KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI -Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla
Transkript
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI -Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI -Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla- Doç. Dr. Dolunay Şenol Doç. Dr. Sıtkı Yıldız ANKARA-2013 I Bu araştırma Mutlu Çocuklar Derneği tarafından finanse edilmiş olup, 2846 Sayılı Kanuna göre bu eserin bütün yayın, tercüme iktibas hakları Mutlu Çocuklar Derneği’ne aittir. Kitapta yer alan açıklama ve görüşler yazarlarına ait olup Derneğin görüşlerini yansıtmaz. Kadına Yönelik Şiddet Algısı -Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla- (2013: Ankara) Kadına Yönelik Şiddet Algısı-Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla-/Yazarlar: Dolunay ŞENOL, Sıtkı YILDIZ. Mutlu Çocuklar Derneği Yayınları, Ankara: 2013. ISBN: 978-605-5307-05-9 (MÇD) Mutlu Çocuklar Derneği Yayınları Mutlu Çocuklar Derneği Mebusevleri Ayten Sokak No:39/8 Çankaya-ANKARA Tel: (+90 312) 2220355 Fax: (+90 312) 2220309 Web: www.mutlucocuklar.org E-Posta: [email protected] Kapak Tasarım: Baskı: Tarcan Matbaacılık Adres: Zübeyde Hanım Mahallesi Samyeli Sokak No:15 İskitler-ANKARA Tel: (+90 312) 3843435 Haziran 2013 II ARAŞTIRMADA GÖREV ALANLAR Araştırma Koordinatörü Hasan KALA (Mutlu Çocuklar Derneği Ankara Koordinatörü) Araştırma Yürütücüleri Doç. Dr. Dolunay Şenol (Kırıkkale Üniversitesi) Doç. Dr. Sıtkı Yıldız (Kırıkkale Üniversitesi) Saha Sorumluları Eşref KÜLLEBİ (Mutlu Çocuklar Derneği İstanbul Şubesi Temsilcisi) Asım KURUMAHMUT (Mutlu Çocuklar Derneği Trabzon Şubesi Temsilcisi) Serdal PEKER (Mutlu Çocuklar Derneği Gaziantep Şubesi Temsilcisi) Çelebi KIYICI (Mutlu Çocuklar Derneği Bursa Şubesi Temsilcisi) Yunus ÇELİK (Mutlu Çocuklar Derneği Diyarbakır Şubesi Temsilcisi) H. Mustafa Yılmaz (Mutlu Çocuklar Derneği) Analiz ve Raporlama Doç. Dr. Dolunay Şenol (Kırıkkale Üniversitesi) Doç. Dr. Sıtkı Yıldız (Kırıkkale Üniversitesi) Sekreterya H. Mustafa Yılmaz (Mutlu Çocuklar Derneği) III IV ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR Kadın ve Çocuk, aile yapısının çok önemli iki unsurudur. Kadın, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde kilit rol oynarken, çocuk da gerek ailelerin gerekse toplumun sürekliliği ve devamı adına önemli bir noktada durmaktadır. Toplumsal ahengin oluşmasında ve sosyal kurumların sağlıklı bir şekilde işlemesindeki en önemli şart kadının ve çocuğun hak ettiği değeri görmesidir. Aksi halde sosyal problemler artarak devam edecektir. Yaşanan toplumsal problemlerin aktörlerine baktığımızda neredeyse tamamının, yetişmiş oldukları aile yapılarında problemler olduğunu görmekteyiz. Şiddet mağduru veya şahidi çocuklar büyüdüklerinde kendi çevrelerine de aynı şekilde zarar vermektedirler. Özellikle, ilk gelişim ve çocukluk dönemlerinde; her şeyden daha çok değer verdiği annesinin şiddete maruz kalmasına şahit olan çocuklar, ileride tedavisi çok da mümkün olmayan travmalar yaşamaktadırlar. Şiddetin genel yapısına baktığımızda; aile bağlarının zedelenmesi, insani ve kültürel değerlerin yozlaştırılması, vicdan kavramının insanların yaşantılarında tam anlamıyla yer bulamaması, koruma, müdahale ve cezai müeyyide gibi alanlarda yetersiz kalınması, ekonomik sebepler, eğitimsizlik vb. birçok nedenlerden beslendiğini görmekteyiz. Problemin bu kadar karışık olması, çözümü de o denli zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, bu sosyal rahatsızlığın tedavisi de kapsamlı bir mücadele ile gerçekleştirilebilir. Gerek ilgili resmi kurumların gayretleri, gerekse sivil toplum kuruluşlarının yürüteceği çalışmalar problemin çözümü adına önemli katkılar sağlayacaktır. Mutlu Çocuklar Derneği olarak yürüttüğümüz “Uluslararası Katılımlı Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet Sempozyumu” kapsamında Ankara, İstanbul, İzmir, Malatya, Adana, Erzurum, Trabzon illerinde 3500 kadın ve 3500 erkek üzerinde şiddet konusuyla ilgili 2 farklı anket uygulanmıştır. Anketlerden elde edilen sonuçlar 27-28 Nisan’da düzenlediğimiz sempozyumla birlikte danışman hocalarımız tarafından kamuoyuyla paylaşılmıştır. Uygulanan anketin sonuçlarının yer aldığı bu kitabın problemlerin tespitine, çözümüne katkı sağlayacağı ümidini taşımaktayız. Elde edilen veriler, daha sağlıklı araştırma ve politikalar üretebilmek amacıyla ilgili kurum, araştırmacı ve sivil toplum kuruluşları ile paylaşılacaktır. Yaşanan acıların bir nebze olsun dinmesi adına, konuyla ilgili ne yapılsa yetersiz kalacaktır. Son yıllarda, son derece önemli çalışmaların yürütüldüğü kadına ve çocuğa karşı şiddeti önleme konusunda yapılan tüm çalışmaları önemsiyoruz. Geleceğe umutla bakabilen toplumlar; sağlıklı, özgüveni gelişmiş, kendini kolaylıkla ifade edebilen, değer görmüş insanların omuzlarında şekillenecektir. Araştırma çalışmasının yürütülmesinde katkı sağlayan başta danışmanlarımız Doç. Dr. Dolunay ŞENOL ve Doç. Dr. Sıtkı YILDIZ olmak üzere tüm araştırma ekibine teşekkürlerimi sunarım. Kadına ve çocuğa karşı şiddet gibi müessif bir problemin ivedilikle çözülmesi ümit ve temennisiyle... Sevgi MERMERCİ Mutlu Çocuklar Derneği Yönetim Kurulu BaşkanıİÇİNDEKİLER V ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR...................................................................................................V İÇİNDEKİLER.............................................................................................................. VI TABLOLAR LİSTESİ..................................................................................................... VII GRAFİKLER LİSTESİ..................................................................................................... IX GİRİŞ.........................................................................................................................1 BİRİNCİ BÖLÜM KADINA YÖNELİK ŞİDDET.................................................................................................3 1.1. ŞİDDET OLGUSU .....................................................................................................3 1.2. ŞİDDETİN ÇEŞİTLERİ.................................................................................................4 1.3. TOPLUMSAL CİNSİYET VE KADINA YÖNELİK ŞİDDET..........................................................5 1.4. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖZELLİKLERİ........................................................................6 1.5. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN SEBEPLERİ..........................................................................7 1.6. AİLE İÇİ ŞİDDET TÜRLERİ...........................................................................................9 1.6.1. Fiziksel Şiddet.....................................................................................................9 1.6.2. Sözel Şiddet...................................................................................................... 10 1.6.3. Duygusal Şiddet................................................................................................. 10 1.6.4. Ekonomik Şiddet................................................................................................ 11 1.6.5. Cinsel Şiddet..................................................................................................... 11 1.7. KADINA YÖNELİK ŞİDDETE DAİR GENEL BİR DEĞERLENDİRME............................................ 12 1.8. DÜNYADA KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN BOYUTLARI.......................................................... 13 1.9. TÜRK TOPLUMUNDA AİLE İÇİ ŞİDDET.......................................................................... 13 1.10. TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK ŞİDDETE DAİR VERİLER.................................................... 14 İKİNCİ BÖLÜM KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI........................................ 16 ARAŞTIRMASI ALAN ARAŞTIRMASI ÇALIŞMASI.................................................................... 16 2.1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE KONUSU............................................................................ 16 2.2. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ............................................................................................ 16 2.3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ......................................................................................... 16 2.3.1. Varsayımlar....................................................................................................... 17 2.3.2. Evren ve Örneklem.............................................................................................. 17 2.3.3. Veri Toplama Teknikleri........................................................................................ 18 2.3.3.1. Veri Toplama Aracı........................................................................................... 19 2.3.3.2. Veri Toplama Süreci......................................................................................... 19 2.3.4. Verilerin Çözümlenmesi........................................................................................ 20 2.4. ARAŞTIRMA BULGULARI.......................................................................................... 20 2.4.1. Kadınların ‘Kadına Yönelik Şiddet’ Algıları................................................................. 20 2.4.1.1. Kadın Katılımcıların Demografik Özellikleri............................................................. 21 2.4.1.2. Kadın Katılımcıların Şiddet ve Aile İçi Şiddete İlişkin Değerlendirmeleri......................... 22 2.4.1.3. Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları..................................... 37 2.4.1.4. Kadın Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları............................ 49 2.4.2. Erkeklerin ‘Kadına Yönelik Şiddet’ Algıları................................................................. 57 2.4.2.1. Erkek Katılımcıların Demografik Özellikleri............................................................. 57 VI 2.4.2.2. Erkek Katılımcıların Şiddet ve Aile İçi Şiddete İlişkin Değerlendirmeleri......................... 58 2.4.2.3. Erkek Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları............................. 65 2.4.3. Kadınların ve Erkeklerin Şiddet Algılarının Karşılaştırılması........................................... 79 2.4.4. Tutum ve Değer Yargılarına İlişkin İstatistikler ........................................................... 91 SONUÇ.................................................................................................................... 96 KAYNAKLAR............................................................................................................. 98 EKLER...................................................................................................................... 99 Ek-1: Kadınlara Uygulanan Anket Formu........................................................................... 99 Ek-2: Erkeklere Uygulanan Anket Formu ......................................................................... 104 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Türkiye Nüfusunun 2011 Yılı İtibariyle Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı............. 17-18 Tablo 2: Örneklemin Cinsiyete ve İllere göre dağılımı........................................................... 18 Tablo 3: Katılımcı kadınların yaş dağılımı.......................................................................... 21 Tablo 4: Katılımcı kadınların medeni halleri....................................................................... 21 Tablo 5: Katılımcı kadınların eğitim durumları................................................................... 21 Tablo 6: Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?............................................... 22 Tablo 7: Aile içi şiddete maruz kaldınız mı?....................................................................... 23 Tablo 8: Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız?................................. 23 Tablo 9: Medeni haliniz sorusu ile Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız sorusu arasındaki çapraz dağılım....................................................................................... 24 Tablo 10: Aile içi şiddete kim tarafından maruz bırakıldınız?.................................................. 25 Tablo 11: Aile içi şiddete maruz kalmanızın nedeni nedir?..................................................... 27 Tablo 12: Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep ettiniz mi?...... 28 Tablo 13: Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep ettiyseniz, nerelerden veya kimden yardım istediniz?.................................................................................. 29 Tablo 14: Herhangi bir yerden yardım talep etmediyseniz, nedenini açıklar mısınız?.................... 30 Tablo 15: Aile içi şiddete maruz kalınca herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı?.............. 31 Tablo 16: Psikolojik destek aldıysanız, kimlerden aldınız?...................................................... 31 Tablo 17: Aile içi şiddet uyguladınız mı?........................................................................... 32 Tablo 18: Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız?................................................. 33 Tablo 19: Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz?............................. 34 Tablo 20: Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız?.......................................... 35 Tablo 21: Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?.................................................... 36 Tablo 22: Sizce kadına kimlerin şiddet uygulama hakkı vardır?............................................... 36 Tablo 23: Şiddet bazen gereklidir.................................................................................... 37 Tablo 24: Kadına yönelik şiddet, derecesi çok değilse mazur görülebilir.................................... 38 Tablo 25: Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir................................................................... 38 Tablo 26: Dayak varsa eşler boşanmalıdır.......................................................................... 39 Tablo 27: Yaşa göre ‘dayak varsa eşler boşanmalıdır’ yargısının dağılımı................................... 39 Tablo 28: Erkeği şiddete kadın tahrik eder......................................................................... 40 Tablo 29: Yaşa göre ‘erkeği şiddete kadın tahrik eder’ yargısının dağılımı.................................. 41 Tablo 30: Kadına yönelik şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir.................... 41 VII Tablo 31: Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir................................................42 Tablo 32: Yaşa göre ‘erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı.........43 Tablo 33: Eğitime göre ‘erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı.....43 Tablo 34: Kocasının beklentilerini yerine getirmezse kadına şiddet uygulanabilir........................44 Tablo 35: Eğer erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır..............................................44 Tablo 36: Yaşa göre ‘erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır’ yargısının dağılımı..............45 Tablo 37: Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir......................................... 46 Tablo 38: Yaşa göre ‘kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir’ yargısının dağılımı.. 46 Tablo 39: Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir..........47 Tablo 40: Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur..................48 Tablo 41: Dayak bir terbiye aracıdır................................................................................ 49 Tablo 42: Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır............................................... 49 Tablo 43: Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır.........50 Tablo 44: Şiddet çözüm değildir....................................................................................51 Tablo 45: Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır........................................51 Tablo 46: Yaşa göre ‘evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır’ yargısının dağılımı. 52 Tablo 47: Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir....................................52 Tablo 48: Yaşa göre ‘kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir’ yargısının dağılımı......................................................................................................53 Tablo 49: Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır...............................54 Tablo 50: Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir.............................................................54 Tablo 51: Yaşa göre ‘kadın kocasına her şartta itaat etmelidir’ yargısının dağılımı......................55 Tablo 52: Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir................................ 56 Tablo 53: Katılımcı erkeklerin yaş dağılımı.......................................................................57 Tablo 54: Katılımcı erkeklerin medeni halleri....................................................................58 Tablo 55: Katılımcı erkeklerin eğitim durumları.................................................................58 Tablo 56: Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?.............................................58 Tablo 57: Aile içi şiddet uyguladınız mı?.......................................................................... 60 Tablo 58: Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz?............................ 60 Tablo 59: Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız?................................................ 61 Tablo 60: Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız?......................................... 62 Tablo 61: Aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra pişman olur musunuz?.............................. 63 Tablo 62: Aile içi şiddet uyguladığınız için herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı?......... 63 Tablo 63: Psikolojik destek aldıysanız kimlerden aldınız?...................................................... 64 Tablo 64: Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?................................................... 64 Tablo 65: Şiddet bazen gereklidir................................................................................... 65 Tablo 66: Şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir..................................................... 65 Tablo 67: Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir.................................................................. 65 Tablo 68: Dayak varsa eşler boşanmalıdır......................................................................... 66 Tablo 69: Eğitime göre ‘dayak varsa eşler boşanmalıdır’ yargısının dağılımı.............................. 66 Tablo 70: Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır.......................................................... 67 Tablo 71: Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir...................................... 67 Tablo 72: Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir...................................... 68 Tablo 73: Yaşa göre ‘erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı...................................................................................................... 68 Tablo 74: Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir.............................................. 69 Tablo 75: Yaşa göre ‘erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir’ yargısının dağılımı....... 69 VIII Tablo 76: Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır.................................................................70 Tablo 77: Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını gerektirir....................................................71 Tablo 78: Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir.......... 71 Tablo 79: Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur.................. 72 Tablo 80: Dayak bir terbiye aracıdır................................................................................ 72 Tablo 81: Yaşa göre ‘dayak bir terbiye aracıdır’ yargısının dağılımı......................................... 73 Tablo 82: Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır............................................... 73 Tablo 83: Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır......... 74 Tablo 84: Şiddet çözüm değildir.................................................................................... 74 Tablo 85: Eğitime göre ‘şiddet çözüm değildir’ yargısının dağılımı.......................................... 75 Tablo 86: Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır........................................ 75 Tablo 87: Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir.................................... 76 Tablo 88: Eğitime göre ‘kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir’ yargısının dağılımı...................................................................................................... 76 Tablo 89: Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır............................... 77 Tablo 90: Eğitime göre ‘kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır’ yargısının dağılımı...................................................................................................... 77 Tablo 91: Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir1........................................................... 78 Tablo 92: Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir................................ 78 Tablo 93: Bir defa dahi dayak olduysa eşler boşanmalıdır..................................................... 79 Tablo 94: Kadınların tutum ve değer yargılarının yüzde dağılımı........................................90-91 Tablo 95: Erkeklerin tutum ve değer yargılarının yüzde dağılımı.........................................91-92 Tablo 96: ANOVA testi sonuçları (Kadınara uygulanan anket)................................................ 93 Tablo 97: ANOVA testi sonuçları (Erkeklere uygulanan anket)................................................ 94 GRAFİKLER LİSTESİ Grafik 1: Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?............................................. 79 Grafik 2: Aile içi şiddet uyguladınız mı?.......................................................................... 81 Grafik 3: Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız?................................................ 81 Grafik 4: Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?.................................................... 82 Grafik 5: Şiddet bazen gereklidir.................................................................................... 83 Grafik 6: Dayak varsa eşler boşanmalıdır.......................................................................... 84 Grafik 7: Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur................... 84 Grafik 8: Dayak bir terbiye aracıdır................................................................................. 85 Grafik 9: Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır................................................ 86 Grafik 10: Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır........ 87 Grafik 11: Şiddet çözüm değildir................................................................................... 88 Grafik 12: Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir........................................................... 89 Grafik 13: Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir.................................. 89 IX MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA GİRİŞ Aile içi şiddet, aile kurumunun başlangıcından itibaren var olmuş ve bundan sonra da var olmaya devam edecek bir olgudur. Aile içi şiddetin çok farklı sebepleri ve şekilleri bulunmaktadır. Her toplumda farklı boyutlarda gerçekleşen aile içi şiddetin Türk toplumundaki boyutlarını, özellikle de kadına yönelik şiddet boyutunu bu çalışmada ortaya konulmaya çalışılmıştır. Aile içi şiddet, çok sayıda insanın şiddet ile ilk tanıştığı yer olarak karşımıza çıkmasıyla dikkatleri çekmektedir. Eşlerin birbirine şiddeti, anne babanın çocuklarına şiddeti, çocukların anne babalarına şiddeti, çocukların birbirlerine şiddeti, vb. olmak üzere çok farklı aile içi şiddet şekilleri bulunmaktadır. Şiddet, çok boyutlu bir kavram olduğu için tek bir tanımının yapılabilmesi mümkün değildir. Fiziksel, psikolojik, sosyal, cinsel vb. çok çeşitli şiddet şekilleri bulunmaktadır. Şiddetin farklı şekilleri bulunmasına ve her toplumda farklı boyut ve türleri yaygın olmasına rağmen evrensel bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kocacık’a (2001:2) göre, “Sosyologlar tarafından şiddet olgusunun en iyi, toplumsal ilişkilerin dinamikleri içinde, bütüncül bir yaklaşımla ele alınabileceği savunulmaktadır. Çünkü çatışmalar daha çok birbirleriyle ilişki içinde olan bireyler ya da gruplar arasında olmaktadır”. Her bireyin insan olduğu ve eşit haklara sahip olduğu göz önünde bulundurulacak olursa, hiç kimsenin hiç kimseye şiddet uygulama hakkının da olmadığı anlaşılacaktır. Ancak insanlar zaman zaman toplumsal kurallardan destek alarak, zaman zaman da fiziksel güçlerini kullanarak diğer insanlara, hatta aynı aile içinde yaşayacak, hayatını paylaşacak kadar yakın oldukları insanlara şiddet uygulayabilmekte, bu hakkı kendilerinde bulabilmektedirler. Şiddetin sadece görünen fiziksel boyutu söz konusu olsa, mücadele çok daha kolay olacaktır. Oysa şiddetin büyüğü sosyal, psikolojik, ekonomik, vb. boyutlarda yaşanmaktadır. Şiddetin boyutlarını büyüten de şiddet olarak algılanmayan ancak, fiziksel şiddetten çok daha fazla insan üzerinde olumsuz etkisi olan, çeşitli şiddet türlerinin şiddet olduğunun kabul edilmeden uygulanıyor olmasıdır. Bu durumda şiddet mağduru kişi, şiddeti uygulayanın zannettiğinden çok daha fazla zarar görmekte ve şiddet uygulayan kişi de olumsuzluğun boyutlarının farkında olmadığı için telafi etme durumuna gitmemektedir. Şiddet mağdurlarının büyük kısmı şiddetin görünmeyen, ancak tahribatı çok olan bu yönünden fazlasıyla etkilenmektedir. Diğer taraftan şiddet mağdurlarının şiddetin devam etmesindeki dolaylı rolünü göz ardı etmemek gerekir. Şiddete uğrayan, şiddete uğradığını itiraf etmekte zorlanmaktadır. Bir insan şiddete uğradığında, şiddete uğramadaki rolünü sorgulamaktadır. Şiddete uğradığını duyanların da aynı şekilde düşüneceklerine inandıkları için, şiddeti gizleme eğilimi içine girmektedirler. Bu da şiddetin devam etmesinde son derece önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. 1 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Şiddet ile mücadelede, özellikle de hukuki mücadelenin başlatılması ve sürdürülmesinde bu durum çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir problemin çözülebilmesi için, öncelikle varlığının kabul edilmesi gerekmektedir. Problemden şikâyetçi olunmadığında ve problemin varlığı kabul edilmediğinde, kabul edilmeyen bir problemin çözümünü beklemek de çok tutarlı olmayacaktır. Bu durumda şiddetle mücadelede en önemli hususun zihniyet değişimi olduğunu vurgulamak kaçınılmaz olmaktadır. Saha araştırmasına dayalı bu çalışmada, Türkiye genelinde her bölgeden seçilen birer ilde uygulanılan anket ve görüşme verileri paylaşılarak, aile içi şiddet problemine kadın ve erkeklerin algılarında farklılıkların olup olmadığı, eğer cinsler arasında algı farkı varsa bunun boyutları ortaya konularak çözüm önerileri sunulmuştur. 2 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA BİRİNCİ BÖLÜM KADINA YÖNELİK ŞİDDET 1.1. ŞİDDET OLGUSU Şiddet zamana ve sosyal yapıya göre değişen bir kavram olmasına rağmen, son yıllarda en fazla dikkat çeken konulardan birisidir (Kocacık, 2000:1). Her toplum, kendi toplumunda olagelen şiddet eylemlerini, yeni yetişen kuşaklarına sosyalleşme sürecinde öğretmektedir. Her insanın içinde şiddet dürtüsünün olduğu kabul edilmesine rağmen, insanın uygulamış olduğu şiddetin şeklinin sosyal olduğu kabul edilmektedir. Bu da şiddetin, bireysel ve sosyal ögelerle birleşerek, son derece karmaşık bir olgu olarak karşımıza çıkmasını sağlamaktadır. İnsanlık tarihinin farklı dönemlerinde, farklı şekillerde görülen şiddet hep olmuştur. Her toplum, kendi iç dinamiklerini sağlamak ister. Çünkü toplumlar, kurumları, değer ve bireyleri arasında bütünlük sağlayabildiği sürece ayakta kalabilirler (Kocacık, 2000:2). Toplumlar sosyal yapılarını devam ettirmeye çalışırken, devamlılıklarını olumsuz yönde etkileyecek sosyal problemlerle de karşılaşırlar. Sosyal problemler, sosyal yapının devamlılığı ve bütünlüğünü tehdit eden önemli durumları ortaya koymaktadır. Bu problemlere dikkat edilip çözümler üretildiğinde, toplumlar devamlılıklarını günün şartlarına uygun şekilde sürdüreceklerdir. Bu da ancak sosyal yapının bütün olarak ele alınıp, çözümler üretilmesi ile mümkün olacaktır. Sosyo-kültürel hayatın bu kadar karmaşık olması ve bu kadar karmaşık bir olgunun çok farklı şekillerde tezahür etmesi söz konusudur. Şiddet, hayatın pek çok alanında karşılaşılan bir olgu olmasına rağmen en büyük olumsuzlukları yaşattığı yer olarak aile kurumunu gösterebiliriz. Aile içinde yaşanılan şiddet, çok boyutlu olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlık tarihinde şiddet her zaman görülmüş, ancak her dönem ve toplumda şiddetin şekli ve boyutları farklılıklar göstermiştir. Günümüzde şiddet, bir suç davranışı olarak nitelendirilmektedir. Şiddet olgusunun tek başına ele alınması mümkün değildir. Şiddete uğrayan ve şiddet uygulayan arasındaki en önemli ilişki, çok büyük bir oranda karşılıklı olarak birbirlerini tanıyor olmalarıdır. Birbirini tanımayan kişiler arasında ilişki ağı olmadığı için, aralarında olumlu veya olumsuz bir iletişimin olmasını beklemek mümkün değildir. Bu demek değildir ki, şiddet mağdurları ve şiddete uğrayanlar arasında her zaman yakın bir ilişki vardır. Terör eylemlerini düzenleyenler ve terör mağdurları arasında çoğu zaman eylem öncesinde bir iletişim söz konusu değildir. İnsanlar arasında ne kadar fazla iletişim var ise, o kadar da çok aralarında iletişimin, dolayısı ile de şiddet eylemlerinin olması mümkündür. Aile içindeki bireyler arası ilişki, en yoğun yaşanılan ilişki türlerinden birisidir. Bu derece yoğun ilişki ağının yaşandığı bir kurumda, tabii olarak şiddet de en yoğun şekilde yaşanacaktır. Bu sebep ile de aile içi şiddet oranları son derece yüksek çıkmaktadır. Bir toplumda hangi eylemlerin şiddet olarak algılandığı, o toplumun sosyal yapı özelliklerine göre farklılık ortay koymaktadır. O toplum içinde yaşayan insanların, şiddet eylemlerini şiddet eylemi olarak algılayıp algılamamaları, yani kültürel yapıda geçerli olan değer yargıları da şiddetin boyutunu belir3 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA lemektedir. 1.2. ŞİDDETİN ÇEŞİTLERİ Şiddeti sadece ‘fiziksel zarar’ ile açıklayabilmek mümkün değildir. Özellikle günümüzde şiddetten bahsedildiğinde sadece fiziksel şiddet değil, psikolojik, sosyal, cinsel, ekonomik, vb. şekillerinin de olduğu kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 49. Dünya Sağlık Asamblesi’nde, şiddetin halk sağlığı önceliklerinden olduğu kabul edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü üyesi olan 191 ülkeden 1200’den fazla delege, Cenevre’de şiddet ile mücadele etmek için uluslararası bir eylem planı yapılmasını oybirliği ile yasal hale getirmiştir (WHO, 1996). Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, bireyin kendisine uyguladığı şiddet, kişiler arası (aile içi) şiddet ve örgütlü veya organize (savaş) şiddet olmak üzere üç farklı şiddet şekli belirlenmiştir (Dünya Sağlık Örgütü, www.who.int/violence). Şiddetin her türü çok dikkat edilmesi gereken önemli bir problemi ortaya koyuyor olmasına rağmen, bu çalışmada aile içi şiddeti, özellikle de aile içinde kadına yönelik şiddet ele alınacaktır. Aile içi şiddete yönelik çalışmaların sürdürülmesi son derece zordur. Çünkü aile içinde yaşanılanların aile mahremiyeti olarak değerlendirilmesi sebebi ile aile dışındaki kişilerle paylaşılması hoş karşılanmamaktadır. Bu sebep ile de aile içinde yaşanılan şiddetin boyutları ile ilgili bilgilere ulaşılması ve şiddet anında ve sürecinde müdahale edilmesi son derece zor olmaktadır. Ataerkil toplumlarda kadınların erkeklere oranla şiddete uğrama ihtimallerinin daha yüksek olduğu bilinmektedir. Kadına yönelik şiddet oranları istatistiklere çok fazla yansımamakla birlikte, kadına yönelik şiddet olaylarına pek çok ülkede sıklıkla rastlanıldığı bilinmektedir. ABD’de her iki evlilikten birisinde şiddet uygulandığı istatistiklere yansımış bulunmaktadır. Yine aynı istatistiklere göre her yedi saniyede bir, bir kadın bir erkek tarafından fiziksel şiddete uğratılmaktadır (Ünsal, 1996:33). Kadınların, aile içi şiddet sonrasında en fazla maruz kaldıkları, kemik ve diş kırıkları, burun ve dudak yaralanmaları, bilinç kaybı, alkol veya sigara bağımlılığı, depresyon, vb. şeklinde özetlenmektedir. 1993 yılında Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu’nun “Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi Bildirisi”nde, şiddetin çok boyutlu olduğu vurgulanmaktadır. Buna göre sadece cinsiyet temelli fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü doğuran veya doğurmaya yönelik, özel ya da kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüklerin keyfi şekilde engellenmesinin yeterli olmadığı, gelenek, görenek, alışkanlık ve uygulamaların da bu kapsama alınmasının gerekliliği vurgulanmaktadır. Günümüzde dahi hala kadınların az da olsa sünnet ettirildikleri, miras olarak değerlendirildikleri, ölen eşlerinin arkasından yaşamlarına son verildiği, ‘kocadır, döver de sever de’ diyerek kocanın şiddetine karşı çıkmamasının istendiği, vb. pek çok uygulamanın devam ediyor olduğu bilinmektedir. O halde aile içi şiddetin, özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesinin, sadece yasalarla çözülemeyecek kadar karmaşık, sosyo-kültürel, ekonomik, cinsel, vb. pek çok temelinin olduğu ve çözümünün de son derece karmaşık olduğu kabul edilmelidir. 4 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Dünya Sağlık Örgütü (WHO:1998), eşler arası şiddeti, “yakın bir ilişkide fiziksel, psikolojik ya da cinsel hasara yol açan her tür davranış” olarak tanımlamaktadır. Yine aynı kurum “Şiddet ve Sağlık Raporu” nda şiddeti, “Bir kişiye, bir gruba ve bir topluma karşı yaralanma, ölüm ve psikolojik zararla, gelişme geriliği veya çöküntü hali, fiziksel güç veya tehdit uygulama” (WHO:2002) olarak tanımlamaktadır. Şiddet, gündelik hayatta çok çeşitli şekillerde kullanılıyor olmasına rağmen hukuksal anlamda daha net ifadelerle tanımlanmaktadır. Ayan (2010: 24 ), hukukçuların şiddeti, insanın benzerlerine karşı başlattığı, önemli veya önemsiz derecelerde hasarlar oluşturduğu, saldırganlık ve hoyratlık ifade eden davranışlar olarak tanımladıklarını ifade etmektedir. Medeni Kanun şiddeti, insanın istemi dışında hareket etmeye zorlayacak nitelikteki eylemler olarak tanımlamaktadır. Can Gürkan ve Coşar’ göre (2009:125), “Toplumun kültürel ve sosyal yapısı, dini inançlar, sosyal izolasyon, katı toplumsal roller, fakirlik, kadın-erkek eşitsizliği, kendi kendini kontrol yetersizliği ve zayıf kişilik gibi kişisel karakterler ekonomik şiddet riskini artırmaktadır”. Toplumların yapılarının, hareketliliğinin ve değişimlerinin şiddetin ortaya çıkmasında önemli rolü olduğunu kabul edilmektedir. Hızlı değişim dönemleri şiddet olaylarını arttırırken, ekonomik hayattaki iyileşmeler şiddet olaylarını azaltabilmekte, ekonomik hayattaki olumsuz değişmeler de şiddet olaylarını arttırabilmektedir. Bu değerlendirmelerden hareket ile ekonominin sadece belirleyici faktör olduğunu da söyleyebilmek mümkün değil. Ekonomisi çok kötü olduğu halde sosyo-kültürel normlarından dolayı şiddet eylemlerinin çok fazla olmadığı ülkeleri, ekonomiyi tek faktör olarak aldığımızda açıklayabilmek mümkün değil. Bu sebep ile de şiddet olaylarının tek faktörle açıklanamayacak kadar karmaşık olduğunu bir kez daha hatırlatmak gerekecek. İçinde yaşanılan dünyanın şartları çok zor olabilir, ama bu bir insanın diğer insana, bir grubun diğer bir gruba şiddet uygulama hakkını hiçbir zaman vermez. Her insanın yaşama hakkının olduğu, hatta insanca yaşama hakkının olduğu düşünüldüğünde, şiddet olan bir dünyanın varlığını anlayabilmek mümkün görünmemektedir. 