telgraf 460 - Telgraf Gazetesi – Londra

Transkript

telgraf 460 - Telgraf Gazetesi – Londra
Avrupa Kürt
İşverenler
Birliği
Britanya
Şubesi
Kuruldu
Sayfa 2
Britanya
HDP
Gençliğinden
Duyarlılık
Çağrısı
Londra’da
Newroz
Kutlamalarının
Startı Verildi
Sayfa 11
Sayfa 13
telgraf.co.uk
Carşamba,
18/03/2015
Avrupa’daki Alevi Kurumlarının Seçim Kararı:
Sayı
HAFTALIK HABER GAZETESİ
460
İngiltere’den
‘HDP İle Eylem Birliği’ K ü r t l e r e
‘Tüm Gücümüzle
HDP’nin Yanında
Olacağız’
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu
Turgut Öker HDP genel merkezinde
eş genel başkan Selahattin Demirtaş
ile yapılan toplantıdan sonra
yaptığı açıklamada 7 Haziran genel
seçimlerinde tüm güçleri ile HDP’nin
yanında olacaklarını açıkladı.
Britanya Alevi Federasyonu Başkanı
İsrafil Erbil, İsviçre Alevi Birlikleri
Federasyonu Başkanı Duran Mor,
Fransa ABF Başkanı Erdal Kılıçkaya,
Almanya Başkanı Hüseyin Mat,
Alevi Kadınlar Birliği Başkanı Nevin
Kamiloğlu, Avrupa Alevi Birlikleri
Konfederasyonu Genel Başkanı
Turgut Öker, Avusturya ABF
Başkanı Mehmet Ali Çankaya ile
Konfederasyon üyesi derneklerin 265
temsilcisinin katılımıyla Cumartesi
günü Frankfurt’ta yapılan toplantıda
seçimlerde HDP’yi destekleme
kararı alınmıştı. Pazartesi günü HDP
genel merkezinde eş genel başkan
Selahattin Demirtaş ile yapılan
toplantıdan sonra Avrupa’daki 265
Alevi örgütü adına açıklama yapan
konfederasyon başkanı Öker, HDP
ile eylem birliği kararı aldıklarını ve bu
seçimlerde tüm güçleriyle HDP’nin
yanında olacaklarını açıkladı.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu
(AABK) Genel Başkanı Turgut
Öker, Avrupalı Alevilerin 7 Haziran
seçimlerinde HDP’yi destekleyeceğini
belirterek, “12 yılda olduğu gibi
kapkara olmaması için, çocuklarımızın
sokaklarda
öldürülmemesi
için
HDP’nin barajı aşmasının ülkemiz
açısından ve geleceğimiz açısından
son derece önemli bir sınav olduğunu
görüyoruz.” dedi.
Seçimlere dair Avrupa’da yaşayan
Alevilerin beklentisini ortaya çıkarmak
amacıyla da bundan 2 gün önce bir
toplantı yaptıklarını söyleyen Öker,
“Cumartesi günü Avrupa’da 265
şubemizin başkanlarını, temsilcilerini
Frankfurt’a bir toplantıya çağırdık.
Bu toplantıda Aleviler ve 7 Haziran
seçimlerinde tavrımızın ne olduğuyla
ilgili bir günlük toplantıya katılan
delegelerimizin ve temsilcilerimizin
yüzde 99.9’u seçimler sürecinde
HDP ile stratejik iş birliği yapılması
kararını verdi’’ dedi.
Yönelik Çifte
Standart
Haberin devamı sayfa 5’te
İngiltere güvenlik makamları ve yargısı Kürtleri kriminalize
etmek için sürdürdüğü politikanın bir parçası olarak
18 yaşındaki genç Kürt kadını Şilan Özçelik’i terörle
mücadele yasaları kapsamında tutukladı. 1 Nisan’da
mahkemeye çıkarılacak olan Şilan için tutulduğu cezaevi
önünde toplanan onlarca kişi Şilan’ın derhal serbest
bırakılmasını isteyerek, mahkemenin bu kararının dolaylı
olarak Daiş’i desteklemek anlamına geldiğini açıkladılar.
Öte yandan Şilan Daiş’e karşı savaşmaya gitmeye
teşebbüs etmekten suçlu bulunup tutuklanırken, Daiş’e
katılmak için Türkiye’ye giden Britanya vatandaşı üç
genç, Pazar günü Türkiye güvenlik makamları tarafından
İngiltere’ye teslim edildikten sonra yetkili makamlar
tarafından serbest bırakıldılar.
Haberin devamı sayfa 9’da
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
2
Avrupa Kürt İşverenler Birliği
Britanya Şubesi Kuruldu
Merkezi Almanya’da bulunan
Avrupa Kurt Işverenler birliği
(AKEE) bir suredir başlattığı
kurumsallaşma çalışmaları
kapsamında Londra merkezinde
bulunan Park Lane Hilton
Otelinde gerçekleştirdiği bir
tanıtım etkinliğiyle Britanya’da
çalışmalarına start verdi. Britanya’da yasayan tanınmış işadamları
Kemal Has, Cengiz Coskun, Firat Ozkan ve
Mustafa Topkaya’nın girişimleriyle Park Lane
Hilton’da seçkin bir davetli topluluğunun
katıldığı Networking yemeğinde bir araya gelen Britanyalı Kürt işverenler geleceğe donuk
projeler, AKEE’nin vizyonuna ilişkin görüş
alışverişinde bulundular. AKEE yönetim kurulu adına etkinliğe,
yönetim kurulu başkanı Ferhat Hasan Yirik,
Yönetim kurulu üyeleri Salih Acig ve Kadir Sahin ile Leylan Uca katıldılar. AKEE’nin Britanya tanıtım etkinliğine
ayrıca Britanya’nın ünlü işadamlarından Cobra biralarının sahibi ve Lordlar kamarası üyesi
Lord Karan Bilimoria ve Diyarbakır büyükşehir
belediyesi eski başkanı Osman Baydemir
katılarak birer konuşma yaptı. Lord Bilimoria konuşmasında iş tecrübelerinden örnekler vererek, iş dünyasının birlikte hareket etmesinin önemi üzerinde durdu.
Lord Bilimoria, Britanya’nın ticaret yapmak
için bulunmaz fırsatlar sunduğunu belirterek,
İşverenlerin kendine güvenle her türlü fırsatı
başarılı işlere çevirmek için çabalamaları
çağrısında bulundu. Diyarbakır büyükşehir eski belediye başkanı
Osman Baydemir ise yaptığı konuşmada Kurt
işverenlerin az riskle Türkiye ve Kürdistan’a
yatarımı esas alan bir yol izlemelerini büyük
kazançlar getireceğini belirterek, kalıcı barışın
sağlanabilmesi için ekonomik gelişmenin
büyük bir önemi olduğunu söyleyen Baydemir,
Kurt işverenlerin kurumsallaşma cabalarının
büyük önem taşıdığını ve bu yüzden AKEE
çalışmalarına her türlü desteği vermeye devam
edeceğini belirtti. AKEE Britanya adına Kemal Has yaptığı
konuşmada Kürt İşverenlerin bir çatı altında bir
araya gelerek, gerek bulundukları ülkede, gerekse de Türkiye ve Kurdistan’da önemli yatırım
projeleri için birlikte hareket etmeleri halinde
büyük başarılar elde etmelerinin kaçınılmaz
olduğunu belirtti. AKEE yönetim kurulu başkan Ferhat
Hasan Yirik ise etkinlikte yaptığı konuşmada
AKEE’nin vizyon ve hedeflerine ilişkin bilgi vererek Britanya’da başlayan AKEE çalışmalarının
diğer ülkelere örnek olacağını, AKEE’nin hızla
büyümekte olan bir işveren kuruluşu olduğunu,
temel amacının İşverenlerin bir araya gelerek
tek başlarına başaramayacakları önemli projeleri birlikte başarmaları olduğunu dile getirerek, katılımcılara teşekkür etti. HAFTALIK
HABER
GAZETESI
ROJNAMEYA
NÛÇEYAN A
HEFTANE
Editör
Alaettin Sinayiç
[email protected]
Muhabirler
Esra Türk
Erem Kansoy
[email protected]
Grafiker
Yüksel Adıgüzel
[email protected]
Yayın Sahibi
Tel News Ltd.
Adres
33 Dalston Lane
London, E8 3DF
Telefon
0207 9230 838
0742 9481 490
Web
www.telgraf.co.uk
Reklam
[email protected]
Soru ve görüşleriniz:
[email protected]
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
Tüm reklamlarınızda
%30 indirim
Tüm seri ilanlarınız
ÜCRETSİZ
www.telgraf.co.uk
[email protected]
07429481490 | 02079230838
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
3
4
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
St Ann’s Hastanesi Yıkımına Karşı Eylem
St Ann’s Road’da
bulunan hastanenin
bir bölümünün yıkılıp
satılmasına karşı,
Pazartesi akşamı
Haringey Civic
Centre’da eylem
gerçekleşti.
Hastane ve arsanın sahibi, Barnet Enfield ve Haringey Mental Health Trust, hastanenin bir bölümünü satmayı amaçlıyor.
Haringey Belediyesine yıkım için başvuran
Barnet Enfield ve Haringey Mental Health
Trust, arsayı özel bir şirkete satmayı
amaçlıyor. Belediye’nin Pazartesi akşamı
gerçekleştirdiği planlama toplantısında
başvuru kabul edildi.
Eyleme katılan kitle belediyenin kararına
tepki gösterdiler, fakat, hastane arsasının
satışına, sadece %14 sosyal konut yapımı
şartıyla, izin verildi.
Eylem organizatörleri Haringey’de hastaneye ait olan arsanın satışının yanlış olduğunu
ve onun yerine arsanın sağlık hizmetleri için
kullanılmasının talebinde bulundular. Eylem
grubu azalacak hastane hizmetlerinin yerine
başka tedbir alınmadığını ve, zaten eksik
olan sağlık hizmetlerinin daha büyük darbe
göreceğini belirtti.
Sağlık hizmetlerinin satışı karşısında,
yapılacak olası ev inşaatının sadece %14’ünü
belediyeye sosyal konut olarak verilmesi de
tepkilerin artmasına sebep oldu.
‘Health Services YES! Unaffordable
Housing NO!’, ‘Sağlık Hizmetlerine EVET!
Pahalı Evlere HAYIR!’ sloganıyla eylem yapan grup, bölge milletvekili David Lammy ve
milletvekili adayı Catherine West’in de %14
koşuluna karşı olduklarını fakat, belediyenin
onların kaygılarını da dikkate almadığını belirttiler.
Hastane hizmetlerinin kesilmesi yerine
genişletilmesini isteyen eylemciler, Facebook sayfalarında, arsa satışının önüne
geçmek için kampanyalarına devam edeceklerini belirttiler.
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
5
bizim de gündemimizin bir parçası
oldu, Avrupa’da yaşamamıza
rağmen.” dedi.
“7 HAZİRAN’DA
ALEVİLER BÜTÜN
GÜCÜYLE HDP’NİN YANINDA OLACAK”
Baş sayfadaki haberin
devamı...
Avrupa’daki Alevi Kurumları
Seçimlerde HDP’yi Destekleme
Kararı Aldı
Avrupa’daki Alevi kurumları,
7 Haziran’daki genel seçimlerde
HDP ile eylem birliği yapma kararı
aldı. Frankfurt’taki toplantıda
konuşan AABK Genel Başkanı
Öker, “Bu bir aritmetik seçim
ittifakı değil, eylem birliğidir. HDP
ile Alevi sorununun çözümü için
stratejik işbirliği yapıyoruz” dedi.
Frankfurt’ta 265 Alevi kurumu
temsilcisinin katıldığı toplantıda
alınan karardan sonra Avrupa Alevi
Birlikleri Konfederasyonu Turgut Öker ve beraberindeki heyet
Ankara’da HDP eş genel başkanı
Selahattin Demirtaş ile yaptıkları
toplantıdan sonra Öker tarafından
basına yapılan açıklamada tüm
güçleriyle
HDP’nin
yanında
duracaklarını duyurdu.
“TAHMİNEN BİR BUÇUK
MİLYON ALEVİ YAŞIYOR”
AABK Genel Başkanı Turgut Öker, görüşmenin içeriğinin
7 Haziran seçimleriyle ilgili olduğunu söyledi. Öker, “7
Haziran’da gerçekleşecek seçime
dair Avrupa’da yaşayan Alevilerin
ve onu temsil eden kurumumuzun
sürece dair görüşlerini kendileriyle
paylaştık. Tahminen bir buçuk milyon Alevi yaşıyor Avrupa’da ve ilk
kez de genel seçimlerde Avrupa’da
yaşayan Türkiyeli göçmenler oy
kullanacaklar. Dolayısıyla da 7
Haziran’da gerçekleşecek seçim
Seçimlere dair Avrupa’da
yaşayan Alevilerin beklentisini
ortaya çıkarmak amacıyla da
bundan 2 gün önce bir toplantı
yaptıklarını söyleyen Öker, “Cumartesi günü Avrupa’da 265
şubemizin başkanlarını, temsilcilerini Frankfurt’a bir toplantıya
çağırdık. Bu toplantıda Aleviler ve
7 Haziran seçimlerinde tavrımızın
ne olduğuyla ilgili bir günlük
toplantıya katılan delegelerimizin ve temsilcilerimizin yüzde
99.9’u seçimler sürecinde HDP
ile stratejik iş birliği yapılması
ve HDP’nin barajı geçmesi
noktasında
Alevilerin
bütün
gücüyle HDP’nin yanında olması
gerektiği noktasında bir karar
çıktı. Bu karar doğrultusunda da
biz gerçekten ülkemizde Tayyip Erdoğan diktatörlüğünün ve
onun amaçladığı sultanlığın,
tek adam diktatörlüğün hayata
geçmemesi için ve önümüzdeki
sürecin de son 12 yılda olduğu
gibi kapkara olmaması için,
çocuklarımızın
sokaklarda
öldürülmemesi için HDP’nin
barajı aşmasının ülkemiz açısından
ve geleceğimiz açısında son
derece önemli bir sınav olduğunu
görüyoruz. Toplumumuzun özlem
duyduğu bir adım olarak görüyoruz.” şeklinde konuştu
6
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
7
Çocukların
ZAROK TV’si
Var Artık
Amed’den yayın yapan ve
hazırlıkları uzun süredir devam
eden ilk Kürtçe çocuk kanalı Zarok
TV, 21 Mart’ta yayına başlayacak.
Kürtçenin Kurmanci, Kırmancki
(Zazaki) ve Sorani lehçelerinde
yayın yapan Zarok TV, ilk Kürtçe
çocuk kanalı olma özelliğinin yanı
sıra Kırmancki lehçesinde yayın yapan dünyadaki ilk televizyon kanalı.
ÇOCUKLAR DÜNYAYI
ANADİLLERİNDE KEŞFEDECEK
Zarok TV Yayın Kurulu tarafından yapılan
açıklamada, “Televizyonumuz, ailelerin izlerken
öğreten televizyon izleme deneyimi ve en önemlisi de
bunun çocukların kendi anadillerinde yapılıyor olması
konusunda önemli bir ihtiyacını karşılayarak çocuk
kanallarında yeni bir bakış açısı oluşturacaktır. Aileler,
Zarok TV’de çocuklarının gelişimlerinde televizyon
izlerken de güvenli ve faydalı, katkı sağlayacak zengin
içerikler bulacaktır. Çocuklar dünyayı kendi anadillerinde keşfedecek, evrenle ve yaşamın her alanıyla ilgili merak ettikleri her şeyi ve sadece evdeki araç ve
gereçleri kullanarak yapabileceği deneyleri yine kendi
anadillerinde öğrenecek” denildi.
PROGRAMLAR
“Televizyonumuz, tüm dünya çocuklarının heyecanla izlediği Şirinler, Sünger Bob, Gumball, Adventure Time başta olmak üzere birçok çizgi diziyi
Kürt çocukların da Kırmancki (Zazaki) ve Kurmanci
dublajlarıyla izleyebilme imkanını sunuyor” bilgilerine yer verilen açıklamada, aynı zamanda televizyon
bünyesinde hazırlanan programlardan ‘Zarokistan’la
çocukların kendi yaşadıkları bölgenin tarihi ve kültürel özelliklerini tanırken ‘Dora Te’ ile coğrafyadan
tarihe, felsefeye kadar merak ettikleri konularda yine
kendi yaşıtlarının bilgileriyle eğlenirken öğrenecekleri
belirtildi. Çocukların ‘Hunerên Destan’ programı
ile sınıf ortamında kendi yaptıkları el işi ürünlerini nasıl yaptıklarını ekranları başında kendilerini
izleyen arkadaşlarına da anlatacakları ifade edildi.
Açıklamada, yapılan yayınlarla Kırmanckinin (Zazaki) yeniden canlanmasında ve gelişmesinde rol
oynanacağına dikkat çekildi.
FREKANS BİLGİLERİ
Türksat’tan yayın yapacak olan Zarok
TV’nin frekans bilgileri şöyle:
“Freqans: 12605, Polarizasyon: Vertical, Sembol: 27500.”
CAFE • OFF LICENCE/MARKET • KEBAB TAKE AWAY • FISH & CHIPS RESTAURANT
İŞ KREDİSİ, SİGORTA
BTL Mortgage, Is Kredisi, Business Plan ve Marketing Planlari
MORTGAGE (BTL)
Ve iş yeri krediniz icin tamamen guvenebileceginiz tek isim:
Finans sektöründe de 25 senedir toplumumuzun hizmetindeyiz.
SAİM KÖKSAL
ARCIS FİNANCE & MANAGEMENT CONSULTANCY
73 Silver Street, Edmonton, London N18 1RP | [email protected] | www.arcisfinance.com
Tel: 0208 803 4545 – 0208 344 7744 Mobile: 079 31 33 22 32
WE ARE DIRECTLY AUTHORISED AND REGULATED BY FSA, CONSUMER CREDIT LICENCE NO: 632 555
YOUR MORTGAGE IS AT RISK IF YOU DO NOT KEEP UP REPAYMENTS ON A MORTGAGE OR OTHER LOANS SECURED ON IT
Eğitim Köşesi
OKTAY
ŞAHBAZ
Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı
[email protected]
Özel Eğitim İhtiyaçları ya
da SEN ne anlama geliyor?
Özel Eğitim İhtiyaçları ya da İngilizce adıyla Special Education Needs (SEN) zaman zaman veliler olarak karşı karşıya
geldiğimiz bir kavram. Peki bu kavram ne anlama geliyor? Özel
Eğitim İhtiyaçları, öğrenme zorlukları veya öğrenme güçlüğü
yaşayan çocuklar için kullanılan yasal bir kavramdır. Bu kavram
bünyesine alınan çocuklar yaşıtlarına göre daha yavaş öğrenir.
Bir çok çocuk eğitim hayatı sürecinde bir tur Özel Eğitim
ihtiyacı hisseder. Özel Eğitim ihtiyaçları olan çocuklara yardım
çoğu zaman kendi okulları tarafından verilir. Bu yardımı veren
öğretmenler çoğu zaman özel bir stajdan geçer. Çocukların Özel
Eğitim ihtiyacı yardımı talebi edeceği bölümler şunlardır: okuma, yazma, bilgiyi anlama, kendilerini ifade etme/anlatma, diğer
öğrenci/öğretmenlerin söylediklerini anlama, arkadaşlık kurmak,
yaramazlık yapmak ya da duygusal veya fiziksel ihtiyaçlar.
Her çocuk farklı yollarla ve farklı oranda ilerleme gösterir. Bir
çocuk kendisinin en iyi nasıl öğrendiğini çok iyi bilir. Kimi çocuk
fiziksel olarak bir şeyler yaparak öğrenir, kimi çocuk dinleyerek veya okuyarak öğrenir, kimi çocuk ise ikisinin karışımıyla
öğrenir. Öğretmenler derslerini planlarken her öğrencinin
öğrenme biçimini dikkate alarak hazırlık yaparlar. Bunu yaparken hangi öğrencinin hangi aktiviteyi yapacağına, hangi materyal veya araç gereci kullanacağına karar verir. Kendimden
örnek vermem gerekirse, İngiltere’ye ilk geldiğim günlerde dil
bilmediğim için her şey bana resimler ile anlatılırdı. Dili anlamaya başladıktan sonra dinleyip, tartışıp ve tekrarlayarak daha fazla
öğrendiğimi anladım. Bu metodu her alanında kullanıp eğitim
hayatımı tamamladım.
Çocuğunuzun ilk yılları onun fiziksel, duygusal, entelektüel
ve sosyal gelişimi açısından çok önemlidir. Bebekken yapılan
muayeneler sayesinde doktor veya hemşire çocuğunuzun Özel
Eğitim ihtiyacı olup olmayacağını anlayabilir ve bu konuda sizi
uyarabilir. Bu konuda eğer endişeleriniz varsa zaman geçirmeden doktorunuza tanışmanız önemli. Eğer çocuğunuzda yukarda
bahsettiğimiz Özel Eğitim İhtiyaçları var ise yardım alabilirsiniz. Eğer çocuğunuzda okul öncesi böyle bir ihtiyaç gördüyseniz
okul müdürü ya da yöneticisine bu durumu açıklayabilirsiniz.
Okul böyle bir durumda sizi dinler ve çocuğunuzu Özel Eğitim
İhtiyaçları Koordinatörü (SENCO) aracılığıyla gözlemler. Eğer
çocuğunuzun Özel Eğitim ihtiyacı olduğu konusunda belli
özellikler görülürse gereken yardımı alması için çalışmalar
başlatılır. Çoğu zaman bir çocuğun Özel Eğitim İhtiyaçları olup
olmadığını aileden önce okul fark eder. Her iki durumda SENCO
aile ile bir araya gelir ve çocuğun Özel Eğitim ihtiyaçlarının nasıl
karşılanacağını planlar ve anlatır. Bir çok çocuk bu yardım sayesinde gereken gelişmeyi gösterir ve başarılı olur.
Toplum olarak Özel Eğitim ihtiyacı olan çocuklar ya da
çocuklarımız olduğunu kabul etmekte zorlanıyoruz. Öğretmenler,
çocuklarımızın Özel Eğitim ihtiyacı olduğunu söylediğinde bir
çoğumuz durumu anlamadan ‘Benim çocuğum geri zekâlı’ ya da
‘Benim çocuğum hasta’ gibi söylemlerde bulunarak karamsarlığa
ya da bir hüzne kapılıyoruz. Yukarda da bahsettiğim gibi Özel
Eğitim ihtiyacı, bir çok çocuğun eğitim hayatları boyunca
yasayacağı bir durumdur. Bu anlamda farklı tavır veya yorumlar
yapmak en çok çocuğumuzu etkileyip çocuğumuza zarar verecektir. Her şeyden önce temel başlangıç noktamız çocuklarımıza
yardım etmek olmalıdır. Bu anlamda hem okuldan hem de kendi çabalarımız ile yapacağımızın en iyisi yapıp çocuklarımızın
geleceği için onlara yardımcı olmamız en temel velilik görevimizdir. Sonuçta onlar bizim çocuklarımız ve geleceğimizdir.
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
8
Hoffman, İnce ve Altun YPG’li Scurfield’e
Londra’da anıldı
Rojava’da Görkemli
Uğurlama
Komünist Kadınlar, Londra’da düzenledikleri
anma etkinliği ile Rojava’da yaşamlarını yitiren
MLKP savaşçıları Ivana Hoffmann, Coşkun İnce
ve “Komünist Nefer” Erkan Altun’u andılar.
