Etlik Piliç Dışkılarının Gübre Olarak Değerlendirilmesi ve Önemi Etlik

Transkript

Etlik Piliç Dışkılarının Gübre Olarak Değerlendirilmesi ve Önemi Etlik
T h e Tu r k i s h B r a n c h o f T h e Wo r l d Ve t e r i n a r y P o u l t r y A s s o c i a t i o n
www.veterinertavukculuk.org • [email protected]
3 ayda bir yayýmlanýr. Yýl 2008 • Cilt 6 • Sayý 3
Türkiye Uluslararasý Cenevre Anlaþmasýný
Uygulamýyor
Etlik Piliç Dýþkýlarýnýn Gübre Olarak
Deðerlendirilmesi ve Önemi
Hayvansal Gýdalarda Salmonella
Salmonella’larýn
’larýn Varlýðý
Varlýðý
Kanatlý Hayvanlarda Ýmmunsupresyon ve
Ýmmunsupresif Hastalýklar
Veteriner Tavukçuluk Derneði
BAÞYAZI
Sektörün önünün açýlmasý ancak bu þekilde
Sayýn Sektör Temsilcileri,
Bilindiði gibi Derneðimizin son faaliyetini Mayýs
ayýnda "Türkiye'de ve Avrupa Birliðinde Salmonella
Ýnfeksiyonlarý" konulu Ankara'da yapýlan toplantýyla
gerçekleþtirdik ve Haziran 2008'de basýlan Mektup
dergimizde, bu toplantýda sunulan konularý sizlerle
paylaþtýk. Bu sayýda ise, farklý konulardaki yazýlarý
sizlerle paylaþýyoruz.
Ülkemiz kanatlý sektörü, gerek tesisleþme ve gerekse
ürün kalitesi açýsýndan yüksek standartlara sahiptir.
Ancak ülkemizdeki özellikle beyaz et üretiminin
tüketimden fazla olmasý, büyüme potansiyelini
sýnýrlamaktadýr. Üretim fazlasý, et fiyatlarýný olumsuz
etkilemekte ve bu durum üretim þirketlerinin
önümüzdeki dönemde eylem planlarýný yeniden
gözden geçirmesine neden olmaktadýr. Üretim
kapasitenin arttýrýlmasý ve geliþme potansiyeli yüksek
olan sektörün, iç piyasadaki üretim-tüketim dengesini
saðlanabilir.
Tavukçuluk sektöründe dýþ ticareti olumsuz
etkileyebilecek önemli diðer konu ise, zoonoz
hastalýklarýn (özellikle salmonella) izlenmesinde
henüz detaylý bir programýmýzýn olmamasýdýr. Bu
problemle ilgili baþlatýlan çalýþmalarýn bir program
kapsamýnda yürütülmesi ve yaygýnlaþtýrýlmasý
gerekmektedir. Hem yumurta hem de beyaz et
üretiminde Salmonella etkenlerinin insidensinin
belirlenmesi ve bu iþlemden sonra insidensin
azaltýlmasý
için
gerekli
programlarýn
çiftlik/entegrasyon düzeyinde uygulanmasý
saðlanmalýdýr. Sonuç olarak sektörün bazý temel
problemleri bulunmaktadýr ve bu problemlerin
aþýlmasýnda sistematik olmanýn önemi ortadadýr.
Saygýlarýmla.
Prof. Dr. Mehmet Akan
oluþturabilmesi için dýþ pazarlama yönelmesi
gerekmektedir. Ancak bunun aþýlabilmesi için en
önemli engel, ülkemizde zaman zaman ortaya çýkan
AI ve ND hastalýklarýnýn uluslar arasý ticareti
engellemesidir. Ülkemizde ilk AI vakasýnýn 2005
yýlýnda görülmesini takiben her yýl belirli dönemlerde
az sayýda (2006 Ocak-Mart hariç) AI vakalarý ortaya
çýkmaktadýr ve bu durum OIE bildirilmektedir. Bildirim
sonrasýnda ülkemizdeki vakalarýn kanatlý yetiþtirilen
bölgelerden
çok
uzakta
olsa
da
bölgelendirme/bölümlendirme yapýlmadýðýndan
düþük düzeydeki ihracat potansiyelimiz ortadan
kalkmaktadýr. Bu problemin çözümünde izlenecek
yol
oldukça
a ç ý k t ý r.
Çözüm
bölgelendirme/bölümlendirme için mevzuatýn biran
önce hazýrlanmasýdýr ve sistemin iþletilmesidir.
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
1
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Veteriner Tavukçuluk Derneði’nin
yayýn organýdýr.
Yýlda 4 kez 3 ayda bir yayýmlanýr.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Adýna Sahibi
Prof. Dr. Ahmet ERGÜN
Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü
Prof. Dr. Mehmet AKAN
Yayýn Kurulu
Prof. Dr. U. Tansel ÞÝRELÝ
Doç. Dr. Erol ÞENGÖR
Dr. Serdar ERTAÞ
Uzman Vet. Hek. Mücteba BÝNÝCÝ
Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN
Ýdare Yazýþma Adresi
Arama Sokak No: 20/D
Aydýnlýkevler - ANKARA
Tel: 0312 517 25 65
Faks: 0312 517 25 65
Banka Hesaplarý
REKLAM GELÝRLERÝ
Türkiye Ýþ Bankasý
Dýþkapý Þubesi 4206 932790
ÜYE AÝDATLARI
Türkiye Ýþ Bankasý
Dýþkapý Þubesi 4206 917468
Dergide yayýmlanan yazýlarýn
sorumluluðu yazarlarýna aittir.
Alýntý Yapýlamaz.
Grafik Tasarým ve Baský
Elma Teknik Basým Matbaacýlýk
Tel: 0312 229 92 65
Faks: 0312 231 67 06
2
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
Veteriner Tavukçuluk Derneði
TÜRKÝYE ULUSLARARASI CENEVRE ANLAÞMASINI
UYGULAMIYOR
Uzm. Vet. Hekim Mücteba BÝNÝCÝ
uluslararasý iliþkileri belirlemektedir. Bu
Veteriner Tavukçuluk Derneði
anlaþmalarýn olmasýnýn en önemli nedeni I.
Dünya Savaþýnýn bitmesinden hemen sonra
Genel Sekreteri
1930'lý yýllarýn ortalarýna kadar Avrupa ülkelerinde
iki yüz milyondan fazla sýðýrýn hastalýklardan
Giriþ
ölmesi üzerine zorunlu olarak ülkeler bir araya
Bundan bir süre önce internette Dýþiþleri
gelmiþ, hayvan hastalýklarý ve hayvansal ürünlerin
Bakanlýðýnýn Uluslararasý Anlaþmalar sayfasýna
kontrolü için önlem almaya zorunlu kýlmýþ ve
girerek hayvan hastalýklarýnýn önlerilmesi,
bu anlaþma ortaya çýkmýþtýr.
korunmasý ve hayvansal gýdalarýnýn kontrolü v.s
Bu anlaþma tarihe Cenevre Anlaþmasý olarak
konularýnda herhangi bir anlaþmanýn olup
olmadýðýný öðrenmek istedim. Cumhuriyetin
kurulduðu ilk yýllara doðru gitmeye baþladýðýmda
1935 yýlýnda hayvan hastalýklarýnýn ve hayvansal
ürünlerin kontrolü, korunmasý ile ilgili bir anlaþma
ile 1955 yýlýnda Þap hastalýðý ile ilgili bir
uluslararasý anlaþmanýn yasa olarak TBMM
tarafýndan onaylanmýþ olduðunu gördüm.1935
yýlýnda ki anlaþmanýn özgün adý “Hayvanlarýn
Bulaþýcý Hastalýklarýna Karþý Mücadeleye
Dair Beynelminel Mukavele Ýle Hayvanlarýn,
Etlerin ve Menþei Hayvani Olan Diðer
Mahsullerin Transitine Dair Beynelminel
Mukavelenin ve (Et ve Et Müstahzarlarýndan
Taze
Hayvan
Mahsulat
ve
Sütten
Çýkarýlanlardan Baþka) Olan Mahsullerin
Ýhraç ve Ýthaline Dair Beynelminel
Mukavelenin Kabul ve Tasdikine Dair
Kanun” ile 1955 yýlýnda ki ise “Þap Hastalýðý
Avrupa Mücadele Komisyon Kuruluþ
Anlaþmasýna Ýttihakkýmýz Hakkýnda
geçmiþ ve 20 Þubat 1935 yýlýnda Türkiye
Cumhuriyeti adýna Milletler Cemiyeti nezdinde
Daimi Murahhas B. Cemal Hüsnü TARAY
katýlmýþtýr. Anlaþmayý Avusturya, Romanya,
Yunanistan, Bulgaristan, Lehistan, Belçika, Ýtalya,
Hollanda,
L e t o n ya ,
Ý s p a n ya ,
Ýsviçre,
Çekoslovakya ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
tarafýndan imzalanmýþtýr. Antlaþma 1 Þubat 1936
yýlýnda imzalanmýþ ve TBMM tarafýndan 25
Haziran 1937 tarihinde kabul edilmiþtir. Cenevre
Antlaþmasý 25 Haziran 1937 tarihinde 3640
sayýlý Resmi Gazete 3243 sayýlý kanun olarak
yayýnlanmýþtýr. Bu yasanýn altýnda tüm temel
yasalarda olduðu gibi Gazi Mustafa Kemal
ATATÜRK'ün Cumhurbaþkaný olarak imzasý vardýr.
Bu anlaþmanýn bazý maddelerine baktýðýmýzda
günümüzde ortaya çýkan Kuþ Gribi ve Kýrým
Kongo Kanamalý Ateþi gibi küresel hastalýklara
karþý mücadelede ne kadar önem arz ettiði
görülecektir.
Kanun”dur. Kýsaca bu uluslararasý anlaþmalar
Günümüze daha iyi anlaþýlmasý için Cenevre
hayvanlarýn bulaþýcý hastalýklarýna karþý mücadele
Anlaþmasý'nýn 2, 3 ve 4. maddelerini bugünün
ve hayvansal gýdanýn kontrolüne iliþkin olarak
Türkçe'si ile uyarladým.
devletlerin kendi kurumlarýný oluþturmasý ve bu
Madde2: Sözleþen taraflar kendi ülkelerinde
kurumlarýn hastalýklarý ve hayvansal gýdanýn
kontrolü ve denetimi nasýl yapýlacaðý hakkýnda
halen mevcut olmadýðý takdirde 1.maddede
göz önünde bulundurulan önlemlerin
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
3
Veteriner Tavukçuluk Derneði
uygulamasýný
temin
edebilecek
ticaretinin çokluðuna, ekilen arazinin
veterinerlikle ilgili resmi bir oluþumun
bolluðuna ve hayvan yetiþtiriciliðinin
kurulmasýný ve devamýný taahhüt ederler.
önemine göre sýnýrlý ve belirli saðlýklý
Bu resmi teþkilat esas itibarý ile aþaðýdaki
þubeleri kapsayacaktýr.
1) Görevi bilhassa aþaðýdaki maddelere
iliþkin olmak üzere bir devlet veterinerlik
kurumu
seri ve etkili veterinerlik saðlýk
kontrolünü saðlayacak þekilde olmalýdýr.