1.3. TOPLUMSAL CİNSİYET VE KADINA YÖNELİK ŞİDDET Her bireyin, biyolojik yapısına bağlı olarak bir cinsiyeti bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyet, bireyin biyolojik cinsiyetine uygun olarak toplumun ondan hangi rolleri yerine getirmesini istediği, neler beklediğidir. Her bir cinsten, her bir toplumun farklı farklı beklentileri bulunmaktadır. Her toplumun cinsiyet rolleri ve sorumlulukları farklı olup, zaman içinde de değişimler yaşanmaktadır. Zaman içinde değişimler yaşansa da her dönemde toplumların cinsiyete uygun sorumluluk ve beklentileri bulunmaktadır. Bu beklentilerle bireyin cinsel kimliği arasındaki uyum, bireyin toplumla uyumu anlamına gelmektedir. Tabiatın iki cins arasında belirlemiş olduğu farklılıkların dışında, toplumsal düzeyde oluşturulmuş olan ve nesiller boyu da devam eden farklılıklar olarak da tanımlayabileceğimiz toplumsal cinsiyet, iki cins açısından belirlenmiş ve benimsenmiş toplumsa rolleri ortaya koymaktadır. 5 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Her kültürün kadın ve erkek tanımlamaları farklıdır. Pek çok toplumda erkek ve kadın farklı canlılar olarak değerlendirilmektedir. İki cins de farklı varlıklar olarak değerlendirildikleri için, her iki cinsin de kendilerine ait imkânları, sorumlulukları, rol ve statüleri olduğu kabul edilmektedir. Ataerkil toplumlarda kadınların, anaerkil toplumlarda da erkeklerin toplumsal cinsiyetten kaynaklanan mağduriyetleri söz konusudur. Ataerkil toplumlarda kadın, ikinci sınıf insan konumundadır. Ancak aynı toplumlarda toplumsal cinsel kimliğinden dolayı erkeğin de mağduriyeti söz konusu olabilmektedir. Mesela ataerkil toplumlarda evin ekonomik yükümlülükleri tamamen erkeğe yüklenmiş olup, bu yükümlülükleri layığı ile yerine getirmesi beklenmektedir. Ataerkil toplumlarda kadın, birey olarak algılanmadığı için kaldırabileceğinin üstünde sorumluluklar beklenebilmekte ve bu sorumluluklarını toplumun beklentileri seviyesinde yerine getiremediğinde, ağır cezalara çarptırılabilmektedir. Aslında aile içinde kadına karşı uygulanılan şiddetin temelinde de bu nokta bulunmaktadır. Kadına karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, kadınların insan hakkı ihlali olarak kabul edilmektedir. Kadına yönelik şiddetin olumsuz sonuçları, olayın gerçekleştiği zaman ve birey ile sınırlı kalmayacak kadar geniştir. Bir kız çocuğunun, küçük yaşta yaşamış olduğu isteği dışındaki cinsel bir ilişkinin sonuçlarının anlık olmasını beklemek mümkün değildir. Aynı şekilde, erken yaşta evlendirilen bir kız çocuğunun mahkûm edildiği cinsel, sosyal, ekonomik, psikolojik tahribatın olumsuzluklarını anlık veya dönemlik yaşamasını beklemek, olayı çok yüzeysel değerlendirmek olur. Oysa bunu yaşayan kadın için yaşanılanlar yüzeysel değerlendirilemeyecek kadar karmaşıktır. Bireyin çocukluk yıllarından itibaren öğrenmeye başladığı cinsel rolleri, yaşadığı toplumda çok eskilerden beri uygulanagelen cinsel statüsüne uygun rollerdir. Genellikle erkeğin üstlendiği rol ve statüler, kadının rol ve statülerine göre daha üst bir seviyeden hareket etmektedir. Yıllar içinde, geçmişten günümüze bir değişimin olduğu kabul edilmesine rağmen, yani yaşam şekillerinde önemli bir değişim söz konusu olmasına rağmen, kültürel normlarda daha yavaş bir değişim söz konusu olduğu için, kültürel değerlerin devamlılığı sürmektedir. Kültürel normların değişmeye olan direnci, kültür aktarımında etkili olmaktadır (Ayan, 2010: 93). Zaman zaman kültürel kodların yanlış yorumlanması, kadının hem erkeğin gerisinde kalmasına hem de başta şiddet olmak üzere birtakım mağduriyetler yaşamasına zemin hazırlamaktadır. 1.4. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖZELLİKLERİ Erkeğe üstün, kadına da düşük statüleri uygun gören ataerkil Türk toplum yapısı, dünyadaki değişime ayak uydurmakta zorluk çekmekte, zaman zaman da bireysel ve sosyal düzeyde patlamalar yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Değişen dünya ile birlikte, aile bireylerinden birisinin veya birkaçının değişime direnç göstermesi, aile içi şiddetin artmasında etkili olmaktadır. Bir süre sonra aile içinde özellikle de eşler arasında yaşanan şiddet, cinsel rollerden kaynaklanan farklılaşma gibi bir süre sonra meşrulaşmaya başlamakta ve normal olarak algılanmaya başlanarak, çözüm üretilmesi çalışmalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Sosyal yapının temelini oluşturan ailenin ve bireylerinin sağlam ve sağlıklı olması, toplumun korunması, güçlendirilmesi ve geliştirilmesinde son derece önemli bir rol oynamaktadır. Toplumdaki bireyle6 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA rin saldırgan davranışlar içinde olması, aile içinde de şiddet olgusunun yaşandığının bir göstergesidir. Şiddetin toplum içinde ve ailede yaşanıyor olması, toplumun genelinin ve geleceğinin olumsuz etkileneceğinin önemli bir işareti olarak yorumlanmalı ve toplumların farklılıklarına göre çözümler üretilmelidir. Aile içi ilişkiler ve şiddet, toplumun geneli üzerinde bu derece önemli olmasına rağmen, toplum düzeni ve insan sağlığından sorumlu olan kişi ve kurumlar tarafından yeteri kadar önemsenmemiştir (Armutçu, 2007: 46). Aksine aile mahremiyeti kavramının arkasına sığınılarak, ailenin özeli olarak değerlendirilmekte ve dışarıdan yardım yapılamayacağı veya yapılmaması gerektiği savunulmaktadır. Aile içi şiddetin, aile dışına taşınmaması için harcanılan bu çabaya rağmen, aile içinde şiddet yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Aile içindeki şiddeti en yoğun şekilde güçsüz ve çaresiz kadınlar hissetmektedir. Çünkü kadın ve erkek arasındaki statü farklılığına dayanan değerler, yaş, cinsiyet ve iş üstünlüğüne dayanan tahakküm kurma gücünü de erkeğe vererek, erkeğin kadına şiddet uygulamasını meşrulaştırmaktadır. Meşrulaşan şiddetin bu boyutu, çözüm üretilmesini engellemekte ve kuşaktan kuşağa aktarılmasına yol açmaktadır. Kısaca sosyal ve bireysel düzeydeki şiddet eylemleri birbirini besleyerek, aile içi şiddetin devam etmesini sağlamaktadır. Ama daha önce de söylemiş olduğumuz gibi, aile içinde şiddet varsa toplumun genelinde de şiddet vardır. Burada toplum ve bireyin davranışlarının birbirini karşılıklı olarak etkilediğini belirtmek gerekir. 1.5. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN SEBEPLERİ “Yaygın kanının aksine şiddet, sadece düşük gelir düzeyli, eğitimsiz ailelerde yaşanmamaktadır. Her gelir düzeyinden, her eğitim seviyesinden, her meslek grubundan ve her yaştan kadınlar da şiddete maruz kalmaktadır.” (Şenol-Yıldız, 2011:430). Kadına yönelik şiddetin pek çok sebebi olmasına rağmen, en belli başlıları, biyolojik, psikolojik, sosyal, ekonomik ve cinsel sebepler olmak üzere genellikle beş ana başlık altında toplanmaktadır. Biyolojik sebepler, genellikle bireyin genlerinde var olduğu düşünülen ve onu şiddete sürüklediği varsayılan hormonlardır. Özellikle şiddeti biyolojik faktörlerle açıklamaya çalışan teoriler (İçli, 2004: 60-68), saldırganlık hormonu fazla olanların, Y kromozomu fazlalığı olanların, vb. biyolojik yapılarında birtakım farklılıklara sahip olanların, kendilerini kontrol etme noktasında birtakım sıkıntılar yaşadıklarını, bu sebep ile de istemleri dışında, plansız bir şekilde şiddet uyguladıklarını varsaymaktadırlar. Psikolojik sebepler, psikotik, non-psikotik bozuklukları olanlar ve anti-sosyal ve paranoid kişilik bozuklukları, vb. psikolojik rahatsızlıkları olanların da şiddet uygulama meyli içinde oldukları kabul edilmektedir (Subaşi-Akın, 2003:2). Şiddet uygulayanların psikolojik sıkıntıları olduğu için şiddet uyguladıklarını, şuurlu bir şekilde şiddet eylemlerinde bulunmadıklarını, yaptıkları eylemi kontrol edebilecek durumda olsalar, bu tür eylemlerde bulunmayacakları savunulmaktadır. Bu arada, şiddet eylemlerinde şiddet uygulayan kadar, şiddete uğrayanın da psikolojisine bakmak gerekir. Genellikle şiddete uğrayanlar, pasif kişilik yapısına sahiptirler ve şiddet uygulayana karşılık verebilecek gücü ve cesareti kendilerinde bulamamaktadırlar. Bu durum da şiddet uygulayanı cesaretlendirmektedir. Şiddet mağdurları genellikle de ailelerinde şiddet uygulandığını görerek büyüyen ve gelişimlerinde otoriteye itaati öğrenenlerdir. 7 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Şiddetin sosyal boyutu, bugün üzerinde durulan en önemli şiddet sebeplerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Şiddetin öğrenilmiş bir davranıştır ve en önemli öğrenme kaynağını da şiddet uygulayan kişinin kendi ailesidir. Pek çok kültür, kocaya eşine şiddet uygulama hakkı tanımaktadır. Sosyalleşme sürecinde, kocanın şiddet uygulama hakkının olduğunu öğrenerek büyümesi, kadının da erkeğin şiddet uygulamasının normal bir davranış olduğu düşüncesini öğrenerek büyümesi, sosyal hayatta aile içi şiddetin olağan olarak algılanmasına zemin hazırlamaktadır. Şiddetin mazur görülmesinin altında, toplumun cinsel normları bulunmaktadır. Erkekler, evin geçimini tek başlarına sağladıkları sürece, evde tek başlarına hüküm sürme hakkını kendilerinde bulmaya devam edeceklerdir. Geleneksel kültürün dayağı terbiye aracı olarak kabul etmesi, erkeğe, karısının rolüne uygun davranmadığında şiddet ile karşılık verme hakkı tanımaktadır. “Erkeğin, yasalardan ve toplumun ataerkil geleneklerden kaynaklanan kadına göre üstün konumu, kadının erkeğe hizmet etmesinin ve erkeğin aile içi kararlarda kadından daha fazla söz sahibi olmasının olağan görülmesi de şiddeti besleyen diğer unsurlardandır.” (Şenol-Yıldız, 2011:429). Bu da şiddetin meşrulaşmasını ve devam etmesini sağlamaktadır. Geleneksel kültür erkeğe, kadının davranışı üzerinde önemli bir kontrol hakkı vermekte (Tezcan, 1996:106), bu da erkeği en ufak bir olayda şiddete yöneltmektedir. Erkek, eşinin sosyal hayatını düzenleme hakkını kendisinde bulmaktadır. Eşi, bu düzenlemeye uymadığında veya itiraz ettiğinde de kendisinde şiddet uygulama hakkını bulabilmektedir. Kadına yönelik şiddetin en önemli sebeplerinden bir diğeri de ekonomik kökenlidir. Ailelerin gelir seviyeleri düştükçe, sosyo-ekonomik sebepler daha fazla yaşanmaktadır. Ekonomik sıkıntı durumlarında erkekler, evin geçiminden kendilerini sorumlu hissettikleri için çok daha büyük travmalar yaşamakta, evin geçimini olması gerektiği şekilde gerçekleştiremediklerini düşündüklerinde de kendilerini yetersiz hissetmektedirler. Böyle bir durumda tüketici konumunda gördükleri kadına, şiddet uygulayarak kendilerini rahatlatmış, kadın üzerinde hakimiyetlerini ekonomik olmasa da fiziksel olarak devam ettirmiş kabul etmektedirler. Hayata dair beklentilerin karşılanamamasından kaynaklanan gerilimin, şiddeti körüklediği kabul edilmektedir. Ancak bu durum, ekonomik sıkıntıların olmaması durumunda şiddetin olmadığı veya olmayacağı şeklinde yorumlanmamalıdır. Erkekler genellikle kadınlara göre daha fazla çalışma hayatının içindeler ve bu sebep ile de ekonomik bağımsızlıkları çok daha fazladır. Bu da kadını hayatla mücadelede daha zayıf ve erkeğe bağımlı hale getirmektedir. Kadının ekonomik bağımlılığı, erkeğe kadın üzerinde yaptırım gücü vermektedir. Geleneksel erkek, evin ihtiyaçlarını karşılamak ister. Aksi halde kendisini eksik ve görevini yerine getirebilecek gücü olmayan, aciz bir insan olarak hisseder. Böyle bir durumda fiziksel gücünü kullanarak otoritesini sürdürmek ister. Tüm bunlar da aile içi şiddetin devamlılığını sağlar. Aile içi şiddetin önemli sebeplerinden bir diğeri de cinsel kaynaklı şiddettir. Eşler arasında cinsel uyumun sağlanamaması veya eşlerden birisinin cinsel kaynaklı rahatsızlıklarının olması durumunda aile içi şiddet yaşanmaktadır. Aile içinde yaşanılan şiddette cinsel kaynaklı sebeplerin rolü, çok fazla bilinmemesine rağmen oldukça büyüktür. Geleneksel toplumlarda konuşulması çok hoş karşılanmayan cinsel problemler, aslında bir ailenin devamlılığı ve sağlıklılığında son derece önemli bir fonksiyon yerine getirmektedir. Özellikle erkeğin cinsel problem yaşaması durumunda, kendi varlığını ve otoritesini sürdürebilmek için şiddet uygulamayı tercih etmesi çok sık görülen eylemlerdendir. 8 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 1.6. AİLE İÇİ ŞİDDET TÜRLERİ Dünya Sağlık Örgütü (WHO:1998)’ne göre bireyler, tanımadıkları insanlardan çok daha fazla oranda, kendi aile bireyleri tarafından şiddete uğratılmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü aile içi şiddeti, aile içindeki bir bireyin diğerini cezalandırmak, güç göstermek zorlamak, aşağılamak, öfke, gerginlik boşaltmak amacıyla yöneltmiş olduğu şiddet (Dünya Sağlık Örgütü Raporu, 1998 ) olarak tanımlamaktadır. Ancak şiddetin pek çok şekli olduğu gibi, aile içi şiddetin de birçok şekli bulunmaktadır. Biz bu çalışmada, en fazla görülen aile içi şiddet, özellikle de kadına yönelik şiddet ve şekilleri üzerinde durmaya çalışacağız. Kadına yönelik aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet temelli, insan hak ve özgürlük ihlali olarak kabul edilmektedir. Kadınları, sosyal ve ekonomik hayatta olmaları gereken yerden uzak tutan bu durum, hiçbir şekilde tasvip görmemesine rağmen, kadınlara uygulanılmaya da devam etmektedir. Bu durum kadınları sadece sosyal ve ekonomik hayattan uzak tutmamakta, aynı zamanda duygusal çöküntü yaşamalarına da sebebiyet vermektedir. 1.6.1. Fiziksel Şiddet Son dönemlere kadar aile içi şiddetten bahsedildiğinde, fiziksel şiddet akla gelmekteydi. Çünkü bugün şiddet eylemi olarak kabul edilen fiziksel şiddet dışındaki şiddetler, şiddet olarak kabul edilmiyordu. “Fiziksel şiddet, kaba kuvvetin bir korkutma, sindirme ve yaptırım aracı olarak kullanılmasıdır” (Yetim-Şahin, 2005:50). İtmek, kakmak, yumruklamak, ısırmak, tokat atmak, herhangi bir araç ya da silah ile yaralamak ya da işkence yapmak, vb. şekilde fiziksel şiddet eylemleri görülebilmektedir. Aile içi fiziksel şiddet de, yukarıda belirtilmiş olan fiziksel şiddet şekillerini, aile bireylerinin birbirlerine uygulamasıdır. İstatistiklere göre aile içi fiziksel şiddetten en fazla mağdur olanlar kadınlar ve çocuklardır. Erkek egemen toplumda, erkeğin fiziksel gücünün de kadına göre daha fazla olması, erkeğin eşine şiddet uygulamasına zemin hazırlamaktadır. Evliliğin ilk yıllarında erkeğin uyguladığı fiziksel şiddete kadının itiraz edememesi, şiddete uğradığı halde evi terk edememesi, yardım istediği kişilerden sabırlı olması temennisinde bulunulması, erkeğin eylemlerine devam etmesine sebebiyet vermektedir. Burada kadının haklarını bilmemesi, haklarını bilse dahi uygulamaya koyamaması, fiziksel şiddetin artarak devam etmesinde etkili olmaktadır. Kadın, hayatının ilk yıllarından itibaren farklı şekillerde de olsa şiddete uğramaktadır. Her insan gibi o da şiddete uğraya uğraya, uygun ortam bulduğunda şiddet uygulamayı öğrenmektedir. Kadın, kendisine uygulanılan şiddetin acısını, çocuklarına fiziksel şiddet uygulayarak çıkarmaya çalışmaktadır. Bu da aile içinde şiddetin artarak devam etmesinde son derece etkili olmaktadır. Türkiye’de özellikle de geleneksel aile hayatının yaşandığı yerlerde, fiziksel cezalandırma yöntemleri, dayağın bir terbiye aracı olarak algılanıyor olmasından dolayı, sık sık kullanılmaktadır (Kağıtçıbaşı, 1990: 38). Aile hayatlarında şiddeti öğrenen bireylerin, aynı şiddeti hem aile içinde hem de sosyal hayatta uygulamaları kaçınılmaz olmaktadır. Öğrenilmiş bir davranışın uygulanmamasını beklemek mümkün değildir. 9 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 1.6.2. Sözel Şiddet Şiddetin sadece görünen yüzü değil aynı zamanda görünmeyen yüzü de bulunmakta, hatta bu yüz, görünen yüzüne oranla çok daha büyük tahribatlar oluşturabilmektedir. Sözel şiddet, pek çok kadının yaşadığı, ancak kadınlara bunu yaşatanlar tarafından farkına varılmayan, farkına varılsa da önemsenmeyen, bu sebep ile de boyutlarının farkına varılması son derece zor olan bir şiddet şeklidir. Sözel şiddet, sözlerin, jest ve mimiklerin karşıdaki kişiyi korkutmak, sindirmek ve cezalandırmak amacıyla kullanılmasıdır. En belirgin sözel şiddet şekillerinin başında, kişinin değer verdiği konuları önemsememek, belirli aralıklarla ağır ve küçük düşürücü sözler söylemek, aşağılayıcı adlar takmak, sık sık olumsuz sözler ve hitaplarda bulunmak gelmektedir (Yetim-Şahin, 2005:49). Her evlilikte, zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanabilir. Bu anlaşmazlıkların fiziksel veya sözel şiddete dönüşmesi istenmeyen bir durumdur. Kadınlar genellikle, ilk zamanlar sözel şiddete uğradıklarını fark etmediklerini, ama aradan geçen süre içinde pasifleştiklerini, haklarını arayamaz, kendilerini savunamaz hale geldiklerini, kendilerine güvenlerini kaybederek ürkek bir karaktere büründüklerini söylüyorlar (Yıldırım, 1998: 27). Bu da kadınların bir süre sonra itiraz edemez duruma gelmesini, erkeğin de bundan güç alarak sözlü tahriklerinin oranını arttırmasını sağlamaktadır. Sözel şiddete maruz kalanlar daha fazla kadınlardır. Çünkü kadınlar, daha duygusaldır. Sözel şiddete maruz kaldıklarında, inkâr yoluna giderek, uğradıkları şiddeti yok saymaya çalışmaktadırlar. Var olan bir şeyin inkâr edilmesi çok da kolay olmamaktadır, kolay olduğunda da tahrip derecesi yükselmektedir. Bir insanın, istenmeyen bir durumu kendisine karşı inkar etmesi, başkalarına inkar etmesinden her zaman daha zor olmaktadır. Kendisine karşı layık olduğu şekilde muamele göremediğini fark eden kadın, büyük travmalar yaşayabilmekte, kendisine olan öz saygısını kaybedebilmektedir. Güvenini kaybeden kadın, kendisini koruyamamakta, kendisini koruyamadığı için de şiddet devam etmektedir. 1.6.3. Duygusal Şiddet Aile içi şiddetten bahsedilirken en az akla gelen şiddet türlerinden birisi duygusal istismardır. Duygusal şiddet ya da istismar, dışarıdan kolayca fark edilemeyen, ancak kadınları yavaş yavaş yok eden bir şiddet şeklidir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün verilerine göre (2009: 53), ülke genelindeki evli kadınların % 44’ü, hayatlarının herhangi bir döneminde duygusal istismar eylemlerinden en az birisine maruz kaldığını belirtmiştir. Aynı araştırma verilerine göre kadınların % 37’si eşlerinin kendilerine küfür ettiğini, evli kadınların 1/5’i aşağılanıp küçük düşürüldüğünü, % 19’u da korkutulup tehdit edildiğini belirtmiştir. Kadınlar, uğradıkları bu duygusal şiddet sonrasında, uzun yıllar sürekli eleştirilere maruz kaldıkları için, kendi başlarının çaresine bakamayacakları düşüncesine kapılarak, kendilerine olan özgüvenlerini kaybedip, boşanmaktan korkar hale gelebiliyorlar. Bu da şiddetin devam etmesi, kadın tarafından da devam ettirilmesi anlamına geliyor. Kadın, boşanma sonrasında sosyal hayatını nasıl düzenleyebileceğini ve karşısına çıkabilecek sorunlarla mücadele edemeyeceğini, mücadele edebilecek durumda olsa ailesi içindeki bugünkü problemleri çözebileceğini, bunları çözemediğine göre, problemlerin kaynağında kendisinin olduğunu düşünmeye 10 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA başlamakta. Bu da kadının mücadele gücünü kırmaktadır. Evde mücadele gücünü kaybeden kadın, dışarıdaki sosyal hayatında da önemli bir darbe almış olmaktadır. 1.6.4. Ekonomik Şiddet Ekonomik kaynakların ve özellikle de paranın kadın üzerinde bir yaptırım, tehdit ve kontrol aracı olarak düzenli bir şekilde kullanılıyor olması, ekonomik şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadının ekonomik bağımsızlığını kazanabileceği, statü elde edebileceği bir işte çalışmasını engellemek, kazandığı para üzerinde tasarruf hakkı tanımamak, kısıtlı harçlık vererek, yapılması mümkün olmayan isteklerde bulunmak, bu isteklerin karşılanamaması durumunda huzursuzluk çıkarmak, evin giderlerini kadının yapmasını istemek veya kadını buna zorlamak, vb. eylemler, ekonomik şiddet eylemleri olarak özetlenebilir. Kadını bağımlı hale getiren, fakirliğe sürükleyen bir şiddet şeklidir. Ekonomik şiddet, sadece kadının ve ailesinin değil, aynı zamanda yaşanılan ülkenin de gelişmesini, kalkınmasını etkileyen önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada 1.5 milyar fakirin olduğu ve bunların da % 70’ini kadınların oluşturduğu kabul edilmektedir (Duyan, 2011: 29-36). Kadınların yoksulluklarından sadece kadınlar etkilenmemekte, çocuklar, dolayısı ile de ülke ve yaşanılan dünya etkilenmektedir. Kadınların yoksulluğundan çocuklarının olumsuz etkilenmesini engelleyebilmek neredeyse mümkün değil. Genel olarak fakirliğin, ekonomik şiddetin hem sebebi hem de sonucu olarak karşımıza çıkan, son derece önemli bir problem olduğunu belirtmekte fayda var. 1.6.5. Cinsel Şiddet Şiddete uğrayanın da şiddeti uygulayanın da kabul etmekte zorlandıkları bir şiddet şeklidir. Cinselliğin bir sindirme ve tehdit unsuru olarak kullanıldığı bu şiddet şeklinde, cinsel olarak baskın konumda olan erkeğin kadını sindirmesi söz konusudur. Cinsel şiddet mağdurları genellikle kadınlardır. Cinsel şiddetin varlığını gösteren davranışlar arasında şunları sayabilmek mümkün (Yetim-Şahin, 2005:50): Aşırı kıskançlık ve şüphecilik, karşıdakine cinsel obje gibi davranmak, cinselliği cezalandırma yöntemi olarak kullanma, aldatma, vb. Karşıdaki kişiyi kendi isteği olmadan cinsel ilişkiye zorlama da cinsel şiddet olarak değerlendirilmektedir. Özellikle böyle bir durumda, şiddete maruz kalanın seçim hakkının olmaması, direnç göstermesi durumunda da başta fiziksel olmak üzere şiddet şekillerine maruz kalması, şiddetin boyutlarını arttırmaktadır. Rıza dışında cinsel ilişkiye zorlanma, birbirlerini tanıyanlar ve eşler arasında daha fazla yaşanmaktadır. Pek çok kadının hayatının bir döneminde cinsel zorlanmaya maruz kaldığı kabul edilmektedir. Özellikle kadınların maruz olduğu bu şiddet çeşidinde, çocukluk yıllarında babaları, erkek kardeşleri, amcaları, dedeleri vb. aile bireyleri tarafından cinsel şiddete maruz kalan kız çocukları, ilerleyen yaşlarında akraba erkekleri, eşleri, kayınpederleri, kayınları, vb. tarafından mağdur edilebilmektedirler. Cinsel istismarın gerisinde, cinsel fonksiyon bozuklukları, psikolojik problemler, sosyo-kültürel uyumsuzluklar, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı vb. bulunmaktadır. Ama bunlardan daha fazlası, toplumda yaygın olan kadının, erkeğin cinsel ihtiyaçlarını sorgulamaksızın karşılamasının gerekliliğine olan inançtır. Erkeğin ihtiyaçlarının olduğu, kadının da bu ihtiyaçları karşılama zorunluluğunun olduğu, 11 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA kadının bireysel istek ve düşüncelerinin ikinci planda olduğu veya olması gerektiği yönündeki toplumdaki yaygın inancın kadına uygulanılan cinsel şiddetin temelindeki öge olduğu kabul edilmektedir. Cinsel gelişimini tamamlayamadan cinsel ilişkiye zorlanma veya erken yaşta evlendirilme de bir cinsel şiddet şekli olarak değerlendirilmektedir. Özellikle erken yaşlardaki kız çocuklarının, kendilerinden oldukça büyük yaşlardaki erkeklerle evlendirilmeleri, bazı kültürler tarafından desteklenmektedir. Erken yaşlarda yapılan evlilikleri toplumun desteklemesi durumunda, yaşanılanlar, normal olarak algılandığı için, küçük kadının destek bulabilmesi de mümkün olamamakta, böylece şiddetin kadın üzerindeki etkisi çok daha fazla bir şekilde yaşanmaktadır. Erken yaşta evlendirilme ile birlikte gelen bir diğer şiddet şekli de çocuk yaşta gebelik yaşayan ve doğum yapan kadınların uğramış oldukları cinsel şiddet şeklidir. Tüm bunlar kadına cinselliği, bir şiddet aracı olarak algılatabilmektedir. 1.7. KADINA YÖNELİK ŞİDDETE DAİR GENEL BİR DEĞERLENDİRME Bir insanın bir başka insana fiziksel, psikolojik, ekonomik, sosyal, vb. baskı uygulaması, hakimiyeti altına alması (Kocacık, 2000:6) olarak şiddeti tanımlamak mümkün. Bilindiği gibi insanlar birbirlerinden farklılık göstermektedir. İki insanın olduğu yerde hiyerarşinin olduğu genel kabul gören bir görüştür. Buna göre, aynı aile içinde yaşayan iki kişi arasında da birtakım farklılıkların olması çok normaldir. Eşler arasındaki bu farklılıklar, zaman zaman istenmeyen sonuçlara sebebiyet verebilmektedir. Her insanın hukukta, sosyal hayatı, özel hayatı ve gizli hayatı olmak üzere üç farklı hayatının olduğu kabul edilmektedir. Bu da her insanın özel olduğunu göstermektedir. Her insanın özel olduğunu kabul ettiğimizde, birey olduğunu da kabul etmek gerekmektedir. İki insanın olduğu yerde, birisi diğerinden belirli özellikleri ile üstün olduğunda, diğerine bu üstünlüğünü kabul ettirmeye çalışabiliyor. Farklılıklardan uyum ortaya koymaya çalışmak yerine, bazen insanlar hâkimiyetlerini ilan etme yoluna gidebiliyorlar. Toplumdaki yanlış değerlerin ve ilişki ağlarının sonucunda, aile içinde yaşanılan hâkimiyet düşüncesi, normal gibi algılanmaya başlanarak, toplum genelinin davranış şekli haline gelebiliyor. İnsanların tıpatıp birbirlerinin aynısı olmasını bekleyemeyiz. Ancak farklılıklara da saygı göstermesini bilmek gerekir. Aksi halde toplumda kendisini gerçekleştiremeyen ve ifade edemeyen, gerçekleştiremediği ve ifade edemediği için de mutsuz insanların sayısı artacak, mutsuz insanların sayısı arttıkça da toplumun genelindeki mutsuzluk düzeyi yükselecektir. Dünya genelinde yaygın olarak görülen kadına karşı şiddet olgusu, her geçen gün daha fazla dikkatleri çekmeye devam etmektedir. Yapılan çalışmalar, dünya genelinde her üç kadından birisinin fiziksel şiddete uğradığını ortaya koymaktadır. Öte yandan kadınların, istekleri dışında cinsel ilişkiye zorlandıkları, ekonomik, sosyal ve psikolojik istismara uğratıldıkları yönündeki veriler, hemen hemen bütün ülkelerde bulunmaktadır. Kadınlara sosyalizasyon sürecinde kazandırılan edilgen karakterin, kadınlara uygulanılan şiddetin boyutlarının bu kadar yüksek olmasında son derece etkili olduğu kabul edilmektedir. Pek çok kültürde, kadına yönelik şiddeti haklı gösteren sosyal normlar bulunmaktadır. Bu normlar sayesinde kadına karşı şiddet, daimi hele gelebilmektedir. Oysa günümüzde kadına yönelik şiddetin, en çok uygulanılan insan hakkı ihlallerinden birisi olduğu kabul edilmektedir. 12 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 1.8. DÜNYADA KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN BOYUTLARI Çok yakın bir tarihe kadar bireysel bir problem olarak algılanan kadına yönelik şiddetin, ailenin, hatta toplumun bir problemi olarak algılanması oldukça uzun bir zaman almıştır. Kadına yönelik şiddetin, sadece kadının bir problemi olmadığının algılanmaya başlandığı son yarım yüzyılda da konu ile ilgili daha çok bireysel çözümler üretilmeye çalışılmış. Bu çözümler de bireysel çaba ve çözüm seviyesinin dışına çıkamadığı için toplumsal düzeyde etkili olamamıştır. Son yıllarda daha çok konunun toplumsal boyutunu önemseyen çalışmalara yer verilmeye başlanmıştır. Kadına yönelik şiddetin her toplumda ve her dönemde olduğu bilinmektedir. Kadınların binlerce yıl öncesinde de fiziksel şiddete uğradıklarına dair veriler bulunmaktadır. Arkeolojik veriler erkek mumyaların kemiklerinde ortalama % 9-20 oranında kırık bulunurken, bu oranın kadınlar arasında % 30-50 oranlarında olduğunu ortaya koymuştur (Köse-Beşer, 2007:65). Bu kırıkların daha fazla bireysel şiddet sonrasında oluştuğu düşünülmektedir. Yine yapılan arkeolojik çalışmalara göre Papua Yeni Gine’deki bazı yerli kabileler dışında, dünyadaki hemen hemen bütün toplumlarda, kadına yönelik fiziksel şiddetin görüldüğü iddia edilmektedir. Kadına yönelik şiddetin nedenlerine bakıldığında, sosyo-kültürel yapının şiddeti, özellikle de kadına yönelik şiddeti olağan karşılaması, sosyal öğrenme yolu ile şiddetin aile içinde çocukluk yıllarından itibaren öğrenilmesi, hızlı ve çarpık kentleşme, yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik, göçler, vb. oldukça sık görülmektedir (Çivi ve ark, 2008:35). Pek çok yerde ve zamanda şiddete maruz kalmak için sadece kadın olmanın yeterli olduğunu bulgular ortaya koymaktadır. Kadınların en fazla 30’lu yaşlarda şiddete uğradıkları tespit edilmiştir (Yetim-Şahin. 2005: 49). Aynı verilere göre hamile iken kadınların şiddete uğrama oranları artmakta, ergen hamilelerdeki şiddete uğrama oranları, yetişkin hamilelere göre daha fazla olmaktadır. Eşlerinden ayrı yaşayanlar, boşanmış kadınlardan üç kat, hala evli olanlardan 25 kat daha fazla şiddete maruz kalma riskine sahip olarak tespit edilmişlerdir. 1.9. TÜRK TOPLUMUNDA AİLE İÇİ ŞİDDET Her sosyo-kültürel yapının olduğu gibi, Türk toplumunun da kendi sosyal değerleri bulunmaktadır. Türk sosyo-kültürel yapısında da şiddeti öğreten, meşrulaştıran, şiddete karşı duyarsızlaştıran sosyal değerler bulunmaktadır. Buna göre ataerkil bir yapı ortaya koyan Türk toplumunda, erkeğin kadının önünde olması, kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Cinsiyet temelli rol farklılaşmasına kaynaklık eden erkek egemen aile ve dolayısı ile toplum yapılanması, şiddetin bazı şekillerinin meşrulaştırılması ve devam ettirilmesine zemin hazırlamaktadır. Töre ve namus cinayetlerini, kan davalarını, vb. toplumda meşrulaştırılan şiddet eylemlerine örnek olarak gösterebiliriz. Bu meşrulaştırma öyle istenmeyen sonuçlara sebebiyet verebilmektedir ki baba kızını, erkek karısını öldürebilmekte ve bunu toplumun isteğini yerine getirebilmek adına yaptığını düşünmekte, toplum da erkeğin uygulamış olduğu bu şiddeti, meşru bir eylem olarak algılamakta, şiddet olarak algılamamaktadır. Töre ve namus cinayeti olarak adlandırılan pek çok cinayet sonrasında, öldürülen kadınların ce13 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA nazelerinin en yakınları tarafından dahi kaldırılmamış olması, cenazelerin kadın dernekleri tarafından kaldırılması, bu durumu iyi bir şekilde izah etmektedir. Son yıllarda özellikle televizyon dizilerinde reyting kaygısı ile şiddet, özellikle de aile içi şiddet temasının kullanılıyor olması, şiddeti meşrulaştırma ve özellikle de genç nesli şiddet eylemlerine özendirme noktasında son derece olumsuz etki ortaya koymaktadır. Kitle iletişim araçlarının izlenme kaygısı ile şiddet olaylarını bir araç olarak kullanmaktan çekinmiyor olmaları, birey ve toplum arasında şiddet olaylarının devam etmesinde, istemeden de olsa aracılık etmektedir. Görüldüğü gibi şiddet eylemlerinin öğrenilmesi ve yaşanmasında sosyo-kültürel, ekonomik, psikolojik ve iletişimsel, vb. faktörlerin karşılıklı etkileşimi söz konusu olup, şiddet eylemi fiziksel, psikolojik, sosyal, siyasal, cinsel, vb. pek çok şekilde toplumda tezahür edebilmektedir (Ayan, 2010:7). Özellikle aile içinde yaşanılan ve cinsiyet temelli şiddetin öğrenilmesi çok daha kolay olmaktadır. Çünkü sosyalleşmeye aile içinde başlayan çocuk, aile bireylerinden öğrendiklerini, çok da sorgulamadan, eyleme geçirebilmektedir. Bilindiği gibi şiddet öğrenilmiş bir davranıştır ( İçli, 2004: 111-124). Yakın çevresinde, aile içinde, kitle iletişim araçlarında şiddet içeren davranışları gören genç nesil, bu davranış şekillerini öğrenecektir. Öğrenilen davranışların bir süre sonra, benzer ortamlar bulduğunda eyleme dönüşmesini engellemek, son derece zor olabilmektedir. Çocuk, bu eylemleri sorgulama gereği duymamaktadır. Bu eylemleri gerçekleştirenler anne, baba, dede, ağabey gibi, örnek aldığı, kendilerine benzemeye çalıştıkları kişiler olduğu için, çocuğun zihninde meşruiyet kazanmaktadır. Dolayısı ile çocuk bu eylemlerin doğruluğunu sorgulamak yerine, uygun ortamlar bulduğunda, benzer eylemleri uygulamaya çalışacaktır. Aile içi şiddet, çok yönlü bir olgu olup, şiddete sebep olabilecek çok sayıda etken bulunmaktadır. Bireysel özelliklerden, bireyin aile ve yakın çevresi ile olan iletişimi, yaşadığı toplumun sosyo-kültürel ve ekonomik özellikleri, psikolojik düzey, vb. pek çok faktörün karşılıklı olarak etkilediği aile içinde yaşanılan şiddetin, toplumun diğer kesimlerinde yaşanılan şiddetten bağımsız olarak düşünülmesi mümkün değildir (Ergil, 2001:40). Toplumun genelinde şiddet eylemleri söz konusu ise, bunun aile içindeki ilişkilere yansımamasını beklemek mümkün olmadığı gibi, şiddet eylemlerinin sık görülmediği toplumlarda da aile içi şiddet eylemlerinin sık görülmesini beklemek mümkün değildir. Kısacası, toplumun en küçük yapı taşı olarak kabul edilen aile ve toplumun birbirlerinden ayrı değerlendirilmelerini beklemek doğru olmayacaktır. Buna göre, aile içinde yaşanılan şiddeti ve boyutlarını toplumdan bağımsız değerlendirebilmek mümkün değildir. Şiddet çok boyutlu bir kavram olduğundan dolayı ve içinde geliştiği toplumun izlerini taşıdığı için, şiddeti bir olgu olarak kaynağı, sebepleri, boyutları ve ortaya çıkış şekli (Erten-Ardalı, 1996:143) açısından sadece ele almak mümkün değildir. Bu sebeple de her zaman ve her toplumda geçerli olabilecek şiddet tanımlaması, sınıflaması ve bunun sonucunda da çözümler üretilmesi mümkün değildir. 1.10. TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK ŞİDDETE DAİR VERİLER Türkiye’de kadına yönelik şiddete dayanan çok kapsamlı çalışmalar bulunmamaktadır. Kadına yönelik şiddet, çalışılması son derece zor bir konudur. Çünkü hem aile mahremiyeti olarak düşünüldüğü için, 14 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA hem de insanların kendilerine şiddet uygulandığını itiraf etmeleri son derece zor olduğu için, gerçek bilgilerin elde edilmesi oldukça güç olmaktadır. 1990- 1996 yılları arasında yapılan 1259 kadının katıldığı araştırma verilerini, kadınların %68’inin eşleri tarafından şiddete uğradığını ortaya koymaktadır. Ankara’nın gecekondu bölgelerinde yaşayan kadınlarla yapılan araştırma verileri de bu bölgelerde yaşayan kadınların % 97’sinin eşleri tarafından şiddete uğratıldıklarını göstermektedir. Ertürk (2007:205), özel şiddet şekillerine ilişkin sorularda, erkeğin kadına karşı şiddet oranının % 71’e yükseldiğini söylemektedir. 2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması verilerine göre, kadınların kocaları ile tartışmaları, cinsel ilişkiyi reddetmeleri, lüzumsuz yere para harcamaları, yemeği yakmaları, vb. durumlardan herhangi birisini yapmaları halinde, kadınların % 39.2’si, eşlerinin kadınlara şiddet uygulama hakkının olduğuna inandıklarını ifade etmişler. Bu verilerin, sosyal normlardan dolayı, istenmeyen pek çok davranışın meşruiyet kazanabildiğinin çok iyi bir örneğini ortaya koyduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu cevapları sadece erkeklerin değil kadınların da veriyor olması son derece anlamlı. Bu verilerde şiddete daha fazla maruz kalan kadınlar grubunun cevaplarının bu kadar yüksek olmasının da son derece düşündürücü olduğu kanaatindeyiz. Yine aynı araştırma verilerine göre bu oranlar Doğu Anadolu bölgesinde % 45.9’a, Güneydoğu Anadolu bölgesinde de % 56.5’e kadar yükselmektedir. Görüldüğü gibi, kadınların aile içi şiddete uğrama oranları, bölgelere ve kültürlere göre farklılık ortaya koymaktadır. Bu verilerde, aile mahremiyetini dışarıya bildirmemek ve sözlerinin şikâyet olarak algılanabilmesi neticesinde kendilerine gelebilecek zararların da göz önüne alınarak verilen bilgiler neticesinde oluştuğunu da gözden uzak tutmamak gerektiği kanaatindeyiz. Bu değerlendirmenin, bir sonraki bölümde, bizim araştırma bulgularımız için de geçerli olduğunu hatırlatmakta yarar görüyoruz. 15 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA İKİNCİ BÖLÜM KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI ALAN ARAŞTIRMASI 2.1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE KONUSU Kadına yönelik şiddet algısı başlıklı saha araştırmasına dayalı bu çalışmanın amacı, aile içi şiddet türlerinden kadına yönelik şiddetin kadın ve erkeklerin algılarında farklılıkların olup olmadığı, eğer cinsler arasında algı farkı varsa bunun boyutlarının tespit edilmesi ve çözüm önerileri sunmaktır. Bu amaçtan hareketle, her coğrafi bölgeyi temsilen seçilen illerde yaşayan kadınların ve erkeklerin demografik, sosyal, ailevi özellikleri ve kadına yönelik şiddet ile ilgili tutum ve değer yargıları araştırılmıştır. 2.2. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ Özellikle aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet üzerine son zamanlarda çalışmalar artmaktadır. Aile içi şiddet konusunda kadınların sorunları diğer aile fertlerine göre çok daha farklı ve fazladır. Başta kadının eğitim düzeyi olmak üzere ekonomik ve ailevi sorunlar kadınların temel sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınların temel sorunlarından olan aile içi şiddetin nedenlerini ve türlerini tespit etmek ve çözüm önerileri geliştirmek hem bireysel hem de toplumsal açısından son derece önemlidir. Toplumun gelişmesinde erkekler kadar kadınların da payları göz ardı edilmemelidir. İşte bu çalışma bu nedenlerden ötürü önemli kadın sorunlarından olan şiddet olgusuna bilimsel katkı sağlayacağını düşündüğümüz verileri içermektedir. 2.3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ Survey (alan taraması) tipi araştırma modeli kullanılan bu araştırmada hem betimsel hem de yorumlayıcı yöntemler kullanılmıştır. Karasar’a (2005: 34) göre, betimleyici tarama modelleri geçmişte, bugün ya da belli bir süreçte var olan olayları, durumları ve olguları ortaya koymaya yönelik yaklaşımlardır. Var olanı değiştirmeye ya da etkilemeye çalışmadan olgunun bilimsel portresinin ortaya konulması sürecini içermekte; nelerden oluştuğunu ve neler ile ilişkili olduğunu sorgulamaktadır. Kadın ve erkeklerin kadına yönelik şiddet olgusuna bakışlarını konu alan çalışmamız, teorik ve alan araştırması olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Teorik kısımda öncelikli olarak literatür taraması yapılmıştır. Bu amaçla; kadına yönelik şiddet ile ilgili daha önceden yapılmış çalışmalar irdelenmiştir. Daha sonra sahadan elde edilen nicel veriler aile yapısı, eğitim düzeyi, medeni durum, cinsiyet, yaş, yerleşim yeri ve ekonomik durum gibi değişkenler açısından analizlere tabi tutulmuştur. Tarama modelinde öngörülen bu çalışmada kullanılmak üzere tamamen yapılandırılmış ve uzman görüşü aracılığıyla geçerliliği arttırılmış bir anket formu hazırlanmıştır. 