FOSFATİDİLKOLİN

Transkript

FOSFATİDİLKOLİN
FOSFATİDİLKOLİN
Tarih: 03/30/2003
Fosfatidilkolin (lesitinden türemiştir), kolinin temel besin kaynağı olup bir fosfat grubu, 2 yağ
asidi ve kolinden medyama gelir. İçindeki yağ asitlerinin bileşimi fosfatidilkolinin sağlığı
destekleyici değerini belirler. Fosfatidilkolin mideye girdiğinde hücre zarıyla bir bütün olarak
birleşmek yerine, çoğu kolin, gliserol serbest yağ asiti ve fosfat grubuna ayrışır.
•
Her ne kadar kolin insan vücudunda metionin veya serinden yapılabilse de son
zamanlarda bir elzem besin olarak tanımlanmıştır.
İşlevi
•
Kolin yağların düzgün metabolizması için gereklidir; yağların hücre içine ve dışına
olan hareketlerini kolaylaştırır. Vitamin B12, 5-adenosilmetionin ve folik asit gibi,
kolin de insan vücudunda bir metil donör olarak rol oynar. Böylece, karaciğerdeki
yağların dışarıya çıkarılması gibi lipotropik etkide anahtar rolü nedeniyle, kolin
karaciğer fonksiyonu için esastır. Yeterince kolin bulunmaması halinde yağlar
karaciğerde hapsolur, metabolizmayı bloke ederler. Sonuç olarak, yağ ve safranın
hareketsizliği siroz gibi daha ciddi karaciğer bozukluklarının gelişmesine yol açar.
•
Kolin fosfatidilkolin ve sfingomyelin gibi hücre zarının temel unsurlarının
yapımındaki çok önemli rolü nedeniyle hücre zarı bütünlüğü için gereklidir.
•
Kolin asetilkolin sentezi için elzemdir. Kolin desteği hafıza da dahil olmak üzere
beyin fonksiyonlarında son derece önemli rol oynayan asetilkolinin kümülasyonunu
arttırır (Canty, DJ and Zeisel, SH. Nutr Reviews. 52;327-339, 1994).
•
Fosfatidilkolin kolesterolün çözünürlüğünü arttırarak ateroskleroza yol açma
yeteneğini azaltır. Kolesterol seviyesini düşürmeye, dokularda biriken kolesterolü
ortadan kaldırılmasına ve trombosit agregasyonuna engel olmaya yardımcı olur
(Brook, JG, Linn, S, and Aviram, M. Biochem Med Metabol Biol. 35;31-39, 1986.).
İçeriğindeki yüksek miktarda linoleik asit fosfatidilkolin desteğinin yararlarının
çoğundan sorumlu olabilir.
Etki Şekli
•
Kolin, özellikle karaciğer fonksiyonlarında metil donör olarak rol oynar.
•
Kolin asetilkolin, fosfatidilkolin ve sfingomyelin sentezine imkan verir.
İhtiyaç
•
Yakın geçmişte kolin temel besin olarak tanımlanmıştır.
•
RDA (önerilen günlük miktar):
Bebekler ve çocuklar: 125 ila 375 mg/gün
Kadınlar: 425 mg/gün; Hamile kadınlar: 450mg/gün; Emziren kadınlar: 500 mg/gün
Erkekler: 500 mg/gün
ABD de günlük ortalama alım miktarı: Fosfatidilkolin olarak yaklaşık 6 gr/gün
Bulunduğu Besinler:
•
Sebzelerde serbest kolin olarak (özellikle karnabahar ve marulda), tam tahıl, karaciğer
ve soyada.
•
Lesitin olarak (%10-20 fosfatidilkolin içerir) tam tahıl, et ve yumurta sarısında.
Eksikliği
•
Kolinin tamamen yokluğu nadirdir veya yoktur ve yalnızca araştırma çalışmaları
ortamında yaratılmıştır.
•
Yetersizliğinde kaslarda zayıflık, el ve ayak parmaklarında karıncalanma, kilo kaybı
ve yorgunluk görülür.
•
Kolinden fakir gıdalarla beslenen hayvanlarda karaciğer ve böbrek bozuklukları
gelişir.
•
Kolinden fakir gıdalarla beslenen insanlarda karaciğer yağ infiltrasyonu ve diğer
karaciğer fonksiyon bozuklukları gelişir.