3) Devlet veterinerleri ve bazý resmi görev
ile
görevlendirilen
veterinerler,
hükümetin veterinerlik tahsil diplomasýný
A.Bulaþýcý hayvan hastalýklarýnýn ortaya
veya devletçe tanýnmýþ bir veterinerlik
çýkýþ ve seyrini tespit amacý ile 1.maddede
diplomasýna sahip bulunmalýdýr.
yazýlý yer ve kurumlarýn gözetimi altýnda
bulundurulmasý.
Hükümet veterineri sayýlmak için bu iþe
uygun olduðunu gösteren belgenin
B.Bulaþýcý hayvan hastalýklarý ile ilgili
hükümet tarafýndan verilmesi þarttýr. Devlet
önlemlerle bu hastalýklara karþý koruma ve
memuru olan veterinerlerden baþka
mücadele etmeye özgü önlemlerin
veterinerler devletin sorumluluðu altýnda
uygulanmasý.
olmak þartý ile bazý veterinerlikle ilgili
C.Hayvanlarýn ve hayvansal ürünlerin
D.Hayvanlarýn menþeine, saðlýðýna veya
hayvansal ürünlerin saðlýklý koþullara uygun
olduðuna dair þahadetnamenin verilmesi.
2) Veteriner kurumlarýný memur ve
hizmetlilerinin yetiþtirilmesi ile ilgili
öðretim,
eðitim
ve
araþtýrma
müesseseleri, bu servislerin düzenli
çalýþmasý
için
gerekli
bilimsel
laboratuarlarýn kurulmasý.
Madde 3: Anlaþmayý imzalayan devletlerin
her birinde veterinerlik hizmetleri, aþaðýda
yazýlý düzenli bir veteriner kurumu için
gerekli ve esaslý olan prensiplere göre
oluþturulacaktýr.
1) Devlet veterinerlik hizmeti sorumlu
bakana doðrudan baðlý sorumlu bir
veteriner müdürünün idaresi altýnda
olmalýdýr.
2) Hükümet veterinerlerinin ve bazý resmi
görevlerle iþe alýnan veterinerlerin sayý
ve görevindeki yeterliliði hayvan
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
görevlerle
görevlendirilebilirler.
4) Sýnýrlarda veterinerlikle ilgili kontrol
kontrolü ve muayenesi.
4
bölgelere ayrýlan bütün yurt arazisinde
ancak devlet veterinerleri veya devletçe
Veteriner Tavukçuluk Derneði
kabul edilen veterinerler tarafýndan
Anlaþmayý imzalayan ülkeler gibi ülkemizde bu
yapýlabilir.
anlaþmayý takiben 1937 yýlýnda 3203 sayýlý yasa
5) A.Satýþa ve halkýn tüketimine ayrýlan
etlerin muayenesi esas itibari ile devlet
veterinerlik servislerinin gözetimindeki
veterinerler tarafýndan yapýlmalýdýr.
B.Ýhracata ayrýlmýþ ve hazýr bulunan etlerin
kontrolü devlet veterinerleri veya devletçe
kabul edilen veterinerler tarafýndan
yapýlacaktýr.
ile Tarým Bakanlýðýnýn görevleri ve teþkilat yapýsý
belirlenmiþtir. 3203 sayýlý yasa ile teþkilat yapýsý
yazýlýrken, yasanýn 9. maddesinde Veteriner
Ýþleri Genel Müdürlüðünün amaç ve görev
kapsamý açýklanmýþtýr. Veteriner Ýþleri Genel
Müdürlüðü 8.6.1984 yýlýna kadar baþarý ile
görevini yapmýþ ve bu tarihte Kenan EVREN'in
Cumhurbaþkaný, Turgut ÖZAL'ýn Baþbakan, Hüsnü
DOÐAN'ýn ise Tarým ve Köy Ýþleri Bakaný ve
Madde 4: Anlaþmayý imzalayan devletlerden
her biri iki ve üçüncü maddeler hükmüne
uygun bir veteriner kurumunun varlýðýný,
oluþumunu, kurumun baþlýca özelliklerini
özetleyen bir tezkere ile mecliste onaylanan
Rafet ÞAHMELÝKOÐLU'nun Genel Müdür olduðu
dönemde 212 sayýlý kanun hükmünde kararname
ve 3161 sayýlý yasa Veteriner Ýþleri Genel
Müdürlüðü kapatýlarak Koruma Kontrol Genel
Müdürlüðü kurulmuþtur.
suretini Milletler Cemiyeti genel sekreterine
Hükümetimiz Avrupa Birliði yasalarýný ülkemiz
vererek teblið edecek ve o da diðer
yasalarýna uyarlamaktadýr. Bugünlerde dörtlü
sözleþme yapanlarý durumdan haberdar
hijyen paketi olarak tartýþýlan Veteriner Hizmetleri
edecektir.
Kanunu ile Gýda ve Yem Kanununun Avrupa
Þimdi
düþünüyorum.Acaba
ülkemizde
küreselleþen (Kuþ gribi, Kýrým Kongo Kanamalý
Ateþi, Þap v.s) ya da kronik hale gelerek
hayvanlardan insanlara bulaþan(zoonoz)
hastalýklara karþý (Kuduz, Tuberküloz, Salmonella,
Þarbon, Bruselloz, Toksoplasmosis v.s)
eradikasyon (yok etme) ile etkili direk bir kurum
var mýdýr? Bu hastalýklar ile ilgi olarak kýsa, orta
ya da uzun vadeli bir strateji var mýdýr?Bildiðim
kadarý ile yoktur.Bu kurumlarý oluþturmak ve
Birliði mevzuatýna getirilmesinde yarar
bulunmaktadýr. Ekonomiler küreselleþtiði gibi
hayvan hastalýklarý da küreselleþmiþtir. Hayvan
hastalýklarý, gýda güvenliði ve halk saðlýðý ile
mücadele edecek bir kuruma ve 1935 yýlýnda
altýna devlet olarak imza attýðýmýz yasaya baðlý
bulunmak ve sahip çýkmak zorundayýz.Avrupa
Birliði ülkeleri bu yasayý temel alarak kurumlarýný
ve halkýnýn refahýný yüceltirken bizlerin daha bu
yasalarý tartýþmamýz ne kadar doðru bilmiyorum.
hastalýklara karþý mücadele etmek için ilk önce
Maalesef ülkemizde savunma dýþýnda tarým,
Avrupa Birliði ülkelerine þirin gözükmek deðil
hayvancýlýk, saðlýk, sosyal güvenlik, adalet,
halkýmýzýn saðlýðýný ve refahýný korumamýz
gerektiði için yapmak zorundayýz. Bu bizim
devlet olarak sorumluluðumuzdur. Gelecek
kuþaklarýn saðlýklý olmasý bu hastalýklarý
yenmekten
g e ç e r.
Ne
ya z ý k
ki
bunu
yapamadýðýmýz için hazinenin milyar YTL'leri bu
hastalýklarýn tedavisine gitmekte ya da binlerce
insan
bu
hastalýklar
doldurmaktadýr.
ile
hastaneleri
eðitim, ulaþým v.s konularýnda kýsa, orta ve uzun
vadeli bir strateji bulunmamaktadýr. Devletlerin
ömrü yaþadýklarý sürece sonsuzdur. Devletleri
bu sonsuzluk içerisinde yaþatmak ise iktidarlarýn
ve yurttaþlarýn görevleridir. Yüz yýl sonra kuduz
hastalýðý ülkemizde hala var ise yaþadýðýmýz
süreçte alýnan kararlar gelecek kuþaklar
tarafýndan
d e ð e r l e n d i r i l e c e k t i r.
Bu
deðerlendirmede yüzümüzün ak olmasý herhalde
herkes için geçerlidir.
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
5
Veteriner Tavukçuluk Derneði
ETLÝK PÝLÝÇ DIÞKILARININ GÜBRE OLARAK
DEÐERLENDÝRÝLMESÝ VE ÖNEMÝ
Dr. Seyda ÞAHÝN
Kanatlý Ar-Ge Müdürü
Vet.Hek. Nihat ALTUNAL
Beypiliç Canlý Üretim Müdürü
GÝRÝÞ
Tarýmýn ve tarýmsal üretimin önemli bir parçasý,
ülkemiz için gerçekten çok önemli yeri olan
kanatlý sektörü ve tavukçuluk hem beslenme
hem de istihdam açýsýndan oldukça önemlidir.
Ülkemiz insanlarýnýn daha iyi beslenmelerinin,
daha çok hayvansal kökenli protein tüketmeleri
ile gerçekleþebileceði bilinen bir gerçektir.
Türkiye'nin hayvansal protein açýðýnýn kapatmada
en etkili çözüm tavuk eti ve yumurta üretimidir.
Kanatlý sektörü dünya ile birlikte da Türkiye'de
de hýzlý bir geliþme göstermiþtir. Ülkemizde etlik
piliç üretimi 1980'li yýllardan itibaren entegre
tesislerin devreye girmesiyle hýzlanmýþtýr. Bu
paralelde bazý sorunlar da geliþebilmektedir.
Burada gübre gibi artý ekonomik deðer ifade
eden doðal atýklarýn bilinçsiz kullanýmýndan
kaynaklanan sorun oluþabilmektedir. Kanatlý
üretiminin baþladýðý ilk yýllarda ve devamýnda
kanatlý gübreleri sorun olarak görülmemiþ ve
diðer hayvan gübreleri gibi geleneksel
yöntemlerle tam olarak kompostlama yapýlmadan
tarlalara serpilmiþtir. Kümes sayýsýnýn artmasýna
karþýn tarým alanlarýnýn sabit kaldýðý, hatta
azaldýðý bölgelerde gübreyi deðerlendirecek arazi
yetersiz kalmýþtýr.
Ülkeler kendilerine en uygun deðerlendirme
yöntemi arayýþýndadýrlar. Diðer ülkelere
baktýðýmýz zaman geliþmiþ ülkelerde de tavuk
gübresinin birçok þekilde deðerlendirildiklerini
görüyoruz. Bazý ülkelerde devlet desteði ile
6
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
biyogaz tesisleri kurulmuþ, tavuk gübresinden
elde edilen biyogaz ile enerjiye dönüþtürülerek
faydalanma yolu seçilmiþtir. Fakat bunun hayata
geçirilmesi için devlet desteði gereklidir ve
dünyaya baktýðýmýzda seçilen bir yöntem deðildir.
Dünyada yaygýn olarak tavuk gübrelerinin
kompostlama yapýldýktan sonra gübre olarak
deðerlendirilme yönteminin seçildiðini görüyoruz.
B u n u n o r a n ý % 9 5 ' i b u l m a k t a d ý r.
Bazý ülkelerde de büyükbaþ hayvan yem üretimi
için kullaným þekli var. Diðer bazý ülkelerde yakýt
olarak kullanýmý söz konusu; termik santrallerde
veya çimento üretim kazanlarýnda yakmak
suretiyle deðerlendirme seçilmesine karþýn
ülkemiz topraklarýnýn organik madde ihtiyacý
göz önüne alýndýðýnda gübre olarak kullanýlmasý
tercih nedeni olmaktadýr.
