İran Medyasında Türkiye`nin Dış Politika Açılımı
Transkript
İran Medyasında Türkiye`nin Dış Politika Açılımı
İran Medyasında Türkiye’nin Dış Politika Açılımı Zhale Abdi 31 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye’den hareket eden Mavi Marmara gemisinin uluslararası sularda İsrail komandoları tarafından saldırıya uğraması sonucunda iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler maslahatgüzar düzeyine indirilmiştir. Takip eden süreçte Türkiye İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi için beş şart öne sürmüştür: Türkiye’den resmi özür dilenmesi, katledilenlerin ve mağdurların ailelerine tazminat ödenmesi; Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılması; olayı incelemek üzere bir uluslararası soruşturma komisyonunun kurulması ve el konulan gemilerin iade edilmesi. El konulan gemiler Ağustos 2010’da Türkiye’ye iade edilmiş ve BM Genel Sekreteri tarafından olaya ilişkin Palmer Komisyonu adı altında bir soruşturma birimi kurulmuştur. İlişkilerin onarılması yönünde ABD gibi farklı arabulucuların çabaları sonuçsuz kalmıştır. Ancak 22 Mart 2013 tarihinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nın Mavi Marmara baskını nedeniyle Türkiye’den özür dilemesinin ardından, gizli görüşme süreci Avrupa’nın farklı başkentlerinde devam etmiş ve olay meydana geldikten altı yıl sonra Ankara- Tel Aviv ilişkileri Roma’da imzalan antlaşma ile normalleşme sürecine girmiştir. Bunun yanı sıra Türkiye’nin TürkRus ilişkilerini onarma konusundaki iradesini dile getirmesine ek olarak Mayıs 2016’da başbakanlığı Ahmet Davutoğlu’ndan devralan Binali Yıldırım tarafından Mısır ile ilişkilerin normalleştirilme isteğinin dillendirilmesi dünya kamuoyunda Türkiye’nin dış politikasında yeni bir açılım yaptığı şeklinde yorumlanmıştır. Bu çalışma Türk dış politikasındaki açılımın bölgenin önemli ülkelerinden ve Türkiye’nin sınır komşusu olan İran medyasında nasıl değerlendirildiğini incelemektedir. Çalışmanın ilk bölümünde açılım sürecinin farklı haber ajansları tarafından ne şekilde ve hangi kavramlarla görüldüğü ele alınacaktır. Bunun ardından söz konusu dış politika açılımının İranlı uzmanlar ve yetkililer tarafından nasıl algılandığı ve yeni dönemdeki politikaların Türkiye- İran ilişkilerini nasıl etkileyeceğine dair yapılan değerlendirmeler analiz edilecektir. I. Türk Dış Politika Açılımı ve İran Medyası i. Türkiye İsrail İlişkileri Mavi Marmara baskının ardından İsrail’in öne sürülen şartları yerine getirmemesi üzerine Türkiye, Eylül 2010’da İsrail büyükelçisine ülkeyi terk etmesini söylemiş ve Türkiye ile İsrail arasındaki askeri ilişkiler askıya alınmıştır1. Türkiye olaydan önce Ortadoğu’da İsrail’in en önemli müttefiklerinden biri olmasına rağmen bu olaydan sonra bir NATO üyesi olarak veto hakkını kullanmış ve NATO’da resmi bir İsrail temsilciliğinin bulunmasını engellemiştir. Son aylarda ilişkilerde kaydedilen gelişmeler dolayısıyla Türkiye vetosunu kaldırmış ve İsrail Brüksel’deki NATO merkezinde kalıcı bir ofis açmıştır2. İran medyasında ilişkilerdeki normalleşme Filistin sorunu ekseninde de ele alınmıştır. Örneğin Türk Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’na göre “İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi, mazlum Filistin halkının sesini duymayacağımız anlamına gelmemektedir”3. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadelerine göre Türkiye, İsrail ile uzlaşma anlaşmasını imzalamadan önce Halid Meşal, İsmail Haniye ve Mahmud Abbas ile görüş alışverişinde bulunmuştur4. Ancak Türkiyeİsrail ilişkilerinin normalleşmesi konusunda İran’ın resmi kanalarından bir açıklama gelmemiştir. Tesnim Haber Ajansı’na göre, Türkiye ile İsrail arasında imzalanan Dostluk Anlaşmasının bazı güvenlik maddelerinin gizli tutulmasının yanı sıra bu anlaşmanın hiç bir maddesi Gazze ablukasına son verilmesini içermemektedir ve İsrail’e göre bu anlaşma İsmail Haniye’nin hedef alınmasını da önlememektedir5. Söz konusu ajans El Yevm’in raporuna atıfla bu anlaşmanın 8 maddeden oluştuğunu belirtmiş ve bu bağlamda İsrail Büyükelçisi’nin Ankara’ya geri döneceğini