15 Mart Pazar günü düzenlenen anma
etkinliği, 100’ü aşkın katılımla gerçekleşti. Açılış
konuşması ve saygı duruşu ile başlayan etkinlik,
MLKP Merkez Komitesi’nin Hoffmann için
yayımladığı bildirinin okunması ile devam etti.
“Onlar; yükselen değerlerimiz, büyüyen
devrim umutlarımızın müjdecisidir!”
Yapılan açılış konuşmasında; “Partimiz
MLKP’nin daha kuruluş aşamasında öngördüğü
bölgesel devrim olanakları ve buna uygun
örgütlenme perspektifi, Rojava devrimi ile
somutlanmıştır. Gerek Rojava devrimi sürecinde
ve gerekse Kobane savunması süreçlerinde Partimizi, Kürt özgürlük hareketi ile birlikte sürecin en hazır kuvveti haline getiren de bu doğru
öngörü ve örgütlenmemiz olmuştur. Emperyalist
güçler, faşist Türk devleti ve bölgesel işbirlikçi
diktatörlükler tarafından finanse edilen faşist
DAİŞ çeteleri karşısında kahramanca direnen
ve ölümsüzlüğe uğurladığımız her yoldaşımız,
partimizin bölgesel devrim perspektifine hayat
veren yapı taşları olmuşlardır. Onlar; yükselen
değerlerimiz, büyüyen devrim umutlarımızın
müjdecisidir!” denildi.
Sinevizyon gösterimi ardından Komünist
Kadınlar adına yapılan konuşmada, Rojava devrimi ve direnişinin güncel, politik değerinin altı
çizilerek enternasyonal mücadelenin komünist
bir kadın neferi olarak Ivana Hoffmann’ın
ölümsüzlüğünün kendileri için büyük bir değer
olduğu vurgusu yapıldı. “ Sözümüzdür: Bu
devrim, Ivana Hoffman yoldaşımızın eylemiyle gösterdiği yoldan, can feda savunulacaktır”
denildi ve ardından Hoffmann’ın, ailesi ve
yoldaşları için bıraktığı mektup okundu.
Coşkun İnce ve Erkan Altun’u ayrı ayrı
tanıtıcı konuşmalar yapan komünist kadınlar;
“Onların ideallerini yaşatacak, taşıdıkları
bayrakları zulmün kalelerine dikeceğiz” dediler.
“Sibel’den Ivana’ya Rojava Devrimi Kazanacak!” MLKP imzalı büyük boy pankart ve MLKP
Rojava şehitlerinin karanfillerle donatılmış
fotoğraflarının yer aldığı sahnede yapılan
anma etkinliğinde Erkan Altun’un çocukluktan
başlayarak 25 yıllık arkadaşı, yoldaşı Alican söz
aldı ve O’nun yaşamı hakkında bilgiler verdi.
“Erkan için; Rojava devrimine ilişkin tutum
önemliydi”
Alican; “O, kolay tercihler yapmayan,
yapınca da asla vazgeçmeyen, militan ve kararlı
bir komünistti. O, duruşu ile göze çarpan ve
zindanlarda ilk saldırıya uğrayanlardandı. F tipi
hücre saldırısında ölüm orucuna yatmış, 374 gün
süren ölüm orucu sonrası iflas eden bedenine
karşı da direnmiş ve ayağa kalkmıştı. Rojava
devrimine karşı tutum, onun için oldukça önemliydi. Ve bu nedenle içinde yer aldığı örgütlenme
ile bağını kopararak komünist bir birey olarak
Rojava devrimi için savaşmaya koştu” dedi ve
örgütlü mücadelenin zorunluluğuna işaret etti.
Roj Kadın Meclisi ve Yeni Kadın’dan
dayanışma mesajları
Anma etkinliğiyle dayanışmada bulunan Roj
Kadın Meclisi adına yapılan konuşmada, “Avaşin
yoldaşımız, duruşuyla, tercihiyle ve eylemiyle
gösterdiki; Rojava devrimi ve Kobane direnişi
sadece Kürt’lerin değil, insanlık adına yürütülen
bir direniştir. Enternasyonalist komünist Ivana
yoldaş halkların özgürlük mücadelesinin sembolü olmuştur” dendi.
Yeni Kadın adına verilen mesajda ise; “Ivana,
savaşan ve savaşta öncüleşen, ustalaşan bir kadın
savaşçı olarak tüm emekçi kadınların mücadelesinde yaşayacak / yaşatılacaktır” dendi.
Sloganların dinmediği anma etkinliği,
önümüzdeki günlerde İngiltere’ye getirilmesi
beklenen İngiliz YPG savaşçısı Konstandinos
Eric Scurfield’in uğurlama törenine duyarlılık
çağrısı yapılarak sonlandırıldı.
Til Berak’ta yaşanan
çatışmalarda yaşamını
yitiren İngiliz vatandaşı
YPG savaşçısı
Konstandinos Erik
Scurfield (Kemal)
cenazesi memleketine
gönderilmek üzere
Güney Kürdistan’ın
başkenti Hewler’e
uğurlandı.
Til Berak’ta DAIŞ çeteleri ile YPG
savaşçıları arasında 2 Mart’ta çıkan
çatışmada yaşamını yitiren İngiliz
vatandaşı YPG savaşçısı Konstandinos
Erik Scurfield’in (Kemal) cenazesini
Güney Kürdistan’a uğurlamak için yüzlerce Rojavalı Dêrik’teki hastanenin
önünde bir araya geldi.
Cenaze buradan alındıktan sonra İngiltere’ye
üzere üzere Hewlere götütüldü. Cenaze konvoyu Semelka Sınır Kapısına doğru hareket
ederken geçtiği Koçeran bölgesinde yurttaşlar
tarafından slogan ve zılgıtlarla karşılandı.
Cenaze konvoyu sınır kapısına ulaştıktan
sonra, Kemal için silah arkadaşları tarafından
askeri bir tören düzenlendi. Törene İngiltere’den
gelen Kemal’in babası Christopher ve amcası
Philip’te katıldı.
Erik Scurfield’in cenazesi İngiltere’nin
Barnsley kentinde toprağa verilmesi bekleniyor.
İngiltere’de yaşayan Kürdistanlılar cenaze törenine kitlesel katılmaya hazırlanıyor.
PYD Eşbaşkanı Salih Müslim İngiliz parlamentosunda konuşacak
Centre for Kurdish Progress (Kürt Araştırmalar
Merkezi), İngiltere ve uluslararası kamuoyunun,
geçen yıl Eylül ayında İşid kuşatmasına karşı
gösterdikleri direniş ile tanıdıkları Suriye Kürtleri’ni
İngiltere Parlamentosu’na taşıyor.
Demokratik Birlik Partisi
PYD’nin eşbaşkanı Salih Müslim,25 Mart günü düzenlenecek
Kurdish Progress toplantısına
konuşmacı olacak. “İnkardan
özerk devlet modeline, Suriye’de
Kürtler”
başlıklı
toplantıya
katılacak olan Müslim, Suriye
Kürtlerinin yaşadığı bölgelerde
uygulanan kanton modelinin yanı
sıra Kobane direnişi, İşid saldırıları
ve Türkiye ile ilişkiler üzerine
önemli değerlendirmelerde bulunacak.
Parlamento’nun 9 numaralı
komite odasında gerçekleştirilecek
olan toplantı 19:00-21:00 saatleri
arasında yapılacak. Toplantıya
düşünce merkezi Royal United
Services Institute (RUSİ) analistlerinden Michael Stephen, London School of Economics öğretim
üyesi Dr David Graeber ve Dr Johanna Riha da konuşmacı olarak
katılıyor.
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
9
ŞİLAN AVRUPA’DAN BAŞKA
BİR YERE GİTMEDİ
Daiş çetelerinin Kobane’ye yönelik ağır saldırıları başladıktan sonra
27 Ekim 2014 tarihinde Londra’dan
ayrılıp Brüksele gitmişti. Bir süre
sonra 16 Ocak tarihinde Londra’ya
dönmüştü.
Özçelik
Londra’dan
ayrıldıktan sonra, bir çok sayıda ulusal ve uluslararası basın organı yalan haberler yaparak Şilan Özçelik’in
YPJ’ye katılmak üzere Kobane’ye
gittiğini iddia etmişlerdi.
HAPİSHANE ÖNÜNDE
PROTESTO EYLEMİ
Şilan Özçelik için, tutulduğu HM
Prison Holloway hapishanesi önünde
protesto
eylemi
gerçekleştirildi.
Hapishane önünde toplanan grup,
mahkeme kararını sert bir dille protesto
ederken, Şilan Özçelik’in derhal serbest bırakılmasını istedi.
Baş sayfadaki haberin
devamı...
İngiliz Yargısı Kürtleri Kriminalize
Etmeye Devam Ediyor
İngiltere hükümeti bir yandan Daiş
ile mücadele ettiğini ifade ederken bir
diğer yandan da İngiliz mahkemeleri
Şilan Özçelik adlı 18 yaşındaki genç
Kürdü Daiş’e karşı savaşmaya gitmeye teşebbüs etmekten suçlu bulup
tutukladı.
Londra’da ailesiyle birlikte yaşayan
Şilan Özçelik adlı genç Kürt kadın
dün çıkartıldığı Westminster Magistrates’ mahkemesinde Terörizm ile
mücadele kapsamında tutuklanarak
cezaevine konuldu. 16 Ocak tarihinde
Almanya’dan Londra’ya gelirken
Stansted havalalanında gözaltında
alınıp ifadesi alındıktan sonra tutuksuz
yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
Dün
Westminster
Magistrates’
mahkemesinde hakim karşısına çıkan
Özçelik PKK’ye katılmaya teşebbüs
etmekten suçlanarak terörle mücadele
kanunun 5 (1) (a) olarak bilenen madde
kapsamında tutuklandı.
Suriye’de DAİŞ’e katılma planı ile
gittikleri İstanbul’da gözaltına 3 İngiliz
genç, İngiltere’ye geri gönderilmelerinin ardından kefaletle serbest bırakıldı.
Gafur H, Muhammed N. ve Muhammed
Abdulla H. isimli İngiliz vatandaşı
gençler hakkındaki soruşturmanın ise
sürdürüleceği açıklandı.
İNGİLİZ YARGISI KÜRTLERE
ÇİFTE STANDART UYGULUYOR
Westminster Magistrates mahkemesinde yapılan duruşmada hazır
bulunan savunma avukatı Ali Has,
müvekkilinin tutuklanma gerekçesinin
PKK’ye katılmaya teşebbüs etmek
olduğunu ve Şilan özçelik’in kendi
ifadeleri dışında konuyla ilgili ellerinde herhangi bir delil bulunmadığını
“PKK’ye katılmaya teşebbüs etti”
diyerek Kürt kızı Şilan Özçelik’i tutuklayan İngiltere yargısı, DAİŞ’e
gidiş yolunda İstanbul’da yakalanan
3 vatandaşını ise kefaletle bırakmakta
sakınca görmedi.
TUTUKLAMA GEREKÇELERİNDEN
BİRİSİ DAİŞ’TEN KORUMAKMIŞ
belirtti. Mahkemenin kararına göre bir
diğer tutuklama gerekçesinin de sözde
Şilan’ı Daiş’ten korumak amaçlı
olduğu ifade edildi.
KEFALET İLE SERBEST
BIRAKILABİLİRDİ
Avukat Ali has konu ilgili gazetemize yaptığı açıklamanın devamın
şunları belirtti: ‘Bir kişinin kefalet ile
serbest bırakılmaması yasalara göre üç
maddeye bağlanmış. Bunlar, kişinin
daha çok suç işleme ihtimali, davadaki
delilleri karartma ihtimali ve mahkemeye gelmeme riski. Ancak savcının
istemine rağmen hakim bunları kabul
etmedi. Buna göre müvekkilim serbest bırakılmalıydı, ancak yukarıda da
belirttiğim iki nedenden dolayı tutuklama kararı çıktı.’
Cuma akşamı saat 6’da Özçelik’in
tutulduğu hapishane önünde toplanan
gruba çok sayıda İngiliz vatandaşı da
destek verdi. Eyleme aralarında İtv
ve RT gibi televizyon kanallarının da
bulunduğu çok sayıda İngiliz basın
yayın organı yoğun ilgi gösterdi. Eylemciler üzerinde ‘Şilan Özçelik’e
özgürlük’, ‘Kürtleri Kriminalize etmekten vazgeçin’, ‘Suç varsa o da
İngiltere hükümetinin Daiş’e karşı
sessizliğidir’ yazılı pankartlar açarken, sürekli ‘PKK’yi terör listesinden
çıkarın’, ‘Şilana Özgürlük’ şeklinde
sloganlar atıldı.
Grup adına yapılan konuşmalarda,
İngiltere hükümetinin Kürtleri kriminalize etmeye çalıştığını, Şilan
Özçelik’in tutuklanmasının da bunun
bir parçası olduğu belirtildi. Özçelik’in
tutuklanmasının aynı zamanda Daiş’e
karşı savaşan Kürt güçlerinin mücadelesinden rahatsız oldukları anlamına
da geldiğini ve bunun dolaylı olarak
Daiş’i desteklemek anlamına geldiği
ifade edildi.
Grup HM Prison Holloway hapishanesi etrafında yürüyüş halinde
sloganlar atarak bir tur attıktan sonra
yürüyüşlerine son verdi.
10
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
11
Britanya HDP Gençliğinden
Duyarlılık Çağrısı
yürüteceğiz.” Cevabını verdi.
Toplantı
sonrasında
düzenlenen basın açıklaması ve HDP’nin
çalışmaları ile ilgili gazetemize
açıklamada bulunan Day-Mer gençlik yetkililerinden Ayşe Sena Kartal,
“Londra’da ve İngiltere’de yaşayan
bütün geçlerimizi duyarlılığa davet
ediyorum, seçimlerde oy kullanmak
üzere eğer halen daha kaıtlı değillerse
hemen kayıtlarını yaptırsınlar. Potansiyel sayısız gencimiz var morallerimiz çok yüksek, dahada yükseltmek
için çevrelerimizide bilinçlendirelim
ve toplantıparımıza katalım. Zaman
birlik olma zamanıdır.” Şeklinde
konuştu.
Geceye, Gik-der gençliği adına
katılan HDP İngiltere Gençliği
yetkililerinden
Nevzat
özdemir
ise gazetemize verdiği demeçte,
“Gençliğimizin Türkiye’deki emektar halkın demorat gücü olan HDP’ye
destek olabilmek için elimizden gelen
çalışmaları yapmak istiyoruz. Çükü
inanıyoruz ki Türkiye sadece HDP
ile demokrasiye ulaşır.” Deyerek
HDP’nin önemini vurguladı.
Yeni demokratik Gençlik üyesi
Abdullah Gürberk ise demecinde, “bu
seçimlerde HDP’yi destekliyorum,
eşit bilimsel ve anadilde bir eğitim için
HDP’yi destekliyorum. Herkesi de
HDP’yi desteklemeye çağırıyorum.”
İfadelerini kullandı.
Yaklaşık 1 saat süren basın
açıklaması ve soru cevap bölümünün
ardından hafta sonu yapılacak Newroz
etkinliklerine katılım çağırı ile toplantı
son buldu.
KAYIT OLMAK İÇİN HALEN
FIRSATINIZ VAR
‘Sizinle Daha Güçlüyüz’ sloganı ile çalışmalarını duyurmak üzere düzenlediği basın
toplantısında Briyanya HDP Gençliği, seçim sürecinde gençleri duyarlı ve aktif olmaya çağırdı.
yaşayan her ulus ve mehsepten ezilenlerin demokratik taleplerini, seçim
meydanlarında haykırmak için HDP
çatısı altında birleşen demokrasi
güçlerini destekleyelim...İngiltere’de
yaşayan Türkiyeli ve Kürdistanlı yurtseverleri, işçileri, emekçileri, gençleri,
kadınları ve LGBTİ bireyleri, özgürce
eşitce ve kardeice bir yaşam için
HDP’yi desteklemye çağırısyoruz.
Faşist Türk devletinin, imha inkar
ve katliamcı yüzünü teşhir etmekiçin
HDP’yi destekleyin.” İfadelerine yer
verildi.
Haber-foto:Erem Kansoy
Türkiye’de 7 Haziran’da yapılacak
genel seçimlerinin yaklaşması ile
Avrupa’da yaşayan ve oy hakkı
olan kitleler de örgütlenerek seçim
çalışmalarına çeşitli alanlarda hız
veriyor.
Londra’da da bir çok sivil toplum
örgütü ve kuruluşun da desteğini
alarak çalışmalarına aralıksız devam
eden HDP Britanya, özellikle seçmen
kayıtları ile ilgili çok hızlı ve etkili bir
kampanya yürüttü.
HDP Youth Uk, adı altında seçim
çalışmaları yürüten HDP Britanya gençliği ise düzenlediği basın
toplantısı ile seçim kampanyasını resmen başlatmış oldu. Day-Mer’in Tottenham bölgesinde bulunan binasında,
Pazartesi günü düzenlenen basın
açıklamasına çok sayıda genç katıldı.
‘Sizinle Daha Güçlüyüz’ sloganı
ile çalışmalarını duyurmak üzere
düzenlediği basın toplantısında HDP
İngiltere Gençliği adına, Day-Mer
gençliği üyelerinden Ayşe Sena
Kartal’ın yaptığı açılış konuşmasının
ardından hazırlanan ortak basın bildirisi okundu. Ardından basının sorularını
yanıtlayarak geceye son veren gençler
birlik olma çağırısı yaptı.
Ayşe Sena Kartal konuşmasında,
“Sevgili basın emekçileri değerli
kadın ve erkek genç arkadaşlar, hepinizi HDP Youth UK adına selamlıyoruz.
Bugün buraya toplanmamızın nedeni,
7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak
olan genel seçimler ile ilgili, basın
açıklamamızı sizlerle paylaşmaktır.”
İfadelerini kullandı.
HDP gençliği basın açıklmasında
ise, “Türkiye’de faşist diktatörlüğün
katliamcı yüzü her gün katmerleşerek
ortaya
çıkmaktadır.
Başta
Kürtler,Aleviler, devrimciler olmak
üzere sistemi eleştiren ve karşı çıkan
herkese, azgınca saldırmakta göz
altına alarak, tutuklamaktadır. Tüm
bunlar yetmiyormuş gibi birde adına
kaza dedikleri aslında bir işçi kıyımı
yaşanmaktadır. Erkek egemen düşünce
ve eylemlerinin bir devlet politikası
olduğu ülkemizde, kadına yönelik
şiddet, taciz, tecavüz ve hunharca
katliamların her geçen saat artmakta
ve artık haber değeri bile taşımayacak
hale elmiştir. Her gün medyada kadına
yönelik şiddet adeta teşvik edilerek
katliamlara ades gösterilmektedir....
okulda sokakta hücrede celladın
yüzüne tüküren gençlerin müadelesini sahiplenmek için HDP’ye oy vererek destek sunalım..... Türkiye’de
Gazeteci Arif Bektaş’ın, Alevi
gençliğinin HDP’ye desteği net mi
yönündeki sorusuna kürsüden Gikder gençliği adına konuşan HDP
İngiltere Gençliği yetkililerinden
Nevzat özdemir, “Avrupa genelinde
örgütlü 265 Alevi kurumu ve derneği
seçim konusunda tavırlarını belirlemek amacıyla Frankfurt’ta bir araya
geldi. Bu toplantıda yüzde doksan dokuzunun kararı HDP’yi desteklemek
olduğunu açıkladılar. Şuan Londra’da
bulunan Cemevi’nin konuyla ilgili
nasıl bir açıklama yapacağını merakla
bekliyoruz, çünkü kendi aralarında
bir araya gelip öyle bir karar almaları
gerekiyormuş, ama biz bundan sonra
tekrardan Cemevi ile görüşmelerimiz,
Alevi gençliğimizinde doğru yerde
HDP’nin saflarında olması içinde
birlik olma adına çalışmalarımızı
Yurtdışı Seçmen Kütüğü 14
Mart 2015 Cumartesi günü itibariyle YSK’nın internet sitesinde ilan
edilmiştir. www.ysk.gov.tr internet
adresinden yapabileceğiniz kontrol
sonucunda seçmen kütüğüne kayıtlı
olmadığınızı veya bağlı bulunduğunuz
Başkonsolosluk bilgisinin yanlış
olduğunu tespit etmeniz halinde, 27
Mart 2015 tarihine kadar Londra
Başkonsolosluğuna şahsen müracaat
ederek itiraz başvurusunda bulunabilirsiniz.
İtiraz başvurusu için son gün 27
Mart 2015 Türkiye saati ile 17.00 olup,
bu saatten sonra itiraz başvurusu kabul
edilmeyecektir. İtiraz başvurularının
şahsen yapılması gerekli olup, posta
ile itiraz başvurusu yapılması mümkün değildir.
OY VERME İŞLEMİ 30-31
MAYIS
25. Dönem Milletvekili Genel
Seçimleri 30-31 Mayıs 2015 tarihlerinde İngiltere’de Londra ve
Edinburg’da düzenlenecektir. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK)
almış olduğu ilgili kararlar gereği
2015 Milletvekili Genel Seçimleri
Londra’da Olympia Sergi ve Konferans Merkezi’nde (W14 8UX Londra)
yapılacaktır.
Edinburg
Başkonsolosluğunun
göreve başlaması nedeniyle görev
bölgesinde kalan İskoçya ve Kuzey
İrlanda’nın tamamı ile İngiltere’nin
Northumberland, Cumbria, Tyne and
Wear, County Durham, Lancashire,
North Yorkshire bölgeleri ve York
şehrinde yaşayan vatandaşlar oylarını
Edinburg
Başkonsolosluğunun
belirleyeceği bir yerde kullanacaktır.
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
12
Britanya Parlamentosunda Newroz Resepsiyonu
Newroz haftası kapsamında
Salı akşamı Britanya
Parlamentosunda geniş
katılımlı bir Newroz
resepsiyonu düzenlendi.
Haber-Foto: Erem Kansoy
KNK ve UCFL tarafından organize edilen resepsiyona kısa bir sure önce
Rojava’da yaşamını yitiren Konstandinos
Eric Scurfield’in annesi Vasiliki Scurfield de
katılarak bir konuşma yaptı. Vasiliki Scurfield yaptığı konuşmada, ‘‘Oğlum Kosta
Britanya’nın çıkarları için savaşmamış olabilir ama kesinlikle Britanya’nın değerlerini
savunuyordu orada. Bu değerler Batı’da
genelde var olan ama bizim bir çok defa hiçe
saydığımız değerler.’’ dedi.
Resepsiyona aynı zamanda ev sahipliği
yapan İşçi partili milletvekili Mike Gapes
yaptığı konuşmada, ‘‘Eminim ki gelecek
sene geçmiş seneden daha iyi olacaktır.
Kobane’nin zaferi Suriye’deki tüm Kürt
bölgelerinin zaferi için ilk adımdır.’’ dedi.
