Dişhekimi 44. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası
Transkript
Dişhekimi 44. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası
dişhekimi haber 1 haber 2 dişhekimi editör dişhekimi Merhaba, Özlem KEKEÇ [email protected] Sağlık Bakanlığı’nın 2007 yılından beri onaylamadığı Asgari Ücret Tarifesi yeni kanun hükmünde kararname ile zorunlu olmaktan çıkarılarak “rehber ve tavsiye asgari ücret tarifesi”ne dönüştürüldü. SGK kararnamenin yayınlandığı 2 Kasım 2011 tarihinden önceki sevklerde eski tarife üzerinden ödeme yapıyor. Özel kuruluş, banka ve sigorta şirketleri ise 2011 yılı sonuna kadar eski uygulamayı sürdürecek. Ancak hem SGK hem de diğer kuruluşlar cephesinde uygulamanın ne şekilde devam edeceği belirsizliğini koruyor. ÖSYM sınav takvimindeki yerini alan Dişhekimliği Uzmanlık Sınavı(DUS) ilk kez bahar döneminde 24 Nisan 2012, sonbahar döneminde ise 9 Eylül 2012 tarihinde gerçekleştirilecek. Tarihin belirlenmesiyle birlikte meslektaşlarımıza bu konuda eğitim verecek bir dershane açıldı, başka bir kuruluş evde internet başında eğitim programı geliştirdi, ayrıca DUS hazırlık eğitim kitapları basıldı. Haberin ayrıntılarını sayfalarımızdan takip edebilirsiniz. Sağlık Bakanlığı’nın 26 Ağustos’ta çıkardığı Kanun Hükmünde Kararname ile üniversite hastanelerinde çalışan ve özel muayenehanesi olan hekimlerin “ya üniversite ya muayenehane” şeklinde bir seçime zorlanmasıyla ilgili tartışmalar bitmiyor. Hekimlerin çoğunun görev yerinden ayrılması sonucu üniversite hastanelerindeki ameliyat sayısı yüzde 50 oranında düşerken 14 bazı hastanelerde üzücü olaylar yaşandı. Üniversitelerin rant kapısı (!) olmamasının hedeflendiğini söyleyen Sağlık Bakanı, kararnameyi eleştiren doktorlara da sert çıktı. SGK’ nın 2010 yılı sonunda yayınladığı tebliğ gereğince; ADSM’ler, kamu hastaneleri ve dişhekimliği fakültelerinde protez hizmetinin ihale yoluyla alınması amacı eğitim olan üniversite hastanelerinde sıkıntılı durumlar yaratıyor. Doğruyu teorik olarak anlatıp gelen kötü işler sebebiyle yanlışı uygulamak zorunda kalan akademisyenler konuyla ilgili görüşlerini dergimizle paylaştılar. Hobi Röportajımızın bu sayımızdaki konuğu; 25. Uluslararası Çanakkale Boğazı Yüzme Maratonu’nda ülkemize birincilik madalyasını getiren meslektaşımız Tahir Özkan Kalkan. ABD’de özel bir klinikte dişhekimliği yaparken Türk eşiyle beraber İzmir’e yerleşen ve mesleğini burada sürdüren Trent Loiseau ile yaptığımız röportajı ve Corega’nın düzenlediği Korostar adlı yarışmada 600 aday arasından sıyrılarak birinci seçilen meslektaşımız Figen Coşgun ile yaptığımız söyleşiyi de ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Bu sayımızda ayrıca Mavi Köşe ile okul sıralarımızın masumiyetine giderken, meslektaşımız Serdar Sıralar ile Yeşilcam replikleri eşliğinde vidalı dişlerin sırrına ereceğiz. Yeniden buluşacağımız güne dek sevgiyle kalın… içindekiler 18 dişhekimi Yine bir Kanun Hükmünde Kararname! 26 Artık uygulamak zorunda olduğumuz bir asgari ücret tarifesi yok Hekimleri ve dişhekimlerini tercihe zorlayan ve “ileri demokrasi” söylemine yakışmayan Prof. Dr. Erdener Özer VAN DEPREMi meslektaşlarımızı da vurdu Türker Ünal Kanun Hükmünde Kararname’nin YANKILARI SÜRÜYOR Protez Kürsüleri TEPKiLi Meslektaşımız Hakan Yurtkuran’ı depremde yitirdik 22 20 Düşük ücretli laboratuvar hizmetlerinin, nitelikli ağız ve diş sağlığı hizmeti üretilmesine engel olması ve halkımızın ağız ve diş sağlığını olumsuz etkilemesi nedeniyle, üniversitelerin protez kürsülerindeki akademisyenler isyanın eşiğine geldiler. EGE BÖLGESİ DİŞHEKİMLERİ ODALARI Dişhekimliği Uzmanlık Sınavı Alternatif Medikal.....................12 Atlason....................... 50-51-52-53 Bego..........................................17 Colgate..............88- Arka Kapak içi Dental Labor......... Ön Kapak içi - 1 Drogsan.....................................49 DusArt.........................................6 GC...............................................4 GSK........................................ 7-39 ULUSLARARASI BiLiMSEL KONGRE ve SERGİSİ Aegean Region Chambers of Dentist International Scientific Congress and Exhibition Sorumlu Yaz› İşleri Müdürü Özlem Kekeç Yay›n Kurulu Turgan Ülker, Cenk Celep 42 Kongrenin bilimsel programına ilgi büyüktü Gülsa............................... 73-75-81 Hakgönül Diş Deposu...................8 Hamle................................... 77-79 Heraeus.......................................9 İdex...........................................84 İpana............................... 11-13-63 İztomer......................................10 Kent Dental...............................33 Kuraray......................................82 Küresel Bilimsel..........................87 Lider Diş....................................25 Haber Sorumlusu Erdal BİLİCİ Sahibi İzmir Dişhekimleri Odas› ad›na Yönetim Kurulu Başkan› Turgan Ülker 1974 EGE BÖLGESİ DİŞHEKİMLERİ ODALARI ÖSYM takvimine girdi Reklam İndeksi 16 34 Görsel Yönetmen Birsen BAĞARDI KÖSEOĞLU Baskı Şan Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Candere Yolu No: 23 Ayazağa - İSTANBUL Tel: 0.212 289 24 24 Faks: 0.212 289 07 87 Nucleos......................................21 Ortotek..................................... 3-5 Paşa Dental...............................24 Signal.........................................67 Sirona........................................83 Tekka................................... 40-41 Tosunlar Dental.........................86 Turkuaz Dental............................2 Ünaldı Medikal...... 85- Arka Kapak W&H.........................................15 232 dent...................................57 Bas›m Tarihi: Kasım 2011 Yay›n Türü: Yayg›n Süreli Yay›n İletişim Adresi Anadolu Caddesi 40, Tepekule İş Merkezi D: 209 /210 /211 Bayrakl› İzmir Telefon 0.232 461 2152 - 461 3615 - 461 1571 Faks 0.232 461 3759 [email protected] Dergide yer alan yaz›lar›n hukuki sorumluluğu yazar›na aittir. Dişhekimlerine ve dişhekimliği fakültesi son s›n›f öğrencilerine ücretsiz dağ›t›l›r. haber dişhekimi Yine bir Kanun Hükmünde Kararname! Artık uygulamak zorunda olduğumuz bir asgari ücret tarifesi yok KHK’dan önce 3 TDB odalar tarafından önerilen asgari muayene ve tedavi ücretleri hakkında verdiği kararı Sağlık Bakanlığı’nın onayına sunuyordu. 3 Sağlık Bakanlığı önerilen tarifeyi aynen ya da gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak onaylıyordu. 3 Tarife Resmi Gazete’de yayınlanarak yüyürlüğe giriyordu. 3 Meslektaşlarımızın bu tarifeye uyma zorunlulukları vardı. KHK’dan sonra 3 TDB odaların faaliyet alanı içerisindeki muayene ve tedavi ücretlerine ilişkin rehber tarife tekliflerini aynen ya da gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak tasdik edecek ve Sağlık Bakalığı’na bildirecek. 3 Sağlık Bakanlığı’nın onayına gerek yok. Sadece bilgilendirme yeterli oluyor. 3 Tavsiye niteliğindeki tarife Resmi gazete’de yayınlanmıyor. 3 Meslektaşlarımızın bu tarifeye uyma zorunluğu yok. Zorunlu asgari ücret tarifesi uygulaması, tavsiye niteliğindeki ücret tarifesi uygulamasına dönüştü Yeni Kanun Hükmünde Kararname’nin getirdiği büyük değişikliklerden biri, Türk Dişhekimleri Birliği asgari ücret tarifesi uygulamasının zorunlu olmaktan çıkarılarak rehber, tavsiye asgari ücret tarifesine dönüşmesi. Eski uygulamada muayenehaneler, poliklinikler ve özel ağız diş sağlığı merkezleri TDB’nin belirlediği, Sağlık Bakanlığı’nın onayladığı ve Resmi Gazete’de yayınlanan asgari ücret tarifesinin altında fatura kesemiyorlardı. Asgari ücret tarifesinin altında fatura düzenlemeleri halinde; KDV yasası gereği Maliye Bakanlığı’nca cezalandırılıyor, aynı zamanda TDB yasa ve yönetmelikleri gereğince meslekten mene kadar varabilecek çeşitli disiplin cezaları ile karşı karşıya kalıyorlardı. Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan değişiklik sonucunda meslektaşlarımızın TDB’nin belirleyeceği tavsiye niteliğindeki fiyat listesine uyma zorunluluğu kalmadı. Yeni uygulama belirsizlikler yarattı > Sosyal Güvenlik Kurumu, Kanun Hükmünde Kararname’nin yayınlandığı 2 Kasım 2011 tarihinden önce yapılan sevklerde eski asgari ücret tarifesi üzerinden ödeme yapıyor. Ancak, 2 Kasım 2011 tarihinden sonra yapılan sevklerde durumun ne olacağı belirsiz. Bu belirsizlikler meslektaşlarımızın kafasında soru işa18 retleri yaratıyor. Yeni ücretlerin bir önceki asgari ücret tarifesinden düşük olması halinde meslektaşlarımız, mağdur olacaklar ve haklarını aramak için hukuki yollara başvurmak zorunda kalacaklar. > Özel kuruluşlar, bankalar ve sigorta şirketleri ise 2011 yılı sonuna kadar eski uygulamayı sürdürecek. 2012 yılında ya TDB’nin rehber ücret tarifesinin tam olarak uygulayacaklar, ya rehber tarifedeki ücretlerden belli bir indirimle hizmet alacaklar ya da kendilerinin belirleyeceği bir fiyat listesini uygulayacaklar. > Yurtdışından gelen hastalar açısından da durum belirsiz. Eski uygulamada yabancı sigorta şirketleri yapacakları ödemelerde TDB’nin asgari ücret tarifesini baz alıyorlardı. Acaba tavsiye niteliğindeki ücret tarifesini baz alacaklar mı? Tavsiye niteliğindeki 2012 yılı fiyat listesi TDB Yönetimi tarafından belirlendi Meslektaşlarımızın kullanacağı Ağız Diş Sağlığı Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi, Türk Dişhekimleri Birliği tarafından belirlenerek Sağlık Bakanlığı’na gönderildi. Tarifenin Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanması gerekmediğinde 2 Kasım 2011 tarihinden sonra kesilecek faturalarda tavsiye niteliğindeki bu liste baz alınacak. dişhekimi haber Tüm kamu hastaneleri, ağız ve diş sağlığı merkezleri ve üniversite hastaneleri, “Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu” adlı yeni bir kurumun yönetimine bırakıldı Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşların örgütlenmesi yeniden düzenlenmekte; tüm kamu hastaneleri, Ağız ve Diş sağlığı Merkezleri ve üniversite hastaneleri Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu adlı yeni bir örgütlenmenin yönetimine bırakıldı. Bu kurumun yetkileri arasında “Devlet hastaneleri,ağız ve diş sağlığı merkezleri, eğitim ve araştırma hastaneleri ile bu hastanelere bağlı diğer sağlık birimlerini kurmak ve işletmek, gerektiğinde bunları birleştirmek, ayırmak, nakletmek veya kapatmak”, “Kurum Personelinin atama, nakil, özlük, ücret, emeklilik ve benzeri işlemlerini yürütmek” gibi oldukça önemli konular bulunmakta. Ve hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde bu kurul biri üniversite öğretim üyelerinden olmak üzere Sağlık Bakanı tarafından seçilecek altı üyeden oluşmakta. Yeni Kanun Hükmündeki Kararname yoluyla oluşturulan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu yoluya Sağlık Bakanlığı, hastaneleri işleten konumdan çıkartılıp, daha çok sağlık alanında planlama yapan, kurum ve kuruluşlar arası koordinasyonu sağlayan ve denetleyen konumuna getirilmeye çalışılıyor. Bundan sonra Kamu Hastane Birlikleri, hastaneleri birer kapitalist işletme gibi çalıştırmak, kâra geçirmek, en azından kendi kendini geçindirebilir durumda tutmak zorundadır. Kamu Hastane Birlikleri Yöneticileri, kârlılığı sağlayabilmek için; 3 Bir yandan iş gücü üzerinde baskı oluşturarak, hekimleri ve sağlık çalışanlarını her türlü sosyal güvenceden yoksun, sözleşmeli çalıştıracak ve ücretlerini giderek düşürürecek. 3 Diğer yandan Sosyal Güvenlik Kurumu ödemeleri giderek kısacağı için; hastaların cebinden ödediği katkı payları giderek artacak. Halkımız artık sağlık harcamalarının çoğunu kendi cebinden ödemeye başlayacak. Sağlık meslekleri kurulu yolu ile sağlık meslek odalarının yetkilerini sınırlandırmanın önü açılıyor Kanun Hükmünde Kararname ile planlanan örgütlenmede öne çıkan bir diğer kurul ise; Sağlık Meslekleri Kurulu: Neredeyse tamamını yürütmenin, Sağlık Bakanı’nın atadığı bu kurulun görev alanları ve yetkileri ise sağlık alanındaki meslek örgütlerini etkisizleştirmenin, göstermelik konuma düşürmenin ve varlıklarını pratik olarak geçersiz kılmanın önünü açacak şekilde geniş tutuluyor. Kurulun yetkiler arasında “Sağlık mesleklerinin etik ilkelerini belirlemek”, “meslekten geçici veya sürekli mene karar vermek” öne çıkmakta. Kanun Hükmünde kararname’de meslekten men hükümleri teker teker sayılarak, odalarının disiplin hükümleri saklı olmakla birlikte fiilin her iki mevzuata göre de müeyyide gerektirmesi halinde Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanarak meslektaşlarımızı yakından ilgilendiren etik kuralların belirlenmesi ve disiplin soruşturmalarının işleyişi ve müeyyideleri konusunda odaların yetkileri sınırlandırılmakta, yeni bir disiplin mevzuatı yaratılmakta. Örnek olarak; dikkatsiz ve özensiz davranışlarla hastasına zarar veren herhangi bir meslekta- şımız hakkında, meslekten menne ilişkin disiplin soruşturmasını meslek odaları değil, Sağlık Meslekleri Kurulu yapacak. Sağlık Meslekleri Kurulu’na verilen bu yetkilerin uygulanma esas ve usulü de yine Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek. Böylece Anayasa’ya göre kendi kuruluş kanunları uyarınca kurulmuş ve faaliyet göstermekte olan kamu kurumu niteliğindeki Meslek Odaları ve Birlikleri’nin görev alanlarına giren konularda düzenleme yapılarak ve uygulama usul ve esaslarının Kurulun çıkarılacağı yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanarak, Yürütme ile Meslek Odaları arasındaki aslında denetleme yetkisinden ve vesayet ilişkisinden ibaret ilişkinin hiyerarşik bir ilişkiye dönüştürülmesinin ve merkezileşmeye yönelik uygulamaların alt yapısı hazırlanıyor. Bu alt yapı üzerine gelecekte meslektaşlarımızın disiplin soruşturmalarının yapılması, üyelik kayıtlarının tamamen söz konusu kurulla aktarılması gibi düzenlemelerle meslek odalarının yetkilerinin aşındırılaracağı konusunda ciddi kaygılar taşınmaktadır. 19 haber dişhekimi VAN DEPREMi meslektaşlarımızı da vurdu Hakan Yurtkuran Meslektaşımız Hakan Yurtkuran’ı depremde yitirdik Van’da meydana gelen depremde meslektaşlarımız adına üzüntü verici gelişmeler yaşandı. Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 2007 yılı mezunu Dişhekimi Hakan Yurtkuran deprem sırasında enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Van Askeri Hastanesi’nde görevli Dişhekimi Burcu Avcı da deprem sırasında hafif şekilde yaralanırken, Adana Dişhekimleri Odası Üyesi Dişhekimi Yılmaz Karakurt ise yakınlarını kaybetti. Marmara depremini de yaşayan meslektaşımız Engin Oğuzalp, yaşadıklarını anlattı Erciş Devlet Hastanesi’nde görev yapan meslektaşımız Engin Oğuzalp, Marmara depremini de yaşadığını ancak bu depremin kıyaslanamayacağını belirtirken, ‘’Erciş’te durum çok vahim. Oturulacak hiçbir bina kalmadı. Erciş’te yeniden hayatın normale dönmesi için buranın tekrar inşa edilmesi gerekli. Deprem anında evdeydim, kendimizi zor dışarı attık. Evimize girilemiyor çünkü her an yıkılma tehlikesi var. Biz Erciş’te hastanede çalışan yedi dişhekimiyiz hepimize 14 Kasım gününe ka- 20 dar hastaneye gelmeyin dediler. Üç serbest dişhekimi var hepsinin muayenehaneleri girilemeyecek durumda. Hepimiz kendi memleketlerimize döndük 14 Kasım tarihinden sonra ne olacağı belli değil. Şimdilik tek bildiğimiz bu tarihe kadar hastaneye gitmeyeceğimiz. Bir meslektaşımızıda kaybettik o yüzden moralimiz hiç kalmadı. Sadece yaşadığımıza şükrediyoruz’’ dedi. Yardım kolilerimiz Van’a ulaştı İzmir Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu Van’da bulunan meslektaşlarımızdan aldığı bilgiler doğrultusunda İzmirli meslektaşlarına Van için düzenlenen yardım kampanyalarına katılma çağrısında bulundu. Meslektaşlarımızın gönderdiği yardım malzemeleri kolilenerek Van’da yardıma ihtiyacı olan depremzedelere gönderildi. İzmir Dişhekimleri Odası adına merhumlara Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Yaralı meslektaşımıza da acil şifalar diliyoruz. uzmanlık dişhekimi Dişhekimliği Uzmanlık Sınavı ÖSYM takvimine girdi Diş Hekimliğinde Uzmanlık Sınavı (DUS), ilk kez bahar döneminde 24 Nisan 2012, sonbahar döneminde ise 9 Eylül 2012 tarihinde yapılacak. ÖSYM, 2012 sınav takvimine Dişhekimliği Uzmanlık Sınavı’nı (DUS) ekledi. ÖSYM Takviminde bahar dönemi sınav tarihi 22 Nisan 2012, sonbahar dönemi sınav tarihi ise 9 Eylül 2012 olarak belirlendi. 2012 yılında ilk kez uygulanacak olan Diş Hekimliği Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı öğleden sonra tek oturumda gerçekleştirilecek. Sınavda Dişhekimliği Temel Bilimler Testi ve Dişhekimliği Klinik Bilimler Testi olmak üzere iki test bulunacak. Dişhekimliği Temel Bilimler Testi’nde 40 soru, Dişhekimliği Klinik Bilimler Testi’nde ise 80 soru yer alacak. Adaylar tek oturumda toplam 120 soru cevaplayacaklar. Sınav süresi 2,5 saat (150 dakika) olacak. DUS için yabancı dil sınavına girmek şart DUS’a girebilmek için ÜDS veya KPDS dil sınavlarından en az birinden 100 puan üzerinden 50 puan alınması gereklidir. 