spaware avrupa

Transkript

spaware avrupa
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
T.C.
MALİYE
BAKANLIĞI
SAYI 54
BÜLTEN
AĞUSTOS 2011
BU SAYIDA:
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN 28.
ÜYESİ OLMA YOLUNDA
HIRVATİSTAN
2
GÜVENLİ ÇEVRİMİÇİ
ALIŞVERİŞ
6
2013 Avrupa Vatandaşları Yılı Önerisi
12
Avrupa Komisyonu, 1993 tarihli Maastricht Antlaşması ile ortaya koyulan
“Avrupa Birliği Vatandaşlığı” kavramının 20. yılını kutlamak üzere 2013 yılının
Avrupa Vatandaşlığı yılı olarak ilan edilmesini teklif etmiştir.
AVRUPA BİRLİĞİ’NDE
ŞEFFAFLIK KAYDI
AVRUPA’DA YÜKSELEN
IRKÇILIK VE YABANCI
DÜŞMANLIĞI
14
Birlik vatandaşlığı kavramının ortaya koyulmasının üzerinden geçen 20
yılda, daha ucuza seyahat etme, sağlık hizmetlerinden daha iyi
yararlanma, Avrupa içinde daha ucuz iletişim kurma gibi Birlik
vatandaşlarının hayatlarını kolaylaştıracak çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.
2013 Avrupa Vatandaşlığı Yılı kapsamında, Avrupa Birliği düzeyi ile ulusal
ve bölgesel düzeyde konferans, seminer ve benzeri faaliyetler
düzenlemeyi planlayan Komisyon bu faaliyetler için 1 milyon Avroluk bir
bütçe önermektedir. Avrupa Parlamentosu ve Bakanlar Konseyi’nin söz
konusu bütçeyi kabul etmesi halinde Komisyon, diğer Avrupa Birliği
Kurumları ve Üye Devletler ile yakın işbirliği içinde 2013 Avrupa Vatandaşlığı
Yılının güçlü ve kalıcı etkilere sahip olmasını amaçlamaktadır.
Resim için Kaynak:
http://www.masternewmedia.org/news/2006/11/09/participatory_democracy_european_citizens_initiative.htm
15/07/2011.
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Avrupa Birliği’nin 28. Üyesi Olma Yolunda Hırvatistan
Ayşenur ONUR AB Uzmanı
Avrupa
Birliği
(AB)
katılım
müzakerelerine, 16-17 Aralık 2004
tarihlerinde gerçekleşen Brüksel Zirve
Toplantısı'nda alınan karar üzerine
Türkiye ile eşzamanlı olarak 3 Ekim 2005
tarihinde başlayan Hırvatistan’ın 1
Temmuz 2013 tarihinde AB’nin 28. üye
ülkesi olması beklenmektedir. Bu yazıda
Hırvatistan’ın AB ile ikili ilişkilerinin
gelişimi, Hırvatistan’da halkın Birlik
üyeliğine bakış açısı ile AB yetkililerinin
söz konusu ülkenin Birlik üyeliği
hakkındaki
yorumları
üzerinde
durulacaktır.
Hırvatistan’ın AB ile ilişkilerinin iki
aşamalı
bir
süreçten
oluştuğu
görülmektedir. İlk dönem, Hırvatistan ile
AB arasındaki diplomatik ilişkilerin ilk kez
Hırvatistan’ın bağımsızlığının 15 Ocak
1992 tarihinde Birlik tarafından kabul
görmesiyle başlamış ve 2000 yılının
başına kadar uzanmıştır. İkinci dönem
ise ikili ilişkilerin yoğunlaştığı 2000’de
başlayıp günümüze kadar sürmektedir.
Esasen, AB ile Hırvatistan arasındaki
işbirliğinin genel çerçevesini çizen
İstikrar ve Ortaklık Anlaşması1, 29 Ekim
2001 tarihinde imzalanarak 1 Şubat
2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Anlaşmayı takiben söz konusu ülke 21
Şubat 2003 tarihinde tam üyelik
başvurusunda
bulunmuştur.
Komisyon’un başvuruyu 20 Nisan 2004
tarihli Görüş’ünde2 olumlu karşılaması
üzerine Hırvatistan’a adaylık statüsü
verilmiştir. Ancak gerek bahse konu
Görüş’te
gerekse
Aralık
2004’te
gerçekleşen Zirve Toplantısı'nda AB
Konseyi tarafından belirtildiği üzere
Hırvatistan ile müzakere sürecinin
başlatılması için eski Yugoslavya
Uluslararası
Ceza
Mahkemesi
(International Criminal Tribunal for the
former Yugoslavia-ICTY) ile işbirliği
kurularak savaş suçu işleyen bazı
Hırvatların
teslim
edilmesi
şart
koşulmuştur.
Aksi
takdirde
açılış
müzakerelerinin erteleneceği hususu
belirtilmiştir.3 Öyle ki Komisyon, 16 Mart
2005 tarihinde ICYT ile tam işbirliği
sağlanmadığı gerekçesiyle Hırvatistan
ile müzakere sürecinin askıya alınmasını
kararlaştırmıştır.4 Ancak, ICTY Başsavcısı
tarafından hazırlanan olumlu raporun
ardından müzakere sürecinin resmi
olarak
3
Ekim
2005
tarihinde
başlatılacağı
Konsey
tarafından
resmen açıklanmıştır.5
Tüm bu gelişmeler ışığında Hırvatistan’ın
AB’ye üyelik müzakerelerinin bugünlere
çok da kolay gelmediği görülmektedir.
Nitekim müzakerelere başlamak için
Hırvatistan’ın savaş suçu işleyen bazı
Hırvatları yakalayıp ICTY’ye teslim
etmek zorunda kalması, 1990’lı yılların
başlarında ülkelerinin bağımsızlığı için
savaşmış milliyetçi duruştaki Hırvat halkı
içinde AB karşıtlığı yaratmıştır. Bu
nedenle
AB
üyeliğinin
gerçekleşebilmesi için söz konusu
kesimin
desteğinin
alınması
gerekecektir.
Bunun
yanı
sıra,
Hırvatistan’da halkın bir kısmı da AB’ye
üyeliğin ülkedeki refah seviyesini
düşüreceği endişesini taşımaktadır.6
Nitekim Hırvat halkının AB üyeliğine
karşı olumsuz bakışı Eurobarometre
araştırmalarında da görülmektedir.
Eurobarometre’nin 18 Şubat 2011 tarihli
raporuna Hırvatların sadece %27’si Birlik
üyeliğini desteklerken, %29’u üyeliğin
ülkeleri
için
olumsuz
sonuçlar
yaratacağını düşünmektedir. Ankete
katılanların %41’i ise AB üyeliğinin
ülkeleri için ne faydalı ne de zararlı
olacağı görüşündedir.7
2
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Katılım
müzakereleri
35
fasılda
yürütülen Hırvatistan’ın tarama süreci
18 Ekim 2006 tarihinde neticelenmiştir,
ancak müzakere süreci Slovenya’nın
anılan ülke ile olan sınır sorunları
nedeniyle
10
ay
boyunca
engellenmiştir.
