telgraf 460 - Telgraf Gazetesi – Londra
Transkript
telgraf 460 - Telgraf Gazetesi – Londra
Avrupa Kürt İşverenler Birliği Britanya Şubesi Kuruldu Sayfa 2 Britanya HDP Gençliğinden Duyarlılık Çağrısı Londra’da Newroz Kutlamalarının Startı Verildi Sayfa 11 Sayfa 13 telgraf.co.uk Carşamba, 18/03/2015 Avrupa’daki Alevi Kurumlarının Seçim Kararı: Sayı HAFTALIK HABER GAZETESİ 460 İngiltere’den ‘HDP İle Eylem Birliği’ K ü r t l e r e ‘Tüm Gücümüzle HDP’nin Yanında Olacağız’ Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Turgut Öker HDP genel merkezinde eş genel başkan Selahattin Demirtaş ile yapılan toplantıdan sonra yaptığı açıklamada 7 Haziran genel seçimlerinde tüm güçleri ile HDP’nin yanında olacaklarını açıkladı. Britanya Alevi Federasyonu Başkanı İsrafil Erbil, İsviçre Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Duran Mor, Fransa ABF Başkanı Erdal Kılıçkaya, Almanya Başkanı Hüseyin Mat, Alevi Kadınlar Birliği Başkanı Nevin Kamiloğlu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turgut Öker, Avusturya ABF Başkanı Mehmet Ali Çankaya ile Konfederasyon üyesi derneklerin 265 temsilcisinin katılımıyla Cumartesi günü Frankfurt’ta yapılan toplantıda seçimlerde HDP’yi destekleme kararı alınmıştı. Pazartesi günü HDP genel merkezinde eş genel başkan Selahattin Demirtaş ile yapılan toplantıdan sonra Avrupa’daki 265 Alevi örgütü adına açıklama yapan konfederasyon başkanı Öker, HDP ile eylem birliği kararı aldıklarını ve bu seçimlerde tüm güçleriyle HDP’nin yanında olacaklarını açıkladı. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Başkanı Turgut Öker, Avrupalı Alevilerin 7 Haziran seçimlerinde HDP’yi destekleyeceğini belirterek, “12 yılda olduğu gibi kapkara olmaması için, çocuklarımızın sokaklarda öldürülmemesi için HDP’nin barajı aşmasının ülkemiz açısından ve geleceğimiz açısından son derece önemli bir sınav olduğunu görüyoruz.” dedi. Seçimlere dair Avrupa’da yaşayan Alevilerin beklentisini ortaya çıkarmak amacıyla da bundan 2 gün önce bir toplantı yaptıklarını söyleyen Öker, “Cumartesi günü Avrupa’da 265 şubemizin başkanlarını, temsilcilerini Frankfurt’a bir toplantıya çağırdık. Bu toplantıda Aleviler ve 7 Haziran seçimlerinde tavrımızın ne olduğuyla ilgili bir günlük toplantıya katılan delegelerimizin ve temsilcilerimizin yüzde 99.9’u seçimler sürecinde HDP ile stratejik iş birliği yapılması kararını verdi’’ dedi. Yönelik Çifte Standart Haberin devamı sayfa 5’te İngiltere güvenlik makamları ve yargısı Kürtleri kriminalize etmek için sürdürdüğü politikanın bir parçası olarak 18 yaşındaki genç Kürt kadını Şilan Özçelik’i terörle mücadele yasaları kapsamında tutukladı. 1 Nisan’da mahkemeye çıkarılacak olan Şilan için tutulduğu cezaevi önünde toplanan onlarca kişi Şilan’ın derhal serbest bırakılmasını isteyerek, mahkemenin bu kararının dolaylı olarak Daiş’i desteklemek anlamına geldiğini açıkladılar. Öte yandan Şilan Daiş’e karşı savaşmaya gitmeye teşebbüs etmekten suçlu bulunup tutuklanırken, Daiş’e katılmak için Türkiye’ye giden Britanya vatandaşı üç genç, Pazar günü Türkiye güvenlik makamları tarafından İngiltere’ye teslim edildikten sonra yetkili makamlar tarafından serbest bırakıldılar. Haberin devamı sayfa 9’da ÇARŞAMBA 18 MART 2015 2 Avrupa Kürt İşverenler Birliği Britanya Şubesi Kuruldu Merkezi Almanya’da bulunan Avrupa Kurt Işverenler birliği (AKEE) bir suredir başlattığı kurumsallaşma çalışmaları kapsamında Londra merkezinde bulunan Park Lane Hilton Otelinde gerçekleştirdiği bir tanıtım etkinliğiyle Britanya’da çalışmalarına start verdi. Britanya’da yasayan tanınmış işadamları Kemal Has, Cengiz Coskun, Firat Ozkan ve Mustafa Topkaya’nın girişimleriyle Park Lane Hilton’da seçkin bir davetli topluluğunun katıldığı Networking yemeğinde bir araya gelen Britanyalı Kürt işverenler geleceğe donuk projeler, AKEE’nin vizyonuna ilişkin görüş alışverişinde bulundular. AKEE yönetim kurulu adına etkinliğe, yönetim kurulu başkanı Ferhat Hasan Yirik, Yönetim kurulu üyeleri Salih Acig ve Kadir Sahin ile Leylan Uca katıldılar. AKEE’nin Britanya tanıtım etkinliğine ayrıca Britanya’nın ünlü işadamlarından Cobra biralarının sahibi ve Lordlar kamarası üyesi Lord Karan Bilimoria ve Diyarbakır büyükşehir belediyesi eski başkanı Osman Baydemir katılarak birer konuşma yaptı. Lord Bilimoria konuşmasında iş tecrübelerinden örnekler vererek, iş dünyasının birlikte hareket etmesinin önemi üzerinde durdu. Lord Bilimoria, Britanya’nın ticaret yapmak için bulunmaz fırsatlar sunduğunu belirterek, İşverenlerin kendine güvenle her türlü fırsatı başarılı işlere çevirmek için çabalamaları çağrısında bulundu. Diyarbakır büyükşehir eski belediye başkanı Osman Baydemir ise yaptığı konuşmada Kurt işverenlerin az riskle Türkiye ve Kürdistan’a yatarımı esas alan bir yol izlemelerini büyük kazançlar getireceğini belirterek, kalıcı barışın sağlanabilmesi için ekonomik gelişmenin büyük bir önemi olduğunu söyleyen Baydemir, Kurt işverenlerin kurumsallaşma cabalarının büyük önem taşıdığını ve bu yüzden AKEE çalışmalarına her türlü desteği vermeye devam edeceğini belirtti. AKEE Britanya adına Kemal Has yaptığı konuşmada Kürt İşverenlerin bir çatı altında bir araya gelerek, gerek bulundukları ülkede, gerekse de Türkiye ve Kurdistan’da önemli yatırım projeleri için birlikte hareket etmeleri halinde büyük başarılar elde etmelerinin kaçınılmaz olduğunu belirtti. AKEE yönetim kurulu başkan Ferhat Hasan Yirik ise etkinlikte yaptığı konuşmada AKEE’nin vizyon ve hedeflerine ilişkin bilgi vererek Britanya’da başlayan AKEE çalışmalarının diğer ülkelere örnek olacağını, AKEE’nin hızla büyümekte olan bir işveren kuruluşu olduğunu, temel amacının İşverenlerin bir araya gelerek tek başlarına başaramayacakları önemli projeleri birlikte başarmaları olduğunu dile getirerek, katılımcılara teşekkür etti. HAFTALIK HABER GAZETESI ROJNAMEYA NÛÇEYAN A HEFTANE Editör Alaettin Sinayiç [email protected] Muhabirler Esra Türk Erem Kansoy [email protected] Grafiker Yüksel Adıgüzel [email protected] Yayın Sahibi Tel News Ltd. Adres 33 Dalston Lane London, E8 3DF Telefon 0207 9230 838 0742 9481 490 Web www.telgraf.co.uk Reklam [email protected] Soru ve görüşleriniz: [email protected] BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu Tüm reklamlarınızda %30 indirim Tüm seri ilanlarınız ÜCRETSİZ www.telgraf.co.uk [email protected] 07429481490 | 02079230838 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 3 4 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 St Ann’s Hastanesi Yıkımına Karşı Eylem St Ann’s Road’da bulunan hastanenin bir bölümünün yıkılıp satılmasına karşı, Pazartesi akşamı Haringey Civic Centre’da eylem gerçekleşti. Hastane ve arsanın sahibi, Barnet Enfield ve Haringey Mental Health Trust, hastanenin bir bölümünü satmayı amaçlıyor. Haringey Belediyesine yıkım için başvuran Barnet Enfield ve Haringey Mental Health Trust, arsayı özel bir şirkete satmayı amaçlıyor. Belediye’nin Pazartesi akşamı gerçekleştirdiği planlama toplantısında başvuru kabul edildi. Eyleme katılan kitle belediyenin kararına tepki gösterdiler, fakat, hastane arsasının satışına, sadece %14 sosyal konut yapımı şartıyla, izin verildi. Eylem organizatörleri Haringey’de hastaneye ait olan arsanın satışının yanlış olduğunu ve onun yerine arsanın sağlık hizmetleri için kullanılmasının talebinde bulundular. Eylem grubu azalacak hastane hizmetlerinin yerine başka tedbir alınmadığını ve, zaten eksik olan sağlık hizmetlerinin daha büyük darbe göreceğini belirtti. Sağlık hizmetlerinin satışı karşısında, yapılacak olası ev inşaatının sadece %14’ünü belediyeye sosyal konut olarak verilmesi de tepkilerin artmasına sebep oldu. ‘Health Services YES! Unaffordable Housing NO!’, ‘Sağlık Hizmetlerine EVET! Pahalı Evlere HAYIR!’ sloganıyla eylem yapan grup, bölge milletvekili David Lammy ve milletvekili adayı Catherine West’in de %14 koşuluna karşı olduklarını fakat, belediyenin onların kaygılarını da dikkate almadığını belirttiler. Hastane hizmetlerinin kesilmesi yerine genişletilmesini isteyen eylemciler, Facebook sayfalarında, arsa satışının önüne geçmek için kampanyalarına devam edeceklerini belirttiler. ÇARŞAMBA 18 MART 2015 5 bizim de gündemimizin bir parçası oldu, Avrupa’da yaşamamıza rağmen.” dedi. “7 HAZİRAN’DA ALEVİLER BÜTÜN GÜCÜYLE HDP’NİN YANINDA OLACAK” Baş sayfadaki haberin devamı... Avrupa’daki Alevi Kurumları Seçimlerde HDP’yi Destekleme Kararı Aldı Avrupa’daki Alevi kurumları, 7 Haziran’daki genel seçimlerde HDP ile eylem birliği yapma kararı aldı. Frankfurt’taki toplantıda konuşan AABK Genel Başkanı Öker, “Bu bir aritmetik seçim ittifakı değil, eylem birliğidir. HDP ile Alevi sorununun çözümü için stratejik işbirliği yapıyoruz” dedi. Frankfurt’ta 265 Alevi kurumu temsilcisinin katıldığı toplantıda alınan karardan sonra Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Turgut Öker ve beraberindeki heyet Ankara’da HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ile yaptıkları toplantıdan sonra Öker tarafından basına yapılan açıklamada tüm güçleriyle HDP’nin yanında duracaklarını duyurdu. “TAHMİNEN BİR BUÇUK MİLYON ALEVİ YAŞIYOR” AABK Genel Başkanı Turgut Öker, görüşmenin içeriğinin 7 Haziran seçimleriyle ilgili olduğunu söyledi. Öker, “7 Haziran’da gerçekleşecek seçime dair Avrupa’da yaşayan Alevilerin ve onu temsil eden kurumumuzun sürece dair görüşlerini kendileriyle paylaştık. Tahminen bir buçuk milyon Alevi yaşıyor Avrupa’da ve ilk kez de genel seçimlerde Avrupa’da yaşayan Türkiyeli göçmenler oy kullanacaklar. Dolayısıyla da 7 Haziran’da gerçekleşecek seçim Seçimlere dair Avrupa’da yaşayan Alevilerin beklentisini ortaya çıkarmak amacıyla da bundan 2 gün önce bir toplantı yaptıklarını söyleyen Öker, “Cumartesi günü Avrupa’da 265 şubemizin başkanlarını, temsilcilerini Frankfurt’a bir toplantıya çağırdık. Bu toplantıda Aleviler ve 7 Haziran seçimlerinde tavrımızın ne olduğuyla ilgili bir günlük toplantıya katılan delegelerimizin ve temsilcilerimizin yüzde 99.9’u seçimler sürecinde HDP ile stratejik iş birliği yapılması ve HDP’nin barajı geçmesi noktasında Alevilerin bütün gücüyle HDP’nin yanında olması gerektiği noktasında bir karar çıktı. Bu karar doğrultusunda da biz gerçekten ülkemizde Tayyip Erdoğan diktatörlüğünün ve onun amaçladığı sultanlığın, tek adam diktatörlüğün hayata geçmemesi için ve önümüzdeki sürecin de son 12 yılda olduğu gibi kapkara olmaması için, çocuklarımızın sokaklarda öldürülmemesi için HDP’nin barajı aşmasının ülkemiz açısından ve geleceğimiz açısında son derece önemli bir sınav olduğunu görüyoruz. Toplumumuzun özlem duyduğu bir adım olarak görüyoruz.” şeklinde konuştu 6 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 7 Çocukların ZAROK TV’si Var Artık Amed’den yayın yapan ve hazırlıkları uzun süredir devam eden ilk Kürtçe çocuk kanalı Zarok TV, 21 Mart’ta yayına başlayacak. Kürtçenin Kurmanci, Kırmancki (Zazaki) ve Sorani lehçelerinde yayın yapan Zarok TV, ilk Kürtçe çocuk kanalı olma özelliğinin yanı sıra Kırmancki lehçesinde yayın yapan dünyadaki ilk televizyon kanalı. ÇOCUKLAR DÜNYAYI ANADİLLERİNDE KEŞFEDECEK Zarok TV Yayın Kurulu tarafından yapılan açıklamada, “Televizyonumuz, ailelerin izlerken öğreten televizyon izleme deneyimi ve en önemlisi de bunun çocukların kendi anadillerinde yapılıyor olması konusunda önemli bir ihtiyacını karşılayarak çocuk kanallarında yeni bir bakış açısı oluşturacaktır. Aileler, Zarok TV’de çocuklarının gelişimlerinde televizyon izlerken de güvenli ve faydalı, katkı sağlayacak zengin içerikler bulacaktır. Çocuklar dünyayı kendi anadillerinde keşfedecek, evrenle ve yaşamın her alanıyla ilgili merak ettikleri her şeyi ve sadece evdeki araç ve gereçleri kullanarak yapabileceği deneyleri yine kendi anadillerinde öğrenecek” denildi. PROGRAMLAR “Televizyonumuz, tüm dünya çocuklarının heyecanla izlediği Şirinler, Sünger Bob, Gumball, Adventure Time başta olmak üzere birçok çizgi diziyi Kürt çocukların da Kırmancki (Zazaki) ve Kurmanci dublajlarıyla izleyebilme imkanını sunuyor” bilgilerine yer verilen açıklamada, aynı zamanda televizyon bünyesinde hazırlanan programlardan ‘Zarokistan’la çocukların kendi yaşadıkları bölgenin tarihi ve kültürel özelliklerini tanırken ‘Dora Te’ ile coğrafyadan tarihe, felsefeye kadar merak ettikleri konularda yine kendi yaşıtlarının bilgileriyle eğlenirken öğrenecekleri belirtildi. Çocukların ‘Hunerên Destan’ programı ile sınıf ortamında kendi yaptıkları el işi ürünlerini nasıl yaptıklarını ekranları başında kendilerini izleyen arkadaşlarına da anlatacakları ifade edildi. Açıklamada, yapılan yayınlarla Kırmanckinin (Zazaki) yeniden canlanmasında ve gelişmesinde rol oynanacağına dikkat çekildi. FREKANS BİLGİLERİ Türksat’tan yayın yapacak olan Zarok TV’nin frekans bilgileri şöyle: “Freqans: 12605, Polarizasyon: Vertical, Sembol: 27500.” CAFE • OFF LICENCE/MARKET • KEBAB TAKE AWAY • FISH & CHIPS RESTAURANT İŞ KREDİSİ, SİGORTA BTL Mortgage, Is Kredisi, Business Plan ve Marketing Planlari MORTGAGE (BTL) Ve iş yeri krediniz icin tamamen guvenebileceginiz tek isim: Finans sektöründe de 25 senedir toplumumuzun hizmetindeyiz. SAİM KÖKSAL ARCIS FİNANCE & MANAGEMENT CONSULTANCY 73 Silver Street, Edmonton, London N18 1RP | [email protected] | www.arcisfinance.com Tel: 0208 803 4545 – 0208 344 7744 Mobile: 079 31 33 22 32 WE ARE DIRECTLY AUTHORISED AND REGULATED BY FSA, CONSUMER CREDIT LICENCE NO: 632 555 YOUR MORTGAGE IS AT RISK IF YOU DO NOT KEEP UP REPAYMENTS ON A MORTGAGE OR OTHER LOANS SECURED ON IT Eğitim Köşesi OKTAY ŞAHBAZ Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı [email protected] Özel Eğitim İhtiyaçları ya da SEN ne anlama geliyor? Özel Eğitim İhtiyaçları ya da İngilizce adıyla Special Education Needs (SEN) zaman zaman veliler olarak karşı karşıya geldiğimiz bir kavram. Peki bu kavram ne anlama geliyor? Özel Eğitim İhtiyaçları, öğrenme zorlukları veya öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar için kullanılan yasal bir kavramdır. Bu kavram bünyesine alınan çocuklar yaşıtlarına göre daha yavaş öğrenir. Bir çok çocuk eğitim hayatı sürecinde bir tur Özel Eğitim ihtiyacı hisseder. Özel Eğitim ihtiyaçları olan çocuklara yardım çoğu zaman kendi okulları tarafından verilir. Bu yardımı veren öğretmenler çoğu zaman özel bir stajdan geçer. Çocukların Özel Eğitim ihtiyacı yardımı talebi edeceği bölümler şunlardır: okuma, yazma, bilgiyi anlama, kendilerini ifade etme/anlatma, diğer öğrenci/öğretmenlerin söylediklerini anlama, arkadaşlık kurmak, yaramazlık yapmak ya da duygusal veya fiziksel ihtiyaçlar. Her çocuk farklı yollarla ve farklı oranda ilerleme gösterir. Bir çocuk kendisinin en iyi nasıl öğrendiğini çok iyi bilir. Kimi çocuk fiziksel olarak bir şeyler yaparak öğrenir, kimi çocuk dinleyerek veya okuyarak öğrenir, kimi çocuk ise ikisinin karışımıyla öğrenir. Öğretmenler derslerini planlarken her öğrencinin öğrenme biçimini dikkate alarak hazırlık yaparlar. Bunu yaparken hangi öğrencinin hangi aktiviteyi yapacağına, hangi materyal veya araç gereci kullanacağına karar verir. Kendimden örnek vermem gerekirse, İngiltere’ye ilk geldiğim günlerde dil bilmediğim için her şey bana resimler ile anlatılırdı. Dili anlamaya başladıktan sonra dinleyip, tartışıp ve tekrarlayarak daha fazla öğrendiğimi anladım. Bu metodu her alanında kullanıp eğitim hayatımı tamamladım. Çocuğunuzun ilk yılları onun fiziksel, duygusal, entelektüel ve sosyal gelişimi açısından çok önemlidir. Bebekken yapılan muayeneler sayesinde doktor veya hemşire çocuğunuzun Özel Eğitim ihtiyacı olup olmayacağını anlayabilir ve bu konuda sizi uyarabilir. Bu konuda eğer endişeleriniz varsa zaman geçirmeden doktorunuza tanışmanız önemli. Eğer çocuğunuzda yukarda bahsettiğimiz Özel Eğitim İhtiyaçları var ise yardım alabilirsiniz. Eğer çocuğunuzda okul öncesi böyle bir ihtiyaç gördüyseniz okul müdürü ya da yöneticisine bu durumu açıklayabilirsiniz. Okul böyle bir durumda sizi dinler ve çocuğunuzu Özel Eğitim İhtiyaçları Koordinatörü (SENCO) aracılığıyla gözlemler. Eğer çocuğunuzun Özel Eğitim ihtiyacı olduğu konusunda belli özellikler görülürse gereken yardımı alması için çalışmalar başlatılır. Çoğu zaman bir çocuğun Özel Eğitim İhtiyaçları olup olmadığını aileden önce okul fark eder. Her iki durumda SENCO aile ile bir araya gelir ve çocuğun Özel Eğitim ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağını planlar ve anlatır. Bir çok çocuk bu yardım sayesinde gereken gelişmeyi gösterir ve başarılı olur. Toplum olarak Özel Eğitim ihtiyacı olan çocuklar ya da çocuklarımız olduğunu kabul etmekte zorlanıyoruz. Öğretmenler, çocuklarımızın Özel Eğitim ihtiyacı olduğunu söylediğinde bir çoğumuz durumu anlamadan ‘Benim çocuğum geri zekâlı’ ya da ‘Benim çocuğum hasta’ gibi söylemlerde bulunarak karamsarlığa ya da bir hüzne kapılıyoruz. Yukarda da bahsettiğim gibi Özel Eğitim ihtiyacı, bir çok çocuğun eğitim hayatları boyunca yasayacağı bir durumdur. Bu anlamda farklı tavır veya yorumlar yapmak en çok çocuğumuzu etkileyip çocuğumuza zarar verecektir. Her şeyden önce temel başlangıç noktamız çocuklarımıza yardım etmek olmalıdır. Bu anlamda hem okuldan hem de kendi çabalarımız ile yapacağımızın en iyisi yapıp çocuklarımızın geleceği için onlara yardımcı olmamız en temel velilik görevimizdir. Sonuçta onlar bizim çocuklarımız ve geleceğimizdir. ÇARŞAMBA 18 MART 2015 8 Hoffman, İnce ve Altun YPG’li Scurfield’e Londra’da anıldı Rojava’da Görkemli Uğurlama Komünist Kadınlar, Londra’da düzenledikleri anma etkinliği ile Rojava’da yaşamlarını yitiren MLKP savaşçıları Ivana Hoffmann, Coşkun İnce ve “Komünist Nefer” Erkan Altun’u andılar. 