Üçüncü Dünya Savaşı,

Transkript

Üçüncü Dünya Savaşı,
Radikal bir kral olan Akinaton ve ailenin geri kalan kısmı.
Bilimsel bir araştırma gizemli ailenin izini sürmek için tarihte ilk defa uluslar arası bir ekip krallar vadisine kent
teknolojisini getiriyor. Amaç bu mumyaların aranan kişiler olduğu olmadığını araştırılıyor.
3000 yıl önce devleti darbe yedi ve hükümet yıkıldı bu bilimsel araştırma mısırı altüst eden çifte ne olduğunu
keşfetmeye çalışıyor.
Kahire sırların ve gizemlerin şehri mısırın en ünlü Arkeolo zahit haber kahire müzesinde kayıp bir ailenin izini sürer
kayıp âmâna hanedanın bu mısır tarihçilerini yy. üzerinde çalıştığı dikkate değer bir çalışmadır.
Zahit Amarna için şu ifadeleri kullanır: amarna benim için sonu olmayan bir oyun gibi gizem, kavga, drama, kıskançlık,
cinayet, intikam hepsi bu oyunun bir parçası der.
Karakterler mısır tarihinin en önemli isimleri hükmetmek için doğmuş bir aile.
Başrolde büyüleyici bir kraliçe efsanevi bir güzellik mısır krallığında ki en ünlü eş Nefertiti kocası kral Akemato ve
onların yanın da soyla bir metris güçlü bir kayın valide ve efsanevi kral tutam kamunun doğması ile sonuçlanan
dolambaçlı bir aşk hikâyesi.
Her şey burada el Amarnada 3300 yıl önce mısırın temellerine derinden sarsan bir dönemde başladı 20 yıldan daha az
zaman sürdü. Ancak o 20 yıl mısırın politikalarını yeniden şekillendirecek Nefertiti ve Akemato eski rahiplerin güçlerini
ellerinde alıp amor gibi eski putlarını yok ettiler ve bilinen ilk tek tanrılı dini yarattılar.
Güneş tanrısı ateıyna bu bizzat bir kralın bir rahibin tanrı ile kurduğu bir yepyeni ibadet biçimidir. Çift mısırın başkentini
sedeften el Amarnaya taşıdı.
Yalnızca birkaç yılda mısırın geleceğini çöpe attı. Gelenekçi kesim bu yüzden onlardan nefret etmiş olmalı amarna
sadece bir altın çağ yaşadı ve daha sonra yıkıldı. Başkentleri harabeye dondu nefertiti ortadan kayboldu çok geçmeden
ailesi tarihten silindi.
Peki onlara ne oldu başlarına ne geldi cevapları krallar vadisinde bir uzman ekibi Nefertiti ile kayıp Amarna hanedanın
izini sürüyor.
Mısır antik eserler yüksek komiserliği ve yerel araştırmacı olan dr. zahir önderliğinde ki ekip KV35 olarak bilinen karanlık
ve gizemli bir lehte ulaşıyor. Küçük bir odanın içinde iki adet mumya bulunuyor bir tabut ya da kefen olmaksızın yatıyor
bazıları hırsızlardan korunma amacıyla rahipler tarafından uzaktaki asit mezarlardan buraya taşıdıkları düşünülüyor
Zaman zaman bu mumyaların ikisinin de kral ile kraliçe Nefertite ait oldukları iddia edildi. Ekip mi mumyalardan herhangi
birinin Nefertite ait olduğunu bilimsel olarak kanıtlamak için çalışır. national ceografi bu amaçla bölgeye cihaz getirilir.
Mısırdaki kraliyet ailesine ait mumyalarda yapılan taramalar sonucu olarak bu cihaz sayesinde bilim adamları mumyalara
zarar vermeden vücutlarının üçboyutlu şekilde görüntülenecektir genç kadının Nefertiti ait olduğuna dair son yıllarda ciddi
tartışma yaşandı. Nefertit dünyanın en büyük ikonlarından biri. Bir asil olarak doğan ve büyüdükçe güzelleşen prenses
kral aka manto tarafında gelin olarak seçildi aşkları bir efsaneye dönüştüğü mısır tarihin de ilk defa kral gücünü eşiyle
paylaştı. İkiside el Amarna çölünde kayboldu.