Müzakereler
Slovenya’nın
Eylül
2009’da
engellemelerini geri çekmesi ile kaldığı
yerden devam edebilmiştir. Buna
rağmen Slovenya, Nisan 2010’da 31
No’lu Dış, Güvenlik ve Savunma
Politikaları
başlığının
açılmasını
engellemeyi sürdürmüştür. Söz konusu
sorun
Slovenya’nın
anılan
sınır
sorununun uluslararası tahkim yoluyla
çözümünü kabul edeceğini belirtmesi
ile çözümlenebilmiştir.8 Komisyon’un 10
Haziran 2011 tarihli önerisi üzerine
Hırvatistan ile katılım müzakereleri
süreci 30 Haziran 2011 tarihinde son
dört faslın da ( 8 No’lu Rekabet
Politikası, 23 No’lu Yargı ve Temel
Haklar, 33 No’lu Mali ve Bütçesel
Hükümler ile 35 No’lu Diğer Konular)
kapanması ile tamamlanmıştır. AB
Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, AB
Konseyi
ve
Hırvatistan'ın
resmi
onaylarının ardından anılan ülke ile
Katılım Anlaşması’nın yıl sonunda
imzalanması ve ülkenin 1 Temmuz 2013
tarihinde AB’nin 28. üye ülkesi olarak
Birliğe
katılması
öngörülmektedir.9
Böylece üyelik görüşmelerine 2005
yılında başlamış olan Hırvatistan,
Slovenya'dan sonra AB'ye üye olan eski
Yugoslavya cumhuriyetlerinden ikincisi
olacaktır.
AB Komisyonu’nun Genişleme ve
Komşuluk Politikası’ndan Sorumlu Üyesi
Stefan
Füle
söz
konusu
süreci
değerlendirirken
henüz
20
yıldır
bağımsız bir ülke olan Hırvatistan’ın AB
üyeliği yolunda oldukça etkileyici bir
ilerleme kaydettiğini ifade etmiştir.10
Komisyon Başkanı Jose Manual Barroso
ise Hırvatistan’ın AB üyelik sürecinin de
diğer Güney Avrupa Ülkeleri için iyi bir
örnek teşkil edeceğini belirtmiştir.11
Sonuç itibariyle, Hırvatistan’ın AB üyeliği
yolundaki
son
aşama
Katılım
Anlaşması’nın
AB
Üye
Devletleri
tarafından imzalanmasıdır. Anlaşmanın
imzalanmasını takip eden 30 gün
içerisinde Hırvatistan’ın AB üyeliğini halk
oylamasına
sunması
gerekecektir.
Ancak daha önce de ifade edildiği
üzere Hırvat Hükümetinin, halkı AB
üyeliğini desteklemesi yönünde ikna
edici
kampanyalar
yürütmesi
gerekecektir. Üyeliğin gerçekleşmesinin
ardından da AB Komisyonu tarafından
izlenmeye alınacak olan ülkenin
reformlarını aynı kararlılıkla sürdürmesi
beklenecektir.
3
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Kaynakça:
Delegation of European Union to the Republic of Croatia, “ The Opening of
Accession Negotiations”, http://www.delhrv.ec.europa.eu/?lang=en&content=2746
(20.07.2011)
Delegation of European Union to the Republic of Croatia, “Overview of EU-Croatia
Relations”, http://www.delhrv.ec.europa.eu/?lang=en&content=62 (20.07.2011).
Delegation of European Union to the Republic of Croatia, “Negotiations State of
Play:
July
2011”,
http://www.delhrv.ec.europa.eu/?lang=en&content=1005
(20.07.2011).
Dr. Erhan Türbedar, “Hırvatistan’ın AB Üyeliğine Yeşil Işık”, Türkiye Ekonomi Politikaları
Araştırma
Vakfı
(TEPAV),
Haziran
2011,
N201144,
s.2,
http://www.tepav.org.tr/tr/haberler/s/2197 (20.07.2011).
Eurobarometer, Standard Eurobarometer 74, Public Opinion in the European Union
Report,
Autum
2010,
Belçika,
Şubat
2011,
s.
35,
http://ec.europa.eu/public_opinion/archives/eb/eb74/eb74_publ_en.pdf
(20.07.2011).
European Commission, Communication from the Commission: Opinion on Croatia’s
Application for Membership of the European Union, COM (2004) 257 final, 20.04.2004,
Brussels.
European Commission, Europa Press Releases, “EU Closes Accession Negotiations
with Croatia”,
http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/11/824&format=HTML
&aged=0&language=EN&guiLanguage=en (20.07.2011).
European Commission, “Croatia on the course to be the 28th EU member”,
http://ec.europa.eu/unitedkingdom/press/frontpage/2011/1180_en.htm
(20.07.2011).
“Slovenia Unblocks Croation EU Bid”, 11 Ekim 2009,
http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/8250441.stm (20.07.2011).
4
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
1 İstikrar ve Ortaklık Anlaşması, AB ile Birlik üyesi olmayan bir ülke arasında imzalanan ve söz konusu
ülkenin AB üyesi olabilmesi amacıyla üstlenmesi gereken yükümlülükleri ortaya koyan işbirliği
anlaşmasıdır. Anlaşma kapsamında anılan ülkeden siyasi, ticari, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda
reform yapması ve bu çerçevede birtakım taahhütleri üstlenmesi beklenmektedir. Reformların
gerçekleştirilebilmesi için Birlik tarafından bu ülkeye fon aktarılmakta olup, ülkenin sanayi ve tarım
ürünlerinin AB pazarlarına tarife uygulanmaksızın girmesine olanak sağlanmaktadır.
2 Komisyon’un Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinin üyelik başvuruları üzerine yorumlarını sunduğu Görüş
(Avis/Opinion) belgelerinde, 22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Hükümet ve Devlet Başkanları
Zirvesi’nde belirtilen ve siyasi, ekonomik ve Birlik müktesebatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta
toplanan Kopenhag kriterlerini karşılamaları gerektiği vurgulanmaktadır.
European Commission, Communication from the Commission: Opinion on Croatia’s Application for
Membership of the European Union, COM (2004) 257 final, 20.04.2004, Brussels, s.5.
3 European Commission, 2004, s.30.
4 Bakınız; Delegation of European Union to the Republic of Croatia, “ The Opening of Accession
Negotiations”, http://www.delhrv.ec.europa.eu/?lang=en&content=2746 (20.07.2011)
5 Bakınız; Delegation of European Union to the Republic of Croatia, “Overview of EU-Croatia Relations”,
http://www.delhrv.ec.europa.eu/?lang=en&content=62 (20.07.2011).
6 Dr. Erhan Türbedar, “Hırvatistan’ın AB Üyeliğine Yeşil Işık”, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı
(TEPAV), Haziran 2011, N201144, s.2, http://www.tepav.org.tr/tr/haberler/s/2197 (20.07.2011).