22 Nisan 2012 DUS sınavına katılmayı düşünen meslektaşlarımızın 05 Ekim 2011 tarihinde başvurması ve 20 Kasım’da gerçekleştirilecek KPDS sınavına girmesi gerekiyordu. Ancak DUS Kurulu’nun 13 Ekim’de aldığı karara göre 18 Mart 2012’de yapılması planlanan ÜDS Yabancı Dil sınavı da DUS sınavı için geçerli olacak. Meslektaşlarımızın DUS İlkbahar dönemi için henüz başvuru tarihi belli olmayan ÜDS yabancı dil sınavı başvurularını takip etmelerini tavsiye ediyoruz. Çeşitli eğitim olanakları ortaya çıktı DUS hazırlık eğitim kitapları yayınlanmaya başladı DUS tarihinin açıklanmasının ardından uzmanlık sınavına girecek adaylarda büyük bir heyecan başladı. Bunun yanı sıra çeşitli DUS hazırık kitapları ve eğitim set ve CD’leri yayınlanmaya başladı. DUS soru bankası kitapları İlki 22 Nisan tarihinde yapılacak olan DUS için Medya Fuarcılık Ltd. Şti. tarafından iki ayrı soru bankası kitapçığı hazırlandı. Soru bankasının içeriği; Endodonti ve restoratif tedavi - Protez - Pedodonti- Cerrahi - Hastalıklar - Oral diagnoz - Periodontoloji - Ortodonti - Temel tıp bilimleri (Mikrobiyoloji, anatomi, patoloji, farmakoloji, biyokimya, tükürük histolojisi ve fizyolojisi) gibi bölümlerden oluşuyor. Bilgi düzeyini ölçmek, konu hakkında genel ve özel bilgi edinerek bilgi düzeyini artırmayı, konular hakkındaki karakteristik bilgileri vurgulamayı, farklı ko- 22 nular arasında kıyaslamalı ayırıcı özelliklere dikkat çekmeyi, bir konu hakkında bilinmesi gerekenlerin şıklara yerleştirildiği öğretici özet bilgileri kullanarak yorum yapabilme yeteneğini geliştirmeyi amaç edinen soru bankaları Dt. Mehmet Canpolat ve Uz. Dr. Serpil Canbolat tarafından hazırlandı. Soru bankalarının 1.Cilt kitapçığında Endodonti ve restoratif Tedavi –Ortodonti – Pedodonti – Protez, 2. Cildinde Oral diagnoz – Periodontoloji – Cerrahi- Hastalıklar - Temel tıp bilimleri (Mikrobiyoloji, anatomi, patoloji, farmakoloji, biyokimya, tükürük histolojisi ve fizyolojisi) Konularına gore tasnif edilmiş 4.000 soru bulunuyor. uzmanlık dişhekimi DUS için açılan ilk dersane, Ankara ve İstanbul’da eğitime başlıyor DUS tarihinin belirlenmesinin ardından dişhekimleri için özel bir dersane kuruldu ve DUS sınavına hazırlık eğitim programını duyurdu. Serbest dişhekimlerinin mesai saatleri göz önüne alınarak 320350 saatlik bir kurs programı oluşturuldu. Bu kurs programı içerisinde DUS adayları 3 deneme sınavına girerek, kendilerini sınama fırsatı bulacaklar. Ayrıca şu anda beşinci sınıf öğrencisi olan ve ilk olarak 2012 yılının eylül ayında sınava girecek öğrenciler için 500 saatlik ayrı bir program hazırlandığı belirtildi. Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz DusArt Genel Müdürü Erhan Özer; “Artık dişhekimleri de, çalışanın kazanacağı, gerçek anlamda uzmanlığın yolunu açan, adil ve merkezi bir sı- nava sahip oldu. DUS’a yönelik hizmet etme fikri aklımızda ilk canlandığında, en baştan savunduğumuz bu işin, dişhekimleri için dişhekimleri tarafından organize edilmesiydi. İşte bu organizsayonu başaran ve sadece dişhekimlerine yönelik özel bir eğitim kurumu olan DusArt’ı sunuyoruz” dedi. 27 Kasım 2011’de Ankara ve İstanbul’da eğitimlerine başlayacağını belirten Özer; “Sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Bu nedenle iddialıyız. Dişhekimlerimiz DUS için en fazla ders saatini DusArt’da bulacak. DUS’ta çıkacak soruların çoğunluğunun temel bilimlerden oluşması sebebiyle bu bölüme daha da önem vereceğiz. DusArt’ın hizmet anlayışının merkezinde sizler yani dişhekimleri olacak” dedi. DUS için ‘evde eğitim’ fırsatı Küresel Bilimler Eğitim Akademisi evde internet başında eğitim gerçekleştirilen bir sistem geliştirdi. Küresel Bilimler Eğitim Akademisi Başkanı Prof. Dr. Adnan Gülerman, DUS sınavları ile ilgili hazırladıkları bu sistemin nasıl çalışacağını Dişhekimi Dergisi’ne anlattı. Uzaktan eğitim nasıl gerçekleşiyor? Öğrencilerimizin hazırlık kursuna kaydının gerçekleşmesi ile birlikte, kendilerine bir kullanıcı adı ve şifresi verilmektedir. Bu bilgileri www.kureselbilimlerakademisi. com sayfasındaki öğrenci girişinde kullandıklarında, kendi adlarına özel olarak hazırlanmış eğitim platformuna giriş yapabilmektedirler. Burada DUS Sınavındaki her bir branşa ait ders notlarını ve branş sorularını görecekler. Kursu tamamlamalarıyla birlikte, DUS benzeri bir deneme sınava tabi tutulacaklar ve hazırlık kursunu tamamlayacaklardır. Kurs içeriğinde neler var? DUS programımızda, sınavda sorulması paralel biçimde; Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi, Ortodonti, Diş Hastalıkları, Tedavisi ve Endodonti, Oral Diagnoz ve Radyoloji, Pedodonti, Periodontoloji, Protetik Diş Tedavisi, Maddeler Bilgisi, Anatomi, Mikrobiyoloji, Biyokimya, Patoloji, Farmakoloji, Fizyoloji, Histoloji, Tıbbi Biyoloji alanlarından oluşmaktadır. www.kureselbilimlerakademisi.com mümkün soruların kolayca cevaplanabilmesi için gerekli bilgileri, özetler halinde vereceğiz. Şu anda 4 aylık dönemlerde temel tıp ve diş hekimliği ile klinik dişhekimliği alanlarında, her branş için yetkin akademisyenler tarafından bilgiler sunulmaya hazır haldedir. Bu dönemlerde bir veya birden fazla konu için küçük sınavlar, dönem sonunda da DUS ile aynı özellikte büyük sınav yapılacak ve adayların kendilerini sınamaları, bunun yanında sınav alışkanlığını kazanmaları sağlanacaktır. Bu noktada içerik, ÖSYM’nin yaptığı açıklamaya Kurs ücreti nasıl belirlendi ? Derslerimizin genel olarak başlangıç tarihi 1 Kasım 2011’dir. Daha sonrasında kısa aralıklarla yeni dönemler açılacaktır. Örneğin 15 Kasım’da yeni bir dönem başalayacak. DUS Hazırlık Kursumuz uzaktan eğitim yani online olarak hizmet vermemiz dolayısıyla, öğrencilerin 1 Kasım’dan itibaren başvuru yapmaları halinde, kayıt oldukları gün eğitime başlayabileceklerdir. ÖSYM Tarafından sınav tarihi ve içeriğinin açıklanması ile birlikte kayıtlarımızı almaya başlamış bulunmaktayız. Kurs ücretini ise, Bilim Kurulumuz ile aldığımız karar doğrultusunda 2500 TL olarak belirledik. 23 tam gün > haber dişhekimi Hekimleri ve dişhekimlerini tercihe zorlayan ve “ileri demokrasi” söylemine yakışmayan Kanun Hükmünde Kararname’nin YANKILARI SÜRÜYOR Sağlık Bakanlığı’nın, 26 Ağustos’ta çıkardığı 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile üniversite hastanelerinde çalışan ve özel muayenehanesi olan hekim ve dişhekimlerinin hasta muayene etmesini ve ameliyat yapmasını yasaklaması sıkıntı yarattı. “Ya üniversitede kal, ameliyat yap” ya da “Git, muayenehanende çalış” gibi iki ayrı seçenekten birini tercih etmek zorunda bırakılan hekimlerin çoğu gitmeyi tercih edince olan hastalara oldu. İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere çok sayıda Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ameliyat sayıları yüzde 50 oranında düştü. Sağlık Bakanı doktorlara savaş açtı Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hastanelerde doktor kalmadığı ve hastaların mağdur olduğu eleştirisini getiren doktorlara sert konuştu. Akdağ açıklamalarıyla adeta doktorlara savaş açtı. ”Rant sistemini kabul etmiyoruz, bu bizim üniversitelerimizi katleden bir şey” diyerek, Tam Gün’de ısrarlı olduğunu gösterdi. 10 bin değerli öğretim üyesinin olduğu bir yerde yüzde 5’lerden bahsedildiğinide sözlerine ekleyen Akdağ; “Bunu önemli bir problemmiş gibi kamuoyuna sunmak vatandaşlarımıza, hastalarımıza ve hasta yakınlarına en büyük haksızlıktır. Ayrıca üniversitelerin ticarethane olmasını kabul etmiyoruz. Üniversiteler ticarethane değildir. Üniversiteler rant kapısı olamaz. Üniversitelerin bu tıp fakültelerinin uygulama araştırma merkezlerinde bu ticarethane anlayışı eğitimi, öğretimi ve araştırmayı geçtiğimiz yıllarda engellemiştir. Bir üniversite hocasının sabah hastaneye gelerek 2 saat çalışıp, ardından muayenehanesine gidip ya da öğleden sonra üniversitede paralı muayene yapıp bu şekilde çalışması kabul edilemez. Bu şekilde çalışan öğretim üyesinin nasıl bir katkısı olabilir? Farklı bir mecrada gidiyor demektir” dedi. Tam Gün uygulaması yüzünden bir hasta yaşamını yitirdi İzmir’de trafik kazasında hayatını kaybeden 14 yaşındaki Ece Altıntaş’ın tam gün yasası kurbanı oldu- 26 Sağlık Bakanı Recep Akdağ ğu ortaya çıktı. 4 Ekim’de yaşanan olayda, sürücü geri manevra yaparken fren yerine gaza basmış, Ece yaralanmıştı. Altıntaş’ın bacağındaki atardamar kesilmişti. Ece ilk olarak Karşıyaka Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Buradan, imkanların yetersiz olduğu söylenerek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edildi. Ece’yi taşıyan ambulans 10 kilometre uzağa Bornova’ya yol aldı. Ege Üniversitesi’nde durum tespit edildi: Ece’nin acilen ameliyat edilmesi gerekiyor- tam gün > haber dişhekimi du. Ancak aile üniversiteden “Doktor yok” yanıtını aldı. Buradan 15 kilometre uzağa, Yeşilyurt semtindeki Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gönderilen Ece’nin kalbi yolda tam 3 kez durdu; tam ameliyata alınacağı sırada geri dönülmez yola girdi ve hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı olayla ilgili soruşturma başlattı. Ana Muhalefet Partisi, kendi Tam Gün Yasası’nı hazırlıyor Hazırlanması planlanan tam gün yasası ile ilgili komisyonda bulunan Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, CHP tarafından sayfa sayfa, taslak taslak hazırlanan yasa taslağını 10 Ekim’de tamamladıklarını ve grup başkanlığına sunduklarını belirtti. Hükümetin dayattığı “Tam Gün” uygulamasının gerçek amacının üniversitelerin ele geçirilmesine yönelik kadrolaşma hareketi olduğunu söyleyen Atıcı, “Anayasa Mahkemesi’ne dava açılmadığına dair eleştirler var fakat biz CHP olarak bu konuda komisyon inceleme ve teknik alt yapı inceleme çalışmalarımız tamamlanmasını bekledik. Önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz . Daha önce Danıştay ve Anayasa mahkemesinin kararları olmasına rağmen Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen bu yasa, bir kadrolaşma hareketidir. Bunu doğru bulmuyoruz” dedi. Sağlık Bakanlığı, özel hastane ve polikliniklerle ilgili yönetmelikte değişiklik yaptı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik; “Kamu görevi olan ve/veya kanunen mesleğini serbest icra etme hakkı bulunmayan tabip ve tabip dışı personelin sağlık kuruluşunda çalıştırılması durumunda Müdürlükçe, denetim formunda öngörülen sürelerde sağlık kuruluşunun faaliyeti geçici olarak durdurulur ve Bakanlığa bildirilir” deniyor. Bakanlık hastanelerinde çalışan hekim ve sağlık personeli ile kanunen mesleğini serbest icra etme hakkına sahip olmayanları, çalıştıran özel sağlık kuruluşlarına sert ceza geldi. Buna göre bakanlık doktor ve sağlık personelinin özel bir kuruluşta çalıştığı tespit edilirse, o kuruluşa 10 gün poliklinik durdurma cezası verilecek. Bir yıl içinde ikinci kez aynı suç işlenirse, sağlık kuruluşunun faaliyeti 1 ay süreyle tamamen durdurulacak. Üçüncü kez aynı durum yaşanırsa, o sağlık kuruluşunun ruhsatı iptal edilecek. Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 4 maddesinde değişiklik yapıldı. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Erdener Özer, Tam Gün’ün bir kandırmaca olduğunu belirtti “Halkımız gerçeği bilmeli” Yargı kararları yok sayılarak, hiçbir kişi ve kurumun görüşü alınmadan hazırlanan düzenlemeler, hekimlerin serbest meslek hakkını ortadan kaldırıyor. Prof. Dr. Erdener Özer Hekimi tercihe zorlayan Kanun Hükmündeki Kararname’yi nasıl değerlendiriyorsunuz? Hekimlerin serbest çalışma hakkını gasp eden, Anayasa Mahkemesi’nin iptale ilişkin gerekçeleri ve Danıştay kararları hiçe sayılarak yapılan bu düzenleme ile “Tam Gün” mevzuatı yeniden kanunlaştırıldı. Serbest çalışma hakkı bizim için çok önemli, bu hakkımızdan vazgeçmek is- temiyoruz. Bu kararname için Tam gün hükmünde kararname deniyor. Bir kere bu, hekimlerin tam zamanlı çalışmasını düzenleyen bir kanun hükmünde kararname değil. Çünkü zaten geçtiğimiz yılın şubat ayından itibaren üniversitelerle birlikte kamuda çalışan tüm hekimler tam gün çalışıyor. Buradaki asıl amaç hekimlerin serbest çalışma hakkını ortadan kaldırmak. Bu sadece muayenehanelerde çalışmak değil,120.000 hekim arasında 600 hekim üzerinden gidiliyor. Burada neden muayenehane hekimlerine yükleniyorlar. Halkımız gerçeği bilmeli, o yüzden bunu irdelemek gerekli. 27 tam gün > röportaj Doktorlar bir seçim yapmaya zorlanmasının ardındaki amaç nedir sizce? Muayenehane hekimleri aynı mahallenin bakkalı gibi. Nasıl mahalle bakkallarını bitirmek için Alışveriş merkezleri (AVM ) büyük sermayenin önüne sunuldu. En büyük rakipleri mahalle bakkalları onları bitirmek istiyorlar. Şimdi zincir hastaneler için hedef muayenehaneler. Bunu nasıl yapıyorlar; işte kapı boyu şöyle olacak, özürlü asansörü girişi olacak vb. yönetmelikler getiriliyor. Şimdi aynı apartmanda bir sürü vatandaş ve işyeri var. Ondan deprem yönetmeliği soruyor musun ya da avukata özürlü vatandaş gelirse ne yapıyorsun diyor musun? İkisi de halka hizmet. Doktora soruyorsun ama avukata standart getirmiyorsun, amaç halkı düşünmekse çifte standart neden? Muayenehaneleri kapatma çabasından başka bir şey değil. Üniversitede öğretim üyesi hekim ben özelde çalışacağım dedi, hak tanındı, tercihini yaptı ama sen hasta tedavi edemezsin dendi. Peki asistan nasıl yetiştirecek bu hekim. Aynı zamanda hastalar da mağdur olacak. Bakanlık’tan gelen açıklama ne; Gerekirse vatandaşı Avrupa’ya gönderirim yine tedavi ettiririm. Pazardan limon mu alıyorsun? Ekonomik açıdan sağlık büyük bir pasta haline geldi. Bu fotoğrafın tamamına bakacak olursanız; uluslararası sermayenin sağlıktan para kazanmak için Türkiye’de gerçekleştirdiği bir dönüşüm. Kararname’nin sağlık sistemine hiçbir artısı yok mu? Burada tek iyileşen şey hekime ve ilaca kolay erişmedir. Fakat burada bir problem var; hekime kolay ulaşıyorsun ama ulaştığın sağlık nitelikli değil. Neden nitelikli değil 5 dakikada muayene ediliyorsun, Çin malı ucuz protez ya da cihaz kullanılıyor, koruyucu hekimlik kötü durumda, bebek ölüm oranları hızlı düştü diye övünüyorlar, düştü ama halen diğer ülkelerden kötü durumdayız. Bunun daha ötesi yok. Ancak halk tam anlamıyla tüketim toplumu. Sağlığı da bu kadar rahat tüketebildiği için çok mutlu, hekime rahat ulaşıyor, dünyalar onun oluyor. 28 dişhekimi Bu kararname sebebiyle doktor yokluğundan ölen hastalar oldu? Burada vicdani sorumluluk hangi tarafa ait? Sağlık Bakanı bu ölümlerin ardından vicdani olarak hekimleri sorumlu tutuyor. Bu söylediğin tabloda doktor vicdani olarak nerede hata yapmış olabilir. Bize deniyor ki; sen ya devleti seçeceksin ya özeli. Özeli seçersen hastanede hasta bakamazsın. Bu hekime şiddeti körüklendirecek bir davranış değil mi? Hangi meslek grubuna Başbakan Türkiye’de daha az kazan diyor. Çiftçiye, serbest meslek çalışanına diyor mu az kazan diye. İyi kazanan hekimler var, bu bir realite, hastaya kötü davranan hekimler var bu da realite ancak kötüyü cezalandırırken neden iyiyi de cezalandırıyorsun. Hastaya bakamazsın diyorsun, bakarsan cezalandırırım diyorsun. Peki hekimleri düşürdüğü bu sebepten dolayı Sağlık Bakanlığı vicdanen rahat olacak mı? Zamanla bu işten halk zarar görecek, görmeye de başladı. Aile hekimlerine her ziyaret 3 TL. İlaç dozajı 3 kat azaltıldı, yani uygun dozaj için üç kez gidecek 9 TL yapar. İlaç ucuzladı, 6 liraya düştü, o hasta aile hekimine mi gider yoksa eczaneye gidip cebinden 6 TL’ ye ilaç mı alır? Devlet normalde sana sunması gereken şeyden elini bir anda çekiyor. Halk ne diyor; ‘’Allah razı olsun ilaçlar ucuzladı’’. Ama ilaç paraları cebinden çıkıyor bunun farkında değil. En pahalı benzin kullanıyorsun buradan alıyor, deprem vergisi nereye gitti denildi, sağlığa. Duble yola buradan da alıyor. Bıçağın kemiğe dayanması lazım halkın bu gerçekleri görmesi için. Şu an kamu ve özel muayenehane arasında seçim yapan hekim sayısı nedir? Türkiye’de 600’e yakın üniversitede çalışan, muayenehanesini tercih eden doktor var. İzmir’de bu rakam Ege Üniversitesi’nde 100, diğer üniversitelerde 50 yani toplam 150 hekim var. İzmir’de bunlar ne yapıyor mesai saatleri boyunca? Hastanelerde 1-2 saat derse giriyorlar, mesai bitince muayenehaneye gidiyorlar. Hasta bakmaları durumunda cezalandırılıyorlar. Mesela eli kopmuş hasta 3 tane pırıl pırıl el cerrahi uzmanı var ama muayenehaneyi tercih etmiş, hastayı elleyemiyor. Bu vicdani değil, keyfi değil, zorunlu bir şey. Hastaya müdahale etmesi yasak. Yorumu size bırakıyorum. tam gün > yorum dişhekimi Prof. Dr. Mehmet Zileli: “Sayın Bakan, siz kazandınız” Prof. Dr. Mehmet Zileli, MediMagazin sitesinde yazdığı yazıda “Evet kazandınız, sadece devlet hastanelerini değil, üniversite hastanelerini de değiştirmeyi başardınız. Üniversite özerkliğinin olmadığını bir kez daha hatırlattınız bize” diyerek dikkatleri çekti. Prof. Dr. Zileli Dişhekimi Dergisi için hekimleri tercihe zorlayan Kanun Hükmündeki Kararname’yi değerlendirdi. Sağlıkta Değişim ve Tam Gün Yasası Prof. Dr. Mehmet Zileli EÜ Beyin ve Sinir Cerrahisi AD Emekli Öğr. Üyesi Türk Nöroşirürji Derneği Eski Başkanı Son yıllarda sağlıkta değişim amacıyla önemli yasal değişiklikler getirildi ve getirilmeye de devam ediyor. Bunlar gerçekten sağlık çalışanlarını ve sonuçta sağlık hizmeti alanları büyük oranda etkilemiştir. Bu değişim yasaları içinde “Sosyal Güvenlik Kurumu”nun oluşturulması, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur’un aynı çatı atında sağlık hizmetinden yararlandırılması ve özel sağlık kurumlarının ciddi şekilde denetlenmesi de bulunmaktadır. Ayrıca resmi kurumlarda çalışan hekimler performans sistemi denilen bir sistemle ücretlendirimişler ve performansı düşük olanlar az, yüksek olanlar yüksek gelir elde etmişlerdir. Ancak bu yazıya sığmayacağı için bunlardan söz etmeyeceğim. Sağlık çalışanlarını en çok etkileyen yasa “Tam Gün Yasası” da denilen yasadır ve bu yasa ve getirilenler tüm sağlık çalışanlarını, özellikle de hekimleri ciddi şekilde etkilemiş ve bu etkiler artarak sürecektir. “Tam Gün Yasası”nın gerekçesi olarak şunlar öne sürülmüştür: 1- Yarım gün çalışmak eğitime ve araştırmaya (özellikle üniversite hastanelerinde) ayrılan zamanı azaltmakta ve verimi düşürmektedir. 