16 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadınlara ve erkeklere uygulanan 3.500’er (toplam 7.000) anket sayesinde nicel veriler elde edilmiştir. Araştırmanın tarama modelinde bir çalışma olarak planlanmasının nedeni, var olan durumun olduğu gibi betimlenmeye çalışılması, incelenen durum üzerinde araştırmacının herhangi bir etkisinin bulunmamasıdır. Araştırmanın alt problemlerine çözüm üretebilmek amacıyla betimsel, yorumlayıcı, ilişkisel ve nedensel karşılaştırmalı modellere özgü tekniklerden de yararlanılmıştır. Örneğin, kadına yönelik şiddet bakımından kadın erkek algısı farklılıklarını ortaya koymak betimsel; sosyo-ekonomik durum, cinsiyet, medeni hal, eğitim ve yaş gibi değişkenlerle şiddete bakış arasındaki ilişkiyi sorgulamak ilişkisel; tutum ve değer yargıları ile şiddete bakış arasında bağlantı olup olmadığını araştırmak nedensel karşılaştırmalı modellere özgü çözümlemeler gerektirmektedir. Ayrıca, elde edilen nicel veriler ışığında sosyolojik yorumlar yapılmıştır. 2.3.1. Varsayımlar Yedi farklı coğrafi bölgeden seçilen ve bölgelerini temsil ettiği düşünülen illerdeki katılımcıların anketörlere ve mülakatları gerçekleştirecek olan görüşmecilere samimi ve doğru yanıtlar verdikleri varsayılmaktadır. Uzmanlar tarafından geliştirilen veri toplama araçları ile elde edilen nicel verilerin betimsel ve yorumlayıcı çözümlemeleri ile ortaya çıkan sonuçların araştırma sorularına yönelik yanıtları güvenilir ve geçerli bir şekilde ortaya koyduğu varsayılmaktadır. 2.3.2. Evren ve Örneklem Araştırmanın evreni 18 yaş ve üstü tüm erkek ve kadınlardır. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere; 2011 yılı istatistiklerine göre 20 yaş ve üzeri 24.598.019 erkek ve 24.922.092 kadın olmak üzere toplam 49.520.111 kişi vardır. 18 yaş ve üzeri toplam nüfus ise yaklaşık 51 milyon kişi olarak tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, araştırmamızın toplam evreni aynı oranlarda kadın ve erkeklerden oluşan toplam 51 milyon kişidir. Tablo 1- Türkiye Nüfusunun 2011 Yılı İtibariyle Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı Yaş grubu 0-4 5-9 10-14 15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 Toplam 6.199.824 6.084.146 6.602.605 6.317.583 6.224.591 6.306.233 6.495.634 5.632.742 4.770.774 4.786.084 3.792.436 3.454.415 2.566.487 Erkek 3.184.160 3.123.697 3.386.882 3.240.196 3.173.618 3.210.343 3.285.387 2.837.182 2.430.841 2.405.435 1.909.912 1.716.102 1.231.274 Kadın 3.015.664 2.960.449 3.215.723 3.077.387 3.050.973 3.095.890 3.210.247 2.795.560 2.339.933 2.380.649 1.882.524 1.738.313 1.335.213 17 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 1- Türkiye Nüfusunun 2011 Yılı İtibariyle Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı Yaş grubu 65-69 70-74 75-79 80-84 85-89 90+ Toplam Toplam 1.868.175 1.451.368 1.118.310 688.840 284.594 79.428 74.724.269 Erkek 876.489 649.739 497.023 260.355 94.160 20.159 37.532.954 Kadın 991.686 801.629 621.287 428.485 190.434 59.269 37.191.315 Kaynak: TUİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) Veri Tabanı 1. Bu araştırma Ocak 2012 tarihinde 7 coğrafi bölgeyi temsilen Adana, Ankara, İstanbul, İzmir, Erzurum, Trabzon ve Malatya illerinde yüz yüze anket tekniği ile gerçekleştirilmiştir. Her bir ili temsilen ortalama 500 kadın ve ortalama 500 erkek olmak üzere toplam 7002 kişiye uygulanmıştır. Örneklemin cinsiyete ve illere göre dağılımı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Tablo 2- Örneklemin Cinsiyete ve İllere göre dağılımı Kadınlara Uygulanan Anket Adana Ankara Erzurum İstanbul İzmir Malatya Trabzon Toplam Erkeklere Uygulanan Anket Sayı 500 500 500 500 500 500 Yüzde 14,3 14,3 14,3 14,3 14,3 14,3 Sayı 500 502 500 501 500 500 Yüzde 14,3 14,3 14,3 14,3 14,3 14,3 500 3500 14,3 100,0 499 3502 14,2 100,0 Araştırmada %95 güven düzeyinde, 1.17 güven aralığında2 toplamda 7002 anket uygulaması için kotalı ve tesadüfi örneklem yöntemi uygulanmıştır. Araştırmanın örneklem seçiminde cinsiyet, eğitim, medeni hal, ailenin ekonomik gelir düzeyi ve yaş gibi temel değişkenlerin dağılımlarının evreni oluşturan nüfusa orantılı olmasına azami gayret gösterilmiştir. 2.3.3. Veri Toplama Teknikleri 1 http://rapor.tuik.gov.tr/reports/rwservlet?adnksdb2&ENVID=adnksdb2Env&report=wa_turkiye_yasgr.RDF&p_yil=2011&p_ dil=1&desformat=html Erişim Tarihi: 17 Kasım 2012. 2 Bknz: http://www.surveysystem.com/sscalc.htm 18 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 2.3.3.1. Veri Toplama Aracı Çalışmada veri toplama aracı olarak katılımcılara sunulacak olan ve isim belirtilmeden doldurulacak anket formu kullanılmıştır. Anket formunda araştırmaya ilişkin soruların yanında katılımcıların yaşları, eğitim durumları, ailenin gelir düzeyi vb. demografik sorular da yer almaktadır. Anket formundaki demografik bilgiler ve kadınlara yönelik şiddete ilişkin soru maddeleri araştırma ekibi tarafından yapılan literatür taraması, doküman analizleri ve uzman katılımının sağlandığı oturumlarda gerçekleştirilen beyin fırtınası çalışması sonucunda geliştirilmiştir. Anketin formunun geçerlik çalışması için uzman görüşü alınmıştır. Uzman görüşünden dönen anket ve mülakat formları üzerinde gerekli düzenlemeler yapılarak, Pilot çalışma olarak üç farklı ilde 20’şer tane anket uygulaması yapılmıştır. Böylece soruların araştırma amaçlarına hizmet edecek verileri sağlıklı bir şekilde sağlayıp sağlayamayacağını test edilmiştir. Pilot çalışmadan gelen verilerin gözden geçirilmesi ile anket formunda gerekli düzenlemeler yapılmış ve veri toplama aracına son şekli verilmiştir. Anketler için güvenilirlik çalışması olarak, Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı kullanılmış, katsayıların en az .70 ve üzerinde olması şartı aranmıştır. Anketin güvenirliği kadınlara uygulanan anketler için 21-41 arası, erkeklere uygulanan anketler için ise 14-35 arası tutum ve değer yargılarını içeren sorular üzerinde yapılmış olup, Cronbach Alpha (α) güvenirlik katsayısı kadınlara uygulanan anket için .74 ve erkeklere uygulanan anket için de .72 olarak hesaplanmıştır. Katılımcıların anketi kolaylıkla cevaplandırabilmeleri için tutum ve değerlere ilişkin sorular ‘katılıyorum’ ve ‘katılmıyorum’ şeklinde ikili ölçek türünde hazırlanmıştır. Ayrıca ‘fikrim yok’ seçeneği de eklenmiştir. Veri toplama işlemi, geçersiz veya yanıtsız veri oranının asgariye indirilmesi için her bir katılımcı ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir. 2.3.3.2. Veri Toplama Süreci İlk olarak, saha araştırmacısı (anketör ve görüşmeci) eğitimi düzenlenmiştir. Saha araştırmacısı eğitiminde öncelikle araştırma hakkında detaylı bilgi verilmiş, araştırmanın önemi, amacı ve araştırma soruları açıklanmıştır. Tüm aşamalarda daha önceden oluşturulan çalışma yönergesine uygun davranılmıştır. Araştırmada kullanılacak olan anket tanıtılmış ve anketin her bir maddesinin araştırmanın hangi amacı ve araştırma sorusu ile ilişkili olduğu, her bir maddenin seçenekleri, her bir soru maddesinde nasıl veri toplanması gerektiği ayrı ayrı açıklanmış ve her bir soru maddesi ve seçeneklerinin katılımcılar tarafından tam ve doğru anlaşılması sağlanmıştır. Daha sonra anket uygulaması yapılacak yerleşim yerlerinin sosyal, ekonomik ve kültürel özellikleri hakkında anketör ve saha sorumlularına temel bilgiler verilmiştir. Tüm açıklamalar tamamlandıktan sonra masa çalışmasına geçilmiş ve her bir eğitici anketin pilot uygulamasını en az bir kez gerçekleştirmiştir. Pilot çalışma sonrasında katılımcılarla birlikte anlaşılmayan soru ya da seçenek olup olmadığı, anketi uygularken nerelerde ve nasıl zorluklarla karşılaşabilecekleri vb. konularda fikir alış verişi gerçekleştirilmiştir. Daha sonra, saha uygulama eğitimine katılan eğiticilere uygulanacak anketin bir kopyası verilmiş ve anketlerin uygulanacağı bölgede yeteri kadar basımı ve çoğaltılması, saha araştırmacılarına dağıtılması sağlanmıştır. 19 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Araştırmanın verileri Ocak 2012 tarihinde toplanmış olup, saha uygulamasında 7 saha sorumlusu ve 35 anketör görev almıştır. Anketörler üniversitelerde sosyal bilim dallarında öğrenim gören lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri içinden seçilmesine azami gayret sarf edilmiştir. Araştırmanın veri toplama safhası bölgelerdeki eğiticilerin gözetim ve sorumluluğunda saha araştırmacıları tarafından gerçekleştirilmiştir. Her bölgede veriler toplandıktan sonra eğiticiler tarafından anketlerin uygulanıp uygulanmadığına ilişkin kontroller yapılmış ve anketler dosyalar halinde araştırma koordinatörüne gönderilmiştir. Veri toplama safhası tamamlanan illere ait anketler araştırma koordinatörünün oluşturduğu ekip tarafından kontrol edilmiş, uygulama hatası tespit edilen anketler ilgili bölgenin saha sorumlusuna iletilerek yeniden veri toplanması yoluna gidilmiştir. Bu şekilde tüm anketlerin kontrolleri yapılmış ve veri toplama aşaması tamamlanmıştır. 2.3.4. Verilerin Çözümlenmesi Araştırmada, hem betimsel hem de yorumlayıcı istatistik yöntemlerinden yararlanılmıştır. SPSS 17.0 analiz programı yardımıyla, betimsel istatistikleri elde etmek için öncelikli olarak yüzde, frekans, ortalama, ortanca ve standart sapma değerleri bulunmuştur. İkiden fazla düzeyi bulunan sınıflama türünde değişkenleri istatistiksel hata yapmadan karşılaştırmak amacıyla varyans analizinden (ANOVA) yararlanılmıştır. ANOVA’nın anlamlı çıktığı durumlarda önce Levene Testi ile ölçülen varyans türdeşliği şartının sağlanıp sağlanmadığı kontrol edilerek, buna bağlı olarak farklı çoklu karşılaştırma (post-hoc) testleri kullanılarak farkın kaynağı bulunmaya çalışılmıştır. 2.4. ARAŞTIRMA BULGULARI Türkiye genelinde kadına karşı şiddetin boyutlarını ve şiddeti, kadının ve erkeğin nasıl algıladığını, iki farklı cins arasında algı farklılığının olup olmadığını ve algı farkı varsa hangi sebeplerle farklılaşmanın olduğunu ortaya koyabilmek amacıyla böyle bir çalışma yapılmıştır. Bu araştırma, Türkiye’de 18 yaş ve üzeri kadınların ve erkeklerin ‘kadına yönelik şiddet’ algılarını ortaya koyabilmek amacıyla uygulanan 7002 anketten elde edilen verilerinin yorumlanması ile oluşturulmuş bir çalışma niteliğindedir. Öncelikli olarak frekans dağılımları ve bağımlı-bağımsız değişkenler arasındaki çapraz dağılımlar verilmiştir. Ayrıca bağımlı değişkenler ile bağımsız değişkenler arasındaki Anova testi sonuçları da tablo halinde verilmiş ve tabloların altında yorumlar yer almıştır. Araştırma bulguları iki bölümden oluşmaktadır: Kadınların kadına yönelik şiddete bakışları Erkeklerin kadına yönelik şiddete bakışları 2.4.1. Kadınların ‘Kadına Yönelik Şiddet’ Algıları Bu bölümde öncelikle Türkiye genelinde, 7 coğrafi bölgeyi temsilen 7 ilde gerçekleştirilen 3500 kadın ile yapılan anketlerin değerlendirilmesi yapılmıştır. 20 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 2.4.1.1. Kadın Katılımcıların Demografik Özellikleri Bu bölümde 3500 katılımcı kadının yaşları, eğitim düzeyleri ve medeni hallerine ilişkin bilgileri verilmiştir. Tablo 3- Katılımcı kadınların yaş dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Yüzde 327 1340 1039 505 213 76 3500 9,3 38,3 29,7 14,4 6,1 2,2 100,0 Birikimli Yüzde 9,3 47,6 77,3 91,7 97,8 100,0 Araştırmaya katılan kadınların 18 yaş ve üzerinde olması şartını koyulmuştur. Katılımcıların yaş ortalaması 37.08, ortanca yaş 35, standart sapma 11.07, en düşük yaş 18 ve en yüksek yaş da 88’dir. Araştırma grubumuzdaki kadınların içinde en büyük grubu, araştırma grubumuzun %38.3’ünü oluşturan 25-34 yaş aralığındaki kadınlar oluşturmaktadır. İkinci en büyük grubu ise grubun % 29.7’sini oluşturan 35-44 yaş grubundaki kadınlar oluşturmaktadır. Tablo 4- Katılımcı kadınların medeni halleri Evli Bekâr Ayrılmış Eşi ölmüş Toplam Sayı 2977 194 189 140 3500 Yüzde 85,1 5,5 5,4 4,0 100,0 Birikimli Yüzde 85,1 90,6 96,0 100,0 Araştırma grubumuzun %85.1’i evlilerden oluşmaktadır. Çalışmada özellikle evli, ayrılmış ve eşi ölmüşlerin sayısı fazla tutulmaya çalışılmıştır. Çünkü böyle bir grup, evliliği de yaşadığı için sorulara cevap verirken, evlilik öncesi ve evlilik ile girmiş olduğu ailesine dair değerlendirmelerde bulunabilir. Tablo 5- Kadın katılımcıların eğitim durumu Okuryazar değil Sadece okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Yüksek lisans/Doktora Toplam Sayı 59 67 673 486 1106 976 133 3500 Yüzde 1,7 1,9 19,2 13,9 31,6 27,9 3,8 100,0 Birikimli Yüzde 1,7 3,6 22,8 36,7 68,3 96,2 100,0 Araştırma grubundaki kadınların eğitim seviyeleri farklılık göstermektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınlar arasında en büyük grubu lise mezunları oluşturmaktadır. Lise mezunları grubun %31.6’sını, 21 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA üniversite mezunları grubun %27.9’unu, ilkokul mezunları grubun % 19.2’sini, orta okul mezunları da grubun 13.9’unu oluşturmaktadır. Bu dağılım da Türkiye’deki kadınların eğitim seviyeleri arasındaki dağılım ile paralellik göstermektedir. 2.4.1.2. Kadın Katılımcıların Şiddet ve Aile İçi Şiddete İlişkin Değerlendirmeleri Tablo 6- Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir? Fiziksel şiddet Duygusal şiddet Ekonomik şiddet Diğer insanlarla ilişkimin kısıtlanması Cinsel şiddet Sözlü şiddet Yukarıdakilerin hepsi Diğer Toplam* Sayı 962 140 159 97 262 435 2389 2 4446 Yüzde 21,6 3,1 3,6 2,2 5,9 9,8 53,7 0,0 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam sayı katılımcı sayısından fazladır Günümüzde şiddet denildiği zaman sadece fiziksel şiddet algılanmıyor. Yakın tarihe kadar sadece fiziksel şiddet, şiddet eylemi olarak algılanıyorken bugün diğer şiddet eylemleri de şiddet olarak algılanmaya başlandı. Çalışmamızın verileri ile de bu doğrulanmış bulunmaktadır. Sözlü, cinsel, sosyal, ekonomik, duygusal ve fiziksel bütün şiddet şekillerini şiddet göstergesi olarak algıladıklarını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı %53.7 olarak tespit edilmiştir. Bu verilerin de halkın şiddete karşı algısının değiştiğinin bir göstergesi olduğu kanaatindeyiz. Yine de sadece fiziksel şiddeti şiddet göstergesi olarak algıladığını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranının çok düşük olmadığını görüyoruz. Araştırma grubumuzdakilerin %21.6’sı fiziksel şiddeti şiddet göstergesi olarak algıladığını ifade etmiş. Genellikle eğitim seviyesi düşük olan insanlar fiziksel şiddeti şiddet davranışı olarak daha fazla algılamaktadırlar. Araştırma grubumuzda sözlü şiddeti şiddet göstergesi olarak değerlendirdiğini söyleyenlerin oranı %9.8 olarak belirlenmiş. Bunu da son derece önemli bir değişimin göstergesi olarak değerlendiriyoruz. Çünkü sözlü şiddet en fazla uygulanılan şiddet şekillerinden birisi olmasına rağmen, çoğu yerde ve çoğu zaman şiddet olarak algılanmıyor. Bu verilerin algıda meydana gelen değişimin önemli bir göstergesi olduğu düşüncesindeyiz. Yine aynı şekilde araştırma grubumuzda cinsel şiddeti, şiddet olarak algıladığını söyleyenlerin de oranı azımsanamayacak büyüklüktedir. Çok uzun yıllar cinsellik, tabu olarak kabul edilip cinsellik ile ilgili olumlu veya olumsuz konuşulmaz iken, bugün insanlar cinsel şiddeti şiddet göstergesi olarak değerlendirebilmektedirler. Araştırma grubumuzda cinsel şiddeti şiddet olarak algıladıklarını söyleyenlerin oranı %5.9 olarak tespit edilmiştir. 22 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 7- Aile içi şiddete maruz kaldınız mı? Evet Hayır Toplam Sayı 1007 2493 3500 Yüzde 28,8 71,2 100,0 Son yıllarda en fazla dikkati çeken ve bir o kadar da onaylanmayan davranış şekillerinin başında aile içi şiddet gelmektedir. Yakın tarihe kadar “aile mahremiyeti” olarak değerlendirilen ve aile bireylerinin dışındaki insanlarla paylaşılmayan aile içi şiddet, günümüzde bir şiddet şekli olarak algılanmasına rağmen aile dışındaki bireylerle hala paylaşılması son derece zor ve istenmeyen bir durum olarak algılanmaktadır. Aslında bireyin kendisine şiddete uğradığını itiraf etmesinin ne derece zor olduğunu düşünecek olursak, şiddete uğradığını başkalarına itiraf etmesinin çok daha zor olduğunu anlamak daha da kolay olacaktır kanaatindeyiz. Çalışmamızda da bu kanaatimizi destekler mahiyette bulgulara ulaşılmıştır. Araştırma grubumuzdaki kadınların %28.8’i aile içi şiddete uğradığını söylerken, %71.2’si aile içi şiddete uğramadığını belirtmiş. Oysa şiddete uğramadıklarını söyleyen kadınlarla olan görüşmelerimiz sırasında, farkında olmadan, zaman zaman şiddete uğradıklarını söyleyebiliyorlardı. Yukarıda belirtmiş olduğumuz gerekçelerle aile içi şiddete uğradıklarını söyleyenlerin sayısının, araştırma bulgularımızda elde edilen verilerden çok daha az olduğunu düşünüyoruz. Bu arada, aile içi şiddet denildiği zaman da fiziksel şiddetin daha fazla algılanıyor olmasının, mesela sözel, ekonomik, psikolojik sosyal, vb. şiddet şekillerinin çok daha düşük seviyelerde algılanıyor olmasının, şiddetin boyutlarını çok daha düşük seviyelerde gösterdiği, yani şiddetten kastedilenin büyük oranda fiziksel şiddet olarak algılandığı için oranların bu kadar düşük çıktığı kanaatindeyiz. Tablo 8- Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız? Ara sıra Sık sık Her zaman Toplam Sayı 725 187 95 1007 Yüzde 72,0 18,6 9,4 100,0 Araştırma grubumuzda olup da şiddete maruz kaldığını söyleyen kadınlara, aile içi şiddete hangi sıklıkla maruz kaldıklarını sorduğumuzda, %72’si ara sıra, %18.6’sı da sık sık cevabını vermiş. Ancak bu iki kavramın da izafi olduğunu düşündüğümüzde, şiddetin boyutlarını biraz daha net görebiliriz kanaatindeyiz. Grubun %9.4’ü, yani yaklaşık %10’luk bir kesimi, her zaman şiddete maruz kaldığını belirtmiş. Değil insan, hayvan haklarının son derece önemsendiği günümüzde, şiddete uğradığını söyleyen kadınların yaklaşık %10’unun her zaman şiddete uğradığını ifade ediyor olmasının mantık ile izah edilebilir bir tarafının olmadığı kanaatindeyiz. Araştırma grubumuzda kadınlar arasında şiddete uğradıklarını söyleyenlerin hangi sıklıkla şiddete uğradıklarının medeni hallerine göre farklılık ortaya koyup koymadıklarına bakmak istedik. 23 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 9- Medeni haliniz sorusu ile Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız sorusu arasındaki çapraz dağılım Evli Bekar Ayrılmış Eşi ölmüş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız? Ara sıra Sık sık Her zaman 615 123 58 77,3% 15,5% 7,3% 31 0 1 96,9% ,0% 3,1% 45 51 31 35,4% 40,2% 24,4% 34 13 5 65,4% 25,0% 9,6% 725 187 95 72,0% 18,6% 9,4% Toplam 796 100,0% 32 100,0% 127 100,0% 52 100,0% 1007 100,0% Tabloya genel olarak baktığımızda evlilerin %77.3’ünün ara sıra, % 15.5’inin sık sık ve %7.3’ünün de her zaman aile içi şiddete uğradıklarını ifade etmiş olduklarını görüyoruz. Bekarların % 96.9’unun ara sıra, % 3.1’inin de her zaman aile içi şiddete uğradıklarını söylediklerini görüyoruz. Görüşmelerden elde etmiş olduğumuz bilgilere göre bekar olanların aile içi şiddetten kast ettiklerinin anne, baba ve kardeşleri tarafından kendilerine uygulanılan şiddet olduğunu söyleyebiliriz. Araştırma grubumuzdaki aile içi şiddete uğradıklarını söyleyen ve eşinden ayrılmış olan kadınların % 35.4’ ünün ara sıra, % 40.2’sinin sık sık ve % 24.4’ünün de her zaman aile içi şiddete uğradıkları tablodan anlaşılmaktadır. Araştırma grubumuzda olup da eşinden ayrıldığını söyleyenlerin medeni durumu farklı olanlara göre daha fazla aile içi şiddete maruz kaldıkları araştırma verilerinden anlaşılmaktadır. Eşinden ayrılmış olan araştırma grubumuzdaki kadınlarla olan görüşmelerimiz sırasında, bu gruptakilerin eşlerinden şiddet gördükleri için evlilik birliklerini sürdürmekte son derece zorlandıkları ve sonunda da şiddetten kurtulmak için boşandıklarını söyleyenlerin oranının oldukça yüksek olduğunu öğrendik. Araştırma grubumuzda aile içi şiddete uğradığını ve eşini kaybettiğini söyleyen kadınların % 65.4’ü ara sıra, % 25’i sık sık ve % 9.6’sı da her zaman şiddete uğradıklarını belirtmiş oldukları dikkati çekmektedir. Bu grup ile olan görüşmelerimizde de eşleri ölmüş olduğu için arkasından konuşamayacaklarını, ancak evlilik içinde zaman zaman şiddetin olmasının normal olduğunu, yaşanan kötü olayların hatırlanması yerine unutulmasının çok daha iyi olacağını düşündüklerini dile getirdiler. Bu da şiddete uğradıklarını, ama ölenin arkasından konuşmanın toplumsal normlar tarafından hoş karşılanmadığı için, uğramış oldukları şiddeti dile getirmek istemediklerini ortaya koymaktadır. Aile içi şiddete maruz kaldığını söyleyen kadınların medeni durumlarına baktığımızda, evlilerin % 77.3’ünün, bekarların %96.6’sının ve eşi ölmüş olanların % 65.4’ünün ara sıra aile içi şiddete uğradıklarını söyleyerek büyük grubu oluşturduklarını görüyoruz. Ancak eşlerinden ayrılmış olanlarda durum farklılık göstermektedir. 24 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Eşlerinden ayrılmış olanların % 40.2’si sık sık aile içi şiddete uğradıklarını söyleyerek en büyük grubu oluşturduklarını görüyoruz. Eşinden ayrılmış olanların % 24.4’ünün de her zaman aile içi şiddete uğradıklarını söyleyerek oldukça önemli bir grubu oluşturdukları dikkati çekiyor. Bu da kadınların boşanmalarında şiddete uğramış olmalarının sık sık ve her zaman diyebilecekleri kadar sıklıkta şiddete uğramış olmalarının etkisinin büyük olduğunu ortay koymaktadır. İnsan haklarının bu kadar önemsendiği bir dönemde kadınların hala şiddete uğruyor olmalarının kabul edilebilir bir şey olduğunu düşünmek mümkün değil. Ancak şiddeti uygulayan insanların da kendilerinde şiddeti uygulama hakkının olduğunu öğrenerek büyümelerinin bu kısır döngüde etkisinin büyük olduğunu düşünüyoruz. O halde bu yüz kızartıcı durumdan kurtulmanın en etkin çözümünün eğitim olduğunu bir kez daha hatırlatmak gerekir. Tablo 10- Aile içi şiddete kim tarafından maruz bırakıldınız? Eş Anne Baba Kardeş Çocuk Büyükanne/Büyükbaba Toplam* Sayı 766 265 332 96 21 50 1530 Yüzde 50,1 17,3 21,7 6,3 1,4 3,3 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı aile içi şiddete maruz kaldığını söyleyen 1007 katılımcı sayısından fazladır Aile içi şiddete kim tarafından maruz bırakıldınız şeklindeki sorumuza, araştırma grubumuzdaki aile içi şiddete uğradığını söyleyen kadınların %50.1’inin eşleri cevabını verdiklerini görüyoruz. “Kocadır döver de sever de” cevabını verenler veya buna inandırılanlar araştırma grubunun yarısını oluşturmaktadır. Eşleri tarafından şiddete uğradıklarını söyleyen bu grup, çevrelerindeki diğer kadınlar da eşleri tarafından şiddete uğradıkları için kendilerinin de şiddete uğramalarının normal olduğunu düşünmektedirler. Bu sebep ile de eşleri tarafından şiddete uğramalarını ve eşlerinin de kendilerine şiddet uygulamasını çok da tepkili karşılamıyorlar. Araştırma grubumuzda aile içi şiddete uğradıklarını söyleyenlerin % 17.3’ünün annelerinden şiddet gördüklerini söylemiş oldukları dikkati çekmektedir. Her sosyo-kültürel yapının kendisine özgü kuralları vardır. Türk toplumunda da çocuğun eğitimi öncelikli olarak anneye bırakılmıştır. Anne, çocuk ile gün boyu bir arada olduğu için, çoğu kez çocuğu üzerinde otorite kurma noktasında sıkıntı yaşamaktadır. Özellikle eşine karşı çocuğun eğitiminden kendisini sorumlu olarak gören kadın, çocuğunu kendi büyüklerinden öğrendiği şekilde, “dayak cennetten çıkmadır” felsefesi ile eğitmeyi zaman zaman tercih edebilmektedir. Bu da annelerin çocuklarına şiddet uygulama oranlarını arttırmakta, annelere de yapmış oldukları bu davranışı meşrulaştırma imkânı vermektedir. Bu sebep ile de annelerin çocuklarına şiddet uygulama oranları oldukça yüksek çıkmaktadır. Oysa çocuk ve annelerin birbirlerine ne kadar yakın olduklarını söylemeye gerek dahi yok iken, annenin çocuğuna şiddet uygulamasını, anneye yüklenilen toplumsal sorumluluk dışında izah edebilmek mümkün görünmüyor. Görüşmelerimiz sırasında anneler, çocuklarının eğitiminden kendilerinin sorum25 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA lu olduğunu, çocuklarını terbiye edebilmek için şiddet uyguladıklarını, aksi durumu anne yüreğinin kaldıramayacağını, ancak çocuklarının eğitimi iyi olmadığında, başta eşlerine bu durumu açıklayamayacaklarını, dolayısı ile de çocuklarına şiddet uygulamak zorunda kaldıklarını ifade ediyorlardı. Türk toplumunda baba, saygı duyulan ve korkulan pozisyonundadır. Bu sebep ile de babalar şiddet uyguladığında, babanın hakkı olarak algılanmaktadır. Araştırma grubumuzda babası tarafından aile içi şiddete maruz kaldıklarını söyleyenlerin oranı % 21.7 olarak tespit edilmiştir. Örneklemimizde, babaların annelere göre şiddet uygulama oranı daha yüksek olarak tespit edilmiştir. Görüşmelerimiz sırasında babasından şiddet görmeyenin olamayacağını söyleyenlerin oranı oldukça yüksek olmasın rağmen, araştırma grubumuzda babaları tarafından şiddete uğradıklarını söyleyenlerin oranının % 21.7 olarak çıkmasını, şiddet dendiği zaman fiziksel şiddetin daha fazla algılanıyor olmasına ve babanın her türlü şiddeti uygulama hakkının olduğuna inanılmasına bağlıyoruz. Ancak çocuğu duygusal, sosyal, ekonomik, psikolojik, vb. her şekilde koruyup kollaması gereken ve en temel sevgi ve güven gibi ihtiyaçlarını sağlama sorumluluğunu alması beklenen anne babasından şiddet gören çocukların, özellikle bu kişiler tarafından şiddete uğratılmalarının sakıncalarının çok daha fazla olacağını söylemeye gerek olmadığı kanaatindeyiz. Araştırma grubumuzda, aile içi şiddete uğradığını söyleyenlerin arasında anne babalarından şiddet gördüklerini söyleyenlerin toplam sayısına baktığımızda, oranın hiç de az olmadığını, aksine oldukça da yüksek ( % 39 ) olduğunu söylemek gerekir. Araştırma grubumuzda kardeşlerinden şiddet gördüklerini söyleyenlerin oranı % 6.3 olarak tespit edilmiştir. Oranın bu kadar yüksek çıkmasında, kardeşler arasındaki anlaşmazlıktan daha fazlası, özellikle erkek çocukların kız çocuklarını koruyup kollama görevinin kendilerinde olduğu yönündeki inancın, kızlardan da erkek kardeşlerine itaat beklenmesi yönündeki toplumsal kuralların etkili olduğu kanaatindeyiz. Türk toplumunda, toplumsal kurallardan dolayı çok az rastlanılsa da araştırma grubumuzda, aile içi şiddete uğradığını söyleyenlerin % 1.4’ünü çocukları tarafından şiddet gördüklerini söyleyenler oluşturmaktadır. Araştırma grubu içinde çocukları tarafından şiddet gördüklerini söyleyenlerin oranının çok yüksek olmamasının sebebi, inanç sisteminin anne babaya saygı ve itaat noktasında son derece hassas olmasıdır. Her ne kadar inanç sistemi ve toplumsal kurallar, anne babaya itaat konusunda son derece hassas olsa da hiçbir toplumda koşulsuz itaatin olmadığı bilinmektedir. Araştırma verilerimiz, toplumsal normlara aykırı olsa da anne babasına şiddet uygulayanların olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle geniş aile hayatının yaşandığı toplumlarda, büyük anne ve büyük babalar, torunlarının bakım ve eğitimleri ile yakından ilgilenmektedirler. Özellikle torunlarının eğitimlerinin sorumluluğunu alan büyük anne be babalar, torunlarını eğitirken şiddet uygulamanın gerekliliğine inanarak, torunlarını eğitmek amaçlı şiddet uygulayabilmektedirler. Araştırma grubumuzda büyük anne ve babaları tarafından şiddet gördüklerini söyleyenlerin oranı % 3.3 olarak tespit edilmiştir. Öğretmenlerin bile öğrencilerine şiddet uyguladıkları bir toplumda anne babanın, büyük anne ve babanın uyguladığı şiddeti yadırgamak çok da kolay görünmüyor. İnsanlar hangi yaşta ve hangi pozisyonda olurlarsa olsunlar şiddet görmeyi kabul edemiyorlar. İnsanlar, şiddeti kendilerine layık görmedikleri için de şiddete uğradıklarında bunu meşrulaştırma eğilimi içine girmektedirler. Kendilerine uygulanılan şiddetin geçerli bir sebebinin olduğunu düşünerek zaman zaman uygulanılan şiddeti meşrulaştırabiliyorlar. 26 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 11- Aile içi şiddete maruz kalmanızın nedeni nedir? Ekonomik sebeplerle Karşılık verdiğim için Alkolden dolayı İstenmediğim için Namus uğruna Diğer Toplam* Sayı 294 279 212 88 31 11 915 Yüzde 32,1 30,5 23,2 9,6 3,4 1,2 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlenmiştir Ekonomik sebeplerle aile içi şiddete uğradıklarını söyleyenler, bu soruda araştırma grubunun en büyük grubunu ( % 32.1 ) oluşturmaktadırlar. Toplumda eşleri tarafından şiddete uğrayan kadınların en fazla kullanmış oldukları meşrulaştırma şekillerinin başında, eşinin ekonomik sıkıntıları olduğu için kendisine şiddet uyguladığını söyleyenler gelmektedir. Bu gruptaki kadınlar, eşlerinin ekonomik sıkıntıları olmasa, kendilerine şiddet uygulamayacaklarını, ancak ekonomik sıkıntıları olduğu için, istemeden kendilerine şiddet uyguladıklarını ifade ediyorlar. Aslında kadınların buradaki ifadeleri, kadınların eşlerinin sıkıntılarını kendilerine şiddet uygulayarak atlatma yönünde kendilerinde hak gördüklerini, kadınların da erkeklerin bu yönde haklarının olduğuna inandıklarını ortaya koymaktadır. Böylece kadın, erkeğin ekonomik sıkıntıları olduğunda erkeğin şiddet uygulamasını, erkek de ekonomik sıkıntıları olduğunda kadına şiddet uygulayarak rahatlama hakkının olduğuna inanarak, şiddetin devamlılığına zemin hazırlamaktadır. Aile içi şiddet yaşadığını söyleyen kadınların, hangi sebeplerle şiddete uğradıkları ile ilgili soruya verdikleri cevaplarda, ikinci en büyük grubu ( %30.5 ), karşılık verdiği için şiddete uğradığını söyleyen kadınlar oluşturmaktadır. Daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi kadınlar, eşlerinin kendilerine şiddet uygulama hakkının olduğuna inandırılmışlar. Bu sebep ile de eşleri kendilerine şiddet uyguladığında, eşlerinin kendilerine şiddet uygulama hakkının olmadığını düşünmek ve tepki vermek yerine, hangi sebep ile eşlerinin kendilerine şiddet uygulamak zorunda kaldığını sorgulamayı tercih ediyorlar. Aslında bu durum, sosyalizasyon sürecinde, öğrenilmiş bir davranış şeklini ortaya koymaktadır. Ayrıca kadınlarla yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, karşılık verdikleri için şiddete uğradıklarını söyleyen kadınların, eşlerinin ve ailelerinde kendilerine şiddet uygulayan kişilerin, kendileri üzerinde terbiye etmek amaçlı şiddet uygulama hakkının olduğuna inandıkları için şiddet uyguladıklarını ve bu kişilere karşılık vererek şiddet uygulamalarına kendilerinin sebebiyet verdiklerine inanıyorlar. Dolayısı ile şiddeti uygulayanı bu durumdan sorumlu tutmak yerine, sebebiyet verdikleri için kendilerini şiddetin sorumlusu kabul ediyorlar. Şiddet uygulayan kişileri kendilerinden daha masum görerek, karşılık vermemiş olsalar, kendilerine şiddet uygulamayacaklarını düşünüyorlar. Oysa aynı kadınlar, zaman zaman kendilerini korumak için fiziksel olarak karşılık veremedikleri için sözlü şiddet kullanarak kendilerini korumaya çalışıyor olduklarını dahi anlayamayabiliyorlar. 27 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadınlar, kendilerine uygulanan şiddetin sebebinin alkol olduğunu, şiddet uygulayan kişinin alkol kullanıyor olması ve bu sebep ile de şiddet uygularken, şiddet uygulayan kişinin şuurunun yerinde olmadığını, şuurlu olsa böyle davranmayacağına inandıklarını belirtiyorlar. Alkolden dolayı şiddete uğradığını düşünenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 23.2 olarak tespit edilmiş. Bu düşüncedeki kadınlar, şiddet uygulayan erkekleri, uyguladıkları şiddetten dolayı sorumlu tutmama eğilimindeler. Görüşme yaptığımız bu gruptaki kadınların önemli bir kısmı, kendilerine şiddet uygulayan erkeklerin, alkolün etkisi ile kendilerine şiddet uyguladığını, aslında alkolsüz olduklarında çok iyi insanlar olduklarını, alkol kullanmasalar bu tür istenmeyen şeyleri yapmayacaklarına inandıklarını söylüyorlar. Dikkat edilecek olursa şiddet uygulayan değil, onun yerine alkol sorumlu tutuluyor. Dolayısı ile sorumluluk, şiddeti uygulayana değil, alkole yükleniyor. Görüşmeler sırasında öğrendiklerimize göre, şiddet uygulayan ile aynı evde yaşamaya devam etmek zorunda olmanın bu savunmanın tercih edilmesinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. İnsanların, istenmediklerini bilmelerinin ne kadar acı verici olduğunu bilmemek mümkün değil. Araştırma grubumuzda, aile içi şiddete uğradığını söyleyen kadınların % 9.6’sı, istenmediği için şiddete uğradığını söylemiş. Aynı ailenin içinde yaşayıp da, kendisi istenmediği için şiddete uğradığını söyleyebilen kadınlara uygulanan şiddettin fiziksel boyutundan çok daha fazlasını, hissettiklerinde yaşandığını söylemeye gerek yok diye düşünüyoruz. Aslında burada, kadınlara uygulanılan fiziksel şiddetten çok daha fazlası ve tahribatı çok daha fazla olanı psikolojik şiddet olarak yaşatılmaktadır. Araştırma grubumuzun % 3.4’ünün, namus uğruna aile içi şiddete maruz kaldıklarını söyleyenlerin oluşturduğu tespit edilmiştir. Namus uğruna kadının şiddet gördüğünü söylemiş olması da kadının kendi namusundan kendisinin sorumlu olmadığı düşüncesinde olduğunu ortaya koymaktadır. Kadın, kendi namusu ile ilgili kararları kendisi verebilse ve kendi sorumluluğunu alabilse, başkalarının kendi namusu ile ilgili kendisine şiddet uygulama hakkını kendilerinde bulmalarına izin vermeyecektir. Görüşme yaptığımız kadınlar, kadının namusundan erkeğin sorumlu olduğunu, bu sebep ile de kendi namusları ile ilgili yanlışlarını erkeğin cezalandırma hakkının olduğuna inandıklarını söylüyorlardı. Buradan hareketle, namus ile ilgili yanlış yapıldığında erkeğin, kadına şiddet uygulamasında bir sakınca görülmediğini, aksine erkeğin kadının namusu ile ilgili sorumluluğunun olduğu ve bu sorumluluğunu yerine getirmesi noktasında toplumun da kendilerinden beklentilerinin olduğunu söyleyebiliriz. Genel olarak kadınların da erkeklerin kendilerine farklı sebeplerle de olsa şiddet uygulama haklarının olduğuna inandıklarını, bu sebep ile de kadınların erkekleri şiddet uygulamalarından dolayı, olumsuz değerlendirmediklerini, toplumsal sorumluluklarını yerine getirdiklerine inandıklarını gördük. Bu inanç da aile içi şiddetin devam etmesinde son derece etkili olmaktadır. Tablo 12- Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep ettiniz mi? Evet Hayır Ara toplam Cevapsız Toplam 28 Sayı 194 799 993 2507 3500 Yüzde 5,5 22,8 28,4 71,6 100,0 Geçerli Yüzde 19,5 80,5 100,0 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadınlar, aile içi şiddete maruz kaldıklarında çoğunlukla “kol kırılır yen içinde kalır” veya “aile mahremiyeti” gibi sosyalizasyon sürecinin kendilerine yüklemiş olduğu toplumsal sorumluluklarından ve öğrenilmiş rollerinden dolayı şiddete maruz kaldıklarında, başkaları duymasın diye herhangi bir yerden yardım almamaya çalışıyorlar. Araştırma grubumuzda şiddete maruz kalan kadınların % 80.5’i şiddete maruz kaldıklarında herhangi bir yerden yardım talep etmediklerini söylemiş. Görüşmelerden elde etmiş olduğumuz veriler ile araştırma sonuçlarımız paralellik göstermektedir. Kadınlar şiddete maruz kaldıklarında, şiddete maruz kaldıklarını, ev dışındakilere söyleyip onlardan yardım istediklerinde hem kendilerini daha değersiz hissettiklerini hem de evin sırrını ev dışındakilere verdiklerine inandıkları için toplumsal rollerini layığı ile yerine getiremediklerini düşünerek kendilerini suçladıklarını belirtmektedirler. Araştırma grubumuzda aile içi şiddete maruz kaldıklarında herhangi bir yerden yardım talep ettiğini söyleyenlerin oranı % 19.5 olarak tespit edilmiştir. Görüşmelerimiz sırasında bu gruptakilerin, kendilerini değerli gördükleri için kendilerine hiç kimsenin şiddet uygulama hakkının olmadığını düşündüklerini, şiddeti kim uygularsa uygulasın cezasını çekmesi gerektiğine inandıklarını belirterek, çevredeki diğer insanlardan yardım almayı tercih ettiklerini ifade etmektedirler. Aile içi şiddete maruz kaldıklarında başka bir yerden yardım talep ettiklerini söyleyenler ile olan görüşmelerimizde kendilerinin de aile mahremiyetine inandıklarını, ancak dayanılmaz boyuta geldiğinde kendilerinin de önemli olduğunu fark ettiklerini, bundan dolayı da yardım talep etme kararı aldıklarını belirtiyorlardı. Bu gruptakiler, şiddete ilk uğradıklarında kendilerinin de yardım istemediklerini, ancak zaman içinde şiddet arttıkça böyle bir hayata devam edemeyeceklerini, devam ederlerse de kendileri olmaktan çıkıp, canlarından olacaklarını fark ederek yardım talep ettiklerini ve bu kararlarının bugün doğru da olduğuna inandıklarını belirtiyorlardı. Tablo 13- Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep ettiyseniz, nerelerden veya kimden yardım istediniz? Yardım talep edilen yer Akrabalarımdan Komşularımdan Polisten/ Jandarmadan Sığınma evlerine gittim Diğer koruma dernekleri ve benzerlerine gittim Diğer Toplam* Sayı 128 60 58 10 9 25 290 Yüzde 44,1 20,7 20,0 3,4 3,1 8,6 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı yardım talep ettiğini söyleyen 194 katılımcı sayısından fazladır. Araştırma grubumuzda aile içi şiddete maruz kaldıklarında yardım talep ettiklerini söyleyenlerin % 44.1’i, böyle bir durumda akrabalarından yardım istediğini söylemiş. Yaklaşık grubun yarısının, şiddete maruz kaldıklarında akrabalarından yardım aldığını söylemiş olması, şiddet mağduru kişinin, şiddet uygulayan kişinin ceza almasından daha fazla, şiddetin devam etmesini engellemek istediğini ortaya koymaktadır. 