KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI -Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla

Transkript

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI -Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
-Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla-
Doç. Dr. Dolunay Şenol
Doç. Dr. Sıtkı Yıldız
ANKARA-2013
I
Bu araştırma Mutlu Çocuklar Derneği tarafından finanse edilmiş olup, 2846 Sayılı Kanuna
göre bu eserin bütün yayın, tercüme iktibas hakları Mutlu Çocuklar Derneği’ne aittir. Kitapta yer
alan açıklama ve görüşler yazarlarına ait olup Derneğin görüşlerini yansıtmaz.
Kadına Yönelik Şiddet Algısı -Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla- (2013: Ankara)
Kadına Yönelik Şiddet Algısı-Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla-/Yazarlar:
Dolunay ŞENOL, Sıtkı YILDIZ. Mutlu Çocuklar Derneği Yayınları, Ankara: 2013.
ISBN: 978-605-5307-05-9
(MÇD) Mutlu Çocuklar Derneği Yayınları
Mutlu Çocuklar Derneği
Mebusevleri Ayten Sokak No:39/8 Çankaya-ANKARA
Tel: (+90 312) 2220355
Fax: (+90 312) 2220309
Web: www.mutlucocuklar.org
E-Posta: [email protected]
Kapak Tasarım:
Baskı: Tarcan Matbaacılık
Adres: Zübeyde Hanım Mahallesi Samyeli Sokak No:15 İskitler-ANKARA
Tel: (+90 312) 3843435
Haziran 2013
II
ARAŞTIRMADA GÖREV ALANLAR
Araştırma Koordinatörü
Hasan KALA (Mutlu Çocuklar Derneği Ankara Koordinatörü)
Araştırma Yürütücüleri
Doç. Dr. Dolunay Şenol (Kırıkkale Üniversitesi)
Doç. Dr. Sıtkı Yıldız (Kırıkkale Üniversitesi)
Saha Sorumluları
Eşref KÜLLEBİ (Mutlu Çocuklar Derneği İstanbul Şubesi Temsilcisi)
Asım KURUMAHMUT (Mutlu Çocuklar Derneği Trabzon Şubesi Temsilcisi)
Serdal PEKER (Mutlu Çocuklar Derneği Gaziantep Şubesi Temsilcisi)
Çelebi KIYICI (Mutlu Çocuklar Derneği Bursa Şubesi Temsilcisi)
Yunus ÇELİK (Mutlu Çocuklar Derneği Diyarbakır Şubesi Temsilcisi)
H. Mustafa Yılmaz (Mutlu Çocuklar Derneği)
Analiz ve Raporlama
Doç. Dr. Dolunay Şenol (Kırıkkale Üniversitesi)
Doç. Dr. Sıtkı Yıldız (Kırıkkale Üniversitesi)
Sekreterya
H. Mustafa Yılmaz (Mutlu Çocuklar Derneği)
III
IV
ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR
Kadın ve Çocuk, aile yapısının çok önemli iki unsurudur. Kadın, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde
kilit rol oynarken, çocuk da gerek ailelerin gerekse toplumun sürekliliği ve devamı adına önemli bir
noktada durmaktadır. Toplumsal ahengin oluşmasında ve sosyal kurumların sağlıklı bir şekilde işlemesindeki en önemli şart kadının ve çocuğun hak ettiği değeri görmesidir. Aksi halde sosyal problemler
artarak devam edecektir. Yaşanan toplumsal problemlerin aktörlerine baktığımızda neredeyse tamamının, yetişmiş oldukları aile yapılarında problemler olduğunu görmekteyiz. Şiddet mağduru veya şahidi
çocuklar büyüdüklerinde kendi çevrelerine de aynı şekilde zarar vermektedirler. Özellikle, ilk gelişim ve
çocukluk dönemlerinde; her şeyden daha çok değer verdiği annesinin şiddete maruz kalmasına şahit
olan çocuklar, ileride tedavisi çok da mümkün olmayan travmalar yaşamaktadırlar. Şiddetin genel
yapısına baktığımızda; aile bağlarının zedelenmesi, insani ve kültürel değerlerin yozlaştırılması, vicdan kavramının insanların yaşantılarında tam anlamıyla yer bulamaması, koruma, müdahale ve cezai
müeyyide gibi alanlarda yetersiz kalınması, ekonomik sebepler, eğitimsizlik vb. birçok nedenlerden
beslendiğini görmekteyiz. Problemin bu kadar karışık olması, çözümü de o denli zorlaştırmaktadır. Bu
nedenle, bu sosyal rahatsızlığın tedavisi de kapsamlı bir mücadele ile gerçekleştirilebilir. Gerek ilgili
resmi kurumların gayretleri, gerekse sivil toplum kuruluşlarının yürüteceği çalışmalar problemin çözümü adına önemli katkılar sağlayacaktır.
Mutlu Çocuklar Derneği olarak yürüttüğümüz “Uluslararası Katılımlı Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet
Sempozyumu” kapsamında Ankara, İstanbul, İzmir, Malatya, Adana, Erzurum, Trabzon illerinde 3500
kadın ve 3500 erkek üzerinde şiddet konusuyla ilgili 2 farklı anket uygulanmıştır. Anketlerden elde
edilen sonuçlar 27-28 Nisan’da düzenlediğimiz sempozyumla birlikte danışman hocalarımız tarafından
kamuoyuyla paylaşılmıştır. Uygulanan anketin sonuçlarının yer aldığı bu kitabın problemlerin tespitine, çözümüne katkı sağlayacağı ümidini taşımaktayız. Elde edilen veriler, daha sağlıklı araştırma ve
politikalar üretebilmek amacıyla ilgili kurum, araştırmacı ve sivil toplum kuruluşları ile paylaşılacaktır.
Yaşanan acıların bir nebze olsun dinmesi adına, konuyla ilgili ne yapılsa yetersiz kalacaktır. Son yıllarda,
son derece önemli çalışmaların yürütüldüğü kadına ve çocuğa karşı şiddeti önleme konusunda yapılan
tüm çalışmaları önemsiyoruz. Geleceğe umutla bakabilen toplumlar; sağlıklı, özgüveni gelişmiş, kendini
kolaylıkla ifade edebilen, değer görmüş insanların omuzlarında şekillenecektir. Araştırma çalışmasının
yürütülmesinde katkı sağlayan başta danışmanlarımız Doç. Dr. Dolunay ŞENOL ve Doç. Dr. Sıtkı
YILDIZ olmak üzere tüm araştırma ekibine teşekkürlerimi sunarım. Kadına ve çocuğa karşı şiddet gibi
müessif bir problemin ivedilikle çözülmesi ümit ve temennisiyle...
Sevgi MERMERCİ
Mutlu Çocuklar Derneği
Yönetim Kurulu BaşkanıİÇİNDEKİLER
V
ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR...................................................................................................V
İÇİNDEKİLER.............................................................................................................. VI
TABLOLAR LİSTESİ..................................................................................................... VII
GRAFİKLER LİSTESİ..................................................................................................... IX
GİRİŞ.........................................................................................................................1
BİRİNCİ BÖLÜM
KADINA YÖNELİK ŞİDDET.................................................................................................3
1.1. ŞİDDET OLGUSU .....................................................................................................3
1.2. ŞİDDETİN ÇEŞİTLERİ.................................................................................................4
1.3. TOPLUMSAL CİNSİYET VE KADINA YÖNELİK ŞİDDET..........................................................5
1.4. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖZELLİKLERİ........................................................................6
1.5. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN SEBEPLERİ..........................................................................7
1.6. AİLE İÇİ ŞİDDET TÜRLERİ...........................................................................................9
1.6.1. Fiziksel Şiddet.....................................................................................................9
1.6.2. Sözel Şiddet...................................................................................................... 10
1.6.3. Duygusal Şiddet................................................................................................. 10
1.6.4. Ekonomik Şiddet................................................................................................ 11
1.6.5. Cinsel Şiddet..................................................................................................... 11
1.7. KADINA YÖNELİK ŞİDDETE DAİR GENEL BİR DEĞERLENDİRME............................................ 12
1.8. DÜNYADA KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN BOYUTLARI.......................................................... 13
1.9. TÜRK TOPLUMUNDA AİLE İÇİ ŞİDDET.......................................................................... 13
1.10. TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK ŞİDDETE DAİR VERİLER.................................................... 14
İKİNCİ BÖLÜM
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI........................................ 16
ARAŞTIRMASI ALAN ARAŞTIRMASI ÇALIŞMASI.................................................................... 16
2.1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE KONUSU............................................................................ 16
2.2. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ............................................................................................ 16
2.3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ......................................................................................... 16
2.3.1. Varsayımlar....................................................................................................... 17
2.3.2. Evren ve Örneklem.............................................................................................. 17
2.3.3. Veri Toplama Teknikleri........................................................................................ 18
2.3.3.1. Veri Toplama Aracı........................................................................................... 19
2.3.3.2. Veri Toplama Süreci......................................................................................... 19
2.3.4. Verilerin Çözümlenmesi........................................................................................ 20
2.4. ARAŞTIRMA BULGULARI.......................................................................................... 20
2.4.1. Kadınların ‘Kadına Yönelik Şiddet’ Algıları................................................................. 20
2.4.1.1. Kadın Katılımcıların Demografik Özellikleri............................................................. 21
2.4.1.2. Kadın Katılımcıların Şiddet ve Aile İçi Şiddete İlişkin Değerlendirmeleri......................... 22
2.4.1.3. Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları..................................... 37
2.4.1.4. Kadın Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları............................ 49
2.4.2. Erkeklerin ‘Kadına Yönelik Şiddet’ Algıları................................................................. 57
2.4.2.1. Erkek Katılımcıların Demografik Özellikleri............................................................. 57
VI
2.4.2.2. Erkek Katılımcıların Şiddet ve Aile İçi Şiddete İlişkin Değerlendirmeleri......................... 58
2.4.2.3. Erkek Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları............................. 65
2.4.3. Kadınların ve Erkeklerin Şiddet Algılarının Karşılaştırılması........................................... 79
2.4.4. Tutum ve Değer Yargılarına İlişkin İstatistikler ........................................................... 91
SONUÇ.................................................................................................................... 96
KAYNAKLAR............................................................................................................. 98
EKLER...................................................................................................................... 99
Ek-1: Kadınlara Uygulanan Anket Formu........................................................................... 99
Ek-2: Erkeklere Uygulanan Anket Formu ......................................................................... 104
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1: Türkiye Nüfusunun 2011 Yılı İtibariyle Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı............. 17-18
Tablo 2: Örneklemin Cinsiyete ve İllere göre dağılımı........................................................... 18
Tablo 3: Katılımcı kadınların yaş dağılımı.......................................................................... 21
Tablo 4: Katılımcı kadınların medeni halleri....................................................................... 21
Tablo 5: Katılımcı kadınların eğitim durumları................................................................... 21
Tablo 6: Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?............................................... 22
Tablo 7: Aile içi şiddete maruz kaldınız mı?....................................................................... 23
Tablo 8: Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız?................................. 23
Tablo 9: Medeni haliniz sorusu ile Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız sorusu arasındaki çapraz dağılım....................................................................................... 24
Tablo 10: Aile içi şiddete kim tarafından maruz bırakıldınız?.................................................. 25
Tablo 11: Aile içi şiddete maruz kalmanızın nedeni nedir?..................................................... 27
Tablo 12: Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep ettiniz mi?...... 28
Tablo 13: Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep ettiyseniz, nerelerden veya kimden yardım istediniz?.................................................................................. 29
Tablo 14: Herhangi bir yerden yardım talep etmediyseniz, nedenini açıklar mısınız?.................... 30
Tablo 15: Aile içi şiddete maruz kalınca herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı?.............. 31
Tablo 16: Psikolojik destek aldıysanız, kimlerden aldınız?...................................................... 31
Tablo 17: Aile içi şiddet uyguladınız mı?........................................................................... 32
Tablo 18: Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız?................................................. 33
Tablo 19: Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz?............................. 34
Tablo 20: Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız?.......................................... 35
Tablo 21: Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?.................................................... 36
Tablo 22: Sizce kadına kimlerin şiddet uygulama hakkı vardır?............................................... 36
Tablo 23: Şiddet bazen gereklidir.................................................................................... 37
Tablo 24: Kadına yönelik şiddet, derecesi çok değilse mazur görülebilir.................................... 38
Tablo 25: Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir................................................................... 38
Tablo 26: Dayak varsa eşler boşanmalıdır.......................................................................... 39
Tablo 27: Yaşa göre ‘dayak varsa eşler boşanmalıdır’ yargısının dağılımı................................... 39
Tablo 28: Erkeği şiddete kadın tahrik eder......................................................................... 40
Tablo 29: Yaşa göre ‘erkeği şiddete kadın tahrik eder’ yargısının dağılımı.................................. 41
Tablo 30: Kadına yönelik şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir.................... 41
VII
Tablo 31: Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir................................................42
Tablo 32: Yaşa göre ‘erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı.........43
Tablo 33: Eğitime göre ‘erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı.....43
Tablo 34: Kocasının beklentilerini yerine getirmezse kadına şiddet uygulanabilir........................44
Tablo 35: Eğer erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır..............................................44
Tablo 36: Yaşa göre ‘erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır’ yargısının dağılımı..............45
Tablo 37: Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir......................................... 46
Tablo 38: Yaşa göre ‘kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir’ yargısının dağılımı.. 46
Tablo 39: Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir..........47
Tablo 40: Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur..................48
Tablo 41: Dayak bir terbiye aracıdır................................................................................ 49
Tablo 42: Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır............................................... 49
Tablo 43: Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır.........50
Tablo 44: Şiddet çözüm değildir....................................................................................51
Tablo 45: Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır........................................51
Tablo 46: Yaşa göre ‘evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır’ yargısının dağılımı. 52
Tablo 47: Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir....................................52
Tablo 48: Yaşa göre ‘kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir’
yargısının dağılımı......................................................................................................53
Tablo 49: Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır...............................54
Tablo 50: Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir.............................................................54
Tablo 51: Yaşa göre ‘kadın kocasına her şartta itaat etmelidir’ yargısının dağılımı......................55
Tablo 52: Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir................................ 56
Tablo 53: Katılımcı erkeklerin yaş dağılımı.......................................................................57
Tablo 54: Katılımcı erkeklerin medeni halleri....................................................................58
Tablo 55: Katılımcı erkeklerin eğitim durumları.................................................................58
Tablo 56: Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?.............................................58
Tablo 57: Aile içi şiddet uyguladınız mı?.......................................................................... 60
Tablo 58: Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz?............................ 60
Tablo 59: Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız?................................................ 61
Tablo 60: Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız?......................................... 62
Tablo 61: Aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra pişman olur musunuz?.............................. 63
Tablo 62: Aile içi şiddet uyguladığınız için herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı?......... 63
Tablo 63: Psikolojik destek aldıysanız kimlerden aldınız?...................................................... 64
Tablo 64: Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?................................................... 64
Tablo 65: Şiddet bazen gereklidir................................................................................... 65
Tablo 66: Şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir..................................................... 65
Tablo 67: Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir.................................................................. 65
Tablo 68: Dayak varsa eşler boşanmalıdır......................................................................... 66
Tablo 69: Eğitime göre ‘dayak varsa eşler boşanmalıdır’ yargısının dağılımı.............................. 66
Tablo 70: Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır.......................................................... 67
Tablo 71: Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir...................................... 67
Tablo 72: Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir...................................... 68
Tablo 73: Yaşa göre ‘erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’
yargısının dağılımı...................................................................................................... 68
Tablo 74: Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir.............................................. 69
Tablo 75: Yaşa göre ‘erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir’ yargısının dağılımı....... 69
VIII
Tablo 76: Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır.................................................................70
Tablo 77: Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını gerektirir....................................................71
Tablo 78: Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir.......... 71
Tablo 79: Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur.................. 72
Tablo 80: Dayak bir terbiye aracıdır................................................................................ 72
Tablo 81: Yaşa göre ‘dayak bir terbiye aracıdır’ yargısının dağılımı......................................... 73
Tablo 82: Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır............................................... 73
Tablo 83: Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır......... 74
Tablo 84: Şiddet çözüm değildir.................................................................................... 74
Tablo 85: Eğitime göre ‘şiddet çözüm değildir’ yargısının dağılımı.......................................... 75
Tablo 86: Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır........................................ 75
Tablo 87: Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir.................................... 76
Tablo 88: Eğitime göre ‘kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir’
yargısının dağılımı...................................................................................................... 76
Tablo 89: Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır............................... 77
Tablo 90: Eğitime göre ‘kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır’
yargısının dağılımı...................................................................................................... 77
Tablo 91: Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir1........................................................... 78
Tablo 92: Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir................................ 78
Tablo 93: Bir defa dahi dayak olduysa eşler boşanmalıdır..................................................... 79
Tablo 94: Kadınların tutum ve değer yargılarının yüzde dağılımı........................................90-91
Tablo 95: Erkeklerin tutum ve değer yargılarının yüzde dağılımı.........................................91-92
Tablo 96: ANOVA testi sonuçları (Kadınara uygulanan anket)................................................ 93
Tablo 97: ANOVA testi sonuçları (Erkeklere uygulanan anket)................................................ 94
GRAFİKLER LİSTESİ
Grafik 1: Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?............................................. 79
Grafik 2: Aile içi şiddet uyguladınız mı?.......................................................................... 81
Grafik 3: Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız?................................................ 81
Grafik 4: Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?.................................................... 82
Grafik 5: Şiddet bazen gereklidir.................................................................................... 83
Grafik 6: Dayak varsa eşler boşanmalıdır.......................................................................... 84
Grafik 7: Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur................... 84
Grafik 8: Dayak bir terbiye aracıdır................................................................................. 85
Grafik 9: Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır................................................ 86
Grafik 10: Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır........ 87
Grafik 11: Şiddet çözüm değildir................................................................................... 88
Grafik 12: Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir........................................................... 89
Grafik 13: Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir.................................. 89
IX
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
GİRİŞ
Aile içi şiddet, aile kurumunun başlangıcından itibaren var olmuş ve bundan sonra da var olmaya
devam edecek bir olgudur. Aile içi şiddetin çok farklı sebepleri ve şekilleri bulunmaktadır. Her toplumda
farklı boyutlarda gerçekleşen aile içi şiddetin Türk toplumundaki boyutlarını, özellikle de kadına yönelik
şiddet boyutunu bu çalışmada ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Aile içi şiddet, çok sayıda insanın şiddet ile ilk tanıştığı yer olarak karşımıza çıkmasıyla dikkatleri
çekmektedir. Eşlerin birbirine şiddeti, anne babanın çocuklarına şiddeti, çocukların anne babalarına
şiddeti, çocukların birbirlerine şiddeti, vb. olmak üzere çok farklı aile içi şiddet şekilleri bulunmaktadır.
Şiddet, çok boyutlu bir kavram olduğu için tek bir tanımının yapılabilmesi mümkün değildir. Fiziksel, psikolojik, sosyal, cinsel vb. çok çeşitli şiddet şekilleri bulunmaktadır. Şiddetin farklı şekilleri
bulunmasına ve her toplumda farklı boyut ve türleri yaygın olmasına rağmen evrensel bir olgu olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Kocacık’a (2001:2) göre, “Sosyologlar tarafından şiddet olgusunun en iyi, toplumsal ilişkilerin dinamikleri içinde, bütüncül bir yaklaşımla ele alınabileceği savunulmaktadır. Çünkü çatışmalar daha çok
birbirleriyle ilişki içinde olan bireyler ya da gruplar arasında olmaktadır”.
Her bireyin insan olduğu ve eşit haklara sahip olduğu göz önünde bulundurulacak olursa, hiç kimsenin hiç kimseye şiddet uygulama hakkının da olmadığı anlaşılacaktır. Ancak insanlar zaman zaman
toplumsal kurallardan destek alarak, zaman zaman da fiziksel güçlerini kullanarak diğer insanlara,
hatta aynı aile içinde yaşayacak, hayatını paylaşacak kadar yakın oldukları insanlara şiddet uygulayabilmekte, bu hakkı kendilerinde bulabilmektedirler.
Şiddetin sadece görünen fiziksel boyutu söz konusu olsa, mücadele çok daha kolay olacaktır. Oysa
şiddetin büyüğü sosyal, psikolojik, ekonomik, vb. boyutlarda yaşanmaktadır. Şiddetin boyutlarını büyüten de şiddet olarak algılanmayan ancak, fiziksel şiddetten çok daha fazla insan üzerinde olumsuz
etkisi olan, çeşitli şiddet türlerinin şiddet olduğunun kabul edilmeden uygulanıyor olmasıdır.
Bu durumda şiddet mağduru kişi, şiddeti uygulayanın zannettiğinden çok daha fazla zarar görmekte ve şiddet uygulayan kişi de olumsuzluğun boyutlarının farkında olmadığı için telafi etme durumuna
gitmemektedir. Şiddet mağdurlarının büyük kısmı şiddetin görünmeyen, ancak tahribatı çok olan bu
yönünden fazlasıyla etkilenmektedir.
Diğer taraftan şiddet mağdurlarının şiddetin devam etmesindeki dolaylı rolünü göz ardı etmemek
gerekir. Şiddete uğrayan, şiddete uğradığını itiraf etmekte zorlanmaktadır. Bir insan şiddete uğradığında, şiddete uğramadaki rolünü sorgulamaktadır. Şiddete uğradığını duyanların da aynı şekilde
düşüneceklerine inandıkları için, şiddeti gizleme eğilimi içine girmektedirler. Bu da şiddetin devam
etmesinde son derece önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
1
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Şiddet ile mücadelede, özellikle de hukuki mücadelenin başlatılması ve sürdürülmesinde bu durum
çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir problemin çözülebilmesi için, öncelikle varlığının kabul edilmesi gerekmektedir. Problemden şikâyetçi olunmadığında ve problemin varlığı kabul
edilmediğinde, kabul edilmeyen bir problemin çözümünü beklemek de çok tutarlı olmayacaktır. Bu
durumda şiddetle mücadelede en önemli hususun zihniyet değişimi olduğunu vurgulamak kaçınılmaz
olmaktadır.
Saha araştırmasına dayalı bu çalışmada, Türkiye genelinde her bölgeden seçilen birer ilde uygulanılan anket ve görüşme verileri paylaşılarak, aile içi şiddet problemine kadın ve erkeklerin algılarında
farklılıkların olup olmadığı, eğer cinsler arasında algı farkı varsa bunun boyutları ortaya konularak
çözüm önerileri sunulmuştur.
2
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
BİRİNCİ BÖLÜM
KADINA YÖNELİK ŞİDDET
1.1. ŞİDDET OLGUSU
Şiddet zamana ve sosyal yapıya göre değişen bir kavram olmasına rağmen, son yıllarda en fazla
dikkat çeken konulardan birisidir (Kocacık, 2000:1). Her toplum, kendi toplumunda olagelen şiddet
eylemlerini, yeni yetişen kuşaklarına sosyalleşme sürecinde öğretmektedir. Her insanın içinde şiddet
dürtüsünün olduğu kabul edilmesine rağmen, insanın uygulamış olduğu şiddetin şeklinin sosyal olduğu
kabul edilmektedir. Bu da şiddetin, bireysel ve sosyal ögelerle birleşerek, son derece karmaşık bir olgu
olarak karşımıza çıkmasını sağlamaktadır.
İnsanlık tarihinin farklı dönemlerinde, farklı şekillerde görülen şiddet hep olmuştur. Her toplum,
kendi iç dinamiklerini sağlamak ister. Çünkü toplumlar, kurumları, değer ve bireyleri arasında bütünlük
sağlayabildiği sürece ayakta kalabilirler (Kocacık, 2000:2). Toplumlar sosyal yapılarını devam ettirmeye çalışırken, devamlılıklarını olumsuz yönde etkileyecek sosyal problemlerle de karşılaşırlar. Sosyal
problemler, sosyal yapının devamlılığı ve bütünlüğünü tehdit eden önemli durumları ortaya koymaktadır. Bu problemlere dikkat edilip çözümler üretildiğinde, toplumlar devamlılıklarını günün şartlarına
uygun şekilde sürdüreceklerdir. Bu da ancak sosyal yapının bütün olarak ele alınıp, çözümler üretilmesi
ile mümkün olacaktır.
Sosyo-kültürel hayatın bu kadar karmaşık olması ve bu kadar karmaşık bir olgunun çok farklı şekillerde tezahür etmesi söz konusudur. Şiddet, hayatın pek çok alanında karşılaşılan bir olgu olmasına
rağmen en büyük olumsuzlukları yaşattığı yer olarak aile kurumunu gösterebiliriz. Aile içinde yaşanılan
şiddet, çok boyutlu olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnsanlık tarihinde şiddet her zaman görülmüş, ancak her dönem ve toplumda şiddetin şekli ve boyutları farklılıklar göstermiştir. Günümüzde şiddet, bir suç davranışı olarak nitelendirilmektedir. Şiddet
olgusunun tek başına ele alınması mümkün değildir. Şiddete uğrayan ve şiddet uygulayan arasındaki
en önemli ilişki, çok büyük bir oranda karşılıklı olarak birbirlerini tanıyor olmalarıdır.
Birbirini tanımayan kişiler arasında ilişki ağı olmadığı için, aralarında olumlu veya olumsuz bir
iletişimin olmasını beklemek mümkün değildir. Bu demek değildir ki, şiddet mağdurları ve şiddete uğrayanlar arasında her zaman yakın bir ilişki vardır. Terör eylemlerini düzenleyenler ve terör mağdurları
arasında çoğu zaman eylem öncesinde bir iletişim söz konusu değildir.
İnsanlar arasında ne kadar fazla iletişim var ise, o kadar da çok aralarında iletişimin, dolayısı ile de
şiddet eylemlerinin olması mümkündür. Aile içindeki bireyler arası ilişki, en yoğun yaşanılan ilişki türlerinden birisidir. Bu derece yoğun ilişki ağının yaşandığı bir kurumda, tabii olarak şiddet de en yoğun
şekilde yaşanacaktır. Bu sebep ile de aile içi şiddet oranları son derece yüksek çıkmaktadır.
Bir toplumda hangi eylemlerin şiddet olarak algılandığı, o toplumun sosyal yapı özelliklerine göre
farklılık ortay koymaktadır. O toplum içinde yaşayan insanların, şiddet eylemlerini şiddet eylemi olarak
algılayıp algılamamaları, yani kültürel yapıda geçerli olan değer yargıları da şiddetin boyutunu belir3
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
lemektedir.
1.2. ŞİDDETİN ÇEŞİTLERİ
Şiddeti sadece ‘fiziksel zarar’ ile açıklayabilmek mümkün değildir. Özellikle günümüzde şiddetten
bahsedildiğinde sadece fiziksel şiddet değil, psikolojik, sosyal, cinsel, ekonomik, vb. şekillerinin de
olduğu kabul edilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 49. Dünya Sağlık Asamblesi’nde, şiddetin halk sağlığı önceliklerinden
olduğu kabul edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü üyesi olan 191 ülkeden 1200’den fazla delege, Cenevre’de
şiddet ile mücadele etmek için uluslararası bir eylem planı yapılmasını oybirliği ile yasal hale getirmiştir
(WHO, 1996). Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, bireyin kendisine uyguladığı şiddet, kişiler arası (aile içi)
şiddet ve örgütlü veya organize (savaş) şiddet olmak üzere üç farklı şiddet şekli belirlenmiştir (Dünya
Sağlık Örgütü, www.who.int/violence).
Şiddetin her türü çok dikkat edilmesi gereken önemli bir problemi ortaya koyuyor olmasına rağmen,
bu çalışmada aile içi şiddeti, özellikle de aile içinde kadına yönelik şiddet ele alınacaktır.
Aile içi şiddete yönelik çalışmaların sürdürülmesi son derece zordur. Çünkü aile içinde yaşanılanların aile mahremiyeti olarak değerlendirilmesi sebebi ile aile dışındaki kişilerle paylaşılması hoş karşılanmamaktadır. Bu sebep ile de aile içinde yaşanılan şiddetin boyutları ile ilgili bilgilere ulaşılması ve
şiddet anında ve sürecinde müdahale edilmesi son derece zor olmaktadır.
Ataerkil toplumlarda kadınların erkeklere oranla şiddete uğrama ihtimallerinin daha yüksek olduğu bilinmektedir. Kadına yönelik şiddet oranları istatistiklere çok fazla yansımamakla birlikte, kadına
yönelik şiddet olaylarına pek çok ülkede sıklıkla rastlanıldığı bilinmektedir. ABD’de her iki evlilikten
birisinde şiddet uygulandığı istatistiklere yansımış bulunmaktadır. Yine aynı istatistiklere göre her yedi
saniyede bir, bir kadın bir erkek tarafından fiziksel şiddete uğratılmaktadır (Ünsal, 1996:33). Kadınların, aile içi şiddet sonrasında en fazla maruz kaldıkları, kemik ve diş kırıkları, burun ve dudak yaralanmaları, bilinç kaybı, alkol veya sigara bağımlılığı, depresyon, vb. şeklinde özetlenmektedir.
1993 yılında Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu’nun “Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi Bildirisi”nde, şiddetin çok boyutlu olduğu vurgulanmaktadır. Buna göre sadece cinsiyet temelli
fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü doğuran veya doğurmaya yönelik, özel ya da
kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüklerin keyfi şekilde engellenmesinin yeterli olmadığı, gelenek, görenek, alışkanlık ve uygulamaların da bu kapsama alınmasının gerekliliği vurgulanmaktadır.
Günümüzde dahi hala kadınların az da olsa sünnet ettirildikleri, miras olarak değerlendirildikleri,
ölen eşlerinin arkasından yaşamlarına son verildiği, ‘kocadır, döver de sever de’ diyerek kocanın şiddetine karşı çıkmamasının istendiği, vb. pek çok uygulamanın devam ediyor olduğu bilinmektedir. O
halde aile içi şiddetin, özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesinin, sadece yasalarla çözülemeyecek
kadar karmaşık, sosyo-kültürel, ekonomik, cinsel, vb. pek çok temelinin olduğu ve çözümünün de son
derece karmaşık olduğu kabul edilmelidir.
4
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Dünya Sağlık Örgütü (WHO:1998), eşler arası şiddeti, “yakın bir ilişkide fiziksel, psikolojik ya da
cinsel hasara yol açan her tür davranış” olarak tanımlamaktadır. Yine aynı kurum “Şiddet ve Sağlık
Raporu” nda şiddeti, “Bir kişiye, bir gruba ve bir topluma karşı yaralanma, ölüm ve psikolojik zararla,
gelişme geriliği veya çöküntü hali, fiziksel güç veya tehdit uygulama” (WHO:2002) olarak tanımlamaktadır.
Şiddet, gündelik hayatta çok çeşitli şekillerde kullanılıyor olmasına rağmen hukuksal anlamda daha
net ifadelerle tanımlanmaktadır. Ayan (2010: 24 ), hukukçuların şiddeti, insanın benzerlerine karşı
başlattığı, önemli veya önemsiz derecelerde hasarlar oluşturduğu, saldırganlık ve hoyratlık ifade eden
davranışlar olarak tanımladıklarını ifade etmektedir. Medeni Kanun şiddeti, insanın istemi dışında hareket etmeye zorlayacak nitelikteki eylemler olarak tanımlamaktadır.
Can Gürkan ve Coşar’ göre (2009:125), “Toplumun kültürel ve sosyal yapısı, dini inançlar, sosyal
izolasyon, katı toplumsal roller, fakirlik, kadın-erkek eşitsizliği, kendi kendini kontrol yetersizliği ve
zayıf kişilik gibi kişisel karakterler ekonomik şiddet riskini artırmaktadır”. Toplumların yapılarının, hareketliliğinin ve değişimlerinin şiddetin ortaya çıkmasında önemli rolü olduğunu kabul edilmektedir.
Hızlı değişim dönemleri şiddet olaylarını arttırırken, ekonomik hayattaki iyileşmeler şiddet olaylarını
azaltabilmekte, ekonomik hayattaki olumsuz değişmeler de şiddet olaylarını arttırabilmektedir.
Bu değerlendirmelerden hareket ile ekonominin sadece belirleyici faktör olduğunu da söyleyebilmek mümkün değil. Ekonomisi çok kötü olduğu halde sosyo-kültürel normlarından dolayı şiddet eylemlerinin çok fazla olmadığı ülkeleri, ekonomiyi tek faktör olarak aldığımızda açıklayabilmek mümkün
değil. Bu sebep ile de şiddet olaylarının tek faktörle açıklanamayacak kadar karmaşık olduğunu bir kez
daha hatırlatmak gerekecek.
İçinde yaşanılan dünyanın şartları çok zor olabilir, ama bu bir insanın diğer insana, bir grubun diğer
bir gruba şiddet uygulama hakkını hiçbir zaman vermez. Her insanın yaşama hakkının olduğu, hatta insanca yaşama hakkının olduğu düşünüldüğünde, şiddet olan bir dünyanın varlığını anlayabilmek
mümkün görünmemektedir.
1.3. TOPLUMSAL CİNSİYET VE KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Her bireyin, biyolojik yapısına bağlı olarak bir cinsiyeti bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyet, bireyin
biyolojik cinsiyetine uygun olarak toplumun ondan hangi rolleri yerine getirmesini istediği, neler beklediğidir. Her bir cinsten, her bir toplumun farklı farklı beklentileri bulunmaktadır. Her toplumun cinsiyet rolleri ve sorumlulukları farklı olup, zaman içinde de değişimler yaşanmaktadır. Zaman içinde değişimler yaşansa da her dönemde toplumların cinsiyete uygun sorumluluk ve beklentileri bulunmaktadır.
Bu beklentilerle bireyin cinsel kimliği arasındaki uyum, bireyin toplumla uyumu anlamına gelmektedir.
Tabiatın iki cins arasında belirlemiş olduğu farklılıkların dışında, toplumsal düzeyde oluşturulmuş
olan ve nesiller boyu da devam eden farklılıklar olarak da tanımlayabileceğimiz toplumsal cinsiyet, iki
cins açısından belirlenmiş ve benimsenmiş toplumsa rolleri ortaya koymaktadır.
5
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Her kültürün kadın ve erkek tanımlamaları farklıdır. Pek çok toplumda erkek ve kadın farklı canlılar
olarak değerlendirilmektedir. İki cins de farklı varlıklar olarak değerlendirildikleri için, her iki cinsin de
kendilerine ait imkânları, sorumlulukları, rol ve statüleri olduğu kabul edilmektedir.
Ataerkil toplumlarda kadınların, anaerkil toplumlarda da erkeklerin toplumsal cinsiyetten kaynaklanan mağduriyetleri söz konusudur. Ataerkil toplumlarda kadın, ikinci sınıf insan konumundadır. Ancak
aynı toplumlarda toplumsal cinsel kimliğinden dolayı erkeğin de mağduriyeti söz konusu olabilmektedir. Mesela ataerkil toplumlarda evin ekonomik yükümlülükleri tamamen erkeğe yüklenmiş olup, bu
yükümlülükleri layığı ile yerine getirmesi beklenmektedir.
Ataerkil toplumlarda kadın, birey olarak algılanmadığı için kaldırabileceğinin üstünde sorumluluklar beklenebilmekte ve bu sorumluluklarını toplumun beklentileri seviyesinde yerine getiremediğinde,
ağır cezalara çarptırılabilmektedir. Aslında aile içinde kadına karşı uygulanılan şiddetin temelinde de
bu nokta bulunmaktadır.
Kadına karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, kadınların insan hakkı ihlali olarak kabul edilmektedir. Kadına yönelik şiddetin olumsuz sonuçları, olayın gerçekleştiği zaman ve birey ile sınırlı kalmayacak kadar geniştir. Bir kız çocuğunun, küçük yaşta yaşamış olduğu isteği dışındaki cinsel bir ilişkinin
sonuçlarının anlık olmasını beklemek mümkün değildir. Aynı şekilde, erken yaşta evlendirilen bir kız
çocuğunun mahkûm edildiği cinsel, sosyal, ekonomik, psikolojik tahribatın olumsuzluklarını anlık veya
dönemlik yaşamasını beklemek, olayı çok yüzeysel değerlendirmek olur. Oysa bunu yaşayan kadın için
yaşanılanlar yüzeysel değerlendirilemeyecek kadar karmaşıktır.
Bireyin çocukluk yıllarından itibaren öğrenmeye başladığı cinsel rolleri, yaşadığı toplumda çok
eskilerden beri uygulanagelen cinsel statüsüne uygun rollerdir. Genellikle erkeğin üstlendiği rol ve statüler, kadının rol ve statülerine göre daha üst bir seviyeden hareket etmektedir.
Yıllar içinde, geçmişten günümüze bir değişimin olduğu kabul edilmesine rağmen, yani yaşam şekillerinde önemli bir değişim söz konusu olmasına rağmen, kültürel normlarda daha yavaş bir değişim
söz konusu olduğu için, kültürel değerlerin devamlılığı sürmektedir. Kültürel normların değişmeye olan
direnci, kültür aktarımında etkili olmaktadır (Ayan, 2010: 93). Zaman zaman kültürel kodların yanlış
yorumlanması, kadının hem erkeğin gerisinde kalmasına hem de başta şiddet olmak üzere birtakım
mağduriyetler yaşamasına zemin hazırlamaktadır.
1.4. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ÖZELLİKLERİ
Erkeğe üstün, kadına da düşük statüleri uygun gören ataerkil Türk toplum yapısı, dünyadaki değişime ayak uydurmakta zorluk çekmekte, zaman zaman da bireysel ve sosyal düzeyde patlamalar yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Değişen dünya ile birlikte, aile bireylerinden birisinin veya birkaçının
değişime direnç göstermesi, aile içi şiddetin artmasında etkili olmaktadır. Bir süre sonra aile içinde
özellikle de eşler arasında yaşanan şiddet, cinsel rollerden kaynaklanan farklılaşma gibi bir süre sonra
meşrulaşmaya başlamakta ve normal olarak algılanmaya başlanarak, çözüm üretilmesi çalışmalarını
olumsuz yönde etkilemektedir.
Sosyal yapının temelini oluşturan ailenin ve bireylerinin sağlam ve sağlıklı olması, toplumun korunması, güçlendirilmesi ve geliştirilmesinde son derece önemli bir rol oynamaktadır. Toplumdaki bireyle6
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
rin saldırgan davranışlar içinde olması, aile içinde de şiddet olgusunun yaşandığının bir göstergesidir.
Şiddetin toplum içinde ve ailede yaşanıyor olması, toplumun genelinin ve geleceğinin olumsuz etkileneceğinin önemli bir işareti olarak yorumlanmalı ve toplumların farklılıklarına göre çözümler üretilmelidir.
Aile içi ilişkiler ve şiddet, toplumun geneli üzerinde bu derece önemli olmasına rağmen, toplum
düzeni ve insan sağlığından sorumlu olan kişi ve kurumlar tarafından yeteri kadar önemsenmemiştir
(Armutçu, 2007: 46). Aksine aile mahremiyeti kavramının arkasına sığınılarak, ailenin özeli olarak
değerlendirilmekte ve dışarıdan yardım yapılamayacağı veya yapılmaması gerektiği savunulmaktadır.
Aile içi şiddetin, aile dışına taşınmaması için harcanılan bu çabaya rağmen, aile içinde şiddet yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Aile içindeki şiddeti en yoğun şekilde güçsüz ve çaresiz kadınlar hissetmektedir. Çünkü kadın ve erkek arasındaki statü farklılığına dayanan değerler, yaş, cinsiyet ve iş
üstünlüğüne dayanan tahakküm kurma gücünü de erkeğe vererek, erkeğin kadına şiddet uygulamasını
meşrulaştırmaktadır.
Meşrulaşan şiddetin bu boyutu, çözüm üretilmesini engellemekte ve kuşaktan kuşağa aktarılmasına
yol açmaktadır. Kısaca sosyal ve bireysel düzeydeki şiddet eylemleri birbirini besleyerek, aile içi şiddetin devam etmesini sağlamaktadır. Ama daha önce de söylemiş olduğumuz gibi, aile içinde şiddet varsa
toplumun genelinde de şiddet vardır. Burada toplum ve bireyin davranışlarının birbirini karşılıklı olarak
etkilediğini belirtmek gerekir.
1.5. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN SEBEPLERİ
“Yaygın kanının aksine şiddet, sadece düşük gelir düzeyli, eğitimsiz ailelerde yaşanmamaktadır. Her
gelir düzeyinden, her eğitim seviyesinden, her meslek grubundan ve her yaştan kadınlar da şiddete
maruz kalmaktadır.” (Şenol-Yıldız, 2011:430). Kadına yönelik şiddetin pek çok sebebi olmasına rağmen, en belli başlıları, biyolojik, psikolojik, sosyal, ekonomik ve cinsel sebepler olmak üzere genellikle
beş ana başlık altında toplanmaktadır.
Biyolojik sebepler, genellikle bireyin genlerinde var olduğu düşünülen ve onu şiddete sürüklediği
varsayılan hormonlardır. Özellikle şiddeti biyolojik faktörlerle açıklamaya çalışan teoriler (İçli, 2004:
60-68), saldırganlık hormonu fazla olanların, Y kromozomu fazlalığı olanların, vb. biyolojik yapılarında
birtakım farklılıklara sahip olanların, kendilerini kontrol etme noktasında birtakım sıkıntılar yaşadıklarını, bu sebep ile de istemleri dışında, plansız bir şekilde şiddet uyguladıklarını varsaymaktadırlar.
Psikolojik sebepler, psikotik, non-psikotik bozuklukları olanlar ve anti-sosyal ve paranoid kişilik bozuklukları, vb. psikolojik rahatsızlıkları olanların da şiddet uygulama meyli içinde oldukları kabul edilmektedir (Subaşi-Akın, 2003:2). Şiddet uygulayanların psikolojik sıkıntıları olduğu için şiddet uyguladıklarını, şuurlu bir şekilde şiddet eylemlerinde bulunmadıklarını, yaptıkları eylemi kontrol edebilecek
durumda olsalar, bu tür eylemlerde bulunmayacakları savunulmaktadır.
Bu arada, şiddet eylemlerinde şiddet uygulayan kadar, şiddete uğrayanın da psikolojisine bakmak
gerekir. Genellikle şiddete uğrayanlar, pasif kişilik yapısına sahiptirler ve şiddet uygulayana karşılık
verebilecek gücü ve cesareti kendilerinde bulamamaktadırlar. Bu durum da şiddet uygulayanı cesaretlendirmektedir. Şiddet mağdurları genellikle de ailelerinde şiddet uygulandığını görerek büyüyen ve
gelişimlerinde otoriteye itaati öğrenenlerdir.