Kolin hücre kültürlerinde insan hücreleri için temel besindir. Kolinden zayıf damar içi
(intravenöz) solüsyonlarla beslenen insanlarda kolin eksikliği belirtileri gelişir (Canty, DJ and
Zeisel, SH. Nutr Reviews. 52;327-339, 1994; Zeisel, SH, et al. FASEB J 5;2093-2098, 1991).
Terapötik Kullanım
Karaciğer Bozuklukları
Fosfatidilkolin çeşitli karaciğer bozukluklarının tedavisinde kullanılır:
*Akut ve kronik viral hepatit: Kronik viral belirtiler karaciğeri ciddi bir biçimde tehdit eder.
Halen çok sayıdaki kontrollü çalışmalar fosfatidilkolinin (PC)enfeksiyonda güvenli ve güçlü
bir girişim olduğunu tespit etmiştir (Mueting 1972, Hirayama 1980, Yamo1978, Kosina 1981,
Jenkins 1982, Visco 1985, Hantak 1990, Ilic and Begic-Janev 1991). Bu çalışmalarda oral ve
infuzyon yoluyla yüksek doz PC uygulamasıyla optimal sonuçlara ulaşılmıştır. Klinik bulgular
normale döndüğünde oral PC dozuna geçilmiştir. Bu hastalarda karaciğer enzimleri, serum lipitleri,
immün markerleri ve bilirubin seviyelerinin düşmesinin yanı sıra yapılan karaciğer biopsilerinde
yağ dejenerasyonu, inflamasyon, sarılık, karaciğer büyümesi ve fibrozda geriye hareket
kaydedilmiştir.
•
Karaciğer sirozu
•
Azalmış safra çözünürlüğü
•
Diabetik yağlı karaciğer
•
İlaç kaynaklı karaciğer hasarı: Antikonvulsan ilaç kullanımı sıklıkla karaciğer toksisitesine
yol açar. Ortalama beş yıl süre ile antikonvülsan ilaç kullanan demekler GGT ölçümleri ile
değerlendirilmiş (Hisanaga 1980) ve altı ay boyunca PC verilmiştir. Deneklerde istikrarlı
bir pozitif netice ve ayrıca GGT düzeylerinde azalma elde edilmiştir.
•
Toksik karaciğer hasarı: Kuntz (1965) kimyasal zehirlenmeye maruz kalan hastalarda,
Esslinger (1966) bitki zehirlenmelerine uğrayan hastalarda PC nin kayda değer etkiler
yarattığını bildirmiştir.
•
Yağlı karaciğer: Çeşitli derecelerde karaciğer hasarı olan 650 denek 5 yıl boyunca
izlenmiştir. Deneklere 950 mg intravenöz PC ile birlikte oral PC (450 – 700 mg)
uygulanmıştır. Kan değerleri normale dönünce yalnız oral PC verilmiştir. Hastalar
karaciğer hasarı şiddetine göre gruplandırılmıştır: yağ dejenerasyonu, akut inflamasyon,
kronik agresif inflamasyon ve ileri fibrotik hasar. Çalışmadaki bütün gruplar yarar
görmüştür. Deneklerin çoğunda yağ dejenerasyonunda geriye dönüş görülmüş, PC akut
inflamasyon olanlarda ortalama 10 gün gibi bir süre içinde hızlı bir iyileşme sağlamıştır
(Wallnoefer and Hanusch 1973).
Alkol kaynaklı karaciğer hastalığı: Maymunlar üzerinde yapılan çalışmalar fosfatidilkolin
desteğinin alkol kaynaklı karaciğer anomalilerine ve siroza karşı koruduğunu belirlemiştir.
Aynı etkilerin insanlar üzerinde de olabileceği tahmin edilmektedir. Bununla beraber kolin
tuzunun insanlarda alkol kaynaklı karaciğer hastalığı tedavisinde herhangi bir değerinin
olmadığı düşünülmektedir, ancak, genel karaciğer desteğinde yararlı olabilir.
•
Detoksifikasyon
Membran sağlığı organizmanın tamamının sağlığı demektir. Toksinlerin yağ asit asitlerine
afinitesi bulunmaktadır; lipit ortamına tam anlamıyla yerleşir, zayıflatır ve parçalarlar.
