istanbul 16 nolu ceza mahkemesi başkanlığı`na

Transkript

istanbul 16 nolu ceza mahkemesi başkanlığı`na
İSTANBUL 16 NOLU CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
Dosya No
:2011/14 Esas
İddianame No
:2011/425
Sanık
:Hanefi AVCI
Konu
: Tanık beyanları ve TUBİTAK Teknik raporla karşısında yeni
hukuki duruma göre kısa savunmam.
O
M
Ankara’da talimatla ifadeleri alınan tanıklar Aslıhan Zeynep TAŞDEMİR
( Kopuzlu), Abdurrahman Gazi VURAL, Mehmet YAMAN, Onur Can ÖZDEMİR
kitabımın yayınlanmasında görevli yayın evinin editör, grafiker gibi görevliler olup
kitabın yayına hazırlanması safhası ile ilgili en sağlam en iyi bilgilere sahip kişiler
olması hesabıyla ifadelerini ayrı bir önemi olduğu izahtan varestedir. Bu tanıklar
ifadelerinde özetle
T
V
.C
Editörler Tanık Zeynep TAŞDEMİR ve Abdurrahman Gazi VURAL
ifadelerinde “ .. kitabımın editörü olduklarını kitabın ilk defa kendilerine redakte
edilmek üzere 2010 yılının Şubat sonu ile Mart başlarında geldiğini yazarı olarak
benim 10 Nisan Polis bayramına çıkarmak istediğimi, … redaksiyonun uzayınca
on nisana yetişmeyeceğinin anlaşılması ile Haziran ayına yetişmesini istediğimi ancak
düzeltme safhasının uzadığı için Ağustos ayında ancak yayınlanabildiğini..”
D
A
Her iki tanık da beyanlarında “ Kitabın tüm redaksiyon işlerini
kendilerinin yaptığını, bu işi için zaman zaman benimle beraber çalıştıklarını, bazen
da USB veya e-posta ile düzeltme metinlerinin aramızda taşındığını..” anlattıkları
O
Redaktör olarak kitabı yayına hazırlayan bu iki tanıkla beraber
kitabın yayına hazırlanmasında grafiker ve tasarımcı olarak da görev yapan diğer
tanıklar Mehmet YAMAN ve Onur Can ÖZDEMİR ile birlikte dört tanıkta kitabın
son halinin 10.08.2010 tarihinde yayın evinde yapılan toplantıda netleştirildiği,
13.08 2010 tarihinde kitabın dizin vs bitirilip 16.08.2010 da basılmak üzere
matbaaya verildiğini, 16.08.2010 da basımına başlanıp ilk sayılarının 18.Ağustos
tarihinde teslim alındığını belirtmişlerdir.
Bu beyanlarını teyit eden yayın evi belgelerinin olduğunu da belirttikleri
gibi daha önceki savunmamada mahkemeye sunduğum, yayın evinin güvenlik ve
bilgisayar kayıtlarına göre benimde 10. Ağustos 2010 tarihinde yayın evinde
olduğum, kitabın metin redaksiyon vs işlemlerinin yaptığımız 10.08.2010
tarihindeki toplantıda bittiği, dizin vs işlemlerinin 13.08.2010 tarihinde
tamamlanıp 16.08.2010 da matbaaya verildiğini Ayrıntı matbaasının belgelerinde
görüldüğü.
1
Bu beyanların ODATV bulunan şahsımı ve kitabımı ilgilendiren
belgelerin özellikleri ile birlikte değerlendirildiğinde, Hanefi.doc dosyasının ilk
oluşturulma tarihi 12.07.2010, ODATV bilgisayarlarına ilk gelişi 26.07.2010 olarak
gösterilmektedir. Yayınevi kayıtları ve kitabı yayına hazırlayan kişilerin tanıklığına
göre, kitabın ana hatlarıyla yazılmasından 4-5 ay sonrası oluşturulan dosya içeriğinin
kitabımla alakasının olamayacağı çok açık olarak bellidir.
Yine kitabımın savcılık iddialarının aksine Hanefi.doc dosyasının
oluşturulduğu tarihten çok önce yazılıp bitirildiğini gösteren deliller
Dava dosyasında K-33 dizin 156 yer alan 03.10.2010 tarihinde Habertürk
TV tartışma çözümlerine göre konuşmacı Belma AKÇURA aynısı ille “ .. ben
O
M
kendisine ( Hanefi AVCI) telefon açtım, 2009 Eylül ayında Hanefi AVCI kendisinin bir kitap
yazdığını ve bu kitapta işte mesleki anlamada 33 yıllık mesleğinde karşı karşıya kalmış
olduğu teşkilatı, sorunları kendisini ama özellikle de kendisini ortaya koyarak bazı olayları
anlatmak istediğini, yazdığını, Güneydoğuda’da özellikle 8 yıl bulunduğunu işte PKK ve
Kürtleri anlatmak istediğini falan söyledi, şimdi bir insan zaten 2009 Eylülde kitap yazma
hazırlığını işte kitap yazdığı gibi biliyoruz.” Dediği,
Yine devam eden dizin 154 deki TV tartışma çözümlerine göre son
paragrafta Belma AKÇURA aynısı ile “ Şimdi ben Hanefi AVCI ya gittiğim zaman Mayıs
T
V
.C
ayında ki bu Nisan da çıkacaktı olmadı işte kendisi sürekli bir takım nedenlerle ilgili kitabı
yazmakta zorlandığını bir bölümlerini yazdığım daha çok var falan dedi. Belki o dönem de
iki tane değişik ayrı kitap yapmayı düşünüyorum çünkü konular birbirinin içine çok girdi
ayrıca bu ikinci bölüm dedikleri bölümde de sadece Cemaat hikayesi yok orda teşkilatların
kendi aralarında bu Şamil beyde çok iyi bilir, yani biz cemaatleri yeni duymuyoruz “ dediği
A
Yine bu bilgileri teyiten K-33 dizin 285 de yer alan benim 26.08.2010
tarihinde NTV yaptığım röportajla ilgili yapılan çözüm tutanağına göre Mirgül
CABAS’ın sorusu üzerine verdiğim cevapta aynısı ile “ Hanefi AVCI : Ben bu kitabı
O
D
2009 yılının beşinci ayından itibaren yazmaya başladım, kitap 2010 Mart ayında bitti ve
yayınevine teslim ettim. Benim niyetim 10 Nisan tarihindeki polis bayramında çıkarmaktı
ama işlemler uzun sürdü … Ben kitap yazmaya başladığımda ne anayasa oylaması vardı, ne
teklif vardı ..“ diyerek kitabı 10 Nisan çıkarmak istediğim belirttiğim görülmektedir.
Aslında yukarıda belirtilen benzeri birçok belgede görüleceği üzere daha
soruşturma vs olmazdan çok önce konuştuğum kişilere kitabı 2009 yazmaya başlayıp
yazımı Şubat-Mart 2010 bitirip yayın evine verdiğim ve kitabı 10 Nisan 2010
çıkarmak istediğim net olarak bellidir. Bundan dolayı Temmuz 2010 tarihinde odatv
ve Müyesser YILDIZ bilgisayarında bulunduğu söylenen Hanefi.doc, Nedim.doc
belgeleriyle kitabın ilişkilendirilemez .