29 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Görüşme yaptığımız kadınlar, aile içi şiddete maruz kaldıklarında, akrabalarından yardım istediklerinde, bu kişilerin şiddet uygulayan kişiyi uyardıkları için, belirli bir süre için bile olsa şiddetin durduğunu belirtiyorlar. Böyle bir durumda, aile dışındaki kişilerin de bu istenmeyen durumu duymadığından daha tercih edilir bir durumun ortaya çıktığına inandıklarını dile getiriyorlar. Şiddete uğradıklarında, komşularından yardım aldıklarını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 20.7 olarak tespit edilmiştir. Özellikle şiddetin boyutu büyük olduğunda, komşularının yardıma geldiğini ve kendilerini daha büyük boyutlu şiddetten koruduğunu söyleyenler bu grubu oluşturmaktadır. Görüşmelerimiz sırasında, sorumluluk sahibi komşuların, zaman zaman aile içi şiddet uygulandığını fark ederek polis veya jandarmaya haber vererek şiddetin daha büyük boyutlara taşınmasını engellemek gibi önemli bir görevi üstlendiklerini öğrendik. Şiddete maruz kaldıklarında, polis veya jandarmadan yardım istediğini söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 20 olarak tespit edilmiştir. Son yıllarda, polis ve jandarmanın eskiye göre aile içi şiddete duyarlılığının oldukça arttığı bilinmektedir. Telefon ile şiddete maruz kalan bir kişi ile ilgili bilgi verildiğinde veya şiddet mağduru yardım istediğinde, hemen yetkililer olay yerine ulaşarak duruma el koymaktadırlar. Bu arada olayı ihbar edenlerin de isimlerinin gizli tutulması, ihbarların sayısını daha da arttırmaktadır. Ayrıca oluşturulan ihbar hatları da yardım istemeyi ve yardımın ulaşmasını kolaylaştırmakta son derece etkili olmaktadır. Ülkemizde sığınma evleri çok iyi bilinmemekte ve toplum tarafından da çok büyük kabul görmemektedir. Oysa sığınma evleri, şiddet gören ve gidebilecek, kalabilecek yerleri olmadığı için her türlü aile içi şiddete boyun eğip katlanmak zorunda kalan, özellikle de kadınlar için, çoğu zaman kısa dönemler için de olsa çözüm olan yerlerdir. Sığınma evlerinin işleyişi ile ilgili bilgisi olmayan kadınların, şiddete uğradıklarında sığınma evlerini çok zor durumda kalmadıkça tercih etmediklerini, görüşmelerimizden öğrenmiş bulunmaktayız. Araştırma grubumuzdaki şiddete uğrayan kadınların da şiddete uğradıklarında, sığınma evine gitmeyi çok tercih etmediklerini araştırma verilerimizden anlamaktayız. Araştırma grubumuzda şiddete uğradıklarında sığınma evlerini tercih ettiklerini söyleyenlerin oranı % 3.4 olarak tespit edilmiş, oranın son derece düşük olduğu dikkati çekmektedir. Bu veriler konu ile ilgili çalışmalar yapan ilgili birimlerin dikkatini çekmeli ve aile içi şiddete uğrayanların bu kurumlardan daha fazla faydalandırılması sağlanmalıdır. Tablo 14- Herhangi bir yerden yardım talep etmediyseniz, nedenini açıklar mısınız? Ailem dağılmasın diye Başkaları duymasın diye Belki bir daha yapmaz diye Ne yapacağımı bilmediğim için Diğer Toplam* Sayı 344 367 115 181 56 1063 Yüzde 32,4 34,5 10,8 17,0 5,3 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı yardım talep etmediğini söyleyen 799 katılımcı sayısından fazladır. 30 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Araştırma grubumuzun büyük grubunu oluşturan ve şiddete uğradıklarında bir yerden veya bir kişiden yardım istemediğini söyleyenlerin hangi sebep ile şiddet gördükleri halde yardım almamalarının sebepleri araştırılmalıdır. İnsanların, neden şiddet gördükleri halde yardım almadıklarının ortaya konulması ve üzerinde çalışma yapılması gerekmektedir. Tablo 15- Aile içi şiddete maruz kalınca herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı? Evet Hayır Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 130 866 996 2504 3500 Yüzde 3,7 24,7 28,5 71,5 100,0 Geçerli Yüzde 13,1 86,9 100,0 Türkiye’de insanlar son yıllarda psikolojik destek almanın önemini fark etmeye başladılar. Daha önceki yıllarda psikolojik destek almak utanılacak ve istenmeyen bir durum olarak algılanırken, insanlar psikolojik destek almak istemezler, psikolojik destek almak zorunda kalsalar da bunu gizleme gereği hissederlerdi. Bu düşüncemizi, araştırma bulgularımız da desteklemektedir. Araştırma grubumuzda aile içi şiddete maruz kaldığını söyleyen kadınların %13.1’i, aile içi şiddete maruz kaldıktan sonra herhangi bir yerden psikolojik destek aldığını söylemiş. Şiddete maruz kalmak, kabullenilmesi son derece zor bir durum iken, bu şiddetin aile bireyleri tarafından uygulanılıyor olmasının kabullenilmesi çok daha zor bir durumu ortaya koymaktadır. Böyle istenmeyen bir durum ile karşılaşılmasının engellenemediği durumlarda, psikolojik destek ile bireye yardımda bulunulduğunda, yaşanılan şiddetin derecesi oldukça düşecektir. Ancak daha önceki araştırma verilerimizde de görüldüğü gibi çeşitli sebeplerle kadınlar şiddete uğradıklarını saklama eğilimindedirler. Aile içi şiddete uğradıklarını saklarken, yaşadıkları şiddetin ortaya çıkmaması ve toplum tarafından daha fazla aşağılanmamak için olsa gerek psikolojik destek almayı tercih etmeyebiliyorlar. Araştırma grubumuzda aile içi şiddete maruz kaldıkları halde psikolojik destek almadıklarını söyleyenlerin oranı % 86.9 olarak tespit edilmiştir. Bu oran, son derece yüksek olup, kadınların bir taraftan aile içi şiddet ile, diğer taraftan da travmayı kendi içlerinde atlatmaya çalışma ile, mücadele ettiklerini ortaya koymaktadır. Bu her iki durum da şiddete uğrayan kadının psikolojik yükünü arttırmaktadır. Tablo 16- Psikolojik destek aldıysanız, kimlerden aldınız? Psikolog Psikiyatrist veya doktor Aile danışmanı Her üçünden de Diğer Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 49 43 21 14 21 148 3352 3500 Yüzde 1,4 1,2 ,6 ,4 ,6 4,2 95,8 100,0 Geçerli Yüzde 33,1 29,1 14,2 9,5 14,2 100,0 Bir önceki tabloda da görmüş olduğumuz gibi, araştırma grubumuzda olup da aile içi şiddete maruz kalan ve bu sebep ile de psikolojik destek aldığını söyleyenlerin oranı %13.1 olarak tespit edilmiştir. Bu grubun da %33.1’i, aile içi şiddete maruz kaldıktan sonra psikologlardan yardım aldığını söylemiş. İlaç 31 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA tedavisi olmaksızın, problemin kaynağına inerek yaşadıkları travmayı en aza indirmeye çalıştıklarını söyleyenler bu grubu oluşturmaktadır. Aile içi şiddete uğradıktan sonra doktor ve psikiyatristlerden yardım aldığını söyleyenler de araştırma grubumuzda %29.1’lik bir grup oluşturmaktadır. Yaşamış oldukları şiddetin boyutları fazla olduğu için bir doktordan yardım almak zorunda kaldıklarını söyleyenler bu grubu oluşturmaktadır. Türkiye’de son yıllarda adı duyulmaya başlayan aile danışmanlarından yardım aldığını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı %14.2 olarak tespit edilmiştir. Aile danışmanları, aile içi şiddeti ortadan kaldırabilmeleri için aile fertlerinin davranış şekillerini değiştirmelerini sağlamaya yönelik çalışmalar yapmaktadırlar. Bu çalışmalar, sorunun temelden çözülmesinde son derece etkili olmaktadır. Bazen aile danışmanları, ailenin dağılması yönünde de aile bireylerini yönlendirebilmektedirler. Aile bireyleri arasında çözümü imkansız ilişki ağları oluştu ve bu durumun değişmesi imkansız görünüyor ise bireylerin tek tek zarar görmesi yerine, hayatlarını ayrı ayrı devam ettirmeleri tercih edilebilmektedir. Aile danışmanları, aile içi ilişki ağının düzenlenmesinde etkili oldukları için, son yıllarda her ailenin bir aile danışmanının olması yönünde çalışmaların pilot bölgelerde uygulanmasına başlanılmış bulunmaktadır. Bu çalışmaların, özellikle pilot uygulamaların olduğu yerlerde, önümüzdeki yıllarda aile içi ilişkilerin düzenlenmesinde etkili olması beklenmektedir. Araştırma grubumuzda aile içi şiddete maruz kaldıktan sonra, yukarıda saymış olduğumuz psikolojik destek mekanizmalarının hepsinden yardım aldığını söyleyenlerin oranı % 9.5 olarak tespit edilmiştir. Görüşmelerimiz sırasında bu grubu oluşturanlar, genellikle aile içi şiddete sürekli uğradıklarını ve her şiddet sonrasında farklı bir yöntem denemeye çalıştıklarını belirtiyorlardı. Bu gruptakiler, şiddet devam ettiği halde evliliklerini sürdürmeye çalıştıklarını, aksi halde çocuklarının ve kendilerinin şiddetin tahribatından çok daha fazla zarar göreceğine inandıkları için böyle davrandıklarını dile getiriyorlardı. Görüşmelerimiz sırasında bu cevabı verenler, çocuklarından ayrı kalmamak veya çocuklarının çok daha fazla etkileneceğini düşündükleri için çok çeşitli yöntemleri deneyerek zaman kazanmaya çalıştıklarını dile getiriyorlardı. Görüşmelerimiz sırasında çocuğu olmayan ve çocuk sayısı az olanların, şiddeti en kısa zamanda sonlandırıcı çözümler ürettikleri halde, çocuk sayısı fazla olanların şiddetin etkisini en aza indirebileceğini düşündükleri her türlü çözümü denemeye çalıştıkları bilgisine ulaştık. Yukarıda belirtmiş olduğumuz seçenekler dışındaki psikolojik destek mekanizmalarından yardım aldıklarını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı da 14.2 olarak tespit edilmiştir. Bu grup bize, kadınların yaşadıkları problemin boyutlarını en aza indirebilmek için kendilerince mümkün olabilecek tüm yöntemleri denemeye çalıştıklarını göstermektedir. Tablo 17- Aile içi şiddet uyguladınız mı? Evet Hayır Ara Toplam Cevapsız Toplam 32 Sayı 543 2956 3499 1 3500 Yüzde 15,5 84,5 100,0 ,0 100,0 Geçerli Yüzde 15,5 84,5 100,0 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğunun kabul gören bir görüş olduğunu çalışmanın teorik kısmında belirtmiştik. Bu teoriden hareket ederek, aile içi şiddete maruz kalan kadınların aile içi şiddet uygulayıp uygulamadıklarını öğrenmek istedik. Araştırma grubumuzdaki kadınların %15.5’i, kendisi aile içi şiddete maruz kaldığı halde, aile içi şiddet uyguladığını belirtirken , %84.5’,i kendisinin aile içi şiddet uygulamadığını belirtmiştir. Şiddet öğrenilmiş bir davranıştır teorisi bizim çalışmamızın verileri ile doğrulanmadı. Görüşme yaptığımız kişiler genellikle şiddetin, özellikle de aile içi şiddetin son derece kabullenilmesi zor bir durum olduğunu düşündüklerini, özelde aile içi şiddet, genelde de şiddet uygulamamak noktasında son derece duyarlı davranmaya çalıştıklarını ifade ediyorlardı. Tablo 18- Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız? Eş Çocuk Anne Baba Kardeş Diğer Toplam* Sayı 51 449 14 8 82 7 611 Yüzde 8,3 73,5 2,3 1,3 13,4 1,1 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı aile içi şiddet uyguladığını söyleyen 543 katılımcı sayısından fazladır. Aile içi şiddet mağduru olduğu halde, kendisi de aile içi şiddet uyguladığını söyleyenler, araştırma grubumuz içinde küçük de olsa bir grup oluşturmaktadırlar. Bu grubun, kimlere şiddet uyguladıklarına baktığımızda, en fazla çocuklarına şiddet uyguladıklarını görüyoruz. Araştırma grubumuzda olup da aile içi şiddete maruz kaldığını ve kendisi de şiddet uyguladığını söyleyenlerin % 73.5’i, çocuğuna şiddet uyguladığını belirtmiş. Şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğu ve insanların güçlerini kullanabildikleri kişilere ancak şiddet uygulamaya eğilimli oldukları kabul edilmektedir. Araştırma verilerimiz de bu kabulü destekler mahiyette çıkmıştır. Kadınlar daha çok eşlerinden şiddet görüyorlar, çocuklarına şiddet uyguluyorlar. Eşlerinin uyguladığı şiddete karşılık veremediklerinde, şiddet gösterebilecekleri en uygun kişi olarak çocuklarını görüyorlar. Bu durum da kadınlarını çocuklarına şiddet uygulamalarında önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk kültüründe kocaya itaat esas kabul edilmektedir. Bu yönde eğitim alan kadın, eşi kendisine şiddet gösterse de şiddetle karşılık vermeme şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu arada gücünün yettiği kişilere de şiddet uygulamayı öğrenmektedir. En yakınında ve en güçsüz kişi olarak çocuğunu gördüğü için, şiddet duygularını çocuğuna yöneltebilmektedir. Kadının çocuğuna uygulamış olduğu şiddeti meşrulaştırdığı nokta da çocuğunu terbiye ediyor olmasıdır.” Terbiye amaçlı şiddet”, bu toplumun bir problemidir. Kendi eğitimleri sırasında fiziksel şiddeti bir terbiye aracı olarak öğrenen insanlar, eğitim verme hakkının kendilerine geçtiğine inandıklarında, terbiye etmenin arkasına sığınarak şiddet uygulayabilmektedirler. Böylece erkek karısına, kadın çocuğuna, çocuk küçük kardeşine şiddet uygulama hakkını kendisinde bulabilmektedir. Bu da şiddetin devam etmesinde çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. 33 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadınların şiddet uyguladıklarını söyledikleri ikinci büyük grubun kardeşleri olduğu tablodan görülmektedir. Bunun yukarıda söylemiş olduklarımıza paralel bir veri olduğunu düşünüyoruz. Kendisi şiddet gören kişi, güç yetirebileceği ve yaptığı davranışı meşrulaştırabileceği kişi olarak kardeşlerini görebiliyor. Araştırma grubumuzun %13.4’ü, kendileri aile içi şiddete uğradıkları halde, kendileri de kardeşlerine şiddet uyguladıklarını söyleyenlerden oluşmaktadır. Kardeşlerine şiddet uygulayanlarla yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, kardeşlik görevlerini yerine getirdiklerini, kardeşlerinin terbiyesinden kendilerini sorumlu hissettiklerini, büyüklerinin de kendilerine terbiye edebilmek için şiddet uyguladıklarını, bu eylemlerini, görevlerini yerine getirme olarak değerlendirdiklerini ifade ediyorlardı. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 8.3’ü, eşlerine şiddet uyguladıklarını ifade etmiş. Ataerkil bir toplum olduğumuz için erkeklerin eşlerine şiddet uygulaması daha alışılmış bir davranış şekli olmasına rağmen bu gruptaki kadınlar, eşlerine şiddet uyguladıklarını söylemişler. Eşlerine şiddet uyguladığını söyleyen kadınlarla yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında kadınlar, sürekli şiddete uğradıkları için dengelerini kaybettiklerini, özellikle de eşleri kendilerine şiddet uygulayarak dengelerini kaybetmelerinde etkili oldukları için, eşlerine şiddet uygulamanın onları rahatlattığını ifade ediyorlardı. Görüşme yaptığımız kadınlar, gençken eşlerinin kendilerine şiddet uyguladığını, aradan geçen zaman içinde erkeğin güç kaybetmesi, kendilerinin de güçlerinin farkına varması ile birlikte şiddetin yön değiştirdiğini vurguluyorlardı. Bu gruptaki kadınların pek çoğu bu durumu ilahi bir adalet olarak değerlendiriyordu. Araştırma grubumuzda, anne ve babalarına şiddet uyguladığını söyleyenler de bulunmakta. Araştırma grubundakilerin %2.3’ü annelerine, %1.3’ü de babalarına şiddet uyguladıklarını ifade etmişler. Kültürümüzde anne babaya itaat esas olup, onlara yönelik şiddet hiçbir şekilde kabul edilmez. Anne babalarına şiddet uyguladıklarını söyleyenler genellikle şuurlu davranamamaktan şikayetçi olan ve anne babalarının bakımından sorumlu tutulan kişiler olduklarını ifade ediyorlardı. Bu da anne babanın veya bakıma muhtaç insanların bakımından sadece bir kişinin sorumlu tutulmasının hem bakan hem de bakılan açısından sakıncalarının fazla olabileceğini, sorumlulukların paylaşılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Tablo 19- Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz? Nadiren Sık sık Devamlı Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 441 83 11 535 2965 3500 Yüzde 12,6 2,4 ,3 15,3 84,7 100,0 Geçerli Yüzde 82,4 15,5 2,1 100,0 Aile içi şiddet uygulayan kadınların bunu hangi sıklıkla yaptıklarına baktığımızda, %82.4’ünün nadiren, %15.5’inin sık sık ve %2.1’inin de devamlı aile içi şiddet uyguladıklarını ifade ettiklerini görüyoruz. Böyle bir değerlendirmenin son derece izafi olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Nadiren, sık sık ve devamlı kavramları izafi kavramlar olmakla birlikte, aile içi şiddet uyguladıklarını söyleyen kadınların kendi davranışlarını bu değerlendirmelerle ifade edebilmeleri son derece anlamlı. 34 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Aile içi şiddet uyguladıklarını söyleyen kadınlar ile olan görüşmelerimizde, bazıları şiddet uygulamanın kendilerini rahatlattığını, bazıları da kendilerine çok şiddet uygulandığını, şimdi de şiddet uygulama sıranın kendilerine geldiğini söyleyerek, eşlerine uygulamış oldukları şiddeti meşrulaştırmaya çalıştıklarını gördük. Tablo 20- Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız? Hak ettikleri için Psikolojik sorunlarımdan kaynaklanmakta Alkol vb. maddeler kullandığım için Namus ve ahlak kurallarına uymadıkları için Ben de şiddet gördüğüm için Diğer Toplam* Sayı 300 130 11 66 71 58 636 Yüzde 47,2 20,4 1,7 10,4 11,2 9,1 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı aile içi şiddet uyguladığını söyleyen 543 katılımcı sayısından fazladır. Araştırma grubumuzda olup da aile içi şiddete maruz kalmış olan ve kendisi de aile içi şiddet uyguladığını söyleyen kadınların, neden aile içi şiddet uyguladıklarını sorduğumuzda, alınan cevaplar, son derece anlamlı çıktı. Bu soruya verilen cevaplar içinde en büyük grubu “hak ettikleri için” cevabını verenlerin oluşturduğunu görüyoruz. Araştırma grubunun % 47.2’sini oluşturan bu grup, daha önce belirtmiş olduğumuz hipotezleri destekler mahiyette cevaplar vermiştir. Şiddeti uygulayan kadın, kendisinde “ terbiye amaçlı”, aile bireyleri üzerinde şiddet uygulama hakkının olduğuna inanmaktadır. Kadın kendisinde aile bireylerine şiddet uygulama hakkının olduğuna inanmakta ve bu sebeple deşiddeti hak ettiklerini düşündüğünde şiddet uygulamakta, yani aldığı eğitim sisteminin bir gereğini yerine getirdiğine inanmaktadır. Psikolojik sorunları olduğu için aile bireylerine şiddet uyguladıklarını söyleyenler araştırma grubumuzun % 20.4’ünü oluşturmaktadır. Bu grup ile yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, psikolojik problemleri sebebi ile aile içi şiddet uyguladıklarını söyleyenler, kendilerinde aile bireylerine şiddet uygulama hakkı olmadığına inanmakta, ancak psikolojik sıkıntılarından dolayı kendilerini kontrol edemediklerini belirtmektedirler. Şiddet eylemini istemsiz bir şekilde yerine getirdiklerini, kendilerine de aile içinde şiddet uygulandığı için zaman içinde kendi kontrollerini sağlayamaz hale geldiklerini iddia ediyorlardı. Kendisi de şiddet gördüğü için şiddet uyguladığını söyleyenler araştırma grubumuzun %11.2’sini oluşturmaktadır. Yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğu fikri yaygın bir kabul görmektedir. Bu gruptaki kadınlar da kendilerine şiddet uygulandığı için kendileri de şiddete başvurduklarını, çünkü istenmeyen bir durum ile karşılaşıldığında şiddet uygulamanın gerekliliğini öğrendiklerini ve öğrendiklerini de uyguladıklarını ifade etmektedirler. Araştırma grubumuzda olup da şiddete uğrayan kadınların % 10.4’ü, aile fertlerine “namus ve ahlak kurallarına uymadıkları için” şiddet uyguladıklarını söylemiş. Yine bu cevapların, kendilerine uygulanılan şiddetin gerekçesi ile paralellik gösterdiğini, yani şiddeti ve gerekçesini öğrendiklerini görüyoruz. 35 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadınlara aile içi şiddete maruz kalma sebeplerini sorduğumuzda, kadınların %3.4’ü, namus uğruna şiddete maruz kaldığını söylerken, aile içi şiddete neden başvurdukları şeklindeki sorumuza da kadınların % 10.4’ünün şiddet uyguladıkları aile bireyleri namus ve ahlak kurallarına uymadıkları için şiddet uyguladıklarını söylemiş olmaları son derece anlamlı görünüyor. Kendilerine aile bireyleri nasıl davrandılarsa, onların da öğrendikleri şekilde aile bireylerine davranmayı tercih ediyor oldukları dikkati çekmektedir. Alkol vb. maddeler kullandıkları için aile içi şiddet uygulamaktan kendilerini engelleyemediklerini belirten kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı %1.7 olarak tespit edilmiştir. Aile içi şiddete alkolden dolayı maruz kaldığını söyleyenlerin oranı daha önceki verilerde %23.2 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptakiler alkol vb. madde kullanıyor olmayı, kendilerini kontrol edememe ve şuursuzca istenmeyen durumların yaşanmasının engellenememesi olarak kendilerini inandırmaktadırlar. Tablo 21- Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur? Evet, her zaman Evet, bazen Hayır Toplam Sayı 10 270 3220 3500 Yüzde ,3 7,7 92,0 100,0 Birikimli Yüzde ,3 8,0 100,0 Kadınların çok büyük bir grubu, şiddetin çözüm olmadığı düşüncesinde. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 92’si, şiddete başvurmanın bir çözüm olmadığı kanaatinde olduğunu ifade etmiş. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 7.7’si, şiddetin bazen çözüm olduğunu, % 03’ü de her zaman çözüm olduğunu belirtmiş. Kadınlar, erkeklere göre daha fazla aile içi şiddete maruz kaldıkları için olsa gerek, şiddetin bir çözüm olmadığı kanaati kadınlar arasında daha yaygın kabul görmektedir. Çağımızda değil kadınların, hiçbir canlının şiddete maruz kalması kabul edilebilir bir durum olarak görülmemektedir. Tablo 22- Sizce kadına kimlerin şiddet uygulama hakkı vardır? Kocasının Babasının Annesinin Kardeşlerinin Yukarıdakilerin hepsi Diğer kişiler Hiç kimsenin Toplam* Sayı 46 154 165 8 4 7 3290 3674 Yüzde 1,3 4,2 4,5 0,2 0,1 0,2 89,5 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam 3500 katılımcı sayısından fazladır. Araştırma grubumuzdaki kadınlar da şiddet uygulanmasına karşılar. Kadınlara,” kadınlara kimlerin şiddet uygulama hakkı”nın olduğunu sorduğumuzda, araştırma grubumuzun % 89.5’i, hiç kimsenin kadına şiddet uygulama hakkının olmadığını belirtmiş olduğu görülmektedir. Toplumda kadını bir birey olarak görenlerin sayısı arttığı oranda, kadına hiç kimsenin şiddet uygulama hakkının olmadığını söyleyenlerin sayısı artacaktır. Kadını birey olarak kabul etmeyen insanların sayısı da arttıkça, kadını başkalarının eğitmesi, terbiye etmesi gerektiği vb. düşüncesindeki insanların sayısı artacaktır. 36 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadına şiddet uygulama hakkının babasında olduğunu söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 4.2, annesinde olduğunu söyleyenlerin oranı da %4.5 olarak tespit edilmiştir. Buna göre araştırma grubumuzdaki kadınların % 8.7’si, kadınlara anne babalarının şiddet uygulama hakkının olduğuna inanmaktadır. Kadınların, kadınlara anne babalarının şiddet uygulama hakkının olduğuna inanmalarının en önemli sebebi, eğitimlerinden anne babalarının sorumlu olduğuna inanmaları ve kültürün aktararak getirdiği anne babaya kayıtsız şartsız itaatin gerekliliğine olan inançtır. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 1.3’ü, kadınlara kocalarının şiddet uygulama hakkının olduğuna inandığını belirtmiş. Bizim toplumumuzda kadınları anne babalarının eğitme hakkının olduğuna inanıldığı gibi kocanın da kadını eğitme hakkının olduğuna inanılmaktadır. Şiddetin de eğitimin bir parçası olduğunun düşünülmesi, kadınların bile kocalarının kendilerine şiddet uygulama hakkının olduğuna inanılmasını beraberinde getirmektedir. 2.4.1.3. Katılımcıların Şiddet Olgusuna İlişkin Tutum ve Değer Yargıları Tablo 23- Şiddet bazen gereklidir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 521 174 2805 3500 Yüzde 14,9 5,0 80,1 100,0 Araştırma grubumuzdaki kadınların, şiddeti ile ilgili görüşlerini öğrenmek istedik. Şiddetin gerekli olmadığını düşünen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı %80.1 olarak tespit edilmiştir. 21. Yüzyılda insan hakları bu kadar önemsenirken, şiddetin gerekli olup olmadığının soru olarak sorulmasına dahi gerek görülmeyebilir. Ancak görüşmelerimiz sırasında, kadınlar arasında şiddeti gerekli bulduğunu söyleyenlerin de bulunması, bu soruyu sormamızı gerektirdi. Araştırma bulgularımız da görüşmelerden elde ettiğimiz verilerle paralellik göstermektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınların %14.9’u, şiddetin bazen gerekli olduğuna inandığını belirtmiş. Kendi yetişmeleri sürecinde, şiddet gördükleri için şiddeti gerekli olarak kabul eden bu kadınların, yanlış sosyalleşme sonucunda bu düşüncede oldukları kanaatindeyiz. Şiddetin gerekli olup olmadığı ile ilgili bir fikirlerinin olmadığını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı da % 5 olarak tespit edilmiştir. Kadınların böyle bir konuda dahi fikir beyan etmekten çekiniyor olmaları son derece düşündürücü. Görüşme yapmış olduğumuz kadınlar arasında şiddetin gerekli olduğunu düşünenler, ailedeki kişilerin eğitimi ve terbiyesinden sorumlu olduklarını, kendilerine de şiddet uygulandığını, şiddet uygulandığı anda insanın kendisini kötü hissettiğini, ancak şiddeti uygulayan kişilerin de kötü niyetli olmadıklarını, kendilerinin iyiliği için şiddet kullandıklarına inandıklarını ifade ediyorlardı. Bu sebep ile de şiddetin bazen gerekli olduğuna inandıklarını, başka bir eylemin bu derece etkili olmadığını ifade ettiklerini gördük. 37 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 24- Kadına yönelik şiddet, derecesi çok değilse mazur görülebilir Sayı 296 254 2950 3500 Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Yüzde 8,5 7,3 84,3 100,0 Araştırma grubumuzdaki kadınların, şiddetin derecesi çok olmadığında şiddeti onaylayıp onaylamadıklarına baktığımızda, % 7.3’ünün bu konuda fikir beyan etmediklerini görüyoruz. Kadına yönelik şiddetin derecesi çok değil ise mazur görülebileceğini söyleyen araştırma grubumuzdaki kadın oranı, % 8.5 olarak tespit edilmiş. Kadınların, kadına derecesi çok yüksek değil ise şiddet uygulanmasını mazur görme sebeplerini, yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde şu şekilde özetleyebiliriz. Kadınlar, çevrelerindeki kadınların şiddet görüyor olmasına hayatlarının çeşitli aşamalarında şahit oldukları ve kadınların uygulanılan bu şiddeti mazur görmeleri yönünde telkin alarak büyümelerinden dolayı, şiddetin derecesi az olduğu sürece katlanılabilir olarak algılamayı öğrenerek büyüyorlar. Görüşme yapmış olduğumuz kadınlar, genellikle şiddete uğradıklarında yardım istemiş oldukları diğer kadınların, kendilerinin ve çevrelerindeki pek çok kadının şiddet gördüğünü, kadın oldukları için bu durumu kabul etmeleri gerektiğinin kendilerine kabul ettirilmeye çalışılmasının, şiddeti kabullenmelerinde etkili olduğunu belirtiyorlar. Yine kadınların pek çoğu, yaralanma ve ölüm ile sonuçlanmadıkça şiddetin mazur görülebilir olduğu konusunda hemfikirler. Araştırma grubumuzdaki kadınların oldukça önemli bir bölümü, kadına yönelik şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir düşüncesine katılmadıklarını belirtmiş. Araştırma grubumdaki kadınların % 84.3’ü, kadınların hiçbir şekilde şiddet görmesini kabul edemeyecekleri kanaatindeler. Görüşme yaptığımız bu gruptaki kadınlar, şiddetin azının da çoğunun da aynı olduğunu, hepsinden önemlisi şiddetin insanı son derece rencide edici bir şey olduğunu ve hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini belirtmektedirler. Tablo 25- Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 578 235 2686 3499 1 3500 Yüzde 16,5 6,7 76,7 100,0 ,0 100,0 Geçerli Yüzde 16,5 6,7 76,8 100,0 “Terbiye amaçlı şiddet” ifadesi, ülkemizde oldukça yaygın olarak kullanılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Terbiye ve şiddet çok farklı iki kavram olup yan yana gelmelerini beklemek oldukça zor, fakat bir o kadar da birlikte kullanılan kavramlardır. Terbiye amaçlı, yani bir kişinin terbiyesine katkıda bulunabilmek amacıyla şiddet kullanılabileceğine inandığını söyleyen araştırma grubumuzdaki kadın oranı % 16.5 olarak tespit edilmiştir. 38 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Şiddet bazen gereklidir diyen kadınlarla, terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir düşüncesinde olan araştırma grubumuzdaki kadın sayısı bir birine oldukça yakın olarak tespit edilmiştir. Şiddet bazen gereklidir cevabını veren kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı %14.9 iken, terbiye amaçlı şiddet gereklidir diyen araştırma grubumuz içindeki kadın oranı da %16.5’dir. Terbiye amaçlı şiddeti destekleyip desteklemediğini söyleyen, yani bu konuda fikrinin olmadığını söyleyen kadınların da araştırma grubumuz içindeki oranı % 6.7 olarak tespit edilmiştir. Terbiye amaçlı da olsa şiddetin desteklenemeyeceğine inandığını söyleyen araştırma grubumuz içindeki kadınların oranı %76.8 olup, bu cevabı verenler, araştırma grubumuzun en büyük grubunu oluşturmaktadırlar. Kadınlar, özellikle son yıllarda yapılan farkındalık çalışmalarının da etkisi ile olsa gerek, kendilerini eskiye oranla daha fazla birey olarak görmekte ve kendilerine az da olsa hiç kimsenin şiddet uygulayamayacağının farkına vardıklarını belli etmektedirler. Tablo 26- Dayak varsa eşler boşanmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 2356 541 603 3500 Yüzde 67,3 15,5 17,2 100,0 Daha önceki tabloları değerlendirirken kadınların, son yıllarda daha fazla birey olduklarının farkına vardıklarını ve şiddete eskiye oranla daha fazla karşı çıktıklarını belirtmiştik. Dayak varsa eşlerin boşanması gerektiğini söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 67.3 olarak tespit edilmiştir. Araştırma grubumuzdaki fiziksel şiddet olduğunda eşlerin boşanması gerektiğini düşünenlerin yaşa göre farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda; 18-24 yaş aralığındaki kadınların % 70.6’sı, 2534 yaş aralığındaki kadınların %71.3’ü, dayak varsa eşler boşanmalıdır derken, bu oran yaş ilerledikçe düşerek 65 yaş ve üzerindekilerde %42.1’e kadar düşmektedir. Görüldüğü gibi yaş küçüldükçe şiddete tepki oranı artmakta, yaş büyüdükçe de azalmaktadır. Bu verilerin ışığında genç neslin, ne istediğini bilen ve yaşlı kuşağa göre kendilerinin değerine daha fazla farkında olarak yetiştiğini söyleyebiliriz. Tablo 27- Yaşa göre ‘dayak varsa eşler boşanmalıdır’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Dayak varsa eşler boşanmalıdır. Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 231 37 59 70,6% 11,3% 18,0% 956 186 198 71,3% 13,9% 14,8% 694 177 168 66,8% 17,0% 16,2% 323 76 106 64,0% 15,0% 21,0% 120 49 44 56,3% 23,0% 20,7% 32 16 28 42,1% 21,1% 36,8% 2356 541 603 67,3% 15,5% 17,2% Toplam 327 100,0% 1340 100,0% 1039 100,0% 505 100,0% 213 100,0% 76 100,0% 3500 100,0% 39 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA “Dayak varsa eşler boşanmalı mıdır?” sorusuna cevap vermek istemeyen, bu konuda bir fikrinin olmadığını söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 15.2’dir. Bu gruptaki kadınlar ile yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, kendilerine öz güvenlerinin oldukça düşük olduğu ve kendilerini birey olarak göremedikleri, kararları eşleri, oğulları veya ailelerindeki bir erkeğin almasını bekliyor olmaları oldukça dikkat çekici idi. “Dayak varsa eşler boşanmalı mıdır?” şeklindeki soruya fikirlerinin olmadığını söyleyenlerin yaş dağılımına baktığımızda, verilerin yukarıdaki düşüncemizi destekler mahiyette olduğu görülmektedir. Bu konuda fikrinin olmadığını, yani fikir beyan etmek istemediğini söyleyenlerin yaş ilerledikçe oranlarının arttığı dikkati çekmektedir. 18-24 yaş grubundaki kadınların %11.3’ü, dayak varsa eşler boşanmalıdır konusunda fikrinin olmadığını söylerken, yaşın ilerlemesi ile birlikte bu oranın düzenli bir artış göstererek 65 yaş ve üzerindekilerde % 21.1’e ulaştığı görülmektedir. “Dayak varsa eşler boşanmalıdır” fikrine katılmadıklarını söyleyen araştırma grubumuzdaki kadın oranı % 17.2 olarak tespit edilmiştir. Bu grup ile yapılan görüşmelerde, kadınlar genellikle şiddet gördüklerini, çevrelerindeki pek çok kadının da şiddet gördüğünü, ancak her şiddet gören boşanacak olsa, evli insan sayısının son derece azalacağını, dolayısı ile de dayak olsa bile eşlerin boşanmaması gerektiğini, eşler arasında bazen bu tür istenmeyen davranış şekillerinin olabileceğini savunduklarını gördük. Kadınlar arasında eşin dövebileceğini de sevebileceğini de, zaman zaman bu tür davranışların olmasının normal olduğunu savunanların sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla idi. Yaşa göre kadınların düşüncelerinde farklılık olup olmadığına baktığımızda, yaş ile ters orantılı verilere ulaşılmış olduğu dikkat çekmektedir. 18-24 yaş grubunda olup da dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesinde olduğunu söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı %18 iken, bu oran 65 yaş ve üzerindekilerde %36.8 olarak tespit edilmiştir. Tablo 28- Erkeği şiddete kadın tahrik eder Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 327 506 2662 3495 5 3500 Yüzde 9,3 14,5 76,1 99,9 ,1 100,0 Geçerli Yüzde 9,4 14,5 76,2 100,0 Saha çalışmalarımız sırasında zaman zaman “erkeği şiddet kullanmaya kadının tahrik eder” yönünde beyanda bulunanlar ile karşılaştık. Kadınların, erkeği şiddete kadın tahrik eder şeklindeki düşünceye nasıl baktıklarını sorduğumuzda, araştırma grubumuzdaki kadınların % 9.4’ü bu düşünceyi paylaştığını söylemiş. Yeni yetişen grubun kendilerine daha özgüvenli olduklarını daha önceden de söylemiştik. Yaşa göre kadınların bu soruya vermiş oldukları cevapların dağılımındaki farklılığa baktığımızda da bu düşüncemizin desteklendiğini görüyoruz. 18-24 yaş grubundaki kadınların % 9.5’i erkeği şiddet uygulamaya kadın tahrik eder düşüncesinde olduğunu söylerken, yaş ilerledikçe erkeği şiddete kadın tahrik eder düşüncesinde olanların oranının arttığı ve 65 yaş ve üzerindekilerde bu oranın % 30.3’e ulaştığı görülmektedir. 40 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 29- Yaşa göre ‘erkeği şiddete kadın tahrik eder’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Erkeği şiddete kadın tahrik eder Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 31 39 257 9,5% 11,9% 78,6% 112 179 1048 8,4% 13,4% 78,3% 78 143 815 7,5% 13,8% 78,7% 58 89 357 11,5% 17,7% 70,8% 25 42 146 11,7% 19,7% 68,5% 23 14 39 30,3% 18,4% 51,3% 327 506 2662 9,4% 14,5% 76,2% Toplam 327 100,0% 1340 100,0% 1039 100,0% 505 100,0% 213 100,0% 76 100,0% 3495 100,0% Erkeği şiddete kadın tahrik eder düşüncesi ile ilgili fikir beyan etmek istemeyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 14.5 olarak tespit edilmiştir. Bu konuda fikir beyan etmekten çekinenlerin yaşa göre farklılık ortaya koyduğu görülmektedir. Buna göre 18-24 yaş grubundaki kadınların % 11.9’u fikrim yok derken, 65 yaş ve üzerindeki grubun % 18.4’ü, bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiş. Fikir beyan etmekten çekinenlerin yaşa göre dağılımı da yaş ilerledikçe fikir beyan etmekten çekinenlerin sayısının arttığını ortaya koymaktadır. İnsanların kendileri ile ilgili konularda fikir beyan etmekten çekinmelerini anlayabilmek oldukça güç. Erkeği şiddete kadın tahrik eder düşüncesine katılmayan kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı, diğer gruplara göre oldukça yüksek çıkmıştır. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 76.2’s,i erkeği şiddete kadının tahrik etmediğini belirtmiş. İnsanın iradesi ile davranışlarını yönlendirdiğini, erkeklerin uygulamış oldukları şiddetin dahi sorumluluğunu almak istemediklerini ve bu sebep ile de şiddet uyguladıkları halde sorumluluğunu da kadına yüklemeye çalışıyor olmalarının anlaşılır gibi olmadığı düşüncesi, görüşme yaptığımız bu kadın grubu arasında hakim bir görüş olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkeği şiddete kadın tahrik eder diyen ve bu konuda fikrinin olmadığını söyleyen kadınların yaşları arttıkça, bu cevapları verenlerde artış olduğunu daha önce söylemiştik. Bu grupların aksine, erkeği şiddete kadın tahrik eder düşüncesine katılmayan kadınların yaşları arttıkça bu görüşü paylaşanların oranı azalmakta, yani aralarında ters bir orantı çıkmaktadır. Erkeği şiddete kadın tahrik etmez diyen 18-24 yaş grubundaki kadın oranı % 78.6 iken, bu oranın 65 yaş ve üzeri grupta % 51.3’e düştüğü tespit edilmiştir. Tablo 30- Kadına yönelik şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 321 409 2769 3499 1 3500 Yüzde 9,2 11,7 79,1 100,0 ,0 100,0 Geçerli Yüzde 9,2 11,7 79,1 100,0 41 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA “Kadına yönelik şiddetin haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir” olduğunu düşünenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 9.2’dir. Haklı gerekçesi olduğuna inanılsa dahi şiddetin hiçbir varlığa uygulanılamayacağı, bugün kabul gören bir görüştür. Günümüzde bir gerekçe gösterilerek de olsa kadına şiddet uygulanılması toplumun büyük bir kesimi tarafından kabul görmemektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 9.2’sinin, kadına yönelik şiddetin haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir düşüncesinde olduğunu belirtmiş olmasını son derece düşündürücü buluyoruz. Sahada yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, bu cevabı verenlerin oluşturduğu grubun yaşlarının daha büyük olduğunu ve bu gruptaki kadınların iyilikleri ve eğitimleri için erkeklerin kendilerine şiddet uyguladıkları kanaatinde olduklarını, bunu büyüklerinin kendilerine öğrettiklerini, bu sebep ile de erkeklerin haklı gerekçelerle şiddet uygulamasına karşı olmadıklarını sık sık dile getirdiklerine şahit olduk. 65 yaş ve üzerinde olan kadınların %21.1’i, haklı bir gerekçesi olduğunda kadına yönelik şiddetin kabul edilebilir olduğunu söylerken, kadınların yaşları küçüldükçe bu oran düşmekte ve 18-24 yaş grubunda % 9.5’e ulaşmaktadır. Yaş ile araştırma bulgularında meydana gelen değişimin sebebinin, sosyalleşme süreci ile açıklanmasının akıllıca olduğu kanaatindeyiz. Bu konuda fikir beyan etmek istemeyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 11.7 olup, fikir beyan etmekten çekinenlerin de yaş ilerledikçe sayısının arttığı görülmektedir. 