Bunun yaný sýra etlik piliç yetiþtiriciliðinde elde
edilen gübrelerin kullanýmý ve deðerlendirilmesi
ile ilgili olarak yeni düzenleme ve uygulamalara
geçilmesi, bazý uygulamalarýn güncelleþtirilmesi
ihtiyacý her geçen gün artmaktadýr. Bu gübrelerle
ilgili olarak yetiþtirici, çevre, hayvan saðlýðý ve
tarýmsal üretimde kullaným gibi hususlarýn dikkate
alýnmasý, konuya eleþtirel yaklaþmak yerine
çözüm getirilmesi önem arz etmektedir.
Bu amaçla, Dünyadaki uygulamalarý ve yasal
düzenlemeleri öðrenmek bunlarý dikkate alarak
Türkiye'deki etlik piliç gübresi politikasýnýn
belirlenmesine katkýda bulunabilmek için Bolu
Valiliði, Besd-Bir ve Kanatlý Ar-Ge iþbirliðiyle 6
Eylül 2007 Perþembe günü Bolu Abant Ýzzet
Baysal Üniversitesi'nde düzenlenen "Etlik piliç
gübrelerinin kullaným þekilleri, deðerlendirilme
yöntemleri ve yasal uygulamalar" konulu
seminerde ele alýnmýþtýr. Bu seminere Tarým ve
Köyiþleri Bakanlýðý yetkilileri, Çevre ve Orman
Bakanlýðý yetkilileri, Üniversitelerin ilgili Anabilim
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Dallarýnýn Öðretim Üyeleri, Meslek Odalarý
Temsilcileri, Tavukçuluk Sektör Temsilcileri
katýlmýþ, konu ile ilgili olarak uzmanlar tarafýndan
Avrupa Birliði, ABD ve Kanada'daki pratik
uygulamalar anlatýlmýþ ve yapýlan tartýþmalar
sonunda çýkan sonuca göre tavuk gübresinin
toprak için çok önemli ve vazgeçilemez besin
kaynaðý olduðu, dýþkýnýn gübre olarak
kullanýlmadan önce kompost edilmesinin
gerekliliði ve Türkiye topraklarýnýn organik madde
ihtiyacýný karþýlamak için gübre olarak
kullanýlmasýnýn en yararlý çözüm olduðu yönünde
fikir birliðine varýlmýþtýr.
Ülkemizde de çiftçiler tavuk gübrelerini, belli bir
süre beklettikten sonra tarlalarda verim artýþý
için topraða uygulamaktadýrlar. Ama yapýlan bu
iþin daha sistematik ve kurallara baðlý olarak
gerçekleþtirilmesi tavuk dýþkýsýndan alýnan verimi
artýracaktýr.
Ülkemiz de tarýmý yapýlan topraklarýn % 91'inin
organik madde bakýmýndan yetersiz olduðu
bilinen bir gerçek. Bu açýðý kapatmada, etkili
besin maddesi içeriði diðer hayvan dýþkýlarýna
oranla daha yüksek olan çeþitli tavuk dýþkýlarýnýn
organik gübre ve besin maddesi kaynaðý olarak
kullanýlmasý önemli bir potansiyel oluþturmaktadýr.
gübrelerinden daha deðerlidir. Tavuk dýþkýsýnýn
sahip olduðu besin maddeleri diðer hayvanlarýn
dýþkýlarýnýn besin maddelerine göre fazla olmasý
tavuk dýþkýlarýnýn pratikte gübre olarak
deðerlendirilmesini aklýmýza getirmektedir.
Kompostlamadan sonra bitkisel üretimde gübre
olarak kullanýmý ekonomiye büyük katma deðer
yaratacaktýr.
Tavuk gübresinin kompostlama yapýlmadan
doðrudan kullanýlmasý çoðu kez ürünlerde
yanmalara neden olabilmektedir. Bu yüzden
tavuk gübresi çok iyi bir þekilde kompostlanarak
zararlý etkisi önlendikten sonra kullanýlmalýdýr.
Sürdürülebilir tarým ve bitkisel verimliliðinin
artýrýlmasý organik maddenin topraklarýmýzda
yeter düzeyde bulunmasýyla doðru orantýlýdýr.
Bizlere büyük bir potansiyel sunan etlik piliç
gübresi fakir olan tarým topraklarýmýzýn organik
madde yönünden zenginleþtirilmesinde
deðerlendirilir ise düþük maliyetle topraklarýmýzýn
organik madde ihtiyacýnýn büyük bir kýsmý
karþýlanmýþ olacaktýr.
Besin maddesi içeriði organik maddelerce zengin
olan tavuk dýþkýsýnýn, gübre olarak
deðerlendirilmesine olanak saðlamaktadýr.
Günümüze baktýðýmýzda ülkemizde tavuk dýþkýlarý
yeterli kompostlama yapýlmadan bilinçsiz bir
þekilde kullanýlmaktadýr. Son yýllarda tavuk
dýþkýlarýndan bilimsel anlamda gübre üretimlerine
hýz verilmiþ ve yumurta tavukçuluðu yapan bazý
firmalarýn tavuk dýþkýlarýndan organik gübre
üretmeye baþladýklarýný görmek memnuniyet
verici bir geliþme olmuþtur.
Tavuk dýþkýsý organik kökenli bir gübredir ve
hem topraðýn bazý özelliklerinin uygun duruma
getirilmesi için iyi bir ýslah materyali hem de
bitkiler için önemli bir besin maddesi kaynaðýdýr.
Tavuk dýþkýsý özellikle kapsadýðý azot ve organik
madde miktarý bakýmýndan diðer hayvan
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
7
Veteriner Tavukçuluk Derneði
HAYVANSAL GIDALARDA SALMONELLA’LARIN
VARLIÐI
Dr. Özlem ÝÞERÝ
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü
e-posta: [email protected]
GÝRÝÞ
Hayvansal gýdalar, bir taraftan içerdikleri üstün
kaliteli ve dengeli daðýlýma sahip esansiyel
aminoasitler, vitaminler, mineraller ve bazý
büyüme faktörleri ile beslenme fizyolojisinde
önemli bir yer tutarken, diðer taraftan sahip
olduðu bu nitelikler ve bileþimindeki yüksek su
miktarý nedeniyle çoðu patojen
mikroorganizmanýn geliþimi için ideal bir ortam
oluþtururlar. Salmonella’lar dünyanýn her yerinde
bulunan zoonotik infeksiyon etkenleridir.
Salmonella Typhi ve diðer birkaç serotip dýþýndaki
Salmonella serotiplerinin çoðuna doðal olarak
hayvanlarýn gastrointestinal sistemlerinde
rastlanýr. Salmonella’lar gýda üretimi amacýyla
yetiþtirilen sýðýr, koyun, keçi, domuz, tavuk ve
hindi ve ördek gibi hayvanlarýn baðýrsaklarýnda
bulunur (19). Tüm dünyada gýda infeksiyon ve
intoksikasyonlarý içerisinde ilk sýralarda yer alan
salmonelloz olgularýnýn büyük bölümünün, baþta
kanatlý etleri olmak üzere, kontamine hayvansal
gýdalarýn tüketimi sonucu meydana geldiði ve
bu durumun önemli saðlýk sorunlarý, iþgücü
kaybý ve tedavi masraflarýndan kaynaklanan
ekonomik kayýplara yol açtýðý bildirilmektedir
(30).
Salmonella’larýn Kontaminasyon
Kaynaklarý
Evcil hayvanlarýn sürüler halinde olmasý,
yemlerin, yem katký maddelerinin ve meralarýn
kontamine olmasý, kontamine sular, atýk sular,
mezbaha atýklarý, infekte yabani hayvanlar,
8
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
kuþlar, fareler, rodentler ve insektlerin
hayvanlarda Salmonella’nýn infeksiyon zincirini
oluþturduklarý bildirilmektedir (2).
Kanatlý ürünleri bir çok ülkede Salmonella’nýn
baþlýca rezervuarý kabul edilirken, domuz, sýðýr
ve koyun etinin diðer potansiyel kaynaklar olduðu
bildirilmektedir. Kanatlý kümeslerinin yapýsýnýn
rodentler, insektler ve yabani kanatlýlarýn
girmesine engel olamayabildiði, bununla beraber
kanatlý kümeslerinde sürü bazýnda yapýlan
yetiþtiriciliðin Salmonella’nýn horizontal ve vertikal
olarak yayýlmasýna yol açtýðý bildirilmektedir.
Sýðýr, koyun ve domuz eti endüstrisinde
Salmonella’nýn varlýðýnýn, çiftlik hayvanlarýnýn
kontamine çevresel kaynaklara maruz
kalmasýndan, kontamine yemlerden ve
infeksiyonun parental geçiþinden köken aldýðý
bildirilmektedir (14).
Kanatlý hayvanlarýn kesiminde haþlama, tüy
yolma, iç organ çýkarma ve soðutma
aþamalarýnda, sýðýr, koyun ve keçilerin kesiminde
ise derinin yanýsýra iç organ çýkarma iþlemi
sýrasýnda, özellikle rektumun ayrýlmasý veya
baðýrsaklarda oluþan rupturlara baðlý olarak
oluþan çapraz kontaminasyonun et ve yenilebilir
organlarýn kontaminasyonuna neden olduðu
belirtilmektedir (3,19).
Ham materyalin, ürüne dönüþtürülmesi,
paketlenmesi, nakli ve muhafazasý ile
mutfaklarda hazýrlanmasý aþamalarýnda oluþan
personel ve alet-ekipman hijyeni eksikliðinden
doðan çapraz kontaminasyonlar, soðuk zincirin
korunamamasý veya gýdalara yeterli ýsý iþleminin
uygulanmamasý ya da ýsý iþleminden sonra oluþan
çapraz kontaminasyonlar infeksiyonlarýn
oluþumunda büyük önem taþýmaktadýr (9,19).
Salmonella’larýn Gýdalarda Varlýðý
Hayvansal gýdalar içerisinde baþta kontamine
kanatlý hayvan etleri ve yumurta ile bunlardan
Veteriner Tavukçuluk Derneði
yapýlan ürünler, kýrmýzý et ve et ürünleri,
kontamine süt, pastacýlýk ürünleri, krema,
dondurma ve soslar ile kabuklu deniz ürünleri,
çoðu insan infeksiyonlarýna neden olan en önemli
kaynaklarý oluþtururlar (19).
Kanatlý Eti ve Ürünleri
Tavuk, hindi, kaz ve ördek etleri, intestinal
sistem veya tüy ve ayaklardaki fekal
materyallerden dolayý sýklýkla Salmonella ile
kontamine olabilmektedir. Çapraz kontaminasyon
özellikle tüy yolma, iç organ çýkarma ve soðutma
gibi kritik aþamalarda önem taþýmaktadýr. Ayrýca
iþçi elleri, alet ve ekipmanlarla da çapraz
kontaminasyonun þekillendiði bildirilmektedir
(24).
örnekte Salmonella varlýðýnýn araþtýrýlmasý
amacýyla yaptýklarý çalýþmada Salmonella’yý 7’si
tavuk, 2’si hindi eti ve 1’i de hindi karaciðeri
olmak üzere toplam 10 örnekten izole etmiþlerdir.