Aslında bu dava benim açımda sadece yazdığım Haliçte Yaşayan
Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat isimli kitabımda Polis ve özel yetkili yargıda
yapılan hukuka aykırı soruşturmalar, sahte delil uydurmaları ve hukuka aykırı
dinlemeler nedeniyle kitabımda yaptığım eleştirilerim nedeniyle kitap içeriği
Ergenekon Terör Örgütünün dezenformasyon faaliyeti olabileceği ihtimali ve
söylentisini gerekçe gösterip Ergenekon örgütü ile benim ve kitabım arasında bağlantı
2
delil bulmak amacıyla emniyetin talebi üzerine 20.10.2010 tarihinde 2009/1868 sayı
ile kitabımda anlatılan hukuksuzlukları araştırma yerine haklı eleştirileri susturmak
adına hakkımda soruşturma açmıştır.(K- 67 dizin 335) Sonrada ODATV aramalarında
sahteliği yüzde yüz ortaya çıkmış olan bir dosya bahane edilerek delil bulduk denerek
dava açılmıştır.
Bir kitabın içeriği, yazım biçimi, yayınlanma zamanı, yazarlarının kim
olduğu gibi vs hususlar ceza yargısının hele özel yetkili yargının hiç konusuna girmez.
Eğer hukuk çiğnenerek bahanelerle bunlar suç kabul edilecek olur ise o zamanda akıl
ve mantığa göre bu konuda en sağlam bilgiler kitabı piyasaya çıkaran yayın
evinin kayıtları ile basan matbaa kayıtları ve kitabı yayına hazırlayan editör,
dizgi, tasarımcıların çalışma kayıtları ve bu kişilerin tanıklığı olacağı aşikardır;
.C
O
M
Bahanesiz gerçek bir soruşturma olsaydı öncelikle yayın evi
bilgisayarlarına kitap taslağının ilk ne zaman geldiği, hangi safhalarda geçtiği,
kimlerin redakte ettiği, hangi değişikliklerin kimler tarafında yapıldığı, hangi
safhalarda geçtiği, kitap taslağının ne zaman bittiği, dizgi, grafik vs işlemlerin ne
zaman yapıldığı vs bilgilerinin yayın evi bilgisayar ve diğer kayıtları üzerinde
araştırılması ve kitabı yayına hazırlayan editör- redaktör gibi kişilerin beyanlarının
alınması gerekirdi. Ama ilk yapılacak bu araştırma ve delil toplama olayı yazılı
mükerrer müracaatlarıma rağmen tam iki yıl sonra eksiği ile sadece tanık ifadeleri
olarak dosyaya girmiştir.
V
Ayrıca böyle bir iddia öncelikle kitabın Ankara da yayınlanması
nedeniyle yetki açısında öncelikle Ankara C. Savcılığına gönderilmesi gerekirdi.
A
T
Bu davada bulunan dijital verilerin hukuki vasıf ve değeri; ODATV
sanıklarının Ergenekon Silahlı Terör Örgütü ile ilgisini mi gösteriyor yoksa bu
kişilere yapılan iftiranın mı delilidir.
D
1- Teknik rapora göre 2- İçerikleri ve genel mahiyetlerine göre
O
1- Teknik raporlara göre
Bu davadaki dijital dosyaların teknik yapıları hakkında genel olarak;
ODATV ve Barış Pehlivanın bilgisayarında bulunanlarla ilgili olarak TUBİTAK,
Boğaziçi ve Yıldız üniversiteleri ile ABD uzman bir kuruluşun, Müyesser YILDIZ
bilgisayarında bulunanlar için TUBİTAK ve ODTU verdiği raporlar içerik olarak bazı
farklılıklara olmasına rağmen esasta mutabık oldukları görülmektedir.
Tüm raporlarda belirtilen davanın esasını etkileyecek teknik tespitler;
1- Bu dosyalar bulundukları bilgisayarlarda oluşturulmamışlardır;
Bu konuda tüm raporlar birbirini teyit etmektedir. Çünkü bu bilgisayarlarda hatta tüm
sanıklara ait bilgisayarlara ve dijital cihazlar ve bilgi taşıyıcılarına el konulmuş olup
bunların hiç birinde bu dosyaları oluşturan, yazan, değiştiren ve şirket olarak
gözüken “Soner, Soner ve Conquerir” tanımlı bir kullanıcı olmadığı gibi, bu
3
dosyaları yazdığı ima edilen Soner’in bilgisayarlarda kullandığı tanımlı kullanıcı ve
yazar adı bu dosyaları oluşturan isme benzememektedir.
2- Bu dosyalar bulundukları bilgisayarlarda değiştirilmemişlerdir,
aynı şekilde bu dosyaları değiştirdi gözüken isimler bu bilgisayarlarda veya bu davada
el konan bilgisayarlarda ve dijital cihazlarda kullanıcı olarak tanımlı değillerdir. Bu
dosyalar oluşturulmalarından sonra bir çok defa bazıları 10-15 hatta 100 defa
üzerlerinde değişiklik yapıldığı bilgisi mevcut olup (TUBİTAK raporunda
değişiklik sayıları revizyon numarası olarak belirtilmektedir, mesela saife 152
ulusal medya 2010 dosyası 112 defa, saife 188 de SY.doc dosyası 12 defa ) bu
değişikliklerin hepsi de bu bilgisayarlara gelmezden önce değiştirildikleri
anlaşılmaktadır. .
T
V
.C
O
M
3- Bu dosyalara bulundukları bilgisayarlarda erişim yapılmamıştır
bu konuda TUBİTAK raporunda SY.doc ve Prj_60.doc isimli iki dosya hariç (ki
Tubitak birinci rapor 188 sayfa da ise Sy.doc için tam aksi görüş vardır )“işletim
sisteminde bu dosyalar erişim yapıldığına dair yeterli işletim sistemi izi yoktur, ancak
bu yüzde yüz erişilmediği anlamına gelmez” diyor. Çünkü bilgisayarda bir dosyada
değişiklik yapılmadan sadece bakılması halinde sistem bu bilgileri tutar ve sistem
bilgisi olarak kaydeder ancak istenirse değişiklik yapılmadığında sadece erişim
yapıldığında tarihleri değiştirme diye ayarlamak veya bu bilgilerin silinmesi nedeniyle
kayıp olması mümkün olduğundan TUBİTAK zayıf da olsa bu ihtimali belirtmektedir.
Yoksa açık olarak bilgisayar sistem bilgilerinde bu dosyalara erişim yapıldığına dair iz
bulunamamıştır sahife 292 son paragrafta aynısı ile “ .. dosyaların bilgisayar
kullanıcıları tarafından açıldığına dair kuvvetli bir bulgu olmadığı tesbit edilmiştir.. “
denmektedir. Diğer raporlarda bu dosyalar bu bilgisayarlarda açılmamıştır demektedir.
O
D
A
4- Üç bilgisayarda aynı şekil ve yöntemle hedef seçilmiş uzun süre aynı
kişilerin saldırılarına hedef olmuş Tubiak raporu 230-231 ve eke raporun sayfa 30-31 ,
40-41 ve 52--53 sayfalarında anlatılanlara göre en son başarılı saldırı CHP, DİSK ve
Leman yayıncılık tan geliyor gibi gözüken ama aslı ABD de sahte e-posta imkanı
veren jangomail sitesinde gönderilen sahte e-mail ekindeki Duyuru.pdf dosyalar
içerisine gizlenmiş Bandook-RAT uzakta bilgisayarı kontrol etme imkanı veren zararlı
( Truva atı) yazılım gönderilmiş, bilgisayar kullanıcılarının masum zannettikleri bu epostaları açmak istediklerinde zararlı yazılımlar bilgisayarlara yüklenmiştir.
5- Üç bilgisayarda da uzakta dosya atabilme özelliğine sahip ve ilgili
bilgisayar kullanıcılarını hedef alan (virüs-Truva atı Bankdoot-RAT ) zararlı
yazılımlar çalıştırılmıştır. Zaralı yazılımın bu bilgisayarlarda çalışmış olduğuna dair
sağlam teknik izler TUBİTAK uzmanları tarafından bulunmuştur.