Tarama cihazında ki ilk görüntülerin gelmesi ile bu görüntülerin Nefertitiye ait olduğu işaret ediyordu. Tarama devam
ettikçe bunun bir soyluya ait olma ihtimali artıyordu. Öylese bulunan bu kolun bulunan mumyaya ait olmadığı ve dolaysıyla
bu mumyanın Nefertitiye ait olmadı sonucu ile birlikte krallar vadisine geri dönülüyor.35 mezardan değil yaklaşık 150
m uzakta amarna dönemine ait bir başka mezar bulundu. Burda bulunan 55 mezar en ilginç mezar ve en tartışmalı
mezarlardan biri 1950 yılında arkeologlar içinden amarna hanedanına bağlı bir mumya olan göz alıcı bir lahit buldular
birçok Amarna hükümdarlık mezarlığının öldükten sonra tahrip edildiği biliniyor öyleyse bu nefertite olsbilirmi! KV55
çıkarılan ilk görüntülerle birlikte bu iskeletin bir erkeğe ait olduğu tespit ediliyor.
Bu mumyanın kral Totan kamuna oldukça benzemektedir. Hanedan ailesinde bulunan bazı karakteristik özelliğin
babadan oğla geçmesi şöyle bir fikir ortaya çıkıyor bu mumya kayıp firavun akamontoya ait olduğu tespit ediliyor.
Araştırmalar yeniden 35.mezara dönüyor burada bulunan kadın mumyanın kim olduğunu araştırmaya başlıyorlar. Yapılan
çalışmalar sonucu kralın annesine ait olduğu açıklanıyor. Kral aka montunun ikinci eşi Kia’dır. Kia’nın Tutan kamonun
doğmasıyla birlikte öldüğü düşünülüyor.35 mezarda ki bakımlı kadının kraliçe Ti olduğu kanıtlanıyor. Antik mısırda en
büyük kraliçedir. Amarnada Nefertitinin kaybolduğu dönemle kraliçe Tinin Amarnaya gelişi aynı öneme denk gelmektedir.
Ve sonunda Amarna yıkılır. Başkent tamamen dağılır. Bu kargaşada Aka montunun oğlu hayatta kalmayı başarırı Mısıra
Amarna döneminde ki ihtişama kavuşturur. Amarnada ki önce ki dönem tekrar geri gelir. Tutankamun kendinden önceki
kralların yattığı krallar vadisine gömülür.
Uzmanların 35 ve 55 mezardaki mumyaların o mezarlara nasıl geldiğidir. O mumyaların daha sonra oraya taşındığı
tespit ediliyor.
Peki, Neffertiteye ne oldu büyük olasılıkla krallar vadisinde olduğudur ancak Nefertite halen bulunamadı. Ancak en
önemli gelişme nefertitenın sanıldığı mumyanın nefertiteye ait olmadığı tespitidir.
Nefertiti (Lanetli Kraliçe) Nasıldı
M.Ö. 1353-1336 arasında Mısır kraliyet tahtında oturan “esaslı bir kadının”, Nefertiti’nin hikayesi çok ilginç. Fakat
kadının hayatı hakkında o kadar az kayıt var ki Sırlar, gizemler, efsaneler, araştırmalar, tahminler biraraya gelince
ortaya çıkan kadarını özetlemeye çalışacağım.
Adı “güzellik geliyor” şeklinde çevrilen Nefertiti’nin yüzü, bütün tapınakları süslemiş ve ama o, bir serap gibi tarih
sahnesinden silinmiş.
