumdayız”
Bölgelerinde en iyi bilinen firma olduklarını
ve lider konumda bulunduklarını söyleyen
Pakpen A.Ş. Antalya Bölge Müdürü Erkin Önal,
proje şartnamelerinde Pakpen adının mutlaka
geçtiğini, bunun da markalarına duyulan
güveni gösterdiğini belirtiyor. Önal ile Antalya
Bölge’nin çalışmalarını ve sektörün Antalya’daki
durumunu konuştuk
Antalya Bölge Müdürlüğü’nü tanıyabilir miyiz,
müdürlüğün fiziki yapısı ve faaliyet alanından
söz eder misiniz?
Ben Pakpen’le dört yıl önce bir araya geldim. Bölge
Müdürlüğümüzün faaliyet alanında Antalya’nın yanı sıra Isparta,
Burdur, Afyon ve bu illere bağlı ilçeler yer alıyor. Yedi kişiden
oluşan ekibimizle bölgemizde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Burçin Taş arkadaşımız, Pakplast Antalya Bölge Yöneticisi.
Volkan Gümüş ve Engin Gören, satıştan sorumlu arkadaşlarımız.
Alev Karadumanoğlu ise Satış Destek Sorumlumuz. Ofis
Sorumlumuz Şerife Nizam ve güvenlik görevlilerimizle
birlikte ekibimiz tamamlanıyor. Mutlu bir çalışma ortamına
sahibiz. Engin arkadaşımız şu anda rahatsızlığından dolayı
aramızda değil, onun yokluğunda büyük bir dayanışmayla
sorumluluklarımızı tam olarak yerine getirmeye devam ediyoruz.
Bunun için ekip arkadaşlarıma buradan bir kez daha teşekkür
ediyorum.
Bölge Müdürlüğümüzün fiziki yapısına gelince, Türkiye’de
tek ve benzeri olmadığını söyleyebilirim. Böyle bir çalışma
ortamı nadir bulunur, bu yüzden çok şanslıyız. Keyif verici
bir ortamda çalışıyoruz. Ofisimizi Antalya’da yaşayan
herkes biliyor. Bu nedenle Sayın Mehmet Tuza’ya teşekkür
ediyoruz. Showroom’umuzda bütün ürün gruplarımız yer
alıyor. Müşterilerimizi, hedef kitlemizi showroom’a çekmeye
çalışıyoruz. Sadece güzel bir bina olarak görünmekle
kalmamasını, içerideki ürünlerimizin de görünmesini, bilinmesini
istiyoruz. Showroom’umuza gelenler adeta büyüleniyor, bütün
ürün gruplarının nasıl kullanıldığını görüyor ve çok etkileniyor...
Önümüzdeki günlerde sektör temsilcilerini, uzmanları
showroom’umuzda, bahçemizde bir araya getirmek ve burayı
bir buluşma mekânı yapmak gibi bir düşüncemiz var. Hedefimiz,
çalışma alanımızın potansiyelinden daha fazla faydalanmak.
28
HABER
Bir iş gününüz nasıl geçiyor, haftalık iş planınızda
neler yer alıyor?
Her pazartesi sabahı haftalık toplantımızı yapıp haftalık genel
planımızı oluşturuyoruz. Bunun yanı sıra her sabah 08.30’da
satış ekibi olarak mutlaka bir araya geliyoruz ve bir önceki
günü değerlendirip o günkü aksiyon planımızı oluşturuyoruz.
Bu sayede hiçbir bilgiyi atlamıyoruz ve unutmuyoruz. Sadece
haftalık toplantı yaptığınızda bir sonraki toplantıya kadar gün
içinde yaşanan gelişmeler unutulabiliyor. Sabah toplantılarının
taze bilgi alışverişi açısından önemi büyük. Bir önceki gün hangi
bayilerle, kimlerle görüştüğümüzü, ne konuştuğumuzu hepimiz
biliyoruz.
Bayilerle olan ilişkilerinizden bahseder misiniz, aranızda
nasıl bir iletişim var?
Satıştaki iki arkadaşımızın da sorumlu olduğu bayiler var
ancak Volkan arkadaşımız ağırlıklı olarak şantiyeleri ve
müteahhitleri ziyaret ediyor. Boru grubuyla da iyi bir diyalog
halinde çalışıyoruz. Burçin Hanım’la birlikte şantiyeleri ziyaret
ediyoruz. Bu anlamda boru grubunun diğer ürün gruplarına
büyük faydası oluyor çünkü boru grubu, çok önceki aşamalarda
projelere dahil oluyor. Bu sayede diğer ürün gruplarımız da
erken devrede müteahhitlerle tanışma fırsatı yakalıyor... Engin
arkadaşımız ağırlıklı olarak bayilerimizle ilgileniyor. Bölgemizde
41 tane üretici bayimiz ve onlara bağlı 50 civarında alt bayi var.
Tüm bayilerimizle yakın ilişki kurmaya çalışıyoruz. Bölgemiz çok
geniş bir alana sahip olmadığı için bayilerimize ulaşmakta çok
zorluk çekmiyoruz, bu bizim için bir avantaj. Bayilerimizi haftada
iki üç kez ziyaret edebiliyoruz hatta iş durumuna göre bazı
bayilerimizi her gün ziyaret ediyoruz. Bize ihtiyaç duyduklarında
mutlaka bir arkadaşımıza ulaşabileceklerini biliyorlar. İletişimle
ilgili hiçbir sıkıntımız yok. En uzak noktamız Afyon. Herhangi bir
durumda, o gün değilse bile ertesi gün mutlaka gidip bayimizin
yanında oluyoruz.
Antalya Bölgesi’ndeki inşaat sektörüyle ilgili bilgi
verebilir misiniz?
Aslında Antalya belli bir doygunluğa ulaşmış durumda. Son
20 yılda belki İstanbul’dan sonra en hızlı büyüyen şehir. Bu
büyümeden dolayı talebin çok üzerinde arz var. Bir dönemdeki
aşırı yığılma müteaahhitleri aşırı bir şekilde bu bölgeye
yöneltti. Ev enflasyonu oldu diyebilirim. Arz-talep dengesi
altüst oldu. Tabii şu da var ki Antalya’da kapasite bitmiyor,
devamlı büyüyor. Şu sıralar büyük konutlardan ziyade daha
küçük, villa tarzında evler yapılıyor. Bu da bizim için bir avantaj
aslında çünkü marka bilinirliğimiz bu kesimde daha yüksek.
Ürünümüzü anlatmakta sıkıntı yaşamıyoruz... İnşaat sektörü
bundan sonra Antalya’da yenilemeye
dönük olacak çünkü 20 yıl önce yapılan
binaların artık yenilenmeye ihtiyacı var.
Bu da bizim için ciddi bir potansiyel
demek.
2012 yılı bölgeniz açısından
nasıl geçti, 2013 için neler
düşünüyorsunuz?
Geçtiğimiz yıl hedeflediğimiz doğrultuda
geçti. Tabii bu yetmiyor. Hedefimiz
doğrultusunda satış yaptık ama daha
iyi olabilirdi. 2013 için piyasa karamsar
da olsa ben seçim döneminin işleri
hareketlendireceğini düşünüyorum.
Bu hareketlilik de bizim işimize
yansıyacaktır.
Pakpen A.Ş. çatısı altındaki ürün
gruplarının çeşitliliğinin Antalya’daki
potansiyel müşterilerle kurduğunuz
ilişkilerde sağladığı faydalar neler? Daha çok hangi
ürünler kullanılıyor?
Ürün gruplarımızın çeşitliliği tabii ki büyük bir avantaj ancak
otellerde Pen’den çok alüminyum kullanılıyor. Özellikle
boru grubunda bölgede çok etkiliyiz. PakDoor ile ilgili ciddi
çalışmalarımız, görüşmelerimiz var. Bu ürün grubumuzda da
bölgede mutlaka etkili olacağız. Antalya’da daha çok Pen ve
boru grubu ürünlerimiz ilgi görüyor. Yalıtımla ilgili 2017’ye
kadar yasal bir süre var. İlgili yasanın, bu ürün gubunda etkili
olacağını düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte yalıtım grubu
ve siding’de çok daha iyi olacağımıza inanıyorum. Geçmişte
Bölgenizde marka bilinirliği hakkında
neler söyleyeceksiniz, Pakpen A.Ş.
ürünleri rekabette nasıl öne çıkıyor?
Bölgemizde en iyi tanınan firmayız,
lider konumdayız diyebilirim. Özellikle
bölge müdürlüğünün bulunması,
bayilerin ve tüketicilerin istedikleri
zaman müdürlüğümüze ulaşabilmeleri,
bilinirliğimizde önemli bir etken.
Bölgemizde akla önce Pakpen geliyor;
isimle pencere özdeşleşmiş durumda.
Ayrıca bölgemizde proje şartnamelerinde
Pakpen adı mutlaka geçiyor, bu da
markamızın güvenilirliğini gösteriyor.
Marka bilinirliğinin yanında ürünün
kalitesi, müteahhiti rahatlatıyor. Büyük ve önemli projelerde
fiyattan çok kalite ön planda. İşin zamanında teslim edilmesi de
günümüzde çok önemli hale geldi. Bütün bunlar bizi rekabette
öne çıkaran unsurlar. Son bir yıldır satış ekibimizin iki gruba
ayrılıp bir arkadaşımızın proje ağırlıklı çalışmasının sonuçlarını
almaya başladık. Bu uzun vadeli bir yatırım. Bayilerimize de
kaliteden kesinlikle ödün vermeyin, verdiğiniz sözü mutlaka
tutun diyoruz...
Bölgenizin Konya’ya yakın olması,
iş yapışınızı nasıl etkiliyor?
Konya’ya yakın olmamızın bize sağladığı
en büyük avantaj sevkıyat. Bayimiz bugün
sipariş geçtiğinde ertesi gün ürünün elinde
olacağını biliyor. Bu da rekabette büyük
bir katkı sağlıyor. Göğsümüzü gere gere
bunu söylüyoruz. Yanılma payımız sıfır
diyebilirim; tabii ki bir iki istisnai durum
yaşanmıştır ancak öyle zamanlar oldu
ki sabah geçilen siparişi öğleden sonra
teslim ettik. Fabrikamızın kapasitesinin
yeterli olması, sevkıyatla ilgili sözümüzü
tutmamızı sağlıyor, bu da büyük bir güven
oluşturuyor.
İletmek istediğiniz bir mesajınız
var mı?
Pakpen Ailesi, çok güzel bir aile. Çok iyi bir kadromuz var.
Herkes kendisini fabrikanın bir parçası olarak gördüğü sürece
mükemmelliğe ulaşmamızda bir engel yok. Markamızla
özdeşleştiğimiz anda olmayacak diye bir şey yok. Tüm
çalışanların kendisini ailenin bir üyesi olarak görmesi gerekiyor.
Fikirlerimizi saygı çerçevesinde açıkça söyleyebilmemiz çok
önemli. Bizim ailemizde açık iletişim var. Bölgemizdeki
arkadaşlarımızla biz böyle hissediyoruz. Diğer bölgelerdeki
arkadaşlarımızın da böyle hissettiğine inanıyorum. Böyle olunca
da çalışmak çok daha keyifli oluyor. Pakpen’in önümüzdeki
yıllarda çok daha iyi yerlerde olacağına yürekten inanıyorum.
HABER
29
ürünlerimiz
ürünlerimiz
Pakplast İç Tesisat ve Altyapı Boru Sistemleri
Pakplast, son teknolojiyle
donatılan tesislerinde üretilen
geniş ürün yelpazesiyle, altyapı
ve iç tesisat boru sistemlerinde
kullanılmak üzere polietilen
borular, polipropilen borular
ve ek parçaları, alüminyum
folyolu polipropilen borular ve
ek parçaları, kompozit borular
ve ek parçaları, yerden ısıtma
ve mobil sistem (PEX ve PE-RT
BORU), bina içi polipropilen
atık su boruları ve ek parçaları,
polietilen doğalgaz borularıyla kendinden muflu ve mufsuz
korige altyapı boruları ve ek parçalarını üretiyor.
Boru üretiminde Avrupa’nın en genç teknolojisine sahip ve
en büyük üreticilerinden biri konumunda olan Pakplast’ın
ürettiği borular, bugüne kadar yurtiçinde ve yurtdışında içme
suyu, sulama, kanalizasyon, yağmur suyu, endüstriyel hatlar
ve iç tesisat boru sistemlerinde çok sayıda projede yer aldı.
Pakplast’ın Bina İçi Tesisat Boru Grubu’nda yer alan ürün ve bu
ürünlerin sahip oldukları özellikleri Boru Grubu Koordinatörü
Mesut Koçal, Altyapı Boru Sistemleri Ürün Grubu’nda yer alan
ürün ve özelliklerini ise Altyapı Boru Grubu Satış Müdürü
Cem Sırgüven anlattı.
Bina İçi Tesisat Boruları
Pakplast Bina İçi Tesisat Boru Grubu’nda, sıhhi tesisat, ısıtma
ve atık su boruları olmak üzere üç ürün grubu bulunuyor. Ürün
grubu içerisinde yer alan ürün çeşitleri ise PPR, PPRC alüminyum
folyolu, kompozit boru, yerden ısıtma borusu ya da mobil
sistem borusu ve atık su boruları olarak sıralanıyor.
Bütün pazarda kullanılan sıhhi tesisat ve ısıtma borularının,
tüm sektörde aynı malzemelerden üretildiğini ancak küçük
farklılıklar bulunduğunu belirten Mesut Koçal, Pakplast’ın en
büyük farkının, hammadde ve üretim teknolojisi olduğuna
dikkat çekiyor. “Biz hem modern teknolojiyi kullanan hem de
doğru hammaddeyi işleyen, Türkiye’nin ve dünyanın ender ve
30
HABER
iyi firmalarından biriyiz. Doğal olarak da ürünlerimiz kaliteli”
diyen Koçal, şirket olarak Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet
Tuza ile birlikte tüm çalışanlar olarak kaliteyi daima ön planda
tuttuklarını, doğru malzemeyi, doğru yere vermeye çalıştıklarını
söylüyor. PPR, PPRC alüminyum folyolu boruların ardından
kompozit boruların geliştirildiğini, akabinde yerden ısıtma
ve mobil sistemlerde kullanılan PX-B’nin üretildiğini anlatan
Koçal, “Bizim PX tesisimiz belki de Avrupa’nın en teknolojik,
kurallara ve sistemlere en iyi şekilde uyan tesisi. Her sene
yaklaşık 15-20 milyon metre PX boru satışımız var ve müthiş
bir şekilde beğeniliyor. Biz her kangalı yüzde 100 test ediyoruz,
her kangalın içerisinde daralma olup olmadığını öğrenmek için
bir bilye dolaştırıyoruz ve bunu yapan ender firmalardan biriyiz.
Dolayısıyla üretmiş olduğumuz boru, malzemesiyle, kılıfıyla
doğru bir ürün. Bu da bize büyük bir avantaj sağlıyor” diyor.
Yeni ürün PE-RT
Yaklaşık altı aydır devam eden çalışmalar sonucunda yeni
ürünleri PE-RT’i piyasaya sunduklarını belirten Koçal, bu ürünün
daha yumuşak ve sadece yerden ısıtmada kullanılan bir boru
olduğunu söylüyor. Avrupa’da yerden ısıtma haricinde ısıtma
ve sıhhi tesisat hatlarında da kullanılan bu borunun, gelecek
yıllarda kullanım alanının daha da genişleyeceğine dikkat çeken
Koçal, Türkiye’de yerden ısıtmada kullanmak için yurtdışından
getirilen bu boruyu üreten Pakplast’ın, sektöre büyük bir katkıda
bulunduğunu belirtiyor.
Atık su borusu üretiminde de Pakplast’ın rakiplerinden farklı bir
üretim gerçekleştirdiğine değinen Mesut Koçal, şunları söylüyor:
“Tabii ki bu sektörde bizim gibi Polipropilen atık su borusu üreten
firmalar var. Bu borunun en önemli özelliği, depreme dayanıklı
olması, fire vermemiş olması ve yandığı zaman zehirlemeyen
özelliğe sahip olması. Avrupalıların bulduğu bu boruyu biz de
aynı teknolojiyle üretiyoruz... Atık suda yenilik olarak bir de PP
Ekstra sessiz boruyu ürettik. Bu ürünümüz, 2012’de ailemize
katıldı. Sürekli artan konfor ihtiyacına paralel olarak sessiz boruyu
hayatımıza kattık.”
Pakplast’ın üstyapı boru sektöründe Türkiye’de yapılan ihracatın
yüzde 3’ünü gerçekleştirdiğini de dile getiren Koçal, yurtiçi pazar
payının yüzde 10-12 arasında olduğunu belirtiyor.
Beş yılda Pakplast için 50 milyon Euro’nun üzerinde yatırım
yapıldığını da söyleyen Koçal, bu yatırımın bir boru fabrikasına
bir kerede yapılan en büyük yatırım olduğunu ve her yıl yenileme
yatırımlarının devam ettiğini vurguluyor.
Pakplast PE-RT Yerden Isıtma Boruları
Pakplast Ailesi’nin yeni üyesi PE-RT borular, rahat kullanım
ve kolay montaj özellikleriyle öne çıkıyor. PE-RT borular
Pex borular sınıfına giriyor. Pex boru hammaddesiyle
aynı özelliklere ve aynı üretim teknolojisine sahip PE-RT
boruların en önemli farkı, Pex boruda olan CROSSLINK
çapraz bağlamanın yapılmaması. Çapraz bağlama işlemi
uygulanmadığı için boru esnek bir yapıya sahip.
uygulamalarının yanı sıra soğutma proseslerinde de PE-RT
boru rahatlıkla kullanılabilir.
Sıcak ve soğuk su uygulamaları
Bina içi sıhhi tesisat uygulamalarında montaj ve uygulama
kolaylığı avantajı sağlar.
PE-RT Boru kullanım alanları
Düşük sıcaklı radyatör –mobil sistem uygulamaları
Yoğuşmalı kazan veya kombi uygulamaları (mobil sistemli)
için de uygundur (50 ºC).
