Tuğçe Varol(1) - 21. Yüzyıl Dergisi
Transkript
Tuğçe Varol(1) - 21. Yüzyıl Dergisi
“Arap Baharı” Rusya Kapılarında Tuğce VAROL* Rusya Federasyonu için beklenmedik bir anda başlayan “Arap Baharı” bir o kadar da hızlı ilerlemiştir. 2010 Aralık’ta Tunus lideri Zeynel Abidin’i hedef alan gösterilerle başlayan Arap Baharı, Mısır’a oradan Libya ve Suriye başta olmak üzere çeşitli Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerine yayılmıştır. 2000’da Vladimir Putin’in Devlet Başkanlığı’na gelmesinden itibaren Kremlin, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yönelik dört önemli noktayı hedeflemiştir:1 1. Rusya’nın “Büyük Güç” statüsünü geri kazanabilmesi için ABD’nin Orta Doğu’daki gibi hâkimiyet alanlarına son vermesi gerekmekteydi. 2. Putin, Rus ekonomisini geliştirme hedefi doğrultusunda ileri teknoloji (hightech) alanına önem verdi. Bu nedenle Orta Doğu’ya başta nükleer reaktörler olmak üzere sofistike silah satmaya başladı. 3. Kendi petrol ve doğal gaz rezervlerinin çıkarılmasının pahalılaşmasından dolayı daha ucuz olan Orta Doğu kaynaklarına yatırımlar yapılarak ortaklıklar kurulması hedeflendi. 4. Orta Doğu’nun Çeçen ve Kuzey Kafkasya’daki diğer İslamcı militanlara yaptığı yardımları azaltmak hedeflendi. Moskova özellikle Cezayir ve Libya’nın petrol ve doğal gaz rezervlerine yatırımlar yapmıştır. Rusya’nın bu ülkelere yatırım yapmaktaki en önemli hedefi, Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını arttırmak ve böylece özelikle doğal gaz konusunda istediği fiyatı belirleyebilme kartını güçlendirmektir. Enerji yatırımları karşılığında bu ülkelere Batı dünyasından elde edemedikleri ileri teknoloji ürünü silah da sattığı için bölge ülkeleri Rusya açısından ekonomik önem taşımaktadır. Pek çok uzmana göre, Arap Baharı, Rusya için sürpriz olsa da bu sefer daha hazırlıklı yakalanmıştır. Daha önce kendi yakın çevresinde gerçekleşen renkli devrimler sırasında diplomatik manevralar yoluyla domino etkisinin karşısında durmaya çalışmıştır.2 Rusya’nın 2007 Dış Politika belgesine göre Rusya, bölgesel anlamda Avrupa’ya yüzde 10.4 önem verirken, Yakın * 1 2 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Çevre, Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi, Bilimsel Danışman, [email protected] Robert O. Freedman, “Russia and The Arab Spring: A Preliminary Appraisal”, Johnson’s List, 19 Temmuz 2011, http://www.cdi.org/russia/johnson/russia-wayne-merry-russian-reaction-arab-spring-249.cfm Zikibayeva, Aigerim (ed) “What Does The Arab Spring Mean for Russia and Central Asia, and the Caucasus?”, A Report of the CSIS Russia and Eurasia Program, Eylül 2011, s.1. Aralık’11 • Sayı: 36 21. YÜZYIL [35] Tuğçe Varol Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerine de toplamda yüzde 10.4 önem vermektedir. Rusya’nın 2010 Dış Politika belgesine bakıldığında ise Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’ya verilen önemin yüzde 12.5’e yükseldiği görülmektedir.3 Rusya’nın Arap Baharı Politikası Tunus ve Mısır olayları sırasında Kremlin’in tepkisi Batı ile paralellik göstermiştir. Davos’ta bulunduğu sırada Rusya Başkanı Medvedev; “Tunus’ta yaşananların bütün devletlere örnek olması gerektiğini” söylemiştir. Mısır’da yaşanan olaylar için ise Kremlin’den Kahire’deki durum için barışçı bir çözüm bulunması çağrısı yapılmıştır. Buna ilave olarak Mısır Devlet Başkanı