Anladığıma göre kocası, kral yani firavun Akhenaton, yüksek egolu ve çok tehlikeli bir adammış. Tahta çıktığı günden
itibaren Mısır’ın altını üstüne getirmiş. Din krizi, işsizlik, sosyal düzensizlik ve terör almış başını gitmiş. Tabii bunlar
olurken yanında, bugünkü dünyanın güzellik sembolü Nefertiti varmış. Kraliçe Nefertiti. Karanlık, gizemli, güçlü ve
güzel Nefertiti
1912’de Alman arkeologlar Mısır’da bu unutulmuş kraliçenin büstünü buldular. Ama ceset yani mumya, esrarını
koruyor.
Mısırbilimciler, Kahire’nin 650 km. güneyinde, firavunların gömüldüğü Krallar Vadisi’ndeki gizli bir odada, üç ceset
buldular. Kraliyet ailesine ait, yan yana yatan üç ceset. Yaşlı bir kadın, genç bir adam ve ağız bölgesi parçalanmış
halde bulunan, çok iyi mumyalanmış diğer kadın İşte burası çok hassas. Çünkü, Mısırlıların “ölüler kitabı” korkunç bir
lanetten bahseder: “Bir mumyaya zarar gelirse, Tanrılar onu tanıyamaz. Yaşam sonrasına geçemez. Ölüler ve canlılar
dünyası arasında mahsur kalır.”
Ve Mısırbilimciler arasında, bu tahrip edilmiş mumyanın, Nefertiti’nin ta kendisi olduğuna inananlar var. Hatta Dr.
Joann Fletcher adlı kadın Mısırbilimci,13 yılını bu araştırmaya vermiş. O, bu parçalanmış cesedin Nefertiti olduğunu
tahmin ediyor. Mesela kulağındaki iki delik, tezini çok güçlendiriyor. Bilinen kadarıyla o dönemde ülkede,
Nefertiti’den başka, aynı kulağında iki küpe taşıyan başka bir kraliçe yokmuş.
Akhenaton’un annesi, kraliçe Tiye, haremde büyüyen Nefertiti’yi gelini olması için, özel olarak seçmiş. Hatta oğlunun
yanında tahta çıkacağı, yani kraliçe olacağı güne kadar özel olarak yetiştirilmesini sağlamış. Ve anlaşılıyor ki
Nefertiti, hakkında yapılan bu planlara gerçekten de uygun bir kadınmış.
Nefertiti, firavun Akhenaton’la, kraliçesi olarak tahta çıktığında, din adamları yani Amon rahipleri, çok güçlüymüşler.
Siyasi olaylarda önemli rol oynadıkları gibi firavunlar, herhangi bir iş yapmadan önce bu rahiplere danışıyor ve
kehanetlerine başvuruyorlarmış.
Bizimkiler tahta çıktıklarının birinci yılında, ülkenin binlerce yıllık din geleneğini değiştirmeye karar vermişler. Amon
rahiplerinin işlerine son verip, tapınakları kapattırıp, binlerce din adamını kapı dışarı etmişler. Ülkede din krizi ve
büyük bir karmaşa başlamış.
Nefertiti’nin kocası, radikal firavun Akhenaton, “güneş”in saçtığı sıcaklığın cisimleşmiş ifadesi Aton’u tek tanrı
katına yükseltmiş. Ama rahat huzur da kalmamış olacak ki, halka yaşattıkları bu tepeden inme değişimin ardından,
yüzlerce yıllık Mısır başkenti Teb’i terk etmeye karar vermişler.
Çölün ortasında bir kerbelayı seçip yeni bir şehir inşa ettirmeye başlamışlar. Binlerce insan, firavun’un ve kraliçe
Nefertiti’nin peşinden yollara (çöllere) düşmüş. Ne yapsın garibanlar Firavun neredeyse, iş de oradaymış! Bu arada,
tanrı Aton’un tek gerçek kulunun kendileri olduğunu ilan etmişler. Yani halk, Nefertiti ve Akhenaton’a tapınacak,
onlar da iyi dilekleri tanrı Aton’a ileteceklermiş. Sıradan birinin Aton’a ibadet edebilmesi mümkün değilmiş.
