Ocak 2016 - Sayı: 184 - TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Transkript

Ocak 2016 - Sayı: 184 - TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
TMMOB
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
İZMİR ŞUBESİ
45. DÖNEM GENEL KURUL ÇAĞRISI
Genel Kurul:
20 Şubat 2016 Cumartesi / Saat: 10.00
Seçimler:
21 Şubat 2016 Pazar / Saat: 09.00-17.00
Yer:
Tepekule Kongre Merkezi
(Anadolu Cad. No: 40 - Bayraklı / İZMİR)
GÜNDEM:
Birinci Gün:
1. Açılış
2- Başkanlık Divanının Oluşturulması (1 Başkan, 2 Başkan Yrd., 2 Yazman)
3- Saygı Duruşu
4- Yönetim Kurulu Başkanının Konuşması
5- Konuk Konuşmacılar
6- Çalışma Raporunun Okunması ve Değerlendirilmesi
7- Adayların Tespiti ve Tutanağa Bağlanarak İlanı
7.a) Yönetim Kurulu (7 Asıl, 7 Yedek)
7.b) Merkez Delegeleri (Şube net üye sayısının % 0,5’i asıl, % 0,5’i yedek)
8- Dilek ve Temenniler, Kapanış.
İkinci Gün:
9. Seçimler
TMMOB
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
İZMİR ŞUBESİ
İÇİNDEKİLER
haber bülteni
Başyazı
2
Sahibi:
Şubeden
Aralık 2015 - Ocak 2016 Etkinliklerimiz
4. Yapı Denetim Sempozyumu
4
9
Yıl: 30 - Sayı: 184 / Ocak 2016
İki ayda bir yayınlanmaktadır.
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına
İnş. Müh. Ayhan EMEKLİ
Sorumlu Yazı İşleri Yönetmeni:
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına
İnş. Müh. Jale ALEL
Yayın Kurulu
Aydın NOĞAY
Ayhan EMEKLİ
Baner SANDALCI
Ceren NARİN
Fırat ÜMMETOĞLU
Gülşen IŞIK
Gürkan ERDOĞAN
Hüseyin KUZU
Jale ALEL
Onur AÇIK
Rahmi ALPER
Serap ÜNAL
Yayın Koşuları:
Gönderilen yazıların yayınlanıp yayınlanmamasına Yayın Kurulu karar verir. Yazılardaki
görüşler yazarlarına aittir. Yazılar kelime işlem
programlarından birinde yazılmış olarak
[email protected] adresine e-posta ekinde
gönderilmelidir.
İyi bir baskı kalitesi için yazılarda kullanılan
fotoğraf, şema, tablo gibi görsel malzemelerin
yüksek çözünürlüklü olması gerekmektedir.
Bültenimizin bir sayfasında görsel malzeme
bulunmayan yazılar yaklaşık 580 kelime (4.500
boşluklu karakter) içermektedir.
Yazıların sayfa düzeni yeniden yapıldığı için yazar tarafından bültene uygun bir sayfa düzeni
yapılmasına gerek yoktur.
Yönetim Yeri:
Anadolu Cad. Tepekule İş Merkezi,
No: 40, Kat: 1 Bayraklı/İZMİR
Telefon : 232 462 56 55
Faks: 232 462 11 67
web: www.imoizmir.org.tr
e-posta: [email protected]
Tasarım ve Sayfa Düzenleme: Erkan Kara
Bu sayı 7200 adet basılmıştır.
Şube üyelerine ücretsiz dağıtılır.
Yayın Türü: Mesleki, Yerel, Süreli Yayın
Baskı: Altındağ Grafik Matbaacılık
2839 Sokak No: 28
1. Sanayi Sitesi / İZMİR
Tel: 0 232 457 58 33
Faks: 0 232 457 89 99
Basım Tarihi: 29 Ocak 2015
İMO’dan
16
TMMOB’den
18
İnceleme
Çimento Esaslı Kompozitlerin
Kendi Kendine Yerleşme Kabiliyeti
Ahsanollah BEGLARIGALE, Halit YAZICI
19
Hukuk
Siyasi Bir Senaryo:
Başkanlık ve Sonrası
Av. Baki OKAN
27
Çocuk Sağlığı
Bebeklerde Ateş
Prof. Dr. Mustafa BAK
34
genç-İMO
genç-İMO Etkinliklerimiz
36
Mor Sayfa
Genç Mühendislerin Gözüyle
Yapı Denetim Sisteminin Değerlendirilmesi
Pelin KULDAL
38
Tarihte Bugün
Asla Yalnız Yürümeyeceksin
40
Kitaplar Arasında
41
Mizah
43
Bulmaca
44
Başyazı
BAŞYAZI
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
İZMİR ŞUBESİ YÖNETİM KURULU
Değerli Meslektaşlarımız,
Yeni bir yılın ilk ayında sizlere merhaba diyoruz
Bülten’in bu sayısında. Aynı zaman bir dönemin de
sonu ve Yayın Kurulu olarak son defa sizlerle birlikte oluyoruz bu dönemin son sayısında. Hep söylene
geldiği gibi yeni yıl yeni başlangıçları, yeni umutları
hatırlatır. Mesleki örgütümüzde iki yıllığına yöneticilerimizi belirleyeceğimiz kendi seçimlerimiz için
demokratik haklarımızı kullanacağız önümüzdeki
günlerde. Bu nedenle, Bülten’in bu sayısında yeni
umutlarımızı ve yeni başlangıçlarımızı geçmişin değerlendirmesinden çıkaracağımız sonuçlarla yapalım
istedik hep birlikte
Aslında Bülten’i çıkartmaya başladığımız tarihten bu
yana, bizler bu ülkenin aydınları olarak aynı zamanda;
dünyayı, ülkemizi ve yaşadıklarımızı bilen, düşünen,
sorgulayan, yorumlayıp toplumun çıkarlarını koruyacak bilgi ve becerideki meslek mensupları olarak; her
ikisini birleştirerek özünde yurttaş mühendis olmak
bilinci içerisinde yaptığımız değerlendirmeleri bu sayfadan sizlere ulaştırmaya çaba sarf ettik. Ülkemizin
siyasi, ekonomik, toplumsal gelişiminde emeği ve
bedelleri bulunan mesleki örgütümüzün elbette söylenecek sözü de bulunmaktadır. Çıkarttığımız sesleri
Bülten sayfalarından sizlerle paylaştık birlikte ses olmak adına. Şubemizin yaşadıkları, yaptıkları, etkinlik
ve faaliyetleri, ülkemizin siyasi, ekonomik, toplumsal
sorunları hakkındaki tespitlerimizi hep bu kapsamda
değerlendirmeliyiz.
Dünyada son beş yıllık süreçte dünya nüfusunun
%50lik kesiminin varlıkları %41 azalırken en zengin
62 kişinin varlıklarındaki artış 1,76 milyon dolara çıkmıştır. Bu ise dünya nüfusunun yarısının tamamının
varlığına denk gelmektedir. Yani herkesin refahı için
işleyecek bir ekonomi yerine; gelecek kuşaklar ve gezegen için yalnızca %1’lik kesimin refahı için ekonomi
oluşmuştur.
Siyasi iktidarın bugüne kadar böbürlenme aracı olarak kullandığı ekonomik gelişmeler için; Ülkemizin
dünyanın bilmem kaçıncı ekonomisi olduğunda gelişmiş bir ekonomi olamayacağı, gelişme ve kalkınmanın
ekonomik büyümeyle özdeşleştirilemeyeceği, dünyada da gelişmişliğin ekonomik büyüklük ile ölçülmediğini belirterek; satın alma gücü paritesine göre, kişi
2
Ocak 2016
başına GSMH’da, küresel rekabet gücü endeksinde,
İnsani gelişme endeksinde, basın özgürlüğünde, sağlık ve yaşam ölçütleri, demokratik hak ve özgürlükler ile bunların halka yansımasındaki ölçütlerde ve
en önemlisi eğitim düzeyinde, dünya sıralamasının
bir ülkenin gelişmişlik ve demokratikliğinin ölçütü
olduğu evrensel kabulleriyle değerlendirmelerimizi
yaptığımızı belirtmeliyiz.
Siyasi iktidar bir taraftan, tabii olduğu ekonomik,
toplumsal politikalara göre, kentlerimiz ve doğal kaynaklarımıza, mesleki çalışma esaslarına, meslek örgütlerine, kentlere müdahale ediyor, hemen her alanı
ve hemen her mesleği kendi yaklaşımı çerçevesinde
hizaya getirmeye çalışıyor, diğer taraftan kentsel dönüşüm adı altında hız kazanan yağma ve talan süreci
sonucunda yaşam alanlarımız, yaşama alan ve şekillerimize müdahale etmektedir. Bu anlamda kamu yararı anlayışı, hayatın, toplumun ve kamu yönetiminin
tüm alanlarında, tüm süreçlerinde tasfiye edilmektedir. Deprem gerçekliği ve mesleğimizle olan doğrudan
ilişkisi görmezden gelinmeye devam edilmektedir.
Bu uygulamalarda siyasi iktidarın ve yandaşlarının
niyeti bellidir. Bu niyet, kendilerine muhalefet eden
toplumun her kesim, sınıf ve statüdeki bireylerini,
gruplarını ve örgütlerini susturmaktır. Amaç; suskun,
başı önde, hak aramayan biat eden bir toplum yaratmaktır. Bunun için de anayasa değişikliği yapılmalı,
demokratik düzen yerine tek kişinin hegemonyasını
sağlayacak başkanlık rejimine geçilmesi şarttır. Bu
nedenle şimdiye kadar olduğu gibi bütün değer yargılarının ve kavramların içi boşaltılarak yaratılan kavram kargaşası ve kirliliği içerisinde algı operasyonu
hız kesmeden yürütülmektedir. Bu nedenle, analar
ağlamasın söylemiyle başlattıkları barış süreci askerler-polisler ve ötekiler konumuna getirilerek ülke analarının tamamının göz yaşlarıyla faşizm ülkeye hakim
olmaktadır.
Bugün ülkemizde ekonomi politikalarına yön veren
anlayış, işsizliği, yoksulluğu büyütmekte, emek alanını esnek, serbest, güvencesiz bir hale getirilerek sömürüyü derinleştirmektedir. Demokrasinin en iyi ve tek
savunucuları intibaını yaratmaya çalışan siyasi iktidarın, geldiği günden bugüne ortaya koyduğu uygula-
Başyazı
malar tam bir tenafür göstergesi olmuştur. Yani siyasi
iktidarın uygulamalarına alkış tutmayan her kesim
ve statüdekiler tu-kaka ilan edilmiştir siyasi iktidar
tarafından. Farklı ve karşı düşünce dile getiren taraflar, sivil toplum kuruluşları, medya mensupları, kamu
görevlilerinin; ‘hain’, ‘çete’, ‘dış güçlerin işbirlikçisi’,
‘komplocu’, ‘darbeci’ şeklinde yaftalanması ve itibarsızlaştırılma çabalarında; kimi zaman öğrenciler kötü
olurken kimi zaman çiftçiler, kimi zaman işverenler
kötü olurken kimi zaman işçiler kötü olabilmektedir.
Şimdilerde ise akademisyenler bu suçlamadan nasibini alırken; bizlerin dahil olduğu meslek örgütleri ise
her daim kötü ilan edilmektedir siyasal iktidar tarafından. Elbette ekonomik, sosyal, siyasi anlamda yapılanlar bunlarla da sınırlı değildir, söylenecek çok şey
bulunmaktadır. Siyasal iktidarın on yıllardır yaptıkları adeta yapacaklarının teminatı görünümündedir.
Yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı değerlendirirken, bunların bir kısmının kendi örgütlülük seviyemizden ve sınıfsal yapımızdan kaynaklandığı, biz
kaynaklı olduğunu; bir kısmının ise konjonktürel, bizim dışımızda gelişen, karşı koyulması, değiştirilmesi
veya etkilenmesi sadece bizim mesleki mücadelemizle
mümkün olmayan, dünya ve ülkemiz çapında geniş
tabanlı, kitlesel, etkili, örgütlü ekonomik demokratik
ve siyasi mücadele ile değişecek ve karşı koyulabilecek
gelişmeler olduğunu unutmamalıyız.
Bu anlamda; meslek alanımızda, çalışma hayatında,
örgütsel yapılarımızda sürekli hak kayıplarına uğradığımız, saldırıların, baskıların örgütsel anlamda da
arttığı dönemler yaşadığımız süreçte mesleki örgütlülüğümüze sahip çıkmanın önemi de ortadadır. Öte
yandan doğru zamanda, doğru şeyleri söyleyerek doğru bir mücadele mesleki örgütümüzün meşruiyetini
ve haklılığını kitlelere gösterecektir. O halde her türlü
gelişimi üretim ilişkileri açısından irdeleyip, yorumlayarak, yaşamın her alanını olduğu gibi mesleğimizin
uygulanabilirliğini de mesleki çalışma anlayışlarının
dışında ve üstünde siyasetle ilişkilendirilerek duruş,
davranış ve tercihlerimizi belirlemeliyiz her şeyden
önce. Çünkü ülkeyi ve toplumu ilgilendiren bu sorunlar ve siyasal iktidarın çözüm/çözümsüzlük için uygulayacağı politikalar ve alacağı kararlar mesleğimizi
doğrudan etkileyeceği için savunma ancak bu yolla
yapılabilecektir. Çünkü İMO’nun ülke, halk, üye ve
mesleğimizin çıkarlarını savunup koruyabilmesi için
siyasetle iç içe olması gerekmektedir. Çünkü gittikçe
işçileşen, yaşam şartları zorlaşarak standartları düşen,
işten atılan üyelerin hakları ancak bu yolla savunulabilecektir. Çünkü yukarıda sadece bir kısmını sıraladığımız sorunların çözümleri için verilecek mücadelede alacağımız yer, Odamızın ve üst Birliğimizin
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
başarısını da belirleyecektir. Çünkü çok geç olmadan
ses çıkarmak ancak bu yolla yapılabilecektir.
Diğer taraftan çağdaş demokratik toplumun örgütlü
toplum olduğunu, bağımsız olunmadan demokratik
uygulamaların olamayacağını unutmamalıyız. Daha
kitlesel katılım sağlayıp, meslek örgütümüze karşı
saldırılara kitlesel örgütsel gücümüzle karşı durmalıyız. Şube başkanımız Tahsin VERGİN son başyazısında, “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne
bağlı meslek odalarımızın ve özellikle kendi meslek
odamız İnşaat Mühendisleri Odası’nın kuruluşundan
günümüze yaptığı çalışmalar izlendiğinde, ülkemizin
yeraltı ve üstü kaynaklarının talan edilmesine, bilime,
tekniğe aykırı her türlü uygulama ve girişime karşı
verilen mücadelelerle dolu olduğu görülmektedir”
diyerek bizlere ve siyasi iktidarlara, toplumsal, ekonomik gelişim, kalkınma ve çağdaşlaşma adına yapılması gerekenleri işaret etmektedir. Ve yine Sevgili
Başkanımızın örgütlenme ve örgütlülük için ayrışma
değil birliktelik anlayışı ve bu bakış açısıyla yaptığı
çalışmaların bizim için rehber niteliği ve önemi halen
geçerliliğini korumaktadır.
Meslek Odamızda birlikte üretmenin, birlikte yönetmenin, mesleğimize ve yaşam hakkımıza sahip çıkmanın, insan olmanın onuru ile toplumsal olaylarda
taraf olmanın, hak aramanın, birlikte başarmanın ve
kazanmanın, mesleki bilimsel birikimleri ile geleceği
bugünden kurmanın ortak paydasını büyütmek üzere ses çıkarmaya devam etmeliyiz. Hepimiz birer alev
olabilmeliyiz, geleceğimiz için.
Dolayısıyla yaşadığımız bu süreçte; ülkemiz, halkımız, mesleğimiz ve meslektaşımız ve meslek odamıza
karşı yapılan uygulamalara karşı; yönetim ve üyeler,
bizimkiler ve diğerleri ayırımı yapmayan bir yönetim
için; dar yönetim çevresindeki şak-şakçılar ya da müzmin muhalefetçileri, yerel örgütlenme anlayışlarını iyi
ayırt ederek katılımcı, en geniş kesimi kapsayan üyelerin övgü ve eleştirilerini önemseyen yönetim anlayışını oluşturup, uygulamak için; Meslek Örgütümüze
dışarıdan gelecek her türlü saldırılara yukarıda belirtilen anlayışlar ve uygulamalarla en geniş katılımla
cevap vermek için; İMO ve Şubelerin yönetimlerden,
yönetim kurulu üyelerinden ve başkanlarından ibaretmiş anlayışlarının oluşmasının, izolesinin engellenmesi için; verilecek mücadelede en geniş katılımla ortak akılla hareket ederek karşı durulması için, yurttaş
mühendis olarak yapılacak Mesleki örgütlülük seçimlerine katılmamızın önemi de açıktır. Unutmayalım,
birimiz olmadan hep bir eksik olacağız.
Sevgi ve saygılarımızla...
Ocak 2016
3
Şubeden
ARALIK 2015 - OCAK 2016
ETKİNLİKLERİMİZ
16 Aralık 2015
Odamızın 61. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Tepekule Kongre Merkezi Anadolu Salonu`nda düzenlenen
törenle mesleklerinde 25, 40 ve 50. yıllarını dolduran
üyelerimize plaket ve onur belgeleri ile İMO rozetleri
verildi. Törenin başında Oda ve Şube tarihimizden fotoğrafların yer aldığı bir sunum gerçekleştirildi. Daha
sonra Şube Başkanımız Ayhan Emekli`nin yaptığı
açış konuşmasının ardından sırasıyla mesleklerinde
50, 40 ve 25. yıllarını dolduran üyelerimize Oda Başkanlığımız tarafından hazırlanan onur belgeleri ile
Şubemiz tarafından hazırlanan plaketleri verildi.
Plaket töreninin ardından törene katılan üyelerimize
ve yakınlarına kokteyl verildi.
4
Ocak 2016
Şubeden
18 Aralık 2015
Öğrenci üyelerimize yönelik olarak düzenlediğimiz
“Mesleğimiz ve İMO” Söyleşisi Şube Konferans Salonumuzda gerçekleştirildi.
Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli`nin
açılış konuşmasıyla başlayan söyleşiye konuşmacı olarak Y. İnş. Müh. Hüseyin Kuzu, Y. İnş. Müh. Soner
Bilge, İnş. Müh. Ömür Geyhan, İnş. Müh. İlke Kasaboğlu ve İnş. Müh. Çağdaş Gürbüz katıldılar.
Konuşmacılar çalışmış oldukları alanlarla ilgili bilgi
ve deneyimlerini aktararak Odamızla ilgili bilgiler
verdiler.
19 Aralık 2015
Odamızın 61. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen etkinlikler kapsamında Kuşadası Pinebay Otelde düzenlenen İMO Gecesi üyelerimizin aileleriyle
birlikte yoğun katılımıyla gerçekleşti.
Mühendisliği öğrencilerine Odamız ve genç-İMO tanıtılarak, yeni öğrenci üye kayıtları alındı.
22 Aralık 2015
Şubemizde Afet Komisyonu üyelerine yönelik “Afetlerde İlkyardım” konulu seminer düzenlendi. Eğitmenliğini Doç. Dr. Gürkan Ersoy’un yaptığı seminerde Afet sonrasında yapılacak ilkyardımda dikkat
edilecek konular anlatıldı.
23 Aralık 2015
Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümü ziyaret edilerek üyelerimizle bir
toplantı yapıldı.
25-26 Aralık 2015
4. Yapı Denetim Sempozyumu, 25-26 Aralık 2015
tarihinde, İzmir Tepekule Kongre Merkezi`nde gerçekleştirildi. 350 kişinin katıldığı sempozyumumuzla
ilgili bilgiyi Bültenimizin diğer sayfalarında bulabilirsiniz.
21-23 Aralık 2015
Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümünde 21-23 Aralık 2015 tarihleri arasında genç-İMO standı açıldı. Stantta İnşaat
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
4 Ocak 2016
Şube Başkanımız Ayhan Emekli Ege TV’de katıldığı
programda kentimizle ilgili konular hakkında görüşlerini aktardı.
Ocak 2016
5
Şubeden
5 Ocak 2016
İzmir Kent Konseyi Başkanlığına seçilen Çağrı Gruşçu Yönetim Kurulumuzu ziyaret ederek birlikte çalışma ve üretme dileklerini iletti.
5 Ocak 2016
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü İnşaat Mühendisliği bölümünde birinci sınıf öğrencileriyle bir tanışma
toplantısı düzenlendi. Bölümde yapılan toplantıda
mesleğimiz, genç-İMO ve Oda etkinlikleri hakkında
bilgi verildi.
5 Ocak 2016
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi ve Türkiye
Sağlıklı Kentler Birliği yönetimindeki “Sağlıklı Kentler Projesi” kapsamında Ulaşım Çalışma Grubu’nun
4. Toplantısına Şubemiz adına İMO Danışma Kurulu
üyesi A. Fuat Günak katıldı.
8 Ocak 2016
Şube Başkanımız Ayhan Emekli Oda Başkanlığında
yapılan Kentsel Dönüşüm Komisyonu ve Referans
Kurulu-2 toplantılarına katıldı.
8-9 Ocak 2016
İMO Ankara Şubesince düzenlenen İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumuna katıldık.
11 Ocak 2016
Şubemizin 44. Dönem Çalışma Komisyonları başkanlarıyla yapılan toplantıda komisyonların yaptığı çalışmalar ve önümüzdeki dönem yapılması gerekenler
görüşüldü.
6
Ocak 2016
14 Ocak 2016
Prof. Dr. Çınar Atay`ın sunduğu `Cumhuriyet Öncesi İzmir`in İmarına Yönelik Girişimler ve Sonrasına
Yansımalar` konulu seminer Şubemiz Konferans Salonumuzda gerçekleşti.
16-19 Ocak 2016
Şubemizde Kasım-Aralık 2015 aylarında düzenlenen
bilgisayar kurslarımız tamamlandı. Eğitmenliğini
İnş. Müh. Musa Borca ve İnş. Müh. Erol Ar’ın yaptığı
SAP2000’e Giriş kursu ile eğitmenliğini İzmir Şube
Mesleki Denetim Görevlimiz Tuğrul Baştan’ın yaptığı
IdeCAD kurslarına 25’er üyemiz katıldı. Kurs sonunda üyelerimize katılım belgeleri verildi.
Şubeden
19 Ocak 2016
Ülkede huzur ve barış isteyen akademisyenlere karşı başlatılan linç kampanyası ve işten el çektirmelere
karşı TMMOB-DİSK-KESK-Barolar Birliği Çağdaş
Avukatlar Grubunca İzmir Adliyesinde yapılan basın
açıklamasına katıldık.
rının uzmanlık alanlarına giren konularda çıkarılacak
yasalara ilişkin görüş ve önerilerini iletirken, bu tür
toplantıların daha sık yapılması konusunda görüş birliğine varıldı.
20 Ocak 2016
Şubemiz Afet ve Deprem Bilincini Yaygınlaştırma ve
Yapı Stoğunu İyileştirme Komisyonu toplantısı Şubemizde yapıldı.
25-26 Ocak 2016
Eğitmenliğini Y. İnş. Müh. Cemal Coşak’ın yaptığı
Bilgisayar Destekli İş Planı Hazırlama kursu ile eğitmenliğini Şube Mesleki Denetim Görevlimiz Tuğrul
Baştan’ın yaptığı IdeCAD kursu Şubemizde başladı.