Milletvekili Mike Gapes, genç Kürt
kadını Şilan Özçelik’in İngiliz mahkemeleri tarafından tutuklanması ile ilgili soruya,
‘‘Burada devlet adına bir şey diyemem,
ancak bana göre, burada iyi ve şeytanın
savaşı var, ve bu mücadelede iyinin yanında
olmamız gerekiyor. Daiş’e karşı mücadele
edenlerle dayanışma içinde olanların, onlara
karşı savaşanların kesinlikle tutuklanmaması
gerektiğini düşünüyorum. Çünkü burada faşizme karşı, dünyadaki herkesi
tekleştirmeye çalışan totaliter bir ideolojiye
karşı bir savaş var.’’ şeklinde cevap verdi.
Parlamentodaki Newroz resepsiyonuna
Konstandinos Eric Scurfield’in kızkardeşiyle
beraber katılan annesi Vasiliki Scurfield,
masanın üzerinde çiçeklerle ve yeşil kırmızı
sarı renklerle süslenmiş resminin arkasında
yaptığı konuşmada, ‘Bu zor zamanda, aile,
arkadaşlar, tanıdıklarımız ve yabancılardan
bile, aldığımız destek yasımızı biraz olsun
dindirmeye yardımcı oldu. Hepsine teşekkür
ediyorum’ diyerek sözlerine başladı.
‘‘Kosta paralı asker ya da iş bekleyen,
macera peşinde olan bir asker değildi.
Yunanistan’da
askerliğini
tamamlayıp
görevini
yerine
getirdikten
sonra,
Britanya’da, kara ve deniz askeriyesi, Royal
Marines’e katılmaya karar verdi. Burada, iyi
maaş aldığı bir işi bırakıp Suriye’ye Daiş’e
karşı savaşmaya gitti. Buraya gidip Daiş’e
karşı savaşmak için maaş almadı, yapmak
için maaşından vazgeçti.’’ diyen anne Vasiliki, Daiş’in soykırımcı, katliamcı ve seks
tüccarlığı yapan bir terörist bir grup olduğunu
ifade etti.
Bir süre önce YPG saflarında Daiş’e karşı
savaşırken yaşamını yitiren Konstandinos
Eric Scurfield için geçtiğimiz hafta sonu
Rojava’nın Cezire kantonunda babası ve
amcasının da katıldığı görkemli bir uğurlama
töreni yapılmıştı.
Resepsiyonda ayrıca, KNK Britanya
kadın temsilcisi Michelle Allison, PYD
Britanya temsilcisi Dr Alan Semo da birer
konuşma yaptı.
İşçi Parti Milletvekili Jeremy Corbyn
Michele Allison
Konstandinos Eric Scurfield’in annesi ve kızkardeşi
İşçi Parti Milletvekili Mike Gapes
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
Londra’da Newroz Kutlamalarının Startı Verildi
Londra 2015 Newroz
kutlamalarının startı
Perşembe akşamı
Londra Büyükşehir
Belediyesinde verilen
bir resepsiyon ile
verildi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi
eski başkanı Osman Baydemir ile birlikte çok sayıda misafirin katıldığı resepsiyon ile Newroz kutlamalarının
startı verildi. Resepsiyonda Londra
Büyükşehir belediyesi meclis üyesi Jenette Arnold, Roj Kadın Meclisi sözcüsü
Gülcan Aydın, KNK temsilcisi Akif
Wan, Unite Sendikasından Alain Hertzmann, Avrupa parlamentosu milletvekili Seb Dance, CAMPACC temsilcisi
Les Levidow, Glyne Harries ve UCFL
temsilcisi Nimet Polat ve Osman Baydemir birer konuşma yaparak Newroz
bayramını kutladılar.
HDP Urfa milletvekili aday adayı
ve Diyarbakır büyükşehir belediyesi
eski başkanı Osman Baydemir Newroz bayramını kutlayarak başladığı
konuşmasına Kürtlerin 2015 yılında
Ortadoğu’ya demokrasi ve özgürlük
getireceğini belirtti.
KNK ve Roj Kadın meclisi tarafından
organize edilen Newroz resepsiyonunda
misafirlere Kürt mutfağından yemekler
takdim edildi. Resepsiyon çekilen halaylarla son buldu.
Bir
hafta
sürecek
Newroz
programından sonra Büyük Newroz
kutlaması 22 Mart’ta Finsburry Park’ta
kutlanacak.
2015 NEWROZ
PROGRAMI:
21 Mart: Newroz
Yürüyüşü
Yer: Haringey Civic Centre’den
Kürt Toplum Merkezine
Saat: 16:00
21 Mart: Gençler
Newroz’u Kutluyor
Yer: Kürt Toplum Merkezi-Haringey Saat: 18:00
22 Mart: Büyük
Newroz Kutlaması
Yer: Finsburry Park- N4 1EE
Saat: 12:00-19:00
13
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
14
Would you like to get involved in a “BBC Children in Need funded project” and teach children, learn new skills and be part of a team!
We are north London based charity which promotes benefit of Turkish and Kurdish speaking community in London. The centre is
formed by the people who mainly come from Kurdish and Turkish speaking minority in the UK. The community centre runs educational activities and projects in order to support the educational needs of their members and the children. The centre caters of a variety of
cultural activities and youth educational events. The centre provides advocacy services, organise cultural seminars, events, breakfast
clubs and has learning centre. The community centre is delivering the project “Writing My Story” for children and young people aged
7-11 and 10-15.
Throughout the project, the community centre will provide English and art classes for the students within 10 months period. At the
end of the period participants will produce and publish a story telling book. In addition, the children and young people will choose to
visit one of the UK`s free museum or art galleries.
The Community Centre is looking for a project administrator.
Post Title
Key purpose:
Accountable to:
Project Administrator
To assist the delivery of the project
Co-ordinator
Responsible for: Administration of the project
Location:
Hourly rate:
CRB disclosure:
Elbistan Community Centre
£15 per hour
Enhanced CRB required
Role description
Support the centre coordinator for keeping a register of details about each child/young person (home phone number, emergency
contact, medical information).
Assist the centre coordinator for deciding which class each child/young person will be in (with assistance from teachers).
Liaise with mainstream schools if a child/young person`s progress is causing concern.
Maintain record as enrolment forms, class registers, risk assessment, parental consent, and so on.
To provide administrative support to centre coordinator for the project.
To assist in the promotion of the project of Elbistan Community Centre to the wider Community.
To support volunteers and teacher and provide guidance as appropriate.
To develop and maintain an efficient filing and management system for the project.
Assist and provide administrative support for the centre coordinator for the centre coordinator for the evaluation and monitoring
process of the project.
What we look for
To be graduated from an UK Higher Education Institute (p.e. University).
Ability to demonstrate previous work experience and qualifications.
A good knowledge of the educational issues affecting the refugee communities in the UK.
Experience of working in voluntary sector and desire to work.
Non-judgemental attitude towards any gender, race, belief or age group in fine with centre`s constitution
Commitment to anti-discriminatory working practice.
A flexible attitude to the demands of the post.
If you would like to apply for or interested in positions please request application pack from Aydin Dogan via e-mail aydin@el-com.
org . For further details please call 0208 803 67 38 or 07588731604
Deadline: 28 March 2015 5pm
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
15
Haringey’de Ev Yıkımları ve Konut
Yenileme Tartışmaları Büyüyor
Londra’nın bir çok belediyesinde olduğu gibi, Haringey’de
de konut sorunu devam ediyor.
Eski belediye evlerinin yenilenme
planları geliştiren belediyenin
planlarına karşı tepkiler büyüyor.
Daymer yaptığı açıklamada Haringey Belediyesinin 4400 evin yıkılacağını belirterek,
sosyal konutların tehlikede olduğunu ifade etti.
Haringey belediyesi encümeni Ali Demirci, bu
bilginin doğru olmadığını ve bölgede yapılacak
değişikliğin halk ile yapılan görüşmeler sonucunda belirleneceğini ifade etti.
Demirci, ‘‘Öyle bir şeyin gerçekle alakası
yoktur. Yerel planlar yenilenmesi gerekiyor. Bölgeyi yenileme planları var, fakat henüz halkla
görüşme aşamasındayız,’’ dedi.
‘Consultation period’ olarak bilinen, ve
Belediye’nin yapmak istediği çalışmalar ve
değişikliklerin halk ile danışıldığı süreç 27
Mart’ta son buluyor. Bu süreç içerisinde, bölgede
yaşayan ev sakinleri yanı sıra, işyeri sahipleri
ve değişimden etkilenebilecek başka kişilerle
görüşülüyor.
Haringey belediyesi bölgede rejenerasyon
çalışmaları dahilinde eski belediye evlerini yıkıp yerine yeni evler inşa etmek
istiyor. Tottenham’da futbol sahasının
çevresinde geliştirilen planların benzeri Haringey’in çeşitli bölgelerinde uygulanabilir. Bazı çevreler, bu
gelişimin, pahalı evler inşa edip, sosyal konut sağlamadığını ve bunun
da düşük gelirli yerel halkı bölgenin
dışına yitebileceğini savunuyorlar.
Evlerin yapımı özel şirketlere devrediliyor, bu özel şirketlerin belediyeye
belirli sayıda sosyal konut, ve uygun
fiyatta ev veriyorlar, fakat bu sayı da
bir çok kesim tarafından yetersiz bulunuyor.
Daymer, Defend Council Housing ile ortaklaşa yaptığı açıklamada
Haringey belediyesine ait bir çok
yerleşim alanındaki evlerin yıkımının
gerçekleşeceği belirtildi.
Daymer’in açıklamasında, Broadwater Farm, Culvert Road, N15,
Brunel Walk, N15, İmperial Wharf,
N16, Lemsford Close N16, Watts
Close, N15, Barbara Hucklesbury Close, N22,
Northumberland Park, N17, gibi bölgelerde eski
belediye evlerinin yıkımı gerçekleşebileceği belirtildi.
Açıklama şöyle devam ediyor: ‘‘Bu toptan
yıkıma karşı direnilmesi için mahalle sakinleri
belediye çapında görüşme düzenledi. Bizler,
Belediye’ye bizi evlerimizden tahliye çabanıza
karşı direnç göstereceğiz diyoruz. Şantaj yolluyla kiraları yükseltecek ve kiracı haklarını
zayıflatacak olan Konut Kurumlarına devredilmesinin lehine oyumuzu kullanmayacağız.
‘‘Sosyal konut, düşük kira, güvenli ve istikrar
ve sosyal içerme gerçekleştirecek kalıcı kiracılık
anlamına geliyor. Haringey’in daha fazla ve daha
iyi durumda sosyal konuta ihtiyacı var! Belediye
kendilerinde konut sakinlerinin evlerini düzgün
hale getirilmesini karşılayacak para olmadığını
söylüyor, ama bu doğru değil – Belediyenin konut geliştirme programında böyle bir fon açığı
bulunmuyor.’’
Açıklamada, yenilenen evlerde yaşayan
sakinlerin, tekrar aynı bölgede bir eve
yerleştirilmelerinin garantisi olmadığı belirtildi.
Demirci, bölge halkı her aşamada endişelerini
belediyeye anlatabileceklerini ve belediye karar
aşamasında bunları göz önünde bulunduracağını
belirtti.
Irkçılığa Karşı Büyük Yürüyüş
‘Stand up to Racism and Fascism’
adı altında çeşitli
sendika ve sivil
toplum örgütlerinin
düzenlediği eylemde
son zamanlarda artan ırkçı ve yabancı
karşıtlığı söylemlerine karşı birlik
mesajı verilecek.
Bu senenin eyleminin ana sloganları,
‘İslamofobi’ye Hayır, Müslüman Hayatlar
Önemli’; Ferguson’dan Londra’ya, Siyah Hayatlar Önemli; Anti Semitizm’i Yok Et; Göçmenler Hoş geldi, olarak belirlendi. Geçen sene,
Londra’da gerçekleşen aynı eyleme 10 bin kişi
katılmıştı.
Birleşmiş Milletler Irkçılığa Karşı Eylem
Günü olarak belirlediği 21 Mart’ta, günün
amacı şöyle tanımlandı: ‘Tarihi felaketlerden
öğrenerek ırkçılığa karşı mücadele edeceğiz’.
Daymer Eylem’e katılım Çağrısı Yaptı
Birleşmiş Milletler Irkçılığa Karşı Eylem
Gününde, Daymer yayınladığı açıklamada
yürüyüşe katılım çağrısı yaptı.
Avrupa ve Britanya’da ırkçılığın son zamanlarda artmasıyla, ırkçılık karşıtı kampanyalarda
büyüyor. Birleşmiş Milletlerin 21 Mart olarak
belirlediği Irkçılığa Karşı Mücadele gününde
Londra’da BBC’nin önünde başlayacak eylem
gerçekleşecek.
Daymer’in açıklamasında, 2010 yılından itibaren hükümetin tasarruf politikalarının sağlık,
kamu alanı ve eğitimde gibi harcamalarda kesinti ve özelleştirme uyguladığını ifade ederek,
bunları ezilen kesimleri bir araya getirdiğine dikkat çekti: ‘‘İşçi, emekçi ve yoksul kesimlerinin
din, dil, ırk ayrımı yapmadan ortak sorunlarına
karşı harekete geçtiğini gördük. Bu saygı ve
gurur duyulması gereken birlik hareketi başta
patron ve sermayederleri korkuturken, bir yandan da kesinti ve tasarruf politikaları yürürlüğe
koyan politikacıların korkulu rüyası oldu.’’
Ekonomik krizin ve tasarruf politikalarının
yarattığı sorunlara, UKİP gibi ırkçı siyasi partilerin yabancılar ve göçmenlere mahal etmeye
Asgari Ücrette Yüzde 3 Artış
İngiltere genelinde yapılacak genel seçimlere iki ay kala asgari ücrete yüzde 3 oranında zam yapılacağını açıkladı.
Başbakan David Cameron, salı günkü açıklamasında
İngiltere›de asgari ücrete yüzde 3 oranında zam yapılacağını,
ancak zamların mayıs ayında yapılacak seçimlerden daha
sonra, Ekim ayında yürürlüğe gireceğini belirtti.
Yeni asgari ücret düzenlemesine
göre şu anda 6,50 sterlin olan asgari
saat ücreti 6,70 streline yükselecek.
Ülkedeki 1 milyon 400 bin dolayındaki
çalışanın zamdan faydalanacağı tahmin ediliyor. İngiltere›de asgari ücret
yedi yıldan bu yana reel bazda yükseltilmiyordu.
7 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesindeki anketlere göre,
Başbakan Cameron’un liderliğindeki
Muhafazakar
Parti, Ed
Miliband liderliğindeki İşçi Partisi ile başa
baş gidiyor. İngiltere›de uzun yıllardır
ücretlere yapılan zam enflasyonun
altında kaldığı için satın alma gücü
azalma eğilimindeydi.
çalıştığını belirten Daymer, bu ırkçı söyleme
karşı güçlü seslerin yükseldiğini ifade etti:
‘‘Ekonomik kriz ve tasarruf politikalarına
karşı kısır ve farklı politikaların söylenmediği
bir dönemde ırkçılık söylemi yapan UKIP
İngiltere’de bir karşılık buldu. Bu doğrultuda
UKIP İngiltere’deki gerek sosyal gerek ekonomik her sorunu göçmenler üzerinden anlatarak
göçmen toplumları günah keçisi ilan etti. Diğer
ana partiler buna karşı göçmenlerin yaptıkları
ekonomik, sosyal ve kültürel katkılarından
bahsetmektense, UKIP’in popüler söyleminin
peşine takılıp göçmen karşıtı söylemlerden geri
durmadılar. İngiltere’nin yanı sıra Avrupa’da da
buna benzer ırkçı ve ayrımcı politikalar faşist ve
ırkçı partilerin güç kazanmasını sağladı.
‘‘Gerek İngiltere gerekse de Avrupa’da
ırkçılığa geri adım attırmanın tek yolu ona
karşı ortak mücadele etmektir. Almanya’dan
Ferguson’a, ırkçılığa karşı olan tüm kesimler buna karşı bir araya gelip ‘Irkçılığa Hayır’
dediler. Yüzlerce insan Almanya’da Pegida’ya
karşı, Yunanista’da faşist Altın Şafak’a karşı,
Türkiye’de MHP’ye ve yaşadığımız ülke
İngiltere’de UKIP’e karşı, sokaklara çıktılar.
‘‘21 Mart 2015’de, Genel Seçimlerden bir
ay önce yapılacak bu yılki büyük yürüyüşe
katılıp politikacıları açık bir mesaj yollayıp
IRKÇILIĞA VE FAŞİZME HEP BERABER
HAYIR DİYELİM.’’
Tarih: 21 Mart 2015, Cumartesi
Buluşma yeri: Londra Toplum Merkezi, Saat
10:00
Yürüyüş başlama noktası: BBC Portland
Place London W1A 1AA (en yakın metro istasyonu Oxford Circus), Saat 12:00
Bitiş noktası: Trafalgar Square
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
16
Haziran Seçimleri;
Toplumsal Algı ve
Kutuplaşma
Doğan Genç-Londra
2015 Haziran Genel Seçimlerine yaklaşık
iki ay kaldı. Zaman azaldıkça milletvekili
adayları ve seçim çalışmalarına yönelik
tartışmalar Türkiye ve Kürdistan’ın yanı
sıra yoğun olarak çalışma yürüttüğümüz
Britanya’da da hız kazandı. Ortadoğu
ve Türkiye’de önemli konuların seçim
gündemi içerisinde tartışıldığı bir
döneme girdik. 13 yıldır tek başına
iktidarda bulunan AKP hükümeti 12 Eylül
darbesinin ürünü olan %10 barajının
kendisine sağladığı avantajı da kullanarak
seçim çalışmalarını yürütmektedir.
Önemli gündemlerin iç içe geçtiği çok önemli bir haftayı
geride bıraktık. İlk olarak, Kürt Halk Önderi’nin yürüttüğü
diyalog sürecinin geldiği aşama ve İmrali Heyeti’nin
hükümetle yaptığı ortak açıklama çözüm sürecini yeni bir
aşamaya taşımıştır. çözüm süreci üzerinde tartışılan “10
Madde” geride bıraktığımız haftaya damgasını vurdu.
Türkiye’nin gündemini kendisinin dışında kimsenin belirlemesine tahammülü olmayan Erdoğan rahatsızlık duysa
da, normalden farklı olarak geçtiğimiz hafta Türkiye’nin
gündemini Kürt Halk Önderi Öcalan ve Selahattin Demirtaş
belirledi. Buna bağlı olarak ve HDP’ ye artan sevginin ve
ilginin de etkisiyle HDP üzerinden yürütülen tartışmalarda
geçen haftanın gündeminde yer aldı. Bunların yanı sıra
IMF (Uluslararası Para Piyasaları) ve Türk Hükümetinin
ekonomi düzenlemeleri ve hükümet ile Erdoğan’ın mevcut
ekonomik gelişmelere karşın yaptıkları açıklamalar ve
gösterdikleri tutum da gündem içerisinde önemli bir yer
işgal etmiştir.
Bu yoğun gündem içerisinde halkımız için yaşanan
gelişmeleri takip etmek, olup bitenleri anlamak zorlaşıyor.
Çünkü yeterli bilgiye sahip olunmayınca halkımız açısından
süreç karmaşıklaşmakta ve dolayısıyla sürece dahil olmak
güçleşmektedir. Öncelikle örgütlü mücadele çevresi içerisindeki alanlarda bu eksiklik oldukça göze çarpmaktadır.
Kürt sorunu başta olmak üzere, Türkiye’deki mevcut
sorunların nasıl çözüme ulaştırılacağı ve bu aşamada kimlere güvenileceği ya da çözümün kimlerle beraber yürüyerek sağlanabileceği gibi sorular cevapsız kalmaktadır.
Yaşadığımız coğrafyanın ve toplumumuzun içinde olduğu
belirsizlikler, iktidarın ve muhalefetin çözümsüzlük
politikaları mevcut sorunların toplum tarafından çözümsüz
olarak algılanmasına yol açmaktadır.
Bu yoğun güvensizlik ortamında Kürt Halk Önderi,
Kürt Özgürlük Hareketi ve onun bileşenleri; toplumun
ötekileştirilmişlerine güven inşa etmeye çalışırken aynı
zamanda mevcut sorunlar için çözüm yolları açmaktadır.
Bu sisli ortamdan çıkışın en önemli kilidi ve anahtarı
Kürt Halk Önderinin toplumun bilgisine sunduğu 10
Maddenin açılımını topluma doğru anlatmak ve doğru
yorumlanmasını sağlamaktır. Tüm toplumsal muhalefetin
Ortadoğu ve Mezopotamya’da ortaya çıkan durumu net
ve doğru bir şekilde anlayıp, farkında olması gerekmektedir. Bu sürecin en önemli temel taşı Güvendir ve Güvenin
olmadığı yerde hiçbir devrim inşa edilemez. Bu durum hem
tüm Kürdistan hem de Türkiye’ deki devrimci ve demokrat
kurumların en acil görevidir. HDP’nin bu temelde dikkate
alınarak ele alınması ve sahiplenilmesi gerekmektedir. HDP
ve mevcut ittifak politikaları ile seçim sonuçları bu soruların
ve belirsizliğin en önemli cevabı olacaktır.
90 yıllık ulus devlet algısıyla geliştirilen ve toplumun
farklı renklerinin birbirine güven duygusunu yok eden ve
toplumlarımızı birbirine düşman nedenlerini “Güvensizlik Politikasını” ortadan kaldırmanın kolay olmadığının
farkındayız. Özellikle farklı inanç ve uluslar arasındaki
güven duygusu zayıflatılmış, birbirlerine karsı o kadar
ötekileştirilmişlerdir ki, aynı topraklar üzerinde aynı amaçlar
doğrultusunda bedel ödemelerine rağmen sisteme karşı ortak bir tutum sergilemeyecek duruma gelmişlerdir. Aleviler
ile Sunniler, Türkler ve Kürtler arasında var olan güvensizlik duygusu buna en iyi örnektir.
HDP’ nin geliştirdiği Yeni Siyasallaşma Süreci ve sürecin hedefleri hem Erdoğan ve AKP’ sini hem de CHP’ yi
o kadar rahatsız etmiştir ki HDP Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş’a karşı ortak saldırı yürütmektedirler.
Bu konuda 100 yıllık devlet geleneği, iktidardaki ya da
muhalefetteki fark etmez, devlet aklıyla iktidarlarını toplumsal kutuplaşma üzerine inşa etmektedir. Bu anlamda HDP ve
Selahattin Demirtaş onların ezberlerini bozmaktadır.
Bu durumda eğer biz halklarımızın arasındaki
kutuplaşmayı ortadan kaldırıp “Heval ve Yoldaşlık”
dayanışmasına dayalı güven ilişkisini inşa edersek devletin
şeytani politikalarını da yenilgiye uğratmış oluruz. Botan’da
bir insanımızın canı yandığında İstanbul ve Batıdaki
insanımızın da bu acıyı hissetmesi gerekiyor ki, toplumsal
duygu bağını oluşturabilelim. Bütün doğanın evimiz olduğu
bilinciyle, daği taşı yakana karşı dik duruş sergilemenin yolu
Manisa’nın ve Roboski’nin acısının aynı olduğunu anlamaktan geçer bütün acılara aynı duyarlılıkla sahiplenmekten
geçmektedir. Selahattin Demirtaş’ ın geliştirmiş olduğu üslup bu duygu bağına denk düşmektedir ve bizim de bu üslubu sahiplenmemiz gerekmektedir. Londra ve Avrupa’ da bu
güven ilişkisini ve duygu bağını oluşturma ve güçlendirme
yönünde çalışmalar yapılırsa %10 barajını yıkmak biz
Avrupa seçmenine nasip olacak. Bu noktada yurtdışı seçmeni olarak basit bir seçim matematiği yapmakta yarar var,
AKP’den kurtulmanın tek yolu HDP’yi desteklemektedir.