7 Eurobarometer, Standard Eurobarometer 74, Public Opinion in the European Union Report, Autum
2010, Belçika, Şubat 2011, s. 35,
http://ec.europa.eu/public_opinion/archives/eb/eb74/eb74_publ_en.pdf (20.07.2011).
8 “Slovenia Unblocks Croation EU Bid”, 11 Ekim 2009, http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/8250441.stm
(20.07.2011).
9 European Commission, Europa Press Releases, “EU Closes Accession Negotiations with Croatia”,
http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/11/824&format=HTML&aged=0&languag
e=EN&guiLanguage=en (20.07.2011).
10 Bakınız; Delegation of European Union to the Republic of Croatia, “Negotiations State of Play: July
2011”, http://www.delhrv.ec.europa.eu/?lang=en&content=1005 (20.07.2011).
11
European Commission, “Croatia on the course to be the 28th EU member”,
http://ec.europa.eu/unitedkingdom/press/frontpage/2011/1180_en.htm (20.07.2011).
5
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Güvenli Çevrimiçi Alışveriş
Orhan ELÇİ AB Uzmanı
1. Giriş
İktisada Giriş dersleri iktisadın “kıt
kaynaklar
ile
sınırsız
ihtiyaçları
karşılama”
sanatı
olduğunu
vurgulayarak başlar. Bu sanatın icra
edilebilmesi için üretilen ürünleri arz
edenler ile bunları talep edenlerin
buluşabildiği bir ortam gerekmektedir.
Bu ortamı pazarlar sağlamaktadır.
Günümüzde üretici ve tüketicilerin bir
araya geldiği ve her iki tarafın da
gereksinimlerini gidermeye çalıştıkları
pazarlar, fiziksel buluşma yeri olmaktan
çıkmış, kablolu ve kablosuz bağlantılar
yoluyla, bilgisayar ve hatta cep
telefonları
aracılığıyla
tarafları
buluşturan ve fiziksel sınırları ortadan
kaldıran sanal ortamlara dönüşmüştür.
Bu dönüşüm üretici ve tüketicilerin
alışverişlerinde çeşitli sorunlarla karşı
karşıya kalmalarına neden olmakta ve
güvenli bir ortamın oluşturulmasını
zorunlu
kılmaktadır.
İnternet
kullanıcılarının ve buna bağlı olarak
çevrimiçi alışveriş imkanı sunanların ve
yapanların sayısının gün geçtikçe
artıyor olması da çevrimiçi alışveriş
güvenliğinin önemini artırmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumunun 2010 Yılı
Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım
Araştırması Sonuçlarına göre 2007
yılında 16 – 74 yaş gurubu bireylerde
internet kullanım oranı %30,1 iken 2010
yılında bu oran %41,6’ya yükselmiştir.
Aynı yıl bireylerin kişisel kullanım
amacıyla internet üzerinden mal veya
hizmet siparişi verme ya da satın alma
oranı %15, ilk üç ay internet bankacılığı
kullanma oranı ise %16,8 olarak
gerçekleşmiştir.
Türkiye’de internet kullanımındaki artış
ve
bireylerin
kullanım
amaçları
arasında çevrimiçi alışveriş ve internet
bankacılığının önemli bir yer tutuyor
olması, kullanıcıların güvenli alışveriş
yapabilmeleri için bilgilendirilmeleri
ihtiyacını
da
beraberinde
getirmektedir. Bu amaçtan yola
çıkarak bu yazıda, Avrupa İletişim Ağı
ve Bilgi Güvenliği Ajansı (ENISA –
European Network and Information
Security Agency) tarafından 2010
yılında yayımlanan Güvenli Çevrimiçi
Alışveriş konulu Beyaz Kitap ele
alınacaktır.
Bu raporun amacı ister alıcı ister satıcı
olsun tüm yaş gruplarında çevrimiçi
alışveriş
yapanların
farkındalığını
artırmak ve çevrimiçi riskler hakkında
pratik önerilerde bulunmaktır. Bu
çerçevede rapor çevrimiçi alışverişin
yapısını ve risklerini ortaya koymakta,
bu
risklere
karşı
önlemleri
dile
getirmekte ve hem satıcıların hem de
alıcıların karşılaştıkları riskleri azaltacak
önerilerde bulunmaktadır.
2009 yılı Eurostat verilerine bakıldığında
ise Avrupa Birliği (AB) vatandaşlarının
yaklaşık % 40’ının çevrimiçi alışveriş
yaptığı görülmektedir.
İnternet kullanımındaki artış, internetin
mal ve hizmetlerin alınmasında ve
satılmasında bir araç olarak kullanımını
da artırmaktadır. Çünkü internet bir
yandan satıcılar için geniş bir pazar
imkanı
sunarken,
diğer
yandan
tüketicilere çok sayıda mal ve hizmet
arasında seçim yapabilme, farklı
markaları karşılaştırabilme ve internet
erişimi olan her an ve her yerde alışveriş
yapabilmeyi mümkün kılmaktadır.
6
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
2. Çevrimiçi Alışveriş
Raporda, çevrimiçi alışveriş, bireylerin
internet
üzerinden
veya
benzer
elektronik ağları kullanarak mal veya
hizmet
alıp
satmaları
olarak
tanımlanmaktadır.
Bu
bölümün
devamında internet ve çevrimiçi
alışverişin gelişimi, bireylerin iletişim
şekillerinin çevrimiçi alışveriş üzerindeki
etkileri ve bireylerin neden çevrimiçi
alışverişten
uzak
durduklarına
değinilmektedir. Bu hususlar aşağıda
özetlenmektedir.
1990’lı yılların başlarında kullanımı
yaygınlaşan internet, 1994 yılında SSL1
şifreleme ile birlikte güvenli işlemlerin
yapılabilmesi için bir araç olarak
düşünülmeye başlanmıştır.
Kitap, CD ve DVD’ler ile başlayan
çevrimiçi alışverişin alanı günümüzde
gıda ve kozmetik ürünlerinden, uçak
biletine, otel ve tatil rezervasyonundan,
indirilebilir müzik ve filmlere kadar
neredeyse tüm mal ve hizmetleri
kapsamına alan bir yelpazeye sahiptir.
Bu genişlemenin en önemli nedenleri
arasında çevrimiçi pazarın, firmalara
mal ve hizmetlerini daha iyi sunmalarını
mümkün kılan ve satışlarını artıran bir
ortam sağlaması, tüketicilere ise çok
sayıda tedarikçi ve ürün sağlamasıdır.
Bununla birlikte, bireylerin iletişim
şekilleri
de
çevrimiçi
alışverişi
etkilemektedir. Bu iletişim şekilleri
arasında mobil internet, sosyal ağlar ve
uygulamalar yer almaktadır.
Bireyler cep telefonları, akıllı telefonlar
(smartphones),
dijital
özel
sekreterler/avuçiçi bilgisayarlar (PDA –
Personal Digital Assistant) ve tablet
bilgisayarlar
aracılığıyla
kapsama
alanında oldukları anlarda internete
mobil olarak erişebilmektedirler. Bu
cihazlar internet erişiminde mekan ve
zaman
özgürlüğü
sağlamaktadır.