Mübarek henüz düşmeden önce Rusya Başkanı Medvedev, yeni Mısır hükümeti ile çalışma arzusunu belirtmiştir. Libya’da olayların başlamasının ardından ise ABD’nin askeri operasyondan bahsetmeye başlamasına itiraz ederek, Başkan Medvedev fanatikliğin tüm Orta Doğu’ya yayılmasına karşı Batı’yı askeri müdahale yapmaması için uyarmıştır. Rusya Başkanı Medvedev sözlerinde daha da ileri giderek Batı’nın nihai hedefinin Rusya’nın rejimini değiştirmek olduğunu iddia etmiştir.4 3 4 [36] Vladimir Baranovsky, “The Arab Spring: Russia’s Controversial Perspective”, Institute of World Economy and International Relations (IMEMO) Russian Academy of Sciences, http://www.spf.org/smeif/news/dbfiles/27662e19f91.pdf Mark N. Katz, “No Reason To Fear Arab Spring in Russia”, The Moscow Times, 27 October 2011, http://www.themoscowtimes.com/opinion/article/no-reason-to-fear-arab-spring-in-russia/446392.html 21. YÜZYIL Aralık ’11 • Sayı: 36 “Arap Baharı” Rusya Kapılarında Rusya açısından “Arap Baharı”nda esasen üç önemli ülke bulunmaktadır; Cezayir, Libya ve Suriye. Cezayir’de devrim niteliğinde henüz bir olay gerçekleşmemiş olmakla birlikte hem Libya hem de Suriye Moskova’nın gündemini teşkil etmektedir. Rusya’nın üç ülke ile de gerek enerji gerekse de silah ticareti anlamında önemli ilişkileri mevcuttur. Olayların Libya’ya sıçramasının ardından Batı’nın NATO vasıtasıyla askeri müdahalede bulunmasına şiddetle karşı çıkmış ve operasyonların başlamasını durduramamıştır. Fakat daha sonra Mayın 2011’de Fransa’nın Deauville şehrinde gerçekleşen G-8 zirvesi’nde Libya hakkında Rusya’dan Batı’ya destek niteliğinde açıklamalar gelmeye başlamıştır. Medvedev zirvede Libya lideri Kaddafi yönetiminin meşruiyetini kaybettiğini, görevini bırakmasını ve Rusya’nın arabuluculuğunu kabul etmesini teklif etmiştir.5 Zirvenin en önemli konusunu oluşturan “Arap Baharı” nedeniyle G-8 üyesi devlet başkanları Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin siyasi ve ekonomik reformlarına yardımcı olmak üzere işbirliği Arap Baharı, Rusya için başlattıklarını ilan ettiler.6 Kısa süre önce Libya’da resher ne kadar sürpriz olsa men Kaddafi rejiminin yıkılması ise Rusya’nın Libya ile da bu sefer olaylara daha olan 4 milyar Dolarlık silah anlaşmasının geleceğini hazırlıklı yakalanmıştır. belirsizleştirmiştir. Buna ilave olarak Libya’nın en büyük petrol sahalarından (Elephant – Fil) birinde Rus Gazprom şirketi ile İtalyan ENI şirketinin ortak yatırımları mevcuttur. Libya’da ayaklanmaların çıkmasından kısa bir süre önce Gazprom, ENI’den ile hisselerin %50’sini alarak Fil sahasında ortak oldu. Bunun karşılığında da Moskova, ENI’ye Kuzey Sibirya bölgesinde projelere katılma izni verdi.7 Rusya’nın Libya’nın enerji kaynaklarından çekilmek zorunda kalması, Moskova’nın yıllardan beri Avrupa’nın Kuzey Afrika’dan sağladığı enerji kaynaklarını kontrol etme stratejisine büyük sekte vuracaktır.8 Son olarak Libya’nın yeni Başbakanı Abdül Rahim el-Keeb basın açıklamasında Libya hükümetinin daha önce imzalanan bütün uluslararası iş anlaşmalarını tanıdığını söylemiştir.9 Bununla birlikte, Libya’nın Rusya ile ilgili olan hem silah hem de enerji anlaşmalarına sadık kalıp kalmayacağı belirsizliğini sürdürmektedir. Suriye meselesi ise Rusya açısından ayrıcalıklı bir önem taşımaktadır. Suriye’nin Tartus Limanı Rus Donanması tarafından kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra Suriye, Rusya’nın önemli silah pazarlarından birini teşkil etmektedir. Esad yönetimi, son olarak Bastian anti-gemi füzesi, Pantsir hava savunma sistemi ve Yahkunt füze sistemi anlaşmaları gerçekleştirmiştir.10 Silah ticaretinden dolayı Suriye’nin halen Rusya’ya ödenmemiş 3.5 milyar dolar borcu bulunmaktadır. Suriye içerisinde Rus enerji şirketlerinin yatırımları olduğu gibi Rusya’nın Irak’taki enerji yatırımlarının çıkış noktası olması dolayısıyla da önem arz etmektedir. Bu nedenle, özellikle Libya’ya uygulanan NATO operasyonla5 Patrick Wintour ve Kim Wilster, “G-8 Summit: Gaddafi Isolated As Russia Joins Demand For Libyan Leader to Go”, The Guardian, 27 Mayıs 2011, http://www.guardian.co.uk/world/2011/may/27/g8-gaddafi-libya-russia 6 “G-8 Support For The Arab Spring”, The European Council, http://www.european-council.europa.eu/homepage/highlights/g8-support-for-the-arab-spring.aspx?lang=en 7 Stephen Blan, “Russia’s Anxieties About the Arab Revolution – Analysis”, Eurasiaview, 9 Temmuz 2011, 8 Stephen Blank ve Carol Saivetz, “Russia Watches The Arab Spring”, RFERL, 24 Haziran 2011, http://www.rferl.org/content/commentary_russia_watches_arab_spring/24245990.html 9 RIA Novosti “Libya To Honor Russian Contracts”, 1 Kasım 2011, http://en.rian.ru/world/20111101/168325302.html 10 Freedman, a.g.e. Aralık’11 • Sayı: 36 21. YÜZYIL [37] Tuğçe Varol rından da ders çıkartan Moskova, Şam ile ilgili krizi ve gelişmeleri başından beri dikkatlice takip etmekte ve açıklamalarda bulunmaktadır. Rusya, Suriye’de olayların başlamasıyla birlikte Batı’da dillendirilmeye başlanan BM ya da NATO operasyonlarına karşı olduğunu ve BM Güvenlik Konseyi’nden Şam aleyhine çıkacak kararları veto edeceğini açık bir dille ilan etmiştir. Bunun yanı sıra, Suriye yönetimine vatandaşlarına yönelik şiddet kullanmaması ve reformlar yapması konusunda da uyarılarda bulunmuştur.11 Ekim’in ilk haftasında BM Güvenlik Konseyi’nde Suriye’ye karşı daha sert adımlar atılmasını öngören karar tasarısı Rusya ve Çin’in kararı veto etmesi nedeniyle reddedildi. Rusya, karar tasarısında, Suriye’nin iç işlerine müdahale edilmemesini telkin eden ve askeri bir müdahaleyi olasılık dışı bırakan ifadelerin olmaması nedeniyle tasarıya karşı çıktığını belirtti. Kremlin, böyle bir kararın çıkması durumunda Suriye’nin başına Libya’nın tecrübe ettiğine benzer bir müdahalenin gelmesinden endişe etmektedir.12 Rusya, Libya örneğinde Rusya Başkanı olduğu gibi Suriye’de de yönetim değişikliği olması duruMedvedev: “Batı’nın muna hazırlıklı olmak ve yeni yönetimle de işbirliğini nihai hedefi Rusya’nın devam ettirebilmek adına tedbirli davranmaktadır. Bu rejimini değiştirmektir.” nedenle BM Güvenlik Konseyi’nde karar tasarısını veto etmesinin hemen ardından Suriye muhalefeti ile ilişkilerini geliştirmek amacıyla Muhalefet liderini Moskova’ya davet etmiştir. Rusya Başkan’ı Medvedev, 7 Ekim’de Esad’ın siyasi reformları uygulamak ya da gitmek zorunda olduğunu ancak bunun kararını verecek olanın da Batı değil Suriye halkı olduğunu belirterek Suriye muhalefetinin de duymak istediği sözleri söylemiştir.13 Arap Baharı ve Rusya’nın Endişeleri Freedman’a göre Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerde dört benzerlik bulunmaktadır: Otoriter (dikta) rejimlere karşı çıkma, yolsuzluğun yayılması, gençler arasındaki sosyal mobilite eksikliği