Zeminden ısıtma uygulamaları
PE-RT Boru, özellikle yerden ısıtma uygulamalarında
esneklik özelliğiyle montajda kolay dönüş sağlar. Isıtma
Çap aralığı
16 mm’den 32 mm’ye kadar kılıfsız üretim yapılabilir. Kılıflı
olarak 16 mm boru da ürün gamında mevcut.
Pakplast Altyapı Boruları
Pakplast markası altında üretimi gerçekleştirilen Altyapı Boru
Sistemleri, 40 yılı aşkın süredir yapı sektöründe faaliyet gösteren
ve yıllardır süren istikrarlı büyüme çizgisini devam ettiren
Pakpen A.Ş.’ye eklenen son halkalarından biri olmasına karşılık,
gösterdiği performansla Pakpen’in büyümesinde öncü rol
üstlenmiş bulunuyor. Pakplast Altyapı Boru Grubu Satış Müdürü
Cem Sırgüven, gündelik yaşantımızın pek çok noktasında
karşımıza çıkan plastik türevi malzemelerin imalatında ağırlıklı
olarak kullanılan polietilen hammaddesinin, sahip olduğu
dayanım ve işlenebilirlik özellikleri sayesinde 20 yy. ikinci
yarısından itibaren boru imalatında da kullanılmaya başlandığını
anlatıyor. Yaşanan teknolojik gelişmelerin paralelinde moleküler
yapısında yapılan iyileştirmeler sonucunda polietilen hammaddesi
kullanılarak imal edilen altyapı borularının pazar payının, sahip
oldukları üstün özellikler ve gerek ilk yatırımda gerekse işletme
aşamasındaki ekonomik avantajı nedeniyle sürekli genişlediğini
belirten Sırgüven, altyapı sistemlerinde ideal çözümü de
sunduğunu söylüyor.
“Pakplast kalite beklentisini şekillendirmeye
devam edecek”
Pakplast’ın, TURKAK akreditasyonuna sahip laboratuvarlarında
gerçekleştirdiği test ve iyileştirme faaliyetleriyle halihazırdaki
yüksek kalite anlayışını daha üst noktalara çekmeye çalıştığını
dile getiren Sırgüven, Pakplast’ın bu çalışmalarıyla altyapı
sektöründe oluşturduğu kalite beklentisini şekillendirmeye
devam edeceğini vurguluyor.
HABER
31
ürünlerimiz
Pakplast markası altında üretimi gerçekleştirilen
altyapı ürünleri
• Yüksek Yoğunluklu Polietilen 100 (Pakplast HDPE100) Borular
• Yüksek Yoğunluklu Polietilen 80 (Pakplast HDPE80) Borular
• Korige Borular
Pakplast HDPE100 Borular
Pakplast altyapı boru sistemleri içerisinde önemli bir payı
HDPE100 borular oluşturuyor. Gerek ülkemizde gerekse
ihracat pazarlarında her geçen gün artan altyapı yatırımlarına
paralel yüksek kalitesinin yanı sıra sahip olduğu diğer
özelliklerden dolayı Pakplast HDPE100 boruları giderek artan
bir talep görüyor.
Pakplast HDPE100 boruların başlıca özellikleri 50 yıllık servis
ömrüne sahip olması, hijyenik oluşu, hızlı ve rahat döşeme
imkânı sağlaması, yer hareketlerine uyum sağlaması, kimyasal
dayanımının yüksek olması ve pürüzsüz iç yüzeyi sayesinde
mükemmel hidrolik özellikler sunması olarak sıralanıyor.
TS 418-2 ve EN 12201-2 standartlarına uygun olarak 20 mm
çaptan 1600 mm çapa ve 32 bar anma basıncına kadar geniş
bir yelpazede ve tamamı Avrupa menşeli son teknoloji imalat
hatlarında üretimi gerçekleştirilen Pakplast HDPE100 altyapı
boruları, aşağıdaki kullanım alanlarında ağırlıklı tercih ediliyor.
- Sulama sistemleri - Jeotermal boru sistemleri
- Yeraltı ve yer üstü içme suyu şebekeleri - Atık suların deşarjı
- Su iletim hatları - Derin deniz deşarjları
- Yangın suyu sistemleri - Atıksu terfi hatları
- Denizaltı geçiş hatları - Telekomünikasyon sistemleri
- Enerji dağıtımı - Kablo boruları
- Soğutma suyu sistemleri
Pakplast HDPE80 Borular
İmalat tekniği açısından benzerlik göstermekle birlikte su iletim
hatlarından farklı olarak Pakplast HDPE80 doğalgaz boruları,
TS EN 1555 ve ISO 4437 standartlarına uygun olarak ve aksi
belirtilmedikçe yurtiçi uygulamalarında standart sarı renkte
imal ediliyor. Ağırlıklı olarak gaz dağıtım hatlarının yerleşim
yerlerinde yer alması ve iletilen malzemenin risk derecesinin
yüksek olmasından ötürü Pakplast HDPE80 doğalgaz boruları,
sadece dünyaca kalitesi kabul edilmiş hammadde üreticilerinin
üretimi olan hammaddelerle ve insan hatasını sıfıra indiren ileri
teknoloji ürünü makinelerde son derece hassas bir
şekilde üretiliyor.
Ülkemizde yer alan tüm doğalgaz dağıtım firmalarının
şartnamelerine uygun olarak üretilen Pakplast HDPE80
doğalgaz boruları, aynı zamanda UGETAM uygunluk belgesine
de sahip.
Pakplast Korige Borular
Sektördeki öncülüğünü yeniliklerle sürdüren Pakplast, 1400
mm çapa kadar kendinden muflu korige boru imalatını
Türkiye’de gerçekleştiren tek üretici konumunda. Muflu contalı
birleşim metodu dışında, manşon contalı birleşime uygun
korige boru imalatı da yapan Pakplast, aşınmaya ve kimyasal
etkilere karşı gösterdiği mükemmel direncin yanı sıra taşıma,
döşeme ve montaj kolaylığıyla başta kanalizasyon, yağmur suyu
drenaj hatları, endüstriyel atık sistemleri ve cazibeli su taşıma
sistemlerinde ideal çözüm sunuyor.
32
HABER
ürünlerimiz
Bu özelliklerinin yanı sıra TS EN 13476-3 standardına göre
imal edilen Pakplast Korige Boruları, asgari 50 yıllık tasarım
ömrü, contalı bağlantıyla sağladığı üstün sızdırmazlık özelliği,
tamir/bakım kolaylığı ve pürüzsüz akış yüzeyiyle de proje ömrü
boyunca en ekonomik alternatifi oluşturuyor.
Ayrıca Pakplast Korige Boruları her türlü soruna ek parça
ihtiyacını karşılayan geniş bir ürün yelpazesi de sunuyor.
çalışmamız Türkiye’deki tüm bayilerimize yönelik bir çalışma.
Bugüne kadar bu amaçla tüm bayilerimizi ziyaret ettik. Genel
olarak da bayilerimizi yılda en az bir kez ziyaret ediyoruz.” Demir,
iç piyasada ve dünya pazarında PVC pencere olarak bakıldığında
birçok şeyin yapılmış olduğunu da belirtiyor ancak Pakpen
olarak her zaman yapılmamış olan üzerinde düşündüklerini ve
bunları bulup geliştirmeye çalıştıklarını söylüyor. Bu doğrultuda
önümüzdeki yıllarda yeni ürünlerin söz konusu olduğunu da
kaydeden Demir, mevcut ürünler üzerindeki iyileştirmelerin ise
sürekli olduğunu sözlerine ekliyor.
Pakpen yedi ayrı
pencere seçeneğiyle
her ihtiyaca ve zevke
hitap ediyor
Pakpen A.Ş. çatısı altında, en yeni
teknolojilerle üretilen Pakpen
Pencere Sistemleri, güvenliği ve
tasarrufu bir arada sunuyor. AB
normlarında üretilen ürünler,
50’ye yakın ülkeye garantili olarak
ihraç ediliyor. Pakpen’in yedi farklı
pencere alternatifi, her türlü ihtiyaca
yanıt veriyor, her zevke hitap ediyor.
Pakpen’in, sektörde Türkiye’deki
ilk üç markadan biri, çoğu yerde
ise birinci sırada yer aldığını belirten Pakpen PVC Profil Grubu
Teknik Satış Destek Uzmanı Recep Ali Demir, sektörde öne
çıkmalarının altında kaliteden taviz vermemelerinin yattığını
söylüyor. Dünyada kısa ömürlü ve sık değiştirmeyi gerektiren bir
ürün pazarının oluştuğuna ancak Pakpen’in hiçbir zaman buna
itibar etmediğine dikkat çeken Demir, Pakpen A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Tuza’nın “Ben evime yaptırmayacağım
bir ürünü başkasına da satmam ve üretmem” sözünün kendileri
için bir vizyon olduğunun altını çiziyor.
“Bayi ayağındaki üretim süreçlerinde de kalite önceliğimiz”
Pakpen A.Ş. çatısı altında üretilen diğer ürünlerde olduğu gibi
Pakpen Pencere Sistemleri’nin üretiminde de, ürünü üretecek
en kaliteli teknoloji hangisiyse o teknoloji ve makinelerin
kullanıldığını belirten Demir, hammadde kullanımının da
yıllardır değişmediğini ve aynı kalitede olduğunu vurguluyor.
“Hammadde tedarikçilerimiz, bizim kullandığımız malzemelerin
piyasada çok fazla örneğinin kalmadığını söylüyor ve pencere
ihtiyaçları olduğunda Pakpen ürünlerini tercih edeceklerini
bizzat dile getiriyorlar” diyen Recep Ali Demir, sözlerini şöyle
sürdürüyor: “Sadece Pakpen’in üretim süreçlerindeki kaliteyle
değil, bayi ayağındaki üretim aşamasında da kalite süreçlerini
iyileştirmeye yönelik bir çalışmamız var. Bayilerimiz, yanlış bilgi
veya kalifiye çalışan sıkıntısından kaynaklanan bazı sorunlar
yaşayabiliyor. Biz bu bayilerimizi hem fabrikamızdaki üretim
atölyemizde eğitime alıyoruz hem de eğitimden bir süre sonra
kendilerini üretim alanlarında ziyaret edip yaptıklarını kontrol
ediyoruz. Doğru ve yanlışlarını tespit ettiğimiz bayilerimizi,
yaptıkları yanlış uygulamalarla ilgili bir kez daha eğitime tabi
tutuyoruz. Müşterilerimizin göremeyeceği noktalarla ilgili olması
gereken detaylar konusunda da bilgilendirme yapıyor, ustalarla
bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Ayrıca bu amaçla ustalara yönelik
“Hatırlatma ve Bilgilendirme” kitapçığı hazırlayıp dağıttık. Bu
Pencere Grubu’nun 2012 yılı ihracatı 31
milyon 684 bin 158 Euro olarak gerçekleşti.
Bu rakamla Pakpen, sektörde toplam
ihracatın yüzde 5’ini gerçekleştirdi.
Pencere Grubu ürünleri
ve özellikleri
Kapı, Pencere, Panjur ve
Kepenk Ana Grubu altındaki
Pencere Grubu’nda, duvar
kalınlığı, odacık sayısı, sahip
olduğu yumuşak veya sert
hatlar ile pazarın gelişimine
göre üretilen seriler
bulunuyor.
OPTİMAL SERİ
Teknik özellikler: Beş odacıklı
kasa ve damlalıklı kanat profili, 72 mm profil genişliği ve 3 mm
profil et kalınlığı, 3 contalı sistemiyle 1.4 w/m²k ısı geçirgenlik
değeri, zengin renk seçeneği.
RİVAL SERİ
Teknik özellikler: Beş odacıklı kasa ve damlalıklı kanat profili,
72 mm profil genişliği, detay çözümlere uygun yardımcı profil
seçenekleri, zengin renk seçenekleri, çift ya da üç cam kullanma
rahatlığı.
ROYAL SERİ
Teknik özellikler: Beş odacıklı kasa ve damlalıklı kanat profili, 70
mm profil genişliği, görüş alanına girmeyen conta sistemi, 108
mm’lik kasa kanat yüksekliği.
GLOBAL SERİ
Teknik özellikler: 60 mm profil genişliği, üç ve dört odacıklı
sistem, zengin renk seçeneği, çift ya da üç cam kullanma
rahatlığı.
OVAL SERİ
Teknik özellikler: 58 mm profil genişliği, üç odacıklı sistem,
mukavemeti yüksek çıta tırnak yapısı, 3 mm profil et kalınlığı,
detay çözümlere uygun, zengin yardımcı profil seçeneği,
zengin renk seçeneği, çift ya da üç cam kullanma rahatlığı.
İDEAL SERİ
Teknik özellikler: 58 mm profil genişliği, üç odacıklı sistem, detay
çözümlere uygun, zengin yardımcı profil seçeneği, zengin renk
seçeneği, çift ya da üç cam kullanma rahatlığı,
görüş alanına girmeyen yeni tasarım conta sistemi.
SÜRME SERİ
Teknik özellikler: Çift kanatlı, eşikli, tek raylı alternatifleri, sayısız
kere test edilen ray sistemi, ön odacıkları mükemmel su tahliyesi,
zengin renk seçeneği.
KEPENK
Teknik özellikler: Her türlü pencereyle uyum, zengin renk
seçeneği.
PANJUR
Teknik özellikler: Manuel ve kumandalı kullanabilme imkânı,
açılabilir panjur kutusu sayesinde temizlenebilme imkânı; ahşap,
desen, laminasyon ve zengin renk seçenekleri.
tası
Püf nok
Sacı
Descteerekprofillerinin koıllan
en
llan
Kapı ve p iği taraflarda ku olarak
a
ld
e
rç
yerinin g delinerek tek pa a olarak
rç
ı,
a
c
p
sa
i
destek
irken ik
bir
ası gerek
rşılaşılan
kullanılm or. Bu sıklıkla ka le kapı veya
kullanılıy lış işlem nedeniy ğlayacak
ni sa
u yan
yanlış. B nin mukavemeti
kalkmış
re
d
e
penc
i orta an çalışmaları
iğ
ll
e
z
ö
u
e
m
sacın b
ilgilendir delinerek
apılan b
ın
oluyor. Y de, destek sacın ılması
neticesin rça olarak kullan
n
tek pa
ış ve soru
sağlanm ldırılmış
a
k
ortadan yor.
bulunu
HABER
33
ar-ge
Plastiklerin öyküsü...
yalıtım
Selüloit ve kazein plastiklerinden günümüzde masa tenisi topu
ve düğme yapılıyor. Diş fırçası sapı ve gözlük çerçevesi
gibi kalıplanarak biçimlendirilen maddeler ile saydam ambalaj
kâğıdı yapılan selüloz asetat, daha geniş bir alanda kullanılıyor.
Dokumacılıkta kullanılan selüloz asetat lifleri ise reyon adıyla
biliniyor.
Kimyacılar hem PVC’yi hem de
polistireni 19. yüzyılda laboratuvar
deneyleri sırasında keşfetmişlerdi
ama bunların nasıl kullanılacağını
bilmiyorlardı.
Pakpen A.Ş. Ar-Ge Müdürü,
Compound, Kompozit Levha ve
Siding Üretim Yöneticisi
İsmail Mert
1800’lü yıllardan günümüze kadar çeşitli
evrelerden geçerek gelişen plastik,
bugün hemen her sektörde kullanılıyor
ve hayatın vazgeçilmezleri arasında
yer alıyor
Plastiklerin öyküsü, Alexander Parkes’ın (1813-1890) yeni
keşfettiği selüloz nitratını 1862 Londra Sergisi’nde tanıtmasıyla
başladı. Parkes, “parkesin” adını verdiği bu maddenin patentini
1855’te almıştı. Daha sonra “selüloit” adı verilen bu yeni
maddeyi ABD’li John Wesley geliştirdi. Selüloit, dayanıklı ve
uzun ömürlü ama çok yanıcı bir maddeydi. İlk kuru fotoğraf
filminin yapımında kullanılan selüloit, tarak, bıçak sapı, yapay
takı ve hatta giysilerde yaka yapmak için de kullanıldı ve
yıllarca tek plastik türü olarak kaldı. 19. yüzyılın sonlarında
selüloite oldukça benzeyen ama ondan farklı olarak yanma
özelliği bulunmayan selüloz asetat ve kolayca boyanabilen
kazein plastikleri ortaya çıktı. Bütün bu plastik maddeler doğal
hammaddelerden yapılıyordu; selüloz plastikleri için linter
pamuğu ya da odun hamuru, kazein plastikleri için de süt
proteini kullanılıyordu.
34
HABER
Plastik sanayiinin temelleri ve gelişimi
Plastik sanayiinin temelleri 1907’de Leo Baekeland (18631944) tarafından atılmış bulunuyor. ABD’de çalışan bir Belçikalı
olan Baekeland, yapay bir gomalak ya da reçine elde etmeye
uğraşıyordu. Sonunda kimyasal maddeleri birbirine karıştırarak
tümüyle yapay ilk reçine olan fenol-formaldehit’i üretti ve bu
maddeye “bakalit” adını verdi. Yepyeni bir yalıtım maddesi olan
fenoplastlar hızla gelişmekte olan elektrik ve radyo sanayiinde
bir devrime yol açtı. 1926’da, fenoplastlardan farklı olarak,
renklendirilebilme özelliği olan üre-formaldehit, 1935’te de
melamin-formal-dehit üretimine başlandı. Dayanıklı ve dekoratif
bir yüzey kaplama gereci olarak kullanılan melaminformaldehit, formika gibi ticari adlarla tanınıyor.
1920’lerde uzun polimer zincirlerinden yeni plastik maddeler
yapılabileceğini ortaya koyan araştırmalar yapılmış bulunuyor.