Böylelikle çevrimiçi alışveriş istenen her
anda ve yerde yapılabilmektedir.
Bir diğer iletişim şekli sosyal ağların
kullanımıdır. Birçok insanı bir araya
getiren sosyal ağlar alışveriş için yeni bir
pazar oluşturmakta ve çevrimiçi
alışverişi kolaylaştıran bir platform
olarak öne çıkmaktadır.
Firmaların tüketiciler için geliştirdikleri
uygulamalar
çevrimiçi
alışverişi
kolaylaştıran bir başka unsurdur. Bu
uygulamalar yoluyla tüketiciler internet
üzerinden herhangi bir sisteme giriş
yapmadan alışveriş yapabilmektedirler.
İnternetin gelişmesiyle birlikte çevrimiçi
alışverişin yaygınlaşması bir yana,
milyonlarca kişi dolandırıcılık ihtimali ve
kimlik hırsızlığı gibi korkular nedeniyle
çevrimiçi alışverişten uzak durmaktadır.
2010 yılı Mart ayında yayımlanan
VeriSign İnternet
Güven
Endeksi
Raporuna (VeriSign Internet Trust Index
Report)
göre
her
üç
internet
kullanıcısından biri çevrimiçi alışverişin
çok riskli olduğunu düşünmektedir. Bu
tüketiciler
çevrimiçi
alışverişe
güvenmedikleri için alışverişten uzak
durmaktadırlar.
Aynı rapora göre İngiltere’deki internet
kullanıcılarının %11’i son 12 ay içinde
çevrimiçi dolandırıcılığa maruz kalmıştır.
Kullanıcılar kimlik hırsızlığı nedeniyle yıl
boyunca ortalama 352£ kaybetmiştir.
Dolandırıcılık
mağdurlarının
%12’si
kayıplarının
tazmin
edilmesini
beklerken, %4’ü bunun hiçbir zaman
gerçekleşmeyeceğini düşünmektedir.
Alman internet kullanıcılarının %15’i,
Fransızların %10’u, İtalyanların %9’u ve
İsveçlilerin
%3’ü
kimlik
(ID)
dolandırıcılığına maruz kalmıştır.
Çevrimiçi alışverişe yönelik gerekli ve
uygun
güvenlik
önlemlerinin
7
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
alınmaması
halinde
çevrimiçi
dolandırıcılık önemli sayıda tüketicinin
alışverişten uzak durmasına neden
olacaktır.
3. Çevrimiçi Alışverişte Ortam ve Ana
Faktörler
Rapora
göre
tacirlerin
çevrimiçi
alışveriş pazarına girmelerinde iki
önemli
faktör
bulunmaktadır.
Bunlardan birincisi internet aracılığıyla
küresel pazara erişme potansiyelidir.
İkincisi
ise
çevrimiçi
alışverişin
geleneksel ticarete göre çok daha az
maliyetli olmasıdır.
Raporda çevrimiçi alışveriş ortamının
çevrimiçi tacirler, banka ve ödeme
hizmetleri, internet altyapı hizmetleri,
düzenleyiciler ve teknoloji gibi çeşitli
unsurlardan
oluştuğu
ifade
edilmektedir.
Çevrimiçi
tacirler
imalatçılar,
perakendeciler, bireyler ve KOBİ’ler,
çevrimiçi pazar yerleri, hibrid hizmetler,
tüketiciden tüketiciye pazar yerleri ve
internet perakendecileridir.
Banka ve ödeme hizmetleri arasında
bankacılık, kredi kartı ile ödeme, tele
transfer (wire transfer) ve kredi kartsız
ödeme imkanları yer almaktadır.
İnternet altyapı hizmetleri alan adı
sistemi (DNS – Domain Name System),
sertifikalar, internet hizmet sağlayıcıları,
üst düzey alan kayıtları ve internet
kaydedicilerden oluşmaktadır.
Ulusal düzenleyiciler arasında veri
koruma yetkilileri, tüketici koruma
yetkilileri ve iletişim düzenleyicileri yer
almaktadır.
4. Çevrimiçi Alışverişe İlişkin Riskler
Dördüncü bölümde çevrimiçi alışverişe
ilişkin riskleri belirleyen rapor, çevrimiçi
durumda muhatap olunan kişiyi ve mal
veya hizmetin satın alma sürecini
belirlemenin, fiziksel olarak karşı karşıya
gelinen gerçek pazarlara göre çok
daha zor olduğunu ileri sürmektedir. Bu
durumda
internet
üzerinden
gerçekleştirilen işlemlerde tüm risklerin
mümkün olduğunca dikkate alınması
ve internet kullanıcısının işlemlerinde
kendini güvende hissetmesi önem
kazanmaktadır.
Zira
internet
suç
işlemeyi
kolaylaştırmakta ve suç işleme şekillerini
artırmaktadır. Uluslararası ölçek, düşük
işlem maliyeti ve hızlı haberleşme
birçok geleneksel suç için internetin
yeni bir platform olmasına yol
açmaktadır. Terminoloji uyuşmazlıkları
ve hukuk sistemleri arasındaki farklılıklar
da
kimi
suçluların
eylemlerinin
sonuçlarını
gizlemelerine
yardımcı
olmaktadır.
Çevrimiçi dolandırıcılık en çok kimlik avı
ve casus yazılımlar (spyware) yoluyla
gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte
dolandırıcılar “piyango kazandınız”,
“zor durumdayım” ve “hesabınıza para
aktarmak istiyorum” vb. konulu epostalar göndererek kişisel ve finansal
bilgilere ulaşmaya çalışmaktadırlar.
Bir diğer çevrimiçi dolandırıcılık yöntemi
ise dolandırıcının internet üzerinden
satılan bir mala farklı kimliklerle sürekli
satın alma önerisi göndermesi ve
nihayetinde söz konusu malı satış
fiyatından daha yüksek tutarlı sahte bir
çekle satın alması, ancak malı almakla
birlikte çekte yazan tutar ile satış fiyatı
8
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
arasındaki tutarı talep etmesi şeklinde
gelişmektedir.
Yasal
bilgisayar
programlarındaki
açıklar
da
dolandırıcılar
için
kullanıcıların bilgisayarlarına erişme,
kimliklerini çalma ve onların bilgilerini
kullanarak işlem yapmayı mümkün
kılmaktadır.
5. Tehditlerle Mücadele Mekanizmaları
Rapor, çevrimiçi alışveriş güvenliğini
tehdit eden hususlara karşı AB
tarafından kabul edilen üç ana Direktifi
aşağıdaki gibi sıralamaktadır:
1. Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin
97/7/EC sayılı ve 20 Mayıs 1997
tarihli
Mesafeli
Sözleşmelerde
Tüketicilerin Korunması hakkında
Direktif.
2. Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin
1999/44/EC sayılı ve 25 Mayıs 1999
tarihli Tüketici Mallarının Satışı ve
Satışa Bağlı Garantiler hakkında
Direktif.
3. Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin
2000/31/EC sayılı ve 8 Haziran 2000
tarihli Bilgi Toplumu Hizmetleri ve
Özellikle İç Pazarda Elektronik
Ticaret hakkında Direktif.
Ayrıca rapor, AB Direktiflerinin Birlik
hukukunun bir parçası olarak Avrupa
düzeyinde
yasal
etkilere
sahip
olduğunu, ancak her Üye Devletin bu
Direktifleri kendi ulusal hukuk sistemleri
içinde
uygulamaları
gerektiğini
vurgulamaktadır.
Direktifler
aynı
zamanda AB vatandaşları arasındaki
uyuşmazlıklara
da
uygulanabilmektedir.
E-ticarete ilişkin en önemli Direktif
2000/31/EC sayılı Direktiftir. Söz konusu
Direktif satın alma işleminden önce
satıcının alıcıya sunması gereken açık,
kapsamlı ve kesin bilgileri belirlemiştir.
Bu direktiflerin yanında Üye Devletlerin
ulusal düzenlemeleri de mevcuttur.
Ancak
Birlik
hukuku
ve
ulusal
düzenlemeler sadece AB sınırlarında
işletilen
web
siteleri
için
uygulanmaktadır.
Dolayısıyla
AB
hukukuna tabi olmayan sitelerden
yapılan alışverişlerde tüketiciler yeterli
ölçüde korunamamaktadır.
Bu düzenlemelerin yanında çeşitli
güvenlik önlemleri de mevcuttur.
Bunlar arasında internet üzerinden satış
yapanların sitelerinde aldıkları çeşitli
güvenlik önlemleri, kullanıcı adı ve şifre
bilgileri ve parmak izi gibi biyometrik
veri kullanımı yer almaktadır.
6. Tüketicilere Öneriler
Rapora göre kimlik hırsızları başkaları
adına işlem yapmaları için çok az
bilgiye ihtiyaç duymaktadırlar. Üstelik
bazen
bu
bilgileri
kullanarak
başkalarının adına işlem yapmak
yerine üçüncü kişilere satmaktadırlar ki
bu durumda kimlik bilgilerinin nasıl, ne
zaman ve nerede çalındığını ve
kullanıldığını tespit etmek oldukça
güçtür.
İşte bu nedenle tüketiciler;
•
•
•
•
•
işlem yapacakları firmanın gizlilik
koşullarını
dikkatlice
gözden
geçirmelidir,
şifrelerini
kesinlikle
kimseyle
paylaşmamalı ve en çok 6 ayda bir
değiştirmelidir,
büyük – küçük harfler, semboller ve
rakamlardan oluşan karışık şifre
belirlemelidir,
şifre dışında alışveriş esnasında
doğrulama
SMS’i
alma
gibi
önlemleri tercih etmelidir,
bilgisayarda en yüksek gizlilik ayarını
seçmelidir,
9
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
•
•
•
•
•
•
•
dolandırıcıların, arkadaşlarının ismini
kullanarak
işlem
yapmaya
çalışacaklarını unutmamalıdır,
doğum tarihi, anne kızlık soyadı gibi
kişisel bilgiler verilirken çok dikkatli
olmalıdır,
çevrimiçi form doldururken firmanın
istenen bilgilere gerçekten ihtiyacı
olup olmadığını düşünmelidir,
form doldururken sadece isim,
soyisim ve e-posta adresi gibi
zorunlu bilgileri vermelidir,
arama
motorlarını
kullanarak
internette kendi hakkında bilgi olup
olmadığını kontrol etmelidir,
bilgisayar, CD veya hafıza kartı gibi
ortamlarda
bulunan
bilgilerini
şifrelemelidir,
kullanılmayan hard diskleri ve kişisel
bilgilerin yazılı olduğu kağıtları yok
etmelidir.
Bununla birlikte tüketiciler,
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
çevrimiçi sitelerde kişisel bilgilerini
kaydetmemeli,
bilgisayarlarında mutlaka güvenlik
duvarını etkinleştirmeli,
bilmediği kullanıcılardan gelen eposta eklerini açmamalı,
kişisel
bilgilerini
e-posta
ile
paylaşmamalı,
güvenli
internet
bağlantısı
kullanmalı,
kullanmadığı
zaman
internet
bağlantısını kesmeli,
güncel bir işletim sistemi kullanmalı,
web tarayıcısının güvenlik uyarılarını
dikkate almalı,
güvenilir bir anti-virüs programı
kullanmalı ve programı güncel
tutmalı,
kişisel bilgisayarının kullanımı için
şifre oluşturmalıdır.
•
•
•
•
•
tipografik hataları olan sitelerden
uzak durmalı,
güvenilir olmayan bir bilgisayar
kullanmamalı,
kamuya
açık
bilgisayarlardan
alışveriş yapmamalı,
bilinen ve güvenilir sitelerden
alışveriş yapmalı,
alışverişte düşük limitli kredi kartı
kullanmalı,
mümkün oldukça geçici ödeme
şekilleri kullanmalıdır.
7. Satıcılara Öneriler
Rapor, mal ve hizmetlerin çevrimiçi
satılmasının satıcılara birçok fayda
sağlayabildiğini,
ancak
satıcıların
tüketicilere karşı sorumluluklarını ve
yükümlülüklerini
bilmek
zorunda
olduklarını ortaya koymaktadır.
Bunun için de satıcılar,
•
•
•
•
•
•
çevrimiçi alışverişte tam olarak
yetkin ve güvenlik önlemlerini iyi
bilen personel çalıştırmalı,
sistemlerine ilişkin her türlü güvenlik
önlemini almalı,
web sayfasının içeriğinin doğru
olmasını, ürünler ve fiyatlara ilişkin
bilgilerin güncel olmasını sağlamalı,
gizlilik bildirimi sunmalı,
yasal düzenlemeleri iyi bilmeli ve bu
düzenlemelere uymalı,
dolandırıcılıkla mücadele etmelidir.
8. Sonuç
Sonuç
olarak
rapor,
bilgisayar
kullanımının artması ve teknolojinin
gelişmesine bağlı olarak çevrimiçi
alışverişin
hacminin
önümüzdeki
yıllarda daha da artması beklendiğini
ifade etmektedir.
Tüketiciler çevrimiçi alışveriş yaparken,
•
zayıf yapılandırması olan ve gizlilik
bilgisi
içermeyen
sitelerden,
Çevrimiçi alışveriş sayesinde bir yandan
tüketiciler kolayca alışveriş yaparken,
10
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
diğer
yandan
satıcılar
ürünlerini pazarlamaktadırlar.
kolayca
Bu kolaylıkların yanında çevrimiçi
alışveriş birçok riski de beraberinde
getirmektedir. Ürün ve hizmetleri
çevrimiçi alan ve satanların bu risklerin
farkında olmaları, dolandırıcılığa karşı
dikkati elden bırakmamaları ve gerekli
tedbirleri eksiksiz almaları bu risklerin
asgari
düzeye
çekilebilmesini
sağlayacaktır.