Ocak-Şubat aylarında 8 hafta sürecek olan kurslar sonunda katılımcalara sertifikaları verilecek.
22 Ocak 2016
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu bileşeni
odalar ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir
Milletvekilleri, 22 Ocak 2016 tarihinde bir toplantı gerçekleştirdi. MMO Tepekule Kongre ve Sergi
Merkezi Karadeniz Salonu’nda gerçekleşen toplantıya TMMOB’ye bağlı Odaların temsilcileri ve CHP
İzmir Milletvekilleri Kamil Okyay Sındır, Tacettin
Bayır, Atila Sertel, Özcan Purçu ve Murat Bakan katıldı. Toplantıda, TMMOB temsilcileri, meslek odala-
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Ocak 2016
7
Şubeden
2016 KIŞ DÖNEMI ETKINLIKLERIMIZ
8
Ocak 2016
Şubeden
4. YAPI DENETİM SEMPOZYUMU
İZMİR’DE GERÇEKLEŞTİ
İnşaat Mühendisleri Odası adına Şubemiz tarafından düzenlenen 4. Yapı Denetim Sempozyumu 25-26 Aralık 2015
tarihlerinde Tepekule Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.
İnşaat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen ve Şube Başkanımız Ayhan Emekli konuşmasında,
yürütücülüğünü İMO İzmir Şubesi`nin yaptığı Sem- “TÜİK verilerine göre ülkemizde 20 milyon civarında
pozyum, 25 Aralık 2015 Cuma günü, saat 10:00`da yapı bulunmaktadır. Bu mevcut yapı stoğumuz büyük
düzenlenen açılış töreniyle başladı. Sempozyuma İMO
oranda ruhsatsız ve niteliksiz, mühendislik hizmeti
Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan, 2. Başkanı almadan ya da kısmen alarak yapı denetimi olmadan
Şükrü Erdem, Sekreter Üye Bülent Tatlı, Sayman Üye
üretilmiştir. Kentleşme politikalarında, planlama ve
Cihat Mazmanoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Necati yapı üretim süreçlerinde, yasal düzenlemelerde yeAtıcı, Ayşegül Bildirici Suna ve Tansel Önal ile Çevre
tersizlikler ve hatalar depremler sonrası dramatik
ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürü
sonuçlarla gün yüzüne çıkmıştır” dedi.
Kasım Kayıhan, Genel Müdür Yardımcısı Murat AkınSempozyum boyunca;
bingöl, Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürü Selahattin Varan ve İMO Şubelerinin yönetim kurulu üyeleri Yapı Denetim Uygulamaları ve Yaşanan Sorunlar
katıldı.
Yapı Denetim - Müşavirlik – Müteahhitlik
Açılışta İMO İzmir Şube Başkanı Ayhan Emekli ve
Yapı Denetimde Çalışan Genç İnşaat Mühendislerinin
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan birer
Çalışma Koşulları ve Özlük Hakları
konuşma yaptı. Nevzat Ersan konuşmasında, yapı
denetiminin sempozyum formatında ele alınmasının, Yapı Denetim Mevzuatı
bilimsel ve mesleki esaslar doğrultusunda tartışıl- Yapı Denetim Uygulamaları ve Yaşanan Sorunlar
masının, bizlerin meslek alanımıza sağladığı önemli
bir katkı olduğunu vurguladı. Deprem tehlikesiyle Yapı Denetim Bilinci, Eğitim ve Etik
karşı karşıya bulunmayan ve güvenli yapı üretiminde
başlıklarında konular ele alındı. 2 gün süren Semoldukça mesafe kat eden Avrupa ülkeleri gibi sistemli
pozyumda toplam 6 oturum düzenlendi. Sempozyuve kurumsal bir işleyişe kavuşuncaya kadar çabalarının mun sonunda, İMO İzmir Şube Başkanı Ayhan Emesüreceğini belirten Ersan, “Odamızın konuyla ilgisi
kli`nin oturum başkanlığı yaptığı, “Nasıl Bir Yapı
1974 yılından çok eskilere dayanmaktadır. Neredeyse Denetimi İstiyoruz - Yapı Denetimde Sorunlar ve
Odamızın tarihi ile yapı denetimi tarihi örtüşmektedir” Çözümler” başlıklı forum gerçekleştirildi.
dedi.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Ocak 2016
9
Şubeden
4. YAPI DENETİM SEMPOZYUMU PROGRAMI
25 Aralık 2015 Cuma
2. Oturum: Yapı Denetim - Müşavirlik Müteahhitlik
Oturum Başkanı: Hüseyin MUMCUOĞLU
Müşavirlik Sistemi, Mühendislik Hizmetleri ve Yapı
Denetimi
Y. İnş. Müh. Cemal AKÇA
Yüklenici Gözüyle Yapı Denetim
Y. İnş. Müh. Şevket Vural SAYGIN
Müteahhitler Yapı Denetim Sistemine Nasıl Bakıyor?
İnş. Müh. Nail KOCABAŞ
Yapı Denetimde Maliyet Hesabı
İnş. Müh. Ahmet Berdan DİNÇYÜREK
İMO Adana Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi
Niçin Yapı Denetim, Nasıl Bir Yapı Denetim?
İnş. Müh. Cemal GÖKÇE
İMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı
1. Oturum: Yapı Denetim Uygulamaları ve Yaşanan
Sorunlar
Oturum Başkanı: Cihat MAZMANOĞLU
Yapı Denetimi Uygulamalarında Karşılaştığımız Sorunlar
ve Çözüm Önerilerimiz
Mimar Ali AKAT
Çevre ve Şehircilik İzmir İl Md. Yapı Denetim Şb. Md.
15 Yılda Yapı Denetimde Nereden Nereye Geldik
İnş. Müh. Osman AKBAŞAK
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği İzmir Şube Başkanı
Yapı Denetiminde Belediye Süreci ve Yaşanan Sorunlar
İnş. Müh. Osman Naci GÜNDOĞDU
Karşıyaka Belediyesi
Kağıt Üstünde Sorumlu Değil, Duyarlı Teknik Güç
İnş. Müh. Şahin TÜZEN
İMO İzmir Şubesi Yapı Denetim Komisyonu Başkanı
3. Oturum:
Yapı Denetimde Çalışan Genç İnşaat Mühendislerinin
Çalışma Koşulları ve Özlük Hakları
Oturum Başkanı: Hüseyin KUZU
Yapı Denetimde Çalışan Kontrol Mühendislerine Yönelik
Anket Çalışmasının Değerlendirilmesi
İnş. Müh. Ozan KAYA
Genç Mühendislerin Gözüyle Yapı Denetim Sisteminin
Değerlendirilmesi
İnş. Müh. Pelin KULDAL
İnş. Müh. Nuri NAYMAN
Yapı Denetim Şirketinde Çalışmak
Av. Zeki İŞLEKEL
10 Ocak 2016
Şubeden
26 Aralık 2015 Cumartesi
4. Oturum: Yapı Denetim Mevzuatı
Oturum Başkanı: Şükrü ERDEM
Yapı Denetimi Uygulamalarının Gelişimi ve Önemi
İnş. Müh. Selahattin VARAN
Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürü
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
İnş. Müh. Kasım Kayıhan
Yapı İşleri Genel Müdürü
Yapı Denetim Mevzuatı
Y. Mim. Murat Akınbingöl
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Md. Yrd.
6. Oturum: Yapı Denetim Bilinci, Eğitim ve Etik
Oturum Başkanı: Ömer Zafer ALKU
Yapı Denetiminde Eğitimin Rolü ve Öneriler
Yrd. Doç. Dr. Gülben ÇALIŞ (Ege Ü. Mühendislik Fakültesi)
Mühendislik ve Meslek Etiği
Y. İnş. Müh. Uğur BELGER
Yapı Denetim Bilinci
İnş. Müh. Hüseyin KAYA (İMO Yapı Denetim Kom. Bşk.)
TMMOB Yasası, Meslek Odaları ve Mesleki Kısıtlılık
Y. İnş. Müh. Mustafa SELMANPAKOĞLU
İMO Onur Kurulu Başkanı
Yapı Denetim Uygulamaları ve 15 Yıllık Sürecin
Değerlendirilmesi
Y. İnş. Müh. Tekin SARAÇOĞLU
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Genel Başkanı
Dünden Bugüne Yapı Denetim
İnş. Müh. Mehmet KOCAGÖZOĞLU
FORUM (Yönetici: Ayhan EMEKLİ)
Nasıl Bir Yapı Denetim İstiyoruz?
Yapı Denetimde Sorunlar ve Çözümler
5. Oturum: Yapı Denetim Uygulamaları ve Yaşanan
Sorunlar
Oturum Başkanı: Jale ALEL
Hazır Beton Üretim ve Kalite Güvence Denetimi
İnş. Müh. Hasan AÇIK (Hazır Beton Firması)
Performansa Dayalı Betonların Tasarım, Uygulama ve Denetimi
Prof. Dr. Yılmaz AKKAYA
İstanbul Teknik Üniversitesi
Yapı Denetim Laboratuvarlarının Sorunları
İnş. Müh. Veysel TAŞ
Yapı Denetçilerinin ve Şantiye Şeflerinin Sorumlulukları,
Şantiyelerde İş Güvenliği
İnş. Müh. Beste ARDİÇ
Şantiyedeki Yapı Denetim Uygulamalarında
Yüklenicilerin Karşılaştıkları Sorunlar
İnş. Müh. Mustafa Şafak BARAN
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Ocak 2016
11
Şubeden
YASA VE YÖNETMELIKLER
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:
YÖNETMELİK
İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (19.11.2015
tarih, 29537 sayılı Resmi Gazete)
Türk Patent Enstitüsünden: YÖNETMELİK
Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulama
Şeklini Gösterir Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (24.11.2015 tarih, 29542
sayılı Resmi Gazete)
Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi
Başkanlığı)’ndan: TEBLİĞ
Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği (Seri No:
67) (25.12.2015 tarih, 29573 sayılı Resmi Gazete)
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:
YÖNETMELİK
Atıksu Altyapı ve Evsel Katı Atık Bertaraf Tesisleri Tarifelerinin Belirlenmesinde Uyulacak
Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelikte Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik (30.12.2015 tarih,
29578 sayılı Resmi Gazete)
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: TEBLİĞ
Proje ve Kontrolluk İşlerinde Uygulanacak Fiyat
Artış Oranları Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (31.12.2015 tarih, 29579
sayılı Resmi Gazete)
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından:
TEBLİĞ
Su Pompaları ile İlgili Çevreye Duyarlı Tasarım Gereklerine Dair Tebliğ (SGM-2015/44)
(31.12.2015 tarih, 29579 sayılı Resmi Gazete)
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:
YÖNETMELİK
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Yönetmelik (10.01.2016 tarih, 29589 sayılı Resmi Gazete)
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:
YÖNETMELİK
Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik (10.01.2016
tarih, 29589 sayılı Resmi Gazete)
12 Ocak 2016
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: TEBLİĞ
Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmelik Kapsamında Alberk Qa Uluslararası Teknik Kontrol Ve Belgelendirme Tic.
Ltd. Şti.’Nin Uygunluk Değerlendirme Kuruluşu
Olarak Görevlendirilmesine Dair Tebliğ (Tebliğ
No: Yig/2010-09)’de Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ
(Tebliğ No: MHG/2015-21) (14.01.2016 tarih,
29593 sayılı Resmi Gazete)
Danıştay Başkanlık Kurulundan: Danıştay
Kararı
Danıştay Dava Daireleri Arasındaki İş Bölümü
Kararı, Karar No: 2016/1
(10.01.2016 tarih, 29599 [Mükerrer] Sayılı Resmi
Gazete)
ELEKTRONİK İMZALI ODA KAYIT BELGESİ
3 Haziran 2015 tarihinden itibaren, işlemlerin kolaylığı, zamanın daha tasarruflu
kullanılması adına
https://imop.imo.org.tr/uyelogin/
linkinden üye arayüzüne giriş yapan üyelerimizin online olarak elektronik imzalı
“Üye Oda Kayıt Belgesi” alabilmeleri sağlanmıştır.
Bu belgeler ile işlem yapılabileceği ve belgelerin doğruluğunun denetlenmesi hakkında Odamızca Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yazı yazılmıştır.
Uygulamaya göre düzenlenen “Üye Oda
Kayıt Belgesi”nin doğruluğunun kontrolü
belgekontrol.imo.org.tr web linkinden üye
sicil numarası, belge barkod numarası ve
güvenlik kodu girilerek yapılabilmektedir.
Şubeden
Kamu İhale Kurumundan (25.11.2015)
İŞ DENEYİM BELGELERİNİN
EKAP’A KAYIT SÜRECİ HAKKINDA
BİLGİLENDİRME
07.06.2014 tarihli ve 29023 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İhale Uygulama Yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler ile iş deneyim
belgesi düzenlemeye yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından 31/8/2014 tarihinden sonra düzenlenecek olan iş deneyim belgelerinin ve ilanı veya duyurusu 31/8/2010 tarihinden sonra
yapılan Kanun kapsamındaki ihalelere ilişkin
olup EKAP’a kayıt edilmeden 1/9/2014 tarihine
kadar düzenlenmiş bulunan mevcut iş deneyim
belgelerinin, EKAP üzerinden düzenlenerek
kayıt edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Söz konusu düzenlemeler ile iş deneyim belgelerinin hazırlanması sürecindeki hataların
asgariye indirilmesi, iş deneyim belgelerinin
kayıt altına alınması ve elektronik ihaleye geçiş
sürecinde iş deneyim belgelerinin EKAP üzerinden sorgulanarak kâğıt belge uygulamasından kaynaklanan sorunların önüne geçilmesi
amaçlanmaktadır.
Bu kapsamda idareler için; iş deneyim belgelerinin EKAP üzerinden hazırlanması, düzenlenmiş iş deneyim belgelerinin görüntülenip güncellenebilmesi ve teyit edilebilmesine
imkân sağlayan bir altyapı oluşturulmuş aynı
zamanda gerçek/tüzel kişilerin kendileri adına
düzenlenmiş bulunan iş deneyim belgelerini
EKAP üzerinden görüntüleyebilmesi sağlanmıştır.
Yukarıda bahsi geçen Yönetmelik hükümleri
gereğince EKAP üzerinden kayıt edilme zorunluluğu getirilen iş deneyim belgeleri EKAP
üzerinden kayıt edilmedikleri müddetçe ilanı
veya duyurusu 1/7/2016 tarihinden sonra yapılan ihalelerde iş deneyimini tevsik için kullanılamayacağından iş deneyim belgesi sahiplerinin ilgili idarelere başvuruda bulunması ve
iş deneyim belgelerinin aslının idarelere teslim
edilerek süresi içerisinde EKAP kayıtlarının
yaptırılması ihale sürecinde bir hak kaybı yaşanmaması açısından önem arz etmektedir.
Bütün ilgililere önemle duyurulur.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
2016 YILI ÜCRETLİ ÇALIŞAN
MÜHENDİS, MİMAR VE ŞEHİR
PLANCISI ASGARİ ÜCRETİ 3.300
TL. OLARAK BELİRLENDİ
TMMOB Yönetim Kurulu ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları için 2016 yılı
ilk işe giriş bildirgesinde baz alınacak asgari
brüt ücreti 3.300 TL olarak belirledi.
Yönetim Kurulu ayrıca; odalarınca belgeli çalışmanın koşul olduğu uzmanlık alanlarında,
mesleki deneyimin arandığı alanlarda, şantiye
şefliği, sorumlu müdürlük, iş güvenliği uzmanlığı, yapı denetim elemanı, teknik nezaretçi,
uzak yol kaptanlığı gibi hizmetlerde asgari ücret uygulanmayacağını, bu durumda olan mühendis, mimar, şehir plancılarının ücretlerinin
alınan sorumluluk gereği belirlenen asgari ücretinin üzerinde olmak zorunda olduğunu da
karar altına aldı.
DUYURU
İnşaat Mühendisleri Odası 2016 yılı üye aidatı
204 TL olarak belirlenmiştir.
DUYURU
Şube Bültenimiz önümüzdeki dönemde web
sitemizde dijital formatta da yayınlanacak,
üyelerimize e-postayla iletilecektir.
Bültenimizi sadece dijital olarak almak isteyen,
basılı dergi olarak istemeyen üyelerimizin
Şubemize bilgi vermesini rica ederiz.
İMO İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu
Ocak 2016 13
Şubeden
TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ
2016 YILI BİLİRKİŞİLİK-EKSPERLİK-HAKEMLİK VE
TEKNİK MÜŞAVİRLİK YÖNETMELİĞİ
19.4.1983 Tarih ve 18023 Sayılı Resmi Gazete ile değişiklik yapılmış, 06.1.1982 Tarih ve 17566 Sayılı Resmi Gazetede
Yayınlanan Yönetmelik
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç
Madde 1- Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
(TMMOB)’ne bağlı Oda üyelerinin, özel kesim ya
da kamu kesiminde özel istek ya da mahkeme kararları üzerine yapacakları mühendislik ve mimarlık
hizmetlerinin koşulları, ücretleri, ödeme biçimleri ve ilişkiler bu yönetmelikle belirlenir ve uygulanır.
Bu yönetmelikle, mühendislik ve mimarlık
hizmetlerinin nitelikli ve etkin bir şekilde yapılması,
üyelerin hak ve ücretlerinin korunması amaçlanır.
Dayanak
Madde 2- Bu yönetmelik, 6235 (7303) Sayılı TMMOB
Yasası’nın 2/b,c maddesi hükümlerine dayanılarak
çıkartılmıştır.
Kapsam
Madde 3- Bu yönetmelik hükümleri, bilirkişilik, eksperlik, hakemlik ve teknik müşavirlik alanlarındaki
mühendislik ve mimarlık hizmetlerinde uygulanır.
Madde 4- “Bu yönetmelik kapsamında belirtilen
mühendislik ve mimarlık hizmetlerini, kanun, tüzük
ve yönetmelik hükümlerine göre TMMOB’nce tespit
olunan uzmanlık alanları ile sınırlı kalmak üzere
TMMOB üyesi mühendis ve mimarlar yapmaya yetkilidirler”
İKİNCİ BÖLÜM
Hizmetin Yürütülmesinde Uyulacak Esaslar
Madde 5- Bu yönetmeliğin mali hükümlerini TMMOB Yönetim Kurulu her yıl yeniden düzenler ve
ilan eder. Odalar, kendilerine karşı sorumluluklarını
yerine getirmiş olan, tecrübeli ve uygun nitelikli üyeleri arasından seçtiği bilirkişilik, eksperlik ve hakemlik yapabilecek üyelerinin listesini hazırlayarak TMMOB’ne gönderir ve TMMOB Genel Sekreterliği bu
listeleri müracaatlarda kullanmak üzere dosyalar ve
bir örneğini her yıl Aralık ayı içerisinde Valiliklere
gönderir.
Madde 6- Mahkemelerin özel ihtisas gerektiren
konulardaki bilirkişi, eksper ve hakem istekleri, ilg14 Ocak 2016
ili ihtisas alanları dikkate alınarak, TMMOB Genel
Sekreterliğince ilgili Oda Yönetim Kurulu’nun oluru
alınarak yerine getirilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Mali Hükümler
Bilirkişilik
Madde 7- Bilirkişilik hizmeti, bilim, teknik ve
ekonomik sahalarda belirtilen konulardan isteneni,
mahallinde ya da dosya üzerinde inceleme yaparak
fiyat takdiri, kıymet, nitelik, kusur ve durum tespiti için rapor tanzimi ile lüzum görülecek hallerde
bunların dışındaki hususların tayin ve tesbitinin
yapılmasıdır.
Bilirkişilik Ücretleri ;
a) H.M.U.K. (Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu), C.M.U.K. (Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanunu) ve İstimlak Yasası vb. gereğince mahkemelerde ya da duruşmalarda ücretler:
- Kaybettiği iş süresi için alacağı tazminat,
- İnceleme ve yolculuk masrafları,
- Çalışmasıyla uygun ücreti
dikkate alınarak hakim tarafından tespit edilir.
b) Diğer kamu kuruluşlarında ya da özel kuruluşlarda ya da şahısların doğrudan bilirkişilik
işlemlerinde;
1) Büroda dosya üzerinde düzenlenen raporlarda
kişi başına her rapor için en az 303.47.- TL ücret
alınır.
2)Arazide ve iş sahalarında düzenlenen raporlarda arazide geçen her gün için kişi başına 223.61.TL eklenmek üzere, her rapor için kişi başına en
az 150.14.- TL ücret alınır. Ancak arazi çalışmalarında incelikli ölçümler olduğunda Harita ve
Kadastro Mühendisleri Odası Birim Fiatları uygulanır.
3)Mahkemelerde açıklama yapılması halinde her
celse ya da ek açıklama için en az 223.61.- TL ücret
alınır.
Şubeden
4) Raporların düzenlenmesinde, daktilo, kırtasiye,
deney, teknik resim ve benzeri masraflar ayrıca
alınır.
5) Arazide ya da büroda bir defasında birden çok dosyanın incelenmesi
durumlarında 10 dosyaya
kadar dosya başına 239.58.- TL alınır. 10 dosyadan fazlası için dosya başına en az 150.14.- TL
ücret alınır.
6) Aynı dosya içinde birden fazla rapor düzenlendiğinde her rapor için normal ücretin %50’si
oranında ek ücret alınır.
Eksperlik
Madde 8- Mahallinde ya da dosya üzerinde gerekli
incelemeyi yaparak kıymet takdiri, fiyat tesbiti ve
benzerleri ile ilgili rapor tanzimi hizmetlerinin yapılmasıdır.
Eksperlik Ücretleri;
Mt: İncelenen meta tutarı
Çg: Çalışılan gün sayısı
Es: Çalışılan eksper sayısı
A: 2016 yılı için (239.58.-TL) olmak üzere :
a) 12.000.-TL’na kadar
b) 60.000.-TL’na kadar:
Mt-10.000
+-------------------2000
c) 300.000.-TL’na kadar:
ÇgxA+4A+7.70
Mt-50.000Esx
+---------------3000
d) 600.000.-TL’na kadar:
EsxÇgxA+5A+27.50
Hakemlik Ücretleri;
Hakemlik ücretleri H.M.U.K.’nda belirtilen esaslara
tabidir.
Teknik Müşavirlik
Madde 10- Mühendislik ve mimarlık hizmetine ait
herhangi bir konuda bilim ve tekniğe uygun olarak
hizmetin yapılmasına fikren katkıda bulunulmasıdır.
Müşavirlik Hizmetleri ;
İşin niteliği ve mali boyutları ile çalışma koşulları
ve süresi dikkate alınarak TMMOB Genel Sekreterliğince tesbit edilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Genel Hükümler
Madde 11- Bilirkişilik, eksperlik ve hakemlik gibi
hizmetlerde yol ve ikamet gibi zorunlu masraflar
ayrıca ödenir. Raporlardaki eksikliklerin giderilmesi
için verilecek ek raporlar için ayrıca ücret ödenmez.
Ancak; bu raporlar için tekrar mahalline gidilmesi
halinde, zorunlu giderler ödenir.
Madde 12- Bilirkişilik ve hakemlik istemleri, Birlik
Genel Sekreterliğince izlenir. Bu hizmetler karşılığı
alınan ücretlerin % 10’u bilirkişilik ve hakemlik
yapan üyelerce TMMOB’ne ödenir.
