5237 sayılı tck. 154-156. ve 160-166

Transkript

5237 sayılı tck. 154-156. ve 160-166
“5237 SAYILI TCK. 154-156. VE 160-166.
MADDELERİNDE YER ALAN MALVARLIĞINA
KARŞI DİĞER SUÇLAR”1
MUHAMMET MURAT ÜLKÜ
ÇORUM CUMHURİYET SAVCISI
33516
Bu çalışma, “Yeni Ceza Adalet Sistemi”nin Cumhuriyet Savcıları ve Hakimlere tanıtımı için
21.02.2005-01.04.2005 tarihleri arasında Samsun ilinde düzenlenen (Adalet Bakanlığı Eğitim
Dairesi Başkanlığı’nca) seminerler için hazırlanmıştır.
1
1-HAKKI OLMAYAN YERE TECAVÜZ SUÇU
YENİ TCK MD
MADDE 154. - (1) Bir hakka
dayanmaksızın kamuya veya özel
kişilere ait taşınmaz mal veya
eklentilerini malikmiş gibi tamamen
veya kısmen işgal eden veya sınırlarını
değiştiren veya bozan veya hak
sahibinin bunlardan kısmen de olsa
yararlanmasına engel olan kimseye,
altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin
güne kadar adlî para cezası verilir.
ESKİ TCK MD
Madde 513/I - Her kim, başkasının
mutasarrıf olduğu emlak ve araziyi
tamamen veya kısmen zapt ve
tasarruf etmek veya bunlardan intifa
eylemek için o arazi va emlakin
hudutlarını değiştirir veya bozarsa iki
aydan iki seneye kadar hapsolunur ve
150 liradan 1000 liraya kadar ağır
para cezası alınır
765 sayılı kanunun 513/I. maddesinde başkasının tasarruf
ettiği emlak ve araziyi zapt etmek ve bunlar üzerinde tasarruf etmek, bunlardan
yararlanmak için arazinin veya emlakın sınırlarını değiştirmek suç olarak
düzenlenmişti.
Yeni TCK’nın 154. maddesinin ilk fıkrasında bir hakka
dayanmadan özel kişilere veya kamuya ait taşınmaz mal ve eklentilerini
malikmiş gibi işgal etmek, sınırlarını değiştirmek, hak sahibinin bunlardan
yararlanmasına engel olmak suç olarak düzenlenmiştir.
Yeni düzenlemenin öncekinden en önemli farklı ETCK.nun
524. maddesinde öngörülen şahsi cezasızlık ya da cezada indirim sebebi
ETCK.nun 513. maddesinde yer alan hakkı olmayan yere tecavüz suçlarında
uygulanamıyordu. Yeni düzenlemede ise bu sebeplerin öngörüldüğü 167. madde
bu suç bakımından da uygulanabilecektir.
2
Öncelikle belirtilmesi gereken tüm hareketler bakımından
ortak olan iki nokta mevcuttur:
1-İlk olarak, yapılan hareketlerin hiçbirinin bir hakka
dayanmaması gerekir.Eğer hakka dayanan bir davranış söz konusu ise suç
oluşmayacaktır.
2-İkinci olarak failin yapılan tüm hareketlerde ‘taşınmazın
malikiymiş gibi’ hareket etmiş olması gerekir.2
Eski düzenlemenin aksine 5237 sayılı yasada ise bu suç ile
ilgili olarak herhangi bir ağırlatıcı neden öngörülmemiştir.
Yine eski düzenlemenin aksine malın değerinin azlığı
halinde cezada indirim yapılmasını öngören düzenlemeye yeni kanunda yer
verilmemiştir.
2- KÖY TÜZEL KİŞİLİĞİNE AİT YA DA KÖYLÜLERİN
ORTAK YARARLANMASINA TERK EDİLMİŞ TAŞINMAZ
MALLARI KISMEN VEYA TAMAMEN ZAPT ETME,
TASARRUFTA BULUNMA VE SÜRÜP EKME SUÇU
YENİ TCK MD
MADDE 154. (2)
Köy tüzel kişiliğine ait olduğunu veya
öteden
beri
köylünün
ortak
yararlanmasına
terk
edilmiş
bulunduğunu bilerek mera, harman
yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz malları
kısmen veya tamamen zapt eden, bunlar
üzerinde tasarrufta bulunan veya sürüp
eken kimse hakkında birinci fıkrada
ESKİ TCK MD
513/IIKöy hükmi şahsiyetine ait olduğunu
veya
öteden
beri
köylünün
müşterek istifadesine terkedilmiş
bulunduğunu bilerek mera, harman
yeri,
yol
ve
sulak
gibi
gayrimenkulleri
kısmen veya
tamamen zapt ve tasarruf eden veya
sürüp eken kimse hakkında birinci
2
Hükümde cezalandırılan hareketler şunlardır:
1.Taşınmaz mal veya eklentilerini kısmen veya tamamen işgal etmek
2.Taşınmaz mal veya eklentilerinin sınırlarını değiştirmek veya bozmak
3.Taşınmaz mal veya eklentilerinden hak sahibinin kısmen veya tamamen
yararlanmasını engellemek
3
yazılı cezalar uygulanır.
fıkrada yazılı cezalar tatbik olunur.
Eski TCK’nın 513/II.maddesinde düzenlenmiş olan suç, yeni
terimlerle ayrı bağımsız bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Eski hüküm ile yeni
hüküm arasında bir farklılık yoktur.
3-KAMUYA VEYA ÖZEL KİŞİLERE AİT SULARIN
MECRASINI DEĞİŞTİRME SUÇU
YENİ TCK MD
MADDE 154. (3) Kamuya veya
özel kişilere ait suların
mecrasını değiştiren kimse
hakkında birinci fıkrada yazılı
cezalar uygulanır
ESKİ TCK MD
MADDE 513/III-Hakkı olmıyan bir menfaat
elde etmek için umumi veya hususi suların
mecrasını değiştiren kimse hakkında da
aynı ceza hükmolunur.
765 sayılı TCK’nın 513/III maddesinde düzenlenen suç aynen
yeni kanunda 154/3. maddede düzenlenmiştir.Eski ve yeni hüküm arasında fark
suçun işlenmesindeki amaçta toplanmaktadır.Eski hükümde fiilin hakkı
olmayan bir menfaat elde etmek amacıyla işlenmesi halinde suçun meydana
geleceği kabul edilmişti.Yani kanun genel kastın yanında suçun oluşumu
bakımından özel kast aramıştı.Oysa yeni kanundaki düzenlemede özel bir kast
aranmaksızın suların mecrasını değiştirmekle suç oluşacaktır.
Suça konu olacak sular gerek duran gerek akmakta olan
gayrimenkul niteliğindeki sulardır.Menkul hale getirilmiş olan sular bu suça
konu olamaz.Mesela su getirilerek bir çeşme haznesinde toplanmış ve bu çeşme
tahrip edilmişse suç oluşmaz. Suyun özel kişilere veya kamuya ait olması
mümkündür.