Seçimlerde tarafsız kalmak farkında olmadan Erdoğan ve
AKP’sinin devam etmesine ve güçlenmesine hizmet eder ve
Anayasa referandumunda “ Yetmez ama evet “ diyenlerin
düştükleri siyasi yanılgıya düşmüş olurlar .
HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ında altını
çizdiği gibi bu uzun bir mücadele ve sadece seçimle
sınırlandırılmamalıdır. Ancak bu seçim, bir dönemeçten
geçiyoruz olmamızın da etkisiyle diğer toplumsal dinamiklerle farklı platformlarda bir araya gelmemize imkan
tanımaktadır. Kürt Halk Önderi Öcalan’ in ifade ettiği gibi
“Ben savaşı insan öldürmek için seçmedim, hayata en nefret
ettiğim şey savaştı. Ama sistem köle olmayı dayatınca bende
savaşı seçmek zorunda kaldım. .Çünkü direnmek yaşamdı,
çünkü ben savaştıkça özgürleştim. “ geliştirilmeye çalışan
Çözüm ve Diyalog Süreci parti veya kişilerin çıkarları
için geliştirilmemektedir ve asıl amacı sömürgeci sistemin
toplumlarımız arasında yüz yıllardır geliştirilen düşmanlık
sistemini ortadan kaldırmaktır.
Unutmamamız gerekiyor ki uluslararası güçler
geçtiğimiz yüzyıl Ortadoğu’da böl-parçala-yönet modeli
ile yönetmiştir ve son yüzyılda bu modeli yeni bir aşamaya
taşımışlardır. Bu politikalardan en fazla zarar gören ise
Kürt Toplumu olmuştur. Halklar; inanç, ulus, mezhep ve
kavim ekseninde birbirlerine düşman hâline getirilmiştir.
Aynı oyun Ortadoğu’da yine devrededir, fakat bu sefer Kürt
Özgürlük Hareketi geliştirdiği hamlelerle bu oyunu boşa
çıkarmaktadır. Rojava, Kobani, Şengal ve Kürdistan’ın
diğer bölgelerinde oluşturulan ortak savunma çabaları gibi..
Kürtlerin kendi aralarındaki birliği ile Enternasyonal Birlikler Mezopotamya ve Ortadoğu’ da kirli oyunların boşa
çıkarılmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Türkiye tarihinde bıraktığı izler ve yarattığı değişim
açısından önemli olan üç seçim vardır. Birincisi Demokrat
Parti’ nin iktidara geldiği böylelikle tek parti rejimin bitmesine neden olan 1950 seçimi, ikincisi 12 Eylül’den sonraki
ilk seçim olan ve askerlerin desteklediği Sunalp’ in MDP’
sine karşın Turgut Özal başkanlığındaki Anavatan Partisinin
iktidara geldiği 1983 seçimi, Üçüncüsü ise Bülent Ecevit’li
DSP ve Tansu çiler’ li DYP’nin koalisyonu ile sonuçlanan
1996 seçimi Türkiye tarihinin dördüncü önemli seçimi ise 7
Haziran 2015 seçimi olacaktır.
Yukarıda verdiğim bilgiler doğrultusunda belirtmek
istediğim nokta; 7 Haziran Seçimlerinin nasıl bir süreçte
yapıldığı ve biz yurtdışı seçmeninin oylarının ne kadar
önemli olduğu. Yurtdışı seçmeni olarak bu seçimin öneminin farkına varmalı ve bu doğrultuda davranmalıyız.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan açık bir şekilde seçmene
“Bana 400 milletvekili verin, ben bu sistemi kendime göre
şekillendirmeye çalışayım” demiştir. Bunun anlamı şudur;
Erdoğan’ın 2023 yılına kadar önüne koyduğu hedefler var
ve devlet başkanlığı kılığı altında yeniden padişahlık sistemini inşa etmeyi planlıyor ve yüzde %50’ ye bu planı
doğrultusunda sesleniyor. Başka bir deyişle 13 yıllık AKP
iktidarı döneminde öldürülen ve katledilen her çocuğa
karşılık bir vekili mükafat olarak istiyor.
Mart ayı haklarımızın mücadele tarihinde çok önemli
bir yeri vardır. 6 Mart Koçgiri katliamı, 8 Mart dünya
kadınlar günü, 12 Mart gazi ve Ümraniye olayları, 16 Mart
Halepçe ve kamışlo katliamı , 21 Mart Newroz direnişleri,
27 Mart şehitler haftası ve 31 mart Kızıldere katliamı. Bütün
bunları düşündükten sonrası. Böyle bir seçim ortamında
“Ben tarafsızım”, “Benim oyumla neyi değiştiririm”, “ Ben
bu sistemde hiç oy kullanmadım ve kullanmamda”, “Ben
sadece kendi partimin propagandasını yaparım ve seçimi sadece propaganda aracı olarak kullanırım, gerisi de beni ilgilendirmez” ve benzeri mazeretler sadece ve sadece Erdoğan
ve AKP’nin işine yarayacağının farkında olmalıyız.
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
17
Büyükelçi Bilgiç’in İngiltere
Parlamentosunda İfade
Vermesi Erdoğan’ı Kızdırdı
İngiltere’den Daiş’e katılan üç genç kız ile ilgili Türkiye’nin Londra büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç’in Salı günü İngiltere parlamentosunda İçişleri komisyonuna ifade vermesi Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ı kızdırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün yaptığı
açıklamada konu ile ilgili rahatsızlığını dile getirdi. Erdoğan, üç genç kız ile ilgili İngiltere’de süren
tartışmalara ve soruşturmalara gönderme yaparak,
“6 milyon insan barındırıyoruz sesleri çıkmıyor
ama öte yandan kaçan bir kaç vatandaşlarıyla ilgili
dünyayı ayağa kaldırıyorlar” dedi.
Irak Şam İslam Devleti (Daiş) adlı çete örgüte
katılmak için Suriye’ye giden 15 yaşındaki
Shamima Begum ve Amira Abase ile 16 yaşındaki
Kadiza Sultana 17 Şubat Salı akşamı
BÜYÜKELÇİ, ARINÇI YALANLADI
Türkiye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
İngiliz makamların kayıp kızlarla ilgili kendilerini
olaydan üç gün sonra (20 Şubat) bilgilendirdiğini
söylemiş, İngiliz yetkilileri gerekli tedbirleri
Komisyon üyesi Muhafazakar Partili milletvekili
Tim Loughton’ın “Kızlar,
İstanbul’dan sınıra otobüsle mi
gitmişler?’’ sorusuna Bilgiç,
“Nasıl gittiklerini bilmiyorum
ama kızların otogardaki polis kamerası görüntülerini
televizyonda gördüm. Ancak
hangi yolu izlediler bilmiyorum” yanıtını verdi.
Bilgiç’in bu cevabı üzerine Milletvekili Loughton,
‘Kızların
arabayla
değil,
otobüs ile gittiler, İstanbulAntep arası çok uzun bir yol’ diyerek cevap
verdi. Daiş terör örgütüne katılan genç kızların
İstanbul otogarındaki görüntülerinde 18 saat otogarda bekledikleri görülüyor. 18 Şubat günü saat
13:22’de İstanbul otogarından Gaziantep otobüsüne biniyorlar. İstanbul-Gaziantep arası ortalama 14 saat mesafeyi de göz önüne aldığımızda
kızların Gaziantep’e varması 19 Şubat sabahına
denk geliyor.
1300 KİLOMETRE UYUTMASI
Londra’nın Gatwick Havalimanı›ndan Türk
Hava Yolları uçağıyla İstanbula uçmuştu.
İngiltere’den Daiş’e katılmak amacıyla Türkiye üzerinden Suriye’ye giden üç genç kız ile ilgili
Keith Vaz başkanlığında kurulan İçişleri komisyonunun toplantısına Türk Havayolları genel
müdürü Temel Kotil katılmazken, Türkiye’nin
Londra büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç katılarak
komisyonun sorularını yanıtladı.
TÜM DÜNYANIN
BİLDİĞİNİ BİLGİÇ
BİLEMEDİ
almamak ve geç bilgilendirmekle suçlamıştı.
İçişleri komisyonunun sorularını yanıtlayan Londra büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç ise Londra
polisinin açıklamalarını doğrular nitelikte bilgi
verdi. Bilgiç Londra polisinin kendilerini kızların
Türkiye’ye uçmasının ertesi günü (18 Şubat) telefonla arayıp üç kız hakkında bilgilendirildiklerini
ancak kızların isimlerini vermediklerini, aynı gün
saat 19:15’te kendilerine kızların isimlerinin de
yazılı olduğu email gönderildiğini belirterek Bülent Arınç’ı yalanlamış oldu.
Milletvekili Tim Loughton, büyükelçi Bilgiç’e
ayrıca, ‘15 yaşındaki kızların tek başına hem
de okul döneminde, böylesi hassas bir süreçte
Türkiye’ye gelmeleri THY ve Türk güvenlik
güçleri için yeterince şüpheli bir durum değil mi’
şeklinde soru sordu.
Bilgiç, ‘Suriye ve Irak ile 1300 kilometrelik sınırımız var ve bunu kontrol etmek o kadar
da kolay değil.’ diyerek cevap verdi. Daha önce
Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da aynı beyanda bulunmuş ve Suriye ile olan tüm sınırın
Daiş’in kontrolündeymiş gibi bir algı yaratılmıştı.
Halbuki Türkiye’nin Suriye ile olan 911 kilo-
metrelik sınırın sadece ortalama 200 kilometresi
Daiş çetelerinin kontrolünde bulunuyor. Geri kalan 700 kilometre Halk Savunma Birlikleri-YPG
tarafından kontrol ediliyor.
KIZLARI SURİYE’YE GEÇİREN ŞAHIS
TUTUKLANDI
Üç kızın Suriye’ye geçmesine yardımcı olan
Suriyeli diş doktoru Muhammed Al Rashad, iki
gün önce Şanlıurfa›da yakalanarak tutuklandı. Tutuklanan şahsın aynı zamanda Kanada istihbaratı
adına çalıştığı iddia edildi.
Konu ile ilgili yürütülen soruşturmada 3
İngiliz kızın İstanbul’da otobüse binerken
güvenlik kameralarına yansıyan görüntüleri üzerinde yapılan detaylı incelemede İstanbul’dan
yola çıkan otobüse sadece 3 İngiliz kızın değil,
kendileri gibi İngiliz olan 8 kişinin daha bindiği
saptandı. İncelemelerde 11 İngiliz ile otobüse binen ve biletlerin tamamını kendi adına kestirerek
onlara rehberlik eden 12›nci kişi belirlendi. Otobüs firması görevlilerinin ifadesine başvuran polis, İstanbul’dan yola çıkan yabancı uyruklu 12
kişinin Gaziantep’te indiğini belirledi.
18
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
19
TJKE kooperatifler kuracak
Kadın Çalıştayı›nın ikinci gününde, demokratik komünal
ekonomi zihniyeti ve Avrupa’da uygulama alanları tartışıldı.
Hollanda’nın Venlo kentinde Avrupa
Kürt Kadın Hareketi bileşeni kurumların
ve Uluslararası Özgür Kadınlar Vakfı’nın
düzenlediği Alternatif Kadın Ekonomi
Çalıştayı, ikinci gününde devam etti. 76
delegenin katıldığı çalıştayın son gününde
tartışmalar, pratik adımlara; yani kooperatiflerin hangi esaslar üzerinde yürütüleceğine
odaklandı.
tanımlanması gerektiğini söyledi. ‘Umut Kaynağa Dönüşte‘ başlığını taşıyan ilk oturumu, Uluslararası Özgür Kadın Vakfı’ndan Gülcan Karademir yönetti.
TJKE üyesi Haskar Kırmızıgül, demokratik komünal ekonomi zihniyetini ‘Yarışacak mıyız, yaratacak mıyız‘ başlığı altında
değerlendirdi. Kapitalizm, ekonomi, artı
değer, emek teorisi kavramlarını açımlayan Kırmızıgül, Marksizmin bu konudaki
yanılgılarını değerlendirirken, Kürt Halk
Önderi Abdullah Öcalan’ın ‹Marks’ın
kapitalizm analizi, kapitalizmin ömrünü iki
yıl uzatmıştır“ tespitine yer verdi. Kırmızıgül, bilinçli olarak ekonomik bunalımların ve işsizliğin önünü açan, kıtlık, afetler
karşısında insanları çaresizliğinden medet
uman, salt kar yasası güden, kadını toplum
dışına iten, üretim ve tüketimi kontrol altına
alan kapitalizmin krizli haline dikkat çektikten sonra emek-değer teorisinin yeniden
Ne kadar tarım-hayvancılık o
kadar toplum ve ekoloji Kırmızıgül, demokratik komünal ekonomi anlayışının ilkelerini demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlüğü şeklinde sıraladı.
Ayrıca demokratik komünal ekonominin bir
topluluk faaliyeti olduğuna dikkat çekerek,
üretimde istismara dayalı yardımlaşma yerine üretimin önünü açan dayanışmanın esas
alınması gerektiğini ifade etti. Araştırmacı Yazar Fidan Yıldırım da demokratik komünal ekonominin uygulanma
alanlarına ilişkin bir sunum yaptı. “İnsanlığı
çözümsüzlüğe sürükleyen kapitalizmi yerle
bir etmenin yolu kaynağa dönüşte aranmalıdır” diyen Yıldırım, bunun da üretimin
kaynağı toprağa dönüşle mümkün olacağını
dile getirdi.
Demokratik komünal ekonominin tekelleşmeyi, azami karı esas almayan, kendine
yeterliliği ve kullanım değerini esas alan,
toplumsal ihtiyaçlar üzerinden gerçekleşen
bir ekonomi biçimi olduğunu kaydeden Yıldırım, bunun toplum yaşamının temel ihtiyaçlarını karşılamaya hizmet eden alanları
kapsadığını belirtti. Demokratik komünal
ekonominin çıkış noktasının ise “Ne kadar
tarım-hayvancılık ekonomisi ve kültürü; o
kadar toplum ve ekoloji” olduğunu söyledi.
Önemli olan cesaret Tarım, hayvancılık, tekstil, turizm, sanayi, sağlık, kültür ve sanat gibi birçok
uygulama alanı olduğunu belirten Yıldırım, Avrupa’daki Kürdistanlı kadınların kooperatifler kurma, bunun etrafında
ortak yaşam oluşturma, dayanışmalarını
güçlendirme ve ekonomik olarak kendi
kendilerine yeterli duruma gelme koşullarının bulunduğunu belirtti. Bunun için
Avrupa’daki kooperatif deneyimlerinden
yararlanarak, kadın örgütlenmelerinin
bulunduğu alanlarda pratiğe geçirilmesinin yol ve yöntemlerinin oluşturulması gerektiğini ifade etti. Bu tür projeleri
gerçekleştirmenin büyük bütçeler gerektirmediğini kaydeden Yıldırım, “Önemli
olan bu alana adım atma cesaretini göstermemizdir. Sonrası kendiliğinden gelecektir” şeklinde konuştu. Avrupa’da kooperatif önerileri
Son oturum, TJKE üyesi Hanım Oruncak moderatörlüğünde delegelerin bulundukları ülkelerde yapılabilecekler ve olası
zorluklara ilişkin geliştirdiği tartışma ve
önerilerle devam etti. Oruncak, iki yıldır
araştırma ve tartışmalarla başlayan bu hazırlığın artık pratiğe geçmesi gerektiğini
ifade etti. Bunun için Hamburg, Zürih,
Den Haag, Köln gibi bölgelerin pilot olarak seçildiğini hatırlattı. Bölgelerin özgünlüğüne
göre kooperatifler
Tartışmalarda dile getirilen kaygılara
rağmen komünal zihniyete dayalı ekonominin geliştirilebileceği noktasında
ortaklaşıldı. Kürt kadınların kapitalist sisteme pek dahil olmadığı belirtilerek, “Bu
durum komünal ekonomiyi geliştirmede
avantaj teşkil ediyor, ancak herşeyden
önce kooperatifler konusunda iknanın
sağlanması gerekir” denildi. Öneriler
daha
çok
bölgelerin
özgünlüğüne göre terzilik, ev yemekleri,
çocuk eğitimi, ihtiyaca göre kreşler, peynir
ve yoğurt üretimi, restorant, pazarlamanın
yanısıra, içinde kütüphanesinin bulunduğu,
canlı müzik ve yemek imkanlarının sunulduğu kadın kafeteryaları, ulaşım, çeşitli
amaçlı kullanılacak salonlar, bakım evleri, Kürdistan’daki kooperatiflerin özellikle
ulusal kıyafet gibi malzemeleri getirtip veya
bizzat üretip pazarlama, kuaförlük, temizlik
firmaları gibi iş alanlarına dair projelerin
geliştirilebileceği yönündeydi. Komünal üretim, komünal paylaşım
Çalıştay sonunda hazırlanan sonuç bildirgesi delegelerin onayına sunuldu. Bildirgede; demokratik komünal yaşam ve ahlak
çerçevesinde alternatif kadın ekonomi alanının ve tecrübelerinin mümkün olduğu ifade
edildi. Devamında “Bunun için bu alanda da
bilinçlenme, kapitalist zihniyete dayalı ekonomi algılarımızı değiştirme büyük bir ihtiyaçtır. Bu sistemin algılarıyla, zihniyetiyle,
tekelci-kara dayalı tarzla alternatif ekonomi
alanı yaratılamaz” denilen bildirgede, Avrupa’daki alternatif ekonomi deneyimlerinden
yola çıkılarak, ekonomik üretim alanlarının
geliştirileceği kaydedildi. Yeniyi yaratmaktan korkmamalı
Kurulacak kooperatiflerle, kadının emeğini komünal yaşam, üretim, paylaşım ve
yönetim anlayışıyla yaşamsallaştırmanın
hedeflendiğinin belirtildiği bildirgede, “Kooperatif çalışmalarımızı başlatsak da nasıl
olsa kapitalist sistem tarafından yutuluruz,
Avrupa gibi bir zeminde bunu nasıl yapabiliriz ki’ gibi kaygıları aşmak için girişimci
ruh, bu konuda kendini bilinçlendirmek ve
mutlaka küçük adımlarla başayarak pratik
örneklerimizi geliştirmek önemlidir. Yeniyi yaratmaktan korkmamak gerekmektedir.
Zihniyette kendine öz güvenle, bu alanda
arayışlarımızı somutlaştırmamız artık kaçınılmazdır. Burada da temel yaklaşım ve
zihniyetimizin ‘kapitalizmle yarışmak, yine
kar sağlamak, çok para kazanmak değil’, komünal düşünen, üreten ve paylaşan kadının
ortaklığa, dayanışmaya dayalı ekonomik
modelini oluşturmak olması önemlidir»
ifadeleri yer aldı. 20
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
21
Göçmen evlilikleri Home Office
tarafından mercek altına alınacak
Hükümetin İngiltere’ye göçmen akışını sınırlamak amacıyla her geçen gün daha sıkı yasal
düzenlemelere gittiğine dikkat çeken Kılıç & Kılıç Avukatlık Bürosu’nun Göçmenlik Uzmanı
Taçgül Kılıç, Home Office’ın sahte evliliklerin önüne geçmek için Evlilik İzni Bildirimi (Notice of Marriage) süre ve kurallarında ciddi değişiklikler yaptığını kaydetti. 2015 yılının Mart
ayından itibaren yürürlüğe girecek yeni düzenleme ile birlikte sahte evlilikleri soruşturmak
için Home Office’e daha uzun sürede araştırma yapma olanağı getirildiğine dikkat çeken Kılıç,
konu ile ilgili olarak şöyle konuştu:
“İngiltere’de evlenecek her çift
evlilik izni için Evlilik Dairesi’ne
(Register Office) Evlilik İzni Bildirimi (Notice of Marriage) yapmak
zorundadır. Evlilik Dairesi bu
kişilerin evlenmeleri önünde herhangi bir hukuki sorun olmadığına
karar verdiğinde, nikah ve evlilik
tarihi verir. Mevcut yasaya göre
Evlilik Bildirimi Formu Evlilik
Dairesi’ne en az 15 gün önceden
verilmesi gerekiyor. Normalde 15
gün olan minimum süre en az 28
güne çıkarılıyor. Bu değişikliğin
temel nedeni ise özellikle göçmenler arasındaki evliliklerin
sahte olup olmadığını tespit etmek
için Home Office’e daha fazla
araştırma yapma vakti tanımak.”
UYGULAMA GÖÇMENLER İÇİN
DAHA FAZLA BÜROKRASİ,
DAHA FAZLA STRES
Mevcut yasaya göre Evlilik Dairesi’nin (Register Office)
evlilik başvurusunda bulunan
çiftlerden biri ya da ikisinin bu
evliliği sadece ülkeye yerleşmek
amacıyla yaptıklarına inanırsa, bu
durumu Home Office’e bildirmekle yükümlü olduğunun altını çizen Kılıç, “Ancak yeni düzenlemeyle evlenecek çiftlerden biri ya
da her ikisi de AB ülkesi dışındansa
Evlilik Dairesi başvuruyu Home
Office’e göndermek zorunda.
Home Office eğer bu evliliğin
sahte olabileceğine hükmederse
evliliğin gerçekleşmesine izin vermeyebilecek. Ayrıca yeni yasayla göçmenlerin başvurularında
herkes için geçerli olan 28 günlük Evlilik Bildirimi (Notice
of Marriage) süresi de Home
Office tarafından daha detaylı
araştırma için uzatılarak 70 güne
çıkarabilecek” dedi.
Home Office’in bu tür bir
uygulama ile ülkeye yerleşmek
amacıyla yapılan sahte evliliklerin önüne geçmeyi hedeflediğini
ifade ettiğini kaydeden Kılıç,
ancak uygulamanın göçmenler
açısından daha fazla bürokrasi,
daha fazla stres ve ciddi anlamda
zaman israfı anlamına geldiğini
söyledi. Bu uygulamanın ülkede
kaçak durumda olup da İngiliz
ya da AB vatandaşlarıyla evlilik
yapmak isteyen kişilerin de evlilik
yapabilmelerinin önüne geçtiğine
dikkat çeken deneyimli Göçmenlik Uzmanı Taçgül Kılıç sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Home Office 2013-14 dönemi
içerisinde 1300’den fazla evlilik
izni başvurusunun gerçek evlilik olmadığına ve bu ülkede oturum almak amacıyla yapıldığına
hükmederek bu başvurulara müdahil oldu ve engelledi. Yeni
düzenleme ile birlikte sahte evliliklerin sayısında belli bir düşüş
sağlanabilir belki ancak yeni
düzenleme Home Office’e en
küçük bir kuşkuda bile göçmenler-
Kılıç & Kılıç Avukatlık Bürosu’nun Göçmenlik Uzmanı Taçgül Kılıç
in evlilik başvuru ve girişimlerine
kolayca müdahele yetkisi veriyor.
Bu da kişinin aile kurma hakkı ve
insan hakları hukuku anlamında
ciddi sıkıntılara yol açabilir diye
düşünüyoruz.”