2- Yarım gün çalışanlar hastane ve muayenehane arasında organik bir bağlantı kurarak dürüst olmayan bir yöntemle para kazanmaktadır. Buna Sayın Başbakanımız, muayenehaneci hekimleri kastederek “bana bile kart verdiler...” diyerek, Sayın Sağlık Bakanımız ise “Çok büyük para kazanan ya da kazanmayı hayal eden, biraz da hekimliği buna endekslemiş olan bir grup, bu yasaya ciddi ölçüde karşı.” diyerek katkıda bulunmuş, yani para kazanmak istemeyen (!) hekimlerin bu yasayı desteklediklerini ima etmiştir. Yasanın birçok yönden eşitlik ilkesini ve bazı haklarımızı ihlal etmesi nedeniyle yapılan başvurular yasanın birçok madesinin iptal edilmesine neden olmuş ve bugünkü son yasa çıkmıştır. Şu anda sağlık bakanlığının eğitim hastanelerinde çalışan hiçbir hekimin muayenehanesi bulunmamaktadır. Üniversite hastanelerinde çalışan ve muayenehanesi olan öğretim üyeleri ise hasta muayenesi ve ameliyat yapmaktan men edilmiş durumdadır. Bu duruma itirazlarımızı şu maddelerle özetleyebiliriz: 1- Yasa, dürüst olmayan uygulayıcıları bahane ederek mesai dışı saatlerde daha fazla çalışan ve sağlık hizmeti veren bir kesimi mağdur etmektedir. Dahası bu kesimin fazla çalışma isteğini kırmakta ve istismar etmektedir. Tam gün çalışanların Başbakan ve Sağlık Bakanının iddia ettiği gelir düzeylerine ulaşmak için insan üstü bir gayret gösterme29 tam gün > yorum si gerekmektedir. Hatta buna rağmen arzu edilen gelirlere ulaşamayacakları açıktır. 2- Sağlık hizmetinde verimlilik ölçümü olarak kullanılan “performans sistemi” birçok hata içermektedir. Yüksek performans sağlamayan zor hastalar yerine çok puan getiren daha basit girişim, tedavi gerektiren hastalar tercih edilmeye başlanmıştır. Ayrıca eğitim hastanelerindeki verimlilik sadece sağlık hizmeti ile ölçülemez. Araştırma ve eğitimle ilgili verimlilik ölçümlerine gereksinim vardır. Üniversitelerde buna yönelik çalışmalar olmuş, ancak gerektiği gibi uygulanamamıştır. 3- Son değişikliklerle birçok öğretim üyesi ve eğitim hastanesi şef ve şef yardımcısı görevlerinden ayrılmış, emekli olmuş veya bir süreliğine ücretsiz izne çıkmıştır. Bu durum özellikle asistan eğitimini olumsuz yönde etkilemiş ve etkileyecektir. Ben de kısmen bu nedenle, üniversitelerin gittikçe bilim ve araştırmadan kısmen uzaklaşmakta olması nedeniyle üniversiteden ayrılan bir öğretim üyesiyim. 4- Sağlık Bakanı’nın “yurt dışından doktor getiririm, hatta hastaları yurt dışına tedavi için gönderirim” söylemleri bir inatlaşmanın sonucudur ve gerçekçi değildir. Mevcut kaynakların doğru kullanılması ve sağlık çalışanlarına güven veren bir yönetim anlayışı ile Türk tıbbının dışarıdan hizmet alması asla gerekli değildir. Örneğin ülkemizde beyin ve sinir cerrahisi uzmanı sayısı toplam 1400 civarındadır ve bu rakam Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği 100.000 kişiye bir beyin ve sinir cerrahisi gerekir –ülkemiz için ideal sayı 700- rakamının iki katıdır. Ayrıca Sayın Bakan yurt dışından kaliteli hekimleri şu an verdiği maaşlarla getirmesi mümkün değildir. Ancak tıp eğitimi yetersiz ülkelerden hekim getirmesi mümkün olabilir. 5- Üniversite Hastaneleri daha büyük bir sarsıntı geçirmektedir. Bu sarsıntının ilk nedeni özel hasta muayenesi ve ameliyatı nedeniyle hastalardan alınan gelirlerin kaybıdır. Bunun %15 civarında olacağı söylenmektedir. Yeni yasa sonrası üniversite hastanelerinde ameliyat sayıları azalmış ve bu gelirler daha da düşmektedir. Zaten resmi hastalardan dolayı hakettiği alacaklarını zamanında alamayan ve bu alacaklarında büyük kesintilere uğrayan üniversite hastaneleri bir de sıcak para girişinden ve ameliyat sayılarının azalmasından gelir kaybına uğramaktadır. Bu durumda çalışanlarına döner sermaye ödemelerini yapmakta daha da zorlanacaklardır. Yeni yasanın bunu hiç düşünmediği kesindir. Üniversite hastanelerinin bir diğer kaybı ise yasa sonrası ayrılan öğretim üyeleridir. “Vakıf Üniversitelerinin” bu yasadan Devlet Üniversiteleri gibi 30 dişhekimi etkilenmemesi ve bu etkilerin yasa yapıcılar tarafından anlaşılmaması da söz konusudur. Önümüzdeki yıllarda Üniversite Hastanelerinin mali ve personel açısından fakirleşeceğini ve Vakıf Üniversitesi Hastaneleri ile yarışmakta zorlanacağını tahmin ediyorum. 6- Dürüst olmayan yöntemler kullanarak gelir elde edenler var idiyse, bunların tam gün çalışırken de böyle yöntemler kullanacağını tahmin etmek zor olmayacaktır. Bu yasal düzenlemeler “kurunun yanında yaş da yanar” özdeyişini haklı çıkarmıştır. Oysa ahlak ve etik anlayıştaki erozyon bir zamanlar söylenmiş olan “benim memurum işini bilir” deyimini hatırlatmaktadır. 7- Hekimlerin en büyük örgütü olan Türk Tabipler Birliğinin “tam güne evet, ama bu yasaya hayır” demesini anlamak da mümkün değildir. Eğer sağlık sistemi devletçi bir tavırla yönetilse ve Tabip Odası aidatlarının çoğunu devlet kesiminde çalışan hekimler ödese idi bu söylemi doğal karşılamak mümkün idi. Ancak bu böyle değildir. Önce özel sağlık sektörü inanılmaz bir devlet desteği görmüş, çok sayıda özel hastane ve tıp merkezi açılmış ve resmi hastalara bakma izni almıştır. Daha sonra bunlara kısıtlamalar getirilmiş, personel sayıları ve hastalardan alacakları ücretler sınırlanmıştır. Sonra da tam gün yasası çıkarılmıştır. TTB’nin kısa süre içinde “bu haliyle tam güne karşıyız” söyleminden “tam güne karşıyız” söylemine geçmesi gerekir. 8- Ne yazık ki halkımızın bu yasadan memnun olduğunu düşünüyorum. Bu memnuniyetin iki nedenle olduğunu sanıyorum: Birincisi uzman hekimlere ve öğretim üyesi hekimlere daha kolay ulaşacaklarını düşünüyorlar. Dahası, artık muayenelerini ve ameliyatlarını “tam gün” ile hastanelere sıkıştırılmış deneyimli hekimlere kolayca yaptıracakları kanısındalar. İkincisi ise muayenehaneye gidip sonra hastaneye gelmek / tedavi olmak –bunun oranını bilmek zor- yolunun kapanmasından memnun olmalılar. Ancak durumun bu kadar düz olmadığını kavramaları uzun sürmeyecektir. Özellikle kompleks hastaları olanlar bunların tedavisinde sıkıntıyla karşılaştıklarında bunu daha iyi kavrayacaklardır. Dahası eğitimin aksaması ile olan kalitesiz hekim ve uzman yetiştirmenin etkileri yıllar sonra hissedilecektir. Hekimlerin desteği olmayan ve yaygın kabul görmeyen bir sağlık yasasının başarılı olacağını düşünmek ise yasa yapıcıların en büyük hatası olmuştur. Keşke şu hekimler olmasaydı, sağlık sistemi ne kadar güzel yönetilirdi... dişhekimi tam gün > röportaj Seçim mi, zorlama mı? 17 yıllık devlet memurluğunu ve ADSM Şube Müdürlüğünü bırakıp, muayenehanesini seçen meslektaşımız Türker Ünal, “Ya muayenehanemizi kapatacak elimizdeki hastaların hukuki yaptırımları ile karşı karşıya kalacak, muayenehaneye yaptığımız yatırımı çöpe atacaktık ya da 17 yıllık kamu emeğimizi hiçe saymak zorunda kalacaktık” dedi. İl Sağlık Müdürlüğü Ağız ve Diş Sağlığı Şube eski Müdürü Türker Ünal, görevinden istifa ederek muayenehanesinde çalışmayı tercih eden hekimlerden. Tam Gün Yasası ile ilgili düşüncelerini anlatan Ünal, 17 yıllık kamu görevi emeğimin karşılığı ne olacak bunu kim savunacak dedi. Tam Gün Yasası daha sağlıklı yürürlüğe konulabilinir miydi? Kanun hükmünde kararname ile bu iş oldubittiye getirildi. Daha önce alınan Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayıldı. “Bu nasıl olmalıydı?” ya da “Bu işi destekliyor musunuz ?” diye sorulacak olursa, amaç doktorların tek bir yerde çalışmalarını sağlamak ise bu şöyle yapılabilinirdi. Kamuda bundan sonra başlamış olanlara veya muayenehanesi olmayanlara denirdi ki bundan sonra muayenehane açamazsınız. Ona göre sözleşme hazırlanırdı, ona göre kamuda çalışma başlangıcı olurdu. Bugün muayenehaneleri olanlar ve özel hastasına karşı belirli sorumlulukları olanlara da denirdi ki; muayenehanenizi ve sorumluluklarınızı bitirene kadar devam edebilirsiniz. Kapattıktan sonra açma hakkınız yok. Bu süreç içerisinde zaten özelini tercih eden özelde kalacak, kamuyu tercih eden özel muayenehanesini kapatarak kamudaki görevine devam edecekti. Kendi kendini eritecekti ve böyle bir sorun da kalmayacaktı. İzmir’de zaten kamuda çalışıp muayenehanesi olan dişhekimi olarak toplam 37 kişiydik, bu kilit bir sayı değil, sistemi ne iyi ne kötü etkiler. Kanun Hükmünde Kararname’nin bize getirdiği şu oldu: Dediler ki devletten sizi atmıyoruz ama işyerlerinizi mühürlüyoruz. 20 gün evvel birisine protez takmışım ağrıları sızıları devam ediyor. 2 ay evvel implant yapmışım üst yapısı yapılacak. Benim yerimi mühürlemeye geldikleri zaman ben o hastalara karşı olan sorumluluklarımı nasıl yerine getireceğim. Bu konuda hasta bana dava açtığında bunu kim karşılayacak? Devlet bana destek olacak mı, hayır. Bana güvenmiş, sosyal güvencesi yok, kendi cebinden parası ile bana tedavi oluyor. Ben bu sorumluluğu nasıl yerine getireceğim. Açıkçası elimiz kolumuz bağlandı. Ben TDB’yi de bu konuda mücadele vermediği için suçlu buluyorum. TDB az sayıda olduğumuz için hem kamuda hem kendi özel muayenehanelerinde çalışanları bu konuda yok saydı. İzmir Dişhekimleri Odası bu olay sonucunda hukuki açıdan yardım önerisinde bulundu. Mesleğimizin geleceği bu koşullardan nasıl etkilenecek sizce? Şimdi bu neyi getirir neyi götürür daha çok önemli olacağına inanıyorum. Bizlerin şu an önemi yok biz 31 tam gün > röportaj 32 dişhekimi bir şekilde bu olayı atlatabiliriz. Önümüzdeki on yıl içinde dişhekimliği hangi noktada olacak ona bakmak lazım. Birçok üniversite açılıyor, birçok mezun veriliyor. Özelde çalışan meslektaşlarımız zaten hasta sıkıntısı yaşıyor. İyi bir yapılanma yok. ADSM’nin bulunduğu şehirlerde özel muayenehaneler daha da sıkıntılı pozisyondalar. Bakın kesinlikle ben ne olacağım diyerek kişisel düşünmüyorum, yeni mezunların durumu ne olacak? Kamuda iş bulamıyorlar, özelde masraf yapıp yer açamıyorlar, açsalar pasta payı kalmadığı için dayanamıyorlar. Uzun zorlu bir eğitimin sonunda nitelikli bir meslek sahibi olmuşsunuz ama meslek yaşantınızı rahatça yerine getiremiyorsunuz. Bunun yanında bir şey daha var. Biz uzman tabiplerden o kadar ayrı değerlendiriliyoruz ki artık bizim devletteki bütün işlemlerimiz diğer sağlık personeli adı altında görülüyor. Dişhekimliği o kadar kenara atılmış durumda ki! Bizim tayinlerimiz bile başka tarihlerde yapılır. Hatta siz izin alacağınız zaman bile diğer sağlık şubesine yazı yazarsınız. Bizi tabip olarak kabul etsin devlet, ona göre şartlarımızı düzeltsin, çalışma şartlarımızın olumlu olması için çalışma yapalım ya da bu tür yasalardan etkilenmeyelim. Her türlü çalışma şartları doktorlardan farklı, iş yasaya gelince biz de aynı şartlarda muamele görüyoruz. emeğimizi hiçe saymak zorunda kalacaktık. Neden çöpe atmak dedim; bir muayenehane açmak hasta sayısını belirli bir sayıya getirmek, cihaz eksikliklerini gidermek bunlar ciddi zaman ve maliyet isteyen işler. Ben özelde kalmayı tercih ettim. İşini hakkıyla yapanlara haksızlık edildi. Bu çok açık çünkü iddia edildiği gibi ben bir gün erken çıkıp muayenehaneme gelmedim. Muayenehanesi olmayan tam zamanlı çalışan hekimlerle aynı şekilde kamuda hizmet verdim. Baktığım hasta sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla, benim ne suçum vardı? Şu şartlarda kamudaki görevini muayenehanesine hasta sağlamak için kullanan dişhekimi de yoktur değil mi? Zaten bu kanunların hedef noktası dişhekimleri olmadı. Ben hiç kamuda ya da üniversitede çalışıp da muayenehaneme gel hastanedeki köprünü yaparım diyen dişhekimi duymadım. Sadece İzmir’de değil küçük yerlerde de kulağıma gelmedi. Bu zaten bir suç, bu suç karşılığında cezai erki olan kurumlar bu suçun cezasını verebilir. Bu suçu işleyen varsa onları cezalandırmak yerine işini yapan herkes cezalandırılıyor. Muayenehane hizmetleri emeksiz olarak yapılan bir hizmet değil. Kapıda uzun kuyruklar yok, yaptığınız işin duyulması ile belli bir zaman sürecinde sizi tercih ediyorlar ve geliyorlar. Ben ADSM Şube Müdürlüğü görevimi bırakıp muayenemi tercih ettim ama buna tercih mi denilir zorlanma mı bunu düşünmek lazım. 15 Eylül tarihi ile istifamı verdim. Kamuda yaklaşık 17 yıllık hizmetimi ve hukuki haklarımı bırakarak istifa etmeye zorlandım. Neden zorlandım çünkü zorunlu bir seçim yapılmak zorunda bırakıldık. Ya muayenehanemizi kapatacak elimizdeki hastaların hukuki yaptırımları ile karşı karşıya kalacak, muayenehaneye yaptığımız yatırımı çöpe atacaktık ya da 17 yıllık kamu Bu kez süre tanınmamasının sebebi daha önce verilen Danıştay kararları mı? Zaten bu yeni yasa daha önce alınan Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Mahkemesi kararlarına da aykırı bir düzenleme. Belki de geri dönülecek ama geri dönülse bile bizler geriye dönebilecek miyiz yeniden haklarımıza kavuşabilecek miyiz? Diyelim ki yeniden Danıştay ya da Anayasa Mahkemesi bu kararnameyi uygun bulmadı. İstifa edenler ne olacak? Bir sürü soru işareti. Biz 17 yılık emeğimizin karşılığı olarak daha yumuşak bir geçişi hak etmiştik. Önemli olan ben değilim, mesleğimizin alanını daralttık. Kamuda çalışan sayısına göre özelde çalışan hekim sayısı da arttıkça ne olacak. Bu da başka bir sorun. Tam gün yasasının getirdiği bu koşullardan en çok kimler zarar görür sizce? Sağlık Bakanlığı’nın düşündüğü gibi sağlık sistemini iyileştirmeye yönelik amacına ulaşır mı ulaşmaz mı zaman gösterecek. Ama ben bir amaç olduğuna inanmıyorum. Birçok kişi de benim gibi düşünüyor. İzmir’de tüm sağlık kurumlarında kamuda çalışıp muayenehanesi olan 199 hekim var. Kamuda kaç doktor çalışıyor; en az 7000 doktor var. Yani sağlıktaki bütün sorun bu mudur? 7000 doktor çok iyi çalışıyor da 199 doktor mu aksatıyor işleri? Ben bu yolla bir amaca gidileceğine inanmıyorum. Bu geçiş dönemi bizler için hukuksal açıdan sancılı oldu çünkü özlük haklarımızı kaybettik. Peki 17 yıllık kamuda çalışma süresi için dava açıp bazı haklarınızı alma şansınız var mı? İnternetten bir baktım böyle bir hakkımız yok. Ancak bu konuda bir yasal süreç başlatmayı düşünüyorum, emsal bir karar olup olmadığını önce araştırmak gerekli. Önümüzdeki günlerde ne olur bilemem ama yasal süreç lehime sonuçlansa dahi her şey maddi değil ki. 17 yıllık emeğim ne olacak bunu tartışmak gerekli. dosya > protezlerdeki kalite düşüşü dişhekimi Protez Kürsüleri TEPKiLi Düşük ücretli laboratuvar hizmetlerinin, nitelikli ağız ve diş sağlığı hizmeti üretilmesine engel olması ve halkımızın ağız ve diş sağlığını olumsuz etkilemesi nedeniyle, üniversitelerin protez kürsülerindeki akademisyenler isyanın eşiğine geldiler. SGK’nın 2010 yılı sonunda yayınladığı tebliğ sebebiyle ADSM’ler, kamu hastaneleri ve dişhekimliği fakülteleri protez hizmetini protokol yoluyla değil ihale yoluyla almaya başlamıştı. O dönem “Dişhekimi” Dergisi tarafından Kamu İhale Kanunu’na bağlı ihale yapılmasının protez laboratuvar ücretlerini çok düşüreceği ve bu durumun ağız ve diş sağlığı bakımından yaratacağı sakıncalar dile getirilmişti. Son zamanlarda dişhekimliği fakültelerinin protez kürsüleri de konuya ilişkin tepkilerini dile getirmeye başladı. Bilindiği gibi dişhekimliği fakülteleri nitelikleri gereği; bilimsel araştırmalar ve yayınlar yapmak, daha nitelikli protezler üretmek ve bunun için daha nitelikli ekipman ve malzeme kullanmak zo- rundadırlar. Ancak söz konusu SGK tebliği ile protez laboratuvar bedelleri yüzde 70 oranında düşürülünce -örnek olarak bir porselen kronun maliyeti 30 TL’den 10 TL’ye düşürülünce- protez kürsüsü akademisyenleri laboratuvar öncesi hazırlıklarını ne kadar özenli ve titiz yaparlarsa yapsınlar hastalara uygulanan protezlerin kalitesini, diş laboratuvarlarının kalitesiz üretimi belirlemeye başladı. Bu nedenle protez kürsüsü akademisyenleri; hem rutinde yaptıkları protezlerin kalitelerindeki düşüş, hem sürdürmekte oldukları bilimsel çalışmalarda yeni ve kaliteli malzeme kullanma olanaklarının azalması, hem de kalitesiz protezlerin halk sağlığına olumsuz etkileri nedeniyle tepkilerini dile getirmeye başladılar. Konuya ilişkin Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı ve Protetik Diş Tedavisi AD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Artunç, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı ve Protetik Diş Tedavisi AD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürcan Eskitaşçıoğlu ve Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri MYO Öğretim Üyesi Dr. Sevgi Özyeğin’in görüşlerini aldık. Prof. Dr. Celal ARTUNÇ Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı “Kalitesiz ve bu işi yapabilecek yeterliliğe sahip olmayan laboratuvarların da ihaleye girebilme olanağının bulunması bizi rahatsız ediyor” Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Artunç protetik diş tedavisinde ihale yo- 34 luyla hizmet alınması konusunda ki yaşanan sıkıntıları anlattı. İhale yoluyla hizmet alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni bir genelge ile Dişhekimliği Fakültesi’nde ve ADSM’lerinde protetik diş tedavisi uygulamalarında laboratuvar ücretinin alınamaması yönünde yasa çıktı. Benim bu konudaki görüşüm; ADSM için hasta hizmetleri açısından dikkate alındığında bunlar hastanın menfaatine görülebilir. Ancak eğitim kurumu olan Dişhekimliği Fakültelerinde bu sistemi hasta tedavisi ile beraber eğitimin bir arada olduğu ve burada uzman olan alanlarında ihtisas yapmış kişilerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek dişhekimi Prof. Dr. Celal ARTUNÇ bir durum olarak görmüyorum. Eksiklik şu; genelge hem kurumu hem hastayı korumak açısından ihale yoluyla hizmetlerin alınmasını önersede laboratuarların hazırlıklı olması, nitelikli olması gerekiyor. Fakat ihale şartnamelerinde bazı eksiklikler ve zorluklar var. Biz bu eksikliklere müdahele etmeye kalktığımızda ihaleye müdahelede bulunduğumuz gibi