öngörmüştür. Anlaşma Gazze ablukasının kaldırılmasını öngörmemekte ancak Türkiye’nin Aşdod limanı üzerinden Gazze’ye yardımlarını ulaştırmasına imkan sağlamaktadır. Ayrıca anlaşmaya göre Türkiye’nin Gazze’de elektrik ve su için tuzdan arındırma tesislerinin kurması öngörülmektedir. Türkiye ise Hamas ile ilişkilerini kesmesi yönünde bir vaatte bulunmamış ancak Salih el-Aruri’nin Türkiye dönmesine ve Hamas’ın İsrail’e karşı Türkiye topraklarında düşmanca eylemlerde bulunmasına izin verilmiyeceğini açıklamıştır. Rapora göre İsrail tarafı Gazze’ye 1 Press TV, http://www.presstv.ir/DetailFa/2016/06/27/472449/RussiaTurkeyErdiganPutin (27.06.2016) 2 Khabar Online, http://www.khabaronline.ir/detail/548938 (22.06.2016) &http://www.isna.ir/news/95040100882/%D8%A7%D8% (22.06.2016) & Donyaye Egtesad, http://donya-eeqtesad.com/news/1057700 (27.06.2016) 3 Kabar Online, http://www.khabaronline.ir/detail/550587 (27.06.2016). Akhbare İrani, http://www.newsirani.com/news/50541/%D8%AA%D8% (04.07.2016) & Farda News, http://www.fardanews.com/fa/news/539380/%D8%AA%D8%B1% 5 Khabar Online, http://www.khabaronline.ir/print/552403/World/middleeast?model=WebUI.Models.Details.DetailsPageViewModel (02.07.2016). 4 saldırılmayacağı veya İsmail Haniye’nin terörist ilan edilmeyeceği konusunda herhangi bir vaatte bulunmamıştır. ii. Türkiye Rusya İlişkileri Rusya ile Türkiye ilişkiler ise 24 Kasım 2015’te bir Rus SU-24 jetinin Türk pilotlar tarafından düşürülmesi ile tarihinin en gergin dönemlerinden birisine girmiştir. Rusya devlet başkanı Vladimir Putin bu olayı Türkiye’nin Rusya’yı arkadan hançerlemesi olarak yorumlamış ve sert tepkiler vermiştir. Rusya, uçağın Suriye hava sahasında uçtuğunu ileri sürerek Ankara’nın resmi özür dilemesi gerektiğini belirtmiştir. Türk tarafı ise hava sahasının ihlali üzerine üst üste uyarılar yapılmasına rağmen bu ihlalin sona erdirilmediğini ve bu nedenle uçağın düşürüldüğünü açıklayıp özür dilemeyi reddetmiştir. Rusya bu olaydan sonra Türkiye’ye karşı Türk gıda malzemelerine ithal yasağı, Rus turistlerin Türkiye’ye gitmelerinin yasaklanması, Türk vatandaşlarının Rusya’da işe alınmaması ve Türk şirketlerinin Rusya’daki aktivitelerinin yasaklanması gibi çeşitli yaptırım kararları almıştır6. Ayrıca Türkiye’den beklenen özrün gelmemesi üzerine Rusya iki ülke arasında daha önce kaldırılmış olan vize uygulamasını yeniden devreye sokmuş ve Türk vatandaşlarına yeniden vize uygulamaya başlamıştır.7 Rusya Başbakanı Demitri Medvedev yaptığı açıklamada Türkiye ile Rusya arasındaki bazı ortak projelerinin iptal olduğunu söyleyerek şu açıklamayı yapmıştır: “Türk yetkililerin gerçekleştirdikleri bu eylemlerin 3 sonucu vardır: Birincisi, Rusya ve NATO’nun ilişkilerinin vahim bir şekilde bozulmasına neden olacaktır ki herhangi bir şekilde özellikle sınır koruma gibi nedenlerle açıklanamaz. İkincisi, Türkiye tavrıyla İŞİD terör örgütü ve benzer militan grupları desteklediğini gösterdi. Bu da bizim açımızdan özellikle bazı Türk yetkililerin İŞİD’in kontrolü altında bulunan petrol rafinerlerinden satın alınan petrol ürünlerinden elde ettikleri doğrudan mali çıkarları olduğu bilgileri göz önünde bulundurduğumuz zaman hayret verici bir konu değildir. Üçüncüsü, dostça ve uzun zamanlı Türk- Rus ilişkileri, özellikle ekonomik ve insancıl ilişkiler ortamı zayıflamıştır. Bu etkileri ortadan kaldırmak çok zor olacaktır. Bunun somut etkileri doğrudan bazı ortak projelerin iptaline neden olabilecektir. Bu da Türk şirketlerinin Rusya pazarında konumlarını kaybedecekleri anlamına gelmektedir”8. 6 Press TV, http://www.presstv.ir/DetailFa/2015/11/25/439082/AnkaraworseningRussiaNATOrelationsPM (02.07.2016). 7 Euro news, http://persian.euronews.com/2016/06/29/russiaandturkeyagreetonormalisetradeandeconomicrelations/ (29.06.2016). 