Göçmenlik hukuku alanında
deneyimli bir kadro ile hizmet
veren Kılıç & Kılıç Avukatlık
Bürosu’na 0208 888 8341 ya da
07903315188 numaralı telefonlardan ulaşabilirsiniz.
Firmanın adresi: 307 West
Green Road, London N15 3PA
22
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
DÜNYA
23
Suruç ve Kobanê’de Newroz
ateşleri Karşılıklı yakıldı
Yüz binlere ev sahipliği
yapan Suruç’un Etmanek
köyünde yakılan Newroz
ateşleri, Kobanê’nin
Kanîya Kurda Tepesi
ve kent merkezinin birçok noktasında yakılan
ateşlerle karşılık buldu.
Yüz binlere ev sahipliği yapan
Suruç’un Etmanek köyünde yakılan
Newroz ateşleri, Kobanê’nin Kanîya
Kurda Tepesi ve kent merkezinin birçok noktasında
yakılan ateşlerle karşılık bulurken, hınca hınç dolan
alandaki Newroz coşkusu büyüyerek devam ediyor.
Kobanê Kantonu Eş Başkanı Enver Müslim’de kitleyi selamlayarak Newroz’u kutladı.
Bölge illerinde resmi Newroz startının verildiği
Kobanê sınır hattında ki Newroz kutlaması yüz binlerin katılımıyla gerçekleşti. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenlerin ansına
saygı duruşuyla başlayan kutlamaya Kobanê tarafı
da katıldı. 21 Mart günü Miştenur Tepesi’nde büyük
bir Newroz kutlamasının yapılacağı Kobanê’nin, Kanîya Kurda Tepesi ve kent merkezinde ki birçok
noktada yakılan ateşlerle yüzbinleri selamlayan
Kobanê’de binlerce kişi sınır hattına akın etti.
Newroz kutlamaları yapılan konuşmalar ve
çekilen halaylarla akşma saatlerinde son buldu.
Demirtaş’tan Erdoğan’a: HDP’liler bu topraklarda
nefes aldığı sürece sen başkan olamayacaksın!
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,
partisinin grup toplantısında tek cümlelik
bir konuşma yaptı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a rest çekti. Demirtaş “Sayın
Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça,
HDP’liler bu topraklarda nefes aldığı sürece
sen başkan olamayacaksın!” diye seslendi.
HDP’nin bugünkü parti grup toplantısı tarihe geçti. HDP’nin Karadeniz teşkilatından gelenleri selamlayan HDP Eş Başkanı Demirtaş, “Bu grup konuşması
belki de tarihin en kısa grup toplantısı olacak” dedi
ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ’a rest çekti. AK Parti ile HDP’nin herhangi bir pazarlığının v
işbirliğinin olmadığını, olmayacağını belirten Demirtaş,
“Biz bir pazarlık hareketi, pazarlık partisi değiliz. AKP ile
aramızda kirli bir pazarlık olmadı, asla olmayacak. Kirli bir
alışveriş, işbirliği asla olmadı, asla olmayacak” dedi.
AK Parti ile HDP’nin herhangi bir işbirliği içine
girmediğini, girmeyeceğini belirten Demirtaş, “Bu
kürsüye bir cümle söylemek için çıktım. Tarihimizin
belki de en kısa toplantısını yapacağız. Halklarımıza
verdiğimiz demokrasi barış ve özgürlük ilkelerinden
asla vazgeçmeyeceğimiz sözümüzü burada hatırlatmak,
tekrarlamak istiyorum. Biz bir pazarlık hareketi, pazarlık
partisi değiliz. AKP ile aramızda kirli bir pazarlık olmadı,
asla olmayacak. Kirli bir alışveriş, işbirliği asla olmadı,
asla olmayacak. Bugün grup toplantımızda konular çok
fazla. Konuşacağımız çok şey var. Ama tek bir cümle ile
ben bütün Türkiye’ye bütün bu sorunların çözümünün
anahtarını hatırlatmak ve bunun sözünü vermek istiyorum”
açıklamasında bulundu.
Tek cümlelik bir konuşma yapan Demirtaş, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan , HDP var oldukça, HDP’liler bu topraklarda nefes aldığı sürece sen başkan olamayacaksın!”
diyerek kürsüden indi.
Demirtaş kürsüden inerken de “Recep Tayyip
Erdoğan! Seni Başkan yaptırmayacağız, seni Başkan
yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız!” diye
cümlesini tekrarlarken, salondan uzun süre alkış aldı.
Kısa konuşmasının ardından Demirtaş, grup toplantısına
partilerle sohbet ederek devam etti.
24
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
25
CHP 5 büyük Alevi katliamına ortak oldu
Alevilerin tarihsel demokratik-parlamenter sistem içindeki
tercihleri kadar, sürekli CHP ile olan ilişkileri de tartışmalı
oldu. CHP’nin çoğu zaman arka bahçesi, oy deposu olarak
gördüğü Alevilerin CHP ile ilişkinin birçok psikolojik, sosyolojik gerekçesi olmakla birlikte, bu ilişki hep eleştirilen ve
tartışılan bir ilişki oldu. Çünkü CHP Cumhuriyet tarihi boyunca Alevilere yönelik geliştirilen bütün kapsamlı katliam
ve soykırımların şu veya bu düzeyde içinde yer aldı ya da
paydaşı oldu.
Deniz Nazlım/DİHA
Zoraki bir gelenek: CHP
Tarihleri boyunca birçok farklı
partiye oy veren, ancak esas itibariyle
CHP ile anılan Alevilerin seçim tarihinde CHP çizgisi, şeriat korkusunun
körüklendiği bir dönemde, seçeneksizlik, korku ve savunma refleksinden
kaynaklı oy verdiği zoraki bir gelenek
halini aldı.
Takrir-i Sükun ile
Alevilere vurulan darbe
Binlerce yıldır Anadolu ve Mezopotamya’da özerk yönetim anlayışında, insani ve doğa arasındaki harmoniyi merkeze koyan yaşam felsefeleriyle
yaşayan Alevi halkının, İslam adı altında Osmanlı’dan gördüğü zulmün
ardından Cumhuriyet seçeneği her ne
kadar umut olduysa da Aleviler için
özellikle CHP’nin tek parti olduğu
dönem ve sonraki 90 yıllık tarihsel
kesit boyunca inkar, asimilasyon ve
katliamlarla geçti. CHP’nin Alevilere yönelik zulmünün yükseldiği dönemlerde, Şeyh Sait isyanı gerekçe
gösterilerek, Alevilerin doğa ile insan
arasında kurdukları harmoniyi yaşatmasını baskı ve zorla engelleyen,
eğitim ve ibadetlerini yapabilecekleri,
felsefelerini üretebilecekleri alanları
yasaklayan Takrir-i Sükun Yasası devreye konuldu.
Düşünsel devrimi
yasakladılar
Yasa ile birlikte, Anadolu medeniyetinde düşünsel devrime öncülük
etmiş olan Şeyh Bedreddin, Pir Sultan Abdal, Seyyid Nesimi ve Baba
İshak gibi nice Alevi önderleri yaratan Alevilerin dergahları yasaklandı,
özerkliklerine ve eğitim sistemlerine
son verildi. Yine bu dönemde ibadetleri yasaklanan Alevi dedelerinin
geleneksel uzun bıyık ve sakalları
görülen her yerde jandarma tarafından
çıplak elle yolundu. CHP’nin altında
imzası olan yasa, Alevilerin bin yıllık
kültürlerine ve yaşam felsefelerine
Osmanlı’nın ardından ikinci ve daha
sistemli, şiddetli bir saldırı olarak
tarihe geçti.
Dersim katliamını CHP yaptı
CHP’nin
hükümette
olduğu
yıllarda Alevilere yaptığı en büyük
katliam ise 1938 Dersim Katliamı.
İsmet İnönü’nün Dersim üzerinden
geliştirdiği “Dersim Vilayeti’nin
yeniden teşkili ile askeri bir idare
kurulması ve Dersim ıslahının bir programa bağlanması lazımdır” dediği
Kürt raporuyla başlayan katliamda,
Dersim halkından çoğu kadın ve çocuk
10 bini aşkın Alevi katledildi, on binlercesi sürgün edildi. Fevzi Çakmak
ise, Dersim katliamı öncesi hazırladığı
raporda, “Dersimlileri askere almayın,
silah kullanmayı ve savaş taktiklerini
öğrenirlerse bize saldırırlar. Dersimliler okşamakla kazınılmaz. Silahlı
kuvvetlerin müdahalesi daha çok etki
edecektir” demişti.
CHP dergahları kapatıp
Diyanet’i kurdu
Alevilerin dergahlarını kapatıp,
ibadetlerini ve ritüellerini Takrir-i
Sükun Yasası ile yasaklayan CHP,
yasanın çıkmasından kısa süre önce
Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin yerine 3 Mart 1924’te bugün Alevilerin
kitlelerinin bir asimilasyon aracı
olarak gördükleri ve kaldırılmasını
istedikleri Diyanet İşleri Başkanlığı
kuruluşunu ilan etti. Ardından, 1963’te
İsmet İnönü Diyanet İşleri ile ilgili
yeni yasa tasarısı hazırladı ve burada
“mezhepler müdürlüğü” ve “Alevi
kürsüsü” kurulmasını önererek, başka
bir asimile politikası işletti.
Alevi asimilasyonuna yol açtı
Günümüzde tüm okullara mescit
açılmasını sağlayan, Kur’an kurslarını
artırarak yeni bir nesil yetiştirme
amacı taşıyan AKP’nin politikalarını
oluşturduğu zemin ise yine CHP’nin
ABD’nin isteği ile köy enstitülerinin kapatılmasıyla oluştu. 1948’de
“komünist” yetiştirdiği gerekçesiyle,
işlevi sonlandırılan köy enstitülerinin
boşluğunu, DP zamanında Kur’an
kursları ve imam hatip okulları doldurdu.
Osmanlı’dan İslam adı altında
zulüm gören, onlarca katliama
uğrayan Aleviler için CHP’nin tek
parti dönemi, yaşanan Koçgiri ve
Dersim katliamları nedeniyle Alevi
tarihçileri tarafından “hayal kırıklığı”
olarak tanımlanıyor. CHP’nin tek
parti döneminde Takrir-i Sükun Yasası
gibi Alevilere yönelik uyguladığı
inkar ve imha politikaları sonucunda,
Türkiye’nin ilk seçimi olan 1946, 1950
ve 1954 seçimlerinde Alevi kitlelerinin neredeyse tamamı Demokrat Partiyi
(DP) destekledi.
CHP-Alevi ilişkisi
CHP
ile
Alevilerin
korku
propagandası ve manipülasyon temelli, 1957 seçimlerine dayanırken,
Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda
kendisini destekleyen ancak 1946
ve sonrasındaki iki seçimde DP’ye
yönelen Alevileri tekrar safına çekmek isteyen CHP’nin bu dönemde
başvurduğu yol “şeriat gelecek” ve
“karşı devrim” söylemleri üzerinden
üretilen propagandalar oldu. CHP’nin
korku propagandalarıyla, DP’nin sağ
eğilimli muhafazakar politikalarının
birlikte oluşturduğu atmosfer uzun
yıllar değişmeyecek bir şekilde, 1957
yılında yapılan seçimlerde Alevilerin
CHP’ye oy vermesinin temel sebebi
olarak gösteriliyor. 27 Mayıs darbesi
ise, “gücünü” ispatlayan CHP’ye,
şeriattan korkan Alevilerin daha fazla
sarılmasına neden olduğu yorumlarına
neden oluyor. Bu dönemin ardından
Alevi kitleleri, CHP geleneği için sadece seçim dönemlerinde hatırlanan
“arka bahçe”, “çantada keklik” olarak
görüldü.
‘Ortanın solu’ Ecevit CHP’si...
27 Mayıs ardından “gücünü” ispatlayan CHP’ye daha fazla sarılan
Alevilerin, 70’li yıllarda CHP ile
ilişkisi ise Bülent Ecevit’in “ortanın
solu” iddiasıyla arttı. O dönem, Kemalist çevrelerin topluma empoze
etmeye çalıştığı “şeriat, irtica” korkusuyla Alevilerin CHP’ye ilgisi artarken, Alevi tarihçileri Alevilerin yakın
zamanda maruz kaldıkları Maraş ve
Malatya katliamlarının Alevileri daha
fazla CHP yanında durmasına etkide
bulunduğu tezini savunuyor.
CHP’nin 73 ve 77 yılında yapılan
seçimlerde sırasıyla yüzde 33,29 ve
yüzde 41,43 oy alırken, Alevilerin
yoğun olarak yaşadığı tüm bölgelerde birinci parti oldu. CHP’nin Alevi
oylarıyla hükümete geldiği 70’li yıllar
aynı zamanda Alevilerin en çok zülüm
gördüğü yıllar oldu. 78 yılında 200’e
yakın Alevinin katledildiği Maraş ve
Malatya katliamları Ecevit CHP’si
döneminde yaşandı.
Alevilerin, Ecevit trajedisi
Bu dönemde Alevi kitleleri yoğun
olarak CHP’ye destek verirken, Alevi
gençleri ise sol, sosyalist hareketlerde
örgütlendi. Alevi gençleri 70’li
yıllarda yaşanan siyasi hareketlilikte
Ecevit döneminde kontra güçleri
tarafından katledilirken, Alevi kitlelerinin ise katliamların baş sorumlusu
olan CHP hükümetine oy vermesi,
Alevi toplumunun trajedisi olarak tarihteki yerini aldı.
90’lı yıllarda iki katliam
Alevi toplumunun 90’lı yıllarda
CHP geleneğiyle olan ilişkisi yine
korku ve manipülasyona dayanıyor. 33
aydının yaşamını yitirdiği 93’te Sivas
katliamı “şeriat geliyor” propagandası
altında gerçekleştirilirken, katliam
DYP-SHP
ortaklığında
kurulan
hükümet döneminde yaşanmıştı. Erdal İnönü’nün Başbakan yardımcılığı
yaptığı hükümet, 70’li yıllarda tıpkı
Ecevit hükümetinin Maraş, Malatya
ve Çorum katliamlarında olduğu gibi,
katliama sessiz kaldı. 1995 yılında onlarca Alevi yurttaşın yaşamını yitirdiği
Gazi katliamında da CHP geleneği
hükümetin başındaydı. İnönü’nün duruma müdahale etmemesi hala CHP
geleneğinde kara bir leke olarak duruyor. CHP ile aleviler arasındaki bu
anlaşılmaz ilişkiye rağmen Alevilerin
alternatif arayışları da dönem boyunca
sürdü ve siyaseten varlık gösteremeseler bile Aleviler kimi STK’ler
ve dernekler yoluyla örgütlenmeye
çalıştı.
1924 ve 2015’te de
aynı zihniyet!
Alevi toplumunun bugün siyasi
iktidar ve muhalefetten taleplerinin
başında Anayasa’da koruma altına
alınmalarını istediği “Eşit Yurttaşlık
Hakkı”, “Zorunlu din derslerinin
kaldırılması” ve “Diyanet İşleri
Başkanlığının fesh edilmesi” geliyor. Her dönem kendisine oy vermiş
Alevilerin bu temel taleplerini her ne
kadar siyasi birer malzeme yapsa da
hem geçmişi hem de güncel politikası
CHP’nin muhalefette de iktidar
dönemlerinde Alevilerin temel taleplerini görmezden geldiğini, aksine
Alevilerin asimilasyon, katliamlarına
ferman veren uygulamalara gittiğini
gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Doğan Demir
ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu
arasında yapılan görüşmede de Alevi
toplumunun “Diyanetin kaldırılması”
talebine kendisi de Alevi ancak,
“kimlik siyaseti yapmayacağını”
ifade ederek hem Kürt hem de
Alevi kimliğine mesafe koyan
Kılıçdaroğlu’nun sıcak karşılamadığı
haberleri, aslında CHP’nin Alevilere
yönelik bakışını göstermesi açısından
son derece önemli bir veri oldu.
Yeni CHP, Alevileri
asimile etmek istedi
2013 yılının ekim ayında, Alevileri
asimile etmek isteyen en büyük projelerden biri ise Fetullah Gülen cemaati
imzası Tuzluçayır’da yapılmak istenen
“Cami-Cemevi Projesi” idi. Projeyi
bir asimile aracı olarak gören ve mahallelerinde kurulmasını engellemek
isteyen Tuzluçayır halkı ise, günlerce
sokakta polisle çatışmıştı. CHP Genel
Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’ın,
“Toplumun her kesimi bu temele birer
tuğla koymalıdır. Proje, tüm topluma
mal olmalıdır” açıklaması, CHP’nin
asimilasyon projesine sahip çıktığını
ve Alevi halkına yönelik asimilasy-
on politikalarına bir kez daha ortak
olduğunu gösterdi. Asimile projesinin
açılış töreninde CHP’liler hazır bulunurken, törenin yapıldığı inşaatın 100
metre ötesinde polis, projeyi protesto
eden Tuzluçayır halkına TOMA ve
biber gazıyla saldırıyordu.
Büyük bir hayal kırıklığı
Kılıçdaroğlu döneminde de Alevi
toplumunun talepleri hiçbir şekilde
karşılık bulmaz, Kılıçdaroğlu’nun
partisi CHP döneminde yapılan Dersim katliamına ilişkin yaptığı, “Özür
dilemeyi bırakın. Özür yetmez. Bu işi
tarihçilere bırakın” açıklaması ise Alevi toplumunun hayal kırıklıklarından
biri oldu.
Kılıçdaroğlu döneminde yapılan
son iki seçimde ise, Mahsur Yavaş ve
Ekmeleddin İhsanoğlu gibi sağ görüşü
temsil eden kişilerin aday gösterilmesi
ve ırkçı bir parti olarak politika yürüten MHP ile ittifak yapması, Alevilerin bugün CHP’den kopmaya başlamasına nedenlerinden biri oldu.
Alevilerin Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir talebine karşılık vermeyen CHP’nin Alevi toplumuyla olan
katliam ve çıkar ile dolu ilişkisini fark
eden ve yeni dönemde başka alternatifler aramaya başlayan Alevi kitleleri
ile tekrar uzlaşmak isteyen günümüzün CHP yönetimi, önümüzdeki seçim
dönemi için Alevi adaylar gösterip,
Alevi toplumunun talepleri üzerinden
seçim propagandasına hazırlansa da
Alevi örgütleri ve uzmanlarına göre,
özellikle Alevi gençleri ve kadınları
HDP’ye yöneliyor.
Dersim’den Gazi’ye
6 büyük katliam
Aleviler 1923 yılından sonra 6
büyük katliama uğradı. Katliamların
olduğu tarihlerin 5’inde CHP hükümetteydi:
* 1937 Dersim Katliamı - CHP tek
parti.
* 1978 Malatya Katliamı - CHP (42.
Başbakan Bülent Ecevit)
* 1978 Maraş Katliamı - CHP (42.
Başbakan Bülent Ecevit)
* 1980 Çorum Katliamı - Adalet Partisi (43. Başbakan Süleyman Demirel)
* 1993 Sivas Katliamı - CHP öncülüğünde Sosyal Demokrat Halk Partisi
(SDH)
* 1995 Gazi Mahallesi Katliamı - Doğru Yol Partisi’yle kurulan koalisyon CHP
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
26
İşçi Partisi, Türk ve Kürt
Toplumu, Temsiliyet
Oktay Şahbaz
İngiltere’de genel seçimler
yaklaşırken bir çok kişide bir aday,
parti koşturmasıdır almış başını gidiyor. Bilmem nerde bir aday bu yıl
olmayacakmış, onun yerine “ben mi
olayım”, “o mu olsun”, yoksa su mu
olsun” tartışmaları ve muhabbetleri
dilden dile, gazete yapraklarından
internet sitelerinde çarşaf çarşaf
dolaşıyor. Toplumu düşünerek
yaklaşan az iken, kendini, geleceğini
ve de çıkarları doğrultusunda hareket
eden ise baya çok!
İngiltere’deki gündem hakkında bir gün parmağını
oynatmayan, birden İngiltere politikasında bilginlik taslar. Gerek bireysel, gerekse kurumsal yaptığı çalışmalar,
Türkiye politikalarından dışarı çıkmamıştır. Yani, her zaman tek gözle gelişmeleri takip etmiştir. Onu da bırak,
İngiltere’de işçi emekçi, göçmen kesimlerden bihaberdir.
Bırak İngiltere’yi, mahallesinde ya da semtinde olanları
bilmez. Bunlarda yetmiyormuş gibi, toplumun ‘politik
temsilciliğe’ ihtiyacı olduğunu söylerler ve aday Türk
veya Kürt olsun, ne olursa olsun mantığıyla hareket ederler. Yaklaşım böyle olunca sonuç hiç bir zaman hayal
kırıklığından öteye gitmemiştir, gitmez de!
İngiltere’de genel seçimlere yaklaşırken 3 ana partinin
ne dediği ve ne vaatlerle seçim kampanyası yürüttüğüne
göz atmak önemli. 7 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesi üç ana partinin dediklerine baktığımızda, hepsinin
de aynı telden çaldığını göreceğiz. Muhafazakarlar son
5 yıldır yaptıkları tasarruf politikalarını devam ettirmek
istiyorlar. Şu ana kadar kesinti ve tasarruf politikalarını
sadece %30 kadarını yaptıklarını söyleyen Muhafazakarlar, daha refah bir ülke için gerek kamu alanında, gerekse de sosyal alanda bir çok kesintinin devam etmesi
gerektiğini söylüyorlar. “İşsizliği azalttık” diyorlar ama
1 milyona yakın ‘çalışan yoksul’ olarak adlandırılan yeni
bir kavramı da belleğimize koydular. Bir de, bu yetmisyormus gibi, yaklaşık 1 milyon insani aç evleri ve gıda
yardım merkezlerine muhtaç ettiler.
Koalisyonun küçük ortağı Liberaller, “kötü
uygulamaları Muhafazakarlar, iyi uygulamaları biz
yaptık” deyip işin içinden sıyrılmak istiyorlar. Fakat
bunun kimseyi inandırmadığı yapılan kamuoyu
araştırmalarında kendisini gösteriyor.
Ya peki ana muhalafet? Yani işçi Partisi, onlar ne
vaatler ile geliyor? Bu soruya cevap verirken direk Muhafazakar Parti manifestosunu bir iki ufak değişiklik ile
sunmak yeterli olacaktır. Bunu söylememdeki neden ise
işçi Partisi’nin şimdiye kadar söyledikleri ile pekişiyor.
İşçi Partisi, bugün açıkça “tasarruf politikalarını biz de
takip edeceğiz” diyor. Bu da yetmiyormuş gibi, UKIP in
başını çektiği ırkçı ve göçmen söylemlerden etkilenmiş
olacak ki, diğer ana partiler gibi, göçmen düşmanlığı
yapmaktan geri kalmıyor. Utanmadan Tottenham bölgesinde göçmen karşıtı bildiriler dağıtabiliyor ve sonra hiç
bir şey olmamış gibi bir Türk veya Kürt kurumunu ziyaret edip seçimlerde destek isteyebiliyor. Onun dışında
yine diğer ana partiler gibi vergi kaçaklığı yapan büyük
şirketler için hiç bir yaptırım önermiyor. Ekonomik krizi
yaratan büyük tekelleri, bankerleri, patronları ve vergi
kaçakçılarını suçlayacağına, ekonomik krizin yükünü
diğer sağcı ve ırkçı partiler gibi işçi, emekçi ve göçmen
toplumların sırtına yüklüyor. Ben bir fark göremiyorum,
yaz siz?