15 Mart Pazar günü düzenlenen anma etkinliği, 100’ü aşkın katılımla gerçekleşti. Açılış konuşması ve saygı duruşu ile başlayan etkinlik, MLKP Merkez Komitesi’nin Hoffmann için yayımladığı bildirinin okunması ile devam etti. “Onlar; yükselen değerlerimiz, büyüyen devrim umutlarımızın müjdecisidir!” Yapılan açılış konuşmasında; “Partimiz MLKP’nin daha kuruluş aşamasında öngördüğü bölgesel devrim olanakları ve buna uygun örgütlenme perspektifi, Rojava devrimi ile somutlanmıştır. Gerek Rojava devrimi sürecinde ve gerekse Kobane savunması süreçlerinde Partimizi, Kürt özgürlük hareketi ile birlikte sürecin en hazır kuvveti haline getiren de bu doğru öngörü ve örgütlenmemiz olmuştur. Emperyalist güçler, faşist Türk devleti ve bölgesel işbirlikçi diktatörlükler tarafından finanse edilen faşist DAİŞ çeteleri karşısında kahramanca direnen ve ölümsüzlüğe uğurladığımız her yoldaşımız, partimizin bölgesel devrim perspektifine hayat veren yapı taşları olmuşlardır. Onlar; yükselen değerlerimiz, büyüyen devrim umutlarımızın müjdecisidir!” denildi. Sinevizyon gösterimi ardından Komünist Kadınlar adına yapılan konuşmada, Rojava devrimi ve direnişinin güncel, politik değerinin altı çizilerek enternasyonal mücadelenin komünist bir kadın neferi olarak Ivana Hoffmann’ın ölümsüzlüğünün kendileri için büyük bir değer olduğu vurgusu yapıldı. “ Sözümüzdür: Bu devrim, Ivana Hoffman yoldaşımızın eylemiyle gösterdiği yoldan, can feda savunulacaktır” denildi ve ardından Hoffmann’ın, ailesi ve yoldaşları için bıraktığı mektup okundu. Coşkun İnce ve Erkan Altun’u ayrı ayrı tanıtıcı konuşmalar yapan komünist kadınlar; “Onların ideallerini yaşatacak, taşıdıkları bayrakları zulmün kalelerine dikeceğiz” dediler. “Sibel’den Ivana’ya Rojava Devrimi Kazanacak!” MLKP imzalı büyük boy pankart ve MLKP Rojava şehitlerinin karanfillerle donatılmış fotoğraflarının yer aldığı sahnede yapılan anma etkinliğinde Erkan Altun’un çocukluktan başlayarak 25 yıllık arkadaşı, yoldaşı Alican söz aldı ve O’nun yaşamı hakkında bilgiler verdi. “Erkan için; Rojava devrimine ilişkin tutum önemliydi” Alican; “O, kolay tercihler yapmayan, yapınca da asla vazgeçmeyen, militan ve kararlı bir komünistti. O, duruşu ile göze çarpan ve zindanlarda ilk saldırıya uğrayanlardandı. F tipi hücre saldırısında ölüm orucuna yatmış, 374 gün süren ölüm orucu sonrası iflas eden bedenine karşı da direnmiş ve ayağa kalkmıştı. Rojava devrimine karşı tutum, onun için oldukça önemliydi. Ve bu nedenle içinde yer aldığı örgütlenme ile bağını kopararak komünist bir birey olarak Rojava devrimi için savaşmaya koştu” dedi ve örgütlü mücadelenin zorunluluğuna işaret etti. Roj Kadın Meclisi ve Yeni Kadın’dan dayanışma mesajları Anma etkinliğiyle dayanışmada bulunan Roj Kadın Meclisi adına yapılan konuşmada, “Avaşin yoldaşımız, duruşuyla, tercihiyle ve eylemiyle gösterdiki; Rojava devrimi ve Kobane direnişi sadece Kürt’lerin değil, insanlık adına yürütülen bir direniştir. Enternasyonalist komünist Ivana yoldaş halkların özgürlük mücadelesinin sembolü olmuştur” dendi. Yeni Kadın adına verilen mesajda ise; “Ivana, savaşan ve savaşta öncüleşen, ustalaşan bir kadın savaşçı olarak tüm emekçi kadınların mücadelesinde yaşayacak / yaşatılacaktır” dendi. Sloganların dinmediği anma etkinliği, önümüzdeki günlerde İngiltere’ye getirilmesi beklenen İngiliz YPG savaşçısı Konstandinos Eric Scurfield’in uğurlama törenine duyarlılık çağrısı yapılarak sonlandırıldı. Til Berak’ta yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren İngiliz vatandaşı YPG savaşçısı Konstandinos Erik Scurfield (Kemal) cenazesi memleketine gönderilmek üzere Güney Kürdistan’ın başkenti Hewler’e uğurlandı. Til Berak’ta DAIŞ çeteleri ile YPG savaşçıları arasında 2 Mart’ta çıkan çatışmada yaşamını yitiren İngiliz vatandaşı YPG savaşçısı Konstandinos Erik Scurfield’in (Kemal) cenazesini Güney Kürdistan’a uğurlamak için yüzlerce Rojavalı Dêrik’teki hastanenin önünde bir araya geldi. Cenaze buradan alındıktan sonra İngiltere’ye üzere üzere Hewlere götütüldü. Cenaze konvoyu Semelka Sınır Kapısına doğru hareket ederken geçtiği Koçeran bölgesinde yurttaşlar tarafından slogan ve zılgıtlarla karşılandı. Cenaze konvoyu sınır kapısına ulaştıktan sonra, Kemal için silah arkadaşları tarafından askeri bir tören düzenlendi. Törene İngiltere’den gelen Kemal’in babası Christopher ve amcası Philip’te katıldı. Erik Scurfield’in cenazesi İngiltere’nin Barnsley kentinde toprağa verilmesi bekleniyor. İngiltere’de yaşayan Kürdistanlılar cenaze törenine kitlesel katılmaya hazırlanıyor. PYD Eşbaşkanı Salih Müslim İngiliz parlamentosunda konuşacak Centre for Kurdish Progress (Kürt Araştırmalar Merkezi), İngiltere ve uluslararası kamuoyunun, geçen yıl Eylül ayında İşid kuşatmasına karşı gösterdikleri direniş ile tanıdıkları Suriye Kürtleri’ni İngiltere Parlamentosu’na taşıyor. Demokratik Birlik Partisi PYD’nin eşbaşkanı Salih Müslim,25 Mart günü düzenlenecek Kurdish Progress toplantısına konuşmacı olacak. “İnkardan özerk devlet modeline, Suriye’de Kürtler” başlıklı toplantıya katılacak olan Müslim, Suriye Kürtlerinin yaşadığı bölgelerde uygulanan kanton modelinin yanı sıra Kobane direnişi, İşid saldırıları ve Türkiye ile ilişkiler üzerine önemli değerlendirmelerde bulunacak. Parlamento’nun 9 numaralı komite odasında gerçekleştirilecek olan toplantı 19:00-21:00 saatleri arasında yapılacak. Toplantıya düşünce merkezi Royal United Services Institute (RUSİ) analistlerinden Michael Stephen, London School of Economics öğretim üyesi Dr David Graeber ve Dr Johanna Riha da konuşmacı olarak katılıyor. ÇARŞAMBA 18 MART 2015 9 ŞİLAN AVRUPA’DAN BAŞKA BİR YERE GİTMEDİ Daiş çetelerinin Kobane’ye yönelik ağır saldırıları başladıktan sonra 27 Ekim 2014 tarihinde Londra’dan ayrılıp Brüksele gitmişti. Bir süre sonra 16 Ocak tarihinde Londra’ya dönmüştü. Özçelik Londra’dan ayrıldıktan sonra, bir çok sayıda ulusal ve uluslararası basın organı yalan haberler yaparak Şilan Özçelik’in YPJ’ye katılmak üzere Kobane’ye gittiğini iddia etmişlerdi. HAPİSHANE ÖNÜNDE PROTESTO EYLEMİ Şilan Özçelik için, tutulduğu HM Prison Holloway hapishanesi önünde protesto eylemi gerçekleştirildi. Hapishane önünde toplanan grup, mahkeme kararını sert bir dille protesto ederken, Şilan Özçelik’in derhal serbest bırakılmasını istedi. Baş sayfadaki haberin devamı... İngiliz Yargısı Kürtleri Kriminalize Etmeye Devam Ediyor İngiltere hükümeti bir yandan Daiş ile mücadele ettiğini ifade ederken bir diğer yandan da İngiliz mahkemeleri Şilan Özçelik adlı 18 yaşındaki genç Kürdü Daiş’e karşı savaşmaya gitmeye teşebbüs etmekten suçlu bulup tutukladı. Londra’da ailesiyle birlikte yaşayan Şilan Özçelik adlı genç Kürt kadın dün çıkartıldığı Westminster Magistrates’ mahkemesinde Terörizm ile mücadele kapsamında tutuklanarak cezaevine konuldu. 16 Ocak tarihinde Almanya’dan Londra’ya gelirken Stansted havalalanında gözaltında alınıp ifadesi alındıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Dün Westminster Magistrates’ mahkemesinde hakim karşısına çıkan Özçelik PKK’ye katılmaya teşebbüs etmekten suçlanarak terörle mücadele kanunun 5 (1) (a) olarak bilenen madde kapsamında tutuklandı. Suriye’de DAİŞ’e katılma planı ile gittikleri İstanbul’da gözaltına 3 İngiliz genç, İngiltere’ye geri gönderilmelerinin ardından kefaletle serbest bırakıldı. Gafur H, Muhammed N. ve Muhammed Abdulla H. isimli İngiliz vatandaşı gençler hakkındaki soruşturmanın ise sürdürüleceği açıklandı. İNGİLİZ YARGISI KÜRTLERE ÇİFTE STANDART UYGULUYOR Westminster Magistrates mahkemesinde yapılan duruşmada hazır bulunan savunma avukatı Ali Has, müvekkilinin tutuklanma gerekçesinin PKK’ye katılmaya teşebbüs etmek olduğunu ve Şilan özçelik’in kendi ifadeleri dışında konuyla ilgili ellerinde herhangi bir delil bulunmadığını “PKK’ye katılmaya teşebbüs etti” diyerek Kürt kızı Şilan Özçelik’i tutuklayan İngiltere yargısı, DAİŞ’e gidiş yolunda İstanbul’da yakalanan 3 vatandaşını ise kefaletle bırakmakta sakınca görmedi. TUTUKLAMA GEREKÇELERİNDEN BİRİSİ DAİŞ’TEN KORUMAKMIŞ belirtti. Mahkemenin kararına göre bir diğer tutuklama gerekçesinin de sözde Şilan’ı Daiş’ten korumak amaçlı olduğu ifade edildi. KEFALET İLE SERBEST BIRAKILABİLİRDİ Avukat Ali has konu ilgili gazetemize yaptığı açıklamanın devamın şunları belirtti: ‘Bir kişinin kefalet ile serbest bırakılmaması yasalara göre üç maddeye bağlanmış. Bunlar, kişinin daha çok suç işleme ihtimali, davadaki delilleri karartma ihtimali ve mahkemeye gelmeme riski. Ancak savcının istemine rağmen hakim bunları kabul etmedi. Buna göre müvekkilim serbest bırakılmalıydı, ancak yukarıda da belirttiğim iki nedenden dolayı tutuklama kararı çıktı.’ Cuma akşamı saat 6’da Özçelik’in tutulduğu hapishane önünde toplanan gruba çok sayıda İngiliz vatandaşı da destek verdi. Eyleme aralarında İtv ve RT gibi televizyon kanallarının da bulunduğu çok sayıda İngiliz basın yayın organı yoğun ilgi gösterdi. Eylemciler üzerinde ‘Şilan Özçelik’e özgürlük’, ‘Kürtleri Kriminalize etmekten vazgeçin’, ‘Suç varsa o da İngiltere hükümetinin Daiş’e karşı sessizliğidir’ yazılı pankartlar açarken, sürekli ‘PKK’yi terör listesinden çıkarın’, ‘Şilana Özgürlük’ şeklinde sloganlar atıldı. Grup adına yapılan konuşmalarda, İngiltere hükümetinin Kürtleri kriminalize etmeye çalıştığını, Şilan Özçelik’in tutuklanmasının da bunun bir parçası olduğu belirtildi. Özçelik’in tutuklanmasının aynı zamanda Daiş’e karşı savaşan Kürt güçlerinin mücadelesinden rahatsız oldukları anlamına da geldiğini ve bunun dolaylı olarak Daiş’i desteklemek anlamına geldiği ifade edildi. Grup HM Prison Holloway hapishanesi etrafında yürüyüş halinde sloganlar atarak bir tur attıktan sonra yürüyüşlerine son verdi. 10 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 11 Britanya HDP Gençliğinden Duyarlılık Çağrısı yürüteceğiz.” Cevabını verdi. Toplantı sonrasında düzenlenen basın açıklaması ve HDP’nin çalışmaları ile ilgili gazetemize açıklamada bulunan Day-Mer gençlik yetkililerinden Ayşe Sena Kartal, “Londra’da ve İngiltere’de yaşayan bütün geçlerimizi duyarlılığa davet ediyorum, seçimlerde oy kullanmak üzere eğer halen daha kaıtlı değillerse hemen kayıtlarını yaptırsınlar. Potansiyel sayısız gencimiz var morallerimiz çok yüksek, dahada yükseltmek için çevrelerimizide bilinçlendirelim ve toplantıparımıza katalım. Zaman birlik olma zamanıdır.” Şeklinde konuştu. Geceye, Gik-der gençliği adına katılan HDP İngiltere Gençliği yetkililerinden Nevzat özdemir ise gazetemize verdiği demeçte, “Gençliğimizin Türkiye’deki emektar halkın demorat gücü olan HDP’ye destek olabilmek için elimizden gelen çalışmaları yapmak istiyoruz. Çükü inanıyoruz ki Türkiye sadece HDP ile demokrasiye ulaşır.” Deyerek HDP’nin önemini vurguladı. Yeni demokratik Gençlik üyesi Abdullah Gürberk ise demecinde, “bu seçimlerde HDP’yi destekliyorum, eşit bilimsel ve anadilde bir eğitim için HDP’yi destekliyorum. Herkesi de HDP’yi desteklemeye çağırıyorum.” İfadelerini kullandı. Yaklaşık 1 saat süren basın açıklaması ve soru cevap bölümünün ardından hafta sonu yapılacak Newroz etkinliklerine katılım çağırı ile toplantı son buldu. KAYIT OLMAK İÇİN HALEN FIRSATINIZ VAR ‘Sizinle Daha Güçlüyüz’ sloganı ile çalışmalarını duyurmak üzere düzenlediği basın toplantısında Briyanya HDP Gençliği, seçim sürecinde gençleri duyarlı ve aktif olmaya çağırdı. yaşayan her ulus ve mehsepten ezilenlerin demokratik taleplerini, seçim meydanlarında haykırmak için HDP çatısı altında birleşen demokrasi güçlerini destekleyelim...İngiltere’de yaşayan Türkiyeli ve Kürdistanlı yurtseverleri, işçileri, emekçileri, gençleri, kadınları ve LGBTİ bireyleri, özgürce eşitce ve kardeice bir yaşam için HDP’yi desteklemye çağırısyoruz. Faşist Türk devletinin, imha inkar ve katliamcı yüzünü teşhir etmekiçin HDP’yi destekleyin.” İfadelerine yer verildi. Haber-foto:Erem Kansoy Türkiye’de 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlerinin yaklaşması ile Avrupa’da yaşayan ve oy hakkı olan kitleler de örgütlenerek seçim çalışmalarına çeşitli alanlarda hız veriyor. Londra’da da bir çok sivil toplum örgütü ve kuruluşun da desteğini alarak çalışmalarına aralıksız devam eden HDP Britanya, özellikle seçmen kayıtları ile ilgili çok hızlı ve etkili bir kampanya yürüttü. HDP Youth Uk, adı altında seçim çalışmaları yürüten HDP Britanya gençliği ise düzenlediği basın toplantısı ile seçim kampanyasını resmen başlatmış oldu. Day-Mer’in Tottenham bölgesinde bulunan binasında, Pazartesi günü düzenlenen basın açıklamasına çok sayıda genç katıldı. ‘Sizinle Daha Güçlüyüz’ sloganı ile çalışmalarını duyurmak üzere düzenlediği basın toplantısında HDP İngiltere Gençliği adına, Day-Mer gençliği üyelerinden Ayşe Sena Kartal’ın yaptığı açılış konuşmasının ardından hazırlanan ortak basın bildirisi okundu. Ardından basının sorularını yanıtlayarak geceye son veren gençler birlik olma çağırısı yaptı. Ayşe Sena Kartal konuşmasında, “Sevgili basın emekçileri değerli kadın ve erkek genç arkadaşlar, hepinizi HDP Youth UK adına selamlıyoruz. Bugün buraya toplanmamızın nedeni, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan genel seçimler ile ilgili, basın açıklamamızı sizlerle paylaşmaktır.” İfadelerini kullandı. HDP gençliği basın açıklmasında ise, “Türkiye’de faşist diktatörlüğün katliamcı yüzü her gün katmerleşerek ortaya çıkmaktadır. Başta Kürtler,Aleviler, devrimciler olmak üzere sistemi eleştiren ve karşı çıkan herkese, azgınca saldırmakta göz altına alarak, tutuklamaktadır. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi birde adına kaza dedikleri aslında bir işçi kıyımı yaşanmaktadır. Erkek egemen düşünce ve eylemlerinin bir devlet politikası olduğu ülkemizde, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve hunharca katliamların her geçen saat artmakta ve artık haber değeri bile taşımayacak hale elmiştir. Her gün medyada kadına yönelik şiddet adeta teşvik edilerek katliamlara ades gösterilmektedir.... okulda sokakta hücrede celladın yüzüne tüküren gençlerin müadelesini sahiplenmek için HDP’ye oy vererek destek sunalım..... Türkiye’de Gazeteci Arif Bektaş’ın, Alevi gençliğinin HDP’ye desteği net mi yönündeki sorusuna kürsüden Gikder gençliği adına konuşan HDP İngiltere Gençliği yetkililerinden Nevzat özdemir, “Avrupa genelinde örgütlü 265 Alevi kurumu ve derneği seçim konusunda tavırlarını belirlemek amacıyla Frankfurt’ta bir araya geldi. Bu toplantıda yüzde doksan dokuzunun kararı HDP’yi desteklemek olduğunu açıkladılar. Şuan Londra’da bulunan Cemevi’nin konuyla ilgili nasıl bir açıklama yapacağını merakla bekliyoruz, çünkü kendi aralarında bir araya gelip öyle bir karar almaları gerekiyormuş, ama biz bundan sonra tekrardan Cemevi ile görüşmelerimiz, Alevi gençliğimizinde doğru yerde HDP’nin saflarında olması içinde birlik olma adına çalışmalarımızı Yurtdışı Seçmen Kütüğü 14 Mart 2015 Cumartesi günü itibariyle YSK’nın internet sitesinde ilan edilmiştir. www.ysk.gov.tr internet adresinden yapabileceğiniz kontrol sonucunda seçmen kütüğüne kayıtlı olmadığınızı veya bağlı bulunduğunuz Başkonsolosluk bilgisinin yanlış olduğunu tespit etmeniz halinde, 27 Mart 2015 tarihine kadar Londra Başkonsolosluğuna şahsen müracaat ederek itiraz başvurusunda bulunabilirsiniz. İtiraz başvurusu için son gün 27 Mart 2015 Türkiye saati ile 17.00 olup, bu saatten sonra itiraz başvurusu kabul edilmeyecektir. İtiraz başvurularının şahsen yapılması gerekli olup, posta ile itiraz başvurusu yapılması mümkün değildir. OY VERME İŞLEMİ 30-31 MAYIS 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri 30-31 Mayıs 2015 tarihlerinde İngiltere’de Londra ve Edinburg’da düzenlenecektir. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) almış olduğu ilgili kararlar gereği 2015 Milletvekili Genel Seçimleri Londra’da Olympia Sergi ve Konferans Merkezi’nde (W14 8UX Londra) yapılacaktır. Edinburg Başkonsolosluğunun göreve başlaması nedeniyle görev bölgesinde kalan İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın tamamı ile İngiltere’nin Northumberland, Cumbria, Tyne and Wear, County Durham, Lancashire, North Yorkshire bölgeleri ve York şehrinde yaşayan vatandaşlar oylarını Edinburg Başkonsolosluğunun belirleyeceği bir yerde kullanacaktır. ÇARŞAMBA 18 MART 2015 12 Britanya Parlamentosunda Newroz Resepsiyonu Newroz haftası kapsamında Salı akşamı Britanya Parlamentosunda geniş katılımlı bir Newroz resepsiyonu düzenlendi. Haber-Foto: Erem Kansoy KNK ve UCFL tarafından organize edilen resepsiyona kısa bir sure önce Rojava’da yaşamını yitiren Konstandinos Eric Scurfield’in annesi Vasiliki Scurfield de katılarak bir konuşma yaptı. Vasiliki Scurfield yaptığı konuşmada, ‘‘Oğlum Kosta Britanya’nın çıkarları için savaşmamış olabilir ama kesinlikle Britanya’nın değerlerini savunuyordu orada. Bu değerler Batı’da genelde var olan ama bizim bir çok defa hiçe saydığımız değerler.’’ dedi. Resepsiyona aynı zamanda ev sahipliği yapan İşçi partili milletvekili Mike Gapes yaptığı konuşmada, ‘‘Eminim ki gelecek sene geçmiş seneden daha iyi olacaktır. Kobane’nin zaferi Suriye’deki tüm Kürt bölgelerinin zaferi için ilk adımdır.’’ dedi. Milletvekili Mike Gapes, genç Kürt kadını Şilan Özçelik’in İngiliz mahkemeleri tarafından tutuklanması ile ilgili soruya, ‘‘Burada devlet adına bir şey diyemem, ancak bana göre, burada iyi ve şeytanın savaşı var, ve bu mücadelede iyinin yanında olmamız gerekiyor. Daiş’e karşı mücadele edenlerle dayanışma içinde olanların, onlara karşı savaşanların kesinlikle tutuklanmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü burada faşizme karşı, dünyadaki herkesi tekleştirmeye çalışan totaliter bir ideolojiye karşı bir savaş var.’’ şeklinde cevap verdi. Parlamentodaki Newroz resepsiyonuna Konstandinos Eric Scurfield’in kızkardeşiyle beraber katılan annesi Vasiliki Scurfield, masanın üzerinde çiçeklerle ve yeşil kırmızı sarı renklerle süslenmiş resminin arkasında yaptığı konuşmada, ‘Bu zor zamanda, aile, arkadaşlar, tanıdıklarımız ve yabancılardan bile, aldığımız destek yasımızı biraz olsun dindirmeye yardımcı oldu. Hepsine teşekkür ediyorum’ diyerek sözlerine başladı. ‘‘Kosta paralı asker ya da iş bekleyen, macera peşinde olan bir asker değildi. Yunanistan’da askerliğini tamamlayıp görevini yerine getirdikten sonra, Britanya’da, kara ve deniz askeriyesi, Royal Marines’e katılmaya karar verdi. Burada, iyi maaş aldığı bir işi bırakıp Suriye’ye Daiş’e karşı savaşmaya gitti. Buraya gidip Daiş’e karşı savaşmak için maaş almadı, yapmak için maaşından vazgeçti.’’ diyen anne Vasiliki, Daiş’in soykırımcı, katliamcı ve seks tüccarlığı yapan bir terörist bir grup olduğunu ifade etti. Bir süre önce YPG saflarında Daiş’e karşı savaşırken yaşamını yitiren Konstandinos Eric Scurfield için geçtiğimiz hafta sonu Rojava’nın Cezire kantonunda babası ve amcasının da katıldığı görkemli bir uğurlama töreni yapılmıştı. Resepsiyonda ayrıca, KNK Britanya kadın temsilcisi Michelle Allison, PYD Britanya temsilcisi Dr Alan Semo da birer konuşma yaptı. İşçi Parti Milletvekili Jeremy Corbyn Michele Allison Konstandinos Eric Scurfield’in annesi ve kızkardeşi İşçi Parti Milletvekili Mike Gapes ÇARŞAMBA 18 MART 2015 Londra’da Newroz Kutlamalarının Startı Verildi Londra 2015 Newroz kutlamalarının startı Perşembe akşamı Londra Büyükşehir Belediyesinde verilen bir resepsiyon ile verildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Osman Baydemir ile birlikte çok sayıda misafirin katıldığı resepsiyon ile Newroz kutlamalarının startı verildi. Resepsiyonda Londra Büyükşehir belediyesi meclis üyesi Jenette Arnold, Roj Kadın Meclisi sözcüsü Gülcan Aydın, KNK temsilcisi Akif Wan, Unite Sendikasından Alain Hertzmann, Avrupa parlamentosu milletvekili Seb Dance, CAMPACC temsilcisi Les Levidow, Glyne Harries ve UCFL temsilcisi Nimet Polat ve Osman Baydemir birer konuşma yaparak Newroz bayramını kutladılar. HDP Urfa milletvekili aday adayı ve Diyarbakır büyükşehir belediyesi eski başkanı Osman Baydemir Newroz bayramını kutlayarak başladığı konuşmasına Kürtlerin 2015 yılında Ortadoğu’ya demokrasi ve özgürlük getireceğini belirtti. KNK ve Roj Kadın meclisi tarafından organize edilen Newroz resepsiyonunda misafirlere Kürt mutfağından yemekler takdim edildi. Resepsiyon çekilen halaylarla son buldu. Bir hafta sürecek Newroz programından sonra Büyük Newroz kutlaması 22 Mart’ta Finsburry Park’ta kutlanacak. 2015 NEWROZ PROGRAMI: 21 Mart: Newroz Yürüyüşü Yer: Haringey Civic Centre’den Kürt Toplum Merkezine Saat: 16:00 21 Mart: Gençler Newroz’u Kutluyor Yer: Kürt Toplum Merkezi-Haringey Saat: 18:00 22 Mart: Büyük Newroz Kutlaması Yer: Finsburry Park- N4 1EE Saat: 12:00-19:00 13 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 14 Would you like to get involved in a “BBC Children in Need funded project” and teach children, learn new skills and be part of a team! We are north London based charity which promotes benefit of Turkish and Kurdish speaking community in London. The centre is formed by the people who mainly come from Kurdish and Turkish speaking minority in the UK. The community centre runs educational activities and projects in order to support the educational needs of their members and the children. The centre caters of a variety of cultural activities and youth educational events. The centre provides advocacy services, organise cultural seminars, events, breakfast clubs and has learning centre. The community centre is delivering the project “Writing My Story” for children and young people aged 7-11 and 10-15. Throughout the project, the community centre will provide English and art classes for the students within 10 months period. At the end of the period participants will produce and publish a story telling book. In addition, the children and young people will choose to visit one of the UK`s free museum or art galleries. The Community Centre is looking for a project administrator. Post Title Key purpose: Accountable to: Project Administrator To assist the delivery of the project Co-ordinator Responsible for: Administration of the project Location: Hourly rate: CRB disclosure: Elbistan Community Centre £15 per hour Enhanced CRB required Role description Support the centre coordinator for keeping a register of details about each child/young person (home phone number, emergency contact, medical information). Assist the centre coordinator for deciding which class each child/young person will be in (with assistance from teachers). Liaise with mainstream schools if a child/young person`s progress is causing concern. Maintain record as enrolment forms, class registers, risk assessment, parental consent, and so on. To provide administrative support to centre coordinator for the project. To assist in the promotion of the project of Elbistan Community Centre to the wider Community. To support volunteers and teacher and provide guidance as appropriate. To develop and maintain an efficient filing and management system for the project. Assist and provide administrative support for the centre coordinator for the centre coordinator for the evaluation and monitoring process of the project. What we look for To be graduated from an UK Higher Education Institute (p.e. University). Ability to demonstrate previous work experience and qualifications. A good knowledge of the educational issues affecting the refugee communities in the UK. Experience of working in voluntary sector and desire to work. Non-judgemental attitude towards any gender, race, belief or age group in fine with centre`s constitution Commitment to anti-discriminatory working practice. A flexible attitude to the demands of the post. If you would like to apply for or interested in positions please request application pack from Aydin Dogan via e-mail aydin@el-com. org . For further details please call 0208 803 67 38 or 07588731604 Deadline: 28 March 2015 5pm ÇARŞAMBA 18 MART 2015 15 Haringey’de Ev Yıkımları ve Konut Yenileme Tartışmaları Büyüyor Londra’nın bir çok belediyesinde olduğu gibi, Haringey’de de konut sorunu devam ediyor. Eski belediye evlerinin yenilenme planları geliştiren belediyenin planlarına karşı tepkiler büyüyor. Daymer yaptığı açıklamada Haringey Belediyesinin 4400 evin yıkılacağını belirterek, sosyal konutların tehlikede olduğunu ifade etti. Haringey belediyesi encümeni Ali Demirci, bu bilginin doğru olmadığını ve bölgede yapılacak değişikliğin halk ile yapılan görüşmeler sonucunda belirleneceğini ifade etti. Demirci, ‘‘Öyle bir şeyin gerçekle alakası yoktur. Yerel planlar yenilenmesi gerekiyor. Bölgeyi yenileme planları var, fakat henüz halkla görüşme aşamasındayız,’’ dedi. ‘Consultation period’ olarak bilinen, ve Belediye’nin yapmak istediği çalışmalar ve değişikliklerin halk ile danışıldığı süreç 27 Mart’ta son buluyor. Bu süreç içerisinde, bölgede yaşayan ev sakinleri yanı sıra, işyeri sahipleri ve değişimden etkilenebilecek başka kişilerle görüşülüyor. Haringey belediyesi bölgede rejenerasyon çalışmaları dahilinde eski belediye evlerini yıkıp yerine yeni evler inşa etmek istiyor. Tottenham’da futbol sahasının çevresinde geliştirilen planların benzeri Haringey’in çeşitli bölgelerinde uygulanabilir. Bazı çevreler, bu gelişimin, pahalı evler inşa edip, sosyal konut sağlamadığını ve bunun da düşük gelirli yerel halkı bölgenin dışına yitebileceğini savunuyorlar. Evlerin yapımı özel şirketlere devrediliyor, bu özel şirketlerin belediyeye belirli sayıda sosyal konut, ve uygun fiyatta ev veriyorlar, fakat bu sayı da bir çok kesim tarafından yetersiz bulunuyor. Daymer, Defend Council Housing ile ortaklaşa yaptığı açıklamada Haringey belediyesine ait bir çok yerleşim alanındaki evlerin yıkımının gerçekleşeceği belirtildi. Daymer’in açıklamasında, Broadwater Farm, Culvert Road, N15, Brunel Walk, N15, İmperial Wharf, N16, Lemsford Close N16, Watts Close, N15, Barbara Hucklesbury Close, N22, Northumberland Park, N17, gibi bölgelerde eski belediye evlerinin yıkımı gerçekleşebileceği belirtildi. Açıklama şöyle devam ediyor: ‘‘Bu toptan yıkıma karşı direnilmesi için mahalle sakinleri belediye çapında görüşme düzenledi. Bizler, Belediye’ye bizi evlerimizden tahliye çabanıza karşı direnç göstereceğiz diyoruz. Şantaj yolluyla kiraları yükseltecek ve kiracı haklarını zayıflatacak olan Konut Kurumlarına devredilmesinin lehine oyumuzu kullanmayacağız. ‘‘Sosyal konut, düşük kira, güvenli ve istikrar ve sosyal içerme gerçekleştirecek kalıcı kiracılık anlamına geliyor. Haringey’in daha fazla ve daha iyi durumda sosyal konuta ihtiyacı var! Belediye kendilerinde konut sakinlerinin evlerini düzgün hale getirilmesini karşılayacak para olmadığını söylüyor, ama bu doğru değil – Belediyenin konut geliştirme programında böyle bir fon açığı bulunmuyor.’’ Açıklamada, yenilenen evlerde yaşayan sakinlerin, tekrar aynı bölgede bir eve yerleştirilmelerinin garantisi olmadığı belirtildi. Demirci, bölge halkı her aşamada endişelerini belediyeye anlatabileceklerini ve belediye karar aşamasında bunları göz önünde bulunduracağını belirtti. Irkçılığa Karşı Büyük Yürüyüş ‘Stand up to Racism and Fascism’ adı altında çeşitli sendika ve sivil toplum örgütlerinin düzenlediği eylemde son zamanlarda artan ırkçı ve yabancı karşıtlığı söylemlerine karşı birlik mesajı verilecek. Bu senenin eyleminin ana sloganları, ‘İslamofobi’ye Hayır, Müslüman Hayatlar Önemli’; Ferguson’dan Londra’ya, Siyah Hayatlar Önemli; Anti Semitizm’i Yok Et; Göçmenler Hoş geldi, olarak belirlendi. Geçen sene, Londra’da gerçekleşen aynı eyleme 10 bin kişi katılmıştı. Birleşmiş Milletler Irkçılığa Karşı Eylem Günü olarak belirlediği 21 Mart’ta, günün amacı şöyle tanımlandı: ‘Tarihi felaketlerden öğrenerek ırkçılığa karşı mücadele edeceğiz’. Daymer Eylem’e katılım Çağrısı Yaptı Birleşmiş Milletler Irkçılığa Karşı Eylem Gününde, Daymer yayınladığı açıklamada yürüyüşe katılım çağrısı yaptı. Avrupa ve Britanya’da ırkçılığın son zamanlarda artmasıyla, ırkçılık karşıtı kampanyalarda büyüyor. Birleşmiş Milletlerin 21 Mart olarak belirlediği Irkçılığa Karşı Mücadele gününde Londra’da BBC’nin önünde başlayacak eylem gerçekleşecek. Daymer’in açıklamasında, 2010 yılından itibaren hükümetin tasarruf politikalarının sağlık, kamu alanı ve eğitimde gibi harcamalarda kesinti ve özelleştirme uyguladığını ifade ederek, bunları ezilen kesimleri bir araya getirdiğine dikkat çekti: ‘‘İşçi, emekçi ve yoksul kesimlerinin din, dil, ırk ayrımı yapmadan ortak sorunlarına karşı harekete geçtiğini gördük. Bu saygı ve gurur duyulması gereken birlik hareketi başta patron ve sermayederleri korkuturken, bir yandan da kesinti ve tasarruf politikaları yürürlüğe koyan politikacıların korkulu rüyası oldu.’’ Ekonomik krizin ve tasarruf politikalarının yarattığı sorunlara, UKİP gibi ırkçı siyasi partilerin yabancılar ve göçmenlere mahal etmeye Asgari Ücrette Yüzde 3 Artış İngiltere genelinde yapılacak genel seçimlere iki ay kala asgari ücrete yüzde 3 oranında zam yapılacağını açıkladı. Başbakan David Cameron, salı günkü açıklamasında İngiltere›de asgari ücrete yüzde 3 oranında zam yapılacağını, ancak zamların mayıs ayında yapılacak seçimlerden daha sonra, Ekim ayında yürürlüğe gireceğini belirtti. Yeni asgari ücret düzenlemesine göre şu anda 6,50 sterlin olan asgari saat ücreti 6,70 streline yükselecek. Ülkedeki 1 milyon 400 bin dolayındaki çalışanın zamdan faydalanacağı tahmin ediliyor. İngiltere›de asgari ücret yedi yıldan bu yana reel bazda yükseltilmiyordu. 7 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesindeki anketlere göre, Başbakan Cameron’un liderliğindeki Muhafazakar Parti, Ed Miliband liderliğindeki İşçi Partisi ile başa baş gidiyor. İngiltere›de uzun yıllardır ücretlere yapılan zam enflasyonun altında kaldığı için satın alma gücü azalma eğilimindeydi. çalıştığını belirten Daymer, bu ırkçı söyleme karşı güçlü seslerin yükseldiğini ifade etti: ‘‘Ekonomik kriz ve tasarruf politikalarına karşı kısır ve farklı politikaların söylenmediği bir dönemde ırkçılık söylemi yapan UKIP İngiltere’de bir karşılık buldu. Bu doğrultuda UKIP İngiltere’deki gerek sosyal gerek ekonomik her sorunu göçmenler üzerinden anlatarak göçmen toplumları günah keçisi ilan etti. Diğer ana partiler buna karşı göçmenlerin yaptıkları ekonomik, sosyal ve kültürel katkılarından bahsetmektense, UKIP’in popüler söyleminin peşine takılıp göçmen karşıtı söylemlerden geri durmadılar. İngiltere’nin yanı sıra Avrupa’da da buna benzer ırkçı ve ayrımcı politikalar faşist ve ırkçı partilerin güç kazanmasını sağladı. ‘‘Gerek İngiltere gerekse de Avrupa’da ırkçılığa geri adım attırmanın tek yolu ona karşı ortak mücadele etmektir. Almanya’dan Ferguson’a, ırkçılığa karşı olan tüm kesimler buna karşı bir araya gelip ‘Irkçılığa Hayır’ dediler. Yüzlerce insan Almanya’da Pegida’ya karşı, Yunanista’da faşist Altın Şafak’a karşı, Türkiye’de MHP’ye ve yaşadığımız ülke İngiltere’de UKIP’e karşı, sokaklara çıktılar. ‘‘21 Mart 2015’de, Genel Seçimlerden bir ay önce yapılacak bu yılki büyük yürüyüşe katılıp politikacıları açık bir mesaj yollayıp IRKÇILIĞA VE FAŞİZME HEP BERABER HAYIR DİYELİM.’’ Tarih: 21 Mart 2015, Cumartesi Buluşma yeri: Londra Toplum Merkezi, Saat 10:00 Yürüyüş başlama noktası: BBC Portland Place London W1A 1AA (en yakın metro istasyonu Oxford Circus), Saat 12:00 Bitiş noktası: Trafalgar Square ÇARŞAMBA 18 MART 2015 16 Haziran Seçimleri; Toplumsal Algı ve Kutuplaşma Doğan Genç-Londra 2015 Haziran Genel Seçimlerine yaklaşık iki ay kaldı. Zaman azaldıkça milletvekili adayları ve seçim çalışmalarına yönelik tartışmalar Türkiye ve Kürdistan’ın yanı sıra yoğun olarak çalışma yürüttüğümüz Britanya’da da hız kazandı. Ortadoğu ve Türkiye’de önemli konuların seçim gündemi içerisinde tartışıldığı bir döneme girdik. 13 yıldır tek başına iktidarda bulunan AKP hükümeti 12 Eylül darbesinin ürünü olan %10 barajının kendisine sağladığı avantajı da kullanarak seçim çalışmalarını yürütmektedir. Önemli gündemlerin iç içe geçtiği çok önemli bir haftayı geride bıraktık. İlk olarak, Kürt Halk Önderi’nin yürüttüğü diyalog sürecinin geldiği aşama ve İmrali Heyeti’nin hükümetle yaptığı ortak açıklama çözüm sürecini yeni bir aşamaya taşımıştır. çözüm süreci üzerinde tartışılan “10 Madde” geride bıraktığımız haftaya damgasını vurdu. Türkiye’nin gündemini kendisinin dışında kimsenin belirlemesine tahammülü olmayan Erdoğan rahatsızlık duysa da, normalden farklı olarak geçtiğimiz hafta Türkiye’nin gündemini Kürt Halk Önderi Öcalan ve Selahattin Demirtaş belirledi. Buna bağlı olarak ve HDP’ ye artan sevginin ve ilginin de etkisiyle HDP üzerinden yürütülen tartışmalarda geçen haftanın gündeminde yer aldı. Bunların yanı sıra IMF (Uluslararası Para Piyasaları) ve Türk Hükümetinin ekonomi düzenlemeleri ve hükümet ile Erdoğan’ın mevcut ekonomik gelişmelere karşın yaptıkları açıklamalar ve gösterdikleri tutum da gündem içerisinde önemli bir yer işgal etmiştir. Bu yoğun gündem içerisinde halkımız için yaşanan gelişmeleri takip etmek, olup bitenleri anlamak zorlaşıyor. Çünkü yeterli bilgiye sahip olunmayınca halkımız açısından süreç karmaşıklaşmakta ve dolayısıyla sürece dahil olmak güçleşmektedir. Öncelikle örgütlü mücadele çevresi içerisindeki alanlarda bu eksiklik oldukça göze çarpmaktadır. Kürt sorunu başta olmak üzere, Türkiye’deki mevcut sorunların nasıl çözüme ulaştırılacağı ve bu aşamada kimlere güvenileceği ya da çözümün kimlerle beraber yürüyerek sağlanabileceği gibi sorular cevapsız kalmaktadır. Yaşadığımız coğrafyanın ve toplumumuzun içinde olduğu belirsizlikler, iktidarın ve muhalefetin çözümsüzlük politikaları mevcut sorunların toplum tarafından çözümsüz olarak algılanmasına yol açmaktadır. Bu yoğun güvensizlik ortamında Kürt Halk Önderi, Kürt Özgürlük Hareketi ve onun bileşenleri; toplumun ötekileştirilmişlerine güven inşa etmeye çalışırken aynı zamanda mevcut sorunlar için çözüm yolları açmaktadır. Bu sisli ortamdan çıkışın en önemli kilidi ve anahtarı Kürt Halk Önderinin toplumun bilgisine sunduğu 10 Maddenin açılımını topluma doğru anlatmak ve doğru yorumlanmasını sağlamaktır. Tüm toplumsal muhalefetin Ortadoğu ve Mezopotamya’da ortaya çıkan durumu net ve doğru bir şekilde anlayıp, farkında olması gerekmektedir. Bu sürecin en önemli temel taşı Güvendir ve Güvenin olmadığı yerde hiçbir devrim inşa edilemez. Bu durum hem tüm Kürdistan hem de Türkiye’ deki devrimci ve demokrat kurumların en acil görevidir. HDP’nin bu temelde dikkate alınarak ele alınması ve sahiplenilmesi gerekmektedir. HDP ve mevcut ittifak politikaları ile seçim sonuçları bu soruların ve belirsizliğin en önemli cevabı olacaktır. 