7
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Şiddetin sosyal boyutu, bugün üzerinde durulan en önemli şiddet sebeplerinden birisi olarak kabul
edilmektedir. Şiddetin öğrenilmiş bir davranıştır ve en önemli öğrenme kaynağını da şiddet uygulayan
kişinin kendi ailesidir. Pek çok kültür, kocaya eşine şiddet uygulama hakkı tanımaktadır. Sosyalleşme
sürecinde, kocanın şiddet uygulama hakkının olduğunu öğrenerek büyümesi, kadının da erkeğin şiddet uygulamasının normal bir davranış olduğu düşüncesini öğrenerek büyümesi, sosyal hayatta aile içi
şiddetin olağan olarak algılanmasına zemin hazırlamaktadır.
Şiddetin mazur görülmesinin altında, toplumun cinsel normları bulunmaktadır. Erkekler, evin geçimini tek başlarına sağladıkları sürece, evde tek başlarına hüküm sürme hakkını kendilerinde bulmaya
devam edeceklerdir. Geleneksel kültürün dayağı terbiye aracı olarak kabul etmesi, erkeğe, karısının
rolüne uygun davranmadığında şiddet ile karşılık verme hakkı tanımaktadır. “Erkeğin, yasalardan ve
toplumun ataerkil geleneklerden kaynaklanan kadına göre üstün konumu, kadının erkeğe hizmet etmesinin ve erkeğin aile içi kararlarda kadından daha fazla söz sahibi olmasının olağan görülmesi de
şiddeti besleyen diğer unsurlardandır.” (Şenol-Yıldız, 2011:429).
Bu da şiddetin meşrulaşmasını ve devam etmesini sağlamaktadır. Geleneksel kültür erkeğe, kadının
davranışı üzerinde önemli bir kontrol hakkı vermekte (Tezcan, 1996:106), bu da erkeği en ufak bir
olayda şiddete yöneltmektedir. Erkek, eşinin sosyal hayatını düzenleme hakkını kendisinde bulmaktadır. Eşi, bu düzenlemeye uymadığında veya itiraz ettiğinde de kendisinde şiddet uygulama hakkını
bulabilmektedir.
Kadına yönelik şiddetin en önemli sebeplerinden bir diğeri de ekonomik kökenlidir. Ailelerin gelir
seviyeleri düştükçe, sosyo-ekonomik sebepler daha fazla yaşanmaktadır. Ekonomik sıkıntı durumlarında erkekler, evin geçiminden kendilerini sorumlu hissettikleri için çok daha büyük travmalar yaşamakta, evin geçimini olması gerektiği şekilde gerçekleştiremediklerini düşündüklerinde de kendilerini
yetersiz hissetmektedirler. Böyle bir durumda tüketici konumunda gördükleri kadına, şiddet uygulayarak kendilerini rahatlatmış, kadın üzerinde hakimiyetlerini ekonomik olmasa da fiziksel olarak devam
ettirmiş kabul etmektedirler. Hayata dair beklentilerin karşılanamamasından kaynaklanan gerilimin,
şiddeti körüklediği kabul edilmektedir. Ancak bu durum, ekonomik sıkıntıların olmaması durumunda
şiddetin olmadığı veya olmayacağı şeklinde yorumlanmamalıdır.
Erkekler genellikle kadınlara göre daha fazla çalışma hayatının içindeler ve bu sebep ile de ekonomik
bağımsızlıkları çok daha fazladır. Bu da kadını hayatla mücadelede daha zayıf ve erkeğe bağımlı hale
getirmektedir. Kadının ekonomik bağımlılığı, erkeğe kadın üzerinde yaptırım gücü vermektedir.
Geleneksel erkek, evin ihtiyaçlarını karşılamak ister. Aksi halde kendisini eksik ve görevini yerine
getirebilecek gücü olmayan, aciz bir insan olarak hisseder. Böyle bir durumda fiziksel gücünü kullanarak otoritesini sürdürmek ister. Tüm bunlar da aile içi şiddetin devamlılığını sağlar.
Aile içi şiddetin önemli sebeplerinden bir diğeri de cinsel kaynaklı şiddettir. Eşler arasında cinsel
uyumun sağlanamaması veya eşlerden birisinin cinsel kaynaklı rahatsızlıklarının olması durumunda
aile içi şiddet yaşanmaktadır. Aile içinde yaşanılan şiddette cinsel kaynaklı sebeplerin rolü, çok fazla
bilinmemesine rağmen oldukça büyüktür. Geleneksel toplumlarda konuşulması çok hoş karşılanmayan
cinsel problemler, aslında bir ailenin devamlılığı ve sağlıklılığında son derece önemli bir fonksiyon yerine getirmektedir. Özellikle erkeğin cinsel problem yaşaması durumunda, kendi varlığını ve otoritesini
sürdürebilmek için şiddet uygulamayı tercih etmesi çok sık görülen eylemlerdendir.
8
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
1.6. AİLE İÇİ ŞİDDET TÜRLERİ
Dünya Sağlık Örgütü (WHO:1998)’ne göre bireyler, tanımadıkları insanlardan çok daha fazla oranda, kendi aile bireyleri tarafından şiddete uğratılmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü aile içi şiddeti,
aile içindeki bir bireyin diğerini cezalandırmak, güç göstermek zorlamak, aşağılamak, öfke, gerginlik
boşaltmak amacıyla yöneltmiş olduğu şiddet (Dünya Sağlık Örgütü Raporu, 1998 ) olarak tanımlamaktadır. Ancak şiddetin pek çok şekli olduğu gibi, aile içi şiddetin de birçok şekli bulunmaktadır. Biz
bu çalışmada, en fazla görülen aile içi şiddet, özellikle de kadına yönelik şiddet ve şekilleri üzerinde
durmaya çalışacağız.
Kadına yönelik aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet temelli, insan hak ve özgürlük ihlali olarak kabul
edilmektedir. Kadınları, sosyal ve ekonomik hayatta olmaları gereken yerden uzak tutan bu durum,
hiçbir şekilde tasvip görmemesine rağmen, kadınlara uygulanılmaya da devam etmektedir. Bu durum
kadınları sadece sosyal ve ekonomik hayattan uzak tutmamakta, aynı zamanda duygusal çöküntü yaşamalarına da sebebiyet vermektedir.
1.6.1. Fiziksel Şiddet
Son dönemlere kadar aile içi şiddetten bahsedildiğinde, fiziksel şiddet akla gelmekteydi. Çünkü
bugün şiddet eylemi olarak kabul edilen fiziksel şiddet dışındaki şiddetler, şiddet olarak kabul edilmiyordu. “Fiziksel şiddet, kaba kuvvetin bir korkutma, sindirme ve yaptırım aracı olarak kullanılmasıdır”
(Yetim-Şahin, 2005:50). İtmek, kakmak, yumruklamak, ısırmak, tokat atmak, herhangi bir araç ya da
silah ile yaralamak ya da işkence yapmak, vb. şekilde fiziksel şiddet eylemleri görülebilmektedir.
Aile içi fiziksel şiddet de, yukarıda belirtilmiş olan fiziksel şiddet şekillerini, aile bireylerinin birbirlerine uygulamasıdır. İstatistiklere göre aile içi fiziksel şiddetten en fazla mağdur olanlar kadınlar
ve çocuklardır. Erkek egemen toplumda, erkeğin fiziksel gücünün de kadına göre daha fazla olması,
erkeğin eşine şiddet uygulamasına zemin hazırlamaktadır.
Evliliğin ilk yıllarında erkeğin uyguladığı fiziksel şiddete kadının itiraz edememesi, şiddete uğradığı
halde evi terk edememesi, yardım istediği kişilerden sabırlı olması temennisinde bulunulması, erkeğin
eylemlerine devam etmesine sebebiyet vermektedir. Burada kadının haklarını bilmemesi, haklarını bilse dahi uygulamaya koyamaması, fiziksel şiddetin artarak devam etmesinde etkili olmaktadır.
Kadın, hayatının ilk yıllarından itibaren farklı şekillerde de olsa şiddete uğramaktadır. Her insan
gibi o da şiddete uğraya uğraya, uygun ortam bulduğunda şiddet uygulamayı öğrenmektedir. Kadın,
kendisine uygulanılan şiddetin acısını, çocuklarına fiziksel şiddet uygulayarak çıkarmaya çalışmaktadır.
Bu da aile içinde şiddetin artarak devam etmesinde son derece etkili olmaktadır.
Türkiye’de özellikle de geleneksel aile hayatının yaşandığı yerlerde, fiziksel cezalandırma yöntemleri, dayağın bir terbiye aracı olarak algılanıyor olmasından dolayı, sık sık kullanılmaktadır (Kağıtçıbaşı,
1990: 38). Aile hayatlarında şiddeti öğrenen bireylerin, aynı şiddeti hem aile içinde hem de sosyal
hayatta uygulamaları kaçınılmaz olmaktadır. Öğrenilmiş bir davranışın uygulanmamasını beklemek
mümkün değildir.
9
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
1.6.2. Sözel Şiddet
Şiddetin sadece görünen yüzü değil aynı zamanda görünmeyen yüzü de bulunmakta, hatta bu yüz,
görünen yüzüne oranla çok daha büyük tahribatlar oluşturabilmektedir. Sözel şiddet, pek çok kadının
yaşadığı, ancak kadınlara bunu yaşatanlar tarafından farkına varılmayan, farkına varılsa da önemsenmeyen, bu sebep ile de boyutlarının farkına varılması son derece zor olan bir şiddet şeklidir.
Sözel şiddet, sözlerin, jest ve mimiklerin karşıdaki kişiyi korkutmak, sindirmek ve cezalandırmak
amacıyla kullanılmasıdır. En belirgin sözel şiddet şekillerinin başında, kişinin değer verdiği konuları
önemsememek, belirli aralıklarla ağır ve küçük düşürücü sözler söylemek, aşağılayıcı adlar takmak, sık
sık olumsuz sözler ve hitaplarda bulunmak gelmektedir (Yetim-Şahin, 2005:49).
Her evlilikte, zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanabilir. Bu anlaşmazlıkların fiziksel veya sözel şiddete dönüşmesi istenmeyen bir durumdur. Kadınlar genellikle, ilk zamanlar sözel şiddete uğradıklarını
fark etmediklerini, ama aradan geçen süre içinde pasifleştiklerini, haklarını arayamaz, kendilerini savunamaz hale geldiklerini, kendilerine güvenlerini kaybederek ürkek bir karaktere büründüklerini söylüyorlar (Yıldırım, 1998: 27). Bu da kadınların bir süre sonra itiraz edemez duruma gelmesini, erkeğin
de bundan güç alarak sözlü tahriklerinin oranını arttırmasını sağlamaktadır.
Sözel şiddete maruz kalanlar daha fazla kadınlardır. Çünkü kadınlar, daha duygusaldır. Sözel şiddete
maruz kaldıklarında, inkâr yoluna giderek, uğradıkları şiddeti yok saymaya çalışmaktadırlar. Var olan
bir şeyin inkâr edilmesi çok da kolay olmamaktadır, kolay olduğunda da tahrip derecesi yükselmektedir.
Bir insanın, istenmeyen bir durumu kendisine karşı inkar etmesi, başkalarına inkar etmesinden her
zaman daha zor olmaktadır. Kendisine karşı layık olduğu şekilde muamele göremediğini fark eden
kadın, büyük travmalar yaşayabilmekte, kendisine olan öz saygısını kaybedebilmektedir. Güvenini kaybeden kadın, kendisini koruyamamakta, kendisini koruyamadığı için de şiddet devam etmektedir.
1.6.3. Duygusal Şiddet
Aile içi şiddetten bahsedilirken en az akla gelen şiddet türlerinden birisi duygusal istismardır. Duygusal şiddet ya da istismar, dışarıdan kolayca fark edilemeyen, ancak kadınları yavaş yavaş yok eden
bir şiddet şeklidir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün verilerine göre (2009: 53), ülke genelindeki
evli kadınların % 44’ü, hayatlarının herhangi bir döneminde duygusal istismar eylemlerinden en az
birisine maruz kaldığını belirtmiştir. Aynı araştırma verilerine göre kadınların % 37’si eşlerinin kendilerine küfür ettiğini, evli kadınların 1/5’i aşağılanıp küçük düşürüldüğünü, % 19’u da korkutulup tehdit
edildiğini belirtmiştir.
Kadınlar, uğradıkları bu duygusal şiddet sonrasında, uzun yıllar sürekli eleştirilere maruz kaldıkları
için, kendi başlarının çaresine bakamayacakları düşüncesine kapılarak, kendilerine olan özgüvenlerini
kaybedip, boşanmaktan korkar hale gelebiliyorlar. Bu da şiddetin devam etmesi, kadın tarafından da
devam ettirilmesi anlamına geliyor.
Kadın, boşanma sonrasında sosyal hayatını nasıl düzenleyebileceğini ve karşısına çıkabilecek sorunlarla mücadele edemeyeceğini, mücadele edebilecek durumda olsa ailesi içindeki bugünkü problemleri
çözebileceğini, bunları çözemediğine göre, problemlerin kaynağında kendisinin olduğunu düşünmeye
10
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
başlamakta. Bu da kadının mücadele gücünü kırmaktadır. Evde mücadele gücünü kaybeden kadın,
dışarıdaki sosyal hayatında da önemli bir darbe almış olmaktadır.
1.6.4. Ekonomik Şiddet
Ekonomik kaynakların ve özellikle de paranın kadın üzerinde bir yaptırım, tehdit ve kontrol aracı
olarak düzenli bir şekilde kullanılıyor olması, ekonomik şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadının
ekonomik bağımsızlığını kazanabileceği, statü elde edebileceği bir işte çalışmasını engellemek, kazandığı para üzerinde tasarruf hakkı tanımamak, kısıtlı harçlık vererek, yapılması mümkün olmayan
isteklerde bulunmak, bu isteklerin karşılanamaması durumunda huzursuzluk çıkarmak, evin giderlerini
kadının yapmasını istemek veya kadını buna zorlamak, vb. eylemler, ekonomik şiddet eylemleri olarak
özetlenebilir.
Kadını bağımlı hale getiren, fakirliğe sürükleyen bir şiddet şeklidir. Ekonomik şiddet, sadece kadının ve ailesinin değil, aynı zamanda yaşanılan ülkenin de gelişmesini, kalkınmasını etkileyen önemli
bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada 1.5 milyar fakirin olduğu ve bunların da % 70’ini
kadınların oluşturduğu kabul edilmektedir (Duyan, 2011: 29-36). Kadınların yoksulluklarından sadece
kadınlar etkilenmemekte, çocuklar, dolayısı ile de ülke ve yaşanılan dünya etkilenmektedir. Kadınların
yoksulluğundan çocuklarının olumsuz etkilenmesini engelleyebilmek neredeyse mümkün değil. Genel
olarak fakirliğin, ekonomik şiddetin hem sebebi hem de sonucu olarak karşımıza çıkan, son derece
önemli bir problem olduğunu belirtmekte fayda var.
1.6.5. Cinsel Şiddet
Şiddete uğrayanın da şiddeti uygulayanın da kabul etmekte zorlandıkları bir şiddet şeklidir. Cinselliğin bir sindirme ve tehdit unsuru olarak kullanıldığı bu şiddet şeklinde, cinsel olarak baskın konumda
olan erkeğin kadını sindirmesi söz konusudur. Cinsel şiddet mağdurları genellikle kadınlardır.
Cinsel şiddetin varlığını gösteren davranışlar arasında şunları sayabilmek mümkün (Yetim-Şahin,
2005:50): Aşırı kıskançlık ve şüphecilik, karşıdakine cinsel obje gibi davranmak, cinselliği cezalandırma yöntemi olarak kullanma, aldatma, vb. Karşıdaki kişiyi kendi isteği olmadan cinsel ilişkiye zorlama
da cinsel şiddet olarak değerlendirilmektedir. Özellikle böyle bir durumda, şiddete maruz kalanın seçim
hakkının olmaması, direnç göstermesi durumunda da başta fiziksel olmak üzere şiddet şekillerine maruz kalması, şiddetin boyutlarını arttırmaktadır.
Rıza dışında cinsel ilişkiye zorlanma, birbirlerini tanıyanlar ve eşler arasında daha fazla yaşanmaktadır. Pek çok kadının hayatının bir döneminde cinsel zorlanmaya maruz kaldığı kabul edilmektedir.
Özellikle kadınların maruz olduğu bu şiddet çeşidinde, çocukluk yıllarında babaları, erkek kardeşleri,
amcaları, dedeleri vb. aile bireyleri tarafından cinsel şiddete maruz kalan kız çocukları, ilerleyen yaşlarında akraba erkekleri, eşleri, kayınpederleri, kayınları, vb. tarafından mağdur edilebilmektedirler.
Cinsel istismarın gerisinde, cinsel fonksiyon bozuklukları, psikolojik problemler, sosyo-kültürel
uyumsuzluklar, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı vb. bulunmaktadır. Ama bunlardan daha fazlası,
toplumda yaygın olan kadının, erkeğin cinsel ihtiyaçlarını sorgulamaksızın karşılamasının gerekliliğine
olan inançtır. Erkeğin ihtiyaçlarının olduğu, kadının da bu ihtiyaçları karşılama zorunluluğunun olduğu,
11
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
kadının bireysel istek ve düşüncelerinin ikinci planda olduğu veya olması gerektiği yönündeki toplumdaki yaygın inancın kadına uygulanılan cinsel şiddetin temelindeki öge olduğu kabul edilmektedir.
Cinsel gelişimini tamamlayamadan cinsel ilişkiye zorlanma veya erken yaşta evlendirilme de bir cinsel şiddet şekli olarak değerlendirilmektedir. Özellikle erken yaşlardaki kız çocuklarının, kendilerinden
oldukça büyük yaşlardaki erkeklerle evlendirilmeleri, bazı kültürler tarafından desteklenmektedir. Erken
yaşlarda yapılan evlilikleri toplumun desteklemesi durumunda, yaşanılanlar, normal olarak algılandığı
için, küçük kadının destek bulabilmesi de mümkün olamamakta, böylece şiddetin kadın üzerindeki etkisi çok daha fazla bir şekilde yaşanmaktadır. Erken yaşta evlendirilme ile birlikte gelen bir diğer şiddet
şekli de çocuk yaşta gebelik yaşayan ve doğum yapan kadınların uğramış oldukları cinsel şiddet şeklidir.
Tüm bunlar kadına cinselliği, bir şiddet aracı olarak algılatabilmektedir.
1.7. KADINA YÖNELİK ŞİDDETE DAİR GENEL BİR DEĞERLENDİRME
Bir insanın bir başka insana fiziksel, psikolojik, ekonomik, sosyal, vb. baskı uygulaması, hakimiyeti
altına alması (Kocacık, 2000:6) olarak şiddeti tanımlamak mümkün. Bilindiği gibi insanlar birbirlerinden farklılık göstermektedir. İki insanın olduğu yerde hiyerarşinin olduğu genel kabul gören bir görüştür. Buna göre, aynı aile içinde yaşayan iki kişi arasında da birtakım farklılıkların olması çok normaldir.
Eşler arasındaki bu farklılıklar, zaman zaman istenmeyen sonuçlara sebebiyet verebilmektedir.
Her insanın hukukta, sosyal hayatı, özel hayatı ve gizli hayatı olmak üzere üç farklı hayatının olduğu
kabul edilmektedir. Bu da her insanın özel olduğunu göstermektedir. Her insanın özel olduğunu kabul
ettiğimizde, birey olduğunu da kabul etmek gerekmektedir. İki insanın olduğu yerde, birisi diğerinden
belirli özellikleri ile üstün olduğunda, diğerine bu üstünlüğünü kabul ettirmeye çalışabiliyor.
Farklılıklardan uyum ortaya koymaya çalışmak yerine, bazen insanlar hâkimiyetlerini ilan etme
yoluna gidebiliyorlar. Toplumdaki yanlış değerlerin ve ilişki ağlarının sonucunda, aile içinde yaşanılan
hâkimiyet düşüncesi, normal gibi algılanmaya başlanarak, toplum genelinin davranış şekli haline gelebiliyor.
İnsanların tıpatıp birbirlerinin aynısı olmasını bekleyemeyiz. Ancak farklılıklara da saygı göstermesini bilmek gerekir. Aksi halde toplumda kendisini gerçekleştiremeyen ve ifade edemeyen, gerçekleştiremediği ve ifade edemediği için de mutsuz insanların sayısı artacak, mutsuz insanların sayısı arttıkça
da toplumun genelindeki mutsuzluk düzeyi yükselecektir.
Dünya genelinde yaygın olarak görülen kadına karşı şiddet olgusu, her geçen gün daha fazla dikkatleri çekmeye devam etmektedir. Yapılan çalışmalar, dünya genelinde her üç kadından birisinin fiziksel
şiddete uğradığını ortaya koymaktadır. Öte yandan kadınların, istekleri dışında cinsel ilişkiye zorlandıkları, ekonomik, sosyal ve psikolojik istismara uğratıldıkları yönündeki veriler, hemen hemen bütün
ülkelerde bulunmaktadır. Kadınlara sosyalizasyon sürecinde kazandırılan edilgen karakterin, kadınlara
uygulanılan şiddetin boyutlarının bu kadar yüksek olmasında son derece etkili olduğu kabul edilmektedir.
Pek çok kültürde, kadına yönelik şiddeti haklı gösteren sosyal normlar bulunmaktadır. Bu normlar
sayesinde kadına karşı şiddet, daimi hele gelebilmektedir. Oysa günümüzde kadına yönelik şiddetin, en
çok uygulanılan insan hakkı ihlallerinden birisi olduğu kabul edilmektedir.
12
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
1.8. DÜNYADA KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN BOYUTLARI
Çok yakın bir tarihe kadar bireysel bir problem olarak algılanan kadına yönelik şiddetin, ailenin, hatta toplumun bir problemi olarak algılanması oldukça uzun bir zaman almıştır. Kadına yönelik şiddetin,
sadece kadının bir problemi olmadığının algılanmaya başlandığı son yarım yüzyılda da konu ile ilgili
daha çok bireysel çözümler üretilmeye çalışılmış. Bu çözümler de bireysel çaba ve çözüm seviyesinin
dışına çıkamadığı için toplumsal düzeyde etkili olamamıştır. Son yıllarda daha çok konunun toplumsal
boyutunu önemseyen çalışmalara yer verilmeye başlanmıştır.
Kadına yönelik şiddetin her toplumda ve her dönemde olduğu bilinmektedir. Kadınların binlerce yıl
öncesinde de fiziksel şiddete uğradıklarına dair veriler bulunmaktadır. Arkeolojik veriler erkek mumyaların kemiklerinde ortalama % 9-20 oranında kırık bulunurken, bu oranın kadınlar arasında % 30-50
oranlarında olduğunu ortaya koymuştur (Köse-Beşer, 2007:65). Bu kırıkların daha fazla bireysel şiddet
sonrasında oluştuğu düşünülmektedir. Yine yapılan arkeolojik çalışmalara göre Papua Yeni Gine’deki
bazı yerli kabileler dışında, dünyadaki hemen hemen bütün toplumlarda, kadına yönelik fiziksel şiddetin görüldüğü iddia edilmektedir.
Kadına yönelik şiddetin nedenlerine bakıldığında, sosyo-kültürel yapının şiddeti, özellikle de kadına
yönelik şiddeti olağan karşılaması, sosyal öğrenme yolu ile şiddetin aile içinde çocukluk yıllarından
itibaren öğrenilmesi, hızlı ve çarpık kentleşme, yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik, göçler, vb. oldukça sık
görülmektedir (Çivi ve ark, 2008:35). Pek çok yerde ve zamanda şiddete maruz kalmak için sadece
kadın olmanın yeterli olduğunu bulgular ortaya koymaktadır.
Kadınların en fazla 30’lu yaşlarda şiddete uğradıkları tespit edilmiştir (Yetim-Şahin. 2005: 49).
Aynı verilere göre hamile iken kadınların şiddete uğrama oranları artmakta, ergen hamilelerdeki şiddete uğrama oranları, yetişkin hamilelere göre daha fazla olmaktadır. Eşlerinden ayrı yaşayanlar, boşanmış kadınlardan üç kat, hala evli olanlardan 25 kat daha fazla şiddete maruz kalma riskine sahip
olarak tespit edilmişlerdir.
1.9. TÜRK TOPLUMUNDA AİLE İÇİ ŞİDDET
Her sosyo-kültürel yapının olduğu gibi, Türk toplumunun da kendi sosyal değerleri bulunmaktadır.
Türk sosyo-kültürel yapısında da şiddeti öğreten, meşrulaştıran, şiddete karşı duyarsızlaştıran sosyal
değerler bulunmaktadır. Buna göre ataerkil bir yapı ortaya koyan Türk toplumunda, erkeğin kadının
önünde olması, kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Cinsiyet temelli rol farklılaşmasına kaynaklık eden erkek egemen aile ve dolayısı ile toplum yapılanması, şiddetin bazı şekillerinin meşrulaştırılması ve devam ettirilmesine zemin hazırlamaktadır. Töre
ve namus cinayetlerini, kan davalarını, vb. toplumda meşrulaştırılan şiddet eylemlerine örnek olarak
gösterebiliriz.
Bu meşrulaştırma öyle istenmeyen sonuçlara sebebiyet verebilmektedir ki baba kızını, erkek karısını
öldürebilmekte ve bunu toplumun isteğini yerine getirebilmek adına yaptığını düşünmekte, toplum da
erkeğin uygulamış olduğu bu şiddeti, meşru bir eylem olarak algılamakta, şiddet olarak algılamamaktadır. Töre ve namus cinayeti olarak adlandırılan pek çok cinayet sonrasında, öldürülen kadınların ce13
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
nazelerinin en yakınları tarafından dahi kaldırılmamış olması, cenazelerin kadın dernekleri tarafından
kaldırılması, bu durumu iyi bir şekilde izah etmektedir.
Son yıllarda özellikle televizyon dizilerinde reyting kaygısı ile şiddet, özellikle de aile içi şiddet
temasının kullanılıyor olması, şiddeti meşrulaştırma ve özellikle de genç nesli şiddet eylemlerine özendirme noktasında son derece olumsuz etki ortaya koymaktadır. Kitle iletişim araçlarının izlenme kaygısı
ile şiddet olaylarını bir araç olarak kullanmaktan çekinmiyor olmaları, birey ve toplum arasında şiddet
olaylarının devam etmesinde, istemeden de olsa aracılık etmektedir.
Görüldüğü gibi şiddet eylemlerinin öğrenilmesi ve yaşanmasında sosyo-kültürel, ekonomik, psikolojik ve iletişimsel, vb. faktörlerin karşılıklı etkileşimi söz konusu olup, şiddet eylemi fiziksel, psikolojik,
sosyal, siyasal, cinsel, vb. pek çok şekilde toplumda tezahür edebilmektedir (Ayan, 2010:7). Özellikle
aile içinde yaşanılan ve cinsiyet temelli şiddetin öğrenilmesi çok daha kolay olmaktadır. Çünkü sosyalleşmeye aile içinde başlayan çocuk, aile bireylerinden öğrendiklerini, çok da sorgulamadan, eyleme
geçirebilmektedir.
Bilindiği gibi şiddet öğrenilmiş bir davranıştır ( İçli, 2004: 111-124). Yakın çevresinde, aile içinde,
kitle iletişim araçlarında şiddet içeren davranışları gören genç nesil, bu davranış şekillerini öğrenecektir.
Öğrenilen davranışların bir süre sonra, benzer ortamlar bulduğunda eyleme dönüşmesini engellemek,
son derece zor olabilmektedir. Çocuk, bu eylemleri sorgulama gereği duymamaktadır. Bu eylemleri
gerçekleştirenler anne, baba, dede, ağabey gibi, örnek aldığı, kendilerine benzemeye çalıştıkları kişiler
olduğu için, çocuğun zihninde meşruiyet kazanmaktadır. Dolayısı ile çocuk bu eylemlerin doğruluğunu
sorgulamak yerine, uygun ortamlar bulduğunda, benzer eylemleri uygulamaya çalışacaktır.
Aile içi şiddet, çok yönlü bir olgu olup, şiddete sebep olabilecek çok sayıda etken bulunmaktadır.
Bireysel özelliklerden, bireyin aile ve yakın çevresi ile olan iletişimi, yaşadığı toplumun sosyo-kültürel
ve ekonomik özellikleri, psikolojik düzey, vb. pek çok faktörün karşılıklı olarak etkilediği aile içinde yaşanılan şiddetin, toplumun diğer kesimlerinde yaşanılan şiddetten bağımsız olarak düşünülmesi
mümkün değildir (Ergil, 2001:40).
Toplumun genelinde şiddet eylemleri söz konusu ise, bunun aile içindeki ilişkilere yansımamasını
beklemek mümkün olmadığı gibi, şiddet eylemlerinin sık görülmediği toplumlarda da aile içi şiddet
eylemlerinin sık görülmesini beklemek mümkün değildir. Kısacası, toplumun en küçük yapı taşı olarak
kabul edilen aile ve toplumun birbirlerinden ayrı değerlendirilmelerini beklemek doğru olmayacaktır.
Buna göre, aile içinde yaşanılan şiddeti ve boyutlarını toplumdan bağımsız değerlendirebilmek
mümkün değildir. Şiddet çok boyutlu bir kavram olduğundan dolayı ve içinde geliştiği toplumun izlerini taşıdığı için, şiddeti bir olgu olarak kaynağı, sebepleri, boyutları ve ortaya çıkış şekli (Erten-Ardalı,
1996:143) açısından sadece ele almak mümkün değildir. Bu sebeple de her zaman ve her toplumda
geçerli olabilecek şiddet tanımlaması, sınıflaması ve bunun sonucunda da çözümler üretilmesi mümkün
değildir.
1.10. TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK ŞİDDETE DAİR VERİLER
Türkiye’de kadına yönelik şiddete dayanan çok kapsamlı çalışmalar bulunmamaktadır. Kadına yönelik şiddet, çalışılması son derece zor bir konudur. Çünkü hem aile mahremiyeti olarak düşünüldüğü için,
14
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
hem de insanların kendilerine şiddet uygulandığını itiraf etmeleri son derece zor olduğu için, gerçek
bilgilerin elde edilmesi oldukça güç olmaktadır.
1990- 1996 yılları arasında yapılan 1259 kadının katıldığı araştırma verilerini, kadınların %68’inin
eşleri tarafından şiddete uğradığını ortaya koymaktadır. Ankara’nın gecekondu bölgelerinde yaşayan
kadınlarla yapılan araştırma verileri de bu bölgelerde yaşayan kadınların % 97’sinin eşleri tarafından
şiddete uğratıldıklarını göstermektedir. Ertürk (2007:205), özel şiddet şekillerine ilişkin sorularda,
erkeğin kadına karşı şiddet oranının % 71’e yükseldiğini söylemektedir.
2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması verilerine göre, kadınların kocaları ile tartışmaları, cinsel
ilişkiyi reddetmeleri, lüzumsuz yere para harcamaları, yemeği yakmaları, vb. durumlardan herhangi
birisini yapmaları halinde, kadınların % 39.2’si, eşlerinin kadınlara şiddet uygulama hakkının olduğuna
inandıklarını ifade etmişler. Bu verilerin, sosyal normlardan dolayı, istenmeyen pek çok davranışın
meşruiyet kazanabildiğinin çok iyi bir örneğini ortaya koyduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu cevapları
sadece erkeklerin değil kadınların da veriyor olması son derece anlamlı.
Bu verilerde şiddete daha fazla maruz kalan kadınlar grubunun cevaplarının bu kadar yüksek olmasının da son derece düşündürücü olduğu kanaatindeyiz. Yine aynı araştırma verilerine göre bu oranlar
Doğu Anadolu bölgesinde % 45.9’a, Güneydoğu Anadolu bölgesinde de % 56.5’e kadar yükselmektedir.
Görüldüğü gibi, kadınların aile içi şiddete uğrama oranları, bölgelere ve kültürlere göre farklılık
ortaya koymaktadır. Bu verilerde, aile mahremiyetini dışarıya bildirmemek ve sözlerinin şikâyet olarak
algılanabilmesi neticesinde kendilerine gelebilecek zararların da göz önüne alınarak verilen bilgiler
neticesinde oluştuğunu da gözden uzak tutmamak gerektiği kanaatindeyiz. Bu değerlendirmenin, bir
sonraki bölümde, bizim araştırma bulgularımız için de geçerli olduğunu hatırlatmakta yarar görüyoruz.
15
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
İKİNCİ BÖLÜM
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
ALAN ARAŞTIRMASI
2.1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE KONUSU
Kadına yönelik şiddet algısı başlıklı saha araştırmasına dayalı bu çalışmanın amacı, aile içi şiddet
türlerinden kadına yönelik şiddetin kadın ve erkeklerin algılarında farklılıkların olup olmadığı, eğer
cinsler arasında algı farkı varsa bunun boyutlarının tespit edilmesi ve çözüm önerileri sunmaktır. Bu
amaçtan hareketle, her coğrafi bölgeyi temsilen seçilen illerde yaşayan kadınların ve erkeklerin demografik, sosyal, ailevi özellikleri ve kadına yönelik şiddet ile ilgili tutum ve değer yargıları araştırılmıştır.
2.2. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ
Özellikle aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet üzerine son zamanlarda çalışmalar artmaktadır. Aile
içi şiddet konusunda kadınların sorunları diğer aile fertlerine göre çok daha farklı ve fazladır. Başta
kadının eğitim düzeyi olmak üzere ekonomik ve ailevi sorunlar kadınların temel sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınların temel sorunlarından olan aile içi şiddetin nedenlerini ve türlerini tespit
etmek ve çözüm önerileri geliştirmek hem bireysel hem de toplumsal açısından son derece önemlidir.
Toplumun gelişmesinde erkekler kadar kadınların da payları göz ardı edilmemelidir. İşte bu çalışma
bu nedenlerden ötürü önemli kadın sorunlarından olan şiddet olgusuna bilimsel katkı sağlayacağını
düşündüğümüz verileri içermektedir.
2.3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
Survey (alan taraması) tipi araştırma modeli kullanılan bu araştırmada hem betimsel hem de yorumlayıcı yöntemler kullanılmıştır. Karasar’a (2005: 34) göre, betimleyici tarama modelleri geçmişte,
bugün ya da belli bir süreçte var olan olayları, durumları ve olguları ortaya koymaya yönelik yaklaşımlardır. Var olanı değiştirmeye ya da etkilemeye çalışmadan olgunun bilimsel portresinin ortaya konulması sürecini içermekte; nelerden oluştuğunu ve neler ile ilişkili olduğunu sorgulamaktadır.
Kadın ve erkeklerin kadına yönelik şiddet olgusuna bakışlarını konu alan çalışmamız, teorik ve alan
araştırması olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır.
Teorik kısımda öncelikli olarak literatür taraması yapılmıştır. Bu amaçla; kadına yönelik şiddet ile
ilgili daha önceden yapılmış çalışmalar irdelenmiştir. Daha sonra sahadan elde edilen nicel veriler aile
yapısı, eğitim düzeyi, medeni durum, cinsiyet, yaş, yerleşim yeri ve ekonomik durum gibi değişkenler
açısından analizlere tabi tutulmuştur. Tarama modelinde öngörülen bu çalışmada kullanılmak üzere
tamamen yapılandırılmış ve uzman görüşü aracılığıyla geçerliliği arttırılmış bir anket formu hazırlanmıştır.
16
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadınlara ve erkeklere uygulanan 3.500’er (toplam 7.000) anket sayesinde nicel veriler elde edilmiştir. Araştırmanın tarama modelinde bir çalışma olarak planlanmasının nedeni, var olan durumun
olduğu gibi betimlenmeye çalışılması, incelenen durum üzerinde araştırmacının herhangi bir etkisinin
bulunmamasıdır. Araştırmanın alt problemlerine çözüm üretebilmek amacıyla betimsel, yorumlayıcı,
ilişkisel ve nedensel karşılaştırmalı modellere özgü tekniklerden de yararlanılmıştır. Örneğin, kadına
yönelik şiddet bakımından kadın erkek algısı farklılıklarını ortaya koymak betimsel; sosyo-ekonomik
durum, cinsiyet, medeni hal, eğitim ve yaş gibi değişkenlerle şiddete bakış arasındaki ilişkiyi sorgulamak ilişkisel; tutum ve değer yargıları ile şiddete bakış arasında bağlantı olup olmadığını araştırmak
nedensel karşılaştırmalı modellere özgü çözümlemeler gerektirmektedir. Ayrıca, elde edilen nicel veriler ışığında sosyolojik yorumlar yapılmıştır.
2.3.1. Varsayımlar
Yedi farklı coğrafi bölgeden seçilen ve bölgelerini temsil ettiği düşünülen illerdeki katılımcıların
anketörlere ve mülakatları gerçekleştirecek olan görüşmecilere samimi ve doğru yanıtlar verdikleri
varsayılmaktadır.
Uzmanlar tarafından geliştirilen veri toplama araçları ile elde edilen nicel verilerin betimsel ve yorumlayıcı çözümlemeleri ile ortaya çıkan sonuçların araştırma sorularına yönelik yanıtları güvenilir ve
geçerli bir şekilde ortaya koyduğu varsayılmaktadır.
2.3.2. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evreni 18 yaş ve üstü tüm erkek ve kadınlardır. Aşağıdaki tablodan da görüleceği
üzere; 2011 yılı istatistiklerine göre 20 yaş ve üzeri 24.598.019 erkek ve 24.922.092 kadın olmak
üzere toplam 49.520.111 kişi vardır. 18 yaş ve üzeri toplam nüfus ise yaklaşık 51 milyon kişi olarak
tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, araştırmamızın toplam evreni aynı oranlarda kadın ve erkeklerden
oluşan toplam 51 milyon kişidir.
Tablo 1- Türkiye Nüfusunun 2011 Yılı İtibariyle Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı
Yaş grubu
0-4
5-9
10-14
15-19
20-24
25-29
30-34
35-39
40-44
45-49
50-54
55-59
60-64
Toplam
6.199.824
6.084.146
6.602.605
6.317.583
6.224.591
6.306.233
6.495.634
5.632.742
4.770.774
4.786.084
3.792.436
3.454.415
2.566.487
Erkek
3.184.160
3.123.697
3.386.882
3.240.196
3.173.618
3.210.343
3.285.387
2.837.182
2.430.841
2.405.435
1.909.912
1.716.102
1.231.274
Kadın
3.015.664
2.960.449
3.215.723
3.077.387
3.050.973
3.095.890
3.210.247
2.795.560
2.339.933
2.380.649
1.882.524
1.738.313
1.335.213
17
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 1- Türkiye Nüfusunun 2011 Yılı İtibariyle Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Dağılımı
Yaş grubu
65-69
70-74
75-79
80-84
85-89
90+
Toplam
Toplam
1.868.175
1.451.368
1.118.310
688.840
284.594
79.428
74.724.269
Erkek
876.489
649.739
497.023
260.355
94.160
20.159
37.532.954
Kadın
991.686
801.629
621.287
428.485
190.434
59.269
37.191.315
Kaynak: TUİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) Veri Tabanı 1.
Bu araştırma Ocak 2012 tarihinde 7 coğrafi bölgeyi temsilen Adana, Ankara, İstanbul, İzmir, Erzurum, Trabzon ve Malatya illerinde yüz yüze anket tekniği ile gerçekleştirilmiştir.
Her bir ili temsilen ortalama 500 kadın ve ortalama 500 erkek olmak üzere toplam 7002 kişiye uygulanmıştır. Örneklemin cinsiyete ve illere göre dağılımı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Tablo 2- Örneklemin Cinsiyete ve İllere göre dağılımı
Kadınlara Uygulanan Anket
Adana
Ankara
Erzurum
İstanbul
İzmir
Malatya
Trabzon
Toplam
Erkeklere Uygulanan Anket
Sayı
500
500
500
500
500
500
Yüzde
14,3
14,3
14,3
14,3
14,3
14,3
Sayı
500
502
500
501
500
500
Yüzde
14,3
14,3
14,3
14,3
14,3
14,3
500
3500
14,3
100,0
499
3502
14,2
100,0
Araştırmada %95 güven düzeyinde, 1.17 güven aralığında2 toplamda 7002 anket uygulaması için
kotalı ve tesadüfi örneklem yöntemi uygulanmıştır.
Araştırmanın örneklem seçiminde cinsiyet, eğitim, medeni hal, ailenin ekonomik gelir düzeyi ve
yaş gibi temel değişkenlerin dağılımlarının evreni oluşturan nüfusa orantılı olmasına azami gayret
gösterilmiştir.
2.3.3. Veri Toplama Teknikleri
1
http://rapor.tuik.gov.tr/reports/rwservlet?adnksdb2&ENVID=adnksdb2Env&report=wa_turkiye_yasgr.RDF&p_yil=2011&p_
dil=1&desformat=html Erişim Tarihi: 17 Kasım 2012.
2
Bknz: http://www.surveysystem.com/sscalc.htm
18
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
2.3.3.1. Veri Toplama Aracı
Çalışmada veri toplama aracı olarak katılımcılara sunulacak olan ve isim belirtilmeden doldurulacak
anket formu kullanılmıştır. Anket formunda araştırmaya ilişkin soruların yanında katılımcıların yaşları,
eğitim durumları, ailenin gelir düzeyi vb. demografik sorular da yer almaktadır.
Anket formundaki demografik bilgiler ve kadınlara yönelik şiddete ilişkin soru maddeleri araştırma
ekibi tarafından yapılan literatür taraması, doküman analizleri ve uzman katılımının sağlandığı oturumlarda gerçekleştirilen beyin fırtınası çalışması sonucunda geliştirilmiştir.
Anketin formunun geçerlik çalışması için uzman görüşü alınmıştır. Uzman görüşünden dönen anket
ve mülakat formları üzerinde gerekli düzenlemeler yapılarak, Pilot çalışma olarak üç farklı ilde 20’şer
tane anket uygulaması yapılmıştır. Böylece soruların araştırma amaçlarına hizmet edecek verileri sağlıklı bir şekilde sağlayıp sağlayamayacağını test edilmiştir. Pilot çalışmadan gelen verilerin gözden geçirilmesi ile anket formunda gerekli düzenlemeler yapılmış ve veri toplama aracına son şekli verilmiştir.