yanlış anlaşmalar doğabiliyor. Bu nedenle çok fazla müdahil olup da ihale şartnamelerinde laboratuvarları ayırıcı şartlar koyamıyoruz. Herkese açık olmasını istiyoruz. Ancak kalitesiz ve bu işi yapabilecek yeterliliğe sahip olmayan laboratuvarların da ihaleye girebilme olanağının bulunması bizi rahatsız ediyor. Sıkıntımız fakültelerde yapılan yapılan protez tedavilerinin estetik ve bilimsel olduğunun gözden kaçırılması. Biz bu arada ihaleyi yaparken malzemeyi ve işçiliği beraber yapıyoruz. Ancak işçiliğin yada kabiliyetin para ile sınırlandırılması mümkün değil. Hasta iyi bir protez istediği zaman bunu karşılayabilecek teknisyen ile sıradan bir teknisyenin çalışması aynı olamaz. Bu arada fakülte açısından hasta hekimini seçme özgürlüğüne sahip fakat hastaya laboratuvar seçme özgürlüğü kalmadı. Hasta laboratuvarınıda seçebilmeli bu en doğal hakkı. Standart tedavilerde sorun olmayabilir ancak özellikli tedavilerde uzman hekim kadar teknisyenin de bu konuda bilgili ve yetenekli olması gerekiyor. Şimdiye kadar karşılaşılan zorluklar neler? Bütün üniversitelerde yaşanan aynı sorun şu, biz uygun fiyat laboratuvarla anlaştık. Yapılan İşlerin hasta tedavilerine yetememesi, işlerin sıradanlığı, protezlerin oturmaması, protezlerin zaman alması gibi sorunlar ortaya çıktı. Özellikle bizim üniversiteye şehir dışından gelen hastalar mağdur oldu. dosya > protezlerdeki kalite düşüşü Protezler yenilendiği zaman hasta daha fazla gidip gelmek zorunda kaldı. Daha fazla ölçü maddesi, hastanın gidip gelme ücreti ortaya çıktı bazı hastalar 7-8 kez gelmek zorunda kaldı. Sürekli gidip gelmek zorunda kalan hastaya hekim en sonunda olmaz bu kadar diyerek protezi takıyor. Daha önce nasıldı hasta da ücret veriyordu ölçü tutmadı beğenmedi iki günde yapacaksın dediğinde laboratuar onu yapmak zorunda oluyordu. Çünkü hasta verdiği paranın karşılığını istiyordu. Şu an hasta adına biz takip ediyoruz ama doktor mağdur oluyor, hasta mağdur oluyor. Üniversiteler öğretim kurumları burada doğruyu öğretiyoruz ama şu an doğruyu uygulayamıyoruz. Eğitim öğretim planıyla yaptığımız işler birbirini tutmuyor yaptığımız tedavi sıradan tedaviye dönüyor. Burada protezi yapacak olan öğretim üyesi bilgisini becerisini estetik kabiliyetini hepsini kullanacak ama bunu kullanırken teknisyeninde buna uyum sağlaması gerekli.. İhale yoluyla alınan laboratuvarların çoğunda teknisyenler bu niteliklere sahip değil . Şu anda sistem nasıl işliyor? İhale yoluyla hizmet alımında biz 16 TL’ye anlaştık. Bazı üniversiteler yüksek fiyat anlaşmış 24 TL’ye ve 30 TL’ye ye anlaşanlarda var. 18 TL’nin üstünü fakülte kendi bütçesinden karşılıyor. Bize kron başına 85.44 TLl veriliyor. BU ücretin içinde hastadan para almamak için laboratuvar parasıda var. Şimdi bu 85 TL’nin içinde 16 TL’ye anlaşırsan karın yükselir, 30 TL’ye anlaşırsan karın azalır. Sağlık Bakanlığı iyi iş yapmak istiyorsan 30 TL’ye anlaş diyor ama 85 TL’den düşeceksin diyor. O zaman üniversitenin masrafı artıyor karı düşüyor bizde bu sebeple 18 TL’nin üstüne çıkmak istemiyoruz. Ama hastanında biraz katkısı olsa kaliteli hizmet alabilecek. Bu şu an mümkün olmuyor. Vakıf Üniversiteleri bu farkı alabiliyor. Üniversitelerin kaliteli protez tedavisi için ne yapması gerekli? Biz hastaları korumak adına her türlü kontrolü sağlıyoruz. Laboratuvarlara baskınlar yapıyoruz ancak her protez yapımında gidip laboratuarı denetleme şansımız hangi malzemeyi kullandığını görme şansımız yok. Fiyatı düşürmek adına şartnamemiz dışında ucuz malzeme kulanabilir. Ancak faturalarına bakarak hangi malzemeyi almış kullanıyor ona bakabiliriz ama yaparken yanında duramıyoruz. Hangi teknisyeni kullanıyor yeterliliği varmı bilemiyoruz. Yani yapabileceklerimiz sınırlı. 35 dosya > protezlerdeki kalite düşüşü dişhekimi Prof. Dr Gürcan ESKİTAŞÇIOĞLU Van Yüzüncü Yıl Üniv. Dişhek. Fakültesi Dekanı, Protetik Diş Tedavisi AD Öğretim Üyesi “Doğruyu anlatıyoruz, yanlışı uyguluyoruz” Üniversite hastanelerinde ihale yoluyla düşük maliyetli protezlerin yapılmasının yol açacağı durumları bir bilim adamı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında bu karar devlete ileriki dönemlerde çok pahalıya mal olacak. Siz ne kadar iyi aşçı olursanız olun kötü malzeme ile iyi yemek yapamazsınız. Elbette bunun tersi de olabilir. Bu bağlamda düşündüğümüzde bilimini yaptığımız bir konu bizlere sorulmadan, maliyetinin ne kadar olabileceği hesaplanmadan, sadece ve sadece ticari düşünerek, birim fiyatlar belirlenip o rakamın üstünde hiçbir şey yapılamamasını zorunlu hale getirmek gerçekten iç açıcı bir durum değil. 30-40 liraya olabilecek mal olabilecek bir işi zorunlu olarak 20 TL ya da 15 TL’ye yaptırtabiliyorum deniliyorsa, ileride bu malzemelerin yol açabileceği, ki oral kanser bunlardan birisidir, kabul ediyorsunuz demektir. Bu kötü malzeme kullanımı sonrasında oluşabilecek komplikasyonlarda da hastalar özel kliniklere gidip kendi ceplerinden ödeyip doğru tedaviyi yaptırmak zorunda kalacaklar. Böylece geniş açıdan düşündüğümüz zaman bu uygulama ülkemize çok pahalıya mal olacak bir karar. Bunun dışında bu durum teknisyenleri, bu işi yaparak para kazananları, sanatlarını icra edenleri de zora sokuyor. Az verirsen hırsız çok verirsen arsız yaparsın diye bir söz vardır. Kar edemeyen onurlu teknisyenlerimiz bu ihalelere girmiyorlar. Bu konuyu çok iyi bilmeyen, günü düşünen, aman ben bu ihaleyi alayım diyen teknisyenlere gün doğdu. Kendi başlarına gelip bu ihaleleri alıyorlar sonra ürünün kullanımı ve geri dönüşleri hem uzun vadede ekonomiye hem de insan sağlığına zarar şeklinde oluyor. Bunun ötesine bilim adamı olarak prestijimiz sarsılıyor. Doğruyu biliyoruz, doğruyu anlatıyoruz, yanlışı uyguluyoruz. Ancak yanlışı biz uygulamıyoruz Yanlışı yapmak zorunda kalıyoruz. Bu yanlıştan dönmek gerekiyor. Evet olabilir bir hatadır, böyle bir uygulama başladı ama çok kısa sürede geri dönüşleri de başladı. Bu dönüşlerden ders alıp bu uygulamadan vazgeçilebilir. Bilinçli hastalar dahi olayın farkına vardı. Fark verelim daha iyi laboratuarlarda yaptıralım, yeter ki ağzımıza kali36 Prof. Dr. Gürcan ESKİTAŞÇIOĞLU teli protez olsun diyen hastaların bile önü kesildi. Bu tedavi esnasında hastadan extra para almak suç haline getirildi. Bu ülkede tek dürüst insanlar onlar değil. Biz de dürüstüz, biz de bu ülkeyi seviyoruz. İnsana hizmet bizim için çok önemli. Bildiğimiz doğruları anlatıyoruz ama bunu uygulamak da çok önemli. Bu bağlamda, bu yanlışın daha büyük zararlara yol açmadan düzeltilmesini istiyoruz. Ucuz maliyetli protezlerin oluşturduğu zararlarda hekimin yasal sorumluluğu ne olacak? Elbette sonuçta her şey hekimin başına patlayacaktır ancak durumun yasal sorumluluktan çok vicdani boyutu daha önemli. Biz bunu biliyoruz yani korozyona uğrayan alaşımın ağza girmesinin ya da ağızda iyi yapılmamış protezlerin oluşturacağı kanser vakalarının bizler tarafından oluşturulmuş olmasının yasal boyutu beni düşündürmüyor. Vicdani boyutu beni daha çok rahatsız ediyor. Yasal sonuca gelince; biz devlet memuruyuz, devlet eğer bunları kullanacaksınız diyorsa, kanunlar ya da kanun hükmünde kararnameler karşısında boynumuz kıldan ince. Gerektiğinde yasal olarak hesabını veririm ama vicdanen ne yapacağız? Bilimin üretilmesini amaç edinen yani eğitim tedavi hizmetleri ve araştırma görevleri belirlenen dişhekimliği üniversiteleri ile Ağız Diş Sağlığı Merkezlerini (ADSM) aynı kefeye koymak bilimin önünü kesmek demektir. Bilime saygısızlıktır. Kar edinmek hiçbir zaman ön planda tutulmamalıdır. Elbet hizmet ederken zarar etmemeli ancak fakültelerde bilimsel çalışmalarda bildiğimiz doğruları yapamaz hale getirilmek bu ülkeyi geriye götürür. dişhekimi dosya > protezlerdeki kalite düşüşü “Ortaya proteze benzeyen ‘birşey’ çıkar, ama ‘o’ protez değildir” Dr. Sevgi ÖZYEĞİN Marmara Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO Öğretim Görevlisi ADSM’lerin sözleşmelerinde metal çalışmalar ile ilgili standartlar neler? Metal çalışmalar için aranan koşullar: Veneer Kron 1- Kullanılan metal alaşım çekirdek metal olmalıdır. 2Protezler çok iyi tesviye edilmiş ve çok iyi temizlenmiş olmalıdır. 3. Metal kaideli protez yapımında kullanılan metaller şartnameye uygun olmalıdır ve çupa kullanılmamalıdır. İskelet Dökümü 1.Metal alaşım çekirdek metal olmalı, çupa içermemelidir. Tüm bunlar çok iyi düşünülmüş ancak uygulama nasıl oluyor. Bu kurallara uygunluk ne kadar kontrol ediliyor, doğrusu şüphem var. ADSM’lere ihale ile alınan protezlerin gerçekten bu kalitede üretilmesi mümkün de teknikerler mi sizi kazıklıyor? Bu koşullarda protez üretilmesi imkansız. Çünkü metal dökümünde kullanılan diğer ürünlerin de CE belgeli ve kaliteli olması isteniyor. Bu koşullarda üretilen bir protez ne kadar sağlıklı olur sizce? Sırasıyla irdeleyelim: Çekirdek metalden kasıt yeni alaşım (metal) kullanılmasıdır. Yeni metalin kg fiyatı toptan ve peşin alsanız bile 100-120 TL’nin altına düşmez. İyi bir iskelet döküm için kristobalitli revetman kullanılması gerekir, aksi halde protezin sağından solundan alınarak modele oturtursunuz, bu da istenen bir durum değildir. Beklenen; döküm sonrası protezin kelimenin tam anlamıyla “cuk oturması”dır. Sonrasında kullanılan waxların kalitesi önemlidir. Genleşme katsayıları doğru olma.zsa protez yine hayalinizde oturur. Hadiii yine frezlersiniz, bunun dublikatı var, belli kullanımda yenilenmesi gerekir, esneklik ve netliğini kaybeder, yani tam kopyalama yapmaz. Gelelim reçineye, o da ayrı bir dert, doğal çam reçinesi kullanırsanız o da bir güzel kalınlık yapar. Tesviyeler hassasiyet ister, kroşelere dokunulmaması farzdır. Evet bunca aşamada kullanılan her malzeme sonuçta protezinizin başarısını sağlar. Malzemelerin kontrol edildiğini sanmıyorum. Merkezlerde yapılan protezlerin Dr. Sevgi ÖZYEĞİN yetkili bir analiz laboratuarında analizleri yapılsa, çoğunun çupadan yapıldığını, alaşım olarak nikel bazlı alaşım kullanıldığını (fiyatlar yaklaşık (10-20 oranında daha azdır) göreceklerdir. Bir kısmının da sadece çatal kaşık üretiminde kullanılan paslanmaz 314 olduğunu hayretle göreceklerdir. Şimdi diyeceksiniz ki efendim zamanında Wiplalar kullanmıyor muyduk? Evet doğru. Ama Wipla neden ortadan kalktı çünkü dişlere getirdikleri aşırı basınçla öncelikle periodontal sorunlar sonra lüksasyon ve çekim gelmiyor muydu? O nedenle terk edilmedi mi? Gelelim çupalara. Çupa; Gavuristanda adamların çöpe attığı alaşımların toplanarak ülkemde satılmasıdır. Krom, kobalt, nikel karışımları karma çorman haldedir. AB ülkelerinde kullanılmayan çöplerin yurdumda değer kazanmasıdır. Nikel bazlıların Ni salınımı orijinal metalden daha fazladır. Tekrarlanan dökümlerde mekanik değerlerinde aşırı sertleşme olduğunu görüyoruz evet doğru. Çünkü tekrarlanan dökümde bileşimine giren karbon oranı % 2 yi aştığı için kristal yapısı değişiyor. Olması gereken ince grenler ( kristalin yapısıyla ilgili) aşırı büyüyor. (alaşımı 37 dosya > protezlerdeki kalite düşüşü dişhekimi si sadece “konu” olarak kalıyor irdeleyen yok! Acaba nasıl metal kullanılacak, hangisi doğru? Pek çok tekniker öğrencimden haber geliyor. “Hocam bir şeyler yapın!” Klinikte teslim alınan protezin daha modelden çıkarken yerine oturmadığını ifade ediyorlar ve öğrettiklerinizi uygulama şansımız sıfır diyorlar. Yetmedi, bir de bunun insani yönü var. Sözleşmelerde: Ayrıca çalışılacak laboratuarın da iyi standartlarda olması, çalışanların hepsinin teknik eğitim alıp sigortalı olması bekleniyor. Daha silikozisi hiç konu etmedim! oluşturan yapılara mikroskopta baktığınızda küçük hücreler görürsünüz, bunlar grenlerdir). Nikel alaşımlarında kristallerin çam dalı gibi dentiridik yapıda olması istenir. Oysa karbon azizlik ederek bu yapıyı bozar. “Canım bana ne, bozulursa bozulsun” di- “Sağlığa hizmet amaçlı ADSM’ler yemezsiniz. Korozyon direnci bozulur sertleşir, dişe ‘sağlığı bozan’ kurumlar haline aşırı yük bindirir. Hadi bakalım dişin ruhuna Fatiha! dönüşmek üzere” Krom kobalt alaşımı da kullansanız protezlerin üre- Bir teknikere gücünün çok üzerinde iş yükleniyor. timi sırasında ancak % 50 oranında eski metal kulla- Bir örnek vereyim bir porselencinin günde asgari nılmasına izin verilir. Metalin özel150 üye işlemesi isteniyor! Sizce likleri istenmeyen yönde değişir. bu mümkün mü? Avrupa’da bir Bir teknikere gücünün Yetmedi, özellikle porselen alaeleman en fazla 15-20 üye ile sışımlarında çupa kullanırsanız nırlandırılmıştır. Bizde ne olur? çok üzerinde iş metal-seramik bağlantısını sağlaTekniker olması gerekenin misyükleniyor. Bir yan kalay, indiyum, galyum, türü liyle üstünde protez yapar. Artık örnek vereyim bir elementler ilk dökümde büyük ondan öğrendiğini uygulamasıporselencinin günde oranda buharlaşırlar. (Cibiliyeti binı bekleyemezsiniz. Ortaya proasgari 150 üye işlemesi linen porselen alaşımında %50 teze benzeyen bir “şey” çıkar yeni alaşım katılarak kullanılır). Bu ama “o” protez değildir. Bunu isteniyor! Sizce tür alaşım üzerine yapılan porseteslim alan hekimin zaten irdebu mümkün mü? len kısa sürede atar (süre hastaleyecek vakti de yoktur. Çünkü Avrupa’da bir eleman nın kullanımı ve Allah’a kalmışo da, teknikerden faklı değildir. en fazla 15-20 üye tır). Ya da paslanmaz üzerine seO da yaşamını sürdürebilmek ramik bonding metali kullanılarak ile sınırlandırılmıştır. için günde 50-60 hastaya bakyapılan porselenlerin hem biyoumak zorundadır. Özetle yapılan Bizde ne olur? Tekniker yumları hem de bağlantıları yine protezler açısından ele alırsak olması gerekenin Yaradan’a emanettir. ADSM’ler, filozofi olarak muhmisliyle üstünde Ölçü model elde edilen protezin teşem uygulamalardır ve gerekprotez yapar. Artık iskelet kaidesi laboratuar taralidir. Fakat mutlaka irdelenmelifından hazırlanır. İskelet döküm dir. İnsan sağlığına hizmet amaçondan öğrendiğini protezde porozite, döküm hatalı olan bu kurumlar, “sağlığı bouygulamasını sı (balans vb.) olmaz, kroşe kolzan” kurumlar haline dönüşmek bekleyemezsiniz. larının kron çevresini tutuculuğu üzeredir. Bir an önce kalite kontOrtaya proteze sağlanır, Kroşeler diş üzerine doğrol sisteminin uygulamaya geçebenzeyen bir “şey” ru şekilde oturur. İfadesi var, harirek; protezler, malzemeler ve inka ama ne kadar kontrol ediliyor? san kriterlerine uygunluğu irdeçıkar ama “o” protez Sadece protez mi oturacak! Mallenmelidir. Protezler için gerçek değildir. Bunu teslim zemesi uygun mu? Kroşeler ne bedelinin ödenmesini ve bu soalan hekimin zaten alemde? Ne sorunlar getirir? İrrunun ciddi çözümünü “geç olirdeleyecek vakti de delenememiş. Haklılar da çünkü madan” bekliyorum. Bu güzel yoktur. Çünkü o da, bunları belirleyen kriterler maaleuygulamanın “yaşaması” için gesef yok. 1980’lerdeki, diş fırçalarılecekte insan sağlığına hizmet teknikerden faklı na nasıl “teftiş fırçası” deniyorsa, için süratle “iyileştirilmesi”ni değildir. O da yaşamını bizde de öğretilen maddeler bilgibekliyorum. sürdürebilmek için günde 50-60 hastaya bakmak zorundadır. 38 16. Kongre dişhekimi EGE BÖLGESİ DİŞHEKİMLERİ ODALARI 1974 EGE BÖLGESİ DİŞHEKİMLERİ ODALARI ULUSLARARASI BiLiMSEL KONGRE ve SERGİSİ Aegean Region Chambers of Dentist International Scientific Congress and Exhibition Kongrenin bilimsel programına ilgi büyüktü Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın 16. Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi 21-23 Ekim tarihlerinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde meslektaşlarımızın, akademisyenlerimizin ve firma temsilcilerinin yoğun katılımı ile adeta bir şenlik havasında gerçekleşti. 42 16.Kongre dişhekimi Dişhekimliği alanında en büyük ve kapsamlı organizasyonlar arasında yer alan kongreye, 10 yabancı, 40 yerli konuşmacı konuk olarak katıldı. 21-23 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilen kongrede üç gün boyunca üç ayrı salonda gerçekleştirilen canlı cerrahi, seminer ve kurslarda Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden yaklaşık 1000 dişhekimi bir araya geldi. Ayrıca kongre kapsamında 1500 metrekarelik alanda kurulan standlarda yerli ve yabancı firmalar en yeni teknolojileri dişhekimleriyle buluştururken, ürünlerini dişhekimlerine tanıtma olanağı buldu. Kongrenin açılış konuşmasını yapan İzmir Dişhekimleri Odası Turgan Ülker bu tür bilim- sel organizasyonların sürekli diş hekimliği eğitiminin önemli bir parçası olduğunu belirterek, mesleğimizin pratik uygulamalı bir meslek olması sebebiyle canlı sunumların ağırlığını artırdıklarına değindi. Aynı zamanda Türk Prostodonti ve İmplantoloji Derneği’nin (TPID) 19. Bilimsel Kongresi’nin gerçekleştiği organizasyonda TPID’i temsilen Prof. Dr. Atilla User de açılışta kısa bir konuşma yaptı. E.Ü Dişhekimliği Fakültesi dekanı Celal Artunç’un konuşması ve kongreye sponsor olarak destek veren firmalara plaketlerinin sunulmasının ardından, salonda hazır bulunan katılımcılar ve konuklar Kuvayi Milliye Destanı’nı izledi. Kuvayi Milliye Gösterisi tam not aldı Kuvayi Milliye Gösterisi’ni sunan akademisyenler ve öğrenciler plaketlerini Prof. Dr. Nurselen Toygar’dan aldı. İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan ekip, Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı adlı şiirini sundu. Konulara çok uygun görsel malzeme ile bağlama, kemençe, klavye ve klarnetten oluşan bir orkestra eşliğinde sunulan gösteri büyük beğeni topladı. Gösterinin yönetmeni İ.Ü D.H.F Endodonti ABD üyesi Prof. Dr. Raif Erişen ve gösteriyi gerçekleştiren tüm ekip sunumun sonunda uzun uzun alkışlandı. 