Dişhekimi 44. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası

Transkript

Dişhekimi 44. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası
dişhekimi
haber
1
haber
2
dişhekimi
editör
dişhekimi
Merhaba,
Özlem KEKEÇ
[email protected]
Sağlık Bakanlığı’nın 2007 yılından beri
onaylamadığı Asgari Ücret Tarifesi yeni
kanun hükmünde kararname ile zorunlu olmaktan çıkarılarak “rehber ve
tavsiye asgari ücret tarifesi”ne dönüştürüldü. SGK kararnamenin yayınlandığı 2 Kasım 2011 tarihinden önceki sevklerde eski tarife üzerinden ödeme yapıyor. Özel kuruluş, banka ve sigorta şirketleri ise 2011 yılı sonuna kadar eski uygulamayı sürdürecek. Ancak
hem SGK hem de diğer kuruluşlar cephesinde uygulamanın ne şekilde devam
edeceği belirsizliğini koruyor.
ÖSYM sınav takvimindeki yerini alan
Dişhekimliği Uzmanlık Sınavı(DUS) ilk
kez bahar döneminde 24 Nisan 2012,
sonbahar döneminde ise 9 Eylül 2012
tarihinde gerçekleştirilecek. Tarihin belirlenmesiyle birlikte meslektaşlarımıza
bu konuda eğitim verecek bir dershane açıldı, başka bir kuruluş evde internet başında eğitim programı geliştirdi,
ayrıca DUS hazırlık eğitim kitapları basıldı. Haberin ayrıntılarını sayfalarımızdan takip edebilirsiniz.
Sağlık Bakanlığı’nın 26 Ağustos’ta çıkardığı Kanun Hükmünde Kararname ile üniversite hastanelerinde çalışan ve özel muayenehanesi olan hekimlerin “ya üniversite ya muayenehane” şeklinde bir seçime zorlanmasıyla ilgili tartışmalar bitmiyor. Hekimlerin
çoğunun görev yerinden ayrılması sonucu üniversite hastanelerindeki ameliyat sayısı yüzde 50 oranında düşerken
14
bazı hastanelerde üzücü olaylar yaşandı. Üniversitelerin rant kapısı (!) olmamasının hedeflendiğini söyleyen Sağlık
Bakanı, kararnameyi eleştiren doktorlara da sert çıktı.
SGK’ nın 2010 yılı sonunda yayınladığı tebliğ gereğince; ADSM’ler, kamu
hastaneleri ve dişhekimliği fakültelerinde protez hizmetinin ihale yoluyla alınması amacı eğitim olan üniversite hastanelerinde sıkıntılı durumlar yaratıyor.
Doğruyu teorik olarak anlatıp gelen
kötü işler sebebiyle yanlışı uygulamak
zorunda kalan akademisyenler konuyla
ilgili görüşlerini dergimizle paylaştılar.
Hobi Röportajımızın bu sayımızdaki konuğu; 25. Uluslararası Çanakkale Boğazı Yüzme Maratonu’nda ülkemize
birincilik madalyasını getiren meslektaşımız Tahir Özkan Kalkan. ABD’de özel
bir klinikte dişhekimliği yaparken Türk
eşiyle beraber İzmir’e yerleşen ve mesleğini burada sürdüren Trent Loiseau
ile yaptığımız röportajı ve Corega’nın
düzenlediği Korostar adlı yarışmada
600 aday arasından sıyrılarak birinci seçilen meslektaşımız Figen Coşgun ile
yaptığımız söyleşiyi de ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Bu sayımızda ayrıca
Mavi Köşe ile okul sıralarımızın masumiyetine giderken, meslektaşımız Serdar Sıralar ile Yeşilcam replikleri eşliğinde vidalı dişlerin sırrına ereceğiz.
Yeniden buluşacağımız güne dek sevgiyle kalın…
içindekiler
18
dişhekimi
Yine bir Kanun Hükmünde Kararname!
26
Artık uygulamak
zorunda olduğumuz
bir asgari ücret tarifesi yok
Hekimleri ve
dişhekimlerini tercihe
zorlayan ve
“ileri demokrasi”
söylemine yakışmayan
Prof. Dr.
Erdener Özer
VAN DEPREMi
meslektaşlarımızı da vurdu
Türker Ünal
Kanun Hükmünde Kararname’nin
YANKILARI SÜRÜYOR
Protez Kürsüleri TEPKiLi
Meslektaşımız
Hakan
Yurtkuran’ı
depremde
yitirdik
22
20
Düşük ücretli laboratuvar hizmetlerinin, nitelikli ağız
ve diş sağlığı hizmeti üretilmesine engel olması ve
halkımızın ağız ve diş sağlığını olumsuz etkilemesi
nedeniyle, üniversitelerin protez kürsülerindeki
akademisyenler isyanın eşiğine geldiler.
EGE BÖLGESİ
DİŞHEKİMLERİ ODALARI
Dişhekimliği
Uzmanlık Sınavı
Alternatif Medikal.....................12
Atlason....................... 50-51-52-53
Bego..........................................17
Colgate..............88- Arka Kapak içi
Dental Labor......... Ön Kapak içi - 1
Drogsan.....................................49
DusArt.........................................6
GC...............................................4
GSK........................................ 7-39
ULUSLARARASI
BiLiMSEL KONGRE
ve SERGİSİ
Aegean Region Chambers of Dentist
International Scientific Congress and Exhibition
Sorumlu Yaz› İşleri Müdürü
Özlem Kekeç
Yay›n Kurulu
Turgan Ülker, Cenk Celep
42
Kongrenin bilimsel
programına ilgi büyüktü
Gülsa............................... 73-75-81
Hakgönül Diş Deposu...................8
Hamle................................... 77-79
Heraeus.......................................9
İdex...........................................84
İpana............................... 11-13-63
İztomer......................................10
Kent Dental...............................33
Kuraray......................................82
Küresel Bilimsel..........................87
Lider Diş....................................25
Haber Sorumlusu
Erdal BİLİCİ
Sahibi
İzmir Dişhekimleri Odas› ad›na
Yönetim Kurulu Başkan›
Turgan Ülker
1974
EGE BÖLGESİ DİŞHEKİMLERİ ODALARI
ÖSYM
takvimine
girdi
Reklam İndeksi
16
34
Görsel Yönetmen
Birsen BAĞARDI KÖSEOĞLU
Baskı
Şan Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.
Candere Yolu No: 23
Ayazağa - İSTANBUL
Tel: 0.212 289 24 24
Faks: 0.212 289 07 87
Nucleos......................................21
Ortotek..................................... 3-5
Paşa Dental...............................24
Signal.........................................67
Sirona........................................83
Tekka................................... 40-41
Tosunlar Dental.........................86
Turkuaz Dental............................2
Ünaldı Medikal...... 85- Arka Kapak
W&H.........................................15
232 dent...................................57
Bas›m Tarihi:
Kasım 2011
Yay›n Türü:
Yayg›n Süreli Yay›n
İletişim Adresi
Anadolu Caddesi 40,
Tepekule İş Merkezi D: 209 /210 /211 Bayrakl› İzmir
Telefon 0.232 461 2152 - 461 3615 - 461 1571
Faks 0.232 461 3759
[email protected]
Dergide yer alan yaz›lar›n hukuki sorumluluğu yazar›na aittir.
Dişhekimlerine ve dişhekimliği fakültesi son s›n›f öğrencilerine ücretsiz dağ›t›l›r.
haber
dişhekimi
Yine bir Kanun Hükmünde Kararname!
Artık uygulamak
zorunda olduğumuz
bir asgari ücret tarifesi yok
KHK’dan önce
3 TDB odalar tarafından önerilen asgari muayene
ve tedavi ücretleri hakkında verdiği kararı Sağlık
Bakanlığı’nın onayına sunuyordu.
3 Sağlık Bakanlığı önerilen tarifeyi aynen ya da gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak onaylıyordu.
3 Tarife Resmi Gazete’de yayınlanarak yüyürlüğe
giriyordu.
3 Meslektaşlarımızın bu tarifeye uyma zorunlulukları vardı.
KHK’dan sonra
3 TDB odaların faaliyet alanı içerisindeki muayene
ve tedavi ücretlerine ilişkin rehber tarife tekliflerini aynen ya da gerekli gördüğü değişiklikleri
yaparak tasdik edecek ve Sağlık Bakalığı’na bildirecek.
3 Sağlık Bakanlığı’nın onayına gerek yok.
Sadece bilgilendirme yeterli oluyor.
3 Tavsiye niteliğindeki tarife Resmi gazete’de
yayınlanmıyor.
3 Meslektaşlarımızın bu tarifeye uyma zorunluğu
yok.
Zorunlu asgari ücret tarifesi uygulaması, tavsiye
niteliğindeki ücret tarifesi uygulamasına dönüştü
Yeni Kanun Hükmünde Kararname’nin getirdiği büyük değişikliklerden biri, Türk Dişhekimleri Birliği asgari ücret tarifesi uygulamasının zorunlu olmaktan çıkarılarak rehber, tavsiye asgari ücret tarifesine dönüşmesi. Eski uygulamada muayenehaneler, poliklinikler ve
özel ağız diş sağlığı merkezleri TDB’nin belirlediği, Sağlık Bakanlığı’nın onayladığı ve Resmi Gazete’de yayınlanan asgari ücret tarifesinin altında fatura kesemiyorlardı. Asgari ücret tarifesinin altında fatura düzenlemeleri halinde; KDV yasası gereği Maliye Bakanlığı’nca
cezalandırılıyor, aynı zamanda TDB yasa ve yönetmelikleri gereğince meslekten mene kadar varabilecek
çeşitli disiplin cezaları ile karşı karşıya kalıyorlardı.
Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan değişiklik sonucunda meslektaşlarımızın TDB’nin belirleyeceği tavsiye niteliğindeki fiyat listesine uyma
zorunluluğu kalmadı.
Yeni uygulama belirsizlikler yarattı
> Sosyal Güvenlik Kurumu, Kanun Hükmünde
Kararname’nin yayınlandığı 2 Kasım 2011 tarihinden
önce yapılan sevklerde eski asgari ücret tarifesi üzerinden ödeme yapıyor. Ancak, 2 Kasım 2011 tarihinden
sonra yapılan sevklerde durumun ne olacağı belirsiz.
Bu belirsizlikler meslektaşlarımızın kafasında soru işa18
retleri yaratıyor. Yeni ücretlerin bir önceki asgari ücret
tarifesinden düşük olması halinde meslektaşlarımız,
mağdur olacaklar ve haklarını aramak için hukuki yollara başvurmak zorunda kalacaklar.
> Özel kuruluşlar, bankalar ve sigorta şirketleri ise
2011 yılı sonuna kadar eski uygulamayı sürdürecek.
2012 yılında ya TDB’nin rehber ücret tarifesinin tam
olarak uygulayacaklar, ya rehber tarifedeki ücretlerden
belli bir indirimle hizmet alacaklar ya da kendilerinin
belirleyeceği bir fiyat listesini uygulayacaklar.
> Yurtdışından gelen hastalar açısından da durum belirsiz. Eski uygulamada yabancı sigorta şirketleri yapacakları ödemelerde TDB’nin asgari ücret tarifesini baz
alıyorlardı. Acaba tavsiye niteliğindeki ücret tarifesini
baz alacaklar mı?
Tavsiye niteliğindeki 2012 yılı fiyat listesi
TDB Yönetimi tarafından belirlendi
Meslektaşlarımızın kullanacağı Ağız Diş Sağlığı Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi, Türk Dişhekimleri Birliği tarafından belirlenerek Sağlık Bakanlığı’na
gönderildi. Tarifenin Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanması gerekmediğinde 2 Kasım 2011 tarihinden
sonra kesilecek faturalarda tavsiye niteliğindeki bu liste baz alınacak.
dişhekimi
haber
Tüm kamu hastaneleri, ağız ve diş sağlığı merkezleri
ve üniversite hastaneleri, “Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu” adlı yeni bir kurumun yönetimine bırakıldı
Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlık Bakanlığı
ve bağlı kuruluşların örgütlenmesi yeniden düzenlenmekte; tüm kamu hastaneleri, Ağız ve Diş sağlığı
Merkezleri ve üniversite hastaneleri Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumu adlı yeni bir örgütlenmenin yönetimine bırakıldı. Bu kurumun yetkileri arasında
“Devlet hastaneleri,ağız ve diş sağlığı merkezleri,
eğitim ve araştırma hastaneleri ile bu hastanelere
bağlı diğer sağlık birimlerini kurmak ve işletmek, gerektiğinde bunları birleştirmek, ayırmak, nakletmek
veya kapatmak”, “Kurum Personelinin atama, nakil, özlük, ücret, emeklilik ve benzeri işlemlerini yürütmek” gibi oldukça önemli konular bulunmakta.
Ve hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde bu kurul biri
üniversite öğretim üyelerinden olmak üzere Sağlık
Bakanı tarafından seçilecek altı üyeden oluşmakta.
Yeni Kanun Hükmündeki Kararname yoluyla oluşturulan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu yoluya
Sağlık Bakanlığı, hastaneleri işleten konumdan çıkartılıp, daha çok sağlık alanında planlama yapan,
kurum ve kuruluşlar arası koordinasyonu sağlayan
ve denetleyen konumuna getirilmeye çalışılıyor. Bundan sonra Kamu Hastane Birlikleri, hastaneleri birer
kapitalist işletme gibi çalıştırmak, kâra geçirmek, en
azından kendi kendini geçindirebilir durumda tutmak zorundadır. Kamu Hastane Birlikleri Yöneticileri, kârlılığı sağlayabilmek için;
3 Bir yandan iş gücü üzerinde baskı oluşturarak,
hekimleri ve sağlık çalışanlarını her türlü sosyal güvenceden yoksun, sözleşmeli çalıştıracak ve ücretlerini giderek düşürürecek.
3 Diğer yandan Sosyal Güvenlik Kurumu ödemeleri giderek kısacağı için; hastaların cebinden ödediği katkı payları giderek artacak. Halkımız artık sağlık harcamalarının çoğunu kendi cebinden ödemeye başlayacak.
Sağlık meslekleri kurulu yolu ile sağlık meslek
odalarının yetkilerini sınırlandırmanın önü açılıyor
Kanun Hükmünde Kararname ile planlanan örgütlenmede öne çıkan bir diğer kurul ise; Sağlık Meslekleri Kurulu: Neredeyse tamamını yürütmenin, Sağlık
Bakanı’nın atadığı bu kurulun görev alanları ve yetkileri ise sağlık alanındaki meslek örgütlerini etkisizleştirmenin, göstermelik konuma düşürmenin ve varlıklarını pratik olarak geçersiz kılmanın önünü açacak
şekilde geniş tutuluyor.
Kurulun yetkiler arasında “Sağlık mesleklerinin etik
ilkelerini belirlemek”, “meslekten geçici veya sürekli mene karar vermek” öne çıkmakta. Kanun Hükmünde kararname’de meslekten men hükümleri teker teker sayılarak, odalarının disiplin hükümleri saklı olmakla birlikte fiilin her iki mevzuata göre de müeyyide gerektirmesi halinde Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanarak meslektaşlarımızı yakından ilgilendiren etik
kuralların belirlenmesi ve disiplin soruşturmalarının
işleyişi ve müeyyideleri konusunda odaların yetkileri sınırlandırılmakta, yeni bir disiplin mevzuatı yaratılmakta. Örnek olarak; dikkatsiz ve özensiz davranışlarla hastasına zarar veren herhangi bir meslekta-
şımız hakkında, meslekten menne ilişkin disiplin soruşturmasını meslek odaları değil, Sağlık Meslekleri Kurulu yapacak. Sağlık Meslekleri Kurulu’na verilen bu yetkilerin uygulanma esas ve usulü de yine
Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek. Böylece Anayasa’ya göre kendi kuruluş
kanunları uyarınca kurulmuş ve faaliyet göstermekte olan kamu kurumu niteliğindeki Meslek
Odaları ve Birlikleri’nin görev alanlarına giren
konularda düzenleme yapılarak ve uygulama
usul ve esaslarının Kurulun çıkarılacağı yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanarak, Yürütme ile Meslek Odaları arasındaki aslında denetleme yetkisinden ve vesayet ilişkisinden ibaret
ilişkinin hiyerarşik bir ilişkiye dönüştürülmesinin ve merkezileşmeye yönelik uygulamaların
alt yapısı hazırlanıyor. Bu alt yapı üzerine gelecekte meslektaşlarımızın disiplin soruşturmalarının yapılması, üyelik kayıtlarının tamamen söz konusu kurulla aktarılması gibi düzenlemelerle meslek odalarının yetkilerinin aşındırılaracağı konusunda ciddi kaygılar taşınmaktadır.
19
haber
dişhekimi
VAN DEPREMi
meslektaşlarımızı da vurdu
Hakan Yurtkuran
Meslektaşımız Hakan Yurtkuran’ı
depremde yitirdik
Van’da meydana gelen depremde meslektaşlarımız
adına üzüntü verici gelişmeler yaşandı. Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 2007 yılı mezunu Dişhekimi Hakan Yurtkuran deprem sırasında enkaz altında
kalarak yaşamını yitirdi. Van Askeri Hastanesi’nde görevli Dişhekimi Burcu Avcı da deprem sırasında hafif
şekilde yaralanırken, Adana Dişhekimleri Odası Üyesi
Dişhekimi Yılmaz Karakurt ise yakınlarını kaybetti.
Marmara depremini de yaşayan meslektaşımız
Engin Oğuzalp, yaşadıklarını anlattı
Erciş Devlet Hastanesi’nde görev yapan meslektaşımız Engin Oğuzalp, Marmara depremini de yaşadığını ancak bu depremin kıyaslanamayacağını belirtirken, ‘’Erciş’te durum çok vahim. Oturulacak hiçbir bina kalmadı. Erciş’te yeniden hayatın normale dönmesi için buranın tekrar inşa edilmesi
gerekli. Deprem anında evdeydim, kendimizi zor
dışarı attık. Evimize girilemiyor çünkü her an yıkılma tehlikesi var. Biz Erciş’te hastanede çalışan
yedi dişhekimiyiz hepimize 14 Kasım gününe ka-
20
dar hastaneye gelmeyin dediler. Üç serbest dişhekimi var hepsinin muayenehaneleri girilemeyecek durumda. Hepimiz kendi memleketlerimize döndük 14 Kasım tarihinden sonra ne olacağı
belli değil. Şimdilik tek bildiğimiz bu tarihe kadar
hastaneye gitmeyeceğimiz. Bir meslektaşımızıda kaybettik o yüzden moralimiz
hiç kalmadı. Sadece yaşadığımıza
şükrediyoruz’’ dedi.
Yardım kolilerimiz Van’a ulaştı
İzmir Dişhekimleri Odası Yönetim
Kurulu Van’da bulunan meslektaşlarımızdan aldığı bilgiler doğrultusunda İzmirli meslektaşlarına Van için
düzenlenen yardım kampanyalarına katılma çağrısında bulundu. Meslektaşlarımızın gönderdiği yardım malzemeleri kolilenerek Van’da yardıma ihtiyacı olan
depremzedelere gönderildi. İzmir Dişhekimleri Odası adına merhumlara Allah’tan
rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı
diliyoruz. Yaralı meslektaşımıza da acil şifalar diliyoruz.
uzmanlık
dişhekimi
Dişhekimliği Uzmanlık Sınavı
ÖSYM takvimine girdi
Diş Hekimliğinde Uzmanlık Sınavı
(DUS), ilk kez bahar döneminde 24
Nisan 2012, sonbahar döneminde
ise 9 Eylül 2012 tarihinde yapılacak.
ÖSYM, 2012 sınav takvimine Dişhekimliği Uzmanlık Sınavı’nı (DUS) ekledi. ÖSYM Takviminde bahar dönemi sınav tarihi 22 Nisan 2012, sonbahar dönemi sınav tarihi ise 9 Eylül 2012 olarak
belirlendi. 2012 yılında ilk kez uygulanacak olan Diş
Hekimliği Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı öğleden sonra
tek oturumda gerçekleştirilecek. Sınavda Dişhekimliği
Temel Bilimler Testi ve Dişhekimliği Klinik Bilimler Testi olmak üzere iki test bulunacak. Dişhekimliği Temel
Bilimler Testi’nde 40 soru, Dişhekimliği Klinik Bilimler
Testi’nde ise 80 soru yer alacak. Adaylar tek oturumda toplam 120 soru cevaplayacaklar. Sınav süresi 2,5
saat (150 dakika) olacak.
DUS için yabancı
dil sınavına girmek şart
DUS’a girebilmek için ÜDS veya KPDS dil sınavlarından en az birinden 100 puan üzerinden 50
puan alınması gereklidir. 22 Nisan 2012 DUS
sınavına katılmayı düşünen meslektaşlarımızın 05 Ekim 2011 tarihinde başvurması ve 20
Kasım’da gerçekleştirilecek KPDS sınavına girmesi gerekiyordu. Ancak DUS Kurulu’nun 13
Ekim’de aldığı karara göre 18 Mart 2012’de
yapılması planlanan ÜDS Yabancı Dil sınavı da
DUS sınavı için geçerli olacak. Meslektaşlarımızın DUS İlkbahar dönemi için henüz başvuru tarihi belli olmayan ÜDS yabancı dil sınavı başvurularını takip etmelerini tavsiye ediyoruz.
Çeşitli eğitim olanakları ortaya çıktı
DUS hazırlık eğitim kitapları
yayınlanmaya başladı
DUS tarihinin açıklanmasının ardından uzmanlık sınavına girecek adaylarda büyük bir heyecan
başladı. Bunun yanı sıra çeşitli DUS hazırık kitapları ve eğitim set ve CD’leri yayınlanmaya başladı.
DUS soru bankası kitapları
İlki 22 Nisan tarihinde yapılacak olan DUS için Medya Fuarcılık Ltd. Şti. tarafından iki ayrı soru bankası
kitapçığı hazırlandı. Soru bankasının içeriği; Endodonti ve restoratif tedavi - Protez - Pedodonti- Cerrahi - Hastalıklar - Oral diagnoz - Periodontoloji - Ortodonti - Temel tıp bilimleri (Mikrobiyoloji, anatomi, patoloji, farmakoloji, biyokimya, tükürük histolojisi ve fizyolojisi) gibi bölümlerden oluşuyor.