Anketler için güvenilirlik çalışması olarak, Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı kullanılmış, katsayıların en az .70 ve üzerinde olması şartı aranmıştır. Anketin güvenirliği kadınlara uygulanan anketler için
21-41 arası, erkeklere uygulanan anketler için ise 14-35 arası tutum ve değer yargılarını içeren sorular
üzerinde yapılmış olup, Cronbach Alpha (α) güvenirlik katsayısı kadınlara uygulanan anket için .74 ve
erkeklere uygulanan anket için de .72 olarak hesaplanmıştır.
Katılımcıların anketi kolaylıkla cevaplandırabilmeleri için tutum ve değerlere ilişkin sorular ‘katılıyorum’ ve ‘katılmıyorum’ şeklinde ikili ölçek türünde hazırlanmıştır. Ayrıca ‘fikrim yok’ seçeneği de
eklenmiştir. Veri toplama işlemi, geçersiz veya yanıtsız veri oranının asgariye indirilmesi için her bir
katılımcı ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir.
2.3.3.2. Veri Toplama Süreci
İlk olarak, saha araştırmacısı (anketör ve görüşmeci) eğitimi düzenlenmiştir. Saha araştırmacısı
eğitiminde öncelikle araştırma hakkında detaylı bilgi verilmiş, araştırmanın önemi, amacı ve araştırma
soruları açıklanmıştır. Tüm aşamalarda daha önceden oluşturulan çalışma yönergesine uygun davranılmıştır. Araştırmada kullanılacak olan anket tanıtılmış ve anketin her bir maddesinin araştırmanın hangi
amacı ve araştırma sorusu ile ilişkili olduğu, her bir maddenin seçenekleri, her bir soru maddesinde nasıl veri toplanması gerektiği ayrı ayrı açıklanmış ve her bir soru maddesi ve seçeneklerinin katılımcılar
tarafından tam ve doğru anlaşılması sağlanmıştır.
Daha sonra anket uygulaması yapılacak yerleşim yerlerinin sosyal, ekonomik ve kültürel özellikleri
hakkında anketör ve saha sorumlularına temel bilgiler verilmiştir. Tüm açıklamalar tamamlandıktan
sonra masa çalışmasına geçilmiş ve her bir eğitici anketin pilot uygulamasını en az bir kez gerçekleştirmiştir. Pilot çalışma sonrasında katılımcılarla birlikte anlaşılmayan soru ya da seçenek olup olmadığı,
anketi uygularken nerelerde ve nasıl zorluklarla karşılaşabilecekleri vb. konularda fikir alış verişi gerçekleştirilmiştir.
Daha sonra, saha uygulama eğitimine katılan eğiticilere uygulanacak anketin bir kopyası verilmiş
ve anketlerin uygulanacağı bölgede yeteri kadar basımı ve çoğaltılması, saha araştırmacılarına dağıtılması sağlanmıştır.
19
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Araştırmanın verileri Ocak 2012 tarihinde toplanmış olup, saha uygulamasında 7 saha sorumlusu
ve 35 anketör görev almıştır. Anketörler üniversitelerde sosyal bilim dallarında öğrenim gören lisans,
yüksek lisans ve doktora öğrencileri içinden seçilmesine azami gayret sarf edilmiştir.
Araştırmanın veri toplama safhası bölgelerdeki eğiticilerin gözetim ve sorumluluğunda saha araştırmacıları tarafından gerçekleştirilmiştir. Her bölgede veriler toplandıktan sonra eğiticiler tarafından
anketlerin uygulanıp uygulanmadığına ilişkin kontroller yapılmış ve anketler dosyalar halinde araştırma
koordinatörüne gönderilmiştir. Veri toplama safhası tamamlanan illere ait anketler araştırma koordinatörünün oluşturduğu ekip tarafından kontrol edilmiş, uygulama hatası tespit edilen anketler ilgili bölgenin saha sorumlusuna iletilerek yeniden veri toplanması yoluna gidilmiştir. Bu şekilde tüm anketlerin
kontrolleri yapılmış ve veri toplama aşaması tamamlanmıştır.
2.3.4. Verilerin Çözümlenmesi
Araştırmada, hem betimsel hem de yorumlayıcı istatistik yöntemlerinden yararlanılmıştır. SPSS
17.0 analiz programı yardımıyla, betimsel istatistikleri elde etmek için öncelikli olarak yüzde, frekans,
ortalama, ortanca ve standart sapma değerleri bulunmuştur.
İkiden fazla düzeyi bulunan sınıflama türünde değişkenleri istatistiksel hata yapmadan karşılaştırmak amacıyla varyans analizinden (ANOVA) yararlanılmıştır. ANOVA’nın anlamlı çıktığı durumlarda önce
Levene Testi ile ölçülen varyans türdeşliği şartının sağlanıp sağlanmadığı kontrol edilerek, buna bağlı
olarak farklı çoklu karşılaştırma (post-hoc) testleri kullanılarak farkın kaynağı bulunmaya çalışılmıştır.
2.4. ARAŞTIRMA BULGULARI
Türkiye genelinde kadına karşı şiddetin boyutlarını ve şiddeti, kadının ve erkeğin nasıl algıladığını,
iki farklı cins arasında algı farklılığının olup olmadığını ve algı farkı varsa hangi sebeplerle farklılaşmanın olduğunu ortaya koyabilmek amacıyla böyle bir çalışma yapılmıştır.
Bu araştırma, Türkiye’de 18 yaş ve üzeri kadınların ve erkeklerin ‘kadına yönelik şiddet’ algılarını
ortaya koyabilmek amacıyla uygulanan 7002 anketten elde edilen verilerinin yorumlanması ile oluşturulmuş bir çalışma niteliğindedir. Öncelikli olarak frekans dağılımları ve bağımlı-bağımsız değişkenler
arasındaki çapraz dağılımlar verilmiştir. Ayrıca bağımlı değişkenler ile bağımsız değişkenler arasındaki
Anova testi sonuçları da tablo halinde verilmiş ve tabloların altında yorumlar yer almıştır.
Araştırma bulguları iki bölümden oluşmaktadır:
Kadınların kadına yönelik şiddete bakışları
Erkeklerin kadına yönelik şiddete bakışları
2.4.1. Kadınların ‘Kadına Yönelik Şiddet’ Algıları
Bu bölümde öncelikle Türkiye genelinde, 7 coğrafi bölgeyi temsilen 7 ilde gerçekleştirilen 3500
kadın ile yapılan anketlerin değerlendirilmesi yapılmıştır.
20
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
2.4.1.1. Kadın Katılımcıların Demografik Özellikleri
Bu bölümde 3500 katılımcı kadının yaşları, eğitim düzeyleri ve medeni hallerine ilişkin bilgileri
verilmiştir.
Tablo 3- Katılımcı kadınların yaş dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Yüzde
327
1340
1039
505
213
76
3500
9,3
38,3
29,7
14,4
6,1
2,2
100,0
Birikimli
Yüzde
9,3
47,6
77,3
91,7
97,8
100,0
Araştırmaya katılan kadınların 18 yaş ve üzerinde olması şartını koyulmuştur. Katılımcıların yaş
ortalaması 37.08, ortanca yaş 35, standart sapma 11.07, en düşük yaş 18 ve en yüksek yaş da
88’dir. Araştırma grubumuzdaki kadınların içinde en büyük grubu, araştırma grubumuzun %38.3’ünü
oluşturan 25-34 yaş aralığındaki kadınlar oluşturmaktadır. İkinci en büyük grubu ise grubun % 29.7’sini
oluşturan 35-44 yaş grubundaki kadınlar oluşturmaktadır.
Tablo 4- Katılımcı kadınların medeni halleri
Evli
Bekâr
Ayrılmış
Eşi ölmüş
Toplam
Sayı
2977
194
189
140
3500
Yüzde
85,1
5,5
5,4
4,0
100,0
Birikimli Yüzde
85,1
90,6
96,0
100,0
Araştırma grubumuzun %85.1’i evlilerden oluşmaktadır. Çalışmada özellikle evli, ayrılmış ve eşi
ölmüşlerin sayısı fazla tutulmaya çalışılmıştır. Çünkü böyle bir grup, evliliği de yaşadığı için sorulara
cevap verirken, evlilik öncesi ve evlilik ile girmiş olduğu ailesine dair değerlendirmelerde bulunabilir.
Tablo 5- Kadın katılımcıların eğitim durumu
Okuryazar değil
Sadece okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Yüksek lisans/Doktora
Toplam
Sayı
59
67
673
486
1106
976
133
3500
Yüzde
1,7
1,9
19,2
13,9
31,6
27,9
3,8
100,0
Birikimli Yüzde
1,7
3,6
22,8
36,7
68,3
96,2
100,0
Araştırma grubundaki kadınların eğitim seviyeleri farklılık göstermektedir. Araştırma grubumuzdaki
kadınlar arasında en büyük grubu lise mezunları oluşturmaktadır. Lise mezunları grubun %31.6’sını,
21
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
üniversite mezunları grubun %27.9’unu, ilkokul mezunları grubun % 19.2’sini, orta okul mezunları da
grubun 13.9’unu oluşturmaktadır. Bu dağılım da Türkiye’deki kadınların eğitim seviyeleri arasındaki
dağılım ile paralellik göstermektedir.
2.4.1.2. Kadın Katılımcıların Şiddet ve Aile İçi Şiddete İlişkin Değerlendirmeleri
Tablo 6- Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?
Fiziksel şiddet
Duygusal şiddet
Ekonomik şiddet
Diğer insanlarla ilişkimin kısıtlanması
Cinsel şiddet
Sözlü şiddet
Yukarıdakilerin hepsi
Diğer
Toplam*
Sayı
962
140
159
97
262
435
2389
2
4446
Yüzde
21,6
3,1
3,6
2,2
5,9
9,8
53,7
0,0
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam sayı katılımcı sayısından fazladır
Günümüzde şiddet denildiği zaman sadece fiziksel şiddet algılanmıyor. Yakın tarihe kadar sadece
fiziksel şiddet, şiddet eylemi olarak algılanıyorken bugün diğer şiddet eylemleri de şiddet olarak algılanmaya başlandı. Çalışmamızın verileri ile de bu doğrulanmış bulunmaktadır. Sözlü, cinsel, sosyal,
ekonomik, duygusal ve fiziksel bütün şiddet şekillerini şiddet göstergesi olarak algıladıklarını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı %53.7 olarak tespit edilmiştir. Bu verilerin de halkın şiddete
karşı algısının değiştiğinin bir göstergesi olduğu kanaatindeyiz.
Yine de sadece fiziksel şiddeti şiddet göstergesi olarak algıladığını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranının çok düşük olmadığını görüyoruz. Araştırma grubumuzdakilerin %21.6’sı fiziksel
şiddeti şiddet göstergesi olarak algıladığını ifade etmiş. Genellikle eğitim seviyesi düşük olan insanlar
fiziksel şiddeti şiddet davranışı olarak daha fazla algılamaktadırlar.
Araştırma grubumuzda sözlü şiddeti şiddet göstergesi olarak değerlendirdiğini söyleyenlerin oranı
%9.8 olarak belirlenmiş. Bunu da son derece önemli bir değişimin göstergesi olarak değerlendiriyoruz.
Çünkü sözlü şiddet en fazla uygulanılan şiddet şekillerinden birisi olmasına rağmen, çoğu yerde ve
çoğu zaman şiddet olarak algılanmıyor. Bu verilerin algıda meydana gelen değişimin önemli bir göstergesi olduğu düşüncesindeyiz.
Yine aynı şekilde araştırma grubumuzda cinsel şiddeti, şiddet olarak algıladığını söyleyenlerin de
oranı azımsanamayacak büyüklüktedir. Çok uzun yıllar cinsellik, tabu olarak kabul edilip cinsellik ile
ilgili olumlu veya olumsuz konuşulmaz iken, bugün insanlar cinsel şiddeti şiddet göstergesi olarak
değerlendirebilmektedirler. Araştırma grubumuzda cinsel şiddeti şiddet olarak algıladıklarını söyleyenlerin oranı %5.9 olarak tespit edilmiştir.
22
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 7- Aile içi şiddete maruz kaldınız mı?
Evet
Hayır
Toplam
Sayı
1007
2493
3500
Yüzde
28,8
71,2
100,0
Son yıllarda en fazla dikkati çeken ve bir o kadar da onaylanmayan davranış şekillerinin başında aile
içi şiddet gelmektedir. Yakın tarihe kadar “aile mahremiyeti” olarak değerlendirilen ve aile bireylerinin dışındaki insanlarla paylaşılmayan aile içi şiddet, günümüzde bir şiddet şekli olarak algılanmasına
rağmen aile dışındaki bireylerle hala paylaşılması son derece zor ve istenmeyen bir durum olarak algılanmaktadır.
Aslında bireyin kendisine şiddete uğradığını itiraf etmesinin ne derece zor olduğunu düşünecek
olursak, şiddete uğradığını başkalarına itiraf etmesinin çok daha zor olduğunu anlamak daha da kolay
olacaktır kanaatindeyiz. Çalışmamızda da bu kanaatimizi destekler mahiyette bulgulara ulaşılmıştır.
Araştırma grubumuzdaki kadınların %28.8’i aile içi şiddete uğradığını söylerken, %71.2’si aile içi şiddete uğramadığını belirtmiş. Oysa şiddete uğramadıklarını söyleyen kadınlarla olan görüşmelerimiz
sırasında, farkında olmadan, zaman zaman şiddete uğradıklarını söyleyebiliyorlardı.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz gerekçelerle aile içi şiddete uğradıklarını söyleyenlerin sayısının,
araştırma bulgularımızda elde edilen verilerden çok daha az olduğunu düşünüyoruz. Bu arada, aile içi
şiddet denildiği zaman da fiziksel şiddetin daha fazla algılanıyor olmasının, mesela sözel, ekonomik,
psikolojik sosyal, vb. şiddet şekillerinin çok daha düşük seviyelerde algılanıyor olmasının, şiddetin
boyutlarını çok daha düşük seviyelerde gösterdiği, yani şiddetten kastedilenin büyük oranda fiziksel
şiddet olarak algılandığı için oranların bu kadar düşük çıktığı kanaatindeyiz.
Tablo 8- Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız?
Ara sıra
Sık sık
Her zaman
Toplam
Sayı
725
187
95
1007
Yüzde
72,0
18,6
9,4
100,0
Araştırma grubumuzda olup da şiddete maruz kaldığını söyleyen kadınlara, aile içi şiddete hangi
sıklıkla maruz kaldıklarını sorduğumuzda, %72’si ara sıra, %18.6’sı da sık sık cevabını vermiş. Ancak
bu iki kavramın da izafi olduğunu düşündüğümüzde, şiddetin boyutlarını biraz daha net görebiliriz
kanaatindeyiz. Grubun %9.4’ü, yani yaklaşık %10’luk bir kesimi, her zaman şiddete maruz kaldığını
belirtmiş.
Değil insan, hayvan haklarının son derece önemsendiği günümüzde, şiddete uğradığını söyleyen
kadınların yaklaşık %10’unun her zaman şiddete uğradığını ifade ediyor olmasının mantık ile izah
edilebilir bir tarafının olmadığı kanaatindeyiz.
Araştırma grubumuzda kadınlar arasında şiddete uğradıklarını söyleyenlerin hangi sıklıkla şiddete
uğradıklarının medeni hallerine göre farklılık ortaya koyup koymadıklarına bakmak istedik.
23
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 9- Medeni haliniz sorusu ile Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla
maruz kaldınız sorusu arasındaki çapraz dağılım
Evli
Bekar
Ayrılmış
Eşi ölmüş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla
maruz kaldınız?
Ara sıra
Sık sık
Her zaman
615
123
58
77,3%
15,5%
7,3%
31
0
1
96,9%
,0%
3,1%
45
51
31
35,4%
40,2%
24,4%
34
13
5
65,4%
25,0%
9,6%
725
187
95
72,0%
18,6%
9,4%
Toplam
796
100,0%
32
100,0%
127
100,0%
52
100,0%
1007
100,0%
Tabloya genel olarak baktığımızda evlilerin %77.3’ünün ara sıra, % 15.5’inin sık sık ve %7.3’ünün
de her zaman aile içi şiddete uğradıklarını ifade etmiş olduklarını görüyoruz. Bekarların % 96.9’unun
ara sıra, % 3.1’inin de her zaman aile içi şiddete uğradıklarını söylediklerini görüyoruz. Görüşmelerden
elde etmiş olduğumuz bilgilere göre bekar olanların aile içi şiddetten kast ettiklerinin anne, baba ve
kardeşleri tarafından kendilerine uygulanılan şiddet olduğunu söyleyebiliriz.
Araştırma grubumuzdaki aile içi şiddete uğradıklarını söyleyen ve eşinden ayrılmış olan kadınların
% 35.4’ ünün ara sıra, % 40.2’sinin sık sık ve % 24.4’ünün de her zaman aile içi şiddete uğradıkları tablodan anlaşılmaktadır. Araştırma grubumuzda olup da eşinden ayrıldığını söyleyenlerin medeni
durumu farklı olanlara göre daha fazla aile içi şiddete maruz kaldıkları araştırma verilerinden anlaşılmaktadır. Eşinden ayrılmış olan araştırma grubumuzdaki kadınlarla olan görüşmelerimiz sırasında, bu
gruptakilerin eşlerinden şiddet gördükleri için evlilik birliklerini sürdürmekte son derece zorlandıkları
ve sonunda da şiddetten kurtulmak için boşandıklarını söyleyenlerin oranının oldukça yüksek olduğunu
öğrendik.
Araştırma grubumuzda aile içi şiddete uğradığını ve eşini kaybettiğini söyleyen kadınların % 65.4’ü
ara sıra, % 25’i sık sık ve % 9.6’sı da her zaman şiddete uğradıklarını belirtmiş oldukları dikkati çekmektedir. Bu grup ile olan görüşmelerimizde de eşleri ölmüş olduğu için arkasından konuşamayacaklarını, ancak evlilik içinde zaman zaman şiddetin olmasının normal olduğunu, yaşanan kötü olayların
hatırlanması yerine unutulmasının çok daha iyi olacağını düşündüklerini dile getirdiler. Bu da şiddete
uğradıklarını, ama ölenin arkasından konuşmanın toplumsal normlar tarafından hoş karşılanmadığı
için, uğramış oldukları şiddeti dile getirmek istemediklerini ortaya koymaktadır.
Aile içi şiddete maruz kaldığını söyleyen kadınların medeni durumlarına baktığımızda, evlilerin %
77.3’ünün, bekarların %96.6’sının ve eşi ölmüş olanların % 65.4’ünün ara sıra aile içi şiddete uğradıklarını söyleyerek büyük grubu oluşturduklarını görüyoruz. Ancak eşlerinden ayrılmış olanlarda durum
farklılık göstermektedir.
24
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Eşlerinden ayrılmış olanların % 40.2’si sık sık aile içi şiddete uğradıklarını söyleyerek en büyük
grubu oluşturduklarını görüyoruz. Eşinden ayrılmış olanların % 24.4’ünün de her zaman aile içi şiddete uğradıklarını söyleyerek oldukça önemli bir grubu oluşturdukları dikkati çekiyor. Bu da kadınların
boşanmalarında şiddete uğramış olmalarının sık sık ve her zaman diyebilecekleri kadar sıklıkta şiddete
uğramış olmalarının etkisinin büyük olduğunu ortay koymaktadır.
İnsan haklarının bu kadar önemsendiği bir dönemde kadınların hala şiddete uğruyor olmalarının kabul edilebilir bir şey olduğunu düşünmek mümkün değil. Ancak şiddeti uygulayan insanların da kendilerinde şiddeti uygulama hakkının olduğunu öğrenerek büyümelerinin bu kısır döngüde etkisinin büyük
olduğunu düşünüyoruz. O halde bu yüz kızartıcı durumdan kurtulmanın en etkin çözümünün eğitim
olduğunu bir kez daha hatırlatmak gerekir.
Tablo 10- Aile içi şiddete kim tarafından maruz bırakıldınız?
Eş
Anne
Baba
Kardeş
Çocuk
Büyükanne/Büyükbaba
Toplam*
Sayı
766
265
332
96
21
50
1530
Yüzde
50,1
17,3
21,7
6,3
1,4
3,3
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı aile içi şiddete maruz kaldığını söyleyen 1007 katılımcı sayısından fazladır
Aile içi şiddete kim tarafından maruz bırakıldınız şeklindeki sorumuza, araştırma grubumuzdaki aile
içi şiddete uğradığını söyleyen kadınların %50.1’inin eşleri cevabını verdiklerini görüyoruz. “Kocadır
döver de sever de” cevabını verenler veya buna inandırılanlar araştırma grubunun yarısını oluşturmaktadır. Eşleri tarafından şiddete uğradıklarını söyleyen bu grup, çevrelerindeki diğer kadınlar da eşleri
tarafından şiddete uğradıkları için kendilerinin de şiddete uğramalarının normal olduğunu düşünmektedirler. Bu sebep ile de eşleri tarafından şiddete uğramalarını ve eşlerinin de kendilerine şiddet uygulamasını çok da tepkili karşılamıyorlar.
Araştırma grubumuzda aile içi şiddete uğradıklarını söyleyenlerin % 17.3’ünün annelerinden şiddet
gördüklerini söylemiş oldukları dikkati çekmektedir. Her sosyo-kültürel yapının kendisine özgü kuralları
vardır. Türk toplumunda da çocuğun eğitimi öncelikli olarak anneye bırakılmıştır. Anne, çocuk ile gün
boyu bir arada olduğu için, çoğu kez çocuğu üzerinde otorite kurma noktasında sıkıntı yaşamaktadır.
Özellikle eşine karşı çocuğun eğitiminden kendisini sorumlu olarak gören kadın, çocuğunu kendi
büyüklerinden öğrendiği şekilde, “dayak cennetten çıkmadır” felsefesi ile eğitmeyi zaman zaman tercih edebilmektedir. Bu da annelerin çocuklarına şiddet uygulama oranlarını arttırmakta, annelere de
yapmış oldukları bu davranışı meşrulaştırma imkânı vermektedir. Bu sebep ile de annelerin çocuklarına
şiddet uygulama oranları oldukça yüksek çıkmaktadır.
Oysa çocuk ve annelerin birbirlerine ne kadar yakın olduklarını söylemeye gerek dahi yok iken, annenin çocuğuna şiddet uygulamasını, anneye yüklenilen toplumsal sorumluluk dışında izah edebilmek
mümkün görünmüyor. Görüşmelerimiz sırasında anneler, çocuklarının eğitiminden kendilerinin sorum25
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
lu olduğunu, çocuklarını terbiye edebilmek için şiddet uyguladıklarını, aksi durumu anne yüreğinin
kaldıramayacağını, ancak çocuklarının eğitimi iyi olmadığında, başta eşlerine bu durumu açıklayamayacaklarını, dolayısı ile de çocuklarına şiddet uygulamak zorunda kaldıklarını ifade ediyorlardı.
Türk toplumunda baba, saygı duyulan ve korkulan pozisyonundadır. Bu sebep ile de babalar şiddet
uyguladığında, babanın hakkı olarak algılanmaktadır. Araştırma grubumuzda babası tarafından aile içi
şiddete maruz kaldıklarını söyleyenlerin oranı % 21.7 olarak tespit edilmiştir. Örneklemimizde, babaların annelere göre şiddet uygulama oranı daha yüksek olarak tespit edilmiştir. Görüşmelerimiz sırasında
babasından şiddet görmeyenin olamayacağını söyleyenlerin oranı oldukça yüksek olmasın rağmen,
araştırma grubumuzda babaları tarafından şiddete uğradıklarını söyleyenlerin oranının % 21.7 olarak
çıkmasını, şiddet dendiği zaman fiziksel şiddetin daha fazla algılanıyor olmasına ve babanın her türlü
şiddeti uygulama hakkının olduğuna inanılmasına bağlıyoruz.
Ancak çocuğu duygusal, sosyal, ekonomik, psikolojik, vb. her şekilde koruyup kollaması gereken ve
en temel sevgi ve güven gibi ihtiyaçlarını sağlama sorumluluğunu alması beklenen anne babasından
şiddet gören çocukların, özellikle bu kişiler tarafından şiddete uğratılmalarının sakıncalarının çok daha
fazla olacağını söylemeye gerek olmadığı kanaatindeyiz. Araştırma grubumuzda, aile içi şiddete uğradığını söyleyenlerin arasında anne babalarından şiddet gördüklerini söyleyenlerin toplam sayısına baktığımızda, oranın hiç de az olmadığını, aksine oldukça da yüksek ( % 39 ) olduğunu söylemek gerekir.
Araştırma grubumuzda kardeşlerinden şiddet gördüklerini söyleyenlerin oranı % 6.3 olarak tespit edilmiştir. Oranın bu kadar yüksek çıkmasında, kardeşler arasındaki anlaşmazlıktan daha fazlası,
özellikle erkek çocukların kız çocuklarını koruyup kollama görevinin kendilerinde olduğu yönündeki
inancın, kızlardan da erkek kardeşlerine itaat beklenmesi yönündeki toplumsal kuralların etkili olduğu
kanaatindeyiz.
Türk toplumunda, toplumsal kurallardan dolayı çok az rastlanılsa da araştırma grubumuzda, aile içi
şiddete uğradığını söyleyenlerin % 1.4’ünü çocukları tarafından şiddet gördüklerini söyleyenler oluşturmaktadır. Araştırma grubu içinde çocukları tarafından şiddet gördüklerini söyleyenlerin oranının
çok yüksek olmamasının sebebi, inanç sisteminin anne babaya saygı ve itaat noktasında son derece
hassas olmasıdır. Her ne kadar inanç sistemi ve toplumsal kurallar, anne babaya itaat konusunda son
derece hassas olsa da hiçbir toplumda koşulsuz itaatin olmadığı bilinmektedir. Araştırma verilerimiz,
toplumsal normlara aykırı olsa da anne babasına şiddet uygulayanların olduğunu ortaya koymaktadır.
Özellikle geniş aile hayatının yaşandığı toplumlarda, büyük anne ve büyük babalar, torunlarının
bakım ve eğitimleri ile yakından ilgilenmektedirler. Özellikle torunlarının eğitimlerinin sorumluluğunu
alan büyük anne be babalar, torunlarını eğitirken şiddet uygulamanın gerekliliğine inanarak, torunlarını eğitmek amaçlı şiddet uygulayabilmektedirler. Araştırma grubumuzda büyük anne ve babaları
tarafından şiddet gördüklerini söyleyenlerin oranı % 3.3 olarak tespit edilmiştir. Öğretmenlerin bile
öğrencilerine şiddet uyguladıkları bir toplumda anne babanın, büyük anne ve babanın uyguladığı şiddeti yadırgamak çok da kolay görünmüyor.
İnsanlar hangi yaşta ve hangi pozisyonda olurlarsa olsunlar şiddet görmeyi kabul edemiyorlar. İnsanlar, şiddeti kendilerine layık görmedikleri için de şiddete uğradıklarında bunu meşrulaştırma eğilimi
içine girmektedirler. Kendilerine uygulanılan şiddetin geçerli bir sebebinin olduğunu düşünerek zaman
zaman uygulanılan şiddeti meşrulaştırabiliyorlar.
26
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 11- Aile içi şiddete maruz kalmanızın nedeni nedir?
Ekonomik sebeplerle
Karşılık verdiğim için
Alkolden dolayı
İstenmediğim için
Namus uğruna
Diğer
Toplam*
Sayı
294
279
212
88
31
11
915
Yüzde
32,1
30,5
23,2
9,6
3,4
1,2
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlenmiştir
Ekonomik sebeplerle aile içi şiddete uğradıklarını söyleyenler, bu soruda araştırma grubunun en
büyük grubunu ( % 32.1 ) oluşturmaktadırlar. Toplumda eşleri tarafından şiddete uğrayan kadınların
en fazla kullanmış oldukları meşrulaştırma şekillerinin başında, eşinin ekonomik sıkıntıları olduğu için
kendisine şiddet uyguladığını söyleyenler gelmektedir.
Bu gruptaki kadınlar, eşlerinin ekonomik sıkıntıları olmasa, kendilerine şiddet uygulamayacaklarını,
ancak ekonomik sıkıntıları olduğu için, istemeden kendilerine şiddet uyguladıklarını ifade ediyorlar.
Aslında kadınların buradaki ifadeleri, kadınların eşlerinin sıkıntılarını kendilerine şiddet uygulayarak
atlatma yönünde kendilerinde hak gördüklerini, kadınların da erkeklerin bu yönde haklarının olduğuna
inandıklarını ortaya koymaktadır. Böylece kadın, erkeğin ekonomik sıkıntıları olduğunda erkeğin şiddet
uygulamasını, erkek de ekonomik sıkıntıları olduğunda kadına şiddet uygulayarak rahatlama hakkının
olduğuna inanarak, şiddetin devamlılığına zemin hazırlamaktadır.
Aile içi şiddet yaşadığını söyleyen kadınların, hangi sebeplerle şiddete uğradıkları ile ilgili soruya
verdikleri cevaplarda, ikinci en büyük grubu ( %30.5 ), karşılık verdiği için şiddete uğradığını söyleyen
kadınlar oluşturmaktadır. Daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi kadınlar, eşlerinin kendilerine şiddet uygulama hakkının olduğuna inandırılmışlar.
Bu sebep ile de eşleri kendilerine şiddet uyguladığında, eşlerinin kendilerine şiddet uygulama hakkının olmadığını düşünmek ve tepki vermek yerine, hangi sebep ile eşlerinin kendilerine şiddet uygulamak zorunda kaldığını sorgulamayı tercih ediyorlar. Aslında bu durum, sosyalizasyon sürecinde,
öğrenilmiş bir davranış şeklini ortaya koymaktadır.
Ayrıca kadınlarla yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, karşılık verdikleri için şiddete uğradıklarını söyleyen kadınların, eşlerinin ve ailelerinde kendilerine şiddet uygulayan kişilerin, kendileri üzerinde terbiye etmek amaçlı şiddet uygulama hakkının olduğuna inandıkları için şiddet uyguladıklarını ve
bu kişilere karşılık vererek şiddet uygulamalarına kendilerinin sebebiyet verdiklerine inanıyorlar.
Dolayısı ile şiddeti uygulayanı bu durumdan sorumlu tutmak yerine, sebebiyet verdikleri için kendilerini şiddetin sorumlusu kabul ediyorlar. Şiddet uygulayan kişileri kendilerinden daha masum görerek,
karşılık vermemiş olsalar, kendilerine şiddet uygulamayacaklarını düşünüyorlar. Oysa aynı kadınlar,
zaman zaman kendilerini korumak için fiziksel olarak karşılık veremedikleri için sözlü şiddet kullanarak
kendilerini korumaya çalışıyor olduklarını dahi anlayamayabiliyorlar.
27
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadınlar, kendilerine uygulanan şiddetin sebebinin alkol olduğunu, şiddet uygulayan kişinin alkol
kullanıyor olması ve bu sebep ile de şiddet uygularken, şiddet uygulayan kişinin şuurunun yerinde
olmadığını, şuurlu olsa böyle davranmayacağına inandıklarını belirtiyorlar. Alkolden dolayı şiddete uğradığını düşünenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 23.2 olarak tespit edilmiş. Bu düşüncedeki
kadınlar, şiddet uygulayan erkekleri, uyguladıkları şiddetten dolayı sorumlu tutmama eğilimindeler.
Görüşme yaptığımız bu gruptaki kadınların önemli bir kısmı, kendilerine şiddet uygulayan erkeklerin, alkolün etkisi ile kendilerine şiddet uyguladığını, aslında alkolsüz olduklarında çok iyi insanlar
olduklarını, alkol kullanmasalar bu tür istenmeyen şeyleri yapmayacaklarına inandıklarını söylüyorlar.
Dikkat edilecek olursa şiddet uygulayan değil, onun yerine alkol sorumlu tutuluyor. Dolayısı ile sorumluluk, şiddeti uygulayana değil, alkole yükleniyor. Görüşmeler sırasında öğrendiklerimize göre, şiddet
uygulayan ile aynı evde yaşamaya devam etmek zorunda olmanın bu savunmanın tercih edilmesinde
etkili olduğunu söyleyebiliriz.
İnsanların, istenmediklerini bilmelerinin ne kadar acı verici olduğunu bilmemek mümkün değil.
Araştırma grubumuzda, aile içi şiddete uğradığını söyleyen kadınların % 9.6’sı, istenmediği için şiddete uğradığını söylemiş. Aynı ailenin içinde yaşayıp da, kendisi istenmediği için şiddete uğradığını söyleyebilen kadınlara uygulanan şiddettin fiziksel boyutundan çok daha fazlasını, hissettiklerinde yaşandığını söylemeye gerek yok diye düşünüyoruz. Aslında burada, kadınlara uygulanılan fiziksel şiddetten
çok daha fazlası ve tahribatı çok daha fazla olanı psikolojik şiddet olarak yaşatılmaktadır.
Araştırma grubumuzun % 3.4’ünün, namus uğruna aile içi şiddete maruz kaldıklarını söyleyenlerin
oluşturduğu tespit edilmiştir. Namus uğruna kadının şiddet gördüğünü söylemiş olması da kadının kendi namusundan kendisinin sorumlu olmadığı düşüncesinde olduğunu ortaya koymaktadır. Kadın, kendi
namusu ile ilgili kararları kendisi verebilse ve kendi sorumluluğunu alabilse, başkalarının kendi namusu
ile ilgili kendisine şiddet uygulama hakkını kendilerinde bulmalarına izin vermeyecektir.
Görüşme yaptığımız kadınlar, kadının namusundan erkeğin sorumlu olduğunu, bu sebep ile de kendi
namusları ile ilgili yanlışlarını erkeğin cezalandırma hakkının olduğuna inandıklarını söylüyorlardı. Buradan hareketle, namus ile ilgili yanlış yapıldığında erkeğin, kadına şiddet uygulamasında bir sakınca
görülmediğini, aksine erkeğin kadının namusu ile ilgili sorumluluğunun olduğu ve bu sorumluluğunu
yerine getirmesi noktasında toplumun da kendilerinden beklentilerinin olduğunu söyleyebiliriz.
Genel olarak kadınların da erkeklerin kendilerine farklı sebeplerle de olsa şiddet uygulama haklarının
olduğuna inandıklarını, bu sebep ile de kadınların erkekleri şiddet uygulamalarından dolayı, olumsuz
değerlendirmediklerini, toplumsal sorumluluklarını yerine getirdiklerine inandıklarını gördük. Bu inanç
da aile içi şiddetin devam etmesinde son derece etkili olmaktadır.
Tablo 12- Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep
ettiniz mi?
Evet
Hayır
Ara toplam
Cevapsız
Toplam
28
Sayı
194
799
993
2507
3500
Yüzde
5,5
22,8
28,4
71,6
100,0
Geçerli Yüzde
19,5
80,5
100,0
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadınlar, aile içi şiddete maruz kaldıklarında çoğunlukla “kol kırılır yen içinde kalır” veya “aile mahremiyeti” gibi sosyalizasyon sürecinin kendilerine yüklemiş olduğu toplumsal sorumluluklarından ve
öğrenilmiş rollerinden dolayı şiddete maruz kaldıklarında, başkaları duymasın diye herhangi bir yerden
yardım almamaya çalışıyorlar. Araştırma grubumuzda şiddete maruz kalan kadınların % 80.5’i şiddete
maruz kaldıklarında herhangi bir yerden yardım talep etmediklerini söylemiş.
Görüşmelerden elde etmiş olduğumuz veriler ile araştırma sonuçlarımız paralellik göstermektedir.
Kadınlar şiddete maruz kaldıklarında, şiddete maruz kaldıklarını, ev dışındakilere söyleyip onlardan
yardım istediklerinde hem kendilerini daha değersiz hissettiklerini hem de evin sırrını ev dışındakilere
verdiklerine inandıkları için toplumsal rollerini layığı ile yerine getiremediklerini düşünerek kendilerini
suçladıklarını belirtmektedirler.
Araştırma grubumuzda aile içi şiddete maruz kaldıklarında herhangi bir yerden yardım talep ettiğini
söyleyenlerin oranı % 19.5 olarak tespit edilmiştir. Görüşmelerimiz sırasında bu gruptakilerin, kendilerini değerli gördükleri için kendilerine hiç kimsenin şiddet uygulama hakkının olmadığını düşündüklerini, şiddeti kim uygularsa uygulasın cezasını çekmesi gerektiğine inandıklarını belirterek, çevredeki
diğer insanlardan yardım almayı tercih ettiklerini ifade etmektedirler.
Aile içi şiddete maruz kaldıklarında başka bir yerden yardım talep ettiklerini söyleyenler ile olan görüşmelerimizde kendilerinin de aile mahremiyetine inandıklarını, ancak dayanılmaz boyuta geldiğinde
kendilerinin de önemli olduğunu fark ettiklerini, bundan dolayı da yardım talep etme kararı aldıklarını
belirtiyorlardı. Bu gruptakiler, şiddete ilk uğradıklarında kendilerinin de yardım istemediklerini, ancak
zaman içinde şiddet arttıkça böyle bir hayata devam edemeyeceklerini, devam ederlerse de kendileri
olmaktan çıkıp, canlarından olacaklarını fark ederek yardım talep ettiklerini ve bu kararlarının bugün
doğru da olduğuna inandıklarını belirtiyorlardı.
Tablo 13- Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep
ettiyseniz, nerelerden veya kimden yardım istediniz?
Yardım talep edilen yer
Akrabalarımdan
Komşularımdan
Polisten/ Jandarmadan
Sığınma evlerine gittim
Diğer koruma dernekleri ve benzerlerine gittim
Diğer
Toplam*
Sayı
128
60
58
10
9
25
290
Yüzde
44,1
20,7
20,0
3,4
3,1
8,6
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı yardım talep ettiğini söyleyen 194
katılımcı sayısından fazladır.
Araştırma grubumuzda aile içi şiddete maruz kaldıklarında yardım talep ettiklerini söyleyenlerin %
44.1’i, böyle bir durumda akrabalarından yardım istediğini söylemiş. Yaklaşık grubun yarısının, şiddete
maruz kaldıklarında akrabalarından yardım aldığını söylemiş olması, şiddet mağduru kişinin, şiddet
uygulayan kişinin ceza almasından daha fazla, şiddetin devam etmesini engellemek istediğini ortaya
koymaktadır.
29
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Görüşme yaptığımız kadınlar, aile içi şiddete maruz kaldıklarında, akrabalarından yardım istediklerinde, bu kişilerin şiddet uygulayan kişiyi uyardıkları için, belirli bir süre için bile olsa şiddetin durduğunu belirtiyorlar. Böyle bir durumda, aile dışındaki kişilerin de bu istenmeyen durumu duymadığından
daha tercih edilir bir durumun ortaya çıktığına inandıklarını dile getiriyorlar.
Şiddete uğradıklarında, komşularından yardım aldıklarını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 20.7 olarak tespit edilmiştir. Özellikle şiddetin boyutu büyük olduğunda, komşularının
yardıma geldiğini ve kendilerini daha büyük boyutlu şiddetten koruduğunu söyleyenler bu grubu oluşturmaktadır. Görüşmelerimiz sırasında, sorumluluk sahibi komşuların, zaman zaman aile içi şiddet uygulandığını fark ederek polis veya jandarmaya haber vererek şiddetin daha büyük boyutlara taşınmasını engellemek gibi önemli bir görevi üstlendiklerini öğrendik.
Şiddete maruz kaldıklarında, polis veya jandarmadan yardım istediğini söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 20 olarak tespit edilmiştir. Son yıllarda, polis ve jandarmanın eskiye
göre aile içi şiddete duyarlılığının oldukça arttığı bilinmektedir. Telefon ile şiddete maruz kalan bir kişi
ile ilgili bilgi verildiğinde veya şiddet mağduru yardım istediğinde, hemen yetkililer olay yerine ulaşarak duruma el koymaktadırlar. Bu arada olayı ihbar edenlerin de isimlerinin gizli tutulması, ihbarların
sayısını daha da arttırmaktadır. Ayrıca oluşturulan ihbar hatları da yardım istemeyi ve yardımın ulaşmasını kolaylaştırmakta son derece etkili olmaktadır.
Ülkemizde sığınma evleri çok iyi bilinmemekte ve toplum tarafından da çok büyük kabul görmemektedir. Oysa sığınma evleri, şiddet gören ve gidebilecek, kalabilecek yerleri olmadığı için her türlü aile
içi şiddete boyun eğip katlanmak zorunda kalan, özellikle de kadınlar için, çoğu zaman kısa dönemler
için de olsa çözüm olan yerlerdir. Sığınma evlerinin işleyişi ile ilgili bilgisi olmayan kadınların, şiddete
uğradıklarında sığınma evlerini çok zor durumda kalmadıkça tercih etmediklerini, görüşmelerimizden
öğrenmiş bulunmaktayız.
Araştırma grubumuzdaki şiddete uğrayan kadınların da şiddete uğradıklarında, sığınma evine gitmeyi çok tercih etmediklerini araştırma verilerimizden anlamaktayız. Araştırma grubumuzda şiddete
uğradıklarında sığınma evlerini tercih ettiklerini söyleyenlerin oranı % 3.4 olarak tespit edilmiş, oranın
son derece düşük olduğu dikkati çekmektedir. Bu veriler konu ile ilgili çalışmalar yapan ilgili birimlerin
dikkatini çekmeli ve aile içi şiddete uğrayanların bu kurumlardan daha fazla faydalandırılması sağlanmalıdır.
Tablo 14- Herhangi bir yerden yardım talep etmediyseniz, nedenini açıklar mısınız?
Ailem dağılmasın diye
Başkaları duymasın diye
Belki bir daha yapmaz diye
Ne yapacağımı bilmediğim için
Diğer
Toplam*
Sayı
344
367
115
181
56
1063
Yüzde
32,4
34,5
10,8
17,0
5,3
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı yardım talep etmediğini söyleyen 799
katılımcı sayısından fazladır.
30
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Araştırma grubumuzun büyük grubunu oluşturan ve şiddete uğradıklarında bir yerden veya bir kişiden yardım istemediğini söyleyenlerin hangi sebep ile şiddet gördükleri halde yardım almamalarının
sebepleri araştırılmalıdır. İnsanların, neden şiddet gördükleri halde yardım almadıklarının ortaya konulması ve üzerinde çalışma yapılması gerekmektedir.
Tablo 15- Aile içi şiddete maruz kalınca herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı?
