21 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

Transkript

21 - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
O R G A N I
TMSF
yýl:4 sayý:21 NÝsan-Mayýs-Haziran 2009
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
YENÝ MEVDUAT SÝGORTACILIÐI DÝREKTÝFÝ
Fatih DENÝZ, Sayfa 4’te
EKONOMÝK
BALONLAR ve
ETKÝLERÝ
Sayfa 27’de
ÝFLAS ÝDARE
MEMURLARININ
GÖREVLERÝ VE
SORUMLULUKLARI
Sayfa 31’de
DÖVÝZ
KURU
SÝSTEMLERÝ
Sayfa 35’te
TÜRKÝYE’DEKÝ TASARRUF MEVDUATI HESAPLARININ SÝGORTALANMASINA ÝLÝÞKÝN
TEMEL PARAMETRELER
SORULAR ve CEVAPLAR
SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI
FAÝZ ORANLARI (%)
31.03.2009
31.12.2008
31.03.2008
Gecelik
10,50
15
15,25
Mevduat Faizleri*
**12,80
16,86
16,06
TRLIBOR (O/N)
10,49
15
15,25
Kaynak: TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **28.02.2009
BORSA ENDEKSÝ
ÝMKB
Sýnai
Mali
Kaynak: ÝMKB
Mart 2009
25.764
20.297
25.651
Ocak 2009
25.934
19.261
35.398
YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ
Son Deðer
1 ay öncesine
(31.03.2009)
göre (%)
ÝMKB
Dolar
Altýn (TL/gr)
Altýn (Usd/Ons)
DÝBS Endeksi
(3 aylýk)*
25764
1,669
50,84
925,64
1.088,26
Aralýk 2008
26.864
19.781
38.054
1 yýl öncesine
göre (%)
7,2
-1,41
12,32
-1,74
-4,09
26,24
30,45
-4,89
1,01
3,9
DÝBS Endeksi
1.139,46
Kaynak: ÝMKB,Reuters
(12 aylýk)*
2,02
6,45
*ÝMKB DIBS performans endeksi
GSYÝH
2008 (4.çeyrek)
232.149
-%6,2
2007 (4.çeyrek) 2007 (yýllýk)
219.691
843.178
%4,2
4,7
GSYÝH (milyar YTL)
GSYIH (Büyüme)*
Kaynak: TÜÝK
*Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir.
Avrupa Hesaplamalar Sistemi’ne (ESA95) göre hazýrlanan yeni seri
ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%)
Aralýk 2008
Aralýk 2007
Kasým 2007
Ýstihdam Oraný*
41,2
41,2
42,1
Ýþsizlik Oraný
13,6
10,6
10,1
Kaynak: TÜÝK
*Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus
Ýmalat Sanayi Kapasite
Kullaným Oraný
Mart 2009
%64,7
Aralýk 2008
%64,7
ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyon USD)
Þubat 2009 Aralýk 2008
Cari Ýþlemler Hesabý
343
-41.416
Dýþ Ticaret Dengesi
-81
-52.870
Mart 2008
%81,2
Þubat 2008
-3.854
-4.951
Toplam Ýhracat
16.186
140.793
21.701
Toplam Ýthalat
8.317
-193.663
11.075
Ýhracat/Ýthalat
%99
%72,6
%69,1
Kaynak: TCMB,TÜÝK
(Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.)
KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyar YTL)
Gelirler
Harcamalar
Bütçe Dengesi
Faiz Dýþý Denge
Þubat 2009
18.415
15.950
-7.393
2,46
Þubat 2008
17.628
11.893
1.021
5.73
Aralýk 2008
208.89
225.96
-17.06
33.59
Kaynak: Maliye Bakanlýðý
Türkiye'de hangi bankalar mevduat ve
katýlým fonu sigorta sistemine dahildir?
BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ
ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Þubat 2009)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Banka sayýsý
32
4
13
Yurtiçi Þube
8.685
539
45
Yurtdýþý Þube
52
1
1
Yurtiçi Personel 165.570
11. 045
5.292
Yurtdýþý Personel
574
4
2
BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Þubat 2009)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
milyon YTL
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Toplam Aktifler
Toplam Krediler
Konut Kredileri
Kredi Kartlarý
Takipteki Alacaklar
Menkul Kýymet
Mevduat/Kat.Fon.
Özkaynak
Toplam Bilanço
Dýþý Ýþlemler
-Gayrinakdi Kredi
ve Yükümlülükler
-Taahhütler
YPNGP*
Toplam
49
9.269
54
181.907
580
Toplam
682.389
335.304
36.989
33.234
14.618
206.954
442.578
74.632
27.390
17.965
1.611
796
575
384
21.179
3.833
23.984
12.587
108
20
2.287
10.982
733.763
365.855
38.707
34.030
15.950
209.625
463.758
89.448
462.299
29.827
12.066
504.192
105.252
357.047
95
19.808
10.019
33
5.716
6.349
-46
130.777
373.415
82
MEVDUAT VE KATILIM FONU
milyar YTL
Þubat 2009
MEVDUAT HESABI
442.578
Dth oraný
%35,2
KATILIM FONU
21.179
Dth oraný
%40,6
TOPLAM
463.758
Dth oraný
%35,5
milyar YTL
Ocak 2009 Hesap Adedi (milyon)
434.452
93,7
%35,5
19.863
1,8
%42,2
454.315
95,5
%35,8
Aralýk
2008
Sigorta kapsamýndaki mevduat
121,63
Dth oraný
%24,9
Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu
7,31
Dth oraný
%25,9
TOPLAM
128,94
Dth oraný
%24,9
*Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr.
Aralýk Mudi Adedi*
2007
(milyon)
105,93
%29,7
5,85
%34,4
111,78
%29,9
61,9
1,1
63
BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%)
%
Þubat 2009
Ocak 2009
Eylül 2008
Mevduat Bankalarý
16,67
16,38
16,13
Katýlým Bankalarý
15,14
14,94
14,06
Kalk. ve Yat.Ban.
54,12
56,93
61,10
Bankacýlýk Sektörü
18,05
17,79
17,51
SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI
Milyon YTL
Aralýk 2008
Mevduat Bankalarý
182.458
Katýlým Bankalarý
10.972
TOPLAM
193.430
2008
667.313
41.128
708.441
Aralýk 2007
152.268
8.771
161.039
TMSF - Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul Tel: (212) 340 22 00 Faks: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr
Bilgi ve Önerileriniz için: Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Tel: (212) 340 10 57
Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur.
NOTLAR
Bankacýlýk sektörü aktif büyüklüðü Þubat 2009 tarihi itibariyle 733,8 milyar YTL seviyesindedir.
Toplam aktiflerin %50’sini krediler, %28,6’sýný menkul deðerler cüzdaný oluþturmaktadýr.
Toplam mevduat / katýlým fonu büyüklüðü 463,8 milyar YTL seviyesindedir. Mevduat / katýlým fonunun %35,5’i YP, %64,5’i TP mevduat / katýlým fonlarýndan oluþmaktadýr.
Mart 2008
1,322
2,096
2,530
*Serbest Piyasa
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonu sigortasý, mevduat
ve katýlým fonu toplamaya yetkili mevduat ve katýlým
bankalarýnýn (kredi kuruluþlarýnýn) Bankacýlýk Düzenleme
ve Denetleme Kurumu tarafýndan faaliyet izinlerinin
kaldýrýlmasý durumunda, mevduat ve katýlým fonu hak
sahiplerinin maruz kalacaðý kayýplarýn devlet veya bu
amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya
da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir.
Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn
sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu'na (TMSF) aittir.
Kaynak: BDDK
Aralýk 2008
1,534
2,143
2,186
Þubat 2008
222,7
67.8
290,5
*Yabancý Para Net Genel Pozisyonu-
DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ*
Mart 2009
USD
1,669
EURO
2,216
GBP
2,410
Kaynak: REUTERS
Tasarruf Mevduatý ve Katýlým Fonu sigortasý
nedir?
Kaynak: BDDK
milyon USD
FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Mart)
Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre
ÜFE
0,29
11,99
3,46
TÜFE
1,10
10,29
7,89
Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.)
(*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný)
MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ
(milyar USD)
Þubat 2009 Aralýk 2008
Ýç Borç Stoku
171.2
181.7
Dýþ Borç Stoku
67.9
69.6
Toplam
239.1
251.3
Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý
Kaynak: BDDK
GENEL EKONOMÝK VERÝLER
Türkiye'de faaliyet gösteren, mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili yerli ve yabancý tüm kredi kuruluþlarý
ile merkezi yurt dýþýnda bulunan kredi kuruluþlarýnýn
Türkiye'deki þubelerinde bulunan mevduat ve katýlým
fonlarý sigorta sistemine dahildir.
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin
sigorta primleri kim tarafýndan ödenir?
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta
primleri ilgili kredi kuruluþu tarafýndan TMSF'ye ödenir.
Türkiye'de tüm mevduatlar ve katýlým fonlarý
sigorta kapsamýnda mýdýr?
Türkiye'de faaliyet gösteren bir kredi kuruluþunun yurt
içi þubelerinde gerçek kiþiler adýna açýlmýþ olan ve
münhasýran çek keþide edilmesi dýþýnda ticari iþlemlere
konu olmayan Yeni Türk Lirasý, döviz ve kýymetli maden
cinsinden;
a) Tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu
hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamýnýn,
b) Katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari
hesaplarýn,
50 bin TL'ye (ellibin TL) kadar olan kýsmý sigorta
kapsamýndadýr.
Yurt dýþýnda yaþayan kiþilerin mevduatlarý
veya katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr?
Yurt dýþýnda yaþayan yerli ya da yabancý gerçek kiþilere
ait yurt içi þubelerde bulunan tasarruf mevduatý
hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz
reeskontlarý toplamý, katýlma hesaplarý birim hesap
deðerleri ve özel cari hesaplarý sigorta kapsamýndadýr.
Türkiye'de faaliyet gösteren kredi
kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan
mevduat, katýlma ya da özel cari hesaplarý
sigorta kapsamýna dahil midir?
Türkiye’de faaliyet gösteren kredi kuruluþlarýnýn yurt dýþý
þubelerinde açýlan mevduat, katýlým ya da özel cari
hesaplarý sigorta kapsamýnda deðildir.
Ticari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr?
Gerçek veya tüzel kiþiler adýna açýlan ticari iþlemlere
konu olan hesaplar (münhasýran çek keþide edilmesi
hariç) sigorta kapsamýnda deðildir.
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde
bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar
sigortaya tabi midir?
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi
kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigorta kapsamýnda
deðildir.
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve
katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi
kuruluþlarý, yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý,
baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna
Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat
veya katýlým fonu kabul edebilirler mi?
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý yurt dýþýnda
kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar
adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya
katýlým fonu kabul etmeleri, evrak ya da cüzdan
bulundurmalarý, personel istihdam etmeleri, bu
kuruluþlarýn reklamýný yaptýrmak suretiyle müþterilerini
anýlan kuruluþlara yönlendirmeleri, bu ve benzeri
yöntemler kullanarak yurt dýþýnda kurulu kuruluþlar
adýna mevduat ve katýlým fonu kabul etmeleri yasaktýr..
Mevduat ve katýlým fonu sigortasýna tabi
olmayan diðer hesaplar hangileridir?
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu'nun 63 üncü maddesinin
üçüncü fýkrasý uyarýnca, 07.11.2006 tarihli ve 26339
sayýlý Resmi Gazete'de yayýnlanan “Sigortaya Tabi
Mevduat ve Katýlým Fonlarý ile Tasarruf Mevduatý
Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair
Yönetmeliðin” 5 inci maddesi uyarýnca;
a) Kredi kuruluþunun hakim ortaklarý ile bunlarýn ana,
baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat
ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
b) Kredi kuruluþunun yönetim veya müdürler kurulu
baþkan ve üyeleri, genel müdür ve yardýmcýlarý ile
bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna
ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
c) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayýlý Türk Ceza
Kanunu'nun 282 nci maddesindeki suçtan kaynaklanan
malvarlýðý deðerleri kapsamýna giren mevduat ve
katýlým fonu ile diðer hesaplar sigortaya tabi deðildir.
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk
edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým
fonu gibi yatýrým araçlarý sigorta
kapsamýnda mýdýr?
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen
devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým
araçlarý TMSF'nin sigorta kapsamýnda deðildir.
Serbest bölgelerde kurulu kredi
kuruluþlarýnda bulunan mevduat, katýlým
ya da özel cari hesaplar sigorta kapsamýnda
mýdýr?
Serbest bölgelerdeki bankacýlýk faaliyetlerinin 5411
sayýlý Bankacýlýk Kanunu kapsamýnda bulunmasýndan
hareketle, kredi kuruluþlarýnýn serbest bölgelerdeki
þubeleri nezdindeki hesaplarý da sigorta kapsamýndadýr.
TMSF tarafýndan bankacýlýk faaliyetine
devam etmekte olan bir kredi
kuruluþundaki mevduat/katýlým fonu ile
ilgili olarak sigorta kapsamýnda ödeme
yapýlýr mý?
TMSF, 5411 sayýlý Kanunun 63 üncü maddesinin
altýncý fýkrasý uyarýnca yalnýzca faaliyet izni kaldýrýlan
kredi kuruluþlarý nezdinde bulunan ve doðruluðu
hiçbir þüpheye yer vermeyecek þekilde kanýtlanan
mevduat ve katýlým fonunun sigorta kapsamýndaki
kýsmýný öder.
ÝÇÝNDEKÝLER
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
O R G A N I
21
TMSF
yýl:4 sayý:21 NÝsan-Mayýs-Haziran 2009
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
YENÝ MEVDUAT SÝGORTACILIÐI DÝREKTÝFÝ
Fatih DENÝZ, Sayfa 4’te
EDÝTÖR’DEN
Dr. Yusuf Adýgüzel
2
MEVDUAT SÝGORTACILIÐINDA YENÝ DÖNEM
Ahmet ERTÜRK
3
YENÝ MEVDUAT SÝGORTACILIÐI DÝREKTÝFÝ
Fatih Deniz
4
BANKA HÜCUMLARI
Kenan Daþkaya
9
DÜZENLEYÝCÝ ETKÝ ANALÝZÝ
Yücel Vural
13
EKONOMÝK
BALONLAR VE
ETKÝLERÝ
ÝFLAS ÝDARE
MEMURLARININ
GÖREVLERÝ VE
SORUMLULUKLARI
Sayfa 27’de
Sayfa 31’de
DÖVÝZ KURU
SÝSTEMLERÝ
Sayfa 35’te
DENETÝM ve ÝÇ DENETÝM KAVRAMLARI ÝLE FON UYGULAMALARI
Özgür Ýlhan Yalnýz - Erdinç Perçemli
17
EKONOMÝK BALONLAR ve ETKÝLERÝ
Fatih Deniz
27
ÝFLAS ÝDARE MEMURLARININ GÖREVLERÝ ve SORUMLULUKLARI
Zülfikar Kanberoðlu
31
DÖVÝZ KURU SÝSTEMLERÝ ve ÜLKEMÝZDE NOMÝNAL ÇIPA UYGULAMASI
Ferdi Demir
35
ANAYASA MAHKEMESÝ KARARA ÜZERÝNE BÝR DEÐERLENDÝRME
Ýbrahim Murat Haznedar
40
DÜNYADAN HABERLER
Fatih Deniz
45
MASAL ÞEHRÝ; PRAG
Ahmet Yýlmaz
46
: H. Bayram Babacan
Yayýn Yönetmeni
: Dr. Yusuf Adýgüzel
Sorumlu Yazýiþleri Müdürü
: Kamil Oðuz
Danýþma Kurulu
: Doç. Dr. Cüneyt KOYUNCU - Dumlupýnar Üniversitesi, Doç. Dr. Fuat ERDAL - Adnan Menderes Üniversitesi,
Y A Y I N
TMSF Adýna Sahibi
Prof. Dr. Halil Seyidoðlu - Doðuþ Üniversitesi, Doç.Dr. Muhsin Kar - Kahramanmaraþ Sütçü Ýmam Üniversitesi, Doç. Dr. Rahmi
B Ý L Ý M S E L
O R G A N I
KÝTAP
Kamil OÐUZ
48
Muðla Üniversitesi, Doç. Dr. Yusuf Bayraktutan - Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Zekai Özdemir - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. A. Kadir
Deniz Özbay - Marmara Üniversitesi, Doç. Dr. Rasim Yýlmaz - Dumlupýnar Üniversitesi, Prof. Dr. Recep Tarý - Kocaeli Üniversitesi,
Prof. Dr. Rýdvan Karluk - Anadolu Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin BEKMEZ Tuna - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. Bekir GÖVDERE – Süleyman Demirel Üniversitesi
Yayýn Kurulu
: Dr. Rýdvan Çabukel, Fethi Çalýk, H. Bayram Babacan, Haluk Ersoy, Ahmet Yýlmaz, Ali Göçer, Ýsmail Güler, Nizamülmülk Güneþ
Yayýn Türü
: Yerel Süreli
Yayýn Periodu
: 3 Aylýk - Nisan - Mayýs - Haziran 2009
Görsel Tasarým
: 1111 Adam Yapým &Tanýtým
Adres
: Büyükdere C. No:143 34394 Esentepe/ istanbul
E-posta
: [email protected]
Tel
: 0 212 340 16 11
Faks
: 0 212 288 53 35
Baský
: FSF Printing House
Baský Tel
: 0 212 690 89 89
TMSF Çatý Basýn ve Halkla iliþkiler Müdürlüðü tarafýndan hazýrlanmaktadýr. Telif haklarý TMSF'ye aittir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir.
TMSF
21
EDÝTÖR’DEN
Merhaba
Her bahar yeni bir diriliþi müjdeler.
Baharýn geliþiyle, doðanýn yeniden doðuþu
gibi, insanlarýn da umutlarý yeþerir, daha
olumlu bakmaya baþlarlar hayata.
Kriz uzmanlarý, Türkiye’deki ekonomik
krizin daha fazla psikolojik olduðunu,
vatandaþlarýn fazla tedbirli davranarak
daha az tüketmeye baþladýklarýný,
bankalarýn ise yine fazla tedbirden dolayý
kredi vermekte temkinli davrandýklarýný
söylüyorlar.
Ýkinci çeyrekten itibaren ekonomik
daralmanýn durmasýný, piyasanýn
canlanmasýný, doðadaki bahar havasýnýn,
ekonomik göstergelere de yansýmasýný
diliyoruz.
Bahar dallarýnýn içimizi kabartan yaþama
sevincinin ekonomik hayatýmýzý da
canlandýracaðýný ümit ediyoruz.
Dergimizin bu sayýsýnýn kapak konusu
“Yeni Mevduat Sigortacýlýðý Direktifi”.
Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin
Mevduat Garantisi Programlarý Ýle Ýlgili,
30 Mayýs 1994 Tarihli ve 94/19/EC Sayýlý
Direktifinde Sigorta Limiti ve Geri Ödeme
Süresi Konularý Açýsýndan Deðiþiklik Yapan
11 Mart 2009 Tarihli ve 2009/14/EC Sayýlý
Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Direktifi,
Fon Uzmaný Fatih Deniz tarafýndan
çevirildi.
Özgür Ýlhan, Denetim ve Ýç Denetim
Kavramlarý ile Fon Uygulamalarý konusunu
tarihsel geliþimiyle birlikte ele alýyor.
Zülfikar Kanberoðlu, Ýflas Ýdare
Memurlarýnýn Görev ve Sorumluluklarýný
ele aldýðý makalesinde, iflas idare
memurlarýnýn seçilmesi ve uygulamalarýný,
Ýcra ve Ýflas Kanunun ve Bankacýlýk Kanunu
açýsýndan karþýlaþtýrarak inceliyor.
Dr. Yusuf Adýgüzel
Yayýn Yönetmeni
TMSF Basýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü
T. Ýþ Bankasý A.Þ. Hukuk Müþavir Yardýmcýsý
2
Ýbrahim Murat Haznedar “4389 Sayýlý
Bankalar Kanunu’nun Ek 5 inci
Maddesinin Ýptaline Ýliþkin, Anayasa
Mahkemesi Kararý Üzerine Bir
Deðerlendirme” ile bu sayýmýza katkýda
bulundu.
Ayrýca Kenan Daþkaya, Banka Hücümlarý;
Yücel Vural, Düzenleyici Etki Analizi; Ferdi
Demir, Döviz Kuru Sistemleri ve Ülkemizde
Nominal Çýpa Uygulamasý konularýný ele
alýyor.
Dergimizi medyanýn ekonomi
departmanlarý, üst kurullar, banka ve
finans kuruluþlarý gibi bütün ekonomi
çevrelerine yollamaktayýz. Gerek akademik
çevrelerden, gerekse ekonomi
uzmanlarýndan dergimize makaleler ve
araþtýrmalar ulaþtýrýlmaktadýr. Biz de yayýn
kurulu olarak bu yazýlarý deðerlendirmekte,
uygun olanlarýný yayýmlamaktayýz. Bize
gerek yazýlarýyla destek veren, gerekse
eleþtirileri ile bizleri uyaran ve yönlendiren
tüm dostlarýmýza teþekkür ediyoruz.
Dergimizin içeriði ile ilgili eleþtirilere ve
desteðe her zaman hazýr olduðumuzu bu
vesile ile bir kez daha vurguluyoruz.
Özellikle akademisyen arkadaþlarýmýzýn
sektörel yazýlarýný ve araþtýrmalarýný bizlerle
paylaþmalarýný bekliyoruz.
Gelecek sayýmýzda buluþmak üzere...
TMSF
MEVDUAT SÝGORTACILIÐINDA
YENÝ DÖNEM
Türkiye’deki bankalarda bulunan toplam mevduat hesaplarýnýn adet olarak yüzde 92’si garanti
kapsamýndayken, tutarý olarak yüzde 28’si güvence kapsamýnda bulunmaktadýr. Bu kapsam ve
tutarýn, kiþi baþýna düþen mevduat ve kiþi baþýna düþen gelir açýsýndan yeterli olduðu düþünülmektedir.
Ancak, AB normlarýna uygun olarak limitin yükseltilmesi ve tüzel kiþilerin kapsama dahil edilmesi
halinde, durum deðiþecektir.
Küresel finansal kirizin ortaya çýkmasýyla,
mevduat sigortacýlýðýnýn finansal istikrar açýsýndan
ne kadar önemli olduðu bir kez daha anlaþýlmýþ
oldu.
krizlerden çok iyi dersler çýkardý. Baþta ABD
olmak üzere geliþmiþ ülkelerde onlarca banka
batarken, ülkemizde böyle bir olumsuzluk
yaþanmadý.
Geliþmiþ ülkelerde ortaya çýkarak, dalga dalga
tüm dünyayý etkisi altýna alan krizin üstesinden
gelebilmek için, bütün ülkelerin ilk alacaklarý
önlemlerden biri mevduat sigortasý limitlerinin
yükseltilmesi oldu.
BDDK ile ortak yürüttüðümüz bir çalýþma ile,
güçlü bankacýlýk sistemini daha da saðlam ve
güvenilir hale getirecek yeni bir uygulamayý da
baþlattýk. Risk Esaslý Prim Sistemi olarak
adlandýrdýðýmýz bu yeni prim sistemi ile artýk
bankalar belirlenen, 14 deðiþik risk faktörüne
göre kategorize edilmeye ve farklý tarifeler
üzerinden prim ödemeye baþladýlar.
Tanýmladýðýmýz risk faktörlerine göre riski daha
az olan bankalar daha düþük prim ödeyecekler.
1 Ocak 2009 tarihi itibariyle yürürlüðe giren bu
yeni prim sistemi ile bankalarýn aldýklarý riske
mukabil prim ödemeleri saðlanacak ve risk
yönetimi politikalarýný geliþtirmeleri teþvik
edilecektir.
Geliþmiþ ülkelerde “batamayacak kadar büyük”
denilen bankalar birer birer batarken, mevduat
sahiplerinin bankacýlýk sistemine olan güvenlerini
diri tutmak çok önemliydi. Nitekim AB, kriz
sonrasý yayýnlandýðý bir direktif ile 20 bin Euro
olan asgari mevduat sigorta limitini, 50 bin
Euroya çýkardý. 2010 yýlý sonuna kadar da üye
ülkelerin bu limiti 100 bin Euroya çýkarmalarý
kararlaþtýrýldý. Ancak bu tutarýn yükseltilmesi,
AB yeni üye olan ve kiþi baþýna geliri nisbeten
düþük olan ülkelerin yükümlülüklerini artýrmýþ
olmasý nedeniyle eleþtirilere neden oldu.
Türkiye’deki bankalarda bulunan toplam
mevduat hesaplarýnýn adet olarak yüzde 92’si
garanti kapsamýndayken, tutarý olarak yüzde
28’si güvence kapsamýnda bulunmaktadýr. Bu
kapsam ve tutarýn, kiþi baþýna düþen mevduat
ve kiþi baþýna düþen gelir açýsýndan yeterli olduðu
düþünülmektedir. Ancak, AB normlarýna uygun
olarak limitin yükseltilmesi ve tüzel kiþilerin
kapsama dahil edilmesi halinde, durum
deðiþecektir.
Hali hazýrda 50 bin TL olan mevduat sigortasý
limiti, daha önce AB müktesebatý ile uyumlu
iken, kriz sonrasýnda, AB rakamlarýnýn altýnda
kaldý. Ancak 2008 yýlý sonunda TBMM’den geçen
yasal düzenlemeyle, mevduat sigortasý limitinin
artýrýlmasý ve kapsamýnýn geniþletilmesi yetkisi
Bakanlar Kurulu’na verildi. Gerektiðinde çok hýzlý
adým atýlmasýný saðlayacak bu uygulama ile,
zaten çok saðlam bir altyapýsý olan Bankacýlýk
sistemine ve mevduat sahiplerine ilave bir güven
verilmiþ oldu.
Daha önce farklý platformlarda dile getirildiði
gibi hem Türk bankacýlýk sektörü, hem de
düzenleyici ve denetleyici otoriteler geçmiþ
Sözlerimi baðlarken TMSF’nin çözümleme
faaliyetleri hakkýnda da çok kýsa bir kaç notu
aktarmak istiyorum. 2008 sonu itibariyle tahsilat
rakamýmýz 18 milyar dolarýn üzerine çýktý.
Protokoller ve diðer tahsilatlar ile bu rakam 22
milyar dolarý aþacak.
Önümüzdeki günlerde, özellikle Uzan Grubu
ile ilgili devam eden yurtdýþý davalarda TMSF
lehine önemli geliþmeler gerçekleþmektedir.
Gerek Fon, gerekse yönetim ve denetimi Fon’da
olan þirketler tarafýndan takip edilen yurtdýþý
davalarýn olumlu seyri, önümüzdeki günlerde
yurtdýþýndan büyük miktarlarda tahsilat imkaný
vereceðini gösteriyor.
Kurum olarak gerek Türkiye’de gerekse 15’i
aþkýn ülkede hukuki çalýþmalarýmýz devam ediyor.
Her zaman vurguladýðýmýz gibi TMSF’nin
tasarruflarý olabildiðince þefaf ve hukuki
denetime açýk olup Kurum olarak kanunlarýn
bize çizdiði sýnýrlar dahilinde kamu alacaklarýný
tahsil için azami gayret sarfedilmeye devam
edilmektedir.
Bu çalýþmalarýmýzýn karþýlýðýný ise gerek yüksek
tahsilat rakamlarý, gerekse her vesile ile þahit
olduðumuz yüksek kamuoyu takdiri þeklinde
alýyoruz.
Ahmet ERTÜRK
TMSF Baþkaný
3
21
21
ÇEVÝRÝ
YENÝ MEVDUAT SÝGORTACILIÐI DÝREKTÝFÝ
Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin Mevduat Garantisi Programlarý Ýle Ýlgili,
30 Mayýs 1994 Tarihli ve 94/19/EC Sayýlý Direktifinde Sigorta Limiti ve Geri
Ödeme Süresi Konularý Açýsýndan Deðiþiklik Yapan 11 Mart 2009 Tarihli ve
2009/14/EC Sayýlý Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Direktifi
Avrupa Birliðini tesis eden antlaþmayý ve
bu antlaþmanýn özellikle 47(2). maddesini göz
önüne alarak,
Komisyonun önerisini göz önüne alarak, Avrupa
Merkez Bankasýnýn görüþünü1 göz önüne
alarak,
Antlaþmanýn 251. maddesinde belirtilen
prosedüre2 uygun hareket ederek,
1- Konsey 7 Ekim 2008 tarihinde finans
sektörünün düzgün iþleyiþinin ve güvenin
yeniden tesis edilmesinin bir öncelik olduðuna
karar verdiðinden; bireysel tasarruf sahiplerinin
mevduatlarýný korumak için gereken tüm
önlemleri alma iþini üstlendiðinden;
Komisyonun mevduat sigorta sistemlerinin
uyumlaþtýrýlmasýný teþvik edecek uygun bir
teklifi acilen gündeme getirme niyetini uygun
gördüðünden;
2- Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin
94/19/EC sayýlý Direktifi3 mudiler için zaten
temel bir koruma saðladýðýndan; bununla
birlikte, sürmekte olan finansal kargaþa bu
koruma seviyesinin yükseltilmesini
gerektirdiðinden;
3- 94/19/EC Direktifi ile getirilen mevcut asgari
sigorta limiti, üye devletlerin daha yüksek bir
limit uygulama seçenekleri saklý kalmak üzere,
20.000 Avro olduðundan; bununla birlikte,
bu miktar Topluluk içindeki pek çok sayýda
mevduat için yeterli olmadýðýndan; mudinin
güvenini korumak ve finans piyasalarýna daha
fazla istikrar getirmek için asgari sigorta limitini
50.000 Avro’ya yükseltmek gerektiðinden; 31
Aralýk 2010 itibarý ile her bir mudinin toplam
mevduatlarý için sigorta limitini, 31 Aralýk 2009
itibarý ile Komisyon tarafýndan Avrupa
Parlamentosu ve Konseyine sunulmuþ bir etki
analizi ile böylesi bir artýþýn ve uyumlaþtýrmanýn
Çeviri:
Fatih DENÝZ
uygunsuz olduðu ve üye devletler arasýnda
rekabetin bozulmasýndan kaçýnmak ve Topluluk
içinde finansal istikrarýn ve tüketicilerin
korunmasýnýn saðlanmasý açýsýndan tüm üye
devletler için finansal olarak uygulanamaz
olduðu sonucuna varýlmadýðý müddetçe,
100.000 Avro’ya yükseltmek gerektiðinden;
etki analizi ile böylesi bir artýþýn ve
uyumlaþtýrmanýn uygunsuz olduðunun
açýklanmasý halinde, Komisyonun Avrupa
Parlamentosu ve Konseyine uygun önerilerde
bulunmasý gerektiðinden;
4- Üye bir devletin para biriminin Avro olup
olmadýðýna bakýlmaksýzýn ayný sigorta
seviyesinin tüm mudilere uygulanmasý
gerektiðinden; avro bölgesi dýþýndaki üye
devletlerin mudilerin eþ deðerde korunmasýný
saðlamaksýzýn, para biriminin çevrilmesinden
kaynaklanan miktarlarý yuvarlama olanaklarý
olmasý gerektiðinden;
5- Komisyon tarafýndan Avrupa Parlamentosu
ve Konseyine sunulacak olan rapor ile
mahsuplaþmalar, karþý talepler, sisteme
yapýlacak olan katkýlarýn belirlenmesi, mevduat
sigorta sistemleri arasýndaki sýnýr ötesi
iþbirliðinin etkinliði, mevduat sigorta sistemleri
arasýndaki baðlantý, mudilere yapýlacak olan
ödemenin alternatif yollarý ve acil durumda
kullanýlacak olan ödeme mekanizmalarý gibi
tüm ilgili konularýn analiz edilmesi
gerektiðinden; bu raporun amacý açýsýndan
üye devletlerin ilgili verileri toplamalarý ve
Komisyonun talebi üzerine bu verileri
Komisyona sunmalarý gerektiðinden;
6- Bazý üye devletler 94/19/EC Direktifi ile
emeklilik tazminatlarý gibi belirli uzun vadeli
mevduat çeþitlerine tam koruma getiren
mevduat sigorta sistemleri kurduklarýndan; bu
1 RG No. C 314, 9.12.2008, s.1.
2 Avrupa Parlamentosunun 18 Aralýk 2008 tarihli Görüþü (henüz resmi gazetede yayýmlanmadý) ve 26 Þubat 2009 ve 5 Mart 2009 tarihli Konsey
Strateji Geliþtirme Dairesi
Fon Uzmaný
Kararlarý.
3 RG No. L 135, 31.5.1994, s.5.
4
ÇEVÝRÝ
tip sistemlerdeki mudilerin haklarýna ve
beklentilerine saygý göstermek gerektiðinden;
7- Bazý üye devletler 94/19/EC Direktifi uyarýnca
geçici olarak yükseltilmiþ bazý hesap bakiyelerini
tam koruma altýna almak için mevduat sigorta
sistemleri kurmuþ ya da kurmayý
planladýklarýndan; Komisyonun 31 Aralýk 2009
itibarý ile geçici olarak yükseltilmiþ bazý hesap
bakiyelerinin tam korunmasýnýn devamýna ya
da teklif edilmesine yönelik bir deðerlendirme
yapmasý gerektiðinden;
8- Kredi kurumlarýnýn kendilerini, özellikle
likidite ve borç ödeyebilme durumlarýný koruyan
sistemlerin iþleyiþi, böylece mudilerin en azýndan
bir mevduat garanti sisteminin sunduðuna
eþdeðer seviyede korunmasýnýn garantilenmesi
ve bir üye devlet tarafýndan resmen tanýnmýþ
olan ya da baþlatýlmamýþ olan isteðe dayalý
mudi tazmin sistemlerinin bu Direktiften
etkilenmemesi gerektiðinden;
9- Üye devletlerin mevduat garanti sistemlerini
birbirleri ile anlaþmalar yapmak veya karþýlýklý
yükümlülükleri ile ilgili mevcut anlaþmalarý
geliþtirmek hususunda düþünmeye teþvik
etmeleri gerektiðinden;
10- Geri ödemelerdeki gecikme süresinin
hâlihazýrda 3 ay olmasý ve 9 aya kadar
geniþletilebiliyor olmasý mudi güveninin
korunmasý ihtiyacýna ters iþlediðinden ve onlarýn
ihtiyaçlarýný karþýlamadýðýndan; bu sebeple geri
ödemelerdeki gecikme süresinin 20 iþ gününe
indirilmesi gerektiðinden; bu sürenin yalnýzca
istisnai hallerde ve yetkili kurumun onayý
alýndýktan sonra uzatýlmasý gerektiðinden; bu
Direktifin yürürlüðe girdiði tarihten 2 yýl sonra
Komisyonun Avrupa Parlamentosu ve
Konseyine geri ödemelerdeki gecikme süresinin
10 iþ gününe indirilmesinin uygun olup
olmayacaðýný deðerlendiren ve ödeme
prosedürlerinin etkinliði ile gecikmeler hakkýnda
bir rapor sunmasý gerektiðinden;
11- Ýlave olarak, geri ödemenin yetkili
kurumlarýn kararý ile baþlatýldýðý durumlarda,
halen geçerli olan 21 günlük karar süresinin
geri ödeme hýzýnýn yavaþlamamasý için 5 iþ
gününe indirilmesi gerektiðinden; bununla
birlikte, yetkili kurumlarýn ilk önce bir kredi
kurumunun vadesi gelmiþ ve ödenebilir
durumdaki mevduatlarý geri ödeyemediðine
kanaat getirmeleri gerektiðinden; bu
deðerlendirmenin üye devletlerin adli veya idari
prosedürlerine tabi olmasý gerektiðinden;
12- Erken müdahale veya yeniden yapýlandýrma
tedbirlerinin baþarýsýz olmasý durumunda
mevduatlarýn emre amade olmadýðý
düþünülebileceðinden; bu durumun yetkili
kurumlarý geri ödemeler sýrasýnda diðer yeniden
yapýlandýrma çabalarýndan alýkoymamasý
gerektiðinden;
13- Üye devletlerin özellikle finansal kargaþa
zamanlarýnda bankacýlýk hizmetlerinin devamýný
ve bankalarýn likiditeye ulaþmasýný saðlamayý
amaçlamalarý gerektiðinden; bu amaçla, üye
devletler acil durumlardan etkilenmiþ olan
mudilerin baþvurusu üzerine ve bu baþvurudan
en fazla 3 gün sonra gereken miktarýn en kýsa
sürede ödenmesini temin edecek düzenlemeleri
yapmaya teþvik edildiðinden; mevcut 3 aylýk
geri ödeme süresinin düþürülmesi mudinin
güveni ve finans piyasalarýnýn uygun iþleyiþi
üzerinde olumlu etki yapacaðýndan; üye
devletlerin ve bunlarýn mevduat garanti
sistemlerinin geri ödemelerdeki gecikmeyi
mümkün olan en kýsa süreye çekmeleri
gerektiðinden;
Geri ödemelerdeki gecikme
süresinin hâlihazýrda 3 ay olmasý
ve 9 aya kadar geniþletilebiliyor
olmasý mudi güveninin korunmasý
ihtiyacýna ters iþlenmektedir ve
onlarýn ihtiyaçlarýný
karþýlamamaktadýr.
14- 94/19/EC Direktifi üye devletlere sigorta
limitini belli bir oranla sýnýrlama imkaný
sunduðundan; bu opsiyonun mudinin güvenini
zayýflattýðý görüldüðünden ve bu sebeple
sürdürülmemesi gerektiðinden;
15- 94/19/EC Direktifinin uygulanmasý için
gereken tedbirlerin, Komisyona verilen yürütme
yetkilerinin uygulanmasý için gereken
prosedürleri belirten 28 Haziran 1999 tarihli
ve 1999/468/EC sayýlý Konsey kararýna4 uygun
olarak alýnmasý gerektiðinden;
16- Özellikle, Komisyonun koruma seviyesini,
Komisyon tarafýndan yayýmlanan
uyumlaþtýrýlmýþ tüketici fiyatlarý indeksindeki
deðiþiklikler temelinde, AB’deki enflasyona
uygun olarak ayarlayacak þekilde
yetkilendirilmesi gerektiðinden; bu tedbir genel
kapsamlý olduðu ve 94/19/EC Direktifindeki
temel olmayan unsurlarý deðiþtirecek þekilde
tasarlandýðý için, bu tedbirin 1999/468/EC
sayýlý Konsey kararýnýn 5a maddesinde belirtilen
düzenleyici prosedüre uygun olarak ve titizlik
gösterilerek kabul edilmesi gerektiðinden;
17- Bu Direktifin amaçlarý, yani sigorta
seviyelerinin ve geri ödeme sürelerindeki
gecikmelerin uyumlaþtýrýlmasý, deðiþik üye
devletlerdeki hukuk sistemlerinde bulunan
deðiþik kurallarýn çokluðu sebebiyle üye
devletler tarafýndan yeterli bir þekilde yerine
getirilemeyeceði ve bu sebeple Topluluk
seviyesinde bu amaçlara daha iyi ulaþýlabileceði
4 RG No. L 184, 17.7.1999, s.23.
5
21
21
ÇEVÝRÝ
31 Aralýk 2010 itibarý ile, üye
devletler her bir mudinin toplam
mevduatlarý için geçerli olacak
sigorta miktarýnýn 100.000 Avro
olmasýný temin edeceklerdir.
için, Topluluk, kurucu antlaþmanýn 5.
maddesinde belirtilen yetki ikamesi prensibine
uygun tedbirler alabileceði için; 5. maddede
belirtilen oranlýlýk ilkesine uygun olarak, bu
Direktif bu amaçlarý baþarmak için gerekenlerin
ötesine geçmeyeceðinden;
18- Dolayýsýyla, 94/19/EC Direktifinin buna
uygun olarak deðiþtirilmesi gerektiðinden;
19- Daha iyi hukuk yapýmý konulu kurumlararasý
anlaþmanýn 34. maddesine uygun olarak5, üye
devletler, kendileri için ve Topluluk çýkarlarý
içinde, bu Direktif ile iç hukuka aktarma
tedbirleri ve bunlarý kamuoyu ile paylaþma
arasýndaki iliþkiyi mümkün olduðunca gösteren
kendi tablolarýný çizmeye teþvik edildiðinden;
BU DÝREKTÝFÝ KABUL ETMÝÞLERDÝR.
