M.7. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif
Transkript
M.7. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif
ERAY AKDAĞ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI YARI ZAMANLI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ SAVUNUCULUK VE DEMOKRATİK KATILIM DERS NOTLARI E R A Y A K D A Ğ K İ T A P L I Ğ I YAYIN NO: 1 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ ISBN : 978-605-65406-0-8 Bu kitap ve içerisindeki serbest unsurlar Creative Commons Alıntı-Türetilemez 4.0 (CC BY-ND) Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu lisansın bir kopyası için https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0/ internet bağlantısını ziyaret edebilirsiniz. Bu lisans, size alıntı yapıldığı sürece, eserin değiştirilmeden ticari ya da ticari olmayan dağıtım hakkını verir. Dolayısıyla bazı hakları mahfuzdur. Ancak orijinal olarak İktisat ve Toplum Dergisi’nin 51. sayısında yayımlanan ve bu e-kitabın 23. – 34. Sayfalarda yer alan “Bir Oyun Teorisi Örneği ile Lobicilik” makalesi bu geniş telif imkanları kapsamının dışında kendi koşullarına tabidir. Kapak : Görsel Creative Commons 2.5 Lisansına tabidir. Tarih : 1 Ocak 2006 Dosya : US Capitol Dome Jan 2006.jpg Açıklama : ABD Capitol Kubbesi Yükleyen : Diliff – http://en.wikipedia.org/wiki/User:Diliff Değişiklikler : Kaynak Görselin üzerine yazılar eklenmiş, estetik düzenleme sırasında resim küçültülerek bir yana yaklaştırılmıştır. : http://commons.wikimedia.org/wiki/File:US_Capitol_dome_Jan_2006.jpg Creative Commons Hakkında Bilgi: https://creativecommons.org/ Diğer Görseller : http://www.rgbstock.com/ ve http://www.123rf.com/ İLETİŞİM: Linkedin : www.linkedin.com/in/erayakdag Twitter : https://twitter.com/erayakdag Google + : https://plus.google.com/+erayakdag Facebook : https://www.facebook.com/erayakdagsayfasi Sevgili Ebevenlerime, Sevgili Eşime, Sevgili Kızıma, Sevgili Dostlarıma, Beni Şekillendiriş, Sabır ve Destekleri İçin Derin Minnetle… Birlikte Çalışma Şansı Bulduğum; Saygıdeğer Mesai Arkadaşlarıma, Saygıdeğer Bölüm Başkanıma, Saygıdeğer Üniversiteme, Saygıdeğer Öğrencilerime, Bu Hayati Konunun Tüm Değerli Takipçilerine Emekleri ve Bu Alanı Değerli Gördükleri İçin Derin Saygıyla… İnsanların Kendisinde ve Çevresinde Sürekli Gelişimi Hedeflediği, Bireylerin Sorumluluklarının Gereğini Her Zaman Karşıladığı, Vatandaş Odaklı Devlet Anlayşının Daha Da Güçlendiği, Katılımcı Demokrasinin Çok Daha İlerlediği, Çok Daha Güzel Günler Dileğiyle… Eray AKDAĞ İÇİNDEKİLER İçindekiler ..…………………………………………………………………………………………...… 1 Teşekkür ..…………………………………………………………………………………………...… 2 Önsöz ..…………………………………………………………………………………………...… 3 Savunuculuk ve Demokratik Katılım İlişkisine Kısa Bakış ……………………………. 6 Dersin Amacı ve Temel Odak Noktaları ………………………………………………………. 9 Örnek Makale ve Ödevler …………………………………………………………………………. 10 Ders İçeriğine Bakış …………………………………………………………………………. 11 Vatandaşın Devlet Yönetiminde – Hizmetinde Hesap Sorabilme Gücü ...………… 15 Bir Oyun Teorisi Örneği ile Lobicilik 23 ..…………………………………………………… Transatlantik İlişkilerde Yeni Atılım: Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ve AB-Türkiye Gümrük Birliği ………………………………………...… 35 Yeni Bir Türkiye Anayasası Yaratmak: Arap Baharı İçin Bir Fırsat Mı? .………...… 39 İletişim ve Kültürel Arka Planı 43 ………………………………………………………………… Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim ……………………………………………………… 46 Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim – 2 ……………………………………………………… 50 Mini Yasama Sözlüğü .………………………………………………………………………………. 53 Kaynak Okuma, Sunum ve Portal Örnekleri …………………………………………………… 54 Örnek Ders Materyalleri …………………………………………………………………………..…… 63 M.1. Yasama Sürecinde Sadeleştirilmiş Etki Alanları Akış Şeması ..……… 63 ……….….……… 64 ….………………………………..…….… 71 M.11. TBMM Genel Kurul Önergesi Örneği ….………………………………………… 72 M.2. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları M.10. TBMM Komisyon Önergesi Örneği Sayfa: 1 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ TEŞEKKÜR İlk teşekkürü bu dersin açılmasına vesile olan ve imkan sağlayan çok değerli ana bilim dalı başkanım Sayın Prof. Dr. Sanem BAYKAL’a atfetmek isterim. Kendisinin nazik daveti ve desteğiyle yaklaşık 4 yıldır bu dersi veriyor olmam son kertede bugün bu satırları yazıyor olmama yol açtı. Belki daha da önemlisi uzun yıllardır bu alanda yürütmeye çalıştığım akademik ve amprik çalışmalarımı, mezunu olduğum son derece saygın bir üniversiteye küçük bir katkı olarak, nitelikli öğrencilerle paylaşma fırsatı sağladı. Sahip olduğum formasyon ve birikimlerin oluşmasında 12 yılı aşkın süredir hocam, mentorum, üst yöneticim ve çok değerli bir büyüğüm olarak akademik ve profesyonel gelişimime derin katkılar sağlayan Sayın Zafer A. YAVAN’a da çok teşekkür etmek isterim. Kendisinin yönlendirmeleri iş hayatındaki pek çok zorluğu, her zaman kolaylıkla olmasa da, başarılı bir biçimde karşılamama imkan sağladı. Tabi kendisi yakından takip etmeseydi yayımı belki çok daha uzun yıllar sürecek, belki de hiç mümkün olmayacak olan bu kitap için Sayın Ü. Barış URHAN’a; hem bu sebeple, hem de bilfiil bu kitabın ortaya çıkış sürecinde sağladığı çok çeşitli katkılar ve değerli istişarelerimiz dahil yoğun şahsi destekleri için çok teşekkür etmek isterim. Ayrıca bu önemli ve gönüllü sivil toplum girişimini var eden, koruyan ve Yönetim Kurulu Üyeliği, hatta Başkanlık gibi kritik sorumluluklar üstlenen tüm TÜSİAD üyelerine de şükranlarımı sunmak isterim. Bu saygın kurumda kendileriyle bir arada olmaktan büyük şeref duyduğum bu özel kişilerden öğrendiklerim gerçekten de kendileri gibi eşsiz oldu. Bu süreçte her türlü yoğun ve stresli tempoya rağmen gece, gündüz, haftasonu ya da resmi tatil demeden son derece nitelikli profesyonel ve şahsi katkıları ile uzun yıllardır başarılarımızın sürekliliğini mümkün kılan TÜSİAD Ankara Daimi Temsilciliği’ndeki çok yakın çalışma arkadaşlarıma ve her zaman aynı derecede yakın çalışma fırsatı bulamasam da tam bir ekip ruhu içerisinde ve zaman zaman son derece çok yakın olarak birlikte çalışmak şeref ve mutluluğuna sahip olduğum TÜSİAD Genel Sekreterliği, Temsilcilik ve Büro Direktörlüklerinde görev yapmış ve yapmakta olan tüm ekip arkadaşlarıma ve dostlarıma da teşekkür etmek, onlardan da çok şey öğrendiğimi burada ifade etmek isterim. Böylece son olarak ama kuşkusuz asla en az olarak değil ailelerime; hem beni var edip şekillendiren, hem kurduğum, hem dahil olduğum, hem de seçilmiş ailem olarak adlandırdığım yakın dostlarıma sevgi ve şükranlarımı sunmak isterim. Tüm zorluklara rağmen benim için en büyük güç onlar oldular. Hayata anlam katarak onu gerçek bir yaşama dönüştüren en önemli unsur şüphesiz onlardır ve onlar olacaktır. En derin selam, sevgi ve saygılarımla. Eray AKDAĞ 22 Nisan 2015, Ankara Sayfa: 2 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ ÖNSÖZ Kolektif emeklerin değerine inanan birisi olarak; sunulduğu haliyle geliştirilmeye ihtiyacı olan bu çalışmanın daha da çok gecikmeksizin paylaşılmasında fayda olduğuna inanıyorum. Kuşkusuz meşhur bir sözün de belirttiği gibi “Mükemmel iyinin düşmanıdır.” Ve mükemmeli arayışımızda bazen sadece elimizdeki ile yetinerek bunun üzerine inşanın devamını dilemek gerekir sanırım. Özellikle de akademik amaçla ve ücretsiz dağıtıma açılacak bir e-kitabın, okuyucularına bir nebze olsun katkı sağlayarak, en azından tartışma yaratmak yoluyla naçiz de olsa bir değer yaratacağını varsayarken. Değinilen alanlardaki akademik çalışmalara küçük bir katkı sağlamak amacıyla hazırlanan bu e-kitap fikri Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans programlarına 2012 yılında eklenen Avrupa Birliği'nde Politika Savunuculuğu ve Demokratik Katılım dersi için destekleyici kaynak arayışından doğmuştur. Özü itibarı ile multidisipliner bir yaklaşımda küçük bir derlemeden, yani bir tür ders notu paketinden ibaret olan bu e-kitap sağlıklı bir demokrasinin temelinde vatandaşın devlet yönetimine gönüllü ve aktif katılımı olduğu anlayışı doğrultusunda hazırlanmıştır. Tabi bu katılımı mümkün kılan araçların ve hatta kültürün devletin bizatihi kendisi tarafından şekillendirildiğini ve bunun önemini ihmal etmeden. Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Ankara Şubesi tarafından 2014 yılında düzenlenen ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen 15. Kamu Kalite Sempozyumu’nda gerçekleştirdiğim “Vatandaşın Kamu Yönetiminde – Hizmetinde Hesap Sorabilme Gücü ve AB Örnekleri” başlıklı sunumu da bu vesile ile işaret etmek isterim. Yoğun tempo sebebiyle bu kitapta yer veremediğim pek çok önemli konuya ve kaynağa http://www.slideshare.net/ adresinden kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu sunumun slaytlarında en iyi Avrupa Birliği üyesi ülke örnekleri dahil olarak yer verilmektedir. Son olarak sizlerin de bu alandaki bilgi, görüş, gözlem ve deneyimlerinize danışmak isterim. Hep daha iyiye ulaşma arayışı doğrultusunda sinerjik eleştirileriniz dahil her türlü analitik istişare için bana www.linkedin.com/in/erayakdag ve https://twitter.com/erayakdag aracılığı ile ulaşabileceğinizi belirtir, hatta bunu teşvik ederim. Zira istişare ve analitik fikir tartışmalarının değerine inanan bir profesyonel olarak; konular üzerinde münazara ve yeni perspektiflerin her zaman zenginliğin ve gelişimin önünü açtığı kanaatindeyim. Dolayısıyla lütfen gerekli gördüğünüzde bana ulaşmakta ve paylaşmakta tereddüt etmeyiniz: İyi zihinler, iyi sonuçlar yaratır ve inovasyon yaratıcı tartışmayla başlar. Şüphesiz en önemli temennim, bu çalışmanın okuyucularına fayda sağlamasıdır. Bu mütevazı çalışmanın konuya ilgi duyan herkese yararlı olması dileğiyle. Eray AKDAĞ 22 Nisan 2015, Ankara Sayfa: 3 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Sayfa: 4 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Tercihini ifade edenler bilgece seçmek için hazır olmadıkça demokrasi başarılı olamaz. Demokrasinin gerçek koruyucusu, bundan dolayıdır ki, eğitimdir. Franklin D. ROOSEVELT Democracy cannot succeed unless those who express their choice are prepared to choose wisely. The real safeguard of democracy, therefore, is educat ion. Franklin D. ROOSEVELT Sayfa: 5 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ SAVUNUCULUK VE DEMOKRATİK KATILIM İLİŞKİSİNE KISA BAKIŞ Eray AKDAĞ Savunuculuk ve demokratik katılım kavramları modern dünyada sağlıklı bir demokrasinin temelinde vatandaşın devlet yönetimine gönüllü ve aktif katılımı olduğu anlayışıyla birlikte gittikçe güçlenmektedir. Zira her devletin en önemli çekirdek unsuru olan vatandaş; Jean Jacques Roussou’nun çeyrek milenyum önce, 1762 yılında Toplumsal Sözleşme 1 kitabıyla oluşturduğu eşsiz kilometre taşından bu yana devletin varlık sebebini temsil etmektedir. Keza zaman zaman aksi düşünülse de vatandaş devlet için var olmamıştır; devlet vatandaşın güvenliği, refahı ve mutluluğu için var edilmiş bir makine, bir mekanizmadır. Buna karşın kuşkusuz Winston Churchill’in 11 Kasım 1947’de Avam Kamarası’nda gerçekleştirdiği konuşmasında çok isabetli bir şekilde vurguladığı üzere “Demokrasi en kötü yönetim biçimidir, denenmiş olan bütün diğer sistemleri saymazsak eğer!”2. Churchill’in burada demokrasiyi kötülediğini düşünmek elbette yersiz olacaktır. Aslında bu sözden alınması gereken temel mesaj; demokrasinin hassas yapısı ve sağlıklı işleyebilmesi için dikkatle tasarlanması ve bu tasarımın korunarak, dönemin değişen ihtiyaçlarına ve sosyokültürel dalgalara uyumlu şekilde geliştirilmesi gerekli çok sayıda denge ve denetim mekanizmasının varlığına ihtiyaç duyuyor olduğudur. Üstelik bunu yaparken hızlı ve verimli çalışan bir sistemi de mümkün kılacak bir tasarıma ihtiyaç duymaktadır. Roussou’dan çok daha önce Socrates’in milattan önce 400’lü yıllara uzanan Crito’sundan, Thomas Hobbes’un 1651’deki Leviathan’ına ve John Locke’un yine 17. yüzyıldaki yorumları başta olmak üzere Toplumsal Sözleşme kavramının irdelendiğini göz ardı etmemek gerekir. Zira Hugo Groutius’unkiler de dahil olmak üzere bu alandaki her bir yorumun tartışmanın şekillenmesine çok değerli ve güçlü yansımaları bulunmaktadır. 2 HC Deb. 11 Vol. 444 cc203-321: http://hansard.millbanksystems.com/commons/1947/nov/11/parliament-bill 1 Sayfa: 6 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Aksini ya da farklı bir görüşü savunmak mümkün olsa da, savunduğumuz temel iddia; günümüzde demokrasilerin ve yönetimlerin kalitesini belirleyen en önemli turnusol testinin vatandaşın devlet yönetimine aktif ve sürekli katılım imkanı ve bunun hangi oranda gerçekleşebildiğidir. Kuşkusuz güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda (Trias Politica3) yasama, yürütme ve yargının birbirini denetlemesi son derece gerekli ve değerlidir. Ancak bu aslında devlet içerisinde yer alan bir iç denetim sistemidir. Devletin de, tıpkı diğer tüm modern güvence sistemlerindeki gibi bir de dış denetime ihtiyacı bulunmaktadır. İşte bu dış denetim devletin meşruiyetinin kaynağı olan bireyler, yani devlet hukukundaki anayasal ifadesiyle vatandaşlar tarafından sağlanmalıdır. Vatandaşın devleti denetlemesi, yani bu dış denetim unsuru olmaksızın sistemde entropi4 oluşması neredeyse kaçınılmazdır. Demokrasinin olumlu ve verimli çalışması için toplumun eğitim ve kültür seviyesinin belirli bir eşik değerin üzerinde olması gerektiği tartışmalarını başka çalışmalarda irdelemek kaydıyla şu önermeler ifade ve iddia edilebilir: Özel ve tüzel kişiliklerin, yani devlete meşruiyet gücünü veren tüm paydaşların oluşturduğu görüşlerin gerek resmi kararların oluşturulma sürecine gerekse de alınmış kararların sonuçlarının test edilerek gözden geçirildiği ve ihtiyaca göre yeniden şekillendirildiği süreçlere etkili katılımı öngörülmelidir. Sağlıklı bir demokrasiye ve rekabetçi güce sahip olmak için resmi politika belirleme süreçlerinin bu alandaki etkililiği sürdürülebilir başarı için en akılcı, hatta kaçınılmaz yegane yoldur. İşte bu katılımı sağlayabilmek, yani katılım yoluyla dış denetimi başarabilmek uzun aralıklarla kurulan bir sandıkta, son derece sınırlandırılmış seçeneklerle mümkün olamamaktadır. Ayrıca çok sayıda istişare, paydaşlarla konsültasyon, politikaların birlikte tasarımı, sonuçların ölçülmesi, yeniden değerlendirilmesi, daha iyi politika tasarımı, etki analizi, şeffaflık, idari kararların ve yasama sonuçlarının sürekli gözden geçirilerek geliştirilmesi gerekli olmaktadır. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi örnekler uzun ve sancılı deneyimler sonucunda işte bu anlayışı benimsemişlerdir. Bu yönde dikkate değer düzeyde mekanizma, hukuki zorunluluk ve kültürel duruş sergileyen çok sayıdaki modern demokrasi son derece değerli örnekler sergilemektedir. Türkiye de kısa demokrasi deneyimi içerisinde zaman zaman bu alanda çok önemli atılımlarda bulunmuş olmakla birlikte gerek kendisini bağlayan ama henüz yerine getiremediği bazı uluslararası hukuki taahhütleri, gerekse bu anlayışı benimsediğine dair çeşitli göstergeler doğrultusunda halen pek çok yeni adıma atma potansiyeline sahip görünmektedir. Burada dikkat çekilmesi gereken kritik bir konu bireyin, yani vatandaşın katılım mekanizmalarını nasıl en verimli şekilde değerlendirebileceği hususudur. Zira her ne kadar farkı yaratan bireyler olsa da tarihin de pek çok defa ispatladığı gibi en kalıcı, Dünya Bankası tarafından Hukukun Üstünlüğü algısının takibinde önemli bir yere sahip olan Güçler Ayrılığı İlkesi yani Trias Politica hakkında bilgi ve tartışmalar için: http://info.worldbank.org/governance/wgi/index.aspx#home http://en.wikipedia.org/wiki/Separation_of_powers ve ayrıca tarihi bir not olarak incelenebilecek bir çalışma da: http://scholarship.law.upenn.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=8996&context=penn_law_review 4 Termodinamiğin İkinci Kanunu açık bir biçimde şu saptamayı teyit etmektedir: Doğal haline müdahale edilmeyen sistemlerdeki düzensizlikler, rastgelelikler, dolayısıyla çarpıklık ve bozulmalar zamanla daha da şiddetlenerek sistemi bozar. Böylece oluşan entropi, yani yıpranma sonucunda faydalı (iş yapabilir) enerji miktarını azalırken faydasız enerjiyi arttırır. Bu durum ta ki yeni bir denge durumu oluşana kadar devam edecektir. Sosyal bilimlere de uyarlanan bu durumu engellemenin temel yolu ise sağlıklı denge ve denetim sistemleri ile ana sistemi sürekli dengede tutmaktır. 3 Sayfa: 7 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ sürdürülebilir ve yüksek kaliteli başarılar daima kolektif başarılardır. Bireyin yaşam süresi, iş ve özel hayatındaki zorlukları, maddi ve düşünsel imkanları gibi sınırları aşabilmenin en güvenceli ve anlamlı yolu farklı özelliklere sahip çok sayıda kişinin bir araya gelmesi olagelmiştir. Bu anlayıştan hareketle, ancak tek bir kişinin yaratabileceği değişimleri asla küçümsememek kaydıyla; devlet yönetimine en etkili ve başarılı katılımın gönüllü yapılar olan sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla mümkün olduğunu ifade etmek gerekir. Bu anlamda sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, sendikalar, kamusal nitelikli özel sektör hizmet kuruluşları, hatta şirketler ve benzeri tüzel kişilikler son derece değerlidir. İkinci olarak bazen bu kuruluşlar içerisinde, bazen ise bu alanda uzmanlaşmış bireyler ya da tüzel kişilikler tarafından sürdürülen ya da sürdürülmesi gereken Savunuculuk faaliyetlerine özellikle dikkat çekmek gerekir. Kendiliğinden katılımcılığı yeterince desteklemeyen devletleri bu alanda ikna eden, devlet yönetiminde sorumluluk üstlenmekten kaçınan vatandaşların katılımını sağlayan, kuralları bozmadan üslubu dairesinde sistemi çalıştıran çok değerli bir unsur olarak savunuculuk mekanizmalarının iyi anlaşılması ve güçlendirilmesi demokrasilerin sağlığı açısından özel öneme sahip unsurlar arasında görünmektedir. Böylelikle Türkiye’de son yıllarda daha çok gündeme gelse de halen oldukça sınırlı olarak ele alınan bu alanlardaki güncel hukuki ve sosyokültürel durumun bir resmini çekmek önem arz etmektedir. Bu resmi, gerek demokrasi tarihinin gelişimi, gerek modern demokrasilerde belki de en önemli örnekleri içeren AB ve ABD resimleri ile kıyaslamak gayesi bu ders notları kitabının yola çıkış noktasını oluşturmaktadır. Zira böylece daha başarılı uygulamaları hızla, ya da en azından daha kolay bir şekilde geliştirebilmek mümkün olabilecektir. Özetle bu e-kitap regülasyonların olası zararlarına karşı koruma ve güç sağlayan basit ama etkili bir alet çantası tasarımına destek olmayı hedeflemektedir. Üstelik bu alet çantası hem günlük hayatına odaklanmak isteyen bireyler, toplumu küçük bir etkiyle de olsa dönüştürmeyi arzulayan sivil toplum kuruluşları, kamusal tüzel kişilikler, hem de iş hayatının zorlu ve her zaman adilane olmayan rekabet şartları ile başa çıkmaya çalışan şirketler için kullanılabilir bir biçimde sunulmaktadır. Görsel süre aşımı sebebiyle Kamu Malı statüsündedir. http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Social_contract_rousseau_page.jpg Sayfa: 8 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ DERSİN AMACI VE TEMEL ODAK NOKTALARI Eray AKDAĞ Bu dersin ana gayesi; birey ve toplum odaklı, yüksek verimlilikle işleyen sağlıklı bir katılımcı demokrasinin desteklenmesi perspektifiyle politika savunuculuğu ve sivil toplum konularına vurgu yapılmasıdır. Bu dersin doğrudan amacı ise; katılımcılarda AB, ABD ve Türkiye uygulamaları konusunda temel bilgi birikiminin oluşturulmasının ardından, sağlıklı bir “Sivil Toplum–Özel Sektör–Kamu” ilişkisi kurulabilmesi için katılımcılara temel bir “Alet Çantası” sunmaktır. Bu ders siyasetçi, bürokrat, sivil toplum, iş dünyası ve akademi camiası temsilcileri ile gelecekte bu alanlardan birisinde aktif olmayı hedefleyen katılımcılar için tasarlanmıştır. Dolayısıyla “Savunuculuk ve Demokratik Katılım” dersi üç temel alana odaklanmaktadır: a. Demokratik Katılım: Kavramın çeşitli boyutlarıyla incelenmesi ve taşıdığı önemin anlaşılması. b. Politika Savunuculuğu: Politika belirleme süreçlerine etkili katılımın sağlanmasının yöntemleri. c. Karşılaştırmalı Değerlendirme: AB, ABD ve Türkiye’deki mevzuat ve içtihatları ana hatlarıyla ele alarak göreli avantaj ve dezavantajlarının irdelenmesi. Bu çerçevede dersin temel perspektifi kısaca şu şekilde ifade edilebilir: a. Temayüz etmiş bir demokraside bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının ve diğer paydaşların başta “Yasama Süreci” olmak üzere çeşitli (Kamusal) “Politika Belirleme Süreçlerine” sağlıklı bir yapıda katılımı büyük önem taşımaktadır. Farklı bilgi birikimlerinin, vizyonların ve saha deneyimlerinin sağlıklı bir platformda istişaresi, daima sinerji ve verimlilik artışıyla sonuçlanmakta, bir yandan benimsenecek politikaların doğru hedeflere odaklanmasına, bir yandan da mevzuat kalitesinin yükseltilmesine katkı sağlamaktadır. b. Bununla birlikte sağlıklı bir istişare zemini oluşturulması pek çok pratik zorluğa sahiptir. Zira gerek siyasi, gerek idari erk açısından bakıldığında; bir yandan birbiri ile çelişen farklı çıkarlar arasında seçim yapmak gerekirken, bir yandan da geleceğe dair sağlıklı bir vizyona sahip olmak ve çok sayıdaki bu görüşleri son derece hızlı ilerleyen bir takvim ve gündem yapısı içerisinde bir sonuca bağlamak gerekmektedir. Böylelikle, görüşlerin sunulması, değerlendirilmesi ve istişaresi ancak belirli tasarımlar yoluyla mümkün olabilmektedir. Bu tasarımlar hedefe göre dizayn edilmiş “Kurumsal İletişim Platformlarını” ve “Kurumsal İletişim Yöntemlerini” ifade etmektedir. c. Bu kurumsal iletişim platformları ve yöntemleri paydaşlar açısından farklı, siyasi/idari erk sahipleri açısından farklı hassasiyetler doğurmaktadır. Paydaşlar, görüşlerinin etkili olması ve dikkatle değerlendirilmesi için: Doğru zamanda, uygun noktada ve yanlış anlaşılmaları, iletişim parazitlerini engelleyecek yöntemler (resmi yazışma usulleri vd.) kullanmak durumundadır. Siyasi/idari erk sahipleri ise bireylerin ve kurumların gerçek siyasi, iktisadi ve sosyal ihtiyaçlarını hızla Sayfa: 9 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ algılayabilmek için tutarlı bir modele, temsil yeteneği ve bilgi birikimi açısından anlamlı kurumların listesine ve doğru iletişim kanallarına ihtiyaç duymaktadır. d. Bu derste ilgili ülke örnekleri, mevzuatları ve uygulamaları değerlendirildikten sonra Türkiye örnekleri, mevzuatları ve uygulamaları ele alınarak gerek paydaşlar gerek siyasi/idari erk açısından mevcut yapıda sağlıklı hareket yöntemleri değerlendirildikten sonra mevcut sistemin daha da geliştirilmesine yönelik öneriler değerlendirilecektir. ÖRNEK MAKALE VE ÖDEVLER Katılımcılardan aşağıda açıklanan yükümlülüklerin ya da benzerlerinin ve fazlasının karşılanması beklenecektir. a. Tanımlanan başlıklarda iki akademik makale hazırlanarak sunulması: i. Makale I: AB Lobicilik Kuralları ve Uygulamalarını ana hatlarıyla ortaya koyduktan sonra bunları tercihiniz ve sınıfta sağlıklı dağılıma