Evet
Hayır
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
130
866
996
2504
3500
Yüzde
3,7
24,7
28,5
71,5
100,0
Geçerli Yüzde
13,1
86,9
100,0
Türkiye’de insanlar son yıllarda psikolojik destek almanın önemini fark etmeye başladılar. Daha önceki yıllarda psikolojik destek almak utanılacak ve istenmeyen bir durum olarak algılanırken, insanlar
psikolojik destek almak istemezler, psikolojik destek almak zorunda kalsalar da bunu gizleme gereği
hissederlerdi. Bu düşüncemizi, araştırma bulgularımız da desteklemektedir. Araştırma grubumuzda
aile içi şiddete maruz kaldığını söyleyen kadınların %13.1’i, aile içi şiddete maruz kaldıktan sonra
herhangi bir yerden psikolojik destek aldığını söylemiş.
Şiddete maruz kalmak, kabullenilmesi son derece zor bir durum iken, bu şiddetin aile bireyleri
tarafından uygulanılıyor olmasının kabullenilmesi çok daha zor bir durumu ortaya koymaktadır. Böyle
istenmeyen bir durum ile karşılaşılmasının engellenemediği durumlarda, psikolojik destek ile bireye
yardımda bulunulduğunda, yaşanılan şiddetin derecesi oldukça düşecektir. Ancak daha önceki araştırma verilerimizde de görüldüğü gibi çeşitli sebeplerle kadınlar şiddete uğradıklarını saklama eğilimindedirler. Aile içi şiddete uğradıklarını saklarken, yaşadıkları şiddetin ortaya çıkmaması ve toplum
tarafından daha fazla aşağılanmamak için olsa gerek psikolojik destek almayı tercih etmeyebiliyorlar.
Araştırma grubumuzda aile içi şiddete maruz kaldıkları halde psikolojik destek almadıklarını söyleyenlerin oranı % 86.9 olarak tespit edilmiştir. Bu oran, son derece yüksek olup, kadınların bir taraftan
aile içi şiddet ile, diğer taraftan da travmayı kendi içlerinde atlatmaya çalışma ile, mücadele ettiklerini
ortaya koymaktadır. Bu her iki durum da şiddete uğrayan kadının psikolojik yükünü arttırmaktadır.
Tablo 16- Psikolojik destek aldıysanız, kimlerden aldınız?
Psikolog
Psikiyatrist veya doktor
Aile danışmanı
Her üçünden de
Diğer
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
49
43
21
14
21
148
3352
3500
Yüzde
1,4
1,2
,6
,4
,6
4,2
95,8
100,0
Geçerli Yüzde
33,1
29,1
14,2
9,5
14,2
100,0
Bir önceki tabloda da görmüş olduğumuz gibi, araştırma grubumuzda olup da aile içi şiddete maruz
kalan ve bu sebep ile de psikolojik destek aldığını söyleyenlerin oranı %13.1 olarak tespit edilmiştir. Bu
grubun da %33.1’i, aile içi şiddete maruz kaldıktan sonra psikologlardan yardım aldığını söylemiş. İlaç
31
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
tedavisi olmaksızın, problemin kaynağına inerek yaşadıkları travmayı en aza indirmeye çalıştıklarını
söyleyenler bu grubu oluşturmaktadır.
Aile içi şiddete uğradıktan sonra doktor ve psikiyatristlerden yardım aldığını söyleyenler de araştırma grubumuzda %29.1’lik bir grup oluşturmaktadır. Yaşamış oldukları şiddetin boyutları fazla olduğu
için bir doktordan yardım almak zorunda kaldıklarını söyleyenler bu grubu oluşturmaktadır.
Türkiye’de son yıllarda adı duyulmaya başlayan aile danışmanlarından yardım aldığını söyleyenlerin
araştırma grubumuz içindeki oranı %14.2 olarak tespit edilmiştir. Aile danışmanları, aile içi şiddeti
ortadan kaldırabilmeleri için aile fertlerinin davranış şekillerini değiştirmelerini sağlamaya yönelik çalışmalar yapmaktadırlar. Bu çalışmalar, sorunun temelden çözülmesinde son derece etkili olmaktadır.
Bazen aile danışmanları, ailenin dağılması yönünde de aile bireylerini yönlendirebilmektedirler. Aile
bireyleri arasında çözümü imkansız ilişki ağları oluştu ve bu durumun değişmesi imkansız görünüyor
ise bireylerin tek tek zarar görmesi yerine, hayatlarını ayrı ayrı devam ettirmeleri tercih edilebilmektedir. Aile danışmanları, aile içi ilişki ağının düzenlenmesinde etkili oldukları için, son yıllarda her
ailenin bir aile danışmanının olması yönünde çalışmaların pilot bölgelerde uygulanmasına başlanılmış
bulunmaktadır. Bu çalışmaların, özellikle pilot uygulamaların olduğu yerlerde, önümüzdeki yıllarda aile
içi ilişkilerin düzenlenmesinde etkili olması beklenmektedir.
Araştırma grubumuzda aile içi şiddete maruz kaldıktan sonra, yukarıda saymış olduğumuz psikolojik
destek mekanizmalarının hepsinden yardım aldığını söyleyenlerin oranı % 9.5 olarak tespit edilmiştir.
Görüşmelerimiz sırasında bu grubu oluşturanlar, genellikle aile içi şiddete sürekli uğradıklarını ve her
şiddet sonrasında farklı bir yöntem denemeye çalıştıklarını belirtiyorlardı.
Bu gruptakiler, şiddet devam ettiği halde evliliklerini sürdürmeye çalıştıklarını, aksi halde çocuklarının ve kendilerinin şiddetin tahribatından çok daha fazla zarar göreceğine inandıkları için böyle davrandıklarını dile getiriyorlardı. Görüşmelerimiz sırasında bu cevabı verenler, çocuklarından ayrı kalmamak veya çocuklarının çok daha fazla etkileneceğini düşündükleri için çok çeşitli yöntemleri deneyerek
zaman kazanmaya çalıştıklarını dile getiriyorlardı.
Görüşmelerimiz sırasında çocuğu olmayan ve çocuk sayısı az olanların, şiddeti en kısa zamanda sonlandırıcı çözümler ürettikleri halde, çocuk sayısı fazla olanların şiddetin etkisini en aza indirebileceğini
düşündükleri her türlü çözümü denemeye çalıştıkları bilgisine ulaştık.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz seçenekler dışındaki psikolojik destek mekanizmalarından yardım aldıklarını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı da 14.2 olarak tespit edilmiştir. Bu grup bize,
kadınların yaşadıkları problemin boyutlarını en aza indirebilmek için kendilerince mümkün olabilecek
tüm yöntemleri denemeye çalıştıklarını göstermektedir.
Tablo 17- Aile içi şiddet uyguladınız mı?
Evet
Hayır
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
32
Sayı
543
2956
3499
1
3500
Yüzde
15,5
84,5
100,0
,0
100,0
Geçerli Yüzde
15,5
84,5
100,0
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğunun kabul gören bir görüş olduğunu çalışmanın teorik kısmında belirtmiştik. Bu teoriden hareket ederek, aile içi şiddete maruz kalan kadınların aile içi şiddet
uygulayıp uygulamadıklarını öğrenmek istedik. Araştırma grubumuzdaki kadınların %15.5’i, kendisi
aile içi şiddete maruz kaldığı halde, aile içi şiddet uyguladığını belirtirken , %84.5’,i kendisinin aile içi
şiddet uygulamadığını belirtmiştir. Şiddet öğrenilmiş bir davranıştır teorisi bizim çalışmamızın verileri
ile doğrulanmadı. Görüşme yaptığımız kişiler genellikle şiddetin, özellikle de aile içi şiddetin son derece kabullenilmesi zor bir durum olduğunu düşündüklerini, özelde aile içi şiddet, genelde de şiddet
uygulamamak noktasında son derece duyarlı davranmaya çalıştıklarını ifade ediyorlardı.
Tablo 18- Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız?
Eş
Çocuk
Anne
Baba
Kardeş
Diğer
Toplam*
Sayı
51
449
14
8
82
7
611
Yüzde
8,3
73,5
2,3
1,3
13,4
1,1
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı aile içi şiddet uyguladığını söyleyen
543 katılımcı sayısından fazladır.
Aile içi şiddet mağduru olduğu halde, kendisi de aile içi şiddet uyguladığını söyleyenler, araştırma
grubumuz içinde küçük de olsa bir grup oluşturmaktadırlar. Bu grubun, kimlere şiddet uyguladıklarına
baktığımızda, en fazla çocuklarına şiddet uyguladıklarını görüyoruz. Araştırma grubumuzda olup da
aile içi şiddete maruz kaldığını ve kendisi de şiddet uyguladığını söyleyenlerin % 73.5’i, çocuğuna
şiddet uyguladığını belirtmiş.
Şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğu ve insanların güçlerini kullanabildikleri kişilere ancak şiddet uygulamaya eğilimli oldukları kabul edilmektedir. Araştırma verilerimiz de bu kabulü destekler
mahiyette çıkmıştır. Kadınlar daha çok eşlerinden şiddet görüyorlar, çocuklarına şiddet uyguluyorlar.
Eşlerinin uyguladığı şiddete karşılık veremediklerinde, şiddet gösterebilecekleri en uygun kişi olarak
çocuklarını görüyorlar. Bu durum da kadınlarını çocuklarına şiddet uygulamalarında önemli bir etken
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türk kültüründe kocaya itaat esas kabul edilmektedir. Bu yönde eğitim alan kadın, eşi kendisine
şiddet gösterse de şiddetle karşılık vermeme şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu arada gücünün
yettiği kişilere de şiddet uygulamayı öğrenmektedir. En yakınında ve en güçsüz kişi olarak çocuğunu
gördüğü için, şiddet duygularını çocuğuna yöneltebilmektedir.
Kadının çocuğuna uygulamış olduğu şiddeti meşrulaştırdığı nokta da çocuğunu terbiye ediyor olmasıdır.” Terbiye amaçlı şiddet”, bu toplumun bir problemidir. Kendi eğitimleri sırasında fiziksel şiddeti
bir terbiye aracı olarak öğrenen insanlar, eğitim verme hakkının kendilerine geçtiğine inandıklarında,
terbiye etmenin arkasına sığınarak şiddet uygulayabilmektedirler. Böylece erkek karısına, kadın çocuğuna, çocuk küçük kardeşine şiddet uygulama hakkını kendisinde bulabilmektedir. Bu da şiddetin
devam etmesinde çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
33
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadınların şiddet uyguladıklarını söyledikleri ikinci büyük grubun kardeşleri olduğu tablodan görülmektedir. Bunun yukarıda söylemiş olduklarımıza paralel bir veri olduğunu düşünüyoruz. Kendisi
şiddet gören kişi, güç yetirebileceği ve yaptığı davranışı meşrulaştırabileceği kişi olarak kardeşlerini
görebiliyor. Araştırma grubumuzun %13.4’ü, kendileri aile içi şiddete uğradıkları halde, kendileri de
kardeşlerine şiddet uyguladıklarını söyleyenlerden oluşmaktadır.
Kardeşlerine şiddet uygulayanlarla yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, kardeşlik görevlerini
yerine getirdiklerini, kardeşlerinin terbiyesinden kendilerini sorumlu hissettiklerini, büyüklerinin de
kendilerine terbiye edebilmek için şiddet uyguladıklarını, bu eylemlerini, görevlerini yerine getirme
olarak değerlendirdiklerini ifade ediyorlardı.
Araştırma grubumuzdaki kadınların % 8.3’ü, eşlerine şiddet uyguladıklarını ifade etmiş. Ataerkil bir
toplum olduğumuz için erkeklerin eşlerine şiddet uygulaması daha alışılmış bir davranış şekli olmasına
rağmen bu gruptaki kadınlar, eşlerine şiddet uyguladıklarını söylemişler. Eşlerine şiddet uyguladığını
söyleyen kadınlarla yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında kadınlar, sürekli şiddete uğradıkları için
dengelerini kaybettiklerini, özellikle de eşleri kendilerine şiddet uygulayarak dengelerini kaybetmelerinde etkili oldukları için, eşlerine şiddet uygulamanın onları rahatlattığını ifade ediyorlardı.
Görüşme yaptığımız kadınlar, gençken eşlerinin kendilerine şiddet uyguladığını, aradan geçen zaman içinde erkeğin güç kaybetmesi, kendilerinin de güçlerinin farkına varması ile birlikte şiddetin
yön değiştirdiğini vurguluyorlardı. Bu gruptaki kadınların pek çoğu bu durumu ilahi bir adalet olarak
değerlendiriyordu.
Araştırma grubumuzda, anne ve babalarına şiddet uyguladığını söyleyenler de bulunmakta. Araştırma grubundakilerin %2.3’ü annelerine, %1.3’ü de babalarına şiddet uyguladıklarını ifade etmişler.
Kültürümüzde anne babaya itaat esas olup, onlara yönelik şiddet hiçbir şekilde kabul edilmez. Anne babalarına şiddet uyguladıklarını söyleyenler genellikle şuurlu davranamamaktan şikayetçi olan ve anne
babalarının bakımından sorumlu tutulan kişiler olduklarını ifade ediyorlardı. Bu da anne babanın veya
bakıma muhtaç insanların bakımından sadece bir kişinin sorumlu tutulmasının hem bakan hem de bakılan açısından sakıncalarının fazla olabileceğini, sorumlulukların paylaşılmasının gerekliliğini ortaya
koymaktadır.
Tablo 19- Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz?
Nadiren
Sık sık
Devamlı
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
441
83
11
535
2965
3500
Yüzde
12,6
2,4
,3
15,3
84,7
100,0
Geçerli Yüzde
82,4
15,5
2,1
100,0
Aile içi şiddet uygulayan kadınların bunu hangi sıklıkla yaptıklarına baktığımızda, %82.4’ünün nadiren, %15.5’inin sık sık ve %2.1’inin de devamlı aile içi şiddet uyguladıklarını ifade ettiklerini görüyoruz. Böyle bir değerlendirmenin son derece izafi olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Nadiren,
sık sık ve devamlı kavramları izafi kavramlar olmakla birlikte, aile içi şiddet uyguladıklarını söyleyen
kadınların kendi davranışlarını bu değerlendirmelerle ifade edebilmeleri son derece anlamlı.
34
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Aile içi şiddet uyguladıklarını söyleyen kadınlar ile olan görüşmelerimizde, bazıları şiddet uygulamanın kendilerini rahatlattığını, bazıları da kendilerine çok şiddet uygulandığını, şimdi de şiddet uygulama sıranın kendilerine geldiğini söyleyerek, eşlerine uygulamış oldukları şiddeti meşrulaştırmaya
çalıştıklarını gördük.
Tablo 20- Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız?
Hak ettikleri için
Psikolojik sorunlarımdan kaynaklanmakta
Alkol vb. maddeler kullandığım için
Namus ve ahlak kurallarına uymadıkları için
Ben de şiddet gördüğüm için
Diğer
Toplam*
Sayı
300
130
11
66
71
58
636
Yüzde
47,2
20,4
1,7
10,4
11,2
9,1
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için buradaki toplam sayı aile içi şiddet uyguladığını söyleyen
543 katılımcı sayısından fazladır.
Araştırma grubumuzda olup da aile içi şiddete maruz kalmış olan ve kendisi de aile içi şiddet uyguladığını söyleyen kadınların, neden aile içi şiddet uyguladıklarını sorduğumuzda, alınan cevaplar,
son derece anlamlı çıktı. Bu soruya verilen cevaplar içinde en büyük grubu “hak ettikleri için” cevabını
verenlerin oluşturduğunu görüyoruz. Araştırma grubunun % 47.2’sini oluşturan bu grup, daha önce
belirtmiş olduğumuz hipotezleri destekler mahiyette cevaplar vermiştir.
Şiddeti uygulayan kadın, kendisinde “ terbiye amaçlı”, aile bireyleri üzerinde şiddet uygulama hakkının olduğuna inanmaktadır. Kadın kendisinde aile bireylerine şiddet uygulama hakkının olduğuna
inanmakta ve bu sebeple deşiddeti hak ettiklerini düşündüğünde şiddet uygulamakta, yani aldığı eğitim sisteminin bir gereğini yerine getirdiğine inanmaktadır.
Psikolojik sorunları olduğu için aile bireylerine şiddet uyguladıklarını söyleyenler araştırma grubumuzun % 20.4’ünü oluşturmaktadır. Bu grup ile yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, psikolojik
problemleri sebebi ile aile içi şiddet uyguladıklarını söyleyenler, kendilerinde aile bireylerine şiddet
uygulama hakkı olmadığına inanmakta, ancak psikolojik sıkıntılarından dolayı kendilerini kontrol edemediklerini belirtmektedirler. Şiddet eylemini istemsiz bir şekilde yerine getirdiklerini, kendilerine de
aile içinde şiddet uygulandığı için zaman içinde kendi kontrollerini sağlayamaz hale geldiklerini iddia
ediyorlardı.
Kendisi de şiddet gördüğü için şiddet uyguladığını söyleyenler araştırma grubumuzun %11.2’sini
oluşturmaktadır. Yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğu fikri
yaygın bir kabul görmektedir. Bu gruptaki kadınlar da kendilerine şiddet uygulandığı için kendileri de
şiddete başvurduklarını, çünkü istenmeyen bir durum ile karşılaşıldığında şiddet uygulamanın gerekliliğini öğrendiklerini ve öğrendiklerini de uyguladıklarını ifade etmektedirler.
Araştırma grubumuzda olup da şiddete uğrayan kadınların % 10.4’ü, aile fertlerine “namus ve ahlak
kurallarına uymadıkları için” şiddet uyguladıklarını söylemiş. Yine bu cevapların, kendilerine uygulanılan şiddetin gerekçesi ile paralellik gösterdiğini, yani şiddeti ve gerekçesini öğrendiklerini görüyoruz.
35
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadınlara aile içi şiddete maruz kalma sebeplerini sorduğumuzda, kadınların %3.4’ü, namus uğruna şiddete maruz kaldığını söylerken, aile içi şiddete neden başvurdukları şeklindeki sorumuza da
kadınların % 10.4’ünün şiddet uyguladıkları aile bireyleri namus ve ahlak kurallarına uymadıkları için
şiddet uyguladıklarını söylemiş olmaları son derece anlamlı görünüyor. Kendilerine aile bireyleri nasıl
davrandılarsa, onların da öğrendikleri şekilde aile bireylerine davranmayı tercih ediyor oldukları dikkati
çekmektedir.
Alkol vb. maddeler kullandıkları için aile içi şiddet uygulamaktan kendilerini engelleyemediklerini
belirten kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı %1.7 olarak tespit edilmiştir. Aile içi şiddete alkolden dolayı maruz kaldığını söyleyenlerin oranı daha önceki verilerde %23.2 olarak tespit edilmiştir.
Bu gruptakiler alkol vb. madde kullanıyor olmayı, kendilerini kontrol edememe ve şuursuzca istenmeyen durumların yaşanmasının engellenememesi olarak kendilerini inandırmaktadırlar.
Tablo 21- Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?
Evet, her zaman
Evet, bazen
Hayır
Toplam
Sayı
10
270
3220
3500
Yüzde
,3
7,7
92,0
100,0
Birikimli Yüzde
,3
8,0
100,0
Kadınların çok büyük bir grubu, şiddetin çözüm olmadığı düşüncesinde. Araştırma grubumuzdaki
kadınların % 92’si, şiddete başvurmanın bir çözüm olmadığı kanaatinde olduğunu ifade etmiş. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 7.7’si, şiddetin bazen çözüm olduğunu, % 03’ü de her zaman çözüm
olduğunu belirtmiş. Kadınlar, erkeklere göre daha fazla aile içi şiddete maruz kaldıkları için olsa gerek,
şiddetin bir çözüm olmadığı kanaati kadınlar arasında daha yaygın kabul görmektedir. Çağımızda değil
kadınların, hiçbir canlının şiddete maruz kalması kabul edilebilir bir durum olarak görülmemektedir.
Tablo 22- Sizce kadına kimlerin şiddet uygulama hakkı vardır?
Kocasının
Babasının
Annesinin
Kardeşlerinin
Yukarıdakilerin hepsi
Diğer kişiler
Hiç kimsenin
Toplam*
Sayı
46
154
165
8
4
7
3290
3674
Yüzde
1,3
4,2
4,5
0,2
0,1
0,2
89,5
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam 3500 katılımcı sayısından fazladır.
Araştırma grubumuzdaki kadınlar da şiddet uygulanmasına karşılar. Kadınlara,” kadınlara kimlerin
şiddet uygulama hakkı”nın olduğunu sorduğumuzda, araştırma grubumuzun % 89.5’i, hiç kimsenin
kadına şiddet uygulama hakkının olmadığını belirtmiş olduğu görülmektedir. Toplumda kadını bir birey olarak görenlerin sayısı arttığı oranda, kadına hiç kimsenin şiddet uygulama hakkının olmadığını
söyleyenlerin sayısı artacaktır. Kadını birey olarak kabul etmeyen insanların sayısı da arttıkça, kadını
başkalarının eğitmesi, terbiye etmesi gerektiği vb. düşüncesindeki insanların sayısı artacaktır.
36
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadına şiddet uygulama hakkının babasında olduğunu söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki
oranı % 4.2, annesinde olduğunu söyleyenlerin oranı da %4.5 olarak tespit edilmiştir. Buna göre
araştırma grubumuzdaki kadınların % 8.7’si, kadınlara anne babalarının şiddet uygulama hakkının
olduğuna inanmaktadır. Kadınların, kadınlara anne babalarının şiddet uygulama hakkının olduğuna
inanmalarının en önemli sebebi, eğitimlerinden anne babalarının sorumlu olduğuna inanmaları ve kültürün aktararak getirdiği anne babaya kayıtsız şartsız itaatin gerekliliğine olan inançtır.
Araştırma grubumuzdaki kadınların % 1.3’ü, kadınlara kocalarının şiddet uygulama hakkının olduğuna inandığını belirtmiş. Bizim toplumumuzda kadınları anne babalarının eğitme hakkının olduğuna
inanıldığı gibi kocanın da kadını eğitme hakkının olduğuna inanılmaktadır. Şiddetin de eğitimin bir
parçası olduğunun düşünülmesi, kadınların bile kocalarının kendilerine şiddet uygulama hakkının olduğuna inanılmasını beraberinde getirmektedir.
2.4.1.3. Katılımcıların Şiddet Olgusuna İlişkin Tutum ve Değer Yargıları
Tablo 23- Şiddet bazen gereklidir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
521
174
2805
3500
Yüzde
14,9
5,0
80,1
100,0
Araştırma grubumuzdaki kadınların, şiddeti ile ilgili görüşlerini öğrenmek istedik. Şiddetin gerekli
olmadığını düşünen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı %80.1 olarak tespit edilmiştir. 21.
Yüzyılda insan hakları bu kadar önemsenirken, şiddetin gerekli olup olmadığının soru olarak sorulmasına dahi gerek görülmeyebilir. Ancak görüşmelerimiz sırasında, kadınlar arasında şiddeti gerekli
bulduğunu söyleyenlerin de bulunması, bu soruyu sormamızı gerektirdi.
Araştırma bulgularımız da görüşmelerden elde ettiğimiz verilerle paralellik göstermektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınların %14.9’u, şiddetin bazen gerekli olduğuna inandığını belirtmiş. Kendi
yetişmeleri sürecinde, şiddet gördükleri için şiddeti gerekli olarak kabul eden bu kadınların, yanlış sosyalleşme sonucunda bu düşüncede oldukları kanaatindeyiz. Şiddetin gerekli olup olmadığı ile ilgili bir
fikirlerinin olmadığını söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı da % 5 olarak tespit edilmiştir.
Kadınların böyle bir konuda dahi fikir beyan etmekten çekiniyor olmaları son derece düşündürücü.
Görüşme yapmış olduğumuz kadınlar arasında şiddetin gerekli olduğunu düşünenler, ailedeki kişilerin eğitimi ve terbiyesinden sorumlu olduklarını, kendilerine de şiddet uygulandığını, şiddet uygulandığı anda insanın kendisini kötü hissettiğini, ancak şiddeti uygulayan kişilerin de kötü niyetli
olmadıklarını, kendilerinin iyiliği için şiddet kullandıklarına inandıklarını ifade ediyorlardı. Bu sebep ile
de şiddetin bazen gerekli olduğuna inandıklarını, başka bir eylemin bu derece etkili olmadığını ifade
ettiklerini gördük.
37
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 24- Kadına yönelik şiddet, derecesi çok değilse mazur görülebilir
Sayı
296
254
2950
3500
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Yüzde
8,5
7,3
84,3
100,0
Araştırma grubumuzdaki kadınların, şiddetin derecesi çok olmadığında şiddeti onaylayıp onaylamadıklarına baktığımızda, % 7.3’ünün bu konuda fikir beyan etmediklerini görüyoruz. Kadına yönelik
şiddetin derecesi çok değil ise mazur görülebileceğini söyleyen araştırma grubumuzdaki kadın oranı,
% 8.5 olarak tespit edilmiş.
Kadınların, kadına derecesi çok yüksek değil ise şiddet uygulanmasını mazur görme sebeplerini,
yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde şu şekilde özetleyebiliriz. Kadınlar, çevrelerindeki kadınların şiddet görüyor olmasına hayatlarının çeşitli aşamalarında şahit oldukları ve kadınların uygulanılan
bu şiddeti mazur görmeleri yönünde telkin alarak büyümelerinden dolayı, şiddetin derecesi az olduğu
sürece katlanılabilir olarak algılamayı öğrenerek büyüyorlar.
Görüşme yapmış olduğumuz kadınlar, genellikle şiddete uğradıklarında yardım istemiş oldukları diğer kadınların, kendilerinin ve çevrelerindeki pek çok kadının şiddet gördüğünü, kadın oldukları için bu
durumu kabul etmeleri gerektiğinin kendilerine kabul ettirilmeye çalışılmasının, şiddeti kabullenmelerinde etkili olduğunu belirtiyorlar. Yine kadınların pek çoğu, yaralanma ve ölüm ile sonuçlanmadıkça
şiddetin mazur görülebilir olduğu konusunda hemfikirler.
Araştırma grubumuzdaki kadınların oldukça önemli bir bölümü, kadına yönelik şiddetin derecesi
çok değilse mazur görülebilir düşüncesine katılmadıklarını belirtmiş. Araştırma grubumdaki kadınların
% 84.3’ü, kadınların hiçbir şekilde şiddet görmesini kabul edemeyecekleri kanaatindeler. Görüşme
yaptığımız bu gruptaki kadınlar, şiddetin azının da çoğunun da aynı olduğunu, hepsinden önemlisi
şiddetin insanı son derece rencide edici bir şey olduğunu ve hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini
belirtmektedirler.
Tablo 25- Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
578
235
2686
3499
1
3500
Yüzde
16,5
6,7
76,7
100,0
,0
100,0
Geçerli Yüzde
16,5
6,7
76,8
100,0
“Terbiye amaçlı şiddet” ifadesi, ülkemizde oldukça yaygın olarak kullanılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Terbiye ve şiddet çok farklı iki kavram olup yan yana gelmelerini beklemek oldukça
zor, fakat bir o kadar da birlikte kullanılan kavramlardır. Terbiye amaçlı, yani bir kişinin terbiyesine
katkıda bulunabilmek amacıyla şiddet kullanılabileceğine inandığını söyleyen araştırma grubumuzdaki
kadın oranı % 16.5 olarak tespit edilmiştir.
38
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Şiddet bazen gereklidir diyen kadınlarla, terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir düşüncesinde olan
araştırma grubumuzdaki kadın sayısı bir birine oldukça yakın olarak tespit edilmiştir. Şiddet bazen gereklidir cevabını veren kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı %14.9 iken, terbiye amaçlı şiddet
gereklidir diyen araştırma grubumuz içindeki kadın oranı da %16.5’dir. Terbiye amaçlı şiddeti destekleyip desteklemediğini söyleyen, yani bu konuda fikrinin olmadığını söyleyen kadınların da araştırma
grubumuz içindeki oranı % 6.7 olarak tespit edilmiştir.
Terbiye amaçlı da olsa şiddetin desteklenemeyeceğine inandığını söyleyen araştırma grubumuz
içindeki kadınların oranı %76.8 olup, bu cevabı verenler, araştırma grubumuzun en büyük grubunu
oluşturmaktadırlar. Kadınlar, özellikle son yıllarda yapılan farkındalık çalışmalarının da etkisi ile olsa
gerek, kendilerini eskiye oranla daha fazla birey olarak görmekte ve kendilerine az da olsa hiç kimsenin
şiddet uygulayamayacağının farkına vardıklarını belli etmektedirler.
Tablo 26- Dayak varsa eşler boşanmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
2356
541
603
3500
Yüzde
67,3
15,5
17,2
100,0
Daha önceki tabloları değerlendirirken kadınların, son yıllarda daha fazla birey olduklarının farkına
vardıklarını ve şiddete eskiye oranla daha fazla karşı çıktıklarını belirtmiştik. Dayak varsa eşlerin boşanması gerektiğini söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 67.3 olarak tespit edilmiştir.
Araştırma grubumuzdaki fiziksel şiddet olduğunda eşlerin boşanması gerektiğini düşünenlerin yaşa
göre farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda; 18-24 yaş aralığındaki kadınların % 70.6’sı, 2534 yaş aralığındaki kadınların %71.3’ü, dayak varsa eşler boşanmalıdır derken, bu oran yaş ilerledikçe
düşerek 65 yaş ve üzerindekilerde %42.1’e kadar düşmektedir. Görüldüğü gibi yaş küçüldükçe şiddete
tepki oranı artmakta, yaş büyüdükçe de azalmaktadır. Bu verilerin ışığında genç neslin, ne istediğini
bilen ve yaşlı kuşağa göre kendilerinin değerine daha fazla farkında olarak yetiştiğini söyleyebiliriz.
Tablo 27- Yaşa göre ‘dayak varsa eşler boşanmalıdır’ yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Dayak varsa eşler boşanmalıdır.
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
231
37
59
70,6%
11,3%
18,0%
956
186
198
71,3%
13,9%
14,8%
694
177
168
66,8%
17,0%
16,2%
323
76
106
64,0%
15,0%
21,0%
120
49
44
56,3%
23,0%
20,7%
32
16
28
42,1%
21,1%
36,8%
2356
541
603
67,3%
15,5%
17,2%
Toplam
327
100,0%
1340
100,0%
1039
100,0%
505
100,0%
213
100,0%
76
100,0%
3500
100,0%
39
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
“Dayak varsa eşler boşanmalı mıdır?” sorusuna cevap vermek istemeyen, bu konuda bir fikrinin
olmadığını söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 15.2’dir. Bu gruptaki kadınlar ile
yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, kendilerine öz güvenlerinin oldukça düşük olduğu ve kendilerini birey olarak göremedikleri, kararları eşleri, oğulları veya ailelerindeki bir erkeğin almasını bekliyor
olmaları oldukça dikkat çekici idi.
“Dayak varsa eşler boşanmalı mıdır?” şeklindeki soruya fikirlerinin olmadığını söyleyenlerin yaş dağılımına baktığımızda, verilerin yukarıdaki düşüncemizi destekler mahiyette olduğu görülmektedir. Bu
konuda fikrinin olmadığını, yani fikir beyan etmek istemediğini söyleyenlerin yaş ilerledikçe oranlarının
arttığı dikkati çekmektedir. 18-24 yaş grubundaki kadınların %11.3’ü, dayak varsa eşler boşanmalıdır
konusunda fikrinin olmadığını söylerken, yaşın ilerlemesi ile birlikte bu oranın düzenli bir artış göstererek 65 yaş ve üzerindekilerde % 21.1’e ulaştığı görülmektedir.
“Dayak varsa eşler boşanmalıdır” fikrine katılmadıklarını söyleyen araştırma grubumuzdaki kadın
oranı % 17.2 olarak tespit edilmiştir. Bu grup ile yapılan görüşmelerde, kadınlar genellikle şiddet gördüklerini, çevrelerindeki pek çok kadının da şiddet gördüğünü, ancak her şiddet gören boşanacak olsa,
evli insan sayısının son derece azalacağını, dolayısı ile de dayak olsa bile eşlerin boşanmaması gerektiğini, eşler arasında bazen bu tür istenmeyen davranış şekillerinin olabileceğini savunduklarını gördük.
Kadınlar arasında eşin dövebileceğini de sevebileceğini de, zaman zaman bu tür davranışların olmasının normal olduğunu savunanların sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla idi. Yaşa göre kadınların
düşüncelerinde farklılık olup olmadığına baktığımızda, yaş ile ters orantılı verilere ulaşılmış olduğu dikkat çekmektedir. 18-24 yaş grubunda olup da dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesinde olduğunu
söyleyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı %18 iken, bu oran 65 yaş ve üzerindekilerde %36.8
olarak tespit edilmiştir.
Tablo 28- Erkeği şiddete kadın tahrik eder
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
327
506
2662
3495
5
3500
Yüzde
9,3
14,5
76,1
99,9
,1
100,0
Geçerli Yüzde
9,4
14,5
76,2
100,0
Saha çalışmalarımız sırasında zaman zaman “erkeği şiddet kullanmaya kadının tahrik eder” yönünde beyanda bulunanlar ile karşılaştık. Kadınların, erkeği şiddete kadın tahrik eder şeklindeki düşünceye
nasıl baktıklarını sorduğumuzda, araştırma grubumuzdaki kadınların % 9.4’ü bu düşünceyi paylaştığını
söylemiş.
Yeni yetişen grubun kendilerine daha özgüvenli olduklarını daha önceden de söylemiştik. Yaşa göre
kadınların bu soruya vermiş oldukları cevapların dağılımındaki farklılığa baktığımızda da bu düşüncemizin desteklendiğini görüyoruz. 18-24 yaş grubundaki kadınların % 9.5’i erkeği şiddet uygulamaya
kadın tahrik eder düşüncesinde olduğunu söylerken, yaş ilerledikçe erkeği şiddete kadın tahrik eder
düşüncesinde olanların oranının arttığı ve 65 yaş ve üzerindekilerde bu oranın % 30.3’e ulaştığı görülmektedir.
40
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 29- Yaşa göre ‘erkeği şiddete kadın tahrik eder’ yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Erkeği şiddete kadın tahrik eder
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
31
39
257
9,5%
11,9%
78,6%
112
179
1048
8,4%
13,4%
78,3%
78
143
815
7,5%
13,8%
78,7%
58
89
357
11,5%
17,7%
70,8%
25
42
146
11,7%
19,7%
68,5%
23
14
39
30,3%
18,4%
51,3%
327
506
2662
9,4%
14,5%
76,2%
Toplam
327
100,0%
1340
100,0%
1039
100,0%
505
100,0%
213
100,0%
76
100,0%
3495
100,0%
Erkeği şiddete kadın tahrik eder düşüncesi ile ilgili fikir beyan etmek istemeyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 14.5 olarak tespit edilmiştir. Bu konuda fikir beyan etmekten çekinenlerin yaşa
göre farklılık ortaya koyduğu görülmektedir. Buna göre 18-24 yaş grubundaki kadınların % 11.9’u
fikrim yok derken, 65 yaş ve üzerindeki grubun % 18.4’ü, bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiş. Fikir
beyan etmekten çekinenlerin yaşa göre dağılımı da yaş ilerledikçe fikir beyan etmekten çekinenlerin
sayısının arttığını ortaya koymaktadır. İnsanların kendileri ile ilgili konularda fikir beyan etmekten çekinmelerini anlayabilmek oldukça güç.
Erkeği şiddete kadın tahrik eder düşüncesine katılmayan kadınların araştırma grubumuz içindeki
oranı, diğer gruplara göre oldukça yüksek çıkmıştır. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 76.2’s,i
erkeği şiddete kadının tahrik etmediğini belirtmiş. İnsanın iradesi ile davranışlarını yönlendirdiğini, erkeklerin uygulamış oldukları şiddetin dahi sorumluluğunu almak istemediklerini ve bu sebep ile de şiddet uyguladıkları halde sorumluluğunu da kadına yüklemeye çalışıyor olmalarının anlaşılır gibi olmadığı
düşüncesi, görüşme yaptığımız bu kadın grubu arasında hakim bir görüş olarak karşımıza çıkmaktadır.
Erkeği şiddete kadın tahrik eder diyen ve bu konuda fikrinin olmadığını söyleyen kadınların yaşları
arttıkça, bu cevapları verenlerde artış olduğunu daha önce söylemiştik. Bu grupların aksine, erkeği
şiddete kadın tahrik eder düşüncesine katılmayan kadınların yaşları arttıkça bu görüşü paylaşanların
oranı azalmakta, yani aralarında ters bir orantı çıkmaktadır. Erkeği şiddete kadın tahrik etmez diyen
18-24 yaş grubundaki kadın oranı % 78.6 iken, bu oranın 65 yaş ve üzeri grupta % 51.3’e düştüğü
tespit edilmiştir.
Tablo 30- Kadına yönelik şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
321
409
2769
3499
1
3500
Yüzde
9,2
11,7
79,1
100,0
,0
100,0
Geçerli Yüzde
9,2
11,7
79,1
100,0
41
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
“Kadına yönelik şiddetin haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir” olduğunu düşünenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 9.2’dir. Haklı gerekçesi olduğuna inanılsa dahi şiddetin hiçbir varlığa
uygulanılamayacağı, bugün kabul gören bir görüştür. Günümüzde bir gerekçe gösterilerek de olsa
kadına şiddet uygulanılması toplumun büyük bir kesimi tarafından kabul görmemektedir. Araştırma
grubumuzdaki kadınların % 9.2’sinin, kadına yönelik şiddetin haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir düşüncesinde olduğunu belirtmiş olmasını son derece düşündürücü buluyoruz.
Sahada yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, bu cevabı verenlerin oluşturduğu grubun yaşlarının daha büyük olduğunu ve bu gruptaki kadınların iyilikleri ve eğitimleri için erkeklerin kendilerine
şiddet uyguladıkları kanaatinde olduklarını, bunu büyüklerinin kendilerine öğrettiklerini, bu sebep ile
de erkeklerin haklı gerekçelerle şiddet uygulamasına karşı olmadıklarını sık sık dile getirdiklerine şahit
olduk. 65 yaş ve üzerinde olan kadınların %21.1’i, haklı bir gerekçesi olduğunda kadına yönelik şiddetin kabul edilebilir olduğunu söylerken, kadınların yaşları küçüldükçe bu oran düşmekte ve 18-24 yaş
grubunda % 9.5’e ulaşmaktadır. Yaş ile araştırma bulgularında meydana gelen değişimin sebebinin,
sosyalleşme süreci ile açıklanmasının akıllıca olduğu kanaatindeyiz.
Bu konuda fikir beyan etmek istemeyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 11.7 olup, fikir
beyan etmekten çekinenlerin de yaş ilerledikçe sayısının arttığı görülmektedir. 18-24 yaş grubundaki
kadınların % 8.3’ü, 65 yaş ve üzerindeki yaş grubundaki kadınların da % 17.1’i, kadına yönelik şiddetin haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şey olduğu konusunda fikir beyan etmek istemediğini
belirtmiş. Kendileri ile ilgili bir konuda, hatta bu kadar önemli bir konuda kadınların fikir beyan etmemelerini anlayabilmek oldukça zor görünmektedir.
Kadına yönelik şiddetin haklı gerekçesi olsa bile kabul edilebilir bir şey olmadığını söyleyen kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 79.1 olarak tespit edilmiştir. Kadınların, kadına karşı şiddet
uygulanmasının haklı bir gerekçesinin olamayacağını düşünmeleri ile yaş arasındaki ilişkiye bakıldığında, aralarında ters orantının olduğu görülmektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınlar arasında kadına
karşı şiddetin haklı gerekçesi olduğunda dahi kabul edilebilir olmadığını söyleyen 65 yaş ve üzerindeki
kadınların oranı % 61.8 iken, bu oran, yaş ilerledikçe belirli periyotlarla artmakta ve 18-24 yaş grubunda % 82.3’e yükselmektedir. Bu veriler de genç neslin kadına yönelik şiddete karşı çok daha duyarlı
olduğunu ve şiddeti hiçbir şekilde kabul etmek istemediklerini ortaya koymaktadır.
Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere, kadınların % 3.7’si erkeğin bazen eşine fiziksel şiddet uygulayabileceği kanaatinde olduğunu ifade etmiş. Aslında araştırma grubu içinde çok küçük bir grubu
temsil ediyor olmalarına rağmen günümüzde kadınların, kadınlara erkeğin bazen fiziksel şiddet uygulayabileceğine düşünüyor olması oldukça dikkat çekicidir.
Tablo 31- Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
130
421
2949
3500
Yüzde
3,7
12,0
84,3
100,0
Ancak kadınların erken yaşlarda almış oldukları eğitimin bir sonucu olarak kadınlara, erkeklerin şiddet
gösterebileceği düşüncesi yerleşmiş. Son yıllarda kadın ve erkeğin eşitliğine daha fazla inanılıyor
olması, yeni yetişen neslin bu konuya daha duyarlı olmasında etkili olmuştur kanaatindeyiz.
42
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 32- Yaşa göre ‘erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir.
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
6
32
289
1,8%
9,8%
88,4%
37
152
1151
2,8%
11,3%
85,9%
39
124
876
3,8%
11,9%
84,3%
25
66
414
5,0%
13,1%
82,0%
15
34
164
7,0%
16,0%
77,0%
8
13
55
10,5%
17,1%
72,4%
130
421
2949
3,7%
12,0%
84,3%
Toplam
327
100,0%
1340
100,0%
1039
100,0%
505
100,0%
213
100,0%
76
100,0%
3500
100,0%
18-24 yaş grubundaki kadınların % 1.8’i erkek bazen eşine şiddet gösterebilir derken 65 yaş ve
üzerindekiler içinde bu cevabı verenlerin oranı % 10.5’e ulaşmaktadır.
Erkek eşine bazen şiddet gösterebilmelidir şeklindeki ifadeye, bu konuda bir fikrim yok diyenlerin
araştırma grubumuz içindeki oranı %12 olarak tespit edilmiştir. Kadınların bu konuda fikirlerinin olmadığını söylemesi, gerçeği söylemekten çekiniyor olduklarını, yani birey olarak kendilerini ifade edemediklerini göstermektedir. Yaş ilerledikçe kendileri için son derece önemli olan konularda da gençlere
göre daha fazla fikir beyan etmekten çekinenlerin veya bu durumu yaşama şekli haline getirenlerin
grup içindeki oranlarının arttığı görülmektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınların, 18-24 yaş aralığında olanlarının % 9.8’i, fikir beyan etmekten çekinirken, 65 yaş ve üzerindekilerde bu oranın %
17.1’e ulaştığı görülmektedir.