18-24 yaş grubundaki kadınların % 8.3’ü, 65 yaş ve üzerindeki yaş grubundaki kadınların da % 17.1’i, kadına yönelik şiddetin haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şey olduğu konusunda fikir beyan etmek istemediğini belirtmiş. Kendileri ile ilgili bir konuda, hatta bu kadar önemli bir konuda kadınların fikir beyan etmemelerini anlayabilmek oldukça zor görünmektedir. Kadına yönelik şiddetin haklı gerekçesi olsa bile kabul edilebilir bir şey olmadığını söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 79.1 olarak tespit edilmiştir. Kadınların, kadına karşı şiddet uygulanmasının haklı bir gerekçesinin olamayacağını düşünmeleri ile yaş arasındaki ilişkiye bakıldığında, aralarında ters orantının olduğu görülmektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınlar arasında kadına karşı şiddetin haklı gerekçesi olduğunda dahi kabul edilebilir olmadığını söyleyen 65 yaş ve üzerindeki kadınların oranı % 61.8 iken, bu oran, yaş ilerledikçe belirli periyotlarla artmakta ve 18-24 yaş grubunda % 82.3’e yükselmektedir. Bu veriler de genç neslin kadına yönelik şiddete karşı çok daha duyarlı olduğunu ve şiddeti hiçbir şekilde kabul etmek istemediklerini ortaya koymaktadır. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere, kadınların % 3.7’si erkeğin bazen eşine fiziksel şiddet uygulayabileceği kanaatinde olduğunu ifade etmiş. Aslında araştırma grubu içinde çok küçük bir grubu temsil ediyor olmalarına rağmen günümüzde kadınların, kadınlara erkeğin bazen fiziksel şiddet uygulayabileceğine düşünüyor olması oldukça dikkat çekicidir. Tablo 31- Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 130 421 2949 3500 Yüzde 3,7 12,0 84,3 100,0 Ancak kadınların erken yaşlarda almış oldukları eğitimin bir sonucu olarak kadınlara, erkeklerin şiddet gösterebileceği düşüncesi yerleşmiş. Son yıllarda kadın ve erkeğin eşitliğine daha fazla inanılıyor olması, yeni yetişen neslin bu konuya daha duyarlı olmasında etkili olmuştur kanaatindeyiz. 42 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 32- Yaşa göre ‘erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir. Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 6 32 289 1,8% 9,8% 88,4% 37 152 1151 2,8% 11,3% 85,9% 39 124 876 3,8% 11,9% 84,3% 25 66 414 5,0% 13,1% 82,0% 15 34 164 7,0% 16,0% 77,0% 8 13 55 10,5% 17,1% 72,4% 130 421 2949 3,7% 12,0% 84,3% Toplam 327 100,0% 1340 100,0% 1039 100,0% 505 100,0% 213 100,0% 76 100,0% 3500 100,0% 18-24 yaş grubundaki kadınların % 1.8’i erkek bazen eşine şiddet gösterebilir derken 65 yaş ve üzerindekiler içinde bu cevabı verenlerin oranı % 10.5’e ulaşmaktadır. Erkek eşine bazen şiddet gösterebilmelidir şeklindeki ifadeye, bu konuda bir fikrim yok diyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı %12 olarak tespit edilmiştir. Kadınların bu konuda fikirlerinin olmadığını söylemesi, gerçeği söylemekten çekiniyor olduklarını, yani birey olarak kendilerini ifade edemediklerini göstermektedir. Yaş ilerledikçe kendileri için son derece önemli olan konularda da gençlere göre daha fazla fikir beyan etmekten çekinenlerin veya bu durumu yaşama şekli haline getirenlerin grup içindeki oranlarının arttığı görülmektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınların, 18-24 yaş aralığında olanlarının % 9.8’i, fikir beyan etmekten çekinirken, 65 yaş ve üzerindekilerde bu oranın % 17.1’e ulaştığı görülmektedir. Tablo 33- Eğitime göre ‘erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı Okuryazar değil Sadece okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Yüksek lisans/Doktora Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir. Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 8 15 36 13,6% 25,4% 61,0% 5 9 53 7,5% 13,4% 79,1% 51 94 528 7,6% 14,0% 78,5% 21 48 417 4,3% 9,9% 85,8% 28 136 942 2,5% 12,3% 85,2% 15 106 855 1,5% 10,9% 87,6% 2 13 118 1,5% 9,8% 88,7% 130 421 2949 3,7% 12,0% 84,3% Toplam 59 100,0% 67 100,0% 673 100,0% 486 100,0% 1106 100,0% 976 100,0% 133 100,0% 3500 100,0% 43 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Erkek eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir fikrine kesinlikle katılmadıklarını belirten kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 84.3’dür. 18-24 yaş grubundaki kadınların % 88.4’ü, 65 yaş ve üzerindeki kadınların % 72.4’ü erkek, bazen eşine fiziksel şiddet gösterebilmelidir düşüncesine katılmadığını belirtmiş. Bu da yeni yetişen neslin düşünce ve eğitim anlayışının da önceki nesle göre farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Tablo 34- Kocasının beklentilerini yerine getirmezse kadına şiddet uygulanabilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 267 372 2861 3500 Yüzde 7,6 10,6 81,7 100,0 Araştırma grubumuzdaki kadınların, kadın kocasının beklentilerini yerine getirmez ise kadına şiddet uygulanabilir şeklindeki düşünce ile ilgili ne düşündüklerini öğrenmek istedik. Buna göre araştırma grubundaki kadınların % 81.7’si, bu fikre katılmadıklarını, %10.6’sı bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini, % 7.6’sı da bu fikre katıldığını ifade etmiş. Yukarıdaki benzer sorulara verilen cevaplarla burada verilen cevaplar arasında da paralellikler bulunmaktadır. Kadınların yaş ortalamaları düştükçe ve eğitim seviyeleri arttıkça, kocanın kadına şiddet uygulamasına hangi sebep ile olursa olsun karşı çıkma oranlarında ciddi artışların olduğu, sahadaki görüşmelerimizde de çok net olarak ortaya çıkmıştır. Tablo 35- Eğer erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 2385 523 592 3500 Yüzde 68,1 14,9 16,9 100,0 Aile içi şiddet uygulamalarında erkeğin kadına şiddet uygulaması halinde kadınların bu durumu değerlendirmelerini öğrenmek istedik. Bir insanın diğer bir insana şiddet uygulama hakkının olmadığı kabul edilmektedir. Yasalar, bir kişinin bir başka kişiye şiddet uygulaması halinde uygulanacak cezai müeyyideyi önceden belirlemiştir. Yine yasalara göre aile içi şiddetin de müeyyideleri belirlenmiştir. Ancak toplumların yazılı kuralları kadar yazısız kuralları da bulunmaktadır. Bilinen bir diğer gerçek de toplumların uzun yıllar içinde oluşturmuş oldukları yazısız kuralların yaptırımının yazılı kurallardan çok daha fazla olduğudur. Buna göre, toplumların yazılı kurallarında yer almış olsa da bazı yazısız kurallar, yazılı kuralların önüne çıkabilmektedir. Bu soruda da öğrenilmiş davranışların etkisini görüyoruz. Küçük yaşlarından itibaren erkeğin egemenliğini kabul etmek üzere yetiştirilen kız çocukları, eşlerinin kendilerini eğitebilmek için zaman zaman şiddet uygulayabileceklerini öğrendikleri için, eşlerinin kendilerine şiddet uygulamaları halinde tutuklanmalarına çok taraftar olmuyorlar. Erkeğin eşine şiddet uygulamasına daha büyük oranlarla karşı çıkan ve bunu çeşitli sorulara vermiş oldukları cevaplarla birbirlerine çok yakın oranlarla ortaya koyan kadınlar, eşlerinin kendilerine şiddet uygulamaları halinde daha küçük grupların tutuklanmalarını istediklerini araştırma verileri ile ortaya konulmuş bulunmaktadır. 44 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Bunda bazı toplumsal kuralların etkili olduğunu görüşmelerimiz sırasında öğrendik. Görüşme yaptığımız kadınlar, etraflarındaki pek çok erkeğin eşine şiddet kullandığını, her şiddet kullanan erkeğin tutuklatılacak olsa pek çok ailenin parçalanacağını, bu sebep ile de kocaların tutuklatılması fikrine çok da sempati ile bakmadıklarını ifade ediyorlar. Ayrıca şiddet sonrasında tutuklanan erkek ile bir süre sonra aynı evde yaşayacak olmanın da bazı şeylerin göze alınmasını zorlaştırdığı kanaatindeler. Bir grup kadın da erkeğin çok da şiddetli olmamak şartıyla şiddet kullanmasının müsamaha ile karşılanması gerektiğini, onların erkek olduğunu, böyle bir haklarının olduğunu savunabiliyor. Araştırma grubumuzdaki kadınların “erkek, kadına şiddet uygular ise tutuklanmalıdır” şeklindeki düşünceyi % 68.1’inin desteklediği, % 16.9’unun desteklemediği ve % 14.9’unun bu konuda fikrinin olmadığını ifade etmiş olduklarını görüyoruz. Tablo 36- Yaşa göre ‘erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 219 31 77 67,0% 9,5% 23,5% 953 187 200 71,1% 14,0% 14,9% 705 165 169 67,9% 15,9% 16,3% 334 84 87 66,1% 16,6% 17,2% 131 43 39 61,5% 20,2% 18,3% 43 13 20 56,6% 17,1% 26,3% 2385 523 592 68,1% 14,9% 16,9% Toplam 327 100,0% 1340 100,0% 1039 100,0% 505 100,0% 213 100,0% 76 100,0% 3500 100,0% Kadınların erkeğin kadına şiddet uygulaması durumunda tutuklanması ile ilgili görüşün yaşa göre farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda, fikir beyan etmekten çekinenlerin yaş ile doğru orantılı olduğu görülmektedir. Yaş ilerledikçe kadınların bu konudaki fikirlerini ortaya koymaktan çekindikleri, dolayısı ile yukarıda bahsetmiş olduğumuz sebeplerle toplum baskısını daha fazla hissediyor olduklarını söyleyebiliriz. Ancak gençler fikir beyan etme konusunda yaşlılara göre daha rahatlar. 18-24 yaş grubundaki kadınlar arasında fikir beyan etmek istemediklerini söyleyenlerin oranı % 9.5 iken, bu oran yaş ile birlikte artış göstererek 55-64 yaş grubunda % 20.2’ye, 65 yaş ve üzerinde ise 17.1’e ulaşmıştır. Erkek eşine şiddet uygular ise tutuklanmalıdır diyen kadınların oranı 18-24 yaş grubunda % 67 iken bu oran, 65 ve üzeri grupta % 56.6’ya gerilemektedir. Daha önce de toplum içinde almış oldukları eğitimin onları, erkeğin uygulamış olduğu şiddeti tutuklanma ile cezalandırmayı öğretmediğini, aksine tolere edebilmeyi, önceki nesillere daha fazla öğrettiğini belirtmiştik. Sonuçlarımızın da bu düşünceyi desteklediği görülmektedir. 45 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 37- Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 539 480 2478 3497 3 3500 Yüzde 15,4 13,7 70,8 99,9 ,1 100,0 Geçerli Yüzde 15,4 13,7 70,9 100,0 Yine toplumsal öğrenme sürecinde gelişen bir başka görüşe, araştırma grubumuzdaki kadınların bakışını öğrenmek amacıyla sormuş olduğumuz “kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir” şeklindeki düşünceye verilen cevaplara batığımızda, kadınların dünyasında toplumun öğrettiklerinin önemini ortaya çıkaran sonuçlarla karşılaşıyoruz. Tablo 38- Yaşa göre ‘kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 43 42 242 13,1% 12,8% 74,0% 169 188 982 12,6% 14,0% 73,3% 158 142 738 15,2% 13,7% 71,1% 106 69 329 21,0% 13,7% 65,3% 39 32 142 18,3% 15,0% 66,7% 24 7 45 31,6% 9,2% 59,2% 539 480 2478 15,4% 13,7% 70,9% Toplam 327 100,0% 1339 100,0% 1038 100,0% 504 100,0% 213 100,0% 76 100,0% 3497 100,0% Kadınların % 15.4’ü, kadınların bazı davranışlarının şiddet görmelerini gerektirdiğini söylemiş. Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir diyen kadınların yaş dağılımına bakıldığında, 18-24 yaş grubundakilerin %13.1’inin, bu görüşe katılıyorum dediğini, yaş ilerledikçe katılıyorum diyenlerin oranının arttığını ve 65 yaş ve üzerindekilerin en büyük grubu oluşturarak % 31.6’lık orana ulaştığını görüyoruz. Kadınların bazı davranışlarının şiddet görmelerini gerektirir düşüncesine katılmadıklarını belirten kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 70.9 olarak tespit edilmiştir. Kadın bir birey olarak kabul edilmiş olsa, davranışlarının sorumluluğunun kendisinde olduğu da kabul edilecek, dolayısı ile de davranışlarından dolayı şiddet görmesinin gerekli olup olmadığı dahi düşünülmeyecektir. Araştırma 46 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA grubumuzda bu düşüncede olduğunu, yani kadını birey olarak kabul edenlerin oranı %70.9 olarak tespit edilmiştir. Ancak 21. Yüzyılda kadının birey olduğunu düşünmeyenlerin hala var olduğunu kabul etmek çok zor iken bu oranın araştırma grubunun yaklaşık % 30’unu oluşturuyor olduğunu kabul edebilmek çok daha zor geliyor. Eğer kadının birey olduğu kabul edilir ise her birey gibi onun da hatalarının olabileceği kabul edilecektir. Yanlış davranışların sorumluluğu bireyin kendisinde kabul edildiğinde, istenmeyen davranışların cezalandırılması değil, bu davranışların değiştirilmesi yönünde bireyin eğitim almasının gerekliliği kabul edilmelidir. İnsan, zaman zaman yanlış yapabilir ama yaptığı davranışların sorumluluğu bir başkasında olmamalıdır. Ancak kadını birey olarak kabul etmeyen araştırma grubumuzdaki yaklaşık % 30’luk grubun, kadın olması çok daha düşündürücü. Erkeklerin bu düşünce yapısında olmasından çok daha düşündürücü bir durum ile karşı karşıyayız. Erkeklerin kadınların davranışları üzerinde tasarruf hakkına sahip olmak istemesinden çok daha incitici olanı kadınların, erkeklerin kadınların davranışları üzerinde tasarruf hakkının olduğuna inanıyor olmasıdır. Bu da ataerkil bir yapıda, özellikle sosyalizasyon sürecinin ilk yıllarında formal olmayan eğitim sürecinin ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Tablo 39- Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir Sayı Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Ara Toplam Cevapsız Toplam 490 468 2541 3499 1 3500 Yüzde 14,0 13,4 72,6 100,0 ,0 100,0 Geçerli Yüzde 14,0 13,4 72,6 100,0 Kadına yönelik şiddeti meşrulaştırabilmek için toplumda sık sık kullanılan sözlerden bir diğeri de “Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir” ‘dir. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 14’ü, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kadına yönelik şiddetin kabul edilebilir olduğunu, % 13.4’ü bu konuda fikrinin olmadığını dolayısı ile de fikir beyan etmek istemediğini, % 72.6’sı da bu düşünceye katılmadığını belirtmiş. Kadınların % 72.6’sının bu düşünceye katılmadığını belirtmiş olması ve büyük grubun bu düşüncede olması olumlu gibi algılanabilir. Ancak kadınların, kadınlara şiddet uygulanmasını belirli gerekçelerle onaylıyor olması, her ne gerekçe gösterilirse gösterilsin kabul edilebilir değil diye düşünüyoruz. Hangi gerekçe olursa olsun grubun %72.6’sının bu görüşü reddediyor olması, grubun diğer kısmının gerekçeli de olsa kadına yönelik şiddeti onaylaması veya bu konuda sessiz kalması, toplumumuzdaki kadınların bir kısmının daha kendisinin ve hemcinslerinin birey olduğunu fark edemediğini gösteren bir işaret olarak yorumluyoruz. 47 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 40- Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 2573 441 486 3500 Yüzde 73,5 12,6 13,9 100,0 Şiddet, her türlü ilişkiye zarar verir. Bu aile içinde olduğunda, özellikle de eşler arasında olduğunda şiddete uğrayan aile bireyi üzerinde çok daha fazla olumsuz sonuçlara sebebiyet vermektedir. Çünkü aile içindeki bireyler, birbirlerine güvenir ve dayanırlar. Aile, güven üzerine kurulan bir kurumdur. En fazla güvendiğiniz ve hayatın yükünü birlikte yüklenmek için yola çıktığınız kişiden şiddet görüyor olmanın kabul edilebilir tarafının olmadığını düşünüyoruz. Araştırma grubumuzdaki kadınların da aynı düşünceyi paylaşıp paylaşmadıklarını öğrenmek istediğimizde, yanlış sosyalleşme sonucu olsa gerek, % 13.9’u, bu düşünceye katılmadığını, % 12.6’sı da bu konuda fikrinin olmadığını, fikir beyan etmek istemediğini belirtmiş olması son derece ilginç. Kadınların, eşleri ile aralarına şiddet girdiğinde sevgi bağının zarar görmeyeceğini düşünmelerinin en temel sebeplerinden birisinin eşlerinden şiddet görüyor olmaları olduğunu düşünüyoruz. Görüşmelerimiz sırasında kadınlar, eşlerinden şiddet gördüklerini ve şiddet sonrasında da evliliklerini sürdürmek zorunda kaldıklarını söylüyorlardı. Kadınlar, zaman zaman aile içi şiddete uğradıkları halde, eşleri ile aile hayatlarının devam ettiğini, iyi ve kötü günlerinin olduğunu, iyi günlerde eşlerinin kendilerine uygulamış olduğu şiddeti unuttuklarını, en azından hatırlamak istemediklerini, aksi halde hayatın çekilmez olacağını düşündüklerini ifade ediyorlardı. Görüşme yaptığımız bu gruptaki kadınlar, şiddet devam ettiği halde evliliklerini de sürdürmek zorunda kaldıkları için şiddet, sevgi bağını yok etmez diye düşünüyorlar. Tüm bunlardan dolayı da eşler arasında fiziksel şiddet olduğunda sevgi bağının zarar görmeyeceğini, sevgi bağı zarar görecek olsa kendi evliliklerinin devam ediyor olmasının nasıl açıklanabileceğini sorguluyorlar. Oysa bugün pek çok evliliğin sevgi bağı ile değil, alışkanlıkların sürdürülmesi ile devam ettiği bilinmektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 73.5’i, eşler arasında şiddet olduğu zaman sevgi bağının yok olacağını düşündüğünü ifade etmiş. Kendisine şiddet uygulayan bir kişiye olan sevgi bağının zarar görmeyeceğine inanmak, insanın tabiatına aykırı diye düşünüyoruz. Çünkü insan değerli bir varlıktır ve kendisine çevresindeki insanların da aynı şekilde değer vermesini ister. Dolayısı ile insan, kendisine uygulanılan şiddeti hiçbir şekilde tolare edemez. Kadınların yaşadıkları şiddeti, kendilerine olan özgüvenlerini, saygılarını kaybetmemek adına eşler arasındaki sevgi bağının zarar görmeyeceğini düşündüklerini veya bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini düşünüyoruz. Çünkü görüşmelerimiz sırasında kadınlar, biraz daha fazla iletişimimizi yoğunlaştırdığımızda, daha samimi duygularla, şiddetin insana yakışmayacağını, dolayısı ile de şiddet uygulayana sevgi ve saygılarını kaybettiklerini sık sık dile getiriyorlardı. 48 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 2.4.1.4. Kadın Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları Tablo 41- Dayak bir terbiye aracıdır Sayı 376 248 2876 3500 Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Yüzde 10,7 7,1 82,2 100,0 Son yıllarda çok fazla tartışılan konulardan birisi de dayağın bir terbiye aracı olup olmadığıdır. Önceki yıllarda dayağın cennetten çıkma olduğu, kızını dövmeyenin dizini döveceği, vb. şekilde, dayağın bir terbiye aracı olduğuna inanılırken, son yıllarda bu düşünce sorgulanır oldu. Araştırma grubumuzdaki kadınların bu konudaki düşüncelerine baktığımızda, dayağın bir terbiye aracı olduğunu düşünenlerin % 10.7, bu konuda bir fikrinin olmadığını söyleyenlerin % 7.1 ve bu düşünceye katılmadığını söyleyenlerin de % 82.2’lik gruplar olduklarını görüyoruz. Araştırma grubunun çok büyük bir kısmının, dayağın terbiye aracı olmadığını düşünüyor olması sevindirici olmakla birlikte, görüşmelerimize dayanarak, dayağın terbiye aracı olmadığını düşünenlerin de zaman zaman şiddete başvurduklarını kendi ifadelerinden öğrenmiş bulunuyoruz. Bu grup, terbiye amaçlı başka etkili yöntemler bilmediklerini, atalarından gördükleri yöntemleri, çok istekli olmadan da olsa zaman zaman kullandıklarını ifade ediyorlardı. Tablo 42- Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 2300 614 584 3498 2 3500 Yüzde 65,7 17,5 16,7 99,9 ,1 100,0 Geçerli Yüzde 65,8 17,6 16,7 100,0 Şiddetin onaylanmayan bir eylem olduğunu daha önce de belirtmiştik. Şiddet, eşler arasında olduğunda, tahribatı daha da büyük olmaktadır. Erkeğin eşine şiddet uygulaması halinde kadınların eşlerin boşanmasını gerekli görüp görmediklerini öğrenmek istedik. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 65.8’i, erkek eşine şiddet uygularsa eşler kesinlikle boşanmalıdır, % 16.7’si boşanmamalıdır ve % 17.6’sı da bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiş. Erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiğine araştırma grubumuzda görüşme yaptığımız çok sayıda kadın katılmadığını söylemiştir. Bu veriler, toplumda erkeklerin eşlerine şiddet uygulamasına alışkın olunduğu ve her şiddete uğrayan kadın eşinden boşanacak olsa ailelerin pek çoğunun dağılacağını, boşanma sonrasında hayatın hem kadın hem de çocuklar için çok daha zor olacağına inandıklarını, bu sebep ile de her şiddet sonrasında boşanmanın olması gerektiğine inanmadıklarını ifade ediyorlar. 49 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 43- Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 3051 214 235 3500 Yüzde 87,2 6,1 6,7 100,0 Son yıllarda Türkiye’de de uygulanmaya başlanan ama çok da yaygın olmayan kadın sığınma evleri söz konusu. Kadın sığınma evleri, özellikle eşlerinden şiddet gören kadınların çocukları ile birlikte gidip kalabildikleri evler. Devlet koruması olarak kabul edilen bu yerlerde kadınlar üçer aylık periyotlarla kalabilmektedirler. Bu evlerde kalan kadınlar, en azından, şiddete uğradıkları evlerde hemen şiddet sonrasında yaşamak zorunda kalmamaktadırlar. Ancak kadınlar çoğunlukla hayati tehlikeleri olmadan sığınma evlerine gitmek istemiyorlar. Yaşadıkları şiddet, dışarıdaki insanlar tarafından fark edilir korkusu ile, evden giderlerse evlerine bir daha dönememek korkusu ile, çocuklarından ayrı kalma korkusu ile, olaylar daha büyük boyutlara gider korkusu ile, tekrar eve döndüklerinde ne ile karşılaşacaklarını kestiremedikleri gerekçesi ile, vb pek çok sebep ile devlet koruması altına girmeyi çok da tercih etmemektedirler. Araştırma grubumuzdaki kadınların da % 87.2’si, kadınların şiddete uğramaları halinde devlet koruması altına alınması gerektiğini düşündüğünü söylemiş. Ancak yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında kadınların büyük çoğunluğu, şu anda uygulamada olduğu şekli ile değil, devletin bu konudaki çalışmalarını geliştirerek kadını koruma altına alması gerektiği kanaatinde olduklarını ve böyle bir uygulama başlatıldığında daha fazla kadına ulaşılacağını ve yardım edilebileceğine inandıklarını ifade ediyorlardı. Araştırma grubumuzdaki kadınlar arasında kadının şiddet görmesi halinde devlet koruması altına alınmaması gerektiğini düşünenlerin oranı % 6.7, bu konuda fikir beyan etmek istemeyenlerin oranı da % 6.1 olarak tespit edilmiştir. Şiddet gören kadının devlet koruması altına alınmaması gerektiğini düşünenlerle yapmış olduğumuz görüşmelerimizde, aile mahremiyetinin önemsenmesi gerektiğini, aile içinde eşlerin birbirlerini zaman zaman severken, zaman zaman da şiddet uygulayabildiklerini, devlet araya girerse işin daha da büyüyeceğini düşündüklerini öğrendik. Aslında, eşler arasındaki şiddete devlet müdahale etmediğinde, dışarıdan problem daha kısa sürede çözülüyor görünse de problemin üzeri örtülerek kaynağının daha derinlere inmesi ve çözülmesi çok daha güç hale gelebilmektedir. Son zamanlarda ülkede hemen her gün duyulan kadın cinayetlerinin altında, devlet korumasının yeterli düzeyde olmamasının yattığı kabul edilmektedir. Ayrıca daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi halkın kadın sığınma evleri fikrine daha alışamamış olması sebebiyle, şiddetten dolayı devlete sığınan kadınlara toplumda iyi göz ile bakılmaması, vb. gerekçeler, yardım alacak kadınların cesaretini kırmaktadır. Devletin şiddet gören kadınlarla ilgili çalışmalarının sınırlı olması ve toplumun da yaygın olmamasından dolayı olsa gerek, devlet korumasını çok fazla onaylamıyor olması, şiddete uğrayanın devlet koruması altına alınmaması gerektiğini düşünen insanların hala var olmasında etkili olmaktadır diye düşünüyoruz. 50 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Devlete bu konuda çok fazla görev düşmektedir. Devlet, profesyonel çalışmalar yapmalı, devlet koruması isteyen kadınlara ihtiyaç duydukları şekil ve düzeyde yardımda bulunmalı ve kadınların mağduriyetlerini ortadan kaldırmalı ki, devletten yardım alabilen kadın sayısı artsın ve şiddet gören diğer kadınlara da umut olabilsin. Bu konuda sadece devlet değil, yerel yönetimler ve STK’lara da çok büyük görevler düşmektedir. Devlet korumasının gerekli ve etkin bir çözüm yolu olduğu öncelikle kadınlara, sonra da toplumun geneline bir şekilde anlatılmalı ve inandırılmalıdır. Tablo 44- Şiddet çözüm değildir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 3001 115 384 3500 Yüzde 85,7 3,3 11,0 100,0 İnsanların şiddet uygulamalarının temelinde, şiddeti çözüm olarak görüyor olmalarının yattığını düşünüyoruz. Aksi halde bir insanın bir başka insana şiddet uygulama hakkını kendisinde bulmasının bir başka açıklaması olamaz. Toplumda pek çok insanın şiddetin çözüm olmadığını dile getirmesine rağmen şiddetin uygulanmaya devam ediliyor olması, bir çelişki olarak karşımıza çıkmaktadır. ”Şiddet, çözüm değildir“ şeklindeki ifadeye katılmadığını söyleyen araştırma grubumuzdaki kadın oranı % 85.7 olarak tespit edilmiştir. Kadınların daha fazla şiddet uygulayan değil şiddete uğrayan olmalarının, şiddetin çözüm olmadığını düşünmelerinde etkili olduğu kanaatindeyiz. Aksi halde, insanların bu kadar büyük bir kısmı şiddetin çözüm olmadığını düşünüyor ise neden hala bu derece fazla şiddet uygulanmaktadır sorusunun cevabı verilemez. Araştırma grubumuzda,” şiddet çözüm değildir” ifadesine katılmadığını söyleyen kadınların oranı % 11, bu konuda fikir beyan etmek istemediğini söyleyenlerin oranı da % 3.3 olarak tespit edilmiştir. Şiddetin çözüm olduğunu düşündüğünü söylemekten çekinmeyen araştırma grubumuzun % 11’lik kısmının olması, şiddetin hala neden devam ettiğini göstermektedir diye düşünüyoruz. Bu arada şiddetin çözüm olduğunu düşünüp de bunu ifade etmekten çekinenlerin de olduğunu dikkatlerden uzak tutmamak gerekir. Tablo 45- Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 616 207 2677 3500 Yüzde 17,6 5,9 76,5 100,0 Ataerkil toplumların en temel özelliği, erkek egemenliğinin hakim olmasıdır. Dolayısı ile ataerkil toplumlarda erkeğin kararları alması ve kadının da buna uyması olağan karşılanmaktadır. Türk toplumu da ataerkil bir toplum olduğu için evdeki kararları erkeğin alması, kadının da bu kararlara uyması konusunda araştırma grubumuzdaki kadınların görüşlerini öğrenmek istedik. Evdeki kararları erkek almalıdır kadın da buna uymalıdır düşüncesine araştırma grubumuzdaki kadınların % 76.5’i, katılmadığını belirtmiş. Modernleşen dünyada kadınlar artık erkeğin hakimiyetini 51 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA kayıtsız şartsız kabul etmiyorlar. Araştırma bulgularımızda da erkeğin evdeki kararları alması, kadının da bu kararlara uyması fikrine katılmadığını belirten kadın sayısı araştırma grubunun yaklaşık ¾’ünü oluşturmaktadır. Tablo 46- Yaşa göre ‘evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 48 16 263 14,7% 4,9% 80,4% 184 70 1086 13,7% 5,2% 81,0% 177 58 804 17,0% 5,6% 77,4% 124 34 347 24,6% 6,7% 68,7% 51 21 141 23,9% 9,9% 66,2% 32 8 36 42,1% 10,5% 47,4% 616 207 2677 17,6% 5,9% 76,5% Toplam 327 100,0% 1340 100,0% 1039 100,0% 505 100,0% 213 100,0% 76 100,0% 3500 100,0% Evde erkeğin kayıtsız şartsız hâkimiyetine, görüşmelerimiz sırasında genç neslin daha fazla itiraz ediyor olduğunu gördük. Araştırma bulgularımızın bu konuda nasıl bir tablo ortaya koyduğuna baktığımızda, sahadaki görüşmelerimiz ile örtüştüğünü gördük. Bu düşünceye katılmadığını belirtenlerin yaş dağılımına baktığımızda 18-24 yaş grubundakilerin % 80.4’ünün, 25-34 yaş grubundakilerin % 81’inin, yaş ilerledikçe de düzenli bir düşüşün olduğu ve bu oranın 65 yaş ve üzerindekilerde % 47.4’e kadar düştüğü görülmektedir. Bu veriler görüşmelerimiz ile paralellik göstermekte olup, yaş ilerledikçe kadınların, erkeğin evdeki hâkimiyetini daha fazla onaylıyor olduğunu söyleyebilmek mümkün görünmektedir. Evdeki kararları erkeğin alması ve kadının da buna uyması fikrine katıldığını söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 17.6 olarak tespit edilmiştir. Bu grubun yaşa göre farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda, 18-24 yaş grubundakilerin % 14.7’lik bir grup oluşturdukları, yaş ilerledikçe bu oranların düzenli artış gösterdiği ve 65 yaş ve üzerindekiler grubunda bu oranın % 42.1’e kadar yükseldiği görülmektedir. Tablo 47- Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam 52 Sayı 123 250 3127 3500 Yüzde 3,5 7,1 89,3 100,0 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Yine ataerkil toplumlarda çok fazla görülen ve” kadın kocasının söylediklerini sorgularsa eşi kendisine fiziksel şiddet uygulayabilir” düşüncesi ile ilgili araştırma grubumuzdaki kadınların tepkilerine bakıldığında, araştırma grubumuzdaki kadınların % 3.5’inin bu fikri onayladığı, % 7.1’inin bu konuda fikir beyan etmek istemediği, %89.3’ünün de bu düşünceye katılmadığı görülmektedir. Bir insanın diğer bir insana şiddet uygulama hakkının olmadığı kabulünden hareket edildiğinde, hiçbir gerekçenin kadına şiddet uygulanmasını meşrulaştırması beklenemez. Araştırma grubumuzdaki kadınların çok büyük bir çoğunluğu da (% 89.3) kadın eşinin söylediklerini sorgularsa, eşinin fiziksel şiddet uygulama hakkının olmadığını söylemiş. Aile kadın ve erkek olmak üzere iki ayrı varlığın ortaklığı olarak kabul ediliyorsa, ortakların haklarının da eşit olduğu kabul edilmeli, biri diğeri üzerinde tasarruf hakkını kendisinde bulmamalıdır. Görüşme yaptığımız kadınlar, bu ortaklıkta her bireyin üzerine düşeni yapması gerektiğini, birinin kararları alıp diğerinin aynen uymasının beklenmesini bu çağa yakışmaz bulduklarını, kadının erkeğin yaptıklarını sorgulama hakkının olduğuna inandıklarını belirtmektedirler. Bu görüşü savunan kadınlar; erkeklerin her şeyi tam olarak bilemeyeceklerini, daha az yanılmaları ve ailelerini daha iyi şartlarda yaşatabilmeleri için, kadınların da fikirlerinin alınmasının gerekliliğine inandıklarını, bu sebep ile de erkek ile kadının sürekli fikir alışverişinde olması gerektiğini ve gerekli olduğunda da kadının, erkeğin davranışlarını ve fikirlerini sorgulayabileceğini ve bundan dolayı da kadına şiddet uygulanamayacağı düşüncesinde olduklarını ifade ediyorlar. Tablo 48- Yaşa göre ‘kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 9 17 301 2,8% 5,2% 92,0% 34 83 1223 2,5% 6,2% 91,3% 24 78 937 2,3% 7,5% 90,2% 33 41 431 6,5% 8,1% 85,3% 14 17 182 6,6% 8,0% 85,4% 9 14 53 11,8% 18,4% 69,7% 123 250 3127 3,5% 7,1% 89,3% Toplam 327 100,0% 1340 100,0% 1039 100,0% 505 100,0% 213 100,0% 76 100,0% 3500 100,0% “Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa kocası tarafından fiziksel şiddete uğratılabilir” düşüncesinin yaş dağılımına göre farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda, bu fikre katıldıklarını söyleyenlerin oranın yaş ilerledikçe arttığı görülmektedir. 18-24 yaş grubundakilerde oran % 2.8 iken, 65 yaş ve üzerindekilerde bu oran % 11.8’e yükselmektedir. 53 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa kocası fiziksel şiddet uygulayamaz diyen kadınların yaş arttıkça oranlarının düştüğü, yani aralarında ters orantı olduğu görülmektedir. Buna göre araştırma grubumuzdaki kadınların 18-24 yaş grubunda olanlarının % 92’si, 65 yaş ve üzerinde olanların da % 69.7’si, bu görüşe katılmadıklarını söylerken, aralardaki yaş dilimlerinde, olanların da yaş ile ters orantı ortaya koyduğu görülmektedir. Tablo 49- Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 156 212 3132 3500 Yüzde 4,5 6,1 89,5 100,0 Kadınların benzer sorulara vermiş oldukları cevapların oran olarak birbirine yakın olması, araştırma grubumuzdaki kadınların bu çalışmanın sorularını önemseyerek cevapladıklarını gösteriyor. Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır ifadesine katılmadığını söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 89.5, katıldığını söyleyenlerin oranı da % 4.5 olarak tespit edilmiştir. Kadını hür iradesi olan bir varlık olarak kabul ediyorsak, hür iradesi ile düşüncelerini herkese karşı ifade etmesine itiraz etmememiz gerekmektedir. Çoğu zaman kadının diğer insanlara karşı, farklı fikir de olsa düşüncesini söylemesinde toplum fazla sakınca görmeyebiliyor. Ancak kadının eşinin fikrine karşı fikir beyan etmesini toplum aynı müsamaha ile karşılamıyor. Çünkü artık resmiyette erkek evin reisi olarak kabul edilmese de toplum, erkeğin evin reisliğini devam ettirmeye çalışıyor. Bu sebep ile de toplum kadının eşine karşı farklı fikir beyan etmesini istemiyor ve onaylamıyor. Kadının, kocasının söylediklerini sorgulaması halinde, ailedeki dolayısı ile de toplumdaki düzenin bozulacağından korkulduğunu görüşmelerimizden öğrenmiş bulunmaktayız. Bu sebep ile de kadınlar arasında da kadının kocasının söylediklerini sorgulaması fikrine katılmayanlar bulunmakta ve böyle bir durumda erkeğin kadına fiziksel şiddet uygulama hakkının olduğuna inanılmaktadır. Aslında bu gruptaki kadınların sosyalizasyon sırasında yanlış sosyalleştiklerini, dolayısı ile de öğrendiklerini devam ettirmeye çalışanların nispeten yaşlı grupların olduğunu, yine sahada yapmış olduğumuz çalışmalara dayanarak söyleyebiliriz. Tablo 50- Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 434 330 2736 3500 Yüzde 12,4 9,4 78,2 100,0 Bir önceki tabloda da belirtmiş olduğumuz gibi kültürün ve sosyalizasyon sürecinin etkisi ile kadının kocasına her şartta itaat etmesi gerektiği fikri toplumumuzda kabul görmektedir. Benzer sorulara verilen cevaplarla, bu fikre verilen cevaplar kıyaslandığında, kadının erkeğe koşulsuz itaatini destekleyenlerin oranının artmış olduğu dikkati çekmektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınlar arasında, kadın kocasına her şartta itaat etmelidir fikrini kabul edenlerin oranı % 12.4, kabul etmeyenlerin oranı % 54 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 78.2 ve bu konuda fikir beyan etmekten çekinen ve fikrim yok diyenlerin oranı % 9.4 olarak tespit edilmiştir. Araştırma grubumuzdaki kadınlarla yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, kadınların çok büyük bir kısmının kadının, erkeğe itaat etmesi gerektiği fikrine katıldığını, ancak her şartta itaat etmesi gerektiği fikrine aynı derecede katılmadıklarını gördük. Sosyalizasyon sürecinde, ataerkil toplum olmanın etkisi ile olsa gerek kadına, erkeğe itaat etmesinin gerekli olduğu, erkeğe de itaat edilmesi gereken kişi olmayı ve itaat ettirebilmeyi başarması öğretilmektedir. Görüşme yaptığımız kadınlar, erkeğe itaat etmekten çok rahatsız olmadıklarını, erkeğin makul isteklerine itaat etmekten de rahatsız olmadıklarını, ancak itaatin koşulsuz itaate dönüşmesi istendiğinde kendilerinin de direnç gösterdiklerini ifade ediyorlardı. Kadınlar genellikle fedakar ve itaatkar olarak yetiştirildiklerini, bu sebep ile de fedakarlık ve itaat noktasında fazla sıkıntı yaşamadıklarını, ancak itaatin köleliğe dönüştürülmesi çalışmalarını gördüklerinde ve köleliğe zorlandıklarında, kendilerinin de direnç gösterdiklerini ve aile içi şiddetin de o noktada başladığını ifade ediyorlar. Bu sebep ile de özellikle genç neslin, her şartta itaat etmesini istemediklerini, bu noktada annelerin, ablaların, ninelerin yeni yetişen nesli uyardıklarını, ancak kendilerinin öğrendiklerinin dışına çıkmaktan çekindiklerini, ama gençleri de koşulsuz itaate itiraz etmeleri noktasında desteklediklerini ifade ettiklerine de sık sık şahit olduk. Tablo 51- Yaşa göre ‘kadın kocasına her şartta itaat etmelidir’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 33 27 267 10,1% 8,3% 81,7% 120 127 1093 9,0% 9,5% 81,6% 118 89 832 11,4% 8,6% 80,1% 94 55 356 18,6% 10,9% 70,5% 44 25 144 20,7% 11,7% 67,6% 25 7 44 32,9% 9,2% 57,9% 434 330 2736 12,4% 9,4% 78,2% Toplam 327 100,0% 1340 100,0% 1039 100,0% 505 100,0% 213 100,0% 76 100,0% 3500 100,0% Görüşmelerimizden elde etmiş olduğumuz veriler ile araştırma bulgularımızın da paralellik gösterdiğini gördük. Kadının kocasına her şartta itaat etmesi gerektiği fikrine katıldığını söyleyen kadınların yaş ilerledikçe daha büyük grup oluşturduklarını (%32.9), yaş küçüldükçe de daha küçük grup oluşturduklarını (% 10.1), tablodaki verilere dayanarak söyleyebiliriz. 55 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadının her şartta kocasına itaat etmesi gerektiği fikrine katılmadığını söyleyen kadınlar da yaş ile ters orantı ortaya koymaktadırlar. 18-24 yaş grubundaki kadınların % 81.7’sinin, 65 yaş ve üzeri yaş grubunda olanların da % 57.9’ unun bu fikre katılmadığı dikkati çekmektedir. Tüm bu veriler bize kadınların, sosyalizasyon sürecinde öğrendiklerinin de etkisi ile sınırsız itaate karşı olduklarını ve genç kuşaktaki kadınların, daha yaşlı kuşaklara göre erkeğe itaatten, özellikle de koşulsuz itaatten daha fazla rahatsız olduklarını ortaya koymaktadır. Tablo 52- Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 1236 542 1722 3500 Yüzde 35,3 15,5 49,2 100,0 Şiddet öğrenilmiş bir davranış ise şiddet görenlerin şiddet uygulamasına da şaşırmamak gerekir. “Şiddet gören kişi, karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir” şeklindeki düşünceye araştırma grubumuzdaki kadınların % 35.3’ü, katıldığını belirtmiş. Şiddet gören kişinin normal şartlarda kendisini korumak için bile olsa şiddete başvurması beklenir. Araştırma grubumuzda, şiddet gören kişi karşıdakine benzer şekilde cevap verebilir, yani şiddete şiddet ile karşılık verebilir düşüncede olduğunu söyleyenlerin oranı, grubun yaklaşık 1/3’ü kadar. Bunun sebebini kültürde aramak gerekir. Kültür bir gruba, özellikle de anne babaya, eşe erkek kardeşlere, vb. şiddet uygulama hakkı verirken, diğer gruba da özellikle kadına, çocuğa, vb. boyun eğmeyi, itiraz etmemeyi, karşılık vermemeyi öğretmektedir. Bazı toplumlar bunu öyle boyutlara getirebilmektedir ki, değil şiddete şiddet ile karşılık vermek, kadının sözlü itirazına dahi müsamaha gösterememektedir. Bu durumu küçük yaşlardan itibaren öğrenen ve içselleştiren kadınlar, şiddete şiddet ile karşılık verme hakkını kadına tanımamaktadır. Bu sebep ile de araştırma grubumuzdaki kadınların % 49.2’si, bu fikre katılmadığını belirtmiş. Şiddet gören kişi, karşısındaki kişiye benzer şekilde karşılık verebilir düşüncesine katılmadığını belirten kadınlar ile yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, kadınlara neden şiddeti uygulayan kişiye benzer şekilde karşılık vermek istemediklerini sorduk. Büyük bir grup, şiddet uygulayanların büyük oranda erkekler olduğunu, erkeklere kadınların karşılık vermesinin mümkün olmadığını, erkeklere karşı şiddet kullanırlarsa, erkeğin daha çok kızarak şiddetin derecesini arttırmasından korktukları için bu şekilde davrandıklarını ifade ediyorlardı. Ayrıca büyük bir grup da erkeğe karşı şiddet kullanmalarının, kendilerini korumak için dahi olsa, çevredeki insanlar tarafından duyulması halinde, insanların yüzüne bakamayacaklarını, çevredeki insanlardan utandıkları gibi, erkeğe böyle bir karşılık verdiklerinde kendilerinden dahi utanacaklarını belirtiyorlardı. Kadınların büyük bir grubu, erkek şiddet uygulasa dahi, kadının susup, erkeğin kızgınlığının geçmesini beklemesinin gerektiğini öğrendiklerini ve kendilerine yakışanın da karşılık vermemek olduğuna inandıklarını ifade ediyorlar. Yanlış sosyalleşmenin sonucu olarak kadınlar, erkeğin şiddet uygulama hakkının olduğunu ve kadınların da karşılık veremeyeceğini öğrenmişler. Bu da araştırma bulgularımıza yansımış bulunmaktadır. 