Neyse, 3-4 yıl içinde yeni şehir, Amarna tamamlanmış. Yolların görünüşüyle, yeni tanrı Aton’a adanan tapınakların
düzeniyle, her şeyiyle burası, tarihin en eski yerleşik kentlerinden biri olmuş. Bunlar olurken Nefertiti güçlendikçe
güçlenmiş. Başka kraliçelerin aksine mahkemede bile söz hakkına sahipmiş. Hatta, firavun kocasının görevlerini
yerine getirebiliyor ve onunla eş tutuluyormuş. Duvar resimlerinde bir yarış sahnesi dikkati çekiyor: Nefertiti ve
Akhenaton iki ayrı arabayla yarışıyorlar. Atlarına aynı hırs ve neredeyse aynı kuvvetle hükmediyorlar
17 sene süren bu hükümranlık hüsranla bitmiş. Kimi kaynaklara göre firavun, kimilerine göre de Nefertiti, salgın
hastalıkta ölmüş. Firavundan sonra Nefertiti’nin bir süre daha ülkeyi yönettiğini söyleyenler de var.
Sonrası ise sil baştan: Nefertiti ve kocasının dini, yerle bir olmuş. Aton tapınakları yıkılmış, inşa ettirip yaşadıkları
şehir Amarna ise yeniden çöl olmuş
Kraliçe Nefertiti
Nefertiti (M.Ö. 14. yüzyıl) Mısır kraliçesi ( M.Ö. 1379-1362) Mısır Firavunu IV. Amenhotep'in (sonradan
Akhenaton) eşi Firavun Tutankhamun'un kayınvalidesidir. [1] Eski Mısır tarihine ait bütün kitaplar onun
dillere destan güzelliğinden bahseder. [2] Adının kelime anlamı; "güzellik geliyor" "güzel olan" ya da
"güzelden gelen" anlamlarına [1] çevrilmişse de yine de bu konuda hiç bir soru olmadığı anlamına gelmez.
Nefertiti'nin güzelliğini bugünkü süper model ölçüleriyle karşılaştırırsak o bir kraliyet güzeliydi diyebiliriz.[3]
Kimi kaynaklarda Nefertiti'nin asıl adı Tadukhepa'dır. Daha sonra ünlü güzelliğinden dolayı Nefertiti ismiyle
anılmaya başlandı. [2]
Kraliçe Nefertiti'nin nerden geldiği ve kökeni tam olarak bilinmemektedir. Bazı araştırmacılar; onunMısır
dışından asil bir aileden geldiğini ileri sürüyorlar. Özellikle çekik gözlerinden dolayı Asya kökenli olduğunu
düşünen çok sayıda araştırmacı da mevcut. [1/2]
Nefertiti yasadığı dönemin en güçlü kadınlarından biriydi. Özellikle de Mısır'da. Çünkü Nefertiti kocası
Akhenaton yani firavunla aynı düzeyde bulunuyordu. Hatta firavunun uygulaması gereken cezaları ya da
yapması gereken işleri yapabilme yetkisi vardı. Bu durumdan halk ve din adamları hiç memnun değildi;
çünkü bu Mısır'da alışkın olunan bir uygulama değildi. Tahtta çok uzun süre kalamadıklarından dolayı bu
memnuniyetsizlik uzun sürmedi. Akhenaton saraya yayılan salgın bir hastalıktan (!) öldü. Nefertiti de bir
süre tahtta kaldı ve öldü.