Tablo 33- Eğitime göre ‘erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’ yargısının dağılımı
Okuryazar değil
Sadece okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Yüksek lisans/Doktora
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir.
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
8
15
36
13,6%
25,4%
61,0%
5
9
53
7,5%
13,4%
79,1%
51
94
528
7,6%
14,0%
78,5%
21
48
417
4,3%
9,9%
85,8%
28
136
942
2,5%
12,3%
85,2%
15
106
855
1,5%
10,9%
87,6%
2
13
118
1,5%
9,8%
88,7%
130
421
2949
3,7%
12,0%
84,3%
Toplam
59
100,0%
67
100,0%
673
100,0%
486
100,0%
1106
100,0%
976
100,0%
133
100,0%
3500
100,0%
43
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Erkek eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir fikrine kesinlikle katılmadıklarını belirten kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 84.3’dür. 18-24 yaş grubundaki kadınların % 88.4’ü, 65
yaş ve üzerindeki kadınların % 72.4’ü erkek, bazen eşine fiziksel şiddet gösterebilmelidir düşüncesine
katılmadığını belirtmiş. Bu da yeni yetişen neslin düşünce ve eğitim anlayışının da önceki nesle göre
farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır.
Tablo 34- Kocasının beklentilerini yerine getirmezse kadına şiddet uygulanabilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
267
372
2861
3500
Yüzde
7,6
10,6
81,7
100,0
Araştırma grubumuzdaki kadınların, kadın kocasının beklentilerini yerine getirmez ise kadına şiddet
uygulanabilir şeklindeki düşünce ile ilgili ne düşündüklerini öğrenmek istedik. Buna göre araştırma
grubundaki kadınların % 81.7’si, bu fikre katılmadıklarını, %10.6’sı bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini, % 7.6’sı da bu fikre katıldığını ifade etmiş. Yukarıdaki benzer sorulara verilen cevaplarla
burada verilen cevaplar arasında da paralellikler bulunmaktadır. Kadınların yaş ortalamaları düştükçe
ve eğitim seviyeleri arttıkça, kocanın kadına şiddet uygulamasına hangi sebep ile olursa olsun karşı çıkma oranlarında ciddi artışların olduğu, sahadaki görüşmelerimizde de çok net olarak ortaya çıkmıştır.
Tablo 35- Eğer erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
2385
523
592
3500
Yüzde
68,1
14,9
16,9
100,0
Aile içi şiddet uygulamalarında erkeğin kadına şiddet uygulaması halinde kadınların bu durumu
değerlendirmelerini öğrenmek istedik. Bir insanın diğer bir insana şiddet uygulama hakkının olmadığı
kabul edilmektedir. Yasalar, bir kişinin bir başka kişiye şiddet uygulaması halinde uygulanacak cezai
müeyyideyi önceden belirlemiştir. Yine yasalara göre aile içi şiddetin de müeyyideleri belirlenmiştir.
Ancak toplumların yazılı kuralları kadar yazısız kuralları da bulunmaktadır. Bilinen bir diğer gerçek de
toplumların uzun yıllar içinde oluşturmuş oldukları yazısız kuralların yaptırımının yazılı kurallardan çok
daha fazla olduğudur. Buna göre, toplumların yazılı kurallarında yer almış olsa da bazı yazısız kurallar,
yazılı kuralların önüne çıkabilmektedir.
Bu soruda da öğrenilmiş davranışların etkisini görüyoruz. Küçük yaşlarından itibaren erkeğin egemenliğini kabul etmek üzere yetiştirilen kız çocukları, eşlerinin kendilerini eğitebilmek için zaman
zaman şiddet uygulayabileceklerini öğrendikleri için, eşlerinin kendilerine şiddet uygulamaları halinde
tutuklanmalarına çok taraftar olmuyorlar. Erkeğin eşine şiddet uygulamasına daha büyük oranlarla
karşı çıkan ve bunu çeşitli sorulara vermiş oldukları cevaplarla birbirlerine çok yakın oranlarla ortaya
koyan kadınlar, eşlerinin kendilerine şiddet uygulamaları halinde daha küçük grupların tutuklanmalarını istediklerini araştırma verileri ile ortaya konulmuş bulunmaktadır.
44
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Bunda bazı toplumsal kuralların etkili olduğunu görüşmelerimiz sırasında öğrendik. Görüşme yaptığımız kadınlar, etraflarındaki pek çok erkeğin eşine şiddet kullandığını, her şiddet kullanan erkeğin
tutuklatılacak olsa pek çok ailenin parçalanacağını, bu sebep ile de kocaların tutuklatılması fikrine çok
da sempati ile bakmadıklarını ifade ediyorlar. Ayrıca şiddet sonrasında tutuklanan erkek ile bir süre
sonra aynı evde yaşayacak olmanın da bazı şeylerin göze alınmasını zorlaştırdığı kanaatindeler. Bir
grup kadın da erkeğin çok da şiddetli olmamak şartıyla şiddet kullanmasının müsamaha ile karşılanması gerektiğini, onların erkek olduğunu, böyle bir haklarının olduğunu savunabiliyor.
Araştırma grubumuzdaki kadınların “erkek, kadına şiddet uygular ise tutuklanmalıdır” şeklindeki
düşünceyi % 68.1’inin desteklediği, % 16.9’unun desteklemediği ve % 14.9’unun bu konuda fikrinin
olmadığını ifade etmiş olduklarını görüyoruz.
Tablo 36- Yaşa göre ‘erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır’ yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
219
31
77
67,0%
9,5%
23,5%
953
187
200
71,1%
14,0%
14,9%
705
165
169
67,9%
15,9%
16,3%
334
84
87
66,1%
16,6%
17,2%
131
43
39
61,5%
20,2%
18,3%
43
13
20
56,6%
17,1%
26,3%
2385
523
592
68,1%
14,9%
16,9%
Toplam
327
100,0%
1340
100,0%
1039
100,0%
505
100,0%
213
100,0%
76
100,0%
3500
100,0%
Kadınların erkeğin kadına şiddet uygulaması durumunda tutuklanması ile ilgili görüşün yaşa göre
farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda, fikir beyan etmekten çekinenlerin yaş ile doğru orantılı
olduğu görülmektedir. Yaş ilerledikçe kadınların bu konudaki fikirlerini ortaya koymaktan çekindikleri,
dolayısı ile yukarıda bahsetmiş olduğumuz sebeplerle toplum baskısını daha fazla hissediyor olduklarını söyleyebiliriz. Ancak gençler fikir beyan etme konusunda yaşlılara göre daha rahatlar. 18-24 yaş
grubundaki kadınlar arasında fikir beyan etmek istemediklerini söyleyenlerin oranı % 9.5 iken, bu oran
yaş ile birlikte artış göstererek 55-64 yaş grubunda % 20.2’ye, 65 yaş ve üzerinde ise 17.1’e ulaşmıştır.
Erkek eşine şiddet uygular ise tutuklanmalıdır diyen kadınların oranı 18-24 yaş grubunda % 67
iken bu oran, 65 ve üzeri grupta % 56.6’ya gerilemektedir. Daha önce de toplum içinde almış oldukları
eğitimin onları, erkeğin uygulamış olduğu şiddeti tutuklanma ile cezalandırmayı öğretmediğini, aksine
tolere edebilmeyi, önceki nesillere daha fazla öğrettiğini belirtmiştik. Sonuçlarımızın da bu düşünceyi
desteklediği görülmektedir.
45
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 37- Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
539
480
2478
3497
3
3500
Yüzde
15,4
13,7
70,8
99,9
,1
100,0
Geçerli Yüzde
15,4
13,7
70,9
100,0
Yine toplumsal öğrenme sürecinde gelişen bir başka görüşe, araştırma grubumuzdaki kadınların
bakışını öğrenmek amacıyla sormuş olduğumuz “kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini
gerektirir” şeklindeki düşünceye verilen cevaplara batığımızda, kadınların dünyasında toplumun
öğrettiklerinin önemini ortaya çıkaran sonuçlarla karşılaşıyoruz.
Tablo 38- Yaşa göre ‘kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir’
yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini
gerektirir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
43
42
242
13,1%
12,8%
74,0%
169
188
982
12,6%
14,0%
73,3%
158
142
738
15,2%
13,7%
71,1%
106
69
329
21,0%
13,7%
65,3%
39
32
142
18,3%
15,0%
66,7%
24
7
45
31,6%
9,2%
59,2%
539
480
2478
15,4%
13,7%
70,9%
Toplam
327
100,0%
1339
100,0%
1038
100,0%
504
100,0%
213
100,0%
76
100,0%
3497
100,0%
Kadınların % 15.4’ü, kadınların bazı davranışlarının şiddet görmelerini gerektirdiğini söylemiş. Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir diyen kadınların yaş dağılımına bakıldığında,
18-24 yaş grubundakilerin %13.1’inin, bu görüşe katılıyorum dediğini, yaş ilerledikçe katılıyorum diyenlerin oranının arttığını ve 65 yaş ve üzerindekilerin en büyük grubu oluşturarak % 31.6’lık orana
ulaştığını görüyoruz.
Kadınların bazı davranışlarının şiddet görmelerini gerektirir düşüncesine katılmadıklarını belirten
kadınların araştırma grubumuz içindeki oranı % 70.9 olarak tespit edilmiştir. Kadın bir birey olarak
kabul edilmiş olsa, davranışlarının sorumluluğunun kendisinde olduğu da kabul edilecek, dolayısı ile
de davranışlarından dolayı şiddet görmesinin gerekli olup olmadığı dahi düşünülmeyecektir. Araştırma
46
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
grubumuzda bu düşüncede olduğunu, yani kadını birey olarak kabul edenlerin oranı %70.9 olarak
tespit edilmiştir.
Ancak 21. Yüzyılda kadının birey olduğunu düşünmeyenlerin hala var olduğunu kabul etmek çok
zor iken bu oranın araştırma grubunun yaklaşık % 30’unu oluşturuyor olduğunu kabul edebilmek çok
daha zor geliyor. Eğer kadının birey olduğu kabul edilir ise her birey gibi onun da hatalarının olabileceği
kabul edilecektir. Yanlış davranışların sorumluluğu bireyin kendisinde kabul edildiğinde, istenmeyen
davranışların cezalandırılması değil, bu davranışların değiştirilmesi yönünde bireyin eğitim almasının
gerekliliği kabul edilmelidir.
İnsan, zaman zaman yanlış yapabilir ama yaptığı davranışların sorumluluğu bir başkasında olmamalıdır. Ancak kadını birey olarak kabul etmeyen araştırma grubumuzdaki yaklaşık % 30’luk grubun,
kadın olması çok daha düşündürücü. Erkeklerin bu düşünce yapısında olmasından çok daha düşündürücü bir durum ile karşı karşıyayız. Erkeklerin kadınların davranışları üzerinde tasarruf hakkına sahip
olmak istemesinden çok daha incitici olanı kadınların, erkeklerin kadınların davranışları üzerinde tasarruf hakkının olduğuna inanıyor olmasıdır. Bu da ataerkil bir yapıda, özellikle sosyalizasyon sürecinin ilk
yıllarında formal olmayan eğitim sürecinin ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tablo 39- Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir
Sayı
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
490
468
2541
3499
1
3500
Yüzde
14,0
13,4
72,6
100,0
,0
100,0
Geçerli Yüzde
14,0
13,4
72,6
100,0
Kadına yönelik şiddeti meşrulaştırabilmek için toplumda sık sık kullanılan sözlerden bir diğeri de “Kadına
yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir” ‘dir. Araştırma grubumuzdaki
kadınların % 14’ü, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kadına yönelik şiddetin kabul edilebilir
olduğunu, % 13.4’ü bu konuda fikrinin olmadığını dolayısı ile de fikir beyan etmek istemediğini, %
72.6’sı da bu düşünceye katılmadığını belirtmiş.
Kadınların % 72.6’sının bu düşünceye katılmadığını belirtmiş olması ve büyük grubun bu düşüncede olması olumlu gibi algılanabilir. Ancak kadınların, kadınlara şiddet uygulanmasını belirli gerekçelerle onaylıyor olması, her ne gerekçe gösterilirse gösterilsin kabul edilebilir değil diye düşünüyoruz.
Hangi gerekçe olursa olsun grubun %72.6’sının bu görüşü reddediyor olması, grubun diğer kısmının
gerekçeli de olsa kadına yönelik şiddeti onaylaması veya bu konuda sessiz kalması, toplumumuzdaki
kadınların bir kısmının daha kendisinin ve hemcinslerinin birey olduğunu fark edemediğini gösteren bir
işaret olarak yorumluyoruz.
47
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 40- Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
2573
441
486
3500
Yüzde
73,5
12,6
13,9
100,0
Şiddet, her türlü ilişkiye zarar verir. Bu aile içinde olduğunda, özellikle de eşler arasında olduğunda
şiddete uğrayan aile bireyi üzerinde çok daha fazla olumsuz sonuçlara sebebiyet vermektedir. Çünkü
aile içindeki bireyler, birbirlerine güvenir ve dayanırlar. Aile, güven üzerine kurulan bir kurumdur. En
fazla güvendiğiniz ve hayatın yükünü birlikte yüklenmek için yola çıktığınız kişiden şiddet görüyor
olmanın kabul edilebilir tarafının olmadığını düşünüyoruz.
Araştırma grubumuzdaki kadınların da aynı düşünceyi paylaşıp paylaşmadıklarını öğrenmek istediğimizde, yanlış sosyalleşme sonucu olsa gerek, % 13.9’u, bu düşünceye katılmadığını, % 12.6’sı da bu
konuda fikrinin olmadığını, fikir beyan etmek istemediğini belirtmiş olması son derece ilginç. Kadınların, eşleri ile aralarına şiddet girdiğinde sevgi bağının zarar görmeyeceğini düşünmelerinin en temel
sebeplerinden birisinin eşlerinden şiddet görüyor olmaları olduğunu düşünüyoruz.
Görüşmelerimiz sırasında kadınlar, eşlerinden şiddet gördüklerini ve şiddet sonrasında da evliliklerini sürdürmek zorunda kaldıklarını söylüyorlardı. Kadınlar, zaman zaman aile içi şiddete uğradıkları
halde, eşleri ile aile hayatlarının devam ettiğini, iyi ve kötü günlerinin olduğunu, iyi günlerde eşlerinin
kendilerine uygulamış olduğu şiddeti unuttuklarını, en azından hatırlamak istemediklerini, aksi halde
hayatın çekilmez olacağını düşündüklerini ifade ediyorlardı.
Görüşme yaptığımız bu gruptaki kadınlar, şiddet devam ettiği halde evliliklerini de sürdürmek zorunda kaldıkları için şiddet, sevgi bağını yok etmez diye düşünüyorlar. Tüm bunlardan dolayı da eşler
arasında fiziksel şiddet olduğunda sevgi bağının zarar görmeyeceğini, sevgi bağı zarar görecek olsa
kendi evliliklerinin devam ediyor olmasının nasıl açıklanabileceğini sorguluyorlar. Oysa bugün pek çok
evliliğin sevgi bağı ile değil, alışkanlıkların sürdürülmesi ile devam ettiği bilinmektedir.
Araştırma grubumuzdaki kadınların % 73.5’i, eşler arasında şiddet olduğu zaman sevgi bağının
yok olacağını düşündüğünü ifade etmiş. Kendisine şiddet uygulayan bir kişiye olan sevgi bağının zarar
görmeyeceğine inanmak, insanın tabiatına aykırı diye düşünüyoruz. Çünkü insan değerli bir varlıktır
ve kendisine çevresindeki insanların da aynı şekilde değer vermesini ister. Dolayısı ile insan, kendisine uygulanılan şiddeti hiçbir şekilde tolare edemez. Kadınların yaşadıkları şiddeti, kendilerine olan
özgüvenlerini, saygılarını kaybetmemek adına eşler arasındaki sevgi bağının zarar görmeyeceğini düşündüklerini veya bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini düşünüyoruz. Çünkü görüşmelerimiz sırasında kadınlar, biraz daha fazla iletişimimizi yoğunlaştırdığımızda, daha samimi duygularla, şiddetin
insana yakışmayacağını, dolayısı ile de şiddet uygulayana sevgi ve saygılarını kaybettiklerini sık sık dile
getiriyorlardı.
48
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
2.4.1.4. Kadın Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları
Tablo 41- Dayak bir terbiye aracıdır
Sayı
376
248
2876
3500
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Yüzde
10,7
7,1
82,2
100,0
Son yıllarda çok fazla tartışılan konulardan birisi de dayağın bir terbiye aracı olup olmadığıdır. Önceki yıllarda dayağın cennetten çıkma olduğu, kızını dövmeyenin dizini döveceği, vb. şekilde, dayağın
bir terbiye aracı olduğuna inanılırken, son yıllarda bu düşünce sorgulanır oldu. Araştırma grubumuzdaki kadınların bu konudaki düşüncelerine baktığımızda, dayağın bir terbiye aracı olduğunu düşünenlerin
% 10.7, bu konuda bir fikrinin olmadığını söyleyenlerin % 7.1 ve bu düşünceye katılmadığını söyleyenlerin de % 82.2’lik gruplar olduklarını görüyoruz.
Araştırma grubunun çok büyük bir kısmının, dayağın terbiye aracı olmadığını düşünüyor olması
sevindirici olmakla birlikte, görüşmelerimize dayanarak, dayağın terbiye aracı olmadığını düşünenlerin
de zaman zaman şiddete başvurduklarını kendi ifadelerinden öğrenmiş bulunuyoruz. Bu grup, terbiye
amaçlı başka etkili yöntemler bilmediklerini, atalarından gördükleri yöntemleri, çok istekli olmadan da
olsa zaman zaman kullandıklarını ifade ediyorlardı.
Tablo 42- Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
2300
614
584
3498
2
3500
Yüzde
65,7
17,5
16,7
99,9
,1
100,0
Geçerli Yüzde
65,8
17,6
16,7
100,0
Şiddetin onaylanmayan bir eylem olduğunu daha önce de belirtmiştik. Şiddet, eşler arasında olduğunda, tahribatı daha da büyük olmaktadır. Erkeğin eşine şiddet uygulaması halinde kadınların eşlerin boşanmasını gerekli görüp görmediklerini öğrenmek istedik. Araştırma grubumuzdaki kadınların
% 65.8’i, erkek eşine şiddet uygularsa eşler kesinlikle boşanmalıdır, % 16.7’si boşanmamalıdır ve %
17.6’sı da bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiş. Erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiğine araştırma grubumuzda görüşme yaptığımız çok sayıda kadın katılmadığını söylemiştir. Bu veriler,
toplumda erkeklerin eşlerine şiddet uygulamasına alışkın olunduğu ve her şiddete uğrayan kadın eşinden boşanacak olsa ailelerin pek çoğunun dağılacağını, boşanma sonrasında hayatın hem kadın hem de
çocuklar için çok daha zor olacağına inandıklarını, bu sebep ile de her şiddet sonrasında boşanmanın
olması gerektiğine inanmadıklarını ifade ediyorlar.
49
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 43- Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına alınmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
3051
214
235
3500
Yüzde
87,2
6,1
6,7
100,0
Son yıllarda Türkiye’de de uygulanmaya başlanan ama çok da yaygın olmayan kadın sığınma evleri
söz konusu. Kadın sığınma evleri, özellikle eşlerinden şiddet gören kadınların çocukları ile birlikte gidip kalabildikleri evler. Devlet koruması olarak kabul edilen bu yerlerde kadınlar üçer aylık periyotlarla
kalabilmektedirler. Bu evlerde kalan kadınlar, en azından, şiddete uğradıkları evlerde hemen şiddet
sonrasında yaşamak zorunda kalmamaktadırlar.
Ancak kadınlar çoğunlukla hayati tehlikeleri olmadan sığınma evlerine gitmek istemiyorlar. Yaşadıkları şiddet, dışarıdaki insanlar tarafından fark edilir korkusu ile, evden giderlerse evlerine bir daha
dönememek korkusu ile, çocuklarından ayrı kalma korkusu ile, olaylar daha büyük boyutlara gider
korkusu ile, tekrar eve döndüklerinde ne ile karşılaşacaklarını kestiremedikleri gerekçesi ile, vb pek çok
sebep ile devlet koruması altına girmeyi çok da tercih etmemektedirler.
Araştırma grubumuzdaki kadınların da % 87.2’si, kadınların şiddete uğramaları halinde devlet
koruması altına alınması gerektiğini düşündüğünü söylemiş. Ancak yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında kadınların büyük çoğunluğu, şu anda uygulamada olduğu şekli ile değil, devletin bu konudaki
çalışmalarını geliştirerek kadını koruma altına alması gerektiği kanaatinde olduklarını ve böyle bir
uygulama başlatıldığında daha fazla kadına ulaşılacağını ve yardım edilebileceğine inandıklarını ifade
ediyorlardı.
Araştırma grubumuzdaki kadınlar arasında kadının şiddet görmesi halinde devlet koruması altına
alınmaması gerektiğini düşünenlerin oranı % 6.7, bu konuda fikir beyan etmek istemeyenlerin oranı
da % 6.1 olarak tespit edilmiştir. Şiddet gören kadının devlet koruması altına alınmaması gerektiğini
düşünenlerle yapmış olduğumuz görüşmelerimizde, aile mahremiyetinin önemsenmesi gerektiğini, aile
içinde eşlerin birbirlerini zaman zaman severken, zaman zaman da şiddet uygulayabildiklerini, devlet
araya girerse işin daha da büyüyeceğini düşündüklerini öğrendik.
Aslında, eşler arasındaki şiddete devlet müdahale etmediğinde, dışarıdan problem daha kısa sürede
çözülüyor görünse de problemin üzeri örtülerek kaynağının daha derinlere inmesi ve çözülmesi çok
daha güç hale gelebilmektedir. Son zamanlarda ülkede hemen her gün duyulan kadın cinayetlerinin
altında, devlet korumasının yeterli düzeyde olmamasının yattığı kabul edilmektedir. Ayrıca daha önce
de belirtmiş olduğumuz gibi halkın kadın sığınma evleri fikrine daha alışamamış olması sebebiyle, şiddetten dolayı devlete sığınan kadınlara toplumda iyi göz ile bakılmaması, vb. gerekçeler, yardım alacak
kadınların cesaretini kırmaktadır.
Devletin şiddet gören kadınlarla ilgili çalışmalarının sınırlı olması ve toplumun da yaygın olmamasından dolayı olsa gerek, devlet korumasını çok fazla onaylamıyor olması, şiddete uğrayanın devlet
koruması altına alınmaması gerektiğini düşünen insanların hala var olmasında etkili olmaktadır diye
düşünüyoruz.
50
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Devlete bu konuda çok fazla görev düşmektedir. Devlet, profesyonel çalışmalar yapmalı, devlet
koruması isteyen kadınlara ihtiyaç duydukları şekil ve düzeyde yardımda bulunmalı ve kadınların mağduriyetlerini ortadan kaldırmalı ki, devletten yardım alabilen kadın sayısı artsın ve şiddet gören diğer
kadınlara da umut olabilsin. Bu konuda sadece devlet değil, yerel yönetimler ve STK’lara da çok büyük
görevler düşmektedir. Devlet korumasının gerekli ve etkin bir çözüm yolu olduğu öncelikle kadınlara,
sonra da toplumun geneline bir şekilde anlatılmalı ve inandırılmalıdır.
Tablo 44- Şiddet çözüm değildir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
3001
115
384
3500
Yüzde
85,7
3,3
11,0
100,0
İnsanların şiddet uygulamalarının temelinde, şiddeti çözüm olarak görüyor olmalarının yattığını
düşünüyoruz. Aksi halde bir insanın bir başka insana şiddet uygulama hakkını kendisinde bulmasının
bir başka açıklaması olamaz. Toplumda pek çok insanın şiddetin çözüm olmadığını dile getirmesine
rağmen şiddetin uygulanmaya devam ediliyor olması, bir çelişki olarak karşımıza çıkmaktadır.
”Şiddet, çözüm değildir“ şeklindeki ifadeye katılmadığını söyleyen araştırma grubumuzdaki kadın
oranı % 85.7 olarak tespit edilmiştir. Kadınların daha fazla şiddet uygulayan değil şiddete uğrayan
olmalarının, şiddetin çözüm olmadığını düşünmelerinde etkili olduğu kanaatindeyiz. Aksi halde, insanların bu kadar büyük bir kısmı şiddetin çözüm olmadığını düşünüyor ise neden hala bu derece fazla
şiddet uygulanmaktadır sorusunun cevabı verilemez.
Araştırma grubumuzda,” şiddet çözüm değildir” ifadesine katılmadığını söyleyen kadınların oranı
% 11, bu konuda fikir beyan etmek istemediğini söyleyenlerin oranı da % 3.3 olarak tespit edilmiştir.
Şiddetin çözüm olduğunu düşündüğünü söylemekten çekinmeyen araştırma grubumuzun % 11’lik kısmının olması, şiddetin hala neden devam ettiğini göstermektedir diye düşünüyoruz. Bu arada şiddetin
çözüm olduğunu düşünüp de bunu ifade etmekten çekinenlerin de olduğunu dikkatlerden uzak tutmamak gerekir.
Tablo 45- Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
616
207
2677
3500
Yüzde
17,6
5,9
76,5
100,0
Ataerkil toplumların en temel özelliği, erkek egemenliğinin hakim olmasıdır. Dolayısı ile ataerkil
toplumlarda erkeğin kararları alması ve kadının da buna uyması olağan karşılanmaktadır. Türk toplumu
da ataerkil bir toplum olduğu için evdeki kararları erkeğin alması, kadının da bu kararlara uyması konusunda araştırma grubumuzdaki kadınların görüşlerini öğrenmek istedik.
Evdeki kararları erkek almalıdır kadın da buna uymalıdır düşüncesine araştırma grubumuzdaki kadınların % 76.5’i, katılmadığını belirtmiş. Modernleşen dünyada kadınlar artık erkeğin hakimiyetini
51
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
kayıtsız şartsız kabul etmiyorlar. Araştırma bulgularımızda da erkeğin evdeki kararları alması, kadının
da bu kararlara uyması fikrine katılmadığını belirten kadın sayısı araştırma grubunun yaklaşık ¾’ünü
oluşturmaktadır.
Tablo 46- Yaşa göre ‘evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır’
yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna
uymalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
48
16
263
14,7%
4,9%
80,4%
184
70
1086
13,7%
5,2%
81,0%
177
58
804
17,0%
5,6%
77,4%
124
34
347
24,6%
6,7%
68,7%
51
21
141
23,9%
9,9%
66,2%
32
8
36
42,1%
10,5%
47,4%
616
207
2677
17,6%
5,9%
76,5%
Toplam
327
100,0%
1340
100,0%
1039
100,0%
505
100,0%
213
100,0%
76
100,0%
3500
100,0%
Evde erkeğin kayıtsız şartsız hâkimiyetine, görüşmelerimiz sırasında genç neslin daha fazla itiraz
ediyor olduğunu gördük. Araştırma bulgularımızın bu konuda nasıl bir tablo ortaya koyduğuna baktığımızda, sahadaki görüşmelerimiz ile örtüştüğünü gördük. Bu düşünceye katılmadığını belirtenlerin
yaş dağılımına baktığımızda 18-24 yaş grubundakilerin % 80.4’ünün, 25-34 yaş grubundakilerin %
81’inin, yaş ilerledikçe de düzenli bir düşüşün olduğu ve bu oranın 65 yaş ve üzerindekilerde % 47.4’e
kadar düştüğü görülmektedir. Bu veriler görüşmelerimiz ile paralellik göstermekte olup, yaş ilerledikçe
kadınların, erkeğin evdeki hâkimiyetini daha fazla onaylıyor olduğunu söyleyebilmek mümkün görünmektedir.
Evdeki kararları erkeğin alması ve kadının da buna uyması fikrine katıldığını söyleyen kadınların
araştırma grubumuz içindeki oranı % 17.6 olarak tespit edilmiştir. Bu grubun yaşa göre farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda, 18-24 yaş grubundakilerin % 14.7’lik bir grup oluşturdukları, yaş
ilerledikçe bu oranların düzenli artış gösterdiği ve 65 yaş ve üzerindekiler grubunda bu oranın % 42.1’e
kadar yükseldiği görülmektedir.
Tablo 47- Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
52
Sayı
123
250
3127
3500
Yüzde
3,5
7,1
89,3
100,0
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Yine ataerkil toplumlarda çok fazla görülen ve” kadın kocasının söylediklerini sorgularsa eşi kendisine fiziksel şiddet uygulayabilir” düşüncesi ile ilgili araştırma grubumuzdaki kadınların tepkilerine
bakıldığında, araştırma grubumuzdaki kadınların % 3.5’inin bu fikri onayladığı, % 7.1’inin bu konuda
fikir beyan etmek istemediği, %89.3’ünün de bu düşünceye katılmadığı görülmektedir.
Bir insanın diğer bir insana şiddet uygulama hakkının olmadığı kabulünden hareket edildiğinde,
hiçbir gerekçenin kadına şiddet uygulanmasını meşrulaştırması beklenemez. Araştırma grubumuzdaki
kadınların çok büyük bir çoğunluğu da (% 89.3) kadın eşinin söylediklerini sorgularsa, eşinin fiziksel
şiddet uygulama hakkının olmadığını söylemiş.
Aile kadın ve erkek olmak üzere iki ayrı varlığın ortaklığı olarak kabul ediliyorsa, ortakların haklarının da eşit olduğu kabul edilmeli, biri diğeri üzerinde tasarruf hakkını kendisinde bulmamalıdır.
Görüşme yaptığımız kadınlar, bu ortaklıkta her bireyin üzerine düşeni yapması gerektiğini, birinin
kararları alıp diğerinin aynen uymasının beklenmesini bu çağa yakışmaz bulduklarını, kadının erkeğin
yaptıklarını sorgulama hakkının olduğuna inandıklarını belirtmektedirler.
Bu görüşü savunan kadınlar; erkeklerin her şeyi tam olarak bilemeyeceklerini, daha az yanılmaları
ve ailelerini daha iyi şartlarda yaşatabilmeleri için, kadınların da fikirlerinin alınmasının gerekliliğine
inandıklarını, bu sebep ile de erkek ile kadının sürekli fikir alışverişinde olması gerektiğini ve gerekli
olduğunda da kadının, erkeğin davranışlarını ve fikirlerini sorgulayabileceğini ve bundan dolayı da
kadına şiddet uygulanamayacağı düşüncesinde olduklarını ifade ediyorlar.
Tablo 48- Yaşa göre ‘kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir’
yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak
atabilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
9
17
301
2,8%
5,2%
92,0%
34
83
1223
2,5%
6,2%
91,3%
24
78
937
2,3%
7,5%
90,2%
33
41
431
6,5%
8,1%
85,3%
14
17
182
6,6%
8,0%
85,4%
9
14
53
11,8%
18,4%
69,7%
123
250
3127
3,5%
7,1%
89,3%
Toplam
327
100,0%
1340
100,0%
1039
100,0%
505
100,0%
213
100,0%
76
100,0%
3500
100,0%
“Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa kocası tarafından fiziksel şiddete uğratılabilir” düşüncesinin yaş dağılımına göre farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda, bu fikre katıldıklarını söyleyenlerin oranın yaş ilerledikçe arttığı görülmektedir. 18-24 yaş grubundakilerde oran % 2.8 iken, 65
yaş ve üzerindekilerde bu oran % 11.8’e yükselmektedir.
53
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa kocası fiziksel şiddet uygulayamaz diyen kadınların yaş
arttıkça oranlarının düştüğü, yani aralarında ters orantı olduğu görülmektedir. Buna göre araştırma
grubumuzdaki kadınların 18-24 yaş grubunda olanlarının % 92’si, 65 yaş ve üzerinde olanların da %
69.7’si, bu görüşe katılmadıklarını söylerken, aralardaki yaş dilimlerinde, olanların da yaş ile ters orantı
ortaya koyduğu görülmektedir.
Tablo 49- Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
156
212
3132
3500
Yüzde
4,5
6,1
89,5
100,0
Kadınların benzer sorulara vermiş oldukları cevapların oran olarak birbirine yakın olması, araştırma grubumuzdaki kadınların bu çalışmanın sorularını önemseyerek cevapladıklarını gösteriyor. Kadın
kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır ifadesine katılmadığını söyleyen kadınların
araştırma grubumuz içindeki oranı % 89.5, katıldığını söyleyenlerin oranı da % 4.5 olarak tespit edilmiştir. Kadını hür iradesi olan bir varlık olarak kabul ediyorsak, hür iradesi ile düşüncelerini herkese
karşı ifade etmesine itiraz etmememiz gerekmektedir.
Çoğu zaman kadının diğer insanlara karşı, farklı fikir de olsa düşüncesini söylemesinde toplum fazla
sakınca görmeyebiliyor. Ancak kadının eşinin fikrine karşı fikir beyan etmesini toplum aynı müsamaha
ile karşılamıyor. Çünkü artık resmiyette erkek evin reisi olarak kabul edilmese de toplum, erkeğin evin
reisliğini devam ettirmeye çalışıyor. Bu sebep ile de toplum kadının eşine karşı farklı fikir beyan etmesini istemiyor ve onaylamıyor.
Kadının, kocasının söylediklerini sorgulaması halinde, ailedeki dolayısı ile de toplumdaki düzenin
bozulacağından korkulduğunu görüşmelerimizden öğrenmiş bulunmaktayız. Bu sebep ile de kadınlar
arasında da kadının kocasının söylediklerini sorgulaması fikrine katılmayanlar bulunmakta ve böyle
bir durumda erkeğin kadına fiziksel şiddet uygulama hakkının olduğuna inanılmaktadır. Aslında bu
gruptaki kadınların sosyalizasyon sırasında yanlış sosyalleştiklerini, dolayısı ile de öğrendiklerini devam
ettirmeye çalışanların nispeten yaşlı grupların olduğunu, yine sahada yapmış olduğumuz çalışmalara
dayanarak söyleyebiliriz.
Tablo 50- Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
434
330
2736
3500
Yüzde
12,4
9,4
78,2
100,0
Bir önceki tabloda da belirtmiş olduğumuz gibi kültürün ve sosyalizasyon sürecinin etkisi ile kadının kocasına her şartta itaat etmesi gerektiği fikri toplumumuzda kabul görmektedir. Benzer sorulara
verilen cevaplarla, bu fikre verilen cevaplar kıyaslandığında, kadının erkeğe koşulsuz itaatini destekleyenlerin oranının artmış olduğu dikkati çekmektedir. Araştırma grubumuzdaki kadınlar arasında, kadın
kocasına her şartta itaat etmelidir fikrini kabul edenlerin oranı % 12.4, kabul etmeyenlerin oranı %
54
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
78.2 ve bu konuda fikir beyan etmekten çekinen ve fikrim yok diyenlerin oranı % 9.4 olarak tespit
edilmiştir.
Araştırma grubumuzdaki kadınlarla yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, kadınların çok büyük
bir kısmının kadının, erkeğe itaat etmesi gerektiği fikrine katıldığını, ancak her şartta itaat etmesi gerektiği fikrine aynı derecede katılmadıklarını gördük. Sosyalizasyon sürecinde, ataerkil toplum olmanın
etkisi ile olsa gerek kadına, erkeğe itaat etmesinin gerekli olduğu, erkeğe de itaat edilmesi gereken kişi
olmayı ve itaat ettirebilmeyi başarması öğretilmektedir.
Görüşme yaptığımız kadınlar, erkeğe itaat etmekten çok rahatsız olmadıklarını, erkeğin makul isteklerine itaat etmekten de rahatsız olmadıklarını, ancak itaatin koşulsuz itaate dönüşmesi istendiğinde kendilerinin de direnç gösterdiklerini ifade ediyorlardı. Kadınlar genellikle fedakar ve itaatkar olarak
yetiştirildiklerini, bu sebep ile de fedakarlık ve itaat noktasında fazla sıkıntı yaşamadıklarını, ancak
itaatin köleliğe dönüştürülmesi çalışmalarını gördüklerinde ve köleliğe zorlandıklarında, kendilerinin
de direnç gösterdiklerini ve aile içi şiddetin de o noktada başladığını ifade ediyorlar.
Bu sebep ile de özellikle genç neslin, her şartta itaat etmesini istemediklerini, bu noktada annelerin,
ablaların, ninelerin yeni yetişen nesli uyardıklarını, ancak kendilerinin öğrendiklerinin dışına çıkmaktan
çekindiklerini, ama gençleri de koşulsuz itaate itiraz etmeleri noktasında desteklediklerini ifade ettiklerine de sık sık şahit olduk.
Tablo 51- Yaşa göre ‘kadın kocasına her şartta itaat etmelidir’ yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
33
27
267
10,1%
8,3%
81,7%
120
127
1093
9,0%
9,5%
81,6%
118
89
832
11,4%
8,6%
80,1%
94
55
356
18,6%
10,9%
70,5%
44
25
144
20,7%
11,7%
67,6%
25
7
44
32,9%
9,2%
57,9%
434
330
2736
12,4%
9,4%
78,2%
Toplam
327
100,0%
1340
100,0%
1039
100,0%
505
100,0%
213
100,0%
76
100,0%
3500
100,0%
Görüşmelerimizden elde etmiş olduğumuz veriler ile araştırma bulgularımızın da paralellik gösterdiğini gördük. Kadının kocasına her şartta itaat etmesi gerektiği fikrine katıldığını söyleyen kadınların
yaş ilerledikçe daha büyük grup oluşturduklarını (%32.9), yaş küçüldükçe de daha küçük grup oluşturduklarını (% 10.1), tablodaki verilere dayanarak söyleyebiliriz.
55
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadının her şartta kocasına itaat etmesi gerektiği fikrine katılmadığını söyleyen kadınlar da yaş ile
ters orantı ortaya koymaktadırlar. 18-24 yaş grubundaki kadınların % 81.7’sinin, 65 yaş ve üzeri yaş
grubunda olanların da % 57.9’ unun bu fikre katılmadığı dikkati çekmektedir.
Tüm bu veriler bize kadınların, sosyalizasyon sürecinde öğrendiklerinin de etkisi ile sınırsız itaate
karşı olduklarını ve genç kuşaktaki kadınların, daha yaşlı kuşaklara göre erkeğe itaatten, özellikle de
koşulsuz itaatten daha fazla rahatsız olduklarını ortaya koymaktadır.
Tablo 52- Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
1236
542
1722
3500
Yüzde
35,3
15,5
49,2
100,0
Şiddet öğrenilmiş bir davranış ise şiddet görenlerin şiddet uygulamasına da şaşırmamak gerekir.
“Şiddet gören kişi, karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir” şeklindeki düşünceye araştırma grubumuzdaki kadınların % 35.3’ü, katıldığını belirtmiş. Şiddet gören kişinin normal şartlarda kendisini
korumak için bile olsa şiddete başvurması beklenir.
Araştırma grubumuzda, şiddet gören kişi karşıdakine benzer şekilde cevap verebilir, yani şiddete
şiddet ile karşılık verebilir düşüncede olduğunu söyleyenlerin oranı, grubun yaklaşık 1/3’ü kadar. Bunun sebebini kültürde aramak gerekir. Kültür bir gruba, özellikle de anne babaya, eşe erkek kardeşlere,
vb. şiddet uygulama hakkı verirken, diğer gruba da özellikle kadına, çocuğa, vb. boyun eğmeyi, itiraz
etmemeyi, karşılık vermemeyi öğretmektedir.
Bazı toplumlar bunu öyle boyutlara getirebilmektedir ki, değil şiddete şiddet ile karşılık vermek, kadının sözlü itirazına dahi müsamaha gösterememektedir. Bu durumu küçük yaşlardan itibaren öğrenen
ve içselleştiren kadınlar, şiddete şiddet ile karşılık verme hakkını kadına tanımamaktadır. Bu sebep ile
de araştırma grubumuzdaki kadınların % 49.2’si, bu fikre katılmadığını belirtmiş.
Şiddet gören kişi, karşısındaki kişiye benzer şekilde karşılık verebilir düşüncesine katılmadığını
belirten kadınlar ile yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında, kadınlara neden şiddeti uygulayan kişiye
benzer şekilde karşılık vermek istemediklerini sorduk. Büyük bir grup, şiddet uygulayanların büyük
oranda erkekler olduğunu, erkeklere kadınların karşılık vermesinin mümkün olmadığını, erkeklere karşı
şiddet kullanırlarsa, erkeğin daha çok kızarak şiddetin derecesini arttırmasından korktukları için bu
şekilde davrandıklarını ifade ediyorlardı.
Ayrıca büyük bir grup da erkeğe karşı şiddet kullanmalarının, kendilerini korumak için dahi olsa,
çevredeki insanlar tarafından duyulması halinde, insanların yüzüne bakamayacaklarını, çevredeki insanlardan utandıkları gibi, erkeğe böyle bir karşılık verdiklerinde kendilerinden dahi utanacaklarını
belirtiyorlardı.
Kadınların büyük bir grubu, erkek şiddet uygulasa dahi, kadının susup, erkeğin kızgınlığının geçmesini beklemesinin gerektiğini öğrendiklerini ve kendilerine yakışanın da karşılık vermemek olduğuna
inandıklarını ifade ediyorlar. Yanlış sosyalleşmenin sonucu olarak kadınlar, erkeğin şiddet uygulama
hakkının olduğunu ve kadınların da karşılık veremeyeceğini öğrenmişler. Bu da araştırma bulgularımıza
yansımış bulunmaktadır.
56
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Bir kısım kadın da böyle inanıp davranmalarının sebebini dine bağlamakta, dinin de kadına karşılık
verme değil, itaat etmeyi emrettiğini, büyüklerinden öğrendikleri bu emre uymak zorunda olduklarını,
aksi halde Allah’ın emrine karşı çıkmış olacaklarını, bunu da yapmayı hiçbir şekilde düşünmediklerini
belirttiler. Dinin bu emrini kaynaklardan kontrol edip etmediklerini sorduğumuzda da büyüklerinden
böyle öğrendiklerini ve yanlış olacağını düşünmedikleri için araştırmadıklarını, araştırmayı da düşünmediklerini ifade ediyorlardı.
Tüm bu anlatılanlardan sonra, kadınların şiddet algıları ve eylemleri üzerinde bireysel farklılıklardan
daha fazla toplumsal normların etkisinin olduğunu söyleyebiliriz.
2.4.2. Erkeklerin ‘Kadına Yönelik Şiddet’ Algıları
Bu bölümde Türkiye genelinde, 7 coğrafi bölgeyi temsilen 7 ilde gerçekleştirilen 3502 erkek ile
yapılan anketlerin değerlendirilmesi yapılmıştır.