43 16. Kongre dişhekimi Kongremizde ilk kez, yabancı meslektaşlarımızın canlı sunumları yer aldı Kongre boyunca İzmir Dişhekimleri Odası Merkezinde oluşturulan muayenehanede yapılan tüm uygulamalar Anadolu Salonu’nda canlı olarak meslektaşlarımıza aktarıldı. Yabancı meslektaşlarımız israil’den Dr. Ziv Mazor, Fransa’dan Dr. Alain Simonpieri, Fas’tan Karim El Jaffali, Yunanistan’dan Dr. Konstantinos D. Valavanis, ülkemizden Doç Dr. Uğur Tekin, Doç. Dr. Arzu Aykor, Doç. Dr. Erhan Çömlekoğlu ve Dr. İlker Arslan canlı sunumlarda yer aldı. Canlı sunum gerçekleştiren yabancı akademisyenler bir sonraki gün gerçekleşen teorik sunumlarında meslektaşlarımızın sorularını yanıtladılar. Kongreye ilk kez katılan yabancı meslektaşlarımız dergimiz için dişhekimliğinde yaşanan gelişmeler ve yaptıkları uygulamalarla ilgili düşüncelerini belirttiler. Dr. Alain Simonpieri (Fransa) Türkiye’ye ilk gelişim değil ancak İzmir’de ilk kez bu kadar kapsamlı bir kongreye katıldım. Çok etkileyici bir kongre, teknik donanım ve içerik açısından şaşırdığımı söyleyebilirim. Kongrelerin genelde katılımcıların öğrenebilecekleri tedavi yöntemleri ve yenilikler açısından oldukça yararlı olduğunu düşünenlerdenim. Dişhekimleri yeni teknikleri görebiliyorlar. Kendi ülkemde bu tür kongre ve tedavi yöntemleri arasında fark görmüyorum. Türk Dişhekimleri bu konuda teknolojiyi sürekli takip ediyor ve 44 yenilikleri hemen öğrenmeye çalışıyor. Katıldığım kongrelerde bunu görmek mümkün. Türkiye’de Avrupa’da kullanılan tüm teknikler kullanıyor. Canlı sunum zor ve önem isteyen bir sunum tipi. Bu şartlarda bu tarz bir cerrahiyi yapmak kolay değil. Bu kongrede komplike vakalarda tüm çene immediat implant yükleme tekniği ile ilgili uygulamalı bilgiler vermeye çalıştım. Ekstrasyon, implantasyon, kemik grefti gibi uygulamaların tek seferde yapılacağını gösteren bir teknik uyguladım. Bir günde bu uygulamayı yapabilmenin mümkün olacağını gösterdim. Bu teknik ile ilgili hedefim; papillayı sağlamak, estetiği sağlamak, çok güzel bir protetik sonuca ulaşmak. Ve benim için en önemlisi; bütün bunların bir günde ve tek seferde yapılabiliniyor olmasını göstermek. Dr. Konstantinos D. Valavanis (Yunanistan) Daha önce birçok kez ülkenizde kongrelere katıldım. İzmir’e ve böyle uluslararası bir kongreye ilk kez davet edildim. İzmir’de bulunduğum için aynı zamanda gururluyum çünkü atalarım, dedelerim İzmir’den gelmiş. Onun için İzmir’in yeri benim için ayrıdır. Kongrelerde gerçekleştirilen canlı sunumların büyük önemi olduğuna inanıyorum. Çünkü kongrelerde meslektaşlarımız bu sunum- 16. Kongre dişhekimi Diş Teknisyeni Joce Perret (Fransa) : larla ufak ipuçları elde edip bilgilerini daha iyi uygulayabiliyorlar. Buradaki sunumda ‘’ Estetik bölgede tek diş immediat implantasyon ve immediat yükleme’’ konusunu gösterdim. Kesici dişi çekip dokulara zarar vermeden etrafındaki dokuları düzenledim. Hemen akabinde bir implant yerleştirerek, üstüne de bir geçici diş yaptım. Şu ana kadar kongrelerde gördüklerinizden farklı olarak yaptığım şey ise herhangi bir drill kullanmadım, osteotom kullandım. Çok ender flap kullandım, parçalı kalınlık yaptım, tam kalınlık yapmadım. Bunun avantajı nedir diye soracak olursanız avantajı daha iyi kan desteği sağlıyor. Daha az yara izi ve çok daha iyi estetik meydana geliyor. Türkiye’ye birçok kez geldim. Her sene kongrelere katılanların kalitesi ve ilgisi karşısında hayrete düşüyorum. Bunu sempati yaratmak adına söylemiyorum, bu bir gerçek. Teknisyen olarak kendi bilgilerimi meslektaşlarımla paylaşmak beni mutlu ediyor. Kongrelerin bu anlamda etkisi tartışılmaz. Ben burada immediat yükleme konusunda Dr. Alain Simonpieri’ye yardımcı oldum. Dr. Alain Simonpieri’nin yapmış olduğu cerrahiden hemen sonra alınan ölçü üzerinde aynı gün içinde protezleri hazırladım. Akşam da protezleri hastaya uyguladık. Dr. Ziv Mazor (İsrail) : Dr. Karim El Jaffali (Fas) Türkiye’ye ikinci gelişim buradaki organizasyonun kalitesi karşısında etkilendim. Sergi alanı ve katılımın geniş olması beni mutlu etti. İmplant, dişhekimliğinde artık tartışılmaz bir yere geldiği için bu tip kongreler ve organizasyonlar çok önemli. Canlı sunumlara gelecek olursak kongre ve seminerlerde fotoğraf ve slayt gösterileriyle anlatılanların daha üstünde bir etkisi oluyor. Canlı cerrahilerde zor kısımlar, basit kısımlar, küçük dokunuşlar nasıl oluyor görebiliyorsunuz. Dişhekimleri bu canlı cerrahilerden daha çok faydalanabiliyorlar. Normal çalışma dönemlerinde yapabileceklerini daha iyi algılayabiliyorlar. Ben bu kongrede canlı sunumla kökü enfekte olmuş kesici bir dişi çıkardım Oradaki sert ve yumuşak dokuları düzenleyip implant yerleştirdim. Türkiye’deki kongrelere birçok kez katıldım. İlk kez İstanbul’da 1990 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra ilk sunumumu yapmıştım. İzmir’e ise ilk kez geliyorum. Buradaki kongrenin çok büyük olacağını duydum ve teklifi hemen kabul ettim. Bu kongrede katılımcı çokluğu beni oldukça mutlu etti. Ben burada Balon Tekniği ile Sinüs Lifting konusunda canlı cerrahi uyguladım. Bu uygulama 7 yıl önce ortaya çıktı ve geliştirildi. Bir kardiyolog ile birlikte geliştirilen bir yöntem. Çünkü kullanılan balon anjiyoplastide kullanılan balonun aynısı. İsrail’de geliştirilmiş ancak günümüzde dünyaya yayılmış bir teknik. Bir kaç yıl içerisinde en çok kullanılan tekniklerden birisi olacağına inanıyorum. Bu tekniğin diğerlerinden ayrılan en önemli özelliği minimal invaziv bir teknik olması. Ameliyat sonrası komplikasyonları diğer yöntemlerden daha az olan bir yöntem. Diğer yöntemlerde oluşan komplikasyon bunda yok. 45 16. Kongre dişhekimi Kongrede gerçekleştirilen kurslar yoğun ilgi gördü Kongrede 3 gün boyunca 5 farklı kurs gerçekleştirildi. Çürük riskini belirleme, Döner sistemler ve MTA uygulamaları, Azot protoksit sedasyonu, İleri endodonti ve CAD-CAM konulu kurslara kayıt yaptıran meslektaşlarımız teorik bilgilendirme ve pratik uygulamalarla ilgi duydukları alanlarda kendilerini geliştirme olanağı buldular. Meslektaşlarımız kongre ile ilgili düşüncelerini paylaştı Çeşitli illerden organizasyona katılan meslektaşlarımız 16. Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi hakkında ki düşüncelerini aktardılar. Nadir Önem (Manisa): Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın genelde bu tür organizasyonlarına katılmaya çalışıyorum. Bu kongrenin de alanının geniş olması ve stantların yoğun olması çok iyi. Uluslararası bir kongre olması benim için önemliydi. Kendi şahsım adına canlı cerrahilerde sıkıntı yaşadım. Tercümanların dişhekimliği mesleğinden olmaması bazı durumlarda anlayış güçlüğüne sebep oldu. Benim bilmediğim tedavi yöntemlerinde ilk basamaklar atlanarak direkt uygulamanın gösterilmesi kişisel açıdan beni olumsuz etkiledi. Onun dışında başarılı bir organizasyon, birçok konuda eksikliklerimi giderdiğimi düşünüyorum. Candan Aydın (Düzce) Özellikle Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın düzenlediği organizasyonlara katılmaya çalışıyorum. İki çocuğum var, uzaktan geldim hatta arabam yolda bozuldu çok zor şartlar altında kongrede yer alıyorum ancak eşim bana büyük destekte bulunuyor. Ben sunumları izlerken eşim çocuk- 46 larla ilgileniyor. Ege Bölgesi’nin düzenlediği tüm kongrelerde fazlasıyla bilgi birikimi ediniyorum. Özellikle bu kongrede canlı cerrahiler, yurtdışından gelen meslektaşlarımızın sunumları gerçekten faydalı oldu. Bazı canlı cerrahileri daha önce de izlemiştim ancak bazı eksik kaldığım konuları pekiştirme fırsatı buldum. Asım Tüplek (Afyon) İzmir Dişhekimleri Odası-’nın öncülük ettiği bu tür organizasyonlar gerçekten doyurucu oluyor. Özellikle bu kongre içeriği açısından fazlasıyla doyurucuydu. Canlı sunumlar ve implant uygulamaları yeterliydi. Biraz daha konu çeşitliliği olmasını istiyorum. Teknolojik yenilikleri mesleki açıdan takip etme fırsatı bulmak da benim için sevindirici oldu. Hülya Turan (Aydın) Uluslararası kongre olması açısından benim için önemi büyük. Her kongrede daha fazla yeniliklerle buluşuyoruz. Bu konuda organizasyonda emeği geçenleri kutluyorum. Yabancı meslektaşımla sohbet fırsatı buldum oda kongre için etkileyici yo- dişhekimi rumunu yaptı. Katılım sayısı ne kadar bilmiyorum ancak görüldüğü kadarıyla yoğun bir katılım vardı. Canlı sunumlar ve yabancı meslektaşlarımızın anlatımları gerçekten beni etkiledi. Birçok eksikliğimi bu canlı cerrahilerde tamamlama şansı buldum. Özellikle stantlarda firmaların ilgisi de beni memnun etti. Yenilikleri görme fırsatı bulmak güzel. Ali Suat Kesimgil (İstanbul) Bundan önce Fethiye’de yapılan kongreye de katıldım. Orada da fazlasıyla memnun kaldığım için yeniden burayı tercih ettim. Benim açımdan oldukça doyurucu bir kongre oldu. Genelde EBDO’nun kongreleri konu fazlalığı açısından başarılı ve doyurucu oluyor. İstanbul’dayım fakat buradaki kongreleri yakından takip ediyor ve katılmaya çalışıyorum. Bu kongreden ciddi anlamda faydalandım. Bazı bilgileri pekiştirme fırsatı buldum. Biliyormuşuz gibi düşünüp aslında bilmediğimiz neler varmış dediğim anlar oldu. Meslekte eski olduğum için meslekte yeni uygulamaları takip etmek açısından kendi adıma yararlı buluyorum bu tür etkinlikleri. 16. Kongre Burcu Melek (Zonguldak) Çok faydalı bir kongre olduğunu düşünüyorum. Genelde Ege Bölgesi’ndeki kongre ve etkinliklere katılıyorum. Özellikle canlı cerrahi uygulamaları çok başarılı. Uluslararası kongreye yakışır sunumlar izledim. Görsel açıdan eksikliklerimizi görmek faydalı oldu. Onun dışında bildiğimiz tedavi yöntemlerini pekiştirmiş oluyoruz. Kamu hekimi olduğum için yapacağım tedaviler sınırlı ancak tabii ki uygulamayı orada yapamasak da ufkumu açıyorum, bu konuda etkisi çok fazla. Helga Zinneha (Antakya) Özellikle canlı cerrahilerde gözden kaçırdığımız çok ince ayrıntıları görmek çok faydalı. Kongrelerde bu tür canlı sunumların yararı tartışılmaz. Ben Azot Protoksit Oksijen Sedasyonu Kursu’na da katıldım. O da bu anlamda bilgi verici ve yeterliydi. Sadece 1.5 saatlik kurs sonrası bile kullanırken çok yarar sağlayacak bilgiler verildi. Ben oldukça verimli bir kongre olduğunu düşünüyorum. Poster ödülleri sahiplerini buldu Tepekule Kongre Merkezi’nin giriş katında sergilenen 56 poster kongre katılımcıları tarafından ilgiyle izlendi. Poster ödülleri kongrenin ikinci akşamı Arena’da yapılan ‘kokteyl prolonge’da sahiplerini buldu. Poster ödülleri şöyle sıralandı: Poster Birincilik ödülünü Dt. Burcu Kanat, Doç. Dr. Erhan Çömlekoğlu, Doç. Dr. Mine Dündar Çömlekoğlu, Dr. Osman Çulha ve Doç. Dr. Mehmet Ali Güngör’ün hazırladığı “Metal üzerine preslenebilen porselenlerin tamir ve bağ dayanımlarının FEA ile değerlendirilmesi’’ adlı poster. İkincilik ödülünü Dr. Ümit Candan, Prof. Dr. Nesrin Eronat, Prof. Dr. Murat Türkün’ün hazırladığı ‘’Fiberle güçlendirilmiş ve mikrofil/hibrit kompozit kombinasyonlarının eğme kuvvetleri karşısındaki dayanıklılığının in vitro karşılaştırılması’’ adlı poster. Üçüncülük ödülünü ise Evren Ok, Hüseyin Ertaş ve Banu Uysal’ın hazırladığı ‘’Kök kanalında kırılmış döner aletlerin kök kanalının apikal mikrosızıntısı üzerine etkisi’’ adlı poster aldı. 47 16. Kongre dişhekimi Serdar Sıralar’ın stand-up gösterisi eğlenceli dakikalar yaşattı Dergimiz yazarlarından Dişhekimi Serdar Sıralar, 16. Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları Uluslararası Kongre ve Sergisi’nde yaptığı stand up gösterisi ile kongre katılımcılarına eğlenceli dakikalar yaşattı. Mesleki anlamda ilk stand-upçımız olarak ün kazanan Serdar Sıralar, yeni hikayelerini anlattı. Özellikle hastalarıyla yaşadığı gerçek olaylar izleyenleri kahkaya boğdu. 15. Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları Kongresi sonrası bir çok fakülte ve organizasyondan davet aldığını belirten Sıralar, “Okul yıllarında makale yazmakla başladığım bu serüven, zamanla kendisini böyle bir gösteriye bıraktı. Aslında bu anlattığım hikayeler bir çok meslektaşımızın başına geliyor. Tek fark ben mizahi yönden bakıp öyle izleyicilere aktarıyorum” dedi. Arena’da düzenlenen gecede kongre yorgunluğu atıldı Kongrenin bilimsel bölümünde yeni bilgiler edinen ve meslektaşlarıyla fikir alışverişinde bulunan katılımcılar sosyal organizasyonlarla da kongrenin yorgunluğunu atmaya çalıştılar. Konuklar Bayraklı Arena’da yoğun katılımla düzenlenen gala gecesinde müzik eşliğinde doyasıya eğlenme fırsatı buldu. Gecede ayrıca Türk Prostodonti ve İmplantoloji Derneği Başkanı Çetin Sevük emekli olması sebebiyle Prof. Dr. Atilla User’e bir plaket sundu. 48 röportaj dişhekimi Dişhekimi Trent Loiseau: Bir “tersine göç” öyküsü klinikte dişhekimliği yapan Trent bir l öze de ri’n tle vle De ik leş Bir ka Ameri sürdürmeye karar verdi. İzmirli eşi Loiseau mesleki yaşamını İzmir’de ği ile muayenehane açtı. Sibel Kantaşlı Loiseau’nun da deste 2000 yılında Nato desteği için asker olarak İzmir’e gelen Dişhekimi Trent Loiseau kısa bir süre sonra İzmirli Sibel Kantaşlı Loiseau ile tanıştı. 5 ay sonra hayatlarını birleştiren çift Trent Loiseau’nun görevi sebebiyle bir süre daha İzmir’de yaşadı. 2002 yılından sonra çift ABD’ye geri döndü. Las Vegas’ta çalıştıktan sonra askeri görevini tamamlayan Louiseau, 2004 yılında doğduğu şehir Washington’a yerleşti. Burada özel bir klinikte dişhekimi olarak mesleğine devam etti. Geçtiğimiz yıla kadar Türkiye’ye dönme planları yapan çift, 2011 yılında İzmir’e yerleşti. Mesleğini burada sürdürmeyi düşünen Trent Loiseau, Türk vatandaşlığına baş- 54 vurdu ve bir meslektaşımızla ortak olarak hastalarını tedavi etmeye başladı. İzmir’e yerleşmeye nasıl karar verdiniz? Sibel Kantaşlı Loiseau: Trent evleneceği zaman aileme bir söz verdi. Ailem Trent’e “sürekli Amerika’da mı yaşayacaksınız?” diye sorduğunda, işlerini yoluna koyduktan sonra Türkiye’ye yerleşme sözü verdi. Bir bakıma sözünü tutmuş oldu. Trent Loiseau: Evet ailesine karşı bir söz vermiştim bunu yerine getirmeyi istedim. Sadece verdiğim sözden dolayı değil, eşim bir İzmir aşığı, ben de onun sayesinde burayı çok sevdim. Eşimi bura- dişhekimi dan uzak tutmak istemedim. Verilmiş bir sözüm de vardı o yüzden karar vermek zor olmadı. İzmir güzel bir şehir, çocuklarımız güzel bir okulda eğitim görüyor. Sevdiklerimle güzel bir yolculuğa çıktım, umarım her şey böyle güzel devam eder. Muayenehane açmak için Türk vatandaşlığı edinmem gerekiyordu. Uzun süren evrak işlerinden sonra bunu da gerçekleştirdim. Haziran ayında vatandaşlık işlemlerini tamamladım. Çalışma izniyle muayenehane açamayacağımı öğrenince başka bir yol aradım. Daha sonra derginizde yayınlanan ilanlarda Oya Hanım’ın iş ortağı aradığını gördük. Görüşmelerimiz sonucunda birlikte çalışmaya başladık. ABD’deki çalışma koşulları ile Türkiye’deki çalışma koşulları arasında ne gibi farklar var? Trent Loiseau: ABD’de özel klinikler resmi kurumlar gibi çalışıyor, yani hasta sayısı çalışma şekli devlet hastaneleri gibi. Özel klinikler de tüm hastalar güvence kapsamında tedavi olabiliyor. Özel klinik olmasına rağmen günde yaklaşık 20 hastayı tedavi ediyordum. Orada hekimler burası ile kıyaslanamayacak derecede çok kazanıyorlar ancak bir robot gibi çalışmak zorundalar. Türkiye’de durum çok farklı. Resmi kurumlar ile özel klinikler bambaşka sistem içerisindeler. Ben 3 asistan ile çalışıyordum, orada hastalar ilk kez geldiklerinde tüm çene röntgenlerinin çekilmiş olması zorunluluğu bulunuyordu. Dosyada hastanın tüm bilgilerinin bulunması şartı var. Burada hasta tedaviye geldiğinde bu tür prosedürler uygulanmıyor, gerekli olduğunda röntgen çekiliyor. Ben ABD’deki sistemi burada hastalarıma uygulamaya başladım. Teknolojiyi kullanma açısından bir farklılık görebiliyor musunuz? Klinik modernizasyonları açısından fark görmedim. Türkiye bu konuda oldukça gelişmiş durumda. İstediğiniz cihaz ve gereçleri bulabiliyorsunuz. Bu konuda sıkıntı yaşamadım. Türkiye’de bu açıdan bir eksiklik duyacağımı düşünmemiştim. röportaj ABD’de dişhekimi uzmanlığı ve malpraktis nasıl uygulanıyor? Trent Loiseau: Amerika’da dişhekimleri uygulayabilecekleri tüm tedavi yöntemlerini uzmanlık olmadan yapabiliyor. Uzmanlıklar da var ancak örnek olarak ortodonti uygulamalarını her dişhekimi bilgisi var ise yapabiliyor, yasal bir engel yok. Malpraktis konusuna gelince bu bizde çok önem verilen bir konu. Kliniğe gelen her hastaya dosyasını tamamlarken yapılacak tedavi ile ilgili oluşabilecek olumsuzluklar anlatılıp yazılı olarak izni alınıyor. Biz klinikte yazılı izin belgesi olamadan kesinlikle tedavi uygulamıyoruz. Ben burada yazılı izin istediğimde hastalar biraz şaşırıyorlar. Türkiye’de yazılı izin yaygınlaşmamış. Aslında yasal zorunluluğu olan bir uygulama ancak burada özel muayenehanelerde hasta ile hekim arasında arkadaş dost ilişkisi var. Duyduğum kadarıyla son zamanlarda Türkiye’de de bazı hekimlerin yaşadığı sorunlar sebebiyle uygulanma oranı artmış. Sonuçta yeni bir ülkede yeni bir yaşama başladınız, zorlandığınız konular oldu mu? Trent Loiseau: İzmir’de olmanın avantajım olduğunu düşünüyorum. Eşimin büyüdüğü yer olması, ayrıca insanlarının modern olması, sıcakkanlılığı, iletişim gücünün yüksek olması birçok zorluğu ortadan kaldırdı. Türkiye’deki sistemle ilgili bilgi sahibi olmam konusunda sıkıntılarım vardı. Mesela ruhsat nerden alınır, vergi dairesi nerede, vergi sistemi nasıl, işlemler nasıl yapılıyor, vatandaşlık işlemleri nasıl yapılıyor gibi. Bu konularda da hem eşim hem Oya Hanım çok destek oldular, bu sıkıntılar da artık kalmadı. Sibel Kantaşlı Loiseau: Trent’in bazı konularda az da olsa endişeleri vardı. Kendi ülkesinde başkasına ait bir klinikte çalıştığı için resmi işlerle uğraşmamıştı. Orada sadece hastalarını tedavi etmek dışında başka bir işle uğraşmıyordu. Bahsettiği gibi resmi işlerin yanı sıra mesleği ile ilgili cihaz ve malzemelerin nereden alacağı konusunda da sıkıntı yaşayacağını düşünüyordu. Ama hepsini bizim de desteğimizle çözdü. Şimdi her türlü işlemini kendisi yapabiliyor. 