8 Iscanews, (25.11.2015), http://www.iscanews.ir/news/549384/ (19.08.2016). Ayrıca İran medyasında Rus haber ajanslarına atıfta bulunarak özellikle DAİŞ’in Türkiye’nin en az 40% enerji ihtiyacını karşıladığı gibi haberlere yer verilmiştir.9 Rus yetkililere göre bu olay sadece Türk Rus ilişkilerini bozmakla kalmayacak NATO- Rusya ilişkilerinin kötüleşmesine de neden olabilecektir10. Kopan ilişkiler yaklaşık 7 ay sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus mevkidaşı Putin’e yazdığı resmi mektup ile onarılmaya başlanmış ve ilişkiler iki lider arasındaki telefon diplomasisinin ardından iyileşme sürecine girmiştir. Bunu takiben Rus turistlerin Türkiye’ye gitme yasağı kaldırıldığı gibi iki liderin yakın zamanda görüşecekleri haberlerinin verilmesiyle ilişkilerin normalleşeceği gözlemlenmiştir.11 Erdoğan’ın mektubundan sonra Rusya Federasyon Konseyi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı, Konstantin Ksaçov sırf bir mektup ilişkilerin onarılmasını sağlamayacağını ve Türkiye’nin daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini öne sürmüştür12. Yaklaşık 40 dakikalık telefon konuşmasından sonra, Türkiye tekrar Rus pilotunun ölümüne sebep olan Türk vatandaşına karşı dava açmıştır. Uçaktan atlayan pilotu öldürdüğü iddia edilen Çelik’e daha önce Türkiye’de açılan davada takipsizlik kararı verilmişti.13 Türkiye savaş uçağını düşürdüğü için Rusya’ya tazminat ödeyeceğini de açıklamıştır14. İran Dış İşleri Bakanlığı, Türkiye- Rusya ilişkilerinin normalleşmesini mutluluk ile karşılamıştır. Behram Kasımi, İran Dış İşleri Bakanlığı’nın Sözcüsü, bu konuda şu açıklamayı yapmıştır: “İran daha önce de söylediği gibi bu konuya tam destek vermektedir. İran iki ülkenin ilişkilerinin normalleşmesinin Türkiye, Rusya ve tüm bölgenin çıkarlarını karşılayıp istikrar ve huzuru güçlendirmesini ve terör ile mücadeleye katkı sağlamasını ummaktadır”15. 9 Gathre, http://www.ghatreh.com/news/nn32372571/(23.06.2016) & Khabar Online, http://www.khabaronline.ir/detail/549436/World/middle-east 10 Press TV, http://www.presstv.ir/DetailFa/2016/06/27/472427/TurkeyRussiaIsrael (27.06.2016). Diplomasi İrani, http://www.irdiplomacy.ir/fa/page/1960666/%D8%A7%D8%B2+%D9%88%D8%B9%D8%AF%D9%87+%D9% (29.06.2016). 12 Presstv, http://www.presstv.ir/DetailFa/2016/06/28/472517/Turkey-Russia-Erdogan-Putin-apology (28.06.2016). 13 Euro news, http://persian.euronews.com/2016/06/29/russiaandturkeyagreetonormalisetradeandeconomicrelations/ (29.06.2016). 11 14 Khabar Online, http://www.khabaronline.ir/detail/551706 (30.06.2016). İran Dışişleri Bakanlığı, http://www.mfa.gov.ir/index.aspx?fkeyid=&siteid=1&pageid=2122&newsview=400295 (30.06.2016) & Khabar Online, http://www.khabaronline.ir/detail/551706 (30.06.2016). 15 II. Türk Dış Politika Açılımının Nedenleri ve Etkileri Türk dış politikasını takip eden bazı İranlı uzmanlar ve yazarlar günümüzde Ankara’nın Moskova ve Tel Aviv ile ilişkilerinin normalleşmesinin bu ülkenin sırf son aylardaki çabalarının sonucu olmadığına dikkat çekmektedirler. Bunlara göre Türkiye Kasım 2015’te bölgesel denge ve şartlarda değişen konjönktürden dolayı Rus uçağını vurarak bu yolda ilk adımı atmıştır.16 “İsrail, Türkiye’nin yeni arkadaşı mı oluyor?” adlı Shargh (Şark) Gazetesin’de yayınlanan makaleye göre Türkiye - İsrail ilişkilerinin iniş çıkışları, Ankara’daki yetkililerinin kararlarına bağlı olarak değişmektedir17. Zira İsrail’in dış politikası genellikle “güvenlik” ve “düşman yaratmak” ekseninde ilerlemektedir. Yazıya göre Mavi Marmara olayından sonra dönemlerde Türkiye- İsrail ilişkilerinin yeniden düzelmesi Türkiye’nin kendi stratejik konumuna dair duyduğu endişenin göstergelerinden biridir. Yazara göre iki ülkenin 2000-2010 yılları arasında askeri ilişkileri ve düzenledikleri askeri tatbikat, 666 milyon dolarlık imzalanan askeri anlaşmalar yanı sıra yılda 50 milyon metreküp suyun Türkiye’den İsrail’e taşınması ideolojik çatışmaya rağmen sergilenen esnekliğin bir göstergesidir. Bu esneklik, Davos ve Mavi Marmara olaylarını göz önünde bulundurduğumuz zaman Türkiye’nin İsrail ile yakınlaşma arzusunun ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir. Türkiye’nin bölgedeki durumuna dikkat çeken yazar bu yakınlaşmanın şaşırtıcı olmadığını belirtmektedir. Yazıda, Ankara’nın İsrail ile yeniden ilişki kurması birkaç nedene bağlanmaktadır. İlk olarak Türkiye stratejik derinlik doktrini