Madde 1
94/19/EC Direktifinde yapýlan Deðiþiklikler
94/19/EC Direktifi bu belge ile aþaðýdaki þekilde
deðiþtirilmiþtir:
1. Madde 1 (3) (i) ‘de 2. paragraf’ýn yerine þu
cümle gelecektir:
‘Yetkili makamlar bu tespiti mümkün olan en
kýsa süre içinde, ve her halükarda, kredi
kurumunun vadesi dolan ve ödenmesi gereken
mevduatlarý ödemediðine ilk kanaat getirdikleri
andan sonra en geç 5 iþ günü içinde
yapacaklardýr; veya’;
2. Madde 4 aþaðýdaki þekilde deðiþecektir:
(a) Paragraf 5’deki cümlenin yerine þu cümle
gelecektir:
‘5. 1’den 4’e kadar olan paragraflardaki
durumlarda üye devletler mevduat garanti
sistemlerinin birbirleriyle iþbirliði yapmasýný
temin edeceklerdir.’;
(b) Aþaðýdaki paragraf eklenecektir:
‘6. Komisyon bu maddenin iþleyiþini en azýndan
2 yýlda bir gözden geçirecek ve uygun görürse
ilave deðiþiklikler önerecektir.’;
3.Madde 7 aþaðýdaki þekilde deðiþecektir:
(a)paragraf 1’deki cümlenin yerine þu cümle
gelecektir:
‘1. mevduatlarýn emre amade olmamasý
durumunda üye devletler her bir mudinin
toplam mevduatlarý için geçerli olacak sigorta
miktarýnýn en azýndan 50.000 Avro olmasýný
temin edeceklerdir.
5 RG No. C 321, 31.12.2003, s.1.
6 RG No. L 3, 7.1.2004, s.36.
7 RG No. L 184, 17.7.1999, s.23.
6
1a. 31 Aralýk 2010 itibarý ile, üye devletler her
bir mudinin toplam mevduatlarý için geçerli
olacak sigorta miktarýnýn 100.000 Avro
olmasýný temin edeceklerdir.
Eðer Komisyon, madde 12’de atýfta bulunulan
raporunda, böylesi bir artýþýn ve
uyumlaþtýrmanýn uygunsuz olduðu ve üye
devletler arasýnda sýnýr ötesi çarpýklýklardan
kaçýnmak ve Topluluk içinde finansal istikrarýn
ve tüketicilerin korunmasýnýn saðlanmasý
açýsýndan tüm üye devletler için finansal olarak
uygulanamaz olduðu sonucuna varýrsa, Avrupa
Parlamentosuna ve Konseye birinci alt paragrafý
deðiþtirmek için bir teklif sunacaktýr.
1b. Avro bölgesinin dýþýnda bulunan ve
paragraf 1 ve 1a’da atýfta bulunulan Avro
cinsinden miktarlarý kendi ulusal para birimi
cinsinden ifade eden üye devletler, mudilere
fiilen ödenen paralarýn bu Direktifte belirlenen
miktarlara eþdeðer olmasýný temin
edeceklerdir.’;
(b) Paragraf 3’deki cümlenin yerine þu cümle
gelecektir:
‘3. Paragraf 1a, 1 Ocak 2008’den önce özellikle
toplumsal kaygýlarla belirli mevduat tipleri için
tam garanti sunan hükümlerin saklý kalmasýný
engellemeyecektir.
(c) Paragraf 4 silinecektir.
(d) Aþaðýdaki paragraf eklenecektir:
‘7. Komisyon paragraf 1 ve 1a’da atýfta
bulunulan miktarlarý, Komisyon tarafýndan
yayýmlanan uyumlaþtýrýlmýþ tüketici fiyatlarý
indeksindeki deðiþiklikler temelinde, AB’deki
enflasyona uygun olarak ayarlayabilir.
Direktifin temel olmayan unsurlarýný
deðiþtirecek þekilde tasarlanmýþ olan bu tedbir,
madde 7a(2)’de atýfta bulunulan düzenleyici
prosedüre uygun olarak titizlikle kabul
edilecektir.
4. aþaðýdaki madde eklenecektir:
‘Madde 7a
1. 2004/10/EC sayýlý Komisyon kararýyla 6
kurulan Avrupa Bankacýlýk Komitesi Komisyona
yardýmcý olacaktýr.
2. Bu paragrafa atýfta bulunulduðu yerlerde,
8. maddenin hükümleriyle ilgili olarak,
Komisyona verilen yürütme yetkilerinin
uygulanmasýyla ilgili prosedürleri belirten
1999/468/EC sayýlý ve 28 Haziran 1999 tarihli
Konsey kararýnýn7 madde 5a (1)’den (4)’e olan
ÇEVÝRÝ
kýsmý ile 7. maddesi uygulanacaktýr.’
5. 9. maddenin 1. paragrafý aþaðýdaki paragraf
ile deðiþtirilecektir:
‘1. Üye Devletler, kredi kurumlarýnýn, Topluluk
içinde kendilerinin ve þubelerinin üye olduklarý
mevduat garantisi programýnýn veya Madde
3(1), ikinci alt paragrafta veya Madde 3(4)’te
saðlanan herhangi bir alternatif düzenlemenin
belirlenebilmesi için gereken bilgileri, fiili ve
niyet eden mevduat sahiplerinin eriþimine
sunmalarýný temin edeceklerdir. Garanti
programý altýnda sunulan teminatýn tutarý ve
kapsamý da dâhil olmak üzere, mevduat
garantisi programý veya herhangi bir alternatif
düzenleme ile ilgili hükümler hakkýnda,
mevduat sahiplerine bilgi verilecektir. Bir
mevduat madde 7(2)’ye uygun olarak, garanti
programý tarafýndan sigortalanmamakta ise,
kredi kurumu mevduat sahibini bununla ilgili
olarak bilgilendirecektir. Tüm bilgiler, kolayca
anlaþýlabilir bir þekilde eriþime sunulacaktýr.
Tazmin þartlarý ile ilgili bilgiler ve tazmin elde
etmek için tamamlanmasý gereken þekil þartlarý
talep üzerine verilecektir.’;
eðer uygunsa, yetkili kurumlarýn bir kredi
kurumunda sorunlar tespit ettiði ve mevduat
garanti programlarýnýn müdahale etmesini
gerektirebilecek durumlarda ilgili mevduat
garanti programlarýnýn haberdar edilmelerini
temin edeceklerdir.
(b) Paragraf 2 silinecektir;
7. Madde 12 aþaðýdaki madde ile
deðiþtirilecektir:
‘Madde 12
1. Komisyon 31 Aralýk 2009 itibarý ile Avrupa
Parlamentosuna ve Konseye þu konularda bir
rapor sunacaktýr:
(a) Mevduat garanti programlarýnýn fonlama
mekanizmalarýnýn uyumlaþtýrýlmasý, özellikle,
mevduat tazmin ödemeleri ve adil rekabetle
ilgili olarak, sýnýr ötesi bir kriz durumunda
uyumlaþtýrma olmamasýnýn etkileri ve böyle
bir uyumlaþtýrmanýn fayda ve maliyetleri;
(b) Geçici olarak yükseltilmiþ belirli mevduat
hesaplarýna tam garanti saðlamanýn uygunluðu
ve þekilleri;
6. Madde 10 aþaðýdaki þekilde deðiþecektir:
(c) Risk bazlý prim sistemini uygulamak için
muhtemel modeller;
(a) Paragraf 1 aþaðýdaki paragraflarla
deðiþtirilecektir:
(d) Topluluk ölçeðinde bir mevduat garanti
programý kurmanýn fayda ve maliyetleri;
‘1. Mevduat garantisi programlarý, yetkili
makamlarýn, Madde 1 (3)(i)’de atýfta bulunulan
tespiti yaptýðý tarihten veya bir adli makamýn
Madde 1 (3)(ii)’de atýfta bulunulan kararý aldýðý
tarihten sonraki 20 iþ günü içinde, emre amade
olmayan mevduatlarla ilgili olarak mevduat
sahiplerince öne sürülen, usulünce doðrulanmýþ
alacak taleplerini ödeyecek durumda
olacaklardýr. Bu süre sýnýrlamasý alacak
taleplerinin teyit edilmesi için gerekli olan
mevduatlar ve mudiler ile ilgili kesin bilgilerin
toplanmasý ve aktarýlmasýný da içerecektir.
(e) Bir mudinin alacaðý ile borçlarýnýn birbirini
dengelediði durumlarda, sýnýr ötesi tasfiye de
hesaba katýldýðýnda, mahsuplaþma ile ilgili
farklý hukuk kurallarýnýn sistemin etkinliði ve
muhtemel çarpýklýklar üzerindeki etkisi;
Tümüyle istisnai durumlarda, bir garanti
programý, süre sýnýrýnýn uzatýlmasý için, yetkili
makamlara baþvurabilir. Böyle bir uzatma, 10
iþ gününü aþmayacaktýr.
16 Mart 2011 itibarý ile Komisyon, Avrupa
Parlamentosu ve Konseyine, ilk alt paragrafta
atýfta bulunulan, geri ödemelerdeki gecikme
süresinin 10 iþ gününe indirilmesinin uygun
olup olmayacaðýný deðerlendiren ve ödeme
prosedürlerinin etkinliði ile gecikmeler hakkýnda
bir rapor sunacaktýr.
Üye devletler, mevduat garanti programlarýnýn
sistemlerini düzenli olarak test etmelerini ve
Mevduat garantisi
programlarý, yetkili makamlarýn,
Madde 1 (3)(i)’de atýfta bulunulan
tespiti yaptýðý tarihten veya bir
adli makamýn Madde 1 (3)(ii)’de
atýfta bulunulan kararý aldýðý
tarihten sonraki 20 iþ günü içinde,
emre amade olmayan
mevduatlarla ilgili olarak mevduat
sahiplerince öne sürülen, usulünce
doðrulanmýþ alacak taleplerini
ödeyecek durumda olacaklardýr.
(f) Sigortalanan mudilerin ve ürünlerin
kapsamýnýn, KOBݒler ve yerel makamlarýn özel
ihtiyaçlarý da göz önünde bulundurularak,
uyumlaþtýrýlmasý;
(g) Mevduat garanti programlarý ile mudilerin
tazmini için kullanýlabilecek acil ödeme
mekanizmalarý gibi alternatif araçlar arasýndaki
iliþki.
Gerekli görülürse, Komisyon bu Direktifin
deðiþtirilmesi için uygun önerilerde
bulunacaktýr.
2. Üye devletler, mevduatlar için geçerli olacak
sigorta limitini ve kapsamýný deðiþtirmeye
niyetlendikleri zaman ve diðer üye devletlerle
iþbirliði yaparken herhangi bir zorlukla
karþýlaþmalarý durumunda Komisyonu ve
Avrupa Bankacýlýk Komitesini
bilgilendireceklerdir.
8. Ek III silinecektir.
7
21
21
ÇEVÝRÝ
Üye devletler, mevduatlar için
geçerli olacak sigorta limitini ve
kapsamýný deðiþtirmeye
niyetlendikleri zaman ve diðer üye
devletlerle iþbirliði yaparken
herhangi bir zorlukla
karþýlaþmalarý durumunda
Komisyonu ve Avrupa Bankacýlýk
Komitesini bilgilendireceklerdir.
Madde 2
Madde 3
Ýç Hukuka Aktarým
Yürürlük
1. Üye devletler bu Direktife uyum için gerekli
olan yasalarý, yönetmelikleri ve idari hükümleri
30 Haziran 2009 tarihine kadar yürürlüðe
koyacaklardýr.
Bu Direktif Avrupa Birliði Resmi Gazetesinde
yayýmýný takip eden 3. gün yürürlüðe girecektir.
Ýlk alt paragrafa istisna olarak, üye devletler,
bu Direktif ile deðiþtirilen 94/19/EC Direktifinin
10(1) maddesi, 7(1a) ve (3) maddesi ile 1.
maddesi 3(i) noktasýnýn ikinci paragrafýna uyum
saðlamak için gereken yasalarý, yönetmelikleri
ve idari düzenlemeleri 31 Aralýk 2010’a kadar
yürürlüðe koyacaklardýr.
Üye devletler bu hükümleri kabul ederken bu
Direktifi referans göstereceklerdir veya bu
hükümlerin resmi yayýmý sýrasýnda bu referansta
bulunacaklardýr. Böyle bir referansý yapmanýn
metotlarý üye devletlerce belirlenecektir.
3. Üye devletler bu Direktifin kapsadýðý alanda
kabul ettikleri iç hukuk temel hükümlerinin
metnini Komisyona ileteceklerdir.
8
Madde 4
Muhataplar
Bu Direktif Üye Devletlere hitap etmektedir.
11 Mart 2009’da Strasbourg’da yapýlmýþtýr.
Avrupa Parlamentosu adýna
Baþkan
H.-G. PÖTTERING
Konsey adýna
Baþkan
A. VONDRA
ARAÞTIRMA
BANKA HÜCUMLARI
Bankalar topladýklarý mevduatýn ancak bir bölümünü rezerv olarak ellerinde
tutarlar. Bankaya ne kadar mevduat sahibinin ayný anda gelip paralarýný çekmek
istiyecekleri ise belirsizdir ve bankalar bu belirsizlik sorununun üstesinden gelmek
zorundadýrlar.
Bankalarýn bir çeþit vade dönüþümü iþlevi
gördükleri bilinir. Bankalarýn yükümlülükleri
genellikle kýsa vadeli mevduatlar olup mevduat
sahipleri paralarýný istedikleri zaman çekebilme
esnekliði isterler. Buna karþýlýk bankalarýn
varlýklarý genellikle kamu sektörüne, firmalara
ve hane halkýna kullandýrýlmýþ olan,
yükümlülüklerine göre daha uzun vadeli ve
geri dönüþü kesin olmayan kredilerden oluþur.
Ýþte bu durum yani bankalarýn varlýklarý ile
yükümlülükleri arasýndaki vade uyumsuzluðu
bankalarý likidite uyumsuzluðu ve sonrasýnda
geliþebilecek iflas olaylarýna karþý kýrýlgan hale
getirir.
Günümüz bankacýlýðý kýsmi rezerv bankacýlýðýdýr.
Bankalar topladýklarý mevduatýn ancak bir
bölümünü rezerv olarak ellerinde tutarlar.
Bankaya ne kadar mevduat sahibinin ayný anda
gelip paralarýný çekmek istiyecekleri ise belirsizdir
ve bankalar bu belirsizlik sorununun üstesinden
gelmek zorundadýrlar. Bankalar bu belirsizliði
büyük sayýlar kanunu adý verilen bir ilkeden
yararlanarak çözmeye çalýþýrlar. Bu ilkeye göre
mevduat sahiplerinin sayýsý büyük ve kararlarý
birbirinden baðýmsýz ise banka elinde
bulundurmasý gereken rezerv miktarýný büyük
bir doðrulukla belirleyebilecektir. Yani bankanýn
çalýþtýðý mevduat sahibi sayýsý arttýkça, bankada
önceden bulundurmasý gereken mevduat
miktarýný artan bir doðrulukla tespit
edebilecektir.1 Belirlenen bu miktar üzerinde
mevduat çýkýþýnýn gerçekleþmesi çok düþük de
olsa ihtimal dahilindedir. Bu durumda
yakalanmýþ bankalar normal zamanlarda bu
açýðý diðer bankalardan kýsa süreli borçlarla
kapatabilirler.
Teorik olarak mevduat sahipleri bankalarýn
bilançolarýna bakabilmeli, kredi ve portföy
risklerini deðerlendirebilmeli ve bankanýn bütün
risklerini belirleyebilmelidir. Banka risk düzeyinin
mevduat sahibi açýsýndan yüksek olmasý
durumunda mevduat sahibi mevduatýný istediði
baþka bir bankaya götürebilmelidir. Fakat
gerçekte durum oldukça farklýdýr. Mevduat
sahipleri bankalarýn kredi portföylerinde
taþýdýklarý riskleri kolaylýkla deðerlendiremezler.
Çünkü bankalar risk özelliklerinin ayrýntýlý olarak
anlaþýlmasýný saðlamak için zaman ve kaynak
ayýrmak durumundadýrlar. Bankalarýn
bilançolarýnda gösterdikleri aktifler onlarýn
durum bazýndaki kararlarýný yansýtmaktadýr.
Dolayýsýyla mevduat sahipleri bankanýn risk
profilini açýk olarak göremez ve mevduatlarýnýn
maruz kalabileceði riskleri doðru olarak
deðerlendiremezler. Bu belirsizlik bankacýlýk
sisteminde muhtemel bir istikrarsýzlýðýn kaynaðý
olabilmektedir.
Banka hücumu söz konusu istikrarsýzlýðýn
ortaya çýkmasýnýn klasik bir þeklidir. Gerçek ya
da hayal ürünü olsun bazý olaylar mevduat
sahiplerinin çalýþtýklarý bankanýn
yükümlülüklerini karþýlayamayacaðýna
inanmalarýna yol açabilir. 2 Eðer mevduat
sahipleri mevduatlarýnýn bulunduðu bankanýn
gücü hakkýnda þüphe duyarlarsa diðer
mevduat sahiplerinden önce hýzla paralarýný
çekmek isteyeceklerdir çünkü banka mevduat
sahiplerinin taleplerini ‘’önce gelen önce hizmet
görür’’ prensibine göre cevaplayacaktýr. Bir
bankanýn karþý karþýya kaldýðý bu durum ‘’
banka veya mevduat hücumu’’ olarak
adlandýrýlýr.
Kýsmi rezerv bankacýlýðýna göre bankacýlýk
yapýp büyük sayýlar kanununa göre rezerv
miktarýný ayarlayan bir banka her ne kadar
saðlýklý olsa da bu durumla karþýlaþtýðýnda
mevduat sahiplerinin tümüne mevduatlarýný
hemen ödeyemeyecektir. Bu durum bankanýn
varlýklarýný zararýna da olsa likide etmesine
neden olacaktýr. Bu durumdaki bir banka
kredilerini erken çaðýrma yoluna giderse reel
sektörün nakit akýþýnýn bozulmasýna, bireylerin
1 Þýklar, Ýlyas, ‘’Finansal Ekonomi’’, Açýk Öðretim Fakültesi Yayýnlarý, 2006, s.239
2 http://www.tbb.org.tr/turkce/dergi/pdf/43.pdf
Kenan DAÞKAYA
Fon Uzman Yardýmcýsý
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
9
21
21
ARAÞTIRMA
Bir banka hücumu sonucunda
kiþiler mevduatlarýný, çektikleri
bankadan diðer bankalara
aktarýrlarsa piyasadaki para arzý
daralmamýþ olacak ve bankacýlýk
sektörünün dýþýna yansýmasý
oldukça düþük kalacaktýr.
hazýrlýksýz yakalanmasýna ve sonuç olarak
ekonominin olumsuz etkilenmesine neden
olacaktýr.
Banka hücumlarý, mevduat sahiplerinin risk
durumlarý hakkýndaki görüþlerinde deðiþime
yol açabilecek herhangi bir olay tarafýndan
tetiklenebilir. Ekonomik durgunluk belirtileri,
bankalarýn yoðun olarak kredi kullandýrdýðý bir
sektörün bilançolarýndaki bozulma, yüksek
enflasyon, döviz kurundaki ani deðiþimler, hýzlý
bir kredi büyüme sürecinin ardýndan gelen
kötü haberler, bankanýn kefalet ve garanti
verdiði müþterilerinin yükümlülüklerini yerine
getirememesi, benzer finansal kuruluþlarýn
iflaslarý gibi haklý nedenler mevduat sahiplerinin
bankalara hücum etmesine neden olabilir.
Bunun yanýnda bankacýlýk hücumlarý Diamon
ve Dybing’in modellerinde belirttikleri gibi
hiçbir haklý sebebe dayanmaksýzýn kendi
kendine de meydana gelebilir. Modelde banka
hücumlarý kendi kendini besleyen beklentilerden
doðmaktadýr. Bir mevduat sahibi bankanýn zor
duruma düþebileceðini ve diðer mevduat
sahiplerinin kendisinden önce paralarýný
çekebileceði düþüncesi ile hýzlý bir þekilde
mevduatýný çekmek isteyecek ve mevduat
sahiplerinin birçoðundaki bu beklentiler
bankanýn hücuma maruz kalmasýna neden
olacaktýr.3
Ýlk banka hücumlarý kredi geniþlemelerinin
ardýndan gerçekleþen kredi daralmalarýný
takiben meydana gelmiþtir. 1929-33 yýllarý
arasýnda Amerika’da gerçekleþen Büyük Buhraný
bir çok bankanýn maruz kaldýðý banka
hücumlarýnýn oluþturduðu bir bankacýlýk krizi
tetiklemiþti. Bunun akabinde bankacýlýk
sektöründe istikrarý saðlamak için TMSF benzeri
bir kurum olan FDIC kurulmuþtur.
duyduklarý güven aþýnmýþsa, bir bankaya olan
hücum diðer banka mevduat sahiplerinin de
kendi bankalarý hakkýnda þüphe duymalarýna
yol açacaktýr. Banka hücumu sadece bir banka
üzerinde gerçekleþirken birçok bankanýn ayný
anda banka hücumlarýna maruz kalmalarý
bankacýlýk paniði olarak adlandýrýlýr. Bu
durumda bankacýlýk sektörü bir bütün halinde
ani mevduat çýkýþlarýna maruz kalacaktýr. Birçok
bankanýn ayný anda mevduat sýkýntýsý çekmesi
bankalarýn belli bir noktadan sonra
özkaynaklarýnýn erimesi tehlikesiyle karþý karþýya
kalmasýna neden olacaktýr. Bu noktaya gelmiþ
bir finans piyasasýna düzenleyici ve denetleyici
kurumlarýn müdahalesi kaçýnýlmaz olabilir.
Bir banka hücumu sonucunda kiþiler
mevduatlarýný, çektikleri bankadan diðer
bankalara aktarýrlarsa piyasadaki para arzý
daralmamýþ olacak ve bankacýlýk sektörünün
dýþýna yansýmasý oldukça düþük kalacaktýr.
Mevduatýn bankalar arasýnda tekrar daðýlýmý
yüzünden geçici kredi aksamalarý yaþanabilir
ve bu nedenle faiz oranlarý ile döviz kurlarý
deðiþebilir. Fakat asýl tehlikeli durum bu deðildir.
Eðer banka hücumu birçok bankada yaþanýr
ve bireyler mevduatlarýný bankacýlýk sektörünün
dýþýna kaydýrýp ellerinde nakit olarak tutmak
isterlerse para arzý ve kredi hacmi düþecek tüm
ekonomi etkilenmiþ olacaktýr.4 Bu durum yani
sistemdeki tüm banka sermayesinin büyük
zarar görmesi sistemik bankacýlýk krizi olarak
adlandýrýlýr. Sistemik banka krizleri büyük kamu
maliyetleri ve üretim kayýplarýna neden
olmaktadýr. Bu krizleri önlemek için sýk sýk acil
likidite destekleri ve kapsamlý garantiler
uygulamaya konulmuþtur. 1970’den 2007’ye
kadar gerçekleþen önemli sistemik bankacýlýk
krizlerinin etkilerinin temizlenmesinin maliyeti,
üretim kayýplarý olarak gayrisafi yurt içi hasýlanýn
ortalama yüzde 20’si iken bu oran kamu
maliyetlerinde ortalama yüzde 13 civarýndadýr.5
BANKA HÜCUMLARININ ÖNLENMESÝ
Bazý teknikler tüm ekonomiye uygulanabilir.
Merkez bankasýnýn nihai kredi verme
faaliyetleri, mevduat sigortasý gibi finansal
güvenlik aðlarý birkaç bankada meydana gelen
problemlerin tüm finansal sisteme sirayet
etmesini önlemek için geliþtirilmiþlerdir.
Mevduat Sigortasý
Büyük Buhran sýrasýnda gerçekleþen bir banka hücumu
Dolandýrýcýlýk ve yanlýþ politikalar sonucu
mevduat sahiplerinin bankacýlýk sektörüne
Günümüzde birçok ülkede uygulanmakta olan
mevduat sigortasý sistemi bir banka paniði
yaþanmasý olasýlýðýný büyük ölçüde
düþürmektedir. Her ülkede uygulama esaslarý
3 Yýlmaz, Rasim ‘’Finansal Krizler ve Banka Hücumlarý’ ’ Ekin Yayýnlarý, Eylül 2005, s. 5
4 http://www.econlib.org/library/Enc1/BankRuns.html
5 http://en.wikipedia.org/wiki/Bank_run
10
ARAÞTIRMA
farklýlýk göstermesine karþýn, mevduat
sigortasýnda amaç, iflas eden bir bankadaki
mevduatýn belirli oranlarda güvence altýna
alýnmasýdýr. Amerikan bankacýlýk sisteminin
bankacýlýk paniklerine ve iflaslarýna karþý açýk
olan küçük ve bölgesel bankacýlýðý mevduat
sigortasý ihtiyacýný doðurmuþtur.
Mevduat sigortasý özellikle küçük mevduat
sahiplerinin tasarruflarýný koruduðu için
tasarruflar teþvik edilir. Mevduat sigortasý ayrýca
mevduat sahiplerinin tasarruflarý için daha az
risk primi talep etmelerini saðlayacaktýr. Bunun
karþýlýðýnda bankalar daha az kredi faizi talep
edecekler ve bu durum da yatýrýmlarý artýracak,
ekonomik büyümeyi teþvik edecektir. Mevduat
sigortasý getirdiði avantajlarla birlikte yeterli
risk denetimi yapýlmadýðý takdirde bankalarýn
aþýrý riskli alanlarda yatýrým yapmalarýna neden
olabilir.6
Bir finansal güvenlik kurumununun
yokluðunda banka panikleri
- Daha hýzlý meydana gelir.
- Daha sýk meydana gelir.
- Daha fazla iflasla sonuçlanýr.
- Makro ekonomiye daha fazla zarar verir.
Merkez Bankasýnýn Nihai Kredi Verme
Fonksiyonu
Merkez bankasý likidite sýkýþýklýðý içinde olan
bankalara likidite saðlama yoluyla bankalarýn
ayakta kalmasýný saðlayabilir. Örneðin iflasý
finansal sistemin bütünü etkileyebilecek
bankalarýn likidite sorunlarý yaþamasý
durumunda merkez bankasý bu bankalara
likidite desteði saðlayabilir. Batmasý halinde
finansal sistem için risk oluþturmasý muhtemel
bankalara kredi açýlmasý imkaný da bu
bankalarýn bu durumu istismar etmelerine ve
daha riskli alanlarda yatýrým yapmalarýna neden
olabilir. Bazý durumlarda müdahalenin hýzý çok
önemlidir. Müdahalenin ekonominin tekrar
düzeleceði beklentisiyle geciktirilmesi ekonomi
üzerindeki stresin artmasýna neden olabilir.
Uluslararasý Bankalarla Ortaklýk
Yabancý bankalarla kurulan ortaklýklar bankacýlýk
sektörünün çalkantýlý olduðu dönemlerde
özellikle alternatif kredi merci fonksiyonunu
yerine getirerek bankacýlýk sektörünün daha
istikrarlý olmasýna katkýda bulunabilir. Örneðin
2001 yýlýnda özel finans kurumlarýnýn maruz
kaldýðý ani mevduat çýkýþlarýnda Kuveyt Türk
Finans Kurumu dýþýndaki diðer özel finans
kurumlarý mevduat sahiplerinin taleplerini
karþýlamakta zorluk çekmiþlerdi. Kuveyt Türk
Finans Kurumu ise ana ortaðý olan Kuwait
Finance House’un desteðiyle mevduat
taleplerini yerine getirmiþtir. Kuwait Finance’in
desteðiyle mevduat sahiplerinin tekrar güvenini
kazanan Kuveyt Türk dolaylý bir þekilde diðer
bankalarýn da güven tesis etmelerine yardýmcý
olmuþtur.7
Yabancý bankalarla kurulan
ortaklýklar bankacýlýk sektörünün
çalkantýlý olduðu dönemlerde
özellikle alternatif kredi merci
fonksiyonunu yerine getirerek
bankacýlýk sektörünün daha
istikrarlý olmasýna katkýda
bulunabilir.
Bankalar ile mevduat sahipleri arasýnda
daha saðlam bir iliþkinin varlýðý
Yapýlan araþtýrmalar banka ile daha uzun süreli
iliþkisi olan ve mevduat sahibi olmanýn yanýnda
bankadan kredi kullanmýþ mevduat sahiplerinin
bankaya hücum sýrasýnda mevduatlarýný
çekmeye daha az meyilli olduklarýný
göstermektedir. Bu da çapraz satýþlarýn, gelir
üretmenin yanýnda banka için tamamlayýcý
sigorta mekanizmasý olduðunu göstermektedir.
Bunun yanýnda özellikle geliþmekte olan
ülkelerde mevduatlarýn kýsa vadeli olmasý banka
- mevduat sahibi arasýndaki iliþkinin geliþmesine
müsaade etmemektedir. Bu sürenin
uzatýlabilmesi banka hücumlarýnýn
önlenmesinde yardýmcý olabilir.8
Mevduat sigorta kapsamýnýn
yükseltilmesi ya da sýnýrlý korumadan
tam korumaya geçiþ
Özellikle sistemik riskin yüksek olduðu
dönemlerde banka hücumlarýný önlemek için
mevduat sigorta kapsamý sýnýrlý korumadan
tam korumaya geçirilebilir. Küresel krizin
yaþandýðý bu dönemde bazý ülkeler mevduat
sigorta kapsamýný yükseltmiþ ya da tam
korumaya geçmiþtir. Ülkemizde de 1994, 2001
ve 2003 yýllarýnda tam garanti uygulanmýþ,
normalleþme sürecinden sonra tekrar sýnýrlý
g ü v e n c e u y g u l a m a s ý n a g e ç i l m i þ t i r.
Bunlarýn dýþýnda banka bazýnda geçici olarak
alýnabilecek önlemlerde vardýr. Bunlar ;
• Banka hücumunu durdurmak için banka
geçici süreyle mevduat taleplerini askýya alabilir.
• Bankanýn hali hazýrdaki rezerv rasyosu
yükseltilebilir.
• Normal dönemlerde bankalar arasý
borçlanma yoluna gidebilir.
• Diðer bankalardan borç temin edememesi
durumunda menkul kýymetlerinin satýþý yoluna
gidebilir.
6 Yýlmaz, Rasim ‘’Finansal Krizler ve Banka Hücumlarý’ ’, Ekin Yayýnlarý , Eylül 2005, s.87-88
7 Yýlmaz, Rasim ‘’Finansal Krizler ve Banka Hücumlarý’ ’, Ekin Yayýnlarý, Eylül 2005, s.23
8 Iyer,Rajkamal- Manju Puri ’’ Understanding Bank Runs:The Ýmportance of Depositor-Bank’’ , 2008
11
21
21
ARAÞTIRMA
Banka hücumlarý normal
dönemlerde özellikle mevduat
sigortacýlýðýnýn kurulmasýndan
sonra büyük ölçüde kontrol altýna
alýnmýþ olsa da piyasanýn kýrýlgan
olduðu dönemlerde çok daha
tehlikeli olabilir.
Kaynakça
1. Douglas, W. Diamond-Philip
H.Dybvig , Bank Runs,Deposit
Ýnsurance, and Liquidity, Journal of
Political Economy, Vol.91,No.3, s.40119, June 1983.
2.http://www.econlib.org/library/En
c1/BankRuns.html
Son Dönemde Gerçekleþen Bazý Banka
Hücumlarý
1. 1995 yýlýnda piyasaya girip çok kýsa zamanda
piyasa lideri olan Ýhlas Finans Kurumu (ÝFK)
2000 yýlýnda toplam özel finans kurumlarý
mevduatlarýnýn yüzde 40’ýný toplamýþtýr. ÝFK
her zaman sektörün üzerinde kar payý oranlarý
daðýtmýþtýr. BDDK, ÝFK’nýn diðer likidite
problemine düþen ve TMSF’ye devredilen
bankalar gibi kurtarýlamayacaðýný ve ÝFK’da
mevduatý olanlarýn bu parayý ticaret
mahkemesinde bireysel alacak davasý açarak
ya da tüm alacaklýlarýn þirketin iflasýný isteyerek
tahsil etmeleri gerektiðini duyurmuþ ve bu
kurumda mevduatý olan yaklaþýk 200.000
mevduat sahibi paniðe kapýlmýþtýr. Mevduat
sahiplerinin arasýnda kurumun zor durumda
olduðu dedikodusu yayýlmýþ ve kurum mevduat
sahiplerinin panik haline düþerek, vadeli
mevduatlarýný bozmalarýna ve para çekmelerine
engel olamamýþtýr.9
2. 2007 Eylül ayýnda Ýngiliz Bankasý Northern
Rock, Bank of England’dan acil durum kredisi
almýþ ve bu durumun kýsa süreli likidite
problemlerinden kaynaklandýðýný duyurmuþtur.
Bankanýn acil durum kredisi almasýný takip
eden gün bankanýn þubelerinin önünde uzun
kuyruklar oluþmuþ, 17 Eylül’e kadar bankadan
2 milyar Ýngiliz sterlini civarýnda mevduat çýkýþý
yaþanmýþtýr.
3. Iyer, Rajkamal - Manju Puri ’’
Understanding Bank Runs: The
Ýmportance of Depositor-Bank’’ ,
2008
http://www.nber.org/papers/w14280
4. M. Santomero, Anthony ‘’
Bankacýlýk Düzenlemeleri
Müþterilerine Nasýl Yansýr?’’ , 2001
http://www.tbb.org.tr/turkce/dergi/
pdf/43.pdf
2007 ‘de Northern Rock’ta yaþanan banka hücumu
IndyMac’in durumunu daha da kötüleþtirmiþ
ve 3.800 çalýþanýný iþten çýkarmak zorunda
kalmýþtýr.
4. 25 Eylül 2008’de Washington Mutual çok
büyük bir banka hücumu yüzünden
kapatýlmýþtýr. 10 gün içinde mevduat sahipleri
16.7 milyar dolar çekmiþlerdir. Bankalara FDIC
tarafýndan devir iþlemlerinin hazýrlanmasý için
cuma günleri el konulurken Washington
Mutual’a büyüklüðü yüzünden perþembe günü
el konulmuþtur.
Sonuç olarak banka hücumlarý normal
dönemlerde özellikle mevduat sigortacýlýðýnýn
kurulmasýndan sonra büyük ölçüde kontrol
altýna alýnmýþ olsa da piyasanýn kýrýlgan olduðu
dönemlerde çok daha tehlikeli olabilir. Örneðin
son dönemde Macaristan’da ülke para birimi
olan forint’in dolar karþýsýnda deðer kaybetmesi
mevduat sahiplerinin bankalara hücum
etmesine neden olmuþtur. Küresel ekonomik
kriz nedeniyle zaten zor durumda olan ülke
ekonomisi bankacýlýk paniðine karþý daha
savunmasýz kalmýþtýr. Kriz dönemlerinde birçok
bankanýn ayný anda banka hücumlarýna maruz
kalmasý bankacýlýk sektörünün ve daha
sonrasýnda reel sektörün çok büyük sorunlarla
karþý karþýya kalmasýna neden olabilir. Saðlýklý
ve istikrarlý bankacýlýk sistemleri için hükümetler
sistemdeki bazý riskleri üstlenebilir. Bununla
birlikte mevduat sigortasý ve merkez bankasýnýn
likidite desteði gibi tedbirler bankalarýn aþýrý
riskli alanlara yatýrým yapmalarýna, küçük
mevduat sahiplerinin de bankanýn risklerini
deðerlendirmeden en yüksek faizi veren
bankalara para yatýrmalarýna neden olabilir.
Ahlaki risk olarak adlandýrýlan bu durumu
ortadan kaldýrmak için düzenleyici ve
denetleyici otoriteler bankalarýn risklerini uygun
þekilde sýnýrlandýrmalý, gerekli düzenlemeleri
yapmalý ve banka denetimini saðlamalýdýr.
Düzenleyici ve denetleyici otoriteler bankalarýn
sermaye yeterliliði kriterlerine uymalarýný,
bilançolarýný ve finansal durumlarýný
kamuoyuna bildirmelerini, risk alýmlarýnýn
sýnýrlanmasýný ve gerekli finansal acil önlemleri
almalarýný saðlarlar. 10 Devlet, mevduat
güvencesi verme, ödemeler sisteminde
garantör olma ve son ödünç verme
fonksiyonlarýyla bu görevi üstlenirken
bankalarýn bu imkanlar üzerinden farklý risklere
neden olmamalarý için gerekli denetleme ve
düzenlemeleri yapmalýdýr.
7. Yýlmaz ,Rasim ‘’Finansal Krizler ve
Banka Hücumlarý’’ Ekin Yayýnlarý,
Eylül 2005
3. 2008 Temmuz ayýnda Amerika’da IndyMac
Bank’a federal düzenleyiciler el koymuþtur.
IndyMac Bank aylardýr sermaye konusunda
zor günler geçirmekteydi. Fakat hem
düzenleyiciler hem de banka, sorunlarý için
Senatör Charles E. Schumer ‘in bankanýn
durumu hakkýnda yazdýðý mektubu suçladýlar.
26 Haziranda mektubun yayýmlanmasýndan
sonra bankanýn müþterileri günde yaklaþýk
olarak 100 milyon dolar, toplamda da 1.3
milyar dolar mevduat çektiler. Banka hücumu
8.http://en.wikipedia.org/wiki/Bank
_run
9 Yýlmaz, Rasim ‘’Finansal Krizler ve Banka Hücumlarý’ ’, Ekin Yayýnlarý, Eylül 2005, s. 20
10 Yýlmaz, Rasim ‘’Finansal Krizler ve Banka Hücumlarý’ ’, Ekin Yayýnlarý, Eylül 2005, s.110
5. Þýklar, Ýlyas, ‘’Finansal Ekonomi’’,
Anadolu üniversitesi Açýk Öðretim
Fakültesi Yayýnlarý, 2006
6. Ted Temzelides, 1997. "Are bank
runs contagious?," Business Review,
Federal Reserve Bank of Philadelphia,
issue Nov, pages 3-14
12
MAKALE
DÜZENLEYÝCÝ ETKÝ ANALÝZÝ
Düzenleyici Etki Analizinin resmi düzeyde kabul edilip uygulanmasý ilk olarak
1975 yýlýnda ABD’de Gerald Ford’un baþkanlýðý döneminde “ekonomik analiz”
þeklinde gerçekleþmiþtir.
Sosyal ve ekonomik amaçlara yönelik olarak
devlet tarafýndan yürürlüðe konulan kurallar,
kamusal politikalar ve uygulamalarýn bütünü
olan düzenlemelerin amacýnýn ve hedeflenen
sonuçlarýnýn açýkça ortaya konmasý önem
arzetmektedir. Planlanan amaca ulaþmak
(etkililik) ve bu amacý en az maliyet ile
gerçekleþtirebilmek (etkinlik) daha iyi
düzenleme sürecinin temel taþlarýný
oluþturmaktadýr.