Mt
EsxÇgxA+2A+----------1000
EsxÇgxA+3A+1.00
taraflar arasındaki
anlaşmazlığın çözümündeki
mühendislik ve mimarlık hizmetidir.
Mt-250.000
+---------------4000
e) 600.000.-TL ve daha yukarısı için:
Madde 13- Eksperlik ve teknik müşavirlik hizmetlerinde , yapılan işin durumuna göre TMMOB
Genel Sekreterliğince tahmin edilen ücretin %40 ’ı
avans olarak alınır. Tamamlanan işlem sonrasında
kesinleşen ücrete göre avans tamamlanır ve bundan sonra rapor istem sahibine TMMOB Genel
Sekreterliğince verilir. Ücretin % 50’si görevi tamamlayan üye ya da üyelere, % 30 ’u ilgili Oda ya da
Odalara verilir, % 20 ’si ise Birlik hissesi olarak
alıkonur.
Madde 14- Özel bilirkişilik istemleri Birlik Genel
Sekreterliğince incelenir ve istem uygun görülürse; bir Odayı ilgilendiriyorsa ilgili Oda Yönetim
Kurulu’na, birden çok Odayı ilgilendiriyorsa Birlik
Yönetim Kurulu’na sevkedilir.
Mt-500.000
+---------------5000
Yürütme
Madde 15- Bu yönetmelik hükümlerini TMMOB
Yönetim Kurulu yürütür.
Hakemlik
Madde 9- H.M.U.K. Tahkim Sözleşmesi gereğince
Yürürlük
Madde 16- Bu yönetmelik, 2016 yılı için uygulanacak ücretlerin Birlik Yönetim Kurulu’nca kabulü ile
01 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe girer.
EsxÇgxA+6A+49.50
formülleri ile hesaplanır.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Ocak 2016 15
İMO’dan
İMO, TOPLUMSAL DUYARLILIĞIYLA
YOLUNA DEVAM EDECEKTİR
Odamızın kuruluşunun 61. yılı dolayısıyla İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan tarafından yapılan açıklama.
16 Aralık 2015
19 Aralık 1954 tarihinde kuruluşu ilan edilen Odamızın
bu yıl 61. yıl dönümünü kutlayacağız. İlk genel kurulumuzda ifade edildiği gibi “temennilerimiz hâlâ hudutsuz”, mesleğimize ve meslek odamıza inancımız ve
güvenimiz tam, geleceği kazanma irademiz güçlüdür.
İMO, toplumsal duyarlılığıyla yoluna devam edecektir
19 Aralık 1954 tarihinde kuruluşu ilan edilen Odamızın
bu yıl 61. yıl dönümünü kutlayacağız. İlk genel kurulumuzda ifade edildiği gibi “temennilerimiz hâlâ hudutsuz”, mesleğimize ve meslek odamıza inancımız ve
güvenimiz tam, geleceği kazanma irademiz güçlüdür.
Nasıl teşekkür edilmez ki? Toplumsal ve kamusal yarar ilkesinden vazgeçmeyen, meslektaşlarının hak ve
özgürlüklerini koruma ve geliştirmeyi asli mücadele
alanı olarak belirleyen, gelmiş-geçmiş bütün siyasi iktidarların karar ve tasarruflarını kamusal yarar ilkesinin
süzgecinden geçiren, toplumsal konumlanış ve mesleki
kabuller gereği muhalif yönünü her zaman diri tutan bir
mesleğin mensubu ve bir meslek örgütünün üyesi olmak
başlı başına takdire şayandır.
Her kuruluş yıl dönümünde bu gerçeğin bilincine varmak, mesleki-politik hattımızı bu bilinçle belirlemek,
insani-toplumsal ve etik yönümüze bir kez daha vurgu
yapmak, geçmiş ile gelecek arasında kurulacak köprünün ayaklarını sağlam temellere oturtma gayretinin bir
başka ifadesi olarak görülmelidir.
Oda tarihimizi ortak emekle yaratılan bir değer gibi
görüyorsak, Odamızın bugün karşı karşıya bırakıldığı
sorunların da dayanışma ilişkisiyle aşılacağına inanıyoruz. Ülkemizin nitelikli inşaat mühendisliğine ve meslektaşlarımızın da güçlü bir meslek örgütüne ihtiyacı
olduğuna inanıyorsak, mesleğimizi itibarsızlaştırmak,
Odamızı etkisizleştirmek, kamusal denetim kanallarını
kapatmak amacıyla gerçekleştirilen mevzuat değişikliklerine karşı direnme hakkımızı, mesleğe ve meslek
odamıza sarılarak hayata geçirebiliriz.
1954 yılından bu güne, Oda Merkezimiz ve Şubelerimiz
tarafından düzenlenen kuruluş yıl dönümü etkinliklerindeki hakim duygu, bir yandan kuruluşumuzun coşkusunu taşırken, diğer yandan Odamızı geleceğe hazırlamanın verdiği heyecanı yansıtmaktadır.
Kuruluş yıl dönümü etkinlikleri direnme hakkının
işaret fişeği olarak görülmelidir. Çünkü inşaat mühendisliği uygarlıkları var eden ve geleceğe taşıyan yegâne meslek olmanın ağır sorumluluğunu omuzlarında
taşımaktadır.
İnanıyoruz ki 61. kuruluş yıl dönümü etkinliklerinde,
bundan öncekilerde olduğu gibi amatör bir ruhla ve gelişmiş mesleki bilinçle yola devam edileceği beyan ve
Odamızın bütün meslektaşlarımızı kucaklayan ortak
değer olduğu tescil edilecektir.
Unutmayalım: Eşitlikçi, adaletli, barışçı, refah seviyesi
yüksek bir toplumsallığın yaratılması, güvenli ve nitelikli bir yaşamın kurulması sorumluluğunu omuzlarında taşıyan inşaat mühendislerinin tek ve merkezi örgütü
İMO`dur.
Meslek alanımızı ve meslektaşlarımızı kapsayan ulu bir
çınar olmanın çok ötesinde, Odamızın tarihi fedakârca,
cefakârca, özel hayatından taviz vererek, gecesini gündüzüne katarak çalışan inşaat mühendislerinin öyküsünü anlatmaktadır. Öykünün en anlamlı yerinde mesleğe
bağlılık, mesleki itibarı ve niteliği yükseltme azmi bulunmaktadır. Tarihimizi değerli kılan, Odamızı meslek
alanımızın vazgeçilmezi yapan, mesleğe tutkuyla bağlı
olma duygusudur.
Ortak değerimiz olan Odamız, bir fener gibi yolumuzu
aydınlatmaya, yol göstermeye devam edecektir.
Bu nedenledir ki, kuruluş yıl dönümü çerçevesinde
meslekte 25 ve 40 yılını tamamlayan üyelerimize takdim edilen plaketler, Odamızın sadece vefakâr yönünü
resmetmekle kalmamakta, aynı zamanda tarihimizi
yaratanlara mütevazı bir teşekkür anlamı taşımaktadır.
16 Ocak 2016
61. kuruluş yıl dönümümüz tüm meslektaşlarımıza
kutlu olsun.
İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ersan
İMO’dan
BİZ BARIŞA
GİTMEDİKÇE SAVAŞ
KAPIMIZDAN İÇERİ
GELMEKTEDİR
İstanbul Sultanahmet Meydanı’ndaki saldırı dolayısıyla
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu tarafından
yapılan açıklama. 12 Ocak 2016
Ülkemiz, bugün (12 Ocak 2016), İstanbul Sultanahmet
Meydanı`nda, bir kez daha kanlı bir saldırıyla sarsılmış, bir kez daha hiçbir suçu olmayan insanların
canına kıyılmış, birçok insana yaşamı boyunca taşıyacağı fiziksel ve manevi zararlar verilmiştir. Resmi
açıklamalara göre Suriye`den gelen saldırganların
katliamı gerçekleştirdiği anlaşılmış, ortadoğuyu kasıp kavuran cihatçı terörü ülkemizde bir kez daha boy
göstermiştir.
Biz bu katilleri son bir yıldır; Diyarbakır`da 5 insanımızın, Suruç`ta 33 gencimizin, Ankara`da 102 canımızın katledilmesinden tanıyoruz. Bu kanlı terörün
acısını en derinden hissettik, hissediyoruz ve ne yazık
ki sürdürülen iç ve dış politika nedeniyle daha da hissedeceğimizden endişe duyuyoruz.
Gerek ülkenin doğusunda yaşanan çatışmaların
şiddetlenerek devam ettirilmesi gerekse komşumuz
Suriye`de cihatçı çetelerin desteklenmesi politikaları, acı sonuçlarını Türkiye halkına yaşatmaktadır. Üstelik son saldırının da gösterdiği gibi sadece
Türkiye halkı değil, ülkemize ayak basan herkes bu
vahşetten payını almaktadır.
İnşaat Mühendisleri Odası olarak, siyasi iktidarı, içerde ve dışarda barışa dayalı bir politikaya yönelmeye
ısrarla davet ediyoruz. Dün olduğu gibi bugün de barış ve kardeşliğin tesisi için üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle hareket etmekten geri durmadığımızı
belirtiyor ve barış için mücadele etmeye kararlı olduğumuzun altını çiziyoruz.
Saldırıda yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı,
yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
Odamızın, 2015 yılı Temmuz ayında başlattığı
ve üyelerimiz tarafından büyük ilgi gören ‘Ferdi Kaza Sigortası` uygulaması 2016 yılında da
devam ediyor.
Üye aidatlarını ödeyen üyelerimiz adına, aidat
ödeme tarihinden başlamak üzere yıl sonuna
kadar süren Ferdi Kaza Sigortasının pirimi, adınıza Odamızca ödeniyor.
Aidatını ödeyen üyelerden Ferdi Kaza Sigortası için ayrıca hiçbir ek ödeme alınmıyor. Üyelerimizin sadece 2016 yılı üye aidatı olan 17-TL/
ay`yi ödemeleri ferdi kaza sigortasından yararlanmaları için yeterli.
Deprem ve iş kazalarını da kapsayan Sigortada
Kaza sonucu vefat ve Kaza sonucu maluliyetin
teminat tutarı 50.000-TL.
Üyelerimiz aidatlarını ödedikleri tarihten itibaren yıl sonuna kadar ferdi kaza sigortası kapsamında olacağından aidatların ödendiği tarih
sigortalılık süresini belirlemektedir. Üyelerimiz
aidatlarını online sistemde http://www.imo.
org.tr/uyegiris.php adresinden kolaylıkla ödeyebilir.
Aidatını ödeyen üyelerimiz sigorta poliçelerine üye arayüzünden (http://www.imo.org.tr/
uyegiris.php) ulaşabilecekleri gibi Şubelerinden de bizzat başvurarak alabilirler.
Ferdi Kaza Sigortası ile ilgili detaylı bilgi http://
www.imo.org.tr/genel/sss.php?sube=0#1 adresinde ayrıca yer almaktadır.
İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Ocak 2016 17
TMMOB’den
TMMOB-TTB: DEMOKRASİ İFADE
ÖZGÜRLÜĞÜ VE AKADEMİK
BAĞIMSIZLIKLA GELİR
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), barış talebini dile getiren akademisyenlerin çeşitli açıklamalarla hedef gösterilmesi üzerine 14 Ocak 2016 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
11 Ocak Pazartesi günü bir grup akademisyen kendi bakış açılarından Türkiye’nin içinde bulunduğu
durumu ve devlete düşen sorumluluğu değerlendiren
bir metni kamuoyuyla paylaştılar.
Bu paylaşımı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
çağdaş demokrasilerde tanık olmadığımız sertlikte
eleştirmiş; aralarında tüm Türkiye’nin ve dünyanın
akademik faaliyetlerini gayet iyi bildiği, saygınlıkları, tutarlılıkları, duyarlılıkları, hayata bakışları, başta
öğrencileri ve meslektaşları olmak üzere kamuoyunun önemli bir bölümünde değer atfedilen hocaların bulunduğu imzacıları, “terör örgütünden yana
olmakla”, “haddini bilmemekle”, “mandacı olmakla”
suçlamış, “karanlık”, “müsvedde” gibi sözlerle nitelendirmiş ve “tüm ilgili kurumları” göreve davet
etmiştir.
Bu açıklamaların ardından Başbakan’ın “herkes safını belirlesin” açıklamalarını, YÖK ve bazı üniversite
yönetimlerinin inceleme için harekete geçtiklerini
okuduk. Eli silahlı çete liderlerinden açıklamalar
geldi.
İmzacılar ülkemiz için çok önemli bir konuda, hepimizin tedirginlikle, korkuyla izlediği, herkesin birbirine “Ne oluyor? Nereye gidiyoruz?” diye sorduğu
yaşamsal bir konuda görüşlerini ve barış taleplerini
ifade etmişlerdir.
Hiç kimse düşüncesi, sözleri, okuduğu şiir ya da giyim tarzı nedeniyle hedef gösterilmemeli, suçlanmamalı, cezalandırılmamalıdır.
Ölüm tehditleri ciddiye alınmalı, Cumhuriyet
Savcılıkları bu konuda görevlerini yapmalıdır.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı sayıları giderek artan imzacıların can güvenliğini
sağlamalıdır.
Üniversite yönetimleri ve Yüksek Öğretim Kurumu
soruşturma ve görevden almalarla tüm dünyada ifade özgürlüğünün mabedi olarak bilinen üniversiteleri bir utancın içine düşürmemelidir.
18 Ocak 2016
Bu olay bizlere bir kez daha Türkiye’nin ihtiyacının
yeni bir anayasadan önce bir anlayış değişikliği olduğunu göstermiştir.
Anahtar; başka düşünene, başka konuşana, başka giyinene, başka yaşayana tahammül etmek, siyasal ya
da fiziki gücümüzü kullanarak onu ezmeye, bastırmaya, yok etmeye çalışmamaktır.
Toplumda böyle bir anlayışın yaygınlaşması, ülkede
barışın sağlanması bizi eşit, özgür, mutlu yaşayacağımız demokratik Türkiye’ye götürecektir.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
Türk Tabipleri Birliği
İncelemeler
ÇİMENTO ESASLI KOMPOZİTLERİN KENDİ
KENDİNE İYİLEŞME KABİLİYETİ
Ahsanollah BEGLARIGALE, Halit YAZICI
Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Müh. Böl. Buca-İzmir
Özet
Düşük çekme dayanımına sahip olan çimento esaslı
kompozitlerin performansını etkileyen en önemli sorun, farklı sebeplerden dolayı oluşan mikro ve makro
çatlaklardır. Çatlakların varlığı agresif sıvı ve gazların
girişini kolaylaştırarak, donatı korozyonu gibi bir çok
durabilite ve yapısal sorunlara yol açmaktadır. Çimento esaslı yapı malzemelerinde oluşan çatlakların
onarımı yüksek maliyet ve işgücü gerektiren karmaşık
bir işlemdir. Trafiğin yoğun olduğu önemli betonarme
köprülerin, tünellerin, yeraltı yapılarının veya tehlikeli maddelerin depolandığı yapıların ve diğer önemli
ve hassas yapıların onarımı oldukça zor ve bazen tehlikelidir. Bir diğer önemli husus ise, çoğu durumda
çatlakların görünür veya erişilebilir olmamasıdır. Bu
bağlamda, son yıllarda kendi kendine iyileşme (KKİ)
yöntemleri üzerinde araştırmalar artmıştır. Farklı
pasif KKİ teknikleri sayesinde, insan müdahalesi olmadan, daha düşük maliyet ile yapıların servis ömrü
uzatılabilmektedir. Erken yaşlarda reaksiyona girmeyen çimento taneciklerinin hidratasyonu, C-S-H jelinin genleşmesi veya Ca(OH)2 kristallerinin karbonatlaşması gibi mekanizmalar, klasik betonlarda uzun
yıllardan beri otojen KKİ mekanizması olarak bilinmektedir. Otojen KKİ mekanizmasının sadece çok
ince çatlakların iyileştirmesinde başarılı olduğu, uzun
yıllar devam eden bir mekanizma olmadığı, dış faktörlere çok bağlı olduğu ve mekanik özelliklerin geri
kazanılmasında belirsizlikler olduğu araştırmacılar
tarafından ifade edilmektedir. Çimentolu malzemelerin üretim esnasında KKİ amacıyla bilinçli bir şekilde
kullanılabilecek birçok yöntem ise araştırma-geliştirme aşamasındadır. Çatlak genişliğini kısıtlamak,
mineral katkıların farklı kombinasyonlarda kullanımı, genleşen katkıların ikamesi, farklı içsel kürleme
tekniklerini uygulamak, CaCO3 üreten bakterilerden
yararlanmak ve KKİ katkıların kapsüllenmesi gibi
yöntemler araştırılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çimento esaslı kompozit, kendiliğinden iyileşme, lif, puzolan, mikrokapsül
Giriş
Betonda, çevresel koşullar veya yapısal deformasyonlar sonucunda oluşan çatlaklar, agresif sıvı ve gazların
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
nüfuzuna sebep olabilmektedir. Bu durum donatı korozyonu, çatlakların sürekli hale gelmesi, çimento hidratasyon ürünlerinin bozulması gibi bir çok durabilite ve beraberinde yapısal sorunlar yaratabilmektedir.
Almanya, Kore ve ABD gibi birçok gelişmiş ülkelerde
altyapıların onarımı için harcanan yıllık maliyet, yeni
altyapı inşaat maliyetlerini geride bırakmaktadır (Li
ve Herbert, 2012). Avrupa’da yıllık inşaat bütçesinin
yarısı onarım ile ilgili işler için harcanmaktadır (Cailleux ve Pollet, 2009). Ayrıca, Li ve Herbert (2012)
Amerikan İnşaat Mühendisleri Derneğinin öngörüsüne dayanarak, 5 yıl içinde onarım ve güçlendirme
projelerlerine 2.2 trilyon $ bütçe gerekli olduğunu
bildirmişlerdir. Bu rakam Asya için 2 trilyon $ olarak
öngörülmüştür. Bu durum Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkeler için gittikçe daha da önem kazanacaktır.
Doğrudan onarım maliyetlerine ek olarak yapıların
verimliliğinin azalması ve onarım sırasında oluşan
trafik sıkışıklığı gibi sorunların sonucunda ağır ekonomik zararlar da ortaya çıkabilmektedir (Tittelboom
and Belie, 2013). Trafik sıkışıklığının dolaylı olarak
getirdiği maliyet, onarım ve bakım maliyetine kıyasla
10 kat daha yüksek olabileceği tahmin edilmektedir
(Freyermuth, 2001).
Onarım ve bakım ile ilgili var olan sorunları ortadan
kaldırmak veya ciddi bir şekilde azaltmak mümkündür. Doğaya bakıldığında canlılarda var olduğu gibi,
kendi kendine iyileşme (KKİ) mekanizması güçlü ve
mantıklı bir seçenek olarak birçok bilimsel araştırmaya konu olmuştur. Van Breugel (2007) sunduğu
analizde KKİ ile insan müdahalesi gerektiren onarım yöntemlerini kıyaslamıştır. Şekil 1-a’da görüldüğü gibi normal yapılarda belirli bir süre sonra yavaş
yavaş oluşan hasarlar sonucunda acil birinci onarım
işlemine gerek duyulmaktadır. Çoğu durumda 1015 yıl sonra ikinci bir onarım gerekmektedir. Daha
fazla maliyet ile yüksek kaliteli bir yapı inşa edildiği
takdirde, onarımsız süre uzatılabilmekte ve birinci
büyük onarım işlemi ertelenebilmektedir. Daha kaliteli bir malzeme onarım ve bakım maliyetini ciddi
bir şekilde düşürmektedir. Diğer bir seçenek ise onarım ve bakım maliyeti gerektirmeyen KKİ davranışı
gösteren akıllı yapılardır. Şekil 1-b’de görüldüğü gibi
zaman içinde malzeme kendini onarmakta ve böylece
onarım ve bakım maliyeti olmayacaktır. KKİ davraOcak 2016 19
İncelemeler
nışı gösteren betonarme yapının ilk maliyeti yüksek
olmasına rağmen, direk onarım ve daha önceki paragraflardaki tartışılan dolaylı maliyetlerin ortadan
kaldırılmasıyla gerçek maliyet düşmektedir.
Şekil 1 KKİ ile insan müdahalesi gerektiren onarım
yöntemlerini kıyaslama (Van Breugel, 2007).
Diğer önemli husus ise, yeraltı yapılarında, radyoaktif atıkların bertarafı için kullanılan tesisler veya tehlikeli maddelerin depolandığı konteynırlarda oluşan
çatlakların onarımı oldukça zor ve tehlikeli olabilmektedir (Sangadji ve Schlangen, 2012; Mihashi ve
Nishiwaki, 2012). Ayrıca, özellikle tüneller gibi yeraltı yapılarında, bir çok durumda çatlakların görünür
veya erişilebilir bir yerde oluşmaması onarım imkanını ortadan kaldırmaktadır (Zhou vd., 2014). KKİ
yöntemleri sayesinde bu sorunların ortadan kaldırılması mümkündür.
White vd. (2001) Nature dergisinde yayınladığı makaleden sonra KKİ davranışı gösteren malzemelere
(çoğu polimer esaslı kompozitler) ilgi hızla artmıştır
(Tittelboom ve Belie, 2013). 1969-2012 yılları arası
KKİ mekanizması ve yöntemleri ile ilgili bilimsel yayınların sayısı Şekil 3-a’da sunulmuştur (Tittelboom
ve Belie, 2013). Beton ve genel olarak çimento esaslı
kompozitlerde KKİ mekanizması ile ilgili yayınlanan
bilimsel çalışmalar ise son 15 yıl içerisinde ciddi bir
şekilde artmıştır. Li ve Herbert (2012) Google Scholar
on-line istatistiğine dayanarak, 2001-2011 yılları
arası beton’da KKİ mekanizması ile ilgili yayınların
artmasına dikkat çekmişlerdir (Şekil 3-b). 2001 yılı
sonrası çimento esaslı kompozitlere yönelik KKİ
yöntemleri güçlendirilmiş veya geliştirilmiştir. Otejen
KKİ mekanizması ince çatlakların bloke edilmesine
kaktı sağlamaktadır ve dayanım ile ilgili bir iyileştirme kapasitesi yoktur. Ayrıca uzun yıllar devam eden
bir süreç değildir. Bir başka değişle, reaksiyona girmeyen çimento tanecikleri daha çok yeni yapılarda sıkça
bulunabilmektedir ve çatlağı tamamen doldurabilecek miktarda da olmayabilir, C-S-H jelinin genleşme
davranışı gösterebilme ihtimali ise yüksek ve ayrıca
istikrarlı bir mekanizma değildir. Kalsiyum karbonat
oluşma ise uzun yıllar devam eden bir mekanizma olmasına rağmen, zaman geçtikçe kapasite düşmektedir. Üstelik otojen KKİ mekanizması kontrol edilebilir
ve öngörülebilir bir durum değildir.
Beton yapılarında KKİ mekanizması ilk olarak Fransız Bilimler Akademisi (1836) tarafından gözlemlenmiştir (Van Breugel, 2007). Sertleşmiş betonda daha
çok hidrate olmayan çimento tanecikleri ve Ca(OH)2
sayesinde doğal otojen bir KKİ mekanizması söz
konusudur. Wua (2012) ve daha birçok araştırmacı
otojen KKİ mekanizmasınını dört guruba ayırmıştır
(Şekil 2): (a) Kalsiyum karbonat ve kalsiyum hidroksit oluşumu (b) Çatlakların kirlilikler ve kırılan beton parçacıkları ile kapanması (c) hidrate olamayan
çimento taneciklerin zaman içinde tekrar reaksiyona
girmesi (d) C-S-H jelinin genleşmesi. Kalsiyum karbonat oluşması en önemli mekanizmadır.