1997 de işçi Partisi, 18 yıllık Muhafazakar iktidarından
sonra, iktidara geldiğinde İngiltere’deki bir çok toplum
bir beklenti ile yaklaştı. Bu beklenti, 18 yıllık Muhafazakar hükümetler tarafından yapılan saldırılardan
kurtulma beklentisinden başka bir şey değildi. Sendikal
haklara yapılan saldırıların geriye alınması, özelleştirme
politikaların son bulması, savaşların ve sömürülerin
durdurulması o dönemdeki beklentilerden bazılarıydı.
Fakat bu beklentilerin tersine hem Blair hem de daha
sonra Brown hükümetleri, bırakın bu bahsettiğim maddeleri iyileştirmeyi, tam tersine işçi ve emekçilere iktidardaki süre çerçevesinde, Thatcher ya da Major döneminden daha acımazca saldırdılar . Özelleştirmediği bir yer
bırakmadı, ulaşım, sağlık, iletişim, enerji gibi alanlar hız
kesilmeden satıldı. Daha sonra okulları “academy projeleri” doğrultusunda özelleştirdi. PFİ projeleri ile hastaneleri, Bulding Schools for Future projeleri kapsamında
okulları, Royal Mail’i kamu alanından çıkartmak için
özelleştirme adımlarını attı. Afganistan ve Irak gibi iki
savaşı hafızalarımıza kazıdı! Bu haksız savaşlar bahane
edilerek, anti-terörizm yasaları altında, günlük hayatımıza
müdahale eden, “iç güvenlik” yasalarını hayata geçirdi.
Bugün İŞİD gibi Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren bir çok
suç çetesinin kurulması, yayılması ve gelişmesinde böylelikle öncülük yaptı. Bugün hem Kürt halkını hem de Türk
halkına sayısız acılar ve vahşetler çektiren oluşumlar işte
tam da böyle canlandı.
İrak’a saldırarak, Blair ve partisi İşçi Partisi’nin yalanlar üzerine kurulan senaryoları ile halklar kandırılarak 1
milyondan fazla insanın hayatına mal oldu. İŞİD gibi
çetelerin oluşmasına zemin yaratılarak, büyümelerini
seyrederek, bölgenin sürekli bir kargaşa içinde olmasını
sağladılar. Türkiye’de Alevilerin ve Kürt halkının temel
hak ve özgürlüklerini sadece yok saymayarak, bunun için
mücadele edenleri ortadan kaldırmaya çalışan Türkiye
hükümetlerine tam destek verdiler.
Yukarda da bahsettiğim gibi herkesi bir seçim havasıdır
almış. Fakat çoğu kimseler toplumu objektif olarak bilinçlendirmektense kendi kişisel çıkarları doğrultusunda
bir yerlere gelmek için yukarda verilen bilgiler suistimal ediliyor ve görmezden geliniyor. Bize üç şeytandan
birini seçme mecburiyeti dayatılıyor. Belki de işin daha
da çelişkili yani, bu kişi ve kurumların, iş Türkiye seçimlerine geldiğinde gösterdikleri tavırla, daha da başka bir
noktaya gelmesidir.
Bir yandan İngiltere’de işçi, emekçi, yoksul göçmenlerin yaşam koşullarını zorlaştıran, ırkçılığı körükleyen,
patronları destekleyen, özelleştirme yanlısı ve neoliberal daha bir çok politikaları savunan işçi Partisi’ni
destekleyeceksin, bir yandan da, Turkiye’de doğrudan
demokrasi ilkelerine uygun olarak, katılımcı yerel yönetim
modelini yerleştirmek, bütçesini halkın belirlediği, rantı
ve hırsızlığı, taşeronlaştırmayı önleyen, neoliberal yerel ekonomi politikaları yerine, halktan ve emekten yana
sosyal politikaları hayata geçirmek isteyen oluşumları
destekleyeceksin. Şaşkınlıkla bakmaktan başka birşey
yapamıyorum?
Ya Kürt arkadaşlar, hem Kobane ve Rojava devriminin
ayakta kalma mücadelesi için tüm gücünü kullanacaksın,
hem de bugün işçi Partisi gibi bir yapıdan medet
bekleyeceksin.
İşçi Partisi’nin, bu koalisyon hükümetinden önce iktidarda kaldığı 12 yıl boyunca icraatlarına baktığımızda,
Kürtlere, Alevilere, Orta Doğu halklarına ve hatta kendi
halkına saldıran, sermaye çevrelerini destekleyen değil, bizzat onların partisi olduğunu görürüz. Bunu görmek için,
12 yılda, sermayenin çıkarları doğrultusunda yaptıkları
5 büyük savaş ve 1.2 milyon insanın ölümüne sebep
olduğunu görmek yeter.
İşte bütün bunlardan dolayı, artık, halkların çıkarlarını
savunan, sermayeye doğrudan savaş açan (çünkü sermaye,
çıkarları için 1 milyon insanın ölümünü umursamayacak
kadar pervasızdır) parti ve oluşumlar içinde bütünleşmeyi,
birlikte hareket etmeyi sağlamamız gerekiyor.
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
KÜLTÜR SANAT
27
Roboski Katliamı Arcola Tiyatrosu Sahnesinde
‘Şarapnel: Katliamın 34 Parçası’ adlı
oyun metnini yazan Anders Lustgarten bu oyunla “Roboskî Katliamı
mağdurlarının seslerini duyurabilmelerini istiyorum’’ diyor. Haber: Suna Alan
Başkent Londra’nın Hackney
(Dalston) semtinde bulunan Arcola Tiyatrosu 11 Mart tarihinden bu yana Roboskî katliamının
fragmanlarını
‘’Şarapnel:
Katliamın 34 Parçası’’ adlı yeni
oyunlarında sahneye taşıyor. 2
Nisan tarihine kadar izlenebilecek
‘’Şarapnel: Katliamın 34 Parçası’’
oyununu, Anders Lustgarten yazdı.
Daha önce ‘’Eğer Düş Kurmamıza
İzin Vermezseniz, Uyumanıza
İzin Vermeyeceğiz’’ adlı oyunu
ile Harold Pinter Oyun Yazarlığı
Ödülü’nü kazanan Lustgarten, siyasi aktivist olarak eylemleri nedeniyle dört kıtada tutuklanmıştı.
Oyunun yönetmenliğini ise 25
yıldır tiyatro alanında başarılı
çalışmalar
yürüten
Arcola
Tiyatrosu’nun genel sanat yönetmeni Mehmet Ergen yaptı.
Katliam sorgulanıyor
Aralık
2011’de, Pentagon yetkilileri, insansız bir hava
aracının monitöründen, Türkiye–Irak sınırında ilerleyen bir
grubu tespit etti. Bundan bir kaç
saat sonra, katırları ile birlikte
her zamanki yollarında yürüyen
bu silahsız grup, Türk Ordusu
tarafından bombalandı. Olayda,
19’u çocuk yaşta 34 kişi hayatını
kaybetti.
Roboskî
Katliamı,
‘terörle mücadele’ adı altında
gerçekleştirilen
operasyonlar
arasında, son yılların en tartışmalı
katliamı olarak tarihe geçti. Anders Lustgarten’in, Arcola Theatre için özel olarak yazdığı ve bu
trajedinin parçalarını bir araya
getiren yeni oyunu, ‘Şarapnel:
Katliamın 34 Parçası‘ ile Roboskî
Katliamı’nın gerçeklerini cesurca
sorguluyor. Oyun, düşünülmeden
verilmiş
komutların,
keder dolu anma törenlerinin ve
günümüz modern savaşlarının
hikayesini ivedilikle ve güçlü bir
biçimde anlatıyor. ‘’Şarapnel:
Katliamın 34 Parçası’’ oyununu
yazan Lustgarten şunları söylüyor:
“Roboskî Katliamı mağdurlarının
seslerini duyurabilmelerini istiyorum. Bir süre, Londra’da faaliyet
gösteren bir Kürt insan hakları
grubu için çalışmıştım. Bu nedenle, onlara böyle bir fırsatın daha
önce verilmediğine şahit oldum.
Ayrıca, kolay kolay dillendirilemeyen “Katliam’ın sorumlusu
kim?” sorusunu da sormak istedim. Sadece düğmeye basan ya da
ateş eden askerler mi? Ya da kin
dışında başka bir şeye ilham veremeyen politikacılar mı? Buna eşlik
eden kızgın ve korkunç medya mı?
yoksa bomba üretme mesailerini
bitirdikten sonra evlerine dağılan
asosyal teknokratlar mı? Bu hikaye, sanayileşmiş toplumların
yoksul insanlarına yapılan modern
saldırılar ya da Gazze, Irak ve benzeri coğrafyalarda da olabilirdi.
Kısaca oyunum, bu suç ortaklığı
üzerine.”
34 sahneden ayna
Oyuna ilişkin gazetemize
konuşan Arcola Tiyatrosu genel
sanat yönetmeni ve ‘Şarapnel’
oyununun yönetmeni Mehmet Ergen, ‘’Politik bir aktivist olarak
Anders Lustgarten’den böyle
bir oyun yazmasını ben istedim.
NATO’nun ikinci büyük ordusu
olan Türkiye ordusunun mazot
taşıyan siviller ile PKK’lileri ayırt
edemiyor olması mümkün mü? ya
da PKK, ordunun konuşlandığı
bir bölgeden öyle aleni geçmeye
çalışabilecek acemi bir örgüt mü?
sorularının irdelenmesi üzerine
Lustgarten 34 sahnelik bir oyun
yazdı’’ dedi.
Oyun bittiğinde seyircinin
‘’hakikaten nasıl böyle bir şey
oldu?’’ diye kendisine soracağını
söyleyen yönetmen Ergen şöyle
devam etti: ‘’Belki unutulur denilerek basının bu olayı günlerce
nasıl yansıtmadığına, muhabirl-
erin kendi kanallarının editörleri ile nasıl çatıştıklarına, yine
Türk askerinin kendi içinde nasıl
çatıştığına ve dünyadan bihaber
bir gencin bölgede asker iken
nasıl bir işkenceci olabileceğine,
Amerika’nın bu olaya nasıl dahil olduğuna, oradaki köylülerin
durumuna ve daha bir kaç açıdan
Roboskî Katliamı‘na 34 sahneden ayna tutuyor oyun. Mesela İstanbul Ankara ofislerinde
Starbucks gibi yerlerde oturan
muhabirlerin ‘ben orda bulundum, sivillerle konuştum. Hikaye hiç de bildiğiniz gibi değil’
dediğini görüyoruz. Bütün bunları
yansıtmaya çalıştık.’’
Toplumun ilgisi Video, dökümanter kesitleri ve
ses kayıtları kullanılan oyunun
dili İngilizce ve Türkiyeli izleyici
için Türkçe üst yazı kullanılmakta.
İki gece İstanbul’da sahnelenecek
olan oyun, bir gece de Bursa’da
tiyatroseverlere kapılarını açacak.
Yönetmen Mehmet Ergen son
olarak Arcola Tiyatrosu olarak fakir bir bölge olan ve sırf okullarında
70-80 dilin konuşulduğu Dalston
ve civarındaki multi-kültürel
yapıyı gözönünde bulundurarak
sosyo-politik,
sosyo-ekonomik
yapıyı yansıtmaya çalıştıklarını
söyledi. Ergen “Bu bölgede
azımsanmayacak
çoğunlukta
Türkiyeli bir topluluk var. Ancak
Kürt-Türk toplumundan tiyatro
seyirci oranı %1’in altında. Her
gece buraya iki yüz kişi geliyorsa
aralarında bir tane Türkiyeli olmuyor. Türkiyelilerin katılımını
teşvik etmek amacıyla ‘Şarapnel’
oyununda olduğu gibi Türkçe
üst yazılı olarak oyunları veriyoruz. Türkiyeli toplumun ilgisini çekecek oyunlar yazıyoruz.
Örneğin ‘38 Dersîm Katliamı ve
Gezi olaylarını anlatan oyunların
yanısıra Murathan Mungan’ın
‘Mahmud ile Yezida’sını sahneledik. Yine de Türkiyelilerde tiyatro oyunlarına ilgi az. Halbuki bu
bölgede yaşayan Nijeryalıların
sorunlarını nasıl her yıl dile getiren oyunlar sahneliyebiliyor-
sak, Türkiyeli izleyiciye yönelik
oyunları da sıklıkla yapmayı arzu
ediyoruz’’dedi. Ergen Kürtçe
oyun yapmak istediklerini fakat
oyuncu
Kürtçe konuşabilen
bulamadıklarını dile getirdi.
Tiyatroya adanmış yaşam
Mehmet Ergen, tiyatro oyuncusu, yönetmen, çevirmen. 1988’de
Londra’da tiyatroya başlayan Ergen, oyunculuk ve yönetmenlik
yaptı. Southwark Playhouse’da
ve Hoxton Hall’de genel sanat yönetmenliği, danışmanlık,
Royal Court Theatre’da metin
danışmanlığı, Paddington Arts’da
Gençlik Tiyatrosu yönetmenliği,
Battersea
Arts
Centre’da
yapımcılık gibi görevlerde bulundu. 2000 yılında Londra’da Arcola Theatre’ı kurdu, genel sanat
yönetmenliğini üstlendi. BBC ve
ITV’de filmlerde oyunculuk yaptı.
Opera ve müzikallerde de yönetmenlik yaptı. İngiltere dışında
da İrlanda ve İsrail’de oyunlar
yönetti. Londra’daki çalışmalarını
sürdürmektedir.
28
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
Sudoku Zor
Sudoku Basit
KARİKATÜRLER
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
29
Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
GÜZELLIK UZMANI
USTA BERBER
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ELEMAN ARANIYOR
Bayan kuaföründe çalışıcak
erkek kuaförü ve güzellik
uzmanı aranıyor
Londra’ya 20 dakika
uzaklıkta Essex bölgesinde
çalışacak deneyimli usta
berber aranıyor kalacak
yer ve dolgun ücret verilir
Barnet’e 10 dakika
uzaklıkta Boregam Wood
bölgesinde cafe shopta
çalışacak deneyimli şef
ve yardımcı aranıyor
Caterham Surrey
bölgesinde çalışacak
deneyimli şef aranıyor
Newham bölgesinde pizza
shopta şoförlük yapacak
eleman aranıyor.
GARSON
ARANIYOR
07939250876
Arabası olması tercih edilir.
07783402248
07747870593
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
Walton-On-Thames
bölgesinde
Restorantta çalışacak
tecrübeli ızgara şefi aranıyor
02088006932
Restaurant’da
çalışacak Bay, bayan
Servis elemanı aranıyor.
07773684684
Mizan bey
07580 985442
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta part time ve full
time çalışacak şef aranıyor.
Londra dışında
Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef
aranıyor. Kalacak yer verilir.
Londra dışında
Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Boreham Wood Bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
deneyimli şef ve
yardımcı şef aranıyor.
07788 587 975
02084405111
Essex bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Ali 07584 030 635
07778 124 302
07984 702 902
07747 870 593
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
ŞEF
ARANIYOR
GARSON
ARANIYOR
Kuaför aranıyor
Satılık fish & chips
Satılık Ice
Cream Van
İslington bölgesinde
Fried Chicken Kebap
shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
garson aranıyor.
Barking essex bölgesinde fish
chips ve kebaptan anlayan
servis elemanı aranıyor
Kalacak yer temin edilir
Bromley bölgesinde
çalışacak İngilizcesi olan
tecrübeli kuaför aranıyor.
07983427063
07595 022 002
02072 887 222
0208 440 5111
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
BAYAN ELEMAN
BERBER
ARANIYOR
Deneyimli tercuman
Daha çok bilgi için
burdan ulaşabilirsiniz
07517462463
07983682814
Hammersmith bölgesinde
sandwich barda çalışacak
bayan eleman aranıyor.
Haftanın 5 günü, sabah
6’dan öğlen 3:30’a kadar.
Sevinç:
0797 2789 823
Bristol’da berber salonunda
çalışacak tecrübeli berber
aranıyor. Çalışma izni
olması ve İngilizce bilmesi
şarttır. kalacak yer verilir
07887 49 71 61
Perceft
tercüman
H.S.Taşımacılık
Tecrübeli
tercümandan her
türlü tercümanlık
çeviri işleriniz yapılır.
Ayşe
07572963341
07946461162
Romford bölgesinde
Rent:£16,500 yıllık
Rate:£3,080 yıllık
Takeing:£3.500-£4.000pw
Fiyat:£125,000
Üstteki daireden kira
geliri £1,400
Londra içi ve Londra
dışına her türlü
eşyanız çok uygun
fiyata itinayla taşınır
02089455577
07455007886
Deneyimli tercumandan her
türlü tercumanlık hizmeti
verilir. Telefon görüşmeleri
mektup çevirisi ve çeşitli
formlar doldurulur.
İrtibat Ayşe Hanım
0757 2963 341
Cleaning
service
Türk usulü tül
perde yıkama,
halı yıkama ve ev
temizliği yapılır.
077785559913
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık coffee shop
Satılık pizza kebap
Leyton’daki spital fields market
içinde coffee shop satılıktır.
Ayrıntılı bilgi için lütfen
arayınız ciddi alıcıların
aranması rica olunur.
SA31 1BD Galler bölgesinde
bulunan pizza kebap dükkanı
iş değişikliği nedeniyle satılıktır.
Ana cadde üzerinde club
ve barların ortasındadır.
Rent:£12.000py
Satılık kebap
pizza restoran
07979758763
01267222481
07400008282
CHETO
BUILDING
1.sınıf marangozluk işleri
-parke
-mutfak banyo
-boya
-fayans
-sıva
Bütün inşaat işleriniz
itinayla yapılır.
Çetin 07972104260
177 valantino southampton
way London
SE5 7EJ satılık kebab
pizza restaurant
20 yıllık önü açık lease
Geliri:£2200
Satış bedeli:£80.000
Soner 07944745181
Dekorasyon
işleri
Ders
Verilir
Bahçe işleri
yapılır
Özcan dekorasyon boya
işleri, sıva işleri, duvar
işleri, fayans işleri
Uygun fiyata yapılır
Her yaş grubuna
birebir ders verilir
Matematik & İngilizce
Çocuğunuzun başarısı
için hemen arayın
Her türlü bahçe
bahçıvanlık yapılır
Ve günü birlik iş yapılır.
Rakip usta
07743730979
07824594733
İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın
0742 9481 490 / 0207 9230 838
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
07878428665
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
30
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
Bu sayfada
£10
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
DRİVİNG LAND
ŞOFÖR OKULU
T.C Nüfus cüzdanımı,
T.C Sürücü ehliyetimi,
T.C Pasaportumu
kaybettim.
Hükümsüzdürler.
Kısa sürede fazla para harcamadan
ehliyet almak, güvenli sürücü
olmak için vitesli & otamatik
direksiyon dersleri verilir.
Erken test günü alınır
Deniz Gezici
Ali 07723921216
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip
olmak için henüz gec değil, özel ve grup
dersleri ile kendinizi yeniden
kesfetme zamanı.
Deniz Dogrusoz
Personal Trainer
07455947693
www.deniz-personal-tranining.com
ALTUN
CLEANING
SERVICES
07427424619
Ufuk Kaya
07405891522
MEM Painting
and Decoration
El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel
el sanatları.
Her türlü boya ve dekorasyon
işi itina ile yapılır.
Hurdar Sinop Tel:07448 654 828
07984 513 968
TOPCU MOBILE CAR MECHANIC
Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır
REPAIRS
SERVICING
DIAGNOSTICS
PRE-MOT/FAILURES
AHMET TOPCU
07415106521
07405756462
Horizon Books
Kitap Satış Temsilcisi
Hurdar Hand
Crafts
Özel Türkçe
Dersi
Türkçe diksiyon ve gramer
dersleri verilir.
Diren Yalçın
07504 662756
Mahmut Söylemez
BALINZA LAUNDRY &
CLEANING SERVICES
Her türlü çamaşır yıkama işi
yapılır. Evden alıp eve teslim
servisimiz mevcuttur.
One 2 One
English
for children and adults
07428336181
OREL
BOOKKEEPING
& ADMIN
07768282295
[email protected]
Yıldız Adıgüzel
Qualified English Language Teacher
SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL,
IELTS & BUSINESS ENGLISH
For more information and Free consultation:
t 0753 4491 623
e [email protected]
ÇARŞAMBA 18 MART 2015
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
31
Bu sayfada
£30
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
Pizza Kebab House
Open 7 days a veek eat in or take away
02088044430
269 hertford road enfield, EN3 5JL
SOUTHBURY
LAUNDRETTE
Self Service Laundry
Service Wash
İroning Service
020 8804 3725
467 Southbury Road,
Enfield EN3 4HX
Located between Tesco and
Southbury station
ÇARŞEM, 18 ADAR 2015
9
Li Helepçeyê “Şahidê Bêdeng”
Dem; 16’ê Adarê
sala 1988. Saet;
derdorê 11’an.
Cİh; Helepçe. Farûk Sakik
Balafirên şer ên artêşa Iraqê, bombeyên
kîmyewî li ser Helepçeyê de barand.
Bombebarana kîmyewî 3 roj dom kir. Di
encama bombebaranê de, ku di nava wan de
piranî zarok û jin bûn, 5 hezar kurd jiyana
xwe ji dest dan, 6 hezar kes birîndar bûn,
ewqas jî ji ber çekên kîmyewî seqet man.
Her wiha sewalên li herêmê hemû mirin.
Giya û dar hişk bûn. Ji Helepçeyê şopên jiyanê yek bi yek winda bûn.
***
Dem; 21’ê Adarê sal 1988. Saet; derdora 11’an. Cih; Helepçe.
Rojnamevanên cîhanê li Helepçê ji komkujiyê re şahidî dikirin.
Dema komkûjiyê Ramazan Ozturk li Îranê
nûçegîhanê şerê Îran û Iraqê bû. Di Adara
sala 1988’an de dema ku agahiya komkujiya Helepçe digire, di 21ê Adarê de, ew û
komek rojnemevan maske û dermanê panjehriyê digirin, bi 2 balafiran derbasî Helepçe dibin û dibin yekem şahidên komkujiyê.
Ramazan Ozturk waha behsa wê rojê û wê
êşê dike.
“...Dema em hatin cîhê bûyerê 4 roj derbas bûbûn, lê ew hovitî bi hemû rengê xwe
hê zindî bû. Li navçe û gundê derdora helepçê, mirovan di encama bombebarana kîmyewî de jiyana xwe ji dest dabûn. Min digot
ku derveyî bajêr wiha gelo nava bajêr niha
di kîjan rewşê de ye. Ditirsiyam. Dema em
ketin bajêr, hemû kolan û derdor bi cesedên
mirovan û ajalan tijî bûbû. Mirovek herî dilsar jî nikaribû li hember vê wehşetê bêdeng
bimaya. Mûyê cane mirova dibû şûjin.
Dema min fotograf dikişand ez digiriyam.
Min digot xwedê tu carek din tiştek wiha
nîşanî min nede... “
Lê ew bi israr li dîmenek bi taybet digere
ku hemû mirovahî bi vê komkijiyê agahdar bike û dît.