Düzenleyici Etki Analizi (DEA), düzenleme
yapýlýp yapýlmamasýna, yapýlacak bir
düzenlemenin içeriðinin belirlenmesine veya
mevcut bir düzenlemenin deðiþtirilmesine ya
da kaldýrýlmasýna karar vermede kullanýlan
analitik bir araçtýr. Etki analizi, birbiriyle ilintili,
fakat farklý bir çok analitik teknikten
f a y d a l a n ý l m a s ý s u r e t i y l e k a r a r- a l m a
mekanizmasýndaki aktörlere alacaklarý kararlarýn
nitel (quantitative) ve nicel (qualitative)
potansiyel etkilerini, kararýn uygulama
aþamasýndan önce göstermek amacýyla
kullanýlan bir araþtýrma yöntemidir. DEA,
idarenin düzenleme faaliyetinden doðan
etkilerin sistematik olarak incelenmesi ve bu
inceleme sonucunda çýkan verilerin karar
alýcýlara iletilmesini içeren bir düzenleme
reformu aracý olarak da adlandýrýlabilir.
ödeyecek olanlar, hem de karar alýcýlar
açýsýndan önem arz etmektedir.
Tarihi
Düzenleyici Etki Analizinin resmi düzeyde kabul
edilip uygulanmasý ilk olarak 1975 yýlýnda
ABD’de Gerald Ford’un baþkanlýðý döneminde
“ekonomik analiz” þeklinde gerçekleþmiþtir.
Bu geliþmedeki temel neden düzenlemelerdeki
aþýrý çoðalma ile ABD’deki enflasyonist baskýlar
olmuþtur. Zaman içinde, ekonomik analiz
kapsamýnda yapýlan deðerlendirmelerin içeriði
geniþlemiþ ve sadece iþletmeler üzerindeki
maliyetler deðil, her çeþit önemli fayda ve
maliyet de analize konu olmuþtur. Böylece
Düzenleyici Etki Analizinin temelleri atýlmýþtýr.
1995 yýlýnda OECD Bakanlar Konseyi devlet
düzenlemelerinin kalitesini artýrmak amacýyla
bir tavsiye metni yayýmlamýþ ve Düzenleyici
Etki Analizine burada atýfta bulunmuþtur.
Ayrýca, Düzenleyici Etki Analizinden maksimum
fayda saðlanmasý için yapýlmasý gerekenleri,
iyi uygulamalardan (best practice) yola çýkarak
sýralamýþtýr. Düzenleyici Etki Analizi birçok
OECD ülkesinde yaygýnlaþmýþ olmakla birlikte,
kabul ediliþi, kapsamý, uygulanýþý ve
deðerlendirme ölçütleri gibi konulardaki
çeþitlilik devam etmektedir.
Hem inceleme hem de iletiþim boyutu
Düzenleyici Etki Analizinin ayný oranda önemli
parçalarýný oluþturmaktadýr. Ýletiþim boyutu
inceleme sonucu ortaya çýkan bilgilerin karar
alýcýlarla ve karardan etkileneceklerle
paylaþýlmasýný ve danýþma sürecini ifade
etmektedir.
2000 yýlýnda Avrupa Birliði üyesi ülkelerin
hükümet ve devlet baþkanlarýnýn kabul ettiði
Lizbon Stratejisi ve 2001 yýlýnda yayýmlanan
Mandelkern Raporundan sonra, Avrupa
kurumlarý iyi düzenleme ile ilgili kurumlararasý
anlaþma ile basitleþtirme ve düzenleyici ortamýn
geliþtirilmesi hususunda Komisyon eylem
planýný da kapsayan düzenleyici iyileþtirme
stratejisi uygulamaya konulmuþtur. Avrupa
Komisyonu, Mart 2005 tarihli‘’Avrupa
Birliðinde Ýstihdam ve Büyüme için iyi
Düzenleme” bildirisi ile ‘’Ýyi Düzenleme
Programý’’nýn hayata geçirilmesi için aþaðýdaki
üç temel hususun uygulanmasýný önermiþtir:
Düzenleyici Etki Analizi hem düzenlemeden
faydalanacak, hem düzenlemenin bedelini
a. Avrupa Birliði düzeyinde daha çok
Düzenleyici Etki Analizi ve Basitleþtirme gibi
DEA ile mevcut ve yeni çýkarýlacak mevzuatýn
olumlu ve olumsuz etkilerinin sistematik olarak
incelenmesi amaçlanmakta, düzenlemenin
bütçeye, mevzuata, sosyal, ekonomik ve ticarî
hayata, çevreye ve ilgili kesimlere etkilerinin
ne olacaðý tespit edilmeye çalýþýlmaktadýr.
Yücel VURAL
Strateji Geliþtirme Dairesi
Fon Uzmaný
13
21
21
MAKALE
DEA ile kamunun düzenleyici
karar mekanizmalarýnýn
(yasalar/yönetmelikler vb.) niteliðini
arttýrýlmasý ve yapýlan
düzenlemelerin daha iyi yönetiþim
ilkeleri olan hesap verilebilirlik,
þeffaflýk ve tutarlýlýk ile örtüþmesi
saðlanabilir.
modern enstrümanlarýnýn uygulanmasý.
b. Ýyi Düzenleme ilkelerinin Birlik ülkelerindeki
bütün düzenleyiciler tarafýndan uygulanmasý
için üye ülkelerle daha çok iþ birliðinin
saðlanmasý.
c. Birlik düzeyinde ve üye ülkelerdeki bütün
düzenleyiciler ve ilgililer arasýndaki yapýcý
diyalogun güçlendirilmesi.
Bu Bildirinin üzerinde durduðu temel konularý
dört baþlýk altýnda ele alabiliriz; vatandaþlarýn
faydalarýný maksimize etmek için
düzenlemelerin iyi dizayn edilmesi, kurallarýn
etkinliðinin saðlanmasý ve uyumun
desteklenmesi, Birlik ilkeleri olan subsidiarite
ve orantýlýlýk ilkeleri doðrultusunda, ekonomik
maliyetlerin minimize edilmesi ve
düzenlemelerin geliþtirilmesi.
2005 yýlýnýn baþýndan itibaren, Komisyonun
Etki Analizi ilkeleri, yeni bütün yasal
düzenlemelerde uygulanmaktadýr. Daha detaylý
Etki Analizi ilkeleri ise Haziran 2005’de bütün
Komisyon personeline teblið edilmiþtir. Aslýnda,
üye ülkeler kendi ihtiyaçlarý doðrultusunda
kendi RIA yöntemlerini uygulama þansýna
sahiptirler. Ayrýca, bazý üyeler bütün
düzenlemeleri için Etki Analizi yaparken, bazýlarý
ise ekonomik ve sosyal etkisinin daha büyük
olacaðýný düþündükleri düzenleme önerileri
için etki analizi yapmaktalar. Dolayýsý ile,
Ülkelerin Etki Analizi ile ilgili uygulama
kapsamlarý oldukça farklý bir yapý arz etmektedir.
DEA’NIN Amaçlarý
DEA ile kamunun düzenleyici karar
mekanizmalarýnýn (yasalar/yönetmelikler vb.)
niteliðini arttýrýlmasý ve yapýlan düzenlemelerin
daha iyi yönetiþim ilkeleri olan hesap
verilebilirlik, þeffaflýk ve tutarlýlýk ile örtüþmesi
saðlanabilir. DEA;
• DEA, politika önerilerinin fayda ve
maliyetlerinin deðerlendirilmesini ve bu
deðerlendirmelere müzakere yoluyla bütün
paydaþlarýn katýlmasýný, böylelikle de devletin
karar alma mekanizmasýnýn þeffaflaþtýrýlmasýný
saðlar.
• Politika önerilerinin deðerlendirilmesinde
kullanýlan bilgi ve yöntemlerin raporlanmasý
ve söz konusu politika deðiþikliðinin toplum
üzerindeki muhtemel etkilerinin hesaplanarak
ortaya konulmasý devletin hesap verebilirliðine
katkýda bulunur.
• Düzenleme ortamýnýn, hem karar alýcýlar
hem de düzenlemelerden etkilenen toplum
kesimleri açýsýndan iyileþtirilmesini ve daha
tutarlý bir hale getirilmesini saðlar.
• Düzenleme sürecinin saðlýklý iþleyebilmesi
14
açýsýndan, düzenleyicilerin baðýmsýz olmasý
ve sorumlu olduklarý mercilerin açýkça
belirlenmesi gereklidir. Bu noktada
düzenleyicilerin ne ölçüde baðýmsýz olmalarý
gerektiði ve baðýmsýzlýklarýný nasýl
koruyabilecekleri konularý önem kazanmaktadýr.
Ancak, kamunun organizasyon yapýsýndaki ve
düzenleyici kurumlardaki farklýlýklardan dolayý
bütün ülkeler ve kurumlar için tek bir ideal
çerçeve bulunmamaktadýr, dolayýsýyla
uygulamalar ülkeden ülkeye farklýlýk
göstermektedir. Kamunun alacaðý tedbirlerin
etki alanýnýn geniþliði göz önüne alýndýðýnda
karar alma sürecinde DEA’nýn uygulanmasý
hayati bir önem taþýmaktadýr. Ancak, DEA’nýn
uygulama alaný kamunun karar alma süreciyle
sýnýrlý kalmamakta, özel sektör tarafýndan da
strateji belirlemede etkin bir þekilde
kullanýlmaktadýr.
DEA’NIN Faydalarý
Düzenleyici Etki Analizinden beklenen
faydalardan ilki, düzenleme seçenekleri
arasýnda faydalarý maliyetlerini telafi eden,
faydalarý en çoða çýkarýp, maliyetleri en aza
indiren seçeneði tercih etmektir. Düzenleyici
Etki Analizi devletin eylemlerinin etkilerinin
fayda ve maliyetler de dahil olmak üzere
anlaþýlmasýna yardýmcý olmaktadýr. Günümüzde
birçok ülkede ampirik temelli düzenlemeye
doðru bir eðilim görülmekte ve düzenlemelerin
maliyet açýsýndan mümkün olduðunca etkin
olmasý amaçlanmaktadýr.
Düzenleyici Etki Analizi farklý düzenlemelerin
fayda ve maliyetlerinin karþýlaþtýrýlmasý için
temel oluþturmakta ve düzenlemeler veya
düzenleme alanlarý arasýnda öncelikleri
belirleme konusunda da yardýmcý olmaktadýr.
Kaynaklarýn daha az etkin düzenlemelerden
daha etkin düzenlemelere kaydýrýlarak tahsis
edilmesi, kamusal politikalarýn maliyetini
d ü þ ü r ü p e t k i l i l i ð i n i a r t ý r a b i l e c e k t i r.
Düzenleyici Etki Analizi yoluyla çeþitli politika
hedefleri arasýnda bütünleþme, uyum ve
eþgüdüm saðlanabilmektedir. Bu anlamda
Düzenleyici Etki Analizi sadece analitik bir araç
deðil, ayný zamanda çeþitli çýkarlarý bir araya
getiren bir eþgüdüm aracýdýr. Düzenleyicilerin
karþýlaþtýklarý önemli sorunlardan birisi de
birbirini etkileyen birden çok politikanýn
birbirleriyle uyumlaþtýrýlmasý sorunudur.
Toplumsal ve ekonomik hayat karmaþýklaþtýkça
düzenleyiciler düzenlemeleri yaparken sadece
dar anlamda kendi hedeflerinin deðil,
düzenlemenin ekonomik etkinlik, ticaret,
yoksulluðun azaltýlmasý, eþitlik, çevre ve benzeri
alanlardaki etkilerini de göz önüne almalýdýr.
Düzenleyici Etki Analizi bu amaç doðrultusunda
önemli bir iþlev üstlenmektedir.
MAKALE
Düzenleyici Etki Analizinin diðer bir faydasý da
saydamlýðýn ve katýlýmcýlýðýn geliþtirilmesi
yönünde bir danýþma aracý olmasýdýr. Son
dönemlerde kamu yönetiminde daha açýk ve
katýlýmcý karar alma sürecinin benimsenmesi
yönünde güçlü bir eðilime tanýk olunmaktadýr.
Devletler ilgili kesimlerin karar alma sürecine
zamanýnda, daha etkili ve daha geniþ katýlýmýnýn
saðlanmasý yönünde çok çeþitli yöntemler
kullanmaktadýr. Bu süreç hesap verme
sorumluluðunu, açýklýðý ve saydamlýðý artýrmaya
yönelik hareketin önemli bir parçasýný
oluþturmaktadýr. Düzenleyici Etki Analizi bu
sürece olumlu katkýda bulunmaktadýr. Bu
özelliðinden dolayý Düzenleyici Etki Analizi
danýþma süreciyle çok yakýndan iliþkilidir. Ýlgili
taraflarýn sürece dahil edilmesi düzenleme
sürecinin saydamlýðýný artýrmakta, Düzenleyici
Etki Analizinin kalite kontrolünü saðlamakta
ve kararlarýn dayandýðý bilgileri geliþtirmektedir.
Düzenleyici Etki Analizi tüm seviyelerdeki karar
alýcýlarýn hesap verme sorumluluðunu
güçlendirmektedir. Düzenlemelerin gerekçesi,
beklenen fayda ve maliyetleri ve sonuçlarý
önceden ilan edildiðinden, vatandaþlarýn, karar
alýcýlarý ortaya çýkan sonuçlar üzerinden sorumlu
tutmasý olanaðý artmaktadýr.
Düzenleyici Etki Analizi yapýlýrken yararlanýlan
tekniklerden bazýlarý aþaðýda belirtilmektedir:
• Fayda-maliyet analizi,
• Maliyet etkinliði analizi,
• Maliyet deðerlendirmesi,
• Fayda deðerlendirmesi,
• Risk analizi.
Fayda-maliyet
analizi
Maliyet etkinliði
analizi
Maliyet
deðerlendirmesi
Risk analizi
Eðer tahmin edilen faydalar
maliyetleri aþarsa,
düzenleme arzu edilebilir.
Fayda birimi baþýna maliyet
hesaplanýr.
Düzenlemelerin
maliyetlerini deðerlendirir.
Maliyetlerin çok yüksek
olmadýðýný gösterme
giriþimlerini de kapsayabilir.
Politikadan etkilenen
risklerin þiddetinin ve
saðlýkla ilgili sonuçlarýnýn
nicel deðerlendirmesini
saðlar.
Düzenleyici Etki Analizinde Kullanýlan
Analiz Teknikleri
(Tablo-1)
TÜRKÝYE’DE DURUM
Avrupa Birliði Lizbon Stratejisi kapsamýnda
tüm üye ülkelerde 2000 yýlýndan itibaren
baþlatýlan “Daha Ýyi Düzenleme Çalýþmalarý”na
paralel olarak, ülkemizdeki “düzenleyici
çerçeve”yi iyileþtirmek, Düzenleyici Etki Analizi
(DEA) çalýþmalarýný yönlendirmek, bakanlýklar
ile diðer kamu kurum ve kuruluþlarýnca
yapýlacak DEA’larýn kalite kontrolünü
gerçekleþtirmek ve kamu yönetiminin bu
alandaki kapasitesini geliþtirmek için çalýþmalar
yapmak üzere Kasým 2004 tarihinde
Baþbakanlýkta “Daha Ýyi Düzenleme Çalýþma
Grubu” oluþturulmuþtur.
Düzenleyici Etki Analizi tüm
seviyelerdeki karar alýcýlarýn hesap
verme sorumluluðunu
güçlendirmektedir.
Düzenlemelerin gerekçesi,
beklenen fayda ve maliyetleri ve
sonuçlarý önceden ilan edildiðinden,
vatandaþlarýn, karar alýcýlarý ortaya
çýkan sonuçlar üzerinden sorumlu
tutmasý olanaðý artmaktadýr.
Anýlan Çalýþma Grubunun Ekonomik Ýþbirliði
ve Kalkýnma Teþkilatý (OECD) ve Avrupa Birliði
(AB) ile ortaklaþa gerçekleþtirdiði eðitim
çalýþmalarý sonucunda, kamu yönetiminde ve
toplumda bu alanda farkýndalýk ve idari
kapasite oluþmasý konusunda önemli mesafeler
alýnmýþtýr.
Ayrýca, kamu laboratuarlarý alanýnda
gerçekleþtirilen bir pilot proje ile DEA’nýn
ülkemizdeki ilk uygulamasý gerçekleþtirilmiþtir.
Bu proje sürecinde, hem katýlýmcý bakanlýklarýn
bu alandaki uygulama kapasiteleri geliþtirilmiþ
hem de kamu kurum ve kuruluþlarýnca
uygulanacak olan “Düzenleyici Etki Analizi
Rehberi”nin oluþturulmasýnda uzman
görüþlerinden istifade edilmiþtir.
17/02/2006 tarihinde yayýmlanan “Mevzuat
Bir düzenlemenin hem
olumlu hem de
olumsuz etkilerini ve
politikalarýn toplumun
çýkarlarýný en iyi þekilde
saðlamasý gerekliliðini
yansýtýr.
Bazen önemli fayda
bileþenleri nicel olarak
ifade edilemeyebilir.
Dolayýsýyla bunlara
daha az önem verme
riski bulunmaktadýr.
Etkin olmadýðý açýk
olan politikalarý eler ve
politikalarýn göreli
faydalarýna iliþkin bir
endeks saðlar.
Faydalarýn optimal
seviyesinin seçimine
karar veremez.
Toplumun düzenleme
için ödeyeceði toplam
fiyatý saptar ve
düzenlemenin
ekonomik fizibilitesine
bakar.
Düzenlemenin
faydalarýný göz önünde
bulundurmaz.
Karar
alýcýlara
politikanýn risklerin
azaltýlmasýnda etkili
olup
olmadýðý
konusunda bir fikir
verir.
Çok çeþitli risk etkileri
bulunabilir. Risklerin
azaltýlmasý için
maliyetleri veya riskler
dýþýndaki diðer etkileri
deðerlendirmez.
(Tablo-1)
15
21
21
MAKALE
Düzenleyici etki analizi,
herhangi bir kamu hizmetinin veya
programýn baþlatýlmasý, yönetim
biriminin kurulmasý veya
düzenlemenin yapýlmasýna iliþkin
kararlarýn alýnmasý ya da
uygulanmasýndan önce bunlarýn
toplum açýsýndan getirisinin ve
muhtemel sonuçlarýnýn
hesaplanmasýný, fayda ve
maliyetinin deðerlendirilmesini
ifade etmektedir.
Hazýrlama Usul ve Esaslarý Hakkýnda
Yönetmelik”in 24 üncü maddesinde, milli
güvenliði ilgilendiren konular ile bütçe ve kesin
hesap kanunlarý ve kanun hükmünde
kararnameler hariç olmak üzere, 17/02/2006
tarihinden itibaren hazýrlanacak kanun ve
kanun hükmünde kararnameler ile Baþbakanlýk
tarafýndan uygun görülecek diðer düzenleyici
iþlemler için DEA yapýlmasý öngörülmektedir.
Bu konu ile ilgili olarak ayrýca Nisan 2007’de
2007/6 sayýlý Baþbakanlýk Genelgesi ile resmi
DEA ilkeleri yayýmlanmýþtýr.
17 Þubat 2006 tarihinde yürürlüðe girmiþ olan
Mevzuat Hazýrlama Usul ve Esaslarý Hakkýnda
Yönetmelikte genel olarak;
Düzenlemelerin ilgili kurumlarca hazýrlanmasý,
Hazýrlanan taslak hakkýnda ilgili kurumlarýn
görüþlerinin alýnmasý,
Ýlgili kurumlar arasýnda mutabakat saðlanmasý,
Düzenlemelerin dilinin sade olmasý,
Taslaklarýn son haliyle Baþbakanlýða
gönderilmesi,
Etkisi 10 milyon TL üzerinde olan Kanun ve
KHK taslaklarý için DEA yapýlmasý
hususlarý düzenlenmiþtir.
Kurumumuz bünyesinde yapýlacak olan
Düzenleyici Etki Analizi çalýþmalarý için gereken
icra, temsil ve koordinasyon iþlevlerinin yerine
getirilmesini teminen TMSF Strateji Geliþtirme
Daire Baþkanlýðýnýn görevlendirilmesi hususu
Baþkanlýk Makamý Oluru ile uygun
bulunmuþtur.
Yapýlacak Düzenleyici Etki Analizinde Yer
Alacak Hususlar
Yönetmeliðe göre analizin içermesi gereken
unsurlar aþaðýda yer almaktadýr:
1- Düzenlemenin hazýrlanmasýný gerekli kýlan
sebeplerin neler olduðu, düzenlemenin türünün
doðru seçilip seçilmediði.
Kaynakça
Býçkýcý M. Düzenleyici Etki Analizi
Eralp N.A. Etki Analizi ve AB
Uygulamalarý
Karaosmanoðlu H.S. Düzenleyici Etki
Analizi ve Türkiye Uygulamasý
Kýzýlcýk, R. Avrupa Birliði ve Türkiye’de
Mevzuatý Ýyileþtirme Çabalarý
www.abgs.gov.tr
2- Düzenlemenin muhtemel fayda ve
maliyetlerinin neler olduðu, faydalarýn
maliyetleri haklý çýkarýp çýkarmadýðý.
3- Düzenlemenin bütçeye ek malî yük getirip
getirmediði, getiriyorsa yaklaþýk maliyetin ne
olduðu,
4- Düzenlemenin yeni bir teþkilat kurulmasýný
veya kadro ihdasýný öngörüp öngörmediði ve
bunlarýn gerekli olup olmadýðý,
5- Düzenlemenin sosyal, ekonomik ve ticarî
hayata, çevreye ve ilgili kesimlere etkilerinin
neler olacaðý,
www.riaturkey.org
www.tepav.org
16
6- Düzenlemenin kýrtasiyeciliði ve bürokratik
formaliteleri artýran yönlerinin bulunup
bulunmadýðý,
7- Düzenleme yapýlýrken ilgili taraflarýn
görüþlerini beyan etme fýrsatý bulup bulmadýðý.
8- Düzenlemenin uygulanabilir olup olmadýðý,
düzenlemeye uyumun nasýl saðlanacaðý
uygulamanýn nasýl takip edileceði,
9- Düzenleme ile yetki ve sorumluluk verilen
idarenin doðru seçilip seçilmediði, ve
10- Düzenlemenin etkilerinin nasýl ölçüldüðü
hususlarýdýr.
Sonuç
Düzenlemelerin sosyal hayat, piyasalar, küçük
ve orta ölçekli iþletmeler, büyüme ve istihdam
olmak üzere pek çok alana tesir ettiði
görülmektedir. Dolayýsýyla oluþabilecek olumlu,
olumsuz, niyet edilmemiþ veya istenilen tüm
sonuçlarýn düzenlemeler yapýlmadan önce
tespit edilmesi ve üzerinde derinlemesine
düþünülmesi gerekmektedir. Bu amaca hizmet
edebilecek bir araç olarak düzenleyici etki
analizleri kullanýlabilir. Düzenleyici etki analizi,
herhangi bir kamu hizmetinin veya programýn
baþlatýlmasý, yönetim biriminin kurulmasý veya
düzenlemenin yapýlmasýna iliþkin kararlarýn
alýnmasý ya da uygulanmasýndan önce bunlarýn
toplum açýsýndan getirisinin ve muhtemel
sonuçlarýnýn hesaplanmasýný, fayda ve
maliyetinin deðerlendirilmesini ifade
etmektedir. Düzenleyici etki analizi bir
düzenlemenin baþtan kadük olma ihtimalini
ortadan kaldýrmasý açýsýndan oldukça önemli
bir araçtýr. Bir düzenlemenin fayda, maliyet ve
etkilerinin tespiti ile vatandaþlarýn, firmalarýn,
sivil toplum kuruluþlarýnýn, sosyal ortamýn ve
piyasalarýn ne yönde etkileneceði belirlenebilir.
Düzenleyici etki analizinin asla politik karar
alma süreci yerine geçmeyeceði de bilinmelidir;
ancak saðladýðý önemli verilerle politik kararýn
yönünü etkileyebilir. Bu analiz, düzenlemelerin
olasý etkileri önemli olduðu durumda ya da
sosyal amaçlarla hareket edildiðinde parasal
sýnýrý aþýp aþmadýðýna bakýlmaksýzýn
uygulanmalýdýr. Düzenleyici etki analizi
konsültasyon süreci ile kamuoyu bilgilendirilir;
böylece idareye vatandaþlarýn güven ve desteði
artar; þeffaflýk ve hesap verilebilirlik desteklenir,
niyet edilmemiþ sonuçlarýn önüne geçilebilir.
Ayrýca bu analiz, üst yönetim tarafýndan faydalý
olabilmesi için desteklenmelidir. Son olarak
bu analizin ülkeden ülkeye deðiþmekle beraber,
kurumlar arasýnda sürekli iþbirliðiyle birlikte
yoðun bir çalýþmayý ve uzun bir zaman dilimini
gerektiren bir süreç olduðu unutulmamalýdýr.
MAKALE
DENETÝM ve ÝÇ DENETÝM KAVRAMLARI
ÝLE FON UYGULAMALARI
Ülkemizde de son yýllarda öncelikle özel sektörde uygulama alaný bulmaya baþlayan
iç denetim, yapýlan yasal düzenlemelerle kamu alanýnda da hayatiyet kazanmýþtýr.
Bu çalýþmanýn hazýrlanmasýndaki amaç, klasik anlamda “denetim” ile “iç denetim”
kavramlarýnýn tarihsel geliþimleriyle birlikte ortaya konulmasýdýr.
1. GÝRÝÞ
Ekonomik olaylarýn giderek karmaþýklaþmasý
ve buna paralel olarak içsel ve dýþsal risk
faktörlerindeki çeþitlenme, bunlarla mücadele
yollarý arayan ve risk faktörlerini asgari seviyeye
indirme gayretindeki þirket ve kurumlarýn
denetim kavramýna bakýþ açýsýnda deðiþimlere
yol açmýþtýr. Denetim kavramýna dünya
genelinde atfedilen önem artmaya baþlamýþ,
denetim birimleri yönetimin destekçisi ve
süreçlerin birer parçasý gibi algýlanmaya
baþlamýþtýr. Algýlamalardaki bu deðiþim,
yönetimle denetim birimleri arasýndaki iþbirliðini
geliþtirmiþ, bu süreç denetim uygulamalarýnda
geleneksel yorumlardan farklýlýklar gösteren
anlayýþlarýn ortaya çýkmasýna neden olmuþtur.
Ýç denetim kavramý, bu anlayýþýn bir ürünüdür.
Geleneksel anlamdaki “teftiþ” ve “denetim”
kavramlarýndan sýyrýlan risk odaklý ve proaktif
temelli iç denetim uygulamalarý, ayrý bir
uzmanlýk alaný olarak kabul görmeye baþlamýþ
ve dünya genelinde hýzlý bir geliþme içerisine
girmiþtir.
Þirket ve kurumlarýn özellikle son 50 yýldýr
kurum içi stratejik performans hedeflerine ve
uzun vadeli kurumsal amaçlarýna ulaþmasý
hususunda nesnel ve baðýmsýz bir danýþmanlýk
faaliyeti görevi üstlenen iç denetim kavramý,
1940’larýn baþýnda A.B.D.’de hukuka uygunluk
denetimi kavramý ile sýnýrlý olan geleneksel
denetim kavramýnýn bir takým olumsuzluklarý
engellemede yetersiz kaldýðý ve hatalarýn genel
olarak sistemden kaynaklandýðý hususundan
hareketle performans denetimi, sistem
denetimi, risk denetimi ve bilgi teknolojisi
denetimi gibi denetim tekniklerinin kullanýlmaya
baþlamasýyla literatürdeki yerini almýþtýr. Çeþitli
uluslararasý örgütlenmeler yoluyla sürekli bir
açýlým ve geliþim sürecine tabi tutulmasýyla iç
denetim kavramý dünya çapýnda kabul görmeye
baþlamýþtýr. Ülkemizde de son yýllarda öncelikle
özel sektörde uygulama alaný bulmaya baþlayan
iç denetim, yapýlan yasal düzenlemelerle kamu
a la n ýn da da h a ya tiyet ka z a n m ýþ týr.
Bu çalýþmanýn hazýrlanmasýndaki amaç, klasik
anlamda “denetim” ile “iç denetim”
kavramlarýnýn tarihsel geliþimleriyle birlikte
ortaya konulmasý, ayrýca 01.05.2008 tarihinde
yürürlüðe giren “TMSF Denetim Faaliyetleri
Yönetmeliði”yle belirlenen usul ve esaslar
çerçevesinde Fon bünyesinde gerçekleþtirilmesi
öngörülen iç denetim faaliyetlerine iliþkin olarak
kurum çalýþanlarýnýn bilgilendirilmesidir.
Çalýþmamýzýn birinci ve ikinci bölümlerinde
denetim ve iç denetim kavramlarý genel olarak
tanýtýldýktan sonra, üçüncü bölümde anýlan
yönetmelik hükümleri çerçevesinde Fon
bünyesinde gerçekleþtirilmesi öngörülen iç
denetim faaliyetlerinin usul ve esaslarý üzerinde
durulacaktýr.
2. DENETÝM
2.1. Denetim Kavramý ve Tarihsel Geliþimi
Günümüzde yaþanan krizlerle -son olarak
ABD’de baþ gösterip tüm dünyayý etkisi altýna
alan finansal krizde olduðu gibi- önemini bir
kat daha arttýran denetimin tanýmýný Tamer
AKSOY þu þekilde yapmaktadýr: “Denetim; çok
kabaca, klasik anlamda geçmiþe yönelik olarak
neler olduðu, nasýl olduðunu, ya da günümüz
risk ve sistem bazlý modern proaktif denetim
yaklaþýmý doðrultusunda geleceðe yönelik
olarak neler olabileceðini anlamak ve öngörmek
için çok çeþitli ve çok boyutlu olabilecek belirli
hususlarý, gözaltýnda bulundurmak, kontrol
etmek, murakabe etmektir.”1
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna hýzlý bir
geçiþ yaþamakta olan günümüz dünyasýnda
pek çok kavram, kurum, olgu baþkalaþýma
uðramaktadýr. Yukarýda yapýlmýþ olan denetim
tanýmýnda da deðiþime vurgu yapýlmýþ, modern
anlayýþ içerisinde denetim faaliyetinin yalnýzca
geçmiþte olmuþ-bitmiþ olaylar üzerinde
durmayacaðý, ayný zamanda gelecekte neler
1 Tamer AKSOY, Tüm Yönleriyle Denetim-Cilt 1, Yetkin Yayýnlarý, 2. Baský, Ankara 2006, s. 46.
Özgür Ýlhan YALNIZ
Fon Denetçi Yardýmcýsý
Erdinç PERÇEMLÝ
Fon Denetçi Yardýmcýsý
17
21
21
MAKALE
Denetim kavramýnýn evrimi,
tarihsel olgulara baðlý olarak
sürekli deðiþim gösteren karmaþýk
bir yapýya sahiptir. Zira önem
atfedilen ihtiyaçlarýn dönemsel
olarak deðiþime uðramasýna baðlý
olarak denetim anlayýþ ve
uygulamalarýnda da sürekli olarak
bir farklýlaþma yaþanmýþtýr.
olabileceði hakkýnda ilgililere ýþýk tutmakta
olduðu belirtilmiþtir.
Diðer bir tanýmla denetim, ekonomik faaliyet
ve olaylarla ilgili olarak gerçekleþmiþ sonuçlarý
(bazý hallerde þu andaki sonuçlarý) önceden
belirlenmiþ amaçlar, ölçütler ve standartlara
göre, tarafsýz olarak analiz etmek ve ölçmek
suretiyle kanýtlara dayanarak deðerlendirmek,
gelecekteki hatalarýn önlenmesine yardýmcý
olmak, kiþi ve kuruluþlarýn geliþmesine, mali
yönetim ve kontrol sistemlerinin geçerli,
güvenilir ve tutarlý hale gelmesine rehberlik
etmek ve elde edilen sonuç ve bulgularý ilgililere
duyurmak için uygulanan sistematik bir
süreçtir2.
Denetim kavramýnýn evrimi, tarihsel olgulara
baðlý olarak sürekli deðiþim gösteren karmaþýk
bir yapýya sahiptir. Zira önem atfedilen
ihtiyaçlarýn dönemsel olarak deðiþime
uðramasýna baðlý olarak denetim anlayýþ ve
uygulamalarýnda da sürekli olarak bir
farklýlaþma yaþanmýþtýr.
Denetim kavramýnýn Anglo-Sakson ülkelerindeki
karþýlýðý, “auditing” dir. Auditing kavramýnýn
kökeni Latince iþitme veya dinleme anlamýna
gelen “audire” fiiline dayanmaktadýr. Bunun
anlamý, eski tarihlere dayanan toplumlarda
seçilmiþ uzmanlarýn, görevli kiþilerin yaptýklarý
iþleri dinleyerek, doðrularý bulmaya
çalýþmalarýdýr 3 . Kamusal alanda denetim
olgusunun ortaya çýkýþý demokrasinin geliþim
göstermesiyle birlikte ortaya çýkmýþ mutlak
iktidar sahibinin iktidarýnýn sýnýrlandýrýlmasý,
iktidarýn denetlenmesini de birlikte getirmiþtir.
Özel kesimde ise ticaretle uðraþan kiþilerin
temsilcilerini uzak diyarlara mallarý ile birlikte
göndermesi, sermayedarlarýn bu temsilcileri
denetime tabi tutmalarýný gerektirmiþtir.
Meslek ünvaný olarak auditor ünvaný, 1289
yýlýnda ilk defa Ýngiltere’de kullanýlmýþtýr.
Profesyonel denetçiliðin ilk örgütü ise 1581’de
Venedik’te kurulmuþtur4.
Yýllar ve hatta yüzyýllar itibariyle geliþen ticari
faaliyetler, artan sanayi üretimi ve nihayet
geliþen bilgi teknolojilerinin finansal ve ticari
faaliyetlerde kullanýlmasý, denetimin önemini
sürekli arttýrmýþ ve bu devinimle birlikte denetim
faaliyeti bugünkü anlamýný kazanmýþtýr.
2.2. Denetimin Türleri
Denetim faaliyetleri, nitelikleri itibariyle üç ana
baþlýk altýnda toplanabilir:
2.2.1. Amaçlarýna Göre Denetim
• Faaliyet Denetimi: Örgütsel faaliyetlerin
sistematik bir biçimde incelenerek, bu faaliyetler
için kullanýlan kaynaklarýn etkinlik ve verimliliðe
iliþkin sonuçlarýnýn saptanmasýdýr 5 .
• Uygunluk Denetimi: Bir örgütün mali
iþlemlerinin ve faaliyetlerinin belirlenmiþ
yöntemlere, kurallara veya mevzuata uygun
olup olmadýðýný belirlemek amacýyla
incelenmesidir6.
• Finansal Tablolarýn Denetimi: Ýlgili
taraflara sunulmuþ olan geniþ içerikli bilgilerin
finansal tablolarýn düzenlenme ilkelerine ve
amacýna uygun olarak konulmuþ olan ölçütlerle
uygun olup olmadýðýný belirlemeye yarayan
denetim türüdür. Finansal tablolardan kasýt
bilanço, gelir tablosu, nakit akým tablosu ve
özkaynaklar deðiþim tablosudur7.
2.2.2. Niteliklerine Göre Denetim
• Sürekli Denetim: Denetime konu olan
organlarýn sürekli olarak denetlenmesidir.
• Sýnýrlý Denetim: Ara dönemlerde, talep
üzerine gerçekleþtirilen denetim faaliyetidir.
2.2.3.Denetçinin Statüsüne Göre Denetim
• Ýç Denetim: Organizasyonun faaliyetlerine
deðer katmak ve geliþtirmek için kaynaklarýn
etkinlik ve verimlilik esaslarýna göre kullanýlýp
kullanýlmadýðýný deðerlendirmek ve rehberlik
yapmak amacýyla yapýlan baðýmsýz, objektif
bir güvence saðlama ve danýþmanlýk faaliyetidir.
• Dýþ Denetim: Dýþ ve denetlenenden
baðýmsýz bir birim tarafýndan hesaplar, mali
tablolar ve iþlemler ile mali yönetimin düzenliliði
ve mevzuata uygunluðu hakkýnda görüþ
bildirmek amacýyla yürütülen faaliyetlerdir.8
3. ÝÇ DENETÝM
3.1. Ýç Denetimin Tanýmý ve Tarihçesi
Günümüz dünyasýnda yeni iþ süreçlerinin
beraberinde getirdiði karmaþýk örgütlenme
yapýsý, denetim mekanizmasýnýn geleneksel
fonksiyonlarýna ilaveten deðer yaratýcý ve
organizasyonun gelecekteki performansýný
2 Arif COÞKUN, Performans ve Risk Denetim Kavramlarý, Sayýþtay Yayýnlarý, Ankara, 2000, s. 15.
3 Nejla BOZKURT, Muhasebe Denetimi, Alfa Yayýnlarý, 3. Baský, Ýstanbul, 2000, s. 7.
4 Serkan GÜNLER, Türk Kamu Yönetiminde Denetim ve Yeni Bir Öneri, Kýrýkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilimdalý
Yüksek Lisans Tezi, s. 13.
5 Melih ERDOÐAN, Denetim-Kavramsal ve Teknolojik Yapý, 3.Baský, s. 6.
6 GÜNLER, a.g.e., s. 29.
7 ERDOÐAN, a.g.e., s. 3.
8 Sacit YÖRÜKER, Türkçe-Ýngilizce-Fransýzca Denetim Kavramlarý, Sayýþtay Yayýnlarý, Araþtýrma/Ýnceleme / Çeviri Dizisi: 1, Eylül 1999, s. 8.
18
MAKALE
artýrmaya dönük fonksiyonlarýný bünyesinde
barýndýran risk odaklý iç denetim kavramýnýn
önemini artýrmýþtýr. Ýç denetimin uluslararasý
kabul görmüþ tanýmý Ýç Denetçiler Enstitüsü
(Institute of Internal Auditors-IIA) tarafýndan
þu þekilde yapýlmaktadýr:
“Ýç Denetim, bir kurumun faaliyetlerini
geliþtirmek ve onlara deðer katmak amacýný
güden baðýmsýz ve objektif bir güvence ve
danýþmanlýk faaliyetidir. Ýç denetim, kurumun
risk yönetim, kontrol ve kurumsal yönetim
süreçlerinin etkinliðini deðerlendirmek ve
geliþtirmek amacýna yönelik sistemli ve disiplinli
bir yaklaþým getirerek kurumun amaçlarýna
ulaþmasýna yardýmcý olur.”9
Yukarýda yer verilen tanýmda iç denetim
kavramýnýn kurum faaliyetlerini geliþtirici ve
kurumun hedeflerine ulaþmasýnda yardýmcý,
baðýmsýz, objektif bir güvence ve danýþmanlýk
f a a l i y e t i o l d u ð u v u r g u l a n m a k t a d ý r.
Ýç denetimin objektif güvence saðlama
fonksiyonu, gerek kurum içindeki gerekse
kurum dýþýndaki kiþilere þu yönlerden güvence
saðlamaktadýr:10
• Kurum içerisinde etkin bir iç denetim vardýr;
kurumun risk yönetimi, iç kontrol sistemi
ve iþlem süreçleri etkin bir þekilde iþlemektedir.
• Ýþlemlerin muhasebe kayýtlarýna dökülmesi
sonrasýnda ortaya çýkan veriler ve mali
tablolar doðru ve eksiksizdir.
• Varlýklarý risklerden koruyacak kontrol ve
denetim süreçleri faaldir.
• Faaliyetler etkili, ekonomik, verimli ve
mevzuata uygun bir þekilde
gerçekleþtirilmektedir.
Bu sayýlan nitelikleri haiz bir iç denetim ile
güvence saðlanmýþ olan iç ve dýþ karar alýcýlar,
kurum ile ilgili olan faaliyet ve kararlarýnda
tereddüt yaþamazlar. Kurum çalýþanlarý
açýsýndan ise bu tip bir iç denetimin varlýðý
suiistimali caydýrýcý bir nitelik taþýr.