1930’larda bilim adamları bugünkü dev plastik sanayiinin
temelini oluşturan üç madde üretti. Bu maddeler polietilen (ya
da politen), polivinil klorür (PVC) ve polistiren. Kimyacılar hem
PVC’yi hem de polistireni 19. yüzyılda laboratuvar deneyleri
sırasında keşfetmişlerdi ama bunların nasıl kullanılacağını
bilmiyorlardı. 1933’te İngiltere’de yapılan araştırmalarda
keşfedilen polietilen ise en basit ve kolay anlaşılır polimer zincir
yapısına sahip bulunuyor.
Bu üç plastik, ısılyumuşar (termoplastik) plastiklerdir. Bu
plastikler ısıtılınca erimeden yumuşar, kolayca biçimlendirilebilir
ve soğutuldukları zaman biçimlerini koruyarak sertleşir.
Isılyumuşar plastikler bu özellikleriyle öbür temel plastik grubu
olan ısılsertleşir (termoset) plastiklerden ayrılır. Isılsertleşir
plastiklere ısı ve basınç uygulandığı zaman kimyasal bir tepkime
gerçekleşir; yan yana olan polimer zincirleri birbirine çapraz
biçimde bağlanarak, yeniden biçimlendirilmesi olanaksız, katı
bir ağ oluşturur. Fenoplastlar, aminoplastlar ve başka birçok
plastik bu türdendir. Ama ısılyumuşar plastiklerin kullanım
alanları çok daha geniştir.
En önemli üç ısılyumuşar plastik olan polietilen, PVC ve
polistiren günümüzde çok büyük miktarlarda üretilir ve toplam
plastik üretiminin büyük bölümünü oluşturur. Böylesine çok
üretilen başka tek plastik türü, 1954’te İtalya’da keşfedilen
ve kimyasal yapısı polietilene yakın olan polipropilen’dir. Özel
amaçlar için kullanılan ve küçük miktarlarda üretilen birçok
başka plastik türü de vardır.
Binalarda ısı yalıtımı
Yapıların uzun yıllar boyunca değerini koruması ancak yapı iyi
tasarlanmışsa, iç ve dış etkenlerden doğru biçimde korunmuşsa
gerçekleşebilir. Yapıların iç ve dış etkenlerden doğru biçimde
korunması, yalıtımla sağlanabilir. Yalıtım sistemlerinin esas
amacı, yapı bileşenleri ve taşıyıcı sistemi dış etkenlerden
koruyarak,kullanım amacına uygun sağlık ve konfor şartlarının
yapı içerisinde hüküm sürmesini sağlamaktır. Bina içerisinde
konforlu yaşam koşullarının oluşturulması insan sağlığı için
ne kadar önemli ise yapının dış etkenlere karşı korunması da,
içerisinde yaşadığımız, sağlam ve uzun ömürlü olmasını
beklediğimiz yapılar için aynı öneme sahiptir.
Dünya üzerindeki birincil enerji kaynaklarının hızla tükenmesi
üzerine, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm ülkeler enerji
ihtiyaçlarını kontrol altına alma ve enerjiyi etkin kullanma
yöntemleri geliştirmişlerdir. Ülkemizde de başta sanayi ve
konut sektörlerinde olmak üzere, enerji tüketimleri her geçen
yıl artmaktadır. Konutlarda kullanılan enerjinin büyük bir kısmı
ısıtma ve soğutma amaçlı olarak tüketilmektedir. Söz konusu
bu enerjinin etkin kullanılması, ısı yalıtımıyla sağlanabilir. Bina
zarfı, binanın iç ortamını dış ortamdan ayıran yapı elemanlarını
kapsar. Duvarlar, pencereler, kapılar, döşeme, tavan ve çatı,
bina zarfını oluşturur. Genel olarak farklı sıcaklıktaki iki ortam
(dış hava – yaşanan mahaller) arasındaki ısı geçişini azaltmak
için yapılan işlemlere ısı yalıtımı denir.
1.1. Duvarlar: Enerji verimliliği için ısı kaybeden dolgu duvar
ve kolon, kiriş, lento, hatıl vb. tüm taşıyıcı duvarlara ısı yalıtımı
yapılmalıdır. Duvarlarda yalıtım içten (duvarın iç yüzünden)
veya dıştan (duvarın dış yüzünden) yapılabilir. Bunun için çeşitli
ısı yalıtım malzemeleri ve
detayları uygulanabilir.
1.2. Pencereler:
Pencerelerde ısı kaybı
açısından en önemli özellik,
ısı geçirgenlik katsayılarıdır.
(U değeri). Binalarda
kullanılacak pencerelerin
ısı geçirgenlik katsayıları TS
825’e uygun olmalıdır. Isı
kazançlarının ve soğutma
yüklerinin kontrol altına alınabilmesi için ise pencerelerde
kullanılan camların güneş enerjisi geçirgenliği dikkate
alınmalıdır. Pencereler, kış mevsiminde güneşin mahal içerisine
girişini artırmalı, yaz mevsiminde azaltmalıdır. Bunun için
pencere sistemlerinde çift camlar, low-e kaplı çift camlar, güneş
kontrol kaplamalı camlarla yalıtımlı doğramalar kullanılmalıdır.
1.3. Tavan/çatı ve döşemeler: Binalarda duvarlar ve
pencerelerden sonra en fazla ısı kaybı/kazancı olan bölümler,
tavan/çatı ve döşemelerdir. Isı kaybeden bu bölümlere de
çatının kullanım durumu, eğimi, konstrüksiyonu, döşemelerde
ise uygulama yapılan döşeme türü, malzemelerin yük
taşıma kapasitesi vb. faktörler göz önüne alınarak ısı yalıtımı
yapılmalıdır. Bu amaçla çatı ve döşemelerde ihtiyaca göre
tasarlanmış farklı detaylar
için çeşitli ısı yalıtım
malzemeleri uygulanabilir.
Isı yalıtım malzemeleri,
ısı kayıp ve kazançlarının
azaltılmasında kullanılan,
düşük kalınlıklarda enerji
tasarrufu sağlamak
amacıyla üretilmiş yüksek
ısıl dirence sahip özel
ürünlerdir.
Isı yalıtım malzemelerinin
en temel özelliği ısı iletim
katsayılarının ( ) düşük
olmasıdır.
Aşağıda binalarda
kullanılan ısı yalıtım
malzemeleri ve bu
malzemelerin ürün
standartları verilmiştir.
Isı yalıtım malzemeleri
ve ürün standartları
• Ekspande Polistiren (EPS), TS EN 13163
• Ekstrude Polistiren (XPS), TS EN 13164
• Camyünü, TS EN 13162
• Taşyünü, TS EN 13162
• Poliüretan (PUR), TS EN 13165
• Fenol Köpüğü, TS EN 13166
• Cam Köpüğü, TS EN 13167
• Ahşap Yünü Levhalar, TS EN 13168
• Genleştirilmiş Perlit (EPB), TS EN 13169
• Genleştirilmiş Mantar (ICB), TS EN 13170
• Ahşap Lişi Levhalar, TS EN 13171
Binalarda ısı yalıtımı uygulanması ile
• Isıtma ve soğutma amaçlı tüketilen yakıt miktarının azalması,
• Hava kirliliğinin azalması,
• Sağlıklı ve konforlu bir ortam oluşması sonucunda sağlık
giderlerinin azalması,
• Yapı bileşenlerinin
yoğuşma sonucu
korozyona uğramasının
önlenmesi, deprem ve
doğal afetlerde bina
dayanımının stabil
kalması,
• Yapıların iç
mekânlarında küflenme,
siyah leke ve mantar
oluşumu önlenerek
binanın korunması sağlanır.
Kaynak: İzoder Isı Yalıtım Teknik Şartnamesi.
HABER
35
sınır ötesi
Pakpen’den
bir ilk daha
2012 yılında İsveç’e 39 bin metrelik
HDPE 100 içme suyu boru sevkıyatı
yapan Pakpen Dış Ticaret A.Ş., Türk
ihracatçı firmaları arasında bir ilke
imza attı ve bir adım öne çıktı
Avrupa’da çevre ve gelecek nesillere yeterli, temiz kaynaklar
bırakma politikalarıyla öne çıkan İsveç’te, Karlskrona bölge
belediyesi, 2011’in sonlarında bir ihale açtı. Halihazırdaki
temiz içme suyu kaynaklarının nüfus artış oranı da göz
önünde bulundurularak gelecek nesiller için yetersiz kalacağı,
ayrıca döküm demir olan eski boru hatlarının yenilenerek
halka PH değeri 7,2 ile 8 arasında değişen temiz ve içilebilir
musluk suyu sağlayabilmek amacıyla açılan ihaleyi, Pakpen Dış
Ticaret A.Ş.’nin işbirliği içinde olduğu İskandinavya Bölgesi’nin
en büyük inşaat ve müteahhitlik firmalarından biri, Pakpen
ürünleriyle kazandı.
İlgili projede toplam 39 bin metre Pakplast HDPE 100 borusu
kullanıldı. Borular, yaklaşık 200 konteynerlik ekipmanla beş
aydan kısa bir zamanda üretilerek sevk edildi. Pakpen, İsveç’in
Karlskrona bölgesi sakinlerine temiz ve içilebilir musluk
suyu dağıtımında Pakplast markalı HDPE 100 borularının
kullanılmasının haklı gururunu yaşıyor.
İçme suyu projesi
Proje; Karlskrona bölgesindeki yeraltı kaynak sularının orta
vadede yetersiz kalacağı öngörüsüyle Lyckebyan Nehri’nden
alınmasını, nehrin bölgeye olan mesafesi dolayısıyla etkilenen
suyun kalitesinin kum havuzundan oluşmuş suni kaynak
havuzlarında biriktirilip dinlendirilerek ön arıtmaya tabi
tutulmasını ve suni kaynak havuzlarından su arıtma tesislerine
pompalanarak rehabilitesini kapsıyor.
36
HABER
bayilerimiz
bayilerimiz
Pakpen Antalya Bölge Bayii Şah Alüminyum Firma Yetkilisi Kadir Demirel:
“Pakpen Türkiye’de,
özellikle de Antalya’da
çok iyi biliniyor”
“Pakpen ile bir araya gelmemizin
nedeni, ürünün, malzemenin iyi ve
kaliteli olması” diyen Şah Alüminyum
Firma Yetkilisi Kadir Demirel, kalite
farkının çok rahat hissedilebildiğini
söylüyor. Pakpen’in yeni bayilerinden
Kadir Demirel ile çalışmalarını,
Antalya’da sektörün durumunu ve
hedeflerini konuştuk
böyle bir sıkıntımız hiç olmadı. Bu anlamda da çok güvenilir bir
firma olduğunu söyleyebilirim.
Ekibinizi tanıyabilir miyiz, kaç kişilik bir ekiple nerelerde
faaliyet gösteriyorsunuz?
Çoğunlukla Antalya’da faaliyet gösteriyoruz. Yakın çevreye,
Denizli, Anamur, Isparta’ya da satışlarımız oluyor. Şu anda
toplam 33 kişilik bir ekiple üretim ve satış faaliyetlerimizi
yürütüyoruz. Bugüne kadar bizi bayi olarak, isim olarak tanıyıp
bilenlerle çalıştık. Bugün Pakpen markasını görenler özellikle
kapımızı çalmaya başladı.
Daha çok hangi projelerde yer alıyorsunuz?
Biz hazır pencere satıyoruz. Daha çok tali bayilerimiz aracılığıyla
iş yapıyoruz. Şu anda bizim aldığımız ve almak üzere
olduğumuz birkaç iş var. En son Antalya içinde 650 konutluk
bir iş görüşmemiz oldu. Pakpen’in avantajını bu projelerde
görüyoruz.
2013 yılı için hedefleriniz neler?
Şu anda barter sistemine girersek ayda sekiz kamyon malzeme
indirebilecek durumdayız. Barter sistemini uygulamayı pek
tercih etmiyoruz. Piyasada bir sıkışıklık var, 2013 yılı çok da iyi
görünmüyor.
Ticaret hayatındaki geçmişinizi anlatır mısınız?
1994 yılında kendi şirketimi kurdum. Alüminyum doğrama
işleri yapıyorduk. 2002 yılında Pen ile tanıştık ve bir firmanın
bölge distribütörlüğünü aldık. Eski alüminyumculardan
olmamıza rağmen Pen ile çok iyi satışlar yakaladık. Bir süre
sonra alüminyum atölyemizi kapattık. Hem bireysel kullanıcılar
hem de projeler Pen’i tercih etmeye başladı. Üç yıl önce tekrar
imalata girdik, şu anda hem imalat hem de satış yapıyoruz.
Çok kısa bir süre önce Pakpen ile bir araya geldiniz.
Pakpen’le çalışmayı niçin tercih ettiniz?
Pakpen ile bir araya gelmemizin nedeni ürünün, malzemenin iyi
ve kaliteli olması. Uzun süredir profili elime alıp kesmiyordum...
Diğer profillerle karşılaştırdığınızda kalite farkını çok rahat
hissediyorsunuz. Daha önce Alman profili veya başka profiller
de işledim, fark apaçık ortada. Pakpen, Türkiye’de ve özellikle
Antalya bölgesinde çok iyi biliniyor. Marka bilinirliği çok yüksek.
Daha önce başka bir firmayla da çalıştım, talep ettiğimiz
malzeme miktarıyla ilgili bazı sıkıntılar yaşıyorduk. Pakpen ile
38
HABER
Pakpen Antalya Bölge Müdürlüğü ile ilişkileriniz nasıl?
Pakpen kurumsal bir firma. Antalya Bölge ile ilişkilerimiz çok
iyi. Sürekli yardımcı oluyorlar, her zaman yanımızdalar. Bir
sıkıntımız olduğunda hemen çözüm üretiyorlar.
Gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz?
Hedefimiz büyümek. Kiralık atölyemizde 750 metrekarede
CNC tezgâhlarımız var. Yakın bir zamanda kendi atölyemize
geçeceğiz. Kullanım alanı toplamda 3 bin metrekare olacak. Bir
CNC tezgâhı daha alacağız. Bunun haricinde 300 metrekarelik
bir mağazamız bulunuyor. Pakpen’le çalışma tercihimiz de
büyüme hedefimiz doğrultusunda oldu.
İş hayatında nelere önem veriyorsunuz?
Öncelikle kaliteye önem veriyoruz. Standart kaliteyi yakalamak
önceliğimiz. En önemli sorunumuz kalifiye personel ihtiyacımız.
Bu nedenle ekibimizi sürekli olarak eğitmeye, yetiştirmeye
çalışıyoruz.
Pakpen Antalya Bölge Bayii Mars Ltd. Şti.’nin Ortağı Rahmi Aksakal:
“Pakpen Ailesi’nin üyesi olmaktan
mutluluk duyuyoruz”
En eski Pakpen bayilerinden olan Mars
Ltd.’nin ortaklarından Rahmi Aksakal,
ticaret hayatında kalite ve güvenilirliğin
çok önemli olduğunu belirtiyor
Firmanızın kuruluşundan ve Pakpen A.Ş. ile nasıl bir
araya geldiğinizden söz eder misiniz?
Pakpen’in kuruluşundan bu yana bayiliğini yapıyoruz. O gün
bugündür başka bir profil işlemedik. Üretici bayii olarak faaliyet
gösteriyoruz. 1992 yılında Antalya’ya geldiğimizde montaj
bayii olarak işe başladık, 1996’ya kadar bu şekilde devam
ettik. 1996’dan beri de atölyemizde üretim yapıyoruz. Kısa bir
süre yurtdışı tecrübemiz oldu, sonra vazgeçtik ve Pakpen Bayii
olarak işimize devam ettik.
Bayi yapılanmanızdan ve faaliyetlerinizden
söz eder misiniz?
2007 yılına kadar bayi yapılanmamız farklıydı. PakSiding’de
bölge distribütörlüğümüz vardı. Yurtdışına çıktığımız dönemde
siding tarafıyla yeterince ilgilenemedik... 2003-2004 yıllarında
Pen’de çok iyiydik, Türkiye birinciliğine oynadık. İki yıldır
limited şirketiyiz, daha önce Mars A.Ş. olarak çalışmalarımızı
sürdürüyorduk. Faaliyet alanımız Antalya ve çevresiyle sınırlı
değil, talep olduğunda başka illere de gidiyoruz. Geçtiğimiz
günlerde Malatya’da bir iş yaptık.
Ekibiniz kaç kişiden oluşuyor?
10 kişilik bir ekiple hizmet veriyoruz. Bu işi ortağım Mustafa
Gökmen ile birlikte kurduk. Konya’da Pakpen fabrikasında
birlikte çalışıyorduk; montaj yaptık, ustabaşı olarak çalıştık.
Malzemeyi, üretimin aşamalarını biliyoruz. Tabii teknoloji
değiştikçe üretim şekli de değişiyor ama bu işin içinden
gelmenin avantajlarını yaşıyoruz.
2012 sizin için nasıl geçti, hedeflerinizi tutturdunuz mu?
Bu yıldan neler bekliyorsunuz?
Geçen sene iyi geçti. Fazla bir hedef koymamıştık ama iyi bir
yıl oldu. İki üç tane otel işimiz oldu. Bu yıl işler biraz durgun.
Yine bir iki otel işimiz oldu ama şu anda piyasada yaprak
kıpırdamıyor. Piyasada Pen ve üretici çok, rekabet yoğun.
Pakpen olarak bizim sıkıntımız yok. Sektörde bizi Mars
olarak çok iyi tanıyorlar. Önümüzdeki yılın daha iyi olacağını
düşünüyoruz.
Müşterilerinizin Pakpen ürünlerini tercih etmelerinin
nedeni nedir?
Kalite ve güvenilirlik çok önemli. 1992’den beri biz bu
dükkândayız. Kalıcı oluşumuz, yıllardır bu işi yapmamız ve
geçmişimizin eskiye dayanması güven yaratıyor. 1992 yılından
bu yana kartımızda yazan iletişim bilgileri aynı. Çevremizde
Mars Ltd.’nin ortakları
Rahmi Aksakal ve Mustafa Gökmen
bugüne kadar birçok dükkân açılıp kapandı. Bizi arayan
burada buluyor. Müşterilerimiz ürünlerimizden ve bizden
memnun. Malzeme tedariğinde hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz,
bu da müşterilerimize verdiğimiz sözü tutmamızı sağlıyor.