Muhtemel netice erken apoptoziz, hücrenin erken ölümüdür. Genel olarak normal mitoz vücut
sağlığının sürdürülmesi için yeni hücre oluşumunu sağlar. Ancak toksisitenin lipitlere olan
afinitesi toksinleri ve hastalıklı toksik lipitleri yeni oluşumların içine kolayca yeniden
dağıtabilir. Vücut sağlıklı olduğunda toksinlerin yeni yerleşimlere girişmelerini bağlayacak
yeter miktarda glutatyon ve askorbat ile bunları kontrol altında tutabilir. Ne var ki savunma
zayıf olunca toksinler sürekli olarak dağılabilir ve sonunda rejenerasyon sürecinin yavaş
olduğu merkezi sinir sistemi (MSS) ve kemikte saklanırlar.
Detoksifikasyonun hedefleri:
1. Esansiyel besinlerin dengelenmesiyle, yüksek enerji lipitlerin (PUPA ve HUP A) değiş
tokuşu yoluyla rejenerasyon ve detoksifikasyon sürecine enerji sağlamak, böylece
yenilenmiş güçle yeniden oluşuma yol açmak.
2. Doğru zamanda toksin gidericiler, askorbat, klorella ve mümkün ise IV glutatyonu dahil
etmek
Nörotoksinlerin detoksifikasyonu hücre zarının dengeli yağ asitleri ve destekleyici fosfolipitlerle
beslenmesini gerektirir. Fosfatidilkolin hücre zarındaki en verimli fosfalipittir ve 33.000 m2 lik
membranıyla karaciğeri toksisite ve enfeksiyona karşı korur. Karaciğer detoksifikasyonda çok
önemli rol oynar, ama bünyesindeki yağ asitleri ve nörotoksinlerin lipit eritebilirlik özelliği
nedeniyle toksik sıkıntıları ortadan kaldırabilmek için lipide dayalı girişimler gereklidir. Karaciğer
bir kez zarar görürse yağları daha fazla normal olarak metabolize edemez. Lipit havuzları karaciğer
yoluyla hepatositlerde birikir. Yağ asitlerinin beta oksidasyonu baskılanır, detoksifikasyon ve
prostaglandin üretimi zayıflar. PC üzerinde yapılan geniş kapsamlı araştırmalar fosfatidilkolinin
karaciğeri alkol, tıbbi ürünler, çevresel kirlilik, ilaç molekülleri(ksenobiotikler) ve viral, bakteriyel
ve fungal enfeksiyonlardan kaynaklanan hasara karşı koruduğunu ortaya koymuştur (Lieber 1994a,
1994b, 1995, 2001a, 2001b).
Hiperkolesterolemi ve Ateroskleroz
Fosfatidilkolin kolesterolün çözünürlüğünü arttırarak aterosklerozu indükleme yeteneğini azaltır.
Fosfatidilkolin aynı zamanda kolesterol seviyesinin azaltılmasına, kolesterolün doku depolarından
atılmasına ve trombosit agregasyonunun önlenmesine yardımcı olur (Brook, JG, Linn, S, and
Aviram, M. Biochem Med Metabol Biol. 35;31-39, 1986). Fosfatidilkolin içinde bulunan
yüksek linoleik asit içeriğinin yararlı etkileri aşağıdadır:
•
•
* Fosfolipit preparatı olan Lipostabil in ateroskleroz ve yüksek kolesteraol tedavisinde
kullanımı üzerine araştırma yapılmıştır. Bu Almanya yapımı %70 fosfatidilkolin
içerikli lesitin preparatının değerlendirilmesiyle ile ilgili yapılan muhtelif çalışmalarda
günde bir kez 1.5 gr ile günde 3 kez 3.5gr arasında dozlarla total serum kolesterol ve
trigliserit düzeyleri önemli ölçüde düşmüş, HDL kolesterol düzeyleri ise yükselmiştir
(Lipostabil. Natterman International GMBH,1990; Wojcicki, J, et al. Phytotherapy Res.
9;597-599, 1995).