“...Min digot ez bi fotografan çawa dikarim vê komkûjiyê bidim îfadekirin. Bi saniyan re em ketibûn pêşbirkê. Dema me tine
bû. Balafirên Iraqê li ser me digeriyan. Di vê
demê de ez rastî vî fotografê ku me wek ”
şahidê bêdeng ” binav kir hatim. Omer Hawar û kûrê wî. Li ber derî bav kûr helmêz
kiribû. Min got, ev e, fotografê ku komkûjiya Helepçê bi cîhanê bide nasandin ev e. Û
min dest bi kişandina fotografan kir. Wisa
min dikişand ku eskeran bangî min dikir jî
min dest jê bernedida. Û min dewam dikir,
wisa ku herî dawî hatin ketin milê min û
min ji wê der dûrxistin.”
Di çapameniya cîhanê de bi navê şahidê
bêdeng ev fotograf hat weşandin. Bav û kur.
Û ev foto şahidiya “komkûjiya kîmyewî ya
Helepçê ”dikir.. Piştî ku ev fotograf hat weşandin rejima
Baas diçe Helepçê, derî û pêpelûka ku Omer
Hawar li ser jiyana xwe ji dest dayî xera
dike..
Piştî ku ev foto di medya cîhanê de hat
weşandin, Ramazan Ozturk ji bo Fotografê
xwe yê “şahidê bêdeng” xelat girt..
***
Piştî 21 salan Dem 18’ê Adara 2009’an, vê carê Dadgeha Bexdayê ya Cezayê Bilind. Saat derdorê
11’an..
Ramazan Ozturk li vê dadgehê şahid e.
Li ber wî fotografên komkujiyê yên ku wî
kişandiye û li hember wî, berpirsyarê komkujiyê Elî Hesen El Mecîd, bi nave din Kîmyasal Elî li kursiyê sûcdariyê rûniştiye..
Ramazan Ozturk û makina xwe ya fotografan li wê dadgehê şahidî dikin. Fotografên komkujiyê yek bi yek di ekran de tên
nîşandan..Saetek û 50 deqe li wêder dimîne.
Bi heman makînê, fotografek Elî Kimyasal
jî dikişîne. Piştî ku ji dadgehê derdikeve di
hevpeyvînek de jê dipirsin tu natirsî, bersivek wiha dide..
“...Wê demê jî rayedarên balyozxaneya Iraqê yên Enkerê li min geriyan û
min dawetê Iraqê kirin. Mebest ew bû ku
min bikişînin wê der û li wê der jî min
hel bikin. Dema min qebûl nekir, demek
şûnde li min geriyan û gotin; “wan nivîsên
li ser kîmyasal nenivîse, em ê -çeka peran- a
dewleta Iraqê bidin te û tu li gor dilê xwe
vê çekê tijî bike.” Min got ku hûn nivê Iraqê
jî bidin min , ez qebûl nakim. Wek tê zanîn,
telefon têne guhdarkirin dema ku min qebûl
bikira ew ê min rezîl bikirina. Demek din ji
MÎTê hin kes hatin gotin tu ji aliyê ajanên
Iraqê ve tê teqîpkirin. Min got wê demê
min biparêzin.. Anha jî ditirsim lê nabe ku
ji bo dozek dîrokî ez şahidî nekim..”
Ramazan Ozturk, piştî ku şahidiyê dike
cardin derbasî Helepçe dibe û li vê derê sala
1988’an ji nûde dijî. Diçe serlêdana -Muzeya Komkujiya Helepçeyê- û li vê der bi merasîmek makina
fotografan ku bi salan bû veşartibû diyariyî
muzeya komkujiya Helepçê dike. Demek dirêj bû ku hikûmeta herêma
Kurdistan ev makine jê dixwest lê wî nedida, li benda roja dadgeha Elî Hesen El
Mecîd bû.
Ev makîne anha li muzeya komkujiyê li
goşeyek taybet hatî bicîh kirin..
***
Ramazan Ozturk di serlêdana xweya
Helepçeyê de rastî peykelvanêk tê yê ku fotografê şahidê Bêdeng wek Peykel çêkiriye.
Û pirsa çima peykelê vî fotoyê ji wî dike,
bersivek wiha digire. “bav ji bo parastina
kurê xwe giraniya xwe dayî ser pêşoya derî
ku zarok dibin giraniya wî de nemire.” Û dîsa li vê der çêroka jiyana Emer Hawar hîn dibe. Emer Hawar 7 keçên wî hebûn. Daxwaza
wî her dem ku kurek wî hebe. Û du kurên
wî yên cêwî çêdibin. Di komkujiyê de ji bo
kurek xwe xelas bike heltîne û ber bi derve
bazdide.. Dayik jî dixwaze zarokên xwe bi
komyona xwezîrê xwe xelas bike. Emer Hawar bi tenê dikare hetanî ber deriyê nimaraya 47’an baz bide û li wê der jiyana xwe
ji dest dide. Di bin Avahiya 47an de sixinak
hebû. Negihîştê. Mirinê li ber derî pêşî li
wan girt.
ÇARŞEM, 18 ADAR 2015
8
ÇANDA
ZÊRÎN
Wêjeya kurdî ya devkî gelek hilberînên
bêhempa kirine mîrasê wêjeya devkî ya
cîhanê. Veguhezêrê vê xezîneyê jî zêdehî
dengbêj û çîrokbêj in. Destan û çîrokên Wekî
Memê Alan, Derwêşê Evdî, Keleha Dimdimê,
Newroz, Rustemê Zal ABDULLAH KARATAY
Yek ji beşên wêjeyê ya herî
dewlemend wêjeya devkî ye. Di her
cur berhemên wêjeyî de hilberînên
wêjeya devkî hene. Çîrok, çîrçîrok,
destan, helbest, stran û hwd. Zimanê wêjeya devkî zimanê gel e,
xwezayî ye, serpêkahtiyeke dirêj
e bi keda gel a komunal çêbûye, ji
ber wê jî berhemên wê, berhemên
gelêrî ne. Hemû berhem ji nava
kûrahiya jiyana gel derketine. Naveroka wan evîn, bext, hevaltî, berxwedan, welatparêzî, hevkarî, bawerî û gelek nirxên din in. Mîraseke
hevpar a gelan e. Dema ku mirov
baş guhdar bike; mirovan dixin
nava xeyalan û di kesayetiya miro-
van de dadgehên exlaqî didin derxistin. Mirov dikare başî û nebaşiyên
xwe kêmasî û nebesiyên xwe li
bêjingê bixe û encamekê jê derbixe.
Wêjeya devkî tu carî rastiyan çewt
neke, dixemilîne û pêşkêş dike. Zimanê wêjeya devkî, dewlemendî û
xwezaya xwe, ji xwezayê digire.
Lehengên berhemê nav û bedewbûna xwe, ji hebûnên xwezayê digirin. Navê evîndarê Xezal, Binevş
û Qumrî ye, dişibe kevokê. Wêjeya
devkî pir dewlemend e. Hin berhemên wê li gorî herêman xwedî
bi dehan versiyonên cuda ne. Heta
heman berhem û li heman herêmê
versiyonên wan cuda ne.
Wêjeya kurdî ya devkî gelek hilberînên bêhempa kirine
mîrasê wêjeya devkî ya cîhanê.
Veguhezêrê vê xezîneyê jî zêdehî
dengbêj û çîrokbêj in. Bi keda wan
a hezaran salan ev berhem gihîştine
roja me ya îroyîn. Destan û çîrokên
Wekî Memê Alan Dewrêşê Evdî,
Keleha
Dimdimê,
Newroz,
Rustemê Zal, geh çîrokî geh stranî
ji van tenê çend berhem in. Kurdistan welatekî mêtingeh e. Ji ber vê ji
pêşketina teknolojiyê bêpar maye.
Dibe ku tesbîteke wiha şaş nebe:
Belkî vê mehrûmiyetê heta astekê
xizmetê civaka kurd jî kiriye.
Mînak; di tunebûna ceyran û televîzyonê de civat li odeyan diciviya, çîrok û stran digotin. Dengbêj
û çîrokbêjên kurd qabiliyetên xwe
yên şanogerî jî tev pêşkêş dikirin û
gotinên xwe yên efsûnî digotin. Ev
gotin hezar sal in dijîn. Evdalê Zeynikê, Şêx Silê, Gulê, Reso, Şakiro,
Karapêtê Xaço, Fatima Îsa, Kawis
Axa û bi sedan nemiran ji ber vê
sedemê hê jî dijîn. Gotina; “Stranên
ku netewe çêdikin, ji qanûnên tên
çêkirin xurtir in” vê rewşê îsbat
Muzeya dîrokî ya bê xwedî maye: Gundê Qiltê
Ferhat Arslan
Gundê Qiltê ê li navçeya Mêrdîn Stewrê
hatiye terikandin. Xetên mîmarî yên vî gundê
ji 3 keşîşxane û 3 dêrî, ji sedsala 4’an û vir ve
zindî ne.
dike. Ev yek bi van navên nemir
ên me li jor gotin xwe dide der. Di
dema van dengêjan de mezinên wê
demê, wê herêmê kî ne zêde kes nizane lê navê van nemiran kêm kes
nizanin. Wekî afrîner û veguhêzên
xwe; berhemên wêjeya devkî tim bi
ruhekî zindî barkirî ne. Ji 2627’an
ve ger ku zanebûna destana Newrozê û serhildana Kawayê Hesinkar hê jî bi milyonan mirov di
roja 21’ê Adarê de dadixe qadên
Newrozê, ew rûhiyeta zindîbûna
hezar salan e. Dîsa îxanet jî di
destana Kela Dimdimê de bi kirinên Mehmûdê Malakanî tê dîtin.
Bi bêbextiyê re jî di destana Memê
Alan de bi kirinên Bekoyê Ewan re
rû bi rû dimînin.
Hê jî aşiq ji maşûqên xwe re hestên xwe bi beytên li ser evîna Mem
û Zîn, Siyabend û Xecê hatine
gotin tînin ziman. Ew evîndarên
bêmiraz û nemir careke din di bedenan de zindî dibin û destan dijîn.
Piştî demekê wêjeya devkî cihê
xwe ji wêjeya nivîskî re hiştiye lê
belê girîngiya xwe domandiye.
Berhemên wêjeya nivîskî, yên çavkaniyên wan wêjeya devkî ne û
hatine nivîsîn dema niha jî klasîkên
wêjeyê ne. Çîrçîrokên hezar şevan
û antolojiya çîrokên gelan pirtûkên herî zêde tên xwendin in.
Ji Enstîtuya Kurdî ya Stenbolê,
birayên Celîl û Ordîxanê Celîl,
Fêrigê Ûsiv, Şemil Esgarov û gelek sazî û nivîskarên hêja di komkirina wêjeya devkî û amadekirina
nivîskariya wan de keda pir mezin
dane. Ji ber qedexebûna zimanê
kurdî hê jî bi hezaran berhemên
wêjeya devkî nehatine nivîsandin û
bi xetereya jibîrbûn û windabûnê re
rû bi rû ne. Lewre kesên van berheman dizanin emrê wan pir mezin e
û yek bi yek koçî dilovaniyê dikin.
Roja îroyîn peywira giran û lezgîn
ew e ku ew kesên dikarin komxebata wêjeya devkî bikin, sindoqên dilê
wan kal û pîran vekin û xezîneyên
nava dilê wan bi pêşerojê re parve
bikin.
Sempozyuma
pirzimanî û huner
Gundê Suryaniyan ê 1500 salî yê 10 km dûrî
navçeya Mêrdin Stewrê ye, ji qedera xwe re
hatiye terikandin. Li gundê Qiltê ku weke navenda perwerdeyê ya gundên Stewrê dihat dîtin,
3 keşîşxaneyên cuda hene. Wateya Qilit a bi zimanê Suryanî ‘ya kêm bûye’ ye.
Heta Yekemîn Şerê Cîhanê bi qasî 8 hezar
mirov li vî gundî dijiyan. Di sala 1940’î de koçberiyê destpê kir. Pêla duyemîn a koçberiyê di
sala 1975’an de rû da. Ji wê salê û pê ve, li gund malbatek
nema ku koç nekiriye. Artîn Karademîr anî ziman ku li gundê
ji 118 malbatî, civata dêrên Ortodoks, Protestan û Katolîk
nemaye û diyar kir ku li gund 3 malbatên Suryanî dijîn. Karademîr ragihand ku di sala 2002’an de 15 malbatên Misilman li gund bicih bûne û da zanîn ku Suryanî ji bo vegerê
hînê bi hêvî ne û got, “Stewr bi qasî Mêrdînê bajarekî kevin e.
Gundên Stewrê jî ji dîrokeke ji hezaran salî re şahidiyê dikin.
Beriya bi sedan salî Keşîşxaneya Mor Ada, Keşîşxaneya Mor
Dîmet, Keşîşxaneya Mor Abay û Dêra Mor Yûhanna Ortodoks, Dêrên Protestan û Katolîk hatine ava kirin. Ev der navenda perwerdeyê ya gelê Suryanî yê qedîm bûn. Ji bo cih û
warên xwe neterikînin 90 salî berdêlên mezin dan. Lê belê
di Yekemîn Şerê Cîhanê de pêla mezin a koçberiyê destpê
kir. Dûre di sala 1975’an de gelê Suryanî bi awayekî komî
berê xwe da Ewropa û Amerîkayê. Niha gundê Qiltê bi tenê
ye, deriyê dêrên dengê çanê jê dihat, hatin kilîtkirin. Xwezî
civata Suryaniyan careke din li cih û warên xwe vegeriya.
Lê belê em dibînin li Rjhilata Navîn her roj komkujî tê serê
Suryaniyan. Em pê ne ewle ne ku sibehê, dusib li Tirkiyeyê
jî komkujiyek bê serê me. Eger mirovên me li bajarekî nikaribe bi awayekî azad îbadeta xwe bike, bawerî û zimanê xwe
vedişêre, li wir jiyan mirî ye.”
Azîz Kandemîr jî da xuyakirin ku divê cih û warên civata
Suryaniyan bên restorekirin û li tûrîzmê werin vekirin. Kandemîr diyar kir ku nîşaneyên bawerî û hunerî yên herêmê li
avahiyên dîrokî neqişîne û got, “Gundê Qilet ye ji bi bi sedan
wargehên li herêma Mêrdînê ye. Mal, avahiyên bi hezaran salî,
bi estetîka hunermendî hatine avakirin. Hemû nîşaneyên bawerî, çand û hunera gelên li vê erdnîgariyê li van keviran hatine
neqişandin. Civata Suryanî bi hunera xwe ya destan re şopên
bi hezaran salî li vê erdnîgariyê hiştine. Xwezî xizmên me
karîbûna li gundên xwe evgerin. Lê belê êdî kesek bawer nake
û venagere. Ji aliyê aboriyê ve ti pirsgirêka me nîne. Suryanî
xwedî gund, avahî û erdê berhemdar ên bi qîmet in. Lê em
Rojhilata Navîn dibînin, civata Suryanî wê çawa vegere? Eger
li vê erdnîgariyê demokrasî û mafên mirovan bên ewlekirin,
wê vegerin. Gelê Suryanî gelê kevnare yê herêma Tûrabîn e.
Ewropa yan jî Amerîka welatê me nînin.”
Di
sempozyuma
“Di
Pêwendiya Perwerdeya bi Zimanê zikmakî de Pirzimanî û
Hûner” de li ser wêje, ziman û
sînemayê nîqaş hatin meşandin.
Şaredariya Bajarê Mezin a
Amedê, Konservartuara Aram
Tîgran û
Komeleya Akademiya Sînemayê ya Rojhilata Navîn bi hev
re sempozyuma bi navê “Di
Pêwendiya Perwerdeya bi Zimanê zikmakî de Pirzimanî û
Hûner” li Sûmerparkê di roja
duyemîn berdevam dike. Di sem-
pozyûmê de rûniştina bi navê
“Vîr Nasname û siyasetê” hat lidarxistin. Moderatoriya rûniştinê
Zeynel Dogan kir û Umut Tumay
Arslan Yegen, Bahar Şîmşek û
Ozgur Çîçek wek axaftin van tevli rûniştinê bûn. Umut Tumay
Arslan Yegen li ser mijara “Di
sînameyê de dengê ziman” axivî.
Yegen diyar kir ku wijda neynika sînemayê ye. Piştî axaftina
kin bersiva pirsên beşdaran da.
Sempozyumê bi pirs û bersivan
berdewam kir.
ÇARŞEM, 18 ADAR 2015
7
Hejmara Koçberan
10 hezar kes mirin Her Diçe Zêde Dibe
Bîlançoya giran a Ebola:
Li Rojavayê Afrîkayê pêşî li belavbûna şewba Ebola nayê girtin. Hat
ragihandin ku hejmara mirovên ji ber şewbê jiyana xwe ji dest dane
10 hezar derbas kiriye. Di nava hefteya dawî de 400 kesên nû bi
vîrûsê ketin.
Li gorî bîlançoya dawî ya Rêxistina Tenduristiyê ya Cîhanê (WHO), hejmara mirovên bi
vîrûsê ketine gihaştiye 24 hezar 350 kesî. Ji van
kesan 10 hezar 4 kesî jiyana xwe ji dest dane.
Li Lîberyayê 9 hezar 343 kes bi vîrûsa Ebola
ketin, 4 hezar 162 kesî jiyana xwe ji dest dan. Welatê ku vîrûs herî zêde lê belav bûye Sîerra
Leone ye ku 11 hezar 667 kes bi vîrûsê ketine,
ji van 3 hezar 655 kesî jiyana xwe ji dest dane.
Li welatê şewbê jê destpê kir li Gîneyê, 3
hezar 330 kes bi vîrûsê ketin, 2 hezar 187 kes
mirin.
Li gorî daxuyaniya
ku ji aliyê Frontexê
ya ku mekanîzmaya kontrolkirina
sînorên YE’yê ye hat
aşkerakirin ku ji
destpêka 2015’an
heta niha hejmara
koçberên qaçax sê
qat zêde bûne
Li gorî daxuyaniya ku ji
aliyê Serokê Frontexê Fabîce
Leggerî ve hat dayîn de hat
aşkerakirin ku ji destpêka 2015’an û heta niha
hejmara koçberên ku bi riya qaçax hatine û xwe
gihandine Ewropayê sê qat zêde bûne. Fabrîce Leggerî yê ku Serokê Frontexa mekanîzmaya kontrolkirina sînorên Yekitiya Ewropayê
ye di daxuyaniya xwe de bal kişand ser rewşa
koçberan û hejmara koçberên ku xwe bi rêyên
qaçax gihandine Eropayê û wiha got: “Di mehên
çile û sibatê yên 2015’an de hejmara koçberên
qaçax hatine Yekitiya Ewropayê li gorî mehên
sala bihurî sê qatê xwe zêde bûne.” Leggerî, di
dewama axaftina xwe de diyar kir ku di mijara
alîkariya ji koçber û penaberan de jî kêmasiyên mezin ên cur bi cur ku penaber bi wan re
li Ewropayê rûbirû dimînin hene û heta penaber
rastî pêkanînên nîjadperest jî tên. Leggerî diyar
kir ku koçber herî zêde ji ser welatên Balkan û
Macaristanê derbasî welatên YE’yê dibin û tenê
di meha çileyê de 10 hezar welatiyên Kosovayê
ji bo ku mafê penabertiyê bigirin serlêdan kirine
û axaftina xwe wiha berdewam kir: “Lê li gorî
vê hejmara zêde jî dîsa hejmar herî zêde ya penaberan li Derya Spî pêş ketiye û ji Libyayê hatina
başûrê Îtalyayê jî ji sedî 42 zêde bûye.” Her wiha
Leggerî herî dawî destnîşan kir ku niha tenê li
peravên Lîbyayê di navbera 500 hezar û milyonekê kes hene ji bo ku wekî pebaner derbasî
welatên Ewropayê bibin.
Îxracata çekan: DYA, Rûsya DYA: Em neçar 10 welatên
in bi Esad re
li pêş in, Çîn bi pêş dikeve
ji bo jinan
Li cîhanê di îxracata çekan de para DYA û Rûsyê ji 5’an 3 ye û
bilindbûna Çînê jî balê dikişîne. Çînê di 5 salan de îxracarata
çekan ji sedî 143 zêde kir û ket rêza sêyemîn.
Di rapora ku ji aliyê
Enstîtuya Lêkolînê ya
Aştiyê ya Navneteweyî
ya Stockholmê (Sîprî)
hatiye weşandin de îstatîstikên firotina çekan a di
navbera
2010-2014’an
de hat weşandin. Di rêza
yekem û duyem de DYA
û Rûsyayê cih girt ya
sêyem de jî Çînê cih girt.
DYA Û RÛSYA DI SEDÎ
JI 60’Î DE, ÇÎN SÊYEM E
Di rapora Sîprî de
hat gotin ku DYA ji sedî
31’ê di îxracata çekan de
rêza yekem de cih digire,
Rûsya jî ji sedî 27 di rêza duyem de cih digire.
Li gorî raporê de di rêza sêyem de jî Çîn cih
digire. Li pey Çînê, Fransa û Elman dikevin
rêzê. Sala borî Çîn bi ferqeq kêm ket pêşiya
Fransayê.
WELATÊN ASYA Û
AFRÎKAYÊ MUŞTERIYÊN
BAŞ YÊN ÇÎNÊ NE
Di serê welatên ku Çîn çekan îxracê wan dike
de Pakîstan bi rêjeya ji sedî 41 parê di rêza yekem
de cih digire. Bangladeş û Brîtanya jî muşteriyê
wan yên başin. Di raporê de hat gotin ku Çînê ji
bo 18 welatên din yên Afrîkayê çek îxrac kirine.
Rapora îxracata çekan a Çînê di navbera 20052009’an de ji sedî 143 zêdebûnekê nîşan dide.
Hîndîstanê ji sedî 70 girtina çekan ji Rûsyayê
pêk anî.
DYA bo gelek welatan îxracatê dike û herî
kêm bo Başurê Koreyê kir. Ji sedî 9’ê îxracatê bo
Başurê Koreyê kir.
Her wiha Emîrtiyên Ereban, Suudî Erebîstan,
Misir û Israîlê jî ji DYA’yê ji sêyan yek îxracata
çekan kirin.
Fransayê jî ji sedî 18 firotina çekên xwe bo
Fasê kir.
muzakereyê
bikin
Wezîrê Derve yê DYA John
Kerry diyar kir ku ji bo
bidawîkirina krîza li Sûriyeyê
tişta ji destê welatê wî tê dike
û got ku ew ê herî dawî neçar
bimînin bi Serokdewletê Sûriye Beşar Esad re muzakereyan
bikin.
Wezîrê Derve yê Dewletên Yekbûyi yên
Amerîka (DYA) John Kerry di hevpeyvînek
di televîzyona CBS de hate weşandin de got:
“Herî dawî em ê neçar bimînin ku bi Esad re
muzakereyan bikin. Bi ya min em di çarçoveya
Cenevreyê de her tim ji bo muzakereyan amade
bûn.”
Kerry da zanîn ku ji bo bidawîkirina şer
xwesteka mûzakereyên bi Esad re tune bû û got
ku ev hewldan êdî bi ser neketiye.
Kerry got ku rêveberiya Washington ji bo
bidawîkirina şer tişta ji destê wê tê dike û dixwaze çareseriyeke siyasî ji vê pirsgirêk re bibîne.