,
6- TUBİTAK uzmanları tarafında bu bilgisayarlarda bulunan zararlı
yazılımları (Virüs-Trojan) deney bilgisayarlarına yüklenerek nasıl çalıştığını
gözlemlemek amacıyla simüle edilen çalışmada; bilgisayarların zararlı yazılımın
etkisiyle kullanıcısından habersiz otomatik çalışıp gizli 443 portu üzerinden ABD de
saldırganlar tarafında oluşturulan işlem bitince şuan kapatılmış olan
4
adobupdate.serveftp.com ve adobupdate.servehttp.com web adresi ile SSL şifreli
haberleşme yaparak bağlanmaya kalktığı gözlemlenmiştir. .
7- Müyesser YILDIZ bilgisayarında bulunan Hanefi.doc, SY.doc, Yalçın
hoca.doc e Ulusal medya 2010.doc isimli 4 dosya 14.02.2011 tarihinde yüklenmesine
rağmen sonradan müdahale edilerek tarihler değiştirilip sanki 2010 yılında yüklenmiş
gibi gösterilmiştir, ayrıca üst verilerdeki anormalliklere bakılarak bu işlemlerin Zaralı
yazılımla yapılmış olma ihtimalinin çok yüksek olduğu belirtilmektedir.
Bu tesbitlere dayanarak ;
M
1-Bu tespitlerden ilk üçünden biri bile bu dosyaların hukuki değerini
sakatlayacağı gibi, Üçünün birde hem de kesin olarak bu konuda görüş belirten teknik
raporlarda sonra hiç başkaca bir işleme gerek olmaksızın kesin olarak dosyada
değerlendirmeden çıkarılması gerekir.
.C
O
2- Bu tespitlerin son dördüne göre ise kesin olarak bu davanın sanıklarına
yönelik komplo, iftira yapıldığı net olarak anlaşıldığı için mahkemenizin savcılığa
faillerinin bulunması için suç duyurusunda bulunması gerekir. Teknik deliler, adalet
bunu gerektirir. Yapılacak bir araştırma ile de yapanları bulmak mümkün olduğu gibi
zaten şuan bile objektif olarak bakıldığında failleri belli olmaktadır.
O
D
A
T
V
Her üç bilgisayara da zararlı yazılımları yerleştiren saldırganlar başarılı
olmak için uzun süre ODATV yi, Soner YALÇIN, Barış PEHLİVAN, Barış
TERKOĞLU, Müyesser YILDIZ hedef seçmişler, ısrarla saldırılarını devam etmişler
bu iş için TUBİTAK raporu 230-231 ve ek raporun 30-31, 40,41, 52-53 sayfalarında
cetvel halinde teferruatı verilen hedef kişilerce masum kabul edilebilecek gerçeğinden
[email protected],
[email protected],
ayırt
edilemeyen
bası[email protected], [email protected], [email protected], [email protected]
gibi sahte e-postalar oluşturmuşlar, sonra jangomail sitesi üzerinde geri dönüş
bilgilerini için göstermelik [email protected], [email protected],
[email protected] isimli e-postaları, virüs yerleşince hedef bilgisayarların
bağlanıp zararlı yazılımı ve dosya transferleri için adobupdate.serveftp.com ve
adobupdate.servehttp.com isimli siteleri ABD kiralayıp oluşturmuşlar, ayrıca sanki eposta eki masum Duyuru, bilgi veren mesaj eki imiş gibi AKP_oncesi-sonrası.pdf,
Ataturk_Ekrankoruma.scr, RssReader2.1.zip, Duyuru.pdf, AKPkarikaturleri.zip gibi
isimlerle içerisinde Torkojan- RAT ve Bankdoot- RAT türü bilgisayarları ele geçirip
uzaktan dosya atabilen virüs-Trojan gizlenmiş olarak bulunduran ekler oluşturmuşlar
ve tesbit edilen kesin bilgilere göre 01. Şubat 2011 tarihinde başlayıp sürekli
saldırılarla odatv ve sayılan kişilere 06. şubat 2011 tarihine kadar başarılı saldırı
yapıncaya kadar devam etmişlerdir. Müyesser YILDIZ’a aynı şekilde 24.01.2010
tarihinde başlayıp başarılı saldırı 06. şubat 2011 tarihinde yapılıncaya kadar devam
etmiştir.
Saldırılar 05 şubat 2011 de başarılı olmuş, ODATV, Barış PEHLİVAN ve
Müyesser YILDIZ bilgisayarlarında Bankdoot isimli truvatı Zaralı yazılımı yüklenip
5
bu bilgisayarlarda çalışmış ve kesin olarak etkin olmuştur. Bu zararlı yazılım çalıştığı
zaman oluşturduğu dosyalar ile bilgisayara sahibinden habersiz ele geçirip arka
kapılarından ABD sitelere bağladığı TUBİTAK tarafından tün verileri ile tesbit
edildiği gibi her üç bilgisayarda bulunan virüs-Truva atı emsal bilgisayarlara yüklenip
denenerek gözlemlenmiş ve ABD şuan kapatılan saldırganlar tarafından oluşturulan
adobupdate.serveftp.com ve adobupdate.servehttp.com siteleri ile sanal arka kapı
denen 443 portu üzerinde SSL gizli haberleşme yaptığı görülmüştür.
Bu kadar çalışma ve başarılı şekilde yerleştirilen sofistike bir virüs ile
bilgisayarlarda ne yapılmıştır, saldırganlar bu kadar çalışmalarının karşılığında bu
bilgisayarlarda neler yapmışlardır; TUBİTAK raporu ne yapıldığı konusunda hiçbir
şey söylememektedir, saldırganlar bunca uğraşı, çalışmayı .. niçin yapmışlardır … bu
konuda … hiç teknik veri değerlendirmesi yapılmaması TUBİTAK raporunun
inandırıcılığını yok etmektedir.
O
M
Oysa zararlı yazılımların bilgisayarlardaki verileri geçersiz kılması için
ölçü olarak belirttiği TUBİTAK raporu 229 sayfaya göre aynısı ile “ bahse konu
dosyaları ilgili bilgisayara koyabilmek için;”
T
V
.C
1- İlgili bilgisayar kullanıcısını özel olarak hedef almış olan bir sosyal
mühendislik saldırısının düzenlenmesinin,
2- Bu saldırı ile uzaktan kontrol ve dosya atma özelliği olan bir zararlı
yazılımın gönderilmesinin
3- Gönderilen bu zararlı yazılımın kurban bilgisayarda başarılı bir şekilde
çalışmasının
Gerekli olduğu belirtilmektedir.
A
TUBİTAK raporu sonuç bölümü 293. sayfa son paragrafta aynısı ile “
O
D
delil1 ve delil 2 bilgisayarlarında özel hedefli sosyal mühendislik saldırısı ile gönderilen
uzakta dosya atma özelliği bulunan zararlı yazılımların çalışmış olduğu tesbit edilmiştir ve
Ek- 1 dosya listesindeki dosyalar üzerinde ilgili bilgisayar kullanıcıları tarafından bir işlem
gerçekleştirildiğine dair tatmin edici izlere rastlanmamıştır.” Denmektedir. Bu tespitin
manası nedir. Saldırganlar her şeyi yapmış başarılı saldırı yapmışlar, tüm şartları
karşılamışlar ayrıca bu dosyalar üzerinde bilgisayar kullanıcısının bir işlem yaptığına
dair yeterli iz yoktur demek ki bunun hepsini saldırganlar yapmıştır. Ama TUBİTAK
bu açıklamanın sonunda, Aynı açıklamanın devamında 294 sayfada ise kesin olarak bu
dosyaların zararlı yazılımla gelip gelmediği söylenemez demektedir.