Bu çalýþmada S. Enteritidis’in en sýklýkla
saptanan serotip olduðu bildirilmiþtir.
Chang’in (12) tavuk karkaslarýnda Salmonella
spp.’nin varlýðýnýn belirlenmesi amacýyla yaptýðý
çalýþmada toplam 27 örneðin % 25.9’undan
Salmonella spp. izole edilmiþ olup, izolatlarýn S.
Enteritidis, S.Virchow ve S. Virginia serotipleri
olduðu tespit edilmiþtir.
Lammerding ve ark. (26), Kanada’da 1983-1984
yýllarý arasýnda yaptýklarý bir çalýþmada 230 hindi
karkasýnýn 159’unda (% 69.1) Salmonella
saptamýþlardýr. Bu çalýþmada S. Schwarzengrund
en çok izole edilen serotip olmuþtur.
Beli ve ark. (7), Arnavutluk’ta 1996-1998 yýllarý
arasýnda hindi etleri üzerine yaptýklarý bir
çalýþmada, 134 hindi eti örneðinin 11’inden (%
8.2) Salmonella spp. izole etmiþlerdir.
Ýzolatlardan 4’ü S. Enteritidis, 3’ü S. Agona
diðerleri S. Saint-Paul, S. Reading ve S. Blockley
olarak serotiplendirilmiþ ve bir izolatýn da
tiplendirilemediði bildirilmiþtir.
Telo ve ark. (31), kanatlý etlerinden oluþan 80
White ve ark. (32), tavuk, hindi, sýðýr ve domuz
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
9
Veteriner Tavukçuluk Derneði
kýymasýndan oluþan toplam 200 örneðin 41’inin
Salmonella ile kontamine olduðunu ve bu etkenin
daha çok kanatlýlardan izole edildiðini
bildirmiþlerdir. Ýncelenen 50 hindi kýyma örneðinin
% 24.0’ünden Salmonella izole edilmiþ olup,
predominant serotipin S. Agona olduðu, bunu
S. Orion ve S. Reading’in izlediði bildirilmiþtir.
Zhao ve ark. (35), ABD’de 1999-2000 yýllarý
arasýnda inceledikleri 194 hindi göðüs eti
örneðinin 5’inde (% 2.6) Salmonella spp.
saptadýklarýný bildirmiþlerdir.
Beli ve ark. (8), Arnavutluk’ta 1996-1998 yýllarý
arasýnda yaptýklarý çalýþmada, 461 tavuk eti
örneðinin 30’undan (% 6.5) Salmonella izole
etmiþlerdir. Predominant serotip S. Enteritidis
olarak bulunurken, S. Senftenberg, S. Newport,
S. Agona, S. Banana, S. Brancaster, S. Infantis,
S. Oslo, S. Abony tiplendirilen diðer serotipler
olmuþlardýr.
Rose ve ark. (27), Amerika’da 1998-2000 yýllarýný
kapsayan dönemde çeþitli büyüklüðe sahip
iþletmelerde, kanatlý ürünleri ve çið ette
Salmonella prevalansýný belirlemek amacýyla,
aralarýnda hindi kýymasýnýn da bulunduðu 98204
örnek ve 1502 son ürün üzerinde çalýþmýþ ve
Salmonella kontaminasyonu hindi kýymasýnda
% 49.9 olarak bulunmuþtur.
Dominguez ve ark. (16), süpermarket ve
perakende satýþ yerlerinden topladýklarý 198
tavuk eti örneðinin 71’inden (% 35.8) Salmonella
spp. izole ederlerken, predominant serotipin %
47.8 ile S. Enteritidis olduðunu saptamýþlardýr.
Capita ve ark. (11), Ýspanya’da kanatlý eti ve
ürünlerinde Salmonella’nýn insidensini araþtýrmak
amacýyla tavuk karkasý, tavuk parçalarý ve iç
organlarý (kanat, but, karaciðer ve kalp) ve
iþlenmiþ tavuk ürünleri (sosis ve hamburger)
üzerine yaptýklarý çalýþmada tüm örneklerde
ortalama % 49 oranýnda Salmonella spp.
saptamýþlardýr. Ýzolatlardan S. Enteritidis %
34.3, S. Poona % 11.4, S. Paratyphi B % 2.8
ve S.Worthington % 1.4 oranýnda saptanmýþtýr.
Hindi ve sýðýr kýymasý, domuz ve broiler etlerinde
Salmonella varlýðýnýn belirlenmesi amacýyla 1998-
10
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
1999 yýllarý arasýnda HACCP uygulanan bir
iþletmede yapýlan çalýþmaya göre 212 hindi
kýyma örneðinin % 23.5’i pozitif olarak
bulunmuþtur. Çalýþmada 29 farklý serotip
içerisinde sýrasýyla S. Hadar, S. Heidelberg, S.
Senftenberg, S. Reading, S. Saint-Paul ve S.
Schwarzengrund’ýn en sýklýkla saptanan serotipler
olduðu bildirilmiþtir (4).
Antunes ve ark. (5)’nýn 1999 yýlýnda Portekizde
satýþa sunulan kanatlý karkaslarýnda yapmýþ
olduklarý bir çalýþmada 6 hindi karkasýndan
4’ünün (% 66.6) Salmonella yönünden pozitif
olduðunu bildirmiþlerdir.
Fratamico (22), ABD’de 1999-2001 yýllarý
arasýnda 104 hindi kýyma ve 86 tavuk kýyma
örneði üzerinde yaptýðý bir çalýþmada klasik
kültür tekniðiyle sýrasýyla % 16.8 ve % 18.0
oranlarýnda Salmonella spp. izole etmiþtir.
Erol ve ark. (20), piliç karkaslarýnda
Salmonella’larýn varlýðýný belirlemek amacýyla
yaptýklarý çalýþmada 69 örneðin 61’inden (%
88.4) Salmonella izole etmiþlerdir. S. Enteritidis
% 67.2 oranýyla en fazla izole edilen serotip
olmuþtur.
Yazýcýoðlu ve ark. (33), tavuk kesimhanelerinin
parçalama ünitelerinden topladýklarý 662 boyun
ve kanat örneklerinin 58’inden (% 8.7)
Salmonella izole ederken en fazla izole edilen
serotiplerin S. Enteritidis, S. Virchow ve S.
Typhimurium olduðu bildirilmiþtir.
Fakhr ve ark. (21), Amerika’da satýþa sunulan
hindi etleri üzerinde yaptýklarý çalýþmada, 99
hindi etinin 49’unun (% 49.4) Salmonella ile
k o n t a m i n e o l d u ð u n u s a p t a m ý þ l a r d ý r.
Kýrmýzý Et ve Ürünleri
Et, kesim iþlemi sýrasýnda hayvanlarýn ayak, deri
ve kýllarý üzerindeki fekal içerikle veya intestinal
içerikle kontamine olabilmektedir. Kontamine
karkaslarda bulunan etken, etin iþlenmesi
sýrasýnda kullanýlan aletler, çalýþma yüzeyleri ve
iþçilerin elleriyle diðer karkaslara da
yayýlabilmektedir (24).
Aabo ve ark. (1), 48 domuz kýymasý örneðinden
Veteriner Tavukçuluk Derneði
klasik yöntemle 4`ünde, PCR tekniðiyle ile
7`sinde Salmonella saptarken, yine 48 sýðýr
kýymasý örneðinden klasik yöntemle 1`inde (%
2.0), PCR tekniði ile 5`inde (% 10.4) Salmonella
saptamýþlardýr.
Erol (18)’un Salmonella’larýn varlýðý ve serotip
daðýlýmý amacýyla yapmýþ olduðu çalýþmada 120
sýðýr kýymasý örneðinin 4’ünden (% 3.3)
Salmonella izole edilmiþ olup, S. Anatum, S.
Typhimurium ve S. Telaviv serotipleri identifiye
edilmiþtir.
S. Typhimurium DT104’ün sýðýr kýymasýndaki
varlýðýný belirlemek amacýyla yapýlan bir
çalýþmada, 404 taze sýðýr kýymasýnýn 14’ünden
(% 3.5) Salmonella spp. izole edilmiþtir.
Çalýþmada 5 S. Typhimurium, 3 S. Lille ve 1 S.
Montevideo olmak üzere 8 serotipin belirlendiði
ve izole edilen 5 S. Typhimurium izolatýnýn
DT104A olduðu bildirilmiþtir (35).
Boughton ve ark. (10)’nýn Ýrlanda’da domuz
sosislerinde Salmonella’nýn prevalansýný
araþtýrmak amacýyla yaptýklarý çalýþmada, EkimAralýk aylarý arasýnda % 4.4, Temmuz-Aðustos
aylarý arasýnda ise % 1.7 oranýnda Salmonella
izole edilmiþtir. DT104 S. Typhimurium izolatlarý
arasýnda predominant faj tipi olarak belirlenmiþtir.
buna karþýlýk içeriklerinden Salmonella’nýn izole
edilemediðini bildirmiþlerdir.
Indar ve ark. (25), yaptýklarý çalýþmada 10 farklý
çiftlikten topladýklarý 750 taze yumurta örneðini
Salmonella’nýn varlýðý bakýmýndan incelemiþler
ve 9 yumurtanýn kabuðundan (% 1.2), 35
yumurtanýn ise içeriðinden Salmonella izole
etmiþlerdir. Ýçerikten S. Enteritidis ve S.
Typhimurium, kabuktan S. Typhimurium, S.
Enteritidis, S. Ohio, S. Cerro, S. Infantis ve S.
Heidelberg identifiye edildiði bildirilmiþtir.
Diðer Bazý Gýdalar
Salmonella, pastörizasyon iþlemiyle
yýkýmlanabilmesine raðmen süt ve süt ürünleri
etkenin taþýnmasýnda önemli rol oynamaktadýr.
Süt kaynaklý salmonelloz olgularý çið süt, yetersiz
pastörizasyon veya pastörizasyon sonrasý
kontaminasyonla iliþkilendirilmektedir (17).
Kanalizasyon karýþmýþ sular özellikle S. Typhi’nin
rezervuarý olabilmektedir. Bunun yanýsýra balýk
ve kabuklu deniz ürünlerinin de Salmonella ile
Yumurta
Dünya’da yumurtadan kaynaklanan Salmonella
infeksiyonlarýnýn kaynaðý büyük ölçüde S.
Enteritidis olarak saptanýrken bunu
S.Typhimurium ve nadir olarak da S.
Heidelberg’in izlediði bildirilmiþtir (15).
S. Enteritidis ile kontaminasyon; fekal bulaþma,
kontamine çevre ile temas veya üreme sisteminin
infeksiyonu sonucu oluþabilmektedir. Üreme
organlarýnýn infeksiyonu sonucu yumurta sarýsý,
albumin, yumurta kabuðu membraný ve yumurta
kabuðunun direkt kontaminasyonunun da
þekillenebileceði bildirilmektedir (29).
Schutze ve ark. (28), ticari olarak satýþa sunulan
100 düzine kabuklu yumurta üzerinde yaptýklarý
çalýþmada, yumurtalarýn 1 düzinesinin yüzeysel
olarak S. Heidelberg ile kontamine olduðunu,
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
11
Veteriner Tavukçuluk Derneði
kontamine olabildiði bildirilmektedir (24).