90 yıllık ulus devlet algısıyla geliştirilen ve toplumun farklı renklerinin birbirine güven duygusunu yok eden ve toplumlarımızı birbirine düşman nedenlerini “Güvensizlik Politikasını” ortadan kaldırmanın kolay olmadığının farkındayız. Özellikle farklı inanç ve uluslar arasındaki güven duygusu zayıflatılmış, birbirlerine karsı o kadar ötekileştirilmişlerdir ki, aynı topraklar üzerinde aynı amaçlar doğrultusunda bedel ödemelerine rağmen sisteme karşı ortak bir tutum sergilemeyecek duruma gelmişlerdir. Aleviler ile Sunniler, Türkler ve Kürtler arasında var olan güvensizlik duygusu buna en iyi örnektir. HDP’ nin geliştirdiği Yeni Siyasallaşma Süreci ve sürecin hedefleri hem Erdoğan ve AKP’ sini hem de CHP’ yi o kadar rahatsız etmiştir ki HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a karşı ortak saldırı yürütmektedirler. Bu konuda 100 yıllık devlet geleneği, iktidardaki ya da muhalefetteki fark etmez, devlet aklıyla iktidarlarını toplumsal kutuplaşma üzerine inşa etmektedir. Bu anlamda HDP ve Selahattin Demirtaş onların ezberlerini bozmaktadır. Bu durumda eğer biz halklarımızın arasındaki kutuplaşmayı ortadan kaldırıp “Heval ve Yoldaşlık” dayanışmasına dayalı güven ilişkisini inşa edersek devletin şeytani politikalarını da yenilgiye uğratmış oluruz. Botan’da bir insanımızın canı yandığında İstanbul ve Batıdaki insanımızın da bu acıyı hissetmesi gerekiyor ki, toplumsal duygu bağını oluşturabilelim. Bütün doğanın evimiz olduğu bilinciyle, daği taşı yakana karşı dik duruş sergilemenin yolu Manisa’nın ve Roboski’nin acısının aynı olduğunu anlamaktan geçer bütün acılara aynı duyarlılıkla sahiplenmekten geçmektedir. Selahattin Demirtaş’ ın geliştirmiş olduğu üslup bu duygu bağına denk düşmektedir ve bizim de bu üslubu sahiplenmemiz gerekmektedir. Londra ve Avrupa’ da bu güven ilişkisini ve duygu bağını oluşturma ve güçlendirme yönünde çalışmalar yapılırsa %10 barajını yıkmak biz Avrupa seçmenine nasip olacak. Bu noktada yurtdışı seçmeni olarak basit bir seçim matematiği yapmakta yarar var, AKP’den kurtulmanın tek yolu HDP’yi desteklemektedir. Seçimlerde tarafsız kalmak farkında olmadan Erdoğan ve AKP’sinin devam etmesine ve güçlenmesine hizmet eder ve Anayasa referandumunda “ Yetmez ama evet “ diyenlerin düştükleri siyasi yanılgıya düşmüş olurlar . HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ında altını çizdiği gibi bu uzun bir mücadele ve sadece seçimle sınırlandırılmamalıdır. Ancak bu seçim, bir dönemeçten geçiyoruz olmamızın da etkisiyle diğer toplumsal dinamiklerle farklı platformlarda bir araya gelmemize imkan tanımaktadır. Kürt Halk Önderi Öcalan’ in ifade ettiği gibi “Ben savaşı insan öldürmek için seçmedim, hayata en nefret ettiğim şey savaştı. Ama sistem köle olmayı dayatınca bende savaşı seçmek zorunda kaldım. .Çünkü direnmek yaşamdı, çünkü ben savaştıkça özgürleştim. “ geliştirilmeye çalışan Çözüm ve Diyalog Süreci parti veya kişilerin çıkarları için geliştirilmemektedir ve asıl amacı sömürgeci sistemin toplumlarımız arasında yüz yıllardır geliştirilen düşmanlık sistemini ortadan kaldırmaktır. Unutmamamız gerekiyor ki uluslararası güçler geçtiğimiz yüzyıl Ortadoğu’da böl-parçala-yönet modeli ile yönetmiştir ve son yüzyılda bu modeli yeni bir aşamaya taşımışlardır. Bu politikalardan en fazla zarar gören ise Kürt Toplumu olmuştur. Halklar; inanç, ulus, mezhep ve kavim ekseninde birbirlerine düşman hâline getirilmiştir. Aynı oyun Ortadoğu’da yine devrededir, fakat bu sefer Kürt Özgürlük Hareketi geliştirdiği hamlelerle bu oyunu boşa çıkarmaktadır. Rojava, Kobani, Şengal ve Kürdistan’ın diğer bölgelerinde oluşturulan ortak savunma çabaları gibi.. Kürtlerin kendi aralarındaki birliği ile Enternasyonal Birlikler Mezopotamya ve Ortadoğu’ da kirli oyunların boşa çıkarılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye tarihinde bıraktığı izler ve yarattığı değişim açısından önemli olan üç seçim vardır. Birincisi Demokrat Parti’ nin iktidara geldiği böylelikle tek parti rejimin bitmesine neden olan 1950 seçimi, ikincisi 12 Eylül’den sonraki ilk seçim olan ve askerlerin desteklediği Sunalp’ in MDP’ sine karşın Turgut Özal başkanlığındaki Anavatan Partisinin iktidara geldiği 1983 seçimi, Üçüncüsü ise Bülent Ecevit’li DSP ve Tansu çiler’ li DYP’nin koalisyonu ile sonuçlanan 1996 seçimi Türkiye tarihinin dördüncü önemli seçimi ise 7 Haziran 2015 seçimi olacaktır. Yukarıda verdiğim bilgiler doğrultusunda belirtmek istediğim nokta; 7 Haziran Seçimlerinin nasıl bir süreçte yapıldığı ve biz yurtdışı seçmeninin oylarının ne kadar önemli olduğu. Yurtdışı seçmeni olarak bu seçimin öneminin farkına varmalı ve bu doğrultuda davranmalıyız. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan açık bir şekilde seçmene “Bana 400 milletvekili verin, ben bu sistemi kendime göre şekillendirmeye çalışayım” demiştir. Bunun anlamı şudur; Erdoğan’ın 2023 yılına kadar önüne koyduğu hedefler var ve devlet başkanlığı kılığı altında yeniden padişahlık sistemini inşa etmeyi planlıyor ve yüzde %50’ ye bu planı doğrultusunda sesleniyor. Başka bir deyişle 13 yıllık AKP iktidarı döneminde öldürülen ve katledilen her çocuğa karşılık bir vekili mükafat olarak istiyor. Mart ayı haklarımızın mücadele tarihinde çok önemli bir yeri vardır. 6 Mart Koçgiri katliamı, 8 Mart dünya kadınlar günü, 12 Mart gazi ve Ümraniye olayları, 16 Mart Halepçe ve kamışlo katliamı , 21 Mart Newroz direnişleri, 27 Mart şehitler haftası ve 31 mart Kızıldere katliamı. Bütün bunları düşündükten sonrası. Böyle bir seçim ortamında “Ben tarafsızım”, “Benim oyumla neyi değiştiririm”, “ Ben bu sistemde hiç oy kullanmadım ve kullanmamda”, “Ben sadece kendi partimin propagandasını yaparım ve seçimi sadece propaganda aracı olarak kullanırım, gerisi de beni ilgilendirmez” ve benzeri mazeretler sadece ve sadece Erdoğan ve AKP’nin işine yarayacağının farkında olmalıyız. ÇARŞAMBA 18 MART 2015 17 Büyükelçi Bilgiç’in İngiltere Parlamentosunda İfade Vermesi Erdoğan’ı Kızdırdı İngiltere’den Daiş’e katılan üç genç kız ile ilgili Türkiye’nin Londra büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç’in Salı günü İngiltere parlamentosunda İçişleri komisyonuna ifade vermesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kızdırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün yaptığı açıklamada konu ile ilgili rahatsızlığını dile getirdi. Erdoğan, üç genç kız ile ilgili İngiltere’de süren tartışmalara ve soruşturmalara gönderme yaparak, “6 milyon insan barındırıyoruz sesleri çıkmıyor ama öte yandan kaçan bir kaç vatandaşlarıyla ilgili dünyayı ayağa kaldırıyorlar” dedi. Irak Şam İslam Devleti (Daiş) adlı çete örgüte katılmak için Suriye’ye giden 15 yaşındaki Shamima Begum ve Amira Abase ile 16 yaşındaki Kadiza Sultana 17 Şubat Salı akşamı BÜYÜKELÇİ, ARINÇI YALANLADI Türkiye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İngiliz makamların kayıp kızlarla ilgili kendilerini olaydan üç gün sonra (20 Şubat) bilgilendirdiğini söylemiş, İngiliz yetkilileri gerekli tedbirleri Komisyon üyesi Muhafazakar Partili milletvekili Tim Loughton’ın “Kızlar, İstanbul’dan sınıra otobüsle mi gitmişler?’’ sorusuna Bilgiç, “Nasıl gittiklerini bilmiyorum ama kızların otogardaki polis kamerası görüntülerini televizyonda gördüm. Ancak hangi yolu izlediler bilmiyorum” yanıtını verdi. Bilgiç’in bu cevabı üzerine Milletvekili Loughton, ‘Kızların arabayla değil, otobüs ile gittiler, İstanbulAntep arası çok uzun bir yol’ diyerek cevap verdi. Daiş terör örgütüne katılan genç kızların İstanbul otogarındaki görüntülerinde 18 saat otogarda bekledikleri görülüyor. 18 Şubat günü saat 13:22’de İstanbul otogarından Gaziantep otobüsüne biniyorlar. İstanbul-Gaziantep arası ortalama 14 saat mesafeyi de göz önüne aldığımızda kızların Gaziantep’e varması 19 Şubat sabahına denk geliyor. 1300 KİLOMETRE UYUTMASI Londra’nın Gatwick Havalimanı›ndan Türk Hava Yolları uçağıyla İstanbula uçmuştu. İngiltere’den Daiş’e katılmak amacıyla Türkiye üzerinden Suriye’ye giden üç genç kız ile ilgili Keith Vaz başkanlığında kurulan İçişleri komisyonunun toplantısına Türk Havayolları genel müdürü Temel Kotil katılmazken, Türkiye’nin Londra büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç katılarak komisyonun sorularını yanıtladı. TÜM DÜNYANIN BİLDİĞİNİ BİLGİÇ BİLEMEDİ almamak ve geç bilgilendirmekle suçlamıştı. İçişleri komisyonunun sorularını yanıtlayan Londra büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç ise Londra polisinin açıklamalarını doğrular nitelikte bilgi verdi. Bilgiç Londra polisinin kendilerini kızların Türkiye’ye uçmasının ertesi günü (18 Şubat) telefonla arayıp üç kız hakkında bilgilendirildiklerini ancak kızların isimlerini vermediklerini, aynı gün saat 19:15’te kendilerine kızların isimlerinin de yazılı olduğu email gönderildiğini belirterek Bülent Arınç’ı yalanlamış oldu. Milletvekili Tim Loughton, büyükelçi Bilgiç’e ayrıca, ‘15 yaşındaki kızların tek başına hem de okul döneminde, böylesi hassas bir süreçte Türkiye’ye gelmeleri THY ve Türk güvenlik güçleri için yeterince şüpheli bir durum değil mi’ şeklinde soru sordu. Bilgiç, ‘Suriye ve Irak ile 1300 kilometrelik sınırımız var ve bunu kontrol etmek o kadar da kolay değil.’ diyerek cevap verdi. Daha önce Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da aynı beyanda bulunmuş ve Suriye ile olan tüm sınırın Daiş’in kontrolündeymiş gibi bir algı yaratılmıştı. Halbuki Türkiye’nin Suriye ile olan 911 kilo- metrelik sınırın sadece ortalama 200 kilometresi Daiş çetelerinin kontrolünde bulunuyor. Geri kalan 700 kilometre Halk Savunma Birlikleri-YPG tarafından kontrol ediliyor. KIZLARI SURİYE’YE GEÇİREN ŞAHIS TUTUKLANDI Üç kızın Suriye’ye geçmesine yardımcı olan Suriyeli diş doktoru Muhammed Al Rashad, iki gün önce Şanlıurfa›da yakalanarak tutuklandı. Tutuklanan şahsın aynı zamanda Kanada istihbaratı adına çalıştığı iddia edildi. Konu ile ilgili yürütülen soruşturmada 3 İngiliz kızın İstanbul’da otobüse binerken güvenlik kameralarına yansıyan görüntüleri üzerinde yapılan detaylı incelemede İstanbul’dan yola çıkan otobüse sadece 3 İngiliz kızın değil, kendileri gibi İngiliz olan 8 kişinin daha bindiği saptandı. İncelemelerde 11 İngiliz ile otobüse binen ve biletlerin tamamını kendi adına kestirerek onlara rehberlik eden 12›nci kişi belirlendi. Otobüs firması görevlilerinin ifadesine başvuran polis, İstanbul’dan yola çıkan yabancı uyruklu 12 kişinin Gaziantep’te indiğini belirledi. 18 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 19 TJKE kooperatifler kuracak Kadın Çalıştayı›nın ikinci gününde, demokratik komünal ekonomi zihniyeti ve Avrupa’da uygulama alanları tartışıldı. Hollanda’nın Venlo kentinde Avrupa Kürt Kadın Hareketi bileşeni kurumların ve Uluslararası Özgür Kadınlar Vakfı’nın düzenlediği Alternatif Kadın Ekonomi Çalıştayı, ikinci gününde devam etti. 76 delegenin katıldığı çalıştayın son gününde tartışmalar, pratik adımlara; yani kooperatiflerin hangi esaslar üzerinde yürütüleceğine odaklandı. tanımlanması gerektiğini söyledi. ‘Umut Kaynağa Dönüşte‘ başlığını taşıyan ilk oturumu, Uluslararası Özgür Kadın Vakfı’ndan Gülcan Karademir yönetti. TJKE üyesi Haskar Kırmızıgül, demokratik komünal ekonomi zihniyetini ‘Yarışacak mıyız, yaratacak mıyız‘ başlığı altında değerlendirdi. Kapitalizm, ekonomi, artı değer, emek teorisi kavramlarını açımlayan Kırmızıgül, Marksizmin bu konudaki yanılgılarını değerlendirirken, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‹Marks’ın kapitalizm analizi, kapitalizmin ömrünü iki yıl uzatmıştır“ tespitine yer verdi. Kırmızıgül, bilinçli olarak ekonomik bunalımların ve işsizliğin önünü açan, kıtlık, afetler karşısında insanları çaresizliğinden medet uman, salt kar yasası güden, kadını toplum dışına iten, üretim ve tüketimi kontrol altına alan kapitalizmin krizli haline dikkat çektikten sonra emek-değer teorisinin yeniden Ne kadar tarım-hayvancılık o kadar toplum ve ekoloji Kırmızıgül, demokratik komünal ekonomi anlayışının ilkelerini demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlüğü şeklinde sıraladı. Ayrıca demokratik komünal ekonominin bir topluluk faaliyeti olduğuna dikkat çekerek, üretimde istismara dayalı yardımlaşma yerine üretimin önünü açan dayanışmanın esas alınması gerektiğini ifade etti. Araştırmacı Yazar Fidan Yıldırım da demokratik komünal ekonominin uygulanma alanlarına ilişkin bir sunum yaptı. “İnsanlığı çözümsüzlüğe sürükleyen kapitalizmi yerle bir etmenin yolu kaynağa dönüşte aranmalıdır” diyen Yıldırım, bunun da üretimin kaynağı toprağa dönüşle mümkün olacağını dile getirdi. Demokratik komünal ekonominin tekelleşmeyi, azami karı esas almayan, kendine yeterliliği ve kullanım değerini esas alan, toplumsal ihtiyaçlar üzerinden gerçekleşen bir ekonomi biçimi olduğunu kaydeden Yıldırım, bunun toplum yaşamının temel ihtiyaçlarını karşılamaya hizmet eden alanları kapsadığını belirtti. Demokratik komünal ekonominin çıkış noktasının ise “Ne kadar tarım-hayvancılık ekonomisi ve kültürü; o kadar toplum ve ekoloji” olduğunu söyledi. Önemli olan cesaret Tarım, hayvancılık, tekstil, turizm, sanayi, sağlık, kültür ve sanat gibi birçok uygulama alanı olduğunu belirten Yıldırım, Avrupa’daki Kürdistanlı kadınların kooperatifler kurma, bunun etrafında ortak yaşam oluşturma, dayanışmalarını güçlendirme ve ekonomik olarak kendi kendilerine yeterli duruma gelme koşullarının bulunduğunu belirtti. Bunun için Avrupa’daki kooperatif deneyimlerinden yararlanarak, kadın örgütlenmelerinin bulunduğu alanlarda pratiğe geçirilmesinin yol ve yöntemlerinin oluşturulması gerektiğini ifade etti. Bu tür projeleri gerçekleştirmenin büyük bütçeler gerektirmediğini kaydeden Yıldırım, “Önemli olan bu alana adım atma cesaretini göstermemizdir. Sonrası kendiliğinden gelecektir” şeklinde konuştu. Avrupa’da kooperatif önerileri Son oturum, TJKE üyesi Hanım Oruncak moderatörlüğünde delegelerin bulundukları ülkelerde yapılabilecekler ve olası zorluklara ilişkin geliştirdiği tartışma ve önerilerle devam etti. Oruncak, iki yıldır araştırma ve tartışmalarla başlayan bu hazırlığın artık pratiğe geçmesi gerektiğini ifade etti. Bunun için Hamburg, Zürih, Den Haag, Köln gibi bölgelerin pilot olarak seçildiğini hatırlattı. Bölgelerin özgünlüğüne göre kooperatifler Tartışmalarda dile getirilen kaygılara rağmen komünal zihniyete dayalı ekonominin geliştirilebileceği noktasında ortaklaşıldı. Kürt kadınların kapitalist sisteme pek dahil olmadığı belirtilerek, “Bu durum komünal ekonomiyi geliştirmede avantaj teşkil ediyor, ancak herşeyden önce kooperatifler konusunda iknanın sağlanması gerekir” denildi. Öneriler daha çok bölgelerin özgünlüğüne göre terzilik, ev yemekleri, çocuk eğitimi, ihtiyaca göre kreşler, peynir ve yoğurt üretimi, restorant, pazarlamanın yanısıra, içinde kütüphanesinin bulunduğu, canlı müzik ve yemek imkanlarının sunulduğu kadın kafeteryaları, ulaşım, çeşitli amaçlı kullanılacak salonlar, bakım evleri, Kürdistan’daki kooperatiflerin özellikle ulusal kıyafet gibi malzemeleri getirtip veya bizzat üretip pazarlama, kuaförlük, temizlik firmaları gibi iş alanlarına dair projelerin geliştirilebileceği yönündeydi. Komünal üretim, komünal paylaşım Çalıştay sonunda hazırlanan sonuç bildirgesi delegelerin onayına sunuldu. Bildirgede; demokratik komünal yaşam ve ahlak çerçevesinde alternatif kadın ekonomi alanının ve tecrübelerinin mümkün olduğu ifade edildi. Devamında “Bunun için bu alanda da bilinçlenme, kapitalist zihniyete dayalı ekonomi algılarımızı değiştirme büyük bir ihtiyaçtır. Bu sistemin algılarıyla, zihniyetiyle, tekelci-kara dayalı tarzla alternatif ekonomi alanı yaratılamaz” denilen bildirgede, Avrupa’daki alternatif ekonomi deneyimlerinden yola çıkılarak, ekonomik üretim alanlarının geliştirileceği kaydedildi. Yeniyi yaratmaktan korkmamalı Kurulacak kooperatiflerle, kadının emeğini komünal yaşam, üretim, paylaşım ve yönetim anlayışıyla yaşamsallaştırmanın hedeflendiğinin belirtildiği bildirgede, “Kooperatif çalışmalarımızı başlatsak da nasıl olsa kapitalist sistem tarafından yutuluruz, Avrupa gibi bir zeminde bunu nasıl yapabiliriz ki’ gibi kaygıları aşmak için girişimci ruh, bu konuda kendini bilinçlendirmek ve mutlaka küçük adımlarla başayarak pratik örneklerimizi geliştirmek önemlidir. Yeniyi yaratmaktan korkmamak gerekmektedir. Zihniyette kendine öz güvenle, bu alanda arayışlarımızı somutlaştırmamız artık kaçınılmazdır. Burada da temel yaklaşım ve zihniyetimizin ‘kapitalizmle yarışmak, yine kar sağlamak, çok para kazanmak değil’, komünal düşünen, üreten ve paylaşan kadının ortaklığa, dayanışmaya dayalı ekonomik modelini oluşturmak olması önemlidir» ifadeleri yer aldı. 20 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 21 Göçmen evlilikleri Home Office tarafından mercek altına alınacak Hükümetin İngiltere’ye göçmen akışını sınırlamak amacıyla her geçen gün daha sıkı yasal düzenlemelere gittiğine dikkat çeken Kılıç & Kılıç Avukatlık Bürosu’nun Göçmenlik Uzmanı Taçgül Kılıç, Home Office’ın sahte evliliklerin önüne geçmek için Evlilik İzni Bildirimi (Notice of Marriage) süre ve kurallarında ciddi değişiklikler yaptığını kaydetti. 