Bu ifadelere rağmen ek rapor istendiğinde ise ek rapor sahife 22 de bu
dosyaların tarihi zararlı yazılım tarihinden öncedir. … demektedir. Mahkemeye daha
önceki duruşmalarda sundum, bir suretini yine ekte sunuyorum görüleceği üzere
dosyaların tarihlerini ben kısıtlı imkanlarıma rağmen ceza evinde bile 2014 ve 2006
tarihli dosya tarihleri yaptım, bir dosyanın tarihinin veya bilgisayardaki her herhangi
bir kaydın tarihini istenilen şekilde yapmak mümkün hele bu kadar ciddi imkanları
olan bilgisayarları Truva atı ile tam ele geçiren kişiler istenilen tarihi ayarlamaları
sorun değildir.
6
Müyesser YILDIZ bilgisayarında bulunan dosyalarla ilgili ODTÜ
üniversitesinin ve TUBİTAK raporları bir birini tam teyit etmekte, teknik olarak yüzde
yüz uyumludur ancak TUBİTAK kesin kanat uyandıracak hususları kapalı imalarla
geçiştirmiştir; Buna göre. Müyesser YILDIZ’ın bilgisayarında buluna Hanefi.doc,
yalcın hoca.doc, SY.doc ve Uusal Medya 2010.doc isimli 4 dosya da 14.02.2011
tarihinde gelmiş ancak aynı gün bu dosyaların tarihlerine müdahale edilerek
Hanefi.doc
SY.doc
Yalcın hoca.doc
Ulusal medya 2010.doc
17.08.2010
01.08.2010
09.09.2010
04.10.2010
09:51:12
17:35:12
12:21:22
14:41:51
M
Tarihinde geldi göstermişlerdir. Ancak bu tarih değişikliklerinin manası nedir bu
tarihleri içerikleri ile birlikte değerlendirdiğimizde
1- Hanefi.doc belgesi
.C
O
Hanefi.doc belgesi hem Odatv bilgisayarında silinmiş olarak, Müyesser
YILDIZ bilgisayarında iki ayrı klasörde aynı içerik aynı üst data bilgilerine
sahip halde bulunmuştur.
A
T
V
Emniyet Bilirkişileri bu dosyanın Odatv de bulunması ile ilgili K-50
Dizin 380, 379 da, Müyesser YILDIZ bilgisayarında bulunmasıyla ilgili K-43 dizin
422 de bulunan tutanaklara göre; Emniyet raporunda “ Hanefi.doc Soner isimli
kullanıcısı/yazarı olan bir bilgisayarda 12.07.200 de 10:06 da oluşturulmuş ve son
defa aynı kişi tarafında aynı tarih saat 10:17 de değiştirilmiştir,” şeklinde
belirtilmektedir.
O
D
Hanefi.doc içeriğine baktığımızda ise “Ağustos 2010 tarihinde piyasaya
çıkan Haliçte Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat isimli kitabımın
yazılması öncesi Ergenekon, Balyoz vs davalarda yargılanan kişilerin kitap da
yer almasını istedikleri konular içerdiği ve Soner Yalçın tarafından yazıldığı
kitabın yazım aşamasında kullanılmak üzere hazırlandığı” izlenimini vermeye
çalıştığı görülmektedir. Dosya içerisinde
“ … Sabih üstat da İlhan Cihaner olayı kitapta muhakkak işlenmeli …
… Doğu Hanefi’nin ağzından Ergenekon’un boş bir dava olarak anlatılması ..
… Çetin DOĞAN’ın verdiği bilgiler muhakkak kitapta yer almalı … “
Gibi goya kitabımdaki bazı konuları Ergenekon, Balyoz gibi davalarda yargılanan
kişilerin istedikleri bunun üzerine kitapta yer aldığı ima edilmektedir.
Bu dosyadan dolayı Müyesser YILDIZ’a emniyet ve Savcılık ifadelerinde
evinizde bulunan dijital verilerden diyerek başlayan sorulan üç soruda
• … Kitabın yazımına ne tür katkınız oldu ..
• … 03.09 görüşmede Hanefi AVCIY’a hangi mesajları ilettiniz
7
• … Hanefi AVCI’ ile ilgilenmeye devam etsin .. gibi soruları sorulmuştur.
iddianamede ise aynısı ile “Tüm bu dokümanlar birlikte değerlendirildiğinde;
şüpheli Müyesser Uğur’un ifadesinde konuyla ilgili Hanefi Avcı’nın “Haliçte Yaşayan
Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitabından, kitap yayınlandıktan sonra
haberinin olduğu, Hanefi Avcı ile kitap hakkında röportaj yapmak maksatlı görüştüğü
şeklindeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, Hanefi Avcı’nın kitabından, kitap
yayınlanmadan çok öncesinde bilgisi olduğu, Hanefi Avcı ile görüşmesinin ise Soner
Yalçın’nın talimatları doğrultusunda olduğu açıkça anlaşılmaktadır. “ şeklinde suçlamalar
yapıldığı görülmektedir.
Tubitak raporunun 200. sayfasında (ODTU raporunun da aynı şekilde)
Müyesser YILDIZ bilgisayarında bulunan Hanefi.doc dosyası ile ilgili olarak özetle;
Bu dosya bilgisayar kullanıcıları tarafında oluşturulmadığı ve
değiştirilmediği, bilgisayar kullanıcısı tarafından dosyanın açıldığına
dair yeterli izlerin bulunmadığı
M
-
.C
O
- Bu dosya bu bilgisayara 14.02.2011 de 07:30:27 zamanında gelmiş
daha sonra 14.02.2011 de 18:36:29 zamanında ise oluşturma,
değiştirme ve erişim zamanları değiştirilmiştir.
T
V
Yani Hanefi.doc aslında
- Oluşturma
tarihi 14.02.2011 07:30:27
- Değiştirme
“
14.02.2011 07:30:27
- Erişim
“
14.02.2011 07:30:27
O
D
A
Olmasına rağmen 14.02.2011 tarihinde 18:36:29 bu dosyaya müdahale edilip
Zaman değiştirilerek dosyanın tarihlerinin
- Oluşturma
tarihi 17.08.2010 09:51:12
- Değiştirme
“
12.07.2010 08:17:15
- Erişim
“
17.08.2010 11:22:55
Olarak yeniden düzenlenmiştir
Hanefi.doc belgesi hakkında TUBİTAK ve ODTU raporunda verilen bu
teknik tespitler birbirini teyit eden aynı mahiyettedir. Bu teknik bilgiler dosya içeriği,
dosyanın gönderilme ve değiştirilme zamanındaki diğer olaylarla birlikte
değerlendirildiğinde davayla ilgili bir çok konuyu aydınlatmakta, bir çok soruya
cevap vermektedir. Kesin olarak Hanefi.doc dosyası Ergenekon Örgütü ile
bağlantılı olmak değil böyle gösterilmek için yapılan iftiranın delili olduğunu
göstermektedir. Çünkü
Bu dosyanın içeriği açısında 14.02.2011 tarihinde Müyesser YILDIZ’a
gelmesi/gönderilmesi çok anlamsız ve örgütsel bir faaliyetin delili olarak
gösterilecekse makul ve mantılı değildir. Çünkü; Hanefi.doc dosyası içeriği yazılacak
bir kitabın içeriğiyle ilgili tavsiyeleri kapsamaktadır o zaman
8
Yazılacak konuların tavsiye edildiği Kitap Ağustos 2010 tarihinde
yayınlandığına göre 6 ay önce yayınlanmış bir kitabın içeriği şöyle olsun, böyle olsun
şeklindeki tavsiyelerin kitabın yayınından aylar sonra ( 14.02.2011 ) gönderilmesi
gerçek amacı buysa manasız bir işlemdir.