Ýç denetim tanýmýnda vurgu yapýlan diðer bir
fonksiyon “danýþmanlýk faaliyeti” ise kurumun
hedeflerini gerçekleþtirmeye yönelik
faaliyetlerinin ve iþlem süreçlerinin sistemli ve
düzenli bir biçimde deðerlendirilmesi,
geliþtirilmesi ve görülen aksaklýklarýn
giderilmesine yönelik olarak yöneticilere
önerilerde bulunulmasý faaliyetlerini içerir.11
Modern anlamda iç denetim uygulamalarý, II.
Dünya Savaþýnýn ardýndan, yönetim biliminin
geliþimine paralel olarak muntazam bir geliþim
sürecine girmiþtir. Bu anlamda 1941 yýlýnda
A.B.D.’de Ýç Denetçiler Enstitüsü kurulmuþtur.
Bu enstitü tarafýndan iç denetime iliþkin yazýlý
düzenlemeler yapýlmaya baþlanmýþ ve ilk defa
1947 yýlýnda “Ýç Denetimin Sorumluluklarý
Hakkýnda Teblið” yayýmlanmýþtýr. “Ýç Denetim
Mesleki Uygulama Standartlarý”nýn yayýmlanma
tarihi ise 1978’dir.12
Ýlk dönemlerde iç denetçilerden beklenen,
basit anlamda iþletmelerin varlýklarýný korumak
olmuþtur. Ýç denetçiler iþletme içerisinde adeta
bir “polis” olarak görülmüþtür. Ancak yaþanan
geliþmeler iç denetimin fonksiyonunu büyük
bir deðiþime uðratarak onu yönetim sürecinin
ayrýlmaz bir parçasý haline getirmiþtir. Özellikle
2002 yýlýnda A.B.D.’de yürürlüðe giren
Sarbanes Oxley-Act ile birlikte iç denetim
mesleðinin geliþimi hýzlanmýþ ve günümüzdeki
modern anlamýna kavuþmuþtur. Bu geliþim
süreci halen devam etmektedir ve iç denetim
kavramýna atfedilen önem de ayný ölçüde hýzla
artmaktadýr. Ýç denetimin zamanla daha iþlevsel
bir kimlik kazanmasý, iç denetçiliðin de ayrý
bir meslek ve uzmanlýk alaný olarak kabul
edilmesi gerekliliðini ortaya çýkarmýþtýr.
Ýç denetim tanýmýnda vurgu
yapýlan diðer bir fonksiyon
“danýþmanlýk faaliyeti” ise
kurumun hedeflerini
gerçekleþtirmeye yönelik
faaliyetlerinin ve iþlem süreçlerinin
sistemli ve düzenli bir biçimde
deðerlendirilmesi, geliþtirilmesi ve
görülen aksaklýklarýn giderilmesine
yönelik olarak yöneticilere
önerilerde bulunulmasý
faaliyetlerini içerir.
3.2. Ýç Denetimin Özellikleri ve
Uluslararasý Ýç Denetim Standartlarý
Yukarýda belirtilen tanýmlar dikkate alýndýðýnda,
iç denetim faaliyetinin diðer denetim
faaliyetlerinden en büyük farkýnýn, saðladýðý
güvence ve danýþmanlýk faaliyetlerini bir arada
yürütmesi olduðu görülmektedir. Ýç denetim,
yönetimin bir parçasý olduðu halde, fonksiyonel
anlamda baðýmsýzlýða sahip bir mekanizma
olarak faaliyette bulunmakta ve bu nedenle
kurum ve kuruluþlarda yönetsel hesap
verebilirlik müessesesinin yerleþmesine çok
büyük katký saðlamaktadýr. Ayrýca iç denetim,
bireysel iþlemleri incelemek yerine, sistem odaklý
bir denetim faaliyetine dayanmakta ve program
sonuçlarýnýn kalitesi üzerine odaklanmaktadýr.
Bu durum iç denetimin katma deðer yaratýcý
fonksiyonun ortaya çýkmasýný saðlamakta ve
kurumsal performansýn geliþmesine katkýsýný
artýrmaktadýr. Ayrýca, iç denetim bir
organizasyonun kurumsal yönetiþim yapýsýnýn
önemli bir parçasýdýr. Bu önem, kurumun
varlýklarýnýn kötü yönetilmesini önleme yolunda
iç denetçilere aktif bir rol vermektedir. 13
9 Türkiye Ýç Denetim Enstitüsü, Uluslararasý Ýç Denetim Standartlarý, Ýstanbul, 2008, s. 7.
10 Umut KORKMAZ, Kamuda Ýç Denetim (I), Bütçe Dünyasý, Sayý: 25, 2007, s. 5.
11 Umut KORKMAZ, Kamuda Ýç Denetim (I), Bütçe Dünyasý, Sayý: 25, 2007, s. 5.
12 Sacit YÖRÜKER, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Hakkýnda Notlar, 2003, s. 1.
13 Paul CORAM-Colin FERGUSON-Robyn MORONEY, Internal Audit, Alternative Internal Audit Structures, and The Level of Misappropriation
of Assets Fraud, 2007, s. 7
19
21
21
MAKALE
IIA Etik Kurallarý’nýn amacý,
iç denetim mesleðinde etik bir
kültür oluþturmaktýr. Etik Kurallarý,
iç denetim mesleði için gerekli ve
uygundur; ki bu meslek risk
yönetimi, kontrol ve yönetiþimle
ilgili objektif güvence çalýþmasýnda
güven üzerine kuruludur.
Ýç denetim uygulamalarýnýn dünya genelinde
standart bir yapýya kavuþturulmasý maksadýyla
IIA (Institute of Internal Auditors- Ýç Denetçiler
Enstitüsü) tarafýndan açýklanan “Ýç Denetim
Mesleki Uygulama Standartlarý” ilk defa 1978
yýlýnda yayýnlanmýþtýr. Haziran 1999’da, IIA
yönetim kurulunda yapýlan oylama ile yeni bir
iç denetim tanýmý ve yeni bir Mesleki Uygulama
Çerçevesi kabul edilmiþtir. Genel anlamda
çerçeve, bilgi ile rehberliðin birbirine nasýl
uyacaðýna dair yapýsal bir plan sunmaktadýr.
Çerçeve, uyumlu bir sistem olarak, mesleðe
yararlý teknik, yöntem ve kavramlarýn
geliþtirilmesi, yorumlanmasý ve uygulanmasýna
imkan saðlamaktadýr. Özellikle belirtmek gerekir
ki Mesleki Uygulama Çerçevesi’nin amacý,
zaman darlýðý olan durumlarda da arzu edilen
bilgilere kolay ulaþýlabilmeyi saðlayan bir düzen
oluþturmaktýr. Mevcut iç denetim uygulamasýný
da içine alarak, Mesleki Uygulama Çerçevesi
tüm dünyadaki iç denetçilere, yüksek kalitede
iç denetim hizmetleri gerektiren ve giderek
büyüyen piyasanýn ihtiyaçlarýna cevap vermede
yardýmý hedeflemektedir.
Mesleki Uygulama Çerçevesi, “Ýç Denetimin
Tanýmý”, “Etik Kurallar”, “Uluslararasý Ýç Denetim
Mesleki Uygulama Standartlarý (kýsaca
Uluslararasý Ýç Denetim Standartlarý veya
Standartlar) ve “Uygulama Önerileri”ni
kapsamaktadýr. Ýlk üç madde (Ýç Denetimin
Tanýmý, Etik Kurallar, Uluslararasý Ýç Denetim
Standartlarý), zorunlu rehberlik olarak kabul
edilmektedir. Tüm zorunlu rehberlik maddeleri,
yine zorunlu bir süreç vasýtasýyla, mesleki açýdan
gözden geçirilmesi için kamuoyuna
sunulmuþtur ve iç denetim uygulamalarýnda
gerekli olduklarý düþünülmektedir. Mesleki
Uygulama Çerçevesi’nin diðer unsurlarý
Standartlar ile baðlantýlýdýr.14
Tüm dünyada iç denetim, deðiþik ortamlarda
ve farklý büyüklük, amaç ve yapýya sahip
kuruluþlarda yapýlýr. Ayrýca, farklý ülkelerdeki
kanunlar ve gelenekler birbirinden farklýdýr. Bu
farklýlýklar, her bir ortamdaki iç denetim
uygulamasýný etkileyebilir. Bu yüzden, Mesleki
Uygulama Çerçevesinin hayata geçirilmesi
üzerinde, iç denetim faaliyetlerinin yerine
getirildiði ortamýn da etkisi olacaktýr. Mesleki
Uygulama Çerçevesi’nde bulunmayan bilgiler,
yürürlükteki mevzuat dikkate alýnarak
yorumlanmalýdýr.
IIA Etik Kurallarý’nýn amacý, iç denetim
mesleðinde etik bir kültür oluþturmaktýr. Etik
14 Türkiye Ýç Denetim Enstitüsü, a.g.e., s. 11.
15 Türkiye Ýç Denetim Enstitüsü, a.g.e., s. 15-16.
16 Türkiye Ýç Denetim Enstitüsü, a.g.e., s. 16.
17 Türkiye Ýç Denetim Enstitüsü, a.g.e., s. 19-34.
20
Kurallarý, iç denetim mesleði için gerekli ve
uygundur; ki bu meslek risk yönetimi, kontrol
ve yönetiþimle ilgili objektif güvence
çalýþmasýnda güven üzerine kuruludur.
Mesleki Uygulama Çerçevesi’nde belirtildiði
gibi, “Standartlar”, iç denetim biriminin
faaliyetlerinin deðerlendirilmesi ve ölçülmesinde
kullanýlan kýstaslardýr. Ýç denetçilerin bulunduðu
her türlü kurum ve þirkette, iç denetim
mesleðinin tamamýna hizmet etmek için
oluþturulan “Standartlar”, iç denetim
uygulamasýnýn nasýl olmasý gerektiðini gösterir.
Standartlarýn amaçlarý þunlardýr:15
a- Ýç denetim uygulamasýný olmasý gerektiði
gibi temsil eden temel ilkeleri tanýmlamak.
b- Katma deðerli iç denetim faaliyetlerini teþvik
etmeye ve hayata geçirmeye yönelik bir çerçeve
oluþturmak.
c-Ýç denetim performansýnýn
deðerlendirilmesine uygun bir zemin
oluþturmak.
d- Geliþmiþ kurumsal süreç ve faaliyetleri
canlandýrmak.
IIA’nýn Uluslararasý Ýç Denetim Standartlarý,
2004 yýlýndan itibaren bütün IIA üyeleri ve
Uluslararasý Ýç Denetçiler için zorunlu bir kýlavuz
haline gelmiþtir. Bu standartlar, iç denetim
mesleðinin etkin ve verimli icrasýna saðlam
zemin hazýrlayan bir mesleki uygulama
çerçevesi sunmaktadýr. Mesleki Uygulama
Çerçevesi üç farklý gruptaki standartlarý
içermektedir: Nitelik, Performans ve Uygulama
Standartlarý. Nitelik Standartlarý, iç denetim
faaliyetlerini yürüten kurum ve fertlerin
özelliklerine yöneliktir. Performans Standartlarý,
iç denetim faaliyetlerinin tabiatýný açýklar ve
bu hizmetlerin performansýný deðerlendirmekte
kullanýlan kalite kýstaslarýný saðlar. Uygulama
Standartlarý güvence ve danýþmanlýk faaliyetleri
için tesis edilmiþtir. Standartlarýn geliþtirilmesi
ve yayýnlanmasý devamlý bir süreçtir. 16
Nitelik ve Performans Standartlarý, tüm iç
denetim hizmetlerine uygulanýrken, Uygulama
Standartlarý, belirli görev türlerine tatbik edilir.17
Nitelik ve Performans Standartlarýndan biraz
daha ayrýntýlý olarak bahsetmekte yarar
görmekteyiz.
3.2.1. Nitelik Standartlarý
• Amaç, Yetki ve Sorumluluklar: Ýç denetim
faaliyetinin amaç, yetki ve sorumluluklarý,
Standartlarla uyumlu olan ve denetim komitesi
MAKALE
ve yönetim kurulunca da onaylanan bir
yönetmelikte açýkça tanýmlanmalýdýr.
• Baðýmsýzlýk ve Objektiflik: Ýç denetim
faaliyeti baðýmsýz olmalý ve iç denetçiler
görevlerini yaparken objektif davranmalýdýr.
• Yeterlilik ve Azamî Mesleki Özen ve
Dikkat: Görevlendirmeler, yeterlilik ve azamî
Mesleki özen ve dikkat ile yerine getirilmelidir.
• Kalite Güvence ve Geliþtirme Programý:
Ýç denetim yöneticisi, iç denetim faaliyetinin
tüm yönlerini kapsayan ve etkinliðini sürekli
gözleyen bir kalite güvencesi ve geliþtirme
programý hazýrlamalý ve bunu sürdürmelidir.
Bu program, dönemsel iç ve dýþ kalite
deðerlendirmelerini ve devamlý iç gözlem
faaliyetini içermelidir. Programýn her parçasý,
iç denetim faaliyetinin katma deðer
yaratmasýna, kurumun faaliyetlerinin
geliþtirilmesine yardýmcý olmalý ve iç denetim
faaliyetinin Etik Kurallarýna ve Standartlara
uymasý konusunda güvence saðlamalýdýr.
3.2.2. Performans Standartlarý
• Ýç Denetim Faaliyetinin Yönetimi: Ýç
Denetim Yöneticisi, iç denetim faaliyetini,
faaliyetin kuruma deðer katmasýný saðlayacak
etkili bir tarzda yönetmelidir.
• Ýþin Niteliði: Ýç denetim faaliyeti, sistematik
ve disiplinli bir yaklaþýmla, risk yönetimi, kontrol
ve yönetiþim sistemlerini deðerlendirmeli ve
bu sistemlerin iyileþtirilmesine katkýda
bulunmalýdýr.
• Görev Planlamasý: Ýç denetçiler, her görev
için, kapsam, amaçlar, zamanlama ve kaynak
daðýlýmý hususlarýný da dikkate alan ayrý bir
plan hazýrlamalý ve kaydetmelidir.
• Görevin Yapýlmasý: Ýç denetçiler,
üstlendikleri görevin hedeflerine ulaþmak için
yeterli bilgileri belirlemeli, analiz etmeli,
deðerlendirmeli ve kaydetmelidir.
• Sonuçlarýn Raporlanmasý: Ýç denetçilerin,
görev sonuçlarýný raporlamasý gerekir.
• Ýlerlemenin Gözlenmesi: Ýç Denetim
Yöneticisi, yönetime rapor edilen sonuçlarýn
akýbetinin gözlenmesi için bir sistem kurmalý
ve uygulamalýdýr
• Yönetimin Artýk (Bakiye) Riskleri
Üstlenmesi: Ýç Denetim Yöneticisi, üst
yönetimin kurum için kabul edilemeyebilecek
bir artýk (bakiye) risk düzeyini üstlenmeyi kabul
ettiðine inandýðý takdirde, konuyu üst yönetimle
tartýþmalýdýr. Artýk riskle ilgili bir karara
varýlamazsa, Ýç Denetim Yöneticisi ve üst
yönetim, konuyu çözümlenmesi için denetim
komitesi ve yönetim kuruluna rapor etmelidir.
3.3. Türk Kamu Yönetiminde Ýç Denetim
Denetim kavramý dünya genelinde kamu mali
yönetiminin ayrýlmaz bir parçasý olmuþ ve
kamu sektörünün etkinliðini arttýrýcý bir araç
olarak görülmüþtür.18 Denetim kavramýnýn
performans arttýrýcý bir rol üstlenmeye
baþlamasý daha çok son yýllarda iç denetimin,
denetim literatüründe geniþçe yer tutmasý ve
denetim uygulamalarý arasýnda öncül bir hale
gelmesiyle hýz kazanmýþtýr. Ülkemizde 1990’lý
yýllardan beri özel sektörde uygulama alaný
bulmakla beraber kamu yönetiminde hayata
geçme imkaný bulamayan iç denetim kavramý,
24.12.2003 tarihinde yürürlüðe giren ve kamu
yönetiminde reform niteliði taþýyan 5018 sayýlý
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla
kamu yönetim sistemimizdeki yerini almýþtýr.
1927 yýlýndan beri kamu mali yönetim
sistemimizi tanzim eden temel kanun
niteliðindeki 1050 sayýlý Muhasebe-i Umumiye
Kanunu’nun bir anlamda yerini alan 5018
sayýlý Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu,
ülkemizde kamu mali yönetimini ve kontrol
sistemini Avrupa Birliði normlarýyla ve
uluslararasý standartlarla uyumlu hale getirmek
amacýyla düzenlenmiþtir. 5018 sayýlý Kanunun
mali kontrole iliþkin hükümlerinin, 1050 sayýlý
Kanuna göre daha kapsamlý düzenlemeler
içerdiði görülmektedir. Ýlgili kanun ile; kamu
kaynaklarýnýn etkin ve verimli bir þekilde
kullanýlmasý, çok yýllý ve performansa dayalý
bütçe sistemine geçilmesi, mali yönetim ve
kontrol görev ve yetkisinin ilgili idarelere
devredilmesi, mali saydamlýk ve hesap
verebilirlik ilkesinin öngörülmesi, kamu
harcamalarýnda iç ve dýþ denetimin
düzenlenmesi yanýnda bütçe ve muhasebe
uygulamalarýnda birlik ve bütünlük saðlanmasý
yönünde temel düzenlemeler yapýlmýþtýr.19
5018 sayýlý Kanun ve
12.07.2006 tarih ve 26226 sayýlý
Resmi Gazete’de yayýmlanarak
yürürlüðe giren “Ýç Denetçilerin
Çalýþma Usul ve Esaslarý Hakkýnda
Yönetmelik” hükümleriyle, iç
denetimin kamu alanýndaki
kapsamý belirlenmiþ ve böylelikle
idarelerin iç iþlem ve faaliyetlerine
dönük teftiþ ve denetim sisteminin
yeniden yapýlandýrýlmasý
saðlanmýþtýr.
5018 sayýlý Kanun ve 12.07.2006 tarih ve
26226 sayýlý Resmi Gazete’de yayýmlanarak
yürürlüðe giren “Ýç Denetçilerin Çalýþma Usul
ve Esaslarý Hakkýnda Yönetmelik” hükümleriyle,
iç denetimin kamu alanýndaki kapsamý
belirlenmiþ ve böylelikle idarelerin iç iþlem ve
faaliyetlerine dönük teftiþ ve denetim sisteminin
yeniden yapýlandýrýlmasý saðlanmýþtýr.
5018 sayýlý Kanunda iç denetim, “Kamu
18 Jack DIAMOND, The Role of Internal Audit in Govenment Financial Management: An International Perspective, IMF Working Paper, 2002,
s.4.
19 M. Sait ARCAGÖK-Bahadýr YÖRÜK-Esin ORAL-Umut KORKMAZ , Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda Öngörülen Düzenlemeler,
Bütçe Dünyasý, Sayý:18,2004 , s. 3-19.
21
21
21
MAKALE
5018’e göre iç denetimin
temel amacý, kamu idaresinde
faaliyet ve iþlemlerin ilgili mevzuata
uygun olarak yürütüldüðü, mali
hususlara iliþkin hesap ve iþlemler
ile bunlardan üretilen mali
tablolarýn güvenilir olduðu, yönetim
kademelerinin faaliyet ve
iþlemlerinde etkililiðin,
ekonomikliðin ve verimliliðin
saðlandýðý hususlarýnda ilgili üst
yöneticiye nesnel güvence
saðlamaktýr. Bir kamu idaresinde
etkin bir iç denetim faaliyeti
yürütülmesiyle, söz konusu
hususlara iliþkin olarak ayný
zamanda kurumla etkileþim
içerisinde bulunan 3. þahýslara
da yeterli seviyede güvence
saðlanmýþ olunur.
idaresinin çalýþmalarýna deðer katmak ve
geliþtirmek için kaynaklarýn ekonomiklik, etkililik
ve verimlilik esaslarýna göre yönetilip
yönetilmediðini deðerlendirmek ve rehberlik
yapmak amacýyla yapýlan baðýmsýz, nesnel
güvence saðlama ve danýþmanlýk faaliyeti”
olarak tanýmlanmýþtýr.
5018’e göre iç denetimin temel amacý, kamu
idaresinde faaliyet ve iþlemlerin ilgili mevzuata
uygun olarak yürütüldüðü, mali hususlara
iliþkin hesap ve iþlemler ile bunlardan üretilen
mali tablolarýn güvenilir olduðu, yönetim
kademelerinin faaliyet ve iþlemlerinde etkililiðin,
ekonomikliðin ve verimliliðin saðlandýðý
hususlarýnda ilgili üst yöneticiye nesnel güvence
saðlamaktýr. Bir kamu idaresinde etkin bir iç
denetim faaliyeti yürütülmesiyle, söz konusu
hususlara iliþkin olarak ayný zamanda kurumla
etkileþim içerisinde bulunan 3. þahýslara da
yeterli seviyede güvence saðlanmýþ olunur.
Kanunun;
• 63 üncü maddesinde, iç denetimin iç
denetçiler tarafýndan yapýlacaðý,
• 64 üncü maddesinde; nesnel risk analizlerine
dayanarak kamu idarelerinin yönetim ve kontrol
yapýlarýný deðerlendirmek; malî yönetim ve
kontrol süreçlerinin sistem denetimini yapmak;
harcama sonrasýnda yasal uygunluk denetimi
yapmak; idarenin harcamalarý ile malî iþlemlere
iliþkin karar ve tasarruflarýnýn, amaç ve
politikalara, kalkýnma planýna, programlara,
stratejik planlara ve performans programlarýna
uygunluðunu denetlemek görevinin ilgili
idarenin üst yöneticisine baðlý iç denetçilerce
yürütüleceði hususlarý hükme baðlanmýþtýr.
Kamu idarelerinde oluþturulan iç denetim
birimlerinin görev alanýna girecek faaliyetler,
Ýç Denetçilerin Çalýþma Usul ve Esaslarý Hakkýnda
Yönetmeliðin 7 inci maddesinde
düzenlenmiþtir. Buna göre iç denetim birimleri;
• Kamu idaresinin iç kontrol sisteminin yeterliliði
ve etkinliðinin incelenmesi ve deðerlendirilmesi,
• Risk yönetimi için öneriler geliþtirilmesi ile
risk deðerlendirme ve risk yönetim metotlarýnýn
uygulama ve etkinliðinin incelenmesi,
• Kaynaklarýn etkili, ekonomik ve verimli
kullanýlmasýný saðlama amaçlý performans
deðerlendirmelerinin yapýlmasý ve idarelere
önerilerde bulunulmasý,
• Ýdarenin faaliyet ve iþlemlerinin mevzuata,
belirlenen hedef ve politikalara uygunluðunun
denetlenmesi,
• Muhasebe kayýtlarý ile mali tablolarýn,
doðruluðu ve güvenilirliðinin incelenmesi,
22
• Üretilen bilgiler ile kamuoyuna açýklanan
her türlü rapor, istatistik ve mali tablolarýn
doðruluðu, güvenilirliði ve zamanýndalýðýnýn
sýnanmasý,
• Elektronik bilgi sistemi ve e-Devlet
hizmetlerinin yönetim ve sistem güvenilirliðinin
gözden geçirilmesi alanlarýnda faaliyet
göstereceklerdir.
Ayrýca, Yönetmeliðin 8 inci maddesiyle de iç
denetim uygulamalarýnýn kapsamý, 5018 sayýlý
Kanunla uyumlu olarak uygunluk denetimi,
performans denetimi, mali denetim, sistem
denetimi ve bilgi teknolojisi denetimi þeklinde
belirlenmiþtir.
4. TMSF Denetim Faaliyetleri Yönetmeliði
4.1. Yönetmeliðin Amacý
Fon bünyesinde gerçekleþtirilen her türlü teftiþ
ve denetim faaliyeti 03.03.2003 tarihinden
bu yana faaliyet gösteren Denetim Daire
Baþkanlýðý tarafýndan yürütülmektedir. Denetim
Daire Baþkanlýðý’nýn görev, yetki ve
sorumluluklarýna iliþkin olarak yapýlan ilk yasal
düzenleme 25.03.2006 tarih ve 26119 sayýlý
Resmi Gazete’de yayýmlanarak yürürlüðe giren
Teþkilat Yönetmeliði olmuþtur. Fonun idare ve
temsili ile hizmet birimleri ve görevlerine iliþkin
esas ve usullere iliþkin düzenlemeleri içeren
Teþkilat Yönetmeliði’nin 22 inci maddesi,
Denetim Daire Baþkanlýðý’nýn görev, yetki ve
sorumluluklarýna iliþkin hükümler içermektedir.
Ýnceleme ve soruþturma dahil her türlü teftiþ
ve denetim faaliyetini Denetim Daire Baþkanlýðý
uzunca bir süre anýlan yönetmeliðin bu
hükümlerine istinaden yürütmüþtür. Ancak,
daire baþkanlýklarýnýn görev tanýmlarýna iliþkin
genel bir düzenleme niteliðindeki Teþkilat
Yönetmeliði denetim faaliyetlerinin
gerçekleþtirilmesinin usul ve esaslarý ile Fon
Denetçilerinin görev ve sorumluluklarýna yönelik
herhangi bir düzenleme içermemektedir.
Uluslararasý kabul görmüþ denetim standartlarý
gereðince denetim uygulamalarýna münhasýran
üst yönetim tarafýndan onaylý bir yönetmelik
çýkarýlmasý gerekliliðinin yaný sýra, 5411 sayýlý
Bankacýlýk Kanunu’nun 124 üncü maddesinin
1 inci fýkrasýnda yer alan “Fonun iç denetimi
Fon tarafýndan belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde, dýþ denetimi ise Fonun yýllýk gider
hesaplarý ile harcamalarýnýn Sayýþtay tarafýndan
incelenmesi suretiyle gerçekleþtirilir”
hükmünden kaynaklanan kanuni zorunluluk
neticesinde Hukuk Ýþleri Daire Baþkanlýðý ile
Destek Hizmetleri Daire Baþkanlýðý’nýn
katkýlarýyla Denetim Daire Baþkanlýðý tarafýndan
hazýrlanan Denetim Faaliyetleri Yönetmeliði
MAKALE
17.04.2008 tarihli ve 2008/120 sayýlý Fon
Kurulu kararý ile kabul edilmiþ, akabinde
Baþbakanlýk Teftiþ Kurulu Baþkanlýðý ve
Baþbakanlýk Devlet Personel Baþkanlýðý’nýn
uygun görüþleri ve son olarak Baþbakanlýk
Mevzuatý Geliþtirme ve Yayýn Genel
Müdürlüðü’nce yapýlan deðerlendirme
çalýþmalarý sonrasýnda 01.05.2008 tarih ve
26863 sayýlý Resmi Gazete’de yayýmlanarak
yürürlüðe girmiþtir. Böylelikle, Fon ve yönetim
ya da denetimindeki kuruluþlarda fiilen
gerçekleþtirilmekte olan denetim faaliyetlerinin
usul ve esaslarýna iliþkin olarak gerek kanunen,
gerekse uygulamalara yönelik ihtiyaçtan
kaynaklanan yazýlý düzenleme eksikliðinin
giderilmesi saðlanmýþtýr.
4.2. Yönetmeliðin Ýçeriði
Denetim Faaliyetleri Yönetmeliði’nin
düzenlenme amacý yönetmeliðin ilk
maddesinde “Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu
bünyesindeki denetim faaliyetlerinin
gerçekleþtirilmesine iliþkin esaslar ile Fon Denetçi
ve Denetçi Yardýmcýlarýnýn hak, yetki ve
sorumluluklarý, çalýþma usul ve esaslarý ile
denetime tabi olanlarýn yükümlülüklerini
düzenlemek” olarak ifade edilmektedir.
Yönetmeliðin kapsamý ise yönetmeliðin 2 inci
maddesinde; “Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu
bünyesinde ve Fon faaliyetleri kapsamýnda
üçüncü kiþiler nezdinde Fon Denetim Daire
Baþkanlýðý tarafýndan gerçekleþtirecek denetim
faaliyetleri, denetçilerin görev ve yetkileri ile
denetime tabi olanlarýn yükümlülükleri” olarak
belirlenmiþtir.
Yönetmelik içerisinde yedi ana baþlýk altýnda
toplanan düzenlemelerin, baþta Ýç Denetçiler
Enstitüsü (Institute of Internal Auditors)
tarafýndan ilan edilen Uluslararasý Denetim
Standartlarý ve 5018 sayýlý Kamu Mali Yönetim
ve Kontrol Kanunu’nun iç denetime iliþkin
hükümleri olmak üzere, T.C. Maliye Bakanlýðý
Ýç Denetim Koordinasyon Kurulu’nun yazýlý
düzenlemeleri ile diðer kamu teftiþ ve denetim
birimlerinin tüzük/yönetmeliklerinin esas
alýnarak hazýrlandýðý görülmektedir. Aðýrlýklý
olarak Denetim Daire Baþkanlýðý’nýn ve Fon
Denetçilerinin çalýþma usul ve esaslarýna yönelik
hükümler içeren mezkur yönetmelik, ayný
zamanda denetime tabi olanlara iliþkin
düzenlemeler de ihtiva etmektedir.
Yönetmelikte denetim faaliyetleri mevcut
uygulamalar doðrultusunda “iç denetim”,
“inceleme”, “soruþturma” ve “soruþturma izni
incelemeleri” olmak üzere 4 baþlýk altýnda
kategorize edilmiþtir. Genel hatlarýyla,
• Ýnceleme faaliyetleri; çözümleme faaliyetlerine
iliþkin incelemeler, Fon þirketlerine yönelik idari
ve mali incelemeler ile durum tespitine yönelik
inceleme çalýþmalarýný,
• Soruþturma faaliyetleri; Fon hizmet
birimlerinde ve Fon þirketlerinde ceza ve/veya
disiplin suçu niteliðindeki davranýþ ve fiillere
iliþkin soruþturmalarý,
• Soruþturma izni inceleme faaliyetleri; Fon
personeli ile Fonun yönetim ve denetiminde
bulunan kuruluþlarda görevli diðer personel
hakkýnda görevleriyle baðlantýlý olarak iþledikleri
iddia edilen suçlara iliþkin olarak yürütülecek
soruþturmalar için adli makamlarca 5411 sayýlý
Kanunun 127 inci maddesi uyarýnca Fondan
talep edilen soruþturma izinleriyle ilgili
bildirimlere dayanak teþkil edecek inceleme
çalýþmalarýný,
Denetim Faaliyetleri
Yönetmeliði’nin düzenlenme amacý
yönetmeliðin ilk maddesinde
“Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu
bünyesindeki denetim
faaliyetlerinin gerçekleþtirilmesine
iliþkin esaslar ile Fon Denetçi ve
Denetçi Yardýmcýlarýnýn hak, yetki
ve sorumluluklarý, çalýþma usul ve
esaslarý ile denetime tabi olanlarýn
yükümlülüklerini düzenlemek”
olarak ifade edilmektedir.
• Ýç denetim faaliyeti; Fonun faaliyetlerinin
amaç ve politikalara, programlara, stratejik
planlara, performans programlarýna ve
mevzuata uygun olarak planlanmasý ve
yürütülmesi; kaynaklarýn etkili, ekonomik ve
verimli kullanýlmasý; bilgilerin güvenilirliðinin,
bütünlüðünün ve zamanýnda elde
edilebilirliðinin saðlanmasý amaçlarýna yönelik
olarak Fon varlýklarýnýn güvence altýna alýnmasý;
iç kontrol sisteminin etkinliðinin saðlanmasý
ve risklerin asgariye indirilmesi için Fon
faaliyetlerini olumsuz etkileyebilecek risklerin
tanýmlanmasý ve gerekli önlemlerin alýnmasý,
sürekli gözden geçirilmesi, sayýsallaþtýrýlmasý
konularýnda baðýmsýz ve tarafsýz bir nesnel
güvence saðlanmasý ve Fonun hedeflerini
gerçekleþtirmeye yönelik faaliyetlerinin sistemli,
düzenli bir biçimde deðerlendirilmesi ve
geliþtirilmesine yönelik danýþmanlýk hizmeti
saðlanmasýný kapsamaktadýr.
Fon Denetçileri her çeþit denetim görevini
Baþkanýn onay veya talimatý üzerine Denetim
Daire Baþkanlýðý tarafýndan düzenlenen görev
emri çerçevesinde yerine getirir. Yönetmeliðin
23 üncü maddesi denetim faaliyetlerinin etkili,
ekonomik ve verimli bir þekilde yürütülmesinin
saðlanmasý amacýyla Fonun stratejik hedefleri
de dikkate alýnarak, üç yýllýk dönemler için
Stratejik Denetim Planýnýn hazýrlanmasýný
öngörmüþtür. Stratejik Denetim Planýnýn
içeriðini denetim faaliyetinin türü, denetimin
kapsamý, denetlenecek alan ve konular, ihtiyaç
duyulan iþgücü ve diðer kaynaklar
oluþturmalýdýr.
Fon Denetçilerinin görev ve yetkilerine iliþkin
düzenlemelere yönetmeliðin 7 inci maddesinde
yer verilmiþtir. Buna göre Fon Denetçilerinin
görev ve yetkilerinin baþlýcalarý þöyle
sýralanabilir:
23
21
21
MAKALE
Doðru bilgiye zamanýnda
eriþilebilmesi etkin bir denetimin
baþta gelen koþullarýndandýr.
Denetime tabi tutulan birim
yönetici ve çalýþanlarýnýn denetimi
kolaylaþtýrýcý bir tutum içerisinde
hareket etmeleri, ayrýca Fon
Denetçilerinin görevleri esnasýnda
ihtiyaç duyacaklarý her türlü bilgi
ve belgeye hýzlý ve kolaylýkla
eriþebilmelerine yardýmcý olmalarý
þüphesiz ki denetim çalýþmalarýnýn
hýzý, etkinliði ve kalitesi açýsýndan
büyük önem arz etmektedir.
• Fonun faaliyet ve iþlemlerinin kanun, tüzük,
yönetmelik, sözleþme, genelge, sirküler, Kurul
kararlarý, Baþkanlýk onayý, Fonun strateji, amaç
ve hedefleri ile diðer hukuki ve idari
düzenlemelere uygun olarak yürütülüp
yürütülmediðini denetlemek, incelemek,
araþtýrmak.
maddesine göre söz konusu kiþiler devlet
güvenliði ve temel dýþ yararlarýna karþý aðýr
sonuçlar doðuracak haller ile meslek sýrrý, aile
hayatýnýn gizliliði ve savunma hakkýna iliþkin
hükümler saklý kalmak kaydýyla istenecek her
türlü bilgi ve belgeyi vermeye Fona iletmekle
yükümlüdürler.
• Fon ve Fon þirketlerinin memur, iþçi ya da
sözleþmeli personel ile diðer görevlileri hakkýnda
gerekli hallerde denetim, inceleme ve
soruþturma yürütmek.
Yönetmeliðin 10 uncu maddesinin 1 inci fýkrasý,
denetime tabi olanlarýn kapsamýný “Fon ve
Fon þirketlerinde her kademede görev yapan
personel” olarak belirledikten sonra, bu kiþilerin
sorumluluklarýna iliþkin hükümleri sýralamýþtýr.
Denetime tabi olanlarýn sorumluluklarýna iliþkin
olarak yönetmeliðin 10 uncu maddesinde:
• Çalýþmalarý sýrasýnda gördükleri yanlýþ, eksik
ve usulsüz uygulamalar hakkýnda gözlem ve
tespitlerini, denetim ve inceleme sýrasýnda
öðrenmiþ olduklarý ve görev emrinin dýþýnda
kalan usulsüzlük ya da yolsuzluklarý gereði
yapýlmak üzere Denetim Dairesinin çalýþma
usulleri çerçevesinde Denetim Daire
Baþkanlýðýna bildirmek, tespit ettikleri suç
niteliði taþýyan iþlem ve uygulamalarla ilgili
delillerin yok edilmesini önleyici tedbirleri almak.
• Denetim, inceleme ve soruþturma sýrasýnda
görevi baþýnda bulunmasý zorunlu görülen
personelin izinli olarak ayrýlmalarýnýn
geciktirilmesini, izinde bulunanlarýn ise göreve
çaðrýlmalarýný yetkili merciden talep etmek.
• Görev sýrasýnda, her türlü iþleme ait defter,
evrak, kayýt ve belgelerin suretlerini ve bunlar
herhangi bir usulsüzlüðün delilini teþkil ettiði
takdirde asýllarýný almak, denetim görevine
iliþkin olarak gerekli gördüðü her türlü yardýmý
ilgililerden istemek.
Doðru bilgiye zamanýnda eriþilebilmesi etkin
bir denetimin baþta gelen koþullarýndandýr.
Denetime tabi tutulan birim yönetici ve
çalýþanlarýnýn denetimi kolaylaþtýrýcý bir tutum
içerisinde hareket etmeleri, ayrýca Fon
Denetçilerinin görevleri esnasýnda ihtiyaç
duyacaklarý her türlü bilgi ve belgeye hýzlý ve
kolaylýkla eriþebilmelerine yardýmcý olmalarý
þüphesiz ki denetim çalýþmalarýnýn hýzý, etkinliði
ve kalitesi açýsýndan büyük önem arz
etmektedir. Yönetmeliðin “Bilgi ve Belge Ýsteme
Yetkisi” baþlýklý 9 uncu, “Denetime Tabi
Olanlarýn Sorumluluklarý” baþlýðýný taþýyan 10
uncu ve “Görevden uzaklaþtýrma” baþlýðýný
taþýyan 22 nci maddelerinin bu amaca yönelik
olarak düzenlendiði anlaþýlmaktadýr.
Fon Denetçileri, görevleriyle ilgili konularda
ihtiyaç duyacaklarý bilgi ve belgeleri ilgili kamu
kurum ve kuruluþlarý ile gerçek ve tüzel
kiþilerden, 5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu’nun
123 üncü maddesinde düzenlenen Fonun bilgi
ve belge isteme yetkisi kapsamýnda talep
ederler. Bankacýlýk Kanununun 123 üncü
24
“1- Fon ve Fon þirketlerinde her kademede
görev yapan personel, görevli Fon Denetçisi
tarafýndan talep edilen ve idaresinden sorumlu
olduðu gizli ve açýk her türlü evrak, defter,
belge, kayýt ve bilgiyi, kapsam ve nitelikleri ile
muhafaza edildikleri yer ve koþullar da dikkate
alýnarak Fon Denetçisi tarafýndan belirlenecek
süre içerisinde vermekle, yazýlý ve sözlü
açýklamalarda bulunmak üzere belirtilen yer,
gün ve saatte hazýr bulunmakla, belge, kayýt
ve mevcutlardan örnekler alýnmasý, mal, para
ve diðer kýymet ölçüm ve sayýmlarýnýn yapýlmasý
için her türlü yardýmý yapmakla, denetim
çalýþmalarýnýn süratle yerine getirilebilmesi için
kolaylýk saðlamakla ve görevin gerekleri içinde
ölçülü davranmakla, öðrendiði bilgi, belge ve
sýrlarý muhafaza etmekle ve denetim organý
dýþýnda hiç bir kiþi ve kuruma açýklamama
hususunda tedbirli olmakla sorumludur. Fon
personeli, denetim kapsamýna girmesi gereken
bir konuyu öðrenmesi halinde bu durumu
ivedilikle baðlý olduðu Daire Baþkanlýðýna bildirir.
Ýlgili personel bu ve benzeri zorunluluklarýn
yerine getirilmesini hiçbir þekilde geciktiremez.
2- Birim yöneticileri, denetim hizmetlerinin
gereklerine uygun yer, araç, gereç saðlar, gerekli
ve iþi kolaylaþtýrýcý her türlü tedbiri alýr.”
hususlarý yer almaktadýr.