Salmonella’nýn deniz balýklarýnda prevalansýnýn
düþük olmasýna karþýn balýklarýn, coðrafi bölgeye
baðlý olarak Salmonella ile kontamine olabildiði
bildirilmektedir (23).
Deniz ürünlerinde en büyük risk oluþturan
ürünlerin piþmiþ ýstakoz, midye, dumanlanmýþ
balýk, tuzlanmýþ-kurutulmuþ balýk ve havyar
olduðu belirtilmiþ ve ABD’de incelenen 2734
tüketime hazýr deniz ürününün % 2.6’sýndan
Salmonella izole edildiði bildirilmiþtir (6).
Hayvan orijinli olmayan bir çok gýdanýn
Salmonella’nýn taþýyýcýsý olduðu saptanmýþtýr.
Hindistan cevizi, arpa, pamuk tohumu, çikolatalý
þeker, soya sosu, elma suyu, karpuz, karabiber
ve karmin boyasý bu gýdalar arasýndadýr. Bu
taþýyýcýlarýn muhtemelen hayvan kaynaklarý
tarafýndan kontamine edildiði ayrýca kesme ve
iþleme gibi prosesler sýrasýnda da yüzeyden
çapraz kontaminasyona baðlý olarak
kontaminasyonun þekillendiði bildirilmektedir
(13).
Sonuç olarak, saðlýklý gýda üretimi ve halk
saðlýðýnýn korunmasý ancak, çevresel bulaþmanýn
kontrolü, Salmonella içermeyen yem ve katký
maddelerinin üretilmesi, saðlýklý hayvanlarýn
yetiþtirilmesi, hayvansal gýda üretiminde
üretimden tüketime kadar her aþamada hijyenik
koþullarýn uygunluðunun öncelikle HACCP
(Hazard Analysis and Critical Control PointTehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktalarý Sistemi)
sistemiyle saðlanmasý ve tüketicinin
b i l i n ç l e n d i r i l m e s i y l e m ü m k ü n o l a b i l i r.
Kaynaklar
f o o d s t u f f s .
E r i þ i m :
[http://europa.eu.int/comm/food/fs/sc/scv/out
66_en.pdf ].
Eriþim Tarihi: 02.12.2003.
4. ANON (2003b). Salmonella serotypes isolated
from raw meat and poultry. Eriþim: []. Eriþim
Tarihi: 23.09.2003.
5. ANTUNES, P., REU, C., SOUSA, J.C., PEIXE, L.,
PESTANA, N. (2003). Incidence of Salmonella
from poultry products and their susceptibility to
antimicrobial agents. Int. J. Food Microbiol., 82:
97-103.
6. BEAN, N.H., GOULDING, J.S., LOA, C., ANGULA,
F.J. (1996). Surveillance for foodborne-disease
outbreaks—United States, 1988-1992. In: CDC
surveillance summaries (October). MMWR, 45
(SS-5).
7. BELI, E., TELO, A., DURAKU, E. (2001a).
Salmonella serotypes isolated from turkey meat
in Albania. Int. J. Food Microbiol., 63: 165-167.
8. BELI, E., DURAKU, E., TELO, A. (2001b).
Salmonella serotypes isolated from chicken meat
in Albania. Int. J. Food Microbiol., 71(2-3): 263266.
9. BELL, C., KYRIAKIDES, A. (2002). Salmonella.
In: Foodborne Pathogens. Ed.: BLACKBURN,
CLIVE DE W., McCLURE, P.J. Woodhead Publishing,
Boca Raton, p.: 307-331.
10. BOUGHTON, C., LEONARD, F.C., EGAN, J., KELLY,
G., O’MAHONY, D., MARKEY, B.K., GRIFFIN, M.
(2004). Prevalence and number of Salmonella in
Irish retail pork sausages. J. Food Protect., 67(9):
1834-1839.
11. CAPITA, R., ALVAREZ-ASTORGA, M., ALONSOCALLEJA, C., MORENO, B., DEL CAMINO GARCIAFERNANDEZ, M. (2003). Occurrence of Salmonella
1. AABO, S., ANDERSEN, J.K., OLSEN, J.E. (1995).
in retail chicken carcasses and their products in
Research note: Detection of Salmonella in minced
Spain. Int. J. Food. Microbiol., 81(2): 169-173.
meat by the polymerase chain reaction. Lett.
Appl. Microbiol., 21:180-182.
2. ADAMS, M.R., MOSS, M.O. (1995). Salmonella.
In: Food Microbiology. The Royal Society of
Chemistry, Cambridge, p.:192-200.
3. ANON (2003a). European Commission (EC).
Opinion of the scientific committee on veterinary
measures relating to public health on salmonellae
12
i n
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
12. CHANG, Y.H. (2000). Prevalence of Salmonella
spp. in poultry broilers and shell eggs in Korea.
J. Food Prot., 63(5): 655-658.
13. D’AOUST, J. Y. (1994). Salmonella and the
international food trade. Int. J. Food Microbiol.,
24: 11-31.
14. D’AOUST, J. Y. (1997). Salmonella species. In:
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Food Microbiology, Fundamentals and Frontiers.
Ed.: DOYLE, M.P., BEUCHAT, L.R., MONTVILLE,
T.J. ASM Press, Washington D.C., p.: 129-157.
15. De BUCK, J., VAN IMMERSEEL, F., HAESEBROUCK,
F., DUCATELLE, R. (2004). Colonization of the
chicken reproductive tract and egg contamination
by Salmonella. J. Appl. Microbiol.,
97: 233-
245.
16. DOMINGUEZ, C., GOMEZ, I., ZUMALACARREGUI,
J. (2002). Prevalence of Salmonella and
Campylobacter in retail chicken meat in Spain.
Int. J. Food Microbiol., 72(1-2): 165-168.
17. EL-GAZZAR, F.E.,
Gýda Hijyeni Kongresi, 29 Eylül-1 Ekim 2004. s.:
29-38.
21. FAKHR, M.K., McEVOY, J.M., SHERWOOD, J.S.,
LOGUE, J.M. (2006). Adding a selective enrichment
step to the IQ-CheckReal time PCR improves the
detection of Salmonella in naturally contaminated
retail turkey meat products. , 43(1): 78-83.
22. FRATAMICO, P.M. (2003). Comparison of culture,
polymerase chain reaction (PCR), TaqMan
Salmonella, and Transia Card Salmonella assays
for detection of Salmonella spp. in naturallycontaminated ground chicken, ground turkey,
and ground beef. Mol.Cell. Probes, 17: 215-221.
MARTH, E.H. (1992).
S a l m o n e l l a ,
salmonellosis, and
dairy
foods:
A
Review. J. Dairy Sci..,
75(9): 2327-2343.
18. EROL, Ý. (1999).
Ankara’da tüketime
sunulan
sýðýr
kýymalarýnda
Salmonella’larýn
varlýðý ve serotip
daðýlýmý. Turk J. Vet.
Anim. Sci., 23: 321325.
19. EROL, Ý. (2007).
Salmonella. In: Gýda
H i j y e n i
v e
Mikrobiyolojisi. Pozitif
Matbaacýlýk Ltd. Þti.
s.: 60-70.
20. EROL, Ý., YURTYERÝ,
A., HILDEBRANDT, G.,
KLEER, J., BÝLÝR
ORMANCI,
F. S . ,
KOLUMAN, A. (2004).
Salmonella’larýn piliç
karkaslarýndan kültür
t e k n i ð i
v e
immunomanyetik PCR
ile karþýlaþtýrmalý
olarak saptanmasý.
1.Ulusal Veteriner
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
13
Veteriner Tavukçuluk Derneði
23. HEINITZ, M.L., RUBLE, R.D., WAGNER, D.E.,
TATINI, S.R. (2000). Incidence of Salmonella in
fish and seafood. J. Food Prot., 63: 579-592.
33. YAZICIOÐLU, N., KAYA, K., AYAZ, Y., ÞEN, S.,
ÖZKÖK, S., AKSOY, M., YAVUZ, M. K., KAPLAN,
on
Y. Z., TUNCA, Þ. T., VURAL, Þ., EVGÝN, N.,
Microbiological Specifications for Foods) (1996).
KARAKOÇ, S. R., MÝROÐLU, M., TURUT, N. (2005).
Microorganisms in Food-5. Salmonellae. p.: 217-
Kanatlý kesimhanelerinin parçalama ünitelerinden
264.
alýnan boyun ve kanat örneklerinden Salmonella
24. I C M S F
(International
Commission
25. INDAR, L., BACCUS-TAYLOR, G., COMMISSIONG,
E., PRABHAKAR, P., REID, H. (1998). Salmonellosis
in Trinidad: evidence for transovarian transmission
of Salmonella in farm eggs. West Indian Vet. J.,
47: 50-53.
26. LAMMERDING, A.M., GARCIA, M.M., MANN, E.D.,
ROBINSON, Y., DORWARD, W.J., TRUSCOTT, R.B.,
TITTIGER, F. (1988). Prevalence of Salmonella
and thermophilic Campylobacter in fresh pork,
beef, veal and poultry in Canada. J. Food Prot.,
51(1): 47-52.
27. ROSE, B.E., HILL, W.E., UMHOLTZ, R., RANSOM,
G.M., JAMES, W.O. (2002). Testing for Salmonella
in raw meat and poultry products collected at
federally inspected establishments in the United
States, 1998 through 2000. J. Food Prot., 65(6):
937-947.
28. SCHUTZE, G.E., FAWCETT, H.A., LEWNO, M.J.,
FLICK, E.L., KIRBY, R.S. (1996). Prevalence of
Salmonella enteritidis in poultry shell eggs in
Arkansas. South. Med. J., 89(9): 889-891.
29. SHIVAPRASAD, H.L., TIMONEY, J.F., MORALES,
S., LUCIO, B., BAKER, R.C. (1990). Pathogenesis
of Salmonella Enteritidis infection in laying
chickens. I. Studies on egg transmission, clinical
signs, fecal shedding, and serologic responses.
Avian Dis., 34: 548-557.
30. TAUXE, R. V. (1991). Salmonella: a post modern
pathogen. J.Food Prot., 54(7): 563-568.
31. TELO, A., BELI, E., DIBRA, A., PANARITI, E.
(1998). Salmonella enteritidis in imported poultry
meat in Albania. Veterinarski- Arhiv. 68(5): 173176.
32. WHITE, D.G., ZHAO, S.D.V.M., SUDLER, R.M.S.,
AYERS, S., FRIEDMAN, S.B.A., CHEN, S.D.V.M.,
McDERMOTT, P.F., McDERMOTT, S.B.S., WAGNER,
D.D., MENG, J. (2001). The isolation of antibioticresistant Salmonella from retail ground meats.
14
N. Engl. J. Med., 345(16): 1147-1154.
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
izolasyonu, serotiplendirilmesi ve antibiyotik
dirençliliðinin araþtýrýlmasý. Etlik Vet. Mikrobiyol.
Derg., 16(1-2): 23-36.
34. ZHAO, C., GE, B., VILLENA, J., SUDLER, R., YEH,
E., ZHAO, S., WHITE,D.G., WAGNER, D., MENG,J.