2015 yılının Mart ayından itibaren yürürlüğe girecek yeni düzenleme ile birlikte sahte evlilikleri soruşturmak için Home Office’e daha uzun sürede araştırma yapma olanağı getirildiğine dikkat çeken Kılıç, konu ile ilgili olarak şöyle konuştu: “İngiltere’de evlenecek her çift evlilik izni için Evlilik Dairesi’ne (Register Office) Evlilik İzni Bildirimi (Notice of Marriage) yapmak zorundadır. Evlilik Dairesi bu kişilerin evlenmeleri önünde herhangi bir hukuki sorun olmadığına karar verdiğinde, nikah ve evlilik tarihi verir. Mevcut yasaya göre Evlilik Bildirimi Formu Evlilik Dairesi’ne en az 15 gün önceden verilmesi gerekiyor. Normalde 15 gün olan minimum süre en az 28 güne çıkarılıyor. Bu değişikliğin temel nedeni ise özellikle göçmenler arasındaki evliliklerin sahte olup olmadığını tespit etmek için Home Office’e daha fazla araştırma yapma vakti tanımak.” UYGULAMA GÖÇMENLER İÇİN DAHA FAZLA BÜROKRASİ, DAHA FAZLA STRES Mevcut yasaya göre Evlilik Dairesi’nin (Register Office) evlilik başvurusunda bulunan çiftlerden biri ya da ikisinin bu evliliği sadece ülkeye yerleşmek amacıyla yaptıklarına inanırsa, bu durumu Home Office’e bildirmekle yükümlü olduğunun altını çizen Kılıç, “Ancak yeni düzenlemeyle evlenecek çiftlerden biri ya da her ikisi de AB ülkesi dışındansa Evlilik Dairesi başvuruyu Home Office’e göndermek zorunda. Home Office eğer bu evliliğin sahte olabileceğine hükmederse evliliğin gerçekleşmesine izin vermeyebilecek. Ayrıca yeni yasayla göçmenlerin başvurularında herkes için geçerli olan 28 günlük Evlilik Bildirimi (Notice of Marriage) süresi de Home Office tarafından daha detaylı araştırma için uzatılarak 70 güne çıkarabilecek” dedi. Home Office’in bu tür bir uygulama ile ülkeye yerleşmek amacıyla yapılan sahte evliliklerin önüne geçmeyi hedeflediğini ifade ettiğini kaydeden Kılıç, ancak uygulamanın göçmenler açısından daha fazla bürokrasi, daha fazla stres ve ciddi anlamda zaman israfı anlamına geldiğini söyledi. Bu uygulamanın ülkede kaçak durumda olup da İngiliz ya da AB vatandaşlarıyla evlilik yapmak isteyen kişilerin de evlilik yapabilmelerinin önüne geçtiğine dikkat çeken deneyimli Göçmenlik Uzmanı Taçgül Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü: “Home Office 2013-14 dönemi içerisinde 1300’den fazla evlilik izni başvurusunun gerçek evlilik olmadığına ve bu ülkede oturum almak amacıyla yapıldığına hükmederek bu başvurulara müdahil oldu ve engelledi. Yeni düzenleme ile birlikte sahte evliliklerin sayısında belli bir düşüş sağlanabilir belki ancak yeni düzenleme Home Office’e en küçük bir kuşkuda bile göçmenler- Kılıç & Kılıç Avukatlık Bürosu’nun Göçmenlik Uzmanı Taçgül Kılıç in evlilik başvuru ve girişimlerine kolayca müdahele yetkisi veriyor. Bu da kişinin aile kurma hakkı ve insan hakları hukuku anlamında ciddi sıkıntılara yol açabilir diye düşünüyoruz.” Göçmenlik hukuku alanında deneyimli bir kadro ile hizmet veren Kılıç & Kılıç Avukatlık Bürosu’na 0208 888 8341 ya da 07903315188 numaralı telefonlardan ulaşabilirsiniz. Firmanın adresi: 307 West Green Road, London N15 3PA 22 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 DÜNYA 23 Suruç ve Kobanê’de Newroz ateşleri Karşılıklı yakıldı Yüz binlere ev sahipliği yapan Suruç’un Etmanek köyünde yakılan Newroz ateşleri, Kobanê’nin Kanîya Kurda Tepesi ve kent merkezinin birçok noktasında yakılan ateşlerle karşılık buldu. Yüz binlere ev sahipliği yapan Suruç’un Etmanek köyünde yakılan Newroz ateşleri, Kobanê’nin Kanîya Kurda Tepesi ve kent merkezinin birçok noktasında yakılan ateşlerle karşılık bulurken, hınca hınç dolan alandaki Newroz coşkusu büyüyerek devam ediyor. Kobanê Kantonu Eş Başkanı Enver Müslim’de kitleyi selamlayarak Newroz’u kutladı. Bölge illerinde resmi Newroz startının verildiği Kobanê sınır hattında ki Newroz kutlaması yüz binlerin katılımıyla gerçekleşti. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenlerin ansına saygı duruşuyla başlayan kutlamaya Kobanê tarafı da katıldı. 21 Mart günü Miştenur Tepesi’nde büyük bir Newroz kutlamasının yapılacağı Kobanê’nin, Kanîya Kurda Tepesi ve kent merkezinde ki birçok noktada yakılan ateşlerle yüzbinleri selamlayan Kobanê’de binlerce kişi sınır hattına akın etti. Newroz kutlamaları yapılan konuşmalar ve çekilen halaylarla akşma saatlerinde son buldu. Demirtaş’tan Erdoğan’a: HDP’liler bu topraklarda nefes aldığı sürece sen başkan olamayacaksın! HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında tek cümlelik bir konuşma yaptı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a rest çekti. Demirtaş “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça, HDP’liler bu topraklarda nefes aldığı sürece sen başkan olamayacaksın!” diye seslendi. HDP’nin bugünkü parti grup toplantısı tarihe geçti. HDP’nin Karadeniz teşkilatından gelenleri selamlayan HDP Eş Başkanı Demirtaş, “Bu grup konuşması belki de tarihin en kısa grup toplantısı olacak” dedi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ’a rest çekti. AK Parti ile HDP’nin herhangi bir pazarlığının v işbirliğinin olmadığını, olmayacağını belirten Demirtaş, “Biz bir pazarlık hareketi, pazarlık partisi değiliz. AKP ile aramızda kirli bir pazarlık olmadı, asla olmayacak. Kirli bir alışveriş, işbirliği asla olmadı, asla olmayacak” dedi. AK Parti ile HDP’nin herhangi bir işbirliği içine girmediğini, girmeyeceğini belirten Demirtaş, “Bu kürsüye bir cümle söylemek için çıktım. Tarihimizin belki de en kısa toplantısını yapacağız. Halklarımıza verdiğimiz demokrasi barış ve özgürlük ilkelerinden asla vazgeçmeyeceğimiz sözümüzü burada hatırlatmak, tekrarlamak istiyorum. Biz bir pazarlık hareketi, pazarlık partisi değiliz. AKP ile aramızda kirli bir pazarlık olmadı, asla olmayacak. Kirli bir alışveriş, işbirliği asla olmadı, asla olmayacak. Bugün grup toplantımızda konular çok fazla. Konuşacağımız çok şey var. Ama tek bir cümle ile ben bütün Türkiye’ye bütün bu sorunların çözümünün anahtarını hatırlatmak ve bunun sözünü vermek istiyorum” açıklamasında bulundu. Tek cümlelik bir konuşma yapan Demirtaş, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan , HDP var oldukça, HDP’liler bu topraklarda nefes aldığı sürece sen başkan olamayacaksın!” diyerek kürsüden indi. Demirtaş kürsüden inerken de “Recep Tayyip Erdoğan! Seni Başkan yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız!” diye cümlesini tekrarlarken, salondan uzun süre alkış aldı. Kısa konuşmasının ardından Demirtaş, grup toplantısına partilerle sohbet ederek devam etti. 24 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 25 CHP 5 büyük Alevi katliamına ortak oldu Alevilerin tarihsel demokratik-parlamenter sistem içindeki tercihleri kadar, sürekli CHP ile olan ilişkileri de tartışmalı oldu. CHP’nin çoğu zaman arka bahçesi, oy deposu olarak gördüğü Alevilerin CHP ile ilişkinin birçok psikolojik, sosyolojik gerekçesi olmakla birlikte, bu ilişki hep eleştirilen ve tartışılan bir ilişki oldu. Çünkü CHP Cumhuriyet tarihi boyunca Alevilere yönelik geliştirilen bütün kapsamlı katliam ve soykırımların şu veya bu düzeyde içinde yer aldı ya da paydaşı oldu. Deniz Nazlım/DİHA Zoraki bir gelenek: CHP Tarihleri boyunca birçok farklı partiye oy veren, ancak esas itibariyle CHP ile anılan Alevilerin seçim tarihinde CHP çizgisi, şeriat korkusunun körüklendiği bir dönemde, seçeneksizlik, korku ve savunma refleksinden kaynaklı oy verdiği zoraki bir gelenek halini aldı. Takrir-i Sükun ile Alevilere vurulan darbe Binlerce yıldır Anadolu ve Mezopotamya’da özerk yönetim anlayışında, insani ve doğa arasındaki harmoniyi merkeze koyan yaşam felsefeleriyle yaşayan Alevi halkının, İslam adı altında Osmanlı’dan gördüğü zulmün ardından Cumhuriyet seçeneği her ne kadar umut olduysa da Aleviler için özellikle CHP’nin tek parti olduğu dönem ve sonraki 90 yıllık tarihsel kesit boyunca inkar, asimilasyon ve katliamlarla geçti. CHP’nin Alevilere yönelik zulmünün yükseldiği dönemlerde, Şeyh Sait isyanı gerekçe gösterilerek, Alevilerin doğa ile insan arasında kurdukları harmoniyi yaşatmasını baskı ve zorla engelleyen, eğitim ve ibadetlerini yapabilecekleri, felsefelerini üretebilecekleri alanları yasaklayan Takrir-i Sükun Yasası devreye konuldu. Düşünsel devrimi yasakladılar Yasa ile birlikte, Anadolu medeniyetinde düşünsel devrime öncülük etmiş olan Şeyh Bedreddin, Pir Sultan Abdal, Seyyid Nesimi ve Baba İshak gibi nice Alevi önderleri yaratan Alevilerin dergahları yasaklandı, özerkliklerine ve eğitim sistemlerine son verildi. Yine bu dönemde ibadetleri yasaklanan Alevi dedelerinin geleneksel uzun bıyık ve sakalları görülen her yerde jandarma tarafından çıplak elle yolundu. CHP’nin altında imzası olan yasa, Alevilerin bin yıllık kültürlerine ve yaşam felsefelerine Osmanlı’nın ardından ikinci ve daha sistemli, şiddetli bir saldırı olarak tarihe geçti. Dersim katliamını CHP yaptı CHP’nin hükümette olduğu yıllarda Alevilere yaptığı en büyük katliam ise 1938 Dersim Katliamı. İsmet İnönü’nün Dersim üzerinden geliştirdiği “Dersim Vilayeti’nin yeniden teşkili ile askeri bir idare kurulması ve Dersim ıslahının bir programa bağlanması lazımdır” dediği Kürt raporuyla başlayan katliamda, Dersim halkından çoğu kadın ve çocuk 10 bini aşkın Alevi katledildi, on binlercesi sürgün edildi. Fevzi Çakmak ise, Dersim katliamı öncesi hazırladığı raporda, “Dersimlileri askere almayın, silah kullanmayı ve savaş taktiklerini öğrenirlerse bize saldırırlar. Dersimliler okşamakla kazınılmaz. Silahlı kuvvetlerin müdahalesi daha çok etki edecektir” demişti. CHP dergahları kapatıp Diyanet’i kurdu Alevilerin dergahlarını kapatıp, ibadetlerini ve ritüellerini Takrir-i Sükun Yasası ile yasaklayan CHP, yasanın çıkmasından kısa süre önce Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin yerine 3 Mart 1924’te bugün Alevilerin kitlelerinin bir asimilasyon aracı olarak gördükleri ve kaldırılmasını istedikleri Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluşunu ilan etti. Ardından, 1963’te İsmet İnönü Diyanet İşleri ile ilgili yeni yasa tasarısı hazırladı ve burada “mezhepler müdürlüğü” ve “Alevi kürsüsü” kurulmasını önererek, başka bir asimile politikası işletti. Alevi asimilasyonuna yol açtı Günümüzde tüm okullara mescit açılmasını sağlayan, Kur’an kurslarını artırarak yeni bir nesil yetiştirme amacı taşıyan AKP’nin politikalarını oluşturduğu zemin ise yine CHP’nin ABD’nin isteği ile köy enstitülerinin kapatılmasıyla oluştu. 1948’de “komünist” yetiştirdiği gerekçesiyle, işlevi sonlandırılan köy enstitülerinin boşluğunu, DP zamanında Kur’an kursları ve imam hatip okulları doldurdu. Osmanlı’dan İslam adı altında zulüm gören, onlarca katliama uğrayan Aleviler için CHP’nin tek parti dönemi, yaşanan Koçgiri ve Dersim katliamları nedeniyle Alevi tarihçileri tarafından “hayal kırıklığı” olarak tanımlanıyor. CHP’nin tek parti döneminde Takrir-i Sükun Yasası gibi Alevilere yönelik uyguladığı inkar ve imha politikaları sonucunda, Türkiye’nin ilk seçimi olan 1946, 1950 ve 1954 seçimlerinde Alevi kitlelerinin neredeyse tamamı Demokrat Partiyi (DP) destekledi. CHP-Alevi ilişkisi CHP ile Alevilerin korku propagandası ve manipülasyon temelli, 1957 seçimlerine dayanırken, Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda kendisini destekleyen ancak 1946 ve sonrasındaki iki seçimde DP’ye yönelen Alevileri tekrar safına çekmek isteyen CHP’nin bu dönemde başvurduğu yol “şeriat gelecek” ve “karşı devrim” söylemleri üzerinden üretilen propagandalar oldu. CHP’nin korku propagandalarıyla, DP’nin sağ eğilimli muhafazakar politikalarının birlikte oluşturduğu atmosfer uzun yıllar değişmeyecek bir şekilde, 1957 yılında yapılan seçimlerde Alevilerin CHP’ye oy vermesinin temel sebebi olarak gösteriliyor. 27 Mayıs darbesi ise, “gücünü” ispatlayan CHP’ye, şeriattan korkan Alevilerin daha fazla sarılmasına neden olduğu yorumlarına neden oluyor. Bu dönemin ardından Alevi kitleleri, CHP geleneği için sadece seçim dönemlerinde hatırlanan “arka bahçe”, “çantada keklik” olarak görüldü. ‘Ortanın solu’ Ecevit CHP’si... 27 Mayıs ardından “gücünü” ispatlayan CHP’ye daha fazla sarılan Alevilerin, 70’li yıllarda CHP ile ilişkisi ise Bülent Ecevit’in “ortanın solu” iddiasıyla arttı. O dönem, Kemalist çevrelerin topluma empoze etmeye çalıştığı “şeriat, irtica” korkusuyla Alevilerin CHP’ye ilgisi artarken, Alevi tarihçileri Alevilerin yakın zamanda maruz kaldıkları Maraş ve Malatya katliamlarının Alevileri daha fazla CHP yanında durmasına etkide bulunduğu tezini savunuyor. CHP’nin 73 ve 77 yılında yapılan seçimlerde sırasıyla yüzde 33,29 ve yüzde 41,43 oy alırken, Alevilerin yoğun olarak yaşadığı tüm bölgelerde birinci parti oldu. CHP’nin Alevi oylarıyla hükümete geldiği 70’li yıllar aynı zamanda Alevilerin en çok zülüm gördüğü yıllar oldu. 78 yılında 200’e yakın Alevinin katledildiği Maraş ve Malatya katliamları Ecevit CHP’si döneminde yaşandı. Alevilerin, Ecevit trajedisi Bu dönemde Alevi kitleleri yoğun olarak CHP’ye destek verirken, Alevi gençleri ise sol, sosyalist hareketlerde örgütlendi. Alevi gençleri 70’li yıllarda yaşanan siyasi hareketlilikte Ecevit döneminde kontra güçleri tarafından katledilirken, Alevi kitlelerinin ise katliamların baş sorumlusu olan CHP hükümetine oy vermesi, Alevi toplumunun trajedisi olarak tarihteki yerini aldı. 90’lı yıllarda iki katliam Alevi toplumunun 90’lı yıllarda CHP geleneğiyle olan ilişkisi yine korku ve manipülasyona dayanıyor. 33 aydının yaşamını yitirdiği 93’te Sivas katliamı “şeriat geliyor” propagandası altında gerçekleştirilirken, katliam DYP-SHP ortaklığında kurulan hükümet döneminde yaşanmıştı. Erdal İnönü’nün Başbakan yardımcılığı yaptığı hükümet, 70’li yıllarda tıpkı Ecevit hükümetinin Maraş, Malatya ve Çorum katliamlarında olduğu gibi, katliama sessiz kaldı. 1995 yılında onlarca Alevi yurttaşın yaşamını yitirdiği Gazi katliamında da CHP geleneği hükümetin başındaydı. İnönü’nün duruma müdahale etmemesi hala CHP geleneğinde kara bir leke olarak duruyor. CHP ile aleviler arasındaki bu anlaşılmaz ilişkiye rağmen Alevilerin alternatif arayışları da dönem boyunca sürdü ve siyaseten varlık gösteremeseler bile Aleviler kimi STK’ler ve dernekler yoluyla örgütlenmeye çalıştı. 1924 ve 2015’te de aynı zihniyet! Alevi toplumunun bugün siyasi iktidar ve muhalefetten taleplerinin başında Anayasa’da koruma altına alınmalarını istediği “Eşit Yurttaşlık Hakkı”, “Zorunlu din derslerinin kaldırılması” ve “Diyanet İşleri Başkanlığının fesh edilmesi” geliyor. Her dönem kendisine oy vermiş Alevilerin bu temel taleplerini her ne kadar siyasi birer malzeme yapsa da hem geçmişi hem de güncel politikası CHP’nin muhalefette de iktidar dönemlerinde Alevilerin temel taleplerini görmezden geldiğini, aksine Alevilerin asimilasyon, katliamlarına ferman veren uygulamalara gittiğini gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Doğan Demir ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arasında yapılan görüşmede de Alevi toplumunun “Diyanetin kaldırılması” talebine kendisi de Alevi ancak, “kimlik siyaseti yapmayacağını” ifade ederek hem Kürt hem de Alevi kimliğine mesafe koyan Kılıçdaroğlu’nun sıcak karşılamadığı haberleri, aslında CHP’nin Alevilere yönelik bakışını göstermesi açısından son derece önemli bir veri oldu. Yeni CHP, Alevileri asimile etmek istedi 2013 yılının ekim ayında, Alevileri asimile etmek isteyen en büyük projelerden biri ise Fetullah Gülen cemaati imzası Tuzluçayır’da yapılmak istenen “Cami-Cemevi Projesi” idi. Projeyi bir asimile aracı olarak gören ve mahallelerinde kurulmasını engellemek isteyen Tuzluçayır halkı ise, günlerce sokakta polisle çatışmıştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’ın, “Toplumun her kesimi bu temele birer tuğla koymalıdır. Proje, tüm topluma mal olmalıdır” açıklaması, CHP’nin asimilasyon projesine sahip çıktığını ve Alevi halkına yönelik asimilasy- on politikalarına bir kez daha ortak olduğunu gösterdi. Asimile projesinin açılış töreninde CHP’liler hazır bulunurken, törenin yapıldığı inşaatın 100 metre ötesinde polis, projeyi protesto eden Tuzluçayır halkına TOMA ve biber gazıyla saldırıyordu. Büyük bir hayal kırıklığı Kılıçdaroğlu döneminde de Alevi toplumunun talepleri hiçbir şekilde karşılık bulmaz, Kılıçdaroğlu’nun partisi CHP döneminde yapılan Dersim katliamına ilişkin yaptığı, “Özür dilemeyi bırakın. Özür yetmez. Bu işi tarihçilere bırakın” açıklaması ise Alevi toplumunun hayal kırıklıklarından biri oldu. Kılıçdaroğlu döneminde yapılan son iki seçimde ise, Mahsur Yavaş ve Ekmeleddin İhsanoğlu gibi sağ görüşü temsil eden kişilerin aday gösterilmesi ve ırkçı bir parti olarak politika yürüten MHP ile ittifak yapması, Alevilerin bugün CHP’den kopmaya başlamasına nedenlerinden biri oldu. Alevilerin Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir talebine karşılık vermeyen CHP’nin Alevi toplumuyla olan katliam ve çıkar ile dolu ilişkisini fark eden ve yeni dönemde başka alternatifler aramaya başlayan Alevi kitleleri ile tekrar uzlaşmak isteyen günümüzün CHP yönetimi, önümüzdeki seçim dönemi için Alevi adaylar gösterip, Alevi toplumunun talepleri üzerinden seçim propagandasına hazırlansa da Alevi örgütleri ve uzmanlarına göre, özellikle Alevi gençleri ve kadınları HDP’ye yöneliyor. Dersim’den Gazi’ye 6 büyük katliam Aleviler 1923 yılından sonra 6 büyük katliama uğradı. Katliamların olduğu tarihlerin 5’inde CHP hükümetteydi: * 1937 Dersim Katliamı - CHP tek parti. * 1978 Malatya Katliamı - CHP (42. Başbakan Bülent Ecevit) * 1978 Maraş Katliamı - CHP (42. Başbakan Bülent Ecevit) * 1980 Çorum Katliamı - Adalet Partisi (43. Başbakan Süleyman Demirel) * 1993 Sivas Katliamı - CHP öncülüğünde Sosyal Demokrat Halk Partisi (SDH) * 1995 Gazi Mahallesi Katliamı - Doğru Yol Partisi’yle kurulan koalisyon CHP ÇARŞAMBA 18 MART 2015 26 İşçi Partisi, Türk ve Kürt Toplumu, Temsiliyet Oktay Şahbaz İngiltere’de genel seçimler yaklaşırken bir çok kişide bir aday, parti koşturmasıdır almış başını gidiyor. Bilmem nerde bir aday bu yıl olmayacakmış, onun yerine “ben mi olayım”, “o mu olsun”, yoksa su mu olsun” tartışmaları ve muhabbetleri dilden dile, gazete yapraklarından internet sitelerinde çarşaf çarşaf dolaşıyor. Toplumu düşünerek yaklaşan az iken, kendini, geleceğini ve de çıkarları doğrultusunda hareket eden ise baya çok! İngiltere’deki gündem hakkında bir gün parmağını oynatmayan, birden İngiltere politikasında bilginlik taslar. Gerek bireysel, gerekse kurumsal yaptığı çalışmalar, Türkiye politikalarından dışarı çıkmamıştır. Yani, her zaman tek gözle gelişmeleri takip etmiştir. Onu da bırak, İngiltere’de işçi emekçi, göçmen kesimlerden bihaberdir. Bırak İngiltere’yi, mahallesinde ya da semtinde olanları bilmez. Bunlarda yetmiyormuş gibi, toplumun ‘politik temsilciliğe’ ihtiyacı olduğunu söylerler ve aday Türk veya Kürt olsun, ne olursa olsun mantığıyla hareket ederler. Yaklaşım böyle olunca sonuç hiç bir zaman hayal kırıklığından öteye gitmemiştir, gitmez de! İngiltere’de genel seçimlere yaklaşırken 3 ana partinin ne dediği ve ne vaatlerle seçim kampanyası yürüttüğüne göz atmak önemli. 