Bilgi düzeyini ölçmek, konu hakkında genel ve özel
bilgi edinerek bilgi düzeyini artırmayı, konular hakkındaki karakteristik bilgileri vurgulamayı, farklı ko-
22
nular arasında kıyaslamalı ayırıcı
özelliklere dikkat
çekmeyi, bir konu hakkında bilinmesi gerekenlerin şıklara yerleştirildiği öğretici özet bilgileri kullanarak yorum yapabilme yeteneğini geliştirmeyi
amaç edinen soru bankaları Dt. Mehmet Canpolat
ve Uz. Dr. Serpil Canbolat tarafından hazırlandı.
Soru bankalarının 1.Cilt kitapçığında Endodonti ve
restoratif Tedavi –Ortodonti – Pedodonti – Protez,
2. Cildinde Oral diagnoz – Periodontoloji – Cerrahi- Hastalıklar - Temel tıp bilimleri (Mikrobiyoloji,
anatomi, patoloji, farmakoloji, biyokimya, tükürük
histolojisi ve fizyolojisi) Konularına gore tasnif edilmiş 4.000 soru bulunuyor.
uzmanlık
dişhekimi
DUS için açılan ilk dersane,
Ankara ve İstanbul’da
eğitime başlıyor
DUS tarihinin belirlenmesinin ardından dişhekimleri için özel bir dersane kuruldu ve DUS sınavına
hazırlık eğitim programını duyurdu. Serbest dişhekimlerinin mesai saatleri göz önüne alınarak 320350 saatlik bir kurs programı oluşturuldu. Bu kurs
programı içerisinde DUS adayları 3 deneme sınavına girerek, kendilerini sınama fırsatı bulacaklar. Ayrıca şu anda beşinci sınıf öğrencisi olan ve ilk olarak 2012 yılının eylül ayında sınava girecek öğrenciler için 500 saatlik ayrı bir program hazırlandığı
belirtildi.
Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz DusArt
Genel Müdürü Erhan Özer; “Artık dişhekimleri
de, çalışanın kazanacağı, gerçek anlamda uzmanlığın yolunu açan, adil ve merkezi bir sı-
nava sahip oldu. DUS’a yönelik hizmet etme
fikri aklımızda ilk canlandığında, en baştan savunduğumuz bu işin, dişhekimleri için dişhekimleri tarafından organize edilmesiydi. İşte
bu organizsayonu başaran ve sadece dişhekimlerine yönelik özel bir eğitim kurumu olan
DusArt’ı sunuyoruz” dedi.
27 Kasım 2011’de Ankara ve İstanbul’da eğitimlerine başlayacağını belirten Özer; “Sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Bu nedenle iddialıyız. Dişhekimlerimiz DUS için en fazla ders saatini DusArt’da bulacak. DUS’ta çıkacak soruların çoğunluğunun temel
bilimlerden oluşması sebebiyle bu bölüme daha da
önem vereceğiz. DusArt’ın hizmet anlayışının merkezinde sizler yani dişhekimleri olacak” dedi.
DUS için ‘evde eğitim’ fırsatı
Küresel Bilimler Eğitim Akademisi evde internet başında eğitim gerçekleştirilen bir
sistem geliştirdi. Küresel Bilimler Eğitim
Akademisi Başkanı Prof. Dr. Adnan Gülerman, DUS sınavları ile ilgili hazırladıkları bu sistemin nasıl çalışacağını Dişhekimi
Dergisi’ne anlattı.
Uzaktan eğitim nasıl gerçekleşiyor?
Öğrencilerimizin hazırlık kursuna kaydının
gerçekleşmesi ile birlikte, kendilerine bir
kullanıcı adı ve şifresi verilmektedir. Bu bilgileri www.kureselbilimlerakademisi.
com sayfasındaki öğrenci girişinde kullandıklarında, kendi adlarına özel olarak hazırlanmış eğitim platformuna giriş yapabilmektedirler. Burada DUS Sınavındaki her
bir branşa ait ders notlarını ve branş sorularını görecekler. Kursu tamamlamalarıyla birlikte, DUS benzeri bir deneme sınava tabi tutulacaklar ve hazırlık kursunu tamamlayacaklardır.
Kurs içeriğinde neler var?
DUS programımızda, sınavda sorulması
paralel biçimde; Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi, Ortodonti, Diş Hastalıkları, Tedavisi ve Endodonti, Oral Diagnoz ve
Radyoloji, Pedodonti, Periodontoloji, Protetik Diş Tedavisi, Maddeler Bilgisi, Anatomi, Mikrobiyoloji, Biyokimya, Patoloji, Farmakoloji, Fizyoloji, Histoloji, Tıbbi Biyoloji
alanlarından oluşmaktadır.
www.kureselbilimlerakademisi.com
mümkün soruların kolayca cevaplanabilmesi için gerekli bilgileri, özetler halinde
vereceğiz. Şu anda 4 aylık dönemlerde temel tıp ve diş hekimliği ile klinik dişhekimliği alanlarında, her branş için yetkin akademisyenler tarafından bilgiler sunulmaya hazır haldedir. Bu dönemlerde bir veya
birden fazla konu için küçük sınavlar, dönem sonunda da DUS ile aynı özellikte büyük sınav yapılacak ve adayların kendilerini
sınamaları, bunun yanında sınav alışkanlığını kazanmaları sağlanacaktır. Bu noktada içerik, ÖSYM’nin yaptığı açıklamaya
Kurs ücreti nasıl belirlendi ?
Derslerimizin genel olarak başlangıç tarihi
1 Kasım 2011’dir. Daha sonrasında kısa
aralıklarla yeni dönemler açılacaktır. Örneğin 15 Kasım’da yeni bir dönem başalayacak. DUS Hazırlık Kursumuz uzaktan
eğitim yani online olarak hizmet vermemiz dolayısıyla, öğrencilerin 1 Kasım’dan
itibaren başvuru yapmaları halinde, kayıt
oldukları gün eğitime başlayabileceklerdir.
ÖSYM Tarafından sınav tarihi ve içeriğinin
açıklanması ile birlikte kayıtlarımızı almaya
başlamış bulunmaktayız. Kurs ücretini ise,
Bilim Kurulumuz ile aldığımız karar doğrultusunda 2500 TL olarak belirledik.
23
tam gün > haber
dişhekimi
Hekimleri ve dişhekimlerini tercihe zorlayan ve
“ileri demokrasi” söylemine yakışmayan
Kanun Hükmünde Kararname’nin
YANKILARI SÜRÜYOR
Sağlık Bakanlığı’nın, 26 Ağustos’ta çıkardığı 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile üniversite hastanelerinde çalışan ve özel muayenehanesi olan hekim ve dişhekimlerinin hasta muayene
etmesini ve ameliyat yapmasını yasaklaması sıkıntı yarattı. “Ya üniversitede kal, ameliyat yap”
ya da “Git, muayenehanende çalış” gibi iki ayrı seçenekten birini tercih etmek zorunda bırakılan hekimlerin çoğu gitmeyi tercih edince olan hastalara oldu. İstanbul, Ankara ve İzmir başta
olmak üzere çok sayıda Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ameliyat sayıları yüzde 50 oranında düştü.
Sağlık Bakanı doktorlara savaş açtı
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hastanelerde doktor
kalmadığı ve hastaların mağdur olduğu eleştirisini
getiren doktorlara sert konuştu. Akdağ açıklamalarıyla adeta doktorlara savaş açtı. ”Rant sistemini kabul etmiyoruz, bu bizim üniversitelerimizi katleden bir şey” diyerek, Tam Gün’de ısrarlı olduğunu gösterdi.
10 bin değerli öğretim üyesinin olduğu bir yerde yüzde 5’lerden bahsedildiğinide sözlerine ekleyen Akdağ; “Bunu önemli bir problemmiş gibi kamuoyuna sunmak vatandaşlarımıza, hastalarımıza ve hasta yakınlarına en büyük haksızlıktır. Ayrıca üniversitelerin ticarethane olmasını kabul etmiyoruz. Üniversiteler ticarethane değildir. Üniversiteler rant kapısı olamaz. Üniversitelerin bu tıp fakültelerinin uygulama araştırma merkezlerinde bu ticarethane anlayışı eğitimi, öğretimi ve araştırmayı
geçtiğimiz yıllarda engellemiştir. Bir üniversite hocasının sabah hastaneye gelerek 2 saat çalışıp, ardından muayenehanesine gidip ya da öğleden sonra üniversitede paralı muayene yapıp bu şekilde çalışması kabul edilemez. Bu şekilde çalışan öğretim
üyesinin nasıl bir katkısı olabilir? Farklı bir mecrada
gidiyor demektir” dedi.
Tam Gün uygulaması yüzünden
bir hasta yaşamını yitirdi
İzmir’de trafik kazasında hayatını kaybeden 14 yaşındaki Ece Altıntaş’ın tam gün yasası kurbanı oldu-
26
Sağlık Bakanı
Recep Akdağ
ğu ortaya çıktı. 4 Ekim’de yaşanan olayda, sürücü
geri manevra yaparken fren yerine gaza basmış, Ece
yaralanmıştı. Altıntaş’ın bacağındaki atardamar kesilmişti. Ece ilk olarak Karşıyaka Devlet Hastanesi’ne
götürüldü. Buradan, imkanların yetersiz olduğu söylenerek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edildi. Ece’yi taşıyan ambulans 10 kilometre uzağa
Bornova’ya yol aldı. Ege Üniversitesi’nde durum tespit edildi: Ece’nin acilen ameliyat edilmesi gerekiyor-
tam gün > haber
dişhekimi
du. Ancak aile üniversiteden “Doktor yok” yanıtını
aldı. Buradan 15 kilometre uzağa, Yeşilyurt semtindeki Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne
gönderilen Ece’nin kalbi yolda tam 3 kez durdu;
tam ameliyata alınacağı sırada geri dönülmez yola
girdi ve hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı olayla ilgili soruşturma başlattı.
Ana Muhalefet Partisi, kendi
Tam Gün Yasası’nı hazırlıyor
Hazırlanması planlanan tam gün yasası ile ilgili komisyonda bulunan Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, CHP tarafından sayfa sayfa, taslak taslak hazırlanan yasa taslağını 10 Ekim’de tamamladıklarını ve grup başkanlığına sunduklarını belirtti. Hükümetin dayattığı “Tam Gün” uygulamasının gerçek amacının üniversitelerin ele geçirilmesine yönelik kadrolaşma hareketi olduğunu söyleyen Atıcı, “Anayasa Mahkemesi’ne dava açılmadığına dair eleştirler var fakat biz CHP olarak bu konuda komisyon inceleme ve teknik alt yapı inceleme çalışmalarımız tamamlanmasını bekledik. Önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz . Daha önce Danıştay ve Anayasa mahkemesinin kararları olmasına rağmen Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen bu yasa, bir kadrolaşma
hareketidir. Bunu doğru bulmuyoruz” dedi.
Sağlık Bakanlığı, özel
hastane ve polikliniklerle ilgili
yönetmelikte değişiklik yaptı
Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik; “Kamu
görevi olan ve/veya kanunen mesleğini serbest
icra etme hakkı bulunmayan tabip ve tabip dışı
personelin sağlık kuruluşunda çalıştırılması durumunda Müdürlükçe, denetim formunda öngörülen sürelerde sağlık kuruluşunun faaliyeti geçici
olarak durdurulur ve Bakanlığa bildirilir” deniyor.
Bakanlık hastanelerinde çalışan hekim ve sağlık
personeli ile kanunen mesleğini serbest icra etme
hakkına sahip olmayanları, çalıştıran özel sağlık
kuruluşlarına sert ceza geldi. Buna göre bakanlık
doktor ve sağlık personelinin özel bir kuruluşta çalıştığı tespit edilirse, o kuruluşa 10 gün poliklinik
durdurma cezası verilecek. Bir yıl içinde ikinci kez
aynı suç işlenirse, sağlık kuruluşunun faaliyeti 1 ay
süreyle tamamen durdurulacak. Üçüncü kez aynı
durum yaşanırsa, o sağlık kuruluşunun ruhsatı iptal edilecek. Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel
Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 4 maddesinde değişiklik yapıldı.
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Erdener Özer, Tam Gün’ün bir kandırmaca olduğunu belirtti
“Halkımız gerçeği bilmeli”
Yargı kararları yok sayılarak, hiçbir
kişi ve kurumun görüşü alınmadan
hazırlanan düzenlemeler, hekimlerin serbest meslek hakkını ortadan
kaldırıyor.
Prof. Dr.
Erdener Özer
Hekimi tercihe zorlayan Kanun
Hükmündeki Kararname’yi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Hekimlerin serbest çalışma hakkını
gasp eden, Anayasa Mahkemesi’nin
iptale ilişkin gerekçeleri ve Danıştay
kararları hiçe sayılarak yapılan bu
düzenleme ile “Tam Gün” mevzuatı yeniden kanunlaştırıldı. Serbest
çalışma hakkı bizim için çok önemli, bu hakkımızdan vazgeçmek is-
temiyoruz. Bu kararname için Tam
gün hükmünde kararname deniyor. Bir kere bu, hekimlerin tam zamanlı çalışmasını düzenleyen bir kanun hükmünde kararname değil.
Çünkü zaten geçtiğimiz yılın şubat
ayından itibaren üniversitelerle birlikte kamuda çalışan tüm hekimler tam gün çalışıyor. Buradaki asıl
amaç hekimlerin serbest çalışma
hakkını ortadan kaldırmak. Bu sadece muayenehanelerde çalışmak değil,120.000 hekim arasında 600 hekim üzerinden gidiliyor. Burada neden muayenehane hekimlerine yükleniyorlar. Halkımız gerçeği bilmeli,
o yüzden bunu irdelemek gerekli.
27
tam gün > röportaj
Doktorlar bir seçim yapmaya zorlanmasının ardındaki amaç nedir sizce?
Muayenehane hekimleri aynı
mahallenin bakkalı gibi. Nasıl mahalle bakkallarını bitirmek için Alışveriş merkezleri (AVM ) büyük sermayenin
önüne sunuldu. En büyük
rakipleri mahalle bakkalları onları bitirmek istiyorlar. Şimdi zincir hastaneler
için hedef muayenehaneler. Bunu nasıl yapıyorlar;
işte kapı boyu şöyle olacak, özürlü asansörü girişi olacak vb. yönetmelikler
getiriliyor. Şimdi aynı apartmanda bir sürü vatandaş ve işyeri var. Ondan deprem yönetmeliği soruyor musun ya da avukata özürlü vatandaş gelirse
ne yapıyorsun diyor musun? İkisi de halka hizmet.
Doktora soruyorsun ama avukata standart getirmiyorsun, amaç halkı düşünmekse çifte standart neden? Muayenehaneleri kapatma çabasından başka
bir şey değil. Üniversitede öğretim üyesi hekim ben
özelde çalışacağım dedi, hak tanındı, tercihini yaptı ama sen hasta tedavi edemezsin dendi. Peki asistan nasıl yetiştirecek bu hekim. Aynı zamanda hastalar da mağdur olacak. Bakanlık’tan gelen açıklama ne; Gerekirse vatandaşı Avrupa’ya gönderirim yine tedavi ettiririm. Pazardan limon mu alıyorsun? Ekonomik açıdan sağlık büyük bir pasta haline geldi. Bu fotoğrafın tamamına bakacak olursanız; uluslararası sermayenin sağlıktan para kazanmak için Türkiye’de gerçekleştirdiği bir dönüşüm.
Kararname’nin sağlık sistemine hiçbir artısı
yok mu?
Burada tek iyileşen şey hekime ve ilaca kolay erişmedir. Fakat burada bir problem var; hekime kolay ulaşıyorsun ama ulaştığın sağlık nitelikli değil. Neden nitelikli değil 5 dakikada muayene ediliyorsun, Çin malı ucuz protez ya da cihaz kullanılıyor, koruyucu hekimlik kötü durumda, bebek
ölüm oranları hızlı düştü diye övünüyorlar, düştü ama halen diğer ülkelerden kötü durumdayız.
Bunun daha ötesi yok. Ancak halk tam anlamıyla tüketim toplumu. Sağlığı da bu kadar rahat tüketebildiği için çok mutlu, hekime rahat ulaşıyor,
dünyalar onun oluyor.
28
dişhekimi
Bu kararname sebebiyle
doktor yokluğundan ölen
hastalar oldu? Burada vicdani sorumluluk hangi tarafa ait?
Sağlık Bakanı bu ölümlerin ardından vicdani olarak hekimleri sorumlu tutuyor. Bu söylediğin tabloda doktor vicdani olarak nerede hata yapmış olabilir.
Bize deniyor ki; sen ya devleti seçeceksin ya özeli. Özeli seçersen
hastanede hasta bakamazsın. Bu
hekime şiddeti körüklendirecek
bir davranış değil mi? Hangi meslek grubuna Başbakan Türkiye’de
daha az kazan diyor. Çiftçiye, serbest meslek çalışanına diyor mu az
kazan diye. İyi kazanan hekimler var, bu bir realite,
hastaya kötü davranan hekimler var bu da realite ancak kötüyü cezalandırırken neden iyiyi de cezalandırıyorsun. Hastaya bakamazsın diyorsun, bakarsan cezalandırırım diyorsun. Peki hekimleri düşürdüğü bu sebepten dolayı Sağlık Bakanlığı vicdanen rahat olacak
mı? Zamanla bu işten halk zarar görecek, görmeye
de başladı. Aile hekimlerine her ziyaret 3 TL. İlaç dozajı 3 kat azaltıldı, yani uygun dozaj için üç kez gidecek 9
TL yapar. İlaç ucuzladı, 6 liraya düştü, o hasta aile hekimine mi gider yoksa eczaneye gidip cebinden 6 TL’
ye ilaç mı alır? Devlet normalde sana sunması gereken
şeyden elini bir anda çekiyor. Halk ne diyor; ‘’Allah razı
olsun ilaçlar ucuzladı’’. Ama ilaç paraları cebinden çıkıyor bunun farkında değil. En pahalı benzin kullanıyorsun buradan alıyor, deprem vergisi nereye gitti denildi, sağlığa. Duble yola buradan da alıyor. Bıçağın kemiğe dayanması lazım halkın bu gerçekleri görmesi için.
Şu an kamu ve özel muayenehane arasında seçim yapan hekim sayısı nedir?
Türkiye’de 600’e yakın üniversitede çalışan, muayenehanesini tercih eden doktor var. İzmir’de bu rakam
Ege Üniversitesi’nde 100, diğer üniversitelerde 50 yani
toplam 150 hekim var. İzmir’de bunlar ne yapıyor mesai saatleri boyunca? Hastanelerde 1-2 saat derse giriyorlar, mesai bitince muayenehaneye gidiyorlar. Hasta bakmaları durumunda cezalandırılıyorlar. Mesela eli
kopmuş hasta 3 tane pırıl pırıl el cerrahi uzmanı var
ama muayenehaneyi tercih etmiş, hastayı elleyemiyor.
Bu vicdani değil, keyfi değil, zorunlu bir şey. Hastaya
müdahale etmesi yasak. Yorumu size bırakıyorum.
tam gün > yorum
dişhekimi
Prof. Dr. Mehmet Zileli:
“Sayın Bakan, siz kazandınız”
Prof. Dr. Mehmet Zileli, MediMagazin sitesinde yazdığı yazıda “Evet kazandınız, sadece devlet hastanelerini değil, üniversite hastanelerini de değiştirmeyi başardınız. Üniversite özerkliğinin olmadığını bir kez daha hatırlattınız bize” diyerek dikkatleri çekti. Prof. Dr. Zileli Dişhekimi Dergisi için hekimleri tercihe zorlayan Kanun Hükmündeki Kararname’yi değerlendirdi.
Sağlıkta Değişim
ve Tam Gün Yasası
Prof. Dr. Mehmet Zileli
EÜ Beyin ve Sinir Cerrahisi AD Emekli Öğr. Üyesi
Türk Nöroşirürji Derneği Eski Başkanı
Son yıllarda sağlıkta değişim amacıyla önemli yasal
değişiklikler getirildi ve getirilmeye de devam ediyor.
Bunlar gerçekten sağlık çalışanlarını ve sonuçta sağlık hizmeti alanları büyük oranda etkilemiştir. Bu değişim yasaları içinde “Sosyal Güvenlik Kurumu”nun
oluşturulması, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur’un
aynı çatı atında sağlık hizmetinden yararlandırılması ve özel sağlık kurumlarının ciddi şekilde denetlenmesi de bulunmaktadır. Ayrıca resmi kurumlarda çalışan hekimler performans sistemi denilen bir sistemle ücretlendirimişler ve performansı düşük olanlar
az, yüksek olanlar yüksek gelir elde etmişlerdir. Ancak bu yazıya sığmayacağı için bunlardan söz etmeyeceğim.
Sağlık çalışanlarını en çok etkileyen yasa “Tam Gün
Yasası” da denilen yasadır ve bu yasa ve getirilenler
tüm sağlık çalışanlarını, özellikle de hekimleri ciddi
şekilde etkilemiş ve bu etkiler artarak sürecektir.
“Tam Gün Yasası”nın gerekçesi olarak
şunlar öne sürülmüştür:
1- Yarım gün çalışmak eğitime ve araştırmaya (özellikle üniversite hastanelerinde) ayrılan zamanı azaltmakta ve verimi düşürmektedir.
2- Yarım gün çalışanlar hastane ve muayenehane
arasında organik bir bağlantı kurarak dürüst olmayan bir yöntemle para kazanmaktadır.
Buna Sayın Başbakanımız, muayenehaneci hekimleri
kastederek “bana
bile kart verdiler...”
diyerek, Sayın Sağlık Bakanımız ise
“Çok büyük para kazanan ya da kazanmayı hayal
eden, biraz da hekimliği buna endekslemiş olan bir
grup, bu yasaya ciddi ölçüde karşı.” diyerek katkıda
bulunmuş, yani para kazanmak istemeyen (!) hekimlerin bu yasayı desteklediklerini ima etmiştir.
Yasanın birçok yönden eşitlik ilkesini ve bazı haklarımızı ihlal etmesi nedeniyle yapılan başvurular yasanın birçok madesinin iptal edilmesine neden olmuş
ve bugünkü son yasa çıkmıştır. Şu anda sağlık bakanlığının eğitim hastanelerinde çalışan hiçbir hekimin
muayenehanesi bulunmamaktadır. Üniversite hastanelerinde çalışan ve muayenehanesi olan öğretim
üyeleri ise hasta muayenesi ve ameliyat yapmaktan
men edilmiş durumdadır.
Bu duruma itirazlarımızı
şu maddelerle özetleyebiliriz:
1- Yasa, dürüst olmayan uygulayıcıları bahane
ederek mesai dışı saatlerde daha fazla çalışan ve
sağlık hizmeti veren bir kesimi mağdur etmektedir.