uygun olarak belirlenecek bir AB üyesi ülkedeki kural ve uygulamalar ile kıyaslayınız. ii. Makale II: Türkiye’deki mevcut uygulamaları kısaca değerlendirerek; “katılımcı demokrasiyi” pekiştirecek, ama bu alandaki pratik zorlukları da öngörerek bunlar dair çözüm yöntemleri içeren politika ve modeller tasarlayınız. Yeni politika ve modellerin tasarlanabilmesi için ne tip araç ve metotlar (arama konferansı, sosyal medya vd.) geliştirilebilir, öneriler sununuz. b. Hedefe dönük uygulama amacıyla iki kısa ödev hazırlanması: i. Kısa Ödev I: “Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik” kurallarına uygun bir resmi yazı hazırlayınız. (İçerik ve ek bilgiler ders sırasında açıklanacaktır.) ii. Kısa Ödev II: T.C. Başbakanlık “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Yönetmeliği”ne uygun bir sivil toplum kuruluşu görüşü hazırlayınız. (İçerik ve ek bilgiler ders sırasında açıklanacaktır.) c. Ders akış planına paralel olarak “Türkiye’deki politika savunuculuğu” uygulamamalarına yönelik kısa sözlüler içeren kolektif zihin egzersizlerine hazırlıklı aktif katılım. Sayfa: 10 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ DERS İÇERİĞİNE BAKIŞ I. TEMEL KAVRAMLARA BAKIŞ: a. Kurumsal Yapılar: Baskı ve Menfaat Grupları, Kanaat Önderleri, Sivil Toplum Kuruluşu (STK), Kamu Yararına Dernek, Meslek Kuruluşları, Kamu Tüzel Kişisi, Kamu Dışı Kuruluş (NGO: Non Governmental Organization/GO: Governmental Organization), Gönüllülük Esası, Kanunla Kurulma, Siyaset-Politika-SiyasaSosyal Politika Kavramlarının Tanımı ve İlişkisi, Karar Alıcılar, Yasama Erki, Kanun Koyucu b. Süreçler: Politika Belirleme Süreçleri, Yasama Süreci, Yasamada Öncelik Değişimi, Mevcut Uygulama ve Pratik Örnekler (TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar ve diğer Kamu Kurum ve Kuruluşları, Uluslararası Kuruluşların Etkisi: UNDP, AB Delegasyonu, IMF…) c. İlgili Kavramlar: Savunuculuk ve Lobicilik Arasındaki Farklar ve Türleri, Politika Belirleme Süreçleri, Katılımcı Demokrasi, Demokratik Katılım, Aktivizm, Yurttaş Aktivizmi, Kampanya, Kaliteli Mevzuat Tasarımı (Better Regulation), Düzenleyici Etki Analizi, Kanun Tekniği ve Kırmızı Bant Yaklaşımı (Red Tape), Kırtasiyeciliğin ve Bürokratik Yüklerin Azaltılması (Başbakanlık ve eTR Örnekleri), Yasama Sürecine Sivil Toplum Katılımı, Stratejik İletişim ve Kamu İlişkileri… d. Temel Yasama Hazırlık Saikleri: (i) Acil İhtiyaca Binaen (Yangın Söndürme), (ii) Sektörü Regüle Etme Saikiyle, (iii) Sektörü Evriltmek Saikiyle, (iv) Gelecek Döneme Hazırlık Saikiyle, (v) Belirlenen Vizyona Hazırlık Saikiyle… e. Hazırlıkta Belirli Zorluklar: İhtiyaçların ve Mikro Alanların Saptanması, Arz ve Talebin, Ev ile Çarşının, Devlet Dairesi ile Sokağın Farkı, Personel Eksikliği, Uzmanlık ve Birikim Eksikliği, Yeterli Hazırlık Zamanının Bulunmayışı... (Telekomünikasyon eİmza Örneği) II. KATILIMCI DEMOKRASİ VE AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİNİN KATKISI a. Demokratik Katılım: Niçin Katılım, Demokrasinin Güçlü ve Zayıf Yönleri, Demokratik Denge-Kontrol Mekanizmaları, Savunuculuğun Anlamlı, Önemi ve Demokrasilerdeki Rolü... (Dean Howard’ın Demokrasilerde Yönetim Örneği ve Ekleme: Yönlendirme Gereği Var Mı, Siyanürlü Altın & Altın İthalatı – Hidroelektrik Örnekleri ) b. AB Üyelik Sürecinin Katkıları: Bürokraside Evrilme, Paydaşlarla İletişim ve Etkileşimin Artması, Kurumsal İletişim Platformlarının Gelişmesi, Danışma ve Görüş Alışveriş Süreçlerinde Artış, Yurtdışı Gelişmeleri Yakın Takip ve İstişare Algısının Gelişimi (GBOK, AB İcra Kurulu ve YOİKK Örneklerine Bakış, FIAS Raporu Etkisi…) c. Bazı Önemli Çalışmalar: Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, Başbakanlık Kırtasiyenin ve Bürokrasi Azaltılması Çalışmaları, Kamuda Verimliliğin Arttırılması Girişimi, Kırmızı Bandı Kesmek, YASADER Çalışmaları… Sayfa: 11 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ d. Bazı Önemli Örnekler: AB’de Kısa Listeler ve Diğer Modeller, BUSINESSEUROPE ve OECD BIAC Örnekleri, Yasama Sürecine Görüş Aktarımı, Politika Belirleme Süreçlerine Katılım Gereği, AB’de Düzenleyici Etki Analizi ve İngiltere, Girdi-Çıktı Tabloları, TBMM’de Çevre Kanunu Görüşmelerinde Fon ve Pet Örneği, Türk Ticaret ve Borçlar Kanunu Tasarıları… III. TÜRKİYE’DE KURUMSAL İLETİŞİM PLATFORMLARI a. Genel Bakış: Kurumsal İletişim Platformları, amaçları, yapıları ve anlamları. Kurumsal İletişim Platformlarının misyonları, uygulamaları, politika belirleme süreçlerine etkileri ve diğer katkıları. Kurumsal iletişim platformlarının yaratığı bazı temel etkiler. b. Temel Platformlar: Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK), Türk Tasarım Danışma konseyi (TTDK), İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu (İDKK) ve Reform İzleme Grubu (RİG), Reform Eylem Grubu (REG), Türkiye Sanayi Stratejisi İzleme ve Yönlendirme Komitesi, İstihdam ve Mesleki Eğitim İlişkisinin Güçlendirilmesi Eylem Planı İzleme ve Değerlendirme Kurulu (İMEİGEP), İhracata Dönük Üretim Stratejisi Değerlendirme Kurulu (İDÜSDK), Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK), Avrupa Birliği İletişim Grubu (ABİG), Ekonomik Sosyal Konsey (ESK), Pazara Giriş Komitesi… c. YOİKK’in Gelişimi: YOİKK örneği, gelişimi ve son nokta: YOİKK’in ilk olarak FIAS Raporu’ndan kaynaklanması, Rekabet Endeksi Gelişmeleri, YOİKK’te Atılım ve Gerileme Örneği, YOİKK Yapısında Yeni Dönem. IV. BİR STK OLARAK TÜSİAD ÖRNEĞİ a. Kurumun Yapısı: TÜSİAD Tanıtımı ve Yapısı b. Uluslararası Etkileşimleri: Bazı Örnekler: BUSINESSEUROPE, OECD BIAC, MEDEF, ABD Kongresi, Fransa Senatosu (Ermeni düzenlemesi), Almanya ve Fransa’da Faaliyetler ve Raporlar, Lobi Şirketleri ve Gazetecilerle Çalışmaları c. Görüş Oluşturma Süreçleri: Yönetim Kurulu, Komisyonlar ve Çalışma Grupları, Üye Etkileşimleri, Talep Çekimli ve Arz İtişli Yaklaşım. d. Ankara Daimi Temsilciliği: Çalışma Alanları, Faaliyetleri ve Örnek Uygulamaları… V. SAVUNUCULUK, LOBİCİLİK VE İLETİŞİM a. Genel Bakış i. ii. iii. iv. v. vi. Lobicilik Tarihçesi Savunuculukta ve Lobicilikte Yaklaşımlar İletişimin Farkları ve Kademeleri Kurumsal İletişim, Kamu İletişimi, Stratejik İlişkiler Kamuoyu ve ve Medya İletişimi Kurumsal Temsil, İtibar ve Marka Değeri Koruma Sayfa: 12 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ vii. Dünyada Lobicilik Örnekleri ve Bu Konuda Çeşitli Düzenlemeler b. Stratejik ve Kurumsal İletişimde Bazı Kritik Unsurlar i. ii. iii. iv. Kurumsal Tutarlılık ve Etik İlkeler Bütünü Kamu İlişkilerinde Süreklilik İhtiyacı ve Gerekçeleri Algının Farklı Düzeylerde Yaratılması ve Algının Önemi İstatistik ve Ölçümleme: Önem ve Olası Riskler c. Oyun Teorisi i. Stratejik Karşılaşmalarda Statik ve Dinamik Oyunlar ii. Tutukluların İkilemi ve Nash Dengesi iii. Cinsiyetler Savaşı ve Yaşlılıkları iv. Muhan Soysal Hoca Örneği v. Stratejik Yaklaşım vi. Dungeons and Dragons Role Play VI. RESMİ İLETİŞİM VE YÖNTEMLERİ a. Usul ve Esasın Önemi, Usulün Esasın Önüne Geçtiği Durumlar b. Resmi Yazışma Kuralları, Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları c. Bazı Kritik Örnekler: Rica ve Arz Etmek, Günlük Yaşam ve İletişimle Farklılıklar d. Bazı Yaşanmış Örnekler: TBMM Anayasa Komisyonu, Faks Numarası Hatası… e. Özel Kalemlerle Görüşmelerde Usul ve Üslup VII. AB VE ABD UYGULAMALARI a. AB’de ve ABD’de Savunuculuk b. AB’de Lobicilik Düzenlemeleri c. ABD’de Lobicilik Düzenlemeleri d. Bazı Önemli Uluslararası Lobi Kuruluşları e. Uygulamalara Bakış VIII. TÜRKİYE UYGULAMALARI a. Türkiye’de Savunuculuk b. Türkiye’de Lobicilik Düzenlemeleri c. Türkiye’de Lobi Kuruluşları d. Uygulamalara Bakış IX. ÖN HAZIRLIK VE DOĞRU İFADELENDİRME a. Prezantasyonun ve İfadelendirmenin Önemi b. Ön Hazırlık Gereksinimi, Araçlar ve Geri Bildirim Sayfa: 13 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ c. Asansör Konuşması, Kurumsal Tanıtım Kiti, Kurumsal Temsilin Önemi, İmaj ve İmgelem Oluşturma, Zemini, Sahayı ve Aktörleri/Oyuncuları Tanıma d. Örnekler: TBMM, UNDP, WB, NDI, TÜSİAD Görüşleri vd. X. UYGULAMAYA GİRİŞ a. Toplantı Usulleri, Söz Alma Modelleri, Ziyaret ve Temas Çerçeveleri, b. Seminerler, Raporlar, Basın Temasları ve Basın Açıklamaları c. Stratejik İletişim, Kamu İlişkileri, Kurumsal İletişim, Kamuoyu İletişimi ve Etkileşimi, Lobicilik XI. AVRUPA BİRLİĞİ’NE BAKIŞ a. Avrupa Birliği’nde Politika Belirleme Süreçleri ve Ülke Örnekleri b. AB Kurumsal Yapısı ve Hukuki Çerçeve d. AB’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD çalışmaları XII. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NE BAKIŞ a. Amerika Birleşik Devletleri’nde Politika Belirleme Süreçlerinin Özel Yapısı b. Yerel Ağların Önemi ve Federal Hukuki Çerçeve c. ABD’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD çalışmaları XIII. TÜRKİYE’YE BAKIŞ a. Genel Değerlendirme i. Türkiye’de Politika Belirleme Süreçleri ve Mevzuat Gelişimi ii. Türkiye’de Hukuki Çerçeve iii. Türkiye’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD Örneği iv. Etkin Yönetişim ve Katılım için Sivil Toplumun Gelişme İhtiyacı, ABD Örnekleri (Baskı Zincir ve Grupları, Yönetime Hazır İnsan Kaynağı) v. Gelecek için ihtiyaçlar ve olası gelişmeler b. Lobi ve Sivil Toplumun Diğer Denetim Yöntemleri i. TBMM’yi İzleme, TBMM Genel Kurulu, TBMM İhtisas Komisyonları, TBMM Parti Grupları, Milletvekilleri, TBMM Denetim Amaçlı Soru Önergeleri ii. Bakanlıklar, Kamu Kurum ve Kuruluşları iii. TBMM Dışı Siyasi Partiler iv. AB Dönem Başkanlığı, AB Konseyi, AB Komisyonu, AB Parlamentosu vb. v. Diğer Ülkelerin Kamu Kurumları ve İşadamları vi. Yabancı Misyonlar (Delegasyon, Büyükelçilikler, IMF, DB, UNDP, ILO…) vii. Kamuoyu Yaratma ve Dezenformasyon XIV. SAVUNUCULUĞUN MEŞRUİYETİ VE DEMOKRASİ AÇISINDAN ÖNEMİ XV. TÜRKİYE İÇİN POLİTİKA ÖNERİLERİ (ORTAK DEĞERLENDİRME) Sayfa: 14 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ VATANDAŞIN DEVLET YÖNETİMİNDE – HİZMETİNDE HESAP SORABİLME GÜCÜ5 Eray AKDAĞ - TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi ÖZET: Başlarken Sağlıklı bir demokrasi, “Hesap Verebilirlik/Sorulabilirlik” uluslararası literatürdeki ifadesiyle “Accountability” Türkiye’nin farklı evrelerinde pek çok farklı şekilde algılanmış ve sıklıkla ihmal edilmiş bir kavram. Bu durumun pek çok diğer örnekte olduğu gibi burada da kültürel yapı ve kavramlara karşılık gelen tercümelerin seçiminde semantik kökenlerle de ilgili olduğu iddia edilebilir. Zira Türkiye’de ve Türkçe’de “Hesap Sorma” çoğu kez güçlü bir muktedir gücün yapabileceği, içerisinde kısmen tehdit içeren bir kavram olarak algılanırken, “Hesap Verme” de ancak güçsüzün güçlüye karşı bir zorunluluğu, gönülsüz ve olumsuz bir uygulama olarak algılanma eğilimindedir. «NİTEKİM vatandaşın birey ya da DEMOKRASİNİN EN KÖTÜ DEVLET YÖNETİM SİSTEMİ OLDUĞU SÖYLENEGELMİŞTİR, BUGÜNE KADAR DENENMİŞ DİĞER BÜTÜN SİSTEMLER HARİÇ.» Hesap Sorma Gücü Dolayısıyla vatandaşın “Devlet” gibi kudretli bir güçten hesap sormaya cüret etmesi zaman zaman (belki de sıklıkla)haddini aşan ve konumunu bilmez gafilane bir yaklaşım olarak etiketlenmektedir. Keza iktidarın SIR. W. CHURCHILL yönetimindeki devlet, yolda yürüyen vatandaş nezdinde “Devlet Baba” şeklinde figürize edilen koruyucu ve kadrinden sual olunmaz bir muktedir güçtür. Öte yandan küresel düzlemde bu kavram, kuşkusuz tarihsel gelişmelerin de etkisiyle, çok daha farklı algılanmaktadır. Kısaca: Firmaların daha kaliteli yönetilebilmesi amacıyla geliştirilen “Kurumsal Yönetim” yaklaşımının, devlet yönetimi ve demokrasideki kalite arttırıcı izdüşümü olarak değerlendirilebilir. Böylelikle günümüzde “sağlıklı” olarak nitelendirilen pek çok demokraside geniş, hatta yaratıcı ve yenilikçi uygulama alanları bulan “Hesap Verebilirlik” kavramı kamusal güç kullanımının meşruiyetinin temelinde yer almaktadır. Devlet yönetiminde kalitenin yükselmesine yardımcı olan bu unsur, aynı zamanda devlet mekanizmasının en önemli dengedenetleme mekanizmalarından birisi olarak bir tür otomatik düzeltme fonksiyonu da icra etmektedir: Dolayısıyla son derece hayatidir! topluluk olarak politika belirleme ve karar alma süreçlerine katılımını gerektirir. Bu katılım aynı zamanda devlet için bir dış denetim oluşturmaktadır. Vatandaşın Devletten demokrasi tarihiyle evrilen ve gelişen kritik bir alandır. Daha iyi kamu yönetimini hedefleyen bu mekanizmalar bütünü AB başta olmak üzere uluslararası hukukta ve uygulamalarda da kapsamlı yer bulmaktadır. Zira demokrasinin sağlıklı çalışabilmesinin en önemli unsurları arasında yer almaktadır. Bu makale orijinal olarak TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini “Fikir Üreten Fabrika’dan” serisi çerçevesinde 2 Temmuz 2014 tarihinde yayımlanmıştır. Orijinal metin için: bit.ly/hesapsorma ve bit.ly/hesapsormagucu 5 Sayfa: 15 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Cevaplanması Gereken Sorular Bu perspektif doğrultusunda birbiriyle ilgili pek çok alanı ortaya koymak kaçınılmaz aslında. Zira bu alandaki pek çok başlık kendi başına çok önemli olsa da, sadece bir araya gelince bütünü oluşturabilmektedir. Ancak bu kısa analizin sınırları dâhilinde her bir konuyu bütün boyutlarıyla tam olarak ele almak imkansızdır. Buna karşın her konuyu tek tek incelemek mümkün olmasa da, en azından bir seri soruyu akla getirmek ve belki bunlara kısaca değinmek mümkün ve anlamlıdır. Dolayısıyla en azından aşağıdaki sorulara, cevaplanmayı ve araştırılmayı hak eden konular olarak yer vermek gerekir: Vatandaş Olmak ve Hesap Sormak Niçin Önemlidir? Demokrasi mi, Yoksa «Sağlıklı» Demokrasi mi? AB’den ve AB Üyeleri’nden Örneklere ve Mekanizmalara Baktığımızda Ne Görüyoruz? Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Bugün İtibarı ile Nerededir? Türkiye Kamu Yönetiminde “Hesap Verebilirlik” Bağlamında Genel Olarak Nerededir? Türkiye’nin Önümüzdeki Dönemde Nasıl Bir Yol Haritası İzlemesi Gereklidir? Vergileme, Temsil ve Magna Carta Demokrasi dünyanın pek çok ülkesinde farklı denge – denetim mekanizmaları ile uygulanmaktadır. Kuşkusuz bunların ilk ve en başarılı olanları arasında Birleşik Krallık (BK) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) uygulamaları özel bir konuma sahiptir. Her ne kadar bu sistemlerin de kendilerine has zayıf ve güçlü yönleri olsa da, dünyanın en başarılı ya da sağlıklı demokrasi uygulamaları arasında yer aldığı tartışmasızdır. Bu noktadan hareketle ABD devriminin ve demokrasi anlayışının temeli olan Boston Çay Partisi6 tarihte özel anlardan birisidir. “(Karar Alma Süreçlerinde) Temsil Olmadan Vergileme Yapılamaz!” şiarıyla özdeşleşen bu olay aslında vatandaşların devlet yönetimine katılma hakkının, dolayısıyla devletin sivil irade ile denetlenmesinin ve devlete hesap sormanın en temel argümanlarından birisini oluşturmuştur. 7 Ancak yönetime katılma ve yönetimi denetleme, yani yönetimden hesap sorma hakkı aslında çok daha öncesinde kabul edilen tarihin akışını değiştiren belgelere not düşülen konulardan birisidir. Bu alanda en meşhur örneklerden birisi tereddütsüz 1215 tarihli “Büyük Özgürlük Fermanı – Magna Carta Libertatum”dur. Tarihi değiştiren belgelerden birisi olarak kabul edilen Magna Carta’nın8 pek çok açıdan hayati önemi bulunmakla birlikte, bu belgeyle zımnen güvence altına alınan şu üç konu özellikle dikkat çekicidir: Kralın kararları, ekonomik aktörleri iktisaden etkileyeceği için bu kararlara dair aktörlerin görüş belirtme hakkı, Ödedikleri vergilerle Krallığı finanse edenlerin yönetime katılma hakkı, “Hür” vatandaşların somut ve orantılı bir gerekçe gösterilmeksizin Kralın keyfine göre cezalandırılamayacak olması (Hukukun Üstünlüğü). Pek çok diğer kaynak öncesinde giriş olarak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Boston_%C3%87ay_Partisi – GÖRSEL: Serbest telifli medya. Vergi Direnci konusuna kısa bir bakış için: Kerim Gök, "Vergi Direncinin Gelişimi", Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı: 1, Cilt XXII, 2007, s. 143-163, http://bit.ly/1k9gKwo (21.06.2014) 8 GÖRSEL: Serbest telifli medya: http://tr.wikipedia.org/wiki/Magna_Carta 6 7 Sayfa: 16 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Hesap Verme Ilişkisi ve Katılım Demokrasinin beşiği kabul edilen İngiltere’nin tarihindeki bu sayfa zamanla “nevi şahsına münhasır” İngiliz Anayasa Hukuku’nun en temel belgelerinden oldu.9 Bu adımın ardından tarihsel olarak Hesap Sorma, Hesap Verme, Denetim ve Katılım kavramlarının etkileşiminin zamanla gelişerek demokrasinin sağlıklı işlemesinde bir ana mekanizmanın dört ayağını oluşturageldiği iddia edilebilir. Ancak unutulmamalıdır ki devletin denetimi sadece iki şekilde hayata geçirilebilir: Devletin Gönüllü Olarak Mekanizma Üretmesi Bireyin/Vatandaşın Talepleri (Anayasal Katılım Hakkı) ANCAK ŞUNU AÇIKÇA BELİRTMEK GEREKİR Kİ; MUKTEDİR KUVVET OLARAK SİYASİ İRADENİN KABUL ETMEDİĞİ BİR HESAP VERME, KATILIM YA DA DENETİM İLİŞKİSİNİN VAR EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR! Boston Çay Partisi ve Magna Carta örneklerinde de görüldüğü gibi tarihte ve ülke örneklerinde bu iki süreçten bazen birisi, bazen diğeri, bazen ise ikisi birlikte ortaya çıkmıştır. Ancak şunu açıkça belirtmek gerekir ki; muktedir kuvvet olarak siyasi iradenin kabul etmediği bir hesap verme, katılım ya da denetim ilişkisinin var edilmesi mümkün değildir! Keza birinci örnekte İngiliz ve ABD Hükümetlerinin, ikinci örnekte ise Kralın kabulü ve resmi onayıyla yeni bir dönem ve yönetim anlayışı hayata geçmiştir. Yani siyasi irade gönüllü ya da gönülsüz olarak kendi yetkisini paylaşmak, kendisini denetletmek ve kendi elinde bulunan yönetme yetkisini bu yetkinin kaynağı olan toplumla paylaşmak tercihlerini ortaya koymuştur. Bu durum, zaman içerisinde adaletsiz uygulamaların yanı sıra; “kararların sonuçlarına dair bilgisiz ya da hatalı öngörülere dayanan süreçlerin de düzeltilmesi” sonuçlarını doğurmuştur denilebilir. Bugün bürokrasi ve kırtasiyeciliği azaltmayı hedefe koyan Kırmızı Bandı Kesmek 10 ve Düzenleyici Etki Analizi11 (DEA) çalışmaları konusunda İngiltere’nin bu kadar katılımcı ve başarılı olmasının temel sebeplerinden birisi belki de bu çekişmeli döneme dayanmaktadır. Dolayısıyla şunu iddia etmek mümkündür: Güçler Ayrılığı İlkesinin sacayaklarını oluşturan Yasama, Yürütme ve Yargı devletin “iç denetimini” sağlarken, en az bunlar kadar gerekli bir diğer vazgeçilmez de; vatandaşın devleti denetlemesi, yani “dış denetimdir”. Bu dış denetim gerek sade vatandaşın, gerek iş dünyasında yer alan vatandaşların; bireysel ya da kolektif olarak üstlenmesi kaçınılmaz olan bir hak ve sorumluluktur. Her ne kadar bu denetimde bireylerin rolü çok önemliyse de daha etkili denetim geleneksel olarak sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri gibi yapılar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu noktada katılım konusuna da özel bir vurgu gereklidir. Zira denetim, herhangi bir düzeyde katılım olmaksızın gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir faaliyettir. Ayrıca karar alma ya da uygulama süreçlerine katılımın bilfiil kendisi, gerçekleştirilebilecek en etkili aktif denetim türüdür.12 Türkiye’de denetim kavramı genellikle her şey bittikten sonra geriye dönük bir muhasebe olarak algılanmaktadır. Bu aslında büyük bir yanılgıdır ve bu yaklaşım pek çok dönülebilir hatanın düzeltilmesini de imkânsız hale getirir. Oysa denetim ex-post, yani bir hukuki düzenleme ya da uygulama sonrasında olabileceği gibi ex-ante ve hatta uygulama sırasında, yani eşzamanlı olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Denetimin zamanı ise denetim mekaniğinin, yani yöntemin en önemli belirleyicisidir. İngiltere’de çok sayıda belge ve içtihat anayasa hukukunu oluşturur: http://www.parliament.uk/business/publications/research/notes-on-parliament-andconstitution/ (21.06.2014) 10 Kırmızı Bant ve İngiltere uygulamaları: http://www.parliament.uk/business/publications/research/notes-on-parliament-and-constitution/ (21.02.2014) ve http://www.redtapechallenge.cabinetoffice.gov.uk/home/index/ (21.06.2014) 11 İngiltere’de DEA uygulamaları (21.06.2014): http://www.legislation.gov.uk/ukia 12 Bu konuda temel kavramlara bakış için: John M. Ackerman, (2005) "Social Accountability in the Public Sector: A Conceptual Discussion", The World Bank Social Development Papers (Participation and Civic Engagement), P.:82 (21.06.2014) http://bit.ly/1nYHFw4 9 Sayfa: 17 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Avrupa Birligi’ne Bakış Avrupa Birliği (AB) uygulamalarına bakıldığında ilk dikkat çeken unsur belki de hesap verebilirliğin aslında İyi Yönetişim (Good Governance) temelinde ele alınıyor oluşudur.13 Dolayısıyla devletlerin kaliteli yönetilebilmesi için de Kurumsal Yönetimin dört ana ilkesinin geçerli olduğu söylenebilir: Şeffaflık Hesap Verebilirlik Adillik Sorumluluk Bu temel yapının ardından değinilmesi gereken ilk konu başlığı kaçınılmaz olarak Yolsuzlukla Mücadele çalışmalarıdır. Zira devletin hesap verebilirliğinde yegane konu olmasa da temel ve belki de en önemli konulardan birisi budur. İşte bundan dolayıdır ki Yolsuzlukla Mücadele; AB katmanları dahil uluslararası işbirliğinin son derece gelişmiş ve yaygın olduğu bir alandır.14 Keza bu alanda uluslararası ve ulusal pek çok hukuki düzenleme, el kitabı ve rapordan oluşan kapsamlı bir müktesebat bulunmaktadır. Ancak yine unutulmamalıdır ki denetim ve hesap verme ilişkisinde yolsuzluk temel konu ve belki en önemli unsurlardan birisi olsa da yegane unsur değildir! Denetim ve hesap verme ilişkisinde: (i) Sivil Toplum ve Özel Sektör Kuruluşlarının politika yapım ve yasama süreçlerine katılımı, (ii) alternatif çözüm önerilerinin birlikte değerlendirilmesi, (iii) sonuçlarla tekrar gözden geçirilerek yeniden tasarlanması, (iv) Daha İyi, hatta Akıllı Mevzuat Tasarımı (Better / Smart Regulation)15 ve Düzenleyici Etki Analizi, (v) e-Devlet uygulamalarının geliştirilmesi, (vi) Bekçilerin (Whistleblower) hukuki korunması16 başta olmak üzere pek çok derin çalışma olanı bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında demokrasinin temel araçlarından birisi olan seçim sandığı uygulaması aslında diğer pek çok demokratik unsur ve uygulama ile desteklenmeye muhtaç olduğu tescil edilmiş, ancak kritik rolünü koruyan bir uygulamadır. HESAP VEREBİLİRLİKTE DE KURUMSAL YÖNETİMİN ANA İLKELERİ GEÇERLİDİR: • ŞEFFAFLIK •HESAP VEREBİLİRLİK Etki Analizi • ADİLLİK Demokrasinin temel ilkeleri doğrultusunda vatandaşa • SORUMLULUK (dolayısıyla sivil topluma ve özel sektöre) devletin hesap vermesi ve kendisini denetletmesi konusunda vurgulanması gereken başlık belki de Düzenleyici Etki Analizi uygulamasıdır. Zira ülkemizde bir süredir ihmal edilen bu alan Türkiye için kısa vadede uygulanabilir ve sonuç yaratır güçte somut bir yol haritası sağlayan teknik ve pratik bir uygulamadır.17 Ayrıca gerek denetim ve hesap verme, gerek ülkelerin rekabet gücü ve kaliteli politika tasarımı için kuşkusuz “hayati” olarak değerlendirilmektedir. 