Biograph mMR - e

Transkript

Biograph mMR - e
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Ağustos 2016
www.siemens.com.tr/inovasyon
Biograph mMR:
Sistem ve mevcut
klinik kullanım
Sayfa 4
Prof. Dr. Özcan:
“Cihaz teknolojik
altyapısı ve
nitelikli insan
gücü anlamında
nükleer tıp
başarılı bir
noktada.”
Sayfa 8
SPECT/CT’ye yeni
yaklaşımlar ile
güvenilir
sonuçlar: xSPECT
ve xSPECT Bone
Sayfa 24
22
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Sevgili dostlarımız,
Tıbbın en temel özelliği elbette ki
doğrudan insan hayatını merkeze alması.
Medikal bilimlerin en önemli
niteliklerinden bir diğeri de sürekli gelişimi
teşvik etmesi. Teknolojik gelişmeler, kadim
bir bilim olan tıbbı büyük değişimlerden,
hatta dönüşümlerden geçiriyor. Siemens
de bu dönüşümün yaratıcılarından,
uygulayıcılarından ve ilham
kaynaklarından biri. Kısa süre önce
ismimizi değiştirirken de bu bilinçle
hareket ettik ve Mayıs 2016 başında
Siemens Sağlık’ın ismini Siemens
Healthineers olarak değiştirdik. “Health” ile
“engineer” ve “pioneer” sözcüklerinin
birleşiminden oluşan yeni ismimiz,
Siemens’in öncü ruhu ile sağlık hizmetleri
sektöründeki mühendislik uzmanlığını bir
araya getiriyor. Diğer bir deyişle, tutkumuz
olan sağlık ile uzmanlığımız olan
teknolojiyi sadece çözümlerimizde değil,
ismimizde de buluşturuyoruz.
Tıp dünyasındaki gelişmelerden ve
değişikliklerden söz ederken, bu sayımızın
da odak noktası olan moleküler
görüntüleme ve nükleer tıbba mutlaka
değinmek gerekiyor. Nükleer tıp alanında
son birkaç yıldır kesintisiz devam eden bir
gelişim yaşıyoruz. Bu gelişim hem
kullanılan maddeleri hem de cihazları
içeriyor. Bunun en önemli örneklerinden
biri PET-MR. Ama elbette gelişmeler
PET-MR ile sınırlı değil. Nükleer tıp odaklı
çözümlerimizi, 11-15 Haziran tarihleri
arasında San Diego-Kaliforniya’da
düzenlenen SNMMI 2016 (Society of
Nuclear Medicine and Molecular Imaging)
etkinliğinde tanıtma fırsatı bulduk.
Moleküler görüntülemenin özellikle
prostat kanserinin erken teşhisi ve doğru
tedavisi üzerindeki etkisine odaklanan
SNMMI 2016’daki Siemens Healthineers
standını ziyaret edenler, PET-MR’dan
moleküler görüntüleme yazılımlarımıza ve
PET-BT çözümlerimize kadar kapsamlı bir
portföyü bire bir inceleme imkanına sahip
oldu. Ayrıca Blue Earth ile birlikte, prostat
kanseri tanısı için özel olarak geliştirdiğimiz
Axumin PSA’yı da (Prostate Specific Agent)
özel bir standda tanıttık.
“Molecular Imaging without compromise”
sloganıyla katıldığımız SNMMI 2016’da,
standımızdaki ürünlerin en önemlilerinden
biri, Biograph mMR’dı. PET ve Tüm Vücut
MR görüntülerini aynı anda elde ederek
40-45 dakikalık sürede en detaylı tüm
vücut görüntülemesini gerçekleştiren
Biograph mMR, özellikle onkoloji alanında
tanı ve tedavi açısından kritik bir çözüm.
PET-BT alanında en yeni ürünlerimizden
biri olan Biograph Horizon™ üstün
performansı ve mobil konfigürasyonuyla
dikkat çekerken, dünyanın ilk kesintisiz
hareket sağlayan masasıyla Biograph mCT
Flow™ da kişiselleştirilmiş hasta bakımı
açısından avantajlarını sergiledi.
SPECT/CT noktasında ise Symbia
Intevo™’nun tüm avantajları ile düşük
dozlu BT uygulamalarını bir araya getiren
bu çözümler, kesin anatomik lokalizasyon
ve doğru atenüasyon düzeltmelerini tek
prosedürde buluşturarak SPECT/CT’den çok
daha fazlasını sunuyor.
xSPECT Bone™ ve xSPECT Quant™
teknolojilerimiz de Symbia Intevo ile
birlikte sunuluyor ve ortopedi ve tedavi
takibi gibi konularda da gelişmiş nükleer
tıp uygulamalarını mümkün hale getiriyor.
xSPECT görüntüleri diğer sistemlere kıyasla
görüntü kalitesini önemli ölçüde
iyileştirerek tanı açısından önemli
avantajlar kazandırıyor. Symbia Evo™ Excel
ise gama kameralara olan ihtiyacı ortadan
kaldırıyor. Tetkik sayısı yüksek olan
merkezler için ise Symbia Evo™
çözümümüzün otomatik işlevsellik
özelliğini sunuyoruz.
Yazılım tarafında da Siemens Healthineers
yepyeni çözümler üretmeye devam ediyor.
SNMMI 2016’da tanıttığımız yeni
syngo®.via moleküler görüntüleme
yazılımı gastrointestinal ve renal
değerlendirmelerden moleküler tümör
hacmi için kantitatif ölçüm araçlarına, PET
ve BT verilerinin 4D görselleştirilmesine
kadar her noktada çözüm sunuyor.
Siemens Healthineers olarak her zaman
yenilik arayışımızı sürdürüyor, tüm
gelişmeleri sizlerle paylaşmaktan mutluluk
duyuyoruz. Dergimizin nükleer tıp ve
moleküler görüntüleme için özel olarak
hazırladığımız bu sayısı da aynı noktadan
yola çıkıyor. Nükleer tıp alanındaki
gelişmeleri, dünyanın farklı noktalarında
yapılmış araştırmaları, değerli makaleleri
içeren dergimizin çalışmalarınıza katkıda
bulunacağını umuyor, yorumlarınızla
dergimizin daha da güçleneceğine
inanıyoruz. Yorum ve değerlendirmelerinizi
[email protected] adresine
iletmenizden mutluluk duyacağız.
Saygılarımızla,
Şevket On
Siemens Healthineers Türkiye
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 1
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
08
Prof. Dr. Özcan:
“Cihaz teknolojik
altyapısı ve nitelikli
insan gücü
anlamında nükleer
tıp başarılı bir
noktada.”
4 Biograph mMR: Sistem ve mevcut klinik kullanım
8 “Cihaz teknolojik altyapısı ve nitelikli insan gücü anlamında
nükleer tıp başarılı bir noktada.”
14 Biograph mCT Flow dünyanın en zorlu kanserlerini ortaya
çıkarıyor
20 Gelişmiş radyoterapi için hassas BT görüntülemesi
24 SPECT/CT’ye yeni yaklaşımlar ile güvenilir sonuçlar: xSPECT
ve xSPECT Bone
26 99mTc-işaretli antigranulosit antikorlar ve xSPECT Quant’a
sahip SPECT/CT ile tibial fraktürde enfeksiyonun
değerlendirilmesi
30 Time-of-Flight ile PET/BT’de daha hızlı taramalar ve daha
düşük radyasyon dozu
34 Bir iskemik kardiyomiyopati vakasında 18F FDG* PET-BT
araştırmasıyla miyokardiyal viabilite değerlendirmesi
04
Biograph mMR:
Sistem ve mevcut
klinik kullanım
26
Tc-işaretli antigranulosit antikorlar ve xSPECT
Quant’a sahip SPECT/CT ile tibial fraktürde
enfeksiyonun değerlendirilmesi
99m
İnovasyon
Dergi Yönetim Yeri: Yakacık Yolu No: 111 34870 Kartal-İstanbul Telefon: 444 0 633 Faks: 0216 459 20 31 e-posta: [email protected]
Yönetim: Siemens Healthcare Sağlık A.Ş. Adına Sahibi Soley Güzel Genel Yayın Direktörü (Sorumlu): Şevket On
Yayın Editörü: Prof. Dr. Mehmet Ertürk Yayın Türü: Yaygın-süreli-üç ayda bir
İçerik ve Tasarım Uygulama: Konak Medya Cebesoy Sokak Aziz Apt. No: 13 Daire: 4 34734 Sahrayıcedit-Kadıköy / İstanbul
e-Posta: [email protected] Telefon: 0216 350 03 03 Web: www.konakmedya.com
Baskı ve Cilt: Özgün Ofset Aytekin Sok. Yeşilce Mah. No: 21 34418 4. Le­vent / İs­tan­bul Telefon: (0212) 280 00 09 Faks: (0212) 264 74 33
2 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Değerli tıp mensupları,
Siemens imzalı İnovasyon bu sayısında
moleküler görüntülemeye odaklanıyor. Son
yıllarda baş döndürücü gelişmeler yaşanan
bu alan, radyolojik tetkiklerin anatomik (BT
ve MR) ve fonksiyonel-metabolik
görüntüleme kabiliyetleri (MR difüzyon
görüntüleme, MR spektroskopi, MR ve BT
perfüzyon görüntüleme vs.) ile nükleer tıp
tekniklerinin metabolik görüntüleme
potansiyellerinin bence daha başlangıç
aşamasında olan entegrasyonlarının, yakın
bir gelecekte tıp pratiğini ne kadar pozitif
yönde değiştireceğinin de müjdecisi
konumunda.
Tıbbi görüntülemeden bahsederken hâkim
paradigmanın kesin bir şekilde değiştiğini
unutmamalıyız. Makroskopiden
mikroskopiye, morfolojiden fonksiyona
yolculuğumuz tüm hızı ile sürüyor. Tarif
edenden, problem çözene evriliyoruz.
Daha üzerine yoğun olarak eğilmediğimiz,
ama bir gün klinik pratiğimizin önemli
parçaları olacaklarına inandığım optik
koherens tomografisi, near infrared
görüntüleme, terahertz görüntüleme,
mikrodalga görüntüleme, termografi,
magnetoensefalografi,
magnetokardiyografi, doku elektrik
impedans tomografisi gibi teknikler var.
Artık organları değil dokuları, daha doğrusu
süreçleri görüntülemeyi amaçlıyoruz. Işığın
değişik dalga boylarının değişik
moleküllerce saçılması, soğurulması bize
önemli ipuçları vaat ediyor. Genlerin ya da
proteinlerin görüntüleneceği günlere
yaklaşıyoruz. Yakın bir gelecekte bizlerden
gen tedavilerinin görüntülenmesi
istenecek. Geleceğin tıbbi görüntülemesi
“biophotonics” paradigması üzerinden
gelişecek. Yani fotonların ya da ışığı
oluşturan kuantaların oluşturulmasının ve
manipüle edilmesinin bilimi olan
“photonics” ile biyolojik molekülleri,
hücreleri ve dokuları inceleyeceğiz.
Bugünün yöntemleri yakın bir gelecekte
geçmişin çok yüzeysel yaklaşımları olarak
anılmaya başlayacak.
Gelecek önümüzde tüm imkanları ile
duruyor. Aşmamız gerek engel, farklı
disiplinlerde çalışan bilim insanlarının aşırı
sofistike olmaları. Bu durum birlikte
çalışmayı çok zorlaştırıyor, bazen imkansız
hale getiriyor. Çözüm ise disiplinler arası
işbirliği. Hekimler ile mühendislerin,
mühendisler ile fizikçilerin, fizikçiler ile
biyologların, bilim ile uğraşan insanların
aralarındaki bariyerlerin ortadan
kaldırılması gerekiyor. İçinde yaşadığımız
yüzyılın ayırt edici özelliği akışkanlık.
Bilginin serbestçe akmasına, akarken
yoğunlaşıp saflaşmasına, böylece gerçeğe
yaklaşmasına izin verecek mekanizmaları
yaratmamız lazım.
Aslına bakarsanız, şahsen İnovasyon’un
kendi mütevazılığı içerisinde bilginin
akışkanlığına ufacık da olsa bir katkı
sağladığını düşünüyorum. Umarım bu sayı
değişik disiplinlerden bilim insanlarının
birbirlerine biraz daha yaklaşmalarını
sağlar.
Prof. Dr. Şükrü Mehmet Ertürk
Yayın Editörü
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 3
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Biograph mMR: Sistem ve mevcut
klinik kullanım
Björn W. Jakoby, Ph.D.; Christian Geppert, Ph.D.; Jens-Christoph Georgi, Ph.D.
Siemens Healthineers, Erlangen, Almanya
Özet
Bu makalede, Biograph mMR için teknik
gelişmeler ve klinik araştırma alanındaki
en yeni gelişmeler ele alınıyor. Nöroloji,
kardiyoloji ve onkoloji alanında yeni
ufuklar açan seminal yayınlar tartışmaya
açılıyor.
Giriş
Biograph mMR (Siemens Healthineers,
Almanya) 2011’de piyasaya sürüldü. Şu
ana kadar 80’den fazla sistem satıldı. İlk
başlardan itibaren çok sayıda bilimsel
yayın, sistemin teknik performansı ve
temel araştırma alanını inceledi. Halen
yayınların büyük çoğunluğu Biograph
mMR’ın günlük rutindeki klinik
faydalarına değiniyor. En yeni
yayınların gittikçe daha çoğu, klinik
uygulamada iyileştirmelere işaret
ediyor. Klinik alanlar kabaca onkoloji
(%60), nöroloji (%25) ve kardiyoloji
(%15) olarak sıralanıyor. Bu ilk
müşteriler tüm vücut PET-MR’ı klinik
uygulamaya sokmanın öncüleri oldular.
Yayınlanmış mevcut literatürün geniş
bir kısmını kapsamaya çalışmış
olmamıza rağmen, eş önemde diğer
makalelerden bahsetmeyi atlamak ne
yazık ki kaçınılmaz oluyor.
Bu süreçte, Biograph mMR’ın hem
donanımında hem de yazılımında bazı
güncellemeler oldu. Şu anda da
Biograph mMR’ın üçüncü nesli
geliştiriliyor.
Nöroloji
Nörolojik mMR alanında bugüne kadar
üç ana uygulama alanı tespit edildi:
Nörodejeneretif hastalıklar, beyin
tümörleri ve metodolojik gelişmeler.
Fowler ve ark. [1], bir β-amyloid plak
izleyici olan 18F-Florbetapir kullanarak
demans görüntüleme için kombine PETMR’ın özel avantajlarını açıklıyor. Çoklu
parametrik tanı yaklaşımında PET
bilgileri ilgili beyin bölgelerinin otomatik
MRG bazlı volümetrisiyle birlikte
değerlendiriliyor.
Jena ve ark.’nın [2] gerçekleştirdiği bir
fizibilite araştırması ise Biograph mMR’ın
PET kantitasyonu doğruluğunun PETBT’ye benzer olduğuna ve bir klinik
ortamda güvenilir olduğuna işaret
ediyor. Buna ek olarak, eş zamanlı
edinilmiş MRG ve PET verilerinin optimal
ortak kaydının da beyin
görüntülemesinde özel bir avantaj
olduğu tespit edildi. Bisdas ve ark.’na [3]
göre, in vivo patofizyolojinin doğru
incelenmesi için PET-MR
görüntülemenin potansiyeli gliomaların
yönetimi için yeni yollar açtı. MR
spektroskopisi ve Metionin PET
aracılığıyla tümör sınıfına ilişkin açık bir
kanıt olmadan gliomaların kombine
metabolik haritalamasının rolü ortaya
kondu.
Beyin atenüasyonu düzeltme
yöntemlerinde devam eden gelişmeler
[4-10], nöroloji alanındaki uygulamaları
daha da genişletebilecek, umut vaat
eden sonuçlar ortaya koyuyor. PET-MR
uygulaması, dirençli epilepsiye sahip
hastalar arasında gittikçe daha çok ilgi
görüyor. Burada, genellikle, ancak eş
zamanlı PET-MR muayenelerinden
sonra, bir cerrahi kararı alınabiliyor. İlk
sonuçlar Ding ve ark. [11] ve Shin ve
ark. [12] tarafından yayınlandı.
Kardiyoloji
Onkolojik uygulamalara kıyasla,
kardiyoloji ve vasküler görüntüleme
alanındaki mMR muayeneleri klinik
rutinde o kadar kemikleşmedi. Çoğu
yayın, klinik araştırma projelerini temel
alıyor.
White ve ark. [13] kardiyak
sarkoidozuna ilişkin bir vaka
araştırmasında eşzamanlı PET-MR’ın
faydalarını açıklıyor. Yine kardiyak
sarkoidozu bağlamında, Schneider ve
ark. [14] MRG ve FDG-PET ile ödem ve
LGE’nin seri değerlendirmesinin, tedavi
4 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
takibi ve primer önleyici cihaz
tedavisine rehberlik edilmesi için faydalı
olabileceği sonucuna vardı. Kalbin ve
vaskülatürün enflamatuar süreçleri
mMR için potansiyel bir anahtar
uygulama olacak şekilde gelişti. Nenssa
ve ark. [13], akut miyokart iltihabının
tespiti, ayırıcı tanısı ve takibi için çoklu
parametrik değerlendirmeden gelen
faydalar tespit etti.
Buna ek olarak, miyokart enfarktüsü
birçok mMR çalışma grubunun gittikçe
daha çok ilgilendiği bir alan. Nensa ve
ark. [15] akut miyokart enfarksiyonuna
ilişkin olarak 20 hastayı muayene etti.
Metabolik süreçlerde kantitatif bilgileri
değerlendirerek risk tabakalaşması için
potansiyel iyileşmeler tespit ettiler. Buna
ek olarak, patofizyolojik seviyede değerli
bilgiler sunması için yeni ve özel
izleyiciler sağlanacağını da tahmin
ediyorlar.
Huang ve ark.’nın [17] ortaya koyduğu
gibi, örneğin kardiyak PET-MR hareket
düzeltmesindeki gibi metodolojik
ilerlemelerle bu kardiyak
endikasyonlarının geniş çapta klinik
benimsenmesinin gelecekte hızlanması
bekleniyor.
Onkoloji
Beklendiği gibi, mMR için onkolojik
uygulamalar klinik uygulama ve
araştırmada erken aşamada belirlendi.
Aşağıda ilgili yayınlar tartışılacak.
PET-BT ile gerçekleştirilen bir
karşılaştırma araştırmasında,
Beiderwellen ve ark. [18] 36 karaciğer
lezyonu dahil olmak üzere katı
tümörlere sahip 70 hastayı inceledi.
Hem PET-BT hem de PET-MR’da aynı
lezyonlar tespit edildi. Ancak, PET-MR
görüntülemesinin açık avantajı, ek MR
bilgileri ve doktor tarafından okumanın
iyileştirilmiş tanısal kesinliği nedeniyle
bulguların önemli ölçüde daha yüksek
belirginliğiydi.
C11-Kolin ile gerçekleştirilen prostat
görüntülemesine ilişkin olarak
Souvatzoglou ve ark. [19, 20], pelvis ve
kemiklerdeki lezyonların uzamsal kaydı
için PET-BT’ye kıyasla PET-MR’ın ek
değerini ortaya koydu. Souvatzoglou ve
ark. prostat görüntülemesinde PET-MR
için bir tanısal avantaj öngörüyor.
Prostat kanserinde mMR
görüntülemenin daha ileri bir
potansiyeli de özellikle PET ve çoklu
parametrik MR’a kıyasla PET-MR’ın daha
yüksek tanısal doğruluğa sahip
olduğunu belirten Afshar-Oromieh ve
ark. [21] ve Eiber ve ark. [22, 23]
tarafından incelendi. Kilit öneme sahip
bu yayınlar, prostat kanserinin, PETBT’ye kıyasla Ga-PSMA PET/MRI ile daha
kolay, daha doğru ve daha az radyasyon
ekspozürüyle tespit edilebildiği
sonucuna vardı. Bu özel izleyicinin
faydaları Schaefer ve ark. [24]
tarafından zaten ortaya konmuştu.