Dahası bu kesimin fazla çalışma isteğini kırmakta
ve istismar etmektedir. Tam gün çalışanların Başbakan ve Sağlık Bakanının iddia ettiği gelir düzeylerine ulaşmak için insan üstü bir gayret gösterme29
tam gün > yorum
si gerekmektedir. Hatta buna rağmen arzu edilen
gelirlere ulaşamayacakları açıktır.
2- Sağlık hizmetinde verimlilik ölçümü olarak kullanılan “performans sistemi” birçok hata içermektedir. Yüksek performans sağlamayan zor hastalar
yerine çok puan getiren daha basit girişim, tedavi gerektiren hastalar tercih edilmeye başlanmıştır. Ayrıca eğitim hastanelerindeki verimlilik sadece
sağlık hizmeti ile ölçülemez. Araştırma ve eğitimle ilgili verimlilik ölçümlerine gereksinim vardır. Üniversitelerde buna yönelik çalışmalar olmuş, ancak
gerektiği gibi uygulanamamıştır.
3- Son değişikliklerle birçok öğretim üyesi ve eğitim hastanesi şef ve şef yardımcısı görevlerinden
ayrılmış, emekli olmuş veya bir süreliğine ücretsiz
izne çıkmıştır. Bu durum özellikle asistan eğitimini
olumsuz yönde etkilemiş ve etkileyecektir. Ben de
kısmen bu nedenle, üniversitelerin gittikçe bilim ve
araştırmadan kısmen uzaklaşmakta olması nedeniyle üniversiteden ayrılan bir öğretim üyesiyim.
4- Sağlık Bakanı’nın “yurt dışından doktor getiririm, hatta hastaları yurt dışına tedavi için gönderirim” söylemleri bir inatlaşmanın sonucudur ve gerçekçi değildir. Mevcut kaynakların doğru kullanılması ve sağlık çalışanlarına güven veren bir yönetim anlayışı ile Türk tıbbının dışarıdan hizmet alması asla gerekli değildir. Örneğin ülkemizde beyin ve
sinir cerrahisi uzmanı sayısı toplam 1400 civarındadır ve bu rakam Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği 100.000 kişiye bir beyin ve sinir cerrahisi gerekir –ülkemiz için ideal sayı 700- rakamının iki katıdır. Ayrıca Sayın Bakan yurt dışından kaliteli hekimleri şu an verdiği maaşlarla getirmesi mümkün değildir. Ancak tıp eğitimi yetersiz ülkelerden hekim
getirmesi mümkün olabilir.
5- Üniversite Hastaneleri daha büyük bir sarsıntı
geçirmektedir. Bu sarsıntının ilk nedeni özel hasta
muayenesi ve ameliyatı nedeniyle hastalardan alınan gelirlerin kaybıdır. Bunun %15 civarında olacağı söylenmektedir. Yeni yasa sonrası üniversite
hastanelerinde ameliyat sayıları azalmış ve bu gelirler daha da düşmektedir. Zaten resmi hastalardan dolayı hakettiği alacaklarını zamanında alamayan ve bu alacaklarında büyük kesintilere uğrayan üniversite hastaneleri bir de sıcak para girişinden ve ameliyat sayılarının azalmasından gelir kaybına uğramaktadır. Bu durumda çalışanlarına döner sermaye ödemelerini yapmakta daha da zorlanacaklardır. Yeni yasanın bunu hiç düşünmediği kesindir. Üniversite hastanelerinin bir diğer kaybı ise
yasa sonrası ayrılan öğretim üyeleridir. “Vakıf Üniversitelerinin” bu yasadan Devlet Üniversiteleri gibi
30
dişhekimi
etkilenmemesi ve bu etkilerin yasa yapıcılar tarafından anlaşılmaması da söz konusudur. Önümüzdeki yıllarda Üniversite Hastanelerinin mali ve personel açısından fakirleşeceğini ve Vakıf Üniversitesi Hastaneleri ile yarışmakta zorlanacağını tahmin
ediyorum.
6- Dürüst olmayan yöntemler kullanarak gelir elde
edenler var idiyse, bunların tam gün çalışırken de
böyle yöntemler kullanacağını tahmin etmek zor
olmayacaktır. Bu yasal düzenlemeler “kurunun yanında yaş da yanar” özdeyişini haklı çıkarmıştır.
Oysa ahlak ve etik anlayıştaki erozyon bir zamanlar söylenmiş olan “benim memurum işini bilir” deyimini hatırlatmaktadır.
7- Hekimlerin en büyük örgütü olan Türk Tabipler Birliğinin “tam güne evet, ama bu yasaya hayır”
demesini anlamak da mümkün değildir. Eğer sağlık
sistemi devletçi bir tavırla yönetilse ve Tabip Odası aidatlarının çoğunu devlet kesiminde çalışan hekimler ödese idi bu söylemi doğal karşılamak mümkün idi. Ancak bu böyle değildir. Önce özel sağlık
sektörü inanılmaz bir devlet desteği görmüş, çok
sayıda özel hastane ve tıp merkezi açılmış ve resmi
hastalara bakma izni almıştır. Daha sonra bunlara
kısıtlamalar getirilmiş, personel sayıları ve hastalardan alacakları ücretler sınırlanmıştır. Sonra da tam
gün yasası çıkarılmıştır. TTB’nin kısa süre içinde “bu
haliyle tam güne karşıyız” söyleminden “tam güne
karşıyız” söylemine geçmesi gerekir.
8- Ne yazık ki halkımızın bu yasadan memnun olduğunu düşünüyorum. Bu memnuniyetin iki nedenle olduğunu sanıyorum: Birincisi uzman hekimlere ve öğretim üyesi hekimlere daha kolay ulaşacaklarını düşünüyorlar. Dahası, artık muayenelerini ve ameliyatlarını “tam gün” ile hastanelere sıkıştırılmış deneyimli hekimlere kolayca yaptıracakları
kanısındalar. İkincisi ise muayenehaneye gidip sonra hastaneye gelmek / tedavi olmak –bunun oranını bilmek zor- yolunun kapanmasından memnun
olmalılar. Ancak durumun bu kadar düz olmadığını kavramaları uzun sürmeyecektir. Özellikle kompleks hastaları olanlar bunların tedavisinde sıkıntıyla karşılaştıklarında bunu daha iyi kavrayacaklardır.
Dahası eğitimin aksaması ile olan kalitesiz hekim
ve uzman yetiştirmenin etkileri yıllar sonra hissedilecektir.
Hekimlerin desteği olmayan ve yaygın kabul görmeyen bir sağlık yasasının başarılı olacağını düşünmek ise yasa yapıcıların en büyük hatası olmuştur.
Keşke şu hekimler olmasaydı, sağlık sistemi ne kadar güzel yönetilirdi...
dişhekimi
tam gün > röportaj
Seçim mi, zorlama mı?
17 yıllık devlet memurluğunu ve ADSM Şube Müdürlüğünü bırakıp, muayenehanesini seçen meslektaşımız Türker Ünal, “Ya muayenehanemizi kapatacak elimizdeki hastaların hukuki yaptırımları ile karşı karşıya kalacak,
muayenehaneye yaptığımız yatırımı çöpe atacaktık ya da 17 yıllık kamu
emeğimizi hiçe saymak zorunda kalacaktık” dedi.
İl Sağlık Müdürlüğü Ağız ve Diş Sağlığı Şube eski
Müdürü Türker Ünal, görevinden istifa ederek muayenehanesinde çalışmayı tercih eden hekimlerden. Tam Gün Yasası ile ilgili düşüncelerini anlatan Ünal, 17 yıllık kamu görevi emeğimin karşılığı
ne olacak bunu kim savunacak dedi.
Tam Gün Yasası daha sağlıklı yürürlüğe konulabilinir miydi?
Kanun hükmünde kararname ile bu iş oldubittiye getirildi. Daha önce alınan Danıştay ve Anayasa
Mahkemesi kararları hiçe sayıldı. “Bu nasıl olmalıydı?” ya da “Bu işi destekliyor musunuz ?” diye sorulacak olursa, amaç doktorların tek bir yerde çalışmalarını sağlamak ise bu şöyle yapılabilinirdi. Kamuda bundan sonra başlamış olanlara veya muayenehanesi olmayanlara denirdi ki bundan sonra muayenehane açamazsınız. Ona göre sözleşme hazırlanırdı, ona göre kamuda çalışma başlangıcı olurdu. Bugün muayenehaneleri olanlar ve özel hastasına karşı belirli sorumlulukları olanlara da denirdi ki; muayenehanenizi ve sorumluluklarınızı bitirene kadar devam edebilirsiniz. Kapattıktan sonra
açma hakkınız yok. Bu süreç içerisinde zaten özelini tercih eden özelde kalacak, kamuyu tercih eden
özel muayenehanesini kapatarak kamudaki görevine devam edecekti. Kendi kendini eritecekti ve
böyle bir sorun da kalmayacaktı. İzmir’de zaten kamuda çalışıp muayenehanesi olan dişhekimi olarak
toplam 37 kişiydik, bu kilit bir sayı değil, sistemi ne
iyi ne kötü etkiler.
Kanun Hükmünde Kararname’nin bize getirdiği şu
oldu: Dediler ki devletten sizi atmıyoruz ama işyerlerinizi mühürlüyoruz. 20 gün evvel birisine protez
takmışım ağrıları sızıları devam ediyor. 2 ay evvel
implant yapmışım üst yapısı yapılacak. Benim yerimi mühürlemeye geldikleri zaman ben o hastalara karşı olan sorumluluklarımı nasıl yerine getireceğim. Bu konuda hasta bana dava açtığında bunu
kim karşılayacak? Devlet bana destek olacak mı,
hayır. Bana güvenmiş, sosyal güvencesi yok, kendi
cebinden parası ile bana tedavi oluyor. Ben bu sorumluluğu nasıl yerine getireceğim. Açıkçası elimiz
kolumuz bağlandı. Ben TDB’yi de bu konuda mücadele vermediği için suçlu buluyorum. TDB az sayıda olduğumuz için hem kamuda hem kendi özel
muayenehanelerinde çalışanları bu konuda yok
saydı. İzmir Dişhekimleri Odası bu olay sonucunda
hukuki açıdan yardım önerisinde bulundu.
Mesleğimizin geleceği bu koşullardan nasıl etkilenecek sizce?
Şimdi bu neyi getirir neyi götürür daha çok önemli
olacağına inanıyorum. Bizlerin şu an önemi yok biz
31
tam gün > röportaj
32
dişhekimi
bir şekilde bu olayı atlatabiliriz. Önümüzdeki on yıl
içinde dişhekimliği hangi noktada olacak ona bakmak lazım. Birçok üniversite açılıyor, birçok mezun
veriliyor. Özelde çalışan meslektaşlarımız zaten hasta sıkıntısı yaşıyor. İyi bir yapılanma yok. ADSM’nin
bulunduğu şehirlerde özel muayenehaneler daha
da sıkıntılı pozisyondalar. Bakın kesinlikle ben ne
olacağım diyerek kişisel düşünmüyorum, yeni mezunların durumu ne olacak? Kamuda iş bulamıyorlar, özelde masraf yapıp yer açamıyorlar, açsalar
pasta payı kalmadığı için dayanamıyorlar. Uzun zorlu bir eğitimin sonunda nitelikli bir meslek sahibi
olmuşsunuz ama meslek yaşantınızı rahatça yerine getiremiyorsunuz. Bunun yanında bir şey daha
var. Biz uzman tabiplerden o kadar ayrı değerlendiriliyoruz ki artık bizim devletteki bütün işlemlerimiz
diğer sağlık personeli adı altında görülüyor.
Dişhekimliği o kadar kenara atılmış durumda ki! Bizim tayinlerimiz bile başka tarihlerde yapılır. Hatta
siz izin alacağınız zaman bile diğer sağlık şubesine
yazı yazarsınız. Bizi tabip olarak kabul etsin devlet,
ona göre şartlarımızı düzeltsin, çalışma şartlarımızın olumlu olması için çalışma yapalım ya da bu tür
yasalardan etkilenmeyelim. Her türlü çalışma şartları doktorlardan farklı, iş yasaya gelince biz de aynı
şartlarda muamele görüyoruz.
emeğimizi hiçe saymak zorunda kalacaktık. Neden
çöpe atmak dedim; bir muayenehane açmak hasta sayısını belirli bir sayıya getirmek, cihaz eksikliklerini gidermek bunlar ciddi zaman ve maliyet isteyen işler. Ben özelde kalmayı tercih ettim. İşini hakkıyla yapanlara haksızlık edildi. Bu çok açık çünkü
iddia edildiği gibi ben bir gün erken çıkıp muayenehaneme gelmedim. Muayenehanesi olmayan tam
zamanlı çalışan hekimlerle aynı şekilde kamuda hizmet verdim. Baktığım hasta sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla, benim ne suçum vardı?
Şu şartlarda kamudaki görevini muayenehanesine hasta sağlamak için kullanan dişhekimi de yoktur değil mi?
Zaten bu kanunların hedef noktası dişhekimleri olmadı. Ben hiç kamuda ya da üniversitede çalışıp
da muayenehaneme gel hastanedeki köprünü yaparım diyen dişhekimi duymadım. Sadece İzmir’de
değil küçük yerlerde de kulağıma gelmedi. Bu zaten bir suç, bu suç karşılığında cezai erki olan kurumlar bu suçun cezasını verebilir. Bu suçu işleyen
varsa onları cezalandırmak yerine işini yapan herkes cezalandırılıyor. Muayenehane hizmetleri emeksiz olarak yapılan bir hizmet değil. Kapıda uzun
kuyruklar yok, yaptığınız işin duyulması ile belli bir
zaman sürecinde sizi tercih ediyorlar ve geliyorlar.
Ben ADSM Şube Müdürlüğü görevimi bırakıp muayenemi tercih ettim ama buna tercih mi denilir zorlanma mı bunu düşünmek lazım. 15 Eylül tarihi ile
istifamı verdim. Kamuda yaklaşık 17 yıllık hizmetimi ve hukuki haklarımı bırakarak istifa etmeye zorlandım. Neden zorlandım çünkü zorunlu bir seçim
yapılmak zorunda bırakıldık. Ya muayenehanemizi kapatacak elimizdeki hastaların hukuki yaptırımları ile karşı karşıya kalacak, muayenehaneye yaptığımız yatırımı çöpe atacaktık ya da 17 yıllık kamu
Bu kez süre tanınmamasının sebebi daha önce
verilen Danıştay kararları mı?
Zaten bu yeni yasa daha önce alınan Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Mahkemesi kararlarına da aykırı bir düzenleme. Belki de geri dönülecek ama geri
dönülse bile bizler geriye dönebilecek miyiz yeniden haklarımıza kavuşabilecek miyiz? Diyelim ki yeniden Danıştay ya da Anayasa Mahkemesi bu kararnameyi uygun bulmadı. İstifa edenler ne olacak? Bir sürü soru işareti. Biz 17 yılık emeğimizin
karşılığı olarak daha yumuşak bir geçişi hak etmiştik. Önemli olan ben değilim, mesleğimizin alanını
daralttık. Kamuda çalışan sayısına göre özelde çalışan hekim sayısı da arttıkça ne olacak. Bu da başka bir sorun.
Tam gün yasasının getirdiği bu koşullardan
en çok kimler zarar görür sizce?
Sağlık Bakanlığı’nın düşündüğü gibi sağlık sistemini iyileştirmeye yönelik amacına ulaşır mı ulaşmaz
mı zaman gösterecek. Ama ben bir amaç olduğuna inanmıyorum. Birçok kişi de benim gibi düşünüyor. İzmir’de tüm sağlık kurumlarında kamuda çalışıp muayenehanesi olan 199 hekim var. Kamuda
kaç doktor çalışıyor; en az 7000 doktor var. Yani
sağlıktaki bütün sorun bu mudur? 7000 doktor
çok iyi çalışıyor da 199 doktor mu aksatıyor işleri?
Ben bu yolla bir amaca gidileceğine inanmıyorum.
Bu geçiş dönemi bizler için hukuksal açıdan sancılı
oldu çünkü özlük haklarımızı kaybettik.
Peki 17 yıllık kamuda çalışma süresi için dava
açıp bazı haklarınızı alma şansınız var mı?
İnternetten bir baktım böyle bir hakkımız yok. Ancak bu konuda bir yasal süreç başlatmayı düşünüyorum, emsal bir karar olup olmadığını önce araştırmak gerekli. Önümüzdeki günlerde ne olur bilemem ama yasal süreç lehime sonuçlansa dahi
her şey maddi değil ki. 17 yıllık emeğim ne olacak
bunu tartışmak gerekli.
dosya > protezlerdeki kalite düşüşü
dişhekimi
Protez Kürsüleri
TEPKiLi
Düşük ücretli laboratuvar hizmetlerinin, nitelikli ağız ve diş sağlığı
hizmeti üretilmesine engel olması ve halkımızın ağız ve diş sağlığını olumsuz
etkilemesi nedeniyle, üniversitelerin protez kürsülerindeki
akademisyenler isyanın eşiğine geldiler.
SGK’nın 2010 yılı sonunda yayınladığı tebliğ sebebiyle ADSM’ler, kamu hastaneleri ve dişhekimliği
fakülteleri protez hizmetini protokol yoluyla değil
ihale yoluyla almaya başlamıştı. O dönem “Dişhekimi” Dergisi tarafından Kamu İhale Kanunu’na
bağlı ihale yapılmasının protez laboratuvar ücretlerini çok düşüreceği ve bu durumun ağız ve diş
sağlığı bakımından yaratacağı sakıncalar dile getirilmişti. Son zamanlarda dişhekimliği fakültelerinin protez kürsüleri de konuya ilişkin tepkilerini
dile getirmeye başladı.
Bilindiği gibi dişhekimliği fakülteleri nitelikleri gereği; bilimsel araştırmalar ve yayınlar yapmak,
daha nitelikli protezler üretmek ve bunun için
daha nitelikli ekipman ve malzeme kullanmak zo-
rundadırlar. Ancak söz konusu SGK tebliği ile protez laboratuvar bedelleri yüzde 70 oranında düşürülünce -örnek olarak bir porselen kronun maliyeti 30 TL’den 10 TL’ye düşürülünce- protez kürsüsü akademisyenleri laboratuvar öncesi hazırlıklarını ne kadar özenli ve titiz yaparlarsa yapsınlar
hastalara uygulanan protezlerin kalitesini, diş laboratuvarlarının kalitesiz üretimi belirlemeye başladı. Bu nedenle protez kürsüsü akademisyenleri; hem rutinde yaptıkları protezlerin kalitelerindeki düşüş, hem sürdürmekte oldukları bilimsel çalışmalarda yeni ve kaliteli malzeme kullanma olanaklarının azalması, hem de kalitesiz protezlerin
halk sağlığına olumsuz etkileri nedeniyle tepkilerini dile getirmeye başladılar.
Konuya ilişkin Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı ve Protetik Diş Tedavisi AD
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Artunç, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi
Dekanı ve Protetik Diş Tedavisi AD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürcan Eskitaşçıoğlu ve Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri MYO Öğretim Üyesi Dr. Sevgi Özyeğin’in görüşlerini aldık.
Prof. Dr. Celal ARTUNÇ
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı
“Kalitesiz ve bu işi yapabilecek
yeterliliğe sahip olmayan
laboratuvarların da ihaleye
girebilme olanağının
bulunması bizi rahatsız ediyor”
Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Celal Artunç protetik diş tedavisinde ihale yo-
34
luyla hizmet alınması konusunda ki yaşanan sıkıntıları anlattı.
İhale yoluyla hizmet alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeni bir genelge ile Dişhekimliği Fakültesi’nde ve
ADSM’lerinde protetik diş tedavisi uygulamalarında laboratuvar ücretinin alınamaması yönünde
yasa çıktı. Benim bu konudaki görüşüm; ADSM
için hasta hizmetleri açısından dikkate alındığında bunlar hastanın menfaatine görülebilir. Ancak
eğitim kurumu olan Dişhekimliği Fakültelerinde bu
sistemi hasta tedavisi ile beraber eğitimin bir arada olduğu ve burada uzman olan alanlarında ihtisas yapmış kişilerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek
dişhekimi
Prof. Dr.
Celal ARTUNÇ
bir durum olarak görmüyorum. Eksiklik şu; genelge hem kurumu hem hastayı korumak açısından
ihale yoluyla hizmetlerin alınmasını önersede laboratuarların hazırlıklı olması, nitelikli olması gerekiyor. Fakat ihale şartnamelerinde bazı eksiklikler
ve zorluklar var. Biz bu eksikliklere müdahele etmeye kalktığımızda ihaleye müdahelede bulunduğumuz gibi yanlış anlaşmalar doğabiliyor. Bu nedenle çok fazla müdahil olup da ihale şartnamelerinde laboratuvarları ayırıcı şartlar koyamıyoruz. Herkese açık olmasını istiyoruz. Ancak kalitesiz ve bu
işi yapabilecek yeterliliğe sahip olmayan laboratuvarların da ihaleye girebilme olanağının bulunması bizi rahatsız ediyor. Sıkıntımız fakültelerde yapılan yapılan protez tedavilerinin estetik ve bilimsel
olduğunun gözden kaçırılması. Biz bu arada ihaleyi
yaparken malzemeyi ve işçiliği beraber yapıyoruz.
Ancak işçiliğin yada kabiliyetin para ile sınırlandırılması mümkün değil. Hasta iyi bir protez istediği
zaman bunu karşılayabilecek teknisyen ile sıradan
bir teknisyenin çalışması aynı olamaz. Bu arada fakülte açısından hasta hekimini seçme özgürlüğüne sahip fakat hastaya laboratuvar seçme özgürlüğü kalmadı. Hasta laboratuvarınıda seçebilmeli bu
en doğal hakkı. Standart tedavilerde sorun olmayabilir ancak özellikli tedavilerde uzman hekim kadar teknisyenin de bu konuda bilgili ve yetenekli olması gerekiyor.
Şimdiye kadar karşılaşılan zorluklar neler?