Şekil 2 Otojen KKİ mekanizmaları (Schlangen,
2010).
20 Ocak 2016
Şekil 3 a) KKİ ile ilgili bilimsel yayın sayıları a)
Polimer esaslı kompozitler ve diğer malzemelerde
(Tittelboom ve Belie, 2013) b) Çimento esaslı kompozitlerde ( Li ve Herbert, 2012)
İncelemeler
•
Otojen KKİ mekanizmanın geliştirme
yöntemleri
Yapılan bir çok çalışmada, otojen KKİ mekanizması farklı yöntemler ile geliştirilmeye çalışılmıştır. Bazı araştırmacılar kalsiyum karbonat oluşumunu sürekli hale getirilmesi için, CaCO3 üreten
bakterilerini kullanmışlardır (Jonkers, 2007; Jonkers
vd. 2010; Jonkers, 2011). Özetle, bu yöntemde
bakteriler ve onları besleyecek özel besinler karışıma
ilave edilmektedir. Çatlak oluşumu durumunda
bakteriler kalsiyum karbonat oluştururarak çatlağın
geçirimliliğini düşürmektedir. Bakteriler oluşan
kalsiyum karbonatlara gömüldüğünde ölebilmekte,
besinin bitmesi veya ulaşılamaması halinde işlevlerini
yitirmektedirler (Tittelboom ve Belie, 2013). Çok
sayıda bilimsel araştırmaya muhtaç bir yöntemdir.
Otojen KKİ mekanizmanın kapasitesini arttıracak
diğer yöntem ise çatlak genişliğin kısıtlamasıdır. Tittelboom ve Belie (2013) otojen KKİ mekanizmanın
etkinliği kısıtlanmış veya kapanmış çatlaklarda daha
fazla olduğunu vurgulamışlardır. Uzun yıllar bilinen
kısa kesilmiş çelik ve polimer kökenli lifler sayesinde
çatlağın köprülenmesi sağlanabilmektedir. Köprüleme sonucunda çatlağın yayılması ve genişliği kontrol
edilebilir halde gelmektedir. Lifli betonların amacı
daha çok çekme dayanımı ve sünekliği arttırmak olsa
da, otojen KKİ mekanizması için de büyük avantajlar
sağlamaktadır (Nishiwaki vd., 2012).
Şekil hafızalı alışımlar ve polimerlerin kullanımı da
çatlak genişliğini kısıtlayabilmektedir. Bu yöntemde
çatlak oluşumu engellenememektedir. Çimento esaslı
bir malzeme içine gömülü şekil hafızalı alışım veya
polimer belirli bir sıcaklığa maruz bırakıldığında
yüksek elastik davranış sayesinde çatlak genişliğini
azaltabilmekte veya tamamen kapatmaktadır (Kuang
ve Ou, 2008).
Reaksiyona girmemiş çimento tanecikleri veya puzolanlar gibi mineral katkıların miktarı arttıkça, KKİ
mekanizmanın kapasitesi artabilmektedir. Özellikle
doğal veya yapay puzolanların birçok avantajları yıllardır bilinmektedir. Bir çok araştırmacı puzolanların
daha geç reaksiyon girme özelliklerinden faydalanarak, otojen KKİ mekanizmanı güçlendirmişlerdir
(Liu vd., 2005; Şahmaran vd., 2008; Termkhajornkit
vd., 2009; Liu vd., 2011; Şahmaran vd., 2013). Ayrıca
birçok araştırmacı çatlaklarda kristalleşme yapabilen
katkıları önermişlerdir. Bu bağlamda etrenjit üreten veya genleşme özelliği olan katkılar kullanılmıştır (Kishi vd., 2007; Ahn ve Kishi, 2010; Sisomphon
vd., 2012; Sisomphon vd., 2013). Çatlak oluştuğunda
kristalleşme meydana gelerek, geçirimsizliği artmaktadır. Ancak agrega-matris geçiş bölgesinde mikro
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
çatlak oluşumu gibi olumsuz etkilerinden dolayı yönteminin bazı sakıncaları vardır (Tittelboom ve Belie,
2013).
•
Kapsül esaslı KKİ mekanizması
Kapsülleme yöntemi, son yıllarda yüksek potansiyeli
olan bir KKİ yöntemi olarak öne çıkmaktadır.
Polimer esaslı veya diğer KKİ ajanlar farklı yöntemler
ile kapsülleşebilmektedirler. Bu yöntem polimer
esaslı kompozitlerde bir çok araştırmacı tarafından
araştırılmış, çimento esaslı kompozitlerde (özellikle
mikrokapsülasyon yöntemi)
ise çok az sayıda
araştırma yapılmıştır. Dry tarafından betonda ilk
denemeler, silindirik makrokapsüllerden yararlanarak
yapılmıştır. (Dry, 1990; Dry, 1994; Dry ve McMillan,
1996; Dry, 2000). Herhangi bir çatlak oluştuğu
durumunda kapsül kırılmakta ve KKİ ajanı oluşan
çatlağın içinde yayılmaktadır (Şekil 4). KKİ malzemesi
özelliklerine bağlı olarak , matris içine gömülü ikinci
bileşen, hava, nem veya matris ile reaksiyona girerek
çatlağı iyileştirebilmektedir (Tittelboom ve Belie,
2013). Özellikle polimer kökenli KKİ ajanları geçirimsizliği arttırmanın yanı sıra çatlak oluşma sonucunda
mekanik özelliklerde düşüşü de iyeleştirebilmektedir.
Genel olarak KKİ malzemeleri küresel mikrokapsüllerde veya silindirik makrokapsüllerde (tüp veya içi
boş lifler) kapsüllenebilmektedir. İki yöntem arasında büyük farklar olmasına rağmen, çalışma prensipi
olarak birbirine benzemektedir. Silindirik makrokapsüller gömüldüğü matrisin mekanik özelliklerini
olumsuz etkilemektedir (Tittelboom ve Belie, 2013).
Öte yandan silindirik makro boyutta kapsül kırıldıktan sonra matris içinde büyük bir boşluk olarak kalacaktır. Ek olarak, silindirik veya lif geometrisinde
olduğu için yönlenme faktörü ortaya çıkabilmektedir
(Li ve Herbert, 2012). Küresel mikrokapsüllerin mikro boyutta oldukları için matrisin mekanik özelliklerini büyük oranda etkilememektedir (Tittelboom ve
Belie, 2013). Ayrıca mikrokapsüller daha homojen bir
şekilde matris içinde dağılabilmekte ve işlenebilirliği
olumsuz etkilememektedir.
Şekil 4 Kapsül esaslı KKİ mekanizması.
Kısa kesilmiş lif kullanımı ile çatlağın kısıtlanması
Betonda kısa kesilmiş liflerin kullanımı çatlak yayılımını kontrol edebilmektedir. Daha öncede belirtildiği gibi, otejen KKİ mekanizması küçük genişlikli
Ocak 2016 21
İncelemeler
çatlaklarda daha başarılı olabilmektedir (Nishiwaki
vd., 2012). Bu sebepten dolayı farklı liflerin kullanımı
çatlak genişliğini kısıtlayarak (Şekil 5-a), otojen KKİ
mekanizmasına büyük oranda katkı sağlamaktadır
(Kunieda vd. 2012). Kısıtlanan çatlakta reaksiyona
girmemiş tanecikler (çimento veya mineral katkı) suyun var olduğu durumda reaksiyona girerek, çatlak
boyunca yeni ürünler oluşmaktadır. Ayrıca kalsiyum
karbonat oluşumu kısıtlanmış çatlakları daha kolay
kapatabilmektedir. Çimento esaslı lifli kompozitlerde
KKİ mekanizması bir kaç araştırmacı tarafından araştırılmıştır (Li vd., 1998; Ramm ve Biscoping, 1998; Li
ve Li, 2011; Homma vd., 2009; Nishiwaki vd., 2012).
Yapılan çoğu araştırmalar ECC (engineered cementitious composite) malzemeleri üzerinde olup, daha
çok polietilen, poli vinil alkol, etilen vinil alkol, poliasetal, ve polipropilen lifleri incelenmiştir. Lifler sayesinde çatlak genişlikleri (<0.1 mm) kıstlanarak, belirli
bir su kürü sonrası otojen KKİ mekanizması devreye
girmiştir. Ca iyonları PVA liflerin üzerinde depolanarak, KKİ potansiyelini arttırmaktadırlar (Homma
vd., 2009). Nishiwaki vd. (2012) yaptıkları deneysel
çalışmada lifin kimyasal özelliklerinin yanısıra oluşan çalağın geometrisi, pürüzlülüğü, karmaşıklığı ve
sürekliliği otojen KKİ kabiliyetini etkilediğini rapor
etmişlerdir.
Şekil 5 a) KKİ yöntemi olarak çatlak genişliğinin kısıtlanması b) KKİ yöntemi olarak puzolan kullanımı
(Tittelboom ve Belie, 2013).
Puzolan içeren çimento esaslı kompozitlerde KKİ
mekanizması
Uçucu kül (UK) ve yüksek fırın cürufu (YFC) gibi puzolanlar beton ve genel olarak çimento esaslı kompozitlerde büyük oranda kullanılmaktadırlar. Günümüzde UK ve YFC ikamesinin beton için bir çok avantaj
sağlaması bilinmektedir. Özellikle UK’nın reaksiyonu
çok daha yavaş olduğu için, yıllar geçmesine rağmen
reaksiyona girememiş puzolan tanecikleri matris içinde kalabilmektedir (Tittelboom ve Belie, 2013). Puzolanların bu özellikleri sayesinde KKİ mekanizması
için büyük avantajlar sağlayabilmektedirler. Herhangi
bir çatlak oluştuğu zaman var olan puzolan tanecikleri, su ve kalsiyum hidroksit ile reaksiyon sonucun22 Ocak 2016
da C-S-H geli oluşabilmektedir (Şekil 6-b). Çatlağın
oluştuğu zaman puzolan taneciklerinin fazla olması
KKİ mekanizmasını güçlendirebilmektedir. UK ve
YFC içeren çimentolu kompozitlerin KKİ mekanizması bazı araştırmacılar tarafından incelenmiştir
(Şahmaran vd., 2013; Hyun vd., 2012; Şahmaran vd.,
2008; Termkhajornkit vd., 2009; Liu vd., 2005; Liu ve
Zuo, 2011). Şahmaran vd. (2008) yaptıkları deneysel
çalışmada çimentonun bir kısmı yerine UK ikamesinin kendiliğinden yerleşen betonların KKİ mekanizmasında çok etkili olduğunu rapor etmişlerdir.
Puzolan sonucunda oluşabilecek KKİ mekanizması
suyun varlığına, ortam sıcaklığına, puzolan ikame
oranına, puzolanın kimyasal ve fiziksel özelliklerine
bağlıdır. Genel olarak puzolan ikame oranı arttıkça,
KKİ mekanizmanın kapasitesi artmaktadır. Yapılan
çalışmalarda puzolan kullanımı bir yöntem olarak
araştırılmıştır, diğer yöntemler ile birlikte performansı araştırmalar nadiren konu olmuştur. Özellikle mikrokapsüllerin ve puzolanların birlikte kullanımı hakkında yapılan bir çalışmaya rastlanmamaktadır.
Mikrokapsül esaslı KKİ yöntemi
Katı, sıvı veya gaz halinde olan aktif maddeleri dış
etkilerden korumak amacıyla mikrokapsülasyon yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır. İç veya çekirdek
malzeme olarak adlanan herhangi bir aktif malzeme
uygun olan teknikler ile farklı bir malzeme içinde
kapsüllenmektedir (Dubey vd., 2009). İç malzemeyi
çevreleyen malzeme ise dış kaplama veya duvar olarak adlandırılmaktadır (Göde ve Kepabçı, 2013). Şekil
6-a’ da bir mikrokapsül şematik olarak sunulmuştur.
Mikrokapsülasyon yöntemi karbonsuz kopyalama kağıtları üretimi, yapıştırıcılar, ilaç, gıda, kozmetik gibi
birçok sektörde kullanılmaktadır. Mikrokapsülasyon
tekniği inşaat sektörinde de farklı alanlarda kullanılmıştır (Boštjan ve Šumiga, 2008). Yangın, genleşme
ve donma-çözülmeye karşı direnci arttırmak, çimento hidratasyonunun sıcaklığını düşürmek ve ses yalıtım gibi amaçlarla kullanılmıştır (Boštjan ve Šumiga,
2008).
Brown vd. (2001) Nature dergisinide yayınladıkları
çalışmada, polimer esaslı kompozitlerede mikrokapsülasyon yöntemini bir KKİ tekniği olarak geliştirmişlerdir. Bu yöntemde çekirdek malzeme olarak bir KKİ
ajanı kapsüllenmektedir. Çatlağın oluşması ile mikrokapsül kırılmakta (Şekil 6-c) ve KKİ ajanı kılcallık
etkisi ile çatlak yüzeyine dağılmaktadır. Polimer esaslı
kompozite gömülü bir katalizatör ile polimerizasyon
reaksiyonu meydana gelmektedir (Şekil 6-b). Araştırmacılar bu yöntemin diğer kırılgan malzemelerde de
kullanılabileceğini açıklamışlardır (Brown vd., 2001).
Bu çalışma sonrası mikrokapsül esaslı KKİ yöntemi
İncelemeler
polimer esaslı malzemelerde birçok araştırmacı tarafından daha fazla geliştirmeye çalışılmıştır.
Çimento esaslı kompozitlerde ise mikrokapsülasyon
yöntemi bazı araştırmacılar tarafından bir KKİ tekniği
olarak ele alınmıştır (Wang vd., 2014; Gilford vd.,
2014; Zhang vd., 2013; Pelletier vd., 2011; Cailleux ve
Pollet, 2009; Kaltzakorta ve Erkizia, 2011; Feng vd.,
2008). Yapılan çalışmalarda farklı çekirdek ve duvar
malzemeleri kullanılmıştır. Kapsül esaslı KKİ yöntemlerinde, kapsüllenen KKİ ajanın özelliklerine bağlı olarak; 1) nem veya hava (Şekil 7-a) 2) matris (Şekil
7-b) 3) matris içine gömülü ikinci bir malzeme (Şekil
7-c) 4) kapsüllenmiş ikinci bir malzeme (Şekil 7-d) ile
temas halinde reaksiyon gerçekleşebilmektedir (Tittelboom ve Belie, 2013). Bazı durumlarda reaksiyon
ısıtma işlemi ile de gerçekleşebilmektedir (Şekil 7-a).
Şekil 6 a) Mikrokapsülün şematik çizimi b) KKİ
ajanın çatlağa yayılma mekanizmanın şematik çizimi
(Blaiszik vd. 2010) c) Polimer esaslı bir kompozitte
kırılmış bir mikrokapsül (Brown vd. , 2001).
İç malzeme olarak kullanılacak KKİ ajanın viskozitesi
optimum olması gerekmektedir. Çok viskoz olması
durumunda çatladığın tüm yüzeyine ulaşamayacak.
Öte yandan ajanın çok düşük viskoziteye sahip
olması, çatlağın dışına çıkma veya matris tarafından
adsorbe olma riskini arttırmaktadır (Zhou vd., 2014;
Tittelboom ve Belie, 2013). Ayrıca ajanın raf ömrünün
uzun olması, KKİ sonrası mekanik ve kimyasal
etkilere dirençli olması ve kür süresinin çok uzun
olmaması önemlidir (Zhou vd., 2014; Tittelboom ve
Belie, 2013). Dicyclopentadiene (DCPD), sodiyum
silikat (cam suyu), tek ve iki bileşenli epoksi reçineleri
ve metilmetakrilat gibi malzemeler KKİ ajanı olarak
çimento esaslı kompozitlerde kullanılmıştır. Her bir
KKİ ajanının olumlu ve olumsuz yönleri araştırmacılar tarafından tartışılmıştır.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
İki bileşenli ajanlarda, birinci bileşenin ikinci
bileşene oranı genellikle kontrol dışı bir durumdur.
Özellikle epoksi reçinelerde polimirezasyonun tam
gerçekleşmesi için bu oranın sabit olması önemli bir
faktördür. Öte yandan iki bileşenli malzemelerin daha
uzun bir süre kapsül içersinde bozulmadan kalması
muhtemeldir. Tek bileşenli ajanların ikinci bir bileşene ihtiyaç duymadıkları için daha uygun KKİ ajanlar
olabilecikleri düşünülmektedir. Bu durumda, çatlak
oluştuğu zaman mikrokapsül kırılarak tek bileşenli
ajan çatlağın içine yayılacak ve sertleşme matris, hava
veya su (nem) ile gerçekleşecek. Cam suyu çimento
matrisinde bulunan kalsiyom hidroksit ile reaksiyona girerek C-S-H oluşturabilmektedir (Gilford vd.,
2014). Tek bileşenli ajanların raf ömrü hakkında literatürde yeterli bilgi yoktur. Sodyum silikat Gilford vd.
(2014) tarafından kapsüllenmesine rağmen, çimento
esaslı kompozitlerde davranışı hakkında kapsamlı bir
çalışma yürütmemişlerdir.
Şekil 7 KKİ ajanların yayılma sonrası farklı reaksiyon
mekanizmaları (Tittelboom ve Belie, 2013).
Mikrokapsülasyon yöntemine bağlı olarak kaplama
veya duvar malzemesi farklı olabilmektedir. KKİ tam
olarak gerçekleşmesi için duvarın fiziksel, mekanik
ve kimyasal özellikleri çimento esaslı malzemeler
ile uyumlu olmalıdır. Mikrokapsülün çapın büyük
olması matrisin mekanik özelliklerini olumsuz etkileyebilir. Öte yandan çok küçük olması yeterli KKİ
ajanın kapsüllenememe riskini arttırmaktadır. Dolayısıyla çapın optimum büyüklükte olması sağlanmalıdır. Ayrıca duvarın fazla kalın veya çok ince olması
da performansı negatif etkileyebilmektedir. Çok ince
olduğunda hazırlama ve döküm esnasında kırılabilmektedir. Çok kalın üretildiğinde ise çatlak oluştuğunda kırılmama riski bulunmaktadır (Zhou vd.,
2014). Duvarın kimyasal olarak matris ile uyumlu olması, mikrokapsülün yıllarca bozulmadan stabil kalmasını sağlayabilmektedir. Duvar ve matris arasında
Ocak 2016 23
İncelemeler
aderansın güçlü olması gerekmektedir. Duvar-matris
aderansı düşük olduğu takdirde, çatlak arayüzeyden
ilerleyecek ve böylece mikrokapsül kırılayamacaktır
(Zhou vd., 2014). Üre-formaldehid (Gilford vd., 2014;
Zhang vd., 2013) , poliüretan (Pelletier vd., 2011), poliüre reçine (Xing and Ni, 2009) ve silika jeli (Yang vd.,
2011) duvar malzemesi olarak çimento esasli kompozitlere uyumlu oldukları görülmüştür. Özellikle silika
jeli çimeto matrisi ile daha güçlü bir bağ oluşturduğu
tahmin edilmektedir (Zhou vd., 2014).
• Mikrokapsülleme yöntemleri
Mikrokapsülleme teknikleri genel olarak beş guruba
ayrılmaktadır (Boštjan ve Šumiga, 2008): 1) Mekanik
metodlar (sprey kurutma vb.) 2) Koaservasyon 3) Polimerizasyon yöntemleri 4) In-situ polimerizasyonu
5) Arayüzey polimerizasyonu
Çimento esaslı kompozitlerde, KKİ olarak kullanılan
mikrokapsüller daha çok polimerizasyon yöntemleri
ile üretilmişlerdir. Polimerizasyon yöntemleri daha
basit ve ucuz bir teknik olarak bilinilmektedir. (Samadzadeh vd., 2010).
Sonuç
Çimento esaslı malzemelerin kendi kendine iyileşme
(KKİ), böylece zamanla oluşan çatlakları kapatma
potansiyelleri mevcuttur. Bu konuda D.E.Ü. İnşaat Mühendisliği Yapı Malzemesi Anabilim Dalında
uygulamalı bir doktora tez çalışması yürütülmektedir.
Yapılacak bu vb. çalışmalar ile Betonda KKİ
mekanizmasının geliştirilebileceği ve gelecekte
çatlamış betonun bu çatlakları kendi kendine kapatma
kabiliyetinin daha belirgin ve ölçülebilir bir hale
geleceği düşünülmektedir. Beton teknolojisindeki
araştırmalar ve yenilikler durmaksızın devam
etmektedir.
Kaynaklar
Ahn, T.H., Kishi, T. 2010. “Crack self-healing behaviour
of cementitious composites incorporating various mineral admixtures. J Journal of Advanced Concrete Technology, 8, 171–186.
Aydın, S. 2013. “A ternary optimisation of mineral additives of alkali activated cement mortars” Construction
and Building Materials, 43,131–138.
Aydın, S., Yazıcı, H., Yardımcı M., Yiğiter, H. 2010.
“Effect of Aggregate Type on the Mechanical Properties
of RPC” ACI Materials Journal
,107(5), 441-449.
Blaiszik, B.J., Kramer, S.L.B., Olugebefola, S.C., Moore,
J.S., Sottos, N.R., White, S.R. 2010. “Self-Healing Polymers and Composites” Annual Review of Materials Research, 40, 179-211.
24 Ocak 2016
Boh, B., Šumiga, B. 2008. “Microencapsulation technology and its applications in building construction materials RMZ – materials and geoenvironment” 55(3), 329344.
Brochu, ABW., Evans, GA., Reichert, WM. 2014. “Mechanical and cytotoxicity testing of acrylic bone cement
embedded with microencapsulated 2-octyl cyanoacrylate” J Biomed Mater Res B Appl Biomater, 102(1),
181–189.
Brown, EN., Kessler, MR., Sottos, NR., White, SR. 2003.
“In situ poly(urea-formaldehyde) microencapsulation of dicyclopentadiene.” J. Microencapsulation, 20(6),
719–730.
Cailleux, E., Pollet, V. 2009. “Investigations on the development of self-healing properties in protective coatings
for concrete and repair mortars” In Proceedings of 2nd
International Conference on Self Healing Materials, Chicago, USA.
Cailleux, E., Pollet, V. 2009. “Investigations on the development of self-healing properties in protective coatings
for concrete and repair mortars” Proceedings of 2nd International Conference on Self Healing Materials, Chicago, 120.
Dry, C. 1990. “Alteration of matrix permeability, pore
and crack structure by the time release of internal chemicals” Proceedings of advance in cementitious materials. American Ceramic Society: Gaithersbury, Maryland,
729–68.
Dry, C. 1994. “Matrix cracking repair and filling using
active and passive modes for smart timed release of chemicals from fibers into cement matrices” Smart Materials and Structures, 3(2),118–23.
Dry, C. 2000. “Three design for the internal release of
sealants, adhesives and waterproofing chemical into
concrete to release” Cement and Concrete Research,
30(12),1969–77.
Dry, C., McMillan, W. 1996. “Three-part methylmethacrylate adhesive system as an internal delivery system for
smart responsive concrete” Smart Materials and Structures, 5(3):297–300.