Kerry diyar kir ku ji bo rejîma Esad bînin ser
maseya muzakereyê her kes bi biryar e û got:
“Niha ev yek di rê de ye. Mutefîkên me û yên
din ji bo vê yekê hewl didin. Hewl didin ku
zextên li ser Esadê zêdetir bikin.”
bitalûke
“International Women’s Travel
Center” 10 welatên ji bo jinan
bitalûke aşkere kir. Di rêza
yekem de Hindistan cih digre
û li pey wê jî welatên Misir,
Meksîka, Brezîlya tên.
“International Women’s Travel Center”’ya
Amerîkayê li gorî rapora amade kiriye, di
cihanê de welatên ji bo jinan aşkere kir. Di
raporê de welatê herî bitalûke welatê geryanê
Hindistan e. Piştî ligel bihara Ereban welatê
Misirê jî ji bo jinan bû welatek bitalûke.
Dîsa hat ragihandin ku welatê Arabistan, Latin
Amerika ji bo jinan gelek bitalûkeye.
Jinên turîst bêhtir di talûkê de ne
Yek
ji
damezirênerê International Women›s Travel Center Julie Kreutzer
û Marta Turnbull diyar kirin ku tenê bi
hişyarkirinê wan feyda vê nedît û xwestin
navê welatên ji bo jinan bitalûke aşkere bikin.
Rapor xwe dispêre lêkokînên Neteweyên Yekbûyî, Rêxistinên AF, Komeleyên Mafên Mirovan li gor vê yekê rapor hatine amadekirin.
10 welatên ji bo jinan bitalûke 1) Hindistan, 2) Misir, 3) Meksîka, 4)
Brezîlya, 5) Honduras, 6) Kenya, 7) Kolombiya, 8) Papau Neuginea, 9) Suudi Arabîstan, 10) Venezuella ÇARŞEM, 18 ADAR 2015
6
Şahidên Komkujiyê:
Komkujiya Helepçeyê
êşeke dawî lê nayê
Tevî ku di ser komkujiya Helepçeyê re 27 sal derbas bûn jî êşên rê li ber vekir,
hînê mîna roja destpêkê tê hîskirin. Yên ji komkujiyê rizgar bûn gotin, “Her
tişt ji nişka ve qewimî. Di nava 10 deqeyan de bêhn li hezaran mirovî çikiya.”
Rejîma Baasê ya Iraqê ya bi rêveberiya
Saddam Huseyîn beriya niha bi 27 salan bi gazên
kîmyewî êrîşî gelê sivîl ê li Helepçeyê kir û
îmzeya xwe avêt binê hovîtiyeke ku mora xwe li
sedsalê xist. Di êrîşê de zêdeyî 5 hezar kes mirin,
bi hezaran mirov seqet man, bi sed hezaran mirov neçar man koç bikin.
me nizanîbû em çi bikin. Min li kîjan alî dinêhirî
bedenên bê ruh li erdê dirêjkirî bûn. Ez ber bi
mala kekê xwe ve reviyam. Deng ji kesî dernediket. Deh kes ji nişka ve miribûn. Derketim
nava kolanan. Li kolanan cenaze û mirovên ji
halketî. Min jî bi zorê bêhn distend. Heta roja îro
jî difikirim gelo ez çawa jê filitîm.”
Komkujiyê ne tenê mirî û birîndar li dû xwe
hişt, jiyanên wêran bûyî û janeke bê dawî li dû
xwe hişt. Yên ew kêlî jiyan, komkujiya bi bêhna
sêvê destpê kir ji Ajansa Nûçeyan a Firatê re vegotin.
‘KÊLIYEKE ZILMÊ BÛ KU
DAWÎ LÊ NEDIHAT’
‘JI MALBATA MIN DEH KES HATIN
QETILKIRIN’
Mahsûme Gul Mûhammed bi gotina ‘eger karibe were vegotin, ez ê vebêjim. Lê gelo yên nejiyaye dikare fêm bike’ dest bi vegotina Komkujiya Helepçeyê dike. Mûhammed dibêje, “Bêhnek
belav bû li derdorê. Me fêm nekir çi diqewime,
Extiyarê Helepçeyî yê bi navê Abdûrrahman
Reşîd Emîn jî diya xwe û du xwişk-birayê xwe di
Komkujiya Helepçeyê de winda kiriye. Ew wan
kêliyên komkujiyê bi gotina “Kêliyeke zilmê bû
ku dawî lê nedihat” pênase dike.
Reşît Emîn anî ziman ku destpêkê bêhna sêvê
ji derdorê hat û bi vî rengî behsa wê kêliya komkujiyê dike: “Em matmayî mabûn. Ji nişka ve ezmanê Helepçeyê bi dengê balafiran hejiya. 10-15
heb bûn. Nizanim hejmara wan a zelal. Dengekî
mezin hat û ji nişka ve bêhn ket bêvila me. Her
tişt gelekî lez û bez qewimî. Di nava deh deqeyan
de bêhn li bi hezaran mirovî çikiya. Mirov li kîjan
alî binêriya, bedenên bê ruh û can li erdê dirêjkirî
bûn. Yên filitîn abjar terikandin. Ketin ser rêya
koçberiyê. Bi qasî yên mirin, ewqasî mirov bi xizanî û nexweşiyê re rû bi rû man. Her kes perîşan
bûn. Hin jê hiş ji serî çû, hin jê kor bû.”
‘EZ Ê NIKARIBIM QET WAN
KÊLIYAN JI BÎR BIKIM’
Ji mexdûr û şahidê komkujiyê Hesen Elî jî
dibêje, “Êşa me her tim teze ye. Me ew roj qet ji
bîr nekir. Îro salvegera 27. a komkujiyê ye û duh
Biryarên Yekemîn
Konferansa Ciwanên
Demokratîk a
Rojhilata Navîn
Biryarên Yekemîn Konferansa Ciwanên
Demokratîk a Rojhilata Navîn bi danezana
encamê re hatin aşkerakirin. Yekemîn Konferansa Ciwanên
Demokratîk a Rojhilata Navîn a
diyarî mirovên li Şengal û Kobanê
jiyana xwe ji dest dan hat kirin û ev
3 roj in li Amedê tê lidarxistin, bi
dawî bû. manê bên ewlekirin. Her wiha hat
destnîşankirin ku divê têkoşîna ciwanan li her qada civakî were xurtkirin.
Di konferansê de 400 delege û ji
16 welatên Rojhilata Navîn bi qasî
100 demokrat, şoreşger, rêxistinên
ciwanan ên şoreşger û ciwanên
ji gel û baweriyên cuda, amade bûn.
“Weke ciwanên demokratîk
ên li Rojhilata Navîn em biryarê
didin ku li hemberî sûcê li dijî mirovahiyê yên recm, sinneta jinê, tecawiz û kuştina jinê, li dijî zîhniyetê
mêtînger, pavşerû, şîdeta psîkolojîk
û fîzîkî, têkoşînê xurt bikin.
Konferans bi şiyara “Ciwan wê
hêza xwe biafirîne, Rojhilata Navîn
azad bike” pêk hat û ji Arjantîn,
Fransa, Elmanya, Rûsya û Baskê
beşdarî weke temaşevan hat kirin.
Di danezana encamê de hat
destnîşankirinkirin, ku modela jiyana alternatîf li Rojhilata Navîn ancax
bi rêxistinbûyîna hêzên demokratîk
û di çarçoveya netweya demokratîk
de pêk were û qewîn bibe.
Di danezanê de hat ragihandin ku dînamîka bingehîn a civakîbûnê jin û ciwanin û hat xwestin
ku girtin, cezayê heta bi hetayê,
cezayê darvekirinê werin rakirin,
girtiyên siyasî serbest bên berdan,
mafê rêxistinbûyîn û azadiya ra-
Biryarên di konferansê de hatin
girtin bi vî rengî ne:
Ji ber ku xort û jinên ciwan di
azadkirin û guhertina civakî de du
hêzên bingehîn in, biryar hat dayîn
ku rêxistinbûyîna jinên ciwan li
ser navê civaka demokratîk were
mezinkirin û li her qadê li dijî zîhniyeta serdest a mêr têkoşîn were
dayîn.
Ji
bo
avakirina
civaka
demokratîk û pirreng a hurmetê
nîşanî cihêrengiya etnîkî û çandî
dide, em têkoşînû berxwedana gelê
Kobanê ya li dijî rêxistinên faşîst
silav dikin.
Em hemû jinên berxwedêr ên bi
pêşengiya YPJ’ê ji bo azadiya civ-
akê têdikoş in, silav dikin.
Kobanê di vî şerî de bi ser ketiye. Ev serketin ancax bi vegera gelê
Kobanê mezinb ibe. Lewma ji bo ji
nû ve avakirina Kobanê em banga
piştevaniyê li hemû welatan dikin.
Berxwedana Gazze di berxwedana Fîlîstînê de veguheriye
semboleke girîng. Ji bo mezinkirina
berxwedana li Gazzeyê, ji bo ji nû
ve avakirina Gazzeyê û rakirina dorpêçiyê, em têkoşînê bilind bikin.
Ji bo piştevaniya bi serketina
Kobanê re em pêşniyar dikin ku bi
heyetekê serdana Kobanê bikin.
Ji bo Rêberê Gelê Kurd Birêz
Abdullah Ocalan em biryarê didin
ku têkoşînê belav bikin û xurt bikin.
Ji bo azadkirina xaka Fîlîstînê
û vegera penaberên Fîlîstînî, em
têkoşîn û berxwedana gelê Fîlîstînê
ya li hemberî siyonîzmê dide, silav
dikin.
Ji bo tecrîdkirina dewleta siyonîst, tevgera boykotê ya
navneteweyî were destekkirin. Em
biryarê didin ku zexta girseyî zêde
bikin ku têkiliyên bi dewleta siyonîst re were qutkirin. Konferansa ciwanên Demokratîk
a Rojhilata Navîn azadbûna gelên
Rojhilata Navîn, avabûna sîstemeke
demokratîk û wekhev esas digire.
Biryar hat dayîn 2. Konferansa
Ciwanên Demokratîk a Rojhilata
Navîn pêk were.
êvarê yek ji birîndarê vê komkujiyê jiyana xwe
ji dest da. Heta ku em bijîn, em ê wê rojê ti carî
ji bîr nekin.”
Hesen Elî kêliya komkujiyê bi gotina “tuyê
bêjî qey ji nişka ve dawiya dinyayê hatiye” anî
ziman û got, “Malbata min ji hev belav bû. Her
yek jê çû cihekî. Heta roja îro min hînê kurekî
xwe nedîtiye. Ti cih nema ku me serî lê neda,
em lê negeriyan, lê belê me nedît. Hin jê zarokên
xwe, hin jê dê û bav ê xwe, hin jê xwişk û birayên xwe winda kirin. Helepçe ji nişka ve tine
bû. Qirkirinek hatibû kirin. Saddam Helepçe ne
tenê bi mirovên tê de bi her tiştên çi zindî çi ne
zindÎ xwest tine bike. Karesatek bû.”
Encamên
hilbijartinên
Kantona
Cizîrê hatin
aşkerakirin
Bi temsîliyeta 1 heta 2 endamên
welatên Rojhilata Navîn ên tevlî
Konferansê bûn re koordînasyon
tê avakirin. Kooordînasyon ji bo
konferansa duyemîn, amadekariyan
dike û komîsyonên jêrîn ava dike.
Rêxistinên ciwanan ên tevlî
konferansê bûn û pîvanên hevpar
qebûlkirin, ji xwe re dikin hedef ku
li welatê xwe têkoşîna hevpar ava
bikin û mezin bikin.
Em pêşniyar dikin ku Konferansa Jinên Ciwan a Rojhilata Navîn
bicive.
Di pêvajoyên heta konferansan
de li hemû welatan li ser rol û
têkoşîna hevpar a ciwanan li Rojhilata Navîn, komxebat, forûm
û panel werin lidarxistin.
Ji bo yekîtî û hevparbûyîna ciwanên li Rojhilata Navîn, her sal
li welatên cuda kampên ciwanan
werin lidarxistin.
Ji bo têkilî û têkoşîna Ciwanên
Demokratîk ên Rojhilata Navîn
werin xurtkirin, tevneke têkiliyê bê
avakirin.
Li Kobanê gundekî ciwanan
were avakirin.
Encamên hilbijartinên şaredariyên
Kantona Cizîrê ku di 13’ê Adarê pêk
hatin, hatin aşkerakirin. Her wiha
hevserokên şaredariyan jî diyar bûn.
Komîseriya Bilind a Hilbijartinên Kantona Cizîrê di civîna çapemeniyê de encamên hilbijartinên şaredariyan ku di 13’ê
Adarê pêk hatin, aşkera kir û diyar kir ku
zêdetirî 100 hezar kes çûne ser sindoqan
û dengê xwe ji bo namzetên xwe bikar
anîne. Komîseriyê destnîşan kir ku ji sedî
50 welatiyên herêmê yên temenê wan zêdetirî 18 salan dengê xwe bikar anîn. Her
wiha hevserokên şaredariyan jî diyar bûn.
ÇARŞEM, 18 ADAR 2015
5
ÇARŞEM, 18 ADAR 2015
4
Ji Dadgeha İngiliz Biryareke Skandal
Hikûmeta Îngîltere ya ji aliyekî ve dibêje
li hember DAIŞ’ê têdikoşe, li aliyê din
dadgehên wê jina ciwan a bi navê Şîlan
Ozçelîk a 18 salî bi sedema hewl daye biçe
li hember DAIŞ’ê şer bike girt.
Jina ciwan Şîlan Ozçelîk a li
Londrayê bi malbata xwe re dijî,
hefteya borî ji aliyê Dadgeha
Westmînster Magîstrates ve di
çarçoveya têkoşîna li hember
‘terorîzm’ê hat girtin û şandin
girtîgehê. Ozçelîk, 16’ê Çileyê
dema ji Elmanyayê vedigeriya
Londra, li Balafirgeha Stansted
hat binçavkirin, piştî îfadeyê bi
awayekî negirtî bê darizandin hatibû berdan. Ozçalîk a duh derket
pêşberî dadgeha Dün Westmînster
Magîstrates bi sedema hewl daye
tevlî PKK’ê bibe hat sûcdarkirin
û li gor xala 5 (1) (a) a qanûna
têkoşîna bi terorê re hat girtin.
Ozçelîk, piştî êrîşên çeteyên
DAIŞ li hember Kobanê destpê
kirin, 27’ê Cotmeha 2014’an ji
Londra çûbû Bruksel. 16’ê Çile
vegeriyabû. Piştî Ozçelîk ji Londra veqetiya, gelek navgînên çapemeniyê yên neteweyî û navneteweyî ragihandibûn ku Ozçelîk ji bo
tevlî YPJ’ê bibe çûye Kobanê. Lê
di rastiyê de tiştek wisa tune bû.
Girtina Ozçelîk rastî nerazîbûnan hat. Di tevna civakê de
ji bo Ozçelîk bê berdan kampanya hatin destpêkirin. Di adresa .
Change.org web di bin navê ‘Free
Silhan Ozcelik Now’ kampanyaya
îmzeyan hat destpêkirin.
LI PÊŞIYA ZÎNDANÊ ÇALAKÎ
Jibo şermezar kirina biryara girtina keça Kurd roja Înê li pêşiya
zîndan HM Prison Holloway
çalakiyek hat li darxistin. Gelek
kesên Îngîlîz jî jibo piştgiriyê tevlî
çalakiyê bûn û biryar dadgehê bi
zimanekî tund şermezar kirin. Di
axaftinên hatîn kirin de hat diyar
kirin ku biryara dadgehê li aliyekî tê wateya dest dayîna çeteyên
Daîş´ê.
Di çalakiyê de bênavber
dirûşmên “Ji Şîlan re Azadî” hatin
qêrîn. Medya neteweyî ya Îngîlîz jî
li çalakiyê amade bû û cihekî berfireh da bûyerê.
Li Londonê 3 welatiyên ku diçûn Sûriyeyê bi kefalet hatin berdan
Hikûmeta Birîtanî 3 welatiyên xwe ku
hewl didan derbasî Sûriyeyê bibin û
li Tirkiyeyê hatibûn girtin, bikefalet
serbest berdan.
Hikûmeta Birîtanî diyar kir ku di 13’ê adarê de sê
welatiyên wê bi armanca derbasî Sûriyeyê bibin, berê
xwe dane Tirkiyeyê û li ser vê yekê Hikûmeta Tirkiyeyê
agahdar kiriye. Hersê welatî li bajarê Stenbolê ji aliyê
Hikûmeta Tirkiyeyê ve hatin girtin û vegerandin welatê
wan. Li aliyê din Hikûmeta Birîtanî jî her sê welatî bi ke-
falet serbest berdan.
Tê zanîn ku beriya demekê 3 keçikên Birîtanî ku temenên wan di navbera 15 û 16 salî de ne, ji malên xwe
reviyan û di riya Tirkiyeyê re bêyî ku bêne astengkirin,
derbasî Sûriyeyê bûn û tevlî nava çeteyên DAIŞ’ê bûn.
ÇARŞEM, 18 ADAR 2015
3
Starta Pîrozbahiyên Newrozê Hat Dayîn
Pîrozbahiyên Newrozê yên
Londonê bi resepsiyonan
dest pê kirin. Resepsiyona
yekemîn roja Pêncşemê li
Şaredariya Bajarê Mezin ya
Londonê, ya duyemîn jî îşev
li parlemena Brîtanya hat
li dar xistin. Roja Yekşemê
jî li parka Finsburry dê
pîrozbahiya mezin were li
dar xistin.
Pîrozbahiyên Newroza 2015´an ya Londonê bi resepsîyonekê dest pê kir. Resesiyona
li Şaredariya Bajarê Mezin ya Londonê hatî
li dar xistin şaredarê berê yê bajarê mezin yê
Amedê Osman Baydemîr jî tevî gelek mêvanan
tevlî bû. Baydemîr di resepsoypnê de axaftinek
kir anî ziman ku gelê Kurd dê sala 2015´an de
azadî û demokrasî diyarî Rojhilata Navîn bikin.
Resepsiyona Duyemîn jî li Parlemena Brîtanya îşev pêk hat. Dayika Eric Scurfield yê di nav
refên YPG´ê de li hember Daî´ê şer dikir û jiyana xwe ji dest da tevlî resepsiyonê bû.
ROJA YEKŞEMÊ PÎROZBAHIYA
MEZIN LI PARKA FINSBURY YE
Newroza mezin dê 22´yê Adarê li cihê her sal
Finsburry Park bi tevlîbûna hunermendên wek
Rojda, Grup Seyran, Koma Serxwebun ve Hesen
Şerif were pîroz kirin. Gelek mêvan û sîyasetmedar dê ji Brîtanya û Kurdistanê tevlî pîrozbahiyê bibin.
ÇARŞEM, 18 ADAR 2015
2
Xaçepirs
Bersiva Hefteya Borî
Ey bîr
Vegere jibîrkirina xwe!!
Ey şev
Xetîreyên xwe vemirîne!!
Ey Helepçeya şehîd
Baskên xwe ji êşê daweşîne!!
Ey dil
xwe bi gihayê ber kêlan binixumîne!!!
PÊKENOK
Ehmed Huseyni
Lawik Hêdî Dimeşiya
Mamoste ji xwendekara xwe ya
keç dipirse:
- Tu çima dereng mayî?
- Mamoste, gava ku ez dihatim
dibistanê lawikek li pey min bû,
hema bela xwe li min dida, ji ber
wê ez hinekî dereng mam.
- Ê te jî lez bikira?
- Lê lawik hêdî dimeşîya! Ji Dadgeha
İngiliz
Biryareke
Skandal
Sayfa 4
Zarok
TV bi sê
zaravayan
dest bi
weşanê dike
Li Helepçeyê
“Şahidê
Bêdeng”
Sayfa 8
Sayfa 9
telgraf.co.uk
Çarşem,
18/03/2015
Elewiyên Li Ewropa:
“Bi Hemu Hêza
Xwe, Em ê Bi
HDP´ê Re Bin”
Serokê Giştî yê Konfederasyona Yekîtiyên Elewiyan a Ewropayê
Tûrgût Oker diyar kir ku Elewiyên li Ewropayê wê di hilbijartinan
de destekê bidin HDP’ê û bang li hemû hêzên çep, sosyalîst û
demokrat kir ku destekê bidin HDP’ê.
Serokê Giştî yê Konfederasyona
Yekîtiyên Elewiyan a Ewropayê Tûrgût
Oker û rêveberên yekîtiyê li Navenda
Giştî ya HDP’ê bi Hevserokê Giştî yê
HDP’ê Selahattîn Demîrtaş re têkîldarî
hilbijartinan civînek lidar xist û piştî civînê
daxuyanî da. Oker bilêv kir ku hevdîtin têkîldarî
hilbijartinan bû û got: “Me têkîldarî
hilbijartinên 7’ê Hezîranê, nêrînên
Elewiyên li Ewropayê dijîn û saziya me
ya temsîla wan dike parve kir. Bi qasî
milyonek û nîv Elewî li Ewropayê dijîn û
li Ewropayê cara yekem koçberên li wir
Hêjmar
ROJNAMEYA HEFTEYÎ
460
dijîn wê dengên xwe bi kar bînin. Ji ber vê
yekê jî hilbijartina ku wê di 7’ê Hezîranê
de pêk bê ligel ku em li Ewropayê dijîn jî
bû parçeyeke rojeva me.” Oker da zanîn ku ji bo hêviyên Elewiyên
li Ewropayê dijîn derxînin holê beriya 2
rojan bi wan re civînek lidar xistine û wiha
berdewam kir: “Roja Şemiyê me serok û
nûnerên 265 şaxên xwe yên li Ewropayê
gazî Frankfurtê kir. Di civînê de rojevek
tenê hebû; Elewî û di 7’ê Hezîranê de wê
helwesta me çi be, delege û nûnerên me
ji serî 99.9 biryar dan ku di hilbijartinan bi
HDP’ê re hevkariya stratejîk bê kirin û ji
bo ku HDP bikaribe bendê derbas bike,
Elewî li cem HDP’ê be.”
Oker bang kir ku li Tirkiyeyê ji bo ku
dîktatoriya Erdogan dernekeve holê,
dîktatoriya yek zilam nekeve jiyanê
dengan bidin HDP’ê û wiha axivî: “Ji bo
ku pêvajoya pêşiya me wekî 12 salên
me derbas kir tarî nebe, zarokên me li
kolanan neyên qetilkirin, derbaskirina
HDP’ê ji bo welat û pêşeroja me
ezmûneke girîng e. Em gaveke ku civaka
me hesreta vê yekê ye dibînin.” Oker
bang li hemû çepgir, sosyalîst, demokrat
û azadîxwaz ên Tirkiyeyê jî kir û xwest
di hilbijartinan de piştgiriyê bidin HDP’ê.
Starta
Pîrozbahiyên
Newrozê Hat
Dayîn
Pîrozbahiyên Newrozê yên Londonê bi resepsiyonan
dest pê kirin. Resepsiyona yekemîn roja Pêncşemê li
Şaredariya Bajarê Mezin ya Londonê, ya duyemîn jî îşev
li parlemena Brîtanya hat li dar xistin. Roja Yekşemê jî li
parka Finsburry dê pîrozbahiya mezin were li dar xistin.
Rupel 2

Benzer belgeler