Bütün üniversitelerde yaşanan aynı sorun şu, biz
uygun fiyat laboratuvarla anlaştık. Yapılan İşlerin
hasta tedavilerine yetememesi, işlerin sıradanlığı,
protezlerin oturmaması, protezlerin zaman alması gibi sorunlar ortaya çıktı. Özellikle bizim üniversiteye şehir dışından gelen hastalar mağdur oldu.
dosya > protezlerdeki kalite düşüşü
Protezler yenilendiği zaman hasta daha fazla gidip
gelmek zorunda kaldı. Daha fazla ölçü maddesi,
hastanın gidip gelme ücreti ortaya çıktı bazı hastalar 7-8 kez gelmek zorunda kaldı. Sürekli gidip
gelmek zorunda kalan hastaya hekim en sonunda olmaz bu kadar diyerek protezi takıyor. Daha
önce nasıldı hasta da ücret veriyordu ölçü tutmadı beğenmedi iki günde yapacaksın dediğinde laboratuar onu yapmak zorunda oluyordu. Çünkü
hasta verdiği paranın karşılığını istiyordu. Şu an
hasta adına biz takip ediyoruz ama doktor mağdur oluyor, hasta mağdur oluyor. Üniversiteler
öğretim kurumları burada doğruyu öğretiyoruz ama şu an doğruyu uygulayamıyoruz. Eğitim öğretim planıyla yaptığımız işler birbirini tutmuyor yaptığımız tedavi sıradan tedaviye dönüyor. Burada protezi yapacak olan öğretim üyesi bilgisini becerisini estetik kabiliyetini hepsini kullanacak ama bunu kullanırken
teknisyeninde buna uyum sağlaması gerekli..
İhale yoluyla alınan laboratuvarların çoğunda
teknisyenler bu niteliklere sahip değil .
Şu anda sistem nasıl işliyor?
İhale yoluyla hizmet alımında biz 16 TL’ye anlaştık.
Bazı üniversiteler yüksek fiyat anlaşmış 24 TL’ye ve
30 TL’ye ye anlaşanlarda var. 18 TL’nin üstünü fakülte kendi bütçesinden karşılıyor. Bize kron başına 85.44 TLl veriliyor. BU ücretin içinde hastadan
para almamak için laboratuvar parasıda var. Şimdi
bu 85 TL’nin içinde 16 TL’ye anlaşırsan karın yükselir, 30 TL’ye anlaşırsan karın azalır. Sağlık Bakanlığı iyi iş yapmak istiyorsan 30 TL’ye anlaş diyor ama
85 TL’den düşeceksin diyor. O zaman üniversitenin masrafı artıyor karı düşüyor bizde bu sebeple 18 TL’nin üstüne çıkmak istemiyoruz. Ama hastanında biraz katkısı olsa kaliteli hizmet alabilecek.
Bu şu an mümkün olmuyor. Vakıf Üniversiteleri bu
farkı alabiliyor.
Üniversitelerin kaliteli protez tedavisi için ne
yapması gerekli?
Biz hastaları korumak adına her türlü kontrolü sağlıyoruz. Laboratuvarlara baskınlar yapıyoruz ancak
her protez yapımında gidip laboratuarı denetleme
şansımız hangi malzemeyi kullandığını görme şansımız yok. Fiyatı düşürmek adına şartnamemiz dışında ucuz malzeme kulanabilir. Ancak faturalarına
bakarak hangi malzemeyi almış kullanıyor ona bakabiliriz ama yaparken yanında duramıyoruz. Hangi teknisyeni kullanıyor yeterliliği varmı bilemiyoruz. Yani yapabileceklerimiz sınırlı.
35
dosya > protezlerdeki kalite düşüşü
dişhekimi
Prof. Dr Gürcan ESKİTAŞÇIOĞLU
Van Yüzüncü Yıl Üniv. Dişhek. Fakültesi Dekanı,
Protetik Diş Tedavisi AD Öğretim Üyesi
“Doğruyu anlatıyoruz,
yanlışı uyguluyoruz”
Üniversite hastanelerinde ihale yoluyla düşük
maliyetli protezlerin yapılmasının yol açacağı
durumları bir bilim adamı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında bu karar devlete ileriki dönemlerde çok pahalıya mal olacak. Siz ne kadar iyi aşçı olursanız olun
kötü malzeme ile iyi yemek yapamazsınız. Elbette
bunun tersi de olabilir. Bu bağlamda düşündüğümüzde bilimini yaptığımız bir konu bizlere sorulmadan, maliyetinin ne kadar olabileceği hesaplanmadan, sadece ve sadece ticari düşünerek, birim fiyatlar belirlenip o rakamın üstünde hiçbir şey yapılamamasını zorunlu hale getirmek gerçekten iç açıcı bir
durum değil. 30-40 liraya olabilecek mal olabilecek
bir işi zorunlu olarak 20 TL ya da 15 TL’ye yaptırtabiliyorum deniliyorsa, ileride bu malzemelerin yol
açabileceği, ki oral kanser bunlardan birisidir, kabul
ediyorsunuz demektir. Bu kötü malzeme kullanımı
sonrasında oluşabilecek komplikasyonlarda da hastalar özel kliniklere gidip kendi ceplerinden ödeyip
doğru tedaviyi yaptırmak zorunda kalacaklar. Böylece geniş açıdan düşündüğümüz zaman bu uygulama ülkemize çok pahalıya mal olacak bir karar. Bunun dışında bu durum teknisyenleri, bu işi yaparak
para kazananları, sanatlarını icra edenleri de zora
sokuyor. Az verirsen hırsız çok verirsen arsız yaparsın diye bir söz vardır. Kar edemeyen onurlu teknisyenlerimiz bu ihalelere girmiyorlar. Bu
konuyu çok iyi bilmeyen, günü düşünen, aman
ben bu ihaleyi alayım diyen teknisyenlere gün
doğdu. Kendi başlarına gelip bu ihaleleri alıyorlar sonra ürünün kullanımı ve geri dönüşleri hem uzun vadede ekonomiye hem de insan sağlığına zarar şeklinde oluyor. Bunun ötesine bilim adamı olarak prestijimiz sarsılıyor.
Doğruyu biliyoruz, doğruyu anlatıyoruz, yanlışı uyguluyoruz. Ancak yanlışı biz uygulamıyoruz Yanlışı yapmak zorunda kalıyoruz. Bu yanlıştan dönmek gerekiyor. Evet olabilir bir hatadır, böyle bir uygulama başladı ama çok kısa sürede geri dönüşleri de başladı. Bu dönüşlerden
ders alıp bu uygulamadan vazgeçilebilir. Bilinçli
hastalar dahi olayın farkına vardı. Fark verelim daha
iyi laboratuarlarda yaptıralım, yeter ki ağzımıza kali36
Prof. Dr. Gürcan
ESKİTAŞÇIOĞLU
teli protez olsun diyen hastaların bile önü kesildi. Bu
tedavi esnasında hastadan extra para almak suç haline getirildi. Bu ülkede tek dürüst insanlar onlar değil. Biz de dürüstüz, biz de bu ülkeyi seviyoruz. İnsana hizmet bizim için çok önemli. Bildiğimiz doğruları anlatıyoruz ama bunu uygulamak da çok önemli.
Bu bağlamda, bu yanlışın daha büyük zararlara yol
açmadan düzeltilmesini istiyoruz.
Ucuz maliyetli protezlerin oluşturduğu zararlarda hekimin yasal sorumluluğu ne olacak?
Elbette sonuçta her şey hekimin başına patlayacaktır
ancak durumun yasal sorumluluktan çok vicdani boyutu daha önemli. Biz bunu biliyoruz yani korozyona uğrayan alaşımın ağza girmesinin ya da ağızda iyi
yapılmamış protezlerin oluşturacağı kanser vakalarının bizler tarafından oluşturulmuş olmasının yasal
boyutu beni düşündürmüyor. Vicdani boyutu beni
daha çok rahatsız ediyor. Yasal sonuca gelince; biz
devlet memuruyuz, devlet eğer bunları kullanacaksınız diyorsa, kanunlar ya da kanun hükmünde kararnameler karşısında boynumuz kıldan ince. Gerektiğinde yasal olarak hesabını veririm ama vicdanen
ne yapacağız?
Bilimin üretilmesini amaç edinen yani eğitim tedavi hizmetleri ve araştırma görevleri belirlenen dişhekimliği üniversiteleri ile Ağız Diş Sağlığı Merkezlerini
(ADSM) aynı kefeye koymak bilimin önünü kesmek
demektir. Bilime saygısızlıktır. Kar edinmek hiçbir zaman ön planda tutulmamalıdır. Elbet hizmet ederken zarar etmemeli ancak fakültelerde bilimsel çalışmalarda bildiğimiz doğruları yapamaz hale getirilmek bu ülkeyi geriye götürür.
dişhekimi
dosya > protezlerdeki kalite düşüşü
“Ortaya proteze benzeyen
‘birşey’ çıkar, ama ‘o’
protez değildir”
Dr. Sevgi ÖZYEĞİN
Marmara Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO
Öğretim Görevlisi
ADSM’lerin sözleşmelerinde metal çalışmalar ile
ilgili standartlar neler?
Metal çalışmalar için aranan koşullar: Veneer Kron
1- Kullanılan metal alaşım çekirdek metal olmalıdır. 2Protezler çok iyi tesviye edilmiş ve çok iyi temizlenmiş
olmalıdır. 3. Metal kaideli protez yapımında kullanılan
metaller şartnameye uygun olmalıdır ve çupa kullanılmamalıdır. İskelet Dökümü 1.Metal alaşım çekirdek
metal olmalı, çupa içermemelidir. Tüm bunlar çok iyi
düşünülmüş ancak uygulama nasıl oluyor. Bu kurallara uygunluk ne kadar kontrol ediliyor, doğrusu şüphem var. ADSM’lere ihale ile alınan protezlerin gerçekten bu kalitede üretilmesi mümkün de teknikerler mi sizi kazıklıyor? Bu koşullarda protez üretilmesi imkansız. Çünkü metal dökümünde kullanılan diğer ürünlerin de CE belgeli ve kaliteli olması isteniyor.
Bu koşullarda üretilen bir protez ne kadar sağlıklı olur sizce?
Sırasıyla irdeleyelim: Çekirdek metalden kasıt yeni alaşım (metal) kullanılmasıdır. Yeni metalin kg fiyatı toptan ve peşin alsanız bile 100-120 TL’nin altına düşmez. İyi bir iskelet döküm için kristobalitli revetman
kullanılması gerekir, aksi halde protezin sağından solundan alınarak modele oturtursunuz, bu da istenen
bir durum değildir. Beklenen; döküm sonrası protezin kelimenin tam anlamıyla “cuk oturması”dır. Sonrasında kullanılan waxların kalitesi önemlidir. Genleşme katsayıları doğru olma.zsa protez yine hayalinizde oturur. Hadiii yine frezlersiniz, bunun dublikatı var,
belli kullanımda yenilenmesi gerekir, esneklik ve netliğini kaybeder, yani tam kopyalama yapmaz. Gelelim
reçineye, o da ayrı bir dert, doğal çam reçinesi kullanırsanız o da bir güzel kalınlık yapar. Tesviyeler hassasiyet ister, kroşelere dokunulmaması farzdır. Evet
bunca aşamada kullanılan her malzeme sonuçta protezinizin başarısını sağlar. Malzemelerin kontrol edildiğini sanmıyorum. Merkezlerde yapılan protezlerin
Dr. Sevgi ÖZYEĞİN
yetkili bir analiz laboratuarında analizleri yapılsa, çoğunun çupadan yapıldığını, alaşım olarak nikel bazlı
alaşım kullanıldığını (fiyatlar yaklaşık (10-20 oranında
daha azdır) göreceklerdir. Bir kısmının da sadece çatal
kaşık üretiminde kullanılan paslanmaz 314 olduğunu
hayretle göreceklerdir. Şimdi diyeceksiniz ki efendim
zamanında Wiplalar kullanmıyor muyduk? Evet doğru. Ama Wipla neden ortadan kalktı çünkü dişlere getirdikleri aşırı basınçla öncelikle periodontal sorunlar
sonra lüksasyon ve çekim gelmiyor muydu? O nedenle terk edilmedi mi? Gelelim çupalara. Çupa; Gavuristanda adamların çöpe attığı alaşımların toplanarak
ülkemde satılmasıdır. Krom, kobalt, nikel karışımları
karma çorman haldedir. AB ülkelerinde kullanılmayan
çöplerin yurdumda değer kazanmasıdır. Nikel bazlıların Ni salınımı orijinal metalden daha fazladır. Tekrarlanan dökümlerde mekanik değerlerinde aşırı sertleşme olduğunu görüyoruz evet doğru. Çünkü tekrarlanan dökümde bileşimine giren karbon oranı % 2 yi
aştığı için kristal yapısı değişiyor. Olması gereken ince
grenler ( kristalin yapısıyla ilgili) aşırı büyüyor. (alaşımı
37
dosya > protezlerdeki kalite düşüşü
dişhekimi
si sadece “konu” olarak kalıyor irdeleyen yok! Acaba
nasıl metal kullanılacak, hangisi doğru? Pek çok tekniker öğrencimden haber geliyor. “Hocam bir şeyler
yapın!” Klinikte teslim alınan protezin daha modelden çıkarken yerine oturmadığını ifade ediyorlar ve
öğrettiklerinizi uygulama şansımız sıfır diyorlar. Yetmedi, bir de bunun insani yönü var. Sözleşmelerde:
Ayrıca çalışılacak laboratuarın da iyi standartlarda olması, çalışanların hepsinin teknik eğitim alıp sigortalı
olması bekleniyor. Daha silikozisi hiç konu etmedim!
oluşturan yapılara mikroskopta baktığınızda küçük
hücreler görürsünüz, bunlar grenlerdir). Nikel alaşımlarında kristallerin çam dalı gibi dentiridik yapıda olması istenir. Oysa karbon azizlik ederek bu yapıyı bozar. “Canım bana ne, bozulursa bozulsun” di- “Sağlığa hizmet amaçlı ADSM’ler
yemezsiniz. Korozyon direnci bozulur sertleşir, dişe ‘sağlığı bozan’ kurumlar haline
aşırı yük bindirir. Hadi bakalım dişin ruhuna Fatiha! dönüşmek üzere”
Krom kobalt alaşımı da kullansanız protezlerin üre- Bir teknikere gücünün çok üzerinde iş yükleniyor.
timi sırasında ancak % 50 oranında eski metal kulla- Bir örnek vereyim bir porselencinin günde asgari
nılmasına izin verilir. Metalin özel150 üye işlemesi isteniyor! Sizce
likleri istenmeyen yönde değişir.
bu mümkün mü? Avrupa’da bir
Bir
teknikere
gücünün
Yetmedi, özellikle porselen alaeleman en fazla 15-20 üye ile sışımlarında çupa kullanırsanız
nırlandırılmıştır. Bizde ne olur?
çok üzerinde iş
metal-seramik bağlantısını sağlaTekniker olması gerekenin misyükleniyor. Bir
yan kalay, indiyum, galyum, türü
liyle üstünde protez yapar. Artık
örnek vereyim bir
elementler ilk dökümde büyük
ondan öğrendiğini uygulamasıporselencinin günde
oranda buharlaşırlar. (Cibiliyeti binı bekleyemezsiniz. Ortaya proasgari 150 üye işlemesi
linen porselen alaşımında %50
teze benzeyen bir “şey” çıkar
yeni alaşım katılarak kullanılır). Bu
ama “o” protez değildir. Bunu
isteniyor! Sizce
tür alaşım üzerine yapılan porseteslim
alan hekimin zaten irdebu mümkün mü?
len kısa sürede atar (süre hastaleyecek vakti de yoktur. Çünkü
Avrupa’da bir eleman
nın kullanımı ve Allah’a kalmışo da, teknikerden faklı değildir.
en fazla 15-20 üye
tır). Ya da paslanmaz üzerine seO da yaşamını sürdürebilmek
ramik bonding metali kullanılarak
ile sınırlandırılmıştır.
için günde 50-60 hastaya bakyapılan porselenlerin hem biyoumak zorundadır. Özetle yapılan
Bizde ne olur? Tekniker
yumları hem de bağlantıları yine
protezler açısından ele alırsak
olması gerekenin
Yaradan’a emanettir.
ADSM’ler, filozofi olarak muhmisliyle üstünde
Ölçü model elde edilen protezin
teşem uygulamalardır ve gerekprotez yapar. Artık
iskelet kaidesi laboratuar taralidir. Fakat mutlaka irdelenmelifından hazırlanır. İskelet döküm
dir. İnsan sağlığına hizmet amaçondan öğrendiğini
protezde porozite, döküm hatalı olan bu kurumlar, “sağlığı bouygulamasını
sı (balans vb.) olmaz, kroşe kolzan” kurumlar haline dönüşmek
bekleyemezsiniz.
larının kron çevresini tutuculuğu
üzeredir. Bir an önce kalite kontOrtaya proteze
sağlanır, Kroşeler diş üzerine doğrol sisteminin uygulamaya geçebenzeyen
bir
“şey”
ru şekilde oturur. İfadesi var, harirek; protezler, malzemeler ve inka ama ne kadar kontrol ediliyor?
san kriterlerine uygunluğu irdeçıkar ama “o” protez
Sadece protez mi oturacak! Mallenmelidir. Protezler için gerçek
değildir. Bunu teslim
zemesi uygun mu? Kroşeler ne
bedelinin ödenmesini ve bu soalan hekimin zaten
alemde? Ne sorunlar getirir? İrrunun ciddi çözümünü “geç olirdeleyecek vakti de
delenememiş. Haklılar da çünkü
madan” bekliyorum. Bu güzel
yoktur. Çünkü o da,
bunları belirleyen kriterler maaleuygulamanın “yaşaması” için gesef yok. 1980’lerdeki, diş fırçalarılecekte insan sağlığına hizmet
teknikerden faklı
na nasıl “teftiş fırçası” deniyorsa,
için süratle “iyileştirilmesi”ni
değildir. O da yaşamını
bizde de öğretilen maddeler bilgibekliyorum.
sürdürebilmek için
günde 50-60 hastaya
bakmak zorundadır.
38
16. Kongre
dişhekimi
EGE BÖLGESİ
DİŞHEKİMLERİ ODALARI
1974
EGE BÖLGESİ DİŞHEKİMLERİ ODALARI
ULUSLARARASI
BiLiMSEL KONGRE
ve SERGİSİ
Aegean Region Chambers of Dentist
International Scientific Congress and Exhibition
Kongrenin bilimsel
programına ilgi büyüktü
Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın 16. Uluslararası Bilimsel Kongre ve
Sergisi 21-23 Ekim tarihlerinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde
meslektaşlarımızın, akademisyenlerimizin ve firma temsilcilerinin yoğun
katılımı ile adeta bir şenlik havasında gerçekleşti.
42
16.Kongre
dişhekimi
Dişhekimliği alanında en büyük ve kapsamlı organizasyonlar arasında yer alan kongreye, 10 yabancı, 40 yerli konuşmacı konuk olarak katıldı. 21-23
Ekim tarihlerinde gerçekleştirilen kongrede üç gün
boyunca üç ayrı salonda gerçekleştirilen canlı cerrahi, seminer ve kurslarda Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden yaklaşık 1000 dişhekimi bir
araya geldi. Ayrıca kongre kapsamında 1500 metrekarelik alanda kurulan standlarda yerli ve yabancı firmalar en yeni teknolojileri dişhekimleriyle buluştururken, ürünlerini dişhekimlerine tanıtma olanağı buldu. Kongrenin açılış konuşmasını yapan İzmir Dişhekimleri Odası Turgan Ülker bu tür bilim-
sel organizasyonların sürekli diş hekimliği eğitiminin önemli bir parçası olduğunu belirterek, mesleğimizin pratik uygulamalı bir meslek olması sebebiyle canlı sunumların ağırlığını artırdıklarına değindi. Aynı zamanda Türk Prostodonti ve İmplantoloji Derneği’nin (TPID) 19. Bilimsel Kongresi’nin gerçekleştiği organizasyonda TPID’i temsilen Prof. Dr.
Atilla User de açılışta kısa bir konuşma yaptı. E.Ü
Dişhekimliği Fakültesi dekanı Celal Artunç’un konuşması ve kongreye sponsor olarak destek veren
firmalara plaketlerinin sunulmasının ardından, salonda hazır bulunan katılımcılar ve konuklar Kuvayi
Milliye Destanı’nı izledi.
Kuvayi Milliye Gösterisi tam not aldı
Kuvayi Milliye Gösterisi’ni sunan akademisyenler ve öğrenciler
plaketlerini Prof. Dr. Nurselen Toygar’dan aldı.
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan ekip, Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı adlı şiirini
sundu. Konulara çok uygun görsel malzeme ile
bağlama, kemençe, klavye ve klarnetten oluşan
bir orkestra eşliğinde sunulan gösteri büyük beğeni topladı. Gösterinin yönetmeni İ.Ü D.H.F Endodonti ABD üyesi Prof. Dr. Raif Erişen ve gösteriyi gerçekleştiren tüm ekip sunumun sonunda
uzun uzun alkışlandı.
43
16. Kongre
dişhekimi
Kongremizde
ilk kez, yabancı
meslektaşlarımızın
canlı sunumları yer aldı
Kongre boyunca İzmir Dişhekimleri Odası Merkezinde oluşturulan muayenehanede yapılan tüm uygulamalar Anadolu
Salonu’nda canlı olarak meslektaşlarımıza aktarıldı. Yabancı meslektaşlarımız israil’den Dr. Ziv Mazor, Fransa’dan Dr.
Alain Simonpieri, Fas’tan Karim El Jaffali, Yunanistan’dan
Dr. Konstantinos D. Valavanis, ülkemizden Doç Dr. Uğur Tekin, Doç. Dr. Arzu Aykor, Doç. Dr. Erhan Çömlekoğlu ve Dr.
İlker Arslan canlı sunumlarda yer aldı. Canlı sunum gerçekleştiren yabancı akademisyenler bir sonraki gün gerçekleşen teorik sunumlarında meslektaşlarımızın sorularını yanıtladılar. Kongreye ilk kez katılan yabancı meslektaşlarımız
dergimiz için dişhekimliğinde yaşanan gelişmeler ve yaptıkları uygulamalarla ilgili düşüncelerini belirttiler.