ile yüksek işsizlik oranı ve yaşam koşullarının pahalılaşması.14 Rus dış politika uzmanı ve danışmanı Andranik Migranyan’a göre ise sorun, Mısır’da ordu ile Devlet Başkanı Mübarek arasındaydı; Libya’da kabileler arasında, Bahreyn ve Suriye’de Şiiler ile Sünniler arasında, Tunus’ta ise mesele yeni neslin toplumsal talepleriydi. Migranyan, bu devrimlerin daha otoriter rejimlerin kurulmasına ve toplumların gelişmesine engel olacağı gibi, Arap Baharı benzeri bir olayın Rusya’da yaşanma ihtimalinin olmadığını çünkü Rusya’nın birleşmiş bir siyasal eliti olduğu tezini ileri sürmektedir.15 ABD ve Rusya ikili ilişkilerinin “Reset – Yeniden Kurma” çabasına odaklandığı bir dönemde ABD, Orta Doğu’daki stratejik rolünü arttırmış ve NATO operasyonu vasıtasıyla bir kez daha bölgeye askeri müdahalede bulunmuştur. Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde yönetim değişikliğini hedefleyen ABD dış politikası, Rusya açısından çok da 11 Louis Chorbonneau, “Europe Warns Syria of UN Steps, Russia Wants Reform”, Reuters, 10 Ağustos 2011, http://www.reuters.com/article/2011/08/11/us-syria-un-idUSTRE77A01Y20110811 12 BBC Türkçe “Suriye’ye BM Baskısını Arttırma Girişimi Veto Edildi”, 5 Ekim 2011, http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/10/111005_syria_un.shtml 13 Henry Meyer, “Russia Proposes Talks Between Assad and Syria Opposition”, Businessweek, 9 Ekim 2011, http://www.businessweek.com/news/2011-10-09/russia-proposes-talks-between-assad-and-syrian-opposition.html 14 Freedman, a.g.e. 15 Zikibayeva, a.g.e., s.3 [38] 21. YÜZYIL Aralık ’11 • Sayı: 36 “Arap Baharı” Rusya Kapılarında yeni bir proje değildir. George Bush döneminde Rusya’nın “Near Abroad – Yakın Çevre” ülkeleri olarak nitelendirdiği etki alanı içerisindeki devletlerde Washington tarafından desteklenen “Renkli Devrimler” sırasında, Rusya önemli bir diplomatik sınav vermiştir. Bu nedenle “Arap Baharı”nın gerek Orta Asya ve Kafkas ülkelerinde gerekse Rusya içerisindeki cumhuriyetlere yayılacağı tezi araştırmacılar tarafından tartışılmakta ve Rusya’yı da tedbir almak zorunda bırakmaktadır. Moskova’nın en önemli çekincesi, Orta Doğu’daki radikal din faktörünün yükselmesi nedeniyle Rusya’nın içindeki Müslüman Cumhuriyetlere ve Orta Asya cumhuriyetlerine sıçraması ihtimalidir. Nisan 2011’de Rus Parlamentosu Duma’dan Orta Asya ülkelerini kapsayan ve Rusya’nın söz konusu endişelerini özetleyen tavsiye niteliğinde bir karar çıktı. Karara göre Orta Asya devletleri düzeni korumak adına eğitim sistemlerini geliştirmeli ve nüfuslarının yaşam standartlarını arttırmak zorundalar.16 Bu karardan da Rusya’nın bölge hakkındaki endişeleri anlaşılmaktadır. Eylül’de ise“Arap Baharı”nın kendi bölgelerine sıçramasından endişe eden Rusya ve Orta Asya devletleri Astana’da toplanarak, askeri önlem dâhil her türlü önlemi alma kararlılığında olduklarını gösterdiler. Rusya hariç pek çok Orta Asya ve Kafkas ülkesinde Orta Doğu liderleri gibi uzun süredir görevde olanlar bulunmaktadır. Bununla birlikte “Arap Baharı” sırasında çok etkili olan internet üzerinden gelişen sosyal medya kaynakları da bölgede hızla yayılmaktadır. Tüm bunların farkında olan bölge devlet başkanları17 CSTO – Kolektif Güvenlik Teşkilatı Örgütü toplantısı gerçekleştirerek, örgütün en öncelikli görevlerinden birinsin de toplumsal huzursuzluklara karşı hazırlık olmak olduğunu ve bunun içinde