Ürünlerimizin kalitesi ise ortada. Müşterilerimiz, sağladığımız
güven sayesinde bizi etrafındakilere tavsiye ediyor, bu da bizim
için büyük bir mutluluk.
Eski bayilerden biri olarak Pakpen A.Ş.’nin sektördeki
gelişimi hakkında neler söyleyeceksiniz?
Pakpen’in gelişimini, sektördeki faaliyetlerini yakından izliyoruz
ve büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Kuruluşundan bu yana
büyük bir yol kat etti, ürün çeşitliliği arttı ve sürekli yeni ürünler
geliştiriyor. Böyle büyük bir ailenin üyesi olmaktan mutluluk
duyuyoruz.
Antalya’da inşaat sektörünün bugününü ve geleceğini
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bölgemizde potansiyel büyük ancak rekabet çok yoğun.
Geleceği çok parlak göremiyoruz ama biz burada olmaya
devam edeceğiz. İşimizi en iyi şekilde yapıp sektörde varlığımızı
sürdürmeyi hedefliyoruz.
Bölgenizde değiştirme pazarı mı yeni projeler mi
daha yoğun?
Biz iki üç yıldır otel projelerinde yer alıyoruz. Kâr marjı düşük
olduğu için toplu konut işlerinde çok fazla yer almadık.
Değiştirme pazarını toplu konut işlerine tercih ediyoruz.
Genellikle müşterilerimiz referanslarımız yoluyla bizi buluyor.
Otel projeleri Eylül-Mayıs döneminde, değiştirme pazarı ise
Haziran-Eylül ayları arasında yoğun oluyor.
HABER
39
bayilerimiz
bayilerimiz
İstanbul PakBoard Bayii KYT’nin sahibi Muhlis Karataç:
“Ürünü satmak kadar
arkasında durabilmek
de çok önemli”
“Pakpen A.Ş. ile işbirliği yaparak ne
kadar doğru karar verdiğimizi, fabrikayı
görünce bir kez daha anladık” diyen
PakBoard Bayii KYT’nin sahibi Muhlis
Karataç, sorularımızı yanıtladı
Pakpen ürünlerinin bilinirliği çok yüksek, özellikle kalitesiyle öne
çıkıyor. Örneğin Mesa Projesi’nde bizi ismen çağırdılar çünkü
çok ciddi anlamda hizmet etmeye gayret ediyoruz. Pakpen de
öyle. Bir dahaki proje için özellikle görüşmek istediler... Ürünü
satmanın yanı sıra arkasında durabilmek çok önemli bir husus.
Pakpen bunu yapıyor ve ürünlerinin kalitesi sektörde iyi biliniyor.
Firmanız ne zaman kuruldu, Pakpen A.Ş. ve PakBoard ile
nasıl bir araya geldiniz?
Firmamız 2010 yılında kuruldu. Profesyonel iş hayatından sonra
kendi işimizi yapalım, tecrübelerimizi kendi işimize yansıtalım
istedik ve firmamızı kurduk. Yalıtım ürünleri satışı ve uygulaması
amacıyla kurulan firmamızda taahhüt işleri de yapmaya başladık.
Pakpen’le özellikle dış cephe ürünlerinin üzerinde çalıştığımız
sırada, iç cephe ürünleri, beyaz XPS konusunda oluşan ciddi
talep üzerine tanıştık. Pakpen’i daha önceki profesyonel iş
hayatım dolayısıyla tanıyordum. Belli bir isme, hacme, prensiplere
sahip olması ve kurumsal kimliği bulunması nedeniyle Pakpen
ile çalışmayı tercih ettik. Biz bir adım attık, Pakpen 11 adım attı.
1,5 yıldır birlikteliğimiz sürüyor. Pakpen’le önceleri daha hızlı bir
çalışma tempomuz vardı, taahhüt işlerine girince satış tarafını
biraz daha geri plana ittik ama belli bir hacimde çalışmalarımız
devam ediyor.
Bayi yapılanmanızdan, ekibinizden ve faaliyetlerinizden
bahseder misiniz?
Özellikle Marmara Bölgesi’nde üç-dört portföyümüz var. Bunun
yanı sıra Türkiye geneline de malzeme tedarik ediyoruz. Van’dan
Diyarbakır’a, Antalya’dan Kayseri’ye kadar geniş bir alanda
çalışmalarımız oldu. 2 bin metrekarelik alanda faaliyetlerimizi
sürdürüyoruz. Şantiyelerdeki çalışanlarımızla birlikte yaklaşık 85
kişilik bir ekibiz. Marmaray Projesi’nin alt yüklenicilerinden biriyiz.
İstasyon inşaatlarında, tünel inşaatlarında çalışan arkadaşlarımız
var; su ve ısı yalıtımı çalışmaları yapıyoruz... Beş istasyon, üç tünel
için görüşmelerimiz devam ediyor. Taahhüt işi dışında, Trakya’da
uygulamalar yaptık, bu sene birkaç çalışmamız daha olacak.
Yer aldığınız projelerde PakBoard’un tercih edilmesinin
nedeni nedir?
Şantiyelerde, proje şartnamelerinde isme gönderide bulunulur.
Pakpen’in bu tür proje çalışmalarının güçlü olduğunu görüyoruz.
Örneğin Tuzla’daki Mesa Projesi’ne malzeme gönderiyoruz.
40
HABER
Yeni bir bayi olarak 2012 yılı sizin için nasıl geçti? Özellikle
kentsel dönüşümle birlikte önümüzdeki yıllarda sektörde
neler yaşanacak?
Yalıtım işinin henüz emekleme döneminde olduğunu
düşünüyorum. Kentsel dönüşümle birlikte bir ivme kazanacaktır
ama maalesef yeterli bilincin oluşmadığını görüyoruz. Piyasada
rekabet de oldukça yoğun. Bizi tercih edenler kalitemiz
nedeniyle tercih ediyor, bu nedenle çok mutluyuz. Bizim önem
verdiğimiz bir konu da ayıplı mal satmama arzusudur. Sattığınız
ürünün arkasında durabilmeniz çok önemli. Pakpen’in bu
anlamda bizim için doğru marka olduğunu biliyoruz. Merdiven
altı üretim yapan çok firma var. Yalıtım konusuna baktığımızda,
özellikle de yapı kimyasalları işin içine girdiğinde çok ciddi sıkıntılı
ürünler olduğunu tespit ediyoruz. Biz böyle ürünlere tenezzül
etmiyoruz, Pakpen gibi ciddi firmalarla çalışmak arzumuzdur.
Pakpen’in Konya’daki üretim tesisleri ve üretim teknolojisi
hakkında neler söyleyeceksiniz?
Fabrika sanki bir ilaç fabrikası gibi, düzgün ve hayranlık verici.
Sanırım Sayın Mehmet Tuza Bey’in üretimdeki hassasiyetiyle
alakalı bir şey bu. Makinelerin menşeinden tutun, çalışanların
disiplinine kadar çok etkileyici bir sistem var. Fabrikada,
Pakpen’le işbirliği yaparak ne kadar doğru karar verdiğimizi bir
kez daha gördük.
2013 yılı ve gelecek hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
Bu yıl geçtiğimiz yıldan daha iyi bir ciro hedefliyoruz. Tabii cirosal
büyüklük bizim çalışmamızla ilgili olmakla beraber, yalıtım
ürünlerine ve dekoratif ürünlere talebin artmasıyla da ilgili. Bu
yıl hacmimizin büyüyeceğini görüyoruz... Trakya’da yeni bir
yapılanmaya gittik, başka bir isimle ve ortaklı bir firma kurduk.
KYT olarak tedarikçi konumda Trakya bölgesinde etkin bir satış
hedefliyoruz. Ankara’da home-office çalışan bir arkadaşımız var,
Pakpen ürünleri ve diğer dekoratif ürünlerimizle ilgili çalışma
yapıyor. Bu sene bunun sonuçlarını da alırız diye düşünüyoruz.
Antalya Bölge Pakplast Distribütör Bayii DML İnşaat’ın sahibi Aycan Fenercioğlu:
“Pakpen fiyat ve kalite dengesini en iyi
gözeten firma”
Çok yakın bir geçmişte sektöre adım atan DML İnşaat’ın sahibi Aycan Fenercioğlu,
bugün geldikleri noktada, ilk zamanlardaki doğru tercihlerinin meyvelerini
topladıklarını söylüyor. Fenercioğlu, Pakpen’in ürün kalitesi ve marka değerinin,
şirketlerine büyük fayda sağladığının altını çiziyor
Öncelikle sizi tanıyabilir
miyiz? Sektördeki
geçmişinizi ve Pakpen
A.Ş. ile nasıl bir araya
geldiğinizi anlatır mısınız?
2008 yılında Yıldız
Teknik Üniveritesi İnşaat
Mühendisliği bölümünden
mezun oldum. 2010 yılında
sektöre, devlet müteahhitliği
yaparak girdik. Özellikle
altyapı konusunda ihaleler
aldık. İş yaptığımız bölgeler
Adana, Konya, Antalya olunca bu bölgeye yakın bir firmayla
çalışma gereksinimi duyduk. Yaptığımız piyasa araştırmalarının
sonucunda en uygun firmanın Pakpen olduğu kanaatine vardık.
2010 yılında beri aldığımız tüm işlerde Pakpen’in ürünlerini tercih
ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, ilk başladığımız yıllardaki
doğru tercihlerimizin meyvelerini topluyoruz. Pakpen’in ürün
kalitesi ve marka değeri, şirket olarak bize çok fazla fayda sağladı.
Kurumlar kaliteli malzeme tercih ettiğimiz için bizi hep takdir etti.
Pakplast ile bir araya gelişinizden bu yana ne tür
çalışmalarda bulundunuz?
Bahsettiğim gibi önce altyapı ürünlerini kullanarak çalışmaya
başladık. 2012 yılında Alanya’da DML İnşaat adında malzeme
firması kurduk. Pakpen yöneticileriyle yaptığımız görüşmelerden
sonra bu bölgede distribütör bayi olarak çalışmalarımıza başladık.
Geçen yıldan beri Alanya ve çevresine Pakplast’ın üstyapı ve
altyapı ürünlerini pazarlamaya çalışıyoruz.
Sektörde ve rekabette fark yaratmak, öne çıkmak için
neler yapıyorsunuz?
Öncelikle malzeme, müteahhitlik ve yapı denetim şirketleri
olmak üzere bünyemizde üç şirket bulunuyor. Alanya’da bu
kapsamda hizmet veren başka bir firma yok. Müşterilerimize
sadece malzeme satmakla kalmayıp mühendislik hizmetleri ve
yapı denetim hizmeti de veriyoruz. Geniş ürün yelpazemizle
rakiplerimizden bir adım öne çıkıyoruz. Bana göre en büyük
avantajımız, yenilikçi olmamız ve sektöre farklı bir açıdan
bakmamız.
Pakplast ürünlerinin tercih edilmesinin nedenleri neler?
Bugüne kadar ne tür projelerde yer aldınız?
Günümüzde en önemli parametre ekonomik fiyat ve kalite.
Pakplast bu iki dengeyi en iyi gözeten firma. Kesinlikle kaliteden
taviz vermeden en uygun fiyata hizmet veriyor. Altyapı ve üstyapı
malzeme grubunun uzun ömürlü olması gerekiyor. Biz rahatlıkla
müşterilerimize Pakplast ile ilgili bu güvenceyi veriyoruz. Bugüne
kadar konut ve otel projelerine Pakplast ürünleri verdik. Ayrıca
devlet taahhüt işlerimizde de sürekli olarak Pakplast’ı tercih
ediyoruz.
Bayi yapılanmanızdan, ekibinizden bahseder misiniz?
Hangi bölgelere hizmet veriyorsunuz?
Geniş bir kadroyla hizmet etmeye çalışıyoruz. Ürünün satışında
en önemli departman pazarlama departmanımız. Çalışma
arkadaşlarımız ürünleri en iyi şekilde tanıtmak için çaba sarf
ediyor. Alanya merkezinde ve çevre beldelere hizmetlerimizi
sürdürüyoruz.
Sektör açısından bölgenizde 2012 yılı nasıl geçti? 2013 yılı
için düşünceleriniz ve hedefleriniz neler?
2012 yılı bölgemizde gayet iyi geçti. Yeni olmamıza rağmen
bu olumlu havada biz de pastadan üzerimize düşen payı aldık.
2013 yılında şirket olarak hedeflerimiz daha büyük. Hem
kazandığımız tecrübeyla hem de artan marka kalitemizle daha
iyi yerlere ulaşacağımıza inanıyorum. Bununla birlikte tabii ki en
önemli nokta, ülkemizdeki istikrar ve ekonomik durum. Bölgemiz
ne kadar turizme endeksli olsa da ülkemizdeki dalgalanmalar
sektörü etkileyebilir. 2013 yılının ilk altı ayı umduğumuzdan iyi
geçti, ikinci altı aylık kısım için daha büyük hedefler koyarak
yolumuza devam ediyoruz.
Kentsel dönüşüm projeleri işinizi nasıl etkileyecek?
Kentsel dönüşüm sektöre yeni bir canlılık katacak diye
düşünüyorum. Mevcut yapıların yeniden projelendirilip
yapılması, sektöre ekstra bir hacim katacak. Bu husustaki
tek sıkıntı, sektörün kentsel dönüşüm konusunda çok da iyi
bilgilendirilmemesi. Uzun vadede inşaat sektörüne büyük katkı
sağlar diye düşünüyorum.
Son olarak iş hayatında nelere önem veriyorsunuz?
Bence en önemli iki unsur dürüstlük ve çalışkanlık. Bir şirketi
ayakta tutan unsurların bunlar olduğunu düşünüyorum.
Şirketlerin dürüst duruşlarıyla kazandıkları itibarın, parayla satın
alınamayacağı kanaatindeyim. Bizim gibi firmaların sürekli
üretmesi gerekiyor. Çalışmadan ve doğru zamanda, doğru
adımlar atmadan sektörde uzun ömürlü olmanın zor olacağını
düşünüyorum.
HABER
41
bayilerimiz
bayilerimiz
Antalya Bölge PakSiding Bayii Yapı
Dizayn Ltd. Şti.’nin sahibi Ahmet Bircan:
“Bizim için önemli olan
en büyük değil,
en iyi olmak”
Ahmet Bircan, eşi
Gamze Bircan ile birlikte
şirketi kurup bugünlere
getirdiklerinin altını çiziyor.
Firmanızı ne zaman kurdunuz, bugünlere nasıl geldiniz?
2001 yılında Ankara’dan Antalya’ya geldik. 2003 yılında
şirketimizi Yapı Dizayn adıyla kurduk. 40 yıl Ankara’da
yaşadıktan sonra Kremlin Palace şantiyesiyle hayatımıza Antalya
girdi ve bir daha Ankara’ya geri dönmek istemedik. Ankara’da o
zamanlar Kanada üretimi olan bir siding ürününü kullanmıştım.
İthal olduğu için çok pahalıydı, herkesin ulaşamadığı bir
üründü... Antalya’daki yapı fuarında Pakpen A.Ş.’nin standını
ziyaret ettik; ayaküstü sohbet ederken PakSiding’in bayiliğini
aldık. Biz inşaat taahhüt işleri de yapıyoruz, PakSiding bayiliği
işimizin bir parçası.
İş hayatında nelere önem veriyorsunuz, Pakpen A.Ş. ile
bu anlamda nasıl bir işbirliğiniz var?
Ben farklı yapıya sahip bir insanım, konuya para kazanmak
gözüyle değil, mahcup olmamak gözüyle bakıyorum. Bir iş
yapıldığı zaman müşterinin yüzünün gülmesi önceliğimiz. Biz
çoğu yerden zarar etmişizdir, çoğu yerde paramız kalmıştır...
Müşterimiz mutluysa, varsın 200-300 liramız kalsın, bizim için
önemli olan en büyük değil, en iyi olmak. Arkamızdan işi ne
kadar iyi yaptığımızın konuşulması.
PakSiding’e, malzemeye çok güvendik. Sırtımızı sağlam yere
dayayacağımızı, mahcup olmayacağımızı düşündüğümüz için
tercih ettik. O dönemde Mars A.Ş.’den malzeme alıyorduk
ve çok desteklerini gördük. Daha sonra Bölge Müdürlüğü
kuruldu... Bölge Müdürlüğü’nün kurulmasıyla birlikte Pakpen ile
aramızdaki bağ daha da güçlendi.
Ekibinizden bahseder misiniz?
Halihazırda dokuz kişiden oluşan bir ekibimiz ve tali bayilerimiz
var. Ayrıca zaman zaman kendi işlerimizi taşere ettiğimiz üç
dört ekibimiz daha bulunuyor.
PakSiding’i rakiplerinden ayıran en
önemli özelliğinin kalite olduğunu
belirten Yapı Dizayn Ltd. Şti.’nin sahibi
Ahmet Bircan, “PakSiding dünya çapında
bir ürün, doğru uygulanırsa doğru
kumaştır, terzi doğru kesim yaparsa en
doğru kumaştır” diyor. Ahmet Bircan,
PakSiding ile bir araya gelişi ve şirketin
çalışmalarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı
42
HABER
PakSiding’i rakiplerinden ayıran, rekabette öne çıkaran
unsurlar neler?
PakSiding’i rakiplerinden ayıran en önemli özelliği kalitesi.
Sunumuna ve geniş kitlelere tanıtımına biraz daha ağırlık
verilirse çok daha iyi bir konuma geleceğini düşünüyorum.
Siding, çoğu kişi için erişilmez görünüyor ama öyle olmadığı,
kısa vadede daha kârlı olduğu anlatılmalı, pazarlama
faaliyetlerine daha fazla ağırlık verilmeli.
Şirketimizin kurulduğu ilk yıllarda siding çok tanınmıyordu.