Bu
konuda
kamuoyunun farkındalığını ve bilgi
birikimini
artırmak
da
çevrimiçi
alışverişin güvenliğini artıracaktır.
Kaynakça:
TÜİK, (2010), 2010 Yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması Sonuçları,
Sayı: 148, 18 Ağustos 2010,
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=6308, 27/07/2011.
ENISA, (2010), How to shop safely online
http://www.enisa.europa.eu/act/ar/deliverables/2010/how-to-shop-safelyonline/at_download/fullReport, 27/07/2011.
VeriSign, (2010) Internet Trust Index,
https://www.trustthecheck.com/assets/VeriSign_Internet_Trust_Index_March_2
010.pdf, 27/07/2011.
1
SSL (Secure Socket Layer) güvenli soket katmanı network üzerindeki bilgi transferi sırasında güvenlik ve
gizliliğin sağlanması amacıyla geliştirilmiş bir güvenlik protokolüdür. SSL gönderilen bilginin kesinlikle ve
sadece doğru adreste deşifre edilebilmesini sağlar. Bilgi gönderilmeden önce otomatik olarak şifrelenir
ve sadece doğru alıcı tarafından deşifre edilebilir. Her iki tarafta da doğrulama yapılarak işlemin ve
bilginin gizliliği ve bütünlüğü korunur. (http://www.telekom.com.tr/v2/sss/internet-sorular/252-ssl-nedir
adresinden alıntı, 12/08/2011).
Kaynak: http://www.internetgirisimleri.com/e-ticaret-2/online-alisveris-yapanlar-niye-sitenizden-satinalmiyor.html, 12/08/2011.
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Avrupa Birliği’nde Şeffaflık Kaydı
Yonca SAKA AB Uzmanı
Avrupa Parlamentosu ve Avrupa
Komisyonu, Avrupa Birliği’nin (AB) karar
alma sürecinde şeffaflığı artırmak ve
Birlik politikası üzerinde söz söylemek
isteyenlere bu fırsatı sağlamak üzere 23
Haziran 2011 tarihinde ortak bir Kamu
Şeffaflık
Kaydı’nı
(Transparency
Register) uygulamaya koymuşlardır.
Kamu Şeffaflık Kaydına dahil olan
kuruluşlar
aşağıdaki
faaliyetleri
gerçekleştirme
imkanına
sahip
olacaklardır;
•
•
•
•
Avrupa Parlamentosu üyeleri ve
diğer AB kuruluşları yetkilileri ile
temaslarda bulunmak,
Bilgilendirme amaçlı materyaller,
tartışma ve pozisyon belgeleri
hazırlamak,
Sosyal programlar, konferanslar,
görüşmeler ve faaliyetler organize
etmek,
AB mevzuatına ilişkin gönüllü katkı
sağlamak, kamuya açık danışma
mekanizmalarında yer almak.
Şeffaflık kayıt sistemine kayıt olmak
gönüllülük esasına dayanmaktadır,
ancak
Parlamento’nun
karar
süreçlerinde söz sahibi olmak isteyen
kuruluşların bu sisteme kayıt olmaları
gerekmektedir. Böylece karar alma
süreçlerinde yer alma isteği kuruluşları
gönüllülük esasına dayanan bu sisteme
kayıt olmaya teşvik etmektedir.
Yeni kayıt sistemi, 2008 yılında Komisyon
tarafından oluşturulan ve 4000 kayıtlı
üyesi bulunan sistemi de içine
almaktadır. Böylece bu yeni sistemin
kapsamı, hukuk firmalarını, sivil toplum
kuruluşlarını, düşünce kuruluşlarını, her
türlü organizasyon ve kendi hesabına
çalışanları; yani Birlik politikalarını
etkileyen ve mevcut politikalardan
etkilenen herkesi kapsayan bir şekilde
genişletilmiştir.
Şeffaflık kaydını imzalayanlar aynı
zamanda bir davranış ilkeleri rehberine
imza atmış ve rehberi kabul etmiş
sayılırlar. Rehbere göre, çalıştıkları
alana dair doğru ve güncel bilgileri
sunmak, çalışan sayılarını sisteme
işlemek, çalışma alanları ile ilgili
mevzuatı
kaydetmek
ve
AB
fonlarından yararlanma miktarlarını
belirtmek yükümlülüğünü kabul etmiş
sayılırlar. Rehberin ilkelerine riayet
etmeyen her kayıt sahibi hakkında
şikâyet mekanizmasının işletilmesi ve
gerekli tedbirlerin uygulanması da
kaydın bir politikasıdır. Bu çerçevede
şikâyetler hakkında gerekli işlemleri
yapmak üzere bir ortak sekretarya
oluşturulacaktır. Bir kuruluşun sistemin
işleyişini belirleyen rehbere aykırı
davrandığının tespit edilmesi halinde
bu
kuruluşun
sistemdeki
kaydı
dondurulabilecek, hatta sistemden
çıkarılması sağlanabilecektir. Kuruluş
yetkilileri, kuruluşu bu sistemde kayıtlı
hale getirerek ve rehber ilkelere tam
uyumu taahhüt ederek Birlik kurumları
ile tam bir şeffaflık içerisinde hareket
edeceğini kabul etmiş sayılır. Kayıtla
birlikte ayrıca kuruluş kamuya Birlik
karar süreçlerine aktif olarak katıldığını,
temsil ettiği kimselerin görüş ve ilgi
alanlarının Birlik karar vericilerinin
bilgisine
açık
olduğunu
deklare
etmektedir.
Kuruluşlar,
şeffaflık
kadına
dahil
olmalarının
ardından,
Avrupa
Komisyonu’nun gerçekleştirdiği ilgili her
kamuoyu yoklamasından haberdar
edilmektedir. Ayrıca bu kuruluşların
kamuoyu yoklamalarına katılmaları ve
alınacak kararlara görüş bildirmeleri
beklenmektedir.
12
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Şeffaflık kayıt sistemine kayıt olabilecek
kuruluşlar;
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Danışmanlık ve hukuk firmaları,
Her türlü lobicilik faaliyeti yürüten
organizasyonlar,
Ticari işletmeler, odalar, sendikalar
gibi organizasyonlar,
Sivil toplum kuruluşları,
Siyasi partiler,
Dernek ve vakıflar,
AB’nin faaliyet ve politikaları ile ilgili
araştırma ve düşünce kuruluşları,
Her türlü dinsel topluluğu temsil
eden organizasyonlar,
Yerel,
bölgesel
ve
belediye
otoriteleri olarak sıralanmaktadır.
Sisteme kayıt olmak isteyen kuruluşlar
ise aşağıda sayılan bilgileri sağlamakla
yükümlü kılınmışlardır;
•
•
•
•
•
•
Kayıt olacak kuruluşun isim ve
iletişim bilgileri,
Kuruluşun yasal sorumlu kişisinin
kimliği,
Kuruluşun
direktörü
veya
yöneticisinin bilgileri,
Avrupa Parlamentosu ile irtibata
geçmesi öngörülen yetkilinin kimlik
bilgileri,
Kayıt
sürecinde
rol
oynayan
yetkililerin sayıları,
Kuruluşun amacı ve faaliyet alanına
ilişkin bilgiler,
Kuruluşun
kapsadığı
tarafların
sayıları,
Kayıt tarihinde kuruluşun finansal
durumunu
(ana
finansman
kaynakları dahil) gösterir belgeler.