askeri tatbikatlara başlayacaklarını ilan ettiler. Rus Genel 16 Blank ve Carol, a.g.e. 17 Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Ermenistan ve Belarus. Aralık’11 • Sayı: 36 21. YÜZYIL [39] Tuğçe Varol Kurmay Başkanı General Makarov, yapılacak askeri tatbikatların amacının Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da görülen toplumsal huzursuzluklar ve yükselen İslamcı militan tehdidine yönelik olduğunu bizzat açıklamıştır. Makarov’a göre, tatbikatlar özellikle Libya ve Suriye’de gelişen negatif olayların benzerlerinin gerçekleşmesine ve NATO’nun Afganistan’ı 2014’de terk etmesinin ardından ortaya çıkacak karışıklık ortamına karşı önlem niteliğindedir. Bu nedenle 19-27 Eylül’de gerçekleşen CSTO askeri tatbikatı, teşkilatın kurulduğu tarihten beri gerçekleştirdiği en büyük tatbikat niteliğindedir.18 Astana’da yapılan toplantı sonucunda ayrıca Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki devrimler dolayısıyla CSTO üyesi devletler iç çatışma anında yasal olarak müdahale gerçekleştirebilecek Birleşik Hızlı Karşıt Gücü kurmaya karar verdi. Böylelikle Orta Asya ülkelerinde Twitter ve Facebook gibi sosyal medya sitelerinin kullanımına sınırlama getirilmiş oldu.19 Freedman’a göre de Rusya’nın endişeleri arasında Orta Doğu’daki petrol ve doğalgaz yatırımlarını, silah pazarını kaybetmesi kadar serbest seçimlerin Müslüman Kardeşler çizgisindeki güçleri iktidara getirmesi durumunda Kuzey Kafkasya’daki Dağıstan, Çeçenistan, Kuzey Osetya ve İnguşetya Cumhuriyeti’ne yardım sağlanması da bulunmaktadır.20 Pek çok uzmanda Rusya’nın, “Arap Baharı”ndan etkilenmeyeceği beklentisi varsa da Moskova gerekli önlemleri almaya başlamış durumdadır. Moskova açısından Orta Asya devletleri kaybedilmemesi gereken bir coğrafyadır. Dolayısıyla ileriki günlerde CSTO gibi bir örgüt vasıtasıyla Rusya’nın bölgede daha da aktif politika izlemesi beklenmektedir. Sonuç 2010’da başlayan ve 2011 boyunca da devam eden “Arap Baharı”, Rusya açısından çeşitli boyutlarda sonuçlar doğurmuştur. Kısa vadede özellikle Libya’nın petrol ve gaz arzının kesilmesi, petrol fiyatlarında artış yaratmıştır. 2010 Ocak’ında 76 Dolar olan petrol fiyatı, Nisan ayında 85 Dolara, 2010 Aralık’ından itibaren de 90 Dolar’ın üzerine çıkmıştır. 2011 Nisan’ında 115 Dolar’ı geçen petrol fiyatı günümüz itibariyle 100 Dolar civarındadır. Doğal gaz fiyat oranlarına bakıldığında ise Ocak 2010’da Alman sınırından giren Rus doğal gazının 273 Dolar, Nisan’da 300 Dolar ve yılsonunda 315 Dolar olduğu görülmektedir. Haziran 2011’de ise önce 360 Dolar’ı bulmuş Temmuz’da ise fiyatlar 400 Dolar’ın üstüne çıkmıştır. Günümüzde de Rus doğal gazının fiyatı 400 Dolar seviyesindedir.21 Dolayısı ile 2008-2009 küresel ekonomik krizinden etkilenen Rus ekonomisi enerji kaynaklarındaki hızlı fiyat artışı sayesinde bütçe açığını kapatmış, hızla sosyal fonlara kaynak ayırmayı başarmıştır. 