M
Ayrıca Dosyanın gerçek geldiği/ gönderildiği 14.02.2011 tarihi ODATV
operasyonun ilk başladığı gün olup ODATV merkezine ve Soner YALÇIN ile diğer
çalışanların evlerine baskın yapılıp hepsinin gözaltına alındıkları tarihtir. Yani bu
tarihte ne Soner YALÇIN nede ODATV de çalışan bu dosyayı gönderme ve aynı gün
saat 18:36:29 da tarihlerini değiştirme şansları fiilen yoktur, Çünkü kendileri o gün
sabah 07:00 de gözaltına alınmışlar ve iş yerinde ve evlerinde bulunan tüm
bilgisayarlara dijital araçlarına el konmuştur. İsteseler de gönderemezler. Müyesserde
olsa bile operasyon dolayısı ile silmesi gerekir iken bilgisayar hem de iki ayrı yere iki
defa yüklenmiştir. Bu aklen mümkün değildir.
O
Hanefi AVCI 6 aydır Silivri cezaevinde tutukludur. Müyesser YILDIZ’ın
görme imkanı yoktur, kitabı yayınlanmıştır, yeniden tavsiye aktarmakta manasızdır.
.C
Ancak Bu dosyanın 14.02.2011 07:30:27 olan tarihi değiştirilerek Sanki
Temmuz 2010 tarihinde Müyesser YILDIZ’A gelmiş Şekline dönüştürülür ve emniyet
bilirkişilerince bu tarih te gelmiş gibi rapor tanzim ederse;
D
A
T
V
Müyesser YILDIZ, Soner YALÇIN, Hanefi AVCI arasında örgütsel
faaliyetin varlığı ile ilgili, iftiranın delili olarak kullanılacak hale gelir. Şuanda olan
budur zaten soruşturma safhasında emniyet bilirkişisi gözüken görevlilerin tanzim
ettiği K-43 dizin 422 bulunan tutanakta bu dosyanın 17.07.2010 da 10:06 ilk defa
oluşturulduğu ve son defa 17.07.2010 da 10:17 değiştirildiği belirtilmekte ayrıca K-45
dizin 33 de bulunan Odatv bulunan dosya listesi arasında bu dosyanın 26.07.2010 da
13:55:57 de işlem gördüğü belirtilmektedir.
O
TUBİTAK ve onu teyit eden ODTU raporuna göre bu dosya 14.02.2011
tarihinde Müyesser YILDIZ bilgisayarına kaynağı meçhul birilerince gönderilmiştir.
Ancak bu durum cevaplanması gereken soruları çok arttırmaktadır.
Soner Yalçın veya ODATV çalışanlar göndermediği/gönderemeyeceğine
göre, Bu dosyayı kimler göndermiştir, daha sonra ODATV bilgisayarlarında bulunan
bire bir aynı içerik ve aynı üstverilere sahip Hanefi.doc dosyayı da aynı kişilerin
gönderdiği çok açık olarak bellidir. .... bu dosyayı gerçekte kimler niçin hazırlamıştır..
Aynı şekilde TUBİTAK ve onu teyit eden ODTU teknik raporları kesin
olarak belirtildiği üzere Hanefi.doc dosyası gibi yine Müyesser YILDIZ’ın
bilgisayarında bulunan benzeri içerikte bir örgütsel faaliyetin varlığını Ağustos 2010
tarihinde olduğu havasını vermeye çalışan Sy.doc, Ulusal Medya.doc, Yalcın
Hoca.doc, Hanefi.doc dosyaları İftira amaçlı olarak 14.02.1011 de ODATV
operasyonun başladığı tarihte gönderilmiş ve gönderme sonrası tekrar erişilerek
üst verilerinin tarihleri benzeri şekilde değiştirilerek sanki eski tarihte
9
gönderilmiş gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Aynı işlemler bu dosyalar için de
yapılmıştır. Aynı dosyalar ODTAV bilgisayarların da aynı içerik ve benzeri üst
verilerle bulunmaktadır.
ODTU raporuna göre bu dört dosya (Sy.doc, Ulusal Medya.doc, Yalcın
Hoca.doc, Hanefi.doc) yapısı ve oluşturulma biçimi Müyesser YILDIZ bilgisayarında
bulunan tüm dosyalardan farklıdır. Eski DOS sitemi izleri taşımaktadırlar.
O
M
Yalçın hoca.doc, SY.doc ve Ulusal Medya 2010.doc dosyalarını içerik
olarak bu tarih değişikliği ile birlikte yorumlandığında aynen yukarıda Hanefi.doc
dosyasındaki gibi anormalliklerin olduğu görülmektedir. O zaman bu dosyalar buraya
virüs-truva atı ile gönderilmiş ise bu dosyalarla bire bir aynı olan Odatv bilgisayarında
bulunan aynı dosyaların da aynı şekilde virüsle geldiği söylenemez mi üstelik her iki
bilgisayarda da aynı zararlı yazılım saldırganlarca aynı şekilde yüklenmiş ve
çalıştırılmıştır. Yine bu dosyalarla aynı benzer özelikler sahip, aynı zamanda işlem
görmüş aynı saniyelerde kayıt edilmiş dosyalarda dolayısı ile tüm şüpheli dosyalar
virüsle –gönderilmiş olmaz mı, akıl, mantık ve makul analiz bunu gerektiri.
.C
Bu dosyalar bulundukları bilgisayarlarda oluşturulmamışlar ise
buraya nasıl gelmişlerdir.
A
T
V
Diğer raporlar bu dosyaların Virüs-Trojan yoluyla geldiklerini belirtirken
TUBİTAK raporunda rapor bütününde asıl olarak bu yol ima edilirken üç yöntemle
gelebileceği belirtilmektedir.
1- FAT formatındaki harici disk, USB vs gibi bir sürücüden kopyalanma
2- CD-DVD gibi bir veri aygıtından kopyalanma
3- İnternet üzerinden gelebilme olasılığını belirtmektedir.
O
D
Ancak bu yöntemlerden 1 ve 2 olma ihtimalinin düşük olduğu çünkü
sanıklara ait tüm CD-DVD, USB, Harici disk gibi tüm dijital veri taşıyıcılarına el
konup incelenmiş olup böyle bir emareye rastlanmamış, bu dosyaları taşıyan hiçbir
taşıyıcı bulunamamıştır. Ayrıca dava dosyası K-45 dizin 37 ila 32 arasındaki dosya
listesi incelendiğinde 100 den fazla dosyanın bir iki saniye içerisinde kopyalanmış
olduğu bu kadar dosyanın 40-50 Mb bulan verinin CD ile 2 saniyede
kopyalanmayacağı CD - DVD lerin bilinen kopyalama hızlarının yeterli gelemeyeceği
teknik olarak konun uzmanlarınca bilineceği gibi bizzat mahkemede de fiilen deneme
ile de anlaşılmıştır.
Emniyetin tanzim ettiği K- 45 dizin 27, 25, 24 de 24 şema çizerek
gösterdiklerine göre 20_10.rar, 23_08.rar, 28_09.rar ile SY.rar gibi arşiv dosyalarda
çıkan dosyaları listelemişlerdir. Ayrıca TUBİTAK raporunun her dosya ile ilgili
bölümde bilgi verirken istisnasız tüm dosyalar için 20 den fazla sayfada .rar uzantılı
sıkıştırılmış bir arşiv dosyası halinde gelmiş olabileceği belirttiği gibi sayfa 64 ve 65
de liste halinde dosyaların 08_07.rar dosyasında çıktığı, yine sayfa 180, 188, 204, 208
… de rar uzantılı dosyalarda çıkan dosyaları sayıldığı.