İşe başladığımız yerde 6600 konut vardı ve bu konutlar
Ankara, İstanbul gibi şehirlerde yaşayanların ikinci evleri
düzeyindeydi. Biz bu konutların yenilenmesinde PakSiding
kullandık. PakSiding, hem su yalıtımı hem de Antalya’nın
iklim koşullarına karşı bir numaralı malzeme. Bu bölgede
iklimle ilgili en önemli sorun sıcaklık değil, su ve kış ayları.
Burada yağmur yatay yağar ve iklimin korkunç aşındırıcı etkisi
vardır... Buna ne mantolama ne sıva ne de dünyanın en iyi
boyası dayanır. Buna dayanabilecek tek ürün siding’dir, o da
kaliteli bir siding ise dayanır. PakSiding’in kalitesi de malum.
Biz 2009’dan 2013’e kadar 16 bin metrekare siding çekmişiz.
PakSiding, dünya çapında bir ürün, doğru uygulanırsa doğru
kumaştır, terzi doğru kesim yaparsa en doğru kumaştır. Siding
uygulamanın önündeki engellerden biri, bizdeki imar planlarına
göre çatı eğiminin yüzde 30’u geçmemesidir. Bölgelere göre
farklılık da yok, Ankara’da da çatı eğimi yüzde 33’tür. Siding
uygulamalarını güzel gösteren ise çatının dik oluşudur...
Antalya Bölge PakSiding Bayii Yapı Dizayn Ltd. Şti’nin PakSiding uygulamalarından örnekler.
2012 yılını sektör açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
2013 için neler söyleyeceksiniz?
Geçtiğimiz yıl kötü geçti. Bu yıldan da hiç umutlu değilim.
Üst üste aldığımız birkaç iş olunca sezona iyi başladığımızı
düşünmüştük ama işler bıçak gibi kesildi. Kullandığımız ürün ve
harcadığımız emekle ilgili hiçbir sıkıntımız yok ama insanlar küçük
de olsa birikim yapma derdindeler ve beklemedeler.
Gelecekle ilgili hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
Ticari bir işletme sahibi olarak hak ettiğimiz şeyleri elde ettiğimizi
düşünüyorum. Firmamızıın çok büyümesi değil, iyi işlerle anılması
önemli, çalışmalarımız bu doğrultuda devam ediyor. Yaptığımız
inşaat işlerinde Pakpen Ailesi’nin ürünlerini daima bir şekilde
dahil etmeye çalışıyoruz. Yedi yaşındaki kızımın iki dil öğrenmesi
ve iyi bir ünivesite diploması alması ana hedefim.
Aramıza yeni katılan bayilerimiz
PAKPLAST BAYİLERİMİZ
PAKPEN BAYİLERİMİZ
• Ersin Isı-Gaziosmanpaşa
• Ordu Ticaret-Gaziantep
• İmece Sıhhi ve Isı Tesisatı İnş. Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti.-Eskişehir
• Birlik Ticaret İnşaat Yapı Market, Sebahattin Kurt-Erzurum
• Aliğa Mete Yapı Mar
İnş. Nak. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.-İzmir
• Pasha Yapı Turizm Otomotiv
San. ve Tic. Ltd. Şti.-İstanbul
• Tunç Teknik Tesisat,
Lazgin Tunç-Batman
• Umurcan İnşaat
Turizm ve Tic. Ltd. Şti.-Ankara
• Best Tasarım Peyzaj İnş. Sulama
İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.-Elazığ
• Sunplas Plastik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi-Konya
• Sunteks Teks. San. Tic. A.Ş.-Çorum
• Mallı Pen, Hasan Atilla Mallı-Denizli, Çivril
• Atlas Yapı, İsmail Aykanat, Emin Kapar-İzmir
• Aydın İnşaat-Kocaeli, Gebze
• Mg Yapı Dekorasyon-İstanbul, Kartal
• Yolcu Pen, Zeki Yolcu-İzmir, Dikili
• Güvenpa Turizm İnş. Tar. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.
İzmir, Seferihisar
• Nur Çağlar Pen, Mehmet Benlice-İzmir, Kemalpaşa
• Sistem Alüminyum, Durmuş Yörük&Durmuş
Cabadak-Antalya
• Alpen PVC, Abdullah Kandemir-Alanya, Antalya
PAKDOOR BAYİMİZ
• Mesan İnş. ve İnş. M. Tg. Nak. San. ve
Ticaret Ltd. Şti.-Çanakkale
HABER
43
tedarikçilerimiz
tedarikçilerimiz
kontrol edilmesi ve devamlılığı çok önemli. Bu nedenle üretmiş
olduğumuz ürünleri, prosesin her aşamasında çok sıkı kontrole
tabi tutuyoruz. Bu amaçla laboratuvarımıza önemli yatırımlar
yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.
Pakpen’in bu ürünlerle ilgili sizden beklentileri neler?
Pakpen’in firma kültüründe kalite ön planda. Bu nedenle conta
konusu üzerinde hassasiyetle duruyorlar. Kalitesiz conta tedariği
sonucu yaşanacak bir sorunun, kendi ürünlerinin imajına
zarar vereceğine inanıyorlar. Bu çok doğru bir yaklaşım, zira
firmalarda kalite anlayışı bir bütün. Zincirin bir halkasını da
elbette tedarikçiler oluşturuyor. Ürün kalitesi, zincirin en zayıf
halkasıyla eşdeğer. Siz istediğiniz kadar kaliteli boru üretin,
üretmiş olduğunuz borunun kalitesi kullandığınız contanın
kalitesiyle eşdeğer.
Arsan Kauçuk Yurtiçi Satış Müdürü Cem Pamir:
“Hedefimiz; kalitesiyle
anılan, yenilikçi,
kendisini sürekli
geliştiren bir firma
olmak”
Birlikte çalıştıkları firmaları müşteri
olarak değil, iş ortağı olarak görmeyi
tercih ettiklerini belirten Arsan Kauçuk
Yurtiçi Satış Müdürü Cem Pamir,
karşılıklı güven temeline dayanan
ilişkilerin daha uzun soluklu olduğuna
inandıklarına ve Pakpen’le uzun yıllar bu
doğrultuda çalışıp, ilişkilerini geliştirmeyi
hedeflediklerine dikkat çekiyor
Firmanızı tanıyabilir miyiz, faaliyet alanınız ve ürünleriniz
neler?
1957 yılında kurulan Arsan Kauçuk, İstanbul Dudullu’da 10 bin
m²’lik tesisinde faaliyet gösteriyor. Firmamızda 175 kişi istihdam
ediliyor. Tesisimizde ekstruzyon, kompresyon pres ve enjeksiyon
pres olmak üzere farklı üretim metotları uygulanıyor. İhtiyacımız
olan kalıplar firmamız bünyesinde bulunan kalıphanemizde,
konusunda uzman mühendislerimizin kontrolünde üretiliyor.
Boru contaları ve elastomerik mesnetler konusunda uzmanlaşan
firmamız, üretiminin yüzde 70’ini ihraç ediyor. Bahsi geçen
ihracatın yüzde 56’sı Almanya, yüzde 21’i İsviçre gibi ürün
kalitesiyle öne çıkan ülkelere gerçekleşiyor.
firma da öncelikle ürün kalitesini ve müşteri memnuniyetini ön
planda tutuyor. Kalitesinden asla taviz vermiyor.
Pakpen A.Ş. ile işbirliğiniz ne zaman ve nasıl başladı?
Bugüne kadar birlikte neler yaşadınız, ne tür çalışmalar
gerçekleştirdiniz?
Pakpen ile 2007 yılından beri çalışıyoruz. Pakpen’in ürüne bakışı
ve üretim mantalitesi Arsan Kauçuk ile bire bir örtüşüyor. Her iki
44
HABER
Siz ürün geliştirirken nasıl bir yol izliyorsunuz?
Sektörünüzdeki yenilikleri nasıl takip ediyorsunuz?
Konusunda uzman, deneyimli, güçlü bir kadroya sahibiz.
Kauçuk çok farklı sektörlerde kullanılıyor, biz yüzde 90 oranında
inşaat sektörüyle çalışıyoruz. Gerek altyapı gerekse üstyapıda
kullanılan kauçuk parçalar üretiyoruz. Aslında çok farklı
sektörlere hizmet verebilecek yapıya sahibiz ancak tercihimiz,
ilgili olduğumuz konularda uzmanlaşmak oldu. Biz sadece ürün
satmanın yeterli olmadığına inanıyoruz. Çalıştığımız firmaları
müşteri olarak değil, iş ortağı olarak görmeyi tercih ediyoruz.
Gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında önemli gördüğümüz
fuarlara ya katılımcı ya da ziyaretçi olarak gidiyor, sektördeki
gelişmeleri sürekli takip ediyoruz.
Pakpen ile işbirliğinizin geleceği hakkında neler
düşünüyorsunuz?
Pakpen ile altı yılı aşkın süredir çalışıyoruz. Ürünlerin
oluşturulmasının her aşamasında birlikte hareket ederek
kararlar aldık. Biz sadece ürün satmanın yeterli olmadığına
inanıyoruz. Karşılıklı güven temeline dayanan ilişkilerin daha
uzun soluklu olduğuna inanıyoruz. Pakpen ile uzun yıllar bu
doğrultuda çalışıp, ilişkilerimizi geliştirmeyi hedefliyoruz.
Şirketinizin gelecekle ilgili planlarından söz eder misiniz?
Arsan Kauçuk, gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında kalitesiyle
anılan, yenilikçi, sürekli kendini geliştiren, tüm gelişmeleri iş
ortağı olarak gördüğü müşterileriyle paylaşan firma olmayı
hedefliyor.
Pakpen A.Ş.’ye tedarik ettiğiniz ürünler ve özelliklerinden
söz edebilir misiniz?
Pakpen tarafından üretilen Korige borular için, tam
sızdırmazlığa sahip ve 681-1 standardının tüm gerekliliklerini
haiz EPDM contalar üretiyoruz. Günümüzde boru firmalarından
30 yıl hatta 50 yıl ömür garantisi talep ediliyor. Dolayısıyla
borunun ayrılmaz bir parçası olan contanın da ömrünün aynı
sınırlarda olması gerekiyor. Contanın ömrüne etki eden en
önemli parametre, contanın kalıcı deformasyon değeridir. Söz
konusu değer muhakkak surette 681-1 standartlarına uygun
olmalı. Aksi halde conta kısa süreli olarak sızdırmazlık sağlıyor
görünse bile uzun dönemde sızdırması kaçınılmaz.
Kalitesiz conta kullanımında 30 yıl, 50 yıl olarak verilen
garantilere uyulması mümkün değil. Boru, conta nedeniyle
birkaç yıl içerisinde toprak altında sızdırmaya başlar. Kalitenin
HABER
45
proje
proje
Referanslarımız
Samut Yatırım’ın projelerinden Seven Homes.
anlamında yenilikçi, yurtdışında güzel işlere imza atan, iyi
tasarımlar yapan arkadaşlarla çalışıyoruz. Kadromuza, ekibimize
çok güveniyoruz. Tecrübeliyiz, hızlı ve seri çalışıyoruz. Hatasız iş
yapmaya çalışıyoruz.
çıkan kanun çerçevesinde yabancılara küçük, bir artı bir, iki artı
bir daireler yapmaya başladık, bu tip projelere ağırlık vermiş
durumdayız. Şu anda yedi ayrı şantiyede çalışmalarımız sürüyor.
Ayrıca Antalya Konyaaltı’nda bir otel projemiz devam ediyor.
Alışveriş merkezi projemiz de var, bu yılın sonunda inşasına
başlayıp 2016’da yapılacak Expo Fuarı’na yetiştirmeyi ve aynı
zamanda açılışını yapmayı planlıyoruz. Yanında dokuz katlı bir iş
kulesi de yapacağız.
Antalya’daki projelerimizin yanı sıra yurtdışında Rusya’da,
Moskova’da yaptığımız konut ve otel projelerimiz oldu. İstanbul
Fikirtepe’de, ilk etapta 550 daireli olmak üzere bir konut
projemiz var. Bu projemiz, kentsel dönüşümün ilk projelerinden
biri olacak. Devlet destekli, kimsenin mağdur olmadığı bir proje.
Projelerinizde, işinizde en çok nelere önem veriyorsunuz?
İşçilik ve kalite çok önemli. Tedarikçilerimizde de bu iki unsuru
arıyoruz. Pakpen A.Ş. ile çalışmamızın nedeni bu. Ürünlerin
kalitesinden çok memnunuz, aradığımız özelliklere sahip.
Özellikle Pakpen’in Royal Damlalıklı Seri, Antalya’da yağan yatay
yağmur için çok kullanışlı. Bunun yanı sıra Çiftli Sürme Seri ve
PakDoor’un iç kapı ürünlerini kullanıyoruz. Pakplast’ın ürünlerini
de yeni projelerimizde kullanmaya başlayacağız.
Biz bulunduğumuz bölgede, faaliyet gösterdiğimiz sektörde
iyi işlere imza atmaya, öncü olmaya çalışıyoruz; bunu da
başardığımızı düşünüyorum. Başlangıçta orta ölçekli bir işletme
olmamıza rağmen kurulduğumuz ilk günden itibaren kaliteye
verdiğimiz önem ve zoru başarma azmimiz sayesinde kısa
sürede inşaat sektöründe tanındık ve büyüdük. Bugün de
aynı ilkelerle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bizi takip edenler,
örnek alanlar, kullandığımız ürünleri kullanmak isteyenler,
ekibimizle çalışmak isteyenler var. Çünkü biz titiz çalışıyoruz,
inşaat yaptığımız bölgeyi iyi seçiyoruz. Lokasyona çok önem
veriyoruz ve o lokasyona uygun projeler üretiyoruz. Gücümüz
kadar iş yapıyoruz. Başladığımız işi bitirecek şekilde kendimizi
ayarlıyoruz, ayağımızı çok sağlam basıyoruz. En önemlisi hayat
devam ediyor ve işimizden tat alacak şekilde çalışıyoruz.
Ekibinizden bahseder misiniz?
Şirketimiz, inşaat ve yapı malzemeleri konusunda üretim ve
satış yapan uzman bir kadroya sahip. Yıllardan beri birlikte
çalıştığımız çekirdek kadromuz var. Bunun yanı sıra iç mimari
Pakpen ile ne zaman ve nasıl bir araya geldiniz?
Piyasadaki ürünleri inceleyip araştırdığımızda, kaliteye önem
veren ve kontrol eden Pakpen’in ürünlerini beğendik.
Üretim tesislerini araştırdık, ürünlerin kesitlerini inceledik.
Samut Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Samut:
“Güvendiğiniz kişilerle ve tedarikçilerle
çalışmak çok önemli”
20 yıldır Antalya bölgesinde faaliyet
gösteren Samut Yatırım A.Ş., emin
adımlarla yürüdüğü inşaat sektöründe
başarılı işlerle adından söz ettiriyor.
Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Bekir
Samut, kaliteli işlere imza atmanın
yolunun kaliteli işçilik ve malzemeden
geçtiğini söylüyor
Firmanızı tanıyabilir miyiz? Yaptığınız çalışmaları genel
hatlarıyla anlatır mısınız?
Firmamızı 1993’te Antalya’da kurduk. Faaliyet alanımız sadece
inşaat. İnşaat bizim aile işimiz. Kriz dönemleri de dahil olmak
üzere hep inşaat işleriyle uğraştık. Genel olarak Antalya’da
site, residence, tekil konut inşaatları yapıyoruz. Geçen sene
46
HABER
İlk denememizde memnun kalınca işbirliğimiz devam etti
ve bundan sonra da birlikte çalışmak istiyoruz. Yaptığımız
her inşaatta, projede, Pakpen A.Ş. markalarına ait ürünleri
kullanıyoruz.
Tüketicilerin de en çok önem verdiği unsur kalite. Her işi
ehline yaptırmak lazım. Güvendiğiniz kişilerle ve tedarikçilerle
çalışmanız çok önemli.
Gelecek hedefleriniz neler?
Hedefimiz, daha büyük, farklı, enerjisini kendisi sağlayabilen
projeler yapmak. Bununla ilgili araştırmalarımız devam ediyor,
bu doğrultuda bazı fikirlerimizin patentini almaya çalışıyoruz.
Sektörde öncü çalışmalara imza atmayı sürdürmek de
hedeflerimiz arasında.
HABER
47
referanslarımız
referanslarımız
PAKPEN
Seta Güney İnşaat
PAKPEN
Kayıklı İnşaat 3
Yaşaroğulları İnşaat 2
Alize Konutları (Ankara-Elvankent)
Altun İnşaat (Ankara-Esentepe)
Bayi Adı
Özde Pen
Bayi Adı
Özde Pen
Bayi Adı
Efe Çelik Kapı Pencere Sistemleri
Bayi Adı
Mars PVC 1
Bayi Adı
Mars PVC 3
Kullanılan Ürünler
Royal - Panjur - Sürme Seri
Kullanılan Ürünler
Royal - Panjur - Sürme Seri
Kullanılan Ürünler
Royal - Panjur - Sürme Seri
Kullanılan Ürünler
Plastik doğrama,
40 daire
Kullanılan Ürünler
Plastik doğrama, 60 daire
Gold Yaşam (Ankara-Bağlıca)
EGT İnşaat 2
Karaduman İnşaat
Bayi Adı
Özde Pen
Bayi Adı
Özyılmazlar 1
Bayi Adı
Seven Alüminyum 1
Kullanılan Ürünler
Royal - Panjur - Sürme Seri
Kullanılan Ürünler
İdeal Seri ve Sürme Seri
Kullanılan Ürünler
Plastik doğrama, 78 daire
PAKSIDING
Mavigöl Siteleri (Konya)
Mamak Ankara
Özgün Ege Yapı
48
HABER
PAKPLAST
Gemlik Gübre Serbest Bölge Limanı
Ankara TAİ Mürted Hava Üssü
Bayi Adı
Çakırpen (Çorum)
Bayi Adı
Çakırpen (Çorum)
Bayi Adı
Oğuz Yapı
Kullanılan Ürünler
Royal Seri Beyaz
Kullanılan Ürünler
Global Seri 900 lojmanın 300 adetlik kısımının yenilenmesi
Kullanılan Ürünler
PakSiding
Kullanılan Ürünler
Korige ve HDPE 100 altyapı boruları
HABER
49
emlak
finans
“İnşaat sektörü
baharını yaşıyor”
Mehmet Canıtatlı
emlakguncel.com.tr portalı yayın yönetmeni, Tempo dergisi gayrimenkul yazarı ve
radyo-tv program yapımcısı Mehmet Canıtatlı emlak sektörünü değerlendirdi
2013 yılında emlak piyasası nasıl gelişim gösteriyor?