7 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesi üç ana partinin dediklerine baktığımızda, hepsinin de aynı telden çaldığını göreceğiz. Muhafazakarlar son 5 yıldır yaptıkları tasarruf politikalarını devam ettirmek istiyorlar. Şu ana kadar kesinti ve tasarruf politikalarını sadece %30 kadarını yaptıklarını söyleyen Muhafazakarlar, daha refah bir ülke için gerek kamu alanında, gerekse de sosyal alanda bir çok kesintinin devam etmesi gerektiğini söylüyorlar. “İşsizliği azalttık” diyorlar ama 1 milyona yakın ‘çalışan yoksul’ olarak adlandırılan yeni bir kavramı da belleğimize koydular. Bir de, bu yetmisyormus gibi, yaklaşık 1 milyon insani aç evleri ve gıda yardım merkezlerine muhtaç ettiler. Koalisyonun küçük ortağı Liberaller, “kötü uygulamaları Muhafazakarlar, iyi uygulamaları biz yaptık” deyip işin içinden sıyrılmak istiyorlar. Fakat bunun kimseyi inandırmadığı yapılan kamuoyu araştırmalarında kendisini gösteriyor. Ya peki ana muhalafet? Yani işçi Partisi, onlar ne vaatler ile geliyor? Bu soruya cevap verirken direk Muhafazakar Parti manifestosunu bir iki ufak değişiklik ile sunmak yeterli olacaktır. Bunu söylememdeki neden ise işçi Partisi’nin şimdiye kadar söyledikleri ile pekişiyor. İşçi Partisi, bugün açıkça “tasarruf politikalarını biz de takip edeceğiz” diyor. Bu da yetmiyormuş gibi, UKIP in başını çektiği ırkçı ve göçmen söylemlerden etkilenmiş olacak ki, diğer ana partiler gibi, göçmen düşmanlığı yapmaktan geri kalmıyor. Utanmadan Tottenham bölgesinde göçmen karşıtı bildiriler dağıtabiliyor ve sonra hiç bir şey olmamış gibi bir Türk veya Kürt kurumunu ziyaret edip seçimlerde destek isteyebiliyor. Onun dışında yine diğer ana partiler gibi vergi kaçaklığı yapan büyük şirketler için hiç bir yaptırım önermiyor. Ekonomik krizi yaratan büyük tekelleri, bankerleri, patronları ve vergi kaçakçılarını suçlayacağına, ekonomik krizin yükünü diğer sağcı ve ırkçı partiler gibi işçi, emekçi ve göçmen toplumların sırtına yüklüyor. Ben bir fark göremiyorum, yaz siz? 1997 de işçi Partisi, 18 yıllık Muhafazakar iktidarından sonra, iktidara geldiğinde İngiltere’deki bir çok toplum bir beklenti ile yaklaştı. Bu beklenti, 18 yıllık Muhafazakar hükümetler tarafından yapılan saldırılardan kurtulma beklentisinden başka bir şey değildi. Sendikal haklara yapılan saldırıların geriye alınması, özelleştirme politikaların son bulması, savaşların ve sömürülerin durdurulması o dönemdeki beklentilerden bazılarıydı. Fakat bu beklentilerin tersine hem Blair hem de daha sonra Brown hükümetleri, bırakın bu bahsettiğim maddeleri iyileştirmeyi, tam tersine işçi ve emekçilere iktidardaki süre çerçevesinde, Thatcher ya da Major döneminden daha acımazca saldırdılar . Özelleştirmediği bir yer bırakmadı, ulaşım, sağlık, iletişim, enerji gibi alanlar hız kesilmeden satıldı. Daha sonra okulları “academy projeleri” doğrultusunda özelleştirdi. PFİ projeleri ile hastaneleri, Bulding Schools for Future projeleri kapsamında okulları, Royal Mail’i kamu alanından çıkartmak için özelleştirme adımlarını attı. Afganistan ve Irak gibi iki savaşı hafızalarımıza kazıdı! Bu haksız savaşlar bahane edilerek, anti-terörizm yasaları altında, günlük hayatımıza müdahale eden, “iç güvenlik” yasalarını hayata geçirdi. Bugün İŞİD gibi Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren bir çok suç çetesinin kurulması, yayılması ve gelişmesinde böylelikle öncülük yaptı. Bugün hem Kürt halkını hem de Türk halkına sayısız acılar ve vahşetler çektiren oluşumlar işte tam da böyle canlandı. İrak’a saldırarak, Blair ve partisi İşçi Partisi’nin yalanlar üzerine kurulan senaryoları ile halklar kandırılarak 1 milyondan fazla insanın hayatına mal oldu. İŞİD gibi çetelerin oluşmasına zemin yaratılarak, büyümelerini seyrederek, bölgenin sürekli bir kargaşa içinde olmasını sağladılar. Türkiye’de Alevilerin ve Kürt halkının temel hak ve özgürlüklerini sadece yok saymayarak, bunun için mücadele edenleri ortadan kaldırmaya çalışan Türkiye hükümetlerine tam destek verdiler. Yukarda da bahsettiğim gibi herkesi bir seçim havasıdır almış. Fakat çoğu kimseler toplumu objektif olarak bilinçlendirmektense kendi kişisel çıkarları doğrultusunda bir yerlere gelmek için yukarda verilen bilgiler suistimal ediliyor ve görmezden geliniyor. Bize üç şeytandan birini seçme mecburiyeti dayatılıyor. Belki de işin daha da çelişkili yani, bu kişi ve kurumların, iş Türkiye seçimlerine geldiğinde gösterdikleri tavırla, daha da başka bir noktaya gelmesidir. Bir yandan İngiltere’de işçi, emekçi, yoksul göçmenlerin yaşam koşullarını zorlaştıran, ırkçılığı körükleyen, patronları destekleyen, özelleştirme yanlısı ve neoliberal daha bir çok politikaları savunan işçi Partisi’ni destekleyeceksin, bir yandan da, Turkiye’de doğrudan demokrasi ilkelerine uygun olarak, katılımcı yerel yönetim modelini yerleştirmek, bütçesini halkın belirlediği, rantı ve hırsızlığı, taşeronlaştırmayı önleyen, neoliberal yerel ekonomi politikaları yerine, halktan ve emekten yana sosyal politikaları hayata geçirmek isteyen oluşumları destekleyeceksin. Şaşkınlıkla bakmaktan başka birşey yapamıyorum? Ya Kürt arkadaşlar, hem Kobane ve Rojava devriminin ayakta kalma mücadelesi için tüm gücünü kullanacaksın, hem de bugün işçi Partisi gibi bir yapıdan medet bekleyeceksin. İşçi Partisi’nin, bu koalisyon hükümetinden önce iktidarda kaldığı 12 yıl boyunca icraatlarına baktığımızda, Kürtlere, Alevilere, Orta Doğu halklarına ve hatta kendi halkına saldıran, sermaye çevrelerini destekleyen değil, bizzat onların partisi olduğunu görürüz. Bunu görmek için, 12 yılda, sermayenin çıkarları doğrultusunda yaptıkları 5 büyük savaş ve 1.2 milyon insanın ölümüne sebep olduğunu görmek yeter. İşte bütün bunlardan dolayı, artık, halkların çıkarlarını savunan, sermayeye doğrudan savaş açan (çünkü sermaye, çıkarları için 1 milyon insanın ölümünü umursamayacak kadar pervasızdır) parti ve oluşumlar içinde bütünleşmeyi, birlikte hareket etmeyi sağlamamız gerekiyor. ÇARŞAMBA 18 MART 2015 KÜLTÜR SANAT 27 Roboski Katliamı Arcola Tiyatrosu Sahnesinde ‘Şarapnel: Katliamın 34 Parçası’ adlı oyun metnini yazan Anders Lustgarten bu oyunla “Roboskî Katliamı mağdurlarının seslerini duyurabilmelerini istiyorum’’ diyor. Haber: Suna Alan Başkent Londra’nın Hackney (Dalston) semtinde bulunan Arcola Tiyatrosu 11 Mart tarihinden bu yana Roboskî katliamının fragmanlarını ‘’Şarapnel: Katliamın 34 Parçası’’ adlı yeni oyunlarında sahneye taşıyor. 2 Nisan tarihine kadar izlenebilecek ‘’Şarapnel: Katliamın 34 Parçası’’ oyununu, Anders Lustgarten yazdı. Daha önce ‘’Eğer Düş Kurmamıza İzin Vermezseniz, Uyumanıza İzin Vermeyeceğiz’’ adlı oyunu ile Harold Pinter Oyun Yazarlığı Ödülü’nü kazanan Lustgarten, siyasi aktivist olarak eylemleri nedeniyle dört kıtada tutuklanmıştı. Oyunun yönetmenliğini ise 25 yıldır tiyatro alanında başarılı çalışmalar yürüten Arcola Tiyatrosu’nun genel sanat yönetmeni Mehmet Ergen yaptı. Katliam sorgulanıyor Aralık 2011’de, Pentagon yetkilileri, insansız bir hava aracının monitöründen, Türkiye–Irak sınırında ilerleyen bir grubu tespit etti. Bundan bir kaç saat sonra, katırları ile birlikte her zamanki yollarında yürüyen bu silahsız grup, Türk Ordusu tarafından bombalandı. Olayda, 19’u çocuk yaşta 34 kişi hayatını kaybetti. Roboskî Katliamı, ‘terörle mücadele’ adı altında gerçekleştirilen operasyonlar arasında, son yılların en tartışmalı katliamı olarak tarihe geçti. Anders Lustgarten’in, Arcola Theatre için özel olarak yazdığı ve bu trajedinin parçalarını bir araya getiren yeni oyunu, ‘Şarapnel: Katliamın 34 Parçası‘ ile Roboskî Katliamı’nın gerçeklerini cesurca sorguluyor. Oyun, düşünülmeden verilmiş komutların, keder dolu anma törenlerinin ve günümüz modern savaşlarının hikayesini ivedilikle ve güçlü bir biçimde anlatıyor. ‘’Şarapnel: Katliamın 34 Parçası’’ oyununu yazan Lustgarten şunları söylüyor: “Roboskî Katliamı mağdurlarının seslerini duyurabilmelerini istiyorum. Bir süre, Londra’da faaliyet gösteren bir Kürt insan hakları grubu için çalışmıştım. Bu nedenle, onlara böyle bir fırsatın daha önce verilmediğine şahit oldum. Ayrıca, kolay kolay dillendirilemeyen “Katliam’ın sorumlusu kim?” sorusunu da sormak istedim. Sadece düğmeye basan ya da ateş eden askerler mi? Ya da kin dışında başka bir şeye ilham veremeyen politikacılar mı? Buna eşlik eden kızgın ve korkunç medya mı? yoksa bomba üretme mesailerini bitirdikten sonra evlerine dağılan asosyal teknokratlar mı? Bu hikaye, sanayileşmiş toplumların yoksul insanlarına yapılan modern saldırılar ya da Gazze, Irak ve benzeri coğrafyalarda da olabilirdi. Kısaca oyunum, bu suç ortaklığı üzerine.” 34 sahneden ayna Oyuna ilişkin gazetemize konuşan Arcola Tiyatrosu genel sanat yönetmeni ve ‘Şarapnel’ oyununun yönetmeni Mehmet Ergen, ‘’Politik bir aktivist olarak Anders Lustgarten’den böyle bir oyun yazmasını ben istedim. NATO’nun ikinci büyük ordusu olan Türkiye ordusunun mazot taşıyan siviller ile PKK’lileri ayırt edemiyor olması mümkün mü? ya da PKK, ordunun konuşlandığı bir bölgeden öyle aleni geçmeye çalışabilecek acemi bir örgüt mü? sorularının irdelenmesi üzerine Lustgarten 34 sahnelik bir oyun yazdı’’ dedi. Oyun bittiğinde seyircinin ‘’hakikaten nasıl böyle bir şey oldu?’’ diye kendisine soracağını söyleyen yönetmen Ergen şöyle devam etti: ‘’Belki unutulur denilerek basının bu olayı günlerce nasıl yansıtmadığına, muhabirl- erin kendi kanallarının editörleri ile nasıl çatıştıklarına, yine Türk askerinin kendi içinde nasıl çatıştığına ve dünyadan bihaber bir gencin bölgede asker iken nasıl bir işkenceci olabileceğine, Amerika’nın bu olaya nasıl dahil olduğuna, oradaki köylülerin durumuna ve daha bir kaç açıdan Roboskî Katliamı‘na 34 sahneden ayna tutuyor oyun. Mesela İstanbul Ankara ofislerinde Starbucks gibi yerlerde oturan muhabirlerin ‘ben orda bulundum, sivillerle konuştum. Hikaye hiç de bildiğiniz gibi değil’ dediğini görüyoruz. Bütün bunları yansıtmaya çalıştık.’’ Toplumun ilgisi Video, dökümanter kesitleri ve ses kayıtları kullanılan oyunun dili İngilizce ve Türkiyeli izleyici için Türkçe üst yazı kullanılmakta. İki gece İstanbul’da sahnelenecek olan oyun, bir gece de Bursa’da tiyatroseverlere kapılarını açacak. Yönetmen Mehmet Ergen son olarak Arcola Tiyatrosu olarak fakir bir bölge olan ve sırf okullarında 70-80 dilin konuşulduğu Dalston ve civarındaki multi-kültürel yapıyı gözönünde bulundurarak sosyo-politik, sosyo-ekonomik yapıyı yansıtmaya çalıştıklarını söyledi. Ergen “Bu bölgede azımsanmayacak çoğunlukta Türkiyeli bir topluluk var. Ancak Kürt-Türk toplumundan tiyatro seyirci oranı %1’in altında. Her gece buraya iki yüz kişi geliyorsa aralarında bir tane Türkiyeli olmuyor. Türkiyelilerin katılımını teşvik etmek amacıyla ‘Şarapnel’ oyununda olduğu gibi Türkçe üst yazılı olarak oyunları veriyoruz. Türkiyeli toplumun ilgisini çekecek oyunlar yazıyoruz. Örneğin ‘38 Dersîm Katliamı ve Gezi olaylarını anlatan oyunların yanısıra Murathan Mungan’ın ‘Mahmud ile Yezida’sını sahneledik. Yine de Türkiyelilerde tiyatro oyunlarına ilgi az. Halbuki bu bölgede yaşayan Nijeryalıların sorunlarını nasıl her yıl dile getiren oyunlar sahneliyebiliyor- sak, Türkiyeli izleyiciye yönelik oyunları da sıklıkla yapmayı arzu ediyoruz’’dedi. Ergen Kürtçe oyun yapmak istediklerini fakat oyuncu Kürtçe konuşabilen bulamadıklarını dile getirdi. Tiyatroya adanmış yaşam Mehmet Ergen, tiyatro oyuncusu, yönetmen, çevirmen. 1988’de Londra’da tiyatroya başlayan Ergen, oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. Southwark Playhouse’da ve Hoxton Hall’de genel sanat yönetmenliği, danışmanlık, Royal Court Theatre’da metin danışmanlığı, Paddington Arts’da Gençlik Tiyatrosu yönetmenliği, Battersea Arts Centre’da yapımcılık gibi görevlerde bulundu. 2000 yılında Londra’da Arcola Theatre’ı kurdu, genel sanat yönetmenliğini üstlendi. BBC ve ITV’de filmlerde oyunculuk yaptı. Opera ve müzikallerde de yönetmenlik yaptı. İngiltere dışında da İrlanda ve İsrail’de oyunlar yönetti. Londra’daki çalışmalarını sürdürmektedir. 28 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 Sudoku Zor Sudoku Basit KARİKATÜRLER ÇARŞAMBA 18 MART 2015 29 Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor GÜZELLIK UZMANI USTA BERBER ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ELEMAN ARANIYOR Bayan kuaföründe çalışıcak erkek kuaförü ve güzellik uzmanı aranıyor Londra’ya 20 dakika uzaklıkta Essex bölgesinde çalışacak deneyimli usta berber aranıyor kalacak yer ve dolgun ücret verilir Barnet’e 10 dakika uzaklıkta Boregam Wood bölgesinde cafe shopta çalışacak deneyimli şef ve yardımcı aranıyor Caterham Surrey bölgesinde çalışacak deneyimli şef aranıyor Newham bölgesinde pizza shopta şoförlük yapacak eleman aranıyor. GARSON ARANIYOR 07939250876 Arabası olması tercih edilir. 07783402248 07747870593 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR Walton-On-Thames bölgesinde Restorantta çalışacak tecrübeli ızgara şefi aranıyor 02088006932 Restaurant’da çalışacak Bay, bayan Servis elemanı aranıyor. 07773684684 Mizan bey 07580 985442 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta part time ve full time çalışacak şef aranıyor. Londra dışında Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Londra dışında Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Boreham Wood Bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak deneyimli şef ve yardımcı şef aranıyor. 07788 587 975 02084405111 Essex bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Ali 07584 030 635 07778 124 302 07984 702 902 07747 870 593 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Satılık Işyeri Satılık Işyeri ŞEF ARANIYOR GARSON ARANIYOR Kuaför aranıyor Satılık fish & chips Satılık Ice Cream Van İslington bölgesinde Fried Chicken Kebap shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak garson aranıyor. Barking essex bölgesinde fish chips ve kebaptan anlayan servis elemanı aranıyor Kalacak yer temin edilir Bromley bölgesinde çalışacak İngilizcesi olan tecrübeli kuaför aranıyor. 07983427063 07595 022 002 02072 887 222 0208 440 5111 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor BAYAN ELEMAN BERBER ARANIYOR Deneyimli tercuman Daha çok bilgi için burdan ulaşabilirsiniz 07517462463 07983682814 Hammersmith bölgesinde sandwich barda çalışacak bayan eleman aranıyor. Haftanın 5 günü, sabah 6’dan öğlen 3:30’a kadar. Sevinç: 0797 2789 823 Bristol’da berber salonunda çalışacak tecrübeli berber aranıyor. Çalışma izni olması ve İngilizce bilmesi şarttır. kalacak yer verilir 07887 49 71 61 Perceft tercüman H.S.Taşımacılık Tecrübeli tercümandan her türlü tercümanlık çeviri işleriniz yapılır. Ayşe 07572963341 07946461162 Romford bölgesinde Rent:£16,500 yıllık Rate:£3,080 yıllık Takeing:£3.500-£4.000pw Fiyat:£125,000 Üstteki daireden kira geliri £1,400 Londra içi ve Londra dışına her türlü eşyanız çok uygun fiyata itinayla taşınır 02089455577 07455007886 Deneyimli tercumandan her türlü tercumanlık hizmeti verilir. Telefon görüşmeleri mektup çevirisi ve çeşitli formlar doldurulur. İrtibat Ayşe Hanım 0757 2963 341 Cleaning service Türk usulü tül perde yıkama, halı yıkama ve ev temizliği yapılır. 077785559913 Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık coffee shop Satılık pizza kebap Leyton’daki spital fields market içinde coffee shop satılıktır. Ayrıntılı bilgi için lütfen arayınız ciddi alıcıların aranması rica olunur. SA31 1BD Galler bölgesinde bulunan pizza kebap dükkanı iş değişikliği nedeniyle satılıktır. Ana cadde üzerinde club ve barların ortasındadır. Rent:£12.000py Satılık kebap pizza restoran 07979758763 01267222481 07400008282 CHETO BUILDING 1.sınıf marangozluk işleri -parke -mutfak banyo -boya -fayans -sıva Bütün inşaat işleriniz itinayla yapılır. Çetin 07972104260 177 valantino southampton way London SE5 7EJ satılık kebab pizza restaurant 20 yıllık önü açık lease Geliri:£2200 Satış bedeli:£80.000 Soner 07944745181 Dekorasyon işleri Ders Verilir Bahçe işleri yapılır Özcan dekorasyon boya işleri, sıva işleri, duvar işleri, fayans işleri Uygun fiyata yapılır Her yaş grubuna birebir ders verilir Matematik & İngilizce Çocuğunuzun başarısı için hemen arayın Her türlü bahçe bahçıvanlık yapılır Ve günü birlik iş yapılır. Rakip usta 07743730979 07824594733 İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın 0742 9481 490 / 0207 9230 838 İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. 