Çok sayıda onkolojik hastalık için kemik
metastazına ilişkin bilgi, kapsamlı bir
tedavi seçimi için çok önemli. FDG PET/
MRG, Beiderwellen ve ark. [25] ve Eiber
ve ark. [26]’nın ortaya koyduğu gibi PETBT’ye kıyasla üstün lezyon görünürlüğü
sunarak kemik metastazlarının
değerlendirilmesi için yüksek bir
potansiyel sergiliyor. Özellikle de
anatomik resmetme, T1 ağırlıklı TSE
sekansının kullanımıyla iyileştirilmiş gibi
görünüyor.
Catalano ve ark. [27] PET-MR ve PETBT’nin hasta yönetimi üzerindeki etkisini
karşılaştırıyor. Sonuçlar (134 onkolojik
hasta), vakaların %18’inde PET-MR’ın
kullanımının tedavi yönetiminde bir
değişime yol açacağını gösteriyor.
Gittikçe daha çok ilgi gören bir araştırma
alanı da mMR verilerinin radyoterapi
planlaması sürecinde uygulanması.
Birçok Avrupalı grup bu konu üzerinde
çalışıyor. İlk deneyimlerine dayalı olarak,
Thorwarth ve ark. [28] entegre PETMR’ın beyin lezyonları için iyileştirilmiş,
bireyselleştirilmiş RT tedavi planlaması
konusunda özellikle önemli ve klinik
açıdan faydalı olmasını bekliyor.
bu hasta grubu için MR’ın BT üzerinde
açık bir avantaja sahip olduğunu ortaya
koydu. Fraioli ve ark. tarafından
pediatrik astrisitom hastalarında özel
faydalar görüldüğü ifade edildi [34].
Aynı zamanda onkolojinin ötesinde
pediatrik görüntülemede genel
potansiyel Purz ve ark. [35] tarafından
da vurgulandı.
Onkolojik PET-MR için diğer bir trend de
çoklu parametrik analize dayalı olarak
farklı tümör biyolojisi bölgelerinin
segmentasyonu; bu da pulmoner
lezyonlara ilişkin olarak Schmidt ve ark.
[36] ve Peritoneal Karsinomatozise
ilişkin olarak da Schwenzer ve ark. [37]
tarafından açıklanıyor. Gawlitza ve ark.
[38] glukoz metabolizması,
mikrosirküler parametreler ve selüler
dansite arasındaki karmaşık
etkileşimlerin betimlemesi için de
benzer bir analiz kullanıyor.
FDG alınımı olmadan küçük akciğer
lezyonları alanında Raad ve ark., bir
harekete duyarsız radyal VIBE sekansı
kullanarak 207 hastalık bir kontrol
ortamında ilgi çekici veriler yayınladı.
PET-MR uygulanırsa kaçırılacak olan
lezyonların çoğunun (%97) iyi huylu
olduğunu göstermeleri mümkün
oldu [39].
*MR taramasının fetüsleri ve iki yaşın altındaki
enfantları görüntülemek için güvenli olduğu
kanıtlanmamıştır. Sorumlu bir doktorun, diğer
görüntüleme prosedürlerine kıyasla MR
muayenesinin faydalarını değerlendirmesi
gerekmektedir.
Yakın zaman önce, Catalano ve ark. ve
Pirelli ve ark. cerrahi öncesi lezyon
değerlendirmesi için PET-MR kullanarak
Crohn hastalığında umut vaat eden
sonuçlar rapor ettiler [29, 30].
PET-MR’ı pediatrik* onkolojik
görüntüleme için ilginç kılan, sadece
BT’yi atlayarak tipik olarak %30-50 doz
tasarrufu sağlanması ve potansiyel
olarak azaltılmış izleyici faaliyeti
nedeniyle ek %50 tasarruf elde edilmesi
değil. Hirsch ve ark. [33] aynı zamanda
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 5
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Tartışma
Tanıtılmasının ardından ilk iki yıl
içerisinde ilk teknik ve performans
değerlendirmesinin yapılmasından
sonra Biograph mMR, tanı ve
evrelemeden tedavi planlamasına ve
takibine son teknoloji ürünü bir hasta
merkezli bakım aracı olduğunu ortaya
koydu.
Bu, sistemi klinik araştırmalarda ve rutin
operasyonda kullanan tüm Biograph
mMR kullanıcılarının çalışmaları
sayesinde sağlandı.
Referanslar
1 K. J. Fowler, J. McConathy, and V. R.
Narra, “Whole-body simultaneous
positron emission tomography (PET)-MR:
Optimization and adaptation of MRI
sequences,” Journal of Magnetic
Resonance Imaging, vol. 39, pp.
259–268, Oct. 2013.
2 A. Jena, S. Taneja, R. Goel, P. Renjen, and
P. Negi, “Reliability of semiquantitative
18F-FDG PET parameters derived from
simultaneous brain PET/MRI: A feasibility
study,” European Journal of Radiology,
vol. 83, no. 7, pp. 1269–1274, Jul. 2014.
3 S. Bisdas, R. Ritz, B. Bender, C. Braun,
C. Pfannenberg, M. Reimold, T. Naegele,
and U. Ernemann, “Metabolic Mapping
of Gliomas Using Hybrid MR-PET Imaging:
Feasibility of the Method and Spatial
Distribution of Metabolic Changes.,”
Investigative Radiology, vol. 48, no. 5,
pp. 295–301, May 2013.
4 U. C. Anazodo, J. D. Thiessen, T. Ssali,
J. Mandel, M. Günther, J. Butler,
W. Pavlosky, F. S. Prato, R. T. Thompson,
and K. S. St Lawrence, “Feasibility of
simultaneous whole-brain imaging on
an integrated PET-MRI system using an
enhanced 2-point Dixon attenuation
correction method.,” Front Neurosci,
vol. 8, no. n/a, p. 434, Jan. 2015.
5 D. Benoit, C. Ladefoged, and J. N. Sune
Keller Flemming Andersen Liselotte
Hojgaard Adam Espe Hansen Soren
Holm Ahmadreza Rezaei, “PET/MR:
improvement of the UTE μ-maps using
modified MLAA,” EJNMMI Physics, vol. 2,
no. 1, p. A58, May 2015.
6 N. Burgos, M. J. Cardoso, M. Modat,
S. Pedemonte, J. Dickson, A. Barnes,
J. S. Duncan, D. Atkinson, S. R. Arridge,
B. F. Hutton, and S. Ourselin, “Attenuation correction synthesis for hybrid
PET-MR scanners: Application to Brain
Studies,” Med Image Comput Comput
Assist Interv, vol. 16, no. Pt 1, pp.
147–154, Jul. 2013.
7 J. Cabello, M. Lukas, S. Förster, T. Pyka,
S. G. Nekolla, and S. I. Ziegler, “MR-based
attenuation correction using ultrashortecho-time pulse sequences in dementia
patients.,” J Nucl Med, vol. 56, no. 3,
pp. 423–429, Mar. 2015.
8 Y. Chen, M. Juttukonda, Y. Su, T.
Benzinger, B. G. Rubin, Y. Z. Lee, W. Lin,
D. Shen, D. Lalush, and H. An, “Probabilistic Air Segmentation and Sparse
Regression Estimated Pseudo CT for PET/
MR Attenuation Correction.,” Radiology,
vol. 275, no. 2, pp. 562–569, May 2015.
9 D. Izquierdo-Garcia, A. E. Hansen, S.
Förster, D. Benoit, S. Schachoff, S. Fürst,
K. T. Chen, D. B. Chonde, and C. Catana,
“An SPM8-Based Approach for Attenuation Correction Combining Segmentation and Nonrigid Template Formation:
Application to Simultaneous PET/MR Brain
Imaging,” Journal of Nuclear Medicine,
vol. 55, no. 11, pp. 1825–30, Oct. 2014.
10 M. R. Juttukonda, B. G. Mersereau,
Y. Chen, Y. Su, B. G. Rubin, T. L. S.
Benzinger, D. S. Lalush, and H. An,
“MR-based attenuation correction for PET/
MRI neurological studies with continuousvalued attenuation coefficients for bone
through a conversion from R2* to
CT-Hounsfield units.,” Neuroimage, vol.
112, no. n/a, pp. 160–168, May 2015.
11 Y.S. Ding, B.B. Chen, C. Glielmi,
K.Friedman, O. Devinsky, “A pilot study in
epilepsy patients using simultaneous PET/
MR,” Am J Nucl Med Mol Imaging
2014;4(5):459-470.
12 H.W. Shin, V. Jewells, A. Sheikh, J. Zhang,
H. Zhu, H. An, W. Gao, D. Shen, E. Hadar,
W. Lin W, “Initial experience in hybrid
PET-MRI for evaluation of refractory focal
onset epilepsy,” Seizure 31 (2015) 1–4.
13 J. A. White, M. Rajchl, J. Butler, R. T.
Thompson, F. S. Prato, and G. Wisenberg,
“Active cardiac sarcoidosis: first clinical
experience of simultaneous positron
emission tomography–magnetic
resonance imaging for the diagnosis of
cardiac disease.,” Circulation, vol. 127,
6 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
no. 22, pp. e639–e641, Jun. 2013.
14 S. Schneider, A. Batrice, C. Rischpler,
M. Eiber, T. Ibrahim, and S. G. Nekolla,
“Utility of multimodal cardiac imaging
with PET/MRI in cardiac sarcoidosis: implications for diagnosis, monitoring and
treatment.,” European Heart Journal, vol.
35, p. 312, Aug. 2013.
15 F. Nensa, T. D. Poeppel, P. Krings, and
T. Schlosser, “Multiparametric assessment
of myocarditis using simultaneous
positron emission tomography/magnetic
resonance imaging,” European Heart
Journal, vol. 35, no. 32, p. 2173, Feb.
2014.
16 F. Nensa, T. Poeppel, E. Tezgah, P.
Heusch, K. Nassenstein, A. A. Mahabadi,
M. Forsting, A. Bockisch, R. Erbel, G.
Heusch, and T. Schlosser, “Integrated
FDG PET/MR Imaging for the Assessment
of Myocardial Salvage in Reperfused
Acute Myocardial Infarction.,” Radiology,
vol. 276, no. 2, pp. 400–407, Aug. 2015.
17 C. Huang, Y. Petibon, J. Ouyang, T. G.
Reese, M. A. Ahlman, D. A. Bluemke, and
G. E. Fakhri, “Accelerated acquisition of
tagged MRI for cardiac motion correction
in simultaneous PET-MR: Phantom and
patient studies,” Med Phys, vol. 42,
no. 2, pp. 1086–1097, Jan. 2015.
18 K. Beiderwellen, L. Geraldo, V. Ruhlmann,
P. Heusch, B. Gomez, F. Nensa, L.
Umutlu, and T. C. Lauenstein, “Accuracy
of [18F]FDG PET/MRI for the Detection of
Liver Metastases.,” PLoS One, vol. 10, no.
9, p. e0137285, Sep. 2015.
19 M. Souvatzoglou, M. Eiber, A. MartinezMoeller, S. Fürst, K. Holzapfel, T. Maurer,
S. Ziegler, S. Nekolla, M. Schwaiger, and
A. J. Beer, “PET/MR in prostate cancer:
technical aspects and potential diagnostic
value.,” Eur J Nucl Med Mol Imaging, vol.
40, no. 1, pp. 79–88, Jul. 2013.
20 M. Souvatzoglou, M. Eiber, T. Takei,
S. Fürst, T. Maurer, F. Gaertner, H.
Geinitz, A. Drzezga, S. Ziegler, S. Nekolla,
E. Rummeny, M. Schwaiger, and A. Beer,
“Comparison of integrated whole-body
[11C]choline PET/MR with PET/CT in
patients with prostate cancer,”
Eur J Nucl Med Mol Imaging, vol. 40,
pp. 1486–1499, Jul. 2013.
21 A. Afshar-Oromieh, U. Haberkorn,
H. P. Schlemmer, M. Fenchel, M. Eder,
M. Eisenhut, B. A. Hadaschik, A. KoppSchneider, and M. Röthke, “Comparison
of PET/CT and PET/MRI hybrid systems
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
using a (68)Ga-labelled PSMA ligand
for the diagnosis of recurrent prostate
cancer: initial experience.,” Eur J Nucl
Med Mol Imaging, vol. 41, no. 5, pp.
887–897, Dec. 2013.
22 M. Eiber, S. Nekolla, T. Maurer, G.
Weirich, H.-J. Wester, and M. Schwaiger,
“68Ga-PSMA PET/MR with multimodality
image analysis for primary prostate
cancer,” Abdom Imaging, vol. 11, pp.
1–3, Nov. 2014.
23 M. Eiber, G. Weirich, K. Holzapfel, M.
Souvatzoglou, B. Haller, I. Rauscher, A.J.
Beer, H.J. Wester, J. Gschwend, M.
Schwaiger, T. Maurer, “Simultaneous
68Ga-PSMA HBED-CC PET/MRI Improves
the Localization of Primary Prostate
Cancer,” Eur Urol. 2016 Jan 18. pii:
S0302-2838(16)00011-7.
24 M. Schaefer, U. Bauder-Wuest, K. Leotta,
F. Zoller, W. Mier, U. Haberkorn, M.
Eisenhut, and M. Eder, “A dimerized ureabased inhibitor of the prostate-specific
membrane antigen for 68Ga-PET imaging
of prostate cancer.,” EJNMMI Res, vol. 2,
no. 1, p. 23, 2012.
25 K. Beiderwellen, M. Huebner, P. Heusch,
J. Grueneisen, V. Ruhlmann, F. Nensa,
H. Kuehl, L. Umutlu, S. RosenbaumKrumme, and T. Lauenstein, “Whole-body
[18F]FDG PET/MRI vs. PET/CT in the
assessment of bone lesions in oncological
patients: initial results,” European
Radiology, vol. 24, no. 8, pp. 2023–2030,
Jun. 2014.
26 M. Eiber, T. Takei, M. Souvatzoglou, M. E.
Mayerhoefer, S. Fürst, F. C. Gaertner, D.
J. Loeffelbein, E. J. Rummeny, S. I.
Ziegler, M. Schwaiger, and A. J. Beer,
“Performance of Whole-Body Integrated
18F-FDG PET/MR in Comparison to PET/CT
for Evaluation of Malignant Bone
Lesions.,” Journal of Nuclear Medicine,
vol. 55, no. 2, pp. 191–197, Feb. 2014.
27 O. A. Catalano, B. R. Rosen, D. V. Sahani,
P. F. Hahn, A. R. Guimaraes, M. G.
Vangel, E. Nicolai, A. Soricelli, and M.
Salvatore, “Clinical Impact of PET/MR
Imaging in Patients with Cancer Undergoing Same-Day PET/CT: Initial
Experience in 134 Patients-A Hypothesisgenerating Exploratory Study.,”
Radiology, vol. 269, no. 3, pp. 857–869,
Dec. 2013.
28 D. Thorwarth, A.-C. Müller, C. Pfannenberg, and T. Beyer, “Combined PET/MR
imaging using (68)Ga-DOTATOC for
radiotherapy treatment planning in
meningioma patients.,” Recent Results in
Cancer Research, vol. 194, pp. 425–439,
Aug. 2013.
29 G. Pellino, E. Nicolai, O.A. Catalano, S.
Campione, F.P. D’Armiento, M. Salvatore,
A. Cuocolo, F. Selvaggi, “PET/MR Versus
PET/CT Imaging: Impact on the Clinical
Management of Small-Bowel Crohn’s
Disease,” Journal of Crohn’s and Colitis,
2015, 1–10.
30 O.A. Catalano, M.S. Gee, E. Nicolai, F.
Selvaggi, G. Pellino, A. Cuocolo, A.
Luongo, M. Catalano, B.R. Rosen, D.
Gervais, M.G. Vangel, A. Soricelli, M.
Salvatore, “Evaluation of Quantitative
PET/MR Enterography Biomarkers for
Discrimination of Inflammatory Strictures
from Fibrotic Strictures in Crohn Disease,”
Radiology 2016 Mar;278(3):792-800.
31 S. C. Chawla, N. Federman, D. Zhang,
K. Nagata, S. Nuthakki, M. McNitt-Gray,
and M. I. Boechat, “Estimated cumulative
radiation dose from PET/CT in children
with malignancies: a 5-year retrospective
review.,” Pediatr Radiol, vol. 40, no. 5,
pp. 681–686, May 2010.
32 M. Oehmigen, S. Ziegler, B. Jakoby,
J. C. Georgi, D. H. Paulus, and H. Quick,
“Radiotracer Dose Reduction in Integrated
PET/MR: Implications from National
Electrical Manufacturers Association
Phantom Studies.,” Journal of Nuclear
Medicine, vol. 55, no. 6, pp. 1–7, Jul.
2014.
33 F. W. Hirsch, B. Sattler, I. Sorge, L. Kurch,
A. Viehweger, L. Ritter, P. Werner, T.
Jochimsen, H. Barthel, U. Bierbach, H.
Till, O. Sabri, and R. Kluge, “PET/MR in
children. Initial clinical experience in
paediatric oncology using an integrated
PET/MR scanner.,” Pediatr Radiol, vol. 43,
no. 7, pp. 860–875, Jul. 2013.
34 F. Fraioli, A. Shankar, D. Hargavr, H.
Hyare, M. N. Gaze, A. M. Groves, P.
Alongi, S. Stoneham, S. Michopoulou,
R. Syed, and J. B. Bomanji, “18F-Fluoroethylcholine (18F-Cho) PET/MRI
Functional Parameters in Pediatric Astrocytic Brain Tumors,” Clinical Nuclear
Medicine, vol. 40, no. 1, pp. 40–45,
Jan. 2015.
35 S. Purz, O. Sabri, A. Viehweger, H.
Barthel, R. Kluge, I. Sorge, and F. W.
Hirsch, “Potential Pediatric Applications
of PET/MR,” Journal of Nuclear Medicine,
vol. 55, no. 6 (Suppl. 2), p. 8, Jun. 2014.
36 H. Schmidt, C. Brendle, C. Schraml,
P. Martirosian, I. Bezrukov, J. Hetzel,
M. Müller, A. Sauter, C. D. Claussen,
C. Pfannenberg, and N. F. Schwenzer,
“Correlation of Simultaneously Acquired
Diffusion-Weighted Imaging and
2-Deoxy-[18F] fluoro-2-D-glucose
Positron Emission Tomography of
Pulmonary Lesions in a Dedicated WholeBody Magnetic Resonance/Positron
Emission Tomography System.,” Investigative Radiology, vol. 48, no. 5, pp.
247–255, May 2013.
37 N. F. Schwenzer, H. Schmidt, S. Gatidis,
C. Brendle, M. Mueller, I. Koenigsrainer,
C. D. Claussen, A. C. Pfannenberg, and
C. Schraml, “Measurement of apparent
diffusion coefficient with simultaneous
MR/positron emission tomography in
patients with peritoneal carcinomatosis:
Comparison with 18F-FDG-PET,” Journal
of Magnetic Resonance Imaging, vol. n/a,
p. n/a–n/a, Nov. 2013.
38 M. Gawlitza, S. Purz, K. Kubiessa,
A. Boehm, H. Barthel, R. Kluge, T. Kahn,
O. Sabri, and P. Stumpp, “In Vivo Correlation of Glucose Metabolism, Cell
Density and Microcirculatory Parameters
in Patients with Head and Neck Cancer:
Initial Results Using Simultaneous PET/
MRI.,” PLoS One, vol. 10, no. 8, p.
e0134749, Aug. 2015.
39 R.A. Raad, K.P. Friedman, L. Heacock, F.
Ponzo, A. Melsaether, H. Chandarana,
“Outcome of small lung nodules missed
on hybrid PET/MRI in patients with
primary malignancy,” J Magn Reson
Imaging. 2016 Feb;43(2):504-11.