2001 tarihli ama anlamlı bir kaynak için: AB Komisyonu Dokümanı European Governance – A White Paper COM(2001) 428 final, (2001/C 287/01) http://bit.ly/1z4lVYl (21.06.2014) 14 Kapsamlı bir liste için bakınız: Yolsuzluğa Karşı Ulusal ve Uluslararası Yapılar: http://www.track.unodc.org/ACAuthorities/Pages/home.aspx (21.06.2014) 15 Bir süredir gelişen bu önemli Akıllı Regülasyon çalışmaları için: http://ec.europa.eu/smart-regulation/ (21.06.2014) ve http://www.oecdilibrary.org/governance/better-regulation-in-europe_20790368 (21.06.2014) 16 Türkiye’de Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kısmen uygulanan bu önemli konu için: http://bit.ly/1iUGl12 (21.06.2014) ve http://bit.ly/1qtIWl1 (21.06.2014) 13 Etki Analizi hakkında ek bilgi için: Müberra GÜNGÖR ve Gökhan EVREN, "Kapsam, Uygulama, Deneyimler ve Öneriler: Mobil Arabağlantı Ücretlerinin Düzenlenmesine İlişkin Ardıl DEA Çalışması", Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu - Kasım 2009 http://bit.ly/1qMC3ZQ (21.06.2014) 17 Sayfa: 18 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Türkiye mevzuatına sadece son 10 yıl içerisinde giren bu “hayati” konuda, dünya örnekleri oldukça uzun bir geçmişe sahiptir ve 1974 yılından itibaren İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) üye ülkeleri tarafından kullanılmaktadır.18 Etki analizi son on yıllardaki verimli sonuçları doğrultusunda AB’de de o kadar büyük önem kazanmıştır ki; sadece 2003 – 2007 arasındaki 5 yıllık dönemde AB düzeyinde 287 Etki Analizi çalışması Avrupa Komisyonu’nca tamamlanmış ve yayımlanmıştır. Yine bu alanda en başarılı örneklerden Birleşik Krallık da sadece 6 yıllık 2008 – 2013 döneminde toplam 2 734 Etki Analizi yaparak raporlarını şeffaf bir biçimde internet üzerinden kamuoyu görüşüne sunmuştur. Bu noktada etki analizlerinin sadece sonuç raporlarının değil, pek çok örnekte sivil toplum ve iş dünyası görüşüne sunulan konsültasyon versiyonlarının da aynı şeffaf çerçevede yayımlandığına özellikle dikkat çekmek gerekir. Bu şeffaflık boyutuna paralel olarak; etki analizlerinin kamu ve özel sektör paydaşlarınca kalite ve içerik denetimine tabi tutulması da bu sürecin vaz geçilmez bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanda alınan en önemli önlemlerden birisi münhasıran etki analizlerinin kalitesini yükseltmek amacıyla Avrupa Komisyonu tarafından 2006 yılında oluşturulan Etki Analizi Kurulu’dur. Kurul’un 2012 Raporu’ndaki verilere göre AB DÜZEYİNDEKİ sadece 2007 – 2012 arasındaki 6 yılda 583 Etki Analizi, 583 ETKİ ANALİZİNİN %69’U YASAMA SÜRECİNE DAİR Kurul tarafından incelenmiş ve Etki Analizi Kurulu İKEN, GERİ KALANLARI tarafından bunlara ilişkin 765 geliştirme-tadil YASAMA SÜRECİ önerisi/talimatı sunulmuştur. 19 Bu tadil çağrıları DIŞINDAKİ ALANLARDA sonucunda sadece 2009 – 2012 arasındaki 4 yıllık GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR. dönemde nihai Etki Analizi raporlarında gerçekleştirilen değişiklik sayısı 238 olmuştur. Özellikle vurgulanması gereken bir diğer nokta da etki analizlerinin sadece mevzuat düzenlemeleri için değil, bunlara yol açacak ana politika alanları ve hatta yol haritaları için de yapılmasının önemidir. Keza yukarıda değinilen AB düzeyindeki 583 etki analizinin %69’u yasama sürecine dair iken, geri kalanları yasama süreci dışındaki alanlarda gerçekleştirilmiştir. Bu alanda daha çok bilgi alabilmek amacıyla Avrupa Komisyonu’nun 2009 tarihli Etki Analizi Kılavuzu20, yine Komisyon’un 2014 yılı etki analizlerini ve bunlara dair Kurul görüşleri sayfası21, görüşe açık konsültasyonlar sayfası22 ve Avrupa Komisyonu için düzenlemelerin fayda ve maliyetlerine ilişkin hazırlanan raporu23 öncelikle gözden geçirmekte faydalı bilgi kaynakları arasında yer almaktadır. …ve Turkiye Türkiye Cumhuriyeti, devletin vatandaşa hesap vermesi, kendini denetletmesi, sivil toplumun yasama süreçlerine katılımcılığı, politika belirleme öncesi açık konsültasyon, birlikte yeniden değerlendirme, e-devlet yapılanması, akıllı mevzuat tasarımı ve resmi işlemlerin şeffaflaşması gibi değindiğimiz başlıkların tamamının oluşturduğu alanlarda değişken bir yapı sergilemektedir. OECD’nin internet sitesinden Düzenleyici Etki Analizi Hakkında bilgi için: http://bit.ly/1ok2F3g (21.06.2014) European Commission Impact Assesment Board Report - 2012: http://bit.ly/1o2nEGg (21.06.2014) 20 European Commission Impact Assesment Guidelines (2009): http://bit.ly/1lN4je2 (21.06.2014) 21 Etki Analizileri Listesi ve Metinleri için: http://bit.ly/1lN45DQ (21.06.2014) 22 Avrupa Komisyonunda Görüşe Açık Konsültasyon Çağrıları: http://bit.ly/1iUGiSN (21.06.2014) 23 Regülasyonun maliyetlerin ilişkin bir CEPS yayını: http://bit.ly/1qMBJKC (21.06.2014) 18 19 Sayfa: 19 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Ülkemizde nispeten yeni bir çalışma alanı olan bu konuda en kapsamlı girişimlerden birisi kuşkusuz “Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun”un 15 Temmuz 2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesi olmuştur. Bu kanunun 5. maddesi “Kamu yönetiminin kuruluş ve işleyişinin temel ilkeleri” arasında “Yapılacak yeni düzenlemeler ve kurulacak birimler için düzenleyici etki analizi yapılır.” Hükmünü içermekteydi. 24 Ancak dönemin Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen bu kanun daha sonra tekrar ele alınmamış ve mevzuatın parçası olma ya da yürürlüğe girme şansı bulamamıştır. Dolayısıyla etki analizini kanuni bir süreç olarak mevzuata yerleştiren temel mevzuat 10 Aralık 2003 tarihinde kabul edilen 5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu” olarak görünmektedir. Halbuki bu kanun etki analizine birden çok maddede yer verse de, etki analizini münhasıran “kamu maliyesinin temel ilkeleri” bağlamında ele almaktadır. ETKİ ANALİZİ BAŞTA Yani bu kanunda etki analizi sadece bütçe ve proje OLMAK ÜZERE BU tekliflerinde gerekçelendirme süreçlerinin vazgeçilmez ALANLARDA “BÜTÜNSEL” bir unsurudur. REFORM ADIMI 2006 YILINDA YAYIMLANAN “MEVZUAT HAZIRLAMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ” İLE ATILMIŞTIR. Böylelikle etki analizi başta olmak üzere bu alanlarda “bütünsel” reform adımı 2006 yılında yayımlanan “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Yönetmeliği”25 ile atılmıştır. Bu devrimsel nitelikli yönetmelik «Yürürlüğe konulması hâlinde etkisinin 10 milyon TL’yi geçeceği tahmin edilen kanun ve kanun hükmünde kararname taslakları için düzenleyici etki analizi yapılmasını» zorunlu kılmaktadır. Halen yürürlükte olan bu hayati mevzuat 2007 yılında ekinde Düzenleyici Etki Analizi Rehberi de bulunan “Düzenleyici Etki Analizi Çalışmaları”26 konulu Başbakanlık Genelgesi ve 2009 yılında “Kamu Hizmeti Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik”27 ile geliştirilerek güçlendirilmiştir. Böylelikle “Standart Maliyet Modeli” gibi yeni kavramlar ülkemizde uluslararası örnekler esas alınarak çalışılmaya başlanmıştır. Avrupa Komisyonu’nun 2006 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin “daha iyi düzenleme konusunda bazı ilerlemeler kaydettiği, düzenleyici etki analizinin Türk hukuk sistemine ithal edildiği” belirtilirken; “Düzenleyici etki analizinin kullanımının, diğer hususların yanı sıra, AB’ye katılım müzakerelerinin sürdürülmesi açısından Türkiye’yi destekleyebilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.28 Türkiye’nin “2014-2016 Orta Vadeli Programı’nda da yeniden yer verilen bu konu; “Kaynak kullanımında etkinliği artırmak ve hesap verebilirliği güçlendirmek amacıyla, yeni harcama programları uygulamaya geçirilmeden önce etki analizi çalışmaları yapılması” şeklinde yer almıştır.29 Dolayısıyla konu önemle vurgulanmakla birlikte, yine kamu maliyesi yönü ağır basacak şekilde gündemde tutulmaktadır. Bu alanda mutlaka değinilmesi gereken bir diğer çalışma ise “Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu” (YOİKK) çalışmalarıdır. T.C. Hazine Müsteşarlığı girişimi ve Dünya Bankası desteğiyle 2000 yılında başlatılan “Türkiye Yatırımların Önündeki İdari Engeller Raporu” çalışmaları bu raporun önerilerine paralel olarak “'Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı” çerçevesinde YOİKK’in 30 2001 yılında kuruluşuyla sonuçlanmıştır. Özetle; Türkiye’de devlet yönetiminin güçlendirilmesi amacıyla pek çok girişimde bulunulmuştur. http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5227.html http://bit.ly/TLopKF (21.06.2014) 26 http://bit.ly/1ok2dSQ (21.06.2014) 27 http://bit.ly/1mgfgpS (21.06.2014) 28 Türkiye İlerleme Raporu 2006 Tercümesi:, http://bit.ly/1mPHUNx (21.06.2014) 29 http://bit.ly/1k9giOI (21.06.2014) 30 Uluslararası Finans Kurulu (IFC) ve Dünya Bankası’nın Türkiye Yatırımın Önündeki İdari Engeller Raporu (2001): http://bit.ly/1luNBLI (21.06.2014) 24 25 Sayfa: 20 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Genel Degerlendirme ve Sonuç Yukarıdaki çerçevesi çizilen alan Türkiye için hem ulusal, hem de uluslararası öncelikler arasında yer almaktadır. Zira devletin yönetim kalitesini arttıran bu süreçler, AB üyelik müzakere sürecinde «Yazılı Olmayan Başlıktır». Keza Kopenhag Kriterleri’nde de iyi yönetişim dahil bu alan zımnen ama esasa dair bir konu olarak yer almaktadır. Bu anlamda Türkiye’de süreçlere katılım, karar alma mekanizmalarının geliştirilmesi ve kurumsallaştırılarak süreklilik ve istikrar arz etmesi gibi pek çok unsurun üzerinde dikkatle düşünülmesi gerekmektedir. Ayrıca çeşitli seçkin uluslararası yapıların tavsiyelerine, ülkelerin iyi uygulama örneklerine ve hatta Türkiye’nin kendi resmi taahhütlerine uygun olmayan bazı duraklama ve gelişmelere de bulunduğunu da not etmek son derece önemlidir. Zira OECD Düzenleyici Reform Çalışmaları kapsamında 2002 yılında yayımlanan “Türkiye: İktisadi Gelişim için Hayati Destek” Raporu’nda “tüm devlet çapında Düzenleyici Reform Stratejisi ve Etki Analizi eksikliği, OECD Tavsiyeleri’ne ve çoğu OECD ülke uygulamasına zıtlıklar” vurgulanmaktaydı.31 Bu alanda yıllar içerisinde bazı adımlar atılmış olsa da; bu adımların kurumsal süreklilik kazanamamış olması, geliştirilememesi, hatta bazı örneklerde eski yapıya dönülmesi önemli bir olumsuzluk olarak göze çarpmaktadır. Benzer şekilde Türkiye’nin bazı uluslararası taahhütlerini de yerine getiremediği unutulmamalıdır. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nin çok yakın tarihli 2013/19 Başbakanlık Genelgesi’nde şu ifadelerle ortaya konulmuştur: “demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü standartlarının yükseltilmesi, kamu yönetiminde etkinliğin, saydamlığın, hesap verilebilirliğin ve katılımcılığın artırılması hususlarında … siyasi kararlılığının bir göstergesi olarak … Açık Yönetim Ortaklığı adlı uluslararası girişime Ülkemiz de katılmıştır.”32 Bu önemli adıma karşın, taahhüt edilen şeffaflık, harcama ve regülasyon internet siteleri (www.transparency.gov.tr, www.spending.gov.tr, www.regulation.gov.tr) henüz yayına girememiştir.33 DOLAYISIYLA BU ALANLARDA SİVİL TOPLUM KATMANLARINDAN GELECEK BASKI VE TALEPLER TARİH BOYUNCA OLDUĞU GİBİ GELECEĞİN ŞEKİLLENDİRİLMESİNDE BELİRLEYİCİ OLACAKTIR! Bu genel analizde kısaca değinilen ilgili mevzuat, uygulamalar, ulusal ve uluslararası gelişmeler bütünsel olarak ele alındığında, Türkiye için şu değerlendirmeler yapılabilir: Türkiye bu alanlarda uyuma genel olarak geç başlamış durumdadır. Buna rağmen iyi örnekleri andıran pek çok sayıda uygulama ve mevzuat oluşturulmuştur. Fakat özellikle Etki Analizi ve Kurumsal Konsültasyon konularında önemli bir atılımın ardından duraklama ve aksamalar yaşanmaktadır. Genellikle aksayan konular: – Uygulamaların standarda değil, kişilere bağlı olması, – Düzenli ve sürekli uygulama yapıl(a)maması, OECD Reviews of Regulatory Reform: Turkey - Crucıal Support For Economıc Recovery: http://bit.ly/1qejMFt (21.06.2014) http://bit.ly/1pSrIKq (21.06.2014) 33 Open Government Partnership Initiative-Ogp Turkey's National Action Plan: http://www.opengovpartnership.org/file/956/download (21.06.2014) 31 32 Sayfa: 21 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ – Öngörülebilirliğin sınırlı olması, hızla değişen önceliklerdir. Bunların ardından akılda tutulması gereken belki son bir nokta da hesap verme ya da denetim ilişkisinin özünde üç unsurun bulunduğudur: Karar vericinin açıklama yükümlülüğü, (Resmi/Resmi Olmayan) Hesap soranın sunulanları sorgulayabilmesi kanalları/yeteneği, Kötü performans için yaptırım, iyi performans için ödül (Resmi/Resmi Olmayan). Sonuç olarak Türkiye’de mevcut uygulamaların geliştirilmesi ve En İyi Örneklerin hedeflenmesi gereklidir. Bu alanlarda devlet tarafından gerekli “Güven Arttırıcı Önlemler” alınmadıkça başarılı sonuçlara ulaşabilmek maalesef çok da mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla muhtemeldir ki: Bu alanlarda sivil toplum katmanlarından gelecek meşru talepler tarih boyunca olduğu gibi geleceğin şekillendirilmesinde belirleyici olacaktır! Eray AKDAĞ, 2003 yılından bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ile İlişkiler başta olmak üzere TÜSİAD Ankara Daimi Temsilciliği’nde devlet yönetimleri ile ilişkiler alanında çok sayıda ulusal ve uluslararası çalışmada görev ve sorumluluk üstlenmektedir. Ankara Daimi Temsilciliği, katılımcı demokrasi bağlamında ve Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik perspektifini gözeterek yasama ve yürütme sürecini TÜSİAD adına takip ederek; TBMM, hükümet, kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerin düzenlenmesine ve TÜSİAD’ın karar alma süreçlerine etkili katılımına yardımcı olmaktadır. TÜSİAD, Türkiye'nin başlıca endüstri ve hizmet kuruluşlarını temsil eden gönüllü bir girişimci örgütüdür. TÜSİAD, Türk iş dünyası adına, görüş ve önerilerini TBMM’ye, hükümete, diğer devletlere, uluslararası kuruluşlara ve kamuoyuna doğrudan ya da dolaylı olarak basın ve diğer araçlar aracılığı ile ileterek, yukarıdaki amaçlar doğrultusunda düşünce ve hareket birliği oluşturmayı hedefler. TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini Fikir Üreten Fabrika’dan Serisi, güncel tartışmalara yönelik ve genel okuyucu kitlesi için TÜSİAD Araştırmacıları tarafından hazırlanan kısa makalelerden oluşmaktadır. "TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini"nde yer alan görüşler yalnızca yazara aittir ve TÜSİAD’ın görüşlerini yansıtmayabilir. Sayfa: 22 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ BİR OYUN TEORİSİ ÖRNEĞİ İLE LOBİCİLİK34 Eray Akdağ Serkan Küçükşenel Ankara Üniversitesi S.B.E. Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Anabilim Dalı Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü http://www.metu.edu.tr/~kuserkan/ https://www.linkedin.com/in/erayakdag [email protected] [email protected] Ü. Barış Urhan Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü & iktisadiyat.com http://tr.linkedin.com/pub/u-baris-urhan/24/b2/582 [email protected] Lobicilik kavramı, pek çok diğer ülkedekine benzer bir biçimde ülkemizde de genellikle olumsuz tınıya sahip bir kavram ve çalışma alanı olarak algılanmaktadır. Ancak lobicilik aslında kendi başına olumlu ya da olumsuz bir alan değil; iki yönde de kullanılabilecek bir araç, karar süreçlerindeki zihinsel alet çantasının bir parçasıdır. Bu yaklaşım, basit bir alegori ile şöyle açıklanabilir: Lobicilik de tıpkı pek çok ilaç gibi doğru kullanımla yaşamı korur, güçlendirir ve destekler. Oysa yanlış ya da kötü amaçlı kullanımı sağlığa zarar verip hayatı tehdit edebilir. Dolayısıyla bu aracın olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurması iki ana kurguya bağlıdır: (1) Lobiciliğin, parçası olduğu ana mekanizmanın nasıl kurgulandığı ve (2) lobicilik çalışmalarının hangi amaçlar için kullanıldığı. Burada ilk kurgu aslında daha hayati bir zemin teşkil eder; zira doğru kurgulanan bir ana mekanizma lobiciliğin olası olumsuz etkilerini karşıt lobiler aracılığı ile bertaraf edebilmektedir. Bu kurgunun tasarımında dikkatle geliştirilen Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) modellerini incelemek anlamlı görünmektedir. Örneğin AB lobicilik mekanizması ve paydaşlarla istişare konusunda çok sayıda araştırma ve resmi belge oluşturmuştur. Avrupa Komisyonu Tebliği’nin (2014) de işaret ettiği üzere kamu dışı paydaşlarla istişareler şeffaflığı arttırmakta ve “Akıllı Mevzuat” tasarımı açısından önemli faydalar sağlamaktadır. Keza konuyu demokrasi ve katılım ilişkisi çerçevesinde uluslararası örneklerle irdeleyen Akdağ’a (2014) göre “Sağlıklı bir demokrasi, vatandaşın Orijinal olarak İktisat ve Toplum Dergisi’nin 51. sayısında yayımlanan ve kapak konusunu teşkil eden bu makaleye Seçilmiş Yazıları arasında yer alması sebebiyle derginin internet sitesinden ulaşılabilmektedir: http://bit.ly/itdlobicilik 34 Sayfa: 23 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ birey ya da topluluk olarak politika belirleme ve karar alma süreçlerine katılımını gerektirir.” Anlaşılacağı üzere doğru işleyen şeffaf bir sistem, çıkabilecek sorunların önceden incelenmesi yoluyla; gerek karar alıcıların, gerekse de bu kararlardan etkilenecek olanların konuyla ilgili daha çok bilgi ve sezgi sahibi olmalarına imkan tanımaktadır. Bu durum yönetimin daha demokratik ve katılımcı bir şekilde gerçekleşmesini de mümkün kılar. Aynı zamanda karar alıcılara birçok değerli ve pahalı araştırmanın ücretsiz olarak sunulması yoluyla önemli ek imkânlar da yaratır. Başka bir deyişle politika yapım sürecinin kalitesini arttırır. Böylece bireylerin ve şirketlerin ya da bunların oluşturduğu sivil toplum kuruluşlarının lobi çalışmaları oldukça önemli katkılar yaratabilmektedir. Demokrasilerde toplumun kararları benimsemesinin önemi ve seçim kazandırmak ya da kaybettirmek gibi olası popülist etkileri de düşünüldüğünde lobiciliğin ve aktif bir sivil toplumun çok boyutlu önemi daha da artmaktadır. Örneğin Kabasakal’ın (2008) işaret gibi “idare aygıtının uygulamaya koyduğu politikaların sivil toplum kuruluşları tarafından savunulması halinde, bu politikalar toplum tarafından daha kolay benimsenmektedir.” “Peki o zaman lobicilik nedir?”, “Neler bu kavramın ve alanın içerisine girmektedir?” gibi sorular uzun yıllardır çok sayıda tartışmaya zemin teşkil etmiştir. Bu konu uzun uzun ele alınabilecek ve irdelenebilecek bir alandır. Ancak bu makalede giriş düzeyinde de olsa asıl irdelenmesi hedeflenen alan bu kavramdan ziyade; “sistem ve düşünsel alet” olarak lobiciliğin nasıl bir etkileşim silsilesini hayata geçirdiği olacaktır. Bunu daha açık ortaya koyabilmek için de oyun teorisi yaklaşımını benimseyerek kolay bir örnek ile konuyu ele alacağız. Lobicilik Nedir? Bugüne kadar çok çeşitli zeminlerde yer verilen bu kavramı mümkün olan en geniş haliyle algılamak pek çok örnekte verimli bir başlangıç sağlamaktadır. Geleneksel anlamıyla lobicilik; siyasi karar alma süreçlerini etkilemek için çaba göstermek olarak algılanır. Oysa bundan çok daha katmanlı ve geniş bir anlama ve literatüre sahip olduğunu belirtmek gerekir. Bu konuda önemli farklar içeren ABD yaklaşımı için Drutman (2010) ve AB yaklaşımı için Coen ve Richardson (2009) kapsamlı bilgiler içermektedir. Oysa derin teknik ayrımları olsa da bu kavram hepimizin hayatının merkezinde yer almaktadır. Kullanıldığı alana, disipline ve amaca bağlı olarak anlamı Sayfa: 24 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ değişebilen bu kavramı, arkadaşlarınızı izlemek istediğiniz sinema filmine ikna etmek için etkilemeye kadar günlük hayatın içerisinde bulmak mümkündür. Kelimenin ilk defa icat edildiği ve siyasi olarak kullanıldığı yere ilişkin çok sayıda iddia bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın olan anlatım; bu kavramı 1869 – 1877 yılları arasında ABD Başkanlığı’nı yürüten Ulysses S. Grant dönemine atfeder. Bu anlatıma göre, kavram ilk kez Willard Oteli lobisinde bir şeyler içerek zihnini dinlendirmeyi seven Grant’e ulaşabilmek için otel lobisinde biriken kişiler için kullanılmıştır. Oysa konu biraz daha araştırılınca bu hikâyenin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkıyor. Daha eski bir tarihte Londra’da yayımlanan Cornhill dergisinin 1863 yılının Ocak-Haziran sayısında “Willard’s” ve “National” otellerine değinerek lobicilikten kısaca bahsedilmektedir. Hatta Oxford İngilizce Sözlüğü Editörü Jesse Sheidlower 2006 yılındaki bir radyo mülakatında “lobi” kelimesinin topluluk anlamının “üyelerini resmi görevlerinde etkilemek üzere yasama meclisinin lobisini sıklıkla ziyaret eden kişiler” olarak 1808 yılına ait Oxford İngilizce Sözlüğü’nde dahi tanımladığı belirtmiştir. Dolayısıyla bu kavramın ABD değil, İngiltere menşeli olduğunu düşünmek daha anlamlı görünmektedir. Bununla birlikte isminin ne zaman konulduğundan bağımsız olarak aslında lobicilik, yine en geniş anlamıyla, muhtemelen tarihin ilk günlerinden bu yana günlük hayatın kaçınılmazıdır. Dolayısıyla bunu geniş anlamıyla sosyal yaşamın başlangıcından itibaren yaşantımızın parçası olan bir psikolojik ve sosyolojik etkileşim unsuru olarak ifade etmek yerinde olacaktır. Tabi toplumun her kesimi lobi yeteneklerine eşit ölçüde erişememekte ve bu etkileşimden farklı şekillerde etkilenebilmektedir (Zald, 2004). Bu konuda yapılması gereken ilginç bir vurgu da lobicilikte kimi zaman kanıta dayalı iknanın, yani bilimsel ve akademik bilgilerin, kimi zaman ise duygusal yüklerin; sempati, kızgınlık, toplumsal baskı, merhamet, popülist yaklaşım gibi unsurların belirleyici olduğu üzerinedir. Bu boyutlarıyla lobicilik siyaset, ekonomi, psikoloji, sosyoloji, felsefe, tarih, hukuk gibi pek çok nesnel bilim ve disiplin altında incelenebilmektedir. Bu girişten sonra rahatça anlaşılabileceği üzere, lobicilik kavramı neredeyse kendi başına bir literatür oluşturmaya adaydır. Bununla birlikte elimizdeki konuyu rahatça irdeleyebilmek amacıyla bu makalede lobicilik kavramının anlamını dar tutarak, münhasıran yasama ve yürütme odaklı karar alma faaliyetlerini “aktif ve doğrudan” etkileme girişimleri olarak tanımlıyor olacağız. Dolayısıyla yasama uhdesinde bulunan kanun ve içtüzük ile yürütmenin uhdesinde bulunan yönetmelik ve genelge gibi ikincil Sayfa: 25 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ düzenlemelerin yanı sıra, yaptırım gücü olan idari kararlar ve uluslararası anlaşma türü belgelerin müzakere ve kabulü konularını lobiciliğin temel oyun alanı olarak tanımlamaktayız. Kısaca mevzuatı ve idari kararları doğrudan etkileme faaliyetlerini lobicilik olarak tanımlıyor olacağız.