07878428665 ÇARŞAMBA 18 MART 2015 30 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz Bu sayfada £10 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. DRİVİNG LAND ŞOFÖR OKULU T.C Nüfus cüzdanımı, T.C Sürücü ehliyetimi, T.C Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdürler. Kısa sürede fazla para harcamadan ehliyet almak, güvenli sürücü olmak için vitesli & otamatik direksiyon dersleri verilir. Erken test günü alınır Deniz Gezici Ali 07723921216 Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak için henüz gec değil, özel ve grup dersleri ile kendinizi yeniden kesfetme zamanı. Deniz Dogrusoz Personal Trainer 07455947693 www.deniz-personal-tranining.com ALTUN CLEANING SERVICES 07427424619 Ufuk Kaya 07405891522 MEM Painting and Decoration El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel el sanatları. Her türlü boya ve dekorasyon işi itina ile yapılır. Hurdar Sinop Tel:07448 654 828 07984 513 968 TOPCU MOBILE CAR MECHANIC Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır REPAIRS SERVICING DIAGNOSTICS PRE-MOT/FAILURES AHMET TOPCU 07415106521 07405756462 Horizon Books Kitap Satış Temsilcisi Hurdar Hand Crafts Özel Türkçe Dersi Türkçe diksiyon ve gramer dersleri verilir. Diren Yalçın 07504 662756 Mahmut Söylemez BALINZA LAUNDRY & CLEANING SERVICES Her türlü çamaşır yıkama işi yapılır. Evden alıp eve teslim servisimiz mevcuttur. One 2 One English for children and adults 07428336181 OREL BOOKKEEPING & ADMIN 07768282295 [email protected] Yıldız Adıgüzel Qualified English Language Teacher SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL, IELTS & BUSINESS ENGLISH For more information and Free consultation: t 0753 4491 623 e [email protected] ÇARŞAMBA 18 MART 2015 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz 31 Bu sayfada £30 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. Pizza Kebab House Open 7 days a veek eat in or take away 02088044430 269 hertford road enfield, EN3 5JL SOUTHBURY LAUNDRETTE Self Service Laundry Service Wash İroning Service 020 8804 3725 467 Southbury Road, Enfield EN3 4HX Located between Tesco and Southbury station ÇARŞEM, 18 ADAR 2015 9 Li Helepçeyê “Şahidê Bêdeng” Dem; 16’ê Adarê sala 1988. Saet; derdorê 11’an. Cİh; Helepçe. Farûk Sakik Balafirên şer ên artêşa Iraqê, bombeyên kîmyewî li ser Helepçeyê de barand. Bombebarana kîmyewî 3 roj dom kir. Di encama bombebaranê de, ku di nava wan de piranî zarok û jin bûn, 5 hezar kurd jiyana xwe ji dest dan, 6 hezar kes birîndar bûn, ewqas jî ji ber çekên kîmyewî seqet man. Her wiha sewalên li herêmê hemû mirin. Giya û dar hişk bûn. Ji Helepçeyê şopên jiyanê yek bi yek winda bûn. *** Dem; 21’ê Adarê sal 1988. Saet; derdora 11’an. Cih; Helepçe. Rojnamevanên cîhanê li Helepçê ji komkujiyê re şahidî dikirin. Dema komkûjiyê Ramazan Ozturk li Îranê nûçegîhanê şerê Îran û Iraqê bû. Di Adara sala 1988’an de dema ku agahiya komkujiya Helepçe digire, di 21ê Adarê de, ew û komek rojnemevan maske û dermanê panjehriyê digirin, bi 2 balafiran derbasî Helepçe dibin û dibin yekem şahidên komkujiyê. Ramazan Ozturk waha behsa wê rojê û wê êşê dike. “...Dema em hatin cîhê bûyerê 4 roj derbas bûbûn, lê ew hovitî bi hemû rengê xwe hê zindî bû. Li navçe û gundê derdora helepçê, mirovan di encama bombebarana kîmyewî de jiyana xwe ji dest dabûn. Min digot ku derveyî bajêr wiha gelo nava bajêr niha di kîjan rewşê de ye. Ditirsiyam. Dema em ketin bajêr, hemû kolan û derdor bi cesedên mirovan û ajalan tijî bûbû. Mirovek herî dilsar jî nikaribû li hember vê wehşetê bêdeng bimaya. Mûyê cane mirova dibû şûjin. Dema min fotograf dikişand ez digiriyam. Min digot xwedê tu carek din tiştek wiha nîşanî min nede... “ Lê ew bi israr li dîmenek bi taybet digere ku hemû mirovahî bi vê komkijiyê agahdar bike û dît. “...Min digot ez bi fotografan çawa dikarim vê komkûjiyê bidim îfadekirin. Bi saniyan re em ketibûn pêşbirkê. Dema me tine bû. Balafirên Iraqê li ser me digeriyan. Di vê demê de ez rastî vî fotografê ku me wek ” şahidê bêdeng ” binav kir hatim. Omer Hawar û kûrê wî. Li ber derî bav kûr helmêz kiribû. Min got, ev e, fotografê ku komkûjiya Helepçê bi cîhanê bide nasandin ev e. Û min dest bi kişandina fotografan kir. Wisa min dikişand ku eskeran bangî min dikir jî min dest jê bernedida. Û min dewam dikir, wisa ku herî dawî hatin ketin milê min û min ji wê der dûrxistin.” Di çapameniya cîhanê de bi navê şahidê bêdeng ev fotograf hat weşandin. Bav û kur. Û ev foto şahidiya “komkûjiya kîmyewî ya Helepçê ”dikir.. Piştî ku ev fotograf hat weşandin rejima Baas diçe Helepçê, derî û pêpelûka ku Omer Hawar li ser jiyana xwe ji dest dayî xera dike.. Piştî ku ev foto di medya cîhanê de hat weşandin, Ramazan Ozturk ji bo Fotografê xwe yê “şahidê bêdeng” xelat girt.. *** Piştî 21 salan Dem 18’ê Adara 2009’an, vê carê Dadgeha Bexdayê ya Cezayê Bilind. Saat derdorê 11’an.. Ramazan Ozturk li vê dadgehê şahid e. Li ber wî fotografên komkujiyê yên ku wî kişandiye û li hember wî, berpirsyarê komkujiyê Elî Hesen El Mecîd, bi nave din Kîmyasal Elî li kursiyê sûcdariyê rûniştiye.. Ramazan Ozturk û makina xwe ya fotografan li wê dadgehê şahidî dikin. Fotografên komkujiyê yek bi yek di ekran de tên nîşandan..Saetek û 50 deqe li wêder dimîne. Bi heman makînê, fotografek Elî Kimyasal jî dikişîne. Piştî ku ji dadgehê derdikeve di hevpeyvînek de jê dipirsin tu natirsî, bersivek wiha dide.. “...Wê demê jî rayedarên balyozxaneya Iraqê yên Enkerê li min geriyan û min dawetê Iraqê kirin. Mebest ew bû ku min bikişînin wê der û li wê der jî min hel bikin. Dema min qebûl nekir, demek şûnde li min geriyan û gotin; “wan nivîsên li ser kîmyasal nenivîse, em ê -çeka peran- a dewleta Iraqê bidin te û tu li gor dilê xwe vê çekê tijî bike.” Min got ku hûn nivê Iraqê jî bidin min , ez qebûl nakim. Wek tê zanîn, telefon têne guhdarkirin dema ku min qebûl bikira ew ê min rezîl bikirina. Demek din ji MÎTê hin kes hatin gotin tu ji aliyê ajanên Iraqê ve tê teqîpkirin. Min got wê demê min biparêzin.. Anha jî ditirsim lê nabe ku ji bo dozek dîrokî ez şahidî nekim..” Ramazan Ozturk, piştî ku şahidiyê dike cardin derbasî Helepçe dibe û li vê derê sala 1988’an ji nûde dijî. Diçe serlêdana -Muzeya Komkujiya Helepçeyê- û li vê der bi merasîmek makina fotografan ku bi salan bû veşartibû diyariyî muzeya komkujiya Helepçê dike. Demek dirêj bû ku hikûmeta herêma Kurdistan ev makine jê dixwest lê wî nedida, li benda roja dadgeha Elî Hesen El Mecîd bû. Ev makîne anha li muzeya komkujiyê li goşeyek taybet hatî bicîh kirin.. *** Ramazan Ozturk di serlêdana xweya Helepçeyê de rastî peykelvanêk tê yê ku fotografê şahidê Bêdeng wek Peykel çêkiriye. Û pirsa çima peykelê vî fotoyê ji wî dike, bersivek wiha digire. “bav ji bo parastina kurê xwe giraniya xwe dayî ser pêşoya derî ku zarok dibin giraniya wî de nemire.” Û dîsa li vê der çêroka jiyana Emer Hawar hîn dibe. Emer Hawar 7 keçên wî hebûn. Daxwaza wî her dem ku kurek wî hebe. Û du kurên wî yên cêwî çêdibin. Di komkujiyê de ji bo kurek xwe xelas bike heltîne û ber bi derve bazdide.. Dayik jî dixwaze zarokên xwe bi komyona xwezîrê xwe xelas bike. Emer Hawar bi tenê dikare hetanî ber deriyê nimaraya 47’an baz bide û li wê der jiyana xwe ji dest dide. Di bin Avahiya 47an de sixinak hebû. Negihîştê. Mirinê li ber derî pêşî li wan girt. ÇARŞEM, 18 ADAR 2015 8 ÇANDA ZÊRÎN Wêjeya kurdî ya devkî gelek hilberînên bêhempa kirine mîrasê wêjeya devkî ya cîhanê. Veguhezêrê vê xezîneyê jî zêdehî dengbêj û çîrokbêj in. Destan û çîrokên Wekî Memê Alan, Derwêşê Evdî, Keleha Dimdimê, Newroz, Rustemê Zal ABDULLAH KARATAY Yek ji beşên wêjeyê ya herî dewlemend wêjeya devkî ye. Di her cur berhemên wêjeyî de hilberînên wêjeya devkî hene. Çîrok, çîrçîrok, destan, helbest, stran û hwd. Zimanê wêjeya devkî zimanê gel e, xwezayî ye, serpêkahtiyeke dirêj e bi keda gel a komunal çêbûye, ji ber wê jî berhemên wê, berhemên gelêrî ne. Hemû berhem ji nava kûrahiya jiyana gel derketine. Naveroka wan evîn, bext, hevaltî, berxwedan, welatparêzî, hevkarî, bawerî û gelek nirxên din in. Mîraseke hevpar a gelan e. Dema ku mirov baş guhdar bike; mirovan dixin nava xeyalan û di kesayetiya miro- van de dadgehên exlaqî didin derxistin. Mirov dikare başî û nebaşiyên xwe kêmasî û nebesiyên xwe li bêjingê bixe û encamekê jê derbixe. Wêjeya devkî tu carî rastiyan çewt neke, dixemilîne û pêşkêş dike. Zimanê wêjeya devkî, dewlemendî û xwezaya xwe, ji xwezayê digire. Lehengên berhemê nav û bedewbûna xwe, ji hebûnên xwezayê digirin. Navê evîndarê Xezal, Binevş û Qumrî ye, dişibe kevokê. Wêjeya devkî pir dewlemend e. Hin berhemên wê li gorî herêman xwedî bi dehan versiyonên cuda ne. Heta heman berhem û li heman herêmê versiyonên wan cuda ne. Wêjeya kurdî ya devkî gelek hilberînên bêhempa kirine mîrasê wêjeya devkî ya cîhanê. Veguhezêrê vê xezîneyê jî zêdehî dengbêj û çîrokbêj in. Bi keda wan a hezaran salan ev berhem gihîştine roja me ya îroyîn. Destan û çîrokên Wekî Memê Alan Dewrêşê Evdî, Keleha Dimdimê, Newroz, Rustemê Zal, geh çîrokî geh stranî ji van tenê çend berhem in. Kurdistan welatekî mêtingeh e. Ji ber vê ji pêşketina teknolojiyê bêpar maye. Dibe ku tesbîteke wiha şaş nebe: Belkî vê mehrûmiyetê heta astekê xizmetê civaka kurd jî kiriye. Mînak; di tunebûna ceyran û televîzyonê de civat li odeyan diciviya, çîrok û stran digotin. Dengbêj û çîrokbêjên kurd qabiliyetên xwe yên şanogerî jî tev pêşkêş dikirin û gotinên xwe yên efsûnî digotin. Ev gotin hezar sal in dijîn. Evdalê Zeynikê, Şêx Silê, Gulê, Reso, Şakiro, Karapêtê Xaço, Fatima Îsa, Kawis Axa û bi sedan nemiran ji ber vê sedemê hê jî dijîn. Gotina; “Stranên ku netewe çêdikin, ji qanûnên tên çêkirin xurtir in” vê rewşê îsbat Muzeya dîrokî ya bê xwedî maye: Gundê Qiltê Ferhat Arslan Gundê Qiltê ê li navçeya Mêrdîn Stewrê hatiye terikandin. Xetên mîmarî yên vî gundê ji 3 keşîşxane û 3 dêrî, ji sedsala 4’an û vir ve zindî ne. dike. Ev yek bi van navên nemir ên me li jor gotin xwe dide der. Di dema van dengêjan de mezinên wê demê, wê herêmê kî ne zêde kes nizane lê navê van nemiran kêm kes nizanin. Wekî afrîner û veguhêzên xwe; berhemên wêjeya devkî tim bi ruhekî zindî barkirî ne. Ji 2627’an ve ger ku zanebûna destana Newrozê û serhildana Kawayê Hesinkar hê jî bi milyonan mirov di roja 21’ê Adarê de dadixe qadên Newrozê, ew rûhiyeta zindîbûna hezar salan e. Dîsa îxanet jî di destana Kela Dimdimê de bi kirinên Mehmûdê Malakanî tê dîtin. Bi bêbextiyê re jî di destana Memê Alan de bi kirinên Bekoyê Ewan re rû bi rû dimînin. Hê jî aşiq ji maşûqên xwe re hestên xwe bi beytên li ser evîna Mem û Zîn, Siyabend û Xecê hatine gotin tînin ziman. Ew evîndarên bêmiraz û nemir careke din di bedenan de zindî dibin û destan dijîn. Piştî demekê wêjeya devkî cihê xwe ji wêjeya nivîskî re hiştiye lê belê girîngiya xwe domandiye. Berhemên wêjeya nivîskî, yên çavkaniyên wan wêjeya devkî ne û hatine nivîsîn dema niha jî klasîkên wêjeyê ne. Çîrçîrokên hezar şevan û antolojiya çîrokên gelan pirtûkên herî zêde tên xwendin in. Ji Enstîtuya Kurdî ya Stenbolê, birayên Celîl û Ordîxanê Celîl, Fêrigê Ûsiv, Şemil Esgarov û gelek sazî û nivîskarên hêja di komkirina wêjeya devkî û amadekirina nivîskariya wan de keda pir mezin dane. Ji ber qedexebûna zimanê kurdî hê jî bi hezaran berhemên wêjeya devkî nehatine nivîsandin û bi xetereya jibîrbûn û windabûnê re rû bi rû ne. Lewre kesên van berheman dizanin emrê wan pir mezin e û yek bi yek koçî dilovaniyê dikin. Roja îroyîn peywira giran û lezgîn ew e ku ew kesên dikarin komxebata wêjeya devkî bikin, sindoqên dilê wan kal û pîran vekin û xezîneyên nava dilê wan bi pêşerojê re parve bikin. Sempozyuma pirzimanî û huner Gundê Suryaniyan ê 1500 salî yê 10 km dûrî navçeya Mêrdin Stewrê ye, ji qedera xwe re hatiye terikandin. Li gundê Qiltê ku weke navenda perwerdeyê ya gundên Stewrê dihat dîtin, 3 keşîşxaneyên cuda hene. Wateya Qilit a bi zimanê Suryanî ‘ya kêm bûye’ ye. Heta Yekemîn Şerê Cîhanê bi qasî 8 hezar mirov li vî gundî dijiyan. Di sala 1940’î de koçberiyê destpê kir. Pêla duyemîn a koçberiyê di sala 1975’an de rû da. Ji wê salê û pê ve, li gund malbatek nema ku koç nekiriye. Artîn Karademîr anî ziman ku li gundê ji 118 malbatî, civata dêrên Ortodoks, Protestan û Katolîk nemaye û diyar kir ku li gund 3 malbatên Suryanî dijîn. Karademîr ragihand ku di sala 2002’an de 15 malbatên Misilman li gund bicih bûne û da zanîn ku Suryanî ji bo vegerê hînê bi hêvî ne û got, “Stewr bi qasî Mêrdînê bajarekî kevin e. Gundên Stewrê jî ji dîrokeke ji hezaran salî re şahidiyê dikin. Beriya bi sedan salî Keşîşxaneya Mor Ada, Keşîşxaneya Mor Dîmet, Keşîşxaneya Mor Abay û Dêra Mor Yûhanna Ortodoks, Dêrên Protestan û Katolîk hatine ava kirin. Ev der navenda perwerdeyê ya gelê Suryanî yê qedîm bûn. Ji bo cih û warên xwe neterikînin 90 salî berdêlên mezin dan. Lê belê di Yekemîn Şerê Cîhanê de pêla mezin a koçberiyê destpê kir. Dûre di sala 1975’an de gelê Suryanî bi awayekî komî berê xwe da Ewropa û Amerîkayê. Niha gundê Qiltê bi tenê ye, deriyê dêrên dengê çanê jê dihat, hatin kilîtkirin. Xwezî civata Suryaniyan careke din li cih û warên xwe vegeriya. Lê belê em dibînin li Rjhilata Navîn her roj komkujî tê serê Suryaniyan. Em pê ne ewle ne ku sibehê, dusib li Tirkiyeyê jî komkujiyek bê serê me. Eger mirovên me li bajarekî nikaribe bi awayekî azad îbadeta xwe bike, bawerî û zimanê xwe vedişêre, li wir jiyan mirî ye.” Azîz Kandemîr jî da xuyakirin ku divê cih û warên civata Suryaniyan bên restorekirin û li tûrîzmê werin vekirin. Kandemîr diyar kir ku nîşaneyên bawerî û hunerî yên herêmê li avahiyên dîrokî neqişîne û got, “Gundê Qilet ye ji bi bi sedan wargehên li herêma Mêrdînê ye. Mal, avahiyên bi hezaran salî, bi estetîka hunermendî hatine avakirin. Hemû nîşaneyên bawerî, çand û hunera gelên li vê erdnîgariyê li van keviran hatine neqişandin. Civata Suryanî bi hunera xwe ya destan re şopên bi hezaran salî li vê erdnîgariyê hiştine. Xwezî xizmên me karîbûna li gundên xwe evgerin. Lê belê êdî kesek bawer nake û venagere. Ji aliyê aboriyê ve ti pirsgirêka me nîne. Suryanî xwedî gund, avahî û erdê berhemdar ên bi qîmet in. Lê em Rojhilata Navîn dibînin, civata Suryanî wê çawa vegere? Eger li vê erdnîgariyê demokrasî û mafên mirovan bên ewlekirin, wê vegerin. Gelê Suryanî gelê kevnare yê herêma Tûrabîn e. Ewropa yan jî Amerîka welatê me nînin.” Di sempozyuma “Di Pêwendiya Perwerdeya bi Zimanê zikmakî de Pirzimanî û Hûner” de li ser wêje, ziman û sînemayê nîqaş hatin meşandin. Şaredariya Bajarê Mezin a Amedê, Konservartuara Aram Tîgran û Komeleya Akademiya Sînemayê ya Rojhilata Navîn bi hev re sempozyuma bi navê “Di Pêwendiya Perwerdeya bi Zimanê zikmakî de Pirzimanî û Hûner” li Sûmerparkê di roja duyemîn berdevam dike. Di sem- pozyûmê de rûniştina bi navê “Vîr Nasname û siyasetê” hat lidarxistin. Moderatoriya rûniştinê Zeynel Dogan kir û Umut Tumay Arslan Yegen, Bahar Şîmşek û Ozgur Çîçek wek axaftin van tevli rûniştinê bûn. Umut Tumay Arslan Yegen li ser mijara “Di sînameyê de dengê ziman” axivî. Yegen diyar kir ku wijda neynika sînemayê ye. Piştî axaftina kin bersiva pirsên beşdaran da. Sempozyumê bi pirs û bersivan berdewam kir. ÇARŞEM, 18 ADAR 2015 7 Hejmara Koçberan 10 hezar kes mirin Her Diçe Zêde Dibe Bîlançoya giran a Ebola: Li Rojavayê Afrîkayê pêşî li belavbûna şewba Ebola nayê girtin. Hat ragihandin ku hejmara mirovên ji ber şewbê jiyana xwe ji dest dane 10 hezar derbas kiriye. Di nava hefteya dawî de 400 kesên nû bi vîrûsê ketin. Li gorî bîlançoya dawî ya Rêxistina Tenduristiyê ya Cîhanê (WHO), hejmara mirovên bi vîrûsê ketine gihaştiye 24 hezar 350 kesî. Ji van kesan 10 hezar 4 kesî jiyana xwe ji dest dane. Li Lîberyayê 9 hezar 343 kes bi vîrûsa Ebola ketin, 4 hezar 162 kesî jiyana xwe ji dest dan. Welatê ku vîrûs herî zêde lê belav bûye Sîerra Leone ye ku 11 hezar 667 kes bi vîrûsê ketine, ji van 3 hezar 655 kesî jiyana xwe ji dest dane. Li welatê şewbê jê destpê kir li Gîneyê, 3 hezar 330 kes bi vîrûsê ketin, 2 hezar 187 kes mirin. Li gorî daxuyaniya ku ji aliyê Frontexê ya ku mekanîzmaya kontrolkirina sînorên YE’yê ye hat aşkerakirin ku ji destpêka 2015’an heta niha hejmara koçberên qaçax sê qat zêde bûne Li gorî daxuyaniya ku ji aliyê Serokê Frontexê Fabîce Leggerî ve hat dayîn de hat aşkerakirin ku ji destpêka 2015’an û heta niha hejmara koçberên ku bi riya qaçax hatine û xwe gihandine Ewropayê sê qat zêde bûne. Fabrîce Leggerî yê ku Serokê Frontexa mekanîzmaya kontrolkirina sînorên Yekitiya Ewropayê ye di daxuyaniya xwe de bal kişand ser rewşa koçberan û hejmara koçberên ku xwe bi rêyên qaçax gihandine Eropayê û wiha got: “Di mehên çile û sibatê yên 2015’an de hejmara koçberên qaçax hatine Yekitiya Ewropayê li gorî mehên sala bihurî sê qatê xwe zêde bûne.” Leggerî, di dewama axaftina xwe de diyar kir ku di mijara alîkariya ji koçber û penaberan de jî kêmasiyên mezin ên cur bi cur ku penaber bi wan re li Ewropayê rûbirû dimînin hene û heta penaber rastî pêkanînên nîjadperest jî tên. Leggerî diyar kir ku koçber herî zêde ji ser welatên Balkan û Macaristanê derbasî welatên YE’yê dibin û tenê di meha çileyê de 10 hezar welatiyên Kosovayê ji bo ku mafê penabertiyê bigirin serlêdan kirine û axaftina xwe wiha berdewam kir: “Lê li gorî vê hejmara zêde jî dîsa hejmar herî zêde ya penaberan li Derya Spî pêş ketiye û ji Libyayê hatina başûrê Îtalyayê jî ji sedî 42 zêde bûye.” Her wiha Leggerî herî dawî destnîşan kir ku niha tenê li peravên Lîbyayê di navbera 500 hezar û milyonekê kes hene ji bo ku wekî pebaner derbasî welatên Ewropayê bibin. Îxracata çekan: DYA, Rûsya DYA: Em neçar 10 welatên in bi Esad re li pêş in, Çîn bi pêş dikeve ji bo jinan Li cîhanê di îxracata çekan de para DYA û Rûsyê ji 5’an 3 ye û bilindbûna Çînê jî balê dikişîne. Çînê di 5 salan de îxracarata çekan ji sedî 143 zêde kir û ket rêza sêyemîn. Di rapora ku ji aliyê Enstîtuya Lêkolînê ya Aştiyê ya Navneteweyî ya Stockholmê (Sîprî) hatiye weşandin de îstatîstikên firotina çekan a di navbera 2010-2014’an de hat weşandin. Di rêza yekem û duyem de DYA û Rûsyayê cih girt ya sêyem de jî Çînê cih girt. DYA Û RÛSYA DI SEDÎ JI 60’Î DE, ÇÎN