İletişim
Björn Jakoby
Siemens Healthcare GmbH HC DI
MR PI TIO NEUR Postbox 32 60
91050 Erlangen, Almanya
Telefon: +49 (0)9131 84-6308
[email protected]
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 7
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
“Cihaz teknolojik altyapısı ve
nitelikli insan gücü anlamında
nükleer tıp başarılı bir noktada”
“Son yıllarda hem
görüntüleme cihazları
ve teknolojilerindeki
hem de radyofarmasi
alanındaki önemli
gelişmelerle nükleer tıp
tanı ve tedavide artık
modern tıbbın
vazgeçilmezleri
arasında yer alıyor.”
Prof. Dr. Zehra Özcan
8 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer
Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Zehra Özcan, tıp eğitimine başladığı
ilk günden bu yana içinde bulunduğu bu
kurumdaki görevinin yanı sıra Türkiye
Nükleer Tıp Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı olarak da branşının en önemli
isimlerinden biri. Gerek Dernek
faaliyetleri gerekse akademik çalışmaları
çerçevesinde nükleer tıptaki gelişmeleri
yakından izleyen Prof. Dr. Özcan’ı Ege
Üniversitesi’nde ziyaret ederek
Türkiye’deki mevcut durum, geleceğe
yönelik beklentiler ve Dernek çalışmaları
hakkında kendisinden bilgi aldık.
Öncelikle Türkiye’de nükleer
tıbbın konumunu
değerlendirir misiniz?
Avrupa’ya kıyasla Türkiye aslında çok iyi
bir profil çiziyor. Ülkemizde hem cihaz
teknolojik altyapısı hem de nitelikli insan
gücü anlamında nükleer tıp başarılı bir
noktada bulunuyor. Hekimlerimizin yanı
sıra teknisyen, radyofarmasist gibi sağlık
çalışanlarımız ve endüstri temsilcileri
konuya son derece vakıf, donanımlı bir
altyapı sergiliyorlar.
Türkiye’de nükleer tıbbın ne kadar
başarılı olduğunu aslında bu alanın
tarihine baktığımızda da görebiliyoruz.
Ülkemizde nükleer tıbbın uzmanlık alanı
olarak kuruluş yılı 1973; dolayısıyla pek
çok branşa göre daha köklü bir geçmişe
sahip olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye
Nükleer Tıp Derneği’nin kuruluş tarihi de
1975. Yani geçtiğimiz yıl 40. yaşımızı
doldurduk, 41 yıllık bir geçmişe sahibiz.
Avrupa ülkeleri için kurulmuş çatı
dernek olan Avrupa Nükleer Tıp
Derneği’nin bile 1987 yılında
kurulduğunu düşünürsek bu konudaki
öncü rolümüzü daha iyi ifade etmiş
oluruz. Üstelik Avrupa Nükleer Tıp
Derneği’nin kurucuları arasında Türk
akademisyenler de bulunuyor.
Ülkemizde nükleer tıbbın bilimsel
üretkenliğinin bir göstergesi olarak
Avrupa Nükleer Tıp Derneği
kongrelerinde her sene çok yüksek
oranda bildiriyle ve katılımcıyla, genelde
ilk 4 veya 5 ülke arasında yer aldığımızı
gururla söyleyebiliriz.
Bugün Türkiye’de nükleer tıbbın sadece
tanı branşı olmayıp aslında klinik bir
branş olarak gelişmesinde temel neden,
bu alanı kuran akademisyen ve
uzmanların dahiliye kökenli
hocalarımızın arasından gelmiş olması.
Bu sayede nükleer tıp klinik bilimlerle
temel bilimleri birleştiren, hem tanı hem
tedavi sunan bir uzmanlık alanı olarak
bu temel nosyonun üzerinden gelişip
bugünkü saygın noktaya ulaştı. Bunun
yanında son yıllarda hem görüntüleme
cihazları ve teknolojilerindeki hem de
radyofarmasi alanındaki önemli
gelişmelerle nükleer tıp tanı ve tedavide
artık modern tıbbın vazgeçilmezleri
arasında yer alıyor.
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 9
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
“Sağlık hizmetleri söz
konusu olduğunda
‘benim eğitimim yeterli’
deme lüksünüz yok.”
Avrupa ile kıyaslayacak olursak
Türkiye’nin cihaz altyapısı anlamında şu
an Avrupa’da üst sıralarda olduğunu,
hatta nüfusa oranla pek çok Avrupa
ülkesinden daha ileride olduğumuzu
söyleyebilirim. PET-BT yanı sıra SPECT-BT
ve son olarak ülkemizde kurulan PET-MR
cihazları ile oldukça iyi noktalarda
olduğumuzu söyleyebiliriz. Örneğin,
tamamı nükleer tıp birimlerinde
kurulmuş olan PET-BT cihaz sayısı
130’lara ulaştı. Bu nedenle nükleer tıp
uzmanlık eğitiminde moleküler
görüntülemeler ve PET-BT önemli bir yer
tutuyor, uzmanlarımız hasta
hazırlığından sonuçlandırılmasına dek
bu tetkiklerin her aşamasını başarıyla
uyguluyor.
diğeri ise Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı’nda
bulunuyor. Hatta Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı’nda
Mikro-PET cihazı da hizmete girecek.
Dolayısıyla cihaz donanımı dışında,
değişik radyofarmasötiklerin üretiminin
de kliniğe girmesiyle, bilimsel çeşitlilik
çok artacak önümüzdeki dönemde. Hem
klinik hizmet hem de Ar-Ge faaliyetleri
bilimsel çalışmalarda çok önemli ivme
kazanacak. Bu da bence Türkiye adına
çok önemli bir adım olacak. Ayrıca,
Türkiye’deki nükleer tıp endüstrisi
temsilcilerinin ülkemizin yanı sıra
Balkanlar ya da Orta Doğu’da, yani yakın
coğrafyada etkin olması da önemli bir
husus.
Bunun dışında, kullandığımız
radyoizotopların en önemli
kaynaklardan biri de siklotron üniteleri.
Şimdiye kadar özel sektörde yaklaşık 14
tane siklotron ünitesi mevcuttu. Ama
artık iki devlet üniversitesinde de
siklotron yatırımı yapıldı ve bu üniteler
faaliyete geçti. Bunlardan bir tanesi
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Peki Türkiye’de nükleer tıp
uzmanlık eğitimi Avrupa ve
ABD ile benzerlik gösteriyor
mu?
Türkiye ile Avrupa’nın tıpta uzmanlık
eğitim yapısı birbirine oldukça benzer,
ancak ABD’deki uzmanlık alanlarının
kurgusu oldukça farklı. Türkiye’de 43
tane bağımsız uzmanlık alanı var.
10 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
ABD’de ise bu sayı daha az. Örneğin
Amerika’da nükleer tıp, radyoloji ile
birlikte çalışan bir alan; kardiyoloji de
bağımsız bir uzmanlık alanı değil,
dahiliyenin içinde yer alıyor. Aynı şekilde
enfeksiyon hastalıkları veya göğüs
hastalıkları da ayrı bir uzmanlık alanı
olarak değerlendirilmeyip dahiliye
kapsamında bulunuyor. Dolayısıyla ABD
modeli Türkiye’nin tam karşılığı değil ve
bire bir karşılaştırma yapmak mümkün
olmuyor.
Öte yandan, Türkiye’de olduğu gibi,
Avrupa’da da nükleer tıp bağımsız bir
uzmanlık alanı olarak kurulmuş
durumda. İngiltere gibi birkaç istisna var
ama genel anlamda kıta Avrupa’sında
yapının bize benzer olduğunu
söyleyebiliriz. Türkiye, pek çok
mevzuatta olduğu gibi bu alanda da
Avrupa mevzuatını uyguluyor.
Avrupa’da tüm medikal alanları
bünyesinde barındıran UEMS adlı bir
yapı var ve Türkiye de bu birliğin bir
üyesi. Türkiye’de uzmanlık eğitimi
UEMS’in yayınladığı kılavuz esas alınarak
yürütülüyor.
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Bu genel değerlendirmenin
ardından, ülkemizdeki
nükleer tıp eğitimi hakkında
görüşlerinizi öğrenebilir
miyiz?
2000’li yıllarda, Türkiye Nükleer Tıp
Derneği olarak eğitim odaklı bir Yeterlilik
Kurulu oluşturduk. Bu Kurul, uzmanlık
eğitimi alan öğrencilerin nükleer tıp
eğitim formasyonlarının Avrupa
standartlarında olması amacıyla
kuruldu. Bu alanda Dernek bünyesinde
hem Eğitim ve Müfredat Komisyonu
hem de eğitim veren kurumların
akreditasyonunu denetleyen bir başka
komite daha bulunuyor. Ayrıca Sağlık
Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu altında
da her uzmanlık alanı için Müfredat
Değerlendirme Sistemi Komisyonu var.
Dolayısıyla hem Derneğin koordine
ettiği bir nükleer tıp eğitim programı
yürütülüyor hem de Sağlık Bakanlığı
Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından
onaylanmış bir çekirdek eğitim
müfredatı bulunuyor. Bunun dışında
Dernek bünyesinde başka eğitsel ve
bilimsel faaliyetler de yürütüyoruz.
Elbette bunlarla yetinmeyip sürekli
mesleki eğitimin daha da artırılması ve
yaygınlaştırılması için de gayret
içerisindeyiz.
5-7 yıllık bir perspektifte
nükleer tıpta ne gibi
gelişmeler bekliyorsunuz?
Son 5 yılda dünyada bir ekonomik kriz
olmasına rağmen özellikle cihaz
teknolojisinde ve radyofarmasi alanında
çok önemli ilerlemeler oldu; bu yüzden
önümüzdeki dönemde de global olarak
düzelen ekonomi ile birlikte özellikle
bahsettiğim bu iki alanda daha büyük
ilerlemeler bekliyorum. Her şeyden önce
moleküler görüntüleme sistemleri
dediğimiz PET-BT ve PET-MR
teknolojilerinde çok ilerleme olacak.
Daha az radyasyon dozu ile daha hızlı ve
çok yüksek kaliteli görüntülerin elde
edileceği cihazların hizmete gireceğini
görüyoruz. Yani sadece cihazlar,
donanım değil, bu cihazlarda
kullandığımız yazılım programları da
sağlık hizmetlerinin daha hızlı
ilerlemesinde katkıda bulunacak.
En önemlisi de moleküler
görüntülemenin esası olan yeni
radyofarmasötikler. Yani PET
görüntülemede ve radyonüklid tedavide
farklı ajanların geliştirilmesi. Tümör
biyolojisindeki farklı özellikleri
hedefleyen ve onları gösteren ajanların
kullanıma gireceğini göreceğiz: Örneğin
DNA sentezini yansıtan veya hipoksik
komponenti gösteren ajanlar gibi.
Ayrıca “akıllı moleküller” dediğimiz, hem
tanı hem tedavi amaçlı moleküller de
dizayn ediliyor. Bu çok yeni bir açılım.
Akıllı moleküllerle kişiye özel tedaviler
söz konusu oluyor. Örneğin
nöroendokrin kökenli tümörlerde,
prostat kanserlerinde bu gelişmeler
hayata geçmeye başladı bile. Prostat
kanserlerine özgü antijenin
işaretlenmesiyle hem tümörün
odaklarını gösterebiliyoruz hem de bu
akıllı molekülleri tedavi edici ışın veya
bir maddeyle birleştirip kullanabiliyoruz.
Bu alandaki gelişmeler prostat
kanserinin tanı ve tedavisinde devrimsel
değişikliklere yol açmak üzere.
Dolayısıyla yeni ajanların üretilmesi
nükleer tıbbın tanı-tedavi alanında
ilerlemesinde çok geniş ufuklar açacak.
Yeni ürünlerin gelmesiyle birlikte,
Alzheimer gibi hastalıkların tedavisinde
de büyük gelişmeler olacak.
Biraz da teknolojiye
odaklanalım. PET-MR gibi
cihazlar nükleer tıpta ne gibi
gelişmelere imkan tanıyor?
PET-MR şu anda görüntüleme alanında
teknolojinin geldiği en üst nokta.
Nükleer tıp ve moleküler görüntülemede
önemli bir ufuk açacak bu modaliteye
sadece branş perspektifiyle bakmamak
gerekli. Bunlar, sağlık hizmeti için dizayn
edilmiş, önceliği hasta olan donanımlar.
Türkiye açısından baktığımızda PET-MR
aslında maliyetli, finansal kaynak
gerektiren bir yatırım. Dolayısıyla bence
en önemli konu bu tür cihazların
kurulumunun ülke ihtiyacına göre
planlanması. Finans sahibi olan
kuruluşların Bakanlıkla işbirliği içinde ve
bizlerden bilimsel görüş alarak bu
cihazları doğru bir şekilde
konumlandırması gerekiyor. Bu cihazın
klinik katkısını bence en iyi göreceğimiz
yerler, nitelikli hizmetin sunulduğu ve
bilimsel araştırma altyapısı olan
kuruluşlar; bu nedenle planlamaya çok
hassasiyet gösterilmesi gerekiyor.
Sağlık hizmetlerinde elbette sadece
onkoloji değil, nöroloji ve kardiyoloji de
özellikle PET-MR ile birlikte çok büyük bir
açılım yaşayacak. PET-MR’ın radyasyon
dozunun PET-BT’ye göre daha az olması
nedeniyle çocuk hastalar için çok önemli
bir kazanım olacak. Planlamada bunun
da dikkate alınması gerekiyor. Bildiğiniz
üzere PET bir nükleer tıp incelemesidir.
Bu sistemlere BT veya MR eklenmesi
elbette morfolojik bilgi vererek yapılan
görüntüleme işlemine ilave katkı
sağladı. Ülkemize ilk olarak 2000’li
yıllarda önce PET, sonra PET-BT
sistemleri Nükleer Tıp Kliniklerinde
kuruldu. Bu görüntüleme hizmeti hem
hasta seçimi hem de uygulama
anlamında, nükleer tıp hekimlerinin
gayretleri ile başka hiçbir görüntüleme
tetkikinde olmadığı kadar standardize
edildi ve halen bu perspektif ile hizmet
yürütülüyor. Bugün pek çok sağlık
kurumunda bir BT veya MR tetkikine
randevu almak veya rapor sonucunuzu
almak günler, hatta haftalar sürerken
PET-BT tetkiklerinde randevu istemi ile
tetkikin sonuçlandırılması arasındaki
süre çoğu kurumda 5 iş gününden azdır.
PET görüntüleme için gelen tüm hasta
ve yakınlarına, hekimleri ile yapılan
endikasyonun tespitine yönelik
görüşmeyi takiben randevu veriliyor.
Ayrıca bu cihazların tamamı nükleer tıp
kliniklerinde olduğundan, doğal olarak
PET-BT uygulamalarının tüm
süreçlerinde nükleer tıp uzmanları
yetkin olarak yetişiyor. Bu konuyla ilintili
olarak Türk Radyoloji Derneği’nin,
PET-BT sürecinde nükleer tıp
hekimlerinin PET tetkiklerine katkı
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 11
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
amacıyla sisteme entegre BT’den
faydalanmalarını bir alan çakışması
olarak sunduğu görülüyor. Oysa ki
günümüzün gelişen teknolojisi
sayesinde pek çok klinisyen günlük
pratiği içinde hastasına daha iyi sağlık
hizmeti sunmak için tanısal
incelemelerinden veya görüntüleme
tetkiklerinden faydalanabilmektedir.
Örneğin bugün bir kadın doğum uzmanı
için ultrason hasta değerlendirmesinin
vazgeçilmez bir parçasıdır; keza bir
anjiografik tetkik bir cerrah tarafından
başarıyla uygulanabilmektedir; yine bir
cerrah, hastaya taktığı tüp veya
kataterin yerinin doğruluğunu
radyografik olarak kendisi
değerlendirebilmektedir. Pek çok klinik
uygulama için çoğaltılabilecek bu
örnekler, branşların arasındaki sınırların
sadece kullandıkları cihazlarla
çizilemeyeceğini göstermektedir.
Özellikle hasta değerlendirilmesine katkı
amacıyla tanısal yöntemlerin
kullanılmasına sınırlama koyan bir
yaklaşımın bilimsel olamayacağı da
unutulmamalıdır.
Teknoloji, klinik araştırmalar
dışında, hasta sağlığı
açısından ne tür faydalar
sağlıyor?
Preklinik dediğimiz çalışmalarda, yani
ilaç araştırmalarında da teknoloji çok
önemli bir destek sağlıyor. Tedavide
kullanılacak ajanların bu tümör için
spesifik olup olmadığının
gösterilmesinde ya da o tümörü
öldürebilecek yetenekte olup
olmadığının belirlenmesinde bile
PET-BT, mikro-PET, SPECT-BT gibi
yöntemler bize fayda sağlıyor. Bu
nedenle, hem tanı hem tedavi
ilaçlarının geliştirilmesinde de bu
görüntüleme yöntemleri önemli bir
gösterge bizim için. Teknolojinin
gelişmesi total sağlık maliyetlerini
düşürmesi yanında hastaların daha
etkin ve güvenli hizmet almalarına da
yol açıyor. Örneğin, PET-BT
görüntülemenin kullanılması ile bugün
kanser hastalarının tedavi yönetiminde
%25-30 eskiye göre farklılıklar
olduğunu görüyoruz. Bunun
sonucunda aslında PET sonucuna göre
klinik evrenin değişmesi nedeniyle
gereksiz girişim ve cerrahi
uygulamaların önüne geçildiğini,
gereksiz sağlık harcamalarının
azaldığını dikkate almalıyız.
Başkanı olduğunuz Türkiye
Nükleer Tıp Derneği’nin
çalışmaları hakkında kısaca
bilgi verir misiniz? Başka tıp
dernekleriyle ortak projeler
yürütüyor musunuz?
Derneğimiz her sene düzenli olarak bir
ulusal kongre, bir sempozyum ve
çeşitli kurslar düzenleniyor. Ulusal
kongremiz ortalama 450 katılımcıyla,
geniş kapsamlı olarak gerçekleşiyor.
Sempozyumumuzda ise spesifik bir
konuya yöneliyoruz. Örneğin, 2014
yılında temamız nükleer kardiyoloji
iken bu yılki etkinliğimizde pediatrik
nükleer tıbba odaklandık. Katılımcı
sayısının daha sınırlı olduğu
sempozyumlar, kısa süre içinde son
derece verimli sonuçlar aldığımız
toplantılar oluyor.
“Türkiye Nükleer Tıp
Derneği olarak insan
gücüne yatırım yapmayı
öncelik alıyoruz. Çünkü
eğitimin uçsuz bucaksız
bir konu olduğuna
inanıyoruz.”
12 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Düzenlediğimiz etkinliklerin dışında,
elbette başka tıp dernekleriyle de
projeler yapıyoruz çünkü tıp her bir
branşın tek başına çalışabileceği bir alan
değildir. Bunun en son örneğini 2014’ün
sonunda yaptığımız Nükleer Kardiyoloji
konulu sempozyumumuzda sergiledik.
Bu etkinlikte sadece kardiyoloji odaklı bir
bilimsel program hazırladık. Bu süreçte
Türkiye Tıp Kardiyoloji Derneği’nden ve
başka kuruluşlardan değerli katkılar
aldık. Ulusal bazda diğer derneklerle
hem eğitim hem bilimsel program
anlamında dayanışmamız mevcut.
Bunun dışında Avrupa ve ABD’deki başka
derneklerle de işbirliği yapıyoruz.