* Aktorlere Bakış: Kim Neyi Etkiler? Aktörleri tanımlarken en az ikili bir yaklaşım kullanmak faydalı olacaktır. Zira konuyu tanımlarken makro perspektifteki değerlendirmeler için daha kapsayıcı ve basite indirgenmiş yaklaşım değerli olmakla birlikte, oyunun aktörlerinin etkileşimlerini irdelerken daha mikro bir bakış gerekli olacaktır. Makro lensten bakıldığında üç temel aktör tanımlaması anlamlıdır: Devlet, Lobici ve Toplum. En yalın anlatımıyla bu etkileşim şöyle tanımlanabilir: Lobici devleti etkileyerek toplumsal sonuçlar yaratmayı hedeflemektedir. Lobicilik faaliyetlerinin amacına uygun olarak gerçekleştirilebilmesi ve başarı ile sürdürülebilmesi için; politika yapıcıların istenilen yönde adım atmalarına katkı sağlayabilecek güvenilir ve doğrulanabilir bilginin üretilmesi çok önemlidir. Üretilen bu bilginin politika yapıcılara ve topluma yayılması da lobicilik faaliyetlerinin başarı ile gerçekleştirilmesi için gereklidir. Öncelikle lobiler temsil ettikleri sektör veya topluluk hakkında çok detaylı bilgiye sahip olmalıdır. Bu bilgi sektörün ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu ihtiyaçların politika yapıcılara detaylı ve ikna edici olarak aktarılabilmesinde önemli rol oynamaktadır. Ek olarak, lobilerin temsil ettiği sektör veya topluluğun ekonomik önceliklerini belirlemek ve üyelerini, sektörü ilgilendiren gündemdeki kanun değişikliği önerileri hakkında fikir sahibi olmalarını sağlayabilmek için doğru ve etkin iletişim kanallarına ihtiyacı bulunmaktadır. Lobiler doğru ve detaylı bilgiye ulaşabilmek için şirket temsilcileri, danışmanlar ve akademisyenlerden destek alırlar ve ayrıca lobilerin kendi içlerindeki araştırma grupları da bu bilgi edinme sürecine katkıda bulunabilmektedirler. Temel olarak lobicilik faaliyetleri elde edilen bu bilginin politika yapıcılara detaylı ve düzenli olarak aktarılmasından ibarettir. Dolayısıyla, lobiler politika yapıcılar ve toplum için bir bilgi kaynağı olarak düşünülebilir. Beklendiği üzere politika yapıcıları ile lobilerin öncelikleri farklılaşabilmektedir. Lobiler genellikle ilk olarak temsil ettikleri grubun üyelerinin önceliklerini düşünmektedirler. Sayfa: 26 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Bu öncelikler politika yapıcıların öncelikleri ile örtüşebilir veya farklılaşmalar gözlenebilir. Bu olası farklılaşmaların temel sebepleri politika yapıcıların başka bir lobi tarafından bilgilendirilmiş olması ya da lobinin faaliyet alanının kapsadığı gruptan daha büyük bir kitlenin refahı ile sorumlu olmasından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte aslında ana teoriden uzaklaşıp gerçek hayat uygulamalarına yaklaşıldığında bu üç aktör arasındaki geçişlilik ve aktör farklarını yansıtamayan sınırlamalar biraz daha geniş bir tasnifi gerekli kılmaktadır. Son kertede lobici ve toplum aslında iç içe olduğu gibi, devlet de birbiri ile etkileşen pek çok birimden oluşmaktadır. Belki de daha da önemlisi demokrasilerde toplumdan kopuk bir devlet yönetimi tahayyül edilemeyeceği için; devlet de gerek toplumu etkilemek ve yönlendirmek, gerekse toplumdan gelen mesajları dinlemek amacıyla lobi çalışmalarının parçası olmak zorundadır. Bu doğrultuda mikro lensler kullanmaya başladığımızda örneğin şöyle bir tasnif ile yeni ve daha da detaylandırılabilecek aktörler tanımlamak mümkündür: Devlet yerine: Parlamento, Bürokrasi ve Yargı (Yargı dış etkilere açık olmasa da kararları itibarı diğer iki aktörün kararlarını etkileyerek bozabilmekte ve diğer başlıklardaki aktörler tarafından harekete geçirilebilmektedir. Ayrıca çekişen tarafların avukatları ve savundukları savları, aslında lobiciler ve aktardıkları bilgi ve görüşler olarak da düşünülebilir.) Lobici yerine: Baskı Grupları, Sivil Toplum Kuruluşları, Meslek Örgütleri, Ortak İlgi Toplulukları, Şirket Temsilcileri, Danışmanlık Şirketleri, Medya, hatta Vatandaş… Toplum yerine: Vatandaş/Birey, Etnik Gruplar, Dini Gruplar ve Sosyal Gruplar, Şirketler, Şirket Ortakları, Profesyonel Çalışanlar, Bürokratlar, Toplumsal Sınıflar ya da Çeşitli Toplumsal Kesim ve Katmanlar… Aktif oyun ve etkileşim tasarımlarında daha etkili bir mikro lense geçerek Parlamento’yu cari durumda Türkiye için kritik alt başlıklara bölmek kaçınılmaz ve diğer taraftan da hayati ayrımlara güzel bir örnek olacaktır. Örneğin: TBMM Başkanı, Hükümet (Kabine Üyeleri), TBMM İhtisas Komisyonu Başkanları, İktidar Partisi Milletvekilleri, Ana Muhalefet Partisi Milletvekilleri, TBMM’de parti grubu bulunan diğer iki muhalefet partisinin Muhalefet Partisi Milletvekilleri, bu partilerin TBMM Grup Başkanvekilleri, TBMM Bürokrasisi. Sayfa: 27 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Alanlar açısından bakıldığında ise bu aktörlerin tamamının belirli ve zaman zaman diğer aktörlerle iç içe geçen etki ve güç alanları olduğuna dikkat etmek gerekir. Örneğin bir kanunun görüşülerek onaylanması parlamentonun yetki alanındadır. Bununla birlikte kanun tasarısını bürokrasi hazırlar ve bu konuda parlamento üzerinde en büyük etkilerden birisini oluşturur. Kanunun “adil” bir kanun olup olmadığı ile ilgili algı ise kamuoyunun (vatandaşlar ve menfaat sahipleri) zihninde oluşur. Bu algının oluşturulmasında önemli bir etki ve güce sahip olan bir araç ise medyadır. Medyanın kullandığı haberler, veriler ve yorumlar ise ekseriyetle siyasetçilerden, bürokrasiden ve paydaşlardan gelir. Başa döndüğümüzde parlamento bürokrasiden gelen tasarıyı görüşür ama bu tasarıyı neredeyse baştan sona değiştirebilir. Tabi görüşmeleri sırasında Hükümetin görüş, yönlendirme ve tavsiyelerini esas alma eğilimindedir. Bunları ise bürokrasi etkiler. Hükümet ve Parlamento arasındaki ilişki çok iç içe olduğunda Parlamentonun Hükümetten talimat alması bile olasılık dahilindedir. Bununla birlikte sağlıklı demokrasilerde güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda burada talimatı engelleyen güçlü bir ayrım bulunmaktadır. Buna karşın İhtisas Komisyonu’ndaki siyasi parti dağılımı oy oranlarını belirlerken, Komisyon Başkanı görüşmelerin akışını şekillendirir ve yönlendirir. Bu esnada komisyon üyelerinin, parçası oldukları siyasi parti grubunun yönetiminden telkinler alacağını da unutmamak gerekir. Bu noktada zaten bir ölçüde karışık görünen bu sistemi etkilemek üzere lobiciler devreye girer. Böylece elimizde oldukça basitleştirerek kısaltılmış şekliyle aşağıdaki gibi bir akış şeması ortaya çıkar. Şema: Yasamada Lobi İlişkilerine Makro Bakış HÜKÜMET PARLAMENTO LOBİCİ Bu şemadan da takip edilebileceği üzere hükümetin sunduğu kanun önerisi parlamentoda karara bağlanmaktadır. Dolayısıyla hükümet parlamento üzerinde belirli bir etki sahibidir. Lobici ise iki aşamada da sürece dahildir. Öncelikle hükümetin önerisinin şekillenme sürecini etkilemeyi hedeflemektedir. İkinci olarak ise kanuna parlamentonun vereceği son şekli etkilemeyi hedeflemektedir. Burada lobici ile diğer iki Sayfa: 28 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ aktör arasında gözlemlenen iki yönlü oklar ise hükümetin ve parlamentonun kararlarına göre lobicinin strateji değiştirerek yeni öneriler getirebilir yapısını simgelemektedir. Zira diğer aktörlerin tutum ve kararlarına göre lobici ikincil ve üçüncül stratejiler tasarlayabilmekte, etkide bulunabilmek için önerilerini daha az tercih etiği modellere göre revize edebilmektedir. Bu oyun dinamiğinde aktörlerin güçleri ise kurulan devlet yönetimi mekaniğine ve toplumun siyasi-kültürel dinamiklerine bağlı olarak belirlenmektedir. Ornek Bir Oyun: Tek taraflı eksik bilgi (one sided-incomplete information) lobicilik oyunu Lobiler ve politika yapıcılar arasındaki bilgi akışını anlayabilmek ve stratejik interaksiyonu modelleyebilmek için oyun teorisi araçları kullanılmaktadır. Temel bulgular lobiler ve politika yapıcılar arasında ne zaman doğru bilgi akışının ve iletişimin olabileceği üzerinedir. Genellikle çift taraflı bilgi akışı modellerinde lobilerin olması gereken politika hakkında yaptıkları araştırmalar sonucu tam bilgiye sahip oldukları fakat politika yapıcıların olması gereken veya ideal politika hakkında eksik bilgiye sahip oldukları farz edilir. Bu iki taraf arasındaki öncelik farklılıklarından bahsedebilmek için lobinin temsil ettiği sektör için en uygun politikanın olması gereken politikadan farklılaştığı varsayılmaktadır. Bu varsayım genel olarak tutarlıdır çünkü bu iki grup arasında herhangi bir ideal politika tercih farkı olmaması durumunda lobicilik faaliyetlerine gerek kalmamaktadır. Lobi politika kararlarını etkileyebilmek için ideal politika hakkında bir bilgiyi politika yapıcılarına göndermektedir. Tahmin edilebileceği üzere her durum için lobi doğru bilgiyi politika yapıcılara göndermek istemeyebilir ve stratejik olarak politika yapıcılar da bu durumun farkındadırlar. Bu iki grup arasında bilgi akışının olabilmesi ve dolayısıyla politika yapıcıların ideal politika hakkında doğru olarak bilgilendirilmesi için iki taraf arasındaki en çok tercih edilen politika farklılaşmasının çok fazla olmaması gerekliliği Grossman ve Helpman (2001) tarafından gösterilmiştir. Bu sonucun temel mantığı lobi ve politika yapıcıların tercihleri belli bir seviyenin üzerinde farklılıklar gösterir ise lobi bilgi aktarımını manipule etmeye çalışacak ve elinde bulunan bilgiyi tam doğru olarak politika yapıcılara iletmek istemeyebilecektir. Bu tarz bilgi aktarımı oyunlarında doğru bilgi aktarımının olmadığı ve politika yapıcıların olması gereken politikayı öğrenemediği bir “boş lakırtı” dengesi de bulunmaktadır. Bu dengede politika yapıcılar lobiler tarafından gönderilen bilginin doğru olmayabileceğini tahmin ederek değerlendirmeye almamakta ve bunun farkında Sayfa: 29 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ olan lobiler rasgele doğru olmayabilecek bir bilgiyi politika yapıcılara göndermektedirler. Bu tarz lobi ve politika yapıcılar arasında faydalı bir bilgi akışının olmadığı dengeden gerektiği Grossman kaçınabilmek ve için Helpman lobicilik (2001) maliyetlerinin tarafından yüksek ispatlanmıştır. olması Lobicilik maaliyetlerinin yüksek olması politika yapıcılara gelen bilginin tutarlı olması ihtimalini arttırdığı için doğru bilgi aktarımına ve dolayısıyla bu iki grup arasındaki istikrarlı bir iletişimin kurulmasına katkı sağlamaktadır. Bu aşamada örneği karmaşıklaştırmamak adına tek taraflı bilgi akışı kısıtı altında bir örnekle oyun teorisinden nasıl istifade edilebileceğine dair aşağıdaki örneği verebiliriz: Bir lobici ve hükümetin bir konu üzerinde Meclis’i ikna etmek için karşı karşıya geldiğini varsayalım. Teknik açıdan, iki tarafın da Meclis üzerinde lobicilik yaptığını düşünerek oyunu daha da basitleştirebiliriz. Lobici “güçlü” ve “zayıf” durumlardan sadece 1 tanesine sahipken hükümet lobicinin x olasılıkla güçlü, 1-x olasılıklı zayıf olduğunu düşünsün. Yani lobici kendi durumundan; dolayısıyla güçlü mü, güçsüz mü olduğunun farkındayken, hükümet lobicinin gücüyle ilgili olarak olasılıksal bir dağılım bilgisine sahiptir. Bu durumda karşımıza lobicinin türüne göre değişen iki oyun çıkıyor. Oyunda kullanılacak örnek değerleri şöyle tanımlayabiliriz: Hükümet tarafı: Yüksek çabanın maliyeti: 2 TL Düşük çabanın maliyeti: 1 TL Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici güçlü ve lobi yapmazsa: 3 TL Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici güçlü ve lobi yaparsa: 1 TL Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici zayıf ise: 3 TL Hükümetin düşük çaba ile lobicilik kazanımı: 1,5 TL Lobici tarafı: Lobiciliğin Maliyeti: 1 TL Lobi Yapmamanın Maliyeti: 0 TL Güçlü lobicinin lobi yapma kazancı: 2 TL Zayıf lobicinin yüksek çaba gösteren hükümet karşısında lobi yapma kazancı: 0 TL Sayfa: 30 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Zayıf lobicinin düşük çaba gösteren hükümet karşısında lobi yapma kazancı: 1 TL Şimdi yukarıdaki açıklamaları oyun matrislerimize yerleştirelim: a. Eğer Lobici Güçlüyse Tablo 1: Lobicinin güçlü olduğu durumda oyun matrisi Lobi Yap Yüksek Çaba LOBİCİ Lobi Yapma -1 , 1 1,0 0,5 , 1 0,5 , 0 HÜKÜMET Düşük Çaba Burada koyu ile yazılmış (her kutucukta soldaki) değerler hükümetin getirileri iken açık siyah olarak yazılmış değerler lobicinin değerleridir. Matrisi şöyle okuyabiliriz: Hükümet “yüksek çaba” gösterir ve lobici de “lobi yap”mayı tercih ederse, bu tercihlerin sonunda hükümetin lobicinin güçlü olduğu ve lobi yaptığı durumdaki getirisi 1, bu durumdaki yüksek çabasının maliyeti 2 olduğu için 1-2=-1 alır. Lobici güçlü durumdayken lobi yapmasının getirisi 2, maliyeti 1 olduğu için 2-1=1 alır. Dolayısıyla lobicinin güçlü olduğu durumda {yüksek çaba, lobi yap} strateji profilinin oyuncular için getirisi {-1,1} olur. b. Eğer Lobici Zayıfsa Tablo 2: Lobicinin zayıf olduğu durumda oyun matrisi Lobi Yap Yüksek Çaba LOBİCİ Lobi Yapma 1 , -1 1,0 0,5 , 1 0,5 , 0 HÜKÜMET Düşük Çaba Sayfa: 31 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Oyunun çözümü: Burada oyunun çözümünü ve hükümetin hangi koşulda nasıl davranacağını bulmak için öncelikle hükümetin beklenen getirisini hesaplayalım: Hükümetin yüksek çaba göstermesi durumundaki beklenen getirisi E(YüksekÇaba)= 𝑥[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) × (1)] + (1 − 𝑥)[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍) × (1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍)) × (1)] = 1 − 2𝑥𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) =1-2x olur. Bu çözüm, sadece hükümetin gözünde lobicinin güçlü olması olasılığına, x, bağlı olacaktır, çünkü güçlü lobici için lobi yapmak baskın stratejidir (𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) = 1). Buna karşılık hükümet lobicinin durumu hakkında net bir bilgiye sahip değildir ve güçlü olmasına ve zayıf olmasına birer olasılık atar ve ona göre hareket eder. Yukarıdaki çözümün nasıl okunacağını örneklemek için ilk kısmı birlikte okuyalım: 𝑥[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) × (1)] x yani “hükümetin, lobicinin güçlü olma olasılığına atadığı değer, olasılık değeri” çarpı, lobici güçlüyken (G), lobicinin lobi yapma olasılığı 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) çarpı, lobicinin güçlü olduğu durumda lobi yaparak elde edeceği getiri yani (-1); artı (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) yani lobicinin güçlü olduğu durumda lobi yapmama ihtimali çarpı, bu durumda hükümetin yüksek çaba gösterdiği durum itibariyle getiri yani 1. Hükümetin düşük çaba göstermesi durumunda beklenen getirisi 0,5 olarak kolayca görülebilir çünkü lobicinin türü ve stratejilerinden bağımsız olarak hükümet her durumda 0,5 kazancını elde edecektir. Hükümet beklenen getirisini en-çoklaştırmaya (maksimize etmeye) çalıştığı için yüksek çaba göstermenin beklenen getirisi, düşük çaba göstermenin beklenen getirisinden yüksek ise hükümet yüksek çaba stratejisini seçecektir ( 1 − 2𝑥 > 0,5). Bu durumda eğer lobicinin güçlü olma olasılığı 0,25 değerinden küçük ise hükümet yüksek çaba gösterecektir. Hükümet için düşük çaba göstermenin beklenen getirisi yüksek çaba göstermenin beklenen getirisinden yüksek ise bu sefer hükümet düşük çaba gösterecektir (0,5 > 1 − 2𝑥). Dolayısıyla, eğer lobicinin güçlü olma olasılığı 0,25 değerinden büyük ise hükümet düşük çaba gösterir. Bu noktada zayıf lobici için lobi yapmanın beklenen getirisi 𝐸(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍) = 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç)) × (1) Sayfa: 32 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ ve lobi yapmamanın beklenen getirisi de 𝐸(𝐿𝑌𝑎𝑝𝑚𝑎|𝑍) = 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) × (0) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç)) × (0) = 0 olur. Zayıf lobici için lobi yapmanın beklenen getirisi, lobi yapmamanın beklenen getirisinden yüksek ise ( 1 − 2𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) > 0 ) lobi yapmak ve diğer durumlarda (1 − 2𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) < 0) lobi yapmamak beklenen getiriyi en-çoklaştıracaktır. Bu da demek oluyor ki hükümetin yüksek çaba gösterme olasılığı 0,5 değerinin üzerinde ise lobi yapmamak ve diğer durumlarda lobi yapmak zayıf lobici için en iyi cevap olacaktır. Eğer hükümet kesin olarak yüksek çaba gösteriyor ise zayıf lobici için en iyi cevap “lobi yapma”mak iken; hükümet kesin olarak düşük çaba gösteriyor ise zayıf lobici için en iyi cevap durumda “lobi yap” olacaktır. Bu tarz eksik bilgi oyunları için yaygın olarak kullanılan çözüm kavramı Bayezci Nash dengesidir. Bu dengede bütün oyuncular ve bu oyuncuların değişik türleri için aynı anda en iyi beklenen faydayı sağlayan strateji profilleri ele alınmaktadır. Bu çözüm kavramı Nash dengesinin eksik bilgi ortamlarına her bir oyuncu türüne ayrı bir oyuncu gibi davranılarak direk olarak genişletilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu oyun için iki tane Bayezci saf strateji Nash dengesi bulunmaktadır: 1) Eğer hükümet lobicinin düşük bir olasılıkla güçlü olabileceğine inanıyor ise (x<0,25), hükümet “yüksek çaba” gösterecek, güçlü lobici türü “lobi yap” stratejisini seçecek ve zayıf lobici türü “lobi yapma” stratejisini seçecektir. 2) Eğer hükümet lobicinin büyük bir olasılıkla güçlü olabileceğine inanıyor ise (x>0,25), hükümet “düşük çaba” gösterecek, güçlü lobici türü “lobi yap” stratejisini seçecek ve zayıf lobici türü “lobi yap” stratejisini seçecek. Sonuç olarak, hükümet kabaca lobicinin güçlü olduğuna inanır ise düşük çaba gösterecek çünkü güçlü lobici her durumda lobi yapacaktır, ve diğer durumlarda yüksek çaba gösterecektir çünkü zayıf lobici lobi yapmamayı tercih edecektir. *: Lobicilik incelenirken ülkemizde daha az bilinen Savunuculuk (Advocacy) kavramına da en azından değinmek gerekir. Çok farklı tanımlamaları bulunmakla birlikte; bu kavramı lobiciliği de içeren ama daha geniş bir üst kavram olarak değerlendirmek gerekir. Özetle; köklendirme (grassroots), ortak görüşler çerçevesinde topluluk yaratma (community building) ve kesimlerin hak ve duygularının kitlelere anlatılması dahil her türlü fikir savunma ve seslendirme eylemi savunuculuk uygulamaları arasında yer almaktadır. Sayfa: 33 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Kaynakça [1] Avrupa Komisyonu Tebliği, (2014) Regulatory Fitness and Performance Programme (REFIT): State of Play and Outlook, “COM(2014) 368 final” ve eşlik eden Çalışma Dokümanı {SWD(2014) 192 final} [2] Akdağ, E. (2014), “Vatandaşın Devlet Yönetiminde Hesap Sorabilme Gücü”, TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini “Fikir Üreten Fabrika’dan” Serisi. İnternet Bağlantısı: bitly.com/hesapsorma [3] Coen, D. ve Richardson, J. (2009). Lobbying in the European Union: Institutions, Actors and Issues. New York: Oxford University Press. [4] Drutman, L. J., (2010). The Business of America is Lobbying: The Expansion of Corporate Political Activity and the Future of American Pluralism, University of California Doktora Tezi. [5] Grossman, G. M., ve E. Helpman (2001) Special Interest Politics, Cambridge MA ve London UK: The MIT Press. [6] Kabasakal, M. (2008) Sivil Toplum ve Demokrasi, T.C. İçişleri Bakanlığı Denetçi Yeterlilik Tezi. [7] The Cornhill Magazine (1863), Londra: Smith, Elder & Co., Sayfa 96. İnternet Bağlantısı: bit.ly/cornhill863 [8] Sheidlower J. (2006) Oxford İngilizce Sözlüğü Editörüyle NPR Radyo Mülakatı. İnternet Bağlantısı: https://bitly.com/nproed808 [9] Zald, M. N. (2004), “Culture, Ideology, and Strategic Framing”, Comparative Perspectives on Social Movements: Political Opportunities, Mobilizing Structures, and Cultural Framings, ed. D. McAdam, J. D. McCarthy ve M. N. Zald, sayfa: 261-274 (İlk baskı 1996) Cambridge University Press Sayfa: 34 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ TRANSATLANTİK İLİŞKİLERDE YENİ ATILIM: TRANSATLANTİK TİCARET VE YATIRIM ORTAKLIĞI VE AB-TÜRKİYE GÜMRÜK BİRLİĞİ* Eray AKDAĞ, TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi Fikir Üreten Fabrika'dan (Arşiv) *: Orijinali İngilizce olarak yazılan bu analiz ilk olarak ABD’li düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’nun (The German Marshall Fund of the United States – GMF) “On Turkey” Serisi’nin parçası olarak yayımlanmıştır. GMF’in “On Turkey” Serisi; politika yapıcılar başta olmak üzere Atlas Okyanusu’nun iki yakasında Türkiye takipçilerine Türkiye’de siyaset ve dış politika alanlarındaki gelişmeleri kolay anlaşılır bir yapıda sunmayı amaçlamaktadır. http://bit.ly/gmfttip ve http://bit.ly/fufttip Özet: Dünya çarpıcı biçimde hızlı ve kapsamlı bir dönüşüm geçirmektedir. İki taraflı ve çok taraflı düzenlemeler ile hem mevzuatın, hem de standartların bütün dünyada uyumlaştırılması piyasalara girişi çok kolaylaştıracak ya da zorlaştıracaktır. Bu aynı zamanda Türkiye ekonomisi ve siyaset atmosferinin tamamı açısından kritik bir virajı ifade etmektedir ki; muhtemelen en azından Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri için ilginç yayılma etkileri doğuracaktır. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kısa süre önce Amerika Birleşik Devletleri’ne gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Beyaz Saray “ABD ve Türkiye’nin T.C. Ekonomi Bakanlığı ve ABD Ticaret Temsilcilik Ofisi başkanlığında ikili bir Yüksek Düzeyli Komite kurulmasına karar verdiğini ve Stratejik Ekonomik ve Ticaret İşbirliği Çerçevesi ile bağlantılı olacak bu komitenin nihai amacının ekonomik ilişkileri derinleştirmek ve ticareti serbestleştirmek olduğunu” açıkladı.[1] Bu kuşkusuz önemli bir adımdır, ancak aynı derecede tereddütsüzdür ki yetersizdir. Zira gelinen noktada, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (T-TIP) müzakerelerine paralel çalışacak resmi bir mekanizma oluşturmak son derece kritiktir. Hatta Kaleağası ve Ornarlı tarafından daha önce ifade edildiği üzere:[2] “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın Türkiye için hayati önemi olduğu ve Türkiye’nin bu yapıda son derece önemli bir rol üstlenebileceği” dahi iddia edilebilir. Başlangıçta Avrupa Birliği ve Türkiye Gümrük Birliği’nden (GB) faydalanmaya başlayalı neredeyse yirmi yıl olmuştur. İki tarafın ekonomilerini canlandırmanın yanı sıra, Gümrük Birliği Türkiye’nin tam üyeliğine yönelik önemli ve somut bir adım olarak tasarlanmıştı. Buna karşın bir zamanların beklentisi olan üyelik, hala uzak bir gelecekte görünmektedir. GB, başlangıcından bugüne iki taraf için de önemli faydalar sağlıyor olmasına karşın, GB üyesi olup da AB üyesi olmamak Türkiye için arzu edilmeyen sonuçlar üretmektedir. Zira GB alanı içerisinde yer alan her mal ve hizmet “ulusal” muameleye tabidir. Dolayısıyla AB ne zaman üçüncü bir ülke ile bir serbest ticaret anlaşması (STA) imzalasa, Türkiye yeni bir ticaret sapması riskiyle karşılaşmaktadır: Üçüncü ülke menşeli mal ve hizmetler Türkiye’ye vergiye tabi olmaksızın girebilmekte, ancak Türkiye aynı ülke ile benzer nitelikte bir anlaşma imzalamadığı sürece bu tercihli yöntemden faydalanamamaktadır. Bu sistematik, AB üyesi olana kadar kaçınılması güç bir asimetri yaratmaktadır ve STA’lardaki meşhur “Türkiye Maddesi” bugüne kadar pek de etkili olmamıştır. Bu durumun bir sonucu olarak; AB’nin Güney Kore, Kanada, Meksika ve Japonya STA’larından kaynaklanabilecek önemli risklerden kaçınabilmek amacıyla Türkiye bütün diplomatik kaynaklarını seferber etmektedir. Bu yapı dengeleri Sayfa: 35 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ değiştirmekte ve uluslararası arenada kaymalara yol açabilecek nitelikte, ancak ekonomi alanı dışında yer alan konuları da müzakere masalarına dahil etmektedir. Oyun Degişiyor Avrupa’da yaşayan pek çok kişi “önce tasarruf” yaklaşımının yakın geçmişteki küresel krizden kaynaklanan sorunların çözümü olduğunu sanmaktaydı. Ancak yapılan son değerlendirmeler, bu yaklaşımın ters teptiğini ve hatta Avrupa’nın iktisadi düşüşünü hızlandırdığını şüpheye yer bırakmaz bir şekilde doğrular niteliktedir. Gerek Avrupa’nın, gerekse dünyanın borç problemlerine çözüm için iktisadi büyümenin desteklenmesi gerektiğine dair tartışmaların hala devam etmesine karşın, mevcut durumun hızlı bir biçimde değişeceğini beklemek gerçekçi değil. Üzerinde uluslararası ticaret ve ekonominin şahlanacağı daha geniş bir zemin, yeni ve daha etkili bir araç yaratmak gerekli görünüyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Doha Turu’nun büyük bir başarısızlıkla sonuçlandığı tartışmasız bir gerçek ve yaklaşan Bali görüşmelerinde ileriye doğru bir sıçrama aynı derecede imkansız görünüyor.