2.4.2.1. Erkek Katılımcıların Demografik Özellikleri
Kadınların aile içi şiddet algılarını öğrenebilmek için yapmış olduğumuz çalışmaya benzer nitelikteki
bir çalışma, erkeklerin aile içi şiddet ile ilgili düşüncelerini ortaya koyabilmek amacı ile yine erkeklerle
aynı yedi ilde anket çalışması yapıldı. Toplamda 3502 erkek ile anket çalışması yapılmış ve alandan
elde edilen bu bulgular, erkeklerle yapılan görüşmelerle yorumlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada 7 ile
500 kişilik kota konulmuş ve tesadüfi örnekleme yöntemi ile yapılmıştır. Bu bölümde erkek katılımcının
yaşları, eğitim düzeyleri ve medeni hallerine ilişkin bilgileri verilmiştir.
Tablo 53- Katılımcı erkeklerin yaş dağılımı
Sayı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
102
1137
1177
667
287
132
3502
Yüzde
2,9
32,5
33,6
19,0
8,2
3,8
100,0
Birikimli
Yüzde
2,9
35,4
69,0
88,0
96,2
100,0
Örneklemdeki erkeklerin 25-45 yaş aralığında yoğunlaştığı görülmektedir. Araştırma grubumuzda
25-34 yaş aralığındaki erkek oranı % 32.5, 35-44 yaş aralığındaki erkek oranı % 33.6 olarak tespit
edilmiştir.
Araştırmaya katılan erkeklerin 18 yaş ve üzerinde olması şartını koyulmuştur. Erkek katılımcıların
yaş ortalaması 40.17, ortanca yaş 38, standart sapma 11.35, en düşük yaş 18 ve en yüksek yaş da
90’dır.
57
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 54- Katılımcı erkeklerin medeni halleri
Evli
Bekâr
Ayrılmış
Eşi ölmüş
Toplam
Sayı
3115
154
112
121
3502
Yüzde
88,9
4,4
3,2
3,5
100,0
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin çok büyük bir kısmının (% 88.9) medeni hallerinin evli olduğu
görülmektedir. Bu bizim tercihimiz idi. Çünkü kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de evlilik öncesindeki
aileleri ile evlilik sonrasındaki ailelerinde yaşanılan ilişki ağında farklılık olup olmadığı ve farklılık var
ise ne yönde ve nelerin etkisi ile farklılıkların oluştuğunu ortaya koymayı amaçladık.
Tablo 55- Erkek katılımcıların eğitim durumu
Okuryazar değil
Sadece okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Yüksek lisans/Doktora
Toplam
Sayı
17
35
520
526
1164
1115
125
3502
Yüzde
,5
1,0
14,8
15,0
33,2
31,8
3,6
100,0
Birikimli Yüzde
,5
1,5
16,3
31,4
64,6
96,4
100,0
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin eğitim seviyeleri lise ve üniversite mezunları düzeyinde yoğunlaşıyor. Türk toplumunda kadınların eğitim seviyesinin, erkeklere göre daha düşük olduğu bilinmektedir. Kadın ve erkeklerin araştırma grubumuzdaki eğitim seviyeleri de karşılaştırıldığında, eğitimin
erkekler lehine olduğu görülmektedir.
2.4.2.2. Erkek Katılımcıların Şiddet ve Aile İçi Şiddete İlişkin Değerlendirmeleri
Tablo 56- Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?
Fiziksel şiddet
Duygusal şiddet
Ekonomik şiddet
Diğer insanlarla ilişkimin kısıtlanması
Cinsel şiddet
Sözlü şiddet
Yukarıdakilerin hepsi
Diğer
Toplam*
Sayı
1344
169
317
91
339
639
1857
2
4758
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam sayı katılımcı sayısından fazladır
58
Yüzde
28,2
3,6
6,7
1,9
7,1
13,4
39,0
0,0
100,0
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin hangi tür davranışları şiddet göstergesi olarak algıladıklarını
sorduğumuzda, fiziksel, sosyal, psikolojik, cinsel, sözlü, vb. şiddet şekillerinin hepsini şiddet göstergesi
olarak algıladıklarını söyleyenlerin oranının en büyük grubu oluşturduğu görülmektedir. Erkeklerin %
39’unun bütün şiddet şekillerini şiddet göstergesi olarak algılıyor olması dikkat çekicidir. Çünkü sadece bir şiddet şeklinin, özellikle de fiziksel şiddetin şiddet olarak algılanması, diğer şiddet şekillerinin
önemsenmemesini doğurmaktadır. Uygulamada diğer şiddet şekilleri önemsenmese bile uygulanması
sürmektedir.
İnsan neyi şiddet olarak kabul ediyorlarsa, onu karşısındakine uygulamamaya gayret ediyor. Ancak
şiddet olarak algılamadığı bir başka davranış şeklini uygulamama noktasında aynı hassasiyeti göstermiyor. Çünkü o insana göre o davranış şekli şiddet değildir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken, en
az bizim neyi veya neleri şiddet olarak algıladığımız kadar, karşı tarafın neyi veya neleri şiddet olarak
algıladığıdır.
Toplumlar, sosyalleşme sürecinde kadın ve erkeği farklı şekillerde sosyalleştirdikleri için, şiddet algıları da farklılıklar ortaya koyabilmektedir. Araştırma grubunun yaklaşık %40’ının bütün şiddet şekillerini şiddet göstergesi olarak algılıyor olması, erkeklerin büyük bir kesiminin bütün şiddet şekillerine
hassasiyetinin olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak burada diğer %60’ın şiddetten algıladığının, tek
tek şiddet şekilleri olması da son derece önemli bir veri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Burada önemli olan ve probleme kaynaklık eden kısım, kadın ve erkeğin şiddet algılarının farklılık
gösterip göstermemesidir. Sahadaki görüşmelerimiz sırasında kadınların sözlü şiddete olan hassasiyetleri kadar, erkeklerin sözlü şiddete duyarlı olmadıklarını gördük. Görüşme yapmış olduğumuz kadınlar,
eşlerinin kendilerine kötü hitaplarda bulunup kötü sözler söylemelerinden çok rahatsız olduklarını söylüyorlardı.
Erkeklere eşlerine neden bu tür hitaplarda bulunduklarını sorduğumuzda, genellikle eşlerinin her
şeyi çok büyüten, kırılgan insanlar olduklarını, pek çok kadının bu tür sözlerden rahatsız olmadığını,
bu sebep ile de kendilerinin son derece rahatsız olduklarını ifade ediyorlardı. Bu örnekte de görüldüğü
gibi zaman zaman erkek ve kadınların aynı şiddet eylemine aynı tepkiyi göstermediklerini görüyoruz.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin “hangi davranışları şiddet göstergesi olarak algılıyorsunuz”
şeklindeki sorumuza vermiş oldukları cevaplar arasında ikinci en büyük grubu fiziksel şiddet cevabını
verenlerin oluşturduğunu görüyoruz. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 28.2’si, şiddet davranışı
olarak fiziksel şiddeti algıladığını söylemiş. Fiziksel şiddet, son zamanlara kadar, şiddetten bahsedildiğinde ilk ve çoğu kez de tek akla gelen davranış şekli idi. Ancak yine de günümüzde de şiddetin
en kabul edilmez boyutu olarak değerlendirilmesine rağmen, çok da kullanılan şiddet şekillerinden
birisidir. Özellikle son yıllarda kadınlara, eşlerinin uygulamış olduğu fiziksel şiddetin basına daha fazla
yansımaya başlaması ile birlikte toplumda uygulanılan fiziksel şiddete, özellikle de kadına uygulanılan
fiziksel şiddete daha fazla dikkat çekilmeye başlanıldı.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 3.6’sı, duygusal şiddeti, % 6.7’si ekonomik şiddeti, % 1.9’u
sosyal şiddeti, % 7.1’i cinsel şiddeti ve % 13.4’ü de sözlü şiddeti şiddet göstergesi olarak algıladığını
ifade etmiş.
59
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Araştırma grubumuzdaki erkek ve kadınların şiddet algıları arasında farklılık olduğu görülmektedir.
Bu farklılığın boyutu iki farklı cinsin verdiği cevaplarla birlikte karşılaştırma bölümünde ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Tablo 57- Aile içi şiddet uyguladınız mı?
Evet
Hayır
Toplam
Sayı
952
2550
3502
Yüzde
27,2
72,8
100,0
Bilindiği gibi erkeklerin şiddet eğiliminin fazla olduğu ve şiddet davranışlarını, özellikle de aile
bireylerine daha fazla sergiledikleri yönünde toplumda yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Araştırma
grubumuzdaki erkeklere, aile içi şiddet uygulayıp uygulamadıklarını sorduğumuzda almış olduğumuz
cevaplar, son derce şaşırtıcı idi. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 27.2’si, aile içi şiddet uyguladığını, % 72.8’i de aile içi şiddet uygulamadığını belirtmiş.
Buna göre toplumda erkeklerin şiddet, özellikle de aile içi şiddet uyguladıkları yönündeki inancın ya
yanlış olduğunu söylememiz gerekecek ya da erkelerin uygulamış oldukları şiddetin farkında olmadıkları ya da şiddet algılarında farklılık olduğunu söylememiz gerekecek.
Sahada yapmış olduğumuz görüşmelere dayanarak kadın ve erkeklerin şiddet algılarındaki farklılığın etkisinin büyük olduğunu söyleyebiliriz. Görüşmelerimiz sırasında kadının, eşinin kendisine ve aile
bireylerine şiddet uygulamasından şikayetçi olduğu durumlarda erkeğin, erkek olarak sorumluluklarını
yerine getirdiğini düşündüğü yönündeki cevapları ile karşılaştık. Erkek, sosyalizasyon sürecinde kendisine yüklenilen sorumluluklarını yerine getirirken, kadının değişen yaşam şartları ile birlikte şiddet
algısı farklılaşabiliyor. Bu sebep ile de erkek şiddet uygulamadığını düşünürken, şiddete uğrayan aile
bireyleri, erkeğin şiddet uyguladığını düşünebiliyor.
Tablo 58- Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz?
Nadiren
Sık sık
Devamlı
Toplam
Sayı
816
110
33
959
Yüzde
85,1
11,5
3,4
100,0
Aile içi şiddet uyguladığını söyleyen araştırma grubumuzdaki erkeklere hangi sıklıkla aile içi şiddete
başvurduklarını sorduğumuzda % 85.1’inin nadiren, % 11.5’inin sık sık ve % 3.4’ünün de devamlı cevabını verdikleri dikkati çekiyor. Görüldüğü gibi bu değerlendirmeler son derece izafi. Şiddeti uygulayan erkek nadiren cevabını verirken, şiddeti çok sık uygulamadığını kendisine göre “gerekli gördükçe”
uyguladığını düşünürken, şiddete uğrayan açısından şiddete bir kez uğramanın dahi kabullenilmesi son
derece zor olabilmektedir.
Görüşme yapmış olduğumuz erkekler, toplumsal sorumluluklarını yerine getirebilmek için zaman
zaman şiddete başvurduklarını kabul ediyorlar ve bunun da kendileri açısından yapılması gereken bir
eylem, bir görev olduğunu düşündüklerini ifade ediyorlar.
60
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 59- Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız?
Eş
Anne
Baba
Kardeş
Çocuk
Diğer
Toplam*
Sayı
609
44
43
190
617
12
1515
Yüzde
40,2
2,9
2,8
12,5
40,7
0,8
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam sayı aile içi şiddete başvurduğunu belirten 952 kişiden daha fazladır.
Araştırma grubumuzda olup da aile içi şiddet uyguladığını söyleyen erkeklere, kimlere şiddet uyguladıklarını sorduğumuzda, en büyük grubu eş (%40.2) ve çocuklarına (%40.7) şiddet uyguladıklarını
söyleyenlerin oluşturduğunu görüyoruz. Görüşme yapmış olduğumuz erkekler, eş ve çocuklarından sorumlu olduklarını düşündükleri için özellikle “terbiye amaçlı şiddet” uyguladıklarını ifade ediyorlar. Yani
bu gruptaki erkekler şiddet uyguladıklarını değil, eş ve çocuklarını terbiye ederek onların gelişim ve
toplumsal uyumlarında önemli bir fonksiyonu yerine getirdiklerini düşünüyorlar. Erkeklerin eşlerine şiddet uyguladıklarını çekinmeden söylüyor olmaları son derece düşündürücüdür. Bu gruptaki erkeklerle
yapmış olduğumuz görüşmelerde, erkeklerin eşlerinin terbiyesinden sorumlu olduğunu, bu sebep ile de
zaman zaman şiddet uygulamak zorunda kaldıklarını, bunu aileleri için yaptıklarını dile getiriyorlardı.
Bilindiği gibi baba çocukların güven ihtiyacını karşılayan en önemli kişidir. Güven ihtiyacını karşılaması beklenilen kişinin uygulamış olduğu şiddetin olumsuz etkisinin, çok daha fazla olacağını belirtmeye gerek olmadığını düşünüyoruz. Babanın enerjisini aile içinde son derece etkin kullanması ve aile
içi iletişimi düzenlemesi beklenirken, şiddet uygulayan kişi olması, aile bireyleri, özellikle de çocukları
üzerinde son derece olumsuz etkileri olmaktadır.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 12.5’i, kardeşlerine şiddet uyguladığını söylemiştir. Daha
önce de bahsetmiş olduğumuz gibi, erkekler ev halkının terbiyesinden kendilerini sorumlu görmekteler.
Öncelikle babalar çocuklarının, eşlerinin, kardeşlerinin vb. davranışlarını düzenlemekten kendilerini
sorumlu tutuyorlar. Bu sorumluluğu hissetmesi için çoğu zaman toplum onları zorlamaktadır, bu ‘sorumluluk’ sosyalizasyon sürecinde erkeğe öğretilmektedir.
Aile birlik, beraberlik, güven temeli üzerine kurulan bir kurumdur. Bu kurumun içindeki fertlerin
birbirlerine güvenmesi ve dayanışma içinde olması gerekirken, bir kişinin hangi gerekçe ile olursa olsun diğerlerine şiddet uygulama hakkını kendisinde bulması, aile içi dengelerin bozulmasını ve ailenin
fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesini engellemektedir. Bu gerçeği fark edenler, aile
bireylerinin cinsiyetleri, yaşları vb. farklılık gösterse de onurlarının eşit olduğunu anlayarak muamele
yapacaklardır. Bu da sağlıklı nesillerin yetişmesini sağlayacaktır.
61
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 60- Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız?
Sayı
Yüzde
Hak ettikleri için
479
28,5
Psikolojik sorunlarımdan kaynaklanmakta
102
6,1
Alkol vb. maddeler kullandığım için
103
6,1
Ekonomik sebeplerle
194
11,5
Karşılık verdikleri için
245
14,6
Saygısız davrandıkları için
468
27,8
Namus uğruna
34
2,0
Nedenini hiç düşünmedim
24
1,4
Diğer
33
2,0
Toplam*
1682
100,0
*Birden fazla seçenek işaretlendiği için toplam sayı aile içi şiddete başvurduğunu belirten 952 kişiden daha fazladır.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin, hangi sebeplerle aile içi şiddete başvurduklarını baktığımızda,
en fazla “hak ettikleri için” cevabını verdiklerini görüyoruz. Bir insanın, “hak ettikleri için” şiddet uyguladığını söyleyebilmesi için, hak edenlere şiddet uygulama hakkını kendinde görüyor olması gerekir.
Araştırma grubumuzda aile bireylerine hak ettikleri için şiddet uyguladığını söyleyenlerin oranı %28.5
olarak tespit edilmiştir. Bu kadar yüksek bir oranda erkeklerin “hak ettikleri için” aile bireylerine şiddet
uygulama hakkını kendilerinde bulmaları son derece dikkat çekicidir.
Bu gruptaki erkekler ile sahada yapmış olduğumuz görüşmelerde, kendilerinin evin reisi olduklarını,
bu sebep ile de evde yaşanan herhangi bir olumsuzluğu kontrol altın almaları gerektiğine inandıklarını,
aile bireylerini terbiye etmek, eğitmek için bu şekilde davranmak zorunda olduklarını, bu eylemlerinde
olumsuz bir taraf görmediklerini belirtiyorlardı. Hak edene, hak ettiği gibi davranmayacak olurlarsa,
sorumluluklarını yerine getirmemiş olacaklarını ve sonunda da ailelerinin olumsuz etkileneceğini düşünüyorlar. Yani şiddet eylemlerini, ailelerinin daha iyi şartlarda yaşaması için yaptıklarını düşünüyorlar
ve bu sebep ile de davranışlarını olumsuz olarak değerlendirmiyorlar.
Aile içi şiddete başvurma gerekçesi olarak, saygısız davranmalarını gösteren erkeklerin araştırma
grubumuz içindeki oranı %27.8 olarak tespit edilmiştir. Görüşmelerimiz sırasında bu gruptaki erkekler,
evin reisi olduklarını ve saygıyı hak ettiklerini, saygısız davranış sergileyenlere de hak ettikleri gibi
karşılık vereceklerini, bunun onların en tabii hakları olduklarını belirtiyorlardı. Saygı söz konusu olduğunda herkese, her bireye, ailedeki tüm fertlere eşit davranılması gerektiği bilinmelidir.
Bir kişiye, evin reisine, vb. saygıdan bahsedildiğinde, diğer fertlerden koşulsuz itaat beklemek de
beraberinde gelecektir. İtaatin sorgulanması durumunda veya otoriteye itiraz edilmesi halinde otorite,
kendisinde ceza verme hakkını bulmaktadır. Oysa ailedeki tek tek herkesin birey olduğu kabul edilecek
olursa, sorumluluğun da bireylerin kendilerinde olduğu, dolayısı ile bir kişinin diğerine şiddet uygulama
hakkının olmadığı fark edilecektir.
62
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 61- Aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra pişman olur musunuz?
Evet
Bazen
Hayır
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
392
427
133
952
2550
3502
Yüzde
11,2
12,2
3,8
27,2
72,8
100,0
Geçerli Yüzde
41,2
44,9
14,0
100,0
Aile bireylerine şiddet uyguladıklarını söyleyen erkeklerin % 41.2’si, şiddet uyguladıktan sonra pişman olduklarını, % 44.9’u bazen pişman olduğunu, %14’ü de pişman olmadığını belirtmiş. Şiddet
uyguladıktan sonra pişman olduğunu söyleyenler ile olan görüşmelerimizde, genellikle bir anlık öfke ile
hareket ettiklerini, büyüklerinden böyle gördükleri için şiddet uyguladıklarını ama şiddet uyguladıktan
sonra da yanlış yaptıklarını düşünerek çok pişman olduklarını dile getiriyorlardı.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin yarısına yakını, aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra bazen
pişmanlık duyduklarını, bazen da pişmanlık duymadıklarını belirtmişler. Bu grup ile olan görüşmelerimizde, şiddet uyguladıktan sonra düşündüklerini ve bazen şiddet uygulamalarının iyi olduğunu
düşündüklerini, çünkü şiddet uygulamaz ise ailesinin zarar göreceğini, işlerin kontrolden çıkacağına
inanarak uyguladıkları şiddetten pişmanlık duymadıklarını belirtiyorlar. Ancak zaman zaman da şiddet
uygularken ve sonrasında şiddete uğrayan kişinin şiddet anındaki çaresizliğinin de canlarını acıttığını
ve pişmanlık yaşamalarına sebep olduğunu ifade etmişlerdir.
Araştırma grubumuzdaki şiddet uyguladıktan sonra pişmanlık hissetmediğini ifade eden % 14’ünün
cevabı son derece düşündürücü. Bu grup ile olan görüşmelerimizde evin erkeği olduklarını, şiddet
uygulamanın hakları olduğunu, aile bireylerinin yanlışlarını görmeseler şiddet uygulamayacaklarını,
yanlış yaparak, itirazlarda bulunarak kendilerini şiddet uygulamaya mecbur bıraktıklarını, şiddet uygulamak zorunda bıraktıkları için de kendilerinin değil onların suçlu olduğunu söylüyorlar. Kendilerini şiddet uygulamak zorunda bıraktıkları için de şiddet uygulamaktan pişmanlık duymadıklarını belirtiyorlar.
Bir insanın uyguladığı şiddetten pişmanlık duymaması, şiddet uygulama hakkını kendisinde bulması ve
şiddet uygulamaya da devam etmesi, yani şiddetin sürmesi anlamına gelmektedir.
Tablo 62- Aile içi şiddet uyguladığınız için herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı?
Evet
Hayır
Ara Toplam
Cevapsız
Toplam
Sayı
62
883
945
2557
3502
Yüzde
1,8
25,2
27,0
73,0
100,0
Geçerli Yüzde
6,6
93,4
100,0
Aile içi şiddet uyguladığı için psikolojik destek aldığını söyleyen erkeklerin araştırma grubumuz
içindeki oranı % 6.6 olarak tespit edilmiştir. Görüşmelerimiz sırasında bu gruptakilerin genellikle büyük
boyutlarda şiddetler uyguladıkları için devlet tarafından psikolojik destek almaya zorlandıklarını, hatta
mecbur bırakıldıklarını öğrendik. Oranın düşüklüğü de bu verileri desteklemektedir.
63
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Aile içi şiddet uyguladığı için herhangi bir yerden psikolojik destek almadığını söyleyen araştırma
grubumuzdaki erkeklerin oranı % 93.4’tür. Görüşmelerimiz sırasında bu gruptaki erkekler, çevrelerindeki pek çok erkeğin şiddet uyguladığını, ama tedavi görmediğini, tedaviye de gerek duymadıklarını
belirtiyorlar. Ayrıca toplumumuzda psikolojik destek almaya çok da olumlu bakılmadığı için insanların
destek almak istemediklerini, özellikle de erkeklerin destek almasını toplumun hiç de onaylamadığını,
eğer destek alırlar ise erkekler için son derece onur kırıcı olacağını düşünüyorlar. Normal hayatta da
psikolojik tedavi genellikle reddediliyor. Ancak son yıllarda kadınların, erkeklere göre psikolojik tedaviye biraz daha sıcak bakıyor oldukları kabul edilmektedir.
Tablo 63- Psikolojik destek aldıysanız kimlerden aldınız?
Psikolog
Psikiyatr veya Doktor
Aile Danışmanı
Diğer
Toplam*
Sayı
14
18
14
14
60
Yüzde
23,3
30,0
23,3
23,3
100,0
Tabloya genel olarak baktığımızda, aile bireylerine şiddet uyguladığı için psikolojik destek aldığını
söyleyen erkek sayısının son derece az olduğu dikkati çekmektedir. Az sayıdaki destek aldığını söyleyen
erkeklerin en fazla psikiyatrdan yardım aldığı, diğer yardımların eşit şekilde dağıldığı dikkati çekmektedir. Sonuçların bu şekilde çıkmasında toplumda yaygın olan “erkek adam psikolojik destek almaz”
düşüncesinin etkili olduğunu görüşmelerimiz sırasında öğrendik.
Tablo 64- Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?
Evet, her zaman
Evet, bazen
Hayır
Toplam*
Sayı
61
795
2646
3502
Yüzde
1,7
22,7
75,6
100,0
Şiddete başvurmanın çözüm olarak görülüp görülmediğine baktığımızda, araştırma grubumuzda
şiddete başvurmanın her zaman çözüm olduğunu düşünenlerin oranı % 1.7 olarak tespit edilmiştir.
Görüldüğü gibi şiddetin çözüm olduğunu düşünen erkeklerin sayısı oldukça az. Ancak araştırma grubumuzda şiddet bazen gereklidir diyenler de var ve bunlar % 22.7’lik önemli bir grup oluşturmaktadırlar.
Görüşmelerimiz sırasında şiddet uygulayanların şiddeti çözüm olarak gördüklerini söylemekten çekindiklerini gördük. Cevap olarak şiddet çözüm değil demelerine rağmen, konu üzerindeki konuşmalar
derinleştikçe, şiddetin gerekli olduğunu, kendilerine de şiddet uygulandığını, şiddetin onların daha
iyi bir insan olmalarında etkili olduğunu, bu sebep ile de kendilerinin de aile bireylerinin iyiliği için
şiddet uygulamalarının gerektiğine inandıklarını dile getiriyorlardı. Buna göre şiddetin gerekli olduğunu düşünenler ile bazen gerekli olduğunu düşündüklerini söyleyenleri bir grup olarak değerlendirecek
olursak, araştırma grubunun %24.4’ünü oluşturdukları dikkati çekmektedir. Bu da yaklaşık araştırma
grubunun ¼’ünü oluşturmaktadır.
Araştırma grubumuzda şiddetin çözüm olmadığını düşündüklerini söyleyenlerin oranı % 75.6 olarak tespit edilmiştir. Bu grup şiddete karşı olduğunu söylemiş olmasına rağmen, hepsi olmamakla
64
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
birlikte bir kısmı da görüşmelerimiz sırasında şiddetin gerekli olduğunu düşündüğünü, ancak bunu
dile getirir ise tepki almaktan çekindiğini söylüyordu. Bu da şiddeti çözüm olarak görenlerin sayısının
görünenden daha fazla olduğunu düşündürüyor.
2.4.2.3. Erkek Katılımcıların Şiddet Olgusu İle İlgili Tutum ve Değer Yargıları
Tablo 65- Şiddet bazen gereklidir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
1195
255
2052
3502
Yüzde
34,1
7,3
58,6
100
Şiddet çözüm yolu mudur? sorusuna benzer bir başka soruya, araştırma grubumuzdakilerin vermiş
oldukları cevaplara baktığımızda yukarıda belirtmiş olduğumuz kaygılarımızın doğrulandığını görüyoruz. İfadeyi biraz daha yumuşatıp “şiddet bazen gereklidir” ifadesini kullandığımızda araştırma grubumuzdakilerin % 34.1’i bu fikre katıldığını, % 7.3’ü bu konuda bir fikrinin olmadığını, % 58.6’sı da bu
fikre katılmadığını ifade etmiş. Bu soruda da fikir beyan etmekten çekinenler ve şiddetin bazen gerekli
olduğunu düşündüğünü söyleyenleri bir grup olarak değerlendirecek olursak, araştırma grubumuz içindeki oranlarının % 41.4 olduğu görülecektir. Sorunun şekli değiştirilip biraz yumuşatıldığında, insanlar
samimi düşüncelerini daha rahat ortaya koyabiliyorlar.
Tablo 66- Şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
1140
361
2001
3502
Yüzde
32,6
10,3
57,1
100
Benzer bir soruya araştırma grubumuzdakilerin yakın cevaplar verip vermediklerini anlayabilmek
için sorduğumuz “şiddetin derecesi çok değil ise mazur görülebilir” ifadesine vermiş oldukları cevapların oranlarının da yakın olduğu dikkati çekmektedir. Araştırma grubumuzdakilerin % 32.6’sı bu fikre
katıldığını, % 57.1’i katılmadığını, % 10.3’ü de bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiş. Şiddetin derecesi çok değil ise mazur görülebilir cevabını verenler ile bu konuda fikir beyan etmek istemeyenlerin
toplamına baktığımızda araştırma grubumuzun % 42.9’unu oluşturdukları görülmektedir.
Tablo 67- Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir
Sayı
Katılıyorum
986
Fikrim yok
390
Katılmıyorum
2126
Toplam
3502
Yüzde
28,2
11,1
60,7
100
Toplumumuzda terbiye amaçlı şiddete başvurulabileceği yönündeki inanca, araştırma grubumuzdaki
erkeklerin nasıl baktığını öğrenmek istedik. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 28.2’si bu fikre
katıldığını, % 60.7’sinin bu fikre katılmadığını, % 11.1’inin de bu konuda fikrinin olmadığını ifade etmiş
olduğunu görüyoruz. Terbiye amaçlı şiddetin desteklenebilir olduğunu söyleyenler ile bu konuda fikir
65
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
beyan etmek istemediklerini söyleyenlerin toplamına baktığımızda % 39.3’lük bir oran oluşturdukları
görülmektedir.
Şiddet, bazen gereklidir diyenlerin %41.4’ü, şiddetin derecesi çok değil ise mazur görülebilir diyenlerin % 42.9’u, terbiye amaçlı şiddet gereklidir diyenlerin % 39.3’ü, bu düşüncelere katıldıklarını veya
fikir beyan etmek istemediklerini belirtmişler. Görüldüğü gibi şiddet ile ilgili farklı fikirlere yaklaşım
oranları oldukça birbirine yakın. Yani bu verilere dayanarak toplumda erkeklerin şiddete eğilimlerinin
olduğunu ve bu grubun da son derece önemli bir oran oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Tablo 68- Dayak varsa eşler boşanmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
1712
700
1090
3502
Yüzde
48,9
20,0
31,1
100
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 48.9’u dayak varsa eşler boşanmalıdır, % 31.1’i dayak varsa
eşler boşanmamalıdır, % 20’si de bu konuda fikrinin olmadığını söylemiş. 21. Yüzyılda dayak varsa
eşler boşanmalıdır düşüncesine katıldığını söyleyenlerin araştırma grubunun ½’sinin bile altında kalıyor
olması son derece düşündürücüdür.
Bu konuda fikrinin olmadığını söyleyenlerle yapmış olduğumuz görüşmelerde, çok büyük bir kısmının aslında dayak olsa da eşlerin boşanmaması gerektiği düşüncesinde olduğunu, ancak bu düşüncelerini açıklamaktan çekindiklerini, tepki almaktan korktuklarını görüldü. Bugüne kadar kadınlara
eşleri şiddet uygulasa bile boşanma konusu kolay kolay dile getirilmezken, son yıllarda dayak ile birlikte
boşanmanın dile getirilmeye başlanmasını son derece can sıkıcı bulduklarını dile getiriyorlar.
Dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesinde olduklarını söyleyenler, genellikle daha genç, daha
eğitim seviyeleri yüksek ve şiddet konusunda daha duyarlı olan erkekler olduğunu görüşmeler sırasında
fark edilmiştir.
Tablo 69- Eğitime göre ‘dayak varsa eşler boşanmalıdır’ yargısının dağılımı
Okuryazar değil
Sadece okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Yüksek lisans/Doktora
Toplam
66
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Dayak varsa eşler boşanmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
2
8
7
11,8%
47,1%
41,2%
5
10
20
14,3%
28,6%
57,1%
181
136
203
34,8%
26,2%
39,0%
230
101
195
43,7%
19,2%
37,1%
616
211
337
52,9%
18,1%
29,0%
616
212
287
55,2%
19,0%
25,7%
62
22
41
49,6%
17,6%
32,8%
1712
700
1090
48,9%
20,0%
31,1%
Toplam
17
100,0%
35
100,0%
520
100,0%
526
100,0%
1164
100,0%
1115
100,0%
125
100,0%
3500
100,0%
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tabloya genel olarak baktığımızda, eğitim ile dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesinde olanlar
arasında ters orantının olduğu görülmektedir. Dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesinde olduğunu
söyleyen erkeklerin % 11.8’i, okur yazar olmadığını belirtirken bu oran, eğitim seviyesi yükseldikçe
artış göstererek üniversite mezunlarında %55.2’ye ulaşmıştır. Dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesine katılmadığını belirten erkeklerin % 41.2’si okuryazar olmadığını belirtmiş. Eğitim seviyesi arttıkça,
dayak varsa eşlerin boşanması gerektiği düşüncesine katılmayanların oranı azalarak lisans üstü eğitim
alanlarda bu oran % 32.8’e kadar düşmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken, eğitim seviyesi düştükçe, dayak varsa eşlerin boşanması gerektiğini düşünen erkeklerin oranı azalırken, eğitim seviyesi arttıkça da eşlerin her birini birey olarak algılayanların sayısının arttığı ve bunun sonucunda da fiziksel şiddet varsa eşlerin boşanması gerektiğini
düşünen erkeklerin sayısının artıyor olmasıdır. Eğitim seviyesi arttıkça şiddete karşı olanların sayısının
dolayısı ile de, bireye saygının arttığını söylenebilir.
Tablo 70- Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
402
525
2575
3502
Yüzde
11,5
15,0
73,5
100,0
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin, erkeğin eşine şiddet uygulama hakkının olup olmadığını ile
ilgili düşüncelerine baktığımızda, % 73.5’inin bu düşünceye katılmadığını, % 11.5’inin katıldığını ve
% 15’inin de bu konuda fikrinin olmadığını beyan ettiğini görüyoruz. Erkeğin eşine şiddet uygulama
hakkının olduğunu söyleyen erkeklerle olan görüşmelerimizde erkekler, evin reisi oldukları için ev halkının tümünün davranışlarından, terbiyelerinden, vb. kendilerini sorumlu gördüklerini, dolayısı ile de
şiddet uygulama haklarının olduğuna inandıklarını dile getiriyorlar.
Bu gruptaki erkeklerle olan görüşmelerimizde erkekler, eşlerine şiddet uygulamazlarsa evdeki otoritelerini sağlayamayacaklarını, eşlerine şiddet uyguladıklarında başta eşlerinin kendilerine karşı çok
saygılı olduğunu, ayrıca da evdeki kendilerine karşı saygıyı düzenlediklerini, bu sebep ile de kadına
erkeğin şiddet uygulama hakkının olması gerektiğine inandıklarını savunuyorlar.
Tablo 71- Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir
Sayı
Yüzde
Katılıyorum
1083
30,9
Fikrim yok
469
13,4
Katılmıyorum
1950
55,7
Toplam
3502
100,0
Şiddetin haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir olduğu fikrine katılan araştırma grubumuz içindeki erkeklerin oranı %30.9, katılmadığını belirten erkelerin oranı % 55.7 ve bu konuda fikrinin olmadığını söyleyen erkeklerin oranı da % 13.4 olarak tespit edilmiştir. Araştırma grubumuzdaki erkeklerle
olan görüşmelerimizde, erkelerin şiddet kullanmaya meyilli olduklarını, ancak meşrulaştırma konusunda sıkıntılar yaşadıklarını gördük.
Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkının olduğunu düşünenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı
% 11.5 iken, terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir diyenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı %
67
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
28.2, şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir diyenlerin oranı da % 30.9 olarak
tespit edilmiştir. Erekler, bu örneklerde de görüldüğü gibi, uyguladıkları veya uygulayacakları şiddetin
meşru gerekçesini göstermek, dolayısı ile de davranışlarını meşrulaştırmak istiyorlar.
Tablo 72- Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
610
422
2470
3502
Yüzde
17,4
12,1
70,5
100,0
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin %70.5’i, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir
düşüncesine katılmadığını, %17.4’ü aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebileceğini düşündüğünü, %12.1’i, de bu konuda bir fikrinin olmadığını ifade etmiş. Erkeklerin bu konudaki düşüncelerinin
yaşa göre farklılık ortaya koyup koymadığına baktığımızda aşağıdaki tablo ile karşılaşıyoruz:
Tablo 73- Yaşa göre ‘erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir’
yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet
gösterebilmelidir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
16
12
74
15,7%
11,8%
72,5%
176
116
845
15,5%
10,2%
74,3%
186
165
826
15,8%
14,0%
70,2%
150
72
445
22,5%
10,8%
66,7%
52
41
194
18,1%
14,3%
67,6%
30
16
86
22,7%
12,1%
65,2%
610
422
2470
17,4%
12,1%
70,5%
Toplam
102
100,0%
1137
100,0%
1177
100,0%
667
100,0%
287
100,0%
132
100,0%
3502
100,0%
Tabloya genel olarak baktığımızda, araştırma grubumuzdaki erkeklerin içinde18-24 yaş grubunda
bulunanların % 15.7’sinin, 65 yaş ve üzerinde bulunanların % 22.7’sinin erkeğin eşi ve çocuklarına
şiddet uygulama hakkının olduğuna inandıklarını söylediklerini görüyoruz. Erkeğin eşi ve çocuklarına
şiddet uygulama hakkının olduğuna inanmayanların 18-24 yaş grubu içindeki oranı % 72.5 iken, bu
oran 65 yaş ve üzerindekilere gelinceye kadar düşüş göstererek % 65.2’ye ulaşmıştır.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerle olan görüşmelerimizde, özellikle de orta yaşın üzerindekilerde, erkeğin eşi ve çocuklarına şiddet uygulama hakkının olduğuna inananların oranının daha fazla
olduğunu gördük. Erkekler, büyüklerinden de böyle görerek büyütüldüklerini, ancak son yıllarda kadın
hakkı, çocuk hakkı gibi birtakım hakların çıkarıldığını, bu sebep ile de ellerini kaldırmaktan korkar hale
geldiklerini dile getirerek şikayetçi oluyorlardı. Kendilerinin ataya, babaya itaat ile büyütüldüklerini,
68
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
babalarının da kendilerine şiddet uyguladığını, ama kendilerinin bundan hiç şikayetçi olmadıklarını,
aksine kendi iyilikleri için bu şekilde davrandıklarından emin olduklarını dile getiriyorlardı.
Bu gruptaki erkekler, çocukluklarında, kendilerine şiddet uygulandığında iyilikleri için olduğunu
düşündüklerini, ama bugün insanların şiddet veya dayak denilince kötü niyet algıladıklarını, bunun da
aile içi disiplini, saygıyı son derece olumsuz etkilediğini düşündüklerini dile getiriyorlar. Bu gruptakiler, aile içi disiplini sağlayabilme adına erkeğin aile fertlerine zaman zaman şiddet uygulaması gerektiğine inandıklarını dile getiriyorlar.
Tablo 74- Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
633
411
2458
3502
Yüzde
18,1
11,7
70,2
100,0
“Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilmelidir” düşüncesine katıldığını söyleyen araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 18.1 olarak tespit edilmiştir. Reislik kavramı, çok tartışılan
konulardan birisidir. 2002 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanuna kadar erkek evin reisi olarak kabul
ediliyordu. Medeni kanunda meydana getirilen değişiklik ile erkeğin evin reisi olduğu ibaresi kaldırıldı.
Evde reis olmayınca, evdeki bireylerden birisinin diğerleri üzerindeki hâkimiyeti de kalkmış oldu.
Özellikle yaşlı kuşak, evin reisinin erkek olmasına alışmış olmasından dolayı erkeği, evin reisi olarak
görmeye devam etme eğilimi içindedir. Reisliğin beraberinde getirmiş olduğu hakları da kullandırarak
erkeğin şiddet uygulama hakkının olduğuna daha fazla inanmaktadır.
Tablo 75- Yaşa göre ‘erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir’ yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
16
8
78
15,7%
7,8%
76,5%
189
127
821
16,6%
11,2%
72,2%
203
151
823
17,2%
12,8%
69,9%
143
76
448
21,4%
11,4%
67,2%
53
34
200
18,5%
11,8%
69,7%
29
15
88
22,0%
11,4%
66,7%
633
411
2458
18,1%
11,7%
70,2%
Toplam
102
100,0%
1137
100,0%
1177
100,0%
667
100,0%
287
100,0%
132
100,0%
3502
100,0%
Görüşme bulgularımız ile araştırma bulgularımız arasında da paralellik bulunduğu yaş ile yapılan
çapraz tablo verileri ile ortaya konulmuştur. 18-24 yaş grubundakiler arasında erkek ailenin reisidir,
69
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
aile bireylerine şiddet uygulayabilir düşüncesinde olanların oranı % 15.7 iken, bu oran 65 yaş ve üzerindekilerde % 22 olarak tespit edilmiştir. Bu düşünceyi desteklemediğini ifade edenlerin 18-24 yaş
grubu içindeki oranı % 76.5 iken, 65 yaş ve üzerindekiler arasındaki oranı % 66.7’dir. Görüldüğü gibi,
yaş ile bu düşünceye katıldığını söyleyenler arasında ters orantı bulunmaktadır.
Tablo 76- Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
1532
728
1242
3502
Yüzde
43,7
20,8
35,5
100,0
Toplumumuzda aile mahremiyeti kavramının önemsendiğinden daha önce bahsetmiştik. Aile içinde
yaşanılan olayların, aile içinde çözülmesinin gerekliliği ve her ailenin kendisine göre dengelerinin olduğu, dışarıdan müdahale edildiğinde bu dengelerin bozulacağına inanılmaktadır. Bu bir dereceye kadar
doğru bir düşüncedir. Her ailenin kendi dengeleri ve içi dinamikleri farklıdır ve bu sebep ile bir aile için
uygulanılan model ve çözüm önerileri diğer bir aileye uygun olmayabilir.
Bireyselleşmenin arttığı dünyada bu durum son derece önemsenmektedir. Ancak sağlıklı bireylerden
oluşan ve ailedeki her bir ferdin birey olarak kabul edildiği ailelerde bu kural son derece olumlu sonuçlar
verebilirken, sağlıksız bireylerin olduğu ailelerde, istenmeyen sonuçlara sebebiyet verebilmektedir.
Sağlıksız ailelerde, gücü elinde bulunduran kişinin aile bireylerine şiddet uygulaması ve bunun aile
mahremiyeti olarak kabul edilmesi durumunda şiddet artarak devam edebilmektedir. Şiddetin artarak
devam etmesinde genellikle, şiddeti uygulayana bir yaptırımın uygulanamamasının etkisi büyük olduğu görülmektedir.
Şiddet uygulayana yaptırım uygulanması hakkında araştırma grubumuzdaki erkeklerin ne düşündüklerini öğrenmek için sorduğumuz “şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır” fikrine araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 35.5’i katılmadığını belirtmiş. Şiddet uygulayan kişinin, uygulamış olduğu
şiddetin yanlış bir davranış olduğunu kendisinin anlayamaması durumunda, devletin müdahale etmesi
şiddetin son bulması için gerekli olabilir.
Bir insanın, diğer bir insana şiddeti uygulama hakkının olmadığının fark edildiği günümüzde, şiddet
uygulayan kişi, kim olursa olsun, tutuklanarak devletin vermiş olduğu cezaya çarptırılmasının gerekliliğine yaygın olarak inanılmaktadır. Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi yazısız kurallar, özellikle
de geleneksel toplumlarda yazılı kuralların önüne geçebilmektedir. Ülkemizde de yazılı kurallar, her ne
kadar şiddet uygulayan kişinin tutuklanması gerektiğini söylese de yazısız kurallar, şiddet uygulayan
kişi baba ise, koca ise veya aile içinden birisi ise aile beraberliğinin bozulmaması adına şikâyetçi olunmaması gerektiğini savunabilmektedir.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 43.7’si, şiddet uygulayan kişinin tutuklanması gerektiğini
düşündüğünü belirtmiş. Bu gruptaki erkeklerle görüştüğümüzde, insanlara şiddet uygulamanın çok
gerilerde kaldığını, artık bir kişinin anne babası da olsa, eşi de olsa şiddet uygulama haklarının olmadığını, insanların bunu öğrenmesi gerektiğini, eğer öğrenmiyorlarsa o zaman da devletin üzerine
düşeni yapması gerektiğini, yani şiddet uygulayanı devletin tutuklaması gerektiğini düşündüklerini
söylüyorlardı.