(2001). Prevalence of Campylobacter spp.,
Escherichia coli, and Salmonella serovars in retail
chicken, turkey, pork, and beef from the Greater
Washington, D.C., area. Appl.Environ. Microbiol.,
67(12): 5431-5436.
35. ZHAO, T., DOYLE, M.P., FEDORKA-CRAY, P.J.,
ZHAO, P., LADELY, S. (2002). Occurrence of
Salmonella enterica serotype typhimurium
DT104A in retail ground beef. J. Food Prot.,
65(2): 403-407.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 2
15
Veteriner Tavukçuluk Derneði
KANATLI HAYVANLARDA ÝMMUNSUPRESYON
VE ÝMMUNSUPRESÝF HASTALIKLAR
Veteriner Hekim Nihan BUÐDAYCI
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Mikrobiyoloji Anabilim Dalý
KANATLI HAYVANLARDA ÝMMUN SÝSTEM
GÝRÝÞ
Kanatlý sektörü birçok ülkede oldukça iyi bir
seviyede olup geliþmeye ve büyümeye devam
etmektedir. Bu sektör, özellikle insanlarýn protein
ihtiyaçlarýný ekonomik olarak karþýlamasý nedeni
ile ülkemizde de kýsa sürede geliþmiþtir. Bu
sektördeki bakým, hijyen, biyogüvenlik ve kontrol
stratejilerindeki eksiklikler, insan saðlýðýný tehdit
edebilecek infeksiyöz ve infeksiyöz olmayan
hastalýklarýn oluþmasýna ve buna baðlý olarak
ekonomik kayýplara neden olmaktadýr. Son
yýllarda bütün dünyada kanatlýlarda ekonomik
kayýplara neden olan immunosupresif karakterli
viral, bakteriyel, paraziter ve mantar
infeksiyonlarý oldukça önem kazanmýþtýr.
Kuþlar da dahil olmak üzere tüm
omurgalýlarda,
fagositozis dýþýnda, belirli bir yabancý maddenin
tanýnýp yok edilmesine dayanan özel korunma
mekanizmalarý ve ayný zamanda bir immunolojik
hafýzanýn varlýðý bilinmektedir. Bu korunma
mekanizmalarý, spesifik immun sistem ve spesifik
olmayan immun sistem olarak tanýmlanýr.
Ka n a t l ý
h a y va n ý n
bulunduðu
çevreye
adaptasyonunu ve immun sisteminin çevreden
gelen uyarýlara direncini belirleyen birçok faktör
vardýr. Bu direncin oluþamamasý durumunda
immunsupresyon þekillenecektir.
Ýmmunsupresif hastalýklar yüksek mortalite ve
üretimdeki ekonomik kayýplar nedeniyle kanatlý
endüstirisini tehdit etmektedir. Bu durum özellikle
kanatlýlarda sekonder infeksiyonlarýnfazla
16
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
görülmesi ve aþýlara düþük immunolojik yanýt
oluþmasý ile sonuçlanmaktadýr.
Kanatlý hayvanlarda, hastalýklara karþý tüyler,
deri, trakea, baðýrsak florasý gibi faktörler bir
direnç oluþturmaktadýrlar. Bu bariyerlerden sonra
ise, dalak, sekal tonsiller, kemik iliði, timus ve
bursa Fabricius spesifik immun yanýt oluþturmada
etkili rol oynamaktadýrlar.
Kanatlýlarda immun sistem, kendine özgü yapýsal
ve iþlevsel özelliklere sahiptir. Humoral ve
hücresel immun yanýtlar sýrasý ile bursa Fabricius
ve timus organlarýna baðlýdýr. Bursa Fabricius
seksüel olgunluða kadar aktif olarak büyür, daha
sonra küçülmeye baþlar ve kloakanýn dorsalinde
yer alan içi kývrýmlarla dolu kloakaya açýlan
küçük bir kese halindedir.
Timus, boyunda Jugular vena yanýnda lokalize
olmuþtur. Trakea ve özefagus boyunca uzanmýþ
6 çift lobdan oluþmuþ bir organdýr. Embriyonal
dönemin 5. gününden itibaren oluþmaya baþlar,
seksüel olgunlaþma ile geriler. T lenfositleri
burada üretilir.
Embriyonal geliþmenin son safhasýndan
baþlayarak T ve B lenfositler, sekonder lenfoid
organlar olan dalak, sekal tonsiller, bezli mide
ile ilgili lenfoid doku, bronþlarla ilgili lenfoid
doku, oral-nasal-lacrimal sistemler ve ek olarak
orbitaya yerleþmiþ Harderian bezleri þeklinde
periferal organlara göç ederler. Lenfositler, perifer
sisteme ulaþtýklarýnda, fagositik hücrelerin de
yardýmý ile vücuda giren antijenlere karþý
reaksiyon oluþturlar.
Periferal lenfoid organlara ek olarak gonadlar,
böbrekler, tiroid bezi, karaciðer, hipofiz bezi ve
pankreas bezi de immun sisteme dahil olur.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Kanatlýlarda immun yanýtta rol oynayan hücreler,
fagositik hücreler, doðal öldürücü hücreler, T
lenfositler ve B lenfositlerdir. Korunmada,
fagositik hücreler ve doðal öldürücü hücreler ön
sýrada görev yaparlar.
Civcivde yumurta kesesindeki maternal antikorlar
ile gerçekleþen maternal baðýþýklýk, civcivin
karþýlaþtýðý mikroorganizmalara karþý özel koruma
saðlar. Civciv 2-4 haftalýk yaþa gelene kadar
maternal antikorlarýn yýkýmý söz konusudur.
Maternal baðýþýklýkta, embriyonal geliþime paralel
olarak, kuluçka hijyeni ve
idaresi
de
Kanatlý Hayvanlarda Ýmmunsupresyon
Nedenleri
Kanatlýlarda immunsupresyonun nedenleri,
viruslar, bakteriler, parazitler, mikrobiyal toksinler,
mikotoksinler, kimyasallar, ilaçlar, beslenme
yetersizlikleri ve çeþitli fiziksel/çevresel stres
olarak sýralanabilir
Viral etkenler savunma sistemine zarar vermesi
nedeniyle immunsupresyon oluþturabilir. Bu
durumda diðer viral infeksiyonlara ya da sekonder
bakteriyel, fungal, parazitik hastalýklara duyarlýlýk
artar. Kanatlý hayvanlarda özellikle derinin,
oldukça
önemlidir.
KANATLI
HAYVANLARDA
ÝMMUNSUPPRESYON
Ka n a t l ý h a y va n l a r d a
oluþan immunsupresyon
sonrasýnda,
aþý
uygulamasý sonucunda
oluþan yetersiz baðýþýklýk,
sekonder infeksiyonlarda
artýþ, mortalitede artýþ,
performans deðerlerinde
düþme ortaya çýkar. Bu
belirtiler, sürüler arasýnda
farklýlýk gösterebilir.
B
r
o
i
l
e
r
entegrasyonlarýnda
immunsupresif nedenli
infeksiyonlar sonucunda,
aþý
etkinliðinde
baþarýsýzlýklar, son dönem
mortalite artýþý, sekonder
bakteriyel infeksiyonlarda
artýþ, yem dönüþüm
oranýnda düþme ve oluþan
bu problemlerin çözümü
için kullanýlan ilave ilaç
masraflarý ekonomik
yönden büyük zararlara
neden olur.
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
17
Veteriner Tavukçuluk Derneði
respiratorik-intestinal-genital ya da üriner
sistemlerin viral nedenli hasara uðramasý
sekonder infeksiyonlarýn oluþmasýna
predizpozisyon saðlar.
Sýcaklýk (sýcak/soðuk), hava kalitesi (amonyak
gazý), yemin kalitesi (Aflatoksin-B1,OkratoksinA), altlýk kalitesi, metre kareye fazla sayýda
kanatlý düþmesi, teknik hatalar, yemlikler, içme
suyu sistemi, ýþýk programý, yem kalitesi stres
oluþturabilirler ve immunsupresyon nedenli
hastalýklara yol açarlar. Bu faktörler; parazit,
bakteri ya da virus kaynaklý hastalýklarýn þiddetini
de arttýrýrlar.
Kanatlý Hayvanlarda Ýmmunsupresyon
Belirtileri
Broiler sürülerinde en genel belirti, performans
deðerlerinde düþme ve son dönem ölümlerindeki
artýþtýr. Performans deðerleri arasýnda özellikle
canlý aðýrlýk ve yem dönüþüm oraný olumsuz
etkilenir. Bir diðer olumsuzluk ise, son dönemde
(4 haftadan sonra) ortaya çýkan mortalite artýþýdýr.
Mortalite çoðunlukla bakteriyel nedenlidir ve
tedavi gerektirir. Bu nedenle tedavi masraflarý
ile birlikte ciddi ekonomik kayýplar þekillenir.
Ýmmunsupresyonun izlenmesinde, primer lenfoid
organlarda görülen geliþim geriliði önemli bir
göstergedir. Genellikle erken dönem þekillenen
IBDV nedenli infeksiyonlarda bursa Fabricius
normale
göre
oldukça
k ü ç ü k t ü r.
Ýmmunsupresyona maruz kalmýþ sürülerde,
aþýlamalar sonrasýnda yetersiz ve heterojen
baðýþýklýk þekillenmesi, aþýlamanýn saha
infeksiyonlarýna karþý koruyucu etkisini
azalttýðýndan
önemli
bir
p r o b l e m d i r.
KANATLI HAYVANLARDA
ÝMMUNSUPRESÝF HASTALIKLAR
Ýnfeksiyoz Bursal Hastalýk (Gumboro, IBD)
Genellikle 3-8 haftalýk piliçlerde klinik, daha
erken dönemlerde ise subklinik olarak seyreden
viral bir hastalýktýr. Hastalýðýn etkeni, Birnaviridea
familyasýnda, Birnavirus cinsinde, çift iplikçikli,
18
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
iki segmentli ve RNA karakterinde genoma sahip
bir virustur. Ýnfeksiyoz bursal hastalýðýn hedef
organý bursa Fabricius ve lenfoid dokular
olduðundan kalýcý ve geçici immunsupresyon
oluþur.
Gumboro ile infekte olan 1 günlük civcivlerde
immunsupresyona baðlý olarak serum
immunglobulinlerinden IgG yetersiz bulunmuþ
sadece IgM uygun düzeyde tespit edilmektedir.
Ýnfeksiyon nedeniyle B lenfositlerin periferal
kandaki sayýsý düþerken, T lenfositlerde herhangi
bir ekilenme olmamaktadýr. Virus öncelikli olarak
B lenfosit üretimini etkilemektedir.
Hastalýðýn klinik formu 3-6 haftalýk piliçlerde
görülür. Bu formda mortalite þekillenir. Tavuklarýn
birbirlerini gagalamasý en erken belirtilerden
biridir. Depresyon, sulu beyaz ishal, kabarmýþ
tüyler, iþtahsýzlýk, hareket etme isteksizliði ve
ölmüþ kanatlý karkaslarýnda dehidrasyon, ince
baðýrsaklarda mukus artýþý, bacak-but kaslarýnda
kanamalar, bursa Fabricius önceleri büyümüþ
yangýlý, ödemli ve krem renginde iken daha
sonraki atrofi þekillenmesinin görülmesi gibi
karakteristik hastalýk belirtileri göze çarpar.