yanı sıra hem AB’ye girme arzusu taşıyan hem de Rusya’ya karşı kendisini NATO ekseninde koruma altında tutmak isteyen bir ülke olduğu için ABD ve Avrupa’ya ihtiyaç duymaktadır Bu çerçevede İsrail ile ilişkilerin kopması özellikle ABD’deki Yahudi lobisinin ve onların müttefiklerinin tepkisini beraberinde getirmektedir. İkinci neden, ticari ilişkilerin güçlenmesidir. Üçüncüsü, Türkiye’ye karşı yürütülen iddialar bu ülkenin Asad rejimine karşı gurupları desteklenmesine vurgu yapmaktadır. Ancak Erdoğan bir taraftan bu ithamları reddetmekte diğer taraftan da Esed’ın gitmesi desteklemektedir. Bu durumda bölgede yalnız kalan bir aktör olarak Türkiye’nin İsrail gibi bir ortağa ihtiyacı vardır. Bu çerçevede İsrail’in İran ile anlaşmazlıkları, Suriye ile yaşadığı sorunlar ve Mısır ile ihtilafları onu Ankara için bölgede en elverişli ortak konumuna getirmektedir. Yazı Türkiye’nin Rusya ile Diplomasi İrani, http://www.irdiplomacy.ir/fa/page/1954263/%D8%B3%DB%8C%D8%A7%D8%B3%D8%AA+%D8%AE%D8% A7%D8%B (04.12.2015). 17 Sharg, http://sharghdaily.ir/Modules/News/PrintVer.aspx?Src=Main&News_Id=83088 (11.01.2016). 16 olan ihtilaflarına işaret ederek, Türkiye’nin son yıllarda aktif bir dış politika yürüterek elde ettiği ulusal çıkarlarının boşa çıkmasına- İsrail’e gülümsemek zorunda kalsa bile müsaade etmeyeceğini vurgulamaktadır18. Aynı gazetede başka bir yazar Türkiye’nin Rusya’dan özür dilemesi ve İsrail ile ilişkileri yeniden kurmak için gizli diplomatik görüşmeler yürütmesini Ankara’nın bölegesel politikalarında yeni bir dönüşüme gerek görmesine bağlamakta ve Ankara’nın bu yolda adım attığını belirtmektedir. Yazar bu dönüşümün nedenlerini şu şekilde sıralamaktadır: Türkiye’nin başarılı bölgesel politikalarının Arap baharı ile birlikte yürüttüğü siyasetlerle iflas etmesi ve bu ülkenin uzun soluklu çıkarlarını gerçekleştirmek için tek yol olarak bu siyasetlerden yavaş yavaş geri dönme gereği duyması; Türkiye’nin iç güvenliğinin sorunlu olması ve bu ülkede yaşanan terör hareketlerinin takip edilen yanlış politikaların bir yansımasının olması; Türkiye’nin ekonomisindeki dengesizlik ve bunun iç güvenlik sorunlarından kaynaklanması; mevcut politikaların özellikle turizm sektörünü olumsuz etkilemesi ve Türk turizmin sektörünün Rus turistlerin büyük bir kısmını kaybetmesi19. Parsine Haber Ajansına göre, Fransa’nın inisiyatifiyle Filistin- İsrail’in barış müzakerelerinin başlamasına yönelik çabalar, özellikle Mısır’ın İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesi sonrası ve Türkiye’nin Mısır ile ilişkilerinin onarılması yönündeki açıklamaları Filistin barış müzakerelerinde yeni bir Ankara- Kahire- Tel Aviv ekseni doğurma potansiyeli taşımaktadır20. Yazı Türkiye’nin Rusya veya İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesine karşı, Ankara- Kahire ilişkilerinin onarılmasını Türkiye ve özellikle Erdoğan için aşağılayıcı bulmaktadır. Zira yazara göre bu ilişkide anlaşmazlık konusu Mısır hükümetin meşruiyetidir. Ayrıca Müslüman Kardeşler iki ülke arasında özellikle Suriye ve Filistin bağlamında önemli tartışma konularından biridir. Böyle bir üçgenin oluşması İran ve Suudi Arabistan için de tehdit oluşturacaktır çünkü İran, İsrail’i hiç bir zaman tanımamış ve Filistin sorununun çözümü için bir referandum düzenlenmesinde ve dolayısıyla bir Filistin devletinin kurulmasında ısrar etmektedir. Ancak bu durumdan en çok zararı Suudi Arabistan görecektir. Zira Türkiye’nin bölgede daha işbirliğine açık politikalar yürütmesi ve en azından Mısır ile ilişkilerinin ekonomik boyutunu geliştirmesi her iki aktörü de Arabistan’dan uzaklaştıracak ve bu ülkeyi iki bölgesel önemli aktörün yardımından mahrum bırakacaktır. Farda news’a göre ayrıca Rusya- İsrail ilişkilerinin farklı yönlerde hızla gelişmesi ve özellikle Akdeniz’deki Leviathan ve Tamar doğal gaz yataklarının Rusya tarafından geliştirmesi ve buna 18 Sharg, http://sharghdaily.ir/Modules/News/PrintVer.aspx?Src=Main&News_Id=83088 (11.01.2016). Sharg, http://sharghdaily.ir/Modules/News/PrintVer.aspx?Src=Main&News_Id=96763 (02.07.2016). 