[3] G20’nin önemi konusunda son açılım çekici olmakla birlikte, aslında en büyük ekonomiler arasındaki bir “değişken geometriler” yaklaşımının kısa vadede sonuç vermesi çok daha mümkün olduğu anlaşılıyor. Bu yapı STA’lardan oluşan bir bölgesel bütünleşmeler dünyası yaratmaktadır. Buna karşın, eski dünyanın kuralları artık sınırlarına ulaşmış görünüyor ve yeni kurallar benimsemeye büyük bir ihtiyaç bulunmakta. Özetlenen akış yeni ticari ve iktisadi sınırların yeniden çizildiği bir atmosferi tanımlıyor. Demokratik hükümetlerin kamuoyu görüşüne son derece hassas siyasetçilerden oluştuğu göz önüne alındığında, yeterli sayıda istihdam ve makul gelir seviyeleri yaratmak kısa vadede hayati öneme sahip olacaktır. Neredeyse bir oyun-sonu stratejisiyle (Keynes’in son derece doğru bir şekilde ifade ettiği üzere: “Uzun vadede hepimiz ölüyüz!”) dünyanın ekonopolitik devleri planlamalarında önümüzdeki iki ila on yıllık döneme odaklanacaklardır. Bu durum T-TIP ve Trans Pasifik Ortaklığın (TPP) neden en kritik enstrümanlar olduğunu basit bir biçimde ortaya koyuyor. T-TIP sadece statik etkilerle ölçüldüğünde dahi küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yarısına ve küresel ticaretin üçte birine ilişkin kuralları yeniden tanımlamayı ve kolaylaştırmayı hedeflemektedir.[4] Bürokrasi, standartlar ve vergi rejimlerindeki basitleştirme sonucunda dikkate değer dinamik etkiler de doğacak ve sonuç bu rakamları çok daha yukarılara taşıyacaktır. Benzer şekilde TPP dünya nüfusunun yüzde kırkına ev sahipliği yapan bir bölgede küresel GSYH’ın yarısını hedeflemektedir.[5] Ve Turkiye? Avrupa Konseyi’nin 1949’dan beri üyesi, AB Ortaklık Anlaşması’nın yarım yüzyıldır parçası, GB’nin 17 yıldır üyesi ve neredeyse 14 yıldır AB üye adayı olan Türkiye günümüzde AB ekonomisi ve politikasının hayati bir parçasıdır. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE) kurucu üyelerinden ve Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün (NATO) 1952 yılından beri üyesi olan Türkiye, küresel diplomasi ve savunma konularına da aktif olarak katılım sağlamaktadır. Bu arka plandan bağımsız olarak, Türkiye özellikle son yirmi yıldır küresel ekonomi liderlerine gittikçe daha büyük bir hızla yaklaşmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) 1995’ten beri üyesi olmanın yanı sıra G20 yapısının ve B20 Koalisyonu’nun da aktif bir üyesi olan Türkiye kısa süre önce IMF’nin borçlanıcıları sınıfından kreditörleri sınıfına terfi etmiştir. Bunlara rağmen, Sayfa: 36 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Amerika Birleşik Devletleri’nin transatlantik stratejik ortağı olan Türkiye’nin hala dünya ekonomisine ve siyasetine sağlayabileceği pek çok katkı bulunmaktadır. Sadece Avrupa’yla değil, Orta Doğu ve Afrika bölgeleriyle de önceden kurulmuş yakın bağlara sahip olan Türkiye Pasifik bölgesiyle de bağlantılarını geliştirmektedir. Türkiye aslında hızla gelişen bir ekonomiden daha fazlasıdır ve karar masalarında gün geçtikçe daha önemli roller üstlenmektedir. Kritik küresel gelişmeler yakın tarihine baktığımızda Türkiye’nin kilit bir oyuncu olmadığını güvenle söylemek mümkündür. Buna karşın, dünyanın en önemli bölgelerinden bazılarında Türkiye’nin orta ila yüksek etki yaratma potansiyeli bulunduğunu söylemek de en azından adil olacaktır ve bu potansiyel gün geçtikçe gelişmektedir. Çeşitli AB gözlemcileri tarafından bir zamanlar “güverteyle bağı zayıflamış bir silah” (loose cannon) olarak tanımlanan Türkiye’nin dışarıda bırakılmaması gerekir. Avrupa Birliği Başkanlık Sonuç Bildirgesi’nde belirtildiği üzere “Türkiye’nin mümkün olan en güçlü bağ ile Avrupa yapılarına tam olarak kenetlenmesi sağlanmalıdır”. Dünya ekonomisinde potansiyel kazançlar genellikle sıfır-toplamlı oyunlarla tanımlanmasına karşın kazan-kazan oyunlar için hala bolca alan bulunmaktadır. T-TIP süreci buna iyi bir örnek teşkil edebilir. Zira dünya sadece iki tarafı olan basit bir satranç tahtası değildir. Kooperatif Çoklu Oyun Teorisi her zaman araştırılabilecek yeni bulvarlar olduğunu ortaya koymaktadır. Kritik Bir Donemin Eşiginde T-TIP, TPP ve Avrupa-Akdeniz ortaklığı (EuroMed) son derece önemli gelişmelerdir, ancak dünyadaki yegane gelişmeler de değillerdir. ASEAN bölgesindeki gelişmeler de gelecek için neredeyse aynı düzeyde öneme sahiptir ve Afrika, Latin Amerika ve Orta Doğu güçlenmek için yeni yollar bulmaya çalışmaktadır. Yakın tarihli bir Avrupa Komisyonu Bilgi Notu kaçınılmaz görünen bir iddiayı açıkça ortaya koymaktadır: “Önümüzdeki iki yıl içerisinde dünyadaki talebin yüzde doksanı AB’nin dışarısında oluşacaktır. Bu sebepledir ki: Kilit ülkelerle yeni serbest ticaret anlaşmaları müzakere ederek Avrupa iş hayatı için daha fazla piyasa fırsatları yaratmak AB için temel bir önceliktir. Eğer mevcut serbest ticaret görüşmelerimizi yarın tamamlayabilecek olsaydık, AB’nin GSYH’ına yüzde 2.2 ya da 275 milyar € ekleyebilmiş olurduk. Bu AB ekonomisine Avusturya veya Danimarka kadar büyük bir ülke eklemeye denktir.” Geleceğin ekonopolitiğinin geleneksel olmayan ekonomik alanlara ve bağlara muhtaç olduğu anlaşılmaktadır. Değişim rüzgarları sadece uluslararası ticaret ve ekonomi sınırları için değil, ülkeler için de esmektedir. Demokratik seçim dönemleri bütün ülkeler için iktisadi, siyasi ve dolayısıyla diplomatik yaklaşımları belirlemektedir. Türkiye’deki doğru zihinsel yaklaşımı destekleyerek siyasetçileri, bürokratları ve sıradan insanları güçlü bir biçimde motive etmek; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki, AB’deki ve dünyanın diğer ilgili parçalarındaki kadar önemlidir. Tıpkı meşhur ABD Kongre Üyesi Tip O’Neil’in söylediği gibi “Siyaset her zaman yereldir.” Türkiye ülkeyi ve ulusu sonsuza dek değiştirebilecek güce sahip tartışmaların yaşanacağı kritik bir sezona büyük bir hızla yaklaşmaktadır. Ülke Kürt Çözüm Sürecini, yeni ve modern bir anayasa oluşturma çalışmalarını ve mevcut parlamenter sistemin bir tür başkanlık sistemine dönüştürülmesini de içeren iç konuları ve bölgesel sorunları düzeltebilmek için bütün gücünü ortaya koymaktadır. Hala kaynamakta olan Orta Doğu bölgesine bakıldığında Türkiye’nin İsrail, Irak, İran, Mısır ve Suriye ile ilişkilerini yeniden yapılandırdığını, Afrika ulusları ve hatta Japonya, Güney Kore ve Çin gibi Uzak Doğu devleriyle ise ilişkilerini derinleştirdiğini görmekteyiz. Bütün bunların üstüne Sayfa: 37 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Türkiye önümüzdeki iki yıl içerisinde üç düzeyde önemli seçimlerle (yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı) ve bir olası referandumla yüzleşecektir. Ek olarak bu cumhurbaşkanlığı seçimi daha önceki parlamenter seçimlerden farklı olarak şimdiye kadar ilk defa halk oylaması ile gerçekleştirilecektir. Bu halkoyu, yeni cumhurbaşkanına daha fazla otorite sağlayacak, herhangi bir anayasal değişiklik gerçekleştirilmese dahi bu makama geliştirilmiş uygulama yetkileri sağlayacaktır; ki bu yetkiler mevcut anayasada bulunmakla birlikte neredeyse asla kullanılmamıştır. Ozetlersek Küresel kriz sürpriz bir şekilde; sağlıklı bankacılık sistemi ve yeniden uyum sağlayan büyüme ve istihdam yapıları ile Türkiye’nin dünyadaki en sağlıklı ekonomilerden birisine sahip olduğunu açığa çıkardı. EuroMed ortaklığının bir üyesi olan Türkiye bugünlerde diğer Akdeniz ortakları ile serbest ticaret anlaşmalarını sonuçlandırmaya çalışıyor. Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yer alan bu 16 komşu daha şimdiden AB’nin toplam dış ticaretinin yüzde 8.6’sını oluşturmakta ve hem ekonomik entegrasyonu, hem de demokratik reformu yaygınlaştırmaktadır. Bugün ulaşılan noktada dünya çarpıcı biçimde hızlı ve kapsamlı bir dönüşüm geçirmektedir. Burada sadece T-TIP müzakereleri sırasında kaldırılması planlanan yüzde 3 dolaylarındaki gümrük vergisinden bahsetmiyoruz. Bu aynı zamanda iki taraflı ve çok taraflı düzenlemeler ile hem mevzuatın, hem de standartların piyasalara girişi çok kolaylaştıracak ya da zorlaştıracak ölçüde bütün dünyada uyumlaştırılmasıdır. Bu aynı zamanda Türkiye ekonomisi ve siyaset atmosferinin tamamı açısından kritik bir virajı ifade etmektedir ki; muhtemelen en azından Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri için ilginç yayılma etkileri doğuracaktır. Amerika Birleşik Devletlerinin stratejik bir müttefiki ve AB’nin resmi bir ortağı olan Türkiye bir fırtınanın içerisinden geçmektedir, tıpkı dünyanın geri kalanı gibi. Hepimiz daha iyi hava koşullarına yelken açmaktayız; ancak çeşitli manyetik alanların ortasındaki bir pusula ile doğru rotayı bulmak zaman zaman tuzaklar yaratır. Winston Churchill’in bir zamanlar söylediği gibi “Eğer cehennemin içerisinden geçiyorsanız, durmadan devam edin.” [1]http://www.whitehouse.gov/the-press-office/2013/05/16/fact-sheet-us-turkey-partnership [2]Why Turkey Belongs to Transatlantic Economy: http://thehill.com/blogs/congressblog/foreignpolicy/287675-why-turkey-belongs-to-transatlanticeconomy#ixzz2NQ5dtQOW [3]“Lamy says change in mind-set needed for Bali to succeed,” Director-General Pascal Lamy’s statement:http://www.wto.org/english/news_e/news13_e/tnc_infstat_11apr13_e.htm [4]Kemal Kirisci, “Don’t forget free trade with Turkey,” http://www.tusiad.us/1927/dontforget-freetrade-with-turkey/#more-1144 [5]Congressional Research Service, Trans-Pacific Partnership (TPP) Countries: Comparative Trade and Economic Analysis: http://www.fas.org/sgp/crs/row/R42344.pdf Sayfa: 38 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ YENİ BİR TÜRKİYE ANAYASASI YARATMAK: ARAP BAHARI İÇİN BİR FIRSAT MI?* Eray AKDAĞ, TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi Fikir Üreten Fabrika'dan (Arşiv) *: Orijinali İngilizce olarak yazılan bu analizi ABD’li düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’nun (The German Marshall Fund of the United States – GMF) “on Turkey” Serisi’nin bölümü parçası olarak yayımlanmıştır. GMF’in “on Turkey” Serisi, politika yapıcılar başta olmak üzere Atlas Okyanusu’nun iki yakasında Türkiye takipçilerine Türkiye’de siyaset ve dış politika alanlarındaki gelişmeleri kolay anlaşılır bir yapıda sunmayı amaçlamaktadır. http://bit.ly/gmfconstitution ve http://bit.ly/fufanayasa Yaratım: Başlangıç Şimdi Mi? Türkiye, Haziran 2011 parlamento seçimleri ile yeni bir çağa yelken açmıştır. Zira yıllar süren kısır tartışmaların ardından, Türkiye yeni bir anayasa yaratmak için daha müsait bir atmosfere kavuşmuştur. Yaklaşık yüzde elli oy alarak üçüncü dönemi için seçilen AK Parti hükümeti yeni bir anayasanın yeni yasama dönemi için bir öncelik olduğunu belirtmektedir. Başbakan, Temmuz başlarında parlamentoda hükümet programını okurken şu ifadeleri kullanmıştır: “Bu dönemde milletimizin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden en önemli beklentisi yeni bir anayasa yapılmasıdır. Hükümet ve AK Parti Grubu olarak bu konuda tam bir kararlılık içerisindeyiz. AK Parti olarak yeni anayasanın mümkün olan en geniş katılımla hazırlanmasını, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini yansıtan tam bir toplum sözleşmesi olmasını arzuluyoruz… 24. dönem Meclis yapımız yeni anayasanın en geniş temsil ve uzlaşma ile yapılması için büyük bir fırsat sunuyor.”(1) TBMM’de yaklaşık yüzde kırk beş oy oranını temsil eden üç muhalefet partisi de bu girişime yeşil ışık yakmaktadır. Kuşkusuz siyasi partilerin bir süredir seslendirmekte olduğu anayasal taleplerin bir kısmı birbiriyle uyumlu değildir ve bu durum demokratik bir bilek güreşi başlatmaktadır. Yine de, meşhur ifadesiyle “Bir gül bahçesi bile dikenlerle doludur!” ve Türkiye, parlamentodaki yüzde doksan beşlik temsil düzeyiyle, yeni bir anayasa oluşturabilmek için şimdiye kadarki en büyük şansa kavuşmuş görünmektedir. Bu beklenebileceğin en iyisidir! Kısa Arka Plan veya “Reform Ihtiyacı” Geçtiğimiz on yıllık dönemde pek çok politik krizin altında yatan sebep anayasa olmuştur. Örneğin cumhurbaşkanını seçmek için bir “toplantı nisabı” gerekli midir? Anayasa’daki ilgili “nitelikli çoğunluk” kavramının; “ilgili oturuma katılımı” mı, yoksa “ilk turda cumhurbaşkanını seçmek için gerekli oy sayısını” mı tanımladığı açık değildir. Ya da parlamento, belirli alanlarda anayasayı değiştirme yetkisine sahip midir? Zira başörtüsünü kamusal alanlarda serbest bırakan anayasa değişikliği, Anayasa Mahkemesi tarafından baştaki ilk üç temel maddenin geniş bir yorumuna dayanılarak iptal edildiğinde tarihi bir içtihat oluşmuştu. Mahkemenin uzun müzakerelerin ardından Sayfa: 39 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ verdiği ve çok tartışılan kararları, aslında anayasanın hukuki yorumuyla başlayan siyasi sorunların kaynağına bir çözüm getirmekten uzak kalmıştır. Her ne kadar yıllar boyunca gerçekleştirilen anayasa değişikliklerinin gerekli transformasyonu sağladığı iddia edilebilir olsa da, bu iddia kuvvetli bir dava oluşturamayacaktır; ne de olsa bir duvardaki tuğlaların bir kısmının, hatta çoğunun değiştirilmesi bile duvarın durduğu yeri veya duvarın ışığı keserek kısırlaştıran gölgesinin nereye düştüğünü değiştirmez. Son çeyrek yüzyıl içerisinde gerçekten de dikkate değer sayıda madde –yaklaşık olarak 180 maddenin 80’i– tamamen ya da kısmen yeniden yazılmıştır. Öte yandan pek çok durumda nitelik nicelikten daha hayatidir ve hala yapılması gereken özlü değişiklikler bulunmaktadır. Turkiye Için Çagdaş Bir Anayasa Neleri Içermelidir? İhtiyaçları ortaya koymadan önce ilerlemenin hakkını teslim etmemiz gerekir. Anayasadaki çeşitli değişiklikler sayesinde büyük bir sıçrama gerçekleştirilmiştir. Bu sıçramada AB’den ilham alarak gerçekleştirilen ve diğer pek çok ilerlemenin yanı sıra idam cezasının kaldırılmasını da içeren kritik 2001, 2004 ve 2010 paketleri özellikle etkili olmuştur. Bununla birlikte hala kat edilmesi gereken uzun bir yol bulunmaktadır. Öncelikle anayasanın yazım sürecinin de neredeyse kabul edilecek metnin kendisi kadar önemli olduğu belirtmek gerekir; zira bu süreç birbirinden farklı unsurlardan oluşan bir orkestranın ahenge kavuşmasına yardımcı olur. Taslağın yazım süreci açık, şeffaf ve katılımcı olmalıdır. Toplumdaki farklı kültürel ve dini kesimlerin, çeşitli sosyo-ekonomik grupların üyelerinin, iş dünyasının ve çalışanların temsilcilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin etkili katılımı, çağdaş bir anayasanın yaratılması için anahtar unsurlardan birisidir. Bu yöntem; bütün muhtevası kaynatılıp yoğunlaştırılan donuk bir homojen çorba yerine, parçaların kendine özgü niteliklerini ve renklerini koruyan lezzetli bir salata yapılmasını mümkün kılacaktır. İkinci bir hayati gereksinim ise anayasa ile oluşturulan temel ilkelere, kurallara ve kurumlara dairdir. Yukarıda bahsedilen tam çözüme kavuşturulmamış temel konuların ötesinde, orijinali 1982’de bir askeri darbe sırasında yazılan anayasanın ruhu ve dili de değişmelidir. Anayasanın mevcut metni, ruhu ve yapısı hala en azından gayri sivil ve sınırlayıcı olarak Anayasanın yazım süreci de, algılanmaktadır. neredeyse kabul edilecek metin kadar önemlidir. Çok farklı talepleri karşılayabilmek için nihai hedef; bütün vatandaşların bir arada özgürce yaşama iradelerini yansıtacak özgün bir toplum sözleşmesi hazırlamak olmalıdır. Bu perspektif bizi insan haklarına dayalı, hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için gerekli bütün mekanizmaları içeren, birey odaklı, farklı sosyal çevrelerden gelen ve birlikte yaşayan vatandaşlar arasında güçlü bir bağ kuran, kimlik sorgularına ortak değerler temelinde eşit vatandaşlar olarak birleştiren bir yaklaşımla cevaplayan yeni ve ilerlemeci bir anayasa oluşturmak için bir seri temel değere götürmektedir. Anayasa ayrıca din ve vicdan özgürlüğü konusundaki sorunları çözmeli ve etkili fonksiyon gösteren çoğulcu ve Sayfa: 40 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ katılımcı bir parlamenter demokrasi oluşturmak amacıyla denge ve kontrol mekanizmalarını güçlendirmelidir. Bu temel değerler açık bir perspektif ve vizyon Nihai gaye, vatandaşların birlikte oluştursa da, hukuken bağlayıcı nitelikte ve özgürce yaşama iradelerini kaynak teşkil edecek resmi bir metin yansıtan gerçek bir sosyal oluştururken bahse konu yol haritasının daha sözleşme oluşturmak olmalıdır. anlaşılır şekilde ortaya konulması gereği açıktır. Öte yandan, anayasa çeşitli sorunların ve teknik detayların uzun bir dökümünü listelemek için uygun bir belge de değildir. Yine de sınırlayıcı olmaktan ziyade yol gösterici nitelikte bazı olmazsa olmaz (sine qua non) (2) şartlar sıralanabilir. Yeni anayasa öncelikle toplumu bölen üç temel sorunu hedefleyerek “toplumun üç bölenini üç birleştirene” dönüştürmelidir. Bu üç temel sorun –din ve vicdan özgürlüğü, kimlikler meselesi ve kuvvetler ayrılığı ilkesi (trias politica) (3) – konsensus hedefleyen ve geniş katılımı teşvik edecek bir süreçle parlamentoda çözüme kavuşturulmalıdır. İkinci olarak siyasi partilere dair yasakların Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu ile uyumlu bir şekilde düzenlenmesi elzemdir. Cezalar ve yaptırımlar siyasi partilere değil, öncelikle davranışları kanuna aykırı olan kişilere uygulanmalıdır. Üçüncü olarak seçim sistemi siyasi partileri düzenleyen mevzuatın reforma tabi tutulması gerekmektedir. Parlamentoya girebilmek için aşılması gereken yüzde 10’luk seçim barajı önemli bir problem Yeni anayasa toplumu bölen üç teşkil etmesine karşın, bunu basit bir aritmetik temel sorunu hedefleyerek sorununa indirgemek de aynı aranda toplumun üç bölenini üç problematiktir. Seçim sisteminin mekaniği ve birleştirene dönüştürmelidir. ilgili düzenlemeler parlamentoda adil ve oranlı temsili güvence altına alacak şekilde reforma tabi tutulmalı ve vatandaş katılımını arttırmak amacıyla seçmenler ile parlamenterler arasındaki ilişki güçlendirilmelidir. Bu şartların yanı sıra, üniversitelerin akademik özgürlük ve özerkliğini garanti altına almak ve daha da geliştirebilmek amacıyla yeni bir yapı oluşturulması gerekmektedir. Son olarak –ama en önemsiz olarak değil– belirli anayasal güvenceler yaratarak kadınların siyasete katılımını güçlendirmek hayati bir unsurdur. Arap Baharı için Bir Fırsat? Kayıt düşmek gerekir ki; demokratik ve geniş katılımlı bir süreçle yeni bir anayasanın oluşturulması için Türkiye’ye eşsiz bir fırsat sunulmuştur. Bu konu “Türkiye için bir diğer ulusal konu” olarak görünebilirse de; özellikle de Arap Baharı’nın beklenmedik ve güçlü rüzgarlarına şahit olurken, bütün Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesi için eşsiz bir fırsat da olabileceği fark edilmelidir. Yukarıda değinilen değerler ve şartlar seti anayasal yapısını modernize etmek isteyen bütün ülkelere uygulanabilir niteliktedir. Türkiye, bu parlak örnek yoluyla, komşu hükümetler için büyük bir itki yaratabilir ve bu ülke halklarını ilerlemek konusunda cesaretlendirebilir. Sayfa: 41 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Türkiye’nin en azından ODKA ülkeleri büyük çoğunluğuna (veya Arap dünyasına) neden doğrudan bir model olamayacağının bariz sebepleri ortada olmasına karşın, Türkiye’deki gelişmelerin dolaylı yayılma etkilerinin önemini ve Türkiye’nin bölgedeki yumuşak gücünü ihmal etmek de aynı derecede Türkiye komşu hükümetler için bariz bir hata olacaktır. büyük bir itki yaratabilir ve bu ülke halklarını ilerlemek Öncelikle Türkiye bölge için paha biçilemez bir konusunda cesaretlendirebilir. ilham kaynağıdır. Günlük yaşamı ve Türkiye’deki sofistikasyon düzeyini zihinlerde canlandıran medya ve özellikle de sosyal medya, çeşitli ODKA ülkelerinin halkları için gittikçe daha erişilebilir olmaktadır. Türkiye ayrıca bu yıl bölgeden yaklaşık iki milyon turist tarafından ziyaret edilerek bu komşu ülkelere örnek teşkil edecektir.