Dubey, R., Shami, T.C., Rao, K.U. B. 2009. “Microencapsulation Technology and Applications” Defence Science
Journal, 59(2), 82-95.
Feng, X., Zhuo, N., Ningxu, H., Biqin, D., Xuexiao, D.,
Zhan, H., Ming, Z. 2008. “Self-healing mechanism of
a novel cementitious composite using microcapsules”
Proceedings of International Conference on Durability
of Concrete Structures, Hangzhou, China.
Freyermuth, C.L. 2001. “Life-cycle cost analysis for large
segmental bridges” Concrete Int., 23(2), 89-95.
Gilford, J., III, Hassan, M., Rupnow, T., Barbato, M.,
İncelemeler
Okeil, A., Asadi, S. 2014. ”Dicyclopentadiene and Sodium Silicate Microencapsulation for Self-Healing of
Concrete” Journal of Materials in Civil Engineering,
26(5), 886–896.
“Self-Healing Efficiency of cementitious materials containing microcapsules filled with healing adhesive: mechanical restoration and healing process monitored by
water absorption” PLoS ONE, 8(11): e81616.
Göde, F., Kebapçi, K. 2013. “Gül Kokusu İçeren Mikrokapsüller” Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü Dergisi 17(2), 32-35.
Liu, S., Zuo, M. 2011. “Influence of slag and fly ash on
the self-healing ability of concrete” Advanced Materials
Research, 306–307, 1020–1023.
Homma, D., Mihashi, H., Nishiwaki, T. 2009. “Self-healing capability of fibre reinforced cementitious composites” Journal of Advanced Concrete Technology, 7(2),
217–228.
Liu, X.-Y., Yao, W., Zheng, X.-F., Wu, J.-P. 2005. “Experimental study on self-healing performance of concrete”
Journal of Building Materials, 2, 184–188.
Jonkers, H. M. 2011. “Bacteria-based self-healing concrete” Heron, 56(1/2), 1-12.
Jonkers, H. M., Thijssen, A., Muyzer, G., Copuroglu,
O. and Schlangen, E., 2010. “Application of bacteria as
self-healing agent for the development of sustainable
concrete.” Ecological Engineering, 36, 230-235.
Jonkers, H.M., 2007. “Self healing concrete: A biological
approach”. Self Healing Materials: An Alternative Approach to 20 Centuries of Materials Science. Editör: van der
Zwaag, S. Netherlands: Springer.
Kaltzakorta, I., Erkizia, E. 2011. “Silica microcapsules
encapsulating epoxy compounds for self-healing cementitious materials” In Proceedings of 3rd International
Conference on Self Healing Materials, Bath, UK, 27–29.
Kishi, T., Ahn, T.H., Hosoda, A., Suzuki, S., Takaoka, H.
2007. “Self-healing behaviour by cementitious recrystallization of cracked concrete incorporating expansive
agent” Proceedings of 1st International Conference on
Self Healing Materials, Noordwijk aan Zee, The Netherlands, 18–20.
Mihashi, H. Nishiwaki, T. 2012. “Development of engineered self-Healing and self-repairing concrete- stateof-the-art report” Journal of Advanced Concrete Technology ,10, 170-184.
Na, S. H., Hama, Y., Taniguchi, M., Katsura, O., Sagawa,
T., Zakaria, M. 2012. “Experimental investigation on
reaction rate and self-healing ability in fly ash blended
cement mixtures” Journal of Advanced Concrete Technology, 10, 240-253.
Nishiwaki, T., Koda, M., Yamada, M., Mihashi, H., Kikuta, T. 2012. “Experimental study on self-healing capability of FRCC using different types of synthetic fibers”
Journal of Advanced Concrete Technology, 10, 195-206.
Nishiwaki, T., Kwon, S., Homma, D., Yamada, M., Mihashi, H. 2014. “Self-Healing Capability of Fiber-Reinforced Cementitious Composites for Recovery of Watertightness and Mechanical Properties” Materials, 7(3),
2141-2154.
Pelletier, M., Brown, R., Shukla, A., Bose, A. 2011. “Self
healing concrete with a microencapsulated healing
agent” University of Rhode Island, Kingston, RI, USA.
Kuang, Y., Ou, J. 2008. “Self-repairing performance of
concrete beams strengthened using superelastic SMA
wires in combination with adhesives released from hollow fibers” Smart Materials and Structures, 17, 1–7.
Ramm, W., Biscoping, M. 1998. “Autogenous healing and
reinforcement corrosion of water-penetrated separation
cracks in reinforced concrete” Nuclear Engineering and
Design,179(2), 191–200.
Kunieda, M., Choonghyun, K., Ueda, N., Nakamura, H.
2012. “Recovery of protective performance of cracked
ultra high performance-strain hardening cementitious
composites (UHP-SHCC) due to autogenous healing”
Journal of Advanced Concrete Technology, 10, 313-322.
Samadzadeh, M., S. Hatami Boura, S., Peikari, M., Kasiriha, S.M., Ashrafi, A. 2010. “A review on self-healing
coatings based on micro/nanocapsules” Progress in Organic Coatings, 68(3),159–164.
Li, M., Li, V.C. 2011. “Cracking and healing of engineered cementitious composites under chloride environment.” ACI Materials Journal, 108, 333–340.
Sangadji, S., Schlangen, E. 2012. “Self Healing of concrete structures - novel approach using porous network
concrete” Journal of Advanced Concrete Technology,10,
185-194.
Li, V. C., Herbert, E. 2012. “Robust Self-Healing Concrete for Sustainable Infrastructure” Journal of Advanced
Concrete Technology, 10, 207-218.
Schlangen, E. 2010. “Selfhealing of Engineered Cementitious Composites (ECC) in concrete repair system” Master Thesis, Delft University of Technology.
Li, V. C., Lim, Y. M., Chan, Y-W. 1998. “Feasibility study
of a passive smart self-healing cementitious composite”
Composites- Part B, 29(6), 819-827.
Sisomphon, K., Çopuroğlu, O., Koenders, E.A.B. 2012.
“Self-healing of surface cracks in mortars with expansive additive and crystalline additive” Cement & Concrete
Composites , 34(4), 566–574.
Li, W., Jiang, Z., Yang, Z., Zhao, N., Yuan, W. 2013.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Ocak 2016 25
İncelemeler
Sisomphon, K., Çopuroğlu, O., Koenders, E.A.B. 2013.
“Effect of exposure conditions on self healing behaviour
of strain hardening cementitious composites incorporating various cementitious materials” Construction and
Building Materials, 2013, 42, 217–224.
Soliman, AM., Nehdi, ML. 2011. “Effect of drying conditions on autogenous shrinkage in ultra-high performance concrete at early-age” Materials and Structures 44(5),
879–99.
Yang, J, Keller, MW., Moore, JS., Scott R., White, SR.,
Sottos, NR. 2008. “Microencapsulation of Isocyanates
for Self-Healing Polymers” Macromolecules, 41(24),
9650-9655.
Yang, Z., Hollar, J., He, X., Shi, X. 2011. “A self-healing
cementitious composite using oil core/silica gel shell
microcapsules” Cement and Concrete Composites,
33(4), 506–512.
Şahmaran, M., Keskin, S.B., Ozerkan, G., Yaman,
I.O. 2008. “Self-healing of mechanically-loaded self
consolidating concretes with high volumes of fly ash.
Cement and Concrete Composites, 30(10), 872–879.
Yazıcı, H., Yardımcı M., Aydın, S., Karabulut, A. 2009.
“ Mechanical properties of reactive powder concrete
containing mineral admixtures under different curing
regimes” Construction and Building Materials, 23,(3),
1223–1231.
Şahmaran, M., Yıldırım, G., Erdem, T. K. 2013.
“Self-healing capability of cementitious composites
incorporating different supplementary cementitious
materials” Cement and Concrete Composites, 35(1),
89–101.
Yazıcı, H., Yardımcı M., Yiğiter, H., Aydın, S., Türkel, S.
2010. ”Mechanical properties of reactive powder concrete containing high volumes of ground granulated blast
furnace slag” Cement and Concrete Composites, 32 (8),
639-648.
Termkhajornkit, P., Nawa, T., Yamashiro, Y,; Saito, T.
2009. “Self-healing ability of fly ash-cement systems. Cement and Concrete Composites, 31, 195–203.
Yiğiter, H., Aydın, S., Yazıcı, H., Yardımcı M. 2012. “
Mechanical performance of low cement reactive powder
concrete (LCRPC)” Composites Part B: Engineering,
43(8), 2907–2914.
Termkhajornkit, P., Nawa, T., Yamashiro, Y., Saito, T.
2009. “Self-healing ability of fly ash-cement systems”
Cement and Concrete Composites, 31(3), 195–203.
Tittelboom K. V., Belie, N. D. 2013. “Self-healing in
cementitious materials—a review materials” Materials,
6(6), 2182-2217.
van Breugel, K. 2007. “Is there a market for selfhealing
cement-based materials” Proceedings of the First International Conference on Self-healing Materials, Noordwijk aan zee, the Netherlands.
Wang, J.Y., Soens, H., Verstraete, W., De Belie, N. 2014.
“Self-healing concrete by use of microencapsulated bacterial spores” Cement and Concrete Research, 56, 139–
152.
White, S.R., Sottos, N.R., Geubelle, P.H., Moore, J.S.,
Kessler, M.R., Sriram, S.R., Brown, E. N., Viswanathan,
S. 2001. “Autonomic healing of polymer composites” Nature, 2001;409, 794-797.
Wong, ACL., Childs, PC., Berndt, R., Macken, T., Peng,
GD., Gowripalan, N. 2007. “Simultaneous measurement
of shrinkage and temperature of reactive powder concrete at early-age using fibre Bragg grating sensors” Cement
& Concrete Composites, 29(6), 490–497.
Wu, M., Johannesson B., Geiker M. 2012. “A review:
Self-healing in cementitious materials and engineered
cementitious composite as a self-healing material” Construction and Building Materials, 28(1), 571–583.
Xing, F., Ni, Z. 2009. “A self repairing concrete containing microcapsules of polyurea resin and producing
method thereof ” WO Patent 2009,140836.
26 Ocak 2016
Yildirim, G., Şahmaran, M., Balcikanli, M., Ozbay, E.,
Lachemi, M. 2015a. “Influence of cracking and healing
on the gas permeability of cementitious composites”
Construction and Building Materials, 85(15), 217–226.
Yildirim, G., Alyousif, A., Sahmaran, M., Lachemi M.
2015b. “Assessing the self-healing capability of cementitious composites under increasing sustained loading”
http://dx.doi.org/10.1680/adcr.14.00111.
Yildirim, G., Sahmaran, M., and Ahmed, H. 2015c.
”Influence of Hydrated Lime Addition on the Self-Healing Capability of High-Volume Fly Ash Incorporated
Cementitious Composites” Journal of Materials in Civil
Engineering, 27(6), 04014187.
Yoo, DY., Shin, HO., Yang, JM., Yoon, YS. 2014. “Material and bond properties of ultra high performance fiber
reinforced concrete with micro steel fibers. Composites
Part B: Engineering, 58,122–33.
Zhang, M., Han, N., Xing, F., Wang, X., Schlangen, E.
2013. “Evaluation of a microcapsule based self-healing
system for cementitious materials” International Conference on Self Healing Materials (ICSHM2013), 216-219.
Zhou, S., Zhu, H., Yan, Z. 2014. “The materials, theories
and experiments of microcapsule self-healing method-a
review” Tunneling and Underground Construction GSP
242, 195-204.
Hukuk
SİYASİ BİR SENARYO:
BAŞKANLIK VE SONRASI
Av. Baki OKAN
Giriş
“Ülkemizde son yirmi yılda sıkça önümüze getirilen
ve kamuoyunun ilgisini çeken “başkanlık sistemi”,
son günlerde yeniden gündeme taşındı. Toplumsal
yaşamda istikrarı yakalamanın ancak, daha güçlü yürütme, daha güçlü yönetimle mümkün olacağı
bunun da “başkanlık sistemi” ile gerçekleşebileceği
düşüncesi gündeme getirilmekte buna karşın, vatandaşların haklarını yönetime karşı güvence altına alan
yeni ve çağdaş demokratik sistem ve kazanımlardan,
bu arada bağımsızlığı sağlanmış bir yargı dan hiç söz
edilmemektedir. Bir demokratik sistemde, halkın seçtiği temsilcilerin hangi devlet organını veya organlarını oluşturduklarına bakıldığında, farklı hükümet
sistemleriyle karşılaşılmaktadır. Gerçekten, hükümet
sistemleri, her durumda bağımsız olması gereken yargı organını ayrık tutarsak, devletin geriye kalan iki organı “yasama” ve “yürütme”nin oluşumları ve birbiriyle olan ilişkilerine göre belirlenmektedir. Klasik bir
ayrıma göre bunlar “meclis hükümet sistemi”, “başkanlık sistemi” “parlamenter sistem” ve son elli yılda
örnekleri artan “yarı başkanlık sistemi” olarak isimlendirilmektedirler. Bunlardan “Başkanlık Sistemi”ni,
hem yürütme organının başı, hem de devlet başkanı
olan başkanın, belirli bir süre için halk tarafından
doğrudan seçildiği ve yasama organının başkanı düşüremediği, başkanın da yasama organını feshedemediği bir sistem olarak tanımlayabiliriz. Bu sistemde,
yürütme organı tek başlıdır ve başkanın kabinesinde
yer alanlar, onun danışmanı, yardımcısı konumundadırlar. “Başkanlık sistemi”nin demokrasiyle birlikte
çok iyi bir biçimde işlediği tek ülke ABD’dir. Bir bilim
adamı “ABD başkanlık sistemi sayesinde değil, buna
rağmen demokrasiyle yönetilen bir ülkedir” demek
suretiyle ABD’de demokratik sistem ve demokratik
geleneklerin ne denli gelişmiş olduğunu vurgulamak
istemiştir. Başkanlık sistemine rağmen ABD’nin demokratik olmas ı nın nedeni diğer başkanlık rejimleri
gibi diktaya dönüşmesini önleyen bazı öğelerin varlığından ileri gelmektedir. Bu öğelerin başında çok etkili bir yargı sisteminin mevcudiyeti gelir. ABD yargı sistemi o denli etkilidir ki, “ABD’de demokrasiyi yargıçlar kurmuşlardır” denilebilmektedir. Demokrasi için
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
“Yedi hayır, bir evet. Evetler galiptir.”
Abraham Lincoln
birincil derecede önemli olan, yürütme ve yasamaya,
tek kelime ile hertürlü güce karşı halkın haklarının
korunmasıdır. Bu güvenceyi ABD yargısı verebilmekte
ve halkın haklarını kısıtlamak için değil, genişletmek,
kullanılmasını sağlamak ve güvence altına almak işlevini mükemmele yakın şekilde yerine getirebilmektedir. ABD başkanlık sisteminin başarısındaki en
önemli etkenlerden diğeri ise iki partili bir siyasi sistemin uygulanmış olmasıdır. Ülkemizde varolan çok
partili bir yapıda başkanlık sisteminin demokrasinin
çökmesine neden olabileceği anayasa hukuku uzmanlarının görüşüdür. Başkanlık sisteminin olmazsa olmaz koşulları; tüm kurumlarıyla işleyen demokratik
bir sistem yanında, tam bağımsız güçlü bir yargı ve iki
partili bir siyasal yapıdır. Ağır aksak işleyen demokratik yapımız, siyasal iktidarın gölgesindeki yargımız ve
siyasal bilimcilerin ülkemizde daha 25-30 yıl 5-6 partinin oluşturacağını iddia ettikleri siyasal yapımızla
kimilerinin ülkeyi uçurmak için sabırsızlandıkları
başkanlık sistemine hazır mıyız?”
Türkiye Barolar Birliği Yayınları arasında 2005 yılında yayımlanan “Başkanlık Sistemi” başlıklı yayının önsözünde dönemin TBB Başkanı merhum Av.
Özdemir Özok’un sunuş sözleri. Demek ki, on yılı
aşan bir süre önce de Türkiye’de aynı konu gündemde imiş.
Zaman zaman küllense de hükümet sistemi arayışları bugün de güncelliğini korumaktadır. Bu konu
bağlamında ortaya konulan ana argümanlar, özetle şöyledir; Türkiye hızla gelişen, dinamik bir ülke
olarak, bulunduğu bölgede öne çıkması için bir dizi
sosyal, siyasi ve ekonomik sorunun üstesinden gelmesi gerekir. Böyle bir dönüşüm projesi ise, ancak,
hızlı ve sorunsuz bir biçimde karar alıp uygulayan,
“iş bitirici” bir siyasal iktidar tarafından gerçekleştirilebilir. Varolan parlamenter sistem istikrarsız ve
yavaş işleyen yapısıyla Türkiye’nin “etkin yönetim”
gereksinimini karşılayamaz. Anahatlarıyla özetlediğim bu görüş, 1982 anayasının kabulünden itibaren T.Özal, ardından S. Demirel ve anayasa hukukçusu danışmanı Burhan Kuzu’nun desteğiyle bugün
R.T.Erdoğan tarafından sürdürülmektedir. Dikkat
Ocak 2016 27
Hukuk
çekici olan ise, konuya ilişkin değerlendirmelerin genellikle başkanlık ve yarı-başkanlık sistemlerinin iyi
ve kötü yönlerinin ortaya konulmasıyla sınırlı kalmakta; böylesine önemli ve kapsamlı bir değişikliğin
gerçekten hayata geçirilip geçirilemeyeceği, uygulanabilirliği konusu tartışılmamaktadır.
Parlamanter rejim, başkanlık ve yarı-başkanlık hükümeti tipleri, yasama-yürütme ilişkilerinin düzenleniş biçimine göre birbirinden ayrılan hükümet
sistemleridir. Yasama ve yürütmenin biribirinden
sert bir biçimde ayrılması ve yürütmenin yasama
karşısında üstün bir durumda olması monarşilerde
sınırlı monarşi, cumhuriyetlerde ise başkanlık hükümetini ortaya çıkarıyor. Hukuk devletinin olmazsa
olmaz koşulu olan yargı bağımsızlığı, hükümet şekli
ne olursa olsun, bütün çağdaş demokratik rejimlerde
korunduğuna göre, yargı bu tablonun dışında tutulmalıdır. Yasama-yürütme ilişkileri bakımından parlamanter hükümet ile başkanlık sistemi arasındaki
en önemli fark; parlamanter sistemde hükümetin
parlamentonun içinden çıkması ve ancak onun güvenine sahip olduğu sürece görevde kalabilmesidir.
Parlamentonun hükümeti/yürütmeyi faaliyetlerinde
denetlemesi, her zaman güvensizlik oyuyla düşürebilmesi, siyasal sorumluluğuna gidebilmesi olanağına karşılık, hükümetin de belli koşullarda parlamentoyu/yasama meclisini feshederek seçimlerin yenilenmesine karar vermesi, parlamenter hükümetin/
rejimin asli unsurları arasında sayılmaktadır. Başka
bir deyişle, parlamenter rejimde her iki organın da,
diğerinin hukuki varlığına son verebilme yetkisi vardır. Oysa başkanlık hükümeti sisteminde ne yasama, yürütmenin hukuki varlığına son verebilir, ne de
yürütme yasama organını feshederek yeni seçimlere
gidebilir. Bu sistemde başkan ve yasama organı, halk
tarafından genel oyla, ayrı ayrı ve sabit süreler için
seçilirler ve bu süre içinde diğer organ karşısında bağımsız varlıklarını sürdürebilirler.
AKP’nin Başkanlık Sistemi Önerisi
AKP Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na Kasım
2012’de Başkanlık Sistemi önerilerini sunmuştur.
Söz konusu önerinin dikkat çekici maddelerine gözatalım.
“Türkiye Büyük Millet Meclisinin Görev ve Yetkileri” başlıklı bölümün “Kanunların Başkan Tarafından
Onaylanması ve Yayınlanması” başlıklı 11. maddesinde, Başkanın kanunları on beş içinde onaylayacağı ve yayınlayacağı; Başkanın onaylamadığı kanunları bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterdiği gerekçeyle birlikte aynı süre içinde TBMM’ye geri
28 Ocak 2016
göndereceği ve TBMM’nin geri gönderilen kanunu
üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu ile aynen kabul etmesi durumunda Başkanın kanunu yedi gün
içinde yayınlayacağı;
“Savaş Hali İlanı ve Silahlı Kuvvet Kullanılmasına
İzin Verme” başlıklı 13. maddede savaş hali ilanına
TBMM’nin yanı sıra TBMM’nin tatilde ve ara verme
durumlarında silahlı kuvvet kullanılmasına derhal
karar verilmesinin kaçınılmaz olduğu durumlarda
Başkanın da Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilmesi,
Başkan, beş yıllık bir dönem için seçilecek, kırk yaşını doldurmuş, milletvekili seçilebilme yeterliliğine
sahip vatandaşlar arasından halk tarafından en fazla
iki dönem seçilebilecek (m. 20), genel seçimlerde en
az % 5 oy almış partilerce yada en az yüz bin vatandaş tarafından aday gösterilebilecek.
Başkanın seçimini düzenleyen 21. madde ise, genel
oyla yapılacak seçimle geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday başkan seçilecek, bu oylamada çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci
Pazar günü yapılacak ikinci oylamaya en çok oyu
alan iki aday katılacak.
Ayrıca, önerinin Başkanın görev ve yetkilerini düzenleyen 22. maddesinde Başkanın devletin ve yürütmenin başı olduğu ve genel (iç ve dış) siyaseti
yürüteceği, kanunları onaylamak, kanunları tekrar
görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermek, Kanunların anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne
iptal davası açmak; TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermek; Bakanları atamak ve görevlerine
son vermek; Başkanlık kararnamesi çıkarmak; uluslararası antlaşma akdetmek ve yayınlamak; TSK’nın
başkomutanlığını temsil etmek; TSK’nın kullanılmasına karar vermek; sıkıyönetim ve olağanüstü hal
kararnamesi çıkarmak; kamu yöneticilerini atamak
ve görevlerine son vermek; üniversite rektörlerini
seçmek; YÖK üyelerinin yarısını seçmek; üniversite
rektörlerini seçmek; Anayasa Mahkemesi üyelerinin
yarısını, Danıştay üyelerinin yarısını, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını ve Hakimler ve Savcılar Kurulu
üyelerinin yarısını seçmek.
Öneriye göre; Başkan hakkında, kişisel ya da göreviyle ilgili suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tam
sayısının en az üçte ikisinin vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebileceği; Yüce Divan’a sevk
kararının dörtte üç çoğunluğunun gizli oyuyla alı-
Hukuk
nacağı (m.24) TBMM ve Başkanlık seçimlerinin beş
yılda bir aynı günde yapılacağı (m. 27) ve TBMM
veya Başkanın tek başına her iki organın seçimlerinin birlikte yenilenmesine karar verebileceği (m.28)
Başkanlık sistemi önerisi, AKP’nin 2015 seçim beyannamesinde de oldukça genel ifadelerle ve ayrıntılara girilmeksizin yer almıştır.
şartlara bağlanmış görünmekle birlikte, bir konuda
kanunlarda açık ve uygulanabilir hükümlerin bulunup bulunmadığı büyük ölçüde yoruma ve tartışmaya açık bir husustur. Başkana böyle bir yetkinin
verilmesi, başkanlık sisteminin özünü oluşturan sert
kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır.