SÊYEM E Di rapora Sîprî de hat gotin ku DYA ji sedî 31’ê di îxracata çekan de rêza yekem de cih digire, Rûsya jî ji sedî 27 di rêza duyem de cih digire. Li gorî raporê de di rêza sêyem de jî Çîn cih digire. Li pey Çînê, Fransa û Elman dikevin rêzê. Sala borî Çîn bi ferqeq kêm ket pêşiya Fransayê. WELATÊN ASYA Û AFRÎKAYÊ MUŞTERIYÊN BAŞ YÊN ÇÎNÊ NE Di serê welatên ku Çîn çekan îxracê wan dike de Pakîstan bi rêjeya ji sedî 41 parê di rêza yekem de cih digire. Bangladeş û Brîtanya jî muşteriyê wan yên başin. Di raporê de hat gotin ku Çînê ji bo 18 welatên din yên Afrîkayê çek îxrac kirine. Rapora îxracata çekan a Çînê di navbera 20052009’an de ji sedî 143 zêdebûnekê nîşan dide. Hîndîstanê ji sedî 70 girtina çekan ji Rûsyayê pêk anî. DYA bo gelek welatan îxracatê dike û herî kêm bo Başurê Koreyê kir. Ji sedî 9’ê îxracatê bo Başurê Koreyê kir. Her wiha Emîrtiyên Ereban, Suudî Erebîstan, Misir û Israîlê jî ji DYA’yê ji sêyan yek îxracata çekan kirin. Fransayê jî ji sedî 18 firotina çekên xwe bo Fasê kir. muzakereyê bikin Wezîrê Derve yê DYA John Kerry diyar kir ku ji bo bidawîkirina krîza li Sûriyeyê tişta ji destê welatê wî tê dike û got ku ew ê herî dawî neçar bimînin bi Serokdewletê Sûriye Beşar Esad re muzakereyan bikin. Wezîrê Derve yê Dewletên Yekbûyi yên Amerîka (DYA) John Kerry di hevpeyvînek di televîzyona CBS de hate weşandin de got: “Herî dawî em ê neçar bimînin ku bi Esad re muzakereyan bikin. Bi ya min em di çarçoveya Cenevreyê de her tim ji bo muzakereyan amade bûn.” Kerry da zanîn ku ji bo bidawîkirina şer xwesteka mûzakereyên bi Esad re tune bû û got ku ev hewldan êdî bi ser neketiye. Kerry got ku rêveberiya Washington ji bo bidawîkirina şer tişta ji destê wê tê dike û dixwaze çareseriyeke siyasî ji vê pirsgirêk re bibîne. Kerry diyar kir ku ji bo rejîma Esad bînin ser maseya muzakereyê her kes bi biryar e û got: “Niha ev yek di rê de ye. Mutefîkên me û yên din ji bo vê yekê hewl didin. Hewl didin ku zextên li ser Esadê zêdetir bikin.” bitalûke “International Women’s Travel Center” 10 welatên ji bo jinan bitalûke aşkere kir. Di rêza yekem de Hindistan cih digre û li pey wê jî welatên Misir, Meksîka, Brezîlya tên. “International Women’s Travel Center”’ya Amerîkayê li gorî rapora amade kiriye, di cihanê de welatên ji bo jinan aşkere kir. Di raporê de welatê herî bitalûke welatê geryanê Hindistan e. Piştî ligel bihara Ereban welatê Misirê jî ji bo jinan bû welatek bitalûke. Dîsa hat ragihandin ku welatê Arabistan, Latin Amerika ji bo jinan gelek bitalûkeye. Jinên turîst bêhtir di talûkê de ne Yek ji damezirênerê International Women›s Travel Center Julie Kreutzer û Marta Turnbull diyar kirin ku tenê bi hişyarkirinê wan feyda vê nedît û xwestin navê welatên ji bo jinan bitalûke aşkere bikin. Rapor xwe dispêre lêkokînên Neteweyên Yekbûyî, Rêxistinên AF, Komeleyên Mafên Mirovan li gor vê yekê rapor hatine amadekirin. 10 welatên ji bo jinan bitalûke 1) Hindistan, 2) Misir, 3) Meksîka, 4) Brezîlya, 5) Honduras, 6) Kenya, 7) Kolombiya, 8) Papau Neuginea, 9) Suudi Arabîstan, 10) Venezuella ÇARŞEM, 18 ADAR 2015 6 Şahidên Komkujiyê: Komkujiya Helepçeyê êşeke dawî lê nayê Tevî ku di ser komkujiya Helepçeyê re 27 sal derbas bûn jî êşên rê li ber vekir, hînê mîna roja destpêkê tê hîskirin. Yên ji komkujiyê rizgar bûn gotin, “Her tişt ji nişka ve qewimî. Di nava 10 deqeyan de bêhn li hezaran mirovî çikiya.” Rejîma Baasê ya Iraqê ya bi rêveberiya Saddam Huseyîn beriya niha bi 27 salan bi gazên kîmyewî êrîşî gelê sivîl ê li Helepçeyê kir û îmzeya xwe avêt binê hovîtiyeke ku mora xwe li sedsalê xist. Di êrîşê de zêdeyî 5 hezar kes mirin, bi hezaran mirov seqet man, bi sed hezaran mirov neçar man koç bikin. me nizanîbû em çi bikin. Min li kîjan alî dinêhirî bedenên bê ruh li erdê dirêjkirî bûn. Ez ber bi mala kekê xwe ve reviyam. Deng ji kesî dernediket. Deh kes ji nişka ve miribûn. Derketim nava kolanan. Li kolanan cenaze û mirovên ji halketî. Min jî bi zorê bêhn distend. Heta roja îro jî difikirim gelo ez çawa jê filitîm.” Komkujiyê ne tenê mirî û birîndar li dû xwe hişt, jiyanên wêran bûyî û janeke bê dawî li dû xwe hişt. Yên ew kêlî jiyan, komkujiya bi bêhna sêvê destpê kir ji Ajansa Nûçeyan a Firatê re vegotin. ‘KÊLIYEKE ZILMÊ BÛ KU DAWÎ LÊ NEDIHAT’ ‘JI MALBATA MIN DEH KES HATIN QETILKIRIN’ Mahsûme Gul Mûhammed bi gotina ‘eger karibe were vegotin, ez ê vebêjim. Lê gelo yên nejiyaye dikare fêm bike’ dest bi vegotina Komkujiya Helepçeyê dike. Mûhammed dibêje, “Bêhnek belav bû li derdorê. Me fêm nekir çi diqewime, Extiyarê Helepçeyî yê bi navê Abdûrrahman Reşîd Emîn jî diya xwe û du xwişk-birayê xwe di Komkujiya Helepçeyê de winda kiriye. Ew wan kêliyên komkujiyê bi gotina “Kêliyeke zilmê bû ku dawî lê nedihat” pênase dike. Reşît Emîn anî ziman ku destpêkê bêhna sêvê ji derdorê hat û bi vî rengî behsa wê kêliya komkujiyê dike: “Em matmayî mabûn. Ji nişka ve ezmanê Helepçeyê bi dengê balafiran hejiya. 10-15 heb bûn. Nizanim hejmara wan a zelal. Dengekî mezin hat û ji nişka ve bêhn ket bêvila me. Her tişt gelekî lez û bez qewimî. Di nava deh deqeyan de bêhn li bi hezaran mirovî çikiya. Mirov li kîjan alî binêriya, bedenên bê ruh û can li erdê dirêjkirî bûn. Yên filitîn abjar terikandin. Ketin ser rêya koçberiyê. Bi qasî yên mirin, ewqasî mirov bi xizanî û nexweşiyê re rû bi rû man. Her kes perîşan bûn. Hin jê hiş ji serî çû, hin jê kor bû.” ‘EZ Ê NIKARIBIM QET WAN KÊLIYAN JI BÎR BIKIM’ Ji mexdûr û şahidê komkujiyê Hesen Elî jî dibêje, “Êşa me her tim teze ye. Me ew roj qet ji bîr nekir. Îro salvegera 27. a komkujiyê ye û duh Biryarên Yekemîn Konferansa Ciwanên Demokratîk a Rojhilata Navîn Biryarên Yekemîn Konferansa Ciwanên Demokratîk a Rojhilata Navîn bi danezana encamê re hatin aşkerakirin. Yekemîn Konferansa Ciwanên Demokratîk a Rojhilata Navîn a diyarî mirovên li Şengal û Kobanê jiyana xwe ji dest dan hat kirin û ev 3 roj in li Amedê tê lidarxistin, bi dawî bû. manê bên ewlekirin. Her wiha hat destnîşankirin ku divê têkoşîna ciwanan li her qada civakî were xurtkirin. Di konferansê de 400 delege û ji 16 welatên Rojhilata Navîn bi qasî 100 demokrat, şoreşger, rêxistinên ciwanan ên şoreşger û ciwanên ji gel û baweriyên cuda, amade bûn. “Weke ciwanên demokratîk ên li Rojhilata Navîn em biryarê didin ku li hemberî sûcê li dijî mirovahiyê yên recm, sinneta jinê, tecawiz û kuştina jinê, li dijî zîhniyetê mêtînger, pavşerû, şîdeta psîkolojîk û fîzîkî, têkoşînê xurt bikin. Konferans bi şiyara “Ciwan wê hêza xwe biafirîne, Rojhilata Navîn azad bike” pêk hat û ji Arjantîn, Fransa, Elmanya, Rûsya û Baskê beşdarî weke temaşevan hat kirin. Di danezana encamê de hat destnîşankirinkirin, ku modela jiyana alternatîf li Rojhilata Navîn ancax bi rêxistinbûyîna hêzên demokratîk û di çarçoveya netweya demokratîk de pêk were û qewîn bibe. Di danezanê de hat ragihandin ku dînamîka bingehîn a civakîbûnê jin û ciwanin û hat xwestin ku girtin, cezayê heta bi hetayê, cezayê darvekirinê werin rakirin, girtiyên siyasî serbest bên berdan, mafê rêxistinbûyîn û azadiya ra- Biryarên di konferansê de hatin girtin bi vî rengî ne: Ji ber ku xort û jinên ciwan di azadkirin û guhertina civakî de du hêzên bingehîn in, biryar hat dayîn ku rêxistinbûyîna jinên ciwan li ser navê civaka demokratîk were mezinkirin û li her qadê li dijî zîhniyeta serdest a mêr têkoşîn were dayîn. Ji bo avakirina civaka demokratîk û pirreng a hurmetê nîşanî cihêrengiya etnîkî û çandî dide, em têkoşînû berxwedana gelê Kobanê ya li dijî rêxistinên faşîst silav dikin. Em hemû jinên berxwedêr ên bi pêşengiya YPJ’ê ji bo azadiya civ- akê têdikoş in, silav dikin. Kobanê di vî şerî de bi ser ketiye. Ev serketin ancax bi vegera gelê Kobanê mezinb ibe. Lewma ji bo ji nû ve avakirina Kobanê em banga piştevaniyê li hemû welatan dikin. Berxwedana Gazze di berxwedana Fîlîstînê de veguheriye semboleke girîng. Ji bo mezinkirina berxwedana li Gazzeyê, ji bo ji nû ve avakirina Gazzeyê û rakirina dorpêçiyê, em têkoşînê bilind bikin. Ji bo piştevaniya bi serketina Kobanê re em pêşniyar dikin ku bi heyetekê serdana Kobanê bikin. Ji bo Rêberê Gelê Kurd Birêz Abdullah Ocalan em biryarê didin ku têkoşînê belav bikin û xurt bikin. Ji bo azadkirina xaka Fîlîstînê û vegera penaberên Fîlîstînî, em têkoşîn û berxwedana gelê Fîlîstînê ya li hemberî siyonîzmê dide, silav dikin. Ji bo tecrîdkirina dewleta siyonîst, tevgera boykotê ya navneteweyî were destekkirin. Em biryarê didin ku zexta girseyî zêde bikin ku têkiliyên bi dewleta siyonîst re were qutkirin. Konferansa ciwanên Demokratîk a Rojhilata Navîn azadbûna gelên Rojhilata Navîn, avabûna sîstemeke demokratîk û wekhev esas digire. Biryar hat dayîn 2. Konferansa Ciwanên Demokratîk a Rojhilata Navîn pêk were. êvarê yek ji birîndarê vê komkujiyê jiyana xwe ji dest da. Heta ku em bijîn, em ê wê rojê ti carî ji bîr nekin.” Hesen Elî kêliya komkujiyê bi gotina “tuyê bêjî qey ji nişka ve dawiya dinyayê hatiye” anî ziman û got, “Malbata min ji hev belav bû. Her yek jê çû cihekî. Heta roja îro min hînê kurekî xwe nedîtiye. Ti cih nema ku me serî lê neda, em lê negeriyan, lê belê me nedît. Hin jê zarokên xwe, hin jê dê û bav ê xwe, hin jê xwişk û birayên xwe winda kirin. Helepçe ji nişka ve tine bû. Qirkirinek hatibû kirin. Saddam Helepçe ne tenê bi mirovên tê de bi her tiştên çi zindî çi ne zindÎ xwest tine bike. Karesatek bû.” Encamên hilbijartinên Kantona Cizîrê hatin aşkerakirin Bi temsîliyeta 1 heta 2 endamên welatên Rojhilata Navîn ên tevlî Konferansê bûn re koordînasyon tê avakirin. Kooordînasyon ji bo konferansa duyemîn, amadekariyan dike û komîsyonên jêrîn ava dike. Rêxistinên ciwanan ên tevlî konferansê bûn û pîvanên hevpar qebûlkirin, ji xwe re dikin hedef ku li welatê xwe têkoşîna hevpar ava bikin û mezin bikin. Em pêşniyar dikin ku Konferansa Jinên Ciwan a Rojhilata Navîn bicive. Di pêvajoyên heta konferansan de li hemû welatan li ser rol û têkoşîna hevpar a ciwanan li Rojhilata Navîn, komxebat, forûm û panel werin lidarxistin. Ji bo yekîtî û hevparbûyîna ciwanên li Rojhilata Navîn, her sal li welatên cuda kampên ciwanan werin lidarxistin. Ji bo têkilî û têkoşîna Ciwanên Demokratîk ên Rojhilata Navîn werin xurtkirin, tevneke têkiliyê bê avakirin. Li Kobanê gundekî ciwanan were avakirin. Encamên hilbijartinên şaredariyên Kantona Cizîrê ku di 13’ê Adarê pêk hatin, hatin aşkerakirin. Her wiha hevserokên şaredariyan jî diyar bûn. Komîseriya Bilind a Hilbijartinên Kantona Cizîrê di civîna çapemeniyê de encamên hilbijartinên şaredariyan ku di 13’ê Adarê pêk hatin, aşkera kir û diyar kir ku zêdetirî 100 hezar kes çûne ser sindoqan û dengê xwe ji bo namzetên xwe bikar anîne. Komîseriyê destnîşan kir ku ji sedî 50 welatiyên herêmê yên temenê wan zêdetirî 18 salan dengê xwe bikar anîn. Her wiha hevserokên şaredariyan jî diyar bûn. ÇARŞEM, 18 ADAR 2015 5 ÇARŞEM, 18 ADAR 2015 4 Ji Dadgeha İngiliz Biryareke Skandal Hikûmeta Îngîltere ya ji aliyekî ve dibêje li hember DAIŞ’ê têdikoşe, li aliyê din dadgehên wê jina ciwan a bi navê Şîlan Ozçelîk a 18 salî bi sedema hewl daye biçe li hember DAIŞ’ê şer bike girt. Jina ciwan Şîlan Ozçelîk a li Londrayê bi malbata xwe re dijî, hefteya borî ji aliyê Dadgeha Westmînster Magîstrates ve di çarçoveya têkoşîna li hember ‘terorîzm’ê hat girtin û şandin girtîgehê. Ozçelîk, 16’ê Çileyê dema ji Elmanyayê vedigeriya Londra, li Balafirgeha Stansted hat binçavkirin, piştî îfadeyê bi awayekî negirtî bê darizandin hatibû berdan. Ozçalîk a duh derket pêşberî dadgeha Dün Westmînster Magîstrates bi sedema hewl daye tevlî PKK’ê bibe hat sûcdarkirin û li gor xala 5 (1) (a) a qanûna têkoşîna bi terorê re hat girtin. Ozçelîk, piştî êrîşên çeteyên DAIŞ li hember Kobanê destpê kirin, 27’ê Cotmeha 2014’an ji Londra çûbû Bruksel. 16’ê Çile vegeriyabû. Piştî Ozçelîk ji Londra veqetiya, gelek navgînên çapemeniyê yên neteweyî û navneteweyî ragihandibûn ku Ozçelîk ji bo tevlî YPJ’ê bibe çûye Kobanê. Lê di rastiyê de tiştek wisa tune bû. Girtina Ozçelîk rastî nerazîbûnan hat. Di tevna civakê de ji bo Ozçelîk bê berdan kampanya hatin destpêkirin. Di adresa . Change.org web di bin navê ‘Free Silhan Ozcelik Now’ kampanyaya îmzeyan hat destpêkirin. LI PÊŞIYA ZÎNDANÊ ÇALAKÎ Jibo şermezar kirina biryara girtina keça Kurd roja Înê li pêşiya zîndan HM Prison Holloway çalakiyek hat li darxistin. Gelek kesên Îngîlîz jî jibo piştgiriyê tevlî çalakiyê bûn û biryar dadgehê bi zimanekî tund şermezar kirin. Di axaftinên hatîn kirin de hat diyar kirin ku biryara dadgehê li aliyekî tê wateya dest dayîna çeteyên Daîş´ê. Di çalakiyê de bênavber dirûşmên “Ji Şîlan re Azadî” hatin qêrîn. Medya neteweyî ya Îngîlîz jî li çalakiyê amade bû û cihekî berfireh da bûyerê. Li Londonê 3 welatiyên ku diçûn Sûriyeyê bi kefalet hatin berdan Hikûmeta Birîtanî 3 welatiyên xwe ku hewl didan derbasî Sûriyeyê bibin û li Tirkiyeyê hatibûn girtin, bikefalet serbest berdan. Hikûmeta Birîtanî diyar kir ku di 13’ê adarê de sê welatiyên wê bi armanca derbasî Sûriyeyê bibin, berê xwe dane Tirkiyeyê û li ser vê yekê Hikûmeta Tirkiyeyê agahdar kiriye. Hersê welatî li bajarê Stenbolê ji aliyê Hikûmeta Tirkiyeyê ve hatin girtin û vegerandin welatê wan. Li aliyê din Hikûmeta Birîtanî jî her sê welatî bi ke- falet serbest berdan. Tê zanîn ku beriya demekê 3 keçikên Birîtanî ku temenên wan di navbera 15 û 16 salî de ne, ji malên xwe reviyan û di riya Tirkiyeyê re bêyî ku bêne astengkirin, derbasî Sûriyeyê bûn û tevlî nava çeteyên DAIŞ’ê bûn. ÇARŞEM, 18 ADAR 2015 3 Starta Pîrozbahiyên Newrozê Hat Dayîn Pîrozbahiyên Newrozê yên Londonê bi resepsiyonan dest pê kirin. Resepsiyona yekemîn roja Pêncşemê li Şaredariya Bajarê Mezin ya Londonê, ya duyemîn jî îşev li parlemena Brîtanya hat li dar xistin. Roja Yekşemê jî li parka Finsburry dê pîrozbahiya mezin were li dar xistin. Pîrozbahiyên Newroza 2015´an ya Londonê bi resepsîyonekê dest pê kir. Resesiyona li Şaredariya Bajarê Mezin ya Londonê hatî li dar xistin şaredarê berê yê bajarê mezin yê Amedê Osman Baydemîr jî tevî gelek mêvanan tevlî bû. Baydemîr di resepsoypnê de axaftinek kir anî ziman ku gelê Kurd dê sala 2015´an de azadî û demokrasî diyarî Rojhilata Navîn bikin. Resepsiyona Duyemîn jî li Parlemena Brîtanya îşev pêk hat. Dayika Eric Scurfield yê di nav refên YPG´ê de li hember Daî´ê şer dikir û jiyana xwe ji dest da tevlî resepsiyonê bû. ROJA YEKŞEMÊ PÎROZBAHIYA MEZIN LI PARKA FINSBURY YE Newroza mezin dê 22´yê Adarê li cihê her sal Finsburry Park bi tevlîbûna hunermendên wek Rojda, Grup Seyran, Koma Serxwebun ve Hesen Şerif were pîroz kirin. Gelek mêvan û sîyasetmedar dê ji Brîtanya û Kurdistanê tevlî pîrozbahiyê bibin. ÇARŞEM, 18 ADAR 2015 2 Xaçepirs Bersiva Hefteya Borî Ey bîr Vegere jibîrkirina xwe!! Ey şev Xetîreyên xwe vemirîne!! Ey Helepçeya şehîd Baskên xwe ji êşê daweşîne!! Ey dil xwe bi gihayê ber kêlan binixumîne!!! PÊKENOK Ehmed Huseyni Lawik Hêdî Dimeşiya Mamoste ji xwendekara xwe ya keç dipirse: - Tu çima dereng mayî? - Mamoste, gava ku ez dihatim dibistanê lawikek li pey min bû, hema bela xwe li min dida, ji ber wê ez hinekî dereng mam. - Ê te jî lez bikira? - Lê lawik hêdî dimeşîya! Ji Dadgeha İngiliz Biryareke Skandal Sayfa 4 Zarok TV bi sê zaravayan dest bi weşanê dike Li Helepçeyê “Şahidê Bêdeng” Sayfa 8 Sayfa 9 telgraf.co.uk Çarşem, 18/03/2015 Elewiyên Li Ewropa: “Bi Hemu Hêza Xwe, Em ê Bi HDP´ê Re Bin” Serokê Giştî yê Konfederasyona Yekîtiyên Elewiyan a Ewropayê Tûrgût Oker diyar kir ku Elewiyên li Ewropayê wê di hilbijartinan de destekê bidin HDP’ê û bang li hemû hêzên çep, sosyalîst û demokrat kir ku destekê bidin HDP’ê. Serokê Giştî yê Konfederasyona Yekîtiyên Elewiyan a Ewropayê Tûrgût Oker û rêveberên yekîtiyê li Navenda Giştî ya HDP’ê bi Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş re têkîldarî hilbijartinan civînek lidar xist û piştî civînê daxuyanî da. Oker bilêv kir ku hevdîtin têkîldarî hilbijartinan bû û got: “Me têkîldarî hilbijartinên 7’ê Hezîranê, nêrînên Elewiyên li Ewropayê dijîn û saziya me ya temsîla wan dike parve kir. Bi qasî milyonek û nîv Elewî li Ewropayê dijîn û li Ewropayê cara yekem koçberên li wir Hêjmar ROJNAMEYA HEFTEYÎ 460 dijîn wê dengên xwe bi kar bînin. Ji ber vê yekê jî hilbijartina ku wê di 7’ê Hezîranê de pêk bê ligel ku em li Ewropayê dijîn jî bû parçeyeke rojeva me.” Oker da zanîn ku ji bo hêviyên Elewiyên li Ewropayê dijîn derxînin holê beriya 2 rojan bi wan re civînek lidar xistine û wiha berdewam kir: “Roja Şemiyê me serok û nûnerên 265 şaxên xwe yên li Ewropayê gazî Frankfurtê kir. Di civînê de rojevek tenê hebû; Elewî û di 7’ê Hezîranê de wê helwesta me çi be, delege û nûnerên me ji serî 99.9 biryar dan ku di hilbijartinan bi HDP’ê re hevkariya stratejîk bê kirin û ji bo ku HDP bikaribe bendê derbas bike, Elewî li cem HDP’ê be.” Oker bang kir ku li Tirkiyeyê ji bo ku dîktatoriya Erdogan dernekeve holê, dîktatoriya yek zilam nekeve jiyanê dengan bidin HDP’ê û wiha axivî: “Ji bo ku pêvajoya pêşiya me wekî 12 salên me derbas kir tarî nebe, zarokên me li kolanan neyên qetilkirin, derbaskirina HDP’ê ji bo welat û pêşeroja me ezmûneke girîng e. Em gaveke ku civaka me hesreta vê yekê ye dibînin.” Oker bang li hemû çepgir, sosyalîst, demokrat û azadîxwaz ên Tirkiyeyê jî kir û xwest di hilbijartinan de piştgiriyê bidin HDP’ê. Starta Pîrozbahiyên Newrozê Hat Dayîn Pîrozbahiyên Newrozê yên Londonê bi resepsiyonan dest pê kirin. Resepsiyona yekemîn roja Pêncşemê li Şaredariya Bajarê Mezin ya Londonê, ya duyemîn jî îşev li parlemena Brîtanya hat li dar xistin. Roja Yekşemê jî li parka Finsburry dê pîrozbahiya mezin were li dar xistin. Rupel 2