Madde yerüstü sularına olduğu kadar yer altı sularına da
ilişkindir.3
Kamuya veya özel kişilere ait olan yer altı veya yerüstü sularının
mecrasını değiştirmek suçun maddi unsurudur. Mecra bir işin gidiş, oluş
yoludur (www.adalet.gov.tr/sozluk) Böylece akan suların gidiş yani akış yolunu
değiştirmek, duran suyu akar hale getirmek suçtur.Bu yön değiştirişin daimi
3
DÖNMEZER,Sulhi sf. “Kişilere ve Mala Karşı Cürümler” 15.bası,1998, İstanbul,sf.465
4
olacak şekilde ve suyun içinde aktığı araç üzerinde tasarrufta bulunulması
suretiyle gerçekleştirilmesi gerekir.4
Bu suç kasten işlenebilen bir suçtur. 765 sayılı kanundaki
düzenlemede bu suçun işlenmesi bakımında failin özel kastı aranmıştı. Buna
göre failin, fiili hakkı olmayan bir menfaat elde etmek için yapmış olması
aranmaktaydı. Oysa yeni hükümde failin özel kastla hareket etmesi aranmamış,
genel kast yeterli görülmüştür. Bu suçun düzenlenmesiyle taşınmaz zilyetliğinin
korunması amaçlanmaktadır. Her gerçek kişi suçun faili olabilir.Kamuya ait
suların mecrasını değiştirmede mağdur toplumdur. Özel kişilere ait suların
mecrasının değiştirilmesinde ise o suyun maliki suçun mağdurudur.
Bu suça teşebbüs mümkündür. İçtima konusunda genel kurallar
uygulanacaktır İştirak konusunda da genel kurallar uygulanacaktır.
765 sayılı yasada 514. maddede bir ağırlatıcı neden
düzenlenmişti. Buna göre suçun şahıslara karşı cebir veya şiddet veya tehdit
kullanılarak yada on kişiden fazla kimse tarafından işlenmesi halinde ceza
ağırlaşıyordu.
5237 sayılı yasada ise bu suç ile ilgili olarak herhangi bir
ağırlatıcı neden öngörülmemiştir.
765 sayılı yasanın 522. maddesindeki malın değerinin veya
meydana getirilen zararın hafif veya pek hafif olması halinde öngörülen
hafifletici nedene yeni kanunda yer verilmemiştir.
Yeni düzenlemede 167. maddedeki şahsi cezasızlık sebebi ve
cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep bu suç için
uygulanabilecektir.
4
DÖNMEZER,Sulhi age. sf. 465
5
4-GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU
YENİ TCK MD
Güveni kötüye kullanma
MADDE 155. - (1) Başkasına ait
olup da, belirli bir şekilde
kullanmak
üzere
zilyetliği
kendisine devredilmiş olan mal
üzerinde,
kendisinin
veya
başkasının
yararına
olarak,
zilyetliğin devri amacı dışında
tasarrufta bulunan veya bu devir
olgusunu inkar eden kişi, şikâyet
üzerine, altı aydan iki yıla kadar
hapis ve adlî para cezası ile
cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret
veya hizmet ilişkisinin yada hangi
nedenden doğmuş olursa olsun,
başkasının mallarını idare etmek
yetkisinin gereği olarak tevdi ve
teslim edilmiş eşya hakkında
işlenmesi hâlinde, bir yıldan yedi
yıla kadar hapis ve üç bin güne
kadar
adlî
para
cezasına
hükmolunur.
ESKİ TCK MD
Emniyeti suiistimal
MADDE 508 - Her kim başkasına ait
olup da iade veya muayyen bir suretle
istimal etmek
üzere kendisine tevdi veya her ne namla
Olursa olsun teslim olunan bir şeyi
kendisinin veya başkasının menfaatine
olarak satar veya rehneder veya sarf ve
istihlak eder yahut ketim ve inkar eyler
veyahut tahvil ve tağyir ederse mutazarrır
olan kimsenin şikayeti üzerine iki aydan
iki seneye kadar hapis ve elli liradan aşağı
olmamak üzere ağır para cezası ile
cezalandırılır.
Madde 510 - Geçen iki maddede yazılı
cürümler meslek ve sanat veya ticaret veya
hizmet sebebiyle veya emanetçi sıfatıyla
veyahut idare etmek için kendisine tevdi
olunan veya teminat olarak teslim edilen
şeyler üzerinde yapılırsa faili hakkında bir
seneden beş seneye kadar hapis cezası tertip
olunur ve şikayetname itasına hacet
kalmaksızın takibat yapılır.
Eski kanunun 508-509 ve 510. maddelerinde düzenlenmişti bu
suç. Yeni kanunda 155 ve 156. maddelerde düzenlenmektedir. Eski kanunun
509. maddesindeki açığa atılan imzanın kötüye kullanılması yeni yasada evrakta
sahtecilik suçları arasında düzenlenmiştir.
Eski ve yeni kanundaki düzenlemeler arasında5 en önemli fark,
5
Suçun temel şekli bakımından verilecek olan cezanın alt sınırı 2 aydan 6 aya
çıkarılmış, üst sınırı bakımından ise herhangi bir değişiklik yapılmamış bu sınır
yine 2 yıl hapis olarak öngörülmüştür.Eski hükümde olduğu gibi özgürlüğü
bağlayıcı cezanın yanı sıra sanığa adli para cezası da verilecektir.
Suçun konusu : Madde metninde suçun konusunun bir ‘mal’ olacağı
belirtilmiştir.Üzerinde mülkiyet hakkı kurulabilen her mal bu suça konu
olabilir.Buna göre:
6
eski kanunda güveni kötüye kullanma suçunun maddi unsurunu oluşturan
hareketler seçimlik olarak sayılmış ve tek tek gösterilmişti. Eski kanunun 508.
maddesinde, bu seçimlik hareketler “…..satar, rehneder veya ketum ve inkar
eyler….” şeklinde belirtilmiş iken yeni kanunun 155. maddesinde seçimlik
hareketler bu şekilde sayılmamış sadece “….zilyetliğin devri amacı dışında
tasarrufta bulunmak” ve “bu devir olgusunu inkar etmek” ifadelerine yer
verilmiştir. Görüldüğü gibi yeni kanundaki bu yeni iki ifade eski kanunda tek
tek sayılan seçimlik hareketlerin tamamını kapsamaktadır.
İkinci farklılık ise eski kanunda iade veya muayyen surette
kullanılmak üzere verilen bir maldan söz ediliyor. Yeni kanunda ise belirli bir
şekilde kullanılmak üzere deniliyor. Buradaki muayyen surette ve belirli şekilde
ifadeleri aynı anlamları taşıyor ama eski kanunda yer alan iade etmek üzere
verilen ibaresinin yeni kanuna alınmayışı acaba maddede bir daraltma meydana
getirebilir mi şeklinde bir soruya da yol açıyor.
Burada böyle bir anlamı çıkarmamak gerekir. Çünkü iade
edilmek üzere vermek eylemi de belirli bir şekilde kullanma niteliğindedir. Geri
verilmek üzere fail zilyet kılınmıştır. Bu konuda maddenin gerekçesinde de bir
açıklık yoktur. Bu hususta bazı tartışmaların meydana çıkması da kuvvetle
muhtemeldir. Çünkü saklanmak üzere verilen şey 155. maddenin gerekçesinde
belirtilen ariyet sözleşmesi ile verilmiştir, bu nedenle de yeni kanunda da
Güveni Kötüye Kullanma suçu oluşur diyebiliriz.
1-Taşınır mallar suça konu olabilir.
2-Taşınmaz mallar da suça konu olabilir.