Bilindiği gibi başkanlık sisteminin ana ilkesi sert
kuvvetler ayrılığı, yani sabit görev süresi için seçilen başkan ve yasama organının, bu süre içinde
birbirlerinin hukukî varlığına son verememeleridir.
AKP’nin karşılıklı seçim yenileyebilme önerisinin,
bu ilkeden çok temel bir sapma olduğu açıktır. Böyle
bir mekanizmanın, başkanla meclis çoğunluğu arasındaki kilitlenmeleri çözme amacına yönelik olduğu düşünülebilirse de, yenilenen seçimlerin farklı
bir tablo yaratmaması olasılığı her zaman için vardır. Üstelik böyle bir sistem, başkanlık rejiminin en
önemli avantajlarından biri olan, yürütmede istikrar
unsurunu da tehlikeye atmaktadır. AKP önerisinin
Amerikan başkanlık sisteminden ayrıldığı başka bir
önemli nokta da, başkana bazı durumlarda parlamentoyu by-pass ederek ülkeyi başkanlık kararnameleri ile yönetme olanağı tanımasıdır.
Yine, ABD tipi demokratik bir başkanlık sisteminde en önemli denge ve denetim mekanizmalarından
birini oluşturan yargı bağımsızlığı ve yargısal denetim, AKP önerisinde sağlam güvencelere bağlanmış
değildir. Nitekim öneriye göre, Anayasa Mahkemesinin 17 üyesinden dokuzunu TBMM, sekizini de
başkan seçecektir. Meclisin seçeceği üyeler bakımından üye tamsayısının salt çoğunluğu yeterlidir.
Benzer şekilde, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 22
üyesinden yedisi TBMM, yedisi başkan tarafından,
ancak altısı alt derece hâkim ve savcıları tarafından
seçilecektir. Böyle bir seçim yönteminin tamamen
iktidara bağımlı bir yargı organı yaratacağında kuşku yoktur. Zaten AKP sözcülerinin şu anda mevcut
olan sınırlı yargı denetimine ilişkin yakınmaları ve
bu denetimi iktidarın “patinaj” yapmasının başlıca
sorumlusu olarak görmeleri, amacın bu olduğu konusunda kuşkuya yer bırakmamaktadır. Nitekim
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir demecinde yargı engelinden şu sözlerle yakınmıştır: “Adamcağız yatırım yapmak istiyor, yargı önünü kesiyor. Yatırımlar
da öyle ufak tefek değil, 200, 250, 500 milyon dolarlardan söz ediliyor. Burada önlerine engel çıkmamış
olsa adamlar vurup geçer. 1 milyar dolarlık bir yatırımın söz konusu olacağı Galataport için ihale 2 yıl
önce yapıldı. Hâlâ iş başlayamadı. Çünkü itirazdan
2 yıl sonra Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi. Buna benzer birçok olay var.” Aynı konuşmasında
Erdoğan, ABD tipi başkanlık sisteminde çok önemli
bir denge ve denetim unsuru olan iki meclis sistemine de karşı olduğunu ifade etmiştir: “Ancak ben,
iki kamaralı sisteme de karşıyım. Çünkü iki kamaralı
sistem, adeta kilitlenme üzerine inşa edilmiştir. Burada da tek kamaralı sistemin çok daha ideal olduğuna
inanıyorum.” (Hürriyet, 19 Nisan 2015. )
Öneriye göre (m. 23) “Başkan, genel siyasetin yürütülmesinde ihtiyaç duyduğu konularda Başkanlık kararnamesi çıkarabilir. Bir konuda Başkanlık
kararnamesi çıkarılması için kanunlarda o konuyu
düzenleyen uygulanabilir açık hükümlerin bulunmaması şarttır. Kişi hak ve hürriyetleri ile siyasi hak
ve hürriyetler kararname ile düzenlenemez. Kararnameler ile kanunlarda aynı konuda farklı hüküm
bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır.” Bu
öneride başkanlık kararnamesi çıkarılabilmesi bazı
Görülüyor ki, AKP’nin önerisi, demokratik bir başkanlık sisteminde var olması zorunlu denge ve denetim mekanizmalarından tümüyle yoksundur.
Başkanla parlamento çoğunluğunun aynı partiden
olması durumunda parlamentonun etkili bir denetim gerçekleştiremeyeceği açıktır. İki organın ayrı
partilerin veya partiler koalisyonunun kontrolünde olması durumunda ise, kilitlenmeler ve krizler
kaçınılmaz olacaktır. AKP’nin tasavvurundaki tek
denetim mekanizması, seçimler yoluyla halka karşı
Anayasa Hukukçularının Değerlendirmeleri
AKP önerisindeki başkanlık sisteminin, ABD’deki
demokratik başkanlık sistemiyle hiçbir benzerliği
yoktur. Zaten AKP sözcüleri, başlangıçtan beri bu
sistemi “Türk usulü başkanlık” ya da “kendimize
özgü başkanlık” sistemi olarak sunmuşlardır. Bunu
Cumhurbaşkanı Erdoğan da açıkça ifade etmiştir:
“İlla ki ABD’deki sistemi almaya mecbur değiliz. Arı
maharetiyle her çiçekten alırız, kendi sistemimizi kurarız, ortaya koyarız. Demir tavında dövülür. Türkiye
için başkanlık sisteminin tam zamanıdır… Bunun adı
başkanlık sistemidir, liderlik sistemidir. Esasen kadim
geleneğimizdeki yönetim sistemi de budur.” (Paket
Öyle de Böyle de Çıkacak, Hürriyet, 21 Şubat 2015)
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Ocak 2016 29
Hukuk
gerçekleşen “dikey hesapverirlik”tir. Oysa sadece dikey hesapverirliğin bir rejimi demokratik kılmakta
yeterli olmadığında, böyle bir rejimin en iyi ihtimalle “eksik” (defective) bir çoğunlukçu (majoritarian)
demokrasi, daha büyük ihtimalle de bir “yarışmacı
otoriter rejim” (competitive authoritarianism) olacağında kuşku yoktur. (Liberal Perspektif Analiz Sayı:1
Mayıs 2015)
Özbudun, AKP’nin başkanlık sistemi önerisinin demokratik bir sistem olan ABD başkanlık sistemine
de uygun olmadığı ve mevcut demokrasiyi gerileteceğinin altını çizerek, bütün iktidarı tek kişinin
elinde toplamayı amaçlayan AKP’nin önerilerinin
aynen gerçekleşmesi durumunda sivil bir makamda
çok fazla bir iktidar toplanması ve yoğunlaşması olacağı ve sonuçta klasik bir otoriterlikten daha otoriter
ya da yarı demokratik bir sisteme geçileceği uyarısında bulunmuştur. Özbudun’a göre, güçlü yürütme
ve güçlü yasama bir arada olamaz. AKP’nin önerisi
aslında güçlü yürütme zayıf yasamayı amaçlamaktadır. Ayrıca, önerideki başkanın Anayasa Mahkemesi
ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun önemli
bir bölümünü seçmesi yürütmenin yargıyı da kontrol etmesi anlamına gelir.
Demokratik rejimin sürdürülebilirliği açısından,
parlamanter hükümetlerin, başkanlık hükümetlerine oranla daha şanslı oldukları görülmektedir.
Başkanlık sistemlerinin uzun vadeli siyasal istikrarı
sağlamada daha avantajlı olduklan iddiası, verilerle
kanıtlanmadığı gibi, parlamanter rejimlerin her zaman güçsüz ve istikrarsız hükümetlere yol açacağı
görüşü de abartmalı dır.
Türkiye’de başkanlık sistemine geçilmesini savunanların zaman zaman başvurdukları bir argüman
da, bu sistemin Türkiye’nin sosyal yapısına ve siyasal geleneklerine uygun olduğudur. Eğer bununla
kastedilen, Türkiye’nin altıyüz yıllık monarşi mirası ve bir tür de facto başkanlık sistemi olarak kabul
edilebilecek olan tek parti deneyimi ise, tam da bu
sebepten dolayı başkanlık sisteminin reddedilmesi
gerekir. Türk siyasal partilerinin çok büyük ölçüde kişisel liderliğe dayandığı ve bunun çoğu zaman
hükümet düzeyine de yansıdığı düşünülürse, bu
olumsuz eğilimleri büsbütün pekiştirecek bir siyasal yapılanmanın değil, tersine onları bir ölçüde de
olsa sınırlandıracak bir yapılanmanın tercih edilmesi gerektiği açıktır. Üstelik Türkiye, sınırlı Osmanlı
deneyimini bir yana bıraksak bile, çok partili siyasal hayata geçtiğimiz 1946 yılından beri parlamanter rejimle yönetilmektedir; dolayısıyla bu yönde bir
30 Ocak 2016
anayasal geleneğin oluşmuş olduğu söylenebilir. Bu
geleneğin terk edilmesi için hiç bir zorlayıcı sebep
yoktur. Çağdaş demokrasiler arasında parlamanter rejimi terk edip başkanlık sistemine geçen veya
bunun tersini yapan bir ülkeye rastlanmamaktadır.
(Özgürlük Araştırmaları Derneği ‘Liberal Perspektif: Analiz, Sayı1, Mayıs 2015)
Prof. İlter Turan’ın belirttiği gibi, Cumhuriyet’in
kuruluş aşamasında acaba neden başkanlık sistemi
üzerinde hiç durulmamıştır? O günlere geri dönecek olursak, belki başkanlık sisteminin tercih edilmesi için uygun bir ortam vardı diye düşünmek
mümkündür. Öyle değil mi? Mustafa Kemal güçlü
konumdadır. Girdiği herhangi bir seçimi kazanacak
durumdadır. Toplumu değiştirme planları vardır.
Eğer başkanlık sistemi kurulacak olsa gücünü kullanması kolaylaşacaktır. Ama böyle bir tartışma başlamaz bile. Parlamenter bir sistemin benimsenmesi
tabii gorülmüştür. Neden? Bunda Osmanlı meşrutiyet geleneğinin parlamenter bir deney olarak başlamış olmasının etkisi mutlaka vardır. Fakat belki
de, daha önemli olan, Türk siyasi sisteminin kuruluş
aşamasında yeryüzünde başkanlık sistemi diye bir
modelin siyasi yapılarını yenileyen ülkeler için bir
örnek teşkil edeceğinin düşünülmemesidir.
Ülkemizde zaman zaman alevlenen başkanlık sistemi tartışmalarının istikrar ve etkinliğin sağlanması
ilkeleriyle gerekçelendirilmesi söz konusu olmakla
birlikte, daha çok siyasi liderlerin iktidarlarını sürdürmek özlemlerinden kaynaklandığı izlenimine
kapılmak zor olmamaktadır. Başkanlık sisteminin
önde gelen modeli Amerikan Başkanlık Sistemi incelendiği zaman, bunun özgün bir model olduğu,
başka yerlerde başarılı olmadığı, kendisine atfedilen başarının da sanıldığı kadar etkileyici olmadığı
görülmektedir. Türk siyasal sisteminde istikrar, etkinlik ve demokrasiyi güçlendirecek değişiklikler
yapılabilir. Bunlara ihtiyaç da vardır. Ancak, değişikliklerin kendi siyasi geleneklerimiz ve tarihi deneyimlerimizin ışığı altında, kendi sistemimizi ıslah
ederek yapılması daha doğrudur. İyi tasarlanmadan
yapılacak topyekun değişikliklerin sorunlarımıza
çözüm getirmesi bir yana, yeni sorunlar getirmesi
daha muhtemeldir. Başkanlık sevdası zayıf temelli
bir özlemdir. (Prof. Dr. İlter Turan Başkanlık Sistemi
Sevdası: Zayıf Temelli Bir Özlem, S.113, Başkanlık
Sistemi - TBB Yayınları 2005)
Bir ülkenin siyasal gerçekliğinin kağıt üzerindeki
anayasal model kadar sistemin başarısına etki edebildiğini belirten Prof. Mustafa Erdoğan’a göre, siya-
Hukuk
sal gerçeklik; siyasal kültürü, siyasi partilerin yapılarını, partilerin birbirleriyle ilişkilerini, toplum ve
siyasetin ideolojik ayrışmasını, uzlaşma kültürünün
gücünü ve parti taraftarlığının boyutlarını kapsar.
Bütün bu unsurların Türkiye’deki mevcut yapısı incelendiğinde Türkiye’de gerçek kuvvetler ayrılığına
dayanan bir başkanlık sistemi kurmak mümkün gözükmemektedir. Mustafa Erdoğan, ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasındaki Başkanlık modelinin ABD modelinden çok tek bir liderin bütün siyasi
gücü kontrol ettiği otoriteryan Latin Amerika tarzı
bir başkanlık modeli olduğunun altını çizmiştir.
Hem parlamenter sistemde hem de başkanlık sisteminde iki partili bir siyasi yapının olması yürütmenin
etkinlik ve istikrarı için gerekli görülmektedir. Çok
partili siyasal yapılarda uzlaşma kültürünün varlığı
önemlidir. Çok partili sistemlerin başkanlık rejimlerinde sistem kilitlenmesine neden olabileceği kabul
edilmektedir. Parlamenter sistem, niteliği itibariyle
oydaşmaya ve uzlaşmaya daha yatkın bir sistem olduğu için çok partili sistemlerin parlamenter rejimlerde
daha az sorunlarla karşılaşacağı düşünülmektedir.
Türkiye iktidar yapısı bakımından üniter bir devlettir ve iktidar kaynağı bakımından da cumhuriyettir.
Hükümet sistemlerinin devletin şekli ile doğrudan
bir bağlantısının olduğunu ileri sürmek doğru olmaz. Ancak ABD’de uygulanan başkanlık sisteminin başarılı olmasında federal yapının önemli bir
payı vardır. ABD’de birçok kamu hizmeti federe
devletler tarafından yerine getirildiği için federal
düzeydeki bir sistem tıkanması genel hayatı daha az
etkiler. Türkiye’nin mevcut sisteminden vazgeçerek
başkanlık sistemine geçmesini savunanların, Amerikan Başkanlık Sisteminde sübap işlevi gören federal
yapıya alternatif olarak Türkiye için ne önerdiklerini
bilimsel olarak gerekçelendirmeleri gerekir.
Başkanlık sisteminde başkanın görev süresi sabittir.
Suçlama mekanizması dışında görevden alınamaz.
Türkiye gibi siyasal ve ideolojik parçalanmışlık yaşayan bir ülkede başkanın görev süresinin katılığı
siyasi istikrarı bozucu bir etki yapabilir. Sistem sıkışmalarından güvenoyu ve fesih mekanizmaları
yolu ile çıkma şansı bulunan parlamenter sistemden
vazgeçip bahse konu mekanizmalara sahip olmayan
başkanlık sistemine geçilmesini savunanların, karşılaşılması olası sorunlar için öngördükleri demokratik yöntemleri de formüle etmeleri gerekir. Yapılacak
olan önerilerin başkanlık sisteminin demokratik siyasal sistem olma niteliğini bozucu etkiye de sahip
olmaması gerekir.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Başkanlık sisteminin, yönetebilen bir sistem olması
için yasama ve yürütme organları arasında işbirliği
ve uzlaşma gerekir. Yasama organını oluşturan siyasal çoğunluk ile başkanın farklı siyasi programlara
sahip olduğu durumlarda sistemin etkin ve verimli çalışması için bu iki organ arasındaki ilişkinin
işlemesi gerekir. Meşruluğunu doğrudan doğruya
halktan alan ve farklı siyasi programlara sahip olan
bir başkan ile meclisin olduğu Türkiye’nin yönetilebilirliğinin iyi hesaplanması gerekir. Bu durumda,
başkanlık sistemi Türkiye’de sağlıklı işlemeyecektir.
Başkanlık sisteminde kazanan her şeyi kazanır. Başkanlık sistemine geçilmesi halinde arzulanan iki
parti sistemine evrilme olup olmayacağı konusu bilimsel olarak belirsizdir. Merkez sağa hakim tek bir
partinin yürütme kuvvetini öngörülebilir gelecekte
sürekli olarak elinde tutmasının dar manada istikrar getirebilir fakat, böyle bir siyasal yapılanmanın
uzun vadede ülkemize ne kazandıracağını, demokratik bilincimizi ne yönde etkileyeceğini iyi hesaplamak gerekir. Türkiye için önerilen siyasal sistemin
en önemli özelliğinin herkesin nefes alabileceği bir
yapıya sahip olması gerektiği gerçeği gözardı edilmemelidir.
Başkanlık sistemi niteliği gereği çoğulcu değil, çoğunlukçu bir sistemdir. Çoğulculuğun tam olarak
yerleşmediği toplumumuzda başkanlık sistemi varolan çoğunlukçu yapıyı güçlendirecektir. Başkanlık
sisteminde başkan hem hükümetin hem de devletin
başıdır. Tarafsız bir devlet başkanından, hiç kuşkusuz siyasi kimliği olmayan veya herhangi bir aidiyete
sahip olmayan kişi kastedilmemektedir. Bu zaten hayatın gerçeklerine aykırıdır. Ancak, siyasi bir kimliğe ve aidiyete sahip olsa bile yaptığı görev itibariyle
tarafsız/partilerüstü davranma erdemine sahip olan
bir devlet başkanının bir siyasal sistem için ne derecede önemli bir güvence olduğu tartışmasız bir
gerçektir. Özellikle, hükümetlerin, günlük politika
içinde pragmatik gerekçelerle de olsa muhalefetle ve siyasi rakipleri ile sert bir mücadeleye girdiği
ortamda devlet başkanının tarafsızlığı önem kazanmaktadır. (Doç.Dr. EFE, H. Türkiye’de Hükümet
Sistemi Tartışmaları Çerçevesinde Başkanlık Sistemi
Ve Türkiye’de Uygulanabilirliği”. KAÜ İİBF Dergisi,
Sayı 9, 2015)
Son olarak, bir ekonomi uzmanı olan Prof. Dr. Korkut Boratav’ a göre; “ Türkiye’de faşizme biçimsel
geçişin en kritik adımı başkanlık rejimidir. Anayasa modellerini tartışmak gereksizdir. Bu gündemde
ısrar eden Erdoğan’ın kimliğine, 1982 Anayasası’nı
Ocak 2016 31
Hukuk
ihlâl eden uygulamalarına bakın, tasarımın ana öğeleri ortaya çıkacaktır. Hedeflenen rejimde, muhalefetin de yer aldığı bir parlamento varlığını sürdürecek;
veto hakkı kesin olacak; ülke büyük ölçüde Başkanlık Kararnameleri ile yönetilecek; yargı tamamen
Başkan’ın denetimine geçecek; düzen-dışı muhalefet
adım adım yasa-dışı kılınacak; emniyet ve ordu yetersiz kalınca sınıfsal tahakküm sivil milisler, gerekirse “ölüm mangaları” ile hayata geçirilecektir. Bu,
Latin Amerika-türü faşizmlerin başkanlık rejimidir.
Gündemde olan da budur. (Prof.Dr.Korkut Boratav,
2016’da AKP’nin fay hatları, sendika.org.)
Sonuç
Türkiye’de zaman zaman başkanlık sistemine geçişi savunanlar sadece bu sistemlerin başlıca/yegane
avantajı olan istikrar boyutuna dikkat çekmekte,
sözü geçen sistemlerin yaratacağı sorunları tümüyle
gözardı etmektedir. Başkanlık sistemine geçiş önerilerini teşvik eden asıl faktör, hükümet istikrarı ise
istikrarı garanti edecek tek yöntemin hükümet sisteminde köklü bir değişiklik yaratmak olmadığını
unutmamak gerekir. Parti sistemindeki parçalanmayı ve bu parçalanmanın parlamentoya yansımasını önleyecek seçim mühendisliği yöntemleri de tek
bir partinin hükümeti oluşturacak çoğunluğu elde
etmesini sağlayabileceğinden hükümet istikrarının
garanti edilmesinde aynı ölçüde etkili olabilecektir. Öte yandan, hükümet istikrarı açısından cazip
olmasalar da koalisyon hükümetlerinin yönetimde
pazarlık ve uzlaşmayı kaçınılmaz kılması demokratik siyasal kültürün gelişimini teşvik eden önemli
bir faktördür. Bu yüzden, Türkiye’de yüzyılı aşan
bir süreden beri uygulanan parlamenter sistemden
vazgeçilerek başkanlık sistemine geçilmesi yönündeki önerilerin, icrai yetkileri tek başlarına kullanmaya eğilimli olan liderler ve bunların yakın çevreleri
dışında akademik ve siyasi çevrelerde yeterli destek
bulamaması doğaldır. Bu nedenle, Türkiye, hükümet
sisteminin değiştirilmesi gibi yapay tartışmalarla zaman kaybetmek yerine demokratik kurumları güçlendirecek, demokratik değerleri yaygınlaştıracak
reformlarla bu reformları uygulayacak politikalara
yönelmelidir. ( Prof.Yazıcı - Prof. Dr. Serap Yazıcı
Başkanlık Sistemleri: Türkiye İçin Bir Değerlendirme, S.125, Başkanlık Sistemi-TBB Yayınları 2005)
Ülkemizde anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi yönteminin
getirilmiş olması, hükümet sistemi açısından çok
önemlidir. Böylece, devlet başkanının doğrudan halkoyuyla işbaşına gelmiş olması, hukuken sahip oldu-
32 Ocak 2016
ğu yetkilerin çokluğunun yanında önemli bir manevi otorite de sağlayacağı, rahatlıkla sistemin egemen
unsuru haline geleceği ve güçlü bir yönetim ortaya
koyacağı beklenmektedir. Esas olarak, önerilen başkanlık sisteminin bu değişiklik ile daha da artan bir
istekle savunulduğu görülmektedir.
Ayrıca önerilen sistemde başkanın şahsında topladığı iktidarın, diktatörlüğe dönüşme olasılığı da
sıklıkla dile getirilmektedir. Olası bir başkanlık hükümeti sisteminde başkanın diktatöre dönüşmese
bile, yönetimde bir keyfiliğe, kişiselliğe ve kimi yazarların “güç zehirlenmesi” olarak tanımladıkları bir
niteliğe yol açma olasılığının, az olmadığını, konuya
duyarlı geniş bir kitlenin bu endişesini sınırlı özgürlük ortamında duyurmaya çalıştığını görmek gerekir. Başkanlık hükümeti sisteminde yürütme organı
yani başkanın güçlü olması özgürlükler açısından
da bir tehlike olarak görülmektedir. Son yıllarda düşünce, basın-yayın ve haberleşme özgürlüğü, toplantı ve gösteri özgürlükleri kapsamında yürütmenin
uyguladığı sistemli baskı ile bu tutumu destekleyen
yargının özgürlükleri daha da kısıtlayan yaklaşımı
demokratik ülkelerde olması gerekenin aksi bir durumu sergilemektedir.
Görünen o ki, toplumumuz tıpkı totaliter devletlerde
görüldüğü gibi, lider etrafında kümelenme ve lideri
yüceltme kültürünü içselleştirme eğilimi içine düşürülmektedir. Server Tanilli’nin belirttiği gibi, ulusal
çıkarların belirlenmesi ve geleceğin tayininin lidere/
öndere bırakıldığı totaliter devletlerde parlamento
önemini yitirmiş oluyor. Çünkü, bu tür devletlerde
parlamentonun gücünün yürütmeden çok olması bir
devletin çökme belirtisidir. Önerilen başkanlık sisteminde, güç denetlenemez biçimde abartıldığı için
liderin toplumu etkileyen politik kararlarda yanlışlıklar yapma olasılığının artabileceği de gözden
kaçırılmaması gerekir. İcraatı ne kadar kötü olursa
olsun, halkın nazarında itibarını ne kadar düşürürse
düşürsün, suiistimallere ne kadar saplanmış olursa
olsun, başkanın siyasi sorumluluğuna gidilmesi ve
sistemde bir kilitlenme söz konusu olduğunda yeni
seçimler yapılana dek başkanı değiştirip tıkanıklığı
aşmak mümkün değildir.