55 röportaj dişhekimi Dişhekimi Oya Ertuğrul Uzmanlığını tescil ettirdi nya’ya giderek ortodonti Bir kamu kuruluşundan emekli olan ve emekli olduktan sonra Roma 1,5 yılda onaylatamadığı uzmanlığı eğitimini alan meslektaşımız Oya Ertuğrul, Türkiye’de getirilmesinden sonra- Sağlık ortodonti uzmanlığını -bir torba yasayla 8 bilim dalında uzmanlık uzmanlığına kavuştu. Bakanlığı’na tescil ettirebildi. O artık hayalini kurduğu ortodonti İzmir Dr. Behçet Uz Hastanesi’nden emekli olduktan sonra içinde ukte olan uzmanlık eğitimini almaya karar veren Oya Yılmaz Ertuğrul, Romanya’da uzmanlık eğitimini aldıktan sonra, uzmanlık yasasındaki belirsizlik sebebiyle uzmanlığını tescil ettirememişti. Bir torba yasayla 8 bilim dalının uzmanlık yapılmasından yaklaşık 1.5 yıl sonra Türkiye’de tescil ettirebildi. Uzmanlığınızın Türkiye’de tescili için neler yaşadınız? Uzmanlığımı aldıktan sonra yaşadığım süreçte bu kadar zorluk yaşayacağımı düşünmemiştim. Ülkemizde uzmanlık konusunda yaşanan gelişmeler danıştayın uzmanlık ile ilgili yürütmeyi durdurma kararları bana uzun bir süreç yaşattı. Haziran 2010’da Ortodontist uzmanlık eğitimini tamamlayıp Romanya Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı diplomamı aldıktan sonra Türkiye’ye döndüm. Türkiye’de ki denkliği için sorun yaşamamak adına Sağlık Bakanlığı’nın istediği her türlü belgeyi temin ettim. Sağlık Bakanlığına başvurduğumda o dönemde burada uzmanlık yasası henüz çıkmamıştı. Ayrıca bazı itirazlar sebebiyle Danıştay uzmanlık yasası ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Bakanlık bu sebeple bir işlem yapılamadığını söyledi. O yüzden dosyamı geri almak zorunda kaldım. Uzun süren beklemenin ardından geçtiğimiz nisan ayında uzmanlık yasası ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı kalktı. Dilekçelerimin kabul edildiği haberi geldi. Evraklarımı verdim bir üniversitede jüri önünde tezimi hazırlayıp sınava gireceğim söylendi. Romanya’da aldığınız eğitim ile ilgili hangi kısaslara bakıldı? Öncelikle uzmanlık evraklarım değerlendirildi. Burada- 56 ki eğitim süresiyle Romanya’daki eğitim süresi uygunmu, Türkiye’de ki uzmanlık eğitim süresiyle aynımı. Sağlık Bakanlığı’nda bu konuyla ilgili uzun bir liste var. Yaklaşık birkaç ay sonra tüm dökümanlarımın ve şartların uygun olduğu söylendi. Daha önce Ankara’da bir üniversiteye başvrurum olmuştu. Kısa bir süre sonra eylül ayında sınavımın olduğu haberi geldi. Ankara’da bir üniversite tercih etmenizin sebebi neydi? Ankarayı tercih etmemin sebebi Sağlık Bakanlığı ile üniversite arasında sürekli bir evrak alışverişi oluyor. Bu aşamayı hızlandırmak için Ankara’da sınava girmeyi tercih ettim. Eğer İzmir’de olsaydı her eksiklikte istenen her onayda Ankara-İzmir arası mekik dokumam gerekiyordu. Sınav hazırlığı nasıldı ? 46 yaşında emekli olduktan sonra böyle bir dönem yaşamak yeterince heyecan vericiydi. Sınav için beni aradıklarında benim için hızlı bir hazırlık dönemi başladı. Yoğun stres ve heyecan ile hazırlık aşamam bitti. Bu konuda eşim çok destek oldu hem burada hem Ankara’da onun desteği ile bu süreci atlattım . Sınav tarihi 6 Eylül’de tezimle ilgili sunum yaptım 2.5 saat süren sözlü bir sınavın ardından sınavı başarı ile tamamladım . Son olarak söylemek istedikleriniz? Ortodontist olmak çocukluk hayalimdi, içimde bir ukdeydi. 46 yaşında başladığım ortodonti eğitimimi 50 yaşında tamamlayıp bu hayalimi gerçekleştirmek benim için güzel bir duygu. Herkese gerçekleştiremedkleri hayalleri için ne gerekiyorsa yapmalarını tavsiye ediyorum. haber dişhekimi Corega Firması’nın düzenlediği ses yarışması; Korostar’da meslektaşımız Figen Coşgun birinci oldu Semiha Meslektaşımız Figen Cosgun jüri üyeleri Osman İşmen, Selçuk Ural, Corega’nın düzenlediği KoroStar Yarışması’nın elemeleri 4 şehirde yapıldı. Jüri üyeleri Coşkun Sabah, Semiha Yankı, Selçuk Ural ve Osman İşmen, 600’e yakın yarışmacıyı izleyerek değerlendirdi. Eleme süreci son derece zorlu oldu çünkü yarışmacılar birbirinden yetenekliydi. Sonuçta jüri 600 kişi içinden 10 kişiyi seçerek finale bıraktı. Daha sonra bu 10 kişi arasından; internet üzerinden ve SMS’lerle yapılan oylama sonucu İzmirli Dişhekimi Figen Coşgun Korostar 2011 birincisi seçildi. Birinci seçilen meslektaşımız Figen Coşgun, duygularını bizimle paylaştı Beni yarışma sonucunu bildirmek için aradıklarında çok heyecanlandım. Tüm yarışma süreci o kadar keyifli geçti ki, kazanmak ikinci plandaydı. Elemeler ve albüm hazırlıkları gayet güzel ve eğlenceliydi. Birbirini hiç tanımayan 10 kişi çok güzel bir dostluk Yankı ve Coşkun Sabah ile birlikte... ortamı içinde, kısa zamanda güzel bir albüm yaptık. Korodaki arkadaşlarımın hepsi çok özel seslere sahip. Ben birinci seçilmiş olabilirim ama hepimiz koronun birincileriyiz. Bu ödülü onların adına da aldım. Öncelikle bana oy veren herkese teşekkür ediyorum. KoroStar’dan sonra müzik çalışmalarıma devam edeceğim. Müziksiz bir yaşam düşünemiyorum. Müzikal anlamda kendimi geliştirmek için her zaman pratik çalışmalar yapmaya ve görev yaptığım iki koroya gitmeye devam edeceğim. Çünkü müzikle uğraşarak pozitif enerji yükleniyorum, böylelikle hastalarıma daha özverili yaklaştığımı ve mesleğimi daha iyi yaptığımı düşünüyorum. Hayatım boyunca farklı müzik türleri ile ilgilendim. Genç kızlığımda pop müzikle iç içeydim. Şimdi de Türk Sanat Müziği ile ilgileniyorum. Önümüzdeki dönemde de oda müziğini denemek istiyorum. Tüm yarışmacılar ve jüri üyeleri bir arada... 58 dişhekimi Yarışma Jürisinden Semiha Yankı ve Selçuk Ural’dan yarışmaya ilişkin görüşlerini aldık Jüri Üyesi Semiha Yankı, yarışmanın sloganının ‘Geç gelse de gelsin şöhret’ olduğunu belirterek, “Bu sloganla yola çıktık ve 40 yaşını geçmiş 600’e yakın yarışmacı izledik. 4 noktada 5 eleme yaptık. Adana, İzmir, Ankara ve 2 İstanbul elemesinde dikkatimizi çeken yarışmacılar oldu. Figen Hanım da bu yetenekler içinde sesiyle dikkatimizi çekenler arasında yer alıyordu. KoroStar 2011 üyeleri çok farklı sesler ve yeteneklere sahip kişiler. Koro üyelerimizden hepsi bizim için birinci aslında. Çünkü hepsini biz seçtik. Bu yüzden jüri üyeleri olarak kimin kazanacağına dair hiçbir tahminde bulunamadık” dedi. Jüri Üyesi Selçuk Ural ise “Hayat şartları, ailevi sebepler gibi nedenlerle birçok insanın fırsatı kaçırdığını, yeteneğini gözler önüne seremediğini düşünüyorum. KoroStar, bu kişilere şöhret kapısını araladı. Figen Hanım, bir yandan mesleğini yaparken, bir yandan da müzik dolu bir hayat yaşıyor. Dişhekimliği, müzikle ilgilenmesine engel olmuyor, ud çalıyor, iki koroda birden görev yapıyor. Farklı müzik türleriyle ilgileniyor. Bu takdir edilecek bi durum. İlk on arasına giren isimler birbirinden değerliydi. Figen hanımın birinciliği benim için sürpriz olmadı” diye konuştu. Yarışmayı düzenleyen GSK Tüketici Sağlığı Grup Markasının Müdürü Sema Buluç, “Corega Diş Protez ürünleri, diş protezi kullanan kişilerin sosyal hayata girmelerinin önündeki engeli ortadan kaldırarak kendilerine güvenmelerini sağlıyor. Bir Anılar tazelendi haber GSK Grup Marka Müdürü Sema Buluç, Figen Coşgun’a plaket verdi. ses yarışmasında performans sergilemek de kendine güven gerektiren bir deneyim. 40 yaşından sonra özgüvenli bir şekilde jürimizin önüne çıkan ve yeteneğini sergileyen tüm katılımcılar dikkatimizi çekti. KoroStar üyeleri öğretmen, avukat, mühendis, hostes gibi farklı meslek gruplarından, müziği hayatlarının bir parçası olarak gören kişiler. KoroStar’ın birincisi seçilen Figen Coşgun’un dişhekimi olması hoş bir tesadüf oldu. Figen Coşgun, müziğe gönül vermiş bir diş hekimi. Yarışmanın jüri ve halk oylaması zorlu geçti. Her yarışmacımız birbirinden yetenekliydi ve kimin birinci olacağını kestirmek çok güçtü. Noterde yarışma birincisi hesaplanana kadar kimin kazandığını biz de bilmiyorduk” dedi. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 85 yılı mezunları düzenlenen gecede buluştular. Karşıyaka’da bulunan Kubi Balık Restoran’ında bir araya gelen mezunlar nostalji dolu bir gece yaşadılar. Her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdikleri gecede eski mezunlar birbirleriyle bol bol sohbet ederek, okul dönemlerinde yaşadıkları anıları tekrar tazeleme fırsatı buldular. Geceye katılanlar, ‘Herhangi bir olumsuzluk olmadığı sürece her yıl bir araya geliyoruz. Kimi zaman bir piknikte kimi zaman bir balık keyfinde. Ama asıl amaç anıları tazelemek’ diyerek memnuniyetlerini dile getirdiler. Gecenin ilerleyen saatlerine dek fasıl eşliğinde şarkılara eşlik eden mezunlar bir dahaki yıl yeniden bir araya gelmek dileğiyle geceyi noktaladılar. 59 haber dişhekimi “Komplike Vakalarda İmplant Uygulamaları Kursu”nda bir ilk Doç Dr. Uğur Tekin Dr. Dr. Roland Streckbein İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirilen Komplike Vakalarda İmplant Uygulamaları kursunda yurt dışından gelen bir meslektaşımız canlı sunum gerçekleştirdi. Böylece İzDO’nun gerçekleştirdiği kurslarda bir ilk yaşanmış oldu. Komplike Vakalarda İmplant Uygulamaları Kursu İzmir Dişhekimleri Odası Konferans Salonu’nda yapıldı. Çeşitli illerden çok sayıda meslektaşımızın katıldığı seminerde Almanya’dan Dr. Dr. Roland Streckbein ile Doç Dr. Uğur Tekin eğitime katılarak bu konudaki bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştılar. Türkiye’nin tedavi yöntemleri konusunda Avrupa standartlarından hiçbir eksiğinin bulunmadığını belirten Dr. Dr. Roland Streckbein, “Çeşitli illerde birçok seminer ve kursun yanı sıra canlı uygulamalara katıldım. Ülkenizdeki dişhekimlerinin yurtdışında mesleklerini icra eden dişhekimlerinden bazı konularda üstün olduğunu dahi söylemek yanlış olmaz. Burada çalışmalara katılmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Katıldığım seminerler sırasında çeşitli klinikleri ziyaret etme fırsatı buluyorum. Almanya’daki klinikler ile buradaki klinikleri ve teknolojiyi karşılaştırmak gerekirse; kliniklerin modernizasyonu konusunda bir fark göremiyorum” dedi. Dr. Dr. Roland Streckbein tüm dünyada kullanımı yaygınlaşan CAD-CAM sisteminin ülkemizde de yaygınlaşmasının gerektiğini söyledi. Teknolojinin birçok alanında kullanılan CAD-CAM dediğimiz bilgisa- 60 yar teknolojisinin, diş hekimliğine de birçok kolaylıklar getirdiğini belirten Streckbein sözlerine şunları ekledi; “Globalleşen bir dünyada sürekli yenilikler ile karşı karşıyayız. Teknoloji bizim tahmin ettiğimizden daha hızlı ilerliyor. Kendi mesleğimiz açısından teknolojiyi değerlendirmek gerekirse amaç: seans sayısını kısaltmak, yandaki dişlere benzer diş yapmak, doğal gülüşe sahip olmak ve tabii ki olabildiğince ağrısız tedaviler sunmaktır. Tüm dünyada yoğun olarak kullanılan CAD-CAM sisteminin Türkiye’de de yaygın olarak kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Bu sistem Türkiye’ye daha yeni yeni geliyor. Bununla ilgili daha yoğun çalışmalar yapılması gerekli. CAD-CAM sistemi ile Artık 1-2 gün içersinde estetik porselen dişlere kavuşmak mümkün hale gelmiştir” dedi. Katılımcılar iki günlük eğitimin dışında eğitim dokümanları, eğitimden sonra yapılan canlı uygulama tartışmalarına katılma ve sertifika sahibi olma gibi imkanlardan da yararlandılar. Kurs sonunda katılımcılara İsmet Talay firması Bego markalı implant hediye etti. dişhekimi haber KATILIMCI GÖRÜŞLERİ Emine Uysal Yılmaz (Gaziantep): Teorik açıdan cerrahi düzeyi uygulayabilen hekimler için bu tür kurs ve seminerlerin yararı olduğuna inananlardanım . Burdaki kursun yararının yanı sıra yeterliliği benim için önemliydi. Bir hekimin bu konuda bilgisi olmasa dahi bu kurs sonunda bu uygulamaları yapabileceği şekilde anlatılması benim için olumlu yanı. Özellikle canlı uygulamalar gerçekten yararlı oldu. Ben Gaziantep’ten geldim İzmir Dişhekimleri Odası’nın bu konudaki çalışmalarını takip ettiğim ve başarılı bulduğum için burayı tercih ettim. Fuat Akyıldız (Aydın): Teknolojinin sürekli ilerlemesi ile firmalarda tedavi yöntemlerini kolaylaştırıcı yenilikler sunuyorlar. Bizde bu yenilikleri kurs ve seminerlerle takip ederek pratiğe döküp uygulamaya çalışıyoruz. İmplant tedavi yöntemi sürekli kendisini geliştiren bir yöntem bizde en uç seviyede yapılabilen tüm uygulamaları geliştirmek için buradayız. Sabah erkenden kalkıp uzaklardan buraya geliyoruz çünkü bir şeyler öğreniyoruz. Bu yüzden çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Tüm etkinlikleri takip etmek istiyorum ancak bazen vakit yetersizliği bazen mesafeler engel oluyor. Bu sebeple İzmir Dişhekimleri Odası’nın bu çalışmaları bize daha yakın geliyor. Şerif Ünal Taşar (Uşak): Öncelikle İzmir Dişhekimleri Odası’nı bir konuda tebrik etmek istiyorum, diğer odalara göre daha fazla bu tür kurs ve seminerlere öncülük ediyor. İzmir Dişhekimleri Odası’nın kursları sonucunda implant yapmaya başladım. Gelişmeleri ve yenilikleri takip etmek açısından bu tür kursların yararına inanan bir hekimim. Burada aldığımız bilgilerin güncel olması ve bu uygulamaları gerçekleştirebilme seviyesine gelebilmek sevindirici. Ayrıca canlı uygulamalar ve verilen bilgiler sonucunda mesleğimde kendime olan güvenimi kazanmak benim için önemli. Hüseyin Aras (Çanakkale): İzmir bana daha yakın ve bu konuda daha çok aktivite gerçekleştiriyor. Ayrıca Doç. Dr. Uğur Tekin hocamızın burada olmasıda benim için tercih sebebi. Bu konularda kendimi eksik hissetiğim için kurslara katıldım . Teorik ve pratik anlamda oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu konuda kendisini eksik hisseden hekim arkadaşlarımın bu kurslara katılmasını tavsiye ediyorum. Demet Zengin (Kuşadası): Tedavi yöntemleri sürekli gelişiyor. Bizimde bu tür gelişmeleri takip etmemiz gerekiyor. Bu tür kurslarla kendimizi geliştirmemiz mümkün. Özellikle ben turizm bölgesinde çalıştığım için yenilikleri sürekli takip etmek zorundayım. Yurtdışından gelen hastalara daha iyi hizmet vermek ve avrupada ki tedavi yöntemlerini burada uygulamak için bu şart. İzmir bu konuda benim için büyük şans, odanın böyle kaliteli bir ortamda kurs vermesi sevindirici. Eksikliğini hissetiğimiz tedavi yöntemlerini burada canlı uygulamalı öğrenmek büyük şans. Deniz Demirci (Denizli): İmplant uygulamalarında belirli seviyeye gelmiş hekimler için oldukça iyi bir seminerdi. Yeni uygulamaları canlı sunumlarla pekiştirmek oldukça yararlı. Yalnızca eksik olduğumuz konularda seminerlere katılmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Bildiğiniz uygulamaların dahi üzerinden geçmek aslında hekimlikte çok önemli. Yenilikleri takip etmek ve tedavi yöntemlerinde ki gelişmelere ayak uydurmak zorunluluğunu hissetmeliyiz. İzmir bu konuda Ege Bölgesi içinde bulunan odalar arasında oldukça aktif . Bu konuda oda yönetimine ayrıca teşekkür etmek istiyorum. 61 haber dişhekimi 2011-2012 sezonu Perşembe Akşamı Seminerleri başladı Prof Dr. Ece Eden eki Yeri” “Ozonun Dişhekimliğind 6 Ekim 2011, Perşembe İzmir Dişhekimleri Odası’nda geleneksel hale gelen Perşembe Seminerleri’nin 2011-2012 sezonunun ilki W&H Firması’nın tanıtımı ile başladı. Ege Üniversitesi Pedodonti Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ece Eden, “Ozonun Dişhekimliğindeki Yeri” konulu sunumunu örnekler eşliğinde gerçekleştirdi. Sunum sonunda merak edilen soruları yanıtlayan Eden, yoğun ilgi den büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, ozonun sağlıkta olduğu gibi dişhekimliğinde de pek çok uygulama alanı bulduğunu söyledi. Prof. Dr. Eden sözlerine şöyle devam etti; “Ozon etkin bir dezenfektan olmanın yanı sıra dokuda iyileşmeyi ve immun sistemi olumlu etkileme gibi özelliklere de sahiptir. Ozon çürük profilaksisinde, kök yüzeyi çürüklerinin tedavisinde, beyazlatmada, kavite ve kanal dezenfektanı olarak, periodontal hastalıklarda ve cerrahide kullanılabilmektedir. 62 Yeni araştırmaların ışığında ozonun dişhekimliği alanında kullanımının gün geçtikçe artacağını düşünüyorum. Bu seminerde bu konudaki deneyimlerimi anlatmaya çalıştım. Meslektaşlarımın konuya ilgisi beni memnun etti.” 3 Kasım 2011, Perşembe 3 Kasım 2011 tarihinde gerçekleşen seminer GC (General Chemistry) firmasının yeni ürün ta- nıtımı ile başladı. Ardından Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Övül Kümbüloğlu ‘’Her Şey Ölçü ile Başlar’’ konulu semineri ile meslektaşlarımızla biraraya geldi. Doç Dr. Övül Kümbüloğlu güncel ölçü yaklaşımlarını, hangi protez türlerinde hangi malzemeleri kullanıldığını ve oluşabilecek sorunları meslektaşlarımıza anlattı. ĞLU Doç. Dr. Övül KÜMBÜLO r” şla “Her Şey Ölçü ile Ba okur mektubu dişhekimi Yeni Bir Dönem Başlıyor… Bihter Gürler / Gebze - Kocaeli Kıtalarındaki göreve yeni başlamış Mehmetçikler için en çok beklenen haber “askerliğin kısalmasıdır.” Öğrenciler ve mahkumların ise ömrünün “af ” beklentisi içinde geçtiği söylenir. Konuyu biraz daha özelleştirdiğimizde bu veciz söze ”diş hekimliği öğrencilerinin de “DUS” beklentisi bitmez” tümcesinin eklenmesi, şehir efsanelerinin boyutunu bir gömlek daha genişletmiştir. “Ha çıktı ha çıkacak!” derken… Sağlık Bakanlığı beklenen açıklamayı yaptı: “ 22 Nisan 2012” tarihinde diş hekimliği uzmanlık sınavı yapılacaktır.” Sağlık Bakanlığı’nın son 10 yılda diş hekimleri açısından yaptığı tek olumlu adım ne yazık ki değerini bulamamaktadır. Halihazırda üniversitelerde var olan saltanat sistemini bitirecek olan uzmanlık sınavına ise TDB’nin neden bu kadar karşı çıktığı akıl almaz bir çelişkidir. TDB’nin konuyla ilgili görüşlerini irdelemeden önce var olan durumu inceleyelim. Aşağıda bazı üniversitelerin diş hekimliği fakültelerinin “lisansüstü öğrenci kabul”ünün nasıl olduğuna ilişkin yönetmelik hükümleri yer almaktadır. ANKARA ÜNİVERSİTESİ: ……..Doktora programına öğrenci kabulünde; ALES puanı, lisans ve/veya yüksek lisans not ortalaması ve mülakat sonucu değerlendirilir. Temel tıp bilimleri programlarına başvuran Tıp Fakültesi mezunları için ALES veya TUS temel tıp puanı dikkate alınır. Değerlendirmede ALES veya TUS temel tıp puanının % 50’si, lisans veya yüksek lisans not ortalamasının % 20’si ve mülakat sonucunun % 30’u dikkate alınarak, anabilim dalı akademik kurulu önerisi ve enstitü yönetim kurulu kararıyla toplam en az 70 puan alanlar arasında sıralama yapılır………….. GAZİ ÜNİVERSİTESİ: ………Yüksek lisans ve doktora programları giriş puanları; ALES’in %50’si veya Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) temel tıp puanının %50’si, lisans not ortalamasının % 10’u, doktora için yüksek lisans not ortalamasının %10’u, yabancı dil sınavının % 15’i, mülakat sınavının % 25’i alınarak hesaplanır. Müla- 64 kat sınavında 50 puandan az alan öğrencilerin sınav notları değerlendirmeye alınmaz………. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ: ………….Doktora/sanatta yeterlik programlarında mülakat/yetenek değerlendirmesinde tam not üzerinden en az % 60 alan ve genel başarı notunda da tam notun en az % 70’ini sağlayan adaylar başarılı kabul edilir. Başarılı adayların kendi içinde sıralaması, mülakat jürisi tarafından genel başarı notuna göre yapılır. Genel başarı puanının eşitliği halinde adayların mülakat/yetenek değerlendirmesi notu dikkate alınır………… MARMARA ÜNİVERSİTESİ : ………….Doktora programlarına öğrenci kabülünde LES puanı yanı sıra Lisans ve/veya Yüksek Lisans not ortalaması ve mülakat sonucu da değerlendirilebilir.Bu değerlendirmeye ilişkin hususlar ile başvuru adayların sağlaması gereken diğer belgelerin (referans mektubu,neden doktora yapmak istediğini belirten kompozisyon,mesleki bilgi değerlendirmesi, lisans/yükseklisans program uyumu, KPDS –ÜDS sonuçları, Uluslar arası standart sınavlar, rektörlükçe yapılan yabancı dil sınavı v.b) başarı notuna ne şekilde değerlendirileceğine ilgili anabilim dalları başkanlarından gelen önerileri dikkakte alarak Yönetim Kurulu karar verir …………… İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ: ……….. Ancak, hazırlık sınıfları hariç, en az on yarıyıl süreli (beş yıl) Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık ve Veteriner fakülteleri mezunları için yüksek lisans öğrenimi notu ortalaması yerine, lisans öğrenimi not ortalaması; sekiz yarıyıl süreli (dört yıl) Eczacılık ve Fen fakülteleri mezunlarından yüksek lisans yapmamış olanlarda ise Sağlık Bakanlığınca düzenlenen esaslara göre laboratuar dalında kazanılan uzmanlık notu yerine, mülakat notu değerlendirmeye alınır ve bunların etki oranı Senato tarafından kararlaştırılır………. EGE ÜNİVERSİTESİ : ………….Adaylar, önceden duyurulan gün ve saatlerde jüri tarafından mülakat sınavına alınırlar. Mülakat 100 tam not üzerinden verilir. Bir adayın bi- dişhekimi limsel başarı düzeyi notu; başvurduğu programın puan türünden ALES puanının %50’si, lisans kademesi not ortalamasının %25’i ve mülakat notunun %25’inin toplamıdır. Adayların mülakat notunun en az 50, bilimsel başarı düzey notunun da en az 60 olması gerekir. Mülakata girmeyen veya mülakat notu 50’nin altında bulunan adaylar için bilimsel başarı düzeyi notu hesaplanmaz ve aday başarısız sayılır………. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ: …………Tıp Fkaültesi mezunu olmayanların ALES standart puanının %50’si esas alınır. Her iki alan mezunları için ÜDS puanının %10’u yazılı ve sözlü mülakat puanının %20’si , diğer mezunların ise yüksek lisans not ortalamasının %20’si alınır. Bu şekilde yapılacak Tıp, Diş ve Veterine Fakültesi mezunlarının lisans not ortalamasının %20’si hesaplama sonucunda 100 üzerinden 60 ve üzeri puan alan aday başarılı sayılır……… SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ: …..Doktora için başvuruların değerlendirilmesi; ALES’in %50’si yüksek lisans ortalamasının %20’si yabancı dil puanının %20’si ve en az 5 kişiden oluşan jüri tarafından yapılacak mülakatın %10’nunda oluşan başarı puanlarına göre EYK’ca yapılır….. Yukarıda yer alan yönetmelik hükümleri açıkça göstermektedir ki doktora eğitimine alınan öğrenciler her üniversitede farklı değerlendirme kriterlerine tabi tutulmaktadır. Hatta öyle ki nasıl doktoraya öğrenci kabul edildiği bile kısmen meçhuldür. Özellikle “mülakat”ın öğrenci kabulüne olan ciddi etkisi ise bu farklı değerlendirme kriterlerine “adaletsizlik” getirmektedir. Başka bir ifade ile sanki objektif kriterlerle sınav açılıyormuş gibi yapılıp, sonuçta başarıyı MÜLAKAT olgusuna bağlayarak, subjektif ya da deyim yerindeyse, sınavı yapanların kendi tercihlerine göre bir değerlendirme yapılmaktadır. Burada, mülakatta yer alan soruların nitelik ve niceliği ile bir tartışmaya girmem etik olmayacağı için şimdilik bu kısmı geçiyorum. Pek tabii ki bu sınava girenler bunu çok iyi bilirler. Sonuç: Bir lisanüstü öğrencisini sadece “merkezi bir sınavla” kabul etmenin eksiklikleri olsa da “adalet”i sağladığı gerçeği kesinlikle göz ardı edilmemelidir. TDB’nin web sitesinin ana sayfasında yer alan okur mektubu “TDB’nin uzmanlığa bakışı” linkinden, TDB’nin konuya olan muhalif yaklaşımı rahatlıkla anlaşılmaktadır. TDB uzmanlık sınavına karşı muhalif tutumunu “merkezi sınav sisteminin yanlışlığı” üzerine oturtmaktadır. Bunu yazmış oldukları makalede şu şekilde dile getirmiştir: “Avrupa, ABD, Avustralya gibi pek çok ülkede, dişhekimliğinde uzmanlık alanları (0 ila 9 arasında) farklılıklar gösterse de bu ülkeler arasında benzer olan husus “uzmanlık eğitimi alacak kişilerini sayısının” hiç bir ülkede merkezi bir otorite tarafından ve merkezi bir sınav ve kadroya bağlı olarak belirlenmemesidir.” TDB’nin bu yaklaşımı prensipte doğruymuş gibi gelebilir. Ancak, bu prensip “eş dost” ile işlerin yürümediği “uygar ve demokratik” sistemlerde geçerlidir. Bu noktada şunu sorgulamak gerekir. Şimdi uzmanlık sınavını yargılayan TDB neden yıllardır sınav sistemindeki “adaletsizliği” ve süren “saltanat” anlayışını sorgulamamıştır? Bunun da ötesinde son 15 yıldır mezun olan kaç diş hekiminin konu ile ilgili görüşünü alarak böyle bir açıklama yapmıştır? Uzmanlık sınavı, üniversitelerin önümüzdeki 20 yıl içerisindeki çehresini oldukça değiştirecektir. Uzmanlık sınavını sadece bir lisansüstü eğitime giriş sınavı olarak algılamak çok hatalıdır. Uzmanlık sınavı ister istemez diş hekimliği eğitiminde standardı da beraberinde getirecektir. Halihazırda fakültelerde farklı ekollerden gelen, köhnemiş bilgileri ısrarla yeniden anlatan bazı akademisyenlerin varlığı diş hekimliği eğitimin kalitesini ve standardını düşürmektedir. Uzmanlık sınavı ile diş hekimliği literatürüne katılacak pek çok yeni kaynak, yenilenmiş veriler gerek sınava girecek olan yeni yetişmiş diş hekimlerinin gerekse eski diş hekimlerinin bilgilerini tazelemesine yardımcı olacaktır. Sınavın diş hekimliğine katacağı bu olumlu etkilerin önemi de gerek fakültelerde, gerekse kongre, seminer v.b tüm platformlarda vurgulanmalıdır. Uzmanlık ve uzmanlık sınavı ile diş hekimliğinde yeni bir dönem başlıyor. Tüm Danıştay kararlarına rağmen hükümetin kararlı tavrı sınavın kesin olarak yapılacağının sinyallerini veriyor. Bu konuda da çok haklı. Diş hekimliği adına son yıllarda olan bu olumlu adım, diş hekimliğinin diğer alanlarında da etkisini gösterir ve umuyorum ki bu “sınav” diş hekimliğinde yapılacak olan sınavların ilki olarak zamanla yanına bir “board” sınavını da getirir. 65 haber dişhekimi Dişhekimliği Süreli Yayınları Üzerine Prof.Dr.İlter UZEL Sayın Meslektaşlarım, Türkçemizin diş hekimliği bilim alanında kullanılmasının önemini gördüğümüzden 2004 yılında Türk Dil Kurumu’nun da desteğinin alarak diş hekimliği fakülteleri öğretim üyeleri ile meslek tarihimizde ilk defa Çukurova Üniversitesi’nde bir “Bilgi Şöleni” düzenlemiştik. Bu şölene Türk Dil Kurumu Sayın Başkanı da katılmış ve ardından bu kurum bünyesinde bir “terim kolu” oluşturulmuştu. Bunu takiben 2008 yılında defa Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi “Türkçe Diş Hekimliği Terimleri ve Meslek Yayımcılığı Bilgi Şöleni” düzenlendi. Böylece meslek tarihimizde ilk “meslek yayımcılığı” gündeme gelmiş oldu. Bizce bu tür toplantıları düzenlemek Türk Diş Hekimleri Birliği’nin görevi olmalı idi. Ancak bu Birliğin değişmez (daha doğrusu turnike ile değişen) ekibi bu tür konularla ilgilenmeye tenezzül etmezler. Sonuç olarak bu alanda (Gazi Üniversitesindeki toplantı dışında) henüz yuvarlak masa, panel veya bilgi şöleni (sempozyum) tarzında bir toplantı düzenlenip kararlar alınamadı, ilkeler belirlenemedi ve öneriler getirilemedi. Bu nedenle bu mektubumda siz meslektaşlarıma meslek yayıncılığı konusunu ana hatları ile gündeme getirmeyi düşündüm. Sayın Meslektaşlarım, Hepimizin bildiği gibi son zamanlarda diş hekimliği dergi yayımcılığında büyük bir artış var. Bazı yayınevleri çoğu çeviri yazılardan oluşan bir, hatta birkaç dergi birden yayımlıyor. Çok iyi cins yüksek kaliteli kâğıtlarla tam renkli basılmış bu dergileri kaç meslektaş okuyor? Okuduğunu günlük pratiğine yansıtıyor mu? Bunlarla ilgili ciddi sorgulamalar (anketler) yapılmadığı için bu kadar zahmete katlanan bu özverili yayınevlerinin çabalarının zahmete değip değmediğini, masraflarını bile karşılayıp karşılamadıklarını bilemiyoruz. Öte yandan “resmen” görevleri olmadığı halde yeni açılan ve “büyük” fakültelerin “periferi” diye isimlendirdiği genç fakültelerimizde dergi çıkarma çabasına giriyorlar. Her dekan değişiminde kapağı, sayfa düzeni değişen, bu dergiler süreli yayın (periyodik) olma niteliğini de pek taşımıyorlar herhalde… Bazı “büyük” fakültelerimiz, dergilerinde artık Türkçeyi bıraktılar. Bu gidişle 50 yıl sonra Çince yayına başlarlarsa hiç şaşırmayacağız. Heveslerinin devamını -dış yayından fırsat bulabilirlerse- diliyoruz. Bazı “köklü” fakültelerimiz ise gövdeleri kurumuş olacak ki, birkaç ya- 66 zıyı bir arada yayımlayıp yasak savıyorlar sanki… Bu arada yayımcılığımızın tepesinde olması gereken ve süreli yayın konusunda “Journal of American Dental Association ( JADA) veya iki dille yayımlanan “Revue Mensuelle Suisse Odontologie (RMSO) gibi dergileri örnek alması gereken Türk Diş Hekimleri Birliği Dergisi’nin (TDBD) çağının çok gerisinde kaldığını üzülerek görüyoruz. Bu dergi –ne yazık ki- taşra gazeteleri düzeyindeki haberler, doldurma yazılar ve zoraki kaleme alınmış “Boş Yazı”larla adeta meslektaşlarıyla alay ediyor; diş hekimliği gibi seçkin bir mesleği ve ülkenin en zeki, çalışkan insanlarından oluşan meslektaşlarını at gözlüğü takmış gibi tek yanlı tutumu ile küçümsüyor. Evet… Birkaç satırla süreli yayımcılığımızın iyi durumda olmadığını vurguladım sanırım. Hakikat ortada (VERITAS IN MEDIA) Öyleyse “NE YAPMALI”? ÖNERİLERİMİZ Yukarıdaki durum nedeniyle süreli yayınlar konusunda ilk akla gelen şu önerileri sıralayabiliriz: 1. Bugün meslek dergilerimizin hiçbirinin yayın politikası yoktur. (Yayın kuralları ile yayın politikası birbirine karıştırılmamalıdır). Diş hekimliği mesleğinin nitelikleri ve çok yönlülüğü göz önüne alınarak her dergi mutlaka bir YAYIN HEDEFİ belirlemeli ve bu hedef çerçevesinde bir “YAYIN POLİTİKASI” oluşturulmalıdır. 2. Fakültelerimiz ayrı ayrı dergi çıkarmak yerine, aralarında bilimsel güç birliği oluşturarak ve dergi sayısını aza indirerek (mesela en düzenli yayın yapan fakülte dergisi etrafında toplanarak) yeni bir hedef çizmelidir.* 3. TDBD artık kendine çeki-düzen vermelidir. Kalıcı ve yayın deneyimi olan bir profesyonel diş hekimi kökenli yazı işleri müdürü ve ödenti ile sorumluluk almış ciddi bir yayın kurulu oluşturmalıdır.** 4. Ana dilimizde, Türkçemizde, yayın birincil hedefimiz olmalıdır. Kıdemli meslektaşlar genç meslektaşlarına deneyimlerini yansıtan Türkçe yazılar yayınlamalıdır. 5. Nihayet, dergiler, dergilerdeki yazılar ve yazarların okunurlukları anketlerle sorgulanarak gerekli yön düzeltmeleri yapılmalıdır. * Bir buçuk yıl önce sayın YÖK Başkanı’nın önerisi ile Diş Hekimliği Dekanlar Konseyi oluşturuldu. Bu konsey şimdiye kadar hiçbir alanda kalıcı bir öneri getiremedi. Bir-iki “şov” yaptı. “Böyle bir planlama ona düşmez mi” diye sormadan edemiyorum. ** Türk Diş Hekimleri Birliği’nin kendi dergisine bu ilgisizliğini seçmiş olduğu “Sendikal tarzda örgütlenmeye” bağlıyorum. (Bkz: Uzel, İ.: Yüzüncü Yılında Türk Diş Hekimliğinin Eleştirisi, Adana, 2009). oralmoral dişhekimi Vidali diş nedir? Serdar SIRALAR [email protected] 68 Ünlü komedyen ve geleneksel sinemamızın önder sanatçılarından Sadri Alışık’ın, unutulmaz filmlerinden birinde sarf ettiği bir tirat kulaklarımdan hiç silinmemiştir. Bir sebepten sesini kaybettiği için, çalıştığı gazinodan kovulan, zengin nişanlısı Cüneyt Arkın tarafından terk edilen ve bir kenar mahallede yaşayan yaşlı Sadri ağabeyin evine sığınan Hülya Koçyiğit’in, bırkalanan ses tellerinin ameliyatla düzeltilmesi için tam on bin lira gerekir. Hülya SSK’lı değildir ve olsa da bu ameliyatta on bin lira verilmezse bıçak kesmemektedir. Sadri abi çaresizlik içindedir. Parayı normal yollardan bulması imkânsızdır. Bu iş için kızın eski nişanlısının, babasının, fabrikasının, muhasebe servisinin kasasını soymayı uygun görür. Kasada milyarlar varken o sadece on bin eski TL araklar ve kız, ağzına doğru ekmek bıçağı büyüklüğündeki bir neşteri kurban bayramı acemi kasabı edasıyla tutarak yaklaşan cerrah tarafından iyi edilir. Aynı gün konuşur, hatta şarkı söyler. Sadri abi de, çaldığı paraları yerine koyabilmek için en kral gazino- cuya gidip bir konser için anlaşır. Hülya’nın dönüşü muhteşem olmalıdır. İşte Sadri Alışık’ın gazinocuya sarf ettiği o tirat aynen şöyledir: “Öyle gösterişli, öyle müthiş bir konser patlatalım ki, atom bombası bile yanında çatapat gibi kalsın!”. Bu ne büyük hayal gücüdür? Bu ne büyük zekâ kıvraklığıdır? “Atom bombası bile yanında çatapat gibi kalsın!”. Seyirciyi ilgilendiren budur işte. Hülya’nın muhteşem konseri, konsere gelen yakışıklı eski nişanlı Cüneyt Arkın ve göz göze geldikleri an. O an gönüllerde kopan fırtınanın yanında El Nino kasırgası baterist yellenselliği gibi kalır. Oysa film siyah beyaz. Sene daha altmışların başı. Ben dünyada yokum. Ses teli ameliyatı on bin lira. O kadar paran yoksa ses de yok. Kör sevgilinin gözleri açılsın diye arabesk şarkıcısı olan adamlar, babasının kalp ameliyatı parası için istemeye istemeye sevgilisini kırıp kendinden uzak- oralmoral dişhekimi laştırıp, zengin adamla evlenen kadınlar. Biz bunlarla büyüdük. Sonunda iş, çocuğunun yaşaması için 150 bin dolara patronunun ahlaksız teklifine boyun eğen Şehrazat’a kadar geldi dayandı. Zengin ve acımasız babaya, terk eden nişanlıya, araya giren sarı saçlı sosyetik kötü kadına falan herkes kızdı da; “Neden bizim sağlığımız güvencede değil kardeşim?” diye soran seyirci olmadı. Kasadan ameliyat parası çalan Sadri babayı affeden zengin nişanlı Cüneyt abi gözyaşları içinde alkışlandı da; “Devlet nerede kardeşim? Ses teli ameliyatı için illa hırsızlık mı yapmak lazım?” diyen çıkmadı. Ne diyelim? Sağlık olsun!! Bu bağlamda bakalım “Vidalı diş” nedir? Efendim vidalı diş, adından da anlaşılacağı gibi altında vidası bulunan, üst kısmı da aynen diş gibi olan bir şeydir. Her “dişçinin” “dükkanında” bir “Vidalı diş kutusu” vardır. Bu kutuda her boy ve kalınlıkta “Vidalı dişler” bulunmaktadır. Eksik dişi olan bir vatandaş “dişçiye” gittiğinde, “dişçi” bu kutuyu eline alır, haşır şuhur karıştırarak uygun vidalı dişi seçer ve eksik olan yere bunu vidalar. Budur! Bu aynı zamanda, son dönemlerde, Yüzüklerin efendisi ve Harry Potter ile birlikte, insanoğlunun hayal edebildiği en uçuk kurgulamadır. Hastalar kendilerince “Vidalı diş” diye bir mitos yaratmışlar, kendi aralarında dilden dile bu mitosu yaymışlar, yukarı mahallede uydurduklarını aşağı mahallede duyunca da iyice bir inanmışlar hatta ve hatta bazı tıp merkezlerini de buna inandırmışlardır: - Doktor bey ben şu vidalı dişlerden yaptırmak istiyorum. - İmplant’ı mı kastediyorsunuz? - Ay ne biliiim? İmplimant mı, çakma mı? Vidalı diş işte. - Bir panoramik radyografi lazım önce. Bakalım kemik yapınız uygun mu? - Yok canım, o kadar büyük bir işe kalkışamam ben. Hani böyle çeneye vidalıyormuşsun dişi, oluyormuş. - Yok öyle bir şey hanımefendi. - Aaa aaaa! Yalan mı söylicem doktor bey? Gazetede boy boy ilanı var. Hatta “Vidalı Diş Merkezi” bile var. - Bakın, implant belli aşamaları olan, cerrahi bir müdahaledir. Öncelikle... - Yok siz hala anlamadınız doktor. Çakma diş bu, vidalı, vidalı! - Tamam, peki! Yok bende o vidalardan. Ben yapmıyorum. - Peki tanesi kaç para bu vidalı dişin? - Yapmıyorum dedim ya efendim. Hem nereye, kaç tane yerleştirilmesi gerektiğini bilmeden ne söylense yanlış olur. - Ben biliyorum ayol. Bana iki tane çakılsa yeter. - Bence de!!!! Önemli not: Yukarıdaki Türk sineması örneği biz diş hekimleri için geçerli değildir. Hiçbir filmde sevgilisinin dolguları için banka soyan, babasına protez yaptırmak için şarkıcı olan ya da çocuğunun dişlerine tel taktırmak için patronun ayıp isteklerini kabul etmek mecburiyetinde kalan olmamıştır. Herkesin mutlaka mülayim bir “dişçi” akrabası / tanıdığı vardır ve böyle bir durumda o kişiye yeşillenmek suretiyle tedavi ücretsizce yaptırılır. 