Yönetmeliðin 22 nci maddesinde yapýlan
düzenlemeyle Fon Denetçileri, yürüttükleri
inceleme veya soruþturma çalýþmalarý sýrasýnda,
bu çalýþmalarý güçleþtirici veya engelleyici
davranýþlarda bulunan veya soruþturmanýn
saðlýklý yürütülebilmesi bakýmýndan görevi
baþýnda bulunmasý sakýncalý görülen personelin
geçici olarak görevden uzaklaþtýrmalarý
hususunda atamaya yetkili amirden talepte
bulunabilir ya da gerektiðinde bu sürenin
uzatýlmasýný teklif edebilir. Görevden
uzaklaþtýrma tedbiri, denetim ve tahkikatýn
her safhasýnda alýnabilir. Anýlan yönetmelik
MAKALE
hükümlerinin denetim faaliyetlerini güçleþtirici
tutum ve davranýþlarýn önüne geçilmesi, buna
ilaveten özellikle inceleme ve soruþturma
çalýþmalarý sýrasýnda görevine devam etmesi
sakýnca teþkil eden personelin denetim
çalýþmalarý süresince tedbiren görevden
uzaklaþtýrýlmasý amacýna yönelik olduðu açýktýr.
Soruþturma ve inceleme çalýþmalarýnýn
tamamlanabilmesi ve ilgililerin sorumluluklarýnýn
tespit edilebilmesi açýsýndan, söz konusu
iþlemde iþtirak ve yükümlülüðü bulunanlarýn
bilgi ve görüþlerine baþvurulmasý gerekmektedir.
Bu hususa iliþkin düzenlemelere yönetmeliðin
“Ýfade Alýnmasý” baþlýðýný taþýyan 21 inci
maddesinde yer verilmiþtir. Bu madde
hükümlerine göre Fon Denetçileri gerekli
gördükleri takdirde Fon birimleri ve Fon
þirketlerinde görev alanlarýn karþýlýklý görüþme
veya yazýlý þekilde ifadelerine baþvurabilir.
Ýfadelerin karþýlýklý görüþme yöntemiyle alýnmasý
esas olup, mektupla soru yöneltilip yazýlý cevap
isteme uygulamasý istisnai hallere mahsustur.
Ýçinde bulunulan koþullar altýnda hangi
yöntemin kullanýlacaðýna ilgili Fon Denetçisi
karar verir. Anýlan hükümlere göre Fon
Denetçisinin talebine raðmen alýnamayan,
zamanýnda icabet edilmemiþ veya usulüne
uygun olarak alýnmamýþ ifadeler, hiç verilmemiþ
kabul edilir.
Fon Denetçilerinin görevlerini yerine getirirken
baðýmsýz ve tarafsýz olmalarýna iliþkin
düzenlemelere 45 inci maddede yer verilmiþtir.
Buna göre Fon Denetçileri denetim faaliyetlerini
yürütürken baðýmsýz ve tarafsýz davranýr,
baþkalarýnýn düþünce ve telkinlerinden
etkilenmez. Fon Denetçilerinin
görevlendirilmesinde tarafsýzlýklarýný
zedeleyebilecek hususlar Denetim Daire
Baþkanlýðý tarafýndan dikkate alýnýr.
Yönetmeliðin 46 ncý maddesi, Fon
Denetçilerinin mesleki güvencelerine iliþkindir.
Her ne kadar 657 sayýlý Devlet Memurlarý
Kanunu, kapsamý içerisindeki memur çalýþanlara
belirli güvence ve teminatlar saðlamakta ise
de, Baþbakanlýðýn ilgili genelgeleri ve kamu
denetim birimlerinin benzer düzenlemeleri
doðrultusunda bu hususun yönetmelikte bir
kez daha vurgulanmýþ olmasý, Fon
Denetçilerinin görevlerini baðýmsýzlýk ve
objektiflik ilkeleri doðrultusunda, her türlü
baskýdan uzak bir þekilde gerçekleþtirmeleri
bakýmýndan büyük önem taþýmaktadýr. Bu
maddede yapýlan düzenlemeyle Fon
Denetçilerinin kendi istekleri dýþýnda veya
denetim hizmetlerinin gerekleriyle
baðdaþmayan sýhhi veya mesleki yetersizlikleri
tespit edilmedikçe ya da haklarýnda Fon
Denetçisi olarak görev yapmalarýna engel teþkil
edecek bir yargý kararý bulunmadýkça görevden
alýnamayacaklarý ve diðer idari görevlere
atanamayacaklarý hüküm altýna alýnmýþtýr.
TMSF Denetim Faaliyetleri Yönetmeliði’nde
inceleme ve soruþturma dýþýnda kalan teftiþ
ve denetim faaliyetlerine iliþkin olarak yer alan
düzenlemeler, kamuda yerleþik geleneksel teftiþ
anlayýþý yerine çaðdaþ anlamda, risk odaklý ve
proaktif bir iç denetim anlayýþý öngörmektedir.
Yönetmelikte iç denetim kavramýna özellikle
önem verilmiþ ve bu hususa iliþkin düzenlemeler
ayrý bir ana baþlýk altýnda yapýlmýþtýr.
Yönetmeliðin üçüncü bölümünde 11-17 nci
maddeler arasýnda yer alan iç denetime iliþkin
düzenlemelerin, Fonun maruz kalabileceði
risklerin tespit edilerek sürekli ölçülmesi ve
deðerlendirilmesi suretiyle risk odaklý stratejik
denetim planý ve yýllýk denetim programý
çerçevesinde yapýlmasý hükme baðlanmýþtýr.
Ýç denetimin kapsama alaný içerisindeki
uygulamalar þu þekilde sýralanmaktadýr:
TMSF Denetim Faaliyetleri
Yönetmeliði’nde inceleme ve
soruþturma dýþýnda kalan teftiþ
ve denetim faaliyetlerine iliþkin
olarak yer alan düzenlemeler,
kamuda yerleþik geleneksel teftiþ
anlayýþý yerine çaðdaþ anlamda,
risk odaklý ve proaktif bir iç
denetim anlayýþý öngörmektedir.
• Uygunluk denetimi: Fonun faaliyet ve
iþlemlerinin ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve
diðer mevzuata uygunluðunun incelenmesidir.
• Performans denetimi: Yönetimin bütün
kademelerinde gerçekleþtirilen faaliyet ve
iþlemlerin planlanmasý, uygulanmasý ve
kontrolü aþamalarýndaki etkililiðin,
ekonomikliðin ve verimliliðin
deðerlendirilmesidir.
• Mali denetim: Gelir, gider, varlýk ve
yükümlülüklere iliþkin hesap ve iþlemlerin
doðruluðunun; mali sistem ve tablolarýn
güvenilirliðinin deðerlendirilmesidir.
• Bilgi teknolojisi denetimi: Denetlenen
birimin elektronik bilgi sistemlerinin
sürekliliðinin ve güvenilirliðinin
deðerlendirilmesidir.
• Sistem denetimi: Denetlenen birimin
faaliyetlerinin ve iç kontrol sisteminin;
organizasyon yapýsýna katký saðlayýcý yaklaþýmla
analiz edilmesi, eksikliklerinin tespit edilmesi,
kalite ve uygunluðunun araþtýrýlmasý,
kaynaklarýn ve uygulanan yöntemlerin
yeterliliðinin ölçülmesi suretiyle
deðerlendirilmesidir.
5. SONUÇ
Günümüz bilgi toplumunda kurumlar ve
þirketler hedefledikleri amaçlara ulaþmak
amacýyla pek çok farklý stratejiler geliþtirip,
bunlarý uygulamaya koymaktadýr. Bu strateji
ve politikalarýn çeþitlenmesi iþlem yoðunluðu
25
21
21
MAKALE
Ýç denetim, sadece hesaplarýn
kontrolünden ve iþletme
varlýklarýnýn korunmasýndan ibaret
olan, birey ve hata odaklý klasik
yaklaþýmýndan uzaklaþarak daha
kurumsal ve faaliyetlere deðer
katmak amacýyla yapýlan,
iþletmede hedef odaklý kollektif
çalýþmayý teþvik eden bir
danýþmanlýk faaliyeti görünümüne
bürünmüþtür.
ve hacmini de ciddi biçimde artýrmaktadýr.
Farklýlaþmanýn ve uzmanlaþmanýn arttýðý,
faaliyet alanlarýnýn geniþlediði ve rekabet
þartlarýnýn aðýrlaþtýðý böylesine bir ortamda hiç
þüphesizdir ki; çaðdaþ normlarýyla iç denetim
fonksiyonu, faaliyetlerin etkin ve verimli bir
þekilde gerçekleþtirilebilmesi adýna kurumlara
karþý baðýmsýz ve nesnel bir güvence ve
danýþmanlýk rolü üstlenmiþtir. Buradan
hareketle; Ýç Denetçiler Enstitüsü’nün yapmýþ
olduðu uluslararasý iç denetim tanýmýnýn güncel
ve geçerli bir taným olduðu açýkça
görülmektedir. Ýç denetim, sadece hesaplarýn
kontrolünden ve iþletme varlýklarýnýn
korunmasýndan ibaret olan, birey ve hata odaklý
klasik yaklaþýmýndan uzaklaþarak daha kurumsal
ve faaliyetlere deðer katmak amacýyla yapýlan,
iþletmede hedef odaklý kollektif çalýþmayý teþvik
eden bir danýþmanlýk faaliyeti görünümüne
bürünmüþtür.
Türk kamu yönetiminde 5018 sayýlý Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu bu
perspektife sahip bir iç denetim sistemini
öngörmektedir. Ayný þekilde TMSF Denetim
Faaliyetleri Yönetmeliðine hakim olan yaklaþým
da iç denetimin uluslararasý normlara uygun
çaðdaþ fonksiyonlarýný ihtiva etmektedir. Bu
baðlamda, kurumumuzun gelecekte daha
kurumsal bir yapýya kavuþabilmesi ve
faaliyetlerinde etkinlik, etkililik ve verimlilik
ilkelerinin hakim kýlýnabilmesi adýna önemli
bir adým atýlmýþtýr. Fon bünyesinde takip eden
süreçte daha etkin bir þekilde gerçekleþtirilmesi
öngörülen iç denetim uygulamalarýnýn
belirlenen amaçlara hizmet edebilmesinin ve
kurumumuzun stratejik hedeflerine
ulaþmasýnda deðer yaratýcý bir iþlev
görebilmesinin, sadece Denetim Daire
Baþkanlýðý’nýn deðil, bütün kurum çalýþanlarýnýn
katkýlarýyla mümkün olabileceði muhakkaktýr.
Bu anlamda yeni dönemde kurumsal bütünlük
ve iþbirliði içerisinde uygulamaya konulacak iç
denetim faaliyetlerinin kurumumuz açýsýndan
yeni açýlýmlar saðlayacaðý beklenti ve düþüncesi
içerisindeyiz.
Kaynaklar
AKSOY, Tamer, Tüm Yönleriyle Denetim-Cilt 1, Yetkin Yayýnlarý, 2. Baský, Ankara, 2006
ARCAGÖK, M. Sait- YÖRÜK, Bahadýr- ORAL, Esin- KORKMAZ, Umut, “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu’nda Öngörülen Düzenlemeler”, Bütçe Dünyasý, Sayý:18, 2004
BOZKURT, Nejla, Muhasebe Denetimi, Alfa Yayýnlarý, 3. Baský, Ýstanbul, 2000
ÇAVUÞOÐLU, Mustafa-DURU, Osman, Ýç Denetim, Ý.Ü. Siyasal Vakfý Bülteni 20.sayý, 2007
CORAM, Paul-FERGUSON, Colin-MORONEY, Robyn, Internal Audit, Alternative Internal Audit Structures,
and The Level of Misappropriation of Assets Fraud, 2007
COÞKUN, Arif, Performans ve Risk Denetim Kavramlarý, Sayýþtay Yayýnlarý, Ankara, 2000
ERDOÐAN, Melih, Denetim-Kavramsal ve Teknolojik Yapý, Maliye ve Hukuk Yayýnlarý, 3.Baský, Eskiþehir, 2006
DIAMOND, Jack, The Role of Internal Audit in Govenment Financial Management: An International
Perspective, IMF Working Paper, 2002
GÜNLER, Serkan, Türk Kamu Yönetiminde Denetim ve Yeni Bir Öneri, Kýrýkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilimdalý Yüksek Lisans Tezi, Kýrýkkale, 2006
KAYA, H. Abdullah, Ýç Denetim, www.tkgm.gov.tr/turkce/dosyalar/diger%5Cicerik detaydh224.pdf, URL
eriþim tarihi 15.01.2009
KORKMAZ, Umut, Kamuda Ýç Denetim ( I ), Bütçe Dünyasý, Cilt 2, Sayý 25, 2007
TÝDE, Uluslararasý Ýç Denetim Standartlarý-Mesleki Uygulama Çerçevesi, Ýstanbul, 2008
YÖRÜKER, Sacit, Türkçe-Ýngilizce-Fransýzca Denetim Kavramlarý, Sayýþtay Yayýnlarý, Araþtýrma/Ýnceleme / Çeviri
Dizisi: 1, Eylül 1999
YÖRÜKER, Sacit, Sayýþtay Uzman Denetçisi, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Hakkýnda Notlar, Kasým
2003
5018 sayýlý Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu, Resmi Gazete Tarih: 24.12.2003 No: 25326
TMSF Denetim Faaliyetleri Yönetmeliði Resmi Gazete Tarih: 01.05.2008 No: 26863
TMSF Teþkilat Yönetmeliði Resmi Gazete Tarih:25.03.2006 No: 26119
Türkiye Ýç Denetim Enstitüsü, http://tide.org.tr/TIDEWEB/IcSayfa.aspx?KodAl=288, URL eriþim tarihi 15.01.2009
Ýç Denetim Koordinasyon Kurulu http://www.idkk.gov.tr/web/guest/birincil_duzey, URL eriþim tarihi 15.01.2009
26
MAKALE
EKONOMÝK BALONLAR ve ETKÝLERÝ
Ekonomik balon bir varlýðýn içkin/asýl fiyatýnýn çok üzerinde fiyatlarla
ve büyük miktarlarda alýnýp satýlmasýdýr.
1. Ekonomik Balon Nedir?
Ekonomik balon bir varlýðýn içkin/asýl fiyatýnýn
çok üzerinde fiyatlarla ve büyük miktarlarda
alýnýp satýlmasýdýr. Buna bazen spekülatif balon,
piyasa balonu, fiyat balonu, finansal balon
veya spekülatif cinnet (mania) dendiði de olur.
Balonlar döngüsel tarzda meydana gelirler.
Yani hýzlý þiþmeleri hýzlý sönmeler takip eder
ve sonuçlar çoðu zaman dramatik olur. Bazý
iktisatçýlar balonlarýn varlýðýný kabul etmezler
ve bunun sebebinin varlýk fiyatlarýnýn içkin/asýl
deðerlerinden çoðu zaman sapmasý olduðunu
söylerler. Son zamanlarda yapýlan araþtýrmalar
spekülasyon, belirsizlik veya irrasyonellik mevcut
olmasa bile balonlarýn gerçekleþebildiðini ortaya
koymuþtur.1
Varlýk fiyatlarýndaki 'þiþkinliðin' ne olduðu, nasýl
belirleneceði konusu tartýþmalýdýr. Aþýrý fiyat
artýþý, kredi patlamasý ve 'kaldýraçlý' finansmanýn
ayný zaman dilimi içinde birlikte görülmesinin
önemli bir gösterge olduðunu savunanlar,
bunun bir 'þiþkinlik' emaresi olduðunun altýný
çizerler.2
Yatýrýmcý sözlüðünde balonlarýn genellikle kötü
bir þey olarak düþünüldüðü ifade edilmektedir.
Bunun sebebi kaynaklarýn yanlýþ bir þekilde
tahsis edilerek üretimle ilgisi olmayan alanlarda
kullanýlmasý ve balonun patlamasýyla bir
zenginlik kaybý ve ekonomik durgunluðun
ortaya çýkmasýdýr.3 Balon durumlarýnda fiyatlar
düzensiz olarak dalgalanabilir ve arz ile talebin
kesiþtiði yerde piyasa fiyatý oluþur açýklamasýyla
fiyatlarý tahmin etmek imkânsýz hale gelebilir.
Gerçek hayatta, piyasalardaki varlýklarýn içkin/asýl
deðerlerini gözlemlemek çoðu zaman zordur
çünkü fiyatlar aniden düþünce ancak o zaman
balonun patladýðý anlaþýlýr. Yani balonlar söz
konusu olduðunda geriye dönük bir okuma
mevcuttur. Bu sebeplerle, balonlarýn ortaya
çýkýþýnýn toplumsal beklentiler ve normlarýn
deðiþmesiyle ilgili olduðunu öne sürenler
olmuþtur.
2. Balonlarýn Muhtemel Sebepleri
Balonlarýn içkin, rasyonel ve bulaþýcý olduðunu
öne süren çeþitli düþünceler vardýr ama
balonlarýn niçin oluþtuðunu açýklayan ve
bugüne kadar herkes tarafýndan kabul görmüþ
genel bir teori yoktur. Balonlar, öngörülebilirliði
yüksek olan, belirsizliðin ortadan kaldýrýldýðý
ve varlýklarýn içkin deðerlerinin katýlýmcýlar
tarafýndan kolayca hesaplanabildiði piyasalarda
dahi þaþýrtýcý bir þekilde ortaya çýkabilmektedir.4
Balonlara neyin sebep olduðu açýk olmamakla
birlikte, bunu diðer piyasa katýlýmcýlarýnýn
rasyonel olmamasý veya kiþinin kendi
rasyonelliðini kýsýtlayan sebeplerin var olmasýna
dayandýran aþýrý iyimserlik teorisine karþý çýkmak
için sebepler mevcuttur. Dahasý, piyasa
katýlýmcýlarýnýn varlýðýn deðerini fiyatlama
yeteneklerinin üst düzeyde olduðu durumlarda
bile balonlarýn ortaya çýkabildiði gözlenmiþtir.
Spekülasyonun mümkün olmadýðý veya aþýrý
güvenin var olmadýðý durumlarda bile
balonlarýn mevcudiyetine rastlanabilmektedir.5
2.1. Aþýrý Ýyimserlik Teorisi
Sokaktaki ortalama vatandaþ arasýnda popüler
olan ama deneye dayalý araþtýrmayla tam olarak
ispatlanmamýþ olan aþýrý iyimserlik teorisine
göre balonlar sürekli bir iyimserliðe sahip olan
piyasa katýlýmcýlarýnýn varlýklarý olmasý
gerekenden daha yüksek fiyatlardan satýn
almalarý ve daha da yüksek fiyatlarla daha hýrslý
spekülatörlere satma beklentisi içinde
olmalarýndan kaynaklanmaktadýr.6 Kanýtlarla
1 Christian Gilles and Stephen F. LeRoy, “Bubbles and Charges”, International Economic Review, Vol. 33, No. 2 (May, 1992), p. 323.
2 Uður Gürses, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=171030
3 http://www.investordictionary.com/definition/economic+bubble.aspx
4 Dilip Abreu and Markus K. Brunnermeier, “Bubbles and Crashes”, Econometrica, Vol. 71, No. 1 (Jan., 2003), p. 197.
5 http://csinvestor.com/investing-guide/economic-bubbles/
6 http://financial-dictionary.thefreedictionary.com/greater+fool+theory
Fatih DENÝZ
Strateji Geliþtirme Dairesi
Fon Uzmaný
27
21
21
MAKALE
Ekonomik balonlarýn genellikle
ekonomi üzerinde olumsuz etkileri
olduðu düþünülür. Bunun nedeni
kaynaklarýn optimumdan uzak
bir þekilde tahsis edilmesine sebep
olmalarýdýr.
desteklenmeyen bu izahata göre iyimser
oyuncular ellerindeki aþýrý deðerli varlýklarý satýn
almaya hazýr olan daha iyimser piyasa
oyuncularý bulabildikleri sürece balon þiþmeye
devam edecektir. Balondaki þiþmenin durmasý
için yüksek fiyatlý varlýklara daha fazla alýcýnýn
bulunamamasý gerekmektedir. Yani birisi çýkýp
bu fiyatlar normal deðil burada balon var
dediðinde insanlar da evet kral gerçekten
çýplakmýþ derlerse balon bir anda sönebilir.7
2.2. Hýrs
Bu açýklamaya göre ekonomik balonlar fiyatlarýn
yükselmesi ümidinde olan aþýrý hýrslý ve
irrasyonel ölçüde heyecanlý yatýrýmcýlar sebebiyle
ortaya çýkmaktadýr. Yatýrýmcýlar geçmiþte yatýrým
yaptýklarý belirli varlýklardan elde ettikleri sýra
dýþý getirilerin gelecekte de elde edilebileceðini
düþünürler ve bu da onlarýn bu riskli varlýklara
aþýrý deðer biçmelerine yol açar.8 Belirli varlýklara
aþýrý deðer biçilmesi ile bir noktadan sonra
yatýrýmcýlar için ekonomik olmayan getiri
oranlarý ortaya çýkacaktýr. Ýþte ancak o zaman
varlýk fiyatlarýnda bir deflasyon baþlayacaktýr.
Yatýrýmcýlar bu riskli varlýklarý elde tutmanýn
kendilerini çok da iyi kompanse etmediðini
hissedince yatýrýmlarý için daha yüksek getiri
oranlarý talep etmeye baþlayacaklardýr.
2.3. Sürü Psikolojisi
Davranýþsal finansta kullanýlmakta olan konuyla
ilgili diðer bir açýklama þekli sürü psikolojisidir.
Buna göre yatýrýmcýlar piyasadaki genel trende
göre alýþ veya satýþ eðilimi gösterirler. Bazen
teknik analiz yöntemleriyle bu eðilimler tespit
edilmeye çalýþýlýr ve sonra bu eðilimlerin takip
edilmesi yöntemi ile geleceðe dönük
öngörülerde bulunulur.9
2.4. Likidite
Balonlarýn ortaya çýkýþýna sebep olarak
gösterilen diðer bir faktör finans sistemindeki
likidite bolluðudur. Bu durum bankalarýn kredi
verme standartlarýný gevþetmelerine yol açar.
Bu da varlýk piyasalarýnýn kýsa vadedeki yoðun
bir spekülasyon tarafýndan tetiklenen
hiperenflasyona maruz kalmalarý sonucunu
yaratýr. Bu açýklamaya göre likidite bolluðu
merkez bankalarýnýn geniþleyici para politikasý
uyguladýðý durumlarda ortaya çýkar. (Örneðin
faiz oranlarýný düþürüp finansal sistemdeki
para arzýný artýrýrlar). Faizler düþünce insanlar
bankadaki paralarýný çekerler ve bankadan
kredi alýp ellerindeki parayý artýrýrlar. Bu para
ile de hisse senedi veya gayrimenkul gibi
varlýklara yatýrým yaparlar.
Çok basit bir þekilde söylemek gerekirse bol
miktarda para az miktarda varlýðýn peþinden
koþuyorsa, ekonomik balonlarýn ortaya
çýkmalarý kuvvetle muhtemeldir. Böyle bir
durumda hem iyi varlýklar hem de kötü varlýklar
içkin deðerlerinin çok üzerinde seviyelerde
kýymetlenirler ama bu durum sürdürülebilir
deðildir. Merkez bankasý geniþleyici para
politikasýný tersine çevirip finansal sistemdeki
likiditeyi emmeye baþladýðýnda balonlar da
patlamaya baþlar. Merkez bankasý faizleri
yükseltince insanlar da riskten kaçýnma
eðilimine girerler ve krediler daralýr. Çünkü
borç almanýn maliyetli çok pahalý hale gelmiþtir.
2.5. Diðer Olasý Sebepler
Bazýlarý balonlarýn enflasyonla ilgili olduðunu
düþünürler ve enflasyona yol açan sebeplerin
balonlarýn da sebebi olduðuna inanýrlar. Bazýlarý
ise bir varlýðýn temel bir deðeri olduðunu,
balonlarýn bu temel deðerin üzerindeki bir
artýþý yansýttýðýný ve bu artýþ hareketinin eninde
sonunda temel deðere geri döneceðini
söylerler. Balonlarýn ekonomik faktörlerin
iletiþimi sonucu piyasadaki bazý kritik
durumlardan doðduðunu ileri süren karmaþýk
teoriler de vardýr.10 Bazýlarý da balonlarý, yakýn
geçmiþteki getirileri sebebi ile irrasyonel biçimde
kýymetlendirilmiþ varlýklarýn gerekli bir sonucu
olarak görürler.
3. Ekonomik Balonlarýn Etkileri
Ekonomik balonlarýn genellikle ekonomi
üzerinde olumsuz etkileri olduðu düþünülür.
Bunun nedeni kaynaklarýn optimumdan uzak
bir þekilde tahsis edilmesine sebep olmalarýdýr.
Balonun patlamasýyla büyük miktarda servet
yok olur ve uzun süreli bir ekonomik sýkýntý
baþ gösterir.11 Düþük risk primlerinin süresinin
uzamasý 30’larda dünyanýn büyük kýsmýnda
ve 90’larda Japonya’da olduðu gibi varlýk
fiyatlarýndaki deflasyonun aþaðý yönlü
hareketinin uzamasýna yol açabilir. Varlýk
fiyatlarýndaki balonun patlamasý ve sonrasýnda
yaþananlar yalnýzca bir devletin ekonomisini
tahrip etmekle kalmaz. Bunun sýnýr ötesinde
yansýmalarý da olur.
7 José A. Scheinkman and Wei Xiong, “Overconfidence and Speculative Bubbles”, The Journal of Political Economy, Vol. 111, No. 6 (Dec.,
2003), p. 1188.
8 Joseph E. Stiglitz, “Symposium on Bubbles”, Journal of Economic Perspectives, Volume 4, Number 2, Spring 1990, p. 13.
9 Marco Cipriani and Antonio Guarino, “Herd Behavior in a Laboratory Financial Market”, The American Economic Review, Vol. 95, No. 5
(Dec., 2005), p. 1427.
10 http://www.intology.com/business-finance/how-economic-bubble-builds-up/
11 Thomas Helbling and Marco Terrones, “When Bubbles Burst”, www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2003/01/pdf/chapter2.pdf
28
MAKALE
Ekonomik balonlarýn diðer bir önemi harcama
alýþkanlýklarý üzerindeki etkileridir. Elinde aþýrý
deðerli varlýklar bulunan piyasa katýlýmcýlarý
daha fazla harcamaya eðilimlidirler çünkü
kendilerini daha zengin hissederler. Pek çok
gözlemci Ýngiltere, Avustralya, Ýspanya ve
Amerika’nýn bazý yerlerinde son dönemdeki
konut piyasasý geliþmelerini örnek olarak
gösterirler. Balon kaçýnýlmaz olarak
patladýðýnda, aþýrý deðerli varlýklarý ellerinde
tutanlar genellikle bir fakirlik hissine kapýlýrlar
ve keyfi harcamalarýný keserler. Bu da ekonomik
büyümeyi aksatýr ya da daha kötüsü, ekonomik
durgunluðu þiddetlendirir. Bu yüzden merkez
bankalarý için varlýk fiyatlarýnýn kýymetlenmesini
takip etmek ve finansal varlýklardaki aþýrý
spekülatif hareketleri engellemek bir
zorunluluktur. Bu da genellikle faiz oranlarýný
yani borç almanýn maliyetini yükseltmekten
geçer.
4. Tarihsel Örnekler
Bilinen meþhur balonlara örnek vermek
gerekirse; 1637 tarihli lale balonu (tulipmania)
ve 1720 tarihli Güney Denizi Þirketi balonlarý
tarihsel olarak ilk balonlardandýr. 1840’larda
demiryolu balonu, 1995-2001 arasýndaki
dot.com balonu, 1997 Asya finans krizi, 2007
Amerika konut piyasasý balonu ise modern
zamanlarda görülen balonlardandýr. 1 2
Geçmiþe döndüðümüzde bilinen en eski
spekülatif balon olarak 1636-37 yýllarýnda
Hollanda`da yaþanmýþ olan Lale balonunu
gösterebiliriz. O dönemde lale soðanýnýn
fiyatlarýnýn bir iþçinin bir buçuk yýllýk maaþýna
denk gelecek kadar týrmandýðýný ve balonun
patlamasýyla birlikte etki alanýn sýnýrlý kalsa
dahi ülke çapýnda ciddi bir kriz yarattýðýný
biliyoruz.13
Güney Denizi Þirketi 18. yüzyýlda Güney
Amerika’da ticari faaliyette bulunan bir Ýngiliz
anonim þirketi idi. 1711 yýlýnda kurulmuþ olan
þirket Ýspanyol Ardýllýk Savaþlarý sýrasýnda
imzalanan bir anlaþmanýn içinde geçen bazý
hükümler sayesinde Ýspanya’nýn Güney Amerika
kolonilerinde ticaret yapma tekelini eline geçirdi.
Þirket buna karþýlýk olarak savaþ sýrasýnda
Ýngiltere’nin maruz kaldýðý ulusal borcu
üstlendi. 1720 yýlýnda þirket hisseleri üzerinde
yapýlan spekülasyon pek çok kiþi için finansal
yýkým anlamýna gelen ve Güney Denizi Balonu
olarak bilinen büyük ekonomik balonun ortaya
çýkmasýna yol açtý. Buna raðmen þirket yeniden
12
13
14
15
yapýlandýrýldý ve balondan sonra bir yüzyýldan
fazla bir süre faaliyetlerine devam etti. 14
Demiryolu Balonu 1840’larda Ýngiltere’de
ortaya çýkan spekülatif çýlgýnlýða verilen isimdir.
Bu örnekteki gidiþat da diðerlerine benzer
þekilde olmuþtur: demiryolu hisselerinin fiyatý
arttýkça kaçýnýlmaz çöküþe kadar spekülatörlerin
akýttýðý para da artmýþtýr. 1846 yýlýnda
Parlamento’da yeni demiryolu þirketleri kuran
272 yasa kabul edilince ve inþa edilmesi
öngörülen demiryollarýnýn uzunluðu 15.300
km’yi bulunca balon zirveye ulaþmýþtýr. Yapýmý
için onay verilen demiryollarýnýn üçte biri asla
inþa edilmemiþtir. Þirketler kötü finansal
planlama yüzünden çökmüþ ve demiryolunu
tamamlamadan daha büyük bir þirket
tarafýndan satýn alýnmýþ ya da yatýrýmcýlarýn
parasýný baþka bir iþe kanalize eden dolandýrýcý
bir giriþime dönüþmüþtür.15
Balon kaçýnýlmaz olarak
patladýðýnda, aþýrý deðerli varlýklarý
ellerinde tutanlar genellikle bir
fakirlik hissine kapýlýrlar ve keyfi
harcamalarýný keserler. Bu da
ekonomik büyümeyi aksatýr ya da
daha kötüsü, ekonomik
durgunluðu þiddetlendirir.
Asya Finansal Krizi Temmuz 1997’de baþlayan,
Asya’nýn büyük bölümünü içine alan ve dünya
çapýnda bir ekonomik erimeye yol açmasýndan
korkulan bir finansal kriz sürecidir. Kriz, baþýný
gayrimenkul sektörünün çektiði aþýrý finansal
geniþleme karþýsýnda kendi para birimi olan
‘baht’ý desteklemek için yoðun çabalar sarf
eden Tayland hükümetinin ‘baht’ý Amerikan
dolarý karþýsýnda dalgalanmaya býrakma kararý
almasý ve bunun sonucunda ‘baht’ýn finansal
olarak çökmesi ile tetiklenmiþtir. Dýþ borç yükü
altýna giren Tayland daha parasý çökmeden
önce iflasýný ilan etmek durumunda kalmýþtýr.
Kriz yayýldýkça, Güneydoðu Asya’nýn çoðu ve
Japonya para birimlerinin deðer kaybetmesini,
borsalarýnýn ve diðer varlýk fiyatlarýnýn devalüe
olmasýný ve özel borçlanmanýn artmasýný
gözlemleyeceklerdir.
Bugün emlak piyasasýnda oluþan balon da
geçmiþte ‘dot-com’ balonu olarak adlandýrýlan
sürecin bir devamý olarak deðerlendirilebilir.
1990`larýn ikinci yarýsýndan itibaren motorunu
internet ve yazýlým þirketlerinin oluþturduðu
NASDAQ (Amerikan Borsasý Teknoloji Endeksi)
yüzde 700`e varan bir büyüme yaþadý. 2001
yýlý içerisinde ‘dot-com’ balonunun patlamasýyla
büyük bir kriz tehdidi ortaya çýktý. FED krizin
önünü almak için faizleri yüzde 6.5`tan yüzde
1 seviyesine kadar çekti. Dot-com balonunun
patlamasýyla oluþan kriz ortamýnda yaralarý
sarmak ve ekonomik durgunluðun önüne
geçmek amacýyla faizleri düþüren FED bu
politikasýyla emlak balonunun tehlikeli boyuta
Franklin Allen and Douglas Gale, “Bubbles and Crises”, The Economic Journal, Vol. 110, No. 460 (Jan., 2000), p. 236.
http://www.tumgazeteler.com/?a=4012028
http://en.wikipedia.org/wiki/The_South_Sea_Company
http://en.wikipedia.org/wiki/Railway_Mania
29
21
21
MAKALE
Ekonomik balonlarýn varlýðý
krizin habercisi sayýlmalýdýr.
ulaþmasýna da ön ayak oldu. Düþük faizlere,
kredi yeter koþullarýnýn neredeyse tümüyle
kalktýðý, yüksek riskli kredilerin toplama oranýnýn
giderek arttýðý bir ortamda emlak fiyatlarý da
katlanmaya baþladý.
5. SONUÇ
Balonlarýn nedenleri üzerine sosyolojik ve
iktisadi birçok farklý yaklaþým vardýr. Lale
balonunda olduðu gibi moda çýlgýnlýklarý da
kuþkusuz bunlardan birisidir. Ne var ki bunlarýn
pek çoðunun ardýnda kapitalizmin yapýsýndan
kaynaklanan gelir daðýlýmýndaki asimetrinin
tetiklediði yetersiz talep olgusu yatmaktadýr.
Reel ekonomideki kâr oranlarý düþtükçe açýða
çýkan atýl fonlar spekülatif alanlara kaymakta
ve dönemsel olarak farklý yatýrým araçlarý ya
da emtia fiyatlarý üzerinde þiþkinlik
yaratmaktadýr. Bir noktadan sonra fiyatýn artýk
düþeceðine dair inanç piyasada yaygýnlaþmakta
ve kaçýþlar baþlamaktadýr. Ýþte bu noktada
balon patlar. Bu açýdan ekonomik balonlarýn
varlýðý krizin habercisi sayýlmalýdýr.
16 http://en.wikipedia.org/wiki/1997_Asian_Financial_Crisis
17 Peter M. Garber, “Famous First Bubbles”, The Journal of Economic Perspectives, Vol. 4, No. 2 (Spring, 1990), p. 37.
30
ARAÞTIRMA
ÝFLAS ÝDARE MEMURLARININ
GÖREVLERÝ ve SORUMLULUKLARI
Ýflas idare memurlarýnýn seçilmesi konusunda, Ýcra ve Ýflas Kanunun da düzenleme
yapýlmýþ olmakla birlikte bankalarýn iflasýnda bu konuda Bankacýlýk Kanunu farklý
birtakým hükümler getirmiþtir.
GÝRÝÞ
Hukuk sistemimiz açýsýndan bakýldýðýnda,
yürürlükteki 2004 Sayýlý Ýcra ve Ýflas Kanunu’nun
165 inci ve Ticaret Sicil Nizamnamesi’nin 49
uncu maddelerine göre,mahkeme tarafýndan
iflas kararýnýn verilmesi ile birlikte iflas tasfiye
sürecinin baþlayacaðý kabul edilmiþtir.1 Bu
sürecin en önemli subjelerinden biri de iflas
idare memurlarýdýr. Bu çalýþmada genel olarak
Ýcra ve Ýflas Hukuku mevzuatý doðrultusunda
konu ele alýnmakla birlikte, özel olarak da
banka iflasýnda görev alacak iflas idare
memurlarýnýn hukuki durumu izah edilmeye
çalýþýlacaktýr.
Ýflas idare memurlarýnýn görev ve
sorumluluklarýna geçmeden önce, bu göreve
seçilmenin hangi usullerde yapýldýðýna ve
özellikle müflis bankalar açýsýndan, bu konuda
ki farklý düzenlemelere de kýsaca bakýlmasý
yararlý olacaktýr. Ýcra ve Ýflas Kanunu’na göre,
iflas dairesi tarafýndan müflisin malvarlýðýnýn
tespit edilerek 219 uncu madde kapsamýnda
adi tasfiyeye karar verilmesinden sonra,
müflisten alacaklý olduðunu iddia edenlerin
öngörülen sürede alacak kayýtlarýný
yaptýrmalarýný takiben2, 221 inci madde hükmü
gereðince birinci alacaklýlar toplantýsý
yapýlmaktadýr3. Kanunun 223 üncü maddesine
göre, üç kiþiden oluþacaðý kabul edilen iflas
idare memurluðu görevi için, toplanan
alacaklýlarýn yapacaðý seçim sonucunda, bu
sayýnýn iki katý adayýn icra mahkemesine
bildirileceði ve icra mahkemesinin de
gösterilen bu adaylardan üç kiþiyi iflas idare
memuru olarak seçeceði kabul edilmiþtir4.
Bu konuda, Yürürlükte bulunan 5411 sayýlý
Bankacýlýk Kanunu’nun 106 ncý maddesinde
ise iflas tasfiyesine iliþkin olarak, Ýcra ve Ýflas
Kanunundan farklý bir düzenleme yapýlmýþtýr5.
Bu kapsamda, Kanunun 106 ncý maddesinin
beþinci fýkrasýna göre, “Bankanýn iflasýna karar
verilmesi halinde Fon, 2004 sayýlý Ýcra ve Ýflas
Kanunu’nun 166, 218, 219, 223, 234, 236,
249, 251 ve 254 üncü maddelerindeki yetki
ve görevler hariç olmak üzere alacaklýlar
toplantýsý, iflas dairesi ve iflas idaresi görev ve
yetkilerine sahip olarak bankayý tasfiye eder6
.” Bankacýlýk Kanunu gereðince düzenlenen
Faaliyet Ýzni Kaldýrýlan Bankalardaki Sigortalý
Mevduat ve Sigortalý Katýlým Fonunun
Ödenmesi Ýle Bu Bankalarýn Ýflas ve Tasfiyesine
Ýliþkin Usul ve Esaslar Hakkýnda Yönetmelikte7,
sözü edilen görevlerin ne þekilde yerine
getirileceði ve Fon’un sahip olduðu yetkiler de
açýk bir biçimde ele alýnmýþtýr. Ýlgili Yönetmeliðin
20 nci maddesine göre “ Fon Kurulu tarafýndan
birinci alacaklýlar toplantýsý yerine geçmek üzere
alýnacak karar ile iflas idaresinde görev yapacak
aday kiþiler, ilgili icra hakimliðine sunulmak
üzere iflas müdürlüðüne bildirilir. Ýcra hakimliði
de Fon’un sunduðu adaylar arasýndan iflas
idare memuru olarak görev yapacak kiþileri
seçer.” Görüldüðü üzere, iflas masasýnda görev
yapacak iflas idare memurlarýnýn seçilmesi
hususunda 2004 sayýlý yasada düzenlenen
alacaklýlar toplantýsý yetki ve görevi, banka
iflasýnda münhasýran Fon’a verilmiþ durumdadýr.
Yukarýda özet olarak anlatýlan süreç sonunda
göreve baþlayan iflas idare memurlarý, baðlý
bulunulan iflas dairesinin denetim altýndadýrlar8.