Almanya’da “Essantiale” ticari isimle piyasada satılan yüksek konsantrasyonlu fosfatidil
preparatı FDA nın Alman eşiti olan BGA ‘dan ruhsat alacak yeterli klinik sonuçlar ortaya
koymuştur. Bu form doğru pozisyonda bağlanan, gliserol molekülünün ilk ve ikinci
karbonuna bağlanan, esansiyel yağ asiti, linoik asitin molekülün %50 sini oluşturduğu,
%90 fosfatidilkolin içermektedir. Bu preparatın önerilen standart kullanım dozu,
yemeklerle birlikte günde üç kez 350 mg dır(Essentiale, Natterman International GMBH,
1989).
Bipolar Depresyon
• Mania’nın beyinde kolinerjik aktivitenin azalmasıyla ilişkili olduğuna dair kanıt
mevcuttur. 15-30 mg/gün seviyesinde fosfatidilkolin desteğinin bipolar depresyon
tedavisinde yararlı etkiler gösterdiği tespit edilmiştir (Wutman, R, et al. Nutrition and the
Brain. Vol. 5. Raven Press: New York, 1979; Cohen, B, et al. Am J Psychiat 137:242-243,
1980; Cohen, B, et al. Am J Psychiat 139;1162-1164, 1982).
• Fosfatidilkolin kullanımı ile beyindeki kolin seviyesini yükselterek bipolar depresyon
hastalarında kayda değer gelişme veya semptomlarda iyileşme elde edilebilir. Bazı
çalışmalar Lityum karbonat, bipolar depresyonun standart ilaç tedavisinin beyindeki
asetilkolin aktivitesinin artışı olduğuna inanmaktadır (Jope, R, et al. Am J Psychiat
142;356-358,1985).
Alzheimer Hastalığı
• Kolin desteği normal hastalarda beynin içindeki asetilkolin akümülasyonunu arttırdığı için
bazı araştırmacılar Alzheimer hastalarına faydalı olabileceği varsayımında bulunmuşlardır.
Bazı çalışmalar kolin desteği ile beyindeki asetilkolin içeriğinin artışının hafızayı
geliştirdiğini göstermiştir. Bununla beraber fosfatidilkolin kullanan klinik deneylerde
önemli yararlar tespit edilememiştir. Çalışmalarda hem normal kişilerde, hem de
Alzheimer hastalarındakolin desteğinin hafızayı geliştirdiği tespit edilmiştir. Bununla
beraber, bu çalışmalar ve yorumları hakkında denek sayısının çok az , kullanılan
fosfatidilkolin dozunun çok düşük ve çalışmaların çok yetersiz bir şekilde tasarlandırılmış
olduğu yönünde eleştiriler ortaya çıkmıştır (Rosenberg, G and Davis, KL. Am J Clin Nutr.
36; 709-720, 1982; Levy, R, et al. Lancet 1;474-476,1982; Sitaram, N, et al. Life Sci
22;1555-1560, 1978).
• Alzeimer hastalığı kolinerjik transmisyonda azalma ile karakterizedir, ama Alzheimer
hastalığındaki kolinerjik transmisyon kolin eksikliği ile değil, asetilkolin transferaz
enziminin bozulmuş aktivitesi ile ilişkilidir. Asetilkolin transferaz asetilkolin oluşturmak
için kolin ile asetil molekülünü birleştirir. Ancak, yüksek düzeydeki kolin bu çok önemli
enzimin aktivitesini mutlaka arttırmadığı içinfosfatidilkolin desteğinin Alzheimer
hastalarının çoğunda etkili olduğu muhtemelen kanıtlanmamaktadır.
• Hafif – orta dereceli demens hastalarında yüksek kaliteli fosfatidilkolin preparatlarının 15 –
25 gr/gün dozunda kullanımı yararlı olabilir (Murray, M. p. 140, 1996).
Biçim
•
•
•
•
Doz
•
Kolin çözünür tuz olarak, en sıklıkla ya kolin bitartrat, sitrat veya klorid, ya da lesitinde
fosfatidilkolin olarak bulunur.
Lesitinin mevcut ticari şekillerinin çoğunda yalnızca %10-20 oranında fosfatidilkolin
bulunur.
“Fosfatidilkolin” olarak etiketlenmiş desteklerin çoğu yalnızca %35 fosfatidilkolin içerir.