Dr. Alain Simonpieri (Fransa)
Türkiye’ye ilk gelişim değil ancak İzmir’de ilk kez
bu kadar kapsamlı bir kongreye katıldım. Çok etkileyici bir kongre, teknik donanım ve içerik açısından şaşırdığımı söyleyebilirim. Kongrelerin genelde
katılımcıların öğrenebilecekleri tedavi yöntemleri ve
yenilikler açısından oldukça yararlı olduğunu düşünenlerdenim. Dişhekimleri yeni teknikleri görebiliyorlar. Kendi ülkemde bu tür kongre ve tedavi yöntemleri arasında fark görmüyorum. Türk Dişhekimleri bu konuda teknolojiyi sürekli takip ediyor ve
44
yenilikleri hemen öğrenmeye çalışıyor. Katıldığım
kongrelerde bunu görmek mümkün. Türkiye’de
Avrupa’da kullanılan tüm teknikler kullanıyor. Canlı sunum zor ve önem isteyen bir sunum tipi. Bu
şartlarda bu tarz bir cerrahiyi yapmak kolay değil.
Bu kongrede komplike vakalarda tüm çene immediat implant yükleme tekniği ile ilgili uygulamalı bilgiler vermeye çalıştım. Ekstrasyon, implantasyon,
kemik grefti gibi uygulamaların tek seferde yapılacağını gösteren bir teknik uyguladım. Bir günde bu
uygulamayı yapabilmenin mümkün olacağını gösterdim. Bu teknik ile ilgili hedefim; papillayı sağlamak, estetiği sağlamak, çok güzel bir protetik sonuca ulaşmak. Ve benim için en önemlisi; bütün
bunların bir günde ve tek seferde yapılabiliniyor olmasını göstermek.
Dr. Konstantinos D. Valavanis (Yunanistan)
Daha önce birçok kez ülkenizde kongrelere katıldım. İzmir’e ve böyle uluslararası bir kongreye
ilk kez davet edildim. İzmir’de bulunduğum için
aynı zamanda gururluyum çünkü atalarım, dedelerim İzmir’den gelmiş. Onun için İzmir’in yeri benim için ayrıdır. Kongrelerde gerçekleştirilen canlı sunumların büyük önemi olduğuna inanıyorum.
Çünkü kongrelerde meslektaşlarımız bu sunum-
16. Kongre
dişhekimi
Diş Teknisyeni Joce Perret (Fransa) :
larla ufak ipuçları elde edip bilgilerini daha iyi uygulayabiliyorlar. Buradaki sunumda ‘’ Estetik bölgede
tek diş immediat implantasyon ve immediat yükleme’’ konusunu gösterdim. Kesici dişi çekip dokulara zarar vermeden etrafındaki dokuları düzenledim. Hemen akabinde bir implant yerleştirerek, üstüne de bir geçici diş yaptım. Şu ana kadar kongrelerde gördüklerinizden farklı olarak yaptığım şey
ise herhangi bir drill kullanmadım, osteotom kullandım. Çok ender flap kullandım, parçalı kalınlık yaptım, tam kalınlık yapmadım. Bunun avantajı nedir
diye soracak olursanız avantajı daha iyi kan desteği sağlıyor. Daha az yara izi ve çok daha iyi estetik
meydana geliyor.
Türkiye’ye birçok kez geldim. Her sene kongrelere katılanların kalitesi ve ilgisi karşısında hayrete
düşüyorum. Bunu sempati yaratmak adına söylemiyorum, bu bir gerçek. Teknisyen olarak kendi
bilgilerimi meslektaşlarımla paylaşmak beni mutlu
ediyor. Kongrelerin bu anlamda etkisi tartışılmaz.
Ben burada immediat yükleme konusunda Dr.
Alain Simonpieri’ye yardımcı oldum. Dr. Alain
Simonpieri’nin yapmış olduğu cerrahiden hemen
sonra alınan ölçü üzerinde aynı gün içinde protezleri hazırladım. Akşam da protezleri hastaya
uyguladık.
Dr. Ziv Mazor (İsrail) :
Dr. Karim El Jaffali (Fas)
Türkiye’ye ikinci gelişim buradaki organizasyonun kalitesi karşısında etkilendim.
Sergi alanı ve katılımın geniş olması beni mutlu etti.
İmplant, dişhekimliğinde artık tartışılmaz bir yere geldiği için bu tip kongreler ve
organizasyonlar çok önemli. Canlı sunumlara gelecek olursak kongre ve seminerlerde fotoğraf ve slayt
gösterileriyle anlatılanların
daha üstünde bir etkisi oluyor. Canlı cerrahilerde
zor kısımlar, basit kısımlar, küçük dokunuşlar nasıl
oluyor görebiliyorsunuz. Dişhekimleri bu canlı cerrahilerden daha çok faydalanabiliyorlar. Normal çalışma dönemlerinde yapabileceklerini daha iyi algılayabiliyorlar. Ben bu kongrede canlı sunumla kökü enfekte olmuş kesici bir dişi çıkardım Oradaki sert ve
yumuşak dokuları düzenleyip implant yerleştirdim.
Türkiye’deki kongrelere birçok kez katıldım. İlk kez
İstanbul’da 1990 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra ilk sunumumu yapmıştım. İzmir’e ise ilk kez geliyorum. Buradaki kongrenin çok büyük olacağını duydum ve teklifi hemen kabul ettim. Bu kongrede katılımcı çokluğu beni oldukça mutlu etti. Ben burada
Balon Tekniği ile Sinüs Lifting konusunda canlı cerrahi uyguladım. Bu uygulama 7 yıl önce ortaya çıktı ve
geliştirildi. Bir kardiyolog ile birlikte geliştirilen bir yöntem. Çünkü kullanılan balon anjiyoplastide kullanılan
balonun aynısı. İsrail’de geliştirilmiş ancak günümüzde dünyaya yayılmış bir teknik. Bir kaç yıl içerisinde
en çok kullanılan tekniklerden birisi olacağına inanıyorum. Bu tekniğin diğerlerinden ayrılan en önemli özelliği minimal invaziv bir teknik olması. Ameliyat
sonrası komplikasyonları diğer yöntemlerden daha
az olan bir yöntem. Diğer yöntemlerde oluşan komplikasyon bunda yok.
45
16. Kongre
dişhekimi
Kongrede gerçekleştirilen kurslar yoğun ilgi gördü
Kongrede 3 gün boyunca 5 farklı kurs
gerçekleştirildi. Çürük riskini belirleme,
Döner sistemler ve MTA uygulamaları,
Azot protoksit sedasyonu, İleri endodonti ve CAD-CAM konulu kurslara kayıt yaptıran meslektaşlarımız teorik bilgilendirme ve pratik uygulamalarla ilgi
duydukları alanlarda kendilerini geliştirme olanağı buldular.
Meslektaşlarımız kongre ile ilgili düşüncelerini paylaştı
Çeşitli illerden organizasyona katılan meslektaşlarımız 16. Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi hakkında ki düşüncelerini aktardılar.
Nadir Önem (Manisa):
Ege Bölgesi Dişhekimleri
Odaları’nın genelde bu tür
organizasyonlarına katılmaya çalışıyorum. Bu kongrenin de alanının geniş olması ve stantların yoğun olması
çok iyi. Uluslararası bir kongre olması benim için önemliydi. Kendi şahsım adına
canlı cerrahilerde sıkıntı yaşadım. Tercümanların dişhekimliği mesleğinden olmaması bazı durumlarda anlayış güçlüğüne sebep oldu.
Benim bilmediğim tedavi yöntemlerinde ilk basamaklar atlanarak direkt uygulamanın gösterilmesi kişisel
açıdan beni olumsuz etkiledi. Onun dışında başarılı bir
organizasyon, birçok konuda eksikliklerimi giderdiğimi düşünüyorum.
Candan Aydın (Düzce)
Özellikle Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın düzenlediği organizasyonlara katılmaya çalışıyorum. İki çocuğum var, uzaktan geldim
hatta arabam yolda bozuldu çok zor şartlar altında
kongrede yer alıyorum ancak eşim bana büyük destekte bulunuyor. Ben sunumları izlerken eşim çocuk-
46
larla ilgileniyor. Ege Bölgesi’nin düzenlediği tüm kongrelerde fazlasıyla bilgi birikimi ediniyorum. Özellikle bu
kongrede canlı cerrahiler, yurtdışından gelen meslektaşlarımızın sunumları gerçekten faydalı oldu. Bazı
canlı cerrahileri daha önce de izlemiştim ancak bazı
eksik kaldığım konuları pekiştirme fırsatı buldum.
Asım Tüplek (Afyon)
İzmir Dişhekimleri Odası-’nın
öncülük ettiği bu tür organizasyonlar gerçekten doyurucu oluyor. Özellikle bu kongre içeriği açısından fazlasıyla
doyurucuydu. Canlı sunumlar ve implant uygulamaları yeterliydi. Biraz daha konu
çeşitliliği olmasını istiyorum.
Teknolojik yenilikleri mesleki
açıdan takip etme fırsatı bulmak da benim için sevindirici oldu.
Hülya Turan (Aydın)
Uluslararası kongre olması
açısından benim için önemi
büyük. Her kongrede daha
fazla yeniliklerle buluşuyoruz. Bu konuda organizasyonda emeği geçenleri kutluyorum. Yabancı meslektaşımla sohbet fırsatı buldum
oda kongre için etkileyici yo-
dişhekimi
rumunu yaptı. Katılım sayısı ne kadar bilmiyorum
ancak görüldüğü kadarıyla yoğun bir katılım vardı.
Canlı sunumlar ve yabancı meslektaşlarımızın anlatımları gerçekten beni etkiledi. Birçok eksikliğimi bu
canlı cerrahilerde tamamlama şansı buldum. Özellikle stantlarda firmaların ilgisi de beni memnun etti.
Yenilikleri görme fırsatı bulmak güzel.
Ali Suat Kesimgil
(İstanbul)
Bundan önce Fethiye’de yapılan kongreye de katıldım.
Orada da fazlasıyla memnun kaldığım için yeniden
burayı tercih ettim. Benim
açımdan oldukça doyurucu bir kongre oldu. Genelde EBDO’nun kongreleri
konu fazlalığı açısından başarılı ve doyurucu oluyor.
İstanbul’dayım fakat buradaki kongreleri yakından takip ediyor ve katılmaya
çalışıyorum. Bu kongreden ciddi anlamda faydalandım. Bazı bilgileri pekiştirme fırsatı buldum. Biliyormuşuz gibi düşünüp aslında bilmediğimiz neler varmış dediğim anlar oldu. Meslekte eski olduğum için
meslekte yeni uygulamaları takip etmek açısından
kendi adıma yararlı buluyorum bu tür etkinlikleri.
16. Kongre
Burcu Melek (Zonguldak)
Çok faydalı bir kongre olduğunu düşünüyorum. Genelde
Ege Bölgesi’ndeki kongre ve etkinliklere katılıyorum. Özellikle
canlı cerrahi uygulamaları çok
başarılı. Uluslararası kongreye
yakışır sunumlar izledim. Görsel açıdan eksikliklerimizi görmek faydalı oldu. Onun dışında bildiğimiz tedavi yöntemlerini pekiştirmiş oluyoruz.
Kamu hekimi olduğum için yapacağım tedaviler sınırlı ancak tabii ki uygulamayı orada yapamasak da ufkumu açıyorum, bu konuda etkisi çok fazla.
Helga Zinneha (Antakya)
Özellikle canlı cerrahilerde
gözden kaçırdığımız çok ince
ayrıntıları görmek çok faydalı. Kongrelerde bu tür canlı
sunumların yararı tartışılmaz.
Ben Azot Protoksit Oksijen
Sedasyonu Kursu’na da katıldım. O da bu anlamda bilgi verici ve yeterliydi. Sadece
1.5 saatlik kurs sonrası bile
kullanırken çok yarar sağlayacak bilgiler verildi. Ben oldukça verimli bir kongre olduğunu düşünüyorum.
Poster ödülleri sahiplerini buldu
Tepekule Kongre Merkezi’nin giriş katında sergilenen 56 poster kongre katılımcıları tarafından ilgiyle izlendi. Poster ödülleri kongrenin ikinci akşamı
Arena’da yapılan ‘kokteyl prolonge’da sahiplerini
buldu. Poster ödülleri şöyle sıralandı:
Poster Birincilik ödülünü Dt. Burcu Kanat, Doç. Dr.
Erhan Çömlekoğlu, Doç. Dr. Mine Dündar Çömlekoğlu, Dr. Osman Çulha ve Doç. Dr. Mehmet Ali
Güngör’ün hazırladığı “Metal üzerine preslenebilen porselenlerin tamir ve bağ dayanımlarının FEA
ile değerlendirilmesi’’ adlı poster. İkincilik ödülünü
Dr. Ümit Candan, Prof. Dr. Nesrin Eronat, Prof. Dr.
Murat Türkün’ün hazırladığı ‘’Fiberle güçlendirilmiş ve mikrofil/hibrit kompozit kombinasyonlarının eğme kuvvetleri karşısındaki dayanıklılığının in
vitro karşılaştırılması’’ adlı poster. Üçüncülük ödülünü ise Evren Ok, Hüseyin Ertaş ve Banu Uysal’ın
hazırladığı ‘’Kök kanalında kırılmış döner aletlerin
kök kanalının apikal mikrosızıntısı üzerine etkisi’’
adlı poster aldı.
47
16. Kongre
dişhekimi
Serdar Sıralar’ın stand-up gösterisi
eğlenceli dakikalar yaşattı
Dergimiz yazarlarından Dişhekimi Serdar Sıralar, 16. Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları Uluslararası Kongre ve Sergisi’nde
yaptığı stand up gösterisi ile kongre katılımcılarına eğlenceli
dakikalar yaşattı. Mesleki anlamda ilk stand-upçımız olarak ün
kazanan Serdar Sıralar, yeni hikayelerini anlattı. Özellikle hastalarıyla yaşadığı gerçek olaylar izleyenleri kahkaya boğdu. 15.
Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları Kongresi sonrası bir çok fakülte ve organizasyondan davet aldığını belirten Sıralar, “Okul
yıllarında makale yazmakla başladığım bu serüven, zamanla
kendisini böyle bir gösteriye bıraktı. Aslında bu anlattığım hikayeler bir çok meslektaşımızın başına geliyor. Tek fark ben
mizahi yönden bakıp öyle izleyicilere aktarıyorum” dedi.
Arena’da düzenlenen gecede
kongre yorgunluğu atıldı
Kongrenin bilimsel bölümünde yeni bilgiler edinen ve meslektaşlarıyla fikir alışverişinde bulunan katılımcılar sosyal organizasyonlarla da kongrenin yorgunluğunu atmaya çalıştılar. Konuklar Bayraklı Arena’da yoğun katılımla düzenlenen gala gecesinde müzik eşliğinde doyasıya eğlenme fırsatı buldu. Gecede ayrıca Türk Prostodonti ve İmplantoloji Derneği Başkanı Çetin Sevük emekli olması
sebebiyle Prof. Dr. Atilla User’e bir plaket sundu.
48
röportaj
dişhekimi
Dişhekimi Trent Loiseau:
Bir “tersine göç” öyküsü
klinikte dişhekimliği yapan Trent
bir
l
öze
de
ri’n
tle
vle
De
ik
leş
Bir
ka
Ameri
sürdürmeye karar verdi. İzmirli eşi
Loiseau mesleki yaşamını İzmir’de
ği ile muayenehane açtı.
Sibel Kantaşlı Loiseau’nun da deste
2000 yılında Nato desteği için asker olarak İzmir’e
gelen Dişhekimi Trent Loiseau kısa bir süre sonra
İzmirli Sibel Kantaşlı Loiseau ile tanıştı. 5 ay sonra
hayatlarını birleştiren çift Trent Loiseau’nun görevi sebebiyle bir süre daha İzmir’de yaşadı. 2002 yılından sonra çift ABD’ye geri döndü. Las Vegas’ta
çalıştıktan sonra askeri görevini tamamlayan Louiseau, 2004 yılında doğduğu şehir Washington’a
yerleşti. Burada özel bir klinikte dişhekimi olarak mesleğine devam etti. Geçtiğimiz yıla kadar
Türkiye’ye dönme planları yapan çift, 2011 yılında İzmir’e yerleşti. Mesleğini burada sürdürmeyi
düşünen Trent Loiseau, Türk vatandaşlığına baş-
54
vurdu ve bir meslektaşımızla ortak olarak hastalarını tedavi etmeye başladı.
İzmir’e yerleşmeye nasıl karar verdiniz?
Sibel Kantaşlı Loiseau: Trent evleneceği zaman aileme bir söz verdi. Ailem Trent’e “sürekli Amerika’da mı yaşayacaksınız?” diye sorduğunda, işlerini yoluna koyduktan sonra Türkiye’ye yerleşme sözü verdi. Bir bakıma sözünü tutmuş oldu.
Trent Loiseau: Evet ailesine karşı bir söz vermiştim bunu yerine getirmeyi istedim. Sadece verdiğim sözden dolayı değil, eşim bir İzmir aşığı, ben
de onun sayesinde burayı çok sevdim. Eşimi bura-
dişhekimi
dan uzak tutmak istemedim. Verilmiş bir sözüm
de vardı o yüzden karar vermek zor olmadı. İzmir güzel bir şehir, çocuklarımız güzel bir okulda eğitim görüyor. Sevdiklerimle güzel bir yolculuğa çıktım, umarım her şey böyle güzel devam
eder. Muayenehane açmak için Türk vatandaşlığı
edinmem gerekiyordu. Uzun süren evrak işlerinden sonra bunu da gerçekleştirdim. Haziran ayında vatandaşlık işlemlerini tamamladım. Çalışma
izniyle muayenehane açamayacağımı öğrenince
başka bir yol aradım. Daha sonra derginizde yayınlanan ilanlarda Oya Hanım’ın iş ortağı aradığını gördük. Görüşmelerimiz sonucunda birlikte çalışmaya başladık.
ABD’deki çalışma koşulları ile Türkiye’deki çalışma koşulları arasında ne gibi farklar var?
Trent Loiseau: ABD’de özel klinikler resmi
kurumlar gibi çalışıyor, yani hasta sayısı çalışma şekli devlet hastaneleri gibi. Özel klinikler de tüm
hastalar güvence kapsamında tedavi olabiliyor. Özel
klinik olmasına rağmen
günde yaklaşık 20 hastayı tedavi ediyordum.
Orada hekimler burası ile kıyaslanamayacak
derecede çok kazanıyorlar ancak bir robot
gibi çalışmak zorundalar. Türkiye’de durum
çok farklı. Resmi kurumlar ile özel klinikler bambaşka sistem içerisindeler.
Ben 3 asistan ile çalışıyordum,
orada hastalar ilk kez geldiklerinde tüm çene röntgenlerinin çekilmiş
olması zorunluluğu bulunuyordu. Dosyada hastanın tüm bilgilerinin bulunması şartı var.
Burada hasta tedaviye geldiğinde bu tür prosedürler uygulanmıyor, gerekli olduğunda röntgen
çekiliyor. Ben ABD’deki sistemi burada hastalarıma uygulamaya başladım.
Teknolojiyi kullanma açısından bir farklılık
görebiliyor musunuz?
Klinik modernizasyonları açısından fark görmedim. Türkiye bu konuda oldukça gelişmiş durumda. İstediğiniz cihaz ve gereçleri bulabiliyorsunuz.
Bu konuda sıkıntı yaşamadım. Türkiye’de bu açıdan bir eksiklik duyacağımı düşünmemiştim.
röportaj
ABD’de dişhekimi uzmanlığı ve malpraktis
nasıl uygulanıyor?
Trent Loiseau: Amerika’da dişhekimleri uygulayabilecekleri tüm tedavi yöntemlerini uzmanlık olmadan yapabiliyor. Uzmanlıklar da var ancak örnek
olarak ortodonti uygulamalarını her dişhekimi bilgisi var ise yapabiliyor, yasal bir engel yok. Malpraktis konusuna gelince bu bizde çok önem verilen bir
konu. Kliniğe gelen her hastaya dosyasını tamamlarken yapılacak tedavi ile ilgili oluşabilecek olumsuzluklar anlatılıp yazılı olarak izni alınıyor. Biz klinikte yazılı izin belgesi olamadan kesinlikle tedavi uygulamıyoruz. Ben burada yazılı izin istediğimde hastalar biraz şaşırıyorlar. Türkiye’de yazılı izin yaygınlaşmamış. Aslında yasal zorunluluğu olan bir uygulama ancak burada özel muayenehanelerde hasta
ile hekim arasında arkadaş dost ilişkisi var. Duyduğum kadarıyla son zamanlarda Türkiye’de de bazı
hekimlerin yaşadığı sorunlar sebebiyle uygulanma oranı artmış.
Sonuçta yeni bir ülkede
yeni bir yaşama başladınız, zorlandığınız konular oldu mu?
Trent Loiseau: İzmir’de
olmanın avantajım olduğunu düşünüyorum. Eşimin büyüdüğü yer olması, ayrıca insanlarının modern olması, sıcakkanlılığı, iletişim gücünün yüksek olması birçok
zorluğu ortadan kaldırdı.
Türkiye’deki sistemle ilgili bilgi
sahibi olmam konusunda sıkıntılarım vardı. Mesela ruhsat nerden alınır, vergi dairesi nerede, vergi
sistemi nasıl, işlemler nasıl yapılıyor, vatandaşlık işlemleri nasıl yapılıyor gibi. Bu konularda da
hem eşim hem Oya Hanım çok destek oldular, bu sıkıntılar da artık kalmadı.
Sibel Kantaşlı Loiseau: Trent’in bazı konularda
az da olsa endişeleri vardı. Kendi ülkesinde başkasına ait bir klinikte çalıştığı için resmi işlerle uğraşmamıştı. Orada sadece hastalarını tedavi etmek dışında başka bir işle uğraşmıyordu. Bahsettiği gibi resmi işlerin yanı sıra mesleği ile ilgili cihaz ve malzemelerin nereden alacağı konusunda da sıkıntı yaşayacağını düşünüyordu. Ama hepsini bizim de desteğimizle çözdü. Şimdi her türlü işlemini kendisi yapabiliyor.
55
röportaj
dişhekimi
Dişhekimi Oya Ertuğrul
Uzmanlığını tescil ettirdi
nya’ya giderek ortodonti
Bir kamu kuruluşundan emekli olan ve emekli olduktan sonra Roma
1,5 yılda onaylatamadığı
uzmanlığı eğitimini alan meslektaşımız Oya Ertuğrul, Türkiye’de
getirilmesinden sonra- Sağlık
ortodonti uzmanlığını -bir torba yasayla 8 bilim dalında uzmanlık
uzmanlığına kavuştu.