Burada dikkat edilecek husus, müflisin bir
1 2004 Sayýlý Ýcra ve Ýflas Kanunu 165 inci madde ve Ticaret Sicil Nizamnamesi 49 uncu madde.Baki Kuru/Ejder Yýlmaz/Ramazan Arslan Ýcra
ve Ýflas Hukuku Ders Kitabý 1991 Basým. Sf.411
2 Sümer Altay Türk Ýflas Hukuku Cilt 2 2004 Basým. Sf.1273-1278
3 Altay.a.g.e. sf.1286-1294
4 Kuru/Yýlmaz/Arslan Ýcra ve Ýflas Kanunu Basým 2004. sf.189
5 Türkiye Bankalar Birliði. 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu. Basým 2005 sf.107
6 Türkiye Bankalar Birliði a.g.e. sf.108
7 23/02/2007 Tarih ve 2644 Sayýlý Resmi Gazetede Yayýmlanan Faaliyet Ýzni Kaldýrýlan Bankalardaki Sigortalý Mevduat ve Sigortalý Katýlým
Fonunun Ödenmesi Ýle Bu Bankalarýn Ýflas ve Tasfiyesine Ýliþkin Usul ve Esaslar Hakkýnda Yönetmelik.
8 Kuru/Yýlmaz/Arslan Ýcra ve Ýflas Hukuku Ders Kitabý. Sf.483
Zülfikar KANBEROÐLU
Tasfiye Daire Baþkanlýðý
Fon Avukatý
31
21
21
ARAÞTIRMA
Müflis bir bankada görev
yapacak olan iflas idare
memurlarý, görev ve sorumluluk
yönünden Ýcra ve Ýflas Kanununda
yer alan hükümlere genel olarak
tabi olmakla birlikte, bu hususta
bir takým istisnalar da mevcuttur.
banka olmasý ve Bankacýlýk Kanunu kapsamýnda
adli teþkilat içinde yer alan iflas tasfiyesinin
yapýlmasý halinde de Kanunun 106 ncý
maddesinin beþinci fýkrasýnda getirilen istisna
hükmü karþýsýnda, denetim görev ve yetkisinin
Fon’a ait olmayýp, iflas müdürlüðünde
bulunmasýdýr. Nitekim bu husus, yukarýda sözü
edilen yönetmeliðin 14 üncü maddesinde de
düzenlenmiþtir. Bu kapsamda da iflas idaresinin
tüm iþ ve iþlemleri denetim altýndadýr.
A) ÝFLAS ÝDARE MEMURLARININ
GÖREVLERÝ:
Müflis bir bankada görev yapacak olan iflas
idare memurlarý, görev ve sorumluluk
yönünden Ýcra ve Ýflas Kanununda yer alan
hükümlere genel olarak tabi olmakla birlikte,
bu hususta bir takým istisnalar da mevcuttur.
Yeri geldiðinde bunlara deðinilecek olup, genel
olarak Kanunda yazýlý görevler þu þekilde izah
edilebilir:
1)Ýflas idare memurlarýnýn temel görevi Ý.Ý.K.
223 üncü madde de ifade edildiði üzere, iflas
masasýný idare ve tasfiye etmektir9. Ayrýca Ýdare,
ne alacaklýlarýn ne de müflisin temsilcisi
durumunda olmayýp, iflas masasýnýn kanuni
mümessili sýfatýyla masa yararýna hareket
etmek zorundadýr10.
2)Ýflas idare memurlarý Ý.Ý.K.227 nci madde ve
Ýcra ve Ýflas Kanunu Nizamnamesinin 37 nci
maddesine göre, yaptýklarý iþlemleri ve
kendilerine yöneltilen talep ve beyanlarý
tutanakla saptamak zorundadýr11. Bankacýlýk
Kanununun 106 ncý maddesi gereðince
yayýmlanan Yönetmeliðin 21 inci maddesinin
ikinci fýkrasýnda da benzer düzenlemeye
gidilmiþtir.
3)Ýflas idareleri, Ý.Ý.K. 227 nci maddesinin
birinci fýkrasý yollamasýyla Ý.Ý.K. 9 uncu madde
gereðince, aldýklarý paralarý ve kýymetli evrak
ve deðerli þeyleri, ertesi iþgünü çalýþma saati
sonuna kadar Adalet Bakanlýðý tarafýndan
uygun görülen bankalardaki hesaplarýna
yatýrmaya, banka bulunmayan yerlerde icra
veya mahkeme kasalarýnda muhafazaya, kasa
bulunmayan yerlerde ise mal sandýklarýna
býrakmaya mecburdurlar12. Bu hususta 5411
sayýlý yasa, Ýcra ve Ýflas Kanunundan ayrýlmýþ
b u l u n m a k t a d ý r. N i t e k i m , B a n k a c ý l ý k
Kanunu’nun 106 ncý maddesinin dokuzuncu
fýkrasýna göre “ Fon, iflas masasýnýn aktifindeki
paralarla, iflas idaresi sýfatýyla tahsil ettiði
paralarý muhafaza ve nemalandýrma
hususunda 2004 sayýlý Ýcra ve Ýflas Kanunu’nun
9 uncu ve sair ilgili maddelerine tabi deðildir.
492 sayýlý Harçlar Kanunu’nun 36 ncý
maddesinin birinci fýkrasý hükmü bu paralar
için uygulanmaz13.” Ayný þekilde Yönetmeliðin
44 üncü maddesinde de benzer düzenlemeye
gidilmiþtir. Bu kapsamda iflas idaresi, müflisin
aktifinde yer alan paralarý, Fon Kurulu
tarafýndan belirlenen esaslar çerçevesinde
muhafaza eder ve nemalandýrýr.
4)Ýflas idare memurlarý, Ý.Ý.K.227 nci madde
yollamasýyla Ý.Ý.K. 11 inci madde hükümleri
gereðince, masaya iliþkin bir alacak veya
satýlmakta bulunan bir þey hakkýnda kiminle
olursa olsun, kendileri veya baþkalarý hesabýna
akit yapamazlar 14 . Yaptýklarý takdirde bu
hükümsüz kabul edilir15.
5)Ýflas idaresi, iflastan önce müflisin leh ve
aleyhine açýlan masa malvarlýðýný ilgilendiren
davalarda, masanýn temsilcisi olarak hareket
eder16. Ýflas idaresi görevi nedeniyle öðrendiði,
müflis ile ilgili sýrlarý saklamak zorundadýr17.
Banka tasfiyesine iliþkin yönetmeliðin 21 inci
maddesinde de “iflas idaresinin masanýn
haklarýnýn korunmasý ve alacaklarýn tahsili
amacýyla gerekli iþlemleri yapýlacaðý ve vekalet
verilmesi hususlarýnda karar alabilileceði”
þeklinde bir düzenlemeye gidilerek, davalarýn
takibi hususunda iflas idaresi görevli ve yetkili
kýlýnmýþtýr.
6)Masanýn teþkili safhasýnda defteri tutulan
ve muhafaza altýna alýnan masa mallarýný
muhafaza etmeye devam eder ve deftere
geçirilmemiþ masa mallarýnýn bulunup
bulunmadýðýný araþtýrýr, bulunursa muhafaza
altýna alýr18.
7)Birinci alacaklýlar toplanmasý Ýcra ve Ýflas
Kanununun 224 üncü maddesinin birinci
fýkrasýna göre, müflisin sanat ve ticaretinin
devamýna ve iþyerlerinin açýlmasýna karar
vermiþ ise, bunu devamlý olarak denetleyerek,
bundan masa menfaatine en uygun olan
verimliliði temin eder; rehinli mallarýn, üretime
9 Kuru/Yýlmaz/Arslan.a.g.e. sf.483
10 Kuru/Yýlmaz/Arslan.a.g.e.sf.482
11 Baki Kuru/Ejder Yýlmaz/Ramazan Arslan,Ýcra ve Ýflas Kanunu.Basým 2004 Sf.192-317
12 Kuru/Yýlmaz/Arslan. a.g.e.sf.192-39
13 Türkiye Bankalar Birliði.a.g.e.sf.108
14 Kuru/Yýlmaz/Arslan Ders Kitabý. sf.482
15 Altay.a.g.e.sf.1307-1308
16 Altay.a.g.e.sf.1305
17 Altay.a.ge.sf.1308
18 Kuru/Yýlmaz/Arslan Ders Kitabý.sf.484
32
ARAÞTIRMA
yönelik yerlerin derhal satýlmasýný saðlar. Birinci
alacaklýlar toplanmasýnýn karar verdiði acele
satýþlarý yapar19.
8)Masa mallarýnýn muhafazasý ve iþletmenin
verimliliðini saðlamak için gerekli olan sigorta,
kira ve hizmet sözleþmeleri yapar, müflisin
iflastan önce yapmýþ olduðu masa menfaatine
olan sözleþmeleri devam ettirir20.
9)Ý.Ý.K. 228 ve 230 uncu maddesi kapsamýnda,
iflas masasýna yazdýrýlan alacaklar ve istihkak
iddialarý ile ilgili inceleme yapar. Bu amaçla
alacaðýn mevcut olup olmadýðýný, mevcut ise
ne oranda mevcut olduðu, alacak yazdýran
kimsenin gerçek alacaklý olup olmadýðý,
alacaðýn imtiyazlý olup olmadýðý, Ýmtiyazlý ise
sýrasýnýn ne olduðu hususlarýný açýklýða
kavuþturur. Bu incelemenin sonucunda
Kanunun 230-234 maddelerine göre sýra
cetvelini düzenler21. Benzer bir düzenlemeye
Bankacýlýk Kanunu gereðince yayýmlanan
yönetmeliðin 24 üncü maddesinde de yer
verilmiþtir.
10)Ý.Ý.K. 229 uncu maddesine göre, masa
alacaklarýný tahsil eder ve acele satýþlarý yapar22
11)Alacaklýlarý Ý.Ý.K. 237 ve 240 ýncý madde
hükümlerine göre, ikinci alacaklýlar toplantýsýna
ve gerektiðinde olaðanüstü alacaklýlar
toplantýsýna davet eder. Bu toplantýda aldýðý
yetkiler çerçevesinde masa mallarýný Ý.Ý.K. 241
ve 246 ýncý maddelerine göre satar23. Bankacýlýk
Kanunu gereðince yayýmlanan Yönetmeliðin
26 ncý maddesinde de benzer bir görev ve
yetki verilmekle birlikte, satýþlarda Devlet Ýhale
Kanunu, Kamu Ýhale Kanunu ile Ýcra ve Ýflas
Kanununa baðlý olunmadýðý, iflas idaresinin
masa yararýna hareket edeceði, varlýklarýn
satýþýna iliþkin usul ve esaslarýn Fon Kurulu
tarafýndan belirleneceði hüküm altýna alýnarak,
bu yönüyle Ýcra ve Ýflas Kanunundan farklý bir
düzenlemeye gidilmiþtir.
12)Ýflas idaresi mallarýn satýþýndan, alacaklarýn
tahsilinden elde ettiði paralarý alacaklýlara
paylaþtýrma safhasýna geçer. Bu amaçla, Ý.Ý.K.
247 nci maddesi doðrultusunda pay cetvelini
oluþturur24. Bunun için kesinleþen sýra cetvelini
esas alýr. Benzer bir düzenlemeye Bankacýlýk
Kanunu kapsamýnda çýkartýlan Yönetmeliðin
27 nci maddesinde yer verilmiþtir.
13)Ýflas tasfiyesi sonunda alacaðýný tamamen
alamamýþ olan alacaklýlara, alacaklarýnýn
19
20
21
22
23
24
25
Kuru/Yýlmaz/Arslan.a.g.e.sf.484
Altay.a.g.e.sf.1308
Altay.a.g.e.sf.1313
Ýcra ve Ýflas Kanunu Kuru/Yýlmaz/Arslan sf.193
Altay.a.g.e. sf.1313
Kuru/Yýlmaz/Arslan.a.g.e. sf.200
Kuru/Yýlmaz/Arslan.a.g.e.sf.201
ödenmemiþ kýsmý için, iflas idaresi tarafýndan
Ý.Ý.K. 251 inci madde gereðince borç ödemeden
aciz belgesi verilir25. Yönetmeliðin 28 inci
maddesinde de bu konuda düzenleme
yapýlmýþtýr.
“Ýflas idaresini teþkil edenler
Türk Ceza Kanunu’nun
uygulanmasýnda memur
sayýlýrlar29.”
14)Ýflas idare memurlarý son olarak da Ý.Ý.K.
254 üncü maddeye göre, tüm tasfiye faaliyetini
içeren bir kapanýþ raporu tanzim ederek, iflas
kararýný veren mahkemeden iflasýn
kapatýlmasýna karar verilmesini ister26. Nihai
raporun düzenlenmesi hususu, yönetmeliðin
29 uncu maddesinde de yer almýþtýr.Böylece
iflas idare memurlarýnýn görevi, ilgili ticaret
mahkemesi tarafýndan tasfiyenin kapatýlmasýna
karar verilmesi ile birlikte sona erecektir27.
B) ÝFLAS ÝDARE MEMURLARININ
SORUMLULUKLARI
Ýflas idare memurlarý görevlerini hukuka,
mevzuata ve adalete uygun þekilde yerine
getirmek zorundadýrlar. Bu görevlerin kasten
veya ihmalen yerine getirilmemiþ olmasý, iflas
idare memurlarýnýn da sorumluluðunu
doðuracaktýr28.
Bu konuda ki en önemli ve belirgin düzenleme
Ý.Ý.K. 227 nci maddededir. Söz konusu
maddenin son fýkrasýna göre “Ýflas idaresini
teþkil edenler Türk Ceza Kanunu’nun
uygulanmasýnda memur sayýlýrlar 2 9 .”
Görüldüðü üzere iflas idare memurlarý,
herhangi bir görev ihmali veya görevden
kaynaklanabilecek suç iþlenmesi durumunda,
týpký memurlar gibi yargýlanabileceklerdir.
Nitekim, Yargýtay 4.Ceza Dairesi’nin
E.1980/4835, K.1981/4705, T.29.6.1981 sayýlý
kararýnda, iflas idare memurlarýnýn ceza kanunu
uygulamasýnda memur sayýlacaklarý hususu,
açýk bir biçimde izah edilmiþtir30. Ayrýca, iflas
idare memurlarý söz konusu madde hükmüne
göre, Ýcra Mahkemesi’nin gözetimi ve denetimi
altýnda kabul edildiðinden, gerektiðinde ilgili
hakimlik tarafýndan her zaman
azledilebileceklerdir.
Ýflas Ýdare memurlarýnýn cezai sorumluluðunun
yanýnda Ý.Ý.K. 227 nci maddenin dördüncü
fýkrasýna göre hukuki sorumluluklarý da olup,
bu konuda ki davalara adliye mahkemelerinde
bakýlacaktýr31. Yargýtay 3.Hukuk Dairesi’nin
E.2001/9475, K.2001/9721, T.05.11.2001
sayýlý kararýnda, iflas idare memurlarýnýn,
kanuna aykýrý iþlem ve eylemlerinden meydana
gelen zararlardan dolayý müteselsilen sorumlu
26
27
28
29
30
31
Kuru/Yýlmaz/Arslan.a.g.e.sf.202
Altay.a.g.e.sf.1313
Altay.a.g.e.sf.1312-1313
Kuru/Yýlmaz/Arslan.Ders Kitabý.sf.482
http://w.w.w.kazanci.com/khd/ibb/giriþ.htmx
Altay.a.g.e.sf.1312-1313
33
21
21
ARAÞTIRMA
Fon personeli olmayanlardan
iflas idare memuru olarak
seçilenlerin hukuki ve cezai
sorumluluklarý konusu ise
tartýþmalýdýr. Zira ilgili Kanun
hükmünde “Fon personeli”
kavramýna yer verildiðinden,
hukuki sorumluluk açýsýndan “Fon
personeli olmayanlarýn”, anýlan
istisnadan ve ceza soruþturmasýna
iliþkin izin þartýndan
yararlanamayacaklarý
anlaþýlmaktadýr.
olduklarý kabul edilmiþtir32. Bu konuda ki en
önemli düzenlemelerden biri de 6183 sayýlý
yasanýn 32, 33 ve mükerrer 35 inci
maddeleridir. Bu hükümlere göre, iflas idare
memurlarý, kamu alacaklarýnýn ödenmesi, iflas
kararýnýn kamu idaresine bildirilmesi, müflise
ait her türlü beyannamenin verilmesi gibi
iþlemlerden sorumludurlar. Bu iþlemlerin yerine
getirilmemesi halinde de mükerrer 35 inci
madde gereðince iflas daire memurlarý þahsi
malvarlýklarýyla kamu idaresine karþý sorumlu
tutulmuþlardýr33.
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu tarafýndan
iflas tasfiyeleri sürdürülen iþtiraklerde göreve
seçilen iflas idare memurlarý hakkýnda, 5411
sayýlý yasanýn 127 nci maddesinde istisnai
düzenlemeye gidilerek, bu durumda bulunan
iflas idare memurlarý aleyhine hukuki
sorumluluklarýndan dolayý doðrudan doðruya
dava açýlamayacaðý, davanýn Fon’a karþý
açýlacaðý, açýlan dava sonunda hükmedilen
tutarýn Fon tarafýndan ödeneceði ve ilgili iflas
idare memurunun dava konusu iþlemde
kusurunun mahkeme kararýyla belirlenmesi
halinde de Fon’un iflas idare memuruna rücu
edeceði, hüküm altýna alýnmýþtýr34. Ancak
burada dikkat edilmesi gereken husus, söz
konusu düzenlemenin açýk biçimde ve
doðrudan doðruya iflas eden bankalarda görev
ifa eden iflas idare memurlarýný kapsayýp
kapsamadýðýdýr. Bu konuda, hukuki sorumluluk
bakýmýndan ilgili maddenin dördüncü fýkrasýnda
düzenlenen,fon personelinin görevleriyle
baðlantýlý karar, eylem ve iþlemleri nedeniyle
açýlan davalarda uygulanacak usul ve esaslarýn,
uygulanmasý mümkün görünmektedir.
Ýflas idare memuru olarak görev yapan Fon
personelinin cezai sorumluluðu bakýmýndan
ise, ilgili Kanun maddesinin birinci fýkrasýnda
yer alan “…..fon personelinin görevleriyle
baðlantýlý olarak iþledikleri iddia edilen suçlara
iliþkin soruþturmalar…” ibaresinden yola
çýkýlarak, Fon tarafýndan iflas idare memuru
olarak görevlendirilen fon personelinin bu
kapsamda deðerlendirilmesi ve yine ayný
maddede yer alan “…fon baþkanýnýn izin
vermesi kaydýyla genel hükümlere göre yapýlýr.”
ibaresi kapsamýnda, cezai soruþturmalarda
izin þartýnýn aranmasýnýn mümkün olduðu
sonucu çýkarýlabilir.
Fon personeli olmayanlardan iflas idare
memuru olarak seçilenlerin hukuki ve cezai
sorumluluklarý konusu ise tartýþmalýdýr. Zira
ilgili Kanun hükmünde “Fon personeli”
kavramýna yer verildiðinden, hukuki sorumluluk
açýsýndan “Fon personeli olmayanlarýn”, anýlan
istisnadan ve ceza soruþturmasýna iliþkin izin
þartýndan yararlanamayacaklarý anlaþýlmaktadýr.
Fon adýna özellikle bir müflis bankada iflas
idare memuru olarak görev ifa edeceklerin,
hukuki ve cezai sorumluluklarý konusunda,
yorum farklýlýklarýný ve ortaya çýkabilecek çeþitli
sakýncalarý ortadan kaldýrýcý düzenlemeye
gidilmesinin ise yararlý olacaðý açýktýr.
Kaynakça
KURU B., YILMAZ E., ARSLAN R., Ýcra ve Ýflas Hukuku Ders Kitabý, Ankara, 1991.
KURU B., YILMAZ E., ARSLAN R., Ýcra ve Ýflas Kanunu, Ankara, 2004.
ALTAY S., Türk Ýflas Hukuku Cilt 2, Ýstanbul, 2004.
DEYNEKLÝ A., Türk Hukukunda Ýflasýn Vergi Alacaðýnýn Tahsiline Etkisi, Ankara, 1997.
TÜRKÝYE BANKALAR BÝRLÝÐÝ, 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu, Ýstanbul, 2005.
RESMÝ GAZETE, 23.07.2007 Tarih ve 2644 Sayý.
YARGITAY KARARLAR DERGÝSÝ NÝSAN SAYISI, Ankara, 2002.
KAZANCI MEVZUAT PROÐRAMI, Ýnternet Sitesi.
34
ÝNCELEME
DÖVÝZ KURU SÝSTEMLERÝ ve
ÜLKEMÝZDE NOMÝNAL ÇIPA UYGULAMASI
Ekonomide ortaya çýkabilecek dengesizlikleri tespit edebilmek ve çözüm yollarý
geliþtirebilmek için döviz kuru sistemlerini ve bu sistemlerin, fiyat, sermaye ve
faiz üzerine olan etkilerini çok iyi analiz etmek ve bir ülkenin ödemeler dengesi
bilançosuna bakarak ülkedeki olasý bir döviz sorununu önceden görebilmek
gerekmektedir.
1. GÝRÝÞ
Günümüzde dünya ekonomileri
küreselleþmekte ve sermaye giriþ çýkýþlarý
ekonomilere aðýr tahribat vermektedir.
Ekonomisi dýþa açýk, sermaye hareketlerinin
serbest olduðu ülkelerde kur, fiyat, faiz üçlü
dengesini kurabilmek çok önemlidir. Bu
deðiþkenlerin birinde ortaya çýkacak bir
dengesizlik tüm ekonomiyi olumsuz yönde
etkileyecektir. Ülkeler kendi makroekonomik
politikalarýný gerçekleþtirmek amacýyla çeþitli
döviz kur sistemleri uygulamaktadýr. Uygulanan
politikalar sonucunda ülke paralarý birbirlerine
göre güçlenip, zayýflamakta ve sermaye akýmlarý
ülkeler arasýnda yer deðiþtirmektedir.
Ekonomide ortaya çýkabilecek dengesizlikleri
tespit edebilmek ve çözüm yollarý
geliþtirebilmek için döviz kuru sistemlerini ve
bu sistemlerin, fiyat, sermaye ve faiz üzerine
olan etkilerini çok iyi analiz etmek ve bir ülkenin
ödemeler dengesi bilançosuna bakarak ülkedeki
olasý bir döviz sorununu önceden görebilmek
gerekmektedir.
Bu çalýþmada çeþitli ülkelerde uygulanan döviz
kuru sistemlerini bu sistemlerin avantajlarýyla
dezavantajlarý ve ülkemizde Þubat 2001 krizi
ile sonuçlanan döviz kuru çýpasýna dayalý
enflasyonu düþürme programý ele alýnmýþtýr.
2. DÖVÝZ KURU SÝSTEMLERÝ
2.1. Döviz Kuru Tanýmý
Döviz kelimesi dilimize Fransýzca’daki devise’den
geçmiþtir. Döviz dar anlamda yabancý parayý
temsil eden belgelerdir. Genel olarak döviz
denildiðinde milletlerarasý ödemelerde
kullanýlan ödeme araçlarýnýn tamamý ifade
edilir. Ekonomik açýdan bakýldýðýnda döviz,
iktisadi anlamda bir mal niteliðindedir. Döviz
borsalarý bazý özel nitelikleri olan piyasalardýr.
Kýsaca belirtmek gerekirse, New York, Londra,
Tokyo, Frankfurt, Zürich ve Paris en büyük
döviz borsalarý arasýnda bulunmaktadýr. Ancak,
döviz piyasalarýný belirli bir yer veya mekanla
sýnýrlý piyasalar olarak düþünmek doðru deðildir.
‘Döviz kurunu, nominal döviz kuru ve reel
döviz kuru olarak tanýmlayabiliriz. Nominal
döviz kuru bir birim yabancý paranýn ulusal
para birimi ile deðiþimi 1 ABD Dolarý= 1500
TL ya da bir birim ulusal paranýn yabancý para
birimi ile deðiþimi 1TL =1/1500 ABD Dolarý
olarak tanýmlanýrken reel döviz kuru ise ülkeler
arasýndaki enflasyon farklýlýklarýný dikkate alarak
hesaplanan döviz kurudur. Reel döviz kuru bir
ülkenin dýþ ticarette rekabet gücünü göstermesi
bakýmýndan önemlidir’.1
2.2. Döviz Kuru Sistemleri
Uluslararasý finansal sistemde çeþitli döviz kuru
sistemleri kullanýlmakla beraber her sistemin
avantajlarý ve dezavantajlarý vardýr. Literatürde
döviz kuru sistemleri sabit ve serbest kur sistemi
olmak üzere iki ana gruba ayrýlmýþtýr. Ancak
zaman içerinde her iki grubun çeþitli
özelliklerinin bir araya geldiði kur sistemleri
ortaya çýkmýþtýr. ‘Döviz kurlarýný IMF’nin baz
aldýðý esneklik derecesine göre
sýnýflandýrdýðýmýzda; en uçta tam sabit kur ve
serbest kur ortada ise yarý sabit kur rejimi yer
alýr. Bunlarý da kendi içinde ayrýþtýrdýðýmýzda
sabit kuru tam dolarizasyon ve para kurulu
olarak, esnek kuru serbest dalgalanma ve
yönetimli dalgalanma olarak, yarý sabit kuru
ise ayarlanabilir sabit kur, yatay bant içinde
sabit kur ve sürünen parite-bant olarak
ayrýþtýrabiliriz’. 2 Kur sistemlerini ayrý ayrý
irdelediðimizde;
2.2.1. Tam Sabit Kur
Ulusal para biriminin yabancý para birimine
yada yabancý para birimlerinden oluþan bir
para sepetine baðlanmasý sistemidir. Sabit kur
sisteminin esasý, döviz kurunun belli bir
düzeyde belirlenmesi ve piyasadaki arz ve talep
1 Erdal ÜNSAL ; Makro Ýktisat, Ankara, Ýmage Yayýncýlýk, 2006 ; s.67
2 Aydan KANSU; Döviz Kuru Sistemleri ve Döviz Krizleri, Ýstanbul, Güncel Yayýncýlýk, 2007, s.30
Ferdi DEMÝR
Fon Denetçi Yardýmcýsý
35
21
21
ÝNCELEME
‘Para Kurulunda; merkez
bankasý döviz giriþ, çýkýþýna göre
parasal tabaný artýrýp, azaltmak
zorunda olduðu için hazineyi
kolaylýkla finanse edemez ve
enflasyonun düþmesine katkýda
bulunur. Ancak bu sistemde
merkez bankasý nihai ödünç
verme fonksiyonunu yerine
getiremediði için olasý bir likitide
krizinde gerekli fonlamayý
yapamayabilir.’6
deðiþmeleri ne olursa olsun kurun bu düzeyde
sürdürülmesidir. ‘Bu sistemde para otoritesi
döviz piyasasýna alým - satým yönünde
müdahalede bulunarak kuru sabitler. Örneðin
döviz talebi döviz arzýný aþarsa döviz kurlarý
yükselir ancak sabit kur sistemi uygulandýðý
için merkez bankasý piyasaya müdahalede
bulunarak döviz satar ve kurlarý eski düzeyine
indirir.Ancak bu iþlem için merkez bankasýnýn
yeterli düzeyde döviz rezervi bulundurmasý
gerekir’.3
Sabit kur sisteminin baþarýlý olabilmesi için;
ulusal paranýn ülkenin dýþ ticaretinde aðýrlýðý
olan ülkelerin para birimine baðlanmasý, dýþ
ticaretin hasýla içindeki payýnýn fazla olmasý ve
ulusal paranýn sabitlendiði yabancý parayla
enflasyon düzeyinin benzeþmesi gerekir.
Sabit kur sisteminde; kurlara iliþkin belirsizliðin
ve dalgalanmalarýn azalmasý kur
deðiþmelerinden kaynaklanacak risklerin
azalmasýna böylece faiz hadlerinin düþerek
borçlanma maliyetlerinin azalmasýna ve yabancý
sermaye yatýrýmlarýnýn artmasýna yol açar. Ayrýca
sabit kur sistemi para arzýnda beklenmedik
deðiþmelerin kur üzerindeki etkilerini nötürler.
Bununla birlikte sabit kurun sürdürülebileceðine
i l i þ k i n g ü v e n ö n e m l i d i r, b u g ü v e n
zedelendiðinde ekonomi krizlere maruz
kalabilir. ‘Bu sistemde döviz kurunun reel olarak
deðer kazanmasý durumunda ithalatýn artarak
ihracatýn azalmasýna, dýþ açýðýn artmasýna ve
cari açýðýn sürdürülebileceðine iliþkin kaygýlarýn
artmasýna ve develüasyon beklentilerine yol
açarak sabit kurun savunulmasýnýn
güçleþmesine neden olabilir. Ayrýca kur istikrarý
hedeflendiði için baðýmsýz para politikasý
uygulanmasý güçtür’.4
2.2.1.1. Tam Dolarizasyon (Full Dollarýzatýon)
Bir ülkenin diðer bir ülke parasýný ulusal parasý
yerine kullanmasý yada ülkelerin parasal birlik
þeklinde tek para birimini kullanmalarýdýr. Bu
kur sisteminde para otoritesi para basma
yetkisini kaybetmekte buna baðlý olarak da
para basmak suretiyle elde edilen, senyoraj
gelirinden yoksun kalmaktadýr. ‘Dolarizasyon
kavramýnýn para ikamesiyle karýþtýrýlmamasý
gerekir. Dolarizasyon bir kur sistemidir. Para
ikamesinde ise ulusal para yerine yabancý para
tasarruf ve deðiþim aracý olarak kullanýlmakla
birlikte ulusal para geçerliliðini korumaktadýr.
Bu sistemi uygulayan ülkelere örnek olarak
Panama ve Ekvatoru verebiliriz. Parasal birliðe
ise örnek olarak Avro’yu verebiliriz.’ 5 Bu
sistemde ulusal para birimi kullanýlmaktan
vazgeçileceði için halk tarafýndan kabul edilip,
benimsenmesi gerekmektedir.
2.2.1.2. Para Kurulu (Currency Board)
Bu sistemde ulusal para birimi güçlü bir yabancý
para birimine ya da yabancý para birimlerinden
oluþan bir sepete sabitlenir. Merkez bankasý
net dýþ varlýk kazanýmýna göre parasal tabaný
artýrýp, azaltabildiði için baðýmsýz olarak para
basamaz. Ancak bu sistemde merkez
bankasýnýn yeterli düzeyde döviz rezervlerinin
olmasý gerekir. Para kurulu sistemini uygulayan
ülkelere örnek olarak; Bulgaristan, Arjantin,
Hong Kong ve Estonya’yý verebiliriz.
‘Para Kurulunda; merkez bankasý döviz giriþ,
çýkýþýna göre parasal tabaný artýrýp, azaltmak
zorunda olduðu için hazineyi kolaylýkla finanse
edemez ve enflasyonun düþmesine katkýda
bulunur. Ancak bu sistemde merkez bankasý
nihai ödünç verme fonksiyonunu yerine
getiremediði için olasý bir likitide krizinde
g e r e k l i f o n l a m a y ý y a p a m a y a b i l i r. ’ 6
2.2.2. Yarý Sabit Kur
Bu sistemde tam sabit kur sisteminde olduðu
gibi katý kurallar yoktur. Merkez Bankasý belli
kurallar çerçevesinde döviz kurlarýný artýrýp,
azaltabilir.
2.2.2.1. Ayarlanabilir Sabit Kur (Fixed
But-Adjustable Exchange Rate)
‘Ayarlanabilir sabit kur sistemi, ulusal paranýn
yabancý bir paraya veya kur sepetine belli bir
düzeyde sabitlenmesidir. Kurun merkezi parite
etrafýnda en fazla % ± 1 oranýnda
dalgalanmasýna izin verilmektedir’.7 Tam sabit
kur sisteminde olduðu gibi katý kurallar yoktur.
Merkez bankasý çok sýk olmamakla birlikte
döviz kuru seviyesini ayarlama yetkisine sahiptir.
2.2.2.2. Yatay Bant Ýçindeki Sabit Kur
(Pegged Exchange Rate Within Horizontal
Bands)
Yatay bant içindeki sabit kurun merkezi parite
etrafýnda dalgalanmasýnýn % ± 1’den daha
fazla olmasýdýr. Bu kur sisteminin para
politikasýnýn kullanýmý sýnýrlandýrmasý bandýn
geniþliðine baðlý olarak deðiþmektedir. ‘Bu
sistem ERM’de uygulanmýþtýr.(ERM; Avrupa
Birliðinde döviz kurlarýnda istikrarý saðlamak
3 Mahfi EÐÝLMEZ, Ercan KUMCU; Ekonomi Politikasý, Teori ve Türkiye Uygulamasý, Ýstanbul, Om Yayýnevi, 2002, s.96
4 Ayþegül ÖZGÜL, Elçin YÜKSEL, Esra KENDÝRLÝ, Sinan AKSU; Döviz Kuru Sistemleri ve Türkiye Ekonomisine
Etkileri, Ankara Üniversitesi Ýþletme Bölümü, 2002, s.9
5 Kansu, a.g.e., s.33
6 Eðilmez, Kumcu; a.g.e., s.121
7 Kansu, a.g.e., s.36
36
ÝNCELEME
için oluþturulan, ekonomik ve parasal birliðe
geçiþ aþamasý olan ortak para sisteminin
parçasýdýr.) Birden fazla ülkenin bu sisteme
baðlanmasý her bir ülkenin kur sistemini riske
atmayacak para politikasý uygulamasý
zorunluluðunu doðurmuþtur. Ekonomik
koþullarý birbirine yakýn ülkelerin farklý politikalar
uygulamaya ihtiyaç duymalarý sistemin
sürdürülmesini zorlaþtýrmýþtýr’.8
2.2.2.3. Sürünen Parite/Bant (Crawling
Peg-Band)
‘Bu sistem, döviz kurunun kýsa vadede sabit
tutulup zaman içerisinde düzenli aralýklarla
arz talep dengesini yeniden kurmak amacýyla
devalüe edilmesine dayanýr. Kýsa vadede kurun
çok dar bir aralýkta sabitlenmesi de
mümkündür. Bu durumda sistem sürünen
sabit bant adýný alýr. Kur bant içerisinde
dalgalandýðý ve limitleri zorlamadýðý sürece
merkez bankasý kura herhangi bir müdahalede
bulunmaz’.9 Bu sistem daha çok sürünen sabit
kur olarak uygulanmýþ olmakla beraber zaman
içerisinde geliþen finansal piyasalara daha
uyum saðlayabilmek için bant þeklinde
kullanýlmaya baþlanmýþtýr. Bu sistem de
piyasalara hangi tarihte ne kadar bir
devalüasyon yapýlacaðý önceden haber verildiði
için kurun yeniden ayarlandýðý (devalüe edildiði)
tarih öncesi piyasalarda bir gerginlik
yaþanmamasý saðlanmaktadýr. Sürünen parite
sisteminin uygulanabilmesi için, merkez
bankasýnýn güçlü döviz rezervlerine sahip olmasý
ve makroekonomik göstergeleri çok iyi tahmin
edebilmesi gereklidir. Ekonomik göstergeler
arasýnda bir uyumsuzluk olmasý durumunda
dövize spekülatif hücum olabilmektedir.
Bununla birlikte sistemin enflasyonu daha
baþarýlý stabilize edebilmesi için bandýn dar
olmasý ve ayarlamalarýn mümkün olduðunca
uzun aralýklarla yapýlmasý gerekmektedir.
2.3. Esnek Kur
Döviz kurunun döviz piyasalarýnda döviz arz
ve talebi tarafýndan belirlendiði sistemdir. Döviz
talebi döviz arzýný aþtýðý zaman döviz kurlarý
yükselir, döviz arzý talebini aþtýðý zaman döviz
kurlarý düþer para otoritesinin herhangi bir
müdahalesine gerek olmadan denge saðlanmýþ
olur. Döviz kurlarý döviz piyasasýnda arz ve
talep koþullarý tarafýndan belirlendiði için
hükümet müdahalesine buna baðlý olarak da
döviz rezervlerine gerek yoktur. Bu sistemde
ülkelerin ödemeler bilançosunun açýk ya da
fazlalarý otomatik olarak düzeltilmektedir,
herhangi bir müdahaleye gerek yoktur.
‘Ödemeler bilançosunun dengesi için yalnýzca
döviz kurunun deðiþmesi yeterlidir. Dýþ açýk
ortaya çýktýðý zaman döviz talebi döviz arzýný
aþar ve döviz kurlarý yükselmeye baþlar, kurlarýn
yükselmesi ithalatý azaltýp, ihracatý artýrarak
dýþ açýðýn kapanmasýna yol açar. Dýþ fazla
durumunda döviz arzý döviz talebini aþar ve
kurlar düþmeye baþlar. Kurlarýn düþmesi ithalatý
artýrýp ihracatý azaltarak dýþ fazlanýn ortadan
kalkmasýna yol açar. Dýþ denge herhangi bir
hükümet müdahalesine gerek olmadan
saðlanmýþ olur’.10
Dalgalý kur sisteminde merkez
bankasýnýn kuru sabitleme kaygýsý
olmadýðý için yeterli döviz rezervi
bulundurma zorunluluðu yoktur.
Ancak döviz kurlarýndaki
dalgalanma, belirsizliði arttýrýp,
dýþ ticaret fiyatlamasýnda kurun
tahminini zorlaþtýrdýðý için
ekonomileri ihracata dayalý
ülkelerde pek tercih
edilmemektedir.
Esnek kur sistemi sabit kur sisteminin tersine
para otoritesine baðýmsýz para politikasý
uygulama þansý verir. Dalgalý kur rejimi dýþ
þoklara karþý daha dirençlidir. Bu sistemde
kurun deðerlenmesine baðlý olarak ödemeler
dengesinde sorunlar ortaya çýkmamakta ve
kur istikrarý bir hedef olarak alýnmadýðý için
para otoritesi daha etkin bir para politikasý
yürütebilmektedir. Ancak açýk pozisyonda
bulunan firma ve bankalar kurda meydana
gelebilecek deðiþmelerde zor duruma
düþebilmekte ve kurlardaki deðiþme
enflasyonun artmasýna neden olabilmektedir.
2.3.1. Serbest (Temiz) Dalgalanma
Döviz kuru tamamen arz ve talep
doðrultusunda belirlenmekte ve merkez
bankasý döviz kurlarýna kesinlikle müdahale
etmemektedir. Döviz açýðý varsa dövize olan
talep artar ve dövizin ulusal para cinsinden
fiyatý anlamýna gelen kur yükselir (ulusal para
deðer kaybeder - devalüe olur), tersi durumda
gereðinden fazla döviz varsa talep arza göre
azalýr ve kur düþer (ulusal para deðer kazanýr
- revalüe olur).
Dalgalý kur sisteminde merkez bankasýnýn kuru
sabitleme kaygýsý olmadýðý için yeterli döviz
rezervi bulundurma zorunluluðu yoktur. Ancak
döviz kurlarýndaki dalgalanma, belirsizliði
arttýrýp, dýþ ticaret fiyatlamasýnda kurun
tahminini zorlaþtýrdýðý için ekonomileri ihracata
dayalý ülkelerde pek tercih edilmemektedir.
Bununla birlikte kurlardaki dalgalanma ithal
mallarýn fiyatlarýný deðiþtirerek ekonomiye
enflasyonist bir baský yapmakta ve gelir
daðýlýmýný negatif yönde etkilemektedir.
2.3.2.
Yönetimli (Kirli) Dalgalanma
Hükümetlerin dalgalý kur sisteminin neden
olduðu istikrarsýzlýklarý önlemek amacýyla döviz
piyasasýna alým, satým yönünde müdahale
8 Kansu, a.g.e., s.39
9 Özgül,Yüksel,Kendirli,Aksu, a.g.e., s. 9
10 Halil SEYÝDOÐLU; Uluslararasý Ýktisat Teori, Politika ve Uygulamasý, Ýstanbul, Güzem Yayýncýlýk, 2003
37
21
21
ÝNCELEME
Döviz kuru hedeflemesi,
enflasyonun kontrol altýna alýnýp
fiyat istikrarýnýn saðlanmasýnda
yararlý olan ayrýca para
politikasýnýn zaman tutarsýzlýðý
problemini ortadan kaldýran ve
herkes tarafýndan kolayca
anlaþýlabilen bir nominal çýpa
uygulamasýdýr.
ederek döviz kurlarýný etkilediði sistemdir.