Geçtiğimiz yıl Amerikan Nükleer
Kardiyoloji Derneği’yle (ASNC) bir
işbirliği oluşturduk. İki dernek arasında,
etkinliklerde konuşmacı desteği, bilimsel
paylaşım gibi etkileşimler oldu. Bunu
takiben de Amerikan Nükleer Kardiyoloji
Derneği 10 hocamıza dernek üyeliği
sağladı. Bu yıl da American College of
Nuclear Medicine (ACNM) ile işbirliği
yaptık. Bu işbirliği hem bilimsel (eğitim,
araştırma-geliştirme) konuları hem de
kendilerinin hazırladığı uzaktan eğitim
programlarına ücretsiz katılım gibi
noktaları kapsıyor.
Balkan Nükleer Tıp Örgütü’yle de yakın
işbirliği içindeyiz, bu anlamda 2015
yılında Makedonya’daki etkinliğe
Türkiye’den yoğun bir katılım oldu. Bu
gibi işbirliklerinin de katkılarıyla,
bölgesel anlamda da nükleer tıbbın
önünün çok açık olduğunu
düşünüyorum.
Derneğinizin eğitim
alanındaki çalışmaları
nelerdir?
Derneğimizin düzenlediği kongreler ve
sempozyumlarda, etkinliğin bilimsel
programı dışında da mutlaka küçük
ölçekli kurslar düzenliyoruz. Bu kurslar
özellikle asistanlara ve genç uzman
hekimlerimize yönelik oluyor. Ayrıca
uzun yıllardır Türkiye Nükleer Tıp
Derneği’nin Ankara’daki merkezinde,
Nükleer Tıp Okulu adıyla, asistanlar ve
genç uzmanlar için çok cüzi bir katılım
ücreti karşılığında bir kurs programı
gerçekleştiriyoruz. Bu kurslarda da
Derneğimize bağlı onkoloji, kardiyoloji,
nöropsikiyatri gibi sayıları 10’u bulan
farklı bilimsel çalışma gruplarındaki
hocalarımız bizzat ders veriyor. Bu da
genç arkadaşlarımız için önemli bir
eğitim programı oluyor, çekirdek eğitim
müfredatının dışında sürekli mesleki
eğitimin bir parçası olarak yürütülüyor.
Ayrıca bilimsel çalışma gruplarımız o
alandaki nükleer tıp uygulamalarının
Türkiye’de standardizasyonunu
sağlamak üzere kılavuzlar hazırlayıp
bunların Avrupa ve Amerika örneklerini
dikkate alarak güncellemelerini
yapıyorlar.
Bunlara ek olarak, Türkiye Nükleer Tıp
Derneği’nin Molecular Imaging and
Radionuclide Therapy adlı bir dergisi
var. Dergimiz İngilizce yayımlanıyor ve
uluslararası tıp dergileri endekslerinde
yer alıyor. Sadece Türkiye’den değil,
Balkan ve Ortadoğu ülkelerinden, hatta
Uzakdoğu’dan dergimize makalelerin
gelmesi, bu açıdan önemli bir noktada
bulunduğumuzu gösteriyor.
Bu dergiye ek olarak, özellikle genç
arkadaşlarımızın Türkçe bir kaynak
arayışı içinde olduklarını görünce,
geçtiğimiz yıl, yani Derneğimizin 40.
kuruluş yılında, eğitimde geleceğe
dönük kalıcı bir adım atmak üzere
Nükleer Tıp Seminerleri adıyla, uzman
editörler ve yazarlar tarafından
hazırlanıp yılda 3 kez yayımlanan bir
dergi daha çıkarmaya başladık. Her
sayısında farklı bir konuya ilişkin güncel
bilgi ve deneyimlerin o alandaki
uzmanlar tarafından paylaşıldığı bu
derginin de sadece nükleer tıp
hekimlerinin eğitimine değil, ilgili diğer
uzmanlık mensuplarına da katkı
sağlayacağına inanıyoruz.
Kısacası, Türkiye Nükleer Tıp Derneği
olarak insan gücüne yatırım yapmayı
öncelik alıyoruz. Çünkü eğitimin uçsuz
bucaksız bir konu olduğuna inanıyoruz.
Bununla birlikte hiçbirimizin “benim
eğitimim yeterli” deme lüksü yok. Hele
ki sağlık hizmetleri söz konusuysa bu
lüksünüz kesinlikle yok.
Yıllık Ulusal Nükleer Tıp
Kongresi’nin branşınıza
katkılarını özetler misiniz?
Ulusal kongremiz bizim yıl içindeki en
önemli toplantımız. Etkinliğimize
olabildiğince çok sayıda nükleer tıp
hekiminin katılmasını istiyoruz. Bence
kongrelerin bilimsel boyutu kadar, ilgili
tüm paydaşları bir araya getiriyor olması
da çok önemli. Endüstri temsilcileri,
hekimler, teknisyenler, fizikçiler, eğitim
verdiğimiz ya da birlikte çalıştığımız tüm
paydaşlar kongrelerde buluşuyor.
Ayrıca kongremizde sadece bilimsel
anlamda nükleer tıbbı değil, sağlık
sektöründeki özlük hakları gibi konuları
da ele alıyoruz. Nükleer tıbbı ilgilendiren
etik problemler, mediko-legal sorunlar,
istatistiksel çalışmalar, nükleer tıp
hekimlerinin performans puanları,
eğitim sorunları gibi oturumlar da
yapıyoruz.
Prof. Dr. Zehra
Özcan kimdir?
1989 yılında Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi’nden mezun olan
Prof. Dr. Zehra Özcan, uzmanlık
eğitimini de aynı üniversitede
tamamladıktan sonra akademik
kariyerine yine burada devam
etti. 2000 yılından itibaren
Türkiye Nükleer Tıp Derneği’nin
özellikle eğitimle ilgili Yeterlilik
Kurulu ve Sınav Komitesi gibi
alt kurullarında görev yapan
Prof. Dr. Özcan, 2014 yılından
bu yana da Türkiye Nükleer Tıp
Derneği Başkanı olarak
çalışmalarını sürdürüyor. Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki
farklı komisyon ve kurullarda
da aktif görevler üstlenen Prof.
Dr. Zehra Özcan, aynı zamanda
2008’den beri Avrupa Nükleer
Tıp Derneği Sınav Komitesinde
de yer alıyor.
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 13
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Biograph mCT Flow dünyanın en
zorlu kanserlerini ortaya çıkarıyor
Bad Berka-Almanya’daki Bad Berka Zentralklinic’te, Dr. Richard P. Baum, PhD
ve meslektaşları, nöroendokrin tümörler nedeniyle uzun süredir kesin tanı
alamamış kanser hastalarına tanı koyuyor ve tedavi ediyor. Dr. Baum ve
meslektaşları, Siemens Biograph mCT Flow™* alımının ardından, eskiden
göremedikleri kadar küçük nöroendokrin tümörleri daha kısa sürelerde
vizüalize edebiliyorlar.
Yazı: Greg Freiherr
Bad Berka Zentralklinic’te PET-BT
taraması için sırt üstü uzanan hastalar,
bu modern hastane kompleksini
çevreleyen doğa manzarasına benzer
şekilde boyanmış tavan sayesinde, sanki
dışarıdalarmış gibi gökyüzünü
görüyorlar. Yaklaşık yarım yüzyıl önce
bir tüberküloz sanatoryumu olarak
kurulan Bad Berka Zentralklinic halen
tanılanması en zor kanser türlerinden
bazılarına yönelik bir mükemmellik
merkezi olarak görev yapıyor.
Tanısı oldukça zor tümör tiplerinden
nöroendokrin tümörlerin (NET) çoğu,
gastro-entero-pankreatik sistemde yer
alıyor ancak Moleküler Radyoterapi ve
Moleküler Görüntüleme Teranostik
Merkezinin Yöneticisi ve Klinik Direktörü
Dr. Baum’a göre ince bağırsak, böbrek
üstü bezleri, hipofiz bezi, pankreas veya
akciğer gibi vücudun her yerinde ortaya
çıkabiliyorlar.
Semptomlar, başka hastalıkların
semptomlarına benzeyebiliyor.
Genellikle, NET kaynaklı ishale hassas
bağırsak semptomunun, solunum
güçlüğüne bronşial astımın, aşırı
hormon üretiminden kaynaklanan
fasiyal kızarıklığa örneğin alkolizmin yol
açtığı düşünülebiliyor.
Dr. Baum şunları söylüyor: “Bu, çok
yavaş gelişen tümörlerden birkaç ayda
ölümle sonuçlanabilen tümörlere kadar
değişiklik gösteren, son derece
heterojen bir hastalık.”
NET söz konusu olduğunda, Dr. Baum
dünyanın önde gelen uzmanlarından
biri. Kendisi Zentralklinic’e, PET henüz
hibrit değil, solo modaliteyken katıldı.
PET ve SPECT’in öncü kullanıcılarından
oldu ve Bad Berka’da, diagnostik ve
prognostik moleküler görüntülemeyle
birlikte radyoterapi uygulamasını kurdu.
Bu, teranostik adını verdiği bir
kombinasyondu. Dr. Baum bu terimi
şöyle açıklıyor: “Bu, nöroendokrin
tümörlerdeki reseptörleri hedefleyen
biyomarker’lar ile PET-BT gibi bir
diagnostik moleküler görüntüleme
aracını kullanarak en iyi tedaviyi
belirleyebileceğinizi anlatan, sonradan
üretilmiş bir kelime.”
FlowMotion geliyor
2014’ün başlarında klinik, Siemens
Biograph™ Duo’larının yerini alan
gelişmiş PET-BT tarayıcısı Biograph mCT
Flow aldı. Bu yeni sistemle, Bad Berka
Zentralklinic’teki bir jeneratörde üretilen
68
Ga bazlı biyomarker’lar ile taramalar
sadece birkaç dakika içerisinde
gerçekleştiriliyor.
Biograph mCT Flow’un sunduğu
görüntüler en küçük lezyonlardan
bazılarını bile vizüalize ediyor; standart
uptake değerleri (SUV’lar), tümörün
aktivitesini gösteriyor ve böylece
kalitatifi destekleyenOutcomes
kantitatif ölçümler
sağlıyor.
le hypometabolic lesions indicate
tumors are growing slowly.
Richard P. Baum, MD,
PhD, Chairman, Theranostics Center of Molecular Radiotherapy and
ng both scans helps provide phyMolecular Imaging (PET/
CT) (right); Franz C.
ans critical information to come
Robiller, MD, Chief, Cenwith the broad outlines of a treatter of Molecular Imagnt plan.
ing (PET/CT) (left); and
Coline Lehmann, MD,
Dr. Richard P. Baum,
senior physician (midcise localization,
achieved
through
PhD, Yönetim Kurulu Başkanı, dle),
Moleküler
theRadyoterapi
Biograph
graph mCT Flow,
allowsGörüntüleme
planning TeranostikinMerkezi
ve Moleküler
(PET-BT)
mCT Flow scanner
room
biopsy from which a (sağda);
histopathoDr. Franz C. Robiller,
Moleküler
in whichŞef,
patients
see a
Görüntüleme
Merkezi
(PET-BT)
(solda)
ve sky
Dr. Coline
c report is prepared.
Following
treatmural
of the
painted
Lehmann,
kıdemli
doktor
(ortada),
hastaların
tavana
onto
the
ceiling.
nt, PET/CT tracks patient response,
resmedilmiş bir gökyüzü resmini gördükleri Biograph
entially allowing for mid-course cormCT Flow tarayıcı odasındalar.
ions in dose or approach. Finally,
ollow-up scans, the sensitivity of
from an area suspected of harboring
14 inİnovasyon
| Ağustos
www.siemens.com.tr/inovasyon
graph mCT Flow
combination
with2016a| cancer,
heightening the resolution.
specificity of 68Ga biomarkers
The table might then accelerate when
ws Baum and colleagues to spot
scanning another area of lesser con-
and systolic triggers. This is especially
important for the five to ten percent
of patients with NETs who have myocardial or pericardial metastases.
A91MI-9462-A1-5A00 | © Siemens Healthcare GmbH, 2016
siemens.com/mi
Kusursuz moleküler görüntüleme
Dünya genelindeki sağlık kurumları, kaliteli hizmeti daha
düşük maliyetlerle sunma baskısı altında kalıyor. Bu
durumda, en küçük detaylar bile hasta, hekim ve sağlık
kuruluşu için çok büyük değer yaratabiliyor. Yeni verimlilik
unsurları yaratırken maliyetleri azaltarak klinik değer elde
etmek için, teşhis kalitesinden ödün vermeyen moleküler
görüntüleme çözümleri gerekiyor.
Siemens Healthineers, herkese fayda sağlayan cazip
yatırımlarla, moleküler görüntülemede kusursuz çözümler
sunuyor. Teknolojilerimiz sıra dışı kalite, doğruluk ve
tekrarlanabilirlik seviyesi sağlamak üzere geliştiriliyor.
Böylece size, mümkün olan en iyi teşhisi sunma imkanı
sağlıyor.
allows more counts to be gathered
cardiac data selectively using diastolic
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
FlowMotion’s variable
Tümörlerin bulunmasının
ardından,
table speed
allows physicians to ölçen
tailor scan
glukoz metabolizmasını
ek protospecifically
for each
taramalar, hızlı vecols
yavaş
büyüyen
patient that not only minitümörler arasındamizes
ayrım
yapmaya
the
overall patient
exposure to radiation, but
yardımcı oluyor. Hipermetabolik
delivers image resolution
lezyonlar hızlı metabolizma
ve
suited for specific regions.
büyümeye, hipometabolik lezyonlar ise
tümörlerin yavaş büyüdüğüne işaret
ediyor.
Slow
speed
Düşük
hız
Her iki taramayı da kullanmak,
doktorların, tedavi planının ana hatlarını
çizmelerine yardımcı olan kritik bilgiler
elde etmelerini sağlıyor.
Biograph mCT Flow aracılığıyla elde
edilen hassas lokalizasyon,
histopatolojik rapor oluşturmak için
biyopsinin planlanmasını sağlıyor.
Tedavinin ardından, PET-BT hastanın
tepkisinin takibini sağlıyor ve potansiyel
olarak doz veya yaklaşımda orta dönem
düzeltmeler sağlıyor. En son olarak,
takip taramalarında, 68Ga
biyomarker’ların spesifitesiyle birlikte
Biograph mCT Flow’un hassasiyeti Dr.
Baum ve meslektaşlarının erken nüks
belirtilerini tespit etmelerini sağlıyor.
Geleneksel PET-BT tarayıcıların aksine,
Siemens’in benzersiz FlowMotion™
teknolojisinden güç alan Biograph mCT
Flow, bir noktadan diğerine sürekli
olarak tarama yapıyor ve tek bir
harekette tüm vücudu kapsıyor. Sürekli
hareket eden masanın operatör
tarafından tanımlanan hızı, belirli bir
alan, örneğin karaciğer, dedektör
halkalarından geçerken yavaşlayabiliyor.
Bu, kanserin bulunduğundan
şüphelenilen bir alandan daha fazla
sayım alınmasını sağlıyor ve
çözünürlüğü yükseltiyor. Masa, daha
düşük çözünürlüklü görüntülerin yeterli
olduğu, daha az kaygı duyulan bir başka
bölgeyi tararken hızlanabiliyor.
High speed
Yüksek hız
ever, a small lesion in the lymph node
behind the heart, as well as a metasta
sis in the liver. “With Biograph mCT
Flow, we have very good sensitivity
for detecting small lesions and also
through cardiac gating, we can get
better resolution for disease in and
around the heart, ” he said.
Attesting to the value and utility of
Biograph mCT Flow, about 1,200 stu
ies were done on Biograph mCT Flow
in the first four months since it began
operating in the end of February 2014—
an average of almost 14 per day. Of
these, about 40 percent involved NET
patients. The rest were suspected or
known to have other cancers, frequently of the lung but also colorecta
prostate and brain. Leveraging their
facilities capabilities, Baum’s team pro
duces a dozen different PET radionuclides for brain tumors and, of course
FlowMotion’ın değişken masa hızı,
68
Ga forprotokollerini
NETs. Andher
these are only the
doktorların tarama
ones
used in diagnosis.
bir hasta için
özelleştirebilmelerini
sağlıyor ve bu sadece hastaların
radyasyonaOn
genel
maruz
kalma
theolarak
front
lines
of the battle with
oranını azaltmakla
kalmıyor, aynı
neuroendocrine
cancers are therapeu
zamanda belirli bölgelere uygun
tic compounds that are radiolabeled
görüntü çözünürlüğü de sağlıyor.
Imaging Life | Issue 10 | siemens.com/imagingli
metastazların görüldüğü NET’lere sahip
hastaların yüzde 5-10’u için özellikle
önemli.
Bu hastalardan bir tanesi kalbin
apeksinde büyük bir miyokardiyal
metastaza sahipti. Tümör rezekte edildi
ve lezyonun tamamen alınıp
alınmadığını belirlemek için kontrol
sırasında Biograph mCT Flow ile PET-BT
gerçekleştirildi.
Protokoller görselleştirmeyi
geliştiriyor
Dr. Baum şunları ifade ediyor: “Bu
vakada tam bir rezeksiyon olduğunu
teyit edebildik.” Ancak tarama, kalbin
arkasındaki lenf bezesinde küçük bir
lezyon ve karaciğerde bir metastaz
ortaya koydu. “Biograph mCT Flow ile
çok küçük lezyonları tespit edecek kadar
kesinlik kazanabiliyoruz. Ayrıca kardiyak
geçitlemesi aracılığıyla kalbin içerisindeki
ve çevresindeki hastalıklar için daha iyi
çözünürlük elde edebiliyoruz.”
68
Ga bazlı görüntüleme sadece NET için
kullanılıyor ve Dr. Baum’a göre “iyi bir
hedef olan-hedef olmayan oranı
sunuyor. Ancak, solunum ve kardiyak
hareketini azaltmak için özel protokoller
de uygulanıyor. Bu protokoller, tek bir
nefes tutma sırasında veri edinimini
kapsayabiliyor veya diyastolik ve sistolik
tetikleyiciler kullanarak selektif bir
şekilde kardiyak verileri edinebiliyor. Bu,
miyokardiyal veya perikardiyal
Aktif kullanıma geçilen Şubat 2014’ün
sonlarından itibaren ilk dört ay içerisinde
Biograph mCT Flow’un değeri ve
kullanışlılığına işaret eden yaklaşık
1.200 araştırma, yani günde ortalama
14 araştırma gerçekleştirildi. Bunların
arasından, yaklaşık yüzde 40’ı NET
hastalarıyla ilgiliydi. Geri kalanı
genellikle akciğer olmak üzere sıklıkla
kolorektal, prostat ve beyin şüphelenilen
16 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
veya bilinen diğer kanserlerle ilgiliydi.
Tesislerini Biograph mCT Flow ile daha
da geliştiren Dr. Baum ve ekibi, beyin
tümörleri için yaklaşık bir düzine farklı
PET radyonüklidi ve elbette NET’ler için
68
Ga üretiyor. Üstelik bunlar, sadece
tanıda kullanılanlar.
Nöroendokrin kanserleriyle savaşın ön
safında peptid reseptör radyonüklit
tedavisinin (PRRT) bir parçası olan radyoişaretlenmiş somatostain analoglar olan
terapötik bileşenler bulunuyor.
Doğru rutin kullanım
“Tedaviye gelen her hastaya Biograph
mCT Flow’umuzla PET-BT yapılıyor;
bu kesinlikle gerekli,” diyor Dr. Baum.
“PET-BT ile hastalığın yayılımını en
doğru şekilde belirleyebiliyoruz.”
Temelde avantajlı olmasına rağmen,
Biograph mCT Flow’un artırılmış
hassasiyeti, zaman içerisinde edinilen
kalitatif görüntülerin ve kantitatif
ölçümlerin yorumlanmasını da
karmaşıklaştırabiliyor. En yakın
zamanlı SUV’lar daha yüksek
olabiliyor ve görüntüler, önceki
tarayıcılarda edinilenlere kıyasla daha
parlak olabiliyor. Bu, tümör daha
fazla radyonüklit emdiği için değil,
Biograph mCT Flow daha fazla sayım
kaydettiği için oluyor.