70
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 20.8’i, şiddet uygulayan kişinin tutuklanması gerektiği yönündeki düşünce ile ilgili fikir beyan etmek istemediğini söylemiş. Bu grup ile yapmış olduğumuz
görüşmelerde, eskiden şiddet uygulayanın tutuklanmadığını, bu kültüre göre büyütüldüklerini, bir
taraftan sürekli dile getirilen insan hakları, diğer taraftan da öğrenerek geldikleri kültürde şiddetin
uygulanmasının normal karşılanması arasında sıkışıp kaldıklarını, bu sebep ile de şiddet uygulayan
tutuklansın da, tutuklanmasın da diyemediklerini dile getiriyorlardı.
Tablo 77- Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını gerektirir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
1317
546
1639
3502
Yüzde
37,6
15,6
46,8
100,0
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 46.8’i, bazı davranışların şiddet uygulanmasını gerektirdiği
düşüncesine katılmadığını belirtmiş. Bu gruptakiler, hiçbir davranışın şiddet uygulanmasını gerektirmeyeceğini, şiddet uygulayanın, uyguladığı şiddeti meşru göstermek için bazı davranışların şiddet
uygulanmasını gerektirdiğini savunduklarını, bunun savunulacak bir tarafının olmadığını belirtmektedirler.
Asıl üzerinde düşünülmesi gerekenin, araştırma grubumuzda % 37.6’lık önemli bir grup oluşturan
ve bazı davranışların şiddet uygulanmasını gerektirdiğini düşündüklerini dile getirenler olduğunu görüyoruz. Bu grup ile olan görüşmelerimizde namus, edep, terbiye, vb. kavramların cezalandırılması
gerektiğini savunduklarını öğrendik.
Tablo 78- Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
820
599
2083
3502
Yüzde
23,4
17,1
59,5
100,0
“Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir” fikrine katıldığını
söyleyen erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 23.4, bu fikre katılmadığını söyleyenlerin
oranı % 59.5 ve bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini söyleyenlerin de oranı % 17.1 olarak
tespit edilmiştir. Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir düşüncesinde olan erkeklerle yapmış olduğumuz görüşmelerde erkeklerin, kadınlara şiddet uygulamak
istemediklerini, ancak kadınların erkekleri şiddet uygulamaya bazen çok zorladıklarını belirterek, kadın
kışkırttığı zaman şiddet uygulayan erkeğin suçlu değil, aksine masum olduğunu düşündüklerini gördük.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin, kadına yönelik şiddetin kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul edilebilir olduğunu savunanların oluşturduğu % 23.4’lük kesimi, zaman zaman şiddet
kullanmak zorunda kaldıklarını, bunu eşleri olduğu için değil karşılarında tahripkar bir kişi olduğu için
yaptıklarını dile getiriyorlardı. Ev dışında da bazen şiddete başvurduklarını, karşıdaki kişi kendilerini tahrik ettiğinde şiddete başvurmak dışında kendilerine şans tanımadıklarını, dolayısı ile şiddetin
kaynağı olarak kendilerini değil, karşıdaki kişiyi gördüklerini savunuyorlar. Özellikle de kadınların, er71
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
kekleri kendilerine karşı şiddet kullanmaya zorladıklarını, bu zorlamanın onların tabiatında olduğunu
söyleyebilecek kadar konuyu ileriye de götürebilmektedirler.
Kadına yönelik şiddetin, kadın kışkırtması olsa bile kabul edilebilir olmadığını söyleyen araştırma
grubumuzdaki erkeklerin oranı % 59.5 olarak tespit edilmiştir. Bu grup, insanın eylemlerinin sorumluluğunu alması gerektiğini, bu sebep ile de kadın erkeği kışkırtsa dahi erkeğin, iradesini kullanarak
şiddet uygulamaması gerektiğini düşündüklerini dile getiriyordu.
Tablo 79- Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
2119
576
807
3502
Yüzde
60,5
16,4
23,0
100,0
Genel kabul gören görüşe göre her evde zaman zaman tartışmanın olabileceği, tartışmanın,
problemlerin çözümünde son derece etkili olduğu, aile bireyleri arasında iletişimin sürdüğünün bir
göstergesi olarak kabul edildiği, ancak bunun şiddet boyutuna taşınmamasının gerekliliğidir. Kadın
ve erkeğin arasındaki tartışmaya fiziksel şiddet girer ise sevgi bağının zarar göreceği ve sevgi bağı da
olmadan ailenin sürmesini beklemenin mümkün olmadığı kabul görmektedir.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 60.5’i, kadın ve erkek arasındaki tartışmanın içine dayak
girer ise sevgi bağının yok olacağı kanaatinde olduğunu belirtmiş. Bu grup ile olan görüşmelerimizde,
kadına şiddet uygulanmasına karşı olduklarını, şiddet uygulanan evlerde, aile içi ilişkilerin olumsuz etkilendiğini, erkek şiddet uyguladığında karısının kendisine karşı daha temkinli olduğunu, ancak sevgisinin kalmadığına veya azaldığına şahit oldukları için karı koca arasında şiddetin olmaması gerektiğine
inandıklarını ifade ediyorlardı.
Kadın-erkek arasındaki ilişkinin içine dayak girer ise sevgi bağı yok olur düşüncesine katılmadığını
söyleyen araştırma grubumuzun % 23’ü ile olan görüşmelerimizde, eşlerine şiddet uyguladıkları halde
veya çevrelerinde eşlerine şiddet uyguladıklarını bildikleri pek çok insan olmasına rağmen, eşlerinin
kendilerine gayet saygılı davrandıklarını, sevgilerinin de azalmadığını ifade ettiklerini gördük.
Aslında burada kadına uygulanılan şiddet sonrasında, kadının gidecek yeri de yok ise, eşine karşı
daha temkinli davranıyor olmasını, bu gruptaki erkekler yanlış yorumlayarak, şiddet sonrasında kadınların daha saygılı olduklarını ve bundan dolayı da sevgilerinin azalmadığını düşündükleri kanaatindeyiz.
Tablo 80- Dayak bir terbiye aracıdır
Sayı
Katılıyorum
625
Fikrim yok
420
Katılmıyorum
2457
Toplam
3502
72
Yüzde
17,8
12,0
70,2
100,0
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Erkeklerin dayağı bir terbiye aracı olarak görüp görmediklerine baktığımızda, araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 17.8’i, dayağı terbiye aracı olarak gördüğünü belirtmiş. Dayağı terbiye aracı
olarak gördüklerini söyleyenlerle olan görüşmelerimiz sırasında, bu grubun yaşlarının daha ilerlemiş
olduğunu fark ettik. Ayrıca büyüklerinden dayağın “cennetten çıkma” olduğunu öğrendiklerini, kendi
terbiyelerinde de dayağın olduğunu ve fena da olmadığını, kötü olsa büyüklerinin kullanmayacağına
inandıklarını ifade ediyorlardı. Bu amaçla dayak bir terbiye aracıdır düşüncesinde olanların yaşa göre
dağılımına baktığımızda:
Tablo 81- Yaşa göre ‘dayak bir terbiye aracıdır’ yargısının dağılımı
18-24 yaş
25-34 yaş
35-44 yaş
45-54 yaş
55-64 yaş
65 ve üzeri yaş
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Dayak bir terbiye aracıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
20
13
69
19,6%
12,7%
67,6%
177
119
841
15,6%
10,5%
74,0%
205
153
819
17,4%
13,0%
69,6%
137
80
450
20,5%
12,0%
67,5%
54
34
199
18,8%
11,8%
69,3%
32
21
79
24,2%
15,9%
59,8%
625
420
2457
17,8%
12,0%
70,2%
Toplam
102
100,0%
1137
100,0%
1177
100,0%
667
100,0%
287
100,0%
132
100,0%
3502
100,0%
Tabloya genel olarak bakıldığında, yaş ilerledikçe, terbiye amaçlı şiddetin desteklenebilir olduğunu
söyleyenlerin oranının arttığı, yaş küçüldükçe de terbiye amaçlı şiddete katılmadığını söyleyenlerin
oranının arttığı görülüyor. Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir fikrine katıldığını söyleyen araştırma
grubumuz içindeki erkeklerin 18-24 yaş grubundaki oranı % 19.6 iken, 65 yaş ve üzerindekilere ulaşıncaya kadar bu oran artarak 65 yaş ve üzerindekilerde % 24.2’ye ulaşmaktadır. Dayak bir terbiye aracıdır fikrine katılmadığını belirtenlerin 18-24 yaş grubu içindeki oranı % 67.6 iken, bu oran azalarak 65
yaş grubundakilerde % 59.8’e kadar düşmektedir.
Dayak bir terbiye aracıdır fikrine katılmadığını belirtenlerin araştırma grubumuz içindeki oranı %
70.2 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptakiler, dayağın hiçbir şekilde terbiye aracı olamayacağı, hatta
hiçbir şeye aracı olamayacağı düşüncesinde olduklarını belirtiyorlar. Bu sebep ile de dayağa her durumda karşı olduklarını dile getiriyorlar.
Tablo 82- Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
1702
682
1118
3502
Yüzde
48,6
19,5
31,9
100,0
73
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
“Erkek şiddet uygularsa, kesinlikle eşler boşanmalıdır” düşüncesine, araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 48.6’sı katıldığını belirtmiş. Erkeklerin, erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiği düşüncesine araştırma grubundakilerin yaklaşık yarısının katılıyor olması, diğer yarısının da katılmadığını
düşündürmektedir. Erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiği fikrine katılmadığını belirten
erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 31.9 olarak tespit edilmişti.
Bu konuda fikrini belirtmek istemeyenlerin oranı da % 19.5 olup, araştırma grubumuzun yaklaşık
1/5’ini oluşturmaktadırlar. Bu gruptakiler ile yapmış olduğumuz görüşmelerde zaman zaman dayağın gerekli olduğunu, zaman zaman da kesinlikle dayağa karşı olduklarını düşündüklerini, kararlarının
zamana ve şartlara göre farklılık gösterdiğini, bu sebep ile de dayak varsa eşler boşanmalıdır diyemediklerini, karı koca arasında zaman zaman böyle şeylerin olabileceğini, konunun fazla abartılmaması
gerektiğini ifade ediyorlardı.
Tablo 83- Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına
alınmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
2575
419
508
3502
Yüzde
73,5
12,0
14,5
100,0
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 73.5’i, “kadın aile içi şiddete maruz kalıyor ise devlet tarafından koruma altına alınmalıdır”, düşüncesine katıldığını belirtmiş. Araştırma grubumuzun yaklaşık
¾’ünün, şiddet gören kadının devlet koruması altına alınması gerektiğini savunuyor olması, kadınlara
şiddet uygulanmasına karşı olunduğunu ve şiddetin önüne geçilemediğinde devletin müdahalesinin
gerektiği fikrinde olunduğunu gösteriyor.
Bu grup ile olan görüşmelerimizde, erkeklerin eşlerine şiddet uygulamasına karşı olduklarını, ancak
zaman zaman da şiddet uygulanmasının engellenemediğini, bu gibi istenmeyen ve engellenemeyen
durumlarda, kadının aynı ortamda kalmaya devam etmesinin travmayı daha da fazlalaştıracağı ve
şiddetin de devam etmesini sağlayabileceği için kadının devlet koruması altına alınması gerektiğini
savunuyorlar.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 14.5’i, kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa, devlet tarafından koruma altına alınmamalı düşüncesinde olduğunu belirtmiş. Bu gruptaki erkeklerle olan görüşmelerimizde, kadın şiddet gördüğünde devlet tarafından koruma altına alınırsa, aile birliğinin bozulabileceğini, ailenin sırlarının dışarıya ifşa edilmiş olacağını, kadının devleti arkasına aldığında kocasına
itaat etmeyeceğini, bunun da aile içi dengeleri bozacağını, vb. düşündüklerini belirtiyorlar. Bu gibi
gerekçelerle erkekler bu gruptaki erkekler, kadın aile içinde şiddete maruz kalsa da devletin bu işe
karışmaması gerektiğini, aile içinde bir şekilde problemin çözüleceğini düşündüklerini ifade ediyorlar.
Tablo 84- Şiddet çözüm değildir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
74
Sayı
2721
230
551
3502
Yüzde
77,7
6,6
15,7
100,0
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Şiddetin çözüm olup olmadığı her zaman tartışılan konulardandır. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 77.7’si şiddetin çözüm olmadığını düşündüğünü, % 15.7’si şiddetin çözüm olduğunu düşündüğünü, % 6.6’sı da bu konuda fikrinin olmadığını belirtmiş.
Tablo 85- Eğitime göre ‘şiddet çözüm değildir’ yargısının dağılımı
Okuryazar değil
Sadece okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Yüksek lisans/Doktora
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Katılıyorum
12
70,6%
17
48,6%
360
69,2%
360
68,4%
941
80,8%
929
83,3%
102
81,6%
2721
77,7%
Şiddet çözüm değildir
Fikrim yok
Katılmıyorum
2
3
11,8%
17,6%
4
14
11,4%
40,0%
58
102
11,2%
19,6%
46
120
8,7%
22,8%
59
164
5,1%
14,1%
56
130
5,0%
11,7%
5
18
4,0%
14,4%
230
551
6,6%
15,7%
Toplam
17
100,0%
35
100,0%
520
100,0%
526
100,0%
1164
100,0%
1115
100,0%
125
100,0%
3500
100,0%
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin okur yazar olmayanlarının % 70.6’sı şiddeti çözüm olarak görmediğini söylerken, bu oran üniversite mezunları arasında % 83.3’e kadar çıkmaktadır. Şiddet çözüm
değildir düşüncesine katılmayanların eğitimlerine göre dağılımına bakıldığında okur yazar olmayanların % 17.6’sının, lisans üstü eğitim alanların da % 14.4’ünün olduğu görülmektedir. Görüldüğü gibi
eğitim seviyesi yükseldikçe şiddeti çözüm olarak görmeyenlerin oranı artmaktadır.
Tablo 86- Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır
Sayı
Yüzde
Katılıyorum
951
27,2
Fikrim yok
388
11,1
Katılmıyorum
2163
61,8
Toplam
3502
100,0
Ataerkil toplumlarda hem erkekler hem de kadınlar tarafından zaman zaman kabul görebilen “evdeki kararları erkek almalı, kadın da buna uymalıdır” , düşüncesine erkeklerin bakışını öğrenmek istedik.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin %27.2’si, bu düşünceye katıldığını belirtmiş. Bu grup, görüşmelerimiz sırasında kadının karar alamayacağını, evde kararları erkeğin alabileceğini, kadının da erkeğin
aldığı bu kararları uygulaması gerektiğini savunuyordu. Hatta bazı erkekler bunu çok daha ileri seviyeye taşıyarak kadınların, erkeklerin aldığı kararların gerekçelerini dahi sorgulamamaları gerektiğini
söylüyordu.
Evdeki kararları erkek almalı, kadın da buna uymalıdır düşüncesine katılmadığını söyleyen araştırma
grubumuzdaki erkeklerin oranı % 61.8 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptaki erkekler, eskiden evdeki
kararları erkeğin aldığını, kadının da bu kararlara uyduğunu, ancak bugün şartların değiştiğini, artık
evdeki kararları kadın ve erkeğin birlikte almasının gerektiğini düşündüklerini dile getiriyorlardı.
75
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 87- Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
354
466
2682
3502
Yüzde
10,1
13,3
76,6
100,0
Yine ataerkil toplumlarda dile getirilen “kadın, kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir” sözüne araştırma grubumuzdaki erkeklerin yaklaşımına baktığımızda % 10.1’inin bu düşünceye
katıldığını, % 76.6’sı katılmadığını, % 13.3’ü de bu konuda bir fikrinin olmadığını belirtmiş olduğunu
görüyoruz.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin küçük bir grubu da olsa, kadının kocasının söylediklerini sorgulaması halinde, kocası tarafından fiziksel şiddete uğratılması fikrine katıldığını belirtmiş. Bu gruptakilerle olan görüşmelerimizde, kadının kocasının aldığı kararları uygulamak dışında yapması gereken
bir şey olmadığını, kocanın kararlarını sorgulama hakkının ise kadında hiç olmadığını savunuyorlardı.
Dünyanın değiştiğini, kadınların da artık erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu, ailedeki herkesin
aile için alınacak kararlarda söz hakkının olduğunu, bu sebep ile de erkeğin tek başına karar alamayacağını, eğer erkek tek başına karar alırsa da kadının buna uyma zorunluluğunun olmadığını düşündüğünü, dolayısı ile de kadın kocasının sözlerini sorgularsa kocası fiziksel şiddet uygular düşüncesini dile
getiren araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 76.6 olarak tespit edilmiştir.
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa kocası kadına dayak atabilir düşüncesine katılmadığını
belirten erkeklerin oranının, katıldığını belirtenlerden fazla olması ve aradaki farkın da büyük olması
olumlu gibi görünse de 21. Yüzyılda erkeklerin sadece % 76.6’sının bu düşüncede olması son derece
düşündürücü. Eşlerinin söylediklerini sorguladıkları için kadınların şiddet görmesi kabul edilemez olduğu gibi, bir insanın bir başka insana herhangi bir gerekçe ile şiddet uygulamasının kabul edilebilir hiç
bir tarafı da bulunmamaktadır.
Tablo 88- Eğitime göre ‘kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir’
yargısının dağılımı
Okuryazar değil
Sadece okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Yüksek lisans/
Doktora
Toplam
76
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca
dayak atabilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
4
7
6
23,5%
41,2%
35,3%
15
8
12
42,9%
22,9%
34,3%
79
86
355
15,2%
16,5%
68,3%
78
59
389
14,8%
11,2%
74,0%
112
151
901
9,6%
13,0%
77,4%
57
139
919
5,1%
12,5%
82,4%
9
16
100
7,2%
12,8%
80,0%
354
466
2682
10,1%
13,3%
76,6%
Toplam
17
100,0%
35
100,0%
520
100,0%
526
100,0%
1164
100,0%
1115
100,0%
125
100,0%
3500
100,0%
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin, kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir düşünesine bakışlarında eğitim seviyesinin farklılık gösterip göstermediğine baktığımızda, önemli
bir farklılığın olduğu görülmektedir. Bu düşünceye katıldığını söyleyenler arasında sadece okur yazar
olanlarının oranı % 42.9 iken, üniversite mezunları arasındaki oranı % 5.2 olarak tespit edilmiştir. Bu
düşünceye katılmadığını söyleyenler içinde sadece okur yazar olanların oranı % 5.1iken, üniversite
mezunları arasındaki oranı % 82.4. Tabloya genel olarak bakıldığında eğitim seviyesi yükseldikçe kadın
kocasının söylediklerini sorgularsa kocası fiziksel şiddet uygulayabilir düşüncesine katıldığını söyleyenlerin oranının azaldığı, eğitim seviyesi düştükçe bu düşünceye katılmadıklarını belirtenlerin oranının
azaldığı görülmektedir.
Tablo 89- Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır
Sayı
412
456
2634
3502
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Yüzde
11,8
13,0
75,2
100,0
“Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır” düşüncesine katıldığını belirten
erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 11.8 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptakilerle olan
görüşmelerimizde, kadın için esas olanın kocaya itaat olduğu, dolayısı ile de kocasına itaat etmediği,
karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılması gerektiğini savunuyorlardı. Eğer kadın, bilerek veya
bilmeyerek kocasına karşı gelir ise ve bu davranışı cezalandırılmaz ise evde erkeğin otoritesinin sarsılacağı, kadının karşı gelmelere devam edeceği ve ailenin olumsuz etkileneceğini düşündüklerini, dolayısı
ile de kadın kocasına karşı geldiğinde kesinlikle cezalandırılmalı diye düşünüyorlar.
Kadının kocasına karşı geldiğinde cezalandırılması gerekmediğini savunanların araştırma grubumuz
içindeki oranı % 75.2 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptaki erkekler, kadının kendi düşüncelerini çekinmeden söyleyebileceğini, düşüncelerini söylediği için de hiç kimse tarafından cezalandırılamayacağını
düşündüklerini ifade ediyorlar.
Tablo 90- Eğitime göre ‘kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır’
yargısının dağılımı
Okuryazar değil
Sadece okuryazar
İlkokul
Ortaokul
Lise
Üniversite
Yüksek lisans/Doktora
Toplam
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Sayı
Satır%
Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle
cezalandırılmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
5
7
5
29,4%
41,2%
29,4%
17
9
9
48,6%
25,7%
25,7%
90
81
349
17,3%
15,6%
67,1%
101
60
365
19,2%
11,4%
69,4%
130
144
890
11,2%
12,4%
76,5%
63
136
916
5,7%
12,2%
82,2%
6
19
100
4,8%
15,2%
80,0%
412
456
2634
11,8%
13,0%
75,2%
Toplam
17
100,0%
35
100,0%
520
100,0%
526
100,0%
1164
100,0%
1115
100,0%
125
100,0%
3500
100,0%
77
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadının kocasına karşı geldiğinde cezalandırılması gerekmediğini savunanların eğitim seviyelerine
göre dağılımına bakıldığında; eğitim seviyesi yükseldikçe bu yargıya katılanların oranlarının da azaldığı
görülmektedir.
Tablo 91- Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
821
351
2330
3502
Yüzde
23,4
10,0
66,5
100,0
“Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir.” şeklindeki düşünceye araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 23.4’ü katıldığını belirtmiş. Erkeklerin yaklaşık ¼’ünün kadının kocasına her şartta itaat etmesi
gerektiğini söylüyor olması, bu grubun aynı zamanda kadını birey olarak görmediğinin de bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz. Çünkü cinsiyetleri bir tarafa bırakmış olsak bile, bir insanın diğer bir insana
kayıtsız şartsız itaat etmesini beklemek, onun birey olarak algılanmadığının da bir ifadesidir. Hem
sosyal hayatta hem de araştırma verilerimizde, kadını birey olarak görmediğini ortaya koyan bulgular
bulunmaktadır.
Bu konuda fikir beyan etmek istemeyenlerin oranı % 10 olarak tespit edilmiştir. Bu gruptakilerle
olan görüşmelerimizde, bir kısmının gerçekten bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini, ama bir
grubunun da bu konuyu tartışmaya dahi gerek olmadığı kanaatinde olduğunu gördük. Kadının her
durumda eşine mutlak surette itaat etmesi gerektiğini, bunun doğru olup olmadığını dahi tartışmaya
gerek olmadığını, bu sebep ile de bu konuda fikir beyan etmeye gerek bulmadıklarını dile getiriyorlardı.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 66.5’i, “ kadın kocasına her şartta itaat etmelidir” düşüncesine katılmadığını belirtmiş. Bu grup, kadının da insan olduğunu, her insan gibi kadının da hiç kimseye
her şartta itaat etmesini beklemenin mümkün olmadığını dile getirmektedir.
Tablo 92- Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
1045
635
1822
3502
Yüzde
29,8
18,1
52,0
100,0
Şiddet gören kişinin karşısındaki kişiye benzer şekilde karşılık verebileceği düşüncesine araştırma
grubumuzda katıldığını belirten erkeklerin oranı % 29.8, bu konuda bir fikrinin olmadığını belirtenlerin
oranı % 18.1 ve bu fikre katılmadığını belirtenlerin oranı da % 52 olarak tespit edilmiştir. Ancak bu soruda cinsiyetin belirtilmediğini hatırlatmak gerekir. Şiddet gören kişi ifadesinde cinsiyet belirtilmemiş
olup, cinsiyet belirtildiğinde yukarıda belirtilen oranların farklılık göstereceğini düşünüyoruz. Çünkü
görüşmelerimiz sırasında, bu soruya cevap vermeden önce karşılık verecek olanın kadın mı erkek mi
olduğunu soranlarla karşılaştık. Bu gruba kadın veya erkek olmasının cevaplarını etkileyip etkilemediğini sorduğumuzda, cevabın kesinlikle değişeceği cevabını verdiklerini gördük.
78
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 93- Bir defa dahi dayak olduysa eşler boşanmalıdır
Katılıyorum
Fikrim yok
Katılmıyorum
Toplam
Sayı
568
672
2262
3502
Yüzde
16,2
19,2
64,6
100,0
Eşler arasında fiziksel şiddet olduğunda aile birliğinin olumsuz etkileneceği savunulmaktadır. Bir
defa dahi olsa dayak olduysa eşlerin boşanması gerekir düşüncesine katıldığını belirten araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 16.2 olarak tespit edilmiştir. Eşler arasında bir kez dahi şiddet olsa eşlerin boşanması gerektiği düşüncesine katılmadığını belirten erkeklerin oranı da % 64.6 olarak tespit
edilmiştir. Görüldüğü gibi erkekler, zaman zaman eşler arasında şiddetin olabileceğini, şiddetin olmasının boşanmayı gerektirmediği kanaatini daha fazla paylaşıyorlar.
Eşler arasında fiziksel şiddet olduğunda eşlerin boşanmaması gerektiği düşüncesinin erkekler arasında yaygın olmasında en temel etkenin, aile içi şiddet olaylarında erkeklerin daha fazla şiddeti uygulayan konumda olmalarının etken olduğunu düşünüyoruz. Şiddet uygulama durumunda erkekler, anlık
bir yanlışlığın aile hayatlarını bitirmesinin uygun olmadığını, aile içinde sık sık bu türlü durumların olduğunu, her şiddet olan aile dağılacak olsa çok kötü sonuçların olacağına inandıklarını görüşmelerimiz
sırasında dile getiriyorlardı.
2.4.3. Kadınların ve Erkeklerin Şiddet Algılarının Karşılaştırılması
Bu bölümde kadın ve erkeklerin aynı sorulara vermiş oldukları cevapları grafiklerle karşılaştırılarak
bu iki grup arasındaki algı farklılıkları ortaya konulmaya çalışılacaktır.
79
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Araştırma grubumuzdaki kadın ve erkeklerin hangi tür davranışları şiddet göstergesi olarak algıladıklarına baktığımızda tüm şiddet davranışlarını şiddet göstergesi olarak algıladıklarını söyleyenlerin
kadın ve erkekler içinde eşit oranlar oluşturdukları dikkati çekmektedir. Şiddetin her şeklini şiddet
göstergesi olarak algılayanların kadın ve erkekler arasında farklılık ortaya koymamalarına rağmen, şiddet uygulama ve şiddeti çeşitli gerekçelerle meşru gösterme noktasında ortaya çıkan farklılığı, ataerkil
toplum yapısının sosyalizasyon sürecine yansıtılması dışında makul bir şekilde izah edebilmek mümkün
değil diye düşünüyoruz.
Hem kadınların hem de erkeklerin yaklaşık yarısının tüm şiddet davranışlarını şiddet göstergesi
olarak algıladıklarını söylemiş olmaları, kadın ve erkek algıları arasında önemli bir farklılığın olduğunu
ortaya koymuyor. Ancak kadın ve erkeklerin diğer yarısının şiddet davranışlarından bazılarını şiddet eylemi olarak algılıyor olmasının, toplumda hala şiddet uyguladığının farkında olmadan şiddet uygulayan
önemli bir grubun bulunduğunun önemli bir göstergesi olarak yorumluyoruz.
Araştırma grubumuzdaki değerlendirmelerde, fiziksel şiddeti de şiddet davranışı olarak algılayanlar
arasında cinsiyete göre önemli bir farklılığa ulaşılmamıştır. Diğer şiddet davranışlarına göre, tek başına
değerlendirmelerde, oldukça büyük bir farkla, diğer davranışlara göre fiziksel şiddet, şiddet eylemi olarak değerlendirilmiş. Bu da bizim toplumumuzda şiddet eylemi olarak daha fazla fiziksel şiddetin kabul
gördüğünü ortaya koymaktadır. Kadın ve erkekler arasında fiziksel şiddeti, şiddet davranışı olarak
algılayanların oranlarının da birbirine yakınlığı, bu toplumdaki fiziksel şiddet algısına olan duyarlılığı
da ortay koymaktadır.
Son yıllarda fiziksel şiddet dışındaki diğer şiddet eylemleri de şiddet davranışı olarak algılanmaya başlanmış olmasına rağmen bunların oranları son derece düşüktür. Araştırma bulgularımız da bu
düşüncemiz ile paralellik göstermektedir. Araştırma grubumuzda sözlü şiddeti şiddet eylemi olarak
algıladığını söyleyenlerin kadınlar arasındaki oranı % 9.8 iken, erkekler arasındaki oranı % 2.6, cinsel
şiddeti şiddet eylemi olarak algıladığını söyleyenlerin kadınlar arasındaki oranı % 5.9, erkekler arasındaki oranı % 1, ekonomik şiddeti şiddet eylemi olarak algıladığını söyleyenlerin kadınlar arasındaki
oranı % 3.6, erkekler arasındaki oranı % 2.5, sosyal ilişkilerin sınırlandırılmasını şiddet eylemi olarak
algıladığını söyleyenlerin kadınlar arsındaki oranı % 2.2, erkekler arasındaki oranı % 0.5 ve duygusal
şiddeti şiddet eylemi olarak algıladığını söyleyenlerin kadınlar arasındaki oranı % 3.1 iken erkekler
arasındaki oranı % 1.3 olarak tespit edilmiştir.
Tabloya genel olarak bakıldığında sözlü, cinsel, sosyal, duygusal, ekonomik şiddet şekillerini,
şiddet eylemi, olarak değerlendirenlerin hem erkekler hem de kadınlar arasındaki oranının oldukça düşük olduğu dikkati çekiyor. Ancak kadın ve erkekler açısından değerlendirildiğinde kadınların bu şiddet
eylemlerine karşı çok daha fazla duyarlı oldukları görülüyor. Bunun da sebebinin ataerkil bir toplumda
yaşıyor olmamız sebebiyle, şiddete maruz kalanların, daha fazla kadınlar olmasından kaynaklandığını
düşünüyoruz. Kadınlar, birey olduklarını daha fazla fark etmeye başlamaları sebebi ile kendilerine uygulanılan şiddeti fark etmeye başladılar. Şiddete erkeklere oranla daha fazla maruz kalan kadınların,
eğitim seviyelerinin de yükselmeye başlaması ile birlikte, kendilerine uygulanılan şiddetin farkına varmaya başlamaları ile bu oranlar arasındaki farkın ortaya çıktığını düşünüyoruz.
80
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi aile içi şiddet uygulayanların, toplumsal normlardan dolayı
daha fazla erkeklerin olduğu kabul edilmektedir. Araştırma bulgularımızda da aile içi şiddet uyguladığını söyleyenler, araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 27.2’sini oluştururken, kadınların % 15.5’ini
oluşturmaktadır. Bu veriler de erkeklerin kendi ifadelerine dayanarak kadınlardan daha fazla oranda
aile içi şiddet uyguladıklarını ortaya koymaktadır. Yetkililerin bu verileri dikkate alarak öncelikle erkeklere olmak üzere aile içi şiddet uygulamamaları yönünde çalışma yapmalarının bir gereklilik olduğu
kanaatindeyiz.
Öte yandan araştırma bulgularımızda da görüldüğü gibi aile içi şiddet uyguladığını söyleyenlerin
aile içi şiddet uygulamadığını söyleyenlerden oldukça az olmasına rağmen, her gün artan sayılarla verilen aile içi şiddet haberlerinin izah edilmesi mümkün değil. Buradan hareket ile şiddet uygulayanların,
uygulamış oldukları şiddeti itiraf etmekten çekindiklerini veya uyguladıkları şiddetin şiddet olduğunu
fark etmeden şiddet uyguladıklarını söyleyebiliriz. Bu noktada da şiddet ile ilgili farkındalık toplantılarının, yayınlarının, konferans, vb. çalışmaların yapılmasının önemini vurgulamak gerekir.
81
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadın ve erkeklerin, aile içi şiddet uygularken uyguladıkları grubun farklılık gösterip göstermediğine
baktığımızda, kadınların daha çok çocuklarına, erkeklerin de eş ve çocuklarına şiddet uyguladıklarını
görüyoruz. Erkekler, % 24.1 oranında eşlerine, % 23.2 oranında da çocuklarına şiddet uyguladıklarını söylemişler. Ataerkil bir toplumun üyesi olmaktan kaynaklanan gerekçeler ile erkekler eşlerine ve
çocuklarına şiddet uygulama hakkını kendilerinde bulabiliyorlar. Bunun gerekçelerine, diğer verileri
açıklarken daha önceden değindiğimiz için, burada tekrar değinmeyeceğiz.
Kadınlar, ataerkil toplumlarda erkeklere şiddet uygulayamadıkları gibi, erkeklere itaatkar olmayı da
öğreniyorlar. Bu sebep ile de erkeklerin % 24.1’i eşine şiddet uyguladığını söylerken, kadınlar arasında
eşine şiddet uyguladığını söyleyenlerin oranı % 8.3’e düşüyor. Erkek egemen toplumda kadınların eşlerine şiddet uygulamaları, toplumsal normlarla yasaklanmıştır. Sosyalizasyon sürecinde de bu normlar,
çocukluk yılları ile birlikte öğretilmeye başlanmıştır.
Kadınlar, sosyal normlara uymayı öğreniyor olmakla birlikte, bazen katlanamayacakları noktaya
geldiklerinde toplumun beklentilerine aykırı şekilde de davranabilmektedirler. Araştırma grubumuzdaki eşlerine şiddet uyguladığını söyleyen kadınların % 8.3’ü, şiddete çok fazla uğradıkları için bir
süre sonra eşlerine şiddet uygulamaya başlayan kadınlar grubu oluşturmaktadır. Eğer toplum, anaerkil
özellikler gösteriyor olsaydı, bu kez de tam tersi yönde sosyalizasyon süreci yaşanacak ve erkeklere
kadınlardan daha fazla oranda eşleri tarafından şiddet uygulanılacaktı. İnsan sosyal bir varlık olduğu
için, bireysel davranışlarını dahi içinde yaşadığı toplumdan etkilenerek gerçekleştirmektedir.
Kadınlar, aile içi şiddeti daha fazla çocuklarına uyguluyorlar. Bunun gerekçesi de çocuklarına şiddet uygulama hakkını kendilerinde görüyor olmaları. İnsanlar, şiddet uygulamayı düşündükleri kişiye
öncelikle güçlerinin yetip yetmeyeceğini kontrol ediyorlar, daha sonra da sosyo-kültürel ortamın uyguladıkları şiddete ne dereceye kadar izin vereceğini sorguluyorlar. Anket ve görüşme verilerimizin de
ortaya koyduğu gibi toplumumuz, erkeklere eş ve çocuklarına, kadınlara da çocuklarına şiddet uygulama noktasında müsamahalı davranabiliyor. Bu da farklı cinslerin şiddet uyguladıkları grubun niteliğini
farklılaştırıyor.
82
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Şiddete başvurmanın çözüm olmadığını düşünenlerin hem kadınlar hem de erkekler arasındaki
oranı oldukça yüksek. Ancak kadınların % 92’si, erkeklerin de % 75.6’sı şiddete başvurmanın çözüm
olmadığını savunmuş. Şiddete başvurmanın bazen çözüm olduğunu düşünenlerin erkekler arasındaki
oranı, kadınlar arasındaki oranından daha fazla. Şiddete başvurmanın her zaman çözüm olduğunu
düşünenlerin oranı da kadınlara göre erkekler arasında daha fazla.
Farklı cinsler arasındaki bu farklılığın temelinde de ataerkil bir toplum zihniyetinin etkisinin olduğunu düşünüyoruz. Şiddeti uygulayan grubun daha çok erkekler olması sebebi ile olsa gerek, erkekler
kadınlara göre şiddetin bazen veya her zaman gerekli olduğunu savunabiliyorlar. Toplumsal normlardan dolayı şiddete daha fazla maruz kalan kadınlar ise erkekler kadar çok şiddetin gerekli olduğu
düşüncesinde değiller.
Araştırma grubumuzda olup da şiddetin bazen gerekli olduğunu savunanlar arasında erkeklerle kadınlar arasında önemli bir fark bulunmaktadır. Erkeklerin % 34.1’i, kadınların da % 14.9’u şiddetin
bazen gerekli olduğunu savunmuşlar. Erkekler, kadınlara göre daha fazla şiddet uygulayan, şiddete
de daha az maruz kalan grup oldukları için şiddetin bazen gerekli olduğunu düşüncesine, kadınlardan
daha fazla katılıyorlar diye düşünüyoruz.
Şiddetin bazen gerekli olduğu düşüncesine katılmayanlar arasında da kadınların oranı erkeklere
göre daha faza olarak tespit edilmiştir. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 58.6’sı, kadınların da
% 80.1’i, şiddetin bazen gerekli olduğu düşüncesine katılmadığını ifade etmiş. Günümüzde şiddetin
hiçbir zaman ve hiçbir varlığa uygulanamaz olduğu düşüncesinin yaygın kabul gördüğünü tekrar hatırlatarak bazen bile olsa şiddetin uygulanmaması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
83
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Araştırma grubumuzdakilerin dayak varsa eşler boşanmalıdır düşüncesine diğer düşüncelere göre
daha fazla katıldıklarını, ancak kadınlar ve erkekler arasındaki farklılığa baktığımızda kadınların erkeklere göre daha fazla dayak varsa eşlerin boşanması gerektiğini düşündüklerini görüyoruz. Erkeklerin
% 48.9’u, dayak varsa eşler boşanmalıdır derken, kadınların % 67.3’ü, dayak varsa eşler boşanmalıdır
demiş. Şiddeti uygulayan daha fazla erkekler olduğu için şiddet olduğunda da eşlerin boşanmaması gerektiğini düşünenlerin sayısı erkekler arasında daha fazla çıkmış diye düşünüyoruz. Erkeklerin % 31.1’i,
kadınların da % 17.2’si şiddet olsa da eşlerin boşanmaması gerektiğini söylemiş.
84
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Çok tartışılan konulardan birisi terbiye amaçlı şiddetin desteklenip desteklenemeyeceğidir. Kadınların erkeklere göre daha fazla oranda terbiye amaçlı şiddetin desteklenemeyeceği düşüncesinde oldukları dikkati çekiyor. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 60.7’si, kadınların da % 76.8’i, terbiye
amaçlı şiddetin desteklenebilir düşüncesine katılmadığını belirtmiş. Bu gruptaki kadın ve erkekler şiddetin, terbiye amaçlı da olsa desteklenemez düşüncesinde olduklarını, bu sebep ile de hiçbir şekilde
şiddeti desteklemediklerini belirterek şiddete karşı çıkmaktadırlar.
Araştırma grubumuzda önemli bir grup da terbiye amaçlı şiddeti desteklediğini belirtmiş. Araştırma
grubumuzda olup da terbiye amaçlı şiddeti desteklediklerini belirtenlerin cinsiyete göre dağılımına
baktığımızda, erkeklerin kadınlara göre daha fazla oranda terbiye amaçlı şiddeti desteklediklerini görüyoruz. Erkeklerin % 28.2’si, kadınların da % 16.5’i, terbiye amaçlı şiddeti desteklediğini belirtmiş.
Bu da erkeklerin kadınlara göre daha fazla oranda, kendilerine göre geçerli gerekçeler bularak şiddeti
desteklediklerini ortaya koymaktadır.
Kadınların erkeklere göre daha duygusal oldukları kabul edilen gerçeklerdendir. Kadın ve erkek
arasındaki tartışmanın içine şiddet girerse sevgi bağı yok olur düşüncesine kadın ve erkeklerin vermiş oldukları cevapların dağılımına baktığımızda, kadınların % 73.5’inin, erkeklerin de % 60.5’inin
olumlu cevap verdiklerini, kadınların % 13.9’unun, erkeklerin de % 23’ünün olumsuz cevap verdiğini
görüyoruz. Bu veriler de bize kadınların, erkeklere göre daha fazla oranda, kadın ve erkek arasındaki
tartışmanın içine şiddet girerse sevgi bağının olumsuz etkileneceği düşüncesinde olduğunu gösteriyor.
85
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Türk toplumunda dayağın bir terbiye aracı olduğuna dair bir inanışın olduğu ve bu düşüncenin belirli bir düzeyde kabul gördüğü bilinmektedir. Araştırma grubumuzdaki kadın ve erkeklerin dayağın bir
terbiye aracı olarak görülmesi düşüncesine nasıl baktıkları ile ilgili, cinsler arasında algı farkı olup olmadığına bakmak istedik. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 10.7’si, erkeklerin de 17.8’i dayağın
bir terbiye aracı olduğunu düşündüğünü ifade etmiş
Görüldüğü gibi erkekler arasında dayağın terbiye aracı olduğunu düşünenlerin oranı daha fazla.
Dayağı terbiye aracı olarak kabul edenlerin sayısı arttığı oranda şiddet uygulama oranı da artacaktır.
İnsanlar, dayağın bir terbiye aracı olduğuna inandıkları sürece şiddet uygulama hakkını da kendilerinde
bulacaklardır diye düşünüyoruz. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin %70.2’si, kadınların da % 82.2’si
dayağı bir terbiye aracı olarak görmediğini ifade etmiş. Görüldüğü gibi kadınlar erkeklere oranla daha
fazla dayağı terbiye aracı olarak görmedikleri yönünde fikir beyan etmişler.
Erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiğini düşünenlerin kadın ve erkekler arasında farklılık ortaya koyup koymadığına baktığımızda, şiddeti uygulayan daha fazla erkekler olduğu için olsa
gerek, kadınların erkeklere göre daha fazla oranda eşlerin boşanması gerektiğini savunduklarını görüyoruz. Aynı şekilde, erkek şiddet uygularsa eşlerin boşanması gerektiği fikrine katılmayanların oranı
erkekler arasında kadınlara göre daha fazla olarak tespit edilmiştir.
Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi aile içi şiddete kadınlar daha fazla maruz kaldıklarından
dolayı, kadınlar mağduriyetlerine son verebilmek için erkeklerden daha fazla oranda boşanmayı çözüm
olarak görebiliyorlar. Böyle bir durumda boşanma fikrine katılmayan kadınların oranı % 16.7 iken,
erkeklerin oranının % 31.9 olması da bu düşüncemizi destekler mahiyettedir.