10
TUBİTAK raporunun netice bölümünde yapılan dosyalar hakkında
yapılan genel açıklamalarda 293. sayfa 3. paragrafta aynısı ile “ Özellikle delil 2 ve
de Ek-1 dosya listesinde ismi geçen bir çok dosyanın “.rar” uzantılı dosyalardan
çıkarılmış olduğuna işaret eden dosya sistemi izine rastlanılmış “ dendiği gibi raporun
bir çok yerinde dosyaların bu bilgisayarlara gelirken üst verilerindeki tarih
alanlarındaki zaman eksikliklerinin rar. Uzantılı sıkıştırılmış arşivleme yöntemiyle
taşınma sırasında düzenlenebileceğini, bu yöntemle hem dosyaların buraya taşınması
hem de tarihlerdeki sorunun bu yöntemle mümkün olduğu belirtilmekte olduğu
görülmektedir.
Tubitak raporu 64 saife de belirtilen bilgilere göre 08_07(2).rar dosyası
internette web sitesinde tekrar indirme esnasında oluşan bir dosya dır, yani 20 den
fazla dosya 08_07(2).rar adı altında sıkıştırılarak oluşmuş olarak bilgisayar gelmiş be
burada açılarak içerisinde 64 ve 65 sahiler de belirtilen dosyalar çıkmıştır.
T
V
.C
O
M
Yine emniyetin yaptığı tesbitlere göre K- 45 dizin 37 den 32 kadar olan
ODATV bilgisayarında yani delil 1 bilgisayarda bulunan dosya listesinde dizin 37 nin
sayfanın tamamı ile dizin 36 sayfada 16.sıradaki TÜSİAD dosyasına kadar olan 51
dosyanın tekrar dizin 36 da “Kadrolaşma.xls” dosyası ile yeniden aynı tarih ve aynı
isimlerle aynı klasörlere kayıt edildiği, yine dizin 31 den 28 e kadar olan Barış
pehlivanın bilgisayarında bulunan delil 2 bilgisayarı dosya listelerine bakıldığından
daha önce mahkemeye yansılı olarak da gösterildiği üzere tüm dosyaların aynı tarih,
aynı saniyelerde, aynı isimle, aynı klasörlerde en az iki defa işlem gördüğü longfaile
kayıtlarında böyle gözüktüğü belirtilmektedir. Bunun sebebi belirtilmemekle birlikte
benzeri şekilde iki defa dosya yükleme olarak gözüken 08_07.rar dosyası da
bilgisayarlara iki defa yüklenmiştir. İkinci yüklemede 08_07(2).rar olmuştur.
O
D
A
Aslında iyi bakıldığında 08_07.rar ve 28_08.rar gibi dosyaların
bilgisayara dosyaları belli tarihte kayıtlı göstermek için yapıldığı bu tarihli dosyaların
içerisinde kayıt tarihi 08.07.2010 ve 28.09.2010 tarihinde bilgisayara kayıt edilen
arşiv dosyaları olduğu ancak bilirkişilerin de belirttiği gibi bazı yazılımların ulusal ve
uluslar arası saat uygulaması nedeniyle gece 23:00 sıralarında olan dosyaları bazen bir
gün sonrasına kayıt olduğu K-45 dizin 37 ve tekraren 35 ve 33 deki 08.07.2010 saat
16:1713 ve 14 de kayıtlı dosyalar Barış Pehlivan Bilgisayarında dizin 31 ve 30 ila 29
ve 28 de 09.07.2010 00:200:45 ve 47 olarak yazıldığı her iki bilgisayardaki dosya
listesinin de aslında 08_07.rar ve 08_07(2).rar arşiv dosyalarında çıkarılan dosyalar
olduğu net olarak görülmektedir.
Yani tüm bu dosyalar internetten gönderilen .rar uzantılı ve eski tarihlerle
yükleme yapabilen arşiv dosyaları şeklinde sıkıştırılmış olarak getirilmiş ve bu
bilgisayarlarda açılarak yerleşmiş sonra zarlı yazılım vasıtasıyla kullanıcılar görmesin
denerek silinmiştir. Odatv bilgisayarları sürekli açık olduğundan dolayı her zaman
işlemleri girip yaparak .rar uzantılı dosya fazla kalmaz iken Barış Pehlivan’ın ev
bilgisayarı sürekli açık olmadığından işlem izlerinin tam silinemediği tahmin
edilmektedir.
11
Zaralı yazılımların hem barış[email protected] ve barış[email protected] iki defa
gönderildiği sayfa 230-231 çizelgede görüldüğü gibi yine rapordaki anlatımda da
Müyesser Yıldızın bilgisayarına da iki defa yüklendiği değerlendirildiğinde dosyaların
Virüs - trojan ın iki defa yüklenmesi söz konusu olmuştur üç bilgisayarda da tüm
dosyalar en az iki defa yüklenmiştir bu yoksa normal kullanıcı davranışı ile üç
bilgisayarda bu şüpheli dosyaların iki defa yüklenmesi bu kadar tesadüf olamaz
Yani hem emniyet raporunda, hem de TUBİTAK raporunda belirtilen ve
verilen örneklere, eldeki belgelere göre davaya konu dosyalar .rar uzantılı arşivleme
yöntemiyle bir çok dosya sıkıştırılarak küçültülüp kolay taşınacak hale getirilip bir tek
dosya adı altında buraya taşınmış ve burada açılarak makinelere yerleştirilmiştir.
Bu dijital dosyaların Gerçeği yansıtmadığı iftira amaçlı olduğuna
dair diğer bilgiler.
M
1-Nedim ŞENER hakkında çalışmalar.
.C
O
Dava dosyasındaki tüm tutanak, belge ve iddianameye göre Nedim ve
Hanefi AVCI, Ahmet ŞIK bu dosyaya ODATV de 14.02.2011 tarihinde yapılan
aramada bilgisayarlarda Nedim.doc, Hanefi.doc, Sabri uzun.doc vb isimli dijital
dosyalar bulunmasından sonra dahil edilmişlerdir.
V
Eğer ODATV de bu belgeler bulunmasa Nedim, Hanefi ve Ahmet
hakkında bu dava dolayısı ile adli soruşturma yapılmayacaktı. ODATV soruşturmasına
dahil olmayacaklardır
A
T
Ancak bu gerçeği yansıtmayan bir durumdur bu konudaki belgeler
incelendiğinde aslında sahte belgelerle Nedim, Hanefi ve Ahmet’in bu dosyaya dahil
edileceği çok önceden planlanmıştır. Şöyle ki :
O
D
1- Nedim ŞENER’in Telefonu 22.05.2009 tarihinde 23.11.2009 tarihine
kadar İstanbul Terörle Mücadele şubesince 2009/1756 soruşturma nolu dosya
kapsamında dinlenmiş ve K-20 Dizin 537 ila 530 arasında olan 266 adet telefon
konuşmasının listesi, aynı klasör dizin 529 dan 1 kadar da tam 530 sayfa tutan bu
konuşmalarının çözümlerinin olduğu görülmektedir.
Bu tutanaklara dikkatli bakıldığında 2009 yılında bu konuşmaların tamam
2011 yılı ocak ayının 06.01.2011 tarihinde başlanıp 18.01.2011 tarihinde gece
sabahlara kadar aralıksız çalışılarak çözülmüştür. 2009 yılında hiç çözüm
yapılmamıştır, bu bilinen dinleme sistemi usullerine uymamaktadır, çözüm
yapılmadan nasıl dinlenmiş, nasıl üstlerine ve c.savcısına bilgi aktarılmıştır.
2009 yılında yani iki yıl önce kayıt edilmiş ve sonunda dinlemeye son
verilmiş, suç unsuru bulunmamış bunca konuşma neden hiçbir soruşturma yok iken
şimdi 2 yıl sonra aralıksız gece geç saatlerde başlayan sabahlara kadar devam eden bir
çalışma ile çözümü yapılmıştır.