A91MI-9461-A1-5A00 | © Siemens Healthcare GmbH, 2016
siemens.com/biograph-RT-pro
Biograph RT Pro Sürümü
Doğru planlama için görüntüleme
Radyoterapi (RT) hizmeti veren kuruluşların yüzde 87’si, RT
planlama süreçlerine PET görüntülemeyi de dahil ediyor1.
Biograph™ RT Pro edition, daha hassas RT planlama
süreçlerini destekleyerek, tedavi planlamalarınızı daha
ayrıntılı ve güvenli bir şekilde geliştirmenize ve hasta tedavileri açısından sonuçları iyileştirmenize yardımcı oluyor.
IMV 2014 Radiation Therapy Market Summary Report, Eylül 2014.
Biograph mCT ve Biograph mCT Flow tüm ülkelerde satışta değildir.
Yasal nedenlerle gelecekte satışa sunulacağı da garanti edilemez.
Konuyla ilgili bilgi almak için lütfen yerel Siemens yetkilinizle temasa
geçiniz.
3
70 cm’den yüksek çapa sahip sistemlere ilişkin karşılaştırmalı
literatürdeki volümetrik çözünürlüğe göre. Yayımlanmamış veriler.
1
2
Biograph™ RT Pro edition, geniş gantri açıklığıyla dikkat
çeken Biograph mCT ürün ailesindeki2 üstün PET ve BT
teknolojilerini daha da geliştiriyor. Bu teknolojiler en
yüksek3 volümetrik PET çözünürlüğünü, hareket düzeltmesini ve metal artefakt azaltımını sunarak tümör
sınırlarını daha hassas bir şekilde belirliyor ve brüt tümör
hacimlerinin daha net tanımlanmasını sağlıyor.
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Outcomes
Dr. Baum ve somatostain
meslektaşları,analogs,
tümör part ofsahip
olduğu
için yüksek
Köklü biryou
geçmiş
peptide
technique
used in Siemens’ syngo®.via
have very small lesions and not
sayılarını, çokreceptor
sayıda somatostatin
mCT
Flow’un
radionuclide therapyçözünürlüklü
(PRRT). forBiograph
Molecular
Imaging
EQ•PET algoso much uptake (by the tumors), you
669different
yatağa sahip.
reseptörü olan hücreler içeren
büyük bir hayranıyım.”
rithm, which allows physiciansZentralklinic
to calihave
opinions,” he said.
1952
yılında
bir
tüberküloz
merkezimCT Flow
dalaktakilerleAccurate
karşılaştırıp
Routine Use
brate studies performed on PET/CT
“That is where Biograph
Siemens’in
en
yeni
PET-BT
olarak
kuruldu.
1.600
çalışanı
olan
hesaplayarak“Every
ayarlamalar
yapıyor.
patient coming to therapy has
scanners made by different vendors.
has made the most dramatic
improvetarayıcısının,
kliniğin
önceki
sistemine
bu
yer,
Ilm
Nehri’nde
bulunan
8.000
Hesaplamalar,
her
bir
hasta
için
a PET/CT with our Biograph mCT Flow;
ment. Doctors having
these sharper
kıyasla
küçük
lezyonları
kişilik spa şehri
Bad
Berka
PET-BT tarayıcısının
yüksek
it is an daha
absolute
requirement,”
he çok daha
“I think
this is
very important because
images
and
better contrast can more
gösterdiğinipatients
belirten will
Dr. Baum,
“Daha
bölgede
hassasiyetinesaid.
işaret
edenPET/CT
bir oran
“With
we can most
undergo
imagingçevresindeki
at difoften
makeyer
thealıyor.
correct diagnosis.”
iyi
bir
rekonstrüksiyon
algoritmasına
Radyoterapi
uygulanan
hastalara
sunuyor.
accurately determine the spread
ferent institutions with different scansahip, böylece
daha
ayrılmış
tıp bölümünde
of the disease.”
ners
andkeskin
if you use the concept
of olan
Thenükleer
sensitivity
and resolution of
Dr. Baum aynı zamanda, fantomlar
görüntüleremolecular
sahip olupresponse
kendimize
22
yatak
bulunuyor.
Alman
based on tumor
Biograph mCT Flow is proving importkullanarak tarayıcıları
kalibre
daha çok güveniyoruz,”
diyor.
radyoterapi
geçirenlerof other oncolAlthoughçapraz
inherently
advantageous,
uptake of the
radionuclide to kanunları,
adjust
ant
in the assessment
etme yönteminden
de söz ediyor:
için 48 saatogy
hastanede
the increased
sensitivity of Biograph
therapy, you need this cross calibrapatients,kalmayı
particularly those with
görüntü
kalitesi, özellikle
Moleküler görüntüleme
EQ•PET
zorunlu kılıyor.
Bu nedenle
mCT Flow can
complicate theİyileştirilmiş
intertion
of scanners,”
he said.
prostate
cancer. “You can detect very
nöroendokrin
tümörlerin tanısında
algoritması için
Siemensofsyngo®.via’da
Teranostik small
merkezinde
yüzde 90’lık
pretation
qualitative images
and
tumor lesions,
very small lymph
yeni
olan
doktorlar
için
faydalı:
“Eğer
kullanılan buquantitative
teknik, doktorların,
farklı
bir
doluluk
oranı
bulunuyor.
Bu,patients
Dr.
measures acquired on a
With Biograph mCT Flow, patients
node metastases in
for
çok
küçük
lezyonlar
varsa
ve
tedarikçilerinpatient
ürettiğiover
PET-BT
Baum’a
göre
yanlış
anlamaya
neden
time. The most recent
can be scanned in 10 to 15 minutes
re-staging after primary tumor
(tümörler
fazla uptake
tarayıcılarında
gerçekleştirilen
olacak kadar
düşük. Birçok
hasta,
SUVs
may be higher and images
brigh- tarafından)
including respiratory
gating, accordresection
with rising
PSA,” he said.
yoksa farklı ing
görüşler
oluyor.
Biograph
araştırmaları ter
kalibre
mümkünse
hafta sonundan önce
thanetmelerini
those acquired on preceding
to Baum.
“I am
a real fan of
this
mCT Flow
en
çarpıcı avantajı
bu
sağlıyor.
eve dönebilecek
şekilde
kalışını
scanners, not because the tumor
is
high-resolution
Biograph
mCT Flow
A Storied
History
Unfolds
noktada
sağlıyor.
Daha
net
ayarlıyor.
absorbing more radionuclide but
because it is fast; it is very conveThe Zentralklinic has 669 beds. It was
Dr. Baum şöyle
diyor:Biograph
“HastalarmCT
farklı
ve daha
iyi kontrasta
because
Flow isgörüntülere
recordnient
for the
patient; and it has a
built in 1952 as a treatment center
kurumlarda farklı
tarayıcılarla
sahip
olan
doktorlar
çoğunlukla
Dr. Baum’un
yaptığı
ing more counts.
wide gantry,” Baum said.
forbaşkanlığını
tuberculosis.
Staffed by 1,600
görüntülendiği için bu tekniğin çok
doğru tanı koyabiliyor.”
Moleküler Radyoterapi
ve
employees, it is Moleküler
the largest employer
önemli olduğunu
Görüntüleme
Teranostik
Merkezi,
Baumdüşünüyorum.
and his colleagues have been
Siemens’ latest PET/CT scanner shows
in the
region around
Bad Berka, a spa
Ayrıca tedaviyi
ayarlamak
için
Biograph mCT
Flow’un
hassasiyeti
ve
normalde
ayırt
making
adjustments
by calculating
much
smaller
lesions compared
to
townedilemez
of some olanı
8,000ayırt
located on the
radyonüklidin
tümör
tarafından
çözünürlüğü
diğer
onkoloji
etmek konusunda
çapında
tumor
counts
in relation to ones
in the the
clinic’s
previous system, accordIlm River.dünya
Included
are 22birbeds in the
alımına dayalı
moleküler
tepki
hastalarının,
özellikle
prostat
kanseri
üne sahip bir
Avrupa
Nöroendokrin
spleen,
which
also contains cells
with ing
to Baum.
“It has
a better reconnuclear
medicine
department dedikonseptini kullanıyorsanız,
görülen
hastaların
Tümör
Derneği
Mükemmellik
a lot of somatostatin receptors. Calcu- struction algorithm so we have
cated to patients undergoing radiotarayıcıların çapraz
değerlendirmelerinde
de önemli
Merkezi. Baum’a
göre,
nedenlaw
olduğu
lations kalibrasyonuna
provide a ratio indicating
the
sharper images,”
he said. “We can
therapy.
German
mandates 48ihtiyaç duyuluyor.”
oluyor.
Dr. Baum
şunları
ifade
tanısal tereddütler
nedeniyle
NETundergoing
greater sensitivity of the PET/CT
scanbe more
confident.”
hour stays
for anyone
hafife alındı.
ner for the individual patient.ediyor: “Yükselen PSA ile primer
radiotherapy. For this reason, the
Dr. Baum’a göre, Biograph mCT Flow
tümör rezeksiyonu
sonrasında
Improved image quality is especially
Theranostics center reports 90 perile hastalar, solunum
yeniden
hastalardanew to the
Dr.diagBaum şunları
ifade ediyor:
Baum alsogeçitlemesi
suggests a means to
cross evreleme
helpfuliçin
to physicians
cent occupancy,
a rate that Baum said
dahil olmak üzere
10-15
dakikada
çok
küçük
tümör
lezyonları
ve
çok
“Bunlar,
kolorektal
kanserden
calibrate scanners using phantoms, a
nosis of neuroendocrine tumors. “If
is misleadingly
low.sonra
Many patients,
taranabiliyor. “Hızlı olduğu, hasta için
küçük lenf bezi metastazları tespit
ikinci en yaygın gastrointestinal
rahat olduğu ve geniş bir masaya
edilebiliyor.”
kanserler. Pankreatik
“Every patient coming to
therapy has a PET/CT with
our Biograph mCT Flow; it is
an absolute requirement.”
“Tedaviye
her
Richard P.gelen
Baum, MD,
PhD,hastaya
Chairman & Clinical Director
Theranostics Center for Molecular Radiotherapy & Molecular Imaging
Biograph
Flow’umuzla
Bad BerkamCT
Zentralklinic,
Bad Berka, Germany
PET-BT yapılıyor; bu kesinlikle
gerekli.”
Dr. Richard P. Baum, PhD, Yönetim Kurulu Başkanı
ve Klinik Direktör, Moleküler Radyoterapi ve
Moleküler Görüntüleme için Teranostik Merkezi Bad
Berka Zentralklinic, Bad Berka, Almanya
18 İnovasyon
| Ağustos
2016
| www.siemens.com.tr/inovasyon
20 Imaging
Life
| Issue
10 | siemens.com/imaginglife
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
“Biograph mCT Flow çok yüksek çözünürlük ve parlak görüntüler sunuyor.
Çok daha fazla sayıda küçük lezyonu tespit ediyor.”
adenokarsinomalar veya gastrik
kanser veya hepatobilyer
kanserlerden daha sık görülüyorlar.”
NET, yılda 100.000 kişinin beşinde
görülebiliyor. Baum’a göre yaygınlık
daha da fazla, büyük ihtimalle sekiz
kat fazla olabilir. Bunun nedeni
birçok NET’in yavaş gelişmesi.
Semptom görülen hastalar 20 yıl
yaşayabiliyorlar ve o zaman bile
klinik belirtileri tipik olarak
yorumlamak pek kolay olmuyor.
Doktorlar belirtileri akıllarına ilk
gelen şekilde yorumlama eğiliminde
oldukları için tanıları daha da
sınırlanıyor.
Dr. Baum şunları ifade ediyor: “İnce
bağırsak nöroendokrin tümörlerine
sahip hastaların yaklaşık yüzde
50’sine ishal oldukları için hassas
bağırsak sendromu gibi yanlış bir tanı
koyuluyor. Glüten kaynaklı alerji
tanısı koyuluyor. Serotonin üreten
tümörler, alkolizmle ilişkilendirilen
yüz kızarıklığına neden oluyor.
Yüksek tansiyon söz konusu oluyor
ve doktorlar bunun diğer
semptomların nedeni olduğunu
düşünüyor.”
Tümörler aynı zamanda
hipoglisemiye yol açan aşırı insülin
üretilmesine neden olabiliyor:
“Hipoglisemi ‘delilik’ semptomlarına
neden olduğu için bu hastalar
psikiyatrik birimlere gönderilebiliyor.
Bazılarında ise mide ülseri oluyor.”
NET’lerin keşfedilmesinde PETBT’nin değeri tartışılmaz. Bir
nöroendokrin kanserinin etiolojisi
başka bir şekilde
belirlenemediğinde, Baum’a göre
PET-BT, NET’lerin yüzde 59’unda
primer tümörün doktorlar
tarafından bulunmasına yardımcı
olabiliyor. Bu, Dr. Baum’un ekibinin
ve İtalya’daki diğer bir ekibin ortak
araştırmaları temel alınarak
hesaplanan bir yüzde.
Dr. Baum şunları ifade ediyor: “Bu
nedenle hastaların yaklaşık üçte
ikisinde primer tümörü tespit
edebiliyoruz. En azından ince
bağırsakta primer tümörün
rezeksiyonu hayatta kalma oranını
artırdığı için bu çok önemli.”
PET-BT düşünceyi teşvik
ediyor
Zentralklinic’teki uzmanlar, hastaya
özel tedaviler hazırlamak için Dr.
Baum ve radyolojideki
meslektaşlarıyla birlikte çalışıyorlar.
Bu çoklu-disipliner tümör kurulu
(MDB) gastroentereloji,
endokrinoloji, dahiliye, girişimsel
radyoloji ve cerrahiyi temsil eden bir
düzineden fazla uzmandan oluşuyor.
Dr. Baum, kurulun birey için en iyi
tedaviyi belirlemek üzere her vakayı
dikkatle ele aldığını ifade ediyor.
Birçok şey dikkate alınsa da tüm
tartışmalar aynı şekilde başlıyor.
Baum şunları ifade ediyor: “Bir PET-BT
taramasından alınan sonuçlar
olmadan MDB’de hiçbir hasta ile ilgili
tartışmaya başlamıyoruz.”
Bazen basit bir çıkarım söz konusu
oluyor: “Eğer bir lezyon görülürse
vaka cerraha gidiyor. Eğer
karaciğerde iki ya da üç tane
görülürse büyük ihtimalle girişimsel
radyoloğa gidiyor. Eğer her yerde,
kemiklerde, lenf bezlerinde lezyonlar
varsa, hasta PRRT için nükleer tıp
bölümüne gidiyor.”
Bu vakalardan biri de pankreatik
nöroendokrin tümörlere sahip 32
yaşında bir kadındı. PET-BT’de
pankreasta büyük bir kitle ve aort ve
mezenterik arteri sıkıştıran büyük
lenf bezi metastazları görülüyordu.
MDB, hastaya ameliyat
uygulanamayacağına karar verdi ve
hasta PRRT’ye gönderildi. En sonunda
bu tedavi, cerrahinin bir seçenek
haline gelmesini sağlayacak şekilde
tümör yükünü azalttı. Daha sonra
pankreatik ve lenf bezi tümörleri
rezekte edildi.
Sonraki beş yıl içerisinde düzenli
olarak gerçekleştirilen PET-BT’lerde
bir nüks belirtisi görülmedi. Ancak,
geçen yıl Kasım ayındaki kontrol PET/
BT’sinde 1,5 cm’den küçük iki lenf
bezi metastazı görüldü. Bir
lutetium-177 (177Lu) PRRT
enjeksiyonu lezyonların
aydınlatılmasını sağladı ve
intraoperatif olarak bir gamma probu
kullanan cerrah, lezyonları bulup
rezekte etti. Yazın başlarında, hasta
altı aylık bir kontrol için geri döndü.
Dr. Baum bu vakanın sonrasıyla ilgili
olarak şunları ifade ediyor: “PET-BT,
hastanın tümörden bir kez daha
kurtulduğunu ortaya koydu.”
En son tarama da Biograph mCT
Flow ile gerçekleştirildi ve
cerrahinin başarılı olduğuna dair Dr.
Baum’un güvenini artırdı.
Dr. Baum şunları ifade ediyor:
“Biograph mCT Flow çok yüksek
çözünürlük ve mükemmel
görüntüler sunuyor. Çok daha fazla
sayıda küçük lezyon tespit ediyor.”
* Biograph mCT Flow tüm ülkelerde ticari
satışta olmayabilir. Yasal nedenlerle,
gelecekte satışa sunulacağı da garanti
edilemez. Detaylı bilgi için yerel Siemens
yetkilinize başvurunuz.
** Burada belirtilen 68Ga biyomarker şu anda
ABD FDA tarafından güvenli ve etkili olarak
tanınmamaktadır ve Siemens de bunun
kullanımına ilişkin herhangi bir iddiada
bulunmamaktadır.
Siemens müşterileri tarafından burada belirtilen
beyanlar müşterinin özgün ortamında elde
edilen sonuçlara dayalıdır. “Tipik” bir hastane
bulunmadığı ve birçok değişken mevcut olduğu
için (örn. hastanenin ölçeği, vaka birleşimi,
IT’nin benimsenme seviyesi) diğer müşterilerin
de aynı sonuçları alacaklarının herhangi bir
garantisi bulunmamaktadır.
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 19
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Profesör Qu ve
ekibi için, BT
ekipmanlarının
kalitesi, SBRT
tedavisinin hassas
bir şekilde
uygulanması
açısından büyük
önem taşıyor.
Gelişmiş radyoterapi için hassas
BT görüntülemesi
Çin’in önde gelen kurumlarından 301 People’s Liberation Army Hospital’da
(Pekin) Radyasyon Onkolojisi Direktörü olan Prof. Qu Baolin’e göre,
stereotaktik vücut radyoterapisinden (SBRT) hem kanser hastaları hem de
hastaneler fayda sağlayabiliyor. Prof. Qu, hassas görüntülemenin güvenli
SBRT için anahtar olduğunu vurguluyor ve bunun, hastane ve hastalar için ne
anlama geldiğini açıklıyor.
Yazı: Justus Krüger, Fotoğraflar: Tang Ting
Bir hastanenin ulusal
derecelendirmelerdeki yeri birçok
kritere bağlı olabiliyor. Çin’deki 301
People’s Liberation Army (PLA)
Hospital’ın da ülkenin en iyi
hastanelerinden biri olduğu
düşünülüyor. Şehrin batısındaki
Haidia bölgesinde bulunan hastane,
Çin’de üst düzey yönetimin tercih
ettiği bir adres; aynı zamanda kamuya
da hizmet veriyor. Kurumun, üst
düzey yönetim için bir tedavi merkezi
olarak rolünü yansıtan özelliklerinden
biri de yaşı daha ileri hastaların
sayısının çokluğu. Doğal olarak, bir
hastanın yaşı, kendisine
uygulanabilecek kanser tedavisinin
seçimini etkiliyor; bu nedenle 301
PLA Hospital’ın bazı özel ihtiyaçları
oluyor.
Terapötik esneklik
Stereotaktik vücut radyoterapisi
(SBTR), bu durumun tipik bir örneğini
20 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
oluşturuyor. 301 Hastanesi
Radyasyon Onkolojisi Direktörü
Profesör Qu şunları ifade ediyor:
“Birçok vakada, tümörü takip etmek
için vücuda bir altın marker
yerleştirmek isteyebiliyorsunuz.
Ancak, bir referans marker’ının
yerleştirildiği bu türden bir girişim
yaşlı hastalarda genellikle
önerilmiyor.” Bunun nedeni, girişimin
invazif niteliği. Bu durumda, BT
tarayıcısı ile elde edilen görüntüleme
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
en iyi olası tedavinin sunulması
“Son teknoloji ürünü bir BT tarayıcısıyla gerekli
açısından kritik.
hassasiyeti sağlıyor ve solunum hareketini
Hız ve hassasiyet
yönetebiliyoruz. Eğer hareketi yönetemeseydik,
Qu’nun meslektaşı ve
yüksek bir tedavi dozu vermeye cesaret edemezdik.” Prof.