Bazı yeni ve güçlü preparatlar %98 e kadar fosfatidilkolin içermektedir. Fosfatidilkolinin
bu saf formları daha az gastrointestinal yan etki nedeniyle tercih edilmektedir. Bu özellikle
yüksek dozda (15-30 gr) fosfatidilkolin gerektiren durumlarda özellikle doğrudur, çünkü
lesitin gibi düşük konsantrasyonlu biçimlerde çok büyük miktarlar kullanılmalıdır ki yan
etkiler neredeyse kaçınılmaz olacaktır.
İntravenöz formu da mevcuttur. Karaciğer vücudun en büyük organıdır ve infüzyondan ilk
PC akışını alır. Ancak artmış PC ve yüksek performanslı lipitleri (HUFA lar) paylaşan her
organ, her nöron, her hücrede lipit takası sistemiktir. Artan metabolik performansın da
sistemik olması beklenir.
%90 fosfatidilkolinli, en yaygın kolin desteği formu lesitinin kullanım dozu (yemeklerle
günde 3 kez:
- 350-500 mg t.i.d. karaciğer bozukluklarında
- 500-900 mg t.i.d. kolesteraolü düşürmede
- 5.000-10.000 mg g.d. Alzheimer hastalığı ve bipolar depresyon tedavisinde
(Murray, M. p. 141, 1996)
Yan Etkiler
•
•
•
Kolin ve fosfatidil kolin genellikle iyi tolere edilir.
Günlük 20 gr dozun üzerindeki saf kolin – fosfatidilkolin değil – balık kokusuna benzer bir
koku üretir.
Yüksek dozda, birkaç gram, lesitin iştahta azalma, mide bulantısı, midede şişkinlik,
gastrointestinal ağrı ve/veya bazı kişilerde diareye sebep olur.
Toksisite
Alıntı yapılmış kaynakların hiç birinde belirtilen yan etkiler dışında bir toksisiteye rastlanmamıştır.
Kontrendikasyonlar
• Fosfatidilkolin doktor kontrolü dışında depresyon hastaları (unipolar veya klinik
depresyon) için endike değildir, çünkü yüksek dozda fosfatidilkolin bazı durumlarda
depresyonu arttırabilir.
İnteraksiyonlar
• Kolin diğer metil donörlerle birlikte çalışır ve vücudun karnitin ve folik asiti korumasına
yardımcı olur (Daily, JW and Sachan, DS. J Nutr 125;1938-1944, 1995; Varela-Mreiras, G,
et al. J Nutr Biochem 3;519-522, 1992).
• Fosfatidilkolin ve pantotenik asit asetikolini oluşturmada kullanılır.
Fosfatidilkolin
“Teknik Versiyonu”
Alternative Medicine Review, Vol 7, #2, April, 2002
Giriş
Fosfatidilkolin (PC), yaşam kaynaklarında her zaman var olan başlıca maddelerden biri olan bir
fosfolipittir.(1). PC bütün hücre zarlarının ve kandaki lipoproteinlerin predominant fosfolipitidir.
Doğal surfaktantların ana fonksiyonel unsuru ve esansiyel bir besin olan kolinin, vücuttaki en
önemli rezervuarıdır(2). PC yağın parçalanmasını, emilmesini ve taşınmasını kolaylaştıran ve
entero-hepatik dolaşımla geri dönüştürülen safranın ana bileşenidir. Yakın zamana kadar PC
fosfolipitlerin bir komplex karışımı olan lesitin, ve diğer lipitlerle karıştırılıyordu. Yüzde otuz veya
daha fazla PC ile zenginleştirilmiş lesitin preparatları PC konsantresi olarak kabul edilmektedir.
Farmakokinetik ve Metabolizma
•
•
•
•
Kimyasal olarak, PC gliserole dayalı (CH2OH-CHOH-CH2OH) ve her üç karbonun
yerine geçen bir gliserofosfolipittir. Yağ asitleri karbon 1 ve 2 nin, fosfatidilkolin ise
karbon 3 ün yerine geçer. Basitçe anlatmak gerekirse, PCmolekülü bir baş grup
(fosforilkolin), bir orta kısım (gliserol) ve iki kuyruktan (farklı yağ asitleri) meydana
gelir. İki kuyruktaki yağ asitlerindeki değişkenliklerin nedeni insan dokularında PC
moleküler türlerindeki büyük çeşitliliktir.