Hastalýk nekropsi ve laboratuvar muayeneleri
ile teþhis edilebilir. Nekropside akut nefrozis,
atrofik bursa Fabricius, kaslarda, bezli ve kaslý
mide arasýnda kanamalar görülmektedir. Virusun
identifikasyonunda immunofluoresan boyama,
elektron mikroskopisi, immunoperoksidaz tekniði,
reverse transcription-polimeraz zincir reaksiyonu
yöntemleri, indirekt teþhiste ve aþýlama
sonrasýnda oluþan baðýþýklýðýn izlenmesinde
serolojik testlerden yararlanýlmaktadýr.
Hastalýðýn kontrolünde ve hastalýk sonrasýnda
oluþan kayýplarýn önlenmesinde aþýlar
kullanýlmaktadýr. Aþýlardan sonuç alabilmek için
ise hastalýðýn bölgedeki durumu, hayvanlarýn
durumu, homojen maternal antikora sahip civciv
ve
hijyen
þartlarýna
gerekmektedir.
önem
verilmesi
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Tavuklarýn Ýnfeksiyoz Anemi Hastalýðý
(CIA)
Özellikle genç kanatlýlarýn, aplastik anemi, lenfoid
organlarda atrofiler oluþturan ve
immunsupresyonlara neden olan, bulaþýcý viral
bir hastalýðýdýr. Etken Circoviridae familyasýna
ait Gyrovirus genusunda yer alan, sirküler tek
iplikli DNA’ya sahip tek virustur. Virus özellikle
timusun kortikal lenfoblastlarý ve retiküler
hücreleri, kemik iliði hematopoietik hücrelerinde
apoptosise neden olur.
Tavuk Ýnfeksiyöz Anemi
virusu ile infekte olmuþ
1
günlük
SPF
civcivlerde düþük ya da
yüksek dozda Marek
hastalýðý virusu ile
karþýlaþtýðýnda
lenfoprolarif lezyonlarýn
þekillenmesi söz
konusudur. Ýnfekte SPF
civcivlerin 5-6 haftalýk
döneminde timus
bezinde lezyonlar tesbit
edilebilir. Virusun sebep
o
l
d
u
ð
u
immunsupresyon
g e n e ra l i z e l e n f o i d
atrofisinin makroskobik
ve histolojik olarak
þekillenmesi ile
yakýndan iliþkilidir.
virusunun patojenitesine karþý hassasiyeti arttýrýr.
Hastalýðýn teþhisinde, virus izolasyonu,
immunoperoksidaz, virus nötralizasyon,
immunoflouresans, ELISA, hayvan deneyi ve
m o l e k ü l e r t e k n i k l e r k u l l a n ý l m a k t a d ý r.
Koruyucu amaçla anaçlarda aþý kullanýlmaktadýr.
Marek Hastalýðý (MD)
Kanatlýlarýn iç organlarýnda, deri ve kas
dokularýnda tümör oluþturan, periferal ve optik
sinirlerde yangý ve anormal geniþlemelere sebep
Hastalýk vertikal olarak
bulaþabilir. En belirgin
semptom anemidir.
Anemik hayvanlardaki
immunsupresyon,
bakteriyel, fungal
etkenlere; Adenovirus
ve Reovirus tarafýndan
oluþturulan hastalýklara
ayrýca civcivlerde canlý
attenue aþý olarak
uygulanan Newcastle
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
19
Veteriner Tavukçuluk Derneði
olan bir hastalýktýr. Etken Herpesviridae
familyasýndadýr. Marek hastalýðý virusunun
virulant-onkojenik, onkojenik olmayan ve
hindilerden izole edilmiþ üç serotipi
bulunmaktadýr.
Marek hastalýðý virusunun lenfosit hücre
populasyonu aktivitesini azaltmasý immun yanýtýn
baskýlanmasýna sebep olmaktadýr. Ýn vitro
ortamda yapýlan çalýþmalar Marek hastalýðý tümör
hücrelerinin taþýdýðý CD4 antijeni ile T lenfositler
ve tavuk fetal antijenleri üzerinde baskýlayýcý
e t k i y e s a h i p o l d u ð u n u g ö s t e r m i þ t i r.
Kanat ve bacaklarda tek veya çift taraflý felçler
sonucu kanadýn düþmesi veya bacaðýnýn birinin
ileride diðerinin geride bulunma durumu, boyun
sinirlerindeki felçler sonucu boyunda çarpýlmalar,
gözde körlüðe kadar giden depigmentosyon,
ölmüþ hayvanlarda çeþitli organ ve dokularda
tümörler, siyatik sinirlerde kalýnlaþma ile
karakteristik hastalýk belirtileri görülür.
Teþhis virus izolasyonu, flouresan antikor testi,
agar jel presipitasyon testi, nötralizasyon testi,
histopatolojik ve sitolojik muayeneler ile
yapýlabilir.
Hastalýðýn kontrolü için genel biyogüvenlik
önlemlerine dikkat edilerek hastalýk etkeninin
kümeslere giriþinin önlenmesi ve aþý uygulamalarý
ile aktif baðýþýklýk oluþturulmasý önemlidir.
Kanatlý Lökozu (AL)
Çeþitli organlarda, küçük ya da büyük, B lenfosit
proliferasyonu geliþen ve tümöral oluþumlarla
karakterize kronik, bulaþýcý viral bir hastalýktýr.
Etkeni Retroviridae familyasýna ait Avian
Retrovirus cinsi, iki adet tek iplikçiði olan RNA
virusudur.
Hastalýk nekropsi ve laboratuvar muayeneleri
ile teþhis edilebilir. Nekropside, bacak
kemiklerinde kalýnlaþmalar ve kemik iliðinde
daralmalar þekillenebilir. Karaciðer, dalak, böbrek,
testis, akciðer, primer lenfoid organlar üzerinde
irili–ufaklý, gri renkli tümörler görülür.
20
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
Genel koruyucu önlemler arasýnda, hijyen
þartlarýn saðlanmasý, genetik dirence sahip
hatlarýn kullanýlmasý, kaliteli bakým ve besleme,
iyi sürü yönetimi bulunmaktadýr.
Retikuler Endotelyal Hastalýk (REV)
Retikuloendoteliosis virusu (REV) Retroviridae
familyasýnýn avian tip C oncoviruslarýndandýr.
Hastalýk horizontal ve vertikal olarak bulaþýr.
Özellikle Pox ve Marek aþýlarýnda sýk
kontaminasyon oluþmasýna baðlý olarak da
bulaþma söz konusudur. Hastalýkta akut ya da
kronik nitelikte tümörler geliþir. Hýzla çoðalan
retikulum hücreleri ve bazý lenfositlerin
infiltrasyonu sonucu karaciðer ve dalak
büyümüþtür. Benzer tablo kalp, böbrek ve
pankreasta da görülebilir. Bursa Fabricius
dýþýndaki organlarda lenforetikuler lenfomalara
neden olur.
Humoral ve hücresel immun sistemi etkileyen
bir hastalýktýr. Ekonomik yönden oldukça büyük
kayýplar oluþturabilir.
Virus inokulasyonu, ELISA, agar jel presipitasyon,
plak redüksiyon, pseudonötralizasyon ve
fluoresan antikor testleri ile hastalýk saptanabilir.
Hemorajik Enteritis (HEV)
Hindiler için oldukça büyük ekonomik öneme
sahip olan viral bir hastalýktýr. Grup II
Adenoviruslarýn neden olduðu hemorajik enteritis
4 haftalýk ya da daha büyük yaþtaki hindilerde
akut olarak seyreder. Depresyon, kanlý ishal ve
ölümle karakterizedir.
Ýmmunsupresyon oluþturmasýna baðlý olarak
kolibasillozis ya da rhinotraheitis gibi
infeksiyonlara duyarlýlýk artar. Ayrýca hindiler
için tehlike oluþturan Bordetella avium,
Newcastle, Mycoplasma meleagridis
infeksiyonlarýnýn da þekilenmesi söz konusudur.
Hastalýðýn teþhisinde, virus izolasyonu, ELISA
ve a g a r j e l i m m u n o d i f f u z yo n t e s t l e r i
kullanýlmaktadýr.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 2
21
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Hastalýktan korunmada, avirulent suþlardan
hazýrlanan aþýlar kullanýlmaktadýr.
Reovirus Ýnfeksiyonu (REO)
Reoviruslar, zarsýz, ikosahedral (kübik) simetrili,
çift kapsid yapýsýnda ve çift iplikçikli RNA
yapýsýndadýr. Tavuk ve hindilerde hastalýða neden
olmaktadýr. Hastalýk vertikal yad a horizontal
yolla bulaþýr. Kanatlýlarda malabsorbsiyon
sendromu ve tenosinovitis/viral artritis þeklinde
seyreder.
Reovirus infeksiyonlarýnda, immunsupresyon
þekillenmektedir ve bu nedenle tavuklarýn
infeksiyoz anemisi, kolibasillozis ve Newcastle
gibi hastalýklara predispozisyon artmaktadýr.
Avian Pneumovirus Ýnfeksiyonu
Paramyxovirus grubunda Pneumovirinae alt
familyasýna ait avian Pneumovirus hastalýk
etkenidir. Özellikle 4-6 haftalýk broylerlerde
olmak üzere damýzlýk ve yumurtacý tavuklarda
da görülen, intraorbital sinüslerde þiþkinlik,
submandibular ödem, tortikollis, opistotonus ve
inkoordinasyonla karakterize akut seyirli bir
hastalýktýr. Tavuklarda Þiþkin Baþ Sendromu
(Swollen Head Syndrome, SHS) olarak tanýmlanýr.
Teþhiste virus izolasyonu, reverse transcriptasePCR tekniði, fluoresan antikor tekniði, serum
nötralizasyon, immunfluoresan ve ELISA
kullanýlabilir.
Hastalýðýn koruma ve kontrolünde, canlý attenue
ve yað adjuvanlý inaktif aþýlar kullanýlmaktadýr.
Kriptosporidiyozis Ýnfeksiyonu
Baþta hindilerin olmak üzere tavuklarýn da
solunum sistemi florasýnda yer alan bir etkendir.
Sinuslar, trakea, bronþlar, kloaka, bursa ve hava
keselerinde patolojik bozukluklar meydana
gelmektedir. Flora deðiþimine neden olabilecek
bir infeksiyon þekilenirse etken özellikle virulent
infeksiyöz bursal Hastalýk’a karþý
immunsupresyona sebep olur.
Teþhis için lezyonlu bölgelerden alýnan kazýntý,
22
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
doku parçalarý ve sývý içerikte ookistler aranýr.
Koruma ve kontrolde, izolasyon ve sanitasyon
yapýlarak korunma saðlanabilir.
Hindi Korizasý (Bordetellozis)
Hastalýðýn etkeni Bordetella avium tarafýndan
oluþturulan üst solunum sisteminin çok bulaþýcý
bir hastalýðýdýr. Etken Gram negatif, nonfermentatif, hareketli, aerobik bir bakteridir.