Eski ceza kanunumuz göz önünde bulundurularak yapılan bazı
yorumlarda taşınmaz malların bu suça konu olamayacağı ileri sürülmekteydi.
(DÖNMEZER,Sulhi, age S.430.) Gerekçe olarak da kanunda kastedilenin elden
ele kolaylıkla nakledilebilir olmaları nedeniyle daha çok tehlikelerle karşı
karşıya bulunanların taşınır mallar olduğu öne sürülmekteydi.Yeni kanun
bakımından Ancak Yeni TCK’nın ilgili hükmünün gerekçesinde taşınırların
yanında taşınmaz malların da bu suça konu olabilecekleri belirtilmiştir.
3-Su ve gaz gibi maddeler belirli bir biçimde toplanıp depolandıkları
takdirde bu suça konu olabilirler. (MALKOÇ,İsmail,TCK, s.1201)
4-Misli eşyanın suça konu olup olmayacağı bakımından şunlar
söylenebilir.Misli eşyanın mülkiyeti değil ve fakat sadece feri zilyetliği
devrolunmuşsa suç oluşur.Bu fikri destekler mahiyetteki bir Ceza Genel Kurulu
Kararı’nda sanığın başkasına gönderilmek üzere kendisine tevdi edilen 40 lirayı
saklamasının güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağını açıklamıştır.
5-Suça konu malın az da olsa bir değeri olmalıdır.
6-Güveni kötüye kullanma suçunda fail suç konusu malın maliki
değildir.Bu nedenle müşterek ve iştirak halinde mülkiyete konu mallar ile ilgili
olarak, müşterek ve iştirak halinde malikler birbirlerine karşı bu suçu
işleyemez.
7
Yeni düzenlemede suçun oluşumu için öngörülen koşullardan
biri de, malın zilyetliğinin belirli bir şekilde kullanılmak üzere faile devredilmiş
olmasıdır.
*Öncelikle malın maliki ile fail arasında geçerli bir sözleşme
ilişkisi bulunması gerekir.
Bu ilişki kira sözleşmesi, ariyet sözleşmesi, karz sözleşmesi,
vedia sözleşmesi, istisna sözleşmesi, vekalet sözleşmesi, kefalet sözleşmesi,
hizmet sözleşmesi, rehin sözleşmesi ile kurulmuş olabilir.Ayrıca bu sözleşmesel
ilişki karma veya sui generis(kendine özgü) nitelikte bir sözleşme ile de
kurulmuş olabilir.Örneğin bir bankada açılan cari hesaba veya özel bir finans
kurumunda açılan katılım ortaklığı hesabına ilişkin sözleşme ile bu ilişki
kurulmuş olabilir.
Malik ile fail arasındaki sözleşme yazılı olabileceği gibi sözlü de
olabilir.
*Malın maliki ile fail arasında kurulan bu sözleşme gereğince
malın feri zilyetliğinin faile geçirilmiş olması gerekir.
-Zilyetliğin malik tarafından bilerek ve istenerek geçirilmiş olması
lazımdır.Eğer malikin rızası yoksa güveni kötüye kullanma suçu değil, duruma
göre farklı suçlar oluşur.Şöyle ki, bir kimseye temizlemeye götürmesi için
verilmiş olan ceketin cebinde unutulmuş olan paranın alınması halinde oluşan
suç hırsızlıktır.(6 CD 26.3.1963,E.1999,K.2040) Çünkü bu halde zilyetliğin
geçirilmesinde malikin rızası yoktur.Bazı hallerde ise hileli hareketlerle
zilyetliğin devri sağlanmış olabilir.Bu halde ortada dolandırıcılık suçu vardır.
Devredilen malın sadece feri zilyetliği olmalıdır.Malın teslimi
geçici olarak yapılmalıdır.Eğer malın mülkiyeti devredilmişse suç
oluşmayacaktır.Mesela belli bir hizmeti yapma yükümünü almış olan
hizmetçinin avans ücretini alıp buna karşılık hizmetini yerine getirmemsi
halinde güveni kötüye kullanma suçu işlenmiş olmaz.Çünkü hizmetçinin ücreti
olan para verilirken bunun mülkiyeti devredilmiştir.6 Mülkiyeti muhafaza
kaydıyla yapılan satışlarda ise borcu tamamı ödeninceye kadar mülkiyet hakkı
alıcıya geçmeyeceğinden, alıcının bu malı bir başkasına satması halinde güveni
kötüye kullanma suçu oluşur.
Malın faile tesliminin mutlaka malik tarafından yapılmış olması
gerekmez.Mala feran zilyet bulunan bir kimsenin malik adına teslimi de
mümkündür. Satılan malın bedelinin şirket hesabına tahsil edilip şirket
6
DÖNMEZER,Sulhi age. sf. 427
8
kasasına yatırmamak güveni kötüye kullanmadır. (CGK,24.11.1951,E.111,K.115)7
Bu halde para şirkete aittir ama faile şirket tarafından değil bir üçüncü kimse
tarafından teslim edilmiştir.
Malın mutlaka maliki veya mala feran zilyet olan kimse
tarafından maddeten tevdi edilmiş olması gerekli değildir.Örneğin tasfiye
memuru veya yediemine bırakılmış olup da henüz fiilen teslim edilmemiş
mallar da bu suça konu olabilir.
Mal bizzat faile teslim edilmiş olmalıdır.Yani malın feri
zilyetliğinin faile geçirilme konusunda bir irade olmalıdır.Kendisine teslim
edilmemiş olan mal hakkında işlenen fiil güveni kötüye kullanma suçunu
oluşturmaz.Mesela bir bankada hizmetli olarak çalışan kimsenin diğer bir
görevlinin masasının üstünde bulunan ve kendisine teslim edilmeyen bir zarfı
açarak yatırım fon ve senetlerini bir tanıdığı vasıtasıyla paraya çevirmek
şeklindeki eylemi hırsızlık suçunu oluşturur.(11 CD,13.3.1997,332/565)8 Babası
ile birlikte aynı evde oturan failin babasına saklaması için verilen eşyaları bir
başkasına satma eylemi hırsızlık suçunu oluşturur. (11 CD, 4.12.1996,
2565/2515)9
Yasadışı ve yasaya aykırı amaçlarla tevdi edilmiş olan para veya
malların iade edilmemesi halinde suçun oluşup oluşmayacağı tartışmalıdır.
Yasadışı amaçlarla tevdi edilen eşya bakımından suçun oluşmayacağı Borçlar
Kanunu’nun 65. maddesine dayanarak ileri sürülmektedir. (Borçlar Kanunu
Madde 65: ‘Haksız yahut ahlaka aykırı bir maksat için verilen şeyi istirdada
mahal yoktur.’)Yargıtay’ın eski kararlarında bu düşünce savunulmaktaydı.Buna
göre yüksek mahkeme başlık parasını geri vermemeyi,kaçakçılık için alınan
parayı iade etmemeyi suç saymıyordu.Ancak tevdi edenin yasadışı zeminde
bulunması tevdi edilen kişinin de yasadışı hareketlerde bulunmasına yol
açmamalıdır.Belki de burada gerekli olan güvene dayalı anlaşmanın hukuken
kurulamayacağı gerekçesinden hareket edilmelidir.10
Güveni kötüye kullanma suçu ile ilgili olarak eski kanunun
510. maddesine karşılık olarak, 155/2. maddede ağırlatıcı neden düzenlenmiştir.