20 Parsine, http://www.parsine.com/fa/news/294640/ (11.07.2016). 19 ek olarak Rusya ile İsrail’in bu bölgede askeri tatbikatlar düzenlemesi İran, Suriye ve Hizbullah’a farklı mesajlar göndermektedir21. Yazıya göre Rusya- Türkiye- İsrail üçgeni oluşmaktadır. Böyle bir işbirliği Rusya’nın dış politika alanında yeni başarılar elde etmesini de sağlayabilmektedir. Farda News üç aktörün Suriye’ye yönelik farklı düşüncelere sahip olmalarına rağmen terörizmi ortadan kaldırmak gibi bir ortak paydalarının olduğunu ifade etmektedir. Ettelaate Ruz, 29 Haziran 2016 tarihli sayısında, “Türkiye’nin Dış Politika Değişikliğinin Nedenleri” başlığı altındaki yazıda Türkiye’nin Moskova’dan özür dilemesi, İsrail ile ilişkilerinin onarılması ve Suriye’ye yönelik siyasetinin değiştirilmesine hazır olduğuna yönelik sinyaller vermesini değerlendirmiştir22. Bu yazıya göre söz konusu hamleler Türkiye’nin Ortadoğu politikalarının yalnızlık, düşman yaratma ve ekonomik krize düşme dışında başka bir sonuç doğurmadığının fark edilmesinin bir sonucudur. Ayrıca bu yazıya göre Erdoğan iç politikadaki hedeflerine ulaşmak için dış politikada daha yumuşak davranmak ve böylece baskıları azaltarak içeriye odaklanmak gerektiğini fark etmiştir. Diplomasi İrani “DAİŞ Erdoğan’a Karşı Direniyor: Erdoğanizm’in Bedeli” başlıklı yazıda Türkiye’nin dış politikasındaki değişim işaretlerini İstanbul Atatürk havalimanında gerçekleştirilen terör saldırısını analiz etmiştir23. Bu saldırının DAİŞ’in saldırılarına benzerliklerine dikkat çeken yazıda ve şu soru sorulmaktadır: “Erdoğan ve onun güvenlik servisi DAİŞ ile işbirliği ithamları altındayken neden DAİŞ Türkiye’ye savaş açmıştır?” Yazara göre Türkiye’nin dış politika hamleleri DAİŞ için olumsuz sonuçlar yaratabilmektedir ve DAİŞ bu hamleleri önlemek için eylemler yapmasına neden olmaktadır. Yazıda El Sefir ve El Ehbar gazetelerine gönderme yapılarak İsrail ve Rusya’nın DAİŞ, El Nusra ve benzeri gruplarla ortak savaşma anlaşmaları olduğu belirtilmiş ve Türkiye’nin Rusya ve İsrail ile yakınlaşmasının bu terör örgütlerini rahatsız ettiği ve bu nedenle söz konusu örgütlerin Türkiye aleyhine eylemler gerçekleştirmeye başladıkları öne sürülmüştür. Ayrıca yazı Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan ayrılmasını Erdoğan için bir fırsat olarak değerlendirmekte ve böylece başarısızlıkla sonuçlanan 21 Farda News, http://www.fardanews.com/fa/news/539482/ (28.07.2016). Ettelaete Ruz, http://www.etelaterooz.ir/news/21550/print/%D8%B9%D9%84%D9%84%D8%AA%D8%BA%DB%8C%DB%8C %D8%B1% (29.06.2016). 23 Diplomasiye İrani, http://www.irdiplomacy.ir/fa/page/1960662/%D8%AA%D8%A7%D9%88%D8%A7%D9%86+%D8%A7%D8%B 1%D8%AF%D9%88%D8 (01.07.2016) 22 siyasetlerin Davutoğlu’na yüklenmesiyle dış politikada yeni bir sayfa açabileceği düşüncesinin oluşabileceğini ifade etmektedir. Bu nedenle de yeni Başbakan Binalı Yıldırım göreve başladığında ilk iş olarak DAİŞ gibi terörist gruplarla mücadelenin gündemin önemli maddelerinden olduğunu açıkça belirtmiştir. Behram Emir Ahmediyan24 İLNA Haber ajansına verdiği mülakatta Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin normalleşmesini ekonomik ve bölgesel stratejik konular açısından ele almaktadır25. Emir Ahmediyan’a göre bu ilişkilerin bir noktada normalleşmesi gerektiği için Türk yetkililer Rusya’nın Bağımsızlık günü vesilesiyle Ankara’daki Moskova Büyükelçiliğine giderek bazı görüşmeler gerçekleştirdiler. Ayrıca Emir Ahmediyan Erdoğan’ın özür mü dilediği yoksa pilotun ölümünden dolayı üzgün mü olduğu tartışmasında ikincinin daha gerçekçi olduğuna inanmaktadır. Söz konusu iki ülkenin ilişkilerini ekonomik bir perpektiften değerlendiren Ahmediyan Türkiye’nin enerji ve ham madde açısından Rusya’ya bağımlı olmasına ve dört milyon Rus turistin Türkiye ekonomisinde önemli bir payının bulunmasına odaklanmaktadır. Ancak Ahmediyan Atatürk havalimanı saldırılarını gerçekleştiren kişilerin Çeçen ve Özbek olmasına ve Putin’in geçmiş olsun mesajı göndermesine de dikkat çekerek iki ülke ilişkilerinin sırf ekonomik olmadığına ve bölgesel konularda ve terör ile mücadelede de işbirliği yapabileceklerine