Karşımızdaki tabloyu tek cümleyle özetleyecek olursak,
“İnşaat baharını yaşıyor”. Şöyle 10 yıl öncesinde çekilmiş
bir İstanbul fotoğrafıyla bugünkü İstanbul’dan bir fotoğrafı
masamıza koyduğumuzda, her şeyin ne de hızlı değiştiğini
ve dönüştüğünü görürüz. Atlayın metrobüse, 65 dakika
içinde Beylikdüzü’nden Kadıköy’e en az bir düzine ilçede ne
olup bittiğini görün. Daha ötesini de, Kartal’a kadar metroyla
keşfedin… Türkiye’nin hatta dünyanın yatırım cenneti
İstanbul, belki de tarihinin en büyük şantiye alanlarına ev
sahipliği yapıyor. 2011 yılında İstanbul’un Anadolu yakasında
inşaatı devam eden 56 bin konut (daire) vardı. Bu sayı şu
anda dört katına çıkmış durumda. İster yatırım amaçlı olsun
ister oturma amaçlı, mega şehrin 39 ilçesine aynı oranda ilgi
gösterildiğini söyleyemeyiz. İstanbul’un merkez ilçeleri konut
edinme eğiliminde ilk sırayı alıyor.
Üçüncü köprü, Marmaray, yeni havaalanı, Kanal İstanbul gibi
önemli açılımlar yatırımcıların eğilimleri üzerinde büyük etki
yapıyor. Bu sürece kentsel dönüşüm projelerinin start verildiği
merkeze yakın ilçeleri de eklersek, İstanbul gayrimenkul
piyasasındaki dengelerin önümüzdeki 3-5 yıl içinde nasıl
değişebileceğini daha iyi anlamış oluruz... Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın Esenler’de başlattığı kentsel dönüşüm
seferberliği yurdun dört bir yanında devam ediyor. Artık ne
İzmir eski İzmir, ne Bursa eski Bursa… Artık ister TOKİ, Emlak
Konut güvencesiyle olsun isterse özel sektör eliyle, yeri,
markası ve ihtiyaçlara cevap verebilirlik yönüyle üretilen her
gayrimenkul alıcı buluyor. İmar mevzuatındaki değişiklikten
tutun da, mütekabiliyet ve 2B olarak adlandırılan “orman
vasfını yitirmiş” arazilerin satışı sürecine paralel ortaya çıkan
hareketlilik, 2013’le birlikte meyvelerini vermeye başladı.
Bugün, tek kalemde bir yabancı şirkete 220 milyon liralık
mülk satan sektör oyuncumuz varsa, milyar dolarlık inşaat
ihaleleri gerçekleştiriliyorsa, bankalardan kullanılan kredi
potansiyelinde gayrimenkul kredilerinin oranı günden güne
yükseliyorsa, yaşanan gelişmeleri doğru pencereden görüp,
değerlendirmeleri ona göre yapmak durumundayız…
Rakamlar yalan söylemez. Yılın ilk aylarında yapılan konut
projeleriyle ilgili lansman sayısı her şeyi ortaya koyuyor. Bu
sayının beş ayda 30’u bulduğunu söyleyebiliriz. Bu başarı
değil de nedir? Üstelik bunlar yeni projeler. Her ay yayınlanan
veriler de emlak piyasasındaki hareketliliğin bir başka boyutu.
Yabancılara yapılan gayrimenkul satışlarını da unutmamak
gerekiyor. Geçen yıldan bugüne dört konuda yaşanan
gelişmelerin hukuki ve ekonomik yansımalarını yeni yeni
50
HABER
alıyoruz. Bunlar sırasıyla, mütekabiliyet, 2B yasası, kentsel
dönüşüm ve insanları konut alımlarına yönlendirici ekonomik
veriler… Sizleri verilere boğmak istemem ama sadece
belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı bu yılın
ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17.4,
yüzölçümü yüzde 2.2, değeri yüzde 1.2 arttı diyebilirim.
Kentsel dönüşüm projeleri piyasayı nasıl etkileyecek?
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin değerli akademisyenlerinden
Prof. Dr. İbrahim Baz, geçtiğimiz günlerde GYODER’in
“Sektör Buluşmaları” toplantısında gayrimenkul geliştirmenin
çok disiplinli bir çalışma gerektirdiğine vurgu yapmıştı. Kentsel
dönüşüm çalışmaları başlı başına bir gayrimenkul geliştirme
işlemi olarak görülüyor. Böyle bir süreçte sosyal yapı kadar
ekolojik denge, kamunun duruşu, devletin imkânları ve diğer
beklentilerin iyi tahlil edilmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm
kapsamına alınan bölgelerde yaşayan vatandaşların bir kısmı
“devlet bana daha ne verecek” beklentisiyle hareket ederse
ki gördüğüm manzara bu, sürecin mantıklı yürütülmediği gibi
bir sonuç doğabilir. Bu gerçekten hareketle kentsel dönüşüm
uygulamaları kapsamında resmi olarak, kapasiteler ve süre
itibarıyla geleceğe yönelik belirlenmiş herhangi bir hedef,
strateji ve program bulunmuyor. Sayın Baz’ın bilimsel yönlü
açıklaması da bu görüşümü destekliyor. Yapılan bilimsel
araştırmalar, başta İstanbul olmak üzere bina stoklarının
1/3’ünün olası bir deprem sonucunda ciddi risk altında
olacağını öngörüyor. Bu durumda sadece İstanbul’da 1 milyon
200 bin civarında konutun yenileneceği tahmin ediliyor. Bu
yönüyle kentsel dönüşüm marifetiyle gerçekleştirilecek olan
gayrimenkul geliştirme projeleri, Türkiye’nin hedef olarak
belirleyip başlatmış olduğu asrın en büyük projeleri. Yeter ki
kamuoyu süreci iyi algılayabilsin. Bunu da en iyi anlatacak
olan yazılı ve görsel medya araçları. Yayın yönetmenliğini
üstlendiğim emlakguncel.com.tr isimli web portalında
konunun ne denli önemli olduğunu sık sık vurguluyoruz.
Yapı sektöründe kalitenin yeri hakkında neler
söyleyebilirsiniz?
Kalite olmazsa olmazların başında geliyor. Bir ürünü tutulur
hale getiren, markayı yücelten ve itibarı değerli kılan
faktörlerin başında gördüğüm kaliteden ödün vermeyenler,
her zaman bayrağı elinde tutanlar olacak. Bu pencereden
bakıldığında yıllık bütçe planlamalarında Ar-Ge yatırımlarına
ayrılan paylar, şirketlerin kaliteye verdiği önemi ortaya koyan
önemli ipuçlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
“Büyüme ilk çeyrekte beklenilenin
üzerinde yüzde 3 olarak gerçekleşti”
Radikal Gazetesi Ekonomi Yazarı
Jale Özgentürk
“İlk altı aylık süreçte ihracattan olumsuz sinyaller gelirken, büyüme ilk çeyrekte
beklenilenin üzerinde yüzde 3 olarak gerçekleşti. İşsizlik yeniden gerileme
sürecine girdi” diyen Jale Özgentürk, bu süreçte yaşanan “Gezi Parkı” gerginliğinin
Türkiye’nin dünya piyasalarındaki “model ülke” imajını sarstığını, bunun etkilerini de
doğrudan sermaye yatırımlarındaki seyrin belirleyeceğini söylüyor
Türkiye ekonomisi açısından 2013’ün ilk altı ayını
değerlendirir misiniz?
Türkiye ekonomisi ilk altı ayda dünya ekonomisindeki
krizin gölgesinde ama istikrarlı bir seyir izledi. Türkiye
için en önemli gelişme, sıfırcı hocaların birbiri ardına not
artırması oldu. 2012 sonunda Fitch’in ilk kez yatırım
yapılabilir ülke ilan ettiği Türkiye’ye geçtiğimiz günlerde
Moody’s’ten de aynı not gelince bir eşik aşılmış oldu. Artık
daha kurumsal fonların Türkiye’ye yatırım yapma şartları
oluştu. İlk altı aylık süreçte ihracattan olumsuz sinyaller
gelirken, büyüme ilk çeyrekte beklenilenin üzerinde yüzde
3 olarak gerçekleşti. İşsizlik yeniden gerileme sürecine girdi.
Bu süreçte Türkiye’de yaşanan “Gezi Parkı” gerginliği,
Türkiye’nin dünya piyasalarındaki “model ülke” imajını
sarstı. Bunun etkilerini doğrudan sermaye yatırımlarındaki
seyir belirleyecek.
Euro bölgesi ve ABD için büyüme konusunda
belirsizliklerin devam ettiği süreçte, Türkiye’de de
büyümede durgunluk yaşanacağı görüşüne katılıyor
musunuz? Katılıyorsanız ekonomiyi yeniden büyüme
sürecine yönlendirmek için ne tür tedbirler alınmalı?
Euro bölgesi ve ABD, krizden çıkış yollarını arıyor. Son G8
toplantısında en kötüsünün aşıldığı belirtildi. ABD’nin yeni
bir ekonomik politika dönemine girmesi bekleniyor. Bunun
gelişmekte olan ülkelere sermaye yatırımlarını ne şekilde
etkileyeceği önümüzdeki dönemlerde ortaya çıkacak. Euro
bölgesi Türkiye açısından çok önemli. Çünkü ihracatın
hâlâ yüzde 45’i bu ülkelere yapılıyor. Ayrıca bu pazarlar
Türkiye’nin katma değeri yüksek ihracat hedefinde önemli
etkisi olan pazarlar.
Türkiye istihdam sorununu çözmek için her yıl yüzde
4-5 büyümek zorunda. Bu büyümenin de dış taleple
olması gerekiyor. Çünkü iç talebe dayalı tüketim ithalatı
artırıyor. Cari açık ve tasarruf yetersizliği problemimiz
var. Türkiye’nin 2023’e kadar hedefi yüzde 5.5 büyüme.
Bunu yapabilir mi? Bunun için artık modelini değiştirmek
zorunda. Şimdi ihracatta katma değeri yüksek ürünlere
yönelmek, inovasyona ağırlık vermek gerek ve bu
hükümetin de gündeminde.
Türkiye’de lokomotif sektörlerden olan ve kentsel
dönüşüm süreciyle önemi daha da artan inşaat
sektörünün ekonomiye etkileriyle ilgili neler
söyleyeceksiniz?
İnşaat, yarattığı istihdam ve etkilediği sektörler açısından
gerçekten en önemli sektörlerden biri. Kentsel dönüşüm ise
deprem kuşağında olan Türkiye için hayati önem taşıyan bir
konu. İnşaat Türkiye’deki büyümenin her zaman üstünde
büyüyen bir sektör. Türkiye yüzde 8-9 büyürken inşaat iki
haneli rakamlarda büyüdü. Ancak Türkiye’de büyümenin
gerilediği ortamlarda da daha fazla geriliyor. 2012’den beri
inşaatta gerileme hızlandı. 2013’te iç talep ve kredilerde
gevşeme sürerse inşaat sektöründe büyüme gerçekleşir.
Ancak özellikle İstanbul’da yoğunlaşan konut stoku sorunu
ise sıkıntı yaratacak gibi görünüyor. Kentsel dönüşüm
konusunda ise hatalı adımlar atıldığını düşünüyorum.
Doğru bir planlamayla başlanamadığı için sorunlar
yaşanacak. Bu da ekonomiye tabii ki olumsuz yansıyacaktır.
Anadolu’daki sanayicilerin son yıllardaki ekonomik
atılımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye Turgut Özal’ın iktidarı döneminde kapalı
ekonomiden dışa açık serbest piyasa ekonomisine yöneldi.
İhracata dayalı bir büyüme politikası uygulanmaya
başlandı. Bu süreçten sonra Türkiye’nin her kentinde
yeni sermayedarlar ortaya çıkmaya başladı. Avrupa’da
üretimin pahalı hale gelmesi ve üretimi bizim gibi ülkelere
kaydırmaları da özellikle emek yoğun sektörlerde hızlı bir
üretim gücü yarattı. Son 10 yılda ise Türkiye’deki rekor
büyümeler, ihracat patlaması çok önemli bir dönüşüme
neden oldu. “Anadolu Kaplanları” kavramı doğdu. Bu
sermaye, ihracat konusunda sınır tanımadı. Şimdi bu
kuruluşların kurumsallaşma sürecine girilmiş durumda.
Bu da kayıt dışı ekonominin azalmasını sağlayacak.
İçinde bulunduğumuz ortamda yatırımcılara neler
tavsiye edersiniz?
Dünya ve Türkiye ekonomisinde bu kadar bilinmeyenin
bulunduğu bir ortamda ilkesel olarak yatırımcılara tavsiyede
bulunmak istemem.
HABER
51
pazarlama
pazarlama
Müşteri
görüşmelerinde
erken hamle
sendromu
PACE Partners İstanbul Ofisi’nin 24 Mayıs’ta Çırağan Sarayı’nda düzenlediği
“satış liderliği” konulu seminerde, “21. yüzyılda satış” anlayışı liderlik ve yöneticilik
penceresinden ele alındı, beceri ve davranışlar, değer yaratma ve daha birçok
stratejik konu üzerinde duruldu. Seminere konuşmacı olarak katılan PACE Partners
Metot Geliştirme ve Hazırlık Komitesi Üyesi Chris Butterwick, deneyimlerini
katılımcılarla paylaştı ve interaktif bir ortamda hem pratik yöntemler hem de farklı
bakış açıları kazandırdı. Biz de seminerde önemli paylaşımlarda bulunan Chris
Butterwick’i “Pazarlama” sayfamıza konuk ettik ve müşteri görüşmeleriyle ilgili
önemli ipuçları elde ettik
Yöneticilerden sıkça duyduğumuz itiraflardan biri de
yakalanan fırsatların olması gerektiği gibi değerlendirilemediği
konusundaki endişeleridir.
Doğru hedeflenen müşterilerle yapılmış harika geçen
toplantılar, pozitif yorumlar, dostça yaklaşımlarla sona eren
görüşmeler beklentileri çok yükseltir. Sonuç bile beklenmeden
hemen tahmin raporlarına yeni müşteri olarak eklenir ve CRM’e
kaydedilirler.
Maalesef, “Çok iyi geçti, işi kesin biz aldık, artık bizden
başkasıyla çalışmazlar” gibi yorumlara rağmen işin hâlâ
alınamaması veya olumsuz sonuçlanmasının nedenleri çoğu kez
tam olarak anlaşılamaz.
Muhteşem geçen bir toplantının ardından haftalar geçmesine
rağmen cevaplanmayan e-mail’ler, geri dönülmeyen aramalar
ya da beklenmedik şekilde gelen olumsuz cevaplar, yüksek
beklentileri yavaş yavaş öldürür.
O halde neyi kaçırdık? Nasıl bu kadar yanlış anladık?
Çoğunlukla ortaya çıkan neden “erken hamle” sendromudur.
İyi geçtiği düşünülürken aslında müşterinin beklentilerini
karşılamamış olan bu tür toplantılara yakından baktığımızda,
otomatik pilotun gereğinden hızlı devreye alındığını görüyoruz!
Görüşme sırasında aniden söylenen “Biz yaparız”, “Başka bir
müşterimizle çok benzer bir konuda çalışıyoruz, zaten konu ile
ilgili deneyimimiz çok fazla”, “İzin verin size bu problemi nasıl
çözeceğimizi anlatayım” gibi erken çıkışlar, müşteriyi
tedirgin edebilir.
Özetle problem, müşterinin gündeminde olan bir konuyu
bizimle erken paylaşması ve bizim ona daha çok başında, henüz
güvenini kazanmadan çözüm için garanti sunmamızdır.
O sırada aklımızdan geçenler:
52
HABER
Müthiş bir fırsatı yakalamak üzereyim,
Yakalamalıyım,
Hemen,
Uçup gitmeden,
Kaçırmamalıyım.
Peki neden olmadı?
Böyle davranmakla “hatalısınız!”. Bir fırsatın üzerine çok erken
atlamak çoğunlukla veda öpücüğüyle sonuçlanır. İşte bu kadar
basit! Ama neden? Müşterinin ihtiyacı olan çözümü sunmak
için karşısında değil miyiz?
Doğru ama acilen getirilen çözümler ilk bakışta iyi iş yapılmış
gibi dursa da gerçekte istenilen, asıl ihtiyaç duyulan sonucu
veremeyecektir. Bu da görüşmede yakalanan pozitif havanın
dağılmasını, beklentilerin yavaş yavaş yok olmasını açıklar. Yani
bizi “fırsatları yeterince değerlendiremiyoruz” noktasına getirir.
Bir fırsatın üzerine balıklama atlamak, müşterinin dünyasını
anlama şansımızın uçup gitmesi, “anlat ve sat” boyutuna
geçmemiz demektir. Karşımızdakine ne kadar iyi olduğumuzu
ve şirketimizin harika özelliklerini sıralamak, “ben, ben, ben...”
yaklaşımıyla adeta bombalamak, görüşmeyi kısa yoldan son
aşamaya taşır.
“Çözümlendirme aşaması” adını verdiğimiz bu kısımda hata
olarak tanımladığımız nokta, otomatik olarak arayışa geçip,
hızla duymaktan hoşlanacakları bir çözüm sunma çabamızdır.
İşte tehlike bu noktada ortaya çıkar, enerji müşteriden
bize geçer!
Yani müşteri susar. Oysa mümkün olduğunca o anlatmalıdır,
biz konuşmaya başlarız. Böylece bize vereceği tüm değerli
bilgilerden mahrum kalırız. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki
karşımızdaki ne olursa olsun bizi dinleyecektir.