18 James Kilner, “Central Asian Armies Start Exercises to Counter Potential Arab Spring Style Unrest”, The Telegrph, 20 Eylül 2011, http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/asia/tajikistan/8777123/Central-Asianarmies-start-exercises-to-counter-potential-Arab-Spring-style-unrest.html 19 Tai Alelaja, “Post Sovyet Coğrafyasında, Arap Baharına Karşı Kolektif Mücadele”, Rusya.ru, Çev. Hakan Koç, 15 Ağustos 2011, http://www.rusya.ru/Content/17192Post+Sovyet+co%C4%9Frafyas%C4%B1nda_+%E2%80%98Arap+Bahar%C4%B1%E2%80%99na+kar%C5% 9F%C4%B1+kolektif+m%C3%BCcadele 20 Freedman, a.g.e. 21 INDEX MUNDI http://www.indexmundi.com/commodities/?commodity=crude-oil&months=60, http://www.indexmundi.com/commodities/?commodity=russian-natural-gas&months=60 [40] 21. YÜZYIL Aralık ’11 • Sayı: 36 “Arap Baharı” Rusya Kapılarında Orta vadede ise petrol fiyatlarının bu rakamlarda Moskova’nın en önemli devam edip etmeyeceği belirsiz bir durum olduğundan çekincesi, Orta Doğu’daki Rusya için Kuzey Afrika ve Orta Doğu hem enerji yatırımları hem de silah satışı bakımından dışarıda tutulacaradikal din faktörünün ğı bir bölgeye dönüşebilir. Her ne kadar Libya’nın yerine yükselmesi nedeniyle gelen hükümet daha önce imzaladıkları uluslararası iş olayların Rusya anlaşmalarına sadık kalacaklarını açıklamış olsa da, ülkeiçindeki Müslüman ye henüz demokrasi ve açıklık geldiği düşünülemez. Bu cumhuriyetlere ve Orta nedenle Rusya’nın Libya’dan alacakları dâhil her türlü Asya Cumhuriyetleri’ne yatırım anlaşmaları risk altındadır. Aynı durum Suriye sıçraması ihtimalidir. için de söz konusudur. Suriye de olası bir rejim değişikliği ya da hükümet değişikliği durumunda Rusya Akdeniz’deki limanını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu gibi enerji yolları ve silah pazarı açısından da risklerle karşı karşıyadır. Buna ilave olarak Suriye’nin “Arap Baharı”yla kaybedilmesi arkasından “Pers Baharı”nın da gelmesi olasılığı Kremlin için en kötü senaryo durumundadır. Yine orta vadede bir başka gelişme de Orta Asya devletlerinde beklenebilir. Uzun yıllardır aynı devlet adamı ya da aynı aile tarafından yönetilen pek çok Orta Asya devleti de “Arap Baharı”nın kendilerine sıçrama tehlikesi ile karşı karşıyadır. Buna bir de mücadele ettikleri radikal İslamcı örgütlerin olası yeni Orta Doğu yönetimlerinden kaynak bulması tehlikesi de eklenmiştir. Dolayısıyla bu devletlerde yaşlanan devlet başkanlarının yerine geçecek yeni liderlerin geliş şekli ve süreç çok önemli olacaktır. Bütün bu riskler doğrultusunda Rusya’nın bölgeye daha da fazla önem vermesi, özellikle Rusya önderliğinde kurulan uluslararası örgütlerin çalışmalarının daha da aktifleştirilmesi beklenebilir. Uzun vade de ise Avrupa enerji pazarını doğudan ve güneyden çevrelemeyi, Cezayir ve Libya yatırımları dolayısıyla da Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını arttırmayı hedefleyen Rusya’nın enerji stratejisindeki Libya kalesinin yıkıldığı düşünülebilir. Bu nedenle Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan pazarlarına yönelme stratejisini daha da hızlandırmak zorunda kalacaktır. Diğer yandan “Renkli Devrimler” ve Arap Baharı” sırasında işsiz gençliğin oynadığı rol, Rusya tarafından kabul edilmiş ve buna yönelik önlemler alınmaya başlanmıştır. Özellikle seneye tekrar Başkan olması beklenen Başbakan Putin’in önümüzdeki dönemde Rus gençler için 25 milyon yeni iş olanağı planlandığı sözleri,22 Rusya’nın “Arap Baharı”ndan ne derece etkilendiğinin bir göstergesidir. Sonuç olarak Rusya, “Arap Baharı”na sürpriz bir şekilde yakalanmışsa da “Renkli Devrimler” sırasında edindiği tecrübeyle diplomatik ve uluslararası meşruiyet 21. YÜZYIL zemini çerçevesinde bir politika izlemiştir. 22 Government of the Russian Federation, 19 Eylül 2011, http://premier.gov.ru/eng/events/news/16504/ Aralık’11 • Sayı: 36 21. YÜZYIL [41]