Radyasyon Onkolojisi Başhekimi Xu
Prof. Qu Baolin
Radyasyon Onkolojisi Direktörü, 301 People’s Liberation Army Hospital,
Pekin, Çin
kalitesi, tedaviyi planlamak için daha
da önemli hale geliyor. Prof. Qu
sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu
vakalarda, hız ve mükemmel
görüntüleme kalitesi daha da önemli
hale geliyor.”
şekilde uygulanabileceği açısından
çok önemli. Tedavilerde bu esnekliği
sağlamak için, her iki hastane de
modern SOMATOM Definition AS 40
ve 64 kesit setlerini genişletmeye
karar verdiler.
Komşusu 302 People’s Liberation
Army Hospital ile birlikte 301
Hastanesi, Çin’in kanser tedavisi
konusunda önde gelen
merkezlerinden biri.
Hareketli hedefler
Prof. Qu ve meslektaşları, bir dizi
SBRT tedavi seçeneği sunuyor: Uygun
olgularda, BT rehberliğinde referans
marker’lar yerleştiriyor ve takip
yoluyla tedavi uyguluyorlar. Bunun
mümkün olmadığı durumlarda ise
tümör konturlamasının doğruluğunu
maksimize etmek için yüksek
performanslı BT özelliklerini
kullanıyorlar. Tedavi yaklaşımı ne
olursa olsun, BT ekipmanının kalitesi,
SBRT tedavisinin ne kadar hassas bir
Çin’de en yaygın kanser türlerinin
SBRT tedavisini planlarken, tümörün
hareketli olduğu durumlarda
hassasiyet özellikle önem taşıyor. Ne
yazık ki sigara alışkanlığı hala çok
yaygın olduğu için akciğer kanseri
301 ve 302 Hastanelerinde en sık
karşılaşılan kanser türü. Karaciğerdeki
habis kitleler de bu iki hastanenin sık
sık karşılaştığı diğer bir kanser türü.
Bu, Asya ülkelerinde yaygın görülen
bir tür ve akciğerde olduğu gibi,
karaciğerde de nefes alıp verirken
kitle hareket ediyor. Tarama hızı tüm
“hareketli hedefler” için çok önemli
olduğundan BT tarayıcılarının kalitesi,
planlamanın hassasiyeti ve ardından
Shouping şunları ifade ediyor:
“Geçmişte, 16 kesit BT tarayıcıları
kullanıyorduk. Ancak, bu, SBRT
tedavisini planlarken beraberinde
bazı sınırlamalar getiriyor. On altı
kesit, tarama sürecinin nispeten
yavaş olması anlamına geliyor.”
Örneğin, akciğer kanseri için tedavi
planlarken, tüm ilgili bölgenin tek bir
derin nefes tutma ile taranması
mümkün olmuyor. Xu sözlerini şu
şekilde sürdürüyor: “Ancak, modern
ve daha hızlı bir BT ile hastadan
nefesini tutmasını isteyip taramayı
tek seferde bitirebiliyoruz.” Bu,
elbette tedavi için çok önemli.
“Tarama sırasında hareketsizlik,
tümör hacmini belirlerken daha
yüksek hassasiyet anlamına geliyor.
Bu da daha iyi tedavi ve dolayısıyla
hastalar için daha iyi sonuçlar elde
edilmesi demek oluyor.”
SBRT planlanırken BT tarayıcısının
kesit sayısının önemli olmasının bir
diğer başka nedeni daha var.
Stereotaktik tedaviler daha küçük
tümörler için uygun olduğundan,
kesitin kalınlığı da önemli. Xu şunları
ifade ediyor: “16 kesit tarayıcıda
Çok sayıda kesitle
BT taraması, tek
bir derin nefes
tutmayla
yapılabiliyor ve bu
da tümör hacmini
belirlerken büyük
bir hassasiyet
anlamına geliyor.
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 21
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
kesitler biraz kalın sayılır. Bu nedenle
eğer küçük bir tümör söz konusuysa,
çok iyi görülmeyen bir kısımda
olabiliyor. Bu da özellikle
konturlamada sorun oluyor. Kontur
çok doğru olmuyor. Çok sayıda
kesitle tarama yaptığınızda ise
ayrıntıları gerçekten
görebiliyorsunuz.”
SBRT için BT performansı
Görüntüleme ekipmanının hızı ve
doğruluğu her SBRT’nin planlanması
için temel öneme sahip ve 301
Hastanesi de bu tür tedavileri sunmak
için çeşitli sistemler kullanıyor.
Profesör Qu şunları ifade ediyor:
“Eskiden SBRT’yi, belirli ekipmanlarla
bağlantılı bir tedavi şekli olarak
düşünürdük. Örneğin, geçmişte
Gamma bıçağını kullanırdık.
Bugünlerde ise Siber bıçak
kullanıyoruz. Bunun, SBRT’yi
sağlamak için en uygun uzman
ekipman olduğuna inanıyorduk.”
Ancak hastane artık geniş bir lineer
akseleratör yelpazesine sahip ve SBRT
için bunlardan birçoğunu kullanıyor:
“Çünkü artık SBRT’nin ekipmanspesifik olduğunu düşünmüyoruz.
Farklı platformlarda sunulabilecek bir
teknik olduğunu düşünüyoruz.
Öyleyse onu nasıl sınıflandırmamız
gerekiyor? Eğer her seferinde
verdiğiniz doz, hangi cihazdan olursa
olsun, yeterince yüksekse, bu SBRT
olarak sınıflandırılabiliyor.”
Qu’ya göre, olayı bu şekilde görmek,
BT tarayıcısının performansına ilişkin
çıtayı daha da yükseğe taşıyor:
“Örneğin, Siber bıçak ile akciğer
kanserini tedavi ederken, beş kez
onar ışın veriyoruz. Bu dozu vermeye
nasıl cesaret edebiliyoruz? Siber
bıçak, bir takip sistemi olarak altın
marker’lar kullanıyor. Ancak aynı
zamanda referans marker’lar
kullanmayan ekipmanlarımıza
rağmen de aynı dozu veriyoruz. Bunu
nasıl yapıyoruz? Son teknoloji ürünü
BT tarayıcıyla, gerekli hassasiyeti
sağlayabiliyoruz ve solunum
hareketini yönetebiliyoruz. Eğer
Görüntüleme ekipmanının hızı ve doğruluğu
her SBRT’nin planlanması için temel öneme
sahip ve 301 Hastanesi de bu türden tedavileri
sunmak için çeşitli sistemler kullanıyor.
22 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
hareketi yönetemeseydik yüksek bir
tedavi dozu vermeye cesaret
edemezdik.”
Herkes için faydalı
Terapötik esnekliğin önemli bir
sonucu da hastanenin SBRT’yi
kullanabildiği düzeyin artması. Bu da
hastalar, hastane ve toplum için
çeşitli faydalar sağlıyor.
Prof. Qu şunları ifade ediyor: “Bize
ülkenin her yerinden hastalar geliyor.
Bunların birçoğu invazif olmayan
tedavileri tercih ediyor. Bu da
referans marker’ları seçeneğini saf
dışı bırakıyor.” Bu gibi durumlarda,
hastane diğer SBRT formlarını
uygulayabiliyor.
Belki daha da önemlisi,
konvansiyonel harici ışın vermeye
kıyasla daha az fraksiyonda daha
yüksek doz veren SBRT ile tedavinin
süresi de çok daha kısa oluyor. Qu
şunları söylüyor: “Tedavi eskiden altı
veya yedi hafta sürüyordu ancak artık
yaklaşık bir hafta sürüyor.” Bu,
hastalar için maliyeti büyük ölçüde
düşürüyor çünkü şehir dışından gelen
hastaların Pekin’de çok uzun süre
kalmaları gerekmiyor. Çin
standartlarına göre Pekin çok pahalı
bir şehir ve hastaların ek masraflarını
azaltmak Prof. Qu’nun çok önem
verdiği bir fark yaratıyor.
Aynı şekilde, SBRT tedavileri hizmet
verilen hasta sayısını da artırıyor.
Prof. Qu şunları söylüyor: “Bir doktor
olarak, hastanın sağladığı fayda
benim odaklandığım esas nokta.
Ancak artan hızın hastane için
ekonomik açıdan avantajlı olduğuna
da şüphe yok. Her şeyden önce,
Hastalar,
Pekin’deki 301
People’s
Liberation
Army
Hospital‘a
ülkenin her
yerinden
geliyorlar.
bekleme listelerimiz kısalıyor ve daha
fazla kişiyi tedavi edebiliyoruz.” Bu da
hastaların çıkarlarının ve hastanenin
ekonomik sürdürülebilirliğinin
birbirine uyumlu olduğu anlamına
geliyor. Prof. Qu sözlerine şu şekilde
devam ediyor: “Bundan hastalar da,
hastane de, toplum da fayda sağlıyor.
Herkes için iyi bir şey.”
Justus Krüger on yıl boyunca Çin’in
Hong Kong ve Pekin şehirlerinde
muhabirlik yapmış; CNN, Neue
Zürcher Zeitung, Berliner Zeitung ve
Deutschlandradio gibi yayınlara
katkıda bulunmuştur.
Siemens kullanıcıları tarafından yapılan ve
burada aktarılan beyanlar müşterinin kendi
çalışma koşullarında alınan sonuçlara dayalıdır.
“Tipik” bir hastane olmadığından ve birçok
değişken bulunduğundan (örn. hastanenin
büyüklüğü, vaka yapısı, IT kullanım seviyesi)
diğer müşterilerin de aynı sonuçları alacakları
garanti edilememektedir.
Daha fazla bilgi
www.siemens.com/imaging-for-RT
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 23
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
SPECT/CT’ye yeni yaklaşımlar ile
güvenilir sonuçlar: xSPECT ve
xSPECT Bone
Yazan: John C. Hayes
Symbia Intevo™, Charité Berlin’in
Potsdam-Almanya’daki tam teşekküllü
Üniversite Eğitim Hastanesi Ernst von
Bergmann’a Ekim 2014’te geldi.
Üniversite Eğitim Hastanesi Nükleer Tıp
Bölümü Başkanı Dr. Ingo Brink de o
zamandan beri bu cihazı rutin olarak
kullanıyor.
Siemens’in nükleer tıp portföyündeki en
yeni SPECT/CT sistemi olan yeni tarayıcı,
xSPECT Bone ve xSPECT Quant
özellikleriyle birlikte kuruldu. xSPECT
teknolojisine sahip Symbia Intevo bir
SPECT/CT platformunda çalışıyor ancak
rekonstrüksiyon algoritmaları tamamen
entegre ve görüntüleme bakış açısını
SPECT referans çerçevesinden daha
yüksek çözünürlüklü BT referans
çerçevesine kaydırarak elde ediliyor.
Ayrıca bu, otomatik kantifikasyon sunan
ilk SPECT/CT tarayıcısı.
Ernst von Bergmann Hastanesi’nde,
xSPECT Bone kullanılarak gerçekleştirilen
taramaların çoğu kemik kanserini
değerlendirmek için yapılıyor. Dr. Brink
şunları ifade ediyor: “SPECT
görüntülerine kıyasla xSPECT’in görüntü
kalitesi muhteşem.”
Symbia Intevo’yu edinmeden önce, Dr.
Brink, iki nükleer tıp uzmanı ve iki
stajyerden oluşan ekip, kemik
kanserinden şüphelenilen hastaları tüm
vücut planar sintigrafisi ve ardından da
bir SPECT ile değerlendiriyorlardı. Eğer
görüntüler kesin değilse, BT veya MR ile
ek görüntüleme öneriyorlardı ve bu da
tedaviyi geciktirebilen ve maliyetleri
artırabilen bir süreçti.
Şimdi, xSPECT Bone ile iş akışı değişti.
Ekip hâlâ tüm vücut planar sintigrafisi ile
tetkiklere başlıyor ancak bunlar kesin
değilse SPECT, Symbia Intevo’da SPECT/
CT veya xPECT Bone’u kullanma
seçenekleri bulunuyor. Dr. Brink’e göre,
çoğu zaman xSPECT Bone ile Symbia
Intevo tercih ediliyor. Dr. Brink şunları
ifade ediyor: “Bir yıl önce, vakaların
çoğunda nihai bir sonuç elde
edemiyorduk ancak şimdi çoğu vakada
hızlı bir şekilde sonuca ulaşıyoruz.”
Dr. Brink, Symbia Intevo’nun kurulumu
gerçekleştirildiğinden beri bölümün
hastalıklara yanıt verme becerisinin
yaklaşık yüzde 30 arttığını tahmin
ediyor. xSPECT, daha düşük
çözünürlüklü SPECT verilerini daha
yüksek çözünürlüklü BT veri setiyle
birleştirerek, kemik ve yumuşak doku
arasında açık bir farklılaşmaya sahip
yüksek çözünürlüklü görüntüler
sunuyor. Kemiğin üzerindeki sorunlu
bölgeler, daha düşük çözünürlüğe sahip
bir tarayıcıda olabileceği gibi yumuşak
dokuyla üst üste gelmiyor.
xSPECT Bone’un bir diğer faydası da
daha geniş bir sevk tabanına sahip
olunması. Dr. Brink, yeni tarayıcı
sayesinde kesinlikle daha çok sayıda
hasta gördüğünü söylüyor: “Sevki
gerçekleştiren doktorlar görüntüleri çok
beğeniyor ve bu nedenle daha fazla
hastaya hizmet veriyorum. Sonuçları
bizzat gördükleri için eskisine kıyasla çok
daha fazla güven duyuyorlar. Kabul
oranı çok yüksek.”
Kantitatif bir gelecek
Dr. Brink’in xSPECT Quant kullanımı hâlâ
ilk aşamalarında. Ancak yine de
xSPECT’in BT ve SPECT veri setlerinin
keskin bir şekilde uyumlaştırmasının bir
sonucu olan bu özelliğin gelecekte çok
değerli olabileceğini düşünüyor.
Dr. Brink şunları ifade ediyor: “Bir yıl
önce öğrencilerime kantitasyonun
sadece PET ile mümkün olduğunu
anlatıyordum. Daha sonra xSPECT
Quant’ı öğrendim. Onlara ayrıca
24 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Dr. Ingo Brink, Nükleer Tıp Bölümü
Başkanı, Ernst von Bergmann
Üniversite Eğitim Hastanesi
çözünürlüğün SPECT’e kıyasla PET ile çok
daha iyi olduğunu söylüyordum. Ancak
bu görüşüm de değişti.”
Dr. Brink, xSPECT teknolojisine sahip
Symbia Intevo ile görüntü kalitesinin
iyileşmesi sayesinde, SPECT/CT için
izleyiciler geliştirmek açısından daha
büyük bir fırsat doğduğuna işaret
ediyor. Özellikle bir fırsat konusunda çok
heyecanlanıyor: “Bir terapötik
radyoizotop olan 177Lu gamma ışınları
yayıyor ve bu da SPECT ile
görüntülemenin kapısını açıyor.” Dr.
Brink’e göre, Almanya’daki birçok yer,
tedavi sırasında verildiğinde 177Lu’nun
takibini yapmak için şimdiden SPECT
kullanmaya çalışıyor. Brink, xSPECT’in
kantifikasyon özelliği tedavinin
gelişimini takip etmek konusunda
özellikle faydalı olabileceğini düşünüyor.
Bu yeni yaklaşımları diğer doktorlara
önerip önermeyeceği sorulduğunda ise
Dr. Brink şöyle cevap veriyor: “Evet,
öneririm. Zaten her gün öneriyorum.”
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Tc-işaretli antigranulosit
antikorlar ve xSPECT Quant’a sahip
SPECT/CT ile tibial fraktürde
enfeksiyonun değerlendirilmesi
99m
Yazan: Dr. Partha Ghosh, Moleküler Görüntüleme İş Birimi, Siemens Healthineers
Veriler, Almanya’nın Ulm şehrindeki Bundeswehrkrankenhaus Ulm Nükleer Tıp Departmanı’na aittir.
Hastanın hikayesi
Tibianın sol üst kısmında açık parçalı
kırık bulunan 74 yaşında kadın hasta.
Fraktür, cerrahi redüksiyon ve internal
fiksasyon ile tedavi edildi. Yüzey yara
üzerinde flep rekonstrüksiyon cerrahisi
gerçekleştirildi. Tibial plato fraktürü, bir
çift tabaka kullanılarak internal fiksasyon
ile tedavi edildi. Cerrahi öncesinde hasta
sürekli ağrı, yara akıntısı ve fraktür
parçalarının birleşmemesini
deneyimliyordu. Tibial fraktür
parçalarının osteomiyelitinden
şüphelenildiğinden, hastaya 99mTc-
işaretli antigranülosit antikorlar ve
SPECT/CT kullanılarak enfeksiyon
görüntülemesi uygulandı. Araştırma,
izleyici alınımının mutlak kantifikasyonu
için xSPECT Quant* kullanılarak Symbia
Intevo™*’da gerçekleştirildi.
760 MBq (20.54 mCi) 99mTc
antigranülosit antikorlar (Fab’
sulesomab; antijen NCA-90) enjekte
edildi. Birincil dinamik ve düzlemsel kan
havuzu edinimleri gerçekleştirildi.
SPECT/CT edinimi, enjeksiyonun
ardından 1, 5 ve 24 saat sonra
gerçekleştirildi. Düşük dozlu diagnostik
BT gerçekleştirildi ve bunu SPECT
edinimi takip etti (dedektör başına 32
duruş, 30 saniye/duruş). xSPECT Quant
rekonstrüksiyonları değerlendirme için
füzyonlandı. xSPECT Quant kullanılarak
SUVmaks değerleri elde edildi ve 5 ve 24
saatlik edinimlerle karşılaştırıldı.
Atenüasyonsuzdüzeltilmiş SPECT MIP
xSPECT Quant
rekonstrüksiyonu
Şekil 1: BT ve füzyonlanmış SPECT/CT görüntüleri, küçük skelorotik kemiğe, parçalara ve internal fiksasyon cihazının metal tabakalarına (özellikle tibial
kondiler yüzeylerin ve interkondiler yarığın hemen altındaki üst uçtan geçen tabaka) denk gelen tibial baş içerisindeki 99mTc-işaretli antigranülosit
antikorların çoklu homojen olmayan fokal birikme bölgelerini ortaya koyuyor.
26 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Şekil 2: Koronal BT ve füzyonlanmış SPECT/CT
katmanları tibial plato, fraktür parçaları ve
internal fiksasyon katmanları içerisindeki
99m
Tc-işaretli antigranülosit antikorların birikme
ölçeğini ortaya koyuyor ve bu da bir aktif
enfeksiyona işaret ediyor.
Tanı
SPECT/CT görüntüleri (Şekil 1-3) sol
tibianın proksimal ucunda ve internal
fiksasyon katmanlarında (özellikle de
interkondilar katmanda) fraktür
parçaları içerisinde 99mTc-işretli antigranülosit antikorlarının yoğun bir
şekilde homojen olmayan bir yapıda
biriktiği fokal alanlar gösteriyordu.
Alınım paterni bir aktif osteomiyelite
işaret ediyordu. xSPECT Quant
kullanılarak gerçekleştirilen SPECT’teki
izleyici alınımının mutlak kantifikasyonu
ve izleyici alınımının farklı fokal
alanlarının SUVmaks’ı 5 ve 24 saatlik
SPECT/CT edinimleri boyunca
karşılaştırıldı. Tibial plato fraktürü
içerisindeki iki ana alınım fokal alanı
(Şekil 4), izleyici enjeksiyonunun
ardından 5 saat sonra gerçekleştirilen
araştırmada 2,12 ve 2,61 değerinde bir
SUVmaks ortaya koydu. İzleyici
enjeksiyonundan 24 saat sonra edinilen
araştırmada SUVmaks 4,43 ve 4,56’ya
yükseldi. Bu önemli artış radyo-işaretli
antigranülosit antikorların progresif bir
şekilde birikmesine işaret ediyor ve bir
aktif enfeksiyonu (osteomiyelit)
yansıtıyordu.