- Tabii ki problemin çözülmesini beklerler, önerileri mutlaka
duymak isteyeceklerdir. Konuyu sizinle tartışıp yorum yaparlar.
- Arkalarına yaslanıp dinlerler. Aslında sizi dinler görünüp
bir sonraki toplantıyı veya masada bekleyen diğer işleri
düşünüyorlardır.
- En kötüsü, “Bunun dünyadan haberi yok, düşünceleri bize
çok uzak!” yorumları akıllarından geçerken sizi dinliyormuş gibi
yaparlar.
Siz ayrıldıktan sonra oturup düşündüklerinde ise toplantının
tamamen size, firmanıza odaklı geçtiğini fark ederler, böylece
ilgi uçup gider. O halde alternatifimiz nedir? Aslında çok basit:
Yutkunun! Kendinizi tutup doğru zamanı bekleyin! Problem/
fırsat anlatılırken notunuzu alın ve o an üzerinde düşünmeyin
çünkü düşünürseniz dinlemeyi bıraktınız ve bir şeyleri
kaçırıyorsunuz demektir ki bu da önerinizin muhtemelen eksik
ya da yanlış olacağı anlamına gelir.
Dinlemeye devam ettiğinizde, yeterli bilgiye sahip olduğunuz
zaman, genellikle bu toplantının sonuna doğrudur, bir
toparlama sorusuyla hem onu doğru anladığınızı gösterir hem
de geriye dönerek “Az önce bahsettiğiniz XYZ konusunda
sizinle fikirlerimi/önerilerimi paylaşmak isterim” gibi hassas
bir yaklaşımla ilginizi göstererek karşı tarafın ilgisini yeniden
yükseltirsiniz.
Özetle, ilk fırsatta yorumda ve önerilerde bulunmak hatta ısrarcı
bir yaklaşımla işi satmak yerine, daha iyi anlamanızı sağlayacak
sorularla konuya derinlemesine bakmaya çalışmalısınız. Böylece
müşteriyi sizinle çalışmaya hazırlar ve en doğru yaklaşımla
çözümü sunarsınız.
Artık onun dünyasındasınız!
Pratikte, net düşünce ve özgüveniniz sayesinde yutkunarak
en uygun zamanı kollamak, notunuzu alıp beklemek ve o
an geldiğinde doğru hamleyi yapmak çok da zor değildir. Bu
şekilde karşınızdakini bir sonraki aşamaya ilerletmiş olursunuz.
Gelecek görüşmede konuyu, hazırlayacağınız
çözüm önerileriyle tartışmayı önermek,
karşınızdakini sıkmadan hatta motive ederek
devam edeceğiniz bir yoldur.
Tahmin edin! O andan itibaren hakkınızda
düşünecekleri;
- İyi bir dinleyici,
- İşimle gerçekten ilgili, bizim dünyamızı
anlıyor,
- Sadece satmaya çalışmıyor,
- Çok dikkatli ve profesyonel biri.
Chris Butterwick kimdir?
25 yılı aşan satış ve iş geliştirme
yöneticiliği konularındaki
profesyonel kariyerini, Grant
Thorton firmasında yürüttüğü üst
düzey yöneticilik pozisyonuyla
tamamladı. PACE ekibine
katılımıyla birlikte deneyimlerini,
firmalardaki başarıyı artırmak
amacıyla paylaşıyor. Özellikle
iş geliştirme, satış ve müşteri
ilişkileri yönetimi konularında, başta İngiltere olmak üzere
Avrupa ülkeleri ve ABD’deki firmalarla proje uygulamaları
yürütüyor. Aynı zamanda seminer ve workshop’larıyla
iş dünyasında ses getiren çalışmalara devam ediyor.
Chris Butterwick’in birçok sektörel dergide makaleleri
yayımlanıyor.
Böyle düşünen bir müşteri tabii ki sizinle ilerlemeyi seçecektir.
Artık görüş ve önerilerinizin işine değer katacağını bilir,
önerilerinizi bekler. Bu da size tekrar zaman ayırması demektir.
Ve devamındaki görüşme yeni fırsatlar getirecektir. İyi
planlanır ve hazırlık yapılırsa müşteri adayınız size daha fazla
güven duymaya başlayacaktır. Bu da sizinle daha fazla bilgi
paylaşmaları, belki de yeni yeni iş fırsatları sunmaları demektir.
Neden mi? Aceleci ve acemice davranıp ilk başta konuya
balıklama dalmadığınız için. Verimli müşteri ilişkileri için uygun
beceri ve davranışlar ve belli bir zaman gerekir.
Şimdi düşünün, sizce hangisi daha iyi: Bir yıl harcayıp sağlam
bir ilişki geliştirerek birçok fırsat ve uzun soluklu kârlı işler
kazanmak mı, yoksa 45 dakikada her şeyi çözmeye çalışıp,
“anlat-sat” yöntemiyle baskı kurarak büyük bir risk almak mı?
18 Eylül 2013 tarihinde
Çırağan Sarayı’nda düzenlenecek
seminerin detaylarına
www.conventio.com.tr/pace
adresinden ulaşabilirsiniz.
HABER
53
iş dünyası
iş dünyası
İş dünyasında değişimin önemi
Haldun Ersen
Management Plus
Değişim, dışımızda oluşan değişim ve kendi irademizle
gerçekleşen değişim olmak üzere iki kavram olarak
karşımıza çıkıyor. İster insan, ister kurum, ister toplum olsun
değişime direnç yerine, değişimle gelişmeleri anlayabilmek,
öğrenebilmek, değerlendirebilmek ve en önemlisi
yönlendirebilmek gerekir. Toplumların gelişmişlik düzeylerine
baktığımızda değişimi şu şekilde görebiliriz:
• Değişimin dışında kalan, hatta bunun farkında bile
olmayanlar,
• Değişimi gördüğü halde bunun özüne inemeyen ve nedensonuç ilişkisini kuramayanlar,
• Değişimi gördükten sonra direnç ve tepki gösterenler,
• Değişimi tahmin edebilen ve buna göre projeksiyon
yapabilenler,
• Kendi yaratıcılıkları ve iradeleriyle değişimi gerçekleştirenler.
Küresel ekonomik kriz sonrasında dünya süratle değişiyor.
Günümüz iş dünyası, hız, dengesizlik ve belirsizliklerle
tanımlanan bir global düzensizlik içinde rol almaya çalışan
organizasyonlarla dolu. Globalleşme ile gelen belirsizlikleri aşma
ve krizlere karşı projeksiyonlar yapabilme becerisi gösterebilen
organizasyonlar aynı zamanda değişimin ivmesiyle de baş
etmek zorunda kalıyor. Değişim, gelişimi ve farklılaşmayı getirip
yeni bir küresel kültür oluşturuyor. Bu küresel kültür, değişimi
benimseyen ve yönetme çabası içerisine giren dinamik bir
kültür. Değişim rüzgârına direnen insanlar, kurumlar, toplumlar,
süratle etkinliklerini kaybediyor hatta değişen global rekabet ve
kalite beklentileri karşısında yetersiz kalıyor. 21. yüzyılın başında
hızlanan değişim rüzgârını artık müşteriler yönlendiriyor.
Değişim, müşteri beklentilerini değiştiriyor ve değişen ihtiyaçlar
da değişimi hızlandırıyor. 1990’lı yılların “mükemmeli” arayış
stratejileri, 2000’lerden itibaren müşteri odaklılığı esneklikle
birleştirerek sürekli değişim ve gelişim stratejileri haline
dönüştürüyor.
Değişim karşısında başarılı olmak
Değişim karşısında başarılı olmak, düzensiz birtakım girişimlerde
ve sistemsizlik içerisinde bulunmak yerine, değişimi doğru
tahmin edip doğru zamanda ve doğru kişilerle organize
olmayı, buna bağlı sistemler geliştirmeyi gerektiriyor. Değişim
yönetimiyle birlikte, bilgi, insan ve çevre kaynaklarına önem
vermekten geçiyor. Değişim yönetimi, öğrenme süreciyle
başlıyor ve gelişiyor. Değişimi geçerli kılan öğrenen ve geliştiren
insanlar, kurumlar ve toplumlar yaratıyor. Değişim rüzgârlarıyla
gelen öğrenme süreci, yeterlilikleri de beraberinde getiriyor.
54
HABER
Dünyadaki global rekabet ortamı, bu yeterliliklerin daha
da artmasını sağlıyor. Gelecekte var olabilmek ve rekabet
edebilmek, değişimi doğru yakalamak ve eğilimleri rakiplerden
daha önce, daha iyi anlamakla ilgili. Hızlı ve sürekli değişim,
global bilgi dünyasının temel özellikleri haline geldi. Bu
doğrultuda kurumlar, seçecekleri yönetim felsefesi değişim
stratejilerine, sürekli gelişmeyi üstün tutacak yeterlilikleri olan
insan kaynaklarına daha çok yatırım yapmalılar. Değişim,
kurumların insan kaynaklarında, süreçlerinde ve kullandıkları
teknolojilerde değişiklikler yapmalarını da gerektirir. Değişim
yönetimi, bu üç temel unsur doğrultusunda tutuculuktan
kurtularak yeni reformlar yapmayı gerektirir. Bu bağlamda,
bütünsel kalite felsefesinin sürekli iyileştirme ve geliştirme
yaklaşımı, değişim stratejileriyle bütünleştirilmelidir. Küresel kriz
sonrası ekonomide, kurumlar iki seçenekle karşı karşıya kalır:
Değişimi yönetmek veya değişimin altında ezilmek.
Değişim yönetiminin kaynakları
20. yüzyılın sonlarında içerik değiştirerek hızlanan değişim
yönetiminin kaynaklarının nedenlerini, dışsal ve içsel kaynaklar
olarak iki gruba ayırabiliriz.
Dışsal kaynaklar
• Küreselleşme
• Bilginin hızı
• Kalite olgusunun gelişimi
• Çevre bilinci
• İnsanın yeniden keşfi
• Kolektiviteye gidiş
• Verimlilik ve etkinlik anlayışının değişimi
• Müşteri odaklılık
• Teknolojik gelişmeler
• Kaynakların girdilerindeki artış ve çeşitlenmeler
• Kültürel ve toplumsal bilincin artması
• Medyanın gelişimi
• Konjonktürel dengesizlik ve belirsizliklerin artışı
• Ekonomik ve politik faktörlerin çoğalması
İçsel kaynaklar
• Yönetim felsefeleri ve anlayışındaki gelişmeler
• Daha fazla yetki ve sorumluluk talep eden çalışanlar
• Profesyonelliğin gelişimi
• İşlerin içeriğinin ve tanımlarının değişimi
• Daha yalın ve yatay organizasyonlara geçiş
• Takım çalışmasının yaygınlaşması
• Kurum kültürünün gelişimi
• Kurum içi iletişimin gelişimi
• Kişisel yeterliliklerin önemi
• Entegre yönetim anlayışı
Değişim yönetiminin dinamikleri
Organizasyonlar, yapılarını ve becerilerini geliştirip değiştirerek
yenilenmeye giderken birçok seçenek ve yöntemle karşı
karşıya kalır. Başarı ve gelişme şansının yüksek olabileceği
düşünülebilen bir değişim hareketini dört boyutta incelemek
mümkündür.
Yukarıdan aşağıya yön tayini: Değişim yönetimi
dinamiklerinin birinci boyutu, üst yönetimin gelişen konjonktür
çerçevesinde değişim ihtiyacını belirlemesi ve buna bağlı tüm
organizasyonun katılımını sağlamaya yönelik liderlik anlayışını
ve hedeflerini ortaya koymasıdır.
Tüm organizasyonu ilgilendiren, aşağıdan yukarıya
performansın iyileştirilmesi: Değişim yönetimi
dinamiklerinin ikinci boyutu, değişimden etkilenecek tüm
organizasyonun çabalarını yaratıcı ve istekli bir şekilde
sağlayarak organizasyonun belirlediği performans hedeflerine
ulaşabilmesidir. Bu noktada en önemli performans çıktısını
sağlamanın yolu, değişimden beklenen süreçlerin ve bu
süreçlere bağlı organizasyonel hedeflerin takım çalışmalarıyla
başarılabilmesidir.
Departmantal ve fonksiyonlararası süreçlerin yeniden
tasarlanması: Değişim yönetimi dinamiklerinin en önemli
boyutu olan süreçlerin yeniden tasarlanarak iyileştirilmesine
dayalı çok yönlü iletişim, etkileşim ve işbirliğinin yanı sıra
departmantal ve fonksiyonlararası yatay entegrasyonun
sağlanmasıdır. Burada hedeflenen, organizasyonel iş akışlarının
ve karar mekanizmalarının koordinasyonunun etkin bir biçimde
sağlanmasıdır.
Organizasyonda bütünsel anlamda entegrasyonun
sağlanması: Organizasyonun bir bütün olduğu düşünülerek
fonksiyonlararası süreçlerin etkileşimini önleyen sorunların tespit
edilerek, bu sorunların süreç iyileştirme ve geliştirme mantığı
içerisinde düşünülmesi ve bu şekilde organizasyonda bütünsel
entegrasyonun sağlanmasıdır.
Küresel kriz sonrasında stratejik bir kavram haline gelen değişim
yönetimi, organizasyonların klasik yönetim yaklaşımlarından
kurtularak daha esnek ve yalın organizasyonel yapılara
dönüşmesini hedeflemelidir. Bu çerçevede değişim yönetiminin
dinamiklerini şu şekilde düşünebiliriz:
• Değişim, gelişim-dönüşüm-şekil değiştirme sürecidir.
• Değişim, bir öğrenme sürecidir. Değişimi yakalayan firmalar
aynı zamanda birer öğrenen organizasyon konumuna gelebilir.
• Değişim, kurum kültüründe, ortak değerlerde, vizyon ve
misyonda değişiklik gerektiren bir süreçtir.
• Değişim, uzlaşma, fikir birliği, sinerji yaratma sürecidir.
HABER
55
hukuk
Av. Murat Karaman
hayata dair
Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun
Reaktif misiniz, proaktif mi?
Yaşam Koçu ve Eğitmen
İsmail Karasu
Kamuoyunda, “Kentsel Dönüşüm Projesi” olarak bilinen, 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”, 31 Mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanuna ilişkin merak edilenlere, bu sayımız itibarıyla gelecek
birkaç sayımızda daha yer vereceğiz
Kentsel Dönüşüm Yasası
Kanun No. 6306 Kabul Tarihi: 16/5/2012
6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun”un amacı, afet riski altındaki alanlarla bu
alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen
ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama
çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere
dair usul ve esasları belirlemek, şeklinde tanımlanmış bulunuyor.
İşbu kanunun hükümlerinin uygulanmasına ilişkin olarak da
15 Aralık 2012 tarih ve 28498 sayılı Resmi Gazete ile Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un
Uygulama Yönetmeliği yayımlandı. İşbu yönetmelik yürürlüğe
girdikten sonra hızla yasanın uygulamasına geçildi ve bir hayli yol
alındı. Bu yazımızda, kamuoyunu yakından ilgilendiren ve kısaca
“Kentsel Dönüşüm” yasası adıyla bilinen uygulamanın genel
esasları hakkında bilgiler sunacağız.
1- Kanunun temel amacı nedir?
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun’un temel amacı; afet riski altındaki alanlarla bu
alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen
ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama
çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere
dair usul ve esasları belirlemek, başta deprem olmak üzere tabii
afetler nedeniyle meydana gelebilecek can ve mal kayıplarını
önlemek. Bu kanunun bugüne kadar yapılmış olan kentsel
dönüşüm yasalarından ve projelerinden en belirleyici farkı; tapusu
olan veya olmayan hak sahiplerinin haklarının korunması ve
mağdur edilmemesi olarak ifade edilebilir.
2- Kanunda adı geçen kurumlar nelerdir? Dönüşümde
belediyelerin yetkisi var mıdır?
Bu kanunun uygulanmasında;
Bakanlık: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı,
İdare: Belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu
sınırlar dışında il özel idarelerini, büyükşehirlerde büyükşehir
belediyelerini ve bakanlık tarafından yetkilendirilmesi halinde
büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe belediyelerini,
TOKİ: Toplu Konut İdaresi’ni ifade eder.
İstanbul gibi büyükşehirlerde ilçe belediyelerinin bu kanun
uygulamalarını yapabilmeleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından yetkilendirilmesi gerektiğinden, bakanlıkça, büyükşehir
56
HABER
ilçe belediyelerine gönderilen bir yazıyla birçok büyükşehir ilçe
belediyesine bu yetkiler verilmiştir.
3- Rezerv yapı alanı nedir? Belirlenmesinde yetkili
kurum kimdir?
Bu kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim
alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya belediyenin (meclis
kararı) talebine bağlı olarak veya resen, Maliye Bakanlığı’nın
uygun görüşü de alınarak (30 gün içinde görüşünü bildirmek
zorunda) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen
alanları ifade eder. Rezerv yapı alanlarının belirlenmesinde yetkili
kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olup bu yetkisini resen ya
da TOKİ/İdarenin (Belediye/Özel İdare) talebi üzerine Maliye
Bakanlığı’nın uygun görüşünü alarak kullanır.
4- Riskli alan/riskli yapı nedir? Belirlenmesinde yetkili
kurumlar kimlerdir?
Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle
can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, bakanlık veya
belediye (meclis kararı) tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı’nın görüşü de alınarak (15 gün içinde görüşünü
bildirmek zorunda) belirlenen ve bakanlığın teklifi üzerine
Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırılan alanı ifade eder.
Riskli alanların belirlenmesinde yetkili kurum Bakanlar Kurulu
olup bu yetkisini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya ilgili belediye
tarafından belirlenen alanlarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın
teklifi üzerine kullanır.
Riskli yapı: Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik
ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme
riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak bakanlığın lisans
verdiği kuruluşlar tarafından tespit edilen yapıyı ifade eder.
Riskli yapıların belirlenmesinde yetkili kurum Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nın lisans verdiği lisanslı kuruluşlardır (üniversiteler,
inşaat, jeoloji ve jeofizik mühendisleri odaları, yapı denetim
kuruluşlarıyla lisanslandırılmış diğer kurum, kuruluş ve şirketler).