56 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Bir kısım kadın da böyle inanıp davranmalarının sebebini dine bağlamakta, dinin de kadına karşılık verme değil, itaat etmeyi emrettiğini, büyüklerinden öğrendikleri bu emre uymak zorunda olduklarını, aksi halde Allah’ın emrine karşı çıkmış olacaklarını, bunu da yapmayı hiçbir şekilde düşünmediklerini belirttiler. Dinin bu emrini kaynaklardan kontrol edip etmediklerini sorduğumuzda da büyüklerinden böyle öğrendiklerini ve yanlış olacağını düşünmedikleri için araştırmadıklarını, araştırmayı da düşünmediklerini ifade ediyorlardı. Tüm bu anlatılanlardan sonra, kadınların şiddet algıları ve eylemleri üzerinde bireysel farklılıklardan daha fazla toplumsal normların etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. 2.4.2. Erkeklerin ‘Kadına Yönelik Şiddet’ Algıları Bu bölümde Türkiye genelinde, 7 coğrafi bölgeyi temsilen 7 ilde gerçekleştirilen 3502 erkek ile yapılan anketlerin değerlendirilmesi yapılmıştır. 2.4.2.1. Erkek Katılımcıların Demografik Özellikleri Kadınların aile içi şiddet algılarını öğrenebilmek için yapmış olduğumuz çalışmaya benzer nitelikteki bir çalışma, erkeklerin aile içi şiddet ile ilgili düşüncelerini ortaya koyabilmek amacı ile yine erkeklerle aynı yedi ilde anket çalışması yapıldı. Toplamda 3502 erkek ile anket çalışması yapılmış ve alandan elde edilen bu bulgular, erkeklerle yapılan görüşmelerle yorumlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada 7 ile 500 kişilik kota konulmuş ve tesadüfi örnekleme yöntemi ile yapılmıştır. Bu bölümde erkek katılımcının yaşları, eğitim düzeyleri ve medeni hallerine ilişkin bilgileri verilmiştir. Tablo 53- Katılımcı erkeklerin yaş dağılımı Sayı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam 102 1137 1177 667 287 132 3502 Yüzde 2,9 32,5 33,6 19,0 8,2 3,8 100,0 Birikimli Yüzde 2,9 35,4 69,0 88,0 96,2 100,0 Örneklemdeki erkeklerin 25-45 yaş aralığında yoğunlaştığı görülmektedir. Araştırma grubumuzda 25-34 yaş aralığındaki erkek oranı % 32.5, 35-44 yaş aralığındaki erkek oranı % 33.6 olarak tespit edilmiştir. Araştırmaya katılan erkeklerin 18 yaş ve üzerinde olması şartını koyulmuştur. Erkek katılımcıların yaş ortalaması 40.17, ortanca yaş 38, standart sapma 11.35, en düşük yaş 18 ve en yüksek yaş da 90’dır. 57 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 54- Katılımcı erkeklerin medeni halleri Evli Bekâr Ayrılmış Eşi ölmüş Toplam Sayı 3115 154 112 121 3502 Yüzde 88,9 4,4 3,2 3,5 100,0 Araştırma grubumuzdaki erkeklerin çok büyük bir kısmının (% 88.9) medeni hallerinin evli olduğu görülmektedir. Bu bizim tercihimiz idi. Çünkü kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de evlilik öncesindeki aileleri ile evlilik sonrasındaki ailelerinde yaşanılan ilişki ağında farklılık olup olmadığı ve farklılık var ise ne yönde ve nelerin etkisi ile farklılıkların oluştuğunu ortaya koymayı amaçladık. Tablo 55- Erkek katılımcıların eğitim durumu Okuryazar değil Sadece okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Yüksek lisans/Doktora Toplam Sayı 17 35 520 526 1164 1115 125 3502 Yüzde ,5 1,0 14,8 15,0 33,2 31,8 3,6 100,0 Birikimli Yüzde ,5 1,5 16,3 31,4 64,6 96,4 100,0 Araştırma grubumuzdaki erkeklerin eğitim seviyeleri lise ve üniversite mezunları düzeyinde yoğunlaşıyor. Türk toplumunda kadınların eğitim seviyesinin, erkeklere göre daha düşük olduğu bilinmektedir. Kadın ve erkeklerin araştırma grubumuzdaki eğitim seviyeleri de karşılaştırıldığında, eğitimin erkekler lehine olduğu görülmektedir. 2.4.2.2. Erkek Katılımcıların Şiddet ve Aile İçi Şiddete İlişkin Değerlendirmeleri Tablo 56- Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir? Fiziksel şiddet Duygusal şiddet Ekonomik şiddet Diğer insanlarla ilişkimin kısıtlanması Cinsel şiddet Sözlü şiddet Yukarıdakilerin hepsi Diğer Toplam* Sayı 1344 169 317 91 339 639 1857 2 4758 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam sayı katılımcı sayısından fazladır 58 Yüzde 28,2 3,6 6,7 1,9 7,1 13,4 39,0 0,0 100,0 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Araştırma grubumuzdaki erkeklerin hangi tür davranışları şiddet göstergesi olarak algıladıklarını sorduğumuzda, fiziksel, sosyal, psikolojik, cinsel, sözlü, vb. şiddet şekillerinin hepsini şiddet göstergesi olarak algıladıklarını söyleyenlerin oranının en büyük grubu oluşturduğu görülmektedir. Erkeklerin % 39’unun bütün şiddet şekillerini şiddet göstergesi olarak algılıyor olması dikkat çekicidir. Çünkü sadece bir şiddet şeklinin, özellikle de fiziksel şiddetin şiddet olarak algılanması, diğer şiddet şekillerinin önemsenmemesini doğurmaktadır. Uygulamada diğer şiddet şekilleri önemsenmese bile uygulanması sürmektedir. İnsan neyi şiddet olarak kabul ediyorlarsa, onu karşısındakine uygulamamaya gayret ediyor. Ancak şiddet olarak algılamadığı bir başka davranış şeklini uygulamama noktasında aynı hassasiyeti göstermiyor. Çünkü o insana göre o davranış şekli şiddet değildir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken, en az bizim neyi veya neleri şiddet olarak algıladığımız kadar, karşı tarafın neyi veya neleri şiddet olarak algıladığıdır. Toplumlar, sosyalleşme sürecinde kadın ve erkeği farklı şekillerde sosyalleştirdikleri için, şiddet algıları da farklılıklar ortaya koyabilmektedir. Araştırma grubunun yaklaşık %40’ının bütün şiddet şekillerini şiddet göstergesi olarak algılıyor olması, erkeklerin büyük bir kesiminin bütün şiddet şekillerine hassasiyetinin olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak burada diğer %60’ın şiddetten algıladığının, tek tek şiddet şekilleri olması da son derece önemli bir veri olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada önemli olan ve probleme kaynaklık eden kısım, kadın ve erkeğin şiddet algılarının farklılık gösterip göstermemesidir. Sahadaki görüşmelerimiz sırasında kadınların sözlü şiddete olan hassasiyetleri kadar, erkeklerin sözlü şiddete duyarlı olmadıklarını gördük. Görüşme yapmış olduğumuz kadınlar, eşlerinin kendilerine kötü hitaplarda bulunup kötü sözler söylemelerinden çok rahatsız olduklarını söylüyorlardı. Erkeklere eşlerine neden bu tür hitaplarda bulunduklarını sorduğumuzda, genellikle eşlerinin her şeyi çok büyüten, kırılgan insanlar olduklarını, pek çok kadının bu tür sözlerden rahatsız olmadığını, bu sebep ile de kendilerinin son derece rahatsız olduklarını ifade ediyorlardı. Bu örnekte de görüldüğü gibi zaman zaman erkek ve kadınların aynı şiddet eylemine aynı tepkiyi göstermediklerini görüyoruz. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin “hangi davranışları şiddet göstergesi olarak algılıyorsunuz” şeklindeki sorumuza vermiş oldukları cevaplar arasında ikinci en büyük grubu fiziksel şiddet cevabını verenlerin oluşturduğunu görüyoruz. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 28.2’si, şiddet davranışı olarak fiziksel şiddeti algıladığını söylemiş. Fiziksel şiddet, son zamanlara kadar, şiddetten bahsedildiğinde ilk ve çoğu kez de tek akla gelen davranış şekli idi. Ancak yine de günümüzde de şiddetin en kabul edilmez boyutu olarak değerlendirilmesine rağmen, çok da kullanılan şiddet şekillerinden birisidir. Özellikle son yıllarda kadınlara, eşlerinin uygulamış olduğu fiziksel şiddetin basına daha fazla yansımaya başlaması ile birlikte toplumda uygulanılan fiziksel şiddete, özellikle de kadına uygulanılan fiziksel şiddete daha fazla dikkat çekilmeye başlanıldı. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 3.6’sı, duygusal şiddeti, % 6.7’si ekonomik şiddeti, % 1.9’u sosyal şiddeti, % 7.1’i cinsel şiddeti ve % 13.4’ü de sözlü şiddeti şiddet göstergesi olarak algıladığını ifade etmiş. 59 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Araştırma grubumuzdaki erkek ve kadınların şiddet algıları arasında farklılık olduğu görülmektedir. Bu farklılığın boyutu iki farklı cinsin verdiği cevaplarla birlikte karşılaştırma bölümünde ortaya konulmaya çalışılacaktır. Tablo 57- Aile içi şiddet uyguladınız mı? Evet Hayır Toplam Sayı 952 2550 3502 Yüzde 27,2 72,8 100,0 Bilindiği gibi erkeklerin şiddet eğiliminin fazla olduğu ve şiddet davranışlarını, özellikle de aile bireylerine daha fazla sergiledikleri yönünde toplumda yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Araştırma grubumuzdaki erkeklere, aile içi şiddet uygulayıp uygulamadıklarını sorduğumuzda almış olduğumuz cevaplar, son derce şaşırtıcı idi. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 27.2’si, aile içi şiddet uyguladığını, % 72.8’i de aile içi şiddet uygulamadığını belirtmiş. Buna göre toplumda erkeklerin şiddet, özellikle de aile içi şiddet uyguladıkları yönündeki inancın ya yanlış olduğunu söylememiz gerekecek ya da erkelerin uygulamış oldukları şiddetin farkında olmadıkları ya da şiddet algılarında farklılık olduğunu söylememiz gerekecek. Sahada yapmış olduğumuz görüşmelere dayanarak kadın ve erkeklerin şiddet algılarındaki farklılığın etkisinin büyük olduğunu söyleyebiliriz. Görüşmelerimiz sırasında kadının, eşinin kendisine ve aile bireylerine şiddet uygulamasından şikayetçi olduğu durumlarda erkeğin, erkek olarak sorumluluklarını yerine getirdiğini düşündüğü yönündeki cevapları ile karşılaştık. Erkek, sosyalizasyon sürecinde kendisine yüklenilen sorumluluklarını yerine getirirken, kadının değişen yaşam şartları ile birlikte şiddet algısı farklılaşabiliyor. Bu sebep ile de erkek şiddet uygulamadığını düşünürken, şiddete uğrayan aile bireyleri, erkeğin şiddet uyguladığını düşünebiliyor. Tablo 58- Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz? Nadiren Sık sık Devamlı Toplam Sayı 816 110 33 959 Yüzde 85,1 11,5 3,4 100,0 Aile içi şiddet uyguladığını söyleyen araştırma grubumuzdaki erkeklere hangi sıklıkla aile içi şiddete başvurduklarını sorduğumuzda % 85.1’inin nadiren, % 11.5’inin sık sık ve % 3.4’ünün de devamlı cevabını verdikleri dikkati çekiyor. Görüldüğü gibi bu değerlendirmeler son derece izafi. Şiddeti uygulayan erkek nadiren cevabını verirken, şiddeti çok sık uygulamadığını kendisine göre “gerekli gördükçe” uyguladığını düşünürken, şiddete uğrayan açısından şiddete bir kez uğramanın dahi kabullenilmesi son derece zor olabilmektedir. Görüşme yapmış olduğumuz erkekler, toplumsal sorumluluklarını yerine getirebilmek için zaman zaman şiddete başvurduklarını kabul ediyorlar ve bunun da kendileri açısından yapılması gereken bir eylem, bir görev olduğunu düşündüklerini ifade ediyorlar. 60 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 59- Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız? Eş Anne Baba Kardeş Çocuk Diğer Toplam* Sayı 609 44 43 190 617 12 1515 Yüzde 40,2 2,9 2,8 12,5 40,7 0,8 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam sayı aile içi şiddete başvurduğunu belirten 952 kişiden daha fazladır. Araştırma grubumuzda olup da aile içi şiddet uyguladığını söyleyen erkeklere, kimlere şiddet uyguladıklarını sorduğumuzda, en büyük grubu eş (%40.2) ve çocuklarına (%40.7) şiddet uyguladıklarını söyleyenlerin oluşturduğunu görüyoruz. Görüşme yapmış olduğumuz erkekler, eş ve çocuklarından sorumlu olduklarını düşündükleri için özellikle “terbiye amaçlı şiddet” uyguladıklarını ifade ediyorlar. Yani bu gruptaki erkekler şiddet uyguladıklarını değil, eş ve çocuklarını terbiye ederek onların gelişim ve toplumsal uyumlarında önemli bir fonksiyonu yerine getirdiklerini düşünüyorlar. Erkeklerin eşlerine şiddet uyguladıklarını çekinmeden söylüyor olmaları son derece düşündürücüdür. Bu gruptaki erkeklerle yapmış olduğumuz görüşmelerde, erkeklerin eşlerinin terbiyesinden sorumlu olduğunu, bu sebep ile de zaman zaman şiddet uygulamak zorunda kaldıklarını, bunu aileleri için yaptıklarını dile getiriyorlardı. Bilindiği gibi baba çocukların güven ihtiyacını karşılayan en önemli kişidir. Güven ihtiyacını karşılaması beklenilen kişinin uygulamış olduğu şiddetin olumsuz etkisinin, çok daha fazla olacağını belirtmeye gerek olmadığını düşünüyoruz. Babanın enerjisini aile içinde son derece etkin kullanması ve aile içi iletişimi düzenlemesi beklenirken, şiddet uygulayan kişi olması, aile bireyleri, özellikle de çocukları üzerinde son derece olumsuz etkileri olmaktadır. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 12.5’i, kardeşlerine şiddet uyguladığını söylemiştir. Daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi, erkekler ev halkının terbiyesinden kendilerini sorumlu görmekteler. Öncelikle babalar çocuklarının, eşlerinin, kardeşlerinin vb. davranışlarını düzenlemekten kendilerini sorumlu tutuyorlar. Bu sorumluluğu hissetmesi için çoğu zaman toplum onları zorlamaktadır, bu ‘sorumluluk’ sosyalizasyon sürecinde erkeğe öğretilmektedir. Aile birlik, beraberlik, güven temeli üzerine kurulan bir kurumdur. Bu kurumun içindeki fertlerin birbirlerine güvenmesi ve dayanışma içinde olması gerekirken, bir kişinin hangi gerekçe ile olursa olsun diğerlerine şiddet uygulama hakkını kendisinde bulması, aile içi dengelerin bozulmasını ve ailenin fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesini engellemektedir. Bu gerçeği fark edenler, aile bireylerinin cinsiyetleri, yaşları vb. farklılık gösterse de onurlarının eşit olduğunu anlayarak muamele yapacaklardır. Bu da sağlıklı nesillerin yetişmesini sağlayacaktır. 61 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 60- Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız? Sayı Yüzde Hak ettikleri için 479 28,5 Psikolojik sorunlarımdan kaynaklanmakta 102 6,1 Alkol vb. maddeler kullandığım için 103 6,1 Ekonomik sebeplerle 194 11,5 Karşılık verdikleri için 245 14,6 Saygısız davrandıkları için 468 27,8 Namus uğruna 34 2,0 Nedenini hiç düşünmedim 24 1,4 Diğer 33 2,0 Toplam* 1682 100,0 *Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam sayı aile içi şiddete başvurduğunu belirten 952 kişiden daha fazladır. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin, hangi sebeplerle aile içi şiddete başvurduklarını baktığımızda, en fazla “hak ettikleri için” cevabını verdiklerini görüyoruz. Bir insanın, “hak ettikleri için” şiddet uyguladığını söyleyebilmesi için, hak edenlere şiddet uygulama hakkını kendinde görüyor olması gerekir. Araştırma grubumuzda aile bireylerine hak ettikleri için şiddet uyguladığını söyleyenlerin oranı %28.5 olarak tespit edilmiştir. Bu kadar yüksek bir oranda erkeklerin “hak ettikleri için” aile bireylerine şiddet uygulama hakkını kendilerinde bulmaları son derece dikkat çekicidir. Bu gruptaki erkekler ile sahada yapmış olduğumuz görüşmelerde, kendilerinin evin reisi olduklarını, bu sebep ile de evde yaşanan herhangi bir olumsuzluğu kontrol altın almaları gerektiğine inandıklarını, aile bireylerini terbiye etmek, eğitmek için bu şekilde davranmak zorunda olduklarını, bu eylemlerinde olumsuz bir taraf görmediklerini belirtiyorlardı. Hak edene, hak ettiği gibi davranmayacak olurlarsa, sorumluluklarını yerine getirmemiş olacaklarını ve sonunda da ailelerinin olumsuz etkileneceğini düşünüyorlar. Yani şiddet eylemlerini, ailelerinin daha iyi şartlarda yaşaması için yaptıklarını düşünüyorlar ve bu sebep ile de davranışlarını olumsuz olarak değerlendirmiyorlar. Aile içi şiddete başvurma gerekçesi olarak, saygısız davranmalarını gösteren erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı %27.8 olarak tespit edilmiştir. Görüşmelerimiz sırasında bu gruptaki erkekler, evin reisi olduklarını ve saygıyı hak ettiklerini, saygısız davranış sergileyenlere de hak ettikleri gibi karşılık vereceklerini, bunun onların en tabii hakları olduklarını belirtiyorlardı. Saygı söz konusu olduğunda herkese, her bireye, ailedeki tüm fertlere eşit davranılması gerektiği bilinmelidir. Bir kişiye, evin reisine, vb. saygıdan bahsedildiğinde, diğer fertlerden koşulsuz itaat beklemek de beraberinde gelecektir. İtaatin sorgulanması durumunda veya otoriteye itiraz edilmesi halinde otorite, kendisinde ceza verme hakkını bulmaktadır. Oysa ailedeki tek tek herkesin birey olduğu kabul edilecek olursa, sorumluluğun da bireylerin kendilerinde olduğu, dolayısı ile bir kişinin diğerine şiddet uygulama hakkının olmadığı fark edilecektir. 62 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 61- Aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra pişman olur musunuz? Evet Bazen Hayır Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 392 427 133 952 2550 3502 Yüzde 11,2 12,2 3,8 27,2 72,8 100,0 Geçerli Yüzde 41,2 44,9 14,0 100,0 Aile bireylerine şiddet uyguladıklarını söyleyen erkeklerin % 41.2’si, şiddet uyguladıktan sonra pişman olduklarını, % 44.9’u bazen pişman olduğunu, %14’ü de pişman olmadığını belirtmiş. Şiddet uyguladıktan sonra pişman olduğunu söyleyenler ile olan görüşmelerimizde, genellikle bir anlık öfke ile hareket ettiklerini, büyüklerinden böyle gördükleri için şiddet uyguladıklarını ama şiddet uyguladıktan sonra da yanlış yaptıklarını düşünerek çok pişman olduklarını dile getiriyorlardı. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin yarısına yakını, aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra bazen pişmanlık duyduklarını, bazen da pişmanlık duymadıklarını belirtmişler. Bu grup ile olan görüşmelerimizde, şiddet uyguladıktan sonra düşündüklerini ve bazen şiddet uygulamalarının iyi olduğunu düşündüklerini, çünkü şiddet uygulamaz ise ailesinin zarar göreceğini, işlerin kontrolden çıkacağına inanarak uyguladıkları şiddetten pişmanlık duymadıklarını belirtiyorlar. Ancak zaman zaman da şiddet uygularken ve sonrasında şiddete uğrayan kişinin şiddet anındaki çaresizliğinin de canlarını acıttığını ve pişmanlık yaşamalarına sebep olduğunu ifade etmişlerdir. Araştırma grubumuzdaki şiddet uyguladıktan sonra pişmanlık hissetmediğini ifade eden % 14’ünün cevabı son derece düşündürücü. Bu grup ile olan görüşmelerimizde evin erkeği olduklarını, şiddet uygulamanın hakları olduğunu, aile bireylerinin yanlışlarını görmeseler şiddet uygulamayacaklarını, yanlış yaparak, itirazlarda bulunarak kendilerini şiddet uygulamaya mecbur bıraktıklarını, şiddet uygulamak zorunda bıraktıkları için de kendilerinin değil onların suçlu olduğunu söylüyorlar. Kendilerini şiddet uygulamak zorunda bıraktıkları için de şiddet uygulamaktan pişmanlık duymadıklarını belirtiyorlar. Bir insanın uyguladığı şiddetten pişmanlık duymaması, şiddet uygulama hakkını kendisinde bulması ve şiddet uygulamaya da devam etmesi, yani şiddetin sürmesi anlamına gelmektedir. Tablo 62- Aile içi şiddet uyguladığınız için herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı? Evet Hayır Ara Toplam Cevapsız Toplam Sayı 62 883 945 2557 3502 Yüzde 1,8 25,2 27,0 73,0 100,0 Geçerli Yüzde 6,6 93,4 100,0 Aile içi şiddet uyguladığı için psikolojik destek aldığını söyleyen erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 6.6 olarak tespit edilmiştir. Görüşmelerimiz sırasında bu gruptakilerin genellikle büyük boyutlarda şiddetler uyguladıkları için devlet tarafından psikolojik destek almaya zorlandıklarını, hatta mecbur bırakıldıklarını öğrendik. Oranın düşüklüğü de bu verileri desteklemektedir. 63 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Aile içi şiddet uyguladığı için herhangi bir yerden psikolojik destek almadığını söyleyen araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 93.4’tür. Görüşmelerimiz sırasında bu gruptaki erkekler, çevrelerindeki pek çok erkeğin şiddet uyguladığını, ama tedavi görmediğini, tedaviye de gerek duymadıklarını belirtiyorlar. Ayrıca toplumumuzda psikolojik destek almaya çok da olumlu bakılmadığı için insanların destek almak istemediklerini, özellikle de erkeklerin destek almasını toplumun hiç de onaylamadığını, eğer destek alırlar ise erkekler için son derece onur kırıcı olacağını düşünüyorlar. Normal hayatta da psikolojik tedavi genellikle reddediliyor. Ancak son yıllarda kadınların, erkeklere göre psikolojik tedaviye biraz daha sıcak bakıyor oldukları kabul edilmektedir. Tablo 63- Psikolojik destek aldıysanız kimlerden aldınız? Psikolog Psikiyatr veya Doktor Aile Danışmanı Diğer Toplam* Sayı 14 18 14 14 60 Yüzde 23,3 30,0 23,3 23,3 100,0 Tabloya genel olarak baktığımızda, aile bireylerine şiddet uyguladığı için psikolojik destek aldığını söyleyen erkek sayısının son derece az olduğu dikkati çekmektedir. Az sayıdaki destek aldığını söyleyen erkeklerin en fazla psikiyatrdan yardım aldığı, diğer yardımların eşit şekilde dağıldığı dikkati çekmektedir. Sonuçların bu şekilde çıkmasında toplumda yaygın olan “erkek adam psikolojik destek almaz” düşüncesinin etkili olduğunu görüşmelerimiz sırasında öğrendik. Tablo 64- Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur? Evet, her zaman Evet, bazen Hayır Toplam* Sayı 61 795 2646 3502 Yüzde 1,7 22,7 75,6 100,0 Şiddete başvurmanın çözüm olarak görülüp görülmediğine baktığımızda, araştırma grubumuzda şiddete başvurmanın her zaman çözüm olduğunu düşünenlerin oranı % 1.7 olarak tespit edilmiştir. Görüldüğü gibi şiddetin çözüm olduğunu düşünen erkeklerin sayısı oldukça az. Ancak araştırma grubumuzda şiddet bazen gereklidir diyenler de var ve bunlar % 22.7’lik önemli bir grup oluşturmaktadırlar. Görüşmelerimiz sırasında şiddet uygulayanların şiddeti çözüm olarak gördüklerini söylemekten çekindiklerini gördük. Cevap olarak şiddet çözüm değil demelerine rağmen, konu üzerindeki konuşmalar derinleştikçe, şiddetin gerekli olduğunu, kendilerine de şiddet uygulandığını, şiddetin onların daha iyi bir insan olmalarında etkili olduğunu, bu sebep ile de kendilerinin de aile bireylerinin iyiliği için şiddet uygulamalarının gerektiğine inandıklarını dile getiriyorlardı. Buna göre şiddetin gerekli olduğunu düşünenler ile bazen gerekli olduğunu düşündüklerini söyleyenleri bir grup olarak değerlendirecek olursak, araştırma grubunun %24.4’ünü oluşturdukları dikkati çekmektedir. Bu da yaklaşık araştırma grubunun ¼’ünü oluşturmaktadır. Araştırma grubumuzda şiddetin çözüm olmadığını düşündüklerini söyleyenlerin oranı % 75.6 olarak tespit edilmiştir. Bu grup şiddete karşı olduğunu söylemiş olmasına rağmen, hepsi olmamakla 64 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA birlikte bir kısmı da görüşmelerimiz sırasında şiddetin gerekli olduğunu düşündüğünü, ancak bunu dile getirir ise tepki almaktan çekindiğini söylüyordu. Bu da şiddeti çözüm olarak görenlerin sayısının görünenden daha fazla olduğunu düşündürüyor. 2.4.2.3. Erkek Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları Tablo 65- Şiddet bazen gereklidir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 1195 255 2052 3502 Yüzde 34,1 7,3 58,6 100 Şiddet çözüm yolu mudur? sorusuna benzer bir başka soruya, araştırma grubumuzdakilerin vermiş oldukları cevaplara baktığımızda yukarıda belirtmiş olduğumuz kaygılarımızın doğrulandığını görüyoruz. İfadeyi biraz daha yumuşatıp “şiddet bazen gereklidir” ifadesini kullandığımızda araştırma grubumuzdakilerin % 34.1’i bu fikre katıldığını, % 7.3’ü bu konuda bir fikrinin olmadığını, % 58.6’sı da bu fikre katılmadığını ifade etmiş. Bu soruda da fikir beyan etmekten çekinenler ve şiddetin bazen gerekli olduğunu düşündüğünü söyleyenleri bir grup olarak değerlendirecek olursak, araştırma grubumuz içindeki oranlarının % 41.4 olduğu görülecektir. Sorunun şekli değiştirilip biraz yumuşatıldığında, insanlar samimi düşüncelerini daha rahat ortaya koyabiliyorlar. Tablo 66- Şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 1140 361 2001 3502 Yüzde 32,6 10,3 57,1 100 Benzer bir soruya araştırma grubumuzdakilerin yakın cevaplar verip vermediklerini anlayabilmek için sorduğumuz “şiddetin derecesi çok değil ise mazur görülebilir” ifadesine vermiş oldukları cevapların oranlarının da yakın olduğu dikkati çekmektedir. Araştırma grubumuzdakilerin % 32.6’sı bu fikre katıldığını, % 57.1’i katılmadığını, % 10.3’ü de bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiş. Şiddetin derecesi çok değil ise mazur görülebilir cevabını verenler ile bu konuda fikir beyan etmek istemeyenlerin toplamına baktığımızda araştırma grubumuzun % 42.9’unu oluşturdukları görülmektedir. Tablo 67- Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir Sayı Katılıyorum 986 Fikrim yok 390 Katılmıyorum 2126 Toplam 3502 Yüzde 28,2 11,1 60,7 100 Toplumumuzda terbiye amaçlı şiddete başvurulabileceği yönündeki inanca, araştırma grubumuzdaki erkeklerin nasıl baktığını öğrenmek istedik. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 28.2’si bu fikre katıldığını, % 60.7’sinin bu fikre katılmadığını, % 11.1’inin de bu konuda fikrinin olmadığını ifade etmiş olduğunu görüyoruz. Terbiye amaçlı şiddetin desteklenebilir olduğunu söyleyenler ile bu konuda fikir 65 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA beyan etmek istemediklerini söyleyenlerin toplamına baktığımızda % 39.3’lük bir oran oluşturdukları görülmektedir. Şiddet, bazen gereklidir diyenlerin %41.4’ü, şiddetin derecesi çok değil ise mazur görülebilir diyenlerin % 42.9’u, terbiye amaçlı şiddet gereklidir diyenlerin % 39.3’ü, bu düşüncelere katıldıklarını veya fikir beyan etmek istemediklerini belirtmişler. Görüldüğü gibi şiddet ile ilgili farklı fikirlere yaklaşım oranları oldukça birbirine yakın. Yani bu verilere dayanarak toplumda erkeklerin şiddete eğilimlerinin olduğunu ve bu grubun da son derece önemli bir oran oluşturduğunu söyleyebiliriz. Tablo 68- Dayak varsa eşler boşanmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 1712 700 1090 3502 Yüzde 48,9 20,0 31,1 100 Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 48.9’u dayak varsa eşler boşanmalıdır, % 31.1’i dayak varsa eşler boşanmamalıdır, % 20’si de bu konuda fikrinin olmadığını söylemiş. 21. Yüzyılda dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesine katıldığını söyleyenlerin araştırma grubunun ½’sinin bile altında kalıyor olması son derece düşündürücüdür. Bu konuda fikrinin olmadığını söyleyenlerle yapmış olduğumuz görüşmelerde, çok büyük bir kısmının aslında dayak olsa da eşlerin boşanmaması gerektiği düşüncesinde olduğunu, ancak bu düşüncelerini açıklamaktan çekindiklerini, tepki almaktan korktuklarını görüldü. Bugüne kadar kadınlara eşleri şiddet uygulasa bile boşanma konusu kolay kolay dile getirilmezken, son yıllarda dayak ile birlikte boşanmanın dile getirilmeye başlanmasını son derece can sıkıcı bulduklarını dile getiriyorlar. Dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesinde olduklarını söyleyenler, genellikle daha genç, daha eğitim seviyeleri yüksek ve şiddet konusunda daha duyarlı olan erkekler olduğunu görüşmeler sırasında fark edilmiştir. Tablo 69- Eğitime göre ‘dayak varsa eşler boşanmalıdır’ yargısının dağılımı Okuryazar değil Sadece okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Yüksek lisans/Doktora Toplam 66 Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Dayak varsa eşler boşanmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 2 8 7 11,8% 47,1% 41,2% 5 10 20 14,3% 28,6% 57,1% 181 136 203 34,8% 26,2% 39,0% 230 101 195 43,7% 19,2% 37,1% 616 211 337 52,9% 18,1% 29,0% 616 212 287 55,2% 19,0% 25,7% 62 22 41 49,6% 17,6% 32,8% 1712 700 1090 48,9% 20,0% 31,1% Toplam 17 100,0% 35 100,0% 520 100,0% 526 100,0% 1164 100,0% 1115 100,0% 125 100,0% 3500 100,0% MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tabloya genel olarak baktığımızda, eğitim ile dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesinde olanlar arasında ters orantının olduğu görülmektedir. Dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesinde olduğunu söyleyen erkeklerin % 11.8’i, okur yazar olmadığını belirtirken bu oran, eğitim seviyesi yükseldikçe artış göstererek üniversite mezunlarında %55.2’ye ulaşmıştır. Dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesine katılmadığını belirten erkeklerin % 41.2’si okuryazar olmadığını belirtmiş. Eğitim seviyesi arttıkça, dayak varsa eşlerin boşanması gerektiği düşüncesine katılmayanların oranı azalarak lisans üstü eğitim alanlarda bu oran % 32.8’e kadar düşmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken, eğitim seviyesi düştükçe, dayak varsa eşlerin boşanması gerektiğini düşünen erkeklerin oranı azalırken, eğitim seviyesi arttıkça da eşlerin her birini birey olarak algılayanların sayısının arttığı ve bunun sonucunda da fiziksel şiddet varsa eşlerin boşanması gerektiğini düşünen erkeklerin sayısının artıyor olmasıdır. Eğitim seviyesi arttıkça şiddete karşı olanların sayısının dolayısı ile de, bireye saygının arttığını söylenebilir. Tablo 70- Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 402 525 2575 3502 Yüzde 11,5 15,0 73,5 100,0 Araştırma grubumuzdaki erkeklerin, erkeğin eşine şiddet uygulama hakkının olup olmadığını ile ilgili düşüncelerine baktığımızda, % 73.5’inin bu düşünceye katılmadığını, % 11.5’inin katıldığını ve % 15’inin de bu konuda fikrinin olmadığını beyan ettiğini görüyoruz. Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkının olduğunu söyleyen erkeklerle olan görüşmelerimizde erkekler, evin reisi oldukları için ev halkının tümünün davranışlarından, terbiyelerinden, vb. kendilerini sorumlu gördüklerini, dolayısı ile de şiddet uygulama haklarının olduğuna inandıklarını dile getiriyorlar. Bu gruptaki erkeklerle olan görüşmelerimizde erkekler, eşlerine şiddet uygulamazlarsa evdeki otoritelerini sağlayamayacaklarını, eşlerine şiddet uyguladıklarında başta eşlerinin kendilerine karşı çok saygılı olduğunu, ayrıca da evdeki kendilerine karşı saygıyı düzenlediklerini, bu sebep ile de kadına erkeğin şiddet uygulama hakkının olması gerektiğine inandıklarını savunuyorlar. Tablo 71- Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir Sayı Yüzde Katılıyorum 1083 30,9 Fikrim yok 469 13,4 Katılmıyorum 1950 55,7 Toplam 3502 100,0 Şiddetin haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir olduğu fikrine katılan araştırma grubumuz içindeki erkeklerin oranı %30.9, katılmadığını belirten erkelerin oranı % 55.7 ve bu konuda fikrinin olmadığını söyleyen erkeklerin oranı da % 13.4 olarak tespit edilmiştir. Araştırma grubumuzdaki erkeklerle olan görüşmelerimizde, erkelerin şiddet kullanmaya meyilli olduklarını, ancak meşrulaştırma konusunda sıkıntılar yaşadıklarını gördük. Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkının olduğunu düşünenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 11.5 iken, terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir diyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 67 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 28.2, şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir diyenlerin oranı da % 30.9 olarak tespit edilmiştir. Erekler, bu örneklerde de görüldüğü gibi, uyguladıkları veya uygulayacakları şiddetin meşru gerekçesini göstermek, dolayısı ile de davranışlarını meşrulaştırmak istiyorlar. Tablo 72- Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 610 422 2470 3502 Yüzde 17,4 12,1 70,5 100,0 Araştırma grubumuzdaki erkeklerin %70.5’i, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir düşüncesine katılmadığını, %17.4’ü aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebileceğini düşündüğünü, %12.1’i, de bu konuda bir fikrinin olmadığını ifade etmiş. Erkeklerin bu konudaki düşüncelerinin yaşa göre farklılık ortaya koyup koymadığına baktığımızda aşağıdaki tablo ile karşılaşıyoruz: Tablo 73- Yaşa göre ‘erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 16 12 74 15,7% 11,8% 72,5% 176 116 845 15,5% 10,2% 74,3% 186 165 826 15,8% 14,0% 70,2% 150 72 445 22,5% 10,8% 66,7% 52 41 194 18,1% 14,3% 67,6% 30 16 86 22,7% 12,1% 65,2% 610 422 2470 17,4% 12,1% 70,5% Toplam 102 100,0% 1137 100,0% 1177 100,0% 667 100,0% 287 100,0% 132 100,0% 3502 100,0% Tabloya genel olarak baktığımızda, araştırma grubumuzdaki erkeklerin içinde18-24 yaş grubunda bulunanların % 15.7’sinin, 65 yaş ve üzerinde bulunanların % 22.7’sinin erkeğin eşi ve çocuklarına şiddet uygulama hakkının olduğuna inandıklarını söylediklerini görüyoruz. Erkeğin eşi ve çocuklarına şiddet uygulama hakkının olduğuna inanmayanların 18-24 yaş grubu içindeki oranı % 72.5 iken, bu oran 65 yaş ve üzerindekilere gelinceye kadar düşüş göstererek % 65.2’ye ulaşmıştır. Araştırma grubumuzdaki erkeklerle olan görüşmelerimizde, özellikle de orta yaşın üzerindekilerde, erkeğin eşi ve çocuklarına şiddet uygulama hakkının olduğuna inananların oranının daha fazla olduğunu gördük. Erkekler, büyüklerinden de böyle görerek büyütüldüklerini, ancak son yıllarda kadın hakkı, çocuk hakkı gibi birtakım hakların çıkarıldığını, bu sebep ile de ellerini kaldırmaktan korkar hale geldiklerini dile getirerek şikayetçi oluyorlardı. Kendilerinin ataya, babaya itaat ile büyütüldüklerini, 68 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA babalarının da kendilerine şiddet uyguladığını, ama kendilerinin bundan hiç şikayetçi olmadıklarını, aksine kendi iyilikleri için bu şekilde davrandıklarından emin olduklarını dile getiriyorlardı. Bu gruptaki erkekler, çocukluklarında, kendilerine şiddet uygulandığında iyilikleri için olduğunu düşündüklerini, ama bugün insanların şiddet veya dayak denilince kötü niyet algıladıklarını, bunun da aile içi disiplini, saygıyı son derece olumsuz etkilediğini düşündüklerini dile getiriyorlar. Bu gruptakiler, aile içi disiplini sağlayabilme adına erkeğin aile fertlerine zaman zaman şiddet uygulaması gerektiğine inandıklarını dile getiriyorlar. Tablo 74- Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 633 411 2458 3502 Yüzde 18,1 11,7 70,2 100,0 “Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilmelidir” düşüncesine katıldığını söyleyen araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 18.1 olarak tespit edilmiştir. Reislik kavramı, çok tartışılan konulardan birisidir. 2002 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanuna kadar erkek evin reisi olarak kabul ediliyordu. Medeni kanunda meydana getirilen değişiklik ile erkeğin evin reisi olduğu ibaresi kaldırıldı. Evde reis olmayınca, evdeki bireylerden birisinin diğerleri üzerindeki hâkimiyeti de kalkmış oldu. Özellikle yaşlı kuşak, evin reisinin erkek olmasına alışmış olmasından dolayı erkeği, evin reisi olarak görmeye devam etme eğilimi içindedir. Reisliğin beraberinde getirmiş olduğu hakları da kullandırarak erkeğin şiddet uygulama hakkının olduğuna daha fazla inanmaktadır. Tablo 75- Yaşa göre ‘erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 16 8 78 15,7% 7,8% 76,5% 189 127 821 16,6% 11,2% 72,2% 203 151 823 17,2% 12,8% 69,9% 143 76 448 21,4% 11,4% 67,2% 53 34 200 18,5% 11,8% 69,7% 29 15 88 22,0% 11,4% 66,7% 633 411 2458 18,1% 11,7% 70,2% Toplam 102 100,0% 1137 100,0% 1177 100,0% 667 100,0% 287 100,0% 132 100,0% 3502 100,0% Görüşme bulgularımız ile araştırma bulgularımız arasında da paralellik bulunduğu yaş ile yapılan çapraz tablo verileri ile ortaya konulmuştur. 18-24 yaş grubundakiler arasında erkek ailenin reisidir, 69 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA aile bireylerine şiddet uygulayabilir düşüncesinde olanların oranı % 15.7 iken, bu oran 65 yaş ve üzerindekilerde % 22 olarak tespit edilmiştir. Bu düşünceyi desteklemediğini ifade edenlerin 18-24 yaş grubu içindeki oranı % 76.5 iken, 65 yaş ve üzerindekiler arasındaki oranı % 66.7’dir. Görüldüğü gibi, yaş ile bu düşünceye katıldığını söyleyenler arasında ters orantı bulunmaktadır. Tablo 76- Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 1532 728 1242 3502 Yüzde 43,7 20,8 35,5 100,0 Toplumumuzda aile mahremiyeti kavramının önemsendiğinden daha önce bahsetmiştik. Aile içinde yaşanılan olayların, aile içinde çözülmesinin gerekliliği ve her ailenin kendisine göre dengelerinin olduğu, dışarıdan müdahale edildiğinde bu dengelerin bozulacağına inanılmaktadır. Bu bir dereceye kadar doğru bir düşüncedir. Her ailenin kendi dengeleri ve içi dinamikleri farklıdır ve bu sebep ile bir aile için uygulanılan model ve çözüm önerileri diğer bir aileye uygun olmayabilir. Bireyselleşmenin arttığı dünyada bu durum son derece önemsenmektedir. Ancak sağlıklı bireylerden oluşan ve ailedeki her bir ferdin birey olarak kabul edildiği ailelerde bu kural son derece olumlu sonuçlar verebilirken, sağlıksız bireylerin olduğu ailelerde, istenmeyen sonuçlara sebebiyet verebilmektedir. Sağlıksız ailelerde, gücü elinde bulunduran kişinin aile bireylerine şiddet uygulaması ve bunun aile mahremiyeti olarak kabul edilmesi durumunda şiddet artarak devam edebilmektedir. Şiddetin artarak devam etmesinde genellikle, şiddeti uygulayana bir yaptırımın uygulanamamasının etkisi büyük olduğu görülmektedir. Şiddet uygulayana yaptırım uygulanması hakkında araştırma grubumuzdaki erkeklerin ne düşündüklerini öğrenmek için sorduğumuz “şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır” fikrine araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 35.5’i katılmadığını belirtmiş. Şiddet uygulayan kişinin, uygulamış olduğu şiddetin yanlış bir davranış olduğunu kendisinin anlayamaması durumunda, devletin müdahale etmesi şiddetin son bulması için gerekli olabilir. Bir insanın, diğer bir insana şiddeti uygulama hakkının olmadığının fark edildiği günümüzde, şiddet uygulayan kişi, kim olursa olsun, tutuklanarak devletin vermiş olduğu cezaya çarptırılmasının gerekliliğine yaygın olarak inanılmaktadır. Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi yazısız kurallar, özellikle de geleneksel toplumlarda yazılı kuralların önüne geçebilmektedir. Ülkemizde de yazılı kurallar, her ne kadar şiddet uygulayan kişinin tutuklanması gerektiğini söylese de yazısız kurallar, şiddet uygulayan kişi baba ise, koca ise veya aile içinden birisi ise aile beraberliğinin bozulmaması adına şikâyetçi olunmaması gerektiğini savunabilmektedir. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 43.7’si, şiddet uygulayan kişinin tutuklanması gerektiğini düşündüğünü belirtmiş. Bu gruptaki erkeklerle görüştüğümüzde, insanlara şiddet uygulamanın çok gerilerde kaldığını, artık bir kişinin anne babası da olsa, eşi de olsa şiddet uygulama haklarının olmadığını, insanların bunu öğrenmesi gerektiğini, eğer öğrenmiyorlarsa o zaman da devletin üzerine düşeni yapması gerektiğini, yani şiddet uygulayanı devletin tutuklaması gerektiğini düşündüklerini söylüyorlardı. 70 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 20.8’i, şiddet uygulayan kişinin tutuklanması gerektiği yönündeki düşünce ile ilgili fikir beyan etmek istemediğini söylemiş. Bu grup ile yapmış olduğumuz görüşmelerde, eskiden şiddet uygulayanın tutuklanmadığını, bu kültüre göre büyütüldüklerini, bir taraftan sürekli dile getirilen insan hakları, diğer taraftan da öğrenerek geldikleri kültürde şiddetin uygulanmasının normal karşılanması arasında sıkışıp kaldıklarını, bu sebep ile de şiddet uygulayan tutuklansın da, tutuklanmasın da diyemediklerini dile getiriyorlardı. Tablo 77- Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını gerektirir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 1317 546 1639 3502 Yüzde 37,6 15,6 46,8 100,0 Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 46.8’i, bazı davranışların şiddet uygulanmasını gerektirdiği düşüncesine katılmadığını belirtmiş. Bu gruptakiler, hiçbir davranışın şiddet uygulanmasını gerektirmeyeceğini, şiddet uygulayanın, uyguladığı şiddeti meşru göstermek için bazı davranışların şiddet uygulanmasını gerektirdiğini savunduklarını, bunun savunulacak bir tarafının olmadığını belirtmektedirler. Asıl üzerinde düşünülmesi gerekenin, araştırma grubumuzda % 37.6’lık önemli bir grup oluşturan ve bazı davranışların şiddet uygulanmasını gerektirdiğini düşündüklerini dile getirenler olduğunu görüyoruz. Bu grup ile olan görüşmelerimizde namus, edep, terbiye, vb. kavramların cezalandırılması gerektiğini savunduklarını öğrendik. Tablo 78- Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 820 599 2083 3502 Yüzde 23,4 17,1 59,5 100,0 “Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir” fikrine katıldığını söyleyen erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 23.4, bu fikre katılmadığını söyleyenlerin oranı % 59.5 ve bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini söyleyenlerin de oranı % 17.1 olarak tespit edilmiştir. Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir düşüncesinde olan erkeklerle yapmış olduğumuz görüşmelerde erkeklerin, kadınlara şiddet uygulamak istemediklerini, ancak kadınların erkekleri şiddet uygulamaya bazen çok zorladıklarını belirterek, kadın kışkırttığı zaman şiddet uygulayan erkeğin suçlu değil, aksine masum olduğunu düşündüklerini gördük. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin, kadına yönelik şiddetin kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir olduğunu savunanların oluşturduğu % 23.4’lük kesimi, zaman zaman şiddet kullanmak zorunda kaldıklarını, bunu eşleri olduğu için değil karşılarında tahripkar bir kişi olduğu için yaptıklarını dile getiriyorlardı. Ev dışında da bazen şiddete başvurduklarını, karşıdaki kişi kendilerini tahrik ettiğinde şiddete başvurmak dışında kendilerine şans tanımadıklarını, dolayısı ile şiddetin kaynağı olarak kendilerini değil, karşıdaki kişiyi gördüklerini savunuyorlar. Özellikle de kadınların, er71 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA kekleri kendilerine karşı şiddet kullanmaya zorladıklarını, bu zorlamanın onların tabiatında olduğunu söyleyebilecek kadar konuyu ileriye de götürebilmektedirler. Kadına yönelik şiddetin, kadın kışkırtması olsa bile kabul edilebilir olmadığını söyleyen araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 59.5 olarak tespit edilmiştir. Bu grup, insanın eylemlerinin sorumluluğunu alması gerektiğini, bu sebep ile de kadın erkeği kışkırtsa dahi erkeğin, iradesini kullanarak şiddet uygulamaması gerektiğini düşündüklerini dile getiriyordu. Tablo 79- Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 2119 576 807 3502 Yüzde 60,5 16,4 23,0 100,0 Genel kabul gören görüşe göre her evde zaman zaman tartışmanın olabileceği, tartışmanın, problemlerin çözümünde son derece etkili olduğu, aile bireyleri arasında iletişimin sürdüğünün bir göstergesi olarak kabul edildiği, ancak bunun şiddet boyutuna taşınmamasının gerekliliğidir. Kadın ve erkeğin arasındaki tartışmaya fiziksel şiddet girer ise sevgi bağının zarar göreceği ve sevgi bağı da olmadan ailenin sürmesini beklemenin mümkün olmadığı kabul görmektedir. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 60.5’i, kadın ve erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girer ise sevgi bağının yok olacağı kanaatinde olduğunu belirtmiş. Bu grup ile olan görüşmelerimizde, kadına şiddet uygulanmasına karşı olduklarını, şiddet uygulanan evlerde, aile içi ilişkilerin olumsuz etkilendiğini, erkek şiddet uyguladığında karısının kendisine karşı daha temkinli olduğunu, ancak sevgisinin kalmadığına veya azaldığına şahit oldukları için karı koca arasında şiddetin olmaması gerektiğine inandıklarını ifade ediyorlardı. Kadın-erkek arasındaki ilişkinin içine dayak girer ise sevgi bağı yok olur düşüncesine katılmadığını söyleyen araştırma grubumuzun % 23’ü ile olan görüşmelerimizde, eşlerine şiddet uyguladıkları halde veya çevrelerinde eşlerine şiddet uyguladıklarını bildikleri pek çok insan olmasına rağmen, eşlerinin kendilerine gayet saygılı davrandıklarını, sevgilerinin de azalmadığını ifade ettiklerini gördük. Aslında burada kadına uygulanılan şiddet sonrasında, kadının gidecek yeri de yok ise, eşine karşı daha temkinli davranıyor olmasını, bu gruptaki erkekler yanlış yorumlayarak, şiddet sonrasında kadınların daha saygılı olduklarını ve bundan dolayı da sevgilerinin azalmadığını düşündükleri kanaatindeyiz. Tablo 80- Dayak bir terbiye aracıdır Sayı Katılıyorum 625 Fikrim yok 420 Katılmıyorum 2457 Toplam 3502 72 Yüzde 17,8 12,0 70,2 100,0 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Erkeklerin dayağı bir terbiye aracı olarak görüp görmediklerine baktığımızda, araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 17.8’i, dayağı terbiye aracı olarak gördüğünü belirtmiş. Dayağı terbiye aracı olarak gördüklerini söyleyenlerle olan görüşmelerimiz sırasında, bu grubun yaşlarının daha ilerlemiş olduğunu fark ettik. Ayrıca büyüklerinden dayağın “cennetten çıkma” olduğunu öğrendiklerini, kendi terbiyelerinde de dayağın olduğunu ve fena da olmadığını, kötü olsa büyüklerinin kullanmayacağına inandıklarını ifade ediyorlardı. Bu amaçla dayak bir terbiye aracıdır düşüncesinde olanların yaşa göre dağılımına baktığımızda: Tablo 81- Yaşa göre ‘dayak bir terbiye aracıdır’ yargısının dağılımı 18-24 yaş 25-34 yaş 35-44 yaş 45-54 yaş 55-64 yaş 65 ve üzeri yaş Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Dayak bir terbiye aracıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 20 13 69 19,6% 12,7% 67,6% 177 119 841 15,6% 10,5% 74,0% 205 153 819 17,4% 13,0% 69,6% 137 80 450 20,5% 12,0% 67,5% 54 34 199 18,8% 11,8% 69,3% 32 21 79 24,2% 15,9% 59,8% 625 420 2457 17,8% 12,0% 70,2% Toplam 102 100,0% 1137 100,0% 1177 100,0% 667 100,0% 287 100,0% 132 100,0% 3502 100,0% Tabloya genel olarak bakıldığında, yaş ilerledikçe, terbiye amaçlı şiddetin desteklenebilir olduğunu söyleyenlerin oranının arttığı, yaş küçüldükçe de terbiye amaçlı şiddete katılmadığını söyleyenlerin oranının arttığı görülüyor. Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir fikrine katıldığını söyleyen araştırma grubumuz içindeki erkeklerin 18-24 yaş grubundaki oranı % 19.6 iken, 65 yaş ve üzerindekilere ulaşıncaya kadar bu oran artarak 65 yaş ve üzerindekilerde % 24.2’ye ulaşmaktadır. Dayak bir terbiye aracıdır fikrine katılmadığını belirtenlerin 18-24 yaş grubu içindeki oranı % 67.6 iken, bu oran azalarak 65 yaş grubundakilerde % 59.8’e kadar düşmektedir. Dayak bir terbiye aracıdır fikrine katılmadığını belirtenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 70.2 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptakiler, dayağın hiçbir şekilde terbiye aracı olamayacağı, hatta hiçbir şeye aracı olamayacağı düşüncesinde olduklarını belirtiyorlar. Bu sebep ile de dayağa her durumda karşı olduklarını dile getiriyorlar. Tablo 82- Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 1702 682 1118 3502 Yüzde 48,6 19,5 31,9 100,0 73 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA “Erkek şiddet uygularsa, kesinlikle eşler boşanmalıdır” düşüncesine, araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 48.6’sı katıldığını belirtmiş. Erkeklerin, erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiği düşüncesine araştırma grubundakilerin yaklaşık yarısının katılıyor olması, diğer yarısının da katılmadığını düşündürmektedir. Erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiği fikrine katılmadığını belirten erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 31.9 olarak tespit edilmişti. Bu konuda fikrini belirtmek istemeyenlerin oranı da % 19.5 olup, araştırma grubumuzun yaklaşık 1/5’ini oluşturmaktadırlar. Bu gruptakiler ile yapmış olduğumuz görüşmelerde zaman zaman dayağın gerekli olduğunu, zaman zaman da kesinlikle dayağa karşı olduklarını düşündüklerini, kararlarının zamana ve şartlara göre farklılık gösterdiğini, bu sebep ile de dayak varsa eşler boşanmalıdır diyemediklerini, karı koca arasında zaman zaman böyle şeylerin olabileceğini, konunun fazla abartılmaması gerektiğini ifade ediyorlardı. Tablo 83- Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 2575 419 508 3502 Yüzde 73,5 12,0 14,5 100,0 Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 73.5’i, “kadın aile içi şiddete maruz kalıyor ise devlet tarafından koruma altına alınmalıdır”, düşüncesine katıldığını belirtmiş. Araştırma grubumuzun yaklaşık ¾’ünün, şiddet gören kadının devlet koruması altına alınması gerektiğini savunuyor olması, kadınlara şiddet uygulanmasına karşı olunduğunu ve şiddetin önüne geçilemediğinde devletin müdahalesinin gerektiği fikrinde olunduğunu gösteriyor. Bu grup ile olan görüşmelerimizde, erkeklerin eşlerine şiddet uygulamasına karşı olduklarını, ancak zaman zaman da şiddet uygulanmasının engellenemediğini, bu gibi istenmeyen ve engellenemeyen durumlarda, kadının aynı ortamda kalmaya devam etmesinin travmayı daha da fazlalaştıracağı ve şiddetin de devam etmesini sağlayabileceği için kadının devlet koruması altına alınması gerektiğini savunuyorlar. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 14.5’i, kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa, devlet tarafından koruma altına alınmamalı düşüncesinde olduğunu belirtmiş. Bu gruptaki erkeklerle olan görüşmelerimizde, kadın şiddet gördüğünde devlet tarafından koruma altına alınırsa, aile birliğinin bozulabileceğini, ailenin sırlarının dışarıya ifşa edilmiş olacağını, kadının devleti arkasına aldığında kocasına itaat etmeyeceğini, bunun da aile içi dengeleri bozacağını, vb. düşündüklerini belirtiyorlar. Bu gibi gerekçelerle erkekler bu gruptaki erkekler, kadın aile içinde şiddete maruz kalsa da devletin bu işe karışmaması gerektiğini, aile içinde bir şekilde problemin çözüleceğini düşündüklerini ifade ediyorlar. Tablo 84- Şiddet çözüm değildir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam 74 Sayı 2721 230 551 3502 Yüzde 77,7 6,6 15,7 100,0 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Şiddetin çözüm olup olmadığı her zaman tartışılan konulardandır. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 77.7’si şiddetin çözüm olmadığını düşündüğünü, % 15.7’si şiddetin çözüm olduğunu düşündüğünü, % 6.6’sı da bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiş. Tablo 85- Eğitime göre ‘şiddet çözüm değildir’ yargısının dağılımı Okuryazar değil Sadece okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Yüksek lisans/Doktora Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Katılıyorum 12 70,6% 17 48,6% 360 69,2% 360 68,4% 941 80,8% 929 83,3% 102 81,6% 2721 77,7% Şiddet çözüm değildir Fikrim yok Katılmıyorum 2 3 11,8% 17,6% 4 14 11,4% 40,0% 58 102 11,2% 19,6% 46 120 8,7% 22,8% 59 164 5,1% 14,1% 56 130 5,0% 11,7% 5 18 4,0% 14,4% 230 551 6,6% 15,7% Toplam 17 100,0% 35 100,0% 520 100,0% 526 100,0% 1164 100,0% 1115 100,0% 125 100,0% 3500 100,0% Araştırma grubumuzdaki erkeklerin okur yazar olmayanlarının % 70.6’sı şiddeti çözüm olarak görmediğini söylerken, bu oran üniversite mezunları arasında % 83.3’e kadar çıkmaktadır. Şiddet çözüm değildir düşüncesine katılmayanların eğitimlerine göre dağılımına bakıldığında okur yazar olmayanların % 17.6’sının, lisans üstü eğitim alanların da % 14.4’ünün olduğu görülmektedir. Görüldüğü gibi eğitim seviyesi yükseldikçe şiddeti çözüm olarak görmeyenlerin oranı artmaktadır. Tablo 86- Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır Sayı Yüzde Katılıyorum 951 27,2 Fikrim yok 388 11,1 Katılmıyorum 2163 61,8 Toplam 3502 100,0 Ataerkil toplumlarda hem erkekler hem de kadınlar tarafından zaman zaman kabul görebilen “evdeki kararları erkek almalı, kadın da buna uymalıdır” , düşüncesine erkeklerin bakışını öğrenmek istedik. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin %27.2’si, bu düşünceye katıldığını belirtmiş. Bu grup, görüşmelerimiz sırasında kadının karar alamayacağını, evde kararları erkeğin alabileceğini, kadının da erkeğin aldığı bu kararları uygulaması gerektiğini savunuyordu. Hatta bazı erkekler bunu çok daha ileri seviyeye taşıyarak kadınların, erkeklerin aldığı kararların gerekçelerini dahi sorgulamamaları gerektiğini söylüyordu. Evdeki kararları erkek almalı, kadın da buna uymalıdır düşüncesine katılmadığını söyleyen araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 61.8 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptaki erkekler, eskiden evdeki kararları erkeğin aldığını, kadının da bu kararlara uyduğunu, ancak bugün şartların değiştiğini, artık evdeki kararları kadın ve erkeğin birlikte almasının gerektiğini düşündüklerini dile getiriyorlardı. 75 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 87- Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 354 466 2682 3502 Yüzde 10,1 13,3 76,6 100,0 Yine ataerkil toplumlarda dile getirilen “kadın, kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir” sözüne araştırma grubumuzdaki erkeklerin yaklaşımına baktığımızda % 10.1’inin bu düşünceye katıldığını, % 76.6’sı katılmadığını, % 13.3’ü de bu konuda bir fikrinin olmadığını belirtmiş olduğunu görüyoruz. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin küçük bir grubu da olsa, kadının kocasının söylediklerini sorgulaması halinde, kocası tarafından fiziksel şiddete uğratılması fikrine katıldığını belirtmiş. Bu gruptakilerle olan görüşmelerimizde, kadının kocasının aldığı kararları uygulamak dışında yapması gereken bir şey olmadığını, kocanın kararlarını sorgulama hakkının ise kadında hiç olmadığını savunuyorlardı. Dünyanın değiştiğini, kadınların da artık erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu, ailedeki herkesin aile için alınacak kararlarda söz hakkının olduğunu, bu sebep ile de erkeğin tek başına karar alamayacağını, eğer erkek tek başına karar alırsa da kadının buna uyma zorunluluğunun olmadığını düşündüğünü, dolayısı ile de kadın kocasının sözlerini sorgularsa kocası fiziksel şiddet uygular düşüncesini dile getiren araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 76.6 olarak tespit edilmiştir. Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa kocası kadına dayak atabilir düşüncesine katılmadığını belirten erkeklerin oranının, katıldığını belirtenlerden fazla olması ve aradaki farkın da büyük olması olumlu gibi görünse de 21. Yüzyılda erkeklerin sadece % 76.6’sının bu düşüncede olması son derece düşündürücü. Eşlerinin söylediklerini sorguladıkları için kadınların şiddet görmesi kabul edilemez olduğu gibi, bir insanın bir başka insana herhangi bir gerekçe ile şiddet uygulamasının kabul edilebilir hiç bir tarafı da bulunmamaktadır. Tablo 88- Eğitime göre ‘kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir’ yargısının dağılımı Okuryazar değil Sadece okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Yüksek lisans/ Doktora Toplam 76 Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 4 7 6 23,5% 41,2% 35,3% 15 8 12 42,9% 22,9% 34,3% 79 86 355 15,2% 16,5% 68,3% 78 59 389 14,8% 11,2% 74,0% 112 151 901 9,6% 13,0% 77,4% 57 139 919 5,1% 12,5% 82,4% 9 16 100 7,2% 12,8% 80,0% 354 466 2682 10,1% 13,3% 76,6% Toplam 17 100,0% 35 100,0% 520 100,0% 526 100,0% 1164 100,0% 1115 100,0% 125 100,0% 3500 100,0% MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Araştırma grubumuzdaki erkeklerin, kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir düşünesine bakışlarında eğitim seviyesinin farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda, önemli bir farklılığın olduğu görülmektedir. Bu düşünceye katıldığını söyleyenler arasında sadece okur yazar olanlarının oranı % 42.9 iken, üniversite mezunları arasındaki oranı % 5.2 olarak tespit edilmiştir. Bu düşünceye katılmadığını söyleyenler içinde sadece okur yazar olanların oranı % 5.1iken, üniversite mezunları arasındaki oranı % 82.4. Tabloya genel olarak bakıldığında eğitim seviyesi yükseldikçe kadın kocasının söylediklerini sorgularsa kocası fiziksel şiddet uygulayabilir düşüncesine katıldığını söyleyenlerin oranının azaldığı, eğitim seviyesi düştükçe bu düşünceye katılmadıklarını belirtenlerin oranının azaldığı görülmektedir. Tablo 89- Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır Sayı 412 456 2634 3502 Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Yüzde 11,8 13,0 75,2 100,0 “Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır” düşüncesine katıldığını belirten erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 11.8 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptakilerle olan görüşmelerimizde, kadın için esas olanın kocaya itaat olduğu, dolayısı ile de kocasına itaat etmediği, karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılması gerektiğini savunuyorlardı. Eğer kadın, bilerek veya bilmeyerek kocasına karşı gelir ise ve bu davranışı cezalandırılmaz ise evde erkeğin otoritesinin sarsılacağı, kadının karşı gelmelere devam edeceği ve ailenin olumsuz etkileneceğini düşündüklerini, dolayısı ile de kadın kocasına karşı geldiğinde kesinlikle cezalandırılmalı diye düşünüyorlar. Kadının kocasına karşı geldiğinde cezalandırılması gerekmediğini savunanların araştırma grubumuz içindeki oranı % 75.2 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptaki erkekler, kadının kendi düşüncelerini çekinmeden söyleyebileceğini, düşüncelerini söylediği için de hiç kimse tarafından cezalandırılamayacağını düşündüklerini ifade ediyorlar. Tablo 90- Eğitime göre ‘kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır’ yargısının dağılımı Okuryazar değil Sadece okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Yüksek lisans/Doktora Toplam Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Sayı Satır% Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum 5 7 5 29,4% 41,2% 29,4% 17 9 9 48,6% 25,7% 25,7% 90 81 349 17,3% 15,6% 67,1% 101 60 365 19,2% 11,4% 69,4% 130 144 890 11,2% 12,4% 76,5% 63 136 916 5,7% 12,2% 82,2% 6 19 100 4,8% 15,2% 80,0% 412 456 2634 11,8% 13,0% 75,2% Toplam 17 100,0% 35 100,0% 520 100,0% 526 100,0% 1164 100,0% 1115 100,0% 125 100,0% 3500 100,0% 77 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadının kocasına karşı geldiğinde cezalandırılması gerekmediğini savunanların eğitim seviyelerine göre dağılımına bakıldığında; eğitim seviyesi yükseldikçe bu yargıya katılanların oranlarının da azaldığı görülmektedir. Tablo 91- Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 821 351 2330 3502 Yüzde 23,4 10,0 66,5 100,0 “Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir.” şeklindeki düşünceye araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 23.4’ü katıldığını belirtmiş. Erkeklerin yaklaşık ¼’ünün kadının kocasına her şartta itaat etmesi gerektiğini söylüyor olması, bu grubun aynı zamanda kadını birey olarak görmediğinin de bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz. Çünkü cinsiyetleri bir tarafa bırakmış olsak bile, bir insanın diğer bir insana kayıtsız şartsız itaat etmesini beklemek, onun birey olarak algılanmadığının da bir ifadesidir. Hem sosyal hayatta hem de araştırma verilerimizde, kadını birey olarak görmediğini ortaya koyan bulgular bulunmaktadır. Bu konuda fikir beyan etmek istemeyenlerin oranı % 10 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptakilerle olan görüşmelerimizde, bir kısmının gerçekten bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini, ama bir grubunun da bu konuyu tartışmaya dahi gerek olmadığı kanaatinde olduğunu gördük. Kadının her durumda eşine mutlak surette itaat etmesi gerektiğini, bunun doğru olup olmadığını dahi tartışmaya gerek olmadığını, bu sebep ile de bu konuda fikir beyan etmeye gerek bulmadıklarını dile getiriyorlardı. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 66.5’i, “ kadın kocasına her şartta itaat etmelidir” düşüncesine katılmadığını belirtmiş. Bu grup, kadının da insan olduğunu, her insan gibi kadının da hiç kimseye her şartta itaat etmesini beklemenin mümkün olmadığını dile getirmektedir. Tablo 92- Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 1045 635 1822 3502 Yüzde 29,8 18,1 52,0 100,0 Şiddet gören kişinin karşısındaki kişiye benzer şekilde karşılık verebileceği düşüncesine araştırma grubumuzda katıldığını belirten erkeklerin oranı % 29.8, bu konuda bir fikrinin olmadığını belirtenlerin oranı % 18.1 ve bu fikre katılmadığını belirtenlerin oranı da % 52 olarak tespit edilmiştir. Ancak bu soruda cinsiyetin belirtilmediğini hatırlatmak gerekir. Şiddet gören kişi ifadesinde cinsiyet belirtilmemiş olup, cinsiyet belirtildiğinde yukarıda belirtilen oranların farklılık göstereceğini düşünüyoruz. Çünkü görüşmelerimiz sırasında, bu soruya cevap vermeden önce karşılık verecek olanın kadın mı erkek mi olduğunu soranlarla karşılaştık. Bu gruba kadın veya erkek olmasının cevaplarını etkileyip etkilemediğini sorduğumuzda, cevabın kesinlikle değişeceği cevabını verdiklerini gördük. 78 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 93- Bir defa dahi dayak olduysa eşler boşanmalıdır Katılıyorum Fikrim yok Katılmıyorum Toplam Sayı 568 672 2262 3502 Yüzde 16,2 19,2 64,6 100,0 Eşler arasında fiziksel şiddet olduğunda aile birliğinin olumsuz etkileneceği savunulmaktadır. Bir defa dahi olsa dayak olduysa eşlerin boşanması gerekir düşüncesine katıldığını belirten araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 16.2 olarak tespit edilmiştir. Eşler arasında bir kez dahi şiddet olsa eşlerin boşanması gerektiği düşüncesine katılmadığını belirten erkeklerin oranı da % 64.6 olarak tespit edilmiştir. Görüldüğü gibi erkekler, zaman zaman eşler arasında şiddetin olabileceğini, şiddetin olmasının boşanmayı gerektirmediği kanaatini daha fazla paylaşıyorlar. Eşler arasında fiziksel şiddet olduğunda eşlerin boşanmaması gerektiği düşüncesinin erkekler arasında yaygın olmasında en temel etkenin, aile içi şiddet olaylarında erkeklerin daha fazla şiddeti uygulayan konumda olmalarının etken olduğunu düşünüyoruz. Şiddet uygulama durumunda erkekler, anlık bir yanlışlığın aile hayatlarını bitirmesinin uygun olmadığını, aile içinde sık sık bu türlü durumların olduğunu, her şiddet olan aile dağılacak olsa çok kötü sonuçların olacağına inandıklarını görüşmelerimiz sırasında dile getiriyorlardı. 2.4.3. Kadınların ve Erkeklerin Şiddet Algılarının Karşılaştırılması Bu bölümde kadın ve erkeklerin aynı sorulara vermiş oldukları cevapları grafiklerle karşılaştırılarak bu iki grup arasındaki algı farklılıkları ortaya konulmaya çalışılacaktır. 79 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Araştırma grubumuzdaki kadın ve erkeklerin hangi tür davranışları şiddet göstergesi olarak algıladıklarına baktığımızda tüm şiddet davranışlarını şiddet göstergesi olarak algıladıklarını söyleyenlerin kadın ve erkekler içinde eşit oranlar oluşturdukları dikkati çekmektedir. Şiddetin her şeklini şiddet göstergesi olarak algılayanların kadın ve erkekler arasında farklılık ortaya koymamalarına rağmen, şiddet uygulama ve şiddeti çeşitli gerekçelerle meşru gösterme noktasında ortaya çıkan farklılığı, ataerkil toplum yapısının sosyalizasyon sürecine yansıtılması dışında makul bir şekilde izah edebilmek mümkün değil diye düşünüyoruz. Hem kadınların hem de erkeklerin yaklaşık yarısının tüm şiddet davranışlarını şiddet göstergesi olarak algıladıklarını söylemiş olmaları, kadın ve erkek algıları arasında önemli bir farklılığın olduğunu ortaya koymuyor. Ancak kadın ve erkeklerin diğer yarısının şiddet davranışlarından bazılarını şiddet eylemi olarak algılıyor olmasının, toplumda hala şiddet uyguladığının farkında olmadan şiddet uygulayan önemli bir grubun bulunduğunun önemli bir göstergesi olarak yorumluyoruz. Araştırma grubumuzdaki değerlendirmelerde, fiziksel şiddeti de şiddet davranışı olarak algılayanlar arasında cinsiyete göre önemli bir farklılığa ulaşılmamıştır. Diğer şiddet davranışlarına göre, tek başına değerlendirmelerde, oldukça büyük bir farkla, diğer davranışlara göre fiziksel şiddet, şiddet eylemi olarak değerlendirilmiş. Bu da bizim toplumumuzda şiddet eylemi olarak daha fazla fiziksel şiddetin kabul gördüğünü ortaya koymaktadır. Kadın ve erkekler arasında fiziksel şiddeti, şiddet davranışı olarak algılayanların oranlarının da birbirine yakınlığı, bu toplumdaki fiziksel şiddet algısına olan duyarlılığı da ortay koymaktadır. Son yıllarda fiziksel şiddet dışındaki diğer şiddet eylemleri de şiddet davranışı olarak algılanmaya başlanmış olmasına rağmen bunların oranları son derece düşüktür. Araştırma bulgularımız da bu düşüncemiz ile paralellik göstermektedir. Araştırma grubumuzda sözlü şiddeti şiddet eylemi olarak algıladığını söyleyenlerin kadınlar arasındaki oranı % 9.8 iken, erkekler arasındaki oranı % 2.6, cinsel şiddeti şiddet eylemi olarak algıladığını söyleyenlerin kadınlar arasındaki oranı % 5.9, erkekler arasındaki oranı % 1, ekonomik şiddeti şiddet eylemi olarak algıladığını söyleyenlerin kadınlar arasındaki oranı % 3.6, erkekler arasındaki oranı % 2.5, sosyal ilişkilerin sınırlandırılmasını şiddet eylemi olarak algıladığını söyleyenlerin kadınlar arsındaki oranı % 2.2, erkekler arasındaki oranı % 0.5 ve duygusal şiddeti şiddet eylemi olarak algıladığını söyleyenlerin kadınlar arasındaki oranı % 3.1 iken erkekler arasındaki oranı % 1.3 olarak tespit edilmiştir. Tabloya genel olarak bakıldığında sözlü, cinsel, sosyal, duygusal, ekonomik şiddet şekillerini, şiddet eylemi, olarak değerlendirenlerin hem erkekler hem de kadınlar arasındaki oranının oldukça düşük olduğu dikkati çekiyor. Ancak kadın ve erkekler açısından değerlendirildiğinde kadınların bu şiddet eylemlerine karşı çok daha fazla duyarlı oldukları görülüyor. Bunun da sebebinin ataerkil bir toplumda yaşıyor olmamız sebebiyle, şiddete maruz kalanların, daha fazla kadınlar olmasından kaynaklandığını düşünüyoruz. Kadınlar, birey olduklarını daha fazla fark etmeye başlamaları sebebi ile kendilerine uygulanılan şiddeti fark etmeye başladılar. Şiddete erkeklere oranla daha fazla maruz kalan kadınların, eğitim seviyelerinin de yükselmeye başlaması ile birlikte, kendilerine uygulanılan şiddetin farkına varmaya başlamaları ile bu oranlar arasındaki farkın ortaya çıktığını düşünüyoruz. 80 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi aile içi şiddet uygulayanların, toplumsal normlardan dolayı daha fazla erkeklerin olduğu kabul edilmektedir. Araştırma bulgularımızda da aile içi şiddet uyguladığını söyleyenler, araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 27.2’sini oluştururken, kadınların % 15.5’ini oluşturmaktadır. Bu veriler de erkeklerin kendi ifadelerine dayanarak kadınlardan daha fazla oranda aile içi şiddet uyguladıklarını ortaya koymaktadır. Yetkililerin bu verileri dikkate alarak öncelikle erkeklere olmak üzere aile içi şiddet uygulamamaları yönünde çalışma yapmalarının bir gereklilik olduğu kanaatindeyiz. Öte yandan araştırma bulgularımızda da görüldüğü gibi aile içi şiddet uyguladığını söyleyenlerin aile içi şiddet uygulamadığını söyleyenlerden oldukça az olmasına rağmen, her gün artan sayılarla verilen aile içi şiddet haberlerinin izah edilmesi mümkün değil. Buradan hareket ile şiddet uygulayanların, uygulamış oldukları şiddeti itiraf etmekten çekindiklerini veya uyguladıkları şiddetin şiddet olduğunu fark etmeden şiddet uyguladıklarını söyleyebiliriz. Bu noktada da şiddet ile ilgili farkındalık toplantılarının, yayınlarının, konferans, vb. çalışmaların yapılmasının önemini vurgulamak gerekir. 81 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadın ve erkeklerin, aile içi şiddet uygularken uyguladıkları grubun farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda, kadınların daha çok çocuklarına, erkeklerin de eş ve çocuklarına şiddet uyguladıklarını görüyoruz. Erkekler, % 24.1 oranında eşlerine, % 23.2 oranında da çocuklarına şiddet uyguladıklarını söylemişler. Ataerkil bir toplumun üyesi olmaktan kaynaklanan gerekçeler ile erkekler eşlerine ve çocuklarına şiddet uygulama hakkını kendilerinde bulabiliyorlar. Bunun gerekçelerine, diğer verileri açıklarken daha önceden değindiğimiz için, burada tekrar değinmeyeceğiz. Kadınlar, ataerkil toplumlarda erkeklere şiddet uygulayamadıkları gibi, erkeklere itaatkar olmayı da öğreniyorlar. Bu sebep ile de erkeklerin % 24.1’i eşine şiddet uyguladığını söylerken, kadınlar arasında eşine şiddet uyguladığını söyleyenlerin oranı % 8.3’e düşüyor. Erkek egemen toplumda kadınların eşlerine şiddet uygulamaları, toplumsal normlarla yasaklanmıştır. Sosyalizasyon sürecinde de bu normlar, çocukluk yılları ile birlikte öğretilmeye başlanmıştır. Kadınlar, sosyal normlara uymayı öğreniyor olmakla birlikte, bazen katlanamayacakları noktaya geldiklerinde toplumun beklentilerine aykırı şekilde de davranabilmektedirler. Araştırma grubumuzdaki eşlerine şiddet uyguladığını söyleyen kadınların % 8.3’ü, şiddete çok fazla uğradıkları için bir süre sonra eşlerine şiddet uygulamaya başlayan kadınlar grubu oluşturmaktadır. Eğer toplum, anaerkil özellikler gösteriyor olsaydı, bu kez de tam tersi yönde sosyalizasyon süreci yaşanacak ve erkeklere kadınlardan daha fazla oranda eşleri tarafından şiddet uygulanılacaktı. İnsan sosyal bir varlık olduğu için, bireysel davranışlarını dahi içinde yaşadığı toplumdan etkilenerek gerçekleştirmektedir. Kadınlar, aile içi şiddeti daha fazla çocuklarına uyguluyorlar. Bunun gerekçesi de çocuklarına şiddet uygulama hakkını kendilerinde görüyor olmaları. İnsanlar, şiddet uygulamayı düşündükleri kişiye öncelikle güçlerinin yetip yetmeyeceğini kontrol ediyorlar, daha sonra da sosyo-kültürel ortamın uyguladıkları şiddete ne dereceye kadar izin vereceğini sorguluyorlar. Anket ve görüşme verilerimizin de ortaya koyduğu gibi toplumumuz, erkeklere eş ve çocuklarına, kadınlara da çocuklarına şiddet uygulama noktasında müsamahalı davranabiliyor. Bu da farklı cinslerin şiddet uyguladıkları grubun niteliğini farklılaştırıyor. 82 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Şiddete başvurmanın çözüm olmadığını düşünenlerin hem kadınlar hem de erkekler arasındaki oranı oldukça yüksek. Ancak kadınların % 92’si, erkeklerin de % 75.6’sı şiddete başvurmanın çözüm olmadığını savunmuş. Şiddete başvurmanın bazen çözüm olduğunu düşünenlerin erkekler arasındaki oranı, kadınlar arasındaki oranından daha fazla. Şiddete başvurmanın her zaman çözüm olduğunu düşünenlerin oranı da kadınlara göre erkekler arasında daha fazla. Farklı cinsler arasındaki bu farklılığın temelinde de ataerkil bir toplum zihniyetinin etkisinin olduğunu düşünüyoruz. Şiddeti uygulayan grubun daha çok erkekler olması sebebi ile olsa gerek, erkekler kadınlara göre şiddetin bazen veya her zaman gerekli olduğunu savunabiliyorlar. Toplumsal normlardan dolayı şiddete daha fazla maruz kalan kadınlar ise erkekler kadar çok şiddetin gerekli olduğu düşüncesinde değiller. Araştırma grubumuzda olup da şiddetin bazen gerekli olduğunu savunanlar arasında erkeklerle kadınlar arasında önemli bir fark bulunmaktadır. Erkeklerin % 34.1’i, kadınların da % 14.9’u şiddetin bazen gerekli olduğunu savunmuşlar. Erkekler, kadınlara göre daha fazla şiddet uygulayan, şiddete de daha az maruz kalan grup oldukları için şiddetin bazen gerekli olduğunu düşüncesine, kadınlardan daha fazla katılıyorlar diye düşünüyoruz. Şiddetin bazen gerekli olduğu düşüncesine katılmayanlar arasında da kadınların oranı erkeklere göre daha faza olarak tespit edilmiştir. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 58.6’sı, kadınların da % 80.1’i, şiddetin bazen gerekli olduğu düşüncesine katılmadığını ifade etmiş. Günümüzde şiddetin hiçbir zaman ve hiçbir varlığa uygulanamaz olduğu düşüncesinin yaygın kabul gördüğünü tekrar hatırlatarak bazen bile olsa şiddetin uygulanmaması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz. 83 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Araştırma grubumuzdakilerin dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesine diğer düşüncelere göre daha fazla katıldıklarını, ancak kadınlar ve erkekler arasındaki farklılığa baktığımızda kadınların erkeklere göre daha fazla dayak varsa eşlerin boşanması gerektiğini düşündüklerini görüyoruz. Erkeklerin % 48.9’u, dayak varsa eşler boşanmalıdır derken, kadınların % 67.3’ü, dayak varsa eşler boşanmalıdır demiş. Şiddeti uygulayan daha fazla erkekler olduğu için şiddet olduğunda da eşlerin boşanmaması gerektiğini düşünenlerin sayısı erkekler arasında daha fazla çıkmış diye düşünüyoruz. Erkeklerin % 31.1’i, kadınların da % 17.2’si şiddet olsa da eşlerin boşanmaması gerektiğini söylemiş. 84 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Çok tartışılan konulardan birisi terbiye amaçlı şiddetin desteklenip desteklenemeyeceğidir. Kadınların erkeklere göre daha fazla oranda terbiye amaçlı şiddetin desteklenemeyeceği düşüncesinde oldukları dikkati çekiyor. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 60.7’si, kadınların da % 76.8’i, terbiye amaçlı şiddetin desteklenebilir düşüncesine katılmadığını belirtmiş. Bu gruptaki kadın ve erkekler şiddetin, terbiye amaçlı da olsa desteklenemez düşüncesinde olduklarını, bu sebep ile de hiçbir şekilde şiddeti desteklemediklerini belirterek şiddete karşı çıkmaktadırlar. Araştırma grubumuzda önemli bir grup da terbiye amaçlı şiddeti desteklediğini belirtmiş. Araştırma grubumuzda olup da terbiye amaçlı şiddeti desteklediklerini belirtenlerin cinsiyete göre dağılımına baktığımızda, erkeklerin kadınlara göre daha fazla oranda terbiye amaçlı şiddeti desteklediklerini görüyoruz. Erkeklerin % 28.2’si, kadınların da % 16.5’i, terbiye amaçlı şiddeti desteklediğini belirtmiş. Bu da erkeklerin kadınlara göre daha fazla oranda, kendilerine göre geçerli gerekçeler bularak şiddeti desteklediklerini ortaya koymaktadır. Kadınların erkeklere göre daha duygusal oldukları kabul edilen gerçeklerdendir. Kadın ve erkek arasındaki tartışmanın içine şiddet girerse sevgi bağı yok olur düşüncesine kadın ve erkeklerin vermiş oldukları cevapların dağılımına baktığımızda, kadınların % 73.5’inin, erkeklerin de % 60.5’inin olumlu cevap verdiklerini, kadınların % 13.9’unun, erkeklerin de % 23’ünün olumsuz cevap verdiğini görüyoruz. Bu veriler de bize kadınların, erkeklere göre daha fazla oranda, kadın ve erkek arasındaki tartışmanın içine şiddet girerse sevgi bağının olumsuz etkileneceği düşüncesinde olduğunu gösteriyor. 85 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Türk toplumunda dayağın bir terbiye aracı olduğuna dair bir inanışın olduğu ve bu düşüncenin belirli bir düzeyde kabul gördüğü bilinmektedir. Araştırma grubumuzdaki kadın ve erkeklerin dayağın bir terbiye aracı olarak görülmesi düşüncesine nasıl baktıkları ile ilgili, cinsler arasında algı farkı olup olmadığına bakmak istedik. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 10.7’si, erkeklerin de 17.8’i dayağın bir terbiye aracı olduğunu düşündüğünü ifade etmiş Görüldüğü gibi erkekler arasında dayağın terbiye aracı olduğunu düşünenlerin oranı daha fazla. Dayağı terbiye aracı olarak kabul edenlerin sayısı arttığı oranda şiddet uygulama oranı da artacaktır. İnsanlar, dayağın bir terbiye aracı olduğuna inandıkları sürece şiddet uygulama hakkını da kendilerinde bulacaklardır diye düşünüyoruz. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin %70.2’si, kadınların da % 82.2’si dayağı bir terbiye aracı olarak görmediğini ifade etmiş. Görüldüğü gibi kadınlar erkeklere oranla daha fazla dayağı terbiye aracı olarak görmedikleri yönünde fikir beyan etmişler. Erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiğini düşünenlerin kadın ve erkekler arasında farklılık ortaya koyup koymadığına baktığımızda, şiddeti uygulayan daha fazla erkekler olduğu için olsa gerek, kadınların erkeklere göre daha fazla oranda eşlerin boşanması gerektiğini savunduklarını görüyoruz. Aynı şekilde, erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiği fikrine katılmayanların oranı erkekler arasında kadınlara göre daha fazla olarak tespit edilmiştir. Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi aile içi şiddete kadınlar daha fazla maruz kaldıklarından dolayı, kadınlar mağduriyetlerine son verebilmek için erkeklerden daha fazla oranda boşanmayı çözüm olarak görebiliyorlar. Böyle bir durumda boşanma fikrine katılmayan kadınların oranı % 16.7 iken, erkeklerin oranının % 31.9 olması da bu düşüncemizi destekler mahiyettedir. 86 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadının aile içi şiddete maruz kalması durumunda devlet tarafından koruma altına alınması gerektiğini düşünen kadınların araştırma grubu içindeki oranı % 87.2 iken, erkelerin oranı % 73.5 olarak tespit edilmiştir. Şiddete uğrayan kadınların devlet koruması altına alınması, kadınlar tarafından kadının devlet tarafından korunması olarak algılanırken, erkekler tarafından aile birliğinin bozulması olarak algılanmaktadır. Bu sebep ile de kadınlar, ailede şiddet olduğunda devlet korumasının gerekliliğine inanırken, erkekler devlet korumasının gerekliliğine inanmamaktadırlar. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 6.7’si, erkeklerin de % 14.5’i, kadın aile içi şiddete maruz kaldığında devlet koruması altına alınmamalı düşüncesindeler. Bu da bize kadın şiddete uğrasa bile evinde yaşamaya devam etmeli ve devlet dahil hiç kimseden yardım almamalıdır düşüncesinin, bazı insanlar tarafından hala savunulduğunu, böyle düşünenlerin sayılarının hiç de az olmadığını göstermektedir. Bu konuda fikrini beyan etmekten çekinenler arasında erkeklerin oranının kadınların oranın iki katı olması son derece anlamlı diye düşünüyoruz. Çünkü şiddete uğrayan kadınların devlet koruması altına alınmaması gerektiğine inanan erkeklerin, sahada edinmiş olduğumuz tecrübelere dayanarak, bu düşüncelerini açıklamaktan çekindiklerini, dolayısı ile de bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini söyleyebiliriz. Bu da şiddete uğrayan kadınların, devlet koruması altına alınması fikrine katılmayanların sayısının, araştırma bulgularımızdan daha fazla olduğunu söyleyebilmemize imkan sağlıyor. 87 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Ataerkil toplumların en temel özelliklerinden birisi erkeğin, kadından üstün olduğunun kabul edilmesi ve kadının her şartta kocasına sorgulamaksızın itaat etmesinin beklenmesidir. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 66.5’i, kadınların da % 78.2’sinin kadın kocasına her şartta itaat etmelidir fikrine katılmadığını belirtmiş. Bu verilere göre kadınların, erkeklere göre daha fazla oranlarda, kadının her şartta kocasına itaat etmesi gerektiği fikrine katılmadığını söyleyebilmek mümkün. Ancak insani şartlar göz önüne alınarak düşünüldüğünde, araştırma grubundakilerin tamamının böyle bir fikre olumsuz cevap vermesi beklenirken, bu oranlara ulaşılmış olması son derece düşündürücü görünüyor. Kadının kocasına her şartta itaat etmesi gerektiğini düşünenler arasında kadınların da olması son derece şaşırtıcı. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 12.4’ü, kadının kocasına her şartta itaat etmesi gerektiğini düşündüğünü ifade etmiş. Bu grubun fikrinin gelişmesinde ataerkil toplum yapısı içinde sosyalleşmiş olmalarının etkisinin son derece büyük olduğunu söylemeye gerek yok. Ataerkil toplumların kurallarına göre yetiştikleri için de kendi cinslerinin karşı cinse itaat etmesinde bir sakınca görmüyor, hatta bu düşünceyi savunabiliyorlar. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 23.4’ü kadınların her şartta eşlerine itaat etmelerinin gerektiğine inandıklarını belirtmiş. Kadınların dahi, kadınların eşlerine her şartta itaat etmesi gerektiğini düşündükleri bir dünyada, erkeklerin kadınların her şartta eşlerine itaat etmelerinin gerektiğine inanıyor olmasına şaşırmamak gerekir diye düşünüyoruz. 88 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadının kocasına itaati ile ilgili bir başka soru olan kadının kocasının söylediklerini sorgulaması halinde kocasının şiddet uygulayabileceği şeklindeki düşünceye katıldığını söyleyen araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 10.1, iken, kadınların oranı % 3.5 olarak tespit edilmiştir. Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca şiddet uygulayabilir düşüncesine katıldığını söyleyenlerin, araştırma grubumuz içindeki erkekler arasında daha fazla olması, ataerkil yapıdan dolayı şaşırtıcı değil. Bu düşünceye katılmadığını söyleyen araştırma grubumuz içindeki erkeklerin oranı % 76.6 iken kadınların oranı % 89.3 olarak tespit edilmiştir. Bu soruda da en azından kadınların böyle bir düşünceye katılmadıklarını % 100 oranında söylemelerini beklerdik. Ancak ataerkil bir sosyalizasyon sürecinden geçen erkek ve kadınlar, 21. Yüzyıl bile olsa, kadının kocasını söylediklerini sorgulaması halinde, kocasının şiddet uygulamasını kabul edebilmektedir. 89 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Şiddetin uygulanıyor olması, şiddet uygulamanın çözüm olarak değerlendirildiğinin bir göstergesidir. Aksi halde bir insanın aile fertlerine şiddet uygulamasını açıklayabilmek mümkün olamayacaktır. Şiddet uygulamanın çözüm olduğunu düşünen ve bu sebep ile de şiddet uygulayan insanlar her zaman olmuştur ve istemesek de bugün de var olmaya devam etmektedir. Bu düşüncemizi araştırma grubumuzdakilerin nasıl değerlendirdiğine baktığımızda, şiddet çözüm değildir fikrine katıldığını belirten erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 77.7, kadınların oranı da % 85.7 olarak tespit edilmiştir. Yine araştırma bulgularımız kadınların, erkeklere oranla daha faza oranda şiddeti çözüm olarak görmediklerini ortaya koymaktadır. Şiddetin çözüm olmadığı düşüncesine katılmadığını belirtenler arasında erkeklerin oranı kadınlara göre daha yüksek. Şiddeti çözüm olarak kabul ettiklerini söyleyenlerin erkekler arasında daha fazla olmasını ataerkil yapımızı düşündüğümüzde anlamak hiç de zor olmamaktadır. 2.4.4. Tutum ve Değer Yargılarına İlişkin İstatistikler Bu bölümde kadın katılımcılara sorulan 21 tane ve erkek katılımcılara sorulan 22 tane tutum ve değer yargılarına ilişkin soruların cevaplarının frekans dağılımları ve yüzdeleri ayrı ayrı tablolar halinde sunulmuştur. Erkeği şiddete kadın tahrik eder. Kadına yönelik şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir. Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir. Kocasının beklentilerini yerine getirmezse kadına şiddet uygulanabilir. Eğer erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır. 90 f 521 % 14,9 f 2805 % 80,1 f 174 % 5,0 f 296 8,5 2950 84,3 254 7,3 578 16,5 2686 76,7 235 6,7 2356 67,3 603 17,2 541 15,5 327 9,3 2662 76,1 506 14,5 5 321 9,2 2769 79,1 409 11,7 1 130 3,7 2949 84,3 421 267 7,6 2861 81,7 2385 68,1 592 16,9 Toplam Cevapsız Fikrim yok Katılıyorum Tutumlar ve Değer Yargıları Şiddet bazen gereklidir. Kadına yönelik şiddet, derecesi çok değilse mazur görülebilir. Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir. Dayak varsa eşler boşanmalıdır. Katılmıyorum Tablo 94- Kadınların tutum ve değer yargılarının yüzde dağılımı F 3500 % 100 3500 100 3500 100 3500 100 ,1 3500 100 ,0 3500 100 12,0 3500 100 372 10,6 3500 100 523 14,9 3500 100 1 % ,0 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI Toplam Cevapsız Fikrim yok Katılıyorum Tutumlar ve Değer Yargıları Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir. Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtma- sı söz konusu olduğunda kabul edilebilir. Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur. Dayak bir terbiye aracıdır. Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır. Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır. Şiddet çözüm değildir. Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır. Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir. Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır. Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir. Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir Katılmıyorum KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA f % f % f % f % F % 539 15,4 2478 70,8 480 13,7 3 ,1 3500 100 490 14,0 2541 72,6 468 13,4 1 ,0 3500 100 2573 73,5 486 13,9 441 12,6 3500 100 376 10,7 2876 82,2 248 7,1 3500 100 2300 65,7 584 16,7 614 17,5 3500 100 3051 87,2 235 6,7 214 6,1 3500 100 3001 85,7 384 11,0 115 3,3 3500 100 616 17,6 2677 76,5 207 5,9 3500 100 123 3,5 3127 89,3 250 7,1 3500 100 156 4,5 3132 89,5 212 6,1 3500 100 434 12,4 2736 78,2 330 9,4 3500 100 1236 35,3 1722 49,2 542 15,5 3500 100 2 ,1 Şiddet bazen gereklidir. Şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir. Toplam Fikrim yok Katılıyorum Tutumlar ve Değer Yargıları Katılmıyorum Tablo 95- Erkeklerin tutum ve değer yargılarının yüzde dağılımı f 1195 % 34,1 f 2052 % 58,6 f 255 % 7,3 F 3502 % 100 1140 32,6 2001 57,1 361 10,3 3502 100 91 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI Toplam Tutumlar ve Değer Yargıları Fikrim yok Katılıyorum Katılmıyorum KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA f % f % f % F % Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir. 986 28,2 2126 60,7 390 11,1 3502 100 Dayak varsa eşler boşanmalıdır. 1712 48,9 1090 31,1 700 20,0 3502 100 Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır 402 11,5 2575 73,5 525 15,0 3502 100 Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir. 1083 30,9 1950 55,7 469 13,4 3502 100 Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir. 610 17,4 2470 70,5 422 12,1 3502 100 Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir. 633 18,1 2458 70,2 411 11,7 3502 100 Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır. 1532 43,7 1242 35,5 728 20,8 3502 100 Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını gerektirir. 1317 37,6 1639 46,8 546 15,6 3502 100 Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir. 820 23,4 2083 59,5 599 17,1 3502 100 Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur. 2119 60,5 807 23,0 576 16,4 3502 100 Dayak bir terbiye aracıdır. 625 17,8 2457 70,2 420 12,0 3502 100 Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır. 1702 48,6 1118 31,9 682 19,5 3502 100 Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır. 2575 73,5 508 14,5 419 12,0 3502 100 Şiddet çözüm değildir. 2721 77,7 551 15,7 230 6,6 3502 100 Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır. 951 27,2 2163 61,8 388 11,1 3502 100 Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir. 354 10,1 2682 76,6 466 13,3 3502 100 Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır. 412 11,8 2634 75,2 456 13,0 3502 100 Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir. 821 23,4 2330 66,5 351 10,0 3502 100 Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir 1045 29,8 1822 52,0 635 18,1 3502 100 Bir defa dahi dayak olduysa eşler boşanmalıdır 568 16,2 2262 64,6 672 19,2 3502 100 92 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Tablo 96: ANOVA testi sonuçları (Kadınlara Uygulanan Anket) Yaş Eğitim Medeni Hal F P F P F P Aile içi şiddete maruz kaldınız mı? 15,961 ,001 55,625 ,001 56,271 ,001 Aile içi şiddet uyguladınız mı? 15,437 ,001 37,785 ,001 6,464 ,001 Şiddet bazen gereklidir 10,007 ,001 15,321 ,001 11,088 ,001 Kadına yönelik şiddet, derecesi çok değilse mazur görülebilir. 9,082 ,001 19,668 ,001 15,382 ,001 Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir. 12,109 ,001 28,619 ,001 16,309 ,001 Dayak varsa eşler boşanmalıdır. 9,569 ,001 14,136 ,001 9,092 ,001 Erkeği şiddete kadın tahrik eder. 12,052 ,001 20,806 ,001 18,881 ,001 Kadına yönelik şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir. 7,693 ,001 23,050 ,001 13,738 ,001 Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir. 6,761 ,001 12,787 ,001 7,700 ,001 Kocasının beklentilerini yerine getirmezse kadına şiddet uygulanabilir. 9,017 ,001 27,982 ,001 12,639 ,001 Eğer erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır. 3,513 0.004 3,805 ,001 1,158 ,324 Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir. 6,521 ,001 21,342 ,001 10,004 ,001 Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir. 8,569 ,001 22,927 ,001 11,463 ,001 Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur. 2,060 ,067 2,006 ,062 2,496 ,058 Dayak bir terbiye aracıdır. 7,639 ,001 14,053 ,001 9,408 ,001 Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır. 8,361 ,001 7,998 ,001 4,900 ,002 Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır. 2,095 ,063 5,282 ,001 2,462 ,061 Şiddet çözüm değildir. 1,559 ,168 2,896 ,001 1,734 ,158 Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır. 17,209 ,001 28,539 ,001 21,166 ,001 Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir. 12,068 ,001 21,232 ,001 6,035 ,001 Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır. 14,101 ,001 24,135 ,001 3,536 ,014 Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir. 16,498 ,001 32,547 ,001 19,830 ,001 Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir 6,682 ,001 1,769 ,102 3,190 ,023 93 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Yukarıdaki tabloda yer alan sorular ve tutumlara-değerlere ilişkin yargılar ile kadın katılımcıların yaş, eğitim ve medeni hal değişkenlerine göre ANOVA testi sonuçları şu şekilde görülmüştür: Kadın katılımcıların tutum-değer içeren yargılar ile yaşları arasında 3 tane, eğitim düzeyleri arasında 2 tane ve medeni halleri arasında 3 tane hariç P=0,05 anlamlılık düzeyinde farklılıklar saptanmıştır. Tablo 97: ANOVA testi sonuçları (Erkeklere Uygulanan Anket) Yaş Aile içi şiddet uyguladınız mı? Aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra pişman olur musunuz? Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur? Şiddet bazen gereklidir. Şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir. Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir. Dayak varsa eşler boşanmalıdır. Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir. Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir. Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir. Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır. Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını gerektirir. Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir. Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur. Dayak bir terbiye aracıdır. Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır. Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır. Şiddet çözüm değildir. Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır. Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir. Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır. Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir. Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir Bir defa dahi dayak olduysa eşler boşanmalıdır 94 Eğitim F 18,342 P ,001 F 42,978 P ,001 Medeni Hal F P 24,381 ,001 1,551 ,171 5,505 ,001 3,086 ,027 4,289 3,207 5,240 9,911 4,183 1,598 ,001 ,007 ,001 ,001 ,001 ,157 20,072 23,071 29,917 28,976 15,135 23,397 ,001 ,001 ,001 ,001 ,001 ,001 10,101 8,325 3,787 6,815 15,091 12,644 ,001 ,001 ,010 ,001 ,001 ,001 3,589 ,003 21,794 ,001 6,348 ,001 3,767 ,002 27,814 ,001 8,662 ,001 1,849 1,524 2,884 ,100 ,179 ,013 24,666 20,512 16,276 ,001 ,001 ,001 11,616 9,221 4,146 ,001 ,001 ,006 2,875 ,014 25,564 ,001 8,148 ,001 3,175 ,007 11,604 ,001 2,761 ,041 3,345 4,321 ,005 ,001 17,134 19,746 ,001 ,001 11,478 10,556 ,001 ,001 ,992 ,421 9,394 ,001 10,325 ,001 3,267 ,006 14,108 ,001 6,692 ,001 3,597 ,003 35,544 ,001 8,284 ,001 1,414 ,216 20,568 ,001 8,849 ,001 2,307 ,042 27,186 ,001 8,998 ,001 4,549 ,001 17,635 ,001 3,614 ,013 1,549 ,171 3,284 ,003 5,171 ,001 2,664 ,021 17,789 ,001 1,042 ,373 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Yukarıdaki tabloda yer alan sorular ve tutumlara-değerlere ilişkin yargılar ile erkek katılımcıların yaş, eğitim ve medeni hal değişkenlerine göre ANOVA testi sonuçları şu şekilde görülmüştür: Erkek katılımcıların yaşı ile 1 tane soru ve 6 tane tutum-değer içeren yargı hariç diğer tüm sorular ve tutum-değer içeren yargılar arasında P=0,05 anlamlılık düzeyinde farklılıklar saptanmıştır. Erkek katılımcıların eğitim düzeyi ile tüm soru ve tutum-değer içeren yargılar arasında P=0,05 anlamlılık düzeyinde farklılıklar saptanmıştır. Erkek katılımcıların medeni hali ile 1 tane tutum-değer içeren yargı hariç diğer tüm sorular arasında P=0,05 anlamlılık düzeyinde farklılıklar saptanmıştır. . 95 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA SONUÇ Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, her insanın yaşama hakkının olduğunu, bireyin hür ve güvende oluşunu hiç kimsenin tehlikeye atamayacağını, bireye hiç kimsenin şiddet, işkence uygulayamayacağı, insanlık dışı ve aşağılayıcı davranışlara maruz bırakamayacağını belirtmektedir. Buna rağmen, hemen hemen bütün toplumların yarısını oluşturan kadınlar, toplumların diğer yarısını oluşturan erkekler tarafından, toplumsal normlarla belirlenen farklı derecelerde şiddet görmektedirler (Yıldırım, 1998:23). Kadınların uğramış oldukları şiddet türleri sadece aile içi ile de sınırlı olmayıp, toplumsal alanın farklı kesimlerinde de yaşanmakta olduğunu belirtmekte fayda var. Aile içi şiddet, aile bireylerinin birbirlerine ve genelde de güçlü olanın güçsüz olana veya gücü daha az olana uyguladığı fiziksel, duygusal, sözel, ekonomik, cinsel, vb. nitelikteki olumsuz her türlü eylem olarak tanımlanmaktadır. Her türlü şiddeti en fazla yaşayan hemen hemen her toplumda kadınlar olmuştur. Kadınlar sadece fiziksel anlamda değil, sosyal, ekonomik, vb. pek çok alanda erkeklerin gerisinde kalmışlardır. Bu geri kalmışlık da onları, şiddet yaşamaya mahkûm etmektedir. Aile içi şiddete dair verilerin resmi istatistiklere yansıma oranı son derece düşük olduğu için gerçek rakamlara ulaşmak da oldukça zordur. Aile içi ilişkilerin, şiddet dahi olsa, resmi mercilere bildirilmesi, toplumsal normlarla örtüşmemekte, hatta zaman zaman bildirimde bulunan kadın açısından namus cezasına çarptırılma ile sonuçlanabilmektedir. Aile içi bir sırrı, dışarıya yansıttığı için kadın açısından, utanç verici bir eylem olarak değerlendirilmektedir. Her türlü utancı kadının yaşaması veya hissetmesi beklenmektedir. Utanan kadının, şiddeti dışarıya yansıtmaması istenmektedir. Kadının şiddeti dışarıya yansıtması da şiddetin artan oranlarla devam etmesini sağlamaktadır. Arıkan, şiddeti (1987:78), kişilere veya nesnelere çeşitli boyutlarda zarar verebilen, güçlü, kontrolsüz, aşırı, ani, amaçlı ya da amaçsız, toplu ya da bireysel bir olgu olarak tanımlamaktadır. Şiddeti uygulayanların da şiddete uğrayanların da insanlar olması, konuyu çok daha karmaşık hale getirmektedir. Çünkü insan, eylemlerini bilinçli olarak gerçekleştiren bir varlıktır. İnsan şiddeti de bilinçli bir şekilde gerçekleştirdiğine göre, şiddeti ortadan kaldırabilmek için insanların zihniyetlerinde değişim yapmak gerekmektedir. İnsanlar, birbirlerine bilerek ve isteyerek zarar veriyorlarsa, insanların zihniyetlerinde hızlı bir değişim başlatmakta yarar bulunmaktadır. Söz konusu olan kadına yönelik şiddet ise, öncelikle erkeklerin zihniyetlerini değiştirmek gerekir. Bu kişiler genellikle kadının kocası, babası, erkek arkadaşı, ağabeyi veya akrabaları içindeki erkeklerdir. İnsan haklarının önemsendiği günümüz dünyasında, kadın hakları da son derece önemsenmeye başlanmıştır. Çünkü sadece cinsiyetlerinden dolayı pek çok kadın, ağır insan hakları ihlallerine uğramaktadır. Bu sebep ile de kadınların haklarının ele alınması son derece önemsenmektedir. Günümüz demokratik ülkelerinde kadınlar, sosyal ve ekonomik alanlarda mümkün olmasa da kanunlar önünde eşittirler (Sarıhan, 1999:78). Hukuki eşitlik prensibi, ırk, cins, dil ve din ayrımını reddeden bir ilke olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar bu ilke kabul edilmiş olsa da ilkenin uygulanmasında toplumsal, ekonomik ve politik farklılıklardan kaynaklanan uygulama farklılıkları yaşanmaktadır. 96 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Önceki yüzyıllardan günümüze kadar, kadınların insan hakları mücadelesi sürmeye devam etmektedir. Özellikle sanayi toplumlarında kadınlar, eş ve anne olmanın ötesinde toplumlarının eşit bir bireyi ve vatandaşı olma çabasını sürdürmektedirler. Bu süreçte kadınlar, çalışma hayatında yer almaya başladıklarından dolayı, erkeklerin ev içi işler ve çocukların sorumlulukları konusunda eskiye oranla çok daha fazla görev almaları gerekmektedirler. Ancak bu şekilde tam ve eşit vatandaşlık mümkün olacaktır. Aksi halde kadınların çalışma hayatına girmesi ile sosyal hayatın kendilerine yüklemiş olduğu sorumluluklardan bazılarını devredememesi halinde, kadına yeni sorumluluklar yüklenmiş olacak, böylece de kadına yönelik şiddetin boyutlarında ve şeklinde artışlar yaşanacaktır. Tüm bu bahsedilenlerin değişmesi için de zihniyetlerde değişimin yaşanması gerekmektedir. Zihniyet değişimi derken, sadece erkeklerin değil, kadınların da zihniyetlerinin değişmesi gerekmektedir. Bu arada değişen dünyaya paralel olarak toplumsal normlarda da gerçekleşecek farklılaşmalar, öncelikle aile hayatında, ardından da sosyal hayatta düzenin sağlanmasında son derece etkili olacaktır. Geçmişe oranla göreceli bir gelişmeden bahsediliyor olmasına rağmen, günümüzde hala iki cinsin eşitlik içinde yaşıyor olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Kadınların erkeklere bağımlı olması, dünya genelinde hemen hemen geleneğe dönüşmüş bulunmaktadır. Kadının erkeğin arkasında kalmasının gerekliliğine inanılması, kanunen eşitlik sağlansa bile uygulamada yaşananlar tartışma götürür niteliktedir. Eğer esaslı değişimler sağlanamazsa, tartışmalar devam etmeye de devam edecek gibi görünmektedir. 97 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA KAYNAKLAR ARIKAN, Çiğdem (1987). “Sosyal Hizmetler Açısından Şiddet ve Bir Türü Olarak, Evlilikte Kadına Yönelik Şiddet”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, s.75-97. ARMUTÇU, Emel (2007). Medya ve Aile İçi Şiddet: Aile İçi Şiddete Son! Konferans 2007, İstanbul: Hürriyet Kurumsal İletişim Müdürlüğü Yayınları. AYAN, Sezer (2010). Aile ve Şiddet: Aile İçinde Çocuğa Yönelik Şiddet, Ankara: Ütopya Yayınları. CAN GÜRKAN, Özlem; COŞAR, Fatma (2009). “Ekonomik Şiddetin Kadın Yaşamındaki Etkileri”, Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 3, ss. 124-129. ÇİVİ, Selma; KUTLU, Ruhuşen; MARAKOĞLU, Kamile (2008). “The Frequency Of Violence Against Women And The Factors Affecting This: A Study On Women Who Applied To Two Primary Health Care Centers”. Gülhane Tıp Dergisi, Sayı 50, s.110-116. DUYAN, Gülsüm Çamur (2011). Kadın Yoksulluğu, Ankara: Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayınları. ERGİL, Doğu (2001). ”Şiddetin Kültürel Kökenleri”, Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı: 399, Şubat, s.40-41. ERTEN, Yavuz ve ARDALI, Cahit (1996). ”Saldırganlık Şiddet ve Terörün Psikososyal Yapıları”, Cogito, Sayı 6-7, Kış-Bahar, ss.143-164. ERTÜRK, Yakın (2007). “Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Şiddet-Sebepleri ve Sonuçları Özel Raportörü Yakın Ertürk’ün Türkiye Ziyaretine İlişkin Raporu”, www.ihop.org.tr/dosya/ YE/yeturkiyerapor.pdf Erişim tarihi: 25 Kasım 2012. İÇLİ, Tülin (2004). Kriminoloji, Ankara: Martı Yayınları. KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (2009) Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması- 2008, Ankara: KGSM Yayınları. KAĞITÇIBAŞI, Çiğdem (1990). İnsan Aile Kültür, İstanbul: Remzi Kitabevi. KARASAR, Niyazi. (2005) Araştırmalarda Rapor Hazırlama, 13. Basım, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. KOCACIK, Faruk (2000). Toplumbilim, 2. Baskı, Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları. KOCACIK, Faruk (2001). “Şiddet Olgusu Üzerine”, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, s.1-7. 98 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA KOCACIK, Faruk (2004). Aile İçi İlişkilerde Kadına Yönelik Şiddet, Türkiye’den Örnekler, Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları. KÖSE, Aslı; BEŞER, Ayşe (2007). “Kadının Değiştirilebilir Yazgısı-Şiddet”, Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt 10, Sayı 4, s.114 -121. SUBAŞI, Nukhet; AKIN, Ayşe (2003). “Kadına Yönelik Şiddet; Nedenleri ve Sonuçları”, (içinde) Toplumsal Cinsiyet, Sağlık ve Kadın, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları, s.231-47. ŞENOL, Dolunay; YILDIZ, Sıtkı (2011). “Bir Kentleşme Sorunu Olarak Gecekondularda Yaşanan Aile İçi Şiddet ve Kadın –Ankara İli, Çankaya İlçesi, Yıldız Örneği-“, 38. (ICANAS) Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi. Çevre, Kentleşme Sorunları ve Çözümleri Bildiriler Kitabı, Cilt II. ss.841-851. TEZCAN, Mahmut (1996). “Bir Şiddet Ortamı Olarak Okul”, Cogito, Sayı 6-7, Kış-Bahar. s.105-108. TUİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) Veri Tabanı. http://rapor.tuik.gov.tr/ reports/rwservlet?adnksdb2&ENVID=adnksdb2Env&report=wa_turkiye_yasgr.RDF&p_ yil=2011&p_dil=1&desformat=html. Erişim Tarihi: 17 Kasım 2012. ÜNSAL, Artun (1996). “Genişletilmiş Bir Şiddet Tipolojisi”, Cogito, Sayı 6-7, Kış-Bahar, s.29-36. WHO Consultation (1996) Violence Against Women, Genova, 5-7 February. WHO 1998 Raporu. WHO (2002) World Report on Violence and Health,. www.who.int/violence_injury_prevention/violence/world_report/en/summary_en.pdf Erişim tarihi: 21 Kasım 2012. YETİM, Dilek; ŞAHİN Erkan Melih (2005). “Aile Hekimliğinde Kadına Yönelik Şiddete Yaklaşım”, Aile Hekimliği Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, s.48-53. YILDIRIM, Aysel (1998). Sıradan Şiddet-Türkiye’ye Özgü Olmayan Bir Sorun: Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddetin Toplumsal Kaynakları, İstanbul: Boyut Yayınları. EKLER Ek-1: Kadınlara Uygulanan Anket Formu “Kadına Yönelik Şiddet” başlıklı bu çalışma Mutlu Çocuklar Derneği tarafından yürütülmektedir. Vereceğiniz bilgiler bilimsel amaçlar dışında kullanılmayacaktır. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederiz. 99 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA ANKET SORULARI (KADINLARA) 1- Yaşınız? …… 2- Medeni haliniz? 1( 2( 3( 4( ) Evli ) Bekar ) Ayrılmış ) Eşi ölmüş 3- Mesleğiniz? ………….. 4- Eğitim durumunuz? 1( 2( 3( 4( 5( 6( 7( ) Okuryazar değil ) Sadece okuryazar ) İlkokul ) Ortaokul ) Lise ) Üniversite ) Yüksek lisans/Doktora 5- Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir? 1( 2( 3( 4( 5( 6( 7( 8( ) Fiziksel şiddet ) Duygusal şiddet ) Ekonomik şiddet ) Diğer insanlarla ilişkimin kısıtlanması ) Cinsel şiddet ) Sözlü şiddet ) Yukardakileri hepsi (Bu seçenek okunmayacak) ) Diğer (belirtiniz) …………….. 6- Aile içi şiddete maruz kaldınız mı? 1( ) Evet 2( ) Hayır (Bu cevap verildiyse soru 15’den devam ediniz) 7- Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız? 1( ) Ara sıra 2( ) Sık sık 3( ) Her zaman 100 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 8- Aile içi şiddete kim tarafından maruz bırakıldınız?(Birden fazla işaretlenebilir) 1( 2( 2( 3( 4( 5( 6( ) Eş ) Anne ) Baba ) Kardeş ) Çocuk ) Büyükanne/Büyükbaba ) Diğer (lütfen belirtiniz)……….. 9- Aile içi şiddete maruz kalmanızın nedeni nedir? (Birden fazla işaretlenebilir) 1( 2( 3( 4( 5( 6( ) Ekonomik sebeplerle ) Karşılık verdiğim için ) Alkolden dolayı ) İstenmediğim için ) Namus uğruna ) Diğer (belirtiniz) …………….. 10-Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep ettiniz mi? 1( ) Evet (Bu cevabı verdiyse 11. Soruyu sorunuz) 2( ) Hayır (Bu cevabı verdiyse 12. Soruya geçiniz) 11-Herhangi bir yerden yardım talep ettiyseniz, nerelerden veya kimden yardım istediniz? 1( 2( 3( 4( 5( 6( ) Akrabalarımdan ) Komşularımdan ) Polisten/ Jandarmadan ) Sığınma evlerine gittim ) Diğer koruma dernekleri ve benzerlerine gittim ) Diğer (belirtiniz) …………….. 12-Herhangi bir yerden yardım talep etmediyseniz, nedenini açıklar mısınız? 1( 2( 3( 4( 5( ) Ailem dağılmasın diye ) Başkaları duymasın diye ) Belki bir daha yapmaz diye ) Ne yapacağımı bilmediğim için ) Diğer (belirtiniz) …………….. 101 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 13-Aile içi şiddete maruz kalınca herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı? 1( ) Evet 2( ) Hayır 14-Psikolojik destek aldıysanız, kimlerden aldınız? 1( 2( 3( 4( ) Psikolog ) Psikiyatrist veya Doktor ) Aile danışmanı ) Diğer (belirtiniz) ………… 15-Aile içi şiddet uyguladınız mı? 1( ) Evet 2( ) Hayır (Bu cevap verildiyse soru 19’dan devam ediniz) 16-Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız? 1( 2( 3( 4( 5( 6( 7( ) Eş ) Çocuk ) Anne ) Baba ) Kardeş ) Büyükanne/Büyükbaba ) Diğer (belirtiniz) ………. 17-Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz? 1( ) Nadiren2( ) Sık sık3( ) Devamlı 18-Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız? 1( 2( 3( 4( 5( 6( ) Hak ettikleri için ) Psikolojik sorunlarımdan kaynaklanmakta ) Alkol vb. maddeler kullandığım için ) Namus ve ahlak kurallarına uymadıkları için ) Ben de şiddet gördüğüm için ) Diğer (belirtiniz) …………….. 19-Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur? 1( ) Evet, her zaman 2( ) Evet, bazen 3( ) Hayır 102 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 20-Sizce kadına kimlerin şiddet uygulama hakkı vardır? (Birden fazla işaretlenebilir) 1( 2( 3( 4( 5( 6( 7( 8( 9( ) Kocasının ) Babasının ) Annesinin ) Kardeşlerinin ) Çocuklarının ) Kayınvalide veya Kayınpederinin ) Yukarıdakilerin hepsi ) Diğer kişiler (lütfen belirtiniz)……….. ) Hiç kimsenin 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 Katılıyorum Fikrim Yok Katılmıyorum Lütfen aşağıdaki cümlelere “Katılıyorum” veya “Katılmıyorum” şeklinde X işareti atarak cevap veriniz. 1 2 3 Şiddet bazen gereklidir. Kadına yönelik şiddet, derecesi çok değilse mazur görülebilir. Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir. Dayak varsa eşler boşanmalıdır. Erkeği şiddete kadın tahrik eder. Kadına yönelik şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir. Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir. Kocasının beklentilerini yerine getirmezse kadına şiddet uygulanabilir. Eğer erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır. Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir. Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir. Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur. Dayak bir terbiye aracıdır. Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır. Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır. Şiddet çözüm değildir. Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır. Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir. Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır. Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir. Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir 103 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Ek-2: Erkeklere Uygulanan Anket Formu “Kadına Yönelik Şiddet” başlıklı bu çalışma Mutlu Çocuklar Derneği tarafından yürütülmektedir. Vereceğiniz bilgiler bilimsel amaçlar dışında kullanılmayacaktır. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederiz. ANKET SORULARI (ERKEKLERE) 1- Yaşınız? …… 2- Medeni haliniz? 1( 2( 3( 4( ) Evli ) Bekar ) Ayrılmış ) Eşi ölmüş 3- Mesleğiniz? ………….. 4- Eğitim durumunuz? 1( 2( 3( 4( 5( 6( 7( ) Okuryazar değil ) Sadece okuryazar ) İlkokul ) Ortaokul ) Lise ) Üniversite ) Yüksek lisans/Doktora 5- Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir? 1( 2( 3( 4( 5( 6( 7( 8( ) Fiziksel şiddet ) Duygusal şiddet ) Ekonomik şiddet ) Diğer insanlarla ilişkimin kısıtlanması ) Cinsel şiddet ) Sözlü şiddet ) Yukardakileri hepsi (Bu seçenek okunmayacak) ) Diğer (belirtiniz) …………….. 6- Hiç aile içi şiddete uyguladınız mı? 1( ) Evet 2( ) Hayır (Bu cevap verildiyse soru 13’den devam ediniz) 104 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 7- Aile içi şiddet uyguladıysanız, hangi sıklıkla? 1( ) Nadiren 2( ) Sık sık 3( ) Devamlı 8- Aile içi şiddeti kimlere uyguladınız?(Birden fazla işaretlenebilir) 1( 2( 3( 4( 5( 6( 7( ) Eş ) Anne ) Baba ) Kardeş ) Çocuk ) Büyükanne/Büyükbaba ) Diğer (lütfen belirtiniz)……….. 9- Aile içi şiddet uygulamanızın nedeni nedir? (Birden fazla işaretlenebilir) 1( ) Hak ettikleri için 2( ) Psikolojik sorunlarım olduğu için 3( ) Alkol v.b maddeler kullandığım için 4( ) Ekonomik sebeplerle 5( ) Karşılık verdikleri için 6( ) Saygısız davrandıkları için 7( ) Namus uğruna 8( ) Nedenini hiç düşünmedim 9( ) Diğer (belirtiniz) …………….. 10-Aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra pişman olur musunuz? 1( ) Evet2 ( ) Bazen3 ( ) Hayır 11-Aile içi şiddet uyguladığınız için herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı? 1( ) Evet (Bu cevabı verdiyse 12. Soruyu sorunuz) 2( ) Hayır (Bu cevabı verdiyse 13. Soruya geçiniz) 12-Psikolojik destek aldıysanız kimlerden aldınız? 1( ) Psikolog 2( ) Psikiyatr veya Doktor 3( ) Aile Danışmanı 4( ) Diğer (belirtiniz) …………….. 13-Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur? 1( ) Evet, her zaman 2( ) Evet, bazen3( ) Hayır 105 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 14 Şiddet bazen gereklidir. 15 Şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir. 16 Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir. 17 Dayak varsa eşler boşanmalıdır. 18 Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır 19 Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir. 20 Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir. 21 Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir. 22 Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır. 23 Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını gerektirir. 24 Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir. 25 Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur. 26 Dayak bir terbiye aracıdır. 27 Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır. 28 Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır. 29 Şiddet çözüm değildir. 30 Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır. 31 Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir. 32 Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır. 33 Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir. 34 Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir 35 Bir defa dahi dayak olduysa eşler boşanmalıdır 106 Katılıyorum Fikrim Yok Katılmıyorum Lütfen aşağıdaki cümlelere “Katılıyorum” veya “Katılmıyorum” şeklinde X işareti atarak cevap veriniz. 1 2 3 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Uluslararası Katılımlı Kadına Karşı Şiddet Sempozyumu Fotoğrafları 107 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Uluslararası Katılımlı Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet Sempozyumu Genel Görünüm Uluslararası Katılımlı Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet Sempozyumunda Açılış Konuşmasını TBMM Başkanı Sayın Cemil ÇİÇEK Gerçekleştirmiştir. 108 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Sempozyumda Adalet Bakanı Sayın Sadullah ERGİN Konuşmalarını Yaparken. T.B.M.M. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Sayın Ayhan Sefer ÜSTÜN Konuşmalarını Yaparken 109 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA T.B.M.M. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Cevdet ERDÖL Konuşmalarını Yaparken Sempozyum’da Avrupa Parlemantosu Milletvekili Sayın Emine BOZKURT Konuşmalarını Yaparken 110 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Mutlu Çocuklar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Sevgi MERMERCİ Konuşmalarını Yaparken. 111 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Uluslararası Katılımlı Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet Sempozyumu Danışmanı Doç. Dr. Dolunay ŞENOL Anket Sonuçlarını Açıklarken Başkanlığını Prof. Dr. Sayın Cevdet ERDÖL’ün Yaptığı “Şiddet Algısı” Oturumundan Bir Kesit 112 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA Kadına ve Çocuğa Karşı Psikolojik Şiddet Oturumu Başkanı Prof. Dr. Sayın Aytekin SIR Konuşmalarını Yaparken Sempozyuma Katılan Yabancı Katılımcı Oturumundan Bir Kesit 113 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA “Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet ve Medya” Oturumundan Görünüm Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Sayın M. Tevfik ODMAN’ın gerçekleştirdiği “Kadına ve Çocuğa Karşı Cinsel Şiddet” Oturumundan Bir Bölüm 114 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 115 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 116 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 117 MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA 118