Sol tarafta bulunan büst en çok kopyalanmış bulunan Eski Mısır eseridir. Bu büst onun atölyesinde
bulunmuştu.[1] Dünyanın en eski ve aşılamayan değerdeki şaheseri olan Nefertiti büstü hem tarihi değeri
hem de taşıdığı anlamlar dolayısıyla çok önemlidir. M.Ö.1350 yıllarında yaşamış olan firavun Amenofis;
yani 4.Akhenaton'un karısı olan Nefertiti çok güzel akıllı bilgili ve aynı zamanda azimli ve gururluydu. O
kocasını çok seviyor karşılığını da görüyordu. Fakat kraliçe mutlu değildi. Gizli bir derdi elemi vardı. İşte
bütün bu özellikleri pembe granitten yapılan büstüne yansıtılmıştır. Bu büstü yapan meçhul heykeltıraş
kraliçenin iç duygularını gizli dertlerini en yalın şekilde ve gerçekten sapmadan taşa yansıtma marifetini
göstermiştir.[4]
Büstü Mısırlı sanatçı Thutmose (Djhutmose) tarafından yapılmıştır. Şu anda Berlin'deki Müzenin Mısır
Eserleri bölümünde bulunan bu büst; 1941 yılında Amarna'da keşfedildi.. Büst badana malzemesi olarak
da kullanılan kireçtaşından yapılmıştır. Kraliçenin yüzü güneş yanığı tonunda; başı tıraşlı vaziyette;
dudakları kırmızı ve morarmış ( büyük olasılıkla kullanılmış bir sürmeden kaynaklı). Kraliçe Nefertiti'nin
büstü Akhenaton'un kurduğu yeni başkentin yıkıntıları arasında 1912 yılında Ludwig Borchardt isimli bir
Alman arkeolog tarafından bulundu. Büstü Berlin'e getirerek özel koleksiyonuna alan arkeolog 1920 yılında
Nefertiti büstünü Berlin'deki Mısır Müzesi'ne hediye etmişti. [3]
Berlin müzelerinin “Mona Lisa”sı olarak büyük bir ilgi ile karşılanan Nefertiti büstüne Hitler de büyük değer
biçiyordu. Hitler kuracağı büyük Almanya'nın başkentinde Nefertiti'ye özel bir yer ayırmayı düşünüyordu.
Ancak İkinci Dünya Savası'ndan sonra Berlin'in bölünmesiyle 1956 yılında Nefertiti büstükentin batısına
taşındı. [3]
Alman arkeologlar 1912 yılında Mısır'da bulunan ve o zamandan beri Berlin Altes Müzesi'nde sergilenen
Neferti'tinin büstünde yaptıkları araştırmada heykeltıraşın M.Ö 1300'lü yıllarda yaşadığı tahmin edilen
kraliçenin büstünü yaparken ağız bölgesindeki kırışıklıkları yok edip tümsekli burnunu düzelttiğini
anladıklarını belirtti.
Bilim adamları büstü ilk kez 1992'de CT teknolojisiyle incelenmişti ancak şimdi son sistem teknoloji ile
incelediğinde büstün ilk halinde oynama yapıldığı eski şekliyle iç kısımdaki yüzde elmacık kemiklerinin daha
az belirgin olduğu burnun tepesinde bombe ağızla yanaklarda buruşukluk görüldü. Arkeologlarise
Nefertiti'nin kireç taşından yapılmış ve kolay kırılabilen yüz büstünde oynama yapılmasının kolay olduğunu
düşünüyor.
Daha önce de hep dillere destan güzelliği ile tanınan Mısır Kraliçesi Kleopatra'nın da sanıldığı kadar güzel
olmadığı tespit edilmişti. Uzmanlar değişikliklerin kraliçeyi dönemin güzellik ideallerine yakın hale getirmek
üzere yapılabileceğini söylüyor. [5]
Peki Nefertiti'nin özelliği ve önemi nedir? Daha doğrusu gizemi nedir? Niye mutlu değildir?. Bu bilgili ve
zeki aynı zamanda güzel kadının hayatı bugün tam olmasa da genel hatlarıyla aydınlanmıştır Nefertiti bir
subay kızıdır yani hanedan mensubu bir soylu değildi kocası ile yeni olan ''Aton'' dinini yaymaya çalışmıştır
bu dinin esası birçok tanrı yerine sadece güneş tanrısına tapmaktır.Ama öteki ilahlara tapan rahipler onun
bu sapkınlıktan dolayı ceza göreceğini söylediler düştüğü üzücü durumu da bu cezanın gerçekleşmesi
olarak gördüler düştüğü üzücü durum ise 6 kız çocuk doğurduğu halde taht varisi olacak bir erkek çocuk
doğuramayışıydı mutsuzluğunun gerçek sebebi buydu.[4]
Nefertiti; Firavun IV Amenhotep'in karısıydı. Eski Mısır hanedanlığının 18 sırasında olan ve İ.Ö 1353-1336
yılları arasında hüküm süren firavun Amenhotep daha sonra ismini Akhenaton olarak değiştirdi. İktidarda
olduğu dönem içinde Mısır kültüründe bir devrim gerçekleştirerek Mısır dininde köklü değişiklikler yarattı.