Okulonasal akýntý, hýrýltýlý solunum, aðýzdan
soluma, submandibular ödem, tracheal kollaps,
geliþme geriliði ve sekonder hastalýklara
predispoziyon þekillendirir. Bordetella avium
infeksiyonu timus bezinde oluþturduðu lezyonlar
ve lenfosit blastogenezisinin baskýlanmasýna
sebep olduðundan immunsupresif bir etken
olarak tanýmlanmaktadýr.
Te þ h i s t e , e t k e n i n i z o l a s y o n u i l e ,
mikroaglutinasyon, ELISA, aglutinasyon, IFAT
ve PCR teknikleri kullanýlýr.
Mikotoksikozis
Mikotoksikozis, mantarlarýn geliþimi sýrasýnda
ürettiði toksik kimyasal maddeler nedeniyle
þekillenen zehirlenme olarak tanýmlanýr. Kanatlý
üretiminde canlý aðýrlýk artýþý, beslenme,
pigmentasyon, yumurta üretimi ve reprodüktif
p e r f o r m a n s t a p r o b l e m l e r o l u þ t u r u r l a r.
Aflatoksikozis, okratoksikozis ve trikotesen
mikotoksikozisi ticari kanatlýlarda en çok
görülenleridir. Aflatoksin, lenfoid organlar ve
fonksiyonel immun yanýt üzerinde
immunsupresyon meydana getirir.
Aflatoksinler Aspergillus flavus, A.parasiticus ve
Penicillium puberulum tarafýndan oluþturulur.
Tavuklarda, Aflatoksinin fazla alýnmasýna baðlý
olarak sekal koksidiyozis, Marek hastalýðý,
salmonellozis, inklüzyon cisimcikli hepatitis ve
infeksiyöz bursal hastalýk etkenlerine karþý
hassasiyet artar. Aflatoksikozis neticesinde
aþýlama sonucunda yeterli immunitenin
oluþmamasý söz konusudur. Bu durumda özellikle
hindilerde Pasteurella multocida nedenli tavuk
kolerasý ve koksidiyozise duyarlýlýk artar.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Okratoksinler, Penicillium viridicatum ve
kapsamasý, baþarýlý ve saðlýklý bir üretim için
Aspergillus ochraceus tarafýndan üretilir. En sýk
vazgeçilmezdir.
görülen Okratoksin A, timus bezinde atrofi
þekillendirir ve tüm lenfoid organlarýn bu sebeple
KAYNAKLAR
etkilenmesine sebep olur. Broiler ve hindi
Akan, M. (2002). Ýnfeksiyöz Bursal Hastalýk.
sürülerinde hücresel immun yanýtý zayýflatýr.
Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.: M. Ýzgür, M.
Humoral immunite de olumsuz etkilenir. Tavuk
heterofillerinin fagositik aktivitesini zayýflatýr ve
Akan. Ankara: Medisan, s.: 169-178.
koksidiyozis, salmonellozis infeksiyonlarýna
Akan, M. (2002). Þiþkin Baþ Sendromu. Kanatlý
predispozisyon hazýrlar.
Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan.
Fusarium cinsi mantarlar tarafýndan üretilen
Ankara: Medisan, s.: 183-
184.
Trikotesenler, kanatlýda zayýf tüylenme, anemi,
Akan, M., Ýzgür, M., Sareyyüpoðlu, B. (2005).
immunsupresyon ve büyüme geriliði gözlenir.
Erginlerde yumurta üretimi, kalitesi ve civciv
Diagnosis of infectious bursal disease infection
by immunofluorescence. 14 th WVPC, Final
çýkýmýnda azalma söz konusudur.
Program&Abstract Book, D22-553 p: 380.
Mikotoksinlerin özellikle yemlerde teþhisi ile ilgili
Akan, M., Tel, Y.O., Ýça, T., Sareyyüpoðlu, B.,
olarak yapýlan ELISA temelli teknikler
Cantekin, Z., Çiftçi, A. (2005). Serodiagnosis
bulunmaktadýr. Ayrýca indirekt olarak toplam
of Avian Pneumovirus Infections in Chickens by
mantar sayýlarýnýn belirlenmesi de yararlý sonuçlar
Elisa. 14th WVPC Final Program&Abstract Book,
verebilir.
D30-550.
Mikotoksikozisin önlenmesi, laboratuar temelli
Akay, Ö. (2002) Tavuklarýn Ýnfeksitöz Anemisi.
kalite kontrol programlarýnýn uygulanmasý, yem
Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M.
hammadde depolama koþullarýnýn ve taþýnma
aþamalarýnýn düzenlenmesi ve izlenmesi ile
gerçekleþtirilebilir.
Akan. Ankara: Medisan,
s.: 213-218.
Arda, M., Akay, Ö. (2002). Hindilerin Hemorajik
Enteritisi. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M.
SONUÇ
Kanatlý hayvanlarda immun sistemin çok hýzlý
geliþmesi nedeniyle erken dönemde oluþabilecek
immunsupresif etkilerin önlenmesi oldukça
önemlidir. Bu nedenle infeksiyöz karakterde olan
özellikle IBDV ve CIAV infeksiyonlarýnýn kontrolü,
Ýzgür, M. Akan. Ankara:
Medisan, s.: 207.
Arda, M., Sareyyupoglu, B. Ýmmunsupresyonlar.
(2004). Aþýlar, Hazýrlama Teknikleri, Avantaj ve
Dezavantajlarý, Ankara: Inkansa Yayýnlarý.1.,
s.:126-131.
immun sistemin iyi geliþimini saðlar. Bir iþletmede
Aydýn, N. (2002). Kriptosporidiyozis. Kanatlý
veya entegrasyonda sýklýkla bakteriyel nedenli
Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan.
infeksiyonlar görülüyor ve performans deðerleri
beklenen düzeyin altýnda þekilleniyorsa, bu
Ankara: Medisan, s.: 258.
durum immunsupresyon kaynaklý olabilir. Bu
Aydýn, N., Akan, M., Erdeðer, J. (1993). Yumurtacý
nedenle konunun immunsupresyon yapan
ve Broiler Sürülerde Avian Pneumovirus
faktörler yönünden incelenmesi, problemin/lerin
Ýnfeksiyonu. Etlik Mikrobiyol. Derg., 61:113-
çözümünü kolaylaþtýrabilir. Genel önlemler
135.
arasýnda, biyogüvenlik önlemlerinin eksiksiz
uygulanmasý ve üretimin tüm aþamalarýný
Calnek, B. W., Witter, R. L. (1997). Marek's
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
23
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Disease. Disease of Poultry, Ed. B. W. Calnek,
H. J. Barnes, C. W. Beard, L. R. McDougald, Y.
H. J. Barnes, C. W. Beard, L. R. McDougald, Y.
M. Saif. 10th Edition. Ames, Iowa, Mosby-Wolfe,
M. Saif. 10th Edition. Ames, Iowa, Mosby-Wolfe,
p:721,725,730.
p:389-392, 396.
Diker, K. S. (2005). Ýmmun Yetmezlik Hastalýklarý.
Ýmmunoloji, Ankara: Medisan, s.: 265-268.
Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan.
Skeeles, J. K., Arp, L. H. (1997). Bordetellosis.
Diker, K. S. (2005). Ýmmun Sistem Hücreleri.
Disease of Poultry, Ed. B. W. Calnek, H. J.
Ýmmunoloji, Ankara: Medisan, s.: 17-29.
Barnes, C. W. Beard, L. R. McDougald, Y. M.
Diker, K. S. (2005). Ýmmun Sistem Organlarý.
Ýmmunoloji, Ankara: Medisan, s.: 31-39.
E r d e ð e r, J. ( 2 0 0 2 ) . M i ko t o k s i n l e r ve
Mikotoksikozis. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý,
Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.: 234240.
Erdeðer, J. (2002). Hindi Korizasý. Kanatlý Hayvan
Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Ankara:
Medisan, s.: 317-322.
Erdeðer, J. (2002). Hemorajik Enteritis. Kanatlý
Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan.
Ankara: Medisan, s.: 332.
Esendal, Ö. M. (2002). Reovirus Ýnfeksiyonlarý.
Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M.
Akan. Ankara: Medisan, s.: 179-182.
Fussel, L. W. (1998). Poultry Industry Strategies
for Control of Immunosuppressive Diseases.
Poultry Sci. 77:1193 -1196.
Jones, R.C. (1991). Infectious Bursal Disease.
Colors Atlas of Diseases & Disorders of The
Saif. 10th Edition. Ames, Iowa, Mosby-Wolfe,
p: 278.
Thomson, R. G. Lenfosit Oluþumu. Eriþim:
[http://veteriner.selcuk.edu.tr/veteriner/Patol
oji/genelpatoloji/yangi/18.jpg]. Eriþim tarihi:
04.01.2008
Yardýmcý, H. (2002). Ýnfeksiyöz Koriza. Kanatlý
Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan.
Ankara: Medisan, s.:65-68.
Yardýmcý, H. (2002). Lökozis/Sarkoma Grubu
Virus Ýnfeksiyonlarý. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý,
Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.: 219224.
Yardýmcý, H. (2002). Retikuloendoteliosis. Kanatlý
Hayvan Hastalýklarý, Ed. M. Ýzgür, M. Akan.
Ankara: Medisan, s.: 225
R. McDougald, Y. M. Saif. 10th Edition. Ames,
Iowa: Mosby-Wolfe, p: 624, 628-629.
Rosenberg, J. K., Cloud, S. S. (1998). Chicken
Anemia Virus. Poultry Science , 77: 1190 -1192.
Domestic Fowl & Turkey, Second edition, Ed. C.
Pierson, F. W., Domermuth, C. H. (1997).
J. Randall. Ames, Iowa , Iowa State Univesity
Hemorhagic Enteritis. Disease of Poultry, Ed. B.
Press, p. : 47 (108)
W. Calnek, H. J. Barnes, C. W. Beard, L.
Kidd, M. (07.08.2000). Poultry Disease
Sareyyüpoðlu, B., Akan, M., Ýzgür, M. (2005).
Diagnosis.Eriþim:[http://www.msstate.edu/de
Detection and Molecular Characterization of
pt/poultry/pub1276.htm]. Eriþim tarihi:
Infectious Bursal Disease Viruses in Commercially
Reared Broiler Chickens in Turkey. 14th WVPC
14.01.2008
Lukert, P. D., Saif, Y. M. (1997). Infectious Bursal
Disease. Disease of Poultry, Ed. B. W. Calnek,
24
Minbay, A. (2002). Marek Hastalýðý. Kanatlý
Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3
Final Program&Abstract Book, D21-551.

Benzer belgeler

Kuş Gribi ve uş Gribi ve Gıda Güvenliği Kuş Gribi ve Gıda Güvenliği

Kuş Gribi ve uş Gribi ve Gıda Güvenliği Kuş Gribi ve Gıda Güvenliği Yýlda 4 kez 3 ayda bir yayýmlanýr. Veteriner Tavukçuluk Derneði Adýna Sahibi Prof. Dr. Ahmet ERGÜN Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Prof. Dr. Mehmet AKAN Yayýn Kurulu Doç. Dr. Erol ÞENGÖR Dr. Serdar ERTA...

Detaylı