İn vivo,PC iki ana yolla üretilir(4). Genel olarak, fosfatidik asit (PC) üretimi için iki
yağ asidi (asil “kuyruklar”) gliserol fosfata eklenir(“orta kısım”). Sonra, CDPkolinden fosfokolin (“baş grup”) eklenince, PA diasilgliserole dönüşür. İkinci yol,
fosfatidiletanominalin (PE) metilasyonudur; fosfolipit P Enin etanolamin baş grubuna
eklenen üç metil grubu bulunmaktadır, böylece PC ye dönüştürür.
Oral alımı yemeklerle 24 saatte %90 a kadar iyi absorbe edilir.
Postprandiyal dönemde PC kana aşama aşama karşır ve 8-12 saat sonra en üst
seviyeye ulaşır. Sindirim sürecinde PC moleküllerinin çoğundaki pozisyon-2 yağ
asitleri ayrılır(5). Sonuçta oluşan liso-PC kolayca intestinal duvar hücrelerine girer ve
•
•
•
arkasından pozisyon-2 de yeniden açillemeye geçerler. Pozisyon-2 yağ asitleri
membran akışkanlığına katkıda bulunur (pozisyon-1 ile birlikte), ama öncelikli olarak
eikosanoid üretiminde ve sinyal transdüksiyonunda kullanılır. PC yağ asitlerinin
omega-6/omega-3 dengesi diyette yağ asiti alımına bağlıdır(6,7).
Kolin çok büyük bir olasılıkla insan için temel besindir ve besinle alınan kolin
genellikle PC olarak mideye iner. Kan ve dokudaki kolinin PC olarak tutulur ve
besinle alınan PC “düşük salınımlı” kan kolin kaynağı olarak görev yapar. Yetersiz
beslenen düşük kan kolini olan bireylerde karaciğer steatozu ve bununla ilişkili
bozukluklar sıklıkla görülür ve bu bireyler genellikle PC desteğine olumlu yanıt
verir(10).
Metil grubun(-CH3) varlığı protein ve nükleik asit sentezi ve regülasyonu, faz-2
hepatik detoksifikasyonu ve metil verme gibi çok sayıda için biyokimyasal proses için
çok önemlidir.
Kısıtlı kolin alımı ile başlatılan metil yetersizliği insanlarda karaciğer steatozu,
maymunlarda kanser riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir. PC her bir PC
molekülünden 3 e kadar metil grup temin edebilen mükemmel bir metil grup
kaynağıdır.
Etki Mekanizmaları
• PC yaşamsal faaliyetlerin çoğunun gerçekleştiği, dinamik moleküler tabakalar olan hücre
zarının temel yapısal desteğidir. Toplam membran fosfolipitlerinin %40 ını oluşturan PC
nin varlığı membran akışkanlığının homeostatik regülasyonu için önemlidir. En dıştaki
hücre zarındaki PC molekülleri, prostaglandin/eikosanoid hücresel iletişim fonksiyonları
için ve hücre dışından içine sinyal transdüksiyonunu desteklemek için yağ asitleri salar.
• PC kanda dolaşan lipoprotein partiküllerinin temel bileşenidir. PC nin akciğerler ve
gastrointestinal sistem epitelyal-luminal ara yüzeylerini ciddi anlamda koruyan surfaktan
(yüzey-aktif) özellikleri vardır(14,15).
• Biyokimyasal olarak, PC bazı fosfolipitler ve diğer biyokimyasal olarak önemli
moleküllerin öncelikli prekürsörüdür. Ayrıca, PC in vivo antioksidan koruma da sağlar.
İnsan ve hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, PC çeşitli kimyasal toksinler ve
farmasötik advers etkilere karşı koruduğu görülmüştür.
Klinik Endikasyonlar
Bugüne PC nin en iyi belgelenen klinik başarısı, muhtemelen hasar sonrası karaciğerin iyileşmesi
hücre zarı kütlesinin iyi bir şekilde yenilenmesini gerektirmesi nedeniyle, karaciğer hasarını kayda
değer bir şekilde iyileştirilmesi olmuştur. Sekiz çift-kör deney çalışması ve sayısız çalışma raporu
bulguları, enzimatik ve diğer biyokimyasal göstergelerde iyileşme, karaciğer dokusunda daha hızlı
fonksiyonel ve yapısal onarım, deneklerin genel durumunda hızlı iyileşme ve PC tedavisinden
sonra uzamış survi dahil olmak PC nin üzere önemli klinik yararları olduğunu göstermiştir.