Çoklu tanrı inancına sahip olan Mısır halkı da onun etkisiyle tek tanrılı bir inanışa doğru yönelmekteydiler.
Kimi tarihçiler onun dinsel görüşlerinin o dönemde Mısır'da yaşamakta olan bir grup Yahudiye bağlamakta
bir biçimde firavunun Mısır Yahudilerinden etkilendiği görüşünü dile getirmekteler. Akhenaten'un dinsel
anlamda hal sunduğu ve kısmen de olsa kabul ettirdiği yenilikler eski Mısır'ın dini inanışına ve tapınaklarına
ilan ilgiliyi azaltmış bu da eski papaz ve diğer din adamlarının halk üzerindeki güçlerinin zayıflamasına yol
açmıştı. Bunun sonucunda da Firavun bu yaptıklarıyla eski Mısır dininin temsilcileri olan papazlarının
düşmanlığını üzerine çekmişti. Nefertiti ve Akhenaten'un yaymak istedikleri bu yeni dinsel amaç uğruna
eski tapınakların hepsini yıkarak yeni bir başkent inşa ettiler. Bu dönemde mısır sanatı realist
diyebileceğimiz bir çizgiye yaklaştı.[3]
Bu konuda zamanın kaynakları Aton dinini getirdikleri için ilahların onlara ceza verip erkek çocuğu
vermediğini firavunun da ilahları simgeleyen putları yıktırıp hepsinin yerine Aton kültürünü getirdiğini
belirtirler yani ilahların verdiği cezaya isyan eden firavun onların varlıklarını da reddediyor sonuçta Nefertiti
ye verilen ceza onu çok derin bir üzüntüye ve mutsuzluğa sevk etmiştir.[4]
Kraliçe Nefertiti o dönemin en güçlü kadınlarından biriydi. Kocası firavun Akhenaton'la aynı eşit haklara
sahipti bazı kararları kocasının yerine verebiliyordu. Bir kraliçenin firavunla aynı yetkiye sahip olması
mısırda alışılmış bir durum değildi. Bundan Halk ve din adamları rahatsızdı. Çok tanrılı dinden Tek tanrılı
dine geçişte eşine verdiği destek yüzünden düşmanları artmıştı. Akhenaton bu dini reformu başaramamıştı
ama yinede Akhenaton dünyanın ilk tek tanrılı dine inanan insanı olarak anılır.[2]
Nefertiti yaşadığı devirden yaklaşık 3000 yıl sonra Rönesans çağında modelinin eserine en iyi yansımasını
sağlayan Leonardo da Vinci ''La Jaconde'' adlı eserinde Nefertiti büstünde olan ifadeye yakın bir ifadeye
ulaşmıştır ama bu eser bir tablo olduğu için heykelden daha kolay ifade edilmektedir hem La Joconde
(Mona Lisa) hem de Nefertiti de aynı esrarengiz tebessüm ve yüzdeki mahzunelemli ifadeler göze çarpar
ama Nefertiti hem zaman hem de heykel olması açısından daha üstündür.