Bakanlığı’na tescil ettirebildi. O artık hayalini kurduğu ortodonti
İzmir Dr. Behçet Uz Hastanesi’nden
emekli olduktan sonra içinde ukte
olan uzmanlık eğitimini almaya karar veren Oya Yılmaz Ertuğrul, Romanya’da uzmanlık eğitimini aldıktan sonra, uzmanlık yasasındaki belirsizlik sebebiyle uzmanlığını tescil ettirememişti. Bir torba yasayla 8 bilim
dalının uzmanlık yapılmasından yaklaşık 1.5 yıl sonra Türkiye’de tescil ettirebildi.
Uzmanlığınızın Türkiye’de tescili
için neler yaşadınız?
Uzmanlığımı aldıktan sonra yaşadığım süreçte bu kadar zorluk yaşayacağımı düşünmemiştim. Ülkemizde uzmanlık konusunda yaşanan gelişmeler danıştayın uzmanlık ile ilgili yürütmeyi durdurma kararları bana uzun bir süreç yaşattı. Haziran 2010’da Ortodontist uzmanlık eğitimini tamamlayıp Romanya
Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı diplomamı aldıktan sonra Türkiye’ye döndüm. Türkiye’de ki denkliği için sorun yaşamamak adına Sağlık Bakanlığı’nın istediği
her türlü belgeyi temin ettim. Sağlık Bakanlığına başvurduğumda o dönemde burada uzmanlık yasası henüz çıkmamıştı. Ayrıca bazı itirazlar sebebiyle Danıştay uzmanlık yasası ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Bakanlık bu sebeple bir işlem yapılamadığını söyledi. O yüzden dosyamı geri almak zorunda kaldım. Uzun süren beklemenin ardından geçtiğimiz nisan ayında uzmanlık yasası ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı kalktı. Dilekçelerimin kabul edildiği haberi
geldi. Evraklarımı verdim bir üniversitede jüri önünde
tezimi hazırlayıp sınava gireceğim söylendi.
Romanya’da aldığınız eğitim ile ilgili hangi kısaslara bakıldı?
Öncelikle uzmanlık evraklarım değerlendirildi. Burada-
56
ki eğitim süresiyle Romanya’daki eğitim süresi uygunmu, Türkiye’de ki uzmanlık eğitim süresiyle aynımı. Sağlık
Bakanlığı’nda bu konuyla ilgili uzun bir
liste var. Yaklaşık birkaç ay sonra tüm
dökümanlarımın ve şartların uygun olduğu söylendi. Daha önce Ankara’da
bir üniversiteye başvrurum olmuştu.
Kısa bir süre sonra eylül ayında sınavımın olduğu haberi geldi.
Ankara’da bir üniversite tercih etmenizin sebebi neydi?
Ankarayı tercih etmemin sebebi Sağlık Bakanlığı ile
üniversite arasında sürekli bir evrak alışverişi oluyor.
Bu aşamayı hızlandırmak için Ankara’da sınava girmeyi tercih ettim. Eğer İzmir’de olsaydı her eksiklikte istenen her onayda Ankara-İzmir arası mekik dokumam
gerekiyordu.
Sınav hazırlığı nasıldı ?
46 yaşında emekli olduktan sonra böyle bir dönem
yaşamak yeterince heyecan vericiydi. Sınav için beni
aradıklarında benim için hızlı bir hazırlık dönemi başladı. Yoğun stres ve heyecan ile hazırlık aşamam bitti. Bu konuda eşim çok destek oldu hem burada hem
Ankara’da onun desteği ile bu süreci atlattım . Sınav
tarihi 6 Eylül’de tezimle ilgili sunum yaptım 2.5 saat süren sözlü bir sınavın ardından sınavı başarı ile tamamladım .
Son olarak söylemek istedikleriniz?
Ortodontist olmak çocukluk hayalimdi, içimde bir ukdeydi. 46 yaşında başladığım ortodonti eğitimimi 50
yaşında tamamlayıp bu hayalimi gerçekleştirmek benim için güzel bir duygu. Herkese gerçekleştiremedkleri hayalleri için ne gerekiyorsa yapmalarını tavsiye
ediyorum.
haber
dişhekimi
Corega Firması’nın düzenlediği ses yarışması;
Korostar’da meslektaşımız
Figen Coşgun birinci oldu
Semiha
Meslektaşımız Figen Cosgun jüri üyeleri Osman İşmen, Selçuk Ural,
Corega’nın düzenlediği KoroStar Yarışması’nın elemeleri 4 şehirde yapıldı. Jüri üyeleri Coşkun Sabah,
Semiha Yankı, Selçuk Ural ve Osman İşmen, 600’e
yakın yarışmacıyı izleyerek değerlendirdi. Eleme süreci son derece zorlu oldu çünkü yarışmacılar birbirinden yetenekliydi. Sonuçta jüri 600 kişi içinden 10
kişiyi seçerek finale bıraktı. Daha sonra bu 10 kişi
arasından; internet üzerinden ve SMS’lerle yapılan
oylama sonucu İzmirli Dişhekimi Figen Coşgun Korostar 2011 birincisi seçildi.
Birinci seçilen meslektaşımız Figen Coşgun,
duygularını bizimle paylaştı
Beni yarışma sonucunu bildirmek için aradıklarında
çok heyecanlandım. Tüm yarışma süreci o kadar
keyifli geçti ki, kazanmak ikinci plandaydı. Elemeler ve albüm hazırlıkları gayet güzel ve eğlenceliydi.
Birbirini hiç tanımayan 10 kişi çok güzel bir dostluk
Yankı ve Coşkun Sabah ile birlikte...
ortamı içinde, kısa zamanda güzel bir albüm yaptık. Korodaki arkadaşlarımın hepsi çok özel seslere sahip. Ben birinci seçilmiş olabilirim ama hepimiz koronun birincileriyiz. Bu ödülü onların adına
da aldım.
Öncelikle bana oy veren herkese teşekkür ediyorum. KoroStar’dan sonra müzik çalışmalarıma devam edeceğim. Müziksiz bir yaşam düşünemiyorum. Müzikal anlamda kendimi geliştirmek için her
zaman pratik çalışmalar yapmaya ve görev yaptığım iki koroya gitmeye devam edeceğim. Çünkü
müzikle uğraşarak pozitif enerji yükleniyorum,
böylelikle hastalarıma daha özverili yaklaştığımı ve
mesleğimi daha iyi yaptığımı düşünüyorum. Hayatım boyunca farklı müzik türleri ile ilgilendim. Genç
kızlığımda pop müzikle iç içeydim. Şimdi de Türk
Sanat Müziği ile ilgileniyorum. Önümüzdeki dönemde de oda müziğini denemek istiyorum.
Tüm yarışmacılar ve jüri üyeleri bir arada...
58
dişhekimi
Yarışma Jürisinden Semiha Yankı ve Selçuk
Ural’dan yarışmaya ilişkin görüşlerini aldık
Jüri Üyesi Semiha Yankı, yarışmanın sloganının
‘Geç gelse de gelsin şöhret’ olduğunu belirterek,
“Bu sloganla yola çıktık ve 40 yaşını geçmiş 600’e
yakın yarışmacı izledik. 4 noktada 5 eleme yaptık. Adana, İzmir, Ankara ve 2 İstanbul elemesinde dikkatimizi çeken yarışmacılar oldu. Figen Hanım da bu yetenekler içinde sesiyle dikkatimizi çekenler arasında yer alıyordu. KoroStar 2011 üyeleri çok farklı sesler ve yeteneklere sahip kişiler.
Koro üyelerimizden hepsi bizim için birinci aslında. Çünkü hepsini biz seçtik. Bu yüzden jüri üyeleri olarak kimin kazanacağına dair hiçbir tahminde
bulunamadık” dedi.
Jüri Üyesi Selçuk Ural ise “Hayat şartları, ailevi sebepler gibi nedenlerle birçok insanın fırsatı kaçırdığını, yeteneğini gözler önüne seremediğini düşünüyorum. KoroStar, bu kişilere şöhret kapısını araladı. Figen Hanım, bir yandan mesleğini yaparken, bir yandan da müzik dolu bir hayat yaşıyor. Dişhekimliği, müzikle ilgilenmesine engel olmuyor, ud çalıyor, iki koroda birden görev yapıyor.
Farklı müzik türleriyle ilgileniyor. Bu takdir edilecek bi durum. İlk on arasına giren isimler birbirinden değerliydi. Figen hanımın birinciliği benim için
sürpriz olmadı” diye konuştu.
Yarışmayı düzenleyen GSK Tüketici Sağlığı Grup
Markasının Müdürü Sema Buluç, “Corega Diş
Protez ürünleri, diş protezi kullanan kişilerin sosyal hayata girmelerinin önündeki engeli ortadan
kaldırarak kendilerine güvenmelerini sağlıyor. Bir
Anılar tazelendi
haber
GSK Grup Marka
Müdürü Sema Buluç,
Figen Coşgun’a
plaket verdi.
ses yarışmasında performans sergilemek de kendine güven gerektiren bir deneyim. 40 yaşından
sonra özgüvenli bir şekilde jürimizin önüne çıkan
ve yeteneğini sergileyen tüm katılımcılar dikkatimizi çekti.
KoroStar üyeleri öğretmen, avukat, mühendis, hostes gibi farklı meslek gruplarından, müziği hayatlarının bir parçası olarak gören kişiler.
KoroStar’ın birincisi seçilen Figen Coşgun’un dişhekimi olması hoş bir tesadüf oldu.
Figen Coşgun, müziğe gönül vermiş bir diş hekimi. Yarışmanın jüri ve halk oylaması zorlu geçti.
Her yarışmacımız birbirinden yetenekliydi ve kimin
birinci olacağını kestirmek çok güçtü. Noterde yarışma birincisi hesaplanana kadar kimin kazandığını biz de bilmiyorduk” dedi.
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 85 yılı mezunları düzenlenen gecede buluştular. Karşıyaka’da
bulunan Kubi Balık Restoran’ında bir araya gelen
mezunlar nostalji dolu bir gece yaşadılar. Her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdikleri gecede eski mezunlar birbirleriyle bol bol sohbet ederek, okul dönemlerinde yaşadıkları anıları tekrar tazeleme fırsatı buldular. Geceye katılanlar, ‘Herhangi bir olumsuzluk olmadığı sürece her yıl bir araya geliyoruz.
Kimi zaman bir piknikte kimi zaman bir balık keyfinde. Ama asıl amaç anıları tazelemek’ diyerek
memnuniyetlerini dile getirdiler. Gecenin ilerleyen
saatlerine dek fasıl eşliğinde şarkılara eşlik eden
mezunlar bir dahaki yıl yeniden bir araya gelmek
dileğiyle geceyi noktaladılar.
59
haber
dişhekimi
“Komplike Vakalarda İmplant
Uygulamaları Kursu”nda bir ilk
Doç Dr.
Uğur Tekin
Dr. Dr. Roland
Streckbein
İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirilen Komplike
Vakalarda İmplant Uygulamaları kursunda yurt dışından gelen
bir meslektaşımız canlı sunum gerçekleştirdi. Böylece İzDO’nun
gerçekleştirdiği kurslarda bir ilk yaşanmış oldu.
Komplike Vakalarda İmplant Uygulamaları Kursu İzmir Dişhekimleri Odası Konferans Salonu’nda yapıldı. Çeşitli illerden çok sayıda meslektaşımızın katıldığı seminerde Almanya’dan Dr. Dr. Roland Streckbein ile Doç Dr. Uğur Tekin eğitime katılarak bu konudaki bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştılar.
Türkiye’nin tedavi yöntemleri konusunda Avrupa
standartlarından hiçbir eksiğinin bulunmadığını belirten Dr. Dr. Roland Streckbein, “Çeşitli illerde birçok seminer ve kursun yanı sıra canlı uygulamalara katıldım. Ülkenizdeki dişhekimlerinin yurtdışında mesleklerini icra eden dişhekimlerinden bazı konularda üstün olduğunu dahi söylemek yanlış olmaz. Burada çalışmalara katılmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Katıldığım seminerler sırasında çeşitli klinikleri ziyaret etme fırsatı buluyorum.
Almanya’daki klinikler ile buradaki klinikleri ve teknolojiyi karşılaştırmak gerekirse; kliniklerin modernizasyonu konusunda bir fark göremiyorum” dedi.
Dr. Dr. Roland Streckbein tüm dünyada kullanımı
yaygınlaşan CAD-CAM sisteminin ülkemizde de yaygınlaşmasının gerektiğini söyledi. Teknolojinin birçok alanında kullanılan CAD-CAM dediğimiz bilgisa-
60
yar teknolojisinin, diş hekimliğine de birçok kolaylıklar getirdiğini belirten Streckbein sözlerine şunları
ekledi; “Globalleşen bir dünyada sürekli yenilikler ile karşı karşıyayız. Teknoloji bizim tahmin
ettiğimizden daha hızlı ilerliyor. Kendi mesleğimiz açısından teknolojiyi değerlendirmek gerekirse amaç: seans sayısını kısaltmak, yandaki
dişlere benzer diş yapmak, doğal gülüşe sahip
olmak ve tabii ki olabildiğince ağrısız tedaviler
sunmaktır. Tüm dünyada yoğun olarak kullanılan CAD-CAM sisteminin Türkiye’de de yaygın
olarak kullanılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu sistem Türkiye’ye daha yeni yeni geliyor.
Bununla ilgili daha yoğun çalışmalar yapılması
gerekli. CAD-CAM sistemi ile Artık 1-2 gün içersinde estetik porselen dişlere kavuşmak mümkün hale gelmiştir” dedi.
Katılımcılar iki günlük eğitimin dışında eğitim dokümanları, eğitimden sonra yapılan canlı uygulama
tartışmalarına katılma ve sertifika sahibi olma gibi
imkanlardan da yararlandılar. Kurs sonunda katılımcılara İsmet Talay firması Bego markalı implant hediye etti.
dişhekimi
haber
KATILIMCI GÖRÜŞLERİ
Emine Uysal Yılmaz
(Gaziantep): Teorik açıdan
cerrahi düzeyi uygulayabilen
hekimler için bu tür kurs ve
seminerlerin yararı olduğuna
inananlardanım . Burdaki kursun yararının yanı sıra yeterliliği benim için önemliydi. Bir hekimin bu konuda bilgisi olmasa dahi bu kurs sonunda bu
uygulamaları yapabileceği şekilde anlatılması benim
için olumlu yanı. Özellikle canlı uygulamalar gerçekten yararlı oldu. Ben Gaziantep’ten geldim İzmir Dişhekimleri Odası’nın bu konudaki çalışmalarını takip
ettiğim ve başarılı bulduğum için burayı tercih ettim.
Fuat Akyıldız (Aydın): Teknolojinin sürekli ilerlemesi ile
firmalarda tedavi yöntemlerini kolaylaştırıcı yenilikler sunuyorlar. Bizde bu yenilikleri kurs ve seminerlerle takip
ederek pratiğe döküp uygulamaya çalışıyoruz. İmplant tedavi yöntemi sürekli kendisini
geliştiren bir yöntem bizde en
uç seviyede yapılabilen tüm uygulamaları geliştirmek
için buradayız. Sabah erkenden kalkıp uzaklardan buraya geliyoruz çünkü bir şeyler öğreniyoruz. Bu yüzden çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Tüm etkinlikleri takip etmek istiyorum ancak bazen vakit yetersizliği bazen mesafeler engel oluyor. Bu sebeple İzmir Dişhekimleri Odası’nın bu çalışmaları bize daha
yakın geliyor.
Şerif Ünal Taşar (Uşak):
Öncelikle İzmir Dişhekimleri Odası’nı bir konuda tebrik
etmek istiyorum, diğer odalara göre daha fazla bu tür
kurs ve seminerlere öncülük ediyor. İzmir Dişhekimleri
Odası’nın kursları sonucunda
implant yapmaya başladım.
Gelişmeleri ve yenilikleri takip
etmek açısından bu tür kursların yararına inanan bir
hekimim. Burada aldığımız bilgilerin güncel olması ve
bu uygulamaları gerçekleştirebilme seviyesine gelebilmek sevindirici. Ayrıca canlı uygulamalar ve verilen
bilgiler sonucunda mesleğimde kendime olan güvenimi kazanmak benim için önemli.
Hüseyin Aras (Çanakkale):
İzmir bana daha yakın ve bu
konuda daha çok aktivite gerçekleştiriyor. Ayrıca Doç. Dr.
Uğur Tekin hocamızın burada olmasıda benim için tercih sebebi. Bu konularda kendimi eksik hissetiğim için kurslara katıldım . Teorik ve pratik
anlamda oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu konuda kendisini eksik hisseden hekim arkadaşlarımın bu kurslara katılmasını
tavsiye ediyorum.
Demet Zengin (Kuşadası): Tedavi yöntemleri sürekli gelişiyor.
Bizimde bu tür gelişmeleri takip
etmemiz gerekiyor. Bu tür kurslarla kendimizi geliştirmemiz
mümkün. Özellikle ben turizm
bölgesinde çalıştığım için yenilikleri sürekli takip etmek zorundayım. Yurtdışından gelen hastalara daha iyi hizmet vermek
ve avrupada ki tedavi yöntemlerini burada uygulamak
için bu şart. İzmir bu konuda benim için büyük şans,
odanın böyle kaliteli bir ortamda kurs vermesi sevindirici. Eksikliğini hissetiğimiz tedavi yöntemlerini burada canlı uygulamalı öğrenmek büyük şans.
Deniz Demirci (Denizli):
İmplant uygulamalarında belirli seviyeye gelmiş hekimler
için oldukça iyi bir seminerdi. Yeni uygulamaları canlı sunumlarla pekiştirmek oldukça yararlı. Yalnızca eksik olduğumuz konularda seminerlere katılmanın yanlış olduğunu
düşünüyorum. Bildiğiniz uygulamaların dahi üzerinden geçmek aslında hekimlikte
çok önemli. Yenilikleri takip etmek ve tedavi yöntemlerinde ki gelişmelere ayak uydurmak zorunluluğunu
hissetmeliyiz. İzmir bu konuda Ege Bölgesi içinde bulunan odalar arasında oldukça aktif . Bu konuda
oda yönetimine ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
61
haber
dişhekimi
2011-2012 sezonu Perşembe
Akşamı Seminerleri başladı
Prof Dr. Ece Eden
eki Yeri”
“Ozonun Dişhekimliğind
6 Ekim 2011, Perşembe
İzmir Dişhekimleri Odası’nda geleneksel hale gelen Perşembe
Seminerleri’nin 2011-2012 sezonunun ilki W&H Firması’nın tanıtımı ile başladı. Ege Üniversitesi Pedodonti Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ece Eden,
“Ozonun Dişhekimliğindeki Yeri”
konulu sunumunu örnekler eşliğinde gerçekleştirdi. Sunum sonunda merak edilen soruları yanıtlayan Eden, yoğun ilgi den büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, ozonun sağlıkta olduğu
gibi dişhekimliğinde de pek çok
uygulama alanı bulduğunu söyledi. Prof. Dr. Eden sözlerine şöyle
devam etti; “Ozon etkin bir dezenfektan olmanın yanı sıra
dokuda iyileşmeyi ve immun
sistemi olumlu etkileme gibi
özelliklere de sahiptir. Ozon
çürük profilaksisinde, kök yüzeyi çürüklerinin tedavisinde,
beyazlatmada, kavite ve kanal dezenfektanı olarak, periodontal hastalıklarda ve cerrahide kullanılabilmektedir.
62
Yeni araştırmaların ışığında
ozonun dişhekimliği alanında
kullanımının gün geçtikçe artacağını düşünüyorum. Bu seminerde bu konudaki deneyimlerimi anlatmaya çalıştım.
Meslektaşlarımın konuya ilgisi beni memnun etti.”
3 Kasım 2011, Perşembe
3 Kasım 2011 tarihinde gerçekleşen seminer GC (General Chemistry) firmasının yeni ürün ta-
nıtımı ile başladı. Ardından Ege
Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Övül Kümbüloğlu ‘’Her Şey
Ölçü ile Başlar’’ konulu semineri ile meslektaşlarımızla biraraya
geldi. Doç Dr. Övül Kümbüloğlu
güncel ölçü yaklaşımlarını, hangi protez türlerinde hangi malzemeleri kullanıldığını ve oluşabilecek sorunları meslektaşlarımıza anlattı.
ĞLU
Doç. Dr. Övül KÜMBÜLO
r”
şla
“Her Şey Ölçü ile Ba
okur mektubu
dişhekimi
Yeni Bir Dönem Başlıyor…
Bihter Gürler / Gebze - Kocaeli
Kıtalarındaki göreve yeni başlamış Mehmetçikler
için en çok beklenen haber “askerliğin kısalmasıdır.” Öğrenciler ve mahkumların ise ömrünün “af ”
beklentisi içinde geçtiği söylenir. Konuyu biraz
daha özelleştirdiğimizde bu veciz söze ”diş hekimliği öğrencilerinin de “DUS” beklentisi bitmez” tümcesinin eklenmesi, şehir efsanelerinin boyutunu bir
gömlek daha genişletmiştir.
“Ha çıktı ha çıkacak!” derken… Sağlık Bakanlığı
beklenen açıklamayı yaptı:
“ 22 Nisan 2012” tarihinde diş hekimliği uzmanlık
sınavı yapılacaktır.”
Sağlık Bakanlığı’nın son 10 yılda diş hekimleri açısından yaptığı tek olumlu adım ne yazık ki değerini bulamamaktadır. Halihazırda üniversitelerde var
olan saltanat sistemini bitirecek olan uzmanlık sınavına ise TDB’nin neden bu kadar karşı çıktığı akıl almaz bir çelişkidir.
TDB’nin konuyla ilgili görüşlerini irdelemeden önce
var olan durumu inceleyelim.
Aşağıda bazı üniversitelerin diş hekimliği fakültelerinin “lisansüstü öğrenci kabul”ünün nasıl olduğuna ilişkin yönetmelik hükümleri yer almaktadır.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ:
……..Doktora programına öğrenci kabulünde;
ALES puanı, lisans ve/veya yüksek lisans not ortalaması ve mülakat sonucu değerlendirilir. Temel
tıp bilimleri programlarına başvuran Tıp Fakültesi mezunları için ALES veya TUS temel tıp puanı
dikkate alınır. Değerlendirmede ALES veya TUS temel tıp puanının % 50’si, lisans veya yüksek lisans
not ortalamasının % 20’si ve mülakat sonucunun
% 30’u dikkate alınarak, anabilim dalı akademik
kurulu önerisi ve enstitü yönetim kurulu kararıyla toplam en az 70 puan alanlar arasında sıralama
yapılır…………..