Alkole BağlıHepatik Steatoz ve İnflamasyon
• Knuechel alkole bağlı hepatik steatoz (yağlı karaciğer) ve inflamasyonu olan 40 erkek
hasta üzerinde çift-kör bir çalışma yapmıştır. Deneklerin aldıkları ilaçlar kesilmiş ve iki
gruba randomize edilmiştir; bir gruba plasebo, diğerine ağızdan günde 1350 mg PC (B
vitaminleriyle takviye edilerek) verilmiştir. İki hafta içinde PC nin yararları açıkça
görülmüş, sekizinci haftada biyokimyasal karaciğer fonksiyonları ölçümlerinin çoğu
plaseboya göre önemli ölçüde düzelmiştir.
• Daha sonra yapılan iki çift-kör çalışma bu bulguları desteklemiştir. Schuller Perez ve San
Martin çalışmalarında vardıkları sonucu söyle belirtmiştir: “Görüşümüze göre alkole bağlı
steatoz tedavisinde yüksek-doymamış fosfatidilkolin kullanımı çok verimlidir.”(18).
•
Buchman ve arkadaşları 15 yağlı karaciğer hastasına çift-kör intravenöz total parenteral
nutrisyon olarak PC uygulamış ve önemli yararlar elde etmiştir(19). Diğer araştırmacılar da
hafif ila orta dereceli hepatik inflamasyonu olan vakaların en çok PC desteğinden
yararlandığını bildirmiştir(20).
Hayvanlar üzerinde yapılan bir çalışmada maymunlara sekiz yıl boyunca günlük alkol kürü
uygulanmıştır. Körleme çalışma planlamasından sonra bazı hayvanların diyetine PC
eklenmiştir. Birkaç yol sonra PC olmaksızın alkol verilen maymunlarda ileri fibrozis
gelişirken PC desteği verilmiş maymunlarda yağlı karaciğer ve hafif fibrozis gelişmiş, ama
daha fazla ilerlememiştir. Daha sonra hayvanlardan üçüne verilen PC kesilmiş ve alkole
devam edilmiş; bunlarda hızlı bir şekilde yaygın, yaşamı sonlandıran karaciğer fibrozu
gelişmiştir.
İlaca Bağlı Karaciğer Hasarı
• Bir çift-kör çalışmada rifampin ve diğer iki anti-tüberküloz ilaç kullanımı nedeniyle
karaciğer hasarı olan 101 tüberküloz vakası plasebo verilenler ve günde 1350 mg
güçlendirilmiş PC verilenler olarak iki gruba ayrılmıştır. Üç ay sonra PC grubunun SGOT
ve SGPT enzim düzeylerinde ciddi azalma kaydedilmiştir.
Hepatit B
• Kronik Hepatit B virüs infeksiyonu nedeniyle ilerleyen karaciğer hasarı olan (HBsAg
negatif) 30 hasta üzerinde yapılan çift-kör çalışmada standart immnosupresif tedavinin yanı
sıra hastaların bir bölümüne PC (günde 2300 mg), bir kısmına da plasebo uygulanmıştır.
Bir yıl içerisinde PC grubu karaciğer yapısında kayda değer iyileşme ile önemli oranda
stabil olurken plasebo grubunun durumu kötüleşmiştir(23).
• Atmış hepatit B pozitif hasta (HBsAg pozitif) 60 gün süre ile güçlendirilmiş PC (günde
1350 mg) ve plasebo grubu olarak ikiye ayrılmıştır. 30 günden itibaren PC grubu %50
HBsAg-negatif olarak, %25 HBsAg negatif plasebo grubuna göre klinik olarak gelişme
göstermiştir(24).
• 50 hastanın dahil edildiği bir çift-kör çalışmada, bütün HBsAg negatif, ve biyopsi ve
immunolojik testlerle çok ağır karaciğer hasarı tespit edilen hastalarda PC grubu (günde
1350 mg güçlendirilmiş PC) plasebo grubuna göre kayda değer yarar görmüştür(p<0.001).
PC grubundaki hastaların %80 inin (25 hastada 20) önemli oranda gelişme gösterdiği tespit
edilirken, plasebo grubundaki hastaların %24 ü (25 hastada 6) orta derecede iyileşme
göstermiştir. PC grubunda plasebo grubuna göre hücre yapısı, biyokimyasal, ımmunolojık
ve hematolojik parametreler önemli oranda düzelmiştir. Bir yıl süren çalışmanın sonunda
klinik iyileşme devam etmiştir(25).