69 hobi röportaj > Özlem Kekeç “İşimdeki başarımı yüzme sporuna borçluyum” Ankara’da yaşayan meslektaşımız Tahir Özkan Kalkan için yüzmek sadece bir spor değil yaşam biçimini şekillendiren bir uğraşı. Bu yıl 25. si yapılan, uluslararası niteliği olan Çanakkale Boğazı Yüzme Maratonu’nda ülkemize birincilik madalyasını getiren Kalkan ile 25 yıldır yapılan bu yarışları ve yüzme sporunun yaşamındaki yerini konuştuk. Ne kadar zamandan beri yüzme sporuyla uğraşıyorsunuz? Yüzme hayatım dokuz yaşlarında başladı. Maalesef üniversite yıllarımda görmüş olduğumuz ağır eğitim nedeniyle bitirmek zorunda kaldım. Ancak memuriyet hayatımın emeklilikle sona ermesi yüzme hayatımı tekrardan alevlendirdi. Zamanınızı ne kadarını yüzme antrenmanlarına ayırıyorsunuz? Yaklaşık haftada altı gün, üç bin metrelik antrenmanlar yaparım. Bu, çalışma zamanımın yarısını alır. Muayenehaneme her gün saat 13.00’de gidebilirim. Yüzme aslında spor değildir. Terapidir de aynı zamanda. Kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarına ve postür bozukluklarına karşı en iyi ilaçtır. Otuz yıllık 70 muayenehanemde başarımı, iş hayatımla senkronize götürdüğüm yüzme sporuna borçluyum Bu son katıldığınız ve birincilik aldığınız 25. Çanakkale Boğazı Yüzme Maratonu’nun amacı nedir? Ne kadar zamandan beri düzenleniyor? Hangi ülkelerin sporcuları yarışıyor? Aslında bu bir aşk efsanesi. Halikarnas Balıkçısı’nın kaleme aldığı bir efsane. ‘Leandros’ adlı delikanlının Antik Yunan medeniyetinde sevgilisi ‘Hero’ yu her gün görebilmek için Çanakkale Boğazı’nda (Dardenel) karşı kıyıya yüzmesini anlatır. Leandros fırtınalı bir gecede boğazı geçmeye çalışırken başaramamış ve yaralanmış. Daha sonra onu suda gören ‘Hero’ Leandros’a sarılmış böylece Leandros’u ve Hero’yu merhametli sular koynuna almış, acıla- dişhekimi rına son vermiş. Bu efsaneyi yaşatabilmek için 25 yıldır Çanakkale Boğazı Yüzme Yarışı düzenleniyor. Bu yarışlar, aynı zamanda Çanakkale Zaferi’mizi de yaşatabilmek, bu olağanüstü direnişi ve yurt savunmasının haklı gururunu vurgulamak amacıyla 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda yapılıyor. Yenilmiş orduların torunları, Avusturalya’dan Yeni Zelanda’dan, İngiltere’den, Fransa’dan Çanakkaleye gelirler ve ’bari bu defa biz geçelim’ umuduyla her yıl bu yarışmaya katılırlar. Yaklaşık 6500m lik bir uzunluğu vardır geçilen yerin. hobi röportaj katıldığım Türkiye Havuz Yarışmalarında birçoğu altın olmak üzere 70 kadar madalyam var. 2006 yılında, yaklaşık 7000 m mesafeli, İstanbul Boğaz Maratonu ikinciliği derecesine sahibim. Ayrıca 2010’da İstanbul Boğazı üçüncülüğü ve 2009-2010-2011 yıllarında 8 kilometrelik Türkiye-Yunanistan (KaşMeis) Maratonu ikinciliklerim var. Ne kadar zamanınızı yüzme antrenmanlarına ayırıyorsunuz? Yaklaşık haftada altı gün, üç bin metrelik antrenmanlar yaparım. Bu, çalışma zamanımın yarısını alır. Muayenehaneme her gün saat 13.00’de gidebilirim. Yüzme aslında spor değildir. Terapidir de aynı zamanda. Kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarına ve postür arızalarına karşı en iyi ilaçtır. Otuz yıllık muayenehanemde başarımı, iş hayatımla senkronize götürdüğüm yüzme sporuna borçluyum Bu yılki yarışlarda yaklaşık kaç sporcu mücadele etti? Yabancı sporcuların katılımı nasıldı? 30 Ağustos 2011’de yapılan 25. Çanakkale Boğazı Yüzme Maratonu’nda toplam beş yüz yarışmacıydık. İki yüz on yabancı, iki yüz doksan Türk yarışmacı bulunuyordu. Kendi yaş kategorimde, 51-55 yaş grubunda yarıştım, 30 kişi arasından birinci oldum. Genel klasmanda ise 37. idim. Yaş grubumda 2. liği ve 3.lüğü İngilizler aldı yani gene geçemediler! Önceki yıllarda aldığınız dereceler ve ödüller var mı? Halen kırılmayı bekleyen bana ait üç Türkiye rekoru(200 m, 400m, 800m) var. 2009 yılından sonra 71 haber dişhekimi Genç dişhekimleri Hipokrat Andı’yla mesleğe adım attı Ege Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi 2010-2011 yılı Mezuniyet Töreni, EÜ Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Törene EÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Süer Anaç, Prof. Dr. Atilla Silkü, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr Celal Artunç, İzmir Diş Hekimleri Odası Başkanı Turgan Ülker, öğretim elemanları ile mezun öğrencilerin aileleri katıldı. Törenin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Celal Artunç, Ege Üniversitesi’nin Türkiye’deki en iyi dişhekimliği fakültelerinden birine sahip olduğunu belirtti. Prof. Dr. Artunç “Bilgiye ulaşmayı hedefleyen uluslararası tüm kanallara açık, kendisini sürekli eğiten ve bilimi kendisine rehber edinmiş, usta-çırak ilişkisine değer veren bir fakülteyiz. Bu amaçlar doğrultusunda ülkesine, devletine, milletine ve tüm insanlığa faydalı öğrenciler yetiştiriyoruz” dedi. EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süer Anaç ise konuşmasında; “Sağlık ordusuna nitelikli dişhekimleri katmanın onurunu yaşıyoruz. Öğrencilerimiz her zaman Ege Üniversiteli olmanın gururunu ve güvenini kendilerinde duymalılar” diye konuştu. İzmir Dişhekimleri Odası Başkanı Turgan Ülker de EÜ Dişhekimliği Fakültesi Yönetimi’ne Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın sürdürdüğü sürekli dişhekimliği eği- timi programlarına verdikleri destek nedeniyle teşekkür etti. Ülker, “Mezunlarımıza bir yandan mesleki kariyerlerini sürdürürken, diğer yandan meslek oadaları yönetimlerinde bulunarak mesleğin ve meslektaşarının prestijinin ve gelir düzeylerinin artması için uğraşmalarını öneriyorum”dedi. Bölüm birincisi Dişhekimi İpek Ceylan yaptığı teşekkür konuşmasında; “Sabahlara kadar süren ödevler, derslerimizin yoğunluğu nedeni ile gidemediğimiz konserler, bahar şenlikleri bize üniversite öğrencisi olduğumuzu unutturdu. Bunlara rağmen ağrılarla gelen bir hastamızın tedavi sonrası içtenlikle ‘teşekkür ederim’ demesi, bizim için bin bahar şenliğine değerdi” dedi. EÜ Dişhekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Nurselen Toygar’ın ettirdiği “Hipokrat Yemini”nin ardından diploma takdim törenine geçildi. Önce okul birincisi İpek Ceylan diplomasını Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süer Anaç’tan aldı. Daha sonra okul ikincisi Özge Kılınç ve üçüncü Burcu Hüseyin Alemdaroğlu da diplomalarını Prof. Dr. Celal Artunç’tan aldı. Tören, öğrencilerin keplerinin coşkuyla fırlatmalarının ardından 10. Yıl Marşı’yla ve ailelerin sevgi ve gurur dolu alkışlarıyla sona erdi. ADSM’ler sınıflara ayrıldı Bakanlık tarafından B- C ve D gurubu olarak guruplandırılan ADSM’lerden diş üniti sayısı elli ve üzerinde olanlar B Gurubu, diş üniti sayısı yirmiden fazla, elliden az olan ADSM’ler C Gurubu ve diş üniti sayısı yirminin altında olan ADSM’ler D Gurubu olarak sınıflandırıldı. Yapılan düzenleme 1 Ağustos 2011 tarihinden itibaren geçerli olmaya başladı. Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre sağlık tesislerinin hizmet sunum rollerinin belirlenmesi ve gruplandırılmasına esas teşkil eden Sağlık Bakanlığı Yataklı Sağlık Tesisleri Rol72 lerinin Yeniden Belirlenmesi ve Gruplandırılmasına İlişkin Kriterler çerçevesinde ADSM’lerin işlevselliği ve sağlık hizmet sunumunun daha verimli hale getirilmesi amaçlanıyor. Yine 1 Ağustos 2011 tarihinden itibaren geçerli olan ek ödeme yapılmasına dair yapılan yönetmelik değişikliği çerçevesinde yapılan düzenlemeler kapsamında, baştabip ve baştabip yardımcılarının ek ödemeye esas hizmet alanı, kadro unvanı, kat sayıları görev yaptıkları hastanenin hizmet rolüne göre belirlenmiş durumda. mavi köşe dişhekimi Avuçların Belleği Mavisel YENER [email protected] www.maviselyener.com 74 Yine aynı şey olmuştu. Ödevimi yapmama karşın, o soğuk, acımasız cetvelin avucumda şaklamasına az kalmıştı. Kalemimle isteksizce oynarken düşünüyordum: “Neden birinin hatası yüzünden diğerleri ceza alır?” Yan gözle toparlak yüzlü, orta yaşlı bir kadın olan öğretmenimize bakıyorum; otuz santimlik yassı cetveli, üstelik haksız yere, yemek istemiyorum. Ne korkunç, ne kocaman, ne dayanılmaz bir üzüntü bu. Suyunu sızdıran vazodaki çiçek gibi boynum bükülüyor. Çocuk dünyama yakışmıyor bu hüzün. Okula tertemiz önlüğüm, ufacık çantam ve sevinçlerimle geliyorum ama dönüşümde yanımda acılarım da var. Cetvel avucumu yakınca yalnız bırakılmış, çaresiz, unutulmuş, ezilmiş, itilmiş hissediyorum kendimi. Anlayamıyorum niçin ödevimi yaptığım halde cetvelin bana da yöneldiğini. Neden haksız yere ceza çeker insan? Zil çalsa kurtulur muyum? Cetvel kırılıverse, öğretmen yenisini bulamasa… Sıranın içine saklasam ellerimi… Ya da kaynayıversem arada, unutsa mesela… Belki de yorulup vazgeçer, kolay mı kırk iki kişinin avucuna vurmak. Ya da cesaretimi toplasam “Bu haksızlık!” desem. Gözyaşlarım ha aktı ha akacak, zor tutuyorum kendimi. Cetveli yememenin bir yolu olmalı, ödev yapmayanların evine gidip yaptıracak değilim ya… Arka sıralardan başladı öğretmen. Ödevi yapanlardan ve yapmayanlardan çıkan ses biraz farklı sanki. Kimisine daha sert vuruyor, ya da bana öyle geliyor. “Ayyy…” “ Uyyy…” “Offff…” “Acımadı kii…” “Örtmeniiim…” “Ufff…” Haylaz Hasan bizden bir yaş büyük, dokuz yaşında, “Tek başına yemektense toplu halde dayak yemek daha iyi öğretmenim, değil mi?” diye soruyor. Her şey onun yüzünden başımıza gelmişken bir de böyle alaylı konuşması yok mu… Kimse kimseye benzemiyor, herkesin tepkisi farklı. Öğretmen cetveli tam indirecekken, Osman elini çekiveriyor, belli ki çok korkuyor. Cetvel Osman’ın kafasında patlıyor. Öğretmen “Yağma yok Osman, uzat elini” diye öylesine gürlüyor ki… Şrakkk… Fazladan bir şrakkk daha! Osman küçülüyor, küçülüyor, yok oluyor… Cetvel büyüyor, büyüyor, sınıfı kaplıyor. Bu cetvel bu iş için özel üretilip okullara dağıtılıyor olmalı. Sırada Nurcan’ın avucu var. Nurcan’ın gözleri görmüyor. Onu neden görmeyenlerin gittiği okula göndermediklerini sorup duruyor annem, nereden bileyim. Yüzü yaşlılarınkine benziyor diye mi acaba, kimse onunla arkadaşlık etmiyor. Annesi götürüp getiriyor okula. Herkes dikkat kesilmiş bakıyor. Öğretmen ona “aç avucunu” diyor, Nurcan açıyor. “Şrakkk…” Bir an düşünüyorum, “görmeyenlerin gözyaşları var mıdır?” diye. Nurcan’ın hemen arkasında oturuyorum. Cetvelin kızgın yüzü bana dönüyor. Bir an gözgöze geliyoruz öğretmenle, ürkek ürkek bakıyorum; dönülmez yolda olduğumu anlıyorum. Şaappp… Sanki duyamaz oluyor kulaklarım. Ödevimi yapmış olmam hiçbir anlam ifade etmedi işte. Sırama kapanıp höykürerek ağlamaya başlıyorum, saç örgülerimin ucundaki beyaz kurdeleler sırılsıklam. “Eee, kurunun yanında yaş da yanar!” diyor öğretmen. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Hepiniz aynı yaştasınız mı demek istiyor, avuçlarımızın yandığını mı söylüyor? Cetveli yiyenler acıyı geçirmek için avuçlarını dizlerine sürtüyor. Kimisi sıranın demir kısmını tutup serinletiyor kıpkırmızı avucunu. Ben bunu yapmıyorum “acımadı” diye haykırmak istiyorum aslında. Karşı koyamadığım, kabullendiğim için çok kızıyorum kendime. Niye dayak yiyorum, niye niye? Duvarlar, kara tahta, kürsü, sıralar yığılıyor üstüme. Avuçlarımın belleği bunları asla unutmayacak, biliyorum… Zil çalıyor, önce cetvel sonra öğretmen çıkıyor, iki dakikada boşalıyor sınıf. Nurcan’la ben kalıyoruz içeride; sıramıza çivilenmiş gibiyiz. Nurcan’ın hep gönlüne dönük olan gözleri tavana dikili. “Biliyor musun, çok sevindim, öğretmen bana da vurdu” diyor. Ne demek istediğini anlayamıyorum. Kırgın, solgun, küskün ses tonuyla soruyorum: “Neden sevindin, anlamadım?” “Çünkü öğretmen beni sizden ayırmadı!” duyuru Başsağlığı dişhekimi Mutlu Günlerimiz Meslektaşlarımızdan; Meslektaşlarımızdan; > Naciye Berent, > Hakan Yurtkuran, > Ali Şenel Çobanoğlu’nun eşi ve oğlu, > Nuray Özmen’in kayınpederi, > Gözde Peker ve Murat Tekdal, > Ceyda Dalkılıç ve Murat Sinan Üner, > Haluk Demirçivi’nin oğlu Onur Demirçivi ile Bilge Gülebakan, > Ayhan Ateşli’nin kızı Rüya Ateşli ile Temel Çolak ile evlendiler. vefat etmiştir. Merhumlara Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz... Geçmiş Olsun Meslektaşlarımızdan; > Nazime Bucalılar’a > Ali Şenel Çobanoğlu’na ve oğluna > Yavuz Selim Aksoy’a > Mehmet Kudret Eren’e Rahatsızlıklarından dolayı geçmiş olsun dileklerimizi iletiriz. Tebrik ediyoruz. Satılık ve Kiralık > “Diş üniti ve kompresör birlikte (dentsan marka) Sterilazatör, amalgamatör, ışın aleti satılıktır.” İletişim: Burçin Ertem (0532)656 08 44 > “Aletleri ile birlikte Alsancak’ta devren kiralık muayenehane”İletişim: Murat Mustafa Özyörük (0532) 245 21 11 > “Şirinyer/İzmir adresinde aletleri ile birlikte kiralık muayenahane” İletişim: Figen Özerbay (0533) 479 70 65 43. sayıdaki bulmacanın çözümü 43. say› bulmacam›z› çözerek hediye kazanan meslektaşlarımız; > Oktay Kılıç / Kayseri > Orhan Karakoç / Balikesir > Ergin Huniler / İzmir > Ceren Akbulut / İzmir > Yetiş Kayık / İstanbul Duyuru sayfamızda yer alan haberler odamıza ulaşan bilgilerle sınırlı kalmaktadır. Sayfamızda yer almasını istediğiniz kendiniz ve diğer meslektaşlarımız hakkındaki haberleri lütfen bize iletiniz. 76 ödüllü bulmaca > Sinan Şahan SOLDAN SAĞA 1- Çam ağacının reçineli kabuğu- Bir olayın bulunduğu merkezi çevreleyen dokularda görülen- Güzel kokulu. 2- Dekarın onda biri - Kafkas ve Doğu Anadoluda yaşayan bir Türk boyu. - Sürekli olarak itme hareketini yapma. 3- (Kısaltma) Kılogram - Namus,haya- Olağanüstü kahraman ve olayların olduğu hikaye - Fas’ta işlenen yumuşak keçi derisi. 4Tren vagonlarını çeken buharlı makineGeliş gidiş - Salvador ön adlı dahi ressam. 5- Gemilerde kullanılan demir halka - Geminin zincirini toplayıp demirini kaldırmaya hazır olması. - Boru’da bağlantı parçası.- Kesintilerden sonra kalan miktar.6- Baca veya kuyu şeklinde keskin köşeli derin çukurluk.- Gerilmiş olan - İki ucu da çember üzerinde olan doğru parçası. 7-Küçük dağ, yükselti. - Wing chun dövüş sanatında usta deme şekli - Depolanmış yiyecek, içecek - (Halk dili) Eteklik. 8- Afrika da yetişen meyvelerin yağından krem yapılan ağaç - Bir peygamber - Bir ilimiz - (Simge) İridyum. 9- İnsanların yüzde seksen beşinin kanında bulunan madde- (Simge) Rubidyum- Bakladan yapılan meze.-Kızartmaya yarayan elektrikli kap-Üç anlamı veren yabancı önek. 10Bir soru eki - Dağ servisi - Ufuklar. - Tiroksin hormonu salgılayan salgı bezi. 11- Hassan Sabbah ve fedailerinin kalesi.- Organik kimyada en az bir ode karbon çift bağı içeren doymamış hidrokarbon - Türk müziğinde bir usul. 12- İskambilde dineri. (Sağlık). Alt çenesi öne doğru çıkık olan, çıkık çeneli- Bir kadın ismi-Kemiklerin toparlak ucu. 13Bir iletkenin elektrik yükü alma kabiliyeti- Baston- Hristiyan mabedi - Ağız içinde çıkan, sınırlı ağrılı ülser. 14- Gazelin ilk dizesi. - Dikenli hayvan-Simetrik olmayan. 15- Bir soru eki-Yüz geçirilmemiş yorgan, şilte-keten ve yünden dokunan kumaş- Türkiye’nin plaka simgesi. 16- Cet-Gitar için özel bir nota sistemi - Bir renk-İzalasyon maddesi olarak da kullanılan boyar madde- Bir cetvel türü- 17- Bir eksen ya da dingil etrafında dönen disk, teker- Kenarları ve açıları eşit dörtgen. - Dinlence. 18- Uzaklık anlatır. - Donuk - Bir nota- Birden n’ye kadar olan sayıların çarpımı 19- Vedic astrolojisinde ruhun şifresi anlamına gelen kelime.- Titreyen -Doğma,inak.20-(Simge) Lityum -İki farklı cismin titreşimlerinin birbirine uyması-(Kısalt-ma) Posta Kutusu. -Bir tür hafif ve kaba ayakkabı. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1- Yakınına getirmek - (Eski dil) İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş. 2- Asal bir gaz- Kısacası, özet- Karşılıklı alıp verme. 3-Mısır’daki büyük piramit. - Katışıksız duruma getirmek. 4- 1942 doğumlu Yeni Aşka Gazel, İki Ağıt dişhekimi gibi şiirleri olan günümüz şair, çevirmen ve edebiyatçısı.- (Okunuşu) Manyetik Rezonans kısaltması. 5- Başkalaşım sonucunda kalker ve dolomitik kalkerlerin yeniden kristalleşmesiyle oluşmuş bileşim. - Geleneksel süsleme sanatlarımızdan biri.- (Kısaltma) Anadolu Ajansı - Böceklerde soluk borusu. 6- Tümör- (Kısaltma) Amerika Birleşik Devletleri -(Kısaltma) Adenin Tri Fosfat - Şeker parçalayan enzimlerden biri.7- Amerikada bir eyalet- (Simge) Fransiyum- Dişi rakip - (Tersi) Müstahkem mevki. 8- Sicim- (Kısaltma) Uluslararası Otomobil Federasyonu.- Döllenmeye hazır olmayan yumurta hücresi. - Boy, büyük aile. 9- Genellikle ağız içinde yüzeysel soyulmalar ve ağrılı yaralarla başlayan otoimmün bir hastalık. - Eski bir uygarlık. 10- Bağırsaklar-(Tersi) ilave.- (Kısaltma) Anadolu Ajansı- Genişlik - Diş üst ve çevresinde bakteri ve yiyecek artıklarından oluşan tabaka.- En kısa zaman. 11- Eski durumuna getirilmiş. - Nesnel, objektif. -Sergen. 12- Utanma - Duvar yazısı- Doğu Anadoluda bir nehir. 13- Keten dövme tokmağı.-Nazım Hikmet’in soyadı-Dilsiz-Takım. 14-Argoda esrar-Bağnaz, aşırıdüşkün-Örnek-(Kısaltma) Türk Tarih Kurumu 15- İskeleti oluşturan sert yapılarBlucin-Desen yapan kimse. 16- Rafadan - Birisi için kötü sözler söylemek. - Oy. 17- Bir çoğul eki- Matematik- Yabancı- Lokma, dilim. 18- İstatistikde tepedeğer- Beri çevirme- Namazın bölümlerinden -At yavrusu. 19- Kuvvetlerin etkisi altındaki cisimlerin hallerini inceleyen bilim dalı.- Aç karşıtı. Fransa’nın plaka simgesi. - Meşime, son. 20- Tenkit- Orta kulak iltihabı- Duyuru. 21- Hamur Tahtası - Deride kırmızı leke kızarıklık - Hükümdar - Bir nota. BULMACAYI ÇÖZEN HER MESLEKTAŞIMIZA; Güney Diş Ivoclar Vivadent firması tarafından Anterior ve posterior bölgede güvenle kullanabileceğiniz a2 renginde tetric n ceram nano hibrit kompozitör tektup hediye edilecektir. 78 karikatür 80 > Dişhekimi Mete Ağaoğlu dişhekimi dişhekimi haber 3 haber 4 dişhekimi