Aktif osteomiyelit nedeniyle hasta bir
revizyon artroplasti geçirdi ve tüm metal
internal fiksasyon katmanları alındı,
kondiller dahil olmak üzere proksimal
tibianın büyük çoğunluğu rezekte edildi
ve gentamisin uygulanmış kemik
sement mesafe tutucusu ve femoral ve
tibial şaftların external fiksasyonuyla
proksimal tibia değiştirildi. Kemikteki
enfeksiyon geçtiğinde gecikmiş bir
artrodez planlandı. Rezekte edilmiş tibial
kemik parçasının mikrobiyolojik
değerlendirmesi propioni-bakteri akne
enfeksiyonu ortaya koydu.
Yorumlar
Radyo-işaretli lökositlere veya 99mTcişaretli antigranülosit antikorlara sahip
bir kemik enfeksiyonu için sintigrafik
görüntüleme geniş çaplı olarak
kullanıldı. Enfeksiyonlu fokusların
iyileştirilmiş lokalizasyonuyla SPECT/
CT’nin etkili olduğu görüldü. 99mTcişaretli lökosit SPECT/CT, diyabetik ayak
ülserasyonuna sahip hastalarda
osteomiyelit ortaya koymakta %87
hassasiyet ve %71 spesifiklik gösterdi
(1). Lökositler enfeksiyon bölgelerine
geçiş yaptığı için, erken (4-6 saat) ve geç
(20-24 saat) görüntüler arasındaki
radyo-işaretli lökosit birikmesinin
yoğunluğunu karşılaştırmanın bir
mantığı bulunuyor ancak aktif
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 27
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
enfeksiyonun alınım yoğunluğunda
progresif artış gösterecek olması gibi bir
istisna da söz konusu.
Larikka ve ark. (2) kalça protezinde
enfeksiyon şüphesine sahip 64 hastada
99m
Tc HMPAO-işaretli lökositlerle geç (24
saat) görüntülemede daha yüksek
hassasiyet, spesifiklik ve pozitif
öngörüsel değer ortaya koydu. Geç
enfeksiyon görüntüleme, erken
görüntülemeye (%50 hassasiyet, %90
spesifiklik) kıyasla %83 hassasiyet ve
%100 spesifiklik ortaya koydu.
saatte 2,12’den 24 saatte 4,43’e
yükseldi.
Bu hastada 5 ve 24 saatlik görüntü
arasında proksimal tibiada enfeksiyon
bölgesinde alınım yoğunluğunda bir
görsel artış vardı. Ancak, xSPECT Quant
ile elde edilen SUVmaks alınım
yoğunluğunda %100’den fazla bir
kantitatif artış gösterdi. Örneğin, bir
enfeksiyonlu fokal noktadaki SUVmaks 5
Sonuç
İzleyici alınımının mutlak
kantifikasyonun xSPECT Quant yöntemi
SPECT için yeni ve enfeksiyonların
tanısını destekleyen değerli bir teknik
olduğu görülüyor ve tedaviye verilen
tepkiyi değerlendirmeye yardımcı
oluyor.
Şekil 3: SPECT maksimum yoğunluk projeksiyonu (MIP) ve BT’nin bir volüm işlemesi tibianın üst ucunda çoklu fraktür parçalarını tutan internal
fiksasyonun çiftli katmanlarını gösteriyor. Füzyonlanmış SPECT/CT’nin volüm işlemesi fraktür parçaları ve internal fiksasyon tabakaları bölgesinde
99m
Tc-işaretli antigranülosit antikorlarının yoğun alınımını gösteriyor. Bu, tibianın tüm proksimal ucunda aktif bir enfeksiyona işaret ediyor.
28 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Şekil 4: 5 ve 24 saatlik edinimler arasındaki sol tibianın proksimal ucundaki alınımın SUVmaks karşılaştırması zaman içerisinde SUVmaks’ta önemli bir artış
gösteriyor.
İnceleme protokolü
Tarayıcı: Symbia Intevo
SPECT
BT
Enjekte 20.54 mCi (760 MBq) Tc
edilmiş doz antigranülosit antikorlar
99m
Tarama Enjeksiyon sonrası
gecikmesi 5 & 24 saat
Edinim
Tüp gerilimi 130 kV
Tüp akımı 17 eff mAs
Kesit kolimasyonu 16 x 1,2 mm
64 projeksiyon,
30 saniye/durma
Kesit kalınlığı 2 mm
Referanslar
1 Przybylski ve ark. Int Wound J., 26 Haziran 2014.
1 Larikka ve ark. EJNM. 2001. 28: 288-293.
* Symbia Intevo ve xSPECT Quant her ülkede ticari olarak satılmamaktadır. Yasal nedenlerle
gelecekte satışta olacağı da garanti edilemez. Daha fazla bilgi için lütfen yerel Siemens yetkilinize
danışın.
Siemens müşterileri tarafından yapılan ve burada anlatılan beyanlar müşterinin özgün ortamında
elde edilen sonuçlara dayalıdır. “Tipik” bir hastane bulunmadığı ve birçok değişken mevcut olduğu
için (örn. hastane büyüklüğü, vaka birleşimi, IT’nin benimsenme seviyesi) diğer müşterilerin de aynı
sonuçları alacaklarının herhangi bir garantisi bulunmamaktadır.
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 29
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Time-of-Flight ile PET/BT’de
daha hızlı taramalar ve
daha düşük radyasyon dozu
İngiltere’de bulunan Central Manchester University Hospital’daki
araştırmacılar, Time-of-Flight ile donatılmış PET/BT tarayıcılarını optimize
etmek için bir araştırma yürüttüler. Böylece kurum, hastalar ve personel için
daha düşük radyasyon ekspozürüyle sonuçlanan ve bir yıl içinde daha çok
sayıda PET/BT taraması gerçekleştirme esnekliği sağlayan yeni bir protokol
benimsendi.
Yazı: John C. Hayes
Tarama sayısı yılda tahmini yüzde 14
artan Central Manchester University
Hospital açısından onkolojide PET/BT’ye
yönelik artan talep, ciddi bir sıkıntı
anlamına geliyor. Onkolojide F 18
Fludeoksiglukoz (18F-FDG)* kullanımı
güvenilir sonuçlar sağladı ancak artan
talebi karşılamak için verimlilikte de bir
artışa ihtiyaç vardı.
Buna ek olarak, bölümdeki doktorlar da
her zaman aynı yüksek kaliteli sonuçları
korurken radyasyon ekspozürlerini
azaltmanın yollarını arıyorlardı. Bazıları
nispeten genç olan personel ve hastalar
PET/BT taramaları sırasında görece
yüksek iyonize edici radyasyon
seviyelerine maruz kalıyordu.
Yeni teknoloji olası bir
çözüm sundu
Central Manchester araştırmacıları,
çözümü, TrueV ve Time-of-Flight (ToF)
teknolojisi ile donatılmış bir Siemens
Biograph™ mCT PET/BT tarayıcısında
buldular. Her bir tesadüfi fotonun tespiti
arasındaki fiili zaman farkını ölçen ToF,
olayı her bir tepki hattı boyunca küçük
bir aralık içerisinde lokalize edebiliyor.
Bu, sinyal-parazit oranını (SNR) artırıyor
ve daha hızlı taramaları, daha düşük
dozu ve iyileştirilmiş görüntü kalitesini
mümkün kılıyor.1, 2
Araştırmaların, ToF’nin hem SNR’yi hem
de küçük lezyonların tanımlanmasını
iyileştirdiğini göstermiş olmasına
rağmen, Manchester’daki araştırmacılar
kendilerini daha yakından ilgilendiren
bir soru sordular: ToF, yılda yaklaşık
3.300 hasta taramasını programlamada
esnekliği artırırken radyasyon
ekspozürünü de azaltabilecek bir
protokol geliştirmelerine yardımcı
olabilir miydi? Bu 3.300 tarama
arasından yıllık taramaların yaklaşık
yarısı 18F-FDG bağlantılıydı, geri kalanlar
ise 82RB kardiyak PET içindi.
Bu nedenle Manchester ekibi, yatak
pozisyonları ve dozlar için farklı
zamanları inceleyen iki araştırma
gerçekleştirdi. Ekip, daha kısa yatak
sürelerini ve daha az 18F-FDG verilmesini
simüle etmek için ToF
rekonstrüksiyonlarıyla foton sayımlarını
budama stratejisi uyguladı. Bugün, daha
az yatak sürelerine ve 18F-FDG
verilmesini kapsayan, hastanın kilosuna
dayalı bir protokol uyguluyorlar.
30 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Değişikliklerin hem hastalar hem de
personel için radyasyon ekspozürünü
yüzde 30’a kadar düşürdüğünü ve yıllık
kapasiteyi 100 tarama kadar artırdığını
tahmin ediyorlar.3, 4
Daha önceleri çoğu İngiliz kurumu,
resmi kurum (ARSAC, Radyoaktif
Maddelerin Verilmesi Komitesi)
tarafından iki 18F-FDG doz seviyesiyle
tavsiye edilen (350 MBq ve 400 MBq,
kiloya dayalı olarak) ve PET dedektör
teknolojisindeki ve rekonstrüksiyon
algoritmalarındaki gelişmeleri
yansıtmayan bir yatak pozisyonu
segment süresine (2,5 dakika) sahip bir
protokolünü kullanıyordu. Central
Manchester University Hospital da bu
ARSAC rehber kurallarını kullananlar
arasındaydı.
Araştırmaya liderlik edip sonuç
makalesinin başyazarı olan bölüm
yöneticisi Ian S. Armstrong şunları ifade
ediyor: “Standart uygulamayı takip
ediyorduk ve her zaman bundan iyisini
yapabiliriz diyordum.”
ToF’nin sunduğu olanakları incelemek
için Manchester ekibi bir strateji
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
geliştirdi: Hastaları tarayıcıdan geçirmek
ve verileri ToF olmadan rekonstrükte
etmek. Bundan sonra araştırmacılar,
foton sayımlarını azaltmak ve ToF
kullanarak verileri yeniden rekonstrükte
etmek için liste modu verilerini
kullandılar. Tarama kalitesi,
karaciğerdeki SNR ile standart edinim
verileri (SUV) ölçülerek ve görüntüler
kalitatif değerlendirilerek incelendi.
Sayımı azaltmanın amacı, yatış
sürelerinde azaltımı simüle etmek ve
azaltılmış radyasyon ekspozürünü
taklit etmekti. 18F-FDG’nin azaltılmış
dozlarını simüle etmek için
araştırmacılar, azaltılmış doz ve
azaltılmış edinim süresinin
eşdeğerliliğini kantifiye etmek için bir
fantom kullandılar.
Yayınlanan araştırmada3,
araştırmacılar, 58 hastadan alınan
verileri sundular.
Bunların arasından 49 tanesi 100
kg’ın altında, dokuzu ise daha
kiloluydu. Daha az kilolu olan grubun
üyelerine 350 MBq 18F-FDG verildi.
Daha kilolu olanlara 400 MBq verildi.
ToF’nin etkisini test etmek için, daha
az kilolu olan grup için araştırmacılar
sayımı yüzde 20 ve 40, daha kilolu
grup için ise yüzde 16 ve 30 oranında
kırptılar.
Sonuçlar, ToF’nin doz ve/veya yatış
sürelerini önemli ölçüde azaltmak
için kullanılabileceği hipotezini
destekliyordu. 100 kg’ın altında olan
49 hasta içerisinden, yüzde 20 sayım
azaltımı ile alınan tüm görüntüler
yeterli kabul edildi. Yüzde 40 sayım
azaltımına sahip otuz dokuz hasta
yeterli kabul edildi. 100 kg’dan daha
kilolu dokuz hasta arasından, yüzde
16 sayım azaltımına sahip tüm
görüntüler yeterli kabul edildi. Yüzde
30 sayım azaltımına sahip beş tanesi
yeterli kabul edildi.
Araştırmanın bir sonraki
aşamasında, ToF için optimize
edilmiş bir protokol birinci
aşamanın bulgularından faydalandı.
Eylül 2014’ten itibaren Manchester
ekibi, 350 ve 400 MBq’luk 18F-FDG
dozları yerine tüm hastalara 280
MBq verilmesine geçiş yaptı. Bu,
daha az kilolu grup için yüzde 20
3D-OSEM
15 dk çekim
ToF
9 dk çekim
33 kg/m2 vücut kitle endeksine sahip bir hastaya 365 MBq 18F-FDG verildi ve
enjeksiyon sonrasında 60 dakikada tarandı. Karaciğerde ölçülen SNR,
3D-OSEM için 10,1 ve ToF için 10,2 oldu. ToF ve ToF dışı edinim arasındaki
karşılaştırma, ToF’nin sadece daha hızlı taramaları mümkün kılma becerisini
değil, aynı zamanda yüksek lezyon kontrastı sağlama becerisini de
gösteriyor. Bu nedenle, tesisler doz seviyelerini düşürerek yeterli sonuçlar
almaya devam edebiliyorlar. Veriler Central Manchester University
Hospital, Nükleer Tıp Departmanı, Manchester, İngiltere’ye aittir.
azaltım ve daha kilolu grup için de
yüzde 30 azaltım anlamına
geliyordu. Buna ek olarak
araştırmacılar, yatak pozisyonu
başına tarama sürelerini kilo veya
vücut kitle indeksine (BMI) dayalı
olarak ayarladı. 85 kg’dan düşük
kilolu olanlar ve 28’den düşük
BMI’ya sahip olanlar yatak
pozisyonunda iki dakika harcadılar.
85-115 kg arası olanlar veya 28’den
fazla bir BMI’ya sahip olanlar yatak
pozisyonu başına 2,5 dakika
harcadılar. 115 kg’dan daha fazla
kiloya sahip olanlarsa yatak
pozisyonu başına üç dakika
harcadılar.
Yatak pozisyonu başına tarama
sürelerinin iki dakikaya kısaltılması
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 31
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
“Time-of-Flight bir kazan-kazan durumu. Yanlış yapmanıza imkan yok.
Görüntü kalitesi iyileştiriliyor, hastalara daha tutarlı hizmet veriliyor ve
kantifikasyon korunuyor.”
Ian S. Armstrong, Bölüm Yöneticisi, Nükleer Tıp, Central Manchester University Hospital, Manchester, İngiltere
altı pozisyonlu bir tarama için toplam
süreyi 15 dakikadan 12 dakikaya
kısalttı ve yedi pozisyonlu bir tarama
için gereken süreyi 17,5 dakikadan
14 dakikaya indirdi.
olmasaydı daha muhafazakar
olmamız gerekecekti.”
Araştırmacılara göre, azaltılmış doz
protokolüyle, tarayıcı zaman
programlaması esnekliğinde önemli
bir iyileşme sağlandı ve lokal
görünümler veya ayrı baş ve boyun
taramaları gibi ek taramalar oturum
çalışma akışı üzerinde daha az etkiye
sahip oldu. Ayrıca, tüm hasta grubu
boyunca ToF ile görüntü kalitesinde
oldukça yeknesak kazanımlar (SNR)
gözlemlediler.
Bu bulgu, 80 kg’dan daha düşük
kilolu hastalar için daha da rafine bir
18
F-FDG protokolüne yol açtı.
Protokoller, 280 MBq 18F-FDG verilen
48 rutin onkoloji hastası kullanılarak
test edildi (bu veriler henüz
yayınlanmadı). Azaltılmış sayımlar
kullanan simülasyonlar, yayınlanmış
araştırmada oldukları gibi, kilo
başına 4,0 veya 3,5 MBq’ya dayalı
hastalar için kullanıldı ve popülasyon
üzerinde görüntü kalitesinin
tutarlılığını değerlendirmek için de
görüntü sinyali-parazit ölçümleri
kullanıldı. Kg başına 3,5 MBq’nun
daha etkili bir program olduğu
sonucuna vararak SUVmax’ı
karşılaştırdılar ve sabit 280 MBq
protokolünün ve kg başına 3,5 MBq
kilo tabanlı protokolünün temelde
eşdeğer kantifikasyon ürettiğini
keşfettiler. Protokol, Aralık 2014’te
benimsendi ve en üst 18F-FDG
seviyesini 280 MBq olarak belirledi.
Yatak süreleri segment başına iki
dakika ama daha kilolu hastalar için
artırılabiliyor. Kilo tabanlı protokol,
pediatrik vakalarda da kullanılıyor.
Armstrong şunları ifade etti: “Timeof-Flight teorisine dayalı olarak daha
minyon hastalarda küçük veya göz
ardı edilebilir kazanımlar
bekliyordum ancak bizim verilerimiz
için bu söz konusu olmadı. Bu,
radyasyon dozunu daha da
düşürecek şekilde kiloya dayalı bir
protokol geliştirmek için minyon
hastalara daha fazla
odaklanabileceğimiz anlamına
geliyordu. Bu bilgi elimizde
Manchester ekibi 18F-FDG’yi 3 ml veya
5 ml’lik şırıngalarla, otomatik
enjektör kullanmadan manuel olarak
veriyor. Central Manchester
University Hospital’da protokole
uygunluk seviyesi çok iyi. Armstrong
şunları söylüyor: “Verilen hacimler
bazı vakalarda çok küçük olabiliyor.
Manuel doz hazırlama ile kiloya
dayalı programın sorunsuz bir şekilde
benimsenmesi teknik personelimizin
becerileri sayesinde.”
Araştırmacıların vardığı sonuca göre,
genel sonuç, hem hastalar hem de
PET/BT ile çalışan personel için
radyasyon ekspozüründe önemli bir
azalmaydı. Bu, özellikle lenfoma gibi
belirli kanser türlerine sahip hastalar
için önem taşıyor. Bu hastalar
nispeten genç olabiliyor, tedaviye iyi
yanıt veriyor ve tedavi tepkilerini
takip etmek için çoklu PET/BT
taramasından geçme ihtimalleri
yüksek oluyor (araştırmadaki en genç
hasta 25 yaşındaydı).
32 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Kilo tabanlı protokolün ardından
136 hastanın doz seviyelerine
bakılması, 18F-FDG verilmesinde açık
azaltımlar ortaya koydu ve daha
küçük hastalar da bundan büyük bir
fayda sağlıyorlar. Medyan 18F-FDG
verme oranı yayınlanan protokol
altında 280 MBq’dan 255,2 MBq’ya
düştü.
Armstrong şunları ifade etti: “Ciddi
bir sıkıntı olmadı. Time-of Flight bir
kazan-kazan durumu. Yanlış
yapmanıza imkan yok. Görüntü
kalitesi iyileştiriliyor, hastalara daha
tutarlı hizmet veriliyor ve
kantifikasyon korunuyor.”
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Referanslar
1 Surti, Suleman. “Update on Time-ofFlight PET Imaging.” J Nucl Med. 2015;
56: 98-105.
2 Lois, Cristina ve ark. “An Assessment of
the Impact of Incorporating Time-ofFlight Information into Clinical PET/CT
Imaging.” J Nucl Med. 2010; 51(2):
237-245.
3 Armstrong IS, James, JM, et al. “The
assessment of time-of-flight on image
quality and quantification with reduced
administered activity and scan times in
18F-FDG PET.” Nucl Med Commun.
2015; 36: 728-737.
4 “One hundred cancer patients a year in
Manchester benefit from new scan
technology.” MHS News Hub. The
University of Manchester. 27 Ekim 2015.
Erişim tarihi: 1 Şubat 2016.
*Siemens müşterileri tarafından
verilen ve burada anlatılan beyanlar
müşterinin özgün ortamında elde
edilen sonuçlara dayalıdır. “Tipik”
hastane söz konusu olmadığı ve
birçok değişken olduğu (örn.
hastane büyüklüğü, vaka karışımı,
IT benimseme seviyesi) için diğer
müşterilerin de aynı sonuçları
alacaklarının bir garantisi
bulunmamaktadır.