değinmektedir. Emir Ahmediyan, Türkiye-Rusya- İsrail üçgenine ve Türkiye’nin üçüncü şartından, yani Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılmasından vazgeçtiğine dikkat çekerek bu ülkenin dış politikasında yeni bir sayfa açılacağını söylemektedir. Ankara’daki İran Büyükelçiliğinin kültür ateşesi, Abulhasan Halec Munfarid, Pars’a kaleme aldığı özel yazıda Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinin normalleşme sürecini açıklamaktadır26. Yazara göre Türkiye’nin dış politikasındaki dönüşümün iç ve dış faktörleri vardır. İç faktörler: Ekonomik baskı, PKK ile savaş ve DAİŞ ve diğer radikal terörist gruplarla mücadeledir. Dış etkenler ise Türkiye’nin “komşularla sıfır sorun” politikasının “ tüm komşularla soruna’’ dönüşmüş olması ve bunun doğurduğu olumsuz sonuçlardır. Yazar, Erdoğan’ın özellikle Davutoğlu’dan sonra dış politikayı tek başına yönettiğini ve iç politikadaki gündeminden dolayı dış baskıları azaltması 24 Behram Emir Ahmediyan Tahran Üniversitesi Dünya Araştırmaları Fakültesi öğretim üyesidir. İras,http://www.iras.ir/fa/doc/news/1552/print/%D8%A2%D8%BA%D8%A7%D8%B2%D9%81%D8%B5%D9% 84%D8%AC%D8%AF%DB%8C%D8%AF (01.07.2016) 26 Pars News, http://www.parsnews.com/%D8%A8%D8%AE%D8%B4%D8%B3%DB%8C%D8%A7%D8%B3%DB%8C3/3787 79%DA%86%D8%A7%D9 (10.07.2016) 25 gerektiğini ifade etmektedir. Yazar Türkiye- İsrail ilişkilerinin onarılmasının Gazze’ye yapılan yardımları artırmasına rağmen uzun vadede Filistinli gruplar, Türkiye’deki devrimci gruplar ve İslam dünyasını hayal kırıklığına uğratacağına inanmaktadır. Yazı Türkiye’nin Batı ve Batılı ülkelerle yakınlaşmasını vurgulayarak bitmektedir. Khabar Online, Tahran üniversitesi öğretim üyesi ve Türkiye uzmanı olan Cafer Hakpenah, ile yaptığı görüşmede bu soruları ele almaktadır: Türkiye’nin dış politikasındaki değişikliklerin kaynağı nedir? Acaba Arabistan- İsrail – Türkiye üçgeni İran’a karşı mı oluşmaktadır?27. Bu uzmana göre son yıllardaki politikalarından ders alarak gerçekçi davranmaya başlamış olan Türkiye bu çerçevede İsrail ile ilişkilerini yeniden düzeltmeye çalışmaktadır. Türkiye böylece hem bölgede dengeleri düzenlemeyi hem de kendi yarattığı bölgesel gerginlikleri azaltmayı amaçlamaktadır. Hakpenah’a göre Türkiye’nin Suriye konusunda yeni vaatlerde bulunması bu ülkenin siyasetlerinin fiilen değiştiği anlamına gelmediği için bu konuda atılacak somut adımları beklemek gerekecektir. Yazara göre Erdoğan, İran ve Rusya’ya bu konuda gereken önemi vermeli ve Suriye’de olanları gerçekçi bir yaklaşım ile gözlemlemelidir. Hakpenah’a göre Türkiye’nin, İsrail ve Suudi Arabistan’dan farklı olarak İran ile ekonomik ilişkileri bulunmaktadır ve bu iki ülkeyle bazı ortak çıkarları olmasına rağmen İran’a karşı temkinli davranmaktadır. Bu çerçevede yazar gelecekte Türkiye’nin Suriye ve Irak konusunda İran ile daha yakın çalışacağını öngörmektedir. Tesnim Haber Ajansı’na göre Türkiye dış politikasındaki değişimin işaretlerini son birkaç aydır vermektedir ve günümüzde Ankara’nın Rusya, İsrail, Mısır, Suriye ve Irak’a karşı yaklaşımı bu arka plana dayanmaktadır28. Bu değişimin iç nedenleri ekonomik ve güvenlik alanındaki olumsuz durumdur. Binalı Yıldırım, TRT Haber’de Türkiye- İsrail ilişkilerinin normalleşme sürecini değerlendirirken Mısır’da Mursi konusundaki tavrını yumuşakça tekrar ettikten sonra hükümetin bu ülkeyle ilişkileri normalleştirme konusundaki isteğini dile getirmiştir. Yıldırım’ın “biz istesek bile ilişkilerimizi bölgenin ülkeleriyle kesemeyiz çünkü onlarla ortak sınırları paylaşıyoruz” şeklindeki açıklamaları Mısır Dış İşleri Bakanlığı sözcüsü Ahmet Ebuzid tarafından şu şekilde karşılanmıştır: “Türkiye ile ilişkilerin onarılması onun Mısır halkının iradesini tanımasına bağlıdır. Biz Türkiye’nin ilişkilerin düzeltme çabasını iyi niyetle karşılıyoruz ancak Türkiye, Mısır halkının 27 28 Khabar Online, http://www.khabaronline.ir/detail/554686/World/middleeast (10.07.2016) Khabar Online, http://www.khabaronline.ir/detail/552167 meşru iradesinin 30 Haziran devriminde ortaya çıktığını kabul etmelidir”. Türkiye- Mısır ilişkilerinin onarılması