Ülkemizde de uygulanan bu sistemin amacý
bir yandan döviz kurlarýnýn belirlenmesini
piyasaya býrakmak bir yandan da kurlardaki
aþýrý dalgalanmalarýn neden olabileceði
olumsuzluklarý önlemektir. Ancak bu sistemin
uygulanabilmesi için enflasyonun artan ve çok
deðiþken bir nitelikte olmamasý gerekir.
2.4. Döviz Kuru Sistemlerinin Tercihinde
Etkili Olan Faktörler
Kur sistemi tercihi genellikle geliþmekte olan
ülkeler için önemli bir sorundur. Çünkü bu tür
ekonomilerde yapýsal sorunlarýn varlýðý
uygulanacak olan ekonomi politikalarýnýn baþarý
þansýný olumsuz yönde etkileyecektir. Buna
karþýlýk geliþmiþ ekonomilerin ise yapýsal
sorunlarý halletmeleri ve uluslararasý alanda
geçerli olan güçlü paraya sahip olmalarý,
uygulanacak kur sistemini sorun yaratan faktör
olmaktan çýkarmaktadýr.
Kur sistemi tercih edilirken, ülke þartlarýna
uygun olup olmadýðýnýn iyi analiz edilmesi
büyük önem taþýmaktadýr. Çünkü, kur sistemini
deðiþtirmek ekonomiye büyük maliyetler
getirebilmektedir. Yanlýþ yapýlan bir tercih, var
olan ekonomik sorunlarý düzeltmek yerine
daha da kötüleþtirmekte ve hatta krizlere yol
açabilmektedir. Bununla birlikte dikkat edilmesi
gereken hususlardan biri de tek bir kur
sisteminin uzun yýllar boyunca bir ekonomide
uygulanabilmesinin mümkün olmamasýdýr.
Bunun nedeni, baþlangýçta doðru yapýlan
tercihin zaman içinde deðiþen ekonomik
koþullarla birlikte sürdürülmesinin zorlaþmasýdýr.
‘Finansal serbestleþmeyle birlikte sermaye
hareketlerinin getirdiði bir takým deðiþiklikler,
kur sisteminin zaman içinde deðiþtirilmesini
ve deðiþen ekonomik koþullara uyum
saðlamasýný gerektirmektedir. Aksi taktirde
uygulanan kur sistemiyle uyumlu olmayan
ekonomik politikalar krize neden olmakta ve
kur sisteminde zorunlu bir deðiþiklik yapýlmasýna
yol açabilmektedir. Bununla birlikte zaman
içinde meydana gelen geliþmeler dikkate
alýnarak kur sisteminden uygun bir zamanda
çýkýlmasý meydana gelebilecek bir krizi
önleyebilmektedir’.11
Döviz kuru sisteminin tercihinde pek çok faktör
rol oynamaktadýr. Ülkenin dýþa açýk olup
olmamasý, üretim yapýsý ve ihracatýn çeþitliliði,
geçmiþ dönemlerdeki ve cari enflasyon düzeyi,
hükümetin ekonomideki öncelikli tercihleri,
politik istikrar, hükümete ve kurumlara olan
güven düzeyi kur sistemi tercihinde dikkate
alýnmasý gereken faktörlerdir.
3. DÖVÝZ KURU HEDEFLEMESÝ ve ÞUBAT
2001 KRÝZÝ
3.1. Döviz Kuru Hedeflemesi
Para otoritesinin nihai hedefi olan fiyat istikrarýný
saðlayabilmesi için parasal taban, enflasyon
oraný, döviz kuru gibi nominal deðiþkenleri
ara hedef kullanmasýna nominal çapa (nominal
anchor) uygulamasý denir. ‘Döviz kuru
hedeflemesi, enflasyonu düþürmek ve
enflasyonist beklentileri kontrol altýna almak
amacýyla bir ülkenin ulusal parasýnýn deðerini
güçlü bir ülkenin parasýna baðlayarak
yürüttüðü parasl bir stratejidir.’12 Bu stratejiyi
uygulamaya çalýþan ülkeler, dýþ ticarette partneri
olan ülkeleri seçerler. Döviz kuru çýpasýna dayalý
parasal stratejiler, katý döviz kuru hedeflemesi
(hard exchange-rate peg) ya da yumuþak döviz
kuru hedeflemesi (soft exchange-rate peg)
þeklinde uygulanabilir.
Yumuþak döviz kuru hedeflemesi, ayarlanabilir
kur rejimini ifade etmektedir. Yumuþak döviz
kuru hedeflemesinde, enflasyonu kontrol altýna
almak amacýyla, ulusal paranýn deðeri güçlü
bir paraya baðlanýr. Bu sistemde, yabancý bir
ülke parasýna baðlanan ulusal paranýn deðeri,
belirli bir bant içerisinde dalgalanmaya býrakýlýr.
‘Katý döviz kuru hedeflemesi stratejisinin iki
tür uygulamasý vardýr: Para kurulu ve tam
dolarizasyon. Para kurulu sisteminde para
basýmý, %100 döviz karþýlýðýnda gerçekleþir.
Para kurulu sisteminin uygulandýðý ülkelerde,
para basma yetkisini elinde bulunan otorite,
yabancý para ile ulusal para arasýndaki deðiþimi
sabit bir orana baðlar. Tam dolarizasyon
uygulamasýnda, ulusal para yabancý para ile
ikame edilir’. 13 Döviz kuru hedeflemesi,
enflasyonun kontrol altýna alýnýp fiyat istikrarýnýn
saðlanmasýnda yararlý olan ayrýca para
politikasýnýn zaman tutarsýzlýðý problemini
ortadan kaldýran ve herkes tarafýndan kolayca
anlaþýlabilen bir nominal çýpa uygulamasýdýr.
3.2. Türkiye’de
Þubat 2001 Krizi
1999 yýlýnýn sonunda IMF ile imzalanan standby anlaþmasý çerçevesinde, 2000 yýlý baþýndan
itibaren 3 yýllýk süreyi kapsayacak enflasyonu
düþürme programý uygulanmaya baþlanmýþtýr.
Bu programýnýn amaçlarý, enflasyonu (TÜFE)
2000 yýlý sonunda yüzde 25, 2001 yýlý sonunda
11 Kansu, a.g.e., s. 44-48
12 Seyfettin ERDOÐAN; Alternatif Para Politikasý Üzerine Karþýlaþtýrmalý Bir Deðerlendirme, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
2005, s.1
13 Erdoðan, a.g.e., s. 2
38
ÝNCELEME
yüzde 12 ve 2002 yýlý sonunda yüzde 7’ye
indirmek, reel faiz oranlarýný makul seviyelere
çekmek ve ekonominin büyüme potansiyelini
artýrarak, ekonomide kaynaklarýn etkin ve adil
bir þekilde daðýlýmýný saðlamaktý. Bu amaçlarý
gerçekleþtirebilmek içinde sýký bir maliye
politikasý uygulayarak faiz dýþý fazlanýn verilmesi,
enflasyon hedefiyle uyumlu gelirler politikasýnýn
uygulanmasý ve yapýsal reformlarýn
gerçekleþtirilerek, özelleþtirilmeye hýz verilmesi
gerekliydi. Bu çerçevede hazýrlanan döviz kuru
politikasýna göre enflasyonla uyumlu bir döviz
kuru artýþý belirlenerek, 1 ABD Dolan ve 0.77
Euro'dan oluþan kur sepetinin deðeri bir yýlý
kapsayacak þekilde günlük olarak açýklanmasý
ve döviz kurunun 18 aylýk sürenin sonunda
yine 18 aylýk bir süreyi kapsayan dönemde
giderek geniþleyen bir bant içerisinde hareket
etmesi öngörülmüþtür. Böyle bir uygulamanýn
amacý geleceðe yönelik enflasyonist beklentileri
kýrmaktý.
‘Para politikasý uygulamasýnda ise parasal
tabaný kontrol altýna almak amacýyla Merkez
Bankasý bilançosundaki Net Ýç Varlýklara (NÝV)
tavan ve Net Dýþ Varlýklara (NDV) taban sýnýrlar
konulmuþtur. Merkez Bankasýnýn Türk Lirasý
yaratma iþlemi sadece döviz satýn alýnmasý ile
gerçekleþecektir. Bu yönüyle, Merkez Bankasý
para kurulu gibi çalýþacaktý. Enflasyonu
düþürme programý, 10 ay süresince uygulanmýþ
ve Kasým 2000 ve Þubat 2001 tarihlerinde
yaþanan finansal krizler sonrasýnda
yürütülemeyerek, býrakýlmýþtýr. Programýn
uygulanmasý esnasýnda enflasyon beklenenin
üzerinde gerçekleþmiþ ve bu durum Türk
Lirasý'nýn aþýrý deðer kazanmasýna neden
olmuþtur.’14 Aþýrý deðerlenen Türk Lirasý, ithalatý
artýrarak ihracatý azaltmýþ ve cari iþlemler açýðý
artmýþtýr. Bunlara bankalarýn reel sektörün ve
kamunun açýk döviz pozisyonlarý, kamudaki
görev zararlarý ve finansal sektördeki sermaye
yetersizliði eklenince krizin çýkmasý kaçýnýlmaz
olmuþtur.
‘2001 yýlýnýn Mayýs ayýnda, 1999 yýlýnda
imzalanan stand-by anlaþmasý gözden
geçirilerek "Güçlü Ekonomiye Geçiþ" adý altýnda
yeni bir ekonomik program uygulamaya
konulmuþtur. Bu program çerçevesinde, para
politikasý fiyat istikrarýný saðlamaya
odaklanacak, parasal taban ara hedef (nominal
çýpa) olarak kabul edilecek, parasal kontrolü
saðlamak amacýyla NÝV'e üst, NDV'ye alt sýnýrlar
konulmuþtur. Döviz kuru sistemi, serbest döviz
kuru sistemi olarak belirlenmiþ ve Merkez
Bankasý, döviz piyasasýna sadece, IMF
tarafýndan verilen kredinin Hazine tarafýndan
kullanýlmasý sonucunda piyasada oluþan aþýn
likiditeyi sterilize etmek ve döviz kurunda kýsa
dönemde oluþan aþýrý dalgalanmalarý önlemek
için müdahale edecektir’.15
Uygulanacak kur politikasýnýn
baþarýlý olabilmesi için, kur
sisteminin ülkenin ekonomik
gerçekleri ile uyumlu olmasý ve
sisteminin baþarýsýný riske atan
faktörlerin ortadan kaldýrýlmasý
gerekmektedir.
Bu geliþmeler sonucunda ülkemizde uygulanan
kur çýpasýna dayalý enflasyonu düþürme
programýnýn çökmesi sabit kur sisteminin terk
edilerek esnek kur reijimine geçilmesine neden
olmuþtur. Bu durum krizin ortaya çýkmasýnda
tek faktör sabit kur rejiminin uygulanmasý gibi
bir sonuç ortaya çýkarmýþtýr. Oysa ki, sabit
kurun uygulanmasýný tehlikeye atan yüksek
enflasyonun düþürülememesi, bankacýlýk
sistemindeki düzenleme ve denetleme
yetersizlikleri gibi yapýsal sorunlardýr. Buna
baðlý olarak patlak veren kriz sonucunda sabit
kur sistemi terk edilerek dalgalý kur rejimine
geçilmiþtir. Ortaya çýkan kriz tek baþýna döviz
krizi deðil ekonomideki yapýsal sorunlarýn
tetiklediði bir krizdir.
4. SONUÇ
Kaynakça
Günümüz ekonomileri ekonomik geliþmelere
baðlý olarak çeþitli döviz kuru sistemleri
uygulamaktadýr. Bu sistemlerin kendilerine
özgü avantajlarý ve dezavantajlarý vardýr. Her
ülke kendi ekonomik yapýsýna göre farklý döviz
kuru sistemi uygulamakla birlikte bir ekonomi
için uygun olan kur sistemi baþka bir ekonomi
için uygun olmamakta ve krizlere neden
olmaktadýr. Uygun olmayan kur sisteminin
tercih edilmesi yada kur sistemini riske atan
tutarsýz politikalarýn izlenmesi, bankacýlýk
sistemindeki sorunlar, faiz hadlerindeki
oynaklýk, bütçe açýklarý, cari açýðýn
finansmanýndaki kaygýlar krizin ortaya
çýkmasýnda önemli rol oynamaktadýr. Ülkemiz
örneðinde olduðu gibi ekonominin
bünyesindeki yapýsal sorunlarýn varlýðý
yürütülmeye çalýþan döviz kuruna dayalý istikrar
programýnýn çökmesine neden olmuþ ve her
ekonomide olduðu gibi ortaya çýkan bir krizde
ilk olarak uygulanan kur sistemi terk edilmiþ
baþka bir kur sistemi uygulamasýna geçilmiþtir.
Uygulanacak kur politikasýnýn baþarýlý olabilmesi
için, kur sisteminin ülkenin ekonomik gerçekleri
ile uyumlu olmasý ve sisteminin baþarýsýný riske
atan faktörlerin ortadan kaldýrýlmasý
gerekmektedir.
ÇAÐLAR, Ünal; Döviz Kurlarý
Uluslararasý Para Sistemi ve Ekonomik
Ýstikrar, Ýstanbul, AlfaYayýncýlýk, 2003
14 Abuzer PINAR, Bahar ERDAL; Para-Banka-Kredi ve Para Politikasý, Ankara,Turhan Kitabevi, 2003
15 Pýnar,Erdal, a.g.e., s. 48
EÐÝLMEZ,Mahfi, KUMCU, Ercan;
Ekonomi Politikasý, Teori ve Türkiye
Uygulamasý, Ýstanbul, Om Yayýnevi,
2002
ERDOÐAN Seyfettin; Alternatif Para
Politikasý Üzerine Karþýlaþtýrmalý Bir
Deðerlendirme, Kocaeli Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2005
KANSU, Aydan; Döviz Kuru Sistemleri
ve Döviz Krizleri, Ýstanbul, Güncel
Yayýncýlýk, 2007
ÖZGÜL, Ayþegül, YÜKSEL, Elçin,
KENDÝRLÝ, Esra, AKSU, Sinan; Döviz
Kuru Sistemleri ve Türkiye
Ekonomisine Etkileri, Ankara
Üniversitesi Ýþletme Bölümü, 2002
PINAR, Abuzer, ERDAL, Bahar; ParaBanka-Kredi ve Para Politikasý, Ankara,
Turhan Kitabevi, 2003
SEYÝDOÐLU, Halil; Uluslararasý Ýktisat
Teori, Politika ve Uygulamasý, Ýstanbul,
Güzem Yayýncýlýk, 2003
ÜNSAL, Erdal; Makro Ýktisat, Ankara,
Ýmage Yayýncýlýk, 2006
www.ceterisparibus.net
www. genbilim.com
39
21
21
HUKUK
4389 Sayýlý Bankalar Kanunu’nun Ek 5 inci Maddesinin Ýptaline Ýliþkin
BÝR DEÐERLENDÝRME
Anayasa Mahkemesi kararýnda, 4389 Sayýlý Bankalar Kanunu’nun TMSF
alacaklarýna iliþkin 15/9-e maddesinden de bahsedilmekte ise de, kararda
irdelenen TMSF alacaklarý deðil, EK 5 inci madde kapsamýna giren bankalarýn
alacaklarýdýr.
Kamu bankalarý ile (tasfiye halindeki Emlak
Bankasý A.Þ. dahil) özel kanunla kurulmuþ,
sermayesinin yarýdan fazlasý kamu kurum ve
kuruluþlarýna ait olan ya da hisselerinin
çoðunluðu üzerinde bu kurum ve kuruluþlarýn
idare ve temsil yetkisinin bulunduðu bankalarýn
belirli alacaklarýna, TMSF ve Hazine alacaklarýna
tanýnmýþ tedbir, tahsil ve takip yetkileri tanýyan
4389 Sayýlý Bankalar Kanunu'nun EK 5 inci
maddesi, 29.01.2009 tarih ve 27125 Sayýlý
Resmi Gazete'de yayýmlanan Anayasa
Mahkemesi'nin 06.11.2008 tarih ve 2004/95
E. - 2008/156 K. sayýlý kararýyla iptal edilmiþtir.
Hemen belirtmek gerekir ki, her ne kadar söz
konusu Anayasa Mahkemesi kararýnda, 4389
Sayýlý Bankalar Kanunu’nun TMSF alacaklarýna
iliþkin 15/9-e maddesinden de bahsedilmekte
ise de, kararda irdelenen TMSF alacaklarý deðil,
EK 5 inci madde kapsamýna giren bankalarýn
alacaklarýdýr. Dolayýsýyla, iptal kararý sonrasýnda
ortaya çýkan durum, bundan böyle TMSF’nun
4389 Sayýlý Bankalar Kanunu’nun 15/9-e
maddesinde belirtilen imkanlardan
yararlanamamasý deðil, kamu bankalarýnýn,
aralarýnda 4389 Sayýlý Kanun’un 15/9-e
maddesinde yer alanlar da dahil olmak üzere,
TMSF alacaklarýna tanýnan imkanlardan
yararlanamamasýdýr.
Kaldý ki, somut olayýn özelliði dikkate
alýndýðýnda, Anayasa Mahkemesi’nin 4389
Sayýlý Kanun’un 15/9-e maddesini bu davada
iptal etme olanaðý zaten bulunmamaktaydý.
Zira, iptal kararýna konu davada, Anayasa
Mahkemesi’ne iptal istemi ile baþvuruda
bulunanlar mahkemeler olduðundan, iptal
isteminin konusunu da ancak uyuþmazlýða
uygulanacak
yasa
maddeleri
oluþturabilecektir.(Anayasa m.151) Nitekim,
somut olayda, yerel mahkemelerde görülmekte
olan uyuþmazlýða uygulanacak kanun maddesi
4389 Sayýlý Kanun’un EK 5 inci maddesi
olduðundan (davalarýn taraflarýnýn kamu
Ýbrahim Murat Haznedar
T.Ýþ Bankasý A.Þ.
Hukuk Müþavir Yardýmcýsý
40
bankalarý olmasý sebebiyle) sadece bu madde
hakkýndaki iptal talebi kabul edilmiþ, 15/9-e
maddesinin iptaline yönelik talep ise,
uyuþmazlýkla ilgili bulunmadýðýndan,
yetkisizlikten reddedilmiþtir.
Her ne kadar iptal kararýna konu olan 4389
Sayýlý Bankalar Kanunu, iptal davasýnýn
açýlmasýndan sonra yürürlükten kalkarak yerine
5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu yürürlüðe girmiþ
ise de, 4389 Sayýlý Kanun'un EK 5 inci maddesi,
5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu'nun Geçici 11
inci maddesinde yer alan düzenleme gereðince
halen yürürlükte bulunmaktaydý.
Esasýnda, 5411 Sayýlý Kanun’un Geçici 11 inci
maddesinde, kamu bankalarýnýn alacaklarýndan
deðil, TMSF’nun alacaklarýndan bahsedilmekte
ve belirli nitelikteki TMSF alacaklarýna, 4389
Sayýlý Kanun’un konuya iliþkin hükümlerinin
uygulanmaya devam edeceði belirtilmektedir.
Ancak, bu maddenin atýfta bulunduðu
maddeler arasýnda, kamu bankalarýnýn belirli
nitelikteki alacaklarýna, TMSF’na tanýnmýþ
tedbir, tahsil ve takip yetkilerini kullanma
imkaný tanýyan 4389 Sayýlý Kanun’un EK 5 inci
maddesi de sayýlmýþ bulunduðundan, söz
konusu hükmün, iptal kararýna kadar yürürlükte
kaldýðýndan söz etmek mümkün
bulunmaktadýr.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararýna konu
olan 4389 Sayýlý Bankalar Kanunu’nun EK 5
inci maddesi, sonradan 12.12.2003 tarih ve
5020 Sayýlý Kanun ile Bankalar Kanunu’na
eklenmiþ olup;
“Kamu bankalarýnda (tasfiye halindeki Emlak
Bankasý A.Þ. dahil) ve sermayesinin yarýdan
fazlasý kamu kurum ve kuruluþlarýna ait olan
ya da hisselerinin çoðunluðu üzerinde bu
kurum ve kuruluþlarýn idare ve temsil yetkisi
bulunan ve özel kanunla kurulmuþ bankalarda
bu Kanunun yürürlüðe girdiði tarihten önce
bankacýlýk teamüllerine göre teminatlý ve/veya
HUKUK
yetersiz teminatlý kredi kullanýp da vadesi
geçtiði halde henüz ödenmemiþ, süresi
uzatýlmamýþ veya yeniden yapýlandýrýlmamýþ
kredileri kullananlar ya da yeniden yapýlandýrma
þartlarýný ihlâl edenler ile münferit veya karþýlýklý
verilen banka teminat mektuplarý, kabul
kredileri ve avaller, taþýnýr ve taþýnmaz rehni,
ipotek, üst hakký, intifa hakký ve oturma hakký
gibi her türlü sýnýrlý aynî hak tesisine iliþkin
sözleþmeden doðan haklarýnda diðer
bankalarýn ve üçüncü kiþilerin muvazaadan âri
haklarý aleyhine olmamak üzere Fon ve Hazine
alacaklarýna iliþkin tedbir, takip ve tahsil
h ü k ü m l e r i b a n k a l a r ý n c a u y g u l a n ý r. ”
düzenlemesini içermekteydi.
Yargýtay 19.Hukuk Dairesi, söz konusu
maddenin yürürlüðe girmesinden sonra verdiði
ilk kararlarýnda, Ziraat Bankasý, Halkbank,
Vakýfbank, Tasfiye Halinde Emlak Bankasý gibi
madde kapsamýna giren bankalarýn,
26.12.2003 tarihinden önce kullandýrmýþ
bulunduklarý kredilerden kaynaklanan alacaklarý
ile ilgili olarak, 2004 Sayýlý Ýcra ve Ýflas
Kanunu’na göre baþlatmýþ olduklarý icra
takiplerinde dahi EK 5 inci maddenin ve
dolayýsýyla, 6183 Sayýlý Yasa hükümlerinin
uygulanabileceðine karar vermiþtir. 1
Yargýtay 19.Hukuk Dairesi’nin, Ýcra ve Ýflas
Kanunu hükümlerine göre baþlatýlmýþ ve bu
Kanun hükümlerine göre uygulanmýþ olan bir
haciz iþlemine, 6183 Sayýlý Kanun hükümlerinin
uygulanmasý sonucunu doðuran söz konusu
kararý, kanaatimce yerinde olmadýðý gibi, 4389
Sayýlý Kanun’un EK 5 inci maddesinde belirtilen
“diðer bankalarýn ve üçüncü kiþilerin
muvazaadan âri haklarý aleyhine olmamak
üzere” düzenlemesinin göz önünde
bulundurulmamýþ olmasý sebebiyle de doðru
olmamýþtýr.
Nitekim, konu hakkýnda ayný gerekçeyle verilen
bir bozma kararýna karþý yerel mahkemenin
direnmesi üzerine uyuþmazlýk Hukuk Genel
Kurulu’na taþýnmýþ ve Hukuk Genel Kurulu,
18.10.2006 tarihinde vermiþ olduðu kararýnda;
EK 5 inci madde hükmünün ancak, üçüncü
kiþilerin muvazaadan ari haklarý aleyhine
olmamak kaydýyla uygulanabileceðine
hükmetmiþ bulunmaktadýr. 2 Dolayýsýyla,
Anayasa Mahkemesi tarafýndan iptal kararýn
vermesinden önceki dönemde de, borçluya
ait malvarlýðý üzerinde bir baþka alacaklýnýn
muvazaalý olmayan bir haczinin söz konusu
olmasý durumunda, kamu bankalarý haciz
alacaklýlarýna karþý EK 5 inci maddenin
(dolayýsýyla 6183 Sayýlý Kanun’un
21.maddesinin) uygulanmasýný talep
edememekteydi.
Bu açýklamalar çerçevesinde konu
deðerlendirildiðinde, 4389 Sayýlý Kanun’un EK
5 inci maddesinde belirtilen tanýma girmeyen
bankalar açýsýndan Anayasa Mahkemesi’nin
söz konusu iptal kararý fazla bir etki
doðurmamýþtýr.
Kamu bankalarý, bundan
böyle, 26.12.2003 tarihinden
önce kullandýrmýþ olduklarý
kredilerden kaynaklanan
alacaklarý için,ortada bir baþka
alacaklý bulunmasa dahi,
borçlusuna karþý yürüteceði takip
iþlemlerinde, Hazine’ye tanýnan
imkanlardan ve 4389 Sayýlý
Kanun’un TMSF’na tanýdýðý
imkanlardan
yararlanmayacaklardýr.
Buna karþýlýk, kamu bankalarýna borçlu olan
kiþiler açýsýndan konuya bakýldýðýnda ise ayný
hususun söylenmesine imkan
bulunmamaktadýr. Zira, kamu bankalarý,
bundan böyle, 26.12.2003 tarihinden önce
kullandýrmýþ olduklarý kredilerden kaynaklanan
alacaklarý için,ortada bir baþka alacaklý
bulunmasa dahi, borçlusuna karþý yürüteceði
takip iþlemlerinde, Hazine’ye tanýnan
imkanlardan ve 4389 Sayýlý Kanun’un TMSF’na
tanýdýðý imkanlardan yararlanmayacaklardýr.
Anayasa’nýn 153/5 maddesi gereðince iptal
kararlarýn geriye yürümesi mümkün deðil ise
de, gerek yargý kararlarýnda gerekse doktrinde,
geriye yürümezlik yasaðý mutlak bir biçimde
algýlanmamakta, iptal kararlarýnýn, kesin hüküm
halini almýþ yargý kararlarý hariç, devam etmekte
olan yargýlamalarda göz önünde
bulundurulmasý gerektiði belirtilmektedir.3 Bu
nedenle, Anayasa Mahkemesi’nin 4389 sayýlý
EK 5 inci maddesine yönelik iptal kararý, halen
devam etmekte olan yargýlamalarda
mahkemeler ve icra dairelerince göz önünde
bulundurulacak ve buna göre karar verilmesi
gerekecektir.
Söz konusu iptal kararý ve gerekçesinde yer
alan; kamu bankalarýna borçlu olanlarýn,
1 Yargýtay 19.Hukuk Dairesi’nin 21.04.2005 tarih ve E:11161 – K:4501 sayýlý kararý. “Ýcra Mahkemesi’nce dosya üzerinden yapýlan incelemeye
göre, davacý bankanýn takip aþamasýnda Bankalar Kanunu’nun 15/3 maddesinde gösterilen usulle takip yolunu deðiþtirmediði ve takibini Ýcra
ve Ýflas Kanunu hükümleri çerçevesinde yürütmeye devam ettiði, anýlan yasa hükmünün davacý bankaya iki ayrý takip yolunu birlikte kullanma
imkaný tanýmadýðý gerekçesiyle davanýn reddine karar verilmiþ; hüküm davacý banka vekili tarafýndan temyiz edilmiþtir. 4389 Sayýlý Bankalar
Kanunu’nun 15/3 maddesi, daha evvel bankalarýnca baþlanmýþ icra takiplerine iliþkin olup, takip aþamasýnda alacaðýn Tasarruf Mevduatý Sigorta
Fonu’nca devralýnmasý halinde, Fonun takip yolunu deðiþtirmesi hususunu düzenlemektedir. Somut olayda ise davacý T.Vakýflar Bankasý T.A.O.nun
alacaðýnýn tahsili için giriþilmiþ icra takibine, 6183 sayýlý yasa hükümlerinin uygulanmasýna imkan tanýyan Bankalar Kanunu’nun EK 5 inci
maddesinin uygulanmasý gerekir. Açýklanan nedenlerle, yazýlý gerekçe ile davanýn reddinde isabet görülmemiþtir” (Yayýnlanmamýþ)
2 Yargýtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.2006 tarih ve 2006/19-649 E. – 2006/661 sayýlý kararý. “Gerçekten de; 4389 sayýlý kanuna 5020
sayýlý kanunla eklenen Ek 5. madde hükmündeki açýk düzenleme karþýsýnda, diðer alacaklýlarýn muvazaadan ari haklarýnýn etkilendiði durumlarda,
maddede belirtilen bankalar yönünden fon alacaklarýnýn tahsili ile ilgili hükümlerin uygulanmasýna ve bu bankalarýn hacizlerinin 6183 sayýlý
Kanunun 21. maddesi uyarýnca ilk hacze iþtiraklerine olanak bulunmamaktadýr.Yerel mahkemenin direnme kararý da ayný gerekçeye dayalýdýr.
Bu durumda direnme kararý usul ve yasaya uygun olup, onanmalýdýr.” (www.legalbank.net)
3 KANADOÐLU, O.Korkut, Anayasa Mahkemesi, Ýstanbul, 2004, s.289
41
21
21
HUKUK
Anayasa Mahkemesi’nin iptal
kararý 4389 Sayýlý Kanun’un EK
5 inci maddesi ile ilgilidir.
Dolayýsýyla, ayný mahiyette olsa
dahi, 5411 Sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun Geçici 13.maddesi
halen yürürlükte bulunmaktadýr.
Bununla birlikte, Anayasa
Mahkemesi’nin EK 5 inci maddeyi
iptal ederken ortaya koyduðu
gerekçelere dayanýlarak ve söz
konusu karar emsal gösterilmek
suretiyle Geçici 13 üncü madde
hakkýnda da iptal davasý açýlmasý
kuvvetle muhtemeldir.
haklarýnda yapýlacak icra takibine karþý itiraz
imkanlarýnýn, genel hukuk kurallarýndan farklý
olarak kýsýtlanmýþ ve etkisiz býrakýlmýþ olmasýnýn
Anayasa’nýn 36 ýncý maddesi ile güvence altýna
alýnan “hak arama özgürlüðünün” ihlali
anlamýna geldiði, hukuk güvenliði ve hak arama
özgürlüðü ilkeleriyle baðdaþmadýðý, ayný
sisteme dahil diðer Bankalarla eþitsiz bir durum
yarattýðý, bunun da yine Anayasa ile güvence
altýna alýnan eþitlik ilkesine aykýrý olduðu
yönündeki tespitler, hukuk devleti ilkesinin
gereklerinin yerine getirilmesi bakýmýndan son
derece isabetli olmuþtur.
Son olarak, Anayasa Mahkemesi’nin 4389
Sayýlý Kanun’un EK 5 inci maddesini iptal etmiþ
olmasý karþýsýnda ayný mahiyetteki 5411 Sayýlý
Bankacýlýk Kanun’un Geçici 13.maddesinin
akýbetinin ne olacaðýnýn üzerinde durmakta
da fayda bulunmaktadýr.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararý 4389 Sayýlý
Kanun’un EK 5 inci maddesi ile ilgilidir.
Dolayýsýyla, ayný mahiyette olsa dahi, 5411
Sayýlý Bankacýlýk Kanunu’nun Geçici 13.maddesi
halen yürürlükte bulunmaktadýr. Bununla
birlikte, Anayasa Mahkemesi’nin EK 5 inci
maddeyi iptal ederken ortaya koyduðu
gerekçelere dayanýlarak ve söz konusu karar
emsal gösterilmek suretiyle Geçici 13 üncü
madde hakkýnda da iptal davasý açýlmasý
kuvvetle muhtemeldir. Ancak böyle bir
durumun varlýðý halinde, aþaðýda açýklanan
nedenlerle, Anayasa Mahkemesi’nin önceki
kararýný emsal kabul edip baþkaca bir
araþtýrmaya giriþmeksizin iptal kararý vermesi
olanaklý deðildir:
a)Ýptal edilen 4389 Sayýlý Kanun’un EK 5 inci
maddesinde, kamu bankalarýnýn 26.12.2003
tarihinden önce kullandýrmýþ olduklarý
kredilerden kaynaklanan alacaklarý bakýmýndan
herhangi bir kýsýtlamaya yer verilmeksizin
Hazine ve TMSF alacaklarýna iliþkin tedbir, tahsil
ve takip hükümlerinin uygulanacaðý
belirtilmiþtir. Oysa, halen yürürlükte bulunan
5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu’nun Geçici 13
üncü maddesinde, bu bankalara tanýnan
ayrýcalýðýn sýnýrlarý çizilmiþtir. Buna göre, madde
kapsamýna giren bankalar sadece 5411 Sayýlý
Kanun’un 123, 134,136,137,138,140,142 ve
165 inci maddede yazýlý olan TMSF alacaklarýna
iliþkin hükümlerden yararlanabileceklerdir.
b) Ýptal edilen EK 5 inci maddenin atýfta
4 ALICI,Yaþar, Bankacýlýk Kanunu Þerhi, Ýstanbul,2007, s.1319
42
bulunduðu 4389 Sayýlý Bankalar Kanun’un
konuya iliþkin hükümleri ile Geçici 13 üncü
maddenin atýfta bulunduðu 5411 Sayýlý
Bankacýlýk Kanunu’nun konuya iliþkin
hükümleri, nitelikleri ve etkileri itibarýyla
birbirinden çok farklý içeriklere sahiptir.
c) 5411 Sayýlý Bankacýlýk Kanunu’nun Geçici
13.maddesinin atýfta bulunduðu ve dolayýsýyla
kamu bankalarýnýn da istifade edebileceði
hükümler arasýnda, TMSF’na belirli alacaklar
için 6183 Sayýlý Yasa hükümlerine göre alacaðýný
tahsil etme ayrýcalýðý tanýyan 132 inci madde
bulunmamaktadýr. Oysa, iptal edilen 4389
Sayýlý Kanun’un EK 5 inci maddesi, herhangi
bir istisnaya yer vermeksizin, TSMF’na tanýnan
tüm ayrýcalýklý hükümlere atýfta bulunmaktaydý.
d) Yargýtay Hukuk Genel Kurulu’nun yukarýda
belirtilen 18.10.2006 tarihli kararýndan sonra,
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararýnda
belirttiði “ayný sistem içinde bulunan özel
bankalarla aralarýnda eþitsizlik yarattýðý”
þeklindeki gerekçe, büyük ölçüde ortadan
kalkmýþ bulunmaktadýr.
Belirtilen sebeplerle, Anayasa Mahkemesi,
Geçici 13 üncü madde hakkýnda açýlmasý
muhtemel bir iptal davasýnda bu hususlarý da
göz önünde bulundurmasý gerekecektir.
Bununla birlikte, iptal kararýnda çokça üzerinde
durulan, gerek Anayasaya gerekse Avrupa
Ýnsan Haklarý Sözleþmesinin “Adil Yargýlanma
Hakký” baþlýklý 6.maddesine aykýrý bulunan
“Borçlular tarafýndan yapýlacak itirazlarýn satýþ
iþlemi hariç takip iþlemlerini
durdurmayacaðý”na iliþkin yasal düzenleme,
Geçici 13 üncü maddenin atýfta bulunduðu
5411 Sayýlý Kanun’un 138.maddesinde de yer
almaktadýr. Dolayýsýyla, Geçici 13 üncü
maddeyle ilgili olarak yeni bir iptal davasý
açýlmasý halinde, en azýndan önceki kararýn
bu yönüyle emsal olacaðý muhakkaktýr.
Son alarak, inceleme konusu yaptýðýmýz bu
karar haricinde, gerek 4389 Sayýlý Bankalar
Kanun’un gerekse 5411 Sayýlý Bankacýlýk
Kanun’un muhtelif hükümlerinin iptal istemiyle
Anayasa Mahkemesi’nin önüne götürülmüþ
olduðunu da belirtmek isteriz. Konunun takip
edilebilmesini teminen, halen devam etmekte
olan davalar ile sonuçlanmýþ bulunan davalarýn
ayrýntýlý bilgilerinin yer aldýðý tabloya ekte yer
verilmiþtir.
HUKUK
A) 4389 SAYILI BANKALAR KANUN ÝLE ÝLGÝLÝ BAÞVURULAR
DOSYA
NO
BAÞVURUDA
BULUNAN
KONUSU
4389 sayýlý Bankalar Kanunu”nun 14. maddesinin beþinci fýkrasýnýn (a) bendinin
son paragrafýnda yer alan, “Hakkýnda bu fýkranýn (aa) alt bendi hükümleri
uygulanan bankanýn devredilen aktiflerinin toplamýnýn devredilen pasiflerinin
toplamýný karþýlamamasý halinde aradaki fark Fon tarafýndan ödenir” tümcesinin;
20. maddesinin birinci bendinin (a) alt bendi ile son paragrafýnýn iptali
Bursa 1.As.Tic.Mah.
4672 sayýlý “4389 Sayýlý Bankalar Kanununda Deðiþiklik Yapýlmasýna Ýliþkin
Kanun”un, 8., 9. ve Geçici 3. maddelerinin iptali
Doðru Yol Partisi
K.Çekmece Ýcra Mah.
4389 sayýlý Bankalar Kanunu’nun 16. maddesinin (2) numaralý fýkrasýnýn iptali
NETÝCESÝ
Baþvuruda Bulunan Mahkeme-nin Yetkisizliði Sebebiyle
Reddine
(17.01.2002 tarihli R.G.)
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu’ nun 168. maddesinin
(A) fýk- rasý ile yürürlükten kaldýrýlmýþ olduðundan,
konusu kalma-yan istem hakkýnda Karar Verilmesine
Yer Olmadýðýna
4389 sayýlý “Bankalar Kanunu”nun 16. Maddesinin (2)
numaralý fýkrasýnýn, “Tasfiye Halinde Emlak Bankasý
Anonim Þirketi” yönünden, Anayasa’ya aykýrý olmadýðýna
ve itirazýn Reddine
(30.03.2007 tarihli R.G.)
12.12.2003 günlü, 5020 sayýlý “Bankalar Kanunu ile Bazý Kanunlarda Deðiþiklik
Yapýlmasýna Ýliþkin Kanun”un;
1- 18. maddesiyle 18.6.1999 günlü, 4389 sayýlý Bankalar Kanunu’nun 9.
maddesinin (1) numaralý fýkrasýnýn (b) bendine eklenen paragrafýnýn,
2- 20. maddesiyle 4389 sayýlý Yasa’nýn 15. maddesinin (7) numaralý fýkrasýnýn
deðiþtirilen (a) bendinin,
3- 21. maddesiyle 4389 sayýlý Yasa’nýn 15. maddesinden sonra gelmek üzere
eklenen 15/a maddesinin,
Ýstanbul 3.Ýdare Mah.
Eksikliklerin giderilmesi için Ýþin Geri
Çevrilmesine
4- 23. maddesiyle 4389 sayýlý Yasa’nýn 17. maddesinden sonra gelmek üzere
eklenen 17/a maddesinin,
5- 26. maddesinin dördüncü fýkrasýnýn,
6- 27. maddesiyle 4389 sayýlý Yasa’ya eklenen 1., 2., 3. ve 6.Ek maddelerinin iptali
12.12.2003 günlü, 5020 sayýlý “Bankalar Kanunu ile Bazý Kanunlarda Deðiþiklik
Yapýlmasýna Ýliþkin Kanun”un;
Kahramanmaraþ
Ýcra Mah
1- 20. maddesiyle 18.6.1999 günlü, 4389 sayýlý Bankalar Kanunu’nun 15.
maddesinin (9) numaralý fýkrasýna eklenen (e) bendinin,
2- 27. maddesiyle 4389 sayýlý Yasa’ya eklenen Ek 5. maddenin iptali
4389 sayýlý Yasa’nýn 15. maddesinin (9) numaralý
fýkrasýna 12.12.2003 günlü, 5020 sayýlý Yasa’ýn 20.
maddesiyle eklenen (e) bendinin; Ýkinci ve üçüncü
fýkralarýnýn,itiraz baþvurusunda bulunan Mahkeme’nin
bak-makta olduðu davada uygu-lanma olanaðý
bulunmadýðýn-dan, bu fýkralara iliþkin baþvurunun
Mahkeme’nin yetkisizliði nedeniyle Reddine,
4389 sayýlý Yasa’nýn EK 5. maddesinin ÝPTALÝNE, EK
5. maddesinin iptali nedeniyle uygulanma olanaðý
kalmayan, 15. maddenin (9) numaralý fýkrasýna, 5020
sayýlý Yasa’nýn 20. maddesiyle eklenen (e) bendinin
birinci fýkrasýna iliþkin iptal istemi hakkýnda Karar
Verilmesine Yer Olmadýðýna
(29.01.2009 Tarihli R.G.)