12
Nedimin tape çözümlerine bakıldığında
06.01.2011 tarihinde saat 21:30 de saat 22.48 kadar 4 konuşma
07.01.2011 tarihinde saat 21:37 de saat 07.08 kadar 19 konuşma
08.01.2011 tarihinde saat 23:04 de saat 06.30 kadar 35 konuşma
09.01.2011 tarihinde saat 21:48 de saat 06.30 kadar 13 konuşma
10.01.2011 tarihinde saat 21:59 de saat 07.43 kadar 45 konuşma
11.01.2011 tarihinde saat 15:22 de saat 07.27 kadar 30 konuşma
12.01.2011 tarihinde saat 22:41 de saat 07.27 kadar 30 konuşma
13.01.2011 tarihinde saat 22:58 de saat 07.15 kadar 20 konuşma
14.01.2011 tarihinde saat 20:20 de saat 05:37 kadar 16 konuşma
15.01.2011 tarihinde saat 00:36 de saat 05.37 kadar 7 konuşma
16.01.2011 tarihinde saat 00:25 de saat 07.34 kadar 30 konuşma
18.01.2011 tarihinde saat 23:05 de saat 02.09 kadar 5 konuşma
M
21, 27, 29, günleri is yine gece saat 01 sularında birer tape çözümü yapılmıştır.
.C
O
Bu mümkün değildir. Sayın mahkeme heyeti de bilmektedir ki, telefon
dinleme kararları uzatılırken yapılan örnek telefon çözümleri yazı ekine konup hakime
sunulur ki hakim bunlara bakarak kararları uzatır dinlenen şüpheli çözümler olmadan
karar alınamaz, eğer Nedim’in dinleme kararlarının uzatılmasına kararlarının
mahkemedeki suretlerine bakılsa bu çözümler görülecektir.
A
T
V
Ayrıca dinleme işlemi bitince kısa sürede tapelerin incelenip suç unsuru
varsa ayrılması diğerlerinin imha edilmesi usuldendir. Zaten dinleme bitince kısa
sürede TİB birimleri uyarır eski konuşmalar bilgisayarlardan çıkarılıp disk veya CDDVD yüklenir.
O
D
Burada açık olarak görülmektedir ki Nedim’in dinlemesi 2009 yılında
bitmiş daha önce yapılan çözümler işlemden kaldırılmış, beklide dosya kapatılmıştır.
Ancak sonra bu operasyona dahil edilmesi planlanınca tekrar eski normalde imha
edilip yok edilmesi gereken konuşmaları çözülerek hazırlığa başlanmış ve çok açık ki
Nedimin bu olaya dahil edileceği Ocak 2011 tarihinde planlanmış ve hazırlığa
başlanmıştır, Nedim’in tapelerini çözen birim soruşturmayı yapan emniyet Organize
suçlar birimi değil aidiyet numaralarından belli olduğuna göre Terörle Mücadele
Şubesidir. Tüm bunlar yapılan işlemlerin suç olduğu gibi kimlerin organizesi ile
planlanıp iftira edildiğini göstermektedir.
2- Benim ve Kitabımla ilgili TV konuşma çözümleri
Aynı şekilde Odatv aramalarında Hanefi.doc, Nedim.doc, Simon son.doc
dosyaları bunmasa ile bu soruşturmaya dahil olduğum, bu dosyalar aramada tesadüfen
bulunmasa idi benim hakkımda soruşturma dahil olmayacağım iddianamede
anlatılmaktadır. Anacak dava dosyası özellikle K-32 ve K-33 belgelere bakıldığında
ise aslında benim bu soruşturmaya dahil edileceğim önceden planlanmış bulunacak
dijital dosyaya göre hazırlıklar yapılmış, evraklar hazırlandığı görülmektedir. Şöyle ki
13
O
D
A
T
V
.C
O
M
26.08.2010 tarihinde benim ile kitabımla ilgili olarak NTV yapılan Yazı
İşleri isimli söyleşi çözümü 10.12.2010 tarihinde yapılmış. K-33 dizin 285
29.09.2010 tarihinde benim ve kitabımla ilgili CNN Türk TV de yapılan
Tarafsız Bölge isimli açık oturum tartışmaları 43 sayfa olarak 20.12.2010 da
çözülmüştür K-33 dizin 284-243
29.09.2010 tarihinde benim ve kitabımla ilgili CNN Türk TV de Cüneyt
Özdemir’in yaptığı 5N1K programı 11sayfa olarak 15.12.2010 da çözülmüştür K-33
dizin 242-232
30.09.2010 tarihinde benim ve kitabımla ilgili CNN Türk TV de yapılan
Tarafsız Bölge isimli açık oturum tartışmaları 53 sayfa olarak 30.12.2010 da
çözülmüştür K-33 dizin 231-179
30.09.2010 tarihinde benim ve kitabımla ilgili NTV de yapılan Basın
Odası isimli açık oturum tartışmaları 9 sayfa olarak 24.12.2010 da çözülmüştür K-33
dizin 178-170
03.10.2010 tarihinde benim ve kitabımla ilgili Habertürk TV de yapılan
Olduğu Gibi isimli açık oturum tartışmaları 60 sayfa olarak 06.12.2010 da
çözülmüştür K-33 dizin 169-110
03.10.2010 tarihinde benim ve kitabımla ilgili Cine5 TV de yapılan Derin
Mevzu isimli açık oturum tartışmaları 22 sayfa olarak 01.12.2010 da çözülmüştür K33 dizin 109-88
Görüldüğü üzere eski tarihte yapılmış, TV tartışmaları hiç gereği yok iken
bir anda 214 sayfa tutarında çözümler Terörle Mücadele birimince yoğun bir çalışma
ile yapılmış sonrada
Odatv de dosyalar bulununca C.savcısı 09.03.2011 tarihinde talimat ile
bu dosyaların Terörle Mücadele şubesine de bir suret verilmesini ister. K-32 dizin 226
Organize suçlar şube müdürlüğü bir gün sonra 10.03.2010 da 5 dosyayı
CD ile Terörle mücadele şubesine verir.
İki gün sonra Terörle mücadele şubesinde görevli iki yeni memur
(sicillerinden anlaşılan) “ TESBİT TUTANAĞI” başlıklı ve “Haliçte Yaşayan
Simonlar isimli kitap-iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü ilişkisi” alt başlıklı kitap
içeriğini değerlendiren içeriği, TV tartışmaları, basında çıkan yazılar, diğer
tahkikatlarda bulunan belgelerle karşılaştıran bir tarz da ve 22 adet çok sayfalı ek
belgelerle birlikte 110 sayfalık tutanağı tanzim edip bitirmiş olduğu gözükmektedir.
K-32 dizin 224-116 arasında bu uzunlukta bir tutanağı iki günde yazmak değil
anlayarak iyice okumak bile mümkün değildir. Bu davanın 134 sayfa olan iddianamesi
iki günde okunmuştur, yazılmaya kalkınsa her halde en az bir hafta gerekirdi.
Bu tutanak ve eklerini 14.03.2011 tarih ve 12952 sayılı yazı ile 518 sayfa
ek ayrıca CD vs olarak Terörle mücadele şubesi c.savcılığına gönderir. Bu kadar
sürede belgelerin incelenmesi, 110 sayfalık tutanak tutulması ekleriyle birlikte
518 sayfalık evrakın hazırlanması imkansızdır. ve ekler arasında 12. ayda sürekli
çözülen tüm TV çözümleri eklenmiştir, yani 12. ayda bu soruşturmaya dahil
edileceğim bilinerek hazırlık yapılmıştır. Hem de TEM şubesince yapılmıştır.