2008 yılı kayıt sisteminde kayıtlı bulunan
kuruluşlar, on iki ay içerisinde kayıtlarını
yeni sisteme aldırmak zorundadırlar.
2008 yılından önce kayıtlı bulunmayan
kuruluşlar ise, kayıt sisteminin faydalarını
ve sakıncalarını değerlendirerek kayıt
başvurusu yapmaya karar verdikleri
tarihte kayıt için Komisyon’a müracaat
edebileceklerdir.
Şeffaflık kayıt sistemi, daha demokratik
ve katılımcı bir Avrupa fikri ile hayata
geçmiştir. Avrupa Parlamentosu ise bu
kayıt sisteminin hem karar alma
süreçlerinde
demokratikleşmeyi
artıracağını, hem de vatandaşların
kuruluşlar hakkında daha güvenli ve
şeffaf yollardan bilgileneceklerini ifade
etmiştir. Ancak ilgili kuruluşların özellikle
finansal gizliliklerine ilişkin kaygıları ve
kayıt dışında kalmanın getireceği
riskler, yeni oluşturulan şeffaflık kayıt
sistemine
dair
eleştirilerin
odak
noktasındadır.
Sistemin
sağlıklı
işleyebilmesi
ve
Birlik
karar
mekanizmalarında
ve
bu
mekanizmaların işleyişinde şeffaflığın ve
katılımcılığın
sağlanması,
sistemin
eleştirileri
giderecek
şekilde
düzenlenmesine bağlıdır.
Kaynakça:
EU Transparency Register: new rules on lobbying in the European Parliament and
Commission,
http://www.cliffordchance.com/publicationviews/publications/2011/05/eu_transpar
ency_registernewrulesonlobbyin.html
Council 'ready' to join EU transparency register,
http://www.euractiv.com/en/pa/council-ready-join-eu-transparency-register-news505920
Transparency Register for organisations and self-employed individuals engaged in EU
policy-making and policy implementation, http://europa.eu/transparency-register/
13
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Avrupa’da Yükselen Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı
Özgür ÜTÜK AB Uzmanı
Avrupa’nın refah seviyesi en yüksek ve
terör ve şiddet olaylarının en az
yaşandığı ülkelerinin başında gelen
Norveç’te 22 Temmuz 2011 tarihinde
gerçekleşen ve 100’e yakın masum
insanın ölümüne yol açan terör saldırısı,
dikkatleri bir kez daha özellikle son
yıllarda güç kazanan ırkçı saldırılara ve
yabancı düşmanlığına çevirmiştir.
Son yıllarda, Avrupa’da ırkçılık ve
yabancı düşmanlığını temel alan siyasi
parti ve gruplar tabanlarını genişletmiş
ve geçmiş yıllara kıyasla oylarını önemli
ölçüde artırmışlardır. Fransız aşırı sağını
temsil eden Jean-Marie Le Pen’in
partisi Ulusal Cephe 2010 yılı Mart
ayında yapılan bölgesel seçimlerde
%8,7 oy oranına ulaşmıştır.1 2004 yılında
%4 olan oy oranını %8,7’ye çıkaran
Ulusal Cephe, Fransa’da yabancı
düşmanlığının ve ırkçı fikirlerin önemli
ölçüde
destek
kazandığını
göstermektedir.2
Benzer
seçim
sonuçlarına
Finlandiya’da
da
rastlanmaktadır.
Avrupa Birliği (AB) ve göçmen karşıtı
söylemlere sahip Gerçek Finliler Partisi
2007 seçimlerinde aldığı %4’lük oy
oranını 2011 seçimlerinde %19’a
taşımayı başarmıştır.3 Hollanda’da ise
İslam ve Türk karşıtı, ırkçı Geert
Wilders’in
liderliğindeki
Hollanda
Özgürlük Partisi 2010 yılı seçimlerinde
%15,5’lik bir oy oranı yakalamış ve
Hollanda Parlamentosu’nda üçüncü
parti konumuna yükselmiştir.4 Wilders’in
İslam dinine ve Hz. Muhammed’e
yönelik nefret dolu söylemleri ve İslam
dinini hedef alan “Fitne” adlı filmi ile
partisinin aldığı oy oranı birlikte
düşünüldüğünde, özgürlük, demokrasi,
insan hakları gibi değerleri şiar edinmiş
AB’de farklı dini ve etnik grupların çok
ciddi risklerle karşı karşıya bulunduğu
aşikardır.
Öte yandan, artan yabancı karşıtlığı ve
ırkçı eğilimler insan onuruna saygı,
özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukukun
üstünlüğü ve azınlıklara mensup kişilerin
hakları da dahil olmak üzere insan
haklarına saygı değerleri üzerine kurulu
olan AB’yi5 çok ciddi bir şekilde tehdit
etmektedir.
Yükselen
ırkçı
fikirler
sadece göçmenler ve farklı gruplar
açısından
tehdit
oluşturmamakta
ayrıca,
demokrasiyi,
hukukun
üstünlüğünü ve insan hakları ile azınlık
haklarını korumayı ve geliştirmeyi
amaçlayan ve “adalet, özgürlük ve
güvenlik” alanı yaratmayı hedefleyen
AB’yi derinden sarsmaktadır.
2000 yılında Avusturya’da koalisyon
ortağı olan Özgürlükçüler Partisi’nin
ırkçı ve yabancı karşıtı söylemlerine AB
üyesi devletler büyük tepki göstermiş
ve Avusturya ile ilişkileri dondurma
kararı almıştı. Yaşanan bu gelişmeler
üzerine partinin genel başkanı Jörg
Haider
görevinden
istifa
etmek
zorunda kalmıştı.6 Geçen 11 yılda
Avrupa’da aşırı milliyetçi ve göçmen
karşıtı partilerin güçlenmesi, “AB temel
değerleri olan insan hakları ve
demokrasiden
uzaklaşıyor
mu?”
sorusunu akıllara getirmektedir.
Yaşanan bu süreç, “hangi Avrupa?”
tartışmasını
da
beraberinde
getirmektedir. Bu noktada, iki görüş
karşı karşıya gelmektedir. Birinci görüş
Avrupa’yı
dar
bir
coğrafyada
tanımlayan, içe dönük, özellikle kültürel
ve dinsel olarak Hıristiyanlığı temel alan
“homojen bir Avrupa” modelidir. İkinci
14
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
görüş ise, Immanuel Kant tarafından
dile getirilen “ebedi barış” projesini
temel
alan,
dinsel
ve
kültürel
değerlerden ziyade, temel hak ve
hürriyetleri ön plana çıkaran ve “ben
ve öteki” ayrımını reddeden “evrensel
Avrupa” modelidir.7 Son dönemde
yaşanan gelişmeler göz önünde
bulundurulduğunda “ötekileştirme”ye,
tahammülsüzlüğe dayalı, içe dönük bir
Avrupa’ya
doğru
gidildiği
değerlendirilebilir.