Türkiye’nin ekonomisi açısından ve ayrıca Filistin konusunda Mısır ile yapacağı işbirliği açısından önemlidir. Ancak yazara göre bu zaman isteyen bir konudur. Yazara göre günümüzde Türkiye’nin eski politikalarını terk ederek Suriye’de Rusya ve İran ile işbirliği yapması teröre karşı mücadelede önemli bir adım olacak ve bu yaklaşım Suriye tarafından memnuiyetle karşılanacaktır. Ayrıca u yeni yaklaşım PYD gibi konularda Türkiye’nin güvenliğine olumlu katkı sağlayabilecektir. İRNA, IPIS29 Ortadoğu Masasının Başkanı Alireza Miryusefi ile Türkiye dış politikası hakkından bir röportaj gerçekleştirmiştir30. Miryusefi’ye göre Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi Türkiye’nin Batı ile özellikle ABD ile ilişkilerini onarma çabası ve İsrail’in Kürt bölgelerinde olumsuz etkilerinin kontrol altına alınması amacı ekseninde değerlendirilmelidir. Ona göre Türkiye ve Suudi Arabistan siyasetinin doğası birbirinden farklıdır. Türkiye bölgede mevcut düzenin korumasından yanadır ve bir büyük güç olmanın gereken şartlarına sahiptir. Oysa Suudi Arabistan mevcut düzenin değişiminden ve böylece son on yıldaki stratejik kayıplarının onarılmasından yanadır ve bu nedenle bölgede barış ve istikrarı arzu etmemektedir. Dolayısıyla iki aktör farklı kutuplarda yer almaktadırlar. Ancak bazı dönemlerde Türkiye’nin yanlış hamleleri onu Arabistan ile aynı konuma yerleştirmiştir. Bu çerçeveden bakıldığında ise Türkiye İran için bir tehdit oluşturmamaktadır. Miryusefi’ye göre günümüzde DAİŞ’i yenme şartları mevcuttur bu nedenle bölgesel ülkeler DAİŞ sonrası dönemi düşünmelidirler. Miryusefi’ye göre Türkiye’nin bu dönüşümünde gerçekleşen en önemli değişimi Rusya ile ilişkilerinin normalleşmesidir. İncirliği kullanma fırsatının Türkiye tarafından Rusya’ya sunulması her şeyden çok Türkiye’nin Suriye’ye konusundaki değişen politikasına etmektedir. Türkiye uzmanı Sadegh Maleki, göre Türkiye’nin Müslüman bir ülke olarak Müslüman bir hükümete ve lidere sahip olması İran’daki karar vericileri şaşırtmamalıdır31. Zira Erdoğan, Türkiye’nin çocuğudur ve pragmatik yaklaşımıyla Türkiye’nin çıkarlarını takip etmektedir. Bu çerçevede Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesi İran’ın Suriye, Irak ve Lübnan gibi Siyaset ve Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü İRNA, http://www3.irna.ir/fa/News/82140276/ (08.07.2016). Ayrıca bu bilgi hakkında farklı görüşler mevcuttur ve Türk resmi kanalları tarafından şu anan kadar teyit edilmemiştir. 31 Basij Press, http://basijpress.ir/fa/print/78986/ (02.07.2016) 29 30 stratejik çıkarlarını etkiliyebilmektedir. Dolayısıyla Tahran-Ankara ilişkilerinin korunması ve şartların İran’ın aleyhine dönmemesi için yeni çabalar sarf edilmelidir. Cemaran haber sitesine göre Türkiye’nin Rusya ve İsrail ile ilişkilerinin onarılması farklı çevrelerde farklı yorumları beraberinde getirmiştir32. Ankara’nın 2009 yılından sonra ideolojik bir tutum sergilemeye başlamasını eleştirenler günümüzde onun kendi ayakları üzerinde duramadığından dolayı 180 derecelik bir dönüş yaşadığını dile getirmektedirler. Oysa yazara göre Türkiye’nin dış siyasetindeki değişiklik sırf ona münhasır değildir ve günümüzde şartların değişmesi, gerçekçi ve pragmatik bir açıdan bakıldığında Türkiye’nin yanı sıra diğer aktörlerin de davranışlarında değişikliğe neden olmuştur. Özellikle yazıda DAİŞ’in konumunun Suriye ve Ortadoğu’nun geleceğini belirlemekte olduğu vurgulanmakta bu nedenle de Türkiye’nin bunu hesaba katıp kendini bu durumla uyumlu hale getirmek durumunda olduğu belirtilmektedir. Bazı uzmanlara göre ise bu dönüşüm Ankara’nın bölgede etki alanı yaratma çabasından vaz geçtiği anlamına gelmektedir. Farda News’te yayınlanan yazıya göre bazı uzmanlar Türkiye’nin dış politikasındaki değişikliği özellikle yeni bir Başbakanın atanmasını, Türkiye’nin bölgesel politikalarının başarısız olmasından ve bu ülkenin yalnız kalmasından kaynaklandığını söylemekteler33. Bu bakış açısının yanı sıra, bazı uzmanlara göre Erdoğan son yıllarda İsrail’in güvenliğini güvence altına alarak bu ülkeye büyük bir hizmet sunmuştur. Bu