86
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadının aile içi şiddete maruz kalması durumunda devlet tarafından koruma altına alınması gerektiğini düşünen kadınların araştırma grubu içindeki oranı % 87.2 iken, erkelerin oranı % 73.5 olarak
tespit edilmiştir. Şiddete uğrayan kadınların devlet koruması altına alınması, kadınlar tarafından kadının devlet tarafından korunması olarak algılanırken, erkekler tarafından aile birliğinin bozulması olarak
algılanmaktadır. Bu sebep ile de kadınlar, ailede şiddet olduğunda devlet korumasının gerekliliğine
inanırken, erkekler devlet korumasının gerekliliğine inanmamaktadırlar.
Araştırma grubumuzdaki kadınların % 6.7’si, erkeklerin de % 14.5’i, kadın aile içi şiddete maruz
kaldığında devlet koruması altına alınmamalı düşüncesindeler. Bu da bize kadın şiddete uğrasa bile
evinde yaşamaya devam etmeli ve devlet dahil hiç kimseden yardım almamalıdır düşüncesinin, bazı
insanlar tarafından hala savunulduğunu, böyle düşünenlerin sayılarının hiç de az olmadığını göstermektedir.
Bu konuda fikrini beyan etmekten çekinenler arasında erkeklerin oranının kadınların oranın iki katı
olması son derece anlamlı diye düşünüyoruz. Çünkü şiddete uğrayan kadınların devlet koruması altına alınmaması gerektiğine inanan erkeklerin, sahada edinmiş olduğumuz tecrübelere dayanarak, bu
düşüncelerini açıklamaktan çekindiklerini, dolayısı ile de bu konuda fikir beyan etmek istemediklerini
söyleyebiliriz. Bu da şiddete uğrayan kadınların, devlet koruması altına alınması fikrine katılmayanların
sayısının, araştırma bulgularımızdan daha fazla olduğunu söyleyebilmemize imkan sağlıyor.
87
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Ataerkil toplumların en temel özelliklerinden birisi erkeğin, kadından üstün olduğunun kabul edilmesi ve kadının her şartta kocasına sorgulamaksızın itaat etmesinin beklenmesidir. Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 66.5’i, kadınların da % 78.2’sinin kadın kocasına her şartta itaat etmelidir fikrine
katılmadığını belirtmiş.
Bu verilere göre kadınların, erkeklere göre daha fazla oranlarda, kadının her şartta kocasına itaat
etmesi gerektiği fikrine katılmadığını söyleyebilmek mümkün. Ancak insani şartlar göz önüne alınarak
düşünüldüğünde, araştırma grubundakilerin tamamının böyle bir fikre olumsuz cevap vermesi beklenirken, bu oranlara ulaşılmış olması son derece düşündürücü görünüyor.
Kadının kocasına her şartta itaat etmesi gerektiğini düşünenler arasında kadınların da olması son
derece şaşırtıcı. Araştırma grubumuzdaki kadınların % 12.4’ü, kadının kocasına her şartta itaat etmesi
gerektiğini düşündüğünü ifade etmiş. Bu grubun fikrinin gelişmesinde ataerkil toplum yapısı içinde
sosyalleşmiş olmalarının etkisinin son derece büyük olduğunu söylemeye gerek yok. Ataerkil toplumların kurallarına göre yetiştikleri için de kendi cinslerinin karşı cinse itaat etmesinde bir sakınca görmüyor, hatta bu düşünceyi savunabiliyorlar.
Araştırma grubumuzdaki erkeklerin % 23.4’ü kadınların her şartta eşlerine itaat etmelerinin gerektiğine inandıklarını belirtmiş. Kadınların dahi, kadınların eşlerine her şartta itaat etmesi gerektiğini
düşündükleri bir dünyada, erkeklerin kadınların her şartta eşlerine itaat etmelerinin gerektiğine inanıyor olmasına şaşırmamak gerekir diye düşünüyoruz.
88
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadının kocasına itaati ile ilgili bir başka soru olan kadının kocasının söylediklerini sorgulaması
halinde kocasının şiddet uygulayabileceği şeklindeki düşünceye katıldığını söyleyen araştırma grubumuzdaki erkeklerin oranı % 10.1, iken, kadınların oranı % 3.5 olarak tespit edilmiştir.
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca şiddet uygulayabilir düşüncesine katıldığını söyleyenlerin, araştırma grubumuz içindeki erkekler arasında daha fazla olması, ataerkil yapıdan dolayı
şaşırtıcı değil. Bu düşünceye katılmadığını söyleyen araştırma grubumuz içindeki erkeklerin oranı %
76.6 iken kadınların oranı % 89.3 olarak tespit edilmiştir.
Bu soruda da en azından kadınların böyle bir düşünceye katılmadıklarını % 100 oranında söylemelerini beklerdik. Ancak ataerkil bir sosyalizasyon sürecinden geçen erkek ve kadınlar, 21. Yüzyıl bile
olsa, kadının kocasını söylediklerini sorgulaması halinde, kocasının şiddet uygulamasını kabul edebilmektedir.
89
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Şiddetin uygulanıyor olması, şiddet uygulamanın çözüm olarak değerlendirildiğinin bir göstergesidir. Aksi halde bir insanın aile fertlerine şiddet uygulamasını açıklayabilmek mümkün olamayacaktır.
Şiddet uygulamanın çözüm olduğunu düşünen ve bu sebep ile de şiddet uygulayan insanlar her zaman
olmuştur ve istemesek de bugün de var olmaya devam etmektedir.
Bu düşüncemizi araştırma grubumuzdakilerin nasıl değerlendirdiğine baktığımızda, şiddet çözüm
değildir fikrine katıldığını belirten erkeklerin araştırma grubumuz içindeki oranı % 77.7, kadınların
oranı da % 85.7 olarak tespit edilmiştir. Yine araştırma bulgularımız kadınların, erkeklere oranla daha
faza oranda şiddeti çözüm olarak görmediklerini ortaya koymaktadır. Şiddetin çözüm olmadığı düşüncesine katılmadığını belirtenler arasında erkeklerin oranı kadınlara göre daha yüksek.
Şiddeti çözüm olarak kabul ettiklerini söyleyenlerin erkekler arasında daha fazla olmasını ataerkil
yapımızı düşündüğümüzde anlamak hiç de zor olmamaktadır.
2.4.4. Tutum ve Değer Yargılarına İlişkin İstatistikler
Bu bölümde kadın katılımcılara sorulan 21 tane ve erkek katılımcılara sorulan 22 tane tutum ve
değer yargılarına ilişkin soruların cevaplarının frekans dağılımları ve yüzdeleri ayrı ayrı tablolar halinde
sunulmuştur.
Erkeği şiddete kadın tahrik eder.
Kadına yönelik şiddet haklı
gerekçesi olduğunda kabul
edilebilir bir şeydir.
Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet
gösterebilmelidir.
Kocasının beklentilerini yerine
getirmezse kadına şiddet
uygulanabilir.
Eğer erkek, kadına şiddet
uygularsa tutuklanmalıdır.
90
f
521
%
14,9
f
2805
%
80,1
f
174
%
5,0
f
296
8,5
2950
84,3
254
7,3
578
16,5
2686
76,7
235
6,7
2356
67,3
603
17,2
541
15,5
327
9,3
2662
76,1
506
14,5
5
321
9,2
2769
79,1
409
11,7
1
130
3,7
2949
84,3
421
267
7,6
2861
81,7
2385
68,1
592
16,9
Toplam
Cevapsız
Fikrim yok
Katılıyorum
Tutumlar ve Değer Yargıları
Şiddet bazen gereklidir.
Kadına yönelik şiddet, derecesi
çok değilse mazur görülebilir.
Terbiye amaçlı şiddet
desteklenebilir.
Dayak varsa eşler boşanmalıdır.
Katılmıyorum
Tablo 94- Kadınların tutum ve değer yargılarının yüzde dağılımı
F
3500
%
100
3500
100
3500
100
3500
100
,1
3500
100
,0
3500
100
12,0
3500
100
372
10,6
3500
100
523
14,9
3500
100
1
%
,0
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
Toplam
Cevapsız
Fikrim yok
Katılıyorum
Tutumlar ve Değer Yargıları
Kadınların bazı davranışları şiddet
görmelerini gerektirir.
Kadına yönelik şiddet, kadının
kışkırtma- sı söz konusu
olduğunda kabul edilebilir.
Kadın-erkek arasındaki
tartışmanın içine dayak girerse
sevgi bağı yok olur.
Dayak bir terbiye aracıdır.
Erkek şiddet uygularsa kesinlikle
eşler boşanmalıdır.
Kadın aile içi şiddete maruz
kalıyorsa devlet tarafından
koruma altına alınmalıdır.
Şiddet çözüm değildir.
Evdeki kararları erkek almalıdır,
kadın da buna uymalıdır.
Kadın kocasının söylediklerini
sorgularsa koca dayak atabilir.
Kadın kocasına karşı
geldiği zaman kesinlikle
cezalandırılmalıdır.
Kadın kocasına her şartta itaat
etmelidir.
Şiddet gören kişi karşısındakine
benzer şekilde karşılık verebilir
Katılmıyorum
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
f
%
f
%
f
%
f
%
F
%
539
15,4
2478
70,8
480
13,7
3
,1
3500
100
490
14,0
2541
72,6
468
13,4
1
,0
3500
100
2573
73,5
486
13,9
441
12,6
3500
100
376
10,7
2876
82,2
248
7,1
3500
100
2300
65,7
584
16,7
614
17,5
3500
100
3051
87,2
235
6,7
214
6,1
3500
100
3001
85,7
384
11,0
115
3,3
3500
100
616
17,6
2677
76,5
207
5,9
3500
100
123
3,5
3127
89,3
250
7,1
3500
100
156
4,5
3132
89,5
212
6,1
3500
100
434
12,4
2736
78,2
330
9,4
3500
100
1236
35,3
1722
49,2
542
15,5
3500
100
2
,1
Şiddet bazen gereklidir.
Şiddetin derecesi çok değilse mazur
görülebilir.
Toplam
Fikrim yok
Katılıyorum
Tutumlar ve Değer Yargıları
Katılmıyorum
Tablo 95- Erkeklerin tutum ve değer yargılarının yüzde dağılımı
f
1195
%
34,1
f
2052
%
58,6
f
255
%
7,3
F
3502
%
100
1140
32,6
2001
57,1
361
10,3
3502
100
91
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
Toplam
Tutumlar ve Değer Yargıları
Fikrim yok
Katılıyorum
Katılmıyorum
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
f
%
f
%
f
%
F
%
Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir.
986
28,2
2126
60,7
390
11,1
3502
100
Dayak varsa eşler boşanmalıdır.
1712
48,9
1090
31,1
700
20,0
3502
100
Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır
402
11,5
2575
73,5
525
15,0
3502
100
Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul
edilebilir bir şeydir.
1083
30,9
1950
55,7
469
13,4
3502
100
Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet
gösterebilmelidir.
610
17,4
2470
70,5
422
12,1
3502
100
Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet
uygulayabilir.
633
18,1
2458
70,2
411
11,7
3502
100
Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır.
1532
43,7
1242
35,5
728
20,8
3502
100
Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını
gerektirir.
1317
37,6
1639
46,8
546
15,6
3502
100
Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması
söz konusu olduğunda kabul edilebilir.
820
23,4
2083
59,5
599
17,1
3502
100
Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine
dayak girerse sevgi bağı yok olur.
2119
60,5
807
23,0
576
16,4
3502
100
Dayak bir terbiye aracıdır.
625
17,8
2457
70,2
420
12,0
3502
100
Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler
boşanmalıdır.
1702
48,6
1118
31,9
682
19,5
3502
100
Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet
tarafından koruma altına alınmalıdır.
2575
73,5
508
14,5
419
12,0
3502
100
Şiddet çözüm değildir.
2721
77,7
551
15,7
230
6,6
3502
100
Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da
buna uymalıdır.
951
27,2
2163
61,8
388
11,1
3502
100
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa
koca dayak atabilir.
354
10,1
2682
76,6
466
13,3
3502
100
Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle
cezalandırılmalıdır.
412
11,8
2634
75,2
456
13,0
3502
100
Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir.
821
23,4
2330
66,5
351
10,0
3502
100
Şiddet gören kişi karşısındakine benzer
şekilde karşılık verebilir
1045
29,8
1822
52,0
635
18,1
3502
100
Bir defa dahi dayak olduysa eşler
boşanmalıdır
568
16,2
2262
64,6
672
19,2
3502
100
92
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Tablo 96: ANOVA testi sonuçları
(Kadınlara Uygulanan Anket)
Yaş
Eğitim
Medeni Hal
F
P
F
P
F
P
Aile içi şiddete maruz kaldınız mı?
15,961
,001
55,625
,001
56,271
,001
Aile içi şiddet uyguladınız mı?
15,437
,001
37,785
,001
6,464
,001
Şiddet bazen gereklidir
10,007
,001
15,321
,001
11,088
,001
Kadına yönelik şiddet, derecesi çok değilse
mazur görülebilir.
9,082
,001
19,668
,001
15,382
,001
Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir.
12,109
,001
28,619
,001
16,309
,001
Dayak varsa eşler boşanmalıdır.
9,569
,001
14,136
,001
9,092
,001
Erkeği şiddete kadın tahrik eder.
12,052
,001
20,806
,001
18,881
,001
Kadına yönelik şiddet haklı gerekçesi olduğunda
kabul edilebilir bir şeydir.
7,693
,001
23,050
,001
13,738
,001
Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet
gösterebilmelidir.
6,761
,001
12,787
,001
7,700
,001
Kocasının beklentilerini yerine getirmezse
kadına şiddet uygulanabilir.
9,017
,001
27,982
,001
12,639
,001
Eğer erkek, kadına şiddet uygularsa
tutuklanmalıdır.
3,513
0.004
3,805
,001
1,158
,324
Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini
gerektirir.
6,521
,001
21,342
,001
10,004
,001
Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz
konusu olduğunda kabul edilebilir.
8,569
,001
22,927
,001
11,463
,001
Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak
girerse sevgi bağı yok olur.
2,060
,067
2,006
,062
2,496
,058
Dayak bir terbiye aracıdır.
7,639
,001
14,053
,001
9,408
,001
Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler
boşanmalıdır.
8,361
,001
7,998
,001
4,900
,002
Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet
tarafından koruma altına alınmalıdır.
2,095
,063
5,282
,001
2,462
,061
Şiddet çözüm değildir.
1,559
,168
2,896
,001
1,734
,158
Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna
uymalıdır.
17,209
,001
28,539
,001
21,166
,001
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca
dayak atabilir.
12,068
,001
21,232
,001
6,035
,001
Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle
cezalandırılmalıdır.
14,101
,001
24,135
,001
3,536
,014
Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir.
16,498
,001
32,547
,001
19,830
,001
Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde
karşılık verebilir
6,682
,001
1,769
,102
3,190
,023
93
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Yukarıdaki tabloda yer alan sorular ve tutumlara-değerlere ilişkin yargılar ile kadın katılımcıların
yaş, eğitim ve medeni hal değişkenlerine göre ANOVA testi sonuçları şu şekilde görülmüştür:
Kadın katılımcıların tutum-değer içeren yargılar ile yaşları arasında 3 tane, eğitim düzeyleri arasında 2 tane ve medeni halleri arasında 3 tane hariç P=0,05 anlamlılık düzeyinde farklılıklar saptanmıştır.
Tablo 97: ANOVA testi sonuçları
(Erkeklere Uygulanan Anket)
Yaş
Aile içi şiddet uyguladınız mı?
Aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra pişman olur
musunuz?
Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?
Şiddet bazen gereklidir.
Şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir.
Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir.
Dayak varsa eşler boşanmalıdır.
Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır
Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir
şeydir.
Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet
gösterebilmelidir.
Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir.
Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır.
Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını gerektirir.
Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu
olduğunda kabul edilebilir.
Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak
girerse sevgi bağı yok olur.
Dayak bir terbiye aracıdır.
Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır.
Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet
tarafından koruma altına alınmalıdır.
Şiddet çözüm değildir.
Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna
uymalıdır.
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak
atabilir.
Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle
cezalandırılmalıdır.
Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir.
Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde
karşılık verebilir
Bir defa dahi dayak olduysa eşler boşanmalıdır
94
Eğitim
F
18,342
P
,001
F
42,978
P
,001
Medeni Hal
F
P
24,381 ,001
1,551
,171
5,505
,001
3,086
,027
4,289
3,207
5,240
9,911
4,183
1,598
,001
,007
,001
,001
,001
,157
20,072
23,071
29,917
28,976
15,135
23,397
,001
,001
,001
,001
,001
,001
10,101
8,325
3,787
6,815
15,091
12,644
,001
,001
,010
,001
,001
,001
3,589
,003
21,794
,001
6,348
,001
3,767
,002
27,814
,001
8,662
,001
1,849
1,524
2,884
,100
,179
,013
24,666
20,512
16,276
,001
,001
,001
11,616
9,221
4,146
,001
,001
,006
2,875
,014
25,564
,001
8,148
,001
3,175
,007
11,604
,001
2,761
,041
3,345
4,321
,005
,001
17,134
19,746
,001
,001
11,478
10,556
,001
,001
,992
,421
9,394
,001
10,325
,001
3,267
,006
14,108
,001
6,692
,001
3,597
,003
35,544
,001
8,284
,001
1,414
,216
20,568
,001
8,849
,001
2,307
,042
27,186
,001
8,998
,001
4,549
,001
17,635
,001
3,614
,013
1,549
,171
3,284
,003
5,171
,001
2,664
,021
17,789
,001
1,042
,373
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Yukarıdaki tabloda yer alan sorular ve tutumlara-değerlere ilişkin yargılar ile erkek katılımcıların
yaş, eğitim ve medeni hal değişkenlerine göre ANOVA testi sonuçları şu şekilde görülmüştür:
Erkek katılımcıların yaşı ile 1 tane soru ve 6 tane tutum-değer içeren yargı hariç diğer tüm sorular
ve tutum-değer içeren yargılar arasında P=0,05 anlamlılık düzeyinde farklılıklar saptanmıştır.
Erkek katılımcıların eğitim düzeyi ile tüm soru ve tutum-değer içeren yargılar arasında P=0,05
anlamlılık düzeyinde farklılıklar saptanmıştır.
Erkek katılımcıların medeni hali ile 1 tane tutum-değer içeren yargı hariç diğer tüm sorular arasında
P=0,05 anlamlılık düzeyinde farklılıklar saptanmıştır.
.
95
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
SONUÇ
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, her insanın yaşama hakkının olduğunu, bireyin hür ve güvende oluşunu hiç kimsenin tehlikeye atamayacağını, bireye hiç kimsenin şiddet, işkence
uygulayamayacağı, insanlık dışı ve aşağılayıcı davranışlara maruz bırakamayacağını belirtmektedir.
Buna rağmen, hemen hemen bütün toplumların yarısını oluşturan kadınlar, toplumların diğer yarısını oluşturan erkekler tarafından, toplumsal normlarla belirlenen farklı derecelerde şiddet görmektedirler (Yıldırım, 1998:23). Kadınların uğramış oldukları şiddet türleri sadece aile içi ile de sınırlı olmayıp,
toplumsal alanın farklı kesimlerinde de yaşanmakta olduğunu belirtmekte fayda var.
Aile içi şiddet, aile bireylerinin birbirlerine ve genelde de güçlü olanın güçsüz olana veya gücü
daha az olana uyguladığı fiziksel, duygusal, sözel, ekonomik, cinsel, vb. nitelikteki olumsuz her türlü
eylem olarak tanımlanmaktadır. Her türlü şiddeti en fazla yaşayan hemen hemen her toplumda kadınlar olmuştur. Kadınlar sadece fiziksel anlamda değil, sosyal, ekonomik, vb. pek çok alanda erkeklerin
gerisinde kalmışlardır. Bu geri kalmışlık da onları, şiddet yaşamaya mahkûm etmektedir.
Aile içi şiddete dair verilerin resmi istatistiklere yansıma oranı son derece düşük olduğu için gerçek
rakamlara ulaşmak da oldukça zordur. Aile içi ilişkilerin, şiddet dahi olsa, resmi mercilere bildirilmesi,
toplumsal normlarla örtüşmemekte, hatta zaman zaman bildirimde bulunan kadın açısından namus
cezasına çarptırılma ile sonuçlanabilmektedir. Aile içi bir sırrı, dışarıya yansıttığı için kadın açısından,
utanç verici bir eylem olarak değerlendirilmektedir. Her türlü utancı kadının yaşaması veya hissetmesi
beklenmektedir. Utanan kadının, şiddeti dışarıya yansıtmaması istenmektedir. Kadının şiddeti dışarıya
yansıtması da şiddetin artan oranlarla devam etmesini sağlamaktadır.
Arıkan, şiddeti (1987:78), kişilere veya nesnelere çeşitli boyutlarda zarar verebilen, güçlü, kontrolsüz, aşırı, ani, amaçlı ya da amaçsız, toplu ya da bireysel bir olgu olarak tanımlamaktadır. Şiddeti uygulayanların da şiddete uğrayanların da insanlar olması, konuyu çok daha karmaşık hale getirmektedir.
Çünkü insan, eylemlerini bilinçli olarak gerçekleştiren bir varlıktır. İnsan şiddeti de bilinçli bir şekilde
gerçekleştirdiğine göre, şiddeti ortadan kaldırabilmek için insanların zihniyetlerinde değişim yapmak
gerekmektedir. İnsanlar, birbirlerine bilerek ve isteyerek zarar veriyorlarsa, insanların zihniyetlerinde
hızlı bir değişim başlatmakta yarar bulunmaktadır.
Söz konusu olan kadına yönelik şiddet ise, öncelikle erkeklerin zihniyetlerini değiştirmek gerekir.
Bu kişiler genellikle kadının kocası, babası, erkek arkadaşı, ağabeyi veya akrabaları içindeki erkeklerdir.
İnsan haklarının önemsendiği günümüz dünyasında, kadın hakları da son derece önemsenmeye
başlanmıştır. Çünkü sadece cinsiyetlerinden dolayı pek çok kadın, ağır insan hakları ihlallerine uğramaktadır. Bu sebep ile de kadınların haklarının ele alınması son derece önemsenmektedir.
Günümüz demokratik ülkelerinde kadınlar, sosyal ve ekonomik alanlarda mümkün olmasa da kanunlar önünde eşittirler (Sarıhan, 1999:78). Hukuki eşitlik prensibi, ırk, cins, dil ve din ayrımını reddeden
bir ilke olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar bu ilke kabul edilmiş olsa da ilkenin uygulanmasında
toplumsal, ekonomik ve politik farklılıklardan kaynaklanan uygulama farklılıkları yaşanmaktadır.
96
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Önceki yüzyıllardan günümüze kadar, kadınların insan hakları mücadelesi sürmeye devam etmektedir. Özellikle sanayi toplumlarında kadınlar, eş ve anne olmanın ötesinde toplumlarının eşit bir bireyi ve
vatandaşı olma çabasını sürdürmektedirler. Bu süreçte kadınlar, çalışma hayatında yer almaya başladıklarından dolayı, erkeklerin ev içi işler ve çocukların sorumlulukları konusunda eskiye oranla çok daha
fazla görev almaları gerekmektedirler. Ancak bu şekilde tam ve eşit vatandaşlık mümkün olacaktır.
Aksi halde kadınların çalışma hayatına girmesi ile sosyal hayatın kendilerine yüklemiş olduğu sorumluluklardan bazılarını devredememesi halinde, kadına yeni sorumluluklar yüklenmiş olacak, böylece
de kadına yönelik şiddetin boyutlarında ve şeklinde artışlar yaşanacaktır. Tüm bu bahsedilenlerin değişmesi için de zihniyetlerde değişimin yaşanması gerekmektedir.
Zihniyet değişimi derken, sadece erkeklerin değil, kadınların da zihniyetlerinin değişmesi gerekmektedir. Bu arada değişen dünyaya paralel olarak toplumsal normlarda da gerçekleşecek farklılaşmalar, öncelikle aile hayatında, ardından da sosyal hayatta düzenin sağlanmasında son derece etkili
olacaktır.
Geçmişe oranla göreceli bir gelişmeden bahsediliyor olmasına rağmen, günümüzde hala iki cinsin eşitlik içinde yaşıyor olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Kadınların erkeklere bağımlı olması,
dünya genelinde hemen hemen geleneğe dönüşmüş bulunmaktadır. Kadının erkeğin arkasında kalmasının gerekliliğine inanılması, kanunen eşitlik sağlansa bile uygulamada yaşananlar tartışma götürür
niteliktedir. Eğer esaslı değişimler sağlanamazsa, tartışmalar devam etmeye de devam edecek gibi
görünmektedir.
97
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
KAYNAKLAR
ARIKAN, Çiğdem (1987). “Sosyal Hizmetler Açısından Şiddet ve Bir Türü Olarak, Evlilikte
Kadına Yönelik Şiddet”, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, s.75-97.
ARMUTÇU, Emel (2007). Medya ve Aile İçi Şiddet: Aile İçi Şiddete Son! Konferans
2007, İstanbul: Hürriyet Kurumsal İletişim Müdürlüğü Yayınları.
AYAN, Sezer (2010). Aile ve Şiddet: Aile İçinde Çocuğa Yönelik Şiddet, Ankara: Ütopya
Yayınları.
CAN GÜRKAN, Özlem; COŞAR, Fatma (2009). “Ekonomik Şiddetin Kadın Yaşamındaki Etkileri”, Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 3, ss.
124-129.
ÇİVİ, Selma; KUTLU, Ruhuşen; MARAKOĞLU, Kamile (2008). “The Frequency Of Violence
Against Women And The Factors Affecting This: A Study On Women Who Applied To Two
Primary Health Care Centers”. Gülhane Tıp Dergisi, Sayı 50, s.110-116.
DUYAN, Gülsüm Çamur (2011). Kadın Yoksulluğu, Ankara: Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayınları.
ERGİL, Doğu (2001). ”Şiddetin Kültürel Kökenleri”, Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı: 399,
Şubat, s.40-41.
ERTEN, Yavuz ve ARDALI, Cahit (1996). ”Saldırganlık Şiddet ve Terörün Psikososyal Yapıları”, Cogito, Sayı 6-7, Kış-Bahar, ss.143-164.
ERTÜRK, Yakın (2007). “Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Şiddet-Sebepleri ve Sonuçları
Özel Raportörü Yakın Ertürk’ün Türkiye Ziyaretine İlişkin Raporu”, www.ihop.org.tr/dosya/
YE/yeturkiyerapor.pdf Erişim tarihi: 25 Kasım 2012.
İÇLİ, Tülin (2004). Kriminoloji, Ankara: Martı Yayınları.
KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (2009) Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması- 2008, Ankara: KGSM Yayınları.
KAĞITÇIBAŞI, Çiğdem (1990). İnsan Aile Kültür, İstanbul: Remzi Kitabevi.
KARASAR, Niyazi. (2005) Araştırmalarda Rapor Hazırlama, 13. Basım, Ankara: Nobel
Yayın Dağıtım.
KOCACIK, Faruk (2000). Toplumbilim, 2. Baskı, Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları.
KOCACIK, Faruk (2001). “Şiddet Olgusu Üzerine”, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi,
Cilt 2, Sayı 1, s.1-7.
98
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
KOCACIK, Faruk (2004). Aile İçi İlişkilerde Kadına Yönelik Şiddet, Türkiye’den Örnekler, Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları.
KÖSE, Aslı; BEŞER, Ayşe (2007). “Kadının Değiştirilebilir Yazgısı-Şiddet”, Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt 10, Sayı 4, s.114 -121.
SUBAŞI, Nukhet; AKIN, Ayşe (2003). “Kadına Yönelik Şiddet; Nedenleri ve Sonuçları”, (içinde) Toplumsal Cinsiyet, Sağlık ve Kadın, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları,
s.231-47.
ŞENOL, Dolunay; YILDIZ, Sıtkı (2011). “Bir Kentleşme Sorunu Olarak Gecekondularda Yaşanan Aile İçi Şiddet ve Kadın –Ankara İli, Çankaya İlçesi, Yıldız Örneği-“, 38. (ICANAS) Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi. Çevre, Kentleşme Sorunları ve
Çözümleri Bildiriler Kitabı, Cilt II. ss.841-851.
TEZCAN, Mahmut (1996). “Bir Şiddet Ortamı Olarak Okul”, Cogito, Sayı 6-7, Kış-Bahar.
s.105-108.
TUİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) Veri Tabanı. http://rapor.tuik.gov.tr/
reports/rwservlet?adnksdb2&ENVID=adnksdb2Env&report=wa_turkiye_yasgr.RDF&p_
yil=2011&p_dil=1&desformat=html. Erişim Tarihi: 17 Kasım 2012.
ÜNSAL, Artun (1996). “Genişletilmiş Bir Şiddet Tipolojisi”, Cogito, Sayı 6-7, Kış-Bahar,
s.29-36.
WHO Consultation (1996) Violence Against Women, Genova, 5-7 February.
WHO 1998 Raporu.
WHO (2002) World Report on Violence and Health,. www.who.int/violence_injury_prevention/violence/world_report/en/summary_en.pdf Erişim tarihi: 21 Kasım 2012.
YETİM, Dilek; ŞAHİN Erkan Melih (2005). “Aile Hekimliğinde Kadına Yönelik Şiddete Yaklaşım”, Aile Hekimliği Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, s.48-53.
YILDIRIM, Aysel (1998). Sıradan Şiddet-Türkiye’ye Özgü Olmayan Bir Sorun: Kadına ve
Çocuğa Yönelik Şiddetin Toplumsal Kaynakları, İstanbul: Boyut Yayınları.
EKLER
Ek-1: Kadınlara Uygulanan Anket Formu
“Kadına Yönelik Şiddet” başlıklı bu çalışma Mutlu Çocuklar Derneği tarafından yürütülmektedir.
Vereceğiniz bilgiler bilimsel amaçlar dışında kullanılmayacaktır. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür
ederiz.
99
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
ANKET SORULARI
(KADINLARA)
1- Yaşınız? ……
2- Medeni haliniz?
1(
2(
3(
4(
) Evli
) Bekar
) Ayrılmış
) Eşi ölmüş
3- Mesleğiniz? …………..
4- Eğitim durumunuz?
1(
2(
3(
4(
5(
6(
7(
) Okuryazar değil
) Sadece okuryazar
) İlkokul
) Ortaokul
) Lise
) Üniversite
) Yüksek lisans/Doktora
5- Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?
1(
2(
3(
4(
5(
6(
7(
8(
) Fiziksel şiddet
) Duygusal şiddet
) Ekonomik şiddet
) Diğer insanlarla ilişkimin kısıtlanması
) Cinsel şiddet
) Sözlü şiddet
) Yukardakileri hepsi (Bu seçenek okunmayacak)
) Diğer (belirtiniz) ……………..
6- Aile içi şiddete maruz kaldınız mı?
1( ) Evet
2( ) Hayır (Bu cevap verildiyse soru 15’den devam ediniz)
7- Aile içi şiddete maruz kaldıysanız, hangi sıklıkla maruz kaldınız?
1( ) Ara sıra
2( ) Sık sık
3( ) Her zaman
100
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
8- Aile içi şiddete kim tarafından maruz bırakıldınız?(Birden fazla işaretlenebilir)
1(
2(
2(
3(
4(
5(
6(
) Eş
) Anne
) Baba
) Kardeş
) Çocuk
) Büyükanne/Büyükbaba
) Diğer (lütfen belirtiniz)………..
9- Aile içi şiddete maruz kalmanızın nedeni nedir? (Birden fazla işaretlenebilir)
1(
2(
3(
4(
5(
6(
) Ekonomik sebeplerle
) Karşılık verdiğim için
) Alkolden dolayı
) İstenmediğim için
) Namus uğruna
) Diğer (belirtiniz) ……………..
10-Aile içi şiddete maruz kaldığınız zaman herhangi bir yerden yardım talep ettiniz
mi?
1( ) Evet (Bu cevabı verdiyse 11. Soruyu sorunuz)
2( ) Hayır (Bu cevabı verdiyse 12. Soruya geçiniz)
11-Herhangi bir yerden yardım talep ettiyseniz, nerelerden veya kimden yardım
istediniz?
1(
2(
3(
4(
5(
6(
) Akrabalarımdan
) Komşularımdan
) Polisten/ Jandarmadan
) Sığınma evlerine gittim
) Diğer koruma dernekleri ve benzerlerine gittim
) Diğer (belirtiniz) ……………..
12-Herhangi bir yerden yardım talep etmediyseniz, nedenini açıklar mısınız?
1(
2(
3(
4(
5(
) Ailem dağılmasın diye
) Başkaları duymasın diye
) Belki bir daha yapmaz diye
) Ne yapacağımı bilmediğim için
) Diğer (belirtiniz) ……………..
101
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
13-Aile içi şiddete maruz kalınca herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı?
1( ) Evet
2( ) Hayır
14-Psikolojik destek aldıysanız, kimlerden aldınız?
1(
2(
3(
4(
) Psikolog
) Psikiyatrist veya Doktor
) Aile danışmanı
) Diğer (belirtiniz) …………
15-Aile içi şiddet uyguladınız mı?
1( ) Evet
2( ) Hayır (Bu cevap verildiyse soru 19’dan devam ediniz)
16-Aile içi şiddet uyguladıysanız kimlere uyguladınız?
1(
2(
3(
4(
5(
6(
7(
) Eş
) Çocuk
) Anne
) Baba
) Kardeş
) Büyükanne/Büyükbaba
) Diğer (belirtiniz) ……….
17-Aile içi şiddete başvuruyorsanız, bunu hangi sıklıkla yapıyorsunuz?
1( ) Nadiren2( ) Sık sık3( ) Devamlı
18-Aile içi şiddete başvuruyorsanız, nedenlerini açıklayınız?
1(
2(
3(
4(
5(
6(
) Hak ettikleri için
) Psikolojik sorunlarımdan kaynaklanmakta
) Alkol vb. maddeler kullandığım için
) Namus ve ahlak kurallarına uymadıkları için
) Ben de şiddet gördüğüm için
) Diğer (belirtiniz) ……………..
19-Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?
1( ) Evet, her zaman
2( ) Evet, bazen
3( ) Hayır
102
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
20-Sizce kadına kimlerin şiddet uygulama hakkı vardır? (Birden fazla işaretlenebilir)
1(
2(
3(
4(
5(
6(
7(
8(
9(
) Kocasının
) Babasının
) Annesinin
) Kardeşlerinin
) Çocuklarının
) Kayınvalide veya Kayınpederinin
) Yukarıdakilerin hepsi
) Diğer kişiler (lütfen belirtiniz)………..
) Hiç kimsenin
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
Katılıyorum
Fikrim Yok
Katılmıyorum
Lütfen aşağıdaki cümlelere “Katılıyorum” veya “Katılmıyorum” şeklinde X işareti atarak
cevap veriniz.
1
2
3
Şiddet bazen gereklidir.
Kadına yönelik şiddet, derecesi çok değilse mazur görülebilir.
Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir.
Dayak varsa eşler boşanmalıdır.
Erkeği şiddete kadın tahrik eder.
Kadına yönelik şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir.
Erkek, eşine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir.
Kocasının beklentilerini yerine getirmezse kadına şiddet uygulanabilir.
Eğer erkek, kadına şiddet uygularsa tutuklanmalıdır.
Kadınların bazı davranışları şiddet görmelerini gerektirir.
Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul
edilebilir.
Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok olur.
Dayak bir terbiye aracıdır.
Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır.
Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına
alınmalıdır.
Şiddet çözüm değildir.
Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır.
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir.
Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır.
Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir.
Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir
103
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Ek-2: Erkeklere Uygulanan Anket Formu
“Kadına Yönelik Şiddet” başlıklı bu çalışma Mutlu Çocuklar Derneği tarafından yürütülmektedir.
Vereceğiniz bilgiler bilimsel amaçlar dışında kullanılmayacaktır. Yardımlarınız için şimdiden
teşekkür ederiz.
ANKET SORULARI
(ERKEKLERE)
1- Yaşınız? ……
2- Medeni haliniz?
1(
2(
3(
4(
) Evli
) Bekar
) Ayrılmış
) Eşi ölmüş
3- Mesleğiniz? …………..
4- Eğitim durumunuz?
1(
2(
3(
4(
5(
6(
7(
) Okuryazar değil
) Sadece okuryazar
) İlkokul
) Ortaokul
) Lise
) Üniversite
) Yüksek lisans/Doktora
5- Size göre hangi tür davranışlar şiddet göstergesidir?
1(
2(
3(
4(
5(
6(
7(
8(
) Fiziksel şiddet
) Duygusal şiddet
) Ekonomik şiddet
) Diğer insanlarla ilişkimin kısıtlanması
) Cinsel şiddet
) Sözlü şiddet
) Yukardakileri hepsi (Bu seçenek okunmayacak)
) Diğer (belirtiniz) ……………..
6- Hiç aile içi şiddete uyguladınız mı?
1( ) Evet
2( ) Hayır (Bu cevap verildiyse soru 13’den devam ediniz)
104
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
7- Aile içi şiddet uyguladıysanız, hangi sıklıkla?
1( ) Nadiren
2( ) Sık sık
3( ) Devamlı
8- Aile içi şiddeti kimlere uyguladınız?(Birden fazla işaretlenebilir)
1(
2(
3(
4(
5(
6(
7(
) Eş
) Anne
) Baba
) Kardeş
) Çocuk
) Büyükanne/Büyükbaba
) Diğer (lütfen belirtiniz)………..
9- Aile içi şiddet uygulamanızın nedeni nedir? (Birden fazla işaretlenebilir)
1( ) Hak ettikleri için
2( ) Psikolojik sorunlarım olduğu için
3( ) Alkol v.b maddeler kullandığım için
4( ) Ekonomik sebeplerle
5( ) Karşılık verdikleri için
6( ) Saygısız davrandıkları için
7( ) Namus uğruna
8( ) Nedenini hiç düşünmedim
9( ) Diğer (belirtiniz) ……………..
10-Aile bireylerine şiddet uyguladıktan sonra pişman olur musunuz?
1( ) Evet2 ( ) Bazen3 ( ) Hayır
11-Aile içi şiddet uyguladığınız için herhangi bir yerden psikolojik destek aldınız mı?
1( ) Evet (Bu cevabı verdiyse 12. Soruyu sorunuz)
2( ) Hayır (Bu cevabı verdiyse 13. Soruya geçiniz)
12-Psikolojik destek aldıysanız kimlerden aldınız?
1( ) Psikolog
2( ) Psikiyatr veya Doktor
3( ) Aile Danışmanı
4( ) Diğer (belirtiniz) ……………..
13-Şiddete başvurmak sizce bir çözüm yolu mudur?
1( ) Evet, her zaman 2( ) Evet, bazen3( ) Hayır
105
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
14
Şiddet bazen gereklidir.
15
Şiddetin derecesi çok değilse mazur görülebilir.
16
Terbiye amaçlı şiddet desteklenebilir.
17
Dayak varsa eşler boşanmalıdır.
18
Erkeğin eşine şiddet uygulama hakkı vardır
19
Şiddet haklı gerekçesi olduğunda kabul edilebilir bir şeydir.
20
Erkek, aile fertlerine bazen fiziksel şiddet gösterebilmelidir.
21
Erkek evin reisidir, gerektiğinde şiddet uygulayabilir.
22
Şiddet uygulayan kişi tutuklanmalıdır.
23
Bazı davranışlar şiddet uygulanmasını gerektirir.
24
Kadına yönelik şiddet, kadının kışkırtması söz konusu olduğunda kabul
edilebilir.
25
Kadın-erkek arasındaki tartışmanın içine dayak girerse sevgi bağı yok
olur.
26
Dayak bir terbiye aracıdır.
27
Erkek şiddet uygularsa kesinlikle eşler boşanmalıdır.
28
Kadın aile içi şiddete maruz kalıyorsa devlet tarafından koruma altına
alınmalıdır.
29
Şiddet çözüm değildir.
30
Evdeki kararları erkek almalıdır, kadın da buna uymalıdır.
31
Kadın kocasının söylediklerini sorgularsa koca dayak atabilir.
32
Kadın kocasına karşı geldiği zaman kesinlikle cezalandırılmalıdır.
33
Kadın kocasına her şartta itaat etmelidir.
34
Şiddet gören kişi karşısındakine benzer şekilde karşılık verebilir
35
Bir defa dahi dayak olduysa eşler boşanmalıdır
106
Katılıyorum
Fikrim Yok
Katılmıyorum
Lütfen aşağıdaki cümlelere “Katılıyorum” veya “Katılmıyorum” şeklinde X işareti atarak cevap
veriniz.
1
2
3
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Uluslararası Katılımlı
Kadına Karşı Şiddet Sempozyumu
Fotoğrafları
107
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Uluslararası Katılımlı Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet Sempozyumu Genel Görünüm
Uluslararası Katılımlı Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet Sempozyumunda Açılış Konuşmasını TBMM
Başkanı Sayın Cemil ÇİÇEK Gerçekleştirmiştir.
108
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Sempozyumda Adalet Bakanı Sayın Sadullah ERGİN Konuşmalarını Yaparken.
T.B.M.M. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Sayın Ayhan Sefer ÜSTÜN Konuşmalarını
Yaparken
109
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
T.B.M.M. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Cevdet ERDÖL Konuşmalarını
Yaparken
Sempozyum’da Avrupa Parlemantosu Milletvekili Sayın Emine BOZKURT Konuşmalarını Yaparken
110
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Mutlu Çocuklar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Sevgi MERMERCİ Konuşmalarını
Yaparken.
111
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Uluslararası Katılımlı Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet Sempozyumu Danışmanı Doç. Dr. Dolunay
ŞENOL Anket Sonuçlarını Açıklarken
Başkanlığını Prof. Dr. Sayın Cevdet ERDÖL’ün Yaptığı “Şiddet Algısı” Oturumundan Bir Kesit
112
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
Kadına ve Çocuğa Karşı Psikolojik Şiddet Oturumu Başkanı Prof. Dr. Sayın Aytekin SIR
Konuşmalarını Yaparken
Sempozyuma Katılan Yabancı Katılımcı Oturumundan Bir Kesit
113
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
“Kadına ve Çocuğa Karşı Şiddet ve Medya” Oturumundan Görünüm
Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Sayın M. Tevfik ODMAN’ın gerçekleştirdiği “Kadına ve Çocuğa
Karşı Cinsel Şiddet” Oturumundan Bir Bölüm
114
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
115
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
116
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
117
MUTLU ÇOCUKLAR DERNEĞİ • KADINA YÖNELİK ŞİDDET ALGISI
KADIN VE ERKEK BAKIŞ AÇILARIYLA
118