Kabul etmek gerekir ki, bu sakınca ülkemiz için de
geçerlidir. 1982 Anayasası’nın kurduğu sistem, tıkanıklıkları giderici önlemler almış olmasına karşın,
yine de sık sık tıkanıklıklarla karşılaşıldığı görülmektedir. Bunun örneği, 2007 yılı Nisan ve Mayıs
aylarında yaşanan Cumhurbaşkanı seçimi krizidir.
Uzlaşma kültürünün ülkemizde yerleşmemiş olması
Hukuk
sebebiyle gelecekte de bu tür krizlerin yaşanacağı öngörülebilir. Hele bir de başkanlık hükümeti sistemi
uygulamaya konulursa, yukarıda sözedilen ve tıkanıklıklara sebep olabilecek olasılıkların yaşanması
kaçınılmazdır. (Hasan Tunç/ Bülent Yavuz, Avantaj
Ve Dezavantajlarıyla Başkanlık Sistemi, TBB Dergisi, Sayı 81, 2009)
Özetle, önerilen – yoksa dayatılan mı - başkanlık sisteminin uzun bir parlamenter siyasi geleneğe sahip
olan ülkemizde uygulanabilirliği bir yana başarılı
olmayacağı görüşü ağırlık kazanmaktadır. Kulkusuz
bu konudaki değerlendirmelerin ve tartışmaların
objektif bir sonuca kavuşabilmesi için sistemi dayatmacı bir anlayışla savunan ve öneren kişi/kişilerden
bağımsız düşünülmesi gereklidir.
Kaynakça
1. Başkanlık Sistemi, TBB Yayınları 2005
2. Paket Öyle de Böyle de Çıkacak, Hürriyet, 21 Şubat
2015
3. Hürriyet, 19 Nisan 2015.
4. AKP Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na Kasım 2012’de sunduğu Başkanlık Sistemi Taslağı
5. Prof. Ergun Özbudun,Özgürlük Araştırmaları Derneği ‘Liberal Perspektif: Analiz, Sayı1, Mayıs
2015
KAYBETTIKLERIMIZ
Üyemiz
Erol İzgi
2 Ocak 2016 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz
Gökçe Oğuz Saylam
5 Ocak 2016 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz
Nejat Çubukçu
5 Ocak 2016 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz
Özdemir Salim Sabuncuoğlu
11 Ocak 2016 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz
Namık Şükrü Demiray
25 Ocak 2016 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Mine Çaçtaş’ın babası
Üyemiz Metin Çaçtaş
26 Ocak 2016 günü vefat etmiştir.
Üyelerimizin ailelerine, dostlarına ve
meslektaşlarımıza başsağlığı diliyoruz.
6. Prof. Dr. İlter Turan Başkanlık Sistemi Sevdası:
Zayıf Temelli Bir Özlem, S.113, Başkanlık Sistemi TBB Yayınları 2005
7. Doç.Dr. EFE, H. Türkiye’de Hükümet Sistemi Tartışmaları Çerçevesinde Başkanlık Sistemi Ve Türkiye’de Uygulanabilirliği”. KAÜ İİBF Dergisi, Sayı 9,
2015
8. Prof.Yazıcı - Prof. Dr. Serap Yazıcı Başkanlık Sistemleri: Türkiye İçin Bir Değerlendirme, S.125, Başkanlık Sistemi-TBB Yayınları 2005
9. Doç.Dr. Server Tanilli, Devlet ve Demokrasi, Anayasa Hukukuna Giriş,İstanbul 1981
10. Hasan Tunç/Bülent Yavuz, Avantaj Ve Dezavantajlarıyla Başkanlık Sistemi, TBB Dergisi, Sayı 81,
2009
11.ht t p://send i k a8.org /2016/01/2016 d a-a k pnin-fay-hatlari-korkut-boratav/
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Üyemiz Nesimi Eyüp Cengiz’in eşi
Deniz Cengiz
10 Aralık 2015
Üyemiz Behçet Türker Haznederoğlu’nun eşi
Nevin Haznedaroğlu
28 Aralık 2015 tarihinde vefat etmiştir
Üyemiz
Hüseyin Yoldaş’ın Babası
Rıza Yoldaş
4 Ocak 2016 tarihinde vefat etmiştir.
Üyelerimizin acısını paylaşır, kendilerine ve
yakınlarına başsağlığı dileriz.
Ocak 2016 33
ÇOCUK SAĞLIĞI
Prof. Dr. Mustafa BAK - Doç. Dr. Canan VERGİN
Prof. Dr. Mustafa BAK
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları - Çocuk Nefrolojisi Uzmanı
Ateş, vücut sıcaklığının günlük normal oynamalarının üstüne çıkması olarak tanımlanır. Genel
olarak, çevre sıcaklığındaki değişmelere karşın,
normal vücut sıcaklığının makattan ölçülen vücut
sıcaklığı 36.4 - 37.6 0C, koltuk altından vücut sıcaklığı ise 36.5-37.0 0C olarak sabit tutulur ve bu
düzeyler normal vücut sıcaklığı olarak kabul edilir. Çocuklarda vücut sıcaklığı, erişkinlerden biraz
daha yüksektir. Bebeklerde ve çocuklarda koltuk
altı ( =bu deri vücut sıcaklığıdır) 37°C’nin üstü,
makattan (makattan veya ağızdan veya kulaktan
= bunlar iç vücut sıcaklığıdır) 38°C’ nin üstü ateş
olarak kabul edilir.
Vücut sıcaklığının ölçümü için klasik civalı cam
termometreler, elektronik-dijital termometreler,
kulak ve alın kızılötesi termometreleri, emzik termometreler ve plastik şerit termometreler kullanılmaktadır. En uygun ve kullanışlısı elektronik-dijital termometrelerdir. Vücut sıcaklığı koltuk altı,
ağızdan, makattan, kulaktan ve deriden ölçülebilir.
Bebeklerde ve çocuklarda vücut sıcaklığı ölçümü
için en uygun bölge koltuk altıdır.
Ebeveynlerin bebeklerin vücut ısısını ölçmeyi,
ateşin nasıl düşürüleceğini, ateşli bebekte hangi
koşulda doktora veya bir sağlık kuruluşuna gidileceğini bilmeleri gerekir.
DUYURU
BEBEKLERDE ATEŞ
Bülten okurlarımızın Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları konusundaki e-posta ile
göndereceği sorular köşemizi hazırlayan
Sayın Prof. Dr. Mustafa BAK tarafından
cevaplanarak, soru sahibine e-posta ile
iletilecektir.
e-posta: [email protected]
veya genel durum bozuluyor ise, -Ateş 48 saatten
fazla devam ediyorsa.
Bebeklerde ve çocuklarda akut (ani başlangıçlı)
ateş bulgusu olduğunda ilk düşünülecek neden
enfeksiyondur. Viral üst solunum yolu enfeksiyonu, enfeksiyöz (mikrobik) ishal, kulak enfeksiyonu,
akciğer enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu en sık
görülen nedenlerdir. Çok nadiren menenjit (beyin
zarı iltihabı), lenf bezi enfeksiyonu, deri enfeksiyonu da ateş nedeni olabilir.
3 ayın altındaki bebeklerde aşırı çevre ısısı, bebeklerin aşırı giydirilmesi ateşe neden olabilmektedir.
Bebeklerde ve çocuklarda aşılanma sonucu, yapılan aşının cinsine bağlı %3-20 oranında ateş
görülebilmektedir.
Genellikle diş çıkartama, bebeklerde ateşe neden
olmamaktadır.
Bebek ve çocuklarda romatizmal hastalıklar, ilaç
(antikolinerjik ilaçlar, aspirin) zehirlenmesi, nadir
hastalıklardan tirotoksikoz (tiroit hormonu fazla
salınımı) ve ektodermal displazi hastalıkları (özel
bir deri hastalığı) akut (ani başlangıçlı) ateşin çok
nadir görülen nedenleridir.
Eğer ateşi gelişen bir bebek, 6 aydan küçük ise
başka bir bulgusu olmasa dahi, mutlaka doktora
götürülmesi gerekir. Bebek 6 aydan büyük ise ateş
bulgusunun yanında aşağıdaki durumlardan herhangi birisinin varlığında, doktora götürülmeli- Koltukaltından ölçülen ısı 37 °C, makattan ölçülen
dir:-Ateş kontrol edilemiyorsa, -Bebek veya çocuk ısı 38°C veya üzerinde ise bebeğin ateşi var demekçok hasta görünümünde ise, -Kusma, ishal varsa, tir. Ateşli bebeğin bulunduğu odanın ısısı, 21 -22
-Hiçbir şey yemiyor veya içmiyorsa, -Kırmızı veya °C arasında tutulmalıdır.
mor deri döküntüsü varsa, -Kulak ağrısı tanımlanıyor ise, -Aşrı uyuklama hali varsa ve zorlukla Ateşli bebekte vücuttan ısı kaybının artırılması için
uyandırılıyorsa,-Bıngıldağı aşırı şiş ise veya şiddet- bebeğin üzerindeki fazla giysiler çıkartılmalıdır.
li bir baş ağrısı ya da boyun ağrısı varsa, -Sık ve İnce, hafif ve vücudu sıkmayan giysiler giydirilir.
zor nefes alıyorsa,- Ateş nedeniyle doktora gidilmiş Ateşin durumuna göre gerekirse bebeğin yalnızca
ve sonrası bebek ve çocukta yeni belirtiler gelişmiş ara bezi veya külot ile kalması uygun olabilir.
34 Ocak 2016
KARE BULMACA VE SUDOKU ÇÖZÜMLERİ
Çocuk Sağlığı
KARE BULMACA VE SUDOKU ÇÖZÜMLERİ
Ateşli
bebeğe
bol su veVE
sulu
gıdalar verilmelidir.
KARE
BULMACA
SUDOKU
ÇÖZÜMLERİ
Normal beslenmeye devam edilmelidir. Beslenme
için zorlama yapılmamalıdır. İstirahat için zorlanmamalıdır. Aşırı fiziksel aktiviteyi azaltıcı önlemler alınmalıdır.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
KARE
A GÇÖZÜMLERİ
1 MBULMACA
İ S A FVEİ SUDOKU
R
Sonuçta ateş genellikle tedaviyle veya kendi2 U
E R E L
A D A
liğinden 2-7 içerisinde ortadan kalkmaktadır.
3 H A bağlı
L A ateşin
O çoğu
R Gda evde
R tedavi
Enfeksiyonlara
4 A L E K A
A R A P
edilebilmektedir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
5 B E
A L A T E N
A G
1 M İ S A F İ R
6 E T A
E L E M A N
2 U
E R E L
A D A
7 R
L A M A
A Z A
DOĞUM
3 H A L A
O R G
R
8 A S A F
C İ N
D
4 A L E K A
A R A P
9 T A K A N A K
N İ
5 B Tire
E Temsilci
A L Yardımcımız
A T E N
10
Ç A L A K A L E M
6 E Burak
T A Alp EErsen’in
L E oğlu
M A N
7 R
L Deniz
A M Alp
A
A Z A
8
A
S
A
F
C
İ
N
D
20 Aralık 2015 tarihinde dünyaya geldi.
9 T A K A N A K
N İ
SUDOKU ( kolay )
10Üyemiz
Ç Didem
A L Aydın
A K Öner’in
A L Ekızı
M
3 8 9 2 Eliz
6 4 5 7 1
1 1Ocak5 2016
4 tarihinde
3 7 9dünyaya
8 6 geldi
2
6 2 7 1 5 8 3 9 4
SUDOKU
( kolay
)
2Üyemiz
4 6Cihan
8 Emre’nin
3 1 7 torunu
5 9
7 3 1 5 Ayda
9 2 6 4 8
3 8 9 2 6 4 5 7 1
18 5Ocak
9 2016
8 tarihinde
7 4 6dünyaya
2 1 geldi.
3
1 5 4 3 7 9 8 6 2
96 62 37 41 85 78 13 29 54
4 Bebeklerimize
1 5 6 hoşgeldin
2 3 9 diyor,
8 7
2 4 6 8 3 1 7 5 9
sağlıklı
yarınlar
diliyoruz.
87 73 21 95 19 52 46 34 68
5 9 8 7 4
9 6 3 4 8
İMO İZMİR
4 ŞUBESİ
1 5BÜLTENİ
6 2
8 7 2 9 1
6
7
3
5
2
1
9
4
1
2
8
3
3
5
7
6
KARE BULMACA
7
8
9
10
İ
LA
L
O
A
C
A
A
LK
7 8 9 10
R
A G
A D A
R
7R G
8 9 10
RA R A
A PG
T E N
A D A
E M A N
R G
R
A Z A
A R A P
İ N
D
T E N
K
N İ
EA M
N
L EA M
R
L A M A
A Z A
A S A F
C İ N
D
T A K A N A K
N İ
SUDOKU
Ç A L( kolay
A K )A L E M
3 8 9 2 6 4
1 5 4 3 7 9
6 2 7 ( kolay
1 5 )8
SUDOKU
2 4 6 8 3 1
SUDOKU ( orta )
3 7 83 91 25 69 42
135 589 498 317 744 696
669 256 713 184 528 787
4 1 5 6 2 3
27 44 62 83 35 91
8 7 2 9 1 )5
7SUDOKU
91 2
4 33 18 56( orta
52 91 87 75 49 46
3 8 9 1 4 6
99 66 35 47 8 37
6 5 1 8 2 7
457 124 562 643 235 913
884 773 238 996 161 25
1 9 4 2 7 8
2 1 7 5 9 4
9 6 5 7 8 3
5 2 6 4 3 1
8 7 3 9 6 5
1 9 4 2( zor
7 )8
SUDOKU
SUDOKU (ZOR)
Koltukaltından ölçülen ısı 38,5°C, makattan ölçülen ısı 39,5 °C üzerinde ise ateş mutlaka hızlıca bu
seviyelerin altına düşürülmeli, bu nedenle parasetamol fitil kullanılmalı ve ayrıca tüm ateş düşürücü uygulamalar (ılık su pansumanı veya banyosu)
ek olarak yapılmalıdır.
6
İ
L
6O
SUDOKU (KOLAY)
Koltukaltından ölçülen ısı 38°C, makattan ölçülen
ısı 39 °C’nin üzerinde ise ve ateş devam ediyorsa,
ateş düşürücü ilaç kullanılmalıdır ve bebeğe ılık su
pansumanı veya banyosu uygulanabilir.
1 2 3 4 5
1 M İ S A F
BULMACA ÇÖZÜMLERI
2 U
E R E
3 1H 2A 3L 4A 5
1 4 MA İ L SE AK FA
2 5 UB E E RA EL
6 E T A
E
3 H A L A
7 R
L A M
4 A L E K A
8 A S A F
5 B E
A L
9 T A K A N
610 E TÇ AA L EA
SUDOKU (ORTA)
Koltukaltından ölçülen ısı 37,5 °C, makattan ölçülen ısı 38,5 °C üzerinde ise ağız yoluyla ateş düşürücü ilaçlar verilebilir. Bebeğin doktorunun tavsiye
ettiği bir ateş düşürücü (antipiretik) ilaç kullanılarak, ateş kontrol altında tutmalıdır.
8 7 9
6 3 5
2 1 4
SUDOKU
7 9 3
4 2 8
8 7 9
5 6 1
6 3 5
92 81 74
1 5 2
7 9 3
3 4 6
4 2 8
5 6 1
9 8 7
1 5 2
3 4 6
6
2
5
(
4
3
6
7
2
15
8
4
9
3
7
1
8
9
1 4
7 8
9 3
zor )
5 1
6 9
1 4
8 2
7 8
4
9 35
3 6
5 1
2 7
6 9
8 2
4 5
3 6
2 7
5
8
3
7
56
2
78
1
43
9
67
4
56
82
7
21
4
9
69
14
5
3
8
2
9
1
3
7
6
9
5
47
1
56
2
99
8
15
3
74
31
5
42
9
8
18
23
7
6
3
4
8
2
6
1
2
4
9
81
3
22
5
34
7
89
6
98
63
2
15
3
7
87
46
9
5
6
1
7
4
5
3
1
8
2
7
3
4
1
86
9
2
5
7
4
6
9
5
5 2
9 4
7 6
6 8
1 5
5 2
3 9
9 4
72 63
4 7
6 8
8 1
1 5
3 9
2 3
4Ocak72016
8 1
35
genç-İMO
genç-İMO ETKİNLİKLERİMİZ
Mesleğimiz ve İMO Söyleşisi
“Mesleğimiz ve İMO” Söyleşisi 18 Aralık 2015 Cuma
günü saat 18.00`de Şube Konferans Salonumuzda
gerçekleşti.
Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli`nin
açılış konuşmasıyla başlayan söyleşiye konuşmacı olarak Y. İnş. Müh. Hüseyin Kuzu, Y. İnş. Müh.
Soner Bilge, İnş. Müh. Ömür Geyhan, İnş. Müh. İlke
Kasaboğlu ve İnş. Müh. Çağdaş Gürbüz katıldılar.
Konuşmacılar şantiye, proje, yapı denetim, kamu
alanları ve Meslek örgütümüz İnşaat Mühendisleri
Odasıyla ilgili bilgi verdiler.
Dokuz Eylül Üniversitesinde genç-İMO Standı Açıldı
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde 21-23 Aralık 2015 tarihleri arasında genç-İMO standı açıldı. Stantta İnşaat
Mühendisliği öğrencilerine Odamız ve genç-İMO
tanıtılarak, yeni öğrenci üye kayıtları alındı.
36 Ocak 2016
genç-İMO
4. Yapı Denetim Sempozyumunda Görev Aldık
İnşaat Mühendisleri Odası adına Şubemiz tarafından İzmir’de düzenlenen 4. Yapı Denetim
Sempozyumunda görev aldık.
İYTE’de genç-İMO
Tanışma Toplantısı
5 Ocak 2016 da İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünde
1. Sınıf öğrencileriyle birlikte tanışma toplantısı
yapıldı.
Toplantıda genç-İMO`yu tanıtan ve yapılan etkinliklerin yer aldığı sunum genç-İMO Temsilcisi Eren Can
Şener tarafından yapıldı.
Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli
İMO ve genç-İMO örgütlülüğü hakkında bilgiler
verdi.
4. Toplumcu Mühendislik ve
Mimarlık Haftası Hazırlıkları
Başladı
TMMOB İzmir İKK ya bağlı Odaların öğrenci temsilcilikleri tarafından gerçekleştirilen,
Sekreteryalığında genç-İMO nun da yer aldığı 4.
Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Haftası çalışmaları başladı.
31 Aralık 2015 Perşembe günü diğer Odaların öğrenci temsilcileriyle birlikte Şubemizde ilk toplantı
gerçekleşti.
Ardından 15 Ocak 2016 ve 22 Ocak 2016 günleri hazırlık toplantılarına devam edildi.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Ocak 2016 37
MOR SAYFA
GENÇ MÜHENDİSLERİN GÖZÜYLE
YAPI DENETİM SİSTEMİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ*
Pelin KULDAL
İnşaat Mühendisi
Değerli konuklar; öncelikle hoş geldiniz ve son oturuma kadar beklediğiniz için de teşekkür ederim.
Ben genç mühendis olarak yapı denetimlerin olumlu ve
olumsuz yönlerinden bahsedeceğim, yani bahsetmeye çalışacağım. Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Bölümünden Haziran 2015’te mezun oldum. Açıkçası
mezun olurken, iş yaşantımdaki planlamalar arasında
yapı denetimde çalışmak yoktu. Hatta yapı denetim
yeni mezun olarak bizleri hep korkutmuştur. Bu şekilde düşünmemizin nedeni de yapı denetim firmalarında alacağımız sorumluluğun çok fazla olması ve birçok
yapı denetim firmasının güven vermemesidir. Ayrıca
yapı denetimde çalışmanın tecrübe olarak kabul edilmemesinin de çok fazla etkisi var tabii ki.
Bu sebepten dolayı da iş arama sürecinde önceliğim
şantiyeler ve proje ofisleri oldu. Proje ofislerinde genelde proje müellifi olarak sadece İTB sahibi kişi çalışmakta. Ancak firmanın işleri çoğaldığında, yani yetişemediklerinde yardımcı mühendis çalıştırmaktalar.
Tabii bu kişileri de yetiştirmek üzere değil de, daha çok
tecrübeli elemanlar için lanse etmekteler. Bu yüzden
de, yeni mezun birinin proje ofislerinde çalışma imkânı pek fazla bulunmuyor maalesef.
Benim görüştüğüm proje ofisinde de öyle oldu. Proje
ve özellikle şantiye tecrübesi aradılar. Şantiye tecrübesi
olmayan birinin proje tasarımı yapabileceğini düşünmüyorlar pek. Ben de bu sebepten dolayı, rotamı şantiyelere çevirdim. Şantiyelerle yaptığım görüşmelerde
de maalesef şöyle bir yargı var. Bir kadın olarak şantiye
ortamının bizlere uygun olmadığı düşünülüyor hâlâ.
Yapı denetim firmaları her 30 bin m2’ye bir kontrol
mühendisi bulundurmak zorunda olduğu için ve piyasada da mühendisler tarafından fazla tercih edilmediğinden dolayı neredeyse her başvuranı işe alıyorlar.
Bu sebepten dolayı da istemesen de yapı denetimlere
yönelmek zorunda kaldım. Bu görüşmeler sırasında da
yaşadığım birkaç olayı anlatmak istiyorum. İş ilanını
görüp, yapı denetim yetkililerinden biriyle yaptığım
telefon görüşmesinde bana hiçbir şey sormadan, hatta
özgeçmişimle ilgili bilgi bile istemeden, direkt telefonda gel başla dediler. Üstelik teklif edilen maaş gerçekten çok düşüktü.
Firmayla ilgili araştırma yatığımda da personelin maaşını zamanında alamadığını, hatta parasının içeride
kaldığını öğrendim. Yani mühendis olmanın hiç mi
değeri yok diye düşündüm açıkçası. Daha sonra yetkilisi kadın olan bir yapı denetim firmasıyla yaptığım
görüşmede de, “şantiyede çalışmazsın, işte ofiste ça-
* 25-26 Aralık 2015 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilen 4. Yapı Denetim Sempozyumu’nun “Yapı Denetimde Çalışan Genç İnşaat
Mühendislerinin Çalışma Koşulları ve Özlük Hakları” başlıklı oturumunda yapılan konuşma
38 Ocak 2016
Mor Sayfa
lışırsan işe alırız” tarzı bir konuşma geçti aramızda.
Nedenini sorduğumda da, bundan önce çalışan bir
kadın mühendise, şantiyede işçilerin aşık olduğunu,
duvarlara adını yazdığını, başka şantiyelerde de “biz
kadından emir almayız” tarzı bir tavır takındıkları
için şantiyede kadın mühendisi tercih etmediğini söyledi. Yani bir kadın patronun bu şekilde söylemesi tabii
ki üzücü bir durum.