Hepatit C
• Çok merkezli, çift-kör bir çalışmada, kronik hepatiti olan (B veya C) 176 hastaya 24 hafta
boyunca interferon-alfa verilmiş, daha sonra 24 hafta süreyle PC (günde 1.8 g) ve plasebo
olarak randomize edilmiştir. Özellikle hepatit C alt grubunda olmak üzere önemli miktarda
hasta PC ye cevap vermiştir. Buna ilaveten, 24 hafta daha sürdürülen PC desteği ile daha
uzun süreli gelişme elde edilmiştir(26).
• Uzun süreli, çok merkezli çift-kör bir PC çalışması sürdürülmektedir; sonuçları bu hayatı
tehdit eden hastalığın yönetiminde büyük bir atılım olabilir(27)
Respiratuar Distres Sendromu
*Prematüre bebeklerde surfaktan PC bakımından anormal derecede düşüktür. Dışarıdan verilen
olgun profilli surfaktan tedavisi (total fosfatidilkolinin %70-80 i PC ile) respiratuar distres
sendromu(RDS) olan veya RDS riski taşıyan bebekler için standart tedavidir. Klinik deneylerin
metaanalizi doğal surfaktanların sentetik olanlara göre daha gelişmiş hayatta kalım ve genelde daha
iyi sonuçlar sağladığını önermiştir(28). 78 RDS li bebek üzerinde yapılan bir başka randomize
çalışmada doğal surfaktan 6 saat sonra üstünlüğünü kanıtlamış, 24 saattesurfaktan PC profili
normale dönmüştür(14).
Nekrotizan Enterokolitis, Gastrointestinal koruma
Gastrointestinal sistemin ana intrensek surfaktanı olarak PC gastrik epitelyumun asit bariyer
özelliklerinin korunmasına yardımcı olur. Hayvan çalışmaları, PC aspirin ve diğer non-steroidal
anti-inflamatuar ilaçların etkilerini bloke etmeden advers GİS etkilerine karşı koruduğunu
önermektedir(25,29,30). Carlson ve arkadaşları PC den ve diğer fosfolipidlerden zengin formülle
beslenen pre-term bebeklerde daha düşük nekrotizan enterokolitis vakası olduğunu
bildirmişlerdir(31).
Merkezi Sinir Sistemi Kolinerjik İmbalansı
• Israrlı anekdotsal iddiaların tersine on çift-kör, plasebo kontrollu çalışmada PC kognisyona
yarar sağlamamıştır(32). Kolinerjik imbalansının özelliği olan ataksi, tardiv diskinezi ve
diğer merkezi sinir sistemi sorunlarına karşı yapılan çalışmalarda düş kırıklığına uğratan
sonuçları da açıklayabileceği üzere PC nin “terapötik penceresinin” çok dar olduğuna dair
göstergeler bulunmaktadır.
Toksisite ve Yan Etkiler
PC diğer besinlerle gayet uyumludur ve besinlerle birlikte kullanıldığında absorpsiyonu artabilir.
Standart toksikolojik değerlendirmeler PC den kaynaklanan önemli akut veya kronik toksisite ve
mutajenisite ve teratojenisite olmadığını göstermiştir. PC günlük kullanımda (18 grama kadar) iyi
tolere edilir. Intolertans semptomları neredeyse yalnızca GIS rahatsızlığı-diare, fazla şişkinlik hissi
ve bulantı ile sınırlıdır.
Doz
Terapötik kullanım aralığı günde 800 – 2400 mg, ve karaciğer salvajı için 4 – 6 gram veya daha
fazlası önerilmektedir. Ağır karaciğer hasarı olan vakalarda en iyi sonuç, terapiye intravenöz ve
oral PC tedavisine birlikte başlayıp, gelişme elde edilmeye başladıktan sonra oral desteğe devam
edilerek elde edilir. “Death cap” diye bilinen mantardan zehirlenme neticesi meydana gelen
karaciğer hasarında bu prosedürün hayat kurtarıcı olduğu kanıtlanmıştır(34)
Referanslar

Benzer belgeler