Avrupa’da yükselen ırkçılık ve yabancı
düşmanlığını tetikleyerek aşırı sağın
güçlenmesine yol açan etmenler
arasında 11 Eylül saldırıları önemli bir
yere sahiptir. 11 Eylül’de gerçekleştirilen
terör saldırıları ile Müslümanlar ile terör
özdeşleştirilerek,
Avrupa’daki
göçmenlerin
büyük
çoğunluğunu
oluşturan
Müslümanlara
yönelik
dışlamacı yaklaşımlar benimsenmeye
başlamış ve İslamafobi güçlenmiştir.
2004 yılında Madrid’te, 2005 yılında ise
Londra’da gerçekleştirilen bombalı
saldırılar ile yabancı düşmanlığı ve
göçmen karşıtlığı oldukça yaygın bir
olgu
haline
gelmiştir.
Medya
aracılığıyla da desteklenen bu görüşler
aşırı milliyetçi ve göçmen karşıtı politika
izleyen partilere uygun bir propaganda
zemini sağlamış ve bu partilerin oluşan
popülist ortamda oylarını önemli
ölçüde artırmalarına yol açmıştır.8
Irkçı ve yabancı karşıtı söylemlerin
yükselişe geçmesine zemin hazırlayan
diğer bir etmen ise 2008 yılında patlak
veren küresel ekonomik krizdir. Halen
devam etmekte olan kriz, Avrupa
kıtasında işsizliği tetiklemiştir. 2010
yılında işsizlik oranı İspanya’da %20,1,
İrlanda’da %13,7, Portekiz’de %11,
Fransa’da %8,2 ve Almanya’da %6,2
olarak gerçekleşmiştir.9 Ancak bu
noktada
temel
belirleyici
etken
Avrupalı siyasetçilerin krizin faturasını
göçmenlere yükleyen yaklaşımlarıdır.
Bu zor dönemde siyasetçiler kriz
nedeniyle
zor
durumda
kalan
vatandaşlarına
öfkelerini
boşaltabilecekleri bir hedef olarak
göçmenleri
göstermektedirler.10
Uygulanan bu hedef saptırma, popülist
söylemleri
tetiklemekte
ve
ırkçı,
yabancı düşmanı parti ve görüşlere
etkili
bir
propaganda
zemini
sağlayarak güçlenmelerine neden
olmaktadır.
Son aylarda Kuzey Afrika ve Ortadoğu
ülkelerinde baş gösteren hükümet
karşıtı gösteriler ve yaşanan şiddet
olayları, AB ülkelerine yönelik bir göç
dalgası başlatmış ve başta İtalya,
Fransa ve Danimarka olmak üzere
çeşitli AB ülkeleri sınır kontrollerini
artıracaklarını ilan etmişlerdir. Bu girişim
ise AB bütünleşmesinin yapı taşlarından
biri olan serbest dolaşıma büyük bir
darbe
vurmakta ve
bütünleşme
sürecinden rahatsızlık duyan yabancı
düşmanı
partilerin
görüşlerini
meşrulaştırmalarına
destek
olmaktadır.11
Avrupa’da aşırı milliyetçi ve göçmen
karşıtı söylemlerin güçlenmesi, farklı
etnik ve dini grupların yanı sıra
demokrasi, insan hakları ve hukukun
üstünlüğü gibi evrensel değerleri temel
alarak yola çıkan Avrupa bütünleşmesi
için de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Bu çerçevede, yasal düzenlemelerin
yapılması, toplumdaki göçmenlere
yönelik önyargıların kırılması amacıyla
sivil toplumun da katılımıyla bilinç
artırıcı çalışmaların yapılması ve en
önemlisi siyasi liderlerin ucuz popülist
söylemlerden
kaçınarak
süreci
destekleyici eylemlerde bulunmaları
yükselen ırkçılık ve yabancı düşmanlığı
ile
mücadeleyi
güçlendirecektir.
15
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTEN
Kaynakça:
Elmas, Fatma Yılmaz ve Kutlay, Mustafa, “Avrupa’yı Bekleyen Tehlike: Aşırı Sağın
Yükselişi”, USAK Analiz, No:11, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Temmuz 2011.
Dağı, Zeynep, “Avrupa Kimliği’nin Sınırları ve Türkiye’nin AB Üyeliği”, Avrasya Dosyası,
Cilt 11, Sayı 1, Ankara, 2005
Treaty on European Union, Article 2, Official Journal of the European Union,
2010/C/83, Brussels, 30 March 2010
http://epp.eurostat.ec.europa.eu/statistics_explained/index.php/Unemployment_sta
tistics
http://www.euractiv.com.tr/politika-000110/article/hollandada-islam-ve-turk-karsitiirkci-wilders-3parti-oldu-hkmete-girebilir-010613
http://www.ntvmsnbc.com/id/25072362
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/15361.asp
1
http://www.ntvmsnbc.com/id/25072362
Fatma Yılmaz Elmas ve Mustafa Kutlay, “Avrupa’yı Bekleyen Tehlike: Aşırı Sağın Yükselişi”, USAK Analiz,
No:11, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Temmuz 2011, s.8
3 Ibid. s.9-10
4 http://www.euractiv.com.tr/politika-000110/article/hollandada-islam-ve-turk-karsiti-irkci-wilders-3partioldu-hkmete-girebilir-010613
5 Treaty on European Union, Article 2, Official Journal of the European Union, 2010/C/83, Brussels, 30
March 2010
6 http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/15361.asp
7 Zeynep Dağı, “Avrupa Kimliği’nin Sınırları ve Türkiye’nin AB Üyeliği”, Avrasya Dosyası, Cilt 11, Sayı 1,
Ankara, 2005, s.54
8 Fatma Yılmaz Elmas ve Mustafa Kutlay, “Avrupa’yı Bekleyen Tehlike: Aşırı Sağın Yükselişi”, USAK Analiz,
No:11, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Temmuz 2011, s.14-15
9 http://epp.eurostat.ec.europa.eu/statistics_explained/index.php/Unemployment_statistics
10 Fatma Yılmaz Elmas ve Mustafa Kutlay, “Avrupa’yı Bekleyen Tehlike: Aşırı Sağın Yükselişi”, USAK Analiz,
No:11, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Temmuz 2011, s.16
11 Ibid. s.17-19
2
16
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
AB VE DIŞ İLİŞKİLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI
İlkadım Caddesi No:2 Kat:6 06450 Dikmen/ANKARA
Telefon: (312) 415 23 28 - 415 23 31
Faks: (312) 417 11 72
e-posta: [email protected]
http://www.abmaliye.gov.tr/
© 2011 T.C. Maliye Bakanlığı
Tüm hakları saklıdır.
Bültenimizde yer alan yazıların sorumluluğu yazarlara ait olup Maliye Bakanlığı açısından bağlayıcılığı yoktur.

Benzer belgeler