GAZİ ÜNİVERSİTESİ:
………Yüksek lisans ve doktora programları giriş
puanları; ALES’in %50’si veya Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) temel tıp puanının %50’si, lisans not ortalamasının % 10’u, doktora için yüksek lisans not
ortalamasının %10’u, yabancı dil sınavının % 15’i,
mülakat sınavının % 25’i alınarak hesaplanır. Müla-
64
kat sınavında 50 puandan az alan öğrencilerin sınav notları değerlendirmeye alınmaz……….
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ:
………….Doktora/sanatta yeterlik programlarında mülakat/yetenek değerlendirmesinde tam not
üzerinden en az % 60 alan ve genel başarı notunda da tam notun en az % 70’ini sağlayan adaylar
başarılı kabul edilir. Başarılı adayların kendi içinde
sıralaması, mülakat jürisi tarafından genel başarı
notuna göre yapılır. Genel başarı puanının eşitliği
halinde adayların mülakat/yetenek değerlendirmesi notu dikkate alınır…………
MARMARA ÜNİVERSİTESİ :
………….Doktora programlarına öğrenci kabülünde LES puanı yanı sıra Lisans ve/veya Yüksek Lisans not ortalaması ve mülakat sonucu da değerlendirilebilir.Bu değerlendirmeye ilişkin hususlar ile
başvuru adayların sağlaması gereken diğer belgelerin (referans mektubu,neden doktora yapmak istediğini belirten kompozisyon,mesleki bilgi değerlendirmesi, lisans/yükseklisans program uyumu,
KPDS –ÜDS sonuçları, Uluslar arası standart sınavlar, rektörlükçe yapılan yabancı dil sınavı v.b) başarı
notuna ne şekilde değerlendirileceğine ilgili anabilim dalları başkanlarından gelen önerileri dikkakte
alarak Yönetim Kurulu karar verir ……………
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ:
……….. Ancak, hazırlık sınıfları hariç, en az on yarıyıl süreli (beş yıl) Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık ve
Veteriner fakülteleri mezunları için yüksek lisans
öğrenimi notu ortalaması yerine, lisans öğrenimi
not ortalaması; sekiz yarıyıl süreli (dört yıl) Eczacılık ve Fen fakülteleri mezunlarından yüksek lisans
yapmamış olanlarda ise Sağlık Bakanlığınca düzenlenen esaslara göre laboratuar dalında kazanılan
uzmanlık notu yerine, mülakat notu değerlendirmeye alınır ve bunların etki oranı Senato tarafından kararlaştırılır……….
EGE ÜNİVERSİTESİ :
………….Adaylar, önceden duyurulan gün ve saatlerde jüri tarafından mülakat sınavına alınırlar. Mülakat 100 tam not üzerinden verilir. Bir adayın bi-
dişhekimi
limsel başarı düzeyi notu; başvurduğu programın
puan türünden ALES puanının %50’si, lisans kademesi not ortalamasının %25’i ve mülakat notunun %25’inin toplamıdır. Adayların mülakat notunun en az 50, bilimsel başarı düzey notunun da en
az 60 olması gerekir. Mülakata girmeyen veya mülakat notu 50’nin altında bulunan adaylar için bilimsel başarı düzeyi notu hesaplanmaz ve aday başarısız sayılır……….
CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ:
…………Tıp Fkaültesi mezunu olmayanların ALES
standart puanının %50’si esas alınır. Her iki alan
mezunları için ÜDS puanının %10’u yazılı ve sözlü mülakat puanının %20’si , diğer mezunların ise
yüksek lisans not ortalamasının %20’si alınır. Bu
şekilde yapılacak Tıp, Diş ve Veterine Fakültesi mezunlarının lisans not ortalamasının %20’si hesaplama sonucunda 100 üzerinden 60 ve üzeri puan
alan aday başarılı sayılır………
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ:
…..Doktora için başvuruların değerlendirilmesi;
ALES’in %50’si yüksek lisans ortalamasının %20’si
yabancı dil puanının %20’si ve en az 5 kişiden oluşan jüri tarafından yapılacak mülakatın %10’nunda oluşan başarı puanlarına göre EYK’ca yapılır…..
Yukarıda yer alan yönetmelik hükümleri açıkça göstermektedir ki doktora eğitimine alınan öğrenciler her üniversitede farklı değerlendirme kriterlerine tabi tutulmaktadır. Hatta öyle ki nasıl doktoraya öğrenci kabul edildiği bile kısmen meçhuldür.
Özellikle “mülakat”ın öğrenci kabulüne olan ciddi
etkisi ise bu farklı değerlendirme kriterlerine “adaletsizlik” getirmektedir.
Başka bir ifade ile sanki objektif kriterlerle sınav
açılıyormuş gibi yapılıp, sonuçta başarıyı MÜLAKAT
olgusuna bağlayarak, subjektif ya da deyim yerindeyse, sınavı yapanların kendi tercihlerine göre bir
değerlendirme yapılmaktadır.
Burada, mülakatta yer alan soruların nitelik ve niceliği ile bir tartışmaya girmem etik olmayacağı için
şimdilik bu kısmı geçiyorum. Pek tabii ki bu sınava
girenler bunu çok iyi bilirler.
Sonuç:
Bir lisanüstü öğrencisini sadece “merkezi bir sınavla” kabul etmenin eksiklikleri olsa da “adalet”i sağladığı gerçeği kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
TDB’nin web sitesinin ana sayfasında yer alan
okur mektubu
“TDB’nin uzmanlığa bakışı” linkinden, TDB’nin konuya olan muhalif yaklaşımı rahatlıkla anlaşılmaktadır. TDB uzmanlık sınavına karşı muhalif tutumunu “merkezi sınav sisteminin yanlışlığı” üzerine
oturtmaktadır. Bunu yazmış oldukları makalede şu
şekilde dile getirmiştir:
“Avrupa, ABD, Avustralya gibi pek çok ülkede,
dişhekimliğinde uzmanlık alanları (0 ila 9 arasında) farklılıklar gösterse de bu ülkeler arasında benzer olan husus “uzmanlık eğitimi alacak kişilerini sayısının” hiç bir ülkede merkezi
bir otorite tarafından ve merkezi bir sınav ve
kadroya bağlı olarak belirlenmemesidir.”
TDB’nin bu yaklaşımı prensipte doğruymuş gibi gelebilir. Ancak, bu prensip “eş dost” ile işlerin yürümediği “uygar ve demokratik” sistemlerde geçerlidir.
Bu noktada şunu sorgulamak gerekir. Şimdi uzmanlık sınavını yargılayan TDB neden yıllardır sınav
sistemindeki “adaletsizliği” ve süren “saltanat” anlayışını sorgulamamıştır? Bunun da ötesinde son
15 yıldır mezun olan kaç diş hekiminin konu ile ilgili görüşünü alarak böyle bir açıklama yapmıştır?
Uzmanlık sınavı, üniversitelerin önümüzdeki 20 yıl
içerisindeki çehresini oldukça değiştirecektir. Uzmanlık sınavını sadece bir lisansüstü eğitime giriş
sınavı olarak algılamak çok hatalıdır.
Uzmanlık sınavı ister istemez diş hekimliği eğitiminde standardı da beraberinde getirecektir. Halihazırda fakültelerde farklı ekollerden gelen, köhnemiş
bilgileri ısrarla yeniden anlatan bazı akademisyenlerin varlığı diş hekimliği eğitimin kalitesini ve standardını düşürmektedir.
Uzmanlık sınavı ile diş hekimliği literatürüne katılacak pek çok yeni kaynak, yenilenmiş veriler gerek
sınava girecek olan yeni yetişmiş diş hekimlerinin
gerekse eski diş hekimlerinin bilgilerini tazelemesine yardımcı olacaktır. Sınavın diş hekimliğine katacağı bu olumlu etkilerin önemi de gerek fakültelerde, gerekse kongre, seminer v.b tüm platformlarda
vurgulanmalıdır.
Uzmanlık ve uzmanlık sınavı ile diş hekimliğinde
yeni bir dönem başlıyor. Tüm Danıştay kararlarına
rağmen hükümetin kararlı tavrı sınavın kesin olarak yapılacağının sinyallerini veriyor. Bu konuda da
çok haklı.
Diş hekimliği adına son yıllarda olan bu olumlu
adım, diş hekimliğinin diğer alanlarında da etkisini
gösterir ve umuyorum ki bu “sınav” diş hekimliğinde yapılacak olan sınavların ilki olarak zamanla yanına bir “board” sınavını da getirir.
65
haber
dişhekimi
Dişhekimliği Süreli Yayınları Üzerine
Prof.Dr.İlter UZEL
Sayın Meslektaşlarım,
Türkçemizin diş hekimliği bilim alanında kullanılmasının önemini gördüğümüzden 2004 yılında Türk Dil
Kurumu’nun da desteğinin alarak diş hekimliği fakülteleri öğretim üyeleri ile meslek tarihimizde ilk defa
Çukurova Üniversitesi’nde bir “Bilgi Şöleni” düzenlemiştik. Bu şölene Türk Dil Kurumu Sayın Başkanı da
katılmış ve ardından bu kurum bünyesinde bir “terim
kolu” oluşturulmuştu. Bunu takiben 2008 yılında defa
Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi “Türkçe Diş
Hekimliği Terimleri ve Meslek Yayımcılığı Bilgi Şöleni”
düzenlendi. Böylece meslek tarihimizde ilk “meslek
yayımcılığı” gündeme gelmiş oldu. Bizce bu tür toplantıları düzenlemek Türk Diş Hekimleri Birliği’nin görevi
olmalı idi. Ancak bu Birliğin değişmez (daha doğrusu
turnike ile değişen) ekibi bu tür konularla ilgilenmeye
tenezzül etmezler. Sonuç olarak bu alanda (Gazi Üniversitesindeki toplantı dışında) henüz yuvarlak masa,
panel veya bilgi şöleni (sempozyum) tarzında bir toplantı düzenlenip kararlar alınamadı, ilkeler belirlenemedi ve öneriler getirilemedi. Bu nedenle bu mektubumda siz meslektaşlarıma meslek yayıncılığı konusunu ana hatları ile gündeme getirmeyi düşündüm.
Sayın Meslektaşlarım,
Hepimizin bildiği gibi son zamanlarda diş hekimliği
dergi yayımcılığında büyük bir artış var. Bazı yayınevleri çoğu çeviri yazılardan oluşan bir, hatta birkaç dergi
birden yayımlıyor. Çok iyi cins yüksek kaliteli kâğıtlarla
tam renkli basılmış bu dergileri kaç meslektaş okuyor?
Okuduğunu günlük pratiğine yansıtıyor mu? Bunlarla ilgili ciddi sorgulamalar (anketler) yapılmadığı için
bu kadar zahmete katlanan bu özverili yayınevlerinin
çabalarının zahmete değip değmediğini, masraflarını
bile karşılayıp karşılamadıklarını bilemiyoruz.
Öte yandan “resmen” görevleri olmadığı halde yeni
açılan ve “büyük” fakültelerin “periferi” diye isimlendirdiği genç fakültelerimizde dergi çıkarma çabasına
giriyorlar. Her dekan değişiminde kapağı, sayfa düzeni
değişen, bu dergiler süreli yayın (periyodik) olma niteliğini de pek taşımıyorlar herhalde…
Bazı “büyük” fakültelerimiz, dergilerinde artık Türkçeyi bıraktılar. Bu gidişle 50 yıl sonra Çince yayına başlarlarsa hiç şaşırmayacağız. Heveslerinin devamını -dış yayından fırsat bulabilirlerse- diliyoruz. Bazı “köklü” fakültelerimiz ise gövdeleri kurumuş olacak ki, birkaç ya-
66
zıyı bir arada yayımlayıp yasak savıyorlar sanki…
Bu arada yayımcılığımızın tepesinde olması gereken
ve süreli yayın konusunda “Journal of American Dental Association ( JADA) veya iki dille yayımlanan “Revue Mensuelle Suisse Odontologie (RMSO) gibi dergileri örnek alması gereken Türk Diş Hekimleri Birliği
Dergisi’nin (TDBD) çağının çok gerisinde kaldığını üzülerek görüyoruz. Bu dergi –ne yazık ki- taşra gazeteleri düzeyindeki haberler, doldurma yazılar ve zoraki
kaleme alınmış “Boş Yazı”larla adeta meslektaşlarıyla
alay ediyor; diş hekimliği gibi seçkin bir mesleği ve ülkenin en zeki, çalışkan insanlarından oluşan meslektaşlarını at gözlüğü takmış gibi tek yanlı tutumu ile küçümsüyor.
Evet… Birkaç satırla süreli yayımcılığımızın iyi durumda
olmadığını vurguladım sanırım. Hakikat ortada (VERITAS IN MEDIA) Öyleyse “NE YAPMALI”?
ÖNERİLERİMİZ
Yukarıdaki durum nedeniyle süreli yayınlar konusunda
ilk akla gelen şu önerileri sıralayabiliriz:
1. Bugün meslek dergilerimizin hiçbirinin yayın politikası yoktur. (Yayın kuralları ile yayın politikası birbirine
karıştırılmamalıdır). Diş hekimliği mesleğinin nitelikleri
ve çok yönlülüğü göz önüne alınarak her dergi mutlaka bir YAYIN HEDEFİ belirlemeli ve bu hedef çerçevesinde bir “YAYIN POLİTİKASI” oluşturulmalıdır.
2. Fakültelerimiz ayrı ayrı dergi çıkarmak yerine, aralarında bilimsel güç birliği oluşturarak ve dergi sayısını aza indirerek (mesela en düzenli yayın yapan fakülte dergisi etrafında toplanarak) yeni bir hedef çizmelidir.*
3. TDBD artık kendine çeki-düzen vermelidir. Kalıcı ve
yayın deneyimi olan bir profesyonel diş hekimi kökenli
yazı işleri müdürü ve ödenti ile sorumluluk almış ciddi
bir yayın kurulu oluşturmalıdır.**
4. Ana dilimizde, Türkçemizde, yayın birincil hedefimiz olmalıdır. Kıdemli meslektaşlar genç meslektaşlarına deneyimlerini yansıtan Türkçe yazılar yayınlamalıdır.
5. Nihayet, dergiler, dergilerdeki yazılar ve yazarların
okunurlukları anketlerle sorgulanarak gerekli yön düzeltmeleri yapılmalıdır.
* Bir buçuk yıl önce sayın YÖK Başkanı’nın önerisi ile Diş Hekimliği Dekanlar Konseyi oluşturuldu. Bu konsey şimdiye kadar hiçbir alanda kalıcı bir
öneri getiremedi. Bir-iki “şov” yaptı. “Böyle bir planlama ona düşmez mi”
diye sormadan edemiyorum.
** Türk Diş Hekimleri Birliği’nin kendi dergisine bu ilgisizliğini seçmiş olduğu “Sendikal tarzda örgütlenmeye” bağlıyorum. (Bkz: Uzel, İ.: Yüzüncü Yılında Türk Diş Hekimliğinin Eleştirisi, Adana, 2009).
oralmoral
dişhekimi
Vidali diş nedir?
Serdar SIRALAR
[email protected]
68
Ünlü komedyen ve geleneksel
sinemamızın önder sanatçılarından Sadri Alışık’ın, unutulmaz
filmlerinden birinde sarf ettiği
bir tirat kulaklarımdan hiç silinmemiştir. Bir sebepten sesini kaybettiği için, çalıştığı gazinodan
kovulan, zengin nişanlısı Cüneyt
Arkın tarafından terk edilen ve
bir kenar mahallede yaşayan yaşlı Sadri ağabeyin evine sığınan
Hülya Koçyiğit’in, bırkalanan ses
tellerinin ameliyatla düzeltilmesi
için tam on bin lira gerekir. Hülya
SSK’lı değildir ve olsa da bu ameliyatta on bin lira verilmezse bıçak kesmemektedir. Sadri abi çaresizlik içindedir. Parayı normal
yollardan bulması imkânsızdır.
Bu iş için kızın eski nişanlısının,
babasının, fabrikasının, muhasebe servisinin kasasını soymayı uygun görür. Kasada milyarlar varken o sadece on bin eski TL araklar ve kız, ağzına doğru ekmek
bıçağı büyüklüğündeki bir neşteri kurban bayramı acemi kasabı edasıyla tutarak yaklaşan cerrah tarafından iyi edilir. Aynı gün
konuşur, hatta şarkı söyler. Sadri abi de, çaldığı paraları yerine
koyabilmek için en kral gazino-
cuya gidip bir konser için anlaşır.
Hülya’nın dönüşü muhteşem olmalıdır. İşte Sadri Alışık’ın gazinocuya sarf ettiği o tirat aynen
şöyledir:
“Öyle gösterişli, öyle müthiş bir
konser patlatalım ki, atom bombası bile yanında çatapat gibi
kalsın!”.
Bu ne büyük hayal gücüdür?
Bu ne büyük zekâ kıvraklığıdır?
“Atom bombası bile yanında çatapat gibi kalsın!”.
Seyirciyi ilgilendiren budur işte.
Hülya’nın muhteşem konseri,
konsere gelen yakışıklı eski nişanlı Cüneyt Arkın ve göz göze
geldikleri an. O an gönüllerde
kopan fırtınanın yanında El Nino
kasırgası baterist yellenselliği
gibi kalır.
Oysa film siyah beyaz. Sene
daha altmışların başı. Ben dünyada yokum. Ses teli ameliyatı
on bin lira. O kadar paran yoksa
ses de yok. Kör sevgilinin gözleri
açılsın diye arabesk şarkıcısı olan
adamlar, babasının kalp ameliyatı parası için istemeye istemeye
sevgilisini kırıp kendinden uzak-
oralmoral
dişhekimi
laştırıp, zengin adamla evlenen kadınlar. Biz
bunlarla büyüdük. Sonunda iş, çocuğunun
yaşaması için 150 bin dolara patronunun ahlaksız teklifine boyun eğen Şehrazat’a kadar
geldi dayandı.
Zengin ve acımasız babaya, terk eden nişanlıya, araya giren sarı saçlı sosyetik kötü
kadına falan herkes kızdı da; “Neden bizim
sağlığımız güvencede değil kardeşim?” diye
soran seyirci olmadı. Kasadan ameliyat parası çalan Sadri babayı affeden zengin nişanlı Cüneyt abi gözyaşları içinde alkışlandı da;
“Devlet nerede kardeşim? Ses teli ameliyatı
için illa hırsızlık mı yapmak lazım?” diyen çıkmadı. Ne diyelim? Sağlık olsun!!
Bu bağlamda bakalım “Vidalı diş” nedir?
Efendim vidalı diş, adından da anlaşılacağı gibi altında vidası bulunan, üst kısmı da
aynen diş gibi olan bir şeydir. Her “dişçinin”
“dükkanında” bir “Vidalı diş kutusu” vardır.
Bu kutuda her boy ve kalınlıkta “Vidalı dişler” bulunmaktadır. Eksik dişi olan bir vatandaş “dişçiye” gittiğinde, “dişçi” bu kutuyu
eline alır, haşır şuhur karıştırarak uygun vidalı dişi seçer ve eksik olan yere bunu vidalar. Budur!
Bu aynı zamanda, son dönemlerde, Yüzüklerin efendisi ve Harry Potter ile birlikte, insanoğlunun hayal edebildiği en uçuk kurgulamadır. Hastalar kendilerince “Vidalı diş” diye
bir mitos yaratmışlar, kendi aralarında dilden
dile bu mitosu yaymışlar, yukarı mahallede
uydurduklarını aşağı mahallede duyunca da
iyice bir inanmışlar hatta ve hatta bazı tıp
merkezlerini de buna inandırmışlardır:
- Doktor bey ben şu vidalı dişlerden yaptırmak istiyorum.
- İmplant’ı mı kastediyorsunuz?
- Ay ne biliiim? İmplimant mı, çakma mı?
Vidalı diş işte.
- Bir panoramik radyografi lazım önce. Bakalım kemik yapınız uygun mu?
- Yok canım, o kadar büyük bir işe kalkışamam ben. Hani böyle çeneye vidalıyormuşsun dişi, oluyormuş.
- Yok öyle bir şey hanımefendi.
- Aaa aaaa! Yalan mı söylicem doktor bey?
Gazetede boy boy ilanı var. Hatta “Vidalı Diş
Merkezi” bile var.
- Bakın, implant belli aşamaları olan, cerrahi bir müdahaledir. Öncelikle...
- Yok siz hala anlamadınız doktor. Çakma
diş bu, vidalı, vidalı!
- Tamam, peki! Yok bende o vidalardan.
Ben yapmıyorum.
- Peki tanesi kaç para bu vidalı dişin?
- Yapmıyorum dedim ya efendim. Hem nereye, kaç tane yerleştirilmesi gerektiğini bilmeden ne söylense yanlış olur.
- Ben biliyorum ayol. Bana iki tane çakılsa yeter.
- Bence de!!!!
Önemli not: Yukarıdaki Türk sineması örneği biz diş hekimleri için geçerli değildir.
Hiçbir filmde sevgilisinin dolguları için banka
soyan, babasına protez yaptırmak için şarkıcı olan ya da çocuğunun dişlerine tel taktırmak için patronun ayıp isteklerini kabul etmek mecburiyetinde kalan olmamıştır. Herkesin mutlaka mülayim bir “dişçi” akrabası /
tanıdığı vardır ve böyle bir durumda o kişiye
yeşillenmek suretiyle tedavi ücretsizce yaptırılır.
69
hobi röportaj
> Özlem Kekeç
“İşimdeki başarımı
yüzme sporuna
borçluyum”
Ankara’da yaşayan meslektaşımız Tahir Özkan Kalkan için yüzmek sadece bir spor değil yaşam biçimini şekillendiren bir uğraşı. Bu yıl 25. si yapılan, uluslararası niteliği olan
Çanakkale Boğazı Yüzme Maratonu’nda ülkemize birincilik madalyasını getiren Kalkan
ile 25 yıldır yapılan bu yarışları ve yüzme sporunun yaşamındaki yerini konuştuk.
Ne kadar zamandan beri yüzme sporuyla uğraşıyorsunuz?
Yüzme hayatım dokuz yaşlarında başladı. Maalesef üniversite yıllarımda görmüş olduğumuz ağır
eğitim nedeniyle bitirmek zorunda kaldım. Ancak
memuriyet hayatımın emeklilikle sona ermesi yüzme hayatımı tekrardan alevlendirdi.
Zamanınızı ne kadarını yüzme antrenmanlarına ayırıyorsunuz?