Sonuç olarak dört aydır bir yapı denetim firmasında
çalışmaktayım. Yapı denetim firmalarında çalışan
birçok arkadaşımın yaşadığı sorunun aksine, ben maaşımı zamanında alıyorum. Üstelik sigortam da tam
olarak yatırılıyor. Ayrıca kadın olduğum için, çalışan
diğer arkadaşlardan ayrı tutulmuyorum. Gerektiğinde
akşamları da şantiyeye gidebiliyorum. Yapı denetimde çalışıyor olmanın bana kattığı artılar tabii ki var.
Mesela, bu tecrübesiz halimle saha mühendisi olarak
çalışamayacağım birçok şantiyede farklı imalatlar görme imkânı buldum ve kısa sürede mesleki anlamda
kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Ayrıca şantiyelerde işçilere, müteahhitlere, belediyelerde meslektaşlarıma karşı kendimi daha iyi ifade edebilmeyi
öğrendim. Yani insan ilişkileri konusunda da kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Tabii bu olumlu
yönleriydi.
Her şey bu anlattığım kadar güllük gülistanlık değil
maalesef. Benden önce konuşan birçok meslektaşımın
da söylediği gibi, yapı denetimlerin bir kendi içinde, bir
de çalışanların özlük haklarına yönelik birçok sorunu
olduğu apaçık ortada. Biz genç mühendisleri ilgilendiren özlük haklarıyla ilgili sorunlardan bahsedersem,
bir kere almış olduğumuz maaşın emeğimizin karşılığı olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Ayrıca çalışma saatleri gerçekten
çok esnek. Yani hafta
sonu, hafta içi mesai
saati dışında her an iş
çıkabiliyor ve mesai
saatleri dışında çalıştığımız süre içinde
fazla mesai ücreti alamıyoruz. Bunun yanında kendi üzerimizdeki işlerin tamamını
kontrol edemiyorken,
başka arkadaşlarımızın üzerindeki işleri
de kontrol etme gibi
bir durumla karşı karşıya kalıyoruz.
çoğunlukla şantiye şefi olmadığı için, herhangi bir sorun karşısında meslektaşımızla muhatap olmamız gerekirken, işçilerle muhatap olmak zorunda kalıyoruz.
Bir de başta da söylediğim gibi, inşaat firmaları tarafından yapı denetimde çalışmış olmak, tecrübe kazanmış olmak anlamına gelmiyor çoğu zaman bu. Çünkü
birçok yapı denetimin mühendisleri imzacı olarak çalıştırması ve kadınların özellikle ofiste tercih edilmesi
nedeniyle tecrübe kazanmış sayılmıyoruz yani. Ancak
kişinin bu sistem içinde kendini geliştirmesinin biraz
da kişiye bağlı olduğunu ve tabii ki çalışma ortamının
iş arkadaşlarının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Genel olarak yapı denetim sisteminin de çalışanları
etkileyen sorunu ise, bundan önce çok kere söylendi gerçi ama, yapı denetim firmalarının hak edişleri
müteahhitlerce ödendiği için ve inşaatlarını kontrol
edecek yapı denetimi kendileri seçtiği için, aslında
müteahhitler yapı denetimin işvereni pozisyonunda
ve bu da birçok yapı denetimi tabi psikolojik baskı altında tutuyor. Bu durumda yapı denetim şirketlerinin
bazıları iş kaybetmemek adına, çalışan mühendis veya
yardımcı mühendislerine yeterince denetim ve kontrollük yaptırmıyorlar.
Biz genç mühendisler olarak yapı denetim şirketlerinde çalışan mühendislerin maaş, sigorta, izin ve çalışma
saatleri gibi özlük haklarını belirli bir standarda bağlanarak, güvence altına alınmasını ve tabii ki bunun
uygulanmasını, ayrıca da çalışma ortamında kadın
mühendis varlığının kabul edilmesi için toplumsal
çaba harcanmasının sağlanmasını istiyoruz.
Teşekkür ederim.
Ayrıca (bence en büyük sorunlardan birisi
bu) inşaat mahallinde
EylülİZMİR
2015 ŞUBESİ BÜLTENİ
39 İMO
Ocak 2016 39
TARİHTE BUGÜN
“ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN”
(You’ll Never Walk Alone)
“asla yalnız yürümeyeceksin
fırtınada yürürken başını hep dik tut,
ve karanlıktan sakın korkma.
çünkü sonunda altın rengi bir gökyüzü
ve mutluluğun gümüşten şarkısını bulacaksın.
hayallerin sarsılsa da, alt üst olsa da,
rüzgarda, yürümeye devam et
yağmurda, yürümeye devam et.
kalbinde umutla, yürümeye devam et
ve bil ki, hiçbir zaman yalnız yürümeyeceksin
asla ama asla yalnız yürümeyeceksin”
You’ll Never Walk Alone (Türkçe: Asla Yalnız
Yürümeyeceksin) şarkısı, Liverpool takımı taraftarlarınca benimsenerek, adeta takımın marşı olmuştur.
You’ll Never Walk Alone, Rodgers and Hammerstein
müzikalinden bir parçadır ve ilk defa bir Broadway
müzikalinde seslendirilmiştir. Daha sonraları önce
Gerry and the Pacemakers tarafından bir hit haline
dönüşmüştür. Parçayı diğer seslendiren sanatçılar
arasında Frank Sinatra,Jerry Lewis, Judy Garland,
Doris Day, Ray Charles, Elvis Presley, Kate Smith,
Olivia Newton-John, Tom Jones, The Blind Boys Of
Alabama, Kiri te Kanawa, Bryn Terfel ve Mario Lanza
gibi dönemin ünlü Rock&Roll, blues ve R&B sanatçıları da bulunmaktadır. Ayrıca Andre Hazes ve The
Three Tenors (Pavarotti, Domingo, Carreras) da bu
parçayı seslendirmiştir.
Parçanın ve muzikalin ilk bestelenme/sahnelenme
senesi 1945 olup Gerry and the Pacemakers sayesinde
hit yaptığı yıl 1963’tür. 1963-1964 sezonu boyunca Dj
Stuart Bateman maç başlamadan önce Liverpool takımının stadı Anfield’da haftanın ilk 10 listesindeki
şarkıları çaldı. 10 Kasım 1963’te You’ll Never Walk
Alone listelere 18 numaradan girdi. Bir sonraki hafta
yedinciliğe yükseldi ve bu sayede Stuart Bateman’ın
çaldıkları içinde yer alıp, Anfield’da ilk kez hoparlörlerden yükseldi. bunun son olmayacağı da kısa
sürede ortaya çıktı.
40 Ocak 2016
Parçanın Liverpool FC tarafından benimsenmesinin
sebebiyse taraftarlarının sözlerini beğenmesinden
başka birşeyle ilgili değildir. Sanılanın aksine parça
ne bir kilise ilahisidir ne de facialarla ilgidir. ‘You
Will Never Walk Alone’ sözleri 2 Ağustos 1982’de takımın eski yöneticilerinden Bill Shankly’nin onuruna Anfield Road’un girişine yazılmış. 1985’te yaşanan
Bradford yangınından sonra ölen taraftar anısına
şarkı yeniden kaydedilmiştir.
Liverpool FC: Liverpool’da kurulmuş İngiltere’nin
en köklü futbol kulüplerinden birisidir. Kurulduğu
yıl olan 1892’den beri, 5 Avrupa şampiyonluğu, 18
Premier Lig şampiyonluğu ve 7 FA Cup şampiyonluğu elde etmiştir. İngiliz kulüpleri arasında en fazla lig
şampiyonluğu olan iki takımdan biri ve toplamda en
fazla sayıda kupası bulunan kulüptür. Kulübün stadyumu 45.362 kapasiteli Anfield Road stadyumudur.
Lakabı ambleminde de olduğu gibi Kırmızı Anka
Kuşları’dır ancak Kırmızılar olarak bilinir. Kulübün
sloganı “You’ll Never Walk Alone” (asla yalnız yürümeyeceksin), en ateşli olarak bilinen taraftar grubu
ise The Kop’tur.
Kaynak: tr.wikipedia.org
KİTAPLAR ARASINDA
İnş. Müh. Alim ŞADAN
YAPI MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ
YAPISAL ÇÖZÜMLEME CİLT I-II
Faruk Karadoğan - Sumru Pala
Ercan Yüksel-Yavuz Durgun
Bu kitap aşağıda adı geçen bilgileri kapsayan el altı
bilgi kitabıdır. Aynı zaman da malzeme bilimi labaratuvar deneyleri ve yapıların statik analiz çözümleme bilgilerini kapsayan baş vuru kitabıdır.Yapı tanımı için de yer alan ilginç bazı örnekler (izostatik ve
hiperstatik sistemler), onların malzeme nitelikleriyle
yapısal özeliklerine ayrılmıştır. Kitap ta, ustalıkla gerçekleşmiş basit yapılar, yüksek dayanımlı malzeme ve
farklı taşıyıcı sistemleri olan çok katlı binalar , köprü,
baraj, kıyı ve açık deniz yapı örneklerin yer aldığı ve
önemli görülen bazı konulara dikkatı çekmek ve düşündürmeye başlatmaktır.
Yapı Mühendisliği: yapı tanıtımı içine binalar, köprüler, barajlar, yeraltı yapıları, istinat yapıları, açık deniz yapıları, kıyı yapıları ve benzer yapılar, dış ortama
mesnetlenmiş olan yapılardan başka, gemi, uçak ve
uzay araçları gibi işlevlerini sürdürürken mesnetleme
koşullarını değiştiren yapılarda girmektedir.
İnşaat mühendisliğinin geneli içinde yer alan Yapı
Mühendisliği çeşitli öğretimlerin katkılarıyla ortaya
çıkmaktadır. Bu öğretinin özümsenebilmesi, temel
bilimlerden sonra cisimlerin mukavemeti, elastisite-plastisite, elastik-sitabilite, malzeme, sayısal hesaplama, bilgisiyar pogramlaması, aşhap, çelik, betonarme, zemin mekaniği, sismoloji, hidrolik, v.b,
konularında yeterli düzeyde öğrenilmiş olmasını, yönetmeliklerden haberdar olmasını ve belirli düzeyde
de deneysel çalışma kültürünü edinilmesini gerektirmektedir. Bunlar yapı mühendisleri arasındaki ortak
bir dilin yapısını oluşturacak temel taşlarıdır.
Malzemeyi tanımayan cisimlerin mukavemetini bilmeyen bir mühendisi dış etkiler altındaki yapı sis-
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
teminin davranışını kestirmesi bilgisayar aracılğı ile
çözümler üretmesi onları doğrulaması ve güvenli
kullanabilmesi, gerekli deneyleri ön görerek yönlendirme yapması gelişmelere açık olabilmesi mümkün
değildir.
Ocak 2016 41
Kitaplar Arasında
Yapı mühendisi içinde ve yapısal çözümünde kapsamında yer alan öğretilerden sadece biri olan yapı statiği (Yapı statiği I, Yapı Statiği II, Yapı Statiği III, Yapı
Statiğine Özel Konular, İleri Yapı Statiği Yapı Sistemlerin hesabında Matris Yöntemleri ve ileri düzeydeki
çeşitli konuları kapsamaktadır.)
yurt dışında da önemli miktarda artmaktadır. Artış
sadece sayısal değil aynı zamanda niteliksel olmaktadır. Avrupada eğtim lisan düzeyinde üç, lisans üstü
düzeyde de iki yıl, kısaca beş yıllık eğtim görmüş inşaat mühendisleri rekabet için piyasa çıkmaktadır. Dört
artı bir buçuk –iki yıllık egtimi benimseyen Amerika
yüksek lisansı şiddetle önermektedir. Yapı mühendisi
kuramsal bilgilerle donanarak, bilgi işlemeyi bilerek
laboratuvarlarda deney yaparak, mevcut deney sonuçlarını değerlendirerek ve konusunda günceli izleyerek yönünü bulacak ve giderek ağırlaşan dış ve iç
rekabet karşısın da edinebildiği bilgi kadar güçlü olacaktır. Bilgisinin güçü ona soru sorablmeyi yerin de
evet ve hayır diyebilmeyi sağlayacaktır.
Genel olarak kuvvet yer değiştirme yöntemlerini esas
alındığı bu öğreti kapsamında optimizasyon, ayrıklaştırma, yapısal yetkenliği (perfonmansa) dayalı deprem hesabı, depreme karşı onarım ve güçlendirme ile
ilgili sistem davranışına yönelik çeşitli konularda yer
almaktadır.
Not: Yazıdaki bilgiler Yapısal çözümleme kitabından
alınmıştır
Bu bilim dalında önemli sayıda özgün, yerli ve yabancı kaynak öğrencinin ve uygulamacını kullanımına
sunulmuştur. içinde bulunulan iletişim çağında bunlara ulaşmak çok kolaylaşmış ve gereklik olmuştur.
Çünkü artık eğitim öğretim dönemi geride kalırken
öğretim-eğtim dönemine girilmiştir. Yapı mühendisi
ancak bu yolla kendini yenileyebilmeyi sürdürecektir; düşüne bilmek için önce ulaştığı yayınları okuyacak sonrasında da değerlendirecek yeni tasarımlar
üretecektir.
Yapı mühendislerin sayısı sadece yurt içinde değil
42 Ocak 2016
MİZAH
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
İnş. Müh. Tuğrul BAŞTAN
Ocak 2016 43
SUDOKU (Kolay)
MACA
ALİ İHSAN ARGIT
3 4İNŞAAT
5 MÜHENDİSİ
6 7 8
MACA
8
9 10
AĞA
4KARE
5 BULMACA
6 7 8
9 10
KARE BULMACA
1
2
3
4
5
6
7
8
9 10
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Bulmaca köşesi
5
1
6
SUDOKU
4 (Kolay)9 8
BULMACA
3
2
Gümüş’ün simgesi. 2 – Eli güçlü olan
erkek ismi
– Su SAĞA
ile çevrilmiş kara
SOLDAN
AĞA
1–
Konuk
–
Gümüş’ün
simgesi.bir
2 – Eli güçlü olan
– Klavyeli
abann kz kardeşi, bibi
SOLDAN
SAĞA
anlamında
bir erkek ismi
– Su ile5 çevrilmiş kara
– Kan phts
– Fotoğrafn
negatifi.
Gümüş’ün simgesi.
2Babanın
– Eli güçlü
olanbibi – Klavyeli
parçası.
3
–
kız
kardeşi,
simgesi
–Konuk
Cüzzaml.
6 – İspanyann
1–
–
Gümüş’ün
simgesi.
2 – Eli güçlü olan
erkek ismi
– Su
kara
AĞA
bir –
çalgı
aletiile
. 4çevrilmiş
– Kan pıhtısı
– Fotoğrafın negandeki örgüt
Bir
işyerinde
anlamnda
bir erkek
ismi – çalşan
Su ile çevrilmiş kara
–
Klavyeli
bir
abannparças.
kztifi.
kardeşi,
bibi
53 –– Berilyum’un
simgesi
–
Cüzzamlı.
6 – İs– Klavyeli bir
kz kardeşi, bibi
rine verilen ad. Babann
7– Tükürmesi
ile
panyanın
bölgesindeki
örgüt
işyerinde5
– Kan çalg
phts
–. Fotoğrafn
negatifi.
5 – Birnegatifi.
Gümüş’ün
simgesi.
Eli
güçlü
olan
4 Bask
–82Kan
phts
Fotoğrafn
k hayvan
–aleti
Üye.
–– Vezir
–– verilen
Akll,
çalışan
kişilerin
herbirine
ad.
7–
Tükürsimgesi
–
Cüzzaml.
6
–
İspanyann
– ismi
Berilyum’un
– Cüzzaml.
rişiler
erkek
– Su simgesi
ile çevrilmiş
kara6 – İspanyann
için
söylenen
söz.
9
–
Alacak
mesi
ile
bilinen
bir
yük
hayvanı
–
Üye.
8
–
Vezir
Bask
bölgesindeki
örgüt
– çalşan
Bir işyerinde
çalşan
ndeki örgüt
– Bir işyerinde
– Klavyeli
bir
Babann
kz kardeşi,
bibi
Nikel’in kişilerin
simgesi.
10
–uyanık
Gelişigüzel
ve
–
Akıllı,
zeki,
kişiler
için
söylenen
söz.
9
herbirine
verilen
ad.
7–
Tükürmesi
ile
rine
ad.
7– Tükürmesi
ile5
– Kanverilen
phtsbir
–yük
Fotoğrafn
negatifi.
mak.
bilinen
hayvan
–
Üye.
8
–
Vezir
–
Akll,
– Alacak veya borç – Nikel’in simgesi. 10 – Gelik simgesi
hayvan
–uyank
Üye.kişiler
8 –6için
Vezir
– Akll,
–şigüzel
Cüzzaml.
– söylenen
İspanyann
zeki,
ve durmadan
yazmak. söz. 9 – Alacak
işiler için
söz.
9 – çalşan
Alacak
ndeki
örgüt
– –BirNikel’in
işyerinde
simgesi.
10 – Gelişigüzel ve
veyasöylenen
borç
N
AŞAĞI
durmadan
yazmak.
Nikel’in
simgesi.
10
–
Gelişigüzel
irine verilen
ad. 7– AŞAĞI
Tükürmesi ve
ile
YUKARIDAN
kmak.
hayvan 1–– Üye.
8
–
Vezir
–
Akll,
Haberleşmeler, haberleşme dolayısıyla yapıYUKARIDANdolaysyla
AŞAĞI
meler,
haberleşme
yaplan
kişiler için
söylenen
söz.2 – 9O –
lan yazışmalar.
işlerAlacak
el öğünür – Üzerinde
–
Üzerinde
2
–
O
işler
el
öğünür
ekmek ya10da –yufka
pişirilen yuvarlak
N
AŞAĞI
Nikel’in
simgesi.
Gelişigüzel
ve metal lev1pişirilen
– Haberleşmeler,
haberleşme
dolaysyla yaplan
yufka
yuvarlak
metal
levha.
ha.
3
–
El
açık
durumdayken
başparmak
ucu
zmak. yazşmalar. 2 – O işler el öğünür
– Üzerinde
urumdayken
başparmak
ucu
ile
işaret
ile işaret
ucu arasındaki
– İlgi.
ekmek
ya daparmağı
yufka pişirilen
yuvarlakuzaklık
metal levha.
meler, haberleşme
dolaysyla
yaplan
–
İlgi.
4
–
İri
bezelye
arasndaki
uzaklk
4
–
İri
bezelye
–
Şaşkın,
dağınık,
ne
yapacağını
– El açk
durumdayken
başparmak ucu ile işaret
N2 AŞAĞI
– simgesi
Üzerinde
– O3 işler
el öğünür
– Demir’in
– –Bayrak,
sancak
ağnk, parmağ
ne bilmez.
yapacağn
bilmez.
4 – İri bezelye
ucu5arasndaki
uzaklk –5İlgi.
yufka –pişirilen
yuvarlak
metal
levha.
Şaşkn,
dağnk,
ne
yapacağn
bilmez.
5 –
–
Sodyum’un
simgesi.
6
–
Uluslar
arası
çalışma
esi – Bayrak, sancak – Sodyum’un
urumdayken
başparmak
ucu
ile
işaret
meler,
haberleşme
dolaysyla
yaplan
Demir’in
simgesi
–
Bayrak,
sancak
–
Sodyum’un
para, matlup.
7 – Ba– Uluslar örgütü
aras– Alınması
çalşmagerekli
örgütü
–
6öğünür
Uluslar
aras
çalşma
örgütü
simgesi.
––İlgi.
4 –––İriYapma,
bezelye
arasndaki
uzaklk
Üzerinde
2
–
O
işler
el
şarısız
olmuş
kimse
etme,
yerine
getir-–
kli para,Alnmas
matlup.
7 –para,
Başarsz
olmuş
gerekli
matlup.
7
–
Başarsz
olmuş
ağnk,
ne me.
yapacağn
bilmez.
8 –yuvarlak
Güven mektubu.
–5
İsim–– Düşmanlık,
yufka
pişirilen
metal
levha.
ma,
etme,
yerine
getirme.
– 9Güven
kimse
– Yapma,
etme, 8yerine
getirme. 8 – Güven
garez,
kin
–
Alfabenin
on
yedinci
harfinin okuesi – Bayrak,
sancak –ucu
Sodyum’un
başparmak
ile kin
işaret
9 – İsim –garez,
Düşmanlk,
garez, kin –
–urumdayken
İsim mektubu.
– nuşu.
Düşmanlk,
–
10–
–İlgi.
Batı,4harfinin
günindi
– Yaptığı
davranış– Uluslar
aras
çalşma
örgütü
– bir10
–
İri
bezelye
arasndaki
uzaklk
Alfabenin
on
yedinci
okunuşu.
– Bat,
yedinci harfinin
okunuşu.
10
– Bat,
tan
pişmanlık
duyan,
pişman.
kli para,günindi
matlup.
7 – Başarsz
olmuş
– Yaptğ
bir davranştan
pişmanlk
duyan,
ağnk,
ne
yapacağn
bilmez.
5
–
ptğ birpişman.
davranştan pişmanlk duyan,
ma,
yerinesancak
getirme.
8 – Güven
gesi etme,
– Bayrak,
– Sodyum’un
– –İsim
–
Düşmanlk,
garez,
kin –
Uluslar
aras çalşma
örgütü
44 Ocak 2016
yedinci
harfinin
okunuşu.
10
–
Bat,
kli para, matlup. 7 – Başarsz olmuş
ptğ
bir davranştan
pişmanlk
ma, etme,
yerine getirme.
8 – duyan,
Güven
Bulmaca köşesi
İnş. Müh.
2 7
8 Ali İhsan ARGIT
4
8
2 6
5
1
4 6 (Kolay)
1
5
SUDOKU
köşesi
4
9 8 Bulmaca
SUDOKU
(KOLAY)
1 5
2 6
28 SUDOKU
7 2 6 (Kolay)
8 5
4
9
7
2 1 1
4 64
1 8 5
8
2 96 1
1
9
4
25
5
28 69 8 4
2 1
57 6 4
9
2 7
8 1
4
94 6 7
2
8
2
1 51
35
4 6
1
5
9
1 45
2 16 2
1 5
2 6
92 1
9 5 67
89
9
29 4
7
1 5
SUDOKU ( orta )4
5 6 5 6
2
1
1
321 2
9
9
2
1 65 1 5 3 32
928
SUDOKU
1 ( orta ) 7 4
SUDOKU (ORTA)
3
8
SUDOKU ( orta )
9
6
2
4
7
SUDOKU
(6orta )
1
7
4
9
6
2
5 9
6 2
1
7 4 8
6
6 9 3
3
12 8
3
4
14 6
7 4 7 7
5
61
2
53 9 5 9 1
68 6
32 9
3 33 7 1 1
14 6
266
52
5 5 9 1
1
6
3
9
1
6 31 9
3 1 3 1
2
15
2
3
1
SUDOKU ( zor )
SUDOKU
(ZOR)
3 9
1
1 7 SUDOKU
2
( zor )3 5
SUDOKU
6
2(7 zor )
9 5
46
23
9
7
5
4 ) 1 23
3 ( zor
SUDOKU
6
2 3
9
8
71 2
4
8 3
7 1
8
4 57
3 2 1 1 8 2 94
6
1
6 6
1
84
7
5
63 6
7 7
5
13
8 1 42
4
4
8 8
67
8 1
Çözümleri sayfa 35’te.
5 1
7
8 6 4
Çözümleri
4
8sayfa …….. da
1 Çözümleri6sayfa
…….. da
5
6
7
8

Benzer belgeler