Bir IV enjeksiyonu olarak Fludeoksiglukoz F 18 5-10mCi Endikasyonlar ve Kullanım
Fludeoksiglukoz F18 Enjeksiyonu aşağıdaki ortamlarda pozitron emisyon tomografisi (PET)
görüntülemesi için endikedir:
• Onkoloji: Diğer test modaliteleri tarafından bulunan, bilinen veya şüphelenilen anomalilere sahip
hastalarda veya kanser tanısına sahip hastalarda malignite değerlendirmesine yardımcı olmak
üzere anormal glukoz metabolizmasının değerlendirilmesinde.
• Kardiyoloji: Miyokardiyal perfüzyon görüntülemesi ile birlikte kullanıldığında, koroner arter
hastalığı ve sol ventriküler disfonksiyona sahip hastalarda sistolik fonksiyonun geri döndürülebilir
kaybına ve artıksal glukoz metabolizmasına sahip sol ventriküler miyokardın tespitinde.
• Nöroloji: Sara nöbetlerinin fokisiyle ilişkili anormal glukoz metabolizmasının bölgelerinin tespitinde.
Önemli Güvenlik Bilgileri
• Radyasyon Riskleri: Fludeoksiglukoz F18 Enjeksiyonu dahil olmak üzere radyasyon yayan ürünler,
özellikle pediatrik hastalarda kanser riskini artırabilir. Görüntüleme için gerekli olan en düşük dozu,
hastayı ve sağlık çalışanını korumak için güvenli bir şekilde kullanın.
• Kanda Glukoz Anomalileri: Onkoloji ve nöroloji ortamında, yetersiz şekilde regüle edilmiş kanda
glukoz seviyelerine sahip hastalarda optimal altı görüntüleme gerçekleşebilir. Bu hastalarda,
Fludeoksiglukoz F18 Enjeksiyonu verilmesinden önce en az iki gün normoglisemi sağlamak için tıbbi
tedavi ve laboratuvar testleri uygulamayı düşünün.
• Advers Reaksiyonlar: Prurit, ödem ve döküntünün görüldüğü hipersensitivite reaksiyonları rapor
edilmiştir. Acil durum resürsitasyon ekipmanlarını ve personelini hazır bulundurun.
Doz Şekilleri ve Güçleri
• Intravenöz olarak verilmek üzere 0,74-7,40 GBq/mL (20 - 200 mCi/mL) Fludeoksiglukoz F18
enjeksiyonu ve 4,5 mg sodyum klorür ile %0,1-0,5 w/w ethanolas a stabilizörü (yaklaşık 15-50 mL
hacim) içeren çoklu doz 30 mL ve 50 mL cam şişe.
• Fludeoksiglukoz F18 enjeksiyonu Siemens’e ait PETNET Solutions, 810 Innovation Drive, Knoxville,
TN 39732 tarafından üretilmektedir.
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 33
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Bir iskemik kardiyomiyopati
vakasında 18F FDG* PET-BT
araştırmasıyla miyokardiyal
viabilite değerlendirmesi
Yazı: Dr. Jean Gregoire, Nükleer Tıp Bölüm Başkanı
Veriler, Kanada’nın Montreal şehrindeki Montreal Institute of Cardiology’ye aittir.
Hastanın hikayesi
Sigara kullanan ve Tip-II diyabet ve
dislipidemi geçmişine sahip 67 yaşında
erkek hastada 3 hafta boyunca progresif
nefes darlığı görüldü. Buna ek olarak, 2
gün boyunca pedal ödem gelişimi de
tespit edildi. Solunum güçlüğü ve
halsizlik, günlük faaliyetleri sınırlayacak
kadar şiddetliydi. Hasta, bilinen bir
koroner arter hastalığı (CAD) geçmişine
sahip değildi ve daha önce göğüs ağrısı
şikayeti olmamıştı. AHA fonksiyonel
sınıfı I’den III’e 3 hafta içerisinde geçiş
yaptığı için solunum güçlüğünün
ilerleyişi dikkat çekiciydi. Bu nedenle
klinik izlenim, progresif pulmoner
ödemle birlikte bilateral kalp yetmezliği
olduğu yönündeydi. Serum troponin
negatifti ve bu da akut miyokart
yaralanmasının veya enfarksiyonunun
olmadığına işaret ediyordu. Hasta ilk
olarak ekokardiyografi kullanılarak
değerlendirildi.
Ekokardiyografi apikal trombüslü bir
dilate sol ventrikül (LV) ortaya koydu.
(Şekil 1) Anterior duvarın, septum
duvarının ve anteroapikal segmentin bir
akinezisi söz konusuydu. Sol ventrikül
ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) %15’ti.
Ayrıca hafif bir triküspüt regürjitasyon
da vardı. Sağ ventriküler (RV) sistolik
disfonksiyon pulmoner yüksek
tansiyonu yansıtıyordu.
Hastada, kardiyojenik şoka yol açan
progresif pulmoner ödem gelişti ve aynı
zamanda asemptomatik ventriküler
takikardi episodları geçirdi. Bu nedenle
hasta Kanada’nın Montreal şehrindeki
Montreal Institute of Cardiology’ye
Şekil 1: Ekokardiyogramın apikal 4 hazneli görünümü apikal tromüs ile dilate bir LV gösteriyor (ok).
yatırıldı ve burada ilk olarak bir intraaortik balonla stabilize edildi. Bunun
ardından, hastaya koroner anjiyo
uygulandı.
Koroner anjiyo (Şekil 2) kalbin sol ön
ineninde (LAD) %100 ostial stenoz ve
proksimal sağ koroner arterde (RCA)
%100 stenoz gösterdi. Orta-sol
sirkumfleksin (LCX) ve sol marjinal
arterin %50 stenozu vardı. Bir
ventrikulogram %10-15 değerinde bir
LVEF ile şiddetli difüze hipokinezi ortaya
koydu.
Şiddetli LAD ve RCA stenozu ve
anteroseptal duvardaki büyük hipokinezi
34 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
nedeniyle, revaskülarizasyon kararı için,
etkilenmiş arterial bölgelerde viabl
miyokardiyumun varlığının teyit
edilmesi gerekiyordu. Bir MRG viabilite
araştırması gerçekleştirildi.
Nefes tutmalı HASTE ve TrueFISP
Cine’nin de aralarında bulunduğu
kontrastsız morfolojik MR görüntüleri
şiddetli difüze hipokinezi ve %17
oranında azalmış LVEF ile dilate LV
ortaya koydu.
Sağ ventrikül ejeksiyon fraksiyonu
(RVEF) %27 idi. Anterior duvar, septum
ve apeks, şiddetli hipokinezi nedeniyle
incelmiş görünüyordu.
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
Kontrast sonrası MR görüntülerinde
tüm septumda, anterior duvarda,
apekste ve komşu anteroapikal
segmentte transmural kontrast artışı
görüldü. Lateral ve inferolateral
duvarlarda gandolium (Gd) artışı
görülmedi. Araştırma, LAD
bölgesinde viabilite olmamasına
işaret ederken RCA ve LCX
bölgelerinde –inferior, inferolateral
ve posterolateral duvarlar– viabl
miyokardiyum görüldü.
Tüm LAD bölgesinde viabilite
olmaması, anterior duvar ve
septumun şiddetli hipokinezisi ve
alçakta duran LVEF nedeniyle
revaskülarizasyon bir seçenek olarak
düşünülmedi. Hasta, kalp nakli
değerlendirmesi için sevk edildi.
Ancak, mediko-cerrahi toplantısının
daha ileri bir değerlendirmesi
sırasında, revaskülarizasyonu bir
tedavi seçeneği olarak elemeden
önce herhangi bir LAD bölgesi
miyokardiyal viabilitenin yokluğunu
teyit etmek üzere miyokardiyal
viabilite için F 18 Fludeoksiglukoz
(18F FDG) değerlendirmesinin
gerçekleştirilmesi önerildi.
Hastaya, intrevenöz insülin ile birlikte
glukoz yüklemesiyle bir standart
protokol kullanılarak 18F FDG PET-BT
uygulandı. Hastaya intravenöz olarak
18
F FDG’den 8 mCi (296 MBq) enjekte
edildi. Hasta ayrıca hızlı intravenöz
enjeksiyon yoluyla 9 birim insülin
aldı. Enjeksiyon sırasında kanda
glukoz seviyesi 7,2 mmol/L idi.
Enjeksiyondan 62 dakika sonra,
atenüasyon düzeltmesi için bir düşük
doz BT’nin ardından, 10 dakika
boyunca geçitli liste modu PET
edinimi gerçekleştirildi.
Tanı
F FDG PET-BT uygulanabilirlik
görüntüleri, septum, apeks, anterior
duvar ve anteroapikal segmentte
normalin biraz altında ancak iyi
korunmuş izleyici alınımıyla incelmiş
bir miyokardiyum ortaya koydu.
Lateral, inferolateral ve posterolateral
duvarda korunmuş miyokardiyal
kalınlıkla normal izleyici alınımı
görüldü. LV kavitesinde %20
değerinde bir LVEF ile şiddetli difüze
hipokinezili büyük çaplı dilatasyon
görüldü.
18
Şekil 2: Koroner anjiyo proksimal LAD ve RCA stenozu gösteriyor
Şekil 3: Kontrastsız MR görüntüleri anterior duvar, septum ve apeksin inceldiği dilate LV gösteriyor.
PET-BT viabilite araştırması tüm LAD
bölgesini kapsayan, miyokardiyumda
önemli ölçüde 18F FDG alınımını
açıkça gösterdi ve bu, tüm arterial
bölgenin viabilitesinin korunduğuna
işaret ediyordu. RCA ve LCX bölgeleri
de korunmuş 18F FDG alınımı
gösterdiğinden, PET-BT araştırması,
tüm LV’nin tam olarak tersine
çevrilebilirliğine işaret ediyordu. Bu,
septum, apeks ve anterior duvarda
gecikmiş kontrast artırma gösteren
MRG bulgularıyla önemli şekilde
çelişiyordu ve LAD bölgesi viabilitenin
yokluğuna işaret ediyordu. PET-BT
bulguları ışığında, hastaya koroner
arter baypas greftlemesi (CABG)
uygulandı.
Hasta, CABG’nin ardından yavaş bir
iyileşme dönemi geçirdi. Taburcu
edilmesinin ardından
ekokardiyografisi LVEF bakımından
önemli bir iyileşme gösterdi ve bu
değer %30’a yükseldi, CABG öncesi
LVEF ise %15 idi. Hasta kontrol
ziyaretine geldi ve fiziksel
kapasitesinde önemli iyileşme
görüldü (AHA fonksiyonel sınıf I).
CABG’yi takip eden kardiyovasküler
İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon 35
Moleküler Görüntüleme Özel Sayısı
fonksiyondaki erken iyileşme de
CABG sonrasında LVEF’e yol açan
iyileşmiş kontraktilite gösteren LAD
bölgesindeki viabilitenin PET-BT
bulgularını teyit etti.
Yorumlar
Şekil 4: Gd T1 sonrası yağ supresyonlu görüntüler tüm septum, anterior duvar ve apekste kontrast
artışı gösteriyor.
Şekil 5: Kontrastsız BT görüntüleri LAD boyunca şiddetli kalsifikasyon ve RCA ve LCX’Te çoklu fokal
kalsifikasyonlar gösteriyor.
Şekil 6: Elde edilen 18F-FDG-PET-aksiyal görüntüler septum ve anterior duvarda biraz daha düşük,
ancak korunmuş 18F FDG alınımı gösteriyor.
36 İnovasyon | Ağustos 2016 | www.siemens.com.tr/inovasyon
Bu örnek çalışma 18F FDG PET-BT ve
kontrast MRG arasında viabilite
tahminindeki ayrılığı ön plana çıkardı.
PET-BT’de görselleştirilen 18F FDG
alınımının yoğunluğu tüm LAD
bölgesinde viabl miyokardiyumun
varlığına işaret etti, aynı miyokardiyal
segmentler ise infarkte segmentler
içerisinde viabilite yokluğunu
yansıtan MRG’deki Gd kontrastının
gecikmiş artışını gösterdi. Ancak,
CABG sonrasında, miyokardiyal
kontraktilite ve LVEF’deki genel
iyileşme LAD bölgesinde
kontraktilitenin önemli ölçüde
iyileştiğine işaret etti. CABG sonrası
fonksiyonel iyileşme, anteroseptal
kontraktilite önemli ölçüde
iyileşmeden mümkün olmayacağı
için, bu da LAD bölgesindeki
korunmuş viabilitenin PET-BT
bulgusunu teyit ediyor.
Miyokardiyal viabiliteye ilişkin olarak
18
F FDG PET-BT ve kontrast
MRG’sindeki gecikmiş artış arasındaki
ayrılık birçok araştırmada ortaya
kondu. Hunold ve ark. (1) gelişmiş
CAD’a sahip hastalarda toplam 1753
miyokardiyal segmentte Gd MRG ve
18
F FDG PET-BT bulgularını
karşılaştırdı. MRG’de segmentlerin
%40’ında miyokardiyal skar görüldü,
PET-BT ise %25’inde bozulmuş alınım
ortaya koydu. Referans standardı
olarak PET-BT kullanarak, kontrastı
artırılmış MRG, skarların tespiti için
%76 spesifikliğe sahipti. Tüm
segmentlerin %18’inde geç Gd artışı
ancak normal 18F FDG alınımı
görüldü. Bu segmentlerin %83’ü subendokardiyal skarlar olarak
sınıflandırıldı.
Diğer bir araştırmada, Gd MRG ile
gecikmiş artırım transmural artırımın
ölçeğine göre sınıflandırıldı; >50%
miyokardiyal kalınlık artırımı, viabl
olmama tahmininin kesim noktası
olarak alındı. 18F FDG alınımının
yokluğu CABG’yi takiben iyileşmenin
yokluğuyla güçlü bir korelasyon
gösterirken miyokardiyal kalınlığın
>50% artış kesim noktası ise
fonksiyonel iyileşme ile kötü bir
korelasyon gösteriyordu. Gecikmiş
artırımın olmamasının
revaskülarizasyon sonrasında
fonksiyonel iyileşme konusunda son
derece kestirimci olmasına rağmen,
gecikmiş artış (>50%), görsel olarak
>50% kalınlık artışı olarak
sınıflandırılan ve yanlış bir şekilde
uygun değil olarak kabul edilen subendokardiyal enfarksiyona sahip
segmentlerin varlığını yansıtan %44
bir spesifite gösteriyordu.
Diğer yandan, F FDG PET-BT yüksek
oranda spesifikti (%98,8) ve 18F FDG
alınımının yokluğu fonksiyonel
iyileşmenin olmamasıyla yüksek
oranda korelasyon gösteriyordu.
18
Sonuç
Kontrast MRG’sindeki gecikmiş artış
irreversibl miyokardiyal yaralanmayı
temsil ediyor. Ancak kontrast artırımı
ile bir segment içerisindeki viabl
miyokardiyum miktarı artırımın sub-
İnceleme protokolü
Tarayıcı: Biograph mCT 128
PET
Enjekte
edilen doz
8 mCi (296 MBq) 18F FDG
Tarama
gecikmesi
62 dk
Edinim
Geçitli liste modu
BT
Düşük doz CTAC
Tüp gerilimi
120 kV
Tüp akımı
40 mAs
Kesit
kolimasyonu 2,5 mm
Kesit kalınlığı 3 mm
endokardiyal veya transmural
niteliğine bağlı olarak değişiklik
gösteriyor. Bu hastada transmural Gd
artırımına ilişkin MRG bulguları ve
PET-BT’de yeterli 18F FDG miyokardiyal
alınımı bulguları arasındaki ayrılık,
uzun süreli şiddetli dinlenen iskemi
ve tekrarlı miyokardiyal sideranta
göre ikincil olan hakim
subendokardiyal miyokardiyal
yaralanmanın varlığına göre ikincil
olabilir.
Ancak 18F FDG PET/CT intakt
membranlara sahip uygulanabilir
miyositlerde alınım yansıtıyor ve bu
nedenle viabl miyokardiyumun ve
revaskülarizasyon sonrası iyileşmenin
daha hassas bir göstergesi olabiliyor.
Referanslar
1 Hunold ve ark. Rofo. 2002 Temmuz 174(7):
867-873.
2 Wu ve ark. J Nucl Med 2007;
48:1096–1103.
Siemens müşterileri tarafından yapılan ve
burada anlatılan beyanlar müşterinin özgün
ortamında elde edilen sonuçlara dayalıdır.
“Tipik” bir hastane bulunmadığı ve birçok
değişken mevcut olduğu için (örn. hastane
ölçeği, vaka birleşimi, IT’nin benimsenme
seviyesi) diğer müşterilerin de aynı sonuçları
alacaklarının herhangi bir garantisi
bulunmamaktadır.
*Bir IV enjeksiyonu olarak Fludeoksiglukoz F 18 5-10 mCi
ENDİKASYONLAR VE KULLANIM
Fludeoksiglukoz F 18 Enjeksiyonu (18F FDG) aşağıdaki
ortamlarda pozitron emisyon tomografisi (PET)
görüntülemesine yöneliktir:
· Onkoloji: Diğer test modalitelerinde, bilinen veya
şüphelenilen anomalilere sahip hastalarda veya
kanser teşhisi konulmuş hastalarda habisliğin
değerlendirilmesine yardımcı olmak için anormal
glukoz metabolizmasının değerlendirilmesi içindir.
· Kardiyoloji: Artıksal glukoz metabolizmasıyla sol
ventriküler miyokardiyumun ve miyokardiyal
perfüzyon görüntülemesi ile birlikte kullanıldığında
koroner arter hastalığına ve sol ventriküler
disfonksiyona sahip hastalarda sistolik fonksiyonun
reversibl kaybının tespiti içindir.
· Nöroloji: Sara nöbetlerinin fokal noktalarıyla
bağlantılı anormal glukoz metabolizmasının
bölgelerinin tespiti içindir.
ÖNEMLİ GÜVENLİK BİLGİLERİ
· Radyasyon riski: Fludeoksiglukoz F 18 Enjeksiyonun
da aralarında bulunduğu radyasyon yayan ürünler
özellikle pediatrik hastalarda kanser riskini artırabilir.
Görüntüleme için mümkün olan en düşük dozu
kullanın ve hastayı ve sağlık çalışanını korumak için
güvenli kullanım sağlayın.
· Kan glukoz anomalileri: Onkoloji ve nöroloji
ortamında, yetersiz şekilde regüle edilmiş kan
glukozu seviyelerine sahip hastalarda standart altı
görüntüleme gerçekleşebilir. Bu hastalarda,
Fludeoksiglukoz F 18 Enjeksiyonunun verilmesinden
önce en az iki gün normoglisemi sağlamak için tıbbi
tedavi ve laboratuvar testleri uygulamayı düşünün.
· Advers reaksiyonlar: Kaşıntı, ödem ve döküntü ile
birlikte hiper-hassasiyet reaksiyonları rapor
edilmiştir; acil durum resüsitasyon ekipmanlarını ve
personelini hazır bulundurun.
· Doz şekilleri ve güçleri
Intravenöz olarak verilmek üzere 0,74 - 7,40 GBq/mL
(20 - 200 mCi/mL) Fludeoksiglukoz F 18 enjeksiyonu
ve %0,1-0,5 w/w ethanolas a stabilizörü (yaklaşık 15 –
50 mL hacim) ile birlikte 4,5 mg sodyum klorür içeren
çoklu doz 30 mL ve 50 mL cam şişe.
Fludeoksiglukoz F 18 enjeksiyonu Siemens’e ait
PETNET Solutions, 810 Innovation Drive, Knoxville, TN
39732 tarafından üretilmektedir.

Benzer belgeler