Bir kraliçenin yaşadığı ıstırap ve sahip olduğu gizli dertlerin bir sanat eserine ustalıkla yansıtılmasıyla
oluşan Nefertiti olayı hafızalarda soru işaretleri hem derin düşünceler bırakıyor ve bu efsanevi hikaye
gizemini koruyarak bin yıllar öncesini bizlere anımsatıyor demek ki insanın kendi içinde yaşadığı dertler ve
onun dışa yansıması insan hayatındaki sırlardan biri ve bu örnekle de somutlaşıyor...bugün daha önce
Kahire'den Berlin'e getirilen Nefertiti büstü hala zamana karşı direnmekte ve özelliklerini korumaktadır.[4]
Ailesi
Firavun Amenhotep IV (Akhenaton) ile evlenme tarihi tam bilinmese de 6 evlatların adı biliniyor.Ancak beşi
salgın hastalıktan dolayı ölmüş.Geriye Ankhsenpaaten kalmıştır. Altı kızları:
1.Meritaten: 2. evlilik yılında (M.Ö. 1348).
2.Meketaten: 3. evlilik yılında (M.Ö. 1347).
3.Neferneferuaten Tasherit: 6. evlilik yılında (M.Ö. 1344).
4.Neferneferure: 9. evlilik yılında (M.Ö. 1341).
5.Setepenre: 11. evlilik yılında (M.Ö. 1339). [1]
Mumya uzmanı Fletcher Discovery Channel tarafından yayınlanan açıklamasında mumyanın Nefertiti'ye ait
olabileceği konusunda yalnızca güçlü olasılıklardan söz edebileceğini 12 yılını Nefertiti'yi aramakla
geçirdikten sonra bunun hayatının en inanılmaz deneyimi olduğunu söyledi.
Eski Mısır'ın en güçlü kadınlarından olan Nefertiti'nin mumyasının da bulunduğuna inanılan mezarHaziran
2002'de Fletcher'ın dikkatini çekti. Mezarda 2 kadın 1 erkek mumyası bulundu. Giysi ve mücevherleriyle
Nefertiti'ye ait olduğu sanılan mumyanın kuğu boynu kulağındaki çift delik ve tıraşlı başı dikkat çekti. Bilim
adamları mumyanın parmakları arasında bir kraliyet asası ile kolunda yalnızca firavun ve kraliçelerin taktığı
kolluk buldular. Bu bulguların da mumyanın Nefertiti'ye ait olduğunu gösterdiği belirtildi.
Discovery Channel bu konuyu içeren 2 saatlik programını 17 Ağustos'ta yayınlayacak. Ailesi hakkında kesin
bulgular olmasa da Mitanniler'den gelme Asyalı bir prenses olduğu düşünülen Firavun Ahenaton'un karısı
Nefertiti MÖ 14. yüzyılda yaşamıştı. [6]
Nefertiti'nin mumyası Mısır- Luksor kentinde Krallar Vadisinde Johann Fletcher tarafından bulunmuş.
Nefertiti'nin heykellerinde rastlanan kuğu boyun kulağındaki 2 küpe deliği parmaklar arasında bulunan
kraliyet asası mumyanın Nefertiti'ye ait olduğu kanısındaki şüpheleri tamamen silmiş.
Johann Fletcher adli araştırmacı mumyanın ağız kısmında bir darbe olduğunu açıklamış. Mumyaya verilen
bu zararın nedeninin; Eski Mısırlılar'ın var olduğuna inandıkları 2. hayatta bile Nefertiti'nin yaşamasını
istemeyecek kadar ondan nefret etmeleri olarak açıklamış. Nefertiti'nin ölümüyle ismi tüm kayıtlardan
silinmiş ve mevcut olan tüm resim ve portrelerine zarar verilmiş. Nefertiti'nin doğal bir ölüm sonucu mu
öldüğü yoksa bir cinayete mi kurban gittiği sorularını yanıtlayabilecek günümüze ulaşmış hiçbir belge
bulunmamaktadır.
Kaynak:http://www.forumhane.net/mitoloji/52888-kralice-nefertiti-kimdir-misir-firavununun-esi-kralicenefertiti.html
Özledim teninin kokusunu özledim
Özledim sımsıcak nefesini özledim
Özledim Sohbetini o sesini özledim
Gelmedin gözbebeğim can yoldaşım gelmedin

Benzer belgeler