Ankara 1.Asliye Tic.Mah. – Ýstanbul
2.Ýdare Mah.
18.6.1999 günlü, 4389 sayýlý “Bankalar Kanunu”nun 15. maddesinin, 4672
sayýlý Yasa ile deðiþtirilen (3) numaralý fýkrasýnýn “5682 sayýlý Pasaport Kanununun
22 nci maddesi hükümleri, Fonun talebi üzerine Fona borçlu olanlar ile tüzel
kiþi borçlularýn kanuni temsilcileri hakkýnda da uygulanýr” biçimindeki tümcesinin
iptali
4389 sayýlý “Bankalar Kanunu”nun;
a- 15. maddesinin, 12.5.2001 günlü, 4672 sayýlý
Yasa ile deðiþtirilen (3) numaralý fýkrasýnýn “5682 sayýlý
Pasaport Kanununun 22 nci maddesi hükümleri,
Fonun talebi üzerine Fona borçlu olanlar ile tüzelkiþi
borçlularýn kanuni temsilcileri hakkýnda da uygulanýr”
biçimindeki tümcesinin ÝPTALÝNE,
b- 12.12.2003 günlü, 5020 sayýlý Yasa’nýn 27.
maddesiyle eklenen ek 5. maddesinde yer alan “tedbir”
sözcüðünün, söz konusu madde kapsamýndaki
bankalar tarafýndan uygulanan yurt dýþýna çýkýþ yasaðý
yönünden ÝPTALÝNE,
2- 15/a maddesinin,
3- 19.10.2005 günlü, 5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun geçici 13. maddesinin “… tüzel kiþilerin
kanunî temsilcileri ile borçlu veya borçla diðer ilgililerin
yurt dýþýna çýkmasýný yasaklama …” bölümünün
ÝPTALÝNE
3- Ek 1. maddesinin,
(08.12.2007 tarihli R.G.)
4- Ek 2. maddesinin iptali
Davada uygulanacak kuralýn belirlenmesi ve gerekçe
eksikliklerinin giderilmesi için Ýþin Geri Çevrilmesine
1- 15. maddesinin,
a- (1), (2) ve (3) numaralý fýkralarýnýn,
b- (7) numaralý fýkrasýnýn (a) ve (b) bentlerinin,
Ýstanbul 2.Ýdare Mah.
18.6.1999 günlü, 4389 sayýlý Bankalar Kanunu’nun;
43
21
21
HUKUK
A) 5411 SAYILI BANKACILIK KANUNU ÝLE ÝLGÝLÝ BAÞVURULAR
DOSYA
NO
BAÞVURUDA
BULUNAN
2005/139
Cumhurbaþkaný
ve CHP
2006/20
Danýþtay 13.Daire
KONUSU
5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun;
1- 92. maddesinin
birinci fýkrasýnýn ikinci
tümcesinde yer alan
“...(d) bendi hariç,
diðer...” ibaresinin,
üçüncü fýkrasýnýn
birinci tümcesinin,
dördüncü fýkrasýnýn
ikinci tümcesinin,
beþinci ve son
fýkralarýnýn,
2- 121. maddesinin
birinci fýkrasýnýn ikinci
tümcesinde yer alan
“...(d) bendi hariç,
diðer...” ibaresi ile
üçüncü, beþinci ve
son fýkralarýnýn,
3- 127. maddesinin
altýncý fýkrasýnýn son
tümcesinin,
4- Geçici 23.
Maddesinin iptali
NETÝCESÝ
5411 sayýlý “Bankacýlýk Kanunu”nun;
A- 92. maddesinin;
1- Birinci fýkrasýnýn ikinci tümcesinde yer alan “... (d) bendi hariç, diðer ...” ibaresinin Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
2- Üçüncü fýkrasýnýn birinci tümcesinin Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
3- Dördüncü fýkrasýnýn ikinci tümcesinin Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
4-Beþinci fýkrasýnýn Anayasa-ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
5- Son fýkrasýnýn;
a- “... nitelikleri ile ...” ibaresinin Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
b-Kalan bölümünün Anayasa-ya aykýrý olmadýðýna ve iptal isteminin Reddine,
B- 121. maddesinin;
1-Birinci fýkrasýnýn ikinci tümcesinde yer alan “... (d) bendi hariç, diðer ...” ibaresinin Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
2-Üçüncü fýkrasýnýn Anayasa-ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
3- Beþinci fýkrasýnýn;
a-Ýkinci tümcesinin Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
b-Birinci ve üçüncü tümceleri-nin Anayasa’ya aykýrý olmadý-ðýna ve iptal isteminin Reddine,
4- Son fýkrasýnýn,
a- “... nitelikleri ile ...” ibaresinin Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
b- Kalan bölümünün Anayasa’ya aykýrý olmadýðýna ve iptal isteminin Reddine,
C- 127. maddesinin altýncý fýkrasýnýn son tümcesinin Anayasa’ya aykýrý olmadýðýna ve iptal isteminin Reddine,
D- Geçici 23. maddesinin,
1- Birinci fýkrasýnýn Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE,
2-Kalan bölümünün Anayasa-ya aykýrý olmadýðýna ve iptal isteminin Reddine,
E- Geçici 23. maddesinin, birinci fýkrasýnýn iptali nedeniyle uygulanma olanaðý kalmayan diðer fýkralarýnýn da 2949 sayýlý Anayasa
Mahkemesinin Kuruluþu Yargýlama Usulleri Hakkýnda Kanun’un 29. maddesinin ikinci fýkrasý gereðince ÝPTALÝNE,
F- 92. maddesinin beþinci fýkrasý ile geçici 23. maddesinin birinci fýkrasý dýþýnda kalan iptal hükümlerinin doðuracaðý hukuksal boþluk
kamu yararýný ihlal edici nitelikte görüldüðünden, Anayasa’nýn 153. maddesinin üçüncü fýkrasýyla 2949 sayýlý Yasa’nýn 53. maddesinin
dördüncü ve beþinci fýkralarý gereðince BU iptal hükümlerinin, kararýn resmi gazetede yayýmlanma-sýndan baþlayarak bir yýl sonra
yürürlüðe girmesine
(15.12.2007 tarihli R.G.)
5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun 105.
maddesinin üçüncü
fýkrasýnýn iptali
5411 sayýlý “Bankacýlýk Kanunu” nun 105. maddesinin üçüncü fýkrasýnýn Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE
(10.01.2007 tarihli R.G.)
Danýþtay 13.Daire
5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun 128.
maddesinin ikinci
fýkrasýnýn iptali
5411 sayýlý “Bankacýlýk Kanunu”nun 128. maddesinin ikinci fýkrasýnýn Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE
(10.01.2007 tarihli R.G.)
Ýstanbul 4.Ýcra
Hukuk Mah.
5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun geçici 13.
maddesinin iptali
Ýstanbul 2.Ýdare
Mah. – Ankara
1.Asliye Tic.Mah.
5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun geçici 13.
maddesinin “… tüzel
kiþilerin kanunî
temsilcileri ile borçlu veya
borçla diðer ilgililerin yurt
dýþýna çýkmasýný
yasaklama
…”
bölümünün iptali
5411 sayýlý “Bankacýlýk
Kanunu”nun;
1- 132. maddesinin,
Ýstanbul 2.Ýdare Mah. 2- 134. maddesinin,
3- 135. maddesinin,
4- Geçici 11. maddesi.
CHP
Danýþtay 13.Daire
Kýrþehir Ýcra
Mahkemesi
5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun 124.
maddesinin deðiþtirilen
birinci fýkrasýnda yer alan
“ … yýllýk gider hesaplarý
ile harcamalarýnýn …”
ibaresinin iptali
5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun 132.
maddesinin onüçüncü
fýkrasýnýn iptali
5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanunu’nun geçici 16.
Maddesinin iptali
44
5411 sayýlý “Bankacýlýk Kanunu”nun geçici 13. maddesinin, itiraz baþvuru-sunda bulunan Mahkeme’nin bakmakta olduðu davada
uygulanma olanaðý bulunma-dýðýndan, bu maddeye iliþkin baþvurunun Mahkeme’nin yetkisizliði nedeniyle Reddine
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu’nun geçici 13. maddesinin “… tüzel kiþilerin kanunî temsilcileri ile borçlu veya borçla diðer ilgililerin
yurt dýþýna çýkmasýný yasaklama …” bölümünün Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE
(08.12.2007 TARÝHLÝ R.G.)
Davada uygulanacak kuralýn belirlenmesi ve gerekçe eksikliklerinin giderilmesi için Ýþin Geri Çevrilmesine
ESAS ÝNCELEMEDE
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu’nun 132. maddesinin onüçüncü fýkrasýnýn Anayasa’ya aykýrý olduðuna ve ÝPTALÝNE
(30.07.2008 tarihli R.G.)
ÝLK ÝNCELEMEDE
DÜNYADAN HABERLER
Polonya Banka Garanti Fonu Kanununda
28 Kasým 2008 tarihinde yapýlan bir deðiþiklikle
mevduat garanti limiti 22.500 Avro’dan 50.000
Avro’ya yükseltildi.
23 Ocak 2009 tarihinde TMSF temsilcilerinin
de katýlýmýyla Çek Cumhuriyeti’nin baþkenti
Prag’da IADI 13. Avrupa Bölgesel Komite
toplantýsý gerçekleþtirilmiþtir. Toplantýda etkin
mevduat sigortacýlýðýnýn temel prensipleri, AB
Mevduat Sigortacýlýðý Direktifinde yapýlmasý
planlanan deðiþiklikler, Ýngiltere’de son
dönemde batan bankalar, Komite üyeleri
arasýndaki ikili ve çok taraflý iþbirliklerinin
gözden geçirilmesi gibi konular ele alýndý.
IADI Ýcra Komitesi ve Daimi Komite
toplantýlarý T 11–12 Þubat 2009’da Ýsviçre’nin
Basel kentinde düzenlendi.
IADI, Dünya Bankasý ve Amerikan Hazinesi
Teknik Yardým Ofisi ile “Partnerlik” iliþkisi kurma
kararý aldý.
EFDI Kurul Toplantýsý 22 Aralýk 2008’de
Ýtalya’nýn baþkenti Roma’da TMSF
temsilcilerinin de katýlýmýyla gerçekleþtirildi.
organize edilmiþtir. Konferansýn ana temasýný
Amerika’da bankacýlýk ve finans hizmetlerinden
yeterince yararlanamayan nüfus kitlelerinin
finansal sistemin içine nasýl alýnabileceði
oluþturdu.
Ýngiltere Finansal Hizmetler Otoritesi FSA
7 Ocak 2009 tarihinde, bir bankanýn batmasý
halinde Ýngiltere Finansal Hizmetler Tazmin
Fonu FSCS tarafýndan mudilere yapýlacak olan
geri ödemelerin süresini 7 güne indiren bir
karar yayýmlanmýþtýr. Uygulama ile amaçlanan
þeyin tüketicilerin bankacýlýk sektörüne olan
güvenlerini artýrmak olduðu vurgulandý.
AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu
tarafýndan, AB ülkelerindeki mevduat sigorta
limitinin 1 Ocak 2010’dan itibaren 100.000
Avro’ya çýkarýlmasý için baþlatýlan çalýþma
devam etmektedir. Avrupa Parlamentosu
mevduat sigorta limitinin yükseltilmesiyle
mudilerin güveninin artýrýlacaðýný ve finans
piyasalarýndaki istikrarýn daha saðlam hale
geleceðini öngörüyor.
Hong Kong Mevduat Sigorta Fonu mudileri
mevduat sigortacýlýðý konusunda
bilinçlendirmek için baþlatmýþ olduðu sergiler
dizisini her hafta sonu ayrý bir bölgeye giderek
devam ettirmektedir. Sergiler 2009 yýlýnýn takip
eden aylarý boyunca devam edecek.
EFDI’nin Avrupa Birliði Alt Komite Toplantýsý
27 Mart 2009 tarihinde Fon temsilcilerinin de
katýlýmýyla Ýngiltere’nin baþkenti Londra’da
gerçekleþtirilmiþtir. Toplantýda sigorta
limitlerinin uyumlaþtýrýlmasý, risk bazlý prim
sistemi ile acil durum ödemeleri ve
mahsuplaþmalar gibi konular ele alýndý.
IADI “Yönetici Eðitimi Programý”nýn 2009
yýlýndaki ikinci ayaðýnýn 25–27 Aðustos 2009
tarihlerinde Ýstanbul’da TMSF ev sahipliðinde
yapýlmasý kararlaþtýrýlmýþtýr. Eðitimin birinci
ayaðý 21 – 23 Nisan 2009 tarihlerinde
Washington’da FDIC ev sahipliðinde yapýlacak.
24–25 Þubat 2009 tarihlerinde Ýngiltere’nin
baþkenti Londra’da Euromoney tarafýndan “
8. Ýslami Finans Zirvesi” organize edildi.
3–5 Þubat 2009 tarihlerinde FDIC tarafýndan
ABD / Washington’da “Alliance for Economic
Inclusion (AEI) National Conference: Building
a Solid Financial Future” konulu bir konferans
EFDI Yýllýk Genel Kurul Toplantýsýnýn 29 –
30 Haziran 2009 tarihlerinde Fransa’nýn
baþkenti Paris’te yapýlmasý kararlaþtýrýlmýþtýr.
EFDI Baþkaný Roberto Moretti Genel Kuruldan
önce karþý alacak talepleri ve mahsuplaþmalar,
mevduatýn tanýmý ve koruma kapsamý dýþýnda
býrakýlacak kalemler ile ödeme prosedürleri
konularýnda Brüksel’de atölye çalýþmalarý
düzenleyeceklerini açýkladý.
Fatih DENÝZ
Strateji Geliþtirme Dairesi
Fon Uzmaný
45
21
21
GEZÝ
MASAL ÞEHRÝ; PRAG
Avrupanýn büyük ve ünlü þehirlerinin karekteristik yapýsýnda olduðu gibi (bir
nehrin veya bir boðazýn etrafýna kurulmuþ olma) Prag’ýn da, ortasýndan geçen
Vltava Nehri’nin iki yanýnda, ihtiþamlý bir açýk hava müzesi gibi ziyaretçilerini
aðýrladýðýný görürsünüz.
Franz Kafka’nýn roman kahrmaný Bay K.’ya
yüklediði yaþam tarafýndan tutuklanmýþlýk
duygusu gibi Prag bir þekilde sizi büyüleyecek
ve esir edecektir. Fakat durumunun bilincine
hiçbir zaman varamamýþ Bay K. gibi olmak
yerine PRAG’ýn büyüleyici havasýnýn esrarý her
sokak baþýnda sizi kucaklayacak ve þehri daha
bir anlamlý hale getirecektir.
Avrupanýn büyük ve ünlü þehirlerinin
karekteristik yapýsýnda olduðu gibi (bir nehrin
veya bir boðazýn etrafýna kurulmuþ olma)
Prag’ýn da, ortasýndan geçen Vltava Nehri’nin
iki yanýnda, ihtiþamlý bir açýk hava müzesi gibi
ziyaretçilerini aðýrladýðýný görürsünüz.
Prag’ý gezmeye baþlamadan önce metro aðýný
gösteren bir harita edinmeniz þehirde istediðiniz
yere ulaþmakta size yardýmcý olacaktýr. Pratik
aktarma olanaklarý ve durak giriþlerinde
otomatik makinelerde satýlan metro biletleri
ile istediðiniz yöne seyahat etmeniz mümkün.
Prag’ý gezmeye Eski Þehir Meydanýndaki
“Astronomik Saat Kulesi” ile baþlayabilirsiniz.
Buradan bir turizm haritasý alarak tarihi ve
turistik yerlere göre gezi planýnýzý yapabilirsiniz.
Astronomik Saat Kulesi, þehrin tam merkezinde
bulunan Mustek Metro duraðýndan indikten
sonra, 3-4 dakikalýk yürüyüþ mesafesinde
bulunuyor.
Yazý ve Fotoðraflar:
Astronomik Saat Kulesi, zamanýn yaný sýra,
dünya ve güneþin konumlarýný gösteren 15yy.
Ahmet YILMAZ
46
civarýnda yapýlmýþ bir saat kulesi. Burada, her
saat baþý çalan çanlar sonrasýnda açýlan
pencereden geçen azizlerin kuklalarýný
kaydetmek için bekleyen bir turist kalabalýðý
göreceksiniz. Saatin etrafýnda 4 tane kukla
vardýr. Bu kuklalar insanlara neleri yapmamalarý
gerektiðini anlatýr. Soldan en baþtaki, elindeki
aynayla kendine bakar; “kendini beðenmiþliði”
sembolize eder. Onun yanýndaki kukla, elinde
altýn torbasý olan bir Yahudi’dir; “cimriliði”
sembolize eder. Bir yandaki kukla ise iskelettir;
“yaþama karþý isteksizliði” anlatýr. Sonuncu
kukla, elinde mandoline benzer bir müzik aleti
bulunan ve Türk’e benzetilen adam da; “gece
hayatýna ve sefahate düþkünlüðü” anlatýr.
Kýsacasý bu kuklalar, kendini beðenmiþ, cimri,
yaþama karþý isteksiz ve sefahate düþkün
olmayýn der. Saatin altýnda da insanlara
yapmalarý gerekenleri anlatan 4 kukla vardýr.
Bu kuklalar da, bilime, adalete, astronomiye
ve eðitime önem verme konusunda bizleri
uyarýr. Her saat baþý, Ýsa’nýn 12 havarisi de
pencerenin önünden geçerek ufak bir gösteri
yapar. Horozun ötmesiyle gösteri biter.
Eski Þehir Meydanýndaki binalarýn mimarisi ve
kalabalýðýn þen þakrak halleri meydandan
kolayca ayrýlmanýzý geciktirecektir ama buradan
yavaþ yavaþ nehir yönünde ilerlemeye
baþladýðýnýzda ara sokaklarda da gizli
hazinelerin ve görselliði ile sizi büyüleyen
mekanlarýn olduðunu keþfedeceksiniz.
GEZÝ
Varolmanýn dayanýlmaz hafifliði’ni yazarken,
hafiflik, aðýrlýk, iliþkiler, tesadüfler, aþk...
hakkýnda yazdýklarýna ilhamý bu þehrin
sokaklarýndan alan Milan Kundera, “Gülüþün,
unutuþun ve hüznün þehri” diyor Prag için.
Her duyguya kapý açan bir þehir gerçekten
de...
Goethe’nin “Dünya tacýnýn en güzel mücevheri”
dediði þehri, II. Dünya savaþý sýrasýnda
Avrupa'nýn altýný üstüne getiren Hitler bile
vurmaya kýyamamýþ.
Slavya Kahvesi'nin Vltava Nehri'ne bakan
masalarýndan birine oturursanýz Nâzým Hikmet
'in 50 yýl önce ayný pencereden þehri
seyrederken kaðýda döktüðü, “Yaðmurlar
içindeydi Prag, Bir gölün dibinde gümüþ
kakmalý bir sandýktý” mýsralarýnda betimlediði
anlamý yakalamanýz da mümkün olacaktýr.
Vltava Nehri’nin üzerinde kurulu köprülerden
en güzeli ise The Charles Bridge - Charles
Koprusu. 13. yy yapimi olan bu kopru;
turistlerin uðrak yerlerinden biri. Belli aralýklarla
heykellerle süslenmiþ (70’ten fazla heykel
bulunmaktadýr) bu köprü üzerinde bir yerlerde
çalmakta olan kemanýn hüzünlü sesiyle, ya da
baþka bir yerde çalan hareketli bir polka muzigi
ile birden fazla duyguyu bir arada yaþamanýz
mümkün.
Kale'ye doðru giderken Vltava Nehri ile Eski
Þehir Meydaný arasýnda kalan Yahudi Bölgesini
(Jewish Quarter, Josefov) ziyaret edebilirsiniz.
Eski hali ile Yahudi sinagoglarý (Avrupa'da
korunan en eski sinagog), evleri, ibranice saat
kuleleri ve bir yahudi mezarlýðý bu bölgede
mevcut, oldukça etkileci bir bölge. Charles
Bridge'den Prag Kalesine doðru hareket
ettiðinizde, tam köprüyü geçtikten sonra Franz
Kafka Müzesi'ne uðrayabilirsiniz
Goethe’nin “Dünya tacýnýn en
güzel mücevheri” dediði þehri, II.
Dünya savaþý sýrasýnda Avrupa'nýn
altýný üstüne getiren Hitler bile
vurmaya kýyamamýþ.
Prag Kalesi ve St.Vitus Katedrali, dar
sokaklardan ve yokuþ yukarý çýktýðýnýzda sizi
karþýlar. Prag Kalesi'nin giriþinde askerlerin
nöbet deðiþim törenini izleyebilirsiniz. Kalenin
içine girdikten sonra gotik katedral St.Vitus'u
görmelisiniz. Bu katedral, halen yapýldýðý
tarihteki heybetini ve gizemini koruyor. Kaleden
çýkarken Franz Kafka'nýn bir dönem yaþadýðý
evi ziyaret edebilirsiniz.
Þehri tanýyabilmeniz için gezdiðiniz her mekaný
mutlaka hem gündüz hem de gece ziyaret
etmelisiniz. UNESCO'nun listesinde yer alan
bu þehir gecenin ýþýklarý altýnda tüm sýrlarýný
sizinle paylaþýyor ve daha bir doyumsuz
oluyor.
47
21
21
KÝTAP
TÜRK BANKACILIK SÝSTEMÝNDE
KRÝZLER ve TMSF UYGULAMALARI
“YENÝDEN YAPILANDIRMANIN KORE ve MEKSÝKA DENEYÝMLERÝ ÝLE KARÞILAÞTIRILMASI”
Bankacýlýk krizlerinin etkilerinin ve kamuya
olan maliyetinin büyüklüðü, gelir daðýlýmý
üzerindeki etkileri ve makro ekonomik boyutlarý
krizin nasýl yönetildiði ve çözümlenmeye çalýþýldýðý
ile yakýndan ilgilidir.
Finansal sisteme olan güvenin tesis edilmesi,
kredilerin yeniden yapýlandýrýlmasý için gerekli
ve yeterli mekanizmalarýn oluþturulmasý, sorunlu
varlýklarýn hýzla çözümlenmesi ve bankacýlýk
sisteminin uzun vadede karlý bir yapýya
kavuþturulmasý için kapsamlý tedbirler alýnmasý
zorunludur.
Krizlerde öncelikler ilk olarak; mali durumu
tamamen bozulmuþ olan finansal kuruluþlara
merkez bankasý tarafýndan kredi kullandýrýmýnýn
durdurulmasý, finansal sistemin istikrara
kavuþturulmasý, ülkeden yurt dýþýna sermaye
çýkýþlarýnýn önlenmesi konularýna verilmelidir.
Bu kapsamda, krizlerin çözümlenmesinde baþarýlý
PÝYASALAR ÇARPIÞINCA
Küresel Ekonomik Deðiþim
Çaðý Ýçin Yatýrým Stratejileri
Mohamed A. El-Erian dünyanýn en yetenekli
ve baþarýlý risk yöneticilerinden biridir. El-Erian
bu kitapta ileri risk analizine yönelik akademik
bilgileri bir portföy yöneticisinin gerçek dünya
ekonomisine iliþkin görüþleriyle bir araya getiriyor.
Modern yatýrým dünyasýný anlamak isteyen
herkesin mutlaka okumasý tavsiye ediliyor. Kitap,
geçmiþin ýþýðýnda geleceði aydýnlatýyor. El-Erian
farklý düzeylerde deðiþimin dinamiklerini ele
alýyor ve hedefi on ikiden vuruyor. Geçmiþte
yatýrýmcýlar ABD’yi ve sonra belki Avrupa ve
Japonya’yý doðru anlamakla yetinirlerdi. Mohmed
El-Erian bu tektonik kýtalarýn yeni bir dünyaya
gebe olduðunu anlatýyor. Ustaca yazýlmýþ,
anlamasý kolay bu kitap deðiþen küresel
ekonomiyi anlamak için önemli bir eser.
Ekonomi konusundaki temeli, finans piyasalarýna
iliþkin derin bilgisi olan Mohamed El-Erian bu
eseri Harvard Management Company ve
PIMCO’nun zirvesindeki konumu sayesinde okuru
günümüzün piyasa çalkantýlarý içinde yaþanan
sarsýntýlar, güçlükler ve istisnai fýrsatlar konusunda
aydýnlatýyor.
48
ülke uygulamalarý arasýnda gösterilen Kore ile
baþarýsýz olarak gösterilen Meksika örnekleriyle
karþýlaþtýrmalý olarak analiz edilen ülkemizde
2000 ve 2001 yýllarýnda yaþanan krizlerin
çözümlenme süreçleri ile bu krizlerin kamuya
yüklediði maliyetin azaltýlmasýnda baþarýlý
olunduðu, bu baþarýda kamu alacaklarýnýn tahsil
misyonu ile ön plana çýkan Tasarruf Mevduatý
Sigorta Fonu’nun(TMSF) önemli paya sahip
olduðu sonucuna ulaþýlmýþ, krizlerin
çözümlenmesinde kayda deðer ölçüde bir bilgi
ve tecrübe birikimi oluþturulduðu anlaþýlmýþtýr.
Yazarý : Dr. Hicabi Ersoy
(TMSF Tahsilat Dairesi Grup Koordinatörü)
Yayýnevi : Karacan Akademi Yayýnlarý
(Tel: 0312 435 9595)
ISBN : 978-605-5718-22-0
Kapak : Öykü Reklam
Baský : Birlik Matbaacýlýk Yayýncýlýk, Ankara
Deðiþen küresel ortamýn ve finans mimarisinin
ve geliþmekte olan ülkelerin artan öneminin
yatýrýmýn doðasýný ve risk yönetimini nasýl
deðiþtireceðini gözler önüne seriyor...
Yazarý : Mohamed EL-ERIAN
Dili : Türkçe
Sayfa : 340 Shf
Ölçüler : 15x21 cm
ISBN : 978-975-8535-62-0
Yayýnevi : Scala
TÜRKÝYE’DEKÝ TASARRUF MEVDUATI HESAPLARININ SÝGORTALANMASINA ÝLÝÞKÝN
TEMEL PARAMETRELER
SORULAR ve CEVAPLAR
SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI
FAÝZ ORANLARI (%)
31.03.2009
31.12.2008
31.03.2008
Gecelik
10,50
15
15,25
Mevduat Faizleri*
**12,80
16,86
16,06
TRLIBOR (O/N)
10,49
15
15,25
Kaynak: TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **28.02.2009
BORSA ENDEKSÝ
ÝMKB
Sýnai
Mali
Kaynak: ÝMKB
Mart 2009
25.764
20.297
25.651
Ocak 2009
25.934
19.261
35.398
YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ
Son Deðer
1 ay öncesine
(31.03.2009)
göre (%)
ÝMKB
Dolar
Altýn (TL/gr)
Altýn (Usd/Ons)
DÝBS Endeksi
(3 aylýk)*
25764
1,669
50,84
925,64
1.088,26
Aralýk 2008
26.864
19.781
38.054
1 yýl öncesine
göre (%)
7,2
-1,41
12,32
-1,74
-4,09
26,24
30,45
-4,89
1,01
3,9
DÝBS Endeksi
1.139,46
Kaynak: ÝMKB,Reuters
(12 aylýk)*
2,02
6,45
*ÝMKB DIBS performans endeksi
GSYÝH
2008 (4.çeyrek)
232.149
-%6,2
2007 (4.çeyrek) 2007 (yýllýk)
219.691
843.178
%4,2
4,7
GSYÝH (milyar YTL)
GSYIH (Büyüme)*
Kaynak: TÜÝK
*Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir.
Avrupa Hesaplamalar Sistemi’ne (ESA95) göre hazýrlanan yeni seri
ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%)
Aralýk 2008
Aralýk 2007
Kasým 2007
Ýstihdam Oraný*
41,2
41,2
42,1
Ýþsizlik Oraný
13,6
10,6
10,1
Kaynak: TÜÝK
*Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus
Ýmalat Sanayi Kapasite
Kullaným Oraný
Mart 2009
%64,7
Aralýk 2008
%64,7
ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyon USD)
Þubat 2009 Aralýk 2008
Cari Ýþlemler Hesabý
343
-41.416
Dýþ Ticaret Dengesi
-81
-52.870
Mart 2008
%81,2
Þubat 2008
-3.854
-4.951
Toplam Ýhracat
16.186
140.793
21.701
Toplam Ýthalat
8.317
-193.663
11.075
Ýhracat/Ýthalat
%99
%72,6
%69,1
Kaynak: TCMB,TÜÝK
(Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.)
KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyar YTL)
Gelirler
Harcamalar
Bütçe Dengesi
Faiz Dýþý Denge
Þubat 2009
18.415
15.950
-7.393
2,46
Þubat 2008
17.628
11.893
1.021
5.73
Aralýk 2008
208.89
225.96
-17.06
33.59
Kaynak: Maliye Bakanlýðý
Türkiye'de hangi bankalar mevduat ve
katýlým fonu sigorta sistemine dahildir?
BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ
ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Þubat 2009)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Banka sayýsý
32
4
13
Yurtiçi Þube
8.685
539
45
Yurtdýþý Þube
52
1
1
Yurtiçi Personel 165.570
11. 045
5.292
Yurtdýþý Personel
574
4
2
BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Þubat 2009)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
milyon YTL
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Toplam Aktifler
Toplam Krediler
Konut Kredileri
Kredi Kartlarý
Takipteki Alacaklar
Menkul Kýymet
Mevduat/Kat.Fon.
Özkaynak
Toplam Bilanço
Dýþý Ýþlemler
-Gayrinakdi Kredi
ve Yükümlülükler
-Taahhütler
YPNGP*
Toplam
49
9.269
54
181.907
580
Toplam
682.389
335.304
36.989
33.234
14.618
206.954
442.578
74.632
27.390
17.965
1.611
796
575
384
21.179
3.833
23.984
12.587
108
20
2.287
10.982
733.763
365.855
38.707
34.030
15.950
209.625
463.758
89.448
462.299
29.827
12.066
504.192
105.252
357.047
95
19.808
10.019
33
5.716
6.349
-46
130.777
373.415
82
MEVDUAT VE KATILIM FONU
milyar YTL
Þubat 2009
MEVDUAT HESABI
442.578
Dth oraný
%35,2
KATILIM FONU
21.179
Dth oraný
%40,6
TOPLAM
463.758
Dth oraný
%35,5
milyar YTL
Ocak 2009 Hesap Adedi (milyon)
434.452
93,7
%35,5
19.863
1,8
%42,2
454.315
95,5
%35,8
Aralýk
2008
Sigorta kapsamýndaki mevduat
121,63
Dth oraný
%24,9
Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu
7,31
Dth oraný
%25,9
TOPLAM
128,94
Dth oraný
%24,9
*Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr.
Aralýk Mudi Adedi*
2007
(milyon)
105,93
%29,7
5,85
%34,4
111,78
%29,9
61,9
1,1
63
BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%)
%
Þubat 2009
Ocak 2009
Eylül 2008
Mevduat Bankalarý
16,67
16,38
16,13
Katýlým Bankalarý
15,14
14,94
14,06
Kalk. ve Yat.Ban.
54,12
56,93
61,10
Bankacýlýk Sektörü
18,05
17,79
17,51
SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI
Milyon YTL
Aralýk 2008
Mevduat Bankalarý
182.458
Katýlým Bankalarý
10.972
TOPLAM
193.430
2008
667.313
41.128
708.441
Aralýk 2007
152.268
8.771
161.039
TMSF - Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul Tel: (212) 340 22 00 Faks: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr
Bilgi ve Önerileriniz için: Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Tel: (212) 340 10 57
Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur.
NOTLAR
Bankacýlýk sektörü aktif büyüklüðü Þubat 2009 tarihi itibariyle 733,8 milyar YTL seviyesindedir.
Toplam aktiflerin %50’sini krediler, %28,6’sýný menkul deðerler cüzdaný oluþturmaktadýr.
Toplam mevduat / katýlým fonu büyüklüðü 463,8 milyar YTL seviyesindedir. Mevduat / katýlým fonunun %35,5’i YP, %64,5’i TP mevduat / katýlým fonlarýndan oluþmaktadýr.
Mart 2008
1,322
2,096
2,530
*Serbest Piyasa
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonu sigortasý, mevduat
ve katýlým fonu toplamaya yetkili mevduat ve katýlým
bankalarýnýn (kredi kuruluþlarýnýn) Bankacýlýk Düzenleme
ve Denetleme Kurumu tarafýndan faaliyet izinlerinin
kaldýrýlmasý durumunda, mevduat ve katýlým fonu hak
sahiplerinin maruz kalacaðý kayýplarýn devlet veya bu
amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya
da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir.
Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn
sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu'na (TMSF) aittir.
Kaynak: BDDK
Aralýk 2008
1,534
2,143
2,186
Þubat 2008
222,7
67.8
290,5
*Yabancý Para Net Genel Pozisyonu-
DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ*
Mart 2009
USD
1,669
EURO
2,216
GBP
2,410
Kaynak: REUTERS
Tasarruf Mevduatý ve Katýlým Fonu sigortasý
nedir?
Kaynak: BDDK
milyon USD
FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Mart)
Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre
ÜFE
0,29
11,99
3,46
TÜFE
1,10
10,29
7,89
Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.)
(*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný)
MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ
(milyar USD)
Þubat 2009 Aralýk 2008
Ýç Borç Stoku
171.2
181.7
Dýþ Borç Stoku
67.9
69.6
Toplam
239.1
251.3
Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý
Kaynak: BDDK
GENEL EKONOMÝK VERÝLER
Türkiye'de faaliyet gösteren, mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili yerli ve yabancý tüm kredi kuruluþlarý
ile merkezi yurt dýþýnda bulunan kredi kuruluþlarýnýn
Türkiye'deki þubelerinde bulunan mevduat ve katýlým
fonlarý sigorta sistemine dahildir.
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin
sigorta primleri kim tarafýndan ödenir?
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta
primleri ilgili kredi kuruluþu tarafýndan TMSF'ye ödenir.
Türkiye'de tüm mevduatlar ve katýlým fonlarý
sigorta kapsamýnda mýdýr?
Türkiye'de faaliyet gösteren bir kredi kuruluþunun yurt
içi þubelerinde gerçek kiþiler adýna açýlmýþ olan ve
münhasýran çek keþide edilmesi dýþýnda ticari iþlemlere
konu olmayan Yeni Türk Lirasý, döviz ve kýymetli maden
cinsinden;
a) Tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu
hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamýnýn,
b) Katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari
hesaplarýn,
50 bin TL'ye (ellibin TL) kadar olan kýsmý sigorta
kapsamýndadýr.
Yurt dýþýnda yaþayan kiþilerin mevduatlarý
veya katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr?
Yurt dýþýnda yaþayan yerli ya da yabancý gerçek kiþilere
ait yurt içi þubelerde bulunan tasarruf mevduatý
hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz
reeskontlarý toplamý, katýlma hesaplarý birim hesap
deðerleri ve özel cari hesaplarý sigorta kapsamýndadýr.
Türkiye'de faaliyet gösteren kredi
kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan
mevduat, katýlma ya da özel cari hesaplarý
sigorta kapsamýna dahil midir?
Türkiye’de faaliyet gösteren kredi kuruluþlarýnýn yurt dýþý
þubelerinde açýlan mevduat, katýlým ya da özel cari
hesaplarý sigorta kapsamýnda deðildir.
Ticari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr?
Gerçek veya tüzel kiþiler adýna açýlan ticari iþlemlere
konu olan hesaplar (münhasýran çek keþide edilmesi
hariç) sigorta kapsamýnda deðildir.
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde
bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar
sigortaya tabi midir?
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi
kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigorta kapsamýnda
deðildir.
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve
katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi
kuruluþlarý, yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý,
baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna
Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat
veya katýlým fonu kabul edebilirler mi?
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý yurt dýþýnda
kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar
adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya
katýlým fonu kabul etmeleri, evrak ya da cüzdan
bulundurmalarý, personel istihdam etmeleri, bu
kuruluþlarýn reklamýný yaptýrmak suretiyle müþterilerini
anýlan kuruluþlara yönlendirmeleri, bu ve benzeri
yöntemler kullanarak yurt dýþýnda kurulu kuruluþlar
adýna mevduat ve katýlým fonu kabul etmeleri yasaktýr..
Mevduat ve katýlým fonu sigortasýna tabi
olmayan diðer hesaplar hangileridir?
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu'nun 63 üncü maddesinin
üçüncü fýkrasý uyarýnca, 07.11.2006 tarihli ve 26339
sayýlý Resmi Gazete'de yayýnlanan “Sigortaya Tabi
Mevduat ve Katýlým Fonlarý ile Tasarruf Mevduatý
Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair
Yönetmeliðin” 5 inci maddesi uyarýnca;
a) Kredi kuruluþunun hakim ortaklarý ile bunlarýn ana,
baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat
ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
b) Kredi kuruluþunun yönetim veya müdürler kurulu
baþkan ve üyeleri, genel müdür ve yardýmcýlarý ile
bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna
ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
c) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayýlý Türk Ceza
Kanunu'nun 282 nci maddesindeki suçtan kaynaklanan
malvarlýðý deðerleri kapsamýna giren mevduat ve
katýlým fonu ile diðer hesaplar sigortaya tabi deðildir.
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk
edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým
fonu gibi yatýrým araçlarý sigorta
kapsamýnda mýdýr?
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen
devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým
araçlarý TMSF'nin sigorta kapsamýnda deðildir.
Serbest bölgelerde kurulu kredi
kuruluþlarýnda bulunan mevduat, katýlým
ya da özel cari hesaplar sigorta kapsamýnda
mýdýr?
Serbest bölgelerdeki bankacýlýk faaliyetlerinin 5411
sayýlý Bankacýlýk Kanunu kapsamýnda bulunmasýndan
hareketle, kredi kuruluþlarýnýn serbest bölgelerdeki
þubeleri nezdindeki hesaplarý da sigorta kapsamýndadýr.
TMSF tarafýndan bankacýlýk faaliyetine
devam etmekte olan bir kredi
kuruluþundaki mevduat/katýlým fonu ile
ilgili olarak sigorta kapsamýnda ödeme
yapýlýr mý?
TMSF, 5411 sayýlý Kanunun 63 üncü maddesinin
altýncý fýkrasý uyarýnca yalnýzca faaliyet izni kaldýrýlan
kredi kuruluþlarý nezdinde bulunan ve doðruluðu
hiçbir þüpheye yer vermeyecek þekilde kanýtlanan
mevduat ve katýlým fonunun sigorta kapsamýndaki
kýsmýný öder.
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
O R G A N I
TMSF
yýl:4 sayý:21 NÝsan-Mayýs-Haziran 2009
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
YENÝ MEVDUAT SÝGORTACILIÐI DÝREKTÝFÝ
Fatih DENÝZ, Sayfa 4’te
EKONOMÝK
BALONLAR ve
ETKÝLERÝ
Sayfa 27’de
ÝFLAS ÝDARE
MEMURLARININ
GÖREVLERÝ VE
SORUMLULUKLARI
Sayfa 31’de
DÖVÝZ
KURU
SÝSTEMLERÝ
Sayfa 35’te

Benzer belgeler