iki ülke her zaman birbirlerinin müttefikleri olmuşlardır ve olacaklardır. Bu çerçevede Türkiye’nin Suriye konusunda yaklaşımını değiştirmesi mümkün gözükmemektedir. Diğer yandan yazara göre Türkiye’nin Moskova ve Tel Aviv’e yaklaşması Kürtlere karşı devreye sokmayı tasarladığı yeni planlarla ilişkilidir. Özetle, Tasnim News’un da söylediği gibi Türkiye’nin ilişki kurduğu ülkeler gibi, İran, Suriye ve Irak Türkiye’nin dış politikasında takip ettiği yeni yaklaşımdan memnuniyet duymaktadır 34. Zira bu yaklaşım onların kendi bölgesel politikalarıyla bağdaşmaktadır. Türkiye uzun süredir gergin ilişkiler yürüttüğü Bağdat hükümetine burada gerçekleşen terör saldırılarını kınayarak geçmiş olsun mesajı göndermiştir. Bu gibi tavırlar daha önce Türkiye tarafından sergilenmemekteydi. Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Soçi’de ifadelerinin işaret ettiği gibi “Türkiye muhtemelen 32 Jamaran, http://www.jamaran.ir/NewsPrint.aspx?ID=135785 (05.07.2016) Farda News, http://www.fardanews.com/fa/news/539229/%D8%AE%D9%88%D8% (04.07.2016) 34 Tasnim News, http://www.tasnimnews.com/fa/news/1395/04/15/1122708/%D9%86%DA%AF%D8%A7%D 9%87%DB%8C% (05.07.2016) 33 Suriye’ye karşı politikalarını değiştirecektir” 35 . Türkiye tekrar “komşularla sıfır sorun” politikasına geri dönmektedir. Türk-Rus ilişkilerinin onarılması DAİŞ’e karşı savaşta özellikle Rusya’nın İncirlik üssünden yararlanma fırsatını göz önünde bulundurursak Suriye ve Irak açısından önem arz etmektedir. Ayrıca Türkiye’nin bu konuda işbirliğinde bulunması uluslararası toplum nezdinde Türkiye’nin DAİŞ gibi terör örgütleriyle ilişkilerinin olduğu algı ve varsayımlarını da bertaraf edecektir. Sonuç İran İslam Cumhuriyeti, resmi kanallardan da ifade edildiği üzere, Türk dış politika açılımına olumlu yaklaşmaktadır. Türkiye’nin dış politikasındaki değişiklik özellikle bölgesel dengeleri değiştirebilme kapasitesine sahip olduğu için önemlidir. Bu yeni değişim İran açısından özellikle Suriye ekseninde uygulanabilecek politikaları ön plana çıkarmaktadır. Bu açıdan bakıldığında başta DAİŞ’e karşı mücadele gelmek üzere Türkiye’nin farklı koalisyonlarda yer alarak Suriye politikasını değiştirmesi ve bölgede istikrarın hızla sağlanması birçok açıdan önem arz etmektedir. İran basınında yer alan yazıların çoğunda Türkiye’nin son yıllarda takip ettiği politikaları aşamalı olarak bir kenara bırakıp yeni politikaları devreye sokmasının her şeyden önce Türkiye’nin kendi çıkarları açısından gerekli olduğu vurgulanmakta ve bu türden bir dış politika açılımının reelpolitik bir gereklilik olduğu öne sürülmektedir. Bu çerçevede her ne kadar İran resmi söylemlerine yansımasa da Türk- İsrail ilişkilerinin onarılması da uzmanlar tarafından gerçekçi bir çerçevede ele alınmakta ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da belirttiği gibi Türkiye ile İsrail’in birbirlerine belirli konularda muhtaç oldukları bir olgu olarak değerlendirilmektedir.36 Diğer yandan, ilişkilerin tarihi boyunca Türkiye ve İran ciddi sorunlarında dahi her zaman birbirlerine karşı temkinli davranmışlardır. Öyle ki Türk-İran ikili ilişkilerinin iyi olduğu dönemlerde bu ülkelerden birisinin üçüncü bir aktör ile olan ilişkileri bu durumu etkilememiştir. Örneğin 2000’li yıllarda bunu İran ve Ermenistan’ın iyi ilişkilerinin veya Türkiye- İsrail’in iyi ilişkilerinin Türk- İran ikili ilişkilerine etkisizliğini gözlemlemek mümkündür. Bölgesel gelişmelere bakıldığında günümüzde ortak tehditlere odaklanmak ve ilgili konularda diğer ülkenin konumunu tanıyarak muhtemel 35 Tasnim News, http://www.tasnimnews.com/fa/news/1395/04/15/1122708/%D9%86%DA%AF%D8%A7%D 9%87%DB%8C% (05.07.2016) 36 İRIIN, http://www.irinn.ir/news/print/144564/%d8%a7%d8%b1%d8%af%d9%88%d8%ba%d8%a7%d9%86% (02.01.2016) güvenlik açıklarını kapatmanın ilişkilerin korunmasına ve geliştirilmesine yardımcı olabileceği öngörülmektedir. Özetle, İran medyasında yapılan değerlendirmelerde genel olarak son dönemlerde devreye sokulan Türk dış politika açılımının Türkiye İran ilişkilerini de olumlu yönde etkileyebileceği kanaati öne çıkmaktadır.