(4) Türkiye ekonomisindeki büyüme, bundan kaynaklanan refah ve zenginlik de çekici bir diğer unsurdur. Türkiye’nin makroekonomik başarısı ve zenginleşerek renklenen yaşam tarzı ODKA bölgesinden gittikçe daha çok artan sayıda insanı cezbetme potansiyeline sahiptir. Türkiye için üçüncü bir cazibe de şimdiden anayasada yer alan ve toplumun önemli bir unsuruna dönüşmüş olan sosyal devlet ilkesinin uygulanmasına dairdir. Yıllar süren siyasal ve sosyal transformasyon, daha iyi ve daha geniş kapsamlı sosyal entegrasyon için kendini ispat etmiş yöntemlerin yaratılmasına giden yolun zeminini döşemiştir. Tunus’ta sürecin nasıl başladığı ve hızla şiddetli bir yangına dönüşen kıvılcımı ateşlediği hatırlandığında, bu konunun ODKA bölgesi için kritik bir problem olduğu açıktır. Son olarak Türkiye ile ODKA ülkeleri arasında sürekli artan ticari ilişkinin artan diyalog ve işbirliğine giden yolu kolaylaştırarak entropi(5) için daha az yer bıraktığını da hatırlamalıyız. Yeni ve çağdaş bir anayasanın –özellikle de geniş bir konsensus yoluyla– kabul edilmesi güvenilir somut bir çapa ve kıyaslama için bir kriter ortaya koyacaktır. Komşularına Batı türü reform ve modernleşme ilhamı vermek için Türkiye şimdi bir diğer fırsat sağlamaktadır ki, bu fırsat son kertede hepimiz için; ODKA, AB ve ABD için bir kazan-kazan-kazan hikayesi yaratabilecektir. (1) AA — Anadolu (Haber) Ajansı: http://www.aa.com.tr/en/constitutionalamendment-most-urgent-issue.html (2) Hukuk literatüründe uyulması zaruri, varlık-yokluğu birbirine bağlayan koşulu Latince ifade. (3) Hukuk ve siyaset bilimi literatüründe detaylı tanımlanan yönetim gücünün dengelenmiş üçlü ayrımı. (4) AA: http://www.aa.com.tr/en/number-of-arap-tourists-grows-75.html (5) Fizik literatüründe bir sistemdeki düzensizliğin/faydasız enerjinin, sistemi bozana kadar zamanla daha çok yıpratması. Sayfa: 42 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ İLETİŞİM VE KÜLTÜREL ARKA PLANI35 Eray AKDAĞ Linkedin Pulse (Arşiv) - Nisan 10, 2014 Başlarken İletişim, hayatın her alanında hayati bir role sahip temel becerilerden birisidir. Sadece günlük hayatımızdaki ilişkileri düzenlemekle kalmaz, profesyonel ilişkilerin kurulması, geliştirilmesi ve mesajların doğru aktarımı için de pek çok fırsat ve tehdit yaratır. Aslında iletişim yöntemleri ve araçları konusundaki bilgi ve beceriler o kadar kritiktir ki; başarı ve başarısızlık arasındaki “stratejik çizgiyi” belirler. Zira yanlış aktarılan ya da alınan mesajlar her türlü resmi ve gayrı resmi ilişkide sonradan düzeltilemeyecek ciddiyette reaksiyonları ve olay zincirlerini tetikleyebilir. Dolayısıyla ek zaman, enerji ve maliyet yaratmamak, yani hedefe dönük doğru atışlar yapabilmek için bu alanda büyük hassasiyet göstermek gerekir. Paylaşmak Deger Yaratır Uzun yıllardır parçası olduğum stratejik ilişki ve iletişim ağı içerisinde pek çok başarılı ve başarısız örneğe şahit olma fırsatı buldum. Önümüzdeki haftalarda fırsat buldukça bu konularda kısa ve faydalı notlar paylaşmaya çalışacağım. Ancak bu ilk Linkedin Post yazımı sanırım ana konulara dair bir giriş notu şeklinde tasarlamak ideal olacaktır. Böylelikle geçmiş deneyim ve gözlemlerim doğrultusunda; son derece hassas boyutlar barındırdığına inandığım iletişim becerilerine dair ders çıkartılması gereken unsurları paylaşarak küçük de olsa bir değer yaratmayı hedefleyeceğim. İlerleyen haftalarda somut uygulama örneklerine de değinerek bazı önemli konu başlıklarını, zaman zaman örnekler de vererek daha detaylı açıklamayı planlıyorum. Linkedin sosyal medya sitesinde Pulse elektronik yayınında 10 Nisan 2014’te yayımlanan kısa yazı: http://bit.ly/linkediniletisim 35 Sayfa: 43 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Fakat bu giriş notunda ilerisi için açıklayıcı kısa bir arka plan yaratmak sanırım yeterlidir. Japon Iletişimi ve Turkiye Burokrasisi Pek çok farklı ülke ve topluluk kendisine has kültürel yapılara sahiptir. Bu durum iletişimde sorumluluk dağılımı konusunda farklı algılamalara ve sonuçlara sebep olur. Şimdilik şirket ve devlet kurumları özeline inmeden makro bir bakışla ilginç bir Japonya örneği açıklayıcı olabilir. Zira gözlemim, aradaki önemli farklılıklara karşın, Japon kültürünün Türkiye bürokrasisi ile pek çok ortak hissiyata sahip olduğu yönündedir. Derin geleneksel köklere sahip Japon kültüründe resmi hitaplarda dil Kibar/Olağan Dil Mütevazı Dil, ve Saygılı Dil olmak üzere üçe ayrılır. Günlük hayattaki konuşmalarda ise Samimi Dil kullanılır. Bu ayrım o kadar keskindir ki; istemek ya da almak gibi basit kelimeler bile üç ayrı kelime ya da kelime grubu ile ifade edilir. Bu üç dil ya da üslup arasındaki seçim ise kültürel ya da resmi hiyerarşi içerisinde karşınızdakinin Göz Yukarısında (Me Ue No Hito: 目上の人), Göz Hizasında veya Göz Aşağısında (Me Shita No Hito: 目下の人) olmasına göre yapılır.[1] Bu konuda daha detaylı bilgi sahibi olarak konuyu daha iyi anlamak için yazının sonundaki tabloya bakabilirsiniz.[2] Aslında bu yapı ilk nazarda Türkiye’den ne kadar farklı görünse de; benzer bir uygulamanın, kelime ve dil bilim anlamında bu kadar yerleşmiş olmasa dahi, üslup olarak Türkçe’de de olduğunu önemle belirtmek gerekir. Keza resmi üslup şirketler arası resmi iletişimde kısmen, devlet kurumları ile özel sektör arasında ise büyük hassasiyetle uygulanmaktadır. Hatta bu konu resmi kurumlar arasındaki iletişimi düzenleyen bir mevzuatla da kurallara bağlanmıştır: Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik[3]. Japonya’da bir diğer önemli husus da kültürel ifade yasaklarıdır: Bazı kelime, kavram ya da cevaplar geleneksel yapılarda, hatta toplumun genelinde asla açıkça telaffuz edilmez. Bazen belirli kalıplar, bazen de yaratıcı ama genellikle çok da açıklayıcı olmayan yollarla sadece “hissettirilir”. Örneğin sorunuza olumsuz cevap verileceği kesin olsa dahi size verilecek cevap düşünmeye devam edildiği izlenimi yaratabilir. Zira çok yakın dostlar arasında geçen bir sohbet değilse, sorular hiçbir koşul altında “hayır, asla, mümkün değil” gibi ibarelerle açıkça cevaplanmaz. Böylece dinlediğinizde ya da okuduğunuzda siz sorunuzun olumlu cevaplandığını ya da cevaplanabileceğini düşünebilirsiniz. Bu konu da aslında, yine aynı keskinliğe sahip olmasa da Türkiye’de resmi yazılı ve sözlü iletişimde büyük ölçüde uygulanmaktadır. Kamu kaynaklı ya da diplomatik pek çok yazışmada aslında verilmek istenen mesaj bir ya da iki cümlede özetlenebilir. Ancak bu mesajlar genellikle üç paragraftan kısa olmayan, hatta bazı örneklerde bir ya da iki tam sayfaya ulaşabilen yazışmalarda verilir. Ayrıca pek çok kritik mesajda kaba ya da sert mesaj vermemek adına olumsuz istekler mümkün olduğunca doğrudan belirtilmez, dikkatle tarif edilir. Bu durumda vurucu cümle bile bazen ikinci kez okumayı gerektirebilir, örneğin: “Yukarıdaki açıklamalar ve safahat doğrultusunda, bakanlığımız uhdesinde sürdürülen çalışmalar tekemmül etmeden devam edilecek uygulamanın verimli olmayacağı kanaatinin hasıl olması hasebiyle,bu çalışmaların sarfı nazar edilmesi hususunda gereğini rica ederiz.” Sayfa: 44 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Yazıyı Kapatırken Bu örnekte hissettirmeye çalıştığım pek çok nokta var ki bunların önemli bir kısmına sonraki yazılarımda değinmeyi planlıyorum. Ancak şimdilik aşağıdaki mesajları sıralamak mümkün: Kuşkusuz bu kısa başlıkların yaratabileceği hatalı mesaj iletimi riskinin daha sonra açıklamalarla bertaraf edileceği şerhiyle. 1. 2. 3. 4. 5. Mesajı Doğru İletme Sorumluluğu Sizindir! İçerikten Önce Her Zaman Üslup Gelir! Görüşmelerde Hitap Edilecek Olanı Tanımak Hayatidir! Kurallara Riayet, Başarılı İletişimin Temel Şartıdır! Kurumsal Kültür ve Terminoloji Mesajın Nasıl Okunacağını Belirler! Son Not İstişare ve analitik fikir tartışmalarından her zaman mutlu olurum. Lütfen görüşlerinizi, kendi örnek ve deneyimlerinizi paylaşmakta tereddüt etmeyiniz. Konular üzerinde münazara, yeni perspektifler her zaman zenginlik ve gelişimin önünü açar… JAPONCA HİTAPLARDA RESMİ DİL KULLANIM ÖRNEKLERİ Samimi Dil/Kullanım Resmi Hitaplar (Futsuu Kei: 普通形) (Kei Go: 敬語) Türkçe Tercümeler Uygun Olabilecek Örnek Olarak Shiru Bilmek Ageru Vermek (Alana Saygı Gösterirken) Yaru / Kureru Vermek (Verene Saygı Gösterirken) Kibar/Olağan Dil (Teinei Go: 丁寧) Shitte İmasu / Zonite İru Öğrenmiş bulunmaktayız Agemasu Mütevazı Dil (Kenjou Go: 謙譲語) Saygılı Dil (Sonkei Go: 尊敬語) Zonji Ageru Gozonji Lütfedilerek paylaşılan bilgi Sashi Ageru Malumları olduğu üzere --- Teslim Etmek Arz Etmek / Takdim Etmek --- Kuremasu --- Kudasaru Teslim Etmek --- Lütfettiğiniz Görsel: http://www.123rf.com/ [1] http://en.wikibooks.org/wiki/Japanese/Introduction [2] Japonca eğitim kitapları ve pek çok sitede bu konuda ek bilgilere ulaşabilirsiniz. Ancak hızlı bir bakış için: http://en.wikipedia.org/wiki/Honorific_speech_in_Japaneseveya http://tr.scribd.co m/doc/20041181/Honorific-Speech-in-Japanese-Keigoincelenebilir. [3] http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=3.5.20048125&MevzuatIliski =0&sourceXmlSearch=resmi Sayfa: 45 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ DEVLETLE İLİŞKİLER VE KURUMSAL İLETİŞİM36 Eray AKDAĞ Linkedin Pulse (Arşiv) - Nisan 25, 2014 Linkedin’deki ilk yazımda “İletişim ve Kültürel Arka Planı” konusuna kısaca değinerek Japonya ile Türkiye arasında bazı kültürel benzerliklere işaret etmeye çalışmıştım. Bu yazımda ise kapanışta kullandığım 5 kısa mesajı biraz açmaya başlayarak “Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim” konusuna değinmek istiyorum. Hepimizin bildiği üzere devletle ilişki ve iletişim kurma, pek çok hassasiyete dikkat etmeyi gerektiren önemli bir alan. Günümüzde henüz pek çok kurum bu alana yeterli düzeyde özen göster(e)mese de; bu durum, konunun kolayca es geçilebileceği anlamına gelmiyor. Zira pek çok dünya ve Türkiye özel sektör devinin bu konuda gösterdiği hassasiyet hem son derece yüksek düzeyde, hem de gün geçtikçe daha da artıyor. Keza son 10 yılda pek çok büyük şirketin münhasıran Resmi İşler Direktörü, Devletle İlişkiler Temsilcisi, Kamu İlişkileri Yöneticisi gibi konumlar oluşturarak bu alanda ihtisas sahibi kişilere bünyesinde yer vermeye özen gösterdiğini gözlemliyoruz. Kuşkusuz Türkiye’de nispeten daha yeni olan bu trend, tarihsel gelişimi olgunlaşmış daha eski demokrasiler olan Avrupa ve ABD’de köklü bir geçmişe sahiptir. Devletle resmi iletişimde ilk olarak dikkat edilmesi gereken unsur kuşkusuz “üslup”tur"! İkili görüşmelerden heyet ziyaretlerine ve kalabalık toplantılara, ıslak imzalı resmi yazışmalardan telefon görüşmelerine ve epostalara kadar bütün iletişim modellerinde önce resmiyet ve nezaket, ardından kamu adabı doğrultusunda bir üslubu esas almak gerekiyor. Unutulmamalıdır ki; devlet “kural koyucu” ve “kural uygulayıcı” rolleriyle pek çok açıdan belirleyicidir. Bazen bir idari işlemin daha erken ya da geç uygulamaya sokulması açıktır ki iş hayatında çözümü son derece zorlu problemler yaratabilmektedir. İlgili alanda çalışan bürokratlar ise genellikle son derece yoğun bir iş yükü ve çalışma temposu altında her bir yazışmaya son derece sınırlı zaman ayırabilmektedir. Dolayısıyla bu sınırlı zamanı doğru kullanarak mesajı doğru iletmek 36 https://www.linkedin.com/pulse/20140425131631-11796900-devletle-ilişkiler-ve-kurumsal-iletişim Sayfa: 46 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ için devlet geleneğinin getirdiği refleksleri bilmek, muhatabınızın okuma lenslerini anlamak ve buna göre hareket etmek hayatidir. Bu doğrultuda belki evrensel düzeyde bilinen ve uygulanan temel kuralları yazılarımda ana hatlarıyla açıklamaya çalışacağım. Bugünlük ilk iki kural: 1. İlk Kural: Mesajı Doğru İletme Sorumluluğu Sizindir! Dikkat edilmesi gereken ilk konu üslup olsa da; işleyiş kurallarını sıralamaya geldiğimizde (üslubu da kısmen içeren) öncelikli bir kuralı hep akılda tutmak gerekir. Bu kural ise tereddütsüz sorumluluğun kimde olduğuna dairdir! Siz alanınızdaki her konuyu en iyi bilen, en iyi terminolojiye hakim bir profesyonel olabilirsiniz. Dünyadaki en güzel, akıcı, hukuki ya da teknik üsluba hakim de olabilirsiniz. Ancak sonuçta ilk bakışta önemli olan ne dediğiniz değil; ne anlatabildiğinizdir. Hatta bazen ne anlatabildiğiniz de değil, karşınızdakinin ilk anda “ne anladığını sandığıdır”, bu algı çoğu zaman da belirleyicidir. Kendi hayatınızdan da örnekler aklınıza gelecektir: Bazen anladığınızı sandığınız şey, açıklanandan çok farklı olduğu ortaya çıkar. Bu durum iletişimin kaçınılmaz doğasının bir sonucudur. Unutmayın karşınızdaki kişinin sonsuz bir zamanı ve ilgisi yok. Sizi doğru anlama sorumluluğu olduğu bile tartışmalıdır ki, bilgi düzeyi ya da zihnindeki binlerce konu her zaman sizi “doğru” anlamasına imkan tanımayabilir. Böylece “Algı gerçekliktir!”, yani “Anlatabildiğiniz kadarsınızdır” ve “Marifetiniz ise iltifata tabidir”. Yani başarınız, karşınızdaki kişi ya da kişilerin sizi gerçekten “doğru algılayıp” takdir etmesine bağlıdır. Bu açıdan bakıldığında ise; mesajı doğru iletme sorumluluğu neredeyse tamamen size aittir. 2. İçerikten Önce Her Zaman Üslup Gelir! Önce Resmiyet! Devletle ilişkilerde sizi yanıltmayacak yegane şiar belki de budur. Kuşkusuz bazı bürokratlar ve özellikle de siyasetçiler çok daha içten, hatta samimi bir üslubu tercih edebilir. Sınırlı zamanlarla yarışırken resmi formatta yazılmış uzun cümle ve sayfalar yerine bir cümle ile derdinizi ya da önerinizi ifade etmenizi isteyebilir. Hatta aşırı resmiyet bir süredir görüşmekte olduğunuz kişilerde samimiyetsizlik ya da güvenilmezlik hissi dahi yaratabilir. Ancak ilişkileri öncelikle resmi üslupla başlatmak, hatta mümkünse büyük ölçüde bu çerçevede korumak ve sürdürmek çok değerli ve önemlidir. Unutmayın sizin devletle iletişiminiz her ne kadar kişiler arasında bir iletişim gibi görünse de sadece böyle değildir: Devletle iletişiminiz her zaman özünde hukuki sorumluluklar ve yaptırım gücü taşıyan kurumlar arası bir ilişkidir. Yanılmayın, bu durum iletişiminiz samimi bir çerçeve ya da atmosferde de olsa hala geçerli ve doğrudur. Beklenmedik sonuçların yıkıcı etkisinden kurtulmak için bu konu asla unutulmamalıdır! Sayfa: 47 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Örneğin ziyaret ettiğiniz bir makamda sohbet ederken benimseyebileceğiniz üslup; makam sahibi ile ne kadar yakın olursanız olun, hatta ailenizden bile olsa resmi bir yazıda resmi üsluba dönüşmelidir. Bu samimiyetsizlik değil profesyonelliktir. Güvenilmezlik değil, aksine güvenilir olduğunuzun göstergesidir, çünkü siz ilişkiyi istismar ederek ya da modeli doğru kurmayarak karşınızdakini zor durumda bırakmamak için hassasiyetle davranmışsınızdır. Bu konu bir diğer boyutuyla da vurgulanmayı hak eder: Üsluptan kasıt sizin doğru olduğuna inandığınız üslup değildir! Kast edilen, kültürel ya da hukuki olarak hedef kitlenizin benimsediği üsluptur. Yazışmakta veya konuşmakta olduğunuz kişi Londra Belediye Başkanı’ysa görevde olduğu sürece “Lord” unvanı taşıdığını bilmek ve bunu kullanmak sizin sorumluluğunuzdur. Türkiye’den de sade ama önemli örnek vermek gerekirse sanırım şu örnek ideal olacaktır: Resmi bir kuruma yazı yazarken günlük hayatın “kibar” ifadesi olan “rica ederim” kalıbını unutmak gerekir. Zira kamu jargonunda “rica etmek” ibaresi doğrudan “talimat vermek” anlamına gelir ve karşınızdakine sizin onun “hiyerarşik üstü”, bir anlamda amiri olduğunu düşündüğünüz rahatsızlığını yaratır ya da en azından yaratma ihtimaline sahiptir. Üstelik bu ikinci örnekteki konu sadece devlet adabı ve kültürü kaynaklı değildir. Bu alanı düzenleyen hukuki bağlayıcılığı bulunan bir mevzuat da bulunmaktadır: T.C. Başbakanlık tarafından Bakanlar Kurulu Kararı olarak 2004 yılında yayımlanan Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik kamu ile irtibatı bulunan her kurumsal iletişimcinin mutlaka hakim olması gereken bir mevzuat unsurudur. Çarpıcı Ornekler Yazıyı kapatmadan önce bu konunun hassasiyetini Türkiye idari uygulama, dava ve içtihat tarihinden bazı çarpıcı örnekle perçinlemek isterim. Belirtmek isterim ki bunlar tesadüfen karşıma çıkan bazı medyatik örnekler. Ancak iş hayatım sırasında pek çok çarpıcı örneğe şahsen de gözlemleme fırsatı buldum. Eğer sizlerin de yaşadığınız ya da haberdar olduğunuz örnekler varsa bunları yorumlar bölümünde paylaşmanızı mutlulukla karşılarım. 1. Danıştay 6. Daire Başkanı’nın imzasıyla mahkemeye gönderilen yazıda şu ifadeler yer aldı: “İlgili yazıdaki talebinizin rica olarak değil, arz olarak ifade edilmesi resmi yazışma kuralları gereği olduğundan bunda böyle mahkememizle yapılacak yazışmalarda gereken özenin gösterilmesi ve belirtilen şekilde yazılacak yazınıza ayrıca cevap verileceği hususunu rica ederim.” 2. 2002 Ekim’de Samsun'dan bir örnek: Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü'ne bağlı Samsun Bölge Müdürlüğü, bir firmanın dilekçesini ‘saygı ile arz ederiz' şeklinde Sayfa: 48 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ bitirmediği için kabul etmeyerek uzun süre elektrik bağlanmadığı haberlere yansımış. 3. İstanbul Barosu ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi arasında çıkan kriz sonucunda Askeri Mahkeme Hakimi imzası ile gönderilen yazıda Mahkemeye hitaben yazılan yazıda “Bilgilerinize rica ederim” şeklindeki ibarenin bağımsız mahkemelere sunulmak üzere yazılmasının uygun olmadığına dikkat çekilerek şöyle denilmişti: “Zira resmi yazışmalarda “rica ederim, rica olunur” gibi ifadelerin üst makamlardan ast makamlara yönelik emir verme anlamını haiz bir hitap tarzı olduğuAnayasa'nın 138. maddesinde belirtilen “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanımında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz” şeklindeki normlar uyarınca da mahkemelere bu şekilde ifadelerle hitap edilmesinin uygun olmadığı her türlü izahtan varestedir. Yargılamanın önemli bir tarafı olan savunma makamının kurumsal yönü olan Baro'dan mahkemeye hitaben bu şekilde bir ifadenin kullanılması uygun görülmemiş ve tenkit edilmiştir.” 4. İlçe Seçim Kurulu, “rica olunur” diye yazınca, kaymakamın sert tepkisinebir gazetede “Devlette kriz çıktı, arz ederim” başlığı altında şu mesajla yer verilmişti: “… Kavga çıktı, Ankara “durun siz eşitsiniz, arz edebilirsiniz” diye ayırdı”. Yukarıda kısaca değindiğim örnekler hakkında daha detaylı bilgi almak isteyenler eklediğim internet bağlantı adreslerini kullanabilir veya bu konuda arama motorları yardımıyla daha detaylı bilgi edinebilirler kuşkusuz. Ya Sizin Düşünceniz? Her bir kurumsal iletişimcinin en azından haberdar olmasını elzem gördüğüm ve güncel tam metninin güvenilir internet bağlantısını verdiğim Resmi Yönetmelik konusunda bazı çalışmalar olduğunu da belirtmekte fayda var. Özellikle 2012 sonunda gündeme gelen yeni bir taslağa dair haberlerin devamı gelmemiş olsa da, bu konuyu da takip etmek faydalı olacaktır şüphesiz. Bu örnekleri detaylarıyla okuduktan sonra paylaşırsanız görüşlerinizi almak isterim. Siz ne dersiniz: Arz ve Rica kavramlarını doğru kullanmak önemli mi? Son Not İstişare ve analitik fikir tartışmaları her zaman mutlu olurum. Lütfen görüşlerinizi, kendi örnek ve deneyimlerinizi paylaşmakta tereddüt etmeyiniz. Konular üzerinde münazara, yeni perspektifler her zaman zenginlik ve gelişimin önünü açar… Görsel: http://www.rgbstock.com/ Sayfa: 49 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ DEVLETLE İLİŞKİLER VE KURUMSAL İLETİŞİM – 2 37 Eray AKDAĞ Linkedin Pulse (Arşiv) - Mayıs 25, 2014 Linkedin’deki ilk yazımda “İletişim ve Kültürel Arka Planı” konusuna kısaca değinmiş, ikinci yazımda ise bu ana başlığı “Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim” özelinde iki mesajla geliştirmeyi hedeflemiştim. Bugünkü üçüncü yazımda da seriye devam ederek daha önce paylaştığım kısa mesajları biraz daha açmaya çalışacağım. Bununla birlikte belirtmek isterim ki yazılarıma dönük görüş, katkı ve eleştirileriniz kuşkusuz bu serinin beslenerek gelişimine önemli katkı sağlıyor, çok teşekkürler! Kolay okunabilirlik adına, “Devletle İlişkiler” alanında bugün tek bir evrensel temel kurala değinmek istiyorum: Doğru Hedef Belirleme: Yanlış makama yazarsanız başarılı sonuç alamazsınız! Verilmek istenen her mesajın hedefleri vardır. Aslında geniş yorumlarsak her mesajın iki ana hedefi vardır: (i) Mesajla iletilmek istenen sorun tespitini/öneriyi/daveti doğru çerçevede aktarabilmek ve (ii) Bu mesajı doğru kişiye ya da makama, yani muhataba iletebilmek. “Mesajı doğru paketleme ve doğru iletme sorumluluğunuza” daha önce değinmiştik. Bu konunun neden önemli olduğu –en azından artık– açık. Ancak “mesajı doğru kuruma, makama veya kişiye yazmak sorumluluğu” bazen mesajın içeriğinden, yani paketleniş biçiminden bile daha önemli olabilmektedir. Zira mesaj doğru noktaya, yani muhataba ulaştırılmış ise, içeriğindeki yanlış algılanan boyutların düzeltilebilmesi için yeni fırsatlarınız olabilir.Oysa mesajı en kolay, doğru anlaşılabilir şekilde paketlemiş olsak dahi, eğer doğru noktaya gönderilmemişse bu denize bir mesaj 37 https://www.linkedin.com/pulse/20140512133555-11796900-devletle-ilişkiler-ve-kurumsal-iletişim-2 Sayfa: 50 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ şişesi atmaya benzer: Yani birisi mesajınızı okuyabilir ya da okumayabilir, okuduysa bile o kişi size yardımcı olabilir ya da ol(a)mayabilir. Hatta mesaj aslında asla eline geçmesini istemeyeceğimiz dostane olmayan bir yere de ulaşabilir… Durum böyle olduğuna göre ne yapmak gerekir? Aslında cevap çok açık: Ön çalışmanın iyi hazırlanarak hitap etmemiz gereken kişi ya da kitlenin iyi seçilmesi gerekir. Geçtiğimiz on yılı aşkın süre zarfında pek çok başarılı proje girişiminin yanlış noktalardan başlandığı için yok olduğuna, başarısızlıkla sonuçlandığına ve hatta zoraki içerik değiştirerek başkalaştığına şahit oldum. Şanslı tesadüflerle desteklenen durumlarda bile aslında bir telefon görüşmesinde çözülebilecek bir konunun aylar süren yazışmalar sonucunda müteakip yıllara devredildiği de sıklıkla yaşanan bir durumdur. Çünkü bazı konular yılda bir, bazı konular ise birkaç yılda bir karara bağlanır ve o karar çerçevesinde uygulanır. Oysa aslında kamu organigramını ve işleyişini iyi bilen birisi için son derece basit ve anında cevaplanabilecek pek çok soru, bu alanda deneyimi olmayan kişiler için cevaplanması çok zor ya da kolaylıkla hatalı cevaplanan sorulara dönüşebilmektedir. Hatalı cevaplar ise bir hipertansiyon hastasına ağrı kesici vermek gibi hayati risk içeren sonuçlar doğurabilmektedir. Zira iş hayatındaki pek çok önemli problem zamana karşı yüksek hassasiyete sahiptir. Unutmamak gerekir ki bazı sorunlar zamanında çözülmediğinde hızla bütün damarlarda baskıyı arttırarak belirli organlarda iflasa dahi sebep olabilmektedir. Dolayısıyla aslında mesajın doğru kuruma ve kişiye ulaştırılması genellikle tahmin edilenden çok daha önemlidir. Mesajınızı alan bürokrat; bu konu kendi yetki ve sorumluluk alanında olmadığında mesajı ilgili gördüğü bir birime iletebileceği gibi arşive kaldırmayı da kolaylıkla tercih edebilir. Hatta yoğun iş temposunda çoğunlukla bu sorumluluğun size ait olduğunu bilerek ve işinizi doğru yapmanız gerektiğini düşünerek muhtemelen doğrudan sıradaki yazışmaya geçecektir. Sonuç: Arzu ettiğiniz ilgi aralığını elde ettiniz, ancak muhatap seçim hatanız sebebiyle bütün emekleriniz boşa gitti. İşin kötü yanı bazı durumlarda neyin yanlış gittiğini anlamanız da mümkün olamayabilir, ya da bunu çok geç öğrenebilirsiniz. Ne de olsa aranızda sadece resmi ve mesafeli ilişki bulunan üst düzey bir makamı arayarak bu yazışmanın kaderini sormak her zaman mümkün olmaz. Kısa Bir Anekdot Burada dikkat çekmek istediğim son not; muhatap seçiminin doğru olmaması durumunda sadece başarısız değil, borçlu çıkabileceğinize dairdir. Bu konuda kısa bir anekdotumu da paylaşmak isterim. Yıllar önce Türkiye pazarında daha da büyümeyi hedefleyen dev bir uluslararası şirketin temsilcileriyle tanışmıştım. Normalde çok pahalı ve maliyetli olacak hizmetlerini bir bakanlığa hibe olarak sunmayı Sayfa: 51 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ arzuluyorlardı. Böylelikle bir yandan vatandaşlara (tüketicilere) dönük kamu yararına yeni bir hizmet yaratmayı, diğer yandan da bir sosyal sorumluluk projesi olan bu girişim aracılığıyla hizmetlerinin tanınırlığını arttırmayı planlamışlardı. İlgili birimde görev alan kamu ilişkileri yöneticisi bana şirketin bakanlıktaki mali işler birim amiriyle yazıştıklarını, bir seri uzun toplantı serisi gerçekleştirdiklerini, ancak aylar boyunca mesafe kat edemediklerini beisle anlatıyordu. Görüşmelerin bir yıla yakın sürmesi ve kendilerinden ek taleplerde bulunulması sonucunda şirket bu girişimden vazgeçmiş, aslında özünde çok güzel bir fikir olan bu proje ise çöpü boylamıştı. Yeni döneme hazırlanırken tavsiyelerimi almak için bana anlattıkları anda bu örnekteki sorunu saptayıp çözümü sunmak benim için çok kolay olmuştu: Yanlış muhatap seçimi temel hatalarıydı! Ayrıca mesaj iletiminde yaşanan birkaç küçük hata, hatalı muhatap seçimiyle de birleşince; kendilerinden hizmetin desteğinin ötesinde ciddi parasal hibe taleplerine maruz kalmalarına sebep olmuştu. Yani iyi niyetli ve faydalı olacak bu