5- Uygulama alanı nedir? Nasıl belirlenir?
Bakanlar Kurulu kararıyla kararlaştırılan riskli alanla bakanlıkça
(Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) belirlenen rezerv yapı alanını ifade
eder. (Riskli alan&Rezerv alan=Uygulama alanı). Zemin yapısı veya
üzerindeki yapılaşma nedeniyle can ve mal kaybına yol açma riski
taşıyan ya da yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere tespit
edilen alanlara uygulama alanı denir.
“Reaktif kişilik”, dış faktörlerin yönlendirdiği kişilikler için
kullanılır. Bu kişilikler, panik, güvenlik duygusunu yitirmiş
kırılgan kişiliklerdir. Edilgendirler. Çoğu zaman depresyona
girerler. Başkalarının yargılarına haddinden fazla önem
verirler, bir kaşık suda fırtınalar koparırlar. Veyahut da
başkalarının bir kaşık suda koparmış olduğu fırtınada
rotalarını kaybederek boğulurlar. Tam bir trajedi
senaristidirler. Aniden ağlamaklı ve hüzünlü olurlar.
Kişisel kontrollerini kolayca kaybederler. Kişisel sınırlılıkları
belirgin değildir. Hep başkalarının öngörüleriyle hareket
ederler. Telkin, onların vazgeçilmez
gıdasıdır. Sosyal rollerde tıkanıklıklar
ve engellenme yaşarlar. Bu nedenle
bilişsel ve davranışsal engellenme
duygusunu kronik olarak
yaşamaktadırlar. Seçme davranışını
gerçekleştirmekte ise ikirciklidirler.
Risk alamazlar. Sakınımlı, çekinceli,
mesafeci, devamlı olarak güvenlik
duygusu arayan, korunmaya ve
gözetilmeye yatkın bir kişilik zeminleri
vardır.
Bu kişilik örüntüsüne sahip olan
bireyler, amaçlarına ulaşmakta sürekli
“zorlantı” ve “gerilim” yaşarlar.
Ütopik ve kurgusal olarak daima
faciayı ve yenilgiyi düşlerler/
beklerler. Adeta havadan nem kaparlar. Ufak
bir uyarandan veya veriden hareketle, heyecanla ve korkuyla
genel çıkarımlar yaparak, problem durumunu her zaman
abartılı olarak algılarlar. Bu abartının izdüşümünde ise kontrolü
kaybederler ve adeta her maça yenik başlarlar.
Evet, “Reaktif kişilikler”, düşüncelerinin ve kaygılarının
bombardımanında kendilerini ve dikkat melekelerini
kaybederler. Bu nedenle, yukarıda betimlediğimiz düşünce
sağanağı altında normalde yapabilecekleri soruları da yapamaz
hale gelirler. Fizyolojik bir gerilimle çöküntü yaşamaya başlarlar.
Konsantrasyonlarını kaybederler. Nabızları ve tansiyonları
yükselir. Tüyleri diken diken olur. Korkunç bir tehlikeyle
karşılaşmış gibi vücutları uyarılmaya (irrite olmaya) ve gerilmeye
başlar. Yüzlerinden kan çekilir, benizleri beyazlaşır. Ağızları
kurumaya başlar. Düşünce dünyalarından, sadece kaçınılmaz bir
enkazın ve yenilginin film kareleri geçişmeye başlar. İşte bütün
bunlar, “Reaktif kişilikler”in yaşamış olduğu duygu-durumunun
kısa bir betimlemesidir…
“Proaktif kişilikler” ise, kendi
dışlarındaki faktörleri ve süreci
yönlendirici kişiliklerdir. “Proaktif
kişilikler”, risk analizi yapan,
kontrolü elden bırakmayan,
yerinde ve zamanında risk
alabilen, başarısızlıklarından dahi
bir yaşam dersi çıkarabilen kişilik
yapılanmasıyla tanımlanır. “Proaktif
kişilik”, kendisiyle barışık, özgüveni
yerinde, benlik saygısı yüksek bir kişilik
örüntüsüyle karakterizedir. Bu kişilik
profilinde olanlar, birim olarak her
seçme davranışını muhakeme ve risk
analizi sonucunda gerçekleştirirler.
Bilgi ve entelektüel yeteneklerini
sağduyularıyla birlikte kullanırlar.
Bilişsel zekâları, duygusal zekâları
ve ruhsal zekâları arasında senfonik
bir uyum vardır. Kaygılarını gerçeklikle
yüzleştirirler, olaylara realist yaklaşırlar.
Bu kişilikler, korku ve endişelerini “gerçeklik
filtresi”nden geçirirler. Kişilik örüntüleri sayesinde
de yaşamın her alanında öğrenmeyi benimserler.
Problemlerini ve hatalarını yeni bir öğrenme deneyimine
ve yaşantısına dönüştürürler. Bütün varoluşsal enerjilerini üst
düzeyde kullanarak problemleriyle yüzleşirler. Kontrolü elden
bırakmazlar. İç disiplinlerinden kopmazlar. Her ne pahasına
olursa olsun, denemek ve öğrenmek taraftarıdırlar. Yanlış
yaptıklarında, yanlışları üzerinden doğruyu; doğru yaptıklarında
da, doğruları üzerinden mükemmeli öğrenirler.
Bir hataya proaktif yaklaşım, hatayı hemen kabul etmek,
düzeltmek ve ondan ders almaktır. Bu, başarısızlığı gerçekten
başarıya dönüştürür. Hatalarımızı hemen kabullenip düzeltmek
çok önemlidir. Bunu yaparsak, bir sonraki an üzerinde hiçbir
etkileri olamaz. Biz de tekrar güçleniriz.
Söz vermek ve sözüne bağlı kalmak
Etki alanımızın tam ortasında, söz verip vaat etme ve
verdiğimiz sözlere bağlı kalma yeteneğimiz yer alır. Sözler
verip bağlı kaldıkça, bunlar önemsiz bile olsa bir iç dürüstlük
sergilemeye başlarız. Bu bize özdenetim bilinciyle birlikte kendi
yaşamımız konusunda daha fazla sorumluluk yüklenme cesareti
ve gücü verir.
HABER
57
insan kaynakları
içimizden biri
“İnsan kaynağına verilen önem şirkete
bağlılığımızı artırıyor”
Antalya Bölge’de Satış Destek, Sipariş ve
Sevkıyat Sorumlusu olarak görev yapan
Alev Karadumanoğlu, Pakpen’in bir işyeri
olmanın ötesinde sıcak bir aile ve yuva
hissi verdiğini belirtiyor. İş hayatında
iletişime ve insan ilişkilerine çok önem
verdiğini anlatan Karadumanoğlu, 2006
yılında adım attığı Pakpen Ailesi’nin
üyesi olmaktan mutluluk duyduğunu
söylüyor
Şirketimizde gerçekleşen yeni atamalar
• Sefa Hakalmaz, 26 Mart tarihinden itibaren Pakpen Plastik
Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Ankara’da, Pen Grubu
Satış Uzmanı olarak göreve başladı.
• Fatih Akar, 3 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru
ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Pen Grubu Satış
Uzmanı olarak göreve başladı.
• Savaş Gül, 3 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve
Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Pen Grubu Satış
Uzmanı olarak göreve başladı.
• Mehmet Gökhan Karaman, 16 Nisan tarihinden itibaren
Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş.
Konya’da, Yalıtım Grubu Satış Müdürü olarak göreve başladı.
• Şükrü Topal, 18 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik
Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da,
İnsan Kaynakları Uzmanı olarak göreve başladı.
• Sema Tunca, 22 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik
Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Sekreter
olarak göreve başladı.
• Mehmet Evren Çoban, 22 Nisan tarihinden itibaren
Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya
Fabrika’da, Profil Üretim Müdürü olarak göreve başladı.
• Serdar Serpek, 25 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik
Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da,
İnsan Kaynakları Uzmanı olarak göreve başladı.
• Zafer Oğuz, 3 Mayıs tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru
ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Altyapı Boru
58
HABER
Grubu Satış Uzmanı olarak göreve başladı.
• Ayten Filikçi, 9 Mayıs tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru
ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Fabrika’da, Finans Uzmanı
olarak göreve başladı.
• Utku Deniz Eroğlu, 27 Mayıs tarihinden itibaren Pakpen
Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya
Fabrika’da, Finans Yöneticisi olarak göreve başladı.
• Pakpen A.Ş. İstanbul’da görev yapmakta olan Güray Eliuz’un
27 Mayıs itibarıyla Bilgi İşlem Yöneticisi görev unvanıyla terfien
ataması yapıldı.
• Pakpen A.Ş. Ankara’da görev yapmakta olan Ayhan
Karapınar’ın 27 Mayıs itibarıyla Yalıtım Satış Grubu Ankara
Bölge Yöneticisi görev unvanıyla terfien ataması yapıldı.
• Özgür Aydın, 6 Haziran tarihinden itibaren Pakpen Plastik
Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Boru
Grubu Bölge Yöneticisi olarak göreve başladı.
• Üstyapı Boru Satış Müdürü unvanıyla Pakpen Plastik Boru
ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş.’de görev yapmakta olan
Aykut Tekinalp’in 10 Haziran tarihinde özel nedenlerden dolayı
şirketimizden ayrılması üzerine aynı göreve, Coşkun Öner
istihdam edilerek atandı.
• Kalite Kontrol Şefi unvanıyla Pakpen Plastik Boru ve Yapı
Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da görev yapmakta
olan Ekrem Demir’in özel nedenlerden dolayı şirketimizden
ayrılması üzerine aynı göreve 11 Haziran tarihi itibarıyla
Adnan Köksal istihdam edilerek atandı.
1980 Isparta doğumluyum. İlkokul 3. sınıfa kadar Isparta’da
okudum. 1989 yılında babamın işi nedeniyle Antalya’ya taşındık.
Ortaokul ve lise dönemim Antalya’da geçti. Evliyim, iki kızım var.
1996 yılında muhasebecilik mesleğiyle iş hayatına adım attım.
2006 yılına kadar mobilya, sağlık, turizm sektörlerinde çalıştım.
En sonunda da yolum inşaat sektörüyle kesişti. 2006 yılında
Pakpen Ailesi’ne Satış Destek Sorumlusu olarak katıldım. Görevim
gereği, bayi, müşteri ve fabrikalar arasında iletişimi sağlıyorum.
Pakpen Antalya’da çok iyi tanınıyor. Bu da bizi pozitif yönde
etkiliyor. Şirket içinde eğitimlere çok önem veriliyor, bu nedenle
çok sık eğitimlere katılıyoruz. Bize, insan kaynağına verilen
önem, şirkete bağlılığımızı artırıyor. 15-16 senelik iş hayatımın
yarısı Pakpen’de geçti. Görevimi severek yapıyorum. Bölgedeki
arkadaşlarla uyum ve dayanışma içinde çalışıyoruz. İşinizi severek
yaptığınızda daha az hata yapıyorsunuz.
“İletişim ve insan ilişkileri çok önemli”
Ben iş hayatında iletişime ve insan ilişkilerine çok önem
veriyorum. İnsanlarla iyi geçinmenin, iyi bir sinerji yaratmanın,
bilgi paylşımının önemine inanıyorum ve bunların işi
kolaylaştırdığını düşünüyorum. Firmamızda gerek fabrika
gerekse bölgeler arasında çok güzel bir dayanışma var. İşe
girdiğim ilk zamanlar böyle düşünüyordum, şimdi de öyle. Bölge
Müdürlüğümüz, bir işyeri olmanın ötesinde sıcak bir aile ve yuva
hissi veriyor. Gerek görüntüsü gerekse konforuyla pek çok kişinin
ilgisini çekiyor. “Böyle bir ev yaptırmak istiyorum” talepleriyle
sıkça karşılaşıyorum. Müşterilerimizin tamamına yakını çalıştığımız
ortamla ilgili olarak çok şanslı olduğumuzu söylüyor. Ben dahil
bölgede çalışan tüm arkadaşlarım da bunun farkında. Antalya
gibi bir turizm kentinde elle gösterilecek kadar güzel bir binaya
sahibiz. Bütün bunların yanı sıra bayilerimiz, nihai tüketiciler ve
bizler, marka olmanın, büyük bir firma olmanın güvencesini her
zaman hissediyoruz.
İşe başladığım günden bugüne ürün yelpazemiz çok değişti,
gelişti. Showroom’umuza gelen müşterilerimiz, evlerine
yaptıracakları her türlü kapı, pencere, dış cephe kaplaması, yalıtım
ve altyapı ürünlerini showroom’umuzda bulabiliyor. Ürünlerimizin
kalitesi ve bizlere duydukları güven, mutluluk verici.
HABER
59
Capital Konya - 01.05.2013
Dünya Postalar - 23.05.2013
Hürriyet Emlak - 07.06.2013
Milliyet Business - 27.04.2013
Su ve Çevre - 01.05.2013
Capital - 01.06.2013
Konya Postası - 20.05.2013
Yalıtım - 01.05.2013
Konya Takip - 28.05.2013
Dünya - 19.04.2013
Dünya Fuar - 24.04.2013
Dünya İnşaat - 01.05.2013
WindowmarketWin - 01.03.2013
Tesisat Dergisi - 01.04.2013
Konya Postası - 01.05.2013
Yeni Asır - 31.05.2013
HaberTürk - 24.04.2013
60
HABER
WindowmarketWin - 01.04.2013
İnşaat Dünyası - 01.04.2013
Raf - 01.05.2013
Yalıtım - 01.06.2013
Konyanın Sesi - 28.05.2013
HABER
61
kültür-sanat
Kitap
Yazar:
Yavuz Odabaşı
Yayınevi:
Sistem Yayıncılık
Satışta ve Pazarlamada Müşteri İlişkileri Yönetimi
Bu kitapta, şirket yönetim ve kültürünün bir parçası olması gereken müşteri ilişkileri yönetimi,
kuramlarıyla ve uygulamaya yönelik bir yaklaşımla ele alınıyor. Müşteri ilişkilerinin sürekli
yenilenen satış ve pazarlama yönetimindeki yeri, etkili iletişimle müşteriyi kazanma ve müşteri
sadakati oluşturma, şirketin müşteriyle kurduğu ilişkilerin ölçülmesi ve bu ilişkilere dayalı
örgütsel kültür ve değişim, irdelenen belli başlı konular arasında yer alıyor.
Satışın Efendileri
(Dünyaca Ünlü Satışçılardan Başarılı Satış Tüyoları)
Yazar: Don Morgan,
Ivan R. Misner
Yayınevi:
MediaCat Kitapları
Başarı, bazı satışçıları gölge gibi izliyor. Nasıl oluyor da her ‘’hayır” yanıtını ‘’evet’’e
çevirebiliyorlar? Merak ediyor musunuz? Dünyanın en başarılı ve en ünlü satış
profesyonelleri bu kitapta başarılarının sırlarını açıklıyor.
Müzik / Yeni çıkan albümler
Longa Sirto - Mızraplar
Bora Dicle, Caner Altınbaş
DMS Müzik
İki Dost
Mehmet & Koray
İMM Müzik/DMC Müzik
Yana Yakıla
Tuğba Altıntop
Çınar Müzik
Kaas Chante Piaf
Patricia Kaas
İMM Müzik/Sony Müzik
The Very Best Of Platinum
Collection
Gipsy Kings
İMM Müzik/Sony Müzik
MFÖ - No Problem
Mazhar Fuat Özkan
İMM Müzik/We Play
Başka İklimin Çiçekleri
Soner Arıca
İMM Müzik/Ossi Müzik /
Sony Music
Milyonlarca Kuştuk
Candan Erçetin
Pasaj
Sen
Gülben Ergen
DMC Müzik
Sonsuza Kadar
Fatih Kısaparmak
Bayar Müzik
Vizyona girecek filmler
The Wolverine
Gösterim tarihi
26 Temmuz 2013
Yapım yılı
2013-ABD
Tür
Aksiyon, fantastik,
macera
Yönetmen
James Mangold
Oyuncular
Hugh Jackman, Famke
Janssen, Brian Tee, Hiroyuki
Sanada, Will Yun Lee
Konu: Wolverine’i bu sefer Japonya’da seyredeceğiz ve
düşmanları samuraylar olacak. 1982’de dört bölüm olarak
çıkan çizgi romanın bölümlerinden uyarlanacak olan
filmde, Wolverine, aşkı olan Mariko Yashida’yı bulabilmek
için Japonya’ya gidecek.
62
HABER
Sanal Hayatlar
(Disconnect)
Gösterim tarihi
2 Ağustos 2013
Yapım yılı
2012-ABD
Tür
Gerilim
Yönetmen
Henry Alex Rubin
Oyuncular
Paula Patton, Alexander
Skarsgård, Jason Bateman,
Max Thieriot, Colin Ford
Konu: Ailesini aramaya vakit yaratmakta zorlanan işkolik
bir avukat, sırları internet ortamına yayılan bir çift, bir
sınıf arkadaşına internet üzerinden kabadayılık taslayan
çocuğunu yola getirmeye çalışan emekli bir polis memuru ve
kariyer peşinde koşan bir gazetecinin yetişkin sitelerindeki
mücadelesi... Tüm bu karakterleri aynı noktada buluşturan tek
şey, çağımızın buluşu internet! Modern iletişimin yeni adı olan
internet tüm köşeli halleriyle masaya yatırılırıyor.
Elysium: Yeni Cennet
Gösterim tarihi
9 Ağustos 2013
Yapım yılı
2013-ABD
Tür
Bilimkurgu, aksiyon,
dram
Yönetmen
Neill Blomkamp
Oyuncular
Matt Damon, Jodie
Foster, William Fichtner,
Alice Braga, Sharlto Copley
Paul Bettany, Guy Pearce
Konu: Film, uzaylıların savaşmak için dünyaya gelmelerini
ve zamanla gezegene uyum sağlayıp insanlarla birlikte
onlar gibi yaşamaya başlamalarını konu alıyor.

Benzer belgeler