Yaklaşık haftada altı gün, üç bin metrelik antrenmanlar yaparım. Bu, çalışma zamanımın yarısını alır.
Muayenehaneme her gün saat 13.00’de gidebilirim. Yüzme aslında spor değildir. Terapidir de aynı
zamanda. Kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarına ve
postür bozukluklarına karşı en iyi ilaçtır. Otuz yıllık
70
muayenehanemde başarımı, iş hayatımla senkronize götürdüğüm yüzme sporuna borçluyum
Bu son katıldığınız ve birincilik aldığınız 25.
Çanakkale Boğazı Yüzme Maratonu’nun amacı nedir? Ne kadar zamandan beri düzenleniyor? Hangi ülkelerin sporcuları yarışıyor?
Aslında bu bir aşk efsanesi. Halikarnas Balıkçısı’nın
kaleme aldığı bir efsane. ‘Leandros’ adlı delikanlının Antik Yunan medeniyetinde sevgilisi ‘Hero’
yu her gün görebilmek için Çanakkale Boğazı’nda
(Dardenel) karşı kıyıya yüzmesini anlatır. Leandros
fırtınalı bir gecede boğazı geçmeye çalışırken başaramamış ve yaralanmış. Daha sonra onu suda gören ‘Hero’ Leandros’a sarılmış böylece Leandros’u
ve Hero’yu merhametli sular koynuna almış, acıla-
dişhekimi
rına son vermiş. Bu efsaneyi yaşatabilmek için 25
yıldır Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışı düzenleniyor.
Bu yarışlar, aynı zamanda Çanakkale Zaferi’mizi de
yaşatabilmek, bu olağanüstü direnişi ve yurt savunmasının haklı gururunu vurgulamak amacıyla 30
Ağustos Zafer Bayramı’nda yapılıyor. Yenilmiş orduların torunları, Avusturalya’dan Yeni Zelanda’dan,
İngiltere’den, Fransa’dan Çanakkaleye gelirler ve
’bari bu defa biz geçelim’ umuduyla her yıl bu yarışmaya katılırlar. Yaklaşık 6500m lik bir uzunluğu
vardır geçilen yerin.
hobi röportaj
katıldığım Türkiye Havuz Yarışmalarında birçoğu altın olmak üzere 70 kadar madalyam var. 2006 yılında, yaklaşık 7000 m mesafeli, İstanbul Boğaz Maratonu ikinciliği derecesine sahibim. Ayrıca 2010’da
İstanbul Boğazı üçüncülüğü ve 2009-2010-2011
yıllarında 8 kilometrelik Türkiye-Yunanistan (KaşMeis) Maratonu ikinciliklerim var.
Ne kadar zamanınızı yüzme antrenmanlarına
ayırıyorsunuz?
Yaklaşık haftada altı gün, üç bin metrelik antrenmanlar yaparım. Bu, çalışma zamanımın yarısını
alır. Muayenehaneme her gün saat 13.00’de gidebilirim. Yüzme aslında spor değildir. Terapidir de
aynı zamanda. Kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarına ve postür arızalarına karşı en iyi ilaçtır. Otuz yıllık
muayenehanemde başarımı, iş hayatımla senkronize götürdüğüm yüzme sporuna borçluyum
Bu yılki yarışlarda yaklaşık kaç sporcu mücadele etti? Yabancı sporcuların katılımı nasıldı?
30 Ağustos 2011’de yapılan 25. Çanakkale Boğazı
Yüzme Maratonu’nda toplam beş yüz yarışmacıydık. İki yüz on yabancı, iki yüz doksan Türk yarışmacı bulunuyordu. Kendi yaş kategorimde, 51-55 yaş
grubunda yarıştım, 30 kişi arasından birinci oldum.
Genel klasmanda ise 37. idim. Yaş grubumda 2.
liği ve 3.lüğü İngilizler aldı yani gene geçemediler!
Önceki yıllarda aldığınız dereceler ve ödüller
var mı?
Halen kırılmayı bekleyen bana ait üç Türkiye rekoru(200 m, 400m, 800m) var. 2009 yılından sonra
71
haber
dişhekimi
Genç dişhekimleri Hipokrat
Andı’yla mesleğe adım attı
Ege Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi 2010-2011
yılı Mezuniyet Töreni, EÜ Yusuf Vardar MÖTBE Kültür
Merkezi’nde düzenlendi. Törene EÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Süer Anaç, Prof. Dr. Atilla Silkü, Diş Hekimliği
Fakültesi Dekanı Prof. Dr Celal Artunç, İzmir Diş Hekimleri Odası Başkanı Turgan Ülker, öğretim elemanları ile
mezun öğrencilerin aileleri katıldı.
Törenin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Celal Artunç,
Ege Üniversitesi’nin Türkiye’deki en iyi dişhekimliği fakültelerinden birine sahip olduğunu belirtti. Prof. Dr. Artunç “Bilgiye ulaşmayı hedefleyen uluslararası tüm kanallara açık, kendisini sürekli eğiten ve bilimi kendisine rehber edinmiş, usta-çırak ilişkisine değer veren bir fakülteyiz. Bu amaçlar doğrultusunda ülkesine, devletine, milletine ve tüm insanlığa faydalı öğrenciler yetiştiriyoruz”
dedi. EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süer Anaç ise konuşmasında; “Sağlık ordusuna nitelikli dişhekimleri katmanın onurunu yaşıyoruz. Öğrencilerimiz her zaman
Ege Üniversiteli olmanın gururunu ve güvenini kendilerinde duymalılar” diye konuştu.
İzmir Dişhekimleri Odası Başkanı Turgan Ülker de EÜ
Dişhekimliği Fakültesi Yönetimi’ne Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın sürdürdüğü sürekli dişhekimliği eği-
timi programlarına verdikleri destek nedeniyle teşekkür
etti. Ülker, “Mezunlarımıza bir yandan mesleki kariyerlerini sürdürürken, diğer yandan meslek oadaları yönetimlerinde bulunarak mesleğin ve meslektaşarının prestijinin ve gelir düzeylerinin artması için uğraşmalarını
öneriyorum”dedi.
Bölüm birincisi Dişhekimi İpek Ceylan yaptığı teşekkür konuşmasında; “Sabahlara kadar süren ödevler,
derslerimizin yoğunluğu nedeni ile gidemediğimiz
konserler, bahar şenlikleri bize üniversite öğrencisi olduğumuzu unutturdu. Bunlara rağmen ağrılarla gelen bir hastamızın tedavi sonrası içtenlikle ‘teşekkür ederim’ demesi, bizim için bin bahar şenliğine değerdi” dedi.
EÜ Dişhekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr.
Nurselen Toygar’ın ettirdiği “Hipokrat Yemini”nin ardından diploma takdim törenine geçildi. Önce okul birincisi İpek Ceylan diplomasını Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Süer Anaç’tan aldı. Daha sonra okul ikincisi Özge Kılınç
ve üçüncü Burcu Hüseyin Alemdaroğlu da diplomalarını
Prof. Dr. Celal Artunç’tan aldı. Tören, öğrencilerin keplerinin coşkuyla fırlatmalarının ardından 10. Yıl Marşı’yla
ve ailelerin sevgi ve gurur dolu alkışlarıyla sona erdi.
ADSM’ler sınıflara ayrıldı
Bakanlık tarafından B- C ve D gurubu olarak guruplandırılan
ADSM’lerden diş üniti sayısı elli ve üzerinde olanlar B Gurubu, diş üniti sayısı yirmiden fazla, elliden az olan ADSM’ler
C Gurubu ve diş üniti sayısı yirminin altında olan ADSM’ler
D Gurubu olarak sınıflandırıldı. Yapılan düzenleme 1 Ağustos 2011 tarihinden itibaren geçerli olmaya başladı. Sağlık
Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre sağlık tesislerinin
hizmet sunum rollerinin belirlenmesi ve gruplandırılmasına
esas teşkil eden Sağlık Bakanlığı Yataklı Sağlık Tesisleri Rol72
lerinin Yeniden Belirlenmesi ve Gruplandırılmasına İlişkin Kriterler çerçevesinde ADSM’lerin işlevselliği ve sağlık hizmet
sunumunun daha verimli hale getirilmesi amaçlanıyor. Yine
1 Ağustos 2011 tarihinden itibaren geçerli olan ek ödeme
yapılmasına dair yapılan yönetmelik değişikliği çerçevesinde
yapılan düzenlemeler kapsamında, baştabip ve baştabip yardımcılarının ek ödemeye esas hizmet alanı, kadro unvanı,
kat sayıları görev yaptıkları hastanenin hizmet rolüne göre
belirlenmiş durumda.
mavi köşe
dişhekimi
Avuçların Belleği
Ma­vi­sel YE­NER
[email protected]
www.maviselyener.com
74
Yine aynı şey olmuştu. Ödevimi yapmama
karşın, o soğuk, acımasız cetvelin avucumda
şaklamasına az kalmıştı. Kalemimle isteksizce oynarken düşünüyordum: “Neden birinin
hatası yüzünden diğerleri ceza alır?”
Yan gözle toparlak yüzlü, orta yaşlı bir kadın olan öğretmenimize bakıyorum; otuz
santimlik yassı cetveli, üstelik haksız yere, yemek istemiyorum. Ne korkunç, ne kocaman,
ne dayanılmaz bir üzüntü bu. Suyunu sızdıran vazodaki çiçek gibi boynum bükülüyor.
Çocuk dünyama yakışmıyor bu hüzün. Okula tertemiz önlüğüm, ufacık çantam ve sevinçlerimle geliyorum ama dönüşümde yanımda acılarım da var. Cetvel avucumu yakınca yalnız bırakılmış, çaresiz, unutulmuş, ezilmiş, itilmiş hissediyorum kendimi. Anlayamıyorum niçin ödevimi yaptığım halde cetvelin
bana da yöneldiğini. Neden haksız yere ceza
çeker insan?
Zil çalsa kurtulur muyum? Cetvel kırılıverse, öğretmen yenisini bulamasa… Sıranın içine saklasam ellerimi… Ya da kaynayıversem
arada, unutsa mesela… Belki de yorulup vazgeçer, kolay mı kırk iki kişinin avucuna vurmak. Ya da cesaretimi toplasam “Bu haksızlık!” desem. Gözyaşlarım ha aktı ha akacak,
zor tutuyorum kendimi. Cetveli yememenin
bir yolu olmalı, ödev yapmayanların evine gidip yaptıracak değilim ya…
Arka sıralardan başladı öğretmen. Ödevi
yapanlardan ve yapmayanlardan çıkan ses
biraz farklı sanki. Kimisine daha sert vuruyor,
ya da bana öyle geliyor.
“Ayyy…”
“ Uyyy…”
“Offff…”
“Acımadı kii…”
“Örtmeniiim…”
“Ufff…”
Haylaz Hasan bizden bir yaş büyük, dokuz
yaşında, “Tek başına yemektense toplu halde dayak yemek daha iyi öğretmenim, değil
mi?” diye soruyor. Her şey onun yüzünden
başımıza gelmişken bir de böyle alaylı konuşması yok mu… Kimse kimseye benzemiyor,
herkesin tepkisi farklı.
Öğretmen cetveli tam indirecekken, Osman elini çekiveriyor, belli ki çok korkuyor.
Cetvel Osman’ın kafasında patlıyor. Öğretmen “Yağma yok Osman, uzat elini” diye öylesine gürlüyor ki…
Şrakkk… Fazladan bir şrakkk daha!
Osman küçülüyor, küçülüyor, yok oluyor…
Cetvel büyüyor, büyüyor, sınıfı kaplıyor. Bu
cetvel bu iş için özel üretilip okullara dağıtılıyor olmalı.
Sırada Nurcan’ın avucu var. Nurcan’ın gözleri görmüyor. Onu neden görmeyenlerin gittiği okula göndermediklerini sorup duruyor
annem, nereden bileyim. Yüzü yaşlılarınkine
benziyor diye mi acaba, kimse onunla arkadaşlık etmiyor. Annesi götürüp getiriyor okula.
Herkes dikkat kesilmiş bakıyor. Öğretmen ona “aç avucunu” diyor, Nurcan açıyor.
“Şrakkk…” Bir an düşünüyorum, “görmeyenlerin gözyaşları var mıdır?” diye.
Nurcan’ın hemen arkasında oturuyorum.
Cetvelin kızgın yüzü bana dönüyor. Bir an
gözgöze geliyoruz öğretmenle, ürkek ürkek
bakıyorum; dönülmez yolda olduğumu anlıyorum.
Şaappp…
Sanki duyamaz oluyor kulaklarım. Ödevimi yapmış olmam hiçbir anlam ifade etmedi işte. Sırama kapanıp höykürerek ağlamaya
başlıyorum, saç örgülerimin ucundaki beyaz
kurdeleler sırılsıklam.
“Eee, kurunun yanında yaş da yanar!” diyor
öğretmen. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Hepiniz aynı yaştasınız mı demek istiyor, avuçlarımızın yandığını mı söylüyor?
Cetveli yiyenler acıyı geçirmek için avuçlarını dizlerine sürtüyor. Kimisi sıranın demir kısmını tutup serinletiyor kıpkırmızı avucunu.
Ben bunu yapmıyorum “acımadı” diye haykırmak istiyorum aslında. Karşı koyamadığım, kabullendiğim için çok kızıyorum kendime. Niye dayak yiyorum, niye niye? Duvarlar, kara tahta, kürsü, sıralar yığılıyor üstüme. Avuçlarımın belleği bunları asla unutmayacak, biliyorum…
Zil çalıyor, önce cetvel sonra öğretmen çıkıyor, iki dakikada boşalıyor sınıf. Nurcan’la
ben kalıyoruz içeride; sıramıza çivilenmiş gibiyiz.
Nurcan’ın hep gönlüne dönük olan gözleri tavana dikili. “Biliyor musun, çok sevindim,
öğretmen bana da vurdu” diyor. Ne demek
istediğini anlayamıyorum. Kırgın, solgun,
küskün ses tonuyla soruyorum:
“Neden sevindin, anlamadım?”
“Çünkü öğretmen beni sizden ayırmadı!”
duyuru
Başsağlığı
dişhekimi
Mutlu Günlerimiz
Meslektaşlarımızdan;
Meslektaşlarımızdan;
> Naciye Berent,
> Hakan Yurtkuran,
> Ali Şenel Çobanoğlu’nun eşi ve oğlu,
> Nuray Özmen’in kayınpederi,
> Gözde Peker ve Murat Tekdal,
> Ceyda Dalkılıç ve Murat Sinan Üner,
> Haluk Demirçivi’nin oğlu Onur Demirçivi
ile Bilge Gülebakan,
> Ayhan Ateşli’nin kızı Rüya Ateşli ile
Temel Çolak ile evlendiler.
vefat etmiştir. Merhumlara Allah’tan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dileriz...
Geçmiş Olsun
Meslektaşlarımızdan;
> Nazime Bucalılar’a
> Ali Şenel Çobanoğlu’na ve oğluna
> Yavuz Selim Aksoy’a
> Mehmet Kudret Eren’e
Rahatsızlıklarından dolayı geçmiş olsun dileklerimizi iletiriz.
Tebrik ediyoruz.
Satılık ve Kiralık
> “Diş üniti ve kompresör birlikte (dentsan marka)
Sterilazatör, amalgamatör, ışın aleti satılıktır.”
İletişim: Burçin Ertem (0532)656 08 44
> “Aletleri ile birlikte Alsancak’ta devren kiralık muayenehane”İletişim: Murat Mustafa Özyörük (0532) 245 21 11
> “Şirinyer/İzmir adresinde aletleri ile birlikte kiralık muayenahane”
İletişim: Figen Özerbay (0533) 479 70 65
43. sayıdaki bulmacanın çözümü
43. say› bulmacam›z› çözerek
hediye kazanan meslektaşlarımız;
> Oktay Kılıç / Kayseri
> Orhan Karakoç / Balikesir
> Ergin Huniler / İzmir
> Ceren Akbulut / İzmir
> Yetiş Kayık / İstanbul
Duyuru sayfamızda yer alan haberler odamıza ulaşan bilgilerle sınırlı kalmaktadır. Sayfamızda yer almasını
istediğiniz kendiniz ve diğer meslektaşlarımız hakkındaki haberleri lütfen bize iletiniz.
76
ödüllü bulmaca > Sinan Şahan
SOLDAN SAĞA
1- Çam ağacının reçineli kabuğu- Bir
olayın bulunduğu merkezi çevreleyen
dokularda görülen- Güzel kokulu. 2- Dekarın onda biri - Kafkas ve Doğu Anadoluda yaşayan bir Türk boyu. - Sürekli
olarak itme hareketini yapma. 3- (Kısaltma) Kılogram - Namus,haya- Olağanüstü kahraman ve olayların olduğu hikaye
- Fas’ta işlenen yumuşak keçi derisi. 4Tren vagonlarını çeken buharlı makineGeliş gidiş - Salvador ön adlı dahi ressam. 5- Gemilerde kullanılan demir halka - Geminin zincirini toplayıp demirini
kaldırmaya hazır olması. - Boru’da bağlantı parçası.- Kesintilerden sonra kalan
miktar.6- Baca veya kuyu şeklinde keskin köşeli derin çukurluk.- Gerilmiş olan
- İki ucu da çember üzerinde olan doğru parçası. 7-Küçük dağ, yükselti. - Wing
chun dövüş sanatında usta deme şekli - Depolanmış yiyecek, içecek - (Halk
dili) Eteklik. 8- Afrika da yetişen meyvelerin yağından krem yapılan ağaç - Bir
peygamber - Bir ilimiz - (Simge) İridyum.
9- İnsanların yüzde seksen beşinin kanında bulunan madde- (Simge) Rubidyum- Bakladan yapılan meze.-Kızartmaya
yarayan elektrikli kap-Üç anlamı veren yabancı önek. 10Bir soru eki - Dağ servisi - Ufuklar. - Tiroksin hormonu salgılayan salgı bezi. 11- Hassan Sabbah ve fedailerinin kalesi.- Organik kimyada en az bir ode karbon çift bağı içeren
doymamış hidrokarbon - Türk müziğinde bir usul. 12- İskambilde dineri. (Sağlık). Alt çenesi öne doğru çıkık olan,
çıkık çeneli- Bir kadın ismi-Kemiklerin toparlak ucu. 13Bir iletkenin elektrik yükü alma kabiliyeti- Baston- Hristiyan mabedi - Ağız içinde çıkan, sınırlı ağrılı ülser. 14- Gazelin ilk dizesi. - Dikenli hayvan-Simetrik olmayan. 15- Bir
soru eki-Yüz geçirilmemiş yorgan, şilte-keten ve yünden
dokunan kumaş- Türkiye’nin plaka simgesi. 16- Cet-Gitar
için özel bir nota sistemi - Bir renk-İzalasyon maddesi olarak da kullanılan boyar madde- Bir cetvel türü- 17- Bir eksen ya da dingil etrafında dönen disk, teker- Kenarları ve
açıları eşit dörtgen. - Dinlence. 18- Uzaklık anlatır. - Donuk - Bir nota- Birden n’ye kadar olan sayıların çarpımı
19- Vedic astrolojisinde ruhun şifresi anlamına gelen kelime.- Titreyen -Doğma,inak.20-(Simge) Lityum -İki farklı cismin titreşimlerinin birbirine uyması-(Kısalt-ma) Posta
Kutusu. -Bir tür hafif ve kaba ayakkabı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1- Yakınına getirmek - (Eski dil) İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş. 2- Asal bir gaz- Kısacası, özet- Karşılıklı alıp
verme. 3-Mısır’daki büyük piramit. - Katışıksız duruma
getirmek. 4- 1942 doğumlu Yeni Aşka Gazel, İki Ağıt
dişhekimi
gibi şiirleri olan günümüz şair, çevirmen ve edebiyatçısı.- (Okunuşu) Manyetik Rezonans kısaltması. 5- Başkalaşım sonucunda kalker ve dolomitik kalkerlerin yeniden
kristalleşmesiyle oluşmuş bileşim. - Geleneksel süsleme
sanatlarımızdan biri.- (Kısaltma) Anadolu Ajansı - Böceklerde soluk borusu. 6- Tümör- (Kısaltma) Amerika Birleşik Devletleri -(Kısaltma) Adenin Tri Fosfat - Şeker parçalayan enzimlerden biri.7- Amerikada bir eyalet- (Simge)
Fransiyum- Dişi rakip - (Tersi) Müstahkem mevki. 8- Sicim- (Kısaltma) Uluslararası Otomobil Federasyonu.- Döllenmeye hazır olmayan yumurta hücresi. - Boy, büyük
aile. 9- Genellikle ağız içinde yüzeysel soyulmalar ve ağrılı yaralarla başlayan otoimmün bir hastalık. - Eski bir uygarlık. 10- Bağırsaklar-(Tersi) ilave.- (Kısaltma) Anadolu
Ajansı- Genişlik - Diş üst ve çevresinde bakteri ve yiyecek
artıklarından oluşan tabaka.- En kısa zaman. 11- Eski durumuna getirilmiş. - Nesnel, objektif. -Sergen. 12- Utanma - Duvar yazısı- Doğu Anadoluda bir nehir. 13- Keten
dövme tokmağı.-Nazım Hikmet’in soyadı-Dilsiz-Takım.
14-Argoda esrar-Bağnaz, aşırıdüşkün-Örnek-(Kısaltma)
Türk Tarih Kurumu 15- İskeleti oluşturan sert yapılarBlucin-Desen yapan kimse. 16- Rafadan - Birisi için kötü
sözler söylemek. - Oy. 17- Bir çoğul eki- Matematik- Yabancı- Lokma, dilim. 18- İstatistikde tepedeğer- Beri çevirme- Namazın bölümlerinden -At yavrusu. 19- Kuvvetlerin
etkisi altındaki cisimlerin hallerini inceleyen bilim dalı.- Aç
karşıtı. Fransa’nın plaka simgesi. - Meşime, son. 20- Tenkit- Orta kulak iltihabı- Duyuru. 21- Hamur Tahtası - Deride kırmızı leke kızarıklık - Hükümdar - Bir nota.
BULMACAYI ÇÖZEN HER MESLEKTAŞIMIZA;
Güney Diş Ivoclar Vivadent firması tarafından Anterior ve
posterior bölgede güvenle kullanabileceğiniz a2 renginde
tetric n ceram nano hibrit kompozitör tektup hediye edilecektir.
78
karikatür
80
> Dişhekimi Mete Ağaoğlu
dişhekimi
dişhekimi
haber
3
haber
4
dişhekimi

Benzer belgeler