Buna göre suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin yada hangi
nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin
gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde verilecek
ceza artırılacaktır
7
DÖNMEZER,Sulhi age. sf. 425
MALKOÇ,İsmail, Açıklamalı-İçtihatlı Türk Ceza Kanunu ,2003, Ankara, sf. 1211
9
MALKOÇ,İsmail, age,sf. 1204
10
MALKOÇ,İsmail, age,sf. 1202
8
9
*Suçun meslek ve sanat ilişkisinin gereği olarak tevdi ve teslim
edilmiş eşya hakkında işlenmesi
Fail söz konusu işleri geçimini sağlamak için bir devamlılık
içinde yapıyorsa o iş meslek ve sanat olarak yapılıyor demektir. 11Malın faile
yaptığı bu meslek ve sanatı ile ilgili olarak malik ile aralarında kurulan bir ilişki
gereğince verilmiş olması gerekir.Mesela emanetçilik işiyle uğraşan kişiye bir
bavulun teslimi sunucu suçun işlenmesi halinde ağırlatıcı neden
uygulanacaktır.Ancak bu kişiye mesleği ile ilgili olmaksızın bir şey bırakılmış
olsa ve bu eşya üzerinde suç işlenmiş olsaydı bu durum suçun basit şekli olurdu.
*Suçun ticaret veya hizmet ilişkisinin gereği olarak tevdi veya
teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi
Taşıma sözleşmesi, istisna sözleşmesi,iş sözleşmesi,vekalet
sözleşmesi gibi sözleşmeler ile kurulan hizmet ilişkileri nedeniyle zilyetlikleri
devredilmiş olan mallar üzerinde suçun işlenmesi cezanın artırılmasını
gerektirir.Taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin sürekli olması gerektiği Yargıtay
kararlarında aranmaktadır: ‘Müştekinin ücret vererek öğüttürüp geri getirmesi
için çiftçi olan sanığa teslim ettiği buğdayların bir kısmını sanığın kendi
hesabına satmasında ibaret olan eylemde sanık ile mağdur arasındaki hizmet
ilişkisi geçici olup kısa bir sürede tamamlanan ve sürekli olmayan bir
ilişkidir.Hizmet ilişkisi TCK’nın 510. maddesinde ‘meslek veya ticaret veya
hizmet sebebiyle’ şeklinde ifade edilmiştir.Bu kabule göre hizmet ilişkisinin
sürekli
olması
gerekmektedir.(CGK,E.1984/9-212,K.1984/414,3.12.1984
(YKD,1985,c.11,s.568)
Kanun ve nizamlara göre belirli kişilere görevleri dolayısıyla
ancak belirli hizmetlerin verilebileceğinin tasrih edilmiş bulunduğu hallerde, bu
hükümler bertaraf edilerek failler görevlendirilebilirlerse de, işledikleri suç
‘meslek ve sanat veya ticaret veya hizmet sebebi ile teslim edilmiş eşya üzerinde
işlenmiş kabul olunamaz.12 ‘TCK’nın 508. maddesinde bir şeyin tevdi ve
tesliminden söz edildiğine göre sanıklara dava konusu sigaraların tevdi ve
teslim edilip edilmediği bu kişilerin mevzuat hükümlerine uygun olarak
görevlendirilip
görevlendirilmediği
açıklanmadan
510.
maddenin
uygulanmasına karar verilmesi kanuna aykırıdır.’ (6 CD, 17.5.1984,1396/
4207,(YKD 1985, s.128)
11
12
MALKOÇ,İsmail, age,sf. 1208
DÖNMEZER, Sulhi, age, sf. 437
10
Ayrıca Yargıtay hizmetin bir ücret veya ücret sayılabilecek bir
ödeme veya çıkar karşılığında yapılması gerektiğini belirtmektedir. 13
Aşağıdaki
kararlarda
hizmet
nedeniyle
güveni
kötüye
kullanma vardır:
‘Müştekinin kızının ağzına takmak üzere, müştekinin ağzından
söktüğü altını kendine alıkoyup kızın ağzına değersiz madenden yapılmış diş
takan kişinin fiili hizmet sebebi ile suiistimal teşkil eder.’(6
CD,24.2.1981,E.1981/988,K.1981/1114 (YKD,1981,s.923))
‘Emlak komisyonculuğu yapan müdahilin yanında işçi olarak
çalışan sanığın, müşterilerden tahsil ettiği paraları müdahile vermeyerek mal
edinmesinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur.’(11
CD,10.3.1997,330/431,)14
‘Hizmet ilişkisine bağlı olarak tamir edilmek üzere bırakılan
aracı kişisel işte kullanılması sırasında kaza sonucu hasar uğramasından ibaret
olayda güveni kötüye kullanma suçunun tüm unsurları oluşmuştur.’
‘Sanığın %15 hissesine sahip olduğu ve yöneticiliğini yaptığı
K… Şirketi’nin müşterilerinden bazılarının portföylerindeki hisse senetlerini,
talimatları olmadığı halde açıktan sattığı, yine müşterileri S.’nin portföyündeki
200 milyon lirayı talimatı olmadığı halde F. adına repo yaptığı açık ikrarı ve
dosya içeriğinden anlaşıldığı ve böylece emniyeti suiistimal suçunun oluştuğu
gözetilmeden mahkumiyeti yerine uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğundan
bahisle beraat kararı verilmesi yasaya aykırıdır.’
* Hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını
idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında
işlenmesi
Bir kimsenin mallarını idare etmesi için görevlendirmiş olduğu
vekilinin kendinse teslim ve tevdi edilmiş malları malikinin izni dışında
başkalarına satması, kendi üzerine geçirmesi veya onun rızası dışında birtakım
işlemlere konu etmesi halinde bu ağırlatıcı neden uygulanacaktır.
Mahkemelerce görevlendirilmiş olan vasiler ve kayyımlara
teslim edilmiş küçük veya kısıtlının malları üzerinde işlenen suçlar da bu
kapsamdadır.
13
14
MALKOÇ, İsmail, age, sf. 1209
MALKOÇ,İsmail, age,sf. 1211
11
TCK.nun 167. maddesindeki şahsi cezasızlık ve cezada şahsi
indirim sebepleri, TCK.nun 168. maddesindeki etkin pişmanlık indirimi ve 169.
maddedeki tüzel kişiler hakkındaki güvenlik tedbirlerine ilişkin hüküm bu suç
açısından da geçerlidir. Eski kanundan farklı olarak malın değerinin azlığı ya da
fazlalığıyla ilgili bir artırım ya da indirim sebebi yeni kanunda söz konusu
değildir.
Güveni
kötüye
kullanma
suçunun
basit
şeklinin
kovuşturulabilmesi şikayete tabi tutulmuştur.Suçun
nitelikli hallerini
düzenleyen ikinci fıkrasında ise şikayet konusunda bir açıklık yoktur.Eski
TCK’da bu suçun nitelikli hali resen kovuşturulan bir suçtu ve ilgili maddede bu
açıkça yazılmıştı.Yeni hüküm bakımından da nitelikli halin resen
kovuşturulacağı söylenebilir.Nitelikli halin şikayete tabi olduğu konusunda
hükümde bir açıklık bulunmadığına göre resen kovuşturulacaktır.
5-BEDELSİZ SENEDİ KULLANMA SUÇU
YENİ TCK MD
MADDE 156. - (1) Bedelsiz
kalmış bir senedi kullanan
kimseye, şikâyet üzerine, altı
aydan iki yıla kadar hapis ve
adlî para cezası verilir.
ESKİ TCK MD
MADDE 509/I-………elinde bedelsiz olarak
kalmış
olan bir senedi istimal ederse
mutazarrır olan kimsenin şikayeti üzerine üç
aydan üç seneye kadar hapis ve yüz elli liradan
aşağı olmamak üzere ağır para cezasına
mahkum olur.
765 sayılı TCK’nın 509/I. maddesinde bedelsiz kalmış olan
bir senedi kullanmak suç olarak düzenlenmişti.15Aynı fiil yeni TCK’nın 156.
maddesinde aynı unsurlara sahip olmak üzere yeniden düzenlenmiştir.Yeni
hükümde suçun cezasının alt sınır 3 aydan 6 aya çıkarılmış, üst sınır
bakımından ise 3 yıllık ceza 2 yıla indirilmiştir.Eski hükümde olduğu gibi yeni
hükümde de suçun kovuşturulması şikayete tabi tutulmuştur.
Düzenlemenin eski kanundan en önemli farklarından biri
değerin azlığı ya da çokluğu ile ilgili indirim ya da ağırlaştırıcı nedenin (eski
kanundaki TCK.nun 522. md.) yeni düzenlemede bulunmayışıdır. Yine etkin
pişmanlık indirimi de eski kanundan farklı olmak üzere yeni düzenlemede bu
15
Suç ile ilgili bir İBK: Bedelsiz senedin tekrar kullanması halinde bu durumun
ancak yazılı delille ispatlanması gerekir, tanık dinleterek ispat mümkün
değildir(24.3.1989 gün ve 1/2 sayılı İBK).
12
suç için öngörülmemiştir. Ancak TCK.nun 167. maddesindeki şahsi cezasızlık ya
da cezada şahsi indirim sebebine ilişkin hüküm bu suç için uygulanabilir.
Bu suçun kovuşturulması suçtan zarar görenin şikayetine
bağlıdır.
6-KAYBOLMUŞ VEYA HATA SONUCU ELE GEÇMİŞ EŞYA
ÜZERİNDE TASARRUF SUÇU
YENİ TCK MD
MADDE
160.
(1)
Kaybedilmiş
olması
nedeniyle
malikinin
zilyetliğinden çıkmış olan ya
da hata sonucu ele geçirilen
eşya
üzerinde,
iade
etmeksizin
veya
yetkili
mercileri
durumdan
haberdar etmeksizin, malik
gibi tasarrufta bulunan kişi,
şikâyet üzerine, bir yıla
kadar hapis veya adlî para
cezası ile cezalandırılır.
ESKİ TCK MD
Madde 511 - 1 - Kaybolmuş bir şeyi bulupta
bulunmuş eşyanın Mülkiyetini iktisap hakkında
Kanunu Medenide yazılı ahkama riayet
etmeksizin temellük iddiasına kıyam eyliyen,
2 - Başkasına ait olup ta bir hata veya tesadüf
neticesi olarak eline geçen bir malda mülkiyet
iddia eden,
Kimseler mutazarrırın şikayeti üzerine bir
seneye kadar hapse ve yüz liraya kadar ağır
cezayi nakdiye mahküm olur.
Eğer mücrimin bu eşya sahibi kim olduğunu
bildiği tahakkuk ederse ceza iki seneye kadar
uzar.
Bu suçla ilgili eski kanunun 511. maddesinde kaybolmuş
bir eşyaya bulan bir kimseden bahsedilirken, yeni düzenlemede “kaybedilmiş ya
da hata sonucu ele geçirilen eşyadan söz edilmiştir.
Hata sonucu ele geçirme nedir? Bunun için, eşyanın hata
sonucu ele geçmiş olması şarttır.Burada hatayı eşyanın maliki yapmaktadır.
Aslında malikin şeyin verilmesinde rızası vardır. Mesela banka görevlisinin hata
sonucu sanığın ibraz ettiği çekte yazılı miktardan fazla ödemesi ve sanığın da
bilerek alıp temellük etmesi halinde suç oluşur.16
Çünkü bu halde görevli fazla parayı rızası ile
vermektedir,fakat verirken miktarda hata yapmıştır.Şu örnekte de aynı durum
sözkonusudur: Bankadaki hesabına yanlışlıkla gelen bir parayı çeken ve
bankanın ısrarı üzerine de iade etmeyen kimsenin fiili de 511.maddedeki suçu
16
6. CD,7.10.1996,9405/9213-MALKOÇ,İsmail,age ,s.1214)
13
oluşturur17. Eğer şeyin verilmesinde malikin rızası yoksa mesela onu unutmuşsa
ve biri de bunu görerek o şeyi alırsa bu halde hırsızlık suçu oluşur: seyyar satıcı
bulunan sanığın kendisinden alışveriş yapan mağdurun tezgahta unuttuğunu
gördüğü çanta ve parasını rıza dışında almak eylemi hırsızlık suçunu
oluşturur18.
Eski düzenlemeden farklı olarak failin malın sahibini bilmesine
rağmen suçu işlemesi hali bir ağırlatıcı neden olarak yeni düzenlemede kabul
edilmemiştir. Ayrıca malın değeri ya da zararın miktarının pek fahiş olması eski
düzenlemeden farklı olarak yeni kanunda ağırlaştırıcı neden olarak
öngörülmemiştir.
Diğer yandan 167. maddede düzenlenen şahsî cezasızlık sebebi
veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebep bu suç için de
uygulanacaktır. Ancak 168. maddede düzenlenen etkin pişmanlık indirimi ve
malın ya da değerin hafifliği nedeniyle bir indirim yeni düzenlemede bu suç için
öngörülmemiştir.
7- HİLELİ İFLAS SUÇU
YENİ TCK MD
Hileli iflâs
MADDE 161. - (1) Malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli
tasarruflarda bulunan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya
sonra iflasa karar verilmiş olması hâlinde, üç yıldan sekiz yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hileli iflasın varlığı için;
a) Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan
malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına
neden olunması,
b) Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya
çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin
gizlenmesi veya yok edilmesi,
c) Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı hâlde, sanki
böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden
olacak şekilde belge düzenlenmesi,
d) Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço
tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi,
Gerekir.
17
18
ESKİ TCK
HÜKMÜ
Madde 506
Hileli
müflisler
hakkında iki
seneden beş
seneye kadar
ağır
hapis
cezası verilir.
CGK, 21.2.1972, E.1970/6-487,K.84
11. CD,3.3.1997,409/583- MALKOÇ,İsmail,age ,s.1214
14
765 sayılı kanunun 506. maddesinde hileli iflas ile ilgili olarak,
sadece bu suçun karşılığı olan cezayı belirten bir hüküm yer almaktaydı. Ve
meydana gelen bir iflasın hileli iflas olup olmadığı İcra ve İflas Kanunu
hükümlerine göre belirlenmekteydi.İcra İflas Kanunu 311. maddesinde hangi
hallerde taksirli iflasın bulunduğunu sayma suretiyle belirlemişti.
5237 sayılı kanun hileli iflas suçunu 161. maddesinde
düzenlemiştir. Yeni hüküm 765 sayılı kanunda olduğu gibi sadece suçun
cezasını belirtmekle yetinmemiş, suçun tanımını yaparak unsurlarını
açıklamıştır.
Malvarlığını eksiltmeye yönelik tasarruflarda bulunmak bu suçun
maddi unsurunu oluşturmaktadır.
Hükümde hangi hallerin malvarlığını eksiltmeye yönelik
hareketler sayılacağı sayma suretiyle belirlenmiştir. Böylece bu suç seçimlik
hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir.19
Kişinin bu hileli tasarruflardan dolayı cezalandırılabilmesi için
failin iflasına karar verilmiş olması gerekir.Bu iflasın bu hileli tasarruflardan
önce veya sonra meydana gelmiş olması arasında bir fark yoktur.Her iki halde
de fail cezalandırılacaktır. Failin iflas etme olgusu bu suç açısından bir objektif
cezalandırılabilme şartı niteliği taşımaktadır
5237 sayılı TCK.nda bu suç için bir ağırlaştırıcı neden
öngörülmemiştir.
Ancak 167. maddede düzenlenen şahsî cezasızlık sebebi
veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebep bu suç için
de uygulanacaktır.
19
Bu seçimlik hareketler şunlardır:
1 Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların
kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması
2 Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını
önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi
3 Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı hâlde, sanki böyle
bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge
düzenlenmesi
4 Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço
tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi
15
168. maddede düzenlenen etkin pişmanlık indirimi ve
malın ya da değerin hafifliği nedeniyle bir indirim yeni düzenlemede
bu suç için öngörülmemiştir.
Bu suçun kovuşturması resen yapılacaktır.
8-TAKSİRLİ İFLAS SUÇU
YENİ TCK’DAKİ HÜKÜM
ESKİ TCK MD
Taksirli iflâs
Madde 507
MADDE 162. - (1) Tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat Taksiratlı müflisler
ve özenin gösterilmemesi dolayısıyla iflâsa sebebiyet bir aydan iki seneye
veren kişi, iflasa karar verilmiş olması hâlinde, iki kadar hapsolunur.
aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
765 sayılı kanunun 507. maddesinde taksirli iflas ile ilgili
olarak, sadece bu suçun karşılığı olan cezayı belirten bir hüküm yer almaktaydı.
Ve meydana gelen bir iflasın taksirli olup olmadığı İcra ve İflas Kanunu
hükümlerine göre belirlenmekteydi.İcra İflas Kanunu 310. maddesinde hangi
hallerde taksirli iflasın bulunduğunu sayma suretiyle belirlemişti.
5237 sayılı kanun 162. maddesinde aynı konuyu düzenlerken
765 sayılı kanundan farklı bir yol izlemiş ve sadece cezayı belirlemekle
kalmamış aynı zamanda bu suçun tanımını yaparak unsurlarını belirlemiştir.
Böylece artık meydana gelen iflasın taksirli iflas20 olup olmadığı bu
tanımlamaya göre belirleneceğinden İcra İflas Kanunu’nun 310. maddesi
uygulanma kabiliyetini kaybetmiştir.
5237 sayılı TCK.nda bu suç için bir ağırlaştırıcı neden
öngörülmemiştir.
20
Tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat ve özenin gösterilmemesi dolayısıyla iflâsa
sebebiyet vermek bu suçun maddi unsurudur.
Tacir olmanın gerektirdiği dikkat ve özenin ne olduğu ticaret hukuku
ilkelerine göre belirlenmelidir.
Kişinin taksirli iflas dolayısıyla cezalandırılabilmesi için, tacir olmanın
gerekli kıldığı dikkat ve özenin gösterilmemesi dolayısıyla iflâsa karar verilmiş
olması gerekir. Bu nedenle iflas olgusunun gerçekleşmesi, bu suç açısından bir
objektif cezalandırılabilme şartı niteliğindedir.
16
Ancak 167. maddede düzenlenen şahsî cezasızlık sebebi veya
cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebep bu suç için de uygulanacaktır.
168. maddede düzenlenen etkin pişmanlık indirimi ve malın ya
da değerin hafifliği nedeniyle bir indirim yeni düzenlemede bu suç için
öngörülmemiştir.
9-KARŞILIKSIZ YARARLANMA SUÇU
YENİ TCK MD
Karşılıksız yararlanma
MADDE 163. - (1) Otomatlar aracılığı ile
sunulan
ve
bedeli
ödendiği
takdirde
yararlanılabilen
bir
hizmetten
ödeme
yapmadan yararlanan kişi, iki aydan altı aya
kadar hapis veya adlî para cezası ile
cezalandırılır.
(2) Telefon hatları ile frekanslarından veya
elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya
şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin
rızası olmadan yararlanan kişi, altı aydan iki
yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile
cezalandırılır.
5237 sayılı
yasada bu
hükme yer
verilmemiş
tir.
ESKİ TCK MD
Madde 521/b - (Ek:6/6/1991
- 3756/17 md.)
Ancak bedeli ödendiği
takdirde
hizmet
elde
edilebilecek
otomatik
aletlerden,ödeme yapmadan
yararlanan kimseye,fiil daha
ağır bir suçu oluşturmadığı
takdirde onbeş günden üç
aya kadar hapis veya yüzbin
liradan beşyüzbin liraya
kadar
ağır para cezası
verilir.
Madde 521/a - (Ek : 6/6/1991 - 3756/16 md.)
Ödeme yeteneği olmadığını bildiği halde;
1.Ücreti karşılığı hizmet veren pansiyon,otel ve han gibi geçici
ikamete tahsis edilmiş yerlerde kalan,
2.Ücreti karşılığı hizmette bulunan lokanta ve benzeri yerlerde
yiyip içen,
3.Taksi ve benzeri ulaşım araçlarında kendisini bir yerden
diğer bir yere
taşıtan,
Ve ödemede bulunmayan kimseye onbeş günden üç aya kadar
hapis ve borçlu olunan miktarın on katı kadar ağır para cezası
verilir.
Bu maddedeki suçların kovuşturması şikayete bağlıdır.
17
5237 sayılı yasanın 163. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen
suç, 765 sayılı yasanın 521 b maddesinde düzenlenen hükme karşılık
gelmektedir.
163. maddenin 2. fıkrasında düzenlenen suç 765 sayılı yasada
yer almayan yeni bir düzenlemedir.
765 sayılı yasanın 521 a maddesinde düzenlenen suça ise yeni
kanunda yer verilmemiştir.
Karşılıksız yararlanma terimi ile ifade edilen eylemlerin
tümünde, genele sunulan ve ancak bedel karşılığı yararlanılabilecek bir
hizmetten bedelini ödemeksizin yararlanma söz konusu olmakla birlikte, bu tür
eylemler arasında örf ve adet gereği bedelin hizmetin sunulmasından önce veya
sonra ödenmesinin ve bu bakımdan da failin hizmeti sunan kişi ile doğrudan
temasa geçmesinin gerekip gerekmemesine göre bir ayrıma gidilmektedir.
163. MADDENİN İLK FIKRASINDAKİ SUÇ
Bu suçta Otomatlar aracılığı ile sunulan ücretli hizmetler suçun
maddi konusunu oluşturmaktadır.
Otomatlar aracılığı ile sunulan ve bedeli ödendiği takdirde
yararlanılabilen bir hizmetten ödeme yapmadan yararlanmak suçun maddi
unsurudur. Otomatlar aracılığı ile satışa sunulan hizmetlerden, otomatın teknik
işleyişini devre dışı bırakan müdahalelerle mesela toplu taşım sistemlerinde
yolcuların geçişlerini kontrol eden otomatlara müdahale edilmek suretiyle ücret
ödenmeksizin yolculuk yapılması durumunda karşılıksız yararlanma suçu
oluşacaktır.
167. maddede düzenlenen şahsî cezasızlık sebebi veya cezada
indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebep ile 168 maddede düzenlenen etkin
pişmanlık indirimi bu suç için de uygulanacaktır.
Ancak malın ya da değerin hafifliği nedeniyle bir indirim ya da
fahişliği nedeniyle bir artırım yeni düzenlemede bu suç için öngörülmemiştir.
163. MADDENİN İKİNCİ FIKRASINDAKİ SUÇ
Telefon hatları ve frekansları, elektromanyetik dalgalarla
yapılan şifreli veya şifresiz yayınlar bu suçun maddi konusudur.
18
Telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik
dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin
rızası olmadan yararlanmak maddi unsurdur.
Yapılan bu düzenleme karşısında telefon hatlarına saplama
yaparak ücretsiz konuşma yapmayı hırsızlık suçu sayan 06.04.1990 gün 2/3
sayılı İBK hükümsüz kalmıştır.
Kanunda bu suç için herhangi bir ağırlatıcı neden
öngörülmemiştir. 167. maddede düzenlenmiş olan şahsi cezasızlık sebebi ve
şahsi hafifletici neden bu suç için de uygulanabilecektir. Ayrıca 168.maddedeki
etkin pişmanlık düzenlemesinden bu suçun faili de yararlanabilir.
Yeni TCK’nın 167. maddesinin 2. fıkrasında mağdurun fail ile
olan yakınlık(akrabalık) derecesi dikkate alınarak şahsi indirim nedeni
öngörülmüştür.
10-ŞİRKET VEYA KOOPERATİFLER HAKKINDA YANLIŞ
BİLGİ VERME VE VERDİRME SUÇU
YENİ TCK MD
Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi
MADDE 164. - (1) Bir şirket veya kooperatifin kurucu, ortak,
idareci, müdür veya temsilcileri veya yönetim veya denetim
kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatını taşıyanlar,
kamuya yaptıkları beyanlarda veya genel kurula sundukları
raporlarda veya önerilerde ilgililerin zarara uğramasına
neden olabilecek nitelikte gerçeğe aykırı önemli bilgiler
verecek veya verdirtecek olurlarsa altı aydan üç yıla kadar
hapis veya bin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılırlar.
ESKİ TCK
MD
765
sayılı
kanunda
bu
düzenlemeye
karşılık gelen
bir
hüküm
yoktu.
5237 sayılı yasanın 164. maddesinde 765 sayılı yasada
bulunmayan yeni bir suç tipi düzenlenmiştir.
Bir şirket veya kooperatifin kurucu, ortak, idareci, müdür veya
temsilcilerin veya yönetim veya denetim kurulu üyelerinin veya tasfiye memuru
sıfatını taşıyanların, kamuya yaptıkları beyanlarda veya genel kurula sundukları
raporlarda veya önerilerde ilgililerin zarara uğramasına neden olabilecek
19
nitelikte gerçeğe aykırı önemli bilgiler vermeleri veya verdirtmeleri bu suçun
maddi unsurunu oluşturmaktadır.
Bu suçu işleyebilecek olan kimseler hükümde sayma
suretiyle belirlenmiştir21.Sayılanlar dışındaki herhangi bir kimse bu suçun
faili olamaz.
Hükümde sayma suretiyle belirtilen kimselerin 2
tür hareketi suç olarak kabul edilmiştir.Dolayısıyla burada seçimlik
hareketli bir suç söz konusudur.Hareketlerden birinin yapılmasıyla suç
işlenebilir.Bu hareketler şunlardır:
1.Gerçeğe aykırı bilgi vermek
2.Gerçeğe aykırı bilgi verdirtmek
Gerçeğe aykırı olarak verilen veya verdirilen bu
bilgilerin bir takım özellikleri vardır.
* Bu bilgiler belirli platformlarda verilmiş olmalıdır.Bu platformlar hükümde
sayma suretiyle belirtilmiştir:
1-Kamuya yapılan beyanlarda
2-Genel kurula sunulan raporlarda veya önerilerde ( mesela gerçeğe uymayan
bilançolar hazırlanması veya gerçeğe aykırı karlardan söz edilmesi gibi)
* Bu bilgilerin ilgililerin zarara uğramasına neden olabilecek nitelikte bilgiler
olmaları gerekir.
Suçun oluşması için hükümde failin bir menfaat elde
etmek için hareket etmiş olması aranmamıştır. Ayrıca kanunda gerçeğe aykırı
bu bilgilerin açıklanması sonucu bir zararın doğmuş olması da
aranmamıştır.Suçun oluşumu için bir zararın doğmuş olmasının aranmaması
bu suçun bir tehlike suçu olduğunu gösterir.
21
Buna göre bu suçun faili olabilecek kişiler şunlardır:
Bir şirketin veya bir kooperatifin;
-kurucuları
-ortakları
-idarecileri
-müdürleri
-temsilcileri
-yönetim kurulu üyeleri
-denetim kurulu üyeleri
-tasfiye memuru sıfatını taşıyanlar
20
Bu suç ile ilgili olarak kanunda herhangi bir ağırlatıcı neden öngörülmemiştir.
Kanunun 167. maddesindeki şahsi hafifletici neden ve şahsi cezasızlık nedeni bu
suç için de uygulanacaktır.
Bu suç resen kovuşturulan bir suçtur.
11- SUÇ EŞYASININ SATIN ALINMASI VEYA KABUL
EDİLMESİ SUÇU
YENİ TCK MD
ESKİ TCK MD
Suç eşyasının satın Eşyayı cürmiyeyi satın almak ve saklamak
alınması veya kabul Madde 512 Her kim 296 ncı maddede beyan olunan
edilmesi
haller haricinde kendisi cürmün irtikabına iştirak
etmeksizin bir cürümden hasıl olan para veya sair eşyayı
MADDE 165. - (1)
bilerek kabul eder veya saklar yahut satın alır yahut her
Bir suçun
ne suretle olursa olsun kabul etmek ve saklamak ve
işlenmesiyle elde
satmak hususlarında tavassut eylerse üç seneye kadar
edilen eşyayı satın
hapis ve beş yüz liraya kadar para cezasiyle
alan veya kabul
cezalandırılır. Şu Kadar ki tayin edilecek ceza asıl fiil
eden kişi, altı aydan için verilecek cezanın üçte birini geçemez.
üç yıla kadar hapis
Eğer fail bu fiili itiyat etmiş takımından ise bir
ve bin güne kadar
seneden aşağı olmamak Üzere muvakkat sürgün
adlî para cezası ile
cezasiyle beraber yüz liradan beş yüz liraya kadar ağır
cezalandırılır.
para cezasına mahkum edilir
Eski hüküm ile yeni hüküm arasındaki farklılıklar
şöyledir:
1- 765 sayılı kanuna göre bu suçun oluşabilmesi için, failin bu eşyanın elde
edildiği suça iştirak etmemiş olması gerekiyordu. 5237 sayılı kanunda suç
düzenlenirken bu unsura hükümde yer verilmemiştir. Ancak yeni hükümde de
bu unsurun aranması gerekir. Bu halde malı satın alan veya kabul eden bu
eşyanın elde edildiği suça iştirak etmişse bu durum onun bakımından bir şahsi
cezasızlık nedeni söz konusu olacaktır. Ancak satın alma veya kabul etme
suçuna birden fazla kişi iştirak etmişse, önceki suça iştirak etmemiş olan
şerikler cezalandırılacaktır.
2- 765 sayılı kanunda cezalandırılan hareketler kabul etmek, satın almak
ve saklamak, ayrıca satmak, saklamak veya kabul etmek konusunda aracılık
yapmaktı. 5237 sayılı kanunda ise satın almak ve kabul etmek hareketleri
21
cezalandırılmıştır.
Aracılık
yapmak
yeni
hükümde
suç
olarak
düzenlenmemiştir.Bu nedenle aracının durumu iştirake ilişkin genel hükümler
uyarınca belirlenecektir.
3- 765 sayılı kanunda failin bu fiilleri itiyat edinmiş olması halini bir
ağırlatıcı neden olarak öngörmüştü. Yeni düzenlemede buna yer verilmemiştir.
4- İki kanun arasındaki farklardan biri de 765 sayılı kanunda suçun kast
ile işlenebilmesi mümkün iken, yeni düzenlemede olası kast ile de suçun
işlenebilmesinin kabul edilmiş olmasıdır.
Suçun manevi unsuru bakımından, suç doğrudan kastla
işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilir.765 sayılı kanunda suçun
oluşabilmesi için failin eşyanın suçtan elde edilmiş olduğunu ‘bilerek’ alması
aranıyordu.Oysa yeni TCK’da ‘bilerek’ ifadesine yer verilmemiştir.5237 sayılı
kanunda 21/2.maddede olası kastın tanımı yapılmıştır.Buna göre failin suçun
kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili
işlemesi hâlinde olası kastın varlığı kabul edilmektedir.Böylece yeni hükme göre
suçun oluşması için failin eşyanın suçtan elde edilmiş bulunduğunu bilmesi
gerekmeyecektir.Fail bir eşyayı satın alırken veya kabul ederken,bu eşyanın
olayın özelliğine göre bir suçtan elde edilmiş olabileceğini öngörmüş olmasına
rağmen satın alması veya kabul etmesi halinde suç oluşacaktır.
5237 sayılı kanunda bu suç için herhangi bir ağırlatıcı neden
öngörülmemiştir.
765 sayılı yasada suça konu malın değerinin azlığı 522. maddede
bir hafifletici neden kabul edilmişti. Ayrıca 523. maddede etkin pişmanlıkla
ilgili bir indirim hali vardı.5237 sayılı yasada bu hafifletici nedenlere yer
verilmemiştir. Yeni yasada sadece 167. maddede mağdurun fail ile olan
akrabalık ilişkileri dikkate alınarak kabul edilmiş olan şahsi indirim sebebi veya
şahsi cezasızlık hali kabul edilmiştir.
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu resen
kovuşturulan bir suçtur.
12-BİLGİ VERMEME SUÇU
YENİ TCK MD
MADDE 166. - (1) Bir hukukî ilişkiye dayalı olarak elde
ettiği eşyanın, esasında suç işlemek suretiyle veya suç
işlemek dolayısıyla elde edildiğini öğrenmesine rağmen,
suçu takibe yetkili makamlara vakit geçirmeksizin
bildirimde bulunmayan kişi, altı aya kadar hapis veya adlî
para cezası ile cezalandırılır.
ESKİ TCK MD
765 sayılı
kanunda bu
hükme karşılık
gelen bir hüküm
bulunmamaktay
dı
22
5237 sayılı kanunun 166. maddesi ile
765 sayılı yasada
bulunmayan yeni bir suç tipi öngörülmüştür. Bu yeni hükme göre, bir hukuki
ilişkiye dayalı olarak elde edilen eşyanın, esasında suç işlemek suretiyle veya
suç işlemek dolayısıyla elde edildiğinin öğrenilmesine rağmen, suçu takibe
yetkili makamlara vakit geçirmeksizin bildirimde bulunmamak suç olarak
öngörülmüştür.
Suçun maddi konusu ile ilgili olarak suç eşyasının satın alınması
veya kabul edilmesi suçu için söylenenler geçerlidir.Buna göre bir suçtan
doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen her türlü ekonomik değer, yani
malvarlığı değerleri, bu suçun konusunu oluşturabilir. Para, taşınır mallar ve
taşınmaz mallar gibi.
Bir hukuki ilişkiye dayalı olarak elde edilmiş olan eşyanın
esasında suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edildiğini
öğrenmesine rağmen, suçu takibe yetkili makamlara vakit geçirmeksizin
bildirimde bulunmamaktır.
Bu suçun oluşumu için:
1- Bir hukuki ilişkiye dayalı olarak elde edilmiş bir eşya
olmalıdır. Bu hukuki ilişki bir satım sözleşmesi veya bağışlama sözleşmesi gibi
bir sözleşme olabilir.
2- Bu eşya suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde
edilmiş olmalıdır.
3- Eşyanın bu niteliğinin mesela satın alma veya bağış kabul
edilirken bilinmemesi gerekir.Zira bu anda eşyanın niteliği bilinmesine rağmen
kabul edilmişse suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu oluşur.
4- Eşyanın suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde
edilmiş olduğu sonradan öğrenilmiş olmalıdır
5- Bu bilgiye rağmen, durumu , suçu takibe yetkili makamlara
vakit geçirmeksizin bildirmemek halinde suç oluşur.
Bu suç kasten işlenebilen bir suçtur.Fail eşyanın suç işlemek suretiyle veya suç
işlemek dolayısıyla elde edilmiş olduğunu öğrenmesine rağmen bildirimde
bulunmamış olmalıdır.
Bu suç için öngörülmüş olan herhangi bir ağırlatıcı neden yoktur.
23
Kanunun 167. maddesindeki şahsi hafifletici neden ve şahsi
cezasızlık nedeni bu suç için de uygulanacaktır.
Bu suç resen kovuşturulan bir suçtur.
Muhammet Murat ÜLKÜ
21 Şubat 2005-Çorum
YARARLANILAN KAYNAKLAR
1-DÖNMEZER Sulhi, “Kişilere ve Mala Karşı Cürümler” 15.bası,1998, İstanbul
2-ERDEM Mustafa Ruhan, “Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Malvarlığına Karşı Suçlar”,
http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale.htm
3-ERDEM Mustafa Ruhan, “Karşılıksız Yararlanma Suçları“ HPD-Hukuki Perspektifler
Dergisi-Sy.2-Sonbahar 2004-sf.134
4-ESENAL Ersin, “Malvarlığına Karşı İşlenen Suçlar-765 s. TCK-5237 s. TCK” , İstanbul
2005
5-MALKOÇ,İsmail,Açıklamalı-İçtihatlı Türk Ceza Kanunu ,2003, Ankara
6-Yeni Ceza Adalet Sisteminin Tanıtımına Dair Ankara Seminerleri-Doç Dr.
Mustafa Ruhan Erdem’in sunumu-06.01.2005- Ankara Büyük Anadolu Oteli
24

Benzer belgeler