3- Soner YALÇIN savunmasında ODATV aramasında buluna kimsenin
14
kabul etmediği bu şüpheli dijital dosyalar haricinde iddia makamının bir delil ortaya
koyamadığı, her şeyi bu dosyalarla bağlantı kurarak suç sayma kurgulayışı ile
iddianame hazırladığı tüm suçlamalarda bu anlayışı içerisinde olduğuna göre
14.02.2010 tarihinde sabah 07:00 de aramaya 50 tane polisle evimi ve ODATV
basılırken elde bu dosyalar olmadığına göre ne ye dayanarak hangi delillerle ülkede ve
dünyada tepki çekecek bir basın organına neye dayanarak operasyon yapılmıştır.
Savunmasında aynısı ile “Buraya kadar konuştuğumuz, tartıştığımız iddiaları
Savcı ÖZ delil olarak görmüyor, değerlendirmiyor. Haklı, bravo, iyide 25 yıllık gazeteci, altını hep
çizeceğim, 11 kitap yazmış, Hürriyet Gazetesi Yazarı, kamuoyunda tanınan, gözlatına alındığında
siyasetin gündemine gelecek, manşetler atılacak, TV'ler son dakika canlı yayın yapacak ve hatta
ABD ve Avrupa'da mesele basın özügürlüğü olarak ele alıncak ve Türkiye diplomatik açıdan zor
durumda kalabilecek bir operasyon elde delil olmadan mı yapılıyor. Bu kadar kolay değil herhalde,
çok eminler, çok eminler. Delil bulacaklarından eminler,” demektedir. Gerçektende baskın
M
öncesi elde ne vardı ki .. bu dosyalar çıkmamış olsa ne denecekti … çok açık ki
burada ne bulunacağı bilinerek gelinmiştir.
V
.C
O
- Odatv mensupları kişilerin e-postalar üzerinde yapılan saldırı öncesi epostalara hep mahkeme kararı ile izleme kararı alınmıştır. Tubitak raporuna göre virüs
05.02.2011 tarihinde yüklenmiştir. Ne gariptir ki daha önce ODATV tüm telefon vs
iletişimi izlenirken o zaman kadar hiç izleme kararı alınmayan barı[email protected] ve
barı[email protected] e-posta adreslerine virüs yüklenmesinden bir gün önce 04.02.2011
tarihinde mahkeme karar alınmıştır. Daha önce başarısız olan saldırılarda da o epostalara saldırı öncesi izleme kararı alınmıştır.
D
A
T
Daha önemlisi bu e-postaları mahkeme kararı ile izleyen emniyette
otomatik olarak sahte e-postaları almış, kayıt etmiş tabii olarak onların mesleği
izlemede kayıt ettiği her e-postayı incelerken sahteliği IP farklılığından görmüş
bunları gönderen olarak CHP veya DİSK yazmasına rağmen ABD ye ait IP
199.237.53.220 geldiğini görmüşler ama hiç seslerini çıkarmamışlardır,
O
Ayrıca emniyet bilgisayarları da bu e-postaları izleme neticesi aldıkları eposta eklerini Duyuru.pdf dosyasını açınca virüs-Trojanı kendi bilgisayarlarına
yüklemiş ve o an antivirüs yazılımları alarm vermiştir ama hiç ses çıkarmamışlardır.
Yine ODATV ve Barış Pehlivan ile Müyesser YILDIZ bilgisayarlarını
bilirkişi olarak inceleyen emniyet görevlileri diğer üniversitelerin, ABD li data
kuruluşunun ve TUBİTAK ın gördüğü (raporun 229 sayfasında belirtildiği delil 1
bilgisayarında 24 tane, delil iki bilgisayarda 24 tane, delil 3 bilgisayarında 52 tane
virüs olduğu belirtilmektedir.) virüs-trojn vb yazılımını görmelerine rağmen hiç
raporlarında bahsetmemişlerdir. Aynı ( Endcase ve Forensic Tool Kit ) yazılımı
kullanan, çok uzun süre inceleme yapan, tüm diskleri ve dosyaları inceleyen
emniyetin bu zararlı yazılımları Trojanı görmemesi ve kullandığı yazılımın onları
göstermemesi mümkün değildir o zaman sesiz kalmasının tek anlamı kalmaktadır.
Dava dosyasında suçlamalara, delil olarak kullanılan sistemli, sofistike
bir bilgisayar hacker saldırısına hedef olmuş ve üzerinde bilgisayarları ele geçirip her
15
türlü işlemi sahibinden habersiz yapabilen zararlı yazılımların çalıştığı bilgisayarlarda
anormal şekilde yüklenmiş ve kimin tarafında, hangi bilgisayarda yazıldığı ve
düzeltildiği erişildiği belli olmayan, mahiyetlerinde gerçek bir örgütü bırakalım
normal bir faaliyette bile bir işe yaramayacak, sadece içeriklerinde bolca suçlanacak
kişilerin isimlerinin ve onların bir gizli faaliyet içerisinde olduğu imasını …vermek
isteyen dijital word dosyalarına karşılık, yazdığım kitabın benim tarafımda yazıldığı
ve bu dosyaların tarihlerinden çok önce kitabımın yazılıp bittiğine dair bizzat kitabı
yayına hazırlayan her kelimesini düzelten her şeyi benimle birlikte yapan editörler
olmak üzere yayın evinin 4 görevlisinin yeminli tanıklığı, yayın evinin ve basan
matbaanın kayıtları olup bu sağlam deliller karşısında dijital dosyaların hukuki bir
anlamı olmayacağı çok açıktır.
O
M
Kaldı ki, benim kitabı yazarken davanın sanıklarıyla hiçbir irtibat ve
ilişkimin olmadığı da çok açık bellidir. Zaten Nedim ŞENER ve Ahmet ŞIK’ı emsali
gazeteciler gibi tanıyıp ayda yılda bir görüşmenin dışında kitap dolayısı ile hiçbir
ilişkimin olmadığı, diğer sanıklarla son on yıldır hiç görmüşlüğümün olmadığı,
Müyesser YILDIZ’ı ise kitap yayınlanmasından sonra meslektaşım eşi Naci UĞUR
vasıtasıyla tanıdım. Diğer sanıklarla Bırakalım örgütsel faaliyeti veya yardım etmeyi
normal sosyal ilişkim bile yoktur.
V
.C
Emniyet müdürü olarak telefon ve yüz yüze yaptığım tüm konuşmalar
dahil hepsi kayıtlı ve bilinir, zaten diğer sanıklarla son on yıldır bir tane bile telefon
konuşmam olsa iddia makamı onu ortaya kordu.
O
D
A
T
Daha önce sunduğum Yargıtay İçtihadı gereğince yazılan bir kitaptan
dolayı Örgüt üyeliği veya örgüte yardımdan bahsedilemeyeceği, örgüte yardım fiili
için aktif bir davranışta bulunulması gerektiği, yazı, haber, kitap vs bu suçun
oluşmayacağı, ayrıca 3. yargı paketi adıyla bilinen yasanın 85. maddesi ile şahsıma
isnat edilen örgüte yardım fiili üçte bire kadar cezai indirime tabi olacak suçlar
kapsamına alınmış, yine Geçici 1. madde ile basın vesair fikir düşünce açıklamaları
yoluyla işlenen suçlarda 5 yıla kadar olan cezaları ertelemiştir, .. tutuklu olduğum süre
dikkate de alındığında tutukluluğumun devamına kararının hukuki bir dayanağın
olmadığı açık olarak bellidir. Gereğini buna göre karar verilmesini arz ve talep ederim
Hanefi AVCI
Sanık
16

Benzer belgeler