girişimleri; “kırgınlık yaratmadan çözmek” için ciddi mesai ve emek sarf etmek zorunda kaldıkları, kendilerine çıkartılan ek bir faturaya dönüşmüştü. Oysa başlangıçta doğru kişiyle doğru şekilde gerçekleştirilecek bir telefon görüşmesi bile bir aydan kısa sürede ilgili protokolün imzalanarak başarıya dönüşmesini sağlayabilirdi. Üstelik bakanlık da şirkete bu önemli katkılarından dolayı minnettar kalırdı. Bu durum bana Maslow’un günümüzün meşhur özdeyişlerinden birisine dönüşün çıkarsamasını hatırlatıyor: “Elinde sadece çekiç olan bir kişi, karşısına çıkan her şeyi çivi sanır!” Bu örnekte de mali işler birim amiri sadece alınan ve ödenen paralarla ilgilendiği için konuyu böyle bir lensle algılamış, otomatik olarak bakanlık kasasına para ödenmesini talep etmişti. Ne kadar iyi niyetli olsa da, bu talep ve uzayan görüşmeler ise projenin takvimini sarkıtmış ve şirkette endişelere, hatta çeşitli ek korkulara sebep olmuştu. Ne dersiniz, sizin de şahit olduğunuz ya da duyduğunuz benzer örnekler yaşandı mı? Aşağıdaki “Yorumlar” bölümünde ya da bana özel olarak mesajla paylaşabileceğiniz anekdotları ve yorumlarınızı okuyarak cevaplamaktan mutluluk duyarım. Mutat Son Not İstişare ve analitik fikir tartışmalarından her zaman mutlu olurum. Lütfen görüşlerinizi, kendi örnek ve deneyimlerinizi paylaşmakta tereddüt etmeyiniz. Konular üzerinde münazara ve yeni perspektifler her zaman zenginliğin ve gelişimin önünü açar… Görsel: http://www.rgbstock.com/ Sayfa: 52 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ MİNİ YASAMA SÖZLÜĞÜ38 Kanun Tasarısı: Bakanlar Kurulu’nca imzalanarak TBMM’ye resmen sevk edilen Kanun Taslakları artık Kanun Tasarısı olarak adlandırılır. Kanun Teklifi: Bir veya birden çok milletvekili tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan ve bir veya daha çok kanunda değişiklik öngören öneri metinleri Kanun Teklifi olarak adlandırılır. Kanun Taslağı: Bir veya daha çok kanunda değişiklik öngören öneri metinleri kanun taslağı olarak adlandırılır. Kanun hazırlama tekniğine uygun olarak hazırlanan bu metinler değişiklik öngören maddeleri işaret eder ve gerekçeli olarak hazırlanması beklenir. Ankara Bülteni’nde yer verilen Kanun Taslakları Bir bakanlık ya da kamu kurumu/kuruluşu tarafından hazırlanmış metinlerdir. Bu metinler son inceleme ve değerlendirme amacıyla T.C. Başbakanlık’a sevk edilmiş olsalar dahi Kanun Taslağı olarak adlandırılmaya devam edilirler. Kanun Değişiklik Çalışması: Kanun tasarısı, kanun teklifi ya da kanun taslağı için kullanılabilecek genel isim. Önerge: TBMM Genel Kurulu’nda ya da TBMM İhtisas Komisyonu’nda görüşülmekte olan bir kanun tasarısı ya da kanun teklifinde değişiklik gerçekleştirilmesi amacıyla; bir ya da bir grup milletvekilinin şahısları ya da parti grupları adına yazılı olarak verdikleri resmi değişiklik teklifleri önerge olarak adlandırılır. Yasama Dönemi: İki milletvekili seçimi arasındaki dönemi ifade eder ve Yasama Yılları'ndan oluşur. Yasama Yılı: TBMM İçtüzüğü hükümleri uyarınca, TBMM Genel Kurulu'nun toplanarak görüşmeler gerçekleştirdiği ve olağan dışı karar alınmadıkça 1 Ekim'de başlayıp 30 Eylül'de sona eren takvim yılından farklı resmi çalışma aralığını ifade eder. Yasama Tatili: Ara Verme olarak da adlandırılan bu dönem olağan koşullar altında TBMM Genel Kurulu'nun tatilde olduğu 1 Ağustos'ta başlayıp 30 Eylül'de biten ve 3 aydan uzun olamayan aralığı ifade eder. TBMM (Genel Kurulu) Gündemi: TBMM’ye sunulmuş bulunan tasarı ve tekliflerin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmek üzere sıralandığı ve her bir Bileşim için yeniden hazırlanan listedir. Bu listede yasama dışı, yani denetim faaliyetleri gibi diğer gündem maddeleri de bulunmaktadır. Kanun Tasarı Ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler: TBMM Gündemi’ndeki bu başlık sıralanan tasarı ve tekliflerin yer aldığı bir tür yasama takvimi olarak değerlendirilebilir. Sıralama her oturumda değiştirilebilir niteliktedir. Gündeme eklenen tasarı ve teklifler ilgili komisyonca onaylanmamış olabilmektedir. TBMM Gündemi’ne Eklenen TBMM İhtisas Komisyonu Raporları: TBMM’ye sunulan kanun tasarıları ve kanun teklifleri her zaman sevk edildikleri TBMM İhtisas Komisyonu’nda gündeme alınarak görüşülmemektedir. Dolayısıyla TBMM Başkanlığı’nın sevki ile yetkilendirilen Esas TBMM İhtisas Komisyonu’nda görüşülen ve kabul edilen kanun çalışmaları özel bir öneme sahiptir. Zira komisyonun kabul ettiği metin TBMM Genel Kurulu Gündemi’ne eklenerek kanunlaşmada son aşamaya ulaşmaktadır. Böylelikle bir sonraki dönemde kanunlaşması muhtemel çalışmalar açısından bir tür ön uyarı mekanizması olarak değerlendirilmelidir. Bu bölümde sadece son sayıdan bu yana TBMM Genel Kurulu Gündemi’ne eklenen ve henüz kanunlaşmayan raporlar yer almaktadır. Yasamaya ilişkin ek bilgi ve açıklamalar için TBMM tarafından hazırlanan Yasama El Kitabı'ndan faydalanmak mümkündür: http://www.tbmm.gov.tr/yayinlar/Yasama_El%20Kitabi.pdf 38 Sayfa: 53 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ KAYNAK OKUMA, SUNUM VE PORTAL ÖRNEKLERİ39 1. Sivil Toplum ve Demokrasi, T.C.İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı, Mehmet KABASAKAL, Ankara, 2008, http://www.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/www.icisleri/tez8.pdf 2. Sivil Toplum ve Demokrasi, Yrd. Doç.Dr. Seyfettin ASLAN, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Y.2010, C.15, S.2 s.357-374. http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2010-2-18.pdf 3. Lobicilik-Müdahale Stratejileri ve Teknikleri, Frank J. FARNEL, Les Editions D'organisation http://www.frankfarnel.com/wpcontent/uploads/2011/08/lobbying_turkey-v.pdf 4. Lobbying Is Democracy in Action: http://www.washingtonpost.com/wpdyn/content/article/2008/12/14/AR2008121401811.html?hpid=opinionsbox1 5. Lobbying Friend or Foe?, Lobbying in British Democracy, a discussion paper by Dr. Phil Parvin: http://www.hansardsociety.org.uk/wpcontent/uploads/2012/10/Friend-or-Foe-Lobbying-in-British-Democracy-2007.pdf 6. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Yasama Süreçlerine Etkin Sivil Katılım Projesinin bir parçası olarak geliştirilen klavuz: Pilot İllerde Yasa Taslaklarının İstişaresi – Parlamenter Danışmanları Derneği için Rehber Kılavuz http://www.tr.undp.org/content/dam/turkey/docs/demgovdoc/Pilot%20Illerde%2 0Yasa%20Taslaklarinin%20Istisaresi%20Klavuzu.doc 7. UNDP’nin Kamu Kurumları için İstişare Elkitabı – Özet http://www.tr.undp.org/content/dam/turkey/docs/demgovdoc/Kamu%20Kurumlar i%20Icin%20Istisare%20elkitabi%20-%20Ozet.doc 8. OECD Recommendation on Principles for Transparency and Integrity in Lobbying http://www.oecd.org/gov/ethics/oecdprinciplesfortransparencyandintegrityinlobbyi ng.htm 9. OECD CleanGovBiz Toolkit on Lobbying http://www.oecd.org/corruption/ethics/Lobbying-Brochure.pdf 10. Lobbyists, Governments and Public Trust, Volume 3 http://www.keepeek.com/Digital-Asset-Management/oecd/governance/lobbyistsgovernments-and-public-trust-volume-3_9789264214224-en#page1 11. The Guide to Effective Participation, David Wilcox http://www.partnerships.org.uk http://partnerships.org.uk/pguide/index.htm http://partnerships.org.uk/pguide/fulltext.htm İnternet bağlantılarına son erişim 20 Nisan 2015’te gerçekleştirilmiştir. Sıralama kaynakların içeriğine ve kullanım amacına göre subjektif olarak listelenmiştir, alfabetik sıralama ve akademik yazım kuralları gözetilmemiştir. 39 Sayfa: 54 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ 12. “Advocacy Tools and Guidelines: Promoting Policy Change. Copyright © 2001 Cooperative for Assistance and Relief Everywhere, Inc. (CARE). Used by permission.” Sofia Sprechmann & Emily Pelton, http://www.careclimatechange.org/files/toolkit/CARE_Advocacy_Guidelines.pdf 13. Public consultation: http://en.wikipedia.org/wiki/Public_consultation 14. EU Open Consultations: http://ec.europa.eu/yourvoice/consultations/index_en.htm 15. UK Publications: all consultations: https://www.gov.uk/government/publications?publication_filter_option=consultatio ns 16. EU Trade Consultations: http://trade.ec.europa.eu/consultations/ 17. Regulatory Impact Analysis: http://en.wikipedia.org/wiki/Regulatory_Impact_Analysis 18. UK Cabinet Office: https://www.gov.uk/government/organisations/cabinet-office 19. Regulatory Policy Committee - opinions on impact assessments https://www.gov.uk/government/policies/regulatory-policy-committee-opinions-onimpact-assessments 20. OECD Reviews of Regulatory Reform: United Kingdom, 2002 – Challanges at the Cutting Edge: http://www.keepeek.com/Digital-Asset-Management/oecd/governance/oecdreviews-of-regulatory-reform-united-kingdom-2002_9789264199255-en#page1 21. Better Regulation in Europe: Austria 2010: http://www.keepeek.com/Digital-AssetManagement/oecd/governance/better-regulation-in-europe-austria2010_9789264094772-en#page81 22. Council of Europe invites France to intensify reforms promoting integrity within parliament and the justice system: http://www.coe.int/t/dghl/monitoring/greco/news/News(20140127)Eval4France_e n.asp 23. Giving Citizens a Say: Commission Report on European Citizens' Initiatives: http://europa.eu/rapid/press-release_IP-15-4729_en.htm 24. European Citizens’ Initiative – First Lessons of Implementation http://www.europarl.europa.eu/thinktank/en/document.html?reference=IPOL_STU( 2014)509982 25. Report From The Commıssıon To The European Parlıament And The Councıl: Report on the application of Regulation (EU) No 211/2011 on the citizens' initiative: http://ec.europa.eu/transparency/regdoc/rep/1/2015/EN/1-2015-145-EN-F1-1.PDF Sayfa: 55 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ 26. EU democracy tool hanging in the balance: https://euobserver.com/political/127808 27. The European Commission has indicated it is not going to make major changes to the EU's participative democracy tool despite critics saying its complexity has made it almost unworkable: https://euobserver.com/political/128210 28. Some Basic Ideas on Decision Making and Lobbying in the European Union, Bernard O’Connor, Liuc Papers, 1997 29. Why Do Organized Interests Lobby? A Multi-Goal, Multi-Context Theory of Lobbying David Lowery, University of Leiden 30. Communication From The Commıssion To The European Parliament And The Council European Transparency Initiative: the Register of Interest Representatives, one year after, COM(2009) 612 final 31. Lobbying in the European Union, Briefing Paper, 2007, Directorate-General Internal Policies, This paper was requested by the European Parliament's Committee on constitutional affairs. 32. Hogan, John, Chari, Raj S and Murphy, Gary, Lobbying Regulation Across Four Continents: Promoting Transparency? (2009). APSA 2009 Toronto Meeting Paper. Available at SSRN: http://ssrn.com/abstract=1450816 33. OECD Guidelines for Managing Conflict of Interest in the Public Service. Report on Implementation (2007) 34. The Québec Experience: Developing A Legal Framework For Lobbying And The Registration Of Lobbyists http://www.keepeek.com/Digital-AssetManagement/oecd/governance/lobbyists-governments-and-public-trust-volume1/quebec-s-experience_9789264073371-7-en#page1 35. Expert Group on Confict of Interest with a Special Session on Lobbying: Enhancing Transparency and Accountability, Paris, 07-08 June 2007 36. Lobbying: Models For Regulation: http://cedo.ina.pt/docbweb/MULTIMEDIA/ASSOCIA/INTERNO/ELECTRON/E252.PD F 37. Legislation On Lobbying In Europe: http://econpapers.repec.org/article/oecpackaa/5l4csnddbws7.htm 38. The Guide to Effective Participation David Wilcox Partguide: http://partnerships.org.uk/guide/index.htm 39. Creating A New Turkish Constitution: An Opportunity For Arab Spring?, Eray Akdag, The German Marshall Fund of the United states (GMF), 2011, http://www.gmfus.org/wp-content/files_mf/akdag_constitution_aug11_final1.pdf Sayfa: 56 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ 40. Corporate Representation, Bryce Harlow, 1984. https://bryceharlow.org/resources/sample-presentations/ Advocacy and Lobbying – Lyndon K. Boozer Advocacy and Lobbying II – Robert P. Hall III Advocacy as a Bill Becomes Law The Corporate Lobbyist – Getting There – Mark E. Bitterman Lobbying and Advocacy in Business Strategy – Fruzsina Harsanyi Lobbying – the Scarlet L or Democracy in Action – Joann Piccolo Washington Business Strategy – A Holistic Strategy – Carolyn Brehm The Washington Lobbyist – David Morgan 41. US Senate Lobying Web Site: http://www.senate.gov/pagelayout/legislative/g_three_sections_with_teasers/lobbyi ngdisc.htm 42. TÜSİAD Tanıtım Broşürü: http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/TUSIAD-BrosurTR-2011.pdf 43. TÜSİAD 2011 Yılı Çalışma Raporu: http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/TUSIADfaaliyetraporu-2011.pdf 44. Turkish Coalition of America, Annual Report, http://www.tcamerica.org/files/about/TCA_Annual_Report_2010.pdf 45. Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik, 2/12/2004 tarihli ve 25658 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 46. Sivil Toplum İzleme Raporu 2011, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) http://www.tusev.org.tr/userfiles/image/Izleme%20Raporu_web.pdf 47. Vakıf ve Dernekleri İlgilendiren Yasal Mevzuat ve Diğer Konular, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) http://bit.ly/wexhJA 48. Towards A Lobbying Profession: Developing The Industry’s Reputation, Education And Representation, Conor McGrath, University of Ulster 49. How Our Laws Are Made, Revised and Updated By John V. Sullivan, Parliamentarian, U.S. House of Representatives, 110th Congress 1st Session Document 110–49, July 24, 2007 50. Regulation of Lobbyists in Developed Countries Current Rules and Practices, National University of Ireland Institute of Public Administration 51. Lobbying Friend or Foe?, Lobbying in British Democracy a discussion paper by Dr. Phil Parvin, Ellwood&Atfield Sayfa: 57 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ 52. Lobbying Reform in the United States and the European Union: Progress on Two Continents by Craig Holman, This paper was published in Conor McGrath, ed. Interest Groups and Lobbying (Edwin Mellen Press, 2009). 53. Presentation to the OECD Symposium on Lobbying: Enhancing Transparency and Accountability Michael Nelson, 2007 54. Lobbying in the European Union: Current Rules and Practices, European Parliament, 2003 55. Rules on Lobbying and Intergroups in the National Parliaments of the Member States, European Parliament,1996 56. Lobbying Disclosure Act Guidance, 2010 57. Analyzing EU’s Lobbying, Drd. Miruna Andreea BALOSIN, Universitatea Babes-Bolyai 58. Legislation On Lobbying In Europe, Expert Group on Conflict of Interest with a Special Session on Lobbying: Enhancing Transparency and Accountability, 2007 59. Robert A. Dahl, Who Governs? (New Haven: Yale University Press, 1961) 60. Avrupa Komisyonu Açık İstişare Çağrıları İnternet Sitesi: Open Consultations http://ec.europa.eu/yourvoice/consultations/index_en.htm 61. Avrupa Parlamentosu İlgi Grupları İnternet Sitesi: Interest groups http://www.europarl.europa.eu/aboutparliament/en/007a4abddc/Interestgroups.html 62. Lobbying in the European Union, Policy Department C, Citizens' Rights and Constitutional Affairs, November 2007 PE 393.266, http://www.eurosfaire.prd.fr/7pc/doc/1211469722_lobbying_eu.pdf 63. Regulation (EC) No 1049/2001 Of The European Parliament And Of The Council of 30 May 2001 regarding public access to European Parliament, Council and Commission documents: http://eurlex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2001:145:0043:0048:EN:PDF 64. Transparency and the EU: http://ec.europa.eu/transparencyregister/public/homePage.do 65. The influence of interest groups in the European Parliament: does policy shape politics? http://etheses.lse.ac.uk/698/ 66. Rasmussen, Maja Kluger (2012) The influence of interest groups in the European Parliament: does policy shape politics? PhD thesis, The London School of Economics Sayfa: 58 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ and Political Science (LSE). http://etheses.lse.ac.uk/698/1/Rasmussen_Influence_interest_groups.pdf 67. EU Parliament Interest Group on Rheumatic and Musculoskeletal Diseases http://www.eular.org/public_affairs_EP_interest_group.cfm 68. Bir Lobicilik Firması Örneği: http://www.albergeiger.com/?gclid=Cj0KEQjw_pmoBRDu986bpISz5ZsBEiQANiuHDF CdvF-JZC-hC4hGibQL5ZdHn19Ft6Kc27LKBu2jz2saAo018P8HAQ 69. Lobbying in coalitions: Interest group influence on European Union policy-making Heike Kl¨uver, Nuffield College, Oxford (Published 28 February 2011) http://www.nuffield.ox.ac.uk/politics/papers/2011/Heike%20Kluever_working%20 paper_2011_04.pdf 70. AB Parlamentosu AB Şeffaflık Kaydı: New measures to encourage lobbyists to sign the EU Transparency Register http://www.europarl.europa.eu/news/en/newsroom/content/20140411IPR43441/html/New-measures-to-encourage-lobbyists-tosign-the-EU-Transparency-Register Basın Bülteni: http://www.europarl.europa.eu/pdfs/news/expert/infopress/20140411IPR43441/2 0140411IPR43441_en.pdf http://europa.eu/transparency-register/index_en.htm 71. Avrupa Tüketici Danışma Grubu: European Consumer Consultative Group http://eur-lex.europa.eu/legalcontent/EN/TXT/?qid=1426508062201&uri=URISERV:co0010 72. AB Parlementosu Dokümanlara Erişim Noktası: Access to documents http://www.europarl.europa.eu/aboutparliament/en/003a6f9886/Access-todocuments.html 73. Interinstitutional agreement on a common Transparency Register between the Parliament and the Commission http://www.europarl.europa.eu/pdf/lobbyists/2011/P7_TAPROV(2011)0222_EN.pdf 74. Kanazawa: A new solution to the collective action problem (Voters are backwardlooking adaptive learners. Election results act as rewards and/or punishments that influence voting behavior.) 75. Hamilton, Jay, and Madison: The Federalist 76. Kernell, 1997, Going public: New strategies of presidential leadership Sayfa: 59 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ 77. Neustadt: Presidential power 78. Rosenblum: Membership and morals 79. Dahl: Preface to democratic theory 80. Kato: Politicians, bureaucrats, and interest groups in Japan 81. European Commission Presentation: Lobbying: Enhancing transparency and accountability: http://www.aalep.eu/sites/default/files/documents/Lobbying%20Enhancing%20Transparency%20and%20Accountability.pdf 82. If You Don’t Care About Europe, Europe Takes Care Of You Basic EU Lobbying DESMIM 28/1/2010, Jacques Folon, Partner Just In Time Management Group, Professeur ICHEC – ISFSC, Professeur invité Université de Metz http://fr.slideshare.net/FOLON/introduction-to-eu-lobbying-10601841 83. Pratap Chatterjee (2007), Sunshine Laws to Track European Lobbyists, http://www.spectrezine.org/europe/chatterjee.htm 84. Report on EU Lobbyism, Martin Bækgaard, Flemming Svith Dicar (2004), http://www.upm.ro/facultati_departamente/stiinte_litere/conferinte/situl_integrare_europea na/Lucrari3/istorie/121_Miruna%20Balosin%20articol.pdf 85. Larkin, Judy, Strategic Reputation Risk Management, Basingstoke : Palgrave Macmillan, 2002. 86. Avner, M., The lobbying and advocacy handbook for nonprofit organizations: shaping public policy at the state and local level, Amherst H. Wilder Foundation, 2001 87. Clark, J., Policy Influence, lobbying and advocacy in Edwards, M., Hulme, D. (ed), Making a difference: NGOs and development in a changing world, Earthscan Publications, 1992 88. Clay, E. J. And Schaffer, B. B (eds), Room for Manoeuvre, An Explanation of Public Policy in Agriculture and Rural Development. London, Heinemann, 1986 89. De Graaf, M., Context, constraint or control? Zimbabwean NGOs and their environment, Development Policy Review, 5, 1987 90. Dolan, C., British development NGOs and advocacy in the 1990s, in Lewis, D. (ed) International perspectives on voluntary action: Reshaping the third sector, Earthscan, 1998 91. Edwards, M., Hulme, D., eds. Beyond the Magic Bullet: Non-Governmental Organisations Performance and Accountability in the Post-Cold War World. Earthscan, 1995 Sayfa: 60 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ 92. Fowler, A. Advocacy and Third Sector Organisation: A Composite Perspective, in Lewis, D (ed) International perspectives on voluntary action: reshaping the third sector, Earthscan, 1998 93. Fowler, A., Striking a balance: a guide to enhancing the effectiveness of nongovernmental organisations in international development, Earthscan, 1997 94. Grindle, M. S., Thomas, J. W., Public Choices and Policy Change: The political economy of reform in developing countries, The John Hopkins University Press, 1991 95. Hudson, A., Making the connection: Legitimacy Claims, Legitimacy Chains and Northern NGOs’ International Advocacy, in Lewis, D., Wallace, T. (ed), New Roles and Relevance: Development NGOs and the Challenge of Change, Kumarian Press, 2000 96. Jenkins, J. C., “Nonprofit organisations and policy advocacy” in Powell, W. W. (ed) The nonprofit sector: A Research Handbook, New Haven: Yale University Press, 1987 97. Kotter, J. P., Schlesinger, L. A., Choosing Strategies for Change: The lived experience, in Harvard Business Review, March-April, 1979 98. Lewin, K., Field Theory in Social Science, Harper and Row, 1951 99. Najam, A., Citizen Organisations as Policy Entrepreneurs, in Lewis, D (ed) International perspectives on voluntary action: reshaping the third sector, Earthscan, 1998 100. Sutton, R., The Policy Process: An overview, Overseas Development Institute Working Paper 118, 1999 101. Thomas, A., NGOs and their influence on environmental policies in Africa, in Thomas, A., Carr, S., Humphreys, D., (ed), Environmental Policies and NGO Influence: Land degradation and sustainable resource management in sub-Saharan Africa, Routledge, 2001 102. VeneKlasen L., Miller, V., A New Weave of Power, People, and Politics: An Action Guide for Advocacy and Citizen Participation, 2003 103. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Demokratik http://www.undp.org.tr/Gozlem3.aspx?WebSayfaNo=318 104. Elevator Pitch Hakkında: http://www.networkingakademi.com/elevator-pitch/ 105. Asansör Cümleni Oluştur: http://www.networkingakademi.com/asansor-cumlemasansor-konusmasi/ 106. Weber Shandwick PR Agency Brochure: http://www.webershandwick.com & http://www.webershandwick.com/uploads/news/files/2013_CSR_Report.pdf Sayfa: 61 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Yönetişim: Eray AKDAĞ 107. OECD Legal Instruments on Corruption Prevention http://www.oecd.org/document/53/0,3746,en_2649_34135_2516085_1_1_1_1,00 .html 108. OECD Lobbying: http://www.oecd.org/document/62/0,3746,en_2649_34135_41878910_1_1_1_1,0 0.html 109. Public Affairs World: http://www.publicaffairsworld.com/ 110. Lobbying Regulations: http://regulatelobbying.com/ 111. The Hill Magazine: Business & Lobbying: http://thehill.com/business-a-lobbying 112. Politico, Influence http://www.politico.com/politicoinfluence/ 113. Turkish Coalition of America, america.org/resource-center/ 114. Nova Southeastern Universityhttp://www.nova.edu/~kornblau/lobbying_links.htm 115. Lobbying, OpenSecrets: http://www.opensecrets.org/lobby/index.php 116. LobbyWatch http://www.lobbywatch.org/lobbywatch.html 117. The Center for Media and Democracy’s PR Watch: http://www.prwatch.org/ Resource Center: http://www.tc- Lobbying Links: & http://www.prwatch.org/fakenews3/summary 118. Office of the Clerk, The House of Representatives: http://clerk.house.gov/ 119. Public Citizen: http://www.citizen.org 120. American Civil Liberties Union: http://www.aclu.org 121. Citizens for Responsibility http://www.citizensforethics.org 122. The National Association http://www.naacp.org/ for and the Sayfa: 62 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Ethics Advancement in of Washington: Colored People: Eray AKDAĞ ÖRNEK DERS MATERYALLERİ M.1. Yasama Sürecinde Sadeleştirilmiş Etki Alanları Akış Şeması40 40 Kanun Tasarıları için hazırlanan bu şema hem etki alanlarını, hem de sürecin akışını ortaya koymaktadır. Şema, Yasama Sürecinin resmi başlangıcı kabul edilen Kırmızı “*” işaretli "Hükümet” kutusuna kadar içi boş oklarla ilk etki alanlarını göstermektedir. Ayrıca bu kutu, Kanun Teklifleri için “Milletvekil(ler)i” ibaresi ile değiştirilerek de okunabilir. Ancak bu şemada Cumhurbaşkanı’nın veto ve referandum yetkisi ile (AB Komisyonu gibi) uluslararası resmi ve özel kurum etkileri gibi çeşitli etkiler dışarıda bırakılmıştır. Sayfa: 63 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.2. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları41 ALTIN MADENİ – KIRMIZI Ülkemizdeki altın rezervlerimizin işlenebilir olması cari açığımızı azaltacaktır. Altın aramasında kullanılan siyanür farklı bileşikler halinde doğada da bulunan ve gerekli önlemler alındığında sağlık için zararlı olmayan bir maddedir. Büyük oranda ithal etmek zorunda kaldığımız altın sanayiden gündelik kullanıma kadar birçok alanda önemli oranda talep edilen bir madde olduğu için rezervlerimizin tamamını işlemeliyiz. Altın aramasıyla ilgilenen firmalar sosyal sorumluluk projeleri ve çevreye duyarlılıklarıyla diğer birçok firmaya göre ön plana çıkmaktadırlar. Siyanürün kansere sebep olduğuna dair bir tek bulgu yoktur. Bilgilendirme Kutusu – 1 …Buradan finansal sisteme dair yan bir sonuç da çıkacaksa; 2013’te döviz hesaplarındaki 17 milyar dolarlık artışa net 10 milyar dolarlık altına yatırım hesaba katılırsa tanık olduğumuz döviz kuru artışının arkasındaki ‘halk desteği’ ilerisi için yeterince ürkütücü görünüyor. Kimse ‘lobi’ aramasın, işin kötü tarafı burada; vadesi gelecek kısa vadeli dış borç, bir yıllık cari açık finansmanı gibi unsurların üzerine bir de varlık dolarizasyonu ekleniyor. Bu, ekonomi politikası hatalarının boşluk kabul etmediğinin de iyi bir göstergesi. (Uğur Gürses, 3 Şubat 2014) Bilgilendirme Kutusu – 2 Madencilikte siyanür kullanımı 1880'li yıllara dayanmaktadır. Özellikle altın ve gümüş üretiminde kullanılan siyanürün, kapalı devre sistemler ile kullanımı gerçekleşmektedir. Üretim sonucu oluşan atıklardaki siyanürü uzaklaştırmak INCO prosesi gibi çeşitli prosesler ile mümkündür [1]. Madene uygun planlama , yönetmelikler ve günümüz teknolojisi ile siyanürün taşıdığı riskler ortadan kaldırılmaktadır. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Siyan%C3%BCr) Kırmızı ve Yeşil gruplandırmaları; objektif doğruluğa sahip olan, ancak karşıt görüşlerdeki iki farklı hipotetik argüman serisini işaret etmektedir. Lobicilik ve savunuculuk uygulamalarını simülasyon yoluyla açıklamakta destek materyali olarak hazırlanmış ve sade bir örnek olarak sunulmuştur. 41 Sayfa: 64 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.3. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları ALTIN MADENİ – YEŞİL Altın büyük oranda mücevher olarak kullanılmasına yani doğrudan bir ihtiyaç olmamasına karşın üretimi çevreye geri dönülmez zararlar vermektedir. Siyanürün çevreye ve insan sağlığına olan zararları sebebiyle thiosulfate, thiourea vb. farklı maddeler ile altın araması önerilmektedir. Avrupa Birliği 2006/21 nolu direktifine paralel olarak Article 14 kapsamında firmaların üretim sonrası için de finansal destek ayırmaları gerektiğini belirtmektedir. ABD’de Montana, Wisconson vb.’nin yanında Çek Cumhuriyet, Macaristan gibi Avrupa ülkeleri de siyanürle altın aramayı yasaklamıştır. Siyanürle altın aranan yerlere yakın bölgelerde üretilen sebzelerde siyanür kalıntılarına rastlanmaktadır. Bilgilendirme Kutusu – 1 7 Mayıs 2011 günü, Kütahya'daki Eti Gümüş A.Ş. ye ait gümüş madeni tesisinin siyanür havuzunda ki üç kademeli barajın setlerinden biri çökmüştür. Söz konusu atık havuzu 25 milyon m3 kapasitelidir ve şu anda 15 milyon m3 atık siyanür bulunduğu tahmin edilmektedir. Greenpeace ekibi, Çevre Mühendisleri Odası ile işbirliği içinde baraj bölgesinden örnekler aldı. Alınan su ve toprak örnekleri, Çevre Mühendisleri Odası tarafından analiz edildikten sonra bir değerlendirme yapılacak. Numuneler en yakın köylerin içme suyundan, yağmurdan sonra oluşan göletlerden ve sızıntıdan kirlenmiş olmasından şüphelenilen topraktan alındı. ETİ Gümüş AŞ şirketine ait devasa siyanür havuzundaki atık, insan sağlığını tehdit edecek oranda kanserojen ağır metaller de içeriyor. Bu nedenle Greenpeace, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın herhangi bir analiz sonucunu kamuoyu ile paylaşmaması üzerine söz konusu numuneleri alarak Çevre Mühendisleri Odası'na iletmiştir. (Greenpeace Türkiye) Bilgilendirme Kutusu – 2 Siyanürle altın aramak için milyonlarca litre temiz suyun potansiyel olarak kirletilmesi gündeme gelebilmektedir. Çalışmalar halen kısa süreli ve düşük dozlarda siyanür alımının herhangi bir sağlık riskine sahip olup olmadığı konusunda net bilgi vermemektedir. (Reviews of Environmental Contamination and Toxicology Dergisi) Sayfa: 65 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.4. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları ÇEVRE - KIRMIZI İstanbul, Ankara gibi şehirlerdeki trafik sorunları sebebiyle alternatif yollar yapılmalı ancak bu yapılırken kesilmek zorunda kalınan ağaçların yerine yenilerinin dikilmesi unutulmamalıdır. Türkiye enerji açısından dışa bağımlı bir ülkedir. Bu nedenle enerji potansiyelimizin yüksek olduğu hidroelektrik santrallerinin ve termik santrallerin kurulumu gerekli Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının ışığında gerçekleştirilmelidir. Güvenlik önlemleri alınmadan ve teknolojik ilerlemenin getirdiği uygun teknikler kullanılmadan yapılan altın arama ve çıkartma faaliyetleri çevreye zarar verebilir. İstanbul, Ankara gibi şehirlerde hava kirliliği ile mücadelede yeşil alanların artırılması kadar toplu taşımanın teşvik edilmesi de önemlidir. Böylece daha az yakıt tüketimi ve karbondioksit salınımı gerçekleşecektir. Nükleer santrallerin atıklarının depolanmasının zor olduğu bilinmekle beraber alınan çok katmanlı güvenlik önlemleriyle bu tehlikeler minimum düzeye indirilmektedir. Bilgilendirme Kutusu – 1 Nükleer güç santralleri, kömür, petrol ve doğal gaza dayalı termik santraller gibi CO2, NOx ve SO2gazları yayarak çevreyi kirletmez, asit yağmurlarına yol açmaz, kömüre dayalı santraller gibi radyoaktif kül üretmez; bu nedenle temiz enerjidir. Nükleer güç santrali iç içe geçmiş kademeli güvenlik tedbirleri alınarak çalıştığından, günlük hayatta sürekli maruz kalmakta olduğumuz doğal radyasyonun 60’da biri kadar radyasyon yayar. Söz gelimi günde bir paket sigara içenlerin bir yılda almış olduğu radyasyon, nükleer santral çevresinde bir yılda alınan radyasyonun 4 katıdır. Bir defa bilgisayarlı tomografi çektirmekle, nükleer santralin bir yılda yaydığı radyasyonun 55 katı kadar radyasyon alınır. Yani nükleer enerji temiz, güvenli ve süreklidir. (Prof. Dr. Halis Ölmez, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektör Yardımcısı) Bilgilendirme Kutusu – 2 2010 yılı itibariyle Türkiye altın tüketiminde 74 tonla dünyada dördüncü sırada bulunuyor. Türkiye’deki altın yataklarının Ege, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’da yoğunlaştığı biliniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na göre üretime hazır altın yataklarında 1 tonda 1,2 gram ile 12,65 gram arasında değişen miktarlarda altın bulunuyor ve işletilebilir altın rezervi 700 ton dolayında görünüyor. Jeolojik yapı ve dünyada altının oluşum modelleri baz alınarak yapılan tahminlere göre Türkiye’de 6500 ton potansiyel altın rezervi olduğu tahmin ediliyor. Bu rezervin kanıtlanması halinde Türkiye dünyada altın rezervi bakımından ikinci sıraya çıkacak. (Mahfi Eğilmez, 23.01.2013) Sayfa: 66 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.5. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları ÇEVRE – YEŞİL İstanbul, Ankara gibi şehirlerde yol yapılması için ağaçların kesilmesinin aksine erozyonla ve kuraklıkla mücadele için daha çok ağaç dikilmelidir. Hidroelektrik Santralleri (HES) dere yataklarını ve çevresindeki doğal hayatı tahrip etmektedir. Fosil yakıt kullanmak çevreye geri dönülemez tahribatlar verir. İstanbul, Ankara gibi şehirlerde yeşil alanların artırılması hava kirliliğinin azaltılmasına destek olur. Nükleer santraller taşıdığı riskler ve atıklarının bertarafında yaşanan güçlükler sebebiyle ciddi bir tehlikedir. Bilgilendirme Kutusu – 1 Nükleer elektrik santrallerini kapatma kararı alan Almanya’da bu tesislerden çıkacak atıkların bertarafı büyük bir mesele olmaya devam ediyor. Aşağı Saksonya Eyaleti’nin Gorleben kasabasında nükleer atıkların yer altında nihai depolanması için 22 Şubat 1977’de başlatılan çalışmalar hâlâ sonuçlanmadı. Almanya’da 280 bin metreküp nükleer atık, nihai deponun 36 senedir tamamlanamaması sebebiyle geçici depolarda bekletiliyor. Tuz kayaları içinde nihai depo açma çalışmalarına bugüne kadar 1,6 milyar avro harcanmış. (Aksiyon, 13.03.2013) Bilgilendirme Kutusu – 2 Türkiye kara yüzeyinin %90'ında çeşitli şiddetlerde erozyon cereyan etmektedir. Arazinin %63'ü çok şiddetli ve şiddetli, %20'si ise orta şiddetli, % 7'si ise hafif şiddetli erzyonla karşı karşıyadır. Ülke genelinde yaklaşık 67 milyon hektarlık bir arazide toprak giderek yok olmaktadır. Erozyon büyük ölçüde tarım alanlarında yaşanmaktadır. Amaç dışı arazi kullanımı, hatalı tarım teknikleri, kent, sanayi, ulaşım ve benzeri yatırımların yanlış konumlanması süreci ise erozyonun hızını arttırmıştır. 1978-1996 yıllarında amaç dışı tarım toprağı %33 artmış ve betonlaşarak elden çıkan verimli tarım toprağı 600 bin hektara, yani verimli alanların yaklaşık onda birine yaklaşmıştır. (TEMA Vakfı) Sayfa: 67 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.6. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları NÜKLEER - KIRMIZI Nükleer enerji birçok yönteme göre en çevre dostu teknolojidir. Türkiye’nin artan enerji ihtiyacı en ekonomik enerji kaynağı nükleer enerjiyi gündeme getirmektedir. Nükleer enerji üretimi için kullanılacak reaktör uzay çalışmaları dahil birçok alanda Ar-Ge faaliyetleri yapılabilmesinin önünü açacaktır. Türkiye Uranyum yatakları açısından en büyük rezervlere sahip ülkelerden birisi olduğu için hammaddede dışa bağımlılığımız düşecektir. Dünyada meydana gelen en büyük 2 nükleer kaza da gerekli teknolojik önlemlerin zamanında alınmaması sebebiyle olmuştur. Bilgilendirme Kutusu – 1 Türkiye’nin en büyük yerli enerji kaynağı olan yenilenebilir enerji alternatiflerinin daha yaygın şekilde değerlendirilmesinin sağlanması gerekirken bunların başka teknolojilere ihtiyaç bırakmayacak şekilde yaygınlaşarak tümüyle yenilenebilir enerjiye geçilmesi teknik sorunlarla birlikte ekonomiklik ve potansiyele ilişkin kısıtlar nedeniyle mümkün gözükmemektedir. Diğer taraftan enerji arzında %80 düzeyine ulaşmış olan ithal bağımlılığı fiyat istikrarını ve fosil yakıt ithalatının elli milyar doları aşan faturası ödemeler dengesini tehdit eder konumdadır. Bu nedenle, karar vericiler tarafından Türkiye’nin elektrik üretiminin yaklaşık yarısını teşkil eden ithal doğal gazın elektrik üretimindeki payının daha fazla artmaması istenmektedir. Yeni yatırımlarda doğal gaza alternatif olarak güvenilir üretim sağlayacak ekonomik seçenekler olarak kömürle çalışan termik santraller ve nükleer güç santralleri öne çıkmaktadır. (Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi) Bilgilendirme Kutusu – 2 Ülkelerin enerji ihtiyaçlarının her geçen gün artması ve gerek çevresel faktörler gerekse rezervlerin hızla tüketiliyor olması göz önüne alındığında elektrik üretiminde enerji kaynaklarında çeşitliliğe gidilmesinin zorunlu olması sebebiyle nükleer enerji elektrik üretiminde yaygın olarak kullanılmaya devam edecektir. Bugün politik kararlar verilerek nükleer enerjiden vazgeçeceğini açıklayan devletler şimdiden ekonomik kayıplarını bertaraf edebilmek için devreden çıkardıkları santralleri kademeli olarak tekrar devreye almışlardır. Baz güç üretimi yapan nükleer santrallere ihtiyaç, enerji ihtiyacıyla doğru orantılı olarak artmaya devam edecektir. Tüm bu sebepler göz önüne alındığında, şu anda inşaası devam eden nükleer santrallere bakıldığında daha güvenli, daha çevreci ve daha ekonomik nükleer enerji kullanımını sağlayan yeni nesil nükleer santrallerin dünya genelinde yaygınlaşmasının bir tesadüf olmadığı söylenebilir. (TMMOB Fizik Mühendisleri Odası) Sayfa: 68 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.7. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları NÜKLEER - YEŞİL Türkiye gibi yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli yüksek ülkeler öncelikle bu kaynaklara yönelmelidir. Nükleer enerjiye alternatif olabilecek kaya gazı vb. diğer enerji kolları da dikkatle incelenmelidir. Japonya’nın Fukuşima şehrindeki nükleer kaza alınan güvenlik önlemleri ne kadar iyi olursa olsun en ufak bir hatanın çok büyük ve geri dönülmez çevresel etkileri olduğunu göstermiştir. Nükleer enerji üretimindeki atıkların korunması en az üretimi kadar maliyet ortaya çıkarmaktadır. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesi mevcut santrallerini kapatmakta ve atıklarını diğer ülkelere satmanın yollarını aramaktadır. Bilgilendirme Kutusu – 1 Nükleer enerji ile elektrik üretilmesinde çok büyük miktarlarda radyoaktif çöp ortaya çıkarılmaktadır. Her yıl sadece ABD’de 12 milyon metreküp yüksek dereceli radyoaktif çöp ortaya çıkmaktadır. Nükleer enerji üretimi için kullanılan yakıt ise büyük oranda yerli insanların yaşadığı yerlerden çıkartılmakta ve bu süreçte büyük oranda onları etkileyen ciddi sağlık ve çevre problemleriyle yüzleşmek zorunda kalmaktadırlar. (Physicians for Social Responsibility, ABD) Bilgilendirme Kutusu – 2 Sadece ABD’de bugüne kadar, Nükleer Denetleme Komisyonu’nun (NRC) kayıtlarına göre, felakete yol açabilecek derecede 169 kaza olmuştur. Japonya’da 1992 yılında tam 20 tane önemli kaza rapor edilmiştir. 1992 yılında Rusya, uluslararası kuruluşlara 205 kaza rapor etmek mecburiyetinde kalmıştır. İngiltere’de ise gizlenen ve sonra ortaya çıkarılan 17 ciddi nükleer kaza yaşanmıştır. Daha uzatabilecek bu veriler şunu gösteriyor: Nükleer santrallerde kazalar sık rastlanan bir durumdur. Bu kazaların sebep olabileceği sonuçlar açısından en yakından bilinen Çerneobil’e bakabiliriz. Çernobil’de yaşanan radyasyon sızması sırasında 31 kişi öldü. Fakat Ukrayna Çevre Bakanı Dr. Yuri Scherbak, 1992′de yaptığı açıklamada, ülkesinde 1986 yılında meydana gelen Çernobil felaketi sebebiyle 6 bin kişinin öldüğü ve ölü sayısının 40 bine varacağını, ayrıca yüzbinlerce insanın da kansere yakalanacağını söylemiştir (Nükleer Karşıtı Platform) Sayfa: 69 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.8. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları SİLAH – KIRMIZI Silah kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Bu sebeple sivil kullanımı yasaklanmamalı, kontroller sıkı tutulmalıdır. Silah üretimi bir ülkenin milli güvenliği açısından kritiktir. Türkiye gittikçe artan oranda silah ihracatı yaparak döviz rezervlerini artırmaktadır. Norveç bugün bir yandan Nobel Barış Ödülü’nü vermekte, bir yandan da önemli miktarda silah üretmektedir. Silah barışın teminatıdır. Silahın kontrollü ortamlarda devlet eliyle kullanımına izin verilmesi şiddet eğilimini azaltmaktadır. Bilgilendirme Kutusu – 1 Türkiye son 20 yıl içerisinde silah ve silah yan ekipman üretimini %800 oranında artırmayı başararak yıllık 20 milyar doların ülke ekonomisinde kalmasını sağlamıştır. (Ekonomik Araştırmalar Derneği) Bilgilendirme Kutusu – 2 1990-2010 yılları arasında yapılan ABD merkezli bilimsel bir çalışma 18-40 yaş arası bireylerin düzenli olarak silah kullanımına izin verilmesinin beyinde şiddeti tetikleyen yerlerin düzenli olarak zayıflamasına ve günlük hayatta şiddete olan ilginin azalmaya başladığına işaret etmektedir. (Uluslararası Silah Üreticileri Derneği) Sayfa: 70 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.9. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları SİLAH – YEŞİL Türkiye’de her yıl “maç sevinci”, “düğün sevinci” gibi bahanelerle birçok masum insan yaralanmak ve hatta ölmektedir. Uluslararası silah lobileri Türkiye gibi silah üretiminde zayıf ülkeleri özellikle hedef almaktadır. Her türlü güvenlik önlemine rağmen Türkiye’deki ruhsatsız silah sayısı hızla artmaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde turistik yerlerdeki polis devriyeleri silah taşımamaktadır. Silah üretimi başlı başına savaşı teşvik etmek demektir. Bilgilendirme Kutusu – 1 Ünlü yönetmen Michael Moore “Bowling for Columbine” adlı belgesinde ABD’de 2 lise öğrencisinin otomatik silahlarla kendi sınıf arkadaşlarını ve öğretmenlerini öldürmesinin arkasındaki nedenleri incelemiştir. En önemli bulgusu silah erişimindeki kolaylıkların ve küçük yaşta ateşli silahlarla tanışmanın şiddete olan duyarsızlığı artırdığıdır. (Bowling for Columbine, Michale Moore) Bilgilendirme Kutusu – 2 Her yıl kaçak silah satışları sebebiyle az gelişmiş ülkelerde 15’e yakın bölgesel savaş çıkmakta, on binlerce insan hayatını kaybetmektedir. Her ne kadar uluslararası örgütler bu konuda kınama metinleri yayımlasalar da en önemli sorun olan “kontrollü üretim” konusunda büyük silah lobilerinin baskıları sebebiyle önemli yapısal adımlar atılamamaktadır. (Küresel Silahsızlanma Derneği, New York) Sayfa: 71 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.10. TBMM Komisyon Önergesi Örneği TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA Görüşülmekte olan 1/602 esas numaralı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 40. çerçeve maddesinin birinci fıkrasına 25. bent olarak aşağıdaki bendin eklenerek müteakip bentlerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz. “25) 151 nci maddesinde yer alan “terk etmesi” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya yetkili gümrük antreposuna konulması” ibaresi,” GEREKÇE Ekonomide zaman zaman oluşan dalgalanmalar, durgunluklar, değişimler sanayi sektörünü çok zorlayabilmektedir. Gelişmiş ekonomilerde bu gibi durumlara karşı pek çok araç vardır. Örnek olarak İngiltere’de Londra Metal Borsa’sı ekonominin durgunluğa girdiği zamanlarda üreticilerin üretimlerini devam ettirebilmesi için değişik yerlerde antrepolar açarak yatırımcı bankalarla beraber stokların antrepolara konulması ile finansman sağlanması çözümünü getirmiş ve çok başarılı olmuştur. Gümrük Kanununun 151.ci maddesi ihracat eşyasının ‘Türkiye gümrük bölgesini terk etmesi koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır’ demektedir. KDV kanununun 12.ci maddesi de ihraç eşyasının yetkili gümrük antrepolarına konması durumunda eşyanın ihraç edilmiş sayılacağını belirtmektedir. Her iki kanun arasında uygunluk yaratmak için değiştirilmekte olan gümrük kanununun 151.ci maddesindeki ‘Türkiye Gümrük Bölgesini terk etmesi koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır.’ cümlesi ‘Türkiye Gümrük Bölgesini terk etmesi veya yetkili gümrük antreposuna konulması koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır.’şeklinde değiştirilebilir. Bu değişiklik herhangi bir vergi kaybına neden olmayacaktır. Ayrıca ihracat işleminin sona ermesi ile iade edilen KDV, ihraç edilen eşya ithal edilmek istendiğinde KDV’si ödenerek ithal edileceği için KDV kaybı söz konusu değildir. Dolayısıyla yapılan değişiklik ülkemizde pek çok üreticinin durgunlukta ürettiği eşyayı pazara sunmasında yeni imkanlar yaratacaktır. Sayfa: 72 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ M.11. TBMM Genel Kurul Önergesi Örneği TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Görüşülmekte olan “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı”nın 18 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. “(1) Tacir, her türlü borcu için iflâsa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek, ticarî işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticarî defterleri tutmakla da yükümlüdür.” “(3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” GEREKÇE Birinci fıkraya "bu Kanun hükümleri uyarınca" ibaresi eklenmiş, böylece ticarî defterlerin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tutulmalarının gerekli olduğuna vurgu yapılmıştır. Amaç ticarî defterlerin Türk Ticaret Kanununa, dolayısıyla Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun düzenlemelerine göre tutulacağını Vergi Usul Kanunu ile diğer vergi mevzuatının burada bir rolünün bulunmadığını belirtmektir. Bu konuda tereddüt duyulmaması arzu edilmektedir. Vergi Usul Kanununun ticarî defterlere ilişkin hükümleri sadece vergi ile ilgili olarak uygulanır. Üçüncü fıkraya elektronik posta sisteminin kullanılması gereği eklenmiştir. Çünkü, sadece güvenli elektronik imzayı içeren bir yazı postalanmayı içermez. Oysa burada amaçlanan yazının postalanmasıdır. Bu sebeple elektronik gönderme tekniği gereği mezkûr ekin yapılması zorunluluğu duyulmuştur. Sayfa: 73 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Adaletsizlik ve yalancılık ve açgözlülük karşısında dürüstlük, gerçek ve merhamet için sesinizi yükseltmeye hiçbir zaman korkmayın. Eğer dünyanın dört bir yanındaki tüm insanlar … bunu yapsalardı, bu dünyayı değiştirirdi. William FAULKNER Never be afraid to raise your voice for honesty and truth and compassion against injustice and lying and greed. If people all over the World ... would do this, it would change the earth. William FAULKNER Sayfa: 74 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ Sayfa: 75 Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları Eray AKDAĞ SAVUNUCULUK VE DEMOKRATİK KATILIM DERS NOTLARI ERAY AKDAĞ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI YARI ZAMANLI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ E R A Y A K D